4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Transkript

4-) ekim-kasım-aralık sayısı
Yıl: 51 • Sayı: 10-11-12 • Ekim/Kasım/Aralık 2014 • ISSN 1301-3572 ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANI
Bilim ve Teknoloji
Vesayetle İlerlemez...
Torba Yasa İle;
TMMOB ve Odaların
Bağımsızlığı Yok Ediliyor...
Mücadele Edeceğiz...
Yıl: 51 • Sayı: 10-11-12 • EKİM/KASIM/ARALIK 2014
TMMOB Orman Mühendisleri Odası
Adına Sahibi
Ali KÜÇÜKAYDIN
2
BAŞYAZI
Yayın Sorumlusu
Prof. Dr. Devlet TOKSOY
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Zeki KAMACI
Yayın Kurulu
Sevda ERGİZ
Orman Yük. Mühendisi
Hüseyin AYTAÇ
Orman Mühendisi
Ali İzzet BAŞER
Orman Mühendisi
Fatih SARAÇ
Ağaç İşleri End. Yük. Mühendisi
Emre TOPBAŞ
Orman End. Mühendisi
Prof. Dr. Ender MAKİNACI
İstanbul Üniv. Orm. Fak.
Prof. Dr. Erol BURDURLU
Gazi Ünv. Tek. Eğt. Fak.
Prof. Dr. Mustafa AVCI
Süleyman Demirel Üniv. Orm. Fak.
Prof. Dr. Özden GÖRÜCÜ
Sütçü İmam Üniv. Orm. Fak.
Prof. Dr. Selman KARAYILMAZLAR
Bartın Üniv. Orm. Fak.
Prof. Dr. Semra ÇOLAK
Karadeniz Teknik Üniv. Orm. Fak.
Prof. Dr. Sezgin AYAN
Kastamonu Üniv. Orm. Fak.
4
ODAMIZDAN
TMMOB VE ODALARI İKTİDARA
BAĞIMLI HALE GETİRMEYİ HEDEFLEYEN
TORBA YASA TASLAĞINA KARŞI; TMMOB
VE ODALARLA BİRLİKTE MÜCADELEYE
DEVAM EDİYORUZ
Yayın Koşulları
Dergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp,
yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı dilekçe ekinde kağıda yazılı olarak, ayrıca elektronik ortamda
dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir. Yazılar 7 sayfayı (A4) geçmemelidir. 7 sayfayı
aşan yazıların birbirini izleyen sayılarda yayınlanabileceği düşünülerek bölümlere ayrılmalıdır.
Fotoğraf net ve temiz olmalı, slayt dıında sayısal gönderilecek fotoğrafların çözünürlüğü yüksek
olmalıdır. Yazılarda Türkçe kelimeler kullanılmalı ve Türkçe dil kurallarına uyulmalıdır. Yayınlanacak
yazı ve çevirilerdeki düşünsel ve teknik sorumluluk yazarına ait olup, oda yönetimini ve Dergi
Yayın Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile alıntı
yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın ya da yayınlanması geri verilmez. Yazılar Yayın
Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurulu yayınlanacak yazılarda gerekli düzenlemeleri yapabilir ve
uygun görülen yazıları yayınlar.
Yönetim Yeri
Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3
Beştepe-Yenimahalle/ANKARA
Tel: (0312) 215 00 33 pbx
Belgegeçer: (0312) 215 01 81
e-posta: [email protected]
www.ormuh.org.tr
TMMOB Orman Mühendisleri Odası
Garanti Bankası Meşrutiyet Caddesi Şubesi
TR70 006 200 5280 0006 2981 35
Tasarım - Baskı
Dörtrenk Yayın Tanıtım Matbaacılık Ltd. Şti.
Kazımkarabekir Cad. 85/7
İskitler / ANKARA
Tel: (0312) 341 40 82 - 230 41 82
ISSN 1301-3572
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ
ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ
AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ
ODAMIZIN BURSA ORMAN İŞLETME
MÜDÜRLÜĞÜ SINIRLARI İÇİNDE YER ALAN
51 HEKTARLIK ÖZEL AĞAÇLANDIRMA
SAHASINDAN, SAĞLIK BAKANLIĞI’NA
VERİLEN ALANA İLİŞKİN ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI’NIN 11.09.2013 TARİHLİ
ÖN İZİN OLURU İPTAL EDİLMİŞTİR.
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE 80
ORMAN MÜHENDİSİ ALIMI İÇİN YAPILAN
SÖZDE SÖZLÜ SINAV SONUÇLARI
AÇIKLANDI
ODAMIZ GENEL MERKEZİNDE;
KAMU İHALE MEVZUATINDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA YÖNELİK OLARAK ORMAN,
ZİRAAT VE KİMYA MÜHENDİSLERİ İLE
PEYZAJ MİMARLARI ODASI GENEL
BAŞKANLARININ KATILIMLARIYLA
DEĞERLENDİRME TOPLANTISI YAPILDI
ODAMIZDAN BİR HUKUK
ZAFERİ DAHA!..
YAYIN KURULUNDAN
ORMAN İÇİ VE KENARI
YOL AĞLARINDA
EKOLOJİK SANAT
YAPILARI
15
Sercan GÜLCİ,
Abdullah E. AKAY,
Neşe GÜLCİ
İHRAÇ ÜRÜNÜ OLARAK
ODUN DIŞI ORMAN
ÜRÜNLERİNDEN
ÇELENK ÜRETİMİ VE
YÖRE EKONOMİSİNE
KATKILARI (BurdurBucak İlçesi Örneği)
21
Dr. Mehmet KORKMAZ
Dr. Hasan ALKAN
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
MÜZAKERELERİNDE
YENİ İKLİM ANLAŞMASI,
2020 ÖNCESİ AZALTIM
İSTEKLİLİĞİNİN
ARTIRILMASI
VE TÜRKİYE’NİN
BEKLENTİLERİ
Dr. Çağlar BAŞSÜLLÜ
Orman Yüksek Mühendisi
32
TÜRKİYE’DE VE BARTIN
ORMAN FAKÜLTESİNDE
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ
EĞİTİMİ
Prof.Dr. İsmet DAŞDEMİR
Orman Yüksek Mühendisi
Dr. Şükran GÖKDEMİR’e
Mektup
Dr. Gülzade KAHVECİ
43
25
42
50 YIL ÖNCE BUGÜN
“Orman Mühendisliği”
Değerli Okuyucularımız,
Bu sayımızla dergimizin 2014 yılı yayın dönemini noktalıyoruz. Ekim-Kasım-Aralık 2014 dönemi bir hayli yoğun geçti.
Dergi hazırlıkları yanında, 2015 yılı duvar ve masa takvimleri
ile 2015 yılı ajandasının hazırlanması basılması, dağıtımı da
bu dönemde gerçekleşti. Dolayısı ile bu yoğunluk içerisinde,
hata, kusur ve eksikliklerimiz olabilir.
Yayın Kurulu olarak sizlere bu köşemizden şimdiye kadar
genellikle, dergi içeriği hakkında, yazıların yazarı, konusu,
amacı ile ilgili birer cümlelik mesajlar veriyorduk. Bu sefer bu
sütunda özellikle derginin dağıtımı konusunda, herkesle birebir muhatap olma imkanı olmadığından, temsilciliklerimize
seslenmek istiyoruz.
Bu sayımız 2014 yayın döneminin son sayısıdır. Dolayısı ile
tüm bir yılın muhasebesinin yapılarak; yazıların toplanması,
yayına hazırlanacaklara karar verilmesi, taslakların hazırlanması, basımı ve dağıtımı konularını biz burada kendi içimizde
tadat ettiğimiz gibi; dağıtım sırasında karşılaşılan sorunlar, çözüm yollarını da birlikte belirleyebilir miyiz diye bir paragraf
içinde dile getirmek istedik.
Ne yazık ki, özellikle derginin dağıtımı konusunda Şubelerimizde, Fakülte ve il Temsilciliklerimizde dağıtım konusunda
neler yaşanıyor çok fazla bilemiyoruz. Bizi arayarak düşüncelerini, sorunlarını ileten temsilcilerimizin sayısı üç veya beş kişiyi geçmedi. Dergimizin e-posta adresine veya Yayın Kuruluna
ulaşan fazla bir ileti de yok. Bunu temsilciliklerimizde işlerin
tamamen yolunda ve bir sorun olmadığı şeklinde algılıyoruz.
Değerli okuyucularımız; 2015 yılı içinde ve ondan sonraki
süreçte, dergimiz her zaman olduğu gibi oda ile üyelerimiz
arasında iletişimi en iyi şekilde sağlayacak yayınları yapmaya,
akademik, bilimsel araştırma sonuçlarını sizlere ulaştırmaya,
siz üyelerimizin yazılarına yer vermeye devam edecektir.
Yine 2014 yılında başlatmış olduğumuz “50 Yıl Önce Bugün Orman Mühendisliği” konulu yazı dizisine devam edilecektir. 2015 yılı içerisinde ise; “Ormancılık Meslek Eğitimi Veren Kurum ve Kuruluşlar” başlığı altında ve öncelikle
Orman Fakültelerimiz olmak üzere ormancılık meslek eğitimi
veren Meslek Yüksek Okullarını, Araştırma Enstitülerini, yerleri, öğretim elemanları ve çalışanları tanıtan, çalışma ortamı ile
çalışma koşullarını dile getirecek bir yazı dizisi projesini hayata geçirmeyi planlamaktayız. Bu yazı dizisine başlamadan
önce sizleri haberdar ederek bu konudaki görüş ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmanızı arzu ettik.
Odamız yeni yılda, AR-GE Merkezi Başkanı Emekli Müsteşar Yardımcısı Sayın Eşfef GİRGİN’in yoğun bir çalışma ile hazırladığı ve şu anda baskıda olan “TMMOB ve Oda Mevzuatı”
kitabını siz meslektaşlarımızın istifadenize sunmaktadır.
Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman
görüş ve düşüncelerinizi bizimle paylaşmanızı bekliyor, yeni
yılda sağlık ve mutluluklar diliyoruz.
Saygılarımızla.
Yayın Kurulu
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ
1
Saygıdeğer meslektaşlarımız,
Yine her yönüyle ranta hizmet için hazırlanmış bir torba yasa tasarısı ile karşı karşıyayız. 3194
sayılı İmar Kanun’u başta olmak üzere imar ile ilgili birçok mevzuat değiştiriliyor. Ranta dönük bu
değişiklikler yapılırken, 6235 sayılı TMMOB yasası da torbanın içerisine konularak açtığı davalar
ve yürüttüğü mücadele ile ayak bağı olarak görülen TMMOB ve bağlı Odalar da dizayn edilmeye
çalışılıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2012 yılında gündeme getirilen, sonra askıya alınan bu
çalışmaların özü itibariyle; ülkenin kaynaklarını korumaya kararlı ve ranta karşı duruş gösteren,
Anayasa’nın 135. Maddesine göre kurulmuş, kamu kurumu niteliğindeki seçimle gelen bağımsız
meslek kuruluşlarını etkisiz hale getirmenin amaçlandığı çok açıktır.
İktidar, demokratik yoldan ele geçiremediği TMMOB ve Odaları, milletin verdiği yetkiyi istismar
ederek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki sayısal çoğunluğunu kullanarak; TMMOB ve Odaları
küçük parçalara bölüp yönetilemez hale getirmek istemekte, 6235 sayılı TMMOB Yasası’na dayalı
çıkarılacak yönetmeliklerin uygulanmasını da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın uygun görüşü
ve onayına bağlamak istemektedir. Yani TMMOB ve Odalar, iktidarın memuru haline getirilmek
istenmektedir.
Orman Mühendisleri Odası olarak, bilim ve teknolojinin vesayetle ilerleyemeyeceği görüşümüze
binaen TMMOB ve Odaları iktidara bağımlı hale getirmeyi hedefleyen torba yasa taslağına karşı,
TMMOB ve odalarla birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Meslek kamuoyumuzun bu mücadeleye
katılımını ve desteğini bekliyoruz.
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Bundan önceki sayılarımızda genişçe yer verdiğimiz Temmuz 2014’de yapılan rotasyon
garabetine ilişkin olarak, amacın verimliliği arttırmak olmadığı, teşkilatın hafızasının ve biat
etmeyenlerin tasfiye edilmesinin hedeflendiğini ifade etmiş, bunu da defalarca dile getirmiştik.
Hukuksal mücadele devam ederken, yönetim kurulu olarak Güney, Güney Doğu, Doğu ve Karadeniz
Bölgelerimiz başta olmak üzere kurumlarımıza ziyaretler gerçekleştirdik. Maalesef verimlilik bir
yana, orman teşkilatının nasıl çökertildiğine gözlerimizle şahit olduk. Araştırma Müdürlüklerinin
nasıl dağıtıldığını, mesleki birikimlerin nasıl tüketildiğini, usta çırak ilişkisinin nasıl yok edildiğini
hep birlikte izlemekteyiz. Orman işletme şeflerimizin ve işletme müdürlerimizin politikacının
kucağına nasıl itildiğini ve yalnız bırakıldıklarını duyuyor, dinliyor ve görüyoruz. Özellikle mesleğe
yeni adım atmış olan genç şeflerimizin bu olumsuz zeminde ormancılık sorunlarıyla boğuşurken,
hukuksal problemlerle, tazminat ve hapis cezalarıyla karşı karşıya nasıl bırakıldıklarını, daha işin
başında mesleğe küskünler ordusunun nasıl oluşturulduğunu acı içerisinde gördük.
Yeni rotasyon söylentilerinin gündemde olduğu şu günlerde Orman İdaresinin yöneticilerine,
Orman teşkilatını çökerten bu akıl tutulmasından bir an önce vazgeçmelerini, geriye dönük
yaraların sarılması için gayret göstermelerini, bir gün mutlaka o zulmettikleri meslektaşlarının
aralarına döneceklerini hiç unutmamalarını hatırlatıyoruz.
2
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Personele ilişkin genel yönetmelikte değişiklik yapılarak OGM ve DSİ’ye alınacak mühendislere
sözlü sınav getirildi. OGM’ye alınacak seksen mühendis kadrosu için sözlü sınav yapıldı. KPSS
sınavında ilk seksen sıraya giren genç mühendislerden kırk yedisine sözlüde düşük puan verilerek
elendi. KPSS de derece yapmış mühendisler dahi kadro dışında bırakıldı. Devlet memuru alırken
KPSS puanı sıralamasına göre yapılan objektif alımlar yerine yeniden torpil dönemi hortlatıldı.
Benzer şekilde Orman Genel Müdürlüğü, görevlendirmelerle doldurduğu kadrolar için
prosedürü yerine getirmek amacıyla görevde yükselme sınavı açtı. 12.10.2014 tarihinde yapılan
yazılı sınavın ardından, 22-26.12.2014 tarihlerinde sözlü sınav gerçekleştirildi. Aradan yaklaşık bir
ay geçmesine rağmen halen sonuç açıklanamadı. Herhalde torpil yarışı bir hayli yüksek ki karar
verilemiyor.
Sözlü sınavda sorulan sorulara bakıldığında yapılan işin objektiflikten uzak, tamamen
formaliteden ibaret, çok fazla anlam ifade etmeyen, adeta sınava giren meslektaşlarımızla dalga
geçilircesine yapılan işler olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımların hangi kurumsal menfaate hizmet
ettiğinin değerlendirilmesini meslek kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Ormanlarımızın ve doğal kaynaklarımızın tahrip ve talanına yol açacak ve rant elde etmeye
hizmet edecek olan yasal düzenlemelere karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Açtığımız
davalar neticesinde dergimizin bu sayısında yer verdiğimiz 18.03.2014 tarih ve 28945 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Milli Parklar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik” in, önemli bölümünün yürütmesi durdurulmuştur. Yine Odamıza ait Bursa Orman
İşletme Müdürlüğü sınırları içerisinde yer alan 51,0 hektarlık Özel Ağaçlandırma Sahasından, Sağlık
Bakanlığına tahsis edilmesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 11.09.2013 tarihli ön izin oluru
yargı kararı ile iptal edilmiştir. Bu ve bunlar gibi yanlış olduğuna inandığımız hususlarda hukuki
mücadelemizden ödün vermeyeceğimizi buradan bir kez daha duyuruyoruz.
Saygılarımızla…
Orman Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ
3
ODAMIZDAN
TMMOB VE ODALARI İKTİDARA
BAĞIMLI HALE GETİRMEYİ HEDEFLEYEN
TORBA YASA TASLAĞINA KARŞI;
TMMOB VE ODALARLA BİRLİKTE
MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ
Bilindiği üzere son günlerde 6235 sayılı Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliği Kanununda değişiklik yapılmasına dair
Torba Yasa Taslağı kamuoyunda genişçe yer almaktadır. Aslında söz konusu bu yasa değişikliği ile ilgili çalışmalar Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından, özellikle 2012 yılından itibaren
başlatılmış ve zaman zaman ivme kazanarak bu günlere gelinmiştir.
Söz konusu kanun değişikliği ile ilgili olarak geçmişte,
Orman Mühendisleri Odası olarak görüş ve düşüncelerimizi
paylaşmak amacıyla müteaddit defalar açıklamalar yapılmıştı. Gelinen nokta itibariyle Odamızın görüş ve düşüncelerinde
hiçbir değişiklik olmamakla birlikte kamuoyunu aydınlatmak
maksadıyla bir kez daha aşağıdaki açıklamaları yapma gereği
hasıl olmuştur.
Meslek Odaları Anayasa’nın 135 inci maddesine göre kurulmuş kamu kurumu niteliğinde, seçimlerle gelen bağımsız kuruluşlardır. Ülke için, meslek için, mesleğini icra eden üyelerinin
gelişimi için çok önemli fonksiyonlara sahiptir.
Taslak torba yasanın incelenmesinde, TMMOB’un kuruluş
kanununda değişiklik yapılmasının altında meslek örgütlerini
etkisiz hale getirmenin amaçlandığı görülmektedir. Yoksa meslek ve meslektaşın gelişimi için yapılan değişiklikler olmadığı
net bir biçimde ortadır.
Şöyle ki;
1. Yürürlükteki mevzuatta şube açmak için gerekli üye
sayısı, kendi özel durumlarını da göz önünde bulundurarak
Odalara bırakılmış iken, tasarıya göre 25 kişi her ilde oda kurabilmektedir. Her il odasına tüzel kişilik verilmekte, mevcut
şubeler ortadan kalkmaktadır. Bu şekilde mevcut 13 şubemizin yerine 40 civarlarında il odası ihdas edilme durumu hasıl
olmakta, üst birlik olan TMMOB’a da 650 civarında il odası
bağlanmaktadır
2. Çoğunluk siteminin yerine nispi temsil getirilmiştir. Ancak, nispi temsil sistemi katılımcılık açısından daha demokra-
4
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
tik gözükse de iktidarın, demokratik yollarla bir türlü giremediği meslek odalarına sirayet etmeyi hedeflediği de aşikardır.
3. 6235 sayılı TMMOB yasasına göre hazırlanacak yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygun görülmesi ve onaylanması şartı getirilmektedir.
Görüldüğü üzere demokratik yollarla meslek odalarını ele
geçiremeyenler, mevcut yapıyı daha etkili bir şekilde baskı altına alabilmek için hukuk devleti ile örtüşmeyecek bir şekilde
kuruluş kanunlarını torba yasalarla değiştirerek parçalayıp,
küçültmek istemektedirler. Meslek odalarını, ele geçiremeseler bile icraattan yoksun, hiçbir iş yap(a)mayan, hantal, çok
parçalı yönetimler haline getirerek işlevsiz hale dönüştürmek
istemektedirler. Böylece meslek örgütleri, parçala-küçült-ele
geçir-etkisizleştir metoduyla merkezi kamu yönetimine bağlanmak istenmektedir.
Halbuki; seçimle gelenler seçimle gitmelidir. Bu demokrasinin temel kurallarındandır. Seçimle gelen bağımsız kuruluşlar, bu şekilde yapılmak istenen yasal değişiklikler ile dizayn
edilmemelidir. Bu temel kuralları sık sık seslendiren ve bununla popülist politikalar üreten iktidarın, söylediklerinin tam tersini yapma çabalarını kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz.
Yasal düzenlemeler elbette günün ihtiyaçlarına ve değişen
şartlara göre değiştirilebilir. Ancak değişiklik talepleri yasanın
sahiplerinden gelmelidir. Yani 6235 sayılı TMMOB yasasındaki değişiklik teklifi meslek örgütleri ve üst birliği TMMOB’dan
gelmelidir. TMMOB’un kuruluş yasası değişikliği odalardan ve
TMMOB’den gizli olarak kapalı kapılar ardında sırf bu meslek
örgütlerini ele geçirmek ve dizayn etmek için yapılmamalıdır.
Orman Mühendisleri Odası olarak hazırlanış amacı, süreci,
şekli ve içeriği itibarıyla TMMOB olmadan, TMMOB Yasası değişikliği kabul edilemez. Bu kapsamda TMMOB ve ODALARLA
birlikte mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla
duyururuz. 31.12.2014
Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
ODAMIZIN BURSA ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ
SINIRLARI İÇİNDE YER ALAN 51 HEKTARLIK ÖZEL
AĞAÇLANDIRMA SAHASINDAN,
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA VERİLEN ALANA İLİŞKİN
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI’NIN 11.09.2013
TARİHLİ ÖN İZİN OLURU İPTAL EDİLMİŞTİR.
Bursa Orman İşletme Müdürlüğü, Çalı Orman İşletme Şefliği, Çalıköy Serisi 23, 24 ve 25
nolu bölmelerinde Odamıza yıllar önce tahsis
edilmiş 515.000 m2’lik (51 Hektar) alanda Özel
Ağaçlandırma yapılmıştır. Çok başarılı olan
özel ağaçlandırma sahamızdan 409.786,27m2
kısmı (40,9 Ha.) kısmının, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı’nın 11.9.2013 tarihli ön izin oluru ile
Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiştir. Bunun üzerine haksız ve hukuksuz bir şekilde verilen ön
izin işleminin iptali için idare mahkemesinde
iptal davası açılmıştır.
Odamızın açtığı dava sonucunda, Bursa
1. İdare Mahkemesinin 24.10.2014 tarihli ve
K:2014/1090 sayılı kararıyla, Sağlık Bakanlığı’na
verilen Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 11.9.2013
tarihli ön izin oluru iptal edilmiştir.
Orman ve Su işleri Bakanlığı ile Orman Genel
Müdürlüğü’nün ormanları arsa ofisi olarak
gören yaklaşımlardan vazgeçmelerini; arazi
inceleme komisyonun, Orman Kanunundaki
“kamu yararı ve zaruret olması halinde” hükmünü baskıya göre değil, hukuki kriterlere uygun
olarak, tesislerin orman dışı arazilerde yapılabileceği değerlendirmesini yaparak, kamu tesislerinin orman alanları yerine hazine arazileri ile
özel arazilerde yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Ağaç katliamının giderek tırmandığı son yıllarda; yeşil dokunun korunmasına yönelik olarak, Bursa 1. İdare Mahkemesinin kararı; Yeşil
Türkiye sevdalısı ormancıları ve tüm çevre dostlarını sevindirmiştir.
Mesleğimize ve meslektaşlarımıza karşı yürütülen her türlü baskı ve haksız uygulamalara
direneceğimizi ve haklarımızın korunması kapsamında hukuk mücadelesini aralıksız sürdüreceğimizi odamız adına kamuoyuna duyururuz.
12.11.2014
ODA YÖNETİM KURULU
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ
5
ODAMIZDAN
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE 80 ORMAN
MÜHENDİSİ ALIMI İÇİN YAPILAN SÖZDE
SÖZLÜ SINAV SONUÇLARI AÇIKLANDI
Orman
Genel
Müdürlüğü’ne mühendis alımı için, KPSS
sınavı puanları dışında ayrıca “yazılı ve/
veya sözlü” sınav yapmak üzere 18/03/2002
tarih ve 2002/3975 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ve
05/07/2014 tarih ve 29051 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Kamu Görevlerine
İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar
6
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
Hak
Hakkında
Genel Yönetmelikte Değişiklik
Yap
Yapılmasına
Dair Yönetmelik” ile imkan
sağ
sağlanmış,
daha sonra bu Yönetmeliğe
day
dayanılarak 05/09/2014 tarih ve 29110
say
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
“O
“Orman Genel Müdürlüğü Personelinin
At
Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına
İliş
İlişkin Yönetmelikte
Değişiklik
Ya
Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile torpilli
m
mühendis alımı hayata geçirilmiş ve
330/10/2014-07/11/2014
tarihleri
aarasında kamerasız, aynı soruların
ddefalarca adaylara sorulduğu sözde
ssözlü sınavla 80 orman mühendisi
aalımı gerçekleştirilmiş ve böylece
aamaçlanan meyveler alınmıştır.
Odamızca, KPSS sınav sonuçlarını
etkisizleştiren, kayırmacılığa yol
açan ve torpille mühendis alımına
imkan veren her iki Yönetmelikteki
“ve/veya sözlü” ifadelerinin iptali
için Danıştay 2 inci Dairesinde
E:2014/7183 nolu ve 12 inci
Dairesinde E:2014/7209 nolu davalar
açılmış ve halen devam etmektedir.
Ne acıdır ki; mahkeme sonuçları
bbeklenmeden alelacele olarak mesleki
yyeterliliğin ölçülmesi amacıyla
yyönetmelikte yer alan “yazılı sınav”
yyerine, Orman Genel Müdürünün
se
seçimiyle “sözlü sınav” yapılarak, KPSS
sısınavına göre atanma hakkını kazanan
47 genç orman mühendisi diskalifiye
edilmiş, bunların yerine sözde sözlü sınav
puanları ile başarılı hale getirilen OGM
ye başvuru listesinin 81-240 arasında yer
alan torpilli mühendisler itina ile seçilerek
atanmaları yapılacak hale getirilmiştir.
Bu
uygulama
ile
genç
meslektaşlarımızın, objektif kriterlere
dayalı çok zorlu yazılı sınav sürecinden
geçerek kazandıkları yüksek KPSS puanları,
subjektif kriterlere göre yapılan sözde sözlü
sınav ile saf dışı bırakılmıştır. Ailelerinden
aldıkları harçlıklarla hayata tutunmaya
çalışan bu meslektaşlarımız hayal kırıklığına
uğratılmıştır.
Orman Genel Müdürlüğü’ne açıktan
yapılacak 80 orman mühendisi atamasında;
şimdiye kadar olduğu gibi ve halen diğer
tüm kamu kurumlarında uygulandığı üzere
KPSS puan sıralamasına göre atama yapılmış
olsaydı, 91,90734 ile en yüksek puanı
alan ve Çanakkale’yi tercih eden orman
mühendisi Hasan TIRAŞ ile 80 inci sıradaki
82,5827 puanı olan ve Afyonkarahisar’ı
tercih eden orman mühendisi Gökhan
DEMİREL ve bu puanlar arasında yer alan
diğer mühendisler atanmış olacaklardı.
Ancak ne acıdır ki; Gökhan DEMİREL
sözlü sınavda 49,80 puan verilerek atama
dışı bırakılmıştır. Benzer şekilde listenin
1 ile 80 inci arasında yer alan toplam 47
genç orman mühendisi meslektaşımız
sözde sözlü sınavda verilmiş olan düşük
puanlarla atamaları yapılmayarak saf
dışı bırakılmışlardır. KPSS puanına göre
atama hakkını kazanan yalnızca 33 orman
mühendisinin atanması yapılmıştır. Saf
dışı bırakılanların yerine, KPSS puanına
göre listenin ilk 80 arasına giremeyen ve
aralarında listenin son sıralarına kadar
uzanan yelpazede yer alan 47 orman
mühendisi atanmıştır.
Çarpıcı birkaç örnek daha vermek
gerekirse, 90,43541 KPSS puanı ile listesinin
3 üncü sırasında yer alan ve Konya’ya
atanmak isteyen orman mühendisi Ahmet
ANAY sözde sözlü sınavda 70,20 puan
verilerek ortalaması düşürülüp atama dışı
bırakılırken, 79,29777 puan ile listenin
sonlarında 226 ıncı sırasındaki Mahmut
ER’e sözde sözlü sınavda 86,70 puan
verilerek başarı ortalaması yükseltilip
Çorum’a ataması yapılabilmiştir.
Yukarıdaki örneklerin dışında, objektif
nitelikli KPSS sınavlarını diskalifiye etmek
için subjektif nitelikli sözde sözlü sınavlarda
onlarca kişiye 3-15 arasında KPSS puanının
üzerinde puan verilerek KPSS nin ağırlığı
düşürülmüş ve başarı ortalamaları
yükseltilerek atamaları yapılmıştır. Bu
durum Karabük, Zonguldak, Kastamonu,
Çorum, Bartın, Bilecik, Erzurum vb.
illere yapılan atamalarda çok daha açık
görülmektedir.
Kamuoyunun ve meslektaşlarımızın
daha değişik değerlendirmeler yapmalarına
imkan sağlamak için, 80 mühendis alımı için
OGM ye baş vuran 240 adayın puan sırasına
göre ve karşılarında sınav sonuçlarını
gösteren liste ile illere göre yapılan sınav
listeleri duyurumuz ekinde sunulmuştur.
Devlet memurluğu alımlarında torpili
ve kayırmacılığı kaldırmak için, 1999
yılında çıkarılan “Kamu Görevlerine İlk Defa
Atanacaklar İçinYapılacak Sınavlar Hakkında
Genel Yönetmelik” çıkarılarak KPSS seçme
sınavları yürürlüğe konulmuştur.
Orman Genel Müdürlüğü, bu adil
mühendis alımından rahatsız olmuş olacak
ki; mesleki nitelikli “yazılı ve/veya sözlü
sınav” yaparak mühendis alımı yapacağına
ilişkin yukarıda anılan yönetmelik
değişikliklerini yaparak ve yazılı sınav
yerine sözlü sınavı tercih ederek torpilli
alımı hayata geçirmiştir.
Odamız Danıştay dava dilekçelerinde,
idarecilerin genelde torpil yapabilmek
için sözlü sınavları benimsediklerini
açık olarak ifade etmiştik. Maalesef, 80
mühendis alımına ilişkin ilk mühendis alımı
uygulamasında sözlü sınavı tercih edilerek
kayırmacılığı, yandaşlığı ve adaletsizliği
egemen hale getirilmiş, iddiamızda ne
kadar haklı olduğumuz kanıtlanmıştır.
Keşke haklı çıkmasaydık. Ne acıdır ki,
iddiamızda haklı olduğumuzu görmekten
de meslektaşlarımız adına derin üzüntü
duyduğumuzu da açıkça belirtmek isteriz.
Orman Genel Müdürlüğü’ne yapılan
80 mühendis alımına ilişkin Sayın Bakan
ve Sayın Genel Müdüre gönderdiğimiz
ve duyuru ekinde yer alan yazılarda
sorduğumuz soruları, meslek kamuoyu
önünde bir kez daha açıkça sormak
ve cevabını beklediğimizi belirtmek
isteriz.
Şöyle ki;
1- Orman Genel Müdürlüğü’ne
alınan 80 orman mühendisi için,
Çamlıdere’de
kamerasız,
aynı
soruların değişik adaylara sorularak
30/10/2014-7/11/2014
tarihleri
arasında yapılan, soyut nitelikli sözde
sözlü sınav sonuçlarının; günümüzde
bilgi teknolojilerinin her alana
girdiği dikkate alınarak, en fazla iki
saatte açıklanması gerekirken, bu
süreç içinde torpil ayarlamalarının
yapıldığı yönündeki duyumların
bir anlamda sözde sözlü sınav
başarı listesiyle de doğrulandığı
göz önüne alındığında, sınav
sonuçlarının açıklanması için neden
33 gün beklenildiğini kamuoyuna
açıklayabilir misiniz?
2- Zor şartlarda orman mühendisi
olmuş ve bir an önce işe girmek,
ailesine yük olmamak, geleceğini
şekillendirmek için mücadele eden,
KPSS gibi objektif zorlu bir sınavla bunu
başaran gençlerimizi, tamamen sübjektif
olarak yapılan sözde sözlü sınavla elemeyi
vicdanınıza sığdırabiliyor musunuz?
3- Devlete hizmet için açıktan atanacak
genç mühendislere; ehliyeti, liyakati,
devletin memuru olmayı, adil olmayı,
özgür olmayı ve vicdanlarıyla hareket
etmeyi öğreteceğinize, yandaş olmayı,
kayırmacılığı, güce tabi olmayı ve köleliğin
yolunu göstermeyi içinize sindirebiliyor
musunuz?
Hakları Yenilen Sayın Genç
Meslektaşlarımız,
Hukuk devletinde hak arama yolları
tükenmiş değildir. Haklarınızı idari yargıda
sonuna kadar aramayı ihmal etmeyiniz.
Oda olarak hep arkanızda ve yanınızda
olduğumuzu bir kez daha açıkça belirtiriz.
Danıştay’ın verdiği onlarca içtihatta,
subjektif nitelikli sözlü sınavlar ile alınan
memur alımları iptal edilmiştir. Allah,
kul hakkı yiyenleri bu Dünya’da ve er
geç ebedi alemde hak ettikleri ceza ile
cezalandıracaktır. Ancak tüm idari ve
hukuki yolları denemekten çekinmeyiniz.
Oda olarak, her zaman olduğu
gibi meslektaşlarımız ve mesleğimizin
haklarını, hukuk içerisinde ve her zeminde
savunmayı kendisine düstur edinmiş bir
yönetim anlayışını sürdürdüğümüzü açıkça
ifade etmek isteriz. Kamuoyuna saygıyla
duyurulur. 12.12.2014
Yönetim Kurulu
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ
7
ODAMIZDAN
ODAMIZ GENEL MERKEZİNDE;
KAMU İHALE MEVZUATINDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA YÖNELİK OLARAK ORMAN, ZİRAAT
VE KİMYA MÜHENDİSLERİ İLE PEYZAJ MİMARLARI
ODASI GENEL BAŞKANLARININ KATILIMLARIYLA
DEĞERLENDİRME TOPLANTISI YAPILDI
Oda Genel Başkanı Ali KÜÇÜKAYDIN’ın,
TMMOB’ne bağlı Oda başkanlarına yaptığı çağrı
üzerine; Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden GÜNGÖR, Kimya Mühendisleri Odası
Genel Başkanı Ali UĞURLU, Peyzaj Mimarları
Odası Genel Başkanı Ayşegül ORUÇKAPTAN ile
Odamız Genel Başkanı ve AR-GE Merkezi Başkanı Eşref GİRGİN’in katılımları ile 13 Kasım 2014
günü Saat:14.00 de, Orman Mühendisleri Odası
8
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
Genel Merkezinde yapılan toplantıda aşağıdaki
kararlar alınmıştır.
Buna göre;
1) 4734 sayılı Kanunun 48 inci maddesine
göre; yaklaşık maliyeti 13 üncü maddenin (b)
bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının
altında kalan danışmanlık hizmetlerinin hizmet
alımı usulüyle yapılacak ihalelerde de, hizmet
alımı ihalesinde olduğu gibi iş deneyim belgesi aranmaması yönünde, Hizmet Alımı İhaleleri
Uygulama Yönetmeliğinin 29 uncu maddesinde
değişiklik yapılması için Kamu İhale Kurumuna
önerilmelidir.
2) Yapım hizmetleri ihalelerinde olduğu gibi;
hizmet ve danışmanlık hizmet alımı ihalelerinde
de mühendislik/mimarlık lisans diplomalarının
benzer iş olarak değerlendirilebilmesi için, 4734
sayılı Kanunun 62/1(h) maddesinde değişiklik
yapılması için TBMM de partiler, komisyonlar ve
milletvekilleri nezdinde gerekli girişimlerin yapılmalıdır.
Önerilen bu mevzuat değişikliklerinin
gerçekleşmesi halinde;
a) Yönetmeliğin 29. maddesinde yapılacak
değişiklik ile 4734 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre; yaklaşık maliyeti 13 üncü maddenin
(b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet
alımları için öngörülen üst limit tutarının dört
katının altında kalan danışmanlık hizmetlerinin
hizmet alımı ihalelerinde de iş deneyim belgesi
aranmayabilecektir.
b) Kanunun 62/1(h) maddesinde yapılacak
değişiklik ile yapım hizmetleri ihalelerinde ol-
duğu gibi; danışmanlık ve hizmet alımı ihalelerinde de, iş deneyim belgesi bulunmayan yeni
mezun mühendis/mimarlar ile kamudan emekli olmuş mühendis/mimarların diplomaları 15
yıllık süre için, iş deneyim belgesi bağlamında
benzer iş olarak değerlendirilecektir.
Böylece, Odaların yaklaşık %90’nını doğrudan ilgilendiren, katılımcılığı artırarak serbest
rekabeti geliştiren ve yeni istihdam yaratan düzenlemeler devreye girmiş olacaktır.
Odamız her zamanki gibi, mesleğimiz ve
meslektaşlarımızın yararına olan işlerde hukuki
çabalarını sürdürmeye devam edecektir.
Meslek kamuoyumuza saygıyla duyurulur.
14 Kasım 2014
ODA YÖNETİM KURULU
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ
9
ODAMIZDAN
ODAMIZDAN
BİR HUKUK
ZAFERİ DAHA!..
ODAMIZIN, MİLLİ PARKLAR
YÖNETMELİĞİNDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR 18.03.2014
TARİHLİ YÖNETMELİĞİN
YÜRÜTMESİNİN
DURDURULMASI VE
İPTALİ İÇİN DANIŞTAY’DA
AÇTIĞI DAVADA
YÜRÜTMENİN
DURDURULMASINA
KARAR VERİLDİ
Odamızca; Orman ve Su İşleri Bakanlığı
tarafından hazırlanan 18.03.2014 tarih ve
28945 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Milli Parklar Yönetm
meliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Y
Yönetmeliği”nin, 2873 Sayılı Milli Parklar
K
Kanununa aykırı olması nedeniyle yürütmessinin durdurulup iptali için Danıştay 6. Daire
resinde dava açıldığı 7/Mayıs/2014 tarihinde
O
Oda internet sayfasından kamuoyuna duyuru
rulmuştu.
Dava konusu Yönetmelik ile Milli Parklar
Yö
Yönetmeliğinin 5inci maddesine “Ancak;
içm
içme suyu temini açısından yapımı aciliyet
10 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
gösteren ve kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk arzeden
tesisler için uzun devreli gelişme planı/
gelişme planı şartı aranmaz. İlgili kurumların görüşleri alındıktan sonra yapılan
bu tesisler uzun devreli gelişme planlarına/gelişme planlarına işlenir.” hükümleri
eklenmişti.
Odamız dava dilekçesinde; “Dava konusu edilen yönetmelik değişikliği ile Milli
Park alanlarında Milli Parklar Kanununda
düzenlenen Uzun Devreli Gelişme Planı
yapılması koşulu bertaraf edilerek aslında 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ile yasaklanan her türlü tesislerin inşaatına izin
verilmesinin önü açılmakta, ayrıca bu değişiklik Milli Parkların mutlak korunması
ilkesiyle ve sürdürülebilir gelişme kavramıyla bağdaşmamaktadır.” ifadesi ile Milli
Parkları bekleyen tehlikeye dikkat çekmiş
ve kabul edilmesinin mümkün olmayacağı
belirtilerek, dava konusu Yönetmeliğin 1
inci maddenin iptali istenmişti.
Danıştay 6 ncı Dairesinde devam eden
E:2014/3674 nolu davada, Yönetmeliğin 1
inci maddesinde yer alan “ve kamu yararı
açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk arzeden” ifadesinin yürütmesinin
durdurulmasına, 25/09/2014 tarihinde karar verilmiştir.
Böylece Milli Parklarda her türlü yapılaş-
manın ö
önünü
ü ü açan ve Yö
Yönetmeliğe
t liğ iiçme
suyu temini gerekçesinin arkasına ustalıkla
yerleştirilen, ranta açık tehlikeli ifadelerin
yürütmesi durdurulmuştur. Danıştay 6. Dairesinin 25.09.2014 tarih ve E: E:2014/3674
nolu YD kabul kararı fotokopileri sayfamızda yan tarafta yer almaktadır.
Odamız, ormancılığın ve mesleki hakların korunması yönünde bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da idari ve hukuki
zeminlerde her türlü girişimleri yapmaya
devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 24/Ekim/2014
ODA YÖNETİM KURULU
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 11
ODAMIZDAN
TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ
ODASI 2014 YILI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
TOPLANTISI 6-7 ARALIK 2014
TARİHLERİNDE ANKARA’DA YAPILDI
Odamız öğrenci komisyonu
ve öğrenci temsilcileri toplantısı; Orman Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği’nin 12 inci
maddesi ve bu maddeye dayanarak hazırlanan Oda Yönetim
Kurulu’nun 12/09/2013 tarihli ve
132/4 sayılı kararı ile yürürlüğe
konulan “TMMOB Orman Mühendisleri Odası Öğrenci Üye
Yönergesi” uyarınca, mevcut
Öğrenci Komisyonu üyeleri ve
fakülte öğrenci temsilcileri dahil, öğrencisi bulunan İstanbul,
12 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
Karadeniz Teknik, Süleyman Demirel, Bartın, Kastamonu, Çoruh,
Karatekin, Sütçü İmam ve Düzce
üniversitelerinden toplam 22 öğrencinin katılımıyla 06-08 Aralık
2014 tarihlerinde Ankara Oda Genel Merkezinde yapılmıştır.
Bilindiği üzere, Oda Ana Yönetmeliğinde 2012 yılında yapılan değişiklik ile üniversitelerin
Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri
Endüstri Mühendisliği bölümlerinde eğitim gören öğrenciler, iste-
meleri halinde Odaya öğrenci üye
olarak kayıt yaptırabilecekleri, komisyon ve temsilcilerin görev, çalışma usul ve esaslarının Yönerge
ile belirleneceği düzenlenmiştir.
Oda Yönetim Kurulunca yürürlüğe konulan Yönergeye göre,
öğrenci komisyonu ve fakülte öğrenci temsilcileri aşağıdaki görevleri yapmakla yükümlüdür.
Buna göre;
“Öğrenci komisyonu ve öğrenci temsilcilerinin görevleri
MADDE 8- (1) Öğrenci komisyonu aşağıdaki görevleri
yapar.
a) Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği
eğitiminin ve öğrencilerinin sorunlarını araştırıp öneriler geliştirmek.
b) Öğrencilerin bilimsel çalışmalar yapabilmesi için uygun koşulların oluşturulmasına yardımcı
olmak.
c) Ormancılık sorunları, politikaları ve uygulama sonuçları
üzerine araştırmalar yapmak ve
çözüm önerileri geliştirmek.
ç) 5531 sayılı Kanununun uygulama ve sonuçları üzerine araştırmalar yapmak, çözüm önerileri
geliştirmek.
d) 5531 sayılı Kanun uyarınca mühendislik mesleki faaliyet
konularında serbest iş yapabilmelerinin ön koşulu olan ruhsat
belgesini alabilmek için, mezun
mühendislerin mesleki deneyim
kazanma çalışması yapmalarının
zorunluluğu yönünde bilgilendirme yapmak,
e) Öğrenci temsilciliklerinin koordinasyonunu sağlayarak, Oda
politikalarını temsilci ve üyelere
aktarmak.
f) Görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde belli dönemlerde
Odaya rapor sunmak.
g) Görevlerini ilgilendiren konularda fakülte temsilcileri ile gerektiğinde işbirliği yapmak.
ğ) Okullarında mesleki etkinliklerde bulunmak.
h) Odanın vereceği benzer görevleri yapmak.
(2) Öğrenci temsilcileri aşağıdaki görevleri yapar.
a) Fakültelerin her sınıfında
kendilerine yardımcı olacak öğrencilerin de katılımlarıyla, mesleki faaliyetlerin yaygınlaştırılması
ve etkinleştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak.
b) Birinci fıkradaki konular üzerinde temsilciliğini yaptığı okulda
çalışmalar yürütmek.
c) Odanın vereceği benzer görevleri yapmak.”
Toplantıya Oda Yönetim Kurulu Üyeleri, Oda AR-GE Merkezi Başkanı ve fakültelerden 22 öğrenci
üye katılmıştır.
Oda Genel Başkanı Ali
KÜÇÜKAYDIN’ın açılış konuşmasıyla toplantı başlamıştır. Oda Ge-
nel Başkanı konuşmasında özetle
şu hususlara yer vermiştir.
“Orman Mühendisleri Odasının, 6235 sayılı Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Kanununa göre
kurulmuş, tüzel kişiliğe haiz özerk
yapıda, Anayasanın 135 inci
maddesine göre kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşu olduğunu, Anayasanın iki maddesinin
ormanların korunması ve orman
köylüsüne ayrıldığını, herkesin gözünün ormanlar üzerinde bulunduğunu, bir tarafta çevre, doğa
ve kamu yararları, diğer tarafta
rant edinme faaliyetlerinin bulunduğunu, menfaat çatışmalarının
olduğunu, Odamızın meslektaşlarımızın yetişmesi ve mesleğimizin
kurallara uygun olarak yapılması
için çok çaba harcadığını, 5531
sayılı Meslek Yetki Yasasının yürürlüğe girdiği 2006 yılından itibaren
çok önemli gelişmelerin sağlandığını, bu Yetki yasasını çok iyi bilmek gerektiğini, Odanın; doğru
yapılan işlerin yanında, yanlışların
da karşısında olduğunu, mesleğin
ve meslektaşların haklarının savunulması yönünde Danıştay’da
onlarca davalar açıldığını, meslektaşların vicdanı hür, kendine
güvenen ve dik duruş gösteren
kişiler olması ve haksızlıklara boyun eğmemesi, demokratik haklarını bu şekilde kullanmalarını, bu
hususların fakültelerden itibaren
kazanılacak hasletler olduğunu,
örgütlülüğün bu konulara katkı
sağlaması gerektiğini” belirtmiştir.
Odamız AR-GE Merkezi Başkanı Eşref GİRGİN; önce TMMOB
Orman Mühendisleri Odası Öğrenci Üye Yönergesi ve daha sonra 29/6/2006 tarihli ve 5531 sayılı
Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri
Endüstri Mühendisliği Hakkında
Kanunu ana hatlarıyla ve PowerPoint ortamında sunmuştur. Bu
konuda öğrenci temsilcilerinin soruları cevaplanmıştır.
Daha sonra geçen dönem öğrenci Komisyonu Başkanı Süleyman Demirel Üniversitesi Orman
Fakültesi öğrencisi Erdi BAYRAK,
2013 yılında komisyon olarak
yaptıkları çalışmaları aktarmıştır.
Öğrenci Temsilcileri kişisel görüş
ve önerilerini açıklamışlardır.
Öğrenci Komisyonu ve öğrenci
temsilciliği örgütünden sorumlu
Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Prof.
Dr. Devlet TOKSOY; örgütlü çalışmanın öneminden bahsettikten,
ilk kez 2013 yılında kurulan öğrenci komisyonu ve öğrenci temsilciliğinin çok iyi çalışmalar yaptığını
belirttikten sonra, bu çalışmaların
daha iyi olması için yapılması gerekenler üzerinde durmuştur. Emeği
geçen arkadaşlara teşekkür etmiş
ve yeni görev alacak arkadaşlara
da başarılar dilemiştir.
Öğrenci komisyonu ve öğrenci
temsilcilerinin, 2014-2015 eğitimöğretim yılında yapacakları etkinlik programlarını, Şubat 2015
- Mayıs 2015 tarihleri arasında
yapmaları halinde daha verimli
olacağını ve Oda Genel Merkezi
olarak gerekli katkıların sağlanacağı belirtildikten sonra toplantıya son verilmiştir. 08/12/2014
ODA YÖNETİM KURULU
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 13
ODAMIZDAN
MERMER VE TAŞ OCAKLARI FAALİYETLERİNİN
ORMAN EKOSİSTEMİNE OLUMSUZ ETKİLERİ VE
BU ALANLARIN REHABİLİTASYONUNDA
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ HİZMETLERİ
18-20 Eylül 2014 tarihleri arasında Süleyman Demirel Üniversitesi ile Doğa Koruma ve Milli Parklar
Genel Müdürlüğü -VI Bölge Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen “Ulusal Mermer ve Taş
Ocakları Onarım Teknikleri Sempozyumu”na Odamız adına Genel Başkan Ali KÜÇÜKAYDIN
katılmıştır. Tamamına ağ sayfalarından ulaşabileceğiniz bildirinin özetini sizlerle sizlerle paylaşıyoruz.
ÖZET
Devlet ormanlarında maden arama ve işletmecilik faaliyetleri ile mermer ve taş ocakları
işletmeciliğinde hep orman idaresinin muvafakati aranırken; 5/6/2004 tarihli 5177 sayılı
Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında toprak,
kum, çakıl, taş, mermer vb. unsurların tamamı
Maden Kanunun kapsamına alınmış, 3213 sayılı
Maden Kanunu 7 inci maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 16 ıncı maddesi değiştirilmiş,
korunan orman alanları dahil tüm ormanlardaki
madencilik faaliyetlerine ait izinlerin yönlendirilmesindeki inisiyatif Enerji ve Tabii Kaynakları
Bakanlığına geçmiş, orman idaresi tüm ruhsatlara izin verir hale getirilmiştir. Bu dönemde
orman alanlarındaki madencilik faaliyetlerinde,
özellikle mermer ve taş ocakları işletmeciliğinde, orman ekosistemi tahribatı çoğalmış ve bu
durum kamuoyunun çok büyük tepkilerine neden olmuştur.
Anayasa Mahkemesince 15.1.2009 tarihli ve
E:2004/70, K:2009/7 sayılı karar ile 3213 sayılı
Maden Kanunun 7 inci maddesi birinci fıkrasında yapılan değişikliğin iptal edilmesinden
sonra, 10.6.2010 tarihli ve 5595 sayılı Kanun ile
3213 sayılı Kanunun 7 inci ve 6831 sayılı Kanu-
14 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
nun 16ncı maddelerinde yeni düzenlemeler
yapılmıştır. Buna göre yalnızca korunan orman
alanlarında orman idaresinin muvafakati aranmış ve diğer orman alanlarında ise inisiyatif yine
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında kalmış,
madencilik faaliyetleri sonrasında oluşan orman ekosistemi tahribatına rehabilite yapılması
zorunluluğu getirilmiştir.
Orman ekosistemin rehabilitesi konusunun,
6831 sayılı Kanununun 16 ıncı maddesinde yer
almasından sonra, rehabilitenin ağaçlandırma
ve silvikültürel teknikler kullanılarak başarıya
ulaşabileceği kabul görmüştür. Bu çalışmalar,
Orman Mühendisleri Odası üyesi Orman Mühendisi unvanlı meslek mensuplarının, 5531
sayılı Kanunda sayılan mesleki faaliyet konuları kapsamında, mesleki hak ve yetkileri bağlamında yer almaktadır. Bu bildiride, madencilik
faaliyetleri nedeniyle orman ekosisteminin bozulmasına, rehabilitesine yönelik yasal süreç irdelenmiş, alınması gereken önlemlere dair öneriler ile yapılması gereken orman mühendisliği
hizmetlerine dikkat çekilmiştir.
Ali KÜÇÜKAYDIN
Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı
ORMAN İÇİ VE KENARI YOL AĞLARINDA
EKOLOJİK SANAT YAPILARI
Sercan GÜLCİ1, Abdullah E. AKAY2, Neşe GÜLCİ1
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü
2
Bursa Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü
1
ÖZET
Ormanlık alanların içerisinden ve yakın çevrelerinden geçen yol ağları orman kaynaklarının
sürdürülebilir yönetimi açısından çok önemli fonksiyonlara sahiptir. Ancak, ekolojik hassasiyetler dikkate
alınmadan planlanan yol ağlarının orman ekosistemleri arasında bariyer etkisi oluşturma ve yaşam
alanlarını parçalama potansiyeli bulunmaktadır. Ekosistemin önemli unsurlarından olan yaban hayvanları,
yaşam alanlarının bu şekilde bozulması, değiştirilmesi ve dönüştürülmesi nedeniyle hayatlarını sağlıklı
bir şekilde sürdürememektedirler. Yaban hayvanlarının devamlılığını sağlamak için yol ağlarının bariyer
etkisini ortadan kaldıracak ekolojik sanat yapıları (ekolojik geçitler) geliştirilmiştir. Bu çalışmada, orman
içi ve kenarı yol ağlarının ekolojik etkileri üzerinde durulmuş ve bu olumsuz etkileri önlemek amacıyla
geliştirilen ekolojik sanat yapıları tanıtılmıştır. Aynı zamanda ekolojik sanat yapılarının yapısal özellikleri
ve sınıflandırması üzerinde durulmuştur. Ülkemizde hidrolojik amaçlı inşa edilen sanat yapıları kısmen
yaban hayvanları tarafından geçit olarak kullanılmaktadır. Ancak, hidrolojik amaçlı geliştirilen bu yapılar
ekolojik sanat yapılarına olan ihtiyacı karşılamamaktadır. Bu çalışmanın ekolojik amaçlı inşa edilecek
yeni sanat yapılarının yaban hayvanları tarafından ekolojik geçit olarak kullanabileceği noktasında yeni
bir bakış açısı sunacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Yol ağları, ekolojik geçit, ekolojik sanat yapıları
GİRİŞ
Türkiye gelişen teknolojiye paralel olarak hızlı bir sanayileşme
süreci içerisinde bulunmaktadır.
Bu süreç döngüsü içinde sanayileşmenin en önemli gereklerinden
biri olan ulaşım ağları (kara, hava
ve deniz yolu) hızla gelişmektedir.
Özellikle kara taşımacılığıyla ulaşım, ülkemizde sadece sınai, sosyal ve savunma boyutu ile değil
aynı zamanda doğal kaynakların
etkin bir şekilde hizmete açılması açısından da önemli bir araç
olarak ortaya çıkmaktadır (Gülci,
2014). Son on yılda kara ulaşım
ağlarında görülen hızlı yapılaşmaya paralel olarak, doğal kaynakların başında gelen ormanlarımızın
içerisinden ve kenarından geçen
yol ağlarında önemli ölçüde bir
artış meydana gelmiştir.
Yol ağları, ormanlık alanların
içerisinden ve yakın çevrelerinden geçtikleri alanlarda bariyer
etkisi göstererek flora ve faunayı kesin bir sınırla ayırmakta,
yaşam alanlarını parçalamakta,
değiştirmekte ve dönüştürmektedir (Çepel, 2002). Özellikle yaban hayvanlarının yaşam alanları
arasında geçişleri sağlayan geçit
koridorları üzerinde inşa edilen
yollar, türlerin devamlılığı için gerekli olan yaşamsal ihtiyaçlarını ve
sosyal davranışlarını (beslenme,
barınma, üreme, göç, vb.) olumsuz yönde etkilemektedir (Gülci,
2014). Bütün bu etkiler göz önüne alındığında orman içi ve kenarı
yolların planlanmasında, ekonomik faktörlerin yanı sıra ekolojik
ve estetik faktörlerin de dikkate
alınması gerekmektedir (Erdaş,
1997; Akay ve ark., 2007; Eker ve
ark., 2010).
Yolların yaban hayvanları üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri, zaman içerisinde tür çeşitliliğini
sınırlamakta, türlerin neslini tehlikeye atmakta ve uzun vadede bazı
türlerin ortamdan yok olmasına
neden olabilmektedir (Shanly ve
Pyare, 2011; Van der Ree ve ark.,
2011). Yaban hayvanları doğal yaşam alanlarını insanlarla ortak kullanmakta ve bu etkileşim sırasında
yolların gösterdiği bariyer etkisini
aşmak isteyen yaban hayvanları
ölümlü, yaralamalı veya maddi
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 15
UZMAN S AH AS I
hasarlı kazalara neden olmaktadır (Gülci, 2014). 1980 - 1990’lı
yıllarda karaca ve geyik nedeniyle
Almanya’da yaklaşık 25 ölümlü ve
2500 yaralamalı kaza, Norveç’te
4600 kaza, Amerika’da 538000
kaza kayıt altına alınmış ve bu
kazaların maliyeti ise yaklaşık her
kaza yapan araç başına 1200 ABD
Doları olarak hesaplanmıştır (Putman, 1997).
Yaban hayvanlarının yaşam
alanları arasında geçişlerine imkan sağlamak ve trafik kazaları riskini azaltmak amacıyla yol
ekolojisi yaklaşımı kapsamında
ekolojik sanat yapıları gündeme
gelmiştir. Kuzey Amerika ve bazı
Avrupa ülkelerinde ekolojik sanat
yapıları etkin bir şekilde kullanılırken, ülkemizde henüz ekolojik
amaçlı inşa edilen sanat yapıları
bulunmamaktadır. Kuzey Amerika
ve Avrupa’da yol güvenliğini en
fazla tehdit eden türlerin başında
büyük memeli yaban hayvanlarından olan geyik türleri, özellikle kızıl geyik (Cervus elaphus) ve karaca (Capreolus capreolus) ile yaban
domuzu (Sus scrofa) ve tilki (Vulpes
vulpes) gelmektedir. Avrupa’da
yaban domuzu başta olmak üzere kızıl geyik, karaca ve tilki türleri
yollarda sosyal, ekonomik ve ekolojik kayıplara neden olmaktadır.
Bu türlerin kaza istatistikleri, türün
ava konu olmasına ve popülasyon
yoğunluklarına paralel olarak değişkenlik göstermektedir (Gülci,
2014). Yollardaki sürüş güvenliğini
tehdit eden yaban hayvanları üzerine araştırmalar son yıllarda artış
göstermekte ve ekolojik sanat yapılarının değerlendirilmesiyle bu
soruna çözüm yolları aranmaktadır (Gülci ve Akay, 2014).
Yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamlarına yapılan her türlü
yapılaşmanın ekolojik etkisinin
olduğu düşünüldüğünde, ülkemizde de yol ağlarını planlama
aşamasında bu etkiler göz ardı
16 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
edilmemelidir. Mevcut uygulamalarda, arazi şartları, jeolojik ve
hidrolojik çevresel faktörler yol
ağlarının planlanmasında ana
etkenler arasında yer almaktadır
(Erdaş, 1997). Yolların yaban hayvanlarının doğal yaşam alanları
üzerindeki müdahalesinin en aza
indirilmesi için hali hazırda yapılan planlamalardan farklı olarak
ekosistem tabanlı çok amaçlı yönetimlerin benimsenmesi ve çevreye duyarlı orman yol ağı planlarının geliştirilmesi gerekmektedir
(Gülci, 2014).
Yol Ağları ve Yaban Hayvanları Etkileşimi
Araç trafiği olmayan yol güzergahlarında yaban hayvanı kazaları
gözlenmese de, olumsuz ekolojik
etkiler yol yapım aşamasında ortaya çıkmaktadır. Araç trafiğine
açık yollarda ise kuş, sürüngen ve
memeli türlere ait birçok yaban
hayvanı olumsuz yönde etkilenmektedir. Yaban hayvanı kazaları
daha çok sürüş hızı ile alakalı olup,
72,4 km/saat ve 88,5 km/saat arası
hızlarda gerçekleşen kaza vakaları
dikkatleri çekecek şekilde kendisini göstermektedir (Forman,
2004).
Araç trafiğine açık yollarda yaban hayvanlarının davranışları genel olarak üç grupta toplanmaktadır. Bunlar; yol yüzeyinden korkan
türler, araç trafiğinden (gürültü,
ışık) rahatsız olan türler ve yoldan geçiş yaptığı esnada üzerine
gelen araç karşısında hareketsiz
kalan türler olarak sıralanmaktadır (Jaeger ve ark., 2005). Türlerin
yollarla olan ilişkilerini ortaya koymak için türe özel ekolojik araştırmalar her geçen gün artmaktadır
(Coffin, 2007).
Araç trafiği, yol kenarı ve yakın
çevresinde neden olduğu olumsuz etkilerle türleri yaşam alanlarından uzaklaştırmaktayken, bazı
türler için yollar beslenme alanları
olabilmektedir. Bu nedenle, araç
trafiğine açık yollardan olumsuz
yönde etkilenen yaban hayvanları davranışları yanı sıra, olumlu
yönde etkilenen (fayda sağlayan)
yaban hayvanları davranışları da
görülmektedir. Olumsuz yönde
etkilenen türler dört grupta değerlendirilmektedir (Fahrig ve
ark., 2009):
1-Yolu merak edip ilgi duyan
ve araçtan kaçamayan türler,
2- Gezinme mesafesi fazla
olup, üreme kabiliyeti az olan büyük yabani hayvan türleri,
3-Araç trafiğinin yaşam alanına verdiği rahatsızlıklardan dolayı
yollara yaklaşmayan küçük yaban
hayvanı türleri,
4-Araç trafiğinden rahatsız olmayan, üzerlerine gelen araçtan
kaçamayan küçük yaban hayvanı
türleri.
Araç trafiğine açık yollardan
fayda sağlayan türler ise iki grupta değerlendirilmektedir (Fahrig
ve ark., 2009):
1-Yol üzerinde bulunan besin
maddeleri sayesinde yollara giden
ve üzerlerine gelen araçlardan kaçabilen türler,
2- Araç trafiğinden korkmayan,
yollardan kaçabilen ve yırtıcısının
popülasyonu azalan türler
Yolların Olumsuz Etkilerini
Azaltıcı Çalışmalar
Toplumsal hayatımıza önemli
hizmetler sunan yolların yaşam
alanları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltıcı çalışmalar, karar
vericilerin yanı sıra toplumun katılımı sağlanarak alınması gereken
bazı kararları içermektedir. Yolların ekolojik etkilerini azaltmada
özellikle toplumun algısının etkili
bilgilendirmeler yapılarak geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır
(Van der Ree ve ark., 2011) (Şekil
1). Uygulamaya dönük yaklaşım-
ların başında ekosistem tabanlı
çok amaçlı sürdürülebilir yönetimin benimsenmesi ve yol yapım
çalışmalarının en aza indirilmesi
gelmektedir (Gülci, 2014).
Şekil 1. Yolların ekolojik etkisini azaltmada algısal gelişim
Yolların günlük hayatımıza
olan faydalı işlevsel durumları göz
önünde bulundurulursa yol ağlarının azaltılamayacağı kolayca anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yaban
hayvanlarının hayatlarını sağlıklı
bir şekilde sürdürebilmeleri ve
habitatlar arasındaki biyolojik akışın sağlanması için yollarda bazı
koruyucu alternatif önlemler alarak yolların bariyer etkisi ve diğer
ekolojik yönden oluşabilecek potansiyel olumsuz etkileri de azaltılabilmektedir (Akay ve ark, 2012).
Bu koruyucu önlemler (Gülci ve
Akay, 2014);
• En düşük yol yoğunluğu ve
en az yol genişliğini sağlayabilmek ve bu yolları hayvanın yayılış
alanı üzerine uygun biçimde yerleştirmek,
• Yaban hayvanlarının kullandığı geçit ve koridorlara zarar
vermemek ve yol inşa edildikten
sonra da özellikle tepeleri ve sırtları birbirine bağlayan geçitleri
korumak,
• Yaban hayvanlarının doğal
yaşam alanlarına en az zarar verecek ve hayvanları tedirgin etmeyecek geçitleri belirlemek,
• Trafiğin işlek olduğu ve hızlı
seyrettiği yerlerde yaban hayvanlarını emniyetli geçiş noktalarına
yönlendirecek çit ve tel örgüler
çekmek,
• Araç sürücülerini uyaracak
ikaz levhaları kullanmak,
• Yaban hayvanlarını uzak tutmak için kimyasal ve uyarıcı ses
sistemleri kullanmak,
• Arazi ve imkanlar elveriyorsa
yaban hayvanlarının kritik geçiş
noktalarında yolu viyadük üzerinden geçirmek ve yaban hayvanlarını çitler vasıtasıyla buranın altından geçmeye yönlendirmek,
• Yol üzerinde basit ekolojik
köprüler ve alt geçitler oluşturmak amacıyla sanat yapılarının
inşa edilmesi olarak değerlendirilmektedir.
Yukarıda bahsedilen çalışmalardan bir veya birden fazlasını
uygulamak diğer bir alternatif
yöntem olarak değerlendirilmektedir. Uygulamalardan önce
planlamacıların çeşitli alternatifleri çok yönlü değerlendirerek
ortaya koyması gerekmektedir
(Putman, 1997). Yolların olumsuz
etkilerini azaltıcı en uygun alternatif seçeneği için yaban hayvanı
davranışlarını ve yaşam alanı ihtiyaçlarını iyi analiz etmek, bir veya
daha fazla türü göz önünde tuta-
rak ortamda bulunan tüm türleri
kapsayacak şekilde planlamaları
gerçekleştirmek oldukça önemlidir (Gülci, 2014).
Ekolojik Sanat Yapıları
Ülkemizde orman içi ve kenarında bulunan yollarda sanat
yapıları her türlü kara taşımacılığının sürekli ve düzenli olarak
gerçekleştirilmesi, yol boyunca
toprak kaymasını önlemek amacıyla istinat duvarı, sel ve akarsuların aşılması için her tipte büz,
menfez, kasis ve köprü gibi tesisler kullanılmaktadır (Erdaş, 1997).
Yollara inşa edilen sanat yapıları
hidrolojik ve jeolojik fonksiyona
sahip olarak tasarlanmaktadır. Bu
nedenle bazı alt ve üst sanat yapılarının yaban hayvanları tarafından kullanılmasına rağmen ekolojik fonksiyonları bakımından ele
alınmamaktadır (Gülci, 2014). Son
yıllarda yol ekolojisi kavramı içerisinde değerlendirilen ekolojik sanat yapıları ve yaban hayvanı üst
geçitlerinin belirlenmesi üzerine
araştırmalar ve uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Bu araştırmalarda yaban hayvanları tarafından
kullanılan başarılı birçok ekolojik
geçit uygulaması bulunmakta ve
Şekil 2. Mersin-Gülek geçidi ekosistem köprüsü (URL-1)
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 17
UZMAN S AH AS I
bu konu hakkında araştırmalar
günden güne artmaktadır (Gülci
ve Akay, 2014).
Mersin sınırlarında bulunan
Gülek Geçidinde otoyol üzerine
toprak kaymasını önlemek amaçlı
planlanmış olan sanat yapısının,
zamanla kendiliğinden toprak ve
doğal bitki örtüsüyle kaplanması
sonucu üzerinden yaban hayvanlarının geçiş yaptığı tespit edilmiştir. Bu nedenle ekosistem köprüsü
olarak da nitelendirilen bu yapı
örnek bir yaban hayvanı üst geçidi sınıfında sanat yapısıdır (Şekil
2). Bu tesadüfi olay neticesinde
köprünün ekolojik geçit fonksiyonuna sahip ekolojik sanat yapısına dönüştüğü anlaşılmaktadır.
Ekolojik sanat yapıları sadece kara
yollarında uygulanan tesis türleri
olmayıp, demiryolları güzergahları ve akarsular üzerinden geçişleri
sağlamak amacıyla da kullanılabilmektedir.
Yaban hayvanları karşılaştıkları yol engelini aşmak için ihtiyacı
olan kaynağa optimum ulaşımı
gerçekleştirebileceği
bağlantı
noktalarını tercih etmektedirler.
Orman içi ve kenarından geçen
yolların oluşturduğu kenar/bariyer etkisini azaltmak için türlere
ait yaşam alanlarını birbirlerine
bağlayan geçit güzergahlarına
uygulanacak yol çalışmalarında
çeşitli ekolojik sanat yapısı tipleri
kullanılmaktadır (Brudin, 2004).
Genel olarak, amfibiler için boyutları 30-100 cm çapında olan sanat yapıları, üreme için kullanılan
yolların izole ettiği sulak alanları
birbirine bağlamak için kullanılmaktadır (Gülci ve Akay, 2014).
Orta boy memeliler (tilki, tavşan)
için ise ekolojik sanat yapıları 40120 cm çapında talus tipi yapılar
olup, akıntı hızı az veya durgun
sulara ulaşımı sağlamak için kullanılmaktadır. Menfez tipi alt geçitler, büyük memeliler (ayı, kurt,
geyik, yaban domuzu) için yak-
18 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
laşık 3,5 m genişliğinde ve en az
2,5 m yüksekliğinde yapılmalıdır.
Bu tip sanat yapılarının Amerika,
Kanada ve Fransa gibi ülkelerde
birçok örnekleri bulunmaktadır
(Gülci, 2014). Geyik gibi görüş
mesafesinin açık olması gereken
türlerin boyutlarına göre değerlendirilmesi yapılarak vücut büyüklüklerine göre karar verilir ve
en az 2,5 m veya üzeri boyutlarda
alt geçitler belirlenmektedir.
Yaban hayvanı üst geçitleri ise
genelde büyük memeliler (geyik,
ceylan, yaban keçisi) için inşa edilen ve uzunlukları 200 m’ye kadar
olabilen ekolojik sanat yapılarıdır.
Üst geçitler için yol üstü tabla genişliği 30-50 m, tablaya giriş-çıkış
rampalarının aralık mesafeleri 5080 m uzunluğunda tavsiye edilmektedir (Akay ve ark, 2012).
Ekolojik Sanat Yapılarının
Sınıflandırılması
Sanat yapılarının sınıflandırılması söz konusu araştırma ve uygulama alanında bulunan yaban
hayvanı türlerinin boyutlarına ve
özel isteklerine (görüş açısı, görüş
mesafesi, vb.) bağlı olarak gerçekleştirilmektedir (Kintsch ve Cramer, 2011).
a) Küçük boy alt geçitler
Küçük boy alt geçitler 1,5 m
ve daha az açıklığa sahip metal,
beton, PVC ve ahşap malzemelerden üretilen menfez tipi sanat yapıları olup, küçük memeliler (tilki,
porsuk), amfibiler, sürüngenler ve
bazı orta boy memeliler tarafından kullanılmaktadır (Şekil 3, Şekil
4).
b) Orta boy alt geçitler
Orta boy alt geçitlerin ayırt
edilmesinde kullanılan tanımlamalarda yükseklik ölçütü dikkate
alınarak değerlendirme yapılmaktadır. Bu tür sanat yapılarının
açıklıkları 1,5 m ile 2,4 m arasında
olup, en fazla 2,4 m yüksekliğe
sahiptir. Çakal ve vaşak gibi orta
büyüklükteki yaban hayvanları,
küçük boylu ve gezinimi az olan
türler, gezinme mesafesi kısmen
az olan hayvan türleri (yılan, kap-
Şekil 3. 60 cm çapında küçük boy alt geçit
Şekil 4. Küçük boy geçit (a) ve hayvanları geçide yönlendiren çitler (b) (Gülci, 2014)
lumbağa, su samuru) ve bazı yer
kuşları tarafından tercih edilmektedir (Şekil 5).
Şekil 7. Köprü yolların yaban hayvanı altgeçitleri olarak değerlendirilmesi (URL-3)
Şekil 5. Orta boy alt geçitlere örnek gösterim
c) Büyük boy alt geçitler
Büyük boy alt geçitler genel
olarak geyik türlerinin geçişi için
uygun olup gezinme mesafeleri
uzun veya kısa olan her tür yaban
hayvanının geçiş için kullandığı
etkili sanat yapılarıdır. Köprü yollara ait standartları sağlamayan
büyük boy alt geçitler için en uygun ölçüt aralığı 2,4-3,1 m yüksekliğinde, 3,1-6,1 m genişliğindeki
yapılardır (Şekil 6).
Şekil 6. Büyük boy alt geçit örnekleri
(URL-2)
d) Köprü yollar (Viyadükler)
Viyadükler (köprüyollar) yerden oldukça yüksek (yerden en
az 4,6 m yükseklikte tasarlanan)
inşa edilen yolları birbirine bağlayan otomobil, kamyon, tren gibi
taşıtları üzerinden geçiren yapılar olup, yaban hayvanlarının ve
ekosistemin bulunduğu alanların
üzerinden geçerek iki ayrı noktayı
birbirlerine bağlayan sanat yapılarıdır (Şekil 7).
Şekil 8. Yurtdışında uygulanan bir ekolojik geçit
e) Yaban hayvanı üst geçitleri
Yaban hayvanı üst geçitleri,
yaban hayatı köprüsü, yeşil köprü, yaban hayatı üst geçidi, ekoloji
köprüsü ya da ekosistem köprüsü
olarak da bilinen hemen her tipteki yaban hayvanı türü tarafından
kullanılan yapılar olup, tren yolu
ve kara yolu gibi yaşam alanları üzerinde bariyer etkisi yaratan
doğrusal güzergahlar üzerine uygulanan, üzerleri yaban hayvanlarının ihtiyacına göre genellikle
uygun doğal vejetasyon örtüsüyle
kaplanmış sanat yapılarıdır. Bu yapılar aynı zamanda peyzaj çalışmalarında kullanılan, çok amaçlı inşa
edilen sanat yapılarıdır (Şekil 8)
f) Özel yapım menfezler
Bu sınıfta değerlendirilen menfez tipleri genel olarak küçük karasal memeli türler, sürüngenler, bazı
yer kuşları için olup türlerin ihtiyaç
duyduğu su, nem, sıcaklık, ışık, kuru
zemin gibi faktörlerin ayarlanabileceği sanat yapılarıdır. Özellikle koruma statüsü bulunan türler için
tasarlanmaktadır (Şekil 9).
Şekil 9. Nesli tehlike altında bulunan sürüngenler için kullanılan özel yapım geçit
tipi (FHWA, 2014)
g) Bağlantı köprüleri
Asma köprüler ağaçların üzerinde gezinebilen ve mecbur kalmadıkça zeminde bulunmayan
sürüngenler, memeli türler ve
kuşlar için tasarlanmaktadır. Bu
yapılar, küçük ölçekli asma köprüler olup, halat benzeri veya demir
direk malzemelerden kolayca uygulanan köprülerdir. Yolun kena-
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 19
UZMAN S AH AS I
Şekil 10. Demir direklerden yapılan asma köprü örneği
rında bulunan ağaçların tepeleri
arasında bağlantı sağlayacak şekilde tasarlanırlar (Şekil 10).
Sonuçlar ve Öneriler
Bu çalışmada, yol ağlarının
ekolojik etkilerinden, yolların
yaban hayvanları üzerine etkilerinden, yolların yaban hayvanları
yaşam alanları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltıcı çalışmalardan bahsedilmiştir. Bu kapsamda
ekolojik sanat yapıları kavramı tanıtılmıştır. Aynı zamanda yollarda
inşa edilen ekolojik sanat yapıları
sınıflandırılarak yaban hayvanları
tarafından kullanılabilirliği değerlendirilmiştir. Son olarak yol
güvenliğini tehdit eden memeli
yaban hayvanları tanıtılmıştır. Ülkemizde yollarda meydana gelen
yaban hayvanı kazalarındaki artışlar düşündüğünde bu konunun
önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma ile gelecekte planlanan yollara inşa edilecek sanat yapılarının
yaşam arasındaki bağlantıların
devamlılığı için ekolojik geçitler,
ekosistem bağlantıları veya köprüleri sürdürülebilir doğal kaynakların yönetiminde önemli rol
alacağı düşünülmektedir.
20 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
KAYNAKLAR
Akay, A. E., Pak, M., Yenilmez, N., Demirbag,
H. 2007. Aesthetic Evaluations of Forest
Road Templates. International Journal of
Natural and Engineering Sciences, 1 (3):
65-68.
Akay, A. E., Gülci, S., Yenilmez, N. 2012. Yol
Ağlarının Orman İçi ve Kenarında Yaşayan Büyük Memeli Hayvanlar Üzerindeki Ekolojik Etkilerinin Değerlendirilmesi.
Ekoloji 2012 Sempozyumu, 03-05 Mayıs
2012, Kilis.
Brudin, C. O. 2004. Wildlife use of existing
culverts and bridges in North Central
Pennsylvania. IN: Proceedings of the
2003 International Conference on Ecology and Transportation, Eds. Irwin CL,
Garrett P, McDermott KP. Center for
Transportation and the Environment,
North Carolina State University, Raleigh,
NC: 344-352.
Coffin, A. W. 2007. From Road Kill to Road
Ecology: A Review of the Ecological Effects of Roads. Journal of Transport Geography, 15, 396-406.
Çepel, N. 2002. Ekolojik Sorunlar ve Çözümleri. TÜBİTAK Bilim Kitapları, 180, 3. Basım, 2003. Ankara, s. 183.
Eker, M., Acar, H. H. ve Çoban, H.O. 2010.
Orman Yollarının Potansiyel Ekolojik
Etkileri. Süleyman Demirel Üniversitesi,
Orman Fakültesi Dergisi, Seri A, Sayı: 1,
109-125.
Erdaş, O., 1997. Orman Yolları Cilt:I., Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi
Yayınları, Trabzon. No:187/25, s. 391.
Fahrig, L. and Rytwinski, T. 2009. Effects of
Roads on Animal Abundance: an Empirical Review and Synthesis. Ecology and
Society 14 (1): 21.
Forman, R. T. T. 2004. Road Ecology’s Promise:
What’s Around the Bend?. Environment:
Science and Policy for Sustainable Development, 46 (4): 8-21.
Forman, R. T. T. 2006. Good and Bad Places for
Roads: Effects of Varying Road andNatural Pattern on Habitat Loss, Degradation, and Fragmentation. IN: Proceedings
of the 2005 International Conference on
Ecology and Transportation,( Eds. Irwin
C. L., Garrett P, McDermott, K. P.) Center
for Transportation and the Environment,
North Carolina State University, Raleigh,
NC. s. 164-174.
Gülci, S. 2014. Orman İçi ve Kenarı Yol Ağlarında Ekolojik Sanat Yapıları Üzerine
Araştırmalar. Doktora Tezi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman
Fakültesi, Kahramanmaraş. 204 s.
Gülci, S. ve Akay, A. E. 2014. Orman İçi ve
Kenarı Yollardaki Sanat Yapılarının Ekolojik Fonksiyonlar Açısından Değerlendirilmesi. II. Ulusal Akdeniz Çevre ve
Orman Sempozyumu, 22-24 Ekim 2014,
Isparta.
Jaeger, J. A. G., Bowman, J., Brennan, J. Fahrig, L., Bert, D., Bouchard, J., Charbonneau, N., Frank, K., Gruber, B., and Tluk von
Toschanowitz, K. 2005. Predicting When
Animal Populations are at Risk from Roads: an Interactive Model of Road Avoidance Behavior. Ecological Modelling,
185 (2-4): 329-348.
Kintsch, J. and Cramer, P. C., 2011. Permeability of Existing Structures for Terrestrial
Wildlife: A Passage Assessment System.
Report to the Washington State Department of Transportation Research Report
No. WA-RD 777.1. Washington State Deparment of Transpotation, Olympia, WA.
84s. Seiler, A. 2001. Ecological Effects of
Roads. Department of Conservation Biology, SLU, Uppsalla, Sweden. Introductory Research Essay, 9: 1-40.
Shanley, C. S. and Pyare, S. 2011 Evaluating
the Road-effect Zone on Wildlife Distribution in a Rural Landscape. Ecosphere,
2(2):art16, 1-16. Doi:10.1890/ES1000093.1.
Van der Ree, R., J., Jaeger, A. G., Van Der Grift,
E. A. and Clevenger, A. P. 2011. Effects of
Roads and Traffic on Wildlife Populations and Landscape Function: Road Ecology is Moving Towards Larger Scales.
ISSN 1708-3087. Ecology and Society
16 (1): 48.
Putman, R. J. 1997. Deer and Road Traffic
Accidents: Options for Management.
Journal of Environmental Management,
51 (1): 43-57.
URL-1: http:www.facebook.commediasetse
t=a.344523605580843.85705.2661559
267509 45 &type=3. URL (erişim tarihi:
09.03.2012).
URL-2. 2014. http://mtstandard.com/ (erişim
04.10.2014)
URL-3. 2014. http://arc-solutions.org/(erişim
04.10.2014)
İHRAÇ ÜRÜNÜ OLARAK ODUN DIŞI
ORMAN ÜRÜNLERİNDEN ÇELENK ÜRETİMİ
VE YÖRE EKONOMİSİNE KATKILARI
(Burdur-Bucak İlçesi Örneği)
Dr. Mehmet KORKMAZ
Dr. Hasan ALKAN
SDÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Ekonomisi Anabilim Dalı, Isparta
ÖZET
Son yıllarda, odun dışı bitkisel ürünlerin, gıda, tıp, eczacılık, kimya, boya ve kozmetik gibi endüstriyel
alanlarda kullanımının yanı sıra süs çelenkleri gibi farklı kullanımları da yaygınlaşmaya başlamıştır.
Toplumlar ekonomik ve sosyokültürel anlamda ilerledikçe, üretim ve tüketimde çeşitlilik artmakta, süs
bitkilerine, çelenk ve çiçeklere olan talepler de artış göstermektedir. Türkiye’de odun dışı bitkisel ürünler
kullanılarak yapılan süs çelenkleri daha çok yılbaşı dönemlerinde yurtdışına ihraç edilen ürünlerdir. Bu
çalışmada; Burdur İli Bucak ilçesinin köylerinde odun dışı bitkisel orman ürünleri kullanılarak yapılan ve
tamamına yakınının ihraç edildiği süs çelenklerinin üretimi, pazarlama durumu ve yöre ekonomisine
katkıları değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Süs çelenkleri, Odun dışı bitkisel ürünler, Üretim, Pazarlama
1. GİRİŞ
Odun dışı orman ürünü olarak
nitelendirilen ürünlerin başında
odun dışı bitkisel ürünler (ODBÜ)
gelmektedir. ODBÜ; tıbbi ve aromatik ürünler ile süsleme amaçlı
kullanılan ürünler olarak ikiye
ayrılmaktadır. Son yıllarda, farklı
bitkilerden elde edilen hem nihai
tüketim hem de çeşitli endüstriyel alanlarda (gıda, tıp, eczacılık,
kimya, boya ve kozmetik vb.)
değerlendirilebilen yaprak, çiçek,
meyve, kozalak, reçine ve terebentin gibi ürünlere olan talep
artmaktadır.
Dünyada odun dışı orman
ürünlerinin çiçekçilik ve dekorasyon veya dekoratif ve estetik
ürünler açısından kullanım alanı-
nın taşıdığı büyük iktisadi kapasite, bu alanda yapılan çalışmaların artmasına neden olmuştur.
Türkiye’de ise bu konuda yapılan
çalışmaların yeterli düzeyde olmadığı görülmektedir (Ok vb., 2012).
Tamamı yurtdışına ihraç edilen süs çelenkleri (suitfruit kranz,
wreath), Batı Akdeniz Bölgesinde;
Antalya-Altınova ve Burdur-Bucak
yörelerinde üretilmektedir. Üretim
Eylül ayı başından Aralık ayı sonuna kadar devam etmektedir.
Antalya İhracatçı Birlikleri tarafından hazırlanan “Türkiye Süs
Bitkileri Sektör Raporu (2010)”na
göre;
• Türkiye’nin süs bitkileri ihracatı yıllık 50 milyon dolara ulaşmış
durumdadır.
• Türkiye’nin toplam süs bitkileri ihracatının, % 12’sini çelenk ve
yosunlar (8 milyon US $) oluşturmaktadır.
• Son yıllarda yosunlar ve ağaç
dalları grubunda yer alan çelenklerin ihracatında artış görülmektedir. Noel dönemlerine yönelik
olarak hazırlanan çelenkler yeni
bir tür olarak üretilmeye ve ihraç
edilmeye başlanmıştır. Çelenk ihracatında önemli dış pazarlar Hollanda ve Almanya’dır.
Bu çalışmada; Burdur /Bucak
ilçesinde yer alan Kocaaliler Kasabası, Demirli, Karaseki, Kargı,
Çobanpınar ve Kızılseki köylerinde (Şekil 1) üretimi yapılmakta
olan süs çelenklerinin üretimpazarlama süreci ve bu sürecin
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 21
UZMAN S AH AS I
Şekil 1. Çalışma Alanı
yöre ekonomisine katkıları orman
köylüleri ve girişimcilerden mülakatlarla elde edilen bilgiler yardımıyla ele alınmıştır.
2. ÇELENK ÜRETİMİ VE
PAZARLAMA SÜRECİ
Materyal Toplama
Çelenk yapımında, yoğun olarak Mersin (Myrtus communis L.),
Toros Göknarı (Abies cilicica (Ant.
Kotschy) Carr.), Sandal (Arbutus
andrachne L.), Kuşburnu (Rosa canina L.), çeşitli kozalaklar (Andız
kozalağı (Juniperus drupacea L.)
vb.), Silcan (Smilax aspera L.),
Ateşdikeni (Pyracantha coccinea
Roemer), Kızılcık (Cornus mas L.),
alıç türleri (Crataegus spp.), Okaliptus (Eucalyptus camaldulensis
Dehnh.) kullanılmaktadır. Bunun
yanında tarım arazilerinde süs biberi ve patlıcanları da yetiştirilerek
süslemede kullanılmaktadır.
Çelenk yapımında kullanılan
ürünlerin büyük bir bölümü Karaseki, Kızılseki, Demirli, Kargı, Çobanpınar orman köylüleri tarafın-
dan bölge orman kaynaklarından
toplanmakta ve kilogram olarak
çelenk üreticilerine satılmaktadır.
Toplama işleminde yaklaşık 100
kişi çalışmaktadır.
Bunun yanında yörede bulunmayan bazı materyaller bölge
dışından getirilmektedir. Örneğin
andız kozalağı Akşehir yöresinden
temin edilmektedir. Materyal temini bakımından sorun yaşanmamaktadır. Üretim süresince kullanılacak materyaller depolarda
nemli ortamlarda bekletilmektedir (Şekil 2).
Halka Yapımı ve Süsleme
Halkalar çelik tel kullanılarak
küçük atölyelerde hazırlanmaktadır (Şekil 3). Hazırlanan halkalar öncelikle mersin yaprakları ile
kaplanmakta daha sonra en az 3
farklı meyveli bitki türü ile süsleme yapılmaktadır (Şekil 4-5).
Şekil 3. Halkalar
Şekil 2. Mersin dallarının depoda bekletilmesi
22 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
Şekil 4. Çelenklerin yapımı
Şekil 5. Tamamlanmış süs çelengi
Ambalaj ve Depolama
Hazırlanan çelenkler önce ahşap kasalara daha sonra da karton kutulara konularak ambalajlama işlemi tamamlanmaktadır.
Çelenklerin konulduğu kasaların
üzerine Uluslararası Bitki Koruma
Anlaşması1 (IPPC - International
Plant Protection Convention )’na
göre ısıl işlem gördüğüne ilişkin
damgalar basılmaktadır. Bu damga olmaksızın ihracat yapmak
mümkün değildir. Bunun dışın-
1
Bitki sağlığını korumaya ve
bitki hastalıklarının yayılmasını önlemeye yönelik uluslararası bir birliktelik anlaşmasıdır.
da uluslararası ticaret için gerekli
olan belgelere ek herhangi bir
belge-sertifika gerekmemektedir.
Çelenklerin imalatı tamamlandıktan sonra yükleme aşamasına kadar soğuk hava depolarında bekletilmektedir.
Pazarlama
Çelenklerin yöreden, başta
Hollanda olmak üzere Almanya
ve İngiltere’de bulunan çiçekçilik
toptan satış pazarlarına (hallere)
soğuk zincir uygulaması ile ihracatı gerçekleştirilmektedir. Süs
çelenklerin fiyatı 2-4 € civarındadır (Ay, 2011).
Süs Çelenklerinin Geleceği
Gerek yörede girişimciler ile
yapılan mülakatlar, gerekse Antalya İhracatçı Birlikleri’nin kayıtları
ve raporlarına göre süs çelenklerine olan talep yıllar itibariyle artmaktadır.
Bunun en önemli nedenleri;
• Bu ürünlerin sadece Türkiyeden ihraç ediliyor olması,
• Son yıllarda Çin’den ihracatına başlanan yapay çelenklerin piyasalarda pek rağbet görmemesi,
• Uluslararası fuarlarda tanıtımlara önem verilmesi olarak belirtilmektedir.
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 23
UZMAN S AH AS I
Şekil 6. Ambalaj ve depolama
İmalat aşamasında işlendiri3. YÖRE EKONOMİSİNE
lenler:
KATKILAR
Kocaaliler Beldesi ve çevre orman köylerinin öncelikli geçim
kaynakları;
• Sebze fidesi üretimi,
• Ormancılık,
• Mermer ocakları ve
• Çelenk üretimi olarak sıralanmaktadır.
Yörede arazilerin yetersiz oluşu ve sulama olanaklarının bulunmaması nedeniyle tarımsal üretim
düşüktür. Önceleri halı kilim dokumacılığının yaygın olduğu yörede bu üretim biçimi terk edilmiş
durumdadır.
Çelenk üretiminin yöresel ekonomiye katkıları; materyal temini
ve imalat aşamasında işlendirilenler ve tüccar-ihracatçılar olarak ayrılarak aşağıda incelenmiştir.
Materyal temininde çalışanlar
Çevre orman kaynaklarından
topladıkları ürünleri TL/kg olarak
satan kişilerden oluşmaktadır.
Yaklaşık olarak materyal temininde 100 kişi çalışmakta ve günlük kazançları 50-60 TL arasında
değişmektedir. Yörede yevmiye
usulü olarak çalışmalarda tutarın
ortalama 40 TL/gün olduğu düşünüldüğünde elde edilen kazancın
en azından yevmiyeden yüksek
olduğu görülmektedir.
24 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
Halkaların
bitkilendirilmesi
aşamasında çalışan kadınlar bu
grubu oluşturmaktadır. Üretim
tipi olarak iki tip üretim söz konusu olduğu için kadınların bir kısmı
atölyelerde, bir kısmı da evlerinde
bu bitkilendirme aşamasını gerçekleştirmektedir. Sezonda (EylülAralık) yaklaşık 200-300 kadının
çalıştığı, günde 30-50 çelenk/kişi
üretildiği ve üretilen çelek başına
2014 yılı itibariyle 1,50 TL ücret
alındığına göre bir kişinin dönemsel geliri yaklaşık 5000-9000 TL
arasında değişmektedir.
Tüccar-İhracatçılar
Yörede girişimci olarak yer alan
tüccarlar aynı zamanda ihracatı da
gerçekleştirmektedir. Bu tüccarihracatçılar yöre insanlarından
oluşmakta ve tüm süreci kendileri
yönetmektedir. Yörede yılda yaklaşık bir milyon adet çelenk üretilmekte ve ihraç edilmektedir.
4. SONUÇ
Yörede süs çelengi üretimi
ana geçim kaynaklarını destekler
(Geçim kaynakları arasında % 1520) niteliktedir. Çelenk üretiminin
Eylül-Aralık aylarında yapılması ve
iş yoğunluğunun az olduğu bir
dönemde gerçekleşmesi önemli
bir avantajdır. Çelenk üretiminde
özellikle kadınların yoğun olarak
çalışıyor olması kadın istihdamının gelişmesi ve kadının işgücüne
katılım oranını arttırması bakımından önemlidir. Çelenk üretimi ve
pazarlamasının tamamının yöre
girişimcileri tarafından yönetilmesi de önem arz etmektedir.
Uluslararası düzeyde gerçekleştirilen fuar vb. tanıtım etkinlikleri talebi olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle tanıtım faaliyetlerine katılım desteklenmelidir.
Bunun yanında, çelenk üretiminde
kullanılan bitkisel materyaller için
“yasaklı (CITES’e göre) olmadıktan
sonra her türlü bitkisel materyalin
kullanılabileceği” görüşü hakimdir.
Ürünlerin doğadan toplanması sırasında toplama biçimi konusunda
yeterli bilgi ve tecrübenin olmadığı
görülmektedir. Orman kaynaklarında bulunan odun dışı ürünlere
yönelik envanter ve üretim planı
yapılmadığı için toplama düzensiz
bir biçimde gerçekleştirilmektedir.
Her girişimci kendi öngörülerine göre üretimi ve pazarlama
sürecini yönetmekte, bu konuda
bir örgütlenme biçiminin oluşmadığı görülmektedir. Bu hali ile işin
profesyonelce yapıldığı söylenemez. Üretim konusunda bir sistem
bulunmadığından üretimler, hem
küçük atölyelerde hem de evlerde
düzensiz bir şekilde yapılmaktadır.
Atölye sisteminin geliştirilmesi ile
verimliliğinin arttırılması mümkündür. Yörede ürün çeşitlendirmesi
ile ilgili olarak geçmişteki girişimler
(yosun ihracatı) başarısız olmuştur.
Bu başarısızlığın nedenleri üretim
ve taşıma maliyetlerinin yüksek
oluşu olarak belirtilmektedir.
KAYNAKLAR
AİB, 2010. Türkiye Süs Bitkileri Sektör Raporu, Antalya İhracatçı Birlikleri, 9 s.
Ay, Z., 2011. Odun Dışı Orman Ürünlerinden Taç Çelenk Üretimi. Batı Akdeniz
Ormancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi,
11(II): 89-104.
Ok K, Alagöz G.Ö, Atıcı E, Çoban S, Şenyurt
M, 2012. Süsleme Amaçlı Kullanılan
Odun Dışı Orman Ürünlerinin Sürdürülebilir Yönetimi, TÜBİTAK, Proje No:
109O264, 134 s.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜZAKERELERİNDE YENİ İKLİM
ANLAŞMASI, 2020 ÖNCESİ AZALTIM İSTEKLİLİĞİNİN
ARTIRILMASI VE TÜRKİYE’NİN BEKLENTİLERİ
Dr. Çağlar BAŞSÜLLÜ
Orman Yüksek Mühendisi
ÖZET
İnsan kaynaklı faaliyetlerin neden olduğu iklim değişikliği süreci kırk yılı aşkın süredir müzakere
edilmektedir. Bu alanda atılan en önemli adımlar 1994 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolüdür.
Günümüzde ise iklim değişikliği müzakereleri 2015 yılında imzalanması öngörülen yeni iklim anlaşması
üzerine devam etmektedir. Bu kapsamda yeni iklim anlaşmasına yönelik müzakereleri yürütmek üzere
Durban Güçlendirilmiş Eylem Platformu Çalışma Grubu 2011 yılında kurulmuştur. Müzakereler yeni
anlaşmasının içeriğinin, kapsamının ve unsurlarının belirlenmesi ve 2020 öncesi azaltım istekliliğinin
artırılması üzerine odaklanmıştır.
Müzakerelerde aktif rol alan Türkiye, yeni iklim anlaşmasına yönelik şeffaflık ve muhasebe, teknoloji
geliştirme ve transferi, finans ve kapasite geliştirme, ulusal olarak belirlenen katkılar, uyum ve elementlerle
ilgili diğer konularda beklentilerini uluslararası arenaya aktarmıştır.
Anahtar Kelimeler: ADP, İklim Değişikliği Müzakereleri, Yeni İklim Anlaşması, Türkiye.
Abstract
The climate change process, caused by human-driven activities is being negotiated over forty years. The
most important steps taken in this field are United Nations Framework Convention on Climate Change and
Kyoto Protocol entered into force in 1994 and 2005, respectively.
As for nowadays, climate change negotiations are going on above the new climate agreement being
predicted to be signed in 2015. In this scope, to enforce discussions devoted to the new climate agreement, The
Ad Hoc Working Group on the Durban Platform for Enhanced Action was founded in 2011. The discussions
are focused on scope, content and extent of new agreement and identification of its elements and raising
pre-2020 ambition on mitigation.
Turkey, taking active part in discussions, conveyed its expectations to international arena about
transparency and accountability, technology development and transfer, finance and capacity building,
intended nationally determined contributions, adaptation and other issues related to elements of new
climate agreement.
Key words: ADP, Climate Change Negotiations, New Climate Agreement, Turkey.
1. Durban Güçlendiril- Kyoto Protokolü Taraflar Konferan- ermiştir), Uygulama Yardımcı Ormiş Eylem Platformu Çalış- sı düzenlenmiştir. Ayrıca, her yıl ve ganı (SBI) ve Bilimsel ve Teknolojik
yılda birkaç kez olmak üzere, Kyoto Danışma Yardımcı Organı (SBSTA)
ma Grubu
İklim değişikliği müzakereleri
kırık yılı aşkın bir süredir devam
eden ve üzerinde çeşitli anlaşmalar yapılan ve kararlar alınan bir
süreçtir. Bugüne kadar, iklim değişikliği konferansı ana başlığı altında 20 Taraflar Konferansı ve 10
Protokolü Altında Ek I Ülkeleri İlave
Taahhütler Geçici Çalışma Grubu
(AWG–KP) (31 Aralık 2012 tarihi
itibariyle görevi sona ermiştir),
Uzun Dönemli İşbirliği Geçici Çalışma Grubu (AWG–LCA) (31 Aralık
2012 tarihi itibariyle görevi sona
toplantıları da düzenlenmiştir.
2012 yılı itibariyle bu 4 yardımcı
organa Gelişmiş Eylem için Durban
Platformu Geçici Çalışma Grubu
(ADP) eklenmiştir. İklim değişikliği
müzakerelerinin tarihçesine ve görüşülen konulara ilişkin bilgiler ise
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 25
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
Başsüllü vd. (2014) tarafından ele
alınmıştır.
Mevcut itibariyle iklim değişikliği müzakereleri Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS)
çatısı altında devam etmektedir.
Sözleşmenin uygulayıcı kolu olan
Kyoto Protokolü ise ilk taahhüt dönemini 2012 yılında tamamlamış
ve şu an 2020 yılı sonuna kadar
devam edecek olan ikinci taahhüt
dönemini yürütmektedir.
2020 yılı sonrasında ise yeni iklim rejimine geçilecektir. Yeni iklim
rejimini ise yeni iklim anlaşmasının,
yeni protokolün veya yasal belgenin şekillendirmesi planlanmaktadır. Bildirinin ilerleyen bölümlerinde yürürlüğe girmesi planlanan
yeni belge yeni iklim anlaşması olarak anılacaktır. Bütün ülkeleri kapsaması ve yasal bağlayıcılığı olması
planlanan yeni iklim anlaşmasının
2015 yılı sonunda imzalanması ve
2020 yılı sonrasında yürürlüğe girmesi öngörülmektedir.
2020 yılı sonrasına ilişkin ilk çalışma, 2007 yılında gerçekleştirilen
13. Taraflar Konferansı’nda, Bali Yol
Haritası kapsamında 1/CP.13 kararı ile kabul edilen Bali Eylem Planı
ile başlamış ve 2013-2020 yılları
arasında geçerli olacak yeni bir taahhüt döneminin başlatılması ve
2020 yılı itibariyle yürürlüğe girecek ve tüm ülkeleri kapsayacak yasal bağlayıcılığı olan bir anlaşmanın 2015 yılı itibariyle imzalanması
yönünde çalışmaların devam ettirilmesi kararlaştırılmıştır (UNFCCC,
2007).
Bu kapsamda yeni iklim anlaşmasına yönelik müzakereleri yürütmek üzere ADP’nin kurulması 2011
yılında 17. Taraflar Konferansı’nda
alınan Karar 1/CP.17 ile gerçekleşmiştir. ADP altında yürütülecek
müzakerelerin ise 2012 yılı itibariyle başlaması ve 2015 yılı sonunda
tamamlanması kararlaştırılmıştır
(UNFCCC, 2012).
Sözleşme ilkeleri doğrultusun-
26 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
da yürütülecek olan ADP çalışmalarını azaltım, uyum, finans, teknoloji
geliştirme ve transferi, eylemde ve
destekte şeffaflık ve kapasite geliştirme konuları oluşturmaktadır.
Buna ek olarak, azaltım alanında
yürütülen çalışmaların güçlendirilmesi ve yeni çalışmaların belirlenmesi için de çalışmaların yürütülmesi kararlaştırılmıştır (UNFCCC,
2013).
ADP’de müzakere edilen konuların iki çalışma grubu tarafından
yürütülmektedir. İlk çalışma grubu,
yeni iklim anlaşması üzerine çalışmalarını yürütecektir. Diğer çalışma grubu ise, 2°C hedefine ulaşılabilmesi amacıyla 2020 yılına kadar
azaltım faaliyetleri kapsamında
tarafların istekliliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar yürütecektir
(UNFCCC, 2013).
2013 yılında gerçekleştirilen
19. Taraflar Konferansı’nda alınan
Karar 1/CP.19 gereği yeni iklim anlaşmasına ilişkin taslak müzakere
belgesinin ve azaltım faaliyetleri
kapsamında tarafların istekliliğinin
artırılmasına yönelik çalışmalar için
taslak belgenin ise 2014 yılı içinde hazırlanması kararlaştırılmıştır
(UNFCCC, 2014a).
2. Yeni İklim Anlaşması
ve 2020 Öncesi Azaltım İstekliliğinin Artırılması
ADP müzakereleri, 2020 yılı
öncesi azaltım istekliliğinin artırılması ve yeni iklim anlaşmasının
hazırlanması kapsamında devam
etmektedir. ADP’nin çalışmalarına
başlamasının ardından 2020 yılı
öncesi azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik tarafların yapacağı
çalışmaların belirlenmesi ve yeni
iklim anlaşmasının taslak metninin
hazırlanması amacıyla çalıştaylar
düzenlenmiştir. 2020 öncesi azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik çalıştaylar sırasıyla;
• Düşük emisyonlu kalkınma
fırsatları çalıştayı,
• Arazi kullanımıyla ilgili azaltım
ve uyum fırsatları çalıştayı,
• Enerji (Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji) çalıştayı,
• Şehirleşme ve belediyelerin
şehirlerde iklim faaliyetlerini düzenlemedeki rolü çalıştayıdır.
Yeni iklim anlaşmasının hazırlanmasına yönelik çalıştaylar ise;
• 2015 anlaşmasının kapsamı,
yapısı ve tasarımı çalıştayı,
• 2015 anlaşmasıyla uyumun
geliştirilmesi çalıştayı,
• Diğer çok taraflı çevresel anlaşmalardan öğrenilen dersler çalıştayı,
• Ulusal seviyede yapılması belirlenen katkılar için yerel hazırlıklar çalıştayıdır.
Yukarıda bahsedilen çalıştayların yanı sıra teknik uzman toplantıları da düzenlenmiştir. Bu toplantılar;
• Karbon yakalama, kullanma
ve depolama teknik uzman toplantısı,
• CO2 harici sera gazları teknik
uzman toplantısı,
• 2020 öncesi azaltım fırsatlarının açığa çıkarılması teknik uzman
toplantısı,
• Ulusal seviyede yapılması belirlenen katkılar için yerel hazırlıklara yönelik destek bilgilendirme
toplantısı,
• Arazi kullanımı teknik uzman
toplantısı,
• Şehir çevresi teknik uzman
toplantısı,
• Azaltım ve uyuma yönelik şehirlerdeki ve yerel yönetimlerdeki
deneyimler ve en iyi uygulamalar
forumu,
• Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji teknik uzman toplantısı,
• 2020 öncesi yenilenebilir
enerji ve enerji verimliliğinin geliştirilmesi alanlarında azaltım fırsatlarının açığa çıkarılması teknik
uzman toplantısıdır.
Söz konusu çalıştay ve teknik
uzman toplantılarında taraf ül-
keler, sivil toplum kuruluşları ve
diğer katılımcılar ilgili sektörlerde
iklim değişikliği azaltım ve uyum
kapsamında yapılabilecek çalışmaların neler olabileceğini müzakere etmekte; yapılan ve yapılması
planlanan çalışmaları da sunmaktadırlar. ADP müzakerelerinin 2015
yılı sonunda tamamlanması planlanmaktadır. Bu nedenle, diğer
sektörlerde 2020 öncesi azaltım
istekliliğinin artırılmasına ve yeni
iklim anlaşmasının hazırlanmasına
yönelik yeni çalıştayların ve teknik
uzman toplantılarının düzenleneceği öngörülmektedir.
Yeni iklim anlaşması, 2020 sonrası yeni iklim düzenini oluşturacak ve iklim değişikliği azaltım ve
uyum çalışmalarında yeni bir yol
çizecektir. Bu nedenle, müzakereler, yeni iklim anlaşmasının içeriğinin, kapsamının ve unsurlarının
belirlenmesine yönelik olarak devam etmektedir. Müzakerelerde
yeni iklim anlaşmasının içeriği,
kapsamı ve unsurları genel olarak
taraf ülkelerce aşağıdaki şekilde
belirlenmiştir;
• Yeni iklim anlaşması, Sözleşme altında (yani yeni bir sözleşme
yapılmayacak) ve Sözleşmenin nihai amacını, eşitlik, şeffaflık, adalet
ve diğer ilkelerini dikkate alarak
uygulanmalıdır,
• Yeni iklim anlaşması, yasal
olarak bağlayıcı olmalı, çevresel
bütünlüğü ve küresel ortalama
sıcaklık (sanayi devrimi öncesi değerlerine göre 1,5-2°C artış) hedeflerine ulaşmayı sağlamalıdır,
• Yeni iklim anlaşması 2025 ve
2050 için küresel hedefler belirlemeli ve küresel emisyonların %
100’ünü kapsamalıdır (hâlihazırda
% 14 emisyonlar takip ediliyor, %
100 olduğu durumda doğal olarak
Türkiye yeni sisteme dahil olacak),
• Yeni iklim anlaşması, tarafların tarihsel sorumluluklarını, ulusal
şartlarını, kapasitelerini, sürdürülebilir kalkınma önceliklerini ve
Sözleşmenin ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar prensiplerini
dikkate almalıdır,
• Yeni iklim anlaşması, bütün ülkelere uygulanabilir olmalı ve azaltım, uyum, kapasite geliştirme, teknoloji geliştirme, teknoloji transferi, kayıp ve zarar mekanizması,
REDD+, teknik ve kamu/özel finans
desteği (piyasa temelli ve piyasa
dışı) konularını ve bu konuların
uygulanmasına, ölçülmesine, raporlanmasına ve doğrulanmasına
yönelik hususları içermelidir, Yeni
iklim anlaşması, özellikle azaltım
konusunda gelişmiş ülkeler ve büyük ekonomiler için 5 veya 10 yıllık
dönemler için sayısallaştırılmış sera
gazı emisyon azaltım taahhütlerini
belirlemeli; uygulamalarda envanter, muhasebe ve şeffaflık konularını netleştirmeli; piyasa mekanizmalarının ve yeni oluşturulacak
mekanizmaların kullanımı konularını açığa kavuşturmalıdır,
• Yeni iklim anlaşması, gelişmekte olan ülkeler için geliştirilmiş
eylemler, ulusal uygun azaltım eylemleri (NAMA), referans seviyesine göre emisyon azaltımı, sektörel
girişimler, düşük emisyonlu kalkınma stratejileri, politikaları ve tedbirleri geliştirmelidir,
• Yeni iklim anlaşması, en az gelişmiş ülkeler ve küçük ada devletleri için de uygun eylemler tanımlamalıdır,
• Yeni iklim anlaşması, 2020
öncesi azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik yapılması gereken
hususları içermelidir,
• Yeni iklim anlaşması, ülkelerin
2020 sonrasında iklim değişikliğine yönelik yapmayı planladıkları
faaliyetleri ve eylemlerin tipini
içermelidir,
• Yeni iklim anlaşması, bilimsel
temellere dayanmalı, uzun ömürlü, adil, dinamik ve esnek olmalı
ve güncel sorunlara ve gelecekte
oluşabilecek değişimlere cevap
verebilmelidir.
Yeni iklim anlaşmasının genel
kapsamının çizilmesinin ardından,
2014 yılı içerisinde ADP oturumlarında, ulusal olarak belirlenen
katkılar için bir taslak belge hazırlanmıştır (UNFCCC, 2014b). Taslak
belgede azaltım, uyum, finans,
teknoloji ve kapasite geliştirme
desteği ve diğer hususlar konularında bilgiler yer almaktadır.
Taslak belgede azaltım ile ilgili
olarak, azaltım katkısının tipi, zaman aralığı ya da dönem, referans
yılı, coğrafik sınırlar, sektörler, sera
gazları, toplam emisyon içindeki
pay, referans emisyon değerleri,
metodolojiler, projeksiyonlar, Arazi
Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık (AKAKDO) dahil ve hariç olmak üzere emisyon
azaltım beklentileri, emisyon faktörleri, emisyonların azami olduğu
tavan yılı, kullanılması öngörülen
uluslararası piyasa mekanizmaları,
arazi kullanımı sektörü için seçilen hesap yöntemi, taahhütlerin
veya hedeflerin belirlenmesinde
kullanılan yöntemler, taahhütlere
veya hedeflere ulaşmada yaşanan
makro ekonomik ve marjinal maliyetlerin hesapları ve destek verildiği takdirde yapılabilecek diğer
azaltım çalışmaları gibi bilgiler yer
almıştır.
Taslak belgede uyum ile ilgili
olarak, uyum katkısının tipi, iklim
değişikliğinin öngörülen etkileri
ve varsayımlar, hassas sektörlere
yönelik analizler, teknoloji, yatırım
ve kapasite geliştirme ihtiyaçları,
ulusal olarak belirlenen uyum alternatifleri, uyum kapasitesinin geliştirilmesine ilişkin maliyetler, ülke
kaynaklarıyla yapılan uyum çalışmaları ve maliyetler, sektör itibariyle programlar ve projeler, belirlenen uyum ihtiyaçları, uluslararası
işbirliği ve yatırımlar, uluslararası
ve bölgesel girişimler için verilen
destekler, desteklerin tipi ve süreleri, destek dağıtım mekanizmaları
gibi bilgiler yer almıştır.
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 27
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
Taslak belgede finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği ile
ilgili olarak, ihtiyaç duyulan finans,
teknoloji ve kapasite geliştirme
desteklerinin belirlenmesi, azaltım ve uyum ile ilgili olarak verilen
finans, teknoloji ve kapasite geliştirme destekleri, desteklerin şekli/
tipi, miktarı ve süresi, destek dağıtım mekanizmaları ve kanalları,
yatırım ihtiyaçları, ulusal seviyede
azaltım ve uyum konusunda yapılan yatırımların miktarı ve verilen
desteklerin yerinde kullanılıp kullanılmadığı gibi bilgiler yer almıştır.
Taslak belgede diğer hususlarla ilgili olarak, eşitlik ve istekliliğe
ve bunların uygulanmasına yönelik göstergeler, yapılacak katkıların
Sözleşmenin amacına nasıl yardım
edeceği ve yapılacak katkıların tipine göre ihtiyaç duyulacak diğer
bilgiler yer almıştır.
2020 öncesi iklim değişikliği ile
mücadelede azaltım istekliliğinin
artırılmasına yönelik hazırlanan
taslak belgede (UNFCCC, 2014c),
gelişmiş ülkelere Yeşil İklim Fonuna, Küresel Çevre Fonuna ve
Teknoloji Mekanizmasına finans
desteklerini artırarak gelişmekte
olan ülkelerin özellikle uyum başta olmak üzere diğer alanlarda da
2020 öncesindeki çalışmalarına
destek olmasına yönelik davette
bulunulmuştur. Türkiye gibi Ek-I
üyesi olup sayısal sera gazı azaltım
taahhüdü almamış ülkelerin taahhüt almasına ve taahhüt alanların
ise hedeflerini artırmasına yönelik
davet yinelenmiştir. Gelişmekte
olan ülkelere ise NAMA geliştirmeleri konusunda öneri getirilmiştir. 2015 yılı Haziran ayında
2020 öncesi iklim değişikliği ile
mücadelede azaltım istekliliğinin
artırılmasına yönelik bir forum yapılması, 2015 yılında teknik uzman
toplantısı düzenlenmesi ve 1,5-2°C
sıcaklık artışı hedefini yakalamak
için bütün paydaşların katılımıyla
çalışma planının 2020 yılına kadar
sürdürülmesi kararlaştırılmıştır.
28 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
3. Yeni İklim Anlaşmasında Türkiye’nin Beklentileri
Sözleşmede ülkeler gelişmişlik
düzeylerine göre Ek-I, Ek-II ve Ek
Dışı olmak üzere üç farklı grubu
ayrılmıştır. Avrupa Birliği (AB), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
(OECD) üyesi olan ülkeler ve pazar
ekonomisine geçiş sürecindeki
ülkeler Ek–I listesini oluşturmaktadır. Ek–I listesi ülkeleri, genel yükümlülüklere ek olarak, sera gazı
emisyonlarını sınırlandırmak, sera
gazı emisyonlarına ve yutaklar tarafından uzaklaştırılan emisyonlara ilişkin hesaplamalar yapmak ve
hesaplamaları iletmek, sera gazı
yutaklarını korumak, iyileştirmek
ve geliştirmek ve diğer ülkelerle
işbirliği yapmakla yükümlüdürler.
Türkiye’nin de yer aldığı bu grupta 40 ülke ve AB bulunmaktadır
(UNFCCC, 1992).
Ek–II ülkelerinin, genel yükümlülüklere ve Ek–I ülkesi olarak
üstlendikleri yükümlülüklere ek
olarak, gelişmekte olan taraf ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele
ve uyum konusunda yapacağı faaliyetlere ilişkin mali kaynak sağlamak, masrafları karşılamak ve
çevreye uyumlu teknolojilerin ve
bilginin aktarılması veya bu teknolojilere ve bilgiye erişimin sağlanmasına yönelik teşviklerin, kolaylıkların sağlanması ve finanse edilmesi hususlarında yükümlülükleri
bulunmaktadır. Bu grupta 22 ülke
ve AB yer almaktadır (UNFCCC,
1992).
Ek–I ve Ek–II dışında kalan ülkelerin ise belirli bir yükümlülükleri olmamakla beraber, bu ülkeler,
sera gazı yutaklarını koruyarak sera
gazı emisyonlarının azaltılması ile
araştırma ve teknoloji konularında
işbirliği yapmaları yönünde teşvik
edilmektedir.
Türkiye, Sözleşmenin Ek-I listesinde yer almasına rağmen, bazı
özellikleri ve özel koşulları nedeniyle diğer Ek-I ülkelerinden farklı
olduğu diğer taraf ülkelerce kabul
edilmiştir. Diğer bir deyişle, Türkiye
kendini gelişmekte olan bir ülke
olarak görmektedir. Ancak, müzakere süresince bu durum yani
Türkiye’nin gelişmiş ülke mi yoksa
gelişmekte olan ülke mi olduğu
kazançtan ziyade belirsizlik yaratmıştır. Türkiye, özel şartlarını öne
sürerek iklim değişikliği ile daha
iyi mücadele edebilmek amacıyla
finans, teknoloji ve kapasite geliştirme alanlarında talepte bulunmuş ve Ulusal Uygun Azaltım Eylemi (NAMA) yapmak için başvuru
yapmıştır. Ancak, bu alanlarda herhangi bir somut gelişme kaydedilmemiş ve talepler Türkiye2nin Ek-I
yani gelişmiş ülke olması nedeniyle Sekretarya tarafından geri çevrilmiştir.
Türkiye, iklim değişikliği müzakerelerine, İklim Değişikliği ve
Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu üyesi bakanlık ve diğer kuruluşlardan oluşan bir heyetle katılım sağlamaktadır. Türkiye özellikle
son yıllarda müzakerelerde daha
çok yeni iklim anlaşmasının hazırlanmasına odaklanmıştır. Bu kapsamda, Türkiye, yeni iklim anlaşmasının bütün taraflara uygulanması gerektiğini, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun azaltılması
ve ortalama küresel sıcak artışını
da 2°C’de sınırlandırmak için bir
fırsat olduğunu belirtmiştir. Sürecin ise şeffaflık ilkesi çerçevesinde
taraflarca yürütülmesi gerektiğini
vurgulamıştır.
Türkiye, mevcut iklim rejiminin
günümüz gerçeklerini yansıtmadığını ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunmadığını, bu nedenle,
dinamik olması gereken yeni iklim
rejiminin adalet, eşitlik ve verimlilik
ilkeleri çerçevesinde tarafların tarihsel sorumluluklarını, ulusal şartlarını, kapasitelerini, sürdürülebilir
kalkınma önceliklerini ve Sözleş-
menin ortak fakat farklılaştırılmış
sorumluluklar prensiplerini dikkate
almasını vurgulamıştır. Ulusal şartlar ise kalkınma seviyesi, toplam
ve kişi başı sera gazı emisyonları,
karbon yoğunluğu ve enerji talebi
gibi ekonomik ve sosyal göstergelere göre belirlenmelidir.
Yukarıdaki hususlara ek olarak
yeni iklim anlaşmasının azaltım yanında uyum gibi diğer hususları da
içermesi, tarafların NAMA alması,
taahhütlerin ve taahhüt dönemlerinin taraflara bırakılması, azaltım
faaliyetleri için bilimsel temellere
dayalı ve tarafların ulusal şartlarına göre esnekliği olan adil gözden geçirme mekanizmalarının
oluşturulması, tarafların tarihsel
sorumluluklarını belirlemek üzere
Hükümetlerarası İklim Değişikliği
Panelinin (IPCC) referans yöntemler geliştirmesi, azaltım ve uyum
tedbirlerinin
uygulanabilmesi
için finans kaynaklarının harekete
geçirilmesi ve yol haritasının hazırlanması, düşük emisyonlu kalkınma için teknoloji geliştirme ve
transferinin sağlanması, kapasite
geliştirmenin bütüncül olarak bütün sektörleri kapsayacak şekilde
ele alınması gerektiği vurgulanmıştır.
3.1. Şeffaflık ve Muhasebe
Şeffaflık ve muhasebe konuları,
taraf ülkeler arasında güven ortamının oluşturularak iklim eylemlerinin etkinliğinin artırılmasında
ve gelişmiş ülkelerce yapılacak finans yardımlarında önemli bir rol
oynamaktadır. Bu açıdan taahhütlerin yerinde getirilmesi ve yapılan
sera gazı azaltımlarının ölçülmesi,
raporlanması ve doğrulanması
(MRV) için bilgi sisteminin veya
bilgi çerçevesinin oluşturulması
gerektiği belirtilmiştir.
Bilgi çerçevesi, tarafların ülke
içinde yürüttüğü azaltım çalışmalarının etkinliğinin değerlendirilmesinde, kullanılan yöntemlerin
ve azaltım döneminin seçilmesin-
de, azaltım yapılacak sektörlerin ve
piyasa mekanizmaları yaklaşımlarının belirlenmesinde yardım sağlaması ön görülmektedir. Ancak
oluşturulacak çerçevenin ülkelerin
değişen şartlarına göre farklı kurallar eşliğinde esnek bir yapıya sahip
olması gerektiği vurgulanmıştır.
Özellikle MRV ve muhasebe
sistemlerinde yapılacak iyileştirmelerin uygulama için kaynaklara
erişimi kolaylaştırması ve finans
desteği verenlere ve alıcılara farklı
kuralların uygulanarak finans desteklerinin dağılımının ve etkinliğinin geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
3.2 Teknoloji Geliştirme ve
Transferi, Finans ve Kapasite Geliştirme
Yeni iklim anlaşmasının teknoloji geliştirme ve transferi, finans
ve kapasite geliştirme konularını
bütünüyle ele alması bütün taraf
ülkelerce beklenen bir durumdur.
Teknoloji geliştirme ve transferi kapsamında, iklim değişikliği
ile mücadele etmek amacıyla Sözleşmenin 4. Maddesi 5. Paragrafı
doğrultusunda teknoloji mekanizmasının yeni iklim anlaşmasına
entegre edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yeni sistemin Teknoloji
Yürütme Komitesi (TEC) ve İklim
Teknoloji Merkezi ve Ağı (CTCN)
mekanizmalarının üzerine geliştirilmesi ve tarafların teknoloji ihtiyaçlarını karşılaması gerekmektedir. Bu kapsamda teknoloji mekanizmasının gelişmekte olan ülkeler
başta olmak üzere taraf ülkelerin
teknoloji ihtiyaçlarını belirlemesi,
düşük maliyetli teknoloji transferini koordine etmesi ve gerekli şartları oluşturması, azaltım ve uyum
konusunda gerekli olan öncelikli
araştırma alanlarını belirlemesi,
teknoloji transferindeki engelleri
kaldıracak şekilde fikri mülkiyet
haklarını ele alması ve finans ve
kapasite geliştirme ile bağlantı
kurması önerilmiştir.
Finansmanın teknoloji geliştirme ve transferi konusunda önemli
bir yeri olduğu, bu nedenle, Sözleşme kapsamında oluşturulan Yeşil
İklim Fonu gibi finans mekanizmalarının bu alanda kullanılması önerilmiştir. Yine, teknoloji transferinin
özellikle gelişmekte olan ülkelerde
yenilenebilir enerji sistemlerinin
geliştirilmesinde, enerji üretim kapasitesinin artırılmasında, enerji
iletim hatlarının kurulmasında ve
yaygınlaştırılmasında, ulaştırmada,
binalarda ve termik santrallerde
enerji verimliliğinin artırılmasında
önemli bir yeri olacağı vurgulanmıştır.
Finansmanla ilgili olarak, yeni
finans kaynaklarının oluşturulması
ve mevcut finans mekanizmalarının kapasitelerinin artırılarak etkin
hale getirilmesi önerilmiş ve yeni
iklim anlaşmasında diğer unsurlarla eşit yasal güce sahip olacak
finansmana ilişkin bir bölümün
yer alması gerektiği belirtilmiştir.
Yine yeni iklim anlaşmasının Ek-II
ülkelerinin sağlayacağı finans desteği için bir yol haritası oluşturması
önerilmiştir.
Bu alanla bağlantılı olarak şeffaflık ve muhasebe için geliştirilecek kuralların finans desteğinin alıcı ve tedarikçiler arasında etkin bir
şekilde dağıtımını sağlayacağı da
vurgulanmıştır. Yeşil İklim Fonuna
yapılacak uluslararası yardımların
uyum, azaltım, teknoloji geliştirme
ve transferi ve kapasite geliştirme
konularında harcanması da öneriler arasında yer almıştır. Yeşil İklim
Fonundan yapılacak finans tahsisatlarının ülkelerin ulusal şartlarını
ve özel ihtiyaçlarını dikkate alacak
şekilde esnek bir yapıda olması
önerilmiştir.
Bütüncül olarak ele alınması
önerilen kapasite geliştirmenin de
ülke odaklı ve hem azaltım hem de
uyum odaklı olması gerektiği ifade
edilmiştir. Kalkınma öncelikleriyle bağdaşan kapasite geliştirme
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 29
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
ihtiyaçlarının tanımı, sağlanacak
desteğin tipi ve kapsamını belirlemek için 2015 anlaşmasının asıl
unsurları/elementleri arasında yer
alması gerektiği de eklenmiştir.
3.3. Ulusal Olarak Belirlenen
Katkılar
Yeni iklim anlaşmasının unsurları, taraflara, ulusal şartları ve değişen sosyoekonomik kapasiteleri
ölçüsünde Sözleşmenin etkin bir
şekilde uygulanabilmesine olanak
sağlamalıdır. Sorumlulukların ise
adil bir şekilde dağıtılması gereklidir.
Azaltım konusunda, benimsenen yaklaşım ne kadar esnek
olursa o kadar isteklilik hedeflerine
ulaşılacağı ilave edilmiştir. Ulusal
katkıların dinamik olması ve küresel 2°C hedefine ulaşmayı desteklemesi gerektiği ancak azaltım gayretlerinin tarafların sürdürülebilir
kalkınma sürecini engellememesi
ve taahhütler gibi ulusal katkıların
ne olacağı (emisyon yoğunluğu,
artımdan azaltım, politika ve tedbirler, vb.), hangi sektörlere uygulanacağı ve uygulama dönemi gibi
hususların taraflara bırakılması gerektiği de ifade edilmiştir.
Ortak fakat farklılaştırılmış
sorumlulukların temel ilke olarak görülmekle beraber, ulusal
olarak belirlenen katkılarda tarihi
sorumluluklar, ulusal şartlar, azaltım fırsatları, kalkınma seviyesi ve
kapasitenin de dikkate alınması
gerektiği belirtilmiştir. Ulusal katkıların dönemsel olarak ölçülmesi,
raporlanması, doğrulanması, gözden geçirilmesi ve ortak bir bilgi
şablonunun veya çerçevesinin
oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır.
3.4 Uyum (Adaptasyon)
İnsan kaynaklı sera gazı emisyonlarının günümüzde durdurulması halinde dahi, atmosferdeki
mevcut sera gazları iklim değişikliği sürecine katkı sağlamaya devam edecektir. İklim değişikliğinin
30 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
olumsuz etkilerinin önlenmesinde
uyum konusu bu noktada ön plana çıkmaktadır. Ülkeler, ulusal şartları ve kapasiteleri ölçüsünde gelecekte yaşanabilecek belirsizliklere
göre yeni tarımsal ürün deseninin
geliştirilmesi, gıda güvenliğinin ve
güvencesinin sağlanması, insan
sağlığı, sürdürülebilir orman yönetimi, yenilenebilir enerji yatırımları ve toplu taşımacılığın payının
artırılması gibi uyum tedbirleri almaktadır. Ancak uyum konusunda
yürütülen çalışmalar yeteri kadar
ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir değildir. Bu nedenle,
ülkemiz tarafından uyum çalışmalarının ölçülebilir, raporlanabilir
ve doğrulanabilir olması amacıyla
yöntemlerinin ve kılavuzların geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir uyum çalışmaları, iklim
değişikliğinin olumsuz etkilerine
karşın yeni tedbirlerin geliştirilmesine, hangi alanlarda teknoloji ve
finans desteğine ihtiyaç olduğunun belirlenmesine ve uyum konusunda alınabilecek taahhütlerin
belirlenmesine olanak sağlayacaktır.
3.5. Elementlerle İlgili Diğer
Konular
Elementlerle ilgili olarak Türkiye mukabil tedbirler ve piyasa
mekanizmaları konularında müzakerelerde görüş bildirmiştir.
Mukabil tedbir, iklim değişikliği
ile mücadelede ticari alanda gelişmiş ülkeler (Ek-I) tarafından yürütülen veya uygulamaya konan,
ancak gelişmekte olan ülkeler üzerinde etkisi olan faaliyetler olarak
tanımlanmaktadır. Mukabil tedbirlerin gelişmekte olan ülkelerde
sürdürülebilir ekonomik büyüme
ve kalkınma kapsamında uluslararası ticarete yönelik bazı olumsuz
sosyal ve ekonomik etkilerinin
olabileceği ve bu durumun Sözleşmede tanımlandığı belirtilmiş ve
mukabil tedbirlerin vergi, harçlar,
sübvansiyon, sınır tarifeleri, ticaret
ve piyasa engelleri gibi konularda
neden olabileceği olumsuz etkilerin yeni iklim anlaşmasında ele
alınması gerektiği belirtilmiştir.
2020 sonrasında, piyasa mekanizmalarının ulusal olarak belirlenen azaltım katkılarıyla paralel
olarak, isteyen bütün ülkelerin
katılımına açık/serbest olması
önerilmiştir. Yeni sistemde isteyen
ülkenin ev sahibi ülke olmasının,
isteyenin ise yatırımcı ülke olmasının ülkelerin tercihine bırakılması,
ev sahibi ülkenin MRV sistemi, sicil
kayıt sistemi ve akreditasyon için
ulusal yetkili merci belirleme gibi
temel altyapıyı sağlaması, her taraf
ülkenin ulusal şartları, kabiliyetleri ve kapasiteleri ölçüsünde yerel
MRV sistemini kurması, MRV sistemi için gerekli finans kaynaklarının
ilgili ülkeye sağlanması, emisyon
azaltımlarının ölçülmesinde taraflar konferansı tarafından kabul
edilmiş uluslararası standartların
kullanılması, şeffaflık ve muhasebe
kapsamında uluslararası değerlendirme sisteminin kurulması önerilmiştir.
Piyasa mekanizmalarının, azaltım faaliyetlerinin maliyet etkin
şekilde yürütülmesine ve azaltım
istekliliğinin artırılmasına katkı
sağlaması, çevresel bütünlüğü ve
sürdürülebilir kalkınmayı sağlaması ve özel sektör için geliştirilen
teşvikleri temin etmesi gerektiği
vurgulanmıştır.
4. Sonuç ve Öneriler
2015 yılında imzalanması öngörülen yeni iklim anlaşması 2020
yılı sonrası iklim düzeni için bir
dönüm noktası olacaktır. Yeni iklim anlaşması taraf ülkelere yeni
sorumluluklar yükleyebileceği gibi
yeni fırsatlar da sunabilecektir. Bu
açıdan Türkiye’nin, yeni iklim anlaşmasının içeriğinin, kapsamının
ve unsurlarının belirlenmesi amacıyla devam eden müzakerelere
kendi ülke şartlarını dikkate alarak
olarak kesintisiz katılım sağlaması
gerekmektedir.
Yeni iklim anlaşması ile ilk olarak Türkiye’nin, hukuki konumunu
netleştirmesi gerekmektedir. Bu
alanda Sözleşmenin Ek-I ve Ek-II listelerinin güncellenmesi için öneri
geliştirilebilir ya da Ek-I listesinden
çıkmak için müzakere yürütülebilir. Türkiye, Ek-I listesinden çıkması
durumunda, bütün alanlarda yardım alabilir bir ülke haline gelebilecektir. Diğer yandan, Türkiye’nin
artan sera gazı emisyonları ve
ekonomik gelişmişlik düzeyi (G20
üyesi olması), sera gazı azaltım
taahhüdü almasına ve gelişmekte
olan ülkelere yardım edebilecek
bir ülke konumuna gelmesine
neden olmaktadır. Bu durumda
Türkiye, Sözleşmenin Ek-II listesine
tekrar girebilecektir. Yukarıda mevzubahis nedenlerden ötürü Türkiye, 2020 sonrasında Sözleşmede
ve yeni iklim anlaşmasında nerede
olacağına karar vermeli ve bu yönde politika geliştirmelidir.
Yeni iklim anlaşmasının muhtemel unsurları, kapsamı ve içeriği incelendiğinde anlaşmanın BMİDÇS
altında olması önerilmektedir. Diğer bir deyişle yeni bir sözleşme
hazırlanmayacak, yeni iklim anlaşması mevcut Sözleşmenin temel
ilkelerini içerecektir. Diğer yandan
Kyoto Protokolü kapsamında taahhüt veren ülkelerin neden olduğu
emisyonlar toplam emisyonların %
14’ünü oluşturmaktadır. Yeni iklim
anlaşmasının sera gazı emisyonların tamamını kapsaması öngörülmektedir. Bu durumda, Türkiye,
doğal olarak sürece katılım sağlamış olacaktır.
Ulusal sera azı envanteri raporuna göre ülkemiz sera gazı emisyonları 1990-2012 yılları arasında
%133 artış göstermiştir. 1990 yılında 188,4 MtCO2e olan emisyon miktarı 2012 yılında 439,9 MtCO2e’ne
yükselmiştir. Bu rakamlar ile Türkiye dünya genelinde 20. Sırada yer
almaktadır. Enerji sektörünün toplam emisyonlar içindeki payı ortalamada % 71,44’tür. AKAKDO sektörünün ortalama azaltım potansiyeli ise % 17,67 olup, bu oran 1990
yılından beri diğer sektörlerdeki
emisyon artışlarına bağlı olarak
düşüştedir (NIR, 2014). Ülkemizde
devam eden kalkınma hamleleri
dikkate alındığında sera gazı emisyonlarının gelecekte de artış göstereceği öngörülmektedir. Buna
ek olarak, artan nüfusa ve gelir
seviyesine bağlı olarak enerji talebi de artış gösterecektir. Bu durum
da sera gazı emisyonlarının artış
göstermesine neden olacaktır. Bu
nedenle, 2020 sonrasında ülkemizin azaltım alanında sera gazı azaltım taahhüdü alması durumunda
müzakerelerin bu gerçeklere göre
yürütülmesi gerekmektedir.
Müzakerelerde ayrıca, azaltım,
uyum, kapasite geliştirme, teknoloji geliştirme, teknoloji transferi,
şeffaflık, finans ve diğer konular
ile bu konuların uygulanmasına,
ölçülmesine, raporlanmasına ve
doğrulanmasına yönelik hususlar
da müzakere edilmektedir. Öncelikli olarak her konu başlığı altında
ülkemizin ulusal şartları, öncelikleri ve ihtiyaçları belirlenmelidir.
Örneğin, enerji, ulaştırma, tarım,
ormancılık, sanayi ve atık gibi sektörler için mevcut durum analizi
yapılmalı ve 2020 sonrası için yapılacak çalışmalara için senaryolar
hazırlanmalı ve projeksiyonlar geliştirilmelidir. Yine sektör bazında
2020 sonrasında sera gazı emisyonlarında ve uzaklaştırmalarında
azaltım veya tam tersi artış yapılıp
yapılamayacağının da belirlenmesi
gerekmektedir. Müzakere metinlerinin ise ülkemizin ulusal şartlarına,
önceliklerine ve ihtiyaçlarına göre
hazırlanması gerekmektedir.
Türkiye’nin Sözleşmenin Ek-I
listesinde yer alması ve 2020 sonrasında gelişmekte olan ülkelere
finans yardımı yapacak ülkeler
arasında yer alabilecek olması nedeniyle, finansman konusunda yaşanan gelişmeleri de takip etmesi
gerekmektedir.
5. Kaynaklar
Başsüllü, Ç., Özdemir, E., Semerci, A., İpek,
A., Tolunay, A., 2014. İklim Değişikliği
Müzakerelerinde Ormancılık. II. Ulusal
Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu “Akdeniz Ormanlarının Geleceği:
Sürdürülebilir Toplum ve Çevre”, Bildiriler Kitabı s.518-536, ISBN 978-9944452-81-6, 22-24 Ekim 2014, Isparta.
NIR, 2014. National Greenhouse Gas Inventory Report 1990-2012 Annual Report
Submission under the Framework
Convention on Climate Change. National Inventory Submissions 2014, Turkish Statistical Institute, 193p, Erişim
Tarihi: 11.10.2014, http://unfccc.int/
national_reports/annex_i_ghg_inventories/national_inventories_submissions/items/8108.php.
UNFCCC, 1992. United Nations Framework Convention on Climate Change.
24pp, Erişim Tarihi: 23.12.2011, http://
unfccc.int/resource/docs/convkp/
conveng.pdf.
UNFCCC, 2007. Decision 1/CP.13: Bali
Action Plan. pp.3–7, Erişim Tarihi:
28.07.2012, http://unfccc.int/resource/docs/2007/cop13/eng/06a01.pdf.
UNFCCC, 2012. Decision 1/CP.17: Establishment of an Ad Hoc Working Group on
the Durban Platform for Enhanced Action. pp.2-3, Erişim Tarihi: 24.09.2014,
http://unfccc.int/resource/docs/2011/
cop17/eng/09a01.pdf#page=2.
UNFCCC, 2013. Decision 2/CP.18: Advancing the Durban Platform. pp.19-20,
Erişim Tarihi: 24.09.2014, http://unfccc.
int/resource/docs/2012/cop18/
eng/08a01.pdf#page=19.
UNFCCC, 2014a. Decision 1/CP.19: Further Advancing the Durban Platform.
pp.3-5, Erişim Tarihi: 24.09.2014,
http://unfccc.int/resource/docs/2013/
cop19/eng/10a01.pdf#page=3.
UNFCCC, 2014b. Information on Intended
Nationally Determined Contributions
in the Context of the 2015 Agreement.
Erişim Tarihi: 05.11.2014, http://unfccc.
int/files/meetings/bonn_oct_2014/
in-session/application/pdf/adp2-6_
i3_24oct2014t1530.dt.pdf.
UNFCCC, 2014c. Accelerating the Implementation of Enhanced Pre-2020 Climate Action. Erişim Tarihi: 05.11.2014,
http://unfccc.int/files/meetings/
bonn_oct_2014/in-session/application/pdf/adp2-6_i3_24oct2014t2100_
dt.pdf.
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 31
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
TÜRKİYE’DE VE
BARTIN ORMAN FAKÜLTESİNDE
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ1
Prof.Dr. İsmet DAŞDEMİR2
Orman Yüksek Mühendisi
ÖZET
Bu çalışmada; bir taraftan dünyadaki gelişmeler, çağdaş ormancılık anlayışı ve Bologna süreci, diğer
taraftan ülkemizin koşulları, toplumsal beklentiler ve yasal düzenlemeler (özellikle 5531 sayılı yetki
yasası) dikkate alınarak, genel olarak Türkiye’de ormancılık eğitimi ve özel olarak Bartın Üniversitesi (BÜ)
Orman Fakültesi Orman Mühendisliği eğitimi incelenmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla
öncelikle tarihsel süreç içerisinde dünyada ortaya çıkan ormancılık anlayışları ve eğitimleri, Türkiye’de
ormancılık anlayışı, ormancılık eğitimi ve tarihsel gelişimi incelenmiştir. Sonra BÜ Orman Fakültesi
Orman Mühendisliği Bölümündeki ormancılık eğitiminin amacı, bölümün akademik yapısı ve öğrenci
sayıları, ders planı, Bologna süreci kapsamında yapılan çalışmalar, teknik geziler, stajlar, stratejik plan,
yüksek lisans ve doktora eğitimi çalışmaları incelenmiş, değerlendirilmiş ve bu kapsamda bazı öneriler
geliştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ormancılık anlayışı, orman mühendisliği eğitimi, Bologna süreci, Bartın.
1. GİRİŞ
Dünyada tarihsel süreç içerisinde ilk bilimsel ormancılık anlayışı ve eğitimi 18. ve 19. yüzyıllarda Orta ve Batı Avrupa (özellikle
Almanya, Fransa ve Avusturya)
ülkelerinde ortaya çıkmıştır. Bu ülkelerde bitki-toprak-su üçlüsüne
dayanan dar kapsamlı (klasik, biyolojik) ormancılık anlayışı ve eğitim sistemi, zamanla diğer ülkelere yayılmış ve pek çok ülkenin, bu
arada Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) ve ülkemizin ormancılık
anlayışının ve eğitim sisteminin
başlangıç bilgilerini oluşturmuştur. Tarihsel süreç içerisinde gelişmiş ülkeler, özellikle ABD, Kanada,
Avustralya ve Yeni Zelanda klasik
ormancılık anlayışının ve eğitim
sisteminin kendilerine uymadığını fark ederek, değişik arayışlara
32 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
girmişlerdir. Böylece biyolojik ve
ekolojik düşüncelerin yanı sıra,
sosyal ve ekonomik düşüncelere
de yer veren bir ormancılık anlayışı
gelişmiştir ki, buna geniş kapsamlı
ormancılık veya çağdaş ormancılık
denilmektedir.
Biyolojik esaslı klasik ormancılıkta, artım ve büyüme ilişkileri
veri kabul edilmekte, doğayı taklit, ekolojik dengeyi koruma, en
yüksek hacimde maddesel ürün
elde etme ve devamlılık ilkesi ön
plandadır. Talebe göre üretim,
bir sistem anlayışı içerisinde çok
yönlü yararlanma, ekonomik, sosyal ve toplam faydayı maksimum
yapacak düşünceler fazla önemli
değildir. Çağdaş ormancılıkta ise
bir sistem anlayışı içinde, sürdürülebilirlik ve çok yönlü yararlanma
ilkeleri ve toplumun talepleri doğ-
rultusunda orman kaynaklarına
bilinçli müdahale esastır. Ayrıca
talebe göre üretim, parasal faydaları diğer faydalarla dengelenme,
makroekonomik, sektörel ve bölgesel amaçlara uygunluk, ekonomik, sosyal ve toplumsal refahı
artıracak düşünceler ön plandadır (Geray, 1989; Daşdemir, 1996,
2006, 2007, 2013). O halde çağdaş
ormancılığı; orman kaynaklarından bir sistem anlayışı içinde, toplumun orman ürünlerine ve hizmetlerine olan gereksinimlerini sürekli
ve optimal olarak karşılamak amacıyla yapılan biyolojik, teknik, ekonomik, yönetsel, sosyal ve kültürel
çalışmaların tümünü kapsayan çok
yönlü ve sürdürülebilir bir etkinlik
olarak tanımlamak mümkündür
(Daşdemir, 1996, 2006, 2013).
Aslında çağdaş anlamda or-
mancılığa orman kaynaklarının
yönetimi mesleği gözüyle bakılmaktadır. Orman kaynaklarını
yönetecek ve bu zor görevi başaracak orman mühendislerini yetiştirmek için de, ormancılık eğitim
ve öğretim sisteminde biyolojik,
ekolojik ve teknik ormancılık bilgilerinin yanında, sosyo-ekonomik
kapsamlı bilgilerinde belirli bir
oranda yer alması gerekmektedir.
Çünkü çağdaş ormancılık anlayışına uygun bir eğitime ulaşmada, sadece biyolojik ve ekolojik
kapsamlı dersler eksik ve yetersiz
kalmaktadır. Çağdaş ormancılık
anlayışının hakim olduğu ülkelerin ormancılık eğitim-öğretim sistemlerinde; sosyo-ekonomik kapsamlı derslerin ağırlığı fazla olup,
özellikle doğal kaynak yönetimi,
planlama, işletme ekonomisi, orman kaynakları ekonomisi, çevre
politikası, orman kaynakları yönetimi, yaban hayatı yönetimi, mera
yönetimi, su havzası yönetimi,
rekreasyon ekonomisi, doğal kaynaklar ekonomisi, tarımsal ormancılık, sosyal çevre, kırsal kalkınma,
üretim planlaması, pazarlama, çok
ölçütlü karar verme, matematiksel
ekonomi, makro ve mikro ekonomi, sosyoloji gibi dersler yer alabilmektedir. Ayrıca gelişmiş ülkelerin
ormancılık eğitiminde, çoğu teorik ders uygulamayla desteklenmekte ve öğrenciyi öğrenmeye ve
araştırmaya yönelten bir sistem
söz konusudur (Daşdemir, 2007).
Ülkelerin ormancılık anlayışlarına paralel olarak ormancılık
eğitim sistemleri de gelişmiştir.
Ormancılık eğitim sistemi her
şeyden önce toplumun orman
kaynaklarından beklentilerini sürdürülebilir ve optimal bir şekilde
karşılamaya hizmet etmelidir.
Özellikle gelişmiş ülkeler kendi
uluslarının ihtiyaçlarına cevap
verecek ve küreselleşen dünya ile
bütünleşecek şekilde ormancılık
eğitim sistemlerini geliştirmişlerdir. Bu eğitim sistemi, büyük
ölçüde çağdaş ormancılık anlayışına uygun bilgi kompozisyonuna
sahiptir.
Günümüzde ABD ormancılığı,
Avrupa ormancılığından farklılık
göstermekte ve gelişmekte olan
ülkelere öncülük etmektedir. Ormancılık kurumlarının ve öğretiminin en eski örnekleri Avrupa
kıtasında görülse dahi, Avrupa
ormancılığı orman kaynaklarının
yönetimi ve yönetim için gerekli
insan gücünün eğitimi açılarından
bugün için öncülük görevini görmekten uzaktır (Daşdemir, 2007).
Böylece aslında dünyada genel
eğitimde görülen ayrışmaya paralel olarak, ormancılık eğitim ve öğretim sisteminde de iki ayrı eksen
veya anlayış (ekol) ortaya çıkmıştır. Birisi ABD ekolü, diğeri ise çoğu
Avrupa ülkesinin bir araya gelerek
ABD ekolüne karşı Bologna süreci
ile oluşturdukları Avrupa ekolüdür.
2. TÜRKİYE’DE ORMANCILIK VE ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ
Ülkemizde ormancılık anlayışının ve eğitim sisteminin temellerinin atılmasında ve gelişmesinde,
1856 yılından itibaren Fransa, Almanya ve Avusturya’dan ülkemize
getirilen ormancı uzmanların ve
bilim adamlarının etkisi büyük
olmuştur. Dolayısıyla ormancılık
anlayışımızda ve eğitim-öğretim
sistemimizde, bu ülkelerin ve
ağırlıklı olarak Almanya’nın 19.
yüzyıldaki dar kapsamlı ormancılık anlayışının ve eğitim sisteminin
izleri görülmektedir.
Bu nedenle ülkemizde orman-
cılık, asıl olarak, biyolojik nitelikli
(dar kapsamlı) bir etkinlik olarak
anlaşılmakta, sosyo-ekonomik boyutu, toplum talepleri, öteki sektörlerle, makroekonomik yapıyla
ve bölgeyle olan ilişkileri yeterli
ölçüde dikkate alınmamaktadır
(Geray, 1993). Yani, orman kaynaklarını biyolojik, teknik, ekonomik, sosyal, yönetsel ve kültürel
yönleriyle, çok boyutlu bir sistem
olarak ele alan çağdaş ormancılık
anlayışı hakim değildir. Dar kapsamlı ormancılık anlayışının izleri
hem uygulamada hem de orman
mühendisliği eğitim-öğretim sisteminde kendini hissettirmektedir
(Daşdemir, 2007). Zamanla ormancılık anlayışındaki birtakım değişimlere bağlı olarak, ülkemizdeki
ormancılık eğitimi de değişimlere
zorlanmış ve bu anlamda bazı değişiklikler yapılmıştır. Ancak, bugün itibariyle orman mühendisliği eğitiminin çağdaş ormancılığa
ve ülkemizin gerçeklerine uygun,
sosyo-ekonomik bilgi boyutunu
öne çıkaran dinamik bir yapıya kavuşturulduğu söylenemez.
Bir ülkedeki ormancılık eğitimi, başta o ülkede hakim olan ormancılık anlayışı olmak üzere ülke
koşullarından, yasal düzenlemelerden, ulaşılmak istenen amaçlardan, dünyadaki sosyal, ekonomik,
teknolojik, çevresel, toplumsal
ve demografik değişikliklerden
önemli ölçüde etkilenmektedir.
Klasik ya da geleneksel ormancılık
eğitimi, orman ürünlerine yönelik
talebin sürekli artacağı varsayılarak, arz yanlı gelişmiştir. Oysa çağdaş ormancılık eğitimi küresel ve
yerel ölçekte toplumsal taleplere,
sosyal, ekonomik, bilimsel, teknolojik ve çevresel değişimlere cevap
verecek şekilde gelişmektedir
(Daşdemir, 2007).
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 33
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
2.1. Türkiye’de Orman Mühendisliği Eğitiminin Tarihsel
Gelişimi
1856 yılından itibaren ülkemize getirilen Avrupalı ormancı uzmanların etkisiyle, yönetici ve ormancı teknik eleman yetiştirmek
üzere, ülkemizde ilk ormancılık
eğitimi ve öğretimi 1857 yılında
İstanbul’da başlamıştır. Türkiye’de
ormancılık eğitimi ve öğretiminin
tarihsel gelişimini dönemler itibariyle aşağıdaki gibi olmuştur (Özdönmez vd., 1998; Eryılmaz, 1993;
Tolunay, 2001):
I- Dönem; (1857-1880) Orman
Okulu: Öğretim dili Fransızca olup,
ortaokul çıkışlılarının kabul edildiği, 2-4 yıl eğitim verilen ve “Rütbe-i
Rabia” unvanı ile mezun veren bir
okuldur.
II- Dönem; (1880-1893) Orman
ve Maden Okulu: Ortaokul çıkışlılarının kabul edildiği, öğretim süresi
4 yıl olan ve Orman Mühendisi unvanı ile mezun vermiş bir okuldur.
III- Dönem; (1893-1903) Halkalı
Tarım ve Orman Okulu: Ortaokul
çıkışlarının kabul edildiği ve öğretim süresi 4 yıl olan bir okuldur.
IV- Dönem; (1903-1910) Halkalı
Tarım ve Orman Yüksek Okulu: Ortaokul ve lise çıkışlılarının kabul
edildiği okulun öğretim süresi 4
yıl olup, mezunlarına Tarım Bakanlığının onayladığı bir icazetname verilmiştir.
V- Dönem; (1910-1934) Orman
Yüksek Okulu: Öğretim süresi 1917
yılına kadar 2 yıl, daha sonra 3 yıl
olan, lise ve dengi okul çıkışlılarının kabul edildiği bir okuldur.
1929 yılına kadar mezunlarına
“Orman Fen Memuru” unvanı,
daha sonra “Orman Mühendisi”
unvanı verilmiştir.
VI- Dönem; (1934-1948) Yüksek
Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesi:
34 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
1934 yılında Orman Yüksek Okulu, Ankara’da kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsüne bağlı bir fakülte
haline getirilmiştir. Lise ve dengi
okul çıkışlılarının kabul edildiği fakültede öğretim süresi 4 yıl olup,
ilk 2 yılı Ankara’da, son 2 yılı da
İstanbul’da okutulmuştur. Mezunlarına “Orman Yüksek Mühendisi”
unvanı verilmiştir.
VII- Dönem: (1948-…) İstanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi: 1948
yılında Yüksek Ziraat Enstitüsünün
kapatılması üzerine İstanbul’daki
Orman Fakültesi de İstanbul Üniversitesine bağlanmıştır. Lise çıkışlılarının kabul edildiği ve 4 yıllık
öğretim süresine sahip bu fakültenin mezunlarına 1980 yılından
önce “Orman Yüksek Mühendisi”
unvanı, daha sonra “Orman Mühendisi” unvanı verilmiştir. Halen
eğitim ve öğretimine devam eden
Fakültenin bünyesine, Orman
Mühendisliği bölümüne ilaveten
1980’li yıllardan itibaren iki bölüm
(Orman Endüstri Mühendisliği ve
Peyzaj Mimarlığı) daha eklenmiştir.
VIII- Dönem: (1972-…) Karadeniz Teknik Üniversitesine Orman Fakültesi: 1972 yılına kadar Türkiye
yükseköğretimde ormancılık eğitimi veren tek fakülte İÜ Orman
Fakültesi olmasına rağmen, 1972
yılında Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı iki bölümlü (Orman
Mühendisliği, Orman Endüstri
Mühendisliği) bir Orman Fakültesi
daha kurulmuş, daha sonra bünyesine Peyzaj Mimarlığı bölümü
de eklenmiştir.
IX- Dönem: (1993-…) Yeni Orman Fakülteleri: 1993 yılından
itibaren yeni orman fakülteleri
kurulmuş olup, aşağıdaki 9 orman
fakültesinde orman mühendisliği
eğitimi ve öğretimi verilmektedir;
1) Artvin Çoruh Üniversitesi
Orman Fakültesi
2) Bartın Üniversitesi Orman
Fakültesi
3) Çankırı Karatekin Üniversitesi Orman Fakültesi
4) Düzce Üniversitesi Orman
Fakültesi
5) İstanbul Üniversitesi Orman
Fakültesi
6) Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi Orman Fakültesi
7) Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi
8) Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi
9) Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi.
2010 yılında yeni üniversitelerin kurulmasıyla aşağıdaki 3 yeni
orman fakültesi daha açılmıştır;
1. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi,
2. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi,
3. Karabük Üniversitesi Orman
Fakültesidir.
2.2. Türkiye’deki Orman Mühendisliği Eğitiminin Değerlendirilmesi
Türkiye’de orman mühendisliği eğitimini değerlendirmek amacıyla bazı araştırmalar yapılmıştır.
Örneğin, 1969 yılında yapılan bir
çalışmada (Kalıpsız vd., 1969); orman mühendislerinin %60’ının ve
1976 yılında yapılan bir çalışmada
(Çepel, 1984) ise; %87’sinin en çok
yönetim ve işletmecilik alanında
bilgiye ihtiyaç duydukları tespit
edilmiştir. Ayrıca 1998 yılında orman işletme yöneticileri üzerinde
yapılan bir araştırmada (Daşdemir, 1998); yöneticilerin %92’sinin
çeşitli nedenlerle orman fakültelerindeki eğitim ve öğretim sisteminden memnun olmadıkları ve
özellikle fakülte eğitiminin Türkiye ormancılığının sorunlarını çözemediğini ve bu nedenle halkla
ilişkiler, yönetim, ekonomi, planlama, işletme, muhasebe, hukuk
gibi sosyal ve ekonomik içerikli
derslere daha fazla ihtiyaç olduğu
saptanmıştır. Bu kapsamda ABD,
Avustralya ve İsveç’deki bazı üniversitelerin ormancılık eğitimleri
içindeki sosyo-ekonomik içerikli
derslerin payı %23-36 arasında
değişirken, ülkemizde bu oranlar
İÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği bölümünde 1991 yılında %14 (Geray, 1991) ve 2013
yılında %17, BÜ Orman Fakültesi
Orman Mühendisliği bölümünde
yaklaşık %13-14 olarak gerçekleşmiştir (sadece zorunlu ders saatleri dikkate alınmıştır).
Orman mühendisliği eğitimini
ülkemizdeki 9 orman fakültesinin
orman mühendisliği bölümünde okuyan 670 öğrencinin bakış
açısıyla değerlendirmek amacıyla
yapılan bir araştırmada (Daşdemir
ve Atmiş, 2008) ise aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir;
• Öğrencilerin yaklaşık %10’u
orman mühendisinin ne iş yaptığını tam olarak bilmemekte ve
%50’si ise orman mühendisini
ormanları koruyan, genişleten, geliştiren, işleten ve sürekliliğini sağlayan, dikim, bakım, gençleştirme,
kesim, yangın vb. işlerle uğraşan,
yani daha çok teknik ve biyolojik
işlerle uğraşan bir meslek elemanı
olarak görmektedir. Orman mühendisini; orman kaynaklarını
yöneten, planlayan ve onlardan
topluma fayda ve hizmet sunan,
yani toplum ile orman kaynakları arasında bağ kuran ve toplum
refahı doğrultusunda ona müdahale eden (dolayısıyla sosyal ve
ekonomik bilgisi ön planda olan)
bir eleman olarak görenlerin oranı
ise %22’dir.
• Öğrencilerin %75’i orman
mühendisi olacaklarından dolayı
“çok mutlu ve mutludur”.
• Öğrencilerin %87’si orman
mühendisliğini “geleceği parlak
ve gelişme umudu olan bir meslek” olarak değerlendirmektedir.
• Öğrenciler tarafından orman
mühendisliği bölümünün tercih
edilme sırası ise 11’dir. Bartın için
bu rakam 12’dir.
• Öğrencilerin %55’i orman fakültelerindeki orman mühendisliği eğitimini çağdaş ormancılık anlayışına uygun bulmamaktadır.
• Öğrencilerin %73’ü biyolojik
ve ekolojik kapsamlı derslerin ormancılık eğitiminde önemli olduğunu düşünmektedir. Bu sonuç ormancılığın dar kapsamlı bir etkinlik
olarak algılandığını, özellikle sosyal
ve ekonomik boyutunun tam olarak algılanmadığını, bu konuda
gerekli eğitimin verilemediğini,
öğrencide vizyon ve misyon oluşturulamadığını göstermektedir.
• Öğrenciler ormancılık eğitiminde öncelikli olan üç sorunu;
teorik ders fazlalığı ve uygulama
eksikliği, fiziki alt yapı yetersizliği
ve ezbere dayalı bir öğretim ve ders
geçme sistemi şeklinde tespit etmiştir.
Ayrıca ülkemizdeki 9 orman
fakültesinde çalışan 162 akademisyenin bakış açısıyla orman
mühendisliği eğitimini değerlendirmek amacıyla yapılan bir
araştırmada (Atmiş ve Daşdemir,
2008) ise aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır;
• Akademisyenlerin büyük çoğunluğu orman mühendisliğini
“geleceği parlak ve gelişme umudu
olan bir meslek” olarak görmektedir.
• Akademisyenlerin %57 orman fakültelerindeki ormancılık
eğitimini çağdaş ormancılık anlayışına uygun bulmamaktadır.
• Akademisyenlerin %56’sı biyolojik ve ekolojik kapsamlı derslerin ormancılık eğitiminde daha
önemli olduğunu düşünmektedir.
Bu durum akademisyenlerin büyük çoğunluğu tarafından ormancılığın ve ormancılık eğitiminin
dar kapsamlı (biyolojik-ekolojik)
bir etkinlik olarak algılandığını,
özellikle sosyal ve ekonomik boyutunun tam olarak algılanmadığını göstermektedir.
• Akademisyenler ormancılık
eğitiminde öncelikli olan üç sorunu; teorik ders fazlalığı, öğrenci
kalitesinin düşüklüğü ve akademik
kadronun yetersizliği şeklinde tespit etmiştir.
Diğer yandan KTÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği bölümü öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada (Türker, 2005);
orman mühendisliği bölümünün
genellikle son sıralarda tercih
edildiği, düşük puanla öğrenci
girişlerinin olduğu ve öğrenci kalitesinin gittikçe düştüğü, okuyan
öğrencilerin ancak %54’ünün orman mühendisliği bölümünden
memnun olduğu, bu nedenle nitelikli orman mühendisi yetiştirmenin ve etkili eğitim stratejileri
geliştirmenin güç olduğu vurgulanmaktadır.
Çağdaş ormancılıkta sosyoekonomik boyutun olmazsa olmaz
koşulu olduğu ve salt biyolojik,
teknik ve ekolojik bilgilerle orman
kaynaklarının toplum refahı doğrultusunda yönetmenin mümkün olmadığı dikkate alınarak,
Türkiye’de orman mühendisliği
eğitiminin çağdaş ormancılığa
ve ülkemiz gerçeklerine uygun,
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 35
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
sosyo-ekonomik bilgi boyutunu
ön planda tutan orman kaynaklarının yönetimi biçiminde bir içeriğe kavuşturulması gerekmektedir
(Daşdemir, 2007).
Dolayısıyla ormancılıkta eğitimin amacı; orman kaynaklarını
tanıyan, özelliklerini bilen ve aralarındaki ilişkileri açıklayan, orman kaynaklarına toplum refahı
doğrultusunda planlı müdahale
ederek optimal ve sürdürülebilir
fayda sağlayan, çok boyutlu düşünen, toplumsal sorumluluk taşıyan, bilime ve uygulamaya katkı
sağlayan orman mühendisleri yetiştirmektir. Yani fiziksel kuvvetten
çok, fikri düşünceye önem veren,
biyolojik, ekolojik ve teknik bilgilerin yanında ekonomik, sosyal ve
kültürel bilgilere sahip, ileriyi gören, rasyonel karar verme ve akıl
yürütme yeteneğine sahip olan
bir meslek adamı yetiştirmektir.
Kısaca ormancılık eğitiminin amacı “orman kaynaklarını toplum refahı doğrultusunda rasyonel yöneten
insan gücü yetiştirmektir” (Geray,
1991; Daşdemir ve Atmiş, 2008).
3. BARTIN ORMAN FAKÜLTESİNDE ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ
3.1.
Bölümün
Tanıtımı
(Amaç, Akademik Yapı ve Öğrenci Sayıları)
Bartın Orman Fakültesi, 1992
yılında o zamanki adıyla Zonguldak Karaelmas Üniversitesine
bağlı üç bölümlü (orman mühendisliği, orman endüstri mühendisliği, peyzaj mimarlığı) bir fakülte
olarak kurulmuştur. 2008’de Bartın Üniversitesinin kurulmasıyla
birlikte, bu üniversiteye bağlı bir
fakülte haline gelmiştir.
Bartın Üniversitesi (BÜ) Orman
Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü lisans eğitiminin amacı; ulu-
36 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
sal ve uluslararası nitelikte çağdaş
bir eğitim ve öğretim sürdürerek,
orman kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini sağlayan, olayları
çok boyutlu düşünen, yorumlayan, bilimsel etik değerleri yüksek,
toplumsal sorumluluk taşıyan, bilimsel araştırmaları ve gelişmeleri
izleyen, evrensel bilime ve uygulamaya katkı sağlayan orman mühendisleri yetiştirmektir.
Bu amaçla Orman Mühendisliği Bölümünde halen Orman Botaniği, Orman Amenajmanı, Ormancılık Ekonomisi, Silvikültür, Orman
Entomolojisi ve Koruma, Orman
İnşaatı ve Transportu, Ölçme Bilgisi ve Kadastro, Ormancılık Politikası, Ormancılık Hukuku, Toprak İlmi
ve Orman Ekolojisi, Havza Amenajmanı adıyla 11 Anabilim Dalı
mevcut olup, 7 Profesör, 5 Doçent,
12 Yardımcı Doçent, 3 Araştırma
Görevlisi ve 1 Öğretim Görevlisi
olmak üzere toplam 28 akademik
personel görev yapmaktadır.
Orman Mühendisliği Bölümüne ilk defa 1993’de öğrenci alınmış
ve ilk mezunlarını 1997’de vermiştir. 1993’den bu yana, yaklaşık 21
yıllık bir süre içerisinde toplam 771
öğrenci orman mühendisi olarak
mezun olmuştur (Çizelge 1). 2012
Çizelge 1. Orman Mühendisliği
Olanların Sayısı.
Mezun Sayısı
Yıllar
Kız Erkek Toplam
1997
1
19
20
1999
1
12
13
1999
4
33
37
2000
7
23
30
2001
6
33
39
2002
9
24
33
2003
6
34
40
2004
7
35
42
2005
3
12
15
TOPLAM
yılından itibaren de bölümümüzden mezun olan öğrencilere Bologna süreciyle uyumlu olarak
Diploma Eki verilmeye başlanmıştır.
BÜ Orman Fakültesi Orman
Mühendisliği Bölümüne MF puan
türüyle öğrenci alınmaktadır. Bölümün öğrenci kontenjanları 2008
yılına kadar yaklaşık her yıl 80 öğrenci iken, bu sayı 2009 yılından
itibaren 120’nin üzerine çıkmıştır.
2012 yılı kontenjanı 57, 2013 yılı
kontenjanı 21 ve 2014 yılı kontenjanı 11 olarak gerçekleşmiştir.
Bölümümüzde halen 95’i kız ve
250’si erkek olmak üzere toplam
345 öğrenci eğitim-öğretim görmektedir. Derslikler, laboratuvar
ve arazi çalışmaları dikkate alındığında, kaliteli bir eğitim-öğretim
yapılabilmesi için yıllık öğrenci
kontenjanımızın 50-60 olması gerekmektedir.
3.2. Lisans Ders Planı
Orman Mühendisliği Bölümünün kuruluş yıllarındaki ders planları ve anabilim dallarının yapılanması incelendiğinde, İÜ Orman
Fakültesi Orman Mühendisliği
Bölümünün örnek alındığı anlaşılmaktadır. Ancak zaman içerisinde
ders planlarında bazı değişiklik-
Bölümünden Yıllar İtibariyle Mezun
Yıllar
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
Kız
4
6
2
14
7
19
39
23
29
187
Mezun Sayısı
Erkek Toplam
20
24
39
45
22
24
47
61
21
28
38
57
38
77
63
86
71
100
584
771
ler yapılmıştır. Buna göre tarihsel
süreç içerisinde uygulanan ders
planları aşağıdaki gibi incelenmiş
ve değerlendirilmiştir:
1993-2004 yılları arasında 4
yıllık eğitim süresince 2547 sayılı
YÖK Kanunun 5i maddesi dersleri
(Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi,
Türk Dili, Yabancı Dil) dahil, 57 zorunlu ders (159 kredi), 8 seçmeli
ders (16 kredi) olmak üzere toplam 65 ders ve 175 krediyle öğrenci mezun edilmiştir.
2004 yılında İÜ Orman Fakültesinin girişimleri sonucunda
İstanbul’da bölüm başkanlarının
katıldığı bir toplantıda alınan
karar gereğince; orman mühendisliği bölümlerinin ders planlarında bir standartlık oluşturulması, değişen koşullara ve çağdaş
ormancılık anlayışına uygunluk
sağlanması amacıyla bölümümüz
ders planında revizyona gidilmiştir. Bazı dersler programdan çıkarılmış, bazı yeni dersler eklenmiş,
ders saatleri düzenlenmiş ve toplam 13 kredi azaltılmıştır. Böylece
5i dersleri dahil 58 zorunlu (146
kredi), 8 seçmeli ders (16 kredi) olmak üzere toplam 66 ders ve 162
kredi ile öğrenci mezun edilmeye
başlanmıştır.
2006 yılında çıkarılan 5531
sayılı yetki yasasıyla birlikte, ders
planlarının revizyonu tekrar gündeme gelmiştir. Bu amaçla 12-13
Nisan 2007 tarihlerinde İÜ Orman
Fakültesinde geniş katılımlı bir çalıştay yapılmıştır. O zamanki ders
planımız tarafımdan incelenmiş
ve 5531 sayı yetki yasasının gerektirdiği bilgi kompozisyonun büyük
ölçüde karşılandığı anlaşılmıştır.
Ancak yine de revize edilmesi gereken hususlar öneriler şeklinde
ifade edilmiştir (Daşdemir, 2007).
2011 yılına Bologna süreci
çalışmaları kapsamında bölümümüzün ders planları, hem sürecin istekleri, hem 5531 sayı yetki
yasasının gerekleri, mezunların
yeterliliği ve paydaşların görüşleri dikkate alınarak yeniden revize
edilmiştir. Buna göre orman mühendisliği eğitiminde dengeli ve
kapsayıcı bir bilgi birikimi oluşturmak amacıyla bazı derslerin yarıyılı değiştirilmiş, bazıları zorunludan
seçmeliye dönüştürülmüş, bazıları programdan kaldırılmış, bazı
yeni zorunlu ve seçmeli dersler
konulmuştur. Yapılan değişikliklerden sonra orman mühendisliği
bölümünde 4 yıllık lisans eğitim
ve öğretim süresince yarıyıllar itibariyle okutulan dersler ve AKTS
kredileri (Ders Planı) Çizelge 2’de
verilmiştir.
3.3. Bologna Süreci Kapsamında Ders Planında Yapılan
Değişiklikler
Bilindiği gibi 1998 yılında Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere eğitim bakanlarının yaptıkları toplantı sonunda yayımlanan Sorbonne
Bildirisi ile Bologna Sürecinin temelleri atılmıştır. 1999 yılında ise,
29 Avrupa ülkesinin yükseköğretimden sorumlu bakanlarının
Avrupa’da ortak bir yükseköğretim alanı yaratma düşüncesiyle
imzaladıkları Bologna Bildirisi ile
de Bologna Süreci resmen başlamıştır. Ülkemiz 2001 yılında sürece dahil olmuş ve zamanla sürece
yeni ülkelerin katılımıyla ülke sayısı 47’ye çıkmıştır. Bologna süreci
hedeflediği Avrupa’da ortak bir
yükseköğretim alanı içerisinde
ülkelerin yükseköğretim sistemlerinin kendilerine özgü farklılıkları
korunarak birbirleriyle uyumlu
hale getirilmesi ve bu şekilde, bir
ülkeden ya da yükseköğretim sisteminden diğerine geçişin kolay-
laştırılması, öğrenciler ve öğretim
görevlilerinin hareketliliğinin ve
istihdamının artırılması planlanmıştır. Böylece gelişen ABD bilimine ve eğitim sistemine karşı güçlü
bir Avrupa ekolü veya ekseni oluşturulmaya çalışılmıştır.
Bologna süreci ile beraber dersin teorik ve uygulama saatlerinin
bileşkesinden oluşan klasik kredi sistemi yerine, öğrenci odaklı,
dersin toplam iş yükünü gösteren
(teorik ve uygulama ders süresi,
derse öğrencinin hazırlanması,
ders dışı çalışmaları, sınavlara hazırlık, ödevler, projeler vb. faaliyetlerin tümünü temsil eden) Avrupa Kredi Transfer Sistemi (AKTS)
getirilmiştir. Buna göre Bologna
Sürecinin ders planlarına yönelik
öngörüleri aşağıda özetlenmiştir:
- 5i dersleri hariç her yarıyıldaki toplam ders sayısı 5-8,
- Her yarıyılda 30 AKTS ve 8 yarıyılda toplam 240 AKTS,
- 5i dersleri hariç, seçmeli derslerin AKTS’sinin toplam AKTS’ye
oranı %25,
- 5i dersleri hariç, alan dışı
seçmeli derslerin toplam seçmeli
dersler içindeki oranı asgari %10
olmalıdır.
Bir taraftan Bologna sürecinin öngörüleri, diğer taraftan
dünyadaki gelişmeler, çağdaş
ormancılık anlayışı ve 5531 sayılı
yetki yasasının gerekleri dikkate
alınarak, orman mühendisliği eğitiminde dengeli ve kapsayıcı bir
bilgi birikimi oluşturmak amacıyla
bazı derslerin yarıyılı değiştirilmiş,
bazıları zorunludan seçmeliye
dönüştürülmüş, bazıları programdan kaldırılmış, bazı yeni zorunlu
ve seçmeli dersler konulmuştur.
Buna göre bölümümüz ders planında aşağıdaki düzenlemeler
yapılmıştır:
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 37
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
Çizelge 2. BÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Lisans Ders Planı.
1.Yarıyıl Dersleri
Dersin Kodu Dersin Adı
ORM103
Genel Botanik
ORM111
Zooloji
ORM113
Orman Mühendisliğine Giriş
MAT185
Genel Matematik
KİM185
Genel Kimya
TBT185
Temel Bilgi Teknoloji Kullanımı
Seçmeli Ders1
TÜR181
YDL185
AİT181
Türk Dili I
Yabancı Dil I
Atatürk İ.İ.Tarihi I
Seçmeli Dersler (*)
BED185
Beden Eğitimi I
MÜZ187
Müzik
3.Yarıyıl Dersleri
Dersin Kodu Dersin Adı
ORM203
Toprak İlmi
ORM213
Ormancılık Hukuku
ORM217
Dendrometri
ORM221
Gymnospermae
ORM225
Fitopatoloji
Seçmeli Ders1
Seçmeli Ders2
Seçmeli Dersler (**)
ORM205
Jeoloji
ORM207
Harita ve Kadastro Tekniği
ORM209
Mühendislik Mekaniği
ORM211
Ağaç Morfolojisi
ORM219
Mesleki Yabancı Dil
ORM233
Çevre Koruma
5.Yarıyıl Dersleri
Dersin Kodu Dersin Adı
ORM307
Orman Yollarının Planlanması
ORM317
Maliye
ORM319
Silvikültürün Temel Esasları
ORM321
Havza Amenajmanı
ORM323
Ormancılık İş Bilgisi
ORM327
Fidanlık Tekniği
Seçmeli Ders1
Seçmeli Ders2
Seçmeli Dersler (**)
ORM305
Pazarlama
ORM309
Sel ve Çığ Kontrolü
ORM329
Diri Örtü İle Mücadele
ORM331
Tarımsal Ormancılık
ORM335
Yöneylem Araştırması
ORM337
Odun Dışı Orman Ürünleri
7.Yarıyıl Dersleri
Dersin Kodu Dersin Adı
ORM401
Ormancılık İşletme Ekonomisi
ORM403
Coğrafi Bilgi Sistemleri
ORM407
Orman Koruma
ORM417
Ormancılık Politikası
ORM421
Orman Amenajmanı Esasları
Seçmeli Ders1
Seçmeli Ders2
17
Seçmeli Dersler (**)
ORM409
Foto Yorumlama
ORM413
Ağaç Islahı
ORM415
Ormancılıkta Değer Tayini
ORM433
Sosyal Ormancılık
ORM437
Enerji Ormancılığı
ORM441
Kavak Yetiştirme
ORM443
Proje I
1. S I N I F (Bölüm Kodu: 108)
2.Yarıyıl Dersleri
TE
PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı
2
2
4 ORM104
İstatistik Metotlar
2
2
4 ORM108
Genetik ve Fizyoloji
2
0
3 ORM110
Genel Ekoloji
3
0
3 ORM112
Bilgisayar Destekli Çizim
3
0
3 ORM118
Ölçme Bilgisi
1
2
2
2
0
4
Seçmeli Ders2
15
6
23
2
0
2 TÜR182
Türk Dili II
2
0
3 YDL186
Yabancı Dil II
2
0
2 AİT182
Atatürk İ.İ.Tarihi II
30
Seçmeli Dersler (*)
2
0
4 BED186
Beden Eğitimi II
2
0
4 FOT188
Fotoğrafçılık
2. S I N I F
4.Yarıyıl Dersleri
TE
PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı
2
2
5 ORM204
Orman Ekolojisi
2
0
4 ORM206
Mera Amenajmanı
2
2
5 ORM216
Staj I
2
2
5 ORM218
Ekonomi
2
0
3 ORM222
Angiospermae
ORM224
Toprak Koruma
2
0
4
Seçmeli Ders1
2
0
4
Seçmeli Ders2
14
6
30
Seçmeli Dersler (**)
2
0
4 ORM212
Orman İçi Su ürünleri
2
0
4 ORM228
Yaban Hayatı Bilgisi
2
0
4 ORM230
Ağacın Teknolojik Özellikleri
2
0
4 ORM232
Bitki Beslenmesi
2
0
4 ORM234
Bitki Sosyolojisi
2
0
4 ORM236
Korunan Alan Yönetimi
3. S I N I F
6.Yarıyıl Dersleri
TE
PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı
2
2
4 ORM310
Orman Entomolojisi
2
0
3 ORM312
Hasılat Bilgisi
2
0
4 ORM314
Staj II
2
0
3 ORM320
Silvikültür Tekniği
2
0
4 ORM322
Orman Transport Tekniği
2
0
4 ORM326
Orman Bakımı
2
0
4
Seçmeli Ders1
2
0
4
Seçmeli Ders2
16
2
30
Seçmeli Dersler (**)
2
0
4 ORM328
Muhasebe
2
0
4 ORM330
Ormancılıkta Mekanizasyon
2
0
4 ORM334
Ormancılıkta Halkla İlişkiler
2
0
4 ORM336
Su Kaynaklarının Korunması
2
0
4 ORM338
Silvikültürel Projelendirme
2
0
4 ORM340
Ormancılık Hukuku Uygulamaları
4. S I N I F
8.Yarıyıl Dersleri
TE
PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı
4
0
5 ORM400
Ormancılık Yönetim Bilgisi
1
2
5 ORM408
Bitirme Ödevi
0
4 ORM412
3
Uzaktan Algılama
3
0
4 ORM414
Ağaçlandırma
2
0
4 ORM442
Orman Amenajmanı
2
Seçmeli Ders1
2
0
4
Seçmeli Ders1
2
0
4
Seçmeli Ders3
17
2
30
Seçmeli Dersler (***)
2
0
4 ORM404
Orman Ürünlerinden Faydalanma
2
0
4 ORM430
Ormancılıkta Biyolojik Mücadele
2
0
4 ORM432
Biyokütle
2
0
4 ORM434
Arazi Sınıflandırması
2
0
4 ORM436
Orman Hava Hatları
2
0
4 ORM438
Planlama ve Proje Değerlendirme
2
0
4 ORM440
Proje II
(*): Öğrenciler bir ders seçmek zorundadır. (**): Öğrenciler iki ders seçmek zorundadır. (***): Öğrenciler üç ders seçmek zorundadır.
38 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
TE
3
3
2
2
3
PR
0
0
0
2
2
AKTS
4
4
3
4
4
2
15
2
2
2
0
4
0
0
0
4
23
2
3
2
30
2
2
0
0
4
4
TE
2
2
0
2
2
2
2
2
14
PR
2
0
0
0
2
0
0
0
4
AKTS
5
4
2
3
5
3
4
4
30
2
2
2
2
2
2
0
0
0
0
0
0
4
4
4
4
4
4
TE
2
2
0
2
2
2
2
2
14
PR
2
2
0
2
2
0
0
0
8
AKTS
4
4
2
4
4
4
4
4
30
2
2
2
2
2
2
0
0
0
0
0
0
4
4
4
4
4
4
TE
3
0
2
2
2
2
2
2
13
PR
0
2
0
2
2
0
0
0
6
AKTS
4
2
4
4
4
4
4
4
30
2
2
2
2
2
2
2
0
0
0
0
0
0
0
4
4
4
4
4
4
4
1) 5i dersleri hariç, her yarıyıldaki ders sayısı 6-8, 8 yarıyılda
toplam ders sayısı 57, her yarıyılda
30 AKTS ve 8 yarıyılda toplam 240
AKTS olacak şekilde bir düzenleme yapılmıştır.
2) Toplam ders sayısının 15’i
seçmeli, 42’si zorunlu derstir. Birinci sınıfta her yarıyılda birer adet
alan dışı seçmeli ders vardır. 2.
sınıftan itibaren öğrenci her yarıyılda 2 adet seçmeli ders ve 8.
yarıyılda 3 adet seçmeli ders alacaktır. Böylece seçmeli derslerin
AKTS’sinin toplam AKTS’ye oranı
%25 ve alan dışı seçmeli derslerin
toplam seçmeli dersler içindeki
oranı %13’dür.
3) Ayrıca öğrencinin mesleki
bilgi ve görgüsünü artırmak amacıyla 2. ve 3. sınıflarda 20’şer iş
günü olmak üzere toplam 40 gün
staj yapmasını sağlayacak Staj I
ve Staj II dersleri 2 AKTS olarak
düzenlenmiştir. Son sınıfta iki dönemde öğrencilere proje yapma
alışkanlığı kazandırmak amacıyla
Proje I ve Proje II seçmeli derslerine yer verilmiştir.
Ders planından da görüldüğü
gibi, 5531 sayılı yetki yasasının 4.
maddesinde sayılan orman mühendislerinin faaliyet konularına
uygun olarak; ormancılıkta değer
tayini, ormancılıkta biyolojik mücadele, su kaynaklarının korunması, ormancılık hukuku uygulamaları, korunan alan yönetimi,
odun dışı orman ürünleri gibi bazı
yeni dersler programa eklenmiştir. Böylece ders planında yapılan
bu değişikliklerle hem Bologna
sürecine uyum sağlanmış, hem de
5531 sayılı yetki yasasının kapsam
ve içeriğine hizmet eden bir ders
planı oluşturulmuştur. Ayrıca bu
ders planı, 2009 tarihli Orman Mühendisleri Odası Mesleki Deneyim
Kazanma ve Meslek Mensupluğu
Sınav Yönetmeliği’nin 40. maddesinde yer alan konuları da kapsamaktadır.
3.4. Teknik Geziler ve Stajlar
Orman mühendisliği uygulamalı bir bilim dalı olduğu için
teknik geziler ve stajlar son derce
önemli olup, eğitimin bir parçası
olarak görülmelidir. Teknik gezilerin ve stajların amacı eğitimöğretim süresince öğrenilen
teorik bilgilerin uygulamaya aktarılması, pekiştirilmesi, deneyim
kazanılması ve ormancılık mesleğinin tanıtılmasıdır. Bu nedenle
teknik gezilere ve stajlara gereken
önem verilmeli ve yeterli kaynak
ayrılmalıdır.
Üniversitemizin maddi olanakları dahilinde son sınıf öğrencilerine hemen her yıl bir hafta süreyle
teknik geziler düzenlenmektedir.
Örneğin, 2011 yılında Bursa ve
Çanakkale Orman Bölge Müdürlüklerine, 2012 yılında Antalya ve
Muğla Orman Bölge Müdürlüklerine, 2013 yılında da Amasya Orman
Bölge Müdürlüğüne teknik geziler
düzenlenmiştir. Teknik gezilere orman mühendisliği eğitiminin hemen her alanından yeterli sayıda
öğretim elemanı katılmalı, uygulamayla işbirliği içerisinde iyi bir
planlama yapılmalı ve yeterli kaynak ayrılmalıdır. Teknik geziler son
sınıfta öğrenciye maddi yük getirmeyecek şekilde, birer hafta süreyle birkaç kez tekrarlanmalıdır.
BÜ Orman Fakültesinin 2009
tarihli staj uygulama yönergesine göre; “Orman mühendisliği
bölümü öğrencilerinden 4. ve 6.
yarıyıllarında devam sürelerini tamamlamış olanlar, stajlarını iki yaz
tatili döneminin her birinde 20’şer
iş günü olmak üzere, toplam 40
iş günü Fakültece hazırlanacak
programa göre yapmakla yükümlüdürler. Orman Mühendisliği Bölümü öğrencileri stajlarından birini orman işletmelerinde yapmak
zorundadır. Öğrencilerin farklı
ormancılık faaliyetlerini yerinde
ve uygulamalı olarak görebilmesi
için, stajların farklı coğrafi bölgelerde yapılması esastır. Ancak stajların farklı ormancılık birimlerinde
veya konularında yapılması halinde, iki staj aynı bölgede veya ilde
yapılabilir.”
Ancak uygulamada çoğu
stajın gerekli şekilde yapılmadığı, uygulayıcıların staja gereken
önemi vermedikleri, öğrencilerle
ilgilenmedikleri ve staj yapan öğrencilere ücret ödenmediği bilinmektedir (Özkan, 1984; Ata, 1990;
Çelik, 1990; Tanyel, 1990; Atmiş
vd., 2008). Stajların başarılı ve faydalı olması için, öğrenciye barınma yeri verilmesi, makul bir ücret
ödenmesi, gerekli ilginin gösterilmesi, yetki ve sorumluk verilerek
işe devamı ve işlere katılımı sağlanmalıdır. Ayrıca stajın bir formalite ve külfet olarak görülmemesi,
staj yeri seçiminin öğrenciye bırakılmaması, bu konuda fakültelerin rehberlik etmesi, fakültelerin
kontrolünde iyi planlama ve uygulama yapılması gerekmektedir.
3.5. Stratejik Plan
2012 yılında Bartın Üniversitesinin stratejik plan yapımı
çalışmaları kapsamında Orman
Fakültesinin Stratejik Planı (20132017) yapılmış ve bu stratejik plan
içerisinde orman mühendisliği
bölümü de yer almıştır. Stratejik
planda bölümün mevcut durumu,
akademik faaliyetleri, yayınları,
araştırma projeleri, fakülte bazında misyon, vizyon, temel değerler,
SWOT analizi, 2013-2017 dönemine ilişkin bölümün stratejik amaç-
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 39
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
Çizelge 3. Yıllara Göre Yüksek Lisans ve Doktora Öğrenci Sayısı.
Öğrenci Sayısı
Yıllar
Toplam
Yüksek Lisans
Doktora
2010-2011
28
8
36
2011-2012
43
8
51
2012-2013
52
4
56
2013-2014
72
7
79
2014-2015
97
8
105
ları, hedefleri ve performans göstergeleri, izleme değerlendirme
bilgileri yer almıştır. Stratejik Plan
üniversitemizin web sayfasına konulmuştur.
Yapılan stratejik planın işlevsel
olması için, stratejik plan gereklerinin yerine getirilip gerilmediği
zaman zaman kontrol edilmekte,
değerlendirmeler yapılmakta ve
sapmalar varsa üzerinde durulmaktadır. Böylece bir sonraki plan
dönemine ilişkin sağlam bir yapı
oluşturulmaktadır.
3.6. Yüksek Lisans ve Doktora Eğitimi
Bartın Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümünün lisansüstü
(yüksek lisans ve doktora) eğitiminin amacı; ulusal ve uluslararası
nitelikte çağdaş bir eğitim ve öğretim sürdürmek, orman kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini
sağlayan, olayları çok boyutlu olarak düşünüp yorumlayan, bilimsel
etik değerleri yüksek, toplumsal
sorumluluk taşıyan Orman Yüksek
Mühendisleri ve Doktorantlar yetiştirmek ve bilimsel araştırmaları geliştirmek suretiyle evrensel bilime
ve uygulamaya katkı sağlamaktır.
Bölümümüzde 1994 yılında
Yüksek Lisans, 1995 yılında da
Doktora eğitimi başlamıştır. Halen
BÜ Fen Bilimleri Enstitüsünün lisansüstü eğitim ve öğretim programı çerçevesinde bölümümüzde
Tezli Yüksek Lisans ve Doktora
eğitimi verilmektedir. Yaklaşık 19-
40 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
20 yıllık bir geçmişe sahip olan
Orman Mühendisliği Lisansüstü
Eğitim-Öğretim Programı çerçevesinde, 2014 yılı itibariyle 97
Orman Yüksek Mühendisi ve 23
Doktorant yetiştirilmiştir. Son 5
yılın öğrenci sayıları Çizelge 3’de
verilmiş olup, halen 97 Yüksek Lisans ve 8 Doktora öğrencisi olmak
üzere toplam 105 öğrenci eğitimöğretim görmektedir.
Ayrıca 2013 yılında BÜ Uzaktan Eğitim Programı kapsamında
Orman Mühendisliği Bölümünde Tezsiz Yüksek Lisans Programı
açılmış olup, halen 10 öğrenci
eğitim-öğretim görmektedir. Tezsiz Yüksek Lisans Programının
büyük ölçüde kamu kurumlarında çalışan ve çeşitli nedenlerle
derslere devam edemeyen orman
mühendisleri için uygun olacağı
düşünülmektedir.
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
18. ve 19. yüzyıllarda orta ve
batı Avrupa’da ortaya çıkan klasik
ormancılık anlayışı, ülkemizde hem
uygulamaya hem de orman mühendisliği eğitimine yansımıştır. Bu
anlayış ülkemizin doğal, sosyal ve
ekonomik koşullarına uymamakta, orman kaynaklarına toplum
refahı doğrultusunda ve bir sitsem
anlayışı içinde müdahale etmede,
böylece optimal ve sürdürülebilir
bir yönetimi sağlamada yetersiz
kalmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada; genel olarak Türkiye’deki
ormancılık eğitimi ve özel olarak
BÜ Orman Fakültesinde Orman
Mühendisliği
eğitimi-öğretimi
çeşitli açılardan incelenmeye ve
değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Bu bağlamda 2011 yılında
Bologna sürecine uyum kapsamında bir taraftan ormancılık
anlayışında görülen değişmeler,
dünyadaki gelişmeler ve Bologna sürecinin öngörüleri, diğer
taraftan ülkemizin koşulları, yasal
düzenlemeler (özellikle 5531 sayılı yetki yasası), toplumsal beklentiler, mezunların yeterliliği ve
paydaşların görüşleri dikkate alınarak, BÜ Orman Fakültesi Orman
Mühendisliği Bölümünün ders
planları revize edilmiştir. Böylece
hem Bologna sürecinin gereklerine, hem 5531 sayılı yetki yasası ile
çağdaş ormancılık anlayışına uygunluk sağlanmıştır. Bununla birlikte yapılan değişikliklerin zaman
zaman uygunluğunun kontrol
edilmesi, değişimlere ve gelişmelere paralel olarak güncellemelerin yapılması gerekmektedir.
Bologna süreciyle birlikte
Avrupa’da yükseköğretimde ortak bir eğitim alanı oluşturma
düşüncesi belki sosyal, ekonomik
ve doğal koşulları ve gelişmişlik
düzeyleri birbirine yakın olan ülkeler için faydalı olmuştur. Ancak
kendine özgü koşulları, çeşitliliği
ve değişkenliği oldukça fazla olan
ve çoğu Avrupa ülkesinden farklılık gösteren ülkemizde özellikle
orman mühendisliği eğitim programlarının, sürecin gereklerine
göre dizayn edilmesi bir hayli zor
olmuştur. Adeta ülkemizin gerçekleri göz ardı edilerek, özgür ve
geniş kapsamlı bir eğitim sistemi
dar bir kalıba sokulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte Bologna
sürecinin diploma eki, kredi siste-
mi ve eğitimde bir standartlaşma
getirdiği, ancak eğitimde özerkliğe ve kaliteye yeterince önem
vermediği söylenebilir.
Bologna sürecinin yanında, aslında kaliteli ormancılık eğitiminin
bir göstergesi olarak orman fakültelerinin orman mühendisliği
bölümlerindeki eğitim ve öğretimin akreditasyonu için, MÜDEK’e
(Mühendislik Eğitim Programları
Değerlendirme ve Akreditasyon
Derneği) başvuru yapılması ve
akreditasyon belgesi alınması gerekmektedir.
Ülkemizde orman mühendislerinin kamuda ve özel sektörde
istihdam edilme olanakları ve
ormancılık eğitiminin kalitesi dikkate alındığında, yeni orman fakültelerinin açılmaması, mevcut
öğrenci kontenjanlarının makul
seviyelerde tutulması ve kimi orman fakültelerinde açık olan ikinci öğretimlerin derhal kapatılması
gerekmektedir.
Orman mühendisliği eğitim
sistemi içerisinde teknik geziler
ve stajlar son derce önemli olup,
eğitimin bir parçası olarak görülmelidir. Teknik gezilere yeterli
sayıda öğretim elemanı katılmalı,
uygulamayla işbirliği içerisinde iyi
bir planlama yapılmalı ve yeterli
kaynak ayrılmalıdır. Ayrıca stajlara gereken önem verilmeli, fakültelerin kontrolünde iyi planlama
yapılarak, uygulanmalı ve denetlenmelidir. Bu kapsamda öğrenciye barınma yeri sağlanmalı,
makul bir ücret ödenmeli, gerekli
ilgi gösterilmeli, yetki ve sorumluk
verilerek işe devamı ve işlere katılımı sağlanmalıdır.
Orman mühendisliği bölümleri için mutlaka stratejik plan yapılmalı ve bu planının gereklerinin
yerine getirilip gerilmediği zaman
zaman kontrol edilmeli, performans göstergeleri izlenmeli ve
değerlendirmelidir.
Yüksek lisans ve doktora eğitiminde yaygınlığı ve kaliteyi artırmak amacıyla gerekli önlemler
alınmalıdır. Özellikle tezli yüksek
lisans ve doktora programlarında öğrencinin derse devamı,
seminer-ödev hazırlaması ve sunması, bilimsel çalışmaları tek başına yürütebilecek güce, bilgiye
ve bilimsel etiğe sahip olması, tez
konularının orijinal olması, uygulamaya ve bilme katkı yapan sorun bilinci alanlarından seçilmesi
sağlanmalıdır.
KAYNAKLAR
Ata, C. 1990. Türkiye’de Orman Mühendisliği
Öğretimi. OMO Dergisi, Sayı 12, s.23-25,
Ankara.
Atmiş, E. ve Daşdemir, İ. 2008. Orman Fakültesi Öğretim Elemanlarının Orman
Mühendisliği Eğitiminin Bugününü ve
Geleceğini Değerlendirmesi. III. Ulusal
Ormancılık Kongresi, TOD Bildiriler Kitabı,
s.103-121, Ankara.
Atmiş, E., Günşen, H. B., Güleç, R. 2008. Stajın Ormancılık Eğitimindeki Önemi. III.
Ulusal Ormancılık Kongresi Bildirisi, TOD
Bildiriler Kitabı, s.191-200, Ankara.
Çelik, O. 1990. Türkiye’de Orman Mühendisliği Öğretimi. OMO Dergisi, Sayı 12, s.2629, Ankara.
Çepel, 1984. Ormancılık Öğretimi ile Uygulama Arasındaki İlişkiler. I.Ü.Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt 34, Sayı 1, s.33-44,
İstanbul.
Daşdemir, İ. 1996. Orman İşletmelerinin Başarı Düzeylerinin Belirlenmesi (Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgesi
Örneği). OB, Doğu Anadolu Ormancılık
Araştırma Müdürlüğü, Teknik Bülten No:
1, 162 s., Erzurum.
Daşdemir, İ. 1998. Devlet Orman İşletmelerinin Yönetsel ve Örgütsel Boyutlarının
Belirlenmesi. OB, Doğu Anadolu Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Yayını, Teknik
Rapor No: 3, Erzurum.
Daşdemir, İ. 2006. Orman Kaynakları Yönetiminde Müdahale Odakları ve Türkiye
Ormancılığında Durum. Ormancılıkta
Sosyo-Ekonomik Sorunlar Kongresi,
s.312-321, 26-28 Mayıs Ilgaz/Çankırı.
Daşdemir, İ. 2007. Türkiye’de Orman Mühendisliği Eğitiminin Yeniden Yapılandırılması Konusunda Bazı Değerlendirmeler.
Orman ve Av, Yıl: 83, Sayı: 5 Eylül-Ekim,
Cilt:84, s.6-12, Ankara.
Daşdemir, İ. 2013. Ormancılık İşletme Ekonomisi (2. Baskı). Bartın Üniversitesi Yayın
No: 10, Orman Fakültesi Yayın No: 6, ISBN
978-605-60882-8-5, 407 s., Bartın.
Daşdemir, İ. ve Atmiş, E. 2008. Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğrencilerinin Orman Mühendisliği Eğitimini
Değerlendirmesi. III. Ulusal Ormancılık
Kongresi, TOD Bildiriler Kitabı, s.53-75,
Ankara.
Eryılmaz, A. Y. 1993. Ormancılık Öğretimi ve
Bu Konuda Yapılmış Yayınlar. 1. Ormancılık Şurası Tebliğler Kitabı, Orman Bakanlığı Yayın No: 6, Seri No: 13, Cilt 2, s.443453, Ankara.
Geray, A. U. 1989. Ormancılığın Çağdaş Çerçevesi. İÜ Orman Fakültesi Dergisi, Seri B,
Cilt: 39, Sayı:4, s.17-27, İstanbul.
Geray, A. U. 1991. Çağdaş Ormancılık Eğitiminin Neresindeyiz? OMO Dergisi, Şubat
Sayısı, s.27-31. Ankara.
Geray, A. U. 1993. Orman Kaynakları Yönetiminin Geliştirilmesi ve Sorunları (I. Ormancılık Şurası Tebliği). Orman Bakanlığı
Yayın No: 6, Seri No: 13, Cilt: 3, s.137-149,
Ankara.
Kalıpsız, A., Gülen İ. ve Tokmanoğlu, T. 1969.
İ.Ü. Orman Fakültesi’nin Öğretim ve Eğitim Sorunları ve Çözüm Yolları Hakkında
Rapor. İstanbul.
Özdönmez, M., Akesen, A. ve Ekizoğlu, A.
1998. Ormancılık Yönetim Bilgisi. İÜ,
Orman Fakültesi Yayın No: 457, 357 s.,
İstanbul.
Özkan, N. 1984. Ormancılık Öğretimi. OMO
Dergisi, Sayı 1, s.35-39, Ankara.
Tanyel, E. 1990. Türkiye’de Orman Mühendisliği Öğretimi. OMO Dergisi, Sayı 12, s.3236, Ankara.
Tolunay, A. 2001. Ormancılıkta Uygulayıcı
Teknik Personel Eğitimi. 1. Ulusal Ormancılık Kongresi Tebliğler Kitabı, TOD Yayını
Kongre Seri No:1, s.252-266, Ankara.
Türker, M. F. 2005. Orman Mühendisliği
Eğitim-Öğretimi Üzerine Bazı Değerlendirmeler (KTÜ Orman Fakültesi Orman
Mühendisliği Bölümü Örneği). 1. Çevre
ve Ormancılık Şurası-Tebliğler, 4. Cilt,
s.1647-1657, Antalya.
- Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Stratejik
Planı (2013-2017), 45 s., 2012, Bartın.
- 27/05/2009 tarih ve 2009/08 sayılı Üniversite Senato Kararı ile kabul edilmiş Bartın
Orman Fakültesi Staj Uygulama Yönergesi, 4 s., Bartın.
- 2006 tarihli ve 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve
Ağaç İşleri Mühendisliği Hakkında Kanun
(Yetki Yasası), 12 s.
DİPNOT
1) Bu çalışma 17-19 Kasım 2013 tarihlerinde
İstanbul’da düzenlenen 1857’den Günümüze
Ormancılık Eğitim-Öğretim Çalıştayı’na bildirirapor olarak hazırlanmış, ancak Çalıştay Kitabı henüz yayınlanmadığı için, kısaltılarak ve
revize edilerek Orman Mühendisleri Odası
Dergisine sunulmuştur.
2) Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Orman
Mühendisliği Bölüm Başkanı, Orman Mühendisleri Odası Bartın İl Temsilcisi, e-mail:
[email protected]
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 41
ÜYEL ER İ Mİ ZD EN
Dr. Şükran GÖKDEMİR’e
Mektup
Canım arkadaşım, meslektaşım ve güzel insan. Seninle ne zaman ve nasıl tanıştığımızı tam
hatırlamıyorum. Muhtemelen KTÜ kız yurdunda diğer kızlar tanıştırmıştır. Tanıştığım günden itibaren sana “Şükran Abla” dedim. Çünkü
“abla”lık sana o kadar yakışıyordu ki, başka bir
şey demek istemedim. Çünkü gözlerinde Anadolu insanının şefkati, anlayışı ve sevgisi çok net
görülüyordu. Ve benim için abla demek, yol gösterici demekti, güven demekti. Sonra gördüm ki
Şükran herkesin “Şükran Abla’sıymış.
Mezun olup gitmen dolayısıyla o günlerde
fazla görüşemedik. Ancak Yüksek Lisans derslerine geldiğinde görüşürdük. Sonra Almanya’dan
Ankara’ya geldiğimde bana gene ablalık yaptın
ve kucak açtın. Senin evinde kaldım ve odanda
çok oturdum sohbet ettim, çay içtim. Sanırım
bu camiada olup da o zamanlar senin odanda
çay içmeyen çok az insan vardır. Taşradan gelen
arkadaşların seni ziyaret ettiklerine ve senden
yardım aldıklarına çokça şahit olurdum. Çünkü sen “Şükran Abla”ydın ve odan da emeğin
de herkese açıktı. Arkadaşlığımız hep devam
etti. Birlikte çok gezdik, eğlendik ve dertleştik.
İyi ve kötü günleri paylaştık. Birbirimizi iyi tanıdık. Şükranım, benim hayatıma eşlik ettiğin için
sana çok teşekkür ederim.
Bir gün anneni umreye götürdün ve oradan
hasta döndün. Hastalığını hiç ciddiye almadın.
Çünkü özgürlüğüne çok düşkün bir insandın ve
hastalık senin özgürlüğünü kısıtlıyordu. Ağrın
sızın olduğu zamanlar dışında hiç hasta olduğunu düşünmedin ve devam ettin yaşamaya.
Sanki hastalığına meydan okursan hastalık senin yakanı bırakırdı. Ama olmadı.
42 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
Bir sabah iş yerimde Facebook’u açtım ve biraz gezinirken sayfama bir haber düştü; Şükran
GÖKDEMİR vefat etmiştir. İnanamadım, daha
doğrusu inanmak istemedim. Ama gerçekmiş.
Şükranım, gerçekten öte tarafa intikal etmişsin.
Normal hastaneye yatmışsın rutin kontroller için
ve gece yarısı kalbin durmuş. Yalnız vermişsin
son nefesini. Yüzünü göremediğim için halen öldüğüne inanamıyorum. Seni hep gülerken hatırlıyorum. Öyle sürekli gülümsemenle, menevişli
gözlerin parlarken kaldın gözümün önünde.
Sen gittin ya Ankara bomboş oldu. Her yer
yalnızlık oldu. Yollar bomboş oldu. Elvankent
virane oldu, artık hiç gitmem oraya. Çok sevdiğin kitap fuarına da bir daha gidemem. Sen
gittin ya içimdeki sana ayırdığım yer boş kaldı,
artık dolduramam. Sen gittin ya öyle erkenden,
içimde senin yaşanmamışlıklarının ateşi kor
oldu kaldı.
Ormancılık camiasının renksizliğinden ve
kısır döngü içerisinde olmasından şikâyet ederdin, ancak bir o kadar da mesleğini severdin.
Mesleğin için de çok çaba gösterdin. Gittin ve
bütün projelerini yarım bıraktın. Gittin ya bütün
duygularını, söylemek isteyip de söyleyemediklerini beraberinde götürdün. Her şeyin yarım
kaldı, Şükranım.
Ama bil ki biz arkadaşların olarak seni anmadığımız gün olmuyor. Ne zaman bir araya gelsek
senin içinde bir tabak koyuyoruz sofraya. Seni
çok ama çok özlüyoruz.
Sana hoşçakal demiyorum. Çünkü hala beraberiz. Sen derdin ya; bir insanı tanıyan son kişi
ölmeden o insan ölmezmiş…
Dr. Gülzade KAHVECİ
50 YIL ÖNCE BUGÜN
“OrmanMühendisliği”
Geçen sayımızda başladığımız bu yazı dizisinin ilk
bö
bölümü konusunda ki, duygu, düşünce, eleştiri ve
kat
katkılarınızdan dolayı siz okurlarımıza teşekkür ediyo
yoruz.
Bu sayımızda da yine elli yıl önceki dergi içeriğini
ok
okuyarak, inceleyerek ve ilginç bulduklarımızı sizlerle
pa
paylaşarak dergimizin elli yıl öncesini tanıtmaya deva
vam ediyoruz.
Şu an elinizde bulunan ve okumakta olduğunuz
“O
“Orman Mühendisliği” dergisi 2014 yılının 4ncü sayıssı olup Ekim-Kasım-Aralık aylarını içermektedir. Elli
yyıl önce bugüne rastlayan sayılar 1964 yılının Ekim
vve Aralık sayılarını incelediğimizde; o yıllarda yılda
aaltı defa basıldığını görmekteyiz. Şu anda yılda 4
kkere yayınlanan dergi elli yıl önce iki ayda bir olmak
ü
üzere yılda altı defa yayınlanmakta imiş. Elli yıl öncceki sayının içeriği hakkında bilgi vermesi için, dergide yayınlanan tüm yazıların başlıklarını içeren ilk
sayfasının fotoğrafını yayınlıyoruz.
Daha sonra ilginizi çekeceğini düşündüğümüz
yazılardan kısa özet veya paragraflar alarak sizleri
elli yıl önceki gündem ve başlıklarla buluşturmaya
g
gayret edeceğiz.
İçindekiler bölümündeki yazı başlıklarından da
h
hemen anlaşılacağı üzere ilk önce 1964 yılındaki
O
Oda Yönetim Kurulunca kaleme alınan “Orman
G
Genel Müdürlüğü Teknik Personelinin Tayin ve
N
Nakillerine Ait Yönetmelik” üzerine yazılan bir yazı
ye
yer almaktadır. Buradan da görüyoruz ki, yönetenler
ile yönetilenler arasındaki sorunlar bir türlü sona erm
memektedir. Dergimizin geçen sayısında da ağırlıklı
ol
olarak dile getirilen atama, nakil furyası ile özellikle
ro
rotasyon uygulamaları ve bu uygulamalardan kayna
naklanan huzursuzlukları günümüzde de daha derinde
den ve yaşamaktayız. Bu da hemen aklımıza: “demek
ki personel konusunda, insan kaynakları konusunda,
2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 43
in
insana
değer verme konusunda elli yılda çok fazla bir yol
al
alamamışız” düşüncesini getiriveriyor.
Daha sonra ki sayfalarda, ormancılık araştırma ve uyg
gulamaları konusundaki bilimsel ve teknik konularda
yyazılan yazılar yer almaktadır.
1964 yılı Ekim sayısında 10 uncu sayfada Yönetim Kurrulunun bir duyurusu dikkatimizi çekiyor. Aynen yayınllıyoruz ve diyoruz ki, okumaya, araştırmaya ve gerçeklleri öğrenmeye her zamankinden fazla ihtiyacımız var.
TToplumumuzun en az yarısından fazlası okuduğunu
aanlayabilecek, yorum yapabilecek, sorgulayabilecek,
sorunlara çözüm üretebilecek düzeyde bilgi ve tecrübeye sahip bireylerden oluşmalı ki, çağdaş toplumlar
düzeyine ulaşmış olabilelim. Eğer bunu yapamıyorsak,
bizi sömüren emperyalist güçlere hiçbir şekilde söz
ssöyleme hakkımız olamaz.
İlk emri “OKU” olan bir dinin mensupları olarak okum
mak bizlere diğer ibadetlerden önce emredilmiştir.
LLütfen hepimiz sadece bir an düşünelim bu konuda ne
kkadar duyarlıyız?
Yine 1964 yılı Ekim sayısında Orman Yüksek Müh
hendisi Nihat Üçüncü Orman halk ilişkileri konusunda
ö
önemli tespitlerde bulunarak o günkü durumu elli yıl
so
sonra onları izleyen bizlere bir öğüt gibi aktarıyor.
Derginin sayfaları arasında ilerlerken sayfalar arasında unutulmuş bir Anket Formuna rastlıyoruz. Yarım asır
ön
öncesinden sayfalar arasında unutularak bize kadar gelen bir çalışmanın habercisi gibi. Bizden öncekilerin yaptık
tıkları bu çalışmayı da o günler hakkında bizlere bir fikir
ve
verebileceği düşüncesi ile yayınlıyoruz.
Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet DAŞDEMİR tarafından hazırlanan
EKONOMİ kitabı 2014 yılında Nobel Akademik Yayıncılık tarafından basılmıştır. Bartın Orman Fakültesinde
uzun yıllar ders kitabı olarak okutulan bu kitap, genel ekonomi, mikro ve makroekonominin temel konularını
içerecek şekilde hazırlanmıştır.
Kitapta ekonomi ile ilgili temel kavramlar, ekonomik sistemler, üretim faktörleri, ekonomik faaliyetleri etkileyen faktörler gibi ekonominin genel konularına, mikroekonomiye ilişkin tüketici dengesi, talep
analizi, üretici teorisi, arz analizi, fiyat teorisi ve üretim faktörleri ve fiyat analizi konularına makroekonomiye ilişkin milli gelir, para, enflasyon, istihdam ve işsizlik, ekonomik büyüme ve kalkınma konularına yer
verilmiştir.
Pek çok üniversite öğrencisinin ekonomi alanındaki temel bilgi gereksinmesini önemli ölçüde karşılayan bir ders kitabı olmanın ötesinde genç araştırmacılara da yararlı bir kaynak niteliğindedir.
Fiyatı: Kitap, Nobel Akademik Yayıncılık tarafından öğrenciye 10 TL’ye satılmaktadır. Kitap temin adresi: Nobel Akademik Yayıncılık, Mithatpaşa Cad. No: 74, Kızılay/Ankara,
Tel: 03124182010
44 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014
İSTİFA
Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezine üyelikten ayrılma isteklerini yazılı olarak bildiren;
7045 Oda Sicil No’lu Cumhur Caner ÖZBEN 25.09.2014
9430 Oda Sicil No’lu Sinan ERTEKİN 02.10.2014,
14216 Oda Sicil No’lu Muhammed Sinan BAŞODA 30.10.2014,
11390 Oda Sicil No’lu Sema ABANOZ 13.11.2014,
3369 Oda Sicil No’lu Ahmet KARAN 13.11.2014,
12782 Oda Sicil No’lu Hasan TRAŞ 13.11.2014,
12124 Oda Sicil No’lu Aytekin AKDEMİR 20.11.2014,
11060 Oda Sicil No’lu Pınar Binnur YANCI 27.11.2014,
13083 Oda Sicil No’lu Ahmet Gökhan ÖZER 27.11.2014,
12149 Oda Sicil No’lu Eyüp ÜNALDI 04.12.2014,
12083 Oda Sicil No’lu İlknur Altun ALADAĞ 04.12.2014,
11823 Oda Sicil No’lu Murat KAYHAN 11.12.2014,
10022 Oda Sicil No’lu Hamdi AYAZLAR 11.12.2014,
10494 Oda Sicil No’lu Osman KARATOSUN 18.12.2014,
9718 Oda Sicil No’lu Sertaç TURHAL 18.12.2014,
10722 Oda Sicil No’lu Zerrin SÜRÜCÜ 18.12.2014,
10877 Oda Sicil No’lu Hatice TAŞKIN 18.12.2014,
10814 Oda Sicil No’lu Burçin SİVASLI 31.12.2014,
7310 Oda Sicil No’lu İbrahim DİZMAN 31.12.2014,
11654 Oda Sicil No’lu Mehmet Musa SÖNMEZ 31.12.2014,
9207 Oda Sicil No’lu Haydar Ali SANDIKÇI 31.12.2014,
8292 Oda Sicil No’lu Fatih DURŞAN 31.12.2014,
8936 Oda Sicil No’lu Meliha ULUPINARÖZ 31.12.2014,
12598 Oda Sicil No’lu Ömer TEYRAN 31.12.2014,
12739 Oda Sicil No’lu Arif GÜNEŞ 31.12.2014,
9369 Oda Sicil No’lu Serkan ERKARTAL 31.12.2014,
13631 Oda Sicil No’lu Mahir KAPLAN 31.12.2014,
9738 Oda Sicil No’lu Alev KOÇAK 31.12.2014 tarihlerinde
Yönetim Kurulunun 46/2, 49/6, 55/4, 57/5, 57/6, 57/4, 58/6, 60/3, 60/4, 61/16, 61/17, 65/5, 65/6, 68/10,
68/11, 68/12, 68/13, 72/5, 72/6, 72/7, 72/8, 72/9, 72/10, 72/11, 72/12, 72/13, 72/14 ve 72/15 sayılı
kararları ile istifa talepleri uygun görülerek kabul edilmiştir.
Oda Ana Yönetmeliğinin 11nci maddesi gereği dergimizde yayınlanarak meslek kamuoyuna duyurulur.
VEFAT
AHMET İHSAN YENER - 30.09.2014, ÖMER TOKOĞLU - 16.10.2014
KAMİL ŞAHİN - 18.10.2014, MEHMET HAKKI AYDEMİR - 20.10.2014
YÜKSEL TUTAK - 21.10.2014, HASAN AKYOL - 07.11.2014
TUNCAY ÖZGÖKMEN - 11.11.2014, AZİZ ÇAĞLAYAN - 24.11.2014
tarihlerinde aramızdan ayrılmışlardır.
Kendilerine rahmet, ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.
TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi
TMMOB
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3 • Beştepe-Yenimahalle / ANKARA
Tel: (0312) 215 00 33 pbx • Belgegeçer: (0312) 215 01 81
e-posta: [email protected]
www.ormuh.org.tr

Benzer belgeler