sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Transkript
sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT SAYI 14 / KIŞ 2013 Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır. Ayın Konusu: ÇAĞIMIZIN KORKULU RÜYASI ALZHEİMER TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ Acil Tıp Anestiziyoloji Ağrı Kliniği Aile Hekimliği Beyin ve Sinir Cerrahisi Çocuk Cerrahisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dermatoloji Aşırı Terleme Tedavisi Botox Uygulaması Fototerapi Diş Hekimliği Endokrinoloji Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Gastroenteroloji Ülseratif Kolit & Crohn Hastalığı Merkezi Genel Cerrahi Yanık Polikliniği Göğüs Hastalıkları Sigara Bırakma Kliniği Uyku Laboratuarı Hematoloji Kemik İliği Nakil Ünitesi Kalp Damar Cerrahisi Göz Hastalıkları Kadın Hastalıkları ve Doğum Tüp Bebek Kardiyoloji Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Nörotoloji Polikliniği Nefroloji Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi Yenikent Diyaliz Nöroloji Nükleer Tıp Ortopedi ve Travmatoloji Patoloji Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi Psikiyatri Romatoloji Radyodiagnostik Tıbbi Genetik Tıbbi Onkoloji Üroloji Taş Kırma Kliniği Ürodinami Laboratuarı İÇİNDEKİLER 04 08 12 16 20 22 26 32 36 EDİTÖRDEN Sahibi Başkent Üniversitesi Hastanesi Adına Başhekim Prof. Dr. Ali HABERAL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Melek ALKAN ÇAKMAK Tasarım Uygulama Can Matematik Yayınları Baskı İvedik Organize Sanayi Bölgesi 1354. Cadde Fora İş Merkezi No: 138/3 Yenimahalle / ANKARA Tel: (0312) 394 8 394 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Baskı Tarihi 28.11.2013 İdare Adresi Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 10. Sokak, No: 45 Bahçelievler / ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr Merhaba sevgili okurlarımız, İşte karşınızda Kış 2013 sayımız. Her kış sayısında olduğu gibi, eşiğinde olduğumuz yeni yılın heyecanı ve ümitlerine vurgu yaparak başlayalım cümlelerimize. Dua edelim de, senenin sonunda yeni yıla dair umutlar duymamızı sağlayan içimizdeki çocuğu hiçbir zaman kaybetmeyelim. Bu sayımızda da içeriğimizi büyük bir özenle hazırlamaya çalıştık. Güncel sağlık sorunları kadar, perde arkasında kalan sorun ve hastalıklara ışık tutmaya çalıştık. Bununla birlikte teknolojik gelişmeler doğrultusunda yeni cerrahi yöntemlerle gerçekleştirilen tedavi metotlarına yer verdik. Konularımıza ana başlıklar halinde bakacak olursak; maalesef ülkemizdeki yaygınlığını hala devam ettiren ve uzun dönemde görülen sonuçları arasında kapak sayfamızda da işlediğimiz Alzheimer hastalığı ile bağlantısı bulunan Akraba Evlilikleri, soğuk kış günleriyle yakından ilgisi bulunan Yüz Felci ve Çocuklardaki Kulak Ağrıları gibi bilgilendirici ve öğretici konuların yanı sıra güzellik ve beslenme detayları gibi eğlenceli konularla aranızdayız. Her yıl 3-9 Kasım Organ Nakli Haftası çeşitli etkinliklerle kutlanılmakta, organ bağışı konusunda toplumu bilgilendirici ve teşvik edici bir çok faaliyet düzenlenmekte. Organ Nakli konusunda, hastanemizin 30 yıllık deneyimi gözönüne alındığında, konunun duayenlerinden Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ın çalışmaları ve katkıları yadsınamaz bir gerçeklik taşımaktadır. Bu kapsamda Türkiye Organ Nakli ve Derneği’nce; ülkemizde kadavradan ilk başarılı karaciğer naklinin Prof. Dr. Mehmet Haberal ve ekibi tarafından yapıldığı 8 Aralık 1988 yılına atıfla Karaciğer Transplantasyonu 25. Yıl kongresi düzenlenmiştir. 4-6 Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenecek bu kongrenin detaylarını bir sonraki sayımızda sizlerle paylaşacağız. Bahar sayısında görüşmek üzere. Umarız 2014 size hayalini bile kuramadığınız mutlulukları ve fırsatları yaşatır… Melek ALKAN ÇAKMAK ALZHEİMER 4 Doç. Dr. Münire KILINÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD Günümüzde önceki zamanlara göre lanan toplumların kaçınılmaz sorunu Alzheimer Hastalığı en sık görülen de- daha çok insan, ileri yaşlara kadar olan demans (bunama) probleminin mans şeklidir, ancak bunun dışında yaşayabiliyor, yani doğumdan son- giderek artıyor olmasına karşın, beynin sağlıklı yaşlanması konusundaki bilgi- benzer demans tablolarına neden olan raki yaşam süresi, daha önceden hiç olmadığı kadar uzamış durumdadır. Bunun sonucu olarak da tüm dünyada 1995’lerde 542 milyon dolayında olan 60 yaş üstü insan sayısının, 2025’de bunun iki katını aşacağı, yani 1. 2 milyarı bulacağı tahmin edilmektedir. 2013’de yayınlanmış bir derlemeye göre hayatta kalma sürelerinin uzaması sonucunda dünyadaki demanslı insan sayısı, 2020’de bugünkünün 2 katına ulaşmış olacak. Yani kaçınılmaz bir şekilde toplum, önümüzdeki yıllarda bir demans krizi yaşayacak. Bu durumun öngörülüyor olmasına karşın, halen demans riskini artıran veya azaltan risk faktörleri, bunlara yaşamın hangi dönemlerinde maruz kalmanın riski artırabileceği, bu riskleri azaltmaya yönelik önlemlerin ne zamandan itibaren alınmaya başlanması gerektiği gibi konularda net bilgilere sahip değiliz. Bilinenler, hayatın ortalarında damarsal risk faktörlerine maruziyetin riski artırabildiği, çocukluk çağındaki eğitim ve zeka yüksekliğinin ise riski azaltabileceği ile sınırlı. Dünya genelinde toplumların yaşlanması ve yaş- lerimiz de halen çok kısıtlı. Bu konu ile ilgili araştırmacıların fikir birliğinde olduğu sadece birkaç konu var: Bunlardan biri, 60 yaş sonrası hemen herkesin, hafıza başta olmak üzere bilişsel yetilerinde kayıp yaşamaya başlayacağı ve bu kayba, beynin yapısındaki bazı değişikliklerin de eşlik edeceği; diğeri başka rahatsızlıklar da bulunmaktadır. İlerleyen yaşla birlikte Alzheimer Hastalığının görülme sıklığı artar ancak bu sürecin normal yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu olmadığı da bilinmelidir. Normal yaşlanma sürecinde beyinde yapısal bir takım değişiklikler olur ama zihinsel yetilerde belirgin bir kayıp ise aerobik egzersizin, zihinsel kaybı söz konusu değildir. Alzheimer Hasta- yavaşlatacağı veya geciktireceği. lığında ise belirgin bir şekilde “yeni bil- Alzheimer Hastalığı; beynin öncelikle hafıza başta olmak üzere, tüm bilişsel fonksiyonlarında ilerleyici kayba (demans: bunama) neden olan, mikroskobik olarak beyinde anormal protein depolanmasıyla karakterize bir hastalığıdır. Demans, hafıza, lisan, aritmetik işlemlerde zorluk, karar verme yetisi, dikkat ve diğer bilişsel fonksiyonlarda ilerleyici kayıp demektir. gilerin kaydedilmesinde güçlük” vardır. Hastalığın belirtileri şu şekilde özetlenebilir: 1. Hafıza sorunları 2. Düşünme ve nedenselleştirme zorluğu 3. Karar vermede güçlük 4. Kelime bulmakta güçlük 5. Aritmetik işlemlerde güçlük 6. Kişilik ve davranış değişiklikleri 7. Eskiden kolaylıkla yapabildiği işlevleri yapma güçlüğü 8. Kaybolmalar 9. Takıntılı düşünceler 10. Tekrarlayan hareketler… 5 Alzheimer Hastalığı süreci belirli evre- muhtaç olur, ayrıca tek tük kelimelerle yardımcı olabilir. Kan testleri arasında lerle karakterizedir: konuşma, yürüme zorluğu gibi fiziksel B12, folik asit, TSH düzeylerinin yılda Erken dönemde, hafif belirtiler vardır, bozukluklar tabloya eklenir. Bu dö- bir kontrolü, Alzheimer Hastalığı ile ka- bu nedenle de kolaylıkla atlanabilir. nemde hayaller görme, sürekli aynı rışabilen bazı vitamin eksiklikleri veya Unutkanlık, yorgunluk, depresyon le- hareketleri saldırganlık hipotirodi gibi, tedavi edilebilir durum- hine alınabilecek bulgular, yeni bir şey olabilir, mesane ve barsak kontrolü ların tanınması ve tedavi edilmesini öğrenme zorluğu, karar verme güçlü- bozulur. sağlayabilmek için önemlidir. ğü, davranış değişiklikleri, kelime, isim Alzheimer Hastalığı tanısını, tek başı- Alzheimer Hastalığının nedeni kesin hatırlama zorlukları olabilir. na koydurabilecek bir test yoktur. Bu- olarak bilinmemektedir. Ancak yaşın Orta evrede, günlük hayatını etkileye- nama tablosunun varlığı netleştikten ilerlemesi gibi riski artıran durumlardan cek düzeyde sorunlar ortaya çıkmaya sonra buna neden olabilecek olası du- bahsedilebilir. 60 yaş üzerinde risk ar- başlar. Huzursuzluk, motor beceriler- rumları dışlamak gerekir. Bunun için, tar, 80-90’lı yaşlardan sonra risk sabit de bozulma, sosyal ilişkilerde bozul- nörolojik muayene, kan testleri, zihin- kalır. Güncel bilgiler doğrultusunda 65 ma, hesap işlerinde zorlanma, şüphe- sel fonksiyonları değerlendiren testler, yaş üstü insanların %13’ünün, 85 yaş cilik, yön bulma zorluğu, kaybolmalar beyin görüntülenmesi yapılması gere- üstü insanların ise %45’inin Alzheimer görülebilir. kir. Bazı durumlarda (örneğin hastanın Hastalığı geliştirecekleri tahmin edil- İleri dönemde hasta kendi başına ye- 65 yaşından genç olması gibi) özel mektedir. Kişinin aldığı eğitim süresi mek yeme, giyinme, temizlik gibi iş- bazı testler (EEG, SPECT, PET, LP, hastalığın gelişme riski üzerinde etki- lerini yapamaz hale gelir yani bakıma psikiyatri konsültasyonu gibi) tanıda lidir. En az 12 yıllık eğitimin, riski azalt- 6 tekrarlama, tığı veya tablonun ortaya çıkma süre- bir bakım gerektirmektedir. Hasta ve gibi önlemler, genel sağlığımızı olum- sini geciktirdiği bilinmektedir. Büyük yakınlarının evde bakımı tercih etme- suz etkileyebilecek risk faktörlerinin bir kafa travması (bilinç kaybının eşlik si durumunda, bakım veren yakının ettiği), hareketsiz yaşam tarzı, kontrol erkenden belirlenmesi ve gerekli ön- işinden ayrılması gerekebilmektedir. altında olmayan tansiyon veya kan Bakımın, özellikle orta ileri evrelerden lemlerin alınabilmesi önemlidir. En az şekeri yüksekliği, iyi tedavi edilmemiş itibaren zorlu olabilmesi, bakım veren kalp hastalıkları, sigara, alkol kullanı- kişilerde kaçınılmaz olarak depresyon mı, madde bağımlılığı riski net olarak gibi, çekirdek aile dinamiklerin olum- artırdığı bilinen faktörler. Bazı genetik suz etkilenmesi gibi sonuçlara yol aça- özellikler Alzheimer Hastalığının ortaya bilmektedir. çıkmasını kolaylaştırır. Alzheimer Hastalığı, çok sık görülüyor Süreç geliştiğinde ise, erken tanı ve olmasına karşın henüz etkili bir tedavisi mevcut bazı ilaçların düzenli kullanımı olmayan hastalıklardandır. Ancak ha- ile süreci yavaşlatmak ve bazı bulgula- yatın ortalarından itibaren alınabilecek rın şiddetini azaltmak mümkün olabilir. bazı önlemlerle süreci ötelemek müm- Alzheimer Hastalığı, yalnız hastayı de- kün olabilir. Hastalıktan korunmak için teknolojik gelişmelerin bile hala çöze- ğil yakın çevresini de etkilemektedir. özet olarak, düzenli yıllık kontroller- mediği sorunlara oldukça basit, uy- Bir Alzheimer hastası başka bir sağ- le tansiyon ve kan şekerindeki olası gulanabilir, keyifli ve oldukça etkili çö- lık sorunu yoksa, ortalama 8-10 yıllık problemlerin yakalanmasını sağlamak zümler oluşturabiliriz. 12 yıllık bir temel eğitimle beynimizi kullanabilmeyi öğrenebilmek, emeklilik sonrasında da bilişsel olarak aktif kalabilmek önemlidir. Haftada en az 3 gün tempolu 45 dakikalık yürüyüşlerle hem genel hem de zihinsel sağlığımızı desteklemek gerekmektedir. Sigara içmemek, olumlu düşünebilmek gibi bazı uygulanabilir yaşam değişiklikleri de eklenecek olursa, ileri ve pahalı 7 KARPAL TÜNEL SENDROMU 8 Prof. Dr. İlhami KURU Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji ABD Elimizin en büyük siniri olan median sendrom belirtilerine ve nedenlerine sinir, parmaklara doğru seyri sırasında bir göz atalım. el bileği seviyesinde karpal tünel adıyla bilinen anatomik yapı içersinde yüksek basınçlara maruz kalabilmektedir. Bu basınç sağlıklı insanlarda el bilek hareketleri ile en fazla 30 mmHg’ya çıkarken karpal tünel sendromu (KTS) tanısı almış insanlarda 110 mmHg’yı bulabilmektedir.Bu yükselen basınç zamanla parmaklarımızın hissinde ve başparmak hareketlerinde azalmaya, hatta tamamen kayba neden olabilecek median sinir hasarına yol açabilmektedir. Karpal tünel el bileğinin ön yüzünde, avuç içinin tabanında yer alan, bilek kemiklerince çatısı oluşturulmuş, transvers karpal ligament denen kalınca bir bağ ile tabanı oluşturulan, içinden 9 tane tendon ve median sinirin geçtiği iki ucu açık tünel benzeri bir yapıdır. Tedavisiz bırakıldığında elde kalıcı hasarlar meydana getirebilen, 20 kişide me sebep olan Romatoid Artrit, Hipotiroidi seyrinde vücutta gelişen Şikayetler; median sinirin duyusunu al- miksödem sonucu el bileğinden geçen dığı özellikle başparmak, işaret parma- tendonlarda ve Median sinirin dış kat- ğı, orta parmak ve yüzük parmağının manlarında biriken mukopolisakkaritler, orta parmağa bakan yarısında görülür Gebelikte hormonal değişikliklere bağlı ve karıncalanma, uyuşma, yanma benzeri hisler şeklindedir. olarak (kanda yüksek progesteron seviyesi) tendon kılıflarında sıvı birikmesi- Daha az olarak el bileğinde ağrı ve kav- ne bağlı şişlikler, rama gücünde azalma gibi şikayetler El bileğinde geçirilmiş kemik kırıkları, de tariflenebilir. Karpal tünel sendromun sebepleri ise çoğu zaman bilinmemekle birlikte obezite, doğum kontrol hapları, guatr, artritler (eklem ihtahaplanmaları), diyabet, bozulmuş şeker intoleransı ve travma suçlu bulunan sebeplerdendir. Aynı zamanda kapalı bir ortam olan karpal tünel içinde yer kaplayan yada dışarıdan baskı yapan yağ bezeleri, eklem kistleri ve damarsal anomaliler gibi nedenler de median sinirin baskı altında kalmasına ve karpal tünel sendromuna yol açabilir. 1 görülen ve 45-60 yaş bayanlarda İlişkili durumlar; daha sık ortaya çıkan Karpal tünel El bileğinden geçen tendonlarda öde- Vücutta sıvı birikimine neden olan tıbbı durumlar; kronik böbrek yetmezliği, kronik kalp yetmezliği, kortizon kullanımı, Tekrarlayan ve zorlayıcı el bilek hareketleri, El bileğindeki kemiklerin ve tendonların büyümesine ve median sinirin sıkışmasına sebep olan, büyüme hormonunun aşırı salgılandığı akromegali hastalığı,olarak sayılabilir. Her ne kadar hastanın şikayetleri ve muayene bulguları hekimin Karpal tünel sendrom tanısı koymasına yeterli olsa da tanıyı desteklemek için kullanılan testler vardır. 9 Tanıyı kesinleştirmek için çoğu el cer- kullanmak (dijital kalem, ses tanıyan bindiren aktivite sırasında da kullanma- rahı; semptomları, daha önce değindi- yazılımlar) faydalı olabilir. Ayrıca; omega sını önermektedir. ğimiz klinik bulguları ve elektrofizyolojik 3 yağ asidinden zengin beslenmenin testleri (EMG) kombine etmektedir. Karpal tünel sendrom gelişmini önlediği Elektrofizyolojik testler ; Elektromyografi ve sinir iletim hızı çalışmaları olup median sinirdeki bir fonksiyon bozukluğunu ve sinir iletim hızını diğer sinirlerle kıyaslayarak sayısal olarak ortaya koyabilmektedir. yönünde yayınlar bunmaktadır. Vücu- Geçici çözüm sağlayan ve uzun süreli dumuzdaki sinirler için son derece ge- kullanımı sonrası yan etkilerin görülebil- rekli bir vitamin olan B vitaminini kul- diği bu tedavi çoğunlukla diğer tedavi- lanmanın ise bu sendromu önlemede ve tedavisinde maalesef ispatlanmış bir faydası yoktur. TEDAVİ Phallen Manevrası Doktor hastanın elini içe doğru 90 derece büker ve semptomların başlaması birkaç dakika içinde başlaması beklenir. Kabul edilmiş tedavi seçenekleri genel olarak; ağızdan alınan yada el bileğine enjekte edilen steroidler, el bileğini sabitleyen bileklikler (splint), transvers karpal ligamentin cerrahi olarak gevşe- Tinel Bulgusu tilmesi olarak sıralanabilir. Doktor parmağının ucu ile el bileğinin Ultrason tedavisi, yoga, lazer uygula- ön yüzüne hafifçe vurur ve sinirin du- ması, B vitamini ve egzersiz terapileri- yusunu aldığı bölgelerde karıncalanma nin faydalı olduğunu ispatlayan yayınlar hissi oluşması beklenir. mevcut değildir. Durkan Testi Bileklik-Splint tedavisi Avuç içinde sinirin üzerine yaklaşık 30 Kullanımı pek rahat olmasa da 1993 yı- saniye boyunca sıkıca bastırılır ve şikayetlerin alevlenmesi beklenir Hastalığı Nasıl Önleyebiliriz ? Steroid Tedavisi lında Amerikan Nöroloji Akademisi hafif düzeydeki Karpal tünel sendrom tedavisinde splint önermiştir. Çoğu uzman lerin uygun olmadığı durumlarda kullanılmaktadır. Genellikle karpal tünel içine enjekte edilir. Cerrahi Tedavi İlerlemiş KTS olgularında kalıcı ve kesin tedavi seçeneği olarak görülmektedir. Lokal yada bölgesel anestezi uygulanarak kısa sürede yapılabilen işlem sırasında karpal tünelin tabanını oluşturan Transvers karpal ligament gevşetilmektedir ve tünelde rahatlama sağlanmaktadır. Şikayetlerinden hangi tedavi seçeneği ile kurtulmuş olursa olsun, bir kısım hastada çok az da olsa sinir hasarı kalabilmektedir. Yine hangi tedavi seçeneği uygulanmış olursa olsun alkol ise artık hafif KTS varlığında hastaların kullanımı ve hastanın zihinsel durumu Çalışma hayatında el bileğini tekrarla- anti inflamatuar özellikteki ağrı kesicileri tedavi sonuçlarının mükemmel olmasını yan baskılara karşı korumak, bilgisayar ve beraberinde geceleri mutlaka splint engellemektedir. kullanımı sırasında mouse pad kullan- kullanmasını, hatta mümkün- mak, uygun aralıklarla mola vermek, se el bileğine yük bilgisayar 10 klavyesinin alternatiflerini 11 AKRABA EVLİLİKLERİNE GENETİK BAKIŞ 12 Yrd.Doç.Dr. Yunus Kasım TERZİ Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik ABD Akraba evliliği aynı soydan gelen bi- yaptığı evliliklere 1. derece akraba re akraba evliliği oranı %23,3 olarak tanımlanabilir. İnsanlık tarihi boyunca kanne veya büyükbabalarından biri 24 yaş aralığındaki gençler üzerinde reyler arasında yapılan evlilik olarak gözlenen akraba evliliğinin nedenle- ri birçok araştırmaya konu olmuştur. Tarihi kişiliklerden örnek vermek gerekir ise eski Mısır’da firavunların, kraliyet kanını korumak için, kendi kız kardeşleri ile evlenmişlerdir. Semavi dinleri (İslamiyet, Hıristiyanlık, Mu- sevilik) inceleyecek olursak ensest olarak kabul edilen evlilikler Kur-an’ı Kerim’de ve Tevrat’ta yasaklanmıştır. Ancak kardeş çocuklarının ve torunlarının evlilikleri İslamiyet’te yasaklanmamıştır. Hıristiyanlıkta ise Orto- doks kilisesi yedinci dereceye kadar olan evlilikleri yasaklamakta, Roman Katolik kilisesi birinci derece kuzen evliliklerini özel izin alınması koşulu ile kabul etmekte, Protestan kilisesi evliliği (kuzen evlilikleri) denir. Büyükardeş olan çiftlerin yaptığı evliliklere ise 2. derece akraba evliliği (torun evlilikleri) denir. belirlenmiş. TUİK’in 2011 yılında 15- yaptığı araştırmada ise bu yaş aralı- ğında akraba evliliği oranının %21,2 olduğu, bunların da yaklaşık yarısının Akraba evliliği aynı zamanda kadının birinci derece akrabası ile evlendiği yakınları ile kan bağı olan kadın bu ları ile) belirlenmiştir. statüsünü de etkilemektedir. Eşinin (hala, dayı, amca veya teyze çocuk- ilişkiyi kullanarak ihtiyaç duyduğu T.C. Aile ve Sosyal politikalar Bakan- zamanlarda eşinin ailesinden daha kolay destek alabilmektedir. Genel bir kanı olarak akraba evliliği bek- lenmedik bir zamanda gelişebilecek sağlık ve maddi problemlerin de çözülmesini kolaylaştıracaktır. Akraba evliliği ile aile bağlarının kuvvetlen- diği ve ailenin kültürel değerlerinin sonraki kuşaklara daha kolay aktarıldığı düşünülmektedir. ise birinci derece ve daha uzak ak- Ülkemizde de akraba evliliği sık rast- kemizde de akraba evlilikleri konusu ve Sağlık Araştırması (TNSA) veri- ile düzenlenmiştir. ği oranı, bu araştırmanın yapılmaya raba evliliklerine izin vermektedir. Ül- lanılan bir durumdur. Türkiye Nüfus 4721 numaralı Türk Medeni Kanunu lerine göre ülkemizde akraba evlili- Akraba evliliğinde, akrabalık bağı an- başlandığı 1968 yılına göre çok az Her ikisi de aynı derecede önemlidir. halen %20’nin üzerinde bulunmak- landığına örnek verirsek anne veya Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK) ne veya baba soyundan da gelebilir. miktarda azalmış olmasına rağmen Akrabalık derecesinin nasıl hesap- tadır. babasından biri kardeş olan bir çiftin 2012 yılında yaptığı araştırmaya gö- lığı tarafından yaptırılan “Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması 2011” sonu- cunda “akraba evliliklerinin Türki- ye’deki aile yapısının bir gerçekliği olarak varlığını güçlü bir biçimde sürdürdüğü” vurgulanmıştır. Yine bu çalışmada akraba evliliği oranlarının kentte yüzde 21,1 iken kırsal kesilme yüzde 28,2’ye çıktığı belirlenmiştir. Üç büyük şehir göz önüne alındığında ise akraba evliliği oranı en düşük şehrin İzmir (%11,6) olduğu sonra sırası ile İstanbul (%17,6) ve Ankara’nın (%22,7) geldiği belirlenmiştir. Ülkemizde akraba evliliği sıklığının, ülkenin doğusu ile batısı arasında da farklılık gösterdiği Güneydoğu görülmektedir. Anadolu Bölgesi’nde akraba evliliği oranı %44,8 iken, Batı Marmara Bölgesi’nde bu oran %6,4’e düşmektedir. 13 Sağlık çalışanları ve genetik uzman- vererek bu durumu biraz daha açık ülkesinde her 10.000-30.000 yeni ları ise akraba evliliğini, sosyal ve hale getirebiliriz. Fenilketonüri, ile- doğanda bir görülmesine karşın ül- ekonomik etkilerinin dışında getirdiği ri derecede zekâ geriliğine neden kemizde 4.000 yeni doğanda bir gö- olan bir hastalık olup, ülkemizde rülmektedir. Bunun nedenleri olarak yeni doğan tarama programı kap- her 20-25 kişiden birinin hastalığı samında yeni doğan bebeğin topu- taşıyor olması ve ülkemizde akraba ğundan alınan birkaç damla kan ile evliliklerinin yüksek oranda yapılması erken teşhisi konulabilmektedir. Fe- gösterilebilir. Ancak burada şunu da nilketonüri aileden gelme bir hasta- unutmamak gerekir akraba evliliği lıktır. Fenilketonürili çocuğun anne hastalığın görülme sıklığını artırıyor ve babasında biri normal biri bozuk olsa da, akraba olmayan bireylerin iki gen vardır. Çocuk, ancak anne de çocukları hastalıklı doğabilir. Çün- ve babasından iki bozuk geni alırsa kü Türkiye’de her 100 kişiden 4’ü bu fenilketonüri hastası olur. Fenilke- hastalık açısından taşıyıcı durumun- tonüri Amerika’da ve birçok Avrupa dadır. olası risklerdeki artış açısından değerlendirmektedir. Üreme sağlığı açısından birinci derece kuzen evliliği ile akraba dışı evliliği karşılaştırırsak doğurganlık oranının hafif şekilde daha yüksek olduğu, düşük oranının farklı olmadığı, ölü doğum ve bebek ölüm oranının hafif yüksek olduğu ve genel topluma göre doğum kusuru ile doğum oranının %2-3 daha yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca belki de en önemlisi çekinik kalıtılan hastalıkların görülme olasılığının toplumun geneline göre daha yüksek olmasıdır. Ortaya çıkma olasılığındaki artış akrabalık bağı yakınlaştıkça yükselmektedir. Bu nedenle akraba evliliği oranının yüksek olduğu ülkelerde, akraba evliliği yapmış çiftler hamilelik öncesi genetik danışma almaları konusunda uyarılmaktadır. Günümüzde, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu kuzen evliliklerinin yaygın olduğu bu gibi ülkelerde ve topluluklarda yaşayan birçok genç çift sorularına bilimsel bir yanıt almak üzere sağlık kurumlarına müracaat etmektedir. Bu ziyaretlerde en çok “Çocuğumuz fiziksel ve zihinsel açıdan hasta olur mu?”, “Hasta bebek sahibi olma riskini nasıl en aza indiririz” soruları karşımıza çıkmaktadır. Kan bağı olan bireyler, aile ve akrabalık bağını taşımalarının yanı sıra daha derinlemesine bakıldığında ortak genetik özellikleri de paylaşmaktadırlar. Bu özellikler arasında hastalığa neden olabilecek faktörler de yer almaktadır. Ülkemizden birkaç hastalık örneği 14 Bununla birlikte diyabet, kanser, şi- kalıtsal hastalık saptanmış ise veya zofreni, kalp damar hastalığı gibi ya- fetüste ya da yeni doğanda genetik şamın ilerleyen dönemlerinde açığa bir hastalığın varlığı gözlenir ise bu çıkan hastalıkların görülme oranı ile durumda hasta, saptanan genetik akraba evliliği arasında doğrudan bir bozukluğa bağlı risklere göre değer- ilişki gösterilmemiştir. lendirilir. Akraba Evliliklerinde Genetik Da- Bazen ikinci kuzenler veya daha nışma uzak akrabalık bağı olan kişiler de Genetik danışma akraba evliliği yap- evlilik öncesi veya hamilelik öncesi mış çiftlere veya bu evlilikten doğ- bozukluk değil aynı an- genetik danışma almak isteyebilirler. muş çocuklara verilebilir. Genetik Bu bireylerin başvuru nedeni sadece da birden fazla gendeki danışma sırasında uygulanan en et- akrabalık öyküsü ise bu kişilere ge- bozuklukların etkisi ile kili ve basit yol ise aile hikâyesi üze- netik test önerilmesine gerek yoktur. rinden giderek ailede olası kalıtsal Bu kişilerin sadece 3 ila 4 kuşağı Doğumsal bozukluklar ile yeni doğan, süt çocuğu ve bebeklik dönemlerindeki ölüm oranları incelen- diğinde, akraba evliliğinden doğan çocuklarda akraba evliliği yapma- mış bireylerin çocuklarına göre daha yüksek sıklıkta görülmektedir. Genetik hastalıkların bir grubunu ise ileri yaşlarda ortaya çıkan veya tek bir gendeki ortaya çıkan hastalıklar oluşturmaktadır. Bun- hastalıkların belirlenmesi, bunların risklerinin açıklanması ve uygun tanı lardan biri yaşlı insanlar ve takip yöntemlerinin önerilmesidir. arasında sıkça gözlenen Bu amaçla 3-4 kuşağı içerecek şe- Alzheimer tipi bunama hastalığıdır. Yapılan bir kilde aile ağacı çizilmesi ilk yapılması gereken uygulamadır. Ailede herhangi bir kalıtsal bozukluk olmaması du- çalışmada Alzheimer rumunda akraba evliliğinin getirdiği tipi bunama hastalığının genel risklerden bahsedilir. Bu riskler özellikle akraba evlili- arasında birinci derece kuzen evlilik- ğinden doğan bireylerde daha yüksek sıklıkta gö- lerinde zekâ geriliği olan çocuk sahibi olma olasılığının topluma göre üç içerecek şekilde aile ağacı çizilir ve aile hikâyesi alınır. Bununla birlikte eğer çift akraba evliliklerinin çok sık yapıldığı veya belirli çekinik kalıtılan hastalıkların yaygın olduğu bir bölgeden geliyor ise bu kişiler için tarama testleri önerilebilir. Sonuç olarak özellikle ülkemiz coğrafyasında çok sık rastlanan akraba evliliği, bireylerin veya toplulukların sahip oldukları sosyo-kültürel ve kat arttığı, doğumsal kusurlu bebek ekonomik durumlarını devam ettir- rüldüğü bildirilmekte ve riskinin iki kat arttığı belirtilmelidir. mek için uyguladıkları bir gelenek bu nedenle akraba ev- Ayrıca kuzen evliliklerinde doğumsal olmakla birlikte neden olduğu veya bozukluk, ölü doğum veya yeni do- olabileceği sağlık problemleri nedeni ğan döneminde ölüm riskinin %2-3 ile aynı zamanda ciddi bir halk sağlı- olduğu belirtilmelidir. Ancak danışan ğı problemi olarak karşımıza çıkmak- ailenin önceki çocuğunda belirli bir tadır. liliğinin hastalığın oluşmasına katkısının olabileceği düşünülmektedir. 15 ÇOCUKLARDA KULAK AĞRISI 16 Prof. Dr. Erdinç AYDIN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz ABD Kulak ağrısı çocuklarda sık rastlanan - Farenjit cuktan birinde rastlanmaktadır. Kulak bir rahatsızlık olup, hem kulağı ağrıyan -Gırtlakta enfeksiyon (Larenjit) kiri kulakta doluluk hissi ve işitme azlı- çocuk, hem de anne baba için sıkıntılı bir durumdur. Özellikle çocuk şikayetlerini ifade edemeyecek bir yaştaysa tüm ailenin huzuru kaçar ve ne yapacaklarını bilemez hale gelebilirler. Kulak ağrıları kulak hastalıklarından veya kulağa komşu bölgelerden kaynaklanan hastalıkların ağrılarının kulağa yansıması nedeniyle ortaya çıkabilir. Kulak ağrısının birçok sebebi vardır ve bunun da nedeni kulağın duysal uyarısının zenginliğidir. Büyük çocuklar ağrıyan kulağını, hatta kulağında neresinin ağrıdığını ve ağrının karakterini anlatabilirken kendini konuşarak ifade edemeyen sıklıkla iki yaş öncesi çocuklar kulağını çekiştiriyor, huzursuzlanıyor ve ağlıyorsa kulak ağrısından şüphelenmek gerekir. Kulağa komşu bölgelerden kaynaklanan hastalıkların ağrılarının kulağa yansıması çocuklarda görülebilir, bu nedenle detaylı bir öykü almak ve muayene yapmak çok önemlidir. Aşağıda yansıyan ağrı yapan hastalıkların bazıları sıralanmıştır. - Süt dişleri ve kalıcı dişlerin çıkması sırasında ve diş çürükleri - Tükrük bezi iltihapları sırasında -Kulak arkası lenf bezlerinin iltihabı -Bademcik ve geniz eti ameliyatı sonrası Özellikle küçük çocuklarda kulak ağrılarının çoğu kulağın kendisinden kaynaklanan ağrılardır. Kulak kepçesi, dış kulak yolu ve orta kulak hastalıklarında ortaya çıkar. Bunlar arasında sıklıkla görülenler yabancı cisimler, kulak kiri ve akut dış kulak yolu iltihabıdır. Yabancı cisim: Dış kulak yolundaki yabancı cisimler erken dönemde travmaya ve sonrasında enfeksiyona bağlı kulak ağrısına neden olurlar. Bezelye, nohut, mercimek, boncuk, düğme, küçük piller, mum boya parçaları ve küçük oyuncak parçaları dış kulak yoluna kaçabilir. Büyük çocuklarda kulak ağrısı, kulakta rahatsızlık hissi, küçük çocuklarda kulak akıntısı, kulak ağrısı ve öksürük ortaya çıkarabilir. Canlı böcek, bitkisel yabancı cisim, değişik şekilli yabancı cisimlerin KBB hekimi tarafından farklı, cerrahiye varabilen çıkarma metotları olup evde çıkarmaya çalışmak kulak zarı delinmesi, yabancı cismin su ile şişmesi, kulak yolu travması gibi zararlı sonuçlara yol açabilmektedir. ğı ile sıklıkla görülmesine karşın kulak ağrısı, banyo veya havuz sonrası kirin su alıp şişmesi ya da çıkarma girişimlerinde kirin zara doğru itilmesine bağlı görülebilmektedir. Kulak çöpü kullanımı önerilmemektedir. Çocukta şikayete neden olan kulak kirleri hekim tarafından kıvamına göre küret ya da aspiratör kullanılarak çıkartılır; sert kıvamlı kirlerde temizleme öncesi gliserin ve oksijenli su denenebilir. Akut dış kulak yolu iltihabı (yüzücü kulağı): Dış kulak yolunun en yaygın enfeksiyonudur. Sıcak ve nemli iklim- lerde oluşur. Dalmanın artırdığı cilt maserasyonu, kulak çöpü gibi lokal travma, dar veya uzun dış kulak yolu, alkali pH, işitme cihazı kullanımı nedenleridir. Genelde havuzda yüzme sonrası bir veya iki kulakta kaşıntı, kulakta belirgin hassasiyet ve kulak ağrısı başlar. Kulak önüne (tragus) ve kulak kepçesine dokunmak ile ağrı artar. Dış kulak yolu cildi ödemli ve kızarıktır, akıntı eşlik edebilir. Havuz ya da denizden sonra kulak ağrısı olduğunda mutlaka enfeksiyondan şüphelenilmeli, çocuğunuzu tedavi için bir çocuk sağlığı ya da KBB uzmanına götürmelisiniz. Dış kulak yolu iltihaplarında iltihap kulak yolunu Kulak kiri (buşon): Kulak kiri, dış ku- tıkayacak kadar fazla ise aspiratör ile lak yolu kıkırdak kısmındaki bezlerin çekilmesi gerekebilir. Diğer durumlarda -Geniz eti ve bademciklerinin iltihap- salgısı ve epitel artıklarından oluşmak- antibiyotikli ve steroidli kulak damla- lanması tadır. Buşon tıkacı yaklaşık her 10 ço- larıyla tedavi edilmektedir. Bu süreçte -Sinüzitler 17 havuza girmek kesilmeli banyoda kula- da oluşturduğu titreşimler orta kulak - Kulak kepçesini çekiştirme ğa su kaçırılmamalıdır. boşluğundaki küçük kemikçiklerden Orta kulak ağrılarının en sık sebebi (çekiç, örs, üzengi) iç kulağa iletilir ve - İştahsızlık akut orta kulak iltihabıdır. sesi beyine ileten sinirler uyarılır. Östa- Orta Kulak İltihabı ki tüpü bebeklerde erişkinlerden daha Orta kulak iltihabı çocukluk çağı has- kısa ve daha yatay pozisyondadır ve - Bulantı, kusma - İshal - İşitme azlığı talıkları arasında üst solunum yolu en- yoğun salgı yapan hücre içermektedir. - Kulaklarda çınlama ve dolgunluk feksiyonlarından sonra en sık görülen Yedi yaşından sonra bu fark ortadan - Baş dönmesi ikinci hastalıktır. Yaşamın ilk iki yılında kalkmaktadır. Aileler de yukarıda belirtilen noktalara Akut orta kulak iltihabı, orta kulak mu- dikkat etmeli, bunlar var ise mutlaka daha sık görülmektedir. Tüm çocukların % 90’nı 2 yaşına kadar kozasının irinli enfeksiyonudur. Sıklıkla doktora başvurmalıdır. bakteri nedenlidir ve etken orta kulağa Fizik muayenede ateş ölçülmelidir. Ku- genizden ulaşır. Akut orta kulak iltiha- lak incelemesinde bastırmakla kulak- bının tanısı tıbbi öykü, fizik inceleme ve ta duyarlılık tespit edilir. Kulak zarının özellikle kulak incelemesiyle konulur. otoskopik incelemesinde kulak zarında Tıbbi öykü alınırken aşağıdaki noktalar kızarıklık, bombeleşme, kalınlaşma, zar Orta kulak, kulak zarının arkasında detaylı bir şekilde sorgulanmalıdır. hareketlerinde azalma görülebilir. Hatta bulunan ve hava içeren bir boşluktur. -Şiddetli kulak ağrısı daha ileri vakalarda kulak zarının iltihap en az bir kez orta kulak iltihabı geçirmektedir. Orta kulak iltihabı tekrarlayıcı özelliktedir ve 7 yasına kadar tüm çocukların üçte biri en az 6 kez akut orta kulak iltihabı geçirmiş olur. Hava, geniz bölgesinden östaki tüpü adı verilen dar bir kanal ile orta kulağa taşınır. Östaki tüpünün görevi, orta kulak boşluğundaki havanın basıncını - Kulak akıntısı - Ateş - Geçirilmiş üst solunum yolu enfeksi- dış ortamdaki atmosfer basıncı ile eşit- yonu öyküsü lemektir. Ses dalgalarının kulak zarın- - Bebeklerde ağlama, huzursuzluk 18 ile delinmesine bağlı dış kulak yolunda akıntı tespit edilebilir. Akut orta kulak iltihabı şüphesi varken buşon nedeniyle kulak zarı görülemiyorsa kulak lavajı yapılmamalıdır. Kulak muayenesi aynı zamanda kulak ağrısının ayırıcı tanısı- nın yapılabilmesi için de gereklidir. • Pasif sigara içiciliği Tıbbi öykü ve kulak muayenesi ile akut • Biberon ile yatarak beslenme orta kulak iltihabı tanısı konulduktan sonra tedaviyi planlamak gerekir. Tedavide amaç ağrının ve iltihabın giderilmesi, orta kulak havalanmasının sağ- • Anne sütü almama • Kreşe gitmek • Kalabalık aile ortamı • Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmek • Alerji lanması ve komplikasyonla- • Bağışıklık sistemindeki yetersizlikler kulak iltihabı, 10 gün süreyle • Damak anomalileri (yarık damak) rın önlenmesidir. Akut orta kullanılan antibiyotikler, ağrı • Genetik rahatsızlıklar (Down sendromu vb.) kesici ve ateş düşürücüler Anne babaların akut orta kulak iltihaplarından çocuklarını korumak için dikkat etmeleri gereken hususlar vardır. yonunu düzeltecek ilaçlarla Anne sütüyle beslenme ve östaki tüpünün fonksitedavi edilir. Çocuklarda buruna serum fizyolojik sıkılması burnun açılmasına ve orta kulak havalanma- sına yardımcı olabilir. Ateşi olan çocukta bol sıvı alımı ile hidrasyon sağlanmalıdır. Antihistaminik içeren alerji ilaçları salgıları koyulaştırdı- ğı ve siliyer aktiviteyi bozduğu için, alerjik rinitle birlikte olan orta kulak iltihabı dışında, kullanılmamalıdır. Tedavi sonrası ilk 72 saat içinde klinik düzelme beklenir. İşitme kaybı, kulak zarı delinmesi, kulak zarı çökmesi, kolesteatom, mastoidit (orta kulak arkasındaki kemiğin iltihabı), kulak arkası apse, yüz felci, iltihabın iç kulağa ilerlemesi, menenjit, beyin apsesi gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilen, tekrarlama riski olan bir hastalık olduğundan tedavi yarıda kesilmemeli, doktorunuzun belirttiği sürelerde takipler yapılmalıdır. Orta kulak iltihabının görülme sıklığını arttıran faktörlerin bazıları aşağıda sunulmuştur. sonucu çocuğa geçen an- tibakteriyel ve antiviral fak- törler iltihaplara karşı direnç oluşturmaktadır. Anne sütü akut orta kulak iltihabı ris- kini azaltmakta ve ilk atağı geciktirmektedir. Bu nedenle çocuğun anne sütü almasına mümkün olan en fazla önem verilmelidir Biberonla beslenen çocuklarda daha fazla orta kulak iltihabı görülür. Bir diğer önemli nokta da beslenme pozisyonudur. Yatar pozisyonda beslenen çocuklar 45° eğik pozisyonda beslenenlere göre daha sık orta kulak iltihabı geçirirler. Bu nedenle süt çocuklarının yatarak beslenmemesi, beslenirken yaklaşık 45 derecelik açıyla tutulması önerilir, bir diğer önemli nokta da evde ve taşıtlarda sigara içilmemesinin sağlanmasıdır. Akut orta kulak iltihabı sonrasında orta kulakta sıvı varlığı (efüzyon) 6-8 haftaya kadar sürebilir. Otoskopi ve odyolojik testlerle özellikle de timpanometri ile takip edilebilir. Efüzyonlu otitis media ilitihabın eşlik etmediği, kulak zarı arkasında yani orta kulakta sıvı birikmesi olarak tanımlanabilir. Sıklıkla akut orta kulak iltihabı sonrasında gelişmektedir. Burun enfeksiyonları ve alerjiye ikincil östaki tüp fonksiyon bozukluğu sonucu gelişen negatif basınç da orta kulakta sıvının oluşmasında rol almaktadır. Orta kulaktaki bu sıvı kulağa dışarıdan gelen bir sıvı değildir. Sağlam kulak zarı suyun dış kulak yolundan orta kulağa kaçmasını önler. Effüzyonlu otitis mediası olan çocukların çoğunda iltihap belirti ve bulguları (ateş, kulak ağrısı, huzursuzluk vb) eşlik etmeyebilir. Aile işitme azlığı, kulakta doluluk hissi, dikkat eksikliği, dil gelişim geriliği, düşük okul başarısından şikayetçi olabilir. Akut orta kulak iltihabı ile efüzyonlu otitis media ayırıcı tanısında otoskopik muayene ve çocuğun enfeksiyona işaret eden semptom ve bulguları faydalıdır. Efüzyonlu otitis mediada enfeksiyon bulguları olmaz. Timpanometri, orta kulaktaki negatif basıncı, sıvı varlığını gösterir ve zar hareketliliği hakkında bilgi verir. Kulaktaki sıvının ve negatif basıncın takibinde kullanılır. Medikal tedaviye yanıt vermeyen ciddi östaki tüp fonksiyon bozukluğu bulunan hastalarda kulak zarına ventilasyon tüpü (timpanostomi tüpü) uygulaması yapılabilir. Ventilasyon tüpü takılması sadece orta kulak basıncını normale çevirmekle kalmayıp aynı zamanda inatçı sıvı birikimiyle beraber olan iletim tipi işitme kaybını da düzeltmektedir. Sonuç olarak çocuklarda kulak ağrısı aile tarafından dikkate alınması gereken bir şikayettir. Kulak ağrısının birçok nedeni olabilir, detaylı bir öykü, kulak muayenesi ve fizik muayene ile doğru tanı konulup, düzgün tedavi ve takip gerektiren bir durumdur. 19 GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİ 20 Prof. Dr. Yonca ÖZKAN ARAT Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları ABD Gözler ve göz çevresi, toplumda kişisel ilişkilerde, sıklıkla ilk dikkati çeken bölgedir ve tüm dış görünümün de önemli bir bölümünü teşkil eder. Aynı zamanda; yüzde yaşlılık belirtilerinin en erken görüldüğü bölge göz çevresidir. Yaşlandıkça üst ve alt göz kapaklarında deri gevşemesi, fazlalığı, sarkması oluşur ve bununla birlikte özellikle alt göz kapaklarında yağ dokularının öne doğru fıtıklaşması ile torbalanma olabilir. Ailesel faktörler ve güneşe uzun süre maruz kalma da bu duruma katkıda bulunabilir. Bu fazla, şişkin veya sarkık olan cilt dokusu, kişileri olduğundan daha yaşlı gösterir ve kişiye yorgun bir hava verir. Bu sarkmış olan cilt kirpiklerin de altına inerek kişinin görmesini etkileyebilir ve üst görüş alanını kısıtlayabilir. Kişi üst gözkapaklarında ağırlık hissi ile beraber kaşlarını kaldırarak daha iyi görme ihtiyacı duyar ve bu da kaş bölgesinde ağrı oluşturabilir. Üst gözkapağında oluşan cilt sarkması ve alt göz kapağındaki şişkinlik ve torbalanmanın, deri sarkmasının ortadan kaldırılması için yapılan cerrahi işlemler göz kapağı este- tiği olarak adlandırılır. Göz kapağı estetiği, uygulaması zor olmayan, cerrahi riski az, göz çevresine genç bir görünüm veren ve kozmetik sonuçları çok çarpıcı olan bir girişimdir. Üst gözkapağı için uygulandığında pek çok hastada göz çevresinde ağırlık hissinde düzelme ve üst görüş alanında genişleme ve görmede rahatlama sağlar. Üst ve alt göz kapağı estetiği işlemleri daha çok 35-70 yaş arasında uygulanmaktadır. Kalıtsal nedenlerle genç yaşta göz kapaklarında rahatsız edici torbalanmalar ve sarkmalar olan kişilerde daha erken yaşta da uygulanabilir. Üst ve alt göz kapağı ameliyatı lokal ğında kapak kıvrımından, alt göz kapağında da ya kirpiklerin hemen altından veya kapak iç yüzeyinden kesiler açılarak cerrahi yapıldığından dolayı kesi izleri gizli kalır. Üst göz kapağındaki sarkmış fazla cilt dokusu çıkarılır. Alt gözkapağındaki torbalanmalar giderilir. Ciltte kendiliğinden emilen dikişler kullanılır. Ameliyat sonrası yaklaşık 1 hafta-10 gün süren göz kapaklarında hafif morluk ve şişlik oluşur, bu da ameliyat sonrası ilk iki gün göz çevresine soğuk uygulama ile çok aza indirilebilir. Kişi ameliyattan sonra ertesi gün bile, vücudu zorlayan ağır egzersizler hariç olmak üzere günlük yaşamına dönebilir. Ameliyat sonrası güneş gözlüğü kullanarak aşırı güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınmak önemlidir. Göz kapağı estetik ameliyatı yapılan kişi sayısı son 20 yılda çok artmış ve 51 yaş üzerinde tüm vücutta yapılan en sık kozmetik cerrahi haline gelmiştir. Bu ameliyat kozmetik nedenlerle yani daha genç görünmek, dinlenmiş bakışlara sahip olmak için yapılabildiği gibi aynı zamanda görmeyi ve görüş anestezi altında 1 -2 saatte tamamla- alanını arttırmak, ağırlık hissini azalt- nır. Operasyon sırasında hasta acı ya mak için fonksiyonel nedenlerle de da ağrı hissi duymaz. Üst göz kapa- yapılır. 21 DOĞUM SONRASI DEPRESYON 22 Uzm. Dr. Güler ALPASLAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD Annelik Hüznü güçlendirmek genellikle yeterli olmak- Annelik hüznü tüm annelerin %70- tadır. Annelik hüznü geçici bir tablo ol- 80’ ninde görülmektedir. Çoğunlukla makla birlikte, bu olguların %20 sinde doğumdan sonraki 48-72 saat içinde birinci yılda doğum sonrası depresyon daha nadir de doğum sonrası ilk iki gelişebilir. Bu nedenle doğum sonrası hafta içinde ortaya çıkmaktadır. Ne- iki haftayı aşan yakınmalarda, doğum deni kesin olarak bilinmemekle birlikte sonrası depresyon yönünden dikkatli kadında doğumla birlikte ani gelişen olmak gerekir. hormonal değişiklikler, doğum süreciyle ve bebekle ilgili endişeler ve annelik rolünün kadına getirdiği sorumlulukların farkındalığı suçlanmaktadır. Annelik hüznü olan kadınlarda adet öncesi gerginlik öyküsü, geçirilmiş depresif atak ve ailede depresyon öyküsü daha sık izlenmektedir. Annelik hüznünde, normal sınırda olan Doğum Sonrası Depresyon (Postpartum depresyon) Doğum sonrası depresyon, doğumdan sonraki ilk 4 hafta içinde ortaya çıkan major depresif bozukluktur. Yetişkin annelerin %7-17’sinde, ergen annelerde ise %26 oranındadır. Gebelik ve doğum, sağlıklı kadınlar için bir üzüntü veya endişe hali, kolay ve bile fiziksel ve duygusal açıdan yorucu sık ağlama, duygudurumda oynaklık, bir dönemdir. Ebeveyn; bebek bakımı eleştriye aşırı duyarlılık, gerginlik, sinir- vermek, bebek için güvenli bir çevre lilik, uyku bozuklukları, konsantrasyon oluşturmak, bebekle iletişim kurmak, zorlukları görülebilir. yeni rolleri ve gerekliliklerini öğrenmek, Genellikle 1-2 gün ile 1-2 hafta için- aile duyarlılığını geliştirmek, bebekle de kendiliğinden geçer. Belirtiler hafif ilgili sorunlarla baş etmek zorundadır. düzeyde olduğundan, müdahale ge- Bu nedenle gebelik ve annelik rolüne rektirmeyebilir. Hasta ve ailesine bu geçiş, aslında bir kriz dönemidir. Anne durumun normal olduğunu açıklamak, olma sorumluluğu ve bu rolle ilgili kay- hastanın sosyal destek sistemlerini gılar kadının ruhsal uyumunu bozabilir. Annede ya da ailesinde geçmiş depresif dönem öyküsü, gebelikte depresyon öyküsü, annelik hüznünün varlığı doğum sonrası depresyon gelişimine olan duyarlılığı artırır. Aynı zamanda psikososyal sorunlar, evlilikle ilgili uyuşmazlıklar, bebeğin sağlık sorunları, istenmeyen ya da planlanmamış gebelikler, multiparite, yüksek riskli gebelik yaşanmış olması, gebelik sürecinde yaşanan stresli yaşam olayları, beklenmedik yaşamsal olaylar (ölüm, ayrılık), kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri, kadının ya da eşinin işsizliği, sosyal desteğin yetersiz olması, erken anne-bebek ayrılığı ve bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılar da doğum sonrası depresyon için risk faktörleridir. 23 Diğer taraftan biyolojik faktörler, gerek ayıracak zamanlarının çok az oluşu, ne kendisiyle ne de bebekle ilgilene- genetik gerekse hormonal yeni do- emzirme nedeniyle uykusuz kalmaları, mediğini düşünmesi, yoğun suçluluk ğum yapmış olan kadının anksiyete ilaç kullanmaları gerektiğinde bebeğe eşiğinin düşmesine, günlük stres yara- zararı olacak endişesi duymaları gibi tan durumlarla daha zor baş etmesine nedenlerle kolaylıkla negatif duygu- sebep olmaktadır. Genetik etkenlerin durumuna girebilirler. Bunun yanında üstünde durulmasının sebebi postpartum depresyon gelişen kadınların birinci derece akrabalarında mizaç bo- anne sütünün hızla kesilmesinin bazı hormonal değişiklikler yoluyla depresif belirtileri daha da kötüleştirdiği düşü- zukluğu oranının normal populasyona nülmektedir. göre daha yüksek olmasıdır. Hormonal Doğum sonrası depresyon sık görül- sebepler incelendiğinde, bazı veriler östrojen hormonunun rolü olduğunu düşündürse de yapılan araştırmalar bunu desteklememiştir. Gebelik boyunca yüksek olan östrojen düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesinin doğum sonrası depresyon ile ilgili olmadığı görülmüştür. Kortizol düzeyinin etkisini değerlendiren araştırmalarda da anlamlı bir sonuç çıkmamıştır. Bazı araştırmacılar, doğum sonrası geçici tiroid disfonksiyonunu doğum sonrası depresyon ile ilişkilendirmişlerdir. Depresif mizacın tiroid bozukluğu ile ilgili olabileceği düşünülmektedir. mesine karşın çoğu kez tanı konulamamaktadır. Doğum sonrası mutlu anne kalıbına uymayan bir kadın şaşkın, utanç içinde ve suçlu hissederek duygularını kendisine saklamaktadır. Yeni doğan bebeğin verdiği heyecanla yakınmalarını dile getirememesi de başvuruyu geciktirebilir. Ayrıca çevrenin ilgisinin daha çok yeni doğan bebek üzerinde oluşu sebebiyle postpartum depresyon atlanabilir. Doğum sonrası depresif durumda görülen belirtiler, genel depresyon belirtilerinden farklı değildir. En az iki hafta süren ilgi ve istek kaybına eşlik eden, Doğum sonrası depresyon ele alındı- iştah değişiklikleri, uyku değişiklikle- ğında anne sütü ile beslemenin olum- ri, dikkati toplamakta zorluk, bitkinlik, lu ve olumsuz etkileri olabilmektedir. enerji azlığı, değersizlik hissi, suçluluk Anne sütü veren kadınlar, kendilerine hissi, intihar fikirleri mevcuttur. Annenin 24 duygusu ile olabileceği gibi, suçluluk duygusu eşlik etmeden de yaşanabilir. Ayrıca bebeğe yabancılaşma söz konusu olabilir ve anne bebeğin kendisine ait olmadığı duygusunu yaşayabilir. Özellikle de sabahın ilk saatlerinde, ruhsal ve fiziksel enerji kaybını hissetmek, bireyin aile, iş ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini düşürür. Devamlı ağlamaklı halde dolaşma, duygulanımda dalgalanmalar ve yaşamdan zevk alamama gibi belirtiler görülebilir. Suçluluk veya yetersizlik duygusu yaşama, aslında sadece kadının anneliğinden ötürü suçluluk duyması değildir. Bu duygu durumuna eşlik eden temel duygu annenin kendini yetersiz hissetmesi halidir. Kadının bir birey olarak sadece çocuğunu değil, kendisini de ihmal etmesi söz konusudur. Dikkati bir konuya odaklama konusunda güçlük yaşamayla beraber, gazete okuma, televizyon izleme, alışveriş yapma gibi günlük aktivitelerde dikkati odaklamada güçlük yaşayarak bu aktiviteleri yerine getirememe söz konusudur. En ufak olayların bile kişiyi oldukça sinirlendirmesi, her duruma ve olaya öfkelenme söz ko- nusudur ve kişi yaşadıklarından dolayı sürekli kendi dışındaki kişileri suçlama eğilimindedir. Özellikle babanın bebekle ilgilenmemesi ve yardımcı olmaması tartışmaları başlatabilir. Bebeğe ya da kendine zarar vermekle ilgili tekrarlanan düşünceleri ve korkuları vardır. Bu tekrarlanan düşüncelerden dolayı suçluluk duygusu da ortaya çıkar ve bu suçluluk duygusu zarar verme düşüncelerini ve korkularını daha da güçlendirir. Geceleri uyuyamama ve/ veya gün boyu uyumak isteme, günlük planlarının değişmesi ve fiziksel görünümün bozulması gibi bu süreçte yaşanabilecek durumlar, annede ilk depresif belirtilerin ortaya çıkışını tetikleyebilir. İştahsızlık ya da aşırı miktarlarda yemek yemeyle beraber, ya kilo alımı söz konusudur ya da ani kilo kayıpları görülür. İçe kapanma, kimseyle konuşmak istememe, önceden yaptığı aktivitelerden zevk almama gibi durumlar söz konusudur ve kişi bu nedenlerle eve kapanır ve insanlardan uzaklaşır. Kişi kişisel bakımını ihmal etmeye ve kendine bakamamaya başlar. Temizliğini, giyimini, bakımını ihmal eder. Cinsel istek azalır ve orgazm olamama söz konusudur. Eşin cinsel talepleri işkence gibi gelmeye başlar. Eğer eş anlayışlı değilse, hastalık bahaneleri uydurarak eşini kendinden uzak tutmak ister. Öte yandan annenin depresyonu, çocuğun ruhsal gelişimini de etkilemektedir. Erikson’un psikoseksüel gelişim kuramındaki ilk evre olan temel güvengüvensizlik evresi, ve Bolwby’ın yaşamın ilk aylarında anne-bebek arasında tanımladığı ve sonraki ilişkilerin öncülü olan bağlanma biçimleri de annenin depresyonundan etkilenmektedir. Sağlık çalışanları, anne ve bebek için tehdit oluşturan bu hastalığa karşı duyarlı olmalı ve uygun müdahale zama- nusunda anneye yardımcı birinin varlığı Doğum sonrası psikoz doğum sonrası ile çoğunlukla annedeki kaygılar ve hü- duygudurum bozukluklarının en ciddi zün hali kendiliğinden kaybolur. Ancak bazen doğum sonrası depresyonun belirtilerinin şiddeti çoğalabilir, bu durumda annenin emzirmeyi bırakması önerilir ve antidepresan tedavi başlanır. Hasta yakın takibe alınır ve ayrıca hastanın eşiyle de görüşme yapılarak durumu hakkında bilgi verilir. Destekleyici terapi uygulanır. Tablonun şiddetli olduğu bazı durumlarda psikiyatrik hospitalizasyon düşünülebilir. Doğum sonrasında ortaya çıkan ağır bir depresyon, kadının ileriki yaşamını da etkileyecek Bipolar Bozukluk-Manik olanıdır. Her 1000 kadında %1 oranında görülmektedir. Olguların çoğu doğum sonrası 3 hafta içinde başlar, %70’inden fazlasının psikotik özellikleri olan bipolar bozukluk yada major depresyon olduğu bildirilmiştir,kısa reakrif piskoz şizofreni daha nadirdir. Gerçeği değerlendirme yetisinde bozukluk, sanrılar, halüsinasyonlar, hızlı duygudurum dalgalanmaları, uykusuzluk, bebek hakkında anormal ve obsesif düşünceler gözlenir. %5 oranında hastanın intihar girişimleri, %4 oranın- Depresif Hastalığın ilk atağı da olabilir. da da bebeği öldürme rapor edilmiştir. Bu nedenle doğum sonrası depresyon Bu nedenle hastane yatışı gerektiren geçiren kadınlar psikiyatri uzmanı tara- acil durumlardan biridir. Hastanın hızlı nında yapılmalıdır. Doğum sonrasında fından uzun süreli olarak izlenmelidir. annenin uyku düzenini sağlamak ko- Doğum Sonrası Psikoz ve etkili tedavi edilememesi, hastanın ve bebeğin hayatını riske atabilir. 25 KALP PİLLERİ 26 Doç. Dr. İlyas ATAR Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji ABD Kalp bir çok organdan farklı olarak içindeki özelleşmiş ileti sistemindeki bilecek bir ritim bozukluğu meydana elektriksel uyarı oluşturma ve iletme iletiminde problem yaşanması nabzı- geldiğinde özel manevralarla veya şok özelliğine sahip bir organdır ve kaba mızda çok yavaşlamaya neden ola- tedavisi ile ritmi düzeltebilmekte ve ha- bir tabirle kendine has bir elektrik şe- rak sağlığımızı bozabilmektedir. Bu ve yat kurtarabilmektedir. bekesi vardır. Kalbin bu elektrik siste- benzeri kalp ileti sistemi problemlerinin tedavisinde kalp pilleri kullanılmaktadır. Kalp elektrik sistemi ile ilgili hastalıklar her zaman nabızda aşırı yavaşlamaya neden olmayıp bazen de nabızda aşırı hızlanmalara neden olabilmektedir. Kalbin karıncığı (ventrikül) kökenli aşırı hızlanmaya neden olan ritim bozuklukları (Ventriküler taşikardi, ventriküler flattter ve ventriküler fibrilasyon) mi; nabzımızın yaşa göre değişmekle hayati risk oluşturabilmektedir. Bu tip birlikte istirahat halinde 60 -100 atım/ ritim bozukluğu olan veya bu tip ritim dakika arası olmasını efor sarf etti- bozukluğu için yüksek risk taşıyan du- ğimizde heyecanlandığımızda rumlara sahip olan kişilerin tedavisinde hızlanmasını sağlamaktadır. Kalbimi- ise özelleşmiş bir tür kalp cihazları olan zin elektrik sistemindeki uyarı çıkaran “implante edilebilen kardiyoverter-de- odağın (sinüs nodu) uyarı çıkarmakta fibrilatörler (ICD)” kullanılmaktadır. Bu sorun yaşaması ve/veya uyarının kalp tip cihazlar kalpte hayati risk oluştura- veya Kalp pili nedir? Farklı tipleri var mı? Tüm kalp pilleri temel olarak 2 kısımdan oluşur, bunlar jenaratör ve elektroddur (lead). Pilin özelliğine göre 1 veya daha fazla elektrod takmak gerekebilir. Jenaratör: Enerji üreten bir pil ve pilin çalışmasını düzenleyen bir devre ve elektrodların bağlantı bölgesinin kapalı bir kutu içinde birleştirildiği bir cihazdır. 27 Elektrod: Kalp pili ile kalp arasındaki kalıcı kalp pillerinin özelliklerine ilave leme (Bir çeşit sürekli görüntü almaya etkileşimi sağlayan bir kablodur. olarak hayati risk oluşturabilen ritim ve pil elektrodunun ilerlemesini izleme- bozukluklarının tedavisinde kullanılan ye izin veren röntgen cihazı yardımı ile özel manevralar ve şok tedavisi ve- elde edilen görüntüleme) yardımıyla rebilme özelliklerine sahip cihazlardır. büyük bir toplar damar aracılığıyla kal- ICD cihaz büyüklükleri marka ve mo- bin içine bir elektrod yerleştirilmesi ve dele göre değişmekle birlikte yaklaşık bu elektrodun jenaratöre bağlanarak 30-50 cc ve 60-90 gr arası değişmek- hastaya uygun ayarların yapılması iş- tedir. lemidir. Sıklıkla kasık bölgesindeki bir Kalp pillerini temel olarak 4 farklı grupta toplayabiliriz. 1. Geçici kalp pilleri: Kalp ritmindeki geçici yavaşlamaların veya elektriksel sistem sorunlarının tedavisinde veya kalıcı kalp pili takılmasını gerektiren acil durumların kalıcı pil takılıncaya kadar- toplar damar olan femoral ven, omuz bölgesinde yer alan bir toplar damar olan subklavyen ven ve boyun bölgesinde yer alan bir toplar damar olan juguler ven aracılığıyla takılır. Kalıcı kalp pilleri takılması işlemi: Kalıcı kalp pilleri ve ICD’lerin takılması benzer olup kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan kalp pillerinin takılması ilave özel uygulamalar gerekmektedir. Kalp pilleri skopik görüntüleme olanaklarının bulunduğu sterilizasyon koşullarının sağlandığı özelleşmiş alanlarda (kateter laboratuvarı, ameliyathane gibi) sıklıkla lokal anestezi altında (hasta bayıltılmadan operasyon bölgesi uyuşturularak) takılır. Hastanın kalp pili takılacak vücut bölgesi olan gö- ki ara dönemde tedavisinde kullanılan 4. Kalp yetmezliği tedavisi ama- cihazlardır. 2. Kalıcı kalp pilleri: Kalp ritmindeki kalıcı uyarı çıkartma ve iletme problemlerinin tedavisinde kullanılan bir veya 2 elektrodlu alabilen cihazlardır. Yaklaşık olarak elektrod kalınlıkları 3-4 mm olup uzunlukları 50-70 cm arası değişmektedir. Kalp pili cihaz büyüklükleri marka ve modele göre değişmekle birlikte yaklaşık 3-6x3-5 cm boyutlarında ve cıyla kullanılan kalp pilleri veya ICD’ler: Kalp yetmezliği olan, kalp fonksiyonları azalmış ve kalbin ileti sistemi ile ilgili bazı problemleri olan hastaların tedavisinde kullanılan cihazlardır. Özel durumlar dışında 3 elektrodludurlar. Kalp pili nasıl takılır? ğüs duvarının köprücük kemiğinin 1-2 cm altında omuza doğru olan bölgesi özel solüsyonlarla temizlendikten ve örtüldükten sonra yaklaşık 3 cm uzunluğundaki bir kesi yapılıp bu bölgeye kalp pili jenaratörü yerleştirilir. Elektrod veya elektrodlar koldan gelip kalbe giden toplar damar olan subklavyen vene bir iğne aracılığıyla girilerek bu ven aracılığı ile kalbin ilgili odacığı veya Geçici kalp pilleri takılması işlemi: odacıklarına yerleştirilir ve daha sonra Steril koşullar (Mikroplardan arındırıl- elektrod jenaratöre bağlanır ve doku- 3. İmplante edilebilen kardiyover- mış, özel örtü ve temizleme solüsyon- lar kapatılarak kalp pili takılması işlemi Normal ları kullanılarak) altında skopik görüntü- sonlandırılır. 10-30 gr arası değişmektedir. ter-defibrilatörler 28 (ICD): Kalp pili yerleştirme işleminin risk- • Pil veya elektrodda fonksiyon bozuk- kaydıyla, dikişler alındıktan sonrada pil leri nelerdir? luğu bölgesi sadece elle sabunla yıkanarak Kalp pili takılması işleminin hayati riski • Enfeksiyon banyo yapılabilir. çok düşüktür. Kalp pili takılması işle- • Damarda veya kalpte pıhtı oluşumu Kalp pilinin takıldığı bölgedeki kol ha- Kalp pili takılması sonrası erken reketlerinde takılma işlemi sonrası ilk mi sırasında ve erken dönemde %1-2 sıklığında bazı problemler yaşanabilir. Sık görülen problemler aşağıda sıralanmıştır. • Pil takılma yeri etrafında morluk veya kesi yerinde hafif sızıntı şeklinde kanama dönemde yapılması ve dikkat edil- 1-2 ayda bazı kısıtlanmalar istenir ve mesi gereken durumlar nelerdir? bu kısıtlanmalara 2 aydan sonrasında Pilin takıldığı bölgedeki yara iyileşmesi gerek yoktur. ilk 7-10 günde büyük oranda tamam- • Pil takılmış olan taraftaki kol 90 dere- lanır ancak tam iyileşme için sıklıkla 1.5-2 ay bir süre gereklidir. Operas- ceden fazla yana açılmamalı • Pil takılmış olan taraftaki kol ile ağırlık • Kalp zarı ile kalp arasına kan birik- yonu yapan hekimin önerisine göre mesi günlük pansuman veya sadece ilk 2-3 taşınmamalı • Damar yaralanmaları gün pansuman yapılabilir. Pansuman • Pil takılmış olan tarafın üzerine yatıl- • Akciğer ile akciğer zarı arasında hava birikmesi yapılırken dikiş bölgesinin antiseptik bir solüsyonla silinmesi ve sonrada mamalıdır. steril bezle kapatılması yeterlidir. Dikiş- • Diğer kol kullanımlarla ilgili herhangi • Pil elektrodunun takıldığı yerden çık- ler 7-10 gün sonra alınır. Dikişler alının- bir kısıtlanmaya gidilmesine genellikle ması caya kadar dikiş bölgesi ıslatılmamak gerek yoktur. 29 Kalp pili olan hasta ne zaman kont- enfeksiyon bulguları (Ateş, üşüme ti- ancak bunlar sıklıkla önemsiz etkileşim- role gitmeli veya hangi durumlarda reme, kilo kaybı, gece terlemeleri, vs) lerdir ve ciddi kısıtlamalar gerektirmez. doktoruna başvurmalıdır? • Pil takılması öncesi şikayetlerin aynı Cep telefonlarının kalp pilinden 15 cm Rutin takip protokolü: Kalp pili olan şekilde tekrarlaması uzakta taşındığı ve kullanıldığı durum- hastaların rutin takip sıklığı pilin takılma • Pil takılması sonrası ciddi nefes dar- zamanı, pilin özelliği ve hastadan hastaya değişmektedir. Genellikle ilk takılma sonrası 1-2 ayda ilk kontrol yapılır. Sonraki takipler sıklıkla 6 ayda bir olup hasta ve pilin özelliğine göre de 3-12 ay lığı, bacaklarda şişlik ve göğüs ağrısı olması • Pil takılmış olan taraftaki kolda veya yüzde şişlik olması larda etkileşim riskinin çok düşük olduğu bildirilmektedir. Ancak yine de kalp pili olan hastaların cep telefonlarını uzun konuşmalar için kullanmamaları ve pilden mümkün olduğu kadar uzakta taşımaları önerilmektedir. arası da değişebilir. Pil ömrünün azal- • Bayılma olması Cep telefonu baz istasyonları bir dığı dönemlerde takip sıklığı arttırılır ve • Uzun süren veya aralıklı olarak bel- sıkıntı oluşturur mu? 1-3 ayda bir yapılabilir. li vücut pozisyonlarında (Sola yatınca Kalp pili olan hastanın yaşadığı yer- • Doktorunun önerdiği düzenli takip gibi) gelen hıçkırık olması, le cep telefonu arasında 15 metre ve zamanlarında durumunda hasta hemen sağlık mer- üzeri mesafe olmasının olası etkileşme • Kalp pili takılan bölge üzerinde kıza- kezine başvurmalı. rıklık, ısı artışı, akıntı olması veya pil je- Kalp pili olan hastalar nelere dik- naratörünün cilt üzerinde görünür hale kat etmelidir? gelmesi durumunda • Hastada kaynağı açıklanamayan 30 riskini belirgin azalttığı söylenmektedir. Yolda yürürken veya araçla seyahat ederken baz istasyonuna daha yakın mesafeden geçmenin belirgin bir risk Kalp pilleri teorik olar tüm elektronik ci- artışına neden olduğuna dair bir bilgi hazlarla potansiyel etkileşme riski taşır de yoktur. Araba kullanabilir mi? Kalp pili olan hastaların Çocuk doğurabilir mi? Pil takılma işlemi sonrası ilk 15 gün- özel bu amaçla takılmış Hastaların gebe kalmasında, çocuk koruma özellikleri olan doğurmasında altta yatan kalp hasta- bir şikayeti yoksa araba kullanmasın- piller dışında Manyetik lığı engel teşkil etmediği sürece kalp da sakınca yoktur. Şok veren cihazlar Rezonans Görüntüleme pilleri bir sorun oluşturmaz. (MRI/MRG) cihazları ile Kalp pili ayarları değiştirilebilir mi? tetkik edilmeleri, bu ci- Kalp pili ayarları programlayıcı dediği- de araba kullanımından kaçınılmalıdır. Sonrasında pil cebiyle ilgili hastanın olan ICD’lerin takılmış olduğu hastalarda cihaz tarafından bir şok tedavisi uygulanmışsa 15 gün süre ile araba kullanmaktan kaçınılması iyi olacaktır. hazların yarattığı yüksek Metal detektörleri veya X-Ray ta- manyetik alan nedeni kilde değiştirilebilir. Bu işlem için has- ile ciddi riskler oluştur- tanın kalp pilinin olduğu bölge üzerine maktadır, bu nedenle bir pille iletişim kuran alet konulurak kesinlikle kaçınılmalıdır. kontrol ve ayarlamalar yapılır. Hastaya Diğer tıbbı görüntüleme herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek rama cihazları kalp pilini etkiler mi? Elle kontrol amaçlı kullanılan metal detektörleri kalp pilinin bulunduğu alana 15 cm’den daha fazlar yaklaştırıldığı zaman ve bugün için havaalanları, alışveriş merkezleri, güvenlik birimleri gibi tetkiklerinden Röntgen miz bir cihaz yardımı ile istenildiği şe- yoktur. çekimi, ultrasonografi Kalp pili biter mi? Ömrü ne kadar- cihazlarından geçildiği zaman kalp pili ve Doppler incelemeleri, dır? Bittiği nasıl anlaşılır? Değişti- programında değişiklikler olabilmekte- mamografi, kan tetkik- rilebilir mi? leri, sintigrafi, anjiyog- Kalp pillerinin hastanın ihtiyacına ve hazından geçmemesi ve pillerinin bu- rafi ve vb. tetkiklerin pilin özelliğine göre değişmekle birlikte lunduğu bölgenin metal detektörü ile yapılmasında bir sakın- ortalama 5-6 yıl (genellikle 4-10 yıl ara- ca yoktur. sı) bir ömrü vardır. Düzenli takip edi- bir çok yerde kullanılan X-Ray tarama dir. Yeni jenerasyon pillerde bu durum çok nadir olsa da hastaların X-Ray ci- taranmamamsı önerilmektedir Uçağa binebilir mi? Uçağa binmekte ve seyahat etmekte bir sakınca yoktur. Elektronik cihazlardan etkilenir mi? Mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, elektrikli tıraş makineleri elektrikli diş fırçaları, elektrikli ocak ve fırınlar, prizler, kablosuz internet bağlantıları, bilgisayarlar, bulaşık-çamaşır makineleri gibi cihazlarla etkileşim riski değerlendirildiğinde teorik olarak olmakla birlikte pratikte bu cihazlarla belirgin bir etkileşme riski bulunmamaktadır. Elektro - koter kullanımını gerektiren cerrahi işlemler öncesi sıklıkla kalp pili ayarlarının değiştirilmesi gerekir ve bu ayarlamalar yapıldığı takdirde hastalara her türlü ameliyat altta yatan kalp hastalığı engel teşkil etmediği sürece yapılabilir. len hastalarda kalp pili ömrü azaldığı dönemde uyarı verir ve piller bitmeden elektrodları yerinde bırakılarak basit bir operasyonla sadece jenaratör değiştirilmek üzere değiştirilir. Kalp pilleri ve diğer takılabilir kalp cihazları Başkent Üniversitesi Hastanelerinde başta Ankara merkezimiz olmak üzere ritim bozuklukları tedavisi amacıyla kullanılmakta ve bu cihazların takılmış olduğu hastalar merkezlerimizde düzenli olarak takip edilmektedir. 31 YÜZ FELCİ 32 Doç. Dr. Nuri ÇETİN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ABD Yüzümüzün her bir yarısında bulunan Çevresel yüz felci ise çok daha sık gö- tine birkaç saat ya da birkaç günde ula- kasların yine aynı taraf beyin sapından rülür. Yüz felci yüzün sadece bir yarı- şabilir. Daha çok hasta sabah kalkınca köken alan ve daha sonra kulak ar- sında görülür. yüzünün o yarısında farklılık hisseder. kasında yüzeye çıkan kafa sinirlerinden yüz siniri (fasial sinir) ile çalıştığı biliniyor. Yüz siniri ayrıca kulak, tükürük bezi, göz yaşı bezi ve dilin ön bölümüne (tat duyusu) giden ince dallara sahiptir. Yüze gelen sinir liflerinin zedelenmesi sonucu yüzün mimik kaslarındaki hareket kaybına Yüz Felci denilir. Yüz felci hemen her Çevresel Yüz Felci Yüz sinirleri beyinden çıkıp yüze gelirken kulak içinden dar bir kanaldan geçerler. Kulak önünden dışarı çıkıp yüz kaslarına (mimik kasları) dağılırlar. Günlük hayatta en çok soğuk ve viral hastalıklar nedeni ile sinirin kanalda sıkışmasına bağlı felç görülür. Bu tip yaşta görülebilir. Doğuştan ve gençler- yüz felcine Bell Paralizisi de denilir. Yüz de bile yüz felci oluşabilir. Kadın ve er- felci’ne beyin kanamaları ve hastalıkla- keklerde eşit derecede görülebilmek- rı olmak üzere, iç kulak yolu iltihapla- te, bunun yanı sıra kış aylarında daha rı, özellikle üst çenedeki diş iltihapları, fazla ortaya çıktığı söylenir, ancak her yüz ve kafa travmaları, doğuştan gelen mevsimde yüz felci ile karşılaşmanız bazı hastalıklar ve doğum esnasında mümkündür. sinir harbiyeti,viral hastalıklar, tümör- Bazen felçten önce kulak ağrısı olabilir. Felç gelişince yüzün mimik kaslarında hareket azalır veya tamamen kaybolur. O tarafta göz kapağı kasları çalışmadığı için göz kapatılamaz. Felçli taraftaki yüz hatları düzleşir. Doğal olarak yüz kaslarının çalışmamasına bağlı yüzün bir yarısında (özellikle dudak kenarında) kayma hissi ile birlikte konuşma zorluğu, göz kırpamama, ağızdan salya akması, yeme ve içmede zorluk en sık karşımıza çıkan belirtilerdir. Hasta ağzın bir tarafını hareket ettiremez. Islık çalamaz. Ağız sağlam tarafa doğru kayar. Bu kayma özellikle gülerken çok belirginleşir. Konuşma bozulur. Birçok ler, diyabet, hiper/hipotiroidi, hamilelik, kişide tat alma duyusu da bozulur. Ay- hipertansiyon, toksik nedenler, ameli- rıca etkilenen tarafta göz kuruluğu ile yat sonrası ve soğuk hava cereyanına birlikte etkilenmiş göz kapağı azalmış uzun süre maruz kalmak neden olur. gözyaşını göze tam olarak yayamadı- Yüz felci kişiye bağlı olarak çok farklı ğından dolayı sürekli göz yaşarma so- şekillerde kendini gösterir. Bazen çok runu yaşanır. Göz sürekli açık kalırsa Beyinden kaynaklanan yüz felci farklı- hafif olarak görülür ve kişi güldüğü an ve uygun biçimde kapatılmaz ve ko- dır. Beyindeki rahatsızlıkla ilgili bulgu- da yüz felci anlaşılır. Yüz felci hızlı ilerle- runmazsa göze yabancı cisimler, toz larla beraberdir. yen bir hastalıktır ve maksimum şidde- kaçabilir. Gözde tahriş ve enfeksiyon Yüz felçleri ikiye ayrılır. 1- Beyindeki hasarlara bağlı olan yüz felci (santral) 2- Çevresel(periferik) zedelenmelere bağlı oluşan yüz felci 33 olur. Yüz sinirinin bir dalı da tat alma düşmesiyle oluşabilecek enfeksiyon- Harabiyete uğrayan sinirin onarımını duyusundan sorumlu olduğu için bazı lar, yorgunluk, uykusuzluk, beslenme ortalama 1 - 2 mm/gün hızı ile hesap hastalarda garip ve nahoş bir tat, ör- bozukluğu ve tabii en önemlisi stres. ettiğimizde, iyileşmeyi 15 gün ile 18 ay neğin metalik bir tat, şikayeti oluşur. Gözyaşı ve tükürük salgısının azalma- Vücudun başka bölümlerini de et- sı, tat duyusunun bozulması, gürültüye kiler mi? duyarlılık artışı gibi bulguları yüz siniri Hayır, yüz felcinde vücudun başka felcinin belirtisi olarak karşımıza çıkar. hiçbir bölgesinde felç, güçsüzlük veya arası bir süre içinde bekleyebiliriz. Tedavi nasıl yapılır? Hastalık genellikle her hangi bir medikal veya cerrahi tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden düzelir. Hasta- Hastalığa yakalanma ihtimalini ar- uyuşma gibi şikayetler oluşmaz, oluş- tıcı durumlar nelerdir? tuğu takdirde başka bir hastalık düşü- iyileşir. Bunlar haricinde %10’luk kıs- Yaş önemli bir faktör sayılır, mesela nülmeli, araştırılmalıdır. mın iyileşmesi bir yıla kadar sürebilir- çocuklarda görülme sıklığı çok daha Tanısı nasıl konur? ken, %10’luk kısım ise iyileşemez ve az olmakla birlikte spontan iyileşme durumları da o denli fazladır. Bazı metabolik hastalıklar örneğin Şeker hastalığında yüz felcine yakalanma riski genel popülasyona göre 4 misli fazladır. Gebeliğin son üç ayı yüz felci Yüz felci teşhisi çoğunlukla hastanın kliniğinden konur, ancak yüz felcine sebep olabilecek başka hastalıklardan şüphelendiğinde laboratuar veya görüntüleme tetkiklerine başvurulur için dikkat edilmesi gereken bir dönem İyileşme hızı nasıldır? olarak kabul edilir. Bağışıklık sisteminin İyileşme süreci yüz sinirinin harabiyeti bozukluğuna sebep olan hastalıklar ile doğru orantılıdır. Hafif hasarlanma- da başka bir risk gurubunu oluşturur- larda düzelme yalnızca birkaç gün gibi lar. Vücut direncindeki azalma hasta- kısa bir sürede oldukça hızlı ve tam lığa yakalanmayı kolaylaştırır, örneğin olurken, daha ağır vakalarda bu süre soğuğa bağlı olarak vücut direncini birkaç ay gibi daha uzun olabiliyor. 34 ların %80 gibi bir oranı 2-3 haftada yüzde sinkinezi(iyileşme sırasında sinir lifleri yanlış yönlendirilir ve buna bağlı olarak yemek yeme esnasında göz yaşarması, göz kapama esnasında ağız kenarında kasılma gibi )gelişir. Tedaviye hastalık başlangıcından sonra en kısa sürede başlanılmalıdır. Bell’s Palside ilaç tedavisi uygulanmaktadır. İlk 24-48 saat içerisinde ilaç tedavisine başlanılmalıdır. Hastanın mevcut başka hastalıkları da varsa bunlar da göz önüne alınmalıdır. Tedavi sürecini hızlandırmak amacı ile yüz kasları egzersizleri ile birlikte ma- – elektrik stimulasyonu – elektroterapi saj önerilir. Soğuk havalarda baş - bo- uygulanır. Yüzeyel ısıtıcıların elektrik yun bölgesini koruma ve sıcak tutma stümülasyonu, masaj ve egzersiz uy- unutulmamalıdır. Gözler hastalık sü- gulamasından önce 15’er dakikalık resi boyunca tam kapanmadığından dolayı suni gözyaşı ilaçları, antibiyotik ve uyku sırasında göz bandı ile enfeksiyon ve fiziksel travmalardan korunmalıdır. Daha ağır vakalarda steroid ve antiviral ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak seanslar halinde uygulanması önerilmektedir. • Sıcak uygulamaları ile lokal kan dolaşımı artırılır ve elektrik stimülasyonu sırasında cildin elektrik direncini azaltır. Cerrahi Tedavi Yüz felci sebebine göre değişik ameliyatlar yapılmaktadır. Kronik orta kulak iltihaplarına bağlı yüz felcinde orta kulaktaki iltihap temizlenir ve yüz sinirini saran kılıf açılarak iltihabın temizlenmesi sağlanır. Tükrük bezi tümörlerine bağlı yüz felcinde tükrük bezi ile beraber yine sinirin tümörle tutulan kısmıda kişinin dış görünüşünde değişiklik ola- • Fasiyal paralizide uygulanan masaj çıkarılır. Bell paralizisi veya Ramsay- cağından tedavi süresi içinde hastanın kan dolaşımını artırır ve kontraktür ge- Hunt sendromundaki (Viral) yüz felcin- ruhsal olarak desteklenmesi ve bil- lişimini önleyebilir. de ilaç tedavisinin sonucuna göre eğer gilendirilmesi tedavinin kesinlikle göz • Ayna karşısında yapılan aktif egzer- ameliyat gerekirse genellikle yapılan ardı edilmemesi gereken en önemli sizlerle de kas atrofisi önlenir ve kas işlem kulak arkasından girilerek sinire fonksiyonlarında iyileşme görülür. ulaşmak ve etrafındaki kılıfı açmaktır. başlamadığı takdirde EMG (elekronö- • Ancak komplet paralizide aktif eg- Yüz sinirinin ilaçla ya da ameliyatla romyografi) testi ile fasial sinirin fonk- zersiz yapılamamaktadır. Bu nedenle tedavi edilemeyeceği görüldüğünde siyonu elektrik stimülasyonu yapı kas kitlesi- bazı yardımcı ameliyatlar yapılır. Bunlar nin korunmasıdır. arasında başka sinirlerle hareket eden • Elektrik stimülasyonu sonucunda kasların yüze transferi, başka sinirle- görülen kas kontraksiyonları hastaya rin yüz sinirine birleştirilmesi, göz ka- psikolojik destek sağlayarak iyileşece- paklarına altın ağırlık yerleştirilmesi ile sizleri günde 3-5 defa aynanın karşı- ği umudunu korumasına da yardımcı gözlerin kapanmasının sağlanması gibi sında yapılmalıdır– EMG biofeedback olmaktadır. ameliyatlar yapılabilir. noktasıdır. Nadiren görülen ağır vakalarda 3. haftadan sonra iyileşme süreci ölçülür ve herhangi bir ileti saptanmadığı durumda cerrahi girişim planlanır. Fizik tedavi olarak Termal tedavi: Yüzeyel sıcak uygulaması (sıcak su torbası, enfraruj) masaj – yüz egzer- 35 3-6 YAŞ ÇOCUKLARDA BESLENME 36 Uzm. Dyt. Gaye OLTULU Başkent Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Okul öncesi dönem (3 - 6 yaş grubu), ması uygun beslenme alışkanlığı ka- Okul Öncesi Dönem Çocuklarının yetişkin için temel oluşturan pek çok zanması açısından büyük önem taşır. Enerji ve Besin Öğesi Gereksinim- Okul öncesi dönem çocuğu besinlere leri alışkanlığın geliştirildiği bir dönemdir. Bu yaşlarda yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda, fiziksel gelişimin yanı sıra zeka gelişimi ve öğrenme yetenekleri de olumsuz yönde etkilenmektedir. Ancak bu dönemde yeterli ve dengeli beslenmek kadar iyi geliştirilmiş beslenme alışkanlıkları edinmek de önemlidir. karşı belirli ve kesin tavırlar koymaya başlar. Bu yaş çocukları besin grupları içinde en az sebzeleri severler. Ayrıca bu yaş çocukları besinleri karışık olarak tüketmekten hoşlanmazlar, besini tanıyabilecekleri şekilde görmek isterler. Keskin kokulu lahana, karnabahar, pırasa, kereviz gibi sebzelerin yerine Çocuklar yetişkinlerle aynı besinlere gereksinim duyarlar, ama miktar daha azdır. Okul öncesi dönem çocuklarının öğün saatleri düzenli olmalı ve öğün atlanmamalıdır. Kahvaltı alışkanlığı kazandırmakta çok önemlidir. Bu yaş grubu çocuklar arasında da besin gereksinimleri birbirine eşit değildir. İri çocuklar daha fazla, ince ve narin Okul öncesi dönem çocuğu taklitçidir. çiğ yenilebilen domates, havuç gibi Anne, baba varsa bakım veren başka sebzeleri yemeyi tercih ederler. Aile kişiler kendi yiyecek alışkanlıklarının, sebzeleri sevmiyor ve yemiyor diye sevdikleri ve sevmedikleri şeylerin ço- üzülmemeli ve bu konuda çocuğa enerjiyi farklı kullanabilirler. cuk tarafından taklit edileceğini bilme- karşı zorlayıcı olmamalıdırlar. Çocu- ENERJİ lidirler. Ebeveynlerin çocuğa yemek ğun yemediği yemekleri belli aralıklarla Çocuklar sürekli büyüme ve gelişme yedirme konusundaki ısrarları, ödül- pişirerek kendileri tüketmeye devam süreci içindedirler. Bu durum, bazal lendirme ve ceza verme gibi yemek ederlerse çocuk sofrada gördükçe bir metabolizma için harcanan enerjinin yeme sürecini vurgulayan tutumları süre sonra denemek isteyecektir. Ço- (dinlenme anında) yüksek olması anla- çocuğun yeme alışkanlıklarını olumsuz cuğun sınırlı da olsa yediği birkaç seb- mına gelir. Bir de bu enerjinin üzerine yönde etkileyecektir. Çocuğun yemek ze ve yediği çeşitli meyveler, sebze ve çocukların fiziksel aktiviteleri eklenirse saatleri de aile ile aynı masada otur- meyve grubundan alması gereken be- günlük enerji gereksinimleri oldukça ması ve keyifle bu saatlerin paylaşıl- sin öğelerini karşılamak için yeterlidir. artar. yapılı çocuklar daha az tüketebildikleri gibi, aynı yaş ve yapıdaki iri çocuklarda 37 Vücudun düzenli çalışması, sıcaklı- da yetersiz enerji alımına sebep olabilir. siyum kaynakları süt, peynir, yoğurt, ğının korunması, hareketlerin düzen- Yağlar enerji sağlamalarının yanı sıra, susam, fındık ve yeşil yapraklı sebze- lenmesi ancak uygun miktarda alınan yağda eriyen vitaminlerin kullanılma- lerdir. Demirden zengin besinler ise; enerji ile sağlanır. sında ve sinir sisteminin çalışmasında kuru baklagiller, kuru yemişler, pek- rol alırlar. mez, kuru meyveler, et, yumurta ve PROTEİN Bu dönem çocukların protein gerek- KARBONHİDRATLAR sinimi bundan önceki dönemlerde ol- Yetişkinlere ve okul çağındaki çocuk- duğu gibi yüksektir. Bedenin oksijen lara kıyasla okul öncesi çocukların taşıma, mikroplarla savaşma, dokuları beslenmesinde karbonhidratlardanlar- besleme gibi yaşamsal birçok işlevi dan şeker ve şekerli besinler enerjinin besinlerle alınan yeterli proteinler saye- büyük kısmını sağlarlar. Oysa şeker sinde gerçekleşmektedir. Okul öncesi alımı ile iştahsızlık ve diş çürümele- dönem çocuklarının protein gereksi- ri arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu nimlerinin iyi kalite protein içeren et, riski azaltmak için şekerli içeceklerin, süt, yumurta gibi besinlerden sağlan- tatlıların, bisküvi, çikolata gibi besinle- ması önemlidir. rin tüketilmemesi gerekir. YAĞ MİNERALLER Yetersiz yağ alımı yetişkinler için çok Çocuklar için en önemli mineraller, fazla sorun yaratmaz. Oysa çocuklar- kalsiyum,fosfor ve demirdir. En iyi kal- 38 yeşil yapraklı sebzelerdir. VİTAMİNLER Vitaminler yağda ve suda erime durumlarına göre iki grupta toplanırlar. Yağda eriyenler; A ,D ,E ve K vitaminleri, suda eriyenler ise C ve B grubu vitaminler (B1, B2 vitaminleri, niasin, panterik asit, prideksin, kobalarin ve folik asit ve biyotin) dir. Yağda eriyen vitaminler vücutta depolanabildiklerinden diyetle her gün alınmaları gerekmezken, suda eriyen vitaminlerin diyetle her gün alınmaları gereklidir. A vitamini göz sağlığı ve bağışıklık sisteminde gereklidir. Yumurta sarısı, havuç, kayısı ve yeşil yapraklı sebze- yumurta ve balıkta bulunur. Ancak en masında, fiziksel aktivite esnasında, lerde bulunur. önemli kaynağı güneştir. vücut ısısının dengelenmesinde önem- B grubu vitaminler, karbonhidrat, E vitamini, vücudumuzun temizleyi- lidir. Aynı zamanda su yeteri kadar tüketildiğinde vücuttaki zararlı ürünlerin protein ve yağların vücudumuzda kul- cilerindendir. Vücudumuz için zararlı lanılarak gerekli enerjiyi üretmelerini maddelerin uzaklaştırılmasında, kan sağlarlar. Bulgur, pirinç gibi tahıllar, süt yapımında ve kas çalışmasında görev- Yeterli ve dengeli bir beslenme planı ve süt ürünleri, nohut, kuru fasulye gibi lidir. En iyi kaynakları bitkisel sıvı yağlar, içinde yer alması gereken besin grup- kuru baklagiller, tavuk, et ve balık gibi buğday özü, yeşil yapraklı sebzeler, ları şöyle sıralanabilir; besinlerde bulunurlar. yağlı tohumlar ve susamdır. C vitamini vücudu enfeksiyonlardan K vitamini, kanın pıhtılaşmasında korur, vücudun onarılması için gerekli- görev alır. En zengin kaynaklar; yeşil dir. En çok portakal, mandalina, grey- yapraklı (özellikle brokoli ve ıspanak) furt gibi turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeleridir. sebzeler, domates, kuşburnu, kiraz, kavun, kivi önemli miktarda C vitamini içerirler. D vitamini, sağlam kemik ve dişlerin önemli bir parçasıdır. Az miktarlarda Çocukların fiziksel aktivitelerinin fazla olduğu düşünülürse onlar için suyun önemini de unutmamak gerekir. Su, idrar yoluyla atılmasını sağlar. 1) Süt grubu: Süt, yoğurt, peynir. 2) Et grubu: Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohumlar. 3) Ekmek ve tahıl grubu: Ekmek, makarna, bulgur, pirinç, şehriye v.b. 4) Sebze ve meyve grubu: Her çeşit sebze ve meyveler. vücudumuzda gerçekleşen tüm işlem- Çocukların gerek sağlıklı beslenme lerde gereklidir. Vücut ısısının korun- alışkanlığı kazanmaları, gerekse bü- 39 yüme ve gelişmelerini tamamlayabil- 4. Çocuğun öğün saatleri düzenli ol- 9.Kahvaltının meleri için, tüm besin gruplarından malı ve öğün atlanmamalıdır. Günde maması gereken bir öğün olduğu her besinlerin yer aldığı yeterli ve dengeli 5-6 öğün tüketebilirler. Bu 3 ana 2-3 bir beslenme planı uygulanmalıdır. Be- ara öğün şeklinde planlanabilir. sinleri hazırlarken de uygun pişirme yöntemlerinin kullanılması önemlidir. 5. Çocuk ve aile televizyon seyrede- çok önemli ve atlanıl- fırsatta bu dönem çocuklarına anlatılmalıdır. rek değil sohbet ederek yemek yeme- 10. Çocuğun kullanacağı çatal ve ka- Okul Öncesi Dönem Çocuklarının lidirler. şık eline ve ağzına uygun büyüklükte Beslenmesinde Dikkat Edilmesi 6. Çocuğun tabağına tüketebileceği olmalı, oturuş yüksekliği masaya göre miktarda yemek konulmalıdır, annenin ayarlanmalıdır. Gereken Noktalar 1. Çocuğun kendi kendine kaşık çatal kullanması desteklenmelidir. istediği kadar değil. 7. Çocuk aile ile aynı yemekleri yiyebi- 2. Besin çeşitliliği fazla,besleyici değeri lir. Ancak yemekler aşırı tuzlu,baharatlı yüksek, az miktarla gereksinmeyi kar- ve aşırı yağlı olmamalıdır. şılayacak yemekler hazırlanmalıdır. 8. Çocuklar yetişkinlere göre daha ya- 11. Ebeveynler çocuğun da kendine has bir damak zevki olabileceğini ve zaman zaman iştahsızlıklar yaşayabileceğini kabul ederlerse beslenme 3. Çocuk aile ile aynı anda sofraya vaş ve oyalanarak yemek yiyebilirler. zamanları herkes için daha rahat ge- oturtulmalıdır. Sabırlı olunmalı ve desteklenmelidirler. çecektir. 40 SİGORTA ŞİRKETLERİ BANKALAR ADAC ÖZEL SAĞLIK SİGORTA (ALMANYA) FORTİS BANK A.Ş. MENSP. EMEKLİ SAND. VAKFI AK SİGORTA A.Ş. GARANTİ BANKASI A.Ş.EMEKLİ VE YARDIM SAND. VAKFI ALLİANZ SİGORTA A.Ş. İŞ BANKASI ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş. ŞEKERBANK VAKFI ANKARA ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ TC MERKEZ BANKASI AXA SİGORTA A.Ş. TC MERKEZ BANKASI SOS.GÜV.VAKFI AXA SİGORTA A.Ş. SAĞLIĞIM TAMAM POLİÇESİ TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI ACIBADEM SİGORTA A.Ş. ESBANK MENSUPLARI EMEKLİ SANDIĞI VAKFI BUPA INSURANCE LTD. İNGİLTERE CGM COMPUGROUP A.Ş. DEMİR HAYAT SİGORTA A.Ş. DUBAİ SİGORTA A.Ş. ERGO SİGORTA A.Ş. EUREKO SİGORTA A.Ş. EURO-CENTER EUROP ASSISTANCE GENERALİ SİGORTA A.Ş. GMC SERVICES INTERNATİONAL FRANSA GROUPAMA SİGORTA A.Ş. GÜNEŞ SİGORTA A.Ş. GÜVEN SİGORTA A.Ş. HALK SİGORTA (BİRLİK SİGORTA) A.Ş. RESMİ KURUMLAR ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI HDI SİGORTA A.Ş. ANKARA SANAYİ ODASI INTER PARTNER ASSISTANCE ANKARA TİCARET ODASI MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ SAĞLIK BAKANLIĞI MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş. FARK YOK POLİÇESİ MİLLİ REASÜRANS T.A.Ş. MENSP. EMEKL. VE SAĞLIK SAND. VKF. MARM A.Ş. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI METLIFE EMEKLİLİK VE HAYAT SİGORTA A.Ş. TCDD VAKFI MONDIAL ASSISTANCE TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ RAY SİGORTA A.Ş. YEŞİLKART REMED ASSISTANCE BORAJET HAVACILIK TAŞIMACILIIK S.O.S. INTERNATIONAL AMBULANS SERVİSİ A.Ş. GÜNEŞ EKSPRES (SUN EXPRES) HAVACILIK AŞ. SOMPO JAPAN SİGORTA A.Ş. (Fiba Sigorta A.Ş.) HAN HAVACILIK TUR ASSIST HELİPORTUGAL VANBREDA MNG HAVA YOLLARI TAŞIMACILIK A.Ş. YAPI KREDİ SİGORTA A.Ş. SKYLİNE ULAŞIM TİCARET A.Ş. ZİRAAT SİGORTA A.Ş. TÜRK HAVA KURUMU ZÜRİCH SİGORTA A.Ş. YÜZÜAK HAVACILIK 41