Sevgi

Transkript

Sevgi
SEVGİ
LİSE
AFİŞ PANO ÇALIŞMASI
ÇALIŞMA KAĞIDI
KAVRAM HARİTASI
SEVGİNİN KOLLARI
Kalite
Terbiye
Ruh Umut
Acımak Bağırmak
Tedirginlik
Küfür
Sevgi
İfşa Etmek
Mi
Saldırmak
Değil
Aşağılamak
Mi?
Güvenmemek
Gülmek
İtimat
Güven
Gülümsemek
Söz Vermek
İnanmamak
İnanç
Kötü Niyet
Gerçeklik
Umutsuzluk
Beğenmemek
Umursamak
Zaman Ayırmamak
Destek Olmamak
Yardımseverlik
Sırdaşlık
Korumak
Arkadaşlık
Değer Vermek
Desteklemek
Terk Etmek
Hakaret Etmek
Umursamamak
Sözünü Tutmamak
Yalan Söylemek
KAVRAM HARİTASI
SEVGİ NEDİR?
PROJE
HEPİMİZ EL ELE
 Projenin amacı ortaöğretim kademesindeki öğrencilerin; ablası veya ağabeyi olmayan ve
yardıma muhtaç ilköğretim 1. kademe öğrencilerine ablalık-ağabeylik etmesidir.
 Projeyi gerçekleştirmek için üçer kişiden oluşan gruplar oluşturulur. Bu gruplarda
ortaöğretim kademesinden bir ağabey, bir abla ve ilköğretim 1. kademeden bir kardeş
bulunması şartı konulur.
 Abla ve ağabeyler kardeşlerini bazen evlerinde ziyaret edecek, derslerinde yardımcı
olacak bazen de sosyal aktivitelerde beraber vakit geçireceklerdir.
 Abla ve ağabeyler, kardeşleriyle ilgilenerek onların sosyal yaşama hazırlamasına destek
olur, derslerinde yardımcı olur, aralarında bir sevgi bağı oluşturulur. Böylelikle paylaşma ve
yardımlaşma yaygınlaştırılır.
 Bir yarıyıl sonunda oluşturulan gruplar bu süreç içerisinde yaptıkları etkinlikleri,
katıldıkları sosyal aktiviteleri, edindikleri deneyimleri sunarlar. Hangi takımların daha düzenli
çalıştığına ve projenin hedeflerini daha iyi yerine getirdiğine bakılarak değerlendirme yapılır.
Birinci, ikinci ve üçüncü takımlara gösterdikleri performans nedeniyle ödüller verilir
GÖRSEL MATERYAL
SINIF İÇİ ETKİNLİKLER
ETKİNLİĞİN ADI: ATASÖZLERİ
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
 Öğretmen, tahtayı tebeşirle ikiye böler.
 Her iki tarafa da farklı bir atasözü ya da özlü sözleri "adam asmaca" metoduyla yazar.
Mıknatıs ve harf kartı sepetlerini de yere koyar. (Örnek özlü söz ve atasözleri aşağıdadır. Bu
benzeri sevgiyle ilgili sözler seçilmesine özen gösterilir)
 Gruplar, tahtanın karşısında yan yana sıraya geçirilirler.
 Öğretmen, her iki gruptan da bir başkan seçer.
 Sadece başkanlara kendi gruplarının sözünü söyler ve bu başkanlar tahtanın kendi
gruplarına ait olan köşesine geçerler.
 Öğretmen "başla" komutunu verir.
 Gruplardan ilk yarışmacılar koşarlar, yerden bir harf kartı ve bir mıknatıs alarak, her hangi
bir boşluğa aldıkları harfi yapıştırıp sıranın en arkasına geçerler.
 Başkan harfin yerine bakar doğruysa "devam" der ve 2. yarışmacı gelip yeni bir harf
yerleştirir; yanlışsa harfi alıp geri kutuya koyar ve "devam" der.
 Kendi atasözü ya da özlü sözleri önce çözen grup yarışmayı kazanır.
Örnek Atasözleri;
 Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz .
 Bir selâm bin hatır yapar .
 Kalp kalbe karşıdır .
 Ne sevgiye ne de nefrete yol açmamak dünya bilgeliğinin yarısıdır: hiçbir şey söylememek
ve hiçbir şeye inanmamak da öteki yarısı. - Arthur Schopenhauer
 Amellerin en hayırlısı sevdiğini Allah için sevmek buğzettiğine de Allah için buğzetmektir. Hz. Muhammed
 Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır. - Bolivya atasözleri
 Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile sadece onunla başkaları için fedakârlık yapabiliriz. Kızılderili atasözleri
 Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur. - Mahatma Gandhi
 Sevginin olduğu yerde hayat vardır. - Mahatma Gandhi
 Kalpler silahla değil, sevgi ve yüksek gönüllülükle yenilirler - Baruch Spinoza
 Sevginin ölçüsü, ölçüsüz sevmektir. - Baruch Spinoza
 Sevgiye ve tutkuya açık bir kalp kadar dünyada değerli bir şey yoktur.- Johann Wolfgang
von Goethe
ETKİNLİĞİN ADI: ATASÖZLERİ
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
1. Öğrencilere sevgi ile ilgili kavramları söylemeleri istenir.
2. Öğretmen, öğrencilerin söylediği kavramları liste halinde tahtaya yazar.
3. Öğrencilere bu kavramların sevgi ile nasıl bir ilişkisi olduğu sorulur ve öğrencilerin
cevaplaması sağlanır.
4. Öğrencilerden, tahtada yazan kavramlardan da yararlanarak Ek-1 deki kavram
haritasındaki boşlukları doldurmaları istenir.
5. Kavram haritası doldurma etkinliği bitirildikten sonra çalışma kağıtları öğrencilerden
toplanır.
6. Ek-2 ile verilen “Sevgi Kavramları Cevap Anahtarı” tahtaya çizilir ve kavramlar arası ilişkileri
öğrencilerin açıklaması sağlanır.
7. Öğrencilere sevgi ile ilgili hangi kavramı bir gün içinde eyleme dönüştürmek istedikleri
sorulur ve çalışma kağıtlarına yazmaları sağlanır.
8. Her öğrencinin belirlediği sevgi kavramı hakkında bir davranış yapması istenir ve sağlanır.
Değerlendirme:
1. Her biri farklı öğrencilere verilerek çalışma kağıtları geri dağıtılır.
2. Kavram haritaları üzerinde doğrular ve yanlışlar işaretlenir sayıları kağıdın ilgili yerine
yazılır.
3. Çalışma kağıtları tekrar toplanarak öğretmen tarafından değerlendirilir.
ETKİNLİĞİN ADI: SEVGİ KAVRAMLARI HARİTASI
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
ETKİNLİĞİN ADI: GÜNAYDIN
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
1. Sınıf rehber öğretmenleri tarafından her sınıftan uygun özelliklerde üçer öğrenci seçilir.
2. Seçilen öğrencilere etkinlik konusunda bilgi verilir ve ne yapacakları, nasıl davranacakları
öğretilir.
3. Ek-1 ve Ek-2 yeterli miktarda çoğaltılarak okulun veya sınıfın dikkat çekecek yerlerinde
sergilenir.
4. Seçilen öğrenciler, bulundukları her ortamda sürekli ve her karşılaştıkları arkadaşlarına
sabahları “günaydın”, akşamları okuldan ayrılırken de “iyi akşamlar” diyerek iyi dileklerde
bulunurlar.
5. Seçilen öğrencilerdeki bu davranış değişikliğini fark eden ve bundan hoşlanan
arkadaşlarının da onlara gönüllü olarak katılması teşvik edilir.
6. Günler ve haftalar ilerledikçe öğrenciler arasında iyi dileklerde bulunma alışkanlığının
katlanarak artması sağlanır.
EK 1
Bu sabah arkadaşlarınıza “günaydın” dediniz mi?
EK2
Bugün okuldan ayrılırken “iyi akşamlar” dediniz mi?
ETKİNLİĞİN ADI: CANLAN DRAMA
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
Öğretmen, sınıfı beş gruba böler ve her grubun kendi aralarında bir grup başkanı ve grup ismi
belirlemesini ister.
Öğretmen, öğrencilere içerisindeki kartlara zıt anlamlar taşıyan atasözlerini yazmış olduğu
zarfları gösterir.
Ardından her grup başkanının bir zarf seçmesini ister.
Öğretmen, öğrencilerden zarflarını açmalarını ve kendi gruplarının atasözlerini kimseye
söylememelerini ister.
Öğretmen, öğrencilere 20 dakika içinde her grubun kendi atasözlerini canlandırmak üzere
hazırlanmalarını söyler.
Öğretmen, 20 dakika sonunda ilk olarak istekli olan bir grubun eğer yok ise kendi seçtiği bir
grubun dramalarını canlandırmasını söyler. Öğretmen, öğrencilerden önce olumlu ardından
ise olumsuz anlam taşıyan atasözlerini canlandırmalarını ister.
Öğretmen, her bir grup dramalarını sunduktan sonra izleyici grupların da izledikleri
atasözlerinin neler olabileceğini aralarında tartışmalarını, ortaklaşa karar verdikleri
tahminlerini –grup isimlerini de ekleyerek- kâğıtlara yazmalarını ve grup başkanları
tarafından kağıtları öğretmenlerine iletmelerini belirtir. Her bir canlandırmanın ardından yeni
gruplar tahtada hazırlanırken tahmin yazma süreci de gerçekleştirilmelidir.
Öğretmen, tüm grupların dramalarını gerçekleştirmelerinin ardından grup sırasına uygun
olarak tahmin kâğıtlarını okur, en çok doğru tahminde bulunan ve en çok doğru tahmin
edilen gruplar seçilir.
Öğretmen, öğrencilerini alkışlar ve ilgilerinden dolayı onları tebrik eder.
Not1: Dramaların temel amacı: Canlandırılan atasözlerinin daha çok kişi tarafından
anlaşılmasını sağlamaktır.
Not2: Her bir grup üyesi en az bir canlandırmada bulunmalıdırlar. Rol dağılımını ve
senaryolarını öğrenciler ortaklaşa belirlerler.
Not3: Öğrenciler, pandomim’ den yararlanabilirler.
Not4: Öğrenciler, diledikleri takdirde istedikleri materyalleri kullanabilirler. Materyal
kullanımı zorunlu değildir.
Not5: Bu bir yarışma değildir. Amacımız eğlenmek ve davranışlarımız ile atasözlerimizi
karşımızdakilere ifade etmektir.
Not6: Öğretmen, diğer grupların dramalarını tahmin etme etkinliğini sürece dâhil
etmeyebilir. Etkinlik sadece grup dramalarının canlandırılması ve dramaların ardından
canlandırılan atasözlerinin gruplar tarafından söylenmesi ile de gerçekleştirilebilir.
Atasözleri
'İyi İnsan Lafının Üstüne Gelir' 'İti An Çomağı Hazırla'
'İki Gönül Bir Olunca Samanlık Seyran Olur' 'İki Çıplak Bir Hamama Yakışır'
'Düşenin Dostu Olmaz' 'Dost Kara Günde Belli Olur'
'İnsan Kıymetini İnsan Bilir' 'İnsanoğlu Çiğ Süt Emmiş'
'Eski Dost Düşman Olmaz' 'Güvenme Dostuna Saman Doldurur Postuna'
ETKİNLİĞİN ADI: SEVGİ KÖPRÜSÜ
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
İki kardeşlerdi.
Tarlaları yan yanaydı.
Tam 40 yıl boyunca tarlalarını beraber sürüp, beraber ektikten-biçtikten sonra her nasılsa
aralarına bir soğukluk düşmüştü. Şimdi hatırlayamayacakları kadar sudan bir sebepten dolayı
önce makinelerini, aletlerini, işçilerini paylaşmamaya başlamışlar, sonra birbirlerine kırıcı
sözler sarf etmişler, nihayet selamı sabahı da kesmişlerdi.
Bir sabah Mehmet'in kapısı çalındı. Açtı, baktı; elinde alet çantasıyla bir marangoz.
"Birkaç günlük bir iş arıyorum" diyordu adam, "Marangozluk bir işiniz var mı?"
Adamı süzerken birden aklına geldi Mehmet'in: "Evet" dedi, "Şu kanalı görüyor musun?"
"O kanalın ötesindeki tarla bir komşuma ait. Aslında abime. Geçen haftaya kadar o kanalın
yerinde çayır vardı. Geçen hafta bir kepçe getirtti ve o kanalı açtırdı. Çünkü bana garezi var.
Ama ben de altta kalacak değilim. Şu ahırın yanındaki kütükleri görüyor musun? O kanal
boyunca tam iki metre yüksekliğinde bir duvar yap ki bir daha onun ne toprağını ne de
yüzünü göreyim."
"Anladım efendim" dedi marangoz, "Bana kazma, kürek, büyük testere ve çivi tedarik
ederseniz hemen çalışmaya başlarım."
Marangozun ihtiyaç duyduğu malzemeleri tedarik eden Mehmet ertesi gün ailesiyle
kasabaya panayıra indi.
Panayırdan döndüklerinde marangoz işini bitirmişti. Ama Mehmet gözlerine inanamıyordu.
Ağzı açık kalmış, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Ortada duvar filan olmadığı gibi kanalın üzerine
bir köprü yapmıştı marangoz. İki tarlayı birbirine bağlayan, sanat işi bir köprü. Yürüdü
köprünün başına geldi.
Ve o anda öbür taraftan köprüye yaklaşan ağabeyi Ali'yi gördü. Ali de köprüye geldi, biraz
durakladı, sonra üzerinden geçti ve doğruca Mehmet'in yanına geldi, kollarını açtı: "Ben
ayırdım, sen birleştirdin. Yaptıklarımdan utanıyorum. Beni affedecek misin?"
İki kardeş köprünün ortasında kucaklaştılar.
Hikayesi okunak, incelenir.
ETKİNLİĞİN ADI: ATATÜRK ÜN DOĞA SEVGİSİ
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
Bütün sınıfla soru – cevap şeklinde:
1. Öğretmen sorar: İnsanlar birbirlerine sevgi ve saygı gösterirler, peki bizler doğaya da saygı
gösterebiliyor muyuz?
2. Öğrencilerden çeşitli cevaplar alır.
3. “Atatürk’ün doğaya ve çevreye ne kadar önem verdiğini biliyor musunuz? “sorusunu
öğrencilere yöneltir.
4. “Atatürk’ün Doğa Sevgisi” yazısı okunur ve üzerine sınıfla tartışılır.
ATATÜRK’ÜN DOĞA SEVGİSİ
Mustafa Kemal Atatürk’ün doğa sevgisi, babası öldükten sonra annesi ve kardeşiyle birlikte
Selanik’in otuz kilometre yakınlarında Zübeyde Hanımın ağabeyi olan Hüseyin Ağa’nın
çiftliğine yerleşmeleri ile başlamıştır. Burada, Atatürk çiftçilik işleri ile uğraşarak, yeşilliğe,
toprağa ve doğaya ilgi duymuştur. O’nun bitki ve hayvan sevgisinin ilk belirtileri, bu çiftlik
yaşamından kaynaklanmaktadır. Çünkü O, ilerideki yaşamında çiftlikler kuracak, hayvan
besleyecek ve ağaçlandırmaya büyük önem verecektir. Atatürk’ün sınıf arkadaşlarından Ali
Fuat Cebesoy, O’nun doğa sevgisini belirtirken bir anısını şöyle anlatır: “Harp Akademisi’nin
üçüncü sınıfına geçtiğimiz zaman Mustafa Kemal, Selanik’e sılaya gitmeden önce bizde
misafir kaldı. O günlerin birinde Satılmış Çavuş’u da alarak Alemdağı’na uzandık. Arkadaşım
samimi bir doğa aşığı idi. Ormanlık yerlerden çok hoşlanırdı. Öğleye doğru pınar başında
mola verdik...Uzaklarda bir kasır vardı ve manzarası harikulade güzeldi. Adeta Mustafa
Kemal’i büyüledi...Oradan ayrılırken Mustafa Kemal: ‘Fuat’ dedi, ‘İnsan yaşlandıktan sonra
şehirlerin gürültülü hayatından uzaklaşmalı, böyle sakin ve ağaçlık bir yere çekilmelidir. Bak,
şu karşıdaki köşk insanın ruhuna nasıl bir ferahlık veriyor.” Afet İnan, Atatürk ve Çankaya’nın
ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü için seçilmesini anlatırken şöyle diyor: “Atatürk’ün Çankaya’yı
seçmesinde etken, birkaç büyük karakavak ve söğüt ağaçlarının bulunması idi. Onların
rüzgarlı günlerdeki hışırtısından daima zevk duyardı.” Atatürk doğayı çok seven bir insandı.
Yeşile, çiçeğe, ağaca hayrandı. Nezihe Araz, Atatürk’ün ağaçlandırmaya verdiği önemle
O’ndaki doğa sevgisini bir söyleşide şöyle dile getirmiştir: Çankaya köşkünden meclis binasına
giderken o günün Ankara’sında bir tek iğde ağacı vardır. Mustafa Kemal, her gün ağacın
önünden geçerken arabayı yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyordu. Bir gün; ‘Bakın bu benim...’
derken, o ağacın yerinde olmadığını gördü. Büyük bir telaşla otomobili durdurup indi.
Buradaki işçilere; ‘Ne oldu buradaki ağaca’ diye sordu. ‘Efendim, yolu genişletmek için ağacı
kestik’ cevabını aldı. Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başladı:’Bunun başka yolu
yok muydu?’diye. Afet İnan, Atatürk’ün doğa ve ağaç sevgisi ile ilgili olarak şöyle diyordu:
“1919 yılında Atatürk Ankara’yı pek az ağaçlı bulmuştu. O, eski adı Orman Çiftliği olan yerde,
orman yetiştirmeyi kendisine ideal edinmişti. O’nun için her ağaç yeni, kıymetli birer varlıktı.
Bunların yetiştiğini, büyüdüğünü görmek, bir idealin tahakkuk edişindeki zevki kendisine
veriyordu. Gazi Orman Çiftliği, insanların irade ve çalışmalarıyla, tabiatı güzelleştirme ve
verimli kılma kuvvetinin bir örneğidir.” Atatürk’ü yakından tanıyanların şu ortak görüşte
birleştikleri görülmektedir: “Atatürk doğayı severdi. Ağaçlandırmaya önem verirdi.” Bir gün
Atatürk, Kurmay Başkanı İsmet Bey’le Diyarbakır çöllerinde atla gidiyorlarmış. Mustafa Kemal
demiş ki: “Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun.”
Atatürk’ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz Atatürk
Orman
Çiftliği’dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın
almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O,
toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu.
Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk’ün önderliğinde dikilen
ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur. O doğadan zevk alan bir insan
olarak, yeşilliği ve ormanı daima sevmiştir. Falih Rıfkı Atay, “Atatürk çiftlik dağlarının
ormanlaşması için bizzat uğraştı. Hemen her ağaçta hakkı vardır” derken; Afet İnan da,
“Orman Çiftliği’nin her ağaçlandırma evresinde Atatürk’ün bakışı, görüşü, emeği vardır”
diyor. Eski adı Orman Çiftliği olan yerde orman yetiştirmeyi amaç edinmişti. Onun için her
ağaç eski ve yeni, kıymetli birer varlıktı. Özlemi tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı. Atatürk’ün ağaç
ve yeşillik sevgisi, yalnız Ankara’ya has bir özlem değildi. “Bu vatan, çocuklarımız ve
torunlarımız için cennet yapılmaya değer” diyen Atatürk’ün özlemi, tüm ülkeyi
ağaçlandırmaktı, yeşillendirmekti. Bir gün, İstanbul’un eski vali ve belediye başkanlarından
Muhittin Üstündağ ve Afet İnan’la birlikte boğazda bir motor gezisinde Salacak önlerinden
geçerken; “Bu güzel yerleri ağaçlarla bir kat daha güzelleştirmek için İstanbul Belediye
Başkanı olmak istiyorum” derken, Atatürk’ün bu sözlerindeki gerçeği çözmek elbette güç
değildir. Ülkemiz toprakları üzerinde Atatürk’ün yakın ilgisi ve sevgisiyle Yalova yeşil bir
cennet köşesi haline gelmiştir. Muhsin Zekai Bayer, Atatürk’ün Yalova’yı ağaçlandırma
çabalarını şöyle anlatır: “Yalova kaplıcalarının yeşil cennet diyarı ve çam ormanları, Atamızın
çabaları ile meydana gelmiştir...İlk iş olarak o zamanın ünlü bahçıvanlarından Pandeli
Efendi’yi Boğaz içindeki çiçek bahçesinden alarak işin başına geçirtmiştir. Onun yakın
ilgileriyledir ki, bu gün ‘Çam Burnu’ adı verilen ormanlık alan yaratılmıştır.” Atatürk, Türkiye
Büyük Millet Meclisi açılış konuşmalarında, doğal varlıklarımız olan ormanların korunması,
dengeli ve tekniğe uygun şekilde işletilmesine yönelik konulara da yer vermiştir. 1 Mart 1922
yılında 1. Dönem 3. Yasama Yılı konuşmasında, ormancılığın kurallarını şöyle belirtmiştir:
“Gerek tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlığı konularında önemi kesin olan
ormanlarımızı da modern önlemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek ve en yüksek faydayı
sağlamak da önemli kurallarımızdan biridir.” Atatürk, bir ağaç dalının kesilmesine rıza
göstermeyecek kadar yeşili ve ağacı seven bir varlık idi. Yalova’da yapılan bir köşkün
çevresindeki meşelerin korunması için orman mühendislerine sık sık öğüt vermiştir. Gazi
Mustafa Kemal, Türklerin Orta Asya’dan kuraklık ve ağaçsızlık yüzünden göç ettiklerini pek iyi
bildiği için ağaca karşı sevgi ve saygı gösterilmesini teşvik etmiştir. Atatürk son günlerinde
yeşile duyduğu özlemi şöyle dile getirmiştir: “Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu
olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk ulusunu sonsuzluğa dek yaşatmak için
verimli kalacaksın. Türk toprağı sen, seni seven Türk ulusunun mezarı değilsin. Türk ulusu için
yaratıcılığı göster.''
ETKİNLİĞİN ADI: SEVGİYİ GÖSTERME YOLLARI
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
 Öğretmen sevdiğimiz insanlara duyduğumuz saygıdan ve onlara sevgimizi göstermemizin
yollarından bahseder.
 Öğrencilere sevdiğiniz bir insanı seçerek, seçtikleri kişiye şiir yazmalarını veya ona ithafen
bir şiir bulmalarını ister.
 Haftaya yazdıkları şiiri veya seçtikleri şiiri getirmelerini söyler.
ETKİNLİĞİN ADI: SEVGİ ŞİİRİ YAZMA
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
 Öğretmen öğrencilere kime şiir yazdıklarını söyleyerek şiirlerini okumalarını ister.
 Şiir yazmayıp, seçtikleri kişiye hitaben şiir getiren öğrencilerin şiirlerini okumalarını ister.
 Ve sınıfta olduğu gibi yazılan ve seçilen şiirleri, gerçek sahiplerine okumalarını isteyerek,
sevgilerini söylemek için zamanı ertelememek gerektiğini vurgular.
 Öğretmen yazılan ve seçilen şiirleri öğrencilerden toplayarak dosyalar.
Anne Sevdası Anne, bahar geliyor uyansana
Çık altın eşikte bekle beni,
En güzel tılsımları buldum sana
Koklayabilmek için nefesini.
Yeni açmış şu erik hatırlatır
Bana ağaçları çok sevdiğimi,
Sevginle mi ıslanmış şu sonsuz kır,
O kara bırakmışsın gözlerini.
Gül güzel annem benim, benim rüyam
İçimden çiçekli bir yol var sana,
Senin yerine biraz ben uyusam
Anne bahar geliyor uyansana.
Ceyhun Atuf KANSU
ETKİNLİĞİN ADI: BENİM HAYATIMI YARGILAMADAN ÖNCE
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
Bütün sınıfla soru – cevap şeklinde:
1. Öğretmen sorar: İnsanları yargılamak doğru mudur?
2. Öğrencilerden çeşitli cevaplar alır.
3. En makul cevap: “Doğru değildir, yargılarsak bizde yargılanırız.” cevabıdır.
4. Şöyle bir yargıya varılır:” hiçbir şey gözüktüğü gibi değildir.”
5. Peki, öyleyse yargıladığımız insanlara sevgi ve saygı duyabilir miyiz?
6. En makul cevap:”Sevgi anlamak,hissetmek ve paylaşmak olduğu için ,yargıladığımız
insanlara saygı duyamaz ve sevemeyiz.”
7. Şöyle bir yargıya varılır:Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak ona saygı duymalı ve onu
sevmeliyiz.
8. Öğretmen “Benim hayatımı yargılamadan önce…” isimli yazıyı tahtaya yazar ve sınıfa
okur.
9. Ve yazı üzerine öğrencilerin görüşlerini alır.
BENİM HAYATIMI YARGILAMADAN ÖNCE
Benim hayatımı yargılamadan önce..
Benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan,
Sokaklardan,dağ ve ovalardan geç.
Hüznü,acıyı ve neşeyi tat…
Benim geçtiğim senelerden geç,
…benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk ve
Aynı yolu tekrar git,
Benim gittiğim gibi !!
Ancak ondan sonra ,
Beni yargılayabilirsin!!
Geçer dediklerimi geçirdim, biter dediklerimi bitirdim.
Nefret ettiklerimi sildim,
Artık yeter dedim.
Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana.
Farkında olduğum için var oldunuz,
Vazgeçtiğim için bugün yoksunuz
-HZ.MEVLANA-
ETKİNLİĞİN ADI: KEDİNE DEĞER VER
ETKİNLİĞİN SÜRECİ:
 Öğretmen Ek-1 deki hikâyeyi okuyarak etkinliği başlatır.
 Öğretmen kusurları dolayısıyla kendini beğenmeyen ve bir iç çatışma yaşayan
öğrencilerden ne tür kusurları olduğunu sorar. Kendini sevmeyi engelleyen nedenleri sorar.
 Bu etkinlikte
 Öğrencilerin fiziki yapılarından ve şahsiyet durumlarından kendilerini değerlendirmeleri,
fiziksel kusurları varsa kabullenebilmeleri,
 Başkalarına özenme ve taklit yerine kendi yeterlilikleri ve meziyetlerini ön plana
çıkarmaları
 Fiziksel görünüm vb. ile ön plana çıkmak yerine kendi kişiliği ve yeteneklerini ön plana
çıkarmaları belirtilmelidir.
EK 1
“KENDİNE DEĞER VER !
Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu
seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı.
Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkân için yeterliydi. Onların en güzelini ön
tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği
kullanmaktaydı. Hem de güçlükle... Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun
sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun
baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan
çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp: - "Küçüüük!" diye seslendi."
Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir hârika!" Çocuk, ona dönerek: "Gerçekten çok güzeller!" diye tebessüm etti, "Ama benim bir bacağım doğuştan eksik". "Bence önemli değil!" diye atıldı adam. "Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki! Kiminin eli
eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı veya vicdanı." Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu.
Adam ise konuşmayı sürdürdü: - "Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa
idi." Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp: - "Anlayamadım!. dedi.
Neden öyle olsun ki?" - "Çok basit!" dedi, adam. "Eğer vicdn yoksa, cennete giremeyiz. Ama
ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hâttâ sakat insanlar,
sağlamlara oranla, daha fazla mükâfat görecekler..." Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti.
O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işâret ederek: - "Baktığın
ayakkabı, sana yakışır!" dedi. "Denemek ister misin?" Çocuk, başını yanlara sallayıp: "Üzerinde 30 lira yazıyor" dedi, "Almam mümkün değil ki!" - "Indirim sezonunu senin için
biraz öne alırım!" dedi adam, "Bu durumda 20 liraya düşer. Zâten sen bir tekini alacaksın, o
da 10 lira eder." Çocuk biraz düşünüp:
Çocuk biraz düşünüp: - "Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!" dedi, "Onu kim alacak
ki?" - "Amma yaptın ha!" diye güldü adam. "Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım."
Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek: - "Üstelik de öğrencisin değil
mi?" diye sordu. - "Ikiye gidiyorum!" diye atıldı çocuk, "Üçe geçtim sayılır." - "Tamam işte!"
dedi adam. "5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zâten pazarlık payı olur.
Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!" Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında
dükkâna girdi. Içerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynıyla doluydu. Ama adam, vitrinde
olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve
çıkarttığı eskiyi göstererek - "Benim satış işlemim bitti!" dedi, "Sen de bana, bunu satsan
memnun olurum." - "Şaka mı yapıyorsunuz?" diye kekeledi çocuk, "Onun tabanı delinmek
üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?" - "Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş..." dedi adam,
"Antika eşyalardan haberin yok her hâlde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu
yüzden ayakkabın, bence en az 30-40 lira eder." Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları
üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rûyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rûya.
Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kâğıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10
liralık banknotu geri vererek: - "Bana göre 20 lira yeterli." dedi. "Indirim mevsimini başlattınız
ya!" Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her
nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu
bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu.
Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip: - "Babam haklıymış!" dedi. "Sakat olduğum için
üzülmeme hiç gerek yok! demişti." Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur, Her Hayat Yaşanacak
Bir Can Bulur Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur Bulunmayacak Tek Şey Senin
Benzerindir İşte bu yüzden kendine hiç tahmin etmediğin kadar değer ver.”
KAYNAKÇA
Baran Z., "İlham Veren Başarı Öyküleri" Bilgivizyon Yayınları, İzmir, 2008 Prof.
Korkmaz G., "Ellerim Zil Bacaklarım Trampet \ Çocuklar İçin Etkinlikler", Kök Yayınları, Ankara, Nisan
2009
Karadağ A., "Okul Öncesinde Çoklu Zeka" Kök Yayıncılık, Ankara, Eylül 2009
Yavuz K., "Duygusal Zeka Gelişimi" Timaş Yayınları, İstanbul,2010
Darıca N., "Etkinlik Dünyası", Morpa Yayınları, İstanbul, 2003
MEB Talim Terbiye Kurulu Yayınları
Tokuç H., "Sosyal Beceri Öğretmen Hikayeleri" Oluşum Yayınları, Ankara, 2008
Ertürkmen İ., Nasrettin Hoca Hikayeleri Damla Yayınları, İstanbul, 2012
Türkyılmaz N., Karaköse R., Saydam N., Ulusoy V., UzunS., "Adam Olacak
Çocuklar İçin Öykü, Oyun, Etkinlik Drama," Timaş Yayınları, İstanbul, 2009
www.bizeğitimciyiz.com
www.anaokuluyuz. com
www.eğitimhane.com
www.materyaller.com
http://www.eğitimhane.com
http://www.degerler.org/

Benzer belgeler

ilkokul değerler eğitimi

ilkokul değerler eğitimi  Öğretmen “sevgiyi temsil eden duygularımız ile topluma uyum sağlama” arasında ilişkiyi kurabilmeleri için öğrencilere bir hafta boyunca çok iyi gözlem yapmaları gerektiğini söyler.  Öğretmen sın...

Detaylı