Ekim 2015 Gazete - Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Transkript

Ekim 2015 Gazete - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
MECİTÖZÜ ZİRAAT ODASI
YENİ HİZMET BİNASINDA
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, seçim yakınken
siyasi partilerin tarımda girdi maliyetlerini aşağı çekilmesi noktasındaki vaatlerini
çok yakından takip ettiklerini bildirerek, “seçimlerden sonra hükümet kurulduğunda hem Ziraat Odalarımızın başkanları hem de TZOB olarak vaatlerin takipçisi
olacağız” dedi. » sf. 3
Soğanda
ZİRAAT ODALARI hasat zamanı
Türk Çiftçisinin Sesi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
www.tzob.org.tr
”Dünya Kadın Çiftçiler Günü”
Kadın çiftçilerimize pozitif ayrımcılık yapılmalı
 Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Genel
Başkanı
Şemsi Bayraktar,
önemli bazı üretim bölgelerinde
yüksek sıcaklıkların kurumalara, aşırı
yağışların
çürümelere
yol açması nedeniyle rekoltenin beklenenden düşük kalacağını bildirerek,
“Odalarımızdan aldığımız bilgilere
göre, Amasya ilimizde yüksek sıcaklıkların kurumalara, Ankara ilimizde ise
aşırı yağışlar ise çürümelere yol açtı”
dedi.» sf. 9
Elmada
talep sorununu
ihracat çözer
5
 Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, nar
üretiminin 2010 yılından bu yana ikiye
katlandığını bildirerek, “nardaki üretim patlaması iyi değerlendirilmeli, fiyat istikrarı sağlanmalı, ürün kayıpları
azaltılmalı, ihracat artırılmalıdır” dedi.»
sf. 12
16 Ekim Dünya
Gıda Günü
Her
9 kişiden biri
 11
açlık çekiyor
Narenciyede
ihracat
önemli
 10
 Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ılıman
iklim kuşağında olan Türkiye’nin hemen
hemen her bölgesinde elma yetiştiriciliği yapılabildiğini bildirerek, “Çin ve
ABD’nin ardından üçüncü sırada olduğumuz elma üretimine, ülkemizin iklim
ve toprak şartları çok uygun. Türkiye, ihtiyacı olandan çok daha fazla üretebilecek
potansiyele sahip olduğu elmada, talepten kaynaklanan sorunu ancak daha
fazla ihracat çözebilir” dedi.» sf. 8
ZİRAAT ODALARI
2
Ş. Şemsi Bayraktar
TZOB Genel Başkanı
SESLENİŞ
Ziraat Odalarımızın değerli
mensupları, sevgili çiftçi
dostlarım,
Gıdaya olan ihtiyaçla birlikte ona
olan hayati değer de; insan yaşamı
için olmazsa olmaz gıdayı temin eden
çiftçilerimizin de önemi giderek artıyor. Enerjiyle birlikte en stratejik sektör konumundaki gıdayı, hızlı nüfus
artışıyla birlikte küresel ısınmanın
etkisinden kaynaklı iklim değişikliği,
beslenme alışkanlıklarının değişmesi,
ekilip biçilebilen tarım alanlarının sonuna gelinmesi gibi faktörler dünya
genelinde her zamankinden çok daha
önemli hale getiriyor.
Çok şükür ülkemiz gıda güvencesi açısından şanslı… Çiftçilerimiz
gece gündüz, yağmur çamur demeden bütün yapısal sorunlara rağmen
üretiyor, doyuruyor. Bu kadar önemli
saydığımız tarımın tam merkezinde
kadın çiftçilerimiz ayrı bir yer alıyor.
Tarımda çalışanların yarıya yakınını
Tarımda
İstihdam
6 milyonu
Geçti
Ankara - Türkiye Ziraat Odaları
Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
tarımda istihdamın 6 milyonu geçtiğini bildirerek, “tarımda istihdam artıyor.
Geçen yıl Temmuz ayında, 5 milyon 914
bin olan tarım istihdamı, bu yıl 6 milyonu aşarak 6 milyon 18 bine çıktı. Tarım
istihdamında, geçen yılın Temmuz ayına
göre, 104 bin, 2015 Haziran ayına göre
20 bin artış var” dedi.
Bayraktar, geçen yıl Temmuz ayında
5 milyon 914 bin, 2015 Haziran ayında 5
kadınlar oluşturuyor. Evinden çocuklarının bakımından, ev işlerine kadar
birçok sorumluluğu yerine getiren kadınlar tarımın yükünü de çekiyor. 2,8
milyon kadın çiftçimiz, günde 16-17
saat çalışarak, insanüstü bir gayretle
üretime omuz veriyor.
Değerli Dostlarım, hepimizin bildiği gibi, ülkemizde gelişmişlik düzeyi
bölgesel farklılıklar gösteriyor; bu nedenle kadınların toplum içindeki statüleri de farklı konumlarda bulunuyor.
Kırsal kesimdeki kadınların konumu,
gerek kırsal kesimdeki geleneksel
yapı, gerekse uğraşı biçimlerinin değişik oluşu nedeniyle kentlerdeki
hemcinslerinden önemli farklılıklar
gösteriyor. Bu nedenle, Türkiye’ de çalışma hayatında özellikle ele alınması
gereken grupların başında tarımda
çalışan kadınlar geliyor.
Kırsal kesimde çalışan kadınların
çalışma şartları, çalışma süreleri, ücret durumları, iş bölümü, barınma,
sağlık koşulları, sosyal güvenlik, aile
içi ve aile dışı rolleri toplumsal yapıyı
önemli ölçüde etkiliyor.
Türkiye genelinde çalışan nüfusun yüzde 30’unu kadınlar, tarımda
çalışan 6 milyon 17 bin kişinin yüzde
46,8’i olan 2 milyon 817 binini kadınlar oluşturuyor. Buna rağmen, tarımda çalışan kadınların yüzde 79,9’u
ücretsiz aile işçisiyken, sadece yüzde
9,2’si kendi nam ve hesabına çalışıyor. Üretimin her aşamasına aktif bir
biçimde katılan kadın çiftçilerimiz,
kalkınmanın olanaklarından yeterli pay alamıyor. Oysa hepimizin çok
iyi bildiği gibi, kadın çiftçilerimiz, tamilyon 998 bin olan tarım istihdamının,
Haziran 2015’de 6 milyon 18 bine yükseldiğini belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Mart
ayının ikinci yarısından sonra tarımda
istihdamın yoğun olduğu döneme girildiğini, bundan dolayı her ay tarımda
istihdamın arttığını, bu artışın Ağustos
ayından sonra düşüşe geçeceğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, 2015 Haziran ayında
sanayiye 618 bin fark atan tarımın, bu
farkı Temmuz ayında 682 bine çıkardığını vurguladı.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 27
milyon 342 bin olan istihdam edilenlerin 13 milyon 974 bininin hizmetler, 5
milyon 336 bininin sanayi, 2 milyon 13
bininin inşaat, 6 milyon 18 bininin ise tarımda çalıştığını kaydetti.
Haziran ayında tarımın istihdamda
yüzde 22 olan payının, Temmuz ayında da aynı kaldığını bildiren Bayraktar,
Temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık sürede toplam istihdamdaki 682 binlik artış
nedeniyle, bu dönemde tarımın payının
yüzde 22,4’den yüzde 22’ye gerilediğini
belirtti.
Tarımın ülke ekonomisine ihracatta,
rımsal işlerde üreten, değerlendiren,
pazarlayan, ev içi rolleri açısından da
tüketen bireyler olarak önemli rolleri
üstleniyorlar.
Türkiye’de, kırsal kesimdeki kadınların büyük çoğunluğu toplam nüfus
içerisinde çalışan ve üreten insanlar
arasında yer alıyor. Kırsal kesimde
kadınlar bir yandan temizlik, çocuk
bakımı, ekmek yapma, yakacak temini, gıda ve beslenme gibi ev işleri
yaparken diğer yandan bitkisel ve
hayvansal üretim, el sanatları faaliyetleri, tarım dışı işler ve pazarda satmak
için mal üretiminden tarım dışı ücretli
işçiliğe ve ürettiği malını pazarda satmaya kadar gelir getirici faaliyetlerde
bulunuyorlar.
Bazı önemli gelişmelere rağmen
kırsaldaki kadın ve kızlarımız kamu
hizmetlerine ve sosyal korumaya
ulaşmada ve iyi bir iş sahibi olmada
hala engellerle karşılaşmaktadırlar.
Bundan dolayı, kırsal kesimdeki kadınlar, önemle ve öncelikle ele alınması gereken bir hedef kitle olmalıdır;
toplumsal ve ekonomik yaşam faaliyetlerinde yer almalarını sağlayacak
eğitsel ve toplumsal desteklemeler
yapılmalıdır.
Kırsal kesimde yaşayan kadınların
toplumsal yaşamın sunduğu bütün
çağdaş olanaklardan yararlanabilmeleri için ele ele vererek gerçekleştirme
zorunda olduğumuz konular bulunmaktadır. Öncelikle, eğitim programları kadının kalkınmadaki rolünü dikkate alan bir bakışla hazırlanmalıdır.
Kırsal kesimdeki kadınların, kalkınma
proje ve uygulamalarına katılmaları
üretimde, istihdamda büyük katkı yaptığını bildiren Bayraktar, “Temmuz ayında
tarım, toplamda işsizliği 2,2 puan düşürerek, yüzde 12’den yüzde 9,8’e çekti ve
tek hanede kalmasını sağladı” dedi.
Bayraktar, Temmuz ayında tarımın 3
milyon 192 bin erkek, 2 milyon 827 bin
kadına iş ve aş yarattığını, çalışan erkeklerin yüzde 16,8’sinin, çalışan kadınların
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
sağlanmalıdır. Kırsal kesimdeki kadınlara üretimin her aşamasındaki
kararlara katılma bilinci ve her türlü
teknolojiden yararlanabilme bilgisi
verilmelidir. Sağlığın korunması, hijyen ve beslenme alanlarındaki bilgi
ve uygulamalar yeterli hale getirilmelidir. Miras nedeniyle kadınlara tapu
verilmemesi kadınların bugün bile en
önemli sorununu teşkil etmektedir;
bunun önüne acilen ve mutlaka geçilmelidir. En önemli sorunlarından biri
olan Sosyal güvenlikten yararlanmaları mutlaka sağlanmalıdır.
Değerli Dostlarım, Türkiye Ziraat
Odaları Birliği olarak, ‘Ülkemizde çocuklarımız ve gençlerimizden sonra
eğitime en çok ihtiyacı olan kesim
kadın çiftçilerimizdir” gerçeğinden
hareketle ana başlıklar halinde kadın
çiftçilerimize yönelik eğitim seferberliğini sürdürüyoruz. Verdiğimiz kadın çiftçi eğitimlerinin, o aile, o yöre
ve o bölgemizin yanı sıra ülkemiz
ekonomisine de büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ayrıca, yönetiminde yer aldığımız Sosyal Güvenlik
Kurumu’nda genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerimizin mağduriyetleri ve hak kayıplarının giderilmesi için
büyük gayret gösteriyoruz. Kadın çiftçilerimiz için hemen her alanda pozitif ayrımcılık talep ediyoruz.
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
ZİRAAT ODALARI
3
MECİTÖZÜ ZİRAAT ODASI
YENİ HİZMET BİNASINDA
Siyasi partilerin tarımda girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi noktasındaki vaatlerini çok yakından takip ediyoruz
Mecitözü - Türkiye Ziraat Odaları
Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
seçim yakınken siyasi partilerin tarımda
girdi maliyetlerini aşağı çekilmesi noktasındaki vaatlerini çok yakından takip
ettiklerini bildirerek, “seçimlerden sonra
hükümet kurulduğunda hem Ziraat Odalarımızın başkanları hem de TZOB olarak
vaatlerin takipçisi olacağız” dedi.
Bayraktar, Çorum’un Mecitözü ilçesi Ziraat Odası’nın yeni hizmet binasını,
Çorum Valisi Ahmet Kara ile birlikte açtı.
Şemsi Bayraktar, açılışta yaptığı konuşmada, özellikle bugünlerde seçim yakınken siyasi partilerin vaatlerini çok yakından takip ettiklerini belirtti. Özellikle
gübrede, mazotta, ilaçta, yemde, elektrikte maliyetlerin yüksek olduğunu her
zaman söylediklerini bildiren Bayraktar,
şunları kaydetti: “Değişik platformlarda
hükümetimizden de bu manada destek
istiyoruz. Siyasi partilerin girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi noktasındaki vaat-
önderlik edecektir. Bunu hep beraber
önümüzdeki yıllarda yaşayacağız. Onun
için yapısal sorunların çözülmesinin fevkalade önemli olduğu söylüyoruz”
Kırmızı ette ithalatın çözüm olmadığını her fırsatta dile getirdiklerini kaydeden
Bayraktar, “Eğer et fiyatlarının düşmesini
istiyorsak, bu ülkede üretici maliyetlerini
aşağıya çekeceğiz” dedi; süt hayvancılığının ve süt fiyatlarının besi açısından da
çok önemli olduğuna işaret etti.
Çorum Valisi Kara
kuruşuna kadar çiftçimize hizmet olarak
götürmek zorundayız. Türk çiftçisine ne
kadar hizmet etsek azdır.”
Çorum’da sulamanın önemi
Çorum tarım arazilerinin yüzde 15’inin
yeterli değil. Sulama yatırımları inşallah
yapıldığında bu üretim rakamları katlayacaktır. Önü açıldığında, Türkiye’nin her
tarafında üreticimiz müjdeler yaratıyor.
Müthiş bir üretim potansiyeli sergiliyor.
Kaliteyi, verimliliği, standardı yakalıyor ve
Çorum Valisi Ahmet Kara, açılışta yaptığı konuşmada, kendisinin de bir çiftçi
çocuğu olduğunu, TZOB Genel Başkanı
Bayraktar’ın, çiftçinin menfaatlerini her
fırsatta dile getirdiğini, öne çıkardığını
bildirdi. Ziraat Odalarının önemli bir meslek kuruluşu olduğunu belirten Kara, “Şu
anda Çorum’da yapılan sulama yatırımları biraz gecikmiştir. Özellikle damla sulamada bölgemiz oldukça zayıftır. Ziraat
Bu duygularla, bütün kadın çiftçilerimizin 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü bir kez daha kutluyor;
hepinize işlerinizde kolaylıklar, bol ve
bereketli ürün ve kazançlar niyaz ediyorum.
yüzde 34,1’ünün tarımda çalıştığını vurguladı.
Şemsi Bayraktar, 6 milyon 18 bin istihdamın 54 bininin işveren, 803 bininin
ücretli ve yevmiyeli, 2 milyon 210 bininin kendi hesabına çalışan, 2 milyon 952
bininin ise ücretsiz aile işçisi konumunda bulunduğunu kaydetti.
lerini çok yakından takip ediyoruz. Bizim
de taleplerimiz var. Bazı taleplerimizin
değerlendirilmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Seçimlerden sonra hükümet kurulduğunda hem Ziraat Odalarımızın başkanları hem de TZOB olarak
vaatlerin takipçisi olacağız. Her halükarda üreticimizin maliyetlerini aşağı çekmemiz lazım.”
Ülkenin bütün bölgelerinde açılışlar
gerçekleştirdiklerini bildiren Bayraktar,
“Göreve geldiğimizde kanunu, parası,
pulu, idari ve mali yönden güçlü olmayan kurum devraldık. Ziraat Odalarımızın
başkanlarının büyük desteğiyle, hummalı bir çalışma içine girdik ve TZOB ve
Ziraat Odaları’nın 50 yıldır değişmeyen
kanununu değiştirme imkânımız oldu.
Odalarımızı idari ve mali yönden güçlü
hale getirdik. Bugün övünebileceğimiz
bir noktadayız.
Çiftçimizin bizden beklentileri fevkalade fazladır. Bize gelen kaynakları son
sulandığına dikkati çeken Bayraktar, dünya ile rekabet edebilecek bir üretim
“Çorum’da yapımı devam eden göletle- sağlıyor. Onun için üreticimizin her halürin ve sulama yatırımlarının bitirilmesi, karda önünü açmamız lazım.
Bu coğrafya Türkiye’nin gıda ambasadece tarım sektörünün değil bölgenin
refahını sağlayacaktır. Bu bölgenin sos- rıdır. Bulunduğumuz coğrafyada şu an
yoekonomik açıdan çok hızlı bir şekilde ki üretim potansiyelini yeterli görmek
kalkınmasına imkân tanıyacaktır. Ço- mümkün değildir. Dünyada gıdaya mütrum’daki bu gölet ve baraj yatırımlarını hiş bir talep var. Gıda fiyatları hızlı bir
şekilde artıyor. Biz
da takip ediyoruz.
aldığımız tedbirBunun bir an önce
Bayraktar:
lerle bu değişimi
tamamlanmasını
"Eğer et fiyatlarının düşmesini
ya fırsata çevirecebekliyoruz” dedi.
istiyorsak, bu ülkede üretici
ğiz ya da ıskalayaÇorum’un haymaliyetlerini aşağıya çekeceğiz.
cağız. Ancak ıskavancılıkta, hubuKimse
yem
fiyatlarına
bakmıyor,
lama şansımız yok.
batta, hatta son
herkes
et
fiyatlarına
bakıyor.
Ve tarım sektörü
yıllarda
meyve
Bu açıdan siyasi partilerin yeme
sadece çiftçimizin
sebzede bir hayli
destek vereceğiz demesini, yem
değil,
ülkemizin
üretim yaptığını
maliyetlerini aşağı düşüreceğiz
refahına, gayri safi
gördüklerini bildimilli hasılasına yaren Bayraktar, şöyle
demesini sektör açısından
pacağı büyük katdedi:
fevkalade önemli görüyorum."
kıyla bu gelişmeye
“Tabii ki bu
Odalarımızın özellikle sulama teknikleri
ve sertifikalı tohum, tarımsal destekler,
hayvan ırk ıslahı konusunda çiftçilerimizi eğitmesi gerekir. Bu konuda çok daha
fazla gayrete ve çalışmaya ihtiyacımız
var” diye konuştu.
Mecitözü Ziraat Odası Başkanı
Köse
Mecitözü Ziraat Odası Başkanı Satılmış Köse, konuşmasında oda faaliyetleri
anlattı. Talep üzerine kadın çiftçilere çilek,
mantar yetiştiriciliği eğitimi verdiklerini
bildiren Köse, örtü altı sebzecilik ve peynir
eğitimlerinin ise sürdüğünü belirtti.
Açılış törenine Mecitözü Kaymakamı
Ahmet Demirci, Belediye Başkanı Ünal
Yavuz, Çorum Tarım İl Müdür Yardımcısı
Yusuf Şahinbaş, TZOB Yönetim Kurulu
Başkan Vekili Nejat Gamzeli, Ziraat Odası
başkanları ve çiftçiler katıldı.
ZİRAAT ODALARI
4
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
SULANABİLİR TARIM ARAZİLERİ
ARTTIKÇA TÜRKİYE'NİN
KALKINMASI DAHA HIZLI OLACAK
rini anlattı. Hizmet binası, laboratuvarlar gibi çeşitli projeler gerçekleştirerek çiftçinin
yararına faaliyetlerde bulunduklarını aktaran Bayraktar, amaçlarının kendilerine aidat
ödeyen çiftçilere daha çok fayda sağlamak olduğunun altını çizdi.
Yaklaşan milletvekilliği seçimleri öncesinde yem ve gübre desteklemelerini önemsediklerini kaydeden Bayraktar, “Bu desteklemeler çiftçilerimiz için önemli. Siyasi partilerimizin projelerini bu alanda takip ediyoruz” diye konuştu.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
“Türkiye su zengini bir ülke değil. Basınçlı sulamada
Türkiye geride kaldı.”
Çorum’da tarım arazilerinin yüzde 15’ini sulayabildiklerini söyleyen Bayraktar,
şunları kaydetti: “Alaca’da ise bu oran yüzde 20. Koçhisar Barajı’nda yapılan sulama
kanalları ile bu oran daha da yukarı çıkacak. Damlama sulamayı yaygınlaştırmamız
gerekiyor. Türkiye su zengini bir ülke değil. Basınçlı sulamada Türkiye 50 yıl geride kaldı. Suyu veriyoruz ama nasıl kullanılması gerektiğini anlatamıyoruz. Bunu anlatmamız
gerekiyor. Çorum’da tarım arazilerini sulama problemi ortadan kalkarsa Çorum’un
hem tarım alanında hem de diğer alanlarda daha hızlı gelişeceğini ve hak ettiği yerde olacağını düşünüyorum. Türkiye’de 2,4 milyon hektar alanı sulayamıyoruz. Güney
Doğu’da GAP projesi başlatıldı. GAP’ın sulama alanı bittiğinde Güney Doğu tahıl ambarı olacaktır. Bu yüzden GAP projesi milli bir projedir.”
Ziyarette Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli, Alaca
Kaymakamı Ramazan Kurtyemez, Belediye Başkanı Muhammet Eyvaz, Alaca Emniyet
Müdürü Serdar Yakıcı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Cumhur Atalık ve Ziraat
Odası Yönetim Kurulu üyeleri de katıldı.
“GAP projesi milli bir projedir”
ZİRAAT ODALARI
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
Dünya Kadın Çiftçiler Günü
"Tarımın merkezinde yer alan
kadın çiftçilerimize
pozitif ayrımcılık istiyoruz"
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda
çalışanların yarıya yakınını kadınların oluşturduğunu belirterek, “evinden çocuklarının bakımından, ev işlerine kadar birçok sorumluluğu yerine getiren kadınlar tarımın
yükünü de çekiyor. 2,8 milyon kadın çiftçimiz, günde 16-17 saat çalışarak, insan üstü
bir gayretle üretime omuz veriyor” dedi.
Bayraktar, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, tarımın enerji ile birlikte en önemli iki stratejik sektörden biri olduğunu, öneminin
de her geçen gün daha da arttığını vurguladı.
Şemsi Bayraktar, 6 milyon istihdam sağlayan, 18 milyar dolar gıda ve tarım ihracatına imza atan, diğer sektörlere sermaye aktaran ve hammadde temin eden, 78 milyon ülke nüfusunu ve 40 milyon turisti besleyen tarımın Türkiye ekonomisi açısından
vazgeçilmez bir sektör olduğuna dikkati çekti.
Kadınlar tarımın merkezinde
Kadınların tarımın merkezinde yer aldığına vurgu yapan Bayraktar, şunları kaydetti: “Son rakamlara göre, tarımda çalışan 5 milyon 998 bin kişinin yüzde 47’si olan
2 milyon 842 binini kadınlar oluşturuyor. Buna rağmen, tarımda çalışan kadınların
yüzde 70’i ücretsiz aile işçisiyken, sadece yüzde 17’si kendi nam ve hesabına çalışıyor.
Tarımdaki kadınların yüzde 93’ten fazlası kendi adına sosyal güvenlik sistemine kayıt
değil. Erkeklerden çok daha fazla, hemen her gün 16-17 saat, evdeki işlerinin yanı sıra
tarlada, bahçede, ahırda, ağılda çalışıyor. Kırsalda bu kadar büyük bir fonksiyon üstlenen kadın çiftçilerimiz, çoğu zaman geçmişten öğrendikleri geleneksel yöntemlerle
üretime katkı sağlıyor.
Alaca – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın
Türkiye’nin geleceği olduğunu ifade ederek, “Sulanabilir tarım arazileri arttıkça
Türkiye’nin kalkınması daha hızlı olacak” dedi.
Bayraktar, Alaca Ziraat Odası’nı ziyaret etti. Ziyaret esnasında Alaca Ziraat Odası
İlhan Yılmaz’dan oda çalışmaları hakkında bilgi alan Bayraktar, yapılan faaliyetleri inceledi. Şemsi Bayraktar, Alaca Ziraat Odası’nın güzel bir binası olduğunu ve çiftçiye
faydalı hizmetler geliştirdiğini kaydetti.
Ziraat Odaları Birliği’nin 5 milyona yakın üyesinin bulunduğunu hatırlatan Şemsi
Bayraktar, 200’e yakın proje hayata geçirdiklerini ve proje oluşturmaya devam ettikle-
Beklentiler
SUNGURLU’DA SULAMA YAPILMAZSA TARIM OLMAZ
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Su meselesi çözülmezse gübreyi ve mazotu bedava da alsanız olmaz.”
Sungurlu – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çorum programı çerçevesinde Sungurlu Ziraat Odası’nı ziyaret etti.
Sungurlu Ziraat Odası Başkanı Dursun Karaderili ve Yönetim Kurulu üyeleri ile
bir süre sohbet eden Bayraktar, daha sonra hizmet binasını gezerek Karaderili’den
bilgi aldı.
Sungurlu’nun sorunları ve taleplerini dinleyen Bayraktar, Ziraat Odalarının her
zaman yanlarında olduklarını ve her konuda destek olacaklarının sözünü verdi.
Çiftçilerin ilçede gölet olmadığı için sulu tarım yapamadıkları yönündeki şikayetleri üzerine Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sungurlu’da sulama yapılmazsa tarım olmaz, Sungurlu göç verir. Böyle büyük
bir ilçenin göletinin olmaması anormal bir durum. Gerekli mercilerle görüşüp bir
an evvel Sungurlu’ya bir gölet yapılıp sulu tarıma geçilmesi için elimden geleni
yapacağım. Su meselesi çözülmezse gübreyi ve mazotu bedava da alsanız olmaz.”
Çiftçinin öz kaynağının güçlendirilmesi gerektiğini bildiren Bayraktar, parası
olan, eti, sütü, nohutu, buğdayı, mercimeği para eden çiftçinin bankadan kredi
çekmesine, faizle borçlanmasına gerek olmayacağını vurguladı. Bayraktar, çiftçinin öz kaynağının güçlendirilmesi için mücadele verdiklerini bildirdi.
Planlı üretim isteklerini her zaman hükümete ilettiklerini belirten Bayraktar,
“Her bölge ekolojik üstünlüğüne göre ürünler eksin, üretsin. Fakat ürettiği nohut
da buğday da süt de para etsin. Bunu sağlayan sistemi kurmamız lazım. Çiftçiye,
çiftçiliğin dışında bir meslek öğretememişsek, eğitememişsek bunun sorumlusu
çiftçi midir? Bu çiftçi için ne yaptık diye düşünmemiz lazım.”
Ziyarette TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli de yer aldı.
5
Sağlanan imkanların yanı sıra hala
sosyal güvenlikle ilgili talep ve beklentileri olduğunu da kaydeden Bayraktar,
şöyle devam etti: “Yatırım yapanlara
verilen prim desteklerinde olduğu gibi,
tarım sektöründe çalışan kadınlarımızın
da sosyal güvenlik primlerinin yüzde
60’ının devlet tarafından karşılanmasını arzu ediyoruz. Böyle bir uygulama,
tarımda istihdam edilen kadınlarımızın
sosyal güvenlik kapsamına alınmasını
kolaylaştıracaktır. Bu desteğin verilmesi
durumunda, kadın çiftçilerimizin sağlık
harcamaları eşleri yerine, kendi sigortalarınca karşılanacağından, desteğin
büyük kısmı devlete geri dönecek, kayıt
dışılık da önlenecektir.
Ayrıca, yaptıkları çalışmaların zorluğu dikkate alınarak, kadınlar dahil
bütün çiftçilerimize yıpranma payı,
çalıştıkları her yıl için ilave 120 gün, 3
yılda 1 yıl olmalıdır. Çiftçilerimiz erken
emekliliği yıpranmaya payı getirilerek
sağlanmalıdır.
Çiftçilerimizde prim ödeme gün
sayısı, diğer sigortalılarla eşit hale getirilmelidir.
Yine genel sağlık sigortası prim oranının işveren hissesine ait kısmından
yapılması öngörülen 5 puanlık prim
indiriminden, tarım Bağ-Kur’luların da
faydalanması sağlanmalıdır.
Üretimin her aşamasına aktif şekilde katılan kadın çiftçilerimizin, kalkınmanın imkânlarından yeterli pay almalarının sağlanması için desteklenmeleri
şarttır.
Ülkemizde demokrasinin güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önleyebilmemiz için, ilk önce kırsal
kesimdeki çiftçi kadınları harekete
geçirmemiz ve onları güçlendirmemiz
gerekmektedir. Bunun ilk ve en önemli
yolu da, yıllardır ihmal edilmişliklerinin
bir gereği olarak, yapılan desteklemelerde, projelerde ve kredilerde kadın
çiftçilerimize pozitif ayrımcılık uygulanmasıdır.
Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliği, kadın ve erkeklerin tüm hak ve özgürlükten eşit yararlanmalarına fırsat
sağlayacak politikalar üretmeleri ve uygulamalarıdır.
Kadın çiftçilerimizin de gelir güvencesinin sağlanması zorunludur.”
Bütün kadın çiftçilerin 15 Ekim
Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutlayan
Bayraktar, kadın çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Türkiye Ziraat
Odaları Birliği olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de azami gayreti göstereceklerini belirtti.
Bayraktar: “Tarımın yükünü kadınlar çekiyor. 2,8 milyon
kadın çiftçimiz, günde 16-17 saat çalışarak, insan üstü
bir gayretle üretime omuz veriyor”
Çiftçilerimizi tarımsal alandaki yenilikler konusunda bilgilendirebilmemiz için,
tarımsal üretimde önemli bir payı bulunan ve çocuklarının bakım ve gelişimini de
üstlenen kadın çiftçilerimizin eğitimi çok önemlidir. Bilinmelidir ki; bir kadın çiftçiyi
eğitmek demek, gelecek nesilleri eğitmek demektir. Tarımsal konularda kurumlararası dayanışmayla bütün imkânlarımızı kullanarak eğitim hizmeti vermek, bizim asli
görevimizdir. Bunların bilinci içindeyiz.
Şayet kadın çiftçilerimiz, kaynaklara ulaşmada erkeklerle aynı fırsata sahip olursa, tarımsal üretim ve verimi artırabilirler. Kadınlar ekonomik ve sosyal alanda güçlendirildiğinde, ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve sürdürebilir kalkınma için liderlik ve değişimin temsilcisi olurlar.”
Kadın çiftçilerin eğitiminin, tarımda modern tekniklerin uygulanmasını kolaylaştıracağını, verimliliği ve kaliteli üretimi artıracağını, ülke tarım ve ekonomisine en büyük katkıyı yapacağını bildiren Bayraktar, “Ülkemizde çocuklarımız ve gençlerimizden
sonra eğitime en çok ihtiyacı olan kesim kadın çiftçilerimizdir” dedi.
Eğitim çalışmaları sürüyor
Bu bilinçle hareket eden Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 3 yıl önce, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık ve Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarıyla imzaladığı ortak protokol çerçevesinde kadın çiftçilerin eğitimine başladıklarını hatırlatan Bayraktar, adeta bir seferberlik halinde sürdürülen eğitim çalışmalarının birçok alana örnek oluşturabilecek
başarıda devam ettirildiğini bildirdi.
Sosyal güvenlik, kooperatifçilik, girişimcilik ve liderlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve
kadın hakları, iklim değişikliği ana eğitim konuları başta olmak üzere eğitim seferberliğini yöre ve bölge özelliklerine ve kadın çiftçilerimizin talepleri doğrultusunda tarımın
değişik konularında sürdürdüklerini hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Kadın çiftçi
eğitimine, 2013 yılında 5 pilot ille başlandı. Daha sonra tüm illere yaygınlaştırdığımız
eğitim çalışmaları devam ediyor. Ayrıca yaş gruplarına göre de eğitim çalışmalarını sınıflandırdık. Gelecekte üstlenecekleri sorumlulukları dikkate alarak özellikle gençlerin
eğitimine parantez açtık. Bu çerçevede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve İŞKUR
ile birlikte ‘Tarımsal Nüfus Gençleşiyor’ projesi kapsamında ‘Genç Çiftçi’ eğitimlerini başlattık. Yine bu çerçevede ortak bir projeyle ‘Sürü Yönetimi Elemanı Benim’ eğitimlerini
de programlarımıza dahil ettik. Kadın çiftçilerimizin de büyük ilgi gösterdiği eğitim çalışmaları inanıyoruz ki önümüzdeki yıllarda her konuda değişikliğin ve gelişmelerin en
önemli unsuru olacaktır. Verdiğimiz kadın çiftçi eğitimleri, o aile, o yöre, o bölgenin yanı
sıra ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır.”
Kadın çiftçilere pozitif ayrımcılık
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin de yönetiminde yer aldığı Sosyal
Güvenlik Kurumu’nda genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerimizin
mağduriyetleri ve hak kayıplarının giderilmesi için büyük gayret
gösterdiklerini anlatan Bayraktar, kadın çiftçiler için hemen her
alanda pozitif ayrımcılık talep ettiklerini bildirdi.
ZİRAAT ODALARI
6
BAYRAKTAR, TÜRKİYE EMEKLİLER
DERNEĞİ GENEL KURULU’NA KATILDI
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Emekliler Derneği 21. Genel Kurulu’na
katıldı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, TES-İŞ
Genel Merkezi salonunda düzenlenen
genel kuruldaki konuşmasında, esnaf,
emekli, çalışanlar ile tarım kesimine yönelik hazırladıkları projeleri anlattı.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar ile de
görüştüğünü belirten Davutoğlu, genç
çiftçilere proje karşılığı 30 bin lira hibe
desteği sağlayacaklarını, gübre ve yemde
KDV’yi kaldıracaklarını, böylece çiftçilerin
ve girişimcilerin iş imkanlarını geliştireceklerini bildirdi.
Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün ise emeklilerin ülkeyi, vatanı her şeyin üzerinde tuttuklarını söyledi.
Genel Kurula, Başbakan Davutoğlu
ve TZOB Genel Başkanı Bayraktar’ın yanı
sıra, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Baka-
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
nı Ahmet Erdem, AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, CHP Genel
Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, SGK
Başkan Vekili Cevdet Ceylan katıldı.
Başbakan Davutoğlu: “TZOB Genel
Başkanıyla da görüştüm. Genç
çiftçilere proje karşılığında 30 bin
lira hibe desteği sağlayacağız,
gübre ve yemde KDV’yi
kaldıracağız”
ZİYARETLER
SGK Başkanı İlhan, Bayraktar’ı ziyaret etti
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı, SGK Yönetim Kurulu
Üyesi Şemsi Bayraktar’ı ziyaret etti.
Türkiye’nin Washington Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müşavirliği’ne
atanan İlhan, veda ziyaretleri çerçevesinde Bayraktar’la bir araya geldi.
ZİRAAT ODALARI
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
Fındıkta alan bazlı destek devam etmeli
Bayraktar: "Fındıkta üretici kaderine terk edilmemeli, alan bazlı
destek, 2015 ve sonrasında da devam etmeli."
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Baş- yüzde 75’ ini karşılamaktadır. Özellikle Karadeniz böl-
kanı Şemsi Bayraktar, fındıkta üreticinin kaderine terk
edilmemesi gerektiğini bildirerek, “alan bazlı destek,
2015 ve sonrasında da devam etmeli. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığımız, daha önce yaptığımız görüşmelerde, bu desteğin 2015’den sonra da devam
edeceğini tarafımıza iletmişti” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2009 yılında uygulamaya konulan fındık üreticilerine alan bazlı gelir desteği ve alternatif ürüne geçen üreticilere telafi
edici ödeme uygulamasının devamının fındıkta bir
mağduriyet oluşmasını önleyeceğini belirtti.
Fındığın, ülkemizin tarım sektöründe, ihracatında
ve döviz girdilerinde her zaman ön planda yer alan
stratejik ürün olduğunu bildiren Bayraktar, şunları
kaydetti: “Ekonomimizde önemli yeri olan fındıkta ülkemiz, dünya fındık üretiminde ilk sırada yer almaktadır. Ülkemiz her yıl ortalama dünya fındık üretiminin
gemizde yaklaşık 2 milyon insan geçimini fındıktan
sağlamaktadır. Fındık, Karadeniz Bölgemizin sosyoekonomik yapısının lokomotifi, bel kemiğidir. Fındık,
istihdam ve döviz girdisi dolayısıyla ülkemiz ve Karadeniz Bölgemiz açısından vazgeçilmez ve çok önemli
bir üründür.
Fındık, bölgenin topografik yapısı itibarıyla, başka bir alternatif ürünün yetiştirilemeyeceği, tarıma
elverişsiz, eğimli arazilere sahip, zor coğrafyada üretilmektedir. Erozyonu ve olabilecek heyelanları önleyerek topraklarımızın muhafazasında rol oynaması
bakımından da fındık büyük önem arz etmektedir.”
7
lanması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri
verdi: “Mazot ve gübre gibi girdilerin fiyatları oldukça
yüksek seyrediyor. Fındık toplama işçilik ücretleri de
eklenince üretim maliyetleri daha da artıyor. Üretim
maliyetleri yüksek, ekonomik örgütlenme de yetersiz
olunca, üreticimiz ürününü uygun fiyata pazarlamakta zorlanıyor. Fındıkta 400 bin üretici varken, alıcı sayısı çok az. Üreticimiz, ürettiği ürünün fiyatını belirleyemiyor, mağdur oluyor. Bundan dolayı alan bazlı gelir
desteği ve alternatif ürüne geçen üreticilere telafi
edici ödeme uygulamasının devam çok önemli.
2009 yılında 2009-2010 ve 2011 yılları için uygulamaya konulan ve daha sonra 2012, 2013 ve 2014 yılları
için de uygulanan alan bazlı destek fındık üreticimiz için
hayati bir uygulamadır. Dekar başına 2012 yılında 150
lira, 2013 yılında 160 lira, 2014 yılında 170 lira olan alan
bazlı destek ödemesi devam etmelidir. Alan bazlı desteğin, fındıkta maliyetlerin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturan
hasattan hemen sonra, ürün pazara inmeden verilirse,
üreticimiz sıkıntı çekmez, ürününü yok pahasına elden
çıkarmaz.”
Üretici desteğin karşılığını veriyor
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, tarımsal
destekleme kapsamında fındık için 2012 yılı için 709
milyon lira, 2013 yılı için 717 milyon lira, 2014 yılı için
toplam 828 milyon lira destekleme ödemesi yaptığını bildiren Bayraktar, “Bu destekler, zor durumda olan
üreticimizi memnun etmiş, az da olsa mağduriyetinin
giderilmesini sağlamıştır. Fındık üreticimiz de aldığı
desteğin karşılığını, ekonomiye sağladığı istihdam,
katma değer katkısıyla, 2009-2014 döneminde yapılan 10,4 milyar dolarlık ihracatla fazlasıyla vermiştir”
dedi.
Bayraktar, desteğin, ülkemiz için ekonomik öneÜretim maliyetleri yüksek
mi büyük olan fındığın hak ettiği değeri bulabilmesi,
Verimli ve kaliteli ürün için, fındık üretiminin baş- ihracatta bulunduğumuz yeri koruyabilmemiz ve dış
langıcından hasat dönemine kadar geçen devrede dünyada kaliteli Türk fındık imajının zedelenmemesi
mazot, gübre, ilaç gibi gerekli temel girdilerin kul- açısından önemli olduğunu vurguladı.
TERÖRE HEP BERABER KARŞI DURALIM
"Hain saldırıları düzenleyenler şunu iyi bilmelidir ki milletimiz,
bütün bu saldırılara rağmen, birlik ve beraberliğini koruyacak,
asla yılmayacak, kanlı hesapları boşa çıkaracaktır"
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları katliama neden olduğunu bildiren Bay-
Bayraktar, Sulama Birliği Başkanı Uysal ve
Su Politikaları Birliği Başkanı Yıldız’ı kabul etti
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Halis Uysal ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız’ı makamında kabul ederek bir süre görüştü.
Türkiye’nin su varlığının değerlendirildiği görüşmede, Sulama Kooperatifleri
Merkez Birliği ve Su Politikaları Derneği, TZOB öncülüğünde Türkiye’nin su politikaları konusunda karar vericiler nezdinde girişimde bulunmayı ve birlikte hareket
etmeyi kararlaştırdılar.
Bayraktar’a, Çorum Bayat’tan ziyaret
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çorum’un Bayat Kaymakamı İdris Akça, Belediye Başkanı Ekrem Ünlü ile makamında bir süre görüştü.
TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşen görüşmede, Kaymakam İdris Akça, TZOB
Genel Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Bayraktar’ı,
Bayat’ta faaliyete geçecek SGK Merkezi’nin açılışına davet etti.
Görüşmeye TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli ile Bayat Ziraat
Odası Başkanı Mustafa Yıldırım da katıldı.
Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
Ankara’da düzenlenen barış mitingi öncesi gerçekleşen iki patlama sonucu çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiği ve yaralandığı
terör saldırısını lanetleyerek,
“birliğimizi koruyalım, teröre
hep beraber karşı duralım,
barışın yanında olalım” dedi.
Bayraktar, yaptığı yazılı
açıklamada, terörün kanlı
yüzünü Ankara’nın merkezinde tren garı önünde
gösterdiğini bildirdi. Miting için toplanan vatandaşlarımıza yönelik iki patlamanın bölgede adeta
raktar, şunları kaydetti:
“Çok sayıda insanımızın hayatını
kaybettiği ve terör saldırısını şiddete lanetliyorum. Bu saldırılar, birlik ve beraberliğimizi koruma konusunda bizi yıldırmamalı. Birliğimizi koruyalım, insanlık
suçu olan teröre karşı hep beraber karşı
duralım, barışın yanında olalım. Hain saldırıları düzenleyenler şunu iyi bilmelidir
ki milletimiz, bütün bu saldırılara rağmen, birlik ve beraberliğini koruyarak,
asla yılmayacak, kanlı hesapları boşa çıkaracaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Saldırıda hayatını kaybedenlere
Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.”
ZİRAAT ODALARI
8
Sanayici süt alımını
artırıyor, fiyatı
değiştirmiyor
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
yatları artıyor. Tüketici enflasyonu yüzde
7,95 iken, çiğ süt fiyatlarının değişmeden
aynı kalması, artmaması kabul edilebilir
bir durum değildir.
Çiğ süt tavsiye fiyatları halen 1 lira 15
kuruş. Ulusal Süt Konseyi’nin bir dahaki toplantısının Aralık ayında yapılması
planlanıyor. Son 15 aydır değişmeyen çiğ
süt fiyatları, Aralık ayı beklenmeden bir
an önce artırılmalıdır. Temmuz 2014’de 1
lira 15 kuruş olan fiyatın, girdi fiyatlarındaki artışa, enflasyona rağmen aynı kalması üreticimiz açısından sürdürülemez
bir hale gelmiştir. Üreticimizin sıkıntıya
girmesi tüm sektörü zorlar. Artan maliyetler, üreticimizin kar marjını götürdü.
Zararına üretim olmaz. En son 24 Haziran
2015 tarihinde yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi.”
ZİRAAT ODALARI
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
Soğanda
hasat zamanı
gerçekleştirildiği ve ayrıca 52 bin tonluk
taze soğan ihracatı yapıldığı bilgisini
verdi.
Üretimde Ankara birinci,
Amasya ikinci
Ankara, Karaman, Hatay illerin taze
soğan, Ankara ve Amasya illerinin ise
kuru soğan üretiminde ilk sıraları paylaştığı bilgisini veren Bayraktar, “Kuru
Yumurta ve tavuk eti
üretiminde düşüş
Bayraktar: "Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı Ağustos ayı
itibarıyla son bir yılda 8 milyon 770 bin tonu geçti."
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Bir-
liği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sanayi sektörünün inek sütü alımını sürekli
artırdığını, buna rağmen fiyatları değiştirmediğini bildirerek, “sanayiye aktarılan
inek sütü miktarı Ağustos ayın itibarıyla
son bir yılda 8 milyon 770 bin tonu geçti.
Son 15 aydır değişmeyen çiğ süt fiyatları,
Aralık ayı beklenmeden bir an önce artırılmalıdır” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, yılın
başından beri sanayiye aktarılan inek
sütü miktarının her ay geçen yılın aynı
ayından fazla olduğunu belirtti.
Elmada
talep sorununu ihracat çözer
Bayraktar: "Çin ve ABD’nin
ardından üçüncü sırada
olduğumuz elma üretimine,
ülkemizin iklim ve toprak şartları
çok uygun."
Ağustos ayında sanayiye aktarılan
inek sütü miktarının 722 bin 506 ton olduğunu, Ocak-Ağustos döneminde bu
miktarın 144 bin 618 ton artışla 6 milyon
9 bin 625 tondan 6 milyon 154 bin 243
tona çıktığını bildiren Bayraktar, 2014 yılında 8 milyon 625 bin 743 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının ise
Ağustos 2015 itibarıyla son bir yılda 8
milyon 770 bin 361 tona ulaştığı bilgisini
verdi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, ürün
satamadığını, ihracatta sıkıntı yaşadığını,
stoklarının dolu olduğunu iddia eden sa-
nayicinin, inek sütü alımını artırmayı sürdürdüğünü bildirdi.
Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt tavsiye fiyatlarının 2014 Temmuz ayından bu
yana 1 lira 15 kuruş olduğuna, 15 aydır
bu rakamın değişmediğine, üstelik birçok ilde de fiyatın bu rakamın altında
satıldığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “2014 Temmuz ayında 3 lira
6 kuruş olan perakende süt fiyatı, 2015
Eylül ayında 3 lira 35 kuruşa çıktı. Fabrika
yemi, yonca fiyatları yükseldi. Bir yıllık sürede perakende süt fiyatı yüzde 9,5 arttı.
Peynir, yoğurt, diğer süt ürünlerinin fi-
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları
888 bin, 2013 yılında 3 milyon 128 bin
ton elma üretti. 2014 yılında olumsuz iklim koşulları nedeniyle, 2013 yılına göre
yüzde 20,8 azalan elma üretimi 2 milyon
480 bin tona indi. Bu yıl elma üretiminin
yüzde 2,2 artışla 2 milyon 535 bin tona
çıkması bekleniyor.”
Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
ılıman iklim kuşağında olan Türkiye’nin
hemen hemen her bölgesinde elma yetiştiriciliği yapılabildiğini bildirerek, “Çin
ve ABD’nin ardından üçüncü sırada olduğumuz elma üretimine, ülkemizin iklim
ve toprak şartları çok uygun. Türkiye, ihtiyacı olandan çok daha fazla üretebilecek
potansiyele sahip olduğu elmada, talepten kaynaklanan sorunu ancak daha fazla ihracat çözebilir” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada,
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü’nün (FAO) 2013 yılı verilerine göre Çin’in 80,8 milyon tonluk
elma üretiminin 39,6 milyon tonunu
sağladığını, bu ülkeyi 4 milyon tonla
ABD, 3,1 milyon tonla Türkiye’nin izlediğini belirtti. Elma üretiminde üçüncü
olan Türkiye’nin ardından 3 milyon tonla
Polonya, 2,2 milyon tonla İtalya, 1,9 milyon tonla Hindistan, 1,73 milyon tonla
Fransa, 1,7 milyon tonla Şili, 1,69 milyon
tonla İran’ın geldiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Dünya elma üretiminin yüzde
3,87’sini sağlayan ülkemiz, 2011 yılında
2 milyon 680 bin, 2012 yılında 2 milyon
Elma üretim, tüketim ve ihracatında,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın
verdiği sertifikalı fidan desteği ve meyve
olarak tüketimin yanı sıra, meyve suyu,
marmelat, sirke, çay, jips, pulp, elma kurusu gibi yan ürünlere işlenmesinin de
etkili olduğunu bildiren Bayraktar, elma
üretiminin ülke ekonomisine önemli katkılar sağladığını belirtti.
İhracat büyük rakamlara
çıkarılabilir
Türkiye’nin elma üretimini çok daha
fazla artırabileceğini, ihracatını büyük
rakamlara çıkarılabileceğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Üretimde
dünyada üçüncü sıradayız. Bütün olumlu
göstergelere rağmen ülkemiz elmacılığının sorunları da bulunuyor. Hasadın yeni
başladığı şu günlerde elma kilogram fiyatları dalında bodur cinslerde 1 lira ile 1
Yumurta üretiminde Haziran ayında başlayan üretim düşüşünün Ağustos
ayında da devam ettiğini vurgulayan
Bayraktar, “Haziran ayında tavuk yumurtası üretimi, geçen yılın aynı ayına göre,
1 milyar 350 milyondan 1 milyar 198
milyona, Temmuz ayında 1 milyar 349
milyondan 1 milyar 285 milyona inmişti.
Ağustos ayında, yumurta üretimi 2014
yılının aynı ayına göre yüzde 9,8 düşüşle
1 milyar 433 milyondan 1 milyar 293 milyona geriledi” dedi.
Bayraktar, tavuk eti üretiminin Ağustos ayında azaldığını, 2014 yılının aynı
ayına göre yüzde 8,2 azalmayla 169 bin
tondan 155 bin tona indiğini, buna karşın
hindi eti üretimindeki artışın sürdüğünü,
aynı dönemde 4 bin 491 tondan 4 bin
803 tona çıktığını belirtti.
lira 20 kuruş, diğer cinslerde 70 kuruş ile
90 kuruş arasında değişiyor.
Sadece Rusya, yılda 1,2 milyon ton
elma ithal ediyor. Denizden komşumuz Rusya, her yıl ithal ettiği 1,2 milyon
ton elmayı Polonya’dan, Moldova’dan,
Sırbistan’dan, Çin’den değil Türkiye’den almalıdır. Rusya’nın bu ülkeleri tercih etmesinin nedeni, elmayı ucuza satın alabilmesidir. Ucuza satabilmelerinin yolu da Çin
dışındaki Polonya gibi ülkelerin modern
yetiştiricilik sistemleri uygulamaları neticesinde maliyetleri düşürmeleridir.
İyi tarım uygulamaları da ihracatı etkilemektedir. Bilinçli tüketici, iyi tarım
uygulamaları ile üretilmiş ürünleri tercih
etmektedir.
Elmada depolama da çok önemlidir.
Uzun süre kaliteden ödün vermeden elmanın saklanabilmesinin yolu modern
depoların kurulmasıyla mümkün olmaktadır. Bunun için dinamik kontrollü atmosferli depolar kurulmaktadır.
Sonuçta, elmada modern yetiştirme
teknikleri ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırmalı, ürünün kalitesini uzun süre
devam ettirebilmesi için dinamik atmosfer kontrollü depolar kurulmalı, maliyetler düşürülmelidir.”
9
oluşan fiyat durumuna göre üretime karar verilmesi, piyasalardaki dengesizliği
de beraberinde getirmektedir. Tarımda
zaman zaman yaşanan doğal afetler de
üretimde dalgalanmalara yol açmaktadır. Bu durum doğal olarak fiyatları etkilemektedir. Hasat döneminde pazara
arz edilen ürün fazlalığı, fiyatlarda o dönem için düşmelere yol açmakta; üretimin pazara arz edilmediği dönemlerde
de var olan talebin karşılanamaması
durumunda fiyatlar yükselmektedir. Bu
yıl, bin bir emekle üretim gerçekleştiren
üreticinin elinden 54 kuruşa alınan kuru
soğan, tüketiciye ulaşıncaya kadar fiyatı
2,4 katına, 1 lira 28 kuruşa çıkıyor.
Soğan hasadının devam ettiği şu
günlerde, planlı ve sürdürülebilir bir
üretimin gerçekleşmesi üreticilerimizin
en büyük beklentisidir. Üretimde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama
sorunları, üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemektedir. Pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde,
düşük fiyat nedeniyle üretici mağdur
olurken, arzın daraldığı dönemde, yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur
olmaktadır.”
Yeterli örgütlenme olmaması
sorunları derinleştiriyor
Bayraktar: "Önemli bazı üretim bölgelerimizde yüksek
sıcaklıkların kurumalara, aşırı yağışların çürümelere yol
açması nedeniyle rekolte, beklenenden düşük kalacak"
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları
Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
önemli bazı üretim bölgelerinde yüksek sıcaklıkların kurumalara, aşırı yağışların çürümelere yol açması nedeniyle
rekoltenin beklenenden düşük kalacağını bildirerek, “Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, Amasya ilimizde
yüksek sıcaklıkların kurumalara, Ankara
ilimizde ise aşırı yağışlar ise çürümelere
yol açtı” dedi.
Bayraktar, hasadın sona yaklaştığı
kışlık soğanla ilgili yaptığı açıklamada,
hemen hemen bütün yemeklerde kullanılan kuru soğanın mutfakların temel
ürünlerinden biri olduğuna dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, taze ve kuru olarak
sofralarda sevilerek tüketilen, içerdiği
kükürt, lif, B ve C vitamini ve bünyesinde
bulundurduğu faydalı maddeler nedeniyle sağlık açısından da oldukça önemli
bir besin kaynağı olduğunu belirtti. Hastalıklara yakalanmama noktasında ciddi
katkılarda bulduğu ve hastalık durumunda iyileşme sürecini hızlandırarak,
özellikle enfeksiyon hastalıklarına karşı
etkili olduğu söylenen soğanda, Türkiye’deki üretimin 1,74 milyon tonla 2,2
milyon ton arasında seyrettiği bilgisini
veren Bayraktar, “2011 yılında 2 milyon
141 bin ton olan üretim, 2012 yılında
1 milyon 735 bin tona indikten sonra
2013 yılında 1 milyon 904 bin tona çıktı.
2014 yılında 1 milyon 790 bin tona inen
üretimin bu yıl 1 milyon 935 bin tona
ulaşacağı tahmin ediliyordu ama üretimde birinci sırada yer alan Ankara’da
aşırı yağışların çürümelere, ikinci sıradaki Amasya’da yüksek sıcaklıkların kurumalara yol açması nedeniyle rekolte
beklenenden düşük kalacak. Hasat tamamlanınca durum daha net ortaya çıkacak” dedi.
Türkiye, dünya üretiminde
6’ncı sırada, üretimde
kendine yeterli
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, dünyada 85 milyon
795 bin 191 ton soğan üretimi yapıldığını belirterek, Çin’in dünya soğan üretiminden yüzde 26’lık payla ilk sırada
yer aldığını bildiren Bayraktar, Çin’in
ardından yüzde 22,5 ile Hindistan, yüzde 3,7 ile ABD, yüzde 2,8 ile İran, yüzde
2,3 ile Rusya Federasyonu, yüzde 2,2 ile
Türkiye’nin geldiğine ve ülkemizin dünya üretiminde 6’ncı sırada yer aldığına
işaret etti.
Türkiye’nin kuru soğanda kendine
yeterli olduğunu vurgulayan Bayraktar,
2014 yılında iç tüketim karşılanarak,
üretimin yaklaşık yüzde 10’una denk gelen 172 bin 148 ton kuru soğan ihracatı
soğan üretiminde yüzde 23,1’lik payla
Ankara birinci sırada. Ankara’yı yüzde
13,7 ile Amasya, yüzde 10,4 ile Adana,
yüzde 9,4 ile Hatay, yüzde 8,2 ile Eskişehir, yüzde 5,3 ile Çorum, yüzde 5,2 ile
Bursa, yüzde 4,9’la Tokat izlemektedir.
Hatay ve Adana illerimizde daha çok
yazlık soğan üretimi yapılırken, Amasya
ve Ankara illerimizde kışlık soğan üretilmektedir” dedi.
Üretim planlaması olmaması
önemli bir sorun
Üreticinin bir önceki yılın
fiyatlarından etkilendiği ürünlerin başında
soğanın geldiğini, soğan üretiminde üretim
planlamasının olmamasının önemli bir sorun
olarak ortada durduğunu
belirten Bayraktar, şöyle
devam etti:
“Üretim planlamasının olmayışı
üretimde dalgalanmalara
neden
olm a k t a d ı r.
Bu durum
f i yat l a ra
yansımakta,
bir önceki sezonda
Üreticilerin ekonomik açıdan yeterince örgütlenememesi nedeniyle pazarlık güçleri olmadığını, bunun yapıda
yaşanan sorunları daha da derinleştirdiğini vurgulayan Bayraktar, “Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip oldukları hakları
etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak
örgütlenmeyle mümkündür. Bu nedenledir ki Tarımsal Üretici Birlikleri’ne
gerekli kaynak aktarılarak finansman
bakımından güçlendirilmeli, birlikler
fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır. Üretimde istikrarın sağlanması
bakımından üretim planlaması yapılmalı, çiftçi nerede ne kadar ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim, Türkiye’nin
ihtiyaçlarına ve ihracat miktarına göre
belirlenmelidir” dedi.
ZİRAAT ODALARI
10
Narenciyede
ihracat önemli
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Bir- ve zihni yorgunlukların gi-
liği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadı devam eden narenciyede üretimin
geçen yılki seviyelerde gerçekleşmesini
beklediklerini bildirerek, “2014 yılında 3
milyon 784 bin tonluk üretim yapılmıştı.
Bu yıl da 3 milyon 787 bin ton dolayında
bir üretim olacak gibi görünüyor” dedi.
Bayraktar,
yaptığı
açıklamada,
Türkiye’nin sahip olduğu ekolojik yapı
ve iklim özellikleri bakımından bazı tropik meyveler dışında birçok meyve türünün yetiştirilmesine elverişli olduğunu,
özellikle yaş meyve sebze de önemli bir
potansiyele sahip bulunduğunu belirtti.
Yaş sebze ve meyve içinde narenciyenin
oldukça önemli bir yere sahip olduğunu
vurgulayan Bayraktar, narenciyenin taze
tüketimin yanında meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli ürünlere
işlenebildiği gibi kabuklarından da esans
elde edildiğine dikkati çekti.
Narenciyenin içerdiği organik asitler
ve C ve B vitaminleri bakımından beslenmede önem taşıdığını, vücutta toksinlerin atılmasında önemli rol oynadığını belirten Bayraktar, “Bununla birlikte gribal
enfeksiyonlara dayanıklılık sağlamada,
kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını
ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı
temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni
derilmesinde, diş etlerini
güçlendirmede oldukça
faydalı olduğu söylenmektedir. Özellikle kışa
girmeye hazırlandığımız
bu dönemlerde vücut direncinin artırılmasına katkı
sağlayan önemli bir ürünümüzdür” dedi.
Üretimde
Türkiye söz
sahibi
ülkeler
içinde
Tü r k i ye’n i n
dünyada narenciye
üretiminde söz sahibi ülkelerden biri olduğunu bildiren Bayraktar,
şunları kaydetti: “2014 yılında ülkemizde 3 milyon 783 bin ton
narenciye üretimi yapılmıştır. Bu yıl da 3
milyon 787 bin ton üretim beklenmektedir. Ülkemizde narenciye üretimi, Akdeniz
ve Ege Bölgesinde yoğunlaşmış durumdadır. Üretimde Adana ilimiz yüzde 25,9
payla ilk sıradadır. Bu ilimizi, yüzde 22,7’lik
payla Mersin, yüzde 18,6’lık payla Hatay,
Tarımsal alana göre
en fazla traktör İstanbul’da
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları
Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
tarımsal alana göre en fazla traktörün İstanbul, Ardahan ve Sakarya’da
bulunduğunu bildirerek, “İstanbul’da
traktör başına tarımsal alan 3,3,
Ardahan’da 3,5, Sakarya’da 5,3 hektarda kalırken, Ordu’da 117,6, Trabzon’da
515,1, Rize’de 1331,5 hektarı buluyor”
dedi.
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
yüzde 16,2’lik payla Antalya,
yüzde 8,1’lik payla Muğla, yüzde 4’lük payla İzmir,
yüzde 2,4’lük payla Aydın,
yüzde 1,1’lik payla Osmaniye illerimiz izlemektedir.
Birleşmiş
Milletler
Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO) 2013 yılı verilerine göre, 135,8 milyon
ton olan dünya narenciye
üretiminin yüzde 2,7’si ülkemizde yapılmaktadır. Türkiye, üretiminde 9’ncu sıradadır. Dünyada Çin yüzde 24,1 payla
üretimde birinciliği almaktadır.
Bu ülkeyi yüzde 14,5 payla
Brezilya, yüzde 7,5 payla ABD, yüzde 7,4 payla
Hindistan, yüzde 5,6
payla Meksika, yüzde
4,7 payla İspanya takip
etmektedir.”
İhracat
önemli
Narenciye
üretiminin
ülke
ihtiyacını fazlasıyla
karşıladığını, yaş ve
meyve ihracatının da
miktar olarak yarıya yakınını gerçekleştirdiğini belirten
Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“2014 yılında ihraç edilen 3 milyon
532 bin ton yaş meyve sebze ihracatımızın yüzde 44,9’unu narenciye oluşturuyor. Yapılan ihracat karşılığında 942,2
milyon dolarlık dövizin ülkemize girmesini sağlayan narenciye, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır. Narenciye
Bayraktar, yaptığı açıklamada,
Türkiye toplamında Ağustos 2015’de
Temmuz ayına göre 5 bin 121 adet
artarak 1 milyon 669 bin 35 adede
ulaşan traktör sayısı, iller arasında
dengesiz bir dağılım gösterdiğini belirtti. Çok dağlık alanlarda kullanımı
kısıtlı olan traktörün, Doğu Karadeniz
ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun
dağlık illerinde az sayıda bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, Marmara,
Ege, Akdeniz ve İç Anadolu illerinde
traktörden yaygın olarak faydalanıldığını vurguladı.
Türkiye ortalamasının 14,3 hektar
olduğu traktör başına tarımsal alanda,
40 ilde ortalamanın üzerinde, 41 ilde
ise ortalamanın altında traktör bulunduğunu kaydeden Bayraktar, şöyle
devam etti: “Tarımsal alanı 71 bin 895
hektar olan İstanbul, 21 bin 914 traktöre sahip durumda. Ardahan’da tarımsal alan 32 bin 953 hektarken, traktör
sayısı 9 bin 286, Sakarya’da tarımsal
alan 180 bin 535 hektarken, traktör sayısı 34 in 208 adede çıkıyor. İstanbul’da
traktör başına tarımsal alan, traktör
sayısı fazla olduğu için, 3,3 hektara,
yaş sebze ve meyve ihracatımızın da lokomotifi konumundadır.
Narenciye ihracatımızın ülkelere göre
dağılımına baktığımızda, 2014 yılında
yapılan toplam narenciye ihracatımızın
yüzde 33’ü Rusya’ya yapılmıştır. Bu ülkeyi
yüzde 25’lik payla Irak, yüzde 11’lik payla
Ukrayna, yüzde 4’lük paylarla Suudi Arabistan ve Romanya izlemiştir. Narenciye
ihracatımızda öne çıkan ve bizim için
önemli pazar konumundaki ülkelerde
yaşanan siyasi karışıklar ihracatımızı da
etkilemektedir.
Bunu yanı sıra ihracatımızı etkileyen
en önemli konulardan biri de ihracat
iadeleridir. Bilindiği üzere narenciye
ihracatında verilen teşvik primleri yani
ihracat iadeleri, ülkemizin narenciye
ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilmesi, iç piyasada fiyat istikrarının
sağlanması, üreticinin hak ettiği geliri
elde edebilmesi bakımından son derece önemlidir. İhracat iadelerinin amacına ulaşabilmesi, ihracatçının önünü
görebilmesi ve ihracatın gelişmesi için
zamanında verilmesinin yanında, yeterli
miktarda verilmesi de büyük önem taşımaktadır. İhracat iadelerinin düşük açıklanması zaten komşu ülkelerde yaşanan
siyasi karışıklıklar nedeniyle zor durumda kalan sektörü daha da sıkıntıya düşürebilecektir. Sezon açılmasına karşın
ihracat iadeleri belli olmamıştır. İhracat
iadeleri yeterli miktarda belirlenmesi ve
bir an önce açıklanmalıdır.
Toplam yaş meyve sebze ihracatımızın miktar olarak yarıya yakınını gerçekleştiren, ülkemize 942 milyon dolar döviz
kazandıran narenciyede ihracatın devamı çok önemlidir.”
Ardahan’da 3,5 hektara, Sakarya’da
5,3 hektara kadar düşüyor. Bu rakam,
Bursa ve Yalova’da 5,4, Kocaeli’de 5,5,
İzmir’de 5,7, Kastamonu’da 5,8, Bolu’da
5,9, Zonguldak’ta 6,1, Türkiye’de 79
bin 751 traktörle sayıda birinci olan
Manisa’da 6,2 hektarı ancak buluyor.”
Toplam 1 milyon 909 bin 249 hektarla en fazla tarımsal alana sahip Konya, 79 bin 238 traktörle Manisa’nın
ardından ikinci sırada gelirken, traktör
başına 24,1 hektar tarımsal alana sahip
olduğunu bildiren Bayraktar, “Tarımsal
alanı 1 milyon 221 bin 408 hektar, traktör sayısı 49 bin 301 olan Ankara’da
traktör başına 24,8, tarımsal alanı 1
milyon 181 bin 590 hektar, traktör sayısı 33 bin 695 olan Şanlıurfa’da traktör
başına 35,1, tarımsal alanı 808 bin 727
hektar, traktör sayısı 28 bin 688 olan
Sivas’ta traktör başına 28,2 hektar tarımsal alan bulunuyor” dedi.
Bayraktar, tarımsal mekanizasyonun en önemli unsuru olan traktörde,
iller arasındaki dengesizliğin giderilmesi, traktörün verimli kullanımının
sağlanması, traktör parkının yenilenmesi gerektiğini belirtti.
ZİRAAT ODALARI
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
16 Ekim Dünya Gıda Günü
Her 9 kişiden biri
açlık çekiyor
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, gıdaya erişim hakkının, dini, cinsiyeti, dili, rengi, milliyeti ne olursa olsun her insanın en
temel hakkı olduğunu bildirerek, “Her insan her zaman
kaliteli ve yeterli miktarda, ihtiyaçlarını karşılayacak sağlıklı gıdaya ulaşabilmelidir. Buna rağmen, 795 milyon insanın aç olduğu dünyada her 9 kişiden 1’i açlık çekiyor,
5 yaş altı her 3 çocuktan 1’i yeterli düzeyde gelişemiyor.
Bu durum 21’inci yüzyıla yakışmıyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 16 Ekim’de birçok ülkede eş zamanlı olarak kutlanan Dünya Gıda Günü’nün,
dünyamızda yaşanan açlığa ve insanlığın en temel ihtiyacı olan gıda üretimine ve gıda güvencesine dikkati
çekmek amacını taşıdığını belirtti. Şemsi Bayraktar, iklim değişikliği ve kuraklık gibi doğal afetlerin yanı sıra
gelişmiş ülkelerin tarımsal ürün ticaretindeki korumacı
politikaları, gıdaya olan talebin artması, tarımda girdi fiyatlarının yükselmesi, tarım sektörüne yeterli yatırımın
yapılmaması, tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde
kullanılması gibi birçok etkenin dünyada açlık ve
yetersiz beslenmeye neden olduğunu vurguladı.
Dünyada yaklaşık 795 milyon insanın yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu
gıdayı yeterli düzeyde alamadığına, yetersiz beslendiğine, aç kaldığına dikkati çeken
Bayraktar, “Açlıkla mücadelede yapılan çalışmalar olumlu sonuçlar verse de yine de
dünyadaki her 9 kişiden 1’i açlık çekmektedir.
Dünyada 5 yaş altı her 3 çocuktan 1’i yeterli
düzeyde gelişememektedir” dedi.
Gıdaya erişim hakkının, dini, cinsiyeti, dili,
rengi, milliyeti ne olursa olsun her insanın en
temel hakkı olduğunu vurgulayan Bayraktar,
şunları kaydetti: “Her insan her zaman kaliteli
ve yeterli miktarda, ihtiyaçlarını karşılayacak
sağlıklı gıdaya ulaşabilmelidir. Bu bağlamda
açlık ve yoksullukla mücadele, gıda güvenliğinin ve
beslenmenin sağlanması, geçimin kolaylaştırılması ve
doğal kaynakların yönetimi, çevrenin korunması ve
özellikle de kırsal alanlarda sürdürülebilir kalkınmayla
kırsal refahın artırılması son derece önemlidir. Kırsalda
bu ögelerin sağlanması için gıda güvencesinin devamı
açısından aile çiftçiliğinin vazgeçilmez bir konumda
olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle kırsal refahın artırılmasında önceliğimiz aile çiftçiliğimizi desteklemek
olmalıdır. Zira büyük tarım işletmeleri, tek başlarına
ülkemizin gıda güvencesini sağlayamazlar. Kar etmek
esas amaçları olması nedeniyle yeterince kar elde edemedikleri durumda tarımdan çıkarlar. Sadece dünya
piyasalarına dönük ve tek ürüne dayalı üretim yapan
büyük uluslararası firmalar tek başına, tarım için büyük
risktir. Bunun örnekleri, Afrika, Latin Amerika, Güney
Asya ülkelerinde görülmüştür. Tek ürüne dayalı üretim, bu ülkelerde açlık ve
11
yetersiz beslenmenin ana nedenlerinden biridir.”
Birleşmiş Milletler’de 193 ülkenin oybirliğiyle kabul
edilen, 2030 yılına kadar yoksulluğun yok edilmesini,
eşitsizliklerle mücadeleyi ve çevrenin korunmasını
amaçlayan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden
birinin de “Açlığı bitirmek, gıda güvenliğini sağlamak,
beslenme imkanlarını geliştirmek ve sürdürülebilir tarımı desteklemek” olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle
devam etti: “Birleşmiş Milletler, her yıl dünya genelinde 12 milyon hektar tarım alanının verimsizleştiğini ve
toprağın verimsizleştiği yerlerdeki insanların yetersiz
beslenmeden daha çok etkilendiğini ifade etmektedir.
Dünya nüfusunun hızla arttığı, ancak insanları besleyecek tarım topraklarının azaldığı yadsınamaz bir gerçektir. Hızla artan dünya nüfusunun 2050 yılında 9,1
milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu nüfusu besleyebilmek için de dünya gıda üretiminin yüzde 60-70 oranında arttırılması gerekiyor. Bunun için de az gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkelerin gıda üretiminde kendine
yeterli düzeye gelmeleri fevkalade önem taşıyor.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü’nün (FAO), Avrupa ve Orta Asya’daki gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme üzerine ilk defa yayımladığı raporda, Türkiye’yi de içine alan 53 üye ülkeyi
kapsayan Avrupa ve Orta Asya bölgesinde açlık sorunuyla mücadelede mesafe alındığı, ancak, söz konusu
bölgelerde dengesiz beslenmenin hala sorun olmaya
devam ettiği yer almaktadır. Raporda ayrıca, Türkiye’de
yetersiz beslenme oranının yüzde 5’in altında seyrettiği belirtilmiş ve Türkiye’nin, hem BM’nin Binyıl Kalkınma Hedeflerinin açlık maddesine, hem de Dünya Gıda
Zirvesi’nde konulan hedeflere ulaşan ülkelerden biri
olma özelliğini taşıdığı dile getirilmiştir.”
Kırsal refahın artırılması
Bu yıl FAO’nun Dünya Gıda Günü’nün temasını
“Sosyal Koruma ve Tarım: Kırsal Refahın Artırılması”
olarak belirlediğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri
verdi: “Tarım sektörü ve kırsal kesim yoksulluk düzeyi yüksek kesimlerdir. Kırsalda gelir düzeyi Türkiye’de
ülke ortalamasının yüzde 35’ini ancak bulmaktadır.
Sosyal koruma, yoksul insanların gelirlerini ve haklarını iyileştirmeye yönelik uygulanan destek programlarıdır. Dünyada sosyal koruma programları, gıda kaynağı olarak aile çiftçilerinden temin edilen, okullardaki
kahvaltı ve öğle yemekleri, eğitim, kamusal projelerde
iş olanakları, küçük bütçeli hibeler, sosyal güvenlik ve
doğrudan para transferleri şeklinde uygulanmaktadır.
Sosyal koruma programlarıyla kısa vadede açlığın önlenmesi mümkündür. Her şeye rağmen son 15 yılda
dünyada yaşanan açlığın az da olsa azaltılması önemsenecek bir başarıdır.
FAO’nun raporunda da belirtildiği gibi, gerçekleştirdiği üretimle ülkemizi belli bir çıtanın üzerinde tutan
çiftçimizin üretimden vazgeçmemesi için gelirinin artırılması ve sosyal güvencesinin garantilemesinin önemi, üretimin devamlılığı için asla
unutulmamalıdır.
Tarımsal üretimin artırılması ve kırsal kalkınmanın sağlanabilmesi için öncelikle kararlı
politikalar izlenmeli ve uygulanan politikalar
tarımın sürdürülebilirliğini sağlamaya odaklanmalıdır.”
Bayraktar, ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerimizin ve çocuklarımızın
sağlıklı ve kaliteli beslenmesi, tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda
sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesi için Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her türlü olumlu
katkıyı sağlamaya devam edeceklerini vurguladı.
ZİRAAT ODALARI
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
ZİRAAT ODALARI
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
AYIN
12
13
KONUSU
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, nar üretiminin 2010 yılından bu
yana ikiye katlandığını bildirerek, “nardaki üretim patlaması iyi değerlendirilmeli, fiyat istikrarı sağlanmalı, ürün
kayıpları azaltılmalı, ihracat artırılmalıdır” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 1988 yılında 45 bin
ton olan nar üretiminin, 2007 yılında 106 bin 560 tona,
2010’de 208 bin 502 tona, 2011’de 217 bin 572 tona,
2012’de 315 bin 150 tona, 2013’de 383 bin 85 tona, 2014
yılında 397 bin 335 tona yükseldiğini bildirdi. Bu yıl nar
üretiminin 2014 yılına göre yüzde 7,5 artarak 427 bin
153 tona ulaşmasının beklendiğini belirten Bayraktar,
nar üretimindeki artışın hız kesmeden devam ettiğini
vurguladı.
Üretimin dörtte birden
fazlası Antalya’dan
Ülke genelinde 56 ilde yapılan nar üretiminin yüzde 27,4’ünün Antalya’da
yapıldığına dikkati çeken
Bayraktar, “2014 yılında
Antalya’da 108 bin 786 ton
nar üretilmiştir. Antalya’yı,
68 bin 347 tonla Muğla,
39 bin 740 tonla Adana, 35
bin 15 tonla Mersin, 23 bin
363 tonla Denizli, 22 bin
155 tonla Hatay, 18 bin 862
tonla Gaziantep, 16 bin
429 tonla Aydın izlemiştir”
dedi.
nelerinin zarı, meyve kabukları, nar ağacı kökleri, kök
kabukları ve nar ağacı dalları da sağlık açısından faydalıdır. Yararları saymakla bitmeyen narda tüketim artırılmalıdır” dedi.
Kayıp fazla
2013-2014
tüketim
döneminde 18 bin 191
ton narın, üretimin yüzde
4,75’inin üretim ve kullanımda kaybedildiği bilgisini veren Bayraktar, kaybedilen ürün miktarının,
çoğu ülkenin toplam üretiminden fazla bir rakama karşılık geldiğini, ürünün iyi
korunması, binbir emekle üretilen ulusal servetin ziyan
edilmemesi gerektiğini bildirdi.
Tüketim yetersiz
Kişi başına 2013 yılında 2,7 kilogram olan nar tüketiminin yeterli olmadığını, tüketimin artırılmasının üretimi destekleyeceğini belirten Bayraktar, “2009 yılında 9,4
milyon dolar olan ihracatımız hızla artarak, 2012 yılında
73,7 milyon dolara, 2013 yılında 111,6 milyon dolara
çıkmıştır. 2014 yılında ihracat 108,4 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir. Talep edilen bir ürün olan narda ihracatın çok daha fazla rakamlara çıkarılabilir. İhracat desteklenmelidir” dedi.
Faydaları saymakla bitmiyor
C vitamini açısından son derece zengin bir meyve
olan narın, B1 ve B2 vitaminleri, potasyum, kalsiyum,
fosfor ve demir de içerdiğine dikkati çeken Bayraktar,
“narın, enfeksiyonlara karşı vücudun dirençli olmasını
sağladığı, yorgunluğu giderdiği, enerji verdiği, tansiyonu düzenlediği, cildi güzelleştirdiği, kandaki şeker seviyesini dengelediği söyleniyor. Narda bulunan
polyphenolic, tannin ve anthocyanin adlı maddelerin
serbest radikallerle mücadele ederek damarların tıkanmasını engellediği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği,
antioksidanlar açısından zengin bir meyve olduğu da
dile getiriliyor. Narın sadece meyvesi değil, meyve ta-
Sorunlar
Bayraktar, narda yaşanan sorunları şöyle sıraladı:
“Tüketimdeki yetersizlik en büyük sorundur. Tüketimin artırılması için narın faydaları konusunda
tüketicilerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Narda işlenmiş ürün pazarlaması da (nar suyu,
nar ekşisi, nar sosu ve benzeri) yeterli değildir. İşlenmiş ürün tüketimi de yine yetersizdir.
Soğuk hava depolarının yeterli olmaması da
önemli bir sorundur.
Narda hasat dönemi (10-15 gün) kısadır. Nar
belli bir olgunluğa geldiğinde bekletilmeden hasat
edilmesi gerekiyor. Zamanında hasat edilmediğinde meyvede çatlamalar olmakta ve bu durum ürün
fiyatının düşmesine yol açmaktadır.
Nar yetiştiriciliğinde bahçe bakım ve işçiliği maliyeti yüksektir. Ayrıca girdi fiyatları da yüksek olduğu için nar, üretici maliyeti yüksek bir meyvedir.
2014 yılında üreticide kilogramı 50-62 kuruş
olan narda fiyat bu sene 60-80 kuruş arasında seyretmektedir. Bu fiyat yeterli değildir. Narın piyasa
fiyatı kendi kendine oluşmaktadır. Narda sanayi
ve sofralık ayrımı yani sınıflama olmayışı da fiyatı etkilemektedir. Ayrıca, tüccarın alım fiyatını geç
açıklaması da ürün fiyatlarının düşmesine neden
olmaktadır. Nar üreticisinin beklentisi piyasada oluşan fiyatın maliyetin üstünde olmasıdır. Üretimin
devamlılığı için bunun sağlanması şarttır.”
Nejat Gamzeli
TZOB Yönetim Kurulu Başkanvekili
Çankırı Ziraat Odası Başkanı
ÇELTİK
Bu yıl dünyada toplam 709 milyon 400
bin ton çeltik üretimi karşılığı 475 milyon
800 bin ton pirinç beklenmektedir.
Dünya ortalama çeltik verimi 440 kg/
dekardır. Çeltik üretiminin gerçekleştirildiği üretici ülkeler arasında en fazla verim
alan ülkeler Mısır ve ABD’dir. Mısır çeltik
verimi 878 kg/da, ABD çeltik verimi 827
kg, ülkemizde 749 kg/da olan çeltik verimi
dünya ortalamasının üzerindedir. Önemli
üretici ülkelerden Çin’de verim ortalama
685 kg, Hindistan’da 355 kg, Endonezya’da
470 kg, Bangladeş’te 438 kg’dır.
Dünyada kişi başı pirinç tüketimi yıllık
53 kg’dır. Dünyada kişi başı pirinç tüketimi
en fazla Bangladeş’te 173 kg’dır. Çeltik üretiminde ilk sırada olan Çin’de kişi başı tüketim 76 Kg, Hindistan’da 68 kg, Vietnam’da
141 kg, , Endonezya’da 127 kg, Tayland’da
133 kg, ABD’de 8 kg’dır. Ülkemizde ise kişi
başı pirinç tüketimi 7-8 kg’dır.
Ülkemizde ise 2014 yılı rakamlarına
göre 830 bin ton çeltik üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu yıl TUİK ikinci tahmin
sonuçlarına göre Türkiye çeltik üretiminin geçtiğimiz yıla göre yüzde 10,8 oranında artarak 920 bin tona ulaşması
beklenmektedir. Çeltik üretiminde bu
yıl gerçekleşen üretim bugüne kadar ilk
kez görülmektedir. Bu çeltik üreticisinin
başarısıdır.
Son yıllarda ekim alanlarındaki artışın
yanında, verim miktarının da artması çeltik üretiminin önemli düzeyde artmasına
neden olmuştur. Son 10 yılda ekim alanları yüzde 30 oranında artarken çeltik
verimleri yaklaşık 6 oranında artış göstermiştir. Ekim alanları ve verimdeki artışla
birlikte son on yılda çeltik üretimi yüzde
38 oranında artmıştır.
Çeltik ülkemizde üç bölgede yoğunlaşmıştır. Türkiye çeltik üretiminin yüzde
70’i Marmara Bölgesinde, yüzde 26’ı Karadeniz Bölgesinde yüzde 2’si İç Anadolu
Bölgesinde yetiştirilmektedir.
Çeltik üretiminde il düzeyinde de yoğunlaşma vardır. Toplam 10 ilin üretimleri toplam üretimin yüzde 96,5’ini oluşturmaktadır. Bu illerden Edirne tek başına
2015/2016 ÇELTİK SEZONU DEĞERLENDİRMESİ
yaklaşık toplam üretimin yüzde 39,9’ına
sahipken, Balıkesir yüzde 14,7, Samsun
yüzde 13,8, Çorum yüzde 7,1, Çanakkale
yüzde 6,4, Sinop yüzde 4,1, Tekirdağ yüzde 3,3, Bursa yüzde 2,4, Kırklareli yüzde
2,4, Çankırı ise yüzde 2’lik bir üretim oranına sahiptir.
Bu yıl çeltik hasadı Eylül ayı ilk haftası itibariyle Güney Marmara Bölgesinde
Balıkesir ilimizde başlamıştır. Ekim ayı sonunda çeltik hasadı hemen hemen tüm
bölgelerde tamamlanmıştır. Çeltik hasadının devam ettiği Eylül ve Ekim aylarında bazı illerimizde gerçekleşen yağışlar
hasadın ertelenmesine neden olsa da
afet gerçekleşmemiştir.
TMO son iki yıldır çeltik alım fiyatı açıklamamıştır. Fiyat açıklamama gerekçesi
olarak, hasat öncesinde piyasalarda çeltik
stokunun kalmaması ve dolar kurunun
artmasına bağlı olarak ithal ürün maliyetlerinin yükselmesi ve yerli ürüne olan
tüketici talebinin artması nedeniyle çeltik
fiyatları TMO tarafından öngörülen fiyatın
üzerinde seyretmesi gösterilmiştir.
Geçtiğimiz iki yıl da TMO’nun piyasalara girmesini gerektirecek bir durum
oluşmamıştır. Piyasada oluşan fiyatla
çeltik üreticisi ürününü satmış ve yeterli
geliri elde etmiştir. Ancak bu yıl durum
değişmiştir. Çeltik üretiminde bu yılın bereketi fiyatların düşmesi ve piyasalarda
yeterli alıcı olmaması nedeniyle bozulmuştur.
Çeltik hasadının gerçekleştirildiği
günden itibaren piyasada oluşan fiyatlar
her yıl olduğu gibi bu yılda Birliğimizce
takip edilmiştir.
Çeltik üretiminin yoğun olarak ya-
pıldığı ilçelerde ziraat odalarından alınan fiyatlara göre yüzde 60 randımanlı
Osmancık çeşidi çeltiğin 29 Eylül tarihli
ortalama fiyatı 1,70 TL/kg olarak gerçekleşmiştir. Ancak hasadın artmasıyla birlikte piyasada fiyatlar gerilemiş 16 Ekim
tarihinde aynı çeltiğin fiyatı yüzde 8,8
oranında azalarak 1,55 TL/kg’a, 27 Ekim
2015 tarihinde ise 1,45 TL/kg’a kadar gerilemiştir.
Ziraat Odalarından alınan bilgilere
göre özellikle Karadeniz ve İç Anadolu
Bölgesinde bu yıl yaşanan sıcaklıkların
fazla olması ve bazı ilçelerde oluşan hastalık nedeniyle randıman oranı düşük
gerçekleşmiştir. Randıman oranı düştükçe üretici eline geçen fiyatlar gerilemiştir. Randıman oranının yüzde 30’a kadar
gerilediği durumlarda fiyatlar 1 TL/kg’a
kadar düşmüştür.
Ayrıca bu yıl üreticinin yaşadığı diğer
önemli sorun ise piyasada alıcı bulunmamasıdır. Çoğu ilimizde piyasada alıcı
olmadığı için üreticiler hasat ettiği ürünü
harmanda bekletmek durumunda kalmıştır.
Çeltik üreticileri böyle durumlarda
TMO’nun varlığını bilmek istemektedir.
Üreticilerimiz karagün dostu olarak bildikleri TMO’nun gerektiğinde çeltiği alarak üreticileri mağdur
etmeyeceğine
inanmıştır. Ancak bu yıl TMO
çeltik üreticisi hayal
kırıklığına uğratmıştır.
Üreticilerimiz güvence olarak gördüğü
TMO’dan üretici maliyetlerini, geçen yıl
Ekim ayında gerçekleşen 1,75 TL/Kg’ı göz
önünde bulundurarak fiyat açıklaması
beklemiştir. Üreticinin çeltiğini piyasaya en fazla sunduğu Eylül Ekim ayında
fiyatların gerilemesine, piyasada alıcı
bulunmamasına rağmen TMO alım yapmamıştır.
Uygulanan politikalar ve çeltik üreticisinin de başarısı ile sağlanan üretim artışı,
uygulanan yanlış politikalarla azaltılmasına engel olunmalıdır. Ülkemizde gerçekleştirilen her türlü tarımsal üretimde
en önemli sorunlardan biri pazarlamadır.
Üretici girdi maliyetlerinin yüksekliği, yaşanan doğal afetler gibi her türlü olumsuz
koşullar karşısında üretmeye devam etmekte ancak üretimin son aşaması olan
pazarlamaya gelince bu yıl çeltikte yaşandığı gibi ürün elde kalmakta veya tahmininden oldukça düşük fiyatlara satmak
zorunda bırakılmaktadır.
Çeltik başta olmak üzere tüm ürünlerde pazarlama sorunu çözümlenmeli,
üreticinin bin bir emekle ürettiği ürün
değerinde satılmalıdır.
14
ZİRAAT ODALARI
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
TMO, çeltikte piyasaya girmeli
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çeltik
fiyatlarında düşüşün sürdüğünü bildirerek, “Üreticimiz TMO’nun düzenleyici
fonksiyonunu kullanarak, piyasaya girerek çeltikte fiyat düşüşünü durdurmasını bekliyor. TMO, üretici maliyetlerini,
geçen Ekim ayında 1 lira 75 kuruş olan
fiyatı göz önünde bulundurarak bir fiyat
açıklamalı” dedi.
Bayraktar, hasat döneminde ithalata izin verilmemesi gerektiğini, ithalatın
piyasa dengelerini bozarak fiyatları düşürdüğünü, hasat yapan üreticiye büyük
zarar verdiğini belirtti. Şemsi Bayraktar,
“Geçtiğimiz iki yıl da TMO’nun piyasalara
girmesini gerektirecek bir durum oluşmamıştır. Piyasada oluşan fiyatla çeltik
üreticisi ürününü satmış ve yeterli geliri
elde etmiştir. Ancak bu yıl durum değişti. Çeltik üretiminde bu yılın bereketli
olması, fiyatların düşmesi ve piyasalarda
yeterli alıcı bulunmaması nedeniyle bozuldu” dedi.
Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ve tüketici fiyatları arasındaki fahiş fiyat
farklarına dikkati çekerek, “Üreticide 49
kuruşa kadar inen domatesin markette 2
lira 31 kuruşa satılmasının izahı yok. Üretici de tüketici de kaybediyor” dedi.
Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden tüketiciye, halkın
tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri, takip etmeye ve
kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklama yapmaya devam ettiklerini
belirtti.
Üretici ile market fiyatları arasındaki
makasın Eylül ayında da kapanmadığına
dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Üretici ve market arasında fiyat farkının
en fazla olduğu ürün yüzde 370’le kuru
incir. Kuru inciri fiyat farkında sırasıyla
yüzde 368,24 ile domates, yüzde 333,48
ile maydanoz, yüzde 330,08 limon, yüzde
293,68 kuru kayısı, yüzde 258,78 ile salatalık, yüzde 209,34 ile sivri biber takip
etti. Fiyat farkı elmada yüzde 197,72’yi,
kabakta yüzde 196,84’ü, patlıcanda yüzde 196,08’i, sütte yüzde 191,30’u, kavunda yüzde 186,56’yı, havuçta yüzde
185,71’i, yeşil soğanda yüzde 183,17’yi
buldu.
Bugün üreticide 7 lira olan kuru incir
32 lira 90 kuruşa, 49 kuruş olan domates
markette 2 lira 31 kuruşa, 23 kuruş olan
maydanoz markette 98 kuruşa, 1 lira 3
kuruş olan limon 4 lira 41 kuruşa, 9 lira 50
kuruş olan kuru kayısı 37 lira 40 kuruşa,
68 kuruş olan salatalık 2 lira 43 kuruşa, 1
lira 5 kuruş olan sivri biber 3 lira 26 kuruşa, 1 lira 15 kuruş olan süt 3 lira 35 kuruşa
satılmaktadır.
Tüketicimiz, markette, üretici fiyatla-
İthalat çok iyi ayarlanmalı
Üretimdeki artışa rağmen, arzın üzerindeki talep dolayısıyla hala pirinç ithalatının devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, “Pirinçte 2013-2014 sezonunda
yüzde 19,9 olan üretim açığının bu yıl
azalmasını bekliyoruz. 2014 yılında 299
bin 965 ton çeltik, 191 bin 67 ton pirinç,
928 ton da kahverengi pirinç ithalatı yapıldı. İthalat yaptığımız ülkelerin başında
ABD, Rusya, Hindistan ve İtalya geliyor”
dedi.
İthalatın sadece açığı kapatmak için
yapılması gerektiğini belirten Bayraktar,
şunları kaydetti:
“İhtiyacın üzerinde ithalat, iç piyasada üreticiyi zorluyor. 2013-2014 üretim
sezonunda 540 bin ton pirinç üretildi,
320 bin 214 ton da ithalat yapıldı. Üretim
kaybı 5 bin 400 tonu buluyor. İhracat ise
34 bin 770 ton. Tohumluk kullanımı 13
bin 271 ton, kullanım kaybı 17 bin 375
ton, tohumluk ve kullanım kaybıyla birlikte tüketim 667 bin 701 tonu buluyor.
Oysa ithalat ve üretim kaybı hariç üretim
toplamı, bir diğer ifadeyle piyasaya arz
Üretici market
fiyatlarında Eylül ayı
rına oranla, kuru incir ve domateste 4,7,
maydanoz ve limonda 4,3 kat, kuru kayısıda 3,9, salatalıkta 3,6 kat, sivri biberde
3,1 kat, elma, kabak, patlıcanda 3 kat,
sütte 2,9 kat fazla para ödediğini bilsin.
Bu fark kapatılmalı, üretici de kazanmalı, tüketici de makul fiyatlarla ürün
alabilmelidir.”
Market fiyatlarındaki değişim
Eylül ayında market fiyatlarında havuç, mısırözü yağı, süt, kuru kayısı, kuru
incir ve ayçiçeği yağı fiyatında değişim
görülmezken, fiyat düşüşünün yüzde
33,64’le en fazla limonda görüldüğünü
bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Limondaki fiyat düşüşünü yüzde
20,33 ile iç fındık, yüzde 17,94 ile pirinç,
yüzde 17,07 ile yeşil fasulye, yüzde 13,71
ile Antep fıstığı, yüzde13,46 ile patates,
yüzde 12,92 ile yeşil mercimek, yüzde
12,50 ile yumurta, yüzde 9,36 ile kuru
soğan, yüzde 6,29 ile kırmızı mercimek,
yüzde 4,81 ile kuru fasulye, yüzde 2,18 ile
toz şeker izledi.
Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde
48,04 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki
fiyat artışını yüzde 28,06 ile sivri biber,
yüzde 26,96 ile domates, yüzde 23,65
ile yeşil soğan, yüzde 13,68 ile patlıcan,
yüzde 12,61 ile kuru üzüm, yüzde 10,16
ile kabak, yüzde 10,12 ile tavuk eti, yüzde 9,04 ile nohut, yüzde 2,65 ile kuzu eti,
yüzde 2,31 ile zeytinyağı, yüzde 2,30 ile
marul, yüzde 1,95 ile maydanoz, yüzde
0,05 ile dana eti takip etti.”
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
ZİRAAT ODALARI
15
GÜVENİLİR GIDA ÖDÜLÜ
Manavgat Ziraat Odası, 2011 yılında
ürünlerin en iyi ve sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi amacıyla hayata geçirdiği Zeytinyağı Fabrikası projesi ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Birleşmiş
Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilciliği tarafından ‘güvenilir gıda
üretimine ve kırsal refahın artırılmasına
yönelik katkılarından dolayı’ plaketle
ödüllendirildi.
Manavgat Ziraat Odası Başkanı Rasim Metin, “Ödülü, 2015 Dünya Gıda
Günü’nde düzenlenen etkinlikte Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Kutbettin Arzu’nun elinden almanın gururunu
yaşadım. Bu gurur Manavgat Ziraat Oda-
edilen pirinç 854 bin 814 ton. Yurtiçi kullanım ve ihracat toplamının çok üzerindedir. Bundan dolayı pirinç stoku 152 bin
343 ton artmış. İthalat çok iyi ayarlanmalı
piyasa ihtiyacının üzerinde ithalata izin
verilmemelidir.”
sı üyesi olan tüm üretici arkadaşlarımıza
aittir. Bu plaketi tüm üreticilerimiz adına
almış bulunuyorum” dedi.
Etkinlikler kapsamında açtıkları
standla Manavgat’ı en iyi şekilde temsil
etmeye çalıştıklarını vurgulayan Metin,
“Manavgat Ziraat Odası olarak üreticilerimizin en iyi hizmeti almaları konusundaki çalışmalarımız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da artarak devam
edecektir. Bu ödülü kazanmamızda desteğini bizden esirgemeyen Sayın Genel
Başkanımız Şemsi Bayraktar ve ekibine,
Yönetim Kurulumuza, oda meclisimize
ve personelimize ve üreticilerimize teşekkür ediyorum” diye konuştu.
"ELMA
STANDARTLARI
ÇALIŞTAYI"
Üretici fiyatlarındaki değişim
Eylül ayında üretici fiyatlarında kabak
ve süt fiyatlarında değişim olmazken,
fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 20,83
oran ile kuru kayısı olduğunu bildiren
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kuru kayısıdaki fiyat düşüşünü yüzde 16,33 ile limon, yüzde 11,39 ile havuç,
yüzde 7,10 ile patlıcan, yüzde 6,83 ile fındık, yüzde 4,21 ile domates, yüzde 1,91
ile kuzu eti, yüzde 1,72 ile Antep fıstığı,
yüzde 1,50 ile patates, yüzde 1,09 ile pirinç, yüzde 0,73 ile kırmızı mercimek takip etti.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde
35,33 oran ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 33,75 ile kuru
fasulye, yüzde 28,76 ile yeşil soğan, yüzde 27,32 ile marul, yüzde 21,05 ile kuru
soğan, yüzde 19,23 ile nohut, yüzde 16
ile kuru üzüm, yüzde 15,69 ile yeşil mercimek, yüzde 15,12 ile sivri biber, yüzde
12,50 ile yumurta ve maydanoz, yüzde
4,35 ile yeşil fasulye, yüzde 4 ile zeytinyağı, yüzde 3,70 ile kuru incir, yüzde 0,12 ile
dana eti izledi.”
Karaman Ziraat Odası tarafından 'Elma
Standartları Çalıştayı' düzenlendi.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde düzenlenen çalıştaya, Karaman
Valisi Murat Koca, AK Parti Karaman Milletvekilleri Recep Konuk ve Dr. Recep Şeker, Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan, KMÜ
Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Daire Başkanı Hasan Çalış, Karaman Ziraat Odası Başkanı Recep Muğlu, Konya Ticaret Borsasından uzmanlar
ile akademisyenler ve üreticiler katıldı.
Çalıştay’da konuşan Karaman Ziraat Odası Başkanı Recep Muğlu, elma üreticilerinin ayakta kalabilmesi için mutlaka rekabet etmeleri gerektiğini belirterek, "Bir kentin
bir birden çok vasfıyla anılması çok önemlidir. Karaman bu açıdan önemli bir kenttir.
Türkçe'nin başkenti olan Karaman, Türk diline verdiği önem ile Türkiye’de üretilen bisküvi ve çikolatanın çoğunu üreten sanayisi ve elması ile anılmaktadır. Elma Karaman
için hem ekonomik olarak hem de tanıtımımız açısından çok büyük önem arz etmektedir" dedi. Ziraat Odası Başkanı Recep Muğlu, Çalıştay’a katılanlara elma görünümlü
birer teşekkür plaketi verdi.
ÇAĞLAYANCERIT CEVIZI MARKALAŞTI
Fiyat değişimlerinin nedenleri
Hasat edilen ürün miktarındaki değişime bağlı olarak salatalık, yeşil fasulye
üretici fiyatlarında artış, domates ve patlıcan fiyatlarında düşüş meydana geldiği
bilgisini veren Bayraktar, “kuru fasulyede
yeni sezon üretici fiyatı, geçen yıla göre
yüzde 33,75 arttı. Kuru üzümde meydana gelen artış ise yaşanan don nedeniyle
rekoltede görülen düşüşten kaynaklandı.
Yeni ürünün piyasaya girmesiyle birlikte
kuru kayısı fiyatlarında düşüş meydana
geldi. Limonda da hasadın başlamasıyla
birlikte fiyatlarda düşüş yaşandı.”
Çağlayancerit Ziraat Odası’nın girişimleriyle ilçe coğrafi sınırları içinde yetişen ve yörede ‘’goz’’ diye bilinen cevizin
Coğrafi İşaret Tescil Belgesi alındı.
Çağlayancerit Ziraat Odası Başkanlığı Çağlayancerit’te yetişen cevizin
‘Çağlayancerit Cevizi’ adıyla markalaşması için 21 Aralık 2011 ‘de Türk Patent
Enstitüsü’ne markalaşma başvurusunda
bulunmuştu. Yapılan tescil başvurusu kabul edilerek ‘Çağlayancerit
Cevizi’ marka oldu.
Çağlayancerit Ziraat Odası Başkanı
Ömer Çedene, Türkiye ortalamasının iki
katından fazla verimi, son yıllarda kurulan modern bahçeleriyle Türkiye ceviz
üretiminin %2,3’ünün Çağlayancerit’te
gerçekleştirildiğini bildirdi. Çedene, şu
HEPOKUR VE DARCAN MUĞLA’DA
Muğla Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa Hepokur ve Hüseyin Darcan’ın da
katılımıyla Menteşe Ziraat Odası’nın ev sahipliğinde yapıldı.
İl ve ilçe Ziraat Odalarının başkanlarının katıldığı toplantıda konuşan TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi ve Bölge Sorumlusu Mustafa Hepokur, bölgenin sorunlarını Ankara’ya taşıyacaklarını belirtti. Hepokur, şöyle dedi:“Bölgelerimizden
giden sorunların tamamı Genel Merkezimizde, sorunların muhatapları olan Bakanlıklar veya Başbakanlığa ve siyasi partilere aktarılıyor. Bize bölgelerden gelen
sorunlara çözümü çoğu zaman kendimiz buluyoruz. Çözümünde sıkıntı yaşanan
konular ilgili bakanlıklara iletilerek yasalarda, kanunlarda ilgili değişikliklerin yapılması yönünde görüşlerimizi aktarıyoruz.
Bu toplantımızdan da Muğla’daki odalarımızın değerli başkanlarının sıkıntılarını, önerilerini alarak bunları bir dosya halinde Yönetim Kurulumuza sunacağız.”
Toplantıya ev sahipliği yapan Menteşe Ziraat Odası Başkanı Mehmet Baştuğ,
Muğla’daki oda başkanlarının tamamının toplantıya katılımından dolayı teşekkür
etti. Baştuğ, “Üç ayda bir toplanarak Odalar olarak yaptıklarımızı, yapacak
olduklarımızı ve yapamadıklarımızı bir karara bağlayarak Türkiye
Ziraat Odaları Birliği’ne gönderiyoruz. Genel merkezimiz de
odalarımızın sorunlarını çözüm arayışı içine giriyor. Bugün de
Menteşe Ziraat Odası ev sahipliğinde bu toplantıyı yapıyoruz. Burada alacağımız kararları genel merkeze göndereceğiz” dedi.
bilgileri verdi:
“Çağlayancerit ilçesi 1000 -1750 m arasındaki rakımlarda
bulunmaktadır. İlçemizde bu rakımlarda
ceviz üretimi yapılmaktır. İlçemizin geçim kaynağı olan ceviz her yıl odamızın
destekleriyle gerekli tanıtımı yapılarak
yakın illerden gelen tüccar aracılığıyla
üreticilerimizin emeği heba edilmeden
satılmaktadır.
Ayrıca Odamızda görevli tarım danışmanı aracılığıyla ceviz yetiştiriciliği konusunda eğitimler verilerek ceviz standardı
artırılmaya çalışılmaktadır.”
Bu arada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Sezgin,
ilçeyi ziyaretinde ceviz ve diğer konulara
ilişkin bilgi aldı.
ZİRAAT ODALARI
16
İmtiyaz Sahibi
TZOB Adına
Nejat Gamzeli
Genel Yayın Müdürü
Bekir Şinasi Özdemir
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ebru Mine Esen
Yayın Kurulu
Prof.Dr. Turan Karadeniz
M.Hikmet Yavuzyiğit
Hasan Hüseyin Coşkun
Ömer Kaya
Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015
Metin Türkyılmaz
Dr. M.Fethi Güven
Foto Muhabiri
Mahmut Öksüz
Dağıtım
PTT Kargo
Yayın Türü
Yaygın Süreli Yayın
Grafik Tasarım
Ali Altınok
Yönetim Yeri
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
GMK Bulvarı No: 25
Demirtepe/ANKARA
Tel: 312 231 63 00 (Pbx)
Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77
e-mail: [email protected]
[email protected]
Baskı
Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık Reklamcılık
Madencilik Enerji ve İnşaat A.Ş. Macun Mahallesi
195. Cadde No: 2 Yenimahalle - ANKARA
Tel: 0312 397 11 97-98
Türkiye Ziraat Odaları Birliği aylık yayını
basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder.
Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine
ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır.
Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek
koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir.
Gönderilen yazılar iade edilmez.
Basım Tarihi
27.11.2015

Benzer belgeler