Önceleri pilot olmak istiyordum. Ortaokul ve lise yıllarında spor

Transkript

Önceleri pilot olmak istiyordum. Ortaokul ve lise yıllarında spor
ANADOLU KARTALLARI, 2011
Önceleri pilot olmak istiyordum. Ortaokul ve lise yıllarında
spor kollarında yer aldım. Yüzdüm, voleybol oynadım.
Sıkılınca “Tiyatroya gireyim. Nasıl olsa aktivitelere gitmem,
gezerim, kafamı dinlerim” dedim. Ama tersi oldu.
Seçmelere girdim. Babamın diksiyonu çok düzgündür.
Bana “Oğlum noktalarda tam es, virgüllerde ise yarım es ver”
derdi. Elime tutuşturulan kağıttaki metni babamın söylediği
gibi okuyunca da baş rolü aldım. Hala farkında değilim ama.
Ne zaman ki oyun bitti insanlar ayakta alkışlamaya başladılar
o zaman anladım. Beni hayatta hiçbir şey bu kadar mutlu
edemezdi.
MİLLİYET, 8 MAYIS 2011
ANADOLU KARTALLARI, 2011
Gerçekten hayalimdi. Bir ara takmıştım kafayı. Sonunda abim
beni caydırmak için bir pilot arkadaşıyla tanıştırdı. Adam
“senden pilot olmaz, özgür ruhlusun, bu iş disiplin ister, okulu,
şartları ağırdır” dedi. Pilot olamadım ama neyse içimde
kalmadı, pilotu oynuyorum şimdi!
HABERTURK, 17 TEMMUZ 2011
ANADOLU KARTALLARI, 2011
Bu işi yapacaksam, onurumu kaybetmeden yapacağım.
Okuduğum kitaplardan birinde bir şövalyelik yemini vardı.
“Onurum hayatımdır.” Çok hoşuma gitti bu yemin. Karnıma
yazdırdım.
SABAH, 25 ARALIK 2011
CENNET, 2007
Çok sakin bir yerde oturuyorum; araba sesi yok, çıkmaz sokak
zaten, yeşillikler içinde. Penceremden de deniz görünür.
Evden çıkmadan yaşayabilirim mesela. Benim kaçtığım yer
evim. Batman’in evine gittiği gizli bir yer vardır, çıkmazdır.
Ben de Batman gibi kendi inime gidiyorum. Orası benim dünyam.
TOUCH İSTANBUL, KASIM 2011
CENNET, 2007
“Sahne tozunu yuttuğun zaman bir daha bırakamazsın.”
derler ya, hiçde uydurma bir laf değil o. Gerçekten
bırakamıyorsun! Çok ayrı bir haz... Çünkü oyunculuk,
hayatta yapmaktan çekindiğin bir çok şeyi yapabilme şansı
veriyor sana...
GÜNAYDIN, KASIM 2011
BİR AVUÇ DENİZ, 2011
Kolay aşık olan bir adam da değilim. Aşkı tanımlayamıyorum,
bilmiyorum. Hissettiğim şeyler var ama net bir tarifi yok.
Bu belirsizlik de çok hoşuma gidiyor. Aşka dair klişelere de
inanmıyorum. “Hayatta bir kez aşık olursun”, “Ulaşılmazsa
bu aşktır”, “Ömrü üç yıl sürer”... Bunlar bence kişiden kişiye
değişen şeyler.
MİLLİYET, 8 MAYIS 2011
BİR AVUÇ DENİZ, 2011
Biz “Bram Stoker’dan Dracula” filmi ile büyüdük. Şimdi çıkan
o genç çocukların yaptıkları “Alacakaranlık” vampirlerine de
benzemiyor bu bahsettiğim. Karakterler daha derin, farklı.
Bana sorarsanız bence okuduğum kitaplar içindeki en
romantik karakter “Ravenloft” serisindeki Strahd’dır.
Vampirdir, ölüm büyücüsüdür ama asil ve romantik bir
karakterdir. Yani anlayacağınız, vampirlerle hep ilgiliydim de
filmini çekecek yaşa yeni geldim.
MİLLİYET, 8 MAYIS 2011
Bizde, duygu, tekniğe göre daha ağır basıyor. Yani vücut
formunu bulup, karakteri oturtmuyorsunuz. Karakterin önce
ne hissettiğini buluyor, sonra oynuyorsunuz. Karakter de,
sende vücut bulmuş oluyor. Bu arada, itiraf etmek gerekirse;
oyunculukla ilgili henüz hiçbir şey bilmiyorum.
ESQUIRE, TEMMUZ 2012
Zaman zaman melankolik ve depresif de oluyorum. Bazen
haftalarca evden çıkmadığım olur. Keyifliysem, o zamanlar
hayat benim için romantik komedi tadındadır. Bu arada en
sevdiğim romantik film “Notting Hill”dir. Bazen diyorum ki
“Ben aşık olduğumda neden arkamdan kemanlar çalmıyor?”
o filmde çaldığı gibi...
ESQUIRE, TEMMUZ 2012
32 yaşını bitirmek üzereyim. 15 yaşından beri, oyunculuk
yapıyorum. Oyunculuk adına hayatımda nelerin değiştiğine
gelince; oyunculuğun en güzel taraflarından biri, bitmeyen bir
serüveni yaşamaktır. “Artık tamamdır, bitti.”diyemiyorsunuz.
ESQUIRE, TEMMUZ 2012
Klasik bir araba çocukluk hayalimdi. “68 model Mustang
istiyorum” derdim hep ve oldu. Oyuncu olma hayali kurmaya
başladığımda 15 yaşındaydım; neredeyse 16-17 yıldır bu işi
yapıyorum. Her çocuk kendi evi olsun, içinde istediği şeyler
olsun ister, hayalini kurar; onu da gerçekleştirdim. Şu anda
artık yeni hayallere yönelmem gerekiyor. Bir de çocukken
oskar almak istiyordum, hatta ödül törenindeki konuşmamı
bile hazırlamıştım. Ne diyecektim biliyor musun;
“Biliyordum, teşekkür ederim.”
INSTYLE MEN, HAZİRAN 2011
Sistem herkesin mutlu olduğu işi yapabilmesine müsaade
etmiyor ama mutlu olduğun işi yapmasanız da, o işin içinde
kendinize mutlu olabileceğiniz bir taraf bulmanız şart. Sanırım
hayatta en tahammül edemediğim şey, bunu bulamayan ve
acısını karşı taraftan çıkartanlar. Tahammül sınırlarımı
devamlı törpülemek zorunda bırakılmaktan hoşlanmıyorum.
INSTYLE MEN, HAZİRAN 2011
Oyuncuysan her role hazırlıklı olacaksın. Paraşüt ile
atlayabiliyorum. Ata binebiliyorum. Eskrim ve kiteboard
yapabiliyorum... Bunların üzerine dövüşmesem ayıp olur.
MEN’S HEALTH, MAYIS 2012
Güvenli olacağı için iyi bildiğiniz işin peşinde koşmaya devam
edersiniz veya “bunu da başarabilirim” inancıyla yeni bir
hedef koyarsınız. Tabii ikincisini yapmak göründüğü kadar
kolay değil. Erkekler doğası gereği elindekileri korumak için
programlanmışlardır. Bu yüzdendir ki geçerliliği kanıtlanmış,
muteber şeyleri bırakmakta zorlanırız. Aslında haksız da
sayılmayız, yeni şeyler denemek demek, elde mevcut olandan
vazgeçmek anlamına gelir pek çok kez.
MEN’S HEALTH, MAYIS 2012
Oyunculuğu değil rolü kıskanırım. Kafamın içindeki ses, “Ben
daha iyi oynardım” değil, “ Ben nasıl oynardım acaba?” olur.
ELELE, ARALIK 2011
Dünyada bir ton acı çekiliyor ve bunların hepsini
hissediyorum zaten. İlla başıma gelmesi, yaratıcı olmam için
ızdıraplar içinde kıvranmam gerekmiyor. Hayat benim için de
öyle toz pembe akmıyor. Bir çok insanın umursamadığı şeyler
beni etkiliyor.
ELLE, NİSAN 2008
Gururlu, bazen alıngan, çabuk fikir değiştiren ikna edilmesi
kolay bir adam...
ELELE, NİSAN 2008
Oynadığım her rolde harikalar yaratamam ama o karakteri
anlatamayacağımı düşünüyorsam ya da hiçbir şey
hissetmiyorsam, oynamamayı tercih ediyorum.
ELELE, ARALIK 2011
Kaos, kalabalık ve stress içinde sınırsız bir eğlence... Bu şehirde
olmayı seviyorum. Dünyanın başka kalabalık şehirlerini de
seviyorum. Metropollerdeki o çelişki benim hoşuma gidiyor.
Yani trafik berbat, kalabalık, her türlü insan var ve bu sana
zevk veriyor... Onsuz yapamıyorsun. Hastalıklı bir ilişki gibi...
ALLMEN, KASIM 2010
Tek başına olmakla, yalnız olmak birbirinden farklı şeylerdir.
Ben yalnız değilim; ama tek başıma olmayı seviyorum.
Çok arkadaşım olsa da, istediğimde tek başıma olabiliyorum.
ESQUIRE, MAYIS 2010
Arjantin halkının derdiyle Türk halkının derdi, birbirine uzak
değil. Ya da Brezilyalı bir adamla, Afrikalının dertleri benzer.
Ben Türk’üm, buralıyım. Burada doğdum. Elbette, derdimi
önce kendi halkıma anlatmak isterim. Ancak sanatta,
anlatmakta istediğin şeyleri kısıtlayamazsın. Açlık, sadece
Türkiye’nin derdi değil. Ya da fakirlik...
ESQUIRE, MAYIS 2010
İçimizdeki iki yanı dengelemek, oradaki insanı bulmak çok zor.
İnsanlar, buna ömürlerini adıyor, yine de başarılı
olamayabiliyor. Bu noktada da, yaradılış olarak tek taraflıyız.
Erkek hormonum ağır bastığından erkek görünümündeyim.
Kadın değilim ama kadın tarafım var. İşte bunu, bir kadında
arıyoruz. Ve bunu o kadınla birleştirip, kadın tarafımızı ortaya
çıkarabiliyoruz.
ESQUIRE, MAYIS 2010
Biraz utangaç bir herifim aslında. Eğer bir kadından çok
etkilendiysem, utangaçlığımı belli etmemek için
ilgilenmiyormuşum gibi yapabilirim. Ama aslında utangaçlığı
kapatmak içindir yaptıklarım.
TIMEOUT, OCAK 2008
Oyunculuğu hastanelik deliliğe benzetiyorlarsa, kendilerini
gerçekten bir hastaneye kapatsınlar lütfen! Evet, oyunculuk bir
nevi delilik; kendinden bir anlık da olsa vazgeçebilme halidir.
Gerçek kimliğinden farklı birçok karakteri denemek diyelim buna.
ESQUIRE, TEMMUZ 2012
ROMANTİK KOMEDİ, 2010
Kendimiz olmaktan sıkıntımız olduğu için değil, utangaç
olduğumuz için yaparız bunu! Ama sahneye çıktığında her
türlü deliliğe açıksın ve delirebildiğin sürece de iyi oyuncusun.
GÜNAYDIN, 9 KASIM 2011
ROMANTİK KOMEDİ, 2010
Doğadan bu kadar çok koparılmış olmamız, eğitim konusunda
bilerek eğitilmememiz, bilerek bir düzeyde tutuluyor olmamız
ya da olduğumuz yerle mutlu olmak zorunda bırakılmamız,
daha fazlasını istemenin bile aklımızdan zorla çıkarılması...
Sürekli, “çok şükür” durumu var. Ne acayip bir şey bu? Sana
diyorlar ki, elinde ne varsa onunla yetinmek zorundasın.
Daha fazlasını ne düşün, ne de hayal et!
ESQUIRE, MAYIS 2010
Nesillere aktarılması anlamında tabii ki sinema. Anında tepki
ve takdir duygusunun hazzı anlamında tiyatro. Popülerlik için
ise televizyon. Aslında oyunculuk bir bütündür ve nerede
yapıldığının bence önemi yok. Oyun oynama halinin her
türlüsünden heyecanlanıyorum ve keyif alıyorum.
İSTANBUL LİFE, EYLÜL 2010
KÜRKLÜ MERKÜR
Tiyatro, kesintisiz bir duygu yoğunluğu ve tam konsantrasyon
ister. Bir oyuncunun gelişebilmesi için buna ihtiyacı vardır.
Kısacası tiyatro olmazsa yerimde sayarım. İyi oyun önüme
geldiği sürece yapmak için hazırım. Hayalini kurduğum proje
ise korku tiyatrosu.
İSTANBUL LİFE, EYLÜL 2010
BU SON OLSUN, 2012
Aslında ego bireyciliği destekler ve kendini birey olarak ayakta
tutmanı destekler, ama onu fazla beslersen o zaman seni tanrı
gibi gösterir kendine. İşte o zaman yalnız kalırız.
HÜLYA, HAZİRAN 2008
BU SON OLSUN, 2012
Anı yaşamaya çok önem veriyorum. Hayatımdaki her anı
değerli bir dönüm noktası olarak algılıyorum. Mesela evden üç
dakika geç çıkarsan hayatın döngüsü tamamen değişir. Onun
için ben hayattaki evrensel şansa müsaade etmek gerektiğini
düşünüyorum...
COSMOPOLİTAN, MART 2009
Engin Altan Düzyatan
26.07.1979
Dokuz Eylül Üniversitesi, Tiyatro Bölümü
SİNEMA FİLMLERİ
TELEVİZYON DİZİLERİ
Romantik Komedi 2, 2012
YAPIMCI: Murat Tokat
YÖNETMEN: Erol Özlevi
KARAKTER: Cem Sezgin
Son, 2012YAPIMCI: Ay Yapım
YÖNETMEN: Uluç Bayraktar
KARAKTER: Halil
Bu Son Olsun, 2012
YÖNETMEN: Orçun Benli
KARAKTER: Sinan
Kapalıçarşı, 2010
YAPIMCI: Erol Avcı
YÖNETMEN: Ömür Atay
KARAKTER: Fırat
Anadolu Kartalları, 2011
YAPIMCI: Murat Akdilek
YÖNETMEN: Ömer Vargı
KARAKTER: Binbaşı Kemal Tanaçan
Bir Avuç Deniz, 2011
YAPIMCI: Ateş İlyas Başsoy
YÖNETMEN: Leyla Yılmaz
KARAKTER: Mert Akbay
New York’ta Beş Minare, 2010
YAPIMCI: Murat Tokat
YÖNETMEN: Mahsun Kırmızıgül
KARAKTER: Timur
Romantik Komedi, 2010
YAPIMCI: Murat Tokat
YÖNETMEN: Ketche
KARAKTER: Cem Sezgin
Cennet, 2008
YAPIMCI: Biray Dalkıran
YÖNETMEN: Biray Dalkıran
KARAKTER: Can
Beyza’nın Kadınları, 2005
YAPIMCI: Mehmet AltıoklarElif Dağdeviren-Cüneyt Ortan
YÖNETMEN: Mustafa Altıoklar
KARAKTER: Koray
Kalbin Zamanı, 2004
YÖNETMEN: Ali Özgentürk
KARAKTER: Young Demir
Bir Bulut Olsam, 2009
YAPIMCI: Timur Savcı
YÖNETMEN: Hatice Memiş
KARAKTER: Serdar Batur
Dantel, 2008
YAPIMCI: Burak Törer
YÖNETMEN: Korhan Bozkurt
KARAKTER: Emre
Cesaretin Var Mı Aşka?, 2008
YAPIMCI: Hayri Aslan
YÖNETMEN: Ömer Uğur
KARAKTER: Tamer
Sevgili Dünürüm, 2007
YAPIMCI: Faruk Turgut
YÖNETMEN: Hakan Algül
KARAKTER: Murat
Kızlar Yurdu, 2006
YAPIMCI: Emine Altıoklar
YÖNETMEN: Serkan İpeören –
Ceyda Demir
KARAKTER: Özgür
Sil Baştan, 2004
YAPIMCI: Gül Oğuz
YÖNETMEN: Gül Oğuz
KARAKTER: Cihan
Azize, 2004
YAPIMCI: Sevgi Birsel
YÖNETMEN: Sevgi Birsel
KARAKTER: Ali
Kampüsistan, 2003
Yapımcı: Abdullah Oğuz
Yönetmen: Uluç Bayraktar
KARAKTER: Levent
Mühürlü Güller, 2003
Yapımcı: İpek Aksoy
Yönetmen: Hakan Gürtop
KARAKTER: Engin
Hürrem Sultan, 2003
YAPIMCI: Faruk Aksoy – Fatih Aksoy
YÖNETMEN: Faruk Aksoy –
Fatih Aksoy – Fatmanur Sevinç
KARAKTER: Yıldırım Beyazıt
Koçum Benim, 2002
YAPIMCI: Hüseyin Apaydın
YÖNETMEN: Serdar Akar
KARAKTER: Orçun
Yeditepe İstanbul, 2001
YAPIMCI: Kaan Erturan
YÖNETMEN: Ali Ulvi Hünkar
KARAKTER: Mehmet
YARIŞMA PROGRAMI
1 Milyon Canlı Para, 2010-2011
TİYATRO OYUNLARI
Kürklü Merkür, 2007-2008
YÖNETMEN: Murat Daltaban, DOT
Anna Karenina, 2006
YÖNETMEN: Mehmet Birkiye,
Kenter Tiyatrosu

Benzer belgeler