Mercanada

Transkript

Mercanada
edito
De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z
Mercanada’n›n üçüncü say›s› ile birlikte yeni bir mevsime de merhaba diyoruz...
‹lkyaz›n en renkli günlerini yaflad›¤›m›z bu günlerde, Mercanada da renkli bir içerik ile karfl›n›zda.
S›cak yaz günlerinde içinizi serinletecek bir u¤rafl› için evinize bir akvaryum kurmay› düflünüyorsan›z, bu say›m›zda deniz akvaryumlar› ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Biraz soluk almak istedi¤inizde ilk koflaca¤›n›z yer olan baçenizi ya da balkonunuzu düzenlemenin ve yaz bahçeleri haz›rlaman›n tam zaman›. “Bahçe” sayfalar›n›n da sizi bu yönde heveslendirece¤ini düflünüyoruz.
Sizi bu say›da, Edirne’ye, T›p tarihimizin ödüllü müzesi, Sultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müzesi ne götürüyoruz.
Mercanada’n›n bu say›s›nda da keyifli röportajlar var; medikal röportaj konu¤umuz, Hacettepe
Üniversitesi T›p Fakültesi’nden Sn. Prof. Dr. Serhat Ünal, ba¤›fl›kl›k sistemi ile ilgili bilgiler aktard› bize. Y›lmaz Erdo¤an ile Gülse Birsel söyleflisi de derginin renkli köflelerinden... Kitaplar›n› severek okudu¤umuz Selim ‹leri, severek yiyece¤iniz cevizli roka salatas› tarifi ile dergimize konuk
oldu.
Mercanada’n›n kitap ödüllü bulmacas›na gösterdi¤iniz ilgi için sonsuz teflekkürler... Yo¤un çal›flma temponuzda, kitaplar, sinema ve müzik dünyas›ndan güncel haberlerle dolu bir molaya daha
hoflgeldiniz...
Sayg›lar›m›zla.
Kültür Sanat ve Medikal Haber Dergisi Y›l:1 Say› 3
Mustafa Nevzat ‹laç Sanayi A.fi.’nin
t›p camias›na sundu¤u bir kültür hizmetidir.
Epsilon Yay›nc›l›k Hizmetleri
Tic. ve San. Ltd. fiti. ad›na
‹mtiyaz Sahibi
Grafik Uygulama
Film - Grafik
Hülya Bilgin Ç›¤
Ömer Yenici
‹dari Müdür
Ebru Grafik ve Matbaac›l›k A.fi.
Türbedar Sk. No:8 Ca¤alo¤lu/‹stanbul
Tel: 0212 520 85 21
Erol fiahnac›
Bask›
Sat›fl Koordinatörü
Do¤an Ofset Yay›nc›l›k ve Matbaac›l›k A.fi.
Tel: 0212 622 19 00
Faks: 0212 622 19 59
Genel Yay›n Yönetmeni
Berran Tözer
Yaz› ‹flleri Müdürü (sorumlu)
Abdül Vardar
Meltem Erkmen Kapucuo¤lu
Pazarlama Koordinatörü
Editör
Banu Yal› Kosifo¤lu
Haluk Kalafat
Reklam
Grafik Tasar›m
Arzu Tuna 0 212 244 82 82 /125
Sevil Ürel
[email protected]
Adres
Osmanl› Sk. Osmanl› ‹fl Merkezi
No: 24/4-5 80090 Taksim/‹stanbul
Tel: 0212 244 82 82 pbx
Faks: 0212 252 47 29
Web: www.epsilonyayinevi.com
e-mail: [email protected]
1
içindekiler
4
8
4 . . . . . . . Geçmiflten bugüne: T›p tarihimizin ödüllü müzesi
8 . . . . . . . Akvaryum: Deniz evinize geldi
10 . . . . . . . Röportaj: Prof. Dr. Serhat Ünal ile ba¤›fl›kl›k sistemi üzerine
13 . . . . . . . Ba¤›fl›kl›k Sistemi
16 . . . . . . . Gülse Birsel - Y›lmaz Erdo¤an: ‹ki mizahç› karfl› karfl›ya
22 . . . . . . . Bahçe: Babil’den yar›nlara
24 . . . . . . . Mekan: Yap› Kitabevi yeniden yap›land›
26 . . . . . . . Balon: Balonlar yar›fl›yor
28 . . . . . . . Mutfakta: Selim ‹leri’den rokal›, cevizli salata
30 . . . . . . . Tiyatro: Çi¤dem Sel›fl›k Onat
32 . . . . . . . Tiyatro: Hale Soygazi’yle Özel Bir Gün üzerine
34 . . . . . . . Sahaf
35 . . . . . . . Sergi
36 . . . . . . . Sinema
40 . . . . . . . Yerli ve yabanc› albümler
42 . . . . . . . Kitap
50 . . . . . . . Tasar›m: Hayat› kolaylaflt›r›rken güzellefltirmek
52 . . . . . . . ‹nternet
53 . . . . . . . Ödüllü bulmaca
54 . . . . . . . Satranç
56 . . . . . . . Astroloji: Yasemin Boran’dan 2004 y›l›nda burçlar
10
22
26
16
2
geçmiflten bugüne
Foto¤raflar: Enver fiengül
T›p tarihimizin ödüllü müzesi
Avrupa Konseyi’nin 2004 Müze Ödülü’nü kazanan
Sultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müzesi, ödülünü
27 Nisan’da Strasbourg’da alacak.
Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin kurucusu II.
Bayezid, (yukar›da) flehzadeli¤i s›ras›nda
Amasya’da da bir külliye kurmufltu.
4
Avrupa Konseyi 2004 Müze Ödülü’ne
lây›k görülen Edirne’deki Sultan II. Bayezid Külliyesi, t›p ve eczac›l›k tarihimiz
aç›s›ndan oldukça önemli bir kurulufl
oldu¤unu bir kez daha kan›tlad›.
1488 y›l›nda Sultan II. Bayezid taraf›ndan kurulan bir çeflit hastane ve din
külliyesi olan bu yap›, ayn› zamanda o
dönemlerde ruhsal bozukluk yaflayan
insanlar›n tedavisinde su sesleri, müzik
ve aromatik kar›fl›mlar›n kullan›ld›¤› bir
merkez olarak hizmet vermiflti.
Ödül Jürisi, Sultan II. Bayezid Külliyesi Sa¤l›k Müzesi’ne ödülün verilifl ne-
deni olarak ruhsal bozukluklara olan bu
incelikli tedavi fleklinin çok baflar›l› ve
örnek al›nmas› gereken bir yaklafl›m olmas›n› göstermiflti.
48 MÜZEY‹ GEÇT‹
Avrupa Konseyi Müze Ödülü,
1977’den beri her y›l Avrupa kültürel
miras›na önemli katk›lar› oldu¤una karar verilen bir müzeye veriliyor. Avrupa
Kültürel Sözleflmesi’ne imza koyan 48
ülkenin her y›l farkl› bir müzesi bu ödüle aday oluyor. Külliyenin kazand›¤›
ödül y›l›n ilk günlerinde duyurulmufltu.
Ödül töreni Parlamenter Meclisi
bahar oturumu döneminde, 27 Nisan 2004’de Strasbourg’ta yap›lacak bir törende verilecek.
Ödüle son y›llarda lây›k görülen müzeler aras›nda, ‹sviçre
Hauterive-Neuchâtel’deki Latenium Müzesi (2003), Almanya Lübeck’deki Buddenbrookhaus Müzesi (2002), ve Finlandiya Helsinki’deki Tiyatro Müzesi (2001) bulunuyor.
15. YÜZYILDA KURULDU
Osmanl›
‹mparatorlu¤u'nun
ikinci baflkenti olarak kabul edilen
Edirne'yi bir darrüflifaya kavuflturmak amac›yla temeli 1484 y›l›nda
at›lan ve bugünün olanaklar›nda
bile k›sa say›labilecek dört y›l gibi
bir sürede bitirilerek 1488 y›l›nda
hizmete aç›lan külliyenin kurucusu
Fatih Sultan Mehmet'in o¤lu ve II.
Bayezid’d›r.
Külliyenin temel ifllevi hasta bak›m› ve tedavisiydi. Bu bölümlerin
yan› s›ra di¤er üniteler, hastane
hizmetini do¤rudan veya dolayl›
olarak tamamlayan sosyal, kültürel
ve dini nitelikteki yap›lard›. Bu genifl yap›lar›n dört y›l gibi çok k›sa
bir sürede bitirilmesi ise imparatorlu¤un teknik ve ekonomik gücünün
bir göstergesi. Yap›n›n mimar›n›n
kim oldu¤u konusunda iki ayr› görüfl var. Yayg›n kan› külliyeyi Mimar Hayrettin’in yapt›¤› yönünde.
Ama bu bilgi tarihi belgelerle kan›tlanam›yor. Di¤er mimar aday› ise
Yakup fiah Bin Sultan fiah.
MÜZ‹KLE TEDAV‹
Bugün müze olarak hizmet veren yap›n›n önemli bir bölümünü
t›p medresesi, medrese ve flifahane bölümleri oluflturuyor. Medresede 18 ö¤renci odas›, bir dershane
ve orta avlu bulunuyor. fiifahanedeki eczane ve ilaç depolar›n›n yan› s›ra alt› k›fll›k ve yazl›k yatak odas› ile bir tane de musiki sahnesinden olufluyor.
Musiki sahnesi Osmanl› mimarisinin geliflmifllik düzeyini kan›tlayan
hassas akusti¤iyle dikkat çeker. Bu
bölüm külliye için çok önemli çünkü
musikiyle hasta tedavisi bu hastanenin özellikleri aras›nda yer al›yordu. Tedavide musikinin yan› s›ra su
sesi ve güzel kokulardan da yararlan›l›yordu. fiad›rvandan f›flk›ran sular›n ç›kard›¤› ses, tedavinin önemli
bir k›sm›n› oluflturmakta, hastay› huzura kavuflturmaktayd›. Bu flifahanede tedavi paras›zd› ve haftada iki
gün flehirdeki hastalara paras›z ilaç
da¤›t›l›rd›.
Külliye zaman içinde, di¤er sa¤l›k hizmetlerinden vazgeçip sadece
ak›l ve ruh hastalar›n›n tedavi edildi¤i bir ünite halini alm›fl, giderek eski
önemini yitirerek bak›ms›z bir kurum
haline gelmiflti.
ÜN‹VERS‹TEYE DEV‹R
Külliye’nin bugünkü bak›ml› ve
ödüllü bir müze haline gelifli süreci
külliyenin camii hariç di¤er bölümlerinin Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan 1984 y›l›nda Trakya Üniversitesi'ne devredilmesiyle gerçekleflti. Trakya Üniversitesi Edirne
Meslek Yüksekokulu'nun Restorasyon ve Duvar Süsleme Bölümleri
e¤itim ö¤retim faaliyetleri sürdürdü.
Darrüflflifa'n›n Trakya Üniversitesi bünyesinde Sa¤l›k Müzesine
dönüfltürülmesi çal›flmalar›na ise
1993 y›l›nda bafllad›. Rektör Prof.
Dr. Osman ‹nci'nin büyük çabalar›
ve uzun süren çal›flmalar sonucunda Kültür Bakanl›¤›'n›n 11 Mart
1997 tarihli onay› ile müze olmas›
resmileflti. Ruh Hastalar›n› Readapüsyon Derne¤i'nin katk›lar›yla
2000 y›l›nda flifahane k›sm› Psikiyatri Tarihi Bölümü olarak düzenlendi. Tasar›m sanat yönetmenli¤ini
Türkan Kafadar'›n yapt›¤› çal›flmalarla buras› tarihine uygun bir flekilde mankenlerle canland›r›ld›. Müzenin müdürlü¤ü görevini foto¤raf
sanatç›s› Enver fiengül yürütüyor.
Tel : (0284) 212 09 22
5
geçmiflten bugüne
EVL‹YA ÇELEB‹ II. SULTAN
BAYEZ‹D KÜLL‹YES‹’NDE
1682 y›l›nda Edirne'yi ziyaret eden
Evliya Çelebi, külliyeden; "Orada bir
Darüflflifa vard›r ki dil ile tarif ve kalemler ile yaz›lmaz," diye bahseder. Ünlü
seyyah, ayr›ca külliye için flu ilginç tan›mlamalar› kullanm›fl:
"Ad› geçen ba¤›n ortas›nda, gö¤e
bafl uzatm›fl bir ka¤ir yüksek kubbedir
ki güya ayd›nl›k hamam camekân› gibi
tepesi aç›kt›r. Bu aç›k yerde alt› adet
ince mermer sütunlar üzerinde Kiyan›yan tac› gibi bir kubbecik vard›r.
San'atkâr ifl üstad›, bu küçük kubbenin ta tepesine halis alt›n ile yald›zlanm›fl bir çeflit demir mil üzerine bir bayrak yapm›fl, ne taraftan rüzgâr eserse,
o bayrak o tarafa döner. Garip görünüfllüdür. Ama afla¤› büyük kubbe sekiz köflelidir. Bu kemerli kubbe içinde
dahi sekiz kemer vard›r. Her kemerin
alt›nda bir k›fl odas› vard›r. Bu odalar›n her birinde ikifler pencere vard›r.
Bir penceresi odan›n d›fl›nda olan gülistanl› a¤açl›¤a bakar, di¤eri de bu
büyük kubbenin ortas›ndaki büyük havuz ve flad›rvana bakar. Bu sekiz adet
k›fl odalar›n›n önünde, yine büyük
kubbe içinde sekiz adet yazl›k odalar
vard›r.
Üç taraflar› kafesli mermerler ile yap›lm›fl bu büyük kubbe alt›ndaki büyük
havuzun çevresindeki sel sebillerden
berrak su ça¤lay›p havuza girince , f›skiyelerden berrak su, kemerli kubbenin
göbe¤inde nihayet bulur.
Böyle dikkat ve özenle yap›lm›fl flifa
yurdunun anlat›lan odalar›nda çeflitli
hastal›klara tutulmufl zengin ve fakir,
ihtiyar ve genç doludur" .
"Baz› odalarda ilkbaharda delilik
mevsiminde Edirne'nin aflk denizi derinli¤ine düflmüfl sevdal› afl›klar ço¤al›p, hekimin emriyle bu t›marhaneye
getirilerek altun ve gümüfl yald›zl› zincirlerle kerevetlerine tak›l›p, her biri aslan yata¤›nda yatar gibi kükreyip yatarlar... Kimisi havuz ve flad›rvanlara bak›p kalender hülyas› kabilinden sözler
eder, nicesi dahi o kemerli kubbenin
etraf›nda olan gülistan ve ba¤ ve bostan içindeki binlerce kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyip, delilerin perdesiz ve ölçüsüz sesleriyle feryada bafllarlar.
Bahar mevsiminde çiçek k›sm›ndan
sim ve zerrin, deveboynu, müflkü rumi,
yasemin, gülnesrin, flebboy, karanfil,
reyhan, lale, sümbül gibi çiçekler hastalara verilip güzel kokular› ile hastalar
iyilefltirilirler. Fakat delilere bu çiçekleri
verince kimini yerler, kimini ayaklar› alt›nda çi¤nerler. Baz›lar› dahi meyveli
a¤açlar› seyredip, ah daha hel hope
pe pohe pelo deyip, çimenlik temaflas›
ederler."
Evliya Çelebi, hastanenin musiki
ile tedavi konusunu da flu flekilde anlatm›fl:
"Merhum ve Ma¤fur Bayezid Veli
Hazretleri Vak›fiyesi’nde, hastalara
deva, dertlere flifa, divanelerin ruhuna
g›da ve defi seva olmak üzere 10 adet
hanende ve sazende gulan (genç erkek) tayin etmifl ki, üçü hanende, biri
neyzen, biri kemanc›, biri musikarc›,
biri santurcu, biri çengi, biri çeng santurcu, biri udçu olup, haftada 3 kez gelerek hastalara ve delilere musiki fasl›
ederler. Allah'›n emriyle, nicesi saz sesinden hofllan›r ve rahat ederler.
Do¤rusu musiki ilminde neva, rast,
segah, çargah, suzinak makamlar› onlara mahsustur. Ama zengule makam›
ile buselik makam›nda rast karar k›lsa
insana hayat verir. Bütün saz ve makamlarda ruha g›da vard›r."
akvaryum
Deniz evinize geldi
Tatl› su akvaryumlar›n›n yayg›nl›¤›na henüz ulaflmasa da deniz akvaryumlar›
evleri süslemeye bafllad›. Birkaç y›l öncesine kadar mercan resiflerindeki
do¤al dengeyi tehdit eden bu hobi, art›k deniz yaflam›n›n umutlar›ndan biri
olma yolunda ilerliyor.
Deniz akvaryumculu¤u tatl› su akvaryumculu¤una göre henüz genç say›labilecek bir hobi. Ancak h›zla gelifliyor ve deniz akvaryumunu tatl› su akvaryumuna tercih edenlerin say›s› art›yor. En son animasyon dal›nda Oscar kazanan Kay›p
Bal›k Nemo (Finding Nemo) adl› çizgi filmde, deniz akvaryumunun nas›l bir fley oldu¤unu hofl bir hikâye ve güzel çizimlerle gördük. Nemo’nun içine hapsedildi¤i tank bir deniz
akvaryumuydu. Ancak tabii ki gerçek hayatta deniz akvaryumlar›nda yaflayan bal›klar›n hikâyesi Nemo’nunkine benzemiyor.
Deniz akvaryumculu¤u hobisinin ilk bafllad›¤› y›llarda ancak k›s›tl› say›da canl› akvaryumlarda sa¤ kalabiliyordu,
özellikle mercan akvaryumlar›nda baflar› neredeyse imkâns›zd›. Ancak bilgi birikiminin geliflmesiyle birçok tür akvaryumlarda sa¤l›kl› olarak yaflayabildi. Hatta do¤al ortamda
çevre kirlili¤iyle mücadele etmekte zorlanan birçok türün
8
belki de gelecekte ki kurtulufl ümidi olacak bir yere do¤ru gidiyor deniz akvaryumu merak›.
Nemo’nun hikâyesindeki yakalanma bölümü bu hobinin
ilk y›llar›ndan kalma bir görüntü.
Deniz akvaryumculu¤unda canl›lar, temel olarak do¤al
yaflam alanlar›ndan kopart›l›yordu. Bu türlerin toplanmas›
hassas do¤al dengelere zarar veriyordu. Yine de kepçeyle
türleri canl› yakalama tekni¤i di¤er yöntemlerin yan›nda insafl› kal›yordu. Deniz akvaryumlar›na talep art›nca gelifltirilen
siyanid, siyanür türü kimi kimyasallar yard›m›yla bir seferde
birden çok bal›k ve di¤er mercan kayal›¤› sakinlerini yakalama yöntemleri do¤al dengeye daha büyük zarar veriyordu.
Üstelik bu yöntemlerle yakalanan canl›lar›n akvaryumlarda
yaflama flans› oldukça az oluyordu.
Deniz akvaryumculu¤unda bugün gelinen noktada çevreci bilinç bu tür k›y›mlar› engelliyor. Art›k do¤aya daha az
düzeyde zarar veriliyor. Bu tür bir zarar› s›f›ra indirmek ise
mümkün görünmüyor. Ama di¤er yandan deniz akvaryumculu¤undaki geliflme yönü t›pk› tatl› su akvaryumculu¤undaki gibi ilerliyor. Bu gidiflat t›pk› tatl› su bal›klar›n›n bugün suni ortamlarda üreme yoluyla ço¤alt›lmas› ve hatta çaprazlama yap›larak türlerin kendi içinde çeflitlenmeye gidece¤ini
gösteriyor. Zaten son y›llarda anemonfish -filmdeki Nemo ve
Marlin- ve damsel -bu da Dory, yani unutkan bal›k- türlerinin baz›lar› akvaryum koflullar›nda üretilmeye bafllad›. Hatta
do¤ada üremesi oldukça özel koflullara ba¤l› olan mercanlar›n deniz akvaryumlar›nda basit düzeneklerle üretilebiliyor.
S‹N‹RL‹ AMA BAKIMI KOLAY BALIKLAR
Tanglar -cerrah bal›klar›- tropik denizlerde yaflayan 100
civar›nda bal›k türünü içerir. Deniz akvaryumlar›na yabanc›
olanlar›n bile aflina olduklar› türlerdir bunlar. Renkleri, boyutlar› ve flekilleri birbirlerine göre farkl› olmakla birlikte, vücut
yap›lar› genellikle yass›d›r, tek s›rt yüzgecine sahiptirler ve
baz› türlerde daha belirgin olan kuyru¤un her iki taraf›nda diken bulunur.
Ülkemiz akvaryumlar›nda s›k görülen türleri flöyledir:
• Sar› Tang (Zebrasoma flavescens)
• Toz mavi cerrah bal›¤› (Acanthurus leucosternon)
• Kahverengi Tang (Acanthurus japonicus)
• Sailfin Tang (Yelken - Zebrasoma veliferum-desjardinii).
Birden fazla tür bu isimle adland›r›l›r.
• Mavi Tang (Paracanthurus hepatus)
• Mor Tang (Zebrasoma xanthurus)
• Naso Tang (Naso lituratus)
Genellikle otçul olan tanglar›n bak›m› kolayd›r. Genifl ve
minimal dekore edilmifl akvaryumlar› severler. Kendilerine ait
bölgeleri saptarlar ve korurlar. Tür ismini Almanca’da deniz
yosunu anlam›na gelen ‘tang’ kelimesinden alm›flt›r. Çünkü
bu türe ait bal›klar, algle yani yosunla beslenir. Ancak yeni
akvaryumlarda ve bal›k yükünün fazla oldu¤u akvaryumlarda
alg miktar›n› yeterli tutmak çok zordur. Bu yüzden ek besin
verilmesi gerekebilir. Ara s›ra marul, ›spanak ve brokoli kaynat›larak verilmesi de yararl› olur.
Acanthurus leucosternon
(Damsel)
Sar› Tang
Yeni bafllayanlar için bal›k önerisi
Görünüm, renk ve bak›m aç›s›ndan
Tanglara yak›n güzel ucuz bir bal›k
olan tavflan bal›¤› (Foxface - Lo Vulpinus) özellikle yeni bafllayanlar için
tavsiye edilebilecek bir türdür. Biraz
utangaç olmakla birlikte dayan›kl› ve
ucuz bir bal›kt›r. Tek dezavantaj›
vard›r: Üst yüzgecinin uç k›sm› zehirlidir ve bu nedenle bal›¤a el sürülmemesi gerekir.
Uyum sorunlar›na ve genifl akvaryumlarda beslenmelerine dikkat edilirse
bu renkli bal›klar uzun süre akvaryumlarda bar›nd›r›labilir.
9
röportaj
Düzenli uyku, dengeli beslenme
ve egzersiz ba¤›fl›kl›k sisteminin
en yak›n dostlar›d›r
Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal› Baflkan› ve
Enfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi ö¤retim üyesi olarak görev yapmakta olan
Prof. Dr. Serhat Ünal, sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmazlar› aras›nda
sayabilece¤imiz ba¤›fl›kl›k sistemini anlat›yor.
10
Sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmazlar› aras›nda sayabilece¤imiz ba¤›fl›kl›k sistemi, insan vücudunu enfeksiyonlara, kansere ve di¤er birçok
hastal›¤a karfl› koruyan karmafl›k bir
sistem. Özellikle grip, nezle gibi viral
enfeksiyonlara yakalanma riskinin
fazla oldu¤u dönemlerde ba¤›fl›kl›k
sistemi güncel ve önemli bir konu
olarak karfl›m›za ç›k›yor. ‹sterseniz
sohbetimize ba¤›fl›kl›k sistemi nedir,
nas›l çal›fl›r ve bizim için neden
önemlidir sorusuyla bafllayal›m.
Bir organizmay›, d›fl ortamda veya
kendi yap›s› içinde bulunan ve yaflam›n› do¤rudan tehdit edebilecek tüm
olumsuz etkenlere karfl› koruyan ve
sa¤l›kl› bir hayat›n olmazsa olmaz› olan
ba¤›fl›kl›k sistemi, anne karn›ndaki bebekte yaklafl›k gebeli¤in 2-3. aylar›nda
fonksiyon görmeye bafllar. Ba¤›fl›kl›k
sistemimizi oluflturan hücreler, anne
karn›ndaki bebekte önce bebe¤in karaci¤erinde en son olarak da kemik ili¤inde üretilir. Do¤umdan sonraki ilk 69 ay boyunca da henüz d›fl ortamdaki
baz› mikroplara karfl› yeterli haz›rl›¤› olmayan bebe¤e ba¤›fl›kl›k deste¤i annenin kan›ndan plasenta arac›l›¤›yla
bebe¤e geçmifl olan antikorlar arac›l›¤›yla sa¤lan›r. Dokuzuncu aydan itibaren de insan yavrusu kendi ba¤›fl›kl›k
sistemi arac›l›¤›yla yaflam mücadelesine devam eder. Ba¤›fl›kl›k sistemimiz
kabaca B ve T hücreleri dedi¤imiz aktif savunma hücrelerinden ve antikorlardan oluflur. Çevremizde ve flu anda
sizinle bu röportaj› yapt›¤›m›z stüdyoda bile, gözle görülmeyen milyonlarca
mikrobun oldu¤unu ve en az bunun
kadar hatta daha fazla say›da mikrobu
kendi vücudumuzda tafl›d›¤›m›z› göz
önüne al›rsak, sizinle bu sohbeti sa¤l›kl› bir biçimde yap›yor olmam›zda ba¤›fl›kl›k sistemimizin ne büyük bir rol
üstlendi¤i ortaya ç›kar.
Ba¤›fl›kl›k sistemimiz zay›flad›¤› zaman nas›l bir risk alt›na giriyoruz,
daha çok hangi hastal›klara aç›k hale geliyoruz, hangi hastal›klar bizi
tehdit eder duruma geliyor?
Ba¤›fl›kl›k sistemimizdeki herhangi bir
zay›flama sonucu vücudun bakteriler,
virüsler ve parazitlere karfl› savunmas›nda büyük gedikler oluflur ve vücut
genel olarak tüm enfeksiyonlara yatk›n
hale gelir. Ayr›ca ba¤›fl›kl›k sistemi
bask›lanm›fl kiflilerde kanserlerin de
daha s›k görüldü¤ü bilinmektedir.
Ba¤›fl›kl›k sistemimizi zay›flatmamak için neler yapabiliriz, bu sistemi
daha güçlü k›lman›n yollar› nelerdir?
Düzenli bir uyku, stresten mümkün oldu¤unca uzak durma, düzenli egzersiz ve dengeli beslenme ba¤›fl›kl›k sistemimizin en yak›n dostlar›d›r. Alkol, sigara kullan›m›, dengesiz beslenme ve
uykusuzluk ise bu sistemin en önemli
düflmanlar›d›r.
Halk›m›z biraz da geleneklerimizin
verdi¤i etkiyle hastal›klar›n önlenmesinde veya tedavisinde bitkisel
ürünlere ra¤bet edebiliyor. Ba¤›fl›kl›k sistemimizi güçlendirmek ad›na
kullan›lan, içinde birçok bitkinin bulundu¤u kar›fl›mlara nas›l bakmak
gerekiyor?
Bu kar›fl›mlar› kimin ve hangi koflullarda yapt›¤›n› ve kar›fl›m oranlar›n› bilmiyoruz. Uygunsuz koflullarda haz›rlanan
malzemeler enfeksiyon ve zehirlenme
aç›s›ndan çok önemli risk faktörleridir.
Bir kar›fl›m içindeki çok az miktardaki
bir malzemenin duyarl› kiflilerde anafi-
laktik reaksiyon dedi¤imiz çok ciddi
flok tablolar›na neden olabildi¤ini ve
bazen yaflam›n yitirilmesine neden olabildi¤ini görüyoruz. Bu tip otlar› tüketenlerde ishal, kab›zl›k, çarp›nt›, bafl
dönmesi, böbrek ve karaci¤er yetmezlikleri, cilt döküntüleri görülebiliyor. Ayr›ca biz hekimlerin önerdi¤i ilaçlar›n bir
k›sm› gerçekten de bu otlardan yap›l›yor, ama belli oranlarda ve steril flartlarda. Bu ilaçlar› oluflturan otlar› ayn›
etkiyi elde etmek amac›yla kullanacaksan›z, bu otlardan belki de kilolarca tüketmeniz gerek ki istedi¤iniz etki ortaya ç›ks›n. Bu miktarda flifal› bitkiyi tüketince de karfl›n›za bu bitkilerin yan etkileri ç›k›yor. Tüm bu nedenlerden ötürü
önerimiz, kiflilerin bu flifal› otlardan medet ummamalar› ve ilgili hekime baflvurmalar›.
Çok fazla risk alt›nda oldu¤umuz
dönemlerde veya grip nezle gibi viral
enfeksiyonlar›n belirtilerinin hissedildi¤i zamanlarda C vitamini veya C
vitamini kaynakl› besinlerin fazla tüketilmesinin faydas› oldu¤unu düflünüyor musunuz?
Bilimsel olarak vitamin C tüketiminin
art›r›lmas›yla nezle, grip gelifliminin önlendi¤ini gösteren bir veri yok.
Dünyadaki trende bakt›¤›m›zda, Avrupa ülkelerinde, özellikle de Ameri-
11
röportaj
kan toplumunda beslenme al›flkanl›klar›n›n yo¤un yaflam temposunun
da etkisiyle ba¤›fl›kl›k bilincinin daha
fazla yerleflmifl oldu¤unu görmekteyiz. Özellikle enfeksiyona yakalanma riskinin yo¤un oldu¤u dönemlerde vücut direncini art›rmak amac›yla
ba¤›fl›kl›k sistemini güçlendiren do¤al beslenme deste¤i ürünlerinin
s›kça kullan›ld›¤›n› görüyoruz. Bu
trendin Türkiye’deki etkileri konusundaki düflünceleriniz nelerdir?
A, C ve E gibi antioksidan özelli¤e sahip vitaminlerden zengin besinlerin
fazla miktarlarda tüketilmesinin a¤›z
bofllu¤u, akci¤er, yemek borusu, mide
ve kal›n barsak kanseri geliflme riskini
azaltt›¤› gösterilmifltir. Ayr›ca katarakt
ve nörodejeneratif hastal›klar›n da s›kl›¤› bu vitaminlerden zengin besinlerin
tüketilmesiyle azalmaktad›r. Fakat bu
besinlerin afl›r› tüketiminin akci¤er kanseri riskini artt›rd›¤› yönünde de yay›nlar vard›r. Herhalde taze sebze ve
meyve tüketiminin dengeli olmas› en
do¤ru tercih olacakt›r. Türkiye’de, Avrupa ve Amerika’daki bu trende özellikle büyük flehirlerde yaflayan insanlarda bir ra¤bet oldu¤unu biliyoruz.
12
San›r›m ba¤›fl›kl›k sistemini etkin biçimde dengede tutman›n yolu dengeli
beslenme, düzenli egzersiz ve düzenli
uykudan geçmektedir.
Yo¤un çal›flma temponuzda f›rsat
buldu¤unuzda neler yapmay› seviyorsunuz?
Evde eflim ve iki k›z›mla beraber olmak
en önemli dinlenme, yenilenme arac›m
ve en keyifli zamanlar›m.
Mercanada dergisi okuyucular› ad›na teflekkür ederiz.
Prof. Dr. Serhat Ünal kimdir?
1957 y›l›nda P›narhisar’da do¤du. 1974 y›l›nda Ankara Kurtulufl Lisesi’nden mezun oldu. Ayn› y›l Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi’ne bafllay›p 1981 y›l›nda mezun oldu. 1981-1985 y›llar›nda ayn› fakülte ‹ç
Hastal›klar› Ana Bilim Dal› ‹ç Hastal›klar› uzmanl›k e¤itimini tamamlad›. 1985-1987 y›llar›nda Bal›kesir 200
yatakl› Yurtiçi Bölge Komutanl›k hastanesinde ‹ç Hastal›klar› Uzman› olarak askerlik görevini ve 19871989 y›llar›nda Sa¤l›k Bakanl›¤› Çubuk Devlet Hastanesi’nde ‹ç Hastal›klar› uzman› olarak zorunlu hizmet
görevini tamamlad›. 1989 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› A.B.D. ‹nfeksiyon
Hastal›klar› Ünitesi’nde ‘fellow’ olarak çal›flmaya bafllad›.
Ayn› y›l ‹ç Hastal›klar› doçenti oldu. 1990-1992 y›llar›nda Amerika Birleflik Devletleri, Harvard T›p Fakültesi, New England Deaconess Hastanesi’nde ‹ç Hastal›klar› Departman›, ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi’nde
‘klinik ve research fellow’ olarak çal›flarak ‹nfeksiyon Hastal›klar› uzmanl›k e¤itimini tamamlad›. 1992’den
beri Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› A.B.D. ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi’nde ö¤retim
üyesi olarak çal›fl›yor.
1995 y›l›nda ‹ç Hastal›klar› profesörü oldu. Halen ‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal› baflkan› ve ‹nfeksiyon Hastal›klar› Ünitesi ö¤retim üyesi.
Bilimsel araflt›rma ilgi alanlar›: Gram pozitif bakterilerde deoipik antibiotiklere direnç mekanizmalar›, moleküler biyoloji tekniklerinin infeksiyon hastal›klar› tan›s›nda kullan›m› HIV infeksiyonu.
Yurtiçi ve yurtd›fl› deoipik bilimsel derneklerin üyesi.
Yurtiçi ve yurtd›fl› yay›nlanm›fl 150 bilimsel yaz›, 180 bildiri ve yurtiçinde yay›nlanm›fl de¤iflik kitaplarda
22 kitap bölümü yazar›. De¤iflik konularda yay›nlanm›fl editörlü¤ünü yapt›¤› 12 kitab› mevcut.
sa¤l›k
Ba¤›fl›kl›k sistemi
Ça¤lar boyunca insan vücudu çeflitli mikroorganizmalara en misafirperver
haliyle konakl›k etti¤i halde, kendine zarar verecek flekilde patojen özellik
gösterenlere karfl› da savafl vermifltir. Bu savaflta bazen vücut bazen de
patojenler zafer kazanm›fl ama vücut sürekli evrimleflerek kendini de¤ifltirmeyi
baflaran mikroorganizmalar›, ba¤›fl›kl›k sistemi sayesinde tan›maya ve
savaflmaya devam etmifltir. Bu savaflta ba¤›fl›kl›k sisteminin stratejik önemini
anlayabilmek için sisteme yak›ndan bakmam›zda fayda var.
ENFEKS‹YONLARA KARfiI KONAK SAVUNMA
MEKAN‹ZMALARI
Hem spesifik hem de non-spesifik savunma mekanizmalar› enfeksiyon hastal›klar›n›n önlenmesinde katk›da bulunur. Pek çok
mikroorganizma sa¤lam deriden kolayl›kla geçebilece¤i için,
deri, müköz membranlar ve epitel yüzeyleri enfeksiyonlara karfl› yaflamsal mekanik bariyerleri olufltururlar. Bu yüzeylerin kendi floralar›, özellikle anaerop bakteriler, salg›lad›klar› bakteriolisin arac›l›¤›yla patojen mikroorganizmalar›n virular kolonizasyonunu engellerler. Mide asiditesi, idrar asiditesi gibi ortam›n
pH’s›, akci¤erlerde oldu¤u gibi mukosilier hareketler yine tükrük, vaginal salg› ve anne sütü gibi s›v›lar›n içerdi¤i laktoperoksidaz, lizozim ve laktoferrin gibi maddeler benzer flekilde patojenlerin kolonileflmesini engellemek üzere destek olufltururlar.
Ba¤›fl›kl›k sisteminin çal›flmas›
Ba¤›fl›kl›k sistemi hücreleri kemik ili¤i (B) ve timus (T) kaynakl›
lenfositeler ve mononükleer fagositlerdir. Lenfoid organlar içerisinde dolaflan bu hücrelerin primer görevi, yabanc› organizmalar› yok etmek ve dokulara zarar vermeden antijenlerden
ar›nd›rmakt›r. Böylece, enfeksiyöz etkenlerin, virüsler taraf›nda
etkilenmifl hücrelerin ve malign de¤ifliklik gösteren hücrelerin
ortadan kald›r›lmas›n› sa¤larlar. En önemli özellikleri, bellekleri, özgün olufllar› ve sistemik etki göstermeleridir. Fonksiyonlar›, karfl›lama, tan›ma, lenfosit aktivasyonu, yay›lma, ay›rt etme
ve düzenleme olarak adland›rabilece¤imiz alt› basamakl› ifllemlerle gerçeklefltirirler.
Karfl›lama
Monositler, makrofajlar, dendritik hücreler ve Langerhans hücreleri gibi Antijen Sunucu Hücreler (Antigen Presenting Cells
–APC), Mikroorganizmalar ve çözünmüfl antijenlerin karfl›lan-
‹MMUN S‹STEM‹N YAPISI
A) Lenfoid organlar
a. Santral
i. Kemik ili¤i
ii. Timus
b. Periferik
i. Dalak
ii. Lenf Dü¤ümü
iii. Tonsiller
iv. Di¤er lenfatik dokular (Peyer plaklar› vb)
B) Hücresel yap›
a. Fagositler
i. Nötrofiller
ii. Monositler
iii. Makrofajlar
b. Bazofiller ve mast hücreleri
c. Eozinofiller
d. Dendritik hücreler
e. Foliküler dendritik hücreler
f. Trombositler
g. Lenfositler
i. T lenfositleri (T hücreleri)
1. T helper hücreler
2. T sitotoksik hücreler
3. T supressör hücreler
4. T bellek hücreler
5. gdT hücreleri
6. NKT hücreler
ii. B Lenfositleri (B hücreleri)
1. B effektör hücreler
2. B bellek hücreler
3. Plasma hücreleri
iii. NK hücreleri
iv. Major histokompatibilite kompleksi (MHC)
mas› ve katabolize edilmesinden sorumludur. Örne¤in; daha
büyük partiküller makrofajlar›n fagositik aktivitesi ile sindirilirken, dendritik hücreler çözünmüfl protein antijenleri sindirebilirler. Bu ifllem sonunda immun yan›t oluflur. Baz› mikroorganizmalar APC basama¤›n› u¤ramadan sadece nötrofilik enflamatuar yan›ta neden olarak çok zay›f immun yan›t oluflururular. Yi-
C) Hümoral yap›
a. ‹mmunglobulinler
b. Kompleman sistemi
c. Sitokinler
d. Araflidonik asit türevleri
13
sa¤l›k
ne de bellek ve antikor yan›t› her zaman vard›r.
kinlerin sal›n›m› ve klon oluflumu sa¤lar. Antijen moleküller T
Kümeleflmifl veya spesifik antikorlar, antijenlerle birleflerek bir
Ve B hücreleri aras›nda bir köprü oluflturarak büyüme ve fark-
immun kompleks oluflturarak APC’ler taraf›ndan yakalanma
l›laflma faktörlerinin aktar›lmas›n› sa¤lar. Bakteri polisakkarid-
ve sindirilmeyi kolaylaflt›r›rlar. Sindirim sonras›nda, asidik ve-
leri, B hücrelerin antikor üretimini do¤rudan uyarabilse de an-
ziküllerde y›k›lan antijen, lenfositlerin ulaflabilmesi için, hücre
tijenlerin ço¤una karfl› yan›t oluflumu için T Hücrelerinin yard›-
yüzeyine; Class II Major Histokompatibilite Kompleksinin
m› gereklidir.
(MHC) yan›na b›rak›l›r. APC hücreleri ba¤›fl›kl›k sisteminin
Sitotoksik ve supressör hücre aktivitesi için gerekli olan CD8
güçlendirilmesi için gerekli olan interlökin (IL-1, IL-6) gibi sito-
aktivasyonu, CD4 ve APC’lerin uyumlu hareketleri ile gerçek-
kinleri üretir.
leflir. Aktif CD4, hematopoiez, kemik ili¤inden öncü hücre mobilizasyonu, mononükleer ve di¤er hücrelerin kemotaksisi,
Tan›ma
hücresel ba¤›fl›kl›k yan›t› oluflmas› için gereken faktörleri sal-
B ve T hücreleri s›n›rs›z say›daki antijeni tan›yabilmek için
g›lar. Mikoplasma ve virüsler gibi hücre içine girerek, antikor
benzer mekanizmalardan yararland›klar› anlafl›lm›flt›r. Bu
ve komplemanlar taraf›ndan kontrol al›nt›na al›namad›klar›n-
amaca hizmet eden antikor ad› verilen befl antikor grubu var-
dan, konak hücre ile beraber fagosite edilmek durumundad›r.
d›r. Bu antikorlar›n sabit ve antijenelere göre de¤iflim göste-
Virüsler ancak, kodlad›klar› proteinlerin, hücre yüzeyine ba¤-
rebilen bölgeleri bulunur. De¤iflken bölgeler antijenin üç bo-
lananmas› ile S›n›f I MHC s›n›rl›-CD8 hücreler taraf›ndan tan›-
yutlu yap›s›n› alg›lar. De¤iflkenli¤i, a¤›r zincir üzerindeki 500-
nabilir ve y›k›labilir. Antikor Ba¤›ml› Hücresel Sitotoksisite
1000 V geni, 10 D geni ve 4J geni hafif zincirde is 200V ve 6J
(ADCC)’de enfeksiyon ajan›na göre S›n›f I ve ya S›n›f II MHC
geni sa¤lar. Bellek hücreleri olarak bilinen B hücreleri, V, J ve
s›n›rl›-CD8 hücreler görev al›r. Konak hücre y›k›ld›¤›nda mik-
D genlerini rastgele seçerek yüksek oranda farkl›laflma yete-
roorganizma antikora, komplemana veya T hücre ve di¤er fo-
ne¤ine sahip olur. T hücrelerinde ise, α ve β polipeptid zin-
gositik hücrelerin sald›r›lar›na duyarl› hale gelir.
cirlerinin heterodimerlerinden oluflan reseptörleri vard›r. Farkl›flama B hücrelerindeki gibi V, D ve J genlerinin translokas-
Yay›lma
yonu ile olur. T hücre reseptörleri MHC belirteçleri ile birlikte
B ve T hücrelerin bir k›sm› periferik lenfoid dokudan ayr›larak
antijene yönelir. α β T hücreleri üzerinde bulunan glikoprote-
bellek hücreleri olarak dolafl›ma kat›l›r. Bu lenfositler dokulara
inlere göre CD4 ve CD8 alt gruplar›na ayr›l›r. S›n›f I MHC ürün-
da¤›labilir veya tekrar kenfoid dokuya dönebilir. Bu süre için-
leri CD8 supressör/ sitotoksik, S›n›f II MHC ürünleri CD4 yar-
de, antijen veya yeni bir enfeksiyon ile karfl›laflma bellek hüc-
d›mc› T hücreleri taraf›ndan tan›n›rlar. Tüm T hücrelerin % 5’ini
relerinin aktivasyonuna neden olur.
oluflturan γδ T hücrelerinin ise etkin olabilmek için APC’ler
Bu olaylar›n tamam› antijene özgün lenfositlerin aktivasyonu
üzerindeki MHC’leri tan›malar› gerekmez.
için gereklidir. Ne antikor ne de aktif lenfositler tek bafllar›na
patojenleri do¤rudan y›kamazlar. Fagositik hücreler, komple-
Lenfosit aktivasyonu
manlar ve di¤er moleküller gibi antijene özgün olmayan kom-
T hücreler ile APC’ler karfl›laflt›¤›nda immünglobulin veya in-
ponentlerler beraber çal›flarak patojenlerin yok edilmesine
tegrin gen ailesine ait aksesuar moleküler yard›m› ile sabitle-
yard›mc› olurlar. Örne¤in; aktif CD4 hücrelerinin salg›lad›¤› si-
nir. T hücresi üzerindeki Lökosit Fonksiyonel Antijen-1 (LFA-1)
tokinlerden, interferon gamma, mononükleer fagositlerin akti-
ile APC üzerindeki ‹ntersellüler Sellüler Adezyon Molekülü-1
ve ederek mikroorganizmalar›n ve tümör hücrelerinin y›k›m›n›
(ICAM-1), T hücresindeki CD2 ile APC üzerindeki LFA-3 ba¤-
sa¤lar.
lan›r. APC üzerinde bulunan s›n›f II MHC, T hücre ile ba¤land›¤›nda CD4 yard›mc› T hücreler aktive olarak IL-1 ve IL-6
Ay›rt etme
a盤a ç›kmas›n› sa¤lar. Yard›mc› T hücreler büyüyerek lenfo-
Canl›lar›n keni atijenlerine olan tolerans›, otoimmun hastal›kla-
14
r› engeller. Organizman›n geliflimin erken dönemlerinde anti-
lelerini kolaylaflt›r›r.
jenle karfl›laflmas›, organizman›n bu antijene yan›ts›z kalmas›na neden olur. Bu olay “klonal anerji” denir. Supressör T hüc-
Nötrofilller
releri, çözünmüfl antijenler yal›n halde damar içine verildi¤in-
Kemotaksinlere h›z› yan›t vermeleri nedeni ile enflamatuar ya-
de aktif hale gelirler, bu durum da canl›n›n kendi antijenleri ile
n›t›n birincil effektör hücreleridir. ‹nterferon gamma ve tümör
karfl›laflmas›na benzer. Canl›n›n kendi antijenleri s›n›f II MHC
nekroptize edici faktör (TNF) gibi sitokinler nötrofilleri aktive
belirleyicilerle birleflerek CD4 hücrelerini aktiflefltiremezler.
eder ve bu aktivasyon nötrofillerin enfeksiyon bölgesine yak›n
Tolerans›n bozulmas› genellikle genetik olan otommin hasta-
damarlar›n endoteline tutunmas› h›zland›r›r. Bu lokal birikme-
l›klar›n ortaya ç›kmas› ile sonuçlan›r. Memeliler ile bakteri
de ilk ad›md›r. Sitokinler, oksidatif metabolizmay› da aktive
ürünleri aras›nda çapraz reaksiyon olmas› nedeni ile otoim-
ederler. Uyar›lm›fl nötrofillerin immun düzenleyici sitokin IL-2
mun hastal›klarda bakteriler, otoimmun doku hasarlar›n› tetik-
ve IL-10 salg›lad›¤› gösterilmifltir. Nötrofiller, antikor ve komp-
leyebilirler.
laman ile opsoize olmufl olan bakterileri içine al›r ve hücre d›fl› olarak tan›mlanan bu bakterileri miyeloperoksidaz ve halid
Düzenleme
varl›¤›nda toksik oksijen metabolitleri flle karfl›laflt›rarak y›kar-
‹mmun yan›t›n yeterli olmamas› durumda enfeksiyonun yay›l-
lar. Nötrofillerin ayr›ca defensin denilen güçlü antibakteriyal
mas›, afl›r› olmas› durumunda da doku hasar› ortaya ç›kabilir.
peptidleri vard›r.
Düzenleyici mekanizmalara spesifik veya non spesifik olarak
bu yan›t› art›rabilir veya azaltabilirler.
Mononükleer fagositler
‹mmun yan›t›, antijen kendisi düzenler. Özgün antikorlar›n kat-
Makrofajlar hücresel ba¤›fl›kl›k üzerine etkileri, salg› yap›c›
k›s›yla antijen uzaklaflt›r›l›rken sadece en yüksek afiniteye sa-
özellikleri ve ba¤›fl›kl›k düzenleyi etkileri ile di¤er fagositer
hip lenfositiler aktif halde kal›r. ‹mmun yan›t› antijenin uzaklafl-
hücrelerden ayr›l›r. Hücre d›fl› bakterileri hem direk hem de
t›r›lmas› ile beraber azal›r ve bir dahaki karfl›laflma için bellek
antikor ba¤›ml› mekanizmalar ile hücre içine alarak yok eder.
hücreleri haz›rda bekler. Anti-idiotipik antikorlar ki; antikorlar›n
Fakültatif hücre içi bakteriler bu y›k›mdan kurtulabilmek, fago-
antijen ba¤layan bölgesine karfl› oluflan baflka antikor komp-
zumu parçalama, fagozomdan kaçma, fagozom-lizozom bir-
leksleridir, antikorlar›n daha fazla yap›lmas›n› bask›layabilirler.
leflmesini engellemek gibi için çeflitli yollar gelifltirmifllerdir. T
hücreleri ve ürünleri (makrofaj aktive edici faktör -MAF) mak-
ÖZGÜN OLMAYAN EFEKTÖR MEKAN‹ZMALAR
Kompleman
Klasik kompleman yola¤› antikor kapl› hedefler veya antikorantijen kompleksleri ile aktive olur. Alternatif yol ise bakterilerin üzerinde bulunan polisakkaridlerle aktifleflir. Kompleman
bakterilere ba¤lanarak fagositler üzerindeki C3b reseptörleri
taraf›ndan tutulmas›n› kolaylaflt›r›r ve böylece ›s›ya duyarl› opsonik sistemi oluflturur. Komplemanlar bazen bakteri ve virüsleri direkt olarak hasara u¤ratabilir ve kemotaktik aktif fragmanlarla enflamasyonu uyar›r. Klasik kompleman yolu antikorlarla oluflan immun yan›t›n en önemli etki mekanizmas›d›r.
Alternatif yol, antikor olmadan, mikroorganizmalar›n yüzeyinde bulunan polisakkaridleri de içeren maddelerle aktif hale
gelir ve C3 konvertaz›oluflturarak C3’ün proteolizini katalize
eder. Alternatif yol ile klasik yol belli bir noktada birleflir ve
membrana yönelik sald›r› kompleksi C5-C9’u (membrane attack complex) oluflturur Bu kompleks membran üzerinde küçük delikler oluflturarak ozmotik parçalanmaya neden olur.
Mikroorganizmalar›n üzerinde biriken C3b ve ‹C3b, nötrofil
ve ya makrofajlar›n üzerindeki kompleman reseptörleri
CR1,CR3 ve CR4 ile birleflir ve fogositozu kolaylaflt›r›r. C5a
nötrofiller için bir kemotaksindir ve oksidatif parçalanmay›
bafllat›r. C5a ve C3a mast hücrelerinden histamin sal›n›m›n›
uyar›r ve enflamasyonu kolaylaflt›r›r. Son olarak C3b, immun
komplekslerin eritrositler üzerindeki CR1’e ba¤lanarak temiz-
rofajlar› aktive ederek mikroorganizmalar›n›n kaçmas›n› engellerler. Bu faktör bakterilere göre de¤ifliklik gösterse de ço¤u bakteri için interferon gammad›r. Mycobacterium tuberculosis’in yok edilmesinde TNF’in önemli bir rol oynad›¤› gösterilmifltir.
Do¤al katil hücreler (NK)
Sitoplazmik granülleri bulunan büyük lenfositlerdir. Spesifik
antijen reseptörleri olmad›¤› halde, tümör hücrelerini ve virüslerla enfekte olmufl hücreleri fagosite etme yetenekleri bulunur. NK hücreler T veya B hücresi olmamalar›na ra¤men, IgG
ile kapl› yüzeylere FcR-ba¤›ml› olarak ba¤lanarak özgünlük
kazan›r ve ADCC’nin effektör hücreleri gibi davran›r. Fonksiyonlar›n› düzenleyen sitokinleri üretir ve onlara yan›t veririr.
Hedef lizisininmediatörleri aras›nda porinler ve granül içerikleri bulunur.
γδT hücreleri
γδT hücreleri non spesifik enflamatuar ve ba¤›fl›kl›k sisteminin
spesifik effektör hücreleri aras›nda potensiyel bir geçifl formudur. Dolafl›mdaki T hücrelerinin %5’ini oluflturular ve s›n›f I ve
II MHC k›s›tl› de¤ildirler ve genifl çapraz-reaktif HSP’leri hedeflemektedirler. ‹lk immun yan›t›n oluflumunda önemli rol oynayabildikleri gibi oto-immun hastal›klar›nda patogenezinde
rolleri vard›r. Sitokin üretirler ve sitotoksik etki gösterirler.
15
sohbet
Foto¤raflar: Orhan Cem Çetin
Y›lmaz Erdo¤an - Gülse Birsel
‹ki mizahç› karfl› karfl›ya
Picus’un fiubat ay› say›s›nda çok keyifli bir sohbet yer ald›. Vizontele Tuuba
filmiyle gündeme oturan sanatç› Y›lmaz Erdo¤an, Avrupa Yakas› adl›
sitcom’un hem yazar› hem oyuncusu Gülse Birsel’le röportaj yapt›. Bu
röportaj›n bir bölümünü aktar›yoruz.
Niçin flaka yap›yorsun? Ne zamand›r flaka yap›yorsun?
Çok güzel bir soru!
Sorular›m› be¤endirmek zorunda m›y›m? Soruyorum iflte. Neden flaka yap›yorsun?
Ciddi soru mu bu?
Tabii ki de¤il. Böyle saçma soru mu olur? Siz Murat’la
(Birsel) kaç y›ld›r evlisiniz?
4,5 y›l.
Yani evlili¤inin ikinci y›l›nda m› ünlü oldun sen?
Evet, galiba.
Ben üçüncü y›l›nda. Neyse, sizinki iyi gidiyor maflallah.
Nerede tan›flt›n›z?
Cannes’da. Y›llarca ayn› binada tan›flmam›fl›z. Sonra git sen
Cannes’da tan›fl. Hikâye bundan ibaret.
Tamam iflte, iki elim kanda olsa adl› hikâye, gayet güzel.
fiimdi sen sor.
Bir Demet Tiyatro kaç bölüm devam etti?
138.
Sürekli kendin yaz›nca, flizofrenik bir durum oluyor, devaml›
yazmak sa¤l›kl› de¤il, deniyor. Do¤ru mu bu?
Ben ekiple de çal›flt›m. Ekip çal›flmas› nedir biliyorum.
Baz› arkadafllar için ekip çal›flmas› rahatlat›c› oluyordur,
ama bir sitcom için önemli olan diyaloglar› kimin yazd›¤›d›r. Ama 6. bölüme gelindi¤inde, ‘bu bölümün konusu
ne olsun’ konusunda beyin f›rt›nas› yapacak bir ekip varsa, bazen yararl› olur. Ama bazen de ortaya at›lan bir fikrin niye iyi olmad›¤›n› aç›klamak için alt› saat kaybediyorum, o zaman “en iyisi kendim yazay›m,” diyorum.
Haydi flimdi sen sor.
fiimdi bir gün televizyonu açt›m, bir bakt›m nefleli birisi.
Bir stand up edas›yla anlat›yor. Ama belli ki ezberlemifl...
Hay›r karfl›dan okuyorum.
Tamam, içimden ‘böyle yapmasa daha iyi olur,’ diye geçirdim. Stand up yapmaya niyetin yok mu?
Ben seyirci karfl›s›na ç›kmaktan korkuyorum. Hiç ç›kmad›m.
‹lk ç›kt›¤›mda, ben de ç›kmam›flt›m!
Birisi pat diye bir lâf ederse, ben ona ayn› biçimde cevap
veremeyebilirim diye korkuyorum.
16
Sen sahneye ç›kt›¤›nda böyle bir fleyi istemiyorsan, seyirci bunu anlar. Nas›l Shakespeare oynan›rken, kimse
sesini ç›kartmaz, aynen öyle... fiimdi bafla dönelim! Ne
zamandan beri flaka yaparak para al›yorsun?
75 programd›r para al›yorum. Ondan önce haval› haval› dergiler ç›kar›yordum. Esquire, Harper’s Bazaar, vs. Ama o fan
fin fon fleyleri, moda haberlerini, trendleri bile lâubali bir biçimde haz›rl›yorduk. En lâubali ekip bizdik.
Bu lâubalilik senden mi kaynaklan›yordu?!! Peki g.a.g.’›n
metinlerinin hepsini sen mi yaz›yorsun?
Evet.
Asl›nda mizah dedi¤in fley, hayattaki bir durumu tespit
edip, onun üstüne zekice bir kurgu yapmak. Sen bunu
yapabilirsin. Üstelik ‘kad›n komik’ bofllu¤u da var.
Bunun neden oldu¤unu bilemiyorum. Oysa kad›nlar daha
sözeldir, çok komik arkadafllar›m var, ama yapm›yorlar...
Ama stand up yeni geliflen bir fley. Türkiye’de kad›n komedyen yok gibi lâflar ediliyor ama, benim bildi¤im epey
var. Yasemin var, Demet var.
Kendi malzemesini yaz›p oynayan yok galiba.
Senin bunun üstüne gitmen laz›m iflte. Ayr›ca sen seyirci karfl›s›na ç›karsan, bu senin sitcom çal›flmana da çok
yararl› olur. Al›flverifli canl› olmayan bir iliflkide, bir süre
sonra, ‘ben söylüyorum ama karfl›dan nas›l bir ses geliyor,’ sorunu oluyor. Bir de söyleyeceklerini ezberle, okudu¤un seziliyor.
Bir de flu var. g.a.g.’da gösterdi¤imiz reklam filmleriyle ba¤lant›l› yazmak zorunday›m. Diyelim, tuzluk üstüne yazmak
zorunda kal›yorum. Bu da ba¤lay›c›.
Ama ayn› zamanda gelifltirici bir fley. Bence iyi mizah
yazar›, siparifl üstüne yazabilendir. Galiba Çetin Altan,
“Yazar dedi¤in adama vereceksin k⤛d› kalemi ve haydi bununla geçin diyeceksin,” demifl. Meselâ 1994 y›l›
benim hayat›mda çok önemli bir y›ld›r. K›z›m do¤du,
BKM do¤du, milat gibi bir fley ama beni kimse tan›m›yor. O y›l evlendik, balay›na gitmek için hiç para yok.
BKM’de inflaat yapt›r›yoruz ve Körfez Krizi zaman›.
TRT’den, “Bize skeç yazar m›s›n,” diye teklif geldi,
sohbet
“Aman efendim, ne demek, yazmaz m›y›m,” dedim tabii!
Zaten elimde kalemim bekliyorum. Göreme’de çekim yapacaklard›. Ne para istersin dediler. Para istemem, bizi
balay›na götürün, dedim. Ben otelde skeç yazd›m, Sanem yüzdü havuzda falan.
(...) Haydi sen sor.
Dizide hem yazmak, hem oynamak zor mu?
Yazmak k›sm› çok a¤›r, oynamak de¤il. Ben böylesini
çok seviyorum. Baflkas›n›n yazd›¤› bir fleyi de hiç oynamad›m. Sen yazsana bir fley, oynayay›m ben de! Asl›nda
hiç yazmadan oynayanlara g›pta ediyorum. Hani benden
daha meflhur olanlar var ya, yazmadan etmeden. Gerçi
son dönemde firmalaflm›fl yazarlar da var. Meselâ Birol
Güven de çok meflhur birisi flimdi. Yaln›z bu arkadafllar
bana ve Gani Müjde’ye biraz borçlular, bunu da söylemeliyim.
Ben flahsen senin yazd›¤›n bir fleyde oynamak çok isterdim,
ama bakt›m t›k yok...
Yahu dur, film yapar›z, bir fleyler yapar›z, art›k sinemac›
olmuflum üstelik!
fiu ana kadar en gurur duydu¤un fley nedir yapt›klar›n aras›nda? Çocuk hariç.
Bir Demet Tiyatro’nun birçok bölümünü seyrediyorum
hâlâ. ‹lk bölümleri hariç. ‹lk bölümlerde acemiliklerim
var. Vizontele de, bu anlamda “Tamamd›r,” dedi¤im ifllerden biridir.
fiunu keflke yapmasayd›m dedin mi hiç?
Çok. Yazd›¤›m fleyler de¤il de, hani böyle bayi toplant›lar› denilen ekstra ifllere gidiyorum. En son gitti¤imde çok
baflar›s›zd›m. Hiç flaka yapas›m yoktu. Reklam filmlerinden biri de çok anlams›zd›.
fiiir de yaz›yorsun ya. Mizahla fliir çok taban tabana z›t fleyler gibi geliyor bana. Hani, mizahç› fliirle miirle dalga geçer
gibi bir inan›fl oluyor insanda.
Ben sahnede kendi fliirimle de çok dalga geçerim zaten.
Ama flunu fark ettim. Ben fliirimle dalga geçti¤im zaman
seyirci çok k›z›yor. Bir de benim fliirimle dalga geçenler
var. Ben bir mizahç›y›m ve mesle¤im dalga geçmek. Ben
de fliir yoluyla mizah konusu oluyorum. Ekfli Sözlük’te
var meselâ. Y›lmaz Erdo¤an gibi fliir yazmak...
Gülse Birsel gibi metin yazma sanat› da var orada! (...) Her
fleyi s›f›rlasan. Yurtd›fl›na gittin, orada yaflamak zorundas›n.
Neyi yapsam aç kalmam dersin?
Yazarl›k yapsam aç kalmam. Tabii dil sorunu olur. Ö¤renirim. Jerzy Kosinski iki y›l kald›ktan sonra üçüncü y›l
‹ngilizce’nin en iyi yazar› seçildi¤ine göre.
Yurtd›fl›ndan kendine benzetti¤in yazar var m›? Ben bir dergide senin için ‘Türkiye’nin Lorca’s›’ bafll›¤›n› atm›flt›m, burada itiraf ediyorum.
Eyvallah, çok teflekkür ederim. Benim kadar hüzünlü komik, ac›kl› komik yazar, bilmiyorum, denk gelmedim.
Ben çok sert, devrimci bir dünyada do¤dum. Ça¤›ndan
sorumlu, ça¤ yang›n› gibi kavramlarla büyüdük. Kürt sorunuyla yan yana büyüdüm. Bir mizahç› için çok sert bir
hayat hikâyem var. Ama böyle bir dünyada komik de olabildim. Bu nedenle devrimci dünyadan s›k s›k f›rça da yedim. Hâlâ da yiyorum. Bu benim kaderim. Benim için toplumcu da denebilir, absürd de denebilir. Bu anlamda bir
model tespit etmedim. Akraba hissetti¤im, bir yaz›s›ndan akraba hissetti¤im insanlar var. Lorca ise, fliir, oyun,
ça¤›ndan sorumluluk diye bakt›¤›mda, do¤rusu iyi bir
isim yani, hiç düflünmemifltim. Hatta flahaneymifl! fiimdi
‘Lorca, Lorca, Lorca,’ diye oynamaya bafllayabilirim. Ya
hangi dergiydi bu, hiç hat›rlam›yorum. Çok fl›mard›¤›m
bir dönemdi herhalde, atlam›fl›m.
Sabah’›n ekiydi. fiimdi siz buyrun Y›lmaz bey.
Sen çok kritik bir noktadas›n. Kurulu bir düzenin vard›,
gazetecilik yap›yordun. Ama flimdi yüzün tan›n›r hale
geldi. Bir kere ‘yüzü tan›nan insanlar dünyas›’na hoflgeldin! Nedir durum?
Valla ben çok memnunum. Bir kere para kazanmaya bafllad›m. Ayr›ca kolay yapt›¤›m bir ifl. Kendimi paralam›yorum.
En az›ndan komik bir fleyler yazabildi¤imi ö¤rendim. Yapmam gereken me¤er buymufl, moda yaz›s›, röportaj, vs. de¤il. Endifleli bir durumum yok.
Peki magazin bas›n›nda seninle ilgili haberler ç›kmaya
bafllad› m›?
Ben magazin için bir hiçim. Gezmiyorum. Ne yaps›n adamlar beni?
Sokakta durum nas›l?
‹yi, ama çocuk öptüren var, çocuk öptürmeye k›l oluyorum.
Normalde sen öpmez misin çocuklar›?
Öpmem. Çocuk sevmem pek. Bir de çocuk istemiyor ki, annesi getiriyor, çocuk 1,5 yafl›nda, annesi ‘hep g.a.g.’› seyrediyor, çok gülüyor,’ filân Çocuk daha konuflam›yor bile. Öpmemek için kaçt›¤›n› da gördüm çocu¤un.
Çocuk istemiyor musun?
‹stemiyorum. En az›ndan flimdilik. Bana kalsa hiçbir zaman
istemiyorum da...
Kaç yafl›ndas›n?
32.
Senin böyle genifl genifl cümle kurma zaman›n geçmifl.
Bence kesinlikle yapmal›s›n. Zaten olduktan sonra düflüncen o kadar de¤ifliyor ki.
Muhakkak.
Bu tür geyiklere çok al›flm›fl bir ‘muhakkak’ oldu bu, neyse! Kitab›n bir tane, de¤il mi?
Bir tane, ikincisi May›s’ta ç›k›yor.
Peki baflka fleyler yaz›yor musun? Öykü filân?
Öykü hiç yazmad›m. fiimdi sitcom yaz›yorum. Benim esas
okudu¤um fley zaten senaryo yazarl›¤›.
Ben okumad›m. Nas›l bir fley bu senaryo yazarl›¤›?
Sizde hissediyorum zaten bunun eksikli¤ini! Her fleyin bafl›
e¤itim Y›lmaz bey!
19
sohbet
Ne ö¤retiyorlar flimdi bu derslerde?
‹ki sene sürekli senaryo yaz›yorsun, senaryo okuyorsun, bu
konuda konufluyorsun. Sitcom, uzun metraj, k›sa metraj yaz›yorsun.
Nefleliymifl! Peki sence, birisi okula giderek senarist olabilir mi?
Yetene¤i olmazsa olmaz tabii. Bir de flu var: ‹ki sene orada
haval› haval› okuduk ama, flu son üç ayd›r sitcom’u yazarken
ö¤rendiklerimi okulda ö¤renmedim.
Senaristlik benim en severek yapt›¤›m ifl, ama en zoru.
Bilgisayar› aç›yorsun -yani ‘art›k’ bilgisayar› aç›yorsun.
Eskiden elle yazard›m. Bir de baz› yazarlar var, hani ‘Ben
daktilo d›fl›nda yazamam’ falan. Ne gerek var buna, bilgisayar o kadar h›z kazand›r›yor ki, romantikli¤in âlemi
yok, neyse, bilgisayar› aç›yorsun, karfl›nda bombofl ekran sayfas›. Her fley olabilir... “Afrika’da yürümektedirler...” olabilir. “Mars’ta bir gün bir adam...” diye de bafllayabilir.
(Bu noktadan sonra Y›lmaz Erdo¤an ve Gülse Birsel röportaj› tamamen unutup, iflin tekni¤ine dal›yorlar. Bir sitcom kaç
saatte yaz›l›r. ‹lham gelmiyorsa hangi teknik uygulan›r. Rekor
düzeyde yazd›klar› günler, 60 dakikal›k sitcom kaç sayfa
eder, bir bölümü kaç günde yazmak idealdir, uzuun uzuun
konufluyorlar!)
20
Bu röportaj› okuyanlar çok e¤lenecek. “Ya, ben halbuki dört
günde yaz›yorum,” filan diyecekler!
Kesin can›m. Bir özdeflliktir gidecek okuyucuda! Nefle
dolu günler olacak. Neyse, flimdi özel hayat›na ait bir fley
soramam senin. Alç›ya al›nm›fl vaziyette çünkü.
Senin özel hayat›n› da herkes biliyor zaten.
Bir fley sormayacaksak da¤›lal›m o zaman!
Y›lmaz Erdo¤an en çok neye güler?
En çok g.a.g.’a gülüyorum! Ben bu mesle¤i yap›yorum
diye kas›k de¤ilimdir. Çok gülerim. Peter Sellers’›n birkaç filmi var ki, çok gülerim. Matemati¤i ve zorlad›¤› fley
çok inan›lmazd›r. Kirli, Çürük ve Adi, Steve Martin, Michael Caine, 15 kere seyrettim herhalde. Ne yaz›k ki Woody Allen art›k komik de¤il. Türkiye’de ise Cem’e (Y›lmaz) çok gülüyorum.
Dizi, sitcom?
Çok fazla matemati¤i var art›k. Biraz sonra flöyle yapacak, flöyle diyecek, diye önceden tahmin ediyorum. Ama
Friends beni çok güldürüyor.
(Uzun bir sessizlik) Yaaa, iflte böyle... Çok teflekkür ederim.
Ben de. Çok iyi bir çal›flmayd›. Çok zevk ald›m.
‹nflallah her sene böyle bulufluruz.
Evet, kesinlikle. Foto¤raf çekiminde bu kadar üflümeseydik, sohbet daha k›vrak olabilirdi tabii.
bahçe
Lâle Dilligil
Babil’den yar›nlara...
Su, yaflam›n bafllang›c› ve kuflkusuz ayr›lmaz parças›... Yaln›zca bedenimizin
de¤il, ruhumuzun da varl›¤›n› sürdürebilmesi için suya ihtiyac›m›z var.
Tâ ilk uygarl›klardan bu yana insanlar su kenarlar›na yerleflmifl, biraz
huzur bulmak isteyen her insan suya koflmufl.
Efsanevi Babil’in ünlü asma bahçelerinden bu yana su, sadece bitkiler onsuz yapamad›klar›ndan de¤il, güzelli¤in tamamlanmas› için de
çok önemli bir unsur olmufl. Ve belki de bir çeflit terapi vaat eden
bugünün su bahçeleri, dünyan›n dört bir köflesinde yaflayan insanlara Babilliler’den miras bir bahçecilik anlay›fl›, kim bilir?
Çiçek ve bahçe denince akla ilk gelen ülke Japonya. Orada da bahçe
düzenlerken oluflturulan minik flelaleler, üst üste konulan birkaç tafl› aflan
küçük dereler , bambularla yap›lan f›skiyeler, Japon kültürünün ve felsefesinin ayr›lmaz parças› olagelmifl. Bu bahçelerde yer alan havuzlarda yetifltirilen ‘Koi’ bal›klar› öylesine ünlü ki, bu tür bahçeler dünya literatüründe ‘Koi
Bahçeleri’ diye an›l›yor. Koiler iri, gözal›c› renkli sazanlar ve oldukça büyük
havuzlara gereksinim duyuyorlar. Bak›mlar› biraz zahmetli ama onlar› izlemek, s›radan bir akvaryumu seyretmekten çok daha ilginç ve keyifli.
Bahçenin büyüklü¤üne göre de¤iflen havuz, su yollar›, bunlar›n üzerinden geçen köprüler, heykellerle zenginleflen su bahçeleri, gerek mevsimlik, gerekse her dem yeflil bitki ve çiçeklerle bir cennet parças›na dönüfltürülebilir. Bahçenizde bulunan ufac›k bir su birikintisi, nilüfer, süsen, su zamba¤› gibi çiçeklerle, sazlar ve di¤er su
kenar› bitkileriyle etkileyici bir görsel zenginlik kazan›r.
22
Günümüzde bahçe düzenlemesiyle ilgili her konuyu dan›flabilece¤iniz uzman kurulufllara ulaflmak çok kolay, ayr›ca pek çok yerde bulunan yap› marketlerin bahçe ürünleri bölümlerinde de bahçenizi yaza
haz›rlad›¤›n›z flu günlerde yararlanabilece¤iniz araç-gereç ve di¤er
gereksinimlerinizi bulabilirsiniz.
Kald› ki ille de göz alabildi¤ine, kocaman bir bahçe gerekmiyor, bir
‘su bahçesi’ne sahip olman›z için. Devasa bir havuzun yarataca¤› huzur dolu etkiyi minyatür birer havuz biçiminde üretilmifl plastik kaplarla hatta basit bir f›ç›yla bile yaratman›z mümkün.
Yavafl yavafl akan suyun sesinin size sunaca¤› tatl› huzuru biliyor, ama
bahçenizin küçük oluflu nedeniyle buna ulaflamayaca¤›n›z› düflünüyorsan›z, yan›ld›n›z. Çünkü son derecede kolay bir biçimde haz›rlayabilece¤iniz bir düzenekle bu keyfi yaln›zca bahçede de¤il, teras ya da geniflçe bir balkonda bile yakalayabilirsiniz. Do¤ru aç›larda birbirine eklemlenmifl bambu ya da a¤aç borular, suyun devridaim yapmas›n› sa¤layacak ve uygun fiyata edinebilece¤iniz küçük bir su motoru ile en dar alanda bile bir mucize yaratabilirsiniz.
Yaz›n s›cak günlerinde biraz soluk almak istedi¤inizde ilk koflaca¤›n›z
yer olan bahçenizi ya da balkon/teras›n›z› elden geçirmenin, yeniden
düzenlemenin tam zaman›. Size önerimiz, Babil’in asma bahçelerinden ilham alman›z, öyle ya da böyle bir yolunu bulup, ruhunuzu da
serinletmekte suyun büyüsünden yararlanman›z.
23
spor
Balonlar
yar›fl›yor
Yaklafl›k 200 y›l önce hava tafl›mac›l›¤›
için gelifltirilen s›cak hava balonlar›,
uçaklarla girdikleri yar›fl› kaybedince,
hobi ve spor amac›yla kullan›l›yor.
Uluslararas› hava oyunlar›na bir spor
dal› olarak kabul edilen balon
yar›flmalar›n›n ilki Kapadokya’da
yap›ld›.
Balon tüm hava araçlar›n›n atas›d›r. Uçaktan daha uzun bir
tarihi olan bu araç, tafl›mac›l›k özelli¤ini kaybettikten sonra
–t›pk› yelkenli gemiler gibi- sportif amaçlarla kullan›l›r oldu.
Balon yar›fllar› 20. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren de¤iflik ölçeklerdeki organizasyonlarla yap›l›yor. ‹rili ufakl› yar›flmalar›n
aras›nda, FAI’nin (Fédération Aéronautique Internationale Uluslararas› Havac›l›k Federasyonu) 85 y›ld›r sürdürdü¤ü
Uluslararas› Hava Sporlar› Yar›fllar› en genifl organizasyon olma özelli¤ini tafl›yor. Bu yar›flmalar federasyonun tarihi boyunca ayr› organizasyonlarda gerçeklefltiriliyordu. FAI’nin ayn› tarihlerde birlefltirilerek tek bir balon yar›flmalar› flenli¤i haline getirildi. Oyunlar›n ilki Türkiye'de, Kapadokya’da yap›ld›.
6-21 Eylül tarihlerinde yap›lan bu ilk toplu organizasyonda
Türk yar›flmac›lar da yar›flt›.
26
FAI 1905 y›l›nda kuruldu ve ayn› y›l Olimpiyat Kongresi
taraf›ndan tüm havac›l›k sporlar›n› uluslararas› alanda temsil
etmesi onayland›. Merkezi ‹sviçre’de bulunan federasyona
90 ülke üye. Uluslararas› Havac›l›k Federasyonu 1986 y›l›ndan beri düzenli olarak çeflitli dallarda farkl› yar›flmalar düzenliyor.
BALONLA SEYAHAT VE YARIfiMA
Balonlar havadan hafif hava tafl›tlar› s›n›f›nda de¤erlendirilirler. Balonlar›n a¤›rl›¤›n› dengeleyen kald›rma kuvveti, pano veya füze fleklindeki zarf›n (Balonunun havan›n bulundu¤u kumafl bölümüne zarf ad› verilir.) içine doldurulan havadan hafif bir gazla sa¤lan›r. Zarf›n içine doldurulan gaz, hidrojen, helyum ve s›cak hava olabilir. Zarf›n alt›nda ve ona
reketleridir. Baloncu bu ak›nt›lar› bilirse ve kulland›¤› balon
müsait ise, irtifas›n› de¤ifltirecek bu ak›nt›lar›n içine girer ve
o yönde sürüklenir. Bu sayede istedi¤i yönde yatay olarak
da hareket edebilir. Tabii bunlar› yapabilmesi için ak›nt›lar›n
ifline gelenini bilmesi; yeterince likid gaz›n›n olmas› ve nihayet balon zarf›n›n gerekli yüksekliklere ç›kabilecek kapasitede olmas› lâz›md›r.
Balon yar›flmac›l›¤›nda ve balon kullanmada maharet,
yukar›da anlat›lan hava ak›nt›lar›ndan en ak›ll› flekilde istifade ederek en k›sa zamanda bir noktadan di¤erine gidebilmektir. Balon yar›flmalar›nda sporcular›n -pilot- bu kullanma
prensiplerini uygulayarak çeflitli görevleri tamamlamalar›
beklenir. FAI düzenledi¤i yar›flmalarda co¤rafyaya göre çeflitli periyodlar ve görevler belirler.
ba¤l› veya bitiflik gondol -sepet- bulunur. Balonlar›n sepete
bakan alt k›s›mlar› delik olup, sepette bulunan ve likid gaz ile
çal›flan bir alev yap›c›s› ile balonun içindeki hava ›s›t›l›r. Çevresindekine göre daha s›cak olan balon zarf› içindeki hava
kald›rma etkisi yarat›r, bu da sepet a¤›rl›¤›n› dengeler. Alev
yap›c›s› söndürülürse, zamanla zarf içindeki havan›n s›cakl›¤› azal›r ve kald›rma kabiliyeti de eksilir. Zarf içindeki hava
fazla ›s›t›l›rsa, yarat›lan kald›rma kuvveti balon-sepet a¤›rl›¤›ndan daha büyük bir de¤ere var›r ve balon yükselir. Sonuç
olarak alev yap›c›y› çal›flt›r›p durdurarak, balonun afla¤› yukar› hareketini, yani yükselifli veya iniflini kontrol etmek mümkündür. Balonun yatay kontrolü ise hava hareketlerine, yani
rüzgâr ve hava ak›nt›lar›na ba¤l›d›r. Hava ak›nt›lar› farkl› irtifalarda farkl› yönlerde ve h›zlarda oluflabilen sürekli hava ha-
DÜNYA 1. HAVA OYUNLARI,
SICAK HAVA BALONLARI fiAMP‹YONASI
15-20 Eylül 1997’de Kapadokya’da yap›lan flampiyonaya
59 pilot kat›ld›. Pilotlara tamamlamalar› için 15 görev verildi.
Uluslararas› ilk hava oyunlar› olma özelli¤ini tafl›yan organizyasyonun balon bölümünde birincili¤i Almanya’dan Uwe
Schneider, ikincili¤i ‹ngiltere’den Lindsday Muir ve üçüncülü¤ü ABD’den David Bareford kazanm›flt›. Türkiye ad›na
yar›flan Murat Kösteceli 35, ‹smail Keremo¤lu 49 ve Sertaç Demir ise 57. olmufltu. Hava oyunlar›n›n ikincisi 23-30
Temmuz 2001’de ‹spanya’da yap›ld›. 98 pilotun kat›ld›¤›
balon yar›flmas›nda 18 görev vard›. Dünya s›ralamas›nda
hâlâ birinci s›rada olan Japonya’dan Masahiko Fujita’n›n
birinci oldu¤u yar›flmalarda Türkiye’den kat›lan Murat Y›ld›r›m 96. olabildi. Oyunlar›n üçüncüsünün 2005 yaz›nda
yap›lmas› planlanm›flt›. Organizasyon komitesi geçti¤imiz ay
oyunlara aday olan ve finale kalan Malezya ve Polonya’n›n
haz›rl›klar›n› belirlenen tarihe kadar tamamlayamayacaklar›n›,
bu nedenle 2005 oyunlar›n›n ertelendi¤ini duyurdu.
27
mutfakta
Röportaj: Hülya Ekfligil / Foto¤raflar: Y›ld›r›m Sugöze
Özellikle son yazd›¤›n›z kitaplar› okuyunca insan çocuklu¤unuzu oyun oynamadan, haflar›l›k yapmadan, mutfakta
olan bitenleri izleyerek geçirdi¤inizi düflünüyor.
Bir k›sm› kurgusal tabii, ama çocukken çok oburdum, mutfakta olup biteni merak ederdim. Her zaman bir mutfaktan yükselen kokular ile o evin s›cakl›¤›n›n, atmosferinin çok ilintili oldu¤una inan›r›m. Ama bu kitaplar için o an›lar› biraz da kap›
kap› dolaflarak, eski tarifleri toplayarak, anlatt›rarak derledim.
Nas›l bafllad› ‘yemek-edebiyat›’na olan ilginiz?
Lütfü T›nç, Lezzet dergisi için ilginç sofralar yazmam› istemiflti ve bu yaz›lar›n edebi olabilece¤ine beni ikna etti. Gerçekten de o öneri bana ‘mutfak dilini’ ö¤reten yolun kap›s›n› açt›.
Küçükken mutfa¤a girmeye yeltenir miydiniz?
Hay›r. Hakk›yla yapamayaca¤›m› düflünerek uzak dururdum
galiba. Bu benim yap›mda var. Örne¤in hayat›m boyunca
dans etmedim. 54 yafl›nday›m, dördü bulmaz dansa yeltenmem. En son Türkân fioray ile dans ettik. Hem zil zurnayd›m
hem de benden önce Orhan Pamuk’la dans etti¤i için hasedimden dans ettim, üstelik zavall› kad›n›n aya¤›na basa basa!
Ama o kadar hayranl›k duyar›m ki iyi dansa, mükemmel yap›lmas› gerekti¤ine o kadar inan›r›m ki, bir yere gitti¤imde dans
edenlerin yüzde doksan›na da afla¤›layarak bakar›m, nas›l bu
halde dansa cüret ediyorlar diye! Tabii bir de çok özgüvensiz
bir insan›m. Çocukken hiç spor yapmamam da bence özgüven eksikli¤inin bir sonucudur. Mutfak da herhalde hata yapmak korkusuyla uzak durdu¤um bir yerdi.
Di¤er kitaplar›n›z›n aras›nda yemek an›lar›n› nas›l bir yere
koyuyorsunuz?
Bana bambaflka bir okuyucu kitlesi kazand›rd›. Romanlar›m›
daha çok kad›nlar okur, ama bu kitaplar› erkekler de çok okuyor. Bu arada bütün kitaplar›m› okuyan teyzem, “Ah evlâd›m,
öbür kitaplar›n› niye yemek kitaplar› kadar güzel yazam›yorsun,
keflke onlar› da böyle yazabilsen,” diyor! Y›llarca bana giydirilmifl olan yaln›zl›k ve hüznün d›fl›nda kald›klar› için belki...
Bence hiç d›fl›nda de¤iller. Anlatt›¤›n›z her lezzetin ard›ndan, yitip gitti¤i için hay›flan›yorsunuz.
O belki de yarad›l›fl›mdan... Beni hep biten fleyler ilgilendirdi,
ne yaz›k ki hiçbir zaman ‘o anda var olan›‘ yeterince de¤erlendiremedim. Ama bu konuda içimde iki ayr› kiflilik çat›fl›yor.
Yazarken böyleyim, oysa yaflarken hayata ba¤l›, gününü izle-
Yazmak ve okumak d›fl›nda
hiçbir fleyden mutluluk duymad›m
Hülya Ekfligil’in Picus Dergisi için yapt›¤› ‘Mutfakta’ röportaj›n›n konuklar›
aras›nda yazar Selim ‹leri de vard›. ‹leri, bir yandan rokal›, cevizli salata
haz›rlarken, bir yandan da, edebiyattan hayata, Ekfligil’in sorular›n› yan›tlad›.
28
Önce roka yapraklar›n› do¤ruyor, ufalanm›fl rokfor peyniri ve parçalanm›fl cevizleri ekliyor. Zeytinya¤› ve limonla yap›lan sosu da üzerine gezdirdikten sonra salata haz›r! ‹fltahla tadarken sohbete bafll›yoruz, tabii ‘hüznü’ ihmal etmeden...
meye çal›flan bir insan›m... Gerçi bir zamand›r kendimi korumaya almak, daha az ac› çekmek için gazete ve televizyondan uzak duruyorum. Türkiye’de hem genel anlamda hem de
meslek çevremde olup bitenlerin içimi açt›¤›n› söyleyemem!
Kendi alan›n›zda nelerden rahats›zl›k duyuyorsunuz?
Edebiyat dünyas› gömlek de¤ifltirdi. Ama bir sürüngenin gene kendi gömle¤ine kavuflmas› gibi bir yenilenme olmad› bu,
ifl farkl› bir yöne kayd›. Gençli¤imdeki; edebiyat yapabilmek
için baflka ifllerde çal›flan ama 24 saat edebiyatla yaflayan,
sat›fl› umursamayan, yapt›klar›n›n do¤ru ve kal›c› olmas› için
dertlenen edebiyatç›lar kalmad›.
Art›k sadece yazarak yaflayabilen yazarlar var. Hofl bir
geliflme de¤il mi?
Tabii, olmas› gereken bu zaten. Kimseyi k›namak derdinde
de¤ilim, reklâm ça¤›nda yaflad›¤›m›z›n da bilincindeyim,
ama her ürünün kendine özgü bir tan›t›m› olmas› gerekir diye
düflünüyorum. Sanat eserini aflan kampanyalara karfl›y›m.
Genç öykü yazarlar› aras›nda kimleri be¤eniyorsunuz?
Hürriyet Yaflar, Nalan Barbaroso¤lu, Jale Sancak... Çizgiyi ileri tafl›maya çal›flan yazarlar var, ama romanda o çabalar›
göremiyorum.
Sizin gönlünüz romandan yana m›?
Edebi metinler aras›ndaki ayr›m kapan›yor giderek. ‹nsan bir
denemeyi de roman tad› alarak okuyabiliyor. Ben bunu ilk
Marguerite Duras’n›n Sevgili roman›n› okurken düflünmüfltüm. Bir roman kahraman›n›n, ad›yla san›yla yazar›n kendi olmas› daha önce karfl›laflmad›¤›m bir durumdu. Romanda bunu, “Art›k tüm yak›nlar›m öldü, hikâyemi rahatl›kla yazabilirim”
diye aç›kl›yordu. ‹nsan çevre bask›s›ndan ne kadar kurtuldu¤unu iddia etse de, bu mümkün de¤il, Duras olsan›z bile! Neticede bu bir an›-roman. Deneme-roman da yaz›labilir, niye
olmas›n? Bugün bir insan Dostoyevski’nin üstüne çatlasa bir
fley yazamaz, Tolstoy’un mimarîsini aflamaz, Virginia Woolf’un getirdiklerine ulaflamaz, ama bunlar da birer yoldur.
Daha mütevaz›, ama anlaml› çabalard›r. Benim roman diye
yazd›¤›m baz› kitaplar› da edebiyat tarihi olarak de¤erlendirenler oldu.
Kendinizi hiç katmad›¤›n›z romanlar›n›z var m›?
Saz, Caz, Dü¤ün, Varyete öyle bir kitapt›r. Bir de Halit Ziya
Uflakl›gil’in o¤lunun intihar›n› anlatt›¤›m K›r›k Deniz Kabuklar› var. Ama nas›l ki an›lar›n›z› yazmaya kalkt›¤›n›zda mutlaka baz› kaç›fllar oluyorsa, bu kitaplarda da ‘ters yönde’ bir kaç›fl olmufltur belki.
Latife Tekin, “‹çimdeki kötülük potansiyeline karfl› her
gün bafltan ayar yap›yorum” diyor. Sizin de böyle bir mekanizmaya ihtiyac›n›z var m›?
Ben günde yedi sekiz kez ‘iyi insan’ ayar› yapmaya çal›fl›yorum, ama pek mümkün olmuyor! En az›ndan kimseyi g›yab›nda küçük düflürecek bir fley söylememek için kendimi uyar›yorum, ama gitti¤iniz yerde herkes konuflunca siz de kendinizi tutam›yorsunuz tabii.
Dedikodu seven birisiniz.
Hay›r desem yalan olur, yapmay› da severim, dinlemeyi de.
‹nsanlar› k›racak, üzecek ya da yapt›klar› ifle zarar verecek
düzeyde olmamak flart›yla niye yap›lmas›n? Ayr›ca edebiyat
çevremizde olumlu bir geliflme var bence, geçmifle göre daha az dedikodu yap›l›yor. Herkes birbirine karfl› biraz daha
aç›k, dürüst davran›yor.
Keflke yaflasayd› da yazd›klar›m› okusayd› dedi¤iniz kim
var?
Çok! Katherine Mansfield, Anton Çehov... Behçet Necatigil, ki k›smen okudu. Attila ‹lhan - üzerimde çok eme¤i vard›r - Leyla Erbil, Ahmet Oktay’›n yazd›klar›m hakk›ndaki düflüncelerini her zaman çok önemsedim.
Yazarl›¤›n›z iki ayr› dönem gibi... Bafllang›çta çok üretkensiniz, sonra uzunca bir ‘geri çekilme’ dönemi var ve
ard›ndan yine pefl pefle kitaplar yay›nlamaya bafllad›¤›n›z
bir zaman geliyor. O ‘suskunluk’ döneminde ne yapt›n›z,
aflk m› yaflad›n›z?
Ah nerede! Aflka ancak k⤛t üzerinde ya da sanatta inan›yorum, ama gerçek hayatta bitmesini göze alamad›¤›m için hiç
aflk yaflamad›m. Rüzgârl› Bay›r’daki ya da Anna Karenina’daki gibi aflklar› etkileyici buluyorum ben, ki onu da yaflamak kolay de¤il...
29
tiyatro
Sungu Okan
New York onu ayakta alk›fll›yor
Türk tiyatrosunun gurur kaynaklar›ndan Çi¤dem Sel›fl›k Onat, New York
sahnelerinde baflar›dan baflar›ya kofluyor. En son baflrolünü üstlendi¤i eser
Attacks on the Heart ise 11 Eylül trajedisinden hemen önce, bir Türk kad›n›
ile Amerikal› bir erke¤in aflk hikâyesini konu al›yor.
11 Eylül 2003’te geçen Attacks on the
Heart’›n hikâyesine gelmeden, bir aktrisin portresine bakmak için 44 y›l öncesine, Türkiye’ye dönelim: 1959-60 döneminde Kent Oyuncular› Y›ld›z Kenter, Müflfik Kenter, fiükran Güngör,
Nevin Akkaya, Lâle Oralo¤lu, Sadri
Al›fl›k, Kâmran Yüce ve Zihni Rona’dan oluflan güçlü kadrosu ile Muammer Karaca Tiyatrosu’nda çal›flmalar›na
bafllar. Ayn› y›l kumpanyaya iki genç
yetenek kat›l›r; Genco Erkal ve Çi¤30
dem Sel›fl›k. 1961’de ise Kent Oyuncular›, Site Sinemas›’n›n çat› kat›ndaki
sahneye tafl›n›r. Bu sahnede sergilenen
Bahar›n Sesi ile Çi¤dem Sel›fl›k, mezun oldu¤u Amerikan K›z Koleji Sahnesi ve Genç Oyuncular ile bafllad›¤› tiyatro çal›flmalar›n› profesyonel olarak sürdürece¤inin ilk sinyalini vermifl olur.
1962 y›l›nda Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan ald›¤› daveti kabul eder. Ankara’da art arda kaydedilen baflar›lardan
sonra bu kurumdan ayr›l›r ve 1971 y›l›n-
da efli ile Fransa’dayken, reji okumak
için Amerika’ya gitmeye karar verir.
Gelelim hikâyemizin flimdiki zaman›na:
Çi¤dem Sel›fl›k Onat flu anda Amerika’da, North Carolina Sanat Okulu’nda
drama dersleri veriyor. 3 y›l önce New
York’tan oyunculu¤a dönmesi için gelen yo¤un teklifleri de en sonunda kabul
etti. Önce Regional Theatre’da Arthur
Laurents’in Claudia Lazlo adl› oyununda Claudia Lazlo rolünde, hemen ard›ndan yine Laurents’in A Time of the
Cuckoo adl› oyununda Fioria rolünde
New Yorklular’› büyüledi.
The Way We Were, Summertime ve
West Side Story gibi eserlerin yazar›
olan 83 yafl›ndaki Arthur Laurents,
kendisi için Attacks on the Heart adl›
bir oyun yazd›. Attacks on the Heart
üzerine olumlu tepkileri bizler ilk önce
New York Times gazetesinin tiyatro
elefltirileri sayfas›ndan takip ettik. Gazetenin elefltirmenlerinden Margo Jefferson yaz›s›nda Onat’tan övgü ile bahsediyor:
“Mrs. Onat, Leylâ rolünde keyifle izleniyor. Ondaki ince dünyevi tavr› ve duygusal zekây› Simone Signoret’den beri hiçbir aktriste görmemifltim.”
New York tiyatro sahnesinin gözbebe¤i
Çi¤dem Onat ile k›talararas› k›sa bir
görüflme gerçeklefltirdik.
Role haz›rlan›rken konsantrasyon
sürecini, canland›raca¤›n›z karaktere
›s›nma sürecini nas›l yafl›yorsunuz?
Bu kompleks bir dönemdir. Yarat›c›l›¤›n
gerçek süresidir. Çal›flt›¤›m kifli ve
oyunlara göre ayarlan›r. Bu süre benim
için çok k›ymetli ve heyecanl› bir süredir. Geçifltirici basit bir cevap vermek
istemem. Ama esasta hep olan birkaç
Euripides’in
Medea’s›nda (üstte)
ve Cüneyt Gökçer’le
Anton Çehov’un
Vanya Day›’s›nda
(solda).
unsura dokunmak gerekirse; yüz sayfal›k bir oyuna, bir sayfal›k bir roman yazmal›s›n›z. O roman, günler, haftalar, aylar
içinde deminizde bir flarap gibi dinlene dinlene, yudum yudum ç›kar. Sizin kendinizde görmedi¤iniz, bilmedi¤iniz
dünyalar› aça aça, bazen zorlayarak, bazen ac›yla... Bu sürede yaln›zl›k çok önemlidir benim için.
Tüm dünyan›n dikkatle takip etti¤i Amerika, özellikle
New York tiyatro elefltirmenlerinin hakk›n›zdaki yorumlar› sizi nas›l etkiliyor?
Be¤enilmek iyi bir duygu. Alaca¤›n›z yeni iflleri de etkileyen
bir faktör. Fakat duygusal olarak bu iliflkiler çok de¤iflkendir.
Bunlara ba¤›ml›l›k tehlikelidir. Her fleyin sonunda sizin kendinizi dürüstçe de¤erlendirme yetene¤iniz önemli galiba.
Üniversitedeki ö¤rencilerinizle olan iliflkiniz ve ders vermek, bir oyuncu olarak size neler kat›yor?
Benim için hocal›k kutsal bir u¤rafl›. Bir çeflit aflkla ders verdim. Otuz y›l› geçen bir süre bu. Ö¤rencilerimle çok yak›n
duygusal bir ba¤ içinde çal›flt›m. K›l›flar› at›p, içinden o var
olan kiflili¤i dünyaya ç›kartmak karfl›l›kl› emek istiyor. Ö¤rencilerimin bu güç de¤iflimde bana teslimiyetleri, beni hem
duyguland›rm›fl hem de flafl›rtm›flt›r. Tunç Yalman bir dersimi izledi¤inde “Sana güvenleri sonsuz,” deyip, beni korkutmufltu; bu sorumlulu¤u tafl›yabilir miyim diye.
tiyatro
Y›llar sonra Özel Bir Gün
Foto¤raf: Uluç Özcü
Tiyatro Diyez ‹talyan yönetmen Ettore Scola’n›n ünlü filmi Özel Bir Gün’ü
tiyatroya uyarlad›. Filmde Sophia Loren ve Marcello Mastroianni’nin oynad›¤›
rolleri, sahnede Hale Soygazi (Antonietta) ve Volkan Ünal (Gabriele)
canland›r›yor.
Yaln›zl›k... Tiyatro Diyez’in sahneledi¤i
Özel Bir Gün oyunuyla ilgili akl›mda
dönüp duran tek kelime bu iflte...
Özel Bir Gün alt› çocu¤u ve kocas›yla
birlikte yaflayan ama yaln›z olan bir
kad›nla eflcinsel oldu¤u için yaln›z b›rak›lan bir adam›n öyküsü. Olay›n geçti¤i gün özel. Çünkü ‘o gün’ hem Hitler’in ‹talya’ya geldi¤i hem de bu iki insan›n birbirleriyle ve kendileriyle karfl›laflt›klar› gün. Filmde Hitler’in bu ziyaretini gösteren bölüm, oyunun bafl›nda
gösteriliyor ve oyun boyunca da zaman zaman verilen tören sesleriyle bu
ba¤lant› sürdürülüyor. Ama faflizm sadece bir simge, bugün faflizmi ç›kar›p
yerine toplumsal kurallar›, koflullanmalar› ya da gündelik hayatta karfl›m›za
ç›kan di¤er bütün bask›lar› koyabilirsiniz. Bu politik fonun ön plan›ndaysa iki
insan›n iç dünyas› yer al›yor; bir süredir
komflu olduklar› halde ‘o gün’ tesadüfen tan›flan Antonietta ve Gabriele’nin
yaflamlar›. Sevilmeye ihtiyac› olan evli
bir kad›n, karfl›s›nda hofl, ilgili, kibar bir
erkek görünce nas›l tepki gösterirse
Antonietta da o tepkiyi gösteriyor. Bir
32
yandan flört etmek hofluna giderken
bir yandan da ‘aman kimseler duymas›n’ telâfl›n› yafl›yor. Oysa ‘görünenler
gerçek de¤il’, Gabriele bir eflcinsel ve
cinsel yönelimi anlafl›ld›¤› için iflini kaybetmifl, o gün flehirdeki son günü. Gün
bitti¤indeyse hayat art›k ikisi için de
eskisi gibi olmuyor.
Oyun, ‹talyan yönetmen Ettore Scola
taraf›ndan 1977 y›l›nda çekilen ayn›
adl› filmden tiyatroya uyarlanm›fl. Filmde Sophia Loren ve Marcello Mastroianni’nin oynad›¤› roller bu kez Hale
Soygazi (Antonietta) ve Volkan Ünal
(Gabriele) taraf›ndan canland›r›l›yor.
Hissedilen o a¤›rl›k, o yaln›zl›k, o duygu yo¤unlu¤u, oyunun temelini oluflturuyor. Dolay›s›yla devinimlerden çok
anlat› önem kazan›yor, bu da oyunculara çok büyük bir sorumluluk yüklüyor.
Seyirciye, çok fliirsel ve içe dokunan
bir yaln›zl›k öyküsü anlat›p anlatmamak onlara kalm›fl. Bu sorumlulu¤u tafl›yan oyunculardan biri, ayn› zamanda
tiyatronun kurucusu da olan Hâle Soygazi. Birkaç sezon önce Küçük Prens
adl› oyunla, lise y›llar›ndan sonra ilk
kez tiyatro sahnesine ç›kan Soygazi,
ikinci deneyimini Özel Bir Gün’le gerçeklefltiriyor. Ve söz, oyuncu Hâle
Soygazi’yle, oyunun yönetmeni Nihal
G. Koldafl’ta...
Özel Bir Gün’ü niye seçtiniz?
Hale Soygazi: Scola’n›n filmini çok
uzun zaman önce izlemifltim ve metin
aray›fl› içine girdi¤imde akl›ma geldi yine, araflt›rd›k, tiyatro metninin de oldu¤unu ö¤rendik ve ben Scola’yla yaz›flmaya bafllad›m. Asl›nda yaklafl›k iki y›ld›r gündemde olan bir proje bu. Oyunda beni çeken her yerde geçebilecek
bir konu olmas›. Bu insanl›k durumu, o
duygular, dünyan›n her yerinde ve her
zaman geçerli. Film 1977’de yap›lm›fl
ama bugün oyun ya da film ayn› tatla
izlenebilir. Çünkü sadece ‹talya’ya,
‹talyanlara özgü de¤il, her yerde herkesin anlayabilece¤i, karfl›l›k bulabilece¤i bir metin.
Sinemada seyirciden uzaks›n›z, tiyatrodaysa fiziksel bir yak›nl›k söz
konusu. Oyuncu-seyirci etkileflimine
inan›yor musunuz?
H.S. Tabii ki inan›yorum çünkü zaten
oynarken kendili¤inden olan, hissedilen bir fley. Seyirci hiçbir fley yapmasa
bile sen seyircinin hofllan›p hofllanmad›¤›n›, s›k›l›p s›k›lmad›¤›n› anl›yorsun.
Ayn› flekilde biz de oynarken s›k›l›yorsak ya da bir hata yap›p piflman olmuflsak bu da seyirciye geçiyor. Yalana tahammülü yok tiyatronun. Orada
yapt›¤›n›z her fley kurgu asl›nda, gerçek hayat de¤il ama oraya gelen insan
bunun gerçek hayat oldu¤una inan›yor, o büyü iflte her fleyi hallediyor
bence.
Özel Bir Gün sizin önceki çal›flmalar›n›zdan daha farkl› bir yerde duruyor. Bu projeye nas›l dahil oldunuz?
Nihal G. Koldafl: Bu proje asl›nda Hâle’nin projesiydi, ben daha sonra devreye girdim. Sürekli çal›flt›¤›m toplulu¤a ait bir proje de¤ildi, bir anlamda ›smarlama yönetmen olarak girdim iflin
içine. ‹ki y›l kadar önce konuflmaya ve
yavafl yavafl çal›flmaya bafllam›flt›k
oyun üzerinde. Son aflamada da iki ayl›k bir çal›flma süremiz oldu. Oyunun
temel düflüncesi üzerinde ortak bir
noktaya vard›ktan sonra son güne kadar süren bir dramaturji anlay›fl›m var
benim. Sahne üzerinde, an be an oluflturuyorum dramaturjiyi. Oyun içindeki
her an, genel düflünceye, yazar›n iletmek istedi¤i düflünceye ba¤l› olarak
çal›fl›l›yor. Bu çal›flmada da her an›
oyuncularla birlikte deflifre etmeye çal›flarak oyuna hakim olmaya çal›flt›m.
Farkl› kökenlerden gelen oyuncularla çal›flman›n bir etkisi oldu mu?
N.G.K. Hâle sinemadaki deneyimi ile
yüz ifadesini kullanma konusunda
avantajl›. Tiyatroda bir karakterin ana
eylemini ve duygusunu oyunun bafl›ndan sonuna tüm inifl ç›k›fllar›yla yükselterek tafl›ma ise onun için daha yeni bir
kavram. Devlet Tiyatrosu’ndaki deneyimi nedeniyle Volkan, bu konuda daha
avantajl›. ‹ki oyuncunun iliflkisi çok
önemli. Oyun iki yaln›z insan›n buluflma noktas›. Bu iki insan›n birbirine dayanmas› gerek. Hem oyun karakteri
hem de oyuncu olarak. Çal›flma sürecinde ortak bir dil bulabilmeye çal›flt›k.
Özel Bir Gün çok iyi bir metin, derinli¤i olan karakterler sunuyor. Ama zor
da bir metin. Karakterlerin iç çat›flmalar›na dayan›yor büyük ölçüde. Karakterlerin eylemleri hep örtülü. D›fl eylem
az. Oyuncunun çok küçük ifade araçlar›yla kendini ifade etmesi gerekiyor.
Sade ama oyuncuya çok sorumluluk yükleyen bu metin, sizin rolünüzü ele al›fl›n›z› nas›l etkiledi?
H.G. Burada mühim olan o iki insan›n
özel iliflkisini ve yaln›zl›klar›n› verebilmek. Çok fazla hareket yok, sadece
gerçekten o iki insan›n hissettiklerini,
duyduklar›n› ve birbirleriyle olan iliflkilerini anlatmak gerekiyor. Çok sade bir
anlat›m var, ama tiyatro da bu zaten.
Teknolojinin, atraksiyonun ön planda
olmas›na pek ihtiyac› yok tiyatronun,
özellikle de bu oyunun kendini izlettirme biçimi, bu do¤rultuda de¤il. Sinema geçmiflim dolay›s›yla ben plan plan
çal›flmaya çok al›fl›¤›m. Sinemada, bir
duyguyu bütünlü¤üyle, bafl› sonu ortas› olmadan kese kese gidersiniz. Tiyatroda ise bafltan bafllayacaks›n›z, bir
karakteri, bir duyguyu bütün süreçleriyle birlikte anlatacaks›n›z ve bunun
geri dönüflü yok.
Oyunculuk da yapan bir yönetmen
olarak bazen ‘flöyle olmas› laz›m’ diyerek o rolü oynamak istedi¤iniz oluyor mu?
N.G.K. Bu benim oyuncu olarak yer almadan d›flardan yönetti¤im ilk oyun.
Çok güzel bir rol ama uzaktan çok çekici ve kolay görülen roller, deli gömle¤i gibidir ço¤u zaman. Oyundaki karakteri Hâle kendi oyunculu¤u ile kendi yaratt›. Bir baflka oyuncu bir baflka
Antonietta yaratacakt›r.
Hâle Soygazi ve Volkan Ünal
Özel Bir Gün
Yazan: Ettore Scola
Tiyatroya Uyarlayan: Gigliola FantoniRugero Macari
Yöneten: Nihal G. Koldafl
Çeviren: Sosi Dolano¤lu
Sahne Tasar›m›: Metin Deniz
Ifl›k Tasar›m: Halit Akgül,
Dekor, Kostüm, Reji Asistan›: Bahar Uyand›ran
Efekt: Cemil K›vanç
Oynayanlar: Hale Soygazi, Volkan Ünal,
Halide Eflber
Özel Bir Gün’de olmasa da bu sezon
sizi oyuncu olarak da görüyoruz asl›nda.
N.G.K. Evet, Maya Sahnesi’nde 18 dakikal›k çok k›sa bir projede oynuyorum.
Sevim Burak’›n Mut öyküsünden sahneye koyduk. Sal› günleri 18:30’da bafllay›p film seans› gibi dört kez arka arkaya oynuyoruz. Yeni hayat›n sald›r›s› karfl›s›nda de¤iflmek isteyen, bir yandan
da geçmifle özlem duyan bir karakterin
ç›lg›nl›¤a varan tepkisi iki oyuncu taraf›ndan anlat›l›yor. Oyundaki kifli, önce
alaya alarak, küçümseyerek, sonra karfl› koyarak, sonra düflman›n›n k›l›¤›na
girerek, en sonunda kendini yok edip
suskunlu¤a düflerek tepki gösteriyor
olup bitene. Müzik ve ses efektleri de
kullanarak bütünüyle söze dayal› bir
çal›flma gerçeklefltirdik. Ben de flu anda dünyadaki gidiflata biraz ç›lg›n bir
flekilde isyan etme ihtiyac› duydu¤um
için Bilsak Tiyatro Atölyesi’nde Aylin
Deveci ve Göze Saner’le birlikte üçümüzün isyan› oldu bu proje.
Oyunlar›n yan›nda, tiyatronun biraz
da ihmal edilen bir alan›na yöneldiniz ve ‘tiyatrocu’ Metin Deniz’i anlatan bir kitab›n›z yay›nland›.
N.G.K. Metin Deniz 60’lardan bugüne
Türkiye’deki hemen tüm topluluklarla
tasar›mc› olarak çal›flm›fl. Bu kitap
onun k›rk y›ll›k tiyatroculuk hayat›n› anlat›yor. Sonunda ortaya ç›kan fley, Türk
tiyatrosunun k›rk y›ll›k serüvenine dönüfltü. Yaln›zca bir an› kitab› olmaktan
öte, tiyatroyu seven gençlere ça¤dafl
tiyatroda görselli¤in yeri üzerine bir
kaynak olabilsin istedim. Yaln›zca sahne tasar›m› de¤il söz konusu olan, tiyatroyu üretme biçimleri, oyuncu sahne iliflkisi, topluluklar›n çal›flma yöntemlerini içeriyor. Ça¤dafl tiyatroyla ilgili sorular›m var. Bu kitap arac›l›¤› ile
bu sorular› ortaya at›yorum.
‹dil Engindeniz
Özel Bir Gün her cuma günü 20:30’da Bilgi
Üniversitesi Dolapdere Kampüsü Sahnesi’nde sergileniyor. Taksim AKM önünden
servis olana¤› var.
Bilgi için: [email protected]
33
sahaf
Haluk Kalafat / Foto¤raf: Uluç Özcü
Olmayan derginin pefline düflmek
Süreli yay›nlar› biriktirmek zorlu bir
u¤rafl. Dergi koleksiyoncular›
aras›nda çeflit çeflit insan var: Kimi
deneme say›s› olan ‘s›f›r’ say›lar›
biriktiriyor, kimi ilk ve son say›lar›,
kimi de belli y›llar›n dergilerini...
Ama hepsi için eksik say›lar birer
arzu nesnesi.
Diyelim ki 1960 y›l›nda geçen bir film ya da TV dizisi çekeceksiniz. Do¤al olarak dönemin atmosferini yeniden yaratacaks›n›z. ‘60’lar›n yaflam biçimi hakk›nda bilgi arayaca¤›n›z
bir arfliviniz yoksa yolun sonu sahafa ç›kar. Sahaf sahaf dolaflan sanat yönetmenlerinin oluflu, san›lan›n aksine ülkemiz
için fantastik bir durum de¤il. Sanat yönetmenlerinin illâ ki sinema veya TV için çal›fl›yor olmas› da gerekmiyor; tiyatro
kostüm-dekor, reklam, müzik, moda sektöründe benzer ifller
yapan profesyoneller, sosyal bilimciler ve yazarlar, üzerinde
çal›flt›klar› dönemde ç›kan yay›nlar› ar›yorlar. Çizgi roman ve
dergi konusunda ilk akla gelen adreslerden biri olan 40 Ambar Sahaf’›n, koleksiyoncu müflterilerinin yan› s›ra böyle bir
müflteri profili var. Nurtap Emir, Ses, Hayat gibi dergileri befler, onar önüme y›¤arken, kimlerin neleri arad›¤›n› anlat›yor.
Hayat, Ses, Hey gibi dergilerin yan› s›ra sinema dergileri de
arananlar aras›nda. ‘70’lerde yay›mlanan Ça¤dafl Sinema,
34
Yeni Sinema, Yeni Film, Genç Sinema gibi dergiler de çok
arananlar aras›nda yer al›yor.
Dergi koleksiyoncular›n›n ilginç özellikleri var. Baz›lar› dergilerin ‘s›f›r’ say›s› denilen deneme say›lar›n›n, kimileri dergilerin ilk ve son say›lar›n›n, kimileri bir dönemin dergilerinin peflinde. Emir dergi koleksiyoncular›n› anlat›rken bir örnek veriyor; bir müflterisi biri hariç bir derginin tüm say›lar›n› ele geçirmifl. Tam on y›ld›r eksik say›n›n peflindeymifl. Koleksiyon
h›rs›n›n vard›¤› boyutlar ilginç olaylar›n yaflanmas›na neden
oluyor. Dünyada iki örne¤i kalan piyango biletinden birine
sahip olan bir koleksiyoncunun, aç›k art›rmaya ç›kan di¤er
örne¤i sat›n al›p müzayede salonunda y›rtt›¤›, yaflanm›fl bir
olay› anlat›yor sonra. O bu anekdotu verirken, 40 Ambar’a
gelen bir müflteri sohbete kat›l›yor. O da bir hikâye anlat›yor;
arkadafl olan bir sahaf ile müflterisinin hikâyesi bu. Müflteri
pefline düfltü¤ü derginin tüm say›lar›n› tamaml›yor. Ancak
sahaf “Son bir say›s› daha var,” diyor. Asl›nda öyle bir say›
yok. Arkadafl› amac›n› yitirmesin diye söylemifl bu yalan›.
Müflteri, olmayan say›y› aramaya devam ediyormufl. Eksik
say›y› ele geçirmek, s›k› koleksiyoncular için vaz geçilmez
bir tutku. Dergilerin tak›m›n› yap›p bitirdi¤i halde ikinci hatta
üçüncü tak›mlar› toplamaya bafllayanlar varm›fl. Ama Emir,
tak›m› tamamlayanlara, ikinci tak›m için dergi satm›yor. Bir
baflka koleksiyoncu yararlans›n istiyor. En çok da y›rt›lan
ikinci piyango biletine yan›yor.
Anabala Pasaj› No: 19, Beyo¤lu
Tel: (212) 292 27 66
sergi
Haluk Kalafat
New York’ta bir Türk sanatç›
New York Exit Art’ta karma bir sergiye kat›lan Defne Ayas, geçti¤imiz ay New
York’un önemli galerilerinin bulundu¤u Williamsburg’da üç sanatç›yla ortak bir
sergi daha açt›. New York New Museum’da küratör olan Defne Ayas’›n
Bafllamak ‹stediklerim & Bitiremediklerim adl› sergisi büyük be¤eni toplad›.
Defne Ayas Amerika’ya yerlefltikten
sonra rekabetin üst düzeyde oldu¤u
New York’ta baflar›l› olmufl bir sanatç›m›z. Ayas, lise e¤itimi sonras› gitti¤i
Amerika’da Upenn’de bafllad›¤› e¤itimini Virginia Üniversitesi’nde Güzel
Sanatlar bölümünde sürdürdü. Ard›ndan New York’ta Hollywood için tasar›m projeleri üreten bir firmada çal›flt›.
Ard›nda NYU Tisch School of Arts’da
Interactive Telecommunications master e¤itimini yapt›. Program, mekânlar›
canland›rma teknikleri üzerineydi. ‹nteraktif enstalasyon alan›nda çal›flt›.
Mimari tasar›mlarla yapt›¤› çal›flmalar›n›, TAG adl› mimar, tasar›mc› ve sanatç›lardan oluflan bir kolektifle yürüttü. TAG’la New York Exit Art'ta ilk sergisini açt›. New York’un önemli müzelerinden biri olan New Museum’da küratör olarak çal›flan Ayas, Bafllamak
‹stediklerim & Bitiremediklerim adl›
projesiyle New York’un Chelsea’den
sonraki en önemli güncel sanat merkezi say›lan Williamsburg’e davet edildi. Mimarideki yeni aç›l›mlar›n videoya
yans›mas› olarak tan›mlad›¤› video art
çal›flmalar› 28 fiubat-8 Mart tarihleri
aras›nda sergilendi. Williamsburg’daki
sergide Defne Ayas’›n yan› s›ra medya
sanatç›s› Alex Lee, heykelt›rafl Anya
Lewis ve ressam Hyemi Cho’nun da
çal›flmalar› vard›. Modern Sanat Müzesi’nin film ve medya küratörü Barbara
London, Downtown Arts Festival’in kurucusu Simon Watson, New Museum
küratörlerinden Yukie Kamiya, eski kufla¤›n en önemli Çinli sanatç›lar›ndan
Wang Jianwei gibi New York sanat
çevresinin önemli isimlerinin kat›ld›¤›
sergi büyük bir ilgi toplad›.
New York gibi sanat alan›nda büyük
rekabetin yafland›¤› bir kentte ve
Willamsburg gibi önemli bir merkezde sergi açma baflar›s›n› nas›l
elde ettiniz?
Baflar› göreli bir kavram. Anne-babaya göre baflar›l›s›n›z, kendinize göre
ise ilk ç›k›fllar… Biz dört kifliydik. Galeri sahibi, tez sonu flovumuzda, üçümüzle ayr› ayr› tan›flm›flt›. Aylar sonra
bizi davet etti, sergi tarihlerini verdi ve
mekân› bize b›rakt›. Biz de istedi¤imiz
gibi flekil verdik galeriye. Amerika'da
John Waters'›n Pecker’›nda izledi¤imiz
türden bir ‘sanatç› keflfi’ yaflad›¤›m›z›
sanm›yorum. Organik geliflti her fley.
Williamsburg, Chelsea kadar tüketime
yönelik bir yer olmad›¤› için, al›flverifl
kuyruklar› da çok olmuyor. Sanat üre-
timi aç›s›ndan daha genç ve dinamik,
‘daha gerçek’ bir yer Williamsburg...
New Museum'daki göreviniz sanat›n›z› nas›l etkiliyor?
New Museum’da, Anne Barlow ile
medya programlar› küratörlü¤ü yap›yorum. Medya sözcü¤ünün, Türkiye'de ça¤r›flt›rd›¤›ndan farkl› bir anlam› var burada. Medya programlar›, dijital kültür akflamlar›, projeler, sanatç›
sunumlar›, performanslar ve panelleri
kaps›yor… Sanatç›larla, mimarlarla,
müzisyenlerle, teorisyenlerle, bilim
adamlar›yla çal›fl›yorum. Malûm, geçti¤imiz on y›lda disiplinler aras› çok
trafik var. Ben de bunu yapt›¤›m programlarda yans›tmaya çal›fl›yorum.
New York’ta sirkülasyon çok h›zl›.
Güncel sanata olan ilgi, belki de uluslararas› a¤lar›n yak›nlaflmas›ndan,
2000 y›l›nda yaflanan ‘dot.com'a olan
hücum’u and›r›yor. ‹ki iflim birbiriyle
çat›flm›yor flimdilik. Profesyonel olarak
seçimlerim, estetik olarak kendi iflimi
etkilemiyor. ‹ki ifli ay›rabilece¤imi düflünüyorum. Böylece flizofrenik bir yap› oluflturuyorum kendime. Bu da beni
besliyor.
Bafllamak ‹stediklerim & Bitiremediklerim adl› serginize nas›l tepkiler
ald›n›z?
Aç›l›fl çok sürprizli oldu. Beklenmedik
isimler geldi. Modern Sanat Müzesi
film ve medya küratörü, Çinli eski kuflak sanatç›lardan Wang Jianwei ve tabii sanat çevresinden olan arkadafllar›m›z… Ben, küçük ölçek ekranlarda,
video çal›flmalar›m› sergiledim. Kimse
oturup saatlerce video seyretmez normalde. Benimkilere tak›ld› insanlar.
Hofluma gitti. Biraz da ürküttü. Bu seferki ifllerim çok kiflisel çünkü, eski ifllerim gibi kolektif çal›flmalar de¤il.
35
sinema
36
Kill Bill Volume 2
Gösterim tarihi: 23 Nisan
Yön: Quentin Tarantino
Oyn: Uma Thurman, David Carradine,
Daryl Hannah, Michael Madsen,
Vivica A. Fox, Lucy Liu, Michael Jai White,
Sony Chiba, Samuel L. Jackson,
Quentin Tarantino, Bo Svenson
Quentin Tarantino toplam süresi üç
saati bulan son filmi Kill Bill’i ikiye bölmüfltü. Ocak ay›nda gösterime ç›kan
ilk bölümü izleyip tad› dama¤›nda kalan seyirci bu iflten pek hofllanmam›flt›, ama bekleyifl sona eriyor. Filmin konusu k›saca flöyle. Gelin ad›yla bilinen
kiral›k katil, dü¤ün töreni s›ras›nda sald›r›ya u¤rar. Kilisedeki herkes öldürülür. Karn›ndaki bebe¤ini düflürür ama
hayatta kalmay› baflar›r. Befl y›l boyunca komada kalan Gelin, bir mucize
eseri hayata geri döner. Art›k tek amac› vard›r: Ona pusu kuran Bill ve eski
ifl arkadafllar› olan adamlar›n› teker teker öldürmek. ‹lk filmde iki düflman›n›
Cottonmouth (Liu) ve Cobra (Fox) ile
hesaplaflan Gelin, ikinci filmde s›ras›yla Budd (Madsen), Elle Driver
(Hannah) ve Bill (Carradine) ile olan
hesab›n› kapatacak. Tarantino ilk iki
filminde (Reservoir Dogs ve Pulp
Fiction) hikâyeleri kronolojik s›ra gözetmeksizin, parçalayarak ve kar›flt›rarak kurgu denemeleri yapm›flt›. Kill
Bill’de ise ‘episod’larla anlat›m› deniyor. Ama ilk filmde görüldü¤ü gibi her
episod’da kulland›¤› sinema dilinde kimi zaman küçük, kimi
zaman büyük –bir episod tamamen animeydi- farkl›l›klar
var. Tarantino oyuncu kullan›m›yla da dikkati çeken bir yönetmen. Genelde beraber çal›flt›¤›
ama Kill Bill’de rol vermedi¤i Samuel L. Jackson oynamak için ›srar
edince Volume 2’de ona küçük bir rol
vermifl. Oyuncu seçiminde ikinci özelli¤i y›ld›z› sönmüfl (Pam Grier, John
Travolta gibi) oyuncular› kullanmakt›r.
Bu filmde David Carradine ve Daryl
Hannah bu kotadan filme al›nm›fl. Onlar da Kill Bill 2’de arz-› endam edecekler.
37
sinema
Kedi
Gösterim Tarihi: 23 Nisan
(The Can in the Hat)
Yönetmen: Bo Welch
Oyuncular: Mike Myers, Alec Baldwin, Kelly Preston,
Dakota Fanning, Spencer Breslin, Sean Hayes
Canavarlar Kaçt›
Gösterim tarihi: 16 Nisan
Scooby Doo 2
Yön: Raja Gosnell
Oyn: Freddie Prinze Jr., Sarah Michelle Gellar, Matthew Lillard,
Linda Cardellini, Peter Boyle, Tim Blake, Alicia Silverstone
Maskeli birinin Pterodactyl Hayaleti, Kara fiövalye Hayaleti, Kaptan Cutler Hayaleti ve 10.000 Volt Hayaleti gibi
S›rlar fiirketi’nin ezeli düflmanlar›n› tekrar canland›ran bir makineyle Coolsville’de karmafla yaratmas›yla, Scooby ve arkadafllar›n›n bafl› derde girer. Gazeteci Heather Jasper-Howe ve Coolsville’in dehflete düflmüfl sakinlerinden gelen
bask›lar üzerine, tak›m›m›z canavarlar›n gizemli geri dönüflüyle ilgili soruflturma bafllat›rlar. Bu arada Shaggy ve Scooby S›rlar fiirketi’deki rollerini sorgulamaya bafllam›fllard›r.
50 ‹lk Öpücük
Gösterim Tarihi: 30 Nisan
(50 First Dates)
Yönetmen Peter Segal
Oyn: Adam Sandler, Drew
Barrymore, Rob Schneider,
Sean Astin, Dan Aykroyd
So¤uk deniz canl›lar› veterineri olan Henry Roth (Sandler)
bütün gelece¤ini planlam›flt›r. Havai’deki Deniz Yaflam› Park› deniz hayvanlar›na bakmad›¤› zamanlarda, tatil aflk› aray›fl›ndaki turistlerin kalbini çalmakla meflguldür. Henry için
uzun süreli bir iliflki söz konusu de¤ildir, zira böyle bir fley,
10 y›ld›r planlad›¤› Alaska’ya tekneyle gidip morslar›n sualt›
yaflam›n› inceleme hayallerini sekteye u¤ratacakt›r. Henry
rüyalar›n› gerçeklefltirmeye çok yaklaflm›flt›r ki, teknesi Deniz
Y›lan› bir talihsizlik yaflar. Kendini Hukilau Café’de bulur.
Orada gördü¤ü Lucy’ye (Barrymore) âfl›k olur. Bir yolunu
bulup onunla tan›fl›r. Ertesi gün ç›kt›klar› yemekte, Lucy onu
tan›maz ve onun bir tür sap›k oldu¤unu düflünür ve etraftan
yard›m ister. K›sa süreli haf›za kayb› sorunu olan Lucy’nin
Henry’nin kim oldu¤u hakk›nda hiçbir fikri yoktur. Henry,
Lucy’nin sevgisini kazanmak için hayat› boyunca her gün s›f›rdan bafllamak zorundad›r.
38
Sally ile Conrad birbirlerinden geceyle gündüz gibi çok
farkl› iki kardefltir. Bekâr anneleri Joan Walden´›n (Kelly
Preston) sabr›n›n s›n›rlar›n› zorlamakta ikisinin de üstüne
yoktur. Özellikle Conrad kelimenin tam anlam›yla bir kural
ihlâl etme uzman›d›r. Bu yüzdendir ki annesi onu askeri okula yollama konusunu ciddi ciddi düflünmeye bafllam›flt›r.
Conrad’›n hiç hofluna gitmeyen bu parlak fikir, evlenmek
umuduyla Joan’a sürekli kur yapan yüzsüz komflu Lawrence Quiin’den (Alec Baldwin) ç›km›flt›r. Öte yandan Sally
kardefline oranla biraz daha akl› bafl›nda gibi görünür. Ancak onun da baflka problemleri vard›r. Arkadafllar› üzerinde
bask› kurmaya çal›flt›¤› için hepsinin uzaklaflmas›na sebep
olmufltur. Bu huyu yüzünden sürekli yaln›z kald›¤› için bofl
zamanlar›n› kardeflini sürekli azarlamakla ve avuç içi bilgisayar›na ‘yap›lmas› gerekenler’ listeleri girmekle geçirir. Titiz
ve k›l› k›rk yaran patronu Bay Humberfloob’un sahibi oldu¤u bir reklam ajans›nda çal›flmakta olan anneleri Joan Walden ise, çok baflar›l› giden kariyerinden taviz vermeden ev
için dengeleri bar›flç› bir flekilde kurmaya çabalamaktad›r.
Bir cumartesi günü flirketinin düzenledi¤i resepsiyona kat›lmas› gerekir. Çocuklar›n› evde yaln›z b›rakmak istemese de
patronunun iflten kovma tehditleri karfl›s›nda onlar› uyku
merakl›s› çocuk bak›c›s› Bayan Kwan’a emanet etmek
zorunda kal›r. Ancak bu konuda yapt›¤› tüm haz›rl›klar, Conrad’›n yaramazl›¤›na kurban gidecektir.
Hidalgo
Bafllama Tarihi: 14 May›s
Yönetmen: Joe Johnston
Oyuncular: Viggo Mortensen, Zuleikha Robinson, Omar Sharif,
Louise Lombard, Adam Alexi-Malle
Cesaretin Var m› Aflka?
Gösterim tarihi: 26 Mart
Jeux d'enfants (Love Me If You Dare)
Yönetmen: Yann Samuell
Oynayanlar: Guillaume Canet, Marion Cotillard, Thibault Verhaeghe,
Josephine Lebas-Joly
Julien ve Sophie birbirleri için yarat›lm›fl iki gençtir. Julien’in kanser olan annesi ölmek üzeredir, Sophie ise göçmenli¤in zorlu¤uyla bafla ç›kmaya çal›fl›yordur. Sophie ve
Julien cesaret üzerine kurulu bir oyunla arkadafl olurlar.
Oyun s›rayla birinin ötekine cesaret gerektiren s›nava sütyenle gitmek, okulun en sert çocu¤unu tokatlamak zorlu görevler vermesinden oluflmaktad›r. Ancak Julien ve Sophie
bu k›flk›rt›c› oyunu zamanla hayat›n ta kendisi haline getirirler. Aradan geçen zaman, ikilinin aras›na giren insanlar, k›zg›nl›klar ve hayal k›r›kl›klar› hepsi oyunun afl›lmas› gereken
engellerine dönüflür.
Ütopya
Gösterim Tarihi: 16 Nisan
(Utopia)
Yönetmen: Maria Ripoll
Oyn: Leorando Sbaraglia,
Najwa Nimri, Tcheky Karyo
Ütopya birbirinden tamamen ayr› yerlerden ve farkl› amaçlarla yola ç›kan ve Madrid’de karfl›laflan üç kiflinin hikâyesini anlat›yor. Bu üç kifli kenten kente sürüklenen asosyal Adrian, ailesini terkederek Güney Amerika'ya çal›flmak için giden Angela ve sorgulama ve sorgu teknikleri hakk›nda bir
uzman olan eski bir polis memuru Herve’dir. Hepsinin yaflam›nda büyük trajediler vard›r. Herve kar›s›n›n ve k›z›n›n öldürüldü¤ü bir olay s›ras›nda kör olmufl ve polisli¤i b›rakm›flt›r. ‹çgörü yetene¤i olan Adrian, bu yetene¤ini esrarengiz
bir olay sonras› kaybetmifltir. Angela zengin ve soylu ailesiyle aç›klamad›¤› bir nedenle kavgal›d›r. Bu üç kiflinin karfl›laflmalar›na neden olan ise kendilerine Utopia ad›n› veren garip bir topluluktur.
Arap çöllerinde yüzy›llard›r düzenlenen Atefl Okyanusu koflusu, dünyan›n en zorlu uzun mesafe yar›fl›d›r. Sadece Arap
atlar›n›n kat›labildi¤i 4 bin 800 km. mesafeli bu kofluda zengin kraliyet ailelerinin sahibi oldu¤u en seçkin safkan atlar
adeta ölüm kal›m mücadelesi verirler. 1890 y›l›nda Riyad’›n
en zengin fleyhi, Frank T. Hopkins adl› Amerikal› biniciyi
at›yla birlikte bu yar›fla kat›lmas› için davet eder. Böylece sadece Bedevi binicilerin at bindi¤i bu yar›fla ilk kez bir Amerikal› kat›lm›fl olacakt›r. Üstelik zengin fleyh, Hopkins’in bindi¤i Hidalgo için bahse girmifltir. Eskiden Amerikan ordusunda süvari olan Hopkins, Bat›’n›n gelmifl geçmifl en iyi binicisi olarak nam salm›flt›r ama Hidalgo adl› at›yla girece¤i
bu yar›fl› kazanmak, imkâns›z› baflarmaktan farks›zd›r. Kazanmaya yeminli rakipleri, bu yabanc›n›n birincili¤ini önlemek için kararl›d›rlar. Öte yandan bu yar›fl Frank Hopkins
ve at› Hidalgo için bir onur ve gurur mücadelesine dönüflecektir.
Ölülerin fiafa¤›
Gösterim Tarihi: 9 Nisan
(Dawn of the Dead)
Yön: Zack Snyder
Oyn: Sarah Polley, Ving
Rhames, Jake Weber
George Romero'nun 'zombie üçlemesi'nin ikinci bölümünün yeniden çevrimi. ‹lk kez 1978 y›l›nda çekilen filmin senaryosunu korku sinemas›n›n ustalar›ndan Dario Argento
yazm›flt›. Yeniden çevrimin Argento’nun özgün senaryoya
gizledi¤i tüketim toplumu elefltirilerinin ne kadar yans›taca¤› konusu filmin yeniden çekilece¤i duyuruldu¤undan beri
tart›fl›l›yordu. Yeni versiyon eskisiyle bire bir ayn›. Ama sinema dili konusunda ayn› fleyi söylemek mümkün de¤il.
39
yerli albüm
N. Deniz Yücel
Sert
Kurban
On Air
Bak Bir Varm›fl Bir Yokmufl 2
Derleme
Odeon / Sony
Adl› ad›nca
rock yap›yorlar
Kurban’› ‘90’l› y›llar biterken tan›d›k. Hemen ilk albümüyle birlikte, memleketteki rock müzik ortalamas›n›n sürekli afla¤› do¤ru kay›yor olmas›ndan dolay› endifleli olan müzikseverlere
umut verdi, yüreklerini ferahlatt›. ‘Rock’un art›k ‘pop’
oldu¤u bir devirde, Kurban, adl› ad›nca rock yap›yor, üstelik bu tür müzi¤i
yenileme gayreti gösteriyordu. Y›llar sonra yay›nlanan
ikinci albümleri Sert, Kurban’a ba¤lan›p kalm›fllar›
yan›ltm›yor. Gündelik e¤ilime yüz vermeden, satar satmaz kayg›s›na kap›lmadan adl› ad›nca ‘rock’ yap›yor Kurban, üstelik albümün ad› gibi ‘sert’ bir rock.
Hem bizden, hem çok radikal, hem kökleri ‘60’lara
uzanan, hem de ça¤dafl bir
müzik bu. Popüler müzikal
geçmiflimizin her türden t›n›s› Kurban’›n elleriyle yeniden yo¤rulmufl. Rahat rahat
gelmifl geçmifl ‘en iyi 5
rock albümü’nden biri olarak kabul edilebilir: 10
40
Bir Kad›n fiark› Söylüyor
Seden Gürel
‹rem Records
Seden’in
en yetkin albümü
‘90’l› dalgan›n öncü isimlerinden biri olan Seden Gürel, yeni bir albüm yay›nlad›. Hayat Pencerenin D›fl›nda ve Halley gibi çok
ses getirmifl flark›larla art›k
popun ad›n›n bile an›lmad›¤› bir dönemde pop rüzgârlar› estiren Gürel -o zamanlar Kutlubay- duru güzelli¤i, güzel sesi ve mükemmel flark› söyleme tekni¤i nedeniyle ‘90’l› y›llar›n
ilk star’lar›ndan biri olmufltu. Sonralar› piyasa genç
isim bollu¤u ile kar›flt›, birbirine benzeyen flark›lar
hepimizi bo¤du ve bu flartlarda bir fley yapman›n imkâns›zl›¤›n› gören Gürel,
bir kenara çekildi, bekledi.
Son birkaç y›ld›r aktif olarak yeniden karfl›m›zda.
Aykut Gürel’in altyap›lar›nda harikalar yaratt›¤› flark›lar, Bir Kad›n’›n sesinden
her yüre¤e s›zmak için bir
araya getirilmifl. Seden
Gürel takipçisi olan -bu
sat›rlar›n yazar› dahil- fanatikler baflta olmak üzere,
bu albüm çok insan› havalara uçuracak: 10
70’li y›llarda
ne varm›fl, ne yokmufl
Odeon, Sony’nin iflbirli¤i ile
‘tarih’ yazmay› sürdürüyor.
2003 y›l›n›n May›s ay›nda
yay›nlanan ilk Bak Bir Varm›fl Bir Yokmufl’un üzerinden çok fazla bir zaman
geçmemiflken, ikincisi de
yay›nland›. Türk popunun
tarihinden süzülmüfl tam 20
flark›y› ihtiva eden bir albüm
bu. Serinin ilk albümü a¤›rl›kl› olarak 60’l› y›llara yaslanmaktayd›, bu ikinci albüm ise 70’li y›llar› eksen alm›fl. ‘Kanser’ paranoyas›n›
silinemez bir flekilde kafalara kaz›yan Love Story’den
‘mavi gömlek-beyaz güvercin’li ‘Karao¤lan’ günlerimizin bir tezahürü olan Hadi
Can›m Sen de’ye, Gönül
Turgut, Ay-Feri gibi müzik
piyasam›z›n bugüne kadar
görebildi¤i en güçlü seslerden iflin renklilik ve keyif kanad› olan Alagöz Kardefller
ve Füsun Önal’a kadar her
türden e¤ilim ve üslûp albümde fl›k bir flekilde bir
araya getirilebilmifl. Süperstar’›m›z›n Tanju Okan’l›
düeti Hanc› da iflin ekstras›.
Albümün kapa¤›nda söylenmifl olan› tekrarlayal›m: “Bin
yafla Odeon”: 10
Kay›p fiehir
K›raç
TMC
Hep ayn›
türküyü 盤›r›yor
Piyasan›n fenomen isimlerinden olan K›raç, yükseliflini sürdürüyor. ‘Memleketin
en iyi Cem Karaca taklidi’
olma yolunda y›lmadan, yorulmadan ilerliyor. Bugüne
kadar yapt›¤› bütün albüm,
dizi film müzi¤i ve her türden ortak çal›flmada hep
ayn› flark›y› hep ayn› biçimde söylüyor olmas›na ra¤men yüz binlerce hayran
edinebilme gibi elde edilmesi imkâns›z bir baflar›
sa¤lad›. Kay›p fiehir’le bildi¤imiz türküsünü 盤›rmaya
devam etmifl: ‘Kekik kokan
da¤lar’, ‘bülbül öten ba¤lar’dan süzülüp gelen; ‘eski
bir gelinli¤e’, ‘bak›r bir bilezi¤e’, ‘anneden kalan yüzü¤e’ bel ba¤layan, ‘bir güldüren bir a¤latan’ bir türkü
bu. Normalde herkesin
“Saçmalama ya!” demesi
gereken bir türkü ama K›raç
seviliyor, çok sat›yor…
Herkesin kafas› çok
kar›fl›k: 0 (s›f›r)
yabanc› albüm
Murat Ersan
Natacha Atlas
Something Dangerous
Mega Müzik
Cheb Mami
Du Sud Au Nord
EMI
Atlas tam tad›nda,
tam k›vam›nda
Mariza
Fado Curvo
Mega Müzik
Fado müzi¤inin
yeni prensesi
Portekiz’den dünyaya yay›lan Fado müzi¤inin kraliçesi
Amalia Rodriguez’in yerinde art›k gencecik bir isim
olan Mariza var. Sanatç›
300.00’e ulaflan sat›fl rakam› ile tüm zamanlar›n en
çok satan Fado albümüne
imza att›. Mariza son albümünde bu de¤erlerin hakk›n› veren bir çal›flma yapm›fl. ‹lk albümünün aksine
orijinal eserlere de yer vermifl. Bir flark› haricinde tüm
flark›lar, Mariza için özel
olarak yaz›lm›fl. O bir flark›
da çok bilindik hani deyim
yerindeyse klasik bir Fado.
15 flark›n›n yer ald›¤› albümde sanatç›n›n yorumu,
tekni¤i mükemmel. Uzun
zamand›r kulaklar›n›n pas›n›
silemeyenler için okyanus
k›y›lar›ndan, Akdeniz’den
esen bir tatl› yel...
Türk müzikseverlerin yak›ndan tan›d›¤› bir isim olan
Natacha Atlas, bu albümünde de birçok müzik türünden bir harman yap›p
kendi usta yorumuyla onu
sevenlere sesleniyor. Ülkemizde de konserler vermifl
olan Atlas, bu albümünde
konuk sanatç›lara yer vermifl. Princess Julianna ve
West Indian ile Rap ve
R&B tarz›nda flark›lar seslendirirken, Sinead O’Connor ile kelt ezgili bir flark›da düet yap›yor. Ayr›ca
Do¤u ve Bat›’n›n önemli
müzisyenleri de albüme
destek veriyor. Bunlara örnek olarak M›s›r’›n önemli
trompetçisi Sami El Babli
ve Kubrick’in Eyes Wide
Shut filminin müziklerinden
hat›rlanacak bir isim oIan
Jocelyn Pook’u sayabiliriz.
Atlas, aç›l›fl parças›
Adam’s Lullaby’da bat›
tarz› orkestrasyonun üstünde Do¤u g›rtla¤›yla yorum
kat›yor. Ayr›ca flark›c› çal›flmada bir de ölümsüz flark›
yorumlam›fl. James Brown
/ Newcombe çal›flmas›
This Is A Man’s World bu
albümde cover olarak yer
al›yor.
Aflk›n Arsunan
One A Day
Aura
Türk caz›n›n
önemli ismi
Uzun zamand›r müzikle u¤raflan Aflk›n Arsunan, çeflitli sanatç›lar›n albümünde
misafir sanatç› olarak yer
ald›ktan sonra nihayet solo
albümüyle bizlerle. Arsunan, tenor ve soprano saksofonda Levent Alt›nda¤,
trompette fienova Ülker,
trombonda Aycan Teztel,
kontrbasta Volkan Hürsever, bas gitarda Eylem Pelit, davulda Volkan Öktem
ve bir parçada vokalde Sibel Gürsoy gibi ülkemizin
önde gelen müzisyenleriyle
çal›flm›fl. Albümün aç›l›fl
flark›s› klasik bir Paul Desmond çal›flmas› olan Take
Five. Albümde bir klasik olmufl flark› daha yer al›yor:
Paul Simon imzal› Bridge
Over Troubled Water. Di¤er flark›lar Arsunan’›n imzas›n› tafl›yor. Türk caz›nda
önemli bir yere sahip olan
sanatç›n›n albümünü edinin
seveceksiniz.
Etnik tatlar
aras›nda gezinti
Sting’in seslendirdi¤i Desert Rose ile ad›n› genifl
kitlelere duyuran Cheb
Mami, bu albümünde birçok ünlü isimle düet yaparak müzikal yelpazesini geniflletiyor. Cezayir kökenli
Rai müzi¤inin önemli temsilcileri aras›nda yer alan
Mami, bu albümünün aç›l›fl›nda kendisi gibi Cezayir
kökenli isimlerle Des Deux
Cotés adl› flark›y› seslendiriyor. Albümün tamam›na
yay›lm›fl olan baharat kokusu (!) baz› parçalarda yerini deniz kokusuna b›rak›yor. Çal›flmada K-Mel’den
Ziggy Marley’e Zucchero’dan Aswad’a dek genifl
bir isim listesi var. ‹fl böyle
olunca etnik tatlar aras›ndaki gezintiler de uzun soluklu oluyor. Mami’nin yine bir baflka Cezayir’li Enrico Macias ile seslendirdi¤i Kum Tara dikkat çekiyor. Ayr›ca Ziggy Marley
ile düeti Madanite etkili bir
çal›flma. Etnik müzik severlere, bu türün merakl›lar›na
özellikle edinmeleri tavsiyesinde bulunmak gerek.
41
çok satan kitaplar
Türkiye /
Edebiyat
Türkiye /
Edebiyat d›fl›
1. Da Vinci fiifresi
Dan Brown
Alt›n Kitaplar
2. On Bir Dakika
Paolo Coelho
Can Yay›nlar›
3. Aflk Mutfakta Pifler
Maeve Binchy
Do¤an Kitap
4. Onu Seviyordum
Anna Gavalda
Do¤an Kitap
5. Cennette Karfl›laflaca¤›n›z Befl Kifli
Mitch Albom
Alt›n Kitaplar
6. Baflucumda Müzik
Kürflat Baflar
‹fl Kültür Yay›nlar›
7. Sa¤ Salim Kavuflsak
Nedim Gürsel
Do¤an Kitap
8. Nüveyre
Funda Kalayc›o¤lu
Remzi Kitabevi
9. ‹stanbul, Hat›ralar ve fiehir
Orhan Pamuk
YKY
10. Felsefenin Tesellisi
Alain de Botton
Sel Yay›nc›l›k
11. Alazda
Özde Ünkan
Remzi Kitabevi
12. Mor
‹nci Aral
Epsilon Yay›nevi
13. Bu ‹flte Bir Yaln›zl›k Var
Tuna Kiremitçi
Do¤an Kitap
14. Viyana Kuflatmas›
John Stoye
Do¤an Kitap
15. An›lar, Olaylar
Can K›raç
Apa Yay›nlar›
1. Unutulanlar D›fl›nda Yeni Bir fiey Yok
Osman Pamuko¤lu
Harmoni
2. Savaflç› Keflifller, Tarikat ve Tap›nak
fiövalyeleri
Michael Baigent, Richard Leigh, Henry Lincoln
Nokta Yay›nlar›
3. Etiler Ko¤uflu
Önder fiuflo¤lu - Emrullah Erdinç
Everest Yay›nlar›
4. Yaflanm›fl fiehir Hikâyeleri
fienay Düdek
Nokta Yay›nlar›
5. Ar›zal› Erkekler
Güler Kazmac›
Nokta Yay›nlar›
6. Bütün Kaleler Zaptedildi
Hulki Cevizo¤lu
Ceviz Kabu¤u Yay›nlar›
7. Gayet Ciddiyim
Gülse Birsel
Epsilon Yay›nevi
8. Teneke Üzerinde Midyeden Sufliye
Birol Güven
Everest Yay›nlar›
9. Ah fiu Kad›nlar
Ercan Kafl›kç›
Epsilon Yay›nevi
10. Tazesi Makbuldür
Arman K›r›m
Galata Yay›nlar›
11. CIA Kürtleri
Tuncay Özkan
Alfa Yay›nlar›
12. Aflk, Seks ve Kad›nlara Dair
Seda Kaya Güler
Epsilon Yay›nevi
13. Uzanlar: Bir Korku
‹mparatorlu¤unun Çöküflü
Nedim fiener
Güncel Yay›nc›l›k
14. Fark› Yaratan Coflkudur
Norman Vincent Peale
Epsilon Yay›nevi
15. Burcunuz ve 2004
Susan Miller
CC Yay›nlar›
Kaynak: Yeni Çizgi Yay›n Da¤›t›m Ltd (23 Mart 2004 itibariyle)
42
Türkiye /
Çocuk ve ilk
gençlik
1. O da Beni Seviyor
Christian Tielman
Epsilon Yay›nevi
2. Peynirimi Kim Kapt› (Gençler için özel
edisyon)
Spencer Johnson
Epsilon Yay›nevi
3. Kay›p Bal›k Nemo
Disney Pixar
Do¤an Egmont
4. Yaln›z Kalmak ‹stiyorum
Cathy Hopkins
Epsilon Yay›nevi
5. Matematik Oynuyorum
Hülya Gelmedi
Kök Yay›nlar›
6. fiaflmaz Ölçüler
Kjartan Poslcitt
Timafl Yay›nlar›
7. Anneannem Sihirbaz
Muzaffer ‹zgü
Bilgi Yay›nlar›
8. Kaplan Tak›m› Sirk Serüveni
Thomas Brezina
Do¤an Egmont
9. 35 Kilo Tembel Teneke
Anna Gavalda
Gün›fl›¤› Kitapl›¤›
10. Cad› Lili Korsanlarla
Knister
Epsilon Yay›nevi
11. Küçük Ayflegül Bebek Bak›c›s›
Gilbert Delahaye
Mars›k Yay›nlar›
12. Barbie: ‹lk Sözcüklerim,
Fiona Munro
Net Yay›nlar›
13. ‹lk Ansiklopedim: Do¤a
Do¤an Egmont
14. ‹lk Ansiklopedim: Hayvanlar
Do¤an Egmont
15. Her Güne Bir Masal
Tar›k Demirkan
YKY
ABD /
Edebiyat
Almanya /
Edebiyat
1. 3rd Degree, James Patterson and Andrew
Gross, Little, Brown
2. The Da Vinci Code
Dan Brown, Doubleday
3. The Last Juror
John Grisham, Doubleday
4. The Five People You Meet
in Heaven
Mitch Albom, Hyperion
5. Ransom
Danielle Steel, Delacorte
6. Angels & Demons
Dan Brown, Atria
7. A Death in Vienna
Daniel Silva, Putnam
8. The Princess of Ireland
Edward Rutherfurd, Doubleday
9. Ain’t She Sweet
Susan Elizabeth Phillips, Morrow
10. The Birth of Venus
Sarah Dunant, Random House
1. Sakrileg
Dan Brown, Lübbe
2. Pompeji
Robert Harris, Heyne
3. Der Schwarm
Frank Schätzing, Kiepenheuer&Witsch
4. Cupido
Jilliane Hoffmann, Wunderlich
5. Das Auge des Leoparden
Henning Mankell, Zsolnay
6. Monsieur Ibrahim und die Blumen des
Koran
Eric-Emmanuel Schmitt, Ammann
7. Harry Potter und der Orden des Phönix
Joanne K. Rowling, Carlsen
8. P.S. Ich liebe Dich
Cecilia Ahern, W. Krüger
9. Supergute Tage oder Die besondere Welt
des Christopher Boone,
Mark Haddon, Blessing
10. Elf Minuten, Paolo Coelho, Diogenes
ABD /
Edebiyat d›fl›
Almanya /
Edebiyat d›fl›
1. Deliver us From Evil
Sean Hannity, ReganBooks/HarperCollins
2. The Passion
Tyndale
3. American Dynasty
Kevin Phillips, Viking
4. The Price of Loyalty
Ron Suskind, Simon & Schuster
5. The Fabric of the Cosmos
Brian Greene, Knopf
6. Lies (and the Lying Liars Who Tell Them)
Al Franken, Dutton
7. Give me a Break
John Stossel, HarperCollins
8. Ghost Wars
Steve Coll, Penguin
9. The Enemy Within
Michael Savage, WND Books
10. Dude, Where’s my Country
Michael Moore, Warner
1. Erinnerungen 1930-1982
Helmut Kohl, Droemer
2. Meines Vaters Land
Wibke Bruhns, Econ
3. Mensch bleiben-High-Tech und Herz - eine liebevolle Medizin ist keine Utopie
Dietrich Grönemeyer, Herder
4. Volle Deckung, Mr. Bush
Michael Moore, Piper
5. Die Krankheitserfinder-Wie wir zu Patienten gemacht werden
Jörg Blech, S.Fischer
6. Weltmacht im Treibsand
Peter Scholl-Latour, Propyläen
7. Bei lebendigem Leib
Souad, Blanvalet
8. Stupid White Men
Michael Moore, Piper
9. Mit einem Lächeln
Uschi Glas, Droemer
10. Ratschläge des Herzens
Dalai Lama, Diogenes
‹ngiltere
1. Artemis Fowl
The Seventh Dwarf, Eoin Colfer, Puffin Books
2. Cool!
Michael Morpurgo, Collins
3. The Magnificent Mummies
Tony Bradman, Egmont Books
4. Felicity Wishes Fairy Fluster
Emma Thomson, Hodder Children's Books
5. If I Was Boss
Kes Gray, Red Fox
6. Molly Moon's Hypnotic Holiday
Georgia Byng, MacMillan
7. The Da Vinci Code
Dan Brown, Corgi
8. The Dating Game
Danielle Steel, Corgi
9. The Jester
Patterson & Gross, Headline
10. The Kid
Kevin Lewis, Penguin
Fransa
1. Savoir manger
Jean-Michel Cohen-P. Serog, Flammarion
2. Rien de grave
Justine Lévy, Stock
3. Da Vinci code
Dan Brown, Lattes
4. De Gaulle, mon père
Philippe de Gaulle-M. Tauriac, Plon
5. Opération Montécristo
Vance-Van Hamme, Dargaud Benelux
6. Les intouchables
Ghislaine Ottenheimer, Albin Michel
7. Guérir...
David Servan-Schreiber, Robert Laffont
8. La lionne blanche
Henning Mankell, Seuil
9. L’aventure Indochine
C. English-F. Thibaud, City
10. 100 mots à sauver
Bernard Pivot, Albin Michel
Kaynak: ABD (The New York Times), Almanya (Der Spiegel), ‹ngiltere (The Guardian), Fransa (Fnac) (23 Mart 2004 itibariyle)
43
r
kitap
Gülenay Börekçi
Adresi Yok, New York
(Grand Central Winter:
Stories From the Street),
Lee Stringer
Çeviren: P›nar Güncan, Tijen Suveren,
Çitlembik Yay›nlar› 209 sayfa
Aflkla ya da geçmiflle
hesaplaflan öyküler
Parçal› Aflklar
Eski bir evsiz olan Lee Stringer, Adresi Yok, New York adl› kitab›nda hakiki sokak hikâyeleri anlat›yor. Kitab›nda kimi
zaman ‘Tanr›'n›n köflesi’ diye adland›rd›¤› 42. Cadde’den söz
ediyor, kimi zaman ara s›ra çocu¤unun bak›c›l›¤›n› üstlendi¤i
‘tarihi geçmifl turist’ ve fahifle Suzy’yi tan›mam›z› sa¤l›yor. Bu
arada Sokak Haberleri ad›n› tafl›yan gazete de hikâyenin
baflrolü elden b›rakmaya niyetli görünmüyor. Stringer sokaklarda ve metrolarda satt›¤› bu gazete sayesinde kendisini hayatta tutacak kadar ‘mal’ alabiliyor, ayr›ca zamanla ifli ilerletip
bu gazetenin köfle yazar› ve skandal haberleri muhabiri oluyor. Baz›lar›n›n ‘Yeni Jack London’ diye niteledi¤i Lee Stringer, Adresi Yok, New York ad›yla çevrilen bu kitab›nda evsiz günlerinden tan›d›¤› birbirinden ilginç ve renkli kifliler arac›l›¤›yla pek de al›fl›k olmad›¤›m›z bir bak›fl aç›s›ndan Amerika'n›n 80’li y›llar›n›n ilginç bir panoramas›n› çiziyor.
Onu Seviyordum
(Je l’aimais),
Anna Gavalda, Çeviren: Berran Tözer
Do¤an Kitap
121 sayfa
Frans›z Anna Gavalda’dan aflk üzerine hüzünlü bir ilk roman. Kocas› taraf›ndan terk edilmifl olan iki çocuk annesi
genç ve k›rg›n Chloé’nin ‘hayat›n›n aflk›n›’ buldu¤u halde
sevmedi¤i kar›s›n› asla terk edememifl olan kay›npederiyle
bir gecelik diyalo¤u... Taraflardan biri yaflad›¤› ayr›l›k ac›s›yla, kederle, afla¤›lanma duygusuyla bo¤uflurken, di¤eri,
adeta soluk almadan, zay›fl›¤› ve asla harekete geçemeyifli
yüzünden duydu¤u piflmanl›¤› anlat›yor. ‹liflkilerde kalmak ile
gitmek aras›nda yap›lacak olan tercih Gavalda’ya göre kimi
zaman durmak ve yaflamak aras›nda yap›lacak bir tercih anlam›na geliyor. Aflk›n Ömrü Üç Y›ld›r adl› kitab›yla tan›nan
Frédéric Beigbeder kitap hakk›nda flunlar› söylemifl: “S›cac›k bir aflk öyküsü. Gavalda'n›n sizden, kaybettiklerinizden,
yalanlar›n›zdan, korkakl›klar›n›zdan, vazgeçmiflliklerinizin
ac›s›ndan söz etti¤ini anlayacaks›n›z. Terk edilmifl bir kad›na, kalarak hayat›n›n en büyük hatas›n› yapm›fl bir adam›n
içini döküflünün öyküsüdür bu.”
44
Gönül K›v›lc›m
Everest Yay›nlar›, 189 sayfa
Gönül K›v›lc›m, Kasaba ve Yalanlar ile Jilet Sinan’›n ard›ndan üçüncü kitab› Parçal› Aflklar’daki öyküleriyle bir kez daha okur karfl›s›nda. K›v›lc›m’la bu kitapta yer alan öyküleri ve ‘aflk’ hakk›nda konufltuk.
Öyküleriniz ya aflkla hesaplafl›yor, ya geçmiflle. Aflk ve
geçmifl, birbirinden ba¤›ms›z olamaz m›?
Aflka yönelik en büyük tehdit, bir gün bitebilecek olmas›d›r.
Bir yandan, ad›m ad›m yaklaflt›¤›m›z ölümü bize unutturacak
kadar güçlü bir istektir duydu¤umuz. Ancak her an geçmiflle kar›flabilecek kadar da k›r›lgan ve titrektir öteki için hissettiklerimiz. Hepimiz mutlu aflk vard›r diye ba¤›rmak istesek
de, biliriz ki tutkumuz sonludur. Bu yüzden, aflk› flimdiki zamanda yaflar›z ama hat›rlay›fllar üzerinden yeniden kurar›z.
Bitmek bilmeyen vedalaflmalarla geçmifle gömülmüfl bir an›y› canl› tutar›z. Aflk› hat›rlamak, geçmifli içimize gizlediklerimizi bulup ç›karmak, ac› verici de olsa aflk›, anlafl›lmaz o
duyguyu, geçmiflle hesaplaflarak anlamaya çal›flmakt›r.
Aflk, seven ve sevilenden ibaret kalamad›¤›ndan m› ac›d›r asl›nda? Ya da flöyle soral›m: Sonuçta parçalanma
aflk›n do¤as›nda m› var?
Aflk›n gerçek olmas› için s›nanmas› gerekiyor ve tam da bu
noktada aflk› tehdit eden gölgeler ekleniyor serüvene. Zaten
onlars›z hiçbir iliflki, hiçbir aflk öyküsü anlat›lam›yor. Çünkü
âfl›kken duydu¤umuz tutku biraz da aflk›n güçlü¤ünden,
üçüncü flah›slara ra¤men, o gölgelere ra¤men sürebiliyor olmas›ndan kaynaklan›yor. Ayr›ca, karfl›laflmalar›m›z bunca kesintiliyken, yaflam biçimlerimiz süreklili¤e flans tan›mazken
aflk ad›n› verdi¤imiz o duygu da parçal› olma e¤ilimi tafl›yor.
Kabul edelim etmeyelim, günümüzde çekilmifl filmler, yaz›lm›fl kitaplar sürekli ayn› saptamay› tekrarl›yor: Hepimiz yüre¤imizde yan›m›zdakinden baflka birinin resmini tafl›yoruz.
Öyküler geçmiflle hesaplaflmas›n› aflk üzerinden yapan
tek ve uzun bir öykünün ayr›nt›lar› gibi. Do¤ru mu bu?
Al›c›s›na Ulaflamayan Mektup ve Eriflememek hariç. Birincisi ahlâkî olmam›z› flart koflan kendi irademizden daha güçlü bir iradenin varl›¤›n› yok sayd›¤›m›zda ortaya ç›kacak kaotik düzenin küçük bir provas› niteli¤inde. ‹kincisi ise afl›kken
nas›l birbirimize benzedi¤imizi anlat›yor.
Lâle Dilligil
Kufl Diline
Öykünen
Ayflegül Devecio¤lu
Metis Yay›nlar›
219 sayfa
Kitapta, kaderle bafl edebilmenin tek
yolu olarak gösterilen zaman kavram›,
yak›n tarihin belleklerden silinmeye çal›fl›lan bir dönemi arac›l›¤›yla ele al›n›yor. Birçok kifli için art›k ‘unutulan’ olan
ve kasten unutturulan 12 Eylül dönemi,
25 y›ll›k bir hesaplaflmadan geçilerek
aktar›l›yor. fiimdiki zamandan çok farkl› özellikleri olan sözkonusu zaman dilimi o dönemde yaflananlar›n da, aradan
geçen sürenin de yan›lt›c› olabilecek etkilerinden uzak bir yaklafl›m›n ürünü.
Bunun en önde gelen nedenlerinden
biri “Her kavflak noktas›nda insan kendisiyle karfl›lafl›r. Ne var ki, konuflamaz
bulufltu¤u, karfl›laflt›¤› fleyle; eski bir elbise gibi dilsiz olan bu fleye yaln›zca
bakabilir” diyen yazar›n ‘hakikatin’ yan›nda durmas› ve bunu anlat›m›na baflar›yla yans›tmas›.
Sanat›n ‹cad›
(Invention of Art)
Larry Shiner
Çev.: ‹smail Türkmen
Ayr›nt› Yay›nlar›
496 sayfa
Ça¤dafl Frans›z düflüncesinden, özellikle Michel Foucault ve Paul Ricoeur'den etkilenen Larry Shiner kitab›nda, Bat›'n›n, di¤er toplumlara ve hatta
kendi geçmifline bak›fl›n›n, son iki yüzy›l içinde kurumsallaflm›fl olan sanat
ve zanaat ayr›m›na göre biçimlendi¤ini gösteriyor ve ilk bak›flta toplumsal
alan›n çat›flmalar›n› içermedi¤i düflünülen sanat kavramlar›n›n ço¤unun,
bafltan afla¤› ›rkç›l›k, cinsiyetçilik, Avrupamerkezcilik, sömürgecilik ve s›n›fsal ayr›mc›l›ktan beslendi¤ini ortaya
koyuyor.
Kehanet Gecesi
Aflk Mutfakta Pifler
(The Oracle Night)
Paul Auster
Çev: ‹lknur Özdemir
Can Yay›nlar›
264 sayfa
(Scarlet Feather)
Maeve Binchy
Çeviren: Lâle Bulak
Do¤an Kitap
517 sayfa
Paul Auster, son roman› Kehanet Gecesi’nde de¤iflmez temas›n› kullan›yor
ve tesadüflerin insan hayat›n› nas›l de¤ifltirebilece¤ini anlat›yor. Hikâye k›saca flöyle: 34 yafl›ndaki romanc› Sidney
Orr, aylar süren ölümcül bir hastal›¤›n
ard›ndan yavafl yavafl hayata dönmektedir. Bir gün Brooklyn’deki küçük bir
k›rtasiyeciden edindi¤i mavi ciltli bir
defter Sidney’i garip bir flekilde tam
dokuz gün boyunca büyüsü alt›na al›r.
Bu dokuz gün içinde evlili¤i y›k›lma
tehlikesi geçirecek, genç adam›n hakikate duydu¤u güven sars›lacak, yaflad›¤› olaylar karfl›s›nda duydu¤u derin
hayret ve ürkütücü önseziler ruhunu
ele geçirecektir.
“Her birimiz zor imtihanlara çekiliyoruz.
Bana kal›rsa bu, zorluklarla nas›l bafl
edece¤imizi denemek için yap›l›yor.
Benim için insan›n kendine sayg›s›
önemli. ‹nsan di¤erlerine karfl› sayg›l›,
onurlu ve cömert olmak için elinden
geleni yapmal›, kendine ba¤›ml› olmamal›. fierefini koruman›n tek yolu bu,”
diyen Auster, Ay Saray›, fians Müzi¤i,
Leviathan, Yükseklik Korkusu, Yaln›zl›¤›n Keflfi, Yan›lsamalar Kitab› gibi romanlar›yla ça¤dafl Amerikan edebiyat›n›n en parlak temsilcilerinden biri
haline geldi. Yazmaya ilk bafllad›¤›nda
12 yafl›ndayd›. Frans›z, ‹ngiliz ve ‹talyan edebiyat› okuduktan sonra hayat›n› bir süre çeviri yaparak kazand› ve bir
süre Fransa'da yaflad›. 1979'da babas›n›n ölümü üzerine, yaflamöyküsel roman› Yaln›zl›¤›n Keflfi'ni yazd›. (Bir keresinde, edebiyat hakk›nda “Kitap iki
yabanc›n›n en özel buluflmas›d›r. Bir kitab› elime ald›¤›mda, yazar›n ruhunun
en derin k›vr›mlar›yla tan›fl›yorum,” demiflti.) 1981’de meslektafl› Siri Hustvedt'le evlendi. Son y›llarda küçük bütçeli filmler yaz›p yönetiyor.
‹rlandal› Maeve Binchy, yeni y›l gecesi
bafllay›p 365 gün sonra gene bir yeni
y›l gecesinde son bulan çok karakterli
roman› Aflk Mutfakta Pifler’de gençlik
y›llar›ndan beri arkadafl olan ve birlikte
bir ifl kurmay› amaçlayan bir kad›n ile
bir erke¤in hayatlar›n›n geri kalan›nda
yaflad›klar› dostluk anlat›yor. Kahramanlar›m›z›n her ikisi de baflkalar›yla
evlidir, ama asl›nda birbirlerine âfl›k olduklar›n› ilerleyen zamanda anlayacaklard›r. Kitapta s›radan tutkularla dolu s›radan hayatlar, kalp k›r›kl›klar›, hüzünlü
zamanlar ve insan›n içini ›s›t›p kara bulutlar› da¤›tan bir nefle var.
‹talyanca Aflk Baflkad›r, Yaln›z Kad›nlar Soka¤›, Geri Döneceksin gibi
romanlar›n yazar› Binchy’yi daha yak›ndan tan›mak isteyenler için... Kendisi 1940 ‹rlanda do¤umlu. Katolik k›z
çocuklar›n›n gitti¤i bir okulu bitirdikten
sonra üniversiteyi bitirdi ve ö¤retmenlik yapmaya bafllad›. 23 yafl›ndayken,
Kudüs’te ‹sa’n›n son yeme¤ini yedi¤i
söylenen ma¤aray› ziyareti s›ras›nda
dinsel inanc›n› yitirdi. Daha sonra bir
kibbutzda çal›flmak üzere ‹srail’e gitti.
Yurtd›fl›nda bulundu¤u s›rada her hafta babas›na, bulundu¤u yerdeki hayat› ve savafl alt›ndaki topraklar› tasvir
eden mektuplar yazd›. Babas›, bu
mektuplardan birini, Dublin’de yay›mlanan Irish Times gazetesine 18 Sterline satt›¤›nda Binchy’nin ald›¤› ö¤retmen maafl› 16 Sterlindi. Bu mektup,
Binchy’ye 1969 y›l›nda gazetecili¤in
kap›lar›n› açm›fl oldu. Böylece, haftada
iki kez yazan ünlü bir köfle yazar› ve ‹rlanda feminist hareketinin ilk kad›n
editörü oldu. Binchy, gazetecili¤e
bafllad›ktan sonra çocuk öyküleri yazar› ve BBC sunucusu Gordon Snell’le
tan›fl›p evlendi ve eflinin teflvikiyle roman yazmaya karar verdi.
45
kitap
s
Ustalar›n Seçtikleri
Popüler Gerilim
Lawrence Block
Çev: Ayflen Anadol O¤lak Yay›nlar›
665 sayfa
Göksel Aymaz
YeniHayat Kütüphanesi Yay›nlar›
214 sayfa
Polisiyenin büyük ustas› Lawrence Block, önde gelen polisiyecilerin ‘en sevdikleri hikâyelerini’ ve onlar› ‘en çok etkileyen hikâyeleri’ bir antolojide toplam›fl. Antolojide Edgar Allan
Poe’dan Ed Gorman’a Stephen King’den Joyce Carol Oates’a pek çok ünlü yazar›n seçimleri yer al›yor. Tabii
Block’unkiler de... fiöyle diyor Block: “Ne diye bu kadar geciktim ki bu antolojiyi yapmakta! Yazarlar›n, hem okuduklar›
hem kendi yazd›klar› hikâyelere çok ilginç bir aç›dan bakt›klar›n› biliyordum. K›sa cinayet hikâyeleri yazarlar›ndan flöyle
on, on ikisinin en sevdikleri hikâyeleri seçmeye ve neden bu
seçimi yapt›klar›n› aç›klamaya ikna edebilirsem, hem temal›
bir antoloji olurdu elimde, hem de müthifl çekici bir kitap...
Üstelik de¤il bir fley yazmak, hikâyeleri bile seçmek zorunda
kalmazd›m! Dolay›s›yla böyle bir fikir att›m ortaya. Böylelikle
de Ustalar›n Seçtikleri ad›n› tafl›yan bir kitap ç›km›fl ortaya.
Ya da baflka bir deyiflle, ‘tek ciltte iki kitap’.
Sat›fl Garantili 60 Roman Konusu
Sarane Alexander
Çeviren: Alev Er
Do¤an Kitap
280 sayfa
Göksel Aymaz imzal› Popüler Gerilim, popüler kültürün
genel sorunlar›n› güncel örnekler üzerinden tart›flan bir kitap. ‹çinde, farkl› tarihlerde farkl› nedenlerle ama ayn› eksen
üzerinde yaz›lan yaz›lar yeri al›yor. Bunlarda da, popülerli¤in edebiyattan sinemaya, yaz›l› bas›ndan televizyona kadar toplumsal hayat›n en s›radan ve en üst kademelerindeki istilac› yükselifli ele al›n›yor.
Y›lmaz Erdo¤an, Cem Y›lmaz, Okan Bayülgen, Kenan
Ifl›k ve Faz›l Say gibi son y›llarda ad›ndan en çok sözedilen
isimlerin ‘yerlerinin’, popüler kültür içinde neye karfl›l›k geldiklerinin incelendi¤i kitap, bugünleri anlamak için iyi bir
rehber.
Örne¤in ünlü stand-up komedyeni ve oyuncu Cem Y›lmaz
hakk›ndaki sat›rlar, ünlü komedyenin baflar›s›n›n ve çok sevilmesinin nedenleri hakk›nda önemli ipuçlar› tafl›yor: “Hiç
kuflkusuz, bir anlat›m dehas›na da sahip Cem Y›lmaz. Çünkü hayat›n ve insan›n fark›nda. Pantomim ve oyunculu¤undaki ustal›kta, elbette bu fark›nda olufl'un büyük katk›s› var.
Bu fleytanca bilgisi, bu nefleli ve komik adam›, insanl›¤›n
ciddi bir imgesi yap›yor. Bunun d›fl›nda daha baflka nas›l
bir mesaj versin?”
Çocuk kitaplar›
• 35 Kilo Tembel Teneke, Anna Gavalda, Çeviren: Azade Aslan
Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, 92 sayfa
1927 y›l›nda Ba¤dat’ta do¤an Sarane Alexandrian 1933’ten
beri Paris’te yafl›yor. 14 yafl›ndayken Dadaist Raoul Hausmann’la tan›flt›ktan sonra avangard edebiyata yönelen Alexandrian daha sonraki y›llarda yapt›¤› çal›flmalarla gerçeküstücülü¤ün Andre Breton’dan sonra iki numaral› kuramc›s› ilan edildi. Ancak daha sonra gruptan ihraç edildi ve sanatedebiyat elefltirmenli¤i üzerine yo¤unlaflt›, biyografiler, öykü
ve romanlar yay›mlad›.
Sarane Alexandrian’›n eserleri 14 dile çevrildi. Elimizdeki
Sat›fl Garantili Altm›fl Roman Konusu adl› kitab›nda her birinin kendi özel kurallar› olan tarihi roman, fantastik polisiye,
pornografik roman, gerçeküstü roman, soyut roman, politik
roman, bilim kurgu ve di¤er özgün formatlarda yarat›lm›fl 60
‘roman konusu’nu veriyor. Her tür için önce küçük teorik bilgiler, daha sonra da ayr›nt›l› planlar veriyor. Üstelik tatl› bir
mizah havas›n› ve ince bir alay› da ihmal etmiyor.
Sonuç olarak: Ö¤renmek isteyen ö¤renir, e¤lenmek isteyen
e¤lenir.
46
• Uyan›k Uykucular›n 365 Gece Masal›, Veysel Dinler
Betik Yay›nlar›, 824 sayfa
• Çukurlar (Holes), Louis Sachar, Çeviren: Seyran Deniz
‹fl Kültür Yay›nlar›, 227 sayfa
• Gül Soka¤›’n›n Dikenleri, Zeynep Cemali
Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, 156 sayfa
• Tarihöncesine Yolculuk, Çi¤dem Maner, Resimleyen: Ceren Aykut
Epsilon, 44 sayfa
• fiapka Uçtu Kime Kondu, Ça¤layan Dinçer, Resimleyen: Metin Akbafl
Epsilon Yay›nc›l›k, 24 sayfa
• Mavi Rüyalar Gören Çocuk, Mustafa Ruhi fiirin
Kök Yay›nc›l›k, 138 sayfa
• Mavi Ay, Mavisel Yener, Aytül Akal
Uçanbal›k Yay›nlar›, 72 sayfa
• Toplu Masallar, Samet Behrengi, Çeviren: Ayfle Uyguner
Su Yay›nlar›, 283 sayfa
• Sihirli Kitap, Fatih Erdo¤an
Mavibulut, Yay›nlar›, 160 sayfa
Kafka
Roger Garaudy
Çev: Mehmet Sert
YeniHayat Kütüphanesi
86 sayfa
20. yüzy›l›n en önemli yazarlar›ndan Kafka’n›n dünyas›n›
inceleyen kitapta bu dünyan›n ana hatlar› flu sözlerle
özetleniyor: “Bo¤ucu, insandan uzaklaflm›fl bir dünyad›r
bu, yabanc›laflman›n dünyas›d›r. Ama yabanc›laflman›n
tamamen fark›nda olmak ve ümidini asla kaybetmemek
önemlidir.” Bunun ne yarar› var? Kitab›n girifl bölümünde
bu soru da yan›tlanm›fl: “Ola¤and›fl›n›n ve mizah›n bu
dünyan›n cephesinde meydana getirdi¤i çatlaklar›n aras›ndan bir ›fl›k, hatta bir ç›k›fl yolu görebiliriz”. Ama bunun
koflullar› var: “Yeter ki, yap›t› bir sistemin önceden kabul
edilmifl cenderesine sokmaktan ve onda bir tezin romanlaflt›r›lm›fl biçimini bulmaktan baflka bir fley düflünmeyen
yorum denemelerine kanmayal›m. Ancak o zaman Çek
yazar›n dünyas›ndaki derin ve canl› birli¤i hissedebiliriz.”
Kitab›n üç ana bölümünün bafll›klar› Yaflad›¤› Dünya ve
Çat›flmalar›, ‹ç Dünyas› ve Belirsizlikleri, Kurdu¤u Dünya
ve Çeliflkileri. ‹ç Dünyas› ve Belirsizlikleri adl› bölüm, yazar›n eserlerinde görülen koyu rengin nedenini ortaya
koyuyor: “Kafka’n›n yaflad›¤› dünya yabanc›laflman›n, ikiye bölünmüfl insan›n dünyas›d›r. Bu dünya ayn› zamanda
sözünü etti¤imiz ikiye bölünmenin bilincinden yoksun,
kendini uykuya b›rakmaya haz›r bir dünyad›r. Kafka’n›n iç
dünyas›ysa hem bu yabanc›laflma dünyas›na ait oldu¤unun, ona bulanm›fl bulundu¤unun bilincindedir, hem de
uyuyanlar› uyand›rma iste¤iyle doludur.” Garaudy’ye göre, Kafka’n›n durumunu en iyi yans›tan sat›rlarsa S›k Çal›l›k adl› öyküde yer al›yor: “Geçit vermez bir çal›l›¤›n içine düflmüflüm... Düflüncelere dalm›fl sakin sakin dolafl›yordum ki; bir de ne göreyim! Sanki çal›l›k çevremde büyüyüp boy att›. Ç›kabilirsen ç›k, yolumu bulam›yorum.”
“Evlât, dedi Bekçi, olacak fley mi bu! Hem girmemen
gereken yasak bir yola, bu berbat çal›l›¤a girmiflsin, hem
de flikayet ediyorsun... Ayr›ca bakir bir ormanda de¤ilsin
ki! Halka aç›k bir park buras›. Seni ç›kar›r›z oradan, biraz
sab›rl› ol! Yolu açmak için birkaç iflçi bulay›m ben; dur
ama, önce gidip Müdür Bey’den izin almak laz›m”.
Hiç karamsar olmay›n! Kafka’n›n kürek çeken, yüzen, ata
binen ve spora merakl› biri oldu¤unu ve yaflam›n karanl›k
yan›na düflkün olmad›¤›n› da ö¤reniyoruz Garaudy’den.
Bu özelli¤inin Günlükler’indeki yans›malar› da dikkate de¤er: “Asla ümitsizli¤e kap›lmamal›. ‹nsan zaman zaman
gücünün tükendi¤ini hisseder. Ama çok geçmez, taze bir
güçle yeniden ifle koyulur. Yaflam böyle bir fleydir iflte.”
Ferruh Yaz›c›
kitap
s
Bab›âli’de Topuk T›k›rt›lar›
Bab›âli’de Topuk T›k›rt›lar›
Azize Bergin
Epsilon yay›nc›l›k
293 sayfa
“Bab›âli art›k yok. Plazalarda çal›flmak insanlar› birbirine yabanc›laflt›rd›. Tak›m ruhu nostalji oldu. Gazetecilik ticarete
dönüfltü. Gazete bir ün art›k, okurlardan da 'müflteri' diye
söz ediliyor. Çeflitli servislerde ürünün farkl› parçalar› üretiliyor. Nas›l bir fabrikada diflli s›k›flt›rmakla görevli iflçi, boru
takma ifline el atmazsa, gazeteleri ayakta tutan bas›n emekçileri de küçük çal›flma alanlar›nda önlerine konan ifli yap›yorlar. Onlar her zaman gizli kahramanlard› ama hiç bu kadar yaln›z olmad›lar. Bu kitap hepsine bir selâm...”
Epsilon Yay›nevi taraf›ndan yay›mlanan Bab›âli’de Topuk
T›k›rt›lar›’n›n yazar› Azize Bergin kitab›nda günümüzde
48
gazetecili¤in ruhuna dair bunlar› söylüyor. O, bas›nla bir flekilde ilgili olmufl herkesin iyi tan›d›¤› bir gazeteci. Çevirmenlik gibi baflka konularda da üretkenli¤ini sürdürüyor. fiimdiyse karfl›m›za bir yazar olarak ç›k›yor.
Birlikte çok uzun y›llar çal›flt›¤› Do¤an H›zlan Azize
Bergin’i ve onun inan›lmaz üretkenli¤ini flöyle flöyle anlat›yor: “...Onu ne zaman tan›d›m? Hat›rlam›yorum, bir edebiyat matinesinde mi, bir gazetenin yaz› iflleri masas›nda m›,
bir yay›nevinin yönetim yerinde mi? Ortak tutkular, meslek
beraberli¤i, bazen tarihleri silip at›yor. ‹nsan ne zaman sorusuna, do¤du¤umuzdan beri, yan›t›n› vermek istiyor. Azize, tam bir profesyoneldir. Disipliniyle, verilen iflim küçüklü¤ü büyüklü¤ü tart›flmas›n› yapmadan en iyisini yapmas›yla... Her zaman ek ifllere taliptir ama ek para istemeden.
Her zaman bir beyaz gazete sayfas›n› süsleyecek yaz›s›,
çevirisi vard›r, kendi ad›n›n ön plana ç›kmas›n› beklemeden. (...) Birikimiyle size her alanda öneri yapabilir, her konuda referans sunabilir. Bafl›n›z s›k›flt›¤›nda, gizli kitapl›k
odur, y›llar›n birikiminden, belle¤inde kalanlardan hissenize
mutlaka bir bilgi düflecektir.”
portre
Barbie rol çal›yor
Avustralya’dan ödüllü bir oyuncu olarak gelen, Hollywood’da
‘sar›fl›n kad›n’ kontenjan›na yerlefltirilmeye çal›fl›lan Nicole Kidman,
‘iyi oyuncu’ kategorisine terfi etti.
Stanley Kubrick’in Eyes Wide Shut’ta
ayna önündeki sahnede kulland›¤› ve
sonra unuttu¤u Nicole Kidman, art›k
‘iyi oyuncu’ kategorisinde de¤erlendiriliyor. Aynadan yans›yan o ‘buz’ gibi bak›fl seyredenlere bir meydan okuyufl gibiydi. Ancak Kubrick, Eyes Wide
Shut’ta ‘erkek’ karakterinin pefline tak›larak ‘kad›n’› evde b›rakm›flt›. Kidman,
The Hours ile Oscar’› ald›¤›nda ‘o evde’ b›rak›lmay› hak edecek bir oyuncu
olmad›¤›n› da kan›tl›yordu.
Kidman’›n sinema kariyeri üç dönemde de¤erlendirilebilir. ‹lk aflamada
Avustralya’da gelecek vadeden genç
bir oyuncuydu. Kariyerine 1983 Five
Mile Creek’le bafllayan Kidman’a, Vietnam adl› filmdeki müthifl oyunculu¤u
Hollywood yolunu açt›. 1989’da Dead
Calm ile Hollywood’a transfer oldu. Bir
y›l sonra Tom Cruise, yap›mc›s› oldu¤u Days of Thunder’da Neil karfl›s›nda ezilmeden iflini iyi yapan Avustralyal› k›z›n oynamas›n› istedi. Film, onun
için her flekilde bir dönüm noktas› oldu.
Büyük bütçeli bir filmin baflrolünü oynam›fl ve Hollywood’un güçlü isimlerinden Cruise’un kar›s› olmufltu. Kimileri
Cruise’la evlenmeseydi Hollywood’da
tutunmas›n›n zor olaca¤› fikrinde. Ancak Kidman hiçbir zaman ‘Mrs. Cruise’ olmad›. S›k s›k bu durumun yaratt›-
¤› bask›dan kaynaklanan hatalar yapt›.
Days of Thunder’dan sonra Flirting
(1991) gibi sade suya tirit bir filmde oynad› meselâ. 1992’de Billy Bathgate’de Dustin Hoffman vard› karfl›s›nda. ‘Büyük bir oyuncu’nun karfl›s›nda
s›r›tmad›. Ancak role ‘sar›fl›n, güzel kad›n’ kontenjan›ndan al›nm›fl gibi duruyordu. Ortalama birer film olan Far and
Away, Malice ve My Life’tan sonra iki
y›l film yapmad›. Stanislavski ekolüne
ba¤l› metod oyunculu¤u dersleri veren
New York Actors’ Studio’ya gitti.
1995’te ba¤›ms›z sinemac› Gus van
Sant’›n yönetti¤i To Die For ile geri
döndü. Seyirci yaratt›¤› karakterden
nefret etti; Sant’›n istedi¤i de buydu.
Ald›¤› e¤itim hissediliyordu. Ama büyük de¤iflimi bafll›yor san›l›rken Batman Forever gibi kötü bir uyarlamada
rol ald›. Ard›ndan Jane Campion’un
The Portrait of a Lady’sinde (1996)
oynad›. Elefltirmenler filmi be¤enmedi.
Filmi savundu savunmas›na ama anlafl›lan yeterince güçlü de¤ildi; Peacemaker (1997) ve Practical Magic
(1998) gibi klifle filmlere savruldu. Her
ne kadar kocas›n›n gölgesinde bir rol
biçmifl olsa da Kubrick, ‘savrulufl’ döneminden kurtulmas›n› sa¤lad›.
Eyes Wide Shut’tan iki y›l sonra
Cruise ve Kidman boflanma karar› ald›lar. Kidman sinemaya üç y›l ara verdi. 2001’de üç filmle döndü: Moulin
Rouge, The Others ve Birthday Girl.
Bu filmler Kidman’›n üçüncü dönemini
müjdeliyordu. fiark›c›l›¤› üzerine olumlu
elefltiriler alan Kidman, rolü için flunlar› söylemiflti: “Satine'in amac› asl›nda
bir ‘can can’ dansç›s› olmak de¤il. ‹çinde bir y›ld›z olma iste¤i yan›p tutufluyor. E¤er flark›lar› ben söyleseydim baflaramazd›m, fakat Satine gibi söyleyerek becerebilece¤imi düflündüm." Akademi haricinde hemen herkes Moulin
Rogue’la Oscar’› almas› gerekti¤ini düflünüyordu; ama ödül bir y›l sonra The
Hours’taki Virginia Woolf rolüyle geldi. Art›k ‘iyi oyuncu’ kategorisindeydi.
Bunu da Lars von Trier’in Dogville’inde oynayarak kan›tlad›.
Haluk Kalafat
49
tasar›m
Hayat› kolaylaflt›r›rken güzellefltirmek
Tasar›m her ne kadar endüstriye yönelik bir u¤rafl gibi görünse de sanatla
sa¤lam ba¤lar› olan yarat›c› bir alan. Her geçen gün hacmi geniflleyen tasar›m
uluslararas› tasar›m alan›nda art›k Türkiye’nin de ad› geçiyor.
Tasar›m ya da Bat› dillerinden ithal edilip, kullan›l›rken yeniden üretilmifl ad›yla dizayn›n geçmifli alet yapan ilk insana kadar uzan›yor. Tafltan ilk kesici
aleti yontan ilkel insan, asl›nda ilk tasar›mc›d›r. Tarih boyunca her alet ortak
bir tasar›m›n ürünüdür denilebilir. Sanayileflmeyle yani seri üretimle birlikte
tasar›m›n boyutu, anlam› ve ifllevi de¤iflti. Çünkü seri olarak üretilecek nesnenin üretim band›na girmeden için
kullan›ma haz›r hale getirilmesi gerekiyor. Bu gereklilik nesnenin (aletin, makinenin, parçan›n...) üretimden önce
‘tasar’lanmas›n› ortaya ç›kard›. Ve sonuçta endüstri ürünleri tasar›m› ad› verilen bir ifl kolu do¤du.
Endüstri ürünleri tasar›m› de¤iflen
ihtiyaçlar› ekonomik ve yarat›c› ürünlere dönüfltürme u¤rafl› olarak tan›mlanabilir. Günlük yaflamda s›kça karfl›laflt›¤›m›z, birçok seçenek aras›ndan
be¤enerek ald›¤›m›z, kullan›fll›, yaflad›¤›m›z çevreyi ve yaflam kalitemizi
önemseyen ürünlerin gelifltirilmesi endüstri ürünleri tasar›mc›lar›n›n katk›lar›yla gerçeklefliyor. Tasar›mc›lar›n gelifltirdi¤i yarat›c› ve yenilikçi çözümler,
evlerde kulland›¤›m›z elektrikli aletlerden saklama ve piflirme kaplar›na,
Murat Gürak
VW
50
Philippe Starck
cep telefonundan kol saatine, çal›flma
mekânlar›nda kulland›¤›m›z ofis sistemlerinden ayd›nlatma elemanlar›na,
ortak alanlarda kulland›¤›m›z kent mobilyalar›ndan ulafl›m araçlar›na kadar
birçok ürünün, yaflam›m›z› kolaylaflt›ran, deneyimlerimizi zenginlefltiren,
tercih etti¤imiz ürünler haline gelmesinde önemli bir rol oynuyor.
Nesne tasar›m› (yani seri üretimsiz
endüstriyel tasar›m) tarihin bafllang›-
Ayfle Birsel
Klozet
c›ndan beri varolan ve bafllang›çta ilkel insan›n el yeteneklerini art›r›c› aletler meydana getirilmesinden kaynaklanan bir süreç olmakla birlikte insan›n
entelektüel kapasitesinin artmas›na
paralel olarak nesneler de bafllang›çtaki ifllevsel biçimlenmelerinin yan› s›ra sembolik de¤erler kazanmaya bafllad›. Tasar›m›n yarat›c› yönünde, tasar›mc›lar›n üretimi birer sanat eseri olmaya yönelik ifllerin ortaya ç›kmas›na
yol açt›. Üstelik gittikçe hacmi büyüyen bir sektör haline geldi. Marka dan›flmanl›¤› alan›n›n en tan›nm›fl dan›flmanlar›ndan olan Marie France
Pochna “Lüks ürünler dünyada 100
milyar dolarl›k ciroya ulaflt›,” diyor.
Pochna, Mercedes'in logosunu örnek
olarak gösteriyor. Ona göre bugün
dünyada Mercedes’in logosu neredeyse H›ristiyanl›¤›n simgesi ‘haç’ kadar çok tan›n›yor.
TASARIM VE SANAT
Baz› tasar›mc›lar›n yarat›mlar› sanatsal yönleriyle di¤erlerinden ayr›l›yor
do¤al olarak. Dünyaca ünlü, be¤enilen
nesneler yaratan tasar›mc›lar›n içinde
Philippe Starck’›n yapt›¤› limon s›kaca¤› belki de en bilinen tasar›mlardan
Defne Koz
Relax
biri. S›kacak üç ayak üstüne yükselen,
neredeyse bir uzay arac› formuna sahip. Güzel, modern bir nesne ama limon çekirde¤ini süzmüyor. Tasar›m›n
temel presiplerinden ifllevselli¤e asl›nda bu yönüyle uymuyor, ama iflte bu
tavr›yla sanata yaklafl›yor.
ADIMIZI DUYURANLAR
Son y›llarda Türk tasar›mc›lar›n adlar› uluslararas› palanda duyulmaya
bafllad›. Her ne kadar e¤itimini Türkiye’de almam›fl olsa da ‹ngiliz Car Magazine Dergisi taraf›ndan dünyada
otomotiv sektörüne yön veren 300 kifli
aras›nda gösterilen Murat Günak, bu
isimlerin bafl›nda geliyor. Volkswagen,
Skoda ve Bentley’in tasar›mlar› bir y›ld›r DaimlerChrysler Tasar›m Direktörlü¤ü'nden, Volkswagen Grubu'nun Tasar›m Baflkanl›¤›'na transfer olan Günak’tan soruluyor. Günak 16 yafl›nda
ailesiyle birlikte Almanya’ya tafl›nd› ve
e¤itimini orada ald›. Almanya’da yetiflmesine karfl›n bir Türk’ün isminin bu
kadar üst düzeyde bir tasar›m iflinde
duyulmas›na yol açt›.
ODTÜ’DEN ‹K‹ ‹S‹M
Günak bu alanda tek Türk de¤il.
1985 ODTÜ Endüstri Tasar›m› Bölümü
mezunu Ayfle Birsel tasarlad›¤› ‘Su
Odas›’ adl› teziyle ilk olarak 1989 y›l›nda Japonya'da düzenlenen ‘Design
the Future’ yar›flmas›n› ve 1990 y›l›nda
‘ID Magazine Award’u kazanarak ad›n›
uluslararas› alanda duyurdu. 1995 ve
1996 y›llar›nda Zoe adl› çal›flmas›yla
dört ödül alan, Herman Miller için tasarlad›¤› mobilya sistemiyle 1999 y›l›nda ‘Best of Neocon Competition-Best
of Competition and Best Furniture
System’ ve 2000 y›l›nda ‘I.D.S.A. Industrial Design Excellence Awards’
ödüllerini kazand›. Birsel’in uluslararas› çapta 15 ödülü var. Uluslararas›
planda ifller yapan di¤er bir tasar›mc›m›z ise Defne Koz. Birsel gibi onun da
e¤itiminde ODTÜ’nün pay› var. Ankara
Üniversitesi Dil Tarih ve Co¤rafya Fakültesinde ‹talyan dili ve Edebiyat› Bölümü’nden mezun olduktan sonra OD-
Seckin Pirim
Yumurtal›k ve Kafl›klar›
Defne Koz
Starck - Ero(s)
Charirs
Seçkin Pirim
Limon S›kaca¤›
TÜ'de Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü'nde workshop'lara kat›lan Defne
Koz, 1989'da Milano'da Domus Academy Endüstri Ürünleri Tasar›m› Bölümü'ne girdi. Halen serbest endüstri
ürünleri tasar›mc›s› olarak Milano'da
çal›fl›yor. Endüstri Ürünleri Tasar›mc›s›
olarak Pirelli, Authentics, Sharp, Nissan, Casio gibi pek çok uluslararas› firma için tasar›mlar üretti.
Geçti¤imiz y›l yap›lan ADesign Fair
- Tasar›m Fuar›’nda Y›l›n Tasar›m› Ödülü’nü kazanarak dikkatleri üzerine çeken Seçkin Pirim, geçti¤imiz ay Ambiante Frankfurt’ta ‘Yetenekler’ (Talent)
bölümünde En ‹yi Stand ödülünü ald›.
As›l olarak heykelt›rafl olan Pirim, tasar›m› bir hobi gibi yürütse de ülkemizde
bu alan›n geliflmekte oldu¤unun bir
kan›t›.
51
internet
‹nternetten kitap sayfalar›na
Baflar›l› web siteleri yollar›na kitaplarla devam ediyor. Shockhaber.com’dan
derlenen Radar Oldum, internetten kitaba transferin üçüncü örne¤i.
Her istekli eli kalem tutan›n yazar olabilece¤i bir ortamda yafl›yoruz. Çünkü
yazar olmak için yazd›klar›n›z›n bir yay›nevi ya da gazete-dergi taraf›ndan
k⤛da bas›lmas› gerekmiyor art›k. ‹nternet diye bir medya var ve bu medyada yaz›l› ürünlerinizin yay›mlanmas›
geleneksel yay›nc›l›¤a nazaran teknik
ve ekonomik yönden çok zor de¤il. Üstelik internetten ka¤›da geçiflin yolu da
son dönemde iyiden aç›ld›.
‹tiraf.com, Ekfli Sözlük ve Shockhaber.com üyelerine bir anlamda yazar olma flans› tan›yan, içeri¤i anonim
olarak kullan›c›lar› taraf›ndan sa¤lanan
siteler. Bu üç site de içeriklerinin bir
k›sm›n› son iki y›l içinde kitaplaflt›rd›lar.
En son Milliyet gazetesinde Serin
Durufl adl› bir köfle haz›rlayan Alper
Mestçi ve Hüseyin Özcan’›n sitesi
Shockhaber.com, sitenin bir bölümünü
oluflturan Radar Oldum’un seçkisini
kitaplaflt›rd›. Parantez Yay›nlar›’ndan
ç›kan kitapta, site ziyaretçilerinin günlük yaflamlar›nda duyduklar›, okuduk-
Radar Oldum
Alper Mestçi
Hüseyin Özcan
Parantez Yay›nlar›
160 sayfa
Çok ziyaret edilen ‹tiraf.com ve Ekfli Sözlük
sitelerinin içeri¤inden oluflturulan iki kitap.
lar› ilginç diyalog ve yaz›lar yer al›yor.
‹nternetten kitaba olan yolculu¤un
ilkini ise ‹tiraf.com gerçeklefltirmiflti.
May›s 2002’de Acil Kültür Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan kitapta, ‘Vay be,
neler oluyor flu hayatta,’ dedirtecek hikâyeler yer al›yor.
Ekfli Sözlük ise ad›ndan anlafl›laca¤› gibi bir tür sözlük. Bildik sözlüklerden fark› ise tek bir yazar›n›n olmamas›. Sitenin yazar-üyelerince sözlük
maddeleri ve maddelerin aç›klamalar›
özgürce yaz›l›yor. Ekfli Sözlük’ün içeri¤inin bir k›sm› Ekim 2002 tarihinde
Sel Yay›nc›l›k’tan ç›km›flt›.
Radara yakalananlar
Kitaptan birkaç örnek:
3 “Hade madam küri hadee!” Taksi floförü önünden geçen kad›na sesleniyor.
3 “Gazetelerin manflet yaz›lar›n› okumak yasakt›r, aksi halde gazeteyi almak zorunda kal›rs›n›z!..” Kayseri'de bir marketin cam›ndaki uyar›.
3 “Dikkat köpek var, vahflidir, afl›s› yap›lmad›!”
Afyon'da bir villan›n giriflindeki uyar›.
3 “Üzümler ilaçl›d›r, ölmeyin!..” Safranbolu'da
bir üzüm ba¤›ndaki yaz›.
3 “Fikreet, Ba¤dat düflmüfl!” Pencereden 13-14
yafllar›ndaki o¤luna seslenen heyecanl› bir
kad›n.
Yazar siteleri
Araflt›rmalar internet üzerinde yap›lan aramalarda en çok
aran›lan konular›n aras›nda ünlü insanlar›n biyografilerinin
de yer ald›¤›n› gösteriyor. Bu durumda söz konusu kiflilerin
-e¤er yafl›yorlarsa- kendi
haz›rlad›klar› siteler için tabii ki ilk akla gelen adresler kiflinin ad ve soyadlar›ndan oluflanlar oluyor.
Sözkonusu kifli hayattaysa
ve internetle flu ya da bu
flekilde ilgiliyse kendi sitesini haz›rl›yor ve tabii ki bu
sitedeki bilgiler daha güvenilir ve genifl oluyor.
52
Türk edebiyat›n›n ünlü yazarlar› ad›na internette çok site yok.
Türk yazarlar›n siteleri hakk›nda araflt›rma yaparken yazar›n
ad›n› tafl›yan adreslere bakmak gerekiyor. Kendi sitelerine
emek veren yazarlar düflünüldü¤ünde ilk akla gelen isimler,
Alev Alatl›, Buket Uzuner, Gülten Day›o¤lu, Cezmi Ersöz
oluyor. Yazarlarca haz›rlanmayan sitelerde ise ya bu isimleri iyi tan›yanlar›n ya da bu konuda çal›flma yürüten kurulufllar›n imzas› oluyor. ‹flte internet adresi olarak Türk yazarlar›n
ad ve soyadlar›n› kullanan sitelerin listesi: www.alevalatli.com,
www.orhankemal.org,
www.cemilmeric.net,
www.buketuzuner.com, www.orhanveli.net, www.memetfuat.com, www.nazimhikmetran.com, www.altayoktem.com,
www.cezmiersoz.net, www.memduhsevketesendal.com,
www.gultendayioglu.com, www.yilmazerdogan.com...
ödüllü bulmaca
Haz›rlayan: Ersin Tezcan
“... Hari” kad›n casus
Büyüme,
geliflme
‘
Satranç tafl›
Yabanc› bir ‘
müzik grubu
‘
“... almak” ‘
(fliflmanlamak)
Danimarka
plaka imi
Aslana¤z› ‘
çiçe¤i
6
Eflek sesi ‘
ünlemi
4
‘
10
‘
‘
Faiz
‘
‘
“... ‹skender”
(flair, yazar)
‘
Klor’un
simgesi
‘
Atefl
Bafllang›c› ‘
olmayan,
eski, ezeli
Sürekli,
sonsuz
8
‘
Yabanc›
11
Shakespeare
’in bir kral›
Bir ba¤laç
?
‘
‘
Bir iflaret
s›fat›
‘
‘
“... Kit (yaln›z ‘
kovboy)
“... Thurman”
(aktris)
‘
3
Seçkin
Rütbesiz
asker
Almanya’da
bir kent
S›k›lmak
‘
7
‘
Yavru, çocuk
“... Aral”
(kad›n yazar)
Dilsiz
‘
‘
‘
‘
Bir ay ad›
Ak›c›, s›v›
ABD’nin bir ‘
eyaleti
Nikelin
simgesi
Favori
Maksim
Gorki roman›
‘
‘
‘
Vilayet
‘
‘
Halat ucu
9
Y›lan
1
Çaresiz olan
‘
Gayret
ünlemi
12
Güzel, hofl
Naz›m
Hikmet’in
soyad›
‘
‘
Etyemez
E¤ik olarak kesilmifl
kenar
Müzikli
jimnastik
Yüzy›l (k›sa)
‘
‘
2
Valide
Jack London
roman›
Resim, harfle
yap›lan iflaret
‘
Dudak
boyas›
Çok isteme,
can atma
‘
Fatih Ak›n filmi
O¤uz Atay
roman›
6
Bak›fl›ms›z
Anahtar sözcük:
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Bulmacam›zdaki anahtar sözcü¤ü bulup, yan›t›n› [email protected] adresine gönderen ilk 7 hekimimize, EPS‹LON
Yay›nevi taraf›ndan yay›na haz›rlanan bestseller dizisinin alt› kitab› Mustafa Nevzat ‹laç San. A.fi. taraf›ndan arma¤an
edilecektir.
Geçen say›n›n çözümü
Ünlü bir aktri- ‘
stimiz
‹laç bilimi
A
R
‘
Çevik
T A F A N E
4
5
6
7
8
9
8
V
10
Ünlü bir
‹spanyol
ressam
Logos
‘
D
E
Y
‹
12
2
Bir hitap
ünlemi
‘
‹laç, çare
O
E
Y
P
A
T
L
A
M
A
13
12
‹lave
9
E
K
Z A T
11
‘
Hicap
Y
A
N
M
A
F
I
R
S
A
T
B
A
K
A
R
G
A
14
‘
‹flaret için yere ‘
dikilen çubuk
6
‘
3
Baryumun
simgesi
Y›rt›l›p, aç›lma
‘
2
“.... Marks” ‘
“... E”(Sinan ‘
Çetin filmi)
Atefl durumuna
geçme, tutuflma
Bir kufl
A
K
A
Y
Bir kürk
hayvan›
‘
S
A
M
U
R
Yabanc› bir ‘
haber ajans›
O¤uzhan
(.....) flair
“Burak ...” ‘
(flark›c›)
(filozof, yazar)
Uygun
durum, flart
Bir makyaj ‘
malzemesi
4
‹
L
‘
V
S
E
5
‘
16
15
U
Vilayet
‘
Tavlada bir
say›
10
O
R
A
N
‘
Bilinç
A
J
A
N
‘
‹leri at›lm›fl, ‘
ortaya ç›kar›lm›fl
‘
M U S
1
A
D
A
D
A
L
E
T
E
V
‹
T
A
‘
Casus
Nispet
‘
Anahtar sözcük:
‘
‹sim
Kapital,
anamal
Karakterize ‘
etme
Ünlü bir
müzikal
I
L
I
M
A
N
‘
Bir onaylama
sözü
O
L
E
Ali Özgentürk filmi
O
‘
Lisan
11
3
18
Küçük
‘
ma¤ara
“.... A¤ao¤lu”
(yazar)
‘
‘
D
Süreyya Duru‘
filmi
‹spanyol
sevinci
‘
‘
Briçte bir
terim
‘
Dr. H.fiükran Çetin, BARTIN
Dr. Tu¤ba Göktalay - Celal Bayar Ünv, MAN‹SA
Dr. Soner Kayan - Belek, ANTALYA
Dr. Metin Özsoy - Ankara Hs. Yenimahalle
Semt Poliklini¤i, ANKARA
Op.Dr. Hamza Özer - Gazi Ünv, ANKARA
Dr. E.Yarser Tunguç - K›z›lay Bursa T›p Mrk/BURSA
Doç.Dr. Mehmet Dinçer- Ege Ünv T›p Fk, ‹ZM‹R
V
Anton
Çehov’un bir
oyunu
D
A
‘
‘
Geçen ay›n kazananlar›:
‘
Sedir
‘
“Evet .....”
(‹smet Özel
fliiri)
‹
S
Y
A
N
‘
S›cakl›¤› ‘
yüksek ya da
düflük
olmayan yer
‘
Sulu fley
kab›
“... Sam”
(flark›c›)
Rusça’da
evet
‘
‘
C
17
A
M
‹
K
‹
L
‹
‘
‘
1
‘
Genifllik
Topluluk,
zümre
7
‹skambilde ‘
bir ka¤›t
Amerikyum
un simgesi
‘
‘
E
R
A
‹
N
M
A
N
A
M
O
K
‘
“...Campbell” ‘
(Top model)
K›sa
çizme
Zweig
‘
roman›
Otizm konulu
film
‘
‘
F
H
A
N
D
E
A
T
A
‹
Z
‹
13
P
I
S
A
K
14
15
16
17
18
53
satranç
DÜNYADAN HABERLER
4 Toplam ödülü 193.00 euro olan 13. Amber Blindfold
and Rapid Satranç Turnuvas› 20 Mart-1 Nisan 2004
tarihleri aras›nda Monaco’da yap›ld›.. Turnuvada
oyuncular her gün bir h›zl›, bir körleme oyun oynad›lar. Körleme oyunlar bilgisayar üzerinde oynand›.
Oyuncular için ekranda sadece bofl bir ekran vard›
ve fare veya klavye ile yapt›klar› hamle daha sonra iki
oyuncunun ekran›nda görünüyordu. Hamle onayland›ktan sonra oyuncular hamlenin ortadan yok oldu¤unu görüyor ve rakibin saati ifllemeye bafll›yordu.
Oyun odas›ndaki çeflitli monitörler oyunun gidiflat›n›
gösteriyordu. Yani hakem ve seyirciler için görünür
durumda olan bu ekran, büyük ustalar için görünmez
durumdayd›.
3 ncü raund sonunda durum flöle olufltu: 1. Bareev,
Evgeny g RUS 2714 4.5; 2. Kramnik, Vladimir g RUS
2777 4.5; 3. Leko, Peter g HUN 2722 4.0; 4. Svidler,
Peter g RUS 2747 4.0; 5. Anand, Viswanathan g IND
2766 4.0; 6. Morozevich, Alexander g RUS 2732 3.5;
7. Shirov, Alexei g ESP 2736 3.5; 8. Topalov, Veselin
g BUL 2735 2.5; 9. Van Wely, Loek g NED 2617 2.5;
10. Ivanchuk, Vassily g UKR 2716 2.5; 11. Vallejo
Pons, Francisco g ESP 2663 0.5; 12. Gelfand, Boris
g ISR 2709 0.0;
4 13 yafl›ndaki Norveç’li satranç dahisi Magnus Carlsen 19 Mart Perflembe gecesi dünyan›n bir numaras› Garry Kasparov’u yenmeye ve bir sansasyon yaratmaya çok yaklaflt›. ‹ki oyuncu Reykjavik Rapid
Turnuvas›’n›n birinci raundunda karfl›laflt›. Genç
oyuncu Kasparov’un durumunu 20 dakika içinde
yerle bir ederken hakemler heyecan içindeki kalabal›¤› kontrol alt›nda tutmaya çal›flt›. Ümitsizce bir
mücadeleden sonra Kasparov oyunu hemen kaybetmekten kurtuldu ve ters renkli fillerle oyun sonuna
s›¤›nd›. Carlsen’in ekstra bir piyonu olmas›na ra¤men, oyun berabere bitti. Sonras›nda ise ikinci
oyunu kazanarak genç rakibini eleyebildi.
Kasparov vs Carlsen karfl›laflmas›
54
Haz›rlayan: Cem Pekün
SATRANÇ ÖZDEY‹fiLER‹
Satranç o kadar ilham verici ki, iyi bir oyuncunun oyun
esnas›nda akl›na fleytani bir fikir gelebilece¤ine inanm›yorum.
WILLHELM STEINITZ
Ancak gerçekten güçlü bir oyuncu ne kadar zay›f oldu¤unu anlayabilir.
SAVIELY TARTAKOWER
Düflük reytingli oyuncu sadece kendi planlar›n› düflünmeye yönelir ve rakibinin kendisine haz›rlad›klar›n› kaç›r›r.
BENT LARSEN
Kaybetti¤iniz bir oyundan, kazand›¤›n›z oyundan çok
daha fazlas›n› ö¤renebilirsiniz. ‹yi bir oyuncu olmadan
önce yüzlerce oyun kaybetmek zorunda kalacaks›n›z.
JOSE R. CAPABLANCA
Mide bir satranç ustas›n›n temel parçalar›ndan biridir.
BENT LARSEN
‹flin gerçe¤i Bat› dünyas›nda satranca fazla sayg› gösterilmiyor. E¤er burada birisine bir satranç büyükustas›
oldu¤unuzu söylerseniz, hâlâ -belki de hakl› olarak- yaflamak için ne yapt›¤›n›z› düflünürler.
NIGEL DAVIES
AYIN ‹LG‹NÇ OYUNU
4 M. Carlsen vs G. Kasparov - Reykjavik 18.03.2004
1.d4 d5 2.c4 c6 3.Af3 Af6 4.Ac3 e6
5.Fg5 Abd7 6.e3 Va5 7.Ad2 Fb4 8.Vc2
0-0 9.Fe2 e5 10.0-0 exd4 11.Ab3 Vb6
12.exd4 dxc4 13.Fxc4 a5 14.a4 [14.Ae4;
14.Kad1; 14.a3] 14...Vc7 15.Kae1 h6
16.Fh4 Fd6 17.h3 Ab6 18.Fxf6 Axc4
19.Ae4 Fh2+ 20.fih1 Ad6 [ 20...Ab6 21.g3 Vd7!?] 21.fixh2
Axe4+ 22.Fe5 Ad6 23.Vc5 Kd8 24.d5! Vd7 25.Ad4!
Kasparov d5’i alamaz, çünkü Carlsen d6 üzerinde vezir de¤ifltikten sonra Ke8+ oynamay› planl›yor. 25...Af5
[ 25...cxd5 26.Vxd6 Vxd6 27.Fxd6 Kxd6 28.Ke8+ kazan›r.] 26.dxc6 bxc6 27.Axc6 Ke8 28.Kd1 Ve6 29.Kfe1
Fb7 30.Ad4 [ 30.Axa5 Fxg2! 31.fixg2 Ah4+] 30...Axd4
31.Vxd4 Vg6 32.Vg4 Vxg4 33.hxg4 Fc6 34.b3 f6 35.Fc3
Kxe1 [ 35...Keb8 36.Kb1 Fd5 37.Ke3 Kxb3 38.Kxb3
Fxb3 39.Fxa5 Fd5 berabere.] 36.Kxe1 Fd5 37.Kb1 fif7
38.fig3 Kb8 39.b4 axb4 40.Fxb4 Fc4 41.a5 Fa6 42.f3
fig6 43.fif4 h5 44.gxh5+ fixh5 45.Kh1+ fig6 46.Fc5 Kb2
47.fig3 Ka2 48.Fb6 fif7 49.Kc1 g5 50.Kc7+ fig6 51.Kc6
Ff1 52.Ff2 Durum berabere, çünkü a5 piyonu bloke ve
Ff2 hareket edemiyor. 1/2-1/2

Benzer belgeler