Köşkerzade msakyuz MUHAMMED ŞEMSETDİN AKYÜZ

Transkript

Köşkerzade msakyuz MUHAMMED ŞEMSETDİN AKYÜZ
Köşkerzade msakyuz
MUHAMMED ŞEMSETDİN AKYÜZ
Araştırmacımızın Şiir Albümü
Açtım Avuçlarımı 15.08.2010
Ömür boyu açtım avuçlarımı,
Dua ettim, tuttum oruçlarımı,
Tövbe edip, fark ettim, suçlarımı,
Affet Rabbim! Ahir sonuçlarını.
Daim “Lâ ilahe illallah “ derim,
Resul rehberdir,ben davada erim,
Nefis hesabında budur tek kâr’ım,
Affet beni! Gönülden tövbekarım.
Ömür dediğin sayılı gün varsa,
Gafil ömrüme rahmeti yağarsa,
Gül kokusu, üzerime ağarsa,
Kurtuluşum olur, rahmet doğarsa.
Nur –u Muhammed ruhumu paklasa,
Rabbim günahtan bedeni saklasa,
Nefsimden günahları yasaklasa,
Vuslat anımda, ruhumu aklasa.
Yaşarsam nefsimi bağlayacağım,
Ruhumla sessizce ağlayacağım,
Pişmanlıkla nefsi dağlayacağım,
Nefsimde huzuru sağlayacağım.
Anlamaz mı? 15/10/2011
Gözler görmez ise, ölçüler şaşar
Zora karşı sabır, her derdi aşar
İman dolu ruhum yoklukta taşar
Gayesiz ademler,hayali yaşar
Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan
Görmezse önünü,düşer elbet damdan
Meyvası olmayan ağaçlar çoktur
Günahı olmayan hiç kimse yoktur
Pir –i fanilerin, gönülü toktur
Zamanı yaşamak,atılan oktur
Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan
Görmezse önünü,düşer elbet damdan
Alem-i mizanla ömürler geçer
Herkes kendine bir mihenk taş seçer
Kazanıp kaybeder dünyada üçer beşer
İnsan hayatta ne çukurlar eşer
Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan
Görmezse önünü,düşer elbet damdan
Zamanın hiç yok mudur iz’anı
Daima bertaraf eder azanı
Yaşarken kurulur cadı kazanı
Vakt-i saat geçer, kalır bir anı
Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan
Görmezse önünü,düşer elbet damdan
Zaman-ı mefkure gitmez peşinden
Ayrılır elbet bir gün herkes eşinden
Koşsa yetişemez dünya işinden
Ne yapsa da azık,artmaz dişinden
Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan
Görmezse önünü,düşer elbet damdan
Mizan: Mahşerde herkesin amellerini tartmaya mahsus bir adalet ölçüsüdür.
Mihenk: 1. Mihenk taşı. 2. mecaz Birinin değerini, ahlakını anlamaya yarayan ölçüt.
İz’an: Anlama yeteneği, söz dinleme, boyun eğme
Mefkure: ideal, ideoloji, ülkü kavramlarının karşılığı
Asırlar Seçecek,Ömürler geçecek 17.09.2011
İlaç olmayacak,zerre bir derde,
Asırlar seçecek,yaşanan perde,
Ömürler geçecek, hepten seferde,
Unutulacaktır,birçok nefer de...
Şu fani dünyada, mutlu yaşayan,
Aşk şerbeti içip, dünyayı taşıyan,
Yaraya tuz basıp,derdi kaşıyan,
Köhne hatıralar,olur aşiyan...
Nevalesi boldur,fani dünyada,
Her dem sonsuz yaşar,garip hülyada,
Dua et hüdaya, candan yalvarda,
Dünyada hiç koşma,bomboş kulvarda...
Asırlar seçecek,ömür geçecek,
Ölüm şerbetini,herkes içecek,
Bil ey gafil nefis,sonun gelecek,
Yaşanan anılar, zaman delecek,
Aşık Şemsi derki,seherde uyan,
Her nefeste daim,ilmik dokuyan,
Bu derd-i gamla yok mudur okuyan,
Gizli kalmaz mutlak,olur bir duyan...
Aşiyan: Ev,Yuva
Nevale: Azık, acıkıldığında yenmek üzere hazırlanmış yiyecekler bütünü,lazım olabilecek
her türlü neşriyat, alet, edevat...
Mutlak: felsefî bir kavram olarak,her şeyin, keşfedilmiş olsun olmasın, bütününü,
tamamını tanımlar
Aşıkı Dilber - 27/11/2011
Arz-ı endamınla hep, gönülleri süzersin,
Aşkının ateşiyle, neden beni üzersin,
Cilve-i nazla nasıl,hemencecik küsersin,
Derya da rıhlet ile elbet sen de yüzersin…
Sanma ey deli gönül, her mevsim bir bahardır,
Bilen gönüllere bu, sadece bir ihtardır…
Aşık-ı dilber sende,eyleme artık cefa,
Artık sus! Sukun bulsun, ol sen de aşk-ı vefa,
Bülbül-ü gül sevinsin, üzülmesin bu defa,
Mutlu olsun aşıklar,daim sürsünler sefa…
Laf-ı güzaf konuşmak, gelmiyor hiç içimden,
Aşıklar da sanki hiç, bahsetmiyor geçimden…
Aşık,gönüle düşer, kor olur sessiz yanar,
Aşığın dili Leyla! Gönlü Mevlayı anar,
Mecnun gibi aşıklar,çölde Leylayı arar,
Kavuşsa da aşıklar,şol dünya kime yarar? ..
Derya: Deniz.bir şeyin bol olduğu yer,
Rıhlet: Göç etme,Yer değiştirme..
Güzaf: Boş lakırtı,Beyhude
Sukun: Durma,hareket etmeme,Rahat sıkıntısız
Vuslat: Sevenin sevdiğine kavuşması.
Şol: Şu İşaret ismini kuvvetlendirmek için’l’ harfi ilave edilmiş hali.
Aşıkların Kaderi - 1.11.2010
Sevgi selinde coşan, yüreğimi sen çaldın
Sevda türküsü ile bana haber mi saldın
Yaralanmış kalbimin gonca gülünü aldın
Yetsin artık bu hasret,çok derinlere daldın
Aşıkların kaderi,ızdırap mı genç yaşta
Ağlamaktan dert oldu,akılsız deli başta
Yarimin gül yüreği,sanki yetişmiş taşta
Gurbet elde kesildim,sevdasız yenen aşta
Güzel gönül bahçeme,vuslatta gül serenler
Aşık olmaz mısınız, siz söyleyin erenler
Bir bade-i nefese, gülden buse verenler
Söylesin zalim felek, hani aşkı gerenler
Şemsi der ki aşık’a:-Yardım etsin yaradan
Gün olur duyulur ki,aşık gelmiş sıladan
Vuslatta kavuşulur, çekil felek aradan
Bülbüller güle okur,sessiz nurlu seladan
Aşk-ı Sevdam - 02/03/2009
Aşk-ı sevdayı; gönül penceremden seyir ederim,
Bir buse ile gönlüm, ram-ı cezb'le keyif ederim,
Aşk-ı, ezelden beri, gönül tahtımda hoş ederim,
Ebedi aşkın, gönül ateşiyle,sarhoş ederim.
Gönlüm, bir sırçayı saray misali, aşkın selinden,
Kurtulmadı bir türlü,aşk-ı zalim, dizdar elinden,
Ne yapsam yinede kurtulamam,yarimin dilinden,
Istırap içinde geçti, ömrüm! Aşk'ın bedelinden.
Aşkın cilvesi mi bu, gönlümün kalmadı,şuuru,
Gönül bahçeme açtı,şuh gönlümün kederli nur'u,
Ram ile geçsede ömrüm, gönül aşkımın onuru,
Olacak her dem, hayalimde ömrü aşkımın gururu.
Buse: Öpme,öpüş,öpücük
Ram: İteat eden,kendisini başkasının emrine bırakan,Boyun eğen,birinin hükmü altında
bulunan
Cezb: Çekme,kendine doğru yöneltme,hava ile emerek çekme
Dizdar: Kale muhafızı
Şuh: Şen ve hareketlerinde serbest,nazlı,işveli ve oynak
Keder: Kaygı,tasa,dert
Şuur: Anlama,anlayış,hissetme,duyma
Dem: soluk,nefes
Aşk Girdabında - 15.09.2010
Aşk-ı,muhabbetin son girdabında
Bencileyin ruh-u meşk adabında
Gailesiz ademin aşk kabında
Yan gönül,nar-ı gamdan, burcu burcu…
Aşk-ı derdime çomak sokma felek
Bilsen zaman, sanki herkese elek
Kime taç giydirdi,kime de kelek
Yan gönül,nar-ı gamdan,burcu burcu…
Ne yapsam ne etsem de dönmez geri
Hayat yolunda olmuşum seferi
Ruhumda beniz atmış,sönmüş feri
Yan gönül,nar-ı gamdan,burcu burcu…
Esme rüzgar, hep tepeden tepeye
Gönül yara almış, ruhum da paye
Sabır panzehirse, hayatta gaye
Yan gönül,nar-ı gamdan,burcu burcu…
Aşk Ateşi – 06.02.2009
Aşkın ateşi sarmış, özlem dolu yüreğimi derinden,
Vuslat-ı aşk ile çarpıyor kalbim, Rahmanın eserinden,
Gözlerimin yaşı,hayatımın mecralı can kafesinden,
Hasret ile yanıyor gönlüm,Resulün aşk-ı nefesinden.
Fani dünyada,beşer aşkı ile hesap,ölçü tutar mı?
Aşkla yanan gönül, alem-i ibret dünyada,kül yutar mı?
İşte geldik, gidiyoruz derken,pişmiş aşa su katar mı?
Sanki bir nefeslik dünyaya karşı, ahiretin satar mı?
Dergah-ı berzahta Rabbim, kul'un açıyor avuçlarını,
Bütün ömrü canlanıyor gözünde,biliyor suçlarını,
Ömründe kılmadığı namaz, tutmadığı oruçlarını,
Görüyor ahir hayatında, amelinin sonuçlarını.
Geçen kısa ömrü,sırat-ı müstagıme bağlayacağım,
Tövbe ve gözüm yaşları ile nefsimi dağlayacağım,
Kalan ömrümde, affım için; pişmanlıkla ağlayacağım,
Ahir hayatımda,nefsimin terbiyesini sağlayacağım.
Vuslat: Sevenin sevdiğine kavuşması
Mecra: Suyun aktığı yatak,su yolu
Beşer: Konuşan canlı insan,insan cinsi
Berzah: iki şey arasındaki açıklık,bağlayıcı çizgi,ölülerin ruhlarının kıyamete kadar
duracakları yer,Dünya ile ahiret arasında bulunduğu farz olunur.
Sıratı müstagım: Doğru yol
Aşkı Muhabbet – 22/09/2011
Yar sevince coşar, gönül bülbülü,
Aşıklar neylesin, yarsız sümbülü,
Mevsim en son bahar,yar da güz gülü,
Gönlümdeki hazan gülü büzgülü…
Aşk-ı muhabbetle, doğan güneşler,
Hasret türküsünü,hep söyler eşler…
Sevdiceğim yine,akşamlar olmuş,
Dökülen yapraklar,gönlüme dolmuş,
Açan güz gülleri,hep birden solmuş,
Bu aşığın sessiz,gittiği yolmuş…
Aşk-ı muhabbetle, doğan güneşler,
Hasret türküsünü,hep söyler eşler…
Aşk ateşi yanar, gönül bağında,
Kader bağlar bizi hayat ağında,
Mecnun Leyla için azap dağında,
Arasa bulamaz,güzel çağında…
Aşk-ı muhabbetle, doğan güneşler,
Hasret türküsünü,hep söyler eşler…
Hazan: Sonbahar kelimesinin eş anlamlısı
Aşkın Esbabı – 09.02.2009
Hayat denen günün, sessiz sabahında, yalnız doğarım,
Ömrümü yaşarken kendime neden? diye hep sorarım,
Bilinmez denizlerin dalgalarına karşı koyarım,
Gönül sevdamla yaşarken, bütün dertlerimi kovarım.
Aşkın esbabını sorma! Sonsuzlukta bir gayb-ı düş'müş,
Hayatı yaşarken, vuslat-ı beka'dan, dünyaya küsmüş
Dünyanın sonsuzluk denizinde, insanlar sanki süsmüş
Ne yaparsan yap! Ömrün değerlenmezse, sonu rüküşmüş.
Dünyanın sonsuzluğunda Aşk şarabı içer yatarsın,
Ömür çeşmenden kendine, sanki ab-ı hayat katarsın,
Eğer gafletle yaşarsan, sefilce dünyada batarsın,
Uyanmazsan ey nefis! Ahiret dünyanı da satarsın.
Ölünce gireceğin toprak sonsuz değil, bir karıştır,
Hayatın hikmetini anlamazsan, dünya bir yarıştır,
Sonsuzluk alemi; sanki fani dünyaya bir bakıştır,
Unutma ki bu dünya, her şeyi ile bir iç yakıştır.
Esbab: Sebep
Gayb: 1-Hazır ve göz önünde olmama,2-Belirsiz ve bilinmeyen şeyler,görünmez ve
bilinmez haller
Ata Vatanda Gökbayrak… - 13/07/2009
Goşkar babayı rüyamda gördüm, bunu neye yorayım,
Urumçide,Kaşgarda neler olmuş? Çinli'ye sorayım!
Katliamlar yapılmış,sanki hiç insan değil, kobayım,
Bu vahşetle kendimi, nasıl insan yerine koyayım.
Zulumle Kızıl Çinli, elbet dünyada payidar olmaz,
Uygur Türkünün tarihteki,özgürlük güneşi solmaz,
Ecdadımın yurdu Türkistan! İt sürüleriyle dolmaz,
İnan Gökbayrağa milletim! Uygur Türkü esir kalmaz.
Goşkar babam,Anadoluya Kaşkardan gelmiş, ilimle,
Savaş vermiş kahpe düşmana hep; kültürümle, dilimle,
Anadoluda yaşıyor, bayrağımda kan,Bedelimle,
Ata vatanı özünde yaşayıp dokuyor kilimle.
Tarih boyunca Türk’ün vatanıdır, yurdumu o kurdu,
Hakanım Kürşat! Vatan toprağında ölmeyi buyurdu,
Ecdadımın gününde Kızıl Çin; Gaflet ile uyurdu,
Heyhat,şimdi katliam yapıyor, öksüz kaldı Türk yurdu.
Ağlama bacım, kardeşim,milletim! Sen öksüz değilsin,
Elbet istiklal Türk içindir,düşman zelilce eğilsin,
Milletim çok çalış! Tüm düşmanların başları ezilsin,
Dünyada,esir Türklere, bil ki; Al bayrakla esinsin.
Uygur Türküne vahşetle saldırmış uyuşuk Çin dölü,
Esaret bitsin,Gökbayrak altında Türk,sağ ya da ölü,
Kurtarmalı vatanı düşmandan; dağı,stepi,çölü,
Elbet yıkılacak Kızıl Çin! İstiklaldir, Türk’ün yolu…
Bahar ile Sonbaharın Türküsü – 23.03.2009
Bahar mevsiminin türküsü,aşkın nefesi üzerinde,
Yüksek dağların, yalçın kayaların, tarifsiz değerinde,
Çırpınan ruhumun, özgür kuşların, kanatları denginde,
Uçuyorum yalnız başıma,cismi fakir,gönlü zenginde.
Cihanda emsali yoktur,gökyüzü mavisinin yerinde,
Kıymetini bilmek gerek, yeşil zümrütünün ahenginde,
Yağmur ile birlikte,güneşte gökkuşağı renginde,
Gönlü dinlendirir, ufuklarda dalgalı,sonsuz enginde.
İlmik ilmik dokunur, ömür tezgahında renk, renk kilimler,
Çevrilir hayatta acı, tatlı bir çok değişik filimler,
Öğrenirler hayatta; luzumlu, luzumsuz bir çok ilimler,
Sonbaharda bomboş! Hayaller geçer, anılardan dilimler.
Hayat sonsuzluğunda yaşanır, coşkulu engin duygular,
Çiçekler, kuşlar, kelebekler; zamanda hayatı uygular,
Ömrünün yaşanan son deminde,hep kendini sorgular,
Sonunda güzel bir düşle, sessizce dalar,Sonsuz uykular...
Ömür sahifem her gün renk renk güzel çiçekler ile doldu,
Yaşanan güzellikler elbet, her canlı gibi bir gün soldu,
Ömür bahçemden, her gün felek! Meyveleri sessizce yoldu,
Bilemedim, bu ömrüm! Gafil nefsim ile nasıl yok oldu? ...
Bahar Şenliğinde – 25/05/2011
Şelaleler çağlasın, gönlümün derinliğinde
Mest olalım sevdiğim akşamın serinliğinde
Baharda ötüşen kuşların, aşk yarenliğinde
Kavuşalım artık,şu kısa bahar şenliğinde
Güller öbek öbek açmış,sevdiğimin elinden
Bülbüller şarkı söylemiş, nazlı yarin dilinden
Aşıklar da ağlamış,gurbetin acı izinden
Bekle yarim,geliyorum,sonsuzluk denizinden
Mecnun yollara düşmüş dağların yücelerinde
Aramış durmadan,sonsuzluğun nicelerinde
Hasret rüzgarının fırtınalı gecelerinde
Terennüm eder...Leyla …Vuslatın hecelerinde…
Nicelerinde: Kaç, ne kadar, Oldukça çok, Nasıl, Uzun süreden beri.
Ben İhtiyarım - 31.05.2011
Avurtları çökmüş,dertler başında
Gözyaşı sel olmuş,hilal kaşında
Sadece acı var, mezar taşında
Derdi çok büyük,sanki yüz yaşında…
Coşkun nehirlerin,aks-i sedası
Aşıkların bitmez, kara sevdası
Yarimin cilvesi,güzel edası
Vuslat hayaliyle, okunur selası…
Karalar bağlamış,sevgili yarim
Gurbet elde dahi ,daim bahtiyarım
Mecnun misali var, gönül itibarım
Genç olsamda artık, ben ihtiyarım…
Bir Aşk Hikayesi – 15.08.2010
Yaşadıkça ruhum, genç kalır sandım,
Özlem dolu geçen, zamana kandım,
Geçen yıllar boyu, hasretle yandım,
Hayal ötesinden,hep seni andım.
Anılarda aşkla, gönül süzdüğüm,
Sendin sevdiğim,hayalde yüzdüğüm,
Aşkın ateşinde, Leyla gördüğüm,
Fırtınada kader yolu ördüğüm.
Ömür boyu gördüm, aşka tapanlar,
Aşk için yeniden dünya yapanlar,
Bilmeden gerçek aşk diye sapanlar,
Hayatta görünmez yollar, kapanlar.
Gerçekten aşık olduk mu? - Ezelde,
Kusur görme,kavuşmadan güzelde,
Ne varsa harcadık, ne kaldı elde?
Aşkı bilmeyen, aşık mı? - Genelde.
Aşkın ateşi ile göğe ersem,
Şu hayatta en mutlu benim dersem,
Hayal-i aşkı bulur da yersem,
Deme bana sakın, hadi be sersem.
Yaşanmış ne çok ateşli duygular,
Hayatta aşkın kuralını uygular,
Ömür geçtikçe, yaşamı sorgular,
Ömrün sonunda da iyi uykular.
Bu Vatan-ı Mukaddes – 18.04.2010
Rahle-i tedris ile kelamullahı,vecd ile ananlardanız,
Bu vatan-ı mukaddes için durmadan çalışıp yananlardanız,
Ahir zamanda, evlad-ı iyal-ı hizmet eri sayanlardanız,
Bu vatan,bu millet için, bedelsiz! Şahadete kananlardanız,
Şehit kanı ile ıslanan topraklar
Sert fırtınalarda dökülmüş yapraklar
Hain düşmanlar ve gafil şen şakraklar…
Elbet birgün gerçeği anlayacaklar…
İman dolu göğsünü siper etmiş, toprakta yatıyor şehitler
Yeryüzünde vatan için sınır yok! bu topraklar buna şahitler
Bilsin gaflet ehli! Bu cennet vatanın sahipleri muvahhitler
Elbet vatana sahip çıkacak! Bak hüküm veriyor müctehitler
Şehit kanı ile ıslanan topraklar
Sert fırtınalarda dökülmüş yapraklar
Hain düşmanlar ve gafil şen şakraklar…
Elbet birgün gerçeği anlayacaklar…
Ay yıldız dalgalansın, sonsuza dek! Budur milletimin emeli
Yurduma alçaklar saldırıyor,dört bir yandan; bu hal nedir? demeli…
Ecdadın toprakları öksüz! Bunu kimlere, nasıl söylemeli? …
Evlad-ı fatihan ki bilmeli; Çalışmaktır! özgürlüğün temeli…
Şehit kanı ile ıslanan topraklar
Sert fırtınalarda dökülmüş yapraklar
Hain düşmanlar ve gafil şen şakraklar…
Elbet birgün gerçeği anlayacaklar…
Şehit kanları ile ıslanmış, uçsuz bucaksız,kara topraklar
Sert fırtınalarda dökülmüş; Fakat baharda açacak yapraklar
Hain düşman bilsin! Uyanacak elbet milletim,şen şakraklar…
Asil kanım aksa da bir gün, vatan gerçeğini anlayacaklar…
Vecd: kendinden geçecek derecede ilahi aşka dalma,kendinden geçecek derecede
baygınlık
Muvahhit: Allahın birliğine inanan,Allahın birliğine inananlardan olan kimse
Bu Aşkın Fıtratından… - 22.05.2011
Gönül çeşmenden bin bir naz ile,sek-i bade içsem,
Bir nazarın için, her dem ram olup, kendimden geçsem,
Yarimin cefasından, gurbet yollarını mı seçsem?
Yine de sever sevdiceğin,bu aşkın fıtratından…
Coştu yine yüreğim, hasretten alev almış hane,
Derdime çare olmazmış,aşkın yarası bahane,
Aşıkların dünyasında, çile var! Acep daha ne
Yine de sever sevdiceğin, bu aşkın fıtratından…
Kalmadı ağlamaktan, iki gözümde kanlı yaşlar,
Bilmez kimse derdimi,derler hep, bunlar da ayyaşlar,
Elbet bir gün kalkar musalladan,sahipsiz naaşlar,
Yine de sever sevdiceğin, bu aşkın fıtratından…
Rabbim kavuştursun sevenleri, huzuru mahşerde,
Canı çekilsede,cananı arar gönül her yerde,
Sabır taşı olsa da çatlasa, katlanır her derde,
Yine de sever sevdiceğin,bu aşkın fıtratından…
Aşık olan gönül, çaresiz! Ömür boyu sürünür,
İlahi boşanan gözyaşı, dervişliğe bürünür,
Bir hırka ile bir lokmayı, katıksızca dürünür,
Yine de sever sevdiceğin, bu aşkın fıtratından…
Çanakkale Şehidime – 10.08.2009
Şehidim Çanakkale'de, tarihin coşkun seline kapılmış, bak! Kefensiz yatıyor,
Göğsünde kurşun yarası, yalın ayak, aç; yine son nefesinde düşmana çatıyor,
Yurdumun üstünde dalgalanan bayrağıma, kanları ile nice coşku katıyor,
Hain düşman duymuş içinde, yalın korku! Bak o korku ile nasıl yurttan kaçıyor,
Cennet Vatan toprağına; kan ile can verdiniz,
Düşmanı mahreme sokmadan yere serdiniz,
Bayrak ve namus için düşmana göğüs gerdiniz,
Ne para idi, ne pul idi, dünyadaki derdiniz,
Ey! Bu vatanın istikbaline, kendini feda etmiş; toprağın bağrında yatan Şehit,
Unutulmaz cengâverliğin, meçhul sanılan isminle yaşıyor, içimizde Seyit,
Düşman, Mehmedimi yenemez! Açlık ile yokluk olsa da; her biri mücahit, yiğit,
Kazandığı zaferle ilan ediyor bak! Dünyaya daima din-i İslami teyit,
Ey Bu Aziz Vatanın, Bağrında yatan Şehitler,
Bu vatan için, Allah için can veren yiğitler,
Vatan minnettar sizlere, Peygamberler şahitler,
Çanakkale'de ebediyen kalacak lahitler,
Duygular Salkım Saçak – 18/04/2011
Gönlümün kubbesinde,duygular salkım saçak
Sevgiyle yoğrulursa,dünyam çiçek açacak
Gönül bu hoş kubbede,coşku, neşe saçacak
Bütün kötü duygular, ebediyen kaçacak
Bir hayal dünyasında yaşıyorum hep sessiz
Sonsuzlukta yaşanan,şu güzellikler eşsiz
Mutlu olamazsan yar, bu dünyada çaresiz
Aşkı yaşayamayan,insan olmaz yaresiz,
Kapanmazmış yaremde,gözü yaşlı feryadın
Yar bekler sonsuzlukta,aşıktır senin adın
Unutulur sevgiler, dünyadaki son yadın
Aşkı seninle yaşar,isimsiz melek kadın…
Asude bir denizde, yapa yalnız mı kaldın?
Neden yarimi felek? Gurbet ellere saldın,
Gönül ferman dinlemez,aşk denizine daldın
Yarim,can parem,yaralı yüreğimi çaldın…
Asude: Rahat, sessiz, sakin, dingin
Duygularla Ahval-i Gaipten Bir Söyleşi... – 12-11-2006
Duygular insan için, dimağda adeta bir hasret köprüsü,
Hayat-ı mazide yaşanmış ömrümde günler; ömür törpüsü
Geçmişten gelen sızılarla sürülen ömür; hayat görgüsü
Tecrübe ile aklanan saçlar adeta; ululuk övgüsü
Dünyadan elimi eteğimi çeksem gam-ı keder mi ola
Kara bahtımda esen yellerde, yeşeren güllerim mi sola
Girdim hayatın tılsımında gaybın, akıbetindeki yola
Boş laflarla eyleme beni,gönlüm hüzün ve yaş ile dola
İstemem hiç! dünyadaki mal-ı cihandan, madde-i bedeni
Sığmam zaten hiçbir kalıba, ruh-u zilletle, dünya edeni
Arkamdan, hayatımda istemem! Duasız beni seyredeni
Affet Allah'ım günah-ı halimden ahirete devredeni
Çocuk masumiyeti ile lafzı lal oldu dünya esası
Kalbimde bir sızı ile önümde pişman-ı ahval masası
Düşünmeden yaşayanlarda hiç mi yok, ati zaman tasası
Kayb-ı zamana dikkat et! ömrün sonunda yok, hiçbir kasası
Vakti değerlendir,çalış! Olmaz hayatın hiçbir sıkılanı
Hayatımda görmedim, az konuşup,çok düşünüp, yanılanı
Eğer görmez isen aynayı beşerden, boş yere bakılanı
Ömründe bir bak mazine,seyret akıbetine takılanı
Dünyanın Mizan-ı – 20.09.2010
Dünya hem boş,hem de hoş meşgaledir, fazla uğraşma boşuna
Sınırsız zevklere doyar nefis, sonra gitmez olur hoşuna
Kalmaz kimseye fani dünya! Ne fakirin yoksul varoşuna,
Ne de zenginin saltanatı üstünde uçan, talih kuşuna
Ne desem, ne etsem de fayda vermez, gelir akibet başına
Ömür geçer de boş yaşarsan,Azrail bakmaz gözün yaşına
Her nesil geçip bakar, ecdadının kalmıssa mezar taşına
Yine ders almaz! Ömrü boyunca kaşık atar,nasip aşına
Garip dünya ne saltanattır,ne de cefadır! Eğer bilirsen,
Hayat yolunda kaybedersin,dünyanın oyununa gelirsen
Dünya imtihandır,eğer hayattaki yanlışları silersen
Kavuşursun daim huzura, vuslat ile sonsuzluk dilersen
Bu dünyada faydalı işler için çalış,boş geçirme vakiti
Galü belada yaptık, bilmez misin? Rabbimizle son akiti
Dürüst olup çok çalış,yoksa oluruz cehennemin yakıtı
Kul hakkından sakın! Affetmez Rabbim,olur cennetin sakıtı
Bu dünya düşünürsen eğer, bir ölçü üzerinde kurulur
Ölçüyü şaşırma! kazanırsın,fırtına sessizce durulur
Öfkeli ve gururlu insanlar,güçlü de olsalar burulur
Anlamadan geçer elbet, bu dünyanın da vardır bir mizanı
Ecdadım Köşker Babaya - 25/05/2008
Ecdadım! Sana saygıda kusur etmem,fakat yine mahcubum
Mirasına sahip çıkamadım, özümden yokluğa mecburum
Tarihi zamanda bedbin olan, ruh-u bedenimle mecruhum
Nesil-i ecdat ile,yinede dünyada seninle mebrurum
Gönül bir sırça saray olsa da,yine hüsranla doldu özüm
Değerlenmedi vakt-i zamanda emel-i dünyam ile sözüm
Hayat boyu özlesem dahi can-ı vuslatı görmedi gözüm
Halet-i ruhumla gönlümü hoş sandım, buymuş hayali çözüm
Gönül zevk-i sefa görmedi, vucud-u sıklet ile cihanda
Dünya sefası da sürse vakti mutlak cezb etmez icabında
Emel-i tul içinde, akıbet yine ram olur icbarında
Kahreder meyus talihi, onun hayatı sükun ambarında
Köşker baba gaipten özler,vatanda yayılmış öz soyunu
Dağılmış olsa da yine özünde yaşayan Türkmen boyunu
Yüzyıllar sonra bozulacak, güruhtan gelen zalim oyunu
Asl-i vatan, zinhar yeşertecek! Elbet devlet-i Ak koyunu
Dünyada yaşanan zulümler ezelden ebede mi sanırsın?
Geçen zaman-ı alemde, gaflet ile mi yaşayıp kanarsın?
Dünyada ecdadın nesline yalnız sen mi özlemle yanarsın?
Sen gam eyleme ey gönül! vuslat-ı özünde bir gün yaşarsın...
Göç eyledi Köşker obası hüzün ile yayladan yaylaya
Atam Köşker babadan ayrı kaldım şu yüreğimi dağlaya
Gurbet elde, obamdan uzak, hasret ile sılaya bağlaya
Elbet bir gün hasret sona erer,tüm yurtta vuslatı sağlaya...
Mecruhum: yaralanmış,yaralı,çürütülmüş,reddedilmiş
Mebrur: beğenilmiş,övülmüş,hayırlı
Sıklet: ağırlık, sıkıntı
Cezb: çekme, kendine doğru yöneltme
Ram: İtiat eden,kendisini başkasının emrine bırakan,boyun eğen,birinin hükmü altında
bulunan
Halet: Hal, suret, takdir...
Garip Kullar – 19.08.2010
Seher vakti kokar,tomurcuk güller
Ötüşür her vakit, nazlı bülbüller
Mis kokulu, çeşitli hoş sümbüller
Fani dünyada yaşar,garip kullar…
Miskin kul,bu dünyada felah bulmaz
Ne çok çalışsa,hiçbir zaman onmaz
Hak vaki olsa bile,gönlü solmaz
Garibi Hak’tan, gayri bilen olmaz
Garip yaşar,bu dünyada seferi
Kullardan herkesin vardır ederi
Yalan dünyada çok yoktur sediri
Fani hayatta olmaz hiç kederi
Bencileyin bulup, fakir doyursa
Arayıp sorsa da; ferman buyursa
Garip bulmak için, haber duyursa
O zaman açılır, arşın kapısı.
Müslüman bulmalı, garip kulları
Sevindirmeli, muhtaç olan dulları
Sabi yetimleri,şu yoksulları
Bul,doyur; açılsın cennet yolları
Miskin: Fakir,çaresiz,yoksulluğa düşmüş olan kimse…
Arş: Çardak çatı,kubbe,-Allahın dokuzuncu kat gökte
bulunduğu tasavvur edilen yeri olup, dolaylı olarak
gücünü ve yüceliğini ifade eder.
Gecelerde Yarim – 31.08.2010
Gecenin zifiri karanlığında
Güneş ol, gönlümün krallığında
Bülbüller seher vakti, gül dalında
Ötsün de, yar gelsin,haber salında
Suskun olmasın hiç gönlümün sesi
Eksik olmasın yarimin busesi
Hayatın anlamı, ılık nefesi
Gönlümün eşi,ruhumun kafesi
Aşıkın kalbine hiç zül düşer mi?
Gerçekten aşık olan,yarine küser mi?
Gönül fırtınamda müşkül düşer mi?
Aşk bitmez,bu gönül bende oldukça…
Dünyamda elem de yok, sıkıntıda…
Aşk fırtınasındaki yıkıntıda,
Kalmaz gönül,yarimin mıntıkada
Kanat çırpıp gider,hayallerimle…
Goşkar Babanın Destanı - 23.10.2010
Köşker Babam bozkırlarda koşturur,
Göç yolunda oymağını coşturur,
Cihat ile düşmanları susturur,
Selamıyla gönlümü tutuşturur.
Selam olsun bizden,Goşkar babaya..
Selam altın nesle,Köşker obaya
Koşkardan,Horasandan,gönül eri
Akkoyun ve Bozulus da neferi,
Oymağıyla göç etti hep seferi,
Gönüllerde yurt dokur cevheri,
Selam olsun bizden,Goşkar babaya..
Selam altın nesle,Köşker obaya
Goşkar babam derki; Soyu soyladım
Yurdumu Köşker obayla boyladım
Boyuma Goşkardan selam yolladım
Hep birden Anadoluyu kolladım
Selam olsun bizden,Goşkar babaya..
Selam altın nesle,Köşker obaya
Goşkar babam yurdumda kök sayıldı,
Cihanda şanıyla,soyu yayıldı,
Gün geldi,Köşker obası dağıldı,
Birleşin kardeş,bitirin ağıdı.
Selam olsun bizden,Goşkar babaya..
Selam altın nesle,Köşker obaya
Neden dağılıp bozguna varıldı
Düşün kardeş; Goşkar babam darıldı
Gurbet elde her bir boya karıldı
Birleşince kardeş,yaram sarıldı
Selam olsun bizden,Goşkar babaya..
Selam altın nesle,Köşker obaya
Koşkar atam; dinim,soyum uludur;
Ahmet Yesevi Allahın kuludur.
Dünya elbet, bir imtihan yoludur
Goşkar Türklüğün ulu bir koludur
Selam olsun bizden,Goşkar babaya..
Selam altın nesle,Köşker obaya
Gölge Hayaller - 17.10.2010
Sessiz akşamların karanlığında
Doğan güneşin ilk ışıklarında
Aşıkların gurbet tabanlarında
Vardır bilinmeyen gölge hayaller,
Sevenlerin çoktur,bülbülü gülü
Her demde hayatın, vardır virgülü
Aşıkların kapı ardı sürgülü
Vardır bilinmeyen gölge hayaller,
Garip aşık ağlar yalnız anında
Hiç kimseler yoktur,o an yanında
Fırtınalar kopar zaten kanında
Vardır bilinmeyen gölge hayaller,
Sevenler daima yalnız yerlerde
Aşkla bülbüller ağlar, seherlerde
Güller vuslatsız kavuşmaz derlerde
Vardır bilinmeyen gölge hayaller,
Şemsi ne dese de inanmaz kimse
Zalimler dünyada eğer hakimse
Fırtınalı züll dünyada mukimse
Vardır bilinmeyen gölge hayaller,
Seher: Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.
Mukim: Bir yerde ikamet eden
Zül: Alçalma,düşkünlük
Gönlümde Hoş Seda – 10.08.2009
Gönlüm öyle hoş seda ki,ey dünya! Sana gaip göz ile bakılmaz,
Dostluk kardeşlik yolunda nefsime, dünyada hiçbir engel takılmaz
Gönül muhabbetim cihanda,hiçbir kıymet-i meta ile satılmaz,
Ecdadımın yüreğinden cezbeden gönlüme,hiçbir riya katılmaz,
Muhabbet-i dünya eyleyen yaranla; Uzun,ince yola çıkılmaz,
Postu fakir, gönlü zengin canlardan, sırat'ta bile, can dost sıkılmaz,
Gelecekteki neslime, bu dünyada gayesiz hayat bırakılmaz
Zevk-ü sefa ile,nefs-i kalpte,muhlis-i sedeften halka takılmaz,
Dünyanın fıtrat-ı gayesini, sadece zevk ile sefa mı sandın?
Gaib-i fani dünya hayatını,gaflet ile yaşayan insandın,
Hiç bitmez sandığın, dünya hayatının biteceğine inansaydın,
Böyle boş yere vakit geçirmezdin, iman dolu hayat yaşasaydın,
Gönlümdeki huzurlu hoş sedanın gök kubbede yankılanan sesi,
İnanıyorum ki bu hoş seda, ceddimin damardan gelen nefesi,
Zannederim ki, dünya hayatı, sonsuz hayata karşı kuş kafesi,
Ahir ömrümdeki bu ses ile nefes,sanki cennetin arifesi,
Dinle beni! Ey cefalı gönlümün garip,yalnız yaşayan cesedi,
Zelil ruhum, bedenimden yalnız bir tek kalbi hasen-i benimsedi,
Fani dünyada nefsim,iman ile baki ahireti özümsedi,
Sanki ahirette Resulüm,gül bahçesinden bana gülümsedi,
Akibet-i ömrümde hiç sönmez mi acep, ey gönül tahtımın narı,
Ruhumdan fışkırır cehr-i ıstırap ile kalbimdeki intişarı,
Vicdanımın sesi ile göklere yükselir,masumun intizarı,
Rabbim af eyle günahlarımı,hayat-ı ömrün bu son ihtizarı,
Cehren: açıktan açığa ve yüksek sesle söyleme
İntişar: yayılma,dağılma
İhtizar: ölüme hazır olma,can çekişme
Gönül Dostu – 24.02.2009
Gönül gözüyle bakarsan, gönül dostun görünür,
Varsa; Cürm-ü haset gönül,hepten yerde sürünür,
Dostluk bağı, gönlümüzde hoş sohbete bürünür,
Varsa dostun yalanı, baht-ı kedere dürünür.
Gönül sıcaklığında, dostluk harcını kararlar,
Dost gönüller,gönülden,gönül dostunu ararlar,
Gönül dostunu bulup, gül hasretiyle yanarlar,
Gerçek dostu kaybedince,özlem ile anarlar.
Gerçek dost, yok mu sandın? Ahir-i garip zamanda,
Arayıp bulacaksın, gönül! İğneyi samanda,
Madde-i bedelsiz zor,şu gönlü fakir imanda,
Hak dostu ara! Gönülde artık,emir kumanda.
Dost arıyorum sessizce, gönül bağım solmadan,
Gönlü güzel, dost beklerim,ömr-ü çilem dolmadan,
Beyhude yaşayıp,ham meyvelerini yolmadan,
Gönül dostu bul! Fani dünyada, pişman olmadan.
Dost arar iken; sakın menfeatini arama,
Boş gönül ile,dost diye gönülleri tarama,
Samimi dostlar, sessizce merhem olsun yarama,
Dostlar daima otursun, sıcak gönül soframa.
Cürüm: Kabahat,günah,suç
Baht: Talih,kısmet
Keder: Kaygı,tasa,dert
Dürülmek: Katlanmak,sarılmak
Ahir: Son
Garip: 1-Yabancı,yabancı yerde bulunan 2-Kimsesiz,zavallı
Gönülde Yarem Var – 18.09.2010
Gönülde yarem var kansız, dermansız
Doktorum çare bul, bu dert amansız
Götürecek beni ilden fermansız
Gel de gör bak halime,aşk neyledi…
Başım gönlüm, hasretinden dellendi
Aşkım civarda herkesce bellendi
Bu dünyada kavuşmam engellendi
Gel de gör bak halime,aşk neyledi…
Eyle mevlam vuslat ile rahmeti
Aşıkın bellidir istikameti
Olmadı dünyalık mal mülk zahmeti
Gel de gör bak halime,aşk neyledi…
Dünyada sefehat nedir sürmedim
Ömrümde hep ağladım,hiç gülmedim
Gül yüzlü yarimden vefa görmedim
Gel de gör bak halime,aşk neyledi…
Sesim soluğum dünyada kesildi
Gönül bahçem hiç solmadı yeşildi
Gurbet elde sensiz, gönlüm deşildi
Gel de gör bak halime,aşk neyledi…
Gözyaşımdan Pınarlar – 23.04.2009
Dermansız kalbimde çağlayan, gözyaşımdan pınarlar,
Aşk ateşiyle yanan, gönül penceremi kınarlar,
Fırtınalı ömrümde aşk-ı hasretimi sınarlar,
Her aşıkta Ferhat'la Mecnunu, boş yere ararlar.
Aşkın çilesi mi dolar? Yad-ı gurbet ellerinde,
Ağlayan gönlümde esen, ılık hasret yellerinde,
Kavuşmak yok! Şu kısa ömr-ü hayatın sellerinde,
Neyleyeyim dünyayı, aşktan yoksun emellerinde.
Dellenme ey deli gönül! Yar'i can'ın az ötende,
Gerçek vuslat, sonsuzlukta ise, durmaz can! Şu tende,
Kalmadı hiç mecalim! Aşk-ı gönlüm yine de sende,
Kavuşmak hayal! Aşk ateşi ancak, ruh-u bedende.
Yüce Rabbim bu aşk ateşini dağlar gibi vermiş,
Aşk ateşinde pişen ham gönüller, pir olup ermiş,
Aşk-ı ilahi uğrunda, ne dertlere göğüs germiş,
Aşk-ı beşer, ilahi aşkla, nefsini yere sermiş.
Aşkın derdi ile yanan gönüller, hiç durmaz ağlar,
Deli divane olup gönlü, aşk ateşiyle bağlar,
Mekanı olur artık, uçsuz bucaksız yüce dağlar,
Huzuru ancak ilahi aşk ile gönlünde sağlar.
Yad: anma,hatıra getirme
Hakikat Bahçesi – 21.03.2009
Sevmek kutsal bir duygudur,sevmemek hiç haddim değil,
Alem-i nizamda daim! Gerçek aşka karşı eğil,
Rabbinin ismiyle fani hayatta, hep sev ve sevil,
İstemezsen mutluluğu, sevme hiç! Sadece geril,
Sanki oyun gibi, hayal ile gerçeği yaşamak,
Ömür geçiyor bak, sessiz! Birer basamak, basamak
Ne kadar da zormuş Rabbim! Hayat yükünü taşımak,
Bu nasıl gaflet söyle! Mazide, hatayı kaşımak,
Rabbim dilerse af eyler, ömrü hayatta hatayı
Doğru ol,dürüst yaşa, düşünme sen,fazla detayı
Hayat gelipte geçiyor, yaşarken ömrü sefayı
Ne görüp,ne yaşadın da,yazdın! Eza'yı,cefa'yı.
Ömr-ü hayatta bir an! Hakikat pınarına ersem,
Şikayet etmem derdimden,aşıkım, inanın,dersem,
Sızlanmaz hiç gönlüm,bütün dertlere göğüs de gersem,
Gam yemem yine,hakikat bahçesinden her dem geçsem.
Dünya hayatı gaflette, sanki cenneti andırır
Günler geçer, ömür biter, hepten insanı kandırır
Bir gün bakmıssın, son dem! İnsanın içini yandırır
Dertler dile gelse, insanı hayattan usandırır
Sus, tek başına ötme! Bülbül gibi, derdi gazelden,
Ne yapsan da geçmem! Ömrü hayatımda, ben güzelden,
Sever gönlüm, her güzeli,hak sevgisiyle ezelden
Ömrü hayatımda kötülük gelmez,bu dilden,elden...
Dem: 1-Soluk,nefes2-An,zaman
Alem: Fezada görünen yada görünmeyen yıldızlar,gök cisimleri ve canlıların bütünü
Nizam: 1-Dizi,sıra,2-Düzen,usul,tertip,kaide,kural
Hakkın Gözüyle – 27.02.2011
Kapat gözünü bir bak arz’a hakkın gözüyle,
Sanki yaşamamışız,Halik'ın öz sözüyle,
Hayatta gün görmemiş,hakikatın özüyle,
Gafil geçen bir ömür,pişmanlığın yüzüyle.
Hayat dünyada canlı, yaşanan bir zamandır,
Yokluğa sürüklenen,bir çok olay, amandır,
Geçsede geri gelmez! Ne çok yamandır,
Dünyada kazancımız,sıradan garip samandır.
Ma’rifeti yaşarken,cihanı kazanmakmış,
Yaşam, ilmi hal ile, şu ömre uzanmakmış,
Gaflet ile dünyayı,gerçek hayat sanmakmış,
Ömrün sonunda heyhat, bedbaht olup usanmakmış.
İnsan ecdadını hep,Allah adıyla anar,
Dünyada herkes bir kaç lokma nimete banar,
Yaşarken şu dünyanın,bilmem neyine kanar,
Gafil geçen ömründe, bilse nelere yanar.
Hamal Mevlüt - 26/04/2011
Sessizce yürüyordu, hafif yağmur altında,
Taşıdı hep yıllardır, ağır bir yük sırtında,
Gözü yoktu kimsenin,yatında ve katında,
Kalmadı hiçbir zaman,zenginliğin altında …
Hayatta kıskanmadı,kimseyi hiçbir zaman,
Maddeye de tapmadı,çalıştı hergün yaman,
İstese dünya malı,pırlanta kıratında,
Sahip olurdu fakat, yok kibir fıtratında…
Luzumsuz konuşmazdı, hem de etmezdi gıybet,
Aç kalsada eğilmez,dalkavuklara nisbet,
Er meydanında giymiş,sanki küfeyle kısbet,
Helal lokmayla yaşar,zelillik tek musibet…
Her lahza-ı nefesi,dünyada hoş sedadır,
Kabul eylesin Rabbim,alınteri edadır,
Temiz hayatı daim,bu dünyada sefadır,
Kibir ile tembellik hayatında cefadır…
Kırat: İslam ülkelerinde,basılmış madeni para,ecza vew kıymetli maddeleri tartmak için
kullanılan bir ölçü birimi.
Nisbet: İnat olarak,İnat olsun diye
Kısbet: Yağlı güreş yapan sporcunun, dana,malak,manda derisinden yapılmış giyim
malzemesi.
Hayat-ı Dünyam - 15/23-12-2006
Hayat-ı dünyamda eyleme ey edna nefsim, kahrı cefa ile hizmet-i cemali
Gayret-i ihsan edelim; alemi dünyada, hizmet-i hakikatle ehl-i kemali
Hak'tan dilerim,zevk-i sefayla geçmesin! dünya hayatım; budur ahiret temeli
Her gün şafak ile birlikte cümle-i vücuduma; 'Ey nefsim,kendine gel! 'demeli
Gailesiz iş yoktur dünyada, cevherini işle,fuzuli birçok lafa bakılmaz
Bu dünyanın cilvesine kapılıp tül-ı emelle, fani dünyada kazık çakılmaz
İbret olsun sana ey garip nefsim; alem-i dünyanın serap oyununa kanılmaz
Hakikat erdemi mutlak cihanda,muharrik-i dünyam ebedi mutluluk sayılmaz
Ahir-i vuslatımın hakiki gül bahçesinde,bedahet-i ahvalimi kondurdum
Gözüm yaşlı gönlümün ateşine,nasibi ömrümde vuslat-ı gonca gül koydurdum
Fani ömrümün kıymetini bilemedim,baki olan ahiret gülümü soldurdum
Affet beni Allah'ım! Enfas-ı beyhude ömrümde, vakit-i saatimi doldurdum
Hayatın hile-i oyunu mu bu? Geçti ömrüm, tamah-ı dünya ile oldu bi'zar
Bilemeden geçti bu ömrüm,fani dünyada,nefsime beyhude ediyor intizar
Kainattaki tüm varlık-ı mutlak ile devir eden,cism-i dünyama eder nazar
Alem-i Rahmana kavuşmak isterim, ruh-u cemil'im ile ahirette istihzar
Bedahet: apacık görünme,ispata ve delile ihtiyacı olmama
Edna: daha veya pek aşağı ve alçak
Muharrik: Oynatan,harekete geçiren,çeviren,kışkırtan,tahrik ve teşvik eden
Enfas: nefesler
Bi'zar: bıkmış,usanmış,bezmiş
İstihzar: huzura getirme,hatıra getirme
Vuslat: sevenin,sevdiğine kavuşması
Hayat Okulu - 12.07.2009
Yıllar,yıllar,yıllar! Yok ettiniz her şeyi yıllar…
Geçmişteki anılar,mazideki ızdıraplar…
Yaşarken söylenen yalanlar,çevrilen dolaplar,
Madde-i dünyada sessizce toplanan hesaplar…
Bu dünyadan gelip geçerken,verdik kısa mola,
Acep elimize geçen,servetimiz ne ola,
Nefsimiz, günaha düşer,sessizce ömür dola,
Acep kısa ömürde,neden girdik keskin yola.
Yanıyor içim hep,derd-i gamımdan,günahımdan,
Dünyadaki çabam,ruhumdaki garip ahımdan,
Değmezmiş dünya hayatı, sırlı güzergahından,
Yok oldu sanki,maneviyatın namazgahından.
Yaşamak yalan diyorlar, yalan değil aslında,
Yeşeriyor hayat ağacı, kökten tüm dalında,
Yalan biziz demek, gafil nefsim! Yaşam yolunda,
Sonsuzluğa erersin sırlı hayat okulunda,
Hayat Penceresi – 01/05/2011
Hayat penceresi, hergün değişir,
İnsanlar, gün yaşar,dünya gelişir,
Karları hiç yoktur, mallar değişir,
Gafletten Alemi bilmez eğleşir…
Çok uzun görünen,ömürler biter,
Günler hızla geçer,zaman da yiter,
Elbet bu dünyaya, gelenler gider,
Sonsuzluk alemi,daim devreder …
Hayatın yolları,uzundur dardır,
Seller gibi zaman, akan damardır,
Hayat İtidaldir, doğru karardır,
Gafile bu alem,hepten zarardır…
Boş Değirmene su,taşıyanları,
Luzumsuz işleri,kaşıyanları,
Gördüm dünyada boş, aşiyanları,
Sen affet Allahım, yaşayanları…
İtidal: Aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük
Aşiyan: 1-Kuş yuvası, 2-Mecaz ev, oturulan yer, mesken
Hayat Pınarım – 30.12.2008
Boşuna mı sanıyorsun? Şu fani dünyada yaşamayı
Kolay mı sandın, Hayatımın zorlu yükünü taşımayı
Boş ver desem de sakın boş verme, o maziyi kaşımayı
Düşünde bir bak,dünya hayatında seçtiğin aşamayı
Anlamadım,sen anladın mı! fani dünyanın esrarını
Yaşamadan bilemezsin, boş geçen hayatın zararını
Daima doğru yaşamak için vereceksin kararını
Düşün de bir bak! geçen hayatının alemi efkarını
Yaşamak güzel şey,fakat bilmek gerek dünya esasını
Gafilsen fani dünyada, çekemezsin yaşam tasasını
Hayat baharında istemesen de çekersin cezasını
Ancak mutlu olur bilenler; gaip kainat yasasını
Hayat pınarım ömrümce manasız işlerle mi doluyor?
Dünyadaki bütün güller elbet vakti gelince soluyor
Felek eyleme beni kahır ile, zillet beni zorluyor
Hayat tılsımında, bir ömür, günleri üst üste koyuyor
Hayat pınarımdan akibette çaresiz akan göz yaşım,
Yaşam yolundaki zorlu mücadelemde kaygısız başım
Sahip olduğum dünyadaki bütün malım mülküm ve taşım
Eylemesin beni haktan,,nasipse bulur bir lokma aşım
Hayatı Yaşamak – 19.08.2010
Bir masal,bir hikaye gibi, bu garip dünya
Sanki bütün hayat,onun edasıyla hülya
Bir varmış bir yokmuş,hayali olmamış
Kesesini doldurmuş, fakat gönlü dolmamış
Bir çocuk masumluğunda geçer mi ömür?
Kalk uyan artık! Dünyayı biraz da sen sömür
Elbet bir gün sen de uyuduğunu anlarsın
Ömrünün sonunda kendi kendini banlarsın
Kimisi sonsuz hayal aleminde bir maço
Sanki hayatında, fark etmese de amaç o
Kimisi de sosyetede romantik bir yosma
Gafletten hemen uyan da, fazla hızlı koşma
Ne yaparsan fayda yok, sanki dünya amaçsız
Nimete doysan da boşluk var, hayat yamaçsız
Dile gelip sorsa hayat; nedir senin derdin?
Azgın nefsin peşinden,nerelere giderdin?
Amaçsız hikaye midir? Hayatı yaşamak!
Fark etmesen de, bu dünya sadece basamak
Uyanınca zor gelir,bu cüsseyi taşımak
Hayatta en zor iştir, şu zihnini kaşımak
Akıl bir nimet ise bil ki, en zengin sensin
Sağlığına paha biçilmez,mutlu bedensin
Gafletten uyanıp nefse iyilik edensin
Hayatı yaşayıp, zorlu yola sabredensin
Hesaplar Sorulur… - 26.02.2011
Son nefesin, sessiz esen, fırtınasıyım ben,
Yalnız öten bülbülün,acı yuvasıyım ben,
Gül bahçesinde,güzelliğin mayasıyım ben,
Görmez göz,sevdasız gönülün,kayasıyım ben.
Kızma bana ey sevgili, hasretin bağında,
Suçum yok,kaderin kötü örülen ağında,
Bir bak etrafa,engeller,solunda sağında,
Aşk yolu kapanmış,hasretin ulu dağında.
Aşıkın cilvesi bu, yaşanır iki baştan,
Garip her yerde ekmeğini çıkarır taştan,
Hasret yaşar da, zevk almaz! Ne işten, ne aştan,
Gün geçer,pişman olur, dökülen yaştan.
Gönül ferman dinlemezse, daima burulur,
Hiç kimseye sormadan, bir hayat kurulur,
Yıllar da geçer,azgın dalgalar da durulur,
İşte o zaman hayattan hesaplar sorulur.
Hoş Geldin Ey Şehr-ü Ramazan - 23/09/2006
Geldi mübarek Ramazan-ı şerif,aşkla edelim hepimiz ibadet
Allahın emri! Fani olan dünyada, ölüm hak, yaşam ise hakikat
Rabbim affetsin bütün günahlarımızı,eylesin bizlere mağfiret
Pişmanım Allahım,sana tövbe ile geldim, kalben getirdim nedamet
Tüm ecdadı İslama dua eyledim,gözüm yaşı ile naçizane
Kabul eyle Allahım,samimi kalbi hal ile duamı acizane
Resul-ü Ekremden,Sahabe-i kiramdan gelene olduk tabiane
Allahım lütuf eyle bedenime,kalbime de imanı daimane
Boş yere geçirme zaman-ı ömrü,üç gün sonradan yaparlar gıybetin
Ah gelip gidiyor ömrün,kendine gel de bak, nedir amel-i tıynetin?
Daima zikir,iman ateşi ile süsle; budur bil ruhu ziynetin
Ramazan içine gizlemiş Rabbim,Leyle-i Kadir de ara kıymetin
Bir gün ruhum hüsran ile teslim olursa aniden melek-i Azrail
Nasıl hesap vereyim ey nefsim, tüm pişmanlıkla bu duruma mukabil
Henüz hayatta iken eyle amel-i sahih, bununla ömre takabil
Ruhum huzur içinde terk eylesin cismi vücudum buna mukabil
Kadir gecesinde indi Kuran,Yüce Allahın emirlerinin özü
Ne büyük emir ve kıssalarla dolu,İbret al! işte Allahın sözü
İman ile ihya et ruhunu,işte fani ömrün ile ahret gözü
Bismillah ile başlar her amelim,namaz ise miracın özü
Kaçarım Sessiz… - 28.09.2010
Özlem ile anmak,dünü bu günden
Uzaktır hep mazinin büyüsünden
Hasret türküleriyle göz önünden
Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde
Bulutlar üstünde uçar gibiyim
Hasret dolu gönlümün sahibiyim
Giden dönüp gelse, inanmaz gibiyim
Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde
Bu hikaye gariptir bilinmezmiş
Gönlümdeki fırtına silinmezmiş
Vuslatsız aşkın atesi sönmezmiş
Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde
Gönül yaramla, sızlayan düşümden
Acı acı öten bülbülün ötüşünden
Aşkın kasavetsiz gülüşünden
Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde
Kaçkar Dağı İle Hasbi-hal – 10.08.2009
Kayıp yollar, kayıp yıllar, sizi aradım ben yine sessiz,
Vuslat-ı gaip bir rüya gibi, dünyada yaşıyor eşsiz,
Hüzünle bekliyor bak! Kaçkar; Yalnız,gaip ve neşesiz,
Akan su gibi coşsa! Zaman-ı ahvalde endişesiz,
Daha dün yaylamızda bir idik, mazide unutulduk,
Söylese bana Köşker babam; Nerde, nasıl kurutulduk,
Cengâver neslimiz, hangi hikâyelerle uyutulduk,
Biz bilmesek dahi, bilen tarihle maziye tutulduk,
Uçsuz bucaksız ulu Kaçkar! Sen bilirmişsin,aslını,
Söyle o şanlı mazideki,çok güzel zaman faslını,
Unutsa bile herkes, anlat iz-i zamandan kastını,
Türkmen obamla yurt yaptım, sen bilirsin yine aslını,
Kaçkar dağım, yaylam, Türkmen oba'm hepten şenlik yapılır,
Ulu Bilge, Kocalarla hep yüce Allaha tapılır,
Ne zamanki birlik yolundan, gailesizce sapılır,
O zaman gör bak Köşker oba'ma neler neler yapılır,
Ey Nesl-i Köşker! Diyor Ulu Kaçkar dağı...
Hiçbir şey kaybolmaz! Bu dünyada sen aslını bilirsen,
Çalış, ara, bul; Her şey senin için, muzaffer gelirsen,
Unutulan şanlı mazideki ataleti silersen,
Gelecek güzel! ufuk aydınlık! sen başarı dilersen...
Kanlı Değirmen – 01.01.09
Gönül bağımda yine gam'ı kederde yanan ateş, hiç sönmüyor,
Yurdumun insanı sanki, yaşanan ahval-i zulmü hiç görmüyor,
Sanki dünyada zalimin zulmüyle, hiç kanlı değirmen dönmüyor,
Neden evladı fatihan! Ahvalde düsman defterini dürmüyor?
Ey alem-i İslam! Uyan ve kendine gel! Gavurun bu zulmüne,
İmanın en zayıf noktasında dahi sığmaz, insanın hulküne,
Gavur Kardeşimi vuruyor! Al-i Osman-ı İslam'ın mülküne,
Vatanı İslam'ı sevmek ibadetti! Ne oldu senin ülküne?
Fikirler,ülküler maddeleşti,nasıl maneviyat unutuldu,
Benim bu mazlum milletim,çeşitli gailelerle uyutuldu,
Sor da bir bak,kendi geçmişinden milletim nasıl uzak tutuldu?
Kendine gelirsen bilki, tek sen değil! Alem-i İslam kurtuldu.
Müslümanlar hep kardeş ise, hissetmeli düşmanın ezasını,
Şuurla birlik olursa,verir uğursuz düşmanın cezasını,
Kardeşin zulümle inlerken, sürersen bu hayatın sefasını,
Elbet bir gün gelir, sen de çekersin! Yapılan zulmün edasını.
Hulk: yaradılıştan gelen
Kısa Ömür – 25.08.2010
Yaşamak güzel,fakat ömür kısa
Aşk benzer bahara,ölüm de kışa
Ne söylesen olmaz, bu sessiz çıkışa
Gün geçer, ömür biter, şu dünyada…
İnsanoğlu bu,ağlayıp da gülmek,
Düşünceler altında hep büzülmek,
Ard ardına, iflahından sökülmek,
Nedendir bu çelişki bilir misin? …
Hayatta ne için, çalışmak gerek,
Bilmeli insan,dürüstlük tek erek,
Şu garip dünyaya, nasıl çul serek,
Düşünme yalnız! Ahirette gerek…
Geçiyor bak hayatın mevsimleri,
Sessizce sergilenir resimleri,
Rahmet ile anılsın sonsuzlukla,
Yaşamasın nesil! onursuzlukla…
Hayat kimine gül, kimine diken,
Sonbahar yaprakları döker iken,
Sanki ömrü ahirinde geciken,
Ömrü yazında hiç sefa sürmedi…
Sefayı kimler sürdü,şu dünyada?
Hiç düşünmeden zevk alan,hülyada,
Dünya nimeti elinde, aynada,
Yaz güneşi elbet! Kalmaz sanada…
Erek: gerçekleştirilmesi düşünülen ulaşılması istenilen şey
Kimse Yorulmasın – 07.11.2010
Senin için söylerim,hasret türküsü, gülüm!
Sensiz dünya, yaşamak değil,inan ki ölüm,
Bülbülün gülsüz ömrü geçse de sanki zulüm,
Ağlama gül,sevdayla figan eder bülbülüm.
Dünyada yalnız aşık olacak,sen mi kaldın
Dertsiz gönül kapımı, neden sessizce çaldın
Mecnun gibi gönlümü,susuz çöllere saldın
Hasret yüküyle, sevda seraplarına daldın
Bu sevda türküleri yüreğinden hiç gitmez
Leylayı bulsa inan,Mecnunun aşkı bitmez
Vuslata eremeden gönül suyuna gitmez
Sonu hasret olacaksa, bende sevda bitmez
Ses vermiyor duygular, yaşanan şu zamanda
Sevda türküsü hasretle okunduğu anda
Cefalı hayat biter,vuslat bulur imanda
Kalmaz derd-i sukutun,cefan ile sefanda
Şemsi der ki aşıkın,sevdası imtihanmış
Aşık olursan gör bak,gönül nasıl da yanmış
Vuslat olmasa hasretine nasıl dayanmış
Yaşadıkça, her nefes, aşkı sevdayı anmış
Yine garip,yapayalnız,kalbin burulmasın
Gamsız boş hayatta nedir derdin? sorulmasın
Boş gönüle bugün, düğün dernek kurulmasın
Sonu hasret olacaksa, kimse yorulmasın
Köşker Baba Destanı – 10.08.2009
Köşker Babam bozkırlarda koşturur,
Göç yolunda oymağını coşturur,
Yeni yurdu Anadoluya koşturur,
Atalardan gelen selam gönülleri coşturur.
Selam olsun bizden,Koşkar babaya..
Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya
Koşkardan,Horasandan; Anadoluya geldi,gönül eri
Oymağındaki Köşker gelinler,yiğitler de neferi,
Oymağı ile Horasandan göç eyledi,hepten seferi,
Gönüllerde birlik ile,yeni bir yurt dokur cevheri,
Selam olsun bizden,Koşkar babaya..
Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya
Köşker babam derki; Ey evladım soyu sopu soyladım
Yurdumun dört yanını Köşker obaları ile boyladım
Akkoyunlu Bozulus, oymağımı vartoda topladım
Koşkardan,Horasandan geldim Anadoluyu kolladım
Selam olsun bizden,Koşkar babaya..
Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya
Köşker babamın oymağı Anadoluda kök sayıldı,
Cihanda şan eyledi,soyu ile Anadoluda yayıldı,
Cihanda gün geldi, bütün Avşar oba dağıldı,
Toplanın kardeşler bitirin bu kötü ağıdı.
Koşkar ata derki; dinim,soyum uludur;
Hocam Ahmet Yesevi Allahın ulu kuludur.
Bu dünya elbet, bir imtihan yoludur
Milletim Oğuz çınarının ulu bir koludur
Selam olsun bizden,Koşkar babaya..
Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya
Nefes-i Feryadım – 08.06.2009
Dön de bir bak! Deli gönül, fırtınalı hayatta nedir? Ahd-i özlemin!
Kaynayıp duruyor yine, dem-i sefadan,hayatındaki kaygan zemin,
Gaflet-i sa’ika ile telaş oldu,fani hayat, beşer-i ademin,
Hızla geçiyor zaman, bilemedim! Kimdedir senin yuların ve gem’in?
Asr_ı saadeti, lahzayı an mı sandın, yokmu nefsine itimadın,
Duy içinde Resulün sevgisini daim, İslamdır din-i itikadın,
Kul olabilsek Allaha! Gönül zenginliğiyle yapılır, zik’ri yad’ın,
O zaman gönül huzur bulur cihanda, şükür olur nefesi feryadın.
Ruhumun sessiz tufanında gönül yaramı, ateşle dağlasan yanmaz,
Zamanın ufkunda ecdadım! İman-ı kamille hizmetlerini anmaz,
Evladı Fatihan da ecdadını tanıyıp,dünyayı amaçsız sanmaz,
Türk milleti sonsuza dek cihat ruhu ile yaşar! Boş işlere kanmaz.
Dünyada, nefsimizle amellerimiz, hep riyasız olur da gizlenir,
Milletim! Fatihanla birlikte, yeni nesiller! Cihanda filizlenir,
Kara günler biter de, Türk milletinin başarısı gıptayla izlenir,
Rabbim müyesser kılsın! Uyansın da milletim! Artık fetihler özlenir.
Ahdi: sözleşme,anlaşma ile ilgili
Sa’ika: sevkeden sürükleyen hal,sebep
Dem: soluk,nefes,an,zaman
Lahza: Bir bakış,bir göz atma
Yad’ın: Anma,hatıra getirme
Müyesser: Kolayı bulunup yapılan,kolay gelen
Ömür Saati - 29.03.2009
Mevlam sonsuz güzelliğiyle, beden-i ruhumu bürüdüğünde,
Ruhum bedahet-i coşkuyla, ravzay-ı rahmete yürüdüğünde,
Ömrümdeki tüm günahlarımı, Rahmet'i ile kürüdüğünde,
Mesut olurum, aşk-ı cezb'le nefsim! Hak yoluna yürüdüğünde.
Dünya malını, ne kadar çok kazansan da gelmez! Asla seninle,
Amelin gelir,mal dünyada kalır,günahın ruh-u bedeninle,
Şükür eden kul ol! Rahmetiyle yaratan,imtihan edeninle,
Ömür biter yalnız,yolcu olursun! Eşin,dostun; seyredeninle.
Sevgiliden şefeat diler, her Müslüman! Daima akın, akın,
Gaflete dalmadan bu dünyaya,Rahmet-i Rahman gözüyle bakın,
Dünya fani bir gül goncası, günahtan her zaman kendini sakın,
İnsanlara iyilik yap! Kötüye karşı da,vakarını takın.
Üç günlük fani dünyada Rabbim, ömür saatimi güzel kurmuş,
Ruh-u bedenimle, bu düyada gönlüm! Gül bahçesine oturmuş,
Kaderin ince çizgisinde, iyiyle kötü bir arada durmuş,
Ey nefis! Sen seçeceksin yolunu,bilki iman en büyük sur'muş.
Sev garip dünyada, yaratandan dolayı,yaratılan herkesi,
Hissedersin gönül bahçende, mü'minlerin gül kokulu nefesi,
Resulumün kainatta insanlara bıraktığı terekesi,
Ahirette ebedi mutluluğun için, son din İslam güneşi.
Bedahet: Apaçık görünme,besbelli olma,ispat ve delile ihtiyacı olmama
Ravza: Bahçe,suyu ve çimeni bol yer
Tereke: Ölen bir kimseden kalan her şey, bırakıt, miras
Özledim... – 08.08.2009
Özledim, bende özledim,kalbimdeki sızıyı
Kendi benliğimden, bir toz bulutunu özledim
Toz bulutundaki güneşin, kızgın nefesini
Tarihin tozlu raflarında kaybolan ruhumu
Haykırıp hıçkıran, gözüm yaşlarını özledim
Ruhumda sızlayıp kanayan yaram var derinden,
Her salise ile devreden zaman-ı mefhumdan
Dünyadaki gayb-i hayal ile sukun eyleyen,
Zaman-ı ati'deki ve mazimdeki meçhulden,
Hasret dolu,hüzün fırtınalarını özledim
Ben kimim acaba? Biliyor muyum ki derinden...
Beni ben yapan ceset değil, ruhumun özünden
Tanıyor muyum ki, düşsel saf masumiyetimi
Bir uçurtma ipindeki sihirli kıvrımlardan
Bana gelen hoş sedalı, rüzgarları özledim
Tüm benliğimle aradığım ecdadı ekberin
Mazideki hayal ettiğim resmini özledim.
Zihnimdeki hayal ile dolu zamandan gelen,
Meçhul olan can-ı mazideki sarmal-ı delen
Geleceğe uzanan, pak nesilleri özledim.
Ruhu endamım ile,kalbim çocuk saflığında;
Hasret kokan has güller, badem-i şeker misali
Bayramların getirdiği meftun-u tasvir ile,
Çarpan tüm kalbimle, özlem dolu gönlümden akan
Coşku ve sevinçle,bu bayram sabahını özledim...
Ruhumdaki Fırtınalar... – 06-12-2006
Ruhumdaki fırtınalar dinecek! Afak-ı şafakla elbet bir gün
Dimağımdaki mazimin fidanları yeşermiş, nesl-i ati sürgün
Dualarımda bir ses, bir nefes ile yalvarırım, Allah'a her gün
Ecdad dualarıyla birlikte yaşanır,adeta ruhumda düğün
Yaşadığım dünyada ruhum,tebaüd-ü acayip bir kuş kafesi
Feryat etme! Ey gönlümün keder-i cefası ile inleyen sesi
Ruhumda sızlayan gönül bahçemin, feryad-ı figan eden nefesi
Cedd-i kebirden almışım cevher-i muazzam bir hayat felsefesi
Ümit ediyorum ki; bahar gelecek dünyanın hayat-ı güzünden
Yaşam sevincim ile güller açacak gönlümdeki dünya yüzünden
Ders alıp bilge olmak gerek, cihanda ekber-i ecdadın sözünden
Umutsuz durumlarda dahi,cihanda yaşarken,söz etme hüzünden
Kalbimdeki sızıyı yok etti ümid-i neslimin, ecdad-ı kanı
Düşün de çalış hayatta, yaşasın daima neslimin adı sanı
Gayret edelim hep birlikte, bu fani dünyada kardeşini tanı
Buluşsun artık ecdad-ı neslimin hayattaki hasret dolu canı
Teba'üd: uzaklaşma,birbirinden uzak düşme
Sen de yanarsın… - 19.06.2011
Uzun yokuş yolun, kıvrımındayım
Söylenmeyen sözler sınırındayım
Ömrümün son düzlük kenarındayım
Ebedi göçün, son kararındayım.
Sonbahar gelmişte,yaprak sararmış
Fırtınadan yer gök, nasıl kararmış
Yarim beni yerde, gökte ararmış
Hasret türküsüyle,dağlar yararmış
Sen ağlama yarim,gözyaşın değmez
Bil, dünyada yarin,başını eğmez
Bir kör kurşun bile, gönüle değmez
Fırtına esse de, kaşını eğmez
Aşkın şerbetini, içip kanarsın
Bu dünya hep böyle, gider sınarsın
Maziye bakınca, beni anarsın
Eğlen deli gönül, sen de yanarsın
Sert Eser Yeller - 14.08.2012
Sessiz Heceler – 25.01.2008
Dudaklarımda hüzünlü,tarifsiz, sessiz heceler,
Ömrün ızdırabı ile neşesiz,kara geceler,
Yaşadıkça çıkıyor ortaya garip bilmeceler,
Nasıl geçiyor hayat? Sanki yaş ile dereceler.
Ömrün afakı ile sarmış sanki insanı zillet,
Düşün yaşarken bu ibretli hayat, nasıl bir illet,
İlleti ilimle çevirmeli kazanca, ey millet!
Başarmak için, müsbet ilimle dolmalı zihniyet.
Dünyanın sonu mu? Acib bu hengame-i gaile,
Derdini unutmak için mi? Yürüdü şu sahile,
Sanki zevk için, hayatta tüttürüyor bir nargile,
Ne yapsa biliyor! yine de, bu çabalar nafile.
Hayat boşluk değil, sanki dünyada gaip za'ile,
Dünyayı ebedi mi sandın? Oysa ömür za'ire,
Yetecektir dünyadaki nasibin olan zahire,
Hayat-ı dünyamda istikametim meşru daire.
Mutlak aşk-ı sevgiyi beşerden mi gelir sanırsın?
Sevdiğin kulu kader göstermezse nasıl tanırsın,
Bu dünyada sadece ahu gözlüye mi kanarsın,
Dünyadaki güzellik diye, boş yere mi yanarsın?
Acib: Şaşacak,tuhaf,hayret uyandırıcı
Hengame: Kavga,çatışma
Gaile: Sıkıntılı iş,Başağrısı veren meşguliyet,bela,çözülmesi güç mesele,uğraştıran iş.
Za'ile: Sona eren,devamlı olmayan,süreksiz,geçici,ölümlü
Za'ire: ziyaret eden,tebrik maksadı ile görmeye giden
Son Veda - 17.08.2010
Ağlıyorum hıçkırıklar içinde,
Garip,sessiz bir hayalin peşinde,
Bedenimle ruhumun ikizinde,
Ayrılık hayatın, dizi dibinde.
Susuyorum sessizce bu limanda,
Sanki geri dönülmez, bir yoldayım.
Veda ederken,şüphesiz şu anda,
Rabbimle vuslat için, yoldayım.
Merhamet-i rahmetin beni sarsın,
Sen alemlere rahmet için varsın,
Sonsuzlukta nurdan kanat takarsın,
Son veda ile vuslata bakarsın.
Garip bir hayal peşinden bakarsın,
Ruh-u bedenden, sessizce akarsın,
Hıçkırık içinde, gönül yakarsın,
Bu son vedanın içinde sen varsın...
Susma – 9-25/02/2012
Aşk-ı nar’la yanmış gönüle, neylesin dağlar ile taşlar,
Garip dahi sukun bulmamış,değil ki şu şuursuz başlar,
Gönül yarası kanasada,cerahat dolu, gözde yaşlar,
Kavrulsada azaptan ruhlar,kurtuluş olmaz yakarışlar...
Küfr-ü kelam fışkıran anda, Cerahatli ruhlar ne eker,
Hilkat-ı kainatta mahluk! Cinsi ne ise ona çeker,
Yükselsede tul-u emelde, sanki gaipte dönmez teker,
Çocuk havsalası alsa da,gerçekler acı,düşler şeker...
Susma! Kör vicdanlar sızlasın,mazlumlar sesiz ağlamasın,
Şerefli ecdadın ruhunu, günahların hiç dağlamasın,
Haksız olan güçlü de olsa, dünyada düzen sağlamasın,
Garip olan kulların derdi, yarası nasır bağlamasın...
Garipler hayat yaşamadan,ne leş kargalarını besler,
Her nefeste hak için çıkar, zulme karşı tevhid-i sesler,
Uyansında susmasın kullar,sahte dünya yaşar beleşler,
Umut etsin Rabbinden daim, tövbe ile kurtulur keşler…
Şu Garip Dünya - 30.10.2010
Şu garip dünyada beni vursalar
Hayatı bunun üstüne kursalar
Dünya malı için hep kudursalar
Gam yemem asla, masal uydursalar
Dert ağlatır, düşman da sakındırır
Dostun piskesi dahi yakındırır
Luzumsuz gurur, kibir takındırır
Gaflet ise acıyla bakındırır
Ömür geçtikçe,sazlıkta kamışlar
Kurbağalar,balıklar susamışlar
Kader ağında, yolu uzamışlar
Garip dünya bu, kimler yaşamışlar
Yıllar geçmiş, ruhuma hüzün çökmüş
Ömür sürdükçe, gözyaşını dökmüş
Gecelerin ardında,şafak sökmüş
Bilsen bu garip dünya,sanki kökmüş
İnsanlar içinde, izler gizlenir
Sevgiyle güzellikler filizlenir
Hayallerimde tüm dostlar özlenir
Tekrar kavuşmak üzere sözlenir
Etrafta olaylara bakınırım
Düşünüp nefsimi hep sakınırım
Ahlaksız insanlardan yakınırım
Hak yiyenlere tavır takınırım
Şemsi der,şu hülyaya boş bakarsın
Garip dünyamda, gönlümü yakarsın
Üç günlük ömrüm, su gibi akarsın
Yeter sevgin, ekmeksiz de yatarsın
Hülya: Tatlı düş, hayal,Kuruntu
Terzi Ahmet Çavuş - 25.08.2010
Bil ölümsüz yiğitlerin şanını,
Vatan için boş geçirme anını,
Dinle,bak! Anlatayım ecdadını,
İlime çalış, kurtar vatanını
Amcam Terzi Ahmet çavuş; savaştı!
Beş cephede, millet için, durmadan,
Yoklukla geçen, hayata alıştı,
Dünya malını,düşünde kurmadan.
Güler yüzlü,neşeli, tatlı dilliydi,
Vatan millet derdiyle ilgiliydi,
Gönlü Anadoluyla sevgiliydi,
Koştu cepheye terzi Ahmet çavuş…
Dünyanın her yerinden, yedi düvel,
Düşman gelmiş yurduma, aklı evvel,
Savaş be Ahmet çavuş! Gayret sende,
Kurtulacak vatan,iman bedende…
Memleket yıkılıp,helak mı olmuş?
Özgürlük ateşi, nasılda solmuş,
Devlet-i Osman'a düşman mı dolmuş?
Haydi yiğitler, koşuşun cepheye…
Öyle bir nesil geçti ki zamanda,
Amacı kurtuluş idi, vatanda,
Düşünmedi hayatta gerisini,
Sen düşün, doğrusunu,eğrisini…
Oluk oluk kan aktı, vatan için,
Peki! Şimdiki garabet hal niçin?
Şehitler görse, böyle mi olacak?
Savaşmazdı hiç! Bilse gül solacak
Garip gelip, garip gittiler sessizce
Vatana yaptıkları hizmet,eşsizce
Şimdi kalkıp gelseler,ne derler sizce?
Verilecek cevap herhal ilgisizce…
Veda Evresi - 30/09/2010
Dağların, yalçın kayalarının zirvesinde,
Koşarım özgürce,sonsuzluğun devresinde
Güneş başka doğar, aşıkların çevresinde
Bilirim ki güneş batar,veda evresinde
Gönül bazen, asude deniz, bazen fırtına
Dünya yükü birleşip biner,sanki sırtına
Yine de yüzleri güler, aşkın fıtratına
Bilirim ki güneş batar,veda evresinde
Güller tomurcuk açar, bülbüller ötüşürken
Kavuşan sevgililer hasretle öpüşürken
Pembe hayallerle kelebekler uçuşurken
Bilirim ki güneş batar,veda evresinde
Aşıkın sevgisi hiç kimseye yar olmazmış
Yıllar akıp geçse,deli gönül hiç solmazmış
Ateş olup yansa da, gönül küpü dolmazmış
Bilirim ki güneş batar,veda evresinde
Zaman Geçsin - 01.10.2010
Duygular denizinde kayboluyorum sessiz,
Şafak erkenden sökmüş,yalnız gönlüm neşesiz,
Hüzünlü gönül bağım,seni özler busesiz
Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin
Kapalı kapılarda alınan sessiz nefes,
Hayatı mutlu yaşa! Anılar her an enfes,
Ömr-ü hayatım geçti, dünya sanki bir kafes,
Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin
Sahildeki dalgalar kıyıları dövüyor,
Dertler ile dolmuşum,herkes seni övüyor,
Aşkından başka gözüm bir şey görmüyor,
Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin
Aşkın fermanı ile çılgınca bir bakışa,
Gül ile bülbül sen de katıl, sessiz çıkışa,
Aşk Fırtınası dinsin, hayat girmesin kışa,
Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin

Benzer belgeler