Eurozine - the netmagazine
Transkript
Eurozine - the netmagazine
Özet: Varlik 6/2015 Betül Dünder, Didem Gülçin Erdem, Mehmet Butakın, S. F. Çanga Dosya: "Şiirin Anonimleşmesi: Yayılma mı Yağma mı?" Özellikle Gezi'den sonraki dönemde yaygınlaşan #siirsokakta gibi hareketlerin şiirle olan ilişkisi, duvarlara ve çeşitli yerlere yazılan dizelerin gerçek şiiri ne derece temsil ettiği tartışmaya açılıyor. Betül Dünder Anonimleşen Biz miyiz Yoksa Dil/sizlik mi? Dünder "Şiirin biricikliği ve şairin dokunulmazlığı"nı, "kamusal mekân olarak sokağın günümüzdeki konumu"nu irdeliyor Didem Gülçin Erdem Çömlekçinin Parmak İzleri Erdem, "Varlığını matbuata, yazılı kültüre borçlu olan bireyin kimliğinin yaratının önüne geçmesi ve böylelikle yeni bir iktidar alanının tanımlanması, yalnız anonim sürecin sonunu haber vermekle kalmaz, aynı zamanda tabandan kopuk bir yazın kamusunun teşekkülüne sebebiyet verir," diyor. Mehmet Butakın Çoğaltılabildiği Çağda Şiir Yapıtı Butakın "Sonuç olarak #şiirsokakta hareketi bir çeyrek yüzyılı aşan bir zaman diliminde şiirin ve şairin çokça mustarip olduğu flulaşmayı ortadan kaldırarak şiire dinamizmini ve popülaritesini tekrar kazandırmış görünüyor. Sosyal medya ve kültür endüstrisi bize gösterdi ki kısa şiir ya da atomize edilmiş konsantre mısralar tüketim için daha elverişlidir. Kentin duvarlarında şiirin kalıcı olmasını beklemek iyimserlik olur ancak şair ve şiiri bazı gerçeklerle artık kaçınılmaz bir şekilde yüzleşmek zorundadır. Yeni avangard şiiri bu sorularla hatırlamak daha doğru olacaktır," diyor. S. F. Çanga Az Biraz T.A.Z. Çanga "#şiirsokakta: Sokağa inen şiir değil, daha önce sokağa çıkmış, sokakta gezmiş, ama sokağa inmeyi aklına bile getirmemiş bir nesildir. Eskilerin deyişi ile apolitik, konformist... Alışkın oldukları yaşam tarzını sürdürmek bakımından kendisini tehlike altında hissetmeye başlayan, kaygılı... İçlerinden birkaçı duvara sevdikleri şairlerden dizeler yazmıştır. Ancak eylemleri şiirsel terörizminkinden farklı olarak politiktir; politik olduğu için de şiir sömürgecilerininkinden büyük bir fark arz etmez. Dizeleri yazanlar iktidarla değil, belirli bir muktedirle çatışır. Aynı eylemi tekrarlıyor oluşları, eylemin şiirselliğini ortadan kaldırır," diyor. Nilgün Tutal Kitlelerin Hayali Coşkusu / İktidarın Fallosentrik Demokrasi Anlayışı? An article from www.eurozine.com 1/2 Nilgün Tutal "Kitlelerin Hayali Coşkusu/İktidarın Fallosentrik Demokrasi Anlayışı?" başlıklı yazısında 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri için AKP'nin yürüttüğü seçim kampanyasında dile gelen temaları ele almaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu'nun mitinglerde, televizyon ekranından aktarılan imgelerinde ve siyasi reklam filmlerinde kitleye, iletişime, demokrasiye, dine, geçmişe ve bugüne dair dile getirdikleri önermelerin mutlak hakikat arayışıyla ilişkisini tartışmaktadır. Bu tartışmayı yaparken İtalyan felsefeci Gianni Vattimo'nun "zayıf düşünce" kavramından yararlanarak modernliğin krizi ile geleneksel/dini hakikatlerin mutlak egemenlik arayışıyla siyaset sahnesine çıkışı arasında paralellikler olduğunu göstermektedir. Vattimo'ya dayanarak Türkiye'deki erkek egemen, otoriter, fallusmerkezli ve üniter bir tarih anlayışına bel bağlayan siyasi/İslami iktidarın karşısına hangi argümanlarla çıkabileceğimizin izini sürmektedir. Korkmaz Alemdar Yeni Bir Seçim(!) ve Tutarsızlık Örnekleri Korkmaz Alemdar "Yeni Bir Seçim(!) ve Tutarsızlık Örnekleri" başlıklı yazısında 7 Haziran 2015 seçimlerinin Türkiye tarihine bir tuhaflık olarak not düşüleceğine işaret ediyor. Alemdar, muhalefet partilerinin bu tuhaflığa rağmen dürüst bir seçim yapılacağına inanarak oyunun kurallarına uygun davranmalarına istinaden, olup biteni siyasi açıdan olduğu kadar iletişim perspektifinden de anlamaya çalışıyor. Siyasi partilerin ve milletvekili adaylarının birer ürünmüş gibi reklamlarının yapılamasına ironik bir eleştiri yönelten Alemdar, Türkiye'de 2002 öncesi seçim dönemlerinden ön plana çıkmış seçim reklamlarını hatırlatıp, sözü CHP'nin bu seçimlerdeki kampanyasının başarısızlığının nedenlerine getiriyor. Aydın Çam Halkların Demokratik Seçimi Aydın Çam "Halkların Demokratik Seçimi" başlıklı yazısında 2015 Genel Seçimleri için partilerin yürüttüğü kampanyaları Halkların Demokratik Partisi ve Parti'nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı merkeze alarak değerlendiriyor. Daha önceki seçimlerde gerçekleştirilenin aksine bağımsız adaylar yerine parti olarak seçime katılma kararı alan HDP'nin bu tercihi Türkiye demokrasisi için de son derece önemli. Bu seçimin sonucuna göre Türkiye siyasal sisteminin geri dönüşü olanaksız bir biçimde değişmesi dahi söz konusu. Parti'nin seçim sonrası alacağı/alabileceği tutuma dair bir tartışmaya girişmeden önce yüzde 10'luk seçim barajını aşıp Meclis'te temsil edilmesi −− buna bağlı olarak da AK Parti'nin mevcut durumdan çok daha düşük bir temsil oranıyla yetinmesi−− büyük önem taşıyor. Çam, bu koşullara bağlı olarak hem HDP'nin yürüttüğü hem de onun karşısında yer alan, eski ve yeni medyanın karakteristik özelliklerini de örnekleyen seçim kampanyalarını irdeliyor. The full table of contents of Varlik 6/2015 Published 2015−06−15 Original in Turkish Contribution by Varlik (c) Varlik (c) Eurozine An article from www.eurozine.com 2/2