"İzo ca m M a n to" ile k a lite li ve g üve n ilir ç ö zü m le r

Transkript

"İzo ca m M a n to" ile k a lite li ve g üve n ilir ç ö zü m le r
Di­ya­log
iZOCAM
"İzocam Manto" ile kaliteli ve güvenilir çözümler
Nisan
Mayıs
Haziran 2013
İzocam geleceğin binalarını anlattı, “Yalıtım sektöründe buluş sayısı çok az”, İzocam 13. Yalıtım Yarışması’nda dereceye girenler ödüllendirildi,
Yalıtımın liderinden güvenilir mantolama: “İzocam Manto”, Sinpaş GYO, tüm seçkin projelerini İzocam ile yalıtıyor
2
Nisan - Mayıs - Haziran 2013
için­de­ki­ler
İZO­CAM Di­ya­log
İzoc­ am Ya­yın Or­ga­nı
Ya­yın tü­rü
Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi
İzo­cam Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi
A. Nur­i Bul­ut
Ya­yın So­rum­lu­su
İpek Seyh­ an
s. 04
İzocam’dan Haberler
İzocam geleceğin binalarını anlattı
s. 06
Rö­por­taj
“Yalıtım sektöründe buluş sayısı çok az”
s. 08
Rö­por­taj
“Çevre dostu” yerleşkeler tasarlıyoruz
Ya­yın Ku­ru­lu
Fa­tih Ök­tem, İpek Sey­han, Be­tül Kı­lıç
Da­nış­man
Dr. Ke­mal Gan­ i Bay­rak­tar
Edi­tör
De­met Şe­ker Ak­gü­neş
s. 14
İzocam’dan Haberler
İzocam 13. Yalıtım Yarışması’nda dereceye girenler
ödüllendirildi
s. 18
İzocam’dan Haberler
Yalıtımın liderinden güvenilir mantolama:
“İzocam Manto”
Gra­fik Ta­sa­rım
Kadir Kaymakçı
Ya­zış­ma Ad­re­si
İzocam Tic. ve San. A.Ş.
Dil­o­va­sı Organize Sanayi Bölgesi,
1. Kısım Dicle Caddesi No: 8 Dilovası/Ko­cae­li
s. 19
Bayilerimiz
“Son kullanıcılara doğru uygulamayı anlatmaya çalışıyoruz”
s. 32
İzo­cam Kul­la­nan­lar
Sinpaş GYO, tüm seçkin projelerini İzocam ile yalıtıyor
s. 34
Ki­şi­sel Ge­li­şim
“Tükenmiş” olabilirsiniz
Tel: (0 262) 754 63 90 Faks: (0 262) 754 61 62
kurumsaliletisim@izoc­ am.com.tr
Ya­pım
Konak Medya
Selahattin Pınar Cad. Cemal Sahir Sok.
Polat İş Merkezi No: 29 Kat: 4-5 D: 45
Mecidiyeköy / İstanbul
Tel: 0 212 216 97 00
www.konakmedya.com
Renk Ay­rı­mı ve Bas­kı
Özgün Ofset
Aytekin Sok. Yeşilce Mah. No: 21 34418
4. Le­vent / İs­tan­bul
Tel: (0212) 280 00 09
Faks: (0212) 264 74 33
06
14
18
32
Başlar­ken
“İzocam Manto” ile kaliteli ve güvenilir çözümler sunuyoruz
Dergimizin Nisan-Mayıs-Haziran
sayısında, Avrupa Birliği 7.
Çerçeve Programı kapsamındaki
HERB Projemiz çerçevesinde
TTMD ve İTÜ Makina Fakültesi
ile işbirliğinde düzenlediğimiz,
geleceğin bina tasarımları ve
teknolojilerini konuştuğumuz
semineri ve yenilikçiliği ele
aldık. Aynı zamanda, İzocam
Manto Uygulama Bayilerine ve
son kullanıcılara da bu sayımızda
yer verdik.
B
u yılın ikinci Diyalog dergisinde sizlerle, İzocam, İTÜ Makina Fakültesi ve
Türk Tesisat Mühendisleri Derneği
(TTMD) işbirliğinde düzenlenen “Geleceğin HVAC ve Bina Tasarımında Yenilikçi Fikirler” (From Idea To Innovation, Practicing Future in HVAC and Building Design) konulu seminerin detaylarını paylaşıyoruz. Seminere, Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı kapsamında
desteklenen “Holistic Energy Efficient Retrofitting of Residential Buildings” (HERB), “Konutların Yüksek Enerji Verimliliği Sağlayacak Şekilde
Bütünsel Olarak İyileştirilmesi” projesinin ortak
kurumlarından katılan bilim adamları tecrübelerini paylaştılar.
TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Türkmen
ve benim seminerde yaptığımız konuşmaların
yanı sıra; Notthingham Üniversitesi Mimarlık ve
Çevreci Yapılar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Saffa
Riffat, Green Evolution CEO’su Dr. Ioannis Pappas ve Bologna Üniversitesi Enerji, Nükleer ve
Çevresel Kontrol Mühendisliği Daire Başkanı
Prof. Dr. Enzo Zanchini seminerde değerli görüşlerini paylaşan bilim insanları arasında yer
alıyor. HERB projemiz, Avrupa’nın pek çok ülkesinde üniversiteler ile endüstrinin bir araya
gelerek, binalarda yenilikçi enerji verimliliği çözümleri geliştirdiği önemli bir proje... Projeyle,
eski binaların, günümüz teknolojileri kullanılarak daha verimli hale getirilmesi amaçlanıyor.
İzocam olarak bu tür projelerde yer almaya, çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaya devam edeceğiz.
Dergimizin bu sayısında, seminerin iş ortaklarından TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Bahri
Türkmen ve konuşmacılardan, Notthingham Üniversitesi Mimari ve İnşaat Fakültesi Başkanı Prof. Dr. Saffa Riffat, Green
Evolution CEO’su Dr. Ioannis Pappas ile
söyleşiler yaptık. Kendileriyle, kurumlarının faaliyetleri, enerji verimliliği ve yeşil
binalara yönelik yaptıkları çalışmalar ile
ilgili görüştük. Sayın Türkmen, Sayın
Prof. Dr. Riffat, Sayın Dr. Pappas’a, değerli görüşleriyle dergimizde yer aldıkları için teşekkür ediyorum. Ayrıca,
İzocam’ın Ar-Ge’ye yaklaşımını, Ar-Ge
çalışmalarını, sektörün bu konudaki ihtiyaçlarını da, benimle gerçekleştirilen
röportajda bulabilirsiniz.
Dergimizin bu sayısında sıvalı dış cephe ısı yalıtımı (manto) uygulamalarına
geniş yer ayırdık. Mantolama pazarı
her geçen yıl büyüyeyerek sürekli
gelişmektedir. Geçtiğimiz günlerde,
sıvalı dış cephe yalıtım sistemlerinde
İzocam Manto’yu profesyonellerin ve
tüketicinin kullanımına sunduk. İzocam Manto Dış Cephe Yalıtım Sistemleri, birbiriyle uyum içinde çalışan tüm sistem elemanlarıyla kaliteli
ve güvenilir çözümler sunuyor. Dış cephe yalıtımı için gerekebilecek tüm detaylar “İzocam
Manto”da yer alıyor. Üstelik bu detayların hepsi
kullanıcıya tek seferde ve bir sistem kurgusu ile
sunuluyor. Sistemin içinde farklı ısı yalıtım levha
alternatiflerimiz de bulunuyor. İzocam Manto ile
ilgili hazırladığımız www.izocammanto.com.tr
web sitesi ile tüketicilerimizi mantolama üzerine
daha fazla bilgilendirmeyi amaçlıyoruz. Bu sayıda İstanbul’daki Manto Uygulama Bayilerimizden, Genç İzolasyon İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Kurucusu Ekrem İnce, İstanbul İnşaat ve İzolasyon
Taahhüt Ticaret’in Sahibi Tarkan Uzunkaya ve
Ekip Yapı Elemanları İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti.
Sahibi Orkan Akbaş ile görüştük. Kendilerinden
yaptıkları uygulamalar ve mantolama pazarıyla ilgili bilgiler aldık. Son dönemde İzocam mantolama ürünleriyle yaptıkları projelere yer verdik. Bu
sayımızda ayrıca, apartman, site ve müstakil evlerine, İzocam ürünleriyle mantolama yaptıran
ve yalıtım öncesi ile sonrası edindikleri tecrübeleri paylaşan son kullanıcılarla görüştük.
Dergimizde duyurduğumuz bir diğer yeni sistemimiz de, alçı levhada dünya markası olan Rigips ile işbirliği yaparak geliştirdiğimiz bölme duvar sistemi olan InWall… Yangın güvenliği konusunda yüksek korunum sağlayan InWall, Rigips
alçı levhalarla İzocam Camyünü ve Taşyünü yalıtım şilte ve levhalarının birlikte kullanıldığı bir
sistem. 30, 60 ve 90 dakika yangına dayanım
sağlayan InWall Bölme Duvar Sistemleri özellikle ofisler, okullar, oteller, alışveriş merkezleri ve
hastaneler gibi kalabalık mekânlara uygulanmaya elverişli özellikler içeriyor.
Bu yıl 36.’sı gerçekleştirilen Yapı Fuarı’na yeni
ürün ve sistemlerimizle katıldık. İzocam standında yeni ürünümüz Foamboard Lambda 30, İzocam Manto, InWall ve Tekiz Panelleri’ni sergiledik. “Foamboard Lambda 30”u ilk kez Yapı
Fuarı’nda sergilediğimizi belirtmek isterim. Fuarda katılımcılara yeni ürün ve sistemlerimizi sunarken, aynı zamanda yalıtımla ilgili her zaman
olduğu gibi kendilerini bilgilendirdik.
İzocam olarak, Yalıtım Yarışması ile genç yetenekleri keşfetmeye ve onları desteklemeye devam ediyoruz. Yarışmanın bu yılki proje konusu,
Almanya’nın Mannheim şehrinin Glückstein
Bölgesi’ndeki mevcut durumu göz önünde bulundurarak, geleceğin imarına ilişkin bir vizyon
sunulmasıydı. Bu yıl 13.’sünü gerçekleştirdiğimiz Yalıtım Yarışması’nı geçtiğimiz Mayıs ayında
sonuçlandırdık. Yarışmaya katılan 50 proje arasından dereceye giren en başarılı 3 projenin sahiplerini ödüllendirdik. Gençlerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Dergimizde dereceye giren öğrencilerimizle yaptığımız kısa söyleşileri de bulabilirsiniz.
Sevgi ve Saygılarımla,
A. Nu­ri Bu­lut
Ge­nel Mü­dür
4
İzocam'dan Haberler
İzocam geleceğin binalarını anlattı
İzocam, İTÜ ve TTMD'nin işbirliğinde düzenlenen “Geleceğin HVAC ve Bina Tasarımında Yenilikçi Fikirler”
seminerinde, yurtiçi ve yurtdışından sektör temsilcileri ve akademisyenler bir araya geldi. Seminerde, İzocam
Genel Müdürü A. Nuri Bulut konuşma yaptı.
İzocam, İTÜ Makina Fakültesi ve Türk Tesisat
Mühendisleri Derneği (TTMD) işbirliğinde, 5 Nisan 2013 tarihinde İTÜ’nün Gümüşsuyu’ndaki
Makina Fakültesi’nde, “Geleceğin HVAC ve Bina Tasarımında Yenilikçi Fikirler (From Idea To
Innovation, Practicing Future in HVAC and Building Design)” başlıklı bir seminer düzenlendi.
Seminerde, Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı
kapsamında desteklenen “Holistic Energy Efficient Retrofitting of Residential Buildings, (HERBKonutların Yüksek Enerji Verimliliği Sağlayacak
Şekilde Bütünsel Olarak İyileştirilmesi)” projesinin ortak kurumlarından bilim adamları tecrübelerini paylaştı.
Türkmen: “Uluslararası projelerde
yer alıyoruz”
İzocam Teknik Pazarlama
Müdürü Dr. Kemal Gani
Bayraktar’ın açılış konuşmasını yaptığı seminerde,
ilk konuşmayı TTMD Yönetim Kurulu Başkanı
Bahri Türkmen yaptı.
Türkmen, konuşmasında
TTMD’nin kuruluş amacı, faaliyetleri ve enerjiyle
ilgili yürüttükleri projelerden söz etti. TTMD’nin
uluslararası işbirliklerinde etkin rol aldığını belirten Türkmen, 2001’de İspanya’da düzenlenen
“Climamed” kongresinde İspanya’dan sonra en
fazla bildiri sunan ülkeler arasında yer aldıkları
bilgisini verdi. Türkmen, “Derneğimiz, enerjinin
önemini hiç aklından çıkarmadan uluslararası
projelerde yer alıyor” diyerek projelerle ilgili bilgi
paylaştı. Bu projelerden birisinin “AB Binalarda
Enerji Verimliliği Konusunda Gençlerin Eğitimi
ve İstihdam Edilebilirliğin Sağlanması” projesi olduğunu ifade eden Türkmen, TTMD olarak AB
7. Çerçeve Programı kapsamında yer aldıkları
projelerden söz etti. Türkmen konuşmasının sonunda, “Kullandığı enerjinin yüzde 75’inden fazlasını ithal eden ülkemiz için AB fonlarından destek alınarak yürütülen bu programlardan yararlanmanın değerli olduğunu düşünüyorum” dedi.
Bulut: “Önceliğimiz çevre dostu
ürünler”
Türkmen’in ardından İzocam Genel Müdürü A.
Nuri Bulut konuşma yaptı. Bulut, yenilikçiliğin çağımızda tüm kurumların ve bireylerin gelişim stratejilerinin başında geldiğini, çünkü içinde bulunduğumuz dönemin kendini tekrar etme dönemi
değil, gelecek nesillere yenilikler teslim etme dönemi olduğunu söyledi. İzocam’ın kurulduğu
günden beri her alanda sürekli kendini yenilediğini belirten Bulut, her platformda edindikleri bilgi ve tecrübeyi paylaşmaya özen gösterdiklerinin
altını çizdi. Bulut, önceliklerinin çevre dostu ürünler olduğu, gelişen inşaat ve tesisat teknolojisini
dikkate alarak tasarımlar yaptıkları ve değer katan, farklılık yaratan ürünleri piyasaya sundukları
bilgisini verdi. Misyonlarının gelecekte de sürdürülebilir, çevreci ve güvenilir ürünleriyle sektörde
örnek ve öncü olmaya devam etmek olduğunu
belirten Bulut, “Önümüzdeki yıllarda yalıtım ürünleri daha düşük ısı iletim kat sayısına sahip, enerji
verimliliği çok daha düşük ve çevre dostu ürünlerden oluşacak. Biz de gelişmiş çözümler sunmaya çalışacağız. Tüm bu çalışmalarımızı sizlerle
birlikte şekillendirmek, enerji etkin binaları ve tesisatları tasarlamada başarımızı yükseltmek bizim
için en büyük mutluluk kaynağı olacaktır” dedi.
Prof. Dr. Riffat: “Yüzde 60
tasarruf sağlayan yeşil yerleşke
yaptık”
Bulut’un konuşmasının
ardından seminerin ilk
oturumunun moderatörlüğünü İTÜ Makina Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ahmet Arısoy yaptı. Oturumun ilk konuşmacısı
Notthingham Üniversitesi
Mimarlık ve Çevreci Yapılar Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Saffa Riffat’tı. “Düşük ve Sıfır Karbonlu
Binalar ve Enerji Tasarruf Teknolojileri” konulu
bir konuşma yapan Prof. Dr. Riffat, Notthingham
Üniversitesi’nde yüzde 60 tasarruf sağlayan yeşil bir yerleşke inşa ettikleri bilgisini verdi. Prof.
Dr. Riffat, ilk sıfır karbon binalarını Çin’de yaptıklarını, ülkede bu binanın kopyalandığını ve tüm
ülkenin bu şekilde tasarlandığını söyledi.
1930’lu yıllarda yapılan ve restore ettikleri 7 evden örnekleri paylaşan Prof. Dr. Riffat, evlerde
yenilikçi teknolojiler kullandıklarını, yüksek düzeyde yalıtım ve enerji verimliliği sağladıklarını
belirtti. Prof. Dr. Riffat, Çin’de her hafta 20 bin kişinin köyden şehre göç ettiğini ve ülkede 20 yıl
içinde 400 yeni şehrin kurulacağını söyledi: “Bu
tabloya baktığımızda yenilenebilir enerjiyi şehirlere nasıl entegre edebiliriz diye düşünmek gerekiyor. Ama kalabalık şehirler için bunun tatbik
edilmesi zor. İstanbul’da denenebilir.” Katılımcılara, Dubai’de yeni kurulan, kendisinin danışmanlık hizmeti verdiği, düşük karbon salımlı
Masdar şehriyle ilgili videoyu izleten Prof. Dr. Riffat, şehre 20 milyar dolar harcandığını belirtti.
Dr. Pappas: “Pasif ev, yüzde 4060’ın üzerinde tasarruf sağlar”
Oturumun ikinci konuşmacısı olan, 20’nin üzerinde AB projesine danışmanlık yapan, Green Evolution CEO’su Dr. Ioannis
Pappas, “Düşük Enerjili
Binalar İçin Jeotermal
Enerji Uygulamaları ve Pasif Ev Örneği” konulu bir sunum yaptı. Dr. Pappas, konuşmasının başında “Sıfıra yakın enerji
tüketen bina ne demek?” sorusunu sorarak, bu
kavramı gerek sokaktaki insanların, gerekse
mühendislerin algılamasının zor olduğunu söyledi. Sıfıra yakın enerji tüketen örneklerden birisinin pasif ev konsepti olduğunu ifade eden Dr.
Pappas, pasif evlerde yalıtımın çok önemli olduğunu belirtti. Dr. Pappas, pasif evlerde pencere
ve havalandırmanın önemine değinerek pasif
evlerle ilgili örnekleri paylaştı: “Pasif ev hava geçirmiyor. Evin içindeki hava alınıyor ve dışarıya
veriliyor. Ama herhangi bir enerji kaybı olmuyor.
Bu yöntemle yüzde 80-90 tasarruf edilebiliyor.”
Girit’teki pasif ev örneğinden söz eden Dr. Pappas, termal suyundan ısıtma için yararlanıldığını
ve bunun akıllıca bir sistem olduğunu ifade etti.
Dr. Pappas, konuşmasının sonunda, pasif ev
uygulamasının farklı ülkelerde iklime bağlı olarak farklı oranda faydaları olduğunun, standart
bir eve göre yüzde 40-60’ın üzerinde tasarruf
sağladığının altını çizdi.
Dr. Pappas’ın ardından, Bologna Üniversitesi
Enerji, Nükleer ve Çevresel Kontrol Mühendisliği
Daire Başkanı Prof. Dr. Enzo Zanchini, “Zemin
Yeraltı Suyu Akışının Olmadığı Ortamlarda Uzun
Borulu Isı Ejanşörlerinin Gelişimi” başlıklı bir konuşma yaptı. Prof. Dr. Zanchini, BHE (Borehole
Heat Exchangers) sistemlerinde düşey borulu
eşanjörler kullanıldığını, öngörülen sıcaklığın kışın belli değerlerin altına düşmemesi, yazınsa
çıkmaması gerektiği bilgisini verdi. Aynı üniversitede doktora öğrencisi olan Claudia Naldi ise,
“Hava-Su-Isı Pompalarının Kış Aylarına Yönelik
Denge Noktasının Optimum Çözümü ve Termal
Depolama Hacmi” konulu bir konuşma yaparak,
üniversitedeki çalışmalarıyla ilgili bilgi paylaştı.
Üre: “Buzun 0’dan farklı
fazları da var”
PCM Products Ltd. Yöneticisi Zafer Üre, “Faz Değişiklikleri, Küresel Uygulamalar ve Örnekleri” konulu bir sunum yaptı. Ötektik malzemeler ya da faz
değişimli malzemelerdeki
en son yeniliklerden söz
eden Üre, prensip olarak buzun 0’dan farklı fazlarının kullanıldığını söyledi. Üre, konuşması sırasında yanında getirdiği 58 derece ve 4 derecelik buzdan topları katılımcıların incelemesini istedi. Bu canlı örnekle Üre, teknik olarak 0’dan
farklı derecelerde buz yapmanın mümkün olduğunu gösterdi. Üre, FİFA 2020 Olimpiyatları’nın
Katar’da yapılmasından hareketle yüksek hava
sıcaklıklarından etkilenmemek için 15 derecenin üstündeki buzun depolanıp stadyumu soğutmak için kullanabileceğini ifade etti.
Seminerin ikinci oturumu, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Çakan’ın
moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturumda, PCM
Products Ltd. Yöneticisi Zafer Üre “Şebeke Su-
yu ile Kuru Isı Reddi Ekipmanları İçin Adyabatik
Hava Girişi Soğutma Kiti”, Isı Mühendislik Enstitüsü, Endüstriyel Isıl Sistemler Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Osmann Sari “CO2 Hidrat: Bulamaç ve Depolama ve HVAC Manyetik Soğutma”; Uygulamalı Bilimsel Araştırma Hollanda Örgütü (NWO) Araştırmacısı Wouter Borsboom
“Yenilikçi Havalandırma Sistemleri”; Uygulamalı
Bilimsel Araştırma Hollanda Örgütü (NWO) Araştırmacısı Leo Bakker “Okul Binaları İçin Yeni Havalandırma Kavramı, Teori ve Pratik”; Onyx Solar
Energy Baş Teknik Sorumlusu Dr. Teodosio del
Caño “Entegre Fotovoltaik Bina” konulu konuşma yaptı. Seminer, İzocam Teknik Pazarlama
Müdürü Dr. Kemal Gani Bayraktar’ın HERB projesini tanıtan kapanış konuşmasının ardından
sona erdi.
HERB Projesi nedir?
HERB (Holistic Energy-Efficient Retrofitting Of
Residential Buildings), yani “Konutların Yüksek
Enerji Verimliliği Sağlayacak Şekilde Bütünsel
Olarak İyileştirilmesi” olarak adlandırılan bir proje.
AB ülkelerindeki standart konutların, iyileştirilmesi
ve takibine yönelik olarak, enerji verimliliği yüksek,
yenilikçi teknoloji ve çözümlerin geliştirilmesini
amaçlıyor. Dış cephe iyileştirilmesi için öngörülen
teknolojiler arasında çeşitli yalıtım malzemeleri
bulunuyor. Enerji verimliliği yüksek ışıklandırma ve HVAC sistemleri ile yenilenebilir enerji
sistemleri dahil olmak üzere, enerji verimliliğini
arttıran çözümlerin uygulanması amaçlanıyor.
Geliştirilecek teknoloji ve çözümlerin, yüksek
enerji verimliliği sağlamanın yanı sıra, mevcut bina
fonksiyonlarıyla uyumlu, düşük maliyetli, dayanıklı,
kurulumu kolay ve estetik olması bekleniyor. Proje
kapsamında iyileştirmesi yapılacak bina türleri
arasında, müstakil, yarı müstakil ve sıralı binalarla
farklı yaşlardaki apartmanlar yer alıyor.
Bina performansının ölçümü için iyileştirmeden
önce ve sonra kullanılacak yöntemlerden bazıları
şunlar: Sızdırmazlık testi, bina dış cephesinin ana
bölümlerinden hangilerinin iyileştirilmesi gerektiğini tespit etmek için termal görüntüleme ve binanın
tümü için akıllı enerji ölçümü. Proje kapsamında
binalar, yeni binalar için getirilen ulusal bina
standartlarına uygun olarak iyileştirilecek. Çalışma
programı şu aşamalardan oluşacak; teknoloji ve
çözümlerin optimizasyonu için bilgisayar modellerinin geliştirilmesi, binaların dinamik enerji talebinin analiz edilmesi ve kapalı ortam mikro iklim
koşullarının tahmin edilmesi, teknoloji ve çözümlerin laboratuar koşulları altında geliştirilmesi ve test
edilmesi, iyileştirilen konutların farklı iklim koşulları
altında izlenmesi ve sosyoekonomik analiz. Sözü
edilen sonuçlar, 10 Avrupa ülkesinden 17 öncü
şirket, üniversite ve kamu kurumundan oluşan
bir konsorsiyum tarafından geliştirilecek yenilikçi
çözümler sayesinde elde edilecek.
6
Röportaj
“Yalıtım sektöründe buluş sayısı çok az”
İzocam Genel Müdürü A. Nuri Bulut, İzocam için Ar-Ge kültürünün eski bir olgu olduğunu söylüyor: “Yıllardır
piyasaya yeni ürünler sunmayı, geliştirmeyi ve bu ürünlerle farklılık yaratmayı hedefliyoruz.” Her yıl mutlaka
2-3 yeni ürün üretmeye gayret ettiklerini belirten Bulut, rakiplerinden farklı ürünleri piyasaya sunduklarını
dile getiriyor.
Yenilikçi yaklaşımlar, her sektörde olduğu gibi
yalıtım sektöründe de son derece önemli. Her
geçen gün büyüyen ve gelişen yalıtım sektöründe yapılan Ar-Ge çalışmalarının daha fazla
artması gerekiyor. Bu noktada yalıtımın lider firması İzocam, piyasaya sunduğu yeni ürünlerle
farklılık yaratmaya devam ediyor. İzocam Genel
Müdürü A. Nuri Bulut, yalıtım sektöründe konvansiyonel ürünlerin pek değişmediğini ve buluş sayısının çok az olduğunu, bu nedenle yeni
bir şeyler yapmak için farklı uygulama alanları
yaratmak gerektiğini söylüyor. “Yaptığımız küçük değişikliklerle bile, hem bir ürünün özelliğini arttırıyor hem de maliyet avantajı sağlayabiliyoruz” diyen Bulut, hem Türkiye’de hem de
dünyada neler olup bittiğini takip ettiklerini dile
getiriyor.
ğunu izlemeye çalışıyoruz. Bunları takip etmek
zorundasınız. Çünkü, bir ürünün yerine başka
bir ürün gelebilir ve yaptığınız bütün yatırım ve
Ar-Ge boşa gidebilir. Bu nedenle de dünyayı yakından takip etmek zorundayız. İnovasyona yönelik yatırımlar, gördüğümüz kadarıyla birkaç yıl-
da kendini ödüyor. Böyle bir fırsatı gördüğümüz
zaman da Yönetim Kurulu’ndan onay bile almadan, gerekirse karar alıp bu yatırımları uyguluyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bu yatırım kendisini çok
hızlı ödeyecek ve ürünler piyasada yer alacak.
Bu konuda da proaktif olmayı sürdürüyoruz.
Bulut, Avrupa’da olan, ancak Türkiye’de olmayan yeni sistemler ortaya koyduklarını belirtiyor.
5 kişilik bir Ar-Ge ekiplerinin olduğunu ifade
eden Bulut, ürün geliştirme, Ar-Ge ve teknoloji
konusunda çalışmalar yaptıklarını vurguluyor.
Bir AB projesi olan HERB kapsamında, İTÜ ve
TTMD ile birlikte gerçekleştirilen seminer sırasında röportaj yaptığımız Bulut, bu tür faaliyetlere devam edeceklerinin, üniversiteler ve derneklerle işbirliklerine açık olduklarının altını çiziyor.
İzocam’ın yenilik ve Ar-Ge kültürüyle ilgili
neler söyleyebilirsiniz?
İzocam için Ar-Ge kültürü aslında eski bir olgu.
Yıllardır piyasaya yeni ürünler sunmayı, geliştirmeyi ve bu ürünlerle farklılık yaratmayı hedefliyoruz. Her yıl mutlaka 2-3 yeni ürün üretmeye
ve bu ürünleri piyasaya sunmaya, bunu yaparken de rakiplerden farklı bir şeyler ortaya koymaya gayret ediyoruz. Bu konuda çalışan bir
ekibimiz de var. Özellikle teknik ürünlerde oldukça başarılıyız. Rutin işlerden sıyrılıp biraz daha farklılık yaratacak ürünler sunabiliyoruz. Yalıtım sektörü, elektronik gibi, çok hızlı hareket
eden bir sektör değil. Bu nedenle sektörde, yeni bir şeyler yapabilmek için farklı uygulama
alanları yaratmak, ürünün katma değerini arttıran bir şeyler ortaya koyabilmek önemli hale geliyor. Yaptığımız küçük değişikliklerle bile, hem
bir ürünün özelliğini artırıyor hem de maliyet
avantajı sağlayabiliyoruz. Bunlara odaklanmak,
rekabetçi olanın ön koşuludur.
Aslında yaptığımız çalışmalar bunlardan ibaret.
Seminerde yaptığım açılış konuşmasında da
söylediğim gibi, biz sadece kendi ülkemizi değil,
dünyada neler olup bittiğini, teknolojik yenilikleri,
geliştirilen ürünleri ve trendlerin ne yönde oldu-
İzocam Genel Müdürü A. Nuri Bulut
İzocam’ın Ar-Ge birimi kaç yıldır faaliyet
gösteriyor ve ekipte kaç kişi görev yapıyor?
Ar-Ge birimimizde 5 kişi var. Ar-Ge, 10-15 yıldır
var olan bir birim.
HERB Projesi'nin 2. toplantısı
İstanbul'da İzocam'ın ev sahipliğinde
gerçekleştirildi
Bu konuda Türkiye’deki ilklerdensiniz
diyebiliriz…
Arkadaşlarımız, ürün geliştirme, Ar-Ge ve teknoloji konusunda çalışıyorlar. Farklı çalışma gruplarıyla iletişim halindeler. AB projesi ya da sosyal sorumluluk olarak gördüğümüz projelerde
yer alarak, dünyadaki uygulamaları öğrenmiş
oluyoruz. "Buradan aldığımız bilgileri, kendi
bünyemizde nasıl uygularız?, bunlar bizim faaliyetlerimizde artı değer olarak kullanılabilir mi?"
gibi sorulara yanıtlar arayarak değerlendiriyoruz. Böylece piyasayı takip etmeye çalışıyoruz.
“Yalıtım sektörü çok fazla değişmiyor”
dediniz. Peki sektörde yenilikler nasıl
yapılıyor?
Açıkçası yalıtım sektöründe konvansiyonel
ürünler pek değişmiyor ve buluş sayısı çok az.
Ama farklı ürün ve uygulama noktaları ortaya
koyabiliyorsunuz ya da bir ürünün kendisi değişmese bile içindeki özelliklerini değiştirebiliyorsunuz. Örneğin, ürünün elyaf yapısını, bağlayıcısını, mekanik özelliklerini iyileştirebiliyorsunuz.
Böylece standardın dışına çıkmış oluyorsunuz.
Bu, dediğim gibi, her yıl iki seri çıkartan, bilgisayar gibi gelişen bir ürün değil. İnşaat sektöründe de ürün çok sık değişmiyor. Ama biz yalıtım
sektöründe, kendi içinde ürünün özelliklerini değiştirerek ya da yeni ürünler sunarak bunu farklılaştırmaya çalışıyoruz. Yeni sistemler ortaya koyuyoruz, bu sistemler Avrupa’da var, ama
Türkiye’de yok. Ara bölme duvarını, bütün sertifikası ve belgeleriyle bir sistem olarak pazara
sunmak bizim için yeni oluyor. Ama bunun yanında, çatıda bir endüstriyel uygulamada taşyünü üzerine membranı monte etmek ya da onu
yerinde uygulamaya hazır hale getirmek, yeni
bir paket yapıp onu satmak da yeni ürün gibi algılanabiliyor. Bunu yaparken de farklı alternatifler sunabiliyoruz.
Yalıtım sektörü açısından atılması gereken
adımlar neler? Türkiye bu alanda kendisini
nasıl geliştirmeli?
Türkiye açısından bakacak olursak, yalıtım sektörü çok rekabetçi bir sektör. Öncelikle herkesin
doğruları yapması lazım. Ürünün ve detayın
doğru olması, uygulamanın doğru yapılması gerekiyor ki, yalıtımdan sonuç alınabilsin. Aksi halde kesinlikle sonuca ulaşmayan ürünler ve uygulamalar ortaya çıkar. Kısa vadede uygulama
standartlarının sıkı bir şekilde yerine getirilmesi
ve uygulanıp uygulanmadığının takip edilmesi
gerekiyor. Bunun ötesinde standartlara uymak,
doğru beyanlar ve rakamlar vermek, sektörümüz için son derece önemli. Bunun yanında ısı
geçiş katsayısından söz ediyoruz. Laboratuarda
ilk bulduğumuz sonuçları değil, teknik olarak
emin olduğumuz değerleri telaffuz ediyoruz. Bu
değer de hesapta kullanılacak gerekli toleransı
içeren bir değer olmalı ki, bunu hesaplarda kullanacak mimar ve mühendisler, ürünün ısı geçiş
katsayısından emin olsun. Maalesef ticari tehdit-
ler nedeniyle piyasada çok yanıltıcı rakamların
deklare edildiğini, hatta belgeler alınırken bile
yanlış deklarasyonun yapıldığını görüyoruz.
Bizim de şirket olarak görevimiz, dernekler kanalıyla bu tür haksız rekabetlerle mücadele etmek. Uzun vadede yalıtım sektörünün önü çok
açık. Ancak yalıtım sektöründe yalıtım ürünü
üretmemesine rağmen, yol alan trene atlayabilmek ve sektörden nemalanmak için hamleler
yapan firmalar var. Bunların içinde yalıtımla ilgisi
olmayan boya ve sıva firmaları da, merdiven altı
diye tabir ettiğimiz, bir anda ortaya çıkan firmalar
da olabiliyor. Kullanılan katı bir ürün ya da bir sıva olsa ve bunlar yalıtım ürünü kadar ısı geçiş
kat sayısına ve lambda değerine sahip olsa dahi, yalıtım özelliği taşımasına imkan yoktur. Çünkü Türkiye’de beklenen yalıtım kalınlığı 6
cm’den başlıyor, çatıda ise 14 cm olması gerekiyor. Ürünlerde cm’lerden söz ederken, milim
seviyesindeki sıvanın ve boyanın yalıtım yaptığı
iddia ediliyor. Maalesef halkımız da yanıltılıyor ve
haksız rekabete neden oluyor. Bunlara dikkat
edilmesi gerekiyor. Zaten bu sektörün önü açık,
sektör büyümeye namzet. 62 milyar dolar enerji
ithalatı olan bu ülkede, bugünkü yetersiz standartlarla 12 milyar dolarlık tasarruftan söz ediyoruz. Bunun 15-20 milyar dolara çıkmaması için
hiçbir sebep yok. Enerji ithalatımızı 10-15 milyar
dolara indirdiğimiz zaman, yalıtımın ne kadar
önemli bir etkisi olduğunu görürüz.
Yaptığınız yenilikçi uygulamaların, destek
olduğunuz programlar ve seminerlerin ne
gibi katkıları olacağını düşünüyorsunuz?
İleriye yönelik ne gibi planlarınız var?
Bu tür faaliyetlere devam edeceğiz. Bunun birçok ayağı var. Dünya piyasalarıyla bir olmak, onları izleyebilir olmak, oradaki yenilikleri ve üniversitelerde yapılan araştırmaları izlemek ve onları
Türkiye’ye getirerek, en azından bir sosyal sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız. Bu
faaliyetleri gerçekleştirirken, şirketin satışını arttırmak gibi bir amacımız yok. Bu, tamamen sosyal
bir faaliyetten ibaret. Bu seminerde mühendisler, TTMD ve İTÜ ile birlikte çalışıyoruz. Ortak bir
proje yapabiliriz. İleride de bu tür platformlarda
rol almak bizim görevimiz olacaktır. Şirket-üniversite ya da şirket-dernek işbirliklerine açığız.
Bir üniversiteyle ortak bir Ar-Ge laboratuarı
kurma çalışmalarınız var mı?
Yok. Derneğimiz bünyesinde zaten bir test laboratuarımız var. Orada çalışmalarımız devam
ediyor, testlerimizi yaptırıyoruz. O laboratuara
emek verdik. Yıllardır oranın kurucu üyelerindeniz, 2 yıllık başkanlık dönemim de oldu. Şu
anda İZODER’in Başkanlar Kurulu Üyesiyim.
Faaliyetlerimiz aktif olarak devam ediyor. Arkadaşlarım yönetimde, komisyonlarda görev alıyorlar ve sektörün büyümesi için çaba sarf ediyorlar. Devlet birimleriyle ve organizasyonlarla
ilişkilerimiz sürüyor. Hem ülkenin refah seviyesinin artması hem de ülkemizde enerji giderlerinin düşmesi için çalışmalar yapıyoruz. Yalıtım,
ilk önce bir maliyet gibi görünse de, kendini
2,2-5 yılda geri ödeyen bir yatırım. Aslında böyle bir yatırımın başka bir örneği yok. Örneğin,
ev alıyorsunuz, ev kendini 40 yılda geri ödüyor.
Ama yalıtım, enerjinin yüzde 60’ını tasarruf ettiği için çok kısa sürede kendini geri ödeme
özelliğine sahip.
Yalıtım, standartlarla zorunlu kılındı. Bunun bir
an önce takibinin yapılması gerekiyor. Enerji Verimliliği Kanunu, arkasından da Binalarda Enerji
Performansı Yönetmeliği çıkarıldı. Bunların unutulmaması ve binaların bir an önce Enerji Kimlik
Belgesi’ni alması gerekiyor. Bunun süresi Mayıs
2017’ye kadar uzatıldı. Bu süre dolduktan sonra da şartların zorlanması gerekiyor. Bu, ille de
kentsel dönüşümle olacak bir şey değil. Eski binaların da renove edilerek, bunun içinde yalıtım
ve tesisat olarak daha verimli sistemlerin kullanılması da yer alıyor, ülkemize ve tüketicilere bir
şeyler kazandırılması gerekiyor.
Sizin de dahil olduğunuz HERB, AB
üzerinden yürütülen bir proje. Bu
doğrultuda başka ne gibi projeleriniz var?
Bu yöndeki planlarınız neler?
Bu projeler devam edecek. Geçtiğimiz yıl içinde
enerji üzerine bir projeyi tamamladık. İnovasyon
üzerine bir çalışmamız devam ediyor. Arkadaşlarımız zaman zaman yurtdışına giderek orada
da ortak çalışmalarda bulunuyorlar. Yine ana
konumuz, enerji verimliliği olmak üzere, buna
benzer çalışmalarımız devam edecek. Bu konudaki faaliyetlerimizi sürdürmeyi hedefliyoruz.
8
Röportaj
“Çevre dostu” yerleşkeler tasarlıyoruz
Notthingham Üniversitesi Mimarlık ve Çevreci Yapılar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Saffa Riffat, yeşil binalar ve
binalarda enerji verimliliğiyle ilgili her geçen gün bilincin arttığını söylüyor. İngiltere ve Almanya’nın, yeşil
binaların en yaygın kullanıldığı ülkeler olduğunu belirten Prof. Dr. Riffat, Notthingham Üniversitesi’nin de en
çevreci üniversitelerden birisi olduğunu ifade ediyor.
Notthingham Üniversitesi,
dünyanın en çevre dostu yerleşkelerinin sahibi olma özelliğine sahip. Bugüne kadar bu
konuda, ulusal ve uluslararası
pek çok ödül almaya hak kazandı. Üniversitenin İngiltere
dışında, Çin ve Malezya’da da
yerleşkeleri bulunuyor. Çevreci özelliklerle donatılan
Çin’deki yerleşke, sıfır karbon
salımına sahip bir bina. Notthingham Üniversitesi Mimarlık
ve Çevreci Yapılar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Saffa Riffat,
Çin’deki yerleşkelerinin sürdürülebilir enerji merkezi olarak
da çalışmalarını sürdürdüğünü, binada kullanılan rüzgâr ve
fotovoltaik gibi çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının,
Çin’de inşa edilen yeni şehirlerin tasarımında da benimsenmiş olduğunu belirtiyor.
Notthingham Üniversitesi Mimarlık
ve Çevreci Yapılar Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Saffa Riffat
Bundan yaklaşık 6 yıl önce
çevre konusuna odaklandıklarını ifade eden Prof. Dr. Riffat, mimari ve çevre konularını birleştirerek eğitim programlarını buna göre yapılandırdıklarının altını çiziyor. Prof.
Dr. Riffat, daha çok ulusal
bazda çalışmalar yürüttüklerini, Brezilya, Meksika ve İran
gibi farklı ülkelerden gruplara,
yetkinlik alanları dahilinde
eğitimler verdiklerini, ayrıca yine çok sayıda ülkede düzenlenen etkinliklere katılarak birikimlerini paylaştıklarını dile getiriyor.
Mimarlık ve Çevreci Yapılar Bölümü ne
zaman ve hangi amaçla kuruldu?
Bölümün ilk kuruluşu yaklaşık 60 yıl önceye
dayanıyor. 1954 yılında açılan bölüm, mimarlık
ve mühendislik alanlarında çalışmalarına başladı. Geçmişi ise Notthingham Government
School of Design (Notthingham Devlet Tasarım
Okulu) ismiyle 1843’e dayanıyor. 1948 yılında
resmen Nottingham Üniversitesi adıyla faaliyete
başlayan okulumuz, bugün İngiltere’nin en iyi
okullarından biri olarak çalışmalarını sürdürüyor. İngiltere’deki yerleşkemiz dışında Çin ve
Malezya’daki yerleşkelerimizde de aynı mantıkla hareket ederek gelişimimizi sürdürüyoruz.
Bölümün faaliyetleri ve çalışma
alanlarından söz eder misiniz?
Kökeninde mimari olan bir bölüm olarak, faaliyetlerimizin temelinde de mimari bulunuyor.
Bu çerçevede geliştirilen eğitim programları ve
çeşitli kurslar üzerinden çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bundan yaklaşık 6 yıl önce ise, bugün artık tüm dünyanın gündeminde olan çevre konusuna odaklandık. Mimari ve çevre konularını birleştirerek eğitim programımızı buna
göre yapılandırdık. 2006 Şubat ayında açılan
Çin’deki yerleşkemiz, bu ülkede bir yabancı
üniversitenin ilk yerleşke olmasının haricinde,
çevre dostu mimarisiyle de tüm ülke ve bölgeye örnek olmayı sürdürüyor.
Sanayi kuruluşları ve
kurumlarla ne gibi ortak
çalışmalarınız var?
Bugüne kadar çok sayıda kurumla ortak projelere imza attık ve atmaya devam ediyoruz. Bu projelerin sayısı 90’ı
geçmiş durumda. İşbirliği
yaptığımız kurumlar, projelerde, bizim geliştirdiğimiz teknolojilerden faydalanıyorlar.
Örnek olarak, enerji yönetim
cihazları ile çeşitli malzemeleri
vermek mümkün. Gerçekleştirdiğimiz bu projeler, yalnızca
İngiltere’yi değil, yerleşkemizin bulunduğu Çin’i, hatta büyük çaplı uluslararası projeleri
de kapsıyor. Toplam büyüklüğe baktığımızda ise 50 milyon
Pound’u bulan bir mali büyüklük söz konusu.
Bölümden mezun olanlar
hangi alanlarda çalışıyor,
ne tür çalışmalara imza
atıyorlar?
Mimari, planlama, sürdürülebilir teknolojiler, enerji sektöründe farklı konumlar gibi
çok sayıda alternatif mevcut.
Mezunlarımız arasında, birlikte ortak proje geliştirdiğimiz
firmalarda çalışma olanağı bulan çok sayıda kişi bulunuyor.
Henüz öğrenciyken, projeler
vasıtasıyla gelecekteki işverenleriyle birlikte çalışan öğrencilerimiz, mezuniyet sonrası iş yaşamına hazır olarak yetişiyorlar. Eğitim programlarımıza, yalnız İngiliz
öğrenciler değil, farklı ülkelerden gençlerin de
talep göstermesi ise, projelerin ve çevreci bina
bilincinin tüm dünyaya yayılması yolunda
önemli bir avantaj sağlıyor.
Bölümünüzde sürdürülebilir enerji
teknolojileri üzerine ne tür araştırmalar,
çalışmalar yapıyorsunuz?
Bölümümüzün aktif olduğu alan, binalarda
enerji verimliliğini sağlamaya yönelik teknolojiler geliştirmektir. Bu kapsamda, enerji tasarrufu sağlayacak çözümleri hem konutlar hem
de ofis binalarında kullanılacak şekilde geliştiriyor ve çeşitli fikirler üretiyoruz. Örneğin, bir
binayı havalandırma, iklimlendirme kriterleri
bazında ele alıyor, kullanılabilecek yalıtım malzemeleri ve teknolojiler üzerine Ar-Ge faaliyetlerinde bulunuyoruz. En kapsamlı projelerden
biri, Katar’da 20 milyar dolar maliyetle inşa
edilen Masdar şehri. Bu şehrin inşasının temelinde yatan fikir, sıfır enerji tüketimine ulaşılabilmesidir. Elbette, başta soğutma için kullanılan klimalar ciddi bir enerji tüketimine neden oluyor. Hedef, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla oluşan karbon miktarını azaltmak ve sıfırlamak. Bu bağlamda, bölümümüzde geliştirdiğimiz fikir ve teknolojileri Masdar yönetimine
sunuyoruz.
Bölümünüz bünyesindeki Çevre Eğitim
Merkezi’nde yürüttüğünüz çalışmalarla
ilgili bilgi verir misiniz?
Yoğunlukla ulusal bazda çalışmalar sürdürsek
de, pek çok ülkeden gelen kişilere eğitim veriyoruz. Brezilya, Meksika ve İran gibi farklı ülkelerden gruplara, yetkinlik alanlarımız dahilinde
eğitimler veriyor, ayrıca yine çok sayıda ülkede
düzenlenen etkinliklere katılarak birikimlerimizi
paylaşıyoruz. Özellikle eski bina stoğunun yoğun olduğu ülkeler, daha ön planda bulunuyor. Gerek merkezimizde eğitim alanlar, gerekse ziyaret ettiğimiz ülkelerdeki isimler, binalarda sağlanabilecek enerji tasarrufu ve bu bilincin yaygınlaşmasında önemli rol oynuyorlar.
Üniversitenizin yerleşkesi yeşil bina olarak
tasarlanmış. Binanın özelliklerinden söz
eder misiniz?
Üniversitemiz, dünyanın en çevre dostu yerleşkelerinin sahibi olarak haklı bir üne sahip.
Bugüne kadar gerek ulusal, gerekse uluslaraMasdar City Projesi
AB 7. Çerçeve Programı HERB Projesi Başlanıç Toplantısı Nottingham Üniversitesi'nde gerçekleştirildi
rası pek çok ödüle hak kazandık. Yeşil yerleşke olma yolundaki adımlarımız ise, bundan
yaklaşık 15 yıl önce atıldı. Bu tarihte, üniversitenin enerji ihtiyacının yenilenebilir enerji kaynaklarıyla nasıl karşılanabileceği ön plandaydı. Zamanla gerçekleşen yatırımlar ve gelen
çok sayıda fikir arasından olgunlaşanlar, yüksek enerji verimliliği hedefiyle devreye alınmaya başlandı ve yüzde 60’a varan bir tasarrufa
ulaşıldı. Ulaştığımız başarıda, Avrupa
Birliği’nden aldığımız desteğin de önemli bir
katkısı bulunuyor. Bununla birlikte, ilk kez
2003 yılında “Civic Trust Green Flag Award
(Civic Trust Yeşil Bayrak Ödülü)” ödülünü
alan tek üniversite yerleşkesi olmamızın da bu
paralelde altını çizmem gerekiyor.
Üniversitemizin Çin’de bulunan yerleşkenin
ise bambaşka bir yapısı bulunuyor. Bu yerleşkemiz, en başından itibaren tasarlanırken çevreci özelliklerle donatılması için planlandı. Sıfır
karbon salımına sahip bir bina hedefiyle yola
çıktı ve bunu başardık. Yerleşkemizde tasarruf oranı yüzde 60’ı bulan çevre dostu bir binamız bulunuyor. Sürdürülebilir enerji merkezi
olarak da çalışmalarını sürdüren bu binamızda kullanılan rüzgâr ve fotovoltaik gibi çevre
dostu yenilenebilir enerji kaynakları, Çin’de inşa edilen yeni şehirlerin tasarımında da benimsenmiş durumda. Bu kapsamda, bölümümüzün yalnızca merkezimizin bulunduğu
İngiltere’de değil, dünyanın en kalabalık nüfusa sahip ülkesi Çin’de de oldukça aktif olduğunu söyleyebiliriz.
Dünyada yeşil binaların gelişimini ve bu tür
binaların yaygınlaştırılmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Yeşil binalar ve binalarda enerji verimliliğiyle ilgili her gün artan bir bilincin olduğunu söylemek mümkün. Avrupa özelinde baktığımızda,
özellikle Almanya’nın diğer ülkelerden önde olduğunu görüyoruz. İngiltere ve Almanya, şu an
en yaygın kullanımın olduğu iki ülkeyi temsil
ediyor. Bu başarının arkasında ise özellikle
uzun vadeli hazırlanmış, detaylı bir planlama
bulunuyor. Özellikle Almanya, yenilenebilir
enerji yatırımlarına verilen teşviklerden yalıtım
alanındaki yönlendirici uygulamalara kadar oldukça kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi.
Dünyada karbon salımında üst sıralarda bulunan Çin’de de benzer bir çalışmanın olduğunu
görebiliyoruz. Bu alanda aktif olmak isteyen ülkelerin de, benzer bir şekilde hareket etmeleri
gerekiyor.
HERB Projesi ve hedefleriyle ilgili neler
söylemek istersiniz?
HERB Projesi, Avrupa Birliği tarafından desteklenen önemli projelerden biri. Avrupa Komisyonu tarafından fonlanan bu proje, AB genelinde
11 ülkeden 17 iş ortağını kapsıyor. Bu ülkeler
arasında farklı iklim koşullarına sahip olan Portekiz, İsviçre, İngiltere ve İtalya gibi ülkeler de
bulunuyor. HERB Projesi, özellikle eski yapıların günümüz teknolojileriyle yenilenmesi ve
enerji tasarruflu hale gelmelerinin yolunu açan
bir çalışma. Gerçekleştirilen örnekler arasında
enerji tasarrufunda yüzde 80 gibi ciddi oranlara ulaşanlar var. Yalnızca son 15-20 yıla ait
olanlar değil, 1800’lü yılların sonlarında yapılan
binalar da HERB Projesi’nin odaklandığı konular arasında yer alıyor. Projenin, 11 ülkedeki
milyonlarca insanı ve binayı etkilediğini düşünürseniz, enerji verimliliğinde sağlanabilecek
faydaya ait resmi daha net görebilirsiniz.
10 Röportaj
“Sıfır karbon salımlı binalar hedefliyoruz”
Green Evolution CEO’su Dr. Ioannis Pappas, yalıtımın binalarda enerji verimliliğini sağlamada en yaygın
ve etkin kullanılan alanlardan birisi olduğunu söylüyor: “İleride yalıtılmış binaların sayısının artmasının
sonuçlarını daha net görebileceğiz. Gelişen yalıtım teknikleri, verimlilik artışını da sağlayacaktır” diyor.
potansiyeli söz konusu. İklim
değişikliğinin oluşturacağı
etki konusunda artan bilinçlenmeyle birlikte, bizim gibi
danışmanlık hizmeti veren
firmaların öneminin daha da
artacağına inanıyoruz.
Yunanistan’da faaliyet gösteren Green Evolution şirketi,
çevre ve enerji odaklı faaliyetler yürütüyor. Kurumlara
çevre dostu teknik çözümler
sunan şirket, aynı zamanda
karbon salım oranlarını düşürmek isteyen kurumlara
da hizmet veriyor. Ayrıca Yunanistan hükümetine enerji
ve karbon finansmanı alanında danışmanlık hizmeti veriyor. Green Evolution CEO’su
Dr. Ioannis Pappas, karbon
finansmanı ve enerji piyasaları alanında kıdemli bir danışman. 20 yıldan uzun süredir ulusal ve AB araştırma
projelerinin yöneticiliğini yapıyor. HERB projesi kapsamında gerçekleştirilen seminerde röportaj yaptığımız Dr.
Pappas, İzocam gibi HERB
projesinin ortaklarından olduklarını, çok sayıda ülkeden kurumun projede yer almasının, enerji verimliliğine
sahip binaların yaygınlaştırılmasını da beraberinde getireceğini dile getiriyor.
Green Evolution’ın kuruluş
amacı nedir?
Faaliyetlerinizden söz
eder misiniz?
Green Evolution, 2009 yılında kuruldu. Ana faaliyet alanı
olarak, enerji ve çevre odakGreen Evolution CEO’su
lı, mali ve hukuki konularda
Dr. Ioannis Pappas
danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Enerji verimliliği uygulamalarının yaygınlaştırılması adına, çevre dostu teknik çözümler
konusunda kurumlara destek oluyoruz. Bununla birlikte, karbon piyasası özelinde hizmetlerimiz de bulunuyor. Çalışmalarımız kapsamında, salım oranlarını düşürmek isteyen kurumlara, bu hedeflerine ulaşmaları konusunda yardımcı oluyor, üretime yeni başlayacak tesislerin, gerek uluslararası standartlara uyma, gerekse rekabette avantaj sağlama yolunda uygulaması gereken çözümleri şekillendirerek
devreye almalarını sağlıyoruz. Geniş bir portföye sahibiz. Kyoto Protokolü’nde alınan kararlara uyum için gerekli mekanizmanın üretilmesi,
karbon pazarına uygun finansal pazarlama
enstrümanları, kurumların karbon ayak izlerini
düşürmelerini sağlayan çözümler, raporlama
altyapısı, hem kamu hem de özel sektör için
yeşil enerji uygulamaları, portföyümüzün önde
gelen başlıkları olarak sıralanıyor.
Sera gazı yönetimi alanındaki
faaliyetlerinizden söz eder misiniz? Kimler
hizmet alıyor?
Bu alanda pek çok sektörden söz etmek
mümkün. Uygulamalarımız arasında özellikle
perakende ve gıda sektörlerinin daha fazla ön
plana çıktığını düşünüyorum. Elbette, farklı sektörler için de o sektöre özel uygulama ve çözümler üretmek mümkün. Kyoto, bu kapsamda önemli standartları içeriyor. Yeşil ekonomi
ve karbon ayak izi azaltımına yönelik çalışmalar
büyüyen bir pazarı oluşturuyor. Yalnızca kamu
değil, özel sektör için de önemli bir büyüme
Karbon ayak izini
hesaplamaya ve
azaltmaya yönelik ne tür
çalışmalar yapıyorsunuz?
Bu alanda çeşitli hizmetlerimiz bulunuyor. Özellikle yeni
şirketler, yatırımları sırasında
gerek Avrupa Birliği’nin, gerekse uluslararası kurumların
standartlarına uyumlu hareket etmek durumunda. Bunun için de izlemeleri gereken bir yol ve kurallar zinciri
bulunuyor. Biz, bu alanda
gerek yeni şirketlere, gerekse karbon ayak izlerini düşürmek isteyen mevcut kurumlara nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda yardımcı oluyoruz. Bir kurumun,
karbon ayak izini azaltma konusunda iyileştirebileceği
pek çok nokta bulunuyor.
Bu başlıkların, uluslararası
hukuk kuralları çerçevesinde, doğru bir yolda sorunsuzca izlenmesi için çeşitli
analizler gerçekleştiriyoruz.
Hizmet verdiğimiz kurumun
yöneticileriyle bir araya gelerek izlenmesi gereken stratejinin hedeflerini belirliyor ve
bunun raporlamasını gerçekleştiriyoruz.
Yunanistan hükümetine enerji ve karbon
finansmanı alanında verdiğiniz danışmanlık
hizmetinden söz eder misiniz?
Kamu kurumları, çevreci uygulamaların yaygınlaştırılmasında önemli bir role sahip. Yunanistan
hükümeti de bu doğrultuda enerji verimliliği ve
daha yeşil bir dünya için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda; bir kamu binasında uygulanabilecek
enerji verimliliği uygulamalarından, yenilenebilir
enerji kaynaklarıyla, örneğin bir binanın çatısına
yerleştirilecek güneş panelleriyle enerji üretimine kadar çok çeşitli alternatifler mevcut. Verdiğimiz hizmetlerle kamu binalarının çevre odaklı
dönüşümüne destek olduk. Yaptığımız model-
lemeler, hesaplamalar ve fizibilite çalışmalarıyla
sağlanabilecek faydanın değerini ortaya koyduk. Bu çalışmalar, enerji tüketiminin azalmasının yolunu açarken, diğer yandan ülke ekonomisine de doğrudan katkı sağladı.
Yunanistan’da binalarda enerji verimliliğini
sağlamaya yönelik ne tür çalışmalar
yapılıyor? Green Evolution olarak siz bu
konuda neler yapıyorsunuz?
Enerji verimliliğine yönelik çalışmalar yapılan binaların sayısı büyük bir hızla artıyor. Avrupa
Komisyonu’nun hükümetlere ilettiği talimatlar,
bu artışın hızlı bir şekilde gerçekleşmesinde
önemli role sahip. Binalarda enerji verimliliğine
yönelik talimatlar doğrultusunda, hükümetlerin
enerji verimli binalar raporu hazırlaması gerekiyor. Yunanistan hükümeti de, bu kapsamda
önümüzdeki yıllarda enerji verimli bina stoğunun, toplam içindeki payının artırılmasına yönelik uygulamalara imza atıyor. Green Evolution
olarak, sıfır karbon salımlı binalar hedefliyoruz.
Gerek verimlilik odaklı çalışmalarla, gerekse binaların enerji ihtiyaçlarının bir bölümünü yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılamaları için çözümler sunuyoruz. Teknik ve hukuki konularda
danışmanlık hizmetleri sunuyor, enerji verimliliği bilincinin yaygınlaştırılması için çalışmalarda
bulunuyor ve karbon kredisi alımı gibi finansal
çözümlerin hayata geçmesi için ihtiyaç duyulan desteği veriyoruz.
Yunanistan’da pasif evlerle ilgili ne tür
çalışmalar yürütülüyor?
Bu konudaki yaygınlığın her geçen gün arttığını
söylemek mümkün. Ancak bu
yeni bir alan ve alınacak uzun
bir yol var. Çevre dostu evlerin
sayısını artırmak için pek çok
ülkedeki ilgili konferanslara
katılarak birikimlerimizi aktarıyoruz. Bu önemli, çünkü pek
çok eski ev, enerji verimliliği
sağlayacak uygulamalardan
yoksun durumda. Isıtma ya da
soğutma için idealden uzak
değerlere sahip olan bu binalar, yalıtımın yaygın olmaması
nedeniyle de sorunlu olarak
görünüyor. Diğer taraftan, eski
yapıların modern bir yapıya
kavuşması için gereken yatırım miktarları da kritik. Binalar
eskidikçe yatırım miktarı artıyor. Pek çok insan, yaşadığı
ve çalıştığı bina için yapılabilecek yatırımları fikren desteklese de, maliyeti nedeniyle bunu uygulamaya geçiremiyor.
Önümüzdeki yıllarda çevre
dostu evlerin sayısının artmasına paralel enerji tüketimlerinde, dolayısıyla sera gazı salımında azalma öngörüyoruz.
Green Evolution olarak ileriye yönelik
hayata geçirmeyi planladığınız projeler
neler?
Öncelikli planımız, pazarın daha da büyüyüp
gelişmesini sağlamak. Bunun için gerekli uygulamalara şimdiden sahibiz. Pazarda yaşanacak
artış, beraberinde çevresel katkıyı da getirecektir. İkinci aşamada ise, enerji verimliliğine yönelik yeni uygulamalarla etkinliğimizi artırmak istiyoruz. Enerji verimliliği çözümlerinden faydalanan kişi ve kurumların artması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Farklı ülkelerde gerçekleştirdiğimiz ve katıldığımız seminerlerin sayısını artırıyor, eğitimlerimizle daha fazla sayıda kişi ve
kuruma ulaşıyoruz. Karbon finans piyasasının
kullanımının artması da odaklandığımız bir başka konu. Özellikle büyük ölçekli şirketlerin bu
sisteme dahil olmasını amaçlıyoruz.
Yalıtımın bu hedeflere ulaşmadaki rolünü
ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yalıtım, binalarda enerji verimliliğini sağlamada en yaygın ve etkin kullanılan alanlardan biri. Özellikle, eski binaların çevreci kimliğe bürünebilmesi için uygulanabilecek öncelikli alternatiflerden biri. Eski binalarda kullanılan
alüminyum çerçeveli pencerelerin ya da taş
binaların yalıtımı avantaj sağlıyor. Üstelik yapılacak yalıtım çalışmaları, yalnızca verimlilik anlamında değil, daha konforlu yapılara geçiş
anlamında da katkı sağlıyor. Ancak eski binaların bu durumunu, çözülmesi gereken bir sorun olarak görmek de doğru değil. Çünkü yapılabileceklerin yalnızca bir boyutunu ifade
ediyor. İleride yalıtılmış binaların sayısının artmasının sonuçlarını daha net görebileceğiz.
Gelişen yalıtım teknikleri, verimlilik artışını da
sağlayacaktır.
HERB projesi ve hedefleriyle ilgili neler
söylemek istersiniz?
HERB projesi, Avrupa’nın pek çok ülkesinde
üniversiteler ile endüstrinin bir araya gelerek,
binalarda yenilikçi enerji verimliliği çözümleri
geliştirdiği önemli bir proje. Odak noktasında,
eski binaların, günümüz teknolojileri kullanılarak daha verimli hale getirilmesi bulunuyor.
Özellikle, hastaneler ve okullar gibi hemen her
yerde karşımıza çıkan binaların modernleştirilmesi üzerine çalışılıyor. Avrupa’daki enerji talebinin yüzde 40 gibi büyük bir oranla binalar tarafından yapıldığını düşünürseniz, HERB projesinin önemi daha net ortaya çıkıyor. Proje, yalnızca son 20-30 yılda yapılmış binaları değil,
19. yüzyılda inşa edilmiş binaları da kapsıyor.
Projenin ortakları arasında, Green Evolution ve
İzocam’ın dışında İngiltere’den Nottingham
Üniversitesi, İtalya’dan Bologna Üniversitesi ile
Bologna Belediyesi, Portekiz’den Lizbon Üniversitesi, Almada Şehir Yönetimi, Almanya’dan
Stuttgart Üniversitesi, Yunanistan’dan Atina
Üniversitesi ile İsviçre, İspanya, Polonya, Finlandiya ve Hollanda’dan çeşitli kurumlar bulunuyor. Çok sayıda ülkeden kurumun bu projede yer alması, enerji verimliliğine sahip binaların yaygınlaştırılmasını da beraberinde getiriyor.
Proje ortaklarından İzocam’ı ve
çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzocam, projenin Türkiye’de duyurulması konusunda katkı sağlayan bir şirket. Ülke içindeki
çalışmaları yeterince takip edemesem de, yalıtım alanında sahip olduğu birikim ve tecrübeyle HERB projesine çok değerli katkılar verdiğini düşünüyorum. Umarım, ileride daha fazla sayıda projede birlikte çalışma olanağı bulabiliriz.
İzocam’ın güvenilir bir ortak olarak, yürütülecek
projelere değer katacağına inanıyorum.
AB destekli projelerin bu
alandaki gelişime katkısıyla
ilgili neler söylemek
istersiniz?
Avrupa Birliği’nin desteğinin,
hedeflere ulaşılmasında itici
bir güç olduğunu düşünüyorum. Özellikle, projelerin maliyetinin karşılanması konusundaki desteği gerçekten
önemli. Sonuçta yürütülen
projeler büyük ölçekli ve milyonlarca kişiyi doğrudan etkiliyor. Fikren ortaya çıkan, başarıya ulaşabilecek uygulamaların başlaması için hem
mali hem de psikolojik bir
destek sağlıyor. Yüzde 20’ye
varan bir destek söz konusu
ki, bu oran, pek çok projenin
devreye alınabilmesi için aşılması gereken mali sınırları
karşılıyor. Diğer taraftan, konunun daha fazla sayıda kişi
ve kurum tarafından öğrenilmesini sağlıyor. Bu da, projelere sponsorların dahil olması
yolunda önemli bir avantaj.
12 Röportaj
“Yeniliklere ayak uydurmamız gerekiyor”
TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Türkmen, dünyadaki binalarda enerji performansı sınıflandırılmasında
yalıtımın çok önemli olduğunu ve bu konudaki yeniliklere ayak uydurmamız gerektiğini söylüyor. Türkmen
ayrıca, İzocam ve sektördeki diğer firmaların, bu yenilikleri özellikle tasarımcılara teknik olarak aktarması
gerektiğini dile getiriyor.
Son yıllarda bina tasarımlarında pek çok yenilik yaşanıyor. Dünyada enerji verimliliği yüksek
olan yeşil binaların sayısı artıyor. LEED ve
Green gibi uluslararası geçerliliği olan sertifikalara rağbet artıyor. TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Türkmen, bina tasarımındaki ve havalandırma alanındaki yenilikleri takip ettiklerini
ve bu konuda çalışmalar yaptıklarını söylüyor.
AB fonları tarafından desteklenen projelerde
yer aldıklarını belirten Türkmen, sivil toplum kuruluşlarıyla ve Bakanlıklarla da işbirliği yaptıklarını ifade ediyor. Türkmen, AB’nin 7. Çerçeve
Programı kapsamında yaptıkları projelerde
ürün geliştirme üzerine odaklandıklarını söylüyor: “Bunun dışında, sektörde çalışan mühendislerin kapasitesinin artırılmasından tutun da,
öğrencilerin, hatta halkın enerji verimliliği konusunda bilinçlendirilmesine yönelik çeşitli çalışmalar yapıyoruz.”
TTMD'nin bina tasarımı ve iklimlendirme
alanında yenilik konusuna yaklaşımı nasıl?
Bina tasarımları, eskiden mimarların tasarım ve
mühendislerin bunun üzerinde yaptığı çalışmalardan ibaret olurdu. Verim düşüklüğü söz konusuydu. Şu anda geldiğimiz noktada bina tasarımları, “bütünleşik tasarım” dediğimiz, başından itibaren mimar, makina mühendisi, statikçi
ve elektrik mühendislerinin bir arada olduğu
çalışmayla ortaya çıkıyor. Özellikle son zamanlarda mekanik tesisat tasarımlarında simülasyon programları kullanılıyor, böylece bazı pasif
soğutma ve ısıtma sistemleri daha baştan görülebiliyor. Böylece enerji performansı yüksek
olan bina tasarımı yapılabiliyor. Bu konuda
TTMD İstanbul Temsilciliği’nde Süleyman
Akım’ın başkanlığında komisyon kuruldu ve bu
komisyon hem İstanbul hem de İzmir’de çalıştaylar düzenledi. Dolayısıyla üyelerimizin, bina
tasarımındaki ve havalandırma alanındaki yeniliklerin hepsinin uygulanmakta olduğunu biliyoruz ve bu konuda elimizden gelen her türlü
çalışmayı yapıyoruz. TTMD olarak, AB fonları
tarafından desteklenen ve sivil toplum kuruluşlarının içinde yer aldığı birçok projeye destek
veriyoruz.
Yürüttüğünüz projelerin sektöre ne gibi
katkıları olduğunu düşünüyorsunuz?
Yürütülen projelerin en önemli katkısı,
Türkiye’de bir enerji bilincinin yerleştirilmesi,
bunun geniş kitlelere aktarılması ve bu konuda
herkesin üzerine düşeni fazlasıyla yapmasıdır.
TTMD olarak bunun liderliğini yaptığımız için
bu konuları çok önemsiyoruz. AB fonlarına ve
İngiliz Birleşik Krallığı Refah Fonu’na aktarılan
imkânlarla çalışmalarımızı sürdürebiliyoruz. Bunun dışında, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı ile Koordinatörümüz Hakkı Buyruk’un liderliğinde çok yakın işbirliği yapıyoruz. Bu
iki Bakanlıkla birlikte, Türkiye’deki yapılarda
enerji performansının artırılmasıyla ilgili her türlü çalışmaya katılıyoruz. Bu konuda görüş bildiriyoruz ve elimizden gelen tüm desteği onlara
sağlıyoruz. Yürüttüğümüz projeler, çok farklı
hedef kitlelere yönelik oluyor. Her bir projemizin farklı bir hedef kitlesi olabiliyor. Özellikle
AB’nin 7. Çerçeve Programı kapsamında yaptığımız projeler, ürün geliştirme üzerine odaklanıyor. Bunun dışında, sektörde çalışan mühendislerin kapasitesinin artırılmasından tutun da,
öğrencilerin, hatta halkın enerji verimliliği konusunda bilinçlendirilmesine yönelik çeşitli çalış-
malar yapıyoruz. Yeni bir projemiz
daha var, proje, teknik öğretmenlerin altyapısının geliştirilmesi de dahil
geniş bir kitleye hitap ediyor. Enerji
konusunda çalışan mühendis ve
tekniker arkadaşlarımızın, ileri düzeyde eğitilmesi de, Türkiye’nin enerji tüketimini azaltıyor ve doğru enerji kullanımını destekliyor. Bu nedenle biz AB 7. Çerçeve projelerinden bunlarla ilgili olanlara önem veriyoruz.
İzocam’ın yalıtım sektöründe yenilik
konusuna katkılarını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
İzocam, çok eski ve köklü bir firma. Uzun yıllardır aynı gelenek ve görenekleri devam ettirdiğini düşünüyorum. Sektörde özellikle üretici ve
lider firmaların işleri zor. Çünkü bu firmaların
her türlü yeniliklerini ve çalışmalarını sektöre
anlatmaları gerekiyor. Bunların başında tasarım
mühendisleri, imalatçılar ve son kullanıcılar geliyor. İzocam’ın bu konuda bir atağa geçtiğini
düşünüyorum. İzocam’ın sektöre katkılarını görüyor ve izliyoruz. Bundan sonra da İzocam’ın
yeniliklerini, özellikle tasarımcılara teknik desteklerini fazlasıyla bekliyoruz.
Son yıllarda yalıtım alanında yapılan yenilik
çalışmalarıyla ilgili görüşleriniz ve bu
çalışmaların sektörün gelişimine yönelik
önerileriniz neler?
Bildiğiniz gibi, enerji performansı yüksek binaların sınıflandırılmasında bir takım sertifika sistemleri geliştirildi. Bunlardan birisi LEED, diğeri Green isimli, uluslararası kabul gören sertifikalardır. Herkes enerji performansı yüksek bina, yani yeşil bina yaptığını söylüyor, ama bu
sertifikalara müracaat edildiğinde alınan dereceyle, binanın gerçekten hangi seviyede olduğu görülüyor. Bir binanın, LEED sertifikasyonunda artı puan alması için yalıtım uygulamalarının, olması gerekenden en az yüzde 30 daha fazla özelliğe sahip olması gerekiyor. Bu
da, enerji performansı sınıflandırılmasında yalıtımın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Bu bakımdan Türkiye’de de bu yeniliklere
ayak uydurmamız gerekiyor. Yalıtım özelliği
yüzde 30 fazla olacak, ama maliyet aşağıya
çekilecek. Bu açıdan İzocam ve sektördeki diğer firmaların, bu yenilikleri özellikle tasarımcılara teknik olarak aktarması ve kullanım alanlarında detaylar geliştirmesi gerekiyor. Tasarımcılardan kastım, hem mimarlar hem mekanik
hem de tesisat mühendisleridir. Bu yapıldığı
takdirde, sektör canlı kalacaktır ve sektörün
gelişmesine ön ayak olunacaktır.
İzocam'dan Haberler
İzocam Yapı Fuarı’nda yeni ürünü
“Foamboard Lambda 30”u ilk kez sergiledi
Bu yıl 36’ıncısı gerçekleştirilen Yapı Fuarı’na yeni ürün ve sistemleriyle katılan İzocam, standında yeni ürünleri Foamboard
Lambda 30, İzocam Manto, InWall ve Tekiz Panelleri’ni sergiledi, ziyaretçileri yalıtım konusunda bilgilendirdi.
İzocam, her yıl olduğu gibi bu yıl da 24-28 Nisan tarihleri arasında Beylikdüzü Tüyap Fuar
ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Yapı
Fuarı’nda yeni ürün ve sistemleriyle “yenilikçiliğe” dikkat çekerek, profesyonel mimar ve mühendislerden oluşan teknik kadrosuyla fuar boyunca ziyaretçilere yalıtım konusunda bilgi verdi. Bu yıl fuara “Foamboard Lambda 30” ile
damgasını vuran İzocam, bu alandaki yenilikçiliğiyle iddiasını ortaya koydu. Isı yalıtım değeri
geliştirilmiş, niteliği artırılmış yeni Ekstrüde Polistiren Levha, “Foamboard Lambda 30” ilk kez
Yapı Fuarı’nda sergilendi.
Standda öne çıkarılan bir
diğer ürün olan İzocam
Manto Sıvalı Dış Cephe
Yalıtım Sistemleri, ısı köprülerini tamamen ortadan
kaldırırken, en etkin ısı yalıtım sistemi sunuluyor. İzocam Manto Sıvalı Dış Cephe Yalıtım Sistemleri, ISO
9001 Kalite Güvence Sistemi, ISO 14001 Çevre
Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001 İşçi Sağlığı ve
İş Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikalarına sahip tesislerinde üretilen yalıtım
levhalarıyla Manto Taşyünü, Manto İzopor, Manto
İzopor Plus ve Manto Foamboard CE ve TSE bel-
geli ürünler olarak yurtiçi ve yurtdışında tercih
ediliyor.
Yapı Fuarı’nda standda sergilenen ve Rigips
ortaklığıyla yeni geliştirilen yalıtımlı hafif bölme
duvar sistemi InWall da yer aldı. Rigips alçı
plakalar ile İzocam Camyünü ve Taşyünü yalıtım levhalarının birlikte kullanıldığı, EN 1364-1
Standardı'na göre test edilmiş InWall Bölme
Duvar Sistemleri, 30, 60 ve 90 dakika yangın
dayanım sertifikasına sahip olmasıyla dikkat
çekiyor. İzocam’ın Gebkim Organize Sanayi
Bölgesi’nde yıllık 4 milyon m2'lik üretim hacmine ulaşan yeni Sandviç Hattı Tesisi, endüst-
riyel yapılarda en fonksiyonel yalıtım çözümlerini yeni ürünleriyle sunuyor. Farklı ihtiyaçlara
özel çözümler sunmak için İzocam’ın uzmanlığı ve deneyimiyle geliştirilen Tekiz yalıtımlı paneller, Yapı Fuarı’nda sektör profesyonelleriyle
buluştu.
Fuarda, ürünlerin binalarda kullanımına yönelik
ısı, ses, su yalıtımı ve yangın güvenliği konularında katılımcıların bilinçlendirilmesini hedefleyen İzocam, yalıtımın, enerji tasarrufu ve küresel ısınmaya katkılarını da vurguladı. Temiz bir
dünya için yalıtım malzemelerinin bilinçli kullanımı üzerine de detaylı bilgilendirme yaptı.
14 İzocam'dan Haberler
1.
proje
2.
proje
3.
proje
İzocam 13. Yalıtım Yarışması’nda
dereceye girenler ödüllendirildi
İzocam 13. Yalıtım Yarışması sonuçlandı. Dereceye giren 3 projenin sahipleri ödüllendirildi. Yarışmada
birinciliği, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden 2 kişilik bir ekip kazandı.
İzocam’ın bu yıl 13.'sünü düzenlediği Üniversite
Öğrencileri Yalıtım Yarışması sonuçlandı. Dereceye giren öğrenciler, 2 Mayıs 2013’te İzocam
Genel Merkezi’nde düzenlenen törende ödüllerini aldılar. Törende konuşma yapan İzocam
Genel Müdürü A. Nuri Bulut, yarışmada 50 proje arasından seçilen ve bu projeler arasından da istenilen formata
uygun olarak hazırlanan 3 projenin ödüllendirildiğini söyledi. Projelerde bu yıl, tasarım-işlevsellik,
multi konfor bina ve sürdürülebilirlik özelliklerinin arandığını belirten Bulut, “Bunların 3’ünü bir araya getiren, en iyi çözümü sunan
projeler tasarım ve mühendislik
olarak dereceye kaldılar” dedi.
Bulut, konuşmasının ardından
dereceye giren yarışmacıları açıkladı. Yarışmada birincilik ödülü-
nü; Pınar Erpınar (İTÜ) ve Utku Güneş (İTÜ),
ikincilik ödülünü Gökçe Önal (ODTÜ), S. Feyza
Yağcı (İTÜ) ve İlke Deniz (İTÜ), üçüncülük ödülünü ise Ferhat Bulduk (Yıldız Teknik Üniversitesi) ve Ayça Yazıcı (İstanbul Bilgi Üniversitesi)
kazandı. Yarışmada birinci olan ekip 6 bin TL,
ikinci olan ekip 4 bin TL ve
üçüncü olan ekip 3 bin TL ile
ödüllendirildi.
En düşük enerji
tüketimiyle en yüksek
konfor arandı
Yarışmanın bu yılki proje konusu, Almanya’nın Mannheim
şehrinin Glückstein Bölgesi’ndeki mevcut durumu göz
önünde bulundurarak, geleceğin imarına ilişkin bir vizyon
sunulmasıydı. Yarışmaya Mimarlık, İnşaat Mühendisliği ve
Makine Mühendisliği öğrencileri en fazla 3 kişilik ekipler halinde katıldılar. Öğrencilerden projelerinde, kuzey kısımdaki mevcut komşu mahallelerin doğal bir uzantısı olacak, multi konfor
ilkesini esas almış, yeni bir yerleşim projesi geliştirmeleri istendi. Aynı zamanda imarın, Lindenhof olarak adlandırılan mevcut konut stoğu
ile bağ kurarken, yeşil alan kullanımını geliştirmesi kriteri de arandı. Amaç, bu bölgede yaşayan insanlar için mümkün olan en düşük enerji
tüketimiyle en yüksek konforun sağlanacağı binaların ve yerleşimin tasarlanmasıydı.
Prof. Dr. Mehmet Çalışkan, Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, Yrd. Doç. Dr. Gülten Manioğlu, Yük.
Mimar Şevki Pekin, Yük. Mimar A. Erkan Şahmalı gibi mimarlık, ses yalıtımı, yangın güvenliği,
ekolojik binalar ve yapı fiziği konusunda yetkin
isimlerin yer aldığı ulusal jüri, 50 başvurunun
gerçekleştiği ulusal aşamada projeleri değerlendirdi ve 3 proje derece almaya hak kazandı.
1.olan ekip / Pınar Erpınar-Utku Güneş:
“Birinci olacağımızı düşünüyorduk”
“Yalıtım Yarışması’nı okul hayatımız boyunca takip ediyorduk. Yalıtım, önemli bir konu olduğu
için yarışmaya girmeye karar verdik. Yarışmada hesaplamalar yapılması gerektiği için başlangıçta çalışmalara korkarak başladık. Çünkü bu konu mimarlık öğrencileri için zor bir alan olarak düşünülüyor, ama İzocam bu düşünceleri yıktı. Projemizi tamamladıktan sonra dereceye
gireceğimizi, hatta birinci olacağımızı düşünmeye başladık. Bu nedenle uluslararası yarışmaya
hazır olsun diye, paftalarımızı İngilizce olarak hazırladık. Bizim için uluslararası yarışmaya katılmak çok iyi bir deneyim. Farklı ülkelerden, farklı ekiplerle tanışma şansı oluyor. Bu, çok prestijli
bir yarışma. Uluslararası ayağının olması da bu prestiji artırıyor. Uluslararası yarışmada aynı konuyu farklı açılardan ele alan sunumları izlememiz bakış açımızı genişletti. Farklı kültürden insanlarla tanıştık ve arkadaşlıklar kurduk. İlk kez İngilizce bir sunum yaptık. Bizim için çok iyi bir
tecrübeydi. Üniversitemizde herkesin bir kez sunum yapma zorunluluğu vardı. Bunu da karşılamış olduk. Bir daha böyle bir uluslararası yarışma olsa, yine katılmak isteriz.
Yalıtım, özellikle bizim gibi mimarlık öğrencileri için çok önemli bir konu. Mimarlık öğrencileri
son bitirme malzemeleri dediğimiz; taş, ahşap, boya ve duvar kağıdına özen gösteriyorlar. Yalıtım konusu genellikle geri planda kalıyor. Öğrenciler, iş hayatına atıldıklarında bu konuyu idrak
edemiyorlar. Bu da projeler geliştikçe ileride kullanıcıları, yani bizleri etkiliyor. Maliyet açısından
birçok sorunla karşılaşılıyor. İzocam, Yalıtım Yarışması ile üzerine düşen görevi yerine getiriyor.
Umarız yarışma, ileride de gelişerek devam eder ve yalıtım konusunda herkes bilinçlenir.”
2. olan ekip / Gökçe Önal, S. Feyza Yağcı ve İlke Deniz:
“Yarışma sayesinde bilmediğimiz konuları öğrendik”
“Okullarda yarışmanın duyurusu yapılıyor. İnternetten konuyu da öğrenince, neler yapabileceğimizi düşündük ve yarışmaya katılma kararı aldık. Aslında yarışmanın uluslararası etabının olması
da bizi bu yarışmaya yöneltti. Çünkü güzel bir organizasyon. Yarışma için bir ekip olarak çalışmanın bizlere olumlu katkısı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü birimizin fark etmediği bir detayı, diğerimiz fark edebiliyor. Herkesin projeye farklı bir katkısı oldu. Dereceye girmeyi çok istedik, ‘Neden olmasın?’ dedik. Düşüncemize güvendik ve onun üzerinden ilerledik. Yenilenebilir enerji
konusu olarak seçtiğimiz sistem ve konut entegrasyonu çok yeni. Yarışmanın şartnamesindeki
kent tasarımı, geleceğe yönelik tasarım ve açıklamalar da bizi teşvik etti. Fikrimizin değer bulabileceğini düşündük.
Ayrıca yarışmanın uluslararası etabına katılmak da, kendimizi ifade etmemiz açısından güzel bir
deneyim oldu. Uluslararası yarışmada sunum yapma şansı elde ettik. Aynı konuyu farklı kültürlerden gelen öğrencilerin nasıl ele aldıklarını gördük. Proje geliştirme ve sunum tekniklerinin
farklı okullarda nasıl yürütüldüğünü gözlemleme şansımız oldu. Ayrıca farklı bir ülkede olmanın
ve farklı kültürlerden insanlarla tanışmanın verdiği ayrıcalığı da yaşadık. Uluslararası yarışmaya
katıldığımız için çok memnun kaldık. Bizim için çok güzel bir tecrübeydi. Yarışma sayesinde
mimarlık eğitiminde değinmediğimiz bazı konuları da öğrenmiş olduk. Yalıtım hesapları konusunda bilgi sahibi olmak da bizim için faydalıydı. Malzemenin çeşitliliğini görmek ve onu projeye entegre etmek açısından yarışma çok olumlu geçti.”
3. olan ekip / Ferhat Bulduk-Ayça Yazıcı:
“Projemize inandık ve başardık”
“Yarışmaya ilk kez geçen yıl katıldık ve üçüncü olduk. Süreçten çok memnun kaldık ve ‘kesinlikle bir sonraki yıl da katılmalıyız’ diye düşündük. İkimiz de yüksek lisans öğrencisiyiz. İsover tarafından yeni yarışmayla ilgili bilgilendirildik ve yarışmanın konusunu da öğrenince yarışmaya
katılmaya karar verdik. Yarışmaya hazırlanırken öncelikle kenti okumaya çalıştık. Kentin problemlerini tespit ettik ve bu problemlere karşı bir çözüm önerisi üzerinde çalıştık. Bu çözüm önerisini detaylandırmak için çaba harcadık. Daha sonra projeye sürdürülebilir unsurları ekledik.
Özellikle yarışmanın uluslararası ayağı da olduğundan dolayı bizim için çok iyi bir deneyim
oldu. Geçen yıl yarışmanın uluslararası etabına da katıldık, Slovakya’nın başkenti
Bratislava’ya gittik. Yarışma müthişti, çok memnun kaldık. Diğer ülkelerden yarışmaya katılan projeleri gördük, yalıtım sektörünün diğer ortaklarını tanımış olduk. İnsanlarla iyi ilişkiler
kurduk. Bu süreç çok güzel bir süreçti ve diğer projeleri görmek de vizyonumuzu geliştirdi.
Yurtdışındaki projelerde tasarımın daha farklı olabileceğini görmüş olduk. Yarışmayı 10 yıldan beri aynı kişi organize ediyordu. Bu nedenle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yine organizasyon çok güzel ve sistemliydi. Yarışmada sunulan projeleri izlemek bizim için keyifliydi.
Özellikle Çek Cumhuriyeti’nin sunumunu çok beğendik. Yarışmaya katılmak bizi çok memnun etti. Sosyalleşme açısından da uluslararası yarışma bizim için iyi bir deneyim oldu. Yarışmada bu yıl da dereceye gireceğimizi düşünüyorduk. Çünkü kentin problemlerini doğru
okuduğumuza ve önerilerimizin de doğru olduğuna inanıyorduk. Kendi projemize inandık
ve başardık.”
16 İzocam'dan Haberler
Multi Konfor Binalar Öğrenci
Yarışması’nın birincisi Slovenya oldu
ya, Belarus, Finlandiya ise jüri özel ödülüne layık görüldü.
Ljubljana Üniversitesi'nden Profesör Martina Zbasnik Senegacnik,
yarışma birincisi Mato Blatancic ve Isover Slovenya Yöneticisi
Borut Kocjan
Isover tarafından 9 yıldır düzenlenen Multi
Konfor Binalar Öğrenci Yarışması, bu yıl 1518 Mayıs tarihleri arasında Sırbistan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Uluslararası finalin
birincisi Slovenya oldu. 19 ülkeden 54 projenin katıldığı yarışmada ikinciliği Ukrayna ve
üçüncülüğü Polonya alırken, Sırbistan, Estonİzocam Yalıtım Yarışması'nda dereceye giren ilk 3 ekip
Yarışma kapsamında proje sahipleri 5 dakikalık
bir sunumla projelerinin temel fikrini jüriye ve diğer katılımcılara anlatma olanağı buldular. Bütün sunumlar www.isover-students.com adresinden canlı olarak yayınlandı. Etkinlik sırasında
yarışmaya katılan projeler incelenip üzerinde
tartışılmak üzere fuaye alanında sergilendi.
Sunumlardan sonra jürinin karar toplantısı yapıldı. Pasif ev, sürdürülebilir şehir planlaması,
mimarlık ve ISOVER uzmanlarının yer aldığı
uluslararası jüri, yarışmayı kazanan 3 uluslararası adayı belirledi. Ardından da kazananlar için
ödül töreni yapıldı. Yarışmada, birinci olan ekibe 1.500 Euro, ikinci olan ekibe 1.000 Euro,
üçüncü olan ekibe 750 Euro verilirken, jüri
özel ödülü olarak da 500 Euro sunuldu.
Multi Konfor Binalar Öğrenci Yarışması'nda 1. olan proje / Slovenya
Ljubljana Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden Mato Blatancic
Multi Konfor Binalar Öğrenci Yarışması'nda 2. olan proje / Ukrayna
Poltova Ulusal Teknik Üniversitesi'nden Olena Kruglova, Anna
Kruglova, Mariia Zheliazkova
Multi Konfor Binalar Öğrenci Yarışması'nda 3. olan proje / Polonya
Wroclaw Teknik Üniversitesi'nden Grzegorz Bochenek
Röportaj
“Sınırların ötesinde düşünün”
Saint-Gobain Isover Uluslararası Yenilikçi Çözümler Yöneticisi Leif Andersson, “İnovasyon (yenilikçilik),
işimizde lider olmak ve lider kalmak açısından son derece önemli. Yarının başarılarının, bugün yaptıklarımızla
şekillendiğini söyleyebiliriz” diyor. Andersson, İzocam’ın her zaman en iyi yalıtım çözümleri sunduğunu belirtiyor.
Sektörün önde gelen ve köklü firmalarından
birisi olan Saint-Gobain Isover, ısı ve ses yalıtım malzemeleri üretimi ve çözümleriyle, yapı
endüstrisi ve çözümleri alanında çalışmalar yürütüyor. Sürdürülebilir ve yeşil binalarla ilgili
projeler yürüten şirketin, 1999’dan beri Fransa, ABD ve Almanya’da Ar-Ge merkezleri bulunuyor. Şirketin Ar-Ge merkezlerinde bugüne
kadar 21 proje üzerinde kapsamlı çalışıldı ve
yeni teknolojiler geliştirildi. Şirketin Uluslararası
Yenilikçi Çözümler Yöneticisi Leif Andersson,
yenilikçi yaklaşımlarının en önemli ayağının,
müşterilerine güvenlik ve konfor sağlayan sürdürülebilir yalıtım çözümleri sunmak olduğunu
söylüyor. 2 aşamada inovasyon gerçekleştirdiklerini belirten Andersson, binalarda güvenlik ve konfor sağlamak için yenilikçi ürün ve/
veya çözümler sunduklarını dile getiriyor.
Andersson, yalıtım sektöründeki yenilikçi çalışmaların sayısının artması için şunu öneriyor:
“Sınırların ötesinde düşünün. Gelenek yaratmayı düşünürken, hepimiz muhafazakar davranıyoruz. Geleceği yaratmak için bazen alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor.” Geleceğin, tükettiğinden fazlasını üreten akıllı binalarda olduğunu belirten Andersson, bunun, ev
ve işyerlerimizin güvenli ve konforlu binalar
olacağı anlamına geldiğini ifade ediyor.
İnovasyon nedir? Saint-Gobain Isover’in
yenilikçi yaklaşıma bakışından söz eder
misiniz?
İnovasyon (yenilikçilik), çok geniş bir konu.
İnovasyon çerçevesinde, “ilerlemeye yönelik
yenilikler” adını verdiğimiz, yepyeni bir kavramla ilgileniyoruz. Saint-Gobain Isover tarafından
gerçekleştirilen bazı yenilik çalışmalarından
söz etmek isterim. Bunlardan birisi olan Ultimate, yüksek performanslı yeni bir tür mineral
yün. Vario, iklime göre kendini adapte edebilen akıllı bir buhar dengeleyici örtüdür. Climaver ise, camyününden üretilen, kendi kendini
destekleyen havalandırma kanallarıdır. Yenilikler, çok küçük ölçekli de olabilir. Müşterilerimizin, herhangi bir fikri yeni olarak algılamaları,
bu fikrin bir inovasyon olduğunu gösterir. Şirketimizin yenilikçi yaklaşımının en önemli ayağı, müşterilerimize güvenlik ve konfor sağlayan sürdürülebilir yalıtım çözümleri sunmaktır.
Saint-Gobain Isover olarak ürün ve
tesislerinizle ilgili ne tür yenilik faaliyetleri
gerçekleştiriyorsunuz?
Saint-Gobain’de 2 aşamada yenilikleri gerçekleştiriyoruz: Habitat, yani binalarda güvenlik ve
konfor sağlamak için yenilikçi çözümler, Iso-
Saint-Gobain Isover Uluslararası Yenilikçi
Çözümler Yöneticisi Leif Andersson
ver, yani güvenlik ve konfor sunan yenilikçi
ürün ve/veya çözümler.
Ar-Ge biriminiz sürdürülebilir bir çevre için
ne tür faaliyetler yürütüyor?
Halihazırda, hammadde, üretim, kurulum, kullanım, geri dönüşüm ve atık yönetimi dahil olmak üzere, bir ürünün yaşam döngüsünün
tüm aşamalarını dikkate alıyoruz. Kullanım aşaması tabii ki en önemli süreç. Çünkü kullanım,
müşteride başarım algısını oluşturan temel unsurdur. Ayrıca çok az enerji tüketen binalar,
hava sızdırmazlığı ve konfor konuları üzerinde
de yoğun şekilde çalışıyoruz.
İnovasyonun yalıtım sektöründeki
öneminden söz eder misiniz? Size göre,
sektörün karşı karşıya olduğu sorunlar
nelerdir ve bunlar için hangi tedbirlerin
alınması gerekir?
Yenilikçilik, işimizde lider olmak ve lider kalmak açısından son derece önemli. Yarının başarılarının, bugün yaptıklarımızla şekillendiğini
söyleyebiliriz. Sektörümüzde yaşanan problemlerden biri de, sürdürülebilirlik konseptinin
üretimin tüm zincirlerinde uygulanmaması ve
üreticilerin sadece iyi oldukları alanlara odaklanmalarıdır.
Faaliyet gösterdiğiniz ülkelerde yalıtım
sektöründeki yenilikçi çalışmalarla ilgili
gözlemleriniz neler? Bu alandaki küresel
çabaları değerlendirir misiniz?
Isıl verimlilikle ilgili koşulları giderek daha zorlu hale gelen düzenlemeler, daha yüksek başarımlı ürünlere ilgiyi artırdı. Başlangıç noktası
ülkeden ülkeye büyük değişiklik gösteriyor.
Söz konusu küresel çabaları, enerji kullanımı,
kirlilikle mücadele ve sınırlı kaynakların verimli
kullanımı gibi, gezegenimiz açısından kritik
konuları hedeflediği için son derece olumlu
buluyorum.
Yalıtım sektöründeki yenilikçi çalışmaların
sayısını artırmak için neler önerirsiniz?
Sınırların ötesinde düşünün. Gelenek yaratmayı düşünürken, hepimiz muhafazakar davranıyoruz. Geleceği yaratmak için bazen alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor.
İzocam, yalıtım sektöründe birçok
inovasyonu gerçekleştiren ve her zaman
piyasaya yeni ürünler sunan bir şirket.
İzocam’ın sektör liderliğini ve sektördeki
faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzocam, çok çeşitli yalıtım malzemelerinden
oluşan bir ürün portföyüne sahip, yalıtım çözümleri alanında gerçek bir liderdir. İzocam,
her zaman en iyi yalıtım çözümlerini sunuyor.
Küresel yalıtım sektörünün günümüzde
geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hem sektör hem de ürün ve sistemlerle
ilgili öngörüleriniz neler?
Yalıtım gibi olgunlaşmış bir sektörde, her şeyin
kendiliğinden olduğu izlenimine kapılabilirsiniz. Oysa geriye dönüp geçmişe veya geleceğe doğru baktığınızda, bunun gerçek olmadığını fark edersiniz. Gelecek, pozitif bir enerji
dengesine sahip, tükettiğinden fazlasını üreten akıllı binalardadır. Bu, şu anlama gelir: Düşük miktarda enerji tüketen binalar, daha yüksek başarımlı ürünler, daha yüksek konfor, yaşamak ve çalışmak için güvenli alanlar.
18 İzocam'dan Haberler
Yalıtımın liderinden güvenilir mantolama:
“İzocam Manto”
İzocam, 48 yıllık bilgi ve tecrübe birikimini mantolama sektörünün hizmetine sunuyor. İzocam’ın mantolamayı tek
kalemde çözüme ulaştıran yalıtım sistemi, aile ve ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Dış cephe yalıtımı için gerekebilecek
tüm detaylar “İzocam Manto” ile kullanıcıya tek seferde ve bir sistem kurgusu ile sunuluyor ve yalıtım ile ilgili sorunlar
İzocam bilgi, tecrübe ve güvencesi ile tek adımda çözülüyor.
İzocam, sıvalı dış cephe yalıtım sistemleri İzocam Manto’yu profesyonellerin ve tüketicinin
kullanımına sunarak ülke ekonomisine katkı
sağlamaya devam ediyor. İzocam uzmanlığıyla
sunulan İzocam Manto Sıvalı Dış Cephe Yalıtım Sistemleri, bina kabuğunu oluşturan tüm
yüzeyleri bir zırh gibi sararak yalıtımda en etkin
sonucu sağlıyor. Bu yalıtım sistemleri, yapı bile-
şenlerinde ısıl gerilimler sebebiyle oluşabilecek
fiziksel değişimleri önlüyor, duvar içi gerilimleri,
yüzey çatlaklarını, korozyon gibi yapı hasarlarını engelleyerek daha güvenli ve uzun ömürlü
binalar yaratıyor. Sistem, farklı ısı yalıtım levhası
alternatifleriyle tüketicinin tüm beklentilerini
karşılıyor. Yangın güvenliği söz konusu olduğunda, İzocam Manto Taşyünü kullanılarak ısı
yalıtımı sağlanırken, taşyününün ses yutma ve
yanmazlık özellikleriyle, ses yalıtımı ve yangın
güvenliği de sağlanmış oluyor.
Etkili ve sağlıklı bir mantolama olanağı sunan
İzocam Manto, kullanıcıları her detayı düşünmekten kurtarıyor. İhtiyaç duyulan yapıştırıcı, sıva, ısı yalıtım levhası, yardımcı-tamamlayıcı malzemeler ve tüm diğer sistem tamamlayıcılarını
içinde bulunduran İzocam Manto’yu tercih
edenler, A’dan Z’ye donatılmış bir sistemle
mantolamada kolaylığı yaşıyor.
İzocam Manto enerji kayıplarına
izin vermiyor
Isı köprülerini tamamen ortadan kaldıran İzocam Manto, en etkin ısı yalıtım sistemini sunuyor. Tercih ve ihtiyaca göre Taşyünü, İzopor,
İzopor Plus (Ekspande Polistiren) ve Foamboard (Ekstrüde Polistiren) Yalıtım Levhaları ile yapılan mantolama, ısı kaybını önemli ölçüde
azaltıyor. İzocam Manto dış cephe yalıtım sistemlerinde kullanılan İzocam Yalıtım Levhaları,
Manto Taşyünü, Manto İzopor, Manto İzopor
Plus ve Manto Foamboard tek çatı altında ve
İzocam güvencesi ile üretiliyor. Manto Taşyünü
ısı, ses ve yangın yalıtımında; Manto İzopor,
Manto İzopor Plus ve Manto Foamboard ise ısı
yalıtımı amaçlı kullanılıyor.
İzocam’ın ISO 9001 Kalite Güvence Sistemi,
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve OHSAS
18001 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikalarına sahip tesislerinde üretilen yalıtım levhaları Manto Taşyünü, Manto İzopor,
Manto İzopor Plus ve Manto Foamboard, CE ve
TSE belgeli ürünler olarak yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da tercih ediliyor. İzocam Manto
ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.izocammanto.com
adresinden ulaşabilirsiniz.
Bayilerimiz
“Son kullanıcılara doğru uygulamayı
anlatmaya çalışıyoruz”
İstanbul İnşaat ve İzolasyon Taahhüt Ticaret’in Sahibi Tarkan Uzunkaya, apartman ve site yöneticileriyle
çalıştıklarını söylüyor: “İzocam, kalitesiyle ilgili hiçbir soru işareti oluşturmayan, olumsuz eleştiri almayan
bir firma olarak biliniyor. Bu güvenilirlik ve tanınırlık doğrultusunda da İzocam tercih ediliyor.”
İstanbul İnşaat
İzolasyon’u tanıyabilir
miyiz?
Firmamızı 2001 yılında kurduk. İnşaat mühendisiyim.
Jeoloji mühendisi olan eşimle birlikte çalışıyoruz. Su, ısı,
ses ve yangın yalıtımları yapıyoruz. Sadece taahhüt işleriyle ilgileniyoruz. Uygulamalarımızın yüzde 80’ini mantolama oluşturuyor. Bunun yanında teras su yalıtımlarıyla
temel bohçalama su yalıtımı
uygulamaları yapıyoruz. Müşteri portföyümüz son kullanıcılardan oluşuyor. Çok fazla
kurumsal müşterimiz yok.
Ağırlıklı olarak apartman ve site yöneticileriyle çalışıyoruz. Bugüne kadar hiçbir inşaat firmasıyla
çalışmadık. Renovasyon pazarına yönelik hedeflerimiz var. Bu hedeften de şaşmayacağız. Bugüne kadar binlerce metrekare mantolama uygulaması yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.
Ben ayrıca yalıtım sektörünün çatı derneği olan
İzoder’in Üyesiyim. Isı Yalıtım Komisyonu, Haksız
Uygulamacılar Komisyonu ve Haksız Rekabet
Kurulu’nda aktif olarak görev alıyorum. Sektörde
ciddi şekilde haksız rekabet var. Son kullanıcılar
bu konuda yanlış tercihlerde bulunuyorlar.
İzoder olarak halkı bilinçlendirmek için çalışıyoruz, onlara uygulamanın doğru şekilde yapılması
gerektiğini anlatıyoruz.
Nasıl ve ne zaman İzocam’ın uygulama
bayisi oldunuz?
Biz genellikle butik uygulamalar yapıyoruz. Her
yerde uygulama yapmak yerine, müşterimizi seçerek hareket ediyoruz. İzocam, bu yöndeki çalışmalarımızı beğendiği için uygulamacı bayileri
arasına bizim de dahil olmamızı istedi. 2009’da
İzocam’ın uygulama bayisi olduk. İzocam’ın ge-
rek piyasadaki duruşundan, gerekse hizmetlerinden çok memnunuz. Ürün
ve uygulama desteği anlamında birçok projeyi İzocam ile birlikte yaptık.
İzocam ürünleriyle
yaptığınız mantolama
uygulamaları neler?
İzocam’ın uygulama bayisi
olduğumuzda ilk olarak
Göztepe’de 15 katlı bir
apartmanın mantolamasını
yapmıştık. Trakya’da Pak
Tavuk firmasının tavuk üretim tesislerinde 10 bin
metrekarelik uygulama
yaptık. Son dönemde Darüşşafaka Cemiyeti’nin
Maslak yerleşkesinin kız ve erkek yurtlarıyla eğitim bloğunu mantoladık. Büyük bir yerleşke olduğu için ciddi bir enerji harcaması vardı. Uygulamadan çok fayda gördüklerini belirttiler. Ayrıca
son dönemde Maltepe’de Özden Apartmanı’nı
mantoladık. Teknik anlamda donanımlı bir
apartman yönetimi vardı. İzocam ile mantolama
yaptırmak istediler. Apartman ve sitelerde iyi sonuçlar elde edildiğinde, bunlar yeni uygulamalar
getiriyor.
Müşterileriniz neden İzocam ürünlerini
tercih ediyorlar?
İzocam, Türkiye’de “yalıtımın adı” olarak biliniyor.
Geçmişinin uzun yıllara dayanması ve profesyonel bir firma olması insanları daha çok cezbediyor. Bu kadar yıl ayakta kalan bir firmanın ürünlerinin kaliteli olacağına yönelik bir algı söz konusu. Tüketiciler, İzocam Çatı Şiltesi için, “Çatıya
İzocam sermek istiyoruz” derler. İzocam artık
her türlü yalıtım için insanların diline yerleşmiş.
İzocam, kalitesiyle ilgili hiçbir soru işareti oluşturmayan, olumsuz eleştiri almayan bir firma olarak
biliniyor. Bu güvenilirlik ve tanınırlık doğrultusunda da İzocam tercih ediliyor.
Müşterileriniz mantolama konusunda
bilinçli mi?
Enerji Verimliliği Kanunu’nun çıkması ve Enerji
Kimlik Belgesi’ni alma zorunluluğunun getirilmesiyle birlikte, insanlar daha fazla bilinçlenmeye
başladılar. Isınmak için harcadıkları paranın bütçeleri içinde önemli bir yer edindiğini gördüler.
Önlem almak için yalıtım uygulamaları yapmaya
yöneldiler. Şu anda Türkiye genelinde halktan
çok fazla talep var. Yalıtıma yönelik ciddi yatırımlar yapılıyor. Bu konuda bilinçleniyoruz, ama bazı konularda halen eksiklerimiz var. Örneğin, kimi zaman apartman yöneticileri bizi uygulama fiyatıyla ilgili görüşmeye çağırıyorlar, ancak apartman sakinlerinin yalıtım yapılacağından haberleri olmuyor.
Profesyonel olmayan kişilerle çalışırken
sıkıntılar yaşıyor musunuz?
İşi bilmeyen kişilerle çalışmak zor oluyor. Çünkü
inşaat kalemleri içinde yer alan mantolama ciddi
bir iş. Karşınızdaki kişi çok farklı profillerde olabiliyor. Bize işi öğretmeye çalışanlar bile oluyor. İzocam, Türkiye genelinde apartman ve site yöneticilerine yönelik paneller düzenliyor. İzocam’ın her
faaliyetinde olduğu gibi bu faaliyeti de her zaman
dolu oluyor ve bilinçlenmeye katkı sağlıyor.
İstanbul’daki yalıtım uygulamalarıyla ilgili
gözlemlerinizi öğrenebilir miyiz?
Açıkçası yönetmelikler ve kanunlara çok fazla riayet edilmiyor. Yalıtım kalınlığı arttıkça daha çok
fayda sağlanacağını anlayamayanlar var. Yalıtım
kalınlığını 3 cm’nin altına düşürmek isteyenler
bile oluyor. Ancak tabii ki bilinçli kişiler, her zaman daha kalın yalıtımı tercih ediyorlar ve maliyeti göze alıyorlar. Yönetmeliklerde istenilen kalınlıklara uyulup uyulmadığını takip edecek bir
oto kontrol mekanizması her sektörde olduğu
gibi yok. Biz her zaman müşterilerimizi daha kalın yalıtım yapmaya yönlendiriyor, “Ne kadar kalın yaparsanız o kadar fayda sağlarsınız” diyoruz.
Ancak işler doğru yapılmıyor. 3 yıl önce yapılan
mantolamanın döküldüğünü ve tekrar uygulama yapıldığını görüyorsunuz. Bu konuda halkı
kandıranlar var. Nanoteknolojiyle ısı yalıtımı yaptığını iddia eden boya firmaları söz konusu. İnsanlar boyanın kolay uygulandığını düşünerek
tercih edebiliyorlar. Biz insanları bilinçlendirmeye çalışıyoruz.
20 Bayilerimiz
“Az, öz ve kaliteli uygulamalar yapmaya
çalışıyoruz”
Genç İzolasyon İnş. San. Tic. Ltd. Şti., İzocam’ın ilk mantolama bayisi olma özelliğine sahip. Şirketin
Kurucusu Ekrem İnce, İzocam ürünleriyle ağırlıklı olarak otellere mantolama yaptığını, projelerde İzocam
Manto Taşyünü kullanmaya özen gösterdiğini ve uygulama sırasında sık sık kontroller yaptığını söylüyor.
Yalıtım sektörüne nasıl
girdiniz? Genç
İzolasyon’u ne zaman
kurdunuz?
Küçük yaşta Almanya’ya gittim. Uzun yıllar inşaatlarda
çalıştım. Almanya’da 20 yıl
mantolama işiyle uğraştım.
1994’te döndüğümde
Türkiye’de mantolamanın
henüz bilinmediğini gördüm.
2000 yılına kadar ailemle
birlikte Bandırma’ya yerleştik. Mantolama işi hareketlenmeye başlayınca
2000’de İstanbul’a döndüm.
Bir süre damadımın şirketinde çalıştım. 2002’de
İstanbul’da Genç İzolasyon’u kurdum. O dönemde Türkiye’de olmayan bir tür inşaat iskelesini Almanya’dan getirttim. Uygulamaları bu iskeleyle yapmaya başladık. İskelenin en önemli
özelliği çok güvenlikli bir iskele olması, 30 bin
metre uzunluğa sahip olması ve her katında 60
cm kalasın olmasıydı. İstanbul’a ilk geldiğimde
fileli köşe profili üretilmiyordu. Bunun üretimini
ilk kez ben yaptım. Daha sonra üretim yapan firmaların sayısı arttı, ben üretimi bıraktım.
Ne zaman İzocam bayisi oldunuz?
5 yıldır İzocam’ın mantolama bayisiyiz. İlk mantolama bayisi olduğumuzu söyleyebilirim.
İzocam’dan ayrılmaya hiç niyetim yok.
İzocam’dan da, ürünlerinden de çok memnunum.
Hizmetlerinizden söz eder misiniz? Son
dönemde İzocam ürünleriyle mantolama
yaptığınız projeler hangileri?
Ağırlıklı olarak mantolama işi yapıyoruz. Taşyününe ağırlık vermeye çalışıyoruz. Şantiyelerde
daha çok kalın taşyünü kullanmaya çalışıyoruz.
Örneğin, şu anda uygulaması devam eden
Maçka Oteli’nde 8 cm İzocam Taşyünü kullanıyoruz. Taksim’de mantolamasını yaptığımız başka bir otelde de 8 cm İzocam Taşyününü kullanmayı tercih ettik. Bunun dışında Laleli ve Osmanbey’deki otelleri de İzocam ürünleriyle mantoluyoruz. Müteahhitlerle çok fazla çalışmıyorum. Herkesle iş yapmak istemiyorum. Az, öz ve
kaliteli uygulamalar yapmaya çalışıyoruz. Bu sayede her zaman aranan bir firma oluyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir uygulama teklifi verdik. Po-
listrinden mantolama yapmamızı istediler. Biz de taşyünü ile uygulama yapmayı teklif ettik. Teklifimizi kabul ettiler. Yakında uygulamaya başlayacağız.
İzocam’ın ilk uygulama
bayisi olmanızın ne gibi
avantajları oldu?
Büyük firmayla çalışmanın
büyük avantajları var. İzocam ile tanıştığımda zaten
malzemeye güveniyordum. Arkamda İzocam olduğunu bilmek güzel. Yetkilileri her zaman yanımızda. Böyle olunca müşteri
bize işi vermekte tereddüt etmiyor.
Müşterilerinizin İzocam’dan ne yönde
beklentileri oluyor?
İzocam, bir marka. İzocam’ı önerdiğimiz zaman
müşteri zaten başka bir şey istemiyor.
Türkiye’de İzocam’ı bilmeyen yok. İzocam yılların markası olduğu için müşterilerimiz, projelerinde İzocam’ın ürünleri kullanıldığı zaman herhangi bir sorun çıkmayacağını biliyorlar. Biz de
bugüne kadar yaptığımız uygulamalarda hiçbir
sıkıntı yaşamadık. Ben de bu nedenle projelerde İzocam ürünlerini kullanmaktan yanayım.
Yalıtımda uygulama çok önemli. Bu noktada
ekibinizi nasıl seçiyorsunuz?
Tabii ki mühim olan uygulama. Taşyünü uygulaması diğer ürünlere benzemez, özenerek uygulanması gerekir. İşçilik çok önemlidir. Örneğin
ben yapılan uygulamayı çok kontrol ederim.
Mantolama yapılırken inşaata gider kontrol ederim, eğer yanlış yapıldıysa sökerim, tekrar yaptırırım. Malzeme dübellendikten sonra file çekilme-
den önce mutlaka uygulamayı görürüm. Daha
sonra file çekildikten sonra da kontrol ederim.
İstanbul’a geldiğimden beri birlikte çalıştığım bir
ekibim var. Genelde aynı ekiple çalışırım.
İzocam’ın İYEM’deki eğitimlerine, uygulamayı
bildiğim halde ben de katıldım. Eğitimin bana
da çok faydası oldu.
Türkiye’de mantolamanın gelişiminden ve
pazarın sizin gibi uygulamacı bayilere ne
gibi fırsatlar sunduğundan söz eder
misiniz?
İzocam’ın da bize faydası oldu, bizim de
İzocam’a büyük faydamız oldu. İzocam sayesinde alamadığımız iş olmadı. Türkiye’ye ilk geldiğimizde mantolamadan anlayan çok azdı. Ama
şimdi ise pazar büyüdü, bu alanda çalışan sayısı arttı. Ancak mantolama pazarı şu anda kentsel dönüşümden dolayı biraz durgun. Ama
kentsel dönüşüm olmayan illerde çok talep var.
Bazı taleplere cevap veremiyoruz. Çünkü en
ucuz ürünü kullanmak istiyorlar. Daha bilinçli tüketicilerle çalışmak istiyoruz.
Sektörde yönetmeliklere ve kalınlıklara
uyuluyor mu? Gözlemleriniz neler?
Yönetmeliklere ve kalınlıklara uyulmuyor. Geçen
yıl İzocam’ın, Multi Konfor Binalar konulu seminerine katılmıştım. Orada bir Alman profesör ile
sohbet etme imkanım oldu. Kendisine,
İstanbul’da kaç cm yalıtım malzemesi kullanmamız gerektiğini sordum. “En az 8 cm, en fazla
12 cm” dedi. Ben İstanbul’da 10 cm malzeme
kalınlığını kullandım. Ne kadar kalın malzeme
kullanılırsa, o kadar az doğalgaz faturası ödenir.
Ama bizde maalesef 4-5 cm kalınlık kullanılıyor.
Türkiye’ye dönmeden önce Almanya’da bir evin
mantolamasında 20 cm taşyünü kullanmıştım.
Başka bir projenin zemininde 5 cm XPS ve 10
cm taşyünü kullandık.
“Doğru malzemenin doğru uygulanması
gerekiyor”
Ekip Yapı Elemanları İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti. Sahibi Orkan Akbaş, mantolama yaptırmak isteyen
müşterilerine İzocam paket sistem kullanmalarını tavsiye ettiklerini söylüyor. Orkan, “Böyle olduğu zaman
garantili ürün almış olduklarını anlatmaya çalışıyoruz. İzocam’ın bu işin mucidi olduğunu söylüyoruz” diyor.
Ekip Yapı’yı ne zaman kurdunuz? Faaliyet
alanlarınız neler?
Ekip Yapı’yı kurmadan önce 1995’te Toros
isimli bir firmanın köpük işleme fabrikasında çalışıyordum. Orada işi öğrendikten sonra 2004’te
Ekip Yapı’yı kurdum. Şirket tam olarak 2007’nin
sonunda faaliyete geçti. Dekoratif cephe sistemleri olan söve üretimini yapıyoruz. Yaklaşık 3 bin
metrekare kapalı fabrikamız var. Aslında söve ile
mantolama birbirinden ayrılmayan işlerdir. Binaya önce mantolama yapılır, daha sonra pencere
kenarlarına, kat aralarına söve uygulanır. Söve
üretiminin yanında mantolama da yapmak istedik. Bu noktada da dostlarımız bizi İzocam ile tanıştırdı. 2009’da da İzocam bayisi olduk. Büyük
projelerimizde İzocam’dan destek aldık. Ayrıca
Koçtaş mağazalarından, daha çok müstakil evler için satın alınan İzocam ürünlerini kullanarak
mantolama yapıyoruz.
Peki neden İzocam’ı tercih ettiniz?
Yıllardan beri Türkiye’de İzocam’ın adı var.
İzocam’a güveniyoruz. İzocam’ın bayisi olduğunuz zaman önünüz açık oluyor. Benim İzocam
ile birebir ilişkilerim de iyi. Dostane ilişkiler içinde
bilmediğimiz konularda bize destek verdiler. Zamanla bu işten keyif almaya başladık.
İzocam ürünleriyle mantolamasını
yaptığınız projeler hangileri?
Boğaziçi Üniversitesi’nin Merak Eden Çocuklar
(MEÇ) Okulları’nı, Kumkapı’daki 14 bloklu Atılgan Sitesi’ni, Fatih’teki bazı siteleri ve oradaki
dernek binalarını, Hadımköy’deki fabrika binalarını, Sultanahmet ve Sirkeci’deki otelleri ve Dilovası Emniyet Müdürlüğü’nü İzocam ürünleriyle
mantoladık.
İzocam ürünleriyle
müşterilerinize ne tür
çözümler
sunuyorsunuz?
Müşterilerimize mantolamada paket sistem haricinde
ürün kullanmamalarını öneriyoruz. Çünkü mantolama
bir kez yapılıyor. Levhasını,
sıvasını, yapıştırmasını ve filesini ayrı yerlerden alıyorlar.
Yıllar geçtikçe cephede bozulmalar başlıyor. Müşterilerimizi İzocam’ın paket sistemine yönlendiriyoruz. Böyle
olduğu zaman garantili ürün
almış olduklarını anlatmaya
çalışıyoruz. İzocam’ın bu işin
mucidi olduğunu söylüyoruz. İzocam, mantolama başlamadan önce termal kamerayla binayı
görüntülüyor ve ısı kaçaklarını tespit ediyor. Mantolama sonrasında da termal kamera görüntüsü
alıyor. Ayrıca biz uygulama yapmaya başladıktan
sonra İzocam yetkilileri cepheyi kontrol ediyorlar.
Bütün bu hizmetleri İzocam veriyor. İzocam bu
hizmetleri verdiği için müşterilerimize doğrudan
ürünlerini öneriyoruz. Sonuçta bize Ekip Yapı’nın
değil, İzocam’ın adıyla geliyorlar.
pan, yalıtım malzemesini
çok iyi bilen yöneticilerle karşılaşıyorum. Benim yalıtımla
ilgili anlatacaklarımı zaten
çok iyi biliyor. Bilinçli insanların olması çok önemli. Böyle
bilinçli yöneticiler bilmedikleri malzemeyi kullanmıyorlar,
sektörde isim yapan firmaları tercih ediyorlar. Bu, bizim
açımızdan faydalı bir gelişme. Ama yeterli değil. Çünkü yalıtım sektörünü insanlar
halen çok iyi bilmiyor. 15-20
yıl sonra yalıtıma ciddi bütçe
ayrılacağına eminim.
İstanbul’daki mantolama
alışkanlıkları nasıl? Ne kadar kalınlık
kullanılıyor?
İstanbul’da maalesef yönetmeliklere uyulmuyor.
Geçenlerde bizden 3 cm polistirenle mantolama yapmamızı istediler. Biz de, “3 cm yapacağınıza, hiç yapmayın” dedik. İstanbul’da 4 cm kalınlık kullanılması yeterli deniliyor. Ama aslında
Müşterilerinizden ne gibi geri dönüşler
alıyorsunuz?
Hep olumlu geri dönüşler alıyoruz. Örneğin, bazı villa projelerinde 6 cm İzocam Taşyünü kullandık. Uygulamadan bir kış sonra daha az doğalgaz faturası ödediklerine, daha iyi ısındıklarına dair geri dönüşte bulundular.
Ürün kadar uygulama da önemli. Bu
noktada neler yapıyorsunuz?
Sektörde yanlış uygulamalar yapılıyor. Bilinçli olmayan insanlar ucuz olduğu için bu uygulamacıları tercih edebiliyorlar. Oysa eğitimli kişilerin
uygulama yapması gerekiyor. Bünyemizde
mantolama yapan arkadaşlarımızın hepsi
İYEM’den eğitim ve ustalık belgesi aldılar. Doğru malzemenin, doğru sarfiyatlarla, doğru bir şekilde uygulanması gerekiyor. Yanlış uygulamaların sektörü yavaşlattığını düşünüyorum.
Yalıtım konusunda halkın bilinçlenmesini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçmişle kıyaslarsak kesinlikle bir bilinçlenme olduğunu söyleyebiliriz. İnternetten araştırmalar ya-
öyle değil. 6 cm kalınlıktan az olmaması gerekiyor. Kalınlığı ne kadar arttırırsanız, o kadar iyi yalıtım yapmış olursunuz. Binaların, 2017’ye kadar
Enerji Kimlik Belgesi’ni alması gerekiyor. Bu
doğrultuda binalar kontrol edilmeye başlandığında yapılan mantolamaların yetersiz olduğu
tespit edilecek ve tekrar mantolama yapılması
gerekecek.
Uygulamalarda taşyününe talep oluyor mu?
Taşyünüyle uygulama yaptığım çok bina var.
Özellikle villada oturanlara taşyününün artılarını
anlatıyorum. Bana göre en güzel yalıtım malzemesi taşyünüdür. Aynı zamanda İzocam’ın amiral gemisidir. İzocam’ın ürettiği Manto Taşyününü üreten başka bir firma yok.
22 Yöneticinin Gözünden
İzocam ürünleri ile mantolama yaptıran
son kullanıcılarla konuştuk
İzocam ürünlerini kullanarak apartmanlarına ya da villalarına mantolama yaptıran son kullanıcılarla görüştük.
Kendilerine neden İzocam’ı tercih ettiklerini ve mantolamayla ilgili izlenimlerini sorduk. Bakın neler söylediler…
Villa Sahibi Zafer Kösemehmet:
“Mantolamada taşyününü ısrarla
öneriyorum”
“Kastamonu’daki 3 katlı villamıza yaklaşık 3-4 yıl
önce mantolama yaptırdık. Isı kaybını önlemek
için mantolama yaptırmak istedik. Villa bize ait
olduğu için kimseden onay almamız da gerekmedi. Mantolamada özellikle 5 cm İzocam Taşyünü ürününü kullanmak istedik. Taşyünü kullanmayı istememizin birkaç nedeni var: Taşyünü, ısı yalıtımının yanında ses
yalıtımı da sağlıyor, ayrıca sıcak
soğuk genleşmesinden etkilenmiyor, ateşe maruz kaldığında
yanmıyor, küflenme, çürüme ve
böceklenmeye maruz kalmıyor.
Mantolama yaptırdıktan sonra
Dört Eylül Site Yöneticisi Yaşar Akgül:
“Mantolamayla yüzde 30 tasarruf
sağladık”
“Bilecik Bozüyük’teki Dört Eylül Sitesi, toplam 9 blok, 72 daireden oluşuyor. 1992 yılında yapımı tamamlanarak kullanılmaya başlandı. Sitemizde 2010 yılının Mayıs ayında
yapılan genel kurul toplantısında alınan çoğunluk kararı gereğince, mantolama yaptırmaya karar verdik. Mantolama yaptırmak istememizin nedeni blokların
dış cephesinde İzocam’ın 5
cm Manto İzopor ürününü
kullandık. Ayrıca sitenin çatı
ve bodrum tavanlarını 4 cm
İzocam Manto İzopor ile yalıt-
Bayırkonak Apartmanı Yönetim
Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faruk
Karadoğan:
“Mantolamadan sonra
kışın daha fazla
ısınıyoruz”
“İstanbul Ulus’taki apartmanımız, 8 katlı, betonarme karkas, her katında
yaklaşık 200 m2 alanlı
ikişer dairenin bulunduğu, 3 tarafı açık ve geniş
pencereli 30 yıllık bir
apartman. Isı yalıtımının,
bizden gören başka villa sahipleri de, neden
taşyününü tercih ettiğimizi öğrenip, bizim yaptırdığımız şekilde mantolama yaptırdılar. Diğer tüm
toplu konut ve müstakil dairelerde oturanlara
da, hem binanın yangın güvenliğini sağladığı
hem de diğer saydığım özellikleri nedeniyle taşyününü tercih etmelerini ısrarla öneriyorum.
Taşyününde İzocam’ı tercih etmemin nedeni
ise, ısı yalıtımında tecrübeli olduğuna ve kaliteli ürünleri olduğuna
inanmamdır. Villamız 350 m2 taşyünü ile mantolandı. Ayrıca villamızın çatısını 6 cm köpük, zeminini de 4 cm köpük ile yalıttık.
Mantolamadan çok memnun kaldık, özellikle uygulamayı yapan
usta, işçiliğe çok özen gösterdi.
Mantolama yaptırdıktan sonra kı-
şın yaklaşık yüzde 25 daha az doğalgaz faturası
ödedik. Villamızın pencere çerçeveleri eskidi,
onları da değiştirdiğimizde daha çok ısı tasarrufu edeceğimize inanıyorum.”
tık. Pek çok artı özelliklere sahip olduğu için
İzocam Manto İzopor Paket ürünlerini tercih
ettik. Mantolamadan çok memnun kaldık.
Çünkü yıllık 180-200 ton kömür kullanırken,
mantolamadan sonra yıllık 135 ton kömür
kullanmaya başladık. Yani yüzde 30 yakıt tasarrufu sağladık.
Mantolamadan sonra evlerimizde ısı kaybı ortadan kalktı. Artık evlerimiz geç
soğuyor, yazın çok ısınmıyor.
Kışın çok soğuk günlerde bile
konforlu bir ortamda yaşadığımız için evlerimizin içinde kısa
kollu kıyafetlerle dolaşabiliyoruz. Yaşam konforumuz ciddi
anlamda arttı. Diğer sitelerin de
bir an önce mantolama yaptır-
dolayısıyla sağlanacak enerji tasarrufunun ülke açısından önemini bilen insanların oturduğu apartmanımızda, etkin ısı yalıtımını gerçekleştirme kararını almak çok güç olmadı. Bu kararın
alınmasında artan yakıt fiyatının
da önemli etkisi
oldu. Apartmanımızda ısı yalıtımı
çalışmaları, Nisan 2012’de
başladı, Haziran
malarını tavsiye ederim. Çünkü mantolama ısı
kaybını önlüyor ve en az yüzde 30 yakıt tasarrufu sağlıyor.”
2012’de tamamlandı. Mantolamada, ısı geçirgenlik katsayısının en
düşük düzeyde olması nedeniyle
İzocam Taşyünü tercih edildi. Etkin
bir mantolamayla istenilen sonuca
ulaşmak için de 5 cm kalınlığındaki
ürünün kullanılması kararını verdik.
Mantolamadan memnun kaldık.
Apartman sakinleri, doğalgaz faturalarında önemli bir düşüş olmasa
da, açık yüreklilikle kışın daha fazla
ısındıklarını ifade ettiler. Ancak bu
durum, mantolamanın yeterince etkili olmadığı anlamına gelmiyor.
Çünkü daha doğru değerlendirmelerin yapılabilmesi için ısı pay ölçer-
lerin de takılması ve diğer kaçak
noktalarda da ısı yalıtımlarının usulüne uygun olarak yapılması gerekir. Bazı kat sakinleri, mantolamanın ısı yalıtımı sağlamanın yanında,
ses yalıtımı açısından da etkili sonuçları olduğunu dile getiriyorlar.
Apartmanımızda, merkezi ısıtma sistemi aygıtları hariç, diğer bölümlerin
hepsinde yalıtım yapıldı. Radyatör
arkalarındaki yalıtımla, vanaların yalıtılması ikinci bir aşamaya bırakıldı.
Daha iyi ve daha ucuza ısınmak, ev
içi serinliğini yazın daha uzun süre
koruyabilmek ve ses yalıtımı sağlamak için mantolamayı herkese öneriyorum.”
Seçkin Apartmanı Yöneticisi Şenay Türkyılmaz:
“Tasarruf için mantolama
yaptırmamız şart”
“İzmir Bornova’daki Seçkin Apartmanı, 9 katlı ve 36 daireden oluşuyor. 16 yıllık olan
apartmanımızı daha önce hiçbir işlem görmediği için boyatmamız gerekiyordu. Yeni
çıkan yasaya göre ısı yalıtımının bazı yaptırımlarla mecbur tutulduğunu öğrendik ve ısı
yalıtımı hakkında bilgi toplamaya başladık. Yalıtımın yazın
serinlik sağladığını, kışın ısıyı
içeride muhafaza ettiğini ve
ciddi anlamda tasarruf sağladığını öğrendim. Edindiğim
bilgileri apartman sakinleriyle
paylaştım ve böylece mantolama yaptırma kararı aldık. Ardından mantolamayla ilgili internetteki bilgileri okudum,
doğru malzeme ve işinin ehli
kişiler tarafından mantolama
yapılırsa, bina yaşı kadar kalıcı olabileceğini
öğrendim. Sonra da güvenilir bir firma aramaya başladım. İzocam’ın uzun yıllardır yalıtım konusunda iddialı bir firma olduğunu biliyoruz. İzocam’ın bayisi Tap Yalıtım ile yaptığım görüşmeler sonunda güvenim daha da
pekişti ve İzocam’da karar kıldık.
Binamıza mantolama yapılırken işçilikten hepimiz çok memnun kaldık. Benim dairem
akşama kadar güneş görüyor. Duvarımda
asılı olan dereceye bakınca
geçen yılki oda sıcaklığıyla bu
yılki sıcaklık arasında 3-4 derece fark olduğunu gördüm. Kışın da doğalgaz faturalarındaki
farkı göreceğimizi düşünüyorum. Komşularımız da mantolamadan gayet memnunlar. Binamızı mantolama yaptırırken
çatının yalıtımını da yaptırdık.
Ancak elimizdeki para bu kadarına yetti. İleride tekrar para
toplayıp geri kalan yerlerin de
İTÜ Konakları Site Yöneticisi Prof. Dr. Derin
Orhon:
me kalitesi ile kanımızca önder bir kuruluş.
“İTÜ Konakları Sitesi, 1993 yılında inşa edildi. Dolayısıyla site içinde oturduğumuz C
Blok, 20 yıllık bir bina. Blokta her katta ikişer
daire olmak üzere toplam 10 daire yer alıyor.
Site içindeki C ve D bloklarına 2011 yılında mantolama
yaptırdık. Bu konuda gelecek
yıllarda yasal zorunluluk olacağı için ve sürekli artan yakıt/doğalgaz fiyatlarını göz
önüne alarak yakıt tasarrufu
yapmanın akılcı olacağını düşünerek mantolama yaptırma
kararını aldık. Mantolamada
İzocam’ın 5 cm kalınlıkta
Manto İzopor Plus ürününü
kullandık. İzocam bu alandaki
bilgi birikimi, ilgisi ve malze-
Mantolamadan çok memnunuz. Yaptığımız hesaplamalarda mantolama sonrasında 1 yıl içinde yakıt giderlerimizde, yüzde 30 oranında
bir azalma olduğunu tespit
ettik. Mantolamanın özellikle
yaz döneminde daireleri
çok serin tutması gibi
önemli bir faydası var. Bu
faydayı birebir
yaşadık. İçinde bulunduğumuz
dönemde tüm binaların mantolama yaptırmaları hem yasalara uymak hem de enerji sıkıntısı konusunda tasarruf sağ-
“Mantolamanın faydasını birebir
yaşadık”
yalıtımını yaptırmayı düşünüyoruz. Türkiye,
enerjisinin çoğunu yurtdışından satın alıyor
ve bu enerjinin büyük kısmını verimli kullanamadığımız için milli servetimiz boşa gidiyor. Cebimizden daha az para çıkmasını ve
tasarruf etmeyi istiyorsak mantolama yaptırmamız şart.”
lamak açısından akılcı bir yaklaşım olur.
Mantolama yapılırken, blokların çatı, ısıtılmayan bodrum tavanı ve merkezi ısıtma sistemi
tesisatlarında gerekli yalıtımları yaptırmadık.
Çünkü binamızda bu yalıtımlar mevcuttu.”
24 İzocam'dan Haberler
InWall yangın güvenliğinde yüksek korunum sağlıyor
Türkiye’nin yalıtım lideri İzocam ile alçı levhada dünya markası Rigips, bölme duvar uygulamalarında yangına dayanım
sertifikalı ürün ihtiyacını karşılamak amacıyla bir araya geldi. İzocam ve Rigips işbirliğinde yeni geliştirilen bölme duvar
sistemi InWall, yangın güvenliği konusunda yüksek korunum sağlıyor.
İzocam 6. Bakım
Teknolojileri
Kongresi ve
Sergisi’ne katıldı
Rigips alçı levhalarla İzocam Camyünü ve Taşyünü yalıtım şilte ve levhalarının birlikte kullanıldığı InWall sistemler, 30, 60 ve 90 dakika yangın dayanım sertifikasına sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Alışılmış ara bölme duvar sistemlerinin sahip olduğu estetik, kolay uygulanabilme, akustik konfor, hafiflik, ısı ve ses yalıtımı gibi avantajların yanı sıra InWall Bölme Duvar
Sistemleri, yangın güvenliği konusunda da azami fayda sağlıyor. InWall Bölme Duvar Sistemleri özellikle ofisler, okullar, oteller, alışveriş merkezleri ve hastaneler gibi insanların yoğun olarak birlikte bulundukları mekânlara uygulanmaya elverişli özellikler içeriyor.
InWall, Yangın Yönetmeliği’nin zorunlu tuttuğu
“EK-3/B ve EK-3/C kriterlerini” (30, 60 ve 90
dakika yangına dayanıklı ortamlar oluşturulması) başarıyla karşılıyor. InWall Bölme Duvar Sistemleri, Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik’in yayımlanmasından sonra
ihtiyaç duyulan yangın dayanım sertifikalı detayları çözmeye yönelik olarak sektör profesyonelleriyle sektör temsilcilerine sunuluyor.
InWall Alçı Levha R, InWall Alçı Levha FR,
InWall Taşyünü Ara Bölme Levhası (75 mm), InWall Camyünü Ara Bölme Şiltesi (50 mm),
InWall DC Profil (50mm), InWall DC Profil (75 mm), InWall
DU Profil (50 mm), InWall DU
Profil (75 mm), InWall SU Borazan Vida (3,5 x 25 mm), InWall SU Borazan Vida (3,5 x
35 mm), InWall Dübel, Pul, Vida, InWall Derz Bandı,
InWall Derz Alçısı, InWall Delikli Köşe Profili bileşenlerinden oluşan InWall Bölme Duvar Sistemi; EN 1364-1’e göre
yapılan sistem (bitmiş duvar)
testlerini başarıyla geçerek
EI30, EI60 ve EI90 yangın dayanım sertifikalarına haiz oldu.
Sertifikaların geçerli olabilmesi için standartlar
gereği bütün sistem elemanlarıyla birlikte kullanılmak zorundadır.
InWall test edildi ve
sertifikalandırıldı
2009 yılında yayımlanan Binaların Yangından
Korunması Hakkındaki Yönetmelik’te, birçok
madde kullanım amacına yönelik olarak, duvarların 30, 60, 90 ve 120 dakika yangına dayanım göstermesini istiyor. Özellikle yönetmeliğin 2. ve 3. kısımlarında bulunan;
• Yangın kompartımanları duvarlar, döşemeler, cepheler ve çatılar (Madde 24 ve 25)
• Kaçış yolu ve yangın güvenlik holü (Madde
31 ve 34)
• Korunumlu iç kaçış koridorları ve geçitler
(Madde 36)
• Kaçış merdivenleri (Madde 38)
• Bina kullanım sınıflarına göre özel düzenlemeler oteller, moteller ve yatakhaneler
(Madde 50) maddeleri, yönetmeliğe uygun yapılacak binalardaki duvarların özelliklerini ayrıntılı olarak belirliyor. Bu maddelere dayanarak oluşturulan Ek-3/B (Yapı
Elemanlarının Yangına Dayanım (Direnç)
Süreleri, Ek-3/C (Bina Kullanım Sınıflarına
Göre Yangına Dayanım
(Direnç) Süreleri ve Ek-4
(Binalarda En Fazla Kompartıman Alanları) tablolarında bina ve duvarın kullanım amacına, binanın
yüksekliğine, aktif yangın
söndürme sistemlerinin
bulunup bulunmamasına
göre sahip olması gereken
süreler ve kompartıman
alanları veriliyor. Yönetmelik gereklerini karşılamak
üzere geliştirilen InWall
Bölme Duvar Sistemleri,
EN 1364-1 Standardı’na
göre test edildi ve sertifikalandırıldı.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi'nin düzenlediği VI. Bakım
Teknolojileri Kongresi ve Sergisi 30-31
Mayıs, 1 Haziran 2013 tarihlerinde Sakarya Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkez'inde gerçekleştirildi. Ana teması "Bakım ve Enerji" olarak belirlenen kongrede, bilimsel araştırma oturumları, teknolojik araştırma oturumları, seminerler, kurslar, paneller ve forumlar aracılığıyla, konusunda uzman olan firmalar ve akademisyenler, bilgi ve deneyimlerini aktardılar.
İzocam da etkinliğe standıyla katıldı.
Stantta; İzocam Taşyünü Prefabrik Boru,
İzocam Camyünü Prefabrik Boru, İzocamflex Boru, İzocam PEflex Boru, İzocam Vana Ceketi ve Titreşim Sönümleyici ürünleri yer aldı. Ayrıca İzocam, Tekiz
Taşyünü Çatı ve Cephe Paneli, Vana Ceketi, Prefabrik Klima Kanalı ve İzocam
Manto Taşyünü Dış Cephe Yalıtım Sistemi maketlerini sergileyerek uzman teknik
kadrosu ile ziyaretçileri ısı, ses, yangın yalıtımı malzemeleri, uygulamaları ve faydaları konularında bilgilendirdi. Bakım aşamasında yalıtımın etkinliğinin ve yalıtım
kalınlığının enerji tasarrufu ve malzeme
korunumuna katkısına dikkat çekti.
Türkiye’nin ilk ve tek CE ve TSE belgeli teknik
yalıtım ürünleri İzocam’da
Binalarda kullanılan İzocam ürünleri, 2003 yılından bu yana uluslararası bir yönetmelik olan
Yapı Malzeme Yönetmeliği’nin 6. maddesine
göre, “ürünün yönetmelikte belirtilen temel gerekleri karşılamasına imkân veren malzeme”
anlamına gelen “CE” işareti ile piyasaya sunuluyor. İzocam bu yıldan itibaren geçerli olan
TS EN 14303 Standardı'na tabi Camyünü ve
Taşyünü ürünleri için “CE” belgelendirme projesini de sanayi ve tesisat uygulamalarında
kullanılan ürünleri için tamamlayarak konuya
hassasiyetini bir kez daha gösterdi.
İzocam, Camyünü ürün grubunda; Camyünü
Boru Ürünler, Camyünü Klima Şiltesi, Camyünü Klima Levhası, Camyünü Prefabrik Klima
Kanalı Levhası, Camyünü Esnek Hava Kanalı Şiltesi, Camyünü İzopan, Camyünü
Akustik/Duct Liner ve Taşyünü ürün grubunda da; Taşyünü Boru Ürünler, Taşyünü
Sanayi Levhaları (SL1, SL2), Taşyünü Sanayi
Şilteleri (Tip 650, 700, 750), Taşyünü Klima
Levhası ürünlerinde TSE Belgelerini yayınladı.
Bunun yanı sıra soğuk hatların ısı yalıtımında
kullanılan, TS EN 14304 standardına tabi
elastomerik kauçuk köpük, TS EN 14313
Standardı'na tabi polietilen köpük ürünler için
CE ve TSE Belgelendirme projelerini de tamamladı. Böylece tüm ürünleri TSE ve CE Belgeli olan İzocam’ın, tesisatlarda kullanılan
Camyünü Boru Şilte ve Levhalar; sanayide
kullanılan Taşyünü Sanayi Şilteleri, levha
ve borular; kauçuk köpük levha ve borular, “Türkiye’nin ilk ve tek” CE ve TSE belgeli ürünleri olarak piyasaya sunuluyor.
ürün kategorisine verilen EUCEB Sertifikası'na
sahip olan İzocam’ın ürünleri, Türk Standartları
Enstitüsü (TSE) kriterlerine de uygun olarak
üretiliyor.
Müşterilerinin talep ve beklentilerini zamanında ve küreselleşen dünya standartlarına uygun olarak çevreci bir yaklaşımla
karşılayan İzocam, bu amaçla ISO 9001
Kalite Güvence Sistemi, ISO 14001 Çevre
Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Sistemi’ni tesislerinde uyguluyor. Aynı zamanda, mineral yün ürünler, Taşyünü ve Camyünü için sadece bio
“OZİ” 230 okulda 70 bin öğrenci ile tanıştı
İzocam’ın 12 Nisan 2010 tarihinden bu yana ilköğretim öğrencilerine “enerji tasarrufu” ile “yalıtım”ın önemini
anlattığı sosyal sorumluluk projesi “OZİ”, 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde de tüm hızıyla devam etti. Son olarak
Sarıyer’deki 40 okulda, toplam 10 bin öğrenciye eğitim verildi.
Yalıtım ve enerji tasarrufu konularında 48 yıldır toplumu bilinçlendirme çalışmalarını sürdüren İzocam, ilköğretim okullarında 3 yıldır
gerçekleştirdiği projesi “OZİ” ile öğrencilere
ulaşıyor. Bugüne kadar toplam 230 okulda
yaklaşık 70 bin öğrencinin “enerji tasarrufu”
ve “yalıtım” konusunda bilgilendirilmesine öncülük eden İzocam, yalıtımın hayatımızdaki önemini anlatarak, küresel ısınma konusunda bilinçli ve çevreye saygı
duyan gençler yetiştirmeyi amaçlıyor.
Projeye 2010 yılında ilk olarak Kadıköy
ilçesindeki okullarla başlayan İzocam,
geçtiğimiz dönemlerde Kocaeli ve
Ankara’da eğitimlerini sürdürdü. Bu dönem ise, İstanbul’un birçok ilçesinde,
ilköğretim çağındaki öğrencilerle bir araya geldi. 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde Şubat ayına kadar 190 okulda
yaklaşık 60 bin öğrenciyle buluşan OZİ, son
olarak Sarıyer’deki 40 okulu ziyaret ederek
10 bin öğrenciye daha eğitim verdi.
OZİ projesi kapsamında, “yalıtım”ın enerji verimliliği üzerindeki önemini Grafi 2000
Ekibi’nin hazırladığı “OZİ” karakterinin maceralarını anlatan bir çizgi filmle eğlenerek öğrenen 3. ve 4. sınıf öğrencileri, çocuk tiyatrolarında görevli bir oyuncu tarafından “yalıtım”
ve “enerji tasarrufu” ile ilgili ders saati boyunca eğitim alıyor. Eğitim çerçevesinde; “Küresel Isınmanın Sebepleri”, “Enerji Kaynakları ve Hidro Elektrik Santralleri”,
“Birincil Enerji Kaynakları Fosil Yakıtlar”,
“Enerji Tüketimi”, “Sera Etkisi”, “İklim
Değişikliği”, “Küresel Isınma ile Mücadele Nasıl Olmalı?” ve “Yalıtımla Enerji
Tasarrufu Nasıl Olur?” başlıklı konularda öğrenciler bilgilendiriliyor. “OZİ” projesi ile daha çok şehir, daha çok okul,
daha çok çocuk, sorgulayan bilinçli bir
toplum ve bilinçli bir Türkiye arzulayan
İzocam, bilinçlendirme projelerine 5 ve
10 yıllık planlamalarla devam etmeyi
hedefliyor.
26 İzocam'dan Haberler
İzocam ısı yalıtımının gerekliliğini Mardin'de
il temsilcileriyle paylaştı
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’ne
uygun ve TS 825 Standardı’nı sağlayacak şekilde mimari projelendirmeler ve yönetmelikler ışığında yalıtım uygulamaları hakkında detaylı bilgilerin verildiği toplantıya, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Halil İbrahim Metin, Çevre ve
Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Halil Kösesoy,
Yapı Denetimi ve Yapı Malzemeleri Şube Müdürü Alaattin Demirat ile Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlüğü’nün teknik elemanları, yapı denetim şirketlerinin yöneticileri ve teknik elemanları katıldı.
İzocam, il temsilcilerini son gelişmeler hakkında bilgilendirmek ve teknik kadroların ısı yalıtım uygulamaları hakkında bilinçlendirilmesini
sağlamak amacıyla, Mardin’de “Yalıtım Malzemeleri ve Uygulama Esasları” başlıklı bir teknik seminer düzenledi. İzocam Mardin Bayisi
Anadolu Cam’ın Yöneticisi Vedat
Çabukoğlu’nun katkılarıyla T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mardin İl Müdürlüğü’nde
gerçekleştirilen toplantının sunumunu İzocam
Teknik Pazarlama Müdürü Dr. Kemal Gani
Bayraktar yaptı.
jinin yüzde 50-60’ı geri kazanılabilir. Binalar
BEP Yönetmeliği ışığında TS 825 Binalarda
Isı Yalıtım Kuralları’na uygun projelendirilmeli
ve kontrol edilmelidir. Bu, ülke ekonomisi için
büyük bir kazançtır. Isı yalıtım malzemesi üreten üreticilerin özellikle yapı müteahhitlerine
yönelik uygulamalı bilgilendirme faaliyetinde
bulunması gerekiyor. Bu konuda üreticilerin
katkılarını Mardin ilinde daha geniş kapsamda görmek istiyoruz” dedi.
Toplantıda konuşma
yapan Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Halil İbrahim Metin, “Enerji
Verimliliği Kanunu ile
bağlı yönetmeliklere,
mimari tasarımlarla uygulamalarında uyulması halinde, enerji tasarruf potansiyelinin yüksek olduğu binalarda
ısıtma ve soğutma
amaçlı kullanılan ener-
İzocam'dan öğrencilere eğitim ve fuar desteği
Öğrencileri yalıtım konusunda bilinçlendirmek
amacıyla birçok etkinlik düzenleyen İzocam,
sektör profesyonellerine ve sektöre adım atmak
üzere eğitimlerine devam eden öğrencilere yönelik düzenlediği teknik eğitimleri sürdürüyor.
Bu kapsamda İzocam, İSOV Teknik ve Endüstri
Meslek Lisesi Tesisat Teknolojisi Alanı İklimlendirme ve Klima Sistemleri bölümü ile İnşaat
Teknolojisi Alanı Yapı Yalıtım bölümü öğrencilerine Tesisat Yalıtımı eğitimi verdi.
Öğrencilere ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme tesisatı yalıtımında kullanılan yalıtım malzemelerinin teknik özellikleri, kullanım amaçları ve
nasıl uygulandıklarının anlatıldığı eğitime toplam 40 öğrenci ve 4 teknik öğretmen katıldı.
Eğitime katılan öğrenciler, İzocam Taşyünü Prefabrik Boru, İzocam Camyünü Prefabrik Boru,
İzocam Camyünü Klima Levhası ve Şiltesi, İzocamflex Boru ve İzocam Peflex Boru ürünlerini,
hazırlanmış tesisat ekipmanları üzerine birebir
uygulayarak öğrendiler. İzocam’ın gerçekleştirdiği teknik eğitimle öğrenciler, ilgi alanlarıyla ilgili bilgi ve becerilerini geliştirme fırsatı buldular.
İSOV Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin bu
yıl 6.’sını düzenlediği Okul Sektör Fuarı’na da
katılan İzocam, 3 gün boyunca kendisine ayrılan stantta ürünlerini sergileyerek fuarı ziyaret
eden meslek liselerinin öğretmen ve öğrencilerine yalıtım malzemeleri, uygulamaları ve yenilikleriyle ilgili bilgiler aktardı. Her yıl gerçekleştirilen
fuarın açılış konuşmasını, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu yaptı. Sektörden 28 firmanın katıldığı fuarı, çevre okullardan öğretmen ve öğrenciler de ziyaret etti.
Ortaokul öğrencilerini mesleki teknik eğitime
yönlendirmek, 9 ve 10. sınıf öğrencilerinin bölüm seçimlerini bilinçli yapmalarını sağlamak
amacıyla gerçekleştirilen fuarda, bölümüne karar verip eğitimine devam eden ve sektöre ilk
adımını atan öğrenciler de yeni üretilen malzeme ve uygulamaları tanıma fırsatı buldu.
Sokak Röportajı
Mantolama nedir? Yararları nelerdir?
Adı-Soyadı: İbrahim Nebioğlu
Yaşı: 70
Mesleği: Emekli
Adı-Soyadı: Gamze Erkonaş
Yaşı: 37
Mesleği: Öğretmen
“Evin dış cephesini korur”
“Güneş ışığı ve soğuktan korur”
“Mantolama evin dış cephesini korumak için
yapılır. Özellikle kış aylarında evde rutubet olmaması için mantolama yapılması önemlidir.
Oturduğum evde kiracıyım. Apartmana daha
önce mantolama yapılmış, ancak ben ayrıntılarını bilmiyorum. Sözünü ettiğiniz mantolamada kalınlık konusunu hiç bilmiyorum. Herhalde malzemenin kalın kullanılmasıdır.”
“Dış cephe ısı yalıtımına mantolama denir.
Mantolama binanın yazın çok fazla güneş ışığına maruz kalmamasını, kışın ise sıcak olmasını sağlıyor. Apartmanımızın dış cephesine mantolama yapıldı. Sonuçtan çok memnunuz. Evlerinde yoğuşma, küflenme olan ve
kışın ısınamayan binalara mantolama yapılmasını tavsiye ederim.”
Adı-Soyadı: Serdar Togay
Yaşı: 33
Mesleği: Satış temsilcisi
“Dış cephenin korunması için
kaplamadır”
“Mantolama dış cephenin rüzgârdan, sıcaktan ve soğuktan koruması için bir kaplamadır. Mantolamanın, dışarıdan gelen soğuk havayı binanın içine almama ve rutubeti önleme
gibi yararları vardır. Biz apartmanımızı İzocam
ürünüyle mantolattık. Ancak ürünün kalınlığına hiç dikkat etmedik.”
Sokak röportajı için yine sokağa çıktık ve bu kez, “Mantolama nedir? Yararları nelerdir? Evinize mantolama yaptırdınız mı?
Mantolama yaptırırken kalınlığın önemini biliyor musunuz?” şeklinde bir dizi soru yönelttik. Röportaja katılanların hepsi
mantolamayı biliyor, hatta aralarında apartmanlarına mantolama yaptıranlar var.
Adı-Soyadı: Hüryılmaz Tenekeci
Yaşı: 36
Mesleği: Öğretmen
“Isı yalıtımı demektir”
“Mantolama ısı yalıtımı demektir. Isı yalıtımı
yaptırınca ısıtma giderlerinde azalma olur.
Mantolama aynı zamanda sesi de geçirmeme özelliğine sahiptir. Biz evimizin bir odasına
yalıtım yaptırdık. Ancak binamıza mantolama
yaptırmadık. Bina sakinleriyle anlaşırsak mantolama yaptırmak isteriz.”
Adı-Soyadı: Selahattin Binici
Yaşı: 37
Mesleği: Seyyar satıcı
“Doğalgaz faturasını yüzde 40
düşürür”
“Dış cepheye yapılan ısı yalıtımına mantolama denilir. Mantolama yapılması halinde
doğalgaz faturasında yüzde 40’lık bir düşüş
söz konusu oluyor. Biz apartmanımızı mantolama yaptırdık. Nemden ve soğuktan kurtulduk. Herkese tavsiye ediyorum. Kullanılan
malzemenin kalın olması ise verimi daha
fazla arttırır.”
Adı-Soyadı: Yavuz Akdeveloğlu
Yaşı: 20
Mesleği: Öğrenci
“Yakıt tüketimini azaltır”
“Mantolama binaların dışına yalıtım malzemesi kaplanmasıdır. Yakıt tüketimini çok
azalttığını biliyorum. Apartmanımızın karşısındaki binaya şu anda mantolama yapılıyor.
Yakında bizim apartman da mantolanacak."
28 Proje
Akıllı bina Aytı Dikencik Resort’ta İzocam imzası
Aytı İnşaat&Mimarlık tarafından Bursa’da yapılan Aytı Dikencik Resort, 2013 yılında tamamlanacak. Dairelerin tamamı 4+1+1’den oluşan
projede, gün ışığını iyi kullanan, ferah ve geniş
mekanlar oluşturuluyor. Aytı Dikencik Resort
aynı zamanda akıllı bina otomasyon sistemlerine sahip. Projenin dış cephe mantolamasında,
kazan daireleri ve elektrik odaları gibi yangın
riski yüksek olan tüm alanlarda toplam 20 bin
m2 İzocam Taşyünü kullanıldı. Taşyününün
tercih edilmesinde yüksek yangın dayanımı,
ses yalıtımı sağlama ve su buharı geçirme
özelliklerine sahip olması etkili oldu.
Özel Aydın Göz Hastanesi
İzocam Taşyünü ile mantolandı
Özel Aydın Göz Hastanesi, Aydın’ın ilk ve halihazırda tek göz hastanesi olma özelliğine sahip. Hastane, 2000 yılından beri 2 bin 100
m2’lik kapalı alanda faaliyet gösteriyor. 3 katlı
olan hastane İzocam Manto Taşyünü ile mantolandı. Hastanenin dış cephesinde, 8 cm,
1100 m2 İzocam Manto Taşyünü kullanıldı. Kemikli Yapı tarafından 2012’nin Aralık ayında
başlatılan mantolama çalışmaları, Ocak
2013’te sona erdi.
Beçin Villaları’nda İzocam Camyünü Çatı Şiltesi
ve Manto Taşyünü kullanıldı
Yapımına Eylül 2012’de başlanan, Muğla Milas’taki Beçin Villaları, Aralık 2013 itibarıyla tamamlandı. 12 bin 200 m2’lik alana kurulu, 6
adet her biri 225 m2’lik tripleks villalardan oluşan projede, ortak kullanım alanları ve yüzme
havuzu bulunuyor. Müteahhitliği Emre Mühen-
dislik, uygulaması işveren firma olan Uçar İnşaat tarafından yapılan projede, her villada 8
cm, 100’er m2, toplamda 600 m2 İzocam
Camyünü Çatı Şiltesi, tüm villaların dış cephesinde 5 cm, toplam 3 bin m2 İzocam Manto
Taşyünü tercih edildi.
Erakalın Mimarlık konut projesi
İzocam ürünleriyle yalıtıldı
Muğla ilinde Erakalın Mimarlık tarafından inşa edilen ve henüz kullanıma geçmeyen 4 katlı konut projesi, İzocam ürünleriyle mantolandı.
Kemikli Yapı firması tarafından mantolaması yapılan projede, 6 daire
ve toplam 2 dükkan bulunuyor. Haziran 2013’te mantolaması tamamlanan projede, 5 cm, 900 m2 İzocam Manto Taşyünü kullanıldı.
30 İzo­cam Kul­la­nan­lar
Darüşşafaka yurt ve eğitim binalarını
İzocam Manto güvencesiyle yalıttı
Darüşşafaka Cemiyeti, Maslak yerleşkesini 2 yıl önce İzocam Manto İzopor Plus ile yalıttı. Darüşşafaka
Cemiyeti Genel Sekreter Yardımcısı ve Yüksek Mimar Teoman Hazneci, yalıtım sektörünün önde gelen
firması olması nedeniyle İzocam’ı tercih ettiklerini söylüyor. Hazneci, mantolama uygulaması sonrası çekilen
termal kamera görüntülerine göre binalarında ısı kayıplarının azaldığını dile getiriyor.
Kuruluşu 1863 yılına dayanan Darüşşafaka Cemiyeti, tam 150 yıldır babası vefat eden çocuklara eğitim veriyor. 2012 yılındaki tüzük değişikliğiyle birlikte annesi vefat eden çocuklar da eğitilmeye, onlara da sıcak bir yuva sunulmaya başlandı. Bugün Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nda
954 öğrenci öğrenim görüyor. Öğrenciler, Milli
Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına ek olarak, Fen
ve Teknoloji, Sosyal Bilimler, El Sanatları, Edebiyat, Matematik, Sahne ve Görsel Sanatlar, Bilgisayar, Müzik, Yabancı Dil, Spor gibi alanlardaki
kulüplere katılabiliyorlar.
nanımlı bireyler olarak geleceğe hazırlıyor. Gelecekte içinde bulunacakları çevrelerde, Türkiye
ve yurtdışında lider konuma yükselmelerini sağlayacak vasıfları kazanarak yetişmelerini sağlıyor.
19. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti’nin telgrafçılarını yetiştiren, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında
ülkenin öğretmen ihtiyacını karşılayan Darüşşafaka, 1955 yılında ise İngilizce eğitime geçerek,
varlıklı ailelerin imtiyazındaki İngilizce eğitimini
maddi olanakları sınırlı öğrencilerine sundu.
1971 yılında kız öğrencilere kapılarını açan Darüşşafaka, 1994’te de daha fazla öğrenciye eğitim imkânı sağlamak için Fatih’teki tarihi binasın-
Yıllardır Fatih’te faaliyet gösteren Darüşşafaka
Cemiyeti, 1994’te Maslak’a taşındı. Darüşşafaka Cemiyeti Genel
Darüşşafaka Cemiyeti
Genel Sekreter Yardımcısı ve
Sekreter Yardımcısı ve Yüksek MiYüksek Mimar Teoman Hazneci
mar Teoman Hazneci, termal kamerayla yurt binalarındaki ısı kayıplarının fazla olduğunu tespit ettiklerini, bu doğrultuda, öğrenci
yurtları ve eğitim binasını mantolattırdıklarını söylüyor. 11 bin m2 İzocam İzopor Plus ile mantolama
yaptırdıklarını belirten Hazneci,
mantolama sonrası yapılan termal
kamera görüntüsüyle ısı kayıplarının azaldığını tespit ettikleri bilgisini veriyor.
Darüşşafaka Cemiyeti ile ilgili
bilgi verir misiniz?
Dönemin ileri gelen idealist devlet
adamlarından Yusuf Ziya Paşa,
Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Vidinli
Tevfik Paşa, Sakızlı Ahmet Paşa
ve Ali Naki Efendi tarafından 1863
yılında yoksul ve yetim çocukların
eğitimine destek olmak amacıyla
kurulan Darüşşafaka, Türkiye tarihinin eğitim alanındaki ilk sivil örgütlenme örneğini oluşturuyor.
“Şefkat yuvası” anlamına gelen
Darüşşafaka’da bugün, ülkemizin
68 ilinden gelen 954 öğrenci tam
burslu, yatılı ve İngilizce eğitim görüyor. Darüşşafaka, uluslararası
standartlarda verdiği eğitimin yanında, öğrencilerinin sosyal ve kültürel alanda da gelişimlerini sağlayarak, onları özgüvenli ve tam do-
dan Maslak’taki modern yerleşkesine taşındı.
Darüşşafaka, Türkiye İş Bankası’nın 2008 yılında başlattığı “81 İlden 81 Öğrenci” projesinin
desteğiyle, “Anadolu Açılımı”nı başlattı. Böylece
Anadolu’dan daha fazla öğrenciye kucak açan
Darüşşafaka, 2012 yılındaki tarihi tüzük değişikliğiyle de babasını kaybetmiş çocukların yanı sıra,
annesini kaybetmiş çocuklara da 2012-2013
ders yılı itibarıyla eğitim vermeye başladı.
Öğrencilerinin eğitimden barınma ve beslenmeye, kıyafetten sağlığa, kitap ve kültürel faaliyetlerden cep harçlığına kadar tüm giderlerini karşılayan Darüşşafaka, aynı zamanda üniversite eğitimlerini sürdüren mezunlarına
da burs desteği sağlıyor. Başta
Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım olmak üzere, edebiyatımızın
büyük üstadı Sait Faik Abasıyanık ve Türkiye’nin en köklü bankası olan İş Bankası gibi birçok
kişi ve kurumun desteklediği
Darüşşafaka Cemiyeti, yapılan
bağışlarla yarınların aydınlarına
“eğitimde fırsat eşitliği” hakkı tanıyor. Kapılarını öğrencilerine
açtığı günden bugüne varlığını
yalnızca bağışlarla sürdüren Darüşşafaka Cemiyeti, 150 yıl içinde giderek büyüyerek Eğitim
Kurumları dışında kurduğu kurumlarıyla da hem eğitimde fırsat eşitliği için kaynak yaratıyor
hem de bağışçılarına şükran
duygularını gösteriyor. Darüşşafaka, İstanbul ve İzmir’deki rezidanslarıyla, bağışçılarına hayatlarını beş yıldızlı otel konforunda, emniyette sürdürme ve “ikinci bahar”larını yaşama olanağı
sunarken, Urla Yaşam Özel Huzurevi ve Bakım Merkezi ile de
bu hizmeti aylık ücret karşılığı
55 yaş üstü dinç veya bakıma
ihtiyaç duyan bireylere sunuyor.
Ayrıca Darüşşafaka, Ömran ve
Yahya Hamuluoğlu Fizik Tedavi
ve Rehabilitasyon Merkezi ile
Maltepe Özel Bakım Ünitesi gibi
merkezlerle de sağlık ve bakım
hizmeti veriyor.
Maslak yerleşkenizin özelliklerinden söz
eder misiniz?
Maslak yerleşkemiz yaklaşık olarak 87 bin
m2’lik bir arazi içinde yer alan eğitim binaları,
planetaryum ve gözlemevi binaları, kız ve erkek
öğrenci yurtları, yemekhane binası, öğrenci lokalleri, öğretmen lojmanları ve lokali, içinde müze ve sergi alanları yer alan cemiyet binası, Ayhan Şahenk Kapalı Spor Salonu, açık futbol,
voleybol, basketbol ve tenis sahaları, TİM gösteri ve toplantı merkezi, amfitiyatro ile açık ve
kapalı yüzme havuzu ve spor alanlarını içeren
bir sosyal tesis binasını da kapsayan büyük bir
eğitim kompleksidir. TİM, Sosyal Tesis ve lojmanlar ile açık spor alanları dışında, eğitime ait
binalar yaklaşık 55 bin m2 kapalı alana sahip.
Darüşşafaka’da çocuklara spor ve tiyatro
gibi ne tür sosyal etkinlik olanakları
sunuluyor?
Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nda çocuklarımıza
Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilimler, El Sanatları,
Edebiyat, Matematik, Sahne ve Görsel Sanatlar,
Bilgisayar, Strateji ve Akıl Oyunları, Müzik, Yabancı Dil, Spor gibi 69 farklı başlıkta öğrenci kulüpleri sunuluyor. Ayrıca yerleşkede daimi kalan
öğrenciler Cumartesi günleri yerleşke içinde, Pazar günleri ise yerleşke dışında düzenlenen etkinliklere katılıyorlar.
2011’de yurt ve eğitim binalarınıza
mantolama yaptırdınız. Mantolama
yaptırmaya nasıl karar verdiniz?
Maslak yerleşkesinde enerji maliyetlerimizi azaltŞu anda Maslak’ta kaç öğrenci öğrenim
mak amacıyla bir çalışma başlattık. Mekanik sisgörüyor? İlköğretim ve lise öğrencilerine
temler, elektrik tesisi ve binaların yalıtımı gibi
ne tür eğitimler veriliyor?
enerji verimliliği ve tasarrufunda öne çıkan unDarüşşafaka Eğitim Kurumları’nda
surlar konusunda binalarımızı inceledik. Ter954 öğrenci öğrenim görüyor.
mal kamerayla yurt binalarındaki ısı kaÖğrenciler, Milli Eğitim
yıplarının fazla olduğunu tespit etCAMYÜNÜ PREFABRİK BORU
Bakanlığı’nın müfredatına
tik. Bu doğrultuda, kızlar ve erSanayi borularının, kalorifer,
ek olarak, 5.-10. sınıf arakekler yurdunun dış cephesimerkezi ısıtma ve güneş enerjisi
lığındaki öğrencilere
ne ısı yalıtımı yaptırılmasına
tesisatlarının yalıtımında kullanılır.
MYP eğitimi veriliyor.
karar verildi. Sonuç olarak
Ayrıca Darüşşafaka
yurtlarımızda yaklaşık 8 bin
Eğitim Kurumları, İnterm2, eğitim binamızda ise kısnational Bacolaria
mi olarak 3 bin m2 olmak
programı da uygulanan
üzere toplam 11 bin m2 uybir kurumdur.
gulama yapıldı.
Mantolama için neden İzocam’ı tercih
ettiniz?
İzocam’ın yalıtım sektörünün önde gelen firması
olması bizim için önemliydi. Ayrıca teknik bilgi
aktarımı konusunda bayi desteğini almamız da
İzocam'ı tercih etmemizde etkili oldu.
Dış cephede İzocam’ın hangi ürünü, ne
kadar ve hangi kalınlıkta kullanıldı?
Dış cephede İzocam’ın 5 cm’lik Manto İzopor
Plus ısı yalıtım malzemesi 11 bin m2 kullanıldı.
Yapılan mantolamadan memnun musunuz?
Ne kadar enerji tasarrufu sağladınız?
Memnunuz. Mantolamadan 1 yıl sonra yaptığımız enerji harcaması karşılaştırmasında yüzde
20’lik bir tasarruf sağladığımızı ortaya koyduk.
Termal kamerayla mantolama öncesi ve sonrası
yapılan ölçümlerde de ısı kayıplarının azaldığı
net olarak görüldü.
Mantolama yapılmadan önce ne gibi
sorunlar yaşıyordunuz? Mantolamanın ne
gibi yararları oldu?
Mantolama ile binaların konfor şartlarının yükseltilmesinin ötesinde, çok yüksek olan yakıt giderlerimizde tasarruf sağladık. Bunun dışında
binaların dış cepheleri eskimişti ve yenileme ihtiyacı vardı. Cephelerin tamir ve boyalarının yapılması masrafına az bir ilaveyle, kısa sürede
kendini geri ödeyecek ve kâra geçirecek bir yatırım yapılmış oldu.
32 İzo­cam Kul­la­nan­lar
Sinpaş GYO, tüm seçkin projelerini
İzocam ile yalıtıyor
Birbirinden farklı projelere imza atan Sinpaş GYO, tüm projelerinde yıllardır İzocam ürünlerini kullanıyor.
Sinpaş GYO İhale ve Üretim Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Namlısaraç, “İzocam’ın,
son kullanıcı nezdinde yüksek bir marka bilinirliği var. Ayrıca İzocam, ürün tedarik etme konusunda da
ulaşılabilir bir firma” diyor.
Son yıllarda hayata geçirdiği özgün projeleriyle
adından söz ettiren Sinpaş GYO, kentsel dönüşüm sürecine katkı sağlama misyonunu üstleniyor. İstanbul’da Bosphorus City, Lagün ve Aquacity 2010, Bursa’da Bursa Modern ve Ankara’da
İncek Life ile temalı konut projelerine imza atarken, insanlara nitelikli yaşam alanları sunuyor.
Sinpaş GYO İhale ve Üretim Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Namlısaraç, “Şehircilik anlamında kente değer katacak
projelere yatırım yapıyoruz ve yatırım yaptığımız
bölgelerin gelişimi ve iyileşmesi için çalışıyoruz.
Sinpaş GYO olarak, bugüne kadar 5 bini aşkın
aileyi ev sahibi yaptık” diyor. Uzun yıllardır projelerinde İzocam ürünlerini tercih ettiklerini söyleyen Namlısaraç, ihtiyaç olan nitelik ve kalitede olduğuna inandıkları için tüm projelerinde İzocam
ürünlerini kullandıklarını belirtiyor.
Sinpaş GYO, 39 yıllık bir geçmişe sahip
olan köklü bir firma. Bize biraz Sinpaş
GYO’nun kuruluşundan, geçmişinden ve
bugün geldiği noktadan söz eder misiniz?
Sinpaş Grubu, 1974 yılında inşaat mühendisi
Avni Çelik tarafından Sinpaş Yapı Endüstrisi ve
Ticaret A.Ş. adı ile Ankara’da kuruldu. 2007 yılında yeniden yapılanmaya gittik ve konut projeleri
geliştirilmesi faaliyetlerini Sinpaş GYO çatısı altında yürütme kararı aldık. Bu yapılanmayla birlikte,
güçlü ekibimiz, sağlam finansal yapımız ve yetkin yönetim kadromuzla, hissedarlarımız ve iş ortaklarımız için sürekli değer yaratma prensibiyle
hareket ederek, “Türkiye’nin kentsel dönüşüm
sürecine katkı sağlama ve yüksek yaşam kalitesi
ve yatırım değeri sunan, özgün konseptlerde
gayrimenkul projelerini hayata geçirme” misyonunu da üstlenmiş olduk. Bu bağlamda, İstanbul, Ankara ve Bursa’da başlattığımız temalı konut projeleriyle uygun koşullarda, nitelikli yaşam
alanları sunmayı ana hedeflerimizden biri olarak
benimsedik. Örneğin, bu projelerden biri olan
Bosphorus City ile Küçükçekmece’de İstanbul’a
ikinci bir Boğaz kazandırdık.
Şehircilik anlamında kente değer katacak projelere yatırım yapıyoruz ve yatırım yaptığımız bölgelerin gelişimi ve iyileşmesi için çalışıyoruz. Sinpaş
GYO olarak, bugüne kadar 5 bini aşkın aileyi ev
sahibi yaptık. Küçükçekmece-Halkalı’da
Bosphorus City, Sancaktepe’de Lagün ve Aquacity 2010, Bursa’da Bursa Modern projelerini tamamladık. Bosphorus City projemizin yanındaki
Sinpaş GYO İhale ve Üretim
Planlamadan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Ahmet Namlısaraç
arazide başlattığımız ve ikinci etabı teslim edilen
İstanbul Sarayları projemizi yılsonunda, Ankara’daki İncek Life projemizi ise gelecek yıl tamamlamayı planlıyoruz. 2010 yılından bu yana,
satış adedi ve ciroda hep büyüme kaydettik.
Yüzde 49 halka açıklık oranı ve 1.1 milyar TL piyasa değeri ile İMKB’de işlem gören şirketimizin
aktif büyüklüğü 31 Aralık 2012 itibarıyla 2.094
milyon TL’ye ulaştı.
Misyonunuz gereği kentsel dönüşüm
sürecine ne gibi katkılarda bulundunuz ve
bulunmaya devam ediyorsunuz?
Türkiye’nin markalı ve temalı ilk konut üreticisi
olarak, son 5 yıldır her yıl yaklaşık bin 500 aileyi
ev sahibi yapıyoruz. Devletle işbirliğine girerek
başlatılan kentsel dönüşüm hareketinin bizzat
içinde yer almıyoruz, ancak sektördeki diğer firmalardan bizi ayıran en temel fark, kimsenin girmeye cesaret edemediği yerlere ilk kez girerek,
o bölgeleri bir cazibe ve yatırım merkezi haline
getirmemiz ve bulunduğumuz bölgelere değer
kazandırmamızdır. İstanbul’da Çekmeköy, Halkalı ve Sancaktepe gibi ilçelerde konsept projeler geliştirerek, bu bölgelerin kalkınmasını sağladık. Örneğin, İstanbul’un ikinci boğazı konseptiyle hayata geçirdiğimiz Bosphorus City projemizin yer aldığı Halkalı-Küçükçekmece bölgesi ve
Lagün ile Aquacity 2010 projelerini inşa ettiğimiz Çekmeköy, projelerimizle büyük değer kazandı ve bu bölgelerde bizden sonra birçok pro-
je inşa edildi. Bulunduğumuz bölgeye değer katma anlayışımız sadece İstanbul ile sınırlı değil.
Ankara’daki ilk projemiz olan İncek Life da şehrin ilk konsept projesi olarak alışılagelen standartların dışına çıktı. Ankara’yı ilk kez kumsallı
plajla tanıştıran İncek Life, yüzde 70 yeşil alanı
ve biyolojik göletiyle doğanın sağlık ve huzur verici faydalarını sunan, spor faaliyetlerinden günlük ihtiyaçlara her türlü ayrıntının düşünüldüğü
tasarımıyla başkentin örnek gösterilen konut
projesi haline geldi.
Sinpaş GYO, son yıllarda çok konuşulan ve
beğenilen projeleri hayata geçirdi. Sinpaş
GYO projelerinin, sektördeki diğer
projelerden farkları neler? Projeleriniz
insanların yaşamına neler katıyor?
Biz öncelikle ailelerin ev beklentilerini, sosyal
alan ihtiyaçlarını çok iyi analiz ediyor ve ona göre
projelendirme yapıyoruz. Ardından projemizin bir
hikayesi ve konsepti olsun istiyoruz. Sinpaş’ın
asıl özelliği ve farklılığı da burada yatıyor. Konsept geliştirmek ve ev sahiplerimizin yaşam konforu bizim için çok önemli. Daha rahat, modern,
çok çeşitli imkanların sunulduğu, hayatı kolaylaştıran konut anlayışıyla ev sahiplerimize mutlu yaşam alanları sunmak için çabalıyoruz. Eğitim
merkezinden geniş spor ve faaliyet alanlarına,
kafelerden alışveriş noktalarına kadar ailelerin nitelikli bir konutta ihtiyaç duyduğu, keyif aldığı her
türlü olanağın yanı sıra meydanları, gölleri, gölet-
leri ve tasarımıyla farklı bir konsept sunuyoruz.
Geliştirdiğimiz projelerin en büyük özelliği, bu yaşam anlayışını proje sınırlarının dışına taşıması.
Kentin genişlemesine paralel olarak yeni yerlerin
gelişmesine olanak sağlayan projeler üretiyoruz.
Sinpaş GYO’nun tamamlanan ve devam
eden projeleriyle ilgili kısaca bilgi verir
misiniz?
2012 yılında tamamlanan Küçükçekmece’deki
Bosphorus City, 246 bin 92 m2'lik bir alanda bulunuyor ve içinde 2 bin 796 konutu barındırıyor.
Projede; açık ve kapalı yüzme havuzları, tenis
kortları, squash sahaları, mini golf sahası, fitness
merkezi, pilates ve yoga alanı, yürüyüş ve bisiklet parkurları, 27 bin m2'lik su ve Boğaz konsepti, 90 bin m2'lik peyzaj ve yeşil alanla, sosyal ilişkileri pekiştirmek amacıyla pilates-yoga tarzı, bedensel ve ruhsal gelişime hitap eden bir alan bulunuyor. Yine Küçükçekmece’deki İstanbul Sarayları, 124 bin 201 m2'lik alanda toplam bin
200 konuttan oluşuyor. 2013’te tamamlanan
proje, sahil yapılarının mahremiyetine dikkat edilerek tasarlanan seyir alanları, her noktadan
Boğaz’ı görecek şekildeki bina yerleşimleri, “sukoru-meydan” üçlemesinin sunduğu modern saray hayatı ayrıcalıklarını barındırıyor. İstanbul Sarayları projesinde, peyzajın saray bahçelerini
merkeziyle benzersiz bir yaşam seçeneği sunuyor. Lagün projesi, biyolojik gölet oluşumu, zengin bitki örtüsü, çevreyi ve doğal yaşamı koruyan yapısıyla diğer konut projelerinden ayrılıyor.
Lagün projesinde bulunan biyolojik göletler, tasarımı ve uygulamasıyla “2010 FirestonePondGard Biyolojik Gölet Yarışması”nda birinci olarak
alanının “en iyisi” seçildi. Projede 107 farklı tür
bitki yer alıyor.
Projelerinde yaşam alanlarının peyzajıyla her zaman öne çıkan Sinpaş GYO, Bursa Modern projesinde de bunu kanıtlıyor. Bursa’nın en büyük
konut projesi olan Bursa Modern, kendi içinde
küçük bir şehir. İncek-Ankara’daki İncek Life ise,
38’i villa olmak üzere 548 konuttan oluşacak ve
2014 yılında tamamlanmış olacak. Yüzülebilir biyolojik gölü, tematik bahçeleri, yogadan golfe
uzanan açık ve kapalı spor alanları ile Ankara’yı
yapay plaj ve geniş sosyal alanları olan farklı bir
konseptle tanıştırıyoruz. İncek Life’taki biyolojik
gölet ile Ankara’da plajda güneşlenme ve yüzme keyfi gerçeğe dönüşmüş olacak.
Sinpaş GYO olarak bundan sonrası için
hedefleriniz neler?
2013, Sinpaş GYO açısından hareketli bir yıl.
Sinpaş GYO olarak her yıl bir önceki yıla oranla
yüzde 15-20 oranında büyüme hedefimiz var.
aratmayacak nitelikte olmasına dikkat edildi.
Bu hedefimizden şaşmadan, “sürdürülebilir baÇekmeköy-Sancaktepe’deki Aqua City 2010
projesi, 2012’de tamamlandı. Proje, 56 bin 293
şarıya” odaklanarak istikrarlı bir şekilde büyümem2'lik alanda bin 118 konuttan oluşuyor. Aqua
mizi sürdürüyoruz. Sinpaş GYO olarak, hem satıCity 2010’da sosyal yaşam çok renkli. Sinpaş
şı devam eden projelerimizde hem de arsa ve
GYO’nun diğer projelerinde olduğu gibi Aqua
arazi geliştirme süreci devam eden projelerimizCity 2010’da da göl üzerinde kayıklarla dolaşılade toplam 1 milyon 106 bin 223 m2'lik büyüklübiliyor. Misya Kulüp’ün kapalı havuzunda, güneş
ğe sahibiz. Bu portföyün 312 bin 358 m2'lik kısışığını cam tavandan içeriye aktaran skylight tekmını bu yıl satışa sunacağız. Geliştirdiğimiz arsanolojisi sayesinde, yaz-kış, gece-gündüz yüzülelara 6 bin 51 konut inşa ederek, konut portföbiliyor. Bunun yanı sıra gölün üzerindeyümüzü 9 bin 50 adede yükselteceki mini konser adası sayesinde evğiz. 2013 yılında yepyeni projeleden konser izlemek de mümrimizi hayata geçireceğiz. Bu
MANTO TAŞYÜNÜ
projelerimiz, Sinpaş GYO kakün. Bir diğer Sinpaş GYO
Sıvalı dış cephe ısı yalıtım sistemlerinde
projesi olan Lagün, Phuket
litesini İstanbul şehir merısı, ses yalıtımı ve yangın güvenliği
Adası Laguna bölgesindeki
kezine taşıyacağımız Boamacıyla kullanılır.
doğal lagünlerden esinlemonti Time, İstanbul Park
Halkalı, Ankara’da The
nerek hayata geçirilmiş
First Çankaya projeleri
peyzajı, Avrupa’nın sayılı
olacak. Bu projelere 800
büyük göletleri arasında bumilyon TL’nin üzerinde yatılunan biyolojik göleti, yüzme
havuzu, tenis kortu ve spor
rım planımız var. Önümüzde-
ki 5 yılda ise 13 bin 500 adet konut üretimiyle
30 bin kişinin Sinpaş GYO’lu olmasını ve projelerin bitiminde 3.5 milyar liralık bir şirket haline
gelmeyi öngörüyoruz.
Projelerinizde enerji verimliliğini sağlamaya
yönelik neler yapıyorsunuz?
Projelerimizin tümünde yönetmeliklerin gerektirdiği enerji verimliliğine yönelik malzeme ve detaylar kullanılıyor. Bunun dışında yaptığımız binaların değerini artıracak enerji verimliliğine yönelik
yeni ürünleri, teknolojileri yakından takip ediyoruz. Sektörde liderliğinizi devam ettirmeniz için
kendinizi geliştirmeli, yenilemelisiniz. Buna çok
önem veriyoruz. Tüm yapılarımızda kullanıcının
azami konforu sağlayacağı ve işletme gideri olarak optimum maliyetlerin oluşacağı yalıtım detayları oluşturuyor, konusunda uzman firmalarla çalışıyoruz.
Sinpaş GYO projelerinde İzocam’ın pek
çok ürünü kullanılıyor. Neden İzocam
ürünlerini tercih ediyorsunuz?
İhtiyacımız olan nitelik ve kalitede olduğuna
inandığımız için uzun yıllardır tüm projelerimizde
İzocam ürünlerini kullanıyoruz. Ayrıca İzocam’ın
teknik desteği ve müşteri odaklı yaklaşımı da tercih nedenlerimiz arasında yer alıyor.
İzocam ürünlerini kullandığınız
projelerinizde ev sahiplerinden yalıtımla,
konfor ve enerji tüketimi ile ilgili ne gibi
geri dönüşler aldınız?
Tüm binalarımızda yalıtımla ilgili alınan önlemlerimiz, kullanıcı nezdinde konfor sağlıyor. İzocam ürünleriyle ilgili bugüne kadar herhangi
bir sıkıntı yaşamadık. İzocam’ın, son kullanıcı
nezdinde yüksek bir marka bilinirliği var. İzocam, ürün tedarik etme konusunda da ulaşılabilir bir firma.
Önümüzdeki günlerde yalıtım sektöründe
neler yaşanacağını düşünüyorsunuz?
Sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Toplum genelinde oluşan ısı yalıtım bilinci sayesinde, bu konuya özen gösteren inşaat firmaları
daha çok tercih edilecektir diye düşünüyoruz.
Sektördeki tüm oyuncular da bu konuya daha
fazla önem verecektir. Yalıtım sektörünün de buna paralel olarak daha da büyüyeceğini ve gelişeceğini düşünüyoruz.
34 Kişisel Gelişim
“Tükenmiş” olabilirsiniz
Siz de sürekli yorgunluk, enerji
ve motivasyonunuzda azalma
hissediyor, uykusuzluk ve baş
ağrısı çekiyorsanız, tükenmişlik
sendromu yaşıyor olabilirsiniz...
İş motivasyonunuzu olumsuz
etkileyen tükenmişlik sendromunu
tespit edip üstesinden
gelebilirsiniz.
Son günlerin popüler konularından birisi
olan “tükenmişlik sendromu” ilk olarak 1974
yılında klinik psikolog Herbert Freudenberg
tarafından çoğunlukla hizmet sektöründe çalışan kişilerde görülen uzun süreli stres tepkisi ve kronik gerginliği açıklamak üzere ortaya
atılmış bir kavram. Tükenmişlik sendromu,
stres altındaki kişinin yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakma isteği ile karakterize durumunu tanımlamak için kullanılır, kişisel kaynakların sona dayandığı, sürekli ümitsizlik ve
olumsuz düşüncelerin baskın olduğu enerjinin tükenişi durumunu ifade eder. Tükenmişlik hissi yaşamın farklı evrelerinde ortaya çıkabilir.
Tükenmişlik sendromu ile ilgili yapılan çalışmalar, tükenmenin iş kaybından aile içi ilişki
sorunlarına, psikosomatik hastalıklardan alkol-madde-sigara kullanımına ve hatta uykusuzluk, depresyon gibi ruhsal hastalıklara kadar uzanan çok çeşitli ciddi sonuçları olduğunu gösteriyor.
Belirtileri nelerdir?
Tükenmişliğin belirtileri her ne kadar kişiye
özgü nitelikler gösterse de tükenmişlik sendromunun etkisi altındaki kişilerde yaygın olarak; olumsuz duygular, mutsuzluk, ümitsizlik,
duygusal-zihinsel-fiziksel yorgunluk, enerji,
performans ve motivasyonda azalma, gastrointestinal rahatsızlıklar, uyku bozuklukları, bel
ağrısı, bulantı, kaslarda gerginlik, baş ağrısı,
çaresizlik hisleri ve depresif ruh hali gibi belirtiler gözlemlenir. Tükenmişlik duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı boyutlarıyla incelenir. Duygusal tükenme, kişinin yaptığı iş nedeniyle duygusal
olarak kendini aşırı yüklenmiş, tükenmiş hissetmesidir ve tükenmişliğin en önemli belirleyicisidir. Duyarsızlaşma, kişinin hizmet verdiklerine
karşı, duygudan yoksun biçimde tutum ve davranışlar sergilemesidir.
Kişisel başarı eksikliği ise, sorunun
başarıyla üstesinden gelememe ve
kendini yetersiz görme olarak tanımlanır. Kişinin işe karşı motivasyonu
düşer, kontrol eksikliği ve çaresizlik
hisseder. Tükenme, duygusal tükenmeyle duyarsızlaşmanın artması, kişisel başarının ve başarı duygusunun azalmasıyla ortaya çıkar.
Neden tükeniriz?
Çoğunlukla kariyerine büyük umutlar ve ideallerle başlayan kişilerin, işlerine aşırı bağlı ve kendini adamış,
hayatının anlamını başarı üzerine
kurgulamış profesyonellerin tükenmişlik sendromu yaşama olasılığı
daha yüksektir. Bunun yanı sıra, aşırı iş yükü,
işin gereklilikleri ve sahip olunan beceriler
arasındaki dengesizlik, işyerindeki ekip hissinin bozulması, çalışma ortamında adaletin olmaması, gösterilen çabayla alınan karşılık
arasındaki uyumsuzluk, uzun süreli yaşanan
iş stresi ve uzayan çalışma saatlerinin tükenmişliğin ortaya çıkmasında büyük risk oluşturduğu biliniyor. Bunun yanında; strese daha
duyarlı, olumsuz düşünmeye ve hissetmeye
daha yatkın, daha içe dönük ve farklı deneyimlere daha az açık, titiz, plan ve programdan şaşmamaya özen gösteren kişilerin tükenmişlik sendromu yaşama olasılıklarının
daha fazla olduğunu söylemek mümkün.
Neler yapılabilir?
•Tükenmişlik sendromu yaşamanıza neden olan
faktörleri düşünün ve bunların hangilerini değiştirebileceğinizi tespit etmeye çalışın.
•İş yükünüzü artırmamaya çalışın. Yoğun tempoda çalışmanız gerektiğinde bile kendinize boş
zaman yaratın.
•Yaptığınız işe farklı boyutlar kazandırın, kendi
kişiliğinizden bir şeyler katın.
•Çalışırken kendinizi fazla zorlamayın, molalar
verin. Molalarda yapılacak küçük faaliyetler
motivasyonu artırır.
•İş ortamındaki ilişkilerinizi geliştirin.
Arkadaşlıkları daha sıcak hale getirmek için iş
dışında bir araya gelin.
•Hayatın sadece işten ibaret olmadığını, iş dışında da bir yaşamınız olduğunu kendinize sık sık
hatırlatın. Arkadaşlarınızla ve aile fertleriyle daha
fazla zaman geçirmeye çalışın.
•İş dışındaki zamanlarda kendinize zevk alanları
yaratın. Kendinize bakmayı unutmayın. Spor
yapabilir, kitap okuyarak kendinizi yenileyebilirsiniz.
“Yal›t›m›n Türkiye’deki ad›”
36
İzocamTürkiye’nin ilk ve tek
CE ve TSE belgeli teknik
yalıtım ürünleri ile tesisatınıza
özel çözümler sunuyor...

Benzer belgeler

Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği

Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği Riffat, Green Evolution CEO’su Dr. Ioannis Pappas ve Bologna Üniversitesi Enerji, Nükleer ve

Detaylı