Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım

Transkript

Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
19-42
Eğitim Dilindeki Tartışmaya
Derinlemesine Bir Yaklaşım
Erkan Arkın
Necdet Osam
Öz
Dil-düşünce arasındaki bağıntı, dil ile öğrenme arasındaki
düzlemsel etkileşimin yabancı dil ile yapılan eğitimin başarı
oranını etkilediği kimi çalışmalarda belirtilmektedir. Özellikle
küreselleşme bağlamında İngilizcenin etkisini artırması ve
baskın olduğu düzlemlerde yeniden kültürleşmeye neden olması savları ile İngilizce öğretimin ders içeriğini öğrenmeyi
engellemekte olduğuna dikkat çekilmektedir. Bu çalışmada,
İngiliz dilinde öğretim (İDÖ) ve akademik başarı arasındaki
ilişki sınanırken (1) Öğretim dili İngilizce olan bir üniversitede öğrenim gören anadili Türkçe olan lisans öğrencilerinin
ders içeriğini öğrenmede yaşadıkları zorluklar ve (2) Söz konusu zorluklara neden olması olası dilsel etkenler araştırılmıştır.
175 lisans öğrencisine dağıtılan anketlerin nicel incelemesi sonucunda elde edilen bulgular ışığında, daha kapsamlı nitel bir
araştırma yöntemi uygulanmıştır. Buna göre, görüntülü kayıt
altına alınan ders gözlemleri gerçekleştirilmiş ve sonrasında
öğrencilerle yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen bulgularda, İngilizce derslerde öğrencilerin derse katılım oranlarının düşük olduğu, dilsel etkenlerle dersten kopmaların yoğun
olduğu ve anlatılan kavramları eksik ya da yanlış anlama sorunlarının yaşandığı gözlemlenmiştir.
Anahtar Kelimeler
Yükseköğrenim, İngiliz dilinde öğretim, öğretim dili, öğrenim
süreci
_____________

Dr., Doğu Akdeniz Üniversitesi, Yabancı Diller Okulu – Gazimağusa / KKTC
[email protected]

Prof. Dr., Doğu Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi - Gazimağusa / KKTC
[email protected]
19
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
1. Giriş
İngilizcenin günümüzde giderek yükselen konumuna neden olan en büyük etkenlerin başında iş, politika, bilim ve akademi alanlarında yaygın
iletişim dili haline gelmiş olması gösterilir (Crystal 2003, Graddol 1997,
2006). İngilizcenin giderek artan önemi ve yükselen konumunun arkasında ticari ve kültürel yayılmacılık ve politik üstünlük sağlama gibi farklı
nedenler olduğu iddia edilse de (Phillipson 2003, 2008), dilin şu anda
sahip olduğu küresel konum ve prestij, eğitimde yaygın olarak kullanılmasına etki etmekte, eğitimde yaygın kullanımı ise küresel yaygınlığını daha
da artırmaktadır (Coleman 2006). Avrupa genelindeki duruma baktığımızda ise, ülkelerin ve kurumlarının eğitim politikalarına göre farklı düzeylerde ve şekillerde uygulanıyor olsa da (Doiz vd. 2013), Bologna sürecinin ve bu süreçte ortaya çıkan Erasmus programlarının özellikle yükseköğretimi giderek İngilizcenin tekeline soktuğu ve İngiliz dilinde öğretimin giderek yaygınlaştığı belirtilmektedir (Coleman 2013).Benzer sürecin
Türkiye’de de gerçekleştiğini, İngilizce öğretim yapan üniversitelerin ve
programların yaygınlaşması ile gözlemlemekteyiz (Sert 2008). Özellikle
son yıllarda, yükseköğretim bağlamında eğitimin İngilizce olarak gerçekleştirilmesi ağırlıklı tercih olarak karşımıza çıkmakta ve yaygın deyişle İngiliz
Dilinde Öğretim, (“English Medium Instruction”), birçok devlet ve çoğu
vakıf üniversitesi tarafından tercih edilmektedir.
Ne var ki, ülkemizde yükseköğretimde İDÖ süreci bazı ciddi tartışmaları
da beraberinde getirmiştir. Sürecin özellikle öğrencilerin anadiline ve ders
içeriğini öğrenmelerine yönelik olumsuz etkileri farklı düzlemlerde tartışılmaktadır (Kilimci 1998, Yediyıldız 2003), ancak konu üzerine yeterince
derinlemesine bilimsel araştırmalar yapılmadığı vurgulanmıştır (Kırkıcı
2004, Sert 2008). Tartışmaların ana odağında, Avrupa’daki yaygın yöntemin aksine İngilizcenin ilk ve ortaöğretimde, bazı özel öğretim kurumları
hariç, sadece yabancı bir dil olarak okutulması yatmaktadır. Diğer bir
deyişle, üniversite öncesi eğitimde İDÖ uygulanmazken, üniversite eğitiminde birden karşımıza çıkmaktadır. Öğretim dilinde yapılan bu ani değişikliğin ve geçişin öğrencilerin ders içeriğini öğrenme sürecine ne gibi etkiler yaptığı dikkate alınmalı ve irdelenmelidir. Cummins’in (2000) bağımlılık kuramı (interdependency theory)’na göre, ikinci bir dilde daha iyi bir
akademik başarı için öğrencilerin öncelikle kendi anadillerinde sağlam bir
akademik temel oluşturmaları gerekir. Bu koşul sağlandıktan sonra, hedef
dilde istenilen akademik başarının gerçekleşmesi için o dilde en az altı yıl
eğitim görmelidirler. Eğer bu koşul sağlanamazsa, ikinci dildeki akademik
başarı anadilde elde edilecek başarıdan daha geride kalabilir, ayrıca anadildeki akademik gelişim de öğrenimin anadil dışında yapılması nedeniyle
20
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
gerileyebilir. Diğer bir deyişle Cummins, anadil dışında başka bir dilde
eğitimin olası olumsuz etkilerine dikkat çekmekte ve ikinci/yabancı bir
dilde eğitimin çok dikkatle planlanması ve gözlemlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Dalton-Puffer (2007) ise, Bruner’in oluşturmacı ve Vygotsky’nin sosyal oluşturmacı kuramlarına atıfla, ders içerisindeki eğitimsel
iletişimin (pedagogical dialogue) ve öğrencilerin derse etkin katılmasının
önemine dikkat çekmiş ve İDÖ sürecini gözlemlediği Avrupa bağlamındaki araştırmalarında, öğrencilerin dil becerilerinin kısıtlı olduğu durumlarda
eğitimsel iletişimin yeterince kurulamadığını, öğrencilerin ders içeriğini
anlamada zorluklar yaşadıklarını, derse etkin katılamayıp çekingen kaldıklarını ve dolayısı ile izlence odaklı öğrenmede sorunlar yaşadıklarını belirtmiştir.
Benzer sorular ve kaygılar, bu çalışmanın gerçekleştirildiği Kuzey Kıbrıs’ta
İngilizce öğretim yapan Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde de dile getirilmiştir. Avrupa Üniversiteler Birliği’nin (European Universities AssociationEUA) Doğu Akdeniz Üniversitesi değerlendirme raporunda, öğrencilerin
İngilizce dil seviyesinin düşük olmasının İngiliz dilinde yapılan derslerde
ortaya çıkardığı sorunlar dile getirilmekte ve şöyle denilmektedir: “Üniversite, öğretim görevlilerinin ve öğrencilerinin İngilizce öğretimin sorunlar
ile dolu olduğuna dair şikâyetlerine kulak vermelidir. Sorunu özellikle
Türkiye’den yetersiz İngilizce eğitimi alarak gelen öğrenciler yaşamaktadır;
bir yıllık yoğun hazırlık eğitimi çoğu öğrencinin İngilizce seviyesini dersleri takip edebilecek yeterli akademik düzeye getirememektedir, bunda dersler haricinde günlük yaşamda İngilizcenin kullanılmamasının da etkisi
vardır” (2007: 20). Bu çalışma, değerlendirme raporunun yayınlanmasından bir yıl sonra, gerçekleştirdiğimiz doktora çalışmasının bir parçası olarak, üniversitemiz lisans öğrencilerinin İDÖ sürecine yönelik tutum ve
görüşlerini belirlemek ve bunun yanında öğrenim süreçlerini gözlemlemek
için kurgulanmış ve aşağıdaki sorulara yanıt aramıştır: İngiliz dilinde öğretim yapan bir üniversitede lisans düzeyinde eğitim almakta olan ve anadili
Türkçe olan öğrencilerin
1. İngiliz dilinde öğretime ve öğrenim sürecine yönelik tutum ve görüşleri
nelerdir?
2. Ders içeriğini öğrenim sürecinde yaşadıkları sorunlar nelerdir?
2. Kuramsal Artalan
Coleman (2006), Avrupa bağlamında İDÖ’nün hızla yayılmasının nedenlerini ve etkilerini incelerken, süreçte en yaygın kullanılan yöntem olan Dil
ve İçeriğin Birlikte Öğrenimi – DİBÖ (Content and Language Integrated
21
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
Learning- CLIL) yaklaşımından bahseder ve DİBÖ’nün orta ve yükseköğretim kurumlarının İDÖ’yü seçmesinde önemli bir etkisi olduğunu vurgular. DİBÖ, geniş anlamda, hedef dilin ve ders içeriğinin birlikte öğretilmesini ve öğrenilmesini hedefleyen bir eğitimsel yaklaşım olarak tanımlanmaktadır (Coyle vd. 2010). Bu yaklaşımda temel hedef, öğrencilere ders
içeriğini anadil dışındaki hedef bir dilde vererek dil ve ders içeriğini birlikte öğretmek, dil öğrenimini konu temelli bir bağlam içinde vererek dilsel
içeriği anlamlı kılmak ve bunun yanında öğretilmesi hedeflenen dile ayrılan zamanı en aza indirmektir. DİBÖ terimi resmi olarak ilk defa 1996
yılında Avrupa İdareciler, Araştırmacılar ve Eğitimciler Ağı (European
Network of Administrators, Researchers and Practitioners) (EUROCLIC)
tarafından kullanılmıştır (Marsh 2002). DİBÖ yaklaşımı, ders içeriğinin
hedef dille birlikte öğretilmesini benimseyen öğretim kurumları tarafından
hızla kabul görmüş ve son yıllarda Avrupa orta ve yükseköğreniminde
yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır (Perez-Cañado 2011: 2). Bu
hızlı artışın en önemli nedenleri arasında, klasik yabancı dil öğretimi yaklaşımlarına göre DİBÖ’nün öğrencilere hedef dili sınıf içi etkileşim ve ders
içeriği öğrenmede araç olarak kullanabilme fırsatı vermesi gösterilmiştir
(Coyle vd. 2010). DİBÖ yaklaşımı farklı bağlamlarda, hedef dilin ya da
ders içeriğinin öğretiminin öncellenmesine göre, dil odaklı (language led),
ya da ders içeriği odaklı (subject led) olarak adlandırılmaktadır (Coyle
2007). Bu tanıma göre, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs yükseköğretim bağlamlarında uygulanmakta olan İDÖ yaklaşımını, kabaca ders içeriği odaklı DİBÖ (subject led CLIL) olarak adlandırabiliriz çünkü çoğunlukla bir ya da
iki yıllık yoğun İngilizce hazırlık programından sonra öğrencilerin bölüm
derslerini İngilizce olarak öğrenmeye hazır oldukları düşünülmekte ve
yabancı dilde gelişim ihtiyaçları bölüm öğretmenleri tarafından göz önüne
alınmamakta; bu sorumluluk dil öğretmenlerine bırakılmaktadır.
İDÖ’nün dil ve içerik öğrenimi üzerine etkileri, Avrupa bağlamında gerçekleştirilen çok sayıda bilimsel araştırma ile irdelenmektedir. Bazı araştırmalar paydaşların (öğrenciler ve öğretmenler) İDÖ yaklaşımına ve öğrenim sürecine yönelik görüşlerini değerlendirmiş (Aguilar ve Rodriguez
2011, Ball ve Lindsay 2013, Hellekjær ve Westergaard 2003, Klaassen
2001, Kurtan 2003, Sercu 2004, Tatzl 2011), diğerleri ise anadilde ve
ikinci/yabancı dilde yapılan öğretim süreçlerini karşılaştırmış ve ders içeriğini öğrenme üzerine etkilerini araştırmıştır (Airey 2009, Airey ve Linder
2007). Araştırmalardaki ortak bulgular, öğrenci ve öğretmenlerin genelde
İDÖ’ye yönelik olumlu tutum ve bakış açısı gösterdikleri yönünde olmakla birlikte, örneğin ders öğretmenlerinin ders içeriğini İngilizce olarak
anlatırken anadildekine oranla öğrencilerle iletişim kurma ve doğru eğitsel
22
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
yaklaşımı sergilemede sorun yaşamaları ya da öğrencilerin ders içeriğini
anlamada dilsel yetersizlikler nedeni ile sorun yaşamaları gibi sürece dair
bazı sorunlar da rapor edilmiştir.
Türkiye bağlamındaki araştırmalara baktığımız zaman, yapılan bilimsel
çalışmaların sınırlı olduğu görülmektedir. Şu ana kadar gerçekleştirilen
bilimsel çalışmalar genelde İDÖ’nün olumsuz etkilerini ortaya koymuştur
(Akünal 1992, Kırkgöz 2005, Kılıçkaya 2006, Sert 2008). Ağırlıklı olarak
nicel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı bu çalışmalarda üniversite
öğrencilerinin ve ders öğretmenlerinin İDÖ’ye yönelik algıları değerlendirilmiştir. Bu çalışmalardaki ortak bulgu, İDÖ’nün bir yandan öğrencilerin
yabancı dil gelişimine olumlu etkiler yapabileceği, ancak diğer yandan ders
içeriği öğrenimini olumsuz yönde etkileyebileceği yönündedir. Konu ile
ilgili son dönemde yapılan yüksek lisans araştırmaları sonuçları da benzer
bulgular ortaya koymuştur (Atik 2010, Derintuna 2006, Güler 2004).
Alanyazın taramasında karşılaşılan, konu ile ilgili tek doktora çalışması ise
(Doyuran 2006) ders öğretmenlerinin Türkçe ve İngilizce olarak verdikleri
derslerdeki ders anlatımları ve eğitsel yaklaşımlarındaki farklılıkları incelemiştir. Sonuçlar, öğretim görevlisinin İngilizce anlattığı derslerde ders
içeriğini ve bilgileri daha dikkatlice hazırladığını ve daha kontrollü sunduğunu, Türkçe derslerde ise daha az planlı ve kontrollü bir ders anlatımı
gerçekleşirken daha fazla öğrenci-öğretmen etkileşimi oluştuğunu ortaya
koymuştur. Araştırmacı, bu bulgulardan hareketle, bu durumun farkındalığının artırılmasının önemini vurgulamış, öğretmenlerin ders içeriğini
hazırlarken ve sunarken, öğrencilerin de derse hazırlanırken ve dinlerken
farklılıkları bilmesinin daha etkili bir öğretme ve öğrenme ortamı sağlayacağını savunmuştur.
3. Çalışma
Bu çalışmanın odağı, İngiliz dilinde öğretimin Doğu Akdeniz Üniversitesi
(DAÜ) lisans öğrencilerinin alan dersleri içeriğini öğrenme süreçleri üzerine etkilerini irdelemektir. İngiliz dilinde öğretim süreci ile belirtilen, anadili Türkçe olan ve İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenmiş üniversite öğrencilerinin derse katılımlarının gözlemlendiği süreçtir; alan dersleri içeriği
ise DAÜ işletme bölümü lisans düzeyindeki bölüm dersleri içeriğidir. Çalışmanın gerçekleştirildiği bağlam, öğrencilerin ve öğretim görevlilerinin
çoğunluğunun anadilininTürkçe olduğu, İngilizcenin kullanımının ise
yalnızca sınıf içi etkileşim ve sınavlar ile sınırlı olduğu bir bağlamdır.
23
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
3.1. Nicel veriler – Yöntem, Çözümleme ve Bulgular
Çalışmanın ilk aşaması olan nicel inceleme sürecinde veriler, DAÜ’de
toplam beş fakültede (Mühendislik, İşletme, İletişim, Fen-Edebiyat, ve
Turizm) öğrenim gören toplam 175 öğrenci ile yapılan, tutum ve görüşlerin sınandığı bir sormaca (anket) uygulamasından elde edilmiştir. Çalışmanın örneklemini oluşturan 175 katılımcı, bilimsel örnekleme yöntemlerinden biri olan rastgele seçim yöntemi ile belirlenmiştir. Çalışmaya katılan öğrencilerin 130’u Türkiye Cumhuriyeti (TC) (44 kız, 86 erkek) ve
45’i Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) (26 kız, 19 erkek) uyrukludur. Örneklemde görülen uyruk dağılımı üniversite genelindeki görünümü yansıtmaktadır; DAÜ’de öğrenim gören öğrencilerinüçte ikisini TC,
kalan üçte birini ise KKTC ve diğer ülkelerden gelen öğrenciler oluşturmaktadır. Örneklem dâhilindeki öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıflara
göre yüzdelik dağılımları şöyledir: 69’u (%39) 2. sınıf, 64’ü (%37) 3. sınıf,
6’sı (%3) 1. sınıf ve 36’sı (%21) 4. sınıf. Öğrencilerin fakültelere göre
dağılımı ise şöyledir: Mühendislik 72 öğrenci (%41), Fen-Edebiyat 20
öğrenci (%11), Ekonomi-İşletme 46 öğrenci (%26), İletişim 22 öğrenci
(%13) ve Turizm 15 öğrenci (%9). Çalışmada kullanılan veri toplama
aracı, Tarhan (2003) tarafından ortaöğretimde yabancı dilde öğretime
yönelik tutum ölçeği olarak kullanılmak üzere, TC Milli Eğitim Bakanlığı
Eğitim Araştırma Geliştirme Dairesi ile ortaklaşa geliştirilen sormacanın
uyarlanmış halidir. Bu sormaca, artalan bilgisi ve 5’li Likert ölçeği üzerine
kurulu 3 temel bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler, (1) öğrencilerin
yabancı dil ve İngilizceye yönelik genel tutumlarını, (2) İngilizce öğretim
sürecine yönelik tutumlarını ve (3) dersleri İngilizce öğreniyor olmalarına
yönelik kişisel algı ve görüşlerini ölçmeye yönelik derlenmiş maddelerden
oluşmaktadır. Her bölümün sonunda, öğrencilerin konu ile ilgili eklemek
istedikleri görüşleri için açık uçlu birer madde ve son bölümün sonunda
ise öğrencilerin bölüm derslerinin İngilizce yapılmasının olumlu ve olumsuz yönlerine dair görüşleri için açık uçlu iki madde bulunmaktadır.
Sormacanın kapalı uçlu soruları Likert ölçeği üzerinde şu şekilde verilmiştir: 5 (Tamamen Katılıyorum- TK), 4 (Katılıyorum- KT), 3 (Fikrim Yok- ?),
2 (Katılmıyorum- KM), 1 (Kesinlikle Katılmıyorum- KK). Çalışmada toplanan sayısal verilerin çözümlenmesinde SPSS(sürüm 13) veri çözümleme
paketi kullanılmıştır. Sormacadaki üç bölümün her birine, sayısal çözümlemelerden önce KMO Örneklem Yeterlilik ölçümü, Bartlett Küresellik
Sınaması ve Alpha Madde Güvenirlik Sınaması uygulanmıştır. Tablo 1’de
görüldüğü üzere, KMO ölçümüne göre veriler değerlerinin etken sınaması
yapabilmek için uygun olduğu bulunmuş, Bartlett Küresellik Sınaması ile
de verilerin etken sınaması için kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.
24
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
Her bir bölümdeki maddelerin güvenirlik sınaması ise Cronbach Alpha
Madde Güvenirlik Sınaması ile ölçülmüş ve sırası ile 0.90 (çok iyi), 0.50
(kabul edilir), ve 0.75 (iyi) değerleri bulunmuştur. Bulunan değerler, kullanılan sormacanın ölçüm geçerliğinin kabul edilir olduğunu göstermektedir. Sormaca maddelerine verilen yanıtların çözümlenmesinde yüzdelik
dağılımı ve uyruk düzleminde t-sınaması yapılmıştır. Son olarak, açık uçlu
soruların nitel çözümlemesi yapılmıştır. Bu makalenin çerçevesi içerisinde
derinlemesine odaklı nitel bulguların irdelenecek olması nedeni ile sayısal
değerler ve nicel bulguların detaylarına girilmemiştir. Yalnızca, konunun
derinlemesine irdelenmesinin gerekliliğini ortaya koyan ve nitel araştırma
deseninin temellerini ortaya çıkaran genel bulgular paylaşılmıştır.Bu bağlamda, etken çözümlemesinden elde edilen bulgulara göre sormacanın ilk
bölümü üzerindeki maddelerin etrafında kümelendiği iki temel etken şunlardır: (1) İngilizce öğrenmenin gerekliliği ve İngilizce öğrenmeye yönelik
araçsal temelli ihtiyaç ve (2) İngilizcenin küresel konumuna yönelik algılama.
Çalışmaya katılan öğrencilerin çoğunluğu İngilizce öğrenmenin kaçınılmaz
ve bu dilin öğrenilmesinin önemli bir ihtiyaç olduğu konusunda görüş
belirtmişlerdir. Bunun yanında İngilizcenin bir dünya dili ya da ortak
iletişim dili olduğu gerçeğinin algısal bağlamda öğrenciler üzerinde etkili
olduğu elde edilen verilerden de açıkça anlaşılmaktadır.
Tablo 1. Bölümler üzerindeki etken çözümlemesi değerleri
Toplam
madde
sayısı
KMO
örneklem
yeterlik
ölçümü
Bartlett
küresellik
sınaması
Alpha
değeri
1. Yabancı
dil olarak
İngilizce
16
.85
.000
(p<.05)
.90
(3). İngilizce
öğrenmek benim için
gereklidir.
2. İngilizce
Öğretim
18
.84
.000
(p<.05)
.50
(1). Üniversitelerde
derslerin İngilizce
öğretilmesi yararlıdır.
.87
.000
(p<.05)
.75
(10). İngilizce ders
kaynaklarını
anlamada zorluk
çekerim.
Bölüm
3. Derslerin
İngilizce
öğrenimi
süreci
23
Örnek madde
Sormacanın ikinci bölümünde öğrencilerin yabancı dilde yapılan öğretime
yönelik genel görüşlerine bakıldığında, maddelere verilen yanıtlar yine iki
temel etken etrafında toplanmıştır: (1) Mezuniyet sonrası İngilizce bilgisi
ihtiyacı ve (2). Ortaöğretim/yükseköğretimde derslerin İngilizce öğretilmesine
yönelik olumlu/olumsuz algılar. Katılımcıların çoğunluğu öğretim dilinin
25
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
İngilizce olmasının mezuniyet sonrasında olumlu sonuçları olacağına
inanmaktadırlar; ancak birçok öğretim dilinin İngilizce olmasının başarı
düzeylerinin olumsuz etkileyeceğini vurgulamışlardır. Katılımcıların yarısından fazlası, (TC= %70, KKTC= % 60), İngilizce öğretim yapmak yerine bu dilin etkin bir biçimde öğretilmesinin daha uygun olacağını belirtmişlerdir. Bu da, çalışmaya katılan her iki uyruktan öğrenci kümesinden
önemli bir kesimin, derslerin İngilizce olmasının başarı düzeyini ve dilin
öğrenilmesini olumlu etkilediği konusunda tereddütleri olduğunu ortaya
koymaktadır.
Sormacanın son bölümüne verilen yanıtlardan elde edilen veriler, derslerin
İngilizce olmasının yarattığı sorunları ve öğrencilerin bölümlerindeki İngilizce öğretim sürecine yönelik algılarını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Etken çözümlemesi sonucunda maddelerin etrafında kümelendiği temel etkenler şunlardır: (1) derslerin İngilizce yapılmasının ders içeriğini öğrenme ve derse katılma üzerindeki etkileri ve (2) derslerin İngilizce
yapılmasının derslerdeki başarı düzeyi üzerine etkileri. Her iki uyruktan da
öğrencilerin ortak sıkıntısı, derslerin İngilizce olmasından dolayı derslere
katılmada ve dersleri anlamada zorluk çektikleri yönündedir. Bu görüşler,
açık uçlu sorulara verilen yanıtlar ile desteklenmiş, birçok katılımcı dersleri
anlamadıklarını, dersleri ezberleyerek çalışmak ve geçmek zorunda olduklarını ifade etmişlerdir. Nicel veriler ışığında, İngilizce öğrenim sürecinin
nasıl yaşandığına dair derinlemesine araştırma yapılmasını sağlayacak nitel
araştırma yöntemine başvurulmuştur. Çalışmanın ikinci ayağında İngiliz
dilinde yürütülen derslerde öğrencilerin derslere katılım düzeyleri ve ders
içeriğini öğrenme süreçleri gözlemlenmiş ve dil temelli olası olumsuz etkiler irdelenmiştir.
3.2. Nitel Veri Toplama Süreci – Yöntem ve Veri Çözümleme
Araştırma deseni, Airey ve Linder’in (2007) araştırma desenlerinden uyarlanan, görüntülü kayıt altına alınmış ders gözlemleri ve görüntülü kayıtlardan alıntıların kullanıldığı ve uyarıcı hatırlatma (stimulated recall) yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen yüz yüze öğrenci görüşmelerini içermektedir.
Bu çalışmanın yapıldığı bağlamda, araştırma deseninin uyarlandığı bağlamlardaki gibi İngilizce verilen derslerin anadilde verilen karşılıkları bulunmadığı ve normal ortamda gözlem ve karşılaştırma yapılamayacağı için
(tüm işletme bölüm dersleri İngilizce verilmektedir), deneysel bir kurgulama yapılmıştır. Ders öğretmeni ile yapılan görüşmeler sonucunda, veri
toplama sürecinde deneysel (İngilizce) ve kontrol (Türkçe) kümeleri oluşturulmuştur. Buna göre, 3. ve 4. sınıf toplam on lisans öğrencisi, bölüm
26
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
öğretim üyesi tarafından verilen toplam dört derse (ikisi İngilizce, ikisi
Türkçe) katılmayı kabul etmişlerdir. MGMT 301 kodlu İnsan Kaynakları
Yönetimi (Human Resources Management) dersinden, henüz derslerde
işlenmemiş iki konudan ilki öğrencilerin rasgele seçilen yarısı için İngilizce;
diğer yarısı için Türkçe ders olarak anlatılmıştır. İkinci konu ise ilk dersi
İngilizce dinleyen öğrenciler için Türkçe, diğer yarısı için İngilizce ders
olarak anlatılmıştır. Bu kurgu ile öğrencilerin Türkçe ve İngilizce yürütülen derslerdeki ders içi etkileşimlerinin karşılaştırılması ve olası dilsel etkenlerin irdelenmesi amaçlanmıştır.
Gözlemlenen dört dersin hepsi görüntülü ve sesli kayıt altına alınmıştır.
Derslerin tamamlanmasından hemen sonra tüm öğrencilerle katıldıkları
derslerle ilgili tek tek yüz yüze görüşmeler yapılmış, tüm görüşmeler ses
kaydına alınmıştır. Öğrenciler ile yapılan yüz yüze görüşmelerde uyarıcı
hatırlatma için her dersten altışar adet kısa görüntü kaydı kullanılmıştır.
Bu kayıtlar yardımı ile öğrencilerden dersi tekrar hatırlamaları istenmiş,
dersin o anı ile ilgili neler hissettikleri sorulmuş, anlatılan konuyu anlamalarına ya da anlayamamalarına neden olan etkenler irdelenmiştir. Görüşmelere katılan 8 öğrenci görüşmenin Türkçe yapılmasını tercih etmiş, 1
öğrenci görüşmeye İngilizce başlayıp Türkçe tamamlamış, 1 öğrenci ise
görüşmeye İngilizce başlamış ve tamamlamıştır.
Bu durum çalışmasından elde edilen veriler nitel çözümleme yöntemleri
kullanılarak incelenmiştir. Çalışmanın güvenilirliğini artırmak için, nitel
çalışmalarda uygulanması gereken yöntemler (Merriam 2009) kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında yarı-yapılandırılmış (semi-structured) görüşme
protokolleri kullanılmış, veriler düzenli ve tematik alt başlıklar altında
incelenmiş, verilerin sunulmasında bağlamsal ve durumsal detaylar verilerek sürece yönelik ayrıntılı kesitler sunulmuş, bulgular ders gözlemi ve
görüşme kayıtları ile desteklenmiştir. Ders gözlemleri ve görüşmeler öncesinde öğrencilerden onay alınmış, öğrencilerin gerçek kimlikleri gizli tutulmuştur; görüşme verilerinin sunumunda kod adlar kullanılmıştır.
4. Nitel Bulgular ve Tartışma
Derinlemesine odaklı çalışmada elde edilen bulguların ortaya çıkarılmasında izlenmesi gereken nitel veri çözümlemesi yöntemi kullanılmıştır
(Saldaña 2009). Buna göre, öncelikle kodlama yöntemi uygulanmış, tekrarlayan benzer kodların gruplanması ile belirli kategoriler elde edilmiş, bu
kategorilerde toplam beş adet ana tema altında toplanmıştır.
27
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
4.1. Dil kaynaklı Sınırlamalar – Derse Katılım ve Etkileşim Düzeyi
Çalışmanın ilk araştırma sorusu öğrencilerin derslere katılımının nasıl ve
hangi düzeyde olduğunu irdelemiştir. İngilizce ve Türkçe derslerin görüntülü kayıtlarının incelenmesi ile derse katılım ve etkileşim oranları karşılaştırılmıştır. İngilizce yürütülen derslerde ders anlatımı ağırlıkla öğretim
görevlisi tarafından tek yönlü aktarımla yürütülmüş; çok sınırlı etkin katılım ve iletişim gözlemlenmiştir. Konu ile ilgili yansıların kullanıldığı ders
anlatımı sırasında öğretim görevlisi tarafından yöneltilen sorulara çoğunlukla kısa yanıtlar verilmiştir; bazı öğrenciler Türkçe devam etmek için izin
istemiş, bazen de sorularını/yanıtlarını yarım bırakmışlardır. Çoğu öğrenci
de derse etkin katılmayıp sessiz kalmayı tercih etmişlerdir. Bu bulgular,
öğrenci görüşmelerinden alıntılar ile aşağıdaki gibi desteklenmektedir:
“Aslında hoca her zaman şey der, ‘koptuğunuz noktada soru sorun’ der,
ama soru sormak şey gibi olur, şimdi ben kalkıp bunu sorsam çok mu
acayip bir şey söylemiş olurum hani... Soru değil de hocanın sorduğu
sorulara karşı bir iki kelime öyle atılıp söylerim, öyle çok katılımcı değilim yani... Yanlış bir şey söylemek istemem, aslında konuşkan biriyim
ama... Dilin etkisi var tabi... Mesela hoca kalkıp sorar bir şeyi kalkıp sen
de cevabını verirsin bir kelime olarak. Sana ‘why’ der mesela orda öyle
kalırsın... Türk kökenli arkadaşlar, yani derse katılım oranları çok ta
yüksek değil, yani katılanlar var ama genelde yabancı öğrenciler, Afrikalılar,... İngilizceleri iyidir ve anladığım kadarıyla gayet de etkili bir şekilde takip ederler dersi. Yani hocanın ne söylediğini hemen, ‘hocam bir
saniye durun, burada ne demek istediniz’ diye... şey yaparlar, atılırlar
yani. Onlar bizden daha bilinçlidirler galiba bilmem...” (Feride)
“Tam olarak dersin... Mesela dersin ana konusunu çözemiyoruz; hani
istediğimiz gibi sorular sorup onun cevabını alamıyoruz... Sadece yüzeysel olarak geçiyoruz dersleri, bu biraz problem oluyor... [derslerde]
çok soru sormuyorum... Biraz zor oluyor o da hani practiceden dolayı...
şey oluyor mesela, hani daha iyi nasıl söyleyebiliriz; mesela yabancı öğrenciler hani kısa olarak ya da direkt söyleyebiliyorlar, ama bizde şey
oluyor hani nasıl daha iyi sorabiliriz ya da söyleyebiliriz diye, orda zaten bir zaman aşımı oluyor ondan sonra diyorsun tamam ya boş ver falan diye... ” (Filiz)
“[Türk öğrenciler soru] soramıyorlar hocam, şey, yani genelde Türk
öğrenciler pek fazla soru soramıyorlar... Dilden dolayı, ya da işte yabancı öğrenciler nasıl karşılar, hani tam olarak böyle soramadıkları za28
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
man hani böyle [yabancı öğrencilerin] dalga geçeceklerini falan düşünüyorlar. Ben de bazen öyle düşünüyorum...” (Selma)
“Sınıfta pek nadir yani soru sorarım, bazen anlamadığım böyle yani zorunlu kaldıysam... Daha sonradan, ders sonrası ofislere gidip sorarım
hocalara... [derste soru sorabilmek] zor, yani hoca bu imkânı bize sağlıyor ama o an bir cesaret gelmiyor veya konuyu dağıtırım diye... Yanlış
bir şey söylerim... Yani bunları düşündüğüm için çok ta sormak istemiyorum... Tabi hocam dilin de etkisi var; çok iyi bir İngilizcem olsaydı benim, derslere katılırdım veya not almazdım hocayı dinler ondan
sonra bakardım... Dersin tamamını anlamaya çalışırdım...” (Altuğ)
“Soru sormak zorunda kaldığınızda ya da soru sorulduğunda bir şekilde
söylersiniz ama benim en büyük korkum, sizin sorunuzun ya da söylediğiniz üzerine hoca da onla ilgili bir soru sorarsa o zaman ne yaparım...
Benim en büyük korkum buydu özellikle ilk senelerde... Artık o kadar
korkum yok, ama hiç hoşlanmıyorum İngilizce soru sormaktan” (Çetin)
Öğrencilerle yapılan görüşmelerden de anlaşılacağı üzere iletişim düzleminde sorun yaşandığı görülmektedir. Öğrencilerin dilsel yetileri alan bağımlı
dili kullanmalarına izin vermemekte, diğer taraftan her hangi bir biçimde
konu ile ilgili soru sorma konusunda sıkıntı yaşadıkları anlaşılmaktadır.
4.2. İngilizce Hazırlık Sonrası Geçiş Dönemi ve Düşük Başarı Düzeyi
Özelikle Türkiye’den ve KKTC’den düşük İngilizce seviyesi ile gelen ve
yeterlik sınavında başarılı olamayan öğrenciler bir yıl yoğun İngilizce hazırlık okuluna devam ettikten sonra yeterlik sınavını geçmeleri halinde bölümlerine başlama hakkını elde ederler. İngilizce hazırlık okulunda bir
yılda öğrenilen İngilizcenin bölüm derslerini takip edebilmede yetersiz
kaldığı birçok öğrenci ve öğretmen tarafından dile getirilmekte, uygulanan
yeterlik sınavının öğrencilerin akademik yeterliliklerini ölçmediği vurgulanmakta (Gürtaş 2004) ve bölüm öğrencilerin özellikle ilk dönemlerde
ciddi sorunlar yaşadıklarının altı çizilmektedir. Yüz yüze görüşmelerde
öğrencilerin söyledikleri bu savları destekler görünmektedir:
“Hazırlıkta öğrendiğim İngilizcenin bölümde bana hiç yararı olmadı...
Bölümde ilk iki yıl benim için çok zordu, İngilizceden dolayı birçok
dersten kaldım, birçok kez okulu bırakmayı düşündüm. Bölümde 6. yılım ve şu an halen alttan dersler alıyorum...” (Altuğ)
“Bölümdeki ilk dönemimde 3 dersten kaldım; geçtiğim diğer 3 dersin
bir tanesi Türkçe diğer ikisi matematikti… MGMT 101 (İşletmeye gi29
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
riş) dersini 5 kez almak zorunda kaldım. Sonuçta bu dersi geçtim ama
bir şeyler öğrendiğimden değil, sadece bazı şeyleri artık ezberlemiştim...” (Aytunç)
“İlk yıl benim için kolay değildi. Hiç bir dersten kalmadım ancak not
ortalamam çok düşük geldi.” (Selma)
“İngilizce yeterlik sınavında başarılı oldum ve hazırlık okumadım. Ancak bölümdeki ilk yılımda çok sıkıntı çektim, özellikle teknik ve akademik İngilizceden… İlk yılımdaki dersleri ancak bazı terimleri ve kavramları ezberleyerek geçebildim. Şimdi geriye dönüp baktığımda, eğer
bu dersleri iyi anlayarak geçmiş olsaydım üst sınıflarda daha rahat
ederdim çünkü bu derslerdeki konular üst sınıflardaki derslerde tekrar
karşımıza çıkıyor…” (Orkun)
“Ben, çok zor hazırlık düşünüyordum, bu hazırlık sınavını, bu hazırlık
sınavını geçer miyim, geçemez miyim? Bana sadece hazırlıktan ibaret olduğunu Anadolu Lisesi hazırlığından farklı bir şey olmadığını söylediler
bana, daha önce burayı kazanan arkadaşlarım... Benim beklediğim en
büyük beklentim şuydu: ben şeyden okuyacağım... İşletmeye yönelik bana İngilizce eğitimi verilecek. Ama ben geldim I can, you can, what can
you do... Yani pek detaylı bir bilgi verilmedi İşletmeye dair, o yüzdendir
ki ben yarı dönemde geçebileceğimi hiç zannetmiyordum.” (Serkan)
Hazırlık sonrası bölüm derslerinde dil kaynaklı yaşanan sorunlar genel bir
gözlemdir. Derslerden kalma ya da düşük ortalama getirilmesi öğrencilerin
dönem kaybetmesine neden olabilmektedir. Daha da ciddisi, Orkun’un da
altını çizdiği gibi, ilk temel derslerde kazanılan akademik ve mesleki bilgi
temeli sonraki dersler için önemlidir; bu temelin oluşturulmasında dil
etkeni olumsuz rol oynuyor görünmektedir.
4.3. Derse Odaklanma ve Dersten Kopma Düzeyleri
İngilizce yürütülen derslerde gözlenen bir başka sorun da öğrencilerin dersi
etkili bir şekilde takip edememeleri ve bunun sonucunda dersten kopmalarıdır. Kullanılan bir sözcük ya da tümlecin anlaşılamaması, akademik bir
terimin anlamının bilinmemesi gibi nedenlerle anlatılan konunun tam
olarak takip edilememesi sorunları çalışma sürecinde gözlemlenmiştir.
Özellikle ders kayıtlarının izlenildiği uyarıcı hatırlatmalar sırasında, kayıt
durdurularak yansı üzerinde ya da öğretim görevlisinin söylediği bir tümcede öğrencinin anlamadığı sözcük ya da terimler sorgulanmış, anlatılan
konuyu anlamada anahtar bazı sözcüklerin anlamının öğrenciler tarafından
30
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
bilinmediği gözlemlenmiştir. Bu durum, çalışmaya katılan öğrenciler tarafından da vurgulanmıştır.
“Ders içeriği aslında o kadar da zor değil, Türkçe olsaydı çok zorluk yaşamazdık… Türkçe olsaydı, bir noktayı kaçırdığımızda kolaylıkla yakalayıp tekrar derse dâhil olabilirdik… İngilizce olduğunda, bir kez koptuğunda dersi tekrar yakalamak zor oluyor ve dersi anlamak zorlaşıyor…” (Aytunç)
“Bir noktayı kaçırdığında, mesela anahtar bir kelime ya da kavram,
dersten kopabiliyorsun. Şimdi hani anlamadığın bir nokta olsa, onu sorarsın yakalarsın. Ama bir derste anlamadığım o kadar çok kelime oluyor ki, bunların her biri için hocayı durdurup da, sınıfı da rahatsız etmek istemem, hani arkadaşlarımı sorularımla... Onun için ben bir kelimeye takılmış uğraşırken hoca da derse devam ediyor...” (Serkan)
“Sorun belki bende ama ben İngilizce derslerde direkt kapatıyorum, hiç
dinlemiyorum; ya derse gitmiyorum, gidersem de hiç dinlemiyorum...”
(Çetin)
Serkan’ın da belirttiği ve diğer öğrencilerin de görüşme sırasında sıklıkla
vurguladığı üzere, özellikle bilinmeyen sözcüklerin sıklığı anlatılan ders
içeriğini anlamayı güçleştirmekte ve engelleyebilmektedir. Yukarıda belirtilen açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, dil engeli nedeniyle derslerdeki
öğrenci öğretmen etkileşimi olumsuz yönde etkilenmektedir.
4.4. Artan Çalışma Yükü, Ezberleme ve Yüzeysel Öğrenme
Çalışmaya katılan öğrencilerin çoğunluğu ders kitabını almadıklarını, alanlar da genelde okumadıklarını belirtmektedirler. Bunun nedeninin de kitaptaki ders içeriğinin öğrencilerin dilsel yetilerinin üzerinde olduğu gerçeğidir. Çoğu öğrenci, ders öğretmeninin dersten önce ağ ortamında paylaştığı yansıların çıktılarını alıp, sınavlara hazırlanırken bu çıktıları ve ders notlarını kullandıklarını söylemiştir. Ders kitabını kullanmaya çalışanlar ise
içeriğinin ağır olması nedeni ile yazılanları anlamada zorluk yaşadıklarını,
sözlüklerden yardım aldıklarını, bu durumun da çalışma yüklerini artırdığını belirtmekte bazı öğrenciler de ağ ortamından Türkçe alternatif kaynaklar ya da Türkçe kitaplardan yararlandıklarını ifade etmektedirler.
“Bir tane işletme kitabım var, Türkçe. Derslerde geçen konuları bu kitaptan bulup tekrar çalışıyorum; hem ders kitabını (İngilizce) hem de
Türkçe kitabı kullanıyorum… Benim çalışma yükünü iki katına çıkarıyor tabi: kelimeleri bul, Türkçeye çevir, sonra sınav için tekrar İngi31
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
lizceye çevir… Çoğu arkadaşım ezberleyerek geçiyorlar; şunu açıkla desen [bir konuyu], ne İngilizce açıklayabilirler, ne Türkçe…” (Altuğ)
“Zor ya da anlamadığın bir kavramı terimi bir arkadaşına sorarak, ya
da İnternete bakarak öğrenebilirsin, ancak İngilizce olunca o kadar çok
kelime var ki bakmamız gereken; bir sürü kelime var bakman gereken
ve anlaması zor oluyor… Ders kitabı kullanmıyorum, çok pahalı 70
milyon bir kitap, sınavlara çalışırken sadece ders notlarını ve slaytları
kullanıyorum… Anlamadığım noktalar olursa da İnternette kaynaklar
var oradan bakıyorum…” (Serkan)
“Ders kitabını kullanmıyorum, almadım çünkü çok zor. Sadece notları
kullanıyorum, ama tabi tek başına yeterli değil… Sadece bir iki arkadaşım kitabı kullanıyor, diğerlerinin kitabı yok…” (Feride)
“Ders kitaplarının dili daha karışık oluyor, yabancı basım/kaynaklı kitaplar olduğu için... Kitabın dilinin ağır olmasından dolayı ittiği için
öğrenciyi, hiç kimse derste tercih etmiyor... Ders slaytları tabi tek başına yeterli olmaz, sadece ana başlıkları gösteriyor...” (Aytunç)
Öğrencilerin yaşadığı sorunların en önemlisi, ders kitabından çalışmanın
zor olduğu ve zaman kaybına neden olduğu için genelde yansılar ve ders
notları ile idare etmek durumunda olduklarını söylemeleridir. Çalışmadaki
öğrencilerin ifadesi ile bu durum, konuların yalnızca yüzeysel öğrenilmesine neden olmakta, bazı konular ezberlenmekte ve öğrencilerin sınavlardaki
performansları sınırlı kalmaktadır.
4.5. Ders İçeriğinin Sınırlı ya da Yanlış Kavranması
Gözlem ve görüşme süreçlerinden önce ders öğretmeni ile yapılan ön görüşmelerde, uyarıcı hatırlatma sürecinde üzerinde odaklanılacak bazı konular belirlenmiştir. Bunlardan ikisi Maslow’un ihtiyaçlar piramidi (Maslow’s
Hierarchy of Needs) ve Herzberg’in iki-etken kuramı (“Herzberg’s twofactor model”) kavramlarıdır. Bu iki konunun seçilme nedeni, her iki konunun da birinci ve ikinci sınıf derslerinde işlenmiş olmasıdır. Bu iki konu
öğrencilerin karşısına bu derste tekrar çıkmıştır. Bu konular, deneysel kurgu çerçevesinde Türkçe derslerde de anlatılmış, bu derslere katılan öğrencilerin daha önceki yıllarda İngilizce olarak öğrendikleri bu konuları Türkçe
görmüş olmaları hakkındaki görüşleri alınmıştır.
Çalışmada çerçevesinde izlenen MGMT 301 kodlu İnsan Kaynakları Yönetimi dersinin Güdülenme (Motivation) alt başlığı altında incelenen konulardan biri olan Maslow’un ihtiyaçlar piramidi şemasının tabanı fiziksel
ihtiyaçlar ile başlar, yukarı çıkıldıkça bunu güvenlik ihtiyacı, sosyal ihtiyaçlar
32
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
ve kendine güven izler. Piramidin en üst basamağını ise kendini gerçekleştirme oluşturur. Ders öğretmeni bu piramidin dersin hedefleri açısından
önemli bir yeri olduğunu belirtmiştir.
Aşağıdaki öğrenciler, Türkçe dersteki deneyimleri ile daha önceki derslerde
bu kavramı nasıl eksik/yanlış anladıklarını anlatıyorlar:
“… Bu derste daha önce anlayamadığım bir kavramı fark ettim: Kendini Gerçekleştirme (self-actualization); bunu şimdi burada bu derste
[Türkçe] anladım. Piramitteki diğer kavramları anlayabilmiştim ancak
bu kavram [kendini gerçekleştirme]… Hocanın söylediği cümleyi çok
net hatırlıyorum... Diğer [önceki] derslerde, derste de dinledim kitaptan da okudum, bu kavramı tam olarak anlayamamıştım…” (Kaan)
“Evet, bu Maslow’u daha önce hep gördük MGMT 101, 102, 201
derslerinde, sınavda soru olarak da çıktı. Ben tabi bunu kendini ispat
etme olarak biliyordum, yani saygın bir konuma ve pozisyona yükselme ve başarıya ulaşma şeklinde... Ancak, tam anlamının kendi var oluşunun farkına varma olduğunu anladım, bunu şimdi öğrendim, son sınıfta…” (Altuğ)
“Yani bu da herhalde şey demek diye düşünmüştüm: karnın toktur,
güvendesindir [piramidin alt basamaklarındaki ihtiyaçlar]; sosyal ihtiyaçlarını giderirsin, sinemaya gidecek paran vardır; azıcık galiba hepsini
tamamlıyorsun en üst sırada kendini gerçekleştiriyorsun ve ihtiyaçlar
teorini böyle tamamlıyorsun” (Serkan)
Kendini gerçekleştirme-self actualization piramidin en soyut kavramıdır ve
anlamının anlaşılması kolay değildir; bu zorluk terimin İngilizcesindeki
‘actualization’ sözcüğünün anlamının bilinmesini gerektirir. Daha önceki
İngilizce derslerde kavram muhtemelen tanımlanmış ve açıklanmıştır;
ancak görünen bazı öğrenciler kavramın tam anlamını net olarak ancak
Türkçe derste anlayabilmişlerdir.
İnsan Kaynakları Yönetimi dersinin Güdülenme alt başlığı altında incelenen
diğer bir kavram da temizlik etkenleridir. Bu kavramın da, ders öğretmeni
tarafından dersin hedefleri açısından önemli bir yeri olduğu ifade edilmiştir. Aşağıdaki öğrenci ifadelerinden de anlaşıldığı üzere, bu kavram da
daha önce eksik ya da yanlış anlaşılmıştır:
“Burada [görüntü kaydına işaret ediyor] hoca net bir şekilde hijyen teriminin nereden geldiğini açıklıyor, neden bu faktörlerin hijyen olarak
adlandırıldığını açıklıyor. Aynı kavramı ben daha önceki yıllarda aldı33
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
ğım 3 derste de gördüm ancak neden hijyen faktörleri olarak adlandırıldıklarını anlamamıştım… Bakın [ekrana işaret ediyor], hoca hijyen
teriminin anlamını açıklayacak [görüntü izleniyor]… burada kavramın
anlamını ve motivasyon ile ilişkisini tam olarak anladım. Bu kavram
benim gelecekteki işim için oldukça önemli; eğer burada [bu Türkçe
derste] anlamını tam olarak öğrenemeden mezun olsaydım çok üzülürdüm. Bu kavramı bu kadar geç öğrenebildiğim için üzgünüm; diğer
derslerle de alakalı, işime yarayabilirdi. Ancak şimdi geç te olsa öğrendiğime sevindim, yani bir işe başlamadan, iş hayatımda ihtiyacım olmadan önce öğrenebildiğim için sevindim...”(Kaan)
“Bu kavramı da daha önce görmüştük. Daha önceki derslerde gördüğümüz konulardan biri… Motivatörleri anlamıştım ancak bu hijyen
konusunu tam olarak anlamamıştım; bir şekilde ezberledim geçtim…
şimdi burada ne olduğunu anladım… Yanlış anladığımı farkettim; işte
temiz bir çalışma ortamına ihtiyacın vardır; işçilerine temiz ve sağlıklı
bir ortam sağlamalısın ki onları motive edebilesin. Bir şekilde hijyenle
bağlantı kurup öyle ezberlemiştim. Sınavlarda bu şekilde açıkladım, ya
da açıklayamadım bilemiyorum...” (Altuğ)
Temizlik etkenleri kavramı, Herzberg’in iş güdülenmesi ve temizlik şartları
arasında bir benzetme kurarak oluşturduğu soyut bir kavramdır. Burada
sorun, öğrencilerin temizlik (hygiene) sözcüğünü gerçek anlamı ile almaları ve kavramı tamamen yanlış anlamalarıdır. Türkçe anlatılan derste bu
mecazi anlam, verilen örneklerle anlatılmış ve öğrenciler kavramın gerçek
anlamını anlamışlardır. Daha önceki İngilizce derslerinde ise bu kavram
yanlış anlaşılmış, muhtemelen tanım ezberlenmiş ancak anlamı tam kavranamamıştır. Araştırma deseni gereği, öğrencilerin yarısı bu konuyu sadece
İngilizce olarak dinlemişlerdi. Bu konu ile ilgili İngilizce derse katılan
öğrencilere ne hatırladıkları/bildikleri sorulmuştur. Yanıtlardan iki tanesi
aşağıdadır. Konu İngilizce gerçekleştirilen derste yine anlaşılmamış görünüyor.
Araştırmacı (A): Daha sonra da Herzberg’i veriyor. Herzberg’de çünkü
iki farklı modeli var. (video) Evet, burada birkaç kişiye sorduktan sonra
da açıklıyor. Bu modeli daha önce gördün, görmüş müydün Herzberg’i?
Feride (F): Yo bunu galiba yani şimdi açılınca hatırladım. Bunu galiba
sadece bu derste gördüm? Tam hatırlamam yani. Ya da görmüşümdür
de çok üstünde durmamışımdır diğer derslerde de çünkü çalıştığımızda
34
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
da mesela bakarız o şeylere... Konulara bakarız bize belirli konular
önemli gelir ve onlara çalışırız. Diğerlerini atlarız.
A: Peki burada ikisi arasındaki farkı ders sırasında düşündüğünde yani
anlamı anladın mı, anlamadıysan anlamamana (F: Hiç hatırlamam.) ne
sebep oldu?
F: Hiç hatırlamam. Yani o gün belki anlamışımdır, unutmuşumdur ya
da o gün da anlamamışımdır ya da dinlememişimdir.
A: Ama şu anda ne oldukları konusunda aklında bir fikir yok?
F: Yani [görüntülü kayıt] biraz ilerlerse olabilir.
A: Özellikle hijyen faktörünün üzerinde duruyor, anlatıyor [görüntülü
kayıt oynatılıyor] Niçin bunlara hijyen (hygiene) faktör demişiz onu da
soruyor [görüntülü kayıt oynatılıyor]. Buradaki sendin değil mi? (F:
evet, gayet uykulu bir şekilde). Evet, evet. Şimdi tekrar dinlediğinde
net mi yoksa takip edememenle mi ilgiliydi?
F: Yani galiba yakalayamadıydım orda ama yani şu an burada [görüntülü kaydı izleyince] anladım da orda [derste] tam anlayamadım, herhalde anlasaydım hatırlardım.
Yukarıda vurgulanan noktalar, bazı konuların ve kavramların İngilizce
derslerde, öğrencilerin dilden kaynaklanan yetersizliklerine bağlı olarak
tam anlaşılamayabileceğini göstermektedir. İngilizce yürütülen derslerde
böyle olumsuzlukların gözlenmesi olasılığı yüksektir. Bu çalışma çerçevesi
içerisinde odaklanan yalnızca bu iki kavramdır; burada öğrencilerin öğrenim hayatları boyunca bu şekilde önemli kaç tane mesleki kavramın ve
konunun anlaşılmadan geçilebileceği riski sorgulanmalıdır.
5. Sonuç
Bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre özetle, dersler İngilizce yürütüldüğünde öğrencilerin derse etkin katılımları düşmekte, ve İngilizce dil
becerilerinin yetersiz olması öğrenciler üzerinde baskı yaratabilmektedir.
İngilizce hazırlık sonrası, dilsel yetersizliğe bağlı ciddi sorunlar yaşanmaktadır; bir yıllık yoğun İngilizce hazırlığın öğrencileri bölüm derslerine hazırlamadığı gözlemlenmiş, öğrenciler özellikle ilk yıllarda dilden kaynaklı
düşük akademik başarıdan şikâyet etmişlerdir. Ayrıca, yine dilden kaynaklı, öğrencilerin derslere odaklanma sorunları yaşadıkları gözlenmiş, buna
karşılık dersten kopma düzeylerinin yüksek olduğu vurgulanmıştır. Dil
kaynaklı bu sorunların sonucunda öğrencilerin ders çalışma yükleri artmakta, bu durum öğrencileri ezbere ve yüzeysel öğrenmeye itebilmektedir;
35
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bu sorun çalışmaya katılan öğrenciler tarafından sıklıkla vurgulanmıştır.
Gözlemlenen sorunlar içinde en ciddisi ise ders içeriğinin sınırlı ya da
yanlış kavranması riskidir. Öğretilen terim ve kavramlarla ilgili verilen
bilgiler ve tanımlar içerisinde bilinmeyen sözcükler olması, öğretim dilinin
öğrenci seviyesinden daha ağır olması, vb. etkenler nedeniyle öğrenciler
önemli mesleki bilgileri eksik ya da yanlış öğrenebilmektedirler. Dilsel
becerilerin yetersizliğinin dersi anlama üzerine olumsuz etkileri Flowerdew’in (1994) dört temel ders anlama becerisi (lecture comprehension
skills) ile açıklanabilir. Bir dersi kavramada önemli olduğu vurgulanan bu
beceriler şunlardır: (1) temel kavram ve terimleri anlama, (2) kavramlar
arası ilişki ve bağlantıları ayırt etme, (3) temel sözcükleri anlama ve (4) kavramların anlamlarına dair çıkarımlarda bulunma. Bu çalışmada gözlenen,
öğrencilerin dil seviyelerinin düşük olmasının bu becerilerin etkin bir biçimde kullanılmasına engel olduğu yönündedir.
Bu çalışmada elde edilen bulgular, daha önceki çalışmaların (Airey ve Linder 2007, Atik 2010, Hellekjær ve Westergaard 2003, Sercu 2004) sonuçları ile benzerlik göstermektedir; anadili İngilizce olmayan öğrenciler İDÖ
ortamında dil becerilerinin yetersizliğinden dolayı ders içeriğini yeterince
takip edememekte ve sınıf içi etkileşimlerde etkin bir şekilde yer alamamaktadırlar. Bu nedenle, Airey ve Linder (2007)’nin de vurguladığı üzere,
ders öğretmenleri ve öğrencilerin yabancı bir dilde eğitim ortamında yaşanabilecek sorunlar konusunda farkındalık düzeylerinin artırılması önemlidir. Bu farkındalık ile, ders öğretmenleri ders içeriklerini hazırlarken ve
aktarırken daha dikkatli davranacak ve öğrencilerin karşılaşabilecekleri
dilsel kaynaklı sorunların önüne geçebileceklerdir. Diğer yandan öğrenciler
de, yabancı bir dilde öğrenim görmenin zorlukları konusunda bilinçlendirilmeli, yabancı dil becerilerini artırma, ve etkin ders dinleme ve ders çalışma stratejileri konusunda eğitilmelidirler. Böylesi bir farkındalık, bilinçlendirme ve eğitim sürecinde bölüm öğretim kadrosu ile yabancı dil eğitmenlerinin yakın iş birliği büyük önem taşımaktadır. Cots (2013), Tatzl
(2011) ve Wilkinson (2013) bu türden bir işbirliğinin öneminin altını
çizmişler ve nasıl olması gerektiği ile ilgili tavsiyelerde bulunmuşlardır.
Buna göre, özellikle lisans birinci ve ikinci sınıf ders içerikleri dil eğitimcileri ile birlikte hazırlanabilir. Ders öğretmenleri, ders içeriklerinin dil anlamında basitleştirilmesi, terim ve kavramların daha rahat anlaşılması için
örnek, görsel ve yazılı destek verilmesi konusunda daha dikkatli bir hazırlık
yapabilir, dil öğretmenleri ise İngilizce destek dersleriyle, ders konularına
paralel içerikte, öğrencilerin dersi daha etkili takip edebilmeleri için kelime, okuma, yazma ve konuşma gibi dil becerilerini destekleyici etkinlikler
hazırlayabilirler.
36
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
Sonuç olarak, özellikle yükseköğretimde anadil dışında başka bir dilde
yapılan eğitim, nedenleri, olumlu ve olumsuz etkileri ve beraberinde getirdiği tartışmalarla incelenmeye ve araştırılmaya değer bir alan olmaya devam edecektir. Bu konuda gelecekte yapılacak daha kapsamlı bilimsel çalışmalar, konuya ve beraberinde getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlara
daha derinlemesine bakmak, öğretim ve öğrenim sürecinden etkilenen tüm
paydaşları dinlemek ve gözlemlemek, ve aynı zamanda bu sürecin getirdiği
ve getireceği makro ve mikro etkileşimleri incelemek ve irdelemek zorundadır. Kaplan ve Baldauf (1997)’un da vurguladığı üzere, eğitim dilinin
planlanması sürecinde tepeden inme kararlar uygulamak yerine, ihtiyaçların temelden belirlendiği ve tüm paydaşların fikirlerinin, tutumlarının ve
ihtiyaçlarının belirlendiği bir yaklaşım daha başarılı ve etkili olacaktır.
Kaynaklar
Aguilar, Marta ve R. Rodriguez (2011). “Lecturer and student perceptions on
CLIL at a Spanish university”. International Journal of Bilingual Education
and Bilingualism 15(2): 183-197. http://dx.doi.org/10.1080/13670050.
2011.615906 [Erişim: 26.12.2011].
Airey, John (2009). Science, language and literacy: Case studies of learning in Swedish
university Physics. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Uppsala University. Sweden.
http://publications.uu.se/theses/abstract.xsql?dbid=9547 [Erişim: 20.06.2009].
Airey, John ve C. Linder (2007). “Disciplinary learning in a second language: A
case studyfromuniversity physics”. Robert Wilkinson ve Vera Zegers (ed.).
Researching Content and Language Integration in Higher Education. Maastricht: Maastricht University Language Centre 161-171.
Akünal, Zühal (1992). “Immersion programmes in Turkey: An evaluation by
students and Teachers”. System 20: 517-529.
Atik, Evrim (2010). Perceptions of students towards English medium instruction at
tertiary level: the case of a Turkish private university. Yayınlanmamış
Yükseklisans Tezi. Ankara: Orta Doğu Teknik Üniversitesi.
Avrupa Üniversiteler Birliği [European University Association] (2007). Doğu
Akdeniz Üniversitesi Değerlendirme Raporu [Eastern Mediterranean University Evaluation Report]. GaziMağusa, KKTC: EMU Printing House.
Ball, Phil ve D. Lindsay (2013). “Language demands and support for Englishmedium instruction in tertiary-education: Learning from a specific context”. Aintzane Doiz, David Lasagabaster ve Juan Manuel Sierra (ed.),
English-medium instruction at universities: Global challenges. Bristol: Multilingual Matters 65-81. http://www.multilingual-matters.com/ebooks.asp?/
&bid=9781847698179 [Erişim: 10.04.2014).
37
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
Coleman, Jim (2013). “Foreword”. Aintzane Doiz, David Lasagabaster ve Juan
Manuel Sierra (ed.), English-medium instruction at universities: Global challenges. Bristol: Multilingual Matters 14-16. http://www.multilingualmatters.com/ebooks.asp?/&bid=9781847698179 [Erişim: 10.04.2014].
Coleman, James A. (2006). “English-medium Teaching in European Higher
Education”. Language Teaching 39: 1-14.
Coyle, Do, Philip Hood ve David Marsh (2010). CLIL: Content and language
integrated learning. Cambridge: Cambridge University Press.
Coyle, Do (2007). “Content and Language Integrated Learning: Towards a Connected Research Agenda for CLIL Pedagogies”. International Journal of Bilingual Education and Bilingualism 10(5): 543-562. http://dx.doi.org/10.
2167/beb459.0 [Erişim: 26.12.2011].
Cots, Josep Maria (2013). “Introducing English-medium Instruction at the University of Lledia, Spain: Intervention, Beliefs and Practices. Aintzane Doiz,
David Lasagabaster ve Juan Manuel Sierra (ed.). English-medium Instruction at Universities: Global Challenges. Bristol: Multilingual Matters 117138. http://www.multilingual-matters.com/ebooks.asp?/&bid=97818476
98179 [Erişim: 10.04.2014].
Crystal, David (2003). English as a Global Language (2nd ed.). Cambridge: CUP.
Cummins, Jim (2000). Language, Power and Pedagogy: Bilingual Children in the
Cross-fire. Clevedon. UK: Multilingual Matters.
Dalton-Puffer, Christine (2007). Discourse in Content and Language Integrated Learning (CLIL) Classrooms. Amsterdam: John Benjamins Publishing Company.
Derintuna, Didem (2006). İngilizce Kullanım Ortamında Alan Öğretim Elemanlarının Öğrencilerin Dil Yeterliliği ile İlgili Beklentileri. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Doyuran, Zeynep (2006). A Comparative Analysis of Lecture Register in Turkish
Universities with Turkish and English Media of Instruction from a Functional
Viewpoint. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
Doiz, Aintzane, David Lasagabaster ve Juan Manuel Sierra (ed.) (2013). Englishmedium Instruction at Universities: Global Challenges. Bristol: Multilingual
Matters. http://www.multilingual-matters.com/ebooks.asp?/&bid=97818
47 698179 [Erişim: 10.04.2014].
Kaplan, Robert B. ve Richard B. Baldauf (1997). Language Planning: From Practice to Theory. Clevedon, UK: Multilingual Matters.
Flowerdew, John (ed.) (1994). Academic Listening: Research Perspectives. Cambridge: Cambridge University Press.
38
•
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
Graddol, David (1997). “The Future of English?” The British Council.
http://www.britishcouncil.org/learning-elt-future.pdf [Erişim: 19.03.2014].
Graddol, David (2006). “English next”. The British Council.
http://www.britishcouncil.org/learningresearch-english-next.pdf [Erişim:
19.3.2014].
Güler, Cemile (2004). An Investigation into the Academic English Language Needs
of Students at Yıldız Technical University and Disciplinary Teachers’ Attitudes towards English-medium Instruction at the Tertiary Level. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Bilkent Üniversitesi.
Gürtaş, Nadir. (2004). English Proficiency Test and Prediction of Academic
Achievement. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Kuzey Kıbrıs: Doğu Akdeniz Üniversitesi.
Hellekjær, Glenn Ole ve Marit R. Westergaard (2003). “An Exploratory Survey of
Content Learning Through English at Nordic Universities”. Charles van
Leeuwen ve Robert Wilkinson (ed.). Multilingual Approaches in University
Education: Challenges and Practices. Maastricht, Netherlands: Universiteit
Maastricht & Uitgeverij Valkhof Pers 65-80.
Kılıçkaya, Ferit (2006). “Instructors’ Attitudes Towards English-medium Instruction in Turkey”. HLT Magazine [online]. http://www.hltmagazine.co.uk
[Erişim: 10.06.2008).
Kırkgöz, Yasemin (2005). “Motivation and Student Perception of Studying in an
English Medium University”. Journal of Language and Linguistic Studies 1:
101-122.
Kırkıcı, Bilal (2004). “Foreign Language-medium Instruction and Bilingualism:
The Analysis of a myth”.Sosyal Bilimler Dergisi 2: 109-121.
Kilimci, Ayşe (ed.) (1998). Ana dilinde Çocuk Olmak: Yabancı Dilde Eğitim. İstanbul: Papirüs Yay..
Klaassen, Renate (2001). The International University Curriculum: Challenges in
English Medium engineering Education: Yayınlanmamış Doktora Tezi, Department of Communication and Education, Delft University of Technology. Delft. The Netherlands.
Kurtan, Zsuzsa (2004). “Foreign-language-medium Instruction in Hungarian
Higher Education”. Robert Wilkinson (ed.). Integrating Content and Language: Meeting the Challenge of a Multilingual Higher Education. Maastricht: Universitaire pers 145-161.
Merriam, Sharan B. (2009). Qualitative Research: A Guide to Design and Implementation. San Francisco, CA: Jossey-Bass. A Wiley Imprint.
39
•
bilig
GÜZ 2014 / SAYI 71
• Arkın, Osam, Eğitim Dilindeki Tartışmaya Derinlemesine Bir Yaklaşım •
Perez-Cañado, Maria Luisa (2011). “CLIL Research in Europe: Past, Present and
Future”. International Journal of Bilingual Education and Bilingualism
15(3):
315-341.
http://dx.doi.org/10.1080/13670050.2011.630064
[Erişim: 26.12.2011].
Phillipson, Robert (2008). Language Policy and Education in the European Union.
http://www.cbs.dk/forskning_viden/institutter_centre/institutter/isv/menu
/medarbejdere/menu/videnskabelige/videnskabelige/professorer/phillipson
[Erişim: 20.06.2008).
Phillipson, Robert (2003). English-only Europe? Challenging Language Policy. London: Routledge.
Saldaña, Johnny (2009). The Coding Manual for Qualitative Researchers. London:
Sage Publicatons Ltd.
Sercu, Lies (2004). “The Introduction of English-medium Instruction in University: A Comparison of Flemish Lecturers’ and Student’ Lnguage Skills,
Perceptions and Attitudes”. Robert Wilkinson (ed.). Integrating Content
and Language: Meeting the Challenge of a Multilingual Higher Education.
Maastricht: Universitaire pers 547-558.
Sert, Nehir (2008). “The Language of Instruction Dilemma in the Turkish Context”. System 36: 156-171.
Tarhan, Şahika (2003). Perceptions of Students, Teachers and Parents Regarding
English Medium Instruction at Secondary Education. Yayınlanmamış
Doktora Tezi. Ankara: Ortadoğu Teknik Üniversitesi.
Tatzl, Dietmar (2011). “English-medium Masters’ Programmes at an Austrian
University of Applied Sciences: Attitudes, Experiences and Challenges”.
Journal of English for Academic Purposes 10(4): 252-270.
Wilkinson, Robert ve V. Zegers (ed.) (2007). Integrating Content and Language:
Researchingcontent and Language Integration in Higher Education. Maastricht, Netherlands: Universitaire Pers.
Wilkinson, Robert (ed.). (2004). Integrating Content and Language: Meeting the
Challenge of a Multilingual Higher Education. Maastricht: Universitaire
Pers.
Yediyıldız, Bahaeddin (ed.) (2003). Dil, Kültür ve Çağdaşlaşma. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü.
40
•
bilig
AUTUMN 2014 / NUMBER 71
19-42
An In-Depth Look at the Discussion on
the Medium of Education
Erkan Arkın
Necdet Osam
Abstract
This research investigated, through an exploratory case study,
the impact of English-medium instruction (EMI) on disciplinary learning in a Turkish university context. A survey given
out to undergraduate university students studying at an English-medium university showed that while EMI is perceived as
necessary for professional and academic career prospects, the
process of disciplinary learning is perceived to be negatively
affected due to the limited language skills of the students. The
researchers then decided to investigate the issue in more depth
through a case study which included videotaped classroom
observations and follow up interviews with the participating
students, using stimulated recall. The results revealed that the
students in the observed lectures had problems following the
lecture and comprehending the content due to limited language skills. Based on the findings, this research proposes
practical implications for a more effective addressing of both
the language and content needs of learners studying at an
EMI context.
Keywords
Higher education, English-Medium Instruction (EMI), language of instruction, disciplinary learning
_____________

Dr., Eastern Mediterranean University, School of Foreign Languages – Famagusta / North Cyprus
[email protected]

Prof. Dr., Eastern Mediterranean University, Faculty of Education – Famagusta / North Cyprus
[email protected]
41
•
билиг
oceнь 2014 / Выпусĸ 71
19-42
Подход к углубленному обсуждению на
языке обучения
Эркан Аркын
Недждет Осам
Аннотация
Влияние связи между языком и мыслью, прямого
взаимодействия между языком и обучением на показатели
успеваемости обучения на иностранном языке было
рассмотрено в некоторых исследованиях. В работе особое
внимание обращается на усиление влияния английского языка
и тезисы по неокультуризации в доминирующих плоскостях в
контексте глобализации и восприпятствование обучения на
английском языке изучению содержания предметов. В этой
работе критически рассмотрена связь между обучением на
английском языке и академической успеваемостью: (і)
трудности, с которыми столкнулись студенты, родным
языком которых является турецкий язык, обучающиеся на
программах бакалавриата в университете с английским
языком обучения, в процессе изучения содержания предметов
и (іі) языковые факторы, послужившие причиной указанных
трудностей. В результате количественного анализа анкет,
заполненных 175 студентами, в свете полученных данных
были применены более объемные качественные методы
исследования.
Соответственно,
были
произведены
наблюдения видеозаписей занятий, а также прямые беседы со
студентами визави после занятия. Полученные результаты
говорят о низком уровне участия студентов на занятиях с
английским языком обучения, частоте непонимания
содержания предмета ввиду языковых факторов и
возникновении проблем, связанных с неполным или
неверным пониманием объясняемых на занятии понятий.
Ключевые cлова
Высшее образование, обучение на английском языке,
язык обучения, учебный процесс
_____________


Восточносредиземноморский университет школа иностранных языков
[email protected]
Восточносредиземноморский университет педагогический факультет
[email protected]
42
•

Benzer belgeler