DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ ÜZERİNE YENİ BİR
Transkript
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ ÜZERİNE YENİ BİR
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ ÜZERİNE YENİ BİR YAKLAŞIM, ÇOKLU-YÖNTEM SİSTEMİ, PİLOT BÖLGE SAKARYA BASENİ Can KARAVUL1 , Zehra DEDEBALI1, T. Fikret KURNAZ1, Fatih SÜNBÜL1, Arzu ERHAN1 [email protected], [email protected], [email protected], [email protected], [email protected] Öz: Deprem anında yer altındaki kayaçların fiziksel değişimleri, yer üstünde farklı özelliklerde gözlemlenir ve algılanır. Bunlar arasından kayaçlarda oluşan gerilmelerden meydana gelen elektrostatik alan, yer altı radon ve metan gazı çıkışı, iyonosfer üzerinde meydana gelen değişimler, atmosferik değişimler ve hayvanlardaki davranış değişimleri vs. depremi önceden belirlemede yol gösterici olarak literatürde yer almıştır. Bu çalışmalardan bazıları çoğu bilim adamları tarafından kabul görmese de bu tip inceleme ve araştırmalar literatür açısından veri tabanı oluşturmaktadır. Bu çalışma varolan depremi önceden haber verme çalışmalarına ek olarak aynı anda uygulanabilir kayaç gerginlik sistemi, iyonosfer-manyetik alan değişimi ve metan gazı ölçümlerinin incelenmesi adı altında çoklu yöntem sistemi ve Sakarya ili baseninde uygulanabilirliği üzerine öneriler sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Çoklu Yöntem Sistemi, Deprem Tahmini, Sakarya Baseni Giriş Depremler genel olarak levhaların sınırlarında meydana gelen değişimlerin sonucu ortaya çıkan enerjidir. Uzun yıllardır bir çok bilim adamı “Deprem önceden tahmin edilebilir mi?” sorusuna cevap aramışlardır. Kimi bilim adamları depremin önceden tahmin edilemeyeceğini savunsalar da deprem öncesinde doğada ve canlılarda meydana gelen olağan dışı değişimler incelenerek olası bir depremin oluş zamanı ve yeri ile ilgili bilgi edinilebileceğine inanmaktayız. Yatsugutage Rasathanesi’nde Y. Kushida ve R. Kushida 1995 yılından beri yer manyetik alanındaki değişimler için iyonosfer tabakasını inceleyerek olası bir depremin tahmini için çalışmalarına devam etmektedirler. Bununla beraber NASA’da bilim adamları konuyla ilgili yer potansiyel alanındaki değişimleri, atmosferik elektrik ölçümleri, litosferiyonosfer etkileşimlerini incelemektedirler. Nagao ve diğerlerinin (2002) Kobe depremi için deprem ve elektromanyetik alan ilişkisini inceledikleri makalede deprem öncesinde elektromanyetik ölçümlerin deprem öncesi bir anomali verdiği görülmüştür. Türkiye’de de Tübitak MAM Kuzey Anadolu Fay Hattında Marmara Bölgesi’nde Radon gazı ölçüm istasyonları kurarak bölgede deprem oluşumundan önce çıkışının arttığı gözlenen radon gazını izlemektedirler. Bu çalışmada 1999 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından faaliyete geçirilen Kayaç gerginlik istasyonlarının incelenmesi, Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde yer alan Sakarya baseninin Arifiye koluna 150 m. mesafeye konumlandırılacak metan gazı ölçüm istasyonu ve iyonosfer tabakası üzerinde meydana gelen değişimlerinin birlikte incelenebileceği yönünde öneriler sunulmaktadır. Doğada Görülen Deprem Habercileri Dünyada oluşan büyük depremlerden sonra deprem bölgesinde yapılan araştırmalarda, deprem oluşmadan önce doğada çoğunluğu canlılar oluşturmak üzere pek çok normal dışı olay gözlemlendiği bilinmektedir. Bu gözlemler çeşitli deneylerle araştırılmıştır. Deney sonuçları; bu anomalilere depremden önce değişmeye başlayan ve deprem esnasında maksimum noktaya ulaşan elektromanyetik alan değişiminin neden olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada bu anomalileri gözlemsel anomaliler ve deneysel anomaliler olmak üzere iki bölümde inceledik. Gözlemsel Anomaliler Bu tür anomaliler canlılarda, gök yüzünde, deniz ve yer altı sularında, elektronik cihazlarda gözlenmiştir. Kısaca bahsetmek gerekirse deprem bölgesinde yaşayanlar üzerinde yapılan çalışmalardan; insanlarda; kalp rahatsızlığı, beyinde ve parmaklardan dirseklere doğru akan elektrik akımı hissi, bitkinlik, vb., Köpeklerde; dayanılmaz biçimde uluma, havlayarak sahibini bina dışına çekiştirme, yeri dinleme, vb., gökyüzünde; flüoresan benzeri kırmızı, mavi, yeşil gibi çeşitli renklerde flaş ışımalar, gökyüzünden yeryüzüne yönelmiş bir projektör aydınlatmasına benzer yavaşça 1 Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Müh. Bölümü 134 hareket eden boru biçimindeki ışımalar, yaklaşık 60 cm çaplı ateş topları, vb., Denizde; tabanda ısınma vb., Yer altı sularında; su seviyesinde mevsim normallerine göre anormal seviye değişimi, suyun sertlik derecesinde değişim, bulanma, vb., Elektronik cihazlarda; telsiz telefon ve radyolarda parazitleşme vb., Metan gazı çıkışı; derin su kuyularında metan çıkışı, depremden önce alev topları oluşturacak kadar metan gazı çıkışında artış, vb., gibi anomaliler gözlendiği kaydedilmiştir. Elbetteki bu göstergelere neden olabilecek pek çok parametre olduğundan, tek başlarına bu anomalilere bakarak deprem olacağını iddia edemeyiz. Deneysel Anomaliler Gözlemsel anomaliler birden fazla olayda gözlemlendiği için bir kısmı için çeşitli deneyler yapılarak bunlara bilimsel açıklamalar yapılmak istenmiştir. Bu deneyler özellikle Japonya’da pek çok depremde görülen, Kuvars masa saatlerinin deprem öncesinde daha hızlı veya ters yönde dönmesi ve esnasında durması olayını, normalde yalnızca akşamları kapanan Küstüm Çiçeğinin deprem olmadan önce gün ortasında kapanması olayını, genellikle yüzeye yakın yüzen ve sakin mizaçlı yılan balıklarının deprem olmadan önce panik halinde kaçışmaları ve çok kısa bir süre önce de ortadan kaybolmaları olayına ve mıknatısta asılı duran metal parçaların depremden hemen önce düşmeleri olayına bilimsel bir açıklama getirebilmek amacıyla yapılmıştır. Osaka Üniversitesinde yapılan bu deneylerde özellikle Van De Graff Elektrik Jeneratörü kullanılmıştır. Bu anomalilerin fay civarında meydana gelen elektrik-elektromanyetik alan değişimlerinin neden olduğu düşüncesiyle yapay bir elektrik alanı oluşturularak anomalilerin oluşup oluşmadığı gözlenmiştir. Jeofizik Çalışmalar Depremleri oluşlarından önce tespit etmek için dünya genelinde yerbilimciler çeşitli yöntemler kullanmışlardır. Bu konuda en çok kullanılan jeofizik yöntemler; Elektrik özdirenç, doğal gerilim, elektromanyetik yöntem, iyonosfer araştırmaları, KSS-KSB, kayaç gerginliği, radon gazı ölçmeleri ve metan gazı ölçmeleridir. Bu çalışmada metan gazı ölçümleri-iyonosferdeki manyetik alan değişimleri-kayaç gerginlik istasyonları üzerinde değişimleri çoklu yöntem sistemi olarak incelenmiştir. • • • • • • • Elektrik ve Elektromanyetik Yöntemler Doğal Gerilim Yöntemi İyonosfer tabakası Ölçümleri Kuyu Suyu Seviyesi ve Kuyu Suyu Basıncı Ölçümleri Metan Gazı Ölçümleri Radon Gazı Ölçümleri Kayaç Gerginliği Yöntemi Metan Gazı Ölçümleri Metan gazı oluşumuna elverişli bölgelerde sismik aktiviteden önce ve esnasında metan gazında büyük bir değişim meydana geldiği özellikle 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depreminden önce Adapazarı’nda metan gazı çıkışı belirgin bir şekilde gözlenmiştir. İyonosfer tabakası Ölçümleri Deprem öncesinde tektonik fay sistemi civarında oluşan elektro manyetik alan atmosferin İyonosfer tabakası üzerinde etkili olmaktadır. Yatsugutage Rasathanesinde yapılan ölçümlerde 17 Ocak 1995 HyogoNanbu depreminden birkaç gün öncesinden itibaren sıra dışı anomaliler kaydetmişlerdir. Kayaç Gerginliği Yöntemi İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından geliştirilen “Kayaç gerginlik izleme yöntemi ve deprem tahmin sistemi” projesi yerkabuğunda gerilme artışlarının belirli bir seviyeyi geçmesi halinde, meydana gelebilecek yer hareketlerini önceden kestirmek için kullanılan erken uyarı sistemi olarak, sadece yerkabuğundaki gerilmelerden doğan piezoelektrik (strese bağlı değişim) statik alan şiddeti ölçmektedir. Sakarya Baseni ve Çoklu-Yöntem Tekniği Sakarya ili baseni Marmara bölgesinin doğu kesiminde Sakarya nehrinin oluşturduğu genç kuvaterner, geniş alana yayılmış olan alüvyon ile temsil edilir. Adapazarı, Hendek ve Akyazı ovaları tutturulmamış kum, kil, silt ve çakıldan oluşmuştur. Ayrıca Sakarya nehri Geyve boğazından ani çıkış yaparak Adapazarı ovasında hız kaybederek çakıl, kum, kil ve silt malzemeleri bu basen üzerine bırakmıştır. Bol E., (2003) doktora tezinde Adapazarı baseninin 3 boyutlu 135 morfolojik görünümünü sunmuştur. Bu bölge doğudan batıya uzanan Kuzey Anadolu Fayının etkinliğinden dolayı tektonik olarak aktif konumdadır. Şekil 1. Sakarya Baseni 3 boyutlu görüntüsü (Bol E., 2003), işaretlenmiş çoklu yöntem sistemi istasyonları Bu hat üzerinde ye alan Adapazarı ile ilgili deprem kayıtları incelendiğinde bölgenin oldukça yüksek bir sismisiteye sahip olduğu görülmektedir. 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sırasında görülen ateş toplarının yanında KAF’ın Arifiye koluna yakın alanlarda metan gazı çıkışı depremi önceden belirlemede bu bölge için araştırma yapılabilir alan olduğu kanısından yola çıkarak bu bölgeye metan gazı ölçüm istasyonu kurularak, bunların yanında kayaç gerginlik istasyonlarındaki dipol alana yakın alanlarda kurulabilecek sistemlerle KAF üzerinde özellikle Bolu-Arifiye-İzmit kolundaki fiziksel değişimler ayrıntılı incelenecektir (Şekil 1). Sonuçlar Depremler ülkemiz açısından oldukça önemli bir olgudur. Sakarya ili de aktif KAF üzerinde yer almaktadır. Sakarya nehrinin bitkisel alüvyal çökellerinin oluşturduğu Adapazarı baseni metan gazı oluşumu için oldukça aktiftir. KAF’ın Arifiye koluna 150 m. mesafede açılan sondaj kuyusunda devamlı gaz çıkışı görülmektedir. Burada kurulacak olan istasyonda çok hassas ölçümleri yapılacaktır. KAF’ın Arifiye kolunu tetiklemesi halinde bu gaz çıkışı oranı artacaktır. Bunun yanında dipol alan oluşturacak mesafede kurulu olan Esentepe kayaç gerginlik istasyonu ile Sakarya Üniversitesi Esentepe Kampüsü’nde devamlı olarak ölçüm alınmaktadır ve yine buradan İyonosfer üzerindeki değişimler devamlı olarak sayısal olarak inceleme altındadır. Her bir izleme istasyonlarında alınacak anomali değişimleri diğer bir istasyondaki verilerle korele edilecektir. Buradaki hareketlilikler de KAF segmentlerinde meydana gelecek mikro depremlerle incelenecektir. Çoklu-yöntem sisteminin dezavantajı ise bu sistemlerin 1999 Marmara depreminden sonra faaliyete geçmesidir. KAYNAKLAR 1. BOL, E., “Adapazarı zeminlerinin geoteknik özellikleri”, Doktora Tezi, SAU, F.B.E., 2003 2. CANYARAN, L., ÜSTÜNDAĞ, B., “Erken uyarı sistemi için yeni bir elektriksel yük ölçü cihazı”, T.C. Türk Patent Enstitüsü, Patent başvurusu, TR1999 02911 A2, Kasım, 1999 3. NAGAOA, T., ENOMOTOB, Y., FUJINAWAC, Y., HATAD, M., HAYAKAWAE, M., HUANGA, Q., IZUTSUF, J., KUSHIDAG, Y., MAEDAH, K., OIKEF, K., UYEDAA, S., YOSHINOI, T., Electromagnetic anomalies associated with 1995 Kobe earthquake”, Journal of Geodynamics 33 (2002) 401–411 136