Mardin

Transkript

Mardin
Genel Bilgiler
Yüzölçümü: 8.891 km²
Nüfus: 705.098 (2000)
İl Trafik No: 47
Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile
zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden
biridir. Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi
değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu
güzergahında olup, 5 han ve kervansaray mevcuttur.
İLÇELER: Mardin ilinin ilçeleri; Dargeçit, Derik, Kızıltepe, Mazıdağı, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Savur ve Yeşilli 'dir.
Kızıltepe: Kızıltepe Mardin'in güneybatısında yer alır. Artuklu ihtişamını yansıtan Ulu camii, Taşköprü, Tarassut
Kulesi Şahkullubey Kümbeti, Harzem Harabeleri günümüze kadar ayakta kalan tarihi hazinelerdir.
Mazıdağı: Sümerler devrinden beri mesken olduğu tahmin edilir. 50 metrelik bir tepenin üstünde bulunan
Dermetinan Kalesi, Sultan Şeyhmus, Pir Hattap Türbeleri önemli ziyaret yerleridir. Zambırhan ve Asrihan iki
mağaraları Taş Devrinden kalmadır.
Midyat: Mardin'in bu çok önemli ilçesi gümüş işçiliğiyle ünlüdür. El sanatları açısından önemli bir yöre olan ilçe
turistik açıdan oldukça çekicidir. İlçenin 18 km. doğusunda bulunan Deyrulumur Manastırı M.S.397 yılında inşa
edilmiştir.
Nusaybin: Dünyaya ışık tutacak Medeniyetler tarihine yeni bir sayfa açacak Gınnavas Höyüğü buradadır. Morin
Şehir Kalıntısı, Morin Kalesi, Dimitros Kalesi, Mor Ambaham Manastırı, Yeni Kale, Şirvan Kalesi, Mor Yakup Kilisesi
ve kilisenin 5-6 metre derinlikte bulunan zemin katta Mor Yakup Mezarı, Mor Evgin Manastırı, Mor Yuhanna
Kilisesi, Üzüm suyu kanalı, Selman-i Pak, Şeyh Ali Tepesi, Pir Kemal Türbesi, Arap Kışla, Bağdat Köprüsü, Tak-ı
Zaferin önemli tarihi yerlerdir. Zeynel Abidin Camisi, Hz. Muhammed' in 13. torunlarından olan Zeynel Abidin ve
onun kız kardeşi Zeynep'in türbelerinin bulunduğu ilçenin en önemli camisidir.
Ömerli: Asurlar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Türk İslam Devletlerinin hakimiyetlerinin bıraktığı antik değerler,
Ömerliyi zengin kültür merkezi kılmaktadır. Fafah Kalesi, Beşikkaya Harabeleri, Göllü Harabeleri ve merkezde
bulunan Kilise Harabeleri görülmeye değerdir.
Yeşilli: Mardin merkezinin kuzeydoğusunda yer alan Yeşilli, doğanın cömertçe oluşturduğu yemyeşil bir vadinin
içinde mesire yerleriyle ün salmıştır. Romalılar devrinde yapılmış su kanalları, çeşmeler, bentler ve değirmenler
görülmeye değerdir.
Coğrafya
Mardin 889i Km.2 yüzölçümü ile 36 55 - 38 51 Kuzey Enlemleri ve 39 56 - 42 54
Doğu Boylamları arasında yer alır. Diyarbakır,Şanlıurfa Batman, Siirt, Şırnak, ve
Suriye İle Sınır Komşusudur Mardin 11 topraklarının % 4.8 ini kaplayan dağlar doğubatı istikametinde uzanır ve ovadan ortalama 600 metre yükseklikte çok geniş bir
kütle oluşturur. Yükselti bazı kesimlerde 1000 metre üzerine çıkar. Dağlar genellikle
çıplaktır. Büyük bölümü kalkerli olduğundan çatlaklar ve yarıklar oluşmuştur. Yüzey
suları çatlaklardan dibe çekilmekte ve ovalara yakın platolarda yüzeye çıkmaktadır.
Killi ve kireçli yapılı topraklarda Mardin, Mazıdağı, Derik, Midyat, Savur ve
Nusaybin'in yükseklerinde meşe ağaçlarına rastlanır. Dağların kalkerli kesimleri Hızla
aşınarak platolara dönüşmüştür. Bu platolar yer yer yüzeye çıkan lavlarla kaplıdır.
Mardin'de Gümüş Çayı. Çağçağ suyu ve Savur Çayı yanı sıra Seyhan Deresi ve Yeşilli Gülzar Deresi bulunmaktadır. Dicle
ve Fırat nehirlerinin kolları il topraklarında koridor oluşturmuştur. Dicle Vadisi ile Kızıltepe, Mardin ve Nusaybin Ovaları
mevcuttur.
İklim olarak Akdeniz iklimi ile karasal iklimin ortak özelliklerine sahiptir. Yazları çok sıcak ve kurak, kışları ise yağışlı ve
soğuktur.
Tarihçe
Fırat ve Dicle nehirleri arasında Mezopotamya bölgesinde, tarih boyunca pek çok
medeniyet yerleşmiştir. Bir dağın tepesinde kurulmuş olan Mardin, Yukarı
Mezopotamya'nın en eski şehirlerinden biridir.
M.Ö.4500' den başlayarak klasik anlamda yerleşim, gören Mardin, Subari, Sümer,
Akad, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Bizans, Araplar, Selçuklu, Artuklu, Osmanlı
Dönemi'ne ilişkin bir çok yapıyı bünyesinde harmanlayabilmiş önemli bir açık hava
müzesidir.
Mardin'in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmiyorsa da
kuruluşu Eski Yakın Doğu tarihine göre Subariler zamanına kadar dayanmaktadır. Alman Arkeologu Baron Marvan
Oppenheim'in 1911-1929 yılları arasında yaptığı kazılardan elde edilen sonuçlara göre: Subariler'in Mezopotamya'da
(MÖ.4500-3500) yaşadıklarını bu tespite sebep olarak da Sümer ve Babil katları arasında buldukları kiremitleri
göstermiştir. Sümer Kralı Lugarzergiz MÖ.2850 yılında Akdeniz'e kadar uzandığı seferinde Mardin'i hükmü altına
almıştır. Şehircilik, sulama ve tarım alanında ileri bir seviyeye ulaşan Sümerler, geniş fetihler sonucu güçlerini
kaybedince 30 yıl sonra Mardin'i Akadlar'a bırakmışlardır(MÖ.282O). Akadlar, MÖ.2500 yıllarında Sümerler'le anlaşarak
Akad-Sümer Devletini kurmuşlardır. Mardin, MÖ.2230Tu yıllarda Elam şehri oldu. Amuri ailesinin altıncı ferdi olan
Hammurabi, Sümer topraklarını Babil'in idaresi altına alınca bu kez de Babil Devleti'ni kurmuş, ardından Yukarı
Mezopotamya'ya saldırınca Mardin'i de istila ederek topraklarına katmıştır.(MÖ.2200-1925) MÖ.1925 yıllarında Mardin'i
işgal eden Hititler, bir yıl sonra şehri terk etmişlerdir. İran dolaylarından gelen Ari Irkından Midiller, Mardin ve çevresini
ele geçirmiştir. 500 yıl hüküm süren Midiller bilinmeyen bir sebepten Mısırhlar'a vergiye bağlanmışlar ve bir Midil
Prensesini de Mısır Firavunu ile evlendirmişlerdir. MÖ. 1367 yılında Midiller arasında iç savaş çıkınca bu fırsatı bilen Asur
Kralı Asurobalit, Mardin ve çevresini topraklarına katmıştır. MÖ. 1190'da Anadolu'dan gelen bazı Ari ırk kavimleri
Mardin'i almışlardır. 60 yıl sonra I. Tıplatpalasır; Sincar, Nusaybin ve Mardin'den geçerek 20 bin Maşiki kuvvetinin
koruduğu Kemecin'e saldırıp onları yendikten sonra Mardin ve çevresini tekrar ele geçirmiştir.MÖ.1060'da LAsurnasırbal
zamanında Hititler birleşerek Gılgamış yakınlarında Asurlular'ı yenmişlerdir. Asurlular'm tekrardan kuvvetlenmeleri
üzerine, Mardin Asur hakimiyetine girmiştir. MÖ.800 yılma kadar Asurlular'm elinde kalan Mardin, daha sonra Urartu
Krallığı egemenliğine geçmiştir. Urartu Kralı Mimes zamanında Mardin 50 yıl Urartu idaresinde kalmıştır. MÖ.612 yılma
kadar Sityaniler, M.Ö.618 yılında ise İran'dan gelen Midiler buraları ele geçirmiştir. MÖ.335 yıllarında Büyük İskender
Mısır'ı aldıktan sonra Mezopotamya'ya gelerek İran'a gitmek için Mardin'den geçer. Buraları da istila eden İskender'in
MÖ.323 yılının 28 Mayıs'mda Babil'de ölümünden sonra komutanları arasında devlet pay edilir ve Mardin doğu
bölümünde kaldığı için Nikanır denilen General Slevkos'un payına düşer(MÖ.311) MÖ.131'de Mardin ve çevresi Urfa
Krallığı(Abgarlar) topraklarına katıldı. MS.249'da Roma hükümdarı Filibos saltanatının 5.yılında bir isyan başlatıp
IX.Abgar'ı memleketten kovmuştur. Şehrin Valiliğine de Hapsioğlu Uralyonos tayin edilmiştir. Bu arada Mardin'de
Urfa'ya bağlı olduğu için Roma egemenliğine girmiştir. MS.250 yılında Dakiyos, Pers ülkesini zaptedmiştir. Bu sırada
tahribat gören Nusaybin'i de onarmıştır. Mardin'de Bizanslar 640 yılında Hz.Omer'in kumandanlarından İlyas Bin
Ganem'in işgaline kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Mardin ve çevresi, 692'de Emeviler'in, 824'te Halife Memnun
zamanında Abbasiler'in hakimiyetine girmiştir. Bu dönemde İslamiyet hızla yayılmıştır. 885-978 yılları arasında
buralarda hüküm süren Hamdaniler'in kaleyi kesin olarak zaptedişleri 895 yılma rastlar.
Doğal olan kalenin bazı yerlerine surlar yaptırarak bazı yerlerini de onararak günümüze kadar dimdik kalmasını
sağladılar. 990 yılında ancak Musul'da tutunabilen Hamdaniler'in topraklarını birer birer ele geçiren Mervaniler, Mardin'i
de zapt ederler.Mardin ve çevresinde çarşılar, camiler yaparak onarımlarla İpek yolu üzerinde bulunan bu önemli şehri
ticari açıdan canlandırırlar. Mervaniler Devleti, Nusaybin'de 1089'da Selçuklular'a yenilerek onların hakimiyeti altına
girer. Artuklular'dan İl Gazi Bey Mardin'i 1105'te ele geçirerek devletin başkenti yapar. Bu devletin 304 yıllık egemenliği
sürecinde çok sayıda tarihi camii, medrese, hamam ve kervansaray yapılmış, birçok cami, medrese ve manastır
onarılmıştır.Timur, Artuklular döneminde 1393'te Mardin Kalesini kuşatıp işgal etmeye çalışsa da başarılı
olamaz.16.yüzyılın başında Akkoyunlular'ı egemenliğine alan Şah İsmail güçlü bir Şii devleti kurmayı başarır. Bu
dönemde Anadolu'ya girip Şiiliği kabul etmeyenleri zalimce öldürmekten geri kalmaz. Bu durumu gören Mardin hakimi,
şehri zulme ve yağmalamaya karşı, halkı korumak için kalenin anahtarını kan dökmeden Şah İsmail'e teslim
eder.Mardin kesin olarak Osmanlıların eline geçmesi Mısır seferini düzenleyen Yavuz Sultan Selim zamanındadır. (1517)
1923 yılında Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Mardin İl Statüsüne kavuşmuştur.
Kaleler
Mardin Kalesi
10. yüzyılda Hamdaniler tarafından inşa edilen kale, 1 km. uzunluğunda, 30-150 m.
genişliğindedir. Çeşitli zamanlarda Mardin’e uğrayan gezginlerin verdikleri bilgilerden
kalede çok sayıda yapı olduğu anlaşılmaktadır. Mardin'e hâkim bir manzaraya sahip
kalenin bir başka özelliği de, doğal kaya üzerine çok az eklentilerle müstahkem bir
hale getirilmiş olmasıdır.
Fafih Kalesi
Ömerli’nin 8 km. güneydoğusunda, Beşikkaya köyü yakınındadır. Kalenin bulunduğu yer aynı zamanda eski bir yerleşim
bölgesidir.
Rabbat Kalesi
Derik ilçesinin 15 km. batısında, Hisaraltı köyü sınırları içindedir. Köyün kuzeyinde yer alan dar bir vadide yükselen bir
tepenin üstünde kurulmuş olan Rabbat Kalesi, Artuklu devrinin en büyük eserlerinden birisidir.
Marin - Merdis Kalesi
Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzey doğusunda Eskihisar köyünde yer alan Marin Kalesi, eski Merdis şehrinin içinde yüksek
bir kayalık üzerinde inşa edilmiştir. Kalenin çevresi yaklaşık 1500 m. olup, 12 kule ile desteklenmektedir. Kalenin kimler
tarafından yapıldığını gösterir herhangi bir buluntu yoksa da, inşa tarzı Bizans yapımı olduğuna işaret etmektedir.
Aznavur Kalesi
Nusaybin ilçesinin 14 km. kuzey doğusunda yer alan Aznavur Kalesi, geniş bir vadide yükselen iki tepe üzerinde
kurulmuştur. 970 yılında Abdullah Bin Hamdan tarafından inşa ettirilen kale 400 m. uzunluğunda ve 30-60 m.
genişliğinde olup, 14 burç ve 2 gözetleme kulesi ile tahkim edilmiştir.
Şeyh Çabuk Camii
Cumhuriyet Alanındadır. 15. yüzyıla tarihlenen yapının ana mekanı çarpık bir plana sahiptir. Bahçesine basit, sivri
kemerli kapıdan, ana mekana ise kuzeybatıdaki kapalı bölümden girilir. Güneyinde türbe ya da zikir yeri olduğu
düşünülen çapraz tonozlu mekan yer alır.
Hamit Camii
Savur Kapısı’na giden yol üzerindedir. En erken 15. yüzyıla tarihlenebilen yapı 19. yüzyıl sonlarında onarımını yaptıran
kişinin adıyla anılmaktadır. Kuzeydeki basit bir kapıdan avluya girilir.
Şeyh Mahmud Türki (Şeyh Ali) Camii
Necmeddin Mahallesi’ndedir. 15. yüzyıl Artuklu yapısı olduğu sanılmaktadır. Dıştan basit bir ev görünümünde olan yapı
minaresizdir; ancak kuzeydeki kalıntının minare kaidesi olduğu öne sürülmektedir.
Pamuk Camii
Medrese Mahallesi’nde, ana caddededir. Yapının altındaki depoda yağ küpleri bulunduğundan bir Bizans şapelinin üstüne
yapıldığı sanılmaktadır. 11. yüzyıl kayıtlarında ise yapıyı Şeyh Mehmed Dinari adlı kişinin yaptırdığı yazılıdır.
Yapının ana mekanı, ortada çapraz tonoz, yanlarda ise beşik tonozla örtülüdür.
Reyhaniye Camii
Çarşı içinde, Ulu Cami ile Şehidiybe Medresesi arasındadır. Yazıtlarının 19. yüzyıldan olmasına rağmen 1540 tarihli vakıf
kayıtlarında adı geçmektedir. Reyhaniye Camii’nin 15. yüzyıl sonunda ya da 16. yüzyıl başlarında yapıldığı, 19. yüzyılda
da onarıldığı tahmin edilmektedir. Ana mekan, yörede çokça rastlanan mihrap önü kubbeli yapıların gelişmiş bir
örneğidir. Kare kaideli, sekizgen gövdeli minarenin şerefeden sonrası silindirik biçim alır ve sivri külahla son bulur.
Arap (Azap) Camii
Savur Kapısı’na giden yol üstündedir. Yapım tarihi bilinmemekte birlikte, 16. yüzyıl kayıtlarında adı geçen Azaplar Ağası
Mescidinin bu yapı olduğu sanılmaktadır. Dikdörtgen planlı, beşik tonozlu caminin girişi batıdadır.
Zairi (Şeyh Muhammed Ezzerar) Camii
Necmeddin Mahallesi’nin güneyindedir. Giriş kapısı üstündeki yazıtta 17. yüzyıl sonunda yapıldığı yazılıdır. Avlunun
güneyindeki kareye yakın planlı ana mekan Geç dönem ekleriyle geniş bir alanı kaplamıştır. Yapı minaresizdir.
Hacı Ömer (Halife) Camii
Diyarbakır Kapısı’na doğru, ana caddenin güneyindeki sokak içindedir. Mimari biçimi, yeni sıvanın altında kabartma
olarak beliren 1724/1725’in yapım tarihi olabileceğini düşündürmektedir. Avlusu ve ekleri ile dikdörtgen bir alan
kaplayan cami moloz taştandır. Ana mekan kuzeydeki basit bir kapı ile girilen, beşik tonozlu dikdörtgen planlı bölümdür.
Ulu Cami (Cami-i Kebir)
Mardin’deki camilerin en eskisidir. Altı paye üzerine oturan kubbe bütün mekana
hâkimdir. Çapraz tonozlu revaklardan yalnız kuzeyde beş bölüm kalmış, diğerleri
kaybolmuştur. Burada revaklar arasında küçük bir eyvan dikkati çeker.
Minaresi, Artuklu Hükümdarı Kudbeddin İlgazi zamanında inşa edilmiştir (1176).
Artuklu hükümdarlarından Melik Salih bir kısım malını bu camiye vakıf yapmıştır.
Bunlar 38 dükkan, 1 hamam, Bab-ı Cedid civarında bir bahçe ve Mardin köylerinde
birçok bağdan oluşur. Mardin’in en önemli ibadet merkezlerinden biri olan Ulu Cami,
devasa yapısıyla tarihin ihtişamını günümüze taşımaktadır.
Abdüllatif (Latifiye) Camii
Cumhuriyet Alanı’nın güneyindedir. Taçkapı yazıtından 1371’de Artuklu
sultanlarından ikisinin döneminde görev almış Abdüllatif’in yaptırdığı anlaşılmaktadır. Günümüzdeki minareyi 1845’te
Musul Valisi Gürcü Mehmet Paşa yaptırmıştır. Caminin bulunduğu avluya, doğu ve batıdaki kapılardan girilir. Doğudaki
taçkapı Mardin’deki kapıların en iyi korunmuş olanıdır. Caminin güneydeki avluya geçiş yerleri geç dönemlerde
küçültülmüş ya da kapatılmıştır. Günümüzdeki yapıya doğudan açılan kapıdan girilmektedir. Minber ve mahfil, geç
dönem Selçuklu ahşap işçiliğinin özgün örnekleridir.
Melik Mahmut Camii
Savur Kapı’da bulunmaktadır. Yatık bir dikdörtgen alanı kaplayan ve yanlardan dar sokakların ayrıldığı, taş işlemeli ana
girişi küçük bir meydana açılmaktadır.
Kitabesinden 1312-1362 yılları arasında Artuklu Hükümdarı Melik Salih tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Halk
arasında bu camiye Melik Mahmut Camii adı verilmekte olup, bu adın Artuklu Hükümdarı Melik Mahmut'un burada
bulunan kabrinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Şehidiye Camii ve Medresesi
Şehidiye Mahallesi’ndedir. Katip Ferdi, bu yapının Sultan Melik Nasruddin Artuk Aslan tarafından 1201-1239 yaptırılıp
kendisinin de buraya gömüldüğünü bildirmektedir. Araştırmacılar, medreseyi genellikle 13. yüzyıl başına
tarihlendirmektedir. Her iki durumda da medrese 13. yüzyılın ilk yarısında kurulmuş olmalıdır. 1916 yılında camiye bu
gün ayakta duran minaresi ilave edilmiştir.
Kızıltepe Ulu Cami
Kızıltepe ilçe merkezinin kuzeybatısındadır. Mihrap üstündeki yazıttan 1204’te tamamlandığı anlaşılmaktadır. Yapı
kesme taş ve tuğladandır. Avlu dikdörtgen planlıdır. Avlunun doğusunda ve batısında benzer mekanlar yer almaktadır.
Dış duvarlardaki çıkıntılar temel izleridir. Cami, dikdörtgen planlı ve üç neflidir. Ana mekandaki zengin taş işlemeli
mihrap nişi dikkat çekicidir.
Eminüddin Külliyesi
Kentin güneybatısında, Mesken Mahallesi’ndedir. Artuklu Sultanı Necmeddin İlgazi (1108-1112) ile kardeşi Eminüddin
yaptırmıştır. Eminüddin’in başlatıp ölümünden sonra kardeşi Necmeddin İlgazi’nin tamamlattığı yapılar topluluğu cami,
medrese, hamam, çeşme, bimaristan (hastane) yapılarından oluşmaktadır. Mimarı bilinmemektedir.
Şeyh Kasım Halveti Türbe ve Mescidi
Yeni Kapı Hamamı yakınında, evler arasındadır. 15. yüzyıldan sonra yapıldığı tahmin edilmektedir. Hazireli, namazgahlı
küçük bir yapıdır. Son yıllarda onarılarak avlunun kuzeyine eyvan ve ekler yapılmıştır.
Zinciriye Medresesi
Medrese Mahallesi’nin kuzeyinde yer almaktadır. 1385 yılında Melik Necmeddin İsa
tarafından yaptırılmıştır. “Sultan İsa Medresesi” adı ile de tanınır. Timur ve ordusuyla
mücadele etmiş olan Melik İsa bir süre bu medresede hapsedilmiştir.
Girişindeki taş işlemeler ve dilimli kubbeleriyle dikkat çeken medrese iki avlulu ve iki
katlı olup, avluların dışında kalan mekanlar iyice yayılmıştır. Medresede Sultan İsa
Türbesi ve birçok eski kitabe mevcuttur. Medrese aynı zamanda rasathane olarak
kullanılması dolayısıyla yüksekte kurulmuştur. Bu yapı, geçmişte müze olarak da
kullanılmıştır.
Sıttı Radviyye (Hatuniye) Medresesi
1177 yılında Kutubeddin İlgazi’nin annesi tarafından Sıtraziye Camii ile aynı tarihte inşa ettirilen Hatuniye Medresesi, iki
eyvanlı ve revaklı avlulu, iki katlı bir yapıdır. Ana eyvanın yanında, içi rölyef bezemeli tromplu kubbesi ile türbe yer alır.
Cami içinde Hz. Muhammed’e ait olduğu kabul edilen ayak izi mevcuttur. Lahitler bu yöredeki Artuklu eserlerinin en
önemlilerinden biri olan bu medreseyi ayrıcalıklı bir konuma sokar.
Şah Sultan Hatun Medresesi
Akkoyunlu Hükümdarı Kasım Bin Cihangir’in yeğeni İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Medrese, Tekke Mahallesi’nde
bulunmaktadır.
Melik Mansur Medresesi
Artuklu eseri olan bu yapı, Gül Mahallesi’nin kuzeydoğusundadır. İçinde lahitlerin bulunduğu bu medrese günümüzde
mescit olarak kullanılmaktadır.
Altunboğa Medresesi
Yapı, merkez ilçede bulunmaktadır. 13. yüzyıl sonu ile 14. yüzyıl başında yapılan medresenin günümüzde çeşme olarak
kullanılan bölümü sağlamdır.
Kasımiye Medresesi
Mardin kentinin güneybatısındaki tepelerin altında yer alan yapının inşasında düzgün
kesme taş kullanılmıştır. Yapının mimari tarzından, Artuklu devrinde yapımına başlandığı
ve Akkoyunlular döneminde tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Plan özellikleri, taş
işçiliği ve süsleme motifleri, devir özelliklerine uygun olmasa da, bu anıtsal yapının
Mardin’deki Artuklu devrinin son eserlerinden birisi olduğunu söylemek mümkündür.
İki teras üzerine iki katlı olarak inşa edilmiş medrese, cami ve türbe ile birlikte külliye
şeklindedir.
Kiliseler - Manastırlar
Meryemana Kilisesi ve Patrikhanesi
1860 yılında yaptırılan kilise, akustik bir ses düzenine sahiptir. Kilisede, patriğin oturma
yeri ve vaaz yeri ahşap el işçiliği ile süslenmiş olup, zarif bir görünüm sergilemektedir.
Patrikhane, 1895 yılında inşa ettirilmiştir. 1988 yılında Kültür Bakanlığı’na devredilen
Patrikhane, restore edilerek 1995 yılından itibaren müze olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Eski Patrikhane binasının bir kısmı, 1914-1915 yıllarında yapılan genişletme
çalışmalarında yıkılmıştır.
Mor Mihayel Kilisesi ve Burç Manastırı
185 yılında inşa edilmiştir. Daha eski dönemlere ait bölümler mevcuttur. Yeniyol
Caddesi’nin alt tarafındadır.
Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi
5. yüzyılda yapılmıştır. Şar Mahallesi’ndedir. Kilise üç giriş kapısı, ince taş işçiliğine sahip
mihrapları, dört yüz yıllık ahşap mihrap kapıları, 1500 yıllık kök boyası baskılı perdeleri,
geniş avlusu içinde çan kulesi evi ve adeta dantel gibi işlenmiş taş oymacılığı örneklerinin
yer aldığı divan ile dikkat çekmektedir. 1170 yılında kırk şehitlere ait kemikler bu kiliseye getirilmiştir. Bugün Mardin
Metropolitlik Kilisesi’dir.
Mor Petrus ve Pavlus Kilisesi
1914’te Patrik II. Abdullah döneminde Papaz Abdulmesih’in gayretleriyle Petrus ve Pavlus adına yapılmıştır. Kök
boyalarla el işi baskı perdeleri mevcuttur. Bu kilisenin taş işlemeleri sadedir. Gül
Mahallesi’ndedir.
Mor İliyo Kilisesi
Yapım tarihi bilinmeyen kilise, Çiftlik köyündedir. Kilise içerisinde, yan bölümünde iki oda
mevcuttur. Bu odalara geçiş çok alçak tavanlı kapıdan yapılmaktadır. Orta kısımda bulunan
şifalı denen bölüm yoğun bir şekilde ziyaret edilmektedir.
Mor Yusuf Kilisesi (Surp Hovsep)
Bir Meclis-i Mebusan üyesi öncülüğünde 1894 yılında ibadete açılmıştır. İçinde 21 sütun
bulunan kilisenin koro balkonu olup, çok sayıda değerli ikonası
vardır.
İzozoel Kilisesi
Midyat’ın Altıntaş (Keferze) köyünde bulunan bu kilise, köyün
kuzeyindeki en yüksek noktaya yerleşmiştir. Kilisenin görkemli
konumunu vurgulayan çan kulesi Midyat’taki taş işçiliği ve
işlemeciliğinin en güzel örneklerinden birisidir.
Bir inanışa göre, bu kilise Mor Gabriel Manastırının mimarı Şufnayn’ın oğulları mimar
Theodosius ve Theodore tarafından 6. yüzyıl başlarında inşa edilmiştir. Ancak bu kilisenin
Turabdin’in parlak dönemlerini yaşadığı 8.yüzyılda yapıldığı da iddia edilmektedir.
Mor Stefanos Kilisesi
Midyat’ın Güngören (Keferbe) köyünde yer almaktadır. Kilisenin güneyinde, doğusu mihrap
tarafından kapatılan, yazlık kilise niteliğindeki iç avlu uzanır. Ana kilisenin kuzeyinde, yüksek
tonozları ona bağlanan ve vaftizhane olarak kullanılan Vaftizci Mor Yuhanon Kilisesi
bulunmaktadır.
Mor Stefanos Kilisesi’nin içi klasik anlamda zariftir. Doğu-batı yönünde yerleştirilmiş uzun orta nefiyle Turabdin
bölgesindeki en güzel köy kiliselerinden biridir.
Hammara Manastırı
M.S. 326 yılında yapılmıştır. Diyarbakır Kapı Mahallesi’nin Kırkız mevkiindedir.
Mor Dimet Manastırı
Savur ilçesi, Dereiçi köyündedir. Manastıra gelen romatizma hastalarının burada iyileştiklerine inanıldığı için, Romatizma
Manastırı da denilmektedir.
Deyrülzeferan Manastırı
Mardin ilinin 3 km. doğusunda bulunmaktadır. Yukarı Mezopotamya’nın tarihi
yapıtlarından ve en tanınmış olanlarından biridir. Süryani Kadim cemaatinin dini
merkezidir. Manastır, 4. yüzyılda kurulmuştur. O dönemden kalma mozaikler bugün
de görülebilmektedir. Çeşitli devirlere ait üç ibadethane mevcuttur. Canlı bir tarih
görünümünde olan manastırın en büyük özelliklerinden biri de içinde 52 Süryani Patriğinin mezarlarının bulunmasıdır.
Mor Evgin Manastırı
Girmeli bucağının 7 km. kuzeyindedir. Turabdin Dağı’nın yamacında, ovadan 500 m. yükseklikte mağara ve yapılardan
oluşmaktadır.
Meryem Ana Manastırı
Midyat ilçesinin Anıtlı (Hah) köyündedir. Köy, Süryanilerinin genel inanışına göre, üç Mecusinin gelip Meryem Ana
Manastırı’nı kurduğu yerdir.
Mor Cırcıs Manastırı
Derik ilçe merkezindedir. Yüksek tavanı ve mihraba bakan “U” şeklindeki kilise içinden görülmeyen koro balkonuyla
güzel bir mimarisi vardır.
Mor Yakup Manastırı
Nusaybin ilçe merkezindeki manastır, Mor Şabo ve 11 öğrencisinin şehitliğine kadar bir Mecusi tapınağıydı. Tapınak
kalıntıları üzerine M.S. 328 yılında Mor Yakup’un ölümünden sonra adına ithafen inşa edilmiştir. İçinde türbesi vardır.
19. yüzyıla kadar burada rahipler yaşamaktaydı.
Deyrulumur (Mor Gabriel) Manastırı
Midyat ilçesinin 18 km. doğusunda bulunmaktadır. Süryani Kadim cemaatinin ünlü ve büyük yapıtlarından olan
manastır, yüksekçe bir tepede yapılmıştır. Manastırın temelleri 397 yılında atılmış ve kısa sürede tamamlanmıştır.
Değişik tarihlerde içinde ve dışında ekler yapılmıştır.
Çarşılar
Kayseriyye (Bezestan)
Ulu Cami’nin kuzeyinde, çarşı içindedir. Yapının büyük bir bölümü yıkılmıştır. Dıştaki dükkanların kimileri günümüzde de
kullanılmaktadır. Yapının, Mardin Ulu Cami’nin vakfı olduğu ileri sürülmektedir. Kasım Padişah Medresesi vakfı arasında
adının Kayseriyye olarak geçmesine dayanılarak 1487-1502 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır.
Revaklı Çarşı
Reyhaniye Camii’nin batısındadır. Tarihlendirilmesi yapılmayan Revaklı Çarşı, bir yolun iki yanında yer alan revaklar ile
arkalarındaki beşik tonozlu dükkanlardan oluşmaktadır.

Benzer belgeler

Nestle Benimle Sayı 2

Nestle Benimle Sayı 2 bazıları; Karadeniz yemekleri, kahve ve bitter çikolata…

Detaylı

204 GÜNEYDO⁄U ANADOLU REHBER‹ MARDIN 11/15/07 8:42 PM

204 GÜNEYDO⁄U ANADOLU REHBER‹ MARDIN 11/15/07 8:42 PM göstermiştir. Sümer Kralı Lugarzergiz MÖ.2850 yılında Akdeniz'e kadar uzandığı seferinde Mardin'i hükmü altına almıştır. Şehircilik, sulama ve tarım alanında ileri bir seviyeye ulaşan Sümerler, gen...

Detaylı