sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi

Transkript

sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
SAĞLIKTA ADRES
BAŞKENT
SAYI 17 / SONBAHAR 2014
Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır.
Ayın Konusu:
TANSİYON
HAKKINDA HERŞEY
TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ
Acil Tıp
Anestiziyoloji
Ağrı Kliniği
Aile Hekimliği
Beyin ve Sinir Cerrahisi
Çocuk Cerrahisi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Dermatoloji
Aşırı Terleme Tedavisi
Botox Uygulaması
Fototerapi
Diş Hekimliği
Endokrinoloji
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
Gastroenteroloji
Ülseratif Kolit & Crohn Hastalığı Merkezi
Genel Cerrahi
Yanık Polikliniği
Göğüs Hastalıkları
Sigara Bırakma Kliniği
Uyku Laboratuarı
Hematoloji
Kemik İliği Nakil Ünitesi
Kalp Damar Cerrahisi
Göz Hastalıkları
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Tüp Bebek
Kardiyoloji
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Nörotoloji Polikliniği
Nefroloji
Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi
Yenikent Diyaliz
Nöroloji
Nükleer Tıp
Ortopedi ve Travmatoloji
Patoloji
Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi
Psikiyatri
Romatoloji
Radyodiagnostik
Tıbbi Genetik
Tıbbi Onkoloji
Üroloji
Taş Kırma Kliniği
Ürodinami Laboratuarı
İÇİNDEKİLER
04
10
14
18
24
28
32
36
SAĞLIKTA ADRES
BAŞKENT
Sağlık ve Magazin Dergisi
EDİTÖRDEN
Sahibi
Prof. Dr. Ali HABERAL
Rektör
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Melek ALKAN ÇAKMAK
Merhaba sevgili okurlarımız,
Tasarım Uygulama
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Halkla İlişkiler Birimi
Baskı
Tam 17 sayıdır, Başkent Üniversitesi’nin misyonu olan eğitim
ilkesinden hareketle, bildiklerimizi sizlere aktarmanın haklı gururunu
yaşıyoruz. Bütün bu süreci herhangi bir sponsorluk desteği almadan
kendi imkanlarımızı kullanarak yönetmek bağımsızlığımızı artırıyor.
ERS Reklam ve Matbaacılık
Kazım Karabekir Caddesi
Murat Çarşısı No: 39/22
İskitler - ANKARA
Tel: (0312) 342 46 40
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
Baskı Tarihi
03.09.2014
İdare Adresi
Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi
10. Sokak No: 45
Konularımızı sizlerden gelen sorulara göre şekillendirirken,
bulunduğumuz mevsim ile yaşanılan koşullara bağlı olarak koruyucu
sağlık hizmetlerini de sizlerle paylaşıyoruz. Bu sayıdaki içeriğimizde;
kadın sağlığından aile yaşamına, çocuklardan magazine uzanan
geniş bir yelpaze sunduk sizlere. Ayın kapak konusu olarak ise
“Tansiyon”u belirledik. Tansiyon hakkında bilmek istediğiniz
herşey bu dosyanın içinde. Besinlerimizdeki katkı maddelerini ve
bunların özellikle çocuklarımıza olan yansımalarını anlatmaya
çalıştık. Erken ergenlik konusu günümüzde birçok ebeveynin ortak
sorunu. Ayrıca sıkça tartışılan, bir tarafıyla “organik” pazar
ticaretini doğuran “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” yazımızı
dikkatle okuyacağınızı düşünüyoruz. Sağlık konularımızın dışında
eylül ayının okul ayı olması sebebiyle, Başkent ailesi içinde yeralan
Başkent Özel Okullarının dönem açılışı mesajlarını ve başarılarını
dergimize taşıdık. Umarız keyifle okursunuz.
Bahçelievler / ANKARA
Tel: (0312) 212 68 68
Faks: (0312) 223 73 33
www.baskent-ank.edu.tr
İnsanların dil, din, ırk gözetilmeksizin birlikte yaşayabildiği, yaşam
haklarının ellerinden alınmadığı, savaşın ve acıların sona erdiği bir
yeryüzü ümidiyle barış ve sağlık dolu günler dilerim.
Melek ALKAN ÇAKMAK
TANSİYON HAKKINDA
HERŞEY
4
Yrd. Doç. Dr. Uğur Abbas BAL
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Kardiyoloji ABD
Tansiyon Nedir?
Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı
vücudumuza pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Vücudumuzda belirli bir seviyedeki kan basıncına ihtiyaç vardır. Bu basınç sayesinde
dokuların yeterli miktarda kanlanması
ve yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmesi sağlanmaktadır. Kalbin kanı vücuda
atarken kullandığı güce büyük (sistolik) tansiyon, kan akımı bittikten sonra
damarlarda oluşan durgun basınca da
küçük (diyastolik) tansiyon denir.
Tansiyon Nasıl Ölçülür?
Kan basıncı tansiyon aleti ile ölçülür.
Tansiyonun doğru ölçülmesi için şu
noktalara dikkat edilmesi gerekir:
• Ölçümden önceki 30 dakika içerisin-
de sigara veya kola, kahve gibi kafein
içeren içecekler içilmemiş olmalı.
• Kişi oturur pozisyonda en az 5 dakika
dinlenmiş olmalı.
• Ölçüm sırasında manşon kalp seviye-
sinde tutulmalı.
• Ölçüm cihazının manşonu uygun bo-
yutta olmalı.
• Stetoskopun ucu manşonun altına
sokulmamalı.
• Mümkünse 1-2 dakika ara ile 2 ölçüm
alınmalı. Aralarındaki fark fazla ise ek ölçümler alınmalı, değilse ortalaması alınmalı.
Hipertansiyon
(Yüksek Tansiyon) Nedir?
Toplumda Hipertansiyon
Görülme Sıklığı Nedir?
Hipertansiyon veya yüksek tansiyon,
atardamarlardaki kan basıncının normal
değerlerin üzerine çıktığı kronik bir hastalıktır. Sistolik kan basıncının (büyük
tansiyon) 120 mmHg ve diyastolik kan
basıncının (küçük tansiyon) 80 mmHg
olması en uygun tansiyon değeridir.
Kan basıncının 120-129/80-84 mmHg
olması normal, 130-139/85-89 mmHg
olması yüksek normal tansiyon olarak adlandırılır. Kan basıncının 140/90
mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyondur. Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta
yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlara
birincil (primer) ya da nedeni bilinmeyen
hipertansiyon denir. Geri kalan % 5-10
hastada yüksek tansiyon bir nedene ya
da hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Buna da ikincil (sekonder) hipertansiyon adı verilir.
Toplumda tansiyon görülme sıklığı
%30-45 arasındadır ve yaş ilerledikçe
artmaktadır. Türkiye’de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır.
En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır:
• Böbrek hastalıkları
• Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları
• Böbrek damarlarının daralması
• Doğuştan büyük atardamarın (aortun)
bir bölümünün dar olması
• Tiroid bezinin fazla veya az çalışması
‘Beyaz Önlük
Hipertansiyonu’ Nedir?
Bazı hastaların evde ölçülen kan basıncı normal bulunurken, muayenehanede ölçülen kan basıncı ise hep yüksek bulunur. Bu duruma beyaz önlük
hipertansiyonu denir ve toplumda %15
bireyde görülür. Bu hastalarda normal
tansiyonlu bireylerle karşılaştırıldığında
uzun vadede daha yüksek hedef organ
hasarı (kalp-damar hastalıları, böbrek
yetmezliği… vb.) görülür. Bu nedenle
klinik olarak masum bir durum olmadığı
bilinmektedir.
‘Maskeli
Hipertansiyon’ Nedir?
Beyaz önlük hipertansiyonunun tersine
bir durum olan maskeli hipertansiyonda,
kişilerin doktor muayene odasında yapılan kan basıncı ölçümleri normal bulunurken, evde yapılan veya 24 saatlik
ayaktan kan basıncı ölçümleri yüksek
bulunmaktadır. Toplumda görülme ora-
5
nı yaklaşık olarak beyaz önlük hipertansiyonu kadardır. Bu hastalar hipertansiyon hastası kabul edilerek tedavi
edilmelidirler.
Hipertansiyon İçin Kimler
Risk Altındadır?
•Yaş: Yaş ilerledikçe kan basıncında
yükselme olur.
•Kalıtım: Aile bireylerinde hipertansiyon
hastası olan kişiler hipertansiyon için
yüksek riske sahiptirler. Risk oranı yaklaşık %60’ dır.
•Cinsiyet: Hipertansiyon 50 yaşının altındaki insanlarda erkeklerde daha çok
görülürken, 50-55 yaş arasında görülme sıklığı eşitlenir ve 55 yaşın üzerinde
kadınlarda daha sık görülmeye başlanır.
•Obezite (şişmanlık): Kilo arttıkça hipertansiyon görülme oranı artar. Şişman
bireylerin %40’ında hipertansiyon görülür. Genç hipertansiyon hastalarının
önemli bir bölümü şişmandır.
•Aşırı tuz tüketimi: Hipertansiyona ne-
den olan sebeplerin başında gelir.
•Sigara: Sigara dumanında bulunan ve
damarların büzüşmesine sebep olan
bazı maddeler nedeniyle kan basıncında artış görülür.
lendirilir. Hipertansiyon ile ilişkili olduğu
düşünülen belirtiler ise; enseden yükselen baş ağrısı, kafada ve kulaklarda
basınç hissi, uğultu, mide bulantısı ve
çarpıntı hissidir. Bazı durumlarda göğüs
ağrısı ve nefes darlığı da hipertansiyonun belirtisi olabilir. Yine de çoğu tan-
başlıca sorunlar şunlardır;
• Kalp damar hastalığı (Kalp yetmezliği,
kalp büyümesi, kalbi besleyen damarlarda daralma (koroner arter darlığı),
kalbi besleyen damarlarda tıkanma sonucu kalp krizi)
•Alkol tüketimi: Alkol kullanımında sıklık
siyon hastasının hiçbir şikayeti yoktur
• Beyin kanaması, felç, beyin damarla-
arttıkça, hipertansiyon gelişme sıklığı
da artmaktadır
ve tesadüfen saptanır. Kan basıncında
rında daralma ve tıkanma
ani yükselme olması durumunda burun
•Şeker hastalığı: Şeker hastalarında
• Boyun ve bacak damarlarında tıkanma
kanaması veya göz beyazında kanama
hipertansiyon görülme sıklığı daha fazladır.
•Fiziksel aktivite: Düzenli spor yapan-
larda hipertansiyon görülme oranı düşüktür.
•Stres: Çağımızın hastalığı stres, top-
lumda hipertansiyon gelişmesi için
önemli faktördür.
Hipertansiyonun Belirtileri
Nelerdir?
görülebilir.
Hipertansiyonun Zararları
Nelerdir?
• Böbrek hastalığı
• Büyük damarlarda genişleme ve yırtılma
• Görme bozukluğu ve kaybı.
Hipertansiyon sinsi bir hastalıktır ve
Hipertansiyondan
çoğu zaman hiç belirti vermeden tesa-
Korunmak İçin Öneriler
düfen ortaya çıkar. Hipertansiyon tanısı
konana kadar ve sonrasında tedavinin
yetersiz kaldığı süre boyunca yüksek
olan kan basıncı, içerisinde yol aldığı
Tansiyon yüksekliği olan bütün hastalara yaşam tarzı ile ilgili değişiklikler önerilmektedir.
Hipertansiyonun tipik bir belirtisi yoktur.
damarların duvarlarını zedeler. Damar
• İdeal kilonuzu koruyun: Kişi ideal kilo-
Kan basıncınız uzun zaman içerisinde
tıkanıklığına yol açarak kalp, beyin,
sunu bilmeli ve fazla kilolarından kurtu-
yavaş yavaş yükseldiğinde çoğu za-
böbrek gibi hayati organlarda birçok
larak ideal kilosunu yakalamaya çalışın.
man hiçbir belirti vermez. Bu nedenle
hastalık ortaya çıkarır. Hipertansiyon
Bunun için gerektiğinde profesyonel bir
hipertansiyon ‘sessiz katil’ olarak nite-
kontrol altına alınmaz ise karşılaşılacak
diyetisyenden beslenme önerileri alın.
6
7
• Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz
tuzlu’ dediğimiz günlük diyetimizde
yapın: Haftada 5 gün 30 dakikalık orta
tükettiğimiz tuz miktarı ise yaklaşık 18-
yoğunlukta bir fiziksel aktivite düzenli
22 gram tuz içermektedir. Aslında biz
fiziksel aktivite yaptığınızın bir gösterge-
‘yemeğin tuzu normal’ derken ihtiyacı-
sidir. Kalp hızını veya nefes alış verişini
mız olandan yaklaşık 3 kat daha tuzlu
hızlandıran uzun süreli hareketler, aero-
yemekler yemekteyiz. Yoğun tuz içeren
bik (oksijen alarak yapılan) egzersizler
turşu, paketlenmiş hazır ve salamura
olarak adlandırılır ve yapılması önerilen
gıdalardan özellikle kaçının. Zeytin ve
egzersiz bu tip olmalıdır. Ağırlık kaldır-
peynir gibi temel gıdaların iyice tuzu gi-
mak bir kuvvetlendirme egzersizidir ve
decek şekilde suda bekletildikten sonra
hipertansiyon hastalarına önerilmez.
tüketin ve çoğumuzun masum gördü-
Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz;
ğü soda/maden suyunun da çok fazla
- İdeal kiloya ulaşmaya yardımcı olur.
- Kullanılan ilacın dozunu azaltabilir veya
ilaca gereksinimi ortadan kaldırabilir.
- Kalp hastalığı ve diğer kronik hastalık-
lara yakalanma riskini azaltır.
- Kişiyi enerjik kılar, stresi azaltır ve ya-
şam kalitesini artırır.
tuz içerdiğini bilin
• Alkol tüketiminden kaçının: Alkol alı-
•Doktor tarafından önerilen ilaçlar düzenli alın.
• Sigara kullanımına son verin.
• Tansiyon yüksekliğine sebep olabile-
cek ilaçları kullanmaktan mümkün olduğunca kaçının: Bu ilaçlar arasında;
romatizmal ilaçlara (ağrı kesiciler), kortizon, soğuk algınlığı ve grip ilaçları, hormon ilaçları (östrojen), antidepresanlar
ve iştah kesiciler sayılabilir.
• Stresten mümkün olduğunca uzak durun.
• Düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın.
Gebelik ve Hipertansiyon
mını mutlaka sınırlandırın. Haftada en
Hamileliklerin %8-10’unda hipertansi-
fazla 2-3 kere olmak şartı ile kadınlar-
yon görülmektedir. Hamilelikte hiper-
da 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üs-
tansiyon sorunu yaşayan kadınların ço-
tüne çıkmayın.
ğunda önceden birincil hipertansiyon
• Meyve ve sebze ile posa tüketimi
artırın, doymuş ve total yağ tüketimi
• Tuz tüketimi kısıtlayın: Vücudumuzun
azaltın: Haftada her gün 4-6 porsiyon
günlük tuz ihtiyacı 6-8 gram kadardır.
(400-500 gr) çeşitli taze sebze ve mey-
Bizim Anadolu insanı olarak ‘normal
ve yiyin.
vardır. Bazı hastaların idrarında protein
atılımının olduğu saptanır ki bu duruma
‘preeklampsi’ denir. Preklamside genellikle hiçbir semptom görülmez ancak bebek ölüm riskini yaklaşık iki kat
artırmaktadır. Preklamsi bazen hayati
tehlike yaratan ‘eklampsi’ denilen daha
ciddi bir hal alabilir. Eklampsi acil olarak
tedavi edilmez ise; beyin ödemi, solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği, tüm
vücutta yaygın damar içi pıhtılaşma ve
ölüme neden olabilir.
Hipertansiyon Tedavi
Edilebilir Mi?
Hipertansiyon tedavisinde temel amaç,
hedef organ hasarını önleyerek sakatlık
ve ölümleri azaltmaktır. Beslenme ve
yaşam şeklindeki değişiklikler tansiyon
kontrolünü iyileştirebilir ve ilgili sağlık
sorunlarını azaltabilir. Ancak, yaşam
şeklindeki değişikliklerin etkili olmadığı
veya yetersiz kaldığı kişiler için genelde
ilaçla tedavi gereklidir. Hipertansiyonu
ilaçlarla tedavi edip ortadan kaldırmak
mümkün değildir. Ancak yaşam tarzı
değişiklikleri ve uygun ilaç tedavisi ile
8
kan basıncı kontrol altında tutulabi-
tehlikeli de olabilir. Hipertansiyon teda-
ça yaşayan bir kişide başka nedenler
lir. Tansiyonun 5 mmHg düşürülmesi
visi kişiye özeldir. Yani bazı hastalar için
araştırılmalıdır. Nadir olarak ishal, aşırı
felç riskini %34 ve kalp damar hasta-
bir grup ilaç özellikle faydalıyken, diğer
kusma, enfeksiyon, gebelik, bazı kalp
lığı riskini %21 azaltabilir. Hipertansiyon
bir hastaya başka gruptan bir ilaç daha
hastalıkları ve hormonal bozukluklarda
tedavisi ömür boyudur ve tedavi kesi-
faydalı olabilir. Doktor ilaç seçimini has-
hipotansiyon görülebilir. Bu durumda
lirse kan basıncı yine eski değerlerine
tanın fizik muayene bulguları, laboratu-
tedavi asıl nedene yönelik olmalıdır.
ulaşacaktır. Bu nedenle tedaviye ara
var testleri, EKG ve ekokardiyografi gibi
verilmemelidir. Hastanın doktor kontrol-
ek tetkikler sonucunda yapar. Gerek
lerine gitmesi çok önemlidir. Çünkü kan
gördüğünde takiplerde ilaç tedavisini
Ayağa Kalkınca Olan
basıncı yaş ilerledikçe daha da yüksek
yeniden düzenleyebilir.
Tansiyon Düşmesi
değerlere çıkma eğilimindedir. Bu ne-
Hipotansiyon
(Ortostatik Hipotansiyon)
(Düşük Tansiyon)
Kişinin otururken ya da yatarken ani-
etkisi ilk alındığı zamanlardaki kadardır
Düşük tansiyon olarak bilinen hipotan-
den kalkma sonrası olan tansiyon düş-
ancak hastalığın ilerlemesi nedeniyle
siyon, büyük tansiyonun 90 mmHg,
artık ilaç yetmemektedir. Kontrollerde
küçük tansiyonun 60 mmHg altında
gerektiğinde ilaç dozu arttırılabilir, daha
olması durumu olarak tanımlanır. Baş
güçlü bir ilaca geçilebilir veya mevcut
dönmesi, dikkat bozukluğu, göz ka-
ilacın yanına takviye ilaçlar verilebilir.
rarması, mide bulantısı, soğuk terleme,
Hipertansiyon hastalarının en az yılda
hızlı soluma, yorgunluk ve bayılma en
bir kez doktor kontrolünden geçmeleri
önemli belirtileri arasındadır. Çoğu za-
gereklidir. Şeker hastaları, kalp damar
man tansiyon düşüklüğü ciddi bir has-
hastaları ve böbrek hastaları ise altı ay
talığa bağlı olmaz ve genelde az sıvı
ara ile yılda en az iki sefer kontrole git-
alımına bağlı olarak gelişir. Normal za-
melidir. Aksi takdirde ilaçlarla kontrol al-
manda kan basıncı değeri normalin alt
tına alınamayan hipertansiyon uzun va-
sınırına yakın olan hastalar biraz az su
dede organlara hasar verebilir ve daha
içtiklerinde hemen hipotansif olurlar. Bu
ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
durum özellikle terleme ile çok fazla su
İkincil hipertansiyonu olan hastalarda
ve tuz kaybedilen sıcak yaz aylarında
denle bugün yetmekte olan ilaç, yarın
yetmeyebilir. Aslında kullanılan ilacın
ise hipertansiyona yol açan hastalık
tedavi edilmelidir. Böbrek hastalığının
veya hormonal bozukluğun tedavisi ile
kan basıncı düzelebilir veya daha az
sayıda ilaçla daha rahat kontrol edilebi-
daha sık gelişebilir. Eğer hasta kendisini
çok kötü hissediyorsa, bayılma riskini
de göz önüne alarak kişi düz bir yere
yatırılıp ayakları havaya kaldırılmalıdır.
Tedavide yapılması gereken kaybedilen
lir hale gelebilir.
sıvının yerine konmasıdır. Bunun için
Tansiyon İlaçları Zararlı
sıvılar tansiyonun normal değerlere gel-
Mıdır? Bağımlılık Yapar Mı?
Bugüne kadar hiçbir tansiyon ilacı için
bağımlılık yaptığı bildirilmemiştir ancak
her ilacın bir yan etki potansiyeli vardır.
Bu nedenle hipertansiyon tedavisi doktorlar tarafından düzenlenmelidir. Bir
mesini anlatır. Kişide ayağa kalktıktan
birkaç saniye sonra baş dönmesi ve
göz kararması olur. Şiddetli vakalarda
bayılma görülebilir ve bu durum hastanın düşerek yaralanmasına sebep
olabilir. En sık sebepleri arasında; susuz kalma, uzun süreli yatak istirahati,
gebelik, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, bacak toplardamarlarında yetmezlik
ve nörolojik hastalıklar sayılabilir. Aynı
şekilde birçok tansiyon ilacı da ortostatik hipotansiyon yapabilmektedir. Daha
çok 65 yaş üstündeki kişilerde görülse
de tamamen sağlıklı genç bireylerde de
görülebilir. Belirtilerini azaltmak için yeterli sıvı alımı yanında düzenli egzersiz
yapmak önemlidir. Oturduğumuz veya
yattığımız yerden aniden kalkmamak
ve bir süre bekledikten sonra yürümeye
başlamak ortostatik hipotansiyon gelişmesini önemli ölçüde azaltacaktır.
tuzlu ayran gibi içerisine tuz eklenmiş
mesine yardımcı olacaktır. Asıl önemli
olan böyle bir durum ile karşılaşmamak
için yeterli miktarda sıvı alımına dikkat
etmektir. Bunun yanında düzenli yapılacak egzersizler ile hipotansiyon gelişmesinin önüne geçilebilir.
yakınının veya bir tanıdığın ilacını kul-
Yeterli miktarda tuz ve sıvı almasına
lanmak doğru bir yaklaşım değildir ve
rağmen hipotansiyon belirtilerini sık-
9
BADEMCİK İLTİHABI
10
Yrd. Doç. Dr. Evren HIZAL
Başkent Üniversitesi Hastanesi
KBB Hastalıkları ABD
Bademcikler, her bir tarafta birer adet
olmak üzere, boğazın arka kısmında
kenarlarda bulunan, görüntüsü bademi
andıran, oval şekilli dokulardır. Boğazda
ve genizde, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası olarak, mikroplara karşı
bir bariyer ve savunma işlevi gören dokular bulunur. Bademcikler de, bu dokulardan biridir ve boyutları kişiden kişiye değişir. Bazı insanlarda neredeyse
gözle görülemeyecek kadar küçükken,
bazı insanlarda birbirine değecek kadar
büyük olabilirler. Ergenlik döneminden
sonra bademciklerin boyutları genellikle
giderek küçülür. Temel işlevleri mikroplara karşı savaşmak olan bademcikler,
mikroplardan etkilenerek iltihaplanabilir,
kendileri hastalık sebebi olabilirler.
Bademcik iltihabından en sık 3-15 yaş
arasındaki çocuklar etkilenir. 2 yaşından küçük çocuklarda ise, bademcik
iltihabına neredeyse hiç rastlanmaz.
Bademcikler, özellikle çocukluk döneminde aktif olarak çalışır ve enfeksiyonlara karşı koruyucu rol oynarlar. Belki
de bu nedenle, ergenlikten sonra bademcik iltihabı görülme ihtimali düşer.
Ancak, erişkinlerde ve hatta yaşlılarda
da bademcik iltihabı görülebilir. Bademcik iltihabı, kış aylarında daha sık
olmakla birlikte, her mevsim görülebilir.
Her yıl tam olarak kaç kişinin bademcik
iltihabına yakalandığını belirlemek çok
güçtür. Çünkü bademcik iltihabı, boğaz
ağrısı yapan diğer nedenlerle çok karışır. Yine de, hemen herkesin hayatında
en az bir kez bademcik iltihabından etkilendiği söylenebilir.
Bademcik iltihabı mikroplar
nedeniyle olur. Bu mikroplar,
virüsler ve bakteriler olmak
üzere temelde iki grup altında
toplanır. Bademcik iltihabının
sebebi çoğunlukla virüslerdir.
Bakteriler ise, çocukluk dönemindeki bademcik iltihaplarının
yaklaşık %30’undan, erişkin
dönemdeki bademcik iltihaplarının %10 kadarından sorumludur. Bademcik iltihabına en çok
neden olduğu bilinen bakteri,
“Streptococcus pyogenes (A
Gurubu Beta-hemolitik Streptokok)” olarak isimlendirilen ve
toplumda “Beta” olarak bilinen
bakteri türüdür.
Bademcik iltihabı bulaşıcıdır. Bademcik
iltihabına sebep olan mikroplar, havadaki damlacıklarla ya da mikrop taşıyan
biri ile direkt temas edilmesiyle sağlıklı
insanlara geçer. Bu mikroplar, çocuk
yuvaları, kreşler, okullar, bakım evleri,
işyerleri, yurtlar gibi çok sayıda insanın bulunduğu, havalandırması kötü,
kalabalık yerlerde kolaylıkla yayılabilir.
Hasta olan birinin yakında hapşırması,
burnunu temizlemesi, öksürmesi ile
veya öpüşme yoluyla mikroplar vücuda
girebilirler. Mikroplar, oyuncak, kitap,
kalem, defter, telefon, bilgisayar, televizyon kumandası, kapı kolu, bardak
gibi birçok eşyanın yüzeyinde de bulunabilirler. Bu yüzeylere temas sonrası eller yıkanmadan ağız veya buruna
götürüldüğünde hastalık bulaşabilir. Bu
nedenle, hasta olan kişilerden ve kalabalık yerlerden mümkün olduğu kadar
uzak durulması, kapalı mekânların iyi
havalandırılması, ellerin sık yıkanması
hastalıktan korunmak için çok önemlidir.
Bakteri kaynaklı bademcik iltihabı olan
hastalar, mikrop bulaştıktan sonraki
3-5 gün bulaştırıcı özellik taşır; uygun
antibiyotik tedavisi başlandığında ise,
24-48 saat sonra bulaştırıcılık yok olur.
11
Tedavi edilmezse, bulaştırıcılık 2 haftaya kadar uzayabilir.
Bademcik iltihabının klasik belirtisi, boğaz ağrısıdır. Ağrı, kulaklara veya boyuna vurabilir. Boğaz ağrısının yanında
ateş, yutma güçlüğü ve boyunda şişlikler görülebilir. Kırgınlık, halsizlik, huzursuzluk, eklem ağrıları sıktır. Bunların
yanında iştahsızlık, beslenme bozukluğu, salya, ağız kokusu, seste değişiklik, çeneyi açmakta güçlük, bulantı,
kusma, ishal, vücutta döküntüler, baş
ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı,
öksürük, gözlerde kızarıklık gibi belirtiler de olabilir. Çok şişen bademcikler
nedeniyle havayolunda daralma, horlama, uyku sırasında nefeste kesilmeler
ortaya çıkabilir.
Boğaz ağrısına burun akıntısı, öksürük,
hapşırıkların eşlik ediyor olması, soğuk
algınlığında olduğu gibi hastalığın virüs
kaynaklı olduğunu; yüksek ateş, damakta nokta şeklinde kanamalar, dilde
veya vücutta kırmızı döküntüler, boyunda şişkinlik gibi belirtiler ise, hastalığın
bakteriyel kaynaklı olduğunu düşündürebilir.
Küçük dili bir tarafa doğru itecek şekilde yumuşak damakta şişlik, ağzı aç-
12
makta güçlük, çenede-boyunda sertlik
ve ağzın içinde sıcak patates varmış
gibi konuşmanın bozulması, bademcik
iltihabının apseleştiğinin belirtisi olabilir.
Özellikle genç erişkinlerde, enfeksiyöz
mononükleozis adı verilen virüs kaynaklı bir enfeksiyon nedeniyle şiddetli
bademcik iltihabı ile birlikte boyunda ve
vücuttaki diğer lenf bezlerinde şişlikler
görülebilir.
Bazı insanlarda enfeksiyon olmadan
görülebilen, bademciklerin üzerinde
doğal olarak bulunan çukurlukların içine yemek ve ölü hücre artıklarının dolmasıyla oluşan, krem renkli, çökelek/
peynir kıvamında, kötü kokulu birikimler, iltihapla karıştırılmamalıdır.
Bademcik iltihabı tanısını koymak için
genellikle muayene yeterlidir. Muayene
bulguları, bademcik iltihabının sebebi ve hastalığın derecesi hakkında fikir
verir. Bademcik iltihabında, bademcikler normalde olduklarından daha şiş
ve kızarık görünür. Bademciklerin üzeri
genellikle beyaz-sarı renkli iltihapla örtülüdür. Boğazda ve yumuşak damakta toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı
kanama odakları, boyunda lenf bezi
kaynaklı şişlikler saptanabilir. Bununla birlikte, bazen sadece muayene ile
bademcik iltihabının bakteri veya virüs
kaynaklı olup olmadığı belli olmayabilir.
Enfeksiyonun derecesini ve niteliğini
anlamak ve bakteri kaynaklı enfeksiyon
olup olmadığını değerlendirmek için
bazı durumlarda kan testleri yapılması
ve/veya boğaz kültürü alınması gerekebilir. Bazı merkezlerde kültüre göre
daha hızlı sonuç veren bir boğaz sürüntüsü testi (hızlı antijen belirleme testi, rapid strep test) de uygulanabilmektedir.
Bademcik iltihabının bir hekim tarafından tanınması ve uygun tedavinin bir
hekim tarafından belirlenmesi önemlidir.
Bademcik iltihabının en sık rastlanan
sebebi olan virüs kaynaklı enfeksiyonlar, özel bir tıbbi tedavi gerektirmeden
genellikle iyileşir. Virüslerin sebep olduğu bademcik iltihaplarında, özel durumlar dışında antibiyotik kullanılmaz.
Ancak, bademcik iltihabına bakterilerin sebep olduğu düşünülüyorsa, antibiyotik tedavisi gerekir. Bu durumda
antibiyotikler, hastalık süresini ve bulaştırıcılığı azaltır; hastalığın ilerlemesini
ve ciddi sonuçların oluşmasını engeller.
Bademcik iltihabında en sık kullanılan
antibiyotikler, penisilin veya penisilin
türevi ilaçlardır. Penisiline veya penisilin
gurubu ilaçlara alerji varsa, başka grup
antibiyotikler reçete edilir. Antibiyotik
tedavisine başlandıktan sonra 48 saat
içinde rahatlama başlar. Hastalık belirtileri geçse bile, antibiyotiklerin doktorun önerdiği süre boyunca kullanılması
önemlidir. Bazı hastalarda daha uzun
süreli veya birden fazla kez antibiyotik
tedavisi kullanılması gerekebilir.
Ağrının ve diğer belirtilerin hafifletilmesi
için, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar,
gargaralar ve boğaz spreyleri kullanılabilir. Bademcik iltihabı olan çocuklara,
“Reye Sendromu” olarak bilinen başka ciddi sorunlara yol açabileceği için
aspirin verilmemelidir. Aşırı sıcak veya
soğuk olmamak kaydıyla sıvı gıdalar,
yumuşak besinler tüketilmeli; bol su
içilmelidir. Havanın nemlendirilmesi işe
yarayabilir. Sigara ve her çeşit tütün
ürünü ile toz, duman, uçucu kimyasal
maddelere, gazlara maruz kalınmamalı;
acı ve baharatlı yiyecekler ile gazlı içecekler tüketilmemelidir. Hastalık süresince mümkünse yorucu işlerden uzak
durulmalı, istirahat edilmelidir.
Şiddetli bademcik iltihabı olan veya yeterince sıvı alamayan bazı hastaların,
hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi
gerekebilir. Bademcik iltihabı ilerlerse,
bademciklerde aşırı şişme nedeniyle
solunum güçlüğü gelişebilir. Enfeksiyonun, bademciklerin etrafındaki derin
dokulara yayılması sonucu selülit ve
apse oluşumu görülebilir. Apse gelişmişse, boşaltılmalı ve hastalığın ilerlememesi için dikkatli şekilde tedavi
edilmelidir. A Gurubu Beta-hemolitik
Streptokok kaynaklı bademcik iltihapları uygun şekilde tedavi edilmezse, kalp,
eklemler, beyin ve böbrekleri etkileyen
ve ciddi sonuçları olabilen ikincil hastalıklara da yol açabilir. Penisilin grubu
antibiyotiklerin kullanılmaya başlanması
ile 1940’lı yıllardan sonra bu hastalıkların görülme sıklığı giderek azalmıştır.
Bakteriyel bademcik iltihabı nedeniyle
ortaya çıkabilecek istenmeyen durumların önlenmesi için antibiyotik tedavisinin doktor tarafından önerilen süre
boyunca (genellikle 10 gün) kullanılması
önemlidir.
Uygun tedavi ile bademcik iltihabının
belirtileri genellikle 3-4 gün içinde geriler. Ancak hastalığın tamamen düzelmesi uygun tedaviye rağmen 2 haftayı
bulabilir. Tedavi başlanmasına rağmen,
birkaç gün içinde belirtilerin şiddetlenmesi veya ek başka sıkıntıların ortaya
çıkması halinde yeniden hekime başvurmak gerekir.
Bademciklerin cerrahi olarak
alınması işlemine bademcik
ameliyatı (tonsillektomi) adı
verilir. Antibiyotiklerin yaygın
olmadığı yıllarda bademcik iltihabının tedavisi için sıkça yapılan bu ameliyat, günümüzde bu
amaçla daha az uygulanmaktadır. Yine de, bademcik ameliyatları halen en sık yapılan ameliyatlardan biridir.
Bademcik ameliyatı, sık bademcik iltihabı geçirenlerde,
solunum bozukluğu ya da yutma güçlüğü yapacak derecede
büyük bademcikleri olanlarda
veya bademcikte tümör şüphesi varsa yapılır.
Sık tekrarlayan bademcik iltihabı nedeniyle ameliyat kararı verilmesi için, son 1
yıl içinde yediden fazla, son iki yıl içinde
her yıl beşten fazla veya son üç yıl içinde her yıl üçten fazla bademcik iltihabı
geçirilmiş olması ve bu enfeksiyonların
bir hekim tarafından belgelenmiş olması gerekir. Burada önemli olan husus,
bademcik iltihabına ait belirtilerin, üst
solunum yollarını ve boğazdaki dokuları etkileyen farenjit, nazofarenjit, grip
gibi birçok hastalıkta da görülmesi ve
bademcik iltihabının bu hastalıklarla karışabilmesidir. Bu nedenle her seferinde
gerçekten bademcik iltihabı mı gelişti-
ğinin iyi ayırt edilmesi ve kayıt edilmesi gerekir. Antibiyotik kullanamayan,
başka hastalıkları bulunan, daha önce
apse gelişmiş hastalarda da ameliyat
kararı verilebilir.
Geçmişte lokal anestezi ile yapılabilen bademcik ameliyatları günümüzde genel anestezi ile yapılmaktadır.
İşlem, ortalama olarak 30-60 dakika
sürer ve bademciklerin gömülü oldukları yerden ayrılıp çıkarılması temeline
dayanır. Ameliyat, bıçak (soğuk diseksiyon), elektrikli koter, radyofrekans,
koblasyon, harmonik bıçak, termal
enerji, lazer, mikrodebrider gibi çok
çeşitli gereçlerle yapılabilir. Bu gereçlerin herhangi birinin diğerine belirgin bir
üstünlüğü gösterilememiştir. En sık uygulanan yöntem, aynı zamanda en eski
ve sonuçları en iyi bilinen yöntem olan
soğuk diseksiyon yöntemidir. Bademcikler çıkarıldıktan sonra var olan kanamalar durdurulur ve genellikle yara yeri
açık bırakılarak ameliyat sonlandırılır.
Bademcik ameliyatları genellikle günübirlik cerrahi şeklinde yapılan ameliyatlardır, ameliyattan sonra bir süre hasta
izlenerek aynı gün taburcu edilebilir.
Bununla birlikte, hastanın durumuna
ve doktorun tercihine göre ameliyattan
sonra 1 veya daha fazla gece hastanede yatmak da gerekebilir.
Bademcik ameliyatlarından sonra hemen herkeste ağrı görülür. Derecesi kişiden kişiye değişmekle birlikte ağrı genellikle erişkinlerde daha çok hissedilir.
Ağrı kulaklara, çeneye, boyuna vurabilir
ve genellikle günler içinde giderek azalır. Ameliyattan sonra iyileşme yaklaşık
2 hafta sürer. Ameliyattan sonra kişinin
ses karakterinde değişiklikler olabilir.
Ameliyattan sonraki dönemde sıvı alımı
çok önemlidir. İyileşme dönemi boyunca, yara yerini tahriş edecek ve kanama
ihtimalini arttıracak sıcak ve katı gıdalardan uzak durulması, bol sıvı alınması ve
yumuşak gıdaların tüketilmesi gerekir.
13
ERKEN ERGENLİĞE
DİKKAT!
14
Prof. Dr. Sibel TULGAR KINIK
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Çocuk Endokrinolojisi BD
ge ve koltuk altı tüylenmesi
görülür. Nihayetinde ilk adet
Neler Olur?
kanamasının
başlamasıyla
Ergenlik, cinsel olgunlu- da tamamlanmaya doğru giğun tamamlandığı ve üreme der. Erkeklerde ise ilk belirti
fonksiyonunun kazanıldığı, testislerin büyümesidir. Daha
çocukluktan erişkinliğe ge- sonra bunu penis büyümesi,
çiş dönemidir. Çocukta fiz- genital bölge ve koltuk altı
yolojik, psikolojik ve sosyal tüylenmesi, seste kalınlaşaçıdan bir çok değişim göz- ma, vücut kas kitlesinin artışı
lenir. Ergenlik yaşı normalde ve erişkin görünüme ulaşılkız çocuklarında 8-13, erkek ması izler.
çocuklarında ise 9-14 yaş
arasıdır. Normalde ergenliğin Erken Ergenlik Nedir?
kızlardaki ilk belirtisi meme Eğer ergenliğe ait belirtiler
dokusunun
büyümesidir. kızlarda 8, erkeklerde ise 9
Bunu takiben genital böl- yaşından önce görülüyorsa
Ergenlik Döneminde
çocuk erken ergenliğe girmiş
olabilir. Erken ergenlik kızlarda erkeklerden daha sıktır ve
çoğu zaman nedeni ortaya
konulamaz. Ancak bazen altta yatan çok önemli bir tıbbi
problem olabilir. Özellikle de
erkek çocuklarda görülüyorsa daha da şüpheli yaklaşmak gerekir. Nadir de olsa
erken ergenliğin nedeni beyin tümörleri, beyin abseleri
ve enfeksiyonları, böbreküstü bezlerinin tümörleri, yumurtalık-testis tümörleri ve
hastalıkları olabilir.
15
Kızlarda Memeleri Büyü- Tabirleri Neyi İfade Eder?
yen Her Çocuk Ergenliğe Gerçek ergenlik normalde ergenlik döGirmiş Kabul Edilebilir Mi?
neminde hipotalamus ve hipofiz bezin-
Kızlarda her meme gelişimi erken er-
deki hormonların salınımının artması ve
genlik anlamına gelmez, ama mutlaka
bu hormonların erkeklerde ve kızlarda
tetkik edilmelidir. Genelde 2 yaşından
yumurtaları uyararak seks hormonları
önce olmakla birlikte bazen daha bü-
artışına neden olması ile oluşan du-
yük yaşlarda da erken ergenlik olmadan
değişik nedenlerle (mevsimsel olmayan
yiyecekler, östrojene hassasiyet vb)
veya herhangi bir neden bulunmadan
memelerde büyüme söz konusu olabilir. Fizik muayene, hormonlar ve kemik
yaşı normalse bu olgular takip edilmelidir. Takipte erken ergenliğe geçiş yoksa
rumdur. Yani normalde olan fizyolojik
16
larından önce büyümeye başladıklarından kemiklerdeki büyüme noktaları da
daha önce kapanır, erişkin boyları kısa
kalır. Kendi yaşıtlarından daha gelişkin
görünmek de psikososyal sorunlara yol
açar. Kızların normalden erken dönemde yaşamak zorunda kaldıkları adet
kanamasıyla baş etmeleri zor olabilir.
bir olayın erken yaşlarda meydana gel-
Eğer altta yatan tıbbi bir problem bu-
mesidir. Yalancı ergenlik ise bu normal
lunuyorsa (beyin tümörleri gibi) ve tanı
aktivasyon olmadan değişik nedenlerle
konulmakta geç kalınırsa hayatı tehdit
seks hormonlarındaki artış nedeniyle
edebilir.
görülen durumdur. Çocuklarda en sık
Son Yıllarda Erken Ergenlik
Vakalarında Artış Oldu Mu?
gerçek ergenlik görülür.
Erken Ergenlik Hangi
Gerçek ve Yalancı Ergenlik Açılardan Sorun Getirir?
bu durumun çocuklara bir zararı yoktur.
Erken ergenliğe giren çocuklar akran-
Dünyada ve ülkemizde de son yıllarda
erken ergenlik olguları artmaktadır. Al-
dığımız gıdalar içinde bulunan hormon
için kızlarda pelvik ultrasonografi ve
Normalde 10-10.5 yaşından sonra adet
ve katkı maddeleri, iklim değişiklikleri
ergenlikle ilgili hormon tetkikleri yapılır.
görmek normal olarak kabul edilmekte-
ve fiziksel koşullar, kullanılan plastik
Sıklıkla hormonal uyarı testleri yapmak
dir, Türkiye için ortalama 12-12,5 yaştır.
malzemeler, oyuncaklar içindeki hor-
gerekir. Ayrıca tanı kesinleşince hipofiz
Normal zamanında başlayan ergenliğin
mon benzeri etki oluşturan kimyasallar
MRI çektirmek beyinde bir sorun olma-
ve adetlerin durdurulması ve gecikti-
da erken ergenliği başlatabiliyor. Fast
dığınıdan emin olmak için gereklidir.
food tarzı ve yapay endüstri ürünleri ile
Erken ergenlik salınımı artan hormonları
neden olduğuna dair yeterli bilimsel veri
beslenme alışkanlıkları obeziteye ne-
baskılayan ilaçlarla durdurulabilmekte-
yoktur. Bu nedenle tedaviler sadece
den olarak vücut yağ oranını arttırmak
dir. Kızlarda 11, erkeklerde 12 yaşına
patolojik durumlar için geçerlidir. Ayrıca
koşuluyla erken ergenliğe neden olabi-
kadar tedaviye devam edilir. Genellikle
28 günde bir aşı şeklinde yapılan bir
normal fizyolojik bir olayı baskılamanın
liyor.
Erken Ergenliğin Tanı ve
Tedavisi Nasıl Yapılıyor?
ilaç kullanılır. Tedavi sonlandırıldıktan
Tanıda fizik incelemeden sonra kemik
lerji gelişme riski dışında dışında belir-
yaşını değerlendirmek için el bilek grafisi, iç genital organları değerlendirmek
sonra normal ergenlik süreci yeniden
rilmesinin daha fazla boy kazanımına
ileride ne gibi zararlar verebileceğini
kestirmek güçtür.
başlamaktadır. Tedavinin ilaca karşı algin yan etkisi saptanmamıştır.
Burada şunu da vurgulamak gerekir.
Çocukta erken ergenlik belirtilerinin görülmesi halinde bir çocuk endokrinoloji
uzmanına başvurulması önerilir.
17
KONTAKT LENS
18
Uzm. Dr. Leyla ASENA
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Göz Hastalıkları ABD
Kontakt lensler günümüzde, miyopi, hi-
kontakt lenslerin üretimi ise ancak
ren bu lensler, esasen yumuşak lensler-
permetropi ve astigmatizma gibi görme
1970’lere başlamış, buna karşın ge-
den daha dayanıklıdır. Korneanın şeklini
kusurlarını düzeltmek amacıyla, gözlük
lişimleri, sert lenslere oranla çok daha
almadıkları için yüksek astigmatizma ve
kullanımına alternatif olarak, gittikçe
hızlı olmuştur.
keratokonus gibi olgularda özellikle ter-
artan sıklıkta kullanılmaktadır. Bunun
yanında, estetik veya tedavi amaçlı da
kullanılabilmektedirler.
Son yıllarda lens teknolojisinin gelişmesi ile toplumumuzda kontakt lens kullanımı her geçen gün artmaktadır. Yeni
Kontakt lensler ülkemizde 1970’lerde
üretilen kontakt lensler ile görme kalite-
yayılmaya başladığı halde tarihçesi çok
si ve konfor üst düzeye çıkmıştır. Buna
daha eskilere dayanır. Gözlük camının
rağmen, kontakt lens kullanırken dikkat
direkt göze yerleştirilmesi fikri ilk kez
edilmesi gereken çok önemli noktalar
1888’de Alman psikoterapist Adolf Eu-
vardır. Bu noktalara dikkat etmek göz
gen Fick tarafından ortaya atılmış, an-
sağlığımız açısından son derece önemlidir.
cak 1930’lara kadar sadece fikir olarak
kalmıştır.
İlk kontakt lensler 1930’lu yıllarda camdan üretilmiştir. Bu lensler hastanın göz
kalıbı alındıktan sonra kişiye özel üretim
olarak yapılmakta ve gözün neredeyse
tamamını kaplamaktadır. Gözde sadece korneayı kaplayan ve göz yaşı tabakası üzerine yerleştirilen kontakt lensler
cih edilirler. Gençlik yaşlarından itibaren
korneanın ilerleyici bir şekilde sivrileşmesi hastalığı olan Keratokonus hastalığında bu lenslerin sağladığı görme
kalitesini başka hiçbir yöntem sağlayamaz ve bu olguların %93-97’sine gaz
geçirgen sert lensler başarıyla uygulanabilir.
Yumuşak Lensler: Günlük kullanılan
1 gün ömürlü lensler, günlük kullanılan
1 ay ömürlü lensler, günlük kullanılan 1
Kontakt Lens Çeşitleri
Günümüzde temel olarak iki çeşit lens
vardır. Bunlar gaz geçirgen sert lensler
ve yumuşak lenslerdir. Gaz geçirgen
sert lenslerin kullanımının gerektiği birkaç durum dışında çoğunlukla yumuşak lensler kullanılmaktadır.
yıl ömürlü lensler, 1 hafta kullanılan 1
hafta ömürlü lensler, 1 ay kullanılan 1
ay ömürlü lensler, bazı göz hastalıklarının tedavisi için kullanılan tedavi edici
lensler, bifokal/multifokal (uzak ve yakın
görüşü aynı anda düzelten) lensler ve
renkli lensler gibi çok değişik tipleri vardır. Bunların kullanımı oldukça rahattır.
için hastalar 1947’ye kadar beklemek
Gaz Geçirgen Sert Lensler: Göze
Kırma kusurlarının düzeltilmesi için kul-
zorunda kalmıştır. Korneanın bombe-
yüksek oranda oksijen geçişine izin
lanılan lenslerin çoğu renksizdir ve göze
liğini ölçen aletlerin geliştirilmesinden
verdikleri için bu adı alırlar. İlk takıldık-
takıldıklarında dışarıdan farkedilmezler.
sonra ise, hasta gözünden kalıp alma
larında gözde varlıkları hissedildiği için,
Takıldıkları sürece kusuru düzeltir ve
işlemi ortadan kalkmıştır. Yumuşak
kullanımı belirli bir alışma süresi gerekti-
berrak bir görüntü sağlarlar.
19
Kromojen Lensler (Renk körleri
olur. Bu süre yumuşak lens kullanan-
başka, allerjisi olan hasta için başka
için): Kromojen lens, renk görme bo-
larda daha az, sert lens kullananlarda
bir lensi terci edebilir. Uyumlama işlemi
zukluğuna sahip hastalara yardımcı
daha uzundur (1 hafta-1ay). Kontakt
hasta açısından hayati öneme sahiptir
olmak üzere geliştirilmiş bir yumuşak
lens kullanımında temizliğe çok dikkat
ve başarılı lens kullanıcılarında bile en
lens çeşididir. Kromojen lensin amacı;
etmek gerekir. İleride anlatılacak olan
az senede bir kez yinelenmesi gerekir.
genel renk algılanmasını güçlendirmek,
bazı göz sağlığı sorunları kontakt lens
Uyum muayenesi ile kontakt lensin,
renklerin daha net ve parlak olmasını
kullananlarda meydana gelebilir. Bazen
adeta ısmarlama elbise gibi hastaya
sağlamak, renklerin tonlarını ayrıştır-
lensin kullanılamadığı zamanlar olur ve
uyması amaçlanmaktadır.
mak, renkleri isimlendirmek, güvenliği
bu zamanlarda gözlük kullanmak gere-
artırmak (Örneğin; trafik ve fren lamba-
kebilir.
larını algılamaya yardımcı olarak)ve renk
görme testlerindeki görme kabiliyetini
arttırmaktır.
Kontakt Lens Uygulaması
Kontakt lensler hakkında günümüzde
Kontakt lens kornea üzerinde ne kadar
de çok büyük tereddütler vardır. Oysa
Kontakt Lens Kullanımının
Avantajları ve Dezavantajları
paralel konumlandırılırsa hasta kon-
Kontakt Lenslerin Avantajları: Kon-
terminolojisinde “fitting” yani “uyumla-
takt lenslerin bazı kişiler için kozmetik
faydası ve gözlük takmama rahatlığı yanısıra optik avantajları vardır. Yüksek dereceli kırma kusurlarında, kontakt lensler, gözün direkt üzerinden düzeltme
Kontakt Lens Kullanıcılarının
Karşılaşabilecekleri Sorunlar
foru da o kadar artar ve sorunlar en
aza indirgenir. Bu işleme kontakt lens
ma” denir. Kontakt lenslerin, materyali,
tüm çapı, eğrilik yarıçapı, dioptri gücü,
merkezi kalınlığı, su içeriği, iyonik ya da
non-iyonik oluşu gibi farklı parametre-
yeryüzünde halen 80 milyon insan
kontakt lens kullanmaktadır. Gelişmiş
ülkelerde kontakt lens kullanım oranları
çok yüksektir. Bununla birlikte kontakt
lenslerle ilgili sorunları kullanıcıların bilmesi çok önemlidir. Bu sorunların en
başlıcaları aşağıda özetlenmiştir;
Korneal Enfeksiyon (Keratit/Kornea Ülseri): En önemli kontakt lens
yapmaları nedeniyle, çevresel kısımlar-
komplikasyonudur. Günümüzde aylık
daki görme bozukluklarını da azaltırlar.
kullanım lenslerinin üretimi ve lenslerin
Tek gözünde ameliyat veya yaralanma
oksijen geçirgenliklerinin arttırılması sa-
gibi bir nedenle lensini yitirmiş olanlara
yesinde çok nadir karşılaşılan bir sorun
verilen gözlük camları, aşırı büyütme
haline gelmiştir.
yaptığından, hastalar tarafından zorluk-
Nedenleri; 1) Hatalı lens bakımı ve lens
la kullanabilmektedir. Kontakt lenslerde
kulanımı 2) Oksijen geçirgenliği yeterli
büyütme faktörü gözlük camlarına göre
olmayan lensleri gece aşırı kullanma (en
oldukça azdır ve bu sayede daha ko-
sık karşılaşılan neden budur) 3) Özellik-
lay tolere edilebilirler. Böylece hasta her
le aylık değişim lenslerini süresinden
iki gözünü birlikte kullanabilir hale gelir.
uzun kullanma 4) Gözde konjonktivit,
Gözlüklerle çok az düzelme kaydedile-
arpacık gibi mikrobik hastalıklar geçiri-
bilen veya görmesi hiç düzeltilemeyen
lirken lens kullanma 5) Vücut direncinin
keratokonuslu veya başka bir nedene
aşırı kırıldığı hastalıklar sırasında lens
bağlı düzensiz korneası olan hastalar
kullanımı (Kanser, Diabet vs)
kontakt lenslerle sıklıkla iyi bir görme
elde ederler. Kontakt lenslerin sporcu-
Belirtileri; 1) Ağrı, batma, sulanma
lar ve özel iş gereksinimleri olan kişiler
2) Göz akında belirgin kızarıklık 3) Işık
için de avantajları vardır.
leri vardır. Uyumlama işlemi sırasında
Kontakt Lenslerin Dezavantajları:
göz uzmanı, gözün biyomikroskobik
Gözlüklere göre biraz daha masraflı-
muayenesinin yanı sıra, korneanın
dırlar. Ancak teknolojinin gelişimi sa-
eğrilik yarıçapını ve farklı özelliklerini
paklanma ve akıntı
yesinde daha hesaplı kontakt lensler
değerlendirerek, o göze en iyi uyacak
Öneri; 1) Kontakt lens kullanımının he-
piyasaya sürülmektedir. Yeni kullanma-
olan kontakt lensin özelliklerini belirler.
men kesilmesi 2) Bir Göz Doktoruna
ya başlayanların belli bir alışma süresi
Örneğin gözyaşı az olan bir hasta için
acilen başvurulması
20
hassasiyeti (özellikle pencereden gelen
ışık, ya da ani aydınlık ortama çıkmada
göz ağrısı) 4) Kapaklarda şişme 5) Ça-
tipi sorunlar ortaya çıkabilir.
Kontakt lensin bebeğe olan
En sık rastlanılan kontakt lens kompliradyatör ya da kuru iklimler 4) Gözyaşı- olumsuz bir etkisi yoktur.
kasyonudur.
laşma yoluyla uzaklaştığı durumlar 3)
Alerji:
Gözyaşını gözden uzaklaştıran klima,
Nedenleri; 1) Lensin kendisinin ya da
kullanılan
temizleme
solüsyonlarının
oluşturduğu, çoğu zaman da hastanın
kendisinde bulunan allerjinin bu yolla
tetiklenmesi 2) Lens üzerinde biriken
depozit ve kirler 3) Aylık değişim lenslerini süresinden fazla kullanma
Belirtileri; 1) Kaşıntı 2) Batma, yanma, sulanma 3) Gözde ipliksi salgılar 4)
Üst kapaklarda kabalaşma ve şişme 5)
Kontakt lensin kırpma ile yukarı kayması
Öneri; 1) Kontakt lens kullanımının kesilmesi 2)Bir Göz hastalıkları uzmanına
başvurulması 3) Antiallerjik bir damla
ve pomad tedavisine başlama 4) Kullanılan temizleme solüsyonunun değiştirilmesi 5) Gerekiyorsa kullanılan kontakt
lens tipinin ve kullanma programının
değiştirilmesi 6) Suni gözyaşı damlalarının kullanılması 7) Yoğun güneş ışığı
ve sigara dumanı bulunan ortamlardan
kaçınılması.
Gözlerde Kuruma Hissi:
Sık rastlanılan bir başka durumdur.
Unutmamak gerekir ki yumuşak kon-
nı daha fazla kullanan yüksek su içerikli
kontakt lensler 5) Gözde göz yaşı dengesizliği yaratan çeşitli göz hastalıkları
(Kirpik dibi hastalıkları gibi)
Belirtileri; 1) Özellikle akşama doğru
kontakt lensi bir yabancı cisim gibi hissetme 2) Kızarma 3) Gözlerde kuruluk
hissi 4) Göz yorgunluğu, kapaklarda
ağırlaşma 5) Uyku hissi
Öneri; 1) İçeriğinde lense zarar veren
koruyucu maddeleri içermeyen suni
Göz uzmanı tarafından belirlenecek
dozda kullanma 2) Kontakt lensi daha
düşük su içerikli bir lensle değiştirmek.
Su çekici çeşitli maddeler,
oranının düşük olduğu ortamlardan ka- alkol, eter, formol, kolonya,
çınmak.
saç spreyi, çamaşır suyu ve
buharı vs. lensin ana maddeKontakt Lensler Hakkında sine zarar vererek deforme
edebilirler. Bu maddelerden
Sıkça Sorulan Sorular
uzak durmakta fayda vardır.
Kontakt lensle
denize girilir mi?
ince bir havuz bulunur ve kontakt lens
lensin gözün dış yüzeyi olan korneaya
teması artar ve batma hissi uyanır.
Kontakt lense ne tür
maddeler zarar verebilir?
3) Yoğun klimalı, sigara dumanlı nem
Evet girilebilir, ancak havuz
rumaması gerekir. Yani sürekli olarak su ve deniz sularındaki belirgin
ile beslenebileceği bir ortamda bulun- kirlilikler ve bazı etkili olabimalıdır. Bu gereksinimi lens gözdeyken lecek virüslerin varlığı düşügözyaşı, göz dışında iken saklandığı nüldüğünde, su kaçırmayan
solüsyon sağlar. Gözümüzün önünde yüzücü gözlükleriyle girmek
gözyaşı film tabakası denilen adeta akıllıca olacaktır.
tedir. Eğer bu havuzun derinliği azalırsa
Sadece prezervan (koruyucu madde) içermeyen göz
damlaları damlatılabilir. Diğer
damlalar ancak lens gözden
çıkarıldıktan sonra damlatılabilir.
göz yaşı damlalarını lens gözde iken
takt lens su içeren bir maddedir ve ku-
bu havuzun içinde bir bakıma yüzmek-
Kontakt lens kullanırken
göze göz damlası damlatılabilir mi?
Kontakt lensle spor yapılabilir mi?
Evet, iyi uyumlanmış bir yumuşak lens, en hareketli
sporlarda bile gözden çıkmaz. Hatta korneayı korumak açısından yararlıdır.
Kontakt lens gözün arkasına kaçar mı?
Kontakt lens hamilelikte Hayır, alt göz kapağını aşasorun yaratır mı?
ğı çektiğinizde ortaya çıkan
Eğer lense ilk kez başlıyorNedenleri; 1) Gözyaşı azlığı (özellikle sanız adaptasyon dönemi
kadınlarda, yaşa bağlı ya da romatiz- problemli olabilir, ancak daha
mal hastalıkların eşlik ettiği durumlar) 2) önceden lens kullanıyorsaBilgisayar kullanımı gibi dikkati arttıran nız korneanın eğrilik yarı çadolayısıyla kırpma sayısının azalmasıy- pında olabilecek değişime
la göz yüzeyinden gözyaşının buhar- bağlı olarak nadiren batma
cep, gerçekte üst göz kapağında da vardır. Yani bir çıkmazdır. Sadece bazen lens
katlanarak bu ceplere sıkışabilir bu durumda kolay bir
müdahele ile gözden çıkarılabilir.
21
bileceğimiz çok değerli bir zorlaştıran ikinci bir engel
Kontakt lensin
takılamayacağı bir yaş göz tabakasının üzerine ta- olarak, lens kullanldığında,
kılmaktadır. Biliyoruz ki kor- kornea daha da oksijensiz
grubu var mıdır?
Hayır, katarakt ameliyatı sonrasında birkaç günlük bebeklere bile takılabilir. Kırma
kusuru düzeltme amacıyla
takıldığında orta okul ve üstü
çocukluk çağı başlamak için
iyi bir dönem olabilir. 40 yaş
üstünde göz yaşı azalması bir
sorun olarak ortaya çıkabilir.
Kontakt lenslerle
uyunur mu?
Kontakt lens, kornea adını
verdiğimiz, adeta dünyaya
baktığımız pencere saya22
nea oksijene gereksinim
duymakta ve bununla beslenmektedir. Kornea gündüz
saatlerinde direk havadan,
gece uyku sırasında ise gözkapakları kapalı olduğundan,
kapakların arka yüzündeki
kılcal damarlardan oksijen
almaktadır. Ancak havanın
oksijen miktarına göre kapak arkası kılcal damarların
temin ettiği oksijen yaklaşık beşte bir oranında azdır.
İşte bu nedenle gece, zaten
bir beslenme bozukluğu söz
konusudur. Gece boyunca
korneaya oksijen geçişini
kalır. Bu durumun yaratacağı
en önemli problem, korneanın enfeksiyonlara (mikrop
kapmaya) duyarlı hale gelmesidir. Son yıllarda üretilen
yeni jenerasyon silikon hidrojel lensler, yüksek oksijen
geçirgenliğine sahiptir ve
gece boyunca kullanıma uygun oldukları söylenmektedir. Bu tip lensler kullanılırken
doktor önerisi dahilinde gece
boyunca gözde tutulabilir.
Ancak, buna rağmen, birçok
göz hekimi, mecbur kalınmadıkça lenslerin gece çıkarılmasını önermektedir.
DİKKAT EDİLMESİ
GEREKEN NOKTALAR
• Bir göz hekimi tarafından • Aylık kontakt lenslerinizin
detaylıca muayene olmadan en fazla 1 ay kullanılabilekontakt lens kullanmayınız.
ceğini unutmayınız. Lütfen
• Lens takmadan ve çıkar- lensinizi 1 aydan uzun kulmadan önce ellerinizi en az 1 lanarak göz sağlığınızı riske
dakika süre ile sabunlayınız. atmayınız.
• Lensleriniz göz yüzeyindeyken kuruluk hissedince,
üzerine özellikle koruyucu
içermeyen, tek kullanımlık
• Lens kabının içine lens ve
suni göz yaşı damlası damkullandığınız lens solüsyolatabilirsiniz.
nu dışında başka bir madde
• Lens solüsyonunu gözünükoymayınız.
zü nemlendirmek için kullan• Çeşme suyu ile lenslerinizi
mayınız. Lens solüsyonunun
ve lens kaplarınızı asla yıkaiçindeki bakteri karşıtı korumayınız. Lens kaplarının içini
yucu maddeler göz yüzeyini
sadece lens solüsyonu ile yıtahriş edebilir.
kayınız.
• Gözünüzde kızarıklık, bat• Lens solüsyonu bittiğinde
ma, ağrı, görme bulanıklığı,
yeni lens solüsyonu ile birlikışığa karşı hassasiyet, çate yeni lens kabına geçiniz.
paklanma ve aşırı sulanma
• Lensleriniz ile uyumayınız. olur ise lenslerinizi takmaLensleriniz ile denize, havu- yınız, takılı ise de hemen çıza ve duşa girmeyiniz.
kartıp vakit geçirmeden bir
• Kirpikli kenarın iç kısmına göz hekimine müracaat edimakyaj yapmaktan kaçınınız. niz. Lens, lens solüsyonu ve
Gece yatmadan önce mak- kabını da beraberinizde geyajınızı mutlaka temizleyiniz. tiriniz.
• Lensleriniz gözünüzde olduğu sırada lens kaplarının
içini kuru ve temiz tutunuz.
• Unutmayınız ki, göz enfeksiyonunda erken tanı ve tedavi son derece önemlidir.
• Nezle, grip, üst solunum
yolu enfeksiyonu olduğunda, dudak kenarında uçuk
çıktığı durumlarda enfeksiyon geçinceye kadar lensinizi takmayınız.
• Toz, rüzgar, klimalı ortam,
sigara dumanı, güneş ışığı
göz yüzeyini kurutarak lensin kurumasına ve rahatsızlığına yol açabilir. Rüzgarlı
ve güneşli havalarda güneş
gözlüğü koruyucudur.
• Bir göz hekiminin detaylı
muayenesi sonrasında, alacağınız uygun kontakt lensi
temizlik kurallarına uyarak,
zamanında değiştirerek ve
günlük 8-10 saatten fazla
kullanmayarak, gözünüzde
hasara yol açmadan uzun
yıllar kullanabilirsiniz.
• Lens kullanırken, herhangi
bir şikayetiniz olmasa da, 6
ayda bir göz doktoruna düzenli kontrollerinizi yaptırınız.
23
HİPOTİROİDİ
24
Yrd. Doç. Dr. Cüneyd ANIL
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Endokrinoloji ve Metabolizma BD
Tiroid bezi, boynun ön tarafında, orta-
dan kaynaklanırsa ‘Primer hipotiroidi’,
da, gırtlağın hemen önünde yer alan bir
beynimizin içindeki hipofiz bezi ya da
iç salgı bezidir (endokrin gland). Tiroid
daha yukarı merkezlerden kaynaklanır-
bezi tiroid hormonu salgılamaktadır.
sa ‘Sekonder / Tersiyer hipotiroidi’ ola-
Tiroid hormonu vücudumuzda; büyü-
rak isimlendirilir.
me, gelişme, enerji oluşumu ve enerji
kullanımı, vücut ısısının sağlanması ve
devamlılığı, her türlü metabolizma faaliyeti, diğer hormonlarımızın üst düzeyde
etkileri ve enzimlerin normal işlevlerinde
çok önemli roller üstlenmektedir.
Hipotiroidi, özellikle primer hipotiroidi
toplumda sık görülür. Kadınlarda ve
yaşlılarda sıklığı daha yüksektir. Primer
hipotiroidinin en sık nedeni Hashimoto
tiroiditidir. Bunun dışında; tiroid ameliyatı sonrası ortaya çıkan hipotiroidi, hi-
Tiroid hormonlarının fazla üretilip salgı-
pertiroidi için yapılan radyoaktif iyot te-
lanması hipertiroidi, olması gerekenden
davisi sonrası gelişen hipotiroidi, tiroid
az üretilmesi ve salgılanması hipotiroidi
bezinin başka iltihabi durumlarında ya
olarak bilinir. Tiroid hormonu yetersizli-
da sonrasında ortaya çıkan hipotiroidi,
ği, tiroid bezinin kendisi ile ilgili sorunlar-
diğer primer hipotiroidi nedenleridir.
Tiroid hormon salgısının
yetersiz olması halinde; hareketlerde ağırlık, halsizlik,
yorgunluk, kas ağrıları, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, depresyon şikayetleri,
üşüme, terleme azlığı, vücutta su tutulması ve kilo artışı,
ciltte kuruluk ve solukluk,
saç dökülmesi, ses kısıklığı
ya da kabalaşması, barsak
hareketlerinde azalma- kabızlık, çarpıntı, adet düzensizliği, gebe kalma zorluğu
gibi şikâyetler ortaya çıkar.
25
Fizik muayenede kilo fazlalığı, kan ba-
Toplumun yaklaşık % 2’sinde bulunur.
sıncı düşüklüğü ya da yüksekliği, guatr,
Tüm yaşlarda ortaya çıkarsa da 30-50
cilt kuruluğu ve solukluğu, kalp ritminin
yaş arasında sıktır. Ergenlik çağındaki
yavaşlaması, ödem görülebilir. Hipoti-
kızlarda sıklığı % 0.8-1.6’dır. Genetik
roidi kansızlık, vitamin B12 ve demir ek-
geçiş riski çok yüksektir. Bu hastalıkta,
sikliği, karaciğer yağlanması, kolesterol
bağışıklık sistemi tiroid dokusuna karşı
ve kan yağı yüksekliğini tetikleyebilir.
antikor oluşturur ve bu şekilde tahribatı
Tedavisiz kalmış hipotiroidinin ilerlemiş
başlatır. Otoimmün hastalık denen bu
hallerinde akciğer ve kalp çevresinde
sıvı birikimi, kalp yetmezliği, bilinç bulanıklığı ve koma gelişebilir.
Hipotiroidi tanısı laboratuar verileri ile
konur. Kanda TSH yüksekliği, T4 veT3
düşüklüğü aşikar hipotiroidi tanısı için
durum, vücudumuzda başka doku ve
organlarda da ortaya çıkabilir (Addison
hastalığı, Tip 1 Diabetes Mellitus, Hipoparatiroidi, Vitiligo, Romatoid Artrit
gibi…). Hashimoto hastalığı olanlarda,
bu tip hastalıklar daha sık görülmektedir.
esastır. Aşikâr olmayan (subklinik) hipo-
Hastalığın erken safhasında tiroid hor-
tiroidide, TSH yüksek, T4 ve T3 düzey-
monları normaldir ve tiroid bezinde bü-
leri normaldir. Klinik belirti ve bulgular,
yüme (guatr) olur. Hipotiroidi, hastalığın
hipotiroidinin ciddiyetine ve süresine
ileri safhalarında ortaya çıkar. Tiroid
bağlıdır. Subklinik hipotiroidide hiçbir
bezi zaman içinde küçülür. Hormonla-
belirti ve bulgu olmayabilir.
rın normal olduğu safhada Hashimoto
Hashimoto tiroiditi, tiroid bezinin müzmin, ilerleyici, tahrip edici bir iltihabi
hastalığında herhangi bir şikâyet ya da
Gebelikte hipotiroidi ayrı bir
öneme sahiptir. Gebelikte
değişik nedenlerle iyot ve tiroid hormonu ihtiyacı artar.
Gebelikte tedavi edilmemiş,
ya da eksik tedavi edilmiş
hipotiroidi, anne ve yenidoğanla ilgili ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Annede gebelik zehirlenmesi,
hipertansiyon, erken doğum;
bebekte fiziksel ve nöropsikiyatrik gelişim sorunları,
zeka geriliği, düşük doğum
ağırlığı, sağırlık gibi sorunlara yol açabilir. Bu açıdan, gebelik planlayan hipotiroidili
bir kadın, gebelik planından
doğuma kadar yakın izleme
alınmalıdır.
bulgu beklenmemektedir.
hastalığıdır. 1912 yılında Japon bili-
Hashimoto tiroiditi tanısını koymak için
Hashimoto hastalığı tanısı olan birey-
madamı Akira Hashimoto tarafından
kanda tiroid otoantikoru düzeyine bak-
lerin aile bireylerinde de bu hastalığın
tanımlanmıştır. Hipotiroidinin toplum-
mak gerekir. Tiroid ultrasonografisinde
görülme riski yüksek olduğu için, aile
daki en sık nedenidir ve kadınlarda çok
guatr ve bezin genel homojen yapısını
bireylerinde kanda TSH ve tiroid otoan-
daha sık görülür (hemen hemen % 95).
kaybedip heterojenleştiği izlenebilir.
tikorlarına bakılması önerilir.
26
Tiroid hormonlarının normal olduğu vakalarda tedavi gerekli değildir. Tiroid
hormonlarının bozuk olduğu
durumda levotiroksin tedavisi başlanır. Bu hastalıkta
tiroid hormon yetersizliği
kalıcı ve ilerleyicidir. Tiroid
bezini normal çalışma düzenine döndürecek bir tedavi
halen yoktur. Yapılan tedavi, tamamen eksiği yerine
koyma tedavisidir ve sürekli olmalıdır. Dolayısıyla ilacı
düzenli ve sürekli kullanmak
önemlidir. Bu ilaçlar sabahları aç karına, kahvaltıdan
en az 30 dk. önce alınmalıdır. Beraberinde başka ilaç
alınmamalıdır. Özellikle demir preparatları, kalsiyum
içeren preparatlar, bu ilacın
yararını oldukça azaltırlar.
Bu tip ilaçlar mümkün olduğunca günün ayrı bir zaman
diliminde alınmalıdır. İlacın
standart bir dozu yoktur. Tedavi dozu, hekim değerlendirmesi ile; hormon düzeyi,
hastanın şikayetleri, bulguları, yaşı ve eşlik eden hastalıklarına göre belirlenir.
Tedavi başlandıktan sonra
hedef hormon düzeylerine
ulaşana kadar 6-12 haftada
bir hormon düzeylerine bakarak ilaç dozunun hekim
tarafından ayarlanması gerekir. Zaman içinde izlem
sıklığı azaltılır. İzlemde sadece TSH düzeyini görmek
yeterlidir. Tiroid antikorları,
yalnızca tanı aracıdır; izlemde bir değeri yoktur. Tiroid ultrasonografisi tanıdan
sonra seyrek olarak nodül
gelişimi açısından tekrarlanabilir. Hashimoto tiroiditinde nodül ve tiroid kanseri gelişimi açısından risk durumu
ile ilgili kanıtlı bilgi yoktur.
27
BOŞANMANIN
ARDINDAN
28
Uzm. Dr. Nurhak ÇAĞATAY BİRER
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD
Boşanma Süreci ve
Sebepleri
Bu genel bakıştan sonra çocukluktaki
da önemli bir süreçtir. Boşanma kuş-
bağlanma şekillerinin yetişkinlikte evlilik
kusuz ebeveynler için olduğu gibi, ço-
yaşantısını etkilediğini belirtmek gere-
cuklar için de oldukça zor ve stresli bir
Boşanma eşler hayatta iken evliliğin
kir. Çocuklukta ebeveyni ile güvenli bir
süreçtir. Çocuk açısından düşünülecek
mahkeme kararıyla sonlandırılmasıdır.
bağlanma ilişkisi kurmuş olan bireyler
olursa, o güne kadar en fazla bağlı ol-
Bu tanımı yapmanın aksine, boşanma
evliliği güvenli bir alan olarak görürken,
duğu iki kişiye yani anne ve babasına,
sürecinde ortaya çıkan duygularla baş
diğerlerinin evliliği daha kırılgan bir ze-
bundan sonra eşit olarak ulaşamaya-
etmek çoğunlukla hiç de kolay değildir.
min olarak değerlendirirler.
cak ve bir anlamda dünyası bütünlü-
Son zamanlarda dünyada ve ülkemiz-
Öncelikle çok boyutlu olan boşanma
de artmış boşanma sıklığı göz önünde
sürecinin hangi sorunları beraberinde
bulundurulduğunda, bu süreci anlama-
getirdiğine bakalım. Çiftler genellikle
ya çalışmak ruh sağlığı çalışanları için
çatışmalı dönemler sonrasında çözüm
bir zorunluluk durumuna gelmiştir.
üretemeyeceklerine inanarak bu kararı
Boşanma sonrasında, desteğe çok
Başlık her ne kadar “boşanmanın ar-
almışlardır, yani duygusal karmaşaları
ihtiyacı olduğu bir süreçte aynı evi
yoğundur. Çocuğu olan çiftler için ve-
paylaştığı ebeveyninden ihtiyacı olan
layet konusu uzun süre askıda kalabilir.
desteği göremeyen çocuklar için, ar-
Boşanma sonrası yeni düzen kurarken
kadaşları ya da büyükanne büyükbaba
ayrı bir birey olarak bağımsız bir ya-
gibi akrabaları önemli destek kaynakları
şamın zorluklarıyla ilgili yoğun kaygılar
olabilirler. Ancak çocuklara destek ve-
yaşanabilir. Para ve mal bölüşümü de
rebilecek arkadaşlar ya da akrabaların,
bu sırada birbirinin ihtiyaçlarına duyar-
anne ve babanın yerini tutamayacakları
sızlaşmış olan çiftler için bir çatışma or-
da nettir. Dolayısıyla çocukların boşan-
tamı oluşturabilir. Boşanma sürecindeki
ma sonrasındaki süreçte, en fazla anne
bu sorunlar yeni zedelenmeleri hatta
ve babalarından destek beklediği bilin-
depresyonu getirebilir. Hal böyle olun-
mektedir. Çocukların boşanmaya uyum
ca boşanma sürecini sağlıklı hale getir-
sağlamasında en önemli etmenlerden
mek ve en az zararla atlatmak için bir
birisi, annenin ve babanın boşanma
çift terapistinden yardım almakta fayda
stresiyle başa çıkabilmesi ve çocuğu-
var.
nun bakımını aksatmamasıdır.
sürmekteler. Evlilikteki önemli boşanma
Boşanma ve Çocuk
Boşanma ve Yas
sebeplerinden biri de sadakatsizlik ve
Boşanma sadece eşler arasında yaşa-
Boşanmayı tıpkı önemli bir yakının kay-
cinsel ihanettir.
nan bir süreç değildir, çocuk açısından
bı gibi düşünülebilir. Peki, burada kişi
dından” diye atılmış olsa da, boşanma
öncesi dönemi ve boşanma nedenlerini anlayamadan boşanma sonrası
yaşanacakları kestirmek de mümkün
olmayacaktır. Boşanma nedenleriyle
ilgili yapılan çalışmalar sosyo-ekonomik seviyenin önemine işaret ediyor.
Sosyo-ekonomik seviyesi yüksek bireyler boşanma gerekçelerini iletişim
eksikliği, ilgi alanlarında uyuşmazlık gibi
nedenlerle açıklarken; sosyo-ekonomik
seviyesi düşük bireyler fiziksel istismar,
ekonomik sorunlar ve eşin alkol ya da
kumar bağımlılığı gibi daha temel ihtiyaçlara bağlı boşanma sebepleri ileri
ğünü yitirecektir. Bunun yanında birçok
çocuk boşanmaya kendisinin sebep
olduğunu düşünüp suçluluk duygusu
yaşar.
29
neyi kaybetmektedir? Evlilik öncesi ve
yasın kaotik ve dairesel bir süreç oldu-
önem taşımaktadır.
evlilik sürecinde maddi ve manevi yatı-
ğu görüşü öne sürülmüştür.
bu ailesel kriz durumundan en az za-
rımlar yapılır. Evlilik, emek verilerek inşa
edilen yeni bir yaşam biçimidir. Dola-
Ölüm deneyimini takip yas incelenir-
Böylelikle çocuk
rarla çıkmış olur.
ken, komplike olmayan yas ve komp-
• Anne ve baba boşanma sürecini ço-
like olan yas tanımlanmıştır. Komplike
cuğa anlatırken çok açık bir dil kullan-
olmayan yas anlamlı bir ilişkinin yitimi
malıdır. Ebeveynler çocuğa bu durumu
sonrasında yaşanan sağlıklı yas sü-
anlatırken şöyle bir yol sergileyebilirler:
reci olarak tanımlanır. Komplike yas,
‘Biz senin üzüleceğini, bir süre mutsuz
kişinin kendisini çökkün hissetmesi ya
olacağını biliyoruz. Bir süre bu duruma
da uyumsuz davranışlara başvuracak
Psikiyatr E. Kübler-Ross, yasın beş
katlanman gerekiyor ama senin bu du-
düzeyde keder duygusunun yoğunlaş-
aşamalı bir süreç olduğunu belirtmiştir:
rumla ilgili hiçbir suçun yok. Bu tama-
masıdır. Bu durumda kişi yas sürecinin
men bizden kaynaklanıyor.’
1. İnkâr: “Bu benim başıma gelemez.”
tamamlanmasına yönelik bir ilerleme
yısıyla evlilik kişinin memnuniyet durumundan bağımsız olarak, yaşamının
önemli bir parçasını oluşturur. Sonuçta
boşanma öncesi ve sonrası yaşam da
aynı değildir, yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönem yasla başlayacaktır...
düşüncesi hâkimdir.
2. Öfke: “Niçin bu oldu?” sorusu sorulur ve bir suçlu arayışı vardır.
3. Pazarlık: Bu dönemde zaman zaman Tanrı’yla ya da yüksek değerlerin
kişileştirilmiş biçimleriyle sürdürülen bir
olmaksızın yasın bir evresinde inatçı bir
biçimde takılı kalır.
maması gereken şeylerden birisi ileride
labileceği gibi, yasın bazı süreçlerinde
bu karalama ve kötülemelerle oluşan
uzun süre saplanılıp kalınabilir.
duygusal yükün bedelini çocukların
ödeyeceğidir. Kişiler çocuklarına kendi
• Boşanma süreci tıpkı bir yakınımızın
4. Depresyon: “Hiçbir şey yapama-
olacaktır.
• Yas sosyal, mesleki ve ebeveyn so-
5. Kabullenme: Kişi durumu kabul-
rumluluğu almayla ilgili süreçleri etkili-
lenmiş ve onunla baş etmeyi öğrenme-
yorsa psikiyatrik yardım alınması gerekir.
• Annelik ve babalıktan boşanma ol-
Literatürde ilk başlarda, normal yas
maz. Çocuğa ‘bizler senin anne ve
sürecinin evreler ile doğrusal biçimde
babanız’ mesajı verilmelidir. Çocuğa bu
ilerlediği kabul edilirdi. Günümüzde ise
süreçte güven duygusunun verilmesi
30
çocuğu kendi tarafına çekmeye çalışmaktır. Bunu yapan ebeveynlerin unut-
kaybında olduğu gibi bir yasa sebep
ye başlanmıştır.
yaptığı en büyük yanlışlardan birisi
boşanma daha sağlıklı yollarla atlatı-
sorunlarımı çözmeye hazırım.”
yacak kadar üzgünüm.”
sonra ebeveynlerin
Tekrar boşanmaya dönülecek olursa,
pazarlık hâkimdir. “Bu gerçek olamaz!
Eğer olmazsa ve olmaması için şu şu
• Boşanmadan
taşıdıkları olumsuz duyguların ağır yükünü vermemelidir.
• Çocuğun uyum süreci bozulduysa
anne ve baba işbirliği içinde bir çocuk
ruh sağlığı uzmanına başvurmalıdır.
• Anne-baba bir araya geldiğinde “ço-
cuğun annesi ve babası” olarak bir araya gelinmeli ve olumlu anılar oluşturulmaya çalışılmalıdır.
Boşanma sürecini çocuğunuza
açık ve dürüst bir şekilde anlatın.
Çocuğunuza “bizler senin anne ve
babanız” güven duygusunu hissettirin.
Çocuğunuzun boşanma fikrine uyum
sürecini yakından takip edin.
Boşanma sonrası anne ve baba olarak çocukla
vakit geçirmek uyum sürecini olumlu etkileyeceğini
unutmayın.
31
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
Ankara Özel Ayşeabla Okulları
1946’ DAN BU YANA,
YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM
YILINA “MERHABA”
• Liselerarası
Genç Kızlar Türkiye Voleybol
Şampiyonası’nda Türkiye İkinciliği
• Ankara ili genelinde yapılan Okullar Arası Tenis
Müsabakaları’nda Ankara Şampiyonluğu
• Ankara MEB Okul Yarışları Yüzme Şampiyonası’nda
Ankara Şampiyonluğu
“2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı”nın ilk ders
• Türkiye Bölgeler Arası Tenis Müsabakaları’nda
zili, 15 Eylül 2014 Pazartesi günü çalacak. Grup Birinciliği
“Okul Öncesi” ,“1. Sınıf” ve “5. Sınıf” öğrencileri için “Uyum
Haftası” 08 Eylül 2014 Pazartesi günü başlayacak. Öğretmenleri ve arkadaşlarıyla tanışıp kaynaşmalarının amaçlandığı Uyum Haftası’nda öğrenciler, okullu olmanın ilk haftasının
coşkusunu ve mutluluğunu minik yüreklerinde yaşayacaklar.
Bu vesileyle, Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları
aileye yeni katılan miniklerin kocaman yürekleri için çalacak
zilin heyecanını ve öğrencilerin “ilk”lerine tanıklık edecek olmanın gururunu yaşıyor.
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
ÖZEL AYŞEABLA OKULLARI
HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ 2013-2014
EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DA
PEK ÇOK BAŞARIYLA KAPATTI.
Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği tarafından verilen
“YILIN EĞİTİM KURUMU ÖDÜLÜ”nün ardından,
• Artistik Buz Pateni Türkiye Teşvik Şampiyonası’nda
Türkiye İkinciliği
• Ankara Çocuk ve Yıldızlar Ligi Satranç Şampiyonası’ nda Ankara Dördüncülüğü
• Ankara Okullar Arası Step Yarışmaları”nda küçük
takım Ankara Birinciliği, yıldız takım Ankara Birinciliği, genç takım Ankara İkinciliği
• Türkiye Oryantiring Şampiyonası’nda; Türkiye İkinciliği ve Türkiye Üçüncülüğü
• Çocuk ve Genç Kalem Öykü Yarışması’nda birincilik, ikincilik ve üçüncülük dereceleri ile ulusal başarılara imza attı.
Kalite Çalışmaları
Kurumumuz, “Ulusal Kalite Hareketi” yolculuğunda mükemmelliğin temel kavramlarını özümseme ve yaşama
geçirme konusunda kararlı olduğunu, sürekli iyileşmeyi
gelişimin temel parçası olarak benimsediğini göstererek
“Mükemmellikte Kararlılık Belgesi” almaya hak kazanmıştır.
Kalite Güvence Sistemi içerisinde yer alan ve yılda iki kez
yapılan veli, öğrenci, çalışan memnuniyet anketi sonuçları
bu yıl %95 oranında gerçekleşmiştir.
Akademik-Sosyal Başarı
Öğrencilerimizin akademik başarılarını, sürdürülebilir başarı
stratejileri doğrultusunda takip eden Kurumumuz, bu sis-
32
tem dahilinde kazandığı başarılarla bizleri gururlandırmıştır.
yabancı dili öğretirken kullanılmasına imkan sağlayan, yir-
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavında (TEOG) bu
miye yakın eğitimsel yaklaşımı barındıran CLIL (İçerik Ta-
yıl 50 öğrencimiz farklı derslerden 100 tam puan almışlardır.
banlı Dil Eğitimi) uygulanmaktadır.
Geçtiğimiz yıl okulumuzdan mezun olan tüm öğrencilerimiz
Bu fonksiyonel dil eğitimi, öğrencilerimizin; yabancı dilde
arzu ettikleri üniversitelere yerleşmişlerdir.
bilgi toplama, sentez yapma ve değerlendirme olanağı bulmalarına yardımcı olmaktadır.
Öğrencilerimize, gelişen dünyayı ve teknolojiyi yakından takip edebilmelerine imkan sağlayan ortamlar sunularak; 1-7.
sınıf öğrencilerimiz için İngilizce kitap okumayı özendiren
İngilizce e-kitap uygulaması yapılmaktadır.
Proje Çalışmaları
Kurumumuz, bilginin hızla üretildiği ve tüketildiği çağımızda ezberlemeye değil; bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve
üretmeye dayalı çağdaş bir anlayışla öğrenci yetiştirmekteÖğrencilerimizin akademik başarılarının yanı sıra sanatsal
dir. Çoklu zeka ve yapılandırıcı yaklaşımla sürdürdüğümüz
ve sosyal yönden de başarılı olmalarını önemseyen okulu-
proje tabanlı öğretimle, bireysel farklılıklardan kaynaklanan
muz; yaratıcı, kendine güvenen, estetik beğeni düzeyi ge-
çeşitliliği daha değerli görmekteyiz. Okulumuzda; Araştır-
lişmiş, yaşama olumlu bakan, dünyaya ve yakın çevresine
macı Çocuk Merkezi ile iş birliği içerisinde yürütülen pro-
karşı duyarlı, bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı bireyler ye-
jede, öğrencilere araştırma yapma ve soru sorma becerileri
tiştirmek için çalışan, konusunda uzman ve deneyim sahibi
kazandırılarak öğrenmeye destek olacak ve öğrenmeyi ka-
bir kadroya sahiptir.
lıcı kılacak çalışmalar yapılmaktadır.
Bu yıl en son araştırmaları, uygulamaları yansıtan yenilikçi
bir yaklaşımla; akademik, sanatsal, kültürel ve sportif faa-
Öğrencilerde kitap okuma alışkanlığının kazandırılması ve
liyetlerde birçok ulusal ve uluslararası başarıya imza attık.
geliştirilmesine önem veren okulumuz, “Kitap Oku Geleceği Doku” projesi ile kitap okuma sürecini farklı etkinlik-
Yabancı Dil
lerle zenginleştirmektedir.
Yabancı dilde; iletişim kurabilen ve bilgisini yaşama aktarabilen bireyler yetiştirmeyi ilke edinen okulumuzda 4-8. sınıf
öğrencilerimizin tamamı; İngilizce yeterliliğinin ölçülmesinde
kullanılan, dünyada en çok bilinen Cambridge Üniversitesi ESOL sınavlarına girmekte ve uluslararası geçerliliği olan
“ESOL Sertifikası” ile belgelendirilmektedir. 2013-2014 eğitim öğretim yılında uygulanan ESOL Sınavlarında 32 öğrencimiz üstün başarı belgesi almaya hak kazanmıştır.
Anasınıfı, 1-3. sınıflarımızda; Matematik, Tarih, Coğrafya,
Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler gibi farklı disiplinler içeriğinin
Küçük yaşlardan itibaren “Bilim”e dokunan, yaparak-yaşayarak öğrenen bireyler yetiştiren okulumuzda, öğrencilerin merak, sorgulama ve sistemli çalışma sonucunda ürettikleri ürünler her yıl “Geleneksel Bilim Şenliği”nde sergilenmektedir.
Çevre bilinci yüksek, çevre yönetimi konusunda akılc yaklaşım sahibi bireyler yetiştirmeyi amaçlayan okulumuz, Beyaz
ve Yeşil Bayrak sahibidir.
Biz Mutlu Bir Aileyiz!
Kurumumuz; öğrencisi, öğretmeni, velileri, mensup ve mezunları ile her geçen gün daha da büyüyen, birbirine güçlü
bağlarla kenetli büyük bir ailedir.
Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları olarak ilke
edindiğimiz ve içselleştirdiğimiz değerler, önder ve öncü bir
Kurum olmamızda bize rehberlik etmekte, çağdaş ve dinamik yapımıza güç katmaktadır.
33
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
Adana Özel Başkent Okulları
“GELECEKTE
VAR OLMAK İÇİN
DOĞRU İZLER BIRAKAN
BİREYLER”
yerine dersler yaşam ile ilişkilendirilerek bilgi somut hale getirilir. Derslerin işlenme sürecinde aktif öğrenme yöntemleri
kullanılarak öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları dikkate alınır.
Öğretimde Çağdaş Yaklaşım
Öğrenciler araştırmacı ve yaratıcı yönlerini ortaya koyabilmek, doğal dünyayı anlamak, bilimsel bakış açısı kazan-
Her Birey Bir Potansiyel
mak için yıl boyunca çeşitli proje çalışmalarında yer alırlar.
Bilgisayar laboratuarlarında bilimsel ve teknolojik gelişmeleri araştırır, takip eder, araştırma sonuçlarını paylaşırlar. Yeni
Öğrencilerin sürekli gelişimini desteklemek, potansiyelleri-
ve özgün projelere zemin hazırlayan bu çalışmalar öğrenci-
nin en üst sınırına çıkmalarını sağlamak amacıyla her öğren-
lerimize ulusal ve uluslar arası çeşitli yarışmaların kapılarını
ci bir birey olarak ele alınır. Soyut ve ezbere dayalı bir eğitim
aralar.
34
Kişisel Gelişime Bütünsel Yaklaşım
Sanat atölyelerimizde öğrenciler iç dünyalarını keşfe çıkarlar. Drama, müzik, resim, fotoğraf, bale, bando, artistik jimnastik, modern dans, pandomim eğitimleriyle kişisel
gelişimlerini olumlu yönde destekleyerek estetik duygularını
ortaya çıkarır ve geliştirirler. Akademik çalışmaları destekleyen sosyal ve kültürel etkinliklerimiz öğrencilerin ilgilerini
canlı, bilgilerini güncel, performanslarını yüksek tutarken
bilişsel ve sosyal gelişimlerinde etkili ve kalıcı bir rol üstlenir.
Yürütülen sosyal sorumluluk projeleri de öğrencilerimizin
başkalarının hayatlarını fark etmelerini sağlar niteliktedir.
ADANA ÖZEL BAŞKENT OKULLARI
2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
HAZIRLIKLARINI TAMAMLADI
Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Sayın Prof.
Dr. MEHMET HABERAL Adana Özel Başkent Okullarını ziyaret etti.
2014 - 2015 Eğitim ve Öğretim Yılı hazırlıklarını sürdüren
Adana Özel Başkent Okullarını ziyaret eden Sayın Prof. Dr.
MEHMET HABERAL’a kampüste yaz döneminde yapılan
tadilat ve tamirat çalışmalarının yanı sıra öğrenci başarısı
konusunda bilgi verildi. Başkent Üniversitesi kurumlarının kalite için kendileri ile yarışan kurumlar olduğu vurgusunu yapan Sayın HABERAL, ulu önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün emanet ettiği güzel Türkiye’yi daha da ileriye
götürmek için çok çalışmak gerektiğini hatırlattı ve Başkent
Okulları yönetici ve çalışanlarına teşekkür etti.
35
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ
ORGANİZMALAR
36
Dr. Dyt. İrem OLCAY EMİNSOY
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Beslenme ve Diyet Ünitesi
Genetiği deştirilmiş organizmalar (GDO), modern biyoteknoloji kullanılarak modifiye bir gen veya insan dışında
herhangi bir organizmadan
gen aktarılarak genetik özellikleri değiştirilmiş organizma olarak tanımlanmaktadır.
GDO’u ile ilgili olarak olumlu görüşler,
Dünyada en sık ekimi yapılan GDO’lu
liyetlerini düşürüp, toplumda herkesin
ürünlerin başında mısır, soya, pamuk
ulaşabilirliğini sağlayacağı konusunda-
ve kanola bitkisi gelmektedir. GDO’lu
dır.
Akıl almaz hızla ilerleyen gen teknolojisi
ürünlerin en fazla ekiminin yapıldığı ül-
Olumsuz görüşler ise, gen teknolojisi
en ses getiren meyvesi genetiği değiş-
keler ise Amerika Birleşik Devletleri, Ar-
ile üretilen besinlerin toplumda görülen
tirilmiş organizmalardır.
jantin, Brezilya, Hindistan ve Çin’dir.
alerjik reaksiyonları artıracağı, zararlı
Biyoteknolojinideki gelişmelerin insan
yaşamında kullanımı insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe dayanmaktadır.
Geçmiş çağlara ait yazıtlardan elde
edilen bilgilerde hamurun mayalanması gibi gelişmelerin insan yaşamında
önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır.
Yıllar içinde gelişen moleküler biyoloji
ve genetik bilimleriyle 1970’li yıllardan
itibaren biyoteknolojiyi etkilemeye başlamıştır.
daha fazla üretim yolunun açılması,
besinlerin besin değerini artırıp, daha
fazla üretim yolunu açarak dünyadaki
yetersiz beslenme ve kötü beslenmeye
çözüm getireceği, bazı besinlerin alerjik
özelliklerinin ortadan kaldırılacağı, besinlere eklenecek ögelerin hastalıklara
karşı bağışıklık sağlayacağı, üretim ma-
37
etkileri olabileceği, antibiyotiklere di-
den zengin pirinç üretimi besin zengin-
sütü, soya, buğday, kabuklu deniz can-
rençli mikroorganizmaların kısa sürede
leştirme için örnek olabilir. Dünya üze-
lıları, balık ve fındıktır. Besinlerin içindeki
gelişeceği, ekolojik açıdan dünyadaki
rinde okul öncesi dönemde 3 milyon
alerji yapan proteinlerin çıkarılması ve
genetik çeşitliliği bir süre sonra azal-
kadar çocukta A vitamini eksikliğinden
yapısının değiştirilmesi ile alerjik özelli-
tabileceği, ekonomik açıdan dışa ba-
kaynaklanan görme bozukluğu söz
ğin azaltılması hedeflenmektedir.
ğımlılığı artırabileceği ve özellikle küçük
konusudur. Bu çocukların bir kısmı da
çiftçilerin bundan zarar göreceğini be-
kör olmaktadır. Zenginleştirme yapılmış
lirtmektedir.
pirinç sayesinde, Pirincin temel besin
Amacıyla Kullanımı
Bitkilerde ve hayvanlarda gen aktarımı
olduğu bölgelerde A vitamini eksikliği-
Dünyada pek çok insan önlenebilir sa-
farklı yöntemlerle yapılmaktadır.
Genetiği Değiştirilmiş
Organizmaların Sağlık
Üzerine Etkileri
Biyoteknolojinin getirdiği yararlar teorik
olarak sınırsızdır, bu besinlerin hem yararlarından hem de potansiyel risklerinden bahsetmek gereklidir.
Potansiyel Yararları
1.Besin Miktarının Artırılması ve
İçeriğinin Zenginleştirilmesi
nin yok olabileceği ön görülmektedir.
Besinlerin metionin, lizin gibi amino
asitlerini artırarak,protein kalitesinde artış elde edilebileceği düşünülmektedir.
Patatesin pişme süresini azaltmaya yönelik çalışmalar vardır. Bu enerji kullanımının ve maliyetlerin azalmasına neden
olacaktır. Yüksek sıcaklığa dayanıklı
yağlar elde edilmeye çalışılmaktadır.
2. Besinlerin Alerjik Özelliklerinin
Azaltılması
Toplumda besin alerjisi görülme sıklığı
3. Besinlerin Aşılama
ğılık sorunları nedeniyle ölmekte veya
sakat kalmaktadır. Aşıma hastalıkların
önlenmesinde etkili bir yöntemdir. Aşının ulaşılmasında ve uygulanmasında
karşılaşılan zorluklar nedeniyle ulaşılamamaktadır. Bitkilere aktarılacak gen
sayesinde patojen mikro organizmaların çeşitli bitkiler elde edilerek bitkilerin
aşı olarak kullanılmasına çalışılmaktadır.
4. Besinlerin Tedavi Amacıyla
Kullanımı
%2-8 arasındadır. Genel olarak alerji
Genetiği değiştirilmiş besinlerin tedavi
Açlık ve malnütrisyon başta gelen halk
oluşmasında sorumlu başlıca 8 besin
amacıyla kullanılmasına yönelik çalış-
sağlığı problemlerindendir. A vitaminin-
vardır. Bunlar, yer fıstığı, yumurta, inek
malar sürdürülmektedir.
38
5. Herbesit ve Pestisitlerin
6. Çevresel Koşullara Dayanıklılığın
besin oluşumu söz konusu olabilir veya
Kullanımındaki Azalmaya Bağlı Yararlar
Artırılması
yeni alerjik proteinler ortaya çıkabilir.
Yabancı otlar, kültür bitkileriyle su, mi-
Tuzluluk, pH, sıcaklık, donma ve kurak-
Dünya sağlık Örgütü, DGO’daki gen
lık gibi çeşitli çevresel faktörlere daya-
transferinin olası alerjen bir maddeden
nıklı genetiği deştirilmiş bitkiler üreterek
yapılmasını önermemektedir. Birleşmiş
besitler ( yabancı ot öldürücü ilaçlar)
bitkilerin zorlu koşullara dayanıklı hale
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)
kullanılmaktadır.
zararlılara
getirildiği iddia edilmektedir. Bu koşul-
gen aktarımının tamamen kontrollü
karşı dayanıklılık kazanması ile ilaç kul-
lar uyum sağlanması ile ekime uygun
bir süreç olmadığını, aktarılan genin;
lanımının azalacağı ön görülemktedir.
olmayan bölgelerinde kullanılabilmeği
konakta birleşme, açığa çıkarma veya
Çin de zararlılara karşı dayanıklı pamuk
düşünülmektedir.
durağanlaşma yoluyla farklı sonuçlara
üretmecilerin sağlık sorunlarında olum-
Potansiyel Riskleri
yol açabileceğini bildirmektedir. Besin-
neral maddeler ve alan yönünden rekabet içindedir. Bu rekabet için herBitkilerin
lu gelişmelere yol açmıştır. Tarım ilacı
kullanımı azalması ile birlikte bu ilaçların
1. Alerji
lerde birleşimler sonucunda ne olacağı tam olarak bilinmediğinden, alerjen
içme sularına karışması da engelleniş
Elerjik bir besine, alerjik olabilcek bir
oluşama riskleri de göz ardı edilme-
olmaktadır.
besinin gen aktarımı ile, daha alerjik bir
melidir.
39
2. Toksik Etkiler
5. Tarımsal Alanlar ve
GDO genlerin toprak, su ve ekosiste-
Konuya ilişkin temel idealardan birisi
Çevre Açısından Olan Riskler
me geçişi ile toprağın mikrbiyal den-
genlerin bağımız, tek başına çalışmadığı veya canlıya aktarılan genin ya da
genlerin beklenmeyen ve istenmeyen
yan etkileri olabileceğidir. Besinlerin yapısında bulunan doğan toksin genlerini
açığa çıkarabilir ve yanlışlıkla toksinlerin
düzeyinde artış olabilir.
Bitki tohumlarının hasadının yapılmasının ardından bu tohumların tekrar
ekilmesi ile bitkinin normal gelişimini
gulanan çeşitli işlemlerle, ürün ekildiği
yıl ürün almasına rağmen, üreticinin
3. Antibiyotik Direnç Genleri
oluşmamaktadır. Bazen ise tohumluk
GDO ile ilgili diğer bir durum ise dirençli
alınır fakat tohum sadece filizlenmeleri-
rılmak istenen asıl genle aktarılarak,
bu aktarımının başarılı olup olmadığını
anlamak için kullanılan genlerdir. Bu
genlerin doğaya yayılma ihtimali çok
büyük bir tehlike olarak görülmektedir.
mikroorganizmaların ölmesi ile toprağın
yapsının bozulabileceği düşünülmektedir.
sürdürmesi gerekmektedir. Fakat uy-
bir sonraki senede kullanacağı tohum
genlerin durumudur. Bu genler akta-
gesi bozulabilir. Toprakta yaşan yararlı
ni sağlayan bazı kimyasallarla bir araya
geldiklerinde aktif hale gelebilirler. Tohum şirketlerinde GDO’lu Tohum alan
üreticiler, tohumları saklamayacakları
ya da sakladıklarının tekrar kullanmayacaklarına dair sözleşme imzalamak
GDO’nun Kullanıldığı Ürünler
Genetiği değiştirilmiş mısır başlıca yağ,
un, nişasta, glikoz şurubu ve fruktoz
şurubu
üretiminde
kullanılmaktadır.
Bunların kullanımıyla bisküvi, kraker,
gofret, çikolata, şekerleme, cips, kaplamalı çerez, puding, mama, ketçap,
mayonez, et suyu tableti, hazır çorba,
kola, gazoz, meyve suyu gibi ürünlere
de katılmaktadır. Ayrıca GDO’lu mısır
tüketen tavuk ve benzeri hayvansal
Antibiyotik dirençli genlerin zararlı mik-
zorunda kalmaktadırlar.
roorganizmalara geçmesi durumunda
6. Biyolojik Çeşitliliğin Yok Olması
Genetiği değiştirilmiş soya yağ, un,
Gen kaçışı insan kontrolü olmaksızın
kıyma, lesitin üretiminde kullanılmak-
bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları kontrol etmek zorlaşacaktır. Antibiyotiğe dirençli genlerin insan ya da
hayvana geçmesi söz konusu olması
gene antibiyotiklerin işe yaramayacağı
hastalıkların ortaya çıkmasına neden
olabileceği
düşünülmektedir.
2004
uzman panelinde işaretleyici genlerin
kullanılmaması yönünde karar çıkmasına rağmen, bu uygulamada değişiklik
yapılmamıştır.
Antibiyotiğe direnç gösteren genleri
içeren GDO’lu ürünlerin ekilerek kasıtlı
olarak çevreye 2008’de yasaklanmıştır.
4. Besin Değerindeki Değişimler
Genetiği değiştirilmiş besinlerin, besin
GDO’lu üründen, diğer bir ürüne polenler veya rüzgar aracılığıyla gen aktarımının olmasıdır. Bu aktarımlar ile bazı
bitkilerin yok edici genlerle karşılaşmasına ve o bitki türünün yok olmasına
neden olabilir. Gen kaçışları için güvenli
gıdalar aracılığıyla da tüketilmektedir.
tadır. Bunların kullanımıyla kek, gofret,
bisküvi, kraker, puding, çikolata, kahve
kreması, margarin, mayonez, devam
sütü, hazır köfte, sucuk, salam, sosis
gibi ürünlere de katılmaktadır. Genetiği
değiştirilmiş kanola ise kanola yağı ve
mesafeler oluşturulsa da, polenlerin
margarin yapımında kullanılmaktadır
uzun mesafeleri kat edebilmesinden
GDO’lu besinler açlığa çözüm getire-
dolayı bu pek işe yaramamaktadır. Ko-
memiştir. Çünkü dünyadaki açlık soru-
rumalı bölgede yetişen mısır ile, BT mı-
nu besin azlığından değil, eşit dağıtıla-
sırın özelliklerinin karıştığı, yabancı ota
mamasından kaynaklanmaktadır.
dayanıklı kanoladan, doğadaki yabani
akrabası hardala ve GDO’lu mısırdan,
geleneksel çiftçi çeşitlerine gen kaçışları olduğu belirlenmiştir.
Tek kullanımlık tohumlar, nedeniyle
yerel tarım sistemleri zayıflayacak, tohumda ve tarımsal üretim sistemlerinde dışa bağımlılık artması söz konusu
öğeleri içeriklerinde azalma görülebilir.
7. Zararlıların Dayanıklılığının Artması
olabilecektir
Soya üzerine yapılan bir çalışmada,
Herbesitlere ve böceklere dayanıklılık
GDO’lu besinlerin insan sağlığı açısında
gibi bitkilere aktarılan yeni genetik özel-
ne gibi riskler oluşturacağı bilinmemektedir.
GDO’lu soyada fitoostrojenlerin %1215 oranında azaldığı, kanola A vitamini
içeriğinin arttırılmasının, E vitaminin düzeyinde düşüşe neden olmuştur.
liklerin çapraz tozlaşma sırasında doğal
türlere, yabani türlere ve böceklere kaçışı söz konusudur. Sürekli maruziyet
GDO’lu ürünlerin, geleneksel ürünlerle
ekilebilirliği söz konusu değildir.
İnsan sağlığı açısından GDO’lu besinlerin
durumunda dirençli böcek oluşma ola-
Sağlığımızla ilgili olarak GDO’LU be-
nasıl bire etki yapacağı bilinmemektedir.
sılığını artırabilir. GD ürünler ilk üç yılda
sinlerin bize ne gibi yaralar sağlayacağı
Kısa dönemde bir etki yapmamış olması,
(1996-1998) pestisit kullanımı azalma-
veya zarar vereceği konusu net değildir.
uzun dönemdeki etkilerinin ne olabileceği
sına rağmen, 2007 ve 2008 yılarında
Bu nedenle dikkatli davranılması gerek-
konusunda bir açıklık getirmemektedir.
%20 ve %27 oranında artmıştır
mektedir.
40
SİGORTA ŞİRKETLERİ
BANKALAR
ACIBADEM SİGORTA A.Ş.
ESBANK MENSUPLARI EMEKLİ SANDIĞI VAKFI
ADAC ÖZEL SAĞLIK SİGORTA (ALMANYA)
FORTİS BANK A.Ş. MENSP. EMEKLİ SAND. VAKFI
AK SİGORTA A.Ş.
GARANTİ BANKASI A.Ş.EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI
ALLİANZ SİGORTA A.Ş.
İŞ BANKASI
ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş.
ŞEKERBANK VAKFI
ANKARA ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ
TC MERKEZ BANKASI
AXA SİGORTA A.Ş.
TC MERKEZ BANKASI SOS.GÜV.VAKFI
AXA SİGORTA A.Ş. SAĞLIĞIM TAMAM POLİÇESİ
TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI
BUPA INSURANCE LTD. İNGİLTERE
CGM COMPUGROUP A.Ş.
DEMİR HAYAT SİGORTA A.Ş.
DUBAİ SİGORTA A.Ş.
ERGO SİGORTA A.Ş.
ERGO SİGORTA ŞİRKETİ TAMAMLAYICI
EUREKO SİGORTA A.Ş.
EURO-CENTER
EUROP ASSISTANCE
GENERALİ SİGORTA A.Ş.
GMC SERVICES INTERNATİONAL FRANSA
GROUPAMA SİGORTA A.Ş.
GÜNEŞ SİGORTA A.Ş.
GÜVEN SİGORTA A.Ş.
HALK SİGORTA (BİRLİK SİGORTA) A.Ş.
HDI SİGORTA A.Ş.
RESMİ KURUMLAR
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA SANAYİ ODASI
ANKARA TİCARET ODASI
MİLLİ REASÜRANS T.A.Ş. MENSP. EMEKL. VE SAĞLIK SAND. VAKFI
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
TCDD VAKFI
TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ
YEŞİLKART
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
INTER PARTNER ASSISTANCE
MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş.
MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş. FARK YOK POLİÇESİ
MARM A.Ş.
METLIFE EMEKLİLİK VE HAYAT SİGORTA A.Ş.
MONDIAL ASSISTANCE
RAY SİGORTA A.Ş.
PİLOTAJ
REMED ASSISTANCE
BORAJET HAVACILIK TAŞIMACILIIK
S.O.S. INTERNATIONAL AMBULANS SERVİSİ A.Ş.
GÜNEŞ EKSPRES (SUN EXPRES) HAVACILIK AŞ.
SOMPO JAPAN SİGORTA A.Ş. (Fiba Sigorta A.Ş.)
HAN HAVACILIK
TUR ASSIST
HELİPORTUGAL
VANBREDA
MNG HAVA YOLLARI TAŞIMACILIK A.Ş.
YAPI KREDİ SİGORTA A.Ş.
SKYLİNE ULAŞIM TİCARET A.Ş.
ZİRAAT SİGORTA A.Ş.
TÜRK HAVA KURUMU
ZÜRİCH SİGORTA A.Ş.
YÜZÜAK HAVACILIK
41

Benzer belgeler