Perşembe, 26 Haziran 2008 - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma

Transkript

Perşembe, 26 Haziran 2008 - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma
Hafýz Fethi, ilk defa Yeni Dönem’de
Uzun zamandan beri araþtýrma tefrika yazýlarý ile
kamuoyunun dikkatini çeken Araþtýrmacý Gazeteci Yazar Raif Výrmiça bu kez de yeni bir ilke imza
atarak, unutulmuþlukta olan son divan þairlerimizden Hacý Hafýz Ahmet Fethi Efendi’yi gün yüzüne
çýkararak hayatýndan ve eserlerinden örnekler
sergilemekle deðerlendirmelerde bulunmaktadýr.
Birkaç sayı devam edecek olan yazı dizisi ilkleri ve
yenilikleri içinde barındırıyor.
Schefer: Kosova Savunma
Güçleri ordu olmayacak”
Sayfa 14’te
KOSOVA TÜRKLERÝNÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ
SAYI: 433
YIL: 10
Perşembe , 26 Haziran 2008
Fiyatý:
KDTP Prizren Şubesi seçim toplantısı
Pazar günü saat 11:00’de
22 Haziran tarihinde “Cemayli Berişa” Kültür Evi salonunda yapılması planlanan
Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Prizren Şubesi Seçim toplantısı katılımın
az olması yüzünden ertelendi. Prizren Şubesinin hafta içi düzenlenen toplantısında
ertelenen seçimlerin 29 Haziran saat 11:00 yapılması yönünde karar alındı.
P
arti üyelerinin seçim toplantısına
katılımın az olduğu ve toplantının yapılabilmesi için gerekli
çoğunluğun orada olmadığı
uyarısından
ardından
yapılan
oylamada
oy
çoğunluğu
ile
KDTP
Prizren Şubesi Seçim
Toplantısının ileri bir tarihe
ertelenmesi karara bağlandı.
23 Haziran Pazartesi
akşamı KDTP Prizren
Şubesinde yapılan toplantıda, alınan karara göre,
Kosova Demokratik Türk
Partisi Prizren Şubesi Seçim Toplantısı 29
Haziran 2008 tarihinde - Pazar günü Saat
11:00’de “Cemayli Berişa” Kültür Evi
Salonu’nda yapılması kararlaştırıldı. Seçim
Toplantısı’nda üyelerin oylamasına sunulacak
gündem önerisinde şu noktalar yer alıyor: 1.
Divan
Başkanlığı'nın
Seçilmesi, 2. S e ç i m
Komisyonun Seçilmesi, 3.
Misafirlerin
Selamlama
Konuşmaları,
4.
Aday
Listesinin Açıklanması ve
Adayların
Tanıtımı;
5.
Raporun
Okunması;
6.
Raporla İlgili Tartışma, 7.
Oylama,
8.
Seçim
Komisyonun
Raporu.
Yayınlanan basın bildirisinde,
“Süreci kolaylaştırmak için
tüm üyelerimizin Salon girişinde açılacak olan listeleri imzalamaları rica
olunur” deniliyor.
Aday listesi sayfa 14’te
UNMIK’in geleceği
masaya yatırıldı
Kosova’da özellikle de
Anayasanın yürürlüğe
girmesi ile karmaşaya
dönem uluslararası
toplumun Kosova’da ki
temsliyetinin çözümü
Güvenlik Konseyi toplantısında ele alındı. Genel
Sekreterin UNMIK’in
Kosova’daki geleceği ile
ilgili önermiş olduğu öneri,
Sırbistan ve Rusya’nın tepkisi ile karşılaştı.
Haber sayfa 2’de
Haber sayfa 3’te
Solana formülü açıkladı
Avrupa
Birliği’nin üst
düzey görevlisi
Solana, “EULEX
için Güvenlik
konseyi karar
almasa BM Genel
Sekreteri Mun
alacaktır” diye
konuştu.
Haber sayfa 3’te
Kosova Türk Taburu ve
BALTAM’dan yeni bir yayın daha
Kosova’dan
Çanakkale’ye adlı
150 sayfalık çalışmada bilimsel araştırmalar, makaleler,
anılar, şiirler, anma
törenleri ve belgeler
yer alıyor.
Haber sayfa 16’da
Srebrenica için toplu
davalar başladı
Bosna
Savaşı’nda
1995’teki
Srebrenitza
katliamında
yakınlarını
kaybeden 6
bin kişi,
Hollanda ve
BM hakkında toplu
dava açtı.
Haber sayfa 10’da
Kosova
Perşembe, 26 Haziran 2008
UNMIK’in geleceği masaya yatırıldı
B
Khalillzad: “Sekreterin planını
destekliyoruz”
M Güvenlik Konseyi Cuma
günü Kosova’yı, özellikle de
Kosova’da UNMIK’in yeniden
düzenlenmesini
masaya
yatırdı.
UNMIK’in geleceğinin ele alındığı
toplantıda Cumhurbaşkanı Fatmir
Seydiu, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris
Tadiç, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun
ve diğer Güvenlik Konseyi üyeleri
hazır bulundular. Toplantıyı konseyin,
Haziran dönem Başkanı ABD
Büyükelçisi Zalmay Khalilzad yürüttü.
Seydiu: “Sırbistan ile komşular
olarak görüşmeye hazırız”
BM Güvenlik Konseyi toplantısına ilk
defa Kosova Cumhurbaşkanı sıfatı ile
katılan Fatmir Seydiu, Kosova’nın
bağımsızlığının bölgenin geleceği için
tek ve tartışılma çözüm olduğunu
tekrarladı. Kosova vatandaşlarının
Genel Sekreterin UNMIK’in yeniden
örgütlenmesi çalışmalarını desteklediklerini belirten Seydiu, BM Kosova’da
belli bir süre daha kalacağını, AB ise
göreve başlamaya hazır olduğunu
söyledi. Priştine’nin istikrarın sağlanması için Belgrat ile görüşmelere her
zaman hazır olduğunun altını çizen
Seydiu, “Cumhurbaşkanı olarak sürekli
topluluklara özellikle de Sırplar ile bir
araya
gelişlerimde
Sırbistan’ın
parçalanma siyasetinin ne kadar zararlı
ve tehlikeli olduğunu açıklıyorum.
Sırbistan, yıllardan beri Kosova’nın iç
işlerine karışma siyasetine ara vermeden devam etmektedir. Kendi seçimlerini Kosova’da da yapmaya
kalkışarak, Kosovalı Sırpları ayrılık
konusunda kışkırtmaya devam etmektedir. Bu siyaset BM’nin dokuz yıl önce
Kosova’da inşasına başlamış olduğu
çok uluslu toplumun oluşturulmasına
karşıdır” diye konuştu.
Mun: “Kosova gibi bileşik sorun
görmedim”
BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, 40
yıllık diplomasi kariyerinde Kosova
gibi bileşik bir sorun ile karşılaşmadığını itiraf ederken, bu konuda
gerçek bir çözümün gerekliliğine
dikkat çekti. Kosova’da artık istikrarın
hüküm sürmesinin en önemli amaçları
olduğunu ifade eden Genel Sekreter,
“Kosova’nın
bağımsızlığı,
Mitroviça’da
şiddet
olayları,
Sırbistan’da 11 Mayıs’ta yapılan seçimler, yeni Kosova anayasasının yürürlüğe girmesi gibi olaylar şu an Kosova
ve bölgedeki durumu büsbütün
değiştirdi” diye konuştu.
Kosova’da yeni anayasanın yürürlüğe
girmesine de değinen BM Genel
Sekreteri Ban Ki Mun, “Anayasanın
yürürlüğe girmesi ila UNMIK’in
görevinde değişmelerin yapılması
gerekçesi ortaya çıktı. Kosovalı Sırplar
ise Kosova yeni anayasasını kabul
etmeyerek, Kosova’nın geleceği
konusunda
Priştine’den
farklı
düşündüklerini haykırmış oldular. Ama
artık Kosova’da istikrarsızlık değil de
istikrar hüküm sürmelidir. Bizim de
temel gayemiz budur” diye konuştu.
Son günlerde gündeme oturan Avrupa
Birliği misyonları hakkında da açıklama yapan Mun, birliğin Kosova’da yeni
yetkileri üsleneceğini belirtirken, tarih
vermekten kaçındı ve “Bu konuda
somut adımlar ilerleyen süreç içinde
atılacaktır” dedi.
ABD BM Örgütü bünyesindeki
Büyükelçisi Zamlay Khalillzad konsey
toplantısında yapmış olduğu konuşmasında BM Genel sekreteri tarafından
UNMIK’in yeniden örgütlenmesini
BM Güvenlik Konseyi’nin çok sayıda
üyesi ile kendilerinin de desteklediğini
söyledi. Kosova’nın bağımsızlık ile
geleceğe yeni bir yelken açtığını ifade
eden Khalillzad, “BM 1244 sayılı
kararın Kosova’da UNMIK’in yeniden
örgütlenmesi için siyasi ve hukuki
destek vermektedir. Kosova’da 1999
yılındaki durum ile bugünkü durum
arasında dağlar kadar fark mevcuttur.
Bu yüzden de UNMIK’in yeniden
düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır” diye konuştu. BM örgütünün
bugüne dek Kosova’da büyük bir rol
oynadığını ama bağımsızlık ilanından
sonra artık başarılı olmayacağını ifade
eden Khalillzad, Belgrat’tan Sırpların
Kosova kurumlarına katılmalarına izin
vermesi isteminde bulundu.
Çurkin: “Kosova’nın bağımsızlığı
hukuka aykırı”
Tadiç: “Kosova’da değişiklik
konsey kararı ile yapılmalı”
BM Güvenlik Konseyi toplantısına
katılan Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris
Tadiç,
Kosova’da
uluslararası
toplumun temsiliyeti ve mevcudiyeti ile
ilgili yapılacak her tür değişikliğin BM
Güvenlik Konseyi kararı ile yapılması
gerekliliğine dikkat çekti. Tadiç, BM
Genel Sekreteri Ban Ki Mun
Kosova’da BM örgütün yeniden
örgütlenmesi ile ilgili kendisine gönderdiği mesajı eleştirirken, bu girişimi
“Pirştine’de yetkilerin zorla alınması”
olarak değerlendirdi.
Rusya BM Büyükelçisi Vitaliy Çurkin,
Kosova’nın bağımsızlığı tek taraflı
olduğunu belirtirken, bağımsızlık
ilanının BM Beyannamesine, uluslararası hukuka ve BM’nin 1244 sayılı
karara karşı olduğunu söyledi. BM
1244 sayılı kararın bugünde yürürlükte
kalması isteminde bulunan Çurkin,
Kosova’da Avrupa Birliği’nin görev
almasının 1244 sayılı karara aykırı
olduğunu söyledi. Çurkin, “Kosova’da
2
UNMIK’in yeniden örgütlenmesi yanlış ve yasal dışıdır” dedi.
Seydiu, Mun ile görüştü
Güvenlik
Konseyi
toplantısı
çerçevesinde New York’ta bulunan
Cumhurbaşkanı Fatmir Seydi’u bulunduğu süre içinde BM Genel Sekreteri
Ban Ki Mun ile Kosova’da UNMIK’in
yeniden düzenlenmesi konusunu ele
aldı. Yarım saat süren görüşmede
Cumhurbaşkanı
Fatmir
Seydiu,
Kosova’da mevcut durum, Kosova’nın
geleceği, uluslararası toplumun çalışmaları hakkında bilgi veridi.
Kosova’da UNMIK’in çalışmalarını
başarılı
olarak
değerlendiren
Cumhurbaşkanı Seydiu, bu misyonun
kısa bir zaman içinde yeniden örgütlenmesi gerekliliğine dikkat çekti.
Kosova’nın bağımsızlığını ilan ederek
yeni bir sayfa açtığına dikkat çeken
Seydiu, “Kosova Marthi Ahtisari’nin
paket önerisine göre bağımsızlığını ve
yeni anayasayı kabul etti. Kosova bu iki
adım ile bağımsız bir devlet olabileceğini ve olması gerektiğini kanıtlamış
oldu” diye konuştu.
Diğer taraftan BM Genel Sekreteri
Ban Ki Mun, Kosova yöneticilerinin
Kosova’da yaşanan olumlu gelişmelere
ön ayak oldukları için onlar adına
Cumhurbaşkanı Fetmir Seydiu’ya
teşekkür etti
Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir
Seydiu’nun BM Genel Sekreteri Ban
Ki Mun ile yaptığı görüşmede Dışişleri
Bakanı Skender Hüseni de hazır bulundu.
Seydiu Kosova’da döndü
Kosova’da UNMIK’in yeniden
düzenlenmesi konusunun görüşüldüğü
BM Güvenlik Konseyi toplantısına
katılan Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu
Pazar günü Kosova’ya döndü. Priştine
hava limanında gazeteciler açıklamada
bulunan Seydiu, Kosova statüsü sona
erdiğini ve dünyada Kosova’nın bağımsızlığı siyasetti günden güne destek
kazandığını söyledi.
Sırbistan ile hiçbir şekilde Kosova
statüsü için görüşme kabul etmeyeceklerini belirten Seydiu, bu noktanın
Kosova için artık noktalandığını söyledi. Kosova ile Sırbistan iki bağımsız
ülke olarak aralarında bağımsız, egemen
ve
dostluk
ilişkilerini
geliştirmeleri gerekliliğine dikkat
çeken Seydiu, “New York’ta yaptığım
görüşmeler sırasında Kosova statüsü
için Sırbistan’la hiçbir türlü görüşmeler
yapılmasını kabul etmeyeceğimizi
belirtim. Ahtisaari’nin paket önerisinden ortaya çıkan planı gerçekleştirmeye
kararlıyız. Bunun kolay olmayacağı
farkındayız, ama bu konuda kararlıyız”
diye konuştu.
28 Haziranda Kosovalı Sırpların
kuracaklarını
duyurdukları
Sırp
Parlamentosu ile ilgili bir gazetecini
sorusuna Seydiu, “Bizim için bu hiçbir
değer taşımıyor” diye cevapladı.
3
Kosova
UNMIK’in yeni patronu
Kosova’ya ayak bastı
Perşembe, 26 Haziran 2008
K
osova UNMIK yeni yöneticisi İtalyan Lamberto Zannieri, Kosova’ya
geldi. Zannieri, Kosova’ya gelişi ile ilgili düzenlediği ilk basın toplantısında Kosova’da paralel organların çalışmalarına son verme planı da
beraberinde getirdiğini söyledi. Kosova’nın karşılaştığı en önemli sorunların
başında paralel organların varlığına dikkat çeken Zannieri, “Bu konunun aşılması
için birkaç önerim var. Ama bu önerilerin ne kadar başarılı olabileceğini bilmiyorum. Kurmaylarımla görüşmeden önce bununla ilgili konuşmak istemiyorum.
Değerlendirme ardından önerilerin ne kadar etkili olabileceğini sonradan göreceğiz” diye konuştu.
Şimdiye dek Kosova’da yönetici görevinde bulunan uluslararası yöneticilere
kıyasen yenilikçi olacağını ifade eden Zannieri, “Görevimi benden öncekiler
yöneticiler gibi değil, diğer bir yönde sürdürmek istiyorum. Ben kendimi BM
örgütünün Kosova’da görevinin bir yenlikleşici olarak görüyorum. Bu görevimi
yetkili makamları ile topluluklar ile işbirliği içinde yapacağım” iye konuştu.
BM örgütü çatısı altında AB’ne Kosova’da yol aşma görevinde bulunacak
olan İtalyan diplomat, “Bölgede Kosova’dan önce de görev yaptım. Kosova’da
da AB ile çok sayıda sorunların çözülmesine katkıda bulunacağına inanıyorum.
BM bu yönde gerekli yardımda bulunmaya hazırdır” diye konuştu. Kosova’da
görevde bulunan uluslararası örgütlerinin etkinliklerine de değinen İtalyan diplomat Zannieri, “Kosova’da görevde bulunan tüm uluslararası örgütleri kendi
görevlerini yerine getirmeye çaba sarf etmektedirler. Onların gelecekteki çalışmaları da bu yönde devam edecektir” diye konuştu.
Kosova’da barış ve istikrarın sağlanmasının temel görevi olacağını ifade eden
Zannieri, “Kosova’da barış ve istikrarın zedelendiğine inanmıyorum. Güvenliğin
sağlanmasına, geçici dönemlerde daha çok önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Görev sürem boyunca istikrarın sağlanmasına noktasına odaklanacağımı
açıkça ifade etmek istiyorum. Bu geçiş döneminde herkesin yapıcı olması gerekmektedir” diye konuştu.
Kosova’da UNMIK’in yeniden örgütlenmesi hakkında açıklama yapmaktan
kaçınan Zannieri, “Şu an detaya girmek için çok erken. Önce bazı noktaları
araştırıp, var olan sorunları çözmemiz gerekiyor. Çalışmalarımızın başında topluluklar arasında sağlıklı ilişkilerin kurulması ve onların hak ve özgürlüklerinin
korunması temel çalışacağımız alanların başında gelecektir” diye konuştu.
Kendisini pratik bir kişi olarak değerlendiren İtalyan diplomat Zannieri, “Çalışmalarım botunca tarafsız kalmaya özen göstereceğim. Siyasi etkenler arasında
dengeyi bulmaya çalışacağım” diyerek basın toplantısını noktaladı.
Solana formülü açıkladı
Avrupa Birliği’nin üst düzey görevlisi Solana, “EULEX
için Güvenlik konseyi karar almasa BM Genel Sekreteri
Mun alacaktır” diye konuştu.
AB
Dış Siyaset
ve Güvenlik
Yüksek
temsilcisi Haviyer Solana
Brüksel ziyaretinde bulunan Karadağ Başbakanı
Milo Cukanoviç ile bir
araya geldi. Kosova’da
EULEX misyonu konusu
ele alınan görüşmede
Solana, BM Güvenlik
Konseyi EULEX için karar
almazsa bu kararı BM
Genel Sekreteri Ban Ki
Mun kendisinin alacağını
söyledi. Solana, “Güvenlik
Konseyi bu konuda karar alınmazsa
artık sonuçta Genel Sekreter karar alacaktır. Bundan sonra da ayakta duracağız. BM kararı ile çalışmalarımızı
sürdüreceğiz. Bunun için BM Genel
Sekreteri karar alacaktır. Biz ise bu
kararı yerine getireceğiz” diye konuştu.
Çizov: Konsey karar almalı
RIA ajansı tarafından bir yayına
katılan Rusya’nın Brüksel Büyükelçisi
Vladimir Çizov, Kosova’da EULEX
misyonunun göreve başlanmasına
karşı olduğunu bir daha tekrarladı.
Rusya’nın
Avrupa
Birliği’nin
Kosova’da göreve başlanmasına karşı
olmadığını belirten Çizov, ama bu
misyonun BM Güvenlik konseyi
kararı ve Belgrad’ın rızası olması
gerektiğini söyledi. Kosova’da BM
1244 sayılı kararın yürürlükte
olduğunu hatırlatan Çizov, UNMIK bu
karara göre görevini sürdürmesi
gerektiğini söyledi.
Schefer: Kosova Savunma
Güçleri ordu olmayacak”
P
azartesi günü Kosova ziyaretinde
bulunan NATO Genel Sekreteri
Jap de Hoop Schefer ziyareti
çerçevesinde Cumhurbaşkanı Fatmir
Seydiu, Başbakan Haşim Thaçi ve
KFOR Komutanı General Kvasiye de
Marnak ile bir araya geldi.
NATO Genel Sekreteri Schefer,
Cumhurbaşkanı Seydiu ve Başbakan
Thaçi ile gerçekleştirdiği
görüşme
ardından yaptığı açıklamada son günlerde
en çok merak edilen
sorulardan
birine
cevap verdi. Schefer,
yeni kurulacak Kosova
Güvenlik Güçlerinin
olmayacağı
ifade
ederken, bu gücün
KFOR
birlikleri
çerçevesinde
“özel
ödevler” üstleneceğini
söyledi.
TMK birliklerinin dağıtılacağı da
açıkça ifade eden Schefer, “NATO
TMK birliklerinin dağıtılmasını ve
Kosova Güvenlik güçlerinin kurmasını
üslenecek. Bu bir ordu olmayacak, 2500
mensuptan ve 800 yedek askerden
oluşacak. Bu birliğin özel görevleri olacaktır. NATO bu konuda karar almıştır
ve bu karar gereği KFOR çerçevesinde
çok uluslu bir güç oluşturulacaktır” diye
konuştu.
Belgrat’ın muhalefetine rağmen
NATO’nun Kosova Güvenlik güçlerine
eğitim vereceğini tekrarlayan Schefer,
bundan dolayı Sırp ordusunun KFOR ile
ilişkilerini donduracağına inanmadığını
söyledi. Schefer, “Belgrat’taki dostlarımla sürekli temaslarda bulunarak
almış olduğumuz bu kararı onlara izah
ediyorum. Sırp dostlarıma NATO’nun
bu yönde kararının değişmeyeceğini de
bildirerek, kararlılığımızı açıkça onlara
belirtiyorum” diye konuştu.
Kosova Güvenlik güçlerinin kurulma
aşamasının detaylarına girmekten kaçınan Schefer, “Bu oluşumun ne zaman
oluşacağı ile ilgili tam bir zaman size
söyleme durumunda değilim. Bu yeni
başlayan bir süreçtir. Bunun ne zaman
başlayacağı ve sona ereceği hakkında
fikir beyan etmem doğru olmaz. Bu yüz-
den de sadece bekleyin ve görün diyorum” diye konuştu.
NATO güçlerinin Kosova’da görevini de sürdürmeye devam edeceğini
belirten Schefer, “KFOR burada kendisine verilen görevini sürdürmek için
çalışıyor. Kosova’da görevini icra
etmesi için gerekli güce sahiptir.
KFOR’un
buradaki
en önemli
amaçlarının başında çoğunluğu ve azınlığı korumaktır” diye konuştu.
NATO’nun Kosova’nın parçalanmasına karşı olduğunu tutumunu tekrarlayan Schefer, “KFOR Kosova
genelinde görev yapmaktadır. Bunu her
seferinde belirtiyorum. KFOR birlikleri
görevini BM 1244 sayılı karara göre
yapmaktadır” dedi.
Uluslararası toplumun Kosova’da
varlığına da değinen Schefer, BM, AB
ve NATO arasında işbirliğin yapılması
gerekliliğine
işaret
ederken,
“Tranzisyon dönemimde uluslararası
örgütler arasında işbirliğin yapılması
önemlidir. Bu gün yetkililerle yaptığım
görüşmeler ardından bu işbirliğinin tam
anlamı ile gerçekleşeceğine şahit oldum.
Kosova’nın yeniden örgütlenmesi
KFOR için çok önemlidir. Belli bir
zaman içinde UNMIK’in görev ve
sorumlulukları azalacaktır. KFOR birlikleri görevi çerçevesinde çalışmalarını
sürdürecek ve uluslararası örgütler ile
işbirliğinde bulunmaya devam edecektir” diye konuştu.
KFOR Komutanı General Kvasiye
de Marnak, NATO Genel Sekreteri
Schefer ile yaptığı görüşmede
Kosova’da güvenlik hakkında bilgi
verdi.
Kosova
4
Rüker, Kosova’dan ayrıldı
Profesyonel Türk halk
dansları asamblesi kuruluyor
Perşembe, 26 Haziran 2008
K
osova’da UNMIK yöneticisi
görevinde bulunan Alman
diplomatı Yoakim Rüker iki
yıl sürdürmüş olduğu görevinden
ayrıldı. Priştine hava limanında
gazetecilere veda konuşmasında
bulunan Rüker, UNMIK’in bu hafta
içinde yeniden düzenleneceğini
müjdeledi. Rüker, “UNMIK’in bu
hafta içinde yeniden düzenleme süreci başlayacaktır. UNMIK yeni düzenleme ile Kosova’da eskiye nazaran
daha kısıtlı bir yetki ile görev
yapacaktır. Çünkü BM Kosova’da
daha yapması gereken çok şeyler
vardır” diye konuştu.
Kosova’da başarının sağlanmasının anahtarının hoşgörülü görüşmeler olduğunun altını çizen Rüker, “Kosova’ya geldiğim zaman uluslararası toplumun temel gayesi Kosova’da çok uluslu bir toplumun
kurulmasıydı. Bu yönde büyük başarılar sağladık ama çalışmalarımızı
sonlandıramadık. Bu konuda bundan sonra bütün sorumluluk topluluklara düşmektedir. BM örgütü bu uğurda Kosova’da yapıcı bir rol oynamaya hazırdır” diye konuştu.
Kosova’dan ayrılmanın üzüntüsünü içinde barındırdığını belirten
Rüker, Kosova’yı ve Kosova’da ki dostlarını asla unutmayacağını
söyledi.
Alman diplomatı olan Yoakim Rüker, Kosova’da görevini UNMIK
IV kademe yöneticisi olarak başladı. Birkaç yıl bu görevi yürüten Rüker,
Kosova’da özelleştirme sürecinde büyük katkıda bulundu. Rüker’in
yönetiminde Kosova’da özelleştirme süreci başarıyla sürdü. Rüker iki
yıldan beri de Kosova UNMIK Yöneticisi olarak görev yaptı.
“Kosova’nın bağımsızlığı
istikrarın kilidi”
ABD Kosova Özel temsilcisi Frenk
Vizner, ABD Dış Siyasetti Komitesinde
Kosova ile ilgili bir tebliğ sundu.
Kosova’nın bağımsızlığından sonra
Balkan sınırlarının istikrara kavuştuğunun altını çizen Vizner, gelecekte
Balkanların Avrupa ailesinde parlak bir
geleceğe kavuşabileceğini söyledi.
Vizner, “Kosova’nın bağımsızlığından
sonra Balkanların sınırları belli oldu.
Bu bölge Avrupa ailesine bağlı parlak
bir geleceği içinde barındırıyor.
Bağımsızlık ilanı ile Balkanlar hartası
son olarak kalın çizgiler ile çizildi” diye
konuştu.
NATO’nun ABD ve Kosova için
önemli olduğunun altını çizen Vizner, “Kosova’nın bağımsızlığının tanıması ile NATO bir adım daha ileri gidebilir. Bu birdenbire olmayacaktır.
İki tarafta ülkede barış ve istikrarın sağlandığı inancına artık varmalıdır.
Kosova güvenliğin sağlanması için bir gücün bulunmasına ihtiyaç
duyulmaktadır. NATO bunun sağlanması için üzerine düşen görevi
yürütecektir” diye konuştu.
Kosova sorununun çözülmesinde en büyük engelin Sırbistan olmaya
devam ettiğine vurgu yapan Vizner, Sırbistan’ın bu tutumun kendisini
Avrupa reformlardan uzaklaştırdığını söyledi. Vizner, Kosova’nın
bağımsızlığını kabul edilinceye ve siyasi kaosa son verinceye dek
Sırbistan ile ilişkiler iyi olmayacağını söyledi.
: 4 33
ý
y
a
S
KOSOVA TÜRKLERÝ’NÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ
Haftalýk gazete
Sahibi ve Genel Müdürü:
Mehmet BÜTÜÇ
Yazı İşleri Müdürü:
Sencar KARAMUÇO
Ýç Haberler: Fevzi KARAMUÇO
Kültür: Ýskender MUZBEG
Yayýn Koordinatörü:
Taner GÜÇLÜTÜRK
Balkan ve Ankara Muhabiri:
Erhan TÜRBEDAR
Gilan Muhabiri: Celal MUSTAFA
Mamuþa Muhabiri: Suphi MAZREK
Muhabirler Koordinatörü: Enis TABAK
Muhabir: Yüksel POMAK
Spor: Ýsmail MAKASÇÝ,
Abdülkadir BIYIKLI
Mizanpaj: Eren BÜTÜÇ
B
ugüne
kadar
Kosova’nın tek resmi
folklor
asamblesi
faaliyet
gösteren
olarak
“Shota”dan mada yeni yasa
tasarısıyla birlikte Türk profesyonel halk dansları gurubu
da
kuruluyor.
KDTP
Milletvekili Enis Kervan, yaptığı
açıklamada
hafta
içerisinde düzenlenen Kosova
Meclisi Eğitim ve Kültür
Komisyonu
toplantısında,
(Kosova Türk Halk Dansları
Asamblesi yani) profesyonel Türk halk
dansları gurubunun kurulması önerisinin
hazırlanan yasa tasarısına geçtiğini ve
komisyon üyeleri tarafından oy birliğiyle
kabul edildiğini bildirdi. Kervan, kurulacak
profesyonel Türk Halk Dansları asamblesi
bütçesinin yasa tasarısına göre %50’sinin
belediye, %50’sinin de bakanlık tarafından
karşılanacağını ifade etti. Kervan, profesyonel Türk halk dansları asamblesinin müdürü
yanı sıra yönetim kuruluna sahip olacağı,
asamble içerisinde yer alacak oyuncuların
profesyonel olarak görev yapacağını belirtti.
Kervan ayrıca, Kosova’nın profesyonel
A
Shota asamblesi yönetim
kurulunda Türk topluluğunu temsilen bir
üyenin de yer alacağını
kaydetti.
Merkezi kurumların
belediyelerdeki
mühürlerine Türkçe
de ekleniyor
Geçen hafta içerisinde
düzenlenen
Kosova
Meclisi
Topluluklar
Komisyonu toplantısında, KDTP Milletvekili
Enis Kervan’ın mücadelesi ve ısrarı üzerine,
Kosova hükümeti merkezi kurumların
mühürlerinde Türkçe’nin de yer alması önerisi yasa tasarısına geçti. Yasa tasarısına göre
Kosova hükümeti merkezi kurumların
belediyelerdeki merkezlerin mühürlerinde
Türkçe yazısı da yer alacak. Komisyon,
Milletvekili Kervan’ın Kosova hükümeti
merkezi kurumların belediyelerdeki merkezlerin mühürlerinde belediyelerdeki resmi dillerin kullanılmasını oy birliğiyle kabul etti.
Her iki yasa tasarısı önümüzdeki meclis
oturumunda oylanacak.
Kaidanov: “Kosova’nın
AB’ye ihtiyacı var”
BD Senatosunda konuşan ABD
Kosova Eşgüdüm şefi Tina Kaidanov,
Kosova bağımsızlığını ilanından bu
güne dek Marthi Ahtisari’nin planının gerçekleştirmesinde ve toplulukların haklarının
sağlanmasında büyük başarılar kaydediğini
söyledi.
Kosova’nın bir çok sorun ile karşı karşıya
bulunduğunun altını çizen Kaidanov, “Belgrat
tarafından Kosova’nın bağımsızlığına karşı
yürüttüğü siyaset etnik grupları arasında
sorunlara yol açmaktadır. Bu tutum
Kosova’da sürekli barışın sağlanması önünde
en büyük tehdittir. Kosova bağımsızlığın ilan
ederek, sorumluluk alabileceğini kanıtlamış
oldu” diye konuştu.
Kosova’nın AB’ne gereksinme duyduğunu
belirten Kaidanov, AB yeni kurulan devlete
yardımda bulunacağını söyledi. ABD’nin de
Kosova’ya ekonomi ve diğer konularda
yardımda bulunacağını belirten Kaidanov,
yönetimde uygulayacağı demokrat yöntemlerle sivil toplumun kurulmasında ve toplulukların özelikle Sırpların güvenliğini sağlamasında katkıda bulunacaklarını söyledi.
Yazýlarda ortaya atýlan
fikirler, yazarlara
aittir. Gazetemizin resmi
görüþü deðildir.
Yazýlarýn sorumluluðu
yazarlara aittir.
e-mail:
[email protected]
[email protected]
Adres: Adem Yaþari No: 8,
Prizren/Kosova
Tel. 029 623 503
Fax: + 381 (0)29 623 503
Banka:
Raiffeisen Bank
Yeni Dönem
Hesap No:
1502001000171635
Baský:
“ALL COA IMPEX”
basýmevi Prizren
ABD Senatosunda Kosova ve Makedonya
yeni büyükelçilerin seçilmesi için bir toplantı düzenlendi. ABD Başkanı George Bush’un
Tina Kaidanov’u Kosova ve Filip Rikeri
Makedonya büyükelçisi atamasına rağmen
bu konuda senatonun onayı gerekiyor.
Kaidanov, Senatonun onayını alırsa
Kosova’da ilk ABD Büyükelçisi olacak.
Yeni Dönem KTM Þirketi
Danýþma Kurulu:
Fikri Þiþko (Ýl Mahkeme Yargýcý)
Refki Taç (Avukat, Uluslararasý Hukuk Uzmaný)
Zeynel Beksaç (Türkçem Dergisi Sahibi)
Agim Rifat Yeþeren (Belediye Kamu Avukatý)
Levent Koro (UNDP Ekonomi Uzmaný)
“Yeni Dönem”
Kosova Türk Medyasý Elsev Brina (Türk Dili Öðretmeni)
yayýnýdýr.
5
Kosova
Çalık Gurubu Kosova’ya
yatırımlarını sürdürüyor
Perşembe, 26 Haziran 2008
Y
üzde altmış Türk sermayeli
Arnavutluk'un
ikinci
büyük bankası Banka
Kombetare Tregtare-BKT, Kosova'da
ikinci şubesini çok sayıda davetlinin
katılımıyla açtı.
Geçtiğimiz yıl Arnavutluk'ta en iyi
banka unvanını alan BKT Priştine
şubesi ardından Salı günü Prizren’de
ikinci şubesini hizmete sundu. Yeni
şubenin açılışını Prizren Belediyesi
Başkanı Ramadan Muya, BKT Genel
Müdürü Seyhan Pencaplıgil ile çok
sayıda üst düzey davetli tarafından gerçekleşti. Törende bir konuşma yapan BKT
Genel Müdürü Seyhan Pencaplıgil,
Arnavutluk’ta 39 şubelerinin bulunduğunu
belirterek BKT’nin Arnavutluk’un ikinci en
büyük bankası olduğunun altını çizdi.
Pencaplıgil, “geçtiğimiz yıl ilk şubemizi
başken priştine’de açarak bunun devamı
olarak Türklerin de çoğunlukta yaşadığı
Prizren’de açmaya karar verdik. BKT’nin
Arnavutluk’ta gösterdiği performansı
Kosova’da da göstereceklerinden eminiz”
şeklinde konuştu. Pencaplıgil, BKT’nin en
kısa zamanda Kosova’nın değişik bölgelerinde yeni şubeler açarak Kosovalılara
hizmet etmeye devam edeceklerinin altını
çizdi. Ramadan Muya’da Türk yatırımcıların Kosova’ya gösterdikleri ilgiden dolayı şükranlarını ileterek, diğer
Türk işadamlarını da Kosova’ya
yatırım yapmaları için çağrıda bulundu.
Çalık Grubu, 60 milyon ABD
Dolarlık sermayeli Banka Kombetare
Tregtare (Ulusal Ticaret Bankası)
BKT'nin yüzde 60'lık hissesine sahip.
BKT Arnavutluk'ta bankacılık sektörünün yüzde 15'ini elinde tutuyor.
Enis TABAK
Ahtisaari: “Kosova’nın tarihi
Basklardan farklıdır”
B
M Kosova özel temsilcisi ve
Finlandiya eski başbakanı Marthi
Ahtisaari, İspanya’da yayınlanan
“El Pais” gazetesine verdiği demeçte,
Kosova’nın tarihinin İspanya’da yaşayan
Baskların tarihi ile farklılık içerdiğini
söyledi. Ahtisaari, “Kosova’yı bazı kişiler örneği olmayan bir olay olarak kullanmak istiyorlar. Ama bazıları ise onu kendi
çıkarları için kullanmak istiyorlar” diye
konuştu.
Kosova’nın bağımsızlığının tanımasının uluslararası hukuka aykırı
olduğu iddialarını asılsız olarak değerlendiren Ahtisaari, “Kosova olayını uluslararası
hukuk ardına gizleyerek haksız olarak kendi
elinde tutmak isteyenler vardır. Aynı kişiler bunu
savundukları gibi Slobodan Miloşeviç’in
Kosova’nın özerkliğini ortadan kaldırmasını ve
binlerce Arnavudun evlerinden kovulmalarını da
görmezden gelerek, Kosova üzerinde hak talep
etmeye devam etmektedirler” diye konuştu.
Sırbistan’ın Kosova’yı Slobodan Miloşeviç
tarafından yürütülen siyaset sonucu kaybettiğine
dikkat çeken Ahtisaari, bu noktadan sonra uluslararası topluma Sırbistan’ı artık geriye dönüş
olmayacağına ve bunun hiçbir şey değişmeyeceğini anlatma görevi düştüğünü söyledi.
Kosova’nın ilan etmiş olduğu bağımsızlığı
tanıyan ülkeler Kosova’yı bağımsız ve egemen
bir devlet olarak tanıdıkları zaman Kosova’nın
sui generis bir olay olduğu olduğundan tanıdıklarını açıklamışlardı.
İspanya, Avrupa Birliği üyeleri içinde
Kosova’nın bağımsızlığına karşı gelen ülkelerin
başında bulunuyor. Karşı gelmesinin ardındaki
neden kendi sınırları içindeki Bask ve Katalonya
bölgelerinin Kosova’yı örnek göstererek onların
da bağımsızlık istemelerinde yatıyor. İspanya
hükümeti, Kosova’nın bağımsızlığının tanımasının bu bölgeleri cesaretlendireceğini
gerekçe göstererek, Kosova’nın bağımsızlığını
tanımaya yanaşmıyor.
Kosova gündemi
D
Sencar Karamuço
Kırmızı — beyaz,
en büyük Türkiye!
ünya gündemi olduğu gibi Kosova gündemi de
son günlerde futbol almış başını gidiyor.
Vatandaş, sokakta, kahvede, barda, parkta
Avrupa Şampiyonasını konuşuyor. Atılan golleri, çalışan
düdükleri, kaçan pozisyonları ve tabi ki Türkiye’yi
konuşuyor. Türkiye Milli Takımı bu şampiyonada zoru
başararak, üç defa geriden gelmiş olduğu maçı kazanma
başarısını göstererek, büyük bir zora imza attı. Bu başarı
ve azmin zaferi tüm dünya gündemine bomba gibi düştü.
7’den 77’ye kadar herkes bu mucizeyi ve sahada ter
döken 11 dev cesur yüreği konuşuyor.
Şampiyonaya Portekiz mağlubiyeti ile başlayan
Türkiye, İsviçre maçı ile start verdiği mucizeyi son
gurup maçı Çek Cumhuriyetine karşı devam ettirerek,
son mucizesini çeyrek final maçında Hırvatistan’a karşı
gösterdi. Uzatma dakikalarının son dakikasında emektar
Rüştü ağabeyimizin hatası sonrasında golü kalemizde
gördük. Bu gol ile her şey bitti zanneden Hırvatların
teknik direktörü Slaven Biliç, sahada galibiyet turlarını
atmaya başlamıştı. Tribünlerdeki Hırvat taraftarlar
kendilerinden geçmiş, sahada devam eden maçı izlemeyi
unutmuşlardı. Klasniç’in atmış oldu gol ile rüyaya dalan
Hırvatların, bu rüyası bir dakika sürdü. Fenerbahçe’nin
yedek golcüsü Semih sahneye çıkarak, Hırvatları dalmış
oldukları rüyalarından etti. Bu gol ile bir defa daha
Türkiye Milli Takımı mucize yaratmış oldu. Hırvatistan
Devlet Televizyonunda maçı anlatan Hırvat spiker gelen
mucize gole şaşkınlığını “sahaya artık ufo’da inse şaşmam” diyerek şaşkınlığını gizlemedi. Penaltılarda
Semih’in golü ile moralleri ve psikolojileri alt üst olan
Hırvatlar, hiçbir varlık gösteremeden hayal kırıklığı
yaşadılar.
Türkiye’nin bu zaferi Türkiye’de olduğu gibi
dünyanın farklı şehirlerinde de büyük coşku ve sevinçlerle kutlandı. Kosova ve özellikle de Prizren bu
coşku ile o gece uyumayı bilmedi. Maçın bitiş düdüğü
ile kendini sokağa atan vatandaşlar, Şadırvan meydanında toplanarak zaferi birbirlerine sarılarak ve Türkiye
bayraklarını dalgalandırarak gecenin geç saatlerine
kadar kutladı. Yaşlısı genci, Erkeği — Kadını, Türkü —
Arnavut’tu, Boşnak’ı Rom’ herkes, Türkiye’nin zaferini
kutlamak için meydandaydı. Türkiye, Türkiye tezahüratları ile Türkiye’ye vermiş olduğu desteği tüm dünyaya
haykırıyordu.
Türkiye’nin zaferi de önemli bir tarihi olaya da ön
ayak oldu. Türkiye’nin Hırvatistan ile maçı
Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde en kanlı savaşa
sahne olan Bosna’da ki Boşnak ve Sırpları birleştirdi.
Savaştan sonra ilk defa iki halk olarak bir paydada yani
Hırvatistan karşısında Türkiye Milli Takımında birleşti.
Bu da sporun evrenselliğini açıkça gözeler önüne serdi.
Yazımı yazdığım bugünün (Çarşamba) akşamında
Türkiye yarı final maçı için Almanya ile karşı karşıya
geliyor. Ama gazetenin öğleden sonra basıma gideceğinden dolayı bu maçın sonucunu sizlere aktaramayacağız.
Ama Türkiye’nin Portekiz ile başladığı şampiyonanın
son iki virajından biri olan Almanya engelini de aşacağını inanıyorum. Hadi Türkiye, zaferlerine birini daha
tekrarlayarak, tüm dünyayı olduğu gibi biz Prizrenlileri
de tekrar sokaklara dök.
Kosova
Fevzi Karamuço
İ
Siyaset ve futbol
sviçre ve Avusturya’nın ortak organizasyonu ile düzenlenen Avrupa 2008
Futbol Şampiyonası Avrupa Birliği dışındaki ülkeleri da kapsıyor. Bu
şampiyonada AB üye olmuş devletlerin yanı sıra üye olmak için ter döken
devletler de yarışıyor. Ama Avrupa Birliği üyesi olmayan az sayıdaki ülke
elemeleri geçerek, şampiyonada yarışmaya hak kazandı. Bu ülkeler arasında
Türkiye ve Hırvatistan yer alıyor.
Türkiye uzun zaman AB ile yaptığı görüşmeler çerçevesinde, belirlenen
kriterleri dolduramadığı gerekçesi ile birliğe yıllardan beri dahil edilmiyor.
Ama Türkiye, Avrupalı olduğunu Avrupa Futbol ki üstün performansı ile
kanıtladı. Bu başarılar Avrupa Birliği’ni kayıtsız şartsız, sınırlarını üye
olmayan ülkelerin milli takımlarına açmak zorunda bıraktı. AB eleme
sınavlarını başarı ile geçen takımlara, şampiyonaya katılmak için gereken
kriterleri ortaya atmadı. Tek kriter, elemelerde başarılı olmaktı. Türkiye de bu
çerçevede başarı göstererek, şampiyonada temsil edilme başarısını gösterdi.
Ama siyasette iş böyle değil. AB’ne katılmak isteyen ülkeler, futbol takımları gibi aynı şansa sahip değil. Onların takımlardan daha zor kriterleri yerine
getirmeleri gerekiyor. İşte Avrupa Birliği çerçevesinde siyaset ile futbol burada ayrılıyor.
Eleme maçları sırasında AB üyesi olan ve olmayan ülkelerin milli takımları elenerek, şampiyonda temsil edilme hakkına sahip olamadılar. Şampiyonada ter döken takımların iskeletini yine de AB üyesi olan ülkelerin oluşturduğu
açıktır.
Bazı defa AB yetkilileri spor kararlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar.
Bazı defa AB’ne üye olmak isteyen ülkeler, gerekmeyen karar alıyor.
Verdikleri kararlarla bu ülke takımlarını başlangıçta boynuna alıyorlar. Spor
hakemleri gibi AB’nin genişlemeden sorumlusu başhakem Oli Rehn, kenar
hakemleri ile aday olmak isteyen ülkelere futbol kurallarını uyguluyor. Rehn
ve arkadaşları, oyunda faul yapanları uyarmadan sarı ve kırmızı kartlarla cezalandırıyorlar. Bu kartlara ceza olarak da, farklı siyasi dayatmalar uyguluyorlar.
Avrupa 2008 Futbol Şampiyonasında çok defa hakemler yanlış kararları ile
henüz futbolda ad yapmaya başlamış ülkelerin kendi becerilerini göstermelerini engelliyorlar. Onların ustalıklarını dışlayarak, kendi “kriterlerine” göre
oyun oynatmanın peşinde koşuyorlar.
Çok defa AB üye olmak isteyen ülkeler, Futbol jargonu ile denildiği gibi
sahanın yarısını geçmelerine bile izin vermiyorlar. Orta hakem düdük çalarak,
yardımcı hakemler ise bayrak kaldırarak oyunun gelişmesini engelliyorlar.
Buna benzer şeyler siyasette de karşımıza çıkıyor. Orada da oyunu
denetleyen hakemler bulunuyor. AB hakemlerinin kriterleri, saha hakemlerinin
kriterlerinden çok daha ağır. Küçük bir şey için hakemler düdük çalıyor yada
bayrak kaldırıyorlar. Onlar kendi istedikleri gibi oyun oynatmakta kararlılar.
Çünkü AB şampiyonasına katılan takımların yüksek bir seviyede futbol
sergilemeleri çok zor oluyor. Çünkü bu şekilde ter dökmeleri için buna zaman
gerekiyor.
Her bir futbol takımın kendine özgü bir oyun stili vardır. Kendi seçtikleri
oyuncuları ile oynadığı oyun zamanla bunlar tarafından beğenileceğine inanıyorlar.
Son dönemlerde Avrupa siyasetten artık yorgun düştü. Bu noktada ilgi
Avrupa 2008 Futbol Şampiyonasına kaydı. 16 en iyi takım birincilik için
yarıştığı şampiyonada, bu hafta en iyisi belli olacak.
Bazı AB antrenörleri diğer ülkelerin takımların başında bulunuyorlar.
Onlar uyguladıkları taktiklerle kendi ülkelerin takımlarını mağlup ediyorlar.
Avrupa 16 ülkeden oluşmuyor. 16 ülke Avrupa 2008 Futbol şampiyonasına katılıyorlar. AB yalınız 27 üyeden oluşuyor. Ama Avrupa 2008 Futbol
şampiyonasına AB üye olan ülkeler dışında bazı ülkeler de katılıyor.
Bakalım sonuna dek sporda ve siyasette nelerle daha karşılaşacağız.
Perşembe, 26 Haziran 2008
6
Sırbistan, Türkiye'nin Belgrad
büyükelçisini kabul etmiyor
Türkiye'nin şubat ayında bağımsızlığını ilan eden Kosova'yı tanımasına Sırbistan'ın tepkisi devam ediyor. Ankara'daki büyükelçisini
geri çeken Sırp hükümeti, bu defa Türkiye'nin Belgrad'a atadığı
büyükelçinin güven mektubunu kabul etmiyor.
S
Enis TABAK
ırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç,
Türkiye'nin yeni Belgrad Büyükelçisi
Ahmet Süha Umar'a güven mektubu
sunması için hâlâ randevu vermedi.
Sırbistan'ın 'travmatik bir dönem'den geçtiğini düşünen Ankara, bu sorunu sadece
Türkiye'ye karşı özel bir tepki olarak görmüyor. Kosova, uzun bir mücadelenin ardından Rusya ve Sırbistan'ın şiddetli itirazlarına
rağmen Batı dünyasının desteğini alarak 17
Şubat'ta tek taraflı bağımsızlığını ilan
etmişti. Türkiye, Kosova'yı en erken tanıyan
ülkelerin başında gelmişti.
Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesini
kabullenmekte zorlanan Belgrad yönetimi,
bu ülkeyi tanıyan devletlere tepkisini
sürdürüyor. Belgrad ile Ankara arasında patlak veren diplomatik kriz yeni bir boyut
kazandı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris
Tadiç, Türkiye'nin bu ülkeye atadığı
Büyükelçi Umar'a güven mektubunu sunması için yaklaşık dört aydan beri randevu
vermedi. Cumhurbaşkanı Tadiç, Belgrad'da
gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye'nin
Kosova'nın bağımsızlığını tanımasından
"çok büyük üzüntü duyduklarını" bildirdi.
Tadiç, bağımsızlığın ilanından hemen önceki
Ankara
ziyaretinde
'Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'dan Kosova'nın bağımsızlığını tanımayacakları konusunda güvence aldığını,
ama Türkiye'nin vermiş olduğu sözün
arkasında durmadığını' iddia etti. Sırp
D
Cumhurbaşkanı, yeni büyükelçiye randevu
verilmemesi ile ilgili soruları ise cevapsız
bıraktı. Sırbistan, Kosova'nın bağımsızlığını
tanıyan ülkelere yolladığı notayla tepkisini
göstermişti. Sırbistan, Ankara'ya nota göndermekle yetinmeyip Ankara Büyükelçisi
Vladimir Curgus'i de Belgrad'a geri çekerek
Türkiye'ye sert bir tepki vermişti.
Ankara da 24 Şubat'ta bu göreve atanan
Büyükelçi Umar'a hâlâ randevu verilmediğini doğruladı. Bu gelişme Belgrad'ın
Ankara'ya Kosova tepkisi olarak değerlendiriliyor.
Diplomatik
kaynaklar,
Kosova'nın
bağımsızlığı
sebebiyle
Sırbistan'ın bir travma geçirdiğini belirtiyor.
Yeni seçimden çıkan ve iç işlerinde sorunlar
yaşayan Belgrad'ın hâlâ 'şaşkınlık' yaşadığı
ifade ediliyor. Belgrad'ın tepkisini "Bize
karşı değil." sözleriyle değerlendiren kaynaklar, büyükelçinin böyle bir dönemde
değişmesini "talihsizlik" olarak görüyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin de Zaman'a yaptığı açıklamada,
Türkiye'nin,
Sırbistan'la
ilişkilerini
geliştirme niyetinde olduğuna vurgu yaptı.
Özügergin, "Sırbistan da dahil tüm Balkan
ülkeleri ile ilişkilerimizi geliştirmeye özen
gösteriyoruz. Sırbistan'ın Avrupa ile yakınlaşmasını önemsiyoruz ve destekliyoruz."
diye konuştu. Büyükelçi Umar, Belgrad'daki
görevini sürdürecek. Ancak güven mektubu
kabul edilmediği için üst düzey kabul
görmesi beklenmiyor. Karşılaştığı sorunların çözümünde Sırp hükümetinden ilgi ve
yardım da alamayacak.
Kosova’da mülteciler
günü kutlandı
ünya genelinde olduğu gibi
Kosova’nın farklı belediyelerinde
de Uluslararası Mülteciler günü
kutlandı. Merkezi Priştine’de bulunan
Mülteciler Komitesi Dairesi himayesinde
Kosova’nın farklı belediyelerinde türlü
kültür ve spor etkinlikleri düzenlendi.
Kosova’da farklı etnik gruplara mensup
21 bin mültecinin bulunduğu gelen rakamlar arasında bulunuyor. UNHCR’e göre, 12
Haziran 1999 yılında NATO güçlerinin
Kosova’ya girmesi ile 18 bin Kosovalı’nın
evlerine döndüğünü açıkladı.
UNHCR Basın Sözcüsü Şpend Halili,
“Kosova savaşının sona ermesinden bu
güne dek farklı ülkelere göç etmiş ve evlerine dönmeleri beklenen 21 bin mülteci
bulunmaktadır. Bu mülteciler arasına
Sırplar, Arnavutlar, Romlar, Aşkaliler ve
Mısırlılar bulunmaktadır” diye konuştu.
Kosova’da
halen
mülteci
sorunu
yaşandığını belirten Halili, bu sorunun
önceki dinamiğe göre çözülemediğini
söyledi.
En büyük mülteci kampı Plemetin’de
Kosova’da en büyü mülteci kamplarından biri Obiliç belediyesindeki Plemetin’de
bulunmaktadır. Bu kamptaki mültecilerin
büyük bir kısmımı Rom, Aşkali ve
Mısırlılara mensup bireyler oluşturmaktadır.
UNHCR Obiliç Belediyesi yetkilisi
Şkılçim Şehu, belediye bünyesinde mültecilerin evlerine dönmeleri için en etkin
olarak çalıştıklarını söyledi.
Obiliç Belediye Başkanı Recep Kelani,
mültecilerin evlerine dönmeleri sürecinin
sürdüğünü belirtirken, “Bugüne kadar 450
kadar mülteci evlerine döndü. Geriye kalan
mültecilerinin de evlerine dönmeleri için
gerekli çalışmalarda bulunuyoruz. Karadağ
ve Sırbistan’da bulunan mülteci kamplarını
ziyaret ediyoruz. Evlerine dönmek isteyen
Rom, Aşkali ve Sırplar bulunmaktadır.
Onlarla görüşerek, onların evlerini inşa
ediyoruz” diye konuştu.
7
Perşembe, 26 Haziran 2008
Balkan
Hükümet kurma
görüşmelerinde yeni dönemeç
Sırbistan Sosyalist Partisi liderliğindeki koalisyon, Sırbistan
Cumhurbaşkanı Boris Tadiç liderliğindeki Avrupa yanlısı
blokla görüşmelere başladı.
Y
eni hükümet koalisyonuna
karar verecek konumda bulunan
Sırbistan
Sosyalist
Partisi'nin genel başkanı İvica Daciç,
Sırbistan Radikal Partisi ve Başbakan
Vojislav Kostunica'nın Sırbistan
Demokrat Partisi (DSS) ile koalisyon
görüşmelerini durdurdu.
11 Mayıs seçimlerinden bu yana
devam eden görüşmelerden sonra,
Sosyalistlerin liderliğindeki koalisyon
Cumhurbaşkanı
Bois
Tadiç'in
Demokrat Partisi (DS) liderliğindeki
Avrupalı bir Sırbistan İçin koalisyonuyla görüşmelere başladı.
Analistler, Sosyalist Parti'nin bu
önemli çarkı sonrasında, çekirdeğini
Tadiç'in liderliğindeki Demokratlar ve
Sosyalistlerin oluşturacağı yeni bir
hükümet kurulmasının uzun sürmeyeceği görüşündeler.
Daciç, Sırbistan'ın AB üyeleri 17
Şubat'ta bağımsızlık ilan eden
Kosova'nın Sırbistan'ın bir parçası
olduğunu kabul edene kadar Birliğe
üyeliğe direnmesi gerektiğine inanan
Kostunica ve Radikaller ile anlaşma
sağlamanın mümkün olmadığını söyledi.
Sosyalistler ve onların koalisyon
ortakları Sırbistan Birleşik Emekliler
Partisi ve bölgesel Birleşik Sırbistan
partisinin AB ile imzalanan İstikrar ve
Ortaklık Anlaşması'nın bir an önce
onaylanması gerektiğini savunuyorlar.
Ancak DSS Sosyalistleri görüşmelerde samimi olmamakla suçlayarak
tüm süreci "millete karşı şov" olarak
nitelendirdi. DSS sözcüsü Andreja
Mladenoviç, "Gizli toplantılar ve
büyük patronlar ve yabancı büyükelçilerin etkisi altında kurulan hükümetler
Sırbistan'a yarar getirmeyecektir."
dedi.
DS ve Sosyalistler ilk resmi toplantılarını Cumartesi gecesi yaptılar.
Sonrasında konuşan Tadiç, müzakerecilerin yeni hükümete rehberlik edecek
ilkeler üzerinde anlaşma sağladıklarını
söyleyerek bunları AB üyeliği,
Kosova'yı Sırbistan içinde tutma
mücadelesi ve ekonomik ilerleme
olarak sıraladı.
Tadiç, "Hükümeti ne kadar çabuk
kurarsak, hedeflerine ulaşmak ve
toplumsal sorumluluk sahibi bir
hükümet kurma yolunda çalışmak için
o kadar çok zamanımız olacaktır."
dedi.
Sosyalistler
ve
Analistler,
Demokratlar son birkaç yıldır birbirlerinin azılı düşmanları olmalarına rağmen yetkilileri seçmenin yeni hükümet
için sorun olmayacağını söylüyorlar.
Bazıları yeni hükümetin Haziran
sonuna kadar kurulmasını bile bekliyor. Ancak Sosyalistlerin çoktan DSS ve
Radikallerle koalisyon kurdukları
Belgrad'ın yerel siyaseti sorun yaratabilir.
Tadiç'in Demokratlarının koalisyon
ortağı olan G17 Plus partisi,
Radikallerle Belgrad'da kurdukları
koalisyona son vermedikleri sürece
Sosyalistlerle kurulacak bir hükümeti
desteklemeyeceğini açıkladı. G17 Plus
olmadan da yeni bir hükümet kurmak
mümkün olmayacak.
Balkanlar'da çıkan
yangınlar can alıyor
K
ıbrıs Rum kesimli bir
polis
memuru,
22
Haziran Pazar günü bir
binada oturan insanları yaklaşan
yangından kurtarmaya çalışırken
can verdi. Dağlık Trodos bölgesinde çıkan yangın kısa sürede
Sina Oros köyüne ulaştı. 25
yaşındaki polis memuru o sırada
mesai saati dışındaydı. En az
dört kişi de alevleri söndürmeye
çalışırken yaralandı. Geçen hafta
çıkan bir yangında 12 polis
memuru ve bir sivil yaralanmış, altı köy boşaltılmak zorunda kalmış ve ciddi
miktarda maddi hasar meydana gelmişti. Son bir haftadır aşırı sıcak hava şartlarına maruz kalan Kıbrıs'ta sıcaklıklar 42 dereceye ulaştı.
Bu arada Sırbistan'da, Pazar günü Belgrad'ın kuzeyindeki Pancevo
kasabasındaki bir apartmanın alevler içinde kalması sonucu üç kişi öldü, sekiz
kişi de yaralandı. İtfaiye görevlileri alevleri söndürdükten sonra merdivenlerde
iki kadın ve 2 yaşındaki bir çocuğun cesetlerini buldular. Yangının elektrik kontağından çıktığı sanılıyor.
Bulgaristan'da, Pazartesi günü erken saatlerde Sofya şehir merkezinde çıkan
yangında üç kişi hayatını kaybetti. Kurbanlar arasında iki adam ve 9 yaşındaki
bir çocuk yer alırken, çocuğun annesinin vücudunda ciddi yanıklar oluştu.
Hastaneye kaldırılan annenin durumu kritik.
ER H AN
TÜ R BE D AR
Ankara
Mektubu
E-posta: [email protected]
Bosna-Hersek ve Avrupa Birliği
S
on günlerde Bosna-Hersek’te en çok konuşulan konu, bu ülkenin Avrupa
Birliği’ne (AB) üye olma çabalarıdır. 16 Haziran 2008’de BosnaHersek’in Brüksel’de İstikrar ve İşbirliği Anlaşması’nı (SAA) imzalamasıyla birlikte, AB ile ilişkiler bu ülkenin gündemine oturdu. Önce SAA’nın
imzalanmasıyla ülkenin AB üyeliğine daha fazla yaklaştığı yönünde coşkulu
yazılara yer verildi. Ardından, Bosna-Hersek’in AB’ye üyelik sürecinde ciddi
sıkıntılarla karşı kaşıya kalacağı anlaşılmaya ve tartışılmaya başlandı.
Örneğin, 23 Haziran Pazartesi günü, İngiltere’nin Bosna-Hersek büyükelçisi
Matthew Ryeroft, anayasası değişmeden, Bosna’nın AB üyesi olmayacağını
açıkladı. Diğer taraftan Bosna halkına, AB Konseyi tarafından Bosna-Hersek
için hazırlanan 30 Ocak 2006 tarihli “Avrupa Ortaklığı” belgesinde yer alan
hususlar yerine getirilmeksizin, bu ülkenin Birliğe üye olamayacağı hatırlatıldı.
Bosna-Hersek’in AB ile imzaladığı SAA, Bosnalı politikacılar tarafından,
1995’te imzalanan Dayton Barış Antlaşması’ndan bu yana yaşanan en büyük
gelişme olarak değerlendirildi. Özellikle Bosna-Hersek halkı, SAA’nın imzalanmasından büyük memnuniyet duydu. Bazı kamuoyu yoklamalarına göre,
Bosna-Hersek halkının yüzde 80’inden fazlası AB’ye üyeliği destekliyor. AB
Bosna-Hersek halkının gözünde bir “ekonomik dev”dir. Bu yüzden bir an önce
AB üyesi olmakla, refah seviyelerinin yükseleceğine inanıyorlar. BosnaHersek halkı tarafından AB’ye yakınlaşmak, Birlik üyesi ülkelerine vizesiz
seyahat etmek ve oralarda iş bulmak olarak da algılanıyor.
İşin gerçeği ise, ağırlıklı olarak ekonomik alanı düzenlemekte olan
SAA’nın imzalanmasının Bosna-Hersek’e başlı başına bazı ekonomik
maliyetler getireceğidir. Her şeyden önce Bosna-Hersek, genel olarak ekonomi, serbest dolaşım, şirketlerin kayıt şekli, istihdam ve bunun gibi iktisadi
konularla ilgili AB’nin yaklaşık 1.200 yasal düzenlemesini, kendi hukuki sistemine katmalıdır. Bunlar hayata geçirildikten sonra ise Bosna-Hersek şirketleri, gelişmiş AB üyesi ülkelerin rekabetiyle karşı karşıya kalacak. İthalatın
ucuzlaması ve gümrüklerde toplanan gelirlerin azalması ise, SAA’nın BosnaHersek’e getireceği diğer temel ekonomik maliyetlerdir.
SAA’yı imzalamış olmasına rağmen, Bosna-Hersek’in önünde, yerine
getirilmesi gereken oldukça kabarık bir reformlar listesi bulunuyor. BosnaHersek için Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan İlerleme Raporları dışında, AB Konseyi tarafından Bosna-Hersek için hazırlanan 30 Ocak 2006 tarihli “Avrupa Ortaklığı” belgesi de, söz konusu zorunlu reformları ayrıntılı bir
şekilde gözler önüne seriyor. Kasım 2007’de gözden geçirilen BosnaHersek’in Avrupa Ortaklığı belgesi Kasım 2009’a kadar mevcut haliyle yürürlükte kalacak. Bir Bosnalı yetkili ise, Avrupa Ortaklığı belgesinde belirtilen
reformların yarısının bile yerine getirilmediği uyarısında bulunuyor.
Bosna-Hersek topraklarının yüzde 49’una karşılık gelen Sırp Cumhuriyeti,
Avrupa Ortaklığı belgesindeki reformların bazılarına açıkça karşı geliyor.
Hatırlatmak gerekirse, Bosna-Hersek ve AB arasındaki SAA müzakereleri
daha Aralık 2006’da sonuçlandı, ancak şart kılınan bazı reformlarda, özellikle
de polis reformunda yeterince ilerleme olmadığı için, söz konusu anlaşmanın
imzalanmasında önemli bir gecikme yaşandı. Son iki yıldır Sırp Cumhuriyeti
Başbakanı Milorad Dodik ülkede yapılmaya çalışılan neredeyse bütün reformlara engel oluyor. Nitekim Dodik, AB’ye üyelik sürecinde Sırp
Cumhuriyeti’nin yetkilerinin azaltılmasına çalışılırsa, buna karşı çıkacaklarını
açıkça söylüyor. Dodik’in bu yöndeki tutumu, AB’nin Bosna-Hersek’e şart
kıldığı anayasa değişikliğinin gündeme getirilmesi sırasında büyük sıkıntıların
yaşanacağını gösteriyor. Mevcut anayasanın ülkeye biçtiği idari yapılanma
yüzünden, Brüksel’in Bosna-Hersek’te muhatap olabileceği tek adres bulunmuyor. Aynı anayasa yüzünden Bosna-Hersek’in ortak makroekonomik ve
sosyal politikaları da geliştirilemiyor. Ayrıca, söz konusu anayasa, insan ve
azınlık hakları alanında AB’nin benimsediği kurallara aykırı duruyor. Bu ve
benzer sorunlar yüzünden, Brüksel anayasa değişikliğini Bosna-Hersek’e
zorunlu kılıyor. Ancak, Sırp Cumhuriyeti’ni Bosna-Hersek içindeki ayrı bir
devlet olarak algılayan Milorad Dodik, anayasa değişikliğine, Sırp
Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye sokabileceği endişesiyle, karşı çıkıyor.
Anlaşılan, SAA’nın imzalanmış olmasına rağmen, AB’ye üyelik sürecinde
Bosna-Hersek’in yolunda ciddi engeller durmaya devam ediyor.
Dünya Turu
Baradey: İran’a saldırı
olursa istifa ederim
BM Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu
Başkanı Muhammed El Baradey, “İran’a
askeri bir saldırı olursa istifa ederim”
dedi.- Muhammed El Baradey, El Arabiya
Televizyonu’na verdiği demecinde, böyle
bir saldırının “bölgeyi ateş topuna
dönüştüreceğini” söyledi. Baradey, İran’a
saldırının, bu ülke için nükleer silah
yapma yönünde büyük bir teşvik olacağını, İran’ın bu yönde büyük bir çalışma
içine gireceğini kaydetti. Baradey, “Benim
gözlemime göre İran ile ilgili büyük ve
önemli bir tehlike var. Böyle bir zamanda
İran’a askeri bir saldırı düzenlenirse,
benim şu andaki görevimi sürdürmem
mümkün değil” dedi.
AB zirvesi sona erdi
Brüksel’de yapılan AB zirvesi sona erdi.
Zirvede gündemin en önemli maddelerinden biri İrlanda’nın Lizbon
Anlaşması’na hayır demesiyle doğan kriz
oldu. Durum Türkiye’yi de dolaylı olarak
etkiliyor. İrlanda’da yapılan referandumda
Avrupa Birliği’nde reform öngören Lizbon
Anlaşması’nın reddedilmesi Fransa
Cumhurbaşkanı Nıcolas Sarkozy ve
Almanya Başbakanı Angela Merkel’e göre
AB’nin genişleme sürecini de tehlikeye
attı.
AB Komisyonu Başkanı Jose
Manuel Barroso ise yürürlüğe girmesi için
27 ülkenin onayının gerektiği Lizbon
Anlaşması’nın İrlanda’nın reddiyle
ölmediğini söyledi. Ancak liderler, zirvenin
sonuç
bildirgesine
çek
cumhuriyetinin de Lizbon Anlaşması’nı
onaylama konusunda sorunlar yaşadığına
dair ifadeler eklediler.
İspanya'da Kaçakların
Kurnazlığı
Avrupa şampiyonası çeyrek final maçı
sırasında ilginç bir olay yaşandı. İtalyaİspanya maçı sonundaki penaltı atışlarını
fırsat bilen Afrikalılar, İspanya'ya kaçak
girmeye çalıştı. Fas topraklarında bulunup
İspanya'ya ait olan Melilla bölgesinde
sınırı korumakla görevli güvenlik güçleri,
İtalya-İspanya arasındaki çeyrek final
maçı heyecanına kendilerini kaptırınca
olanlar oldu. 20 Afrikalı, güvenlik güçlerinin dikkatini maça vermesini fırsat bilerek sınırdaki duvarı geçmeye çalıştı.
Ancak durumun çabuk farkına varan
İspanyol polisinin tedbir almasıyla
Afrikalıların umut yoculuğu başarısızlıkla
sonuçlandı.
Hillary Obama’nın
kampanyasına katılacak
ABD’de Kasım’daki başkanlık seçimlerinde yarışacak Demokrat Parti’nin
adayı İllionis senatörü Barack Obama’nın
kampanyasına eski rakibi New York senatörü Hillary Clinton’un da katılacağı
bildirildi. Barack Obama’nın kampanyasından elektronik mesajla yapılan açıklamada, iki senatörün 27 Haziran’da ilk
kez beraber kampanya yürüteceği belirtildi. Obama ve Clinton’un, ayrıca bu ay
ortak bir bağış toplantısı yapacağı
kaydedildi. Clinton, Obama’nın bu ay
başkan adaylığı için gerekli delege sayısına ulaşması üzerine seçim kampanyasına
son vermişti.
Bolviya’da referandumdan
özerklik çıktı
Bolivya’nın Tarica eyaletinin yapılan
referandumla özerkliği seçtiği bildirildi.
Hükümet, referandumun meşru olmadığını
açıkladı. Pollster adlı kamuoyu araştırma
kuruluşu, kayıtlı 173 bin seçmenin
katıldığı referandumda özerkliği seçenlerin oranını yüzde 79 olarak duyururken,
seçim yetkilileri referandumun kesin
sonuçlarının 25 Haziran Çarşamba gününden önce ilan edilmeyeceğini belirttiler
Dünya
Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi
tecavüzün “savaş
silahı” olarak nitelendirildiği karar
tasarısını kabul etti
ve tecavüzün bir
savaş taktiği olarak
kullanılmasına son
verilmesini istedi.
A
Kararda, cinsel şiddetin “aşağılamak,
hakim olmak, korku salmak için kullanılan
bir savaş taktiği” olduğu kaydedildi.
İnsan hakları ve kadın hakları örgütleri ise
kararı tarihi bir adım olarak niteledi.
Güvenlik Konseyi, tecavüzün ne kadar
yaygın olduğu ve bununla mücadelede neler
yapılabileceği
konularında
gelecek
Haziran’da, rapor sunmak üzere bir soruşturma başlatma kararı da aldı.
Güvenlik Konseyi’nin üyelerinden Çin,
Rusya, Endonezya ve Vietnam müzakereler
sırasında,
tecavüzün
BM
Güvenlik
Konseyi’nin ele alması gereken bir sorun
olup olmadığına ilişkin çekincelerini ifade
etti.
Tartışma sırasında söz alan konuşmacılar,
eski Yugoslavya, Darfur, Kongo, Ruanda ve
Liberya’yı cinsel şiddetin büyük boyutlarda
uygulandığı bölgeler olarak sıraladı.
Birleşmiş Milletler’in Kongo’daki eski
komutanlarından general Patrick Cammaert,
tecavüzün çok etkili bir silah olduğunu ve
toplulukları tamamen yıkıma uğrattığını vurguladı ve “Erkeğin önünde yapıyorsunuz,
erkeği ve kadını cezalandırıyorsunuz” dedi.
Yalnızca Kongo’da günde yaklaşık 40
kadının tecavüze uğradığı bildiriliyor.
Bazı kadınların kendilerini korumakla
görevli barış gücü askerlerinin tecavüzüne
uğradığı da sıklıkla dile getirilen iddialar
arasında
Fransa’da erkeksiz
basketbol turnuvası iptal
Fransa’da, başkent Paris’in yakınındaki Vigneux-sur-Seine kasabasında Müslümanlara ait bir derneğin kadınlar arasında düzenlediği basketbol turnuvası, erkek seyircilerin alınmaması üzerine belediye
tarafından iptal edildi.
F
ransız Haber Ajansının (AFP)
bildirdiğine göre, Belediye Başkanı
Serge Poinsot, basketbol turnuvasına erkek seyirci alınmamasını talep eden
derneğin
başvurusunu
reddederek,
belediye spor salonunun turnuva için tahsis edilmesine karşı çıktı.
Spor Bakanı Bernard Laporte, basına
yaptığı açıklamada, belediye başkanının
kararına destek verdiğini belirterek,
“kamuya ait bir binaya erkeklerin girememesinin cumhuriyet ilkelerine aykırı
olduğunu” söyledi.
8
Hükümet sözcüsü İvan Canelas, gaz
bakımından zengin Tarica eyaletinde
yapılan referandumla ilgili açıklamasında, “Anayasa değişmeden özerklik
statüsü diye bir şey olamaz” dedi ve
referandumun meşru olmadığını kaydetti.
Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales de
Tarica eyaletinde yapılan referandumu,
“yasa dışı ve ayrılıkçı” olarak nitelendirmişti.
Chavez’den AB’ye ‘petrol
vermeyiz’ tehdidi
BM’den ‘savaşlarda
tecavüze son’ kararı
BD’nin desteğiyle hazırlanan ve BM
Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesinin oy
birliğiyle kabul edilen kararda,
tecavüzün savaş taktiği olduğu, uluslararası
güvenliğe tehdit teşkil ettiği ve durdurulması
gerektiği belirtildi. Oturumun başkanlığını
yapan
Amerikan
Dışişleri
Bakanı
Condoleezza Rice, “Yıllarca kadınlara karşı
cinsel şiddetin, bu forumda tartışılacak bir
güvenlik sorunu olup olmadığı tartışıldı. Ama
bugün bu soruya gururla “Evet” cevabı verebiliyoruz. Dünya, cinsel şiddetin artık yalnızca kadınların sağlığını ve güvenliğini değil,
ülkelerin ekonomik ve sosyal istikrarını da
derinden etkileyen bir sorun olduğunu kabul
ediyor.” dedi. Rice Myanmar’daki askeri
yönetimi de eleştirerek, askerlerin düzenli bir
şekilde kadınlara ve hatta sekiz yaşındaki
çocuklara tecavüz ettiğini söyledi.
Güvenlik Konseyi, sorunun artık uluslararası barışı tehdit edecek kadar ciddi bir
hal aldığını vurgularken, BM Genel Sekreteri
Ban Ki Mun, çatışmaların yaralarını sarmaya
çalışan bazı toplumlarda kadınlara yönelik
şiddetin tarif edilemez boyutlarda yaşanmış
olduğunu belirtti.
Fransız İnsan Hakları Bakanı Rama Yade
ise konseyde yaptığı konuşmada, “Eğer cinsel şiddet savaş silahı olarak kullanılır,
tecavüz planlı ve sistematik bir terör ve
boyun eğdirme planının parçası olursa, o
zaman konseyimiz müdahele etme hakkına
sahiptir.” diye konuştu.
Perşembe, 26 Haziran 2008
Derneğin yöneticisi ise dernek içindeki
iletişim sorunu yüzünden söz konusu sorunun ortaya çıktığını söyledi.
Bu arada, yine AFP’nin haberine göre,
Isere bölgesindeki La Verpillere kasabasında, bir belediye havuzunun belirli saatlerde
sadece kadınlara tahsis edilmesi, kasabada
laiklik tartışmalarını gündeme getirdi.
Bölgenin milletvekili, uygulamayı
“laiklik karşıtı olduğu” gerekçesiyle
protesto etti. Belediye başkanı ise uygulamayı bir sonraki belediye meclisi toplantısında tartışmaya açacağını söyledi.
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez,
kaçak göçmenlerin sınırdışı edilmeden
önce 18 ay kadar gözaltında tutulmalarına
olanak tanıyan AB kararını sert dille
eleştirdi. Venezuela Devlet Başkanı Hugo
Chavez, AB kararına tepki olarak, herhangi bir Avrupa ülkesine petrol vermeyebilecekleri tehdidinde bulundu ve bu
kararı kabul eden ülkelerin, Venezuela’da
yatırım yapmasına olanak tanımayabileceklerini söyledi. Venezuela Devlet
Başkanı, televizyonda yayımlanan açıklamasında, kabul edilen kararın “faşizmin
işaretleri” olduğunu ifade ederek,
“Petrolümüz bu ülkelere gitmemeli” dedi.
AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ise,
yaptığı
değerlendirmede,
Hugo
Chavez’in tepkisini “tamamen ölçüsüz”
olarak nitelendirdi.
Kırgızistan’da muhalif
gazeteye yayın yasağı
Kırgızistan’da, çıktığı günden beri
muhalefet yanlısı tutumuyla adından söz
ettiren “De-Fakto” gazetesinin yayını
durduruldu. Savcısı Aybek Turgunbayev,
düzenlediği basın toplantıda, gazetede
yayımlanan bir rüşvet haberiyle ilgili
olarak, De-Fakto gazetesinin asılsız bir
kaynağa dayanarak böyle bir haber yapması nedeniyle gazete merkezinde arama
yapıldığını, belge ve bilgisayarlara el
konulduğunu açıkladı. Gazetenin yayını
da durduruldu. Gazetenin Bişkek’teki
Vergi Dairesine karşı karalama kampanyası başlattığını belirten Turgunbayev,
gazeteciler ve basın-yayın organlarının
yayımladıkları
haberden
sorumlu
olduğunu unutmamaları gerektiğini
söyledi. Turgunbayev, gazetenin 12
Haziran tarihli nüshasında, Vergi Dairesi
başkanının doğrudan rüşvet istediği ve
diğer yetkililerinin iş çevrelerinden
sürekli rüşvet aldığı yönünde çıkan
haberin doğru olmadığını kaydetti.
Kerkük anlaşmazlığı yerel
seçimleri erteletebilir
Irak’ta planlanan 1 Ekim yerel seçimlerinin, Arap, Türkmen ve Kürt milletvekilleri arasındaki Kerkük anlaşmazlığı başta olmak üzere, ortaya çeşitli
görüş ayrılıklarından ötürü ertelenmesi
ihtimali belirdi. Parlamento üyelerinin
verdikleri bilgilere göre, yerel seçim
kanunu tasarısıyla ilgili görüşmelerde,
Kerkük’te seçimin nasıl yapılacağı
konusunda uzlaşmaya varılamıyor. ABD
yönetiminin, ülkede ulusal uzlaşmanın
sağlanması yolunda önemli bir aşama olacağını ümit ettiği yerel seçimlerin 1
Ekim’de yapılmasının planlanmasına
karşın, bunun gerçekleşmesinin zor
olduğuna dikkat çekildi. Parlamentodaki
Şii İttifakı blokunun lideri Celal el Din el
Sagher, Reuters’a yaptığı açıklamada,
“Yerel seçim kanunu üzerinde mutabakata varmamızı engelleyen çeşitli sorunlar
var. En önemli sorunlardan biri de
Kerkük. Bu nedenle seçimlerin zamanında yapılması çok zor” dedi. Kerkük’ün
statüsü konusunda henüz bir uzlaşma
sağlanamamış olmasından ötürü, burada
seçimin yapılış şekli konusunda da anlaşmazlık çıktı. Parlamentodaki Arap ve
Türkmen gruplar, Kerkük için ayrı bir
seçim kanunu hazırlanmasını istediler
ancak bu teklif Kürt milletvekilleri
tarafından reddedildi.
Dünya Turu
Türkiye
9
Büyükanıt: Irak’la
Perşembe, 26 Haziran 2008
ilişki içinde olmak şart
Türkiye Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt,
Başbakan’ın Irak’a yapacağı ziyaretin ilişkilere olumlu yansıyacağını söyledi, “Biz de asker olarak Irak merkezi hükümetiyle
temas ediyoruz” dedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar
Büyükanıt, Türk Taarruz-Taktik/Keşif helikopteri (ATAK) projesi sözleşmesinin resmen yürürlüğe girmesi nedeniyle düzenlenen kokteylde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Büyükanıt, Barzani’nin İtalyan gazetelerine “PKK terör
örgütüdür diyemem” açıklamasının hatırlatılması üzerine, “bu
konudaki görüşünü çok açıkladığını ve hepsinin bilindiğini”
söyledi.
Türkiye’nin Kuzey Irak yönetimiyle temas kurması Büyükanıt, Irak’la ilişkiler
konusunda “O benim alanım değil” diyen Büyükanıt, şöyle konusunda “Coğrafyamızı
devam etti: “Asker olarak bakıyorum. Terörle mücadele eden değiştiremeyeceğimize göre
bir kurumun başındayım. Terörle mücadele kapsamında bakıysonsuza kadar onlarla
orum. Bizim şehit verdiğimiz, can ve mal kaybı verdiğimiz bir
yaşayacağız. İlişki içinde
mücadelede PKK’ya terör örgütü dememenin ne anlama olmak şart” diye konuştu.
geldiğini siz değerlendirin. O terör örgütü değilse başka terör
örgütü yok dünyada. Gelmiş geçmiş en kanlı terör örgütü.”
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Irak’a yapacağı ziyaretin ilişkilere nasıl yansıyacağına ilişkin
soru üzerine Orgeneral Büyükanıt, bu ziyaretin ilişkilere olumlu yansıyacağını ifade etti.
Büyükanıt, “Biz de asker olarak Irak merkezi hükümetiyle temas ediyoruz. Onlar geliyor, biz
gidiyoruz. Merkezi hükümetle işbirliğimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bütün komşularımızla işbirliğini geliştirmeye çalışıyoruz. Irak bizim komşumuz. Coğrafyamızı değiştiremeyeceğimize göre
sonsuza kadar onlarla yaşayacağız. İlişki içinde olmak şart” diye konuştu.
Bir soru üzerine, “travma” tartışmalarını izlediğini belirten Orgeneral Büyükanıt, ancak bir
değerlendirme yapmak istemediğini kaydetti.
Başsavcı son sözü
söyledi: DTP kapatılsın
DTP hakkında açtığı kapatma davasında
son sözlerini söyleyen Yargıtay
Cumhuriyet Başsavacısı Abdulrahman
Yalçınkaya “Parti kapatılsın, yöneticilere
siyasi yasak getirilsin” dedi. DTP son
savunmasını 16 Eylül tarihinde yapacak.
Y
argıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman
Yalçınkaya, olağanüstü güvenlik önlemleri
arasında geldiği Anayasa Mahkemesi’ne arka
kapıdan girdi. Demokrat Toplum Partisi’nin (DTP)
kapatılması için açtığı davaya ilişkin son sözlerini
söyleyen Yalçınkaya, partinin kapatılmasını ve
yöneticilerine de siyasi yasak getirilmesini istedi.
İddianamede ve esas hakkındaki mütaalasında
DTP’nin siyaset için değil, kan ve terör amaçları
doğrultusunda Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulduğunu savunan Başsavcı Yalçınkaya, son sözünde
de “Parti kapatılsın” dedi. Yalçınkaya, DTP yöneticilerine de siyasi yasak getirilmesini talep etti.
Yalçınkaya, yarım saat süren sözlü açıklamasının
ardından ve yine arka kapıyı kullanarak Anayasa
Mahkemesi’nden saat 10.30’da ayrıldı.
Başsavcının ardından DTP mahkemeye son
savunmasını verecek. DTP’nin savunması için daha
önce 26 Haziran olarak belirlenen tarih partinin talebi
üzerine 16 Eylül tarihine ertelenmişti.
Erdoğan’dan
'Kenara
Çekil'e
Yanıt
Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan,
Türkiye’nin Akdeniz İçin Birlik Projesi’nin
tamamen dışında kalabileceğini söyledi.
A
li Babacan, Paris’te
düzenlediği basın toplantısında “Henüz projeyle
ilgili elimizde somut doküman
yok, katılmaya bile karar vermiş
değiliz” dedi. “Katılırsanız konumunuz ne olacak?” sorusuna,
Babacan, “Katılma kararından
sonra bu konuyu belirleyeceğiz”
yanıtını verdi.
Ali Babacan, projenin tanımı
konusunda avrupa birliği komisyonuyla görüşmelerin devam
ettiğini ifade etti.
Projeyle, 27 AB üyesi ile
Akdeniz’e kıyısı bulunan 12
ülkenin bir araya getirilmesi hedefleniyor projenin, 13 Temmuz’da
Fransa’daki zirveyle hayata geçirilmesi planlanıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin projeyi
Türkiye’nin AB üyeliğine alternatif olarak ortaya attığı yorumları
yapılıyor.
B
azı siyasetçilerin" kenara
çekil" şeklindeki önerilerine
Başbakandan
sert
yanıt
geldi."Yüzde 47 oy almış bir lidere
gayri meşru bir teklifte bulunmak, ne
milli manevi değerlere ne evrensel
demokratik değerlere sığar" diyen Başbakan Erdoğan,
demokratik siyasette kimin ülkeyi yöneteceğine milletin karar verdiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan partisinin Meclis Grubu'nda,
bazı siyasetçileri, kapatma davası sürecinde kendilerini Anayasa Mahkemesi'nin yerine koyarak yargısız
infaz yapmakla suçladı.
Böyle bir anlayışı hukukun ve milletin vicdanının
kaldırmayacağını belirten Erdoğan, "Bu anlayışı, milletten kırmızı kart gören, milletten kenara çekil talimatı alan ama yerinden kımıldamayanlar varya, işte
onlar söylüyorlar" dedi.
Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer birileri kenara çekilecekse bunu söyleyecek
olan da siz değilsiniz, böyle bir yetkiniz yok. Nitekim
2002 seçimlerinde millet bazı liderlere "git kenara
Rusya ile Sebze-Meyve Krizi Çözüldü
R
Türkiye Akdeniz
Birliği’ne soğuk
usya ile sebze-meyve krizinde anlaşma sağlandı. Türkiye, 1 Temmuz'dan itibaren Rusya'ya
yeniden sebze-meyve ihracatına başlayacak. Trkiye Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker,
Türkiye Ziraatçiler Derneği'nin kuruluş yıldönümü toplantısında gazetecilerin soruları üzerine, Türkiye ile Rusya arasındaki sebze-meyve ihracatı sorununun çözüldüğünü söyledi. Eker,
Rusya'nın ithalat kısıtlamalarını bir hafta sonra kaldıracağını açıkladı. Mehdi Eker, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin bazı ürünleriyle ilgili Rusya Federasyonu'nun aldığı bazı tedbirler vardı, bununla ilgili
Tarım Bakanlığının Müsteşarı başkanlığında dış ticaretten, ihracatçılar ve üreticilerden oluşan bir
heyet orada görüşmeler yapıyor. Pazartesi günü bir ortak mutabakat zaptı parafe edildi, dolayısıyla
bu konuda sorun çözüldü diyebiliyoruz."
çekilin, siz Meclise girmeyin" dedi. Partisine on puan
kaybettirip Meclis dışı bırakan bu liderler, milletin
kenara çekil mesajını algılamakta zorluk çektiler.
Hatta çekiliyorum dedikleri halde dönüp dolaşıp yine
sahne aldılar. Milletin yüzde 47 oy verdiği bir partiye
ve liderine bu türlü gayrimeşru teklifler yapmak ne
milli manevi değerlerimize sığar ne ne evrensel
demokratik değerlere sığar."
Bu tarz siyasetin, kendine güvensizliğin ifadesi
olduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu: "Siz rakibinizin bileğini bükecek bir siyaset yapamayacaksınız
daha başarılı performans gösteremeyeceksiniz, milletin gönlünde yer edinemeyeceksiniz ondan sonra
önümüzden çekilin ricasında bulunacaksınız. Siyaset
rakiplerinize ricada bulunarak merhamet dileyerek
yapılmaz."
Güncel
10
AB'den, Kıbrıs Türklerinin ekonomik
Srebrenica için toplu
entegrasyonunu iyileştirme hamlesi
davalar başladı
Perşembe, 26 Haziran 2008
L
Bosna Savaşı’nda 1995’teki Srebrenitza katliamında yakınlarını
kaybeden 6 bin kişi, Hollanda ve BM hakkında toplu dava açtı.
a h e y ’ d e
Srebrenitza’daki
katliamıyla ilgili
üç gün önce bireysel
davalar açılmasının
bugün
ardından,
katliamın altı bin mağduru Hollanda ve BM
aleyhinde dava açtı.
BM adına açıklama
yapan sözcü Michelle
Montas,
“Genel
Sekreter Ban Ki-mun,
katliamdan kurtulanların
ve
zalimce
öldürülenlerin yakınlarının hislerini paylaşmaktadır” dedi.
Katliamla ilgili ilk
bireysel dava, Hollanda devlet mahkemesinde Srebrenitza’da annesini,
babasını, kardeşini yitiren, ancak BM’ye bağlı koruma gücünde çevirmen
olarak çalıştığı için hayatta kalabilen Hasan Nuhanoviç tarafından açılmıştı.
İkincisi ise Hollanda taburunda elektrik teknisyeni olarak çalışmasına rağmen
katliamdan kurtulamayan Rizo Mustafiç’in ailesi tarafından açılmıştı.
6 bin kurban yakınının açtığı davada, Srebrenitza’da 1995’te yaşanmış
olan süreç, ince ayrıntılarıyla ele alınacak. Davacılar 4 milyar dolar tazminat
talep ediyor.
Srebrenitza’nın Bosnalı Sırplarca kuşatılması sırasında yapılan katliamda
sekiz bin Bosnalı Müslüman can vermişti.
Katliamda en ağır suçları işlemiş olan General Mladiç ve çocuk doktoru
Radovan Karaciç ise hala Lahey Birleşmiş Milletler savaş suçları mahkemesi
tarafından aranıyor ancak bulunamıyor.
BM’den Mesaj: Hislerinizi Paylaşıyorum
BM Sözcüsü Michelle Montas, gazetecilerin Lahey’de Srebrenitza kurbanlarının yakınlarının BM’ye karşı açtıkları davayla ilgili soruları üzerine
BM adına bir açıklama yaptı. Montas, açıklamasında davanın hem çeşitli
kişiler hem de “Srebrenitza Anneleri Vakfı” tarafından BM’ye ve Hollanda’ya
karşı Lahey’de açıldığını doğruladı.
Srebrenitza katliamından sağ kurtulanların ve katliamda yakınlarını kaybedenlerin, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en korkunç suçların
işlendiği Bosna savaşıyla ilgili olarak adalet beklemekte haklı olduğunu
belirten Montas, “Genel Sekreter Ban katliamdan kurtulanların ve zalimce
öldürülenlerin yakınlarının hislerini paylaşmaktadır” dedi.
BM’nin her zaman suçu planlayan ve işleyenlerin adalete teslim edilmeleri
gerektiğini düşündüğü anımsatılan açıklamada, “Ancak (eski Sırp liderler)
Ratko Mladiç ve Radovan Karaciç halen kaçak durumdadır. Uluslararası
toplum, onlar tutuklanana ve yargıya teslim edilene dek rahat nefes alamaz”
denildi.
BM hukuki süreçten muaf
BM’nin bu tür trajedileri gelecekte önlemek için tam donanımlı olması
gerektiği kaydedilen açıklamada, “BM’nin hukuki süreçten muaf olduğu” da
bildirildi. BM dünya siyasetinin en üst ortak kurulu olduğu gerekçesiyle
cezadan muaf tutuluyor.
BM’nin bu tür durumlarda “dokunulmaz” olmasının, trajedinin ardından
Srebrenitza’daki insanlara yardım etme sorumluluğunu kesinlikle azaltmadığı
belirtilen açıklamada, BM’nin, Eski Yugoslavya’da işlenen savaş suçları için
kurulan Uluslararası Savaş Mahkemesi, kendi kurumları ve uluslararası ortaklarıyla Srebrenitza katliamı suçlularının yakalanıp adalete teslim edilmesinde
ve bölgenin kalkındırılmasında önemli rol oynadığı vurgulandı.
Montas, Boşnak asıllı bir gazetecinin “BM’nin Srebrenitza’daki sorumluluğuyla” ilgili bir sorusu üzerine ise eski genel sekreterin 1999 tarihli
“Srebrenitza’nın Düşüşü” isimli raporunda BM tarafından benzer durumlarda
neler yapılabileceğiyle ilgili önemli ve dürüst saptamalarda bulunduğunu
söyledi. Montas, BM’nin “sorumluluklarının farkında olduğunu” belirterek,
öncelikle Ratko Mladiç ve Radovan Karaciç’in Uluslararası Savaş Suçları
Mahkemesine sevki için yoğun çaba sarfettiğini belirtti. Montas, Lahey’de
görülmeye başlanan davada BM’nin bulunmayacağını söyledi.
Kıbrıs'ı yeniden birleştirme amaçlı çabalara
verdiği desteği dile getiren
AB, bölünmüş adadaki
ticareti kolaylaştırma ve
böylelikle de Kıbrıs Türk
toplumunun ekonomik
izolasyonunu haifletme
amaçlı bir dizi tedbiri bu
hafta onayladı.
B
akanların Lüksemburg'daki toplantısından sonra yayınlanan bildiride,
bakanların adanın "yeşil hattı"
üzerinden yapılan ticaret ve seyahatle lgili
kuralları değiştirerek adanın "ticari ve
e3konomik bütünleşmesini" artırmayı
hedefledikleri belirtildi.
Avrupa Komisyonu (AK) Yeşil Hat
Yönetmeliğinde Nisan 2004 tarihinde
yapılan değişiklikleri iki ay önce onayladı. Üç önemli tedbir arasında, Rum kontrolündeki güney kesimde satılmaları
halinde Kıbrıs Türk yönetimindeki kuzey
kesimden gelen tarım ürünlerine uygulanan vergilerin genel olarak kaldırılması
da yer alıyor.
Bir diğer tedbirde, Kıbrıs Türk kuzey
kesiminden Kıbrıs Rum güney kesimine
altı aya kadar süreyle mal girişine izin
veriliyor.
Dahası, Kıbrıs Türk mağaza sahiplerine yardım etme amaçlı bir hareketle,
insanlara hattı geçerken bavullarında 135
avro değerinde mal yerine 260 avro
değerinde mal taşıma izni veriliyor.
AB dışişleri bakanları yeni tedbirlerin
"adada elverişli bir ortam oluşması, insanların hattı geçişlerini kolaylaştırması ve
devam eden barış sürecini desteklemesini" umduklarını belirttiler.
Türk askerinin, adayı Yunanistan ile
birleştirmeyi amaçlayan Atina destekli
kısa bir darbeyi bastırmak amacıyla adaya
çıktığı 1974 yılından bu yana Kıbrıs etnik
toplumlar arasında bölünmüş durumda
bulunuyor.
BM sponsorluğundaki bir yeniden birleşme girişimi, Nisan 2004'te Kıbrıs Rum
seçmenlerinin yoğun itirazı sonucunda
başarısızlığa uğradı. Kıbrıs Türk toplumu-
Ç
nun büyük kısmı plana destek vermesine
karşın, sonunda Mayıs 2004'te AB'ye yalnızca adanın uluslararası alanda tanınan
Rum tarafı katıldı. Ekonomik izolasyon
altındaki
Kuzey
Kıbrıs
Türk
Cumhuriyeti'ni yalnızca Ankara tanıyor.
Adayı yeniden birleştirme umutları,
Kıbrıs Rum Kesimi'nin yeni seçilen devlet
başkanı Demetris Hristofiyas ve KKTC
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın BM
sponsorluğunda yeni barış müzakereleri
başlatılması için hazırlıklara başlanmasına
karar verdikleri Mart ayında tekrar yeşerdi.
Müzakerelerin temelini atmaları için
toplam 13 adet çalışma grubu ve teknik
komite Nisan ayında çalışmalara başladı.
Hristofiyas ve Talat ilerlemeleri gözden geçirmek üzere 23 Mayıs'ta bir araya
geldiler. O zaman, mülkiyet hakları,
güvenlik ve yetki paylaşımı düzenlemeleri
gibi çetin konularla uğraşan gruplara daha
fazla zaman gerekeceği ortaya çıktı.
Toplum liderleri, müzakere sürecinin
yakında başlayıp başlamayacağını değerlendirmek üzere Haziran ve Temmuz
aylarında tekrar buluşacaklar.
Ancak Hristofiyas Brüksel'de yaptığı
açıklamada, Kıbrıs Türk müzakerecilerin
her kararda Ankara'nın onayını istediklerini söyleyerek Türkiye'nin rolünden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Kıbrıs Rum
lideri, Türkiye'nin askerlerinin kuzey
Kıbrıs'tan çekilmesi yönünde çağrıda da
bulundu.
İki günlük ziyaretini Çarşamba günü
tamamlayan BM Genel Sekreterinin
Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı Lynn
Pascoe, sonunda bir barış anlaşmasına
varılacağından emin olduğunu belitti.
Çin “icraatın içinden”i internete taşıdı
in Devlet Başkanı Hu Cintao, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin
yayın organı olan, ülkenin en büyük gazetesi Halkın Günlüğü’nün internet
sayfasında, halk ile buluştu ve kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Ancak Hu, 200 sorudan yalnızca ikisini yanıtlayabildi. Çinli lider sohbete,
“işinin genellikle yoğun olduğunu ve internette gezmek için her gün vakit bulamadığını” yazarak başladı. Kendisine sorulan ilk soru, internette genellikle ne
yaptığıydı. Çin lideri, ilk olarak iç ve dış haberleri okuduğunu, ikinci olarak da
halkın internette neyle ilgilendiğine ve onların önerilerine baktığını anlattı.İkinci
soruda ise Çin liderine internette halkın sorunlarını, Çin Komünist Partisi ve ülke
işleri hakkındaki önerilerini görüp göremediği soruldu. Hu, bu soruya karşılık
olarak “internet kullananların fikir ve önerilerine büyük önem verdiklerini, halkın
sesini mümkün olduğunca dinlemeye ihtiyaçları olduğunu, icraat ve kararlarında
halkın beklentilerini karşılamak istediklerini” belirterek, halkın görüşlerini ortaya
koyması ve taleplerin toplanması için internetin önemli bir kanal olduğunu ifade
etti. Devlet Başkanı’nın sanal sohbeti 20 dakika sürdü. Bazı bloglarda yazanlar
sohbetin bu kadar kısa sürmesinden hayal kırıklığı duyduklarını belirtseler de Hu
“kendisine yollanan mesajları ciddiyetle okuyacağına ve üzerinde çalışacağına”
söz verdi.
11
Güncel
Perşembe, 26 Haziran 2008
İnsanın en büyük düşmanı...
İ
Prof. Dr. Ahmed Yardım
nsan, yaşama savaşı verirken, pek
çok güçlüklerle ve tehlikelerle
karşılaşır. Yangınlar, depremler,
seller, afetler, salgın hastalıklar,
yıldırım çarpmaları, zehirli ve yırtıcı
hayvanlar ve daha niceleri hayatımızı
tehdit eder durur.
İtiraf etmek gerekir ki, bunların
doğurduğu tehlikelerin hiçbiri, insanın
insana yaptığı kötülük kadar büyük
olamaz.
İnsanlar, diğer canlılara nazaran,
çok üstün niteliklere sahip kılınmakla
birlikte, bu kabiliyeti sebebi ile kendi
başına belâ kesilmiştir.
Görülen odur ki, insan, kendi
zekâsını, yüksek idrâkini, akıl ve mantığını her zaman kendi yararına kullanmamaktadır.
Dün olduğu gibi bugün de,
yeryüzünde insan için en büyük tehlike
kaynağı, yine insandır.
Bu tehlike, bugün, eskilere nazaran
daha da büyümüştür ve büyümeye de
devam etmektedir. Haklı olarak insanlık âlemi, yine en çok insandan korkmaktadır.
YIRTICI HAYVANLAR BİLE!..
Zamanımızda insan kitleleri, binbir
âlet ve metot geliştirerek birbirlerini
kontrol etmekte, gece gündüz demeden birbirlerini kollamaktadırlar. Yani
insanlar, yine insanlar karşısında, her
an tetikte olmak zorundadırlar.
İnsanlar, atom bombasını, nükleer
silâhları, zehirli gazları keklik avlamak
için yapmamışlardır. Bunların yapılış
gayesi insan öldürmektir.
Yırtıcı hayvanlar bile, kendi hemcinslerine saldırmazlar. Ne acıdır ki,
insanlar bu yırtıcı hayvanları örnek
almak istemiyorlar.
Manevi bağlardan ve samimi
sevgiden sıyrılarak çok üstün bir
teknolojik güç oluşturan insanlar, bu
güçlerini, diğer insanlara karşı kullanmakta ve vicdanı da muzdarip olmamaktadır.
Bu yüksek teknolojik güç, kahredici bir çelik yumruk haline gelmiş ve
diktatörlerin işini kolaylaştırmıştır.
Böylece,
insanları
korkutarak
sindirmekte ve onu ölüm tehdidi altında tutarak alabildiğine sömürmektedir.
Ne kadar üzücüdür ki, insanlar,
yaşamak için büyük fedakârlıklara zorlanmakta ve birçok insan korku belâsına, şerefini, haysiyetini, namusunu,
hak ve hürriyetini feda etmektedir.
Görünen odur ki, dünya hırsı,
makam ve mevki sevdası insanı öyle
bir noktaya getirmiştir ki, artık onun,
uğrunda ölebileceği ve hayatından
daha değerli bildiği bir şey bırakmamıştır. Allah, vatan, millet, bayrak,
namus, şeref, hak ve hürriyetler için
savaşıp ölmektense, bunlarsız da olsa,
sürünerek de olsa, şerefsizce yaşamayı
tercih eder hale gelmiş bulunmaktadır.Gayesiz ve hedefsiz yaşayan,
dünyadan başka ebedî bir hayatı hesaba katmayan ve yalnız üç günlük
dünya hayatını gaye edinen adamdan
ne hayır beklenir?
GAYESİ
OLANLAR!
YALNIZ
DÜNYA
Böyle hayatı hayvanlar da yaşıyor.
Onların da gayesi yalnız dünyadır, nefsâni arzularını tatmindir.İnsanlar, birbirlerine düşman olmakla kalmıyor,
kendi kendilerine de en büyük düşmanlığı yapıyorlar. Hadis-i şerifte
buyuruluyor ki: “En büyük düşmanın
içinde taşıdığın nefsindir.”
Nefis şeytandan da daha büyük
düşmandır. Şeytan bazen insanın
kalbine girer, bozmaya çalışır, ama
nefis dâima içindedir. İkincisi ise,
“sevimli!” bir düşmandır. Nefsin isteklerini kendi istekleri zanneder, onu
yapmaya heveslenir.Nefis, yalnız
insanların değil, hayvanların da başına
belâdır. Balığı oltaya taktıran kendi
nefsidir. Balıkların sevdiği yemi oltaya
takıyorlar, onu gören balığın nefsi
balığı zorluyor ve mahvediyor.Kekliği
tuzağa düşüren de yine onun kendi
nefsidir. Yerdeki sevdiği yiyecekleri
yemesi için zorluyor ve neticede onu
tuzağa düşürüyor.
Nefisini düşman bilmeyenin başı
belâlardan kurtulmaz.
Doğru Yol ve Türk
Taburu yardım dağıttı
17 Haziran tarihinde, Türk Kızılayı tarafından gönderilen insani yardım
paketleri Kosova Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığı koordinatörlüğünde, Prizren’deki yardıma
muhtaç olan ailelere destek
amacıyla dağıtıldı.
Prizren “Doğru Yol” Türk
Kültür Sanat Derneği ile Türk
Sivil Asker İşbirliği personeli
ortaklaşa Prizren'de ki yardıma
muhtaç 150 aileye gıda
yardımı yaptılar. Türk Kızılayı
tarafından gönderilen insani
yardım paketleri tespit edilen
ihtiyaç sahibi ailelere “Doğru
Yol” TKSD temsilcileri ile
Türk Sivil Asker İşbirliği personeli tarafından evleri tek tek
ziyaret edilerek ulaştırıldı.
Türkçenin Kosova’sý
Türk Dünyasýnýn
Gençleri Türk Kýbrýs’ta
K
uzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti çok
güzel bir buluþmanýn yeri olacak.
O
geniþ
Türk
Dünyasý
coðrafyasýnýn ülkelerinden gençler, 26
Haziran — 1 Temmuz 2008 tarihleri arasýnda Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti’nde
buluþuyorlar.
Bu güzel ve anlamlý buluþma, Türkiye
merkezli Türk Dünyasý Gençlik Topluluðu
tarafýndan, Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti
Baþbakanlýk Müsteþarlýðý ve Sayýn Serdar
Denktaþ’ýn destekleriyle gerçekleþtirilecek.
Adý, 4. Türk Dünyasý Gençlik Buluþmasý.
Türk Dünyasý Gençlik Topluluðu,
benim de tanýdýðým bir oluþum. Türkiye’ye,
Türk Dünyasýnýn dört bir yanýndan gelen
öðrencilerin
bu
topluluk
etrafýnda toplanmasýyla ortaya
çýktý. Ýlk baþlarda daha dar bir
kadroyla, Türkiye’ye üniversite
eðitimi almak için gelen birkaç
öðrencinin fikir birliðiyle
doðdu. Zamanla etkinlikler
düzenledi. Ýlk buluþmayý birçok
destekle Türkiye’de Manisa’da
düzenlendi. Sonra, amaçlara
uygun olarak Türkiye dýþýnda
bir Türk bölgesine gidildi. Ýkinci büyük
buluþma Bakü’de, Azerbaycan’da oldu.
Bakü’de en doðudaki Doðu Türkistan’dan
en batýdaki Kosova’ya kadar birçok ülkeden temsilciler vardý. Azerbaycan, Türk
Dünyasý bölgeleri içinde önemli bir ülke.
Uzaktan orasý hakkýnda haber sahibi
olmakla, bizzat Azerbaycan’a gidip oranýn
havasýný almak apayrý bir þey. Sorunlarý ve
güzellikleri, durumlarý ve özellikleri
yerinde görmek þansýna nail olan gençlere,
bu ikinci buluþma çok büyük bir etki yarattý. Kýz Kalesi’ne çýkýp Bakü’ye Hazar’a
bakmak; sokaklarda sanki Kosova’da veya
Türkiye’deymiþ gibi rahatça gezip alýþveriþ
yapmak; insanlarla sohbet etmek;
Þamahý’ya giderken Osmanlý askerlerinin
þehit mezarlarýnda durup dua etmek,
hikâyelerini dinlemek unutulmayacak
tecrübelerden idi.
Topluluðun bu güzel Azerbaycan buluþmasýnýn
sonrasýndaki
buluþmasý
Türkiye’nin þirin þehri Muðla’da idi. Muðla
ve civarýnda birkaç gün olarak gerçekleþtirilen etkinlikler, konferanslar, sohbetler
Türk Dünyasý meselesinde kültürel yakýnlaþma açýsýndan oldukça önemliydi.
Bu seferki durak Kuzey Kýbrýs Türk
Cumhuriyeti! Türk Dünyasý içinde bilinmesi, üzerinde durulmasý ve tanýtýlmasý
gereken güzel ülke.
4. Türk Dünyasý Gençlik Buluþmasý adlý
bu etkinliðe baðýmsýz ve özerk cumhuriyet
ve bölgelerden temsilciler katýlýyor.
Alfabetik olarak sayarsam, aldýðým bilgilere göre Adige, Afganistan, Ahýska,
Almanya, Altay Cumhuriyeti, Azerbaycan,
Baþkurdistan, Batý Trakya, Bulgaristan,
Çuvaþistan, Daðýstan, Doðu Türkistan,
Gagavuzya,
Hakasya,
Irak,
Ýran,
Alpay
ÝÐCÝ
Kabardinya-Balkar, Kazakistan, Kýrým,
Kýrgýzistan, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Romanya, Tataristan, Tuva, Türkiye,
Türkmenistan, Yakutistan adlý bölgelerden
katýlým olacak. Bu kadar geniþ bir
coðrafyanýn insanlarýnýn, gençlerinin bir
araya gelmesi birçok açýdan önemli.
Gerçekten de bizim yaþýtlarýmýzýn veya
bize yakýn yaþtaki arkadaþlarýmýzýn çalýþmalarý büyük önem ve etkililik yaratacak.
Kültürel etkileþimin arttýrýlmasý, beraberliklerin saðlanmasý gençken baþlatýlýp bir
yere taþýnabilirse, daha ileriki yýllarda
çeþitli mevkilerde kendilerine yer bulacak
olan Türk Dünyasý gençleri bakýmýndan,
ülkeler arasýnda sýcak ve geliþkin iliþkiler
kurmak için çok yararlý olacaktýr.
26 Haziran günü gençler Kuzey
Kýbrýs’a vardýðýnda ortak amaçlar doðrultusunda gerçekleþtirilen bir buluþma da
baþlamýþ olacak. Genel oturumlar, Türk
Mukavemet Teþkilatý ziyareti, Sayýn Rauf
Denktaþ ziyareti, Güzelyurt’taki festivale
katýlým, Mücahitler Derneði ve müze
ziyareti, çeþitli siyasî parti görüþmeleri,
ülke temsilcilerinin konuþmalarý ve ülke
sunumlarý yapýlacak. Ayrýca, Kuzey Kýbrýs
Türk Cumhuriyeti’nin tarihî ve kültürel
yerlerinin gezilmesi, K.K.T.C. ve Türk
Dünyasý Geleceði Paneli, Lefkoþa ve baþka
yerlerde temaslar da hedefler arasýnda yer
alýyor.
Türk Dünyasý gençlerinin birbirlerini ve
kültürlerini tanýmasýný ve ortak dil olan
Türkçe ve ortak geçmiþ olan Türk tarihinin
bilincine varýlmasýný saðlamak gibi
amaçlarla etkinlikler düzenleyen Türk
Dünyasý Gençlik Topluluðu ayrýca, yarýnýn
liderleri ve bugünün ortaklarý olan Türk
Dünyasý gençlerinin ileriye yönelik fikir
alýþveriþi yapmalarý ve ortak kararlar
almalarýný saðlamaðý da amaçlýyor. Yarýnýn
liderleri düþüncesi burada önemli bir yerde
duruyor. Çünkü, bugünkü dünyadaki bazý
kýsýr çatýþmalar, sorunlar hâlen varsa,
bunun sebeplerinin baþýnda, o çatýþmalarý
düzenleyenlerin bilgisizlikleri, art niyetleri
geliyor. Özellikle, ayný kültürü farklý
coðrafyalarda paylaþan insanlarýn birbirini
daha yakýndan tanýmasý çok önemli. Bu
önemli buluþmalarýn dönüþümlü olarak,
çeþitli ülkelerde yapýlarak, Türk Dünyasý
ülkelerinin tanýtýmýný saðlamak da çevresini tanýmakta zorlanan insanlar için çok
yararlý olacaktýr.
Güncel
29 Haziran 2008 tarihinde yarışacak
adaylar arasında şu isimler yer alıyor:
1. Bengi Muzbeg
2. Bülent Kırle
3. Cemali Koro
4. Cemil Luma
5. Cengiz Curciali
6. Cengiz Çesko
7. Cengiz Kovaç
8. Durmiş Şinik
9. Engin Tokay
10. Enis Kervan
11. Enis Subi
12. Ercan Şpat
KDTP Prizren Şubesi aday listesi
13. Ergin Kala
14. Erol Şişko
15. Etem Kazaz
16. Ethem Baymak
17. Ferhat Derviş
18. Feridun Kaan
19. Fetnan Derviş
20. Feyzullah Fuşa
21. Fidan Jılta
22. Fikrim Damka
23. Filiz Lika
24. Gani Çüçin
25. Güler Peroli-Lika
26. Günay Spahi
27. Güner Ureya
4. TÜRK DÜNYASI
GENÇLİK BULUŞMASI
TÜRK DÜNYASININ GENÇLERİ KUZEY
KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE:
T
ürk Dünyası coğrafyasının
çeşitli ülkelerinden gelen
gençler 26 Haziran —
1 Temmuz 2008 tarihleri
arasında Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nde
buluşuyor. Buluşma,
Türkiye
merkezli
Türk Dünyası Gençlik
Topluluğu tarafından,
Kuzey Kıbrıs Türk
C u m h u r i y e t i
Başbakanlık Müsteşarlığı
ve Sayın Serdar Denktaş’ın
destekleriyle gerçekleştirilecek.
Türk Dünyası Coğrafyasından Katılım
4. Türk Dünyası Gençlik Buluşması’nda bağımsız ve özerk cumhuriyet ve
bölgelerden temsilciler yer alacak. Buluşmaya Adige, Afganistan, Ahıska,
Almanya, Altay Cumhuriyeti, Azerbaycan, Başkurdistan, Batı Trakya,
Bulgaristan, Çuvaşistan, Dağıstan, Doğu Türkistan, Gagavuzya, Hakasya,
Irak, İran, Kabardinya-Balkar, Kazakistan, Kırım, Kırgızistan, Kosova,
Makedonya, Özbekistan, Romanya, Tataristan, Tuva, Türkiye,
Türkmenistan, Yakutistan bölgelerinden katılım olacak.
Buluşmanın Amaçları ve Etkinlikler
Türk Dünyası Gençlik Topluluğu, Türk Dünyası gençlerinin birbirlerini
ve kültürlerini tanımasını ve ortak dil olan Türkçe ve ortak geçmiş olan Türk
tarihinin bilincine varılmasını sağlamak gibi amaçlarla etkinlikler düzenlemektedir. Ayrıca, yarının liderleri ve bugünün ortakları olan Türk Dünyası
gençlerinin ileriye yönelik fikir alışverişi yapmaları ve ortak kararlar
almalarını sağlamak, bunun yanında, buluşmaların dönüşümlü olarak, başka
ülkelerde yapılarak, Türk Dünyası ülkelerinin tanıtımını sağlamak
amaçlarını da gütmektedir.
4. Türk Dünyası Gençlik Buluşması, ülke tanıtımları (video izlenmesi ve
sergi masaları açılması); ülke temsilcilerinin konuşmaları; Türk Dünyası
Geleceği paneli; ülke temsilcilerinin Türk Dünyası geleceği hakkındaki
konuşmaları; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tarihî ve turistik yerleri
gezisi; sonuç bildirgesi açıklanması; basın toplantısı ve başta Rauf Denktaş
olmak üzere, protokol ziyaretleri ile gelişecektir.
Alpay İgci
28. Halil Lika
29. Hanımşa Kaymakçi
30. Levent Buş
31. Liriye Dişo
32. Mahir Yağcılar
33. MedihaBilurdagi
34. Müfera Şinik
35 Müveddet Bako
36. Nadi Taç
37. Nail Cibo
38. Naser Vaganci
39. Nuran Malta
40. Orhan Lopar
41. Özcan Micalar
42. Ramadan Rahte
Perşembe, 26 Haziran 2008
12
43. Sencar Karamuço
44. Şükran Keçeli-Arap
45. Turhan Kazaz
46. Ümran Bakiç
47. Varol Bekteş
48. Veli Tabak
49. Zeynel Beksaç
50. Zümrüt Kukiş
51. Adnan Yağcılar
52. Agim Rifat
53. Alifat Karahoda
54. Arzu Vırşevca
55. Aşim Şaçir
56. Aydaner Kovaç
KDTP Mamuþa Þubesi
toplantýsý düzenlendi
K
Seçimlere alfabetik sýrasýna göre 48 aday katýldý
DTP Mamuþa Þubesi
tarafýndan basýna yayýnlanan
bildiride,
21.06.2008 tarihinde KDTP
Mamuþa Þubesinde seçim
toplantýsýnýn yapýldýðý açýklandý.
Yeni saðlýk ocaðýnda düzenlenen
KDTP Mamuþa Þubesi Þeçim
toplantýsýna Prizren AGÝT
Temsilcileri, T.C. Kosova
Eþgüdüm Müsteþarý Mustafa
Sarnýç, AAK Mamuþa Þube
Baþkaný ve çok sayýda davetli
katýldý. Divan Kurulu Baþkaný
Erol Morina açýlýþ konuþmasýný
yaptýktan sonra T.C. Kosova Eþgüdüm Müsteþarý Mustafa Sarnýç konuþma
yaptý. KDTP Mamuþa Þube baþkaný Rifat Krasnýç, iki yýlýk çalýþma
raporunu sundu. Saat 13:00’te iki sandýkta seçimlere baþlandý. Seçimler
saat 17’ye kadar açýk kaldý. Saat 17:00’de KDTP Merkezi Denetleme
komisyonu tarafýndan sandýklar kapandý. Saat 22:30 kadar seçim komsiyonu ve KDTP denetleme komisyonu tarafýndan oylar sayýldý. Seçimlerde
Mamuþa þubesinde 882 parti üyesi oy kullandý. 882 oydan 46 ay geçersiz
sayýldý. 836 geçerli oy pusulasýndan adaylar þu sonuçlarý elde etti:
1. Arif Bütüç 786,
2. Rifat Krasniç 778,
3. Abdulhadi Krasniç 752,
4. Agim Morina 739,
5. Fuat Taç 725,
6. Hakký Taç 715,
7. Hýzýr Morina 682,
8. Ýsak Krüezi 679,
9. Cafer Morina 666,
10.Hilmi Þala 665,
11. Erol Morina 662,
12. Ridvan Mazrek 640,
13. Cavit Mazrek 603,
14. Fazli Mazrek 600,
15. Vedat Morina 600,
16. Çamil Mazrek 593,
17. Necmedin Morina 579,
18. Yetullah Mazrek 569,
19. Rüþtü Krüezi 553,
20. Mehmet Mazrek 501,
21. Samidin Taç 495,
22. Ýliyaz Morina 487,
23. Hamit Taç 404,
24.Cemal Mazrek 398,
25. Þükrü Mazrek 390,
26. Adem Mazrek 359,
27. Rahman Mazrek 319,
28. Semih Þala 309,
29.Sami Taç 268,
30. Selami Morina 262,
31. Suphi Mazrek 88,
32. Rüþtü Taç 55,
33.Cemal Bütüç 47,
34.Mýlazým Mazrek 47,
35. Nuhi Morina 44,
36. Berkan Mazrek 43,
37.Eyüp Mazrek 37,
38.Rüstem Morina 36,
39.Hevzi Mazrek 35,
40. Necat B Mazrek 34,
41. Necat Mazrek 33,
42 .Mustafa Krüezi 30,
43. Celal Morina 29,
44.Ramadan Taç 28,
45. Masar Mazrek 24,
46.Osman Mazrek 20,
47.Syleyman (H) Mazrek 18,
48. Burhan Mazrek 17.
13
Perşembe, 26 Haziran 2008
Güncel
Kosova Türk Taburu ve BALTAM’dan
yeni bir yayın daha
Kosova’dan Çanakkale’ye
adlı 150 sayfalık çalışmada
bilimsel araştırmalar,
makaleler, anılar, şiirler,
anma törenleri ve belgeler
yer alıyor.
19
Mayıs 2008 tarihinde Türk
KFOR’unun Prizren’deki
Gençlik
Merkezi’nde
Kosova Türk Tabur Görev Komutanlığı
tarafından hazırlanan ve BALTAM
yayınlarından gün yüzünü gören
“Kosova’dan Çanakkale’ye” adlı
kitabın tanıtımı yapıldı. Tanıtıma kitap
müellifleri, Kosova Türk Tabur askerleri yanı sıra çok sayıda dernek başkanı,
aydın ve basın mensubu katıldı.
Tanıtım toplantısının açılış konuşmasını yapan Kosova Türk Tabur Görev
Kuvvet Komutanlığı Komutanı Yarbay
Kerim Acar, ortaklaşa gerçekleştirilen
bu projenin amacı ve tarihçesinden bahsetti.
Yapılan
çağrıya
uyarak
Kosova’dan 8 tabur insanın Çanakkale
Savaşına iştirak ettiğini vurgulayan
Yarbay Acar, Gora’dan sadece 496
kişinin Çanakkale Savaşına katıldığının
altını çizdi.
Kitabın editörü Yüzbaşı Hasan Acar
ise bu çalışmayı Kosova’da Çanakkale
ve Çanakkale Savaşıyla ilgili yazılanlar
ve yapılan bilimsel araştırmaları bir
araya getirip yayınlamak amacıyla
hazırladıklarını belirtti.
Ardından sözü alan BALTAM Genel
Müdürü Prof. Dr. Tacida Hafız, hem
yayıncı, hem de kitapta araştırması yer
alan müellif olarak konuşacağını ifade
etti. Edebiyatta Çanakkale Savaşı’nın
yerini incelediklerini belirten Prof. Dr.
Tacida Hafız, Çanakkale savaşının bir
efsane ve ilham kaynağı olduğunu dile
getirdi. Bu çalışmanın yetiştirdikleri
öğrenci ve genç meslektaşlarının çalışmalarını kapsaması, ayrıca yayın evi
olarak Kosova Türk Taburuyla böyle
anlamlı bir projeye ortaklaşa imza
atmanın memnuniyetini ve şerefini
yaşadıklarını ifade etti.
KDTP Milletvekili ve genç
Araştırmacı-Türkolog Enis Kervan,
Türk KFOR’unun böyle bir çalışmayı
hazırlamasını Türkçe’ye ve Türklüğe
hizmet olarak değerlendirdi ve eserin
Goray’la ilgili değişik spekülâsyonlara
en iyi yanıtı verdiğini dile getirdi.
Gazeteci Esin Muzbeg, Çanakkale
Savaşı’nın Türk Dünyası için öneminden konuşurken, makalesinde
Balkanlarla bağ kurmaya çalıştığını
ifade etti ve “Bugün buralarda topla
tüfekle değil, kalemle Çanakkale
Savaşına benzer bir mücadele veriliyor”
dedi.
Gilan’da Türkçe eğitime uzun yıllar
emek veren öğretmen Celal Mustafa,
Çanakkale’yle ilgili makalesinin böyle
değerli bir çalışmada yer almasından
duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Mustafa, toplum olarak tarihi değerlerimizin ve milli şuurun unutulmaması
açısından kitabın önemine dikkati çekerken,
eserin
gün
yüzünü
görmesinde
desteklerini
esirgemeyen
Türk KFOR’unu
ve emek verenleri kutladı.
Gün yüzünü
gören
çalışmanın önemine
değinen Prof.
Dr.
İrfan
M o r i n a ,
Çanakkale
Türküsü’nün
Arnavutça ve
Boşnakça dillerinde
de
söylendiğini
belirtti. Konuyla
ilgili
ailevi
hatıralarından
b a h s e d e n
Morina, bu tür
çalışmalara sunulan desteğin devamını
diledi.
Gora ve Çanakkale gerçeğiyle on yıl
önce tanıştığını ve on yıl boyunca ister
gazeteci, ister de araştırmacı olarak
değişik vesilelerle yakından irdeledik-
lerini belirten Gazeteci-Türkolog Taner
Güçlütürk ise, kitapta yer alan araştırmasına değinirken, etkilendiği iki
önemli hususa dikkati çekti. Güçlütürk,
“Balkanlar,
Anadolu
yada Orta
A s y a
coğrafyasındaki Türk
Dünyasında
benzeri bir
yaklaşım var
m ı d ı r
bilemiyorum. Ama
bugün hala
Gora’da
önemli günl e r d e
Çanakkale
Türküsü
yakılırken
h e r k e s
s ü k û n
içerisinde
s a y g ı
duruşuna
geçer. Bura
halkı Çanakkale Türküsünü milli
marşları gibi benimsemiş. Çanakkale
konulu bir tekerleme ise Goralı çocukların oyunlarını renklendirmeye devam
ediyor. Aradan geçen 93 yıl sonra bile
Çanakkale savaşı capcanlı buralarda.
Yeni nesiller hala Çanakkale’yle ve
Çanakkale’de şehit düşen büyüklerinin
aziz hatıralarıyla birlikte yetişiyor,
onların çocuk dünyalarında, oyunlarında hayat buluyor” dedi. Güçlütürk, hayatlarını feda eden oradaki insanımızı
Türkiye Cumhuriyetinin sahiplenmesi
manevi borcudur” dedi.
Ardından sözü alan Altay Suroy,
KDTP Milletvekili Müferra Şinik ve
Filizler Türk Kültür Sanat Derneği
Başkanı Ferhat Derviş, Çanakkale
Savaşı ile gün yüzünü gören eserin önemine dikkati çektiler ve eseri hazırlayanları kutladılar.
Tanıtım toplantısından sonra müellifler imzaladıkları kitapları katılımcılara dağıtırken, tanıtım verilen kokteyle sona erdi.
150 sayfalık kitapta bilimsel araştırmalar, makaleler, anılar, şiirler, törenler,
fotoğraflar ve belgeler yer alıyor. Önsöz
ve giriş ardından Makalelerle
Çanakkale Savaşı adlı bölümde, Prof.
Dr. Nimetullah Hafız ve Prof. Dr.
Tacida Zubçeviç Hafız’ın “Kosova
Türk Yaratıcılığında Çanakkale Savaşı”
konulu çalışmasında yedi halk türküsü
yanı sıra İbrahimoğlu Ömer’in 64
dörtlükten oluşan destanı ve Ömer
Lütfü’nün Çanakkale savaşıyla ilgili
hiçbir yerde yayınlanmamış ve ilk defa
bu eserde yer alan 7 şiirine yer veriliyor. Taner Çalışlar’ın “Hatıralarla
Dragaş, Gora ve Çanakkale Savaşı”
makalesinde
Goralılarla
gerçekleştirdiği söyleşiler ve onların
hatıralarına yer ayrılıyor.
Kitabın
devamında
İskender
Muzbeg,
“Benim
Çanakkale
Şiirim/Çanakkale Savaşı ve Goralılar”,
Esin Muzbeg, “Çanakkale Savaşını
Yeniden Düşünmek”, Taner Güçlütürk,
“Gora’da
Çanakkale
Türküsü
Efsanesi”, Cavit Şala, “Çanakkale
Destanı”, Celal Mustafa, “Çanakkale
Düşmana da Dost Elini Uzatmayı
Bildi”, İrfan Morina, “Çanakkale
Türküsünün Öyküsü”, Enis Kervan,
“Çanakkale
Hikayelerinde
Kimi
Kosovalı Kahramanlar” başlıklı araştırma ve makalelerine yer alıyor.
Anılarla Çanakkele Savaşı başlıklı
bölümde, Muşnikovalı Rıfat İsmaili,
Yukarı Lubinyalı Ramadan Kaplani,
Mamuşalı Rüstem Morina, Çanakkale
Kahramanı Niyazi ve Cemal’ın
hatıralarına yer veriliyor.
Şiirlerle Çanakkale Savaşı adlı kısmında Çanakkale Şiiri, Yemen Şiiri,
Arkadaşlarıma
Nasihat,
Burası
Çanakkale, Hep Böyle Bilinir,
Çanakkale Şehitleri, Çanakkale isimli
şiirlerine yer veriliyor.
Kitabın ikinci kısmında Törenlerle
Çanakkale
Savaşı,
Belgelerle
Çanakkale Savaşı ve kaynakçalara yer
ayrılmış. 400 adet basılan kitabın ikinci
baskısının yakında Türkiye’de çıkması
bekleniyor.
Fot o : Na fi z L ok v i ça
Agim Rifat
Kültür
Balkan Türk Þiiri
Olacak
İnsanın parası olacak
Para bir rüya gibi
Akacak bir oluktan
Hayatı olacak
Evi
Arabası
Araba dayalı ev döşeli
Hayatı şık olacak
Karısı olacak
Karı ki ne karı
Yarı bülbül
Yarı gül
Binecek tayyareye
Gidecek denize
Denize kuma güneşe
Orada açılacak gözünün şafağı ki
Eski karısını bırakıp
Yeni bir karı alacak
İşte böyle
İşte böyle olacak
Ya böyle olacak
Ya hiç olmayacak
SEVGİLERİMDE
Masalların dalında bir menekşe gibi
Acun içinde ipek saçlı Akdere suyu
Şarap etkisinden bedene sarhoş olsa
Ana yoldan çıktık düz yola
Geldi, sınavın öncesini yendi Prizren’in
Maraş’ında
Geleceğin eşiğine bağlandı düğüm düğüm
Göreli oluyor yirmi dört ayda bir
Ortamımızın peşini boy boy
Bu kent, ince kumlar üzerinde Bağdat izi
Mesnevi içindekilerinde gibi çizilmiş dizi dizi
Türbelerinde gibi yazılı yazıtlar tarihçe
Aşık Veysel’in mi? bu sevgiler Şemsiyem.
BİR KASABA
Özel bir durumdu
Toptan seviyordum
Kuşlar gelecekti
Çiçekler geç kaldı
Ah be
Saata bakayım derken
Güneşi kaçırdım
Denize indim
Aklımı şaşırdım
Biliyorum
Yüzde yüz yok artık
Her şey yüzde binbeşyüz ama
Rüyamda gördüğüm o kadını da
Bir daha göremedim
S
Orta çağlarda açan gülleri
Taş olmuş şimdi
Yaşlıların anılarında
Bu kasabanın kuruluşunda
Nice nice anaların sütlüklerinde
Özsüt akmış
Atlılar doğacak diye
Bebeklerin ağızlarında.
SEVGİLİM
İşidince yelin yumuşakça sardığını
Gizli didinmeden sonra ellerime
Kızgın güneşten üç bin yıl önce
Ramze’sin kolyesi düşümde
Göksümüzde asık duran onurca süre
bilmeyen.
Bugün orta kış yılçağının en parlak
yüzünde
Bardakların uçlarına dudaklar eridi
masamda
Yetişen ıhlamur ağaçlarından
tomurcuklarla
Acuna yanaşır sevimizin özdekliğinde
Bir boğaz içinden
Giriliyor içine
Bir küçük deresi kuru
Şeh tekkesinin garip duruşu
İki sandukayla
Yere gömülmüş tarih anıtları
Çocukluğumun anıları
Korkutulmuş
Tarih defterlerinde
Eskiden bu kasaba’da
Kalesiyle taşköprüsüyle
Ve geleneklerin şöhretiyle
Yaşamış
Şimdi eskimiş o yazıları
Yaprak dökümlerinde
Bu kasabanın rivayeti de var
Yüzde Binbeşyüz
Bir ışık gördüm
Birden parladım
14
Hazýrlayan: Agim Rifat
ÞÝÝRÝN ATEÞÝ
Teþfik etmek, Kosova Türk þiirinin yolunu açýp tekrar
tekrar ateþini yakmak adýna, bundan böyle bu sayfada usta
þair Agim Rifat Yeþeren, her hafta bir þiirle çýkacak
karþýnýza sevgili okuyucular.
Perşembe, 26 Haziran 2008
Doğduğum kentin meşe ağaçlı Gırmi’den
akan ince kaynak
Beklediğim umutların dilinde dalgalanarak
şırıltısı
Gözlerim büyüdü mavice ak günlerin
önünde
Yansıdıkça sesin tavukbahçe boğazından
Yuvamın eşiğine ayak bastığında sevgilim.
Murtaza Buşra
Çocukluğunu 80’li yıllarda geçirenlerin unutamadağı sevimli mavi yaratıkların çizgi film
haklarını satın alan Sony Pictures, sinema
filmi çalışmalarına başladı. Senaryo için
“Shrek”in senaristleri David Stim ve David
Weiss’a teklif götürüldü.
beyazperd eye geliyor
inema sektörü yayın organı Variety’nin
haberine göre, animasyonun film haklarını yapımcı Jordan Kerner aracılığıyla Lafig Belgium’dan elde eden Sony şirketi,
“Şirinler”in beyazperde versiyonuyla ilgili
çalışmalar konusunda kolları sıvadı.
Gişe rekortmeni animasyon “Shrek”in
ikinci ve üçüncüsünün senaryolarını yazan
David Stim ile David Weiss’e teklif götüren
şirket, ünlü senaristlerle görüşme masasına
oturdu.
“Şirinler”in film haklarını 2002 yılında
elde eden ve animasyonu “Shrek” adlı filmde
de uygulanan “3-D CGI” tekniğiyle çekmeyi
düşünen Kerner, finansman ve uluslararası
dağıtım konusunda Columbia Pictures ve
Sony Pictures Animation ile bir araya geldi.
Kerner, Belçikalı çizer Pierre Culliford
tarafından yaratılan ve Hanna-Barbera
tarafından 1980’li yıllarda ekrana gelen
“Şirinler” ile ilgili Sony şirketinden Michael
Lynton ile görüştüğünü söyledi. Lynton’ın
çizgi filmi bir başka animasyon tekniği olan
“live-action/CG” formunda çekilmesini
önerdiğini aktaran Kerner, yapımın seri haline
getirilmesinin de ihtimal dahilinde bulunduğunu ifade etti.
Columbia Şirketinin Başkan Yardımcısı
Doug Belgrad, Şirinler’in en iyi bilinen ve
çizgi film dünyasının en sevilen karakterlerine sahip olduğunu belirtti. Belgrad, yapımla
ilgili duydukları heyecanı da, “Şirin Baba’nın,
Şirine’nin ve diğer tüm şirinlerin yeni jenerasyonunu sunmaya hazırlanıyoruz ve bu
konuda heyecanlıyız” diye özetledi.
15
Perşembe, 26 Haziran 2008
Ýnsan duygusunu, düþünce ve hayalini yansýyan bir ayna olarak sanat ve kültür..
PRÝZREN’DE KÜLTÜR, SANAT
VE ÞAÝRLÝK GELENEÐÝ XIII
HACI HAFIZ AHMET
FETHİ EFENDİ - a
H
acı Hafız Ahmet Fethi Efendi. 1895
yılında Prizren’de doğmuştur. Asıl
adı Fethi soyadı Müdüt’tür.
“Ahmet” ise kendine layık görmüş bir takma
addır. Aşağı Tabakhane semtinde doğan
Hafız Fethi, Müddüt ailesinden gelmektedir.
Babasının adı Recep, annesinin de adı
Zümrüttür. Bugün Prizren’in Mustafa Baki
mahallesinde yaşayan Müddüt ailesi Hafız
Fethi’nin ailesinden gelmektedir ve bu aile
üyeleri hala aynı mahallede yaşamaktadır.
Çocukluğunu bu mahallede geçiren Fethi ilk
eğitimini Dragoman iptidai mektebinde
tamamlamıştır. On bir yaşında iken Kur’anı
ezberliyor ve hafız mertebesine ulaşıyor.
Müteakiben Gazi Mehmet Paşa Medresesine
kaydını yapan Fethi, bu medreseden de
büyük bir başarıyla mezun oluyor.
Medreseyi bitirdikten sonra bu medresede
müderris olarak çalışmaya başlıyor.
Zamanın ilim ve tanınmış dini
adamlarından dersler alıyor ve Bulgar istilası
döneminde yani 1915-1918 yıllarına kadar
Suzi Çelebi Camiinde müezzinlik yapıyor. O
zamanda cami imamı Kemal Hafız
Kayseri’den de çok şeyler öğrenen Fethi,
kısa bir zaman sonra Budak Hoca Camiine
imam olarak tayin ediliyor ve bu camide
1918-1930 yıllarına kadar bu görevde kalıyor. Bu arada Melami tarikatını benimseyen
Fethi, Hacı Ömer Lütfi’nin müridi oluyor ve
şeyhi olan Hacı Ömer Lütfi’yi çok sevdiğinden dolayı ölümüne kadar onun yanından hiç
ayrılmıyor.
Yanında kaldığı dönemde Hacı Ömer
Lütfi’den de çok şeyleri öğrenen Hafız Fethi,
başta tasavvuf ve diğer konularda daha yüksek bir bilgi mertebesine ulaşarak kendini
daha genişletmeye başarıyor akabinde şiirler
de yazmaya başlıyor. Hacı Ömer Lütfi’de
müridi olan Hafız Fethi’yi çok seviyordu ve
onunla gurur duyuyordu ve bu yüzden ona
her şeyi öğretmekten hiç kaçınmıyordu.
Hafız Fethi’ye olan sevgisini, Hacı Ömer
Lütfi, en iyi bir biçimde şu dizilerinde dile
getirmiştir:
Ettikte tecellî gönüle satvet-i aşkın
Mahvetti fena duyguları heybet-i aşkın
Mutî iline uçtu o dem ruh-i revanim
Sunmuştu fena ardı beka kudret-i aşkın
Ders-i men areften okudum mekteb-i dilde
Kılmıştı beni arif-i hakk mekteb-i aşkın
Faniliğin evrakını aşk yaktı kül etti
Levh-ı dilimi eyledi pâk saffet-i aşkın
Yâ Rabb ne büyük ni'met imiş ni'met-i aşkın
Pür zevk u safa etti beni cennet-i aşkın
Gördüm ki senin ni'metini namütenahi
En tatlı fakat geldi bana lezzet-i aşkın
Kesbî değil o mertebe-i aşk-ı İlahi
Bir LÛTFÎ Huda FETHİ’ye bu devlet-i
aşkın.
1929 yılında şeyhinin yani Hacı Ömer
Lütfi’nin ölümü bütün Prizren Müslüman
halkını fakat en çok Hafız Fethi’yi üzmüştü
ve sarsmıştı. Dolayısıyla Hacı Ömer
Lütfi’nin vefatından sonra, her açıdan
Prizren’de ki durumu değerlendiren Hafız
Fethi Efendi, kısa bir zaman sonra Prizren’i
bırakıp, İpek’e yerleşiyor. İpek’in bir camiinde imamlık ve muallimlik yapan Hacı
Hafız Fethi Efendi, İpek’te sekiz sene kalıyor. İpek’te kaldığı dönemde, daha önce şeyhi
Hacı Ömer Lütfi’nin ölümünden büyük
üzüntü duyan Fethi, şeyhi için şu ölümsüz
şiirini yazmıştır:
Hazreti Üstat Muhterem Tarikat Melâmi’ye Pûset Neşîni
Prizrenli Reşâdtlu Hacı Ömer Lütfi Efendinin
Târihi İrtihâli Kaddesallahu Sırı el hak
Bismilahirrahmanirrahim
İnel muhtekîne fi cenatin ve nehar
fi makadi sıtkin inde melikin muktedir,
Sadakallahul azîm
Hûvel Bâki
Zevk îder cennet içinde müttekîn,
Gîrdîler hakle sârayi vahdete.
Çikdîler inde melîk-i muktedir,
Makadi sıkta sarayi izzete.
İştiler nehri hakikatten mudam,
İrdîler hakle mekâmi gurbete
Hep sekâhum rabbuhum şeâb
Şurb îden îrdi mekâmi sekrete.
Vuslet cânâni île sermest olûr
Rûhi aşkı hiç dâyânmâz firkate.
İşte Şeyh Lutfi zât-ı muhterem,
Geçti ihvan aglasın bu rihlete.
İrciai emri gelince nagehan,
Gîtti ol dem rabbîsiyle sohbete.
Zâten o cânâne muştâk îdi,
Şimdi îrdi rûhi bâkî ruslete.
Lânei gâsvetden pervâz îdûb,
Gîtti lâhûtte cemâli rûyete.
Cezbei zatil-lahi nâgehân,
Aldi ani sâldi bahri hayrete.
Cism’i pâkı gerçe gîrdi magbere,
Rûuhi pâkı çîkdi ol ûluyete.
Mevti âlîm mevti âlemdir bûgün,
Cân dâyânmâz böyle nâr-ı hasrete.
Kendi gîtti terki asâr eyledi,
İthâafı bûudur İslâmîyet’e.
İşte asârın olûp bir hoş güzet,
Görene hürmet kılmış insâniyete.
Yekde pür usâfıni ben söyleyim,
Görünce îrdi ilimde gâyete.
Sevk aşki hak ile terk vatan,
Eyleyûb çıkmış diyari gurbete.
Varûb ol şehri İstanbul’da hemân,
İlminden tahsîl îdüp bâk gayrete.
Her ilimde fâik ola Kur’an idi,
Gıpta eyledi âli himmete.
Âlim ve Fâdıl hem şâir idi,
Fadıl hakle nâil olmuş hikmete.
İlmî ile İrfân ile ahlâk ile,
Nâil oldi du cihânde devlete.
Hak âna tevkîni Refîk îdüp,
Gîtti ânınle o beyti izzete.
Mekke’den tâ beldei Taybeye,
Marşiyen gitti resule hazrete.
Ande bûldi ol tabîbi hâziki,
İçti daruyi irişti sıhhate.
Yani İsmâîl Nevâbi Efendiye,
Hizmet îtdi ol pes ecri sirate.
Ol îdi kutup zamânın şübhesiz,
Aldi himetın îrişti rifate.
Şeyh Süleymâan Melâmi’ye dahi,
Hürmet îtdi ol veli nimete.
Bu ricâl uhden himmet alûp,
Lütfi hakle îrdi ahrîyete.
Nûri tevhîdîyle fer bûldu kulûb,
Dündi bir gülzâr nûurâniyete.
Sohbetinden zevk alırdı âşikân,
Himmetinden îrdi irfâniyete.
Hüsnünü gürse Yûsuf metfun olur,
Her güren âşıktı uma talate.
Çehresi maşrık nur zât îdi,
Ayan olmişdi rabbi izzete.
Kalbi pâki mecmua ahlâk idi,
Mazhar olmiş cümlenin haslete.
Fukara ile fahar iderdi dâimâ,
İltifât îtmez idi câha şöhrete.
Tâbe aşır yâzan anın isafını,
Şeyhinin medhi irişmiş gâyete.
Söyledi FETHİ sır işin eliyle,
Şeyhimiz gîtti sarâi vahdete.
Göçmeden evvel yirmi gün temâm,
Söyledi târihi bak kudrete.
Dert gamle söyledi târihini,
Yûsuf’i aldi Hüdayi cennete.
Târîh vefâtı 25 teşrinievvel 1929
Arabî tarih 22 cemâziyülevvel 1348
Cuma günü defnolmuştur
Rahmetulla aleyhi raymetu…
Bu şiirinde diğerleri arasında Hafız Fethi
Hacı Ömer Lütfi’nin bugüne kadar yanlış
olarak bilinen ölüm tarihinin 1928 yılında
değil, 25 Ekim 1929 yılında Prizren’de vefat
ettiğini bildirmektedir.
İpek’te sekiz yıl kaldıktan sonra Hafız
Fethi, muhacir olarak İpek’ten hac seferine
çıkıyor. Haç ibadetini bitirdikten sonra
oralarda kalmak maksadıyla Mekke’ye yerleşiyor. Fakat oranın sıcak havası ve iklimi
Hafız Fethi’ye hiç yaramıyor. Buna rağmen
Hacı Hafız Fethi, Mekke’de iki yıl kaldıktan
sonra, doktorların talimatı üzere memleketine yani Kosova’ya dönüyor. Doğum yeri
Prizren’e yerleşmeye karar veriyor ve
ortamın havasına uymak için bir dönem din-
Raif VIRMİÇA
Kültür
leniyor. 1935 yılında evi olmadığından
dolayı (çünkü evini zamanında tekkeye vakfetmişti) Vakıf Dairesine iş için müracaat
ediyor. Vakıf Dairesi bu büyük muallime,
barınmak için medresede bir oda veriyor ve
kendilerini Emin Paşa Camiine imam ve
muallim olarak tayin ediyor. Hacı Hafız
Fethi Efendi, Emin Paşa Camiinde 1960 yılına kadar imamlık yapar ve ondan sonra
tekaüde ayrılır.
Daha 18 sene yaşayan Hacı Hafız Fethi
Efendi Prizren’den hiç ayrılmayarak, 1978
yılında burada ebedi hayata intikal etmiştir.
Onu iyi tanıyanlar kendisi için çok mütevazı,
dürüst, hayırsever ve irfan bir kişi olduğunu
söylerler.
Hayta iken çok sayıda şiirler yazan Hafız
Fethi bütün bu şiirlerini bir divanda
toplamıştır. Bu Divan bugün onun yanından
ölümüne kadar hiç ayrılmayan öğrencisi
Hacı Adnan Nurko’nun elinde bulunmaktadır. Hafız Fethi son günlerinde kendilerine
Divanı verdiğinde, divanın yayınlanması
için karşılık olarak hiçbir ücretin alınmamasını talep eden Hafız Fethi, “ila ki yayınlamak isteyen zengin bir kişi veya bir organ
ya da bir basım evi çıkarsa, o zaman karşılık
olarak alınacak meblağın bir kimseyi hacca
gönderecek kadar değerinde olmasını
vasiyet kılmıştır.
Hacı Fethi, Bayraklı Camiinde kılınan
ikindi namazından sonra Prizren’in Şehir
mezarlığında defnolmuştur. Vasiyet üzere
Hafız Fethi’nin mezarı basit olup açık
topraktır. Hayatta iken kendileri, öldükten
sonra benim bu dünyada hiçbir nişanım
kalmasın, mezarımı süslemeyin diye yakınlarına, dost ve arkadaşlarına vasiyette bulunmuştur. Hafız Fethi’yi Prizren halkı çok
deneyimli bir hafız ve imam yanında büyük
bir muallim ve şair olduğunu bildiğinden
dolayı bugün Hafız Fethi’nin mezarı çoğu
kişiler tarafından ziyaret edilmektedir.
Hafız Fethi’nin hayatı ve eserleriyle
özellikle de Divanıyla ilgili bugüne kadar
hiçbir araştırma yapılmamıştır. Dolayısıyla
bugüne kadar Hacı Hafız Fethi Efendinin
hiçbir şiiri de bugüne kadar hiçbir yerde
yayınlanmamıştır. Bugün divanın koruyucusu olan Hacı Adnan Nurko Efendinin
yardımıyla, tarafımızdan ilk defa Yeni
Dönem Gazetesinde Hacı Hafız Fethi
Efendinin hayatı ve divanıyla ilgili önemli
malumatlar teşhir edilirken, divandan bazı
şiir veya ilahi örnekleri de verilmektedir.
Röportaj
Perşembe, 26 Haziran 2008
16
“Kuliste komiklik yaparken keşfedildim”
O
nu yýllar evvel üçkaðýtçý Zabýta
Ýrfan olarak tanýdýk. 24 yaþýnda
genç bir delikanlýyken 45 yaþýnda
bir adamý canlandýrýyordu. Daha sonra
“Aþkým Aþkým”ýn Tarýk ustasý, Zeki
Demirkubuz’un “Yazgý” filmindeki komþu
ve “G.O.R.A.” da “Goralý sandviç”
ýsmarlayan bir UFO dergisi editörü olarak
çýktý karþýmýza. Engin Günaydýn “Zaga”
üniversitesindeki performansýyla da çok
söz ettirdi adýndan. Þu sýralarsa herkes
“Avrupa
Yakasý”ndaki
Burhan
karakterini ve NTV’nin “yeni transferi”
Ali Talat Durmaz’ý konuþuyor. Tabii bir de
“O Hikayedeki Mal Benim” adlý stand-up
þovunu…
Günaydýn’la röportaja gitmeden önce
kendisiyle ilgili araþtýrma yaparken tek bir
olumsuz
eleþtiriye
rastlamadým.
Günaydýn’a bunun nedenini sorunca da
þöyle bir yanýt aldým: “Hayatýmda hiç
hoþlanmadýðým konu, tekrardýr. Hep yeni
peþinde olduðum için büyük bir enerjiyle
çalýþýrým, çok yorulurum. Ýzleyiciler de
onu görüyorlar ve kendilerini kýymetli
hissediyorlar bence.”
“Yýlýn bomba transferi” Talat Ali
Durmaz’dan baþlayalým. Nereden çýktý
bu tip?
Haber okumayý çok seviyorum. Böyle
saçma bir þeyim var, garip bir haz veriyor.
Bununla ilgili birkaç deneme yaptým, çok
komiðime gitti. Talat Ali Durmaz da
olaylarý deðerlendiren bir kiþilik olacak.
Doðaçlama
olacak,
kafama
göre
takýlacaðým.
Zor deðil mi doðaçlama yapmak?
Doðaçlamada zihnin bütününe ihtiyacýnýz
var. Bir teknik iþletemiyorsunuz. O yüzden
çok yoruyor. Mesela bir-iki saatten uzun
doðaçlama
çalýþamazsýnýz.
Beyni
dinlendirmeniz lazým. Ben mesela
doðaçlamanýn üzerine çok fazla alkol
alýyorum, salaklaþtýrýyorum zihnimi.
Burhan karakteri “Avrupa Yakasý”na
renk kattý…
Ben de çok memnunum. Aslýnda her sezon
popüler dizi ve filmlerin hepsinden teklif
alýrým ama kabul etmem. Çünkü yaptýðým
iþ görünmüyor. Oynadýðým dizi yayýndan
kaldýrýlýyor mesela. Ama “Avrupa Yakasý”
çok izlenen bir dizi. Orada bir şey
yaparsam izleyiciyle buluşabilirim diye
düşündüm.
Tiplemeleriniz genelde yan roller oluyor.
Sizi ne zaman baþrolde göreceðiz?
Bunu kesinlikle istemiyorum çünkü ekip
işlerini daha çok seviyorum. Ekibin içinde
kaybolmak daha güzel. Bir adama hizmet
eden film istemiyorum.
Stand-up gösterileriniz nasýl gidiyor?
girmemi istediler. Zabýta Ýrfan bana
televizyondan gelen ilk profesyonel teklifti.
24 yaþýndayken koca bir adamý
canlandýrmak zor olmadý mý?
O zamanlar biraz topluydum. Býyýðý da
takýnca öyle oldum. Kýlýk kýyafet insanýn
görünüþünü çok deðiþtiriyor. Kösele
ayakkabýlar falan… Saçý da yana yatýrýnca
otomatikman yaþým büyüdü.
Sizi hâlâ Zabýta Ýrfan olarak tanýyorlar.
Bu rolün üzerinize yapýþmasýndan
korkmuyor musunuz?
O benim ilk iþim olduðu için Zabýta Ýrfan
Ýyi. Oyunun bir kimliði, tarzý var. Ve o olarak tanýndým. Ama yeni projelerde yer
dünyayý bilen, algýlayan insanlar geliyor. aldýkça bu deðiþiyor.
Saðlam bir izleyicim var. Çok utangaçlar.
Sahneden laf atma hikayeleri vardýr ya Tarz olarak da Zabýta Ýrfan’dan
stand-up’çýlarýn, hiç istemem onu. farklýsýnýz! Nerelerden giyiniyorsunuz?
Sahneden seyirciyi rahatsýz etmeyi
sevmiyorum. Seyircide çok büyük bir Pantolonlarýmý Diesel’den alýyorum çünkü
nezaket var bana karþý. Geçenlerde doktor vücuda uyumlu kotlar yapýyorlar ve çok
r a h a t
bir
kadýn
“Çok
ediyorum.
yetenekli bir adamsýn
Engin Günaydýn “Otogargara” G ö m l e k
sen” dedi ve sýrtýmý
sývazladý.
oyununun kulisinde komiklikler g i y m e y i
seviyorum,
yaparken “Bir Demet
onlarý da daha
“Stand-up’çý olarak
Tiyatro”ya dahil olmuþ.
çok Zara’dan
a n ý l m a k
istemiyorum”
Günaydýn, Zabýta Ýrfan rolü için a l ý y o r u m .
S p o r
demiþsiniz. Ne olarak
“Aldýðým ilk profesyonel
ayakkabý
a n ý l m a k
teklifti”
diyor.
g i y m e y i
istiyorsunuz?
t e r c i h
ediyorum.
10 yýldýr senaryo
yazýyorum. Onlarý bazý nedenlerle
gerçekleþtiremedim ve hep beklettim. Yemeklerinizi nerede yersiniz?
Bunaldým ve artýk onlarla ilgileneceðim.
Sinema, tiyatro… Zaten onlarý yapmak için Öðlen kebapçýya gitmem mesela. Dýþarýya
bu hikayelerin peþindeyim, para kazanmak ya içki içmek için, ya da balýk yemek için
için. Benim için zevkli tarafý geçti çýkarýz. Hayatýmda en güzel balýðý
oyunculuðun, artýk seyirciye iyi bir iþ Fishmekan’da yedim. Bir de Cibalikapý
sunabilmek ve paramý hak etmek Balýkçýsý’ný çok severim.
istiyorum.
Gece hayatýnýz var mý?
Zabýta rolünü nasýl almþýtýnýz?
Geceleri canlý müzik olan yerlere giderim.
Konservatuvardan mezun olduðumda Çünkü canlý müzik olan yerlerin ruhu,
Beþiktaþ Kültür Merkezi de yeni enerjisi yüksek oluyor. Beyoðlu Hayal
kurulmuþtu ve oyuncu arýyorlardý. Biri beni Kahvesi’ne gideriz. Oradan karþýya
önermiþ ve böylece “Otogargara”da Mojo’ya geçeriz. Belki bir Line’a bakýp
oynamaya baþladým. Kuliste komiklikler gece yemek yememeye çalýþarak eve
yaparken “Bir Demet Tiyatro” kadrosuna döneriz.
Edebiyatla aranýz nasýl?
Kitap okumuyorum. Çünkü ilgimi
çekmiyor. Vaktimin çoðunu insanlarla sohbet ederek geçirmeyi tercih ediyorum.
Nasýl geçiyor günleriniz?
Þu sýralar çalýþarak geçiyor ama genelde
geç uyanýrým çünkü geceyi severim. Aðýr
aðýr kahvaltý yapar, gazeteleri okurum.
Arkadaþlarýma giderim, onlarla geyik
çeviririz. PlayStation oynarýz birlikte.
Futbol
izlemem
normalde
ama
PlayStation’dan takip eder oldum.
Televizyon izler misiniz?
Dizi izlemem hiç. Filmleri de sinemada
veya DVD’den izliyorum. Zapçýyým yani.
Çünkü bir tarzý olan program yok
izleyebileceðim. Hayatýmda izlediðim tek
yabancý dizi de “Seinfeld” oldu. Fanatik
derecede bütün bölümlerini izledim.
Beðendiðiniz oyuncular mutlaka vardýr
ama…
Oyunculukta “Çok yetenekli adam”
lafýndan çok hoþlanmýyorum. Kendini
deðil, rolü önemli hale getiren çalýþkan
oyuncularý beðenirim. Ondan dolayý Sean
Penn’i, Nicole Kidman’ý çok severim.
Türklerden de deðerli bulduðum oyuncular
Settar Tanrýöðen, Erkan Can, Olgun
Þimþek, Binnur Kaya’dýr… Bu isimler çok
ilginç olacaklar ileride. Çünkü duygularýný
tam yansýtmadýlar daha. Gelecek dönemde
çok ilginç şeyler olacak.
Neye dayanarak söylüyorsunuz bunu?
Yeni bir dönem bekliyor Türkiye’yi. Bir
grup genç çok ciddi bir þekilde týkandý. Ruh
dünyalarýný tarif edemiyorlar. Bunaldýlar ve
artýk neredeyse renkleri kýzarýyor. Onlar
kafalarýný gösterecek ve bu yeni bir dönem
olacak. Daha rahat edeceðiz. Ben kendimi
de öyle görüyorum. Sýrada “Hücreler”
isimli tiyatro oyunum var. Settar Tanrýöðen
ve Erkan Can oynayacak. “Sýrlar ve
Kararlar” isimli sinema filmimi de gelecek
yýl çekeceðim.
17
Çocuk
HAYVANLARIN DİLİ
aman zaman içinde, kalbur saman içinde. Cinler cirit oynarken,
eski hamam içinde. Ben diyeyim o köyde, siz diyin bu köyde; iyi
yürekli, çalışkan bir çoban varmış. Bir gün koyunlarını otlatırken,
bir ıslık sesi duyup ormana dalmış. Sesin geldiği tarafa bakınca, kurumuş
ağaçların cayır cayır yandığını görmüş. Alevlerin tam ortasında ise, bir yılan
acı acı ıslık çalıyormuş. Çobanı gören yılan can havliyle bağırmış; "Allah
aşkına çoban! Beni bu ateşten kurtar."
İyiliksever çoban değneğini uzatmış. Değneğe sarılarak İlerleyen yılan önce
çobanın koluna, sonra da kıvrılarak tıpkı bir gerdanlık gibi boynuna dolanmış.
Çok korkan çoban, yılana; "Ben seni bunun için mi kurtardım?" demiş. "Beni
boğmak, zehirlemek mi istiyorsun?"
'Hayır, hayır!" demiş yılan."Korkmana hiç gerek yok. Yılanlar padişahı benim
babamdır. Beni ona götürmeni istiyorum.'
Çoban; "Olmaz!" demiş, "Koyunları bırakıp bir yere gidemem."
"Koyunlarına hiç bir şey olmayacak." demiş yılan. "Sen yalnızca bütün hızınla
koş."
Çoban boynundaki yılanla birlikte alabildiğince koşmaya başlamış. Bir süre
sonra yılanlar padişahının sarayı görülmüş uzaktan.
Yılan; "Bak arkadaş!" demiş çobana. "Saraya girince babam sana dilediğin her
şeyi verecek. Altın, gümüş ve para gibi şeyler yerine, hayvanların dilinden anlamak istediğini söyle ona."
Saraydan içeri girmişler. Yılanlar padişahı oğlunu karsısında görünce çok sevinmiş ve gecikmesinin sebebini sormuş. Çobanın kendisini alevler içinden nasıl
kurtardığını anlatan yılan; "Sevgili babacığım!" demiş, "Bundan böyle çoban
benim can dostumdur dilediği her şeyi vermeni isterim,"
Yılanlar padişahı yılana dönerek; "Oğlumun dostu benim dostumdur." demiş.
'Dile benden ne dilersen!
Çoban hiç düşünmeden cevap vermiş; "Ben hayvanların dilinden anlamak
istiyorum.” Yılanlar padişahı; "Madem çok öyleyse aç ağzını!” diyerek,
çobanın ağzına üç kez üflemiş.
Daha sonra çobana nasihat eden yılan; "Hayvanlarla sürekli konuş! Sırrını
iyi sakla, kimseye de bir şey söyleme” demiş.
Yılanlar padişahının sarayından ayrılan çoban, dönüş yolculuğunda
bütün hayvanların konuşmalarını duyup anlamış. Sürüsünün yanına
gelince koyunlarından hiç eksik olmadığını görüp sevinmiş. Biraz dinlenmek için bir ağacın dibine uzanınca, ağaçtaki iki karganın konuşmasını duymuş. Karga diğerine, söyle diyormuş “Bu çoban, şu siyah
kuzunun bulunduğu yerin altında altın bulunduğunu bilseydi ne
yapardı acaba?'
Çoban bu sözleri duyar duymaz, hemen köye koşup efendisine
haber vermiş. İkisi beraber karganın söylediği yeri kazmışlar.
Gerçekten de söylenen yerde çok miktarda altın bulmuşlar.
Çobanın efendisi dürüst biriymiş. Buldukları altınlarda,
kendisinin hiçbir hakkı olmadığını söyleyip hepsini
çobana vermiş.
Bir süre sonra, çoban çevrenin en zengin adamı
olmuş. Sürü sürü koyunları, inekleri ve atları varmış artık. Hayvanların dilinden anladığı için
onları hastalıklardan ve yırtıcı hayvanlardan koruyabiliyormuş. Köyünün en
güzel kızıyla da evlenip ömür
boyu mutlu yaşamış.
Filin kaç ayağı var sizce?
Bir madeni parayı havanın genişlemesinden yararlanarak zıplatabiliriz. Geniş bir kabın içine uzun
boyunlu boş bir şişe. şişenin
ağzına ise. deliği tümüyle kapatacak madeni bir para koyalım. Daha sonra da, kabın içini
sıcak su ile dolduralım. Şişenin
içindeki hava sıcak suyun etkisiyle ısınacak. ısınan hava
da
genişleyecektir.
Bulunduğu yere sığmayan hava dışın
çıkarken,
paranın
zıplamasına
sebep
olacaktır.
Eğlenceli Deneyler
Z
Perşembe, 26 Haziran 2008
hkahalarla
kullanırken ka
ı
ın
as
ab
ar
ğı
n aldı
Temel yeni satı
.
gülüyormuş
Niçin?
iş.
güle kullan dem
Dostları güle
asına rağel, doping yapm
m
Te
n
la
tı
ka
yonasına
Atletizm şampi
muş
men sonuncu ol
Neden?
diye.
ı anlaşılmasın
ığ
pt
ya
g
in
op
D
ven giymiş.
ı yazarken eldi
ar
pl
tu
ek
m
it
tehd
Temel hasmına
Neden?
masın diye.
El yazısı tanın
Arkadaşlarımız taş binalardan geçerek
ormana gitmek istiyor...
Perşembe, 26 Haziran 2008
18
--
Komuna e Prizrenit
Republika e Kosovës
Opština PrizrenPrizren Belediyesi
Municipality Prizren
Republika KosovaKosova Cumhuriyeti
Republic of Kosovo
Başkan Dairesi
No.02/111-3187
Tarih: 23.06.2008
- Organlara teslim edilen tüm evrakları imzalarlar, hukuk
düşüncelerini verirler, yasamanın , davaların, şikayetlerin, revizyonların, talimat ve diğer yazıların savunması için önerilerde
bulunurlar.
Kosova Belediyelerinde Özyönetime ait 2000/45 sayılı
Düzenlemenin değiştirilmesi için 2007/30 sayılı Düzenleme hüküm-Belediyenin çıkarlarını savunmak amacıyla kendi çalışma alanlerine ve Kosovada Sivil Hizmetlere ait 2001/36 sayılı Düzenleme
larındaki iş ve ödevleri yaparlar ve onları mahkemeye teslim ederhükümlerine, 2003/02 sayılı İdari Emrine ve Prizren Belediye Tüzüğü
ler.
hükümlerine, 01-21-77 sayılı Kamu Avukatlık Yasası’nın 11.maddesine,Prizren Belediye Tüzüğünün 37.maddesi ve Belediye Meclisinin Koşullar: Adaylar Hukuk Fakültesi - en az iki (2) yıl propfesyonel
01/011-3180 sayılı ve 19.06.2008 tarihli Kararına göre, belediye çalışma görgüsüne sahip olmalı, adliye sınavını vermiş olmalı ve bilBaşkanı şu
gisayarı kullanmayı bilmelidirler.
ÇALIŞMA YERLERİN DOLDURULMASI
İÇİN YENİDEN
KONKUR
Aranılan evraklar:
açıyor
I.Çalışma yerleri: Belediye Kamu Avukatı- 1
Belediye Kamu Avukatı Yardımcısı — 1
Maaş seviyesi: Yönetmeliğe göre belirlenir.
-Diplomanın onaylı fotokopisi,
-Doğum kayıt örneği,
-Bilgisayar kurs Sertifikası
-Çalışma görgüsü kanıtı,
-Adliye sınavını verdiğine dai kanıtı..
Dilekçeyle birlikte onaylı evraklarınızı teslim edin.Çünkü konkura
katıldığınız evraklar geri çevrilmez.
Prizren Belediye Sivil Hizmeti, Kosovada yaşayan tüm vatandaşların hizmetidir ve erkek ve kadınların, engelli kişilerin baş vurmalarını teşvik eder.
Çalışma süresi: Belediye Kamu Avukatı ve Belediye Kamu Avukat
Sadece komple evrakları olan adaylar ,Mülakat Heyeti tarafından
Yardımcısının çalışma süresi 4 yıldır, buraya 90 günlük deney çalışma hazırlanan dar liste yapıldıktan sonra mülakata alınacaktır.
dönemi de hesaplanır ve iş Sözleşmesinin uzatılması mümkündür.
Adaylar, dilekçeyi-baş vuru formu Prizren BM (eski
Bankos)binasının zemin katındaki kabul dairesinde alabilirler.
Başlıca görevleri:
Konkur, basın araçlarında yayımlandığı günden 15 gün açıktır.
(24.06.2008 — 08.07.2008)
-Kamu Avukatlık Yasası hükümlerine göre işleri yaparlar,
-Kamu Avukatlık alanındaki işleri organize eder ve yönetirler,
Meclis Başkanı
-Adliye organlarıyla, diğer belediyelerin Kamu avukatlarıyla ve
Prof. Dr. Ramadan Muja
Belediye organlarıyla işbirliği kurarlar
Kare Bulmaca No: 58
Hazýrlayan: Abdülhadi Taduþka
1. Kosova’da bir kent
2. Göçebe çadırı — Ümlü Yönetmen ve
Yapımcı Çetin
3. Müzikte bir nota - - Bir temsilin veya filmin
ilk gösterimi — Potansiyumun imi
4. Trityum’un imi — Karadeniz’de bir tür tekne
— Baryumun imi
5. Türkiye’de bir şehir — Kırmızı ile mavinin
karışımından oluşan renk
6. İtalya’nın başkenti — Amerikan Bayan aktris
Tarner
1. Bosna’da bir şehir
2. İbrahim’in kısaltması — Müzikte bir nota
3. Tantal’ın imi — Maribor’da ki kamyon fabrikası
4. Alfabenin 21’nci harfi — Batı Afrika’da bir ülke
5. Japonya’da bir kent
6. Yazlıkta veya şehir dışında bahçeli müstakil
ev — Trityum’un imi
7. Zagrep’te ki rafineri şirketi — Müzikte bir
nota
8. Alfabenin 4’ncü ve 1’nci harfi —
Almanya’nın başkenti
9. Türkiye’nin başkenti
Soldan Saða
Geçen haftaki bulmacanın çözümü NO:57
Yukarýdan Aþaðýya
Kostarika, Ada, Talan, Ni, Kent, G, A, Alia, Ro,
Dalas, Kol, Avusrurya
19
Perşembe, 26 Haziran 2008
Nüsret (Çüçin)
Elşani
Değerli eşim, babamız...
Hayrettin VOLKAN
52. Gününde rahmet ve sevgiyle anıyoruz
Armazıdan ayrılalı günler gerçti, hasretin
bir çığ gibi gün be gün büyüdü içimizde
sensizlik her gün kor olup yaktı içimizi.
Gözlerini nasihatlerini seni çok özledik.
Seni asla unutmadık unutmayacağız.
Seni her zmaan dağ gibi bir özlemle
ve sevgiyle anacak olan:
Aramızdan ayrılışının 19. yılında seni derin hasretle
anıyoruz. Yokluğun zor geldi bunca yıl bize.
Mekanının cennette olması için yüce
Mevla’ya duacıyız:
Eşin: Müveddet,
Kızın: Şefkat, Damadın: Hakkı, Torunların: Admir ve Denize
Eşin: Sali, Kızın: Teuta, Oğulların: Agron, Hasan, Dreni, Gelinlerin:
Vyosa, Besire, Torunların: Fyola, Nisa, Agon
Nüsret
(Çüçin) Elşani
Değerli oğlum, ağabeyimiz....
Parim
VOLKAN
52. gününde rahmet ve sevgiyle
anıyoruz
Ölümünün 2. yılında seni rahmetle
anar mekanının cennette olması için
yüce Mevla’ya duacıyız. Zor geçen bu
iki yıllık sürede, yokluğunu her geçen
gün daha da anlıyoruz. Seni hiçbir
zaman unutamayan:
Annen: Müveddet, Kız kardeşin: Şefkat, Damadın: Hakkı,
Yeğenlerin: Admir, Denize
Seni hiç unutmadık. Hep sevgi
ve hasretle anacağız.
Kızkardeşleri: Şüret, Nazime Meseret ve tüm yeğenlerin.
Arkadaþým
PARİM
VOLKAN’I
Ýkinci ölüm yýldönümü anýsýna.
Fetah Mula, eþi Naþide,
oðullarý Ediz, Deniz,
Fatih, gelini Þenay ve
torunu Yasin
Bakiliðe gittiðin günden bu yana
içimizdeki samimi aile dostluðun hiç
unutulmadý ve unutulmayacaktýr. Bu
arkadaþlýðýmýz bizler var oluncaya
kadar da sürecektir ve bizlerle birlikte
içimizde yaþayacaktýr.
Ruhun þad, mekânýn cennet olsun
Değerli dostum...
Hüsni KOVAÇ
(Terzi)
Dostluğunu ve arkadaşlığını unutmak çok
zor. Sevginin özlemi her geçen gün kalbimde
büyürken, mekanının cennette olması için
yüce Mevla’ya duacıyım.
Seni hiçbir zaman unutamayan:
Dostun: FARUK
AZİZ
1917-1970
KADRİYE
1919-1999
BUŞ
HASAN
1945-2008
Siz hiç ölmediniz ki.
Sizleri hiç bir zaman unutmadık , unutmayacağız
Hasretinizle yanıp tutuşan kalbimizin her atışında siz yaşıyorsunuz.
Sizleri rahmetle anıyoruz.
Mekanınız cennette olması için yüce Mevla’ya duacıyız.
Fatime , Nurten , Birsen , Süzan , Raif
gelinleri, damatları, torunları, yeğenleri
Hasan (Aziz) BUŞ
İş yerinde iş kazası sonucu vefat eden
dede-baba-ağabeyimizi 52 —ci gününde
rahmetle anıyoruz.
Mekanının cennette olması için yüce
Mevla’ya duacıyız.
Hayata veda edişin bizi derinden üzdü.
Seni hiçbir zaman unutmayacağız.
Her zaman kalbimizdesin.
eşi: Berayet, oğlu: Aziz, kızı: Bahriye, damadı: Salaydin, gelini: Mariya
torunları: Meryem , İlyas , Sezen , Oruç , Nisa
Spor
Perşembe, 26 Haziran 2008
Türkiye'nin zaferi, Kosova'da da büyük bir coşku içinde kutlandı
Prizren kırmızı beyaza boyandı
P
rizren'in tarihi Şadırvan Meydanında
kurulan dev ekrandan maçı seyreden
Prizrenliler, maç sonrası araçlarına
astıkları Türk bayraklarıyla, "Türkiye,
Türkiye" tezahüratlarıyla sevinç gösterilerinde
bulundu. Havai fişekler eşliğinde Türkiye'nin
sevincini kutlayan Kosovalılar, birkaç Alman
KFOR askerinin halkı dağıtmak istemesiyle
halk tarafından yuhalandı. Kutlamalar sabah
saatlerine kadar sürerken Kosova'nın başta
Priştine, Mamuşa, İpek şehirlerinde olmak
üzere tüm Kosova'da kardeş Türkiye'nin
sevincini paylaşılmış oldu.
Türkiye'nin Kosova Eşgüdüm Bürosu
Müsteşarı Mustafa Sarnıç, maçı Hırvatistan
Eşgüdüm Bürosu Şefi Davır Bidis ile birlikte,
başkent Priştine'nin gençlik sarayı platosunda
kurulan dev ekrandan yüzlerce seyirciyle birlikte izledi. Maçı büyük bir heyecan içinde
yanyana izleyen diplomatlar, maçın sonunda,
birbirlerini centilmence kutladılar.
Maçı naklen yayınlayan RTK'ya canlı
bağlanan Hırvat diplomat Bidis, bu çekişmeli
maçta gülen tarafın Türkiye olduğunu
belirterek, Türkiye'yi kutladı ve yarı finalde
başarılar diledi.
Müstaşar Sarnıç ise, bu zaferin aynı zamanda Kosova'nın da zaferi olduğunu, bu güzel
mutluluğu tüm Kosovalılar ile paylaştıklarını
söyledi. Türkiye'nin zaferi, Kosova'da yalnızca
Türkler arasında değil, Arnavut ve Boşnaklar
arasında da büyük bir sevinç yarattı.
saate kadar ellerinde Türk bayraklarıyla
Türkiye'nin zaferini kutladı. Prizrenlilerin,
"1992 yılında Bosna savaşı sırasında
Osmanlı'dan kalma tarihi Mostar köprüsünü
top mermisiyle yıkan Hırvatlar bu kez Türk
milli takımını yıkamadı." şeklinde yorum yaptıkları gözlendi.
Prizren'de kilometrelerce konvoy oluşturan
Kosovalılar araçlarına astıkları Türk bayraklarıyla, "Türkiye, Türkiye" tezahüratlarıyla
sevinç gösterilerinde bulundu. Havai fişekler
eşliğinde Türkiye'nin sevincini kutlayan
Kosovalılar, birkaç Alman KFOR askerinin
halkı dağıtmak istemesiyle halk tarafından
yuhalandı. Kutlamalar sabah saatlerine kadar
sürdü.
Makedonya'daki sevinç
Öte yandan Türk kökenli Makedon vatandaşlar ile Makedon ve Arnavutlar,
Makedonya'nın başkenti Üsküp'ün hemen tüm
kafetaryaları ile alışveriş merkezlerinde özel
Başkent Priştine'de,
olarak konulan dev ekranlı televizyonlardan,
maçı büyük bir heyecanla izlediler.
Prizren'de ve özellikle
Türkiye'nin gol yemesi üzerine büyük bir
Türkler'in yaşadıkları
sükunetin egemen olduğu Üsküp sokakları,
başka merkezlerde, milli
Türkiye'nin attığı golle coşkulu bir gürültüye
boğuldu. Maçın Türkiye'nin galibiyetiyle
takımın galibiyeti büyük
bitmesinin ardından otomobilleriyle alanlara
bir mutluluk yarattı.
çıkan gençler, Türk bayrakları sallayarak,
''Türkiye, Türkiye'' diye slogan attılar.
Prizrenliler: "Mostar köprüsünü top
Polisin, kazalara karşı önlemler alırken,
mermisiyle yıkan Hırvatlar bu kez sokakları aynı coşku ve heyecanı bu kez sevinç gösterileri düzenleyenlere de yardımcı
Türk milli takımını yıkamadı"
Türkiye'nin Hırvatistan'ı yenmesiyle yaşadı. olduğu görüldü. Sevinç gösterilerinde davulTürkiye'nin son dakika golüyle sokaklara taşan zurna eşliğinde halaylar çekilirken, gösteriler,
Kosova'nın 17 Şubat'ta bağımsızlığı ilanı Prizrenliler, zaferin gelmesi ile birlikte geç sabahın ilk saatlerine dek sürdü.
ardından on binlerce kişinin akın ettiği Kosova

Benzer belgeler