Haziran Rotalife Dergi

Transkript

Haziran Rotalife Dergi
Ücretsizdir
Sayı
Haziran 2014
9
UR 2420
2014 Bölge
Konferansı
Size Böyle
Hazırlandık
Rotary’den Haberler
Antika
Siz Kendi
Cebinizle
İlgilenin
Hoşçakalın ve Teşekkürler
2
Elvan KARAYEL
Derya ULUÇ
Tufan&Yağmur Karayel
Bikrifikir
By Foto
Özlem Matbaası
[email protected]
0212 231 31 81
0532 462 17 19
4
11
12-46
47
48-51
52
53
Katkıda Bulunanlar
Haluk Ulusoy
Müfit Ülke
Mehmet Sabri Görkey
Uğurhan Konuk
Ozan İnkaya
Ali Ersoy
Ali Doğan
Özcan Albak
Nurettin Özdemir
Yavuz Gökyıldırım
İçindekiler
İmtiyaz Sahibi Görsel Yönetmen
Editör
Grafik Tasarım Yayın Danışmanı Baskı
Reklam İletişim Guvernör Mesajı
Size Böyle Hazırlandık
UR 2420, 2014 Bölge Konferansı
Antika
Rotary’den Haberler
Çocuklarda Sorumluluk Alma Bilinci
Siz Kendi Cebinizle İlgilenin
3
Guvernör
Haluk ULUSOY
Bölge İdare Sekreteri
Özcan ALBAK
1.Muzafer MEMİŞ
2.Mustafa DİZDAR
3.Tarkan UĞUR BENLİ
4.Ertan ÖCALAN
5.Kaan KOBAKOĞLU
6.Yasemin OĞUZ
7.Haldun ÖRGÜT
8.Zerrin ASLANER
9.Nezih BAYINDIR
10.Ceylan KAVLAK
11.Hasan AKBAYRAK
12.Ayhan OLGUN
13.Erdal SAMUR
14. Bülent YILMAZ
15.Adil Refik SAYDAM
4
Bölge Saymanı
Bölge Komiteler Sekreteri
Vakıf
Mehmet AYSEL
Nuri PEŞKİRCİOĞLU
Süleyman GİRİT
Halka İlişkiler
Murat SEVİNÇ
Üyelik Geliştirme
Cengiz GÖKHAN
Klüp Yönetim
Hasan AKBAYRAK
Hizmet Komiteleri
Cumhur ALP
Gençlik Komitesi
Mehmet Sabri GÖRKEY
bu gerçekten büyük mutluluk. Ayrıca sevinçliyim çünkü bayrağı aynen benim gibi , bizim gibi
düşünen ve yaşayan bir dostum alıyor.
Sevinçliyim çünkü bende , benden önce görevlerini , Guvernörlüklerini gururla yapmış ve halen hizmetlerin içinde aktif olarak yer alan tüm
geçmiş dönem Guvernörlerinin yanındaki yerimi almak üzereyim.
Dostlarım ,
Yüzyılın başında hafıza-i beşerin nisyan ile
malul olup olmadığı tartışmaları yapılmıştır.
Yani insan hafızası için unutmak, hastalık
mıdır değil midir? Unutmanın hastalık olup olmadığını bilemem, ama insanlar için unutmak
bir olgudur, bir gerçektir. Bu nedenle dönemimde sizlerin yaptığı bazı hizmetleri bir kez de
ben tekrarlamak istiyorum.
Değerli Dostlarım ,
Rotary’de bir dönem daha kapanıyor , bir yıldır
kürsülerden hep hizmetleri anlatmak, sizin
yaptıklarınızı teminat gösterip yapacaklarınızı
anlatmak için konuştum. Ama işte o zaman
geldi ve sıra arz-ı veda ya geldi. Duygularımı
ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yıllarca Rotary çatısı altında hizmet üretmek,
topluma faydalı olmak , ülkemizi uluslar arası
anlamda temsil etmek , tanıtmak için aynen
sizler gibi Rotaryen olmayı bir fırsat saydım.
Rotaryen olduğum günden buyana bu yaklaşım
ben ve ailem için yaşam biçimi oldu. Rotaryen
ken evlendim, davetliler Rotaryen dostlardı ,
çocuklarım Rotaryenken doğdu tebrik edenler
Rotaryendi.
Başka türlüsünü bunca yıl sonra hayal bile
edemiyorum. Şimdi biraz hüzünlü çokça
gururlu bir sevinç içindeyim. Rotary’ye 1 yıl
Guvernör olarak eşimle birlikte hizmet verdim.
Guvernör olduğum andan itibaren hizmetlerin önderi olma fırsatını yakalamıştım şimdi bu
değişiyor, herhalde bu nedenle hüzünlüyüm.
Ama bir yandan da sevinçliyim çünkü sağlıkla, onurla, gururla bir dönemin sonuna vardık.
Allaha şükrediyorum ki, Rotary’nin bu değerli organizasyonun Guvernörlüğünü’de yaşadık,
Bu dönemde, birinci hedefimizi 109 yıldır
dünyada , 60 yıldır ülkemizde hizmet etmek
için savaşan Rotary ordusunu tekrar motive
etmek ve dostluklardan alınan gücü hatırlatmak olarak tespit ettik. Sanırım bunu başardık
; Bölge Kaynaşma Gününe 670 kişi , 29 Ekim
Balosuna 420 kişi , Trakya gecesine ise 700 kişi
katılarak dostluk özlemini giderdi. Rotarynin
gücünü ve büyüklüğünü hissetti.
Kulüplerimizin ziyaretlerine bölge görevlileri
ile birlikte gittik. Amacımız katıldığımız
toplantıların daha çoşkulu geçmesini sağlamak ,
kulübe verilen önemi göstermekti.
Her yerde , Ahde – Vefa çok önemlidir , hizmet
edenleri hatırlayın ki yarın sizide hatırlasınlar dedik ve 1954 den güne Guvernörlerimizin hizmetlerini hatırlamak , kulüplerimizi
hizmetlerinin hatırlatmak için 2420. Bölge Guvernörler ve kulüpler tarihi kitaplarını bastırdık.
POLIO , çocuk felci ile mücadele fonuna katkı
verilmesi için hep birlikte büyük çaba gösterdik
ve katkılarımızla binlerce çocuğun felç olmasını
önledik.
Rotary Vakfı’na hizmetlerde kullanılması için
her Rotaryen’den günlük bir gazete parası Vakfımıza vermesini rica ettik ve dönem sonunda
her Rotaryen’in 100 USD fona ulaşmasını
hedefledik.
5
Bizi - bize anlatan , bizi - bizle paylaşan ,
projelerimizden , hedeflerimizden bahseden ,
işimizden , hobilerimizden , ailemizden
bahseden , bizi , bizim gerçeklerimizle topluma anlatan, ROTALIFE dergisini çıkartmaya
başladık.
Ayrıca , eşlerimizin çalışmalarından , kermes
, defile gibi fon yaratma faaliyetlerinden elde
edilen katkılar ile “Çocuk Felci” POLIO
kampanyalarına büyük destek verdik.
Onlarca Paul Harris Dostu çıkarttık , yeni
üyelerle büyüdük onlarca yeni dost kazandık.
Binlere okuma yazma öğrettik , okullara onlarca kütüphane hediye ettik , onlarca çocuğumuza
bot , anorak hediye ettik. Yüzlerce kitabı “Kitap
Kardeşliği” projesi ile dağıttık.
Kısacası iyi bir dönem geçirmek ve topluma
hizmet etmek için elimizden geleni yaptığımıza
inanıyorum. Siz değerli toplum hizmetkarlarına
destekleriniz için çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Rotaryenlere dünya toplumu özel önem ve değer
vermiştir. Bu nedenle UR dünyada Birleşmiş
Milletler tarafından tanınan tek sivil toplum
örgütüdür , bu nedenle UR vakfına Polio için
yüzlerce milyon dolarlar bağışlanmaktadır.
Ama Türk toplumunun verdiği değer maalesef
çok fazla değildir bunu hepiniz biliyorsunuz.
Lütfen dostlarım bu sizin , bizim motivasyonumuzu kırmasın Rotaryenler örnek insanlardır.
Gelişmeyi , toplumların önünde hizmet etmeyi ,
hizmet ve gelişmişlikte adaleti aramayı , adaletli
yaşamların olduğu toplumları oluşturmayı
kendisine amaç edinen insanlardır. İşte bu
nedenle Rotaryenler özel durumları ve konumları nedeniyle yaşantılarına özen göstermek
zorundadırlar. Bu husus bizim felsefemiz olan
dörtlü öz denetimle de net olarak tanımlanmıştır.
Dostlarım , eğer çağdaş ülkelerin düzeyine
yaşamak istiyorsak Rotaryenler olarak, kendimizi yenilemeli, toplumsal , politik , bilimsel
ve hukuki gelişmeleri yakından takip etmeliyiz. Hizmet ederken çoşkulu olduğumuz gibi ,
hizmetlerimiz ve felsefemizi anlatırken de aynı
coşkuya sahip olmalıyız. Toplum önderleri olan
bizler için başarının yolu ve tek anahtarı budur.
6
Bizi topluma başkalarının anlatması için fırsat
vermeyiniz , çünkü onlar , bizi kendi istedikleri
gibi anlatırlar. Cumhuriyetimizin ve ay yıldızlı
bayrağımızın gölgesinde, ulu önder Atatürk’ün
yolunda hizmet ettiğimizi ve edeceğimizi söylemekten çekinmeyiniz. Bu utanılacak bir şey
değil tam tersine gurur duyulacak bir olgudur.
Dostlarım , bu dönemde yapılan hizmetlerde,
aynen geçmiş dönemlerdeki Guvernör eşleri
gibi , eşim Şebnem hanımın gerçekten övgüye
değer katkıları vardır. O da tüm değerli hanım
efendiler gibi isimsiz bir kahramandır , öfkeli olduğum zaman beni sakinleştirmiş , üzgün
olduğum zaman beni teselli etmiş, başarılı
olduğum zaman alkışlamıştır. Hep yanımda
olmuştur. Eğer hafızalarda kalacak bir hizmetimiz varsa bu başarı en büyük destekçim hayat
arkadaşım Şebnem hanıma aittir, huzurlarınızda ona bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Kendisine bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
Bölge Sekreterleri ,
Rtn.Özcan ve Rtn.Nur Albak’a ,
Rtn.Nuri ve Handan Peşkircioğlu’na ,
Bölge Saymanı,
Rtn.Mehmet ve Sıdıka Aysel’e ,
Ana Komite Başkanları ,
Rtn.Mehmet Sabri ve Aylin Görkey’e , Rtn.Murat ve Yasemin Sevinç’e ,
Rtn.Süleyman ve Oya Girit’e , Rtn. Cumhur ve
Hafize Alp’e ,
Rtn. Cengiz ve Sonya Gökhan’a , Rtn.Hasan ve
Rtn.Kazumi Akbayrak’a ,
Guvernör Yardımcılarımız ,
Rtn.Muzaffer ve Dilek Memiş’e , Rtn.Mustafa ve
Nurhan Dizdar’a ,
Rtn.Tarkan ve Melike Uğur’a , Rtn.Ertan ve Fatma Öcalan’a ,
Rtn.Kaan ve Esra Kobakoğlu’na , Rtn. Yasemin
ve Rtn.Ömer Oğuz’a ,
Rtn.Haldun ve Nilgün Örgüt’e , Rtn.Zerrin ve
Sinan Aslaner’e ,
Rtn.Nezih ve Belkız Bayındır’a , Rtn.Ceylan ve
Filiz Kavlak’a ,
Rtn.Ayhan ve Sedef Olgun’a , Rtn.Erdal ve Bircan Samur’a ,
Rtn.Bülent ve Çiğdem Yılmaz’a , Rtn.Adil Refik
ve Rtn.Nuşin Saydam’a ,
Dostlarımıza , yoldaşlarımıza bizi hep destekledikleri , en kıymetli varlıkları olan zamanlarını
topluma hizmet idealinde bizimle birlikte
harcadıkları için ayrıca , bir kez daha candan
teşekkür ederim. Şükranlarımızı sunarım.
Değerli başkanlarımız , bizlerle birlikte yaşamları değiştirme hedefiyle yürüdüğünüz , her buluşmamızda büyük nezaket ve güleryüz gösterdiğiniz , büyük liderlik örnekleri sergileyerek ,
liderlere liderlik ederek , topluma hizmet için
herşeyin önüne Rotary’yi koyduğunuz için ,
hepinize ayrı ayrı candan teşekkür ederim.
Bölgede tüm yıl her zaman güler yüzleri ile bölge
ekibinin yanıda olan ofis çalışanlarımıza sonsuz
teşekkürler.
Sevgili Ferda ve Mukades arkadaşımızda paul
harris dostluğu alarak aramıza katıldılar. Onları
kutluyoruz.
Sevgili Hamide ‘ye de bizlere verdiği hizmetlerden
ötürü sonsuz teşekkür ederiz.
Sevgili Rotaryenler , dostlarım ,
Yıllar boyu, uçsuz bucaksız yerlerde bir birine
paralel şekilde, bir birine destek olarak uzayan
giden rayları düşünün. Daima beraberdirler.
Birbirine paralel şekilde, olmayacak yükleri
taşırlar. Omuzlarında taşıdıkları yüklerden hiç
gocunmazlar, hiç yorulmazlar.
Üzerlerinden binlerce, yüz binlerce yolcu, yük,
hayal, sevinç, ayrılık, kazanç ve kayıp geçer
durur. Her hava şartına birlikte karşı koyarlar.
Ama hiç yılmazlar. Sonra bir kavşağa gelirler. İşte bu kavşak onları ayıran kavşaktır. Ne
yapsalar bunu engelleyemezler. Bizde şimdi
böyle bir kavşaktayız.
Her görevin bir başlangıcı bir de sonu var. Bu
görevde önemli olan Rotary’nin hizmetlerle damgalanmış gururlu bayrağını bir kademe
daha yukarı taşımak ve kumda bir iz
bırakabilmektir.
Eğer Haluk ve Şebnem Ulusoy olarak sizlerin teveccühüne mahzar olabildiysek, ne mutlu
bize. Kusurlarımız olduysa affınıza sığınarak
hoşçakalın , sağlıkla , sevgiyle ve mutlulukla
kalın diyerek sizlere veda ediyoruz.
Hepinizi şahsım ve eşim Şebnem adına sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Rtn. Haluk Ulusoy & Şebnem
UR 2420. Bölge Guvernörü
2013 - 2014
7
Sevgili Dostlarım,
Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz.
Vardığın hedef son nokta
değildir. O nedenle sadece
kısa bir mola verip devam et.
Çünkü yol ve yolculuk asla sona
ermeyecektir.
Bir dönemi daha hep birlikte
yaşamları değiştirmeye çalışarak
geride bırakıyoruz. Şöyle bir
dönemin ilk günlerine dönecek
olursak; yaşamları değiştirmek
için, eşler olarak neler yapmışız acaba, hep birlikte bir
hatırlayalım:
-Eşler olmazsa, olmaz dedik kulüplerimizin ve
bölgenin her etkinliğinde bizler de bulunduk.
-Anıtkabir e gittik. Atamızı ziyaret ettik.
-Bölge eşler kaynaşma yemeğimizi 160 kişiyle
gerçekleştirdik. Buradan sizlerin katkılarıyla elde
ettiğimiz gelir ile Ataşehir Rotary lisesinin Atatürk
büstü ve kitaplığını yaptık.
-Cumhuriyetimizi coşkuyla kutladık.
-Çocuk felci yararına defileler yaptık.
-Kitap kardeşliği kapsamında binlerce kitap
dağıttık.
-670 kişi ile Rotary ailesi pikniğine katıldık.
-21 Aralıkta Yılbaşı Bölge kermesimizi
gerçekleştirdik. Buradan masalardan elde edilen
gelir ile Rotary Vakfına 2420. Bölge eşleri adına
bağış yaptık.
-Trakya gecesinde yarı dönemin yorgunluğunu
attık, doyasıya eğlendik.
-Kulüp ziyaretlerinde dostluklar kazandık.
-Çocuk felci için etkinliklerinizden elde ettiğiniz
gelirden 300 er lira verdiniz. Ve bunlar da damlaya
damlaya göl oluşturarak 2420. Bölge eşleri olarak ,
bölgenin en büyük bağışçısı olmamızı sağladı. Ben
hepinizi alkışlıyorum.
-Rotary nin dünyada 109. Türkiye de 60. Yılını
kutladık.
-Dünya kadınlar gününde etkinlikler düzenledik.
-Dönem başında 15 adet hedeflediğimiz engelli
salıncağımızı Edirne den Yalova ya 17 adet olarak
çeşitli rehabilitasyon merkezleri, dernek bahçeleri ve
parklara yerleştirdik.
-Çocuklara bot, kaban, giysi yardımları yaptık.
-Rotaryenlerin projelerine destek olduk.
-Sevgi kütüphanesi yaptık.
-Kadın sığınma evlerinin ihtiyaçlarını giderdik.
-Toplu biletler sattık, 2. El kermesler düzenledik,
projelerimiz için fon yarattık.
-Kültür gezileri , ocakbaşı toplantıları düzenledik.
-Halkevi kurslarına malzeme destekleri yaptık.
-Engelli ve Down Sendromlu çocuklarımızla 23
Nisan etkinlikleri gerçekleştirdik.
-Anne çocuk sağlığı, kadına şiddete karşı seminerler
düzenledik.
-Okulların ekipman ihtiyaçları giderildi, tuvalet vb.
tadilatları yapıldı.
-Engelliler okulu velilerine ve yakınlarına meme
kanserinin önemi kendi kendine muayene konulu
seminerler verdik.
-Hayvan barınaklarının ihtiyaçlarını giderdik.
-Ramazan paketleri yaptık.
8
-Okullara hijyen malzemeleri aldık.
-Anneler gününde, yılbaşında Huzurevlerini ziyaret
ettik. Minik armağanlarla , çeşitli etkinliklerle
yaşlılarımızın gönüllerini aldık.
-Öğrencilere burslar verdik.
-Getem için sesli kitap okuduk.
-Braille harflerle kart vizit yaptırıp, engelliliğe
dikkat çektik. Her basımdan da Altı Nokta Körler
derneğine fon bıraktık.
-Becerilerimizi kullandık, ürettiğimiz elişlerimizden
fonlar sağladık.
-Düzenli olarak eşler toplantıları yaparak, hem
dostluğumuzu geliştirdik hem de yaşamları
değiştirebilmek için projeler ürettik.
Başarının ödülü olgunlaşmış bir meyve gibidir.
Sizler de bu sene meyvelerinizi olgunlaştırıp, kendi
lezzetlerinizi oluşturdunuz. Her biriniz ayrı tatlar
bıraktınız bölgemizde. Ben sizlere dönem içinde
oluşturduğunuz bu lezzetler için candan teşekkür
ediyorum.
Teşekkür ediyorum, sevgili eşim, hayat arkadaşım
Haluk a; bana güvendiği her zaman desteklediği için.
Teşekkür ediyorum canım çocuklarımız Özge
ve Hazar a. Bu yoğun, zorlu dönemimizde bize
gösterdikleri anlayış için.
Teşekkür ediyorum ailelerimize; hiçbir zaman
desteklerini bizden esirgemedikleri için.
Teşekkür ediyorum Sevgili Nur, Handan ve Sıdıka
ya. Bana katlandıkları ve sonsuz özverili çalışmaları,
kardeşlikleri için.
Teşekkür ediyorum Sevgili Özcan, Nuri ve Mehmet’e.
Ne zaman dara düşsek sorunlarımızı anında
çözümledikleri için.
Teşekkür ediyorum; Sevgili Dilek, Nurhan, Melike,
Fatma, Esra, Ömer, Nilgün, Sinan, Belkıs, Filiz,
Kazumi, Sedef, Bircan, Çiğdem, Nuşin, Yasemin,
Sonia, Hafize, Aylin ve Oya ya. Siz başkan eşleri
ile aramızdaki iletişimi sürekli kıldıkları ve özverili
çalışmaları, güler yüzleri için.
Teşekkür ediyorum tüm eşlere ve dönem için de
küçücük bir dokunuşla bile olsa yaşamları değiştirmek
için bizlerin yanında olan, bize destek veren
herkese…..
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol demiş
Hz. Mevlana. Sevgili eşler cömertçe yaptığınız
hizmetlerinizle bölgemizde oluşturduğunuz nehir hiç
kurumasın, artarak çağlayana dönüşsün.
Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır . Dönem süresince
istemeden kusurlarımız olduysa affola.
Dost bazen minik bir kuş, bazen var olmayan sevgili,
kimi zaman saksıda bir çiçektir ama asıl dost seni
senden çok sevendir.
Ben de sizleri çok seviyorum dostlarım. İyi ki
varsınız. Bizlere yaşattığınız bu harika dönem, sayısız
hizmetleriniz ve gösterdiğiniz dostluk için sonsuz
teşekkürler.
Melekler yanınızdan, sevgi kalbinizden eksik olmasın.
Sevgiyle kalın
Şebnem Ulusoy
Merhaba,
Biz Rotalife ekibi olarak bu güne kadar sizlere dokuz
sayı sunduk .
Eleştirildik , beğenildik , daha fazla sayfa yapmamız
istendi, uğraştık didindik, herkes bize haber göndermek
için çaba sarf etti bu çabalarda birlikte güzel haberler
yaptık.
MÜPA mantarları için Körfez Rotary Kulübünden Bora
Ergene’ye
DARÜLACEZE VAKFI için Beyoğlu Rotary
kulübünden Özden Irmak’a
DENTRAM için Bostancı Rotary kulübünden Serhat
Yalçın’a
Kah biz geldik kah siz yolladınız ama hep destek
verdiniz. Haberlerin yanı sıra bizlere reklam vererek
bu yayınların sizlere ulaşmasını sağlayan kişilere ayrıca
teşekkür etmek isteriz.
HAVAK için Çekmeköy Rotery Kulübünden Ahmet
Gökşin ‘e
En başta dokuz sayıda da yanımızda olan bize
sonsuz destek veren DY Sigorta’nın yetkilisi Yeşilköy
Kulübünden Rotaryan Ali Doğan’a her sayıdaki desteği
emeği için teşekkür ederiz.
STEPPEN için Acarkent Rotary kulübünden Nesrin
İşanlar’a
SETUR reklamları için Nişantaşı Rotary Kulübünden
Rotaryan sevgili Uğurhan Konuk ‘a
DESTİNO OTOMOBİL’e
AMERİKAN LİFE için Beylerbeyi Rotary Kulübünden
Ufuk Vurdum’a
ERSEL AĞIR MAKİNE için Tuzla Rotary Kulübünden
Selahattin Gülbeyaz’a
BES ve ASAMBLE tanıtımı ile Tuzla Rotary kulübü’ne
WELLBORN HOTEL ile Guvernör Haluk Ulusoy’a
ATEC için Moda Rotary Kulübünden Ali Ersoy’a
MİTAT GİYİM için Kadıköy Rotary kulübünden Tahir
Gürsoy’a
LİMONETA için Onur & Özlem Anitaş’a
CABİNET Dolaplarına
TAŞKONAKLAR Oteline verdikleri maddi destek için
sonsuz teşekkürler.Bu dergi onların sayesinde ayakta
durdu ve sizlere ulaştı.
Birde bizlere gönüllü yazarlık yapan dostlarımız vardı
Dergimize düzenli yazıları ile katkıda bulunan ve
aynı zamanda editörlükte yapan sevgili dönem
Guvernörümüz HALUK ULUSOY’a
KASEV için Kasev Yönetimine
Her sayıda bizlere Portekizden güzel fotograflar ve
yazılar sunan sevgili DEMET GÜNKARA’ya .
Rota Hotel için Büyükçemece Rotary kulübünden
Yavuz Gökyıldırım’a
Karaköy kulübünden sevgili Diyetisyen MURAT
GÖKÇEN’e
DURAVİT için Gelecek Dönem Guvernörü Müfit
Ülke’ye
Filozofumuz Etiler Rotary kulübünden sevgili
NURETTİN ÖZDEMİR’e
İZOCAM için Ataşehir Rotary Kulübünden Fatih
Öktem’e
Antikacımız İstinye Rotary den NURAY ŞARMAN ‘a
Özko Firmasına.
PEDEGOGUMUZ Silivri Rotaryden sevgili NURTEN
DANİŞ’e
BİKRİFİKİR için Ozan İnkaya’ya
Sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
LİV hospital’e
ROTALİFE EKİBİ
ELVAN DERYA BY FOTO.
ANİX için Şişli Rotary Kulübünden Ufuk Sayver’e
9
Her şey Şark Ekspresi’nin yola çıkıp, dumanını
tüttürmesiyle başlar...
Paris’ten İstanbul’a kalkan tren,
şehrin küçükAvrupasına lüks otel
kültürünü de getirir.
Hızla yükselen İstanbul’un ilk
otelleri ağırladıkları asılzadelerin,
yazar ve politikacıların en gizli öykülerine tanıklık
eder. Anadolu’muzda han ve hamam geleneği,sazlı
sözlü eğlenceler eskidir elbet ama söz konusu Avrupai
Otellerse 19. uncu yüzyılın sonlarında Paris’ten İstanbul’a
gelecek treni beklemiştir. 18. inci yüzyılda başlayan turizm
modasıyle, gezmeye doyamayan Avrupalılara ülkemizde
kapılarını açar ve misafirlerini ağırlamaya başlar.
Şark Expresi’nin İstanbul’a sefere başlaması, Doğunun ‘
mistik havasının gizemi, bu gizemli havayı koklama merakı,
Avrupalı turistin ülkemize fazlasıyla tercih etmesine sebep
olmuştur.
İstanbul’un ilk turistleri diyebileceğimiz Avrupalı
yolcuların ilk adresleri ise Beyoğlu, o zamanki adıyla
Pera’dır. Ama batılı turistlerin kalabileceği yerler sınırlıdır.
Ehh hal böyle olunca, Beyoğlu’nun en gözde yerlerinden
Tepebaşı’nda birbiri ardınca oteller açılmaya başlar.
Bristol Oteli, Royal Hotel, Continental Hotel gibi işletmeler
dönemin öne çıkan adresleridir ama hiçbiri Grand Hotel
de Londres (Büyük Londra Oteli), Pera Palas ve Tokatlıyan
Oteli’nin üstüne kavuşamaz.
Grand Hotel de Londres
1892 tarihinde iki Rum’un, İtalyan mimar Semprini’ye
yaptırdığı konak, kısa süre sonra artan konaklama ihtiyacına
cevaben otele dönüştürülür. Zengin turistlerin çoğunluğu
İngiliz olunca otele “Grand Hotel De Londres” adı verilir.
Mimarisinde ön cephe süslemeli ve gösterişli, yanlarsa daha
sade olacak şekilde eklektik bir tarz kullanılır. İç dekorasyon,
ağır mobilyalar ve pahalı perdelerle tamamlanır. Tabii
bir de hidrolik asansör kurulur. Cumhuriyet öncesinden
günümüze kalan nadir işletmelerden biri olan Büyük
Londra Oteli’nin ünlü konukları arasında 1922 yılında
Toronto Daily Star gazetesi için işgal İstanbul’unu anlatan
Ernest Hemingway de vardır.
İstanbul’un İlk Lüks Oteli Pera Palas
Orijinal adıyla Orient Express, 1883 te Paris ten yola
çıktığında beş yıl İstanbul’a gelemez, yolcular Bulgaristan’dan
feribotla İstanbul’a geçmek zorunda kalırlar. Beş yıl sonra
Şark Ekspresi’nin Sirkeci Garı’na girmesiyle kalburüstü
müşteriler de artık İstanbul yolcusudur. Ama Avrupa
sosyetesinin gözü alışkın olduğu görkemli otelleri arar.
Bunun üzerine Şark Ekspresi’nin sahibi Vapon-Li Şirketi,
1895 yılında Pera Palas Oteli’ni yaptırarak muhteşem Haliç
manzarasını müşterilerine iftiharla sunar.
İstanbul’un en güzel yapılarının mimarı Levanten
Alexandre Vallaury’nin tasarladığı Pera Palas Oteli
İstanbul’un en ihtişamlı yapılarından biri olarak açıldığında
birçok ilki barındırır. İstanbul’da Osmanlı sarayları
dışınd
a elektriğin ilk verildiği, ilk elektrikli asansörün
ve ilk akar sıcak suyun bulunduğu bina olur. Dönemin
en popüler mimari akımı olan neokklasik ve art nouveau
tarz, duvar ve tavanlarda oryantal süslemelerle birleştirilir.
411 no’lu odadaki sır...
İstanbul’un ilk gösterişli oteli olmak kolaydeğildir
elbet. Ağırlanacak binlerce misafir, tanıklık edilecek tarihi
olaylar, yaşanacak masalsı aşklar, entrika, casus ve elbette
10
sırdolu hikayeler vardır. En bilindik hikayeyse Agatha
Christie’ye ait olanıdır. İstanbul’a sıkça gelip giden ünlü
cinayet romanı yazarı, her geldiğinde Pera Palas Oteli 411
numaralı odada kalır. 1926 yılında geldiğinde de meşhur “
Şark Exspresi’nde Cinayet romanını burada yazar. Daha da
ilginç olanı yazarın hayatında kimsenin bilmedi kayıp 11
gününün sırrının bu otelde olduğunun söylenmesidir. 1979
yılında bu 11 günün esrarını çözmek isteyen bir medyum,
yazarın ruhunu çağırmış ve ondan sırrın otelin 411 no’lu
odasında bir anahtarda olduğunu öğrenmiştir. Gerçekten
de 411 no lu odada döşemenin altına gizlenmiş bir anahtar
bulunur. Anahtar halen otelde sergilense de sırrı çözülmüş
değildir. bugün 411 no’lu odanın adı ne mi? Tabii ki Agatha
Christie.
Bir Beyoğlu efsanesi; Tokatlıyan Oteli
Agatha Christie’nin Pera Palas’ta yazdığı “Şark Ekspresinde
Cinayet” romanı İstanbul’da başlar. 1930 lu yıllarda, Şam’daki
görevini başarıyla tamamlayan Hercule Poiront İstanbul’a
gelir, amacı birkaç gün İstanbul’da kalıp şehri gezmektir.
Haydarpaşa Garı’nda trenden inen Poirot vapurla karşıya
geçer ve bir otele yerleşir. Ancak, Londra’dan gelen ani bir
telgraf sebebiyle Londra’ya dönmek zorunda kalan dedektif
apar topar o gece kalkan Şark Ekspresi’ne yerleşir. Tesadüf
bu ya Poiront’un bindiği trende bir cinayet işlenir. Hem
de öyle böyle bir cinayet değildir işlenen. Her türlü teknik
imkandan yoksun dedektifimiz, herkesin şaşkın bakışları
içinde, bu cinayeti de çözecektir.
Agatha Christie’nin, romanına ilham olan başrol karakteri
dedektif, Hercule Poirot’un İstanbul’da kaldığı otel
Tokatlıyan Oteli’nden başkası değildir.
1897 yılında Pera Palas Oteli’ nden birkaç yıl sonra
Tokat’tan İstasbul’a göç etmiş Ermeni Mıgirdiç Tokatlıyan
tarafından yaptırılmıştır. İstiklal caddesi’nde yer alan otel,
açıldığı dönemde
İstanbul’un en büyük ikinci otelidir. Mimarıysa Pera Palas’ın
mimarı Aleksander Vallaury’dir. Geniş salonları, yüksek
tutulan tavanları, 160 odası, asansörü ve Avrupalı lüks
müşteri için, tabii ki tümü Avrupa’ dan getirtilen görkemli
mobilyalarıyla Tokatlıyan, yerli ve yabancı sosyetenin uğrak
yeri olmuştur.Kimler gelmiş, kimler geçmiş, ne aşklar
ne entrikalar yaşanmış, sevinilesi kahkahalarla inlemiş,
hıçkırıklı gözyaşları silinmiştir.
Kendi özel armasını taşıyan gümüş takımlarıyla
efsaneleşmiş bir otel olan Tokatlıyan, 1920 lerin
İstanbul’unun hatta Avrupasının en gözde otelidir. Otelin
ünlü müşterileri arasında Rusya’dan kaçan sosyalist siyasetçi
Troçki de bulunur. Kaç numaralı odada kaldığını malesef ki
bilmiyorum.:))
19’uncu yüzyılın sonlarında olduğu gibi bugün de
İstanbul’da artan konaklama taleplerini karşılamak için
birbiri ardınca otel inşa ediliyor. Oysa İstanbul’un ilk
otellerinin çok azı bugün varlığını koruyabilmektedir.
Kimisinin yerinde çoktan otapark yapılmış bile.:((.
Bir zamanların efsane ve tarihe tanıklık etmiş, İstklal
Caddesi’nin parlayan yıldızı Tokatlıyan Oteli ise harabeye
dönmüş bir halde kaderini beklemektedir ne yazık.
İstanbul’un tarihiyle ilgili ne öğrenirsek öğrenelim bu
köklü tarihin değerinin bilinmediği gerçeğiyle karşılaşırız.
Tıpkı oteller tarihinde olduğu gibi...
Ne acıdır...
Kültür miraslarımız bizim geçmişimiz ve geleceğimizdir.
Aysun Azak
Istinye Rotary Kulübü
E
L
Y
O
B
E
SIZ
.
.
.
K
I
D
N
A
H AZ IRL
Herkesden iki gün once orada olan konferans komitesi üyeleri
sizlere eksiksiz bir konferans yaşatmak için canla başla çalıştı.
Kah güldük kah yorulduk ama sizler için ter döktük...
11
Konferans karşılama
komitesinde bulunan Ali
Doğan, Refiye Erişci, Çiğdem
Yılmaz, Çisil Andırın canla
başla çalıştı.
12
Karşılama Komitesi ilk gün havalanında karşılamalara başladı
Otele gelen misafirler desk masasında kayıt işlerini tamamlayıp
konferansın ve otelin tadını çıkarmaya başladılar.
13
14
15
2420. Bölge hasatını büyük bir şölenle yaptı.
Antalyada Kaya Palazzo Golf Resort Hotelde 3 gün
süren konfensta renkli ve neşeli saatler yaşandı.
16
Uluslar arası temsilci Andy Smallwood geçmiş dönem
Guvernörleri, diğer bölgelerin Guvernörleri ve gelecek
dönem Guvernörlerinin hazır bulunduğu birinci gün
saat 17:00 kokteyl ile start aldı. Klasik bayrak töreni ile
başladı, bayrak törenini sevgili konferans komitesi üyesi
Bülent Yılmaz tarafından yönetildi. Konferansın açılışını
Komite Başkanı Nuri Peşkircioğlu, Handan Peşkircioğlu,
Çisil Peşkircioğlu Andırın ve Defne Yılmaz birlikte yaptı.
17
18
Haluk Ulusoy katılımda bulunan geçmiş dönem
Guvernörlerine birer anı plaketi taktim etti ve açılış
konuşmasını ve dönem filmini sundu.
19
20
21
22
23
24
25
26
Konferansın neşelerinden biri olan Lemoneta ritm ekibi ilk gün
çalışmasını yaptı ve birinci günün sonuna geldik .
27
28
29
30
31
32
33
34
35
Konferans konuşmacımız sayın Sabih Kanatoğlu Roteryenlare çok keyifli bir
konuşma yaptı. Ondan öğrendik ki kimsenin sonunu görmeden şanslı diyemeyiz .
36
37
38
Bölge ilk üçü açıklanırken nefesler tutuldu. Bölgenin iki
üçüncüsü çıktı bu yıl Körfez Rotary ve Sarıyer kulüpleri bu
ödülü paylaştı
39
40
Ve konferans finali sevgili dönem Guvernörümüz
Haluk Ulusoy’un veda konuşması ile sona erdi.
41
Finalde Lemoneta ekibi ve Haluk bey’in davul shovu ile
Allahaısmarladık denildi.
42
Exchange öğrencilerinin sunduğu halk oyunları
izlenmeye değerdi.
43
3.günün sonunda akşam gala gecesi yine muteşem bir keyifle yaşandı.
Dönemin başında Encoy Rotary diyen Haluk Ulusoya konferans
komitesi neşeli bir veda yaşattı.
44
45
Onlar için yapılan röportajlar ve klipler tüm konuklar
tarafından ayakta alkışlandı. Keyifli bir gecede bölgemizin
çok kıymetli çalışanları Mukaddes Doğan ve Ferda
Karadağ, Haluk bey tarafından Paul Harris dostu ilan
edildi. Gece neşe içinde sona erdi.
46
Antıka
Sevgili Rotaryen dostlarım merhaba. Bu sayımızda
da yine Antika’nin dekorasyondaki yeri ve öneminden
tekrar bahsederek diğer konumuza daha sonra geçmek
istiyorum.
Hepimizin hayatında dekorasyonun yeri gittikçe önemli
bir ivme kazanmaya başladı.Vaktimizi geçireceğimiz
bir düzende dekorasyonun bize hitap etmesi gerektiğini
düşünüyorum.Rahatsızlık verecek derecede ultra modern
ya da müze gibi antikalarla tıka basa dolu evler bana
olduğu gibi mutlaka sizlere de bunaltıcı veya sıkıcı
gelebilir. Bana göre bir evde en ideal dekor ferah ve
rahat yaşanabilir olmalıdır. Yeni ve eskinin bir arada
sentezlendigi evler çok daha sıcak bir atmosfer kazanır.
Gerek kücük objeler ile gerek işlevsel antika eşyalarla
bir takım renoveler yaparak yani eskitme yüzeyler,
açık renkler, doğal dokular kullanarak Provence stiliyle
giydirip cok farklı ve rahat mekanlar yaratabiliriz.
Gecen ayki yazımda gümüş sanatından bahsetmiştim bu
ayki yazım da sizlere Mobilyada Osmanlı Batı ilişkisine,
ve Türkler’de mobilya sanatının nasıl başladığına dair
kısaca bilgiler vermek istiyorum.
Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında öncelikle
ekonomik çıkarlara dayanan ve siyasal yükümlülükler
getiren diplomatik ilişkiler kurulur. Fransa ile
girişilen diplomatik iliskilerinin ilk ve önemli sonucu
kapitülasyonların belgeledigi bir gelişme ile de ithal
mallarına açık bir pazar haline gelmesidir.
1927 den itibaren yerli ipek endüstrisine rağmen
Lyon’dan ipekli kumaşlar ve yaldızlı eşyalar getirilmeye
başlanır. İmparatorluk sınırları içinde yabancı ticaret
kuruluşlarının sayısı artınca ister istemez yabancı
tüketim mallarına rağbet eden Osmanlı ileri gelenleri
İstanbul’da yaşayan yabancıların yaydıkları modanın’da
etkisinde kalarak Batı’yı ikinci elden ve kendi ülkeleri
icinde tanımanın getirdiği koşullanmalarla kendi beğeni
kalıplarını Avrupa mallarının etiğine uyarlamis olmalılar.
Orta Asya dan gelen kültürümüzde yüzyıllardır
Türklerin devamlı bir göçer ve konar bir yaşantısı
oldugundan kolay nakil olabilen halı, şilte, yastık, döşek
ve sandık gibi eşyaları tercih etmişlerdir.
Türkler’de karyola önemli bir rol oynamaz çünkü yatak
toplanır ve döşenirdi, döşek aynı zamanda üzerinde
oturulan ve yatılan bir minderdi. Bu arada masanın
evrimi icinde bugun Anadolu’da hala kullanılan üzerinde
yemek yenilen tahtaları da unutmamak gerekir. Osmanlı
saraylarında yemek düzenine gelince yer sofrasında
yemek yendiğini bilmekteyiz.
Sandık ta Anadolu kültüründe önemli bir eşya olarak yer
alır günümüzdeki yeri hala önemini korur.
Ayrıca yüklük te her evin yatak odasında bulunan evle
beraber inşa edilen bir gereç idi.
Türk odasını oturacak hale getirmek icin divan, şilte,
minder ve kilimler kullanılmaktaydı.
Dolayısı ile biz burjuva kültüründen gelmediğimiz için
tüm mobilya kültürü bize batıdan gelerek yerleşmiştir.
Paris’te Türk elçiliğinin başlattığı moda İstanbul’da bir
frenk tarzı ve sitili modasıyla karşılık buldu. Fransız
bahçeleri ve dekorasyonları Fransız mobilyası saray
çevrelerinde kısa bir süre sonra moda oldu.
Bu Yüzyıl’da batılılarında Türkiye’yi tanımak icin hayli
gayret sarfettikleri görülür. Lale devrinde iken İstanbul’a
gelen elçiler beraberlerinde alimler, edipler, ressamlar
getirmeye başlamışlardır.3. Selim Avrupa’yı tanımak ve
Avrupa usullerini memlekete sokmak icin İstanbul’daki
elçilere talimat vermiştir. Bogaziçi 3.Selimin saltanat
yıllarında İstanbulun seçkinlerinin Yalı ve konaklarıyla
dolmuştur. Bunlarin bir kısmında da yabancı elçiler
ikamet ederdi. Tarabya da genelde zengin azınlıklar
ve ticaret ateşeleri otururdu yabancı ateşeler ve zengin
azınlıklar Avrupa’ya gidip geldikçe buralardan son derece
pahalı ve zevkli masa sandalye ve koltuk takımları,
çok gösterişli avizeler ve varaklı aynalar getirerek veya
getirterek yalılarını ve konaklarinı dekore ettirmişlerdir.
Böylece mobilya kültürü Türklerde yavaş yavaş gelişmeye
başlayarak Batılılaşma arzusu günümüze kadar artarak
çogalmıstır.
Batı mobilyası yanında kullanılan şilte ve minderin
yanı sıra form olarak Avrupa’ya, bezeme olarakta Türk
tarzında olan, biçim açısından da doğunun karakterini
kullanan mobilyalara da rastlamaktayız.
19.Yuzyil da doğunun egzotizminden etkilenerek Avrupa
da bu tarz da taklit mobilya yapılmaya başlanmış ve
Osmanlı sarayı da bu stilde mobilya satın almıştır.
Rotaryen dostlarım umarım bu konuyla sizleri
sıkmamısımdır Türk Osmanlı mobilya tarihinden kısaca
bahsetmiş olduk yeni bir konuyla tekrar görüşmek üzere
sevgiyle ve sağlıkla kalın.
Rtn.Nuray Sarman
İstinye Rotary Klübü
47
Rotary den haberler
Taksim Bebek Rotary kulübü tüm yıl boyunca liseler arası tiyatro kulüpleri
yarışmasında dereceye giren okulların ödüllerini muhteşem bir finale verdi.
Gecede duayen tiyatrocular onur ödülü alırken, bu yıl
sergilenen oyunlarda oynayan oyuncularda yılın performans
ödülünü aldılar.
48
Rotary den haberler
Gecenin sunuculuğunu Kulüp
başkanı Yıldız Çiprut ve Can
Şengel yaptılar.
49
Rotary den haberler
Dragos Rotary Kulübü, Ataşehir Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi
Okulunda,diş hekimi Sayın Nuran Çulcuoğlu’nun karşılıksız hizmetleriyle, okul
içindebir diş tedavi kliniği açılmasına destek olmuştur. Okul yönetimi tarafından tahsis edilen bir odada, diş tedavisi için gereken
ekipmanlar yerleştirilmiş olup doktorumuz Sn. Nuran Çulcuoğlu, tümüyle bedelsiz
olarak haftada iki saat öğrencilerin her türlü diş bakım ve tedavilerine yönelik okulda
çalışmaya başlamış bulunmaktadır. Bu çalışma doktorumuz tarafından sürekli olarak
yapılacaktır, devamlılık arzetmektedir.
Okulda ikiyüzelli öğrenci okumakta olup, çoğunluğu hafif engelli kabul
edilmektedir. Öğrencilerin çok büyük kısmı bu güne kadar herhangi bir diş
bakımı görmemiştir. Fotoğraflarda, bu güne kadar dişçi yüzü görmemiş bir kız
öğrencinin doktorumuz tarafından tedavisini göreceksiniz. Bu öğrenci, kısıtlı
imkanlara sahip bir aileden gelmektedir, doktorumuz ilerlemiş ve vahim durumda
bir çürük dişin tedavisini uygulamaktadır.
Bu olanağı sağladıkları için okul yönetimi ve Sayın Nuran Çulcuoğlu’na
teşekkürlerimizi sunarız.
Rotaryen Saygılarımızla,
Özcan Nurten- 2013-2014 Dönem Başkanı
Mutfaktan Güzel Kokular Geliyor” Pekin’den Ödülle Döndü
Uluslararası Rotary 2440. Bölge Rotaryen Eşlerinin TÜRGÖK (Türkiye
Görme Özürlüler Kitaplığı) ile birlikte gerçekleştirdiği Türkiye’nin ilk
Kabartma Baskılı “Mutfak’tan Güzel Kokular Geliyor” isimli Yemek
Kitabı bu yıl 19.su düzenlenen GOURMAND Dünya Yemek Kitapları
Yarışmasında “Yardım ve Fon Yaratan Kitaplar” Kategorisinde 1. oldu.
Bu yıl 20-21 Mayıs 2014 tarihlerinde Çin’in Başkenti Pekin’de
gerçekleşen ödül törenine Uluslararası Rotary Geçmiş Dönem 2440.
Bölge Federasyon Başkanı Güneş Ertaş ve eşi Figen Ertaş, TÜRGÖK
Genel Sekreteri Şafak Özpoyraz ve kitapta yer alan tariflerin standart
hale gelmesini sağlayarak kitaba destek veren Şef Ömür Akkor
katılmıştır.
Dünyanın bu en prestijli Yemek Kitapları yarışmasında 187 Ülkeden
74 kategoride 1000’lerce kitap, yayınevi, şef ve yazar derece almak için
mücadele etmiştir.
50
Rotary den haberler
Heber Portallarında Çıkan Haberlerimiz Un Turco in Italia
Gelecek Gelecek Dönem Adayı Sn. Özcan Albak
İtalyan Rotary Dergisindeydi.
51
ÇOCUKLARIMIZDA;
SORUMLULUK
ALMA BİLİNCİNİ
GELİŞTİRMEK…
Çocuklarımızın ev ortamında ve okulda farklı
davranışlar sergiliyor olması velilerimizi hep
şaşırtmıştır. Evde oyuncaklarını toplamayan, yemeğini
yemeyen, uyumayan çocuğunun okulda bunları yapıyor
olmasının tek nedeni kararlı tutum ve örnek davranışlar
görmeleridir. Okulda keyifle, itiraz bile etmeden
topladıkları oyuncaklarını evde ebeveynlerinin
toplamasını beklerler. Çünkü evde oyuncak toplamak
annenin görevi gibi algılanmaktadır. Nasıl olsa anne
toplanmayanı topluyor, yenilmeyeni yediriyor, isteneni
getiriyor ve üstelik tüm bunlarını çocuğunun iyiliği için
yaptığını sanıyor
Peki neden biz çocuklarımıza sorumluluk vermekte
zorlanıyoruz?
Yeni evlenen çiftlere bile ne zaman çocukları olacak
gözüyle bakılan toplumumuzda evliliğin genelde türün
devamını sağlamak, üremek, çoluk çocuğa karışmak
gibi algılanması, çocuğun evin neşesi, ailenin devamını
sağlayan veliaht, yaşlılıkta sahip çıkacak biri gibi
düşüncelerle istenmesi çocuğa bakış açısını değiştiriyor.
Dolayısıyla doğduktan sonra yere göğe sığdırılamıyor.
Böyle bir durumda küçücük bir canlıya kendi ile ilgili
sorumlulukları vermek değer verilmediği olgusunu
doğuruyor. Ne kadar çok korunur kollanırsa o kadar iyi
anne baba yada akraba olunduğu sanılıyor.
Yemek istemese de bizim uygun gördüğümüz dolu, dolu
porsiyonları bitirmesinde ısrar ediyor, gerekirse zorla
yediriyor, çoğu zamanda televizyonla oyalayarak ağzına
besliyoruz. Oysa bu durumda çocuğa giden mesaj;
“ Senin doyma hissin yok, sen ne zaman doyduğunu
anlamazsın, ben bilirim …” oluyor. Başka bir örnekte
giyinme konusunda yaşanıyor.. Aman üşüyüp hasta
olmasın kaygısıyla lahana gibi kat kat giydiriliyor.
Çocuğun o giysiler içinde terlemesi, sıkılması akla
gelmez, ya da “ Hasta olmasından iyidir.” denerek
dikkate alınmıyor. Oysa terlediği için hasta olma riski
daha da artmaktadır. Yine verilen mesaj sen ne zaman
üşüdüğünü, sıcakladığını bilmezsin ben bilirimdir.
Çocukta bu durumda haklı olarak itiraz ediyor, bunun
adı da inatlaşıyor olur. Oysa o, sadece bende biliyorum,
benim isteklerimi de dikkate alın, kabul edin mesajı
vermektedir..
Çocuğumuz sorumluluk alma bilincine ne zaman
ulaşır?
Çocuklarda, özbakım becerileri dediğimiz yeme, içme,
giyinme, toplama gibi kişisel ihtiyaçlarını karşılaması
için fırsat verilmeye başlandığı andan
itibaren
sorumluluk bilinci gelişmeye başlar.
Bir yaşındaki çocuk yemek masasına oturup, kendi
tabağından döke saça da olsa yemeye başlamalıdır.
Kazağını değil ama yeleğini kendi çıkarabilir, giyinmek
için küçük alıştırmalar yapabilir. Eşyalarını yerine
koymadığında ona örnek olmak için elinden tutup
yerdekini birlikte almak ve birlikte yerine götürmek,
“ aferin bize eşyamızı yerine koyduk evimiz düzenli
oldu” demek, gülümseyerek başını okşamak ve bunu
kararlı olarak tekrarlamak, sorumluluk bilincinin
gelişimi için iyi bir başlangıç olacaktır.. Dikkat edilmesi
52
gereken tek şey, her gelişim döneminin kazanılması
gereken becerilerinin farklı olduğunu bilmektir. Daha
da önemlisi sorumluluklar, çocuğun kendi bireysel
gelişimi dikkate alınarak verilmelidir. Gelişiminin
çok üstünde ki beklentiler, hem aileyi hem çocuğu
hayal kırıklığına uğratır. Çocuk kendinden beklenileni
yerine getiremediğinde başarısızlık, yetersizlik, acizlik
gibi duygular yaşamaya başlar, buda onda kendi kişilik
imajı ile ilgili olumsuz kayıtlar doğurarak, onun gelecek
yaşamını olumsuz etkiler. Ayrıca aile bireyleri, verilen
sorumluluğun çocuğa uygunluğunu gözetmeksizin
yerine getirilmesini beklerse, beklentisini yerine
getiremeyen çocuğu için beceremiyor diye endişe edip,
gereksiz yere üzülebilir...
Çocuklar doğduklarında itibaren her şey onlar için
yenidir ve ilginçtir. Bizim görmeye aşina olduğumuz
pek çok obje, kişi, olay onlar için yenidir. Merak
uyandırıcıdır. Bu nedenle ulaşabildikleri nesnelere
dokunmak, onları tanımak isterler.
Kaldı ki bu onların gelişimi için şarttır. Bu merak, çocuk
bir yaş civarında yürümeye başlamasıyla birlikte evde
dağınıklığa sebep olur. Yürüyebilen çocuk ulaşabildiği
her yerdeki nesnelerin sesini dinlemek ( bardağın
yere düşünce çıkardığı sesi duymak için tekrar, tekrar
bardak kırabilirler ) dokusunu, formunu v.s anlamak
için eline almak isterler. Keşfedene dek o objenin göz
önünde olmasını isterler. Çocuğun bu gereksinimin
farkında olarak dünyayı keşfetmesine izin vermek
gerekmektedir. Merakını gidermeyen çocuk, o nesneyi
neden yerine koyması gerektiğini asla anlamayacaktır.
Çocuk için önemli olan ilk iş o nesneyi tanıması ve
merakını gidermesidir. Onunla işini bitirip bir kenara
attığı anda, çocukla birlikte bulunduğu yerden alıp, asıl
yerine koymak bundan sonraki iş olmalıdır.
Küçükken davranışı yerleştirmek çok daha kolaydır.
Ancak yaşı ilerlemiş çocuğa da istendik davranışı
kazandırmak
mümkündür.
Davranış
haline
getirmesinde bizim neyi nasıl yaptığımız, söyleyiş
tarzımız, kararlı tutumumuz ve sunduğumuz alternatifin
kullanılabirliği çok etkili olacaktır.
Çocuklarda sorumluluk bilinci yerleştirmek için,
kendisinden beklenilenleri açık ve anlaşılır bir dille
anlatmak, yapması gerekenler konusunda önceleri
yardımda bulunarak örnek olmak ve istendik davranışı
gösterdiğinde ebeveyn olarak bunun farkına vararak
çocuğa övgüde bulunmak yararlı olur. Çocuğumuzun
öğrenmesini istediğimiz her şeyi önce biz kararlı bir
biçimde yapmalı, ona doğru örnek olmalıyız, bildiğiniz
gibi çocuklar gördüğünü yapar, onlar için en değerli
öğreti metodu taklittir.
Silivri den Saygı ve Sevgilerimle, hoşça kalın.
Çocuk Gelişimi / Eğitimcisi
Silivri Özel Güli Çocuk Yuvası Müdürü
Rtn: Nurten DANİŞ
SİZ KENDİ
CEBİNİZLE
İLGİLENİN
Bu başlıkta nereden çıktı demeyin. İnsanoğlu
genelde kıyaslamayı sever. Nerede durduğunu, ne
kadar farklı olduğunu, nasıl gözüktüğünü anlamak
ister. Bunu da ilk olarak parasal olarak belirler.
Farkında olmadan, sessizce ve bir o kadar da
uyanık(?) bir şekilde !
Evet anladığınız üzere, sohbetimiz para üzerine
fakat biraz farklı bir şekilde olacak. Türkiye’de Genel
olarak, “Yaşam Koçluğu” eğitimi aldıktan sonra hangi
konuda çalışmak isteyeceğinizi belirleyebilirsiniz.
Bugünlerde çalışılan popüler konu başlıkları; Kariyer
Koçluğu, Eğitim Koçluğu (kariyerin başlangıç noktası
olduğu için), Hiperaktivite Koçluğu(keza bu Koçluk
türü de Kariyer ve ilişkileri etkileyen bir eğitim ve
hizmettir), İlişkiler Koçluğu (sosyal alan, kariyer ve
özel ilişkilerinizin tümünü içerir). Kısmen, Sporcu
Koçluğu da çalışılan başlıklar arasında. İşte tam
da burada, tüm bunların ve hayatın koordineli bir
şekilde ilerleyebilmesi için de “PARA” ya ihtiyacımız
var !
Bireyin birlikteliklerinde paraya bakış açısı önemli.
Aslına bakarsanız Para da “İlişkiler Koçluğu”nun bir
çeşidi, ilişkilere farklı bir bakış açısı diyebilirim.
Kişilerle para çalışırken fark edilen temel durum;
paranın niteliği yerine, niceliğine odaklanmalarıdır.
Bu iki durumu karıştırma, parayla direkt hayatı
sınıflandırmaya sebep olur. Her ne kadar kişiler
parayı “amaç mı, araç mı?” haline getirdikleri
sorusunun cevabını vermeyi öğrenseler de,
gerçek bunun tam tersidir. Yani para amaç haline
geldiğinde; espri yapmayı, hayata gülmeyi, olumlu
düşünmeyi unutabiliriz. Fazla mükemmeliyetçi
olmayı, kusursuz görünmeyi, hata yapmadan yol
almayı marifet olarak benimseyebiliriz. İleri gidip
bizden sonraki nesillere de bu durumu aşılayabiliriz.
Her ne kadar mükemmeliyetçiliğimize (ben her
daim esnek olabilirim kandırmacaları ile) bilinçli
olarak karşı çıksakta, gene aynı hataları bilinçsiz
olarak yapmaya devam ederiz. Ben buna “bilinçsiz
bilinç” diyorum. Bir çeşit uyurgezer durumu. Hem
başkalarında uyanık geziyormuş algısı yaratıp, hem
de bilinçsizce davranma modeli.
Genel olarak çalışmalarda; “para nedir” ile “para
sizin için neyi ifade eder?” sorusunun cevabı da
karıştırılır. İnsanların algılarının nasıl şekillendiğine
birlikte tanık oluruz. Çok paralara sahip olabilirsiniz.
Başkalarına bu yüzden cazip gelebilirsiniz. Önemli
olan, hayatın tadını çıkarabiliyor musunuz? Har
vurup, harman savurmaktan bahsetmiyorum.
Gerçekten paranın hakkını veriyor musunuz?
Kimileri de imkansız diye düşünebileceğimiz
miktarlara, yapmadıklarını bırakmazlar. Şimdi
kimin parası çok ve kimin parası yok? Kimsenin cebi
sizi ilgilendirmesin (!) Siz kendi yapabileceklerinize
odaklanıp, yaftalamayı bırakın. Kendi değerinizi
(değersizliğinizi) paraya nasıl yüklediğinize bir
bakın!
Güç mü, sevgi mi, kontrol mü, korkutma aracı mı
yoksa güven mi? Yada bu saydıklarımız dışında bir
ifademi?
Bana göre; “Para, Sevgi ve İlişkidir”. İlk önce
kendinize olan sevginizi yücelttiğinizde, ikili
ilişkilerinizde kendiliğinden yücelir ve gelişir.
Kendisiyle ilişkisi güzel olan kişiyle herkes bir
arada olmak ister (ukalalık ile kendini sevmek veya
narsist tanımları arasında ince sınırlar olduğunu
hatırlatmak isterim). Sonuç olarak, para cebinizden
giderken ve gelirken, ilişkileriniz sizin için duygusal
olarak en doygun halini alıyor mu? Cevabınız
EVET ise, sizden zengini yok demektir. Sevginiz bol,
sevenleriniz daim olsun.
Pelin Narin Tekinsoy
53
2420.Bölge Konferansının ardından;
Bu yıl ilklerin yaşandığı yıllardan biri oldu diyebiliriz,
bölge konferansı, genelde kulüplerin organizasyonunda
gerçekleşirken, bu yıl organize edecek Kulüp çıkmayınca,
Bölgenin bir komite oluşturarak bu organizasyonu
gerçekleştirmesi gerekti. Ve Bölgenin Komitelerden Sorumlu
Sekreteri Rtn.Nuri Peşkircioğlu, çeşitli kulüplerden oluşan
Rotaryen dostların katılımı ile bir konferans komitesi
oluşturdu. İyi bir ekip, uzunca bir süreç ve emek sonucunda
sanıyorum ki, katılım sağlayan herkesin mutlu ayrıldığı,
ağızlarda tat bırakan bir konferans olmuştur…
Öncelikle Soma da hayatını yitiren maden şehitlerine
Allahtan rahmet, yakınlarına ve Tüm Türkiye’ye sabır ve
başsağlığı diliyorum. İşte derin üzüntü yaratan bu olayın
gölgesinde bir konferans yaşadı 2420. Bölge Rotaryenleri...
Konferans programında değişiklik yapılması, bir çok eğlence
içeren etkinliğin kaldırılması, konferans web sayfasında,
facebook sayfasında üzüntümüzü dile getiren görsellerin
yanı sıra Hürriyet Gazetesi İstanbul baskısında bir taziye
ilanı verilmesi Rotaryenlerin ne kadar duyarlı olduğunun
göstergesi olsa gerek.
Yine Soma faciasının gölgesinde de olsa, tabii bir de 19
Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı da bir
Rotaryen duyarlılığı ile anılmaya çalışıldı. Bahçeşehir RK’
nın geleneksel olarak düzenlediği RotaAta etkinliğinde 19
Mayıs ta Samsun da olmak üzere öncesinden teknelerle
İstanbul’dan yola çıktığı etkinlikte konferans salonuna
canlı bağlantı yapılarak saygı duruşunda bulunulması
oldukça anlamlıydı. Bu etkinliklerini her yıl büyük bir
özveri ile gerçekleştiren Bahçeşehir RK’ ya da tebrik ve
teşekkürlerimizi iletiyorum. Konferans delegeleri toplantısında önemli konular ele alındı.
Görüşülen konular içinde en can alıcı konu; kulüpler genel
kurullarında konferans delegelerini belirlerken konferans
a katılacak kişileri tercih etmeli ve delege toplantısının
daha katılımlı olması için konferans katılımcılarına vekalet
verilebilme ihtimali üzerinde durulması idi…
Anlamlı iki konu daha vardı ki, birisi çocuk felci olmuş ama
yılmayıp kendini topluma kabul ettirmiş olan Sn. Serhat
Balkan ın Nuri Peşkircioğlu ile ropörtajı sonrası, ailesi
ile birlikte hayata tutunuşunu, pozitifliğini, yaratıcılığını
yaşadığı onca olumsuzluğa rağmen hiç yılmadan sahnede
güzel bir şekilde ortaya koyması idi. 54
Biri de bölge sekreterliği yapmış Muzaffer Soykal’ın
konferansa özel daveti idi. Rotary’e katkısı tartışılmaz birinin
şu veya bu nedenle küsmesine izin vermeyen Rotaryen
anlayışı, fazla uzaklaşmasını da kabul etmedi. Haluk
Guvernörümüz tarafından hem konferansa daveti hem de
sahneye çağırarak onure etmesi oldukça anlamlıydı. Evet,
gönüllülükle yapılan ve kendinden önce hizmet anlayışıyla
yola çıkan Rotaryenler de gönül kırgınlığı maalesef
zaman zaman olabiliyor. Önemli olan bu kırgınlıkların
farkına varmak ve gerekeni yapmak. Bu anlamda Haluk
Guvernörümüz’ün topluma örnek bir tutum daha ortaya
koyması oldukça anlamlı ve önemli idi.
Konferans konuşmacı konuğu Yargıtay Onursal Başsavcısı
Sn. Sabih Kanadoğlu’nu Türkiye nin gerçeklerini dile
getirirken herkes ayakta alkışlıyordu. Uluslararası Rotary Başkan temsilcisi, Uluslararası Rotary
nin önemli isimlerinden RID Andy Smallwood’ un bizlerle
olması ve önemli konulara değinmesi, Türk Rotary’ sinin ne
kadar önemli bir yerde olduğunu vurguluyordu...
Programın doluluğu, davetli olan diğer bölge Rotaryenleri
nin katkısı, sanatçıların ve konuşmacı konuğun kalitesi,
otelin kalitesi ile de birleşince ortaya müthiş bir konferans
çıkmış oldu. Ufak tefek sıkıntılar Rotaryen hoş görüsü ile
bertaraf edilirken, başta da söylediğim üzere sanıyorum
ki mutlu ayrılmayan bir tek kişinin dahi olmaması, her
şeyin iyi düşünülerek organize edildiği gerçeğini ortaya
koyuyor. Başta Guvernörümüz Rtn.Haluk Ulusoy ve
Komite Başkanı Rtn.Nuri Peşkircioğlu olmak üzere emeği
geçen Konferans Komitesi’nin tüm üyelerine, tabiî ki By
Foto’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Bir de Konferans’a
katılım sağlayan Rotaryenlere de göstermiş oldukları hoş
görü ve anlayış için de ayrıca teşekkür etmek gerektiğini
düşünüyorum.
Son olarak, Konferansta edindiğim bir izlenimi sizlerle
paylaşmak isterim; daha önce hiç bir konferansa katılmamış
Rotaryenler in ve Gelecek Dönem Başkanlarının katılmasını
teşvik etmek için indirimli bir fiyat uygulanmasına gidilmesi
konferansa katılımı arttıracaktır inancındayım. Daha önce
hiçbir konferansa katılmamış Rotaryen in Rotary’e olan
bağlılığı artacak, camianın büyüklüğünü daha iyi bir şekilde
kavrayacak ve daha fazla Rotaryen ile tanışacaktır.
Gelecek Dönem Başkanı için ise müthiş bir motivasyon
sağlayacak aynı zamanda kendi dönemine ışık tutacak
projelerden haberdar olacak, hasat zamanının ödüllerle
taçlandırılmasına şahitlik edecektir…
Rotaryen sevgi ve saygılarımla,
Rtn Ali Doğan
R TM
KASEV VAKFI
14 Kasım 1986 - 14 Kasım 2014
İnsana Hizmet-Ülkeye Katkıda
Öncü, Önder ve Örnek Kuruluş
İnsan doğar, büyür ve yaşlanır. Sevgiyi ilgiyi her dönem ister...
KASEV VAKFI
&
KASEV HUZUREVİ-DİNLENMEEVİ İHTİYAÇ LİSTESİ
Saygıdeğer Dostlarımıza,
ederiz.
KASEV Vakfımızın örnek çalışmalarını yakından takip etmektesiniz. İlginiz ve takdirlerinize teşekkür
Artık uluslararası standartlarda, uluslararası ISO belgesine sahip sertifikasyonla hizmet veren
Dinlenmeevi-Huzurevi ve yatalak yaşlılarımızın bakım gördüğü Özel Bakım Bölümü, daha da aktif ve genel
ihtiyaçlara cevap verecek şekilde dizayn edilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Bir vakıf olmanın sorumluluğu ile
siz aziz dostlarımızdan da bize de stek olmanızı bekliyoruz.
Odalarımızın modernizasyonu için bir kampanya başlatıyoruz. Bu konuya ilgi gösterecek sevgili dost
ve kardeşlerimizin Sayın Başkan Kamil Çetin Oraler’i 0216 493 57 21 (5hat), 0533 657 73 78 numaralı
telefonlardan aramalarını rica ederiz.
Bağış Hesabı Oda Yenileme: Ziraat Bankası Tuzla Şubesi IBAN Numarası: TR09 0001 0007 0402 9454 3450 01
Yaşlılık Fonu: Ziraat Bankası Tuzla Şubesi IBAN Numarası: TR34 0001 0007 0402 9454 3460 06
Öğrenci Bursu: Ziraat Bankası Kadıköy Şubesi IBAN Numarası: TR22 0001 0006 2502 9454 3460 01
* Tatile giderken aile büyüklerinizi gönül rahatlığı ile emanet edeceğiniz
tesisler,
* İnmeli-Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklarda yaşlıya özel bakım
uygulayan modern tesisi,
* Hastane sonrası tıbbi bakımevi ve sosyal-psikolojik destek çalışmaları
ile,
* Yaşlılarınıza ev sahipliği yapacak kurum olarak yanındayız.
KASEV Vakfı
&
KASEV Vakfı Öğretmen Dinlenmeevi Huzurevi
Kamil Çetin Oraler Kampüsü
Aydıntepe Mahallesi Edebali Caddesi No:1 34948
Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE
: (0216) 493 57 21 (5hat)
Tel
: (0533) 657 73 78
GSM
: (0216) 494 33 57
Faks
WEB : http://www.kasev.org
55
E-MAIL : [email protected]
DOĞRU KARAR
ÇOK KÂR
R
KLE
İ
L
İ
BAY ZLA
HI YOR
ENİ
K
Ü
T
with
QMSR
Türkiye Franchising Hattı 0262 321 00 99
www.americanlife.org - [email protected]
affiliated with

Benzer belgeler