S9. Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi`nde 2000

Transkript

S9. Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi`nde 2000
Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’nde 2000-2012 Yılları
Arasında Böbrek ve Karaciğer Transplantasyonu Yapılan
Hastaların Kulak Burun Boğaz Bulguları
Merve Civelek, Esra Karataş, Gözde Gümüş, Özgür Akman
Danışman: Dr. Evren Hızal
ÖZET
Organ nakli konusunda bir referans merkezi olan üniversitemiz hastanesinde böbrek veya
karaciğer transplantasyonu yapılmış hastaların Kulak Burun Boğaz (KBB) bölümü ile ilgili
yakınmaları, muayene bulguları ve hastalık tanılarının klinik özelliklerini ve sıklığını
belirlemek amaçlandı. 01.01.2000-01.01.2013 tarihleri arasında Başkent Üniversitesi
Ankara
Hastanesi’nde
böbrek
veya
karaciğer
transplantasyonu
yapılmış
hastalar
saptandı; transplantasyon işleminden 1 ay öncesine kadar veya transplantasyon sonrası
dönemde KBB Bölümü’ne muayene ve/veya konsültasyon başvurusu olan hastaların
transplantasyon sırasındaki yaşı, cinsiyeti, transplantasyon çeşidi (böbrek/karaciğer) ve
tarihleri ile KBB Bölümü’ne başvuru tarihleri, yakınmaları/konsültasyon nedenleri, KBB
muayene bulguları ile KBB tanıları belirlendi. Çalışmamızda, 101’i (%34,6) karaciğer,
191’i (%65,4) ise böbrek transplantasyonu yapılmış 292 hastanın (540 başvuru) verileri
incelendi (ortalama yaş±SE, 30,1±0,93; 96 kadın (%32,9), 196 erkek (%67,1).
Hastaların transplantasyon tarihi ile KBB muayenesi arasında geçen başvuru süresi
ortalama 747,9±37,1 gün idi. En sık başvuru şikayetinin burun akıntısı (112 başvuru), en
sık fizik muayene bulgusunun septum deviasyonu (121 başvuru), en sık tanının ise akut
rinosinüzit (85 başvuru) olduğu görüldü. Akut dönemdeki başvurularda epistaksis
görülme oranı, diğer dönemlere göre daha yüksek idi (p=0,003). Karaciğer ve böbrek
transplantasyonu hastalarında gerek ameliyat öncesinde, gerekse ameliyat sonrası erken
ve geç dönemde, KBB bölümünün ilgi alanına giren pek çok klinik durumla karşılaşıldığı
görüldü. Çalışmamızdan elde edilen veriler, gerek tıbbi, gerekse ekonomik ve sosyal
açıdan özellik taşıyan bu hasta gurubunun takibinde kolaylık sağlayabilir; morbidite ve
mortaliteyi etkileyecek istenmeyen durumlara karşı erken önlem alınmasını sağlayabilir;
gereksiz olabilecek tetkikler ile zaman, işgücü ve mali kaynak kaybını önlemek açısından
fikir verebilir, ileride yapılacak çalışmalara öncülük edebilir.
Anahtar kelimeler: karaciğer transplantasyonu, böbrek transplantasyonu, kulak, burun,
boğaz
GİRİŞ VE GENEL BİLGİLER
Organ transplantasyonu ya da organ nakli, organ vericisi tarafından
verilen sağlam organ parçası ya da tamamının alıcının hasarlı veya
çalışmayan organı yerine koymak amacıyla nakledilmesidir. Organ
transplantasyonu, son dönem böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği gibi
hastalıkların tedavisinde uygulanan en etkili yöntemdir. Organ
transplantasyonu, dünyadaki ve ülkemizdeki pek çok merkezde yıllardır
başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Uygulanan cerrahi tekniklerin ve
immunsupresif tedavilerin gelişmesi, organ nakli ameliyatlarının başarısını
artırmış, yıllar içinde ameliyat sonrası sağ kalım oranları iyileşmiştir.
Ancak, transplantasyon sonrası hayat boyu immunsupresif tedavi
kullanma zorunluluğu, enfeksiyonlara ve istenmeyen bazı sonuçlara neden
olarak morbidite ve mortaliteyi hala ciddi bir şekilde etkileyebilmektedir
(5).
Transplantasyon hastalarında gerek ameliyat öncesinde, gerekse ameliyat
sonrası erken ve geç dönemde, kulak burun boğazın ilgi alanına giren pek
çok klinik durumla karşılaşılmaktadır. Organ nakli konusunda bir referans
merkezi olan hastanemizin kulak burun boğaz hastalıkları (KBB) kliniğine
de, konsültasyon veya poliklinik muayenesi amacıyla çok sayıda
transplantasyon hastası başvurmaktadır. Bununla birlikte, bu hasta
grubunda KBB’nin ilgi alanına giren durumların hangi dağılımda ve ne
sıklıkta görüldüğü kişisel gözlemlerin ötesinde net olarak bilinmemektedir
(5).
Bu çalışmada, Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’nde böbrek ve
karaciğer transplantasyonu yapılmış hastalarda KBB şikâyetleri, belirti ve
bulgularının klinik özellikleri ve sıklığını belirlemek amaçlanmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalışma Başkent Üniversitesi Tıp ve Sağlık Bilimleri Araştırma Kurulu
tarafından onaylanmış (Proje no: KA12/273) ve Başkent Üniversitesi
Araştırma Fonunca desteklenmiştir.
Çalışmanın yöntemi, geriye dönük dosya taraması şeklinde tasarlanmıştır.
Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’nin bilgisayar kayıtları incelenerek
01.01.2000 ile çalışmanın başladığı 26.12.2012 tarihleri arasında böbrek
ve karaciğer transplantasyonu yapılmış hastalar tespit edilmiştir. Bu
hastalardan
KBB
bölümüne
başvurusu
olanlar
belirlenmiştir.
Transplantasyon işleminden 1 ay öncesine kadar veya transplantasyon
sonrası dönemde KBB Bölümüne muayene ve/veya konsültasyon
başvurusu olan hastalar çalışma grubu olarak belirlenmiş; bu gruptaki
hastaların dosyaları incelenmiştir. Hastaların cinsiyeti, doğum tarihi,
ameliyat tarihi, başvuru sayısı, başvuru sebebi, muayene bulguları, tanıları
ve tedavileri not edilmiştir.
Elde edilen veriler SPSS (Statistics Package for Social Sciences, v. 16.0)
istatistik paket programı ile değerlendirilmiştir. Sayısal değerler için sonuç,
ortalama ± standart sapma (SD) ve ortanca (median) - dağılım olarak
verilirken nominal değerler için yüzde (%) olarak ifade edilmiştir. Bağımsız
iki grubun sayısal değerlerinin karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi,
gruplandırılmış verilerin karşılaştırılmasında ki kare testi kullanılmıştır.
P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.
BULGULAR
01.01.2000 ile çalışmanın başladığı 26.12.2012 tarihleri arasında böbrek
ve karaciğer transplantasyonu yapılmış 1059 hasta olduğu görüldü. Bu
hastalardan 558’inin KBB bölümüne başvurusu olduğu anlaşıldı. Toplamda,
belirlenen zaman dilimi içinde başvurusu olan ve arşiv kayıtlarından
dosyalarına ulaşılabilen 292 hastaya ait veriler incelendi. Hastaların 96’sı
(%32,9) kadın, 196’sı (%67,1) erkek idi (kadın:erkek oranı=0,49).
Hastaların toplamda 540 KBB başvurusu mevcuttu. 181 hastanın 1 kez
başvurusu olduğu, 111 hastanın ise birden fazla başvurusu olduğu
görüldü. Hastaların başvuru sayısına göre dağılımları Tablo 1’te verilmiştir.
Transplantasyon tipine göre incelendiğinde böbrek transplantasyonu
yapılmış 191 hastanın toplam 360 kez, karaciğer transplantasyonu
yapılmış 101 hastanın ise toplam 180 kez başvurduğu anlaşıldı.
Tablo 1. Hastaların başvuru sayısına göre dağılımları
Başvurma sayısı
1
2
3
4
5 veya daha fazla
Kadın
62
16
8
6
4
Hasta sayısı
Erkek
Toplam
119
181
31
47
16
24
13
19
17
21
292 hastanın 101’i (%34,6) karaciğer, 191’i (%65,4) ise böbrek
transplantasyonu
yapılmış
hastalardı.
Hastaların
transplantasyon
sırasındaki ortalama yaşı 30,1±0,93 idi (ortalama yaş ± SE. ortanca 28,5;
aralık, 0,54-65,42).
Hastaların transplantasyon tarihi ile kulak burun boğaz muayenesi
arasında geçen süre ortalama 747,9±37,1 gün idi (ortanca, 421; aralık, 30-5488 gün).
Karaciğer transplantasyonu sonrası
490,7±41,9 (ortanca, 316; aralık,
başvuruların ortalama süresi
-29–2638) gün iken; böbrek
transplantasyonu sonrası başvuruların ortalama süresi 874,8±50,1
(ortanca, 566; aralık, -32–5488) gün idi. Bu iki süre arasında istatistiksel
açıdan anlamlı fark saptandı (p<0,005).
Hastalara konulan tanılar ile transplantasyon işlemi üzerinden geçen süre
arasındaki ilişkiyi saptamak amacıyla, ayrıca hastaların başvuru süreleri
transplantasyon öncesi, transplantasyon sonrası akut dönem (0-30 gün),
subakut dönem (31-180 gün) ve kronik dönem (>180 gün) olarak 4
grupta incelendi (Tablo 2). Başvuruların çoğunun (%66) kronik dönemde
olduğu görüldü.
Böbrek transplantasyonu olan hastaların karaciğer transplantasyonu olan
hastalara göre daha yüksek oranda kronik dönemde başvurduğu görüldü
(p=0,001). Hastaların transplantasyon türüne göre başvuru dönemleri
Tablo 2’de gösterilmiştir.
Tablo 2. Transplantasyon türü ile başvuru dönemleri arasındaki ilişki.
Tranplantasyon
öncesi
(-30-0 gün)
Böbrek
transplantasyonu
Karaciğer
transplantasyonu
Toplam
Başvuru
sayısı
%
Başvuru
sayısı
%
Başvuru
sayısı
%
Subakut
dönem
(31-180
gün)
51
Kronik
dönem
(>180
gün)
257
Toplam
10
Akut
dönem
(0-30
gün)
42
2,8
12
11,7
24
14,2
44
71,4
100
100
180
6,7
22
13,3
66
24,4
95
55,6
357
100
540
4,1
12,2
17,6
66,1
100
360
Hastaların şikayetleri incelendiğinde, en sık başvuru şikayetinin burun
akıntısı olduğu (%13,6), bunu boğaz ağrısı (%10,9) ile öksürük (%8,3) ve
baş ağrısı (%8,3) şikayetlerinin izlediği görüldü. Hastaların şikayetlerinin
bölgelere göre dağılımı ve ayrıntılı dökümü Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3. Hastaların başvuru şikayetlerinin dağılımı
Kulak
Şikayet
Başvuru sayısı
İşitme azlığı
Kulak ağrısı
Kulakta uğultu/çınlama
Kulak tıkanıklığı
Baş dönmesi
Kulak akıntısı
Kulakta kaşıntı
Yüzde kayma
54
31
16
15
14
12
4
1
Tüm başvurular içindeki
yüzdesi (%)
6.5
3.7
1.9
1.8
1.7
1.4
0.5
0.1
Burun
Boğaz
Diğer
TOPLAM
Kulak kanaması
Burun akıntısı
Baş ağrısı
Burun kanaması
Burun tıkanıklığı
Alerjik yakınmalar
Horlama
Burunda ağrı
Burunda kitle
Boğaz ağrısı
Öksürük
Geniz akıntısı
Ses kısıklığı
Boğazda gıcık
Balgam
Ağızda yara
Boyunda şişlik/ağrı
Yutma güçlüğü
Ateş/halsizlik
1
112
69
66
64
19
12
1
1
90
69
54
19
19
22
15
8
4
37
829
0.1
13.6
8.3
8.0
7.7
2.3
1.4
0.1
0.1
10.9
8.3
6.5
2.3
2.3
2.7
1.8
1.0
0.5
4.5
100
Hastaların fizik muayene bulguları incelendiğinde en sık rastlanan fizik
muayene bulgusunun septum deviasyonu olduğu (%16,8), bunu burunda
akıntı/krut (%14) ve dış kulak yolunda buşon (%10,5) bulgularının izlediği
görüldü. Hastaların fizik muayene bulgularının bölgelere göre dağılımı ve
ayrıntılı dökümü Tablo 4’te verilmiştir.
Tablo 4. Fizik muayene bulgularının dağılımı
Bulgu
Kulak
Burun
Boğaz
Toplam
Buşon
Sklerotik/kalsifik zar
Zarda perforasyon
Zarda hiperemi
Zarda matlık
Retraksiyon
Akıntı
Septum deviasyonu
Akıntı/krut (mukoid/pürülan/seröz)
Konka hipertrofisi
Mukozada
konjesyon/solukluk/ödem/hiperemi
Pıhtı/kanama odağı
Orofarinkste hiperemi
Orofarinkste granüler görünüm
Postnazal akıntı
Ağız içinde lezyon (aft, plak, kitle)
Yumuşak damak/uvulada
elongasyon/papillom
Tonsil hipertrofisi
Başvuru
sayısı
76
46
15
13
11
11
3
121
102
55
Tüm başvurular
içindeki yüzdesi (%)
10.5
6.3
2.1
1.8
1.5
1.5
0.4
16.8
14.0
7.6
42
5.8
31
62
59
48
17
4.3
8.5
8.1
6.6
2.3
8
1.1
6
726
0.8
100
Hastaların tanıları incelendiğinde en sık konulan tanının rinosinüzit olduğu
(%15,5), bunu sırası ile kronik farenjit (%13,3) ve epistaksisin (%12,5)
izlediği görüldü. Tanıların bölgelere göre dağılımı ve ayrıntılı dökümü Tablo
5’te verilmiştir.
Tablo 5. Tanıların dağılımı
Şikayet
Kulak
Burun
Boğaz
Toplam
İşitme azlığı
Otitis eksterna
Seröz otitis media
Vertigo
Akut süpüratif otitis media
Temporomandibuler eklem hastalıkları
Kronik otit
Buşon (tanı)
Tinnitus
Büllöz mirinjit
Fasial paralizi
Dış kulak yolunda yabancı cisim
Ani işitme kaybı
Rinosinüzit
Epistaksis
Üst solunum yolu enfeksiyonu,
tanımlanmamış/birden fazla bölgeyi
etkileyen
Rinit/all. Rinit
Kronik rinosinüzit
Östaki disfonksiyonu
Vestibülit
Burunda kitle
Kronik farenjit
Akut farenjit
Reflü
Ağızda lezyon
Larenjit
Boyunda adenopati/kitle/selülit
Tonsillit
Dilde lezyon
Sialoadenit
Trakeostomi açılması/kapatılması
Vokal kord paralizisi
Tonsil lenfoması
Tonsilde kitle
Fonksiyonel disfoni
Anjiyonörotik ödem
Başvuru
sayısı
23
17
16
14
12
8
7
6
5
1
1
1
1
85
68
Tüm başvurular
içindeki yüzdesi (%)
4.2
3.1
2.9
2.6
2.2
1.5
1.3
1.1
0.9
0.2
0.2
0.2
0.2
15.5
12.5
61
11.2
40
8
4
1
1
73
24
16
15
8
8
6
4
4
3
1
1
1
1
1
546
7.3
1.5
0.7
0.2
0.2
13.3
4.4
2.9
2.7
1.5
1.5
1.1
0.7
0.7
0.5
0.2
0.2
0.2
0.2
0.2
100
En sık saptanan tanılar (rinosinüzit, kronik farenjit, epistaksis) ile
transplantasyon hastalarında özellikle dikkatli olunması gereken akut
infeksiyöz durumların (akut farenjit, tonsillit, larenjit, birden fazla bölgeyi
etkileyen veya tanımlanmamış akut üst solunum yolu infeksiyonları)
başvuru dönemleriyle ilişkileri incelendi (Tablo 6).
Tablo 6. Sık karşılaşılan bazı tanılar ile akut infeksiyonların dönemlere göre dağılımı
Akut otitis media
Rinosinüzit
Farenjit-LarenjitTonsillit
Kronik farenjit
Üst solunum yolu
enfeksiyonu
Rinit
Epistaksis
N: Başvuru sayısı
Pre-trans (N)
1
3
0
Akut (N)
0
9
4
Subakut (N)
4
15
6
Kronik (N)
7
58
28
Toplam (N)
12
85
38
5
0
5
4
17
10
46
47
73
61
1
0
3
22
9
11
27
35
40
68
Rinosinüzit, toplam 85 başvuruda (%15,7) görüldü. Başvuruların 65’inin
böbrek, 20’sinin karaciğer transplantasyonu hastaları tarafından yapıldığı
anlaşıldı. Rinosinüzitin böbrek transplantasyonu hastalarında karaciğer
transplantasyonu hastalarına göre daha sıklıkla görüldüğü saptandı
(p=0,037). Rinosinüzitlerin 3’ünün transplantasyon öncesi dönemde,
9’unun transplantasyon sonrası akut, 15’inin subakut, 58’inin ise kronik
dönemde görüldüğü anlaşıldı (p=0,948).
Akut otitis media toplam 12 (%2,2) başvuruda görüldü. Başvuruların
9’unun böbrek, 3’ünün karaciğer transplantasyonu hastaları tarafından
yapıldığı anlaşıldı (p=0,536). Akut otitis media tanılarının 1’inin
transplantasyon öncesi dönemde konulduğu, 4’ünün subakut, 7’sinin ise
kronik dönemde konulduğu görüldü (p=0,272).
Toplam 38 (%7) başvuruda akut farenjit, larenjit veya tonsillit tanısı
konulduğu anlaşıldı. Başvuruların 28’inin böbrek, 10’unun karaciğer
transplantasyonu hastaları tarafından yapıldığı görüldü (p=0,341). Akut
farenjit, larenjit veya tonsillit tanılarının 4’ünün akut; 6’sının subakut;
28’inin ise kronik dönemde konulduğu saptandı (p=0,529).
Kronik farenjit toplam 73 (%13,5) başvuruda görüldü. Başvuruların 48’inin
böbrek, 25’inin karaciğer transplantasyonu hastaları tarafından yapıldığı
saptandı (p=0,859). Kronik farenjit tanılarının 5’inin transplantasyon
öncesi, 5’inin akut dönemde, 17’sinin subakut dönemde; 46’sının ise
kronik dönemde konulduğu anlaşıldı (p=0,150).
ÜSYE toplam 61 (%11,3) başvuruda görüldü. Başvuruların 49’unun
böbrek, 12’sinin karaciğer transplantasyonu hastaları tarafından yapıldığı
anlaşıldı (p=0,016). ÜSYE tanılarının 4’ünün akut, 10’unun subakut,
47’sinin ise kronik dönemde konulduğu saptandı (p=0,112).
Rinit (alerjik rinit ve nonallerjik-non-infeksiyöz rinitler dahil olmak üzere)
toplam 40 hastada (%7,4) görüldü. Başvuruların 29’unun böbrek, 11’inin
karaciğer transplantasyonu hastaları tarafından yapıldığı saptandı
(p=0,416). Rinit tanılarının 1’inin transplantasyon öncesi dönemde, 3’ünün
akut dönemde, 9’unun subakut dönemde, 27’sinin ise kronik dönemde
konulduğu görüldü (p=0,636).
Epistaksis toplam 68 başvuruda (%12,6) görüldü. Başvuruların 47’sinin
böbrek, 21’inin karaciğer transplantasyonu hastaları tarafından yapıldığı
anlaşıldı (p=0,647). Epistaksislerin 22’sinin akut; 11’inin subakut, 35’inin
ise kronik dönemde görüldüğü saptandı (p<0,005). Akut dönemdeki
başvurularda epistaksis görülme oranı, diğer dönemlerde epistaksis
görülme oranına göre daha yüksek idi (p=0,003) (Tablo 7).
Tablo 7. Epistaksis ile başvuru dönemleri arasındaki ilişki.
Epistaksis
(-)
Epistaksis
(+)
Toplam
Transplant
öncesi
(-30-0 gün)
Akut
dönem
(0-30
gün)
Subakut
dönem
(31-180
gün)
Kronik
dönem
(>180
gün)
Toplam
Başvuru sayısı
22
44
84
322
472
Dönem içindeki
oranı (%)
100
66,7
88,4
90,2
87,4
Başvuru sayısı
0
22
11
35
68
Dönem içindeki
oranı (%)
0
33,3
11,6
9,8
12,6
Başvuru sayısı
22
66
95
357
540
Dönem içindeki
oranı (%)
100
100
100
100
100
TARTIŞMA
Dünyadaki ilk başarılı böbrek transplantasyonu eş yumurta ikizleri
arasında, 1954 yılında Joseph Murray tarafından Amerika Birleşik
Devletleri’nde yapılmıştır. O zamandan beri tüm dünyada yaklaşık yarım
milyon böbrek nakli gerçekleştirilmiştir (3). Her yıl dünyada 19.000 adet
organ
transplantasyonu
yapılmaktadır
(4).
Ülkemizde
böbrek
transplantasyonu Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın 3 Kasım 1975 tarihinde bir
çocuk hastaya annesinden yaptığı böbrek transplantasyonu ile başlamıştır.
Geçen yıllarda Türkiye'de transplantasyon konusunda büyük adımlar
atılmış; ülkemizde transplantasyon konusunda dünyada birçok ilk
gerçekleştirilmiş; üniversitemizin Transplantasyon Ünitesi dünyanın sayılı
transplantasyon merkezleri arasına girmiştir (2). Halen üniversitemizin
transplantasyon ünitesinde çok sayıda hastaya böbrek ve karaciğer
transplantasyonu yapılmaktadır.
Transplantasyon hastalarında ameliyat öncesi ve sonrası dönemde farklı
ilaçlar kullanılmaktadır. Özellikle ameliyat sonrası dönemde koagülasyonu
ve organ rejeksiyonunu önlemek amacıyla çeşitli antikoagülan ve
immünsüpresif ajanlar tedavi rejimi içinde yer almaktadır. Uzun süre
boyunca immünsüpresif tedavi kullanmak zorunda kalan bu özel hasta
grubunda bu nedenle, enfeksiyonların daha sık görülmesi beklenir.
Enfeksiyon gelişmesi durumunda ise gerekli tedavinin ivedilikle yapılması
morbidite
ve
mortalitenin
önlenmesinde
büyük
önem
taşır.
Transplantasyondan sonra uygulanan immünsüpresif tedavi ve buna bağlı
olarak gelişen viral enfeksiyonlar hala önemli bir sorun olmaya devam
etmektedir. Maksimal immünsüpresyondan dolayı viral enfeksiyonların en
sık görüldüğü dönem, transplantasyon sonrası 1 ile 6. aylardır (1).
Hastanemizde
transplantasyon
işlemi
sonrasında
uygulanan
immünsupresan tedavi protokolünde temel olarak takrolimus/sirolimus,
mikofenolat
mofetil
(MMF),
ve
kortikosteroidler
(prednizolon)
bulunmaktadır. Bu ilaçlar, rejeksiyonu önlemek amacıyla ve kan düzeyleri
ayarlanarak akut dönemde daha yüksek dozlarda olmak kaydıyla
kullanılmakta; 6 ay sonrasında genel olarak dozları düşürülerek devam
edilmektedir. Çalışmamızda özellikle rinosinüzit olmak üzere akut
enfeksiyonların sık saptanmış olması da, hastaların aldığı immünsupresan
tedavi ile ilgili olabilir. Ancak, bu hipotezin doğruluğunu ölçmek için,
sonuçların kontrol grubu ile karşılaştırılabileceği başka bir çalışmanın
yapılması gerekmektedir.
Çalışmamızda, akut dönemdeki başvurularda epistaksis görülme oranı
diğer dönemlerde epistaksis görülme oranına göre daha yüksek
saptanmıştır. Hastanemizde transplantasyon ameliyatı sonrası tüm böbrek
ve karaciğer hastalarına antikoagülan tedavi uygulanmaktadır. Buna göre,
karaciğer
transplantasyonlarından
sonra
düşük
molekül
ağırlıklı
heparin/fraksiparin tedavisi 7 gün süre ile verilmekte, 7 günden sonra
aspirin (100 mg) ve drisentin idame olarak verilmekte; 3. aydan sonra
drisentin,
6.
aydan
sonra
ise
aspirin
kesilmektedir.
Böbrek
transplantasyonlarında da aspirin 6 ay kadar sonra kesilmektedir. Çalışma
grubumuzdaki hastalarda epistaksisin akut dönemde daha sık görülmesi
ilk 6 ay antikoagülan tedavinin kullanılmasına bağlı olabilir. Kronik
karaciğer hastalarında hipersplenizme bağlı trombosit sayısının düşüklüğü
ve kronik karaciğer ve böbrek hastalarında kronik hastalığa bağlı
trombosit fonksiyon bozuklukları görülebilmektedir. Trombosit sayısı
ve/veya fonksiyonları ile ilgili bu bozukluklar, transplantasyon işleminden
sonra zaman içerisinde yavaş yavaş düzelebilmektedir. Bu durum akut
dönemde epistaksisin daha sık görülmesini açıklayan diğer sebepler
olabilir.
Geriye dönük dosya incelemesi yapılan bu çalışmamızda tüm tanımlayıcı
araştırmalarda olduğu gibi kişi, yer, zaman gibi bazı özellikler hakkında
bilgi toplanmış, genellikle rutin toplanan ve elde hazır olan veriler
kullanılmıştır. Bu nedenle sonuçlarımızın güvenilirliği kayıtların güvenilirliği
ile sınırlıdır. Hastanemizin 3. basamak bir referans hastanesi olduğu ve
şehir dışından başvuran hasta sayısının fazla olduğu unutulmamalı; kulak
burun boğaz ile ilgili bazı sorunlarda hastaların bulundukları yere yakın
başka bir merkeze başvurmuş olabileceği ihtimali de göz önünde
tutulmalıdır.
Literatür araştırmasında, böbrek ve karaciğer transplantasyonu yapılmış
hastalarda kulak burun boğaz şikâyetleri, belirti ve bulgularının klinik
özellikleri ve sıklığı ile ilgili olarak net bir çalışmaya rastlanmamıştır. Ulusal
literatürde, küçük ve kısıtlı bir hasta gurubu ile yapılmış bir çalışma
mevcuttur (5). Bu nedenle çalışmamız, ileride yapılacak daha kapsamlı
çalışmalara öncülük edebilir. Gerek tıbbi, gerekse ekonomik ve sosyal
açıdan özellik taşıyan bu hasta gurubunda, anlamlı herhangi bir bulgu
saptanması, bu hastaların takibinde kolaylık sağlayabilir; morbidite ve
mortaliteyi etkileyecek istenmeyen durumlara karsı erken önlem
alınmasını sağlayabilir; gereksiz olabilecek tetkikler ile zaman, işgücü ve
mali kaynak kaybını önlemek açısından fikir verebilir.
KAYNAKLAR
1. Balows A, Hausler WJ, Herrman KL, Isenbers HD, Shadomy HJ (eds).
Manual of Clinical Microbiology. Washington DC: American Society
for Microbiology 1991:822-51
2. Haberal M. Living donor kidney transplantation: how far should we
go? Urol
J, 2004 Sumer; 1(3): 148-56)
3. http://www.abc.net.au/worldtoday/content/2008/s2198491.htm
4. http://www.worldhealthspecialists.org/discovery/immune.htm
5. Özgür Yörük, Mustafa Keles, Abdullah Uyanık. Böbrek Nakli Olan
Hastalarda Kulak Burun Bogaz Bulguları. The Eurasian Journal of
Medicine EAJM, 2007, 39:8-10.

Benzer belgeler