adom rehber

Transkript

adom rehber
29 OCAK 2010 CUMA
CUMHURİYET
SAYFA
DİZİ
Sevgili okurlar, 1961 ylnn Mays aynda, Küba
Sanatçlar ve Yazarlar Birliği (UNEAC), Havana’da,
Birinci Dünya Yazarlar ve Şairler Kongresi’ni gerçekleştirdi. Birliğin Başkan Kübal Şair Nicolas Guillen, bu kongreye, şiirine hayran olduğu, devrim öncesindeki sürgün yllarnda tanma frsatn bulduğu,
kendisi gibi komünist şair Nâzım Hikmet’i de davet etti. Nâzm Hikmet daveti kabul etti. Yalnzca
Başlarken
kongreye katlmakla kalmad, üç hafta boyunca Küba Devrimi’nin coşkusunu, aydnlğn, sevincini
Küba halkyla birlikte yaşad. Gerek Küba’dayken, ge-
Küba da değişiyor
“Küba’dan döndüm bu sabah
Küba meydannda alt milyon kişi ak karas sars
melezi şkl bir çekirdek dikiyor çekirdeklerin
çekirdeğini güle oynaya
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayna kaçmadan ama
gül yanakl bebesini emziren melek yüzlü anneciğin
resmini değil
ne de ak örtüde elmalarn
ne de akvaryumda su kabarcklarnn arasnda
dolanan krmz balğnkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
1961 yaz ortalarnda Küba’nn resmini yapabilir
misin
çok şükür çok şükür bugünü de gördüm, ölsem de
gam yemem gayrnn resmini yapabilir misin üstat
yazk yazk Havana’da bu sabah doğmak varmşn
resmini yapabilir misin…”
“Saman Sarısı” adl şiirinin ikinci bölümünde Nâzm Hikmet, dostu usta ressam Abidin Dino’ya bu soruyu soruyordu…
Mutluluğun da, acnn da nice resmini yapmş olan Abidin Dino (yaratclk, ac ve mutluluk değil de nedir?) o anda ne yant verdi bilmiyorum ama, Nâzm Hikmet Kültür ve
Sanat Vakf olarak, şairin 108. yldönümünü Küba’da kutlarken, bizler mutluluğun resmini görüyorduk nereye baksak… (Kutlama törenini sizlerle daha önce 22 Ocak’ta Sanat sayfamzda paylaştm. Şimdi sra ayrntlardaki inceliklerde!)
Türkiye’den bu kutlamaya katlan 35 kişiydik. Heyecan
verici bir emanetimiz vard. Mehmet Aksoy’un halklarn
dostluğuna adadğ, taa 70’li yllarda tasarladğ Nâzm Hikmet heykeli… Gümrükten çkt / yok çkmad / yetişti / yetişmedi! Heyecan frtnalar yaşyoruz!
Nâzım Hikmet ve Nicolas Guillen - iki şair, iki komünist, iki sürgün, iki idealist, iki dost.
Nâzm, “Küba’dan döndüm bu sabah” diyor ya, o sabah neler olduğunu bize canl canl anlatacak olan Hıfzı Topuz bizimle… Törende karşlaşp sohbet olanağ bulduğum
Nâzm’ tanmş Kübal yazar ve şairlerin söyledikleri… Santa Clara’da Che’nin antmezarndan Havana’ya, geceyi yara yara Havana’ya ilerleyen otobüsümüzde yaşadğmz anlar…. Hepsini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunlara geçmeden önce birkaç izlenim:
Değişen ve hiç ama hiç değişmeyen
Bu benim Küba’ya ilk gelişim değil. Daha önce 2001’de
Küba’y, bir uçtan öteki uca, ama bu kez Che Guevara’nn
Havana, şimdi çok daha bakımlı. Lokanta, kahve, bar, dükkân,
çarşı, pazar sayısı katlanarak çoğalmış.
Fidel ile Raul farkı
K
üba’ya giderken en merak ettiğim
şeylerden biri, Fidel Castro’nun
hastalğndan sonra 2006’da başkanlk görevini kardeşi Raul Castro’nun
devralmasyla ülkede bir şeylerin değişip
değişmeyeceğiydi. Bir hafta boyunca
aydnlardan “sokaktaki adam”a ortak dil
yakaladğm herkese bunu sordum. Aldğm tüm yantlar şunu vurguluyordu:
Daha ilk günden Raul Castro, sistemde herhangi bir değişiklik olmayacağn
en açk seçik ve kesin bir dille ifade etmişti! Ancak herkes şu konuda düşünce
birliğindeydi: Raul Castro, Fidel Castro’dan çok daha pratik ve pragmatikti. Sorun çözmede ağbisinden daha yetenekliydi. Bu konuşmalarda hep ayn tümce ön
plana çkyordu: “Raul, Fidel kadar
katı değil.”
Ağabeyinden beş yaş küçük olan (1931
doğumlu) Raul, Küba Devrimi sürecinde
Che ve Fidel’le birlikte “comandante”
yani binbaş unvanna sahip 3 kişiden biriydi.
Sevgili okurlar, ilk isimleri kullanmam laubalilikten değil, Küba’da herkes
onlar ilk isimleriyle anyor. Sanki aileden biri gibi… Fidel ve Che... Bu iki ismi söylerken bile gözleri parlyor insanlarn. Öylesine bir tutku…
Ya bu tutkuyu paylaşmayanlar? Ya devrim karştlar? Onlar ya çoktan ülkeyi terk
etmişler ya da “kaybolmuşlar”… Onlar
göremiyoruz, duyamyoruz…
Son iki yldr televizyon programlarnda
ve basnda komünizm ve sosyalizm üzerine tartşmalarn ve eleştirilerin yer almas, alabilmesi, ülkenin aydnlar tarafndan “önemli bir adım” olarak nitelendiriliyordu.
Küba yoksul ama sefalet içinde değil.
Aç yok, çplak yok, evsiz barksz yok.
“Bugün yoksulluğu paylaşıyoruz, yarın
zenginliği paylaşırız” felsefesi hâlâ geçerli. Hâlâ paras olan değil, bilgi ve yetenek sahibi olan daha çok sevgi ve sayg görüyor, daha değerli saylyor.
Obama’dan beklentiler ve
düşkırıklığı
ABD’de Obama’nn başkan olmasyla yeşeren umutlar, şu süreçte düşkrklğyla sonuçlanmş. Gezimiz boyunca bu
düşkrklğnn ayrntlarn dinleyecektim.
Özellikle üç beklenti varmş:
1) Ambargo kalkmasa bile hafiflemesi. (Örneğin Küba karasularna giren bir
gemi, bir yl boyunca Amerikan limanlarna giremez.)
2) ABD’deki Küballarn ailelerine
para yollamalarnda kolaylk.
3) Amerika’dan Küba’ya turist ya da
akrabalarnn dolaysz gelebilmesi.
Üçünde de hüsrana uğramşlar. Hiçbiri gerçekleşmemiş.
“Gezegenimizin ‘imparator’una kafa
tutarsan, böyle olur” diyorlar gülerek!
rekse daha sonra destans şiirlerle Küba izlenimlerini gelecek kuşaklara aktaracakt.
Nâzm Hikmet Kültür ve Sanat Vakf, Nicolas Guillen Vakf’yla işbirliği içinde Nâzm Hikmet’in
108. doğum yldönümünü, Mehmet Aksoy’un “Nâzım” heykelini Küba halkna armağan ederek Havana’da kutlad. Bu dizide, Nâzm’n admlarnn peşinde
Küba ile bu kutlama arasnda gidip geleceğim…
admlarn, devrim tarihini izleyerek dolaşmş ve okurlarla
paylaşmştm.
Dokuz yl aradan sonra büyük değişim vard. Turizmin gelişmesi, turist artş bu değişimi tetiklemiş olabilir. Turizme
açlmak “Socialismo o muerte” (Sosyalizm ya da ölüm) sloganlaryla soluyan ülkede, elbet sorunlar da birlikte getiriyordu. Turistin yemek sonunda braktğ bahşişle, öğretmen
ya da doktorun aylğ eşit olursa...
Hemen ilk göze çarpan değişiklikler:
Kent, kasaba, köy, krsal alan, şehrin göbeği… Nereye giderseniz gidin, ilk gelişimde her yerde, her köşe başnda dev
afişlerde, dev fotoğraflar, dev sloganlar vard. Her adm başnda o dört kahraman, duvarlardan, afişlerden, tarlalardan,
“Socialismo o muerte” (sosyalizm ya da ölüm) düşüncesi, turizmin gelişmesiyle
çelişecek mi? İşte bütün mesele!
panolardan, avaz avaz yumruklar havada haykryordu: Bu
dört insan Jose Marti (İspanya’ya karş bağmszlk hareketinin simgesi yazar, şair) Che, Camillo Cienfuegas (devrimin, gerilla savaşnn iki komutan) ve Fidel Castro.
Şimdi ise panolar afişler hepten kalkmş. Tek tük, önünde durup turistler fotoğraf çektirsin diye bir iki afiş ya var
ya yok.
Lokanta, kahve, bar, gece kulübü, dükkân, çarş pazar says katlanarak çoğalmş.
Evler sokaklar çok daha bakml.
Halkn “Amerikan güzelleri” dediği 40’lardan, 50’lerden kalma Chevrolet, Ford, Chrysler ve Cadillac’lar azalmş.
Buna karşlk Lada’lar Moskoviç marka otomobiller, motosiklet üzerine sar kapakl, kaplumbağalar andran “koko” dedikleri iki kişilik taksiler ve bisikletler çoğalmş... “Deve” diye adlandrlan ayakta 400 kişiyi taşyan otobüsler, tkr tkr işliyor… Toplu taşmaclk eskisi gibi. Hele krsal
alanlarda yolda bekleyen herkesi her araç alyor. Kimse yolda kalmyor!
(Koca Cadillac’lar gördükçe, Nâzm Hikmet’in “Havana Röportajı”nda “Ak bir kadillakla girdik Havana’ya
/ otomobilin böylesine ömrümde ilk biniyorum / araba
değil okyanus” deyişini anmsyorum!)
9 yl önce ortalama aylk gelir 10 dolard. Şimdi 15 dolar.
Gelelim hiç ama hiç değişmeyene:
50 yldr yanan devrim ateşi hâlâ çok canl! 40 yldr Amerikan ambargosu (Küballarn deyişiyle ablukas) acmaszca
sürüyor! Küba hâlâ sosyalizmin direnen kalesi olmay başaryor!
Ve Küba hâlâ, yeryüzünün, nüfusuna oranla en çok
okulu ve öğretmeni olan ülke! Eğitimin her insann doğal hakk sayldğ ve parasz olduğu ülke! İnsan başna en çok doktor ve öğretmen düşen ülke! Çocuk
ölümlerinin en aza indirildiği, tüm sağlk hizmetlerinin
ücretsiz karşlandğ ülke!
Müzik, dans ama özellikle salsa ritmi her yerde,
kentte kırsalda, meydanlarda, odalarda.
SALSA RİTMİ
salsa ritmi, şark ve dans egemendi.
Her sokakta, her meydanda, tarlada, evlerde, balkonlarda, camlarda, lokanta-kahvebarlarda, turistik olsun ya da olmasn her yerde müzik var! Kentler, kasabalar “salsa” ritminde yaşyor. Herkes her yerde müzik yapsaatlik bir yolculuk soyor, ritmi yakalyor. İspanyol gitar, Afnunda uçağmz Havarika bongosu, marakas... Havada “çıkna’ya indiğinde, çoktan
çıkıçıkçık” sesleri. Kadnlarn yürüakşam olmuştu. Nâzm’n dizelerinyüşleri, erkeklerin gülüşleri de o sesin
deki gibi “Küba kıyıları koylarıyla
havasnda... Ama yaşama egemen olan
göründü / koylar gümüş leğenler giçocuklar. El üzerinde tutulan, gururlu
bi yan yana dizili” diyemedimse de,
mu gururlu, scack bakşl çocuklar!
“koyu lacivertten açık yeşile, camO müzikte, Afrikal kölelerin getirdiği
göbeği üstünde uzanan mercan
soluk, İspanyol sömürgecilerin getirdiadalarını” uçaktan göremedimse de,
ği birikim, tarlalarn “işgücü şarkılasonraki günlerde Küba’nn muhteşem
rı;” İtalyan romantizmini, Fransz badoğasn bol bol yaşayacaktk.
ladlarn, İspanyol operetlerini har“Bir portakal çekirdeği atarsın
manlayan şarklar, varoşlarn “rumterli sıcak toprağına Küba’nın / bir
ba”sn bir arada yoğuran ve sonuçta
portakal bahçesi bulursun akşamKüba’ya özgü müziği var eden insanüstü” diyor ya Nâzm Havana Rölarn bulaşc coşkusu, sevinci, hüznü,
portaj’nda, işte aynen öyle…
direnci ve umudu vard...
Aralarnda, Hfz Topuz, Genco
İbadet eder gibi, dua eder gibi, seviErkal, Mehmet Aksoy, Pınar Kür,
şir gibi dans edip şark söyleyenlerin ülUmur Bugay, Prof. Füsun Akatlı, “Sokaklarından müzik ve dans fışkaran Havana’da her an bir kesiydi Küba.
Prof. Zehra İpşiroğlu, Üstün AkBakn Nâzm Hikmet o müziği nasl
şenlik, bir festivalle karşılaşabilirsiniz...”
men, Arif Keskiner, Zeynep Iranlatyor Havana Röportaj’nda:
gat, Orhan Şallıel, Zeynep Altıok,
“otelin 24’üncü katından dinliyon ödedi. Çeşitli seyahat acentelerinden teklif isNedim Saban gibi sanatç ve yazarlarn bulun- temiştik, en uygun olan ATB-Tatilweb’inkini seç- rum şehri gece vakti / şehir türkülere gömüduğu ekibimizde hemen herkes ilk kez Küba’ya tik.)
lü / toprağın taşın yaprağın içinde türküler /
geldiğinden, ülkeyi kavramak, devrim ruhunu anAdann en doğu ucuna, Sierra Maestra Dağla- türküler titreyen sıcak gibi toprağın taşın yaplamak için Havana dşna çkp adann içlerine ka- r’na ve o dağlarn eteğindeki Santago de Cuba’ya rağın içinde / havanın içinde azot filan gibi türrşmamz kaçnlmazd. Bu yolculukta bize iki us- kadar gidemediysek de, adann ortasndaki üç küler / türküler yemişlerin kabuğu eti çekirta rehber, Türkiye’den Haluk Uzunosman, Kü- önemli merkezi, Trinidad ve Cienfuegos ile deği / çiçeklerin kokusu türküler / türküler isba’dan Manuel Jardon eşlik edecekti.
Che’nin ant mezarnn da bulunduğu Santa Cla- panya arabistan afrika / türküler gözlerinde
(Bu kutlamaya kimin davetlisi olarak nasl git- ra’y gördük gezdik.
ve kalçalarında kadınların / türküler erkektiğimiz çok soruldu. Açklayaym. Ne KGB’den,
Sizleri de peşime takp yola devam etmeden, lerin sıcak elleri / türküler oyunların ayaklane CIA’dan para aldk… Herkes kendi masraf- baştan söylemeliyim: Gittiğimiz her yere müzik, rı belleri omuzları…”
15
YARIN: Emperyalizme savaş açmış iki Türk’ün heykeli Havana’da: Atatürk ve Nâzım Hikmet
C MY B
C MY B
Devrim coşkusu bugün de sürüyor
Küba’da… Devrim karştlarn ise
göremiyoruz, duyamyoruz…
9