makyavel - Prof. Dr. Kadri Yamaç

Transkript

makyavel - Prof. Dr. Kadri Yamaç
İKTİSAT VE TOPLUM
MAKYAVEL
NE DEMEK
Kadri Yamaç
İSTEMİŞTİ?
[email protected]
“Amaca götüren her yol geçerlidir !” Siyaset ve devlet
yönetimiyle ilgili olumsuz bazı durumlarda bir alıntı
yapmayı düşündüğümüzde, bir İtalyan devlet adamı
ve düşünür olan Makyavel (Niccolò di Bernado dei
Machiavelli) aklımıza gelir; yukarıdaki cümleyi kullanırız
ve böyle davrananlara onun adına ithafen Makyavelist bu
tutuma da Makyavelizm deriz.
Ne dersiniz bu cümleye? Değerler sistemini tepetaklak eden, insanı rahatsız eden, iyi ve doğru
adına insanoğlunun yüzyıllardır
kafa yorduğu her şeyi ortadan
kaldıran etik dışı bir önerme değil mi bu?
Evet, öyle. Pekala, ama ya hayat tam da böyle akıyorsa? Devletler böyle yönetiliyorsa, iktidar
olma sanatı denen eylem tam da
böyle bir şey ise ne olacak?
O zaman kabul etmemiz gerekecek ki Makyavel gerçekliği ve
gerçekliğin içindeki gizli kötüyü
yazmış, bundan dolayı da, istisnalar dışında sevilmemiştir.
Acaba Makyavel yanlış mı okundu?
İtalyan dili ve edebiyatında örneğin Dante, şaheser eseri İlahi Komedya ile taçlandırılırken
Makyavel kilise tarafından aforoz edildi, yazdığı kitap “Prens”
(Il Principe) meydanlarda yakıldı,
okunması yüzyıllarca yasaklandı. Makyavel’in ağır sansürden
68
2011 • Yıl 1 • Sayı 9
kurutulup su yüzüne çıkabilmesi
Fransız ihtilalini ve 19. yüzyılı
beklemiştir.
Ülkemizde de Makyavelizm terimini pek çok kişi bilir ve kullanır,
ama Makyavel’i bilen ve onun
meşhur kitabı Prens’i okuyan
azdır. Osmanlı Sultanı IV. Murat’ı bu düşüncemizin dışında bırakabiliriz; çünkü onun, Prens’i
çevirtmiş ve okumuş olduğunu biliyoruz. (Nazım Güvenç,
1992).
Türkçeye şimdiye kadar pek çok
çevirisi yapılan Prens’i ben Nazım Güvenç’in çevirisinden okudum (Machiavelli, 1994). Gelin
şimdi Makyavel’i biraz yakından
tanımaya çalışalım.
Makyavel kimdir?
Makyavel bir İtalyan devlet adamı ve düşünürdür. Varlıklı denebilecek köklü ve kültürlü bir ailenin çocuğu olarak 1469 yılında,
Rönesans’ın beşiği kabul edilen
Floransa kentinde dünyaya gel-
miş. Floransa kent devletinde
14 yıl ikinci sekreterlik denilen
üst düzey devlet hizmeti yapmış.
Makyavel’in yaşadığı dönemde İtalya henüz ulusal birliğini
kurmuş değil. Tüm İtalya kent
devletleriyle dolu. Güneyde Napoli Krallığı, kuzeybatıda Milano
Dukalığı, kuzeydoğuda Venedik
Cumhuriyeti ve ortada Roma
Papalık Devleti ve Floransa
Cumhuriyeti bunların önde gelenleri ve bunlar beş büyükler
diye biliniyor.
Bu kent devletlerinde iktidarları
bir grup insan elinde tutuyor ve
iktidarlar gruplar arasında sürekli el değiştiriyor. Kitabın Türkçe
baskılarından birinin önsözünde
o dönem şöyle anlatılıyor (Nazım Güvenç, 1992):
“Machiavelli’nin yetiştiği, görüşlerinin şekillendiği, siyasal görevler üstlendiği, siyasal yapıtlarını kaleme aldığı, özgün tezler
geliştirdiği 1480-1530 yıllarının
İtalya’sında adeta kent devletler kaynamaktadır. Aralarında
sürekli çekişme olan bu devletlerin, devletçiklerin birbirleriyle
ittifakları, dostluk – düşmanlık
ilişkileri gibi sınırları da yıldan
yıla güçler dengesinin ilişkilerine göre sürekli değişmekte, yapılmakta, bozulmakta, yeniden
yapılmakta yine bozulmaktadır.
Kısacası bir çalkantıdır gitmektedir”.
Ulusal birlikten yoksun bir coğrafyada tüm bu çalkantılar içinde
iktidarı ele geçirmek ve elde tutabilmek için ne tür yöntemlere
başvurulması gerektiğini kendisi
de yaşayarak öğrenen Makyavel
yöneticilere öğütler kitabını böyle bir ortam içinde yazmış.
Makyavel neler
demişti?
Makyavel Ispartalıların ve Romalıların bir ülkeyi işgal ettiklerinde egemenliklerini sürdürme
güçlerine göre karşılaştırmasını
yapar ve şu tespitlerini yazar:
“Özgür yaşamaya alışmış bir
ülkeyi kim ele geçirir de yıkmaz
ise onun tarafından yıkılmayı
beklemelidir.”
Ürpertici elbet, ama çok can alıcı bir saptama değil mi?
Makyavel özgür yaşamaya alışmış olmanın bir toplum için ne
denli gerekli olduğunu söylerken
siyaseten de hasımlarıyla mücadele etmek isteyenlerin neler yapabileceklerini gösteriyor.
Yak, yık, yok et. Ama kimleri?
Özgürlük geleneği olanları. Çünkü bu geleneğe sahip olanlar
bir tutsak gibi yaşamayacak ve
ayaklanacaktır. Yani bu bilinç
varsa, aman dikkatli olun demeye getiriyor.
Makyavel’e yapın dediği şey
için kızmakta haklı olunabilinir,
ancak bunu söylerken örtük olarak verdiği özgürlük dersi büyük
değil mi?
…
Kitabın bir başka yerinden şu
cümleye bakalım:
“Kötülük bir seferde bütünüyle
yapılmalıdır. İyilik ise daha iyi
tadına varılsın diye azar azar yapılmalıdır.”
Hiç hoş bir cümle değil, katılıyorum. Ancak yaşadıklarınıza
bakın. Çevrenizi iyi inceleyin.
Ne dersiniz, bu kitabı çok iyi
okumuş, hatta ezberlemiş kişiler
tanıyor olabilir misiniz?
Bu ifadeden de, “yapın” emir
kipi bağlamında nefret edebiliriz,
ama çıkarılacak ders yine çok
büyüktür.
Yine günümüz siyasetine ve yöneticilerine dair bir şeyler düşünmek istediğinizde bir kenarda
bulunması için şu cümlesini de
aktarayım:
”Sevilmekten çok korkulmak
bence daha güvenlidir. Çünkü
insanlar hakkında şu söylenebi-
İKTİSAT VE TOPLUM • 2011 • Yıl 1 • Sayı 9
69
Bence Makyavel’in esas çabası devletin nasıl yönetileceğini değil,
nasıl yönetildiğini anlatmaktır. Yani insanlara, bakın sizi böyle
yönetiyorlar demiştir.
lir: nankör, değişken, içten pazarlıklı, korkak ve çıkarcıdırlar.
Onlara iyilik ettiğin sürece hepsi
seninledir.”
Örnekler hep bu ve benzeri biçimde. Kitabı okumak gerekir.
Hayat bazen tam da böyle bir
şey sanki.
Yazımın başında da belirttim.
Makyavel hiç sevilmez. Onun
tanınmışlığı aslında 500 yıldır
tükenmeden süregelen bir kötü
ündür. Ancak o gerçekleri yazmıştır. Bence Makyavel’in esas
çabası devletin nasıl yönetileceğini değil, nasıl yönetildiğini anlatmaktır. Yani insanlara, bakın
sizi böyle yönetiyorlar demiştir.
Makyavel’in yaşadığı dönemde henüz Karl Marks, Friedrich
Nietzsche ve Michel Foucault
gibi, iktidar üzerine pek çok şey
söyleyen düşünürler yoktur. Bu
nedenle Makyavel’in yazılarında
iktidarın ekonomik boyutu, doğal bir güç istenci gibi kavramlar
ya da iktidarın her yerde oluşu
gibi fikirler henüz gündemlere
girmemiştir. Dolayısıyla, Makyavel’in yaklaşık 500 yıl önce
yaptığı iktidar analizleri yetersiz
bulunabilir.
İktidarlara talip olanların savaşımları, tebaa olanların çıkarlarını geri plana iter. Asimetrik bir
iktidar – tebaa yapılanmasının
talep edildiği açıktır. Diğer yanda, hükümdarlara verdiği öğütlerin satır aralarında ekonomik
düzenlemelere ilişkin burjuvazi
talepleri de kolayca seçilir. İktidarın sadece hükmeden boyutuna değil, o güce sahip olanlarla
tabi olan burjuvazinin çıkarlarına
da değinilir.
Şu satırlar kapitalizmin henüz
olgunlaşma aşamasında olduğu
dönem için iktisadi beklentilere
örnek olarak gösterilebilir:
“Yurttaşlarını ister ticaret ister
tarım, isterse herhangi bir başka
dalda olsun rahatça çalışmala-
rı için yüreklendirmelidir… öyle
ki… vergi korkusundan yeni ticari girişimlerde bulunmaktan
kaçınmamalıdır”
…
Makyavel’in bu kitabı her yöne
kayabilecek okumalara açıktır. Rousseau’ya göre bu kitap
“Krallara ders vermek bahanesiyle, halka nasıl yönetildiklerini öğreten bu Cumhuriyetçinin
amacı halkı zulmün boyunduruğundan kurtarmak için, kurnazca uyandırmaya çalışmaktır. “
Yaşadıklarımızı iyi anlamak için
Machiavelli’nin bu kısa kitabını
hepimiz iyi okumalıyız. Aksi halde iktidar eylemini, hükmedenle
tebaa arasında, simetrik ilişkili
bir erdem ve güzellikler sanatı
olarak düşlemeyi sürdürürüz.
Herkes dilediğini düşünecektir elbet, ama muktedirlerin de
kendilerini meşrulaştırıcı böyle
bir bakış açısından büyük keyif
alacakları apaçıktır.
Kaynaklar
Machiavelli: Prens. Çeviren Nazım Güvenç. Anahtar Kitaplar Yayınevi, ikinci baskı, İstanbul, 1994, Önsözünden.
Machiavelli: Prens. Anahtar Kitaplar Yayınevi, ikinci baskı, İstanbul, 1994.
70
İKTİSAT VE TOPLUM • 2011 • Yıl 1 • Sayı 9

Benzer belgeler