sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi

Transkript

sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
SAĞLIKTA ADRES
BAŞKENT
SAYI 14 / KIŞ 2013
Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır.
Ayın Konusu:
ÇAĞIMIZIN KORKULU RÜYASI
ALZHEİMER
TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ
Acil Tıp
Anestiziyoloji
Ağrı Kliniği
Aile Hekimliği
Beyin ve Sinir Cerrahisi
Çocuk Cerrahisi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Dermatoloji
Aşırı Terleme Tedavisi
Botox Uygulaması
Fototerapi
Diş Hekimliği
Endokrinoloji
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Gastroenteroloji
Ülseratif Kolit & Crohn Hastalığı Merkezi
Genel Cerrahi
Yanık Polikliniği
Göğüs Hastalıkları
Sigara Bırakma Kliniği
Uyku Laboratuarı
Hematoloji
Kemik İliği Nakil Ünitesi
Kalp Damar Cerrahisi
Göz Hastalıkları
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Tüp Bebek
Kardiyoloji
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Nörotoloji Polikliniği
Nefroloji
Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi
Yenikent Diyaliz
Nöroloji
Nükleer Tıp
Ortopedi ve Travmatoloji
Patoloji
Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi
Psikiyatri
Romatoloji
Radyodiagnostik
Tıbbi Genetik
Tıbbi Onkoloji
Üroloji
Taş Kırma Kliniği
Ürodinami Laboratuarı
İÇİNDEKİLER
04
08
12
16
20
22
26
32
36
EDİTÖRDEN
Sahibi
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Adına Başhekim
Prof. Dr. Ali HABERAL
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Melek ALKAN ÇAKMAK
Tasarım Uygulama
Can Matematik Yayınları
Baskı
İvedik Organize Sanayi Bölgesi
1354. Cadde
Fora İş Merkezi No: 138/3
Yenimahalle / ANKARA
Tel: (0312) 394 8 394
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
Baskı Tarihi
28.11.2013
İdare Adresi
Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi
10. Sokak, No: 45
Bahçelievler / ANKARA
Tel: (0312) 212 68 68
Faks: (0312) 223 73 33
www.baskent-ank.edu.tr
Merhaba sevgili okurlarımız,
İşte karşınızda Kış 2013 sayımız. Her kış sayısında olduğu gibi, eşiğinde olduğumuz yeni yılın heyecanı ve ümitlerine vurgu yaparak
başlayalım cümlelerimize. Dua edelim de, senenin sonunda yeni
yıla dair umutlar duymamızı sağlayan içimizdeki çocuğu hiçbir zaman kaybetmeyelim.
Bu sayımızda da içeriğimizi büyük bir özenle hazırlamaya çalıştık.
Güncel sağlık sorunları kadar, perde arkasında kalan sorun ve hastalıklara ışık tutmaya çalıştık. Bununla birlikte teknolojik gelişmeler doğrultusunda yeni cerrahi yöntemlerle gerçekleştirilen tedavi
metotlarına yer verdik. Konularımıza ana başlıklar halinde bakacak olursak; maalesef ülkemizdeki yaygınlığını hala devam ettiren
ve uzun dönemde görülen sonuçları arasında kapak sayfamızda da
işlediğimiz Alzheimer hastalığı ile bağlantısı bulunan Akraba Evlilikleri, soğuk kış günleriyle yakından ilgisi bulunan Yüz Felci ve
Çocuklardaki Kulak Ağrıları gibi bilgilendirici ve öğretici konuların yanı sıra güzellik ve beslenme detayları gibi eğlenceli konularla
aranızdayız.
Her yıl 3-9 Kasım Organ Nakli Haftası çeşitli etkinliklerle kutlanılmakta, organ bağışı konusunda toplumu bilgilendirici ve teşvik edici
bir çok faaliyet düzenlenmekte. Organ Nakli konusunda, hastanemizin 30 yıllık deneyimi gözönüne alındığında, konunun duayenlerinden Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ın çalışmaları ve katkıları yadsınamaz bir gerçeklik taşımaktadır. Bu kapsamda Türkiye Organ Nakli
ve Derneği’nce; ülkemizde kadavradan ilk başarılı karaciğer naklinin Prof. Dr. Mehmet Haberal ve ekibi tarafından yapıldığı 8 Aralık 1988 yılına atıfla Karaciğer Transplantasyonu 25. Yıl kongresi
düzenlenmiştir. 4-6 Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenecek bu
kongrenin detaylarını bir sonraki sayımızda sizlerle paylaşacağız.
Bahar sayısında görüşmek üzere. Umarız 2014 size hayalini bile kuramadığınız mutlulukları ve fırsatları yaşatır…
Melek ALKAN ÇAKMAK
ALZHEİMER
4
Doç. Dr. Münire KILINÇ
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Nöroloji ABD
Günümüzde önceki zamanlara göre
lanan toplumların kaçınılmaz sorunu
Alzheimer Hastalığı en sık görülen de-
daha çok insan, ileri yaşlara kadar
olan demans (bunama) probleminin
mans şeklidir, ancak bunun dışında
yaşayabiliyor,
yani doğumdan son-
giderek artıyor olmasına karşın, beynin
sağlıklı yaşlanması konusundaki bilgi-
benzer demans tablolarına neden olan
raki yaşam süresi, daha önceden hiç
olmadığı kadar uzamış durumdadır.
Bunun sonucu olarak da tüm dünyada
1995’lerde 542 milyon dolayında olan
60 yaş üstü insan sayısının, 2025’de
bunun iki katını aşacağı, yani 1. 2 milyarı bulacağı tahmin edilmektedir.
2013’de yayınlanmış bir derlemeye
göre hayatta kalma sürelerinin uzaması sonucunda dünyadaki demanslı
insan sayısı, 2020’de bugünkünün 2
katına ulaşmış olacak. Yani kaçınılmaz
bir şekilde toplum, önümüzdeki yıllarda bir demans krizi yaşayacak. Bu
durumun öngörülüyor olmasına karşın, halen demans riskini artıran veya
azaltan risk faktörleri, bunlara yaşamın
hangi dönemlerinde maruz kalmanın
riski artırabileceği, bu riskleri azaltmaya yönelik önlemlerin ne zamandan
itibaren alınmaya başlanması gerektiği gibi konularda net bilgilere sahip
değiliz. Bilinenler, hayatın ortalarında
damarsal risk faktörlerine maruziyetin
riski artırabildiği, çocukluk çağındaki
eğitim ve zeka yüksekliğinin ise riski
azaltabileceği ile sınırlı. Dünya genelinde toplumların yaşlanması ve yaş-
lerimiz de halen çok kısıtlı. Bu konu ile
ilgili araştırmacıların fikir birliğinde olduğu sadece birkaç konu var: Bunlardan
biri, 60 yaş sonrası hemen herkesin,
hafıza başta olmak üzere bilişsel yetilerinde kayıp yaşamaya başlayacağı
ve bu kayba, beynin yapısındaki bazı
değişikliklerin de eşlik edeceği; diğeri
başka rahatsızlıklar da bulunmaktadır.
İlerleyen yaşla birlikte Alzheimer Hastalığının görülme sıklığı artar ancak bu
sürecin normal yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu olmadığı da bilinmelidir. Normal yaşlanma sürecinde beyinde yapısal bir takım değişiklikler olur
ama zihinsel yetilerde belirgin bir kayıp
ise aerobik egzersizin, zihinsel kaybı
söz konusu değildir. Alzheimer Hasta-
yavaşlatacağı veya geciktireceği.
lığında ise belirgin bir şekilde “yeni bil-
Alzheimer Hastalığı; beynin öncelikle hafıza başta
olmak üzere, tüm bilişsel
fonksiyonlarında ilerleyici
kayba (demans: bunama)
neden olan, mikroskobik
olarak beyinde anormal
protein depolanmasıyla
karakterize bir hastalığıdır. Demans, hafıza, lisan,
aritmetik işlemlerde zorluk, karar verme yetisi,
dikkat ve diğer bilişsel
fonksiyonlarda ilerleyici
kayıp demektir.
gilerin kaydedilmesinde güçlük” vardır.
Hastalığın belirtileri şu şekilde özetlenebilir:
1. Hafıza sorunları
2. Düşünme ve nedenselleştirme zorluğu
3. Karar vermede güçlük
4. Kelime bulmakta güçlük
5. Aritmetik işlemlerde güçlük
6. Kişilik ve davranış değişiklikleri
7. Eskiden kolaylıkla yapabildiği işlevleri yapma güçlüğü
8. Kaybolmalar
9. Takıntılı düşünceler
10. Tekrarlayan hareketler…
5
Alzheimer Hastalığı süreci belirli evre-
muhtaç olur, ayrıca tek tük kelimelerle
yardımcı olabilir. Kan testleri arasında
lerle karakterizedir:
konuşma, yürüme zorluğu gibi fiziksel
B12, folik asit, TSH düzeylerinin yılda
Erken dönemde, hafif belirtiler vardır,
bozukluklar tabloya eklenir. Bu dö-
bir kontrolü, Alzheimer Hastalığı ile ka-
bu nedenle de kolaylıkla atlanabilir.
nemde hayaller görme,
sürekli aynı
rışabilen bazı vitamin eksiklikleri veya
Unutkanlık, yorgunluk, depresyon le-
hareketleri
saldırganlık
hipotirodi gibi, tedavi edilebilir durum-
hine alınabilecek bulgular, yeni bir şey
olabilir, mesane ve barsak kontrolü
ların tanınması ve tedavi edilmesini
öğrenme zorluğu, karar verme güçlü-
bozulur.
sağlayabilmek için önemlidir.
ğü, davranış değişiklikleri, kelime, isim
Alzheimer Hastalığı tanısını, tek başı-
Alzheimer Hastalığının nedeni kesin
hatırlama zorlukları olabilir.
na koydurabilecek bir test yoktur. Bu-
olarak bilinmemektedir. Ancak yaşın
Orta evrede, günlük hayatını etkileye-
nama tablosunun varlığı netleştikten
ilerlemesi gibi riski artıran durumlardan
cek düzeyde sorunlar ortaya çıkmaya
sonra buna neden olabilecek olası du-
bahsedilebilir. 60 yaş üzerinde risk ar-
başlar. Huzursuzluk, motor beceriler-
rumları dışlamak gerekir. Bunun için,
tar, 80-90’lı yaşlardan sonra risk sabit
de bozulma, sosyal ilişkilerde bozul-
nörolojik muayene, kan testleri, zihin-
kalır. Güncel bilgiler doğrultusunda 65
ma, hesap işlerinde zorlanma, şüphe-
sel fonksiyonları değerlendiren testler,
yaş üstü insanların %13’ünün, 85 yaş
cilik, yön bulma zorluğu, kaybolmalar
beyin görüntülenmesi yapılması gere-
üstü insanların ise %45’inin Alzheimer
görülebilir.
kir. Bazı durumlarda (örneğin hastanın
Hastalığı geliştirecekleri tahmin edil-
İleri dönemde hasta kendi başına ye-
65 yaşından genç olması gibi) özel
mektedir. Kişinin aldığı eğitim süresi
mek yeme, giyinme, temizlik gibi iş-
bazı testler (EEG, SPECT, PET, LP,
hastalığın gelişme riski üzerinde etki-
lerini yapamaz hale gelir yani bakıma
psikiyatri konsültasyonu gibi) tanıda
lidir. En az 12 yıllık eğitimin, riski azalt-
6
tekrarlama,
tığı veya tablonun ortaya çıkma süre-
bir bakım gerektirmektedir. Hasta ve
gibi önlemler, genel sağlığımızı olum-
sini geciktirdiği bilinmektedir. Büyük
yakınlarının evde bakımı tercih etme-
suz etkileyebilecek risk faktörlerinin
bir kafa travması (bilinç kaybının eşlik
si durumunda, bakım veren yakının
ettiği), hareketsiz yaşam tarzı, kontrol
erkenden belirlenmesi ve gerekli ön-
işinden ayrılması gerekebilmektedir.
altında olmayan tansiyon veya kan
Bakımın, özellikle orta ileri evrelerden
lemlerin alınabilmesi önemlidir. En az
şekeri yüksekliği, iyi tedavi edilmemiş
itibaren zorlu olabilmesi, bakım veren
kalp hastalıkları, sigara, alkol kullanı-
kişilerde kaçınılmaz olarak depresyon
mı, madde bağımlılığı riski net olarak
gibi, çekirdek aile dinamiklerin olum-
artırdığı bilinen faktörler. Bazı genetik
suz etkilenmesi gibi sonuçlara yol aça-
özellikler Alzheimer Hastalığının ortaya
bilmektedir.
çıkmasını kolaylaştırır.
Alzheimer Hastalığı, çok sık görülüyor
Süreç geliştiğinde ise, erken tanı ve
olmasına karşın henüz etkili bir tedavisi
mevcut bazı ilaçların düzenli kullanımı
olmayan hastalıklardandır. Ancak ha-
ile süreci yavaşlatmak ve bazı bulgula-
yatın ortalarından itibaren alınabilecek
rın şiddetini azaltmak mümkün olabilir.
bazı önlemlerle süreci ötelemek müm-
Alzheimer Hastalığı, yalnız hastayı de-
kün olabilir. Hastalıktan korunmak için
teknolojik gelişmelerin bile hala çöze-
ğil yakın çevresini de etkilemektedir.
özet olarak,
düzenli yıllık kontroller-
mediği sorunlara oldukça basit, uy-
Bir Alzheimer hastası başka bir sağ-
le tansiyon ve kan şekerindeki olası
gulanabilir, keyifli ve oldukça etkili çö-
lık sorunu yoksa, ortalama 8-10 yıllık
problemlerin yakalanmasını sağlamak
zümler oluşturabiliriz.
12 yıllık bir temel eğitimle beynimizi
kullanabilmeyi öğrenebilmek, emeklilik sonrasında da bilişsel olarak aktif
kalabilmek önemlidir. Haftada en az 3
gün tempolu 45 dakikalık yürüyüşlerle
hem genel hem de zihinsel sağlığımızı
desteklemek gerekmektedir.
Sigara
içmemek, olumlu düşünebilmek gibi
bazı uygulanabilir yaşam değişiklikleri de eklenecek olursa, ileri ve pahalı
7
KARPAL TÜNEL
SENDROMU
8
Prof. Dr. İlhami KURU
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji ABD
Elimizin en büyük siniri olan median
sendrom belirtilerine ve nedenlerine
sinir, parmaklara doğru seyri sırasında
bir göz atalım.
el bileği seviyesinde karpal tünel adıyla
bilinen anatomik yapı içersinde yüksek
basınçlara maruz kalabilmektedir. Bu
basınç sağlıklı insanlarda el bilek hareketleri ile en fazla 30 mmHg’ya çıkarken karpal tünel sendromu (KTS)
tanısı almış insanlarda 110 mmHg’yı
bulabilmektedir.Bu yükselen basınç
zamanla parmaklarımızın hissinde ve
başparmak hareketlerinde azalmaya,
hatta tamamen kayba neden olabilecek median sinir hasarına yol açabilmektedir.
Karpal tünel el bileğinin ön yüzünde,
avuç içinin tabanında yer alan, bilek kemiklerince çatısı oluşturulmuş,
transvers karpal ligament denen kalınca bir bağ ile tabanı oluşturulan, içinden 9 tane tendon ve median sinirin
geçtiği iki ucu açık tünel benzeri bir
yapıdır.
Tedavisiz bırakıldığında elde kalıcı hasarlar meydana getirebilen, 20 kişide
me sebep olan Romatoid Artrit,
Hipotiroidi seyrinde vücutta gelişen
Şikayetler; median sinirin duyusunu al-
miksödem sonucu el bileğinden geçen
dığı özellikle başparmak, işaret parma-
tendonlarda ve Median sinirin dış kat-
ğı, orta parmak ve yüzük parmağının
manlarında biriken mukopolisakkaritler,
orta parmağa bakan yarısında görülür
Gebelikte hormonal değişikliklere bağlı
ve karıncalanma, uyuşma, yanma benzeri hisler şeklindedir.
olarak (kanda yüksek progesteron seviyesi) tendon kılıflarında sıvı birikmesi-
Daha az olarak el bileğinde ağrı ve kav-
ne bağlı şişlikler,
rama gücünde azalma gibi şikayetler
El bileğinde geçirilmiş kemik kırıkları,
de tariflenebilir.
Karpal tünel sendromun sebepleri ise
çoğu zaman bilinmemekle birlikte obezite, doğum kontrol hapları, guatr, artritler (eklem ihtahaplanmaları), diyabet,
bozulmuş şeker intoleransı ve travma
suçlu bulunan sebeplerdendir.
Aynı zamanda kapalı bir ortam olan
karpal tünel içinde yer kaplayan yada
dışarıdan baskı yapan yağ bezeleri, eklem kistleri ve damarsal anomaliler gibi
nedenler de median sinirin baskı altında
kalmasına ve karpal tünel sendromuna
yol açabilir.
1 görülen ve 45-60 yaş bayanlarda
İlişkili durumlar;
daha sık ortaya çıkan Karpal tünel
El bileğinden geçen tendonlarda öde-
Vücutta sıvı birikimine neden olan tıbbı durumlar; kronik böbrek yetmezliği,
kronik kalp yetmezliği, kortizon kullanımı,
Tekrarlayan ve zorlayıcı el bilek hareketleri,
El bileğindeki kemiklerin ve tendonların büyümesine ve median sinirin
sıkışmasına sebep olan, büyüme hormonunun aşırı salgılandığı akromegali
hastalığı,olarak sayılabilir.
Her ne kadar hastanın şikayetleri ve
muayene bulguları hekimin Karpal tünel
sendrom tanısı koymasına yeterli olsa
da tanıyı desteklemek için kullanılan
testler vardır.
9
Tanıyı kesinleştirmek için çoğu el cer-
kullanmak (dijital kalem, ses tanıyan
bindiren aktivite sırasında da kullanma-
rahı; semptomları, daha önce değindi-
yazılımlar) faydalı olabilir. Ayrıca; omega
sını önermektedir.
ğimiz klinik bulguları ve elektrofizyolojik
3 yağ asidinden zengin beslenmenin
testleri (EMG) kombine etmektedir.
Karpal tünel sendrom gelişmini önlediği
Elektrofizyolojik testler ; Elektromyografi ve sinir iletim hızı çalışmaları olup
median sinirdeki bir fonksiyon bozukluğunu ve sinir iletim hızını diğer sinirlerle
kıyaslayarak sayısal olarak ortaya koyabilmektedir.
yönünde yayınlar bunmaktadır. Vücu-
Geçici çözüm sağlayan ve uzun süreli
dumuzdaki sinirler için son derece ge-
kullanımı sonrası yan etkilerin görülebil-
rekli bir vitamin olan B vitaminini kul-
diği bu tedavi çoğunlukla diğer tedavi-
lanmanın ise bu sendromu önlemede
ve tedavisinde maalesef ispatlanmış bir
faydası yoktur.
TEDAVİ
Phallen Manevrası
Doktor hastanın elini içe doğru 90 derece büker ve semptomların başlaması
birkaç dakika içinde başlaması beklenir.
Kabul edilmiş tedavi seçenekleri genel
olarak; ağızdan alınan yada el bileğine enjekte edilen steroidler, el bileğini
sabitleyen bileklikler (splint), transvers
karpal ligamentin cerrahi olarak gevşe-
Tinel Bulgusu
tilmesi olarak sıralanabilir.
Doktor parmağının ucu ile el bileğinin
Ultrason tedavisi, yoga, lazer uygula-
ön yüzüne hafifçe vurur ve sinirin du-
ması, B vitamini ve egzersiz terapileri-
yusunu aldığı bölgelerde karıncalanma
nin faydalı olduğunu ispatlayan yayınlar
hissi oluşması beklenir.
mevcut değildir.
Durkan Testi
Bileklik-Splint tedavisi
Avuç içinde sinirin üzerine yaklaşık 30
Kullanımı pek rahat olmasa da 1993 yı-
saniye boyunca sıkıca bastırılır ve şikayetlerin alevlenmesi beklenir
Hastalığı Nasıl Önleyebiliriz ?
Steroid Tedavisi
lında Amerikan Nöroloji Akademisi hafif
düzeydeki Karpal tünel sendrom tedavisinde splint önermiştir. Çoğu uzman
lerin uygun olmadığı durumlarda kullanılmaktadır. Genellikle karpal tünel içine
enjekte edilir.
Cerrahi Tedavi
İlerlemiş KTS olgularında kalıcı ve kesin
tedavi seçeneği olarak görülmektedir.
Lokal yada bölgesel anestezi uygulanarak kısa sürede yapılabilen işlem
sırasında karpal tünelin tabanını oluşturan Transvers karpal ligament gevşetilmektedir ve tünelde rahatlama sağlanmaktadır.
Şikayetlerinden hangi tedavi seçeneği ile kurtulmuş olursa olsun, bir kısım
hastada çok az da olsa sinir hasarı
kalabilmektedir. Yine hangi tedavi seçeneği uygulanmış olursa olsun alkol
ise artık hafif KTS varlığında hastaların
kullanımı ve hastanın zihinsel durumu
Çalışma hayatında el bileğini tekrarla-
anti inflamatuar özellikteki ağrı kesicileri
tedavi sonuçlarının mükemmel olmasını
yan baskılara karşı korumak, bilgisayar
ve beraberinde geceleri mutlaka splint
engellemektedir.
kullanımı sırasında mouse pad kullan-
kullanmasını, hatta mümkün-
mak, uygun aralıklarla mola vermek,
se el bileğine yük
bilgisayar
10
klavyesinin
alternatiflerini
11
AKRABA EVLİLİKLERİNE
GENETİK BAKIŞ
12
Yrd.Doç.Dr. Yunus Kasım TERZİ
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıbbi Genetik ABD
Akraba evliliği aynı soydan gelen bi-
yaptığı evliliklere 1. derece akraba
re akraba evliliği oranı %23,3 olarak
tanımlanabilir. İnsanlık tarihi boyunca
kanne veya büyükbabalarından biri
24 yaş aralığındaki gençler üzerinde
reyler arasında yapılan evlilik olarak
gözlenen akraba evliliğinin nedenle-
ri birçok araştırmaya konu olmuştur. Tarihi kişiliklerden örnek vermek
gerekir ise eski Mısır’da firavunların,
kraliyet kanını korumak için, kendi kız
kardeşleri ile evlenmişlerdir. Semavi
dinleri (İslamiyet, Hıristiyanlık, Mu-
sevilik) inceleyecek olursak ensest
olarak kabul edilen evlilikler Kur-an’ı
Kerim’de ve Tevrat’ta yasaklanmıştır.
Ancak kardeş çocuklarının ve torunlarının evlilikleri İslamiyet’te yasaklanmamıştır. Hıristiyanlıkta ise Orto-
doks kilisesi yedinci dereceye kadar
olan evlilikleri yasaklamakta, Roman
Katolik kilisesi birinci derece kuzen
evliliklerini özel izin alınması koşulu
ile kabul etmekte, Protestan kilisesi
evliliği (kuzen evlilikleri) denir. Büyükardeş olan çiftlerin yaptığı evliliklere ise 2. derece akraba evliliği (torun
evlilikleri) denir.
belirlenmiş. TUİK’in 2011 yılında 15-
yaptığı araştırmada ise bu yaş aralı-
ğında akraba evliliği oranının %21,2
olduğu, bunların da yaklaşık yarısının
Akraba evliliği aynı zamanda kadının
birinci derece akrabası ile evlendiği
yakınları ile kan bağı olan kadın bu
ları ile) belirlenmiştir.
statüsünü de etkilemektedir. Eşinin
(hala, dayı, amca veya teyze çocuk-
ilişkiyi kullanarak ihtiyaç duyduğu
T.C. Aile ve Sosyal politikalar Bakan-
zamanlarda eşinin ailesinden daha
kolay destek alabilmektedir. Genel
bir kanı olarak akraba evliliği bek-
lenmedik bir zamanda gelişebilecek
sağlık ve maddi problemlerin de çözülmesini kolaylaştıracaktır. Akraba
evliliği ile aile bağlarının kuvvetlen-
diği ve ailenin kültürel değerlerinin
sonraki kuşaklara daha kolay aktarıldığı düşünülmektedir.
ise birinci derece ve daha uzak ak-
Ülkemizde de akraba evliliği sık rast-
kemizde de akraba evlilikleri konusu
ve Sağlık Araştırması (TNSA) veri-
ile düzenlenmiştir.
ği oranı, bu araştırmanın yapılmaya
raba evliliklerine izin vermektedir. Ül-
lanılan bir durumdur. Türkiye Nüfus
4721 numaralı Türk Medeni Kanunu
lerine göre ülkemizde akraba evlili-
Akraba evliliğinde, akrabalık bağı an-
başlandığı 1968 yılına göre çok az
Her ikisi de aynı derecede önemlidir.
halen %20’nin üzerinde bulunmak-
landığına örnek verirsek anne veya
Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK)
ne veya baba soyundan da gelebilir.
miktarda azalmış olmasına rağmen
Akrabalık derecesinin nasıl hesap-
tadır.
babasından biri kardeş olan bir çiftin
2012 yılında yaptığı araştırmaya gö-
lığı tarafından yaptırılan “Türkiye’de
Aile Yapısı Araştırması 2011” sonu-
cunda “akraba evliliklerinin Türki-
ye’deki aile yapısının bir gerçekliği
olarak varlığını güçlü bir biçimde
sürdürdüğü” vurgulanmıştır. Yine bu
çalışmada akraba evliliği oranlarının
kentte yüzde 21,1 iken kırsal kesilme
yüzde 28,2’ye çıktığı belirlenmiştir.
Üç büyük şehir göz önüne alındığında ise akraba evliliği oranı en düşük
şehrin İzmir (%11,6) olduğu sonra sırası ile İstanbul (%17,6) ve Ankara’nın
(%22,7) geldiği belirlenmiştir. Ülkemizde akraba evliliği sıklığının, ülkenin doğusu ile batısı arasında da
farklılık
gösterdiği
Güneydoğu
görülmektedir.
Anadolu
Bölgesi’nde
akraba evliliği oranı %44,8 iken,
Batı Marmara Bölgesi’nde bu oran
%6,4’e düşmektedir.
13
Sağlık çalışanları ve genetik uzman-
vererek bu durumu biraz daha açık
ülkesinde her 10.000-30.000 yeni
ları ise akraba evliliğini, sosyal ve
hale getirebiliriz. Fenilketonüri, ile-
doğanda bir görülmesine karşın ül-
ekonomik etkilerinin dışında getirdiği
ri derecede zekâ geriliğine neden
kemizde 4.000 yeni doğanda bir gö-
olan bir hastalık olup, ülkemizde
rülmektedir. Bunun nedenleri olarak
yeni doğan tarama programı kap-
her 20-25 kişiden birinin hastalığı
samında yeni doğan bebeğin topu-
taşıyor olması ve ülkemizde akraba
ğundan alınan birkaç damla kan ile
evliliklerinin yüksek oranda yapılması
erken teşhisi konulabilmektedir. Fe-
gösterilebilir. Ancak burada şunu da
nilketonüri aileden gelme bir hasta-
unutmamak gerekir akraba evliliği
lıktır. Fenilketonürili çocuğun anne
hastalığın görülme sıklığını artırıyor
ve babasında biri normal biri bozuk
olsa da, akraba olmayan bireylerin
iki gen vardır. Çocuk, ancak anne
de çocukları hastalıklı doğabilir. Çün-
ve babasından iki bozuk geni alırsa
kü Türkiye’de her 100 kişiden 4’ü bu
fenilketonüri hastası olur. Fenilke-
hastalık açısından taşıyıcı durumun-
tonüri Amerika’da ve birçok Avrupa
dadır.
olası risklerdeki artış açısından değerlendirmektedir. Üreme sağlığı açısından birinci derece kuzen evliliği ile
akraba dışı evliliği karşılaştırırsak doğurganlık oranının hafif şekilde daha
yüksek olduğu, düşük oranının farklı
olmadığı, ölü doğum ve bebek ölüm
oranının hafif yüksek olduğu ve genel topluma göre doğum kusuru ile
doğum oranının %2-3 daha yüksek
olduğu görülmektedir. Ayrıca belki
de en önemlisi çekinik kalıtılan hastalıkların görülme olasılığının toplumun geneline göre daha yüksek olmasıdır. Ortaya çıkma olasılığındaki
artış akrabalık bağı yakınlaştıkça
yükselmektedir. Bu nedenle akraba
evliliği oranının yüksek olduğu ülkelerde, akraba evliliği yapmış çiftler
hamilelik öncesi genetik danışma
almaları konusunda uyarılmaktadır.
Günümüzde, aralarında Türkiye’nin
de bulunduğu kuzen evliliklerinin
yaygın olduğu bu gibi ülkelerde ve
topluluklarda yaşayan birçok genç
çift sorularına bilimsel bir yanıt almak
üzere sağlık kurumlarına müracaat
etmektedir. Bu ziyaretlerde en çok
“Çocuğumuz fiziksel ve zihinsel
açıdan hasta olur mu?”, “Hasta
bebek sahibi olma riskini nasıl en
aza indiririz” soruları karşımıza çıkmaktadır.
Kan bağı olan bireyler, aile ve akrabalık bağını taşımalarının yanı sıra
daha derinlemesine bakıldığında ortak genetik özellikleri de paylaşmaktadırlar. Bu özellikler arasında hastalığa neden olabilecek faktörler de yer
almaktadır.
Ülkemizden birkaç hastalık örneği
14
Bununla birlikte diyabet, kanser, şi-
kalıtsal hastalık saptanmış ise veya
zofreni, kalp damar hastalığı gibi ya-
fetüste ya da yeni doğanda genetik
şamın ilerleyen dönemlerinde açığa
bir hastalığın varlığı gözlenir ise bu
çıkan hastalıkların görülme oranı ile
durumda hasta, saptanan genetik
akraba evliliği arasında doğrudan bir
bozukluğa bağlı risklere göre değer-
ilişki gösterilmemiştir.
lendirilir.
Akraba Evliliklerinde Genetik Da-
Bazen ikinci kuzenler veya daha
nışma
uzak akrabalık bağı olan kişiler de
Genetik danışma akraba evliliği yap-
evlilik öncesi veya hamilelik öncesi
mış çiftlere veya bu evlilikten doğ-
bozukluk değil aynı an-
genetik danışma almak isteyebilirler.
muş çocuklara verilebilir. Genetik
Bu bireylerin başvuru nedeni sadece
da birden fazla gendeki
danışma sırasında uygulanan en et-
akrabalık öyküsü ise bu kişilere ge-
bozuklukların etkisi ile
kili ve basit yol ise aile hikâyesi üze-
netik test önerilmesine gerek yoktur.
rinden giderek ailede olası kalıtsal
Bu kişilerin sadece 3 ila 4 kuşağı
Doğumsal bozukluklar ile yeni doğan, süt çocuğu ve bebeklik dönemlerindeki ölüm oranları incelen-
diğinde, akraba evliliğinden doğan
çocuklarda akraba evliliği yapma-
mış bireylerin çocuklarına göre daha
yüksek sıklıkta görülmektedir.
Genetik hastalıkların
bir grubunu ise ileri
yaşlarda ortaya çıkan
veya tek bir gendeki
ortaya çıkan hastalıklar
oluşturmaktadır. Bun-
hastalıkların belirlenmesi, bunların
risklerinin açıklanması ve uygun tanı
lardan biri yaşlı insanlar
ve takip yöntemlerinin önerilmesidir.
arasında sıkça gözlenen
Bu amaçla 3-4 kuşağı içerecek şe-
Alzheimer tipi bunama
hastalığıdır. Yapılan bir
kilde aile ağacı çizilmesi ilk yapılması
gereken uygulamadır. Ailede herhangi bir kalıtsal bozukluk olmaması du-
çalışmada Alzheimer
rumunda akraba evliliğinin getirdiği
tipi bunama hastalığının
genel risklerden bahsedilir. Bu riskler
özellikle akraba evlili-
arasında birinci derece kuzen evlilik-
ğinden doğan bireylerde
daha yüksek sıklıkta gö-
lerinde zekâ geriliği olan çocuk sahibi olma olasılığının topluma göre üç
içerecek şekilde aile ağacı çizilir ve
aile hikâyesi alınır. Bununla birlikte
eğer çift akraba evliliklerinin çok sık
yapıldığı veya belirli çekinik kalıtılan
hastalıkların yaygın olduğu bir bölgeden geliyor ise bu kişiler için tarama
testleri önerilebilir.
Sonuç olarak özellikle ülkemiz coğrafyasında çok sık rastlanan akraba
evliliği, bireylerin veya toplulukların
sahip oldukları sosyo-kültürel ve
kat arttığı, doğumsal kusurlu bebek
ekonomik durumlarını devam ettir-
rüldüğü bildirilmekte ve
riskinin iki kat arttığı belirtilmelidir.
mek için uyguladıkları bir gelenek
bu nedenle akraba ev-
Ayrıca kuzen evliliklerinde doğumsal
olmakla birlikte neden olduğu veya
bozukluk, ölü doğum veya yeni do-
olabileceği sağlık problemleri nedeni
ğan döneminde ölüm riskinin %2-3
ile aynı zamanda ciddi bir halk sağlı-
olduğu belirtilmelidir. Ancak danışan
ğı problemi olarak karşımıza çıkmak-
ailenin önceki çocuğunda belirli bir
tadır.
liliğinin hastalığın oluşmasına katkısının olabileceği düşünülmektedir.
15
ÇOCUKLARDA
KULAK AĞRISI
16
Prof. Dr. Erdinç AYDIN
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kulak Burun Boğaz ABD
Kulak ağrısı çocuklarda sık rastlanan
- Farenjit
cuktan birinde rastlanmaktadır. Kulak
bir rahatsızlık olup, hem kulağı ağrıyan
-Gırtlakta enfeksiyon (Larenjit)
kiri kulakta doluluk hissi ve işitme azlı-
çocuk, hem de anne baba için sıkıntılı
bir durumdur. Özellikle çocuk şikayetlerini ifade edemeyecek bir yaştaysa
tüm ailenin huzuru kaçar ve ne yapacaklarını bilemez hale gelebilirler.
Kulak ağrıları kulak hastalıklarından
veya kulağa komşu bölgelerden kaynaklanan hastalıkların ağrılarının kulağa
yansıması nedeniyle ortaya çıkabilir.
Kulak ağrısının birçok sebebi vardır ve
bunun da nedeni kulağın duysal uyarısının zenginliğidir.
Büyük çocuklar ağrıyan kulağını, hatta
kulağında neresinin ağrıdığını ve ağrının karakterini anlatabilirken kendini
konuşarak ifade edemeyen sıklıkla iki
yaş öncesi çocuklar kulağını çekiştiriyor, huzursuzlanıyor ve ağlıyorsa kulak
ağrısından şüphelenmek gerekir.
Kulağa komşu bölgelerden kaynaklanan hastalıkların ağrılarının kulağa
yansıması çocuklarda görülebilir, bu
nedenle detaylı bir öykü almak ve muayene yapmak çok önemlidir. Aşağıda
yansıyan ağrı yapan hastalıkların bazıları sıralanmıştır.
- Süt dişleri ve kalıcı dişlerin çıkması sırasında ve diş çürükleri
- Tükrük bezi iltihapları sırasında
-Kulak arkası lenf bezlerinin iltihabı
-Bademcik ve geniz eti ameliyatı sonrası
Özellikle küçük çocuklarda kulak ağrılarının çoğu kulağın kendisinden kaynaklanan ağrılardır. Kulak kepçesi, dış
kulak yolu ve orta kulak hastalıklarında
ortaya çıkar.
Bunlar arasında sıklıkla görülenler yabancı cisimler, kulak kiri ve akut dış kulak yolu iltihabıdır.
Yabancı cisim: Dış kulak yolundaki
yabancı cisimler erken dönemde travmaya ve sonrasında enfeksiyona bağlı
kulak ağrısına neden olurlar. Bezelye,
nohut, mercimek, boncuk, düğme,
küçük piller, mum boya parçaları ve
küçük oyuncak parçaları dış kulak yoluna kaçabilir. Büyük çocuklarda kulak
ağrısı, kulakta rahatsızlık hissi, küçük
çocuklarda kulak akıntısı, kulak ağrısı ve öksürük ortaya çıkarabilir. Canlı
böcek, bitkisel yabancı cisim, değişik
şekilli yabancı cisimlerin KBB hekimi
tarafından farklı, cerrahiye varabilen çıkarma metotları olup evde çıkarmaya
çalışmak kulak zarı delinmesi, yabancı
cismin su ile şişmesi, kulak yolu travması gibi zararlı sonuçlara yol açabilmektedir.
ğı ile sıklıkla görülmesine karşın kulak
ağrısı, banyo veya havuz sonrası kirin
su alıp şişmesi ya da çıkarma girişimlerinde kirin zara doğru itilmesine bağlı
görülebilmektedir. Kulak çöpü kullanımı önerilmemektedir. Çocukta şikayete
neden olan kulak kirleri hekim tarafından kıvamına göre küret ya da aspiratör kullanılarak çıkartılır; sert kıvamlı
kirlerde temizleme öncesi gliserin ve
oksijenli su denenebilir.
Akut dış kulak yolu iltihabı (yüzücü
kulağı): Dış kulak yolunun en yaygın
enfeksiyonudur. Sıcak ve nemli iklim-
lerde oluşur. Dalmanın artırdığı cilt maserasyonu, kulak çöpü gibi lokal travma, dar veya uzun dış kulak yolu, alkali
pH, işitme cihazı kullanımı nedenleridir.
Genelde havuzda yüzme sonrası bir
veya iki kulakta kaşıntı, kulakta belirgin
hassasiyet ve kulak ağrısı başlar. Kulak önüne (tragus) ve kulak kepçesine
dokunmak ile ağrı artar. Dış kulak yolu cildi ödemli ve kızarıktır, akıntı eşlik
edebilir. Havuz ya da denizden sonra
kulak ağrısı olduğunda mutlaka enfeksiyondan şüphelenilmeli, çocuğunuzu
tedavi için bir çocuk sağlığı ya da KBB
uzmanına götürmelisiniz. Dış kulak
yolu iltihaplarında iltihap kulak yolunu
Kulak kiri (buşon): Kulak kiri, dış ku-
tıkayacak kadar fazla ise aspiratör ile
lak yolu kıkırdak kısmındaki bezlerin
çekilmesi gerekebilir. Diğer durumlarda
-Geniz eti ve bademciklerinin iltihap-
salgısı ve epitel artıklarından oluşmak-
antibiyotikli ve steroidli kulak damla-
lanması
tadır. Buşon tıkacı yaklaşık her 10 ço-
larıyla tedavi edilmektedir. Bu süreçte
-Sinüzitler
17
havuza girmek kesilmeli banyoda kula-
da oluşturduğu titreşimler orta kulak
- Kulak kepçesini çekiştirme
ğa su kaçırılmamalıdır.
boşluğundaki küçük kemikçiklerden
Orta kulak ağrılarının en sık sebebi
(çekiç, örs, üzengi) iç kulağa iletilir ve
- İştahsızlık
akut orta kulak iltihabıdır.
sesi beyine ileten sinirler uyarılır. Östa-
Orta Kulak İltihabı
ki tüpü bebeklerde erişkinlerden daha
Orta kulak iltihabı çocukluk çağı has-
kısa ve daha yatay pozisyondadır ve
- Bulantı, kusma
- İshal
- İşitme azlığı
talıkları arasında üst solunum yolu en-
yoğun salgı yapan hücre içermektedir.
- Kulaklarda çınlama ve dolgunluk
feksiyonlarından sonra en sık görülen
Yedi yaşından sonra bu fark ortadan
- Baş dönmesi
ikinci hastalıktır. Yaşamın ilk iki yılında
kalkmaktadır.
Aileler de yukarıda belirtilen noktalara
Akut orta kulak iltihabı, orta kulak mu-
dikkat etmeli, bunlar var ise mutlaka
daha sık görülmektedir.
Tüm çocukların % 90’nı 2 yaşına kadar
kozasının irinli enfeksiyonudur. Sıklıkla
doktora başvurmalıdır.
bakteri nedenlidir ve etken orta kulağa
Fizik muayenede ateş ölçülmelidir. Ku-
genizden ulaşır. Akut orta kulak iltiha-
lak incelemesinde bastırmakla kulak-
bının tanısı tıbbi öykü, fizik inceleme ve
ta duyarlılık tespit edilir. Kulak zarının
özellikle kulak incelemesiyle konulur.
otoskopik incelemesinde kulak zarında
Tıbbi öykü alınırken aşağıdaki noktalar
kızarıklık, bombeleşme, kalınlaşma, zar
Orta kulak, kulak zarının arkasında
detaylı bir şekilde sorgulanmalıdır.
hareketlerinde azalma görülebilir. Hatta
bulunan ve hava içeren bir boşluktur.
-Şiddetli kulak ağrısı
daha ileri vakalarda kulak zarının iltihap
en az bir kez orta kulak iltihabı geçirmektedir. Orta kulak iltihabı tekrarlayıcı
özelliktedir ve 7 yasına kadar tüm çocukların üçte biri en az 6 kez akut orta
kulak iltihabı geçirmiş olur.
Hava, geniz bölgesinden östaki tüpü
adı verilen dar bir kanal ile orta kulağa taşınır. Östaki tüpünün görevi, orta
kulak boşluğundaki havanın basıncını
- Kulak akıntısı
- Ateş
- Geçirilmiş üst solunum yolu enfeksi-
dış ortamdaki atmosfer basıncı ile eşit-
yonu öyküsü
lemektir. Ses dalgalarının kulak zarın-
- Bebeklerde ağlama, huzursuzluk
18
ile delinmesine bağlı dış kulak yolunda
akıntı tespit edilebilir. Akut orta kulak
iltihabı şüphesi varken buşon nedeniyle kulak zarı görülemiyorsa kulak lavajı
yapılmamalıdır. Kulak muayenesi aynı
zamanda kulak ağrısının ayırıcı tanısı-
nın yapılabilmesi için de gereklidir.
• Pasif sigara içiciliği
Tıbbi öykü ve kulak muayenesi ile akut
• Biberon ile yatarak beslenme
orta kulak iltihabı tanısı konulduktan
sonra tedaviyi planlamak gerekir.
Tedavide amaç ağrının ve
iltihabın giderilmesi, orta
kulak havalanmasının sağ-
• Anne sütü almama
• Kreşe gitmek
• Kalabalık aile ortamı
• Sık üst solunum yolu enfeksiyonu
geçirmek
• Alerji
lanması ve komplikasyonla-
• Bağışıklık sistemindeki yetersizlikler
kulak iltihabı, 10 gün süreyle
• Damak anomalileri (yarık damak)
rın önlenmesidir. Akut orta
kullanılan antibiyotikler, ağrı
• Genetik rahatsızlıklar (Down sendromu vb.)
kesici ve ateş düşürücüler
Anne babaların akut orta kulak iltihaplarından çocuklarını korumak için dikkat etmeleri gereken hususlar vardır.
yonunu düzeltecek ilaçlarla
Anne sütüyle beslenme
ve östaki tüpünün fonksitedavi edilir. Çocuklarda
buruna serum fizyolojik sıkılması burnun açılmasına
ve orta kulak havalanma-
sına yardımcı olabilir. Ateşi
olan çocukta bol sıvı alımı
ile hidrasyon sağlanmalıdır.
Antihistaminik içeren alerji
ilaçları salgıları koyulaştırdı-
ğı ve siliyer aktiviteyi bozduğu için, alerjik rinitle birlikte
olan orta kulak iltihabı dışında, kullanılmamalıdır. Tedavi
sonrası ilk 72 saat içinde klinik düzelme beklenir.
İşitme kaybı, kulak zarı delinmesi, kulak zarı çökmesi, kolesteatom, mastoidit (orta kulak arkasındaki kemiğin
iltihabı), kulak arkası apse, yüz felci,
iltihabın iç kulağa ilerlemesi, menenjit,
beyin apsesi gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilen, tekrarlama riski olan
bir hastalık olduğundan tedavi yarıda
kesilmemeli, doktorunuzun belirttiği
sürelerde takipler yapılmalıdır.
Orta kulak iltihabının görülme sıklığını
arttıran faktörlerin bazıları aşağıda sunulmuştur.
sonucu çocuğa geçen an-
tibakteriyel ve antiviral fak-
törler iltihaplara karşı direnç
oluşturmaktadır. Anne sütü
akut orta kulak iltihabı ris-
kini azaltmakta ve ilk atağı
geciktirmektedir. Bu nedenle
çocuğun anne sütü almasına
mümkün olan en fazla önem
verilmelidir Biberonla beslenen çocuklarda daha fazla
orta kulak iltihabı görülür. Bir
diğer önemli nokta da beslenme pozisyonudur. Yatar
pozisyonda beslenen çocuklar 45° eğik pozisyonda beslenenlere göre daha sık orta
kulak iltihabı geçirirler. Bu
nedenle süt çocuklarının yatarak beslenmemesi, beslenirken yaklaşık 45 derecelik
açıyla tutulması önerilir, bir
diğer önemli nokta da evde
ve taşıtlarda sigara içilmemesinin sağlanmasıdır.
Akut orta kulak iltihabı sonrasında orta
kulakta sıvı varlığı (efüzyon) 6-8 haftaya
kadar sürebilir. Otoskopi ve odyolojik
testlerle özellikle de timpanometri ile
takip edilebilir. Efüzyonlu otitis media
ilitihabın eşlik etmediği, kulak zarı arkasında yani orta kulakta sıvı birikmesi
olarak tanımlanabilir. Sıklıkla akut orta
kulak iltihabı sonrasında gelişmektedir.
Burun enfeksiyonları ve alerjiye ikincil
östaki tüp fonksiyon bozukluğu sonucu gelişen negatif basınç da orta kulakta sıvının oluşmasında rol almaktadır.
Orta kulaktaki bu sıvı kulağa dışarıdan
gelen bir sıvı değildir. Sağlam kulak zarı
suyun dış kulak yolundan orta kulağa
kaçmasını önler. Effüzyonlu otitis mediası olan çocukların çoğunda iltihap
belirti ve bulguları (ateş, kulak ağrısı,
huzursuzluk vb) eşlik etmeyebilir. Aile
işitme azlığı, kulakta doluluk hissi, dikkat eksikliği, dil gelişim geriliği, düşük
okul başarısından şikayetçi olabilir.
Akut orta kulak iltihabı ile efüzyonlu
otitis media ayırıcı tanısında otoskopik muayene ve çocuğun enfeksiyona
işaret eden semptom ve bulguları faydalıdır. Efüzyonlu otitis mediada enfeksiyon bulguları olmaz. Timpanometri,
orta kulaktaki negatif basıncı, sıvı varlığını gösterir ve zar hareketliliği hakkında bilgi verir. Kulaktaki sıvının ve negatif
basıncın takibinde kullanılır. Medikal tedaviye yanıt vermeyen ciddi östaki tüp
fonksiyon bozukluğu bulunan hastalarda kulak zarına ventilasyon tüpü (timpanostomi tüpü) uygulaması yapılabilir.
Ventilasyon tüpü takılması sadece orta kulak basıncını normale çevirmekle
kalmayıp aynı zamanda inatçı sıvı birikimiyle beraber olan iletim tipi işitme
kaybını da düzeltmektedir.
Sonuç olarak çocuklarda kulak ağrısı
aile tarafından dikkate alınması gereken bir şikayettir. Kulak ağrısının birçok
nedeni olabilir, detaylı bir öykü, kulak
muayenesi ve fizik muayene ile doğru
tanı konulup, düzgün tedavi ve takip
gerektiren bir durumdur.
19
GÖZ KAPAĞI
ESTETİĞİ
20
Prof. Dr. Yonca ÖZKAN ARAT
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göz Hastalıkları ABD
Gözler ve göz çevresi, toplumda kişisel ilişkilerde, sıklıkla ilk dikkati çeken
bölgedir ve tüm dış görünümün de
önemli bir bölümünü teşkil eder. Aynı
zamanda; yüzde yaşlılık belirtilerinin en
erken görüldüğü bölge göz çevresidir.
Yaşlandıkça üst ve alt göz kapaklarında deri gevşemesi, fazlalığı, sarkması
oluşur ve bununla birlikte özellikle alt
göz kapaklarında yağ dokularının öne
doğru fıtıklaşması ile torbalanma olabilir. Ailesel faktörler ve güneşe uzun süre maruz kalma da bu duruma katkıda
bulunabilir. Bu fazla, şişkin veya sarkık
olan cilt dokusu, kişileri olduğundan
daha yaşlı gösterir ve kişiye yorgun bir
hava verir. Bu sarkmış olan cilt kirpiklerin de altına inerek kişinin görmesini
etkileyebilir ve üst görüş alanını kısıtlayabilir. Kişi üst gözkapaklarında ağırlık hissi ile beraber kaşlarını kaldırarak
daha iyi görme ihtiyacı duyar ve bu da
kaş bölgesinde ağrı oluşturabilir.
Üst gözkapağında oluşan
cilt sarkması ve alt göz
kapağındaki şişkinlik ve
torbalanmanın, deri sarkmasının ortadan kaldırılması için yapılan cerrahi
işlemler göz kapağı este-
tiği olarak adlandırılır. Göz
kapağı estetiği, uygulaması zor olmayan, cerrahi
riski az, göz çevresine
genç bir görünüm veren
ve kozmetik sonuçları çok
çarpıcı olan bir girişimdir.
Üst gözkapağı için uygulandığında pek çok hastada göz çevresinde ağırlık
hissinde düzelme ve üst
görüş alanında genişleme
ve görmede rahatlama
sağlar. Üst ve alt göz kapağı estetiği işlemleri daha çok 35-70 yaş arasında
uygulanmaktadır. Kalıtsal
nedenlerle genç yaşta
göz kapaklarında rahatsız edici torbalanmalar ve
sarkmalar olan kişilerde
daha erken yaşta da uygulanabilir.
Üst ve alt göz kapağı ameliyatı lokal
ğında kapak kıvrımından, alt göz kapağında da ya kirpiklerin hemen altından veya kapak iç yüzeyinden kesiler
açılarak cerrahi yapıldığından dolayı
kesi izleri gizli kalır. Üst göz kapağındaki sarkmış fazla cilt dokusu çıkarılır.
Alt gözkapağındaki torbalanmalar giderilir. Ciltte kendiliğinden emilen dikişler kullanılır. Ameliyat sonrası yaklaşık
1 hafta-10 gün süren göz kapaklarında hafif morluk ve şişlik oluşur, bu da
ameliyat sonrası ilk iki gün göz çevresine soğuk uygulama ile çok aza indirilebilir. Kişi ameliyattan sonra ertesi
gün bile, vücudu zorlayan ağır egzersizler hariç olmak üzere günlük yaşamına dönebilir. Ameliyat sonrası güneş
gözlüğü kullanarak aşırı güneş ışığına
maruz kalmaktan kaçınmak önemlidir.
Göz kapağı estetik ameliyatı yapılan
kişi sayısı son 20 yılda çok artmış ve
51 yaş üzerinde tüm vücutta yapılan
en sık kozmetik cerrahi haline gelmiştir. Bu ameliyat kozmetik nedenlerle
yani daha genç görünmek, dinlenmiş
bakışlara sahip olmak için yapılabildiği
gibi aynı zamanda görmeyi ve görüş
anestezi altında 1 -2 saatte tamamla-
alanını arttırmak, ağırlık hissini azalt-
nır. Operasyon sırasında hasta acı ya
mak için fonksiyonel nedenlerle de
da ağrı hissi duymaz. Üst göz kapa-
yapılır.
21
DOĞUM SONRASI
DEPRESYON
22
Uzm. Dr. Güler ALPASLAN
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD
Annelik Hüznü
güçlendirmek genellikle yeterli olmak-
Annelik hüznü tüm annelerin %70-
tadır. Annelik hüznü geçici bir tablo ol-
80’ ninde görülmektedir. Çoğunlukla
makla birlikte, bu olguların %20 sinde
doğumdan sonraki 48-72 saat içinde
birinci yılda doğum sonrası depresyon
daha nadir de doğum sonrası ilk iki
gelişebilir. Bu nedenle doğum sonrası
hafta içinde ortaya çıkmaktadır. Ne-
iki haftayı aşan yakınmalarda, doğum
deni kesin olarak bilinmemekle birlikte
sonrası depresyon yönünden dikkatli
kadında doğumla birlikte ani gelişen
olmak gerekir.
hormonal değişiklikler, doğum süreciyle ve bebekle ilgili endişeler ve annelik
rolünün kadına getirdiği sorumlulukların farkındalığı suçlanmaktadır.
Annelik hüznü olan kadınlarda adet
öncesi gerginlik öyküsü, geçirilmiş
depresif atak ve ailede depresyon öyküsü daha sık izlenmektedir.
Annelik hüznünde, normal sınırda olan
Doğum Sonrası Depresyon (Postpartum depresyon)
Doğum sonrası depresyon, doğumdan sonraki ilk 4 hafta içinde ortaya
çıkan major depresif bozukluktur. Yetişkin annelerin %7-17’sinde, ergen
annelerde ise %26 oranındadır.
Gebelik ve doğum, sağlıklı kadınlar için
bir üzüntü veya endişe hali, kolay ve
bile fiziksel ve duygusal açıdan yorucu
sık ağlama, duygudurumda oynaklık,
bir dönemdir. Ebeveyn; bebek bakımı
eleştriye aşırı duyarlılık, gerginlik, sinir-
vermek, bebek için güvenli bir çevre
lilik, uyku bozuklukları, konsantrasyon
oluşturmak, bebekle iletişim kurmak,
zorlukları görülebilir.
yeni rolleri ve gerekliliklerini öğrenmek,
Genellikle 1-2 gün ile 1-2 hafta için-
aile duyarlılığını geliştirmek, bebekle
de kendiliğinden geçer. Belirtiler hafif
ilgili sorunlarla baş etmek zorundadır.
düzeyde olduğundan, müdahale ge-
Bu nedenle gebelik ve annelik rolüne
rektirmeyebilir. Hasta ve ailesine bu
geçiş, aslında bir kriz dönemidir. Anne
durumun normal olduğunu açıklamak,
olma sorumluluğu ve bu rolle ilgili kay-
hastanın sosyal destek sistemlerini
gılar kadının ruhsal uyumunu bozabilir.
Annede ya da ailesinde
geçmiş depresif dönem
öyküsü, gebelikte depresyon öyküsü, annelik hüznünün varlığı doğum sonrası depresyon gelişimine
olan duyarlılığı artırır. Aynı
zamanda psikososyal sorunlar, evlilikle ilgili uyuşmazlıklar, bebeğin sağlık
sorunları, istenmeyen ya
da planlanmamış gebelikler, multiparite, yüksek
riskli gebelik yaşanmış
olması, gebelik sürecinde yaşanan stresli yaşam
olayları, beklenmedik
yaşamsal olaylar (ölüm,
ayrılık), kayıpla sonlanan gebelik ve doğum
deneyimleri, kadının ya
da eşinin işsizliği, sosyal
desteğin yetersiz olması,
erken anne-bebek ayrılığı ve bebeğin bakımı ile
ilgili duyulan kaygılar da
doğum sonrası depresyon
için risk faktörleridir.
23
Diğer taraftan biyolojik faktörler, gerek
ayıracak zamanlarının çok az oluşu,
ne kendisiyle ne de bebekle ilgilene-
genetik gerekse hormonal yeni do-
emzirme nedeniyle uykusuz kalmaları,
mediğini düşünmesi, yoğun suçluluk
ğum yapmış olan kadının anksiyete
ilaç kullanmaları gerektiğinde bebeğe
eşiğinin düşmesine, günlük stres yara-
zararı olacak endişesi duymaları gibi
tan durumlarla daha zor baş etmesine
nedenlerle kolaylıkla negatif duygu-
sebep olmaktadır. Genetik etkenlerin
durumuna girebilirler. Bunun yanında
üstünde durulmasının sebebi postpartum depresyon gelişen kadınların
birinci derece akrabalarında mizaç bo-
anne sütünün hızla kesilmesinin bazı
hormonal değişiklikler yoluyla depresif
belirtileri daha da kötüleştirdiği düşü-
zukluğu oranının normal populasyona
nülmektedir.
göre daha yüksek olmasıdır. Hormonal
Doğum sonrası depresyon sık görül-
sebepler incelendiğinde, bazı veriler
östrojen hormonunun rolü olduğunu
düşündürse de yapılan araştırmalar
bunu desteklememiştir. Gebelik boyunca yüksek olan östrojen düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesinin
doğum sonrası depresyon ile ilgili olmadığı görülmüştür. Kortizol düzeyinin
etkisini değerlendiren araştırmalarda
da anlamlı bir sonuç çıkmamıştır. Bazı
araştırmacılar, doğum sonrası geçici
tiroid disfonksiyonunu doğum sonrası
depresyon ile ilişkilendirmişlerdir. Depresif mizacın tiroid bozukluğu ile ilgili
olabileceği düşünülmektedir.
mesine karşın çoğu kez tanı konulamamaktadır. Doğum sonrası mutlu
anne kalıbına uymayan bir kadın şaşkın, utanç içinde ve suçlu hissederek
duygularını kendisine saklamaktadır.
Yeni doğan bebeğin verdiği heyecanla yakınmalarını dile getirememesi de
başvuruyu geciktirebilir. Ayrıca çevrenin ilgisinin daha çok yeni doğan bebek üzerinde oluşu sebebiyle postpartum depresyon atlanabilir.
Doğum sonrası depresif durumda görülen belirtiler, genel depresyon belirtilerinden farklı değildir. En az iki hafta
süren ilgi ve istek kaybına eşlik eden,
Doğum sonrası depresyon ele alındı-
iştah değişiklikleri, uyku değişiklikle-
ğında anne sütü ile beslemenin olum-
ri, dikkati toplamakta zorluk, bitkinlik,
lu ve olumsuz etkileri olabilmektedir.
enerji azlığı, değersizlik hissi, suçluluk
Anne sütü veren kadınlar, kendilerine
hissi, intihar fikirleri mevcuttur. Annenin
24
duygusu ile olabileceği gibi, suçluluk
duygusu eşlik etmeden de yaşanabilir.
Ayrıca bebeğe yabancılaşma söz konusu olabilir ve anne bebeğin kendisine ait olmadığı duygusunu yaşayabilir.
Özellikle de sabahın ilk saatlerinde,
ruhsal ve fiziksel enerji kaybını hissetmek, bireyin aile, iş ve sosyal yaşamını
olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini
düşürür. Devamlı ağlamaklı halde dolaşma, duygulanımda dalgalanmalar
ve yaşamdan zevk alamama gibi belirtiler görülebilir. Suçluluk veya yetersizlik duygusu yaşama, aslında sadece
kadının anneliğinden ötürü suçluluk
duyması değildir. Bu duygu durumuna
eşlik eden temel duygu annenin kendini yetersiz hissetmesi halidir. Kadının
bir birey olarak sadece çocuğunu değil, kendisini de ihmal etmesi söz konusudur. Dikkati bir konuya odaklama
konusunda güçlük yaşamayla beraber, gazete okuma, televizyon izleme,
alışveriş yapma gibi günlük aktivitelerde dikkati odaklamada güçlük yaşayarak bu aktiviteleri yerine getirememe söz konusudur. En ufak olayların
bile kişiyi oldukça sinirlendirmesi, her
duruma ve olaya öfkelenme söz ko-
nusudur ve kişi yaşadıklarından dolayı
sürekli kendi dışındaki kişileri suçlama
eğilimindedir. Özellikle babanın bebekle ilgilenmemesi ve yardımcı olmaması
tartışmaları başlatabilir. Bebeğe ya da
kendine zarar vermekle ilgili tekrarlanan düşünceleri ve korkuları vardır.
Bu tekrarlanan düşüncelerden dolayı suçluluk duygusu da ortaya çıkar
ve bu suçluluk duygusu zarar verme
düşüncelerini ve korkularını daha da
güçlendirir. Geceleri uyuyamama ve/
veya gün boyu uyumak isteme, günlük planlarının değişmesi ve fiziksel
görünümün bozulması gibi bu süreçte yaşanabilecek durumlar, annede
ilk depresif belirtilerin ortaya çıkışını
tetikleyebilir. İştahsızlık ya da aşırı miktarlarda yemek yemeyle beraber, ya
kilo alımı söz konusudur ya da ani kilo
kayıpları görülür. İçe kapanma, kimseyle konuşmak istememe, önceden
yaptığı aktivitelerden zevk almama gibi durumlar söz konusudur ve kişi bu
nedenlerle eve kapanır ve insanlardan
uzaklaşır. Kişi kişisel bakımını ihmal etmeye ve kendine bakamamaya başlar. Temizliğini, giyimini, bakımını ihmal
eder. Cinsel istek azalır ve orgazm
olamama söz konusudur. Eşin cinsel
talepleri işkence gibi gelmeye başlar.
Eğer eş anlayışlı değilse, hastalık bahaneleri uydurarak eşini kendinden
uzak tutmak ister.
Öte yandan annenin depresyonu, çocuğun ruhsal gelişimini de etkilemektedir. Erikson’un psikoseksüel gelişim
kuramındaki ilk evre olan temel güvengüvensizlik evresi, ve Bolwby’ın yaşamın ilk aylarında anne-bebek arasında
tanımladığı ve sonraki ilişkilerin öncülü
olan bağlanma biçimleri de annenin
depresyonundan etkilenmektedir.
Sağlık çalışanları, anne ve bebek için
tehdit oluşturan bu hastalığa karşı duyarlı olmalı ve uygun müdahale zama-
nusunda anneye yardımcı birinin varlığı
Doğum sonrası psikoz doğum sonrası
ile çoğunlukla annedeki kaygılar ve hü-
duygudurum bozukluklarının en ciddi
zün hali kendiliğinden kaybolur. Ancak
bazen doğum sonrası depresyonun
belirtilerinin şiddeti çoğalabilir, bu durumda annenin emzirmeyi bırakması
önerilir ve antidepresan tedavi başlanır. Hasta yakın takibe alınır ve ayrıca
hastanın eşiyle de görüşme yapılarak
durumu hakkında bilgi verilir. Destekleyici terapi uygulanır. Tablonun şiddetli
olduğu bazı durumlarda psikiyatrik
hospitalizasyon düşünülebilir. Doğum
sonrasında ortaya çıkan ağır bir depresyon, kadının ileriki yaşamını da
etkileyecek Bipolar Bozukluk-Manik
olanıdır. Her 1000 kadında %1 oranında görülmektedir. Olguların çoğu
doğum sonrası 3 hafta içinde başlar,
%70’inden fazlasının psikotik özellikleri olan bipolar bozukluk yada major
depresyon
olduğu
bildirilmiştir,kısa
reakrif piskoz şizofreni daha nadirdir.
Gerçeği değerlendirme yetisinde bozukluk, sanrılar, halüsinasyonlar, hızlı
duygudurum dalgalanmaları, uykusuzluk, bebek hakkında anormal ve obsesif düşünceler gözlenir. %5 oranında
hastanın intihar girişimleri, %4 oranın-
Depresif Hastalığın ilk atağı da olabilir.
da da bebeği öldürme rapor edilmiştir.
Bu nedenle doğum sonrası depresyon
Bu nedenle hastane yatışı gerektiren
geçiren kadınlar psikiyatri uzmanı tara-
acil durumlardan biridir. Hastanın hızlı
nında yapılmalıdır. Doğum sonrasında
fından uzun süreli olarak izlenmelidir.
annenin uyku düzenini sağlamak ko-
Doğum Sonrası Psikoz
ve etkili tedavi edilememesi, hastanın
ve bebeğin hayatını riske atabilir.
25
KALP PİLLERİ
26
Doç. Dr. İlyas ATAR
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kardiyoloji ABD
Kalp bir çok organdan farklı olarak
içindeki özelleşmiş ileti sistemindeki
bilecek bir ritim bozukluğu meydana
elektriksel uyarı oluşturma ve iletme
iletiminde problem yaşanması nabzı-
geldiğinde özel manevralarla veya şok
özelliğine sahip bir organdır ve kaba
mızda çok yavaşlamaya neden ola-
tedavisi ile ritmi düzeltebilmekte ve ha-
bir tabirle kendine has bir elektrik şe-
rak sağlığımızı bozabilmektedir. Bu ve
yat kurtarabilmektedir.
bekesi vardır. Kalbin bu elektrik siste-
benzeri kalp ileti sistemi problemlerinin
tedavisinde kalp pilleri kullanılmaktadır.
Kalp elektrik sistemi ile ilgili hastalıklar
her zaman nabızda aşırı yavaşlamaya neden olmayıp bazen de nabızda
aşırı hızlanmalara neden olabilmektedir. Kalbin karıncığı (ventrikül) kökenli
aşırı hızlanmaya neden olan ritim bozuklukları (Ventriküler taşikardi, ventriküler flattter ve ventriküler fibrilasyon)
mi; nabzımızın yaşa göre değişmekle
hayati risk oluşturabilmektedir. Bu tip
birlikte istirahat halinde 60 -100 atım/
ritim bozukluğu olan veya bu tip ritim
dakika arası olmasını efor sarf etti-
bozukluğu için yüksek risk taşıyan du-
ğimizde
heyecanlandığımızda
rumlara sahip olan kişilerin tedavisinde
hızlanmasını sağlamaktadır. Kalbimi-
ise özelleşmiş bir tür kalp cihazları olan
zin elektrik sistemindeki uyarı çıkaran
“implante edilebilen kardiyoverter-de-
odağın (sinüs nodu) uyarı çıkarmakta
fibrilatörler (ICD)” kullanılmaktadır. Bu
sorun yaşaması ve/veya uyarının kalp
tip cihazlar kalpte hayati risk oluştura-
veya
Kalp pili nedir? Farklı tipleri var
mı?
Tüm kalp pilleri temel olarak 2 kısımdan oluşur, bunlar jenaratör ve elektroddur (lead). Pilin özelliğine göre 1
veya daha fazla elektrod takmak gerekebilir.
Jenaratör: Enerji üreten bir pil ve pilin çalışmasını düzenleyen bir devre ve
elektrodların bağlantı bölgesinin kapalı
bir kutu içinde birleştirildiği bir cihazdır.
27
Elektrod: Kalp pili ile kalp arasındaki
kalıcı kalp pillerinin özelliklerine ilave
leme (Bir çeşit sürekli görüntü almaya
etkileşimi sağlayan bir kablodur.
olarak hayati risk oluşturabilen ritim
ve pil elektrodunun ilerlemesini izleme-
bozukluklarının tedavisinde kullanılan
ye izin veren röntgen cihazı yardımı ile
özel manevralar ve şok tedavisi ve-
elde edilen görüntüleme) yardımıyla
rebilme özelliklerine sahip cihazlardır.
büyük bir toplar damar aracılığıyla kal-
ICD cihaz büyüklükleri marka ve mo-
bin içine bir elektrod yerleştirilmesi ve
dele göre değişmekle birlikte yaklaşık
bu elektrodun jenaratöre bağlanarak
30-50 cc ve 60-90 gr arası değişmek-
hastaya uygun ayarların yapılması iş-
tedir.
lemidir. Sıklıkla kasık bölgesindeki bir
Kalp pillerini temel olarak 4 farklı
grupta toplayabiliriz.
1. Geçici kalp pilleri: Kalp ritmindeki
geçici yavaşlamaların veya elektriksel
sistem sorunlarının tedavisinde veya
kalıcı kalp pili takılmasını gerektiren acil
durumların kalıcı pil takılıncaya kadar-
toplar damar olan femoral ven, omuz
bölgesinde yer alan bir toplar damar
olan subklavyen ven ve boyun bölgesinde yer alan bir toplar damar olan
juguler ven aracılığıyla takılır.
Kalıcı kalp pilleri takılması işlemi:
Kalıcı kalp pilleri ve ICD’lerin takılması
benzer olup kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan kalp pillerinin takılması
ilave özel uygulamalar gerekmektedir.
Kalp pilleri skopik görüntüleme olanaklarının bulunduğu sterilizasyon koşullarının sağlandığı özelleşmiş alanlarda (kateter laboratuvarı, ameliyathane
gibi) sıklıkla lokal anestezi altında (hasta bayıltılmadan operasyon bölgesi
uyuşturularak) takılır. Hastanın kalp
pili takılacak vücut bölgesi olan gö-
ki ara dönemde tedavisinde kullanılan
4. Kalp yetmezliği tedavisi ama-
cihazlardır.
2. Kalıcı kalp pilleri: Kalp ritmindeki
kalıcı uyarı çıkartma ve iletme problemlerinin tedavisinde kullanılan bir veya 2
elektrodlu alabilen cihazlardır. Yaklaşık
olarak elektrod kalınlıkları 3-4 mm olup
uzunlukları 50-70 cm arası değişmektedir. Kalp pili cihaz büyüklükleri marka ve modele göre değişmekle birlikte
yaklaşık 3-6x3-5 cm boyutlarında ve
cıyla kullanılan kalp pilleri veya
ICD’ler: Kalp yetmezliği olan, kalp
fonksiyonları azalmış ve kalbin ileti
sistemi ile ilgili bazı problemleri olan
hastaların tedavisinde kullanılan cihazlardır. Özel durumlar dışında 3 elektrodludurlar.
Kalp pili nasıl takılır?
ğüs duvarının köprücük kemiğinin 1-2
cm altında omuza doğru olan bölgesi
özel solüsyonlarla temizlendikten ve
örtüldükten sonra yaklaşık 3 cm uzunluğundaki bir kesi yapılıp bu bölgeye
kalp pili jenaratörü yerleştirilir. Elektrod
veya elektrodlar koldan gelip kalbe
giden toplar damar olan subklavyen
vene bir iğne aracılığıyla girilerek bu
ven aracılığı ile kalbin ilgili odacığı veya
Geçici kalp pilleri takılması işlemi:
odacıklarına yerleştirilir ve daha sonra
Steril koşullar (Mikroplardan arındırıl-
elektrod jenaratöre bağlanır ve doku-
3. İmplante edilebilen kardiyover-
mış, özel örtü ve temizleme solüsyon-
lar kapatılarak kalp pili takılması işlemi
Normal
ları kullanılarak) altında skopik görüntü-
sonlandırılır.
10-30 gr arası değişmektedir.
ter-defibrilatörler
28
(ICD):
Kalp pili yerleştirme işleminin risk-
• Pil veya elektrodda fonksiyon bozuk-
kaydıyla, dikişler alındıktan sonrada pil
leri nelerdir?
luğu
bölgesi sadece elle sabunla yıkanarak
Kalp pili takılması işleminin hayati riski
• Enfeksiyon
banyo yapılabilir.
çok düşüktür. Kalp pili takılması işle-
• Damarda veya kalpte pıhtı oluşumu
Kalp pilinin takıldığı bölgedeki kol ha-
Kalp pili takılması sonrası erken
reketlerinde takılma işlemi sonrası ilk
mi sırasında ve erken dönemde %1-2
sıklığında bazı problemler yaşanabilir.
Sık görülen problemler aşağıda sıralanmıştır.
• Pil takılma yeri etrafında morluk veya
kesi yerinde hafif sızıntı şeklinde kanama
dönemde yapılması ve dikkat edil-
1-2 ayda bazı kısıtlanmalar istenir ve
mesi gereken durumlar nelerdir?
bu kısıtlanmalara 2 aydan sonrasında
Pilin takıldığı bölgedeki yara iyileşmesi
gerek yoktur.
ilk 7-10 günde büyük oranda tamam-
• Pil takılmış olan taraftaki kol 90 dere-
lanır ancak tam iyileşme için sıklıkla
1.5-2 ay bir süre gereklidir. Operas-
ceden fazla yana açılmamalı
• Pil takılmış olan taraftaki kol ile ağırlık
• Kalp zarı ile kalp arasına kan birik-
yonu yapan hekimin önerisine göre
mesi
günlük pansuman veya sadece ilk 2-3
taşınmamalı
• Damar yaralanmaları
gün pansuman yapılabilir. Pansuman
• Pil takılmış olan tarafın üzerine yatıl-
• Akciğer ile akciğer zarı arasında hava birikmesi
yapılırken dikiş bölgesinin antiseptik
bir solüsyonla silinmesi ve sonrada
mamalıdır.
steril bezle kapatılması yeterlidir. Dikiş-
• Diğer kol kullanımlarla ilgili herhangi
• Pil elektrodunun takıldığı yerden çık-
ler 7-10 gün sonra alınır. Dikişler alının-
bir kısıtlanmaya gidilmesine genellikle
ması
caya kadar dikiş bölgesi ıslatılmamak
gerek yoktur.
29
Kalp pili olan hasta ne zaman kont-
enfeksiyon bulguları (Ateş, üşüme ti-
ancak bunlar sıklıkla önemsiz etkileşim-
role gitmeli veya hangi durumlarda
reme, kilo kaybı, gece terlemeleri, vs)
lerdir ve ciddi kısıtlamalar gerektirmez.
doktoruna başvurmalıdır?
• Pil takılması öncesi şikayetlerin aynı
Cep telefonlarının kalp pilinden 15 cm
Rutin takip protokolü: Kalp pili olan
şekilde tekrarlaması
uzakta taşındığı ve kullanıldığı durum-
hastaların rutin takip sıklığı pilin takılma
• Pil takılması sonrası ciddi nefes dar-
zamanı, pilin özelliği ve hastadan hastaya değişmektedir. Genellikle ilk takılma sonrası 1-2 ayda ilk kontrol yapılır.
Sonraki takipler sıklıkla 6 ayda bir olup
hasta ve pilin özelliğine göre de 3-12 ay
lığı, bacaklarda şişlik ve göğüs ağrısı
olması
• Pil takılmış olan taraftaki kolda veya
yüzde şişlik olması
larda etkileşim riskinin çok düşük olduğu bildirilmektedir. Ancak yine de
kalp pili olan hastaların cep telefonlarını uzun konuşmalar için kullanmamaları ve pilden mümkün olduğu kadar
uzakta taşımaları önerilmektedir.
arası da değişebilir. Pil ömrünün azal-
• Bayılma olması
Cep telefonu baz istasyonları bir
dığı dönemlerde takip sıklığı arttırılır ve
• Uzun süren veya aralıklı olarak bel-
sıkıntı oluşturur mu?
1-3 ayda bir yapılabilir.
li vücut pozisyonlarında (Sola yatınca
Kalp pili olan hastanın yaşadığı yer-
• Doktorunun önerdiği düzenli takip
gibi) gelen hıçkırık olması,
le cep telefonu arasında 15 metre ve
zamanlarında
durumunda hasta hemen sağlık mer-
üzeri mesafe olmasının olası etkileşme
• Kalp pili takılan bölge üzerinde kıza-
kezine başvurmalı.
rıklık, ısı artışı, akıntı olması veya pil je-
Kalp pili olan hastalar nelere dik-
naratörünün cilt üzerinde görünür hale
kat etmelidir?
gelmesi durumunda
• Hastada kaynağı açıklanamayan
30
riskini belirgin azalttığı söylenmektedir.
Yolda yürürken veya araçla seyahat
ederken baz istasyonuna daha yakın
mesafeden geçmenin belirgin bir risk
Kalp pilleri teorik olar tüm elektronik ci-
artışına neden olduğuna dair bir bilgi
hazlarla potansiyel etkileşme riski taşır
de yoktur.
Araba kullanabilir mi?
Kalp pili olan hastaların
Çocuk doğurabilir mi?
Pil takılma işlemi sonrası ilk 15 gün-
özel bu amaçla takılmış
Hastaların gebe kalmasında, çocuk
koruma özellikleri olan
doğurmasında altta yatan kalp hasta-
bir şikayeti yoksa araba kullanmasın-
piller dışında Manyetik
lığı engel teşkil etmediği sürece kalp
da sakınca yoktur. Şok veren cihazlar
Rezonans Görüntüleme
pilleri bir sorun oluşturmaz.
(MRI/MRG) cihazları ile
Kalp pili ayarları değiştirilebilir mi?
tetkik edilmeleri, bu ci-
Kalp pili ayarları programlayıcı dediği-
de araba kullanımından kaçınılmalıdır.
Sonrasında pil cebiyle ilgili hastanın
olan ICD’lerin takılmış olduğu hastalarda cihaz tarafından bir şok tedavisi
uygulanmışsa 15 gün süre ile araba
kullanmaktan kaçınılması iyi olacaktır.
hazların yarattığı yüksek
Metal detektörleri veya X-Ray ta-
manyetik alan nedeni
kilde değiştirilebilir. Bu işlem için has-
ile ciddi riskler oluştur-
tanın kalp pilinin olduğu bölge üzerine
maktadır, bu nedenle
bir pille iletişim kuran alet konulurak
kesinlikle kaçınılmalıdır.
kontrol ve ayarlamalar yapılır. Hastaya
Diğer tıbbı görüntüleme
herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek
rama cihazları kalp pilini etkiler
mi?
Elle kontrol amaçlı kullanılan metal detektörleri kalp pilinin bulunduğu alana
15 cm’den daha fazlar yaklaştırıldığı
zaman ve bugün için havaalanları, alışveriş merkezleri, güvenlik birimleri gibi
tetkiklerinden Röntgen
miz bir cihaz yardımı ile istenildiği şe-
yoktur.
çekimi, ultrasonografi
Kalp pili biter mi? Ömrü ne kadar-
cihazlarından geçildiği zaman kalp pili
ve Doppler incelemeleri,
dır? Bittiği nasıl anlaşılır? Değişti-
programında değişiklikler olabilmekte-
mamografi, kan tetkik-
rilebilir mi?
leri, sintigrafi, anjiyog-
Kalp pillerinin hastanın ihtiyacına ve
hazından geçmemesi ve pillerinin bu-
rafi ve vb. tetkiklerin
pilin özelliğine göre değişmekle birlikte
lunduğu bölgenin metal detektörü ile
yapılmasında bir sakın-
ortalama 5-6 yıl (genellikle 4-10 yıl ara-
ca yoktur.
sı) bir ömrü vardır. Düzenli takip edi-
bir çok yerde kullanılan X-Ray tarama
dir. Yeni jenerasyon pillerde bu durum
çok nadir olsa da hastaların X-Ray ci-
taranmamamsı önerilmektedir
Uçağa binebilir mi?
Uçağa binmekte ve seyahat etmekte
bir sakınca yoktur.
Elektronik
cihazlardan
etkilenir
mi?
Mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, elektrikli tıraş makineleri elektrikli diş fırçaları, elektrikli ocak ve fırınlar,
prizler, kablosuz internet bağlantıları,
bilgisayarlar, bulaşık-çamaşır makineleri gibi cihazlarla etkileşim riski değerlendirildiğinde teorik olarak olmakla
birlikte pratikte bu cihazlarla belirgin
bir etkileşme riski bulunmamaktadır.
Elektro - koter kullanımını gerektiren cerrahi
işlemler öncesi sıklıkla
kalp pili ayarlarının değiştirilmesi gerekir ve
bu ayarlamalar yapıldığı
takdirde hastalara her
türlü ameliyat altta yatan kalp hastalığı engel
teşkil etmediği sürece
yapılabilir.
len hastalarda kalp pili ömrü azaldığı
dönemde uyarı verir ve piller bitmeden
elektrodları yerinde bırakılarak basit bir
operasyonla sadece jenaratör değiştirilmek üzere değiştirilir.
Kalp pilleri ve diğer takılabilir kalp cihazları Başkent Üniversitesi Hastanelerinde başta Ankara merkezimiz
olmak üzere ritim bozuklukları tedavisi
amacıyla kullanılmakta ve bu cihazların
takılmış olduğu hastalar merkezlerimizde düzenli olarak takip edilmektedir.
31
YÜZ FELCİ
32
Doç. Dr. Nuri ÇETİN
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ABD
Yüzümüzün her bir yarısında bulunan
Çevresel yüz felci ise çok daha sık gö-
tine birkaç saat ya da birkaç günde ula-
kasların yine aynı taraf beyin sapından
rülür. Yüz felci yüzün sadece bir yarı-
şabilir. Daha çok hasta sabah kalkınca
köken alan ve daha sonra kulak ar-
sında görülür.
yüzünün o yarısında farklılık hisseder.
kasında yüzeye çıkan kafa sinirlerinden yüz siniri (fasial sinir) ile çalıştığı
biliniyor. Yüz siniri ayrıca kulak, tükürük bezi, göz yaşı bezi ve dilin ön bölümüne (tat duyusu) giden ince dallara
sahiptir. Yüze gelen sinir liflerinin
zedelenmesi sonucu yüzün mimik kaslarındaki hareket kaybına
Yüz Felci denilir. Yüz felci hemen her
Çevresel Yüz Felci
Yüz sinirleri beyinden çıkıp yüze gelirken kulak içinden dar bir kanaldan
geçerler. Kulak önünden dışarı çıkıp
yüz kaslarına (mimik kasları) dağılırlar.
Günlük hayatta en çok soğuk ve viral
hastalıklar nedeni ile sinirin kanalda
sıkışmasına bağlı felç görülür. Bu tip
yaşta görülebilir. Doğuştan ve gençler-
yüz felcine Bell Paralizisi de denilir. Yüz
de bile yüz felci oluşabilir. Kadın ve er-
felci’ne beyin kanamaları ve hastalıkla-
keklerde eşit derecede görülebilmek-
rı olmak üzere, iç kulak yolu iltihapla-
te, bunun yanı sıra kış aylarında daha
rı, özellikle üst çenedeki diş iltihapları,
fazla ortaya çıktığı söylenir, ancak her
yüz ve kafa travmaları, doğuştan gelen
mevsimde yüz felci ile karşılaşmanız
bazı hastalıklar ve doğum esnasında
mümkündür.
sinir harbiyeti,viral hastalıklar, tümör-
Bazen felçten önce kulak ağrısı olabilir.
Felç gelişince yüzün mimik kaslarında
hareket azalır veya tamamen kaybolur.
O tarafta göz kapağı kasları çalışmadığı için göz kapatılamaz. Felçli taraftaki
yüz hatları düzleşir. Doğal olarak yüz
kaslarının çalışmamasına bağlı yüzün
bir yarısında (özellikle dudak kenarında) kayma hissi ile birlikte konuşma
zorluğu, göz kırpamama, ağızdan salya akması, yeme ve içmede zorluk en
sık karşımıza çıkan belirtilerdir. Hasta
ağzın bir tarafını hareket ettiremez. Islık çalamaz. Ağız sağlam tarafa doğru
kayar. Bu kayma özellikle gülerken çok
belirginleşir. Konuşma bozulur. Birçok
ler, diyabet, hiper/hipotiroidi, hamilelik,
kişide tat alma duyusu da bozulur. Ay-
hipertansiyon, toksik nedenler, ameli-
rıca etkilenen tarafta göz kuruluğu ile
yat sonrası ve soğuk hava cereyanına
birlikte etkilenmiş göz kapağı azalmış
uzun süre maruz kalmak neden olur.
gözyaşını göze tam olarak yayamadı-
Yüz felci kişiye bağlı olarak çok farklı
ğından dolayı sürekli göz yaşarma so-
şekillerde kendini gösterir. Bazen çok
runu yaşanır. Göz sürekli açık kalırsa
Beyinden kaynaklanan yüz felci farklı-
hafif olarak görülür ve kişi güldüğü an
ve uygun biçimde kapatılmaz ve ko-
dır. Beyindeki rahatsızlıkla ilgili bulgu-
da yüz felci anlaşılır. Yüz felci hızlı ilerle-
runmazsa göze yabancı cisimler, toz
larla beraberdir.
yen bir hastalıktır ve maksimum şidde-
kaçabilir. Gözde tahriş ve enfeksiyon
Yüz felçleri ikiye ayrılır.
1- Beyindeki hasarlara bağlı olan yüz
felci (santral)
2- Çevresel(periferik) zedelenmelere
bağlı oluşan yüz felci
33
olur. Yüz sinirinin bir dalı da tat alma
düşmesiyle oluşabilecek enfeksiyon-
Harabiyete uğrayan sinirin onarımını
duyusundan sorumlu olduğu için bazı
lar, yorgunluk, uykusuzluk, beslenme
ortalama 1 - 2 mm/gün hızı ile hesap
hastalarda garip ve nahoş bir tat, ör-
bozukluğu ve tabii en önemlisi stres.
ettiğimizde, iyileşmeyi 15 gün ile 18 ay
neğin metalik bir tat, şikayeti oluşur.
Gözyaşı ve tükürük salgısının azalma-
Vücudun başka bölümlerini de et-
sı, tat duyusunun bozulması, gürültüye
kiler mi?
duyarlılık artışı gibi bulguları yüz siniri
Hayır, yüz felcinde vücudun başka
felcinin belirtisi olarak karşımıza çıkar.
hiçbir bölgesinde felç, güçsüzlük veya
arası bir süre içinde bekleyebiliriz.
Tedavi nasıl yapılır?
Hastalık genellikle her hangi bir medikal veya cerrahi tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden düzelir. Hasta-
Hastalığa yakalanma ihtimalini ar-
uyuşma gibi şikayetler oluşmaz, oluş-
tıcı durumlar nelerdir?
tuğu takdirde başka bir hastalık düşü-
iyileşir. Bunlar haricinde %10’luk kıs-
Yaş önemli bir faktör sayılır, mesela
nülmeli, araştırılmalıdır.
mın iyileşmesi bir yıla kadar sürebilir-
çocuklarda görülme sıklığı çok daha
Tanısı nasıl konur?
ken, %10’luk kısım ise iyileşemez ve
az olmakla birlikte spontan iyileşme
durumları da o denli fazladır. Bazı
metabolik hastalıklar örneğin Şeker
hastalığında
yüz felcine yakalanma
riski genel popülasyona göre 4 misli
fazladır. Gebeliğin son üç ayı yüz felci
Yüz felci teşhisi çoğunlukla hastanın
kliniğinden konur, ancak yüz felcine
sebep olabilecek başka hastalıklardan
şüphelendiğinde laboratuar veya görüntüleme tetkiklerine başvurulur
için dikkat edilmesi gereken bir dönem
İyileşme hızı nasıldır?
olarak kabul edilir. Bağışıklık sisteminin
İyileşme süreci yüz sinirinin harabiyeti
bozukluğuna sebep olan hastalıklar
ile doğru orantılıdır. Hafif hasarlanma-
da başka bir risk gurubunu oluşturur-
larda düzelme yalnızca birkaç gün gibi
lar. Vücut direncindeki azalma hasta-
kısa bir sürede oldukça hızlı ve tam
lığa yakalanmayı kolaylaştırır, örneğin
olurken, daha ağır vakalarda bu süre
soğuğa bağlı olarak vücut direncini
birkaç ay gibi daha uzun olabiliyor.
34
ların %80 gibi bir oranı 2-3 haftada
yüzde sinkinezi(iyileşme sırasında sinir
lifleri yanlış yönlendirilir ve buna bağlı olarak yemek yeme esnasında göz
yaşarması, göz kapama esnasında
ağız kenarında kasılma gibi )gelişir. Tedaviye hastalık başlangıcından sonra
en kısa sürede başlanılmalıdır. Bell’s
Palside ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
İlk 24-48 saat içerisinde ilaç tedavisine
başlanılmalıdır. Hastanın mevcut başka hastalıkları da varsa bunlar da göz
önüne alınmalıdır.
Tedavi sürecini hızlandırmak amacı ile
yüz kasları egzersizleri ile birlikte ma-
– elektrik stimulasyonu – elektroterapi
saj önerilir. Soğuk havalarda baş - bo-
uygulanır. Yüzeyel ısıtıcıların elektrik
yun bölgesini koruma ve sıcak tutma
stümülasyonu, masaj ve egzersiz uy-
unutulmamalıdır. Gözler hastalık sü-
gulamasından önce 15’er dakikalık
resi boyunca tam kapanmadığından
dolayı suni gözyaşı ilaçları, antibiyotik
ve uyku sırasında göz bandı ile enfeksiyon ve fiziksel travmalardan korunmalıdır. Daha ağır vakalarda steroid ve
antiviral ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak
seanslar halinde uygulanması önerilmektedir.
• Sıcak uygulamaları ile lokal kan dolaşımı artırılır ve elektrik stimülasyonu
sırasında cildin elektrik direncini azaltır.
Cerrahi Tedavi
Yüz felci sebebine göre değişik ameliyatlar yapılmaktadır. Kronik orta kulak
iltihaplarına bağlı yüz felcinde orta kulaktaki iltihap temizlenir ve yüz sinirini
saran kılıf açılarak iltihabın temizlenmesi sağlanır. Tükrük bezi tümörlerine
bağlı yüz felcinde tükrük bezi ile beraber yine sinirin tümörle tutulan kısmıda
kişinin dış görünüşünde değişiklik ola-
• Fasiyal paralizide uygulanan masaj
çıkarılır. Bell paralizisi veya Ramsay-
cağından tedavi süresi içinde hastanın
kan dolaşımını artırır ve kontraktür ge-
Hunt sendromundaki (Viral) yüz felcin-
ruhsal olarak desteklenmesi ve bil-
lişimini önleyebilir.
de ilaç tedavisinin sonucuna göre eğer
gilendirilmesi tedavinin kesinlikle göz
• Ayna karşısında yapılan aktif egzer-
ameliyat gerekirse genellikle yapılan
ardı edilmemesi gereken en önemli
sizlerle de kas atrofisi önlenir ve kas
işlem kulak arkasından girilerek sinire
fonksiyonlarında iyileşme görülür.
ulaşmak ve etrafındaki kılıfı açmaktır.
başlamadığı takdirde EMG (elekronö-
• Ancak komplet paralizide aktif eg-
Yüz sinirinin ilaçla ya da ameliyatla
romyografi) testi ile fasial sinirin fonk-
zersiz yapılamamaktadır. Bu nedenle
tedavi edilemeyeceği görüldüğünde
siyonu
elektrik stimülasyonu yapı kas kitlesi-
bazı yardımcı ameliyatlar yapılır. Bunlar
nin korunmasıdır.
arasında başka sinirlerle hareket eden
• Elektrik stimülasyonu sonucunda
kasların yüze transferi, başka sinirle-
görülen kas kontraksiyonları hastaya
rin yüz sinirine birleştirilmesi, göz ka-
psikolojik destek sağlayarak iyileşece-
paklarına altın ağırlık yerleştirilmesi ile
sizleri günde 3-5 defa aynanın karşı-
ği umudunu korumasına da yardımcı
gözlerin kapanmasının sağlanması gibi
sında yapılmalıdır– EMG biofeedback
olmaktadır.
ameliyatlar yapılabilir.
noktasıdır. Nadiren görülen ağır vakalarda 3. haftadan sonra iyileşme süreci
ölçülür ve herhangi bir ileti
saptanmadığı durumda cerrahi girişim
planlanır.
Fizik tedavi olarak Termal tedavi:
Yüzeyel sıcak uygulaması (sıcak su
torbası, enfraruj) masaj – yüz egzer-
35
3-6 YAŞ ÇOCUKLARDA
BESLENME
36
Uzm. Dyt. Gaye OLTULU
Başkent Üniversitesi Hastanesi
Beslenme ve Diyet Bölümü
Okul öncesi dönem (3 - 6 yaş grubu),
ması uygun beslenme alışkanlığı ka-
Okul Öncesi Dönem Çocuklarının
yetişkin için temel oluşturan pek çok
zanması açısından büyük önem taşır.
Enerji ve Besin Öğesi Gereksinim-
Okul öncesi dönem çocuğu besinlere
leri
alışkanlığın geliştirildiği bir dönemdir.
Bu yaşlarda yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda, fiziksel gelişimin
yanı sıra zeka gelişimi ve öğrenme
yetenekleri de olumsuz yönde etkilenmektedir. Ancak bu dönemde yeterli
ve dengeli beslenmek kadar iyi geliştirilmiş beslenme alışkanlıkları edinmek
de önemlidir.
karşı belirli ve kesin tavırlar koymaya
başlar. Bu yaş çocukları besin grupları
içinde en az sebzeleri severler. Ayrıca
bu yaş çocukları besinleri karışık olarak tüketmekten hoşlanmazlar, besini
tanıyabilecekleri şekilde görmek isterler. Keskin kokulu lahana, karnabahar,
pırasa, kereviz gibi sebzelerin yerine
Çocuklar yetişkinlerle aynı besinlere
gereksinim duyarlar, ama miktar daha
azdır. Okul öncesi dönem çocuklarının
öğün saatleri düzenli olmalı ve öğün
atlanmamalıdır.
Kahvaltı
alışkanlığı
kazandırmakta çok önemlidir. Bu yaş
grubu çocuklar arasında da besin
gereksinimleri birbirine eşit değildir.
İri çocuklar daha fazla, ince ve narin
Okul öncesi dönem çocuğu taklitçidir.
çiğ yenilebilen domates, havuç gibi
Anne, baba varsa bakım veren başka
sebzeleri yemeyi tercih ederler. Aile
kişiler kendi yiyecek alışkanlıklarının,
sebzeleri sevmiyor ve yemiyor diye
sevdikleri ve sevmedikleri şeylerin ço-
üzülmemeli ve bu konuda çocuğa
enerjiyi farklı kullanabilirler.
cuk tarafından taklit edileceğini bilme-
karşı zorlayıcı olmamalıdırlar. Çocu-
ENERJİ
lidirler. Ebeveynlerin çocuğa yemek
ğun yemediği yemekleri belli aralıklarla
Çocuklar sürekli büyüme ve gelişme
yedirme konusundaki ısrarları, ödül-
pişirerek kendileri tüketmeye devam
süreci içindedirler. Bu durum, bazal
lendirme ve ceza verme gibi yemek
ederlerse çocuk sofrada gördükçe bir
metabolizma için harcanan enerjinin
yeme sürecini vurgulayan tutumları
süre sonra denemek isteyecektir. Ço-
(dinlenme anında) yüksek olması anla-
çocuğun yeme alışkanlıklarını olumsuz
cuğun sınırlı da olsa yediği birkaç seb-
mına gelir. Bir de bu enerjinin üzerine
yönde etkileyecektir. Çocuğun yemek
ze ve yediği çeşitli meyveler, sebze ve
çocukların fiziksel aktiviteleri eklenirse
saatleri de aile ile aynı masada otur-
meyve grubundan alması gereken be-
günlük enerji gereksinimleri oldukça
ması ve keyifle bu saatlerin paylaşıl-
sin öğelerini karşılamak için yeterlidir.
artar.
yapılı çocuklar daha az tüketebildikleri
gibi, aynı yaş ve yapıdaki iri çocuklarda
37
Vücudun düzenli çalışması, sıcaklı-
da yetersiz enerji alımına sebep olabilir.
siyum kaynakları süt, peynir, yoğurt,
ğının korunması, hareketlerin düzen-
Yağlar enerji sağlamalarının yanı sıra,
susam, fındık ve yeşil yapraklı sebze-
lenmesi ancak uygun miktarda alınan
yağda eriyen vitaminlerin kullanılma-
lerdir. Demirden zengin besinler ise;
enerji ile sağlanır.
sında ve sinir sisteminin çalışmasında
kuru baklagiller, kuru yemişler, pek-
rol alırlar.
mez, kuru meyveler, et, yumurta ve
PROTEİN
Bu dönem çocukların protein gerek-
KARBONHİDRATLAR
sinimi bundan önceki dönemlerde ol-
Yetişkinlere ve okul çağındaki çocuk-
duğu gibi yüksektir. Bedenin oksijen
lara kıyasla okul öncesi çocukların
taşıma, mikroplarla savaşma, dokuları
beslenmesinde karbonhidratlardanlar-
besleme gibi yaşamsal birçok işlevi
dan şeker ve şekerli besinler enerjinin
besinlerle alınan yeterli proteinler saye-
büyük kısmını sağlarlar. Oysa şeker
sinde gerçekleşmektedir. Okul öncesi
alımı ile iştahsızlık ve diş çürümele-
dönem çocuklarının protein gereksi-
ri arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu
nimlerinin iyi kalite protein içeren et,
riski azaltmak için şekerli içeceklerin,
süt, yumurta gibi besinlerden sağlan-
tatlıların, bisküvi, çikolata gibi besinle-
ması önemlidir.
rin tüketilmemesi gerekir.
YAĞ
MİNERALLER
Yetersiz yağ alımı yetişkinler için çok
Çocuklar için en önemli mineraller,
fazla sorun yaratmaz. Oysa çocuklar-
kalsiyum,fosfor ve demirdir. En iyi kal-
38
yeşil yapraklı sebzelerdir.
VİTAMİNLER
Vitaminler yağda ve suda erime durumlarına göre iki grupta toplanırlar.
Yağda eriyenler; A ,D ,E ve K vitaminleri, suda eriyenler ise C ve B grubu
vitaminler (B1, B2 vitaminleri, niasin,
panterik asit, prideksin, kobalarin ve
folik asit ve biyotin) dir. Yağda eriyen
vitaminler vücutta depolanabildiklerinden diyetle her gün alınmaları gerekmezken, suda eriyen vitaminlerin
diyetle her gün alınmaları gereklidir.
A vitamini göz sağlığı ve bağışıklık
sisteminde gereklidir. Yumurta sarısı,
havuç, kayısı ve yeşil yapraklı sebze-
yumurta ve balıkta bulunur. Ancak en
masında, fiziksel aktivite esnasında,
lerde bulunur.
önemli kaynağı güneştir.
vücut ısısının dengelenmesinde önem-
B
grubu vitaminler, karbonhidrat,
E vitamini, vücudumuzun temizleyi-
lidir. Aynı zamanda su yeteri kadar tüketildiğinde vücuttaki zararlı ürünlerin
protein ve yağların vücudumuzda kul-
cilerindendir. Vücudumuz için zararlı
lanılarak gerekli enerjiyi üretmelerini
maddelerin uzaklaştırılmasında, kan
sağlarlar. Bulgur, pirinç gibi tahıllar, süt
yapımında ve kas çalışmasında görev-
Yeterli ve dengeli bir beslenme planı
ve süt ürünleri, nohut, kuru fasulye gibi
lidir. En iyi kaynakları bitkisel sıvı yağlar,
içinde yer alması gereken besin grup-
kuru baklagiller, tavuk, et ve balık gibi
buğday özü, yeşil yapraklı sebzeler,
ları şöyle sıralanabilir;
besinlerde bulunurlar.
yağlı tohumlar ve susamdır.
C vitamini vücudu enfeksiyonlardan K
vitamini, kanın pıhtılaşmasında
korur, vücudun onarılması için gerekli-
görev alır. En zengin kaynaklar; yeşil
dir. En çok portakal, mandalina, grey-
yapraklı (özellikle brokoli ve ıspanak)
furt gibi turunçgiller, koyu yeşil yapraklı
sebzeleridir.
sebzeler, domates, kuşburnu, kiraz,
kavun, kivi önemli miktarda C vitamini
içerirler.
D vitamini, sağlam kemik ve dişlerin
önemli bir parçasıdır. Az miktarlarda
Çocukların fiziksel aktivitelerinin fazla
olduğu düşünülürse onlar için suyun
önemini de unutmamak gerekir. Su,
idrar yoluyla atılmasını sağlar.
1) Süt grubu: Süt, yoğurt, peynir.
2) Et grubu: Et, tavuk, balık, yumurta,
kuru baklagiller, yağlı tohumlar.
3) Ekmek ve tahıl grubu: Ekmek, makarna, bulgur, pirinç, şehriye v.b.
4) Sebze ve meyve grubu: Her çeşit
sebze ve meyveler.
vücudumuzda gerçekleşen tüm işlem-
Çocukların gerek sağlıklı beslenme
lerde gereklidir. Vücut ısısının korun-
alışkanlığı kazanmaları, gerekse bü-
39
yüme ve gelişmelerini tamamlayabil-
4. Çocuğun öğün saatleri düzenli ol-
9.Kahvaltının
meleri için, tüm besin gruplarından
malı ve öğün atlanmamalıdır. Günde
maması gereken bir öğün olduğu her
besinlerin yer aldığı yeterli ve dengeli
5-6 öğün tüketebilirler. Bu 3 ana 2-3
bir beslenme planı uygulanmalıdır. Be-
ara öğün şeklinde planlanabilir.
sinleri hazırlarken de uygun pişirme
yöntemlerinin kullanılması önemlidir.
5. Çocuk ve aile televizyon seyrede-
çok önemli ve atlanıl-
fırsatta bu dönem çocuklarına anlatılmalıdır.
rek değil sohbet ederek yemek yeme-
10. Çocuğun kullanacağı çatal ve ka-
Okul Öncesi Dönem Çocuklarının
lidirler.
şık eline ve ağzına uygun büyüklükte
Beslenmesinde Dikkat Edilmesi
6. Çocuğun tabağına tüketebileceği
olmalı, oturuş yüksekliği masaya göre
miktarda yemek konulmalıdır, annenin
ayarlanmalıdır.
Gereken Noktalar
1. Çocuğun kendi kendine kaşık çatal
kullanması desteklenmelidir.
istediği kadar değil.
7. Çocuk aile ile aynı yemekleri yiyebi-
2. Besin çeşitliliği fazla,besleyici değeri
lir. Ancak yemekler aşırı tuzlu,baharatlı
yüksek, az miktarla gereksinmeyi kar-
ve aşırı yağlı olmamalıdır.
şılayacak yemekler hazırlanmalıdır.
8. Çocuklar yetişkinlere göre daha ya-
11. Ebeveynler çocuğun da kendine
has bir damak zevki olabileceğini ve
zaman zaman iştahsızlıklar yaşayabileceğini kabul ederlerse beslenme
3. Çocuk aile ile aynı anda sofraya
vaş ve oyalanarak yemek yiyebilirler.
zamanları herkes için daha rahat ge-
oturtulmalıdır.
Sabırlı olunmalı ve desteklenmelidirler.
çecektir.
40
SİGORTA ŞİRKETLERİ
BANKALAR
ADAC ÖZEL SAĞLIK SİGORTA (ALMANYA)
FORTİS BANK A.Ş. MENSP. EMEKLİ SAND. VAKFI
AK SİGORTA A.Ş.
GARANTİ BANKASI A.Ş.EMEKLİ VE YARDIM SAND. VAKFI
ALLİANZ SİGORTA A.Ş.
İŞ BANKASI
ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş.
ŞEKERBANK VAKFI
ANKARA ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ
TC MERKEZ BANKASI
AXA SİGORTA A.Ş.
TC MERKEZ BANKASI SOS.GÜV.VAKFI
AXA SİGORTA A.Ş. SAĞLIĞIM TAMAM POLİÇESİ
TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI
ACIBADEM SİGORTA A.Ş.
ESBANK MENSUPLARI EMEKLİ SANDIĞI VAKFI
BUPA INSURANCE LTD. İNGİLTERE
CGM COMPUGROUP A.Ş.
DEMİR HAYAT SİGORTA A.Ş.
DUBAİ SİGORTA A.Ş.
ERGO SİGORTA A.Ş.
EUREKO SİGORTA A.Ş.
EURO-CENTER
EUROP ASSISTANCE
GENERALİ SİGORTA A.Ş.
GMC SERVICES INTERNATİONAL FRANSA
GROUPAMA SİGORTA A.Ş.
GÜNEŞ SİGORTA A.Ş.
GÜVEN SİGORTA A.Ş.
HALK SİGORTA (BİRLİK SİGORTA) A.Ş.
RESMİ KURUMLAR
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI
HDI SİGORTA A.Ş.
ANKARA SANAYİ ODASI
INTER PARTNER ASSISTANCE
ANKARA TİCARET ODASI
MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş.
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ SAĞLIK BAKANLIĞI
MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş. FARK YOK POLİÇESİ
MİLLİ REASÜRANS T.A.Ş. MENSP. EMEKL. VE SAĞLIK SAND. VKF.
MARM A.Ş.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
METLIFE EMEKLİLİK VE HAYAT SİGORTA A.Ş.
TCDD VAKFI
MONDIAL ASSISTANCE
TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ
RAY SİGORTA A.Ş.
YEŞİLKART
REMED ASSISTANCE
BORAJET HAVACILIK TAŞIMACILIIK
S.O.S. INTERNATIONAL AMBULANS SERVİSİ A.Ş.
GÜNEŞ EKSPRES (SUN EXPRES) HAVACILIK AŞ.
SOMPO JAPAN SİGORTA A.Ş. (Fiba Sigorta A.Ş.)
HAN HAVACILIK
TUR ASSIST
HELİPORTUGAL
VANBREDA
MNG HAVA YOLLARI TAŞIMACILIK A.Ş.
YAPI KREDİ SİGORTA A.Ş.
SKYLİNE ULAŞIM TİCARET A.Ş.
ZİRAAT SİGORTA A.Ş.
TÜRK HAVA KURUMU
ZÜRİCH SİGORTA A.Ş.
YÜZÜAK HAVACILIK
41

Benzer belgeler