İndir - Gjykata Kushtetuese

Transkript

İndir - Gjykata Kushtetuese
REPUBLIKA E KOSOVËS – РЕПУБЛИКА КОСОВO - REPUBLIC OF KOSOVO
GJYKATA KUSHTETUESE
УСТАВНИ СУД
CONSTITUTIONAL
COURT
ANAYASA MAHKEMESİ İÇTİHAT BÜLTENİ
2011
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 2
Yayımlayan:
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
Yayın Kurulu:
Prof. dr. Enver Hasani, Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, Anayasa Mahkemesi Üyesi
Prof. dr. Snezhana Botusharova, Anayasa Mahkemesi Üyesi
Prof. dr. Ivan Čukalović, Anayasa Mahkemesi Üyesi
Mr. sc. Arbëresha Raça-Shala, Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri
Hazırlayan:
Anayasa Mahkemesi Sekretaryası
USAID Hukukun Etkin Üstünlüğü Programı
Telif Hakkı:
İlgili telif hakkı yasası başka şekilde öngörmedikçe Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi’nin yazılı izni olmaksızın bu yayının herhangi bir kısmı çoğaltılamaz, fotokopi ve
görsel kayıt veya yeniden kullanıma açık sistemlerde herhangi bir şekilde kaydedilemez ve
yayımlanamaz.
Sorumluluk:
Kosova Cumhuriyeti Anayasası’nın 116.4 maddesine göre Kosova Anayasa Mahkemesi
kararları birincil kaynak olan Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayımlanır. Bu Bülten,
Anayasa Mahkemesi kararlarının birincil kaynağı olan Resmi gazete’nin yerini tutmaz. Bu
Bülten ile Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayımlanan kararların örtüşmemesi
durumunda Resmi Gazete’de yayımlana karar esas alınır.
Anayasa Mahkemesi kararlarının özet halinde yayımlanmasının amacı davaların olgusal ve
hukuki yönleri hakkında bir derleme sunmaktır. USAID Hukukun Etkin Üstünlüğü Programı
tarafından hazırlanan karar özetleri, bu haliyle Anayasa Mahkemesi kararlarını yerini
tutmayıp Mahkeme kararlarının gerçek ifadesini temsil etmemektedirler.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 3
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
2011
İÇTİHAT BÜLTENİ
Effective Rule of Law Program
Programi për Sundimin Efektiv të Ligjit
Program za Efektivnu VladavinuPrava
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 4
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 5
Içindekiler:
2011 Yılına İlişkin Anayasa Mahkemesi İçtihadı Bültenine Önsöz ............................. 11 Başvurucu Teki Bokshi değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesine karşı ........ 12 Başvurucu Ruhan Berisha Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr. 388/05 sayılı
kararının yürütülmemesine karşı ............................................................................... 17 Başvurucu Feti Islami Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 395/2008 ile İpek Bölge
Mahkemesinin Ac. Nr. 306/06 sayılı kararlarına karşı ............................................. 23 Başvurucu Bislim Kosumi Podujeve Belediye Mahkemesine karşı ........................... 31 Başvurucu Hamide Osaj Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Pkl. No. 43/2010 sayılı
kararına karşı .............................................................................................................. 35 Başvurucu Feti (Hamëz) Gashi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. Nr. 184/2008
sayılı kararına karşı ..................................................................................................... 41 Başvurucu Aziz Sefedini Kosova Meclisi’nin 3-V-165 sayılı kararına karşı ............... 45 Başvurucu Miftar Sejdiu Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. no. 1428/2005 sayılı
kararının uygulanmayışı hakkında ............................................................................. 50 Başvurucu Abdullah Shkodra Gilan Bölge Mahkemesi’nin Ac. Nr. 70/2010 sayılı
kararına karşı .............................................................................................................. 56 Başvurucu Faik Azemi Priştine Bölge Mahkemesi’nin Ac Nr 5/2010 ve Priştine
Belediye Mahkemesi’nin E. nr. 67/2008 sayılı kararına karşı................................... 62 Başvurucular Teki Bokshi, Avdi Rizvanolli ve Qaush Smajlaj Değiştirilmiş 2003/13
sayılı UNMIK Genelgesine karşı ................................................................................. 67 Başvurucu Imer Ibriqaj Kosova Meclisi’nin 03V-115 sayılı kararına karşı ................ 72 Başvurucu Gafur Podvorica Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına karşı .................. 78 Başvurucu Azem Ademi Adalet bakanlığına karşı...................................................... 83 Başvurucu NLB Prishtine A.Ş. Bankası Yüksek Mahkeme’nin Mle-Rev. nr. 19/2009
sayılı kararına karşı ..................................................................................................... 87 Başvurucu Alil Memetoviq Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 49/2006 ile Yüksek
Mahkeme’nin Pkl. Nr/8/09 sayılı kararlarına karşı .................................................. 94 Başvurucu Zejni Selimi Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 727/2009 sayılı kararlarına
karşı ........................................................................................................................... 100 Yetkili temsilci tarafından temsil edilen AGEF Gmbh Priştine Belediye Meclisi’nin
353-1297 sayılı kararına karşı ................................................................................... 105 Başvurucu Ismet Hebibi Yüksek Mahkeme’nin Rev. 1 nr. 165/2004 sayılı kararına
karşı ............................................................................................................................ 113 Başvurucu Agim Stublla Yüksek Mahkeme’nin PKL nr. 69/2010, Lipjan Belediye
Mahkemesi’nin P. nr. 129/2009 ile Kosova Polisi’nin P. nr. 122/VDP/2010 sayılı
kararlarına karşı ......................................................................................................... 117 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin
Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı .................. 123 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin
Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı (Yargıçlar
Robert Carolan ve Almiro Rodrigues’in karşıoy görüşleri) ...................................... 142 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 6
Başvurucu Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin
ASC-09-089 sayılı kararına karşı ............................................................................. 148 Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin
Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin 04-V-04 sayılı kararına karşı .................. 165 Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına
karşı ............................................................................................................................ 171 Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına
karşı (Yargıçlar Anayasa Mahkemesi ve Gjyljeta Mushkolaj’ın karşıoy yazısı) ....... 180 Başvurucu RD Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. No. 295/2007 sayılı kararlarına
karşı ........................................................................................................................... 189 Başvurucu Zvezdana Dimitrijević Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin SCEL-09-0001
sayılı kararlarına karşı .............................................................................................. 194 KABUL EDİLMEZLİK KARARI ............................................................................... 194 Başvurucu Magbule Asllani Yüksek Mahkeme’nin Rev. I. nr. 482/2008 sayılı
kararlarına karşı ........................................................................................................ 199 Başvurucu Ferizovik’te yerleşik IMK Çeliku Fabrikası Bağımsız İşçi Sendikası
Ferizovik Belediye Mahkemesinin C. Nr. 340/2001 sayılı karşı ..............................203 Başvurucu Vahide Badivuku Kosova Yargı Kurulu’nun yargıç ve savcıların yeniden
atanmasına ilişkin duyurusuna karşı........................................................................ 207 Başvurucu Bojana Denić Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti’nin A. Nr. 263/2010 sayılı
kararına karşı ............................................................................................................ 213 Başvurucu Tomë Krasniqi Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu (UNMIK)’nun
2003/12 sayılı Genelgesinin 2.1 maddesi ile 02/L-47 sayılı Kosova Radyo
Televizyonu Yasasının 20.1 maddesine karşı ...........................................................220 Başvurucu Shkurte Krasniqi Yüksek Mahkeme’nin A. no. 771/2010 sayılı kararına
karşı ........................................................................................................................... 232 Başvurucu Ilaz Shuleta Priştine Belediye Mahkemesi’nin CI No. 307/2006 sayılı
kararına karşı ............................................................................................................238 Başvurucu Arben Komani Yakova Belediye Eğitim Müdürlüğünün 4 sayılı kararına
karşı ........................................................................................................................... 244 Başvurucu Gjokë Dedaj Kosova Emanet Ajansı davalarıyla ilgili Yüksek Mahkeme
Özel Dairesi’nin SCC-04-10104 sayılı kararına karşı ...............................................250 Başvurucu Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin
SCC-04-10104 sayılı kararına karşı .......................................................................... 256 Başvurucu Shefki Gjergji Yüksek Mahkeme’nin A. no. 274/2010 sayılı kararına karşı
................................................................................................................................... 262 Başvurucu Gani Geci ile diğer milletvekilleri Meclis’in Kosova Posta ve Telekom
şirketinin özelleştirilmesine ilişkin 14 Ekim 2010 tarihli Hükümet Strateji Projesine
ilişkin kararına karşı ................................................................................................. 267 Başvurucu Kosova Boşnakları Birliği Yüksek Mahkeme’nin A-U. No 4152010 sayılı
kararına karşı ............................................................................................................ 273 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 7
Başvurucu Agron Vula Yakova Belediyesinin Bağımsız Denetleme Kuruluna ait 25
Şubat 2008 tarihli kararın uygulanmayışına ilişkin kararına karşı......................... 279 Başvurucu Bajram Santuri Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000, Kosova
Yüksek Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr. 99/07) ve İsveç mahkemeleri ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi’nin 8329/06 ve 9095/07 sayılı kararlarına karşı..........284 Başvurucu Shpresa Loxha-Pllana İpk Bölge Mahkemesinin C. nr. 644/06 sayılı
kararlarına karşı ........................................................................................................ 295 Z. Denić D. Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad Kosova Yüksek Mahkemesi’nin
Cml.-Gzz. Br. 36/2007 sayılı kararına karşı ............................................................ 300 Başvurucu Arta Hyseni Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. nr. 1030/2009 sayılı
kararına karşı ........................................................................................................... 308 Başvurucu Amrush Rexhepi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 256/08 sayılı
kararına karşı ............................................................................................................ 315 Başvurucu Eduard Thaqi (namı diğer Sokol Thaqi) Kosova Polisi’nin 398-SHPK2002 sayılı kararına karşı ......................................................................................... 322 Başvurucu Kosova Hükümeti Kosova Cumhuriyeti Meclisi Milletvekilleri, Kosova
Cumhurbaşkanı, Kosova Cumhuriyeti Hükümet üyeleri dokunulmazlıkları hakkında
...................................................................................................................................328 Başvurucu Arjeta Halimi Gilan Bölge Mahkemesi’nin CN Nr. 24/09 sayılı kararına
karşı ........................................................................................................................... 363 Başvurucu Binak Thaqi Yüksek Mahkemenin P.nr. 610/07 sayılı kararı, Yüksek
Mahkemenin Ap.nr. 267/08 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 311/10 sayılı
kararı ve Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 572/10 sayılı kararına karşı ........................ 380 Başvurucu Vehbi Halili Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 5/2004 sayılı kararına karşı
................................................................................................................................... 387 Başvurucu Lon Paluca Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 286/2007 sayılı kararına karşı
................................................................................................................................... 392 Başvurucu Şeyh Ali Shehu Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi’nin Rev.
995/99 sayılı kararına karşı ......................................................................................398 Başvurucu Selim Berisha Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 85/2011 sayılı kararına karşı
...................................................................................................................................405 Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerine karşı ................... 418 Başvurucu LDK-AAK-LDD partilerinin Prizren Belediye Meclisi Üyeleri .............. 421 Başvurucu Zef Prenaj Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı’nın 11/2010 sayılı Temel
Emeklilik Ödemeleri Genelgesine karşı.................................................................... 429 Başvurucu X Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Sosyal Refah Departmanı’nın
Kararına ilişkin itirazı reddeden Yüksek Mahkeme kararına karşı ......................... 434 Başvurucu Sylë Shlivova Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 82/2002 sayılı
kararına karşı ........................................................................................................... 440 Başvurucu Elmi Dragusha Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr. 185/2008 sayılı
kararına karşı ............................................................................................................ 445 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 8
Başvurucu Zora Palić ile Paško Palić Yüksek Mahkeme’nin Rev. Nr. 218/2006 ile
Lipyan Belediye Mahkemesi’nin P. Nr. 177/2002 sayılı kararlarına karşı .............. 451 Başvurucu Özel Gradevinar Şirketi Yüksek Mahkeme’nin Ae - Pž Nr. 21/2008 sayılı
kararlarına karşı ........................................................................................................ 457 Başvurucu Ilmi Rakovica Priştine Bölge Mahkemesi’nin P.nr. 529/06, Kosova
Yüksek Mahkemesi’nin Pp. nr. 200/07 ve Yüksek Mahkeme’nin P. nr. 465/07 sayılı
kararlarına karşı ........................................................................................................ 465 Başvurucu Almerovic Muris Yüksek Mahkeme’nin A. nr. 198/2009 ve Mia. nr.
7/2009 sayılı kararlarına karşı ................................................................................. 471 Başvurucu Bejta Vitija Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi
Departmanı’nın 5022876 sayılı kararlarına karşı .................................................... 478 Başvurucu Avni Kumnova Yüksek Mahkeme’nin 142/04 sayılı kararına karşı ......483 Başvurucu Fatime Kabashi Yüksek Mahkeme’nin Rev. No. 28/2010 sayılı kararına
karşı ........................................................................................................................... 492 Başvurucu Prenk Shllaku Kosova Hükümeti’nin 9/128 sayılı kararına karşı......... 500 Başvurucu Kosova Sigorta Şirketleri Derneği 03/L-179 sayılı Kosova Kızılhaçı
Yasası’nın 14.1.7 maddesine karşı .............................................................................506 Başvurucu Shemsedin Ademi 14/2009 sayılı Araç Kayıt Genelgesine karşı ............ 511 Başvurucu Priştine Merkezli Kosova Barosu Yakova Bölge Şubesi Yakova Belediyesi
Yönetim Kurulu ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün kararına
karşı ............................................................................................................................517 H. C. “Emin Duraku” A.Ş. Kosova Özelleştirme Ajansı’nın 45-A ve 46 özelleştirme
dalgası kararına karşı ................................................................................................ 522 Başvurucu Shaqir Prevetica Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı,
Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı, Priştine Belediye Mahkemesinin
CI.nr. 130/05 sayı, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve ile Priştine
Belediye Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayılı kararlarına karşı ................................ 531 Başvurucu Naser Rexhepi Bölge Ticaret Mahkemesi’nin VI.C. Nr. 54/2003 sayı ile
Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 39/2003 ile Rev. E nr. 11/2003 sayılı kararlarına karşı
................................................................................................................................... 537 Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerine karşı ................... 543 Başvurucu Fadil Selmanaj Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 170/2009 sayılı kararına
karşı ........................................................................................................................... 566 Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin SCC 10-0079 sayılı
kararı ve Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davaları görüşmek üzere kurulan Kosova
Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin kurulmasına ilişkin 2002/13 sayılı UNMIK
Yönetmeliğinin uygulanması hakkında 2006/17 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin
değiştirilmesine ilişkin 2008/6 sayılı UNMIK Yönetmeliğine karşı ....................... 579 Başvurucu Xhevrije Haliti Yüksek Mahkeme’nin Rev. nr. 588/2008 sayılı kararına
karşı ........................................................................................................................... 586 Başvurucu Shahe Ramaj Kosova Hükümeti Sağlık Bakanlığına karşı ..................... 593 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 9
Başvurucu Bujar Luzha Kaçanik Belediyesi Şehirleşme, Kadastro ve Çevre Koruma
Müdürlüğü’ne karşı ................................................................................................... 598 Başvurucu Dedë Bala Priştine Belediye Mahkemesinin P.nr. 2630/2006 sayı,
Priştine Bölge Mahkemesinin Ap. rn. 242/2007 sayı ile Kosova Yüksek
Mahkemesinin Pkl. nr. 101/2010 sayılı kararına karşı ........................................... 604 Başvurucu Dedë Bala Priştine Bölge Mahkemesi’nin Kp. nr. 196/2009, PPS. nr.
02/2009, P. nr. 309/10, P. nr. 340/10, KA. nr. 278/10 dhe KA. nr. 309/10, P. nr.
309/10, P. nr. 340/10, KA nr. 278/10 dhe KA. nr. 309/10 sayılı kararlarına karşı 612 Başvurucu Kadri Bytyqi Özel Daire’nin SCEL 09-0009 sayılı emirnamesine karşı 621 Başvurucu Rexhep Ademi Emlak Davaları Komisyonu’nun HPCC/REC/101/2008
sayılı kararın yeniden görüşülmesine karşı .............................................................. 627 Başvurucu Muhamet Bucaliu Devlet Savcılığı’nın KMLC nr. 37/11 sayılı duyurusuna
karşı ........................................................................................................................... 633 Başvurucu Nikollë Qetta Yüksek Mahkeme’nin Rev. nr. 361/2010 ve İpek Bölge
Mahkemesi’nin AC.Nr. 111/2010 sayılı kararlarına karşı ....................................... 640 Başvurucular Shefkat Perdibuka ile Suhejla Morina Yüksek Mahkeme’nin Rev. no.
228/2007 sayılı kararına karşı .................................................................................648 Başvurucular Sitaram, Chaulagai, Krishna Bandur Chamlagai, Chandra Kala
Chauhan ve Hom Bahadur Battarai Priştine’dek Adi Suçlar Yüksek Mahkemesinin
GJL. nos. 1258/2010, 1259/2010, 1260/2010, 1261/2010 kararlarına karşı .......... 655 Başvurucular Faik Hima, Magbule Hima, ve Bestar Hima Yüksek Mahkeme’nin A.
nr. 983/08 sayılı kararlarına karşı ........................................................................... 670 Başvurucular Ilaz Halili ve Kosova Elektrik Kurumunun 20 eski çalışanı Yüksek
Mahkeme’nin 21 bireysel kararına karşı................................................................... 677 Başvurucu İpek Belediye Meclisi Topluluklar Başkan Yardımcısı Fahrudin
Megjedovic, İpek Belediye Meclisi Azınlıklar Başkan Yardımcısının Atanmasına
ilişkin 15 Şubat 2010 tarihli kararına karşı. .............................................................696 ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 10
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 11
2011 Yılına İlişkin Anayasa Mahkemesi İçtihadı Bültenine Önsöz
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi 2009 yılında kuruldu ve halen
genç mahkeme sayılır. 2009 - 2012 yılları arasında Mahkeme’nin çıkarttığı
kararlar bir cilt halinde toplanarak İçtihat Bülteni’nde yayımlanmak
üzeredir. Şimdi de 2011 yılında çıkartılan kararlar bültenini yayımlıyoruz. Bu
yayımda insan temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına ilişkin önemli
meseleler ve başvurucu tarafların Anayasa’nın kendilerine tanıdığı haklar
çerçevesinde Mahkeme’ye yaptıkları başvurular hakkındaki kararlar da
kapsanmıştır.
Bu kararların çoğu Mahkeme’nin Anayasa ile güvence altına alınan hakların
ihlali bulunmadığı tespitine dayanan kabul edilmezlik kararlarıdır. Ancak
kararların bir kısmı, Anayasa’nın yorumlanmasında nihai merci olan
Mahkeme’nin, kurumların Anayasa ile belirlenen yetki sınırlarını aştıkları
durumlarda vatandaşların haklarının korunduğu önemli kararlardır.
Bu yüzden Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin 2011 yılına ilişkin
İçtihat Bültenini büyük şerefle yayımlıyoruz.
Bu Bülten, yanız yargıçlar, yasa yapıcıları, avukatlar ve hukukçulara değil,
akademisyenler, öğrenciler ve kamuoyuna da Anayasa Mahkemesi’nin
yargılama yetkisine ilişkin bir kaynağa erişime yardımcı olacaktır.
Mahkeme, çağdaş demokrasinin vasıfları olan tüm vatandaşlara istikrar,
hukuki güvenlik ve hukukun üstünlüğünü temin edecek Anayasa uygunluğu
temel ilkelerini daima göz önünde bulundurarak karar almada yüksek
standartlara bağlı kalacağını taahhüt eder.
Prof. dr. Enver Hasani
Anayasa Mahkemesi Başkanı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 12
Başvurucu Teki Bokshi değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK
Genelgesine karşı
Dava no: KI 45-2009, Karar tarihi: 30 Kasım 2010
Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, ayrımcılık, kanun
önünde eşitlik, insan onuru, bireysel başvuru, dil meseleleri, locus standi,
adil ve tarafsız yargılanma hakkı
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
2003/13 sayılı değiştirilmiş UNMIK Genelgesinin 22.7 ile 64.7 maddelerinde
Özel Daire tarafından görüşülen Kosova Emanet Ajansı’na ilişkin dava
evrakının İngilizceye çevrilmiş olması ve çeviri masraflarının taraflarca
karşılanması gerektiği belirtildiği için ayrımcılık teşkil eder gerekçesi ile
Anayasa’nın 5, 23, 24 ve 31. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 6 ve 14. maddeleriyle güvence altına alınan temel hak ve
özgürlüklerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, Anayasa’nın 53 ile 113.7 maddeleri, Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa’nın 47.1 maddesi ve İçtüzüğün 69. kuralına dayanarak
başvurucunun iddia ettiği Anayasa ihlalinden dolaysız bir şekilde mağdur
edilmediğini belirtmiş, başvurucunun yetkili taraf sayılma imkanından
mahrum bırakmıştır. Mahkeme, actio popularis türünden başvurunun iddia
edilen Anayasa ihlalinden doğrudan etkilenmeyen bir kişi tarafından
yapılmasına Anayasa’nın imkân vermediğini belirtmiştir. Bu sebeplerden
dolayı başvurunun kabul edilmez olarak reddine karar verilmiştir.
Priştine, 21 Mart 2011
Nr.ref: RK 65/10
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 45/09
Başvurucu
Teki Bokshi
Değiştirilmiş 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 13
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Yakova Kosova’da ikamet eden avukat Bay Teki Bokshi’dir.
İtiraz Edilen Genelge
2. Başvurucu, Birleşmiş Milletler Kosova Yönetim Misyonu (UNMIK)
tarafından 2008/6 sayı ve 11 Haziran 2003 tarihli genelgenin 2003/13
sayılı UNMIK Genelgesiyle değiştirilmesine itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, 2003/13 sayı ve 6 Aralık 2006 tarihli Genelge ile değiştirilen
2003/13 sayılı UNMIK Genelgesi 22.7 ve 64.7 maddelerinin etki alanı ile
2006/17 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve 25 (1) maddelerinin etki
alanlarının, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan
insan hak ve özgürlükleriyle çeliştiğini ileri sürmektedir. Devamında
başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 14. Maddelerinin
de ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113. Maddesi 1 ve 7. fıkraları, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık
2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın
(bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 46 ve 47. Maddeleri ve
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra
“İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 69 ve 54. Maddeleri.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 14
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, 29 Eylül 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak
2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya uygunluğuna itiraz
etmiştir.
6. Yargıç Robert Carolan başkanlığında ve yargıçlar Ivan Čukalović ile
Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç
Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 15 Haziran 2010 günü
tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği
yönünde öneri sunmuşlardır.
Olguların Özeti
7. Yakovalı avukat Bay Teki Bokshi, 28 Eylül 2009 tarihinde yukarıda 3.
maddede belirtilen istemini sunmuştur.
8. Başvurucu, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve 64
(7) maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasanın 5, 23, 24, 31.
maddeleri ve “Anayasanın 6. Maddesindeki adil yargılanma hakkı
politikası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki 14. Madde belirtilen
ayrımcılık yasağıyla çelişmektedir”.
9. Başvurucu, istemini Mahkemeye sunduğu dilekçede atıfta bulunduğu
belgelere dayandırmaktadır.
Başvurucunun İddiaları
10. Başvurucu, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 ve 64.7
maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerle çeliştiğini iddia etmektedir. Başvurucu ayrıca
Anayasanın 5. Maddesi [Diller], 23. Maddesi [İnsan Onuru], 24. Maddesi
[Kanun Önünde Eşitlik] ve 31. Maddesinin [Adil ve Tarafsız yargılanma
Hakkı] ihlal edildiğini açıklamaktadır.
11. 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 Maddesi önce 2006/17 sayılı
UNMIK Genelgesi ile, son olarak da 2008/6 sayılı UNMIK Genelgesiyle
değiştirilmiştir. Genelgenin itiraz edilen maddesi, Kosova Yüksek
Mahkemesi Özel Dairesine açılan davaların hangi dillerde teslim
edilmesi gerektiğini belirleyen ve aşağıda alıntılanan 25.7 Maddesidir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 15
25.7 Başvurular ve diğer evraklar Arnavutça, Sırpça ve İngilizce
dillerinde sunulabilir. Ancak Arnavutça ve Sırpça dillerinde sunulması
halinde tüm evrakın İngilizce çevirilerinin de sağlanması gereklidir.
Çeviri masraflarını başvurucu taraf karşılar.
12. Başlangıçtaki UNMIK Genelgesinin 64.7 Maddesi 2008/6 UNMIK
Genelgesinin 67.11 Maddesiyle değiştirilerek Kosova Emanet Ajansıyla
ilgili dava evrakının çevirisinin gerekli olduğunu şöyle belirlemiştir:
67.11 Özel Daire, gerekli olduğu durumlarda başvurunun ve diğer
gerekli evrakın İngilizce çevirisini sağlamakla ilgilenir. Bu çeviriler
tamamlandıktan sonra davacı ve Ajansa derhal veya en geç
duruşmadan yedi gün önce gönderilmelidir.
13. Başvurucu, Genelgeye göre Özel Dairenin Kosova Emanet Ajansına karşı
açılan davalarda bazı evrakların İngilizce çevirisini yaparak ayrımcılığa
neden olduğunu iddia etmektedir.
14. Bunun dışında başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 14.
Maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
15. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik
kriterlerinin
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmesi
gerekmektedir.
16. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7
Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına
alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal
edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava
açmaya yetkilidirler.”
17. Bunun yanı sıra Yasanın 47.1 Maddesi şunu belirlemiştir “Anayasa ile
güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin herhangi bir kamu
otoritesi tarafından ihlal edildiğini iddia eden her birey, Anaysa
Mahkemesinden hukuki koruma talep edebilir. Buna rağmen başvurucu,
bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritesi tarafından dolaysız ihlal
edildiğini göstermemiştir. İçtüzüğün 69. Maddesi şunu belirlemiştir:
“Anayasanın 113. Maddesi 7. Fıkrasına göre başvuru yapıldığında, yetkili
taraf, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının dolaysız ve
hâlihazırda ihlal edildiğini ikna edici bir şekilde göstermekle
yükümlüdür”.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 16
18. Sonuç olarak Anayasanın 53. Maddesi şunu belirlemiştir: “Bu anayasayla
güvenceye bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin yorumlanması,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde yapılır”.
Strasbourg Mahkemesi içtihadına göre “bireysel başvuru sistemi actio
popularis şeklinde bir başvurunun yapılmasını ortadan kaldırır. Bu
yüzden şikâyetlerin Sözleşme hükümleri ihlali mağduru olduklarını iddia
eden kişilerce veya onların adına sunulması gerekmektedir. Bu kişilerin,
şikayet ettikleri önlemden “dolaysız şekilde etkilendiklerini” göstermeleri
gerekmektedir (bkz. 22277/93 başvuru numaralı İlhan - Türkiye
davasının 27 Haziran 200 tarihli kararının 52. Maddesi). Bireysel
başvuru yapan başvurucunun yetkili taraf olduğunu göstermediğinden
Mahkeme, istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gerektiğini tespit
etmiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasanın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.1
maddelerine ve İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 17
Başvurucu Ruhan Berisha Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr.
388/05 sayılı kararının yürütülmemesine karşı
Dava no: KI 36-2009, Karar tarihi: 20 Ocak 2011
Anahtar kelimeler: sözleşmeye ilişkin uyuşmazlık, kararın yürütümü, kanun
yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda bir
sözleşmeye ilişkin uyuşmazlık davasında Gilan Belediye Mahkemesinin onun
lehine aldığı kararın yürütülmeyişinden herhangi bir anayasal hüküm
belirtmeksizin haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Kararın kesinleşip
yürütülebilir hale gelmesinden sonra borçlu tasfiye edilmiştir.
Mahkeme, başvurucunun bu dava konusunda yetkili olan Yüksek Mahkeme
Özel Dairesine başvurmayarak tüm kanun yollarını tüketmediğini belirtmiş,
Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlaller konusunda etkin kanun yolları
sunduğuna ilişkin varsayımını vurgulayarak Selmouni v. Fransa davasına
atıfta bulunmuştur. Mahkeme, başvurucu tarafın yapılacak başvurunun
faydasız olacağı varsayımı yetkili mercie başvurmamak için yeterli gerekçe
olmadığını eklemiş, bununla ilgili olarak Whiteside v. Birleşik Krallık
davasına atıfta bulunmuştur. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasa’nın 48. maddesine atıfta bulunarak başvurucunun ihlal edildiğini ileri
sürdüğü hakları açıkça belirtmeyip itiraz konusu kamu mercii kararlarını
ayrıntılı bir şekilde vurgulamadığını belirtmiştir.
Priştine, 21Mart 2011
Nr.ref: RK 82/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 36/09
Başvurucu
Ruhan Berisha
Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr. 388/05 sayılı kararının
yürütülmemesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 18
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Gilan’da mukim Bay Ruhan Berisha’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Gilan Belediye Mahkemesinin 25 Ekim 2005 tarihli kararının
yürütülmemesine itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Anayasa Mahkemesine görüşülmek üzere getirilen davanın konusu Bay
Berisha’nın dava dilekçesini onayıp davalı taraf Gilan’daki “Iliria”
Konsorsiyumun davacıya kararın II. Maddesinde belirtilen meblağı geri
ödemesini öngören Gilan Belediye Mahkemesinin C.nr. 388/05 sayı ve
20 Ekim 2005 tarihli kararının yürütülmemesidir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 54 (b) Maddesi.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 19
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, Anayasa Mahkemesine 3 Eylül 2009 tarihinde başvurmuştur.
6. Anayasa Mahkemesi 5 Şubat 2010 tarihinde Kosova Özelleştirme
Ajansına dava ile ilgili yazı yazıp Kosova Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasanın 22.2 Maddesine istinaden bununla ilgili cevabını talep etmiş,
ancak herhangi bir cevap alamamıştır.
7. Yargıçlar Robert Carolan, Snezhana Botusharova ve Ivan Čukalović’ten
oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Iliriana Islami’nin raporunu
görüştükten sonra 15 Haziran 2010 günü, tam kadroda toplanan
Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri
sunmuşlardır.
Olguların Özeti
8. Bay Ruhan Berisha 15 Şubat 2002 tarihinde mali kaynakların
birleştiricisi (inşaat kooperatifi) sıfatıyla toplu konut ve ticari mekanların
bulunacağı “ILIRI-5/1” adlı binanın inşaatını “Iliria-5/1” Konsorsiyumu
ile beraber gerçekleştirmek amacıyla mali kaynakları birleştirme
(kooperatif) sözleşmesi imzalamıştır. Bu konsorsiyumu, yapılacak olan
binanın I. Blok’u II. Girişin birinci katında bulunup yüzey alanı 64,21 m2
olan 23 numaralı daire ile ilgili mülkiyet hakkını kazanmak amacıyla,
sözleşmede belirtilen koşullarda yatırımların yüklenicisi sıfatıyla
“INTEGJ” ve NHIN “MORAVA E BINQES” temsil etmektedirler.
9. Bu sözleşme Gilan Belediye Mahkemesinde 19.02.2002 tarihinde VR.nr.
357/02 sayı ile onaylanmıştır.
10. Sözleşme koşullarına göre inşaatın, sözleşmenin imzalandığı tarihten
itibaren 18 ay içerisinde tamamlanması gerekiyordu.
11. Bay Berisha, sözleşmede öngörüldüğü vadelerde iki taksiti ödedikten
sonra binanın yapılmayacağı kendisine bildirilmiş, bundan dolayı
uğradığı zararın karşılanması için Kosova Yüksek Mahkemesi Özel
Dairesine 13 Mayıs 2005 tarihinde 27.611,00 € tutarında tazminat davası
açmıştır.
12. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi SCC-05-0148 sayılı kararla 9
Haziran 2005 tarihinde davayı yetkili mahkeme sıfatıyla Gilan Belediye
Mahkemesine göndermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 20
13. Gilan Belediye Mahkemesi 20.10.2005 tarihli kararıyla davacı Ruhan
Berisha’nın dava dilekçesini kabul edip onaylamış ve “Iliria 5/1” konut ile
ticari mekân binasının inşaatı için mali kaynakları birleştirme
sözleşmesini feshetmiştir. Bunun yanı sıra Iliria Konsorsiyumu, uğradığı
zararın karşılanması için davacıya 27.611 € tazminat ve mahkeme
giderleri için 151 € ücret ödemeye mahkûm edilmiştir.
14. Belediye Mahkemesinin kararı 15.03.2006 tarihinde kesinleşmiş ve
yürütülebilir olmuştur.
15. Gilan Belediye Mahkemesi, borçlu “Iliria” Konsorsiyumunun bu
mahkemenin kararının yürütülmesine karşı itirazını E. Nr. 249/06 sayılı
kararıyla reddetmiştir.
16. Diğer borçlu olan Gilan Tekstil fabrikası 01.02.2006 tarihinde tasfiye
edilir.
17. Ruhan Berişa, Kosova Özelleştirme Ajansında (KÖA) for dulduru ancak
herhangi bir cevap alamaz.
18. Gilan Belediye Mahkemesinin karaı 2006 yılında tasfiye edilen “Iliria”
Konsorsiyumuyla ilgili olmasında rağmen, bundan sonra Bay Berisha
Özel Daireye başvurmamıştır.
Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, başvurusunda hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini
belirtmeyip Gilan Belediye Mahkemesinin kararının yürütülmesini talep
etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
20. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa ile belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine
getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. Mahkeme bu
çerçevede Anayasanın 113.7 Maddesine atıfta bulunmaktadır:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
Yasanın 48.Maddesi şunu belirlemiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 21
“Başvurucu, başvurusunda hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal
edildiğine ve kamu otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda
bulunduğuna açıklık getirmesi gerekmektedir.”
21. Mahkeme, dava dosyasındaki evraka dayanarak, başvurucunun Gilan
Belediye Mahkemesinde alınan karardan (C.nr. 388/05) sonra “ILIRIA”
Konsorsiyumu, daha doğrusu onun temsilcilerinin tasfiye edildiklerini
bildiği ve Bay Berisha’nın elinde icra edilmemiş mahkeme kararı olduğu
halde, 2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre yargılama yetkisi olan
Yüksek Mahkeme Özel Dairesine başvurmamıştır. Diğer yandan
“ILIRIA” Konsorsiyumu ve katılımcılarının yönetimini Kosova Emanet
Ajansı (KEA) devralmıştır.
22. Yukarıda sözü edilen yönetmelik yönetimi KEA’ya geçmiş şirketlerle ilgili
uyuşmazlık davalarının görüşülmesinde yetkili mahkeme olarak Yüksek
Mahkeme Özel Dairesi olduğu belirtilmiş olup aynı yönetmeliğin 9.7
maddesinde açık bir şekilde şunu belirlemiştir: “Bir istemle ilgili 4.
Maddeye göre alınmış karar veya 4.3 Maddeye göre şikayetin çözümü ile
ilgili karar nihai olup dava tarafları için bağlayıcıdır ve yürürlükteki
yasalara göre ilgili organlarca icra edilmelidir.”
23. Mahkeme, yukarıda açıklanan hususları dikkate alarak başvurucunun
Anayasa Mahkemesinden önce Yüksek Mahkeme Özel Dairesine
başvurması gerektiğini değerlendirmektedir.
24. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı).
25. Mahkeme bir davacının davasını yetkili yerli organlar tarafından
görüşülmesine koşullandırmaması için bakış açısından kuşku duymanın
yeterli olmadığını vurgulamaktadır. (bkz. Whiteside – Birleşik Krallık
davası 7 Mart 1994 tarih ve 20357/92 sayılı kararın 76. Maddesi, s. 80).
26. Başvurucu, isteminde usulen bir ihlalin işlendiği veya anayasal
haklarının ihlal edildiğini gösteren herhangi bir husus belirtmemiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 22
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme sunulan delil ve olguları değerlendirip 15 Haziran 2010 tarihinde
davayı görüştükten sonra başvurucunun tüm kanun yollarını
TÜKETMEDİĞİNİ tespit emiş ve oybirliğiyle
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Iliriana Islami, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 23
Başvurucu Feti Islami Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.
395/2008 ile İpek Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 306/06 sayılı
kararlarına karşı
Dava no: KI 11-2010, Karar tarihi: 25 Ocak 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, kanun önünde eşitlik, mülk davası, mülk
güvenliği, bireysel başvuru, veraset davası, açıkça temelden yoksun başvuru,
etkili kanun yolu hakkı, mülkiyet hakkı
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda İpek
Bölge Mahkemesinin kararını onayarak dava konusu mülkün eski
sahiplerine yasaya uygun tazminat ödenmiş olduğu gerekçesiyle
başvurucunun kamusal mülk üzerindeki mülkiyet hakkı iddialarını reddeden
Yüksek Mahkeme kararının Anayasa’nın 21, 22, 24, 31, 41, 46, 53 ve 54.
maddelerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurunun Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49.
maddesinde belirtilen dört aylık yasal süre geçtikten sonra yapıldığı için
kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Mezotur-Tiszacugi
Tarsulat v. Macaristan Davası kararına atıfta bulunarak başvuru
sonucundan memnuniyetsizliği gösterecek şekilde başvurunun önceki
yargılama usullerin tarafsız veya haksız olduğunu gösterecek temelden
açıkça yoksun olduğunu da tespit etmiştir. Mahkeme, rolünün olgu veya
maddi hukuk karşıtlıklarını kapsamayan anayasal uyuşmazlıklarla sınırlı
olduğunu belirtip Akdıvar v. Türkiye davasına atıfta bulunmuştur. Sonunda
Mahkeme, Mordechai Poznanski ve diğerleri v. Almanya davasına atıfta
bulunarak aynı esasa göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dâhil edilerek
ileri sürülen iddialarla ilgili olarak başvurucunun açıkça temelden yoksun
olduğunu tespit etmiştir.
Priştine, 21 Mart 2011
Nr.ref: RK 80/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 11/10
Başvurucu
Feti Islami
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 24
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.395/2008 sayılı kararı ile İpek
Bölge Mahkemesinin Ac.Nr.306/06 sayılı kararının Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, İpek’te ikamet eden Bay Feti Islami’dir.
İtiraz Edilen Kararlar
2. İtiraz edilen karar şunlardır: Kosova Yüksek Mahkemesinin rev.
395/2008 sayı ve 02.06.2008 tarihli kararı ile İpek Bölge Mahkemesinin
Ac.Nr. 306/06 sayı ve 25.05.2008 tarihli kararı.
Dava Konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 26.01.2010 tarihinde
yapılan başvurunun konusu davacılar: Feti Islami, Zyhdi Islami,
Nexhmedin Islami, Belkize Shala, Muhamet Islami, Sehid Islami ve
Nyzafere Dobroshi’in İpek Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 306/06 sayılı
kararının yeniden gözden geçirilmesi istemiyle Kosova Yüksek
Mahkemesine başvurup bu mahkemenin istemi reddeden rev. 395/2008
sayılı kararı ile İpek Belediye Mahkemesinin C.nr. 195/05 sayı ve
26.05.2006 tarihli karara karşı İpek Bölge Mahkemesine yapılan itirazı
reddedip belediye mahkemesinin kararını onayan Ac. Nr. 306/06
kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 25
İhlal Edildiği İddia Edilen Anayasal Haklar
4. Başvurucu, yukarıda zikredilen yetkili mahkemelerin itiraz edilen
kararlarıyla Anayasa ile güvence altına alınmış şu haklarının ihlal
edildiğini öne sürmektedir:
a) 21. Madde 1, 2, 3 ve 4. fıkradaki temel hak ve özgürlükler,
b) 22. Madde 1, 2, 3 ve 4. fıkralarda belirtilen uluslararası anlaşma
ve sözleşmelerden doğan haklar,
c) 24. Madde 1, 2 ve 3. fıkralardaki kanun önünde eşitlik hakkı,
d) 31. Madde 1. Fıkrasına göre adil ve tarafsız yargılanma hakkı,
e) 41. Madde 1 ve 2. fıkralarda belirtilen şeffaflık ilkesi ve resmi
evraka erişim hakkı,
f) 46. Madde 1 ve 3. fıkralarda belirtilen mülkiyet hakkı,
g) 53. Maddede belirtilen insan hak ve özgürlüklerinin Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin içtihadına uygun şekilde
yorumlanması ilkesi,
h) 54. Maddede belirtilen etki kanun yolu hakkı.
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 29. Maddesi.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu, 26
başvurmuştur.
ocak
2010
tarihinde
Anayasa
Mahkemesine
7. Anayasa Mahkemesi, 25 Mart 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeyi Bay
Feti Islami’nin başvurusu hakkında bilgilendirmiş olup Kosova Yüksek
Mahkemesi KI 11/10 numaralı dava ile ilgili gönderdiği 26.03.2010 tarih
ve Agj.nr. 147/2010 sayılı cevap yazısında şunu belirtmiştir: “Yüksek
Mahkeme Rev.nr. 395/08 sayılı kararın gerekçesinde tüm olguları
belirtmiş olup bunun ötesinde söz konusu davayla ilgili ekleyecek başka
bir şeyi yoktur”.
8. Anayasa Mahkemesi 31 Ağustos 2010 tarihinde İpek Bölge
Mahkemesinden, dava dosyasında bulunmayan AC.nr. 54/01 sayı ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 26
30.03.2001 tarihli kararın bir nüshasını istemiş olup 16.09.2010
tarihinde bu kararın bir nüshası gönderilmiştir.
9. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında ve yargıçlar Robert Carolan
ile Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay
Suroy’un raporunu 13 Aralık 2010 günü görüştükten sonra, tam kadroda
toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri
sunmuşlardır.
Başvurucunun Şikâyeti
10. Başvurucu, Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 306/06 sayılı kararla yukarıda
zikredilen davacıların davalarını reddedip bu kararın tekrar
görüşülmesini reddeden Kosova Yüksek Mahkemesi kararı ile İpek
kadastro kayıtlarında kamusal alan olarak kayıtlı olan ancak varisi
olduğu mülkle ilgili mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyetçidir.
Başvurucu, Anaysa Mahkemesi Hakkında Yasanın 50. Maddesine
dayanarak Anaysa Mahkemesinden, davayı kendisi için daha makul olan
İpek Belediye Mahkemesi C.nr. 54/01 sayı ve 28.03.2001 tarihli yeniden
görüşme istemiyle ilgili karardan önceki hale döndürülmesini talep
etmiştir.
Olguların Özeti
11. İpek Belediye Mahkemesi 30.03.2001 tarihinde C.nr. 54/01 sayılı kararı
açıklamış, bu kararla Feti Islami, Zyhdi Islami, Nexhmedin Islami,
Belkize Shala, Muhamet Islami, Sehid Islami ve Myzafere Dobroshi adlı
davacıların dava dilekçesini onaylamış ve İpek Belediyesi kadastro
müdürlüğünce düzenlenmiş 2606 ile 313 numaralı tapuya kayıtlı 3007,
3021 ve 2976 ar büyüklüğündeki 2774 numaralı parselin mülkiyet
hakkını tanımıştır. Mülkiyet hakkında, ilk davacılar Feti ve Nexhmedin
Islami’ye 5/20 oranında, diğer davacılar olan Belkize, Muhamet, Zuhdi,
Sahit ve Muzafere olmak üzere her birine 2/20 oranında pay
belirlenmiştir.
12. Bu karar 28.016.2001 tarihinde açıklanmış olup kesinleşmiştir.
13. Davalı taraf olan İpek Belediyesi 11.04.2003 tarihinde İpek Belediye
Mahkemesine başvurup davanın yeniden görüşülmesini talep etmiş,
C.nr. 54/01 sayılı kararla talebi KABUL EDİLMİŞ, davanın yeniden
görüşülmesine İZİN VERİLMİŞTİR.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 27
14. Davacı tarafların itirazı üzerine İpek Bölge Mahkemesi Ac.nr. 262/03
sayı ve 25.05.2004 tarihli kararla İpek Belediye Mahkemesinin, davanın
aynı mahkemece yeniden görüşülmesine izin veren C.nr. 54/01 sayılı
kararını bozmuştur.
15. İpek Bölge Mahkemesinin emirnamesine göre 04.11.2004 karar veren
İpek Belediye Mahkemesi davanın yeniden görüşülmesi yönündeki
davalı tarafın talebini ONAYLAYAN kararını açıklamış ve bu kararın 6.
maddesinde zikredilen davacıların dava konusu olan gayrimenkulün
mülkiyet hakkı veya bunun karşılığı olan 114.000 € tutarındaki meblağ
hakkının tanındığı kesinleşmiş Belediye Mahkemesi Kararından sonra
yargılamanın tekrar edilmesine izin vermiştir.
16. İpek Belediye Mahkemesi 26.05.2006 tarihinde davacı Feti Islami, Zyhdi
Islami, Nexhmedin Islami, Belkize Shala, Muhamet Islami, Sehid Islami
ve Myzafere Dobroshi’nin dava dilekçesi doğrultusunda ve
tekrarlanmasına izin verilen yargılama sonucunda çıkartılan C.nr.
195/05 sayılı kararla davacıların dava konusu mülkün mülkiyet hakkıyla
ilgili tutarlı deliller sunmadığı, davalı taraf olan İpek Belediyesi ise söz
konusu mülkün kamusal alan olduğu ve mülkün istimlaki esnasında
yasal bir şekilde karşılığının ödendiğini gösteren deliller sunduğundan
davacıların istemini temelden reddetmiştir.
17. İpek Bölge Mahkemesi Ac.nr. 306/06 sayılı kararıyla 22.05.2008
tarihinde davacıların yasal temsilcisi aracılığıyla yönelttikleri şikayetini
mesnetsiz olarak değerlendirip İpek Belediye Mahkemesinin C. Nr.
195/05 sayı ve 26.05.2006 tarihli kararını ONAMIŞTIR.
18. Kosova Yüksek Mahkemesi Rev.nr 395/2008 sayı ve 02.06.2009 tarihli
kararıyla davacıların İpek Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 306/2006 sayılı
kararının yeniden görüşülmesi talebini MESNETSİZ değerlendirerek
reddetmiştir.
19. Bay Feti Islami, kararın kendisine teslim edilen nüshasına dayanarak
kararı 15.07.2009 tarihinde aldığını ifade etmektedir.
20. Davanın seyrinden memnun olmayan Bay Feti Islami, Yargıç Ymer
Jahemurataj hakkında Disiplin Savcılığına başvurmuş ve PP.nr. 191515/09 kayıt numarası ile suç duyurusunda bulunmuştur. Bu suçlama
kısmen reddedilmiş olup kovuşturma için halen dayanağın olduğuna
kani olması durumunda bireysel dava açmaya teşvik edilmiştir.
21. Bay Feti Islami Devlet Savcılığına başvurup PCK.nr. 108/09 numara ile
kaydedilen kanun yararına bozma dilekçesi sunmuştur. Devlet Savcılığı,
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 28
Yüksek Mahkemenin gözden geçirme kararlarına karşı kanun yararına
bozma işlemi başlatılamayacağı vermiştir.
22. Son olarak Bay Feti Islami 26.01.2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
23. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa ile belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine
getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir.
24. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7
Maddesine atıfta bulunmaktadır:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
25. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.2 Maddesi şunu belirlemiştir:
“Birey, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz
konusu davayı açabilir.”
26. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesi şunu belirlemiştir:
“Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya
mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm
diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden
itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile ilgili ise, bu durumda
süre yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren işlemeye başlar.”
27. Başvurucular tarafından sunulan evraktan Bay Feti Islami’nin
26.01.2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurduğu, son karar
niteliğinde olan Yüksek Mahkeme kararının 15.07.2009 tarihinde
alındığı görülmekte olup Anaysa Mahkemesine yapılan başvurunun son
karardan 6 ay 11 gün sonra gerçekleştiği ortaya çıkmaktadır. Bundan
hareketle başvurunun Anaysa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49.
Maddesinde belirtilen süreden sonra yapıldığı için istem kabul edilmez
niteliktedir.
28. Mahkeme, başvurunun öngörülen 4 aylık süreyi aşmamış olsa bile
mesnetsiz olduğundan kabul edilemez olduğunu tespit etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 29
29. Aslında Kosova Anayasa Mahkemesinin, temyiz hakkı olmayıp hukuk
mahkemelerinin yanlış karar aldıkları veya olguları yanlış
değerlendirdikleri gibi durumlara müdahale etmeye yetkisi yoktur.
Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile güvence altına alınmış haklara
hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak olup “dördüncü derece
mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis mutandis, Akdivar – Türkiye
davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65. Madde)
30. Dahası Mahkeme, dava duruşmasında usulde eksiklik olup tarafsızlık
ilkesinin ihlal edildiğini gösteren herhangi bir bulguya rastlamamıştır.
Başvurucunun davanın sonucuyla memnun olmaması, ona, Anayasanın
31. Maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz.
mutatis mutandis, 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi
Tarsulat – Macaristan davası 26 Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı).
31. Mademki Anayasanın 53. Maddesinde “Bu anayasayla güvenceye
bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin yorumlanması, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde yapılır” şeklinde
belirlenmiş ve Anayasanın 22. Maddesinde Avrupa İnsan Hakları ve
Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ve onun
protokollerinin Kosova Cumhuriyetinde dolaysız uygulanacağı
belirtilmiş; AİHM Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 35.3 Maddesine
atıfta bulunarak istemleri mesnetsiz değerlendirdiğine göre (bkz. mutatis
mutandis 25101/05 başvuru numaralı Mordechai Poznanski ve diğerleri
– Almanya davası), Anayasa Mahkemesi de Kosova Anayasasıyla ilgili
olarak istemin mesnetsiz olduğunu ve bu haliyle kabul edilmez olduğunu
bildirmektedir (Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü 54. Madde 1. Fıkrası (b)
bendi).
32. Bu koşullarda başvurucu istemin kabul edilirlik koşullarını yerine
getirmemiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, sunulan delil ve olguların değerlendirilip davanın 13 Aralık 2010
tarihinde görüşülmesinden sonra, başvurucunun Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın 49. Maddesinde belirtilen dört aylık süreyi geçtikten
sonra başvuruda bulunduğunu tespit etmiş ve oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 30
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 31
Başvurucu Bislim Kosumi Podujeve Belediye Mahkemesine karşı
Dava no: KI 34-2010, karar tarihi: 25 Şubat 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, kararın yürütülmesi, bireysel başvuru,
mal güvenliği
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kendisinin mülkiyet hakkını reddeden hukuk mahkemeleri kararlarını
onayan Yüksek Mahkeme’nin 3 kararı ile anayasal haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür. Başvurucu yargılamaların tamamlandığı ancak kararların
uygulanmadığını belirtmiştir.
Mahkeme, Shefqet Haxhiu v. Akümülatör Sanayi Şirketi ile Blečić v.
Hırvatistan davalarına atıfta bulunarak başvurunun 1986 ve 1988 yıllarında
alınan kararlarla ilgili olup Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dört
aylık sürenin dolduğu 15 Mayıs 2009 tarihinden önce yapılması
gerektiğinden, Anayasa ve yasalara göre, dolayısıyla Yasa’nın 49, 56 ve 58.
maddelerine göre zaman bakımından (ratione temporis) kabul edilmez
olduğu kararına varmıştır.
Priştine, 25 Şubat 2011
Nr.ref: RK 86/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 34/10
Başvurucu
Bislim Kosumi
Podujeve Belediye Mahkemesine karşı
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 32
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Podujeve’de mukim Bay Bislim Kosumi’dir.
İtiraz Edilen Kararlar
2. Başvurucu şu kararlara itiraz etmektedir:
a. Podujeve Belediye Mahkemesinin C. nr. 186/1986 sayı ve 17
Nisan 1986 tarihli kararı,
b. Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 444/1986 sayı ve 11
Temmuz 1986 tarihli kararı,
c. Priştine merkezli Bölge Ekonomi Sekreterliğinin 05 nr. 313500/87 sayı ve 8 Ekim 1987 tarihli kararı,
d. Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 1234/86 sayı ve 13 Şubat
1987 tarihli kararı,
e. Kosova Yüksek Mahkemesinin Gz.nr. 350/1987 sayı ve 6 Ekim
1987 tarihli kararı,
f. Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 1393/1987 sayı ve 15 Mart
1988 tarihli kararı,
Dava Konusu
3. Başvurucu, yukarıda zikredilen kararların yeniden gözden geçirilip bu
kararlar ışığında Mahkeme tarafından bir buyruk-tavsiye hazırlanıp
mülkiyet hakkının teyit edilmesi ve Podujeve Belediyesinde bu konuda
yetkili olan kadastro hizmetlerinde sorumlu birimce kararın
yürütülmesini talep etmektedir. Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini iddia etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 33
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucunun 29 Ocak 2010 tarihinde Mahkemeye sunduğu dilekçe 22
Martta Sekretarya taraf kayda geçirilmiştir.
6. İstem Podujeve Belediye Mahkemesine 22 Mart 2010 tarihinde tebliğ
edilmiş olup söz konusu mahkeme, savaştan sonra Sırpların tüm evrakı
götürdükleri için başvurucunun öne sürdüğü sahip olmadığını açıklayan
cevabını 7 Eylülde göndermiştir.
7.
Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Almiro
Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 21 Ocak 2011 günü Mahkeme
heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
8. Başvurucu 3 Temmuz 1985 tarihinde Podujeve’de bir fotoğraf stüdyosu
satın almıştır.
9. Başvurucu, fotoğraf stüdyosunun alım satım sözleşmesini onaylatmak
amacıyla Podujeve Belediye Mahkemesine 11 Nisan 1986 tarihinde dava
dilekçesi sunmuştur. Podujeve Belediye Mahkemesi 17 Nisan 1986
tarihinde bu davayı görüşmekle yetkili olmadığını bildirmiştir.
10. Başvurucu aynı davayı Priştine Bölge Mahkemesinde açarak, söz konusu
mahkeme 11 Temmuz 1986 tarihinde Podujeve Belediyesi Kadastro
Dairesinin başvurucunun adına mülkiyet devrini yapması gerektiğini
kararlaştırmıştır.
11. Davada müdahil taraf sıfatıyla ve Podujeve Belediyesinin çıkarlarını
temsil eden Kamu Avukatı, Priştine Bölge Mahkemesinin 11 Temmuz
1986 tarihli kararının gözden geçirilmesini talep etmiştir. Bölge
Mahkemesi, Kamu Avukatının talebini mesnetsiz bularak 30 Mart 1987
tarihinde reddetmiştir. Bu karara karşı Yüksek Mahkemeye yapılan itiraz
da reddedilmiştir.
Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, Anayasanın 46. maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına
alınan hakkının yukarıda zikredilen kararlarla ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
13. O devamında, bu kararların Podujeve Belediye Mahkemesi ve
Podujeve’deki yetkili organlar tarafından yürütülmediği ve davaların
sonuçlandırılıp mahkeme kararının uygulanmadığını ileri sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 34
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
14. Başvurucunun istemi hakkında bir karara varabilmesi için Mahkemenin,
öncelikle başvurucunun Anayasa ile belirlenip Yasa ve İçtüzükte
vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele
alması gerekmektedir.
15. Yukarıda zikredilen ve başvurucunun mülkiyet hakkını ihlal ettiği iddia
edilen tüm kararlar 17 Nisan 1986 ile 15 Mart 1988 tarihlerine aittir.
16. Öyle ki başvurucunun istemi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın
yürürlüğe girdiği 15 Ocak 2009 tarihinden önceki bir zamanla ilgilidir.
17. [Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49, 56 ve 58. maddelerdeki
birleştirilmiş yasal hükümlere göre] istemin 15 Mayıs 2009 tarihinde
önce teslim edilmesi gerekirken 29 ocak 2010 tarihinde teslim edilmiştir.
18. Netice itibariyle Anayasa ve Yasanın hükümlerine göre istemin zaman
bakımından vade dışı olduğu ortaya çıkmaktadır [bkz. KI 25/09 Shefqet
Haxhiu – Akümülatör Sanayii Şirketi davası, 21 Haziran 2010 tarihli
kararı; AİHM 59532/00 Blecic – Hırvatistan davası 29 Temmuz 2004
tarihli kararı]
19. Bu şekilde başvurucunun istemi kabul edilmez olarak reddedilmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49.
Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi,
oybirliğiyle:
I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 35
Başvurucu Hamide Osaj Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Pkl. No.
43/2010 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 55-2010, karar tarihi: 3 Mart 2011
Anahtar kelimeler: ceza davası, kanun önünde eşitlik, kanun yollarının
tüketilmesi, bireysel başvuru, etkin kanun yollarına başvurma hakkı, adil ve
tarafsız yargılanma hakkı
Yasal olmayan sağlık hizmetleri vermekle suçlanan başvurucu Anayasa’nın
113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda suçlandığı davada diğer iki
sanığın çok daha ağır suçlar işledikleri suçlamalarla suçlandığına işaret
ederek kendisinin Anayasa’nın 24, 31 ve 32. maddeleri ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile güvence altına alınmış hakları ile etkin
kanun yollarına başvurma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun tüm kanun yollarını tüketmediği, Anayasa’nın
113.7 maddesine göre başvurunun vakitsiz ve kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir. Mahkeme Selmouni v. Fransa, Azinas v. Kıbrıs, AAB-RIINVEST
SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti, Mimoza Kusari-Lila v. Kosova
Hükümeti davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının
Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleyeceği veya bu konuda etkili
kanun yolları sağlayacağı varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir.
Priştine, 3 Mart 84/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 55/10
Başvurucu
Hamide Osaj
Kosova Yüksek Mahkemesi Pkl.nr. 43/2010 sayı ve 4 haziran 2010
tarihli Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 36
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Klina kasabasında ikamet edip Priştine’de Avukatlık yapan
Bay Gafurr Elshani tarafından temsil edilen Bayan Hamide Osaj’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucuya 11 Haziran 2010 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek
Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
Pkl. nr. 43/2010 sayılı kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) ve ek
protokollerinin 6. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasasının
(bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 24. Maddesi [Kanun
Önünde Eşitlik], 31. Maddesi [Adil ve Tarfsız Yargılanma Hakkı] ve 32.
Maddesi [Kanun Yolu Hakkı]’nin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 54 (b) Maddesi.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, 1 Temmuz 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 37
6. İstem, 25 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir.
7. Başvurucudan ilave belgelerin temini ile ilgili istem 26 Ekim 2010
tarihinde gönderilmiş olup başvurucu ilave belgeleri 29 Ekim 2010
tarihinde teslim etmiştir.
8. Priştine Bölge Mahkemesine ilave belgeler için 4 Kasım 2010 tarihinde
istem gönderilmiş olup şimdiye kadar herhangi bir yanıt gelmemiştir.
9. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında ve Başkan Enver Hasani ile
yargıç Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç
Robert Carolan’ın raporunu görüştükten sonra, 20 Ocak 2011 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde
öneri sunmuşlardır.
Olguların Özeti
10. Priştine Bölgesi Cumhuriyet Savcısı, 29 Eylül 2008 tarihinde Bölge
Mahkemesinden kabul ettiği bir ihbar üzerine 22 Aralık 2008 tarihinde
Priştine Bölge Mahkemesine suç duyurusunda bulunmuş olup bu
duyuruda başvurucu, Kosova Geçici CezaYasasının (bundan sonra
“KGCY” şeklinde anılacaktır) 221. Maddesine [Sağlık hizmetlerinin
gayrimeşru verilmesi] göre suçlanıyordu.
11. Priştine Bölge Mahkemesi, 221.1 Maddesine göre bu suçun para cezası
veya bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırıldığı gerekçesiyle, 25 Mart
2010 tarihinde çıkarttığı KA.Nr. 767/08 sayılı kararla suçlamayı
onaylamamıştır. Bu şekilde Kosova Ceza Muhakemesi Usul Geçici
Yasasının (bundan sonra KCMUGY şeklinde anılacaktır) 461. Maddesine
göre hızlandırılmış yargılamam usulünün para cezası veya üç yıla kadar
hapis cezası gerektiren suçlar için öngörülmüştür. Devamında
KCMUGY’nin 462.4 Maddesine göre hızlandırılmış yargılama usulü için
suçlamayı onamaya yönelik usul bulunmamaktadır.
12. Başvurucu, KA.nr. 767/2008 sayılı karara karşı, kendisinin duruşmaya
çağrılmadığından KCMUGY’nin 125 ve 127.1 Maddelerinin ihlal edildiği
28 Nisan 2010 tarihinde Priştine Bölge Mahkemesine itirazda
bulunmuştur. Suçlamanın onandığı duruşma 2 Mart 2010 tarihinde
yapılmışken, başvurucu 23 Nisan 2010 tarihinde duruşma çağrısını
kabul etmiştir. Başvurucuya göre çağrı komşusu tarafından alınmıştır.
Ancak mahkemenin bununla ilgili delil sunması talebine başvurucu
cevap verememiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 38
13. Priştine Bölge Mahkemesi başvurucunun itirazını kabul edilemez olarak
nitelendirerek şu gerekçe ile reddetmiştir: “KGCY’nin 221.1 Maddesine
göre para cezası veya üç yıla kadar hapis cezası öngören ve hızlandırılmış
yargılama usulü ile ilgili olan gayrimeşru sağlık hizmetleri sunma suçu
hakkındaki suçlama onanmamıştır” (Ka.Nr. 767/2008 sayı ve 13 Mayıs
2010 tarihli karar).
14. Başvurucu, Ceza Muhakemesi Usul Yasasının özünün ihlali ve maddi
hukukun yanlış uygulandığı gerekçesiyle Yüksek Mahkemeden kanun
yararına kararı bozma talebinde bulunmuştur.
15. Yüksek Mahkeme, kararı bozma talebinin kesinleşmiş bir karar ile ilgili
olmadığı için kabul edilemez olduğu gerekçesiyle reddetmiştir (Pkl.nr.
43/2010 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli karar).
Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, yargılama usullerinin Anayasa, Kosova’da yürürlükte olan
yasalar ve uluslararası standartlara uygun şekilde olması gerektiğinden
hareketle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan
tarafların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
17. KCMUGY’nin yanlış yorumlanması, “Anayasaya göre tüm insanların
kanun önünde eşit olduğu ilkesiyle çelişerek başvurucuyu eşit olmayan
bir konuma getirmiştir”. Başvurucuya isnat edilen suç hakkında
öngörülen ceza bir yana, bu suç diğer iki kişiye ede isnat edilmekte olup
yargılama süresince diğer iki sanığın da ayrılmaması gerektiği,
suçlamanın tüm sanıklar için birlikte onanması ve tüm yargılamanın tüm
sanıklar için aynı şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bu şekilde
suçlanan tüm kişiler yargılama boyunca kanun önünde kendini eşit
şartlarda savuma imkanlarına sahip olacaklardır.
18. Daha ağır suçlar isnat edilen diğer sanıklar kendi suçsuzluklarını
ispatlama imkanına sahipken başvurucunun daha hafif suçla
suçlanmasına rağmen savunmasını sunma imkanının verilememsinin
anlamı yoktur.
19. Anayasaya göre yargılama usulünde “mahkemede, diğer devlet
organlarında ve kamu görevlerinde herkesin haklarını eşit şekilde
savunma hakkı güvence altına alınmıştır”.
20. Devamında Anayasaya göre kanun yollarına ilişkin “hak ve çıkarlarını
etkileyen mahkeme ve idari kararlara karşı, yasalarda belirtildiği şekilde
herkesin kanun yollarına başvurma hakkı vardır” denmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 39
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
21. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik
kriterlerinin
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmesi
gerekmektedir.
22. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu
usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir.
Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların
tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM,
Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı).
23. Bu Mahkeme KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k
Üniversitesi – Kosova Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli
kabul edilmezlik kararında ve KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila –
Merkez Seçim Komisyonu davasıyla ilgili 23 Mart 2010 tarihli kararında
kanun yollarının tüketilmediği gerekçesini öne sürmüştür.
24. Mahkemeye sunulan evrak dikkate alındığında davanın halen hukuk
mahkemelerinde görüşülmekte olduğu ortaya çıkmaktadır. Bundan,
yürürlükteki yasalara göre Mahkemeye başvurmak için kanun yollarının
tüketilmesi gereğiyle ilgili şartın yerine getirilmediği çıkar. Dahası,
Mahkeme nezdinde itirazda bulunabilecek kesinleşmiş kararın
bulunmadığını da vurgulamak ister.
25. Sonuç olarak başvurucu, yürürlükteki yasalara göre tüm kanun yollarını
tüketmemiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasanın 113.7, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 40
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 41
Başvurucu Feti (Hamëz) Gashi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin
Rev. Nr. 184/2008 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 74-2009, karar tarihi: 3 Mart 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, çalışma hakkı, iş
ilişiğinin kesilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
disiplin suçundan işine son verilmesi kararını onayan Yüksek Mahkeme
kararıyla çalışmaya ilişkin anayasal hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme tarafından çıkartılan nihai
kararı teslim aldıktan on bir aylık bir aradan sonra başvuruda bulunduğu
için Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesinde öngörülen dört
aylık başvuru süresi aşıldığından başvuru hakkında kabul edilmezlik kararı
çıkartılmıştır.
Priştine, 3 Mart 2011
Nr.ref: RK 81/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 74/09
Başvurucu
Feti (Hamez) Gashi
Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 184/2008
sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 42
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Mramur Hayvali’de mukim Feti (Hamez) Jashari’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev.nr.
184/2008 sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkının Kosova
Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin kararı ve Kosova Elektrik
Kurumunun (KEK) kararı ile ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54 (b)
maddesi.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 16 Aralık 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe ile
başvurmuştur.
6. Başvurucunun istemi Yüksek Mahkeme ve KEK Hukuk Dairesine
bildirilmiş olup Anayasa Mahkemesine şimdiye kadar herhangi bir cevap
sunulmamıştır.
7. Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana
Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 15 Aralık 2010 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde
öneri sunmuşlardır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 43
Olguların Özeti
8. Başvurucu, Kosova Elektrik Kurumunda (KEK) elektrik tesisatı ustası
olarak Priştine’de görev yapmaktaydı. Başvurucunun KEK’in malı olan
bir transformatörü izinsiz alması üzerine KEK, kendisi hakkında disiplin
işlemi başlatmıştır.
9. Başvurucu savunmasında KEK’in malı olan bir transformatörü aldığını
reddetmiş, KEK yetkililerinin onayıyla mesai süresinden sonra çalıştığını
ifade etmiştir.
10. KEK Disiplin komisyonu 28 Nisan 2004 tarihinde olayı değerlendirip
başvurucunun görevinin ihlal ettiği gerekçesiyle işine son verme ve iş
sözleşmesini feshetme kararı almıştır.
11. Başvurucu, KEK Disiplin Komisyonunun kararına karşı Priştine Belediye
Mahkemesinde itirazda bulunmuştur. Belediye Mahkemesi 24 Kasım
2006 Tarih ve Cl.nr. 166/2006 sayılı kararıyla başvurucunun işe geri
alınmasını buyurmuştur.
12. Priştine Belediye Mahkemesinin kararına karşı KEK, Priştine Bölge
Mahkemesi nezdinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Bölge
Mahkemesi, AC.nr. 173/2006 sayı ve 6 Haziran 2007 tarihli kararıyla
KEK’in itirazını reddetmiş Belediye Mahkemesinin kararını onamıştır.
13. KEK bu karara karşı Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde temyiz
başvurusunda bulunmuş; Yüksek Mahkeme, Rev.nr. 184/2008 sayı ve 27
Ocak 2009 tarihli kararıyla KEK’in temyiz başvurusunu onamış, Bölge
Mahkemesi ile Belediye Mahkemesinin kararlarını bozmuş, KEK’in
görevden alma kararını desteklemiştir. Yüksek Mahkeme, Belediye
Mahkemesinin başvurucuyla ilgili mesnetsiz davada maddi hukuku
yanlış uyguladığını tespit etmiştir.
14. Yüksek Mahkemenin kararından sonra KEK “olağanüstü kanun yolunun
Yüksek Mahkeme tarafından onanmasından dolayı” 11 Mart 2009
tarihinde başvurucunun iş sözleşmesini feshetmiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
15. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 44
16. Mahkeme, bununla ilgili olarak Yasanın aşağıda alıntılanan 49. (Süreler)
maddesine atıfta bulunmaktadır:
“Başvuru dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya
mahkeme kararının teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar.
Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün açıklandığı günden
itibaren işlemeye başlar”.
17. Sunulan evraka göre başvuru, Yasanın 49. Maddesinde belirtilen süre
içerisinde yapılmamıştır.
18. Mahkeme, Yüksek Mahkemenin kararının 27 Ocak 2009 tarihinde
açıklandığını ve KEK tarafından 11 Mart 2009 tarihinde uygulandığını
tespit etmiştir. Mahkeme aynı şekilde başvurucunun 19 Aralık 2010
tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına başvurduğunu tespit
etmiştir.
19. Mahkeme, Yasanın 49. Maddesine göre istemin kabul edilmez olarak
reddedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine
ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I. İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova
Prof. Dr. Enver Hasani
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 45
Başvurucu Aziz Sefedini Kosova Meclisi’nin 3-V-165 sayılı
kararına karşı
Dava No: KI 33-2010, karar tarihi: 10 Mart 2011
Anahtar kelimeler: çok anlamlılık statüsü, süre meselesi, bireysel başvuru,
dil meselesi, yetersayı (Meclis)
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Meclis tarafından Telekomünikasyon Düzenleme Kurulu’na iki kişinin
atanması esnasında Anayasa’nın 80.1 maddesinde öngörülen yetersayı
koşulunun ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Anayasa’nın 80.
maddesinin Arnavutça, İngilizce ve Sırpça şekillerinin anlamca
örtüşmediğini, Meclis içtüzüğünün 31. kuralı gibi Anayasa’ya aykırı olarak
çok anlamlı olduğunu, bu yüzden atamaların hükümsüz olduklarını ileri
sürmüştür.
Mahkeme, ileri sürülen ihlale ilişkin karardan dört aydan fazla bir süre
geçtikten sonra başvuru yapıldığı ve Sadik Sheme Bislimi davasına atıfta
bulunarak başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış bireysel hak ve
özgürlüklerinin ihlal edildiğini kanıtlayamadığına karar vermiştir.
Mahkeme, kararında Dudgeon v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunarak
actio popularis türünden soyut iddialar hakkında karar verme yetkisi
olmadığı için başvurucunun 31. maddedeki çokanlamlılıkla ilgili iddiasının
da kabul edilmez olduğunu belirtmiştir.
Priştine, 27 Ocak 2011
Nr. Ref.: RK 83/10
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 33/10
Başvurucu
Aziz Sefedini
Kosova Cumhuriyeti Meclisinin 03.V-165 sayı ve 17.09.2009
tarihli Kararının Anayasal değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 46
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu Priştine’de mukim Bay Aziz Sefedini’dir.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu tarafından itiraz edilen karar 03.V-165 sayı ve 17 Eylül 2009
tarihle Kosova Cumhuriyeti Meclisi (bundan sonra “Meclis” şeklinde
anılacaktır) web sayfasında yayımlanan karardır.
Dava Konusu
3. Başvurucu Telekomünikasyon Düzenleme Kuruluna (bundan sonra
“TDK” şeklinde anılacaktır) iki üyenin atanmasıyla ilgili 03.V-165 sayılı
Meclisin kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra
“Anayasa” şeklinde anılacaktır) 80. Maddesine göre Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesinin yapılmasını talep etmektedir.
4. Bundan başka başvurucu Anayasanın 80. Maddesinin Arnavutça, Sırpça
ve İngilizce versiyonlarının “ve oy kullanabilen” kısmının
örtüşmediğinden çoklu yorumlamalara mahal verdiğinden şikâyetçidir.
Onun görüşüne göre çift anlamlılık Meclis İçtüzüğünün 31. Maddesinde
de mevcuttur.
5. Anayasanın 80. Maddesi şunu öngörmektedir: “Bu Anayasayla başka
türlü belirlenmedikçe yasalar, kararlar ve diğer hükümler Meclis
tarafından, mevcut ve oy kullanabilen üyelerin oyçokluğuyla onaylanır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 47
Yasal Dayanak
6. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (2) Maddesi.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
7. Başvurucu dilekçe formunu 2 Nisan 2010 tarihinde Mahkemeye teslim
etmiştir.
8. İstem 24 Ağustos 2010 tarihinde Meclise bildirilip bununla ilgili şimdiye
kadar herhangi bir cevap alınmamıştır.
9. Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana
Islami’den oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Gjyljeta
Mushkolaj’ın raporunu görüşerek 21 Ocak 2011 tarihinde istemin kabul
edilmezliğinin Mahkemeye önermiştir.
Olgular
10. Meclis Genel Kurulu 17 Eylül 2009 tarihinde TDK Yönetim Kuruluna iki
üyenin atanmasını oylamıştır. Mevcut olan 68 milletvekilinden 32’si
kabul, 28’i ret ve 8’i de çekimser oy kullanmışlardır.
Başvurucuların İddiaları
11. Başvurucu TDK Yönetim Kurulunun iki üyesinin görev süresiyle ilgili
2002/7 sayılı Telekomünikasyon Yasasının 6 (5) Maddesine riayet
edilmediğini iddia etmektedir.
12. Başvurucunun görüşüne göre kabul oyu veren 32 milletvekili sayısı
Anayasanın 80. Maddesinde belirtildiği üzere oylama esnasındaki
mevcudun yarısı yani mevcut olan 68 milletvekili sayısının yarısından
daha azdır.
13. Bu yüzden başvurucu Meclisin 03.V-165 sayılı kararının Anayasanın IV.
Kısmındaki 80. Maddesine uygun olup olmadığını değerlendirmek üzere
Mahkemeye istemde bulunmuştur.
14. Bunun dışında başvurucu Anayasanın 80. Maddesinin Arnavutça, Sırpça
ve İngilizce versiyonlarının “ve oy kullanabilen” kısmının
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 48
örtüşmediğinden çoklu yorumlamalara mahal verdiğinden şikâyetçidir.
Onun görüşüne göre Ahtisaari Paketine göre hazırlanan Anayasa
Kosova’da resmi olan dillerdeki versiyonları arasında çift anlamlı
yorumlamaları kabul etmemektedir. Bununla ilgili olarak Anayasa
yürürlükteki yasaların ihlalini, karar almada ve uygulama esnasında
anlaşılmazlıklar ve çift anlamlılıkların resmileşmesini yasaklamıştır.
15. Başvurucu Meclis İçtüzüğünün 31. Maddesinde de aynı çift anlamlığın
bulunduğunu iddia etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Ön Değerlendirilmesi
16. Başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin, istemin
Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik koşullarının yerine
getirip getirmediğini değerlendirmesi gerekmektedir.
17. Bununla ilgili olarak Mahkeme Anayasanın devamda alıntılanan 113.7
Maddesine atıfta bulunur: “Bireyler yasalarla belirlenen tüm kanun
yolları tükendikten sonra, kamu otoriteleri tarafından kendi bireysel hak
ve özgürlükler ihlal edildiğinde dava açma haklarına sahiptirler.”
18. Meclisin bireyleri atama veya görevden almakla ilgili kararlarının kamu
otoritesi kararları olduğu doğrudur. Onlar bir veya birden çok kişiye
yönelik olup Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlükleri etkileyen kararladır. Bunun sonucu olarak Anayasal
değerlendirme konusu olduğu için bu istem Anayasa Mahkemesine
sunulabilir niteliktedir.
19. Ancak başvurucu Meclisin karından dolayı kişisel hak ve özgürlüklerinin
ihlali hakkındaki iddiasını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmamıştır
(bkz. KI 36/09 numaralı Sadik Sheme Bislimi davasında hakkındaki 18
Ekim 2010 tarihli Anayasa Mahkemesinin kararı).
20. Fakat başvurucunun Meclis Kararının konusu olduğunu varsaysak bile
Yasanın 49. Maddesine göre kararın açıklandığı tarihten itibaren dört (4)
ay içerisinde Mahkemeye başvurulması gerektiği Mahkemece tespit
edilmiştir.
21. Yasanın 49. Maddesi şunu belirlemiştir:
“Süre, başvurucuya mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren
işlemeye başlar. Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün alenen
açıklandığı günden itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 49
ilgili ise, bu durumda yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren süre
işler.”
22. İtiraz edilen karar Meclisin 17 Eylül 2009 tarihli Genel Kurulunda
oylanmış ve aynı gün yayımlanmıştır. Buna göre Mahkemeye itiraz
başvuru süresi 18 Ocak 2010 günü dolmuş olup başvurucu 2 Nisan 2010
günü dilekçesini sunmuştur. Öyle ki dilekçe Yasanın yukarıda anılan
maddesine göre yasal süre içerisinde teslim edilmemiştir.
23. Başvurucunun Anayasanın 80. Maddesinin farklı dillerdeki
versiyonlarının örtüşmediği hakkındaki şikayetiyle ilgili olarak Mahkeme
Anayasanın “actio popularis” yasa yolunu yani kendisine yönelik
uygulaması olmayan yasa veya Hükümet kararları hakkında şikayetçi
olma hakkını öngörmediğini vurgulamak ister (bkz. Dugeon – Birleşik
Krallık, No 7525/76 sayı ve 22 Ekim 1981 tarihli karar)
24. Bu yüzden istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gereklidir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 Maddesine, Yasanın 49. Maddesi ve İçtüzüğün 56 (2)
Maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi oybirliği ile:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE,
Yasanın 20.4 Maddesine göre taraflara bildirilip Resmi Gazetede
Yayımlanmasına karar vermiştir.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Dr.Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 50
Başvurucu Miftar Sejdiu Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. no.
1428/2005 sayılı kararının uygulanmayışı hakkında
Dava No: KI 46-2009, karar tarihi: 10 Mart 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, maluliyet emekliliği, kararın yürütülmesi,
insan hakları, bireysel başvuru
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda,
kendi lehine maluliyet emekliliği sağlamaya yönelik 2006 yılında çıkartılan
bir kararın Yüksek Mahkeme’ce yürütülmesi konusundaki başarısızlığın
neticesinde anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme
kararına rağmen Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı 2007 yılında
başvurucunun maluliyet emekliliği talebini reddetmiş, karara 30 gün
içerisinde Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunulabileceği yönünde
kanun yolu açıklamasında bulunmuştur. Bu kanun yoluna başvurmak yerine
başvurucu 2009 yılında doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (“Yasa”) 56 ve 58.
maddelerine atıfta bulunarak itiraz konusu kararın Yasa’nın yürürlüğe
girdiği tarihten önce çıkartılmış olup Yasa’nın 49. maddesi ile İçtüzüğün
17.1(b) maddesinde belirtildiği şekilde başvurunun Yasa yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 4 aylık süre içerisinde yapılmadığı için kabul edilmez
olduğuna karara vermiştir.
Priştine, 10 Mart 2011
Nr.ref: RK 98/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 46/09
Başvurucu
Miftar Sejdiu
Kosova Yüksek Mahkemesinin A nr. 1428/2005 sayı ve 13 Haziran
2006 tarihli kararının yürütülmemesinin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 51
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Lipyan Belediyesine bağlı Mirene köyü mukimi Bay Miftar
Sejdiu’dur.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin 13 Haziran 2006 tarihli
kararının yürütülmemesine itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Anayasa Mahkemesi nezdinde açılan davanın konusu Kosova Yüksek
Mahkemesinin A nr. 1428/2005 sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli
kararının yürütülmemesidir. Bu kararla Bay Sejdiu’nun dava dilekçesi
kabul edilmiş ve Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Malulen Emeklilik
İtiraz Komisyonunun 31.05.2006 tarih ve 5053897 sayılı kararını
bozulmuştur.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 54
(b) maddesi.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 52
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 1 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe ile
başvurmuştur.
6. Anayasa Mahkemesi 18 Şubat 2010 tarihinde DRLSA-226/10 kayıt
numaralı tebligatı Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına göndermiş ve
Yasanın 22.2 maddesine dayanarak konuyla ilgili cevap talebinde
bulunmuştur.
7. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı, 16 Temmuz 2010 tarihinde Anayasa
Mahkemesine gönderdiği yazılı cevabında davanın ilerleyişini
açıklamıştır.
8. Yargıçlar Kadri Kryeziu, Enver Hasani ve Iliriana Islami’den oluşan ön
inceleme heyeti, raportör yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ın raporunu
görüştükten sonra, 16 Temmuz 2010 günü tam kadroda toplanan
Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri
sunmuşlardır.
Olguların Özeti
9. Miftar Sejdiu 1 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu
isteminde Kosova Yüksek Mahkemesinin A nr. 1428/2005 sayı ve 13
Haziran 2006 tarihli kararının yürütülmemesinden dolayı insan
haklarının ihlal edildiğini öne sürmüştür. Çalışma ve Sosyal Refah
Bakanlığı, 16 Temmuz 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği
yazılı cevabında davanın ilerleyişini açıklamıştır.
10. Miftar Sejdiu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Malulen Emeklilik
İtiraz Komisyonunun kendisinin malulen emeklilik hakkını tanımayan 9
Ağustos 2005 tarihli kararına karşı itirazda bulunmuştur. Çalışma ve
Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz Komisyonu, Miftar Sejdiu’nun Kosova
Malulen Emeklilik Yasasının 3. Maddesine göre yeterli derecede
maluliyet delilleri sunmadığı gerekçesiyle, 31 Ekim 2005 tarihli kararıyla
itirazını reddetmiştir. Kararda kanun yolu olarak 15 gün içerisinde
Kosova Yüksek Mahkemesine itiraz başvurusu bildirilmiştir.
11. Miftar Sejdiu, kanun yolu bildirimine uygun olarak Kosova Yüksek
Mahkemesi nezdinde dava açıp Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz
Komisyonunun 9 Ağustos 2005 tarihli kararına itiraz etmiştir.
12. Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 82/2006 sayı ve 5 Nisan 2006
tarihli kararında şunlar belirtilmiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 53



Dava dilekçesi kabul edilmiştir;
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Malulen Emeklilik İtiraz
Komisyonunun 31.05.2006 tarih ve 5053897 sayılı kararının
gerekçesinde Genel İdari Usul Yasasının 209. Maddesi 2. Fıkrasına
göre yeterli bilgilerin eksiklinden dolayı kararı bozmuştur;
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına kararda belirtilen uyarılar
ışığında istemin yeniden görüşülmesi talimatını vermiştir.
13. Ancak, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı istemle ilgili yaptığı
değerlendirme neticesinde 31 Mayıs 2006 tarihinde açıkladığı karada
Miftar Sejdiu’nun yasaya göre malulen emeklilik koşullarını yerine
getirmediği yönünde eksik gerekçesiyle itirazı reddetmiştir. Kararda
tekrar kanun yolu olarak 15 gün içerisinde Kosova Yüksek Mahkemesi
nezdinde dav açılabileceği bildirilmiştir.
14. Miftar Sejdiu tekrar, kanun yolu bildirimine uygun olarak Kosova Yüksek
Mahkemesi nezdinde dava açıp Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz
Komisyonunun 31 Mayıs 2006 tarihli kararına itiraz etmiştir.
15. Yüksek Mahkeme daha önceki 1428/205 sayı ve 13 Haziran 206 tarihli
kararında olduğu gibi dava dilekçesini kabul edip davalı taraf olan
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının kararda belirtilen talimatlar
ışığında hareket etmediğini ve İdari Analaşmazlık Yasasının 62.
Maddesine göre Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına A.nr. 1428/2005
sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli kararda belirtilen talimatlara uygun
davranmasını buyurmuştur.
16. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı İtiraz Komisyonu A nr. 1428/2005
sayı ve 13 Haziran 2006 tarihli karara rağmen 7 Eylül 2007 tarih ve
5053897 sayılı kararla yürürlükteki yasara uygun olarak Miftar
Sejdiu’nun istemini reddetmiş ve karara karşı kanun yolu olarak 30 gün
içerisinde Kosova Yüksek Mahkemesi nezdinde dava açılabileceği
bildirilmiştir.
17. Netice itibariyle karardan memnun olmayan Miftar Sejdiu, Çalışma ve
Sosyal Refah Bakanlığının kararına karşı kanun yolu olarak belirtilen 30
günlük süre içerisinde Yüksek Mahkemeye başvurmamış, ancak 1 Ekim
2009 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
18. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 54
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
19. Mahkeme, bununla ilgili olarak Yasanın aşağıda alıntılanan 49. (Süreler)
maddesine atıfta bulunmaktadır:
“Başvuru dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya
mahkeme kararının teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar.
Tüm diğer durumlarda karar veya hükmün açıklandığı günden
itibaren işlemeye başlar. İstem herhangi bir yasayla ilgili ise, süre
yasanın yürürlüğe girdiği gün işlemeye başlar ”.
20. Ancak, dört (4) aylık başvuru süresi Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir zamanda başlamışsa, bu
durumda süre hesabı Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren hesaplanmaya başlar (bkz. Yasanın 56.
Maddesi). Yasa, Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayımlandığı
tarihte yürürlüğe konmuştur (bkz. Yasanın 58. Maddesi). Yasa, Kosova
Cumhuriyeti Resmi Gazetesinin 15 Ocak 2009 tarihli 46. sayının 20.
sayfasında yayımlanmıştır.
21. Başvurucunun itiraz etiği karar kendisine 7 Eylül 2007 tarihinde teslim
edilmiştir. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa 15 Ocak 2009 tarihinde
yürürlüğe girmiş olup dört (4) aylık süre 15 Ocak 2009 tarihinden
itibaren hesaplanmaya başlamıştır.
22. Netice itibariyle başvurunun yapılabileceği dört (4) aylık süre, Kosova
Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 17 1 (b) maddesine göre
15 Mayıs 2009 tarihinde dolmuştur. Yukarıda belirtildiği üzere başvuru 1
Ekim 2009 tarihinde yapılmıştır. Bunun sonucu olarak Yasanın 49.
Maddesine göre istem süre dışıdır.
23. Bu yüzden istem kabul edilemez olarak reddedilmelidir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine
ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
II.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 55
III.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Dr.Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 56
Başvurucu Abdullah Shkodra Gilan Bölge Mahkemesi’nin Ac. Nr.
70/2010 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 49-2010, karar tarihi: 10 Mart 2011
Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, kredi borcuyla ilgili mülk
anlaşmasının yürütümü, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru,
ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda, kredi
borcu karşılığında ipotek ettirilen mülkle ilgili emirnameyi onayan Gilan
Bölge Mahkemesi’nin kararıyla anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Başvurucu, mahkemenin alacaklı ile borcu yapılandırmaya
ilişkin yaptığı şifahi anlaşmayı kabul etmediğini, alacaklının tüm taksit
ödeme kayıtlarını tutmakta ve borç ödeme vadesini ötelemeye başarısız
olduğunu kanıtlamıştır.
Başvurucunun, kamu otoritesi tarafından alınan somut bir karardan
anayasal haklarının ilk bakışta ihlal edildiğini gösteren deliller sunmakta
başarısız olduğu için Mahkeme Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına
atıfta bulunarak Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesi ve
İçtüzüğün 36.1(c) kuralına göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir. Mahkeme, uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin
hakkaniyetli olup olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak
Garcia Ruiz v. İspanya ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta
bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye
yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir.
Priştine, 10 Mart 2011
Nr.ref: RK 95/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 49/10
Başvurucu
Abdullah Shkodra
Gilan Bölge Mahkemesi AC:nr. 70/2010 sayı ve 15 Nisan 2010
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 57
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Gilan’da mukim Bay Abdullah Shkodra’dır.
İtiraz Edilen Mahkeme Kararı
2. Başvurucu tarafından itiraz edilen karar Gilan Bölge Mahkemesinin
AC:nr. 70/2010 sayı ve 15 Nisan 2010 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, kendisi ve alacaklı arasında varılan borç anlaşmanın icrası
esnasındahukuk mahkemelerinin, (1) mali problemlerinden olayı kredi
borcunun tamamınıödememek üzere alacaklı ile sözlü anlaşmaya vardığı
ve (2) yaptığı ödemelerialacaklının kayda geçirmediği olgularını dikkate
almadıklarını ileri sürmektedir.Başvurucu iddiasını, alacaklının borç
vadesini erteleme imkânı vermemesine dayandırmaktadır.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır)113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi HakkındaYasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 28 Haziran 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 58
6. Başvurucu E. nr. 764/2009 sayılı dava ile ilgili 20 Temmuz 2010
tarihinde Gilan Belediye Mahkemesinden ipotek edile mülkünün
yeniden değerlendirilmesi için bir uzmanın tayin edildiğini bildiren bir
tebligatın ulaştığını 26 Temmuz 2010 tarihinde Mahkemeye bildirmiştir.
Ancak başvurucu, uzmanın davaya bakan yargıçla aynı mahallede ikamet
ettiği için nesnelliğinden kuşku duymaktadır. Bu yüzden ipotek konan
mülkünü adil ve nesnel olarak yeniden değerlendirecek bir başka
uzmanın belirlenmesini talep etmiştir.
7. İstem, 25 Ağustos 2010 tarihinde Gilan Belediye Mahkemesine
gönderilmiştir.
8. Başvurucudan 22 Ekim 2010 tarihinde talep edilen ilave belge ve
açıklamaları 1 Kasım 2010 tarihinde sunmuştur.
9. İlave belgeler Gilan Belediye Mahkemesi ile Gilan Bölge Mahkemesinden
de 5 Kasım 2010 tarihinde talep edilmiş olup şimdiye kadara herhangi
bir belge sunulmamıştır.
10. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar Ivan Čukalović ve
Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Iliriana
Islami’nin raporunu görüştükten sonra 20 Ocak 2011 tarihinde
Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
11. Başvurucuya ait “Mimoza-Commerce” şirketi (bundan sonra “başvurucu”
şeklinde anılacaktır) 50.000 € tutarında bir kredi için ticari bir banka
(bundan sonra “alacaklı” şeklinde anılacaktır) ile on iki ay vadeli
anlaşmayı 31 Mart 2004 tarihinde imzalamıştır.
12. Başvurucunun kredi anlaşmasına riayet etmediğinden dolayı Gilan
Belediye Mahkemesi anlaşmanın icra maddesinin yürütülmesine 17
Mayıs 2005 tarihinde karar verip başvurucunun ipotek edilen mülkün
değerlendirilmesi için 31 Temmuz 2007 tarihinde bir uzman tayin
etmiştir.
13. Gilan Belediye Mahkemesi, uzmanın değerlendirmesi doğrultusunda
başvurucunun ipotek edilen mülkün piyasa fiyatını 16 Mayıs 2008
tarihinde belirlemiştir.
14. Başvurucu, belirlenen piyasa fiyatına karşı Gilan Bölge Mahkemesine
itirazda bulunup, Bölge Mahkemesi 11 Eylül 2008 tarihli kararıyla birinci
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 59
derece mahkemesinin kararında maddi ve usul hukukunun doğru
uygulandığı gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir.
15. Başvurucu 16 Kasım 2009 tarihinde Gilan Belediye Mahkemesine
başvurup davayı eski hale getirmek için talepte bulunmuş olup, Belediye
Mahkemesi 15 Aralık 2009 günü İcra Usul Yasasının 14.2 maddesine
dayanarak istemi reddetmiştir. Söz konusu madde eski hale getirmenin
(1) İtiraz süresine riayet edilmediği ve (2) Yürütülebilir zorunlu icra
kararının bulunması durumunda mümkün olabileceğini belirtmekte olup
bu davada bu durumlar söz konusu değildir.
16. Devamında Belediye Mahkemesi, “borçlu, 16 Kasım 2009 tarihinde
davayı eski hale çevirme talebinde bulunmuş olup, bu talep icra
kararının yürütülmesine izin çıktıktan sonra alacaklının istemi
doğrultusunda ilk açık arttırma yoluyla satışın yapıldığı 13 Kasım 2009
tarihinden sonraki bir döneme tekabül etmektedir. 13 Kasım 2009
tarihinde yapılan açık arttırma satışında ipotek altında bulunan mülke
alıcı bulunamadığı için karar usulüne göre ikinci bir satış toplantısının
yapılması kararlaştırılmıştır” açıklamasını yapmıştır.
17. Başvurucu, Gilan Belediye Mahkemesinin 15 Aralık 2009 tarihli kararına
karşı Gilan Bölge Mahkemesine itirazda bulunmuş, Bölge Mahkemesi
Belediye Mahkemesinin tespitlerinin aynısına göre itirazı mesnetsiz
bularak 15 Nisan 2010 tarihinde reddetmiştir.
18. Gilan Bölge Mahkemesi 16 Temmuz 2010 tarihinde ipotek konan mülkün
değerlendirilmesi için bir uzmanı görevlendirmiştir.
Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, mali problemlerinden dolayı kredi borcunun tamamını
ödemeye gerek kalmadığı yönünde alacaklı ile sözlü anlaşmaya vardığını
ileri sürmektedir. Dahası, yaptığı ödemeleri alacaklının kayda
geçirmediğini iddia etmektedir.
20. Başvurucu, alacaklının borç ödeme vadesinin ertelenmesine imkan
vermesi gerektiği olgusuna da atıfta bulunmaktadır.
21. Bunun dışında başvurucu, mahkemeler ve alacaklının ipotek edilen
mülkünü değerlendirirken kendisinin çıkarını gözetmeyerek alacaklı ile
vardığı sözlü anlaşmayı dikkate almadıklarını ileri sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 60
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
22. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik
kriterlerinin
yerine
getirilip
getirilmediğini
kontrol
etmesi
gerekmektedir.
23.Bununla ilgili olarak Mahkeme, Yasanın aşağıda alıntılanan 48.
maddesine atıfta bulunmaktadır:
“Başvurucunun hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu
otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda bulunduğunu
belirtmesi gerekmektedir.”
24. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince alınan
kararların temyiz edildiği dördüncü derece mahkemesi değildir. Usul
hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk
mahkemelerinin görevidir. (bkz. Mutatis mutandis Garcia Ruiz –
İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
[AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
25. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını v
başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda bütünlük
içerisine nasıl uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik
Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava
başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.)
26. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi ile Yasansın 48.
Maddesinde belirtildiği şekilde, Anayasa ile güvence altına alınan hangi
haklarının ihlal edildiğini veya hangi hükme itiraz ettiğini gösteren ilk
görünüş ispatı (prima facie) türünden herhangi bir kanıt sunmamıştır
(bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31
Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
27. Netice itibariyle istem, İçtüzüğün aşağıda alıntılanan 36 (1.c) kuralına
göre açık bir şekilde mesnetsizdir:
“Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: c) İstem açık bir
şekilde isnat edildiği zaman.”
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ile Yasanın 48. maddesine ve İçtüzüğün 36 (1. c) kuralına
dayanarak Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 61
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Dr. Iliriana Islami, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 62
Başvurucu Faik Azemi Priştine Bölge Mahkemesi’nin Ac Nr
5/2010 ve Priştine Belediye Mahkemesi’nin E. nr. 67/2008 sayılı
kararına karşı
Dava No: KI 28-2010, karar tarihi: 10 Mart 2011
Anahtar kelimeler: kararın yürütülmesi, kanun yollarının tüketilmesi,
bireysel başvuru, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi, iş ilişiğinin
kesilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Priştine Belediye Mahkemesi’nin iş ilişiğinin kesilmesine ilişkin olarak onun
lehine çıkarttığı kararda mali yükümlülüğün yerine getirilmesi hakkında bir
tutum belirlenmediği gerekçesiyle bu kararın iptalini öngören Priştine Bölge
Mahkemesi’nin kararıyla anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Bölge Mahkemesi, ödeme sürecinin tamamlanması için başvurucunun diğer
hukuki adımlar atması önerisinde bulunmuştur.
Mahkeme, başvurucunun Bölge Mahkemesi’nin önerdiği ödeme sürecini
başlatmadığı gerekçesi ile Anayasa’nın 113.7 maddesine göre tüm kanun
yollarını tüketmediği için başvurunun kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir. Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova
Hükümeti ve Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını
tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya
tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu varsayımına dayandırıldığını
belirtmiştir.
Priştine, 10 Mart 2011
Nr.ref: RK 92/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 28/10
Başvurucu
FAIK AZEMI
Priştine Bölge Mahkemesinin Ac.Nr. 5/2010 sayı ve 4 Mart 2010
tarihli kararı
ile
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 63
Priştine Belediye Mahkemesinin E.nr. 67/2008 sayı ve 23 Aralık
2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine’de mukim Bay Faik Azemi’dir.
Dava Konusu
2. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun konusu,
18 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren ve zorunlu olan Priştine
Belediye Mahkemesinin CI.nr. 515/2007 sayı ve 29 Aralık 2008 tarihli
kararının yürütülmemesidir.
İhlal Edildiği İddia Edilen Anayasal Haklar
3. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınmış haklarının hangisinin ihlal
edildiğini açık bir şekilde belirtmeyip İcra Usul Yasası hükümlerinin ve
kesinleşmiş yasal hükümlerin ihlal edildiğini öne sürmüştür.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113 (7) Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 64
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 29. Maddesi.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, 18 Ocak 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur. Başvurucu ilgili evrakı sunduktan sonra başvuru dilekçesi
28 Nisan 2010 tarihinde kaydedilmiştir.
6. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj
ile Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç
Snezhana Botusharova’nın raporunu 16 Aralık 2010 günü görüştükten
sonra, tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul
edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır.
Başvurucunun Şikâyeti
7. Başvurucu, kesinleşmiş ve yürütülebilir olmasına rağmen Priştine
Belediyesinin CI.Nr. 515/2007 ve 29 Aralık 2008 tarihli kendi kararını
yürütmeyi haksız yere reddettiğinden şikâyetçidir.
Olguların Özeti
8. Priştine Belediye Mahkemesi 29 Aralık 2008 tarihinde CI.Nr. 515/2007
kararı açıklayıp başvurucunun dava dilekçesini onaylamış ve davalı taraf
olan Priştine Belediyesi Eğitim Müdürlüğünün söz konusu dönem
içerisinde yani 1 Ekim 2003 – 31 Aralık 2007 tarihleri arasında
başvurucunun sözleşmesini yasal olmayan bir şekilde feshettiğini
doğrulamış, davalı tarafı, zorunlu yürütüm ihtarıyla, başvurucunun iş
sözleşmesinden doğan tüm haklarının tanımasını mecbur kılmıştır.
9. Yukarıda zikredilen karar 18 Haziran 2009 tarihinde kesinleşerek
bağlayıcı olmuştur.
10. Başvurucu, 17 Temmuz 209 tarihinde yukarıda zikredilen kararı
yürütmeye yetkili mahkeme sıfatıyla Priştine Belediye Mahkemesine
yazılı bir dilekçe sunmuştur. Dilekçede ödenmeyen maaşların karşılığı
olan 11,475 avro tutarındaki meblağın ödenmesini talep ediliyordu.
11. Priştine Belediye Mahkemesi 23 Aralık 2009 tarihinde E. Nr. 67/2008
sayılı kararı çıkartarak başvurucunun yürütüm talebini reddedip
başvurucunun talep ettiği meblağın mahkememe kararında
onaylanmadığını açıklamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 65
12. Bu karardan memnun kalmayan başvurucu Priştine Bölge Mahkemesine
itirazda bulunmuştur.
13. Bölge Mahkemesi 4 Mart 2010 tarihinde Ac.Nr. 5/2010 sayılı kararını
açıklayarak başvurucunun istemini mesnetsiz olduğu gerekçesiyle
reddetmiş, alacaklının (yani başvurucunun) söz konusu döneme ait
ödenmeyen maaşlarla ilgili haklarını medeni usul davası açarak
sağlayabileceğini vurgulamıştır.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
14. Başvurucunun isteminin, 11,475 avro tutarındaki meblağın icrasına
yönelik talebini reddeden Priştine Belediye Mahkemesinin kararını
onayan Bölge Mahkemesi kararını kabul etmeyişiyle sınırlı kaldığının
vurgulanması gereklidir.
15. Başvurucu aslında, Belediye Mahkemesinin, ona göre kesinleşmiş ve
yürütülebilir olmasına rağmen, CI.Nr. 515/2007 sayılı kararını
yürütmeyi reddetmesinden dolayı bu mahkeme hakkında Anaysa
Mahkemesine şikayette bulunmuştur.
16. Ancak Anayasa Mahkemesi, başvurucunun 17 Temmuz 2009 tarihinde
yürütümünü talep ettiği kararın yürütümüne asla izin verilmediğini
tespit etmiştir.
17. Anayasa Mahkemesi, alacaklının (yani başvurucunun) söz konusu
döneme ait ödenmeyen maaşlarla ilgili haklarını medeni usul davası
açarak sağlayabileceğini vurgulayan Ac.Nr. 5/2010 sayılı kararın 4 Mart
2010 tarihinde Böle Mahkemesi tarafından açıklandığını tespit etmiştir.
18. Mahkeme, bu
bulunmuştur:
çerçevede
Anayasanın
113(7)
Maddesine
atıfta
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
19. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin önerileri doğrultusunda
Kosova’nın yetkili bir mahkemesinde medeni usul davası açtığını
gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır.
20. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 66
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur. Bu, Anayasanın tali nitelikteki önemli bir bakış açısıdır.
(bkz. AAB-RIINVEST L.C.C. Priştine – Kosova Cumhuriyeti KI 41/09
numaralı davanın 21 Ocak 2010 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı ve bkz.
mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28
Temmuz 1999 tarihli kararı).
21. Bu haliyle istem kabul edilmez niteliktedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.4 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi
oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 67
Başvurucular Teki Bokshi, Avdi Rizvanolli ve Qaush Smajlaj
Değiştirilmiş 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesine karşı
Dava No: KI 29-2009, 32-2009, 47-2009, karar tarihi: 17 Mart 2011
Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, insan hakları, bireysel
başvuru, locus standi
Başvurucu üç avukatın Anayasa’nın 113.1 ve 113.7 ile Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6 ve 14. maddelerine dayanarak yaptıkları başvuruda UNMIK
Genelgesinin çelişkili iki hükmünün Özel Dairece görülecek davalara ilişkin
evrakın İngilizce çeviri masraflarının davacı tarafça karşılanmasını
öngördüğü için ayrımcılık içerdiğini ve Anayasa’nın 5, 23, 24 ve 31.
maddelerine aykırı olduklarını ileri sürmüşlerdir.
Mahkeme, başvurucuların hiçbirinin anayasa ile güvence altına alınmış
bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ortaya koyarak başvuruda
bulunmaya yetkili taraf olduklarını gösteremedikleri için Anayasa’nın 53 ve
113.7 maddeleri, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.1 maddesi ile
İçtüzük’ün 69. kuralına göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir. Mahkeme, İlhan v. Türkiye davasına atıfta bulunarak bir anayasal
ihlalden dolaysız şekilde etkilenmeyen tarafça actio popularis şeklinde
yapılan başvuruların kabul edilmez olduklarını belirtmiştir.
Priştine, 17 Mart 2011
Nr.ref: RK 99/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 29/09, KI 32/09, KI 47/09
Başvurucular
Teki Bokshi, Avdi Rizvanolli ve Qaush Smajlaj
Değiştirilmiş 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 68
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucular
1. Başvurucular, Yakova’da ikamet eden avukatlar Bay Teki Bokshi ve Avdi
Rizvanolli ile Yakovalı avukat Bay Teki Bokshi tarafından temsil edilen
Dujake köyünden Bay Qaush Smajlaj’dır
İtiraz Edilen Genelge
2. Başvurucular, Birleşmiş Milletler Kosova Yönetim Misyonu (UNMIK)
tarafından 2008/6 sayı ve 11 Haziran 2003 tarihli genelgenin 2003/13
sayılı UNMIK Genelgesiyle değiştirilmesine itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucular, 2003/13 sayı ve 6 Aralık 2006 tarihli Genelge ile
değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesi 22.7 ve 64.7 maddelerinin
etki alanı ile 2006/17 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve 25 (1)
maddelerinin etki alanlarının, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile
güvence altına alınan insan hak ve özgürlükleriyle çeliştiğini ileri
sürmektedir. Devamında başvurucular, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6 ve 14. Maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113. Maddesi 1 ve 7. fıkraları, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık
2008 tarihli Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın
(bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 46 ve 47. Maddeleri ve
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra
“İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 69 ve 54. Maddeleri.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 69
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucular, Nisan – Ekim 2010 aralığında Anayasa Mahkemesine
başvurarak 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin Anayasaya uygunluğuna
itiraz etmiştir.
6. Mahkeme Başkanı 17 Mart 2010 tarihinde KI 19/10, KI 29/09, KI 32/09
ve KI 47/09 sayılı davaların birleştirilmesi için Nr.Ur. 47-09-bk/10 sayılı
kararı çıkartmıştır.
7. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj
ile Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri
Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra, 17 Aralık 2010 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine KI 29/09, KI 32/09 ve KI 47/09
sayılı istemlerin kabul edilmezliği yönünde öneri sunmuşlardır.
8. Aynı tarihte Mahkeme, KI 19/10 sayılı davayı ayrı görüşmeyi
kararlaştırmıştır.
Olguların Özeti
9. Başvurucular, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22 (7) ve
64 (7) maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasanın 5, 23, 24, 31.
maddeleri ve “Anayasanın 6. Maddesindeki adil yargılanma hakkı ilkesi
ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki 14. Madde belirtilen ayrımcılık
yasağıyla çelişmektedir”.
10. Başvurucular, istemlerini Mahkemeye sundukları dilekçede atıfta
bulundukları belgelere dayandırmaktadır.
Başvurucunun İddiaları
11. Başvurucular, değiştirilen 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 ve
64.7 maddelerinin, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerle çeliştiğini iddia etmektedir.
Başvurucular ayrıca Anayasanın 5. Maddesi [Diller], 23. Maddesi [İnsan
Onuru], 24. Maddesi [Kanun Önünde Eşitlik] ve 31. Maddesinin [Adil ve
Tarafsız yargılanma Hakkı] ihlal edildiğini açıklamaktadır.
12. 2003/13 sayılı UNMIK Genelgesinin 22.7 Maddesi önce 2006/17 sayılı
UNMIK Genelgesi ile, son olarak da 2008/6 sayılı UNMIK Genelgesiyle
değiştirilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 70
13. Genelgenin itiraz edilen maddesi, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel
Dairesine açılan davaların hangi dillerde teslim edilmesi gerektiğini
belirleyen ve aşağıda alıntılanan 25.7 Maddesidir:
25.7 Başvurular ve diğer evraklar Arnavutça, Sırpça ve İngilizce dillerinde
sunulabilir. Ancak Arnavutça ve Sırpça dillerinde sunulması halinde
tüm evrakın İngilizce çevirilerinin de sağlanması gereklidir. Çeviri
masraflarını başvurucular taraf karşılar.
14. Başlangıçtaki UNMIK Genelgesinin 64.7 Maddesi 2008/6 UNMIK
Genelgesinin 67.11 Maddesiyle değiştirilerek Kosova Emanet Ajansıyla
ilgili dava evrakının çevirisinin gerekli olduğunu şöyle belirlemiştir:
67.11 Özel Daire, gerekli olduğu durumlarda başvurunun ve diğer
gerekli evrakın İngilizce çevirisini sağlamakla ilgilenir. Bu çeviriler
tamamlandıktan sonra davacı ve Ajansa derhal veya en geç
duruşmadan yedi gün önce gönderilmelidir.
15. Başvurucular, Genelgeye göre Özel Dairenin Kosova Emanet Ajansına
karşı açılan davalarda bazı evrakların İngilizce çevirisini yaparak
ayrımcılığa neden olduğunu iddia etmektedir.
16. Bunun dışında başvurucular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve
14. Maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
17. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik
kriterlerinin
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmesi
gerekmektedir.
18. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7
Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına
alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal
edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava
açmaya yetkilidirler.”
19. Bunun yanı sıra Yasanın 47.1 Maddesi şunu belirlemiştir “Anayasa ile
güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin herhangi bir
kamu otoritesi tarafından ihlal edildiğini iddia eden her birey, Anaysa
Mahkemesinden hukuki koruma talep edebilir.”
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 71
20. Buna rağmen başvurucular, bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu
otoritesi tarafından dolaysız ihlal edildiğini göstermemiştir. İçtüzüğün
69. Maddesi şunu belirlemiştir: “Anayasanın 113. Maddesi 7. Fıkrasına
göre başvuru yapıldığında, yetkili taraf, Anayasa ile güvence altına
alınan haklarının dolaysız ve hâlihazırda ihlal edildiğini ikna edici bir
şekilde göstermekle yükümlüdür”.
21. Sonuç olarak Anayasanın 53. Maddesi şunu belirlemiştir: “Bu
anayasayla güvenceye bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin
yorumlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu
şekilde yapılır”.
22. Strasbourg Mahkemesi içtihadına göre “bireysel başvuru sistemi actio
popularis şeklinde bir başvurunun yapılmasını ortadan kaldırır. Bu
yüzden şikâyetlerin Sözleşme hükümleri ihlali mağduru olduklarını iddia
eden kişilerce veya onların adına sunulması gerekmektedir. Bu kişilerin,
şikâyet ettikleri önlemden “dolaysız şekilde etkilendiklerini” göstermeleri
gerekmektedir (bkz. 22277/93 başvuru numaralı İlhan - Türkiye
davasının 27 Haziran 200 tarihli kararının 52. Maddesi).
23. Bireysel başvuru yapan başvurucuların yetkili taraf olduklarını
göstermediklerinden Mahkeme, istemin kabul edilmez olarak
reddedilmesi gerektiğini tespit etmiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. Maddesine ve
İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Mr. Sc. Kadri Kryeziu, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 72
Başvurucu Imer
kararına karşı
Ibriqaj
Kosova
Meclisi’nin
03V-115
sayılı
Dava No: KI 34-2009, karar tarihi: 18 Mart 2011
Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, seçme ve seçilme hakkı, iş
ilişkisine ilişkin uyuşmazlık, bireysel başvuru, geçici tedbir, açıkça temelden
yoksun başvuru, Ombudsman, adil ve tarafsız yargılanma hakkı
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kendisinin Ombudsmanlık görevine başvurusunun Meclis tarafından
reddinin Anayasa’nın 31 ve 45. maddesi ile güvence altına alınan haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüş, geçici tedbir konmasını talep etmiştir.
Başvurucu,
Anayasa
Mahkemesi’ne
başvurduğu
tarihte
henüz
çözümlenmemiş olan bir adli süreci 2009 yılında Yüksek Mahkeme nezdinde
başlatmış bulunmaktaydı.
Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkemece görüşülmekte olan davası
henüz sonuçlanmadığı için başvurunun erken yapıldığı ve 113.7 madde ile
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine göre kabul edilmez
olduğuna karar vermiş, kararda kanun yollarının tüketilmesi kıstasının
yerine getirilmediği belirtilmiştir. Mahkeme Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak başvurucunun kamu otoritesi tarafından alınan
somut bir karardan 31. madde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.1
maddesinde öngörülen adil ve tarafsız yargılanma hakkının ilk bakışta ihlal
edildiğini gösteren deliller sunmakta başarısız olduğuna karar vermiştir.
Mahkeme ayrıca, başvurucunun tamir edilemez bir zararla karşı karşıya
kalacağını ilk bakışta gösterecek deliller sunmakta başarısız olduğu
tespitinde bulunarak onun geçici tedbir talebini de reddetmiştir.
Priştine, 18 Mart 2011
Nr.ref: RK 100/10
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 34/09
Başvurucu
Imer Ibriqaj
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 73
Kosova Cumhuriyeti Meclisinin 03V-115 sayı ve 4 Haziran 2009
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Glogofça Belediyesi Komoran köyünden Bay Imer Ibriqaj’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Meclisinin 03V-115 sayı ve 4 Haziran
2009 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, kendisinin Halk Avukatı görevine yaptığı başvurunun
reddedilmesi, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra
“Anayasa” şeklinde anılacaktır) 31 ve 45. Maddeleri ile güvence altına
alınan hakları ihlal edildiğinden kararının haksız olduğu yönünde şikâyet
etmektedir.
4. Başvurucu, Mahkemeden kendi istemiyle ilgili geçici tedbir koymasını da
talep etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 74
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113 (7) Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 27. Maddeleri ve Kosova
Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük”
şeklinde anılacaktır) 53 ve 54. Maddeleri.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Halk Avukatı atamasıyla
ilgili 03V-115 sayı ve 4 Haziran 2009 tarihli kararına itiraz ederek geçici
tedbir konması yönünde Anayasa Mahkemesine dilekçe sunmuştur.
7. Başkan, yargıç Robert Carolan’ı raportör yargıç olarak ve yargıçlar
Almiro Rodrigues, Snezhana Botusharova ve Gjyljeta Mushkolaj’dan
oluşan ön inceleme heyetini atamıştır.
8. Anayasa Mahkemesi 27 Mayıs 2010 tarihinde Kosova Meclisini
başvurucunun talebi hakkında bilgilendirmiştir. Karşı taraftan gelen
cevapları Mahkeme 3 Haziran 2010 ve 6 Haziran 2010 tarihlerinde
almıştır.
9. Yargıçlar Almiro Rodrigues, Snezhana Botusharova ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Robert
Carolan’nın raporunu görüştükten sonra 17 Mart 2011 günü, tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde
öneri sunmuşlardır.
Olguların Özeti
10. Başvurucu, 13 Mart 2010 tarihinde Halk Avukatı kadro ilanında
belirtildiği şekilde Kosova Cumhuriyeti Meclisine başvurusunu
sunmuştur.
11. Halk Avukatı seçimi için ön eleme komisyonu Kosova Meclisine 18 Mayıs
2010 tarihinde rapor sunarak üç (3) olası adayı önermiştir. Raporun
ekinde eleme komisyonu mülakata aldığı yirmi üç (23) aday hakkındaki
mülakat değerlendirme listesini de sunmuştur.
12. Başvurucu Bay Imer Ibriqaj, mülakata çağrılan yirmi üç (23) aday
arasında bulunmuyordu.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 75
13. Meclis, Halk Avukatının seçiminin yapıldığı bir oturumu 4 Haziran 2010
tarihinde yapmıştır. Aynı tarihte Meclis Başkanı 03V-115 sayılı kararı
açıklayıp Bay Sami Kurteshi’yi Halk Avukatlığı görevine atamıştır.
14. Başvurucu, seçim süreciyle ilgili Kosova Meclisi ve Uluslararası Sivil
Ofisine şikayet dilekçesi sunmuştur.
15. Başvurucu 29 Temmuz 2009 tarihinde Yüksek Mahkemeye idari dava
açmıştır. Dava Yüksek Mahkemede çözülmeyi beklemektedir.
Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, Kosova Meclisinin kendisinin başvurusunu reddettiğini ve
mevcut Halk Avukatının atmasının gayri hukuki şekilde yapıldığını, bu
şekilde Anayasanın 45. Maddesinin [Seçme ve Seçilme Hakkı] ihlal
edildiğini iddia etmektedir.
17. Bunun dışında başvurucu, 22 Temmuz 2009 tarihinde Yüksek
Mahkemede açtığı davanın kasten uzatıldığını, bu sebepten Anayasanın
31. Maddesinin [Adil Yargılanma Hakkı] ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
18. Dahası başvurucu, maddi ve manevi tazminat olarak 550.000 avro
kendisine ödenmesini istemektedir.
Karşı Tarafın Yorumu
19. Kosova Cumhuriyeti Meclisi 3 Haziran 2010 tarihinde gönderdiği
cevabında Bay Ibriqaj’ın yasal koşulları yerine getirmediği gerekçesiyle
daha ilk aşamada elendiğini vurgulamıştır.
20. Dahası, Kosova Meclisini yasal temsilcisi ve Adalet Bakanlığının 6
Haziran 2010 tarihinde yaptıkları ilave bir yazılı açıklamasında seçimin
yasalara uygun şekilde yapıldığını bildirip halk avukatının seçimiyle ilgili
bir dosyayı ekte sunmuşlardır.
Geçici Tedbir İsteminin Değerlendirilmesi
21. Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında yasanın 27.
Maddesine göre geçici tedbir kararı almayı ilk bakışta gerekli kılan bir
delil sunmada başvurucunun başarısız olduğunu değerlendirmiştir.
22. Mahkeme, geçici tedbir isteminin ispat edilmemiş olduğunu ve
başvurucunun istemini desteklemek için tedbirin tamir edilemez
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 76
sonuçları önlemek için zaruri olduğunu gösteren ikna edici argümanları
sunmada yetersiz kaldığını tespit etmiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
23. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa ile belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine
getirilip getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir.
24. Mahkeme bu
bulunmaktadır:
çerçevede
Anayasanın
113.7
Maddesine
atıfta
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
Yasanın 47.2 Maddesi şunu belirlemiştir:
“Birey, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz
konusu davayı açabilir.”
25. Başvurucu, davasının Yüksek Mahkemede çözülmeyi beklediği süre
içerisinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
26. Bu koşullarda başvurucunun isteminin vaktinden önce yapıldığı ve
Anayasanın 113.7 Maddesindeki koşulları yerine getirmediği
değerlendirmesi yapılabilir.
27. Dahası başvurucunun 29 Temmuz 2009 tarihinden bu yana Yüksek
Mahkemede çözüm bekleyen bir davası olduğundan, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 6 (1) Maddesiyle ilgili olarak Anayasanın 31.
Maddesi ile ve güvence altına alınan adil ve ve tarafsız yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt
sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM
53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
28. Bu haliyle istemin kabul edilmez olarak reddedilmesi gerekir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Yasanın 49. Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Maddesine dayanarak Anayasa
Mahkemesi oybirliğiyle:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 77
I.
II.
Geçici tedbir isteminin REDDİNE,
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 78
Başvurucu Gafur Podvorica Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına
karşı
Dava No: KI 44-2010, karar tarihi: 18 Mart 2011
Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, bireysel başvuru, locus standi, ihlal
edilen hakların açıkça belirtilmesi
Sosyal Politikalar Kurumu (SPK) Müdürü olan başvurucu Anayasa’nın 113.7
maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Bakanlıkların İşlevsel Gözden
Geçirilmesi ve Kurumsal Tasarımı (FRIDOM) önerisi doğrultusunda
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (ÇSRB)’nın özel bir birimi olan Sosyal
Politikalar Kurumunun tasfiyesine ilişkin kararının Anayasa hükümlerini
ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, Antilly Sanayi Bölgesi v. Fransa, Lindsay v. Birleşik Krallık,
Agrotexim ve diğerleri v. Yunanistan, Terem Ltd. Chechetkin ve Olius v.
Ukrayna ile Loyka v. Slovakya Cumhuriyeti davalarıyla ilgili olarak Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 34. maddesine atıfta bulunarak başvurucunun
bir vatandaş veya SPK Müdürü sıfatıyla başvuruda bulunmaya yetkili
olmadığı ve mağdurluk statüsünün (locus standi) bulunmadığını
vurgulayarak Anayasa’nın 113.1 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın
46. maddesine göre başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir.
Priştine, 18 Mart 2011
Nr.ref: RK 88/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 44/10
Başvurucu
Gafur Podvorica
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığına karşı
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 79
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, ikamet adresi Rr. “Halil Orana”, llam III, nr. 4, Priştine olan
Sosyal Politikalar Enstitüsü Departman Müdürü olan Bay Gafur
Podvorica’dır.
Karşı Taraf
2. Karşı taraf Priştine merkezli Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı
(ÇSRB)’dır.
Dava Konusu
3. Dava konusu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Bünyesinde özel kurum
olarak faaliyet gösteren Sosyal Politikalar Enstitüsü Departmanın 1 Ocak
2010 itibariyle tasfiyesini öngören ÇSRB kararının [89 sayı ve 23 Nisan
2010
tarihli
ÇSRB
kararı]
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesidir.
Anayasa İle Güvence Altına Alınan Hakların İddia Edilen İhlalleri
4. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hangi hakkının ihlal
edildiğini açıkça belirtmemiştir.
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 47. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 23
bulunmuştur.
Haziran
2010
tarihinde
Mahkemeye
başvuruda
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 80
7. Mahkeme, 26 Ağustos 2010 tarihinde istemin bir nüshasını Bakanlığa
göndererek konuyla ilgili cevabını talep etmiştir. Bakanlı, 8 Aralık 2010
tarihinde Mahkemeye cevabını bildirmiştir.
8.
Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve
Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç
Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 14 Aralık 2010 günü
tam Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri
sunmuştur.
Başvurucunun İddiaları
9. Başvurucu, 23 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine
başvurarak Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının yasal olmayan bir
şekilde Sosyal Politikalar Enstitüsü (bundan sonra SPE şeklinde
anılacaktır) hakkında tasfiye kararı [89 sayı ve 23 Nisan 2010 tarihli
ÇSRB kararı] alarak Anayasa ihlali işlediğini ileri sürmüştür.
Karşı Tarafın Yorumları
10. Dava kayıt bilgisi ve konuya ilişki açıklama talebi yazısı karşı tarafa 26
Ağustos 2010 tarihinde gönderilmiştir. ÇSRB 8 Ekim 2010 tarihinde
gönderdiği cevabında FRIDOM (Bakanlıkların İşlevsel Gözden
Geçirilmesi ve Kurumsal Tasarımı) önerisi ile ÇSRB’nin işlevsel gözden
geçirmeye ilişkin kararını gerekçelendirmiştir.
Olguların Özeti
11. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı 23 Nisan 2010 tarihli [89 sayı ve 23
Nisan 2010 tarihli ÇSRB kararı] kararında şunu bildirmiştir:
“Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı bünyesinde özel idari
yapı olarak faaliyet gösteren Sosyal Politika Enstitüsü
Departmanının 1 Mayıs 2010 itibariyle tasfiye edilecektir”.
12. Bu karar ÇSRB’nin işlevsel gözden geçirilmesi önerisi FRIDOM [bkz.
ÇSRB’nin işlevsel gözden geçirilmesi raporu ve III.5 Önerisi: SPE
Sosyal ve Aile Politikaları Departmanı içinde birleştirilsin, sayfa 15].
13. Rapor ilan edildikten sonra 11 Kasım 2009 tarihinde ÇSRB Sosyal
Politika Enstitüsü Müdürü, ÇSRB Komisyonuna FRIDOM Raporunu
gözden geçirmesi için andıç göndererek, raporu makul bulmayıp Sosyal
Politika Enstitü Departmanının faaliyet alanı ile Sosyal Politika Enstitü
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 81
Departmanının statüsü ve faaliyetini düzenleyen ve yürürlükte olan yasa
ile çeliştiğini değerlendirerek itiraz etmiştir.
14. Başbakanlık Hukuki Destek Dairesi 13 Mayıs 2010 tarihinde SPE
Müdürüne gönderdiği hukuki görüşünde [ref. 122/2010 sayılı yazı]
“Enstitünün departman statüsüne sahip olacağı” ve “Enstitünün
statüsünün 02/L-17 sayılı Sosyal ve Aile Hizmetleri Yasasının değişmesi
ile değişebileceği” ve “Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının (…) normal
prosedürle 02/L-17 sayılı Sosyal ve Aile Hizmetleri yasa değişikliği için
yasa tasarısı önerebileceği” tespitinde bulunmuştur.
15. SPE Müdürü, 19 Mayıs 2010 tarihinde [01/104/10 kayıt numarası ile]
Başbakanlığın hukuki görüşünü ÇSRB Bakanına göndererek SPE’nin
tasfiyesiyle ilgili kararını tekrar gözden geçirmesini talep etmiştir.
16. ÇSRB Daimi Sekreteri 14 Haziran 2010 tarihinde SPE Müdürüne
gönderdiği yazıda [159/4/10 sayılı yazı] “kararın uygulanması için tüm
hazırlıkların yapılması” gerektiği, “kararın uygulanmasına yönelik tüm
kasıtlı ihmallerin hoş görülmeyeceği ve yürürlükteki mevzuata uygun
hukuki işlem yapılacağı” bildirilmiştir.
17. Sonunda başvurucu 23 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine
başvurarak kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep
etmiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
18. Mahkeme, öncelikle başvuru için Anayasa ile belirtilen kabul edilirlik
koşullarının
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmek
durumundadır.
Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.1 maddesi: “Anayasa Mahkemesi,
yetkili tarafça yasal şekilde yapılan başvurular hakkında ancak
karar verir” ve Anayasanın 113.7: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına
alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal
edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava
açmaya yetkilidirler.” Şeklinde belirlemiştir.
19. Diğer yandan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 46. maddesi şunu
belirlemiştir:
“Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113. maddesi 7. fıkrasına
göre yapılan başvurularla ilgili yasa ile belirtilen koşulların
yerine getirildiğini tespit ettiği istemleri kabul edip işleme
koyar”.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 82
20. Sunulan evraktan başvurucunun ne vatandaş ne de Sosyal Politika
Enstitüsü Müdürü sıfatıyla “yetkili taraf” olmadığı görülmektedir.
21. Başvurucu, öncelikle “Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin
kamu
otoritesi
tarafından
ihlal
edildiğini”
kanıtlamamıştır. Mahkemeye başvuruda bulunmak için Kosova
Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 maddesine göre bu, temel şarttır.
Başvurucunun bu davayı Anayasa Mahkemesine getirmek için aktif veya
locus
standi
(mahkemeye
başvurma
hakkı)
meşruiyeti
bulunmamaktadır. Mahkeme, bu sebepten istemi kabul edilmez olarak
ilan edecektir [bkz. mutatis mutandis Sözleşme (Antilly Belediye Bölgesi
- Fransa AİHM davası 45129/98, 1999-VIII]
22. İkinci husus olarak başvurucu, AİHS 34. maddesinde öngörüldüğü
şekilde, “kamu otoritesinin bir hükmünden mağdur olduğunu”
gösterecek bir delil sunamayıp itiraz ettiği kararın hangi aynasal hükmü
ihlal ettiğini belirtmemiştir [bkz. mutatis mutandis Lisday – Birleşik
Krallık davası 31699/96 sayı ve 17 Ocak 1997 tarihli Komisyon Kararı;
AİHM Agrotexim – Yunanistan davası 24 Ekim 1995 tarihli A serisi
330-A sayılı kararı, s. 22-26, §§ 59-72; Terem Ltd, Chechetkin ve Olius
– Ukrayna Davası, 70297/01 sayı ve 18 Ekim 2005 tarihli kararı § 28;
Veslea ve Loyka – Slovakya dvası 54811/00 sayı ve 13 Aralık 2005
tarihli kararı]
23. Netice itibariyle başvurucunun istemi kabul edilmez niteliktedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 maddesine, Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) kuralına dayanarak
Anayasan Mahkemesi oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 83
Başvurucu Azem Ademi Adalet bakanlığına karşı
Dava No: KI 62-2010, karar tarihi: 18 Mart 2011
Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, suçluların iadesi, hareket
özgürlüğü, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, tazminat
Kosova vatandaşı olan başvurucu Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak
yaptığı başvuruda bir Avrupa Birliği ülkesinden iadesi gerçekleştirildiğinde
Adalet Bakanlığının Anayasa’nın 34 ve 35. maddeleri ile güvence altına
alınan haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu iadesi
gerçekleştirilen AB ülkesi vatandaşlarına tanınan bazı hakların kendisine de
tanınmasını ve Adalet Bakanlığından söz konu ülkede kalmaya devam etmiş
olsaydı sekiz yıl içerisinde sağlayacağı gelire denk nakdi tazminatın
kendisine ödenmesini, öğrenimine devam edebileceği şekilde iadesi yapılan
ülke vatandaşlığının verilmesini ve söz konusu ülkedeki işyerine iadesini
talep etmiştir.
Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal
edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden
gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36.
kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul
edilemez olduğuna karar vermiştir.
Priştine, 18 Mart 2011
Nr.ref: RK 110/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 62/10
Başvurucu
Azem Ademi
Adalet Bakanlığına karşı
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 84
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti vatandaşı olan Bay Azem Ademi’dir.
Dava Konusu
2. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 24. maddesi (Kanu
Önünde Eşitlik) ve 35. maddesi (Hareket Özgürlüğü) ile güvence altına
alınan haklarının Adalet Bakanlığı tarafından ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
Yasal Dayanak
3. Kosova Anayasasının 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36.
kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
4. Başvurucu 12 Temmuz 2010 tarihinde
Sekretaryasına başvuru dilekçesi sunmuştur.
Anayasa
Mahkemesi
5. Başvurucu, Halk Avukatı nezdinde devam etmekte olan davasının artık
sonuçlandığını 15 Temmuz 2010 tarihinde Mahkemeye bildirmiştir.
6. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve
Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana
Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 22 Şubat 2011 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 85
Olguların Özeti
7. Başvurucu, 1994 -2002 yılları arasında ikamet ettiği bir Avrupa Birliği
ülkesinden Kosova’ya döndükten sonraki statüsüyle memnun değildir.
8. Bu yüzden 2008, 2009 ve 2010 yıllarında “Adalet Bakanlığının
Suçluların İadesi Hakkında Karar Vermeye İlişkin Hakları” başlıklı
yazılarını Adalet Bakanlığına teslim etmiştir. Başvurucuya göre
kendisinin bir Avrupa Birliği ülkesinden (gönüllü) tesliminden dolayı
Adalet Bakanlığı bir karar alıp geldiği ülke vatandaşlarının sahip olduğu
bazı hakların ona da tanınması gereklidir.
9. Adalet Bakanlığı onun taleplerini onaylamadığı için başvurucu, söz
konusu Avrupa Birliği ülkesinde kalmaya devam edip çalışsaydı sekiz yıl
boyunca kazanacağı nakdin tazmini konusunda Anayasa Mahkemesinin
Adalet Bakanlığına buyurmasını talep etmektedir.
10. Başvurucu, kendisinin işyerine geri götürülmesi ve geldiği ülkenin
vatandaşlığının verilmesi gerektiğini de değerlendirmektedir. O, bu
şekilde o ülkedeki yükseköğrenimine devam edebileceğini ileri
sürmektedir.
11. Başvurucu, satmayı umduğu bir patentinin olduğu ve bundan büyük bir
gelir elde edeceğini de ileri sürmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
12. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul
edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
13. Bu çerçevede Mahkeme, İçtüzüğün 36(1)(c) kuralına göre “İstem açık bir
şekilde isnat edildiği zaman” ancak görüşülebileceğini hatırlatır
14. İçtüzüğün 36 (2) kuralı şunları öngörmektedir:
2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması
durumunda istemleri reddedecektir:
a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman;
b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını
gerekçelendirmediği zaman;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 86
c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış
anayasal
haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman;
15. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini
ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
16. Mahkeme, başvurucunun sekiz yıldan bu yana kazanmadığı aylık
maaşlarının tazmini, AB ülkesindeki eski işyerine geri çevrilmesi, AB
ülkesi vatandaşlık hakkı ve Ab ülkesinde yükseköğrenimine devam
etmesiyle ilgili iddiaları tamamen kanıtlanamazdır. Bu yüzden
başvurucunun istemi ilk görünüş ispatı (prima facie) ile
gerekçelendirilmemiştir.
17. Aslında başvurucunun sunduğu şekildeki olgular, onun haklarının
Kosova
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı tarafından ihlal edildiği iddialarını hiçbir
şekilde desteklememektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36.
kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 87
Başvurucu NLB Prishtine A.Ş. Bankası Yüksek Mahkeme’nin MleRev. nr. 19/2009 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 40-2010, karar tarihi: 21 Mart 2011
Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, kararın yürütümü, bireysel
başvuru, geçici tedbir, açıkça temelden yoksun başvuru, gayrihukuki kazanç
Başvurucu taraf olan NLB Prishtine Bankası Anayasa’nın 113.7 maddesine
dayanarak yaptığı başvuruda Priştine Bölge Ticaret Mahkemesinin geçici
tedbir talep eden borçlu lehine gayrihukuki kazancın elde edildiği
gerekçesiyle mahkeme kararının yürütümü reddeden kararı onayan Yüksek
Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 54. maddesinde öngörülen haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, borçlunun gayrihukuki kazanç
iddiasının hukuki temelden yoksun olduğunu, kredi sözleşmesinin iradi ve
hukuki bir şekilde akdedildiğini, borçlunun sözleşmeyi ihlal ettiğini ve Bölge
Ticaret Mahkemesinin onanan kararının daha önceki bir denetleme
kararıyla çelişmekte olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.
Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme ve daha alt derece hukuk
mahkemelerinin kararlarındaki fiili ve maddi durumlarına itiraz etmiş olup
İçtüzüğün 36.1(c) maddesine göre başvurunun açıkça temelden yoksun
olduğuna karar vermiş; zira Mahkeme’nin yargılama yetkisinin Sevdail
Avdyli ile Garcia Ruiz v. İspanya davalarına atıfta bulunularak anayasal
uyuşmazlıkların çözümüyle sınırlı olduğu belirtilmiş, Edwards v. Birleşik
Krallık davasına atıfta bulunularak başvurucuya karşı adil bir yargılama
yapılıp yapılmadığı ele alınmıştı. Mahkeme geçici tedbir talebini de
başvurucunun tamir edilemez sonuçların önlenmesi veya kamusal çıkarlar
için faydalı olacağını kanıtlama konusunda başarısız olduğundan Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27. maddesine dayanarak reddetmiştir.
Priştine, 21 Mart 2011
Nr.ref: RK 103/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 40/10
Başvurucu
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 88
NLB Prishtina sh. a.
Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Mle-Rev.nr. 19/2009
sayı ve 16 Mart 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Yönetim Kurulu Başkanı Bay Albert Lumezi tarafından
temsil edilen NLB Prishtina sh. a.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu tarafından itiraz edilen karar, Kosova Cumhuriyeti Yüksek
Mahkemesinin Rev.nr. 184/2008 sayı ve 27 Ocak 2009 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 45. Maddesinin [Hakların Yargı Yoluyla
Korunması] ihlal edildiğini iddia etmektedir.
4. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden, nihai karar
açıklanana kadar (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
Priştine Ticaret Mahkemesi E.nr. 382/09 sayı ve 18 Kasım 2009 tarihli
kararının yürütülmesine karşı geçici tedbir koyma talebinde
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 89
bulunmuştur. Başvurucu, bu kararın yürütülmesi durumunda tamir
edilemez sonuçların ortaya çıkacağı, üçüncü bir tarafla (borçlu)
296.686,04 avro tutarında kredi anlaşması imzaladığından para
iadesinde bulunamayacağını öne sürmüştür.
Yasal Dayanak
5. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22 ve 26. maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
54, 55 ve 56 (2) kuralları.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 2
başvurmuştur.
Haziran
2010
tarihinde
Anayasa
Mahkemesine
7. İstem, 24 Ağustos 2010 tarihinde Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi ve
Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir.
8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Ivan
Čukalović’in raporunu görüştükten sonra, 22 Şubat 2011 günü Mahkeme
heyetine öneri sunmuşlardır.
Olguların Özeti
9. Başvurucu, borçlu ile 22 Ekim 2001 tarihinde kredi anlaşması
imzalamıştır. Kredi, anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra
borçluya verilmiştir.
10. Borçlu, kredi anlaşması şartlarına uymaya başarısız olunca başvurucu
Lipjan Belediye Mahkemesine 30 Eylül 2002 tarihinde dava açmıştır.
Aynı tarihte Lipjan Belediye Mahkemesi bu davaya bakmaya yetkili
olmadığını açıklamıştır. Bu konuda yetkili mahkemenin Priştine Bölgesi
Ticaret Mahkemesi nin yetkili olduğu bildirilmiştir.
11. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi
18 Aralık 2002 tarihinde
başvurucunun dava dilekçesini kabul etmiş ve borçluya başvurucunun
borcunu ödeme talimatını vermiştir. Karar 14 Aralık 2004 tarihinde
yürürlüğe girmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 90
12. Borçlu, 13 Ocak 2004 tarihinde Lipjan Belediye Mahkemesinde
başvurucu hakkında haksız kazanç davası açmıştır. Lipjan Belediye
Mahkemesi bu davaya bakmaya yetkili olmadığını, bu konuda Priştine
Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin yetkili olduğunu bildirmiştir.
13. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi 23 Aralık 2004 tarihinde borçlunun
dava dilekçesini onamış, başvurucuyu borçluya karşı haksız kazançla
ilgili tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. Başvurucu bu karara karşı
Yüksek Mahkemeye temyiz başvurusunda bulunmuştur.
14. Yüksek Mahkeme 30 Kasım 2005 tarihinde başvurucunun dilekçesini
onayıp davanın yeniden görüşülmesi için dosyayı Priştine Bölgesi Ticaret
Mahkemesi ne geri göndermiştir.
15. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi borçlunun dilekçesinin mesnetsiz
olduğunu, başvurucuyu haksız kazançla ilgili borçluya tazminat ödemeye
mecbur kılmıştır. Başvurucu Yüksek Mahkemeye başvurmuş, Yüksek
Mahkeme 17 Eylül 2009 tarihinde başvurucunun itirazının mesnetsiz
olduğuna karar vererek Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin kararını
onamıştır.
16. Başvurucu, 26 Ekim 2009 tarihinde Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi
nin 14 Haziran 2007 tarihli kararına karşı Cumhuriyet Savcılığına kanun
yararına bozma dilekçesi sunmuştur. Dahası, Yüksek Mahkemeye 5
Kasım 2009 tarihinde sunduğu dava dilekçesinde Priştine Bölgesi
Ticaret Mahkemesi nin 14 Haziran 2007 tarihli kararı ile Kosova Yüksek
Mahkemesinin 17 Eylül 2009 tarihli kararının tashihini talep etmiştir.
17. Borçlu, 26 Ekim 2009 tarihinde Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi ne
başvurup bu mahkemenin kararının yürütülmesini talep etmiştir.
Mahkeme, 18 Ekim 2009 tarihinde kararın yürütülmesini onaylamıştır.
Başvurucu, Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi nin 28 Ekim 2009 tarihli
kararın yürütülme onayına 17 Ekim 2009 tarihinde itiraz etmiştir.
Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi
19 Kasım 2009 tarihinde
başvurucunun itirazını yerinde bulmayarak reddetmiş ve kararın
yürütülmesini onamıştır.
18. Başvurucu, kararın yürütülmesine karşı Yüksek Mahkemeye 1 Aralık
2009 tarihinde başvurmuş olup şimdiye kadar herhangi bir karar
çıkmamıştır.
19. Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi 18 Aralık 2009 tarihinde açıkladığı
bir kararla başvurucuya yürütme kararına riayet etmesi talimatını
vermiştir. Başvurucu, Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesine başvurarak
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 91
Cumhuriyet Savcılığına (Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesi E.nr.
382/2009, 24 Aralık 209) sunduğu kanun yararına bozma istemiyle ilgili
bir karar çıkana kadar yürütme kararının ertelenmesi talebinde
bulunmuştur. Müteakip bilgiler sunulmamıştır.
20. Yüksek Mahkeme, başvurucunun kanun yararına bozmaya yönelik 26
Ekim 2009 tarihli isteminin mesnetsiz olduğunu bularak reddetmiştir.
Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, borçlunun haksız kazanç ile ilgili Priştine Bölgesi Ticaret
Mahkemesi tarafından 23 Aralık 2004 tarihinde onaylanan dava
dilekçesinin Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesinin II.C.nr. 206/2006
sayılı kesinleşmiş kararıyla çeliştiği için Anayasanın 45. maddesinin ihlal
edildiğini ileri sürmektedir. Öyle ki kesinlemiş karara riayet edilmesi
gerekirdi; aksi takdirde özel ve tüzel kişilerin güvence altına alınan
anayasal haklar ilkesi ihlal ediliyor olacaktır.
22. Onun görüşüne göre dava, tarafların özgür ve kesin iradesi çerçevesinde
ve hukuki bir eksiklik olmaksızın imzalanan kredi anlaşmasının ihlal
edilmesiyle ilgilidir. Bu sebeplerden dolayı kredi sözleşmesine riayet
edilmesi gerekirdi.
23. Dahası başvurucu, 382/2009 sayı ve 19 Kasım 2009 tarihli karar karşı
Yüksek Mahkemeye yaptığı temyiz başvurusuyla ilgili dava
sonuçlanmadan Priştine Bölgesi Ticaret Mahkemesinin kararı yürütmeye
yönelik karar almasından şikayetçidir.
24. Başvurucu bu yüzden, şimdiye kadar hukuk ve icra davalarıyla ilgili tüm
kararların askıya alınıp Priştine Bölgesi Ticarete Mahkemesinin 18 Aralık
2002 tarihli (14 Aralık 2004 tarihinde kesinleşmiş hüküm şeklini alan)
kararının yürürlükte kalması için Anayasa Mahkemesinden talepte
bulunmaktadır.
Geçici Tedbir İsteminin Değerlendirilmesi
25. Başvurucunun sunduğu evrakı göz önünde bulunduran Mahkeme,
Yasanın 27. Maddesinde belirtildiği gibi ilk bakışta haklı gibi görünen bir
dava olduğunu kanıtlamada başarısız olduğu tespit edilmiştir.
Başvurucu, geçici tedbirin konmasıyla ilgili tamir edilemez zarara
uğrayacağını veya kamu yararına olacağını gösteren deliller
sunmamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 92
26. Mahkeme, geçici tedbir isteminin delillerle desteklenmediği için
reddedilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
27. Başvurucunun, Anayasanın 54. Maddesinde [Hakların Yargı Yoluyla
Korunması] güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiği yönündeki
iddiasına karşılık olarak Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar
verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle
vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini
değerlendirmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
28. Başvurucu, hukuk mahkemelerinin olgu ve yasalar üzerinde kusur
işleyerek Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ihlal
etmeleri durumunda ancak şikâyette bulunabilir.
29. Mahkeme, hukuk mahkemelerince alınan kararların temyiz edildiği
dördüncü derece mahkeme olmadığını vurgular. Usul hukuku ile maddi
hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin
görevidir. (bkz. KI 13/09 sayılı Sevadil Kastrati davası 17 Haziran 2010
tarihli kararı ile mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96
davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı
28. Maddesi).
30. Anayasa Mahkemesi, başvuruculara karşı doğru bir yargılama
sağlanması anlamında delillerin doğru sunulduğu ve usullerin genel
anlamda gerekli şekilde uygulanıp uygulanmadığını değerlendirebilir
(Farklı kaynaklara bakınız; Edwards – Birleşik Krallık davası Avrupa
İnsan Hakları Komisyonu 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli
raporu)
31. Bununla ilgili olarak başvurucunun istemini reddeden Yüksek Mahkeme
kararının karineden sayılan herhangi bir kanıt sunulmamıştır (bkz.
mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06
sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı ile Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davasında AİHM’nin 53363/99 sayı ve 31 Mayıs
2005 tarihli kabul edilmezlik kararı).
32. Bu sebepten İçtüzüğün 36 (1.c) kuralında “Mahkeme istemleri yalnız şu
hallerde görüşebilir: İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman”
belirtildiği üzere istemin mesnetsiz olduğu ortaya çıkmaktadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 93
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan
Mahkemesinin 22 Şubat 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ivan Čukalović
Prof. Dr. Enver Hasani
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 94
Başvurucu Alil Memetoviq Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr.
49/2006 ile Yüksek Mahkeme’nin Pkl. Nr/8/09 sayılı kararlarına
karşı
Dava No: KI 50-2010, karar tarihi: 21 Mart 2011
Anahtar kelimeler: suç davası, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun
başvuru, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, ceza, ihlal edilen hakların açıkça
belirtilmesi
Silahla işlediği ağır cinayet suçundan 30 yıllık hapis cezasını çekmekte olan
başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Priştine Bölge Mahkemesinin verdiği cezayı onayan Yüksek Mahkeme kararı
ile açıkça belirtmeksizin anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucu, kararın olguların yanlış tespiti üzerine isnat edildiği ve olay yeri
tatbikatının yapılışında başarısız olunduğu ve verilen cezanın yüksek
olduğunu gündeme getirmiştir.
Mahkeme, başvurucunun kendi davasıyla ilgili usullerin haksız olduğu veya
tarafsız olmadıklarını ilk bakış ispatına göre ortaya koyamadığından
Anayasa’nın 102 ve 113.1 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nı 47 ve 48.
maddelerine dayanarak başvurunun açıkça temelden yoksu olduğuna karar
vermiştir. Mahkeme, Akdıvar v. Türkiye davasına atıfta bulunularak sadece
anayasal uyuşmazlıkları çözmeye olan sınırlı yetkisine vurgu yapmış, maddi
hukuk delilleri ve uygulamalarına ilişkin mahkeme kararlarını tekrar gözden
geçiremeyeceğini bildirmiştir. Mahkeme, Mahkeme, Mezotur-Tizzacugi
Tarsulat v. Macaristan davasına atıfta bulunarak başvurucunun sonuçla
ilgili memnuniyetsizliğinin mahkeme kararına Anayasa Mahkemesi
nezdinde itirazda bulunması için yeterli dayanak oluşturmadığını
vurgulamıştır.
Priştine, 21 Mart 2011
Nr.ref: RK 114/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 50/10
Başvurucu
Alil Memedoviq
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 95
Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 49/2006 sayı ve 30.08.2006
tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl.nr/8/09 sayı
ve 19.04.2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Sfirça köyünden olup Dubrava Hapishanesinde cezasını
çekmekte olan Bay Alil Memedoviq’tir
İtiraz Edilen Kararlar
2. İtiraz edilen karar şunlardır:
Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr.49/2006 sayı ve 30.08.20006 tarihli
kararı
Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl.nr./8/09 sayı ve 19.04.2010 tarihli
kararı
Dava Konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 29 Haziran 2010 günü
yapılan başvurunun temel konusu, Bay Alil Memedoviq’i, işlediği
suçlardan dolayı 30 yıl hapse mahkûm eden Priştine Bölge
Mahkemesinin P.nr.49/2006 sayı ve 30.08.20006 tarihli kararı ile
Priştine Bölge Mahkemesi kesin kararının kanun yararına bozma talebini
reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin Pkl.nr./8/09 sayı ve 19.04.2010
tarihli
kararının
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesi
oluşturmaktadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 96
İhlal Edildiği İddia Edilen Anayasal Haklar
4. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. Maddesinde başvurucuların
başvurularında hangi anayasal haklarının ihlal edildiklerini açıkça
belirtmeleri gerekli olduğu hükmüne ve Mahkemeye yaptığı
başvurusundan “adil ve tarafsız yargılanma hakkının” ihlal edildiği
varsayılabilmesine rağmen, Bay Memedoviq başvurusunda hangi
anayasal haklarının ihlal edildiğine açıklık getirmemiştir.
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56.2 Maddesi.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu, 29.06.2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
7. Anayasa Mahkemesi, 26 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeyi
başvuru hakkında bilgilendirmiş olup yasal süre içerisinde herhangi bir
cevap almamıştır.
8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ile
Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri
Kryeziu’nun raporunu 14 Aralık 2010 günü görüştükten sonra, tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde
öneri sunmuşlardır.
Başvurucunun Şikâyeti
9. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin gerçek durumu doğru tespit
etmeyip olay yeri tatbikatını doğru yapmayarak işlediğini inkâr etmediği
fiille ilgili verilen cezanın ağır olduğu yönünde şikâyetini dile getirmiştir.
Dava mağdurları ailelerinin onayına rağmen kendisinin ve
savunucusunun talep ettiği olay yeri tatbikatının yapılmamasından
dolayı Yüksek Mahkeme nezdinde yaptığı itirazları hakkında verilen
kararlarda durum tespiti eksik ve yanlış yapıldığından, kararın haksız ve
mesnetsiz olduğunu ileri sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 97
Olguların Özeti
10. Priştine Bölge Mahkemesi, birinci derece mahkemesi sıfatıyla 30 Ağustos
2006 tarihinde P.nr. 49/2006 sayılı kararını açıklamış, bu kararda
Medvece Belediyesine bağlı Sfirça köyünden olup Priştine’de ikamet
eden Bay Alil Memedoviq, cinayet suçundan dolayı Kosova Ceza
Muhakemeleri Usul Yasası (KCMUY)’nın 147. Maddesi 1. Fıkrası 11.
Bendine göre ve izinsiz silaha sahip olma ve silah bulundurma suçundan
dolayı KCMUY’nin 328. Maddesi 2. Fıkrasına göre suçlu bulunmuş,
birinci suç fiili için 29 (yirmi dokuz) yıl, ikinci suç için bir yıl altı ay
hüküm giyerek tutukluluk halinde geçirdiği süre hesaba katılacağı
belirtilmiştir.
11. Bay Memedoviq’in yasal temsilcisi vasıtasıyla Kosova Yüksek
Mahkemesine yapılan temyiz başvurusu görüşülüp bu mahkemece 25
Nisan 2007 tarihinde Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 46/2006 sayılı
kararı değiştirilerek çıkarttığı Ap.nr7/2007 kararında ağır cinayet ve
kasıtlı cinayet suçlarından KCMUY’nin 146. Maddesi ile 147. Maddesi 1.
Fıkrası 11. Bendine göre sanık suçlu bulunarak 23.10.2005 tarihinden
itibaren tutukluluk halinde geçen süre hesaba katılıp 29 (yirmi dokuz) yıl
hapse mahkûm edilmiştir.
12. Kosova Yüksek Mahkemesi üçüncü derece mahkeme sıfatıyla 4 Haziran
2008 tarihinde Ap.nr.4/2007 sayılı kararını çıkartarak sanık Alil
Memedoviq ve onun yasal temsilcisinin itirazlarını mesnetsiz olduğu
gerekçesiyle reddederek Ap.nr.7/2007 sayı ve 25 Nisan 2007 tarihli
Yüksek Mahkeme kararını onamıştır.
13. Kosova Yüksek Mahkemesi, Pkl.nr.8/09 sayılı kararla, Bay Alil
Memedoviq’in, mahkum edildiği Priştine Bölge Mahkemesinin
p.nr.49/2006 sayı ve 30.08.2006 tarihli kesinleşmiş kararı ve Kosova
Yüksek Mahkemesinin Api.nr.4/2007 sayı ve 04.06.2008 tarihli kararı
hakkında verdiği kanun yararına bozma dilekçesini 10 Nisan 2010
tarihinde reddetmiştir.
14. Yukarıda zikredilen kararlarla memnun kalmayan Bay Memedoviq en
sonunda 26.06.2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine başvurmuştur.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
15. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkeme,
öncelikle Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.1 Maddesine atıfta
bulunmaktadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 98
“Anayasa Mahkemesi, yalnız yetkili taraflarca yasal bir şekilde yapılan
başvurularla ilgili davalar hakkında karar verir.”
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında yasanın 47 ve 48.
maddeleri şunları belirlemiştir:
Madde 47 – Bireysel Başvurular
“1. Her birey, Anayasa ile güvence altına alınmış haklarının herhangi
kamu otoritesi tarafından ihlal edildiği iddia etmesi durumunda
Anayasa Mahkemesinden kanuni koruma talebinde bulunabilir.
Madde 48 – Başvurunun Kesinleştirilmesi
“Başvurucu, başvurusunda hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini
ve kamu otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda bulunduğunu
açıkça belirtmesi gerekmektedir.”
16. Anayasa Mahkemesi bununla ilgili olarak Anayasanın 102. Maddesine de
atıfta bulunmaktadır. Bu madde şunları öngörmektedir:
1. Kosova Cumhuriyetinde yargı yetkisi mahkemelerce uygulanır.
3. Mahkemeler Anayasa ve yasalara göre yargılama yaparlar.
17. Aslında mevcut durumun doğru ve tam tespitinin yapılması hukuk
mahkemelerinin yetki alanına girmektedir. Gerekli olması durumunda
olay yeri tatbikatı ve adli yargılama dışı değerlendirme yetkisi de (Kosova
Ceza Muhakemeleri usul Yasasının 366. Maddesi 2. Fıkrasına bakınız)
mahkemelerin saklı hakkıdır. Öyle ki bu davayla ilgili başvurucunun
isteminde belirttiği gibi, Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykırı
uygulamaların olmadığını tespit etmiştir.
18. Anayasa Mahkemesi yukarıda bu kararın 8, 9 ve 10. maddelerinde
belirtilen Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 49/2006 sayı ve
30.08.2006 tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin başvurucu ve
savunucusunun itirazları sonucundan çıkarttığı kararlara dayanarak Bay
Alil Memedoviq’in kendisine isnat edilen suçları işlediği ve karar
gerekçesinde açıklanan cezanın belirlendiği görülmekte olup Anayasanın
31. Maddesinde (Tarafsız ve Adli Yargılanma Hakkı) ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde (Adil ve Tarafsız Yargılanma
Hakkı)
belirtilen herhangi bir hususla ilgili ihlalin olmadığı
görülmüştür.
19. Bu vesileyle Kosova Anayasa Mahkemesi, temyiz hakkının olmadığını
tekrar vurgulamak ister. Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile
güvence altına alınmış haklara hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 99
olup “dördüncü derece mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis
mutandis, Akdivar – Türkiye davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65.
Madde)
20. İstemin ekinde sunulan delillerden görüleceği üzere başvurucu, kamu
otoriteleri tarafından hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça
belirtmeyerek başvurunun kesinleştirilmesiyle ilgili yasal sorumluluğunu
yerine getirmediği görülmektedir. Dahası Mahkeme, dava duruşmasında
usulde eksiklik olup tarafsızlık ilkesinin ihlal edildiğini gösteren
herhangi bir bulguya rastlamamıştır. Başvurucunun davanın sonucuyla
memnun olmaması, ona, Anayasanın 31. Maddesinin ihlal edildiği
iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz. mutatis mutandis, 5503/02
başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi Tarsulat – Macaristan davası 26
Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı)
21. Bu koşullarda istem açıkça mesnetsiz olup başvurucu istemin kabul
edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 Maddesine, Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 36
Maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili
Kadri Kryeziu, imza
Prof. dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 100
Başvurucu Zejni Selimi Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 727/2009
sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 65-2009, karar tarihi: 21 Mart 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, bireysel başvuru, emeklilik, adil ve tarafsız
yargılanma hakkı, emeklilik hakkı, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Kosova Emeklilik İdaresi (KEİ)’nin sağlık evrakını inceledikten sonra
kendisine maluliyet emekliliğinin devamına ilişkin sunduğu başvuruyu
reddeden kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile anayasal haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatı türünden bir kanıt sunmadığı için
Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvuru hakkında kabul edilmezlik kararı
almıştır. Mahkeme, başvurunun Yüksek Mahkeme bulguları ile maddi
hukukun uygulanması ile ilgili olduğunu belirtmiş, Edwards v. Birleşik
Krallık davasına atfen adil ve tarafsız yargılama hakkı da dâhil olmak üzere
Garcia Ruizv. İspanya davasına atıfta bulunarak yargılama yetkisinin
anayasal davalarla sınırlı olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, Vanek v.
Slovakya Cumhuriyeti davasına atıfta bulunarak başvurucunun sunduğu
evraktan Yüksek Mahkeme’deki yargılama usullerinin haksız veya keyfi
oldukları yönünde herhangi bir emarenin bulunmadığını tespit etmiştir.
Priştine, 21 Mart 2011
Nr.ref: RK 91/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 65/09
Başvurucu
Zejni Selimi
Kosova Yüksek Mahkemesi A.Nr. 727/2009 sayılı kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 101
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Mahkeme, oybirliğiyle davanın kabul edilmezliğini oylamıştır.
GİRİŞ
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine’de mukim Bayan Zejni Selimi’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Kosova Yüksek Mahkemesinin A. nr. 727/2009 sayı ve 22 Ekim 2009
tarihli kararı.
Dava Konusu
3. Priştine’de ikamet eden Bayan Selimi 24 Kasım 2009 tarihinde Kosova
Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, malulen
emekliliği hakkındaki Kosova Yüksek Mahkemesinin A. nr. 727/2009
sayı ve 22 Ekim 2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesini talep etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 102
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru 24 Kasım 2009 tarihinde teslim
edilmiştir.
6.
Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve
Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana
Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 17 Aralık 2010 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
7. Başvurucunun 24 Kasım 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu
başvuru dilekçesi KI 65/09 dava numarası ile kaydedilmiştir. Her ne
kadar hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini kesin bir şekilde
belirtmemiş olmasına rağmen, başvurucunun, malulen emekliliğine
ilişkin istemini mesnetsiz olarak reddeden Kosova Yüksek
Mahkemesinin A. nr. 727/2009 sayı ve 22 Ekim 2009 tarihli kararına
itiraz ettiği sonucu çıkarılabilir.
8. Dava evrakından Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik
İdaresi Departmanının 22 Şubat 2006 tarihinde 2003/23 sayılı
Yönetmeliğine dayanarak çıkarttığı bir kararla, geriye dönük olarak 1
Ocak 2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kırk avro (40 €)
tutarında malulen emeklilik hakkı tanındığı tespit edilmiştir. Kararda, bu
hakkın kazanılmasından üç (3) yılın sonunda yeniden inceleme için bu
Bakanlık tarafından başvurucunun çağrılacağı bildirilmiştir.
9. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı
Bayan Seliminin maluliyetinin devam etmeyip kalıcı olmadığı yönündeki
sağlık komisyonunun değerlendirme raporuna dayanarak 2 Nisan 2009
tarihinde çıkarttığı kararla maluliyet emeklilik talebini reddetmiştir.
10. Kosova Yüksek Mahkemesi, başvurucunun dava dilekçesini reddeden bir
kararı 22 Ekim 2009 tarihinde çıkartmıştır.
11. Aynı kararda Yüksek Mahkeme, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının
Malulen Emeklilik Yasasının 3.2 maddesine göre kurduğu ve ilgili alan
uzmanı olan hekimlerden oluşan komisyonlar, sağlık evrakını inceleyip
yaptıkları muayene ile başvurucunun tam ve daimi maluliyetinin
bulunmadığını tespit etmişlerdir. Öyle ki Yüksek Mahkeme, Bayan
Selimi’nin Malulen Emeklilik Yasasının 3. maddesinde öngörülen
malulen
emeklilik
koşullarını
yerine
getirmediği
tespitinde
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 103
bulunduğunda Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının mevcut durumu
tam ve doğru değerlendirerek maddi hukuku doğru uyguladığını
değerlendirmiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
12. Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7 Maddesi şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
12.1. Sunulan evraktan başvurucunun yasalarla belirlenen tüm kanun
yollarını tükettiği tespit edilmiştir.
13. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesi 1. fıkrası şunu
belirlemiştir:
“Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya
mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm
diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden
itibaren süre işlemeye başlar.
13.1. Bu davayla ilgili son karar 22 Ekim 2009 tarihli karardır. Başvurucu
Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurusunu 24 Kasım 2009 tarihinde
yapmış olup Yasanın 49. maddesiyle öngörülen süreye uymuştur.
14. Başvurucunun, iddia edilen malulen emeklilik hakkını elde etmek için
yasalarla öngörülen tüm kanun yollarını tüketmiş olmasına rağmen, o,
“idari veya yargı organlarının Anayasa ile güvence altına alınan haklarını
ihlal ettiği” yönünde herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
15. Mahkeme, hukuk mahkemelerince alınan kararların temyiz edildiği
dördüncü derece mahkeme olmadığını vurgular. Usul hukuku ile maddi
hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin
görevidir. (bkz. KI 13/09 sayılı Sevadil Kastrati davası 17 Haziran 2010
tarihli kararı ile mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96
davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı
28. Maddesi).
16. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve
başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 104
uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık
13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu
hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.)
17. Ancak, başvurucu tarafından sunulan tüm evrak inceledikten sonra
Mahkeme, Yüksek Mahkemenin yargılamasında haksız veya keyfi
herhangi bir uygulamanın bulunduğunu tespit etmemiştir (bkz. mutatis
mutandis Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve
31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2)
Kuralına dayanarak Anayasan Mahkemesi oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir
.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Dr. Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 105
Yetkili temsilci tarafından temsil edilen AGEF Gmbh Priştine
Belediye Meclisi’nin 353-1297 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 72-2010, karar tarihi: 21 Mart 2011
Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, kanun yollarının tüketilmesi,
bireysel başvuru, geçici tedbir
Bir sivil toplum kuruluşu (STK) olan başvurucu, Anayasa’nın 113.7 ve 116.2
maddelerine dayanarak yaptığı başvuruda uzun vadeli bir bina tahsis
sözleşmesinin Priştine Belediye Meclisince, başvurucuya göre siyasi amaçla,
feshedilmesi ile Anayasa’nın 22.3 ve 32. maddeleri ile Avrupa insan Hakları
Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 1.1 maddesiyle güvence altına alınan etkili
kanun yoluna başvurma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu,
geçici tedbir olarak kararın askıya alınmasını talep etmiştir.
Mahkeme, başvurucu tarafından Belediye Mahkemesinde konuyla ilgili
açılan bir dava henüz sonuçlanmadığı için başvurunun vakitsiz yapıldığına
ve Anayasa’nın 113.7 maddesinin öngördüğü kanun yollarının tüketilmesi
koşulu yerine getirilmediği için kabul edilmez olduğuna karar vermiştir.
Mahkeme Selmouni v. Fransa davasına atıfta bulunarak kanun yollarını
tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleyeceği
veya tamir edeceği varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir. Mahkeme,
başvurucu tarafından yapılacak başvurunun faydasız olacağı varsayımı
yetkili mercie başvurmamak için yeterli gerekçe olmadığını eklemiş, bununla
ilgili olarak Whiteside v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunmuştur.
Mahkeme geçici tedbir talebini de başvurucunun tamir edilemez sonuçların
önlenmesi veya kamusal çıkarlar için faydalı olacağını kanıtlama konusunda
başarısız olduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27.
maddesine Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 27. maddesine ve
İçtüzüğün 51.1 kuralına dayanarak reddetmiştir.
Priştine, 21 Mart 2011
Nr.ref: RK 101/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 72/10
Başvurucu
Yetkili Temsilcisi Vasıtasıyla AGEF Gmbh
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 106
Priştine Belediye Meclisinin 353-1297 sayı ve 29 Haziran 2010
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Kosova’da faaliyet göstermek üzere 12 Haziran 2000
tarihinde 5300232-3 kayıt numarasıyla kaydedilen ve Priştineli
avukatlar Bayan Iliriana Osmani Serreci ile Bay Virtyt Ibrahimaga temsil
edilen AGEF Gmbh sivil toplum kuruluşudur.
İtiraz Edilen Karar
2. Belediye Arşivi binasının Yetişkinlere Yönelik Alman Akademisine
(AGEF) tahsis edilmesine ilişkin 353-1774 sayı ve 24.06.2009 tarihli
karar itiraz konusudur.
Dava Konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 30.07.2010 günü başvurusu
yapılan davanın temelini, Anayasa Mahkemesi tarafından Priştine
Belediye Meclisinin Yetişkinlere Yönelik Alman Akademisine (AGEF)
Belediye Arşivi binasının tahsis edilmesine ilişkin 353-1774 sayı ve
24.09.2002 tarihli kararının yürütmesinin durdurulması hakkında
Priştine Belediye Meclisinin 01. Nr. 353-1297 sayı ve 29.06.2010
tarihli kararına yönelik GEÇİCİ TEDBİRİN konması oluşturmaktadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 107
Anayasa ile güvence altına alınan hakların ihlaline ilişkin iddialar
4. Başvurucu, Priştine Belediye Meclisinin kararı ile etkin kanun yolu
hakkının (Anayasanın 32. Maddesi) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
1. Ek Protokolünün 1 (1) maddesiyle (Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve
mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır) ilgili
olarak Anayasanın 22.3 maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal Dayanak
5. Anayasanın 113 (7) ve 116.2 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009
tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa”
şeklinde anılacaktır) 54 (b) maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
69. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 30.07.2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
7. Anayasa Mahkemesi, 2 Ağustos 2010 tarihinde başvurucuyu temsil eden
I.O.T Avukatlık Bürosuna istemin kabul edilip 72/10 numara ile
kaydedildiğini bildirmiştir.
8. Anayasa Mahkemesi, davada karşı taraf olan Priştine Belediyesine
davanın kaydedildiğini 2 Ağustos 2010 tarihinde bildirerek Belediyenin
konu ile ilgili olası açıklamalarını sunmasını istemiştir.
9. Anayasa Mahkemesi Priştine Belediye Mahkemesinde açılmış olan C. nr.
1679/2010 sayılı davanın konusunun Anayasa Mahkemesine yapılan
başvuruyla benzer olduğunu öğrendikten sonra 1 Ekim 2010 tarihinde bu
dava dosyasına erişimi talep etmiştir.
10. Priştine Belediyesi 10 Ağustos 2010 ve 15 Eylül 2010 tarihlerinde davayla
ilgili açıklamalarını sunup kendi kararının yasal olduğunu savunmuştur.
11. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve
Altay Suroy’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Ivan
Čukalović’in raporunu görüştükten sonra, 14 Aralık 2010 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 108
Başvurucunun Şikâyeti
12. Başvurucu, Priştine Belediye Meclisinin 535-1297 sayı ve 29.06.2010
tarihli kararla 353-1774 sayı ve 24.09.2002 tarihli kendi kararını
Anayasa ve yasalara aykırı bir şekilde iptal edip 3.10.2002 tarihinde
imzalanan bina ve arsanın AGEF tarafından 10 yıl süreyle kullanılmasını
öngören sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesinden şikayetçidir.
Olguların Özeti
13. Priştine Belediye Meclisi Belediye Arşivi binasını Yetişkinlere Yönelik
Alman Akademisine tahsis etmek üzere 24.09.2002 tarihinde 01. Nr.
353-1774 sayılı kararını onaylamıştır. Bu kararın üçüncü (III.)
maddesinde binanın tahsisi için koşulların Belediye ile AGEF arasında
yapılacak özel bir sözleşmede belirtileceği bildirilmiştir.
14. Mülk sahibi sıfatıyla Başkan Salih Gashi’nin temsil ettiği Priştine
Belediye Meclisi ve mülkten yararlanan taraf sıfatıyla Dr. Karin Lutze’nin
temsil ettiği AGEF Sivil Toplum Kuruluşu arasında rr. “Andrea Gropa,
Priştine adresindeki 5941/5942 numaralı parsel üzerinde bulunan
Belediye Arşivi binasının tahsisi hakkında sözleşme imzalamışlardır.
15. Sözleşmenin üçüncü (3.) maddesinde mülk sahibinin sözleşme konusu
olan binayı on (10) yıl süreyle yararlanan tarafa tahsis ettiği
belirtilmiştir.
16. Priştine Belediye Meclisinin 24.06.2010 tarihli toplantısında 01 Nr. 3531297 sayı ve 24.09.2002 tarihli Belediye Arşivi binasının Yetişkinlere
Yönelik Alman Akademisi (AGEF)’ne tahsisi hakkındaki kararın iptali
hakkında 01 nr. 353-1297 protokol numarası ile kaydedilen kararı
açıklamıştır. Kararın VI. (altıncı) maddesinde onaylandığı gün yürürlüğe
girdiği ve AGEF’in, kararın III. Maddesinde belirtildiği üzere kararın
onaylandığı tarihten itibaren binayı 30 gün içerisinde boşaltması
gerektiği açıklanmıştır.
17. Priştine Belediye Meclisi, 07.07.2010 tarihinde Maliye ve Mal
Müdürlüğü aracılığıyla karar hakkında AGEF’i bilgilendirmiştir.
18. AGEF Gmbh, yetkili temsilcisi Priştine’de mukim Avukat Avdi Ahmetaj
aracılığıyla 22 Temmuz 2010 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesine
başvurarak Priştine Belediye Meclisinin 01. Nr. 353-1297 sayı ve
29.06.2010 tarihli kararın yürütmesine GEÇİCİ TEDBİR konmasını
talep etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 109
19. AGEF’in 04.08.2010 tarihli talebi doğrultusunda Priştine Belediye
Mahkemesi çıkarttığı C.nr. 1679/10 sayılı geçici tedbir kararıyla Priştine
Belediye Meclisinin 353-1297 sayı ve 29.06.2010 tarihli kararının
yürütmesini durdurmuş, başvurucuyu (AGEF) geçici tedbir kararının
onaylanmasından sonra 30 gün içerisinde güvenlik önlemleri
karşıtlarına karşı geçici güvenlik tedbiri davası açmaya mecbur kılmıştır.
20. Anayasa Mahkemesi Priştine Belediye Mahkemesine gönderdiği nr.ref.
1442/10 DRLS referans numaralı talebinde Anayasa Mahkemesinde
görüşülmekte olan davanın benzeri olan C. 1679/10 numaralı dava
dosyasına erişim sağlanmasını istemiş, Belediye Mahkemesi tarafından
C. nr. 1679 numaralı dava dosyasının bir nüshası temin edilmiştir.
Bundan Avukat Selim Nikçi vasıtasıyla AGEF’in Priştine Belediyesini
dava ederek ihtilaf değeri 3.500,00 € olan sözleşmenin varlığının teyit
edilmesi istenmiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
Geçici Tedbir Hakkında
21. Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasada belirtilen kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip
getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir.
22. Bununla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 116.2 maddesine
atıfta bulunur:
Tartışmalı hüküm veya yasanın uygulanmasının tamiri olmayan
zararlara neden olacağı düşünülürse, Anayasa Mahkemesinde
yargılama devam ettiği sürece, Mahkeme tarafından karar alınıncaya
kadar söz konusu hüküm veya yasayı geçici olarak askıya alınabilir.
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasansın 27. Maddesi şunu öngörmüştür:
Anayasa Mahkemesi, resmi görevi çerçevesinde, tamir edilemez
zararların meydana gelme tehlikesi bulunup tehlikeleri bertaraf etmeye
yönelik geçici tedbirin konulması zorunlu veya kamu yararına olması
halinde, devam etmekte olan bir davayla ilgili geçici tedbir koyma
kararı çıkartabilir.
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 51. Maddesi 2. Fıkrasını da
göz önünde bulundurmaktadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 110
İstemin geçici tedbir talebiyle ilgili spesifik gerekçeleri ve talep edilen
geçici tedbirin konmaması sonucunda muhtemel olumsuz sonuçları
içermelidir.
23. Yukarıda zikredilen normlardan anlaşılacağı üzere, geçici tedbirin
konması için temel şartın, başvurucu ve kamu yararının korunması
açısından tamir edilemez zararların bulunması gerektiği ortaya
çıkmaktadır. Geçici tedbirin konmasına ilişkin talebini çok açık bir
şekilde kanıtlamak başvurucunun görevidir.
24. AGEF’in istemindeki iddiaları göz önünde bulundurarak Mahkeme,
geçici tedbir konmasını zorunlu kılacak yeterli kanıtın sunulmadığı
görüşündedir. Başvurucu, geçici tedbirin konmaması durumunda ne tür
tamir edilemez bir zarara uğrayacağını belirgin bir şekilde belirtmemiş
ve böyle bir zararın, nihai kararla bile olsa, hangi nedenlerden dolayı
bertaraf edilemeyeceğini açıklamamıştır. Başvurucu, Priştine Belediye
Meclisinin kararıyla kamusal çıkarların zarar gördüğü yönünde herhangi
bir şekilde açıklamadığı gibi, böyle bir tedbirin konmasından nasıl
korunacağını da belirtmemiştir.
25. Başvurucunun, Priştine Belediye Meclisi kararının uygulanmasından
tamir edilemeyecek zararların meydana geleceği tehlikesini ikna edici bir
şekilde kanıtlamış olsa bile, bu tehlike Priştine Belediye Mahkemesinin
C.nr. 1679 sayı ve 04.08.2010 tarihli GEÇİCİ GÜVENLİK TEDBİRLERİ
kararı ile bertaraf edilmiş olup halen yürürlükte olduğu için, halihazırda
geçici tedbir konmuş olan bir dava ile ilgili Anayasa Mahkemesi yeni bir
geçici tedbir koyamaz.
26. Yukarıda zikredilen sebeplerden dolayı Mahkeme, geçici tedbir istemini
oybirliğiyle reddetmeye karar vermiştir.
Dava Esasının Değerlendirilmesi
27. Dava tarafları tarafından sunulan kanıtların değerlendirilmesinden
sonra, AGEF’in yetkili temsilcileri tarafından Anayasa Mahkemesine
sunulan istemin, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.1 ve 113.7
maddelerine göre vaktinden önce sunulduğu sonucu çıkmaktadır; çünkü:
28. Priştine Belediye Meclisi kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi yönünde AGEF Gmbh Sivil Toplum Kuruluşu yetkili
temsilcileri tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan istemde, Priştine
Belediye Meclisinin 01 Nr. 353-1297 sayı ve 29.06.2010 tarihli kararının
siyasi bir hüküm olup idari niteliklere sahip olmayarak, Anayasanın 32.
Maddesinde belirtildiği şekilde anayasal bir hak olmasına rağmen yetkili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 111
organlar nezdinde itirazda bulunabilmek için kanun yollarını içermediği
ileri sürülmüştür.
29. Mahkemenin başvurucunun iddialarını kabul etmesi durumunda,
Priştine Belediye Mahkemesi kararının idari niteliği olmadığını sayacak,
AGEF’e binayı geçici olarak tahsis edip kullanım şartları, tarafların hak
ve sorumluluklarının belirleyen SÖZLEŞMENİN imzalanmasını öngören
Priştine Belediye Meclisinin dava konusu olan 01 Nr. 353-1774 sayı ve
24.09.2002 tarihli kararını da siyasi olarak nitelemesi gerekirdi.
30. İdari Usul Yasası (Yasa no: 02/L-28) 1. Maddesi 4. Fıkrasında şu
hükümler belirlenmiştir:
Bu yasanın hükümleri şu kamu idaresi organları için geçerli değildir:
a) Düzenleme özelliğine sahip idari hükümler
b) Kamu İdaresinin iç teşkilatlanmasını öngören idari hükümler
c) Kamu İdaresi organlarının özel işlemler çerçevesinde, İdarenin
taraflardan biri olduğu idari hükümler.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak Priştine Belediye Meclisinin
itiraz edilen kararının bu kategorilerin hiçbirine dahil olmayıp idari usul
çerçevesinde alındığı ve idari usule göre itiraz edilebileceği ortaya
çıkmaktadır.
31. İdari anlaşmazlık işlemi başlatılamayacağı iddiası ile ilgili olarak
Mahkeme, Yerel Özerk Yönetim Yasası (Yasa no: 03/L-040) 82. Maddesi
1. Fıkrasında belediye meclis kararlarının yetkili Yerel Özerk Yönetim
Bakanlığı
nezdinde
itiraz
edilebileceğinin
belirlendiğini
değerlendirmektedir.
32. AGEF Sivil Toplum Kuruluşu, Avukat Selim Nikiçi aracılığıyla, Priştine
Belediye Meclisinin 353-1774 sayı ve 24.09.2002 tarihli kararıyla
akdedilen Sözleşmenin varlığını teyit etmek üzere Priştine Belediye
Mahkemesine dava açmıştır ve bu dava halen devam etmektedir.
33. Mahkeme, bu
bulunmuştur:
çerçevede
Anayasanın
113(7)
Maddesine
atıfta
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 112
Mahkeme, yukarıda belirtilen hususları dikkate alarak tüm kanun yollarının
tüketilmeden davayı görüşemeyeceği tespitinde bulunmuştur. Bu davada
kanun yollarının tamamının tüketilmediği anlaşılmaktadır.
34. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı).
35. Mahkeme bir davanın yetkili yerli organlar tarafından görüşülmesinden
mahrum bırakılması için bakış açısından kuşku duymanın yeterli
olmadığını vurgulamaktadır. (bkz. Whiteside – Birleşik Krallık davası 7
Mart 1994 tarih ve 20357/92 sayılı kararın 76. Maddesi, s. 80).
36. Bu durumda başvurucunun kabul edilirlik koşullarını yerine getirmediği
anlaşılmaktadır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49.
Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan
Mahkemesinin 14 Aralık 2010 tarihli duruşmasında oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ivan Čukalović , imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 113
Başvurucu Ismet Hebibi Yüksek Mahkeme’nin Rev. 1 nr.
165/2004 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 101-2010, karar tarihi: 22 Mart 2011
Anahtar kelimeler: zaman bakımından kabul edilmezlik, bireysel başvuru,
işyerine iade, ödenmemiş gelirlerin tazmin hakkı, çalışma hakkı, iş ilişiğinin
kesilmesi
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Yüksek Mahkeme’nin 2004 yılına ait kararı ile tazmin hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş, bu kararın, kendisinin işyerine iadesini ve iş ilişiğinin
kesildiği tarihten sonraki ödenmemiş maaşlarının tazminini öngören alt
derece mahkemelerinin kararlarını keyfi bir şekilde iptal ettiğini iddia
etmiştir.
Mahkeme, Jasiuniene v. Lituanya davasına atıfta bulunup Anayasa’nın 113.7
maddesi, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 56. maddesi ile İçtüzüğün
36. kuralına dayanarak başvurunun Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten
önceki döneme ait bir olayla ilgili olduğu ve zaman bakımından kabul
edilmez.
Priştine, 22 Mart 2011
Nr.ref: RK 106/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 101/10
Başvurucu
Ismet Hebibi
Yüksek Mahkemenin Rev.I.Nr. 165/2004 sayı ve 9 Kasım 2004
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 114
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Junik’te mukim Bay Ismet Hebibi’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin Rev.I. Nr. 165/2004 sayı ve 9 Kasım
2004 tarihli kararı itiraz edilen kararadır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, yasada öngörülen çalışma ve tazminat hakkının ihlal
edildiğini değerlendirmektedir.
4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinden, davanın yeniden görüşülmesi için
iadesini talep ederek Sağlık Bakanlığına bağlı Junik’teki “Adem
Ukehaxhaj” Aile Hekimliği Merkezi (AHM) ve “Dr. Ali Hoxha” AHM’nin
haklarını ihlal ettiğini ve yasalara uygun şekilde hareket etmediklerini
ileri sürmektedir. .
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36.
Kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 115
6. Başvurucu 11 Ekim 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryansına
dilekçe ile başvurmuştur.
7. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun itiraz ettiği karar hakkında Yüksek
Mahkemeyi 19 Ocak 2011 tarihinde bilgilendirmiştir.
8. Yüksek Mahkemeden Anayasa Mahkemesine herhangi bir cevap
sunulmamıştır.
9. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında ve yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj
ile Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay
Suroy’un raporunu görüştükten sonra, 21 Şubat 2011 günü tam kadroda
toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri
sunmuşlardır.
Olguların Özeti
10. Başvurucu, pratisyen hekim sıfatıyla Deçan’daki Sağlık Merkezinde
çalışmaktaydı. Deçan Sağlık Merkezinin 17 Eylül 1992 tarih ve 126 sayılı
kararıyla başvurucunun iş ilişiği kesilmiştir.
11. Deçan Belediye Mahkemesinin C.l. N. 18/2000 say ve 12 Şubat 2001
tarihli kararıyla Deçan Sağlık Merkezinin 126 sayı ve 17 Eylül 1992 tarihli
kararını iptal edip davalı tarafı (Deçan Sağlık Merkezi) başvurucuyu işe
geri almaya mecbur ettirmiştir. Davalı taraf 60 Alman Markı tutarındaki
mahkeme masraflarını karşılamaya da mecbur edilmiştir.
12. İpek Bölge Mahkemesi Ac.Nr. 65/2001 sayı ve 9 Temmuz 2001 tarihli
kararıyla “Adem Ukehaxhaj” Sağlık Merkezinin itirazını reddetmiş,
Deçan Belediye Mahkemesinin C.Nr. 18/2000 sayı ve 12 Şubat 2001
tarihli kararını onamıştır.
13. Başvurucu 28 Aralık 2001 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesine
başvurarak İpek Bölge Mahkemesi kararının yeniden görüşülmesini ve 1
Kasım 1991 tarihinden 31 Eylül 2001 tarihine kadar almadığı
maaşlarının tazmin edilmesini talep etmiştir.
14. Kosova Yüksek Mahkemesi 9 Kasım 2004 tarihinde açıkladığı Rev.l.Nr.
165/2004 sayılı kararla İpek Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 108/2003 sayı
ve 13 Temmuz 2004 tarihli kararını mesnetsiz nitelendirerek bozmuş ve
başvurucunun kararı gözden geçirme talebini reddetmiştir.
15. Başvurucu, 14 Şubat 2005 tarihinde Halk Avukatı Kurumuna başvurarak
maaşının tazmin edilmesini talep etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 116
Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, keyfi bir adalet tarafından zarar gördüğü, hakkında
kovuşturma yapıldığı ve istismar edildiğinden şikâyetçidir. O, Sağlık
Bakanlığı ve Deçan’daki “Adem Ukehaxhaj” Sağlık Merkezi ile Junik’teki
“Dr. Ali Hoxha” Sağlık Merkezi tarafından işe geri alınıp maaşlarının
tazmin edilme hakkı olduğunu ileri sürmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
17. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul
edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
18. Mahkeme, başvurucunun 9 Kasım 2004 tarihli Yüksek Mahkemenin
Rev. Nr. 165/2004 kararı hakkında istemde bulunduğunu tespit etmiştir.
Bu da istemin, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği 15
Haziran 2008 tarihinden önceki bir tarihle ilgili olduğu anlamına
gelmektedir.
19. Bundan anlaşılacağı üzere istem zaman bakımından vade dışında
olduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında yasanın 65. Maddesinde
öngörüldüğü üzere
Anayasa Mahkemesinin yargılama yetkisi
dışındadır(bkz. mutatis mutandis, 41510/98 sayılı Jasiuniene –
Lituanya davası hakkında AİHM 6 Mart ve 6 Haziran 2003 tarihli
kararı).
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasanın 113(7) ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 36. Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 117
Başvurucu Agim Stublla Yüksek Mahkeme’nin PKL nr. 69/2010,
Lipjan Belediye Mahkemesi’nin P. nr. 129/2009 ile Kosova
Polisi’nin P. nr. 122/VDP/2010 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 84-2010, karar tarihi: 23 Mart 2011
Anahtar kelimeler: avukatın yetkileri, suç davası, süre meselesi, kanun
yollarının tüketilmesi, kimliğin açıklanmaması, bireysel başvuru, açıkça
temelden yoksun başvuru, polisin kötü davranış iddiası, kanun yararına
bozma, iş ilişkisinin kesilmesi, istifa
Görev başında hırsızlıktan dolayı ceza almış polis olan başvurucunun
Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Lipjan Belediye
Mahkemesi’nin kendisini mahkum eden kararı ile Kosova Polisinin iş
ilişkisinin kesilmesine ilişkin kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde
yaptığı itiraz başvurusunun reddi ile Anayasa’nın 49. maddesi ile güvence
altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu,
tutukluluk süresince polis ve diğer mahkûmlar tarafından baskıya maruz
kaldığı, kendisine verilen cezanın siyasi amaçlı olduğu, hakkında verilen
cezayı haklı çıkartacak delillerin çarpıtıldığı ve yetersiz olduğu ve verile ceza
hakkında itirazda bulunmak üzere avukatın onun talimatlarına uymadığını
ileri sürmüştür.
Başvurucunun Yüksek Mahkeme’ye karşı şikayetine ilişkin olarak Mahkeme,
başvurunun Anayasa’nın 113.7 maddesine göre açıkça temelden yoksun
olduğunu ve itiraz başvurusundan bulunma hakkından feragat etiğinden
başvurucunun ilk bakışta haklarının ihlal edildiğini gösteren delillerin
bulunmadığına karar vermiştir. Başvurucunun Kosova Polisine karşı
şikayetine ilişkin olarak Mahkeme İçişleri Bakanlığı nezdindeki itiraz
başvurusunun henüz sonuçlanmadığını vurgulayarak başvurucunun
Mahkeme’ye başvurmadan önce tüm kanun yollarını tüketmediğine karar
vermiştir. Son olarak Mahkeme, başvurunun Belediye Mahkemesinden
çıkan kararın teslim alındığı tarihten itibaren zorunlu olan 4 aylık süre
içerisinde yapılmadığı için tamamen kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir.
Priştine, 23 Mart 2011
Nr.ref: RK 93/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 84/10
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 118
Başvurucu
Agim Stublla
Kosova Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin
PKL nr. 69/2010 sayı ve 6 Ağustos 2010 tarihli,
Lipjan Belediye Mahkemesinin
P.nr. 129/2009 sayı ve 23 Şubat 2010 tarihli
ile Kosova Polisinin
P.nr. 122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 tarihli kararlarının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Podujeve’de mukim Bay Agim Stublla’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucunun itiraz ettiği kararlar, Lipja Belediye Mahkemesinin P.nr.
129/2009 sayı ve 23 Şubat 2010 tarihli ile Kosova Polisinin P.nr
122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 sayılı kararlarına karşı kanun
yararına bozma talebinin mesnetsiz olarak reddedildiği Kosova Yüksek
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 119
Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
PKL nr. 69/2010 sayı ve 6 Ağustos 2010 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 49. Maddesinin [Çalışma ve Mesleğini Yerine
Getirme Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22 Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 13 Eylül 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine (bundan
sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvurmuştur.
6. Başvurucu, dilekçesinin kaydedildiği konusunda 9 Kasım 2010 tarihinde
bilgilendirilerek, hangi anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği
konusunda açıklama yapması istenmiştir. Açıklama yapmak için
belirlenen süre 23 Kasım 2010 tarihinde dolmuş olup, başvurucu
bununla ilgili bir yorumda bulunmamıştır.
7. Başvurucu kimliğinin gizli tutulması talep etmiş, ancak bu talebini ilgili
delillerle desteklememiştir.
8. İstem 9 Kasım 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir.
9. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve
Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç
Almiro Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra, 23 Şubat 2011 günü
Mahkeme heyetine istemin kabul edilmez olduğu yönünde öneri
sunmuşlardır.
Olguların Özeti
10. Priştine Havalimanında polis görevinde bulunan başvurucu, 7 Mart
2009 tarihinde kahve içtiği masanın üstünde bir cep telefonu bulmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 120
11. Başvurucu bulduğu telefonu kayıp eşya bölümüne teslim ettiğini ileri
sürmektedir. Başvurucu bununla ilgili kayıp eşya bölümünden telefonu
teslim ettiğine dair tutanak düzenlenmesini talep ettiğini ancak
kendisine böyle bir belge verilmediğini iddia etmektedir.
12. Bir süre sonra başvurucu tutuklanıp 15 gün boyunca gözaltında
tutulmuştur.
13. Lipjan Belediye Mahkemesi Belediye Savcısı 9 Mart 2009 tarihinde
Kosova Geçici Ceza Yasasının 252 (1) Maddesine göre başvurucuyu
hırsızlıkla suçlamıştır. Başkasının taşınır mallarına yasalara karşı bir
şekilde el koyup kendisi veya bir başkasının zimmetine geçirmeye çalışan
herkes para veya 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.
14. Başvurucunun avukatı 4 Şubat 2010 tarihinde Lipja Belediye
Mahkemesinde yapılan duruşmanın, müvekkilinin akli dengesinin
yerinde olmayıp duruşmaya katılamadığı gerekçesiyle ertelenmesini
talep etmiştir.
15. Belediye Mahkemesi 23 Şubat 2010 tarihli duruşmada, yukarıda
zikredilen cep telefonunun yasalara aykırı bir şekilde zimmetine
geçirmeye çalıştığı için başvurucuyu suçlu bulmuştur.
16. Başvurucu üç (3) aylık hapis cezasına çarptırılarak bir (1) yıl boyunca
başka suç işlememek koşuluyla tahliye edilmiştir.
17. Başvurucu, avukatının Belediye Mahkemesinin kararına karşı Bölge
Mahkemesine itirazda bulunmaya başarısız olduğunu ileri sürmektedir.
18. Başvurucu daha sonra “olağanüstü kanun yolu” olarak adlandırdığı bir
dilekçeyle Yüksek Mahkemeye başvurmuştur. Böyle bir kanun yolu
bulunmamasına rağmen Yüksek Mahkeme bunu “kanun yararına
bozma” dilekçesi olarak ele almıştır.
19. Yüksek Mahkeme, dilekçenin herhangi bir yasa ihlali içermediği ve ihlal
edilen hükümler belirtilmediği gerekçesiyle mesnetsiz bularak, PKL. Nr.
69/2010 sayı ve 6 Ağustos 2010 tarihli kararıyla dilekçeyi reddetmiştir.
20. Kosova Polisi Genel Müdürlüğü, Priştine Havalimanında 7 Mart 2009
tarihinde telefon hırsızlığı da dâhil olmak üzere, disiplin suçlarından
dolayı P.nr. 122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 tarihli kararıyla
başvurucunun Kosova Polisi ile iş ilişiğini kesmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 121
21. Kosova Polisi Sağlık Hizmetlerinin 10 Aralık 2010 tarihli bir sağlık
raporunda başvurucunun ruhsal sağlığı ile ilgili tahammül düzeyinin
düşük olduğu bildirilmiştir.
22. Başvurucu, Polis Genel Müdürlüğünün
Bakanlığına itiraz dilekçesi, sunmuştur.
kararına
karşı
İçişleri
Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, gözaltındayken polis ve diğer tutuklular tarafından dayak
atıldığını ileri sürmektedir.
24. Devamında
Lipjan
Belediye
Mahkemesi
kararının
delillere
dayanmadığını, siyasi bir karar olduğunu ve mevcut yönetim tarafından
hazırlanan yalanlara daynadığını ileri sürmektedir.
25. Dahası, yukarıda zikredilen mahkeme tarafından tehdit edildiğini de
iddia etmektedir.
26. Başvurucu devamında, 23 Şubat 2010 tarihli birinci derece mahkeme
kararına karşı hiçbir olağan kanun yolundan yararlanmadığını,
başvurucunun yetkilendirmiş olmasına rağmen avukatının kasıtlı olarak
ikinci derece mahkemeye itiraz başvurusunda bulunmadığını ileri
sürmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
27. Başvurucunun, 49. Maddesiyle [Çalışma ve Mesleğini Yerine Getirme
Hakkı] güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiği yönündeki
iddiasına karşılık olarak Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar
verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle
vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini
değerlendirmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
28. Başvurucu, polis teşkilatındaki iş ilişiğinin kesilmesine neden olan Polis
Genel Müdürlüğünün P.nr. 122/VDP/2010 sayı ve 19 Kasım 2010 tarihli
kararına karşı İçişleri Bakanlığına itirazda bulunmuştur. Ancak yasalarla
öngörülen hiçbir kanun yolundan yararlanmamıştır.
29. Bu itirazla ilgili olarak başvurucu, yürürlükte olan yasalara göre mevcut
kanun yollarının tamamını tüketmemiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 122
30. Yüksek Mahkemenin kararına karşı sunduğu itirazında başvurucu, hangi
anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve ne şekilde ihlal
edildiğini açıklamamış, kesin ve geçerli herhangi bir delil sunmamıştır.
31. Başvurucu bazı belgeler sunmuş, ancak “kamu otoritesi tarafından
Anayasa ile güvence altına temel alınan hak ve özgürlüklerin” ihlal
edildiğini göstermemişlerdir.
32. Bunun dışında başvurucu, Lipjan Belediye Mahkemesinin 23 Şubat 2010
tarihli kararına karşı hiçbir kanun yolundan yararlanmamıştır. Öyle ki
itirazda bulunma hakkında feragat etmiştir.
33. Dahası, Belediye Mahkemesinin kararının açıklandığı 23 Şubat 2010
tarihinden itibaren dört (4) ay içerisinde Anayasa Mahkemesine
başvurulması gerekirdi. Ancak başvurucu, 13 Eylül 2010 tarihinde
Anayasa Mahkemesine başvurmuş olup aradan yedi (7) aylık bir süre
geçmiş oldu.
34. Bu yüzden başvuru mesnetsiz olduğu için kabul edilmez olarak
reddedilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan
Mahkemesinin 23 Şubat 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues , imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 123
Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova
Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin
04-V-04 sayılı kararına karşı
Dava No: KO 29-2011, karar tarihi: 30 Mart 2011
Anahtar kelimeler: Meclis’in feshi, milletvekillerinin görevleri,
Cumhurbaşkanı seçimi, Meclis yetersayısı, 10 veya daha fazla sayıda
milletvekili tarafından yapılan başvuru
Milletvekillerinden 34 kişilik bir grubun oluşturduğu başvurucuların
Anayasa’nın 113.5 maddesine dayanarak yaptıkları başvuruda Bay Behgjet
Pacolli’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda seçilmesine
Anayasa’nın 86. maddesini şu üç açıdan ihlal etiğini ileri sürerek:
Anayasa’nın 86.4 maddesinde öngörülen Cumhurbaşkanlığı seçiminde
Meclis tamsayısının üçte ikilik yetersayının bulunmadığı; 86.5 maddesinin
en az iki adayın olmasını gerektirmesine rağmen Cumhurbaşkanlığı
seçiminde tek bir adayın bulunduğu ve seçim süreci boyunca kabul edilemez
bir aranın yapıldığına itiraz etmişleridir.
Bay Behgjet Pacolli Mahkeme’ye gönderdiği cevabında itiraz konusu Meclis
oturumunda Anayasa’nın 69.3 maddesinin öngördüğü salt çoğunluğun
bulunduğunu belirtmiş, oturumu terk eden milletvekillerinin aslında
kendisine karşı oyların olduğunu eklemiş ve yetersayının sağlandığını ileri
sürmüştür. Bay Pacolli, Anayasa’nın 86.3 maddesinin Cumhurbaşkanlığı
seçimi için Meclis’in birden çok adayı önemesini öngörmediğini, 86.5 ve
86.6 madde fıkralarındaki hükümlerin Meclis feshi ve Cumhurbaşkanlığı
seçiminde birden çok adayın gösterilmesi halinde üçte ikilik çoğunluk
gerektirdiğini ileri sürmüştür. Bay Pacolli, Meclis İçtüzüğünün 17.1
maddesine göre İçtüzük’ün yorumlanmasında nihai merciin Meclis
Başkanı’nın olduğunu ve Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam ederken ara
talebini Meclis Başkanı’nın onayladığını belirtmiştir.
Mahkeme, Anayasa’nın 113.5 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 42.
maddesine göre Meclis üyelerinin onundan fazlasınca yapılan başvuruyla
ilgili olarak başvurucu grup üyelerini ve imzalarını teşhis ve itiraz konusu
kararı tespit ettikten ve ihlal edildiği ileri sürülen anayasal hükümler
vurgulanıp gerekli deliller sunulduktan sonra başvurunun yetkili tarafça 8
günlük yasal süre içerisinde yapıldığına ve kabul edilirlik koşullarının yerine
getirildiğine karar vermiştir.
Mahkeme ilk olarak, milletvekillerinin tek bir Cumhurbaşkanı adayı
gösterdiklerinde Anayasa’nın 86. maddesinin ihlal edilmiş olacağını ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 124
demokratik bir sistemin temsili adına birden çok adayın bulunmasının
önkoşul olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme, Arnavutluk ile Macaristan
anayasalarını örnek olarak zikrederek Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek bir
adayla yapılabilmesine imkan veren dilsel ifadenin eksikliğine vurgu
yapmıştır. Mahkeme bu durumda seçimin geçersiz olduğu sonucuna
varmıştır. İkinci olarak Mahkeme, Meclis üyesi olan 120 milletvekilinden
Meclis Başkanı tarafından izinli olanlar hariç Cumhurbaşkanlığı seçimine
tüm milletvekillerinin katılıp oy kullanmasını öngören 86. maddeye göre %
100 oranında yetersayı eksikliğinden dolayı da seçimin geçersiz olduğunu
tespit etmiştir. Bu açıdan Mahkeme milletvekillerinin Meclis çalışmalarına
katılma yükümlülüklerinin bulunduğunu vurgulamıştır. Son olarak
Mahkeme, Anayasa’nın 86. maddesi ile Meclis İçtüzüğü’nün
Cumhurbaşkanlığı seçimi süresince aranın yapılıp yapılamayacağını
düzenlemediğini vurgulamış, görevinin Anayasa ihlali bulunup
bulunmadığını tespit etmek olduğunun altını çizmiş ve seçim süresince
yapılan aranın 86. maddeye göre Anayasa ihlali oluşturmadığını tespit
etmiştir. Mahkeme, başvurucuların Anayasa ihlali bulunduğuna ilişkin kanıt
sunmadıkları sonucuna varmıştır.
Mahkeme, yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı başvurunun kabul edilir
olduğunu tespit etmiş ve Meclis’in Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin
kararının 86. madde ihlali oluşturduğundan geçersiz olduğuna karar
vermiştir.
Priştine, 30 Mart 2011
Nr. ref.: AGJ 107/11
KARAR
Dava No:. KO 29/11
Başvurucu
Sabri Hamiti ve diğer milletvekilleri
Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine
ilişkin Nr.04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi.
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 125
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucular
1. Başvurucular, Mr. sc. Vjosa Osmani tarafından temsil edilen Kosova
Demokratik Birliği’nden (LDK) 25 (yirmi beş) milletvekili, Kosova’nın
Geleceği İçin İttifak’tan (AAK) 9 (dokuz) milletvekilidir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucuların itiraz ettikleri karar, Kosova Cumhuriyeti Meclisinin
(bundan sonra “Meclis” şeklinde anılacaktır) 22 Şubat 2011 tarihli
olağanüstü oturumunda Kosova Cumhurbaşkanı Sn. Behgjet Pacolli’nin
seçimine ilişkin Nr.04-V-04 sayılı kararıdır.
Dava Konusu
3. Bu istemle ilgili dava konusu Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova
Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı seçildiği Meclis kararının Kosova
Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde
anılacaktır) tarafından Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir.
4. Başvurucular, Meclisin 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü
oturumunda Kosova Cumhurbaşkanının seçimi esnasında uygulanan
usullere itiraz edip Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra
“Anayasa” şeklinde anılacaktır) 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanının
Seçimi] ihlal edildiğini iddia etmektedirler.
5. Başvurucular özellikle oylama esnasında toplantı yetersayısının
sağlanmaması, karşı adayın olmaması ve seçim süreci devam ederken
oylamaya ara verilmesinden dolayı Anayasanın 86. Maddesinin (4), (5)
ve (6). Fıkralarının ihlal edildiğini iddia etmektedirler.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 126
Yasal Dayanak
6. Anayasanın 113.5 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 42. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (1) Maddesi.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
7. Başvurucular 1 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvuru dilekçesini
sunmuşlardır.
8. Başkan, İçtüzüğün 8 ve 33. kullarına uygun olarak GJR. 29/11 sayı ve 2
Mart 2011 tarihli Emirname ile Yargıç Iliriana Islami’yi raportör yargıç
olarak atamıştır. Aynı tarihte yönetmeliğin 9. Kuralına uygun olarak
Mahkemenin Başkanvekili, KSH. 29/11 sayılı Emirname ile Yargıç
Snezhana Botusharova başkanlığında, yargıçlar Ivan Čukalović ve Enver
Hasani’den oluşan ön inceleme heyetini atamıştır.
9. 3 Mart 2011 tarihinde istem Meclis Başkanına bildirilerek, bu konuyla
ilgili cevabı talep edilmiştir. Aynı gün içerisinde, Yönetmeliğe uygun
olarak, istem, davada ilgili taraflar olarak Kosova Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanına ve Uluslararası Sivil Ofise (ICO) bildirilmiştir.
10. Mahkeme, İçtüzüğün 35 (2). Kuralına dayanarak, 8 Mart 2011 tarihinde
başvuruculardan ilave evrak teslim etmelerini talep etmiştir.
11. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Behgjet Pacolli, 10 Mart 2011
tarihinde başvurucuların istemiyle ilgili cevabını sunmuştur.
12. Kosova Cumhuriyeti Meclisi Başkanı Sn. Jakup Krasniqi, 11 Mart 2011
tarihinde Cumhurbaşkanı Seçim Kararını, Tutanağı ve Cumhurbaşkanı
seçimiyle ilgili 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis
oturumunun konuşma dökümünü sunmuştur.
13. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra 17
Mart 2011 tarihinde Mahkemeye istemin kabul edilir olduğu önerisini
sunmuştur.
14. Mahkeme 28 Mart 2011 tarihinde istemi görüşüp oylamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 127
Olguların Özeti
15. Meclis Başkanı 21 Şubat 2011 tarihinde milletvekillerini çağırıp 22 Şubat
2011 tarihinde olağanüstü Meclis toplantısının yapılacağını bildirmiştir.
Bu toplantının gündem maddelerinin arasında Kosova Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanının seçimi de vardı.
16. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına gösterilen tek aday Sn.
Behgjet Pacolli idi.
17. Cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetten LDK, AAK ve Vetevëndosje
partileri katılmamışlardır. Sonuç olarak toplantıda 67 (altmış yedi)
milletvekili bulunuyordu.
18. Birinci oylamadan sonra Meclis Başkanı, 67 (altmış yedi) milletvekilinin
toplantıda bulunduklarını ve mevcut olan 67 milletvekilinden 54 (elli
dört) milletvekili KABUL (lehte) oyu kullandıkları açıklanmıştır.
19. Mecliste bundan sonra ikinci bir oylama yapılarak Meclis Başkanı, 67
milletvekilinden 58’inin KABUL oyu kullandığını açıklamıştı.
20. Daha sonra Meclis Başkanı bir sonraki oylamayı ilan etmiştir. Ancak
PDK (Kosova Demokratik Partisi) tarafından oturuma ara verilmesi talep
edilmiş, fakat Meclis Başkanı tarafından reddedilmiştir.
21. Aradan sonra üçüncü oylama yapılıp Meclis Başkanı, mevcut 65 (altmış
beş) milletvekilinden 62’sinin (altmış iki) KABUL oyu kullandıklarını
açıklamıştır. Fakat oylamayı yöneten komisyon oy sandığından çıkan 67
(altmış yedi) pusuladan 62 KABUL, 4 RET ve 1 geçersiz oyun olduğunu
açıklamıştır.
22. Üçüncü oylama turundan sonra Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi, Sn.
Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçildiği sonucunu
açıklamıştır.
Başvurucuların Öne Sürdükleri İddialar
i. Cumhurbaşkanı Seçimi için yetersayının sağlanmamış
olması
23. Başvurucular, Anayasanın 86 (4) Maddesinin: “Cumhurbaşkanı seçimi,
Meclis üye tam sayısının üçte ikisinin (2/3) oyuyla yapılır” hükmünü
içerdiğini sürerek, Cumhurbaşkanı seçiminin yapılması için üye toplam
sayısı olan 120 milletvekili sayısının 2/3 çoğunluğunun, 80 milletvekili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 128
olduğuna işaret etmişlerdir. Nitekim seçimin ilk oylaması esnasında 67
üye mevcut olup seçim süresince Cumhurbaşkanı seçimi süreci için
gerekli olan yetersayı sağlanmamıştır. Buna rağmen yetersayıya
ulaşılmadan oylama yapılmıştır.
24. Başvuruculara göre yetersayı eksikliği oylamanın ikinci turunda da
devam etmiş olup yalnız 67 (almış yedi) üyenin mevcut olduğu
bildirilmiştir.
25. Oylamanın üçüncü turunda, Meclis Başkanı, yalnız 65 (altmış beş)
üyenin mevcut olduğu ve Sn. Behgjet Pacolli’nin 62 (altmış iki) oy alarak
Kosova’nın Cumhurbaşkanı seçildiği sonucunu açıklamıştır.
26. Başvurucuların görüşlerine göre, Cumhurbaşkanı seçim süreci boyunca,
2/3’lik yetersayı genel anlamda sağlanamayarak Anayasanın 86.4
Maddesi ihlal edilmiştir.
27. Dahası, başvurucular, seçim sürecinin Kosova Cumhurbaşkanının önceki
seçim şekliyle çelişmekte olduğunu öne sürmektedirler.
28. Meclis İçtüzüğünün 51. Maddesinin “Meclis’te yetersayı üye tamsayısının
yarısından fazlası mevcut olduğunda sağlanır” ve “Meclis
toplantılarından çıkan kararların oylama esnasında oturumda üye
tamsayınsın yarısından fazlası mevcut olduğunda geçerli olurlar”
hükümleri öne sürülmektedir. Fakat Meclis İçtüzüğünün “Mecliste Yasa,
Yasa Hükmünde Kararnameler ve diğer kararlar oturumda üye
tamsayısının yarısından fazlası mevcut olup oyladıklarında onaylanmış
sayılırlar” hükmünün yanı sıra “Anayasanın başka şekilde öngördüğü
durumlar bu hükümlerin dışındadır” hükmüne atıfta bulunulmuştur.
Başvuruculara göre, Cumhurbaşkanı seçiminde yetersayı için Anayasaya
göre, Meclis üye tamsayısının 2/3 oranı gerekli olduğundan, yukarıdaki
genel yetersayı hükmünden farklı bir sayı gerekli olduğu aşikârdır.
29. Başvurucular, Meclis İçtüzüğünde 2/3 çoğunluğu gerektiren yetersayı ile
ilgili diğer konuları da vurgulayarak: uluslar arası anlaşmaların
imzalanması, Halk Avukatının görevden alınması, olağanüstü halin 150
günde fazla uzatılması, Meclis İçtüzüğünün onaylanması gibi konuların
olduğunu belirtmişlerdir. Başvurucular, Meclisin yukarıda zikredilen
meselelerle ilgili oylama yapması gerekli olduğu durumlarda, üye
tamsayısının 2/3’sinin mevcut olup yetersayının sağlandığı yönünde
yoklama
yapılmadan
oylamanın
yapılmaması
gerektiğini
vurgulamışlardır. Örnek olarak, Meclisin 6 Eylül 2010 tarihli
oturumunda Meclis Başkanının yoklama sonucunda 72 (yetmiş iki)
üyenin mevcut olduğunu teyit ettikten sonra Kosova Cumhuriyetinin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 129
Dünya Bankasıyla yapacağı anlaşma olan gündemin 4. maddesinin
görüşülmesine devam edildiği bildirilmektedir. Anayasanın 18.1(3)
Maddesine göre uluslar arası anlaşmalar Meclis üye tamsayısının 2/3’si
tarafından onaylanmalıdır. Bu usule riayet edilerek 6 Eylül 2010 tarihli
oturumda Meclis Başkanı, yetersayı sağlanamadığından bu maddenin
görüşülmesini bir sonraki genel kurul toplantısına ertelemiştir. Benzer
şekilde 2009 yılındaki bir oturumunda Meclis, Kosova Hükümetinin
Uluslar arası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD) ila
yapılan bir kredi anlaşması, yine Dünya Bankası Hazine Misyonu ile İyi
Niyet Anlaşmasının onayı için yoklama sonucunda 2/3’lik yetersayının
sağlandığı teyit edildikten sonra gündem maddesinin görüşülmesine
devam edilmiştir. Hükümetin Uluslararası Para Fonu ile yapılan
anlaşmanın değiştirilmesine yönelik önergesi için olan gündemin 7.
maddesi konusunda da aynı şekilde davranılmıştır. Bu meselenin
yeniden görüşülmesinden önce Meclis Başkanı, 2/3 çoğunluk
sağlanmadan oylama yapılamayacağını açıklamıştır.
30. Başvurucular devamında 2008 yılında Kosova Cumhurbaşkanı
seçiminde de Kosova Özerk Yönetim Anayasa Çerçevesine dayanılarak
yapıldığı,
Anayasa
Çerçevesinde
de
(yetersayıyla
ilgili)
cumhurbaşkanının seçimi için buna benzer bir usul öngörüldüğünü öne
sürmektedirler. Anayasa Çerçevesinin 9.2.8 Maddesi şunu öngörmüştü:
“Meclis, Kosova Başkanını üye tamsayısının 2/3 oylarıyla seçer.
Oylamanın iki turu sonucunda 2/3 oyçokluğu sağlanamazsa müteakip
turda üye tamsayısının salt çoğunluğunun sağlanması istenir.” Bu vesile
ile de yoklama yapılıp üye tamsayınsın 2/3’nin mevcut olduğu teyit
edilmiştir. Aslında 119 milletvekili mevcut olup bu sayı teyit edildikten
sonra Başkan/Yönetici şunu ifade etmiştir: “Başkanın seçimini öngören
gündem maddesine geçebilmek için tüm koşullar yerine gelmiştir.”
Başvurucular analoji ilkesine dayanarak Cumhurbaşkanı seçiminde
Anayasaya göre 2/3 yetersayı koşulunun geçerli olması gerektiğini öne
sürmektedirler.
31. Başvurucular, Meclisin önceki uygulamalarına dayanarak, açık bir
şekilde ifade edilmemiş olmasına rağmen, Anayasa ve Meclis İçtüzüğüne
göre oylamaya geçilmeden önce 2/3’lik yetersayının gerekli olduğu
üzerinde ısrar etmekteler. Bu sav Meclisin parlamenter tecrübesine
dayandırılmaktadır. O halde, bu usule riayet etmeyerek Anayasanın 86.
Maddesi ihlal edilmiş, böyle usullerle alınmış tüm kararlar Anayasaya
aykırı olmuştur.
ii. Cumhurbaşkanı seçimi esnasında karşı adayın olmaması
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 130
32. Bununla ilgili olarak başvurucular, Kosova Cumhurbaşkanının seçimi
birden çok adayla yapılması gerekli olduğu, 86.5 Maddeye atıfta
bulunularak “Eğer ilk iki seçim turunda adaylardan hiçbiri üçte ikilik
(2/3) oy çoğunluğunu sağlayamazsa, ikinci turda en yüksek oyu alan iki
adayın yarıştığı üçüncü tur yapılır ve mevcut ve üye tamsayısının
oylarının çoğunu alan aday, Kosova Cumhurbaşkanı seçilir” savını öne
sürmektedirler. Dahası, Anayasanın 86.6 Maddesi şunu belirlemiştir:
“Eğer
üçüncü
turun
sonunda
adaylardan
hiçbiri
Kosova
Cumhurbaşkanlığına seçilemezse…”.
33. Başvurucular Anayasanın 86. Maddesinin, alıntılanan her iki fıkrada
aday sözcüğü çoğul olarak zikredildiğinden, en az iki (2) adayın olması
gerektiğini öne sürmektedirler. Fakat, 22 Şubat 2011 tarihinde oylama
esnasında Cumhurbaşkanı görevi için yarışan bir aday vardı. Bu durum
Anayasanın 86.5 ve 86.6 maddeleriyle örtüşmemektedir.
34. Son olarak, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı için yapılan önceki iki
seçimde yarışan iki adayın olduğunu öne sürmekteler. Aslında Anayasa
Çerçevesinde karşı aday belirlenmemiş olup, Anayasayı hazırlayanların
Cumhurbaşkanı seçiminde tek bir adayın yarışmayarak karşı adayın
olmasını gerektiren bir kıstas amacının olduğu da aşikârdır. Öyle ki
başvuruculara göre, Anayasayı hazırlayanların Cumhurbaşkanı
seçiminde bu usulün değiştirilmesi amaçlandığı, yarış/rekabet ilkesini
ekleyerek daha demokratik bir pozisyon hedeflendiği ileri sürülmektedir.
iii. Kosova Meclisi İçtüzüğüne aykırı şekilde oylamaya ara
verilmesi
35. Başvurucular, Meclis İçtüzüğünün yorumlanmasında nihai merci olan
Meclis Başkanının tespitine dayanarak oylama öncesinde bir ara talep
edildiği anda Kosova Meclisi İçtüzüğünün ve Anayasanın ihlal edildiğini
öne sürmektedir. Meclis İçtüzüğünde Cumhurbaşkanı seçim süreci
boyunca oylama başlamadan önce oturuma ara verilmesine izin verilir
şeklinde bir hükmün olmayıp, İçtüzüğün 17.1 Maddesine göre Genel
Kurul toplantılarında İçtüzükle ilgili nihai yorumlamayı Meclis
Başkanının yapmaya yetkili olduğu açıktır. Sn. Jakup Krasniqi’nin 22
Şubat 2011 tarihinde oylamaya ara vermenin İçtüzük ihlali olduğu
yönündeki açıklaması bunu açıkça göstermektedir.
36. Başvurucular, Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci ve üçüncü oylama turları
arasında PDK’nın ara talebinde bulunduğunu belirtmekteler. Bu talep ilk
başta Meclis Başkanı Jakup Krasniqi tarafından reddedilerek bunun
İçtüzük ve Anayasaya karşı olduğu ifade edilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 131
37. Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi’nin böyle bir aranın Anayasa ve
Kosova Meclisi İçtüzüğüne aykırı olduğu yönündeki uyarısına rağmen,
bir saate yakın bir aranın ardından, üçüncü oylama turunun sonunda Sn.
Behgjet Pacolli Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Aradan sonra Meclis Başkanı
bir kez daha oylama süreci devam ederken aranın yapılmasının İçtüzüğe
aykırı olduğunu yineleyip milletvekillerine baskı uygulandığından bunun
olumsuz sonuçları olacağını ifade etmiştir.
38. Başvurucular, Meclis İçtüzüğünün yorumlanmasında nihai merci Meclis
Başkanının olduğuna göre, oylama sürecine ara verilmesinin bu
kuralların ihlal edildiğinin sonucunu çıkartmışlardır.
Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanının Cevabı
39. Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi başvurucuların
istemleriyle ilgili herhangi yorum sunmayıp Mahkemeye, Kosova
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına Sn. Behgjet Pacolli’nin seçilmesiyle
ilgili kararı, 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı seçimi ve
Kosova Hükümetinin güven oylamasıyla ilgili tutanak ve kayıt
dökümünü sunmuştur.
40. Meclis Başkanı, 22 Şubat 2011 tarihinde 81 milletvekilinin mevcut
olduğu olağanüstü Meclis toplantısını açmış ve tutanağa göre gündemde
iki madde bulunuyordu. 1. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının
Seçimi ve 2. Kosova Hükümetinin güven oylaması.
41. Yetersayı ve yetki belirleme komisyonu Cumhurbaşkanlığına aday olan
Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Anayasası ve 3/L-094 sayılı Kosova
Cumhurbaşkanlığı Yasasında belirlenen koşulları yerine getirdiğini
belirten bir rapor sunmuştur.
42. Komisyon tarafından bu rapor takdim edildikten sonra, Meclis Başkanı
93 milletvekilinin bulunduğunu açıklamıştır.
43. Oylamanın birinci turuna başlanmadan önce LDK, AAK ve Vetëvendosje
oturumu terk ederek oylamaya katılmamışlarıdır. Bunun sonucunda 67
(altmış yedi) milletvekili kalmıştır.
44. Oylamanın birinci turundan sonra Meclis Başkanı 67 milletvekilinin
bulunduğunu, 67
(altmış yedi) milletvekilinden 54 (elli dört)
milletvekilinin KABUL, 11 milletvekilinin RET oyu verdiğini, 2 (iki) oyun
da geçersiz olduğunu açıklamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 132
45. Meclis daha sonra oylamanın ikinci turuna geçmiştir. Bu oylamada
Meclis Başkanı, 67 (altmış yedi) milletvekilinin bulunduğunu, 58 (elli
sekiz) milletvekilinin KABUL, 7 (yedi) milletvekilinin RET oyu
kullandığını, 2 (iki) oyun da geçersiz olduğunu açıklamıştır.
46. Yapılan aradan sonra oylamanın üçüncü turu 65 (altmış beş) mevcut
milletvekiliyle başlanmıştır. Meclis Başkanı, mevcut 65 (altmış beş)
milletvekilinden 62 (altmış iki) milletvekilinin KABUL, 4 (dört)
milletvekilinin RET oyu verdiğini ve 1 (bir) oyun geçersiz olduğunu
açıklamıştır. Fakat oylamayı yöneten komisyon oy sandığında bulunan
67 (altmış yedi) oy pusulasından 62’sinin (altmış iki) KABUL, 4’ünün
(dört) RET oyu ve 1 (bir) oyun geçersiz olduğunu açıklamıştır.
47. Oylamanın üçüncü turundan sonra Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi,
Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı
seçildiğini tespit etmiştir.
Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Cevabı
48. Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Behgjet Pacolli, (bundan sonra
“İlgili Taraf” şeklinde anılacaktır), kendinsinin Anayasanın 86.3
Maddesine uygun şekilde Kosova Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu
öne sürmektedir. İlgili Taraf, Anayasanın 86.1 ve 86.5 maddesine göre
oylamanın üçüncü turunda 62 milletvekilinin Sn. Behgjet Pacolli’nin
Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı lehine KABUL oyu verdiklerini
öne sürmektedir.
49. Yetersayı eksiğiyle ilgili olarak İlgili Taraf, Anayasanın 69 Maddesine
[Oturum Programı ve Yetersayı] göre ve daha belirgin bir şekilde
Anayasanın 69.3 Maddesinin milletvekillerinin yarınsının (1/2) mevcut
olması halinde yetersayının sağlanacağını belirtilmiştir. İlgili Tarafa göre
olağanüstü oturumun başında 117 milletvekili mevcuttu. LDK, AAK ve
Vetëvendosje partileri oturumu terk ettiklerinden Sn. Behgjet Pacolli’nin
Kosova Cumhurbaşkanlığı seçiminde karşı oy olarak nitelendirilmesi
gerektiği, mevcut olup oy kullanan milletvekillerinin Anayasanın 86.
Maddesine göre usul koşullarının yerine getirildiği ve oylamanın ilk iki
turunda Meclis iradesinin ortaya çıktığı şeklinde yorumlanması
gerekmektedir.
50. Dahası İlgili Taraf, birinci turun başladığı anda oturumda 67 milletvekili
bulunduğunu, Anayasanın 69.3 Maddesine ve Meclis İçtüzüğünün 51.1
ile 51.3 Maddesine göre yetersayının sağlandığını ileri sürmektedir. 67
milletvekilinin varlığı Meclis Başkanı tarafından da teyit edilmiştir. Diğer
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 133
yandan ne Anayasanın 86. Maddesi ne de İçtüzük oturumun başlaması
için 2/3 çoğunluğun gerekli olduğunu belirtmemektedir.
51. İlgili Taraf, Anayasanın dolaysız bir şekilde milletvekillerinin oturuma
zorunlu olarak iştirak etmelerini öngörmediğini ileri sürmektedir. Ancak
Anayasanın ruhundan dolayı ve seçmenlerin saygın bir şekilde temsili
açısından milletvekillerinin oturuma katılma yükümlülükleri (en azında
ahlaki anlamda) vardır. Öyle ki Cumhurbaşkanının Meclisteki seçiminin
engellenmesinin önüne geçebilmek amacıyla, Anayasayı ve özellikle 86.
Maddeyi hazırlayanlar üç oylama turu öngörmüş ve üçüncü turda Sn.
Behgjet Pacolli Kosova Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
52. Aday sayısıyla ilgili olarak İlgili Taraf, Anayasanın 86.3 Maddesinin
böyle bir sayıyı açıkça belirlemeyip birden çok Cumhurbaşkanı adayı
göstermek üzere milletvekillerine bir yükümlülük getirmediğini ileri
sürmektedir.
53. Dahası, İlgili Taraf, Anayasanın 86. Maddesinin yeniden okunup bir
bütün halinde yorumlanması gerektiğini ve 86.5 ile 86.6 Maddesinin
birden çok Cumhurbaşkanı adayının olduğu “özel durumlara” atıfta
bulunduğunu iddia etmektedir.
54. Ara ile ilgili olarak İlgili Taraf, ne Anayasa ne de Meclis İçtüzüğünün bir
parlamento grubunun ara talebini kısıtlamadığını ileri sürmektedir.
55. Dahası İlgili Taraf, İçtüzüğün 17.1 Maddesine göre Meclis İçtüzüğünün
yorumlanmasında nihai merciin Meclis Başkanının olduğunu ileri
sürmektedir. Bu durumda İçtüzüğün yorumlanmasında son merci olarak
Meclis Başkanı, ara talebini onaylamıştır. Öyle ki ara Meclis İçtüzüğüne
uygundu.
56. İlgili taraf, diğerleri yanı sıra şunu da ifade etmiştir: “Anayasa’da,
evrensel hukuk ilkelerine uygun ilave bir değişikliğin yapılması
gereklidir.”
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
57. Başvurucuların, Anayasanın 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanının
Seçimi] ihlal edildiği yönündeki şikâyeti hakkında doğru bir hükme
varması amacıyla, Mahkemenin öncelikle başvurunun kabul
edilebilirliğine ilişkin Anayasa, Yasa ve İçtüzüğün belirlediği koşulların
yerine gelip gelmediğini değerlendirmesi gerekmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 134
58. Mahkemenin öncelikle başvurucu tarafın yetkili taraf olup olmadığını
Anayasanın 113.5 Maddesine göre tahlil etmesi gerekmektedir.
Anayasanın 113.5 Maddesi şunu belirlemiştir: “Kosova Meclisinin on (10)
veya daha fazla üyesi, onaylandığı günden itibaren sekiz (8) gün
içerisinde Kosova Meclisinde onaylanan her türlü yasa veya kararın
içerik veya usul açısından Anayasaya uygunluğuna ilişkin itirazda
bulunabilirler.” Mevcut istemde LDK ve AAK partilerinden 34 (otuz
dört) milletvekili Sn. Behgjet Pacolli’nin Kosova Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığına seçilmesine ilişkin karara itirazda bulunmak üzere
başvurucuların yetkili taraf olup Anayasanın 113.5 Maddesine göre
meseleyi Mahkemeye getirme hakkına sahiptirler.
59. Dahası, Anayasanın 113.5 Maddesinde Meclisin “onaylandığı tarihten
itibaren sekiz (8) gün içerisinde” şeklinde olan diğer koşulla ilgili,
Mahkeme, kararın Mecliste onaylandığı tarihin 22 Şubat 2011 olduğu ve
başvurucuların 1 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvurduklarını tespit
etmiş olup Anayasanın 113.5 Maddesinde Mahkemeye başvuru için
gerekli olan süre ile ilgili koşulun yerine geldiğini belirlemiştir.
60. Mahkeme, Yasanın aşağıda alıntılanan 42. Maddesinin de öngördüğü
koşulların sağlandığını tespit etmiştir:
“Anayasanın 113. Maddesi 5. Fıkrasına uygun şekilde yapılan
başvuruda diğer bilgilerin yanı sıra, şu bilgilerin de sunulması
gerekmektedir:
1.1 Kosova Cumhuriyeti Meclisinin onayladığı karar veya yasanın
Anayasaya uygunluğuna ilişkin şerh koyan milletvekillerinin ad ve
imzaları,
1.2 İstemle ilgili Anayasa, yasa veya yasa hükmünde kararnamenin
hükümleri,
1.3 Uyuşmazlığın isnat edildiği deliller.”
61. Başvurucular yetkili taraf olup Mahkemeye dilekçe sunmak için süreyle
ilgili koşulları yerine getirdiklerine ve itiraz edilen Meclis kararı da dahil
olmak üzere, iddia edilen Anayasa ihlalini kesin bir şekilde tarif
ettiklerine göre, tüm kabul edilirlik koşullarını yerine getirmişlerdir.
62. Başvurucular kabul edilirlik koşullarını yerine getirdiklerine göre,
Mahkeme, başvurucuların itirazının esasını tahlil etmek durumundadır.
İstemin Yasal Değerlendirmesi
Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Seçim Usulü Hakkında
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 135
1. Aday sayısına ilişkin olarak
63. Başvurucular, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek
adayla gerçeklemişinin Anayasanın 86.5 ve 86.6 Maddesi ihlali
oluşturduğu yönünde şikayet etmektedirler.
64. Mahkeme bununla ilgili olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 86.3
Maddesine atıfta bulunmaktadır: “Kosova Meclisi Milletvekillerinden en
az otuzundan (30) imza alabilen her Kosova Cumhuriyeti vatandaşı,
Kosova Cumhurbaşkanlığına aday olabilir. Meclis üyeleri, Kosova
Cumhurbaşkanlığı adaylığını koyan tek bir kişi için imza verebilirler.”
65. Mevcut davada Mahkeme, Kosova Cumhurbaşkanlığına aday olan Sn.
Behgjet Pacolli’nin 64 milletvekilinin imzalarını sunduğunu belirlemiştir.
22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis oturumunu terk eden
parlamento gruplarının Kosova Cumhurbaşkanlığına aday göstermek
için haklarını kullanmadıkları açıktır.
66. Anayasanın 86.5 Maddesi şunu belirlemiştir: “Eğer ilk iki seçim turunda
adaylardan hiçbiri üçte ikilik (2/3) oy çoğunluğunu sağlayamazsa,
ikinci turda en yüksek oyu alan iki adayın yarıştığı üçüncü tur yapılır
ve mevcut üye tamsayısının oylarının çoğunu alan aday, Kosova
Cumhurbaşkanı seçilir”
67. Anayasanın 86.6 Maddesi şunu belirlemiştir: “Eğer üçüncü turun
sonunda adaylardan hiçbiri Kosova Cumhurbaşkanlığına seçilemezse,
meclis feshedilir ve kırk beş (45) gün içerisinde yapılması gereken yeni
seçimler ilan edilir.”
68. Mahkeme, Anayasanın 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanının Seçimi]
kaleme alınış şeklinin bütünlük içerisinde tahlil edilmesi gerektiği
görüşündedir. Maddenin yorumlanması, Cumhurbaşkanlığı seçim
sürecinin harekete geçirilmesi amacıyla birden çok adayın bulunması
gerekir, şeklinde yapılmalıdır. Özellikle maddenin 5. fıkrasında açık bir
şekilde herhangi bir adayın ilk iki turda 2/3’lik oyçokluğunu
sağlayamaması durumunda “ikinci turda en çok oyu alan iki adayın
yarışacağı” üçüncü turun yapılacağı belirtilmiştir.
69. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Kosova Geçici Özerk Yönetim Anayasa
Çerçevesinin aşağıda alıntılanan 9.2.8 bölümüne atıfta bulunmaktadır:
“Kosova Başkanı, Meclis tarafından gizli oylamayla seçilir. Başkanlığa
aday gösterilmek için Mecliste en çok sandalyeye veya asgari 25
sandalyeye sahip partinin desteği aranır. Meclis, üye tamsayısının 2/3
oyçokluğuyla Başkanı seçer. İlk iki oylama turunun sonunda 2/3’lik
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 136
oyçokluğu sağlanamazsa, seçilmek için Meclis üye tamsayısının salt
çoğunluğunun oyu istenir.”
70. Mahkeme, Anayasa Çerçevesine göre Kosova’da ilk Başkanlık seçiminin,
2002 yılında LDK Partisinden Sn. Ibrahim Rugova’nın tek başına
yarıştığı seçim olduğunu tespit etmiştir. 2004 yılında yapılan Başkanlık
seçiminde LDK partisinden Ibrahim Rugova ve PDK partisinden Ramë
Buja yarışıyordu. Daha sonra 2006 yılında yapılan Başkanlık seçiminde
LDK Partisinden Fatmir Sejdiu tek başına yarışmıştır. Ancak 2008
yılında da Anayasa Çerçevesine göre yapılan Başkanlık seçiminde LDK
partisinden Fatmir Sejdiu, AAK partisinden ise Naim Maloku
yarışıyorlardı. 22 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasaının
86. Maddesine göre yapılan seçimde Kosova Cumhurbaşkanı için tek bir
kişi adaylığını koymuştur.
71. Mahkeme, Anayasa Çerçevesinin Kosova Başkanlık seçiminde aday
sayısıyla ilgili suskun kaldığını belirlemiştir. Ancak Anayasa
Çerçevesinden farklı olarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 86.
Maddesi oylamanın birinci, ikinci ve üçüncü turlarında birden çok
adayın yarışması gerektiğini kesin bir şekilde belirtmektedir. Anayasayı
hazırlayanlar Anayasa Çerçevesindeki sistemden ayrılmak için Kosova
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde birden çok adayın yarışacakları
daha demokratik bir sistemi kapsayacak şekilde 86. Maddeyi kaleme
almışlardır. Seçim süreci, Cumhurbaşkanlığı için yarışan birden çok
adayın, oyçokluğu esasına göre Kosova halkının temsilcisi olarak
seçilmesini
sağlayacak
şekilde
oluşturulmuştur.
Anayasayı
hazırlayanların Cumhurbaşkanlığı seçimi için belirlenmiş tek bir adayla
alternatif bir süreç ortaya koymak gibi bir niyeti olsaydı, Anayasa böyle
bir süreci açık bir şekilde öngörürdü.
72. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Cumhurbaşkanlığı için tek bir adayın
yarışabileceği seçimi açık bir şekilde öngören Arnavutluk Anayasanın
87.5 maddesine, örnek olarak, atıfta bulunmaktadır.
“İki aday olup anlardan hiçbirinin istenen oyçokluğunu sağlayamaması
durumunda, 7 gün içerisinde en yüksek oyu alan iki adayın yarışacağı
dördüncü bir oylama yapılır.”
73. Macaristan Anayasası Kosova Anayasasıyla benzer bir sistem
öngörmektedir. Bu Anayasanın 29 B Maddesi şunu belirlemiştir:
“…..
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 137
(2) Parlamento gizli oylama ile Cumhurbaşkanını seçer. Gerekli olması
durumunda oylama tekrar edilebilir. Birinci oylamada parlamento
üyelerinin 2/3’sinin oyunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.
(3) İlk oylamada bu oy oranını hiçbir aday alamazsa, seçim süreci
birinci (1) fıkraya uygun şekilde tekrarlanabilir. Oylamanın ikinci
turunda seçilmek için parlamento üyelerinin 2/3’sinin oyu
gereklidir.
(4) İkinci turda adaylardan hiçbiri seçilemezse oylamanın üçüncü turu
yapılır. Oylamanın ikinci turunda en fazla oyu alan iki aday ancak
seçime devam edebilir. Oy sayısından bağımsız olarak üçüncü turda
en çok oyu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.
….”.
74. Aslından Cumhurbaşkanlığı seçimi, eski komünist rejimli ülkelerde,
Macaristan ve Kosova Anayasalarında öngörülen seçim sürecine benzer
usullerle cumhurbaşkanlarının meclis/parlamento tarafından seçilmeye
başladığı Soğuk Savaş sonrası zamanlardaki geçiş dönemlerinden beri
yapılmaktadır. Zaman içerisinde eski komünist rejimli ülkeler
Cumhurbaşkanlığı seçim usullerini değiştirerek doğrudan seçim
usulünde karar kılmışlardır. Bu çözüm, halkın iradesine kulak verip
yansıtmak ihtiyacından ortaya çıkmış olup milletin birliğini temsil eden
ve devletin başı olan Cumhurbaşkanının doğrudan seçilmesi niyetiyle
desteklenmiştir.
75. Anayasanın 86.6 Maddesinde öngörülen Cumhurbaşkanın seçim
usulüne ilişkin olarak Mahkeme, milletvekillerinin Cumhurbaşkanı için
tek bir aday göstermeleri durumunda, seçim sürecini harekete geçirmek
için koşulların resmen sağlanmamış olacağını belirtir. Böyle bir durumda
tek adayla Cumhurbaşkanı seçimi için yapılan tüm uygulamaların
Anayasanın 86. Maddesinin ihlalini oluşturmuştur.
76. Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis
toplantısında
Kosova’nın
Cumhurbaşkanı
seçilmek
üzere
milletvekillerinin tek aday olarak Sn. Behgjet Pacolli’yi gösterdiklerini
tespit etmiştir. Aynı toplantıda Meclis Başkanı tarafından yönetilen
seçim süreci, Mahkemenin görüşüne göre, Anayasanın 86. Maddesinin
kriterleriyle uyuşmadığı halde, tek olan adayın Kosova’nın
Cumhurbaşkanı seçilmesiyle sonuçlanmıştır.
77. Bu koşullar içerisinde Mahkeme, Sn. Behgjet Pacolli’nin 22 Şubat 2011
tarihli olağanüstü Meclis oturumunda
Kosova Cumhuriyeti
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 138
Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinin Anayasanın 86. Maddesini ihlal
ettiği sonucuna varmıştır.
2. Mecliste yapılan oylamaya ilişkin olarak
78. Mahkeme öncelikle Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin Anayasa ihlali
oluşturduğu tespitinde bulunduktan sonra, 22 Şubat 2011 tarihinde
yapılan Meclis olağanüstü oturumunda iddia edilen ilave ihlallerin altını
çizmenin gerekli olmayacağını vurgulamaktadır. Ancak, Anayasanın
Cumhurbaşkanlığı için tek bir adayın yarışmasına izin vermiş olacağını
varsayarak seçim sürecine Anayasanın 86. Maddesinde istenenden az
sayıda milletvekilinin katılması da seçimi geçersiz kılmıştır.
79. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 70. Maddesinin
[Milletvekillerinin Görev Süresi] “Milletvekilleri halkın temsilcileridir”
ibaresine atıfta bulunmaktadır. Dahası milletvekillerinin görevleriyle
ilgili Anayasanın 74. Maddesinde [Görevi Yerine Getirme] “Kosova
Meclisi milletvekilleri, görevlerini Anayasa, yasalar ve Meclis İçtüzüğüne
uygun şekilde, Kosova Cumhuriyetinin en iyi çıkarları için yerine
getirirler” denmiştir.
80. Dahası 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Yükümlülüklerine İlişkin
Yasanın (bundan sonra “Milletvekilleri Yasası” şeklinde anılacaktır) ve
29 Nisan 2010 tarihinde kabul edilen Meclis İçtüzüğünün 3 ve 32.
Maddelere göre milletvekillerinin halkın temsilcisi olduğu, Meclis
toplantılarına katılmak üzere eşit hak ve sorumluluklara sahip olacak ve
Anayasa, Yasa ve Meclis İçtüzüğüne uygun olarak Kosova’da yaşayan
insanların temsilcileri sıfatıyla görevlerini takip edeceklerdir. Bu, halkın
oylarını alan milletvekillerinin, Milletvekilleri Yasasının 40 Maddesinde
[Sorumluluklar] belirtildiği üzere, Meclisteki gene kurul toplantılarına ve
üyesi oldukları Meclisin yardımcı organlarındaki toplantılara katılmak
için halka karşı sorumludurlar. Milletvekilinin Meclis toplantılarına veya
üye olduğu Meclis organlarının toplantılarına katılamaması durumunda,
Milletvekilleri Yasasının 40.3 Maddesinin gereği üzere, Meclis Başkanı
veya ilgili organın Başkan veya Başkanvekilini, özrünü bildirerek
bilgilendirmesi gerekir.
81. Milletvekillerinin sorumlulukları, Meclis İçtüzüğünün 10. Maddesinde
Meclis üyeleri için belirlenen yemin metninde daha belirgin bir şekilde
yansıyıp göreve başlarken içtikleri andın metni şöyledir:
“Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Milletvekili olan bendeniz, onur ve
adanmışlıkla görevlerimi yerine getireceğime, halkı saygınlıkla temsil
edeceğime, Kosova ve vatandaşlarının çıkarları için çalışacağıma,
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 139
Anayasa ve yasalara uygunluğun korunması, Kosova’nın toprak
bütünlüğüyle kurumsal bütünlüğünün korunması, ülke yasaları ve
Avrupa standartlarına uygun şekilde insan hak ve özgürlüklerinin
temini için çalışacağıma, Ant içerim!”
82. Dahası Mahkeme, Meclis İçtüzüğünün 27. Maddesine göre, Meclis
üyelerinin İçtüzüğün Ekinde sunulan Görgü Kurallarına uymayı kabul
ettiklerini vurgulamaktadır. Görgü Kuralları Meclis üyelerinin yaslara
riayet etmeyi ve kamunun kendilerine olan güvenine uygun şekilde
davranmakla yükümlü olduklarını açıkça belirtmektedir.
83. Bu koşullarda Meclisin 120 milletvekili Anayasa, Milletvekilleri Yasası,
Meclis İçtüzüğü ve Görgü Kurallarına göre Meclis genel kurul
toplantılarına katılma ve toplantılarda öngörülen usulleri destekleme
konusunda ve en nihayet onları seçen Kosova vatandaşlarına karşı
kendilerini sorumlu hissetmeleri gerekmektedir.
84. Anayasanın 83. Maddesine [Cumhurbaşkanının Statüsü] göre Devletin
Başı olan ve Kosova Cumhuriyeti insanlarının birliğini temsil eden
Cumhurbaşkanının seçimi o denli önemlidir ki Kosova halkının
temsilcisi olan tüm milletvekillerinin, Meclis Başkanı tarafından izinli
oldukları
durumla
dışında,
Anayasanın
86.
Maddesinde
[Cumhurbaşkanının Seçimi] öngörülen seçim sürecine katılmalarını
anayasal bir sorumluluk olarak değerlendirmeleri gerekmektedir.
85. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının
seçilmesi için, Anayasanın 86.4 Maddesine göre Meclis üye
tamsayısının 2/3’sinin oylarının sağlanması gerektiğini tespit etmiştir.
Bu da Meclis Başkanından izinli olan üyeler, yani 120 milletvekili eksi
izinli olanlar dışında kalan bütün milletvekillerinin oylamaya katılması
sonucunda (birinci ve ikinci oylamada) 80 veya daha fazla oyu kazanan
aday Cumhurbaşkanı seçilir demektir. Üye tamsayısının 2/3’lik
çoğunluğu sağlanamazsa üçüncü oylama yapılır. Milletvekilleri Yasasının
27 Maddesi ve Meclis içtüzüğünün 27.4 Maddesinin şu ifadesi
birbirlerine benzerdir: “Meclis üye tamsayısının üçte iki (2/3)”.
86. 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis toplantısına ait
tutanaktan görüleceği üzere oylama başlamadan önce 81 milletvekili
mevcuttu. Ancak oylama başladığı sırada 67 milletvekili mevcut olup
oylamaya katılmışlar, diğer milletvekilleri genel kurulu terk etmişlerdir.
86. Maddenin, tüm milletvekillerinin oylamaya katılması gerekir, koşulu
sağlanamamıştır. İkinci oylama da aynı şartlar içerisinde gerçekleşmiş
olup üçüncü turda Kosova Cumhurbaşkanlığı için tek aday olan Sn.
Behgjet Pacolli, 67 oydan 62’sini alarak Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 140
87. Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan olağanüstü Meclis
toplantısının Kosova Cumhurbaşkanlığı için yapılan oturumuna yalnız
67 milletvekilinin katılmış olması ile Anayasanın 86. Maddesinin ihlal
edildiğini tespit etmiştir.
3.
Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının
esnasında yapılan araya ilişkin olarak
seçim
süreci
88. Başvurucuların, oylamanın üçüncü turundan önce Meclis Başkanı
tarafından izin verilen aranın Meclis İçtüzüğünün 27. Madde ihlali
oluşturduğu yönündeki iddiasıyla ilgili, Mahkeme, Anayasanın 86.
Maddesi ve Meclis İçtüzüğünün 27. Maddesinin suskun kaldığını
belirlemiştir.
89. Mahkeme, sadece iddia edilen Anayasa ihlallerini ele almakla ilgili
görevine de vurgu yapmaktadır. Başvurucuların, üçüncü oylama
turundan önce aranın yapılmasıyla ilgili şikâyetleri, Mahkemenin
kanaatince Anayasanın 86. Maddesine [Cumhurbaşkanı Seçimi] göre
dava açılabilecek ihlal oluşturmamaktadır. Ancak, Meclisin ara
yapılmaması yönünde bir kararı olsaydı veya Meclis İçtüzüğünün
yorumlanmasında nihai merci olan Meclis Başkanı, milletvekillerine
baskının yapılmasından kaçınmak adına ara yapılmayacağı konusunda
meclisi bilgilendirseydi, o durumda üçüncü oylamadan önceki ara, bu
kararla ilgili ihlal oluştururdu.
90. Bu durumda Mahkeme, başvurucuların oylamanın üçüncü turundan
önce verilen ara ile Anayasanın 86. Maddesinin [Cumhurbaşkanı Seçimi]
ihlalin meydana geldiği yönündeki şikâyetle ilgili kanıt sunmadıklarını
tespit etmiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
MAHKEMENİN 28 Mart 2011 tarihinde yapılan duruşmasında:
I.
II.
Oybirliğiyle istemin KABUL EDİLİR olduğuna.
Anayasanın 86. Maddesindeki kurallarla ve bu maddede yer verilen
demokratik ilkelerle bağdaşmadığından, Kosova Meclisinin 04-V-04
sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli Kosova Cumhurbaşkanının seçimine
ilişkin kararını, iki oya karşı yedi oyla, Anayasaya aykırı olduğuna ve
Anayasanın 116.3 Maddesine göre bu kararın ilan edildiği tarihten
itibaren söz konusu Meclis kararının geçersiz olduğuna,
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 141
III.
Yasanın 20(4) maddesine uygun olarak Kararın taraflara bildirilip
Resmi Gazetede yayımlanmasına KARAR VERİLMİŞTİR.
IV.
Kararın hükmü derhal geçerli olacaktır.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Iliriana Islami, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
Ek A
LDK
1. Sabri Hamiti
2. Ismet Beqiri
3. Teuta Sahatqija
4. Arben Gashi
5. Lutfi Haziri
6. Skender Hyseni
7. Salih Morina
8. Eqrem Kryeziu
9. Anton Quni
10. Imri Ahmeti
11. Vjosa Osmani
12. Hashim Deshishku
13. Ali Sadriu
14. Sadri Ferati
15. Sali Asllanaj
16. Naser Osmani
17. Armend Zemaj
18. Bahri Thaçi
19. Afërdita Berisha-Shaqiri
20. Hykmete Bajrami
21. Vjollca Krasniqi
22. Lirije Kajtazi
23. Haki Demolli
24. Nazane Breca
25. Lutfi Zharku
AAK
1. Ardian Gjini
2. Daut Haradinaj
3. Ahmet Isufi
4. Time Kadriaj
5. Burim Ramadani
6. Bali Muharremaj
7. Kymete Bajraktari
8. Teuta Haxhiu
9. Xhevdet Neziraj
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 142
Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova
Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin
04-V-04 sayılı kararına karşı (Yargıçlar Robert Carolan ve Almiro
Rodrigues’in karşıoy görüşleri)
Dava No: KO 29-2011, karar tarihi: 30 Mart 2011
Anahtar kelimeler: Anayasa Mahkemesi’nin Meclis oylamasını buyurmaya
ilişkin yetkileri, karşıoy yazısı, Meclis’in feshi, milletvekillerinin görevleri,
Cumhurbaşkanı seçimi, Meclis yetersayısı, 10 veya daha fazla sayıda
milletvekili tarafından yapılan başvuru
Mahkeme’nin Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararına karşı oy kullanan
yargıçlar Robert Carolan ile Almiro Rodrigues, şu üç hususu gündeme
getirmişlerdir: (1) yetersayı, (2) aday sayısı ve (3) kararın sonuçları.
İlk olarak karşıoy görüşü yetersayı ile oylama arasında ile bunlar arasında
uygulanabilecek kuralların değişebileceği görünüşü arasında fark olduğunu
değerlendirmiştir. Karşıoy görüşünde Anayasa’nın 69.3 maddesi ile Meclis
İçtüzüğü’ne atıfta bulunularak Meclis üye tamsayısının % 50’sinden fazlası
mevcut bulunduğundan mevzuat yetersayı gereğini yerine getirdiğini
değerlendirilmiştir. Karşıoy görüşünde Robert Düzeni Kurallarına atıfta
bulunularak yoklamasından sonra Anayasa’nın 20, 68, 76, 90, 91 ve 131.
maddelerinde belirtilen gerekli yetersayıdan bağımsız olarak meclis oturumu
süresince yetersayının değişmeyeceğini vurgulanmıştır. Karşıoy yazısında
Cumhurbaşkanlığına seçilmesi için bir adayın birinci ve ikinci turda Meclis
üye tamsayısının üçte ikilik oyunu (80 oy) üçüncü turda ise yarısından
fazlasının (61 milletvekilinin) oyunu alması gerektiği belirtilmiştir. Karşıoy
yazısında Cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda tek başına yarışan
adayın 62 oy aldığına vurgu yapılmıştır. Karşıoy yazısında Anayasa metnini
hazırlayanların yetersayı ile oylama arasındaki farkı açıkça anladıklarını, zira
Cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda farklı oy sayıları öngörülmüş
olup yetersayı koşulu değişmemiştir. Karşıoy yazısında Anayasa’nın
yetersayı için üçte ikilik çoğunluk şartı gerektirdiği şeklinde
yorumlanmasının Meclis üyesi olan milletvekillerinden küçük bir grubun (41
milletvekilinin) Meclis’in görevini yerine getirmeyi engellemeye imkan
verileceğine ve Anayasa metnini hazırlayanların amacına hizmet
edilmeyeceği ve 86.4 madde fıkrasının anlamsız kılınacağına dikkat
çekilmiştir.
İkinci olarak karşıoy görüşünde bir adayın karşı adayı olmaksızın
seçilemeyeceği yönündeki tespitin Anayasa’nın 86.5 maddesinin yanlış
okunmasından
kaynaklandığı
vurgulanmış,
Anayasa
metninin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 143
hazırlayanların amacının tek adayla seçimin yapılmasını engellemek olsaydı
bu kısıtlamayı açıkça belirtmiş olacakları ilave edilmiştir. Karşıoy yazısında
86.5 maddesinin “hiçbir” adaya atıfta bulunduğu ve bunun anlamının “bir
veya daha fazlası” olduğu belirtilmiş, iki veya daha fazla sayıda adayla
yapılan seçimin üçte ikilik oyla yapılmasının daha uygun olacağı ileri
sürümüş, iki adaylı seçimler için de bunun daha uygun olacağı belirtilmiştir.
Karşıoy yazısında göre Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki veya daha fazla
sayıda adayın bulunması gerektiği şartının milletvekillerinin çoğu tarafından
desteklenen adayın seçilmesinin engellenmiş ve bu şekilde siyasi istikrara
zarar vererek gerçekçi olmayan bir seçim sürecinin gerçekleştirilmiş
olabilirdi. Karşıoy yazısında Mahkeme’nin Meclis’e birden fazla adayı
atamayı buyurmaya yetkisinin olmadığı savı ortaya konmuştur.
Üçüncü olarak karşıoy yazısında Mahkeme’nin seçim sonuçlarını
değiştiremeyeceği, seçimin Anayasa’yı ihlal ettiği yönünde çoğunluğun
tespiti göz önünde bulundurulduğunda 86.6 maddenin Meclis’in feshedilip
yeni seçimlerin yapılması gereğini ortaya koyduğu vurgulanmıştır. Son
olarak karşıoy yazısında Mahkeme’nin Meclis’e Cumhurbaşkanlığı seçimi
için en az iki adayı belirleme veya dördüncü bir oylama turunu yapmayı
buyurmaya hakkının olmadığı savı ileri sürülmüştür.
Yukarıda açıklanan
değerlendirilmiştir.
sebeplerden
dolayı
Karar’ın
yanlış
olduğu
Priştine, 30 Mart 2011
Nr. ref.: OM 108/11
Dava No:. KO 29/11
Başvurucu
Sabri Hamiti ve Kosova Meclisinin diğer milletvekilleri
Kosova Cumhuriyeti Meclisinin
Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin
Nr.04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
30 Mart 2011
Yargıçlar Robert Carolan ve Almiro Rodrigues’in
Karşı Oy Görüşleri
Bu davayla ilgili Mahkemenin çoğunluğunun iki kararı ve tespitliyle oydaş
olmadığımızı saygıyla bildiririz.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 144
OLGULAR
1. Kosova Meclisi 22 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhurbaşkanlığı
seçimi için oylamayı başlatmıştır.
2. Gösterilen tek aday Sn. Behgjet Pacolli idi
3. İlk oylama yapıldığında oturumda 67 milletvekili bulunurken Sn.
Behgjet Pacolli 54 oy almıştır.
4. İkinci oylamada 67 milletvekili mevcut iken Sn. Behgjet Pacolli 58 oy
almıştır.
5. Üçüncü oylamaya geçilmeden bir saatten kısa bir ara yapılmıştır.
6. Üçüncü oylama yapıldığında en az 65 milletvekili mevcuttu ve Sn.
Behgjet Pacolli 62 oy almıştır.
Şu temel üç meseleyi ele alacağız: (1) yetersayı, (2) aday sayısı ve (3)
Mahkeme Kararının sonuçları.
(1) YETERSAYI
Çoğunluk, en azından dolaylı şekilde, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili
“yetersayı”ya ilişkin hatalı değerlendirme yaparak, bir adayın
Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için gerekli olan asgari sayının, seçim
oturumunun başlatılması için milletvekili asgari mevcut sayısı (yetersayı)
olarak tanımlama yapılmaktadır.
Yetersayı oylamadan farklıdır. Yetersayı “çalışmalarını gerçekleştirebilmesi
için Mecliste bulunması gereken üye sayısını”1 temsil ederken, oylama2,
yasama organının çalışmalarının bir parçasıdır. Bunlardan herhangi biri için
uygulanan kurallar farklı olabilir ve çoğunlukla farklıdır.
Anayasanın 69. Maddesi 3. Fıkrasına göre, “Milletvekili tam sayısının
yarısından (1/2) fazlası mevcut olduğunda, Mecliste yetersayı sağlanır”.
Yetersayıyı zikreden tek hüküm budur. Meclis İçtüzüğü de Meclis
yetersayısını “üye tamsayısının yarısından fazlası” şeklinde aynı şekilde
belirtir ve bu 61 üyeye tekabül eder. Meclis çalışmalarından bağımsız olarak
karar yetersayısı3 farklı olabilmesine rağmen, oturum süresince toplantı
yetersayısı değişemeden kalır4.
Robert’in yeni gözden geçirilmiş Usul Kuralları, onuncu baskı (2000), s. 20.
Oylama sistemi, oylamanın geçerli sayılması için oylama kurallarını ve oyların sayılıp nihai
sonuçları açıklamak için toplama kurallarını içermektedir (Wikipedia’dan “Oylama sistemi”)
3 Anayasanın 20, 68, 69, 76, 90, 91 ve 131. Maddelerine bakınız.
4 “Meclis oturumu (birleşimi), bir günden uzun sürebilmesi durumunda da aslında bir toplantıdır
(…) Günden güne yapılan ertelemeler veya gün içerisinde yapılan aralar, bir oturumu oluşturan
toplantının sürekliliğini bozmazlar” (Robert’in Usul Kuralları, Madde XI. Farklı olarak 63. Otururm)
1
2
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 145
O halde Anayasa ve Meclis İçtüzüğüne göre, Cumhurbaşkanlığına
seçilebilmek için adayın Meclis üye tamsayısının üçte ikisinin (80
milletvekili) oylarını kazanması gerekmektedir.
Üçüncü turda üye tamsayısının yarısından fazlasının (61) oyunu kazanan
aday Cumhurbaşkanı seçilir.
Bu davanın konusu olan 22 Şubat 2011 tarihli Meclis oturumunda 65-67
arasında milletvekili mevcut bulunduğundan yetersayı sağlanmıştır.
Tek olan aday, birinci ve ikinci turda seçilebilmek için gerekli olan üye
tamsayısının üçte iki oyları (80 milletvekili) kazanamamıştır. Ancak üçüncü
turda Cumhurbaşkanı seçilebilmek için tek olan aday 62 oy kazanarak
Anayasa ve İçtüzükte belirtilen üye tamsayısının yarısından fazlasının (61
milletvekili) üzerine çıkmıştır.
Anayasayı hazırlayanlar yetersayı ile oylama arasındaki farkı kesin bir
şekilde anladıkları için toplantı yetersayısını değiştirmeden, Meclise üçüncü
turda asgari bir sayıyla Cumhurbaşkanını seçmelerine imkân tanımışlardır.
2/3’lik yetersayıyı gerektirecek olan kuralla, küçük bir azınlık (41
milletvekilinin) Meclis toplantısına katılmayı reddetmek gibi basit bir
nedenle Meclis üyelerinin ant içtikleri görevini yerine getirmesini ve Meclis
iradesinin tecelli etmesini engelleyebilecekti. Aslında bu, çoğunluğun
demokratik iradesinin azınlık tarafından engellenmesine olanak
sağlayacaktı. Bu, aynı zamanda Meclisin Anayasanın 86. Maddesinin 4.
Fıkrasına göre Cumhurbaşkanını Meclis üye tamsayısının salt
çoğunluğuyla seçme yönünde hareket etmesini engelleyecekti. Böyle bir
şerh, 86. Maddenin 4. Fıkrasını anlamsız kılacaktı. Anayasayı
hazırlayanlar, Anayasayı hazırlarken, çoğunluğun iradesinin azınlık
tarafından engellenmesinin önüne geçilmesine özellikle dikkat etmişlerdir.
(2) ADAY SAYISI
Çoğunluk, birden fazla adayın olmaması durumunda Cumhurbaşkanının
seçilemeyeceği tespitinde hatalıdır.
Bir kişinin aday olabilmesi için Meclis üyelerinden otuzunun desteğini
alması gerekmektedir. O halde azami dört ve asgari bir aday olabilir. Ancak,
çoğunluk, Meclis üyelerinin tamamı tek bir adayı destekleyebileceği
durumda bile 60 üyesinin en az 2 kişiyi Cumhurbaşkanlığı için aday
göstermesi gerektiği tespitinde hatalıdır. Çoğunluğun Anayasayı tahlil
ederken dolaylı bir şekilde kabul ettiği üzere, Kosova’nın ilk Başkanı olan
Merhum Ibrahim Rugova’nın, Meclis iradesine rağmen 2002 yılında
oybirliğiyle seçileme imkânı olamayacaktı. Anayasayı hazırlayanlar tabi ki
böyle bir sonucu hedeflememişlerdir.
Aslında çoğunluk, en az iki aday olması gerekir derken, Anayasanın 86.
Maddesinin 4. Fıkrasını yanlış anlamaktadır. İki aday gerekli olsaydı 86.
Maddenin 4. Fıkrasını hazırlayanlar “birden çok adayın olması
gereklidir” diyebilirlerdi. Aslında aynı Anayasayı hazırlayanlar 6. Fıkrada
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 146
üç turun sonucunda hiçbir adayanı seçilmemesi durumunda ne olacağını
açıklarken “gereklidir” kelimesini kullanmışlardır. Dahası, Anayasanın 86.
Maddesi 5. Fıkrasında “hiçbiri” kelimesi, tüm sözlüklere göre “bir veya daha
fazlası” demektir.
Yani “hiçbir aday” “bir veya daha fazla aday” demektir. Bunun dışında
birinci ve ikinci oylama için üçte iki (2/3) çoğunluk ile üçüncü oylama ile
ilgili salt çoğunluk kombinasyonu bir veya daha fazla adayın olabileceği
anlamına gelmektedir; nitekim birden çok aday olduğunda üçte iki çoğunluk
daha çok balotajla, salt çoğunluk tek adayla ilgilidir.
Anayasayı hazırlayanların Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclisin kaç aday
göstermesi gerektiğiyle ilgili Anayasanın hiçbir yerinde aynı ifade tarzını
kullanmamayı
tercih
ettikleri
ve
üçüncü
oylama
sonucunda
Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmemesi durumunda, sonuçlarla
ilgili “gerekir” kelimesini özellikle kullandıkları gerçeği, Meclisin
Cumhurbaşkanını seçmeden önce birden çok adayın olması gereğini asla
düşünmediklerini göstermektedir.
Meclisin Cumhurbaşkanını seçmeden önce birden çok adayın olması gerekir
şeklinde bir kıstas yoktur. Anayasada bu yönde belirlenmiş tek kıstas,
üçüncü turda iki adayın olması durumunda, seçilecek olanın üye
tamsayısının salt çoğunluğunun (61) oylarını alması gerektiğiyle ilgilidir.
Anayasanın, en az iki adayın olması gerekir şeklinde yorumlanması
durumunda, Kosova Meclisinin seçilmiş milletvekillerinin çoğu tarafından
desteklenen bir adayın seçilmesini engelleyecekti. Böyle bir kıstasın
bulunması halinde, bu, diğer 30 milletvekili tarafından adaylık için önce
imza verilip daha sonra tercih ettikleri diğer adaya oy vererek
sağlanabilirdir.
Böyle bir yorum kandırmayı beraberinde getirip, Kosova seçim sistemi ve
seçimle göreve gelenlerin makamı olan en yüce kurumla alay etmek olurdu.
Anayasayı hazırlayanların böyle mantıksız bir sonucu düşünmemiş olmaları
gerekir. Anayasa Mahkemesi, birden çok aday göstermesi için Meclise
emretme yetkisine sahip değildir.
Kısacası yukarıda ifade edilenler sistematik ve teleolojik şerhle ilgili olup,
Anayasanın temel amacının siyasi kurumların düzenli işleyişini ve siyasi
istikrarı sağlamak olduğu tespitinde bulunma imkânı sunmaktadır.
Dahası, birden fazla adayın olduğu durumlarda bile üye tamsayısının salt
çoğunluğunun oyuyla seçilebilirken, devletin başı5 ve halkın birliğinin
teminatı olan Cumhurbaşkanı olmak için, Meclis üye tamsayısının üçte
ikisinin oylarını almak gerektiğini söyleyemeyiz.
Madde 83 [Cumhurbaşkanının Statüsü] “Cumhurbaşkanı, Kosova Cumhuriyeti halkının birliğini
temsil eder ve devletin başıdır.”
5
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 147
(3) MAHKEME KARARININ SONUÇLARI
Meclisin 22 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhurbaşkanlığı makamı için üç
oylama turu yaptığını çoğunluk tespit etmiştir ve bu tartışmasız böyledir.
Üçüncü oylamanın sonunda Meclis Başkanı, Sn. Behgjet Pacolli’nin
Cumhurbaşkanı seçildiğini açıklamıştır. Bu Mahkeme olguları değiştiremez
veya 22 Şubat’ta olanları yeniden yazamaz. Kosova Cumhurbaşkanlığı için üç
kez oylanmıştır. Meclis Başkanı sonunda Sn. Behgjet Pacoli’yi Kosova
Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ilan etmiştir.
Bu süreç Anayasayı ihlal ettiyse, Anayasanın 6. Fıkrası Anayasa yoluyla ilgili
olarak gayet açıktır:
üçüncü
turun
sonunda
adaylardan
hiçbiri
Kosova
“Eğer
Cumhurbaşkanlığına seçilemezse, meclis feshedilir ve kırk beş (45) gün
içerisinde yapılması gereken yeni seçimler ilan edilir.” (vurgu eklenmiştir)
Anayasa Mahkemesi, Meclise Cumhurbaşkanlığı için en az iki adayı
göstermesini veya dördüncü kez oylama yapmasını emredemez.
Ancak, Meclisin seçim usulünde Anayasa ihlali olduğunu Mahkeme tespit
ettiğinde, bunun sonucunda Anayasa, Meclisin feshini ve kırk beş gün
içerisinde yeni seçimin yapılmasını emreder.
bu Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihli seçim sürecinin Anayasayı ihlal ettiğini
beyan ederken, Meclisin üçüncü oylama turu sonucunda Cumhurbaşkanını
seçmediğini bildirmiştir. Anayasa, bundan sonra Meclisin feshini ve kırk beş
gün içerisinde yeni genel seçimin yapılmasını emreder.
Mahkemenin, sonuçsuz kalmayacak olan bugünkü yanlış kararı bu tespiti
mecbur kılmaktadır. Mahkeme, 22 Şubat 2011 tarihli seçim usulüyle
Anayasanın ihlal edildiğini beyan ettiğinde, yeniden oylama yapmak üzere
Meclise emretmeye yetkisi olmadığını dolaylı şekilde kabul etmektedir.
Herhangi bir yol olmadan Mahkeme seçimi Anayasaya aykırı ilan
edemeyeceğinden, çoğunluğun kararı Meclisin feshedilmesini ve yeni genel
seçimin yapılmasını mecbur kılmaktadır.
Saygıyla sunulmuştur
Robert Carolan
Almiro Rodrigues
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Yargıçları
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 148
Başvurucu Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) Yüksek Mahkeme
Özel Dairesi’nin ASC-09-089 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 25-2010, karar tarihi: 31 Mart 2011
Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, bireysel başvuru, uluslar arası
anlaşma ve belgeler, hakların yargı yoluyla korunması, Kosova Özelleştirme
Ajansı (KÖA), kararların hukuki etkisi, tüzel kişi tarafından yapılan başvuru,
davanın yeniden görüşülmesi için iadesi, adil ve tarafsız yargılanma hakkı,
güçlerin paylaşımı, egemenlik
Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7
maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Yüksek Mahkemesi Özel
Dairesi Temyiz Heyeti (“Özel Daire”) tarafından alınan kararda UNMIK
tarafından kurulan Kosova Emanet Ajansı (KEA)’na ilişkin bir hukuki görüşe
dayanılarak Kosova Meclis’i tarafından eski mevzuat etkin bir şekilde
hükümsüz kılınıp kurulan Kosova Özelleştirme Ajansı karşısında KEA’ya
üstünlük hakkı tanındığı için Anayasa’nın 3.2, 31.1, 31.2, 54, 102.2, 102.3,
102.4, 112.2, 116.3, 143 ve 145.2 maddeleri ve Avrupa İnsan hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) 13. maddesi ile güvence altına alınan hakların ihlal
edildiği ileri sürülmüştür. Başvurucu, Özel Daire Heyet yapısında Kosovalı
bir üyenin bulunmamasından dolayı da itiraz etmiştir. Başvurucu, bu şekilde
bağımsız ve tarafsız bir mahkemede açık duruşma imkanından da mahrum
edildiği savını ortaya koymuştur.
Mahkeme, başvurunun kabul edilirlik koşullarını yerine getirdiğine karar
vermiş, KÖA Hakkında Yasa başvurucuya “tam tüzel kişilik” hakkı tanıdığı
için Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvurucunun yetkili taraf olduğu
tespit edilmiş ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesine
göre dört aylık süre koşulu yerine getirilmiş ve Yasa’nın 47.2 maddesinde
belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmiş ve başvurucunun Yasa’nın 48.
maddesinde belirtildiği şekilde kamu otoritesince ihlal edilen haklarını
açıkça belirttiği tespitinde bulunmuştur.
Davanın esasına ilişkin olarak Mahkeme, Özel Daire’nin başvurucuya
UNMIK’in yorumunda karşı cevap imkanı sunmadığını ve Özel Daire
kararında UNMIK üslubunun hakim olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme,
Özel Daire’nin tarafsız hareket etmediğini, bu şekilde başvurucunun
Anayasa’nın 31. maddesi ve AİHS’nin 6. maddesi ile güvence altına alınan
yargılama hakkının ihlal edildiğini tespit etmiştir. Mahkeme, Uluslararası
Adalet Divanının 22 Temmuz 2010 tarihli tavsiye niteliğindeki kararına
atıfta bulunarak Kosova’nın egemen bir ülke olduğundan başvurucunun
tüzel kişilik statüsüne sahip olduğu yönündeki iddiasını reddeden Özel
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 149
Daire’nin AİHS 31 ve 6. maddesi ve Anayasa’nın 16.3 maddesi ile günce
altına alınan haklarını ihlal ettiğini tespit etmiştir. Mahkeme, Özel Daire’nin
Kosova yargı sisteminin bir parçası olduğu ve Kosova Statüsü Genel
Kapsamlı Çözüm Önerisi’nin 102.3 ve 1.1 maddesine atıfta bulunarak Kosova
Meclisince kabul edilen yasaları uygulamakla yükümlü olduğunu tespit
etmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 145. maddesini zikrederek Anayasa’nın
yürürlüğe girdiği tarihte UNMIK yönetmelikleri ile BM Genel Sekreteri Özel
Temsilcisi (GSÖT)’nin çıkarttığı idari kararla da dahil olmak üzere
yürürlükte olan yasaların Anayasa’ya uygun yürürlükten kaldırılacakları,
değiştirilecekleri veya yerine başka yasların konacağı tarihe kadar geçerli
olamaya devam edeceklerini vurgulamıştır. Öyle ki mahkeme, KÖA
Hakkında Yasa’nın KEA’nın kuruluşuna ilişkin UNMIK Yönetmeliğini
yürürlükten kaldırdığını ve KÖA Hakkında Yasa’nın 31. maddesine atıfta
bulunarak KÖA’nın tüzel kişiliğe sahip olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme,
EULEX Yargıç ve Savcılarının Seçimi, Yetkileri ve Görüşecekleri Davaların
Belirlenmesine İlişkin Yasa’ya atıfta bulunarak EULEX Yargıçlarının Kosova
yasalarına riayet etmeye yükümlü olduklarını vurgulamıştır. Mahkeme,
yaptığı nihai analizde KÖA Hakkında Yasa’ya göre KEA ardılı olarak kurulan
KÖA’yı tüzel bir kişilik olarak kabul etmeyerek Özel Daire’nin Anayasa’nın
102. maddesini ihlal ettiğini tespit etmiştir.
Başvurucunun Özel Daire’nin yapısına yönelik itirazı konusunda Mahkeme,
İtiraz Heyeti’nde alınan kararlarda Kosovalı yargıçların bulunma
zorunluluğu bulunmadığından Anayasa’nın 31.2 ve 54. maddelerinin ihlal
edildiği yönündeki iddiaları yerinde bulmayarak reddetmiştir. Daha açık bir
şekilde 2008/6 sayılı Genelge’nin 14. maddesinin bir dava konusunda karar
alabilmek için üç kişilik bir heyetten sağlanan yetersayı vurgulanırken heyet
üyelerinin milliyeti konusunda herhangi bir ifadenin yer almadığı
belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı Mahkeme, Anayasa’nın 31 ve 32.
maddelerine ve AİHS’nin 6.1 maddesine göre davanın yeniden görüşülmesi
için Özel Daire’nin kararını iade etmiş ve İçtüzük’ün 74.1 kuralına dayanarak
Özel Daire’den kararın uygulanması hakkında Mahkeme’ye bilgi vermesi
talep edilmiştir.
Priştine, 31 Mart 2011
Nr.ref: AGJ 109/11
KARAR
Dava no: KI 25/10
Başvurucu
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 150
Kosova Özelleştirme Ajansı
Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi ASC-09-089 sayı ve 4
Şubat 2010 tarihi kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, KÖA Hukuk Departmanı Müdürü tarafından temsil edilen
Kosova Özelleştirme Ajansı (bundan sonra KÖA şeklinde anılacaktır)
İtiraz Edilen Karar
2. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin (bundan sonra Özel Daire
şeklinde anılacaktır) itiraz edilen ASC-09-089 sayı ve 4 Şubat 2010
tarihli kararı başvurucuya 10 Şubat 2010 tarihinde teslim edilmiştir.
Dava Konusu
3. Dava konusu, özelleştirmeden elde edilen gelirlerden hak kazanan işçi
listelerinin yeniden yayımlanmasını gereksiz değerlendiren Özel Daire
kararını bozmayı reddeden Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi
Temyiz Heyeti (bundan sonra Temyiz Heyeti şeklinde anılacaktır)
kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra
Mahkeme şeklinde anılacaktır) tarafından Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesine ilişkin başvurucunun talebidir.
4. Başvurucunun şikâyet ettiği hususlar:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 151











KÖA’nın Anayasanın 113.7 Maddesine dayanarak bu istem hakkında
dilekçe sunmaya hakkı olmasına;
Özel Daire Temyiz Heyeti kararlarının Anayasa Mahkemesi
tarafından Anayasaya uygun olup olmadığına ilişkin değerlendirmeye
tabi tutulmasına;
Temyiz Heyetinin UNMIK sorumlusu olan BM Genel Sekreteri Özel
Temsilcisi (bundan sonra GSÖT şeklinde anılacaktır) makamından
açıklama talebi ile KÖA’nın bağımsız bir mahkemede yargılanma
hakkını ihlal etmesine;
Temyiz Heyetinin, UNMIK’in söz konusu davada açık ve belirgin
çıkarı olduğunu bile bile UNMIK’ten açıklama talebinde bulunması
ile KÖA’nın tarafsız yargılama hakkını ihlal etmesine;
Temyiz Heyetinin, KÖA’ya bu konuda cevap hakkı tanımayarak
kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmesine;
Temyiz Heyetinin KÖA Hakkında Yasayı yasa olarak tanımayı
reddetmekle Anayasayı ihlal etmesine;
Temyiz Heyetinin KÖA Hakkında yasanın statüsünü ve yasanın
kendisini hiçe saymaya hakkı yoktur.
Temyiz Heyeti, EULEX’in dört yargıcı tarafından imzalanmış kararı
aldığında Anayasayı, Kosova Statüsü Çözümü Hakkında Geniş
Kapsamlı Öneriyi ve Özel Daire İçtüzüğünü ihlal etmiştir.
UNMIK tarafından Kosova mahkemelerine gönderilen mektuplar,
UNMIK’in Kosova yargısına yönelik kabul edilemez müdahale
girişimleridir.
Temyiz Heyeti kararını hazırlayıp imzalayan EULEX yargıçlarının,
kararın görüşülmesi Anayasa Mahkemesi tarafından buyrulması
durumunda bu görüşmede yer almaması gerekirdi.
1999/24 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin 2. Maddesi Anayasanın 145.
Maddesiyle çelişmektedir.
5. Başvurucu ayrıca Temyiz Heyetinin kararıyla Anayasanın 3.2
maddesinin [Kanun Önünde Eşitlik], 31.1 ve 31.2 maddesinin [Adil ve
Tarafsız Yargılanma Hakkı], 54. Maddesinin [Hakların Adli Korunması]
102. Madde 2, 3 ve 4. fıkralarının [Yargı Sisteminin Genel İlkeleri], 112.2
Maddesi [Genel İlkeler], 116.3 [Kararların Yasal Etkisi], 143. Madde
[Kosova Statüsünün Çözümüne İlişkin Geniş Kapsamlı Öneri], 145.2
maddesi [Uluslararası Anlaşmaların Devamı ve Uygulanabilir Mevzuat]
ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (bundan sonra AİHS şeklinde
anılacaktır) 13. Maddesinin [Etkili Başvuru Hakkı] ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
6. Başvurucu Mahkemeden, Temyiz Heyetinin kararının Anayasanın bu
hükümleriyle uyumlu olup olmadığını değerlendirmesini talep
etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 152
Yasal Dayanak
7. Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (1) Kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
8. Başvurucu 23 Nisan 2010 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur
9. Başvurucunun istemi 3 Haziran 2010 tarihinde Özel Daireye
bildirilmiştir. Özel Daire bu istemle ilgili yorumunu 8 Temmuz 2010
tarihine Mahkemeye sunmuştur. Özel Daire “çıkarttıkları kararların
esasını, onların yasal gerekçelerine göre belirlendiklerini” beyan etmiştir.
10. Mahkeme Başkanı, GJR. 25/10 sayı ve 28 Haziran 2010 tarihli kararıyla
Yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ı raportör yargıç olarak görevlendirmiştir.
Başkan, aynı tarih ve KSH 25/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy
başkanlığında, yargıçlar Almiro Rodrigues ve Kadri Kryeziu’dan oluşan
ön inceleme heyetini belirlemiştir.
11. Mahkeme, 2 Şubat 2011 tarihinde başvurucudan ilave belge ve
açıklamalar için talepte bulunarak, başvurucu 8 Şubat 2011 tarihinde
buna karşılık vermiştir.
12. Mahkeme, 18 Şubat 2011 tarihinde başvurucudan bir kez daha ek belge
ve açıklama talebinde bulunarak, başvurucudan bununla ilgili karşılık
gelmemiştir.
13. Mahkeme, 3 Mart 2011 tarihinde Genel Sekreter Özel Temsilciliğini
başvuru konusunda bilgilendirmiş olup, temsilcilikten de cevap
gelmemiştir.
14. Mahkeme, 30 Mart 2011 tarihinde istemi görüşüp oylamıştır.
Olguların Özeti
15. Kosova Cumhuriyeti Meclisi (bundan sonra Meclis şeklinde anılacaktır)
21 Mayıs 2008 tarihinde 03/L-067 sayılı Kosova Özelleştirme Ajansı
Hakkında Yasayı (bundan sonra KÖA Yasası şeklinde anılacaktır)
onaylamıştır. KÖA Yasasının 1. Maddesinde “Ajans, bağımsız bir kamu
kuruluşu olarak kurulmaktadır…” ve “…Ksosova Emanet Ajansının
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 153
Kurulmasına ilişkin 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğine (bundan
sonra 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliği şeklinde anılacaktır) göre
kurulan Kosova Emanet Ajansının (bundan sonra KEA şeklinde
anılacaktır) sahip olduğu mallar ve sorumlulukları devam ettiren ardılı
niteliğinde kurulmaktadır” denmektedir. Dahası KÖA Yasasının 31.
Maddesi 1. Fıkrasında “KÖA Yasasının, yürürlükte olup kendisiyle
çelişen her türlü yasal hükme karşı üstünlüğü vardır” denmektedir. Aynı
maddenin 2. fıkrasında ise “KÖA Yasasının yürürlüğe girmesinden
sonra, değiştirilmiş ve tamamlanmış olan 2002/12 sayılı UNMIK
Yönetmeliği artık hukuki etkisi kalmayacaktır” denmektedir.
16. UNMIK Hukuk İşleri Dairesi (bundan sonra HİD şeklinde anılacaktır)
Müdürü 22 Haziran 2009 tarihinde İstok Belediye Mahkemesi
Başkanına gönderdiği bir yazıda, kamu şirketlerinin (KŞ) yönetiminden
Kosova Emanet Ajansı üzerinden UNMIK’in sorumlu olduğu gerçeğini
dikkate alarak HİD, KŞ ve malları hakkında 2008 Haziranından sonra
Kosova’daki ilgili mahkemelerce çıkartılan karar ve emirnamelerin
nüshalarına ihtiyaç duyduğu belirtilmiştir.
17. Özel Daire Mahkeme Heyeti, 16 Ekim 2009 tarihinde SCEL-09-0003
sayılı davayla ilgili kararı çıkartarak özelleştirmeden elde edilen
gelirlerden yasal hakkı olan çalışanların listesini geçersiz ilan etmiştir.
Mahkeme Heyeti bu davayla ilgili işlemi askıya alıp şikâyetçi / davalı
tarafa (KÖA) yasaya uygun şekilde yeni bir liste oluşturması talimatını
vermiştir.
18. Özel Daire Temyiz Heyeti Başkanı, Kosova Özelleştirme Ajansının
kuruluşuna ilişkin yasanın Meclisten onaylanıp yürürlüğe konduğu ve
Özel Dairenin içtihadını dikkate alarak, 26 Ekim 2009 tarihinde
GSÖT’den, Kosova Emanet Ajansı ile ilgili davaları görüşmek üzere
Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin kuruluşuna ilişkin 2002/13
sayılı UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesi için çıkartılan 2008/4 sayılı
UNMIK Yönetmeliğinin (Özel Daire Nezdinde Hakkında Dava açılabilen
Kişi ve Organları Düzenleyen) 5.2 Maddesi hakkında açıklama talebinde
bulunmuştur.
19. Özel Dairenin GSÖT’den talep ettiği açıklama, KÖA’nın 2008/4 sayılı
UNMIK Yönetmeliği hükümlerine göre Ajans olarak değerlendirilip
değerlendirilemeyeceğiyle ilgilidir.
20. GSÖT’nin 12 Kasım 2009 tarihinde Özel Daireye 2008/4 sayılı UNMIK
Yönetmeliğinin 5.2 Maddesiyle ilgili gönderdiği açıklamada “KEA’nın
kuruluşuna ilişkin 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliği Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin 1244 sayılı Kararı (Bundan sonra 1244
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 154
sayılı BMGK Kararı şeklinde anılacaktır) doğrultusunda çıkartılmış olup
yürürlüğe konmuştur. Bunun iptali veya değiştirilmesi için diğer bir
UNMIK Yönetmeliğinin çıkartılması gereklidir. Şimdiye kadar böyle bir
şey meydana gelmemiştir” denilmektedir.
21. GSÖT’ye göre KÖA Yasasının yeni bir UNMIK Yönetmeliğiyle ilan
edilmeden 15 Haziran 2008 tarihinde girmiştir iddialarıyla ne 2002/18
sayılı UNMIK Yönetmeliğini iptal ettirilebilir ne de bağımsız bir ajans
olan KEA’nin tüzel kişiliği feshedilebilir. KEA “en iyi ihtimalle
KEA/UNMIK’in otoritesini onaylamadan faaliyet gösteren KÖA’nın ajanı
olarak sayılabilir. GSÖT devamında “Bu açıklama, UNMIK’in ne
geçmişte ne de gelecekte BMGK’nin 1244 kararına göre kurulan KEA’nın
mirası ve otoritesinin KÖA’ya devri ile ilgili gayretleri onaylamayacağının
en iyi göstergesidir” ve “KÖA’yla ilgili mevzuatın her ihmali, Özel
Dairenin davalarına KEA’nın kapsanmasını engellemektedir” diye
eklemektedir. Ancak GSÖT’ye göre “KÖA’nın tüzel kişiliğe sahip
olmadığı sürece, değiştirilen 2008/4 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin 5.
Maddesine uygun şekilde kesin bir yargıya varabilmek için KÖA’nın
halen gerekli tüzel kişiliğe sahip olduğu değerlendirilemez”. GSÖT’ye
göre Özel Daire KÖA’yı, aslında mevcut yasalara göre ortak çıkarlar için
faaliyet gösteren ama henüz tescil edilmemiş birkaç gerçek kişiliğin genel
bir ortaklığı olarak değerlendirebilir. GSÖT, KÖA faaliyetlerini
gerçekleştiren bir dizi gerçek kişiliğin olduğu ve bu faaliyetler için
işbirliği yaptıkları, 1244 (1999) sayılı BMGK Kararına uygun yasal
altyapının eksikliğinde KÖA’nın kurulduğu sonucuna varmıştır.
22. KÖA 20 Kasım 2009 tarihinde, KÖA tarafından hazırlanan işçi listesini
geçersiz ilan eden Özel Dairenin 16 Ekim 2009 tarihli kararına karşı
itiraz dilekçesi sunmuştur.
23. UNMIK HİD’in Suhareka Belediye Mahkemesi Başkanına gönderdiği 8
Ocak 2010 tarihli yazısında KEA’nın Temmuz 2008’den sonra faal
olmaması olgusuna karşın tüzel kişilik olarak var olamaya devam ettiğini
ve KEA’nın Özel Daire tarafından Kosova mahkemelerine devredilmiş
davaları da dahil olmak üzere Özel Dairede görüşülmekte olan
davalarıyla ilgili temsilcisinin UNMIK olduğu bildirilmiştir. Yazıda,
KEA’nın müdahil olduğu her türlü hukuki davayla ilgili yazışmanın
UNMIK HİD’e yöneltilmesi gerektiği ve KEA’nın taraf olduğu davalarla
ilgili alınan kararların UNMIK HİD’e bildirilmeksizin kesinleşemeyeceği
açıklanmıştır.
24. EULEX’ten üç uluslararası yargıçtan oluşan Özel Daire Temyiz Heyeti
KÖA’nın 20 Kasım 2009 tarihli itirazını yerinde bulmayarak 4 Şubat
2010 tarihinde reddetmiştir. KÖA’nın statüsü ve KÖA Yasasıyla ilgili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 155
olarak Temyiz Heyeti “Kosova’da yürürlükte olan yasalara göre KŞ’leri
özelleştirip yasal çalışanlarının % 20’sini tasfiye etmeye yetkili ajans
olması gereken KEA bu alandaki faaliyetini sürdürmeyip bu sorumluluğu
(dolaysız uygulanabilir olmayan) KÖA Yasasına göre başvurucu
üstlendiğine göre, özelleştirme sürecine dâhil edilen işçilerin
mahkemelere etkili erişimini AİHS’nin 6. maddesine göre sağlayabilmek
amacıyla, Özel Daire KÖA’nın çalışmalarını kabul etmektedir” denmiştir.
Heyet, devamında “Bu, Özel Dairenin KÖA Yasasını Kosova’da
uygulanabilir yasa olarak kabul ettiği anlamında yorumlanamaz, ancak
özelleştirme sürecine dâhil edilen şirketin bu süreci güvenli ve adil
gerçekleştirilebilmesi için geçerli ve bağlayıcı bir içtüzük şeklinde
değerlendirilmesi gerekmektedir” açıklamasında bulunmuştur. Heyet
son olarak “KEA’nın özelleştirme alanında ardılı olarak faaliyet gösteren
KÖA, en azından bu bağlamda, KÖA Yasasında belirtilen kuralları
izlemesi gerekir” tespitinde bulunmuştur.
Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu, Kosova Özelleştirme Ajansının kuruluşuna ilişkin yasanın
Kosova’da uygulanabilir yasa olarak Meclis tarafından çıkartıldığını ve
Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davalarda Kosova Yüksek Mahkemesi
Özel Dairesinin yargılama yetkisini dikkate alarak, Özel Daire Temyiz
Heyetinin, 26 Ekim 2009 tarihinde GSÖT’ye gönderdiği yazısında
Kosova Emanet Ajansı ile ilgili davaları görüşmek üzere Kosova Yüksek
Mahkemesi bünyesinde Özel Dairenin kuruluşuna ilişkin 2002/13 sayılı
UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesine yönelik çıkartılan 2008/4 sayı
ve 5 Şubat 2008 tarihli UNMIK Yönetmeliğinin 5.2 Maddesi hakkında
açıklama talep ederek Özel Daire Temyiz Heyeti Başkanı gibi davranmış,
bu şekilde KÖA’nın bağımsız bir mahkemede adil ve tarafsız yargılanma
hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir.
26. Başvurucu bu doğrultuda, yürütme ve taraflardan asgari derecede
bağımsız olan her mahkemenin bağısız mahkeme olarak tanımlayan
AİHM içtihadına özellikle atıfta bulunmaktadır. AİHM, Champbell ve
Fell – Birleşik Krallık davasında (28 Haziran 1984, Seri A, no 84, §78)
herhangi bir mahkemenin bağımsızlığını değerlendirmek için göz
önünde bulundurulması gereken bazı etmenleri belirlemiştir:
“Bir organın ve özellikle yürütme ve dava taraflarının ‘bağımsız’
olduğunu belirlemek için (bkz. Le Compte, Van Leuven ve De Meyere
davası, 23 Haziran 1981 kararı, Seri A no 43, s. 24, madde 55),
Mahkeme, üyelerinin atanma şeklini ve üyelerin görev sürelerini (a.g.k.
s. 25-25, madde 57), dış baskılara karşı güvencelerin varlığını (bkz.
Piersack davası 1 Ekim 1982 kararı, Seri A no 53, s. 13, madde 27) ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 156
organın bağımsız görünümünde olduğu meselelerini (bkz. Delcourt
davası 17 Ocak 1970 kararı, Seri A, no 11, s. 17, madde 31) göz önünde
bulundurur”.
27. Başvurucu devamında AİHM Beaumartin – Fransa davası 24 Kasım
1994 tarih, Seri no 296-B kararına atıfta bulunarak, söz konusu kararda
Fransa Conseil d’Etat’ını, bir davanın yasaya göre Dişileri Bakanlığı
tarafından yapılan bir anlaşmayla uygun olup olmadığını yorumlamaya
mecbur kılmıştır. AİHM, bunun yargı bağımsızlığı ile çeliştiğini ve bu
uluslararası anlaşmanın mahkemenin tam yetkisini tamamen
uygulamayı engellediğini, bu yüzden bunun Sözleşmenin 6. maddesini
ihlal ettiği tespitinde bulunmuştur.
28. Başvurucu devamında AİHM Sovransavto Holding – Ukrayna davası 25
Temmuz 2002 karına atıfta bulunarak, söz konusu AİHM kararında,
Ukrayna Cumhurbaşkanının Ukrayna ile Rus şirketleri arasındaki bir
davaya bakan ilgili mahkemelere gönderdiği yazıda Ukrayna
vatandaşlarının haklarını korumayı talep etikten sonra, mahkeme
çelişkili ve olağan olmayan karar alarak Sözleşmenin 6. Maddesinin ihlal
edildiği tespit edilmiştir.
29. Başvurucu, ülke çıkarlarının korunması amacıyla mevzuat kabulü
vasıtasıyla yargı karar alma sürecine müdahaleyle ilgili olarak AİHM’nin
Zelinsky, Pradal, Gonsales ve diğerleri – Fransa davası 28 Temmuz 1999
kararı, § 57-58, 1999-VII Raporlarına atıfta bulunarak, mevzuat söz
konusu davanın sonucunu belirlediğini belirtmiştir. AİHM, “Mahkeme,
ilke olarak mevcut yasalardan kaynaklanan hakları düzenlemek üzere
geriye dönük yeni hükümler kabul edip medeni hukuk davalarında
kapsanmadığı sürece, 6. Maddede yer verilen hukukun üstünlüğü ilkesi
ve adil yargılama nosyonu, genel çıkarlara yönelik zorunlu gerekçelerden
farklı olarak, anlaşmazlıkları yargı yoluyla çözmeye etki etmek üzere
tasarlanmış adaletin mevzuat tarafından yönetilmesine yönelik her
müdahaleyi reddettiğini yinelemektedir” açıklamasında bulunmuştur.
30. Başvurucuya göre, AİHM’nin emsal teşkil eden içtihadına bakıldığında,
Özel Dairenin UNMIK GSÖT’ye yönelttiği böyle bir talebin Avrupa
yargısının kabul ettiği uluslararası normlarıyla çelişmektedir.
31. Başvurucu, UNMIK’in Özel Daireye gönderdiği yazıda belirtildiği üzere
BMGK’nin 1244 sayılı kararına göre Kosova’da temel yürütme organı ve
UNMIK’in yöneticisi GSÖT olduğuna göre, Özel Dairenin açıklama talebi
bağımsız bir mahkemedeki bağımsız bir yargılama süreciyle haklarının
ihlal edildiğini iddia etmektedir. Dahası, söz konusu davada KEA’yı
temsil eden UNMIK Hukuk Departmanı veya Özel Dairede görülen
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 157
davada taraf sayılabilecek olan UNMIK’e yazı gönderilmiştir. Buna
ilaveten başvurucu GSÖT’nin UNMIK tarafından hazırlanıp GSÖT
tarafından ilan edilen yasal hükümle –Özel Daire hakkında yönetmelikilgili açıklama sunmuştur. Öyle ki bu yasal hükümle ilgili olarak UNMIK
ve GSÖT yasa koyucu olarak değerlendirilip “açıklamanın” UNMIK’in
içtüzüğünden (bu durumda Özel Daire hakkında yönetmelik)
kaynaklanan bir mesele olarak itiraz edilen diğer bir yasal ilave olarak
görülmesi gerekir.
32. Özel Daire, UNMIK yazısına cevap vermek üzere KÖA’ya imkan
tanımayıp açıklamada sunulan temel hukuki tespitleri tekrar eden 4
Şubat 2010 tarihli (ASC-09-0089) kararı almıştır. Tüm bunlar Özel
Dairenin, UNMIK KÖA davasında UNMIK lehine taraflılığını gösterir.
Bununla ilgili olarak başvurucu, AİHM’nin başvurucunun duruşma
bitmeden Genel Savcıya cevap verme imkanı olmadığı ve bunun
başvurucunun hak ihlali teşkil ettiği olgusundan hareketle “Bu hak, ilke
olarak, suç veya medeni dava yargılamasındaki tarafların mahkeme
kararına etkileri olmaları için, bağımsız ulusal hukuk hizmetlerinden bir
üyeden bile olsa, delil ve incelemeler hakkında bilgilendirilip onlar
hakkında yorum yapma imkanına sahip olmaları gerekir. Sonuç olarak
AİHM, bu olgunun kendi içerisinde Sözleşmenin 6 (1) Maddesinin
ihlalini barındırmaktadır” değerlendirmesinde bulunan Vermeulen –
Belçika kararına atıfta bulunmaktadır.
33. Devamında başvurucu, Anayasanın 102.3, 112.1 ve 116.3 maddelerine
göre Özel Daire Temyiz Heyetinin, KÖA Yasasını yürürlükten kaldırmaya
yönelik karar alma yetkisine sahip organ olmadığını ileri sürmektedir.
Dahası, Anayasanın VIII Kısmına [Anayasa Mahkemesi] göre Kosova
Cumhuriyetinde bir yasayı geçersiz ilan edebilecek yetkiye sahip tek
organın Anayasa Mahkemesi olduğunu açıklamaktadır. Temyiz
Heyetinin kararı KÖA Yasasını “özelleştirme sürecine dâhil edilen
şirketin bu süreci güvenli ve adil gerçekleştirilebilmesi için geçerli ve
bağlayıcı bir içtüzük şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir”
şeklindeki değerlendirmesiyle bu yasayı tanımayı açık bir şekilde
reddetmektedir. Bu çerçevede karar, Özel Daire yetki alanının tamamen
dışında olan KÖA Yasasının yasal statüsünü tasfiye etmeye
çalışmaktadır.
34. Başvurucuya göre Temyiz Heyetinin üyesi olan dört (4) EULEX
yargıcının kararı ile Özel Daire Anayasanın 143 ve 145.2 maddeleri,
Kosova Statüsü Geniş Kapsamlı Çözüm Önerisi (bundan sonra Geniş
Kapsamlı Öneri şeklinde anılacaktır) VII. Eki [Mülk ve Arşivler] 3.2 ve
3.3 maddeleri ve Özel Daire İçtüzüğü 3.3 maddesi ihlal edilmiştir.
(Anayasanın 143. Maddesine göre yürürlükte olan) Geniş Kapsamlı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 158
Önerinin VII. Eki 3.3 maddesi, Özel Daire Temyiz Heyetinin üç
uluslararası yargıcının olacağını açıkça belirtmiştir. Geniş Kapsamlı
Önerinin hiçbir hükmü Temyiz Heyetine dördüncü bir uluslararası
yargıcın atanmasını öngörmez.
35. Bundan başka başvurucu, Özel Daire İçtüzüğü 3.3 maddesinin Temyiz
Heyetinin Özel Daire Başkanı, iki uluslararası yargıç, iki de daimi
ikametgahı Kosova olan yargıçtan oluştuğunu öngördüğünü ileri
sürmektedir. Özel Daire İçtüzüğün hiçbir hükmü Temyiz Heyetine dört
uluslararası yargıcın atanmasını öngörmemektedir. Anayasanın 143.
Maddesi Geniş Kapsamlı Önerinin Özel Daire İçtüzüğü karşında
üstünlüğünün olacağını öngörmektedir. Öyle ki Geniş Kapsamlı Öneri,
Temiz Heyetinin üç uluslararası yargıcının olacağını açık ve kesin bir
şekilde öngörmekte olup, Özel Daire İçtüzüğünün Geniş Kapsamlı Öneri
ile uyumlu şekilde yorumlanması gerektiği ve Temyiz Heyetine dört
uluslararası yargıcın görevlendirilebileceği şeklinde yorumlanamayacağı
ileri sürülmüştür.
36. Başvurucu, 23 Nisan 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda
bulunup Mahkemeden Özel Dairenin kararını feshetmeyi, Özel Dairenin
kendi kararını doğru esaslara göre ve Anayasaya uygun ve tarafsız bir
biçimde gözden geçirmesini talep etmiştir.
37. Başvurucu Mahkemeden, Özel Dairenin kararını Anayasanın 31.2, 53,
102.2, 102.4 maddelerine ve AİHS 6. maddesine göre iptaline karar
vermesini talep ederek, bu davada karar alan EULEX yargıçlarının
duruşmaya katılmaması gerektiğini ileri sürmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
38. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik
koşullarının
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmesi
gerekmektedir.
39. Mahkeme öncelikle başvurucunun, Anayasanın 21.4 anlamı çerçevesinde
tüzel kişilik olarak yetkili taraf olup olmadığını değerlendirip Anayasaya
göre tüzel kişilikler için uygulanabilir ölçüde öngörülen temel hak ve
özgürlükleri beyan etmek durumundadır. Bu çerçevede KÖA Yasasının 1.
Maddesine atıfta bulunulmuştur. Bu madde “Ajans, tam anlamıyla tüzel
kişiliğe sahiptir” belirlemiştir. Öyle ki Anayasanın 113.7 maddesine göre
başvurucu bu davayla ilgili Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkili
taraftır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 159
40. Aynı şekilde, davayla ilgili nihai mahkeme kararının açıklandığı tarihten
itibaren dört ay içerisinde başvurulması gereğiyle ilgili olarak Mahkeme,
Özel Daire Temyiz Heyetinin ASC-09-089 sayılı kararının 4 Şubat 2010
tarihinde açıklanıp başvurucuya 10 Şubat 2010 tarihinde teslim edildiği
tespit edilmiştir. Başvurucu Anayasa Mahkemesine 23 Nisan 2010
tarihinde başvurmuştur. Yasanın 49. Maddesinde Mahkemeye başvuru
için belirlenen süre koşulunu da yerine getirmiştir.
41. Mahkeme, başvurucunun tüm kanun yollarlını tükettiğini de tespit
etmiştir. Özel Dairenin Mahkemeye gönderdiği 8 Temmuz 2010 tarihli
bir yazıya göre “özelleştirme davalarında nihai yargı mercii”nin Özel
Daire Temyiz Heyeti olduğu belirtilmiştir. Sonuç olarak Yasanın 47.2
Maddesinde belirtilen tüm kanun yollarını tüketme koşulu da yerine
getirilmiştir.
42. Mahkeme, başvurucunun Yasanın 48. Maddesinde belirtilen koşulların
da yerine getirildiğini tespit etmiştir. Söz konusu madde: “Başvurucu,
başvurusunda hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve kamu
otoritesinin hangi somut hükmüne karşı itirazda bulunduğunu açıkça
belirtmesi gerekmektedir” şeklindedir.
43. Başvurucu yetkili taraf olup Mahkemeye başvuru için süre sınırlarına
riayet ettiği ve tüm kanun yollarını tüketip itiraz edilen kararla hangi hak
ve özgürlüğünün ihlal edildiğini açıkça belirttiğine göre, Mahkeme, tüm
kabul edilirlik şartlarının yerine geldiğini tespit etmiştir.
İstemin Yasal Değerlendirilmesi
44. Başvurucu, başvurunun usul açısından kabul edilirlik koşullarını yerine
getirdiğine göre Mahkeme davayı esastan görüşmek durumundadır.
1. Başvurucunun Yasal Statüsüyle İlgili Olarak
45. Başvurucu, Özel Daire Temyiz Heyetinin Özel Daire nezdinde davacı
olarak belirlenmiş tarafların bir listesini sunarak 2008/4 sayılı UNMIK
Yönetmeliğinin (Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin kuruluşuna ilişkin
2002/13 sayılı yönetmelik değişikliği hakkında yönetmelik) 5.2
Maddesinin UNMIK tarafından yorumlanmasını talep ederken adil ve
tarafsız bir duruşmada bağımsız ve tarafsız bir heyet tarafından KÖA’nın
hakkını ihlal ettiğini iddia etmektedir. Başvurucunun görüşüne göre
böyle bir talep Anayasanın 31.2 maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma
Hakkı], 53. maddesi [İnsan Hakları Hükümlerinin Yorumlanması], 102
(2) ve (4) maddesi [Yargı Sistemi Genel Esasları] ile çelişmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 160
46. Mahkeme, GSÖT’nin 12 Kasım 2009 tarihinde Özel Daire Temyiz Heyeti
Başkanına sunduğu açıklamaya göre “UNMIK’in KÖA’ya karşı genel
tutumu bilinmekte ve bu Daire tarafından görüşülen çeşitli davalarda
Dairenin dikkatine sunulmuştur… KÖA’ya göre yasal anlamı dikkate
alındığında, KÖA’nın kurulmasını öngören Kosova Meclisi mevzuatının
yasal esas olarak kabul edilmesi başarısız olmuştur. KÖA mevzuatı,
meşruluk kazanmaya çalıştığı teme hakları ihlal etmektedir: Ahtisaari
Önerisi VII. Ek 2.1 maddesi”. Açıklamanın devamında “KÖA Kosova’da
yürürlükte olan yasalara göre kurulmamıştır ve BMGK’nin 1244 (1999)
sayılı kararına göre KEA’nın yasal ardılı olarak değerlendirilemez” ve
“KÖA’ya tüzel kişilik statüsü düzenlemez” ve “…Özel Dairenin KÖA’yı
tüzel olmayan kişilik olarak takdir etme ehliyeti…” denmektedir.
47. Soru ile ilgili olarak Temyiz Heyeti, başvurucu tarafından iddia edildiği
şekilde, ASC-09-089 sayılı kararı hakkında UNMIK açıklamasını dikkate
aldıysa, Mahkeme, UNMIK tarafından yapılan yorumun Temyiz
Heyetinin kararına yansıdığını tespit etmiştir. Örneğin, Temyiz Heyeti
“KÖA çalışmalarını olgu meselesi olarak kabul eder…” ve “…KÖA, fiili bir
oluşum olarak KÖA yasasına göre kurulmuştur…” Dahası, Temyiz Heyeti
“Bu, Özel Dairenin KÖA Yasasını Kosova’da uygulanabilir yasa olarak
kabul ettiği anlamında yorumlanamaz; ancak, özelleştirme sürecine dâhil
edilen şirketin bu süreci güvenli ve adil gerçekleştirilebilmesi için geçerli
ve bağlayıcı bir içtüzük şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir”.
48. Öyle ki Mahkemenin değerlendirmesine göre Yüksek Mahkeme Özel
Dairesi, UNMIK GSÖT tarafından açıklama talep ederek ve bu açıklama
talebi hakkındaki görüşünü beyan etmesi için Anayasanın 31. Maddesi
[Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ile AİHS 6. Maddesine [Adil ve
Tarafsız Yargılanma Hakkı] göre hakkı olan başvurucuyu bildirilmeyip
sadece kendi kararında ASC-09-089 şeklinde atıfta bulunularak, Özel
Dairenin tarafsız bir yargı heyeti olarak değerlendirilmesine imkan
vermez.
49. Netice itibariyle Özel Daire, kendi fiillerinde yukarıda zikredilen
maddeleri ihlal etmiştir.
50. Temyiz Heyeti kendi ASC-09-089 sayılı kararında, yukarıda zikredildiği
üzere, KÖA’nın hukuki statüsünü de değerlendirmiştir. Her ne kadar
03/L-067 sayılı yasanın 5. maddesi [Kosova Özelleştirme Ajansının
Kuruluşu ve Yasal Statüsü] “bağımsız bir kamu organı olarak
kurulmuştur, …hukuki ehliyeti tamdır… [ve] 2002/12 sayılı UNMIK
yönetmeliğine göre kurula Kosova Emanet Ajansının ardılıdır”gerçeğine
rağmen KÖA’nın fiili bir kuruluş olduğunu hükmetmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 161
51. Bununla ilgili olarak Mahkemenin tutumu şudur ki, adil yargılanmanın
boyutlarında biri de dava taraflarının duruşmalarda etkin bir şekilde yer
almalarıdır. Mevcut davada başvurucunun, Özel Dairenin ASC-09-089
sayılı kararında belirtilen “…fiili kuruluş…” şekliyle değil de 03/L-067
sayılı yasada belirtildiği gibi “Kosova Özelleştirme Ajansı” adıyla dava
tarafı olması gerekirdi.
52. Mahkeme, Özel Dairenin, başvurucunun dava tarafı olarak 03/L-067
sayılı yasada belirtilen yasal statüsünü kabul etmeyerek Anayasanın 31.
maddesi ve AİHS 6. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılama
hakkını ihlal ettiğini değerlendirmektedir.
53. Bu koşullarda Mahkeme, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi
Temyiz Heyetinin Kosova Meclisince çıkartılan yasaları yok saymaya
devam ettiği sonucuna varmıştır. Aslında Özel Daire, Kosova’nın
bağımsız bir ülke olarak ve onun Meclisinden çıkartılan yasaları yok
saymaya devam etmektedir.
54. Bununla ilgili olarak Mahkeme, 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlık
ilanının uluslararası hukuku ve Güvenlik Konseyinin 1244 (1999) sayılı
kararını ihlal etmediği yönündeki Uluslararası Adalet Divanının 22
Temmuz 2010 tarihli tavsiye niteliğindeki kararına atıfta bulunmaktadır.
Mahkemenin görüşüne göre Kosova’nın bağımsızlık bildirgesi ışığında
bağımsız bir devlet olarak kuruluşu ve şimdiye kadar 75 ülke tarafından
devlet olarak kabul edilişi Güvenlik Konseyinin 1244 (1999) sayılı kararı
ve “Kosova Cumhuriyeti uluslararası hukuka riayet eder” şeklinde
Kosova Anayasasının 16 (3) maddesinde belirtilen uluslararası hukuk
kuralları ile ters düşmemektedir.
55. 16 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren Anayasanın 7. Maddesi
[Değerler] şu değerleri belirlemiştir: “Kosova Cumhuriyetinin Anayasal
Düzeni özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik, insan haklarına saygı,
hukukun üstünlüğü, ayrımcılığının yapılmaması, mülkiyet hakkı, çevre
koruma, sosyal adalet, çoğulculuk, devlet yetkilerinin paylaşımı ve piyasa
ekonomisi ilkelerine dayanır”.
56. Hukuk üstünlüğünün bir parçası olarak Anayasanın 102. Maddesi [Yargı
Sistemi Genel Esasları] 3. Fıkrası “Mahkemeler, Anayasa ve yasalara
göre yargılama yaparlar” tanımına göre Kosova yargı sisteminin bir
parçası olan Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin Kosova Meclisince kabul
edilen yasalara uymak gibi aynasal ve yasal bir zorunluluğu vardır.
57. Dahası, Kosova’daki tüm yasal hükümlerin karşısında üstünlüğü olan
Kosova Statü Çözümüne İlişkin Geniş Kapsamlı Önerinin IV. Eki [Adalet
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 162
Sistemi] 1.1 maddesi, açık bir şekilde “Yüksek Mahkeme, itirazlarla ilgili
yasalara uygun kararlar alarak yasaların tekbiçimsel uygulanmasını
sağlayacaktır” sınırlamasında bulunup, bu yüzden Yüksek Mahkemenin
bir parçası olan Özel Daire, bu hükme uymakla yükümlüdür.
58. Son olarak Anayasanın 145. Maddesi [Uluslararası Anlaşmaların ve
Yürürlükteki Yasaların Sürekliliği] şunu belirlemiştir: “Bu Anayasanın
yürürlüğe girdiği gün yürürlükte olan uluslararası anlaşmalar ve
uluslararası işbirliği ile ilgili diğer hükümler, söz konu anlaşma ve
hükümlerin tekrar müzakere edildiği, anlaşma veya hüküm koşullarıyla
geri çekildiği veya ilgili anlaşma veya hükmün kapsadığı alanla ilgili ve
bu Anayasaya uygun şekilde onaylanan yeni uluslararası anlaşma veya
hükümlerle yeri değiştirilinceye kadar yürürlükte kalmaya devam
edeceklerdir”. Anayasanın nihai yorumlayıcısı olan Anayasa Mahkemesi,
bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte olan mevzuat
içerisinde UNMIK yönetmelikleri ve 15 Haziran 2008 tarihinden önce
GSÖT tarafından çıkartılan kararlar da sayılmaktadır. 145. Maddeye
uygun olarak bu tür yönetmelik ve genelgeler ve diğer mevzuat,
Anayasaya uygun şekilde yürürlükten kaldırılıncaya, başkaları ile
değiştirilinceye veya değiştirilinceye kadar Anayasaya uygun oldukları
ölçüde uygulanacaklardır.
59. Netice itibariyle 03/L-067 sayı ve 21 Mayıs 2008 tarihli Kosova
Özelleştirme Ajansı yasasının [Yürürlükteki Yasa] 31. Maddesiyle
yürürlükten kaldırılan değiştirilmiş 2002/12 UNMIK yönetmeliğiyle
ilgili: “Mevcut yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren değiştirilmiş
2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin yasal hükmü olmayacaktır”
denmiş olduğundan söz konusu yönetmelik yürürlükte değildir. Öyle ki
ilgili UNMIK yönetmelik ve genelgeleri 03/L-067 sayılı yasaya uygun
oldukları ölçüde yürürlükte kalmaya devam edeceklerdir.
60. Bu koşullarda Mahkeme, Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin ASC-09-089
sayılı kararında Geniş Kapsamlı Öneride öngörülen “yasaların
tekbiçimsel uygulanmasının sağlanmadığı” açıkça görülmekte olup
03/L-067 sayılı yasayı uygulamayarak Anayasanın 102 Maddesinde
öngörülen ve yukarıda zikredilen yükümlülükleri doğrultusunda hareket
etmediğini değerlendirmektedir. Aksine, Kosova Meclisinde usule uygun
şekilde kabul edilen 03/L-067 sayılı yasayı Yasa olarak nitelemeyip,
03/L-067 sayılı yasada belirtilen bağımsız ve hukuki ehliyeti olan kamu
kuruluşu yerine fiili kuruluş olarak nitelediği KÖA kuruluşunun geçerli
ve bağlayıcı iç kuralları olarak değerlendirmiştir.
61. Özel Dairenin yasayı tekbiçimli uygulamayı sağlamamıştır tespiti,
Kosova Meclisinde 13 Mart 2008 tarihinde kabul edilen ve Kosova’da
görev yapan EULEX savcı ve yargıçlarının davalarını belirleme ile ilgili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 163
Özel Dairede görevli EULEX Yargıçlarının hukuki statüsünü belirleyen
03/L-053 sayılı yasa, EULEX tarafından etkin bir şekilde uygulanmış
olmasının Mahkemece tespit edilmesi olgusuyla daha açık bir şekilde
ortaya konmuştur. Bu yasanın 1. Maddesi [Amaç], EULEX savcı ve
yargıçlarının yargılama yetkilerinin Kosova Yargı ve Savcılık Sistemine
entegre edilmesini düzenlemektedir. Mahkeme, 03/L-053 sayılı yasaya
göre Yüksek Mahkeme Özel Dairesinde görevli EULEX yargıçlarının
Kosova Cumhuriyeti Meclisinde usule uygun kabul edilen yasaları
uygulamayı reddetmelerini akıl almaz olarak değerlendirmektedir.
62. Netice itibariyle Kosova Meclisinde usule uygun şekilde kabul edilen
03/L-067 sayılı KÖA yasasını uygulamayarak Yüksek Mahkeme,
Anayasanın 102. Maddesini ihlal etmiştir.
2. Başvurucunun Temyiz Heyetinin yapısı hakkındaki itirazıyla
ilgili olarak
63. Başvurucu, söz konusu davayı görüşen Temyiz Heyetinin dört (4)
EULEX yargıcından oluşmasından dolayı Anayasanın 31.2 ile 54.
maddeleri, Geniş Kapsamlı Öneri ve Özel Dairenin İçtüzüğünün ihlal
edildiği yönünde şikayetçidir.
64. Temyiz Heyetinin kararından davanın görüştüğü süre içerisinde heyette
dört (4) değil, üç (3) EULEX yargıcının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Başvurucu tarafından zikredilen üyelerden birisi EULEX yargıcı değil
EULEX tescil memurudur.
65. Başvurucunun ileri sürdüğü şekilde Temyiz Heyetinde iki (2) Kosovalı
yargıcın bulunmayışının Geniş Kapsamlı Önerinin VII Kısmındaki 3.3
maddesi ve Anayasanın 31.1 ve 54. maddelerin ihlali oluşturup
oluşturmadığını da tespit etmek gerekir.
66. Bu bakımdan Mahkeme, Temyiz Heyeti kararlarına Kosovalı yargıçların
katılmasının, bu heyetin işleyişi açısından zorunlu şart olmadığını tespit
etmiştir.
67. 2008/6 sayılı Genelgenin 14. Maddesine göre Yüksek Mahkeme Özel
Dairesi Temyiz Heyetinin yapısıyla ilgili kurallar belirlenirken, bu
heyetin önüne gelen davalarda karar almak için üç üyelik bir yetersayının
olması gereklidir. Genelge, yetersayı meselesinde EULEX ve Kosovalı
yargıçların sayıca temsili konusunda her halükarda sessiz kalmaktadır.
Netice itibariyle Temyiz Heyetinde üç EULEX yargıcının bulunması
Anayasanın veya Geniş Kapsamlı Önerinin herhangi bir hükmünü ihlal
etmemiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 164
68. Öyle ki ASC-09-089 sayılı Temyiz Heyeti kararı alınırken heyet
içerisinde Kosovalı yargıçların bulunmayışıyla ilgili başvurucunun
şikayeti hakkında Mahkeme, Anayasanın şikayette atıfta bulunulan 31.2
ve 54. Maddesinin ihlal edilmediğini tespit emiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve İçtüzüğün 56(1)
Kuralına dayanarak Mahkemenin 30 Mart 2010 tarihinde yapılan
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilir nitelikte olduğunu İLAN EDİLMESİNE,
II.
Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin Anayasanın 31 ile 102. ve AİHS
6 (1) maddelerini ihlal eden ASC-09-089 sayı ve 4 Şubat 2010
tarihli kararın geçersiz İLAN EDİLMESİNE,
III.
Mahkemenin kararı doğrultusunda İçtüzüğün 74(1) maddesine
göre Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin ASC-09-089 sayı ve 4
Şubat 2010 tarihli kararını Yüksek Mahkeme Özel Dairesinde
görüşülmek üzere İADESİNE karar verilmiştir.
IV.
Anayasa Mahkemesinin karırını uygulamak üzere Yüksek
Mahkeme Özel Dairesi, İçtüzüğün 63 (5) kuralına göre aldığı
önlemler konusunda Anayasa Mahkemesini bilgilendirecektir.
İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 165
Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova
Cumhuriyeti Meclisi’nin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin
04-V-04 sayılı kararına karşı
Dava No: KO 29-2011, karar tarihi: 1 Nisan 2011
Anahtar kelimeler: Karar açıklaması, Meclis’in feshi, milletvekillerinin
görevleri, Cumhurbaşkanı seçimi, Meclis yetersayısı
Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı ile Başbakanı, Mahkeme’nin
Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal eden kararı hakkında açıklama talebinde
bulunmak üzere Mahkeme’ye başvurmuşlardır.
Mahkeme, Meclis Başkanınca yöneltilen üç soruya cevap vermiştir.
Mahkeme ilk olarak 22 Şubat 2011 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı
seçimini 30 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girene kararla iptal ettiğini
açıklamıştır. İkinci olarak kararın erken genel seçimin yapılmasını
gerektirmediğini belirtmiştir. Üçüncü olarak Mahkeme, Kosova’nın 30 Mart
2011 tarihinden itibaren bir Cumhurbaşkanı Vekili’nin bulunduğunu ve
kurumsal boşluğun önlendiğini açıklamıştır.
Mahkeme, Kosova Cumhurbaşkanı tarafından yöneltilen tek soruya da
ülkenin 30 Mart 2011 tarihinden itibaren bir Cumhurbaşkanı Vekili’nin
bulunduğunu ve kurumsal boşluğun önlendiği şeklinde cevap vermiştir.
Mahkeme son olarak, Hükümet adına Başbakan’ın yönelttiği sorulara da
cevap vermiştir. Mahkeme ilk olarak Başbakan’a verdiği cevapta Anayasa’nın
86. maddesine göre Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk ve ikinci turunda
yetersayının 80 mi yoksa 120 üyenin mi katılımıyla sağlanacağı ve çekimser
oy kullanan bir milletvekilinin varlığının yetersayı hesaplamasında dikkate
alınıp alınmayacağı hakkındaki açıklamanın Mahkeme Kararı’nda yer aldığı
yönünde cevabını vermiştir. İkinci olarak Mahkeme, 30 Mart 2011
tarihinden itibaren bir Cumhurbaşkanı Vekili’nin bulunduğunu ve kurumsal
boşluğun önlendiğini belirtmiştir. Üçüncü olarak Mahkeme, Başbakan’ın
Cumhurbaşkanlığı seçiminde milletvekillerinin önemli bir sayısının oy
kullanmayı reddetmesi durumunda doğrudan üçüncü tur oylamaya geçilip
geçilemeyeceği şeklindeki sorusunu varsayımsal olduğundan cevaplamaya
yetkisi olmadığını ileri sürerek cevaplamayı reddetmiştir. Mahkeme,
Başbakan’ın başvurusunun Anayasa’nın 93.10 maddesine göre yapıldığını ve
bu başvurunun açıklama talebi şeklinde olduğundan yeni bir başvuru olarak
ele alınmadığını vurgulamıştır. Mahkeme, Hükümet’in yeni olgu ve koşulları
ortaya koyarak Anayasa’nın 93.10 maddesine göre yeni bir başvuruda
bulunabileceğini de ilave etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 166
Priştine, 1 Nisan 2011
Nr. ref.: SQ 111/11
KARAR
AÇIKLAMASI
Dava No:. KO 29/11
Başvurucu
Sabri Hamiti ve diğer milletvekilleri
Kosova Cumhuriyeti Meclisinin Kosova Cumhurbaşkanı seçimine
ilişkin Nr.04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi.
30 Mart 2011 tarihli çoğunluk kararına ilişkin açıklama
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Açıklama Konusu
1. Meclis Başkanı Sn. Jakup Krasniqi’nin, Kosova Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı adına Sn. Behgjet Pacolli’nin ve Kosova Cumhuriyeti
Hükümeti adına Başbakan Sn. Hashim Thaçi’nin açıklama talepleri.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 167
Yasal Dayanak
2. Anayasanın 113.5 Maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 42. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (1) ve 61. Maddesi.
Mahkemedeki Süreç
3. Mahkeme 1 Nisan 2011 tarihinde yukarıda sözü edilen talepleri
görüşmek üzere bir duruşma yapmıştır.
Olgular
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, Kosova Cumhuriyeti Meclis
Başkanı Sn. Jakup Krasniqi’den KO 29/11 sayılı davaya ilişkin,
oyçokluğuyla 30 Mart 2011 tarihinde açıklanan kararla ilgili, üç hususta
açıklama talebini 31 Mart 2011 tarihinde kabul etmiştir.
“……
1. Kararın retroaktif (geriye dönük) etkisi yoktur ifadesinin anlamı
nedir?
2. Bu kararın sonucunda ülke erken seçime gitmeli midir?
3. Ülkenin şu anda Cumhurbaşkanı veya Cumhurbaşkanı Vekili var
mıdır?
……”
5. Aynı tarihte Kosova Cumhurbaşkanlığından Sn. Behgjet Pacolli
tarafından imzalanmış bir yazı Mahkemeye ulaşmıştır. Bu yazıda aynı
dava kararıyla ilgili cevap istenen şu soruya yer verilmiştir:
“Şimdiye kadar Cumhurbaşkanlığını vekâleten yürütmek üzere
tarafımdan talep edilmediğinden, makamı terk etmemin, yeni seçime
kadar ülkenin en yüce makamında kurumsal boşluğa neden olur mu?
6. Bunun dışında Mahkemeye, 1 Nisan 2011 tarihinde Kosova Hükümeti
adına Başbakan Hashim Thaçi tarafından imzalanıp gönderilen bir
yazıda, söz konusu Mahkeme Kararıyla ilgili şu üç soru yöneltilmiş ve
cevapları talep edilmiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 168
“Kosova Hükümetinin 31 Mart 2011 tarihli toplantısında Anayasanın
93. Maddesi 10. Fıkrasına göre Hükümetle ilgili “Anayasal konuları
Anayasa Mahkemesine gönderebilir” hükmü hakkında soru sorma
kararı alınmıştır.
…
1. Anayasanın 86. Maddesi 4. Fıkrasına göre Cumhurbaşkanın ilk iki
oylama turunda Meclis üye tamsayısının 2/3’sinin oylarıyla
seçilebileceği belirtilmiştir. Sonuç olarak Cumhurbaşkanının seçilmesi
için 80 oy gerekmektedir. 86. Madde oylama esnasında asgari 80
milletvekilinin veya tamamı olan 120 milletvekilinin mevcut olmasını
gerektirir mi? Başka bir deyişle 86. Madde, Cumhurbaşkanlığı seçim
sürecinin ilk iki oylama turu başlarken 80 veya 120 üyelik toplantı
yetersayısını gerektirir mi? İlk iki turda Cumhurbaşkanı seçilemezse,
üçüncü turda Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için salt çoğunluğu
gerektiren oylamada hangi yetersayının sağlanması gerekir? Mevcut
olup oy kullanmayan bir milletvekilinin varlığı gerekli yetersayı
çerçevesinde hesaplanır mı?
2. Meclis Başkanı 29 Mart 2011 tarihinden başlayarak 6 ay boyunca
Cumhurbaşkanlığını
vekâleten
yürütebilir
mi
veya
Eski
Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdiu’nun 27 Eylül 2010 tarihinde istifasından
sonra Cumhurbaşkanlığını Meclis Başkanının vekâleten yürüttüğü göz
önünde bulundurulursa, bu altı aylık süre daha önceki bir tarihte mi
başlar?
3. Kırktan fazla milletvekili Meclisin 22 Şubat 2011 tarihli
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki turunun yapıldığı oturumda
bulunmayı, reddetmiştir. Bir siyasi partinin başkanı, partisinden olan
milletvekillerinin
Cumhurbaşkanlığı
seçim
oturumuna
katılmayacağını, diğer partilerden de kendilerine katılanların
olacağını açıklamıştır. Anayasa Mahkemesinin KO 29/11 sayılı davanın
Kararında, milletvekillerinin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine
katılmalarının anayasal bir sorumluluk olduğu belirtilmiştir. Seçim
süreci başladığında, seçim süreciyle ilgili kendilerine vaktinde bildirim
yapılmış olmasına rağmen genel kurulda seksenden az üyenin olması
durumunda, kırktan fazla üyenin katılmayı reddettikleri için, 86.
Maddeye göre birinci ve ikinci oylama turlarının başarısız sayılıp,
Cumhurbaşkanının salt çoğunluk olan 61 oyla seçilmesine olanak
sağlayan 86. Madde 5. Fıkrasında belirtilen üçüncü tura geçilmesine
müsaade edilir mi?
…
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 169
İstemlerin Değerlendirilmesiyle İlgili Yasal Sınırlar
7. Mahkeme, Hükümetin Anayasanın 93. Maddesine göre yöneltilen sorusu
dışında, her üç kurumca yöneltilen diğer soruların hepsinin aynı yapıda
olduklarını tespit etmiştir. Ancak Mahkeme, tüm bu sorulara ayrı ayrı
cevap verecektir.
8. Mahkeme, yukarıda zikredilen yasal dayanağı, davanın olağanüstü
önemini, meseleyle ilgisini ve istemlerin dava konusuyla sınırlandırılmış
olmasını dikkate alarak sorulan sorulara cevap vermiştir.
9. Mahkemenin kendi kararının sınırlarına riayet edeceğini ve yasal olarak
bu sınırların dışına çıkmaya yetkili olmadığını dikkate alarak sorularla
ilgili cevaplar aşağıda açıklanmıştır
İstemlere yönelik cevaplar
I.
Meclis Başkanının yazısındaki sorunun cevabı
10. Bu Mahkemenin açıkladığı kararın geriye dönük etkilerinin olup
olmadığı konusundaki soruyla ilgili cevap: Mahkeme Kararının 31 Mart
2011 tarihinde derhal yürürlüğe girmiştir; Kosova Cumhurbaşkanlığı
seçimine ilişkin Kosova Meclisinin 04-V-04 sayı ve 22 Şubat 2011 tarihli
kararının, Mahkeme Kararının Resmi Gazetede yayımlandığı 31 Mart
2011 tarihinden itibaren yürürlükte değildir.
11. Mahkeme Kararının Meclisi feshedilmesini zorunlu kılıp yeni seçimlerin
yapılmasını gerektirir mi, sorusunun cevabı: Hayır.
12. Kosova’nın Cumhurbaşkanı, dolayısıyla Cumhurbaşkanı Vekili vardır
mıdır, şeklindeki üçüncü soruyla ilgili cevap: 31 Mart 2011 tarihinde
itibaren Kosova’nın Cumhurbaşkanı Vekili vardır. Öyle ki, bu Kararın
açıklanmasından sonra kurumsal boşluk oluşmamıştır.
II.
Sn. Behgjet Pacolli’nin yazısındaki sorusuyla ilgili
13. Sn. Behgjet Pacolli’nin 31 Mart 2011 tarihli yazısında yönelttiği soruyla
ilgili cevap, Kosova’nın 31 Mart 2011 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanı
Vekili vardır, şeklinde 12. Maddede verilmiştir. Yani, Mahkeme
Kararının yayımlanmasından sonra kurumsal boşluk oluşmamıştır.
III.
Kosova Cumhuriyeti Başbakanının yazısındaki sorularla
ilgili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 170
14. Birinci soruyla ilgili, Mahkeme, bu davayla ilgili Kararında belirtilen
bulgulara atıfta bulunur.
15. Kosova’nın Cumhurbaşkanı Vekili var mı, şeklindeki ikinci soruyla ilgili,
cevap, Kosova’nın 31 Mart 2011 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanı
Vekili vardır. Yani, bu Kararın ilanından sonra kurumsal boşluk
oluşmamıştır.
16. Üçüncü soruyla ilgi olarak Mahkeme, amacının Karara açıklık getirmek
olduğunu, Dava konusunun dışına çıkmaya yetkisi olmadığını hatırlatır.
Öyle ki Başbakanın yazısında zikredilen varsayımsal durumlar dava
konusunun sınırları dışındadır ve yeni bir dava için isnat oluşturabilir.
17. Anayasanın 93 Maddesine [Hükümetin Yetkileri] ilişkin soruyla ilgili,
Mahkeme, 93 Maddeye atıfta bulunarak: “Hükümetin şu yetkileri
vardır:
(…)
(10) Anayasal konuları Anayasa Mahkemesine gönderebilir”.
18. Mahkeme, Hükümetin bu istemi bu hükme göre yaptığını belirlemiştir.
Ancak, Mahkeme, bu istemin KO 29/11 sayılı dava Kararına açıklık
getirilmesiyle ilgili olduğundan yeni bir istem olmadığını
değerlendirmektedir.
19. Mahkeme, bu hükme göre Hükümetin ancak yeni olgu ve koşullarda yeni
bir dava olarak Mahkemeye başvurabileceğini hatırlatır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
MAHKEMENİN 1 Nisan 2011 tarihinde yapılan duruşmasında, yukarıda
sorulan sorulara yanıt verilmesini oyçokluğuyla karalaştırmıştır.
Bu karar Yasanın 20(4) maddesine uygun olarak Kararın taraflara bildirilip
Resmi Gazetede yayımlanacaktır.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Iliriana Islami
Prof. Dr. Enver Hasani
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 171
Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006
sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 55-2009, karar tarihi: 6 Nisan 2011
Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, vergi
kaçırma
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Kosova Vergi İdaresi (KVİ)’nin yaptığı vergi değerlendirmesine yaptığı itirazı
reddeden Bağımsız Denetleme Kurulu (BDK)’nin kararını onayan Yüksek
Mahkeme karı ile Anayasa’nın 31. maddesi ile güvence altına alınan adil ve
tarafsız yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme başvurunun şu sebeplerden dolayı kabul edilirlik koşullarını
yerine getirdiğini kabul etmiştir: Anayasa’nın 113.7 maddesine göre
başvurucu başvurmaya yetkili taraf idi; Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesinde öngörülen tüm kanun
yollarının tüketilmesine ilişkin koşulları yerine getirmiş; başvurucu yasal
süre içerisinde başvurmuş; ilgili kamu otoritesinin hangi fiili ile hak ve
özgürlüklerinin kısıtlandığını açıkça belirtmiş ve iddialarını destekleyecek
bilgi ve belgeleri sunmuştur.
Davanın esasıyla ilgili olarak Mahkeme, ne Anayasa’nın 31. maddesi ne de
Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile güvence altına alınan
adil duruşma ile tarafsız ve adil yargılanma haklarının ihlal edilmediği
tespitinde bulunmuştur. Mahkeme, yargılama yetkisinin anayasal ihlal
iddialarıyla sınırlı olduğunu vurgulayarak temel herhangi bir hakkın ihlali
haricinde Yüksek Mahkeme kararına saygı göstermek zorunda olduğunu
belirtmiştir. Mahkeme, BDK kararının Kurul’un başvurucunun
güvenilirliğine yönelik değerlendirmesine ve Yüksek Mahkeme’nin de teyit
ettiği kararda sunulan delillere dayandırıldığını tespit etmiştir. Mahkeme,
görevinin Anayasa ihlalleri ile ilgili iddiaları ele almak ve yargılama usullerin
bir bütün olarak ele alındıklarında adil ve ilgili Anayasa hükümlerine uygun
olup olmadıklarını değerlendirmek olduğunu vurgulamıştır. Deme Kurbogaj
ve Besnik Kurbogaj X davası (17 Haziran 2010) ile Mezoture Tiszazugi
Tarsulat v. Macaristan davalarına atıfta bulunarak başvurucunun yargılama
sonuçlarıyla memnuniyetsizliğinin 31. madde ihlali bulunduğunu
değerlendirmek için yeterli temeli oluşturmadığını belirtmiştir. Mahkeme,
Yüksek Mahkeme’nin başvurucuya ait delilleri haksız ve yanlış bir şekilde
değerlendirdiği yönündeki iddianın olgulara dayanmadığını tespit etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 172
Bu sebeplerden dolayı Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme kararına
karşı itirazını reddeden bir karar çıkartarak başvurucunun adil ve tarafsız
yargılanma hakkının ihlal edilmediğini ortaya koymuştur.
Priştine, 6 Nisan 2011
Nr.ref: 89/11
KARAR
Dava no: KI 55/09
Başvurucu
NTSH Meteorit
Kosova Yüksek Mahkemesi 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Prizrenli avukat Bay Sahit Bibaj tarafından temsil edilen ve
sahibi Prizren mukimi Bay Tahir Hoxha olan Prizren merkezli NTSH
Meteorit şirketidir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 173
İtiraz Edilen Karar
2. Kosova Yüksek Mahkemesi 2497/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli
kararıdır.
Yasal Dayanak
3. İstem, Anayasanın 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20. Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 57 (1) Kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
4. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31. Maddesinde belirtilen
tarafsız ve dil yargılanma hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle, kendisinin
vergi borcuyla ilgili Bağımsız Tetkik Kurulunun (BTK) A.nr. 439/2006
sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararını iptal etmede başarısız olan
Kosova Yüksek Mahkemesinin 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli
kararın yürürlükten kaldırılıp iptalini talep eden istemini Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
5. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç
olarak görevlendirip Ön inceleme heyetine
Yargıç Altay Suroy
başkanlığında ve yargıçlar Kadri Kryeziu ile Gjyljeta Mushkolaj’ı tayin
etmiştir. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüştükten
sonra 13 Aralık 2010 günü tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine
istemin kabul edilirliği yönünde öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
6. Kosova Vergi İdaresi (KVİ) yetkilileri 1 Eylül 2003 – 8 Ekim 2003
tarihleri arasında başvurucunun 2000/2003 dönemleriyle ilgili kar ve
vergi meselelerini ele alarak bu dönem içerisinde verdiği vergi
beyannameleri ile vergi ödemelerini incelemişlerdir. KVİ 8 Mayıs 2007
tarihinde yayımladığı raporda, başvurucunun vergi amaçları
doğrultusunda, mal dolaşımını doğru beyan etmediğini tespit etmiş,
bununla ilgili vergileri, cezaları ve faizleri hesaplamıştır. Mal alım ve
satım gelirleriyle ilgili vergi beyanları hakkında muhasebe kayıtlarındaki
düzensizliklere dayanarak KVİ, söz konusu vergi dönemi içerisinde belli
malların dolaşımını doğru hesaplamak için 60 günlük mal bitim süresini
uygulamıştır. Raporda, başvurucunun beyan ettiği mal dolaşım verileri
ve stoklardaki mallara dayanarak KVİ’nin uyguladığı vergilerle ilgili
ayrıntılı tablolara yer verilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 174
7. Başvurucu, KVİ’nin bulgularına karşı Vergi İdaresi İtiraz Departmanı
itirazda bulunmuştur. Başvurucunun itiraz dilekçesinde sunduğu
bilgilerle Vergi İdaresinin verileri karşılaştırıldıktan sonra, İtiraz
Departmanı, 426 sayı ve 9 Ocak 2004 tarihli kararıyla itirazı
reddetmiştir.
8. Başvurucu bundan sonra Bağımsız Tetkik Kuruluna (BTK) itiraz etmiştir.
BTK itiraz dilekçesini görüşüp Vergi İdaresi ve Usulleri Yönetmeliğine
dayanarak 14 Nisan 2004 tarihinde çıkarttığı 62/2004 sayılı kararında,
Meteorit şirketinin itirazını mesnetsiz olarak reddetmiştir. BTK’nin
kararında şu açıklamalara yer verilmiştir:
NTSH Meteorit şirketi, kendi ticari faaliyeti süresince vergi mevzuatına
ve vergi müfettişlerinin talimatlarına uymamıştır. Temel denetim
evrakı olarak tetkik duruşmasında sunulan evrak … başvurucunun
gelirlerini gizlediğini göstermektedir.
Vergi mükellefinin söz konusu vergi dönemleriyle ilgili gelir
beyannameleri ve reel mal dolaşımı verileri, mükellefle yapılan
görüşme ve onun açıklamaları, vergi müfettişlerinin şirkete söz konusu
dönem içerisinde yaptıkları teftiş ve üçüncü tarafların beyanları
karşılaştırıldıktan sonra ilave vergi hesaplanmıştır. Duruşmada
sunulan veriler incelenmiş, İpek Bira Fabrikasının verileriyle
karşılaştırılmıştır. Vergi müfettişinin doğru hareket edip söz konusu
tarihlerle ilgili beyan edilmen kronolojik tedarik ve satış analizi
yöntemi uyguladığı tespit edilmiştir.
Alım ve satım defterleri (kayıtları) Yönetmeliğe uygun tutulmamıştır.
9. Başvurucu daha sonra Yüksek Mahkemeye başvurup İtiraz Departmanı
ile BTK kararlarının iptalini talep etmiştir. İtiraz dilekçesinde KVİ’nin,
mevcut stok satışlarıyla ilgili herhangi bir delil olmaksızın, biranın
geçerlilik süresi olan altmış (60) günlük süreye dayalı muhasebe yöntemi
ile başvurucuya haksız yere iki defa vergi yükü koyduğunu ileri
sürmektedir. Başvurucu İpek NP “Birraria” bira fabrikasına, biranın
uygun koşullarda saklanması halinde altmış (60) günde uzun süre
tüketilebileceği yönünde ayrıntılı bilgiler içeren bir belge vermesi için
başvurmuştur. Ancak verilen belgede son geçerlilik tarihinden sonra
biranın hangi şartlarda tüketilebileceği yönünde ayrıntılı bilgilere yer
verilmemiştir.
10. Yüksek Mahkeme 17 Mayıs 2006 tarihinde başvurucunun lehinde dava
dilekçesini onayan ve Bağımsız Tetkik Kurulunun 14 Nisan 2004 tarihli
karını bozan A. Nr. 233/2004 sayılı kararını açıklamıştır. Kararda
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 175
başvurucunun kendi kayıtlarında riayet etmeye başarılı olamadığı kural
ve ilgili yönetmeliklere atıfta bulunmaya başarılı olamayan “BTK,
vergilendirme usul kurallarına ve vergi müfettişleri talimatlarına bağlı
kalmamıştır” ifadesi kullanılmıştır. Yüksek Mahkeme bunun yanı sıra
“bu idari davanın doğru muhakeme edilmesi için önemli olan vergi
yükümlülüğünün yasal dayanağı, türü, tutarı ve vergi borcunu ödeme
vadesi” gibi verileri sunmada BTK’nin yetersiz kaldığına karar vermiştir.
Yüksek Mahkeme, kayıtlardaki eksikleri gidermek üzere davanın yeniden
görüşülmesini emretmiştir.
11. Yüksek Mahkeme kararına uygun olarak BTK, 28 Temmuz 2006
tarihinde bir duruşma daha yapmıştır. Davanın esası hakkındaki
açıklamalar dinlendikten sonra BTK A.nr. 439/2006 sayı ve 24 Ağustos
2006 tarihli kararını çıkartarak itirazı reddetmiştir. BTK, kendi
kararında başvurucunun sunduğu delilleri, yazılı itiraz dilekçesini ve
duruşmada sunulan delilleri tahlil edip “her iki taraftan sunulan delilleri
değerlendirmiştir”. BTK başvurucunun “reel mal dolaşımıyla (alım
satım) ilgili beyanda bulunmadığını ve (kontrol edilen) dönemle ilgili
götürü vergi beyannamelerinde indirim yaptığını” değerlendirmiştir.
Duruşmada taraflarca sunulan tüm deliller İpek Bira Fabrikasından
alınan bilgilerle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Bu tahlil sonucunda
vergi müfettişlerinin “tedarik ve satış analizi yöntemini uygulayarak”
doğru hareket ettiği sonucuna varılmıştır. Bunun yanı sıra BTK, alım ve
satım defterleri kayıtlarının yönetmeliği uygun tutulmadığını, bu yüzden
2 Haziran 2004 tarihinde 125 avro tutarında bir ceza kesilmiş olup
verginin yeniden tespiti ve para cezalarının geçerli olduğuna karar
vermiştir.
12. Başvurucu daha sonra BTK’nin A.nr. 439/2006 sayılı kararına karşı
Yüksek Mahkemeye itiraz başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu itiraz
dilekçesinde her iki tarafın davayla ilgili ilave deliller sunduklarını ileri
sürmüştür. Başvurucu, dosyada sunulan delillerle kanıtlandığı üzere
yönetmelik ve diğer mevzuata göre tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini
iddia etmiştir. Başvurucu, vergi yükünün doğru hesaplanmadığını ileri
sürmeye devam etmiştir.
13. Yüksek Mahkeme, A.nr. 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009 tarihli
kararıyla itirazı mesnetsiz olarak reddetmiştir. Yüksek Mahkeem
BTK’nin İdari Muhakeme Usul Yasasının (İMUY) 206. Maddesine göre
doğru karar verdiğine, BTK kararının giriş kısmının İMUY 207. Madde
1. Fıkrasına uygun hazırlandığına ve karar gerekçesinin İMUY 209. Made
2. Fıkrasına uygun şekilde açıklandığına karar vermiştir. Yüksek
Mahkeme, BTK’nin davayı yeniden görüşmesi esnasında başvurucu ve
KVİ tarafından dosyada ve duruşma esnasında sunulan delilleri
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 176
değerlendirip BTK’nin 62/2004 sayı ve 14 Nisan 2004 tarihli ilk kararını
onamaya karar vermiştir. Yüksek Mahkeme bunun dışında BTK’nin
kendi içtüzüğüne riayet ettiğini, mevcut durumu ele alıp “başvurucunun
vergi ihlali işlediğine” karar getirip ceza ve faiz uygulandığında deliller
sunduğuna karar vermiştir. Yüksek Mahkemenin bu kesinleşmiş karara
dayanarak başvurucu, 19 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
14. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle
Anayasada
belirtilen
kriterlerinin
yerine
getirilip
getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir. Mahkeme bununla ilgili
olarak Anayasanın aşağıda alıntılanan 113.7 Maddesine atıfta
bulunmaktadır: “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel
hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda,
tüm kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
Yasanın 47.2 Maddesi şunu belirlemiştir:
Bireyler, ancak yasa ile belirlenen kanun yollarını tükettikten sonra söz
konusu davayı açabilirler.
15. Başvurucunun yasa ile belirtilen tüm kanun yollarını tükettiği,
başvuruyla ilgili yasal sürelere riayet ettiğinden dolayı dava açmaya
yetkili taraf olduğu açıktır. Başvurucu, ilgili kamu organının kararını
belirtip hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini de açıkça belirtmiştir.
İstemine
gerekli
tüm
evrakı
ekleyerek
dava
dilekçesini
gerekçelendirmektedir. Bu sebepten dolayı Mahkeme, istemin kabul
edilir nitelikte olduğunu kararlaştırmıştır.
Davanın Esası
Adil Yargılanma Hakkı
16. Tarafsız ve adil yargılanma hakkı, hukukun üstünlüğüne dayanan her
ülkenin temel niteliklerinden biridir. Bu hak Anayasa ve Avrupa İnsan
Hak ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmesinde
(Sözleşme) de kapsanmıştır. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31.
Maddesi adil ve tarafsız yargılanma hakkını şu şekilde belirlemiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 177
Madde 31 [Doğru ve Tarafsız Yargılanma Hakkı]
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Herkesin mahkeme, diğer devlet organları ve kamusal yetkiye sahip
kurumların nezdinde eşit muamele haklarının korunması güvenceye
bağlıdır.
Herkes, yasalara göre kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkemenin
makul bir süre içerisinde kendisi hakkında kararlaştırdığı hak ve
sorumlulukları veya işlediği herhangi bir suç duyurusu duruşmasının
kamuya açık yapılması hakkına sahiptir.
Mahkemenin özel durumlarda adaletin yerini bulması için, kamu düzeni
ve ulusal güvenlik için, reşit olmayanların çıkarlarının korunması için
veya tarafların özel yaşamlarının korunması için, yasanın belirlediği
şekilde halk ve basın mensuplarının duruşmadan çıkartılmasını gerekli
gördüğü durumlar dışında, duruşmalar kamuya açıktır.
Ceza gerektiren suçla suçlanan herkes tanıklara soru sorabilir ve
tanıkların, uzmanların ve kanıtları açığa çıkartabilecek diğer kişileri
zorunlu katılımını talep edebilir.
Ceza gerektiren suçla suçlanan herkes, yasalara uygun şekilde suçluluğu
ispatlanmadıkça, suçsuz sayılır.
Yeterli maddi kaynakları olmayanlara, adalete etkin bir yaklaşım
sağlanması için hukuk danışmanlığı zorunlu ise, ücretsiz müdafaa
sağlanır.
Reşit olmayanları kapsayan muhakeme usulleri, reşit olmayanlara
yönelik özel kural ve usullere uyarak yasayla düzenlenir.
17. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 22. Maddesi hükümlerine göre
Yasada kapsanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.1 Maddesi
şunları öngörmektedir:
Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek
cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek
olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından
davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir;
ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal
güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların
özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veya davanın açık oturumda
görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel
durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava
süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak
sürdürülebilir.
18. Anayasa Mahkemesinin, Bağımsız Tetkik Kurulu ve Yüksek Mahkemenin
kararlarının anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi esnasında,
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 178
başvurucunun sadece anayasal haklarının ihlal edilip edilmediğini
değerlendirmeye yetkisi vardır. Öyle ki Anayasa Mahkemesi, ancak
Anayasa ile güvence altına alınan hakların ihlali durumunda müdahale
edebilir. Herhangi bir anayasal hakkın ihlal edilmemesi durumunda
Anayasa Mahkemesi Yüksek Mahkemenin kararına bağlı kalmalıdır.
19. Bu vesileyle başvurucuya Bağımsız Tetkik Kurulu tarafından bir
duruşmanın yapılması sağlanmış, duruşmada Vergi İdaresi temsilcileri
dinlenmiş, deliller sunulmuş ve soru sormaya izin verilmiştir. Bundan
sonra Bağımsız Tetkik Kurulu, başvurucunun gerçek mal dolaşımını
beyan etmediğini, ilgili vergi dönemine ilişkin beyannamelerde azaltma
yapıldığını tespit etmiştir. İlke olarak başvurucunun sunduğu delillere
güvenilmemiştir. Kurul, kendi yetkileri çerçevesinde bu tespitte
bulunmuştur.
20. Yüksek Mahkeme, kendi ikinci kararında Bağımsız Tetkik Kurulunun
ikinci kararını ve başvurucunun temsilcilerinin argümanlarını
değerlendirmiştir. Yüksek Mahkeme, Bağımsız Tetkik Kurulunun
duruşmadan sonra başvurucunun vergi mevzuatını ihlal ettiği yönünde
kuşkunun kalmadığı sonucuna vardığını ortaya koymuştur. Mahkeme,
karar şeklinin adil olması, karar ve gerekçesinde vergi yasası koşullarına
bağlı kalınmasından dolayı memnun kalmıştır.
21. Yetkili mahkemelerce alınan kararların haksız ve yanlış tespitlerle
alındığını gösteren deliller olmadıkça, bu kararların yaslara uygunluğu
ve doğruluğunu değerlendirmek Anayasa Mahkemesinin yetkisinde
değildir.
22. Anayasa Mahkemesinin iddia edilen Anayasa hakları ihlalleriyle ilgili
görevi, dava usullerinin bir bütün olarak adil olup Anaysa ile belirtilen
spesifik güvencelere riayet edilip edilmediğini ele almaktır. Öyle ki
Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince alınan kararların yeniden
görüşülmesine veya değiştirilmesine karar verecek dördüncü derece
temyiz mahkemesi yetkisine sahip değildir. Bu mahkemenin KI 07/09
sayı ve 19 Mayıs 2010 tarihli Deme Kurbogaj ve Besnik Kurbogaj davası
hakkındaki kararında ve başvurucusu X olan KI 06/09 sayı ve 17 Haziran
2010
tarihli
dava
kararında
da
belirtildiği
üzere
“Başvurucu/başvurucuların
dava
sonucuyla
memnun
olmaması/olmamaları gerçeği Anayasanın 31. Maddesine istinaden ihlal
davası açmaya imkan tanımaz (bkz. mutatis mutandis, AİHM 5503/02
başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi Tasula – Macaristan davasına
ilişkin 26 Temmuz 2005 tarihli kararı)”.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 179
23. Bu davada başvurucunun sunduğu delilleri Yüksek Mahkemenin haksız
veya yanlış değerlendirdiği yönünde bulgular yoktur. Başvurucu, Yüksek
Mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesini ve
Anayasanın 31. Maddesini ihlal ettiğini göstermekte başarılı olamamıştır.
24. Yukarıda belirtilen gerekçeleri, Bağımsız Tetkik Kurulu ile Yüksek
Mahkemenin bulgularını dikkate alarak Anayasa Mahkemesi,
Sözleşmenin 6.1 Maddesinde belirtilen adil duruşma hakkı ihlali ve adil
yargılanma hakkı ihlali olmadığını tespit etmiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. Maddesine ve
İçtüzüğün 56(1) Kuralına dayanarak oyçokluğuyla:
I.
II.
İstemin kabul edilir OLDUĞUNA,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesiyle ilgili olarak
Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31. Maddesiyle güvence altına
alınan adil ve tarafsız yargılanma hakkı ihlali bulunmadığına
KARAR VERİLMİŞTİR:
İşbu karar Yasanın 20(4) Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 180
Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006
sayılı kararlarına karşı (Yargıçlar Anayasa Mahkemesi ve Gjyljeta
Mushkolaj’ın karşıoy yazısı)
Dava No: KI 55-2009, karar tarihi: 6 Nisan 2011
Anahtar kelimeler: karşıoy yazısı, temyiz mahkemesi kararının formatı,
mahkeme heyeti kararının formatı, bireysel başvuru, adil ve tarafsız
yargılanma hakkı, vergi kaçırma
Yargıçlar Almiro Rodrigues ve Gjyljeta Mushkolaj, Mahkeme’nin bu vergi
davasında Yüksek Mahkeme kararını onayarak başvurucunun adil ve tarafsız
yargılanma hakkının ihlali bulunmadığına ilişkin kararıyla oydaş
olmamışlardır. İlk olarak Yüksek Mahkeme’nin yazılı olarak iyi
gerekçelendirilmiş bir karar çıkartmakta başarılı olmadığından bu kararın
haksız olduğu tespit edilmiştir. Karşıoy yazısında BDK kararında Yüksek
Mahkeme kararı açıklamalarına riayet edilmediği gerekçesi ile
başvurucunun Yüksek Mahkeme’ye başvurduğu belirtilmiştir. Karşıoy yazısı
BDK’nin sonuç ve formül niteliğindeki kararının olgusal ile yasal analizden
yoksun olduğu ve başvurucunun iddiasına ilişkin iyi gerekçelendirilmiş bir
tutum sunmadığını ileri sürmüştür. İkinci olarak karşıoy yazısında BDK ile
mahkemelerin adil yargılama sunmaları gerektiği belirtilmiştir. Karşıoy
yazısında adil yargılanma hakkının, argüman ve kanıt sunma hakkı, makul
mahkeme kararı ve kuvvetlerin eşitliği ilkesine riayetin de dahil olmak üzere
hakların mahkeme yoluyla korunması temel hakkını da kapsadığı tespitinde
bulunmuştur. Karşıoy görüşünde gerekçeli kararda itiraz konusu her
meseleye yönelik ayrıntılı cevabın gerekli olmadığı kabul edilmiş, Hiro
Balani v. ispanya davasına atıfta bulunularak esas meseleye ilişkin cevabın
zorunlu olduğu belirtilmiştir. Karşıoy yazısında ne BDK ne de Yüksek
Mahkeme’nin başvurucuya ait esas argümanları gerekçeli bir kararla
çözmedikleri, başvurucuya meselelerden herhangi birinin kasıtlı olarak
çıkartıldığı varsayımını ortaya koymana meydan verildiği ortaya konmuştur.
Karşıoy yazısında kısaca BDK ile Yüksek Mahkeme kararlarının şu üç
sebepten dolayı eksik olduğu belirtilmiştir: Kararlarda başvurucu tarafından
sunulan olgu ve kanıtlar uyumlu hale getirilmemiş; kararlar kuvvetlerin
eşitliği ilkesini ihlal etmiş ve suçlayıcı bir usul uygulanmış ve de yeterince
gerekçelendirilmemişlerdir. Netice itibariyle karşıoy yazısında AİHS’Nin 31
ve 6. madde ihlali bulunduğu ve Yüksek Mahkeme kararının iptal edilip
davanın Yüksek Mahkeme’ye iade edilmesi gerektiği tespitinde
bulunulmuştur.
Priştine, 6 Nisan 2011
Nr. ref.: 115/11
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 181
KARŞI OY YAZISI
Dava No: KI 55/09
Başvurucu
N.T.SH. Meteorit
Kosova Yüksek Mahkemesi 2407/2006 sayı ve 30 Eylül 2009
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
Yargıçlar
Almiro Rodrigues
ve
Gjyljeta Mushkolaj
Anayasa Mahkemesinin çoğunluğunun kararını selamlıyor, ancak
“Sözleşmenin 6.1 Maddesinde belirtilen adil duruşma hakkı ihlali ve adil
yargılanma hakkı ihlali olmadığı” tespitiyle oydaş olmadığımızı saygıyla
bildiririz.6
1. Aslında kararda ”Bu davada başvurucunun sunduğu delilleri Yüksek
Mahkemenin haksız veya yanlış değerlendirdiği yönünde bulgular
yoktur. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6. Maddesini ve Anayasanın 31. Maddesini ihlal ettiğini
göstermekte başarılı olamamıştır” tespiti ortaya konmuştur7
2. Saygılarımızla (a) adil duruşma hakkı ihlali ve (b) başvurucunun adil
yargılanma hakkının ihlali olduğunu ve (c) başka bir tespitte bulunulması
gerektiğini düşünmekteyiz.
(a) Adil duruşma hakkının ihlali
3. Görüşümüze göre başvurucu tarafından sunulan argüman dikkate
alınmayıp kendisine gerekçeli karar teslim edilmediğinden hak ihlali
olmuştur. Duruşma hakkı sözlü duruşmayla doğrudan ilgili olmayıp
başvurucunun yazılı olarak sunduğu argüman hakkında mahkemenin
cevabıdır. Başvurucu argümanlarını şu şekilde sunmuştur.
6
7
Kararın 24. Maddesi
Kararın 23. Maddesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 182
4. Başvurucu bir yandan “ilave mal dolaşımı (alım satım) yöntemi ve bu
ana kadar ortaya çıkan yükümlülüklerle ilgili argümanlar”8 ve diğer
deliller dikkate alınmadığı ileri sürmüştür.
5. Başvurucu devamında dosyada beyan edilen malların miktarı, stokta
bulunan mal miktarından fazla olduğu için denetçi müfettişlerin
değerlendirmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.9
6. Başvurucu diğer yandan, Kosova Yüksek Mahkemesinin, kararında10
mevcut durumun tespit edilmeyip deliller ile davacının vergi yüküyle
ilgili itiraz edilen kararı arasında uyuşmazlığın olduğunu ileri sürmüştür.
7. Başvurucu, bunun dışında, Bağımsız Tetkik Kurulunun, Yüksek
Mahkemenin “kara alıcı organların yasal bir karar almaları için delillerin
ve bağlayıcı olguların değerlendirilmesine yönelik talimatları
uygulamadığını iddia etmektedir11.
8. Birinci ve ikinci derece mahkemelerin yanlışlarını düzeltmek Yüksek
Mahkemenin görevidir. Yüksek Mahkeme bu görevi çerçevesinde
başvurucunun sunduğu olguya cevaben “mevcut durum tespit
edilmemiş olup olgular ve söz konusu yükümlülükle ilgili
itiraz edilen karar arasında çelişki bulunmaktadır” tespitinde
bulunduğu il kararını açıklamıştır. Öyle ki Yüksek Mahkeme, davanın
yeniden görüşülmesi için Bağımsız Tetkik Kuruluna iade etmiş ve “yasal
bir karar çıkartmak için yargılama kararına yarayan delil ve olguları
değerlendirme” talimatları vermiştir.
9. Diğer yandan başvurucu, Yüksek Mahkemenin ikinci kararının12, A.Nr.
233/04 sayılı kendi kararıyla çelişkide olduğunu ve başvurucunun
Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 31. Maddesiyle güvence altına alınan
tarafsız ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini dava dosyasında
görüldüğünü iddia etmektedir.
10. Ele alınması gereken teme husus Bağımsız Tetkik Kurulunun mevcut
durumu doğru tespit edip etmediği ve davacının söz konusu vergi
Yüksek Mahkemenin 426 sayı ve 9 Ocak 2004 tarihli kararına ve 62/2004 sayı ve 14 Nisan 2004
tarihli kararına karşı yapılan itirazlara bakınız..
9 Yüksek Mahkemenin A.nr. 439/06 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararlarına karşı yapılan
itirazlara bakınız. .
10 A. Nr. 233/04 sayı ve 17 Mayıs 2006 tarihli karar.
11 A. Nr. 439/06 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli kararlara karşı Yüksek Mahkemeye yapılan itirazlara
bakınız.
12 A. Nr. 2407/2006 sayı ve 30 Aralık 2009 tarihli karar.
8
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 183
yükümlülüğüyle ilgili deliller ile itiraz edilen karar arasındaki
uyuşmazlığı ortadan kaldırıp kaldırmadığıdır.
11. Görüşümüze göre, Bağımsız Tetkik Kurulu tarafından böyle bir tespit ve
ortadan kaldırma gerçekleştirilmemiştir. Bu yüzden Yüksek
Mahkemenin ilk kararının bu eksikleri ortaya koymak anlamında
doğruydu veya değildi. Doğru idiyse Bağımsız Tetkik Kurulunun ikinci
kararı hakkında da aynı bakış açısını desteklemesi gerekirdi. İkinci
kararın13, aşağıda açıklayacağımız şekilde eksikleri gidermediğini
varsayalım.
12. Aslında Bağımsız Tetkik Kurulunun iki kararının14 karşılaştırılması şunları
göstermektedir:
i) “Alım ve satım defter kayıtları yönetmeliği uygun şekilde
tutulmamıştır” tümcesi her iki kararda da karşımıza çıkmaktadır
(62/2004 birinci ve 439/2006 ikinci karar);
ii) Aynı şekilde “Vergi müfettişinin doğru hareket edip söz konusu
tarihlerle ilgili beyan edilen kronolojik tedarik ve satış analizi yöntemi
uyguladığı tespit edilmiştir” tümcesi de her iki kararda da karşımıza
çıkmaktadır (62/2004 birinci ve 439/2006 ikinci karar);
iii) “2000/20 sayılı Yönetmeliğin 7 ve 2. maddesine, 1/2000 sayılı
Yönetmeliğin 9.1 ve 9.4 maddesine, 2001/11 sayılı Yönetmeliğin 8 ve 27.
maddesine ile 2002/4 Yönetmeliğin 10. maddesine göre Vergi İdaresinin
kararı ve vergi mükellefi hakkında hesaplanan cezaların geçerli olduğu
tespit edilmiştir” tümcesine sadece ikinci kararda (439/2006) yer
verilmiştir. Yüksek Mahkemenin talimatları doğrultusunda Bağımsız
Tetkik Kurulunun yaptığı tek teğişikliğin bu olduğu görülmektedir.
Bu tümcelerin tamamının nihai olup herhangi bir olgu veya yasa analizi
yapılmaksızın yazıldıklarını tespit ettik.
13. Bunun dışında Yüksek Mahkemenin ikinci kararı15 şu ifadeyi içermektedir:
“Vergi mükellefinin sunduğu delilleri ve yazılı itirazı ile duruşmada Vergi
İdaresi temsilcilerinin açıklamalarını ve sundukları delilleri tahlil ettikten
sonra her iki tarafın delilleri değerlendirildi ve mevcut durumun tespiti
aşağıdaki gibi yapıldı”.
14. Ancak yukarıda 12 i) ve ii) maddelerinde belirtildiği üzere ne deliller
belirtimli ne de yasal analiz yapılmıştır. Diğer yandan 12 iii) maddesinde
A. Nr. 439/2006 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli karar.
62/2004 say ve 14 Nisan 2004 tarihli kararı ile A.Nr. 439/2006 sayı ve 24 Ağustos 2006 tarihli
kararı.
15 A.Nr. 2407/2006 sayı ve 30 Aralık 2009 tarihli kararı
13
14
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 184
zikredilen tümce, herhangi bir pratik yasal anlamı ve mevcut durumla
herhangi bir ilgisi olmayıp belli yasal hükümlerle ilgili sıradan bir atıftır.
Sadece basmakalıp bir ifadedir.
15. Görüldüğü gibi çoğunluk, yukarıda zikredilen 12 iii) maddesindeki
tümcenin Yüksek Mahkemenin birinci kararında yürürlükteki yasal hüküm
ve yönetmelikler zikredildiğinden söz konusu boşluğu doldurduğu için
bununla yetinmiştir.
16. Ancak, 12 iii) tümcesindeki ifade, hangi olguların tespit edildiğine ve söz
konusu yasal hükümlerle ilgisine açıklık getirmediğinden basmakalıp
ifadeden başka bir şey değildir. Diğer yandan başvurucu tarafından
belirtilen olgu ve sunulan deliller davanın özüyle ilgilidir. Bu yüzden
başvurucunun belirttiği olgu dikkate alınıp açık bir şekilde tespite
varılmalıydı.
(b) Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlali
17. Başvurucu, yasalara uygun olarak mahkeme kararını alma hakkına
sahiptir. Bu hak, mahkemelerin kararda usul ve esasla ilgili
gerekçelerini bildirme yükümlülüğünü de içermektedir. Mahkeme
kararında gerekçe bildirilme hakkı, her bireysel davayla ilgili alınmış
kararda ikna edici ve hukuken doğru tespit edilmiş gerekçelerin
bulunmasını ve kanun yollarlı ile mevcut araçları içermesini gerekli
kılar.
18. Bu davada görüşülmekte olan kararlar Bağımsız Tetkik Kurulu tarafından
alınmışlardır. Her ne kadar Bağımsız Tetkik Kurulu mahkeme olmasa bile,
“mahkeme16” sözcüğü AİHM içtihatı çerçevesindeki geniş anlamında
anlaşılmalıdır. Öyle ki idari uyuşmazlıkları çözmekle görevli Bağımsız
Tetkik Kurulu da dahil olmak üzere tüm benzer organların mahkeme
olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun sonucu olarak adil
yargılanma hakkı bu organlardaki yargılamalarda da güvence altına
alınmalıdır.
19. Bunun yanı sıra 2004/48 sayılı Vergi İdaresi ve Usulleri Yasasına17 göre
kurulan Bağımsız Tetkik Kurulu18, AİHS ve Anayasa ile güvence altına
alınan adil yargılanma hakkını kabul etmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6 (1) maddesinde ve Kosova Anayasasının 31 (1) maddesinde
kullanılan “mahkeme” sözcüğü.
17 Kosova Meclisinde kabul edilen Vergi İdaresi ve Usulleri Yasası ilanı hakkında 2005/17 sayı ve 9
Nisan 2005 tarihli Yönetmelik.
18 2004/48 sayılı yasanın 57. Maddesi “2000/7 sayılı UNMIK Genelgesine göre kurulan Bağımsız
Tetkik Kurulu, bu yasaya göre Bağımsız Tetkik Kurulu şeklinde görevine devam edecektir.
16
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 185
20. Diğer yandan 2000/719 sayılı UNMIK Genelgesi Kurulun “duruşmaları
yürütür ve Vergi mükellefi ile Vergi İdaresi tarafından sunulan delil,
belge e diğer kanıtları değerlendirir” (Madde 3.1) görevini belirleyip
“Kurul, davayı jüri heyeti olarak görüşür ve görüşme tarihinden sonra
otuz (30) gün içerisinde yazılı ve gerekçeli kararları hakkında tarafları
bilgilendirir” (madde3.2) tanımını yapmaktadır.
21. Yukarıda ifade edildiği üzere başvurucu, Bağımsız Tetkik Kurulu ve
Yüksek Mahkeme tarafından adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
iddia ederken duruşma hakkına riayet edilmediği ve kararın gerekçesi
olmadığını ileri sürmektedir.
22. Bunun dışında, Kosova Anayasasının 31. Maddesinde ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin metninde kapsandığı şekilde adil
duruşma hakkı, temel hakların korunması için esas haklardandır.
23. Ancak, mahkemeye erişim hakkı mutlak haktır. AİHM, kendi
içtihadında, hukuk bir amaç izlemesi veya uygulanan önlemler ve
ulaşılması amaçlanan20 arasında makul orantılılık ilişkisi bulunması
durumunda her sınırlamanın 6. Maddeye uygun olacağı tespitinde
bulunmuştur. Öyle ki her sınırlama, ihtiyaç ve orantılılık ilkesinin
birincil konusu olmalı, başka bir deyişle gerekli olduğu takdirde ve
ölçüde olmalıdır.
24. Adil yargılanma temel hakkı, hakların mahkeme yoluyla korunması temel
hakkından kaynaklanmaktadır21. Adil yargılanma hakkının herkesçe ihlal
edilmesi tehlikesi bulunduğundan, diğer temel haklara göre yargıçların
daha dikkatli olmasını gerektirir. Daha yüksek derece mahkeme
yargıçlarının, bu hakkın daha düşük derece mahkemelerce doğru uygulanıp
uygulanmadığını gözetmeleri gerekmektedir. Aslında adil yargılanma hakkı
bir dizi diğer hakkı ima etmektedir. Bu haklar şunlardır: delil ve argüman
sunma hakkı, gerekçeli karar hakkı, taraf sistemi ilkesi ve kuvvetlerin
eşitliği ilkesi.
25. Anayasanın 31. ve Sözleşmenin 6. Maddesi ulusal mahkemelerden
kararlarıyla ilgili gerekçe bildirmelerini talep etmektedir. Mahkemeler
her soru veya argümana karşı ayrıntılı cevap verme mecburiyetinde
değiller22. Ancak davanın sonuçlanması açısından başvurunun önemi
2000/7 sayı ve 12 Nisan 2000 tarihli UNMIK Genelgesi
Ashingdane – Birleşik Krallık, 28 Mayıs1985, madde 57.
21 Anayasanın 54. Maddesi.
22 Van de Hurk - Hollanda, 19 Nisan 1994, madde 61.
19
20
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 186
varsa, bu durumlarda mahkeme kendi kararında onu ayrıntılı bir şekilde
ele almalıdır.
26. Hiro Balani – İspanya davasında23, başvurucu spesifik ve süratli cevap
talep ettiği bir başvuruda bulunmuştur. Mahkeme, bu davanın ihmal
edildiğini veya reddetme niyetlerinin olduğunu, böyle bir niyetin olması
halinde
gerekçelere
dayanarak
yapacaklarını
tespit
etme
imkânsızlığından dolayı böyle bir cevabı verememiştir. AİHM, bunun 6
(1) maddesiyle çeliştiğini tespit etmiştir.
27. Görüşümüze göre “ikna edici argümanlar dikkate alınmadığını iddia
ederek ilave mal dolaşımı ve bundan kaynaklanan yükümlülükler
yönteminin” yardımcı deliller ile beraber bu davanın sonuçlandırılması
için tartışmasız önemlidir. “Kayıtlarda belirtilen malların miktarı
stoklarda bulunanlardan fazla olması gerçeği, denetçi müfettişlerin
değerlendirmelerinin doğru olmadığını göstermekte” olup davanın
sonuçlandırılması için önemlidir.
28. Bunun dışında ne Bağımsız Tetkik Kurulunun ikinci kararında ne de
Yüksek Mahkemenin ikinci kararında başvurucu tarafından belirtilen
argüman ve deliller hakkında kesin ve süratli hiçbir cevap verilmemiştir.
Bu yüzden “bu davayı ihmal ettikleri veya reddetmeye niyetli oldukları ve
bu niyetin olması halinde hangi gerekçelere dayanarak yapacaklarını”
başvurucunun tespit etmesi imkânsızdı.
29. İlke olarak hukuk mahkemesinde görülen bir davada usul yanlışlarından
dolayı duruşmaya katılma hakkı ihlal edilmesi durumunda
başvurucunun bununla ilgili istemi kabul edilir niteliktedir.
30. Adil yargılama hakkı Anayasa Mahkemesi yargıçlarını ilgilendiren bir
haktır24. Bu hak, sadece hukuk mahkemeleri kararlarının Anayasaya
uygunluğunu değerlendirmeye görevli olduklarından değil, adil duruşma
hakkını doğru uygulamaya da görevli olduklarındandır.
31. Tarafların karşılıklılık ve güç eşitliği ilkesine riayet ederek delillerini eşit
şekilde sunmaya imkan buldukları ölçüde, kararın o derecede adil olma
olasılığının olduğunu varsayıyoruz. Başka bir deyişle, yargılamanın adil
olduğunu tespit etmeye yönelik çabalarda kararın özünü değil, kararın
alınma şeklini değerlendirmek gerekir.
Hiro Balani - İspanya, 9 Aralık 1994.
Kraska – İsviçre davası AİHM’nin 19 Nisan 1993 tarihli kararı 26. Maddesinde 6. Maddenin
Anayasa Mahkemeleri davalarında uygulanmasının medeni bir hak veya yükümlülüğe etki etmesi
durumunda dolaysız uygulandığını bildirmiştir. 23
24
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 187
32. Mahkeme kararının yaslara uygun şekilde alınması hakkı, mahkemelerin
kararla ilgili usul ve esas hakkındaki gerekçelerini bildirme yükümlülüğünü
kapsar. Gerekçelerin her bireysel davaya özel şekilde açıklanması, ikna
edici yasalarla belirlenmiş olması gerekli olup, kararın dayandığı hukuki
kıstasları ve olguları içermelidir.
33. Gerekçelerin açıklanması hiçbir şekilde aşırı uzun olmamalı, ilgili kişiye ve
kamuoyuna mahkemeyi söz konusu kararı almaya iten gerekçeyi
bildirmelidir. Dahası, davayla ilgili olguların daha belirgin ve gerekçelerin
daha açık belirtilmesi durumunda itiraz hakkında daha etkili yararlanma
imkanı doğar.
34. Bu yüzden kararın gerekçeleri bir yandan esas bulguları ile dava ve diğer
yandan olguların değerlendirilmesi ile mahkemenin tespitleri arasındaki
ilişkilere açıklık getirmesi gerekmektedir. Mahkeme kararının gerekçesinde
belirlenen olgular, yasal hükümler ve bunların arasındaki mantıksal ilişkiyi
içermemesi durumunda, karar almada keyfiliği önleme anayasal ilkesini
ihlal etmiş olacaktır.
35. Bu yüzden keyfiliğin veya mantıksızlığın bulunduğu bir hukuk mahkemesi
kararında adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu değerlendirmekteyiz.
Netice itibariyle makul esaslara göre mevcut durumu denetlemeyen Yüksek
Mahkemenin kararının geçersiz ilan edilmesi gerekmektedir. Dahası
keyfiliğin olması durumunda, yani delillerin eksik veya makul olmayan bir
şekilde değerlendirilmesi durumunda bozulmuş sayılabilir.
(c) Varılması gereken hüküm
36. Belirtilen gerekçelerden önce itiraz edilen kararların şu sebeplerden dolayı
adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini değerlendirmekteyiz:
I.
Söz konusu kararlar, bu davadaki önemini hissettiremeyip ilgili
beyanlar hakkında bir tutum sergilemediklerinden, başvurucu
tarafından ortaya konan temel ve öz olguları ve sunulan öz delilleri
dikkate almadılar;
II.
Kararlar, her iki tarafın delillerini eşit şekilde ele almadıklarından
güç eşitliği ve tarafların karşılıklılığı ilkelerini ihlal etmişlerdir;
III.
Kararlar, yeterli gerekçelerden yoksundur.
37. Kısaca söz konusu davada yüksek Mahkemenin ikinci kararında
başvurucu
tarafından
belirtilen
olgu
ve
sunulan
delilleri
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 188
değerlendirmede uyumlu ve adil olmayıp, netice itibariyle yukarıda
belirtildiği üzere Anayasanın 31. ve AİHS’nin 6. maddesinde öngörülen
adil yargılanma hakkı ihlali olduğundan, saygı duyarak katılmadığımızı
bildiririz.
38. Netice itibariyle İçtüzüğün 76. kuralına göre Yüksek Mahkeme kararı
geçersiz ilan edilmesi ve davanın yeniden görüşülmesi için Yüksek
Mahkemeye iade edilmesi gerekirdi.
Yargıç
Yargıç
Almiro Rodrigues
Gjyljeta Mushkolaj
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 189
Başvurucu RD Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. No. 295/2007
sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 29-2010, karar tarihi: 19 Nisan 2011
Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru, mülk
davası
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
alt derece mahkemelerinin dava konusu bir mülke ilişkin başvurucu
aleyhindeki kararları onayan Yüksek Mahkeme kararı ile anayasal haklarının
ihlal edildiği ileri sürülmüş, Hukuk Usulü ile Medeni Usul yasalarının ihlal
edildiğini ortaya koymuştur.
Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal
edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden
gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün
36.1(c) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile
başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme,
uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup
olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v.
İspanya ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak maddi
hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin
bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Vanek davasına atıfta bulunarak
yargılama usullerinin haksız veya keyfi oldukları yönünde herhangi bir
emarenin bulunmadığını tespit etmiştir.
Priştine, 19 Nisan 2011
Nr.ref: RK 112/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 29/10
Başvurucu
R.D.
Kosova Yüksek Mahkemesi Rev.Nr. 295/2007 sayılı kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 190
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucular
1. Başvurucu, Vitina’da mukim Bay R.D. olup Anayasa Mahkemesindeki bu
davada kendisini Gilanlı avukat Bay Mustafe Musa temsil etmektedir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 295/2007 sayı ve 29
Mart 2009 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Vitina Belediyesi Rajac köyündeki 2072 numaralı parselle
ilgili mülkiyet hakları hakkındaki Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr.
295/2007 sayı ve 29 Mart 2009 tarihli kararının Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 Maddesi 03/L-121 sayılı Kosova
Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra
“Yasa” şeklinde anılacaktır) 20. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
36. Kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvuru 29 Nisan 2010 günü Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına dilekçe
ile başvurmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 191
6. Mahkeme, başvurucunun itirazı hakkında Yüksek Mahkemeyi 23
Ağustos 2010 tarihinde bilgilendirmiştir.
7. Anayasa Mahkemesi, Yüksek Mahkemeden bununla ilgili herhangi bir
cevap almamıştır.
8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Snezhana Botusharova ile
Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Robert
Carolan’ın raporunu görüştükten sonra, 21 Ocak 2011 günü tam kadroda
toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde öneri
sunmuşlardır.
Olguların Özeti
9. Vitina Belediye Mahkemesi, 16 Ekim tarih ve C.nr. 60/2006 sayılı
kararıyla başvurucunun Vitina Belediyesi Rajac köyündeki 2072
numaralı parsel üzerindeki mülkiyet hakkını tanımıştır.
10. Shaip Rexhepi, 2 Mayıs 2007 tarihinde C.Nr. 60/05 sayılı davanın
yeniden açılmasını talep etmiştir.
11. Vitina Belediye Mahkemesi 4 Temmuz 2007 tarihinde davanın yeniden
görüşülmesiyle ilgili talebini onayıp C.Nr. 60/05 sayılı kararın bir
kısmını iptal ederek 2073/3 numaralı parsel üzerinde Bay Shaip
Rexhepi’nin mülkiyet hakkını tanımıştır.
12. Gilan Bölge Mahkemesi 27 Ağustos 2007 tarih ve Ac.Nr. 274/07 sayılı
kararıyla başvurucunun itirazını mesnetsiz bularak reddetmiş, ilgili
kararda birinci derece mahkemesinin Medeni Usul Yasası hükümlerini
ihlal etmediğini tespit etmiştir. Bölge Mahkemesi aynı zamanda maddi
hukukun eksiksiz ve doğru uygulandığını da vurgulamıştır.
13. Başvurucu 29 Mart 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye başvurarak Gilan
Bölge Mahkemesinin yeniden görüşülmesini ve diğer mahkeme
kararlarının iptalini talep etmiştir.
14. Kosova Yüksek Mahkemesi 20 Mart 2010 tarih ve Rev.Nr. 295/2007
sayılı kararıyla başvurucunun kararın yeniden görüşülmesi talebini
mesnetsiz bularak reddetmiştir. Yüksek Mahkeme, arsanın ihtilaflı
kısmını başvurucunun satın almadığını belirleyen birinci derece
mahkemesinin kararına karşı itirazı mesnetsiz bulup reddeden Bölge
Mahkemesinin maddi hukuku doğru uyguladığını vurgulamıştır. Bunun
sonucunda Yüksek Mahkeme, başvurucunun mülkiyet hakkı talep etiği
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 192
davada birinci ev ikinci derece mahkemelerinin
gerekçelerinin doğru olduğunu vurgulamıştır.
bulguları
ve
Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, Hukuk Usulleri Yasasının 40. Maddesi 3. fıkrasıyla ilgili
olarak 354. Maddesinin 1 ve 2. fıkraları ve 14. bendinin, 421. Maddenin 1.
Fıkrası ve Medeni Usul Yasasının 427. Maddesi 5. Fıkrasının ihlal
edildiğini iddia etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul
edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
17. Bu doğrulturda Mahkeme, İçtüzüğün 36(1)(c) kuralına göre, sadece
açıkça isnat edilen dilekçeleri görüşebileceğini hatırlatır.
18. İçtüzüğün 36. Kuralı şunu belirlemiştir:
Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki
durumunda istemleri reddedecektir:
kanaatlere
varması
a) İlk bakışta haklı görünen dava olarak gerekçelendirilmediği zaman;
b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını
gerekçelendirmediği zaman;
c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış
anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman;
d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı
zaman.
19. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini
ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
20. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre görevinin Yüksek Mahkeme de
dâhil olmak üzere, umumi mahkemelerce alınan kararlar anlamında
temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını
vurgulamak ister. Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak
karar verirler (Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle
mahkemeler, usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 193
uygulamakla yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz –
İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
21. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve
başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl
uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık
13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu
hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.)
22. Ancak, başvurucu tarafından sunulan evrak incelendikten sonra Anayasa
Mahkemesi usulde haksızlık yapıldığı veya keyfi usullerin uygulandığı
yönünde bir bulguya rastlamamıştır (bkz. mutatis mutandis Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
23. Bundan istemin mesnetsiz olduğu açıkça görülmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasanın 113(7) ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 36. Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Robert Carolan, imza
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 194
Başvurucu Zvezdana Dimitrijević Yüksek Mahkeme
Dairesi’nin SCEL-09-0001 sayılı kararlarına karşı
Özel
Dava No: KI 10-2010, karar tarihi: 19 Nisan 2011
Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi,
özelleştirme davası, çalışma ve mesleği icra etme hakkı
bireysel
başvuru,
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kendisinin 17 yıla yakın süre çalıştığı şirketin özelleştirilmesinden elde
edilecek gelirin % 20’sinden pay hakkı kazanmaya yönelik talebinin Özel
Daire tarafından reddedilmesiyle 49. madde ile günce altına alınan çalışma
ve mesleği icra etme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Şirket
özelleştirilmesinden pay hakkı elde edecek çalışanların listesi ilan
edildiğinde başvurucunun adının yer almamasına rağmen ayrımcılık
davalarına ilişkin 2003/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre söz konusu
gelirden pay alma hakkı olduğunu ortaya koymuştur. Başvurucu
başvurusunu yaptığı esnada Özel Daire nezdinde yaptığı başvuru
görüşülmeye devam etmekteydi.
Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme’de halen görüşülmekte olan
davası olduğundan tüm kanun yollarının tüketilmesi koşulunu yerine
getirmediğini göstermekte olup Anayasa’nın 113.1 ve 113.7 madde fıkralarına
göre başvurunun erken yapıldığı kararına varmıştır.
Priştine, 21 Nisan 2011
Nr.ref: RK 97/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 10/10
Başvurucu
Zvezdana Dimitrijević
Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin SCEL-09-0001 sayı
ve 8 Ocak 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 195
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Graçaniça’da mukim Bayan Zvezdana Dimitrijević’tir.
Dava Konusu
2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin SCEL-09-0001
C-631 sayı ve 8 Ocak 2010 tarihli kararıyla Kosova Cumhuriyeti
Anayasasının 49. Maddesinin [Çalışma ve Mesleği İcra Etme Hakkı] ihlal
edildiğini iddia etmektedir.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
3. Başvurucu, 29 Ocak 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe ile
başvurmuştur.
4. Anayasa Mahkemesi 19 Ağustos 2010 tarihinde Kosova Yüksek
Mahkemesi Özel Dairesini istemle ilgili bilgilendirmiş olup bu davanın
çözümüne hizmet edecek herhangi bir yorumunun olması halinde
sunmasını talep etmiştir.
5. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi 25 Ağustos 2010 tarihinde
gönderdiği cevabında bu davayla ilgili 31 duruşmanın yapıldığını ve
Bayan Zvezdana Dimitrijević’in sadece 21 Nisan 2010 tarihinde yapılan
duruşmaya şahsen iştirak ettiğini bildirmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 196
6. Dahası, Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi, SCEL-09-0001 sayılı
davayla ilgili yargılama devam etmekte olup herhangi bir kararın henüz
alınmadığını bildirmiştir.
7. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Ivan Čukalović ile Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Almiro
Rodrigues’in raporunu 21 Ocak 2011 günü görüştükten sonra, tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde
öneri sunmuşlardır
Olguların Özeti
8. Başvurucu 10 Ocak 2007 tarihinde 9 Mayıs 2003 tarihli bir dilekçeyi
Priştine’deki Kosova Emanet Ajansına teslim ederek “Ramiz Sadiku”
Kamu Şirketinin özelleştirilmesinden elde edilen gelirin % 20’sinde
hakkı olan işçi listesinde kendisinin de yer alması gerektiğini iddia
etmiştir.
9. Bunun devamında 7 Eylül 2006 tarihinde Kosova Emanet Ajansına acil
bir yazı sunmuştur.
10. Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA) 4 Mart 2009 tarihili Koha Ditore adlı
günlük gazetede “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketinin özelleştirilmesinden
elde edilen gelirin % 20’sinden pay alacak işçilerin listesini
yayımlamıştır. Bu listede başvurucunun adı bulunmuyordu.
11. Başvurucu, 23 Mart 2009 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi Özel
Dairesine KÖA hakkında şikâyet dilekçesi sunmuştur.
12. KÖA söz konusu şikâyetle ilgili 5 Mayıs 2009’da Özel Daireye gönderdiği
cevapta, “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketinin özelleştirildiği 27 Haziran
2006 tarihinde başvurucunun çalışan olarak kayıtlı bulunmadığı,
başvurucunun bu şirkette 1972 yılından 1999 yılına kadar çalışmış
olduğu ve KÖA tarafından itiraz için belirtilen süre içerisinde (31 Ağustos
2007) itiraz dilekçesi teslim etmiş olduğunu bildirmiştir.
13. Özel Daire, Mahkemeye, bu davayla ilgili 21 Nisan 2010 tarihinde bir
duruşmanın yapıldığını ve başvurucuyla ilgili davanın halen
görüşülmekte olduğunu bildirmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 197
Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, “Ramiz Sadiku” Kamu Şirketinin özelleştirilmesinden Kamu
Mülkü Kullanım Hakkı Dönüşümüne uygun olarak elde edilecek gelirin
% 20’si üzerinde yasal hakkı olan kişilerin listesinde kendisinin de
kapsanması gerektiğini ileri sürmektedir. Nitekim 2003/13 sayılı
UNMIK Yönetmeliğinin 10.4 Maddesi şunu belirlemiştir:
i. “Bu maddeye göre işçi, kamu şirketinin özelleştirildiği dönemde
şirketin kayıtlı elemanı olduğu ve en az üç yıl boyunca maaş listesinde
yer aldığı tespit edilmesi durumunda, yasal hak sahibi sayılır. Bu koşul,
10.6 maddeye göre Özel Daireye itirazda bulunmak anlamında,
ayrımcılığa maruz kaldıkları için kayıtlı olmadıklarını iddia eden
işçilerin itirazlarını kısıtlamaz.”
15. Başvurucu, maaş listesinde en az 17 yıl boyunca kayıtlı olduğunu, “Ramiz
Sadiku” Kamu Şirketindeki kıdeme dayanarak hakkının ihlal edildiğini
ve nakit tazminatına hakkı olduğunu iddia etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa ile öngörülen ve yasa ile içtüzükte belirlenen kabul
edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
17. Bu kriterler, başvurucunun yasa ile öngörülen tüm kanun yolları
tüketildikten sonra (Anayasanın 113.7 Maddesi) Mahkemeye yasal bir
şekilde (Anayasanın 113.1 Maddesi) başvurabileceğini öngörmektedir.
18. Söz konusu davayla ilgili Özel Daireden 15 Eylül 2010 tarihinde alınan
bilgilere dayanarak, dava halen Özel Dairede görüşülmekte olup,
başvurucu tüm kanun yollarını tüketmediğinden, dava dilekçesi
vaktinden önde sunulmuştur.
19. Öyle ki Mahkeme, Anayasanın 113.7 Maddesine göre başvurunun kabul
edilmez nitelikte olduğu sonucuna varmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 198
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasanın 47. Maddesinde ve İçtüzüğün 56(2) Kuralına dayanarak
oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip
Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 199
Başvurucu Magbule Asllani Yüksek Mahkeme’nin Rev. I. nr.
482/2008 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 85-2010, karar tarihi: 6 Mayıs 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, çalışma hakkı, iş
ilişkisinin kesilmesi
Mahkeme çalışanı olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine
dayanarak yaptığı başvuruda Yüksek Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 49.
maddesi ile güvence altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Söz konusu karar, başvurucunun iş ilişkisinin kesilmesi
kararının temelden yoksun olduğu iddiasını destekleyen alt derece
mahkemelerince çıkartılan kararları bozmuştur.
Mahkeme, itiraz konusu kararı teslim aldıktan 10 ay sonra Anayasa
Mahkemesi’ne başvuruda bulunduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasa’nın 49. maddesi ile İçtüzüğün 36.1(b) kuralına göre belirlenen 4 aylık
başvuru süresi aşılmış olup başvurunun kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir.
Priştine, 6 Mayıs 2011
Nr.ref: RK 116/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 85/10
Başvurucu
Magbule Asllani
Yüksek Mahkemenin Rev.I.Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık 2008
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 200
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştineli avukat Bay Xhevat Bici tarafından temsil edilen
Kosova Priştine’de mukim Magbule Asllani’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucuya 29 Kasım 2009 tarihinde teslim edilen Yüksek
Mahkemenin Rev.I. Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık 2008 tarihli kararı
itiraz edilen kararadır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Anayasanın 49. Maddesi ile güvence altına alınan çalışma
hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir.
4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinden, davasını onaylayıp Yüksek
Mahkemenin Rev.I. Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık 2008 tarihli kararını
gayrimeşru olarak reddederek Priştine Bölge Mahkemesinin Ac.nr.
80/2008 sayı ve 17 Haziran 2008 tarihli kararı ile Priştine Belediye
Mahkemesinin kararını onamasını talep etmektedir.
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 Maddesi, Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın 20, 22 ve 49. Maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36 (1) (b) Kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvuru 15 Eylül 2011 tarihinde Mahkemeye dilekçe ile başvurmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 201
7. Yargıç Altay Suroy başkanlığında ve yargıçlar Enver Hasani ile Iliriana
Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Snezhana
Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra, 22 Şubat 2011 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliği yönünde
öneri sunmuşlardır.
Olguların Özeti
8. Başvurucuya göre hayatı boyunca çalışarak 63. yaşında iş sözleşmesi
uzatılmadığı için Yüksek Mahkemenin kararının gayrimeşru ve
haksızdır.
9. Başvurucu, onlarca yıl boyunca aynı mahkemeye hizmet etmiş olmasına
rağmen herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin iş sözleşmesinin süresinin
uzatılmadığını öne sürmektedir. Dahası, onun yerine başkaları istihdam
edilmiştir.
10. Başvurucu, çalıştığı süre içerisinde amirlerinde uyarı almadığı, işinde
dikkatli ve gayretli olduğu, çalışanların arasında en özenli olduğu ve bu
yaşında başka bir iş bulamayacağı için iş sözleşmesi süresinin
uzatılmasının “ona ait ilkesel bir hak” olduğunu ileri sürmektedir.
11. Başvurucu, onun davasının görüşüldüğü biçimin haksız ve insanlık dışı
olup Anayasanın 49. Maddesi ihlali oluşturduğunu iddia etmektedir.
12. İstemine dayanak oluşturması amacıyla başvurucu, Belediye
Mahkemesinin 15 Kasım 2007 tarihli kararını isteminin ekinde
sunmuştur. Kosova Bağımsız Yargı Kurulu İtiraz Komisyonu
Sekretaryasının KA 41/2007 sayı ve 22 Mart 2007 tarihli kararı ile
Kosova Bağımsız Denetleme Kurulunun (KBDK) 1258/07 sayı ve 5
Haziran 2007 tarihli kararının iptal edildiği bu kararda başvurucunun
dava dilekçesinin kabul edildiği açıklanmıştır.
13. Belediye Mahkemesinin yukarıda zikredilen kararı Priştine Bölge
Mahkemesinin 17 Haziran 2008 tarihli kararıyla onanmıştır.
14. Ancak, Kosova Yüksek Mahkemesi Kosova Yargı Kurulunun karar
revizyonunu onayıp Belediye ile Bölge Mahkemelerinin kararlarını
bozmuştur. Yüksek Mahkeme kararının gerekçesinde söz konusu davada
birinci ve ikinci derece mahkemelerde (yani Priştine Belediye ve Bölge
Mahkemeleri) maddi hukukun yanlış uygulandığı vurgulanmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 202
15. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin yukarıda zikredilen kararının kendisine
29 Kasım 2009 tarihinde teslim edildiğini iddia etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasada belirtilip, Yasa ve İçtüzükle vurgulanan kabul
edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
17. Bu istemle ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 49. Maddesinin aşağıda
alıntılanan kısmına atıfta bulunmaktadır:
Süreler
“Başvuru dilekçesi dört (4) aylık süre içerisinde teslim edilir. Süre,
başvurucuya mahkeme kararının teslim edildiği tarihten itibaren
işlemeye başlar…”
18. Mahkeme, Yüksek Mahkemenin Rev. I. Nr. 482/2008 sayı ve 18 Aralık
2008 tarihli itiraz edilen kararının başvurucuya 29 Kasım 2009
tarihinde teslim edildiğini tespit etmiştir. Mahkeme aynı şekilde,
başvurunun da 15 Eylül 2010 tarihinde yapıldığını belirlemiştir.
19. Başvurucunun istemi, Yasanın 49. Maddesinde ve İçtüzüğün 36(1)(b)
kuralında belirtilen süreyi aşmıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasanın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 36. Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanır
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 203
Başvurucu Ferizovik’te yerleşik IMK Çeliku Fabrikası Bağımsız
İşçi Sendikası Ferizovik Belediye Mahkemesinin C. Nr. 340/2001
sayılı karşı
Dava No: KI 08-2009, karar tarihi: 12 Mayıs 2011
Anahtar kelimeler: karar açıklaması, bireysel/grup başvurusu, etkin
başvuru hakkı, ödenmemiş maaşların tazmini hakkı, adil ve tarafsız
yargılanma hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı
Kosova Özelleştirme Ajansı (KÖA), bu başvuruyla ilgili Mahkeme’nin 17
Aralık 2010 tarihinde çıkartmış olduğu karar hakkında iki hususun
açıklanması talebinde bulunmuştur. İlk olarak KÖA, Mahkeme’nin hangi
kararı kesin hüküm olarak ele aldığını kesinleştirmesini talep etmiştir.
Mahkeme, Ferizovik Belediye Mahkemesi tarafından 2002 yılında alınmış
karar olduğunu belirtmiş, Mahkeme kararında söz konusu kararın birkaç
yerde zikredildiğini vurgulamıştır. İkinci olarak KÖA, Mahkeme kararından
doğan yükümlülüklerine ilişkin açıklama talebinde bulunmuştur.
Mahkeme’nin verdiği cevapta Ticari Kuruluşlar Yasası veya başka herhangi
bir yasanın yürürlükten kaldırılmadığını belirtmiş, bu başvurunun Belediye
Mahkemesince
çıkartılan
kesinleşmiş
kararın
9
yıl
boyunca
uygulanmayışından dolayı yapıldığını ve Belediye Mahkemesinin söz konusu
kararına rağmen KÖA’nın öncülü olan Kosova Emanet Ajansı (KEA)
Anayasa’nın 31. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 13.
maddelerine aykırı bir şekilde Çeliku IMK Fabrikasını özelleştirdiğini
eklemiştir.
Mahkeme, Belediye Mahkemesi kararının uygulanmasına ilişkin kararını
tekrar vurgulamıştır. Karardan kaynaklanan şirketin satışından elde edilen
gelirle alacaklıların taleplerini yerine getirmede tam ve tek sorumlu KÖA’Nın
olduğunu vurgulamıştır.
Priştine, 17 Aralık 2010
Nr. ref.: AGJ 104/11
KARAR AÇIKLAMASI
Dava No: KI 08/09
Başvurucu
Ferizovik IMK Çelik Fabrikası Çalışanları Bağımsız
Sendikası Başkanı Sn. Ali Azemi tarafından temsil edilen
Sendik
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 204
Ferizovik Belediye Mahkemesi C.nr. 340/2001 sayı ve 11
Ocak 2002 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
17 Aralık 2010 tarihli mahkeme kararıyla ilgili talep edilen
açıklama
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkan Vekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Dava Konusu
1. Kosova Özelleştirme Ajansı tarafından sunulan açıklama talebi
Yasal Dayanak
2. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7. Maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20. Maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (1) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra “Mahkeme”
şeklinde anılacaktır) 18 Ocak 2011 tarihlindeki duruşmasında söz konusu
talebi görüşüp karar bağlamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 205
Olgular
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin KI 08/09 sayılı dava
hakkında 17 Aralık 2010 tarihinde çıkarttığı kararla ilgili Kosova
Özelleştirme Ajansı (bundan sonra KÖA şeklinde anılacaktır) 18 Ocak
2011 tarihinde açıklama talebinde bulunmuştur. Bu talepte şunlara yer
verilmiştir:
“…
1. KÖA öncelikle, karar metninin III. Maddesi birinci kısmıyla ilgili,
karar sayı ve tarihine atıfta bulunarak bu karar metninin konusu olan
hangi kararın kesinleşmiş ve bağlayıcı –res judicata – olarak
nitelendirileceği konusunda açıklama talep etmektedir.
2. KÖA ikinci bir husus olarak, karar metninin III. Maddesi ikinci
kısmının uygulanmasından doğan KÖA’nın somut yükümlülüklerinin
açıklanmasını talep etmektedir. Bu açıklama özellikle eski Kosova
Emanet Ajansının ardılı olan KÖA’nın idari yetkisi altında Şirketlerin
Yeniden Yapılanması ve Tasfiyesi hakkındaki 2005/48 sayılı
yönetmelik hükümlerini göz önünde bulundurularak istenmektedir.
…”
İstemin Değerlendirilmesiyle İlgili Yasal Sınırlamalar
5. Mahkeme, bu davada alınan karara mesnet oluşturan yukarıda
zikredilen yasal dayanağı dikkate alarak söz konusu açıklama
taleplerinin meşruluğu, önemi, konuyla ilgisi ve dilekçe hakkı
çerçevesinde cevap verecektir.
6. Öyle ki Mahkemenin kendi kararının sınırlarına bağlı kalacağını ve bu
sınırla dışına çıkmaya hukuken yetkili olmadığını dikkate alarak cevaplar
aşağıda açıklanmıştır.
İsteme Yönelik Cevap
7. III. Maddenin konusu olan kararın kesinleşmiş ve bağlayıcı – res
judicata – olarak hangi kararın nitelendirileceği hakkındaki soruyla ilgili
cevap, söz konusu kararda birkaç defa zikredildiği şeklindedir. Bundan
bağımsız olarak söz konu karar Ferizovik Belediye Mahkemesinin C.Nr.
340/2011 sayı ve 11 Ocak 2002 tarihli kararıdır.
8. KÖA’nın idari yetkisi altında Şirketlerin Yeniden Yapılanması ve
Tasfiyesi hakkındaki 2005/48 sayılı yönetmelik hükümleriyle ilgili
olarak kararın III. Maddesinin uygulanmasından doğan KÖA somut
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 206
yükümlülüklerin ne olduğu sorusuyla ilgili olarak cevap, Kararın 02/L123 sayılı Ticari Kuruluşlar Yasasını veya başka herhangi bir yasayı
feshetmediği şeklindedir.
9. Dava, dokuz yıl sonra bile yürütülmeyen belediye mahkemesinin res
judikata (kesin kararı) ve bu karar rağmen Kosova Özelleştirme
Ajansının borçlu olan IMK şirketini özelleştirmesiyle ilgilidir. 11 Ocak
2002 tarihli kararın yürütülmesinde bu kadar süre başarısız olan ilgili
otoriteler, Karada belirtildiği üzere, Anayasanın 31. maddesi ve AİHS’nin
6 ile 13. maddelerinin yararlı etkilerinden mahrum bırakmıştır. Netice
itibariyle Mahkeme, Ferizovik Belediye Mahkemesinin kesinleşmiş ve
bağlayıcı olan kararının yürütülmesi gerekir görüşündedir.
10. Bunun dışında, KÖA Yasasına göre kamu şirketlerini yöneten kurum
olan KÖA, bu şirketlerin ve varlıklarının yönetimi, özelleştirilmesi,
tasfiyesinden elde edilen gelirlerden alacaklıların haklı taleplerini
karşılayacaktır. Elde edilen söz konusu gelirler alacaklıların yararına
KÖA tarafından emaneten bulundurulduklarından ve Ferizovik Belediye
Mahkemesinin 11 Ocak 2002 tarih ve C. Nr. 340/2001 sayılı kararın
yürütülmesi ve uygulanabilir yasalara riayet etme konusunda KÖA’nın
öncülü olan KEA’nın etkinliğine bağlı olarak, söz konusu kararın
yürütülmesinde yegâne yetkili kurum KÖA’dır.
11. Anayasayı yorumlamaya yetkili olup bir tüzüğün yasaya uygunluğunu
değerlendirmede nihai merci olmayan Mahkeme, KI 08/09 sayılı dava
konusunda Hükümet ve KÖA’nın yasal sorumlulukları hakkında hukuki
danışma talep edebileceklerini ilgili taraflara duyurur.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
MAHKEME, 12 Mayıs 2010 tarihinde yukarıdaki sorulara açıklama sunmaya
oybirliğiyle karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20 (4) Maddesi uyarınca taraflara bildirilip Resmi
Gazetede yayımlanacaktır.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 207
Başvurucu Vahide Badivuku Kosova Yargı Kurulu’nun yargıç ve
savcıların yeniden atanmasına ilişkin duyurusuna karşı
Dava No: KI 114-2010, karar tarihi: 18 Mayıs 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel
başvuru, iş ilişkisinin kesilmesi
Mahkeme çalışanı olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine
dayanarak yaptığı başvuruda Kosova Yargı Kurulunun herhangi bir açıklama
yapmaksızın kendisinin savcılık görevine son veren kararı ile veya üç yıllık
görev süresinin sonuna kadar görevde kalabileceğine ilişkin argümanlarını
ortaya koyma imkansızlığından dolayı Anayasa’nın 32. maddesi ile güvence
altına alınmış kanun yolu hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucu, savcılık görevinin sonlandırılmasının Anayasa’nın 104.
maddesinde yargıçlara yönelik belirlenen usuller çerçevesinde ele alınmış
olması gerektiğini ortaya koymuştur.
Mahkeme, 2008/02 sayılı Genelgede belirtildiği şekilde başvurucunun KYK
kararına karşı 15 günlük süre içerisinde itiraz etmediği ve Mahkeme’ye
başvurmadan önce tüm kanun yollarını tüketmediğinden Anayasa’nın 113.7
maddesine göre kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiş olduğuna karar
vermiştir. Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova
Hükümeti ve Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını
tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya
tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu varsayımına dayandırıldığını
belirtmiştir.
Priştine, 18 Mayıs 2011
Nr.ref: RK 119/11
KABUL EDİLMEZLİK KARAR
Dava no: KI 114/10
Başvurucu
Vahide Badivuku
Kosova Yargı Kurulunun Yargıç ve Savcıları Yeniden
Atanmalarına ilişkin 01/118-713 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli
bildiriminin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 208
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Vıçıtırın’da mukim Bayan Vahide Badivuku’dur.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, kendisinin Mitroviça Belediye Savcılığı Savcısı görevinden
alınmasına ilişkin Kosova Yargı Kurulunun 01/118-713 sayı ve 27 Ekim
2010 tarihli bildirimline itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra
“Mahkeme” şeklinde anılacaktır) 12 Kasım 2010 tarihinde istemde
bulunarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 32. Maddesiyle [Kanun Yollarına Başvurma Hakkı]
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 209
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 12
başvurmuştur.
Kasım
2010
tarihinde
Anayasa
Mahkemesine
6. Mahkeme Başkanının GJR. 114/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıç Kadri
Kryeziu raportör yargıç olarak atanmıştır. Aynı tarihte Başkanın KSH
114/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıçlar Snezhana Botusharova (başkan),
Enver Hasani ve Almiro Rodrigues’ten oluşan ön inceleme heyeti
belirlenmiştir.
7. İstem 28 Aralık 2010 tarihinde Kosova Yargı Kuruluna belirtilmiş olup
şimdiye kadar herhangi bir cevap ulaşmamıştır.
8.
Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve
Almiro Rodrigues’ten oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri
Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra, 18 Mayıs 2011 günü tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
9. Başvurucu, Anayasanın 109. maddesi 5. fıkrasına göre Kosova
Cumhurbaşkanının 25 Temmuz 2008 tarih ve DP-008/2008 sayılı
kararıyla üç yıllık görev süresiyle Mitroviça Belediye Savcılığına Savcı
olarak atanmıştır.
10. Başvurucu, Mitroviça Belediye Savcılığındaki görevine 27 Ekim 2010
tarihi itibariyle son verildiğini bildiren 01/118-713 sayılı Kosova Yargı
Kurulu yazısını 29 Ekim 2010 tarihinde almıştır.
11. Kosova Yargı Kurulunun bildirim yazısı, Kosova Adalet Düzenleme
Çerçevesine ilişkin 2006/25 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin Uygulanması
Hakkında 2008/02 sayılı Genelgenin 2.11, 2.16 ve 14.2 maddesine ile
Anayasanın 150. maddesine dayanan yargıç ve savcıların yeniden
görevlendirilmesinin üçüncü (3.) dalgasına atıfta bulunmaktadır.
Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, Mitroviça Belediye Savcılığındaki savcılık görevinin 27 Ekim
2010 tarihinde son bulduğunu bildiren 01/118-713 sayılı Kosova Yargı
Kurulu (KYK) yazısını 29 Ekim 2010 tarihinde aldığını ileri sürmektedir.
KYK yazısının savcılık görevine son verilmesiyle ilgili gerekçeleri
içermediğini de eklemektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 210
13. Başvurucu,
Mitroviça
Belediye
Savcılığındaki
görevine,
Cumhurbaşkanının Anayasanın 109.5 maddesine dayanan DP008/2008 sayı ve 25 Temmuz 2008 tarihli kararıyla üç yıllığına atanmış
olup görev süresinin dolduğu 25 Temmuz 2011 tarihine kadar görevde
kalması gerektiğini ileri sürmektedir.
14. Başvurucu, KYK kararının yargıç ve savcıları görevden almakla ilgili
herhangi bir yasal hükme dayanmayıp Anayasanın 104. Maddesine
[Yargıçların Atanması ve Görevden Alınması] aykırı olan basit bir
bildirim şeklinde olduğunu ileri sürmektedir.
15. Başvurucu, Anayasanın 104. maddesi 5. fıkrasına göre yargıçların
görevden alınma kararına doğrudan Kosova Cumhuriyeti Yüksek
Mahkemesine itiraz etme imkanı bulunup bu hakkının yok sayıldığını
ileri sürmektedir.
16. Başvurucu, üç yıllık görev süresine de Anayasanın 150. maddesi 5.
fıkrasında belirtildiği şekilde riayet edilmesi gerektiğini ileri
sürmektedir. Söz konusu hüküm şunu belirlemiştir:
105.4 “Kosova Yargı Kurulunun önerisine göre Kosova Cumhurbaşkanı
tarafından yargıç ve savcılık görevine atanan veya yeniden atanan
başarılı adaylar, yargıda atama sürecinin bir parçası olarak, görev
süreleri tamamlanıncaya kadar veya yasalara uygun şekilde
görevlerine son verilinceye kadar, atandıkları makamlarda hizmet
etmeye devam edeceklerdir.”
17. Başvurucunun görüşüne göre, Kosova Adalet Düzenleme Çerçevesine
ilişkin 2006/25 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin Uygulanması Hakkında
2008/02 sayılı Genelgenin 2.16 maddesinin, görevde bulunan yargıç ve
savcıların, yeniden atanmaya başvurup başvurmamalarından bağımsız
olarak, yeniden atanmayan yargıç ve savcıların yerlerine yenileri atanıp
göreve başlayacakları güne kadar görevde kalmaya devam edeceklerini
öngörmüştür.
18. Başvurucu, KYK’nin, yasal herhangi bir gerekçesi olmayan bir bildirimle
görevine son vererek, üç yıllık savcılık görev süresine riayet etmediğini
iddia etmektedir. Başvurucu, KYK’nin yasal olmayan ve düzensiz
eylemlerinden dolayı temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 211
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
19. Başvurucu, Cumhurbaşkanının DP-008/2008 sayılı kararına göre görev
süresinin henüz tamamlanmamış olmasına rağmen KYK’nin 01/118-713
sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli kararıyla savcılık görevine son
verilmesinden dolayı şikayet etmektedir.
20. Ancak istemin kabul edilir olması için başvurucunun, öncelikle Anayasa,
Yasa ve İçtüzükle belirlenen kabul edilirlik kriterlerini yerine getirdiğini
kanıtlaması gerekmektedir.
21. Anayasa Mahkemesi, söz konusu istemle ilgili Kosova Yargı Kurulunun
başvurucuyu 29 Ekim 2010 tarihinde 01/118-713 sayılı bildirimiyle
görevine 27 Ekim 2010 tarihi itibariyle son verildiğini bildirdiğini tespit
etmiştir.
22. Görüldüğü gibi Kosova Yargı Kurulunun bu bildirimi Anayasanın 150.
maddesine ve 2008/02 sayılı Genelgenin 2.11, 2.16 ile 14.2 maddelerine
dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Başvurucu bu bildirime karşı hiçbir
zaman itirazda bulunmamıştır.
23. Mahkeme, istemin kabul edilirliği konusunda bir karar varması için
başvurucunun bu yöndeki tüm etkin kanun yollarını tüketmesi
gerektiğini vurgulamaktadır.
24. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur. Bu, anayasanın tali özelliğinin önemli bir yanıdır. (bkz.
AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti KI
41/09 sayılı dava ve mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı).
25. Mahkeme, mevcut davada başvurucunun 2008/02 sayılı Genelgenin
aşağıda alıntılanan 6. maddesine [Tekrar İnceleme İstemi] dayanarak
yapılan 01/118-713 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli bildirimin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi istemini işleme koyması için, Kosova’da
yürürlükte olan yasalara göre tüm kanun yollarını tükettiğine ilişkin ilk
bakış ispatı (prima facie) deliller sunmadığını tespit etmiştir.
“Atanmaya hakkı olması için gerekli koşulları yerine getirmeyip
yargıdaki yargıç veya savcılık pozisyonlarına seçilmeyen aday, Yargı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 212
ve Savcılık Bağımsız İnceleme Komisyonu Heyetine karar hakkındaki
bildirimin yapıldığı tarihten itibaren on beş (15) gün içerisinde kararın
tekrar incelenmesi için istem sunabilir.”
26. Böylelikle istemin Anayasanın 113.7 maddesine göre kabul edilmez
olduğu sonucu çıkmaktadır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 47.2
Maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) Kuralına dayanarak Anayasan
Mahkemesinin 3 Haziran 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Kadri Kryeziu, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 213
Başvurucu Bojana Denić Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti’nin A. Nr.
263/2010 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 22-2011, karar tarihi: 19 Mayıs 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, oy sayımı, avukatın yetkileri, seçme ve
seçilme hakkı, kanun önünde eşitlik, kanun yollarının tüketilmesi, seçim
sonuçlarının kesinleşmesi, seçme ve seçilme özgürlüğü, insan hakları,
bireysel başvuru
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Parteş Belediye Seçimlerinde Meclis Üyeleri listesinde kendi adının yer
alması talebini reddeden Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti (SİİH)’nin kararıyla
Anayasa’nı 3.2, 21.3 ve 45.1 madde fıkraları ve Genel Seçim Yasası ile
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mahkeme,
başvurucunun 15 oy alarak Birleşik Sırp Listesi partisi listesinde 3. sırada yer
aldığını, onun karşı adayının aynı parti listesinde 9. sırada yerleştirilmiş
olduğunu ancak aynı oyları alarak Merkez Seçim komisyonu tarafından
atandığını tespit etmiştir. Başvurucunun Merkez Seçim Komisyonu (MSK)
nezdinde yaptığı itiraz başvurusu kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesi ile
reddedilmiştir. Bundan sonra başvurucu Yüksek Mahkeme’ye idari dava
başvurusunda bulunmuştur. Yüksek Mahkeme, başvurucunun SİİH’ye
başvurmayıp kanun yolundan yararlanmadığı gerekçesi ile dava dilekçesini
reddetmiş, SİİH ise seçim sonuçlarının MSK tarafından onaylandıktan sonra
itiraz başvurusu yapılamayacağını bildirerek başvurucunun itiraz
başvurusunu reddetmiştir.
Mahkeme, başvurucunun SİİH kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde
itiraz girişiminde bulunmadığından Anayasa’nın 113.7 ve Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine göre tüm kanun yollarını
tüketmediği gerekçesi ile kabul edilmezlik kararı almıştır.
Priştine, 19 Mayıs 2011
Nr.ref: RK 124/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 22/11
Başvurucu
Bojana Denić
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 214
Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr.263/2010 sayı ve 12 Kasım
2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştineli avukat Beytush A. Isufi’nin temsil ettiği Parteş’te
mukim Bayan Bojana Denić’tir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Birleşik Sırp Listesi siyasi oluşumunun yetkileriyle ilgili
Merkez Seçim Komisyonuna karşı 757/10 kayıt numaralı itirazının
reddedildiği Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr.263/2010 sayı ve 12
Kasım 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr.263/2010 sayı ve 12
Kasım 2010 tarihli kararıyla Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 3.2, 21.3
ve 45.1 maddeleri ile 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim
Yasasının 111. maddesinin ihlal edildiğini değerlendirerek, karar itiraz
etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009
tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa”
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 215
şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 21 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine
(bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
6. Mahkeme, 24 Mart 2011 tarihinde dilekçenin 22-11 sayı ile kaydedilip
sürecin başlatıldığı Bay Beytush A. Isufi’ye bildirmiştir.
7. Anayasa Mahkemesi aynı günde Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti ile Merkez
Seçim Komisyonuna davanın 22-11 kayıt numarası ile kaydedildiğini ve
söz konusu kurumların aldıkları kararların Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi sürecinin başlatıldığı bildirmiştir.
8. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Ivan
Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Kadri
Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra 19 Mayıs 2011 tarihinde tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
9. Parteş Belediye Meclisi azalığına Birleşmiş Sırp Listesinden aday olan
başvurucu Bojana Denić 15 oy kazanarak bu siyasi oluşumun içerisinde
üçüncü sıradan adaylığını koymuştur.
10. Aynı siyasi oluşumdan yani Birleşmiş Sırp Listesi dokuzuncu sıradan
aday olan Jasmina Vasić de 15 oy almıştır.
11. Priştine’de bulunan Merkez Seçim Komisyonu (MSK) Başkanı tarafından
imzalı 16 Temmuz 2010 tarih ve 757-10 sayılı tebligata göre Parteş
Belediye Meclisi azalığına Bayan Jasmina Vasić’i tayin edip Bayan
Bojana Denić’in azalık görevi ve süresini onaylanması istemini
reddetmiştir.
12. Bu karardan memnun olmayan Bayan Bojana Denić MSK’ye itirazda
bulunarak, MSK, kararın kesin olup buna karşı Priştine’de bulunan
Yüksek Mahkeme nezdinde itiraz başvurusu yapılabileceği gerekçesiyle
itirazı reddetmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 216
13. Bu karardan hoşnut olmayan Bojana Denić, Kosova Yüksek
Mahkemesine başvurup Merkez Seçim Komisyonu kararının iptalini
talep etmiştir. Ancak Yüksek Mahkeme, itirazın öncelikle Seçim İtiraz ve
İhbar Heyetine yapılması gerektiği gerekçesiyle başvurusunu
reddetmiştir.
14. Yüksek Mahkemenin önerileri doğrultusunda Bojana Denić, 15 Kasım
2010 tarihinde Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonu nezdinde itirazda
bulunarak Merkez Seçim Komisyonunu 757-10 sayılı kararını değiştirip
Parteş Belediye Meclisi azalığına kendisinin tayin edilmesini talep
etmiştir.
15. Ancak Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti “Seçim sonuçları Merkez Seçim
Komisyonu tarafından onaylandığı andan itibaren kesinleşir ve
bağlayıcıdır” gerekçesiyle başvurucunun itirazını kabul edilmez
niteleyerek reddetmiştir.
Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin Bojana Denić’i Parteş
Belediye Meclisi azları listesine dahil etme istemini reddetmesi ile
Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 3.2, 21.3 ve 45.1 maddeleriyle güvence
altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
17. Dahası, bu kararla 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim
Yasasını 111. maddesiyle öngörülen haklarının da ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
Kosova Seçim Mevzuatı
18. Kosova Cumhuriyeti seçim mevzuatı 03/L-073 sayılı Kosova
Cumhuriyeti Genel Seçim Yasası, 03/L-256 sayılı 03/L-073 sayılı Genel
Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasa ve 03/L-072 sayılı Kosova
Cumhuriyeti Yerel Seçim yasası ile düzenlenmiştir.
19. 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasası ile 03/L-072
saylı Kosova Cumhuriyeti Yerel Seçim Yasasının 26. maddesi şunları
öngörmektedir:
“Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasasındaki Kısım XVI (Oy
Pusulalarının Sayım Süreci ve Seçim Sonuçlarının İlanı), bu yasayla
başka türlü öngörülmedikçe yerel seçimler için de, mutatis mutandis,
geçerlidir”.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 217
20. Genel Seçim Yasasının 101. maddesi, oy pusulalarının sayımı ve seçim
sonuçlarının ilanıyla ilgili genel hükümler belirlemiş olup MSK’yi bu
maddeye uygun kuralları belirlemeye yetkilendirmiştir. Söz konusu
madde şunu belirlemiştir:
101.1 Oy pusulaları sayım süreci aşağıdaki amaçlar doğrultusunda
yönetilir: kesinlik, şeffaflık, etkililik, yeniden sayma ve seçim tekrarı
imkanı ve oyun gizliliğinin korunması.
101.2 Kosova içinde kurulan seçim yerlerindeki normal oy pusulaları,
oylama süreci tamamlandıktan hemen sonra aynı oylama yerinde
sayılır.
101.3 Sayma usulleri MSK kuralarına uygundur.
21. MSK, seçimlerin birçok yönünü düzenleyen kurallar belirlemiştir.
Bununla ilgili ilk kural siyasi partilerin kayıt ve faaliyetlerini düzenleyen
ve 29 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe giren 01/2008 sayılı kuraldır.
Son açıklanan kural, erken ve olağanüstü seçimlerle ilgili 2 Mart 2010
tarihinde yürürlüğe giren 15/2010 sayılı kuraldır.
22. Bu davayla ilgili en önemli kural, 25 Haziran 2009 tarihinde yürürlüğe
giren oylama ve Belediye Seçim komisyonu düzeyinde oylama yerinde
sayımı düzenleyen 09/2009 sayılı kuraldır. Bu kural oy pusulalarının
sayım süreci ile şartlı oy pusulalarının sayım süreci ve örtüşmesiyle
ilgilidir. Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti (SİİK) oylama süreciyle ilgili
itirazları ele alır. Başvurucu SİİK nezdinde itirazda bulunmuş olup SİİK
tarafından reddedilmiştir.
23. 03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında
Yasanın 106. maddesi şunu belirlemiştir:
“MSK, oylama yerleri ve sayım merkezlerindeki tüm işlemler
tamamlandıktan ve oylama ve oy sayımıyla ilgili tüm itirazlar SİİK
tarafından karara bağlandıktan ve SİİK kararları hakkında Kosova
Yüksek Mahkemesine yapılan temyiz başvuruları karara bağlandıktan
sonra nihai seçim sonuçlarını onaylar”.
24. 03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında
Yasanın 118.4 maddesi şunu belirlemiştir:
“SİİK kararı hakkında temyiz başvurusu yapılabileceği gibi, ilgili
tarafça yeni delillerin sunulması halinde SİİK herhangi bir kararını
gözden geçirebilir. SİİK kakarında verilen para cezası beş bin (5.000)
avroyu geçmesi veya verilen kararla temel bir hakkın etkilenmesi
durumunda, karar alındıktan sonra 24 saat içerisinde Kosova Yüksek
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 218
Mahkemesine itiraz başvurusu yapılabilir. Yüksek Mahkeme, temyiz
başvurusu yapıldıktan sonra yetmiş iki (72) saat içerisinde karar alır”.
25. 03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında
Yasanın 118.5 maddesi şunu belirlemiştir:
“SİİK’nin kararının, temyiz başvurusu belirlenen süre içerisinde
yapıldığı ve Yüksek Mahkeme kararıyla başka türlü belirlendiği
durumlar dışında, MSK tarafından uygulanması zorunludur”.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
26. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin,
öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirlenen kabul edilirlik
kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir.
27. Mahkeme, başvurucunun Anayasanın aşağıda alıntılanan
maddesine istinaden başvuruda bulunduğunu tespit etmiştir:
113.7
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra başvuruda bulunmaya yetkilidirler.”
28. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu
usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir.
Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların
tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM,
Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı).
29. Başvurucunun
Mahkemeye
sunduğu
evrak
göz
önünde
bulundurulduğunda, isteminin kabul edilmesi yönünde yaslarla
belirlenen
mevcut
kanun
yollarının
tamamını
tüketmediği
anlaşılmaktadır. Netice itibariyle başvurucu, Anayasanın 113.7
maddesine istinaden Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için
yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını tüketmemiştir.
30. Sunulan olgu ve deliller incelenip davayla ilgili danışmalar yapıldıktan
sonra ön inceleme heyeti, 30 Nisan 2010 tarihinde başvurucunun
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 219
yararlanabileceği kanun yollarının tamamını tüketmediği sonucuna
varmıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47.2 maddesine ve İçtüzüğün 56.2 kuralına
dayanarak 30 Mayıs 2011 tarihli duruşmasında Anayasan Mahkemesi,
oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Mr. sc. Kadri Kryeziu, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 220
Başvurucu Tomë Krasniqi Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu
(UNMIK)’nun 2003/12 sayılı Genelgesinin 2.1 maddesi ile 02/L-47
sayılı Kosova Radyo Televizyonu Yasasının 20.1 maddesine karşı
Dava No: KI 11-2009, karar tarihi: 30 Mayıs 2011
Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, yaşlı, bireysel başvuru, geçici
tedbir, başvurunun gereksiz hale gelmesi, başvurunun çekilmesi
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
2003/12 sayılı UNMIK Genelgesine göre hazırlanmış bir tarifeye dayanılarak
Kosova Elektrik Kurumu (KEK)’nun Kosova Radyo-Televizyonu hizmetleri
karşılığında aylık ücret tahsil etmesinin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri
sürmüştür. Başvurucu, bu düzenlemenin temelden yoksun bir sözleşmeye
dayandığını ve kendisi ile diğer elektrik tüketicilerinin bu ücreti ödemeye
zorlandıklarından Borçlar Yasasını ihlal ettiğini ortaya koymuş,
mahkemelerin bu haklarını korumakta yetersiz kalmasının da Anayasa ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlali oluşturduğunu ileri sürmüştür. RTK,
başvurucunun RTK Yasasına göre bu aylık ücretten muaf tutulmak üzere
başvuruda bulunmadığını ve bu düzenlemenin Meclis tarafından kamu
çıkarlarına yönelik kabul edildiğini belirterek bu konudaki kısmi cevabını
sunmuş oldu. KEK, ücretleri tahsil etme kararının RTK Yasası uyarınca
alındığını ve tahsilât sözleşmesinin 30 Kasım 2009 tarihinde son bulacağını
ve sözleşmenin uzatılmayacağını belirterek kısmi cevabını vermiş oldu.
Meclis, yeni bir RTK Yasasını kabul etmeye niyetli olduğunu, bu yasa ile
RTK’nın finansmanının diğer kaynaklardan sağlanılması düşünüldüğünü ve
yaşlı kişilerin böyle bir yükümlülükten muaf tutulacağını belirterek görüş
bildirmiştir.
Mahkeme, kararının açıklandığı tarihten itibaren RTK hizmetleri
karşılığında başvurucu da dahil olmak üzere herhangi bir kişi veya aileden
ücret tahsil edilmediğini vurgulamıştır. Netice itibariyle Mahkeme,
başvurucunun kamu otoritesi fiilinden artık mağdur olmadığını, Biriuk v.
Lituanya ile Dudgeon v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak 113.7
maddesine göre davanın görüşülmesine devam edilerek geçici tedbir
önkoşulu olan mağdurluk statüsünün bulunmadığını belirtmiştir. Öyle ki
Mahkeme, başvurunun gereksiz olduğunu değerlendirmiş, İçtüzüğün 32 ve
37. kurallarına dayanarak davanın görülmesi devamını veya geçici tedbir
buyrulmasını reddetmiştir.
Priştine, 30 Mayıs 2011
Nr.ref: VHL112/11
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 221
İSTEMİN LİSTEDEN ÇIKARTILMASINA İLİŞKİN KARAR
Dava no: KI 11/09
Başvurucu
Tomë Krasniqi
Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu (UNMIK)’un 2003/12
Genelgesinin 2.1 maddesi ile 02/L-47 sayılı Kosova Radyo
Televizyonu Yasası 20.1 maddesinin Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine’de mukim Tome Krasniqi’dir
Dava Konusu
2. Başvurucu, Kosova Elektrik Kurumu (KEK) faturalarıyla tahsil edilmek
üzere Kosova Radyo Televizyon (RTK) yayınları için dayatılan 3,5 avro
tutarındaki ücretin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Kısıtlı
gelire sahip emekli olan kendisinin mali durumundan dolayı bu ücretin
büyük bir yük oluşturduğu ve Anayasa ile güvence altına alınan haklarını
ihlal ettiğini ileri sürmektedir. Başvurucu, KEK ile elektrik enerjisi
tüketicileri arasında yapılan bir sözleşmenin koşulları üzerinden bu
ücretin dayatılmasının, kendisinin Anayasa ile güvence altına alınmış
haklarını ihlal ettiğini iddia etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 222
3. Başvurucu, UNMIK Genelgesine göre hazırlanan şema doğrultusunda
KEK ile RTK arasında imzalanan sözleşmenin kendisinin anayasal
haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bu şema ile sözleşmenin şekli
devamında ele alınacaktır.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 Maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
Maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 32 (4) ve 56. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, RTK’nin kuruluşu hakkında 2001/13 sayılı UNMIK
Yönetmeliğinin uygulanması ile ilgili 2003/12 sayılı Genelgenin 2.1
maddesinin
uygulanmasının
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesini talep eden istemini 16 Mart 2009 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Başkan, raportör yargıç olarak Iliriana Islami’yi, ön inceleme heyetine de
Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve
Ivan Čukalović’i atamıştır.
7. Başvurucu bundan sonra 2 Eylül 2009 tarihinde, davanın esastan
görüşülerek karara bağlanmasına dek ödemenin durdurulmasına yönelik
geçici tedbir konmasını talep etmiştir.
8. Mahkemenin 6 Ekim 2009 tarihindeki duruşmasına başvurucu ile RTK
ve KEK temsilcileri katılmışlardır.
9. O dönemde uygulanmakta olan Anayasanın 116 (2) maddesine, Yasanın
27. Maddesine ve İçtüzüğün 59. Maddesiyle ilgili olarak Yasanın 52.
Maddesine uygun olarak Mahkeme 16 Ekim 2009 tarihinde, davanın
esastan görüşülerek karara bağlanmasına kadar RTK Yasasının 20.1
maddesinin uygulanmasının durdurulmasına yönelik geçici tedbir kararı
almıştır. Mahkeme, 20.1 maddesinin yapısını ve bu madde hükümlerine
dayanan uygulamaların gözden geçirilmesi için Kosova Meclisine
öneride bulunmuştur.
10. Mahkeme 14 Haziran 2010 tarihinde geçici tedbirin süresini 1 Ocak 2011
tarihine kadar uzatmış ve Mahkemenin önerileri doğrultusunda Meclisin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 223
kaydettiği ilerleme konusunda zamanında bilgilendirilmeyi Kosova
Meclisinden talep etmiştir.
11. Mahkeme, bu davayı 17 Mayıs 2011 tarihinde görüşmeye devam etmiştir.
Olgular
12. Başvurucu 2 Mart 2006 tarihinde KEK’e mektup gönderip bir emeklinin
RTK yayınları için aylık 3,5 avro ücret ödemeye mecbur bırakılarak
kişisel hakları ile kişisel bütünlüğünün ihlal edilmemesini talep etmiştir.
13. KEK Satış Sektörü Dağıtım Bölümü başvurucunun yazılı şikâyetine cevap
vermeyince başvurucu 13 Nisan 2006 tarihinde, KEK’in harekete
geçmemesi yönündeki şikayetini Enerji Düzenleme Kurulunun (bundan
sonra EDK şeklinde anılacaktır) Tüketicileri Koruma Departmanına
(bundan sonra TKD şeklinde anılacaktır) bildirmiştir.
14. EDK TKD 27 Nisan 2006 tarihinde şikâyeti reddetmiştir. Bu kararla
memnun kalmayan başvurucu, 28 Nisan 2006 tarihinde EDK Yönetim
Kuruluna TKD’nin kararını gözden geçirmek üzere talepte bulunmuştur.
15. EDK Yönetim Kurulu TKD Kararına karşı yapılan itirazı 27 Mayıs 2006
tarihinde reddetmiş, başvurucunun bu karara karşı kanun yolu olarak
Priştine Belediye Mahkemesine başvurabileceği bildirilmiştir.
16. Başvurucu, 7 Temmuz 2006 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesinde
açtığı davada diğer taleplerinin yanında 3,5 avroluk ücretin “geçersiz ilan
edilmesini” de talep etmiştir.
17. Başvurucu, 22 Ocak 2007 tarihinde, dava açtığı tarihten sonra altı aydan
fazla bir süre geçtiği için Belediye Mahkemesinden “bu davayla ilgili
duruşmaya çağrılmayı” talep etmiştir.
18. Başvurucu 12 Haziran 2007 tarihinde “duruşmaya acilen çağrılmayı”
talep etmiştir. Başvurucu, mahkemenin sessiz kalarak “kendisinin etkin
kanun
yollarından
yararlanma
hakkını
fiilen
engellediğini”
vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi Belediye Mahkemesinde alınmış
herhangi bir karar konusunda bilgilendirilmemiştir.
Kosova Radyo Televizyonunun Cevabı
19. RTK 7 Aylül 2009 tarihinde açıklama talebine cevaben, Kosova Meclisi
tarafından onaylanan RTK Yasasının 20. Maddesine göre alınan ücretin
RTK’nın finansmanı için uygun bir yol olduğunu belirtmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 224
20. RTK şunları belirtmiştir:

Kosova Meclisi, 20 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe giren 02/L-47
sayılı Kosova Radyo Televizyonu Yasasının kabul etmiştir.

Bu yasaya göre RTK Kamu Kuruluşunun kurucusu Kosova Meclisidir.

RTK, bir televizyon ve iki radyo kanalıyla olmak üzere radyo ve
televizyonculuk alanında kamu hizmeti sunar. RTK’nın yayınları
diaspora ve Kosovalı azınlıkların yurt dışında yaşayan mensuplarına
yönelik yayınları uydu aracılığıyla yayılır.

RTK’nın hizmetleri için her vatandaşın ödeyeceği ücretin
belirlenmesinde tek yetkili makam Kosova Meclisidir. Bu yetki
yasanın 20.1 maddesiyle düzenlenmiştir. Kosova’daki tüm gerçek ve
tüzel kişiler RTK’nın kamusal yayınları için ücret ödemeye
yükümlüdürler.

KEK ile RTK arasında 1 Aralık 2008 tarihinde imzalanan 2532/08
sayılı hizmet sözleşmesinin süresi 1 Aralık 2009 tarihinde dolar ve
RTK hizmetleri için 3,5 avroluk ücretin KEK tarafından tahsilinde
dayanak teşkil etmiştir.

RTK kendi cevabında, kamu yayıncısı olarak faaliyetinin yasal
dayanağı olduğunu değerlendirmiştir. RTK Kosova toplumu
içerisinde faaliyetinin hukuki dayanağı Yasanın olduğunu
değerlendirmektedir.
21. 6 Ekim 2009 tarihinde yapılan açık duruşmada RTK şu meseleleri de
gündeme getirmiştir:

RTK Yasasının yürürlüğe girdikten sonra 2003/12 sayılı UNMIK
Genelgesi ile 2003/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin hükmü yoktur;

Başvurucu isteminde hangi anayasal hükümlerin ihlal edildiğini veya
kamu otoritesinin hangi somut kararına itiraz ettiğini
kesinleştirmemiştir.

RTK Yasası RTK’nin statüsünü Kosova Meclisi tarafından kurulan ve
radyo ile televizyonculuk alanında kamu hizmeti veren organ
olduğunu ve RTK’nin yayın ve finansman bağımsızlığını güvence
altına almanın Meclisin görevi olduğunu tanımlamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 225

RTK Bağımsız Medya Komisyonu tarafından denetlenip RTK
reklamları belli bir düzenlemeye ve süre sınırına tabidir.

Avrupa Konseyi önerileri doğrultusunda kamu yayıncılığı yapan
kuruluşun yayın bağımsızlığı ve kurumsal özerkliğinin sağlanması
için finansmanının güvence altında ve şeffaf olması gerekmektedir.

RTK Yasasının 20.9 maddesi “Sosyal yardım alan aileler dahil olma
üzere Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığının özel kategori listesinde
bulunan aileler bu ücretten muaf tutulur” belirlemiştir. Öyle ki
başvurucu, RTK Yasasıyla güvence altına alınan kanun yollarından
yararlanmamıştır.

Meclis tarafından kabul edilen yasanın RTK ile KEK arasında
sözleşme akdetmeye hukuki dayanak oluşturduğu için başvurucunun
Borçlar Yasasına yaptığı atıflar geçerli değildir.

3,5 avroluk aylık ücretin tahsiline imkân tanıyan yasal hükümlerin
kamu çıkarlarına tamir edilemez zarar vermeyip tehlikeye
atmamıştır; aksine, Kosova’da kamu yayıncısının uzun vadeli
finansmanı ile gözetilmiştir.
Kosova Elektrik Kurumunun Cevabı
22. Diğer ilgili taraf olan KEK, Anayasa Mahkemesinin talebine karşılık 6
Ekim 2009 tarihli duruşmada sunduğu yazılı cevabında şu meseleleri
gündeme getirmiştir:

KEK tarafından RTK adına ücretin tahsil edilmesi, yasal olarak
yetkilendirilmiş olup aralarında akdedilen sözleşmeye uygun olarak
yapıldığı ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerinde dolayı
yapılmıştır.

Aylık ücretin tahsiliyle ilgili sözleşmenin süresi 30 Kasım 2009
tarihinde dolması gerekirdi.
RTK yayın sinyalinin ulaşmadığı yerlerde de itirazlara ve faturaların
ödenmemesine rağmen KEK, RTK adına ücreti tahsil etmiştir. 400
milyon avroyu bulan borçların tutarı çoktur.


Bazı dini otoriteler dini kurallara dayanarak elektrik ücretini
ödemeyip KEK’in elektrik borçlarını tahsil etmede sahada karşılaştığı
bazı itirazlardan biriydi.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 226


KEK, RTK ile imzaladığı sözleşmenin sona erdiği 30 Kasım 2009
tarihinden sonra RTK adına tahsilâtı yapan aracı kurum olmaya ilgili
değildi.
Aylık ücretin tahsilâtı hizmeti karşılığında Kosova bütçesinden
herhangi bir ücret alınmamıştır.
Geçici Tedbirin Konduğu Andan İtibaren Olan Gelişmeler
23. Mahkeme, başvurucunun talebi doğrultusunda 16 Ekim 2009 tarihinde
aldığı Geçici Tedbir Kararında şunlar belirtilmiştir:
I. KI 11/09 sayılı dava esastan görüşülerek karara bağlanıncaya kadar
Kosova Radyo Televizyonu Yasasının 20.1 maddesinin uygulanmaya
devam edilmesine karşı Geçici Tedbirin KONMASINA,
II. Yasanın 20.1 maddesinin yapısı ve buna dayanarak uygulamaların
en geç 1 Aralık 2009 tarihine kadar gözden geçirilmesi yönünde Kosova
Cumhuriyeti Meclisine ÖNERİNİN sunulmasına,
III. Davanın bir bütün olarak esastan görüşülüp1 Aralık 2009
tarihinden sonra karara bağlanmasına karar verilmiştir.
IV. İşbu karar başvurucuya, davalı taraf olan RTK ve KEK’e, Kosova
Cumhuriyeti Meclisine bildirilip, gerekli olduğu şekilde yayımlanır.
V. İşbu karar derhal yürürlüğe girer.
24. Aylık ücretleri tahsil etmek üzere KEK ve RTK arasında akdedilen
sözleşmenin süresi 30 Kasım 2009 tarihinde son bulup uzatılmamıştır.
25. Geçici tedbir kararının bildirilmesinden sonra Mahkeme, 14 Haziran
2009 tarihinde geçici tedbirin uzatılmasına karar vermiştir.
26. Geçici tedbir kararı açıklandığı andan hemen sonra Kosova Meclisine
gönderilmiştir. Mahkemenin, RTK yasasının 20.1 maddesi ve bu madde
hükümlerinden ortaya çıkan uygulamaları gözden geçirme yönündeki
önerilerine karşılık olarak Meclis, 29 Nisan 2009 tarihli bir yazı ile
cevabını bildirmiştir.
27. Meclisin 29 Nisan 2009 tarihinde Mahkemeye gönderdiği cevap
yazısında, başvurucunun istemini Mahkemeye sunmadan önce, RTK
Yasasıyla ilgili bazı önlemlerin alındığı bildirilmiştir. Meclis, 16 Eylül
2008 tarihinde Kamu İdaresi, Yerel Yönetim ve Medya Komisyonunun
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 227
RTK Yasasında değişikliklerin yapılması konusundaki girişimini Meclis
Başkanlığına önerdiğini bildirmiştir. Meclis Başkanlığı 29 Eylül 2009
tarihinde Komisyonun önerisini kabul etmiştir. Komisyon 27 Ocak 2009
tarihinde bir açık oturum gerçekleştirmiştir. Daha sonra Komisyon, çok
sayıda ilgili taraf temsilcilerinin katıldığı iki günlük bir seminer
düzenlemiştir.
28. Bir çalışma grubu, ilk toplantısını 8 Eylül 2009 tarihinde
gerçekleştirmiş, toplantıya bu yasa üzerinde önerilen değişikliklere
yardımcı olan uzmanlar da katılmıştır. Çalışma grubu, 7 Nisan 2010
tarihinde yaptığı toplantıda diğer değişiklikleri de görüşmüştür. RTK
gelecekte kendi finansmanı ile ilgili önerilerini 20 Nisan 2010 tarihinde
Komisyona göndermiştir.
29. Şeffaf, adil, kalıcı, fakir insanların ücretten muaf tutulmaları konusunda
etkin ve gerekli korumayı içeren ve saygın bir kamu yayıncısının
gerektiği gibi finansmanı sağlanıp yayın hedefleri temin eden bir şemayı
hazırlamak Kosova Meclisinin görevidir.
30. Daha önemlisi, Kosova Meclisinin 28 Ocak 2010 tarihli oturumunda
RTK’nin 10 Ocak 2010 tarihinden itibaren 30 Haziran 2010 tarihine
kadar geçici finansmanıyla ilgili 03’237 sayılı kararı onaylamıştır.
31. O zamandan itibaren RTK, 2010 yılına ait raporunda 2010 yılına ilişkin
12.080.162 avro olan toplam gelirinin 10.464.000 avroluk kısmının
Kosova Devlet bütçesinden sağlandığını vurgulamıştır. Bu gelirin geri
kalanının en önemli kısmı reklamlardan sağlanmıştır. Bu, 2009 yılına ait
9.785.042 avro olan toplam gelirinin 7.080.276 avroluk kısmının kamu
aboneliklerinden sağlandığı rakamlarla karşılaştırılmıştır. 2009 yılı
boyunca Kosova’nın devlet bütçesinden herhangi bir gelir
sağlanmamıştı.
32. Mahkeme, RTK hizmetleri için birey veya hanelere yönelik herhangi bir
tarifenin artık uygulanmadığını tespit etmiştir.
Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu, 2000/12 sayılı Genelgeye dayanılarak 1 Ocak 2003
tarihinden itibaren RTK hizmetleri karşılığında elektrik faturalarıyla
birlikte 3,5 avroluk aylık ücretin dayatılarak tahsil edilmesinin Kosova
Cumhuriyeti Anayasasını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 228
34. 2003/12 sayılı Genelge Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel
Temsilcisi tarafından 30 Haziran 2003 tarihinde ilan edilmiştir.
Genelgenin 2.1 ve 4.1 maddeleri şunları belirlemiştir:
Madde 2
Ücretlerin Tahsil Edilmesi
2.1 Kosova’daki her hane, işletme, şirket veya diğer kurumlar yaysa
göre bu ücreti ödemekle yükümlüdür. Bu Genelgeye göre kendi
ekonomik düzeninin tek bir oluşum halinde idare eden her aile bir hane
sayılır. Böyle bir idare için kanıt olarak elektrik veya telefon faturası
dikkate alınır.
Madde 4
Ücret Fiyatının Belirlenmesi
4.1 İlk başta ücretin fiyatı aylık üç buçuk avro (3,5 €) olup bu
Genelgenin yürürlüğe girmesinden sonra uygulanacaktır. Meclis
tarafından aşağıdaki 4.2 maddesine uygun bir başka ücret fiyatı
belirlenene kadar bu ücret yürürlükte kalacaktır. Bu ücret tüm vergi ve
yükümlülüklerden muaf tutulur.
35. Başvurucu, tüketicinin iradesine karşı ve onun onayı olmaksızın ve de
bununla ilgili bir anlama imzalamaksızın KEK’in yaptığı anlaşmanın
Borçlar Yasasının 26 ve 28 maddeleriyle ilgili olarak jus cogens (buyruk
kural) ihlali oluşturduğunu ileri sürmektedir.
36. Başvurucuya göre Borçlar Yasasının 103 ve 51. maddelerine dayanarak
sözleşmeli borçların ancak yasal şekilde dayatıldığı durumlarda
uygulanabilirler. O, onayı olmaksızın bir tüketicinin yükümlülük altına
sokulup “yetkisiz” sözleşme tarafı yapıldığından bu sözleşmenin
tamamen uygulanamaz olduğunu ileri sürmüştür.
37. Başvurucu, ücretin tahsili sözleşmesinde tüketicinin “yetkisiz” ve
kandırılmış taraf olduğunu değerlendirmektedir. KEK, tüketicinin onayı,
izni, anlaşması veya imzası olmaksızın yasal otoriteyi dikkate almaksızın
adım atmıştır. Başvurucu, sözleşmenin RTK lehine uygulanmasının
zorbalıkla yapıldığını ve KEK’in bu sözleşmenin uygulanmasına ilişkin
faaliyetlerinin geçersiz olduğunu değerlendirmiştir. RTK’ya kazanç
sağlamak amacıyla yapılacak olan sözleşme ancak iki tarafın özgür
iradesiyle akdedilmesi durumunda geçerli olur.
38. Başvurucu, KEK ile anlaşması olan her tüketiciye yönelik2.1 maddesinde
öngörülen 3,5 avroluk ücret uygulamasına ilişkin dayatılan 2003/12
sayılı Genelgenin Kosova Anayasası ile çeliştiğini iddia etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 229
39. Başvurucu, mahkeme yoluyla kişisel haklarının, özellikle Kosova
Cumhuriyeti Anayasasının 6, 13, 22 ve 32. maddelerinde belirtilen ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle (bundan sonra AİHS şeklinde
anılacaktır) güvence altına alınan haklarının savunulmasında başarısız
olunmasının kişisel hak ihlali oluşturduğunu ileri sürmektedir.
Mağdur Statüsü
40. Bireysel başvurucunun Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuruda başarılı
olabilmesi için, Anayasanın 113.7 maddesine göre kamu otoritesi
tarafından mağdur edildiğini kanıtlayabilecek durumda olmalıdır.
Mahkeme, 16 Ekim 2009 tarihinde geçici tedbir kararı aldığı zaman bu
kavramı şu şekilde vurgulamıştır: “Bununla ilgili olarak Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi içtihadında şöyle bir tanımlama vardır ‘başvurucu,
mağduru olduğu bir uygulamadan ilk bakış ispatı (prima facie) deliller
sunduğu zaman geçici tedbir konması talebinde bulunabilir’ (karş.
Biriuk – Litvanya Davas 25 Şubat 2009 tarih ve 23373/0325 sayılı
kararın 27. maddesi; karş. Mutatis mutandis, Dugeon – Birleşik Krallık
davası 22 Ekim 1981 tarih ve Sei A no.45 kararı 40-41. maddeleri)”
41. Başvurucunun başvuru esnasında veya geçici tedbir kararı esnasındaki
statüsünü dikkate almaksızın olaylar o zamandan bu yana hareket etmiş,
başvurucunun statüsünün belirgin bir şekilde değiştiğini göstermiştir.
Mevcut durumda ne başvurucu ne de Kosova’daki diğer herhangi bir
hane RTK hizmetleri için ücret ödeme yükümlülüğü altında değildir.
Bunun ışığında Mahkeme, bu davanın görüşülmeye devam etmesi için
gerekçenin olup olmadığını ve başvurucunun halen devam etmekte olan
mağdur statüsünün olup olmadığını değerlendirmek durumundadır.
42. Mahkemenin, bu hususu özellikle İçtüzük açısından değerlendirme
yetkisi ve görevi bulunmaktadır.
43. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 32 (4) Kuralı, bir davada iddiaların
tartışmalı olduğu veya herhangi bir ihtilafı temsil etmediği durumlarda
Mahkemenin o davayı reddedebileceği öngörülmüştür. Bu kural şunu
belirlemiştir:
Kural 32
İstem ve Cevabın Geri Çekilmesi
…4) Mahkeme, iddialarının tartışmalı olduğu veya somut bir olayı ya
da bağlamı temsil etmediğini belirlemesi durumunda istemi
reddedebilir.
(5) Sekretarya, istemin geri çekilmesi, geri çekilmesinden bağımsız
olarak Mahkemenin isteme dayanarak alacağı her türlü karar ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 230
istemin geri çekilmesinden bağımsız olarak reddedilmesiyle ilgili dava
taraflarını bilgilendirir.
44. Kosova Anayasa Mahkemesi, böyle bir kuralı olan tek mahkeme değildir.
Bu kural dünyadaki içtihatlarda nerde ise evrensel uygulamaları yansıtır.
Aslında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ilgili kısmında şunu
belirlemiştir:
Madde 37
Başvurunun kayıttan düşmesi
1. Yargılamanın herhangi bir aşamasında, Mahkeme, aşağıdaki
sonuçlara varılması halinde başvurunun kayıttan düşürülmesine karar
verebilir.
a) Başvuru sahibi başvurusunu takip etme niyetinde değilse,
b) Sorun çözümlenmişse veya
c) Başka herhangi bir nedenden ötürü, başvurunun incelenmesine
devam edilmesi hususunda artık haklı bir gerekçe görmezse.
Ancak işbu Sözleşme ve Protokollerinde tanımlanan insan haklarına
riayet gerektiriyorsa, Mahkeme başvurunun incelenmesine devam
eder.
2. Mahkeme koşulların haklı kıldığı kanısına varırsa, bir başvurunun
eski haline döndürülmesini kararlaştırabilir.
45. Genel bir kural olarak Mahkemenin, güncel olmayan davalarla ilgili
karar almaması gerekir. Bu, mahkemelerin kabul ettikleri genel bir
davranış kuralı olup mahkeme tanımı ile benzerdir. Mahkemenin geçici
tedbir kararını kabul ettikten sonra Meclis, Mahkemeye yazarak Kosova
kamu yayıncısının finansmanı meselesi için alınan önlemler konusunda
bilgi vermiştir.
46. Dava konusu olmayan kavramı hukuken bilinen bir kavramdır.
Mahkemede görüşülmek üzere soyut veya varsayımsal dava
başvurularının yapıldığı durumlar olabilir. Varsayımsal durumlarla
mahkemelerin ilgilenmeme konusunda sağlıklı hukuki dayanaklar
bulunmaktadır. Hakkında karar alınacak gerçek, ani veya somut bir dava
konusu olmadan mahkemelerin sağlıklı bir gerekçe olmasızın alacakları
kararlar, kendi ve kamunun yükümlülükleri konusunda isabetsiz olurlar.
16 Ekim 2009 tarihinde alınan geçici tedbir kararından sonra meydana
gelen gelişmelerden ötürü, bu davayla ilgili Mahkemenin alacağı her
türlü kararın uygulanabilecek bir yanı olmayacaktır. Dahası, tarafları
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 231
doğrudan etkileyecek çözülmeyi bekleyen davalarla uğraşmak yerine,
artık varsayımsal veya akademik sayılabilecek bu davayla Mahkemenin
kısıtlı imkânlarının kullanılmaması gerekmektedir.
47. Aylık ücretin tahsilâtına ilişkin KEK – RTK sözleşmesinin son geçerlilik
tarihi 30 Kasım 2009 günüydü. Bu tarihten sonra söz konusu tahsilatla
ilgili KEK’i yükümlü tutan bir mekanizma olmadığı gibi, Kosova’da KEK
elektrik faturalarının bu ücreti kapsamaksızın hazırlandığı da bilinen bir
gerçektir. Geçici tedbir kararının alındığı tarihte başvurucunun
çıkarlarının, yukarıda açıklandığı şekilde, korunmasını amaçlayıp bu
dava konusunda nihai bir hüküm vermeye yeten bir güven ortamı
bulunmuyordu. Bu sebepten geçici veya daimi tedbirin konması için
artık bir gereksinim bulunmamaktadır.
48. Meydana gelen gelişmeleri ve yukarıda zikredilen hususları dikkate
alarak, Mahkeme, RTK için tahsil edilmiş olan aylık ücretle ilgili
çözülmemiş bir davanın bulunmadığı sonucuna varmıştır. Başvurucu,
aylık ücretin tahsilât tutarıyla ilgili mağdur statüsüne sahip değildir. Bu
yüzden geçici tedbir kararının devam ettirilmesi veya davayla ilgili
yargılamanın edilmesinin gereği yoktur.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113 (7) Maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20.
Maddesine ve İçtüzüğün 32 (4) Kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
Kosova Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 32.4 kuralına göre
istemin listeden ÇEKİLMESİNE karar verilmiştir.
II.
İşbu karar Yasanın 20.4 Maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
III.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Iliriana Islami, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 232
Başvurucu Shkurte Krasniqi
771/2010 sayılı kararına karşı
Yüksek
Mahkeme’nin
A.
no.
Dava No: KI 124-2010, karar tarihi: 13 Haziran 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, maluliyet emekliliği, kanun yollarının
tüketilmesi, sağlık sigortası ve sosyal güvence, bireysel başvuru, açıkça
temelden yoksun başvuru, iş ilişkisinin kesilmesi
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kendisinin maluliyet emekliliğinin devam ettirilmesi talebini reddeden
Emeklilik İdaresi Departmanı’nın kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı
ile Anayasa’nın 51.2 maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Yüksek Mahkeme Kararından sonra
Kosova Üniversite Klinik Merkezi (KÜKM) tarafından yapılan tıbbi
tespitlerin emekliliğin devam ettirilmesi talebini desteklediğini ileri
sürmüştür.
Mahkeme, Avdyli ile Garcia Ruiz v. İspanya davalarına atıfta bulunarak
anayasa ihlali iddialarına ilişkin sınırlandırılmış rolünden dolayı
başvurunun kabul edilmezliğine karara vermiş ve Yüksek Mahkeme’nin
hukuki ve olgusal tespitlerinin aksine kararlarını bozamayacağını
bildirmiştir. Mahkeme, Edwards v. Birleşik Krallık ile Shub v. Lituanya
davalarına atıfta bulunarak Yüksek Mahkeme’nin tespitinin haksız veya keyfi
olduğunu gösterecek belgeler ve ilk bakışta başvurucunun haklı olduğunu
ortaya koyacak deliller sunmadığını tespit etmiştir. Mahkeme, başvurucuyu
tüm kanun yollarını tüketme önkoşulundan muaf tutacak şekilde KÜKM’nin
son raporuna dayanarak yapılan yeni bir başvurunun başarısız olmayacağını
ortaya koymadığını tespit etmiştir.
Priştine, 13 Haziran 2011
Nr.ref: RK 120/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 124/10
Başvurucu
Shkurte Krasniqi
Kosova Yüksek Mahkemesi A.nr.771/2010 sayı ve 27 Ekim 2010
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 233
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine’de mukim Bayan Shkurte Krasniqi’dir.
İtiraz Edilen Mahkeme Kararı
2. Başvurucu tarafından itiraz edilen mahkeme kararı Kosova Cumhuriyeti
Yüksek Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde
anılacaktır) A.nr.771/2010 sayı ve 27 Ekim 2010 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, malulen emeklilik için zorunlu koşulları yerine getirmesine
rağmen bu emeklilikten yararlanma süresinin uzatılması hakkından
mahrum bırakıldığını ileri sürmektedir.
4. Bu çerçevede başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan
sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 51.2 maddesinin [Sağlık Güvenliği
ve Sosyal Güvenlik] ihlal edildiğini iddia etmektedir.
Yasal Dayanak
5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 234
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 10 Aralık 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine
(bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
7. Mahkeme Başkanının GJR. 124/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıç Almiro
Rodrigues’i raportör yargıç olarak atanmıştır. Aynı tarihte Başkanın
KSH 124/10 sayılı Emirnamesiyle Yargıçlar Robert Carolan (başkan),
Altay Suroy ve Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti
belirlenmiştir.
8. İstem 2 Mart 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye tebliğ edilmiştir.
9. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüştükten sonra, 2
Mart 2011 günü Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
10. Başvurucu, 1982 yılında Kosova Üniversite Klinik Merkezinde (bundan
sonra “KÜKM” şeklinde anılacaktır) tam zamanlı hemşire olarak
çalışmaktaydı. Daha sonra böbrek TBC’sinden rahatsızlanarak 1983,
1985 ve 1989 yıllarında cerrahi müdahalelere maruz kalmıştır.
11. Dönemin Kosova Emeklilik ve Maluliyet Sigortasının 22 Mart 1990 tarih
ve 7021296025 sayılı kararıyla, başvurucunun sağlık durumundan dolayı
kısaltılmış mesai ile çalışma hakkı tanınmıştır.
12. Başvurucunun 5 Mart 2007 tarihli dilekçesi doğrultusunda KÜKM İnsan
Kaynakları Departmanı 5 Temmuz 2007 tarihinde, başvurucu mesai
süresince 18 Ağustos 2004 tarihinde kalp krizi geçirdiğinden dolayı, 1
Mart 2007 tarihinden geçerli olmak üzere (174 sayılı karar) iş ilişiğini
kesmeye karar vermiştir.
13. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı
5 Ocak 2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere başvurucunun
malulen emeklilik istemini onaylamıştır (Karar no 5087134).
14. Başvurucu 6 Mayıs 2008 tarihinde kalp ameliyatı olmuştur.
15. Tıbbi Tetkik Komisyonu, 19 Nisan 2010 tarihinde başvurucunun kalıcı
maluliyetinin olmadığını değerlendirmiştir. Bu tespitin akabinde
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 235
26 Nisan 2010 tarihinde başvurucunun 2003/23 sayılı Maluliyet
Emekliliği Yasasının 3. maddesine göre koşulları yerine getirmediği
sonucuna varmıştır. Bu yüzden başvurucunun malulen emeklilik istemi
reddedilmiştir (Karar no 5087134).
16. Başvurucu 21 Mayıs 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı
Kosova Emeklilik İdaresi Departmanının kararına karşı Kosova
Emeklilik İdaresi Departman İtiraz Komisyonu nezdinde itirazda
bulunmuştur.
17. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departman
İtiraz Komisyonu 23 Haziran 2010 tarihli kararında (Karar no 5087134)
başvurucunun itirazının mesnetsiz olduğu gerekçesiyle reddetmiştir.
18. Başvurucu 19 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkeme nezdinde
itirazda bulunmuştur.
19. Yüksek Mahkeme, başvurucunun itiraz dilekçesiyle sunduğu evrakın alt
mahkemelerin kararından farklı bir sonuca veya karara götürmediği için
mesnetsiz olduğu gerekçesiyle itirazını reddetmiştir (Karar no A.nr.
771/2010).
20. Yüksek Mahkemenin 25 Kasım 2010 tarihinde son kararının
açıkladıktan sonra KÜKM’nin düzenlediği bir sağlık raporunda, objektif
kriterler ve klinik muayeneye dayanarak başvurucunun çalışmaya
elverişli olmadığı bildirilmiştir.
Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, Tıbbi Tetkik Komisyonunun 19 Nisan 2007 tarihinde
kendisinin sağlık durumuyla ilgili haksız değerlendirmede bulunduğunu,
sağlık durumuyla ilgili evrak ve raporların kendisinin çalışmaya elverişli
olmadığını açıkça ortaya koyduğunu ileri sürmektedir.
22. Başvurucu devamında Anayasanın 51. maddesinin [Sağlık Güvenliği ve
Sosyal Güvenlik] ihlal edildiğini ve çok sayıda sağlık raporuna göre
2003/23 sayılı Maluliyet Emekliliği Yasasının 3. maddesinde öngörülen
malulen emeklilik koşullarını yerine getirdiğini iddia etmektedir.
23. Dahası başvurucu, Anayasanın 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve
Belgelerin Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Avrupa Sosyal Şartının 13.
maddesinde [tıbbi ve sosyal yardım hakkı] öngörülen tıbbi ve sosyal
yardım hakkının ihlal edildiğini değerlendirmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 236
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
24. Başvurucunun Anayasanın 51.2 maddesi [Sağlık Güvenliği ve Sosyal
Güvenlik] ile güvence altına alınmış hakkının ihlal edildiği iddiasıyla
ilgili olarak Mahkeme, öncelikle istemin Anayasa ile belirlenip Yasa ve
İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip
getirilmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini tespit etmiştir.
25. Başvurucu, hukuk mahkemelerinin onun anayasal haklarını ihlal edecek
derecede olgu ve yasalar üzerinde yanlış yaptıklarında ancak şikâyette
bulunabilir.
26. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince alınan
kararların temyiz edildiği dördüncü derece mahkemesi değildir. Usul
hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk
mahkemelerinin görevidir. (bkz. KI 13/09 sayılı Sevadil Kastrati davası
17 Haziran 2010 tarihli kararı ile mutatis mutandis Garcia Ruiz –
İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
[AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
27. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve
başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda bütünlük
içerisine nasıl uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik
Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava
başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.)
28. Bu çerçevede başvurucu,
itirazının Yüksek Mahkeme tarafından
reddedebildiğinde yargılamanın haksız veya keyfilikten dolayı usulsüz
olduğunu gösterecek herhangi bir delil sunmamıştır.
(bkz. mutatis
mutandis, Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve
30 Haziran 2009 tarihli kabul edilmezlik kararı).
29. Dahası, başvurucu tarafından sunulan evrakta KÜKM’nin 25 Kasım 2010
tarihinde düzenlediği raporda objektif kriterler ve son klinik
muayenelere dayanarak başvurucunun çalışmaya elverişli olmadığı
bildirilmiş olduğu görülmektedir. Bu yeni tıbbi delilin yeni bir dava
açılabilecek yeni bir olgu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
30. Yüksek Mahkemenin kararında belirtildiği üzere, herhangi bir davacının
çalışmaya elverişli olup olmadığını değerlendirmeye Sağlık Komisyonun
yetkilidir. Mahkeme, bu yüzden 25 Kasım 2010 tarihli sağlık raporuna
göre başvurucunun bedenen çalışmaya elverişli olup olmadığını
değerlendirip karar vermeye yetkili organın Sağlık Komisyonunun
olduğu görüşündedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 237
31. Öyle görülüyor ki başvurucu, 25 Kasım 2010 tarihli sağlık raporunu
değerlendirmeleri için Sağlık Komisyonuna başvuruda bulunmamış,
böyle bir başvurunun etkili olmayacağı için böyle bir istemin neden
gereksiz olduğunu ortaya koymamıştır.
32. İstemin genel anlamda kabul edilmez olduğu ortaya çıkmaktadır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) kuralına dayanarak Anayasan
Mahkemesinin 2 Mart 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 238
Başvurucu Ilaz Shuleta Priştine Belediye Mahkemesi’nin CI No.
307/2006 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 30-2011, karar tarihi: 17 Haziran 2011
Anahtar kelimeler: engelli emekliliği, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel
başvuru, maluliyet emekliliği, Anayasa’nın kabulünden önce meydana
gelmiş olay, emeklilikler, mal güvenliği, yeniden istihdam edilme
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
maluliyetinin tedavi edildiği ve artık çalışabilir durumda olduğu gerekçesi ile
kendisinin Kosova Elektrik Kurumu’nda maluliyetten dolayı erken emeklilik
başvurusunun kabul edildiği eski işyerine iadesine ilişkin 2007 yılına ait
dava dilekçesini reddeden Priştine Belediye Mahkemesinin kararına itiraz
etmiştir. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesinde
belirtildiği şekilde başvurucunun hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini
açıkça belirtmediğini vurgulamıştır.
Mahkeme, İçtüzüğün 36.3(h) kuralına dayanarak olayların Anayasa’nın
yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana geldiğinden başvurunun zaman
bakımından kabul edilmez olduğunu tespit etmiş; Blečić v. Hırvatistan ile
Jasiúnienè v. Lituanya davalarına atıfta bulunarak başvurucunun Belediye
mahkemesi kararına karşı herhangi bir itirazda bulunduğunu gösteren bir
kanıt bulunmadığından Anayasa’nın 113.7 maddesinde belirtilen tüm kanun
yollarını tüketmediği gerekçesi ile başvurunu kabul edilmezliğine ilişkin
karar almıştır.
Priştine, 17 Haziran 2011
Nr.ref: RK 122/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 30/11
Başvurucu
Iljaz Shuleta
Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve
12.02.2007 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 239
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Bay Maliq Lushaku tarafından temsil edilen Rr. “Mbreti
Bardhyl” 18/a Priştine adresinde ikamet eden Bay Iljaz Shuleta’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. İtiraz edilen karar Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı
ve 12.02.2007 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Anayasa Mahkemesine 01.03.2011 tarihinde sunulan istemin konusu,
Bay İljaz Shuleta’nın talebi üzerine maluliyetten dolayı Kosova Elektrik
Kurumundan erken emekli olduğu işyerine geri çevrilmesi talebini
reddeden Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve
12.02.2007
tarihli
kararının
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesidir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 47. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2 kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 240
5. Bay İljaz Shuleta, 01.03.2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine
başvurarak maluliyetten dolayı Kosova Elektrik Kurumundan erken
emekli olduğu işyerine geri çevrilmesi talebini reddeden Priştine
Belediye Mahkemesinin CI.nr.307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli
kararına itiraz etmiştir.
6. Mahkeme Başkanı 02.03.2011 tarihinde raportör yargıç olarak Yargıç
Kadri Kryeziu’yu, ön inceleme heyetine de Yargıç Robert Carolan
başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Gjyljeta Mushkolaj’ı atamıştır.
7. Anayasa Mahkemesi, davada müdahil olan tarafların hiçbirinden
herhangi bir açıklama almamıştır.
8. Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Kadri
Kryeziu’nun raporunu görüştükten sonra 19 Mayıs 2011 tarihinde tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
9. Bay Shuleta dilekçesinin ekinde Priştine Belediye Mahkemesinin
CI.nr.307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararından herhangi bir nüsha
sunmamış olmasına rağmen, onun Kosova Elektrik Kurumunda (KEK)
20 yıl süreyle kesintisiz olarak çalıştığı tespit edilmiştir.
10. Yukarıda zikredilen karardan çıkartılan bilgilere göre başvurucu, sağlık
durumunun kötüleşmesi üzerine 23 Eylül 2003 tarihinde maluliyetten
emekli olma üzere işverenine yazılı dilekçe sunmuştur.
11. KEK’in 23 Ekim 2003 tarih ve 171/132 sayılı kararı ile Bay Shuleta’nın
talebi kabul edilip 01.01.2003 – 01.12.2008 tarihleri arasında geçerli
olmak üzere B sınıfından geçici maluliyet emekliliği hakkı tanınmıştır.
12. Bay Shuleta 21 Nisan 2006 tarihinde KEK’e başvurarak artık
rehabilitasyon programının tamamlayıp sağlığına kavuştuğu ve
çalışmaya elverişli olduğu gerekçesiyle eski işyerine alınmasını talep
etmiştir.
13. Bu istemi kabul edilmeyince başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesine
dava dilekçesi sunmuş, CI.nr. 307/06 kayıt numarası ile dilekçesi
kaydedilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 241
14. Başvurucu Bay Shuleta, yazılı olarak Kosova Emanet Ajansı (KEA) ve
KEK’e dava sürecinin başlatıldığını bildirmiştir.
15. Priştine Belediye Mahkemesi çıkarttığı 12 Şubat 2007 tarih ve
CI.nr.307/2006 sayılı kararla, Bay Iljaz Shuleta’nın dava dilekçesini
mesnetsiz bularak reddetmiştir.
16. Bay Shuleta, Anayasa Mahkemesi Resmi Başvuru formunda Belediye
Mahkemesinin kararını 10.04.2007 tarihinde aldığını beyan etmiştir.
17. Başvurucunun sunduğu evraktan, bu karara karşı yapılmış herhangi bir
itirazın ve daha üst derece mahkemelerine ait herhangi bir kararın
bulunmadığı görülmektedir.
18. Netice itibariyle Belediye Mahkemesinin kararından memnun olmayan
Bay Iljaz Shuleta, kendi yasal temsilcisi vasıtasıyla (tamamlanmamış
cümle)
Başvurucunun İddiaları
19. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasansın 48. maddesine göre zorunlu
olmasına rağmen Başvurucu, Mahkeme nezdinde itiraz ettiği kararda
hangi anayasal hakkının ihlal edildiğini açıkça belirtmemiştir.
20. O, KEK’teki işyerine geri gönderilmesi hakkının iadesi için sunduğu dava
dilekçesi akabinde Priştine Belediye Mahkemesinin bu talebi reddeden
CI.nr. 307/2006 sayı ve 12.02.2007 tarihli kararının hukuka aykırı
olduğunu ileri sürmüştür.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
21. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin,
öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirlenen kabul edilirlik
kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir.
22. Mahkeme, başvurucunun Anayasanın aşağıda alıntılanan
maddesine istinaden başvuruda bulunduğunu tespit etmiştir:
113.7
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra başvuruda bulunmaya yetkilidirler.”
Mahkeme bu çerçevede,
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 242
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın bireysel başvurulara atıfta
bulunan aşağıda alıntılanan 46. maddesini de göz önünde
bulundurmaktadır:
“Anayasa Mahkemesi, belirlenen tüm yasal koşulların yerine getirildiğini
tespit etmesi durumunda, Anayasanın 113. maddesi 7. fıkrasına göre
sunulmuş başvuruları kabul edip işleme sokar”.
23. Başvurucunun dava dosyasında sunduğu evrak incelenirken, son
mahkeme kararının Priştine Belediye Mahkemesinin 12 Şubat 2007
tarihli kararı olup, söz konusu kararı, kendi beyanına göre, 10 Nisan
2007 tarihinde kabul etmiştir.
24. Süreyle ilgili vadeler göz önünde bulundurulduğunda, başvurucu, Kosova
Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği (15 Haziran 2008)
tarihinden önceki bir zaman dilimine ait kamu otoritesi kararının (10
Nisan 2007 tarihinde teslim edilen Priştine Belediye Mahkemesinin 12
Şubat 2007 tarihli kararı) anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini
talep etmekte olup, Anayasa Mahkemesi, henüz Anayasa yokken Anayasa
ile güvence altına alınan haklardan bahsedilemeyeceğinden, istemin
Anayasa bağlamında vade dışı olduğunu tespit emiştir (bkz. 59532/00
sayılı Blecic – Hırvatistan davası AİHM 29 Temmuz 2004 tarihli kararı.
Bu kararda AİHM, AİHS yürürlüğe girmeden önce son bulan herhangi
bir hüküm veya hukuki durum hakkında sözleşme taraflarını sorumlu
tutmayacağı için istemi kabul edilmez olarak nitelemiştir.
25. Böyle bir gerekçeyi AİHM, Jasiiniene – Lituanya kararında da
bildirmiştir (bkz. mutatis mutandis, 41510/98 sayılı Jasiiniene –
Lituanya davası AİHM 6 Mart ve 6 Haziran 2003 tarihli kararları)
26. İstem, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki bir dönemle ilgili
olmuş olsa bile, Anayasa Mahkemesine başvurmadan önce tüm kanun
yollarının tüketilmediği için Anayasanın 113.7 maddesinde belirtilen
kabul edilirlik koşulları yerine getirilmemiş olacaktı. Çünkü, bu istemle
ilgili dava dosyasında yalnız Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr.
307/2006 sayı ve 12 Şubat 2007 tarihli karar sunulmuş, kanun yollarının
tüketildiğini gösteren başka bir delil sunulmamıştır.
27. Bu şartlarda başvurucu kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir
ve:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 243
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49. maddesine ve
İçtüzüğün 36.3(h) kuralına dayanarak 15 Mayıs 2011 tarihli duruşmasında
oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Mr. sc. Kadri Kryeziu, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 244
Başvurucu Arben Komani Yakova Belediye Eğitim Müdürlüğünün
4 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 128-2010, karar tarihi: 20 Haziran 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, öğretmenlerin disiplin ve davranışları, kanun
yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
reşit olmayan oğlunun, kötü muamele yapan öğretmeni hakkında Yakova
Belediye Eğitim Müdürlüğünün disiplin cezası kararının Yüksek Mahkemece
yavaş görüşülmesinden dolayı Anayasa’nın 3 ve 22. maddeleri, Çocuk
Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi ve İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nin 2 ve 7. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme,
Yüksek
Mahkeme’de
devam
eden
dava
henüz
tamamlanmadığından Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasa’nın 47.1 maddesinde belirtilen kanun yolları tüketilmesi koşulları
yerine getirilmediğinden başvurunun vakitsiz yapıldığına ve kabul edilmez
olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Frydlender v. Fransa davasına atıfta
bulunarak dava süresinin makul olmasına ilişkin standardın
değerlendirilmesi davanın karmaşıklığı, başvurucu ve ilgili otoritelerin
davranışı ve böyle bir davada neyin başvurucunun yararına olacağı ile ilgili
olduğunu belirtmiştir. Ancak Mahkeme, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi
v. Kosova Hükümeti ve Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak
kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal
ihlalleri önleme veya tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu
varsayımına dayandırıldığını belirtmiştir.
Priştine, 20 Haziran 2011
Nr.ref: RK 118/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 128/10
Başvurucu
Arben Komani
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 245
Yakova Belediyesi Eğitim Müdürlüğünün 4 sayı ve 29 Ocak 2010
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Yakovalı gayri reşit David Komani’nin babası Arben
Komani’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, kendisine 6 Şubat 2010 tarihinde teslim edilen Yakova
Belediyesi Eğitim Müdürlüğünün 4 sayı ve 29 Ocak 2010 tarihli kararına
itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Yüksek Mahkeme ve idari organların sessiz kalıp davayı
öncelikli olarak ele almayarak:
a. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin
Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Çocuk Hakları Sözleşmesinin
3.maddesini,
b. Anayasanın 31. maddesini [Adil ev Tarafsız Yargılanma Hakkı]
c. Anayasanın 22. maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinin 2 ve 7. maddelerini ihlal ettiklerini ileri
sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 246
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56(2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, 16 Aralık 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
6. İstem, 27 Ocak 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye ve Yakova Belediyesi
Eğitim Müdürlüğüne bildirilmiştir.
7. Mahkeme Başkanı, GJR. 128/10 sayı 14 Şubat 2011 tarihli emirname ile
raportör yargıç olarak Yargıç Ivan Čukalović’i, aynı tarih ve KSH 128/10
sayılı emirname ile ön inceleme heyetine de Yargıç Robert Carolan
başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Gjyljeta Mushkolaj’ı
atamıştır.
8. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüşüp 18 Mayıs 2011
tarihinde Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri
sunmuştur.
Olguların Özeti
9. Başvurucu, 26 Aralık 2009 tarihinde Eğitim, Bilim ve Teknoloji
Bakanlığı (bundan sonra EBTB şeklinde anılacaktır) Eğitim
Başmüfettişliğine oğlunun öğretmeni hakkında şikayette bulunup,
öğretmenin başvurucunun oğlunda strese ve yaralanmaya sebebiyet
verdiğini ileri sürmüştür.
10. EBTB Müfettişlik Departmanı Yakova Şubesi 12 Ocak 2010 tarihinde
okulda bir teftiş gerçekleştirmiştir.
11. Başvurucu 13 Ocak 2010 tarihinde EBTB Başmüfettişliğine yeni bir
şikâyet dilekçesi sunmuş, oğlunun öğretmenine 26 Aralık 2009 günü
ulaşan ilk şikâyetten sonra oğlunda korku ve endişe duygusunun
yaratıldığını ileri sürmüştür.
12. EBTB Genel Sekreterliği, 19 Ocak 2010 tarihinde yayımladığı bir öneride
şikayetin görüşülmesine ilişkin bir komisyonun kurulmasını, ilgili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 247
öğretmen hakkında gerekli tedbirlerin alınmasını ve Müfettişlik
Departmanı
Yakova
Şubesinin
çalışmaları
hakkında
rapor
hazırlanmasını öngörmüştür.
13. Yakova Belediyesi Eğitim Müdürlüğünce kurulan bir disiplin komisyonu
29 Ocak 2010 tarihinde 04 sayılı bir karar açıklamıştır. Kararda
başvurucunun, oğlunun öğrencisi olduğu okulun yönetim kuruluna
hitaben bir şikâyet dilekçesi sunmasını ve okul müdüründen şikâyetin
esasına göre karar alması talebinde bulunulmasını önerilmiştir.
Sonuçtan memnun kalmaması halinde başvurucunun EBTB Eğitim
Başmüfettişliği nezdinde şikâyette bulunabileceği bildirilmiştir. Dahası,
karara, Şikâyet Komisyonu nezdinde de itiraz edilebilecekti.
14. Başvurucu, Disiplin Komisyonunun 19 Ocak 2010 tarihli kararına karşı
Belediye Eğitim Departmanı nezdinde 8 Şubat 2010 tarihinde itiraz
etmiştir.
15. Disiplin Komisyonu 27 Mart 2010 tarihli değerlendirmesinde
öğretmenin meslek ilkelerine aykırı davrandığını tespit etmiş ve
öğretmene yazılı uyarı göndermiştir. Başvurucunun bu karara Belediye
Eğitim Departmanı nezdinde itiraz etme hakkı olduğu, ancak şimdiye
kadar itiraz etmediği anlaşılmaktadır.
16. Başvurucu, idari makamların sükûtu ve yasal hükümlerin ihlaline ilişkin
şikayetini 8 Nisan 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirmiştir.
17. Başvurucu, davayla ilgili acil kararın alınması yönünde 16 Eylül 2010
tarihinde Yüksek Mahkemeye istem sunmuştur.
Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, idari organların sessiz kalıp davayı öncelikli olarak ele
almayarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin
Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Çocuk Hakları Sözleşmesinin
3.maddesini, Anayasanın 31. maddesini [Adil ev Tarafsız Yargılanma
Hakkı] Anayasanın 22. maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinin 2 ve 7. maddelerini ihlal ettiklerini ileri sürmektedir.
19. Başvurucu, idari organlar nezdinde başlattığı tüm işlemlerde idari
organların sükut ederek ve dava sürecini erteleyip sorumluluklarından
kaçmak amacıyla yetkilerin yanlış gösterilerek; otoritelerin yasayı ihlal
edenlere karşı önlem almayı reddedip süreçleri gereksiz yere genel
anlamda geciktirerek ve ebeveynlerin çıkarlarını hiçe sayıp nihai bir
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 248
karar almayarak ve de şikayetlere cevap vermeyip süreci oğlunun
aleyhine engellemeye çalışarak yasal hüküm ihlali işlediklerini iddia
etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
20. Başvurucu, idari organların sessiz kalıp davayı öncelikli olarak ele
almayarak Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin
Dolaysız Uygulanması] ilgili olarak Çocuk Hakları Sözleşmesinin
3.maddesini, Anayasanın 31. maddesini [Adil ev Tarafsız Yargılanma
Hakkı] Anayasanın 22. maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesinin 2 ve 7. maddelerini ihlal ettiklerini iddia etmektedir.
21. Yüksek Mahkeme ve idari organların başvurucunun davasında yavaş
hareket ettikleriyle ilgili iddia hakkında Mahkeme Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi içtihadına atıfta bulunmaktadır. Bu içtihatta “usullerin
uzatılmasının
gerekçesi
aşağıdaki
koşulların
ışığında
değerlendirilmelidir: davanın karmaşıklığı, başvurucu ve ilgili
otoritelerin davranışları ve başvurucu açısından söz konusu
anlaşmazlıkta sorunun ne olduğudur” (bkz. birçok diğer otoritenin yanı
sıra Frydlender – Fransa davası [GC] 30979/96 sayılı kararı §43, AİHM
2000-VII).
22. Her halükarda başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla
Mahkemenin, öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte
vurgulanan kabul edilirlik ve özellikle yasa ile öngörülen kanun
yollarının tüketilmesiyle ilgili koşullarının yerine getirilip getirilmediğini
ele alması gerekmektedir.
23. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi – Kosova
Cumhuriyeti Hükümeti KI 41/09 sayılı dava ve mutatis mutandis, AİHM
25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli
kararı).
24. Bu davada Mahkeme, başvurucunun usullerin sürüncemede bırakıldığını
iddiasıyla ilgili olarak, yargılamada son kademe olan Yüksek
Mahkemeden henüz bir karar çıkmadığını tespit etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 249
25. Bunlardan, Anayasanın 113.7 maddesi ve Yasanın 47.2 maddesine göre
istemin kabul edilmez nitelikte olduğu sonucu çıkmaktadır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47.2 maddesine ve
İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 20 Haziran 2011 tarihli duruşmasında
oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ivan Čukalović, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 250
Başvurucu Gjokë Dedaj Kosova Emanet Ajansı davalarıyla ilgili
Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin SCC-04-10104 sayılı kararına
karşı
Dava No: KI 115-2010, karar tarihi: 21 Haziran 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, mülk davası
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Yüksek Mahkeme Özel Dairesi tarafından kendisine duruşmaya katılma
imkanı tanınmadığı, ihtilaflı ticari mülkün alım satımının tanınmadığı, eksik
karar çıkartıldığı ve itiraz hakkı tanınmadığı için anayasal haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
Olayların gelişme tarihlerini dikkate alarak Mahkeme, Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (“Yasa”) yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört aylık süre
içerisinde başvuru yapılmadığı için 49 ve 56. maddelerine göre başvurunun
kabul edilmezliğine karar vermiştir. Başvurucunun başvurma imkanı
bulunmadığı hallerde bu sürenin bir yıla kadar uzatılabileceğini belirleyen
50. maddeye rağmen başvurunun uzatılmış bu süre içerisinde de
yapılmadığı tespit edilerek başvurunun kabul edilmezliğine karar verilmiştir.
Priştine, 21 Haziran 2011
Nr.ref: RK 123/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 115/10
Başvurucu
Gjokë Dedaj
Kosova Emanet Ajansı davalarıyla ilgili Yüksek Mahkeme Özel
Dairesinin
SCC-04-0104 sayı ve 23 Ekim 2007 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 251
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştineli avukat Bay Zef Prenaj tarafından temsil edilen ve
İpek’te ikamet eden Baj Gjokë Dedaj’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, kendisine 14 Temmuz 2008 tarihinde teslim edilen Kosova
Emanet Ajansı davalarıyla ilgili Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin
(bundan sonra “Özel Daire” şeklinde anılacaktır) SCC-04-0104 sayı ve 23
Ekim 2007 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, kendisine eksik karar bildirilip itiraz hakkı sunulmayarak
hukuk davaları usulünün ciddi derecede ihlal edildiğini ileri sürdüğü
Özel Daire kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep
etmektedir.
4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49 ve 56.
maddelerine göre vade dışı olduğunu varsayarak Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın 50. maddesine göre istemini eski hale çevirme
talebinde bulunmaktadır.
Yasal Dayanak
5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 252
anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu, 18 Kasım 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
7. Mahkeme Başkanı, GJR. 115/10 sayı 22 Kasım 2010 tarihli emirname ile
raportör yargıç olarak Yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ı, aynı tarih ve KSH
115/10 sayılı emirname ile ön inceleme heyetine de Yargıç Robert
Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Almiro Rodrigues’i
atamıştır.
8. İstem, 21 Ocak 2011 tarihinde Özel Daireye bildirilmiştir.
9. Mahkeme, 28 Ocak 2011 tarihinde başvurucudan avukatını
yetkilendirmeyi isteyip, başvurucu 3 Şubat 2011 tarihinde vekâlet
vermiştir.
10. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu görüşüp 23 Mayıs 2011
tarihinde Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri
sunmuştur.
Olguların Özeti
11. İpek merkezli “Bitkileri Koruma İstasyonu” Kamu Şirketi (bundan sonra
“KŞ” şeklinde anılacaktır) tarafından 12 Ağustos 1993 tarihinde yapılan
bir açık artırma satışında başvurucu, “Rexhep Ali Bajrami” p.n.
adresinde bulunan bir ticari mekânı 40.500 Alman Markı (bundan sonra
DM şeklinde anılacaktır) karşılığında satın almıştır.
12. Sırbistan Maliye Bakanlığı Hukuk ve Mülkiyet Davaları Departmanı 6
Temmuz 1994 tarihinde KŞ’den ticari mekanın mülkiyet hakkının
Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine İlişkin Özel Koşullar Yasasının
(Sırbistan Cumhuriyeti Resmi Gazetesi, sayı 30/89 ve 42/89) 3.1
maddesi ve Genel İdari usuller Yasasının 202. maddesine uygun şekilde
alıcıya (başvurucuya) devri için gerekli kararı (011 no:464-08-03056/94)
kabul etmiştir. Devir istemi, Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine
İlişkin Özel Koşullar Yasasının 3. maddesine göre belli bir etnik
topluluğa mensup vatandaşların yerleşmesine imkân tanıyıp ulusal
yapıyı bozacağı ve diğer etnik topluluk mensubu vatandaşlar arasında
eşitsizlik yaratacağı için rahatsızlık uyandırır gerekçesiyle reddedilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 253
13. Başvurucu 29 Temmuz 2001 tarihinde Kosova Emanet Ajansına (bundan
sonra KEA şeklinde anılacaktır) başvurup ticari mekânın mülkiyet
hakkının tanınmasını talep etmiştir.
14. Başvurucu, 13 Ağustos 2003 tarihinde ticari mekânın mülkiyet
haklarının onayı için İpek Belediye Mahkemesinde işlemleri başlatmıştır.
15. İpek Belediye Mahkemesi davayı, Kosova Emanet Ajansının Kuruluşuna
İlişkin 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğine (bundan sonra “2002/12
sayılı UNMIK Yönetmeliği” şeklinde anılacaktır) ve Kosova Emanet
Ajansı ile İlişkili Davalara Bakmaya Yetkili Kosova Yüksek Mahkemesi
Özel Dairesinin Kuruluşuna İlişkin 2002/13 sayılı UNMIK
Yönetmeliğine (bundan sonra “2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliği”
şeklinde anılacaktır) göre yetkili özel mahkeme olan Özel Daireye
devretmiştir (karar no C.Nr. 359/03).
16. Başvurucu 12 Temmuz 2007 tarihinde Özel Daireye itiraz dilekçesi ile
başvurarak ticari mekânın mülkiyet hakkının onaylanmasını talep
etmiştir. İşlemlerin başlatıldığı konusunda KEA da bilgilendirilmiştir.
17. Özel Daire 23 Ekim 2007 tarihinde açıkladığı kararında (SCC-04-0104):
1) İtirazı mesnetsiz olarak reddetmiş, 2) Alım satım sözleşmesini
hükümsüz ilan etmiş ve 3) KŞ’ye başvurucuya maddi tazminat ödeme
önerisinde bulunmuştur.
18. Özel Daire, devrin ihale usullerine uygun şekilde yapılıp başvurucunun
kazandığını ve bu işlemin Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine İlişkin
Özel Koşullar Yasası hükümlerine uygun şekilde yapıldığını gerekçe
olarak göstermiştir. Özel Daire devamında başvurucunun 40.500
DM’den 30.000 DM Ağustos 1993’te ödediğine dair belge sunduğunu
belirtmiştir. Öyle ki ticari mekanın başvurucuya ait olması gerekirdi.
Ancak Sırbistan Maliye Bakanlığı Hukuk ve Mülkiyet Davları
Departmanı mülkiyet devrinin, o dönemlerde yürürlükte olan
Gayrimenkul Mülkiyet Hakkı Devrine İlişkin Özel Koşullar Yasası
hükümlerine aykırı olacağı gerekçesiyle devir gerçekleşmemiştir. Bu
yasa, Kosova’da Uygulanabilir Mevzuata İlişkin 1999/24 sayılı UNMIK
Yönetmeliğine göre ancak ayrımcı bir yasaydı. Netice itibariyle ticari
mekan KŞ tarafından üçüncü bir kişiye satılarak başvurucu ile bir başka
ticari mekanın mülkiyet hakkının verilmesi yönünde bir uzlaşmaya
varılmıştır. Bu olay KŞ Müdürü tarafından teyit edilmiştir. Böyle bir
uzlaşmayla ilgili herhangi bir sözleşme aslı veya sureti teslim
edilmemiştir. Özel Daire, mülkiyet devrinin Gayrimenkul Mülkiyet
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 254
Hakkı Devrine İlişkin Özel
yapılmadığına hükmetmiştir.
Koşullar
Yasasına
uygun
şekilde
Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, Özel Dairenin “davada müdahil tarafları duruşmaya
çağırmayıp, ticari mekan alım satım sözleşmesini tanımayarak eksik
karar aldığı” için Hukuk Davaları Usulleri Yasasını ciddi şekilde ihlal
ettiğini ileri sürmektedir. Özel Daire her halükarda ticari mekan alım
satım sözleşmesini tanımak yerine ödenen miktarı teyit etmiştir.
20. Dahası, başvurucu, itiraz hakkının tanınmadığı yönünde şikâyet
etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
21. Başvurucu, Özel Dairenin davada müdahil tarafları duruşmaya
çağırmayıp, ticari mekan alım satım sözleşmesini tanımayarak Hukuk
Davaları Usulleri Yasasını ciddi şekilde ihlal ettiği ve eksik olarak
nitelediği 23 Ekim 2007 tarihli kararın Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesini Mahkemeden talep etmektedir.
22. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin,
öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ele alması
gerekmektedir.
23. Yasanın 49. maddesinde belirtildiği şekilde başvuru için gerekli
koşullardan birisi, dava ile ilgili aldığı son karardan itibaren dört aylık
süre içerisinde başvurup başvurmadığıdır. Öyle ki başvurucuya teslimi 14
Temmuz 2008 tarihinde yapılan 23 Ekim 2007 tarihli kararı olup,
başvurucunun Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 18 Kasım
2010 tarihinde yaptığı başvurunun, Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren dört aydan uzun bir süre geçtiği anlaşılmaktadır (bkz. Yasanın
56. maddesi). Bundan başvurunun en geç 15 Mayıs 2009 tarihinde
Mahkemeye yapılmış olması gerektiğinden, süre dışı olduğu ortaya
çıkmaktadır.
24. Dahası, Yasanın 50. maddesi şunu belirlemiştir:
“Başvurucunun kusuru olmaksızın, başvurusunu belirtilen süre
içerisinde yapm durumunda olmamışsa, başvurucunun istemi
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi davayı eski haline çevirmekle
yükümlüdür. Başvurucu, engelin ortadan kalktığı andan itibaren on
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 255
beş (15) gün içerisinde davayı eski haline çevirme talebinde bulunup
talebini gerekçelendirmelidir. Bu yasa ile belirtilen son süreden bir
yıldan fazla zaman geçtikten sonra davanın eski haline çevrilmesine
izin verilmez”.
Mahkeme, başvurucuya son kararın 14 Temmuz 2008 tarihinde teslim
edilmiş olup 50. maddeye göre başvurucunun en geç 14 Temmuz 2009
tarihine kadar başvurmuş olması gerektiğini tespit etmiştir. Dilekçe 18
Kasım 2010 tarihinde teslim edildiği için süre dışındadır.
25. İstemin, bu çerçevede, Yasanın 56. maddesiyle ilgili olarak 49.
maddesine göre süre dışı olduğundan reddedilmesi gerekmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49 ve 56. maddelerine
ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 21 Haziran 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 256
Başvurucu Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi Yüksek
Mahkeme Özel Dairesi’nin SCC-04-10104 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 115-2010, karar tarihi: 21 Haziran 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, bireysel başvuru, mülk davası
Başvurucu Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi (PDAK)’nin Anayasa’nın
113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda PDAK partisinin hakkı olduğu
halde parlamentodaki bir sandalyenin Aşkanlı Entegrasyon Partisi (PAI)’ne
tahsis edilmesini öngören Seçim İhbar ve İtiraz Heyeti kararını onayan
Yüksek Mahkeme kararının Kosova Cumhuriyeti Anayasası’nın 64.2
maddesi Kosova Genel Seçim Yasası’nın 111. maddesini ihlal ettiğini ileri
sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme kararında Anayasa ile güvence
altına alınmış herhangi bir hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine dair kanıt
sunamadığından açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesiyle başvurunun
kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, PDAK ile PAI
partilerinin her ikisinin de Aşkanlı topluluğunu temsil ettiklerine ve
Anayasa’nın 64.2 maddesinde belirtildiği şekilde parlamentoda iki
sandalyeye sahip olduğu yönünde bir tutum sergilemiştir.
Priştine, 8 Temmuz 2011
Ref.Nr: RK 125/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 33/11
Başvurucu
Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi
Kosova Yüksek Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayı ve 5 Şubat
2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 257
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Ferizovik mukimi ve Kosova Aşkanlıları Demokrtaik Partisi
Genel Sekreteri olan Bay Naser Emini tarafından temsil edilen ve Kosova
Ovası Belediyesi Nenea Tereze adresinde bulunan Kosova Aşkanlıları
Demokratik Partisidir.
İtiraz Edilen Karar
2. Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisinin artı bir milletvekilliği için
talebini mesnetsiz olarak reddeden Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.br.
112/2011 sayı ve 2 Şubat 2011 tarihli kararına karşı yapılan itirazı
reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayı ve 5
Şubat 2011 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Anayasasının 64.2 maddesinin ihlal edildiğini ileri
sürerek Kosova Yüksek Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayılı kararına
itiraz etmektedir. Başvurucu, Anayasa ile Aşkanlılara tahsis edilmiş olup
Aşkanlı Entegrasyon Partisine (bundan sonra AEP şeklinde anılacaktır)
verilen bir milletvekilliği sandalyesinin kendilerine verilmesi gerektiğini
değerlendirmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008
tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa”
şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (b) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 258
5. Başvurucu, 3 Mart 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
6. Mahkeme, kararlarının Anayasaya uygunluğu hakkında değerlendirme
sürecinin başlatıldığını Seçim İtiraz ve İhbar Heyetine (bundan sonra
SİİH şeklinde anılacaktır) ve Yüksek Mahkemeye 23 Mart 2011 tarihinde
bildirmiştir.
7. Kosova Yüksek Mahkemesinin 31 Mart 2011 tarihli cevabında kararına
ilave edilecek herhangi bir açıklamasının olmadığını, davayla ilgili
görüşünün Yüksek Mahkeme kararında açıklandığını bildirmiştir.
8. SİİH, 6 Nisan 2011 tarihinde tebligatımıza cevaben gönderdiği
açıklamada KADP’nin isteminin reddedilmesi gerekçelerini bildirip, ilave
evrak sunmuş ve istemin kabul edilmez olarak reddini önermiştir.
9. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Prof. Dr. Enver Hasani ve
Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay
Suroy’un raporunu inceledikten sonra 9 Haziran 2011 tarihinde tam
kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
10. Merkez Seçim Komisyonu (bundan sonra MSK şeklinde anılacaktır) 30
Ocak 2011 tarihinde genel seçim sonuçlarını açıklayarak, Kosova
Anayasasında Rom, Aşkanlı ve Mısırlı topluluğuna tahsis edilen 4 (dört)
milletvekilliği sandalyelerinin dağılımını aşağıdaki gibi belirlemiştir:




Kosova Aşkanlıları Demokratik Partisi
Kosova Yeni Demokratik İnisiyatifi
Kosova Birleşik Romları Partisi
Aşkanlı Entegrasyon Partisi
2871 oy
1690 oy
690 oy
1386 oy
1 sandalye
1 sandalye
1 sandalye
1 sandalye
11. MSK’nin bu kararına karşı KADP 31 Ocak 2011 tarihinde SİİH nezdinde
itiraz edip, bu kararla Kosova Cumhuriyeti Anayasası ve Kosova Genel
Seçim Yasasının 111. maddesinin ihlal edilerek KADP’nin zarara
uğratıldığını ileri sürmüştür.
12. SİİH, KDAP’nin MSK seçim sonuçlarına itirazı hakkında 2 Şubat 2011
tarihinde açıkladığı A nr. 112/2011 sayılı kararında, KDAP’nin itirazını
mesnetsiz bularak reddetmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 259
13. SİİH’nin bu kararına karşı KDAP 3 Şubat 2011 tarihinde Kosova Yüksek
Mahkemesi nezdinde itiraz etmiş olup, Yüksek Mahkemenin 5 Şubat
2011 tarihli duruşmasında açıkladığı A.A. nr. 66/2011 sayılı kararıyla
itiraz mesnetsiz bulunarak reddedilmiştir.
14. Yasa ile öngörülen tüm kanun yollarını tükettikten sonra KADP 3 Mart
2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine başvurarak
yukarıda
zikredilen
kararın
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesini talep etmiştir.
Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin A.nr. 112/2011 sayı ve 2
Şubat 2011 tarihli kararına karşı yapılan itirazı reddeden Kosova Yüksek
Mahkemesinin A.A. Nr. 66/2011 sayı ve 5 Şubat 2011 tarihli kararı ile
KADP’nin artı bir milletvekilliği sandalyesi talebinin reddedilmesinin
Kosova Cumhuriyeti Anayasası ve 003/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti
Genel Seçim Yasasını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
16. KADP, çoğunluk olmayan partilerden kendisinin zarara uğratıldığını,
AEP partisine verilen milletvekilliği sandalyesinin kendisine verilmesi
gerektiğini ileri sürmektedir.
Kosova Seçim Mevzuatı
17. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 64. maddesi 2. fıkrası 2. bendinde
Kosova Cumhuriyeti Meclisinin dağılımı şöyle belirlenmiştir:
Meclis seçimlerinde diğer toplulukları temsil ettiklerini beyan eden parti,
koalisyon, yurttaş hareket ve bağımsız adayların, aşağıda belirtilen en
az sandalye sayılarına sahip olmaları güvenceye bağlanmıştır. Her
topluluk için güvenceye bağlanan sayıdan az sandalye kazanılmışsa,
Rom topluluğu bir (1) sandalye; Aşkali topluluğu (1)
sandalye; Mısırlı topluluğu (1) sandalye ve Rom, Aşkali ile
Mısırlı topluluklarından en çok oyu alana artı bir (1)
sandalye;…”
18. Kosova Cumhuriyeti seçim mevzuatı 03/L-073 sayılı Kosova
Cumhuriyeti Genel Seçim Yasası, 03/L-256 sayılı 03/L-073 sayılı Genel
Seçim Yasa Değişikliği Hakkında Yasa ve 03/L-072 sayılı Kosova
Cumhuriyeti Yerel Seçim yasası ile düzenlenmiştir
19. 03/L-073 sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçim Yasasının 111.
maddesinde milletvekilleri sandalyelerinin dağılımı ve Kosova
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 260
Meclisindeki bazı siyasi partilere mensup milletvekili sayılarının
hesaplanması aşağıdaki gibi belirlenmiştir:
“111.2 b) Genel seçimlerde her siyasi oluşumun kazandığı geçerli oyların
toplam sayıları, sandalye tamsayıları elde edilene kadar 1, 3, 5, 7, 9, 11,
13, 15 vs sayılardan birine bölünür…”
20.
03/L-256 sayılı 03/L-073 Genel Seçim Yasa Değişikliği Hakkında
Yasanın 106. maddesi şunu belirlemiştir:
“MSK, oylama yerleri ve sayım merkezlerindeki tüm işlemler
tamamlandıktan ve oylama ve oy sayımıyla ilgili tüm itirazlar SİİK
tarafından karara bağlandıktan ve SİİK kararları hakkında Kosova
Yüksek Mahkemesine yapılan temyiz başvuruları karara bağlandıktan
sonra nihai seçim sonuçlarını onaylar”.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
21. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin,
öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirtilen kabul edilirlik
koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ele alması gerekmektedir.
22. Başvurucu Anayasa Mahkemesine 3 Mart 2011 tarihinde başvurmuş, bu
davayla ilgili Yüksek Mahkeme tarafından açıklanan karar ise 5 Şubat
2011 tarihinde kesinleşmiştir. Netice itibariyle Mahkeme, başvurunun
Yasanın 49. maddesine uygun şekilde yapıldığı sonucuna varmıştır.
23. Mahkeme, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz mahkemesi
veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi Anayasa
Mahkemesinin görevi olmadığını vurgulamak ister. Usul hukuku ve
maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin
görevidir (bkz. KI 13/09 numara ve 17 Haziran 2010 tarihli Sevdail
Avdyli Davası Kabul Edilmezlik Kararı).
24. Başvurucu, isteminde Yüksek Mahkemenin kararıyla Anayasanın II, III
ve IV. kısımlarında (Anayasanın 21-82. maddeleri) güvence altına
alınmış haklarının ihlal edildiğini gösteren ve Yüksek Mahkemenin
başvurucunun itirazını mesnetsiz olarak reddederken keyfi davrandığını
ortaya koyan deliller sunmamıştır (bkz. mutatis mutandis, Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli AİHM
Davası Kabul Edilmezlik Kararı).
25. Bu davayla ilgili olarak Anayasanın 64. maddesi 2. fıkrası 2. bendinde
şunlar öngörülmüştür: “Rom, Aşkali ile Mısırlı topluluklarından en
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 261
çok oyu alana artı bir (1) sandalye verilir…” en çok oyu alan siyasi
kuruluşa değil.
26. KADP ve AEP partilerinin ikisi de azınlık Aşkanlı topluluğunu temsil
eden siyasi kuruluş oldukları ve azınlık Aşkanlı topluluğunun Anayasa ile
öngörülen iki milletvekilliği sandalyesine sahip olduğu dikkate
alındığında Mahkeme, istemin İçtüzüğün 36 (2b) kuralına göre açıkça
mesnetsiz olduğunu tespit etmiştir. İçtüzüğün söz konusu hükmü şunu
belirlemiştir: “2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere
varması durumunda istemleri reddedecektir: b)
Sunulan olguların
herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği
zaman”
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 20. maddesine ve
İçtüzüğün 56(2) ile 36(2b) kurallarına dayanarak 9 Haziran 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 262
Başvurucu Shefki Gjergji Yüksek Mahkeme’nin A. no. 274/2010
sayılı kararına karşı
Dava No: KI 41-2011, karar tarihi: 8 Temmuz 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, süre meselesi, maluliyet emekliliği, bireysel
başvuru, emeklilik, emeklilik hakkı
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Kosova Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanı’nın
kararını onayan Yüksek Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 49. maddesiyle
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, Yüksek Mahkeme kararının teslim alındığı andan itibaren
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde belirtildiği şekilde
dört aylık süre içerisinde başvurunun yapılmadığı gerekçesi ile İçtüzüğün
36.1(b) kuralına dayanarak başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar
çıkartmıştır.
Priştine, 8 Temmuz 2011
Ref.Nr: RK 126/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 41/11
Başvurucu
Shefki Gjergji
Kosova Yüksek Mahkemesinin A nr. 274/2010 sayı ve 22 Eylül
2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 263
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Podujeve Belediyesine bağlı Obranqe köyünde mukim Shefki
Gjergji’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi
Departmanının 50040570 sayı ve 20Kasım 2009 tarihli kararına karşı
itirazını reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin 274/2010 sayı ve 22
Eylül 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 49. maddesinin ihlal
edildiğini ileri sürerek Kosova Yüksek Mahkemesinin 274/2010 sayı ve
22 Eylül 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddeleri, 03/L-121 sayı ve 16 Aralık 2008
tarihli Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa”
şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56.2 kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, 21 Mart 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 264
6. Mahkeme, Kosova Yüksek Mahkemesini 23 Mart 2011 tarihinde başvuru
hakkında bilgilendirmiştir.
7. Kosova Anayasa Mahkemesi, 10 Mayıs 2011 günü başvurucunun 2 Ekim
2010 tarihinde Yüksek Mahkemenin kararını kabul ettiğine ilişkin
deliller temin etmiştir.
8. Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve
Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç
Altay Suroy’un raporunu inceledikten sonra 10 Haziran 2011 tarihinde
tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine
ilişkin öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
9.
Başvurucu, birinci dereceden organ olarak Çalışma ve Sosyal Refah
Bakanlığı Emeklilik İdaresi Departmanından malulen emeklilik hakkının
tanınmasını talep etmiştir. Ancak birinci derece organı, başvurucunun
2003/23 sayılı Kosova Maluliyet Emekliliği Yasası 3. maddesinde
öngörülen koşulları yerine getirmediği gerekçesiyle bu istemi 15 Ekim
2009 tarihinde reddetmiştir.
10. Birinci derece organı görüşünü, 15 Ekim 2009 tarihli sağlık
komisyonunun Kosova Maluliyet Emekliliği Yasasına göre koşulları
yerine getirmediğine ilişkin tespit ve görüşüne isnat etmiştir.
11. Dahası, ikinci derece organı olan Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı
İtiraz Heyetince görüşülen dava çerçevesinde Emeklilik İdaresi
Departmanı, önceki komisyonun başvurucunun vücut organının
maluliyetine ilişkin tespit ve değerlendirmeleriyle örtüşen 8 Aralık 2009
tarih ve 5004057 sayılı değerlendirmesini sunmuş; buna göre
başvurucunun talebi mesnetsiz olarak reddedilerek itiraz edilen karar
onaylanmıştır.
12. Yasa ile yetkili kılınan sağlık komisyonunun Kosova Malulen Emeklilik
Yasasında öngörülen koşulları başvurucunun yerine getirmediği
yönündeki tespiti dikkate alarak Kosova Yüksek Mahkemesi, A.nr.
247/2010 sayı ve 22 Eylül 2010 tarihli kararında başvurucunun itirazını
mesnetsiz bulup reddetmiştir.
Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 247/2010 sayı ve 22
Eylül 2010 tarihli kararıyla Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Kosova
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 265
Emeklilik İdaresi Departmanının 8 Aralık 2009 tarih ve 5004057 sayılı
kararına karşı itirazı reddedilerek Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 49.
maddesiyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
14. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin,
öncelikle Anayasa ile belirlenip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ele alması
gerekmektedir.
15. Mahkeme bununla ilgili olarak Yasanın aşağıda alıntılanan 49.
Maddesine atıfta bulunmaktadır:
“Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya
mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm
diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden
itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile ilgili ise, bu durumda
süre yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren işlemeye başlar.”
16. Sunulan evraka göre başvurucunun Yasanın 49. maddesinde belirtilen
süre içerisinde başvurmadığı tespit edilmiştir.
17. Kosova Yüksek Mahkemesince verilen A.nr. 247/2010 sayılı son kararın
22 Eylül 2010 tarihli olup başvurucuya 2 Ekim 2010 tarihinde teslim
edilmiştir (Yüksek Mahkemenin teslim tesellüm belgesi); oysa başvurucu
Anayasa Mahkemesine 21 Mart 2011 tarihinde başvuru dilekçesi
sunmuştur. Netice itibariyle başvuru, Yasanın 49. maddesine göre vade
dışıdır.
18. Dava konusuyla ilgili tüm olgular ele alınıp dava görüşüldükten sonra
Mahkeme, başvurunun, son kararın teslim alındığı tarihten itibaren dört
aylık süre geçtikten sonra yapıldığı sonucuna varmıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasan Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49. maddesine ve
İçtüzüğün 56(2) ile 36(2b) kurallarına dayanarak 10 Haziran 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 266
II.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 267
Başvurucu Gani Geci ile diğer milletvekilleri Meclis’in Kosova
Posta ve Telekom şirketinin özelleştirilmesine ilişkin 14 Ekim
2010 tarihli Hükümet Strateji Projesine ilişkin kararına karşı
Dava No: KO 107-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: yetkili taraf, bireysel/grup başvurusu, başvurunun
gereksiz olması, yetersayı (Meclis), 10 veya daha çok sayıda Meclis
milletvekili tarafından yapılan başvuru
Meclis üyesi olan 12 milletvekilinden oluşan başvurucuların Anayasa’nın
113.4 maddesine dayanarak yaptıkları başvuruda Meclis Başkanı’nın Meclis
İçtüzüğü’nün 51(1), (2) ve (3) fıkralarının gerektirdiği üye tamsayısının %
50’sinin oluşturduğu yetersayı sağlanmaksızın strateji ve karar tasarısının
tartışma ve oylamaya açarak Meclis İçtüzüğü’nün söz konusu fıkralarını ihlal
ettiğini ileri sürmüşlerdir. Meclis Başkanı’nın cevabında yetersayının
sağlanamadığı itirazlar üzerine konuyla ilgili imzalı bir kararın çıkmadığı ve
önergenin kabul edilmediğini belirtmiş, bu meselenin ileride Meclis
gündemine getirileceğini ifade etmiştir.
Mahkeme, Meclis Başkanı’nın yetersayı eksikliğinden dolayı söz konusu
kararı geçersiz kıldığı gerekçesi ile İçtüzüğün 32.4 kuralına dayanarak
başvurunun
gereksiz
(uygulama
etkisinden
yoksun)
olduğunu
değerlendirerek iptaline karar vermiştir.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 133/11
İSTEM LİSTESİNDEN ÇIKARTILMA KARARI
Dava no: KO 107/10
Başvurucu
Gani Geci ve diğer milletvekilleri
Kosova Posta-Telekom Şirketinin Özelleştirilmesine İlişkin
Hükümet Strateji ve Karar Tasarısı hakkında 14 Ekim 2010 tarihli
Meclis Kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 268
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucular, Bay Gani Geci tarafından temsil edilen (isimleri Karar
Tasarısı ekinde zikredilen) 12 milletvekilidir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucuların itiraz ettiği karar Kosova Posta-Telekom Şirketinin
Özelleştirilmesine İlişkin Hükümet Strateji ve Karar Tasarısı (bundan
sonra “PTK Stratejisi” şeklinde anılacaktır) hakkında 14 Ekim 2010
tarihli Meclis Kararlarıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucuların Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan
sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktı) yaptıkları başvurunun konusu
Kosova Posta-Telekom Şirketinin Özelleştirilmesine İlişkin Hükümet
Strateji ve Karar Tasarısını onaylayan 14 Ekim 2010 tarihli Meclis
Kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir.
4. Başvurucular, Meclisin 14 Ekim 2010 tarihli kararının Anayasaya
uygunluğuna itiraz ederek, Kosova Cumhuriyeti Meclisi İçtüzüğünün
(bundan sonra “Meclis içtüzüğü” şeklinde anılacaktır) 51. maddesi (1),
(2) ve (3). fıkralarının ihlal edildiğini öne sürmektedir.
5. Başvurucular, özellikle oylama esnasında toplantı yetersayısının
bulunmamasından dolayı Meclis İçtüzüğünün 51. maddesi (1), (2) ve (3).
fıkralarının ihlal edildiğini ileri sürmektedirler.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 269
Yasal Dayanak
6. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.5 maddesi ile 15 Ocak 2009 tarih ve 03/L-121 sayılı
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 42. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
7. Başvurucu 22 Ekim 2010 tarihinde Mahkemeye başvuru dilekçesini
teslim etmiştir.
8. Başkanın GJR. 107/10 sayı ve 16 Aralık 2010 tarihli kararıyla Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj’ı raportör olarak atanmıştır. Başkanın, aynı tarih ve
KSH 107/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar
Snezhana Botusharova ve Kadri Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti
atanmıştır.
9. Kosova Cumhuriyeti Meclis (bundan sonra “Meclis” şeklinde anılacaktır)
Başkanı istemle ilgili olarak 1 9Ocak 2011 tarihinde bilgilendirilmiştir.
10. Mahkeme, 3 Mayıs 2011 tarihinde Meclisten ilave belge talebinde
bulunmuş, belgeler 5 Mayıs 2011 tarihinde Meclis tarafından
sunulmuştur.
11. Ön inceleme heyeti 6 Temmuz 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu
görüşerek Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri
sunmuştur.
Olguların Özeti
12. Meclis Başkanı 12 Ekim 2010 tarihinde Meclisi 14 Ekim 2010 günü
yapılacak oturuma çağırmıştır. Otum gündeminde diğer maddelerin
yansıra Hükümetin PTK’yi özelleştirmeye ilişkin Strateji ve Karar
Tasarısının görüşüleceği maddesi bulunmaktaydı.
13. Meclisin 14 Ekim 2010 günü yapılan oturumunda PTK Stratejisinin
oylaması yapılmıştır. Oylamanın sonun da Meclis Başkanı oturumda elli
(50) milletvekilinin bulunduğunu, kırk yedi (47) milletvekilinin kabul, iki
(2) ret ve bir (1) milletvekilin de çekimser oy verdiğini açıklamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 270
14. Oylamadan sonra Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi, Kosova
Hükümetinin PTK Özelleştirme Stratejisinin kabul edildiği sonucuna
varmıştır.
Başvurucuların Argümanları
15. Başvurucular, Meclis Başkanı Sayın Yakup Krasniqi’nin Meclis
İçtüzüğünün 51. maddesi (1), (2) ve (3). fıkralarında öngörülen yetersayı,
yani meclis tamsayısının yarısından fazlası sağlanmadan PTK’nin
özelleştirilmesine ilişkin kararı oylamaya sunduğunu belirtmişlerdir.
Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanının Cevabı
16. Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi, 5 mayıs 2011
tarihinde başvurucuların istemiyle ilgili yorumlarını sunmuştur.
17. O, PTK’nin özelleştirilmesine ilişkin imzalanmış Kosova Hükümeti Karar
Tasarısı ve Stratejisinin bulunmadığı şeklinde cevap vermiştir.
18. Dahası, 28 Ekim 2010 tarihinde milletvekillerinin yetersayının
sağlanmadığı yönündeki itirazları üzerine Karar Tasarısı ve Stratejiyi
onaylamama ve bu metinleri daha sonraki dönemde tekrar görüşülmek
üzere telsi etme yönünde karar aldığını (03-V-448 sayılı karar)
eklemiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
19. Başvurucular, Meclisin 14 Ekim 2010 tarihinde PTK Karar ve Stratejisini
onaylayarak Meclis İçtüzüğünün 51. maddesini [Meclis oturumlarında
Yetersayı ve Oylama] ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
20. Bununla ilgili olarak Mahkeme, başvurucuların istemi hakkında karar
verebilmek amacıyla Anayasada öngörülüp Yasa ve İçtüzükte belirtilen
kabul edilirlik koşullarının sağlanıp sağlanmadığını değerlendirmek
durumundadır.
21. Bu istemle ilgili olarak başvurucuların Anayasanın 113.5 maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirdikleri söylenebilir. Bu madde şunu
belirlemiştir: “Kosova Meclisinin on (10) veya daha fazla üyesi,
onaylandığı günden itibaren sekiz (8) gün içerisinde Kosova Meclisinde
onaylanan her türlü yasa veya karara, içerik veya usul açısından itiraz
edebilirler”.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 271
22. Mahkeme, PTK’nin özelleştirilmesine ilişkin Kosova Hükümeti Karar
Tasarısı-Stratejisi hakkında on iki (12) milletvekili tarafından Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi istemi sunulduğunu tespit emiştir.
23. Dahası, Anayasanın 113.5 maddesinde herhangi bir Meclis kararının
onaylandığı tarihten itibaren istemin 8 gün içerisinde yapılması
gerektiğine ilişkin kıstasın yerine getirilmesi hakkında Mahkeme, Meclis
Başkanının 11 Mayıs 2011 tarihli açıklamasında dayanarak 03-V-448
sayılı Meclis Kararıyla Kosova Hükümetinin PTK özelleştirilmesi
Stratejisi ve Karar Tasarısının yetersayı sağlanamadığı gerekçesiyle iptal
edildiğini tespit etmiştir.
24. Mahkeme, başvurucuların itiraz etmek istedikleri 14 Ekim 2010 tarihli
Meclis kararının Meclis Başkanı tarafından iptal edildiği ve bu kararın
var olmadığının sonucuna varmıştır.
25. Mahkeme, bununla ilgili olarak İçtüzüğün 32(4). kuralına atıfta bulunma
ister:
“Mahkeme, iddialarının tartışmalı olduğu veya somut bir olayı ya da
bağlamı temsil etmediğini belirlemesi durumunda istemi reddedebilir”.
26. Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi
tarafından 5 Mayıs 2011 tarihinde “Kosova Hükümetinin PTK’yi
özelleştirmeye ilişkin Stratejisi ve Karar Tasarısı ile ilgili karar kabul
edilmemiştir” şeklinde yapılan açıklamadan sonra istemin görüşülecek
bir meseleyi içermediği sonucuna varmıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.5. maddesine ve İçtüzüğün 32(4) ile 56(2). kuralına
dayanarak 6 Temmuz 2011 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 32(4). kuralına uygun olarak
İstemin LİSTEDEN ÇIKARTILMASINA karar vermiştir.
II.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
III.
Karar derhal yürürlüğe girer.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 272
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
Ek A
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
Gani Geci
Lulzim Zeneli
Naser Rugova
Driton Tali
Besa Gaxherri
Ismajl Kurteshi
Brahim Selmanaj
Sinavere Rysha
Mark Krasniqi
Drita Maliqi
Zafir Berisha
Naim Rrustemi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 273
Başvurucu Kosova Boşnakları Birliği Yüksek Mahkeme’nin A-U.
No 4152010 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 35-2011, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, kanun yollarının
bireysel/grup başvurusu, usule ilişkin yasal tebligat
tüketilmesi,
Kosova Boşnakları Birliği (KBB) olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7
maddesine dayanarak yaptığı başvuruda Siyasi Partiler Kayıt Dairesinin bu
partiye kestiği para cezasını destekleyen Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti
(SİİH)’nin kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunma
girişiminin reddi ile itiraz hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Yüksek
Mahkeme, Siyasi Partiler Kayıt Dairesi’nin KBB’ye verdiği cezanın 5000
avroluk yasal sınırın altında olduğu için itirazı reddetmiştir. Buna cevaben
SİİH kendi kararına ilişkin benzer kıstasların diğer siyasi partilere de
uygulandığını göstermek amacıyla destekleyici ve açıklayıcı evrakı
sunmuştur.
Mahkeme, Anayasa’nın 113.7 maddesi ve tüzel kişiliklere Anayasa’nın (tüzel
kişilere de gerçek kişilere benzer hakları sağlayan) 21.4 maddesine göre
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde belirlenen 4 aylık
yasal süre içerisinde başvurucu itirazda bulunmadığından başvurunun kabul
edilmezliğine ilişkin karar almıştır.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 130/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 35/11
Başvurucu
Kosova Boşnakları Birliği
Kosova Yüksek Mahkemesinin U. Nr. 415/2010 sayı ve 27 Mayıs
2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 274
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Prizren Belediyesine bağlı Reçan köyü mukimi Ramadan
Sagdati tarafından temsil edilen Reçan’da bulunan Kosova Boşnakları
Birliği (KBB)’dir.
İtiraz edilen karar
2. İtiraz edilen karar, KBB’ye 1500 avro tutarında para cezası kesen Merkez
Seçim Komisyonu (bundan sonra MSK şeklinde anılacaktır) Siyasi Parti
Kayıt Dairesi (bundan sonra SPKD şeklinde anılacaktır) kararını
onaylayan Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonunun (bundan sonra SİİK
şeklinde anılacaktır) A Nr. 27/2010 sayı ve 28 Şubat 2010 tarihli
kararına karşı Kosova Boşnak Birliğinin itirazını reddeden Kosova
Yüksek Mahkemesinin A-U. Nr. 415/2010 sayı ve 27 Mayıs 2010 tarihli
kararıdır.
Dava konusu
3. Başvurucu, Anayasanın somut maddelerini zikretmeyip SİİK’nin A Nr.
87/2010 sayılı kararının çelişkili ve anlaşılmaz olduğunu öne sürerek
Kosova Yüksek Mahkemesinin 27 Mayıs 2010 tarihli kararına itiraz
etmektedir. Başvurucu aynı zamanda SPKD’nin kararına ilişkin görüş
beyanında bulunmasına imkan verilmediğinden de şikayetçidir.
Başvurucu, itiraz hakkının anayasal hak olup bu hakkının ihlal edildiğini
iddia etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 275
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve
22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (b) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 8 Mart 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru
dilekçesini sunmuştur.
6. Anayasa Mahkemesi Bay Ramadan Sagdati’ye işlemin başlatıldığı ve
davanın 35-11 numara ile kaydedildiğine dair23 Mart 2011 tarihinde
tebligat göndermiştir.
7. Aynı günde Anayasa Mahkemesi SİİK ve MSK’ye dava numarasının 35-11
kararların
Anayasaya
uygunluğunun
olduğu
ve
aldıkları
değerlendirilmesi sürecinin başlatıldığı bilgisi verilmiştir.
8. Mahkeme Başkanının 18 Nisan 2011 tarih ve GJR. KI 35/11 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Robert Carolan raportör yargıç olarak tayin
edilmiştir.
9. Aynı tarih ve KSH KI 35/11 sayılı emirname ile Yargıç Altay Suroy
başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Iliriana Islami’den
oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir.
10. Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonu 6 Nisan 2011 tarihinde Anayasa
Mahkemesinin tebligatına istinaden cevabını, kendi kararlarını ve bu
kararları açıklayan destekleyici evrakı ve de diğer siyasi kuruluşlara karşı
aynı kıstasların uygulandığına ilişkin delilleri sunmuştur.
Olguların Özeti
11. ŞİİK 25 Ocak 2010 tarihinde MSK SPKD tarafından 358 numara ile
kaydedilmiş bir şikayet dilekçesi kabul etmiştir. Bu dilekçede, Kosova
Cumhuriyeti Genel Seçimleri Yasasının 40.5 ve 119.2 maddelerine ve
12/2009 sayılı Seçim Kuralının 6.6 maddesine göre tüm siyasi
kuruluşların mali rapor sunmaları gerektiği ve KBB ile diğer 27 siyasi
kuruluşun bu raporları sunmadığı belirtilmiştir. Bu kurallar kaydı
yaptırılmış olan her siyasi kuruluşun seçimin birinci turu için 31 Aralık
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 276
2009 tarihine ve seçimin ikinci turu için 7 Ocak 2010 tarihine kadar mali
rapor sunmaları zorunluluğunu öngörmüştür.
12. MSK SPKD 15 Şubat 2010 tarihinde böyle bir şikayeti KBB’ye göndererek
şikayette öne sürülen görüşlerle ilgili olarak 18 Şubat 2010 tarihine kadar
cevap vermesi istenmiştir.
13. Başvurucu olan KBB, SİİK’nin gönderdiği şikayetin herhangi bir
nüshasını kabul etmediği için cevaplama imkanının olmadığını ileri
sürmektedir.
14. SİİK’nin 23 Şubat 2010 tarihli duruşmasında MSK SPKD’nin gönderdiği
bu şikayet hakkında alınan A. nr. 87/2010 sayılı kararda Genel Seçim
Yasasının 40.1 maddesine dayanarak KBB siyasi kuruluşu 1500 avro
tutarında para cezasına çarptırılmıştır.
15. Prizren’deki KBB karardan duyduğu memnuniyetsizlik neticesinde
Kosova Yüksek Mahkemesine başvurup SİİK’nin 87/2010 sayı ve 23
Şubat 2010 tarihli kararını bozup para cezasının iptalini ve davanın
yeniden görüşülmek üzere iadesini ve de SPKD’nin şikayetinin mesnetsiz
olarak reddini talep etmiştir.
16. Kosova Yüksek Mahkemesi 27 Mayıs 2010 tarihinde KBB’nin istemine
ilişkin kararında para cezasının 5000 avroyu aşması durumunda ancak
Yüksek Mahkeme nezdinde itiraz edilebileceğini öngören Genel Seçim
Yasasının 118.4 maddesine atıfta bulunarak KBB’ni itirazını yerinde
bulmamıştır.
17. 03/L-256 sayılı Genel Seçim Yasası değişikliği ile adı Seçim İtiraz ve
İhbar Heyeti (bundan sonra SİİH şeklinde anılacaktır) şeklinde
değiştirilen Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonu, para cezasını ödemediği
için KBB’ye 28 Şubat 2011 tarihinde, kesilen para cezasını ödemesi
gerektiği yönünde bir uyarı göndermiştir.
Karşı tarafın iddiaları
18. SİİK 6 Nisan 2011 tarihinde MSK SPKD’ye gönderdiği A87/R1-2010 sayı
ve 15 Şubat 2010 tarihli yazı vasıtasıyla SPKD tarafından mali raporla ilgi
KBB’ye yapılan şikayetler hakkında açıklama imkanı verildiğini
açıklamıştır.
19. SİİK, bu komisyona bağlı sekretaryanın 18 Şubat 2010 tarihine kadar
KBB tarafından cevap almadığını ileri sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 277
20. SİİK aynı cevapta JSZ siyasi kuruluşunun zikredilmesinin metnin
Arnavutçadan Sırpçaya çevirisi esnasında meydana gelen teknik bir hata
olduğunu açıklamıştır.
Başvurucunun iddiaları
21. Başvurucu, Seçim İtiraz ve İhbar Heyetinin SPKD’nin şikayetinin
onaylanıp KBB siyasi kuruluşunun para cezasına çarptırıldığı kararın,
Anayasanın hangi maddelerinin ihlal edildiğini belirtmeden, Anayasaya
aykırı olduğunu iddia etmektedir.
22. KBB, SİİH’nin kendi kararın gerekçesinde JSZ’yi zikrederek çelişkili ve
anlaşılmaz olduğunu ve SPKD tarafından herhangi bir şikayet yazısı
almadıkları için buna cevap verme imkanlarının olmadığını iddia
etmektedir.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
23. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde
vurgulanan kabul edilirlik koşulların yerine getirilip getirilmediğini
kontrol etmesi gerekmektedir.
24. Mahkeme, başvurucunun istemini Anayasanın 113.7 maddesine
dayandırdığını tespit etmiştir. Anayasanın söz konusu maddesi şunu
öngörmüştür:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, yasa ile
belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmesinden sonra dava açabilirler”.
25. Mahkeme öncelikle Anayasanın 21.4 maddesini “Anayasa ile güvence
altına alınan temel hak ve özgürlükleri, uygulanabildikleri ölçüde tüzel
kişiler için de geçerlidirler” dikkate alarak birey ve başvurucunun olduğu
gibi tüzel kişilere uygulanan haklarla ilgili Anayasa davası açma hakkına
sahip olduğunu değerlendirmektedir. Bu da başvurucunun Anayasanın
113.7 maddesinde belirtildiği üzere yasayla belirlenen vadelere riayet
etmesini gerektirir.
26. Yansın 49. maddesi Anayasanın 113.7 ve Yasanın 47. maddesinde
belirtilen bireysel başvuru haklarıyla ilgili süreleri aşağıdaki gibi
belirlemiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 278
“Başvuru dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, mahkeme
kararının başvurucuya teslim edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Tüm diğer durumlarda kararın veya hükmün alenen açıklandığı günde
başlar.”
27. Başvurucunun başvuru dilekçesi 8 Mart 2011 tarihinde Anayasa
Mahkemesine teslim edilmiş olup bu davayla ilgili Kosova Yüksek
Mahkemesinin çıkarttığı son karar 27 Mayıs 2010 tarihlidir ve
başvurucuya 30 haziran 2010 tarihinde teslim edilmiştir (bkz. dava
dosyası, teslim tesellüm tutanağı). Buna dayanarak Mahkeme,
başvurunun yasal süre geçtikten sonra yapıldığını ve istemin bu haliyle
anayasal ve yasal hükümlerle uyumlu olmadığını tespit etmiştir.
28. Mahkemenin SİİH’nin 87/2010 sayı ve 23 Şubat 2010 tarihli kararıyla
ilgili süreleri uygulamış olsa bile bu durumda da yasal sürenin aşıldığı
ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden başvuru Anayasa ve Yasa hükümleri ile
örtüşmemektedir.
29. Dava konusuna ilişkin tüm olgu ve delillerin incelenip davaya ilişkin
danışmalar yapıldıktan sonra Mahkeme, başvuru dilekçesinin
başvurucuya son kararın teslim edildiği tarihten itibaren dört aylık
sürenin aşıldığı tespitinde bulunmuştur.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesi ile
İçtüzüğün 36 (1b) ve 56 (2) kurallarına dayanarak 7 Temmuz 2011 tarihinde
yapılan duruşmalarda Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 279
Başvurucu Agron Vula Yakova Belediyesinin Bağımsız Denetleme
Kuruluna ait 25 Şubat 2008 tarihli kararın uygulanmayışına
ilişkin kararına karşı
Dava No: KI 57-2009, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, açığa
alınma
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Bağımsız Denetleme Kurulu’nun meseleyi görüşüp hakkaniyetli bir karar
alınmasına yönelik kararının Yakova Belediyesince uygulanmamasından
Anayasa’nın 21.1 ve 49.1 maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Bu başvuruya cevaben Yakova Belediyesi
dilekçenin Yakova Belediye Mahkemesi tarafından ödenmemiş maaşların
ödenmesiyle ilgili İpek Bölge Mahkemesinde görüşülmekte olan bir kararla
ilgili olduğundan bu yönde bir karar alınması koşullarını yerine
getirmediğini belirtmiştir.
Mahkeme, Belediye Mahkemesinin Bölge Mahkemesindeki davası henüz
sonuçlanmamış olduğundan Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa’nın 47. maddesine göre kanun yollarının tamamı henüz
tüketilmemiştir gerekçesi ile istemin kabul edilmezliğine ilişkin karar
almıştır. Mahkemenin kanun yollarının tüketilmesi kuralına ilişkin kararı
Kosova adalet sisteminin Anayasa ihlalleriyle ilgili kanun yolları sunduğu
varsayımına dayandığını göstermiştir.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 128/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 57/09
Başvurucu
Argon Vula
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 280
Bağımsız Denetleme Kurulunun Kararını uygulanmamasına
ilişkin Yakova Belediyesinin 25 Şubat 2008 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, önce temsil edilmeyip daha sonra Yakovalı avukat Bay Teki
Bokshi tarafından temsil edilen Yakova mukimi Bay Argon Vula’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucuya 17 Mart 2008 tarihinde teslim edilen Bağımsız Denetleme
Kurulunun Kararını uygulanmamasına ilişkin Yakova Belediyesinin
(bundan sonra “Belediye” şeklinde anılacaktır) 25 Şubat 2008 tarihli
kararı.
Dava Konusu
3. Başvurucu 21 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına
(bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru dilekçesini
sunmuş olup Bağımsız Denetleme Kurulunun 25 Şubat 2008 tarihli
kararının işvereni olan Belediye tarafından uygulanmadığını ileri
sürmekteydi. Bağımsız Denetleme Kurulu Belediyeye esastan bir karar
çıkartmayı buyurmuştur.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
4. Başvurucu 21 Ekim 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına
başvurmuştur. Başvurucunun ilk başta temsilcisi yoktu. O şu anda
Yakovalı avukat Teki Bokshi tarafından temsil edilmektedir. Başvurucu,
Bağımsız Denetlemem Kurulunun 25 Şubat 20085 tarihli kararının
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 281
uygulanmayarak Kosova Anayasasının 49.1 maddesi, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Kosova Anayasasının 21.1.1
maddesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23.
maddesiyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
5. Anayasa Mahkemesi Başkanı raportör yargıç olarak Snezhana
Botusharova’yı ve ön inceleme heyetine Ivan Čukalović başkanlığında
yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’yi tayin etmiştir.
6. Anayasa Mahkemesi, başvurucu temsilcisine 21 Ocak 2010 tarihinde
gönderdiği yazı ile ilk dilekçenin ekinde sunulan bazı belgelerle ilgili
açıklama talebinde bulunmuştur.
7. Mahkemenin 1 Eylül 2010 tarihinde gönderdiği müteakip yazısıyla
Yakova Belediyesinden başvurucunun istemiyle ilgili başlangıç
açıklamalarını ve destekleyici belgelerini sunmasını istemiştir.
8. Belediye 30 Eylül 2010 tarihinde gönderdiği cevabında davanın
yargılama aşamasının halen devam etmekte olduğu için Anayasa
Mahkemesi nezdinde açılan davanın kabul edilmez olduğu
açıklamasında bulunmuştur.
9. Belediyenin gönderdiği cevaptan bir nüsha 4 Ekim 2010 tarihinde
başvurucunun temsilcisine gönderilmiş, bunun üzerine 26 Ekim 2010
tarihinde gönderilen cevapta bununla ilgili olarak İpek Bölge
Mahkemesinde 7 Nisan 2009 tarihinde C.nr. 121/09 sayılı kararın
çıkartıldığı bildirilmiştir. Gönderilen bu cevap, başvurucunun açığa
alınmasına neden olan ve İpek Bölge Mahkemesinde halen
sonuçlanmamış olan bu dava meselesini tam anlamıyla ele
almamaktaydı.
10. Mahkeme bu davayı 14 Aralık 2010 tarihinde görüşmüştür.
Olguların Özeti
11. Başvurucu, Yakova Belediyesinde Yangını Önleme ve Korunma
biriminde geçici bir iş sözleşmesiyle birim şefi olarak istihdam edilmişti.
O, 20 Ağustos 2003 tarihinde “sorumlulukların veya disiplin
sorumluluklarının belirlenmesi meselesinin sonuçlanmasına kadar”
geçici olarak açığa alınmıştı. Geçici açığa alınma süresince kendisine
aylık maaşının yarısının ödenmesi gerekirdi.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 282
12. Açığa alınmakla ilgili itirazı son olarak 28 Şubat 2008 tarihinde
Bağımsız Denetleme Kurulu tarafından görüşülmüştü. Bağımsız
Denetleme Kurulunun kararı Yakova Belediyesine meseleyi görüşüp
hakkaniyetli bir karara varmasını buyurmuştur. Karar uygulanmamıştır.
Belediye, bunun yerine bu meseleyle ilgili çözümlenmemiş bir yargı
davasının bulunduğunu ileri sürmüş ve başvurucunun ödenmemiş
maaşlarının karşılandığını gösteren Yakova Belediye Mahkemesine ait
bir kararı temin etmiştir. Belediye, bu karara karşı İpek Bölge
Mahkemesine itirazda bulunulmuş olduğunu fakat bununla ilgili kararın
halen çıkmadığını ileri sürmektedir.
13. Anayasa Mahkemesi, bu kararla ilgili olarak İpek Bölge Mahkemesine
yapılan itiraz dilekçesinin bir nüshasını temin etmiştir. Bu dava halen
çözülmemiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
14. Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa ile belirlenip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve
İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip
getirilmediğini değerlendirmek durumundadır.
15. Anayasanın 113.7 Maddesi şunu belirlemiştir:
“Bireyler, kamu otoriteleri tarafından bireysel hak ve özgürlüklerinin
ihlal edilmesi durumunda, yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını
tükettikten sonra ancak dava açma haklarına sahiptirler.”
16. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu
usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir.
Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların
tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM,
Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı).
17. Bu Mahkeme KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k
Üniversitesi – Kosova Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli
kabul edilmezlik kararında ve KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila –
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 283
Merkez Seçim Komisyonu davasıyla ilgili 23 Mart 2010 tarihli kararında
kanun yollarının tüketilmediği gerekçesini öne sürmüştür.
18. Bağımsız Denetleme Kurulunun bu meseleyle ilgili hukuki işlem halen
sonuçlandırılmadığından bu davayı görüşmek Anayasa Mahkemesi için
henüz erkendir. Bu yüzden Anayasanın 113.7 maddesinde belirtildiği
şekilde başvurucunun yürürlükteki mevzuata göre tüm kanun yollarını
tüketmediği ortaya çıkmaktadır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113. ile Yasanın 47. maddesine ve İçtüzüğün 54(b) kuralına
dayanarak 14 Aralık 2010 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ivan Čukalović, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 284
Başvurucu Bajram Santuri Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr.
368/2000, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr.
99/07) ve İsveç mahkemeleri ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nin 8329/06 ve 9095/07 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 63-2009, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, aile davası, bireysel
başvuru, miras davası, kişi bakımından yetki (rationa personae), mülk
davası, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, evlenme ve aile kurma hakkı
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
halası ve amcasına karşı açtığı veraset davasını reddeden Prizren Belediye
Mahkemesi ile Yüksek Mahkeme’nin Anayasa’nın 31 ve 37. maddeleri ile
güvence altına alınan haklarını ihlal ettiklerini ileri sürmüştür. Başvurucu,
Belediye Mahkemesi Yargılama Heyeti Başkanı’nın diğer tarafın yakını
olduğundan buradan çıkan kararın ve Yüksek Mahkeme’nin bu olgulardan
habersiz olduğundan çıkarttığı kararın haksız olduğunu ileri sürmüştür.
Başvurunun yapıldığı dönemde bu veraset davasının bazı kısımları halen
Prizren Bölge Mahkemesi tarafından çözülmeyi beklemekteydi. İkinci olarak
başvurucu, İsveç mahkemeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aile
hukukuna ilişkin bazı davaları sonuçlandırdıkları esnada taraflı
davrandıklarını ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurunun üç nedenden dolayı kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir: (1) Adler Com Ltd. Şti. v. Lituanya davasına atıfta bulunarak
veraset davası Anayasa’nın uygulandığı tarihten önceki döneme ait
olduğundan Anayasa ve Yasa’ya göre zaman bakımından uyuşmazlıkta
olduğu; (2) AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova hükümeti ile
Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak veraset davasına ilişkin
yargılama ilk derece mahkemelerinde devam etmekte olduğundan tüm
kanun yollarının tüketilmediğini; (3) aile hukuki ile ilgili meselenin kişi
bakımından Mahkeme yetkilerini aştığından kabul edilemez olduğunu
belirtmiştir.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 132/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 63/09
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 285
Başvurucu
Bajram Santuri
Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000 sayı ve 8 Mayıs
2003 tarihli kararının, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.
46/2005 (C.nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararının ve
İsveç mahkemeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
8329/06 ve 9095/07 kararlarının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Prizren’de mukim Bay Bajram Santuri’dir
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000 sayı ve 8
Mayıs 2003 tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.
46/2005 (C.nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararına itiraz
etmektedir.
3. Başvurucunun İsveç’ karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (bundan
sonra “AİHM” şeklinde anılacaktır) nezdinde açtığı ayrı davalara ilişkin
8329/09 ile 9095/07 sayı ve 26 Eylül 2006 ile 18 Eylül 2007 tarihli
kararlara da itiraz etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 286
Dava Konusu
4. İstem iki davayla ilgilidir:
(1) Mülkiyet davası
5. Başvurucu, Kosova’daki mahkemelerin mülkiyetle ilgili yukarıda
zikredilen kararlarının Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız
Yargılanma Hakkı] ve 37. maddesi [Evlilik ve Aile Kurma Hakkı] ile
güvence altına alınan haklarını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
(2) Aile Kurma Hakkı davası
6. Başvurucu, Mahkemeden, AİHM nezdinde yaptığı 8329/06 ve 9095/07
sayılı başvurularını reddeden 26 Eylül 2006 ve 18 Eylül 2007 tarihli
kararları da el almasını talep etmektedir.
Yasal Dayanak
7. Anayasanın 113 (7) maddesi ile 15 Ocak 2009 tarih ve 03/L-121 sayılı
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 22 (7) ile (8). maddeleri ve
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra
“İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
8. Başvurucu 15 Aralık 2009 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru
dilekçesini teslim etmiştir.
9. Mahkeme, istemi Belediye Mahkemesine 6 Temmuz 2010 tarihinde
bildirmiş olup, Belediye Mahkemesi 20 Temmuz 2010 tarihinde cevap
vermiştir.
10. Başkanın GJR. 63-09/10 sayı ve 23 Aralık 2009 tarihli kararıyla Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj raportör olarak atanmıştır. Başkanın, aynı tarih ve
KSH 63-09/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar
Almiro Rodrigues ev Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme
heyeti atanmıştır.
11. Dava ile ilgili 29 Mart 2011 tarihinde Prizren Belediye Mahkemesinden
ilave bilgiler talep edilmiş ve 1 Nisan 2011 tarihinde talebe cevap
verilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 287
Mülkiyet davasının tarihçesi
12. Başvurucunun dedesi 1953 yılında vefat etmiş ve mirasçı olarak ilk
evliliğinden başvurucunun ninesi ve babasını, ikinci evlilikten de ikinci
eşi ve beş çocuğunu bırakmıştır.
13. Başvurucu, dedesinden kalan mirasın onun ikinci evliliğinden olan eşine
ve beş çocuğuna devredildiği, başvurucunun babasının da mirastan
mahrum bırakıldığından şikâyetçidir. Başvurucu, ninesinin bu mirastan
pay alıp almadığını açıklamamıştır.
Mülkiyet davasıyla ilgili olguların özeti
14. Prizren Bölge Mahkemesinin C.nr 50/55 sayı ve 25 Kasım 1955 tarihli
kararıyla başvurucunun dedesinin ikinci eşi, başvurucunun babası ve
dedenin ikinci eşinden olan beş çocuğu yasal mirasçıları olarak
belirlenmişlerdir. (Dedenin ilk eşi söz konusu kararda zikredilmemiştir).
Söz konusu miras Prizren Petar Stambolic no 77 adresindeki arsa ve
bina, Prizren Boris Kidric no 65 adresindeki arsa ve dükkan ile 2 hektar
büyüklüğünde Lıka mevkiinde bir tarladan ibarettir. Mahkeme kararına
göre mirasçıların her biri, deden kalma mirasın yedide birlik (1/7) oranı
üzerinde hakka sahiptir.
15. Prizren Bölge Mahkemesinin R.nr. 279-56 sayı ve 14 Mayıs 1956 tarihli
miras paylaşımı kararıyla başvurucunun babası ile diğer altı mirasçı
arasında miras pay edilip Prizren Boris Kidric no 65 adresindeki dükkan
başvurucunun babasına, ev ile 2 hektarlık tarla bir arada 6 diğer
mirasçıya devredilmiştir. Diğer 6 mirasçının başvurucunun babasına
34.000 dinar nakdi 1 Kasım 1956 tarihine kadar ödemeleri de
kararlaştırılmıştır. Ancak nakit ödeme vadesi dolmadan önce, Haziran
1956’da, başvurucunun babası vefat etmiştir. Başvurucunun iddiasına
göre diğer 6 mirasçı sö konusu nakdi hiçbir zaman ödememişlerdir.
16. Prizren Bölge Mahkemesinin O-Nr. 12/56 sayı ve 24 Ekim 1956 tarihli
kararıyla reşit olmayan bir erkek evladı (başvurucunun kardeşi) daha
olan başvurucunun annesi, babasından kalan mirasın tek mirasçısı
olarak belirlenmiştir. Başvurucunun müteveffa babası, değeri dönemin
70.000 dinarına denk olan Prizren Boris Kidric no 65 adresindeki arsa ve
dükkânın sahibiydi. Başvurucunun annesi Prizren Bölge Mahkemesi
huzurunda kendisi ve reşit olmayan çocukları adına mirası devraldığını
ve yasalara uygun olarak reşit olmayan çocuklarının miras hakkını
tanıdığını beyan etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 288
17. Başvurucunun dedesinin ikinci eşi, amcası ve halası Lıka mevkiindeki
mülkü Prizren KBI Progres- “Lavertaria” Kooperatifine satmışlardır
(mülkiyet hakkı devri Prizren Belediye Mahkemesinde tescil edilmiştir).
KBI Progres –“Lavertaria” Kooperatifi, mülkü 24 Mart 1966 tarihinde
Hoça Mahallesi mukimi üçüncü bir kişiye satmıştır. Söz konusu mülkün
alım satım sözleşmesi Prizren Belediye Mahkemesinde leg.nr. 382/66
sayı ile aynı tarihte tasdik edilmiştir.
18. Kamu savcısının talebi üzerine Prizren Belediye Mahkemesi 348/98 sayı
ve 4 Haziran 1998 tarihli kararıyla başvurucunun dedesinin ikinci eşi,
halası ve amcası ile KBI “Progres” Kooperatifi arasında imzalanan ve
Prizren Belediye Mahkemesinde leg.nr. 920/64 sayı ile 1 Haziran 1964
tarihinde tasdik edilen sözleşmeyi, dönemin belediye aktivistleri ile
toplumun sözleşmeye onay vermesi gerektiği gerekçesiyle feshetmiştir.
19. Prizren Belediye Mahkemesi, başvurucunun halası ile amcasının KBI
“Progres” Kooperatifi ile Hoça Mahallesi mukimi arasında leg.nr. 382/66
sayı ile 24 Mart 1966 tarihinde varılan alım satım sözleşmesi iptaline
ilişkin dava dilekçesini C.nr.368/00 sayı ve 8 Mayıs 2003 tarihli kararla
onayıp söz konusu sözleşmeyi iptal etmiştir. Mahkeme, KBI “Progres”
Kooperatifi ile üçüncü kişiye kararı kabul edip Prizren Belediyesi
tarafından düzenlenen 7275 numaralı tapuya 9437 numara ile kayıtlı
arsanın yarımşar kısmını başvurucunun hala ve amcasının üzerine
devretmeyi buyurmuştur.
20. Prizren Belediye Mahkemesi, E.nr. 14/2000 sayı ve 1 Haziran 2004
tarihli kararıyla, başvurucunun, babası ile müteveffa dedesinin 6 diğer
mirasçısı arasında miras paylaşımının yapıldığı 279-56 sayı ve 14 Mayıs
1956 tarihli kararın yürütülmesine ilişkin talebini zamanaşımından
dolayı reddetmiştir. Mahkeme, başvurucunun 14 Mayıs 1956 tarihli
miras paylaşımına ilişkin kararın yürütülmesine ilişkin talebinin vade
dışı olduğunu, söz konusu kararın alındığı tarihten on (10) yıldan uzun
bir süre geçtiği için Borçlar Yasasının 379(1) maddesine göre karar
yürütümü talebinin zamanaşımına uğradığına karar vermiştir.
21. Başvurucunun, Prizren Belediye Mahkemesinin E.nr. 14/2000 sayı ve 1
haziran 2004 tarihli kararına karşı itirazı, mesnetsiz olduğu gerekçesiyle
Prizren Bölge Mahkemesinin Ac.nr. 345/05 sayı ve 17 Ekim 2005 tarihli
kararıyla
reddedilmiştir.
Bölge
Mahkemesi,
başvurucunun
zamanaşımına uğrayan R.nr. 279-56 sayı ve 14 Mayıs 1956 tarihli
kararının yürütülmesine ilişkin talebini reddederek birinci derce
mahkemesinin doğru karar verdiği sonucuna varmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 289
22. Başvurucu daha sonra Yüksek Mahkemeye başvurup kararın gözden
geçirilmesini talep etmiş, fakat Yüksek Mahkeme 15 Ağustos 2006
tarihinde Prizren Belediye Mahkemesinin E.nr. 14/2000 sayı ve 1
Haziran 2004 tarihli kararla başvurucunun zamanaşımından dolayı
kararı yürütme talebini reddettiği ve Prizren Bölge Mahkemesinin Ac.nr.
354/2005 sayı ve 17 Ekim 2005 tarihli kararla başvurucunun itirazını
mesnetsiz bularak reddettiği ve Belediye Mahkemesinin 1 Haziran 2004
tarihli kararını onadığı gerekçesiyle bu talebi mesnetsiz bulmuştur.
23. Kosova Yüksek Mahkemesi, Rev.nr. 46/2005 sayı ve 28 Aralık 2006
tarihli kararla başvurucunun dedesinin ikinci eşi, halası ve amcası ile
KBI “Progres”-Lavertaria Kooperatifi ve Hoça Mahallesi mukimi üçüncü
kişi arasındaki davayla ilgili Kosova Kamu Savcısının kanun yararına
bozmaya ilişkin talebini onayarak alt derece mahkemelerin kararlarını
feshetmiş ve yeniden görüşülmesi için davayı C 99/07 kayıt numarası ile
Prizren Belediye Mahkemesine geri çevirmiştir.
24. Başvurucu 27 Şubat 2008 tarihinde Prizren Belediye Mahkemesine,
dedesinin ikinci eşi, halası ve amcası ile KBI “Progres”-Lavertaria
Kooperatifi ve Hoça Mahallesi mukimi üçüncü kişi arasındaki davaya
müdahil olma talebinde bulunmuştur.
25. Prizren Belediye Mahkemesi Agj. Nr. 17/2009 sayı ve 16 Aralık 2009
tarihli kararıyla başvurucunun C.nr. 99/07 davasına davacı sıfatıyla
müdahil olma ve reddi hakim talebini yerinde bularak onaylamıştır.
26. Anayasa Mahkemesinin KI 63/09 numaralı davasıyla ilgili bilgi talebine
cevaben Prizren Belediye Mahkemesi Başkanı, başvurucunun C.nr.
99/07 sayılı davaya müdahil olma talebi, davalı tarafların 7 Temmuz
2010 tarihli tutanağa kaydedilen beyanlarından sonra onaylanmıştır.
27. Belediye Mahkemesi C.nr. 99/07 numaralı davayla ilgili 7 duruşma tayin
etmiş olup bunlardan bazıları usul şartları yerine getirilmediğinden
ertelenmiştir. Son duruşma, geçen asrın 50’li yıllarından süregelip
hacimli bir dosya olmasından dolayı müdahil tarafların değerlendirme ve
hazırlık için daha uzun süreli ara talebi doğrultusunda, 16 Eylül 2010
tarihinde yapılması kararlaştırılmıştır. Fakat, dört davacıdan birinin
(başvurucunun halası) vefat etmiş olmasından Belediye Mahkemesi 16
Eylül 2010 tarihinde bu davayla ilgili yargılamayı ertelemeye karar
vermiştir.
28. Başvurucunun 16 Aralık 2010 tarihinde yargılamanın ertelenmesine
karşı sunduğu bir itiraza dayanarak dava dosyası yargılamanın devamı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 290
için Prizren Bölge Mahkemesine gönderilmiştir.
Başvurucu bu
yargılamanın bittiğiyle ilgili herhangi bir bilgi sunmamıştır.
Mülkiyet davasıyla ilgili başvurucunun iddiaları
Mülkiyet davasıyla ilgili olarak
29. Başvurucu, Prizren Belediye Mahkemesinin C.nr. 368/2000 sayı ve 8
Mayıs 2003 tarihli karar ve Yüksek Mahkemenin Rev. 46/2005 (C.Nr.
99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli karalarla Anayasanın 31. maddesi
[Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının
ihlal edildiğini iddia etmektedir.
30. Başvurucu, Belediye Mahkemesinin 8 Mayıs 2003 tarihli kararında
davaya bakan hakimin davada müdahil olan diğer taraflarla akrabalık
ilişkisinin olduğu kuşku duymakta ve davaya bu yüzden müdahil
edilmeyerek kendisine haksızlık yapıldığını ileri sürmektedir.
31. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin tüm olgulardan haberdar olmadığı süre
ieçrisinde yargılamaya müdahil edilmeyip varsayılan miras payı
hakkından yararlanmaktan mahrum edilerek Kosova Yüksek
Mahkemesinin Rev. 46/2005 (C.nr. 99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli
kararla bir haksızlığa daha uğradığını iddia etmektedir.
32. Başvurucu, babasının hakkı olan miras payını vefat ettiği 1956 yılında
kadar ailenin diğer fertleriyle paylaştığı için çocuk olarak haklarının 1956
yılından bu yana ihlal edildiğini, reşit olmadığında miras payı hakkından
yaralanamadığını iddia etmektedir. Başvurucuya göre babasının aile
fertleri başvurucunun babasının (kendi kardeşlerinin) miras payını
alarak fırsatı istismar etmişlerdir.
33. Başvurucu, başvurucunun babası ile aile fertleri arasında varılan 14
Mayıs 1956 tarihli miras paylaşımına ilişkin mahkeme kararında bu
payın 1 Kasım 1956 yılına kadar verilmesi gerektiği yönünde
belirtilmesine ve Prizren Bölge Mahkemesinin O-nr. 123-56 sayı ve 24
Ekim 1956 tarihli kararına göre müteveffa babasından kalan mirasın
mirasçılarının annesi, kendisi ve reşit olmayan kardeşinin olduğu
yönündeki kararına rağmen, babasının vefat ettiği 13 Haziran 1956
tarihinden sonra miras payının verilmediğini iddia etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 291
Aile davasıyla ilgili olguların özeti
İsveç sosyal sigorta hizmetlerinin başvurucu ile eşi ve kızı arasındaki teması
yasaklayan 16 Şubat 2006 tarihli kararını ikinci derece mahkemesi 13
Mart 2006 tarihinde 55-06 sayılı kararla onamıştır.
34. Bu kararlardan hoşnut kalmayan başvurucu İsveç Hükümetine karşı
Strasbourg merkezli AİHM’ye başvurmuştur. İlk başvuru dilekçesi 27
Mart 206 tarihinde, ikincisi ise 15Ocak 2007 tarihinde teslim edilmiştir.
35. AİHM’nin üç yargıçtan oluşan bir heyeti, Sözleşme veya Ek
Protokolleriyle güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlaline dair
bulgulara rastlamadığı gerekçesiyle Sözleşmenin 27. maddesine
dayanarak 8329/06 sayılı başvurunun kabul edilmezliğine karar
vermiştir. Bu iki istemle ilgili olarak AİHM 8329/06 sayı ve 26 Eylül
2006 tarihli ile 9095/07 sayı ve 189 Eylül 2007 tarihli kararları
çıkartmıştır.
36. İkinci istem 18 Eylül 2007 tarihinde üç üyelik heyet tarafından
görüşülmüş ve mevcut istemin bir öncekiyle (8329/06 numaralı
başvuru) özde aynı olduğu ve yeni olgular içermediği için 9095/07 sayılı
kararla istemin kabul edilmez olduğunu ilan etmiştir.
37. Başvurucu İsveç’teki hukuk mahkemeleri ve İsveç Yüksek Mahkemesi
nezdinde üç kişi hakkında dava açmıştır: Lund Üniversitesi Hastanesi
Kadın Departmanı Neonatal Seksiyonu yetkilileri (B1044-06 sayı ve 2
Mayıs 2006 tarihli dava dilekçesi), Alvesta yerleşimindeki bir yuva
çalışanı (B 155-06 sayı ve 10 Ekim 2006 tarihli dava dilekçesi) ve Alvesta
yerleşimindeki yuvanın diğer bir çalışanı (B 155-06 sayı ve aynı tarihli
dava dilekçesi). Her üç dava yukarıda belirtilen mahkemelerce
reddedilmiştir.
Başvurucunun Aile Davasına İlişkin İddiaları
38. Başvurucu, AİHM’nin 8329/06 sayı ve 26 Eylül 2006 tarih ile 9095/07
sayı ve 18 Eylül 2007 tarihli kararların tek taraflı ve haksız olduğunu ve
başvurucunun iddiasına göre İsveç ve eski Yugoslavya’nın eleştirildiği
davalarda kararların, başvurucunun çıkarları karşısında kendi çıkarlarını
koruyan İsveçli ve Yugoslavyalı üyelerden oluşan heyetler tarafından
alındığını ileri sürmektedir.
39. Başvurucu devamında Lund Üniversitesi hastanesi yetkilileri ile Alvesta
yerleşimindeki yuva çalışanları hakkında davacı olduğu davaları
reddeden İsveç hukuk mahkemeleri kararlarının ırkçılık ve İsveçlilerin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 292
yabancılara karşı ksenofobisinin ürünü olduğunu ileri sürmektedir.
Kanıt olarak başvurucu, İsveç’te yayımlanan “Social Vanvard” adlı bir
kitap ile birkaç CD, kayıt ve resimlere atıfta bulunmuştur.
40. Başvurucu, İsveç otoritelerinin sözde kendisinin dengesiz
ruhsal
durumundan dolayı ailesine bakamayacağı gerekçesiyle, ırkçılık ve
maddi çıkarlar yüzünden ilk ve ikinci eşinden ve bebeklerinden
ayırdıklarını iddia etmektedir.
Kabul edilirliliğin ön değerlendirmesi
(1) Mülk davasıyla ilgili olarak
41. Başvurucu, Prizren Belediye Mahkemesinin C. nr. 368/2000 sayı ve 8
Mayıs 2003 tarihli kararı ile Yüksek Mahkemenin Rev. 46/2005 (C. Nr.
99/07) sayı ve 28 Aralık 2006 tarihli kararıyla Anayasanın 31.
maddesiyle [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] güvence altına alınan
haklarının ihlal edildiğinden şikâyetçidir.
42. Mahkeme, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa ile belirlenip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve
İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip
getirilmediğini değerlendirmek durumundadır.
43. Mahkeme, bu davalarda başvurucunun müdahil olmadığından başka,
başvurucunun itiraz ettiği ilgili kararların 8 Mayıs 2003 /Belediye
Mahkemesi Kararı) ve 28 Aralık 2006 (Yüksek Mahkeme Kararı) tarihli
oldukların tespit etmiştir. Demek oluyor ki bu yargılamalarla ilgili
itirazlar Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önceki
dönemlere aittir. Öyle ki Mahkemenin bu itirazları ele almaya yetkisi
yoktur.
44. Netice itibariyle bu istemlerin zaman bakımında (ratione temporis)
Anayasa ve Yasa hükümleriyle bağdaşmamaktadır (bkz. mutatis
mutandis, Jasioniene – Litvanya, Başvuru no 415101/98, 6 ve 9 Haziran
2003 tarihli AİHM kararları ve KI 99/07 sayılı “Adler Com” Sh.p.k.
Yakova Belediyesi kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
davası, Anayasa Mahkemesinin 16 Aralık 2010 tarihli kararı)
45. Mahkeme devamında başvurucunun taraf olmadığı davaya ilişkin
Prizren Belediye Mahkemesinin 7 Temmuz tarihli kararın Yüksek
Mahkeme başvurucunun davaya müdahil olma talebini onaylayarak 28
Aralık 2006 tarihinde alınan kararla C.Nr. 99/07 yeni dava numarasıyla
geri gönderilmiştir. Belediye mahkemesinin 16 Eylül 2010 tarihli
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 293
kararıyla yargılamayı askıya aldığında başvurucu bu karar karşı itirazını
Bölge Mahkemesine sunmuştur. Başvurucu bu yargılamanın
tamamlanmasıyla ilgili herhangi bir bilgi sunmamıştır.
46. Bu koşullarda Mahkeme, Anaysa Mahkemesine başvurmak için yasalarla
belirlenen tüm kanun yollarının tüketilmesi gereğini öngören
Anayasanın 113.7 ve Yasanın 47.2 maddelerine atıfta bulunmak ister.
Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz.
inter alia, KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k Üniversitesi –
Kosova Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli kabul edilmezlik
kararı ve mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa
davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı).
47. Netice itibariyle istemin bu kısmı kabul edilmez niteliktedir.
(2) Aile davasıyla ilgili olarak
48. Başvurucunun 31. madde [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] ve 37.
madde [Evlilik ve Aile Kurma Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının
ihlal edildiği yönündeki iddiasıyla ilgili olarak Mahkeme, başvurucunun
istemi hakkında karar verebilmek amacıyla, öncelikle Anayasa ile
belirlenip Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ve İçtüzükte vurgulanan
kabul
edilirlik
koşullarının
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmek durumunda olduğunu tekrar vurgular.
49. Mahkeme, bu çerçevede olayların İsveç’te meydana geldiğini ve
başvurucunun şikayet ettiği AİHM Kararlarının Anayasanın 113.7 ve
Yasanın 47(1) maddelerinde belirtildiği şekilde Kosova’da kamu
otoriteleriyle ilgili olmadığını, sonuç olarak Mahkemenin yargılama
yetkisi dışında olduğunu tespit etmiştir.
50. Öyle ki bu istemin “kişisel geçerlik alanı” (ratione personae) olduğundan
reddedilmesi gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 294
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ile Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına
dayanarak 6 Temmuz 2010 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 295
Başvurucu Shpresa Loxha-Pllana İpk Bölge Mahkemesinin C. nr.
644/06 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 87-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: süre meselesi, kamulaştırma, bireysel başvuru, mülk
davası, mülkün iadesi
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
herhangi bir yasa veya mahkeme kararı belirtilmeksizin önceki dönemlerde
kamulaştırılmış bir mülk davasında yasaların uygulanmayışına şikayetçi
olmuştur. İpek Bölge Mahkemesi bu davayla ilgili son kararını 1 Temmuz
2008 tarihinde çıkartmış olup başvurucu 20 Eylül 2010 tarihinde başvuruda
bulunmuştur.
Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde öngörülen yasal süre içerisinde
başvurusunu yapmadığı gerekçesi ile kabul edilmezlik kararı çıkartmıştır.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 135/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 87/10
Başvurucu
Shpresa Loxha-Pllana
İpek Belediye Mahkemesinin C.nr. 644/06 sayı ve 1 Temmuz 2008
tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Robert Carolan, Yargıç
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 296
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, İpek’li hukukçu Sami Sharaxhiu tarafından temsil edilen ve
Mitroviça’da kamet eden Shpresa Loxha-Pllana’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucunun itiraz ettiği karar İpek Belediye Mahkemesinin 1 Temmuz
2008 tarihinde alınıp başvurucuya aynı günde teslim edilen kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucunun istemi, yasanın uygulanmayışıyla ilgilidir; ancak hangi
yasanın, örneğin: İpek belediye Mahkemesi ve/veya Kosova Yüksek
Mahkemesi Özel Dairesi gibi hangi mahkemece uyulmadığı
belirtilmemiştir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi ile 15 Ocak 2009 tarih ve 03/L-121 sayılı
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 20 Eylül tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru
dilekçesini teslim etmiştir.
6. İstem, 9 Kasım 2010 tarihinde İpek belediye Mahkemesine bildirilmiştir.
7. Başkanın GJR. 87/10 sayı ve 14 Aralık 2010 tarihli kararıyla Yargıç
Robert Carolan’ı raportör olarak atanmıştır. Başkanın, aynı tarih ve KSH
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 297
87/10 sayılı kararıyla Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar
Snezhana Botusharova Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti
atanmıştır.
8. Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve
Ivan Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti 16 Mayıs 2011 tarihinde
Mahkeme heyetine, istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri
sunmuşlardır.
Olguların Özeti
9. İpek birinci derece mahkemesi (no: 169) 13 Temmuz 1929 tarihinde
yayımladığı bir kararla tapuya dayanarak başvurucunun dedesine
İpek’teki bir arazi üzerinde mülkiyet hakkını tanımıştır.
10. Bu mülk, 1930 yılında hükümet tarafından kamulaştırılmıştır.
11. Dubrovnik Ticaret Mahkemesi (Karar no: POSL.Nr.U25/35/8) 18 Mart
1936 tarihinde başvurucunun dedesinin kamulaştırılan mülkün mülkiyet
hakkını tanıyarak alınan arazinin yasal sahibine yani başvurucunun
dedesine iadesi konusunda yetkili kurumların gayret göstermelerini
emretmiştir. Ancak bu karar yetkili otoritelerce uygulanmayıp
yürütülmemiştir.
12. Priştine merkezli Kosova Eyaleti Ziraat Mahkemesinin (No: 591) 3 Mart
1946 tarihli kararıyla başvurucunun dedesine ait 48, 65, 36 Ha arazisi
kamulaştırılmıştır.
13. Priştine merkezli Kosova Eyaleti Ziraat Mahkemesinin (No: 1182) 11
Nisan 1946 tarihli kararıyla başvurucunun dedesine arazinin bir kısmı
iade edilmiştir.
14. Müteveffa dedenin yasal mirasçıları 1985 yılında Kosova Sosyalist Özerk
Bölgesi (KSÖB) Yürütme Konseyi Maliye ve Ekonomi Sekreterliğine
Eyalet Ziraat Mahkemesi kararına karşı itirazda bulunmuşlardır. Onlar,
yeni delillerin olduğunu fark ettikten sonra yargılamanın tekrar
başlatılmasını talep etmişlerdir.
15. Priştine merkezli Bölge Mülk ve Hukuk Meseleleri Müdürlüğü 3 Nisan
1985 tarihli kararında (no: 03-466-993/84) süresi geçtiği gerekçesiyle
Eyalet Ziraat Mahkemesinin kararıyla tamamlanan yargılamanın
yeniden başlatılması talebini reddetmiştir. Bu karara karşı Kosova
Yüksem Mahkemesine temyize gidilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 298
16. Yüksek Mahkemenin 14 Kasım 1985 tarihli kararıyla (A-nr. 745/85)
yargılamanın yeniden başlatılması için sürenin geçtiği gerekçesiyle istem
mesnetsiz bulunarak reddedilmiştir.
17. Başvurucu, murislerinden kalan arazinin iadesi için 19 Şubat 1999
tarihinde İpek Belediye Meclisi Mülklerin Eski Sahiplerine İadesi
Komisyonuna başvurmuştur. Dava dosyasında bu başvuruyla ilgili
herhangi bir cevap veya karar bulunmamaktadır.
18. Başvurucu, Kosova Emanet Ajansının (bundan sonra KEA şeklinde
anılacaktır) verilerine göre İpek Biyoteknik Enstitüsünün kullanmakta
olduğu arazinin iadesi için 8 Aralık 2005 tarihinde dilekçe sunmuştur.
19. Başvurucu 4 Ekim 2006 tarihinde Yüksek Mahkeme Özel Dairesine
başvurmuş, arazinin kamulaştırılması kararının iptalini talep etmiştir.
Yüksek Mahkeme Özel Dairesi 31 Mart 2047 tarihinde davayla ilgili
kararı alması için İpek Belediye Mahkemesine nakletmiş ve
başvurucunun karara itiraz etmesi durumunda bunu Özel Daire
nezdinde yapması gerektiğini bildirmiştir.
20. Başvurucu mülkün kamulaştırılmasına ilişkin kararın iptali için 30
Ağustos 2006 tarihinde İpek Belediye Mahkemesine başvurmuştur. 1
Temmuz 2008 tarihinde yapılan ana duruşmada başvurucunun önerisi
doğrultusunda, başvurucunun 4 Temmuz 2008 tarihli mektubunda ifade
edildiği şekilde KEA’nın yeni bir ajansa dönüştürülmesi yönünde karar
çıkması veya Kosova Devletinin kurulmasından sonra bir çözüme
kavuşturulması amacıyla yargılamaya ara verilmiştir. Davacının
temsilcisi, ihtilaflı taraflardan birinin talebi doğrultusunda yargılamanın
yeniden başlatılamayacağında göre, yargılamaya ara verilmesi
konusunda itirazı olmamıştır.
Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, İpek Belediye Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme Özel
Dairesinin yasayı uygulamadıklarını iddia etmektedir.
İstemin Kabul Edilirliliğinin Ön Değerlendirmesi
22. Başvurucunun hangi yasanın hangi mahkeme tarafından, örneğin İpek
Belediye Mahkemesi ve/veya Kosova Yüksek Mahkeme Özel Dairesi
tarafından uygulanmayışı konusundaki istemiyle ilgili karar verebilmek
amacıyla Mahkeme, öncelikle Anayasa ile belirlenip Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının
yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 299
23. Yasanın 49. maddesinde belirtilen koşullardan birisi istemin 4 aylık süre
içerisinde
teslim
edilmiş
olmasıdır.
Ancak
başvurucunun
yazışmalarından görüldüğü üzere kendisine teslim edilen en son
mahkeme kararının, İpek Belediye Mahkemesi nin kendisine 1 Temmuz
2008 tarihinde teslim edilen C.nr. 644/06 sayı ve 1 Temmuz 2008 tarihli
kararı olup, başvurucu 20 Eylül 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine
başvuru dilekçesi sunarak yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra dört
aydan uzun süre geçmiştir (bkz. Yasanın 56. maddesi). İstemin kabul
edilir olması için Yasanın 49 ve 56. maddeleri hükümlerine göre 15
Mayıs 2009 tarihinde önce teslim edilmiş olması gerekirdi.
24. Bundan, istemin Yasanın 49. maddesine uygun olmadığı sonucu çıkar.
25. Mülklerin iadesi meselesine gelince, Ymer Loxha ve Sehit Loxha’nın
mirasçılarının Kosova Yüksek Mahkemesi PKL.Nr. 21/07 sayı ve 17
Aralık 2008 tarihli kararına karşı Anayasa Mahkemesi nezdinde açtıkları
KI 14/09 numaralı davaya ilişkin 15 Ekim 2010 tarihli karar atıfta
bulunmak ister.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ile Yasanın 49. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına
dayanarak 16 Mayıs 2010 tarihinde Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 300
Z. Denić D. Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad Kosova Yüksek
Mahkemesi’nin Cml.-Gzz. Br. 36/2007 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 87-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: sürekli ihlal, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel
başvuru, mülk davası, geçici tedbir
Başvurucuların Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
mülk davasıyla ilgili Priştine Belediye Mahkemesinin kesinleşmiş ve lehte
olan kararının kanun yararına bozulmasına yönelik Kamu Savcılığının
Yüksek Mahkeme’ye yapılan başvurunun kabul edilmesinin Anayasa’nın
22.1, 22.2, 22.5 31.1 ve 46. madde ile fıkraları ihlali oluşturduğunu ileri
sürmüşleridir. Başvurucular Mahkeme’den, Yüksek Mahkeme kararını
bozup Belediye Mahkemesi’nin mülk iadesine ilişkin kararının iade ederek
onların mülkiyet haklarının korunması için geçici tedbir kararı çıkartmasını
talep etmişlerdir. Başvurucular, Kamu Savcısının kanun yararına bozma
başvurusunda bulunmaya hakkı olmadığını, böyle bir itirazı ancak Özel
Daire’nin görüşmeye hakkı olduğundan istemin yanlış mahkemeye
sunulduğunu ve Özel Daire Yönetmeliğine göre istemin yasal süre içerisinde
sunulmadığını ortaya koymuşlardır.
Mahkeme, başvurucuların tamir edilemez zarar tehlikesinin bulunduğunu
gösteremediklerinden geçici tedbir talebini reddetmiştir. Mahkeme,
başvurunun Anayasa’nın yürürlüğe girmeden önceki döneme ait olduğu için
zaman bakımından uygun olmadığı gerekçesiyle kabul edilmez olduğunu
değerlendirmiştir. Mahkeme, söz konusu ihlallerin süreklilik arz edip zaman
bakımından uygunluk göstermiş olsalar bile Selmouni v. Fransa, Azinas v.
Kıbrıs, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Mimoza
Kusari-Lila v. Merkez Seçim komisyonu davalarına atıfta bulunarak
başvurucuların Belediye Mahkemesi tarafından çözülecek dava da dahil
olmak üzere kanun yollarını tüketmediklerini belirtmiştir.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 134/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 18/10
Başvurucu
Denić D. Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 301
Kosova Yüksek Mahkemesinin Cml. – Gzz.nr. 36/2007 sayı ve 13
Aralık 2007 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucular, Sırbistan Kraljevo’da ikamet eden Avukat Branislav
Vitković tarafından temsil edilen Sırbistan Kraljevo’da mukim Denić D.
Mladen ile Vitković-Denić D. Milorad’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Kosova Yüksek Mahkemesinin başvuruculara 21 Ocak 2008 tarihinde
teslim edilen Cml. Gzz. Nr. 36/2007 sayı ve 13 Aralık 2007 tarihli
kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucular, Yüksek Mahkeme kararının Kosova Cumhuriyeti
Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 22.
Maddesi [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin Doğrudan Uygulanması],
31. Maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı], 32. Maddesi [Kanun
Yollarına Başvurma Hakkı] ve 46. Maddesi [Mal Güvenliği] ile çeliştiğini
iddia etmektedirler.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 302
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucular 24 Şubat 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru
dilekçesi sunmuşlardır.
6. Mahkeme Başkanının 15 Mart 2010 tarih ve GJR 18/10 sayılı
Emirnamesiyle raportör yargıç olarak Yargıç Snezhana Botusharova
görevlendirilmiştir. Mahkeme Başkanının aynı tarih ve KSH 18/10 sayılı
Emirnamesiyle, Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Iliriana
Islami ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti
belirlenmiştir.
7. Yargıç Kadri Kryeziu başkanlığında yargıçlar Iliriana Islami ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti raportör yargıç Snezhana
Botusharova’nın raporunu görüştükten sonra 12 Nisan 2011 tarihinde
Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
8. Başvurucular, merhum babaları Denić Dragoljub’dan kalan ve 20
Temmuz 1946, 3 Aralık 1947 ve 20 Ağustos 1953 tarihlerinde bir kısmı
karşılıksız olarak kamulaştırılan Priştine bölgesi Jagnjilo mevkiindeki
1536/1 numaralı parselin yasal mirasçılarıdır.
9. Arsanın mülkiyet hakkı Denić Dragoljub’la yapılan bir sözleşme ile
“Dobreve e Eperme” Tarım Kooperatifine devredilmişti. Bu sözleşme 12
Haziran 1961 tarihinde imzalanmış olup 30 Ekim 1962 tarihinde Priştine
Belediye Mahkemesinde onaylatılmıştır. Sözleşmede, alınan arsanın
karşılığı olarak Bay Dragoljub’a 100.000 dinar (günümüz parasal değeri
2.533,84 avro) ödeme yapılması öngörülmüştür.
10. “Dobreve e Eperme” Tarım Kooperatifi 29 Ocak 1964 tarihinde Kosova
Ovası merkezli “Kosova Export” Tarım Sanayi Kooperatifiyle
birleşmiştir. Bunun sonucunda “Kosova Export” arsanın mülkiyet
hakkını kazanmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 303
11. Priştine Belediye Mahkemesinin 21 Şubat 1997 tarihinde çıkarttığı P.nr.
395/66 sayılı kararla arsanın mülkiyet hakkını Bay Mitrovic Pane
Marko’ya devretmiştir. Daha sonraları P.nr. 395/96 sayılı Mahkeme
kararının sahte evrak olarak düzenlendiği ortaya çıkmış olup Priştine
Bölge Savcılığının PP.nr. 415-1/2005 sayılı kararıyla teyit edilmiştir.
Ancak, kararın sahte evrak olarak düzenlendiği ortaya çıkmadan önceki
dönemde Priştine Belediyesi Kadastro ve Jeodezi Dairesi arsanın
mülkiyetinin Makro üzerine 20 Ağustos 1998 tarihinde (208/03)
kaydederken bu evrakı yasal dayanak olarak kullanmıştır.
12. Başvurucular 7 Mart 1997 tarihinde Priştine Belediye Mahkemesi
nezdinde dava açmışlar (P.nr. 236/97) ve murislerinden kalan mirasın
iadesini talep etmişlerdir. Dava savaş süresince askıya alınmıştır.
13. Marko, 19 Mart 2004 tarihinde mülkü iki alıcıya satmıştır.
14. Başvurucular, 4 Aralık 2006 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi
bünyesinde Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davalara bakan Özel Daire
nezdinde dava açmışlardır. SCC-06-0498 sayı ve 31 Ocak 2007 tarihli
kararıyla Özel Daire, Priştine Belediye Mahkemesine birinci derece
mahkemesi olarak karar alması ve kararlarla ilgili itirazların Özel Daire
nezdinde yapılmasını buyurmuştur.
15. Priştine Belediye Mahkemesinin 16 Nisan 2007 tarih ve P.Gr. 236/97
sayılı kararında ihtilaf konusu mülkün “Dobreve e Eperme”
kooperatifine devrini yapan 12 Haziran 1961 tarihli sözleşmenin baskı
altında yapıldığı için geçersiz olduğu ve Bay Marko’nun mülkiyet hakkı
için yararlandığı mahkeme kararının sahte olduğu belirtilmiştir.
16. Öyle ki Mahkeme, mülkün yasal sahibinin başvurucuların murisinin
olduğunu değerlendirerek mülkiyet hakkını başvuruculara iade etmiştir.
Mahkeme, başvurucuların murisi tarafından Kosova Export şirketinden
alınan ücretin (2.533,84 avro) iadesin konusunda başvurucuları mecbur
kılmıştır.
17. Belediye Mahkemesine göre karar, alındığı tarihten itibaren 15 gün sonra
kesinleşmiş hüküm halini alacaktı. Mahkeme kararının bir nüshası 20
Nisan 2007 tarihinde başvuruculara teslim edilmiştir. Öyle ki Belediye
Mahkemesi kararının itiraz yolu açıklamasına göre kararın 5 Mayıs 2007
tarihinde kesinleşmiş olduğunu, UNMIK Yönetmeliğine göre ise 20
Haziran 2007 tarihinde kesinleşmiş olduğunu varsaymak gerekir.
Başvurucular başvurularında kararın kesinleşmiş hüküm süre hesabını
UNMIK yönetmeliğine göre yapmışlardır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 304
18. Belediye Mahkemesi ve UNMIK Yönetmeliğine göre Belediye
Mahkemesi kararının 6 Temmuz 2007 tarihinde kesinleşmesinden sonra
Kamu Savcısı Yüksek Mahkemeye başvurup Belediye Mahkemesinin
P.nr. 236/97 sayılı kararının kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
Başvurucular bu davada taraf değillerdi.
19. Yüksek Mahkeme 13 Aralık 20047 tarihinde Cml.-Gzz.nr. 36/2007 sayılı
kararını çıkartarak Belediye Mahkemesinin P.nr. 236/97 sayılı kararını
bozmuş, yeniden görüşülmek üzere davayı birinci derece mahkemesine
iade etmiştir.
20. Öyle görülüyor ki bu davayla ilgili duruşma henüz yapılmamıştır.
Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucular, kamu savcısının kanun yararına bozma talebinde
bulunmaya hakkı olmadığını ileri sürmektedirler.
22. Başvurucular devamında, kamu savcısının itirazını ilgili mahkemeye
sunmadığını ve Özel Dairenin SCC-06-0498 sayılı kararında belirtildiği
üzere bu itirazları Yüksek Mahkeme Özel Dairesinin görüşmeye yetkili
olduğunu ileri sürmektedirler.
23. Başvurucular, itirazın Özel Daire Yönetmeliğinde öngörüldüğü süre
içerisinde yapılmadığını da iddia etmektedirler.
24. Başvurucular, belirtilen sebeplerden dolayı Yüksek Mahkemenin CmlGzz.nr. 36/2007 sayı ve 13 Aralık 2007 tarihli kararının Anayasanın
22(1) maddesini [İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi], 22(2) maddesini
[Avrupa İnsan Haklarını Sözleşmesi] ve 22(5) maddesini [Her Türlü
Irksal Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi] ihlal ettiğini ileri
sürmektedirler.
25. Başvurucular, Yüksek Mahkeme kararını Anayasanın 31. Maddesinin 1.
fıkrasını [Tarafsız ve Adil Yargılanma Hakkı]: “Herkesin mahkeme, diğer
devlet organları ve kamusal yetkiye sahip kurumların nezdinde eşit
muamele haklarının korunması güvenceye bağlıdır” ihlal ettiğini ileri
sürmektedir.
26. Başvurucular devamında Yüksek Mahkeme kararının Anayasanın 32.
Maddesini [Kanun Yollarına Başvurma Hakkı]: “Her kişi, yasayla
belirlenen hak ve çıkarlarına tecavüz eden mahkeme ve yönetim
kararlarına karşı hukuki araçlara başvurma hakkına sahiptir” ihlal
ettiğini ileri sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 305
27. Başvurucular son olarak Yüksek Mahkeme kararının Anayasanın 46.
Maddesi 1. fıkrasını [Mal Güvenliği]: “Mülkiyet hakkı güvence
altındadır” ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
28. Başvurucular, Yüksek Mahkemenin Cml. – Gzz.nr. 36/2007 sayılı
kararının iptalini ve birinci derece mahkemenin P.nr. 236/97 sayı ve 16
Nisan 2006 tarihli kararının geri alınmasını Anayasa Mahkemesinden
talep etmektedirler.
29. Başvurucular, aynı şekilde ihtilaf konusu arsanın Priştine Belediyesi
Kadastro Dairesi tarafından mülkiyet hakkının yönetilmesi ve Şehir
Planlama Müdürlüğünün inşaat izni vermesi ve arsa üzerindeki her türlü
inşaat faaliyeti üzerine geçici tedbir kararı çıkartılmasını da talep
etmektedirler.
Geçici Tedbir Talebinin Değerlendirilmesi
30. Başvurucular Belediye Kadastro Müdürlüğüne yönelik geçici tedbir
kararı talebinde bulunmuşlardır.
31. Ancak Mahkeme, başvurucuların geçici tedbir kararı talebini haklı
çıkaracak yeterli gerekçelerin bulunmadığını değerlendirmektedir.
Özellikle Yasanın 27. Maddesinin gereği olan tamir edilemez zararların
önlenmesi için geçici tedbir kararının alınmasına ilişkin gerekçeleri
açıklamamışlardır. Dahası, geçici tedbir kararının kamu yararına hizmet
edeceği belirtilmemiştir.
32. Öyle ki başvurucuların geçici tedbir talebiyle ilgili kıstasları yerine
getirilmemiş olup talep reddedilmelidir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
33. Başvurucuların, Yüksek Mahkemenin Cml.-Gzz.nr. 36/2007 sayılı
kararıyla mülklerinden edildiklerine ilişkin şikâyeti konusunda karar
verebilmek amacıyla Mahkemenin, öncelikle Anayasa, Yasa ve İçtüzükte
belirlenen kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip getirilmediğini ele
alması gerekmektedir.
34. Başvurucuların başvurusundan görüleceği üzere Yüksek
kararı 21 Ocak 2008 tarihinde kendilerine teslim
Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir
gelmektedir. Mahkemeye başvuruda bulundukları tarih
2010’dur.
Mahkemenin
edilmiş olup
zaman denk
ise 24 Şubat
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 306
35. Öyle ki Mahkeme, açılan davanın kendi yargılama yetki alanına girip
girmediğini belirlemek durumundadır. Mahkeme, Anayasanın yürürlüğe
girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden sonra Kosova Cumhuriyeti kamu
kurumlarından olgu ve kararları konusunda cevap talebinde
bulunulabileceğini değerlendirmektedir. Netice itibariyle Mahkeme,
Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayları değerlendiremez.
36. Mahkeme, mevcut istemin 15 Haziran 2008 tarihinden önceki
gelişmelerle ilgili olduğunu belirlemiş olup bu istem Mahkemenin
yargılama yetkisi dışındadır. Bu yüzden Mahkemenin, istemi zaman
bakımından (ratione temporis) reddetmesi gereklidir.
37. Mevcut davada süreklilik gösteren durum söz konusu olsa bile, Anayasa
ihlali Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir hükümle ilgili
olup söz konusu hükmün sonuçları Mahkemeye davayı görüşme hakkı
vermiş olsa bile istem kabul edilmez niteliktedir.
38. Başvurucuların katılmadıkları 13 Aralık 2007 tarihli yargılamada Yüksek
Mahkeme, devlet savcısının kanun yararına bozma talebini onaylayarak
Belediye mahkemesinin 16 Nisan 2006 tarihli kararını bozmuş ve
yeniden görüşülmesi için davayı Belediye Mahkemesine iade etmiştir.
Başvurucular, Belediye Mahkemesinin söz konusu davayı yeniden
görüştüğü veya karar bağladığı konusunda herhangi bir delil sunmamış
olup Mahkemeye sundukları itirazların aynısını Belediye Mahkemesine
sunduklarına dair belge sunmuşlardır.
39. Bu çerçevede Mahkeme, bireysel başvurularda yürürlükteki mevzuata
göre tüm kanun yollarının tüketilmesi gereğine vurgu yapan Anayasanın
113.7 ile Yasanın 47(2) maddelerine atıfta bulunur.
40. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu
usulde anayasal hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir.
Dava zımnen veya maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların
tüketilmesi kuralı yerine gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM,
Azinas – Kıbrıs davası no: 56679/00, 28 Nisan 2004 kararı).
41. Bu Mahkeme, KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST
Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 307
2010 tarihli karar ile KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim
komisyonu davasına ilişkin 23 Mart 2010 tarihli kararda aynı gerekçelere
başvurmuştur.
42. Mevcut davada başvurucuların başvurularından görüldüğü üzere
Belediye Mahkemesi veya Yüksek Mahkemede görüşülmekte olan dava
usulleriyle ilgili bir ihlal şikâyetinde bulunmamışlardır. Başvurucuların
söz konusu hukuk mahkemelerindeki itirazlarından bir sonuç çıkmazsa
ancak o zaman Mahkemeye başvurabilirler.
Netice itibariyle başvurucuların, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 47(2)
maddelerinde belirtildiği şekilde, yürürlükteki mevzuata göre tüm kanun
yollarını tüketmedikleri ortaya çıkmaktadır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak 12 Nisan
2011 tarihli duruşmasında Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
Geçici tedbir talebinin REDDİNE,
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
III.
İşbu karar Yasanın 20(4) maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 308
Başvurucu Arta Hyseni Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. nr.
1030/2009 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 21-2010, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: oyların sayımı, kanıt yükümlülüğü, kanun önünde
eşitlik, seçme ve seçilme hakkı, bireysel başvuru, uluslar arası anlaşma ve
belgeler, açıkça temelden yoksun başvuru
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Poduyeva Belediye Meclisine seçimine ilişkin Seçim İtiraz ve İhbar Heyeti
(SİİH)’nin itiraz başvurusunun reddedilmesi ile Anayasa’nın 3, 24 ve 45.
maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini kanıtlamaya
çalışmıştır. O, SİİH’nin delilleri incelemeksizin ilk itiraz başvurusunu
reddettiğini ve ikinci itiraz başvurusunu da delillerle rağmen reddettiğini ve
de Yüksek Mahkeme’nin seçim ilk ve nihai sonuçları arasındaki tutarsızlığı
ile başvurucunun beklentilerinin MSK kararını incelemek veya iade etmek
için yasal dayanak oluşturmadığını belirttiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, seçim sürecinin gerçekleştirme yetkisinin MSK ve SİİH’ye
verildiğini, Mahkeme’nin ancak seçim esnasında Anayasa ile güvence altına
alınmış bireysel hak ve özgürlüklerin ağır ihlali durumunda seçim
sonuçlarını iptal edeceğini belirtmiştir. Mahkeme, SİİH ve Yüksek
Mahkeme’nin kararlarına saygı gösterip İçtüzüğün 36.1(c) ve 36.2(d)
kuralarına dayanarak başvurucunun iddialarına yeterli gerekçe
gösteremediğini tespit etmiş ve başvurunun kabul edilmezliğine karar
vermiştir.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 129/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 21/10
Başvurucu
Arta Hyseni
Kosova Yüksek Mahkemesinin A Nr. 1030/2009 sayı ve 12 Şubat
2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 309
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Podujeve Belediyesine bağlı Llapashtica e Poshtme köyü
mukimi Bayan Arta Hyseni’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Kosova Yüksek Mahkemesinin A Nr. 1030/2009 sayı ve 13 Şubat 2010
tarihli kararıdır.
Yasal Dayanak
3. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayı ve 15 Ocak 2009 tarihli
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20. maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
Dava Konusu
4. Başvurucu, 30 Mart 2010 tarihinde Kosova Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur. Başvurucu, 15 Kasım 2009 tarihinde yapılan yerel
seçimlerden sonra açıklanan sonuçlar neticesinde Podujeve Belediyesi
Azalığına seçilmemesi üzerine Seçim İtiraz ve İhbar Komisyonuna (SİİK)
yaptığı başvurudan sonra çıkan karara ilişkin Kosova Yüksek Mahkemesi
nezdinde yaptığı itirazına karşılık çıkartılan A Nr. 1030/2009 sayı ve 13
Şubat 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir.
5. Başvurucu şu anayasal hükümlerin ihlal edildiğini ileri sürmektedir:
Anayasanın 3 ve 24. maddeleri [Kanun Önünde Eşitlik], 45. madde
[Seçme ve Seçilme Hakkı].
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 310
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 30 Mart 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur. Mahkeme Başkanı raportör yargıç görevine Yargıç Ivan
Čukalović’i, ön inceleme heyetine ise Enver Hasani başkanlığında
yargıçlar Kadri Kryeziu ve Iliriana Islami’yi tayin etmiştir.
Olguların Özeti
7. Başvurucu, 15 Kasım 2009 tarihinde Kosova’da yapılan yerel seçimlerde
Podujeve Belediye Meclisi azalığına adaydı. Merkez Seçim Komisyonu
(MSK) tarafından açıklanan kesin olmayan sonuçlara göre kendisinin
179 oy kazandığını ve Podujeve Belediye Meclisi azalığına seçilmeye
hakkı olduğunu ileri sürmektedir. Ancak MSK tarafından 14 Aralık 2009
tarihinde açıklana nihai sonuçlara göre başvurucu 187 oy, diğer bir aday
ise 192 oy kazanmıştı. Buna göre başvurucu Belediye Meclisine
seçilmemişti.
8. Başvurucu, yerel seçimlerde oyların kasıtlı olarak manipüle
edilmesinden veya yanlış hesaplanmasından dolayı zarara uğradığını
ileri sürmektedir. Başvurucu, bu sonuçlarla ilgili olarak Seçim İtiraz ve
İhbar Komisyonuna (SİİK) 17 Aralık 2009 tarihinde itirazda
bulunmuştur.
9. SİİK’nin 495/2009 sayı ve 22 Aralık 2009 tarihli kararıyla başvurucunun
itirazı reddedilmiştir. Başvurucu, SİİK’nin oyların gerçek durumunu
dikkate almadığını ileri sürmektedir. SİİK kararında Merkez Seçim
Komisyonunun 14 Aralık 2009 tarihinde seçim sonuçlarını onaylamış
olduğundan sonuçların bağlayıcı olduğu belirtilmişti. Bu şekilde itirazı
mesnetsiz olarak reddetmiş oldu.
10. Bu kararı kabul etmeyen başvurucu 29 Aralık 2009 tarihinde SİİK’ye
yeni bir itirazda bulunduğunu bildirmektedir. Bu itirazına dayanak teşkil
edecek oy sayım tablolarını da eklemişti.
11. SİİK’nin A.Nr. 529/2009 sayılı kararında itirazın artık karara bağlanmış
olan bir mesele ile ilgili olduğu ve ikinci şikâyeti kabul edilemez olduğu
sonucuna varılmıştır.
12. Başvurucu bu karara karşı Kosova Yüksek Mahkemesine itirazda
bulunmuştur. Kosova Yüksek Mahkemesi bu itirazı 12 Şubat 2010
tarihinde reddetmiştir. Yüksek Mahkemenin kararında nihai olmayan
sonuçlarla nihai sonuçlar arasındaki uyuşmazlık veya itiraz sahibinin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 311
beklentileri MSK’ye karşı
olamayacağı bildirilmiştir.
şikâyette bulunmak
için
bir
gerekçe
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
13. Başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla Mahkemenin,
öncelikle Anayasada belirtilen ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa ile
İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik kriterlerinin yerine getirilip
getirilmediğini değerlendirmesi gerekmektedir.
14. KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila davasıyla ilgili 18 Mart 2010 tarihli
Mahkemenin Kabul Edilmezlik Kararında demokratik toplumlar için
serbest seçimlerin önemine vurgu yapılmıştır. Mahkeme bu karardaki
bulgularına Kı 09/10 sayılı Kimete Bikliqi – Merkaz Seçim Komisyonu
davasıyla ilgili 14 Aralık 2010 tarihli kararında da atıfta bulunmuştur. Bir
önceki kararla ilgili bazı alıntıların aktarılmasında fayda var.
20. Kosova Anayasanın 45. Maddesi şunu belirlemiştir
Madde 45 [Seçme ve Seçilme Hakkı]
1. Mahkeme kararıyla bu hakka sınırlama konmadıkça, Kosova
Cumhuriyetinin, seçim gününde bile olsa, on sekiz yaşını
tamamlamış her vatandaşı, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
2. Oy kişiye has, eşit, serbest ve gizlidir.
3. Devlet kurumları, herkesin kamusal faaliyetlere katılma olanaklarını
ve kamusal organların kararlarını demokratik şekilde etkileme
hakkını desteklerler.
21. Anayasanın 22 Maddesine göre İnsan Hakları ve Temel
Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ile Ek Protokolleri
Kosova Cumhuriyetinde dolaysız uygulanır. Bunlar Ulusal
Hukukun bir kısmıdır. Birinci Ek Protokolün 3. Maddesi serbest
seçim hakkını güvence altına almıştır. “Halkın kanaatlerinin
özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde makul aralıklarla
gizli oyla serbest seçimlerin…” yapılmasını güvence altına alır.
22.
Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 123.2 Maddesi şunu
belirlemiştir: “Yerel özerk yönetim, eşit, özgür ve doğrudan ve de
gizli oylamayla yapılan genel seçimlerde seçilen temsil edici
organlar tarafından uygulanır.” Kosova Cumhuriyeti 03/L-073
sayılı Kosova Cumhuriyeti Genel Seçimleri Yasası ile 03/L-040
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 312
sayılı Kosova Cumhuriyeti Yerel Seçimleri Yasası’nı onaylayarak
yerel ve genel seçimlerin yapılması için bir düzen sağlamıştır.
23. Seçme ve seçimde aday olma hakkı Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) içtihadında birbirinden ayrılırlar. Mahkeme,
seçme hakkının etken, seçilme hakkının da edilgen olduğunu
belirtmiştir. Başvurucu, seçilme hakkının ihlal edildiği yönündeki
tutumunu korumuştur. Ancak seçilme hakkı ile seçimde aday olma
hakkı arasında fark vardır. AİHM İçtihadı ülkelerin seçim
sistemlerinde hatırı sayılır bir faaliyet özgürlüğünün olduğunu ve
seçim süreci ve seçim sonuçlarının ilan edilmesiyle ilgili geniş bir
değerlendirme alanına izin verirler. Türkiye Birleşik Komünist
Partisi – Türkiye davasında Mahkeme ülkelerin bu alandaki
değerlendirmelerinde geniş bir alanın olduğunu, ancak Birinci Ek
Protokol koşulları hakkında ülkelerin koydukları koşulların söz
konu hakları kısıtlamadığı ve bu hakların özünü kendi etkilerinden
mahrum bırakmadığı durumlarda Mahkeme bunları memnuniyetle
karşılar; diğer yandan ülkeler tarafından konan bu talepler yasal
bir amacın güdülmesi için dayatıldığında; kullanılan araçlar
orantısız olduğunda son seçenek olarak karar verecek olan
Mahkemedir (Sadak ve diğerleri (no.2) – Türkiye no.25144/94
davası AİHM 2002-IV kararı 31. Maddesi.
24. AİHM kararlarında serbest seçimlerin ve demokrasinin önemini
sürekli vurgulamıştır. Aynı kararda Mahkeme şu görüşü
bildirmiştir: ‘Demokrasi, özleşmede öngörülen yegâne siyasi model
olarak karşımıza çıkmakta olup sözleşme ile tek örtüşendir.’ AİHM
aynı kararda 6-7 Temmuz ve 18-19 Ekim 2002 tarihli
oturumlarından çıkan 51 (Yönergeler) ve 52 (raporlar) Avrupa
Demokrasi Komisyonu tarafından Venedik Komisyonu Yasası ile
onayladığı İyi Uygulama Koduna atıfta bulunmuştur (190/2002
sayılı görüş, CDL-ADN (2002) 23 RTV). Venedik Komisyonu bu
vesile ile şunu beyan etmiştir:
“Avrupa seçim mirasının dayandığı beş ilke şunlardır: seçimler
evrenseldir, eşittir, gizlidir ve doğrudan oylama ile yapılır. Bunun
dışında seçimler düzenli aralıklarla yapılmalıdır.”
25. Venedik Komisyonu seçimlerin seçim yasasını uygulayabilen bir
organ tarafından yapılması ve denetlenmesi ve etkin bir itiraz
sisteminin bulunması gerektiğini ortaya koymaktadır. Kosova’daki
yasaya göre bu iki işlev MSK ve SİİK tarafından yapılmaktadır ve
yasada öngörülen durumlarda mahkemeye başvurarak itiraz etme
hakkı sağlanmıştır. Seçim Yasası ve kurallarında öngörüldüğü
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 313
şekilde seçimlerin yapılışı, sonuçların onaylanması, seçim süreciyle
ilgili izin verilen itiraz ve şikâyetleri hüküm verme ile ilgili
meseleleri çözmeye yetkili bu iki organdır. Bu organlar kalıcı ve
bağımsızdır.
26. MSK ve SİİK’nin bu yetki ve sorumluluklara sahip olmalarının
gerekçesi seçim sürecinde güvenliğin olması gerekir varsayımına
dayanmaktadır. Seçim süreci güvenliği ihtiyacı ancak ağır
ihlallerin işlendiği ve bu yükün ihlalin işlendiğini ileri sürenlerin
üzerine düştüğü durumlarda seçimlerin iptalini gerektirir.
27. Seçim sürecinde Anayasa Mahkemesinin rolü Genel Seçim Yasası ile
belirlenmiş olup bu yasanın 160.1 maddesinde “MSK, SİİK ve
Anayasa Mahkemesine yapılan başvurular görüşülüp karar
bağlandıktan sonra nihai seçim sonuçlarını açıklar” denmektedir.
Bu Mahkemenin seçim sürecinde başka bir rolü olmayıp, Anayasa
ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
olağanüstü durumlar dışında, MSK ve SİİK kararlarını gözden
geçirme yetkisine sahip değildir.
15. İstemin hazırlanmasına götüren olayların ele alınması esnasında
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Podujeve Belediye Meclisi için
yapılan seçimlerden çıkan sonuçlarla ilgili memnuniyetsizliğine ilişkin
bir SİİK kararına sahip olduğunu ortaya koymuştur. Başvurucu SİİK’ye
bir başka itirazda bulunmaya çabaladı, ancak SİİK başvurucunun
itirazının zaten görüşülmüş olduğuna karar vermiştir. Başvurucu
SİİK’nin ikinci kararına karşı Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda
bulunmuş olup Yüksek Mahkeme yapılan bu itirazın mesnetsiz olduğuna
karar vermiştir.
16. İçtüzüğün 36.1 ve 2 Kuralları şunları öngörmektedir:
Kural 36
Kabul Edilirlik Kriterleri
1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir:
a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm hukuk
yolları tüketildiği zaman;
b) Başvurucuya nihai etkin hukuki çözüm teslim edildikten sonra
istemin dört ay içerisinde teslim edilmesi durumunda;
c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 314
2.
Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması
durumunda istemleri reddedecektir:
a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman;
b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını
gerekçelendirmediği zaman;
c)
Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış
anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman;
d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı
zaman.
17. Mahkeme, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerin ihlali bulunmadığı durumlarda MSK veya SİİK kararlarını
yeniden görüşmeye veya değiştirmeye imkânı olmadığını hatırlatır.
İhlalin meydana geldiğini kanıtlamak başvurucunun görevidir.
Kosova’da seçimin yapılış tarzıyla ilgili değerlendirme özgürlüğünü
dikkate alarak Mahkeme, başvurucunun deliller sunmadan başvuruda
bulunmasından memnuniyetsizliğini dile getirerek istemin açıkça
mesnetsiz olduğu gerekçesiyle reddine karar vermesi gerekmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113(7) ile Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına
dayanarak Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Ivan Čukalović, imza
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 315
Başvurucu Amrush Rexhepi Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev.
nr. 256/08 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 12-2011, karar tarihi: 17 Ağustos 2011
Anahtar kelimeler: toplulaştırma komisyonu, mülkiyet hakkının tazmini,
bireysel başvuru, geçici tedbir, kayıp kazançlar, açıkça temelden yoksun
başvuru, mülkiyet hakkı, bireysel hak ve özgürlüklerin ihlali
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Toplulaştırma Komisyonu’nun araziyi pay ederken yaptığı yanlış sonucunda
tarım arazisini kullanma imkanından yoksun bırakan karara karşı Glogofça
Belediyesinin kayıplarını tazmin etmek üzere ilk derece mahkemelerine
başvuruda bulunmuş, ancak bu mahkemelerin kararını onayan Yüksek
Mahkeme kararı ile açıkça belirtilmeksizin Anayasa ve uluslar arası
sözleşmelerle güvence altına alınmış haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Glogofça Belediyesi ihtilaflı arazinin mülkiyeti konusunda ısrarın
bulunmadığı gerekçesi ile meydana gelen Zaraların tazminine ilişkin talebi
temelden yoksun olduğunu değerlendirerek aynı değerlendirme Priştine
Bölge Mahkemesi ile Yüksek Mahkeme tarafından da teyit edilmiştir.
Mahkeme, İçtüzüğün 36.2(b) kuralına dayanarak başvurunun açıkça
temelden yoksun olduğunu, AİHM’nin Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak başvurucunun ilk görüş ispatı türünden herhangi
bir temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğini gösteren delile sunmamış
olduğunu tespit etmiş ve başvurucunun kamulaştırılan mülküne karşılık
tazminatın ödendiğini vurgulamıştır.
Priştine, 17 Ağustos 2011
Nr.ref: RK 131/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 12/11
Başvurucu
Amrush Rexhepi
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/0/ sayı ve 15 Kasım
2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 316
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Glogofça Belediyesi Zabel i Eperm köyü mukimi Amrush
Rexhepi’dir.
İtiraz edilen karar
2. İtiraz edilen karar, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. Br. 512/2006 sayı
ve 25 Şubat 2008 tarihli kararının gözden geçirilmesini reddeden Kosova
Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/08 sayı ve 15 Kasım 2010 tarihli
kararıdır.
Dava konusu
3. Başvurucu, Anayasanın somut maddelerini zikretmeyip mülkiyet
hakkının Kosova Anayasası ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına
alındığını ve mahkeme kararlarıyla kendisine haksızlık yapıldığını
belirterek Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/08 sayı ve 15
Ekim 2010 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 ve 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22.7 ve
22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2) kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 317
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 2 Şubat 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru
dilekçesini sunmuştur.
6. Anayasa Mahkemesi Bay Amrush Rexhepi’yi, Kosova Yüksek
Mahkemesini, Priştine Bölge Mahkemesi ve Glogofça Belediye
Mahkemesini dilekçenin işleme konduğu konusunda 23 Mart 2011
tarihinde bilgilendirmiştir.
7. Mahkeme Başkanının 2 Mart 2011 tarih ve GJR. KI 12/11 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Ivan Čukalović raportör yargıç olarak tayin
edilmiştir.
8. Aynı tarih ve KSH KI 12/11 sayılı emirname ile Yargıç Altay Suroy
başkanlığında yargıçlar Prof. Dr. Gjyljeta Mushkolaj ve Prof. Dr. Iliriana
Islami’den oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir.
9. Kosova Yüksek Mahkemesinin 31 Mart 2011 tarihli cevabında herhangi
bir ilavenin yapılmayacağı ve Yüksek Mahkemenin dava ile ilgili
görüşünün kendi kararında açıklandığı belirtilmiştir.
10. Priştine Bölge Mahkemesi, yukarıda belirtilen mahkemelerce alınmış üç
kararın nüshalarını 8 Nisan 2011 tarihli cevabın ekinde Anayasa
Mahkemesine göndermiştir.
Olguların Özeti
11. Glogofça Belediyesi Arazi Toplulaştırma (Komasasyon) Komisyonunun 8
Mayıs 1987 tarih ve 01.nr.461-29 sayılı kararıyla Zabel i Eperm kadastro
bölgesinde toplulaştırma işlemi yapılmıştır.
12. Başvurucu, 2.39.35 hektarlık arazi ile toplulaştırma sürecine katılmış
olup söz konusu arazi Toplulaştırma Komisyonu tarafından 13.900.89
puan ile değerlendirilmiştir.
13. Toplulaştırma sürecine katılan tüm araziler yol ve sulama kanallarının
yapımı amacıyla 0.025 oranında küçültülmüşlerdir. Başvurucuya verilen
arazi 427 numaralı kadastro tablosunda 35 numaralı 0.75.20 hektarlık
III ve IV. sınıf tarla kültürlü arsa ile 427 numaralı kadastro tablosunda
42 numaralı 1.26.26 hektarlık IV, V ve VI. sınıf tarla kültürlü olmak üzere
değerlendirme puanı 13.623.08 olan toplam 1.87.46 hektarlık arazi
verilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 318
14. Fiili durumdan, başvurucunun toplulaştırma sürecine katılırken sahip
olduğu arazinin değeri toplulaştırma süreci sonunda sahip olduğu
araziden daha düşük değerde olduğundan sürecin sonunda edindiği arazi
daha küçük olduğu halde değerlendirme puanı olarak yaklaşık aynı
değerde olduğu görülmektedir.
15. Glogofça Belediyesi Toplulaştırma Komisyonu 01. Nr. 461-29 sayı ve 8
Mayıs 1987 tarihli kararı gerekçesinin II. maddesinde arazinin devir
tesliminin 461-29 sayı ve 17 Kasım 1986 tarihli raporuyla yapıldığı ve
devir teslim raporunun yürürlüğe girmesinden sonra daimi sayılacağı
tespit edilmiştir.
16. Başvurucu bu karara karşı Bölge Mülki-Hukuki İşler Müdürlüğüne
itirazda bulunmamıştır.
17. Başvurucu, Glogovça Belediyesi Toplulaştırma Komisyonunun 01. Nr.
461-29 sayı ve 8 Mayıs 1987 tarihli kararının tamamen uygulanmadığı ve
kendisinin sadece 1.54.95 hektarlık araziden istifade ettiğini ileri
sürmektedir.
18. Mevcut durumdan ve başvurucunun mevcut durumun tam olarak tespit
edilmesine ilişkin talebinden dolayı mahkeme olay yerinde mevcut
durumun tespiti amacıyla keşif kararı çıkartmıştır.
19. Aslında, 11 Ağustos 2004 tarihinde olay yerinde yapılan keşiften ve
Jeodezi Uzmanı Xhafer Rama’nın 18 Temmuz 2005 tarihinde
oluşturulup 18 Ekim 2005 tarihinde ilave ve açıklamalar yapılan yazılı
görüş ve tespitinden şu sonuçlara varılmıştır:
a) Amrush Rexhepi’ye Toplulaştırma Komisyonunun kararıyla 427
numaralı kadastro tablosundaki 0.78.28 hektarlık 35 numaralı arsa
verilmiştir.
b) Amrush Rexhepi’nin Toplulaştırma Komisyonunun kararıyla kendisine
verilen 427 numaralı tablosundaki 35 numaralı arsayı kullanmadığı ve
bu arsanın 0.12.19 hektarlık bölümünün Nexhat Avdullahu, 0.28.13.
hektarlık bölümünün Banush Avdullahu, 0.60.95 hektarlık bölümünün
Shefqet Avdullahu ve 0.08.50 bölümünün Sami Avdullahu tarafından
kullanıldığı anlaşılmıştır. Uzmanın görüşüne göre söz konusu kişilerin
bu arsaları yasal olmayan yollarla bulundurmaktalar.
c) Uzman, Amrush Rexhepi’nin 425 numaralı kadastro tablosundan
0.58.97 hektarlık 30 numaralı parseli, 424 numaralı kadastro
tablosundan 0.29.70 hektarlık 31/1 numaralı parseli ve 423 numaralı
kadastro tablosundan 0.75.10 hektarlık 15 numaralı parseli aldığını ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 319
veri tamamlama işleminin Drenas Belediyesi Toplulaştırma
Komisyonunun kararına uyun şekilde yapılmadığını tespit etmiştir.
d) Jeodezi uzmanının görüşünün sonunda paftaya göre Amrush Rexhepi’ye
verilen arsanın mevcut arsadan 0.20.51 hektar oranında daha küçük
olduğu, ancak kararla tahsis edilen arsanın toplulaştırma sürecine
katıldığı arsa değerlendirme puanı ile benzer olduğunu tespit edilmiştir.
20. Uzman görüşüne dayanarak Amrush Rexhepi, yararlanamadığı 0.20.51
hektarlık arazinin 2001, 2002, 2003, 2004, 2005 ve 2006 yılarına ait
hasat geliri ile 2001 yılından itibaren % 3,5’lik faiziyle birlikte 1.133,34
avro tutarındaki zararının Glogofça Belediyesi tarafından karşılanmasını
talep etmiştir.
21. Glogofça Belediye Mahkemesinin 9 Mart 2006 tarihinde yapılan karar
duruşmasında alınan C.Nr. 09/04 sayılı kararında, Amrush Rexhepi’nin
yararlanamadığı 0.20.51 hektarlık araziden kaynaklanan zararın
karşılanmasına ilişkin talebini mesnetsiz bularak reddetmiştir.
22. Glogofça Belediye Mahkemesinin karar gerekçesinde dava evrakındaki
diğer maddi delillerle örtüşen jeodezi uzmanı görüşünün tamamının
kabul edildiği ve Glogofça Belediyesi Toplulaştırma Komisyonunun 01.
Nr. 461-29 sayı ve 8 Mayıs 1987 tarihli kararıyla Amrush Rexhepi’ye 427
numaralı kadastro tablosundaki 35 ve 42 numaralı parsellerin verildiği
ve Amrush Rexhepi’nin Toplulaştırma Komisyonunun kararıyla
kendisine verilen parsellere sahip çıkmaya ve başkaca
parseller üzerinde hak iddia etmemeye sorumlu olduğu
belirtilmiştir.
23. Glogofça Belediye Mahkemesi mevcut davada Glogofça Belediyesinin
iddia edildiği gibi Amrush Rexhepi’ye herhangi bir zarar vermediği
sonucuna varıp istemi mesnetsiz bularak reddetmiştir.
24. Bu kararı kabul etmeyen Amrush Rexhepi Priştine Bölge Mahkemesi
nezdinde itiraz etmiştir.
25. Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 512/2006 sayı ve 25 Şubat 2008
tarihli kararıyla itiraz dilekçesi mesnetsiz bulunup Glogofça Belediye
Mahkemesinin C. Nr. 09/04 sayı ve 9 Mart 2006 tarihli kararını
onamıştır.
26. Bay Amrush Rexhepi, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 512/2006
sayı ve 25 Şubat 2008 tarihli kararının Kosova Yüksek Mahkemesince
gözden geçirilmesi için başvuruda bulunmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 320
27. Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 256/2008 sayı ve 15 Kasım 2010
tarihli kararında Priştine Bölge Mahkemesi Ac. Nr. 512/2006 sayı ve 25
Şubat 2008 tarihli kararının gözden geçirilmesi istemini mesnetsiz
bularak reddetmiştir.
Başvurucunun iddiaları
28. Başvurucu, yararlanamadığı 0.20.51 hektarlık arazinin 2001, 2002,
2003, 2004, 2005 ve 2006 yılarına ait hasat gelirine ilişkin 1.133,34 avro
tutarındaki zararının Glogofça Belediyesi tarafından karşılanmasına
yönelik dava dilekçelerinin mesnetsiz bulunarak Kosova yargı
kurumları tarafından reddedilmesinin, Anayasanın somut hükümleri
zikredilmeden haksızlık olduğunu iddia etmektedir.
29. Öyle ki başvurucu Mahkemeden, bu haksızlığın Glogofça Belediyesi
tarafından söz konusu tazminatın ödenmesi ve toplulaştırma sürecinden
boş kalan bir arazinin kendisine tahsis edilmesi yoluyla giderilmesini
talep etmektedir.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
30. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde
vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin
değerlendirmesi gerekmektedir.
31. Başvurucu, 7 Şubat 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine dilekçe
sunmuş olup, kendisine bu davayla ilgili Kosova Yüksek Mahkemesi
tarafından çıkartılan 15 Ekim 2010 tarihinde son karar 7 Şubat 2011
tarihinde teslim edilmiştir. Netice itibariyle başvuru Yasanın 49.
maddesine uygun şekilde yapıldığı Mahkemece tespit edilmiştir.
32. Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz
mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi
Anayasaya göre görevi olmadığını vurgulamak ister (Bkz. KI 13/09
Sevdail Avdyli davası 17 Haziran 2010 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
33. Mevcut davada başvurucu, Yüksek Mahkeme Kararıyla Anayasanın II.
Kısmında (Temel Hak ve Özgürlükler, Anayasanın 21-56. maddeleri)
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ve başvurucunun
isteminin Yüksek Mahkeme tarafından mesnetsiz bulunup reddedilerek
alınan kararda keyfi davranıldığını gösteren ilk görünüş ispatı (prima
facie) türünden herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek – Slovakya
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 321
Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul
Edilmezlik Kararı).
34. Mevcut davada, başvurucunun istimlâk edilen mülkünün Toplulaştırma
Komisyonunun kararıyla değerlendirme puanı olarak daha yüksek
değerde parsellerle mahkemelerce tazmin edildiği dikkate alınarak
Anayasa Mahkemesi, kamu otoritelerinin fiillerinden başvurucunun
Anaysa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edilmediğini
değerlendirmektedir.
35. Buna göre İçtüzüğün 36 (2b) maddesinde belirtilen “Mahkeme, açıkça
isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri
reddedecektir: b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali
iddialarını gerekçelendirmediği zaman” hükmüne dayanarak, istemin
mesnetsiz olduğu açık bir şekilde görülmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 20. maddesi ile
İçtüzüğün 36 (2b) ve 56 (2) kurallarına dayanarak 7 Temmuz 2011 tarihinde
yapılan duruşmalarda Anayasan Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ivan Čukalović, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 322
Başvurucu Eduard Thaqi (namı diğer Sokol Thaqi) Kosova
Polisi’nin 398-SHPK-2002 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 100-2010, karar tarihi: 8 Eylül 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, zaman bakımında kabul edilmezlik, bireysel
başvuru, yeniden istihdam, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, istihdamın
feshi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Kosova Polisi’nin işine son verme kararının Anayasa’nın 49. maddesiyle
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu,
eğitim şartını yerine getirdiği için yeniden istihdam edilme hakkının
bulunduğunu ortaya koymuştur. Başvurucu, Mahkeme’den eski görevini
iadesinin sağlanmasını, maddi zararlarının karşılanmasını ve kimliğinin
açıklanmamasını talep etmiştir.
Mahkeme, İçtüzüğün 36.3(h) kuralına göre zaman bakımından başvurunun
kabul edilmez olduğunu kararlaştırmış ve AİHM’nin Blečič v. Hırvatistan
davasına atıfta bulunarak zaman bakımından sınırlandırılmış yargılama
yetkisinin başvurunun olgusal materyalleri ile söz konusu anayasal hakkın
etki alanının ele alınmasını kapsadığını açıklamıştır.
Priştine, 8 Eylül 2011
Nr.ref: RK 136/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 100/10
Başvurucu
Eduard Thaqi (namıdiğer Sokol Thaqi)
Kosova Polisi 398-SHPK-2002 sayı ve 22 Ekim 2002 tarihli
kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 323
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Kishnica mukimi Bay Eduard Thaqi (namıdiğer Sokol
Thaqi)’dir.
Karşı taraf
2. Karşı taraf Kosova Polisidir.
Dava konusu
3. Başvurucu, kendisinin işten uzaklaştırılmasına ilişkin Kosova Polisinin
398-SHPK-2002 sayı ve 22 Ekim 2002 tarihli kararına itiraz etmiştir
4. Dahası, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 49. maddesinin [Çalışma ve Mesleğini Yerine
Getirme Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
5. Bunun yanı sıra başvurucu, Anayasa Mahkemesi kararında kimliğinin
açıklanmamasını talep etmiştir.
Yasal Dayanak
6. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 36. 3 (h) kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 324
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
7. Başvurucu 8 Ekim 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurmuştur.
8. 17 Kasım 2010 tarihinde istem Kosova Polisine bildirilmiş olup, Polis 6
Aralık 2010 tarihinde cevabını göndermiştir.
9. Mahkeme Başkanı raportör yargıç olarak Yargıç Almiro Rodrigues’i, ön
inceleme heyetine Yargıç Ivan Čukalović başkanlığında yargıçlar Kadri
Kryeziu ve Enver Hasani’yi tayin etmiştir.
10. Mahkeme, 6 Ocak 2011 tarihinde başvurucudan ilave belgeler talep
etmiş, 18 Ocak 2011 tarihinde başvurucu söz konusu evrakı teslim
etmiştir.
11. İstem, 25 Mart 2011 tarihinde Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığına
(bundan sonra “EBTB” şeklinde anılacaktır) bildirildikten sonra 28 Mart
2011 tarihinde EBTB cevabını bildirmiştir.
12. Ön inceleme heyeti 23 Eylül 2011 tarihinde raportör yargıç Almiro
Rodrigues’in raporunu görüştükten sonra Mahkemeye kabul edilmezlik
önerisi sunmuştur.
Olguların Özeti
13. Başvurucu 19 Şubat 2000 tarihinde Kosova Polisine katılıp çeşitli
kademelerde görev almıştır. Bunların içerisinde Kayıp Kişiler Biriminde
soruşturma memuru görevi yer almaktadır.
14. Başvurucunun, diğer sebeplerin yanı sıra dosyasının doğru olmayan
bilgileri içerdiği gerekçesiyle 22 Ekim 2002 tarihinde görevine son
verilmiştir. Açıklama şöyleydi:
“Sayın Sokol Thaqi, siz dürüst olmadınız ve Kovsa Polis Hizmetlerine
(KPH) işe alım başvuru formunuz doğru olamayan bilgi ve belgeler
içermektedir. KPH’ye alınmak için asgari koşulları yerine getirmekte
başarısız oldunuz.”
“Yukarıda hakkınızda belirtilen kanıtlara dayanarak, Bay Sokol Thaqi,
KPS # 0566, KPH ilke ve usulleri ihlalinden dolayı Kosova Polis
Hizmetlerinden çıkartıldınız.”
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 325
15. Başvurucunun Kosova Polisi Şikayet Komisyonu ile 3 Aralık 2002
tarihinde bir görüşmesi olup, güya kendisine ortaöğretim diplomasını
getirmesi durumunda Kosova Polis Hizmetlerindeki görevine geri
alınacağı söz verilmiş. Bunun akabinde başvurucu Obiliç’te ortaöğretime
kayıt yaptırıp mezun olmuş ve diplomasını Kosova Polis Hizmetlerine
teslim etmiştir.
16. Ortaöğretim diplomasını aldıktan sonra başvurucu, 28 Ağustos 2004
tarihinde Kosova Polisinden işe geri alınmasını talep etmiştir.
17. Kosova Polisi EBTB’ye başvurup başvurucunun teslim ettiği diplomayı
teyit edilmesini talep etmiştir.
18. Başvurucu, EBTB’nin Kosova Polisine diplomasının tartışmalı olduğu
yönünde bilgi verdiğini vurgulamıştır.
19. Başvurucu 25 Kasım 2004 tarihinden itibaren diplomasının geçerliğini
açıklığa kavuşturmak üzere idari ve adli işlem başlatmıştır.
20. EBTB 2 Mayıs 2006 tarihinde, başvurucu da dahil olmak üzere söz
konusu öğretim yılında geçilen derslerle ilgili karne ve alınan
diplomaların tanıdığını açıklamıştır.
Başvurucunun iddiaları
21. Başvurucu, kendisine ortaöğretim diplomasını ibraz etmesi durumunda
işe geri alınacağı yönünde vaat edilmiş olup ortaöğretimi tamamlamış ve
geçerli ortaöğretim diplomasını almış olması gerçeğine rağmen Kosova
Polisindeki memuriyetine geri alınmadığını öne sürmektedir.
22. Başvurucu aynı zamanda, Kosova Polisi ile başarılı bir görüşmesinin
olduğunu ve bunun akabinde göreve yeniden başlamayı beklemiş
olduğunu da iddia etmektedir.
23. Dahası Kosova Polisi tarafından Kosova Polisi içerisinde kadro ihtiyacı
olan daha yüksek mevkilere başvurması yönünde teşvik edildiğini, ancak
Kosova Polisinin yeni kadro alımları olmadığı için bunun imkansız
olduğunu iddia etmektedir.
24. Kimliğinin açıklanmamasıyla ilgili talebine ilişkin olarak başvurucu,
kararın sadece kendisi tarafından sunulacak deliller ışığında alınacağının
bilincindeydi. Bu talebini destekleyecek hiçbir gerekçe sunmamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 326
25. Mahkemeye teslim ettiği evraktan başvurucunun şu talepleri olduğu
anlaşılmaktadır:
a) Kosova Polisindeki memuriyetine geri iadesi;
b) İşsiz kaldığı süre içerisinde uğradığı maddi zararla ilgili tazminatın
doğru şekilde tepsi edilmesi.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
26. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik
kriterlerinin
yerine
getirilip
getirilmediğini
kontrol
etmesi
gerekmektedir.
27. Bununla ilgili olarak Mahkeme, İçtüzüğün aşağıda alıntılanan 36 (3) (h)
kuralına atıfta bulunmaktadır:
“İstem
aşağıdaki
değerlendirilebilir:
durumlarda
da
kabul
edilmez
olarak
h) İstem, süre bakımından Anayasaya uygun şekilde uygulanabilir
olmadığı zaman.”
28. Mahkemenin zamana ilişkin yargılama yetkisini belirlemek amacıyla her
davada ihlalin işlendiği dönemin tespiti önem arz etmektedir. Bu davada
Mahkeme, başvurucunun şikayet ettiği olguları ve ihlal edildiği iddia
edilen anayasal hakları dikkate almalıdır (bkz. mutatis mutandis,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin 59532/0 başvuru
numaralı Blecic – Hırvatistan davasına ilişkin 8 Mart 2006 tarihli
kararının 82. maddesi).
29. Mahkeme, başvurucunun Kosova Anayasası ile güvence altına alınan
çalışma hakkının ihlal edildiği yönünde şikayette bulunduğunu tespit
etmiştir. Başvurucu bu çerçevede Kosova Polisinin 398-SHPK-2002 sayı
ve 22 Ekim 2002 tarihli kararına itiraz etmektedir.
30. Bu da başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkıyla
ilgili iddia edilen ihlalin Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008
tarihinden önce gerçekleştiği ve süre bakımından Mahkemenin yetkisi
olmadığı anlamına gelmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 327
31. Netice itibariyle yukarıda belirtilen gerekçelere dayanarak başvurucunun
isteminin zaman bakımından (ratione temporis) Anayasa hükümlerine
uygun değildir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesi ile İçtüzüğün 36 (3) (h) Kuralına dayanarak 20
Mayıs 2011 ile 23 Eylül 2011 tarihlerinde yapılan duruşmalarda Anayasan
Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 328
Başvurucu Kosova Hükümeti Kosova Cumhuriyeti Meclisi
Milletvekilleri, Kosova Cumhurbaşkanı, Kosova Cumhuriyeti
Hükümet üyeleri dokunulmazlıkları hakkında
Dava No: KO 98-2011, karar tarihi: 20 Eylül 2011
Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, Meclis üyeleri dokunulmazlığı, Hükümet
üyeleri dokunulmazlığı, Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı, Başbakan
(Hükümet) tarafından yapılmış başvuru, kuvvetlerin ayrılığı
Başvurucunu Anayasa’nın 93.10 ve 113.3.1 maddelerine dayanarak yaptığı
başvuruda Anayasa’nın 89, 75.2 ve 98. maddelerine atıfta bulunarak Kosova
Cumhurbaşkanı,
Meclis
üyeleri
ile
Hükümet
üyelerinin
dokunulmazlıklarının yorumlanmasını talep etmiştir.
Mahkeme, Anayasa’nın 113.3.1 maddesine göre Başbakan’ın böyle bir
başvuruyu yapma yetkisi bulunduğundan başvurunun kabul edilir olduğuna
karar vermiş, başvuruda ele alınan konuların Cumhurbaşkanı, Meclis ile
Hükümet üyelerinin anayasal görevlerini bağımsız bir şekilde yerine
getirmelerine ilişkin olduğundan Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın III
Kısmının 93.10 maddesine göre yapılmış olan başvurularla ilgili herhangi bir
süre sınırı belirlemediğini vurgulamıştır.
Davanın esasına ilişkin olarak Mahkeme, Anayasa’nın 75.1, 89 ve 98.
Cumhurbaşkanı, Meclis üyeleri (milletvekilleri) ve Hükümet üyelerine
maddelerinin süre sınırlaması olmaksızın sorumluluk sınırları içerisinde
aldıkları karar, yaptıkları oylama ve ifade ettikleri görüşlerden dolayı işlevsel
dokunulmazlık hakkı tanıdığına karar vermiştir. Mahkeme, “görevini
yapmakta olduğu sürece” ifadesinin Meclis toplantıları veya görüşmeleri
esnasında görevin yerine getirilmesine ilişkin olduğunu açıklamıştır.
Meclis üyelerinin (milletvekillerin) dokunulmazlıklarına ilişkin olarak
Mahkeme, Syngelidis v. Yunanistan davasına atıfta bulunarak kuvvetlerin
ayrılığı ilkesi ile Meclis bağımsızlığının önemine vurgu yapmıştır.
Mahkeme’de dikkate aldığı cevap ve/veya konuyla ilgili yorumları Meclis
Başkanı, Meclis ve Vetëvendosje Hareketi Parlamento Grubu mensubu üç
gönderilmiştir.
Mahkeme,
milletvekilleri
milletvekili
tarafından
dokunulmazlığına ilişkin kararında 29, 70, 72 ile 75. maddelerin açık
üslubuna dayanarak milletvekillerinin diğer vatandaşlar gibi Kosova
mahkemelerinin yargılama yetkisi içerisinde olduklarını ve Anayasa’nın 22,
24.1, 29, 30, 31 ve 54. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5 ve
6. maddelerinde belirtilen hususlarda dokunulmazlık haklarının olduğunu
belirtmiştir. Mahkeme, milletvekillerinin milletvekili seçiminden önce veya
seçildikten sonraki dönemde görev alanı dışında işledikleri suçlara ilişkin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 329
kovuşturmalar konusunda dokunulmazlık haklarının bulunmadığını
belirtmiştir. Milletvekilliğinin Anayasa’nın 70. maddesinde belirtilen
koşullar dışında düşürülemeyeceğini de belirtmiştir. Mahkeme, Meclisin
onayı ile bir milletvekilinin Meclis oturum ve komisyon toplantıları
süresince alıkonabileceği veya tutuklanabileceğine karar vermiştir.
Mahkeme, milletvekillerinin Meclis oturum ve toplantıları bulunmadığı süre
içerisinde Meclis’in onayı olmaksızın da alıkonup tutuklanabileceğini
kararlaştırmıştır.
Mahkeme, milletvekillerinin beş yıl veya daha uzun süreli hapis cezası
gerektiren ağır suçüstünde yakalanması halinde Meclis onayı olmaksızın
alıkonup tutuklanabileceğine karar vermiştir. Mahkeme, milletvekilinin
mahkeme kararı ile işlediği suçtan dolayı bir yıl veya daha uzun süreli hapis
cezası ile mahkum edildiği durumlarda milletvekilliği görev süresi dolduktan
sonra alıkonup tutuklanabilir.
Mahkeme, yetkili bir savcının Meclis’ten herhangi bir milletvekilinin
dokunulmazlığının kaldırılmasını talep edebileceğini belirtmiştir. Mahkeme,
bir milletvekilinin Meclis oturumu veya grup toplantısında olmadığı
zamanlarda Meclis’in onayı olmaksızın bir milletvekilinin alıkonup
tutuklanmasını buyurabileceğine karar vermiştir.
Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığına ilişkin olarak Mahkeme, Anayasa’nın
89. 90 ve 91. maddelerine ile 03/L-094 sayılı Cumhurbaşkanlığı Yasası’na
dayanarak Cumhurbaşkanı’nın görev alanı dışında ağır bir suç işlemesi
durumunda dokunulmazlık hakkının olmadığına ve hakkında adli
soruşturma başlatılabileceğine karar vermiştir. Cumhurbaşkanı’nın, görev
alanı dışındaki fiillerden dolayı hakkında açılacak medeni davalara karşı da
dokunulmazlığının olmadığı belirtilmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 91.
maddesine göre Meclis’in Cumhurbaşkanı’nı azledebileceğini de kararında
belirtmiştir. Ancak Mahkeme, Cumhurbaşkanlığı görevinin işlevinden
kaynaklanan görevlerini sürekli bir şekilde yerine getirmek durumunda
olduğundan, görev süresince alıkonamayacağı ve tutuklanamayacağını
belirtmiştir.
Hükümet üyeleriyle ilgili olarak Mahkeme, Anayasa’nın 97 ve 98.
maddelerine dayanarak görev alanları dışındaki fiil ve kararlardan dolayı
herhangi bir özel dokunulmazlıklarının bulunmadığını belirtmiştir.
Mahkeme, kararın derhal yürürlüğe gireceğini belirtmiştir.
Priştine, 20 Eylül 2011
Nr.ref: AGJ138/11
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 330
KARAR
Dava no: KO 98/11
Başvurucu
Kosova Cumhuriyeti Hükümeti
Kosova Cumhuriyeti Milletvekilleri
Kosova Cumhurbaşkanı ve
Kosova Hükümeti üyelerinin
dokunulmazlıkları hakkında
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Hükümeti (bundan sonra “Hükümet”
şeklinde anılacaktır) adına Başbakan Sayın Hashim Thaçi’dir.
2. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (bundan sonra “Mahkeme”
şeklinde anılacaktır) Hükümetten üç ayrı meseleyle ilgili istemi 20
Temmuz 2011 tarihinde kabul etmiştir. Mahkemeye yöneltilen sorular
Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyeleri başat olmak üzere
Kosova’nın çeşitli devlet organlarının dokunulmazlıklarıyla ilgilidir.
3. Hükümet, “Kosova Cumhuriyeti kurumlarının Kosova Cumhuriyeti
Anayasasına uygun şekilde demokratik işleyişine doğrudan etki ettiği
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 331
için” milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyelerinin
dokunulmazlıklarının yorumlanması ve açıklanmasına ihtiyaç olduğunu
değerlendirmiştir.
4. Hükümet, istemini Anayasanın 93(10) ve 113 (3) (1) maddelerine isnat
ettiğini vurgulamıştır.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 20 Temmuz 2011 tarihinde başvurusunu sunmuştur.
6. Anayasa Mahkemesi Başkanı aynı tarihte Yargıç Snezhana
Botusharova’yı raportör yargıç olarak belirlemiş ve Yargıç Robert
Carolan başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’den
oluşan ön inceleme heyetini tayin etmiştir.
7. Mahkeme Başkanı 22 Temmuz 2011 tarihinde Meclis Başkanı,
Cumhurbaşkanı ve Başbakanı istem konusunda bilgilendirerek, açılan
davayla ilgili cevap ve yorumlarını 45 gün içerisinde sunmalarını talep
etmiştir.
8. Bunun dışında Meclis Başkanına gönderilen yazı ve başvurudaki
meselelerle ilgili milletvekillerinin cevap ve uyarılarının alınması
yararına vurgu yapılan 26 Temmuz 2011 tarihli ilave yazısında Mahkeme
Başkanı, aşağıdaki konularla ilgili yazışma ve dosyalardan birer nüsha
gönderilmesini talep etmiştir:

Anayasanın 75, 89 ve 98. maddelerine göre bazı dokunulmazlıklarla
ilgili Anayasa hazırlık çalışmaları;

03/L-111 sayılı Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasına göre
milletvekillerinin dokunulmazlıkları hakkındaki maddelerle ilgili ve
özellikle Meclisin bu konulardaki hazırlık çalışmaları, toplantı
tutanakları ve söz konusu maddelerle ilgili yazışmalarına ilişkin
Meclis dosyalarının tam nüshaları;

Kosova Meclisinin 29 Nisan 2010 tarihinde kabul edilen İçtüzüğüne
göre milletvekillerinin dokunulmazlıkları hakkındaki maddelerle
ilgili ve özellikle Meclisin bu konulardaki hazırlık çalışmaları,
toplantı tutanakları ve söz konusu maddelerle ilgili yazışmalarına
ilişkin Meclis dosyalarının tam nüshaları;

03/L-094 sayılı Kosova Cumhurbaşkanlığı Yasasına göre Kosova
Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlıkları hakkındaki maddelerle ilgili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 332
ve özellikle Meclisin bu konulardaki hazırlık çalışmaları, toplantı
tutanakları ve söz konusu maddelerle ilgili yazışmalarına ilişkin
Meclis dosyalarının tam nüshaları.
9. Meclis milletvekillerinden Sayın Nait Hasani, bu konuyla ilgili görüşünü
sunduğu bir cevabı 21 Ağustos 2011 tarihinde Mahkemeye göndermiştir.
10. Mahkeme Başkanının 26 Temmuz 2011 tarihli yazısına cevaben, Dr.
Yakup Krasniqi’nin 23 Ağustos 2011 tarihinde Mahkemeye gönderdiği
yazının ekinde Meclisin Kosova EULEX Misyonu Yöneticisi Xavier De
Marnhac’a bu meseleyle ilgili olarak gönderdiği yazının bir nüshasını ve
Kosova Meclisi Hukuk Dairesinin hukuki görüşünü de göndermiştir.
11. Meclis Başkanından 22 Temmuz 2011 tarihinde talep edilen dosya,
yazışma ve belgeleri göndermesi için bir hatırlatma yazısı 8 Eylül 2011
tarihinde gönderilmiştir. Meclis Başkanının bu yazıya 9 Eylül 2011
tarihinde verdiği cevabı Mahkeme 12 Eylül 2011 tarihinde almıştır.
Cevabın ekinde Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası ile 29 Nisan
2010 tarihinde kabul edilen Meclis İçtüzüğü dosyaları gönderilmiştir.
12. Mahkeme, Vetëvendosje (Özbelirlenim) Hareketi Parlamento Grubu
adına Sayın Visar Ymeri tarafından gönderilen cevap ve yorumları 9
Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir.
13. Mahkeme, Milletvekili Sayın Alma Lama tarafından gönderilen cevabı 12
Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir.
14. Mahkeme, Milletvekili Sayın Fatmir Limaj tarafından 12 Eylül 2011
tarihinde gönderilen cevabı 13 Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir.
15. Mahkeme, Meclis Başkanı Dr. Yakup Krasniqi tarafından 13 Eylül 2011
gönderilen cevabı 13 Eylül 2011 tarihinde kabul etmiştir.
16. Diğer milletvekilleri, Kosova Cumhurbaşkanı ve Hükümetten cevap
gönderilmemiştir.
17. Ön İnceleme heyeti Raportör Yargıç Snezhana Botusharova tarafından
hazırlanan raporu değerlendirdikten sonra tam kadroda toplanan
Mahkeme Heyetine öneri sunmuştur.
18. Tam kadroda toplanan Mahkeme Heyeti, Hükümet tarafından Anayasa
ile ilgili sunulan bu istemin özelliğinden dolayı 20 Eylül 2011 tarihinde
yaptığı görüşmede oylama yapılıp öncelik verilmesini kararlaştırmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 333
Cevap ve Yorumlar
A
Milletvekili Sayın Nait Hasani’nin Cevabı
19. Sayın Nait Hasani, Meclis İçtüzüğü ve Anayasanın güvence altına aldığı
dokunulmazlığa sahip olduğunu vurgulamıştır. O, dokunulmazlığın
açıkça belirtildiğini ve adli kovuşturma amacıyla yetkili kurumun talebi
üzerine Meclis tarafından kaldırılabileceğini vurgulamıştır.
B Meclisin Cevap ve Yorumları
20. Meclis Başkanlığı adına Başkan Dr. Jakup Krasniqi tarafından 13 Eylül
2011 tarihinde Mahkemeye gönderdiği cevapta, Meclis Başkanı’nın
Kosova EULEX Misyonu Yöneticisi Sayın Xavier De Marnhac’a 15
Temmuz 2011 tarihinde gönderdiği yazı bulunmaktaydı. Bu yazıda
Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası ile Anayasa arasında
uyuşmazlığın olmadığı ve bu meseleyle ilgili olarak Anayasa
Mahkemesine başvurmaya gerek olmadığı belirtilmiştir. O, bir meseleyi
Anayasa Mahkemesine götürmenin tamamen Hükümetin takdirinde
olduğu ve bununla ilgili olarak Meclis kararına gerek olmadığını
belirtmiştir. Yazıda Meclisin, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları
Yasasının 9(3) maddesine dayanarak Genel Savcının istemi
doğrultusunda ancak dokunulmazlıklarla ilgili usul işlemi başlatabileceği
açıklanmıştır.
21. Kosova Meclisi Hukuk Dairesinin hukuki görüşü belli anayasal ve yasal
hükümleri teşhis edip bu hükümlerdeki ifadelerin benzer olduğunu
vurgulamıştır. Öyle ki Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlama
gerektiren uyuşmazlık meseleleri yoktu. Görüşün devamında,
Hükümetin Anayasa Mahkemesinde bir dava açması için Anayasa
hükümlerine göre Meclis Kararını gerektiren bir imkân öngörülmemiştir.
22. Görüşün sonunda, Anayasa ve 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Görev ve
Sorumlulukları Yasasının 9. maddesine göre Kosova Meclisi üyesi olan
bir şüpheli hakkında kovuşturmanın engellenemeyeceği, askıya
alınamayacağı veya geciktirilmeyeceği belirtilmiştir. Görüşte “Yasanın,
soruşturma ve yargılamaya devam ederek yoluna devam etmesine izin
verilir” denmiştir. Milletvekillerinin görev süresinin zamanından önce
bitmesi üç veya daha uzun süreli hapis cezası gerektiren mahkûmiyetin
kesinleşmesiyle gerçekleşir ve tutuklama ve hapsedilmeye kadar yol
açabilir.
C Vetëvendosje Hareketi Parlamento Grubunun Cevap ve
Yorumları
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 334
23. Vetëvendosje Hareketi Parlamento Grubu adına Sayın Visar Ymeri,
cevabında, milletvekilleri dokunulmazlığının yürürlükteki anayasal ve
yasal hükümlerle yeterince iyi düzenlenmiş olduğunu vurgulamıştır.
Onun görüşü, Mecliste alınan her türlü karara karşı düşüncelerini
özgürce ifade etmesinden ve kararı oylayıp oylamamasından dolayı
milletvekilinin kovuşturma veya hukuk davalarının konusu olamayacağı
yönündedir. Anayasa hükümleri, kendi sorumluluk alanları dışındaki
fiillerden dolayı milletvekilleri hakkında yetkili kurumların kovuşturma
yapmasını engellemez.
24. Onlar, dokunulmazlığın, organize suç, yolsuzluk ve vatandaşların
düzenine, malına ve sağlığına zarar veren fiillerde bulunmuş
milletvekilleri
için
bir
kalkan
olarak
kullanılamayacağını
değerlendirmekteydiler. Dokunulmazlığın amacı milletvekillerine
uygulanabilecek keyfi yetkinin önlenmesi, milletvekillerinin olası siyasi
baskılardan kurtulması ve her şeyden önemlisi, siyasi ve hukuki
baskılara maruz kalmadan vatandaşların çıkar ve iradelerini temsil etme
görevini yerine getirebilmek için gerekli olan siyasi alanın teminidir.
25. Onlar, kurumsal işlevlerini yerine getirebilmek için kuvvetler ayrılığının
yeterli özerkliği sağlaması gerektiğini değerlendirmekteydiler.
Milletvekillerinin dokunulmazlığı Meclis özerkliği için esas olup bu
nedenle anayasal düzen için de esastır ve dokunulmazlık milletvekilinin
bu siyasi görevde bulunduğu süreyle bağlıdır.
26. Onlar, milletvekillerinin şüpheli konumunda olduğu veya haklarında
kovuşturmanın devam ettiği durumlarda dokunulmazlığı kısıtlandığını
değerlendirmekteydiler. Onlar, kovuşturmayla ilgili olarak Milletvekilleri
Görev ve Sorumlulukları Yasasının, üç yıldan fazla hapis cezası
gerektiren suçlarla ilgili milletvekillerinin suçüstü yakalandığı
durumlarda Meclis onayı olmaksızın tutuklamayı ele alan 9. maddesine
vurgu yapmışlardır.
27. Onlar, bir kişinin mahkeme emriyle tutuklanmasına ve mahkeme emri
olmaksızın polis veya diğer kişilerce suçüstü yakalanarak tutuklanmasına
imkan veren Kosova Ceza Usulleri Yasasını 281 ve 210. madde
hükümlerine vurgu yapmışlardır.
28. Onlar,
Meclis
İçtüzüğünün
22
(3)
maddesinin,
Meclisin
dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karar almadığı sürece,
milletvekilinin alıkonma, tutuklanma ve kovuşturmaya karşı
dokunulmazlığı
öngördüğünü
ifade
etmişlerdir.
Ancak,
bu
dokunulmazlığı, milletvekillerinin yetki alanı dışındaki fiillere ilişkin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 335
kovuşturmayı engellediğinden, Anayasanın 75(2) maddesiyle çelişmekte
olduğu değerlendirilebilirdi.
29. Onlar sonunda, suç fiilinin ciddiyetinden bağımsız olarak, milletvekili
dokunulmazlığının mecliste oylama usullerine tamamen riayet edildikten
sonra ancak kaldırılabileceğini vurgulamışlardır.
D Milletvekili Sayın Alma Lama’nın Cevap ve Yorumları
30. Bayan Lama, 75. maddenin milletvekillerinin dokunulmazlığını
öngördüğünü, aynı maddenin 2. fıkrasının ise görevi devam ettiği sürece
Meclis üye tamsayısının çoğunluğunun onayı olmadan milletvekilinin
tutuklanmasını ve alıkonmasını engellediğini vurgulamıştır.
E Milletvekili Sayın Fatmir Limaj’ın Cevap ve Yorumları
31. Sayın Limaj, çok sayıda esas meselenin olduğunu, şöyle ki Kosova
Anayasasında dokunulmazlıkla ilgili hükümlerin olup olmadığı, Kosova
yasalarında dokunulmazlıkla ilgili hükümlerin olup olmadığı,
Hükümetin Anayasa Mahkemesine doğrudan başvurmaya yetkisi olup
olmadığı ve bu istemin öngörülen süre içerisinde sunulup
sunulmadığıyla ilgili meselelerin olduğunu vurgulamıştır.
32. Öncelikle o, Anayasanın 75. maddesine atıfta bulunarak bu maddenin
dokunulmazlıkla ilgili bir hükmü öngördüğü sonucuna varmıştır.
33. İkinci olarak o, 03/L-111 sayılı Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları
Yasasının 9. maddesine atıfta bulunarak bu madde ile Anayasa
hükümleri arasındaki benzerliğe işaret etmiş ve Kosova yasalarında
dokunulmazlıkla ilgili hükümlerin bulunduğu sonucuna varmıştır.
34. Üçüncü olarak o, yasaların, Cumhurbaşkanı ile Başbakanın kararlarının
ve Hükümet yönetmeliklerinin Anayasaya uygunluğu meselelerinde
Hükümete dava açmaya yetki veren Anayasanın 113(2) maddesine vurgu
yapmıştır. O, Hükümetin anayasal uygunlukla ilgili herhangi bir
meseleyi tespit etmediğini ve 113. maddeye göre herhangi bir istemde
bulunulamayacağını vurgulamıştır.
35. O, Anayasanın, yasaların yetki alanı veya uygulanmasının
yorumlanmasıyla ilgili istişari görüş almak için Anayasa Mahkemesine
başvuruda bulunmaya imkan vermediği ve, bu tür istemlerin Anayasal
yetkileri aşmak olduğunu görüşündeydi. O, Anayasanın 93(10)
maddesine göre sunulan istemin Anayasanın 113. maddesi hükümlerine
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 336
tabi tutularak Hükümetin, Anayasanın 113. maddesi dışında özel
başvuruda bulunmayacağı görüşündeydi.
36. Dördüncü olarak o, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasanın29 ve 30. maddelerinin, Anayasanın 113(2) maddesine göre
yapılan başvuruların tartışmalı yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren
altı (6) ay içerisinde yapılması gereğini belirlediğine vurgu yapmıştır.
Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları yasasının 4 Haziran 2010 tarihinde
yürürlüğe girmiş olup bununla ilgili her türlü itiraz başvurusunun en geç
3 Aralık 2010 tarihine kadar yapılması gerekirdi.
37. Bundan başka Bay Limaj, hukukun yönetilmesini dengelemek için,
Anayasanın, milletvekillerinin kanunların üstünde kişiler olamayacağını,
ancak sırf seçilmiş yetkililer oldukları için siyasi amaçlı kovuşturmalara
tabi tutulmamasını öngördüğüne dikkat çekmiştir. O, bir şüphelinin
milletvekili olmasından dolayı kovuşturmanın askıya alınamayacağını ve
yargılama ile soruşturmanın yapılabileceğini de vurgulamıştır.
F Meclis Başkanı Dr. Jakup Karsiniqi’nin İlave Cevap ve
Yorumları
38. Meclis Başkanı Dr. Jakup Krasniqi’nin 13 Eylül 2011 tarihli ilave cevap ve
yorumları, Bay Limaj’ın yukarıda belirtilen argümanlarını yakından
yansıtmaktaydı.
Dava Konusu
39. Dava konusu dokunulmazlıkla ilgilidir. Anaysa Mahkemesine yöneltilen
sorular şöyledir:
A Milletvekillerinin Dokunulmazlığı
1. Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 75 (1) [Dokunulmazlık]
maddesinin “Meclis üyeleri, Meclisteki sorumluluk alanlarıyla ilgili
işledikleri fiil ve aldıkları kararlardan dolayı yasal kovuşturma, suç
duyurusunda
bulunma
veya
görevden
alınmaya
karşı
dokunulmazlık hakkına sahiptirler. Dokunulmazlık hakkı, Meclis
üyesi olarak sorumluluk alanları dışında işledikleri fiillerden dolayı
yasal kovuşturmaları engellemez” uygulanabilirliği ve etkisinin
yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesinden, milletvekillerinin sorumluluk alanları
dışındaki fiillerden dolayı kovuşturma, hukuk davarlı, görevden
alma
ve
tutuklanma
veya
alıkonmalarıyla
ilgili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 337
dokunulmazlıklarının olup olmadığı konusuna açıklık getirilmesi
talep edilmiştir.
2. Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 75 (2) [Dokunulmazlık]
maddesinin “Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sürece
Meclis üyesi, Meclis üye tamsayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın
tutuklanamaz ve alıkonamaz.” uygulanabilirliği ve etkisinin
yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Mahkemeden aynı zamanda, 75.2 maddede zikredilen “Meclisteki
görevini yerine getirmekte olduğu sürece” ifadesinin yorumlanması
talep edilmiştir. Bu yerine getirmenin kapsamı, milletvekillerinin
sadece sorumluluk alanlarıyla ilgili görevler midir?
3. Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 75. maddesinin
“Dokunulmazlık hakkı, Meclis üyesi olarak sorumluluk alanları
dışında işledikleri fiillerden dolayı yasal kovuşturmaları
engellemez” ibaresinin uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması
konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Milletvekilliği
görev süresi başlamadan önce veya milletvekilliği görev süresince
ancak sorumluluk alanları dışında işlenen suçlarla ilgili 75. madde
nasıl uygulanmalıdır?
B Cumhurbaşkanının Dokunulmazlığı
Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 89 [Dokunulmazlık]
maddesinin “Kosova Cumhurbaşkanın, kendi görev alanıyla ilgili fiil ve
karalardan dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusunda bulunma veya
görevinden alınma konusunda dokunulmazlığı vardır” uygulanabilirliği ve
etkisinin yorumlanması konusunda Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesinden, Kosova Cumhurbaşkanının sorumluluk alanları
dışındaki fiillerden dolayı kovuşturma, hukuk davaları, görevden alma ve
tutuklanma veya alıkonmayla ilgili dokunulmazlığının olup olmadığı
konusuna açıklık getirilmesi talep edilmiştir.
C Hükümet Üyelerinin Dokunulmazlığı
Kosova Cumhuriyeti Hükümeti, Anayasanın 98 [Dokunulmazlık]
maddesinin “Kosova Hükümeti üyelerinin, Kabine üyesi olarak kendi görev
alanıyla ilgili fiil ve kararlardan dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusu
veya
görevden
alınma
konusunda
dokunulmazlığı
vardır”
uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması konusunda Anayasa
Mahkemesine
başvurmuştur.
Anayasa
Mahkemesinden,
Kosova
Cumhuriyeti Hükümet üyelerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillerden
dolayı kovuşturma, hukuk davaları, görevden alma ve tutuklanma veya
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 338
alıkonmayla ilgili dokunulmazlığının olup olmadığı konusuna açıklık
getirilmesi talep edilmiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
40. Anayasa Mahkemesine yönelik istemini Hükümet, Anayasanın 93(10) ve
113 (3) (1) maddelerine dayandırmaktadır. Anayasanın 93 (10)
maddesine göre Hükümet, Anayasa Mahkemesine istemde bulunabilir.
Başvuru konusu anayasal bir mesele olması halinde Hükümet yetkili
taraf olup istem kabul edilirdir. Mahkeme, yapılan başvuruyu ayrıntılı
olarak ele alıp istemde gündeme gelen meselelerin anayasal mesel olup
olmadıklarını değerlendirecektir.
41. Kosova Cumhuriyeti Anayasasına göre halktan gelen ve halka ait olan
Kosova’nın egemenliği, diğerleri yanı sıra seçilmiş temsilcileriyle de
uygulanır (bkz. Anayasanın 2. Maddesi). Anayasa, 75. maddede
belirtildiği şekilde, dokunulmazlık vasıtasıyla milletvekillerine özel bir
statü sunmaktadır. Bu, yasama yetkisi olan Meclise devletin diğer
yetkilerinden bağımsız ve ayrı olma imkanı sağlayan önemli bir araçtır.
42. Anayasanın 89. maddesi Cumhurbaşkanı kurumuna da dokunulmazlık
vermiştir. Bu özel statü ve imtiyaz, Cumhurbaşkanının devletin başı olup
halkın birliğini temsil ediyor olması gerçeğinden kaynaklanmaktadır.
Devletin bu kurumu yani Cumhurbaşkanlığı, kendi fonksiyonlarını
onurlu, etkin ve bağımsız bir şekilde gerçekleştirip yasama, yürütme ve
yargı gibi diğer yetki makamlarından etkilenmemesi için özel statü,
dokunulmazlık ve imtiyaza sahip olmalıdır.
43. Yürütme yetkisinin taşıyıcısı olan Hükümet, açıkça belirtilmiş yetkilerle
yasama ve yargıdan bağımsız olmalıdır. Bu yüzden Anayasa Hükümet
üyelerine, bağımsızlık ve etkinliğinin diğer yetki makamlarının
müdahalelerinden korumak amacıyla dokunulmazlık sağlamıştır.
44. Kosova Cumhuriyeti, Anayasasında, kuvvetler ayrılığı ile yetki dengeleri
ilkesine dayanan demokratik cumhuriyet olarak tanımlanmıştır.
Kuvvetler ayrılığı devletin demokratik işleyişini güvence altına alan
esaslardan biridir. Bu kolların bağımsız ve etkin işleyişinin özü bu
yetkileri somutlaştıran kişilere verilen dokunulmazlıktır.
45. Başbakanın dediği gibi, dokunulmazlıkla ilgili açılan dava devletin
demokratik işleyişine etki etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 339
46. Bu meseleler, devletin yönetim şekliyle ilgili olduklarından anayasal
konulardır. Bu meseleler, Kosova Cumhuriyetinde kuvvetler ayrılığı
mekanizmalarıyla ilgilidirler.
47. Anayasaya göre yetkiyi uygulayanlar ve devletteki görevlerini yerine
getirenler, görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmeleri ve başka
kurumların kendi çalışmalarına müdahale etmelerini engellemek ve
zorlamayı önlemek için dokunulmazlık hakkı ve özel statüye sahiptirler.
48. Milletvekilleri, milletvekilliği görevini yerine getirebilmeleri için bu
görevleri süresince işledikleri fiillerden, aldıkları kararlardan, verdikleri
oylardan ve ifade ettikleri fikirlerden sorumlu tutulmamaları gereklidir.
Bu özgürlük olmaksızın Meclisin işleyememem tehlikesi bulunmaktadır.
Dokunulmazlıkla güvence altına alınan bu özgürlükler, milletvekillerinin
halkın temsilcileri olarak yetkilerini uygulayıp halkın irade ve
egemenliğini ifade etmeye yarar. Milletvekillerinin dokunulmazlığı,
sorumluluk alanıyla ilgili işledikleri fiil ve aldıkları kararlar için
geçerlidir. Bu imtiyazın milletvekillerinin kişisel çıkarları için verilmeyip
kendilerini seçen halkın yararı için olduğu ortaya konması önemlidir. Bu,
“milletvekillerinin sorumluluk alanı içerisinde” ifadesinin anlamıdır.
49. İstemin kabul edilir ilan edilmesi için, Anayasanın 113(1) maddesi,
istemin yetkili bir tarafça yasal şekilde Mahkemeye sunulmasını
gerektirmektedir. Mahkeme, başvurucunun yanıt aradığı soruların yasal
bir şekilde sunulduğunu tespit etmiştir. Anayasanın yorumlanmasında
nihai merci olan Anayasa Mahkemesi, dokunulmazlıkla ilgili konuların
Anayasayla ilgili olduklarını değerlendirmektedir. Öyle ki Hükümetin
istemi anayasal konu olup Hükümet yetkili taraftır.
50. Açıklanması talep edilen konular Anayasanın 93(10) maddesinde
belirtildiği şekilde anayasal konulardır. Bu sebepten istemin Anayasanın
113 (3) (1) maddesi çerçevesinde alınması gerekli değildir. Dahası,
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın III. Kısmı (Özel Usuller),
Anayasanın 113. maddesine göre yapılan başvurular için zamana bağlı
vadeler öngörmekte iken 93(10) maddesine göre yapılan başvurular için
zamana bağlı vadeler öngörülmemiştir.
Davanın Esası
51. Mahkeme, Hükümetin istemlerini şu sıraya göre yorumlayıp
açıklayacaktır: A - Milletvekillerinin dokunulmazlığı, B –
Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı ve C – Hükümet üyelerinin
dokunulmazlığı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 340
A Milletvekillerinin dokunulmazlığıyla ilgili olarak
Genel İlkeler
52. Hükümetin, milletvekillerinin dokunulmazlıklarıyla ilgili isteminde
Mahkeme, Anayasayı bir bütün olarak ele alıp sadece aşağıda alıntılanan 75.
madde ile sınırlı kalmayacaktır:
“1. Meclis üyeleri, Meclisteki sorumluluk alanlarıyla ilgili işledikleri
fiil ve aldıkları kararlardan dolayı yasal kovuşturma, suç
duyurusunda
bulunma
veya
görevden
alınmaya
karşı
dokunulmazlık hakkına sahiptirler. Dokunulmazlık hakkı, Meclis
üyesi olarak sorumluluk alanları dışında işledikleri fiillerden dolayı
yasal kovuşturmaları engellemez.
2. Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sırada Meclis üyesi,
Meclis üye tam sayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın
tutuklanamaz ve alıkonamaz.”
53. Anayasal kuram ve uygulamalara göre farklı hukuk sistemleri iki çeşit
parlamenter dokunulmazlık kategorisi veya kavramı kabul edip
uygularlar.
54. Dokunulmazlığın birinci kategorisi, milletvekillerinin görevlerini yerine
getirdikleri süre içerisinde ifade ettikleri görüş, oylama şekli ve aldıkları
kararlar veya işledikleri diğer fiillerden dolayı adli sorumluluktan muaf
tutulmadır. Bu dokunulmazlık çeşidi milletvekillerinin görev süreleri
bittikten sonra da devam eder ve süre sınırı yoktur. Milletvekilleri böyle
fiillerden veya kararlardan dolayı herhangi birine veya herhangi bir
mahkemeye cevap vermek durumunda olmayacaklardır. Bu, Kosova
Anayasasında açıkça belirtilmiştir. Bu işlevsel dokunulmazlık türüdür.
55. Parlamenter dokunulmazlığın ikinci kategorisi milletvekillerinin
sorumluluk alanları dışındaki fiillerle ilgilidir. Bu dokunulmazlığın iki
yönü vardır:
Kovuşturma
a) Dokunulmazlığın birinci yönü Meclisin onayıyla milletvekilleri
hakkında kovuşturmanın yapılmasıyla ilgilidir. Ancak bu Kosova
Anayasasından
öngörülmemiştir.
Anayasa,
milletvekillerinin
sorumluluk alanı dışındaki fiillerden dolayı haklarında kovuşturma
yapılmasına imkân tanımaktadır (bkz. 75 (1) maddenin ikinci
cümlesi).
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 341
Tutuklama ve Alıkoyma
b) Dokunulmazlığın ikinci yönü tutuklanma ve alıkonma özgürlüğüyle
ilgilidir. Özgürlükten mahrumiyet Meclisin onayıyla veya onayı
olmaksızın olabilir. Anayasa Mahkemesi bu iki yönü Kararın ileriki
bölümlerinde ele alacaktır.
Bu genel ilkelerin Kosova Cumhuriyetinde uygulanabilirliği
56. Hükümet, Kosova Cumhuriyeti Meclisi milletvekillerinin sorumluluk
alanı dışındaki fiil ve kararlardan dolayı haklarında adli kovuşturma,
hukuk davaları, görevden alma ve tutuklanma veya alıkonma konusunda
dokunulmazlıklarının olup olmadığı yönünde açıklama talebinde
bulunmuştur. Mahkeme, Hükümetin şu konularla ilgili açıklama
talebinde bulunduğunu tespit etmiştir:
a) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
adli
kovuşturma
yapılması
konusunda
dolayı
hakkında
dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
b) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı hakkında hukuk davası açılması konusunda dokunulmazlığa
sahip olup olmadığı;
c) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı hakkında görevden alınması konusunda dokunulmazlığa sahip
olup olmadığı;
d) Milletvekillerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı hakkında tutuklanması veya alıkonması konusunda
dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
57. Milletvekillerinin sorumluluk alanları içerisindeki faaliyetleri konusunda
Kosova Meclisi Milletvekillerinin işlevsel dokunulmazlıklarının
bulunduğu belirtilmelidir. Bu, fiil ve kararlarından dolayı
milletvekillerinin adli kovuşturma, hukuk davaları ve görevden
alınmakla ilgili dokunulmazlıklarının olduğu anlamına gelir (bkz. 75 (1)
maddenin birinci cümlesi).
58. Anayasanın 75 (1) maddesi Kosova Meclisi milletvekillerinin sorumluluk
alanlarıyla ilgili ifade ettikleri görüş, oylama şekli veya fiilleri ya da
kararlardan dolayı işlevsel dokunulmazlık hakkına sahip olduklarını
belirlemiştir. Doğrusu milletvekilleri,
kendi sorumluluk alanları
içerisinde imtiyazlı konuma sahipler. Seçilmiş temsilciler olarak anayasal
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 342
görevini yerine getiren milletvekilleri, bu özel statülerinde dolayı,
sorumluluk alanlarıyla ilgili fiil ve kararlarla ilgili yasama ve yargıya
karşı daha fazla özgürlük, güvenlik ve bağımsızlık sağlayan
dokunulmazlık hakkına sahipler.
59. Anayasa, milletvekillerinin sorumluluk alanlarını açık bir şekilde
belirtmiştir. Bu sorumluluklar Anayasanın 65. maddesinde belirtilen
Meclisteki yetkilerini yerine getirmekle ilgili fiil ve kararladır. Netice
itibariyle milletvekilleri, aşağıdaki karar ve fillerle ilgili dokunulmazlık
hakkına sahipler:
(1) Yasa, karar ve diğer genel hükümleri onaylar;
(2) Kosova’da çoğunluk olmayan topluluklara ayrılmış ve güvenceye
bağlanmış üye tam sayısının üçte ikisi dâhil, üye tam sayısı üçte
ikisinin (2/3) onayıyla Anayasayı değiştirmeye karar verir;
(3) Yaslara uygun şekilde referandum kararını ilan eder;
(4) Uluslararası anlaşmaları onaylar;
(5) Kosova Cumhuriyeti Bütçesini onaylar;
(6) Meclis başkanı ve başkan yardımcılarını seçer ve görevden alır;
(7) Bu Anayasaya uygun şekilde Kosova Cumhurbaşkanını seçer ve
görevden alabilir;
(8) Hükümeti seçer ve güvensizlik oyu verir;
(9) Hükümeti ve Anayasayla yaslara göre Meclise rapor sunan kamu
kurum ve kuruluşlarını denetler;
(10) Bu Anayasaya uygun şeklide Kosova Yargı Kurulu ve Kosova
Savcılık Kurulunun üyelerini seçer;
(11) Anayasa Mahkemesi yargıçlarını önerir;
(12) Dış politika ve güvenlik politikasını denetler;
(13) Cumhurbaşkanının Olağanüstü Hal Kararnamesine onay verir;
(14) Yasalarla belirlenen umumi çıkarlarla ilgili kararlar alır.
60. Bu çerçevede milletvekilleri, görevlerini Kosova Cumhuriyetinin en iyi
çıkarları doğrultusunda ve Anayasa, yasalar ile Meclis Kurallarına (bkz.
Anayasanın 74. maddesi) uygun şekilde yerine getirmelidirler.
61. Netice itibariyle yürütme veya yargı kuvvetinin yasam alanına
müdahaleden özgür bırakılmış Kosova Meclisi milletvekilleri, kuvvetler
ayrılığını ve Meclisin bağımsız işleyişini sağlamak için işlevsel
dokunulmazlık hakkına sahip olup sorumluluk alanlarıyla ilgili fiil ve
kararlarla ilgili sorumluluktan azat edilmişlerdir.
62. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok davasında Avrupa İnsan
Hakları ve Temel Özgürlükleri Sözleşmesi ile Ek Protokollerini kabul
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 343
eden ülke parlamento üyelerinin sorumluluktan azat edilmenin
uygulanabilirliğini ele almıştır.
63. Örneğin: Syngelidis – Yunanistan davasının (24895/07 numaralı
başvuru) 11 Şubat 2010 tarihli kararında Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi şunu belirtmiştir:
“41… kuralların yasal güvenlik ve hukukun uygun yönetimine hizmet
etmeye son bulduğu ve müdahil tarafa ait davanın yetkili mahkemece
esastan çözülmesini imkânsız kıldığı zaman mahkemeye başvuru hakkı
azalır.
42. Mahkeme, devletin kendi parlamento üyelerine dokunulmazlık
hakkı tanıdığında temel hakların korunmasının zarar görebileceğini
tespit emiştir. Ancak bu, parlamenter dokunulmazlığın, 6. maddede
belirtildiği üzere, Mahkemeye başvurmada eşit olmayan dayatılmış bir
sınırlama ilkesi gibi değerlendirilemez (bkz. yukarıda vurgulanan Kart
– Türkiye davası 80. madde). O maddeye göre adil yargılanma hakkı
güvencesinin ayrılmaz parçası olan Mahkemeye başvuru hakkı olduğu
gibi, başvuruyla ilgili bazı sınırlamalar da ayrılmaz parça olarak ele
alınmalı, bunun örneği genel anlamda parlamenter dokunulmazlık
doktrininin bir parçası olarak taraf ülkelerin sınırlamalarıdır (bkz.
yukarıda atıfta bulunulan A. – Birleşik Krallık davası 83. madde ve
mutatis mutandis, Al-Adsani – Birleşik Krallık [DHM] 35763/97
numaralı davası AİHM 2001-XI kararı 56. maddesi). Mahkeme, halkın
temsilcilerinin özgür konuşabilmek ve parlamento işleyişine partizanca
müdahaleleri önlemek amacıyla, devletlerin parlamentolarına genelde
farklı dokunulmazlık kademeleri belirlemenin uzun süreli bir deneyim
olduğunu artık kabul etmiştir (bkz. yukarıda atıfta bulunulan A. –
Birleşik Krallık davası 75-77. maddeleri; yukarıda atıfta bulunulan
Cordova ve De Jorio – İtalya 73936/01 başvuru numaralı ve 3 Haziran
2004 tarihli kararın 49. maddesi). O halde, uygulanması özel bazı
davalara bağlı olan dokunulmazlıkla ilgili istisnaların oluşturulması,
takip edilen meşru amaçlara zarar verecektir (bkz. yukarıda atıfta
bulunulan A. – Birleşik Krallık davası, 88. madde).
43. Ancak, taraf ülkelerin genelde kullanılan parlamenter
dokunulmazlık sistemlerinden birini kabul ederek Sözleşmeye göre
parlamenter faaliyetlerle ilgili sorumluluktan muaf tutulmaları,
Sözleşmenin amaç ve hedefleriyle örtüşmeyecekti. Sözleşmenin
amacının kuramsal veya hayali olan hakların güvence altına alınması
olmayıp, uygulanabilir ve etkin hakların güvence altına alınması
olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu, adil yargılanma hakkının
sahip olduğu önemli yer bağlamında Mahkemeye başvurma hakkı için
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 344
özellikle geçerlidir (bkz. Ait-Mouhoub – Fransa davası 28 Ekim 1998
tarihli 1998-VIII raporun 52. maddesi). Devletin, Mahkeme tarafından
sınırlama veya kontrol olmaksızın bir dizi hukuk davasını
mahkemelerin yetki alanından kaldırması veya kişi kategorilerine
dokunulmazlık vermesi, demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğü
ilkesi veya 6. maddenin 1. fıkrasında kapsanan temel ilkelerle
bağdaşmaz bkz. Fayed – Birleşik Krallık, 20 Eylül 1994, 65. madde A
serisi no 294-B).
44. O halde, mahkemeye başvurma hakkının uygulanmasını engelleyen
dokunulmazlık davalarında, özel önlemlerin orantılı veya orantısız
olduğu yönünde karar verilirken, Mahkeme, itiraz edilen hükümlerin
parlamenter fonksiyonların uygulanmasının dar anlamıyla ilgili olup
olmadığını değerlendirir (bkz. yukarıda atıfta bulunulan Cordova (no
1) ve De Jorio, 53. madde). Mahkeme, parlamenter faaliyetle ilgili
herhangi bir açık ilişki eksikliğinin olması ulaşılması amaçlanan hedef
ile uygulanan araçlar arasında orantılılık kavramının dar çerçevede
yorumlamayı benimsemeyi gerektirdiğini tekrarlar. Bu, başvuru
hakkının siyasi organın kararlılığından kaynaklandığı meselelerde
özellikle böyledir (bkz. yukarıda belirtilen Kart – Türkiye, 83. madde ve
Tsalkitzis – Yunanistan nı 11801/04, 49 madde, 16 Kasım 2006).
Dahası, dokunulmazlık sınırı ne kadar genişse, gerekçe o denli ikna
edici olmalıdır (bkz. yukarıda belirtilen A. – Birleşik Krallık, 78.
madde)”
Hükümetin milletvekilleri dokunulmazlığına
sorusunun dört kısmına yönelik cevaplar
ilişkin
birinci
64. Mahkeme, Hükümetin, milletvekillerinin sorumluluk alanı dışındaki fiil
ve kararlardan dolayı haklarında adli kovuşturma, hukuk davaları,
görevden alma ve tutuklanma veya alıkonma konusunda
dokunulmazlıklarının olup olmadığı yönünde soru sorduğunu hatırlatır.
a) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlarla ilgili adli kovuşturmaya ilişkin dokunulmazlığı
65. Anayasanın 75 (1) maddesinin ikinci cümlesi milletvekillerine verilen
genel
dokunulmazlık
haklarının
sınırlamalarını
öngörmüştür
“Dokunulmazlık hakkı, Meclis üyesi olarak sorumluluk alanları dışında
işledikleri fiillerden dolayı yasal kovuşturmaları engellemez”. Anayasa,
milletvekillerinin halkın temsilci olarak ve özel hayatındaki yaptıkları
arasında açık ayrım yapmaktadır. Anayasada, tüm adli kovuşturmalarla
ilgili verilmiş sınırsız bir dokunulmazlık yoktur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 345
66. Milletvekilleri, sıradan vatandaş olarak Kosova Cumhuriyeti Ceza Yasası
ile Ceza Muhakemeleri Usul Yasasına göre diğer vatandaşlar gibi
muamele görürler. Bu sonuç, dokunulmazlığın milletvekillerinin
sorumluluk alanları dışındaki fillerden dolayı adli kovuşturmayı
engellemediğini belirten Anayasanın 75 (1) maddesinin ikinci
cümlesinden kaynaklanmaktadır.
67. Bu, milletvekilinin üç veya daha uzun süreli hapis cezası gerektiren bir
suçtan mahkum olması halinde görevinin son bulduğunu belirleyen
Anayasanın 70 (6) maddesi göz önünde bulundurulduğu zaman daha da
perçinlenir.
68. Anayasa, yasamanın, sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı
milletvekilleri hakkında adli kovuşturmaya sınırlama getirme veya
müdahalesine izin vermez.
69. Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillerden dolayı adli
kovuşturma konusunda Anayasa dokunulmazlık garantisi vermediğine
göre, milletvekilleri, görev süreleri başlamadan önce veya görev süreleri
devam ederken işledikleri iddia edilen fiillerle ilgili adli kovuşturma
konusunda dokunulmaz değiller.
70. Meclis İçtüzüğünün 22 (3) maddesi şunu belirlemiştir: “Meclis
dokunulmazlık
kararı
almadığı
sürece
milletvekilinin
adli
kovuşturmaya… karşı dokunulmazlığı vardır”. Anayasa Mahkemesi,
Anayasada adli kovuşturmayla ilgili böyle bir hüküm olmadığına göre, bu
hükmün hukuki bir değerinin olmadığını tespit etmiştir. Mahkeme,
milletvekillerinin kendi sorumluluk alanları dışındaki fiillerle ilgili adli
kovuşturmaya ilişkin dokunulmazlıklarının olmadığını bir daha
vurgular. Böyle adli kovuşturmalarla ilgili Meclis kararına gerek yoktur.
71. Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin Meclis
kararını gerektiren yegane koşullar, milletvekilliği görevini yerine
getirmekte iken milletvekilinin tutuklanması veya alıkonmasının gerekli
olduğu durumlardır. Bu, anayasal tutumdur.
b) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlarla
ilgili
açılan
hukuk
davalarına
ilişkin
dokunulmazlığı
72. Hukuk davalarının açılmasına ilişkin anayasal engel yoktur. Bu, işlevsel
dokunulmazlıkla ilgili açık ifadelerden kaynaklanmaktadır. Yürürlükteki
yasalardaki ilgili hükümlerin böyle bir durumda uygulanacağı aşikârdır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 346
c) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan
dolayı
görevden
alınmasına
ilişkin
dokunulmazlığı
73. Görevden alınmasının yorumlanması, bu bağlamda milletvekilliğinin
düşürülmesidir. Anayasanın 70. maddesi milletvekilliği sorumluluk
alanını, görev süresini ve milletvekilliği görevinin son bulması veya
düşürülmesini düzenler. Bu hükümler, milletvekillerinin sorumluluk
alanları dışındaki fiillerden dolayı görevden alınabileceğine ilişkin
argümanlar sunmazlar. Demek oluyor ki bu hükmün, bir milletvekilinin
bir veya daha uzun süreli hapis cezasına mahkûm eden kesinleşmiş
mahkeme kararından sonra milletvekilliğinin son bulmasına ilişkin
davalarla ilgili olarak yorumlanması gerekmektedir.
d) Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan dolayı tutuklanması veya alıkonmasına ilişkin
dokunulmazlığı
74. Tutuklanma ve alıkonmakla ilgili dokunulmazlığın da Hükümetin ikinci
sorusuyla ilgili olarak okunması gerekir ve Mahkeme bu soruları bir
arada cevaplayacaktır.
75. Hükümet, Anayasanın 75 (2) maddesindeki “Meclisteki görevini yerine
getirmekte olduğu sırada” ifadesinin yorumlanmasını talep etmiştir.
76. Anayasa kanun önünde eşitliği güvence altına almıştır ve herkes eşit
yasla savunma hakkına sahiptir. Öyle ki Anayasa, adaletin (eşit/herkese)
dağıtılmasını öngörür, gecikmesini öngörmez. Bu, sade vatandaş olarak
milletvekilleri için de geçerlidir. Onların, milletvekili olarak ve
milletvekilliğinden önce ve sonraki dönemlerde sorumluluk alanları
dışındaki fiillerden dolayı haklarında kovuşturma yürütülebilir ve
fiillerinden dolayı sorumludurlar.
77. Diğer kişilerin olduğu gibi milletvekillerinin de Kosova Cumhuriyeti
mahkemelerinin yargılama yetkisi alanına girdikleri kendiliğinden
anlaşılmakta olup Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan hak ve
özgürlüklerini koruma hakkına sahipler. Bu haklar içerisinde Anayasanın
24. maddesi 1. fıkrasında [Kanun Önünde Eşitlik], Avrupa İnsan Hak ve
Temel Özgürlükleri Sözleşmesinin 5. maddesiyle ilgili olarak 29. maddesi
[Özgürlük ev Güvenlik Hakkı], 30. maddesi [Sanık Hakları], AİHS 6.
maddesiyle ilgili olarak 31. maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı]
ve 54. maddesinde [Hakların Adli Yollarla Korunması] belirtilen hakları
kapsamaktadır. Tüm diğer vatandaşların olduğu gibi, ön yargılama usul
aşaması da dahil olmak üzere, milletvekillerinin de Anayasa ve yasalarla
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 347
güvence altına alınmış adil yargılanma hakkına sahipler. Mahkeme aynı
şekilde Anayasanın hukuken bağlayıcı olan uluslararası hukuk
normlarının uygulanmasıyla ilgili 19. maddesinin de göz önünde
bulundurulabileceğini vurgulamaktadır.
78. Anayasanın 29. maddesinde öngörülen koşullar içerisinde “tutuklama
veya alıkoymayı” kapsayan “özgürlükten mahrum etme” tedbiri,
yasalarla belirtilen durumlarda ve Anayasanın 29. maddesinde belirtilen
durumlarla ilgili yetkili bir mahkemenin kararıyla milletvekillerine de
uygulanabilir.
79. Mahkeme, Anayasanın aşağıda alıntılanan 29. maddesini [Özgürlük ve
Güvenlik Hakkı] hatırlatır:
1. Herkesin özgürlük ve güvenlik hakkı güvenceye bağlıdır. Aşağıdaki
durumlarda yasaların öngördüğü ve yetkili mahkemenin yasalara
uygun şekilde aldığı kararlar dışında hiç kimse özgürlükten yoksun
bırakılamaz:
(1) İşlenen suçtan dolayı hapis cezasının verilmesi;
(2) Bir esasa göre zanlı olup, başka bir suçun işlenmesinin önlenmesi
için gerekli ve zorunlu olduğu gerekçesiyle, mahkemeden önce,
yasaların öngördüğü şekilde belli bir süre için geçici olarak
özgürlüğünün kısıtlanması;
(3) Yetkili bir kurum tarafından, yasal bir emre uygun şekilde reşit
olmayanların eğitim ve sosyalleşmesi amacıyla gözetim altında
tutulması;
(4) Hastalıktan dolayı toplum için tehlike oluşturan kişinin gözetim
altında tutulması;
(5) Kosova Cumhuriyetine yasal olmayan yollarla girişten dolayı ya da
yasal iade veya çıkartma emri çıkartıldıktan sonra özgürlüğün
kısıtlanması.
80. Mahkeme, mahkeme emri olmaksızın tutuklama veya alıkoymanın
meydana gelmesi durumunda Anayasanın 29(2) maddesinin,
özgürlüğünden mahrum edilen kişinin kırk sekiz (48) saat içerisinde
mahkeme önüne çıkartılmalı, özgürlüğünden mahrum edilen kişi
hakkında, mahkeme önüne çıkartıldığı andan itibaren kırk sekiz (48)
saat içerisinde, tutuklama veya serbest bırakılma kararı verilmesi
gerektiğini tespit etmiştir.
81. Anayasa ile güvence altına alınmış kişisel özgürlüğün denetimi,
yürürlükteki yasalara göre yasa uygulayıcısı tüm kurumlara, adli
kovuşturma kurumlarına ve mahkemelere emanet edilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 348
82. Özgürlük hakkını ele alan AİHS’nin 5. maddesi, kişinin açıkça belirlenen
koşullar içerisinde tutuklama veya alıkonmaya maruz kalabileceğini
belirlemiştir. Burada hüküm giydikten sonra hapsedilme, sanık olarak
tutuklanma gibi meseleler de kapsanmaktadır. Özelde 5. madde,
tutuklama veya alıkoymanın yasallığını belirlemek amacıyla, gecikme
olmaksızın mahkemeye sevk edilme veya yargılama sürecini başlatma ve
makul bir süre içerisinde mahkûmiyetine veya beraatine karar
verilmesini öngörmektedir.
83. AİHS 5. maddesinin hükümleri, Anayasanın 22. maddesine göre
Kosova’da doğrudan uygulanabilir ve yerli yasalarla çelişki olması
durumunda AİHS’nin üstünlüğü vardır. Anayasanın 54. maddesi,
milletvekilleri de dâhil olmak üzere herkesin, temel hak ve
özgürlüklerinden birinin ihlal edildiği tespit edilmesi durumunda adli ve
hukuki yollarla savunma hakkını güvence altına alarak Sözleşmeye
hukuki güç vermektedir.
84. Tutuklanma ve alıkonma ile adil yargılanmakla ilgili genel hüküm ve
güvenceler sadece adli kovuşturma ve yargılamada değil, hukuk
davalarında da uygulanır.
Kosova
Meclisi
Milletvekillerinin
tutuklanması
alıkonmasıyla ilgili anayasal ve yasal hükümler
ve
85. Milletvekillerinin tutuklanıp alıkonması Anayasa ile Milletvekilleri Hak
ve Sorumlulukları Yasası hükümlerinde öngörülmüştür. Aşağıdaki
hükümler buna imkan vermektedir:
Anayasa
i) Meclis Milletvekili görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde bir
milletvekilinin 75 (2) maddeye uygun şekilde tutuklanma veya
alıkonmaya karşı dokunulmazlığını kaldırır:
“Meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu sırada Meclis üyesi,
Meclis üye tam sayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın tutuklanamaz ve
alıkonamaz.”
Anayasa
ii) Milletvekilinin görevini yerine getirmekte olmadığı süre içerisinde. Bu,
Anayasanın 75 (2) maddesinden kaynaklanmaktadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 349
Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası
iii) Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 9 (9) maddesi herhangi
bir milletvekilinin beş veya daha uzun süreli hapis cezasını gerektiren
suçla ilgili suçüstü yakalanması halinde tutuklanmasını öngörmüştür. Bu
yasanın 9. maddesi 2 ve 9. fıkraları şunları belirlemiştir:
2. Milletvekilinin görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde
Meclis üye tamsayısı çoğunluğunun onayı olmaksızın tutuklanamaz ve
alıkonamaz.
…
9. Bu maddenin 2. fıkrası dışında, bir milletvekilinin beş (5) yıl ve daha
uzun süreli hapis cezası gerektiren bir suçla ilgili suçüstü yakalanması
halinde Meclisin önceden onayı alınmaksızın hakkında tutuklama
kararı çıkartılabilir.
Anayasa
iv) Milletvekilinin kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir veya daha uzun süreli
hapis cezasına mahkûm olması durumunda milletvekilliği düşer ve
anayasal koruma ortadan kalktığı için başka herhangi bir şahıs veya
kuruma başvurmaksızın tutuklanabilir.
86. Milletvekilinin tutuklanması veya alıkonması öngörülen birinci
durumda, Anayasa milletvekilinin tutuklanması veya alıkonmasının
gerçekleşebilmesi için sağlanması gereken koşulları açıkça belirtmiştir.
Anayasadaki “görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde” ifadesi
sadece istemde Mahkemeye sorulan sorudan dolayı değil, Meclisin
işleyişiyle ilgili sorulan sorulara verilecek cevabın öneminden dolayı
açıklama gerektirir.
87. Anayasanın 66. maddesinde “görev süresi” (manda) ifadesi mevcut
yasama döneminin süresini tarif etmek için kullanılmıştır. Bu maddede
dört yıllık görev süresinin seçim sonuçlarının resmen açıklanıp kurucu
genel kurulun toplanmasıyla başladığı ve Meclisin dağılmasına kadar
devam ettiği belirtilmiştir.
88. Anayasada “görev süresi” (manda) ifadesi milletvekilleriyle ilgili olarak
onların halkın temsilcileri sıfatıyla bağlayıcı başka hiçbir yetkinin altına
girmeyeceklerini ifade etmek için kullanılır. Her milletvekilinin seçim
sonuçlarının onaylandığı tarihten itibaren geçerli olan bireysel
yetki/görev süresine sahiptir. Bu arada Meclisin görevi yeni seçilen
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 350
Meclisin kurucu genel kurulunun toplanmasıyla başlamasına karşılık
milletvekilinin yetki/görev süresi daha önce başlayabilir. Milletvekilinin
görevi, Anayasanın 70 (3) maddesinde belirtilen koşulların ortaya çıktığı
anda biter. Milletvekilinin görevi onun temsilci fonksiyonunu içerir.
89. Meclis çalışmalarının yasama yılı iki dönem şeklinde gerçekleştirir. Bu
yasama yılı dönemleri ocak ayının üçüncü pazartesi ile eylül ayının ikinci
pazartesi günleri başlayıp, Meclisin kararlaştırdığı günde biterler.
90. Milletvekilleri Hak ve Yetkileri Yasasının 40. maddesi milletvekillerinin
Meclis oturumlarına ve üyesi oldukları Meclis komisyonları
toplantılarına katılmaya yükümlü olduklarını belirlemiştir.
91. Meclis İçtüzüğünün 39. maddesi Meclisin oturumlar ve komisyon
toplantıları şeklinde faaliyetlerini gerçekleştirdiğini belirlemiştir.
Milletvekilleri bu oturum ve komisyon toplantılarında görevlerini yerine
getirirler. Bu vesile ile onlar 65. maddede belirtildiği üzere, Meclis
yetkilerini yerine getirip anlam kazandırırlar. Bu oturum ve komisyon
toplantılarındaki fiilleri ve kararları ile tartışma, konuşma ve oylamalarla
ilgili görevlerini yerine getirebilmeleri için işlevsel dokunulmazlık
hakkına sahipler. İşlevsel dokunulmazlık milletvekillerini görevi başında
korur. Bu dokunulmazlığın amacı budur ve bu toplantılardaki fiillerden
dolayı milletvekillerini kimse sorumlu tutamaz.
92. Meclis, toplandığı zamanlarda çalışır. Meclis toplantı tarihlerini
belirleyen Meclis Başkanıdır. Milletvekillerinin Meclisteki görevlerini
yerine getirmek üzere Meclis oturumları veya komisyon toplantıları
dışında yapabilecekleri söylenemez (bkz. Meclis İçtüzüğünün 39.
maddesi).
93. Avrupa’daki çeşitli hukuk sistemleri ve anayasalar milletvekili
dokunulmazlıklarının etki alanı ile süreleriyle ilgili farklı tanımlamaları
vardır. Bu, parlamento yetkisinin tamamını veya parlamento
oturumlarını ya da parlamento kanatlarının toplantılarını kapsar.
94. Milletvekilinin görevini yerine getirmekle ilgili süre, onun Meclis
oturumları ve Meclis komisyon toplantılarındaki görev süresini kapsar.
95. Anayasanın 75 (2) maddesi milletvekilinin görevini yerine getirdiği süre
içerisinde tutuklanması veya alıkonması için Meclis üye tamsayısı
çoğunluğunun
onayıyla
dokunulmazlığın
kaldırılmasını
gerektirmektedir.
Bu
kıstasın
amacı
Meclis
çalışmasının
engellenmemesidir. Milletvekilinin görevini yerine getirmekte olduğu
sürece yapılan işler Meclis ve çalışmalarının yararınadır. Meclis
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 351
oturumları ve komisyon toplantılarında milletvekilinin fiili varlığı önemli
olduğu için onun bu toplantılardan çıkartılmana ilişkin Meclis kararı
gereklidir. Meclis çalışmaları süresince milletvekili halkın temsilcisi ve
Meclisin bir parçası niteliğindedir. Meclisteki görevini yerine getirmekte
olduğu sürece milletvekilinin tutuklanması veya alıkonmasına karar
verecek olan Meclisin kendisidir.
96. Mahkeme, sorumluluk alanı dışında milletvekilinin sıradan vatandaş
olarak muamele görmesi gerektiğini tekrar vurgulamak ister.
Milletvekilleri, özel hayatlarındaki fiillerden dolayı diğer vatandaşlar için
olduğu gibi sorumludurlar. Bu yüzden Meclisteki görevini yerine
getirmekte olmadığı süre içerisinde, Meclis kararı olmaksızın mevcut
yasalara uygun şekilde tutuklanabilir ve alıkonabilirler. Bu, diğer
vatandaşlarla olduğu gibi Kosova Cumhuriyetinde yasal hükümleri
uygularken yapılabilir. Yürürlükteki yasalar ve kimleri yetkili oldukları
ileride ele alınacaktır.
97. Beş veya daha uzun süreli hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili suçüstü
yakalanması halinde tutuklanması veya alıkonması durumu, ülkelerin
anayasalarında veya temel yasalarında kabul ettikleri bir standarttır.
Kamuoyu, çıkarlarının bu koşullarda koruma altına olduğuna kani
olmalıdır. Hukukun kamusal yönetimi adli kovuşturmanın bir
aşamasında bir milletvekilinin dokunulmazlığı olduğu algısıyla ilgili
beyanından dolayı engellenememesi gerekir. Bu, hukuk yönetimine karşı
güvene zarar verir. Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasının 9
(9) maddesinde bu istisnayı kabul eder. Böyle durumlardaki tutuklama
koşulları açıktır.
98. Milletvekilinin yetkisi Anayasa ile öngörülmüştür. Ancak, Anayasa
milletvekilliği görev süresi dolmadan ne zaman son bulacağını da
öngörmüştür. Kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir yıl ve daha uzun süreli
hapis cezasına mahkum edilen milletvekili durumunda, milletvekilliği
görevi sona erer ve bu görevle sahip olunan imtiyaz ve dokunulmazlıklar
da düşer. Bunu müteakiben hapis cezası kesilip mahkeme kararının
yerine getirilmesi amacıyla tutuklama da gerçekleşebilir.
Dokunulmazlığın kaldırılmasını talep eden organ
99. Adli kovuşturma süreci devam ettiği süre içerisinde kovuşturmayı yapan
kurum veya mahkeme kovuşturmanın sağlıklı yapılabilmesi için
dokunulmazlığın kaldırılmasını gerekli gördüğü durumlarda Meclis,
dokunulmazlığın
kaldırılması
talebini
ele
alıp
görüşür.
Dokunulmazlıkların kaldırılması taleplerini görüşmek Meclisin anayasal
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 352
görevidir. Yasal boşluklar ve yargı ile devlet otoritesinin işleyişini
sağlayacak zorunlu yasaların çıkartılmasında Meclisin başarısızlığı
dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin talepleri ele almaya yönelik
olumlu görevleri yerine getirmemek için gerekçe olamaz.
100. Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 9 (3) maddesi
milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik istemde sadece
Genel Savcının bulunabileceğini belirlemiştir. Polisin, kamu savcılığının,
devlet savcılığının veya EULEX özel savcılarının görüşü doğrultusunda
tutuklamanın gerekli olabileceği diğer durumların da olduğu açıktır.
Kişisel davanın açılması durumunda, davaya bakan mahkeme Meclise
başvurup dokunulmazlığın kaldırılması talebinde bulunmalıdır.
101. Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının dokunulmazlıkların
kaldırılmasına yönelik istemleri birinin veya birkaçının sunmalarına
ilişkin tanımlamaları yapma konusundaki başarısızlığı, başvuruda
bulunmayı engellemez. Başvurunun yetkili bir organ tarafından
yapılması halinde Meclis bu istemi görüşmekle yükümlüdür. İstemin
kabul veya reddedilmesi meselesi, istemi görüşme durumunda olan
Meclisin yetki alanındadır.
102. Bu doğrultuda Anayasanın 109. maddesi göz önünde bulundurulmalıdır.
“Devlet Savcılığı bağımsız, otoriteye sahip ve yasayla düzenlendiği
şekilde ceza gerektiren suçla veya diğer fiillerle suçlanan kişilerin yasal
kovuşturmalarını yürütmekle sorumlu kurumdur.”
103. Mahkeme, Meclisin 30 Eylül 2010 tarihinde 03/L-225 sayılı Devlet
Savcılığı Yasasını kabul ettiğini ve bu yasanın 13 Ocak 2013 tarihinde
yürürlüğe gireceğini vurgular. Bu tarihten sonra şu yasalar yürürlükten
kaldırılacaktır: “1.1. Kosova Özerk Bölgesi Kamu Savcılığı Yasası, 1.2.
Son derece ad hoc mahkemesi ve son derece ad hoc kamu savcılığının
kurulmasına ilişkin 1999/05 sayılı UNMIK Yönetmeliği, 1.3. bu yasanın
hükümleriyle herhangi bir şekilde uyuşmazlık gösteren diğer yasalar”.
104. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle, her türlü yasa, yönetmelik, emirname,
kural veya “Savcılık Hizmetleri” ya da “Kamu Savcılığı” ile ilgili diğer
yasal hükümlerdeki atıflar “Devlet Savcılığı” anlamında yorumlanacaktır.
Ancak bu yasadaki hiçbir şey, 2008/03-L052 sayılı Kosova Cumhuriyeti
Özel Savcılığı Hakkında Yasa ile kurulan Özel Savcılığın otorite, yargı
yetkisi, yetki veya görevlerini değiştirmek, sınırlamak, genişletmek veya
herhangi bir şekilde değiştirmek için amacıyla yorumlanamaz veya
uygulanamaz.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 353
105. Öyle ki savcılıkların yetkilerini ve teşkilatlanmasını düzenleyen yasal
hükümlerin: Kosova Özerk Bölgesi Kamu Savcılığı Hakkında Yasa ve
Son derece ad hoc mahkemesi ve son derece ad hoc kamu savcılığının
kurulmasına ilişkin 1999/05 sayılı UNMIK Yönetmeliği olduğu
görülmektedir. Bunun dışında Kosova Cumhuriyeti Özel Savcılığı
Hakkında Yasa da bulunmaktadır.
106. Mahkeme, 2008 yalına ait Kosova Cumhuriyeti Özel Savcılığı Hakkında
Yasa ile bu savcılığın Kosova Devlet Savcılığı bünyesinde faaliyet
gösteren uzmanlaşmış daimi savcılık organı olarak faaliyet gösterdiğini
tespit etmiştir. Yasa, EULEX Misyonunun Kosova’da görevi devam ettiği
sürece, yasada öngörülen savcıların yanı sıra EULEX’ten gelen beş
savcıdan daha oluşacağını öngörmüştür.
107. Kosova Meclisi, EULEX Kosova Misyonu yargıç ve savcılarının yetkileri,
dava seçimi ve tayinine ilişkin yasayı 13 Mart 2008 tarihinde kabul
etmiştir.
108. Halen yürürlükte olan Kamu Savcılığı Hakkında Yasa (Kosova Sosyalist
Özerk Bölgesi – KSÖB Resmi Gazetesi sayı:32/76, 52/77, 49(79, 44/82,
44/84 ve 18/87) şunu belirlemiştir:
1. maddeye göre Kamu Savcılığ,ı suç teşkil eden ve yaslarla ceza
gerektiren diğer fiiller hakkında adli kovuşturma yürüten, yaslara
uygun şekilde toplumsal toplulukların çıkarlarının korunmasına,
Anayasa ve yasalara uygunluğun korunmasına ilişkin kanun yollarına
başvurulmasına yönelik kararlar alan ve yasayla belirlenen diğer
görevleri yerine getiren bağımsız devlet organıdır.
109. Mahkeme, suç fiilleriyle suçlanan kişiler hakkında adli kovuşturmanın,
Anayasanın 109. maddesinde belirtildiği şekilde çeşitli yasal hükümlere
göre yapıldığını tespit emiştir.
110. Milletvekilinin meclisteki görevini yerine getirmekte olduğu süre
içerisinde dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmeye yetkili olan
organlar, Mecliste görevini yerine getirmekte olmadığı süre içerisinde ise
milletvekilini tutuklama veya alıkoyma yetkisine sahipler.
Tutuklama ve alıkoyma dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin
usul
111. Bu usul Anayasada özellikle öngörülmemiş olup zorunlu da değildir.
Meclis İçtüzüğünün 23. maddesinde belirlenen usul milletvekilinin
tutuklama ve alıkonma dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle ilgili
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 354
durumlarda uygulanmalıdır. Anayasaya göre bulunmayan adli
kovuşturma dokunulmazlığı için uygulanmaz. Mahkeme, Meclis
İçtüzüğünün adli kovuşturmaya ilişkin dokunulmazlıktan bahseden 22
(3) maddesinin böyle bir dokunulmazlık sağlanması amaçlandığında
hukuken geçersiz olduğunu tekrar vurgulamak ister. Bu usul İçtüzüğün
23. maddesinde açıklanmaya devam eder. Bu, tutuklama veya alıkoyma
dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili olduğu ölçüde ancak anayasal
hükümlerle örtüşmektedir.
112. Meclis İçtüzüğünün, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına
ilişkin Meclisin kararı olmaksızın yetkili organ tarafından milletvekilinin
tutuklanması veya alıkonmasıyla ilgili durumlara yönelik özel bir usul
koyduğunu da vurgulamak gerekir. Tutuklama veya alıkoyma,
milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmadan sorumluluk alanı dışındaki bir
suçla ilgili adli kovuşturmanın yapılması için görevini yerine getirmekte
olduğu zaman dışında gerçekleşebilir. Böyle şartlarda, tutuklama veya
alıkoymayı emreden mahkeme kararını Meclis iptal edemez. Meclisin
böyle bir şeyle ilgili kendine vermeye çalışacağı her yetki hukuken
geçersiz olup Anayasa ile bağdaşmaz. Milletvekili, yukarıda belirtildiği
gibi, haklarını korumak için tüm kanun yollarından yararlanabilir ve
Anayasa ile yasalara göre haklarını korumak üzere Kosova Cumhuriyeti
mahkemelerine başvurabilir.
113. Karşılaştırmalı incelemeler bir milletvekilinin ağır suç işlerken
tutuklandığında, tutuklamayı yapan organların tutuklamayla ilgili Meclis
yönetimini bilgilendirmeye görevli olduklarına ilişkin yaygın bir tutum
olduğunu göstermiştir. İçtüzüğün 24 (1) maddesi, kovuşturmaya yetkili
olan organın tutuklama veya alıkoyma konusunda Meclis Başkanını
hemen bilgilendirmesi gerektiğini belirtir. Bu, meclisin düzgün
çalışmasını sağlar.
Hükümetin milletvekilleri dokunulmazlıklarına ilişkin soruya
cevap
114. Hükümet, milletvekillerinin görev süreleri başlamadan önce veya görev
süreleri başladıktan sonra olup sorumluluk alanları dışında suç işlediği
sanıldığı durumlarla ilgili olarak Anayasanın 75. maddesinin
yorumlanmasını talep etmiştir. Yukarıda 65. maddede belirtildiği üzere,
Anayasa milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiillere yönelik
adli kovuşturma konusunda dokunulmazlık sunmaz. Milletvekillerinin
görev süreleri başlamadan önceki dönemde işledikleri suçlar hakkında
adli kovuşturma yürütülebilir. Milletvekillerinin görev süreleri
başladıktan sonra sorumluluk alanları dışındaki fiillerle ilgili de
haklarında adli kovuşturma yürütülebilir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 355
B Kosova Cumhurbaşkanının dokunulmazlığıyla ilgili olarak
115. Hükümetin Cumhurbaşkanının dokunulmazlığıyla ilgili kısımda iki
husus gündeme getirilmiştir.
i) Anayasanın 89. maddesinin uygulanabilirliği ve etkisinin yorumlanması.
ii) Hükümet, Kosova Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki
fiillerden dolayı adli kovuşturma, hukuk davası, görevden alma ve
tutuklama veya alıkoymaya karşı dokunulmazlığının olup olmadığı
konusunda açıklama talebinde bulunmuştur.
116. Mahkeme, Hükümetin şu konularda açıklama talebinde bulunduğuna
dikkat çekmek ister:
a) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı
hakkında
adli
kovuşturma
yapılması
konusunda
dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
b) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı hakkında hukuk davası açılması konusunda dokunulmazlığa
sahip olup olmadığı;
c) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı hakkında görevden alınması konusunda dokunulmazlığa sahip
olup olmadığı;
d) Cumhurbaşkanının, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı hakkında tutuklanması veya alıkonması konusunda
dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
117. Anayasanın 89. maddesi [Dokunulmazlık] şunu belirlemiştir:
Kosova Cumhurbaşkanın, kendi görev alanıyla ilgili fiil ve karalardan
dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusunda bulunma veya görevinden
alınma konusunda dokunulmazlığı vardır.
118. Bu işlevsel bir dokunulmazlıktır ve bu dokunulmazlığın özellikleri
milletvekilleri dokunulmazlığı kısmında tartışılış olup Cumhurbaşkanı
için de aynen uygulanır. Cumhurbaşkanı devletin başı olup Kosova
Cumhuriyeti halkının birliğini temsil eder. Devletin başı ülkede ve ülke
dışında herkesin üzerinde önemli bir kişilik olarak faaliyet gösterir ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 356
temsil amacıyla dünya ülkeleri başkanlarıyla aynı sıraya konur.
Cumhurbaşkanına verilen dokunulmazlık, Cumhurbaşkanlığına Anayasa
ile tevdi edilen görevleri yerine getirmekte engellenmeyi önlemek
amacıyla verilen işlevsel dokunulmazlıklardır.
119. Kosova Cumhurbaşkanının statüsü 03/L-094 sayılı Cumhurbaşkanlığı
Yasası ile düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına Anayasa ve Yasa ile verilen
işlevsel dokunulmazlık, onun sorumluluk alanı içerisindeki fiil ve
kararlarla ilgili dokunulmazlığın asgari ölçüsüdür ve bu dokunulmazlık
Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı içerisindeki fiiller ve kararlarla
ilgili sorumluluktan muaf olmayı kapsayarak özellikle adli kovuşturma,
hukuk davası açma ve görevden alma olamaz.
120. Cumhurbaşkanlığı Yasasının 8. maddesi işlevsel dokunulmazlığın görev
süresi bittikten sonra da devam edeceğini belirtmiştir.
121. İkinci soruyla ilgili olarak, her kısım ayrı cevap gerektirir.
a) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve
kararlar hakkında adli kovuşturmayla ilgili dokunulmazlık
122. Anayasanın 91 (1) maddesi Cumhurbaşkanının ağır suç işlemekten
mahkûm edilmesi durumunda görevden alınmasına atıfta bulunur. Ağır
suçtan mahkûmiyetin görevden alınmasına sebep olması durumunda
Cumhurbaşkanının ceza alacağı açıktır ve adli kovuşturma ile yargılama
bu mahkûmiyetin öncülü olmak durumundadır. Öyle ki
Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlardan dolayı
dokunulmazlığı yoktur.
b) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve
kararlar
hakkında
hukuk
davası
açmakla
ilgili
dokunulmazlık
123. Sorunun bu kısmının açıklaması milletvekillerine ilişkin sorunun
açıklamasıyla aynıdır. Sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlarla ilgili
hukuk davası açmaya yönelik anayasal engel bulunmamaktadır. Bu,
işlevsel dokunulmazlıkla ilgili açık ifadelerden kaynaklanmaktadır. Böyle
bir durumda yürürlükteki yasa hükümlerinin uygulanacağı aşikârdır.
c) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve
kararlar hakkında görevden almakla ilgili dokunulmazlık
124. Anayasanın 91. maddesinde Cumhurbaşkanının görevden alınmasıyla
ilgili özel bir hüküm bulunmaktadır. Bu madde şunu belirlemiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 357
Madde 91 [Cumhurbaşkanının Görevden Alınması]
1. Kosova Cumhurbaşkanı ağır bir suçtan yargılanırsa veya ağır bir
hastalıktan sorumluluklarını yerine getiremeyecek durumda olursa ya da
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanının ağır anayasa ihlali işlediğine
karar verirse Meclis tarafından görevden alınabilir.
2. Kosova Cumhurbaşkanının görevden alınma süreci, Meclis üyelerinin
üçte biri (1/3) tarafından imzalanacak ve görevden alınma gerekçelerinin
açıklamalarını içeren toplu dilekçe ile başlatılabilir. Toplu dilekçede ağır
hastalık durumu öne sürülmesi halinde Meclis, Cumhurbaşkanının sağlık
durumuyla ilgili bir hekim heyetinin görüşüne başvurur. Şayet toplu
dilekçede ağır Anayasa ihlali öne sürüldüyse, dilekçe hemen Anayasa
Mahkemesine gönderilmeli, Mahkeme dilekçeyi aldığı andan yedi (7) gün
içerisinde görüşüp karara bağlamalıdır.
3. Cumhurbaşkanı ağır bir suçtan dolayı ceza aldığında veya bu maddeye
göre Meclis, ağır hastalıktan dolayı Cumhurbaşkanını sorumluluklarını
yerine getiremeyeceğini tespit ettiğinde ya da Anayasa Mahkemesi,
Cumhurbaşkanının ağır Anayasa ihlali işlediğini tespit ettiğinde, üye tam
sayısı üçte ikisinin (2/3) oyuyla Meclis, Cumhurbaşkanını görevden
alabilir.
Bu hüküm, sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlardan dolayı
Cumhurbaşkanının görevden alınmasıyla ilgili açık bir fark ortaya
koymamıştır. Cumhurbaşkanı, yukarıda belirtildiği şekilde, ağır suçtan
dolayı görevden alınabilir. Cumhurbaşkanı, ağır hastalıkta dolayı görevini
yerine getiremediği veya Anayasa Mahkemesi tarafından kendisinin ağır
Anayasa ihlali işlediği yönünde karar çıkartılması halinde de görevden
alınabilir. Görevden alma kararını Anayasanın 91 (2) ve (3) maddesinde
belirtilen usullere göre Meclis getirir.
d) Cumhurbaşkanının sorumluluk alanı dışındaki fiil ve kararlar
hakkında tutuklama ve alıkoymakla ilgili dokunulmazlık
125. Cumhurbaşkanı, sadece kendisine tevdi edilmiş yegâne görevler ifa eder.
Anayasaya göre Cumhurbaşkanının, bu işlevleri her zaman yerine
getirmesi için hazır olması gereklidir. Bu işlevler Cumhurbaşkanlığından
ayrılmaz oluklarından bu işlevlerin yerine getirilmesini engelleyecek
şekilde Cumhurbaşkanı tutuklanamaz ve alıkonamaz. Cumhurbaşkanı,
devlet kurumları ve meseleleriyle ilgili işlevlerini yerine getirebilmesi
için daime görevinin başında olması gerekmektedir.
126. Cumhurbaşkanının geçici yokluğuna atıfta bulunan 90. madde
tutuklama veya alıkoymanın öngörüldüğüne dair herhangi bir belirtiye
sahip değildir. Cumhurbaşkanının geçici yokluğunun, tutuklama veya
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 358
alıkonmakla ilgili olarak yetkilerini belli bir süre için gönüllü olarak
devriyle ilişkilendirilmesi anlamsızdır.
127. Böyle bir kişinin tutuklanması veya alıkonması, halkın birliğini ve
devletin başını temsil eden Cumhurbaşkanı ideali ile çelişmektedir.
Uygun yol, Anayasaya uygun şekilde Cumhurbaşkanı hakkında işlem
başlatmaktır.
128. Cumhurbaşkanı, ancak görevden alındıktan sonra Cumhurbaşkanı
görevinde olmayıp sıradan vatandaş olacağı için tutuklanabilir veya
alıkonabilir.
C Kosova
olarak
Hükümeti
üyelerinin
dokunulmazlığıyla
ilgili
129. Hükümet isteminin, Hükümet üyelerinin dokunulmazlıklarına ilişkin
kısımda iki soru sorulmuştur.
i) Anayasanın 98.
yorumlanması.
maddesinin
uygulanabilirliği
ve
etkisinin
ii) Hükümet, Hükümet üyelerinin sorumluluk alanı dışındaki fiillerden
dolayı adli kovuşturma, hukuk davası, görevden alma ve tutuklama
veya alıkoymaya karşı dokunulmazlığının olup olmadığı konusunda
açıklama talebinde bulunmuştur.
130. Mahkeme, Hükümetin şu konularda açıklama talebinde bulunduğuna
dikkat çekmek ister:
a) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan dolayı hakkında adli kovuşturma yapılması konusunda
dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
b) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan dolayı hakkında hukuk davası açılması konusunda
dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
c) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan dolayı hakkında görevden alınması konusunda
dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
d) Hükümet görevlilerinin, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan dolayı hakkında tutuklanması veya alıkonması
konusunda dokunulmazlığa sahip olup olmadığı;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 359
131. Anayasanın 98. maddesi Hükümet üyelerinin dokunulmazlığı meselesi
ele almakta olup şunu belirlemiştir:
Madde 98 [Dokunulmazlık]
Kosova Hükümeti üyelerinin, Kabine üyesi olarak kendi görev alanıyla
ilgili fiil ve kararlardan dolayı hukuki kovuşturma, suç duyurusu veya
görevden alınma konusunda dokunulmazlığı vardır.
132. Hükümet üyeleri de milletvekilleri ile Cumhurbaşkanının sahip olduğu
işlevsel dokunulmazlık hakkına sahiptir. Bu dokunulmazlık, Anayasanın
97. maddesinde belirtildiği şekilde sorumluluk alanlarıyla ilgili fiil ve
kararlarla ilgilidir. Bu işlevsel dokunulmazlık alanı içerisinde adli
kovuşturma, hukuk davası açma ve görevden almaya karşı
dokunulmazlıkları vardır.
133. Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanıyla ilgili tutumdan farklı olarak
Hükümet üyeleri Meclise karşı sorumludurlar. Onların, Başbakan ve
başbakan yardımcılarıyla birlikte Hükümetin fiilleriyle ilgili olarak ortak
ve sorumluluk alanları içerisindeki fiillerle ilgili olarak bireysel
sorumlulukları vardır. Bu, siyasi sorumluluk olup işlevsel
dokunulmazlıklarından tamamen farklıdır. Onlar Meclis tarafından
seçildiklerinden Meclise karşı sorumludurlar.
134. Hükümet üyelerinin sorumluluk alanları dışında özel bir korumaları
yoktur. Hükümet üyeleriyle ilgili olarak, suç işlediklerine yönelik
iddiaların
olması
halinde,
Kosova
Cumhuriyetinin
diğer
vatandaşlarından farksızlar.
135. Hükümetin ikinci sorusundaki dördüncü kısmıyla ilgili olarak Hükümet
üyelerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlar hakkında özel
korumaları yoktur. Bu koşullarda onların dokunulmazlıkları olmayıp
sıradan vatandaşlar hakkında olduğu gibi onların haklarında da adli
kovuşturma, hukuk davası açma olabildiği gibi tutuklanma ve alıkonma
da olabilir. Hükümet üyelerinin ataması ve görevden alınması
Anayasanın 95 ve 96. maddelerinde belirtildiği şekilde özel usullere
uygun olarak yapılır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 360
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
MAHKEME OYBİRLİĞİYLE AŞAĞIDAKİ KARARA VARMIŞTIR:
I.
II.
III.
İstem kabul edilirdir;
Anayasanın 75(1), 89 ve 98. maddelerine uygun olarak Kosova
Meclisinin milletvekilleri, Kosova Cumhurbaşkanı ve Hükümet
üyeleri kendi sorumluluk alanları içerisindeki fiil ve kararlarla ilgili
işlevsel dokunulmazlık haklarına sahiptirler. O halde milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyeleri kendi sorumluluk alanı
içerisinde ifade ettikleri görüş, oylama şekli veya karalarda dolayı
haklarında yapılabilecek adli işlemlerden muaftırlar. Bu tip
dokunulmazlığın süre sınırı yoktur.
Sorumluluk alanları dışında faaliyet gösterdiği zaman:
1. Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı haklarında yapılacak adli kovuşturmayla ilgili dokunulmazlık
hakları yoktur. Bu, milletvekilliği görev süresinin başlamasından
önce ve milletvekilliği görevi süresince işlendiği iddia edilen suçlarla
ilgilidir.
2. Milletvekillerinin sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı haklarında açılacak hukuk davalarıyla ilgili dokunulmazlık
hakları yoktur.
3. Milletvekilleri, Anayasanın 70. maddesinde belirtilen nedenler
dışında görevden alınabilirler.
IV.
Milletvekilinin tutuklanması veya alıkonması:
4. Milletvekili görevini getirmekte olduğu süre içerisinde yani Meclis
oturumu veya Meclis komisyon toplantısı devam ederken, Meclis
kararıyla tutuklanabilir veya alıkonabilir.
5. Milletvekili görevini getirmekte olmadığı süre içerisinde yani Meclis
oturumu veya Meclis komisyon toplantısı olmadığı süre içerisinde,
Meclis kararı olmaksızın da tutuklanabilir veya alıkonabilir.
6. Milletvekilinin beş yıl veya daha uzu süre hapis cezası gerektiren
suçlarla ilgili suçüstü yakalanması durumunda, Meclis kararı
olmaksızın da tutuklanabilir veya alıkonabilir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 361
7. Milletvekili, kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir yıl veya daha uzun
süreli hapis cezasıyla mahkûm edildiğinde görevi son bulacağı için
tutuklanabilir veya alıkonabilir.
V.
“Görevini yerine getirmekte olduğu süre içerisinde” ifadesi Meclis
oturumları ile Meclis komisyon toplantıları süresince yapılan çalışma
anlamına gelir.
VI.
Suç işledikleri sanılan kişiler hakkında adli kovuşturmayı yürütmekte
olan ve Anayasanın 109. maddesinde belirtildiği şekilde Kosova’da
yürürlükte olan yasalara göre yargılama yetkisi çerçevesinde faaliyet
gösteren her kurum Meclisten herhangi bir milletvekilinin
dokunulmazlığını kaldırmasını talep edebilir.
Bu kurum, milletvekilinin görevini yerine getirmekte olmadığı yani Meclis
oturumu veya Meclis grup toplantısında bulunmadığı süre içerisinde Meclis
kararı olmaksızın da milletvekilini tutuklama veya alıkoyma yetkisine
sahiptir.
B. Cumhurbaşkanının dokunulmazlığıyla ilgili olarak
VII.
Sorumluluk alanları dışında faaliyet gösterdiği zaman:
1. Cumhurbaşkanının sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan dolayı haklarında yapılacak adli kovuşturmayla ilgili
dokunulmazlık hakları yoktur. Cumhurbaşkanı hakkında ağır
suçlarla ilgili adli kovuşturma başlatılıp işletilebilir.
2. Cumhurbaşkanının sorumluluk alanları dışındaki fiil ve
kararlardan dolayı haklarında açılacak hukuk davalarıyla ilgili
dokunulmazlık hakları yoktur.
3. Cumhurbaşkanı, sadece Anayasanın 91. maddesine uygun şekilde
görevden alınabilir.
4. Cumhurbaşkanı, görev ve işlevinin özelliği gereği daime görev
başında olması gerektiğinden, görevi devam ettiği sürece
tutuklanıp alıkonamaz.
C. Hükümet üyelerinin dokunulmazlığıyla ilgili olarak
VIII.
Hükümet üyeleri, sorumluluk alanları dışındaki fiil ve kararlardan
dolayı herhangi bir özel koruma hakkına sahip değiller.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 362
D. Bu Kararın hukuki etkileriyle ilgili olarak
IX.
X.
Bu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip
Resmi Gazetede yayımlanır.
İşbu karar derhal yürürlüğe girer.
Snezhana Botusharova
Prof. Dr. Enver Hasani
Raportör yargıç
Anayasa Mahkeme
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 363
Başvurucu Arjeta Halimi Gilan Bölge Mahkemesi’nin CN Nr.
24/09 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 36-2011, karar tarihi: 30 Eylül 2011
Anahtar kelimeler: öğrencilerin disiplin ve davranışları, ayrımcılık, kanun
önünde eşitlik, kararların yürütümü, kanun yollarının tüketilmesi; inanç,
vicdan ve din özgürlüğü; düşünce, vicdan ve din özgürlüğü; başörtüsü, insan
hakları, bireysel başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, yargılama yetkisi
ve yetkili taraflara, din, eğitim hakkı, laik devlet
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kendisinin başörtüsü takmasıyla ilgili olarak Gilan Bölge Mahkemesinin
Belediye Eğitim Müdürlüğü (BEM)’nden ortaöğretim öğrencisi olan
başvurucunun tüm haklarının güvence altına alınmasını talep eden kararının
uygulanmayışının Anayasa’nın 22, 24, 38 ve 47. maddeleri ihlali
oluşturduğunu ileri sürmüştür. BEM’nin verdiği cevapta başvurucunun
gönüllü olarak okuldan ayrıldığını ve İlk ve Ortaöğretim Yasası’na atıfta
bulunarak üst düzey ortaöğretimin zorunlu olmadığını ileri sürerek onun
haklarını ihlal ettiği iddiasını reddetmiştir. BEM, okullarda herkes için aynı
olan kılığın taşınması kurallının bulunduğunu, böyle bir politikadan
sapılması durumunda eğitim sürecini engelleyeceğini vurgulamıştır. Son
olarak BEM, Anayasa’ya göre Kosova Cumhuriyeti’nin laik devlet olarak
tanımlandığını ortaya koymuştur.
Mahkeme, başvurucunun söz konusu kararın yürütümünü hukuk
mahkemelerinden talep etmediği için Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47. maddesinde belirtilen kanun yollarını
tüketme koşulunu yerine getirmediğinden başvurunun kabul edilmezliğine
ilişkin karar almıştır. Başvurucunun okuldan uzaklaştırılmadığı veya
herhangi bir şekilde okula devamı imkansız hale getirilemediğinden
AİHM’nin Doğru v. Fransa davasına atıfta bulunarak Mahkeme, İçtüzüğün
36.2(a) ve 36.2(c) kurallarına dayanarak da başvurunun açıkça temelden
yoksun olduğuna karar vermiştir.
Priştine, 30 Eylül 2011
Nr.ref: RK 137/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 36/11
Başvurucu
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 364
Arjeta Halimi
Gilan Bölge Mahkemesi CN:nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım 2009
tarihli kararının iddia edilen yürütümünün yapılmamasının
Anayasaya uygunluğunun ve başvurucunun iddia edilen insan
hakları ihlalinin değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Vitina Belediyesine bağlı Drobesh köyünde mukim Arjeta
Halimi’dir. O şu anda 19 yaşındadır. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi
nezdinde açtığı davada Priştine merkezli Hukuki Yardım ve Bölgesel
Kalkınma Merkezi (CLARD) tarafından temsil edilmektedir.
Dava Konusu
2. Başvurucu, Gilan Bölge Mahkemesinin CN:nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım
2009 tarihli kararının iddia edilen yürütümünün yapılmamasının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmektedir. Bu
kararla başvurucunun dava dilekçesi kabul edilmiş ve davalı olan Vitina
Belediyesi Eğitim Müdürlüğü davalının (yani başvurucunun) Vitina
“Kuvendi i Lezhës” Lisesindeki öğrenciliğinden kaynaklanan haklarını
tanımakla yükümlü olmuştur.
Başvurucu dilekçesinde Gilan Bölge Mahkemesinin yayımladığı kararın
Vitina Belediyesi Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülmesinin
sağlanmasını talep etmektedir. Başvurucu, Gilan Bölge Mahkemesinin
CN:nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım 2009 tarihli kararı yürütülmeyerek yerel
ve uluslararası hükümlerle güvence altına alınan eğitim hakkının hiçe
sayıldığını iddia etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 365
3. Başvurucu Anayasanın şu maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir:
24. madde (Kanun Önünde Eşitlik), 38. madde (İnanç, Vicdan ve Din
Özgürlüğü) ve 47. madde (Eğitim Hakkı).
4. Başvurucu, Anayasanın 22. maddesine (Uluslararası Anlaşma ve
Belgelerin Doğrudan Uygulanması) göre uluslararası kabul görmüş şu
insan haklarının da ihlal edildiğini öne sürmektedir: Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 2. maddesi (Eğitim Hakkı),
Sözleşmenin 14. maddesiyle (Ayrımcılık Yasağı) ilgili olarak 9. maddesi
(Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü).
5. Başvurucu devamında Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesinin 18. maddesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 2
ve 26. maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucu en
sonunda uluslararası belgelerle ilgili olarak BM Çocuk Hakları
Sözleşmesinin 14 ve 28. maddesine de atıfta bulunmuştur.
6. Başvurucu davasında Kosova Ayrımcılık Karşıtı Yasasının (2004/3) 2, 4
ve 9. maddeleri ile İdari Uyuşmazlık Yasasının (03/L-202) 12.
maddesinin de ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Yasal Dayanak
7. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 47.
maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 36. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
8. Başvurucu 10 Mart 2010 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur.
9. Mahkeme Başkanı raportör yargıç olarak Yargıç Iliriana Islami’yi, ön
inceleme heyetine Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında yargıçlar
Prof. Dr. Ivan Čukalović ve Prof. Dr. Enver Hasani’yi tayin etmiştir.
10. Mahkeme 28 Nisan 2011 tarihinde istem hakkında Vitina Belediyesi
Eğitim Müdürlüğünü (BEM) bilgilendirmiş ve Yasanın 22.2 maddesine
dayanarak istemle ilgili BEM’in cevap vermesini talep etmiştir.
11. İstemle ilgili olarak Mahkeme, aynı tarihte Gilan Bölge Mahkemesi ile
Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığını (EBTB) bilgilendirmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 366
12. Gilan Bölge Mahkemesi 4 Mayıs 2011 tarihinde istemle ilgili cevabını
sunmuştur.
13. BEM 16 Mayıs 2011 tarihinde cevabını bildirmiştir.
14. EBTB cevap sunmamıştır.
15. Mahkeme 28 Haziran 2011 tarihinde Vitina Belediye Mahkemesinden
başvurucunun kendisi hakkında Bölge Mahkemesinin kesinleşmiş
CN.Nr. 24/09 sayılı kararın yürütülmesi yönünde dilekçe sunup
sunmadığına ilişkin bilgi talep etmiştir.
16. Vitina Belediye Mahkemesi 5 Temmuz 2011 tarihinde cevabını
göndermiştir.
17. Raportör yargıcın raporu görüşüldükten sonra ön inceleme heyeti tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
18. Mahkeme 28 Temmuz 2011 ve 23 Eylül 2011 tarihlerinde tam kadroda
toplanıp danışma toplantıları yaparak istemi oylamıştır.
Olguların Özeti
19. Başvurucu 15 Ocak 2009 tarihinden önce Vitina Belediyesi “Kuvendi i
Lezhës” Ortaöğretim Okulunda öğrenimine devam etmiştir.
20. Başvurucu 10. sınıf 1. yarıyılı süresince okulda başörtüsü takmaya
başlamıştır.
21. Başvurucu, başörtüsünü çekmemesi halinde okula devam edemeyeceği
yönünde okul müdürlüğünce sözlü olarak uyarıldığını ifade etmiştir. O,
başörtünün okulda taşınmasının okul kıyafetiyle ilgili yönetmeliğin ihlali
olacağı yönünde okula bildirdiği iddia edilen BEM’in okul tarafından
bilgilendirildiğini iddia etmektedir.
22. Başvurucu, belirli BEM yetkililerinin başörtüsünü çekmeyi kabul ettiğine
dair beyanat imzalaması yönünde baskı yaptıklarını iddia etmiştir.
23. Başvurucu, söz konusu beyanatı imzalamayı reddetmesi üzerine
kendisine okula artık gelmemesi söylendiğini ileri sürmüştür.
24. Başvurucu, Vitina “Kuvendi i Lezhës” devlet okulundaki derslerine 15
Ocak 2009 tarihinden itibaren devam etmediğini bildirmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 367
25. Başvurucunun ebeveyni, kendisi henüz reşit olmadığından onun “yasal
temsilcileri” olarak 6 Nisan 2009 tarihinde CLARD tarafından
danışmanlık hizmeti almışlardır.
26. Başvurucu 15 Nisan 2009 tarihinde Vitina Belediye Eğitim
Müdürlüğünden kendi statüsüyle ilgili açıklama ve okuldan atılma
gerekçelerini bildiren resmi bildirim talebinde bulunmuştur.
27. BEM başvurucunun bu talebine 28 Nisan 2009 tarihinde yazılı olarak şu
cevabı vermiştir.
“I. Vitina ‘Kuvendi i Lezhës’ Lisesi müdürlüğünün, 10. sınıf öğrencisi
Arjeta Halimi’nin eğitim hakkını kısıtlamadığı ve engellemediği
bilginize sunulur. Okul müdürlüğü başörtüsü takmakla ilgili olarak bu
öğrenciye sözlü uyarıda bulunmuş ve başörtüsünü takmaya devam
etmesi durumunda okula girişi yasaklanacağı bildirilmiştir.
II. Bu öğrenci kendisinden talep edilmeden derslere devam
etmemeye başlamış, okul müdürlüğü veya BEM nezdinde yılsonu
bütünleme sınavlarına katılma üzere herhangi bir talepte
bulunmamıştır. Öyle ki eğitim hakkı herhangi bir şekilde ihlal
edilmemiştir.
III. İlk ve Ortaöğretim Yasasına göre ortaöğretim zorunlu olmayıp
tercihe bağlıdır ve 01-013/86 sayılı Davranış ve Disiplin Kuralları
Yönetmeliğinin 22. maddesi d. fıkrası öğrencilerin aynı kıyafeti giymesi
gerektiği belirlemiş olup bu öğrenci Yönetmelik ve okul kurallarını ihlal
etmiştir. Bu okulun farklı din ve inanışlara mensup öğrencileri
olduğundan böyle bir kıyafete izin verilmesi halinde okulumuzun eğitim
süreci zarar görecektir.
Kosova Cumhuriyeti Anayasası da dini açıdan Kosova’yı laik devlet
olarak tanımlamaktadır.”
28. Başvurucu 6 Mayıs 2009 tarihinde Gilan Eğitim Müfettişliği
Departmanına başvurarak, söz konusu başvurusunda Anayasa ve
yürürlükteki yasaların ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu,
“Kuvendi i Lezhës” Lisasindeki eğitimine devam edebilmesi yönünde
Vitina BEM’e izin verdirilmesini ve Ayrımcılığa Karşı Kanunun ihlal
etmelerinden dolayı Vitina BEM bünyesindeki sorumluların
cezalandırılmasını talep etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 368
29. Gilan Bölge Eğitim Müfettişliği 28 Ağustos 2009 tarihinde bu şikayete
cevap verip başvurucunun yasa ihlaline ilişkin iddialarının mesnetsiz
olduğu ve yasanın yanlış yorumlanmasından kaynaklandığını ileri
sürmüştür.
30. Başvurucu 18 Eylül 2009 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesine idari
uyuşmazlık davası açmıştır. Başvurucu Yüksek Mahkemeden harekete
geçip kendi iddialarının özünü değerlendirerek Vitina Belediyesinin
aldığı kararların yasalara uygunluğunun değerlendirilmesini talep
etmiştir. Başvurucu, Vitina Belediyesinin haklarını ihlal eden tüm
faaliyetlerinin iptal edilmesini Yüksek Mahkemeden talep etmiştir.
31. Kosova Yüksek Mahkemesi 19 Ekim 2009 tarihinde başvurucunun açtığı
dava hakkında yargılama yetkisine sahip olmadığını açıklamıştır.
Başvurucu, o dönemde yürürlükte olan idari uyuşmazlık yasasının 9.
maddesine atıfta bulunmuştur.
32. Yüksek Mahkemenin kararına göre başvurucunun davası yasaya aykırı
davranışlardan korunmakla ilgiliydi. Bu yüzden Yüksek Mahkeme dava
dosyasının tamamını, o dönemde yürürlükte olan hukuk mahkemeleri
yasına göre yargılama yetkisine sahip olan Gilan Bölge Mahkemesine
göndermiştir.
33. Gilan Bölge Mahkemesi 17 Kasım 2009 tarihinde CN.Nr. 24/09 sayılı
kararı çıkartıp başvurucunun dava dilekçesini onaylamış ve Vitina
Belediyesi Eğitim Departmanını “davacının (yani başvurucunun) Vitina
“Kuvendi i Lezhës” Lisesindeki öğrenciliğinden ileri gelen tüm haklarını
tanımayı” buyurmuştur.
34. Bölge Mahkemesi davalının (Vitina Belediyesi) şifahi gerekçeye dayanıp
yasaya aykırı şekilde hareket ederek davacıyı (başvurucuyu) başörtüsü
taktığı gerekçesiyle okuldan uzaklaştırmıştır. Davacının okul kıyafeti
meselesinin spesifik bir şekilde düzenlendiği yönündeki beyanları
çelişkilidir.
35. Başvurucu 23 Kasım 2009 tarihinde Vitina Belediyesi Eğitim
Departmanına Gilan Bölge Mahkemesinin Cn.Nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım
2009 tarihli kararı hakkında bilgi vererek kararın uygulanmasını talep
etmiştir.
36. Başvurucu 25 Ocak 2010 tarihinde Gilan Bölge Mahkemesine yazı
göndererek Cn.Nr. 24/09 sayılı kararın Vitina BEM tarafından halen
uygulanmadığını bildirip mahkemenin yargılama yetkisi çerçevesinde
kararın uygulanmasına ilişkin önlemlerin alınmasını talep etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 369
37. Başvurucu, Gilan Bölge Mahkemesinin Cn.Nr. 24/09 sayı ve 17 Kasım
2009 tarihli kararının yürütülmesi konusunda Vitina Belediye
Mahkemesinden bugüne kadar talepte bulunmamıştır.
Karşı ve/veya ilgili tarafların yorumları
38. Anayasa Mahkemesine sunduğu 4 Mayıs 2011 tarihli cevabında Gilan
Bölge Mahkemesi, bu meseleyle ilgili karar vermiş olduğundan bu yönde
hareket etmenin artık kendisinin yetki alanı içerisinde olmadığını ve
kararın yürütülmesi konusunda Vitina Belediye Mahkemesinin yetkili
olduğunu bildirmiştir.
39. Anayasa Mahkemesine 16 Mayıs 2011 tarihinde gönderdiği cevapta BEM
başvurucunun itirazının özüne karşı gelerek başvurucunun iddialarının
asılsız ve Anayasa Mahkemesindeki isteminin mesnetsiz olduğunu
vurgulamıştır.
40. Vitina Belediye Mahkemesi, 5 Temmuz 2011 tarihli cevabında
başvurucunun Gilan Bölge Mahkemesinin CN.Nr. 24/09 sayılı
kesinleşmiş kararının yürütülmesi için herhangi bir başvuruda
bulunmadığını teyit etmiştir.
Taraflarca sunulan argümanlar
41. Başvurucu, eğitimini sürdürme hakkının yok sayıldığını iddia
etmektedir. Ona göre, Kosova’daki eğitim haklarının bulunmasına
rağmen iki yıldan bu yana okula devam etmeye izin verilmediğini ileri
sürmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere başvurucu Anayasanın şu
maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir: 24. madde (Kanun
önünde eşitlik), 38. madde (İnanç, vicdan ve din özgürlüğü) ve 47.
madde (Eğitim hakkı).
42. Başvurucu bu anlamda yukarıda belirtilen maddelerin ihlal edildiğini
nitekim becerileri doğrultusunda kendisinin İslami başörtüsünü taktığı
müddetçe derse devlet okulundaki derslerine devam etmesi
engellendiğini belirterek bu hareketin Anayasaya göre dini esaslar
çerçevesinde ayrımcılık sayılacağını ifade etmiştir.
43. Başvurucu son olarak Vitina BEM’in Gilan Bölge Mahkemesinin
uygulanması konusunda başarısız olduğunu, kararın bağlayıcı olmasına
rağmen eğitimine devam etme hakkının yok sayılmaya devam etiğini
belirtmektedir. O, Bölge Mahkemesi kararının yürütülmesi için
başvurabileceği başka kanun yolunun bulunmadığını ileri sürmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 370
44. Bölge Mahkemesi esasen istemin kabul edilirliğine karşı olup, Vitina
Belediye Mahkemesinde kararın yürütümünü talep etmesi gerektiğini ve
mevcut kanun yollarını tüketmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
45. BEM, başvurucunun Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurunun
mesnetsiz olduğu ve delillerinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Bu
argümanı ile BEM, başvurucunun isteminin açıkça mesnetsiz olduğunu
iddia etmiştir.
46. BEM kendi argümanlarına dayanarak Anayasa Mahkemesine gönderdiği
cevabında “Kuvendi i Lezhës Okul Mürlüğü veya BEM’den hiç kimse
onun eğitim hakkını reddetmemiş, ancak okul müdürlüğü tarafından
okulda siyah başörtüsünün taşınmasının yasak olduğu şifahi uyarısı
yapıldığını bilginize sunmak isteriz” açıklamasına yer verilmiştir. Bu
uyarının üzerine söz konusu öğrenci okulu terk etmiş olup okul
müdürlüğü kendisi hakkında disiplin önlemleri almamıştır ve bu
öğrencinin dersine devam edeceği beklentisi bulunduğu açıklanmıştır.
47. BEM devamında “Okul müdürlüğü ile BEM Vitina Belediye Meclisinin
01-013/866 sayılı Davranış ve Disiplin yönetmeliğinin 9. maddesinde
belirtilen öğrenci kıyafetinin aynı olması gerektiği ve EBTB’nin 7/2009
sayılı Genelgesinin 4. maddesi 13. fıkrasında belirtilen dini kıyafetlerin
okullarda yasak olduğu hükmünü uygulamışlardır” açıklamasında
bulunmuştur.
48. Yazılı cevabında BEM tekraren “BEM bu öğrencinin eğitim hakkını
herhangi bir şekilde reddetmemiştir … ders sürecinin engellenip okul
müdürlüğü ve BEM tarafından böyle bir kıyafetin kabul edilmesine
yönelik baskı uygulanmaktadır. Bu okulda Müslüman ve Katolik
öğrenciler eğitim aldıklarından … ve siyah başörtünün yürürlükteki
normlarla çeliştiğinden ve de farklı dinlere mensup öğrencilerce farklı
kıyafetler giyme imkanının doğuracağından belediyemizdeki dinler arası
ilişkilere zarar vermesine ilişkin büyük bir tehlike oluşturmaktaydı”
bildirmiştir.
İlgili yasal dayanak
49. Yasal hükümlerin bir kısmı tarafların yazılı cevaplarında vurgulanmıştır.
50. Mahkeme, 2002 yılına ait Kosova İlk ve Ortaöğretim Yasasının 6.
maddesinin Kosova’da ilk ve ortaöğretimin okulöncesi, ilk ve ortaöğretim
şeklinde organize edildiğini tespit emiştir. Buna göre eğitim düzeyleri
aşağıdaki gibi belirlenmiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 371
a. Seviye 0: Okulöncesi eğitim, (normal olarak 3 – 6 yaş grubu);
b. Seviye 1: İlköğretim (temel öğretimin ilk safhası), 5 yıl (normal
olarak 6 – 12 yaş grubu);
c. Seviye 2: Alt seviye ortaöğretim (temel öğretimin ikinci safhası),
4 yıl (normal olarak 12 – 15 yaş grubu);
d. Seviye 3: Üst seviye ortaöğretim, EBTB tarafından belirlenen
programlara bağlı olarak 3 veya 4 yıl, (normal olarak 15 – 19
yaş grubu)
51. Aynı yasanın 8. maddesi şunu belirlemiştir: Öğrencilerin tamamı
eğitimin 3. seviyesine (üst seviye ortaöğretim) tercihleri doğrultusunda
devam edebilirler.
52. Dahası üst seviye ortaöğretim öğrencilerine ilişkin Nezaket ve Disiplin
Önlemleri Kurallarının 3. maddesi öğrenci sorumluluklarını şu şekilde
belirler: Okulun özel öğrenci kıyafeti (üniforması) belirlemesi halinde
öğrenci, ders ve uygulama eğitimi süresince okul kıyafetini giymek
zorundadır.
53. Aynı kuralın 6. maddesinde eğitim disiplini ile ilgili şu önlemlere yer
verilmiştir:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Sözlü uyarı
Yazılı uyarı
Yarışma, gezi ve ziyaretlerden geçici olarak uzaklaştırma
Okuldan 3 güne kadar uzaklaştırma
Okuldan 1 aya kadar uzaklaştırma
Okuldan 1 (bir) aydan uzun süreli uzaklaştırma.
54. Devamında okul kurallarını hafif şekilde ihlal eden öğrencilere sözlü
uyarı yapılacağı belirleneceği açıklanmıştır.
55. Son olarak EBTB’nin 7/2009 sayılı Genelgesinin 4. maddesinin ilgili
kısmında şunlar belirtilmiştir:
Öğrenciye yapması yasaklanan şeyler:
…
13. dini kıyafet giymek.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
56. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 372
kriterlerinin
yerine
gerekmektedir.
getirilip
getirilmediğini
kontrol
etmesi
57. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın aşağıda alıntılanan 113 (7).
maddesine atıfta bulunmaktadır:
“Bireyler, kamu otoriteleri tarafından bireysel hak ve özgürlüklerinin
ihlal edilmesi durumunda, yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını
tükettikten sonra ancak dava açma haklarına sahiptirler.”
58. Kabul edilirlik koşulları Yasada (Yasanın 47.2 maddesi) ve İçtüzükte de
daha açık bir şekilde belirtilmiştir.
59. İçtüzüğün 36. Kuralının ilgili kısımları şunları belirlemiştir:
Kural 36
Kabul Edilirlik Kriterleri
1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir:
a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm
kanun yolları tüketildiği zaman;
b) Başvurucuya nihai etkin hukuki çözüm teslim edildikten sonra
istemin dört ay içerisinde teslim edilmesi durumunda;
c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman.
2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması
durumunda istemleri reddedecektir:
a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman;
b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını
gerekçelendirmediği zaman;
c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış
anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman;
d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı
zaman.
Bölge Mahkemesi
edilirlik kıstasları
kararının
yürütülmemesiyle
ilgili
kabul
60. Anayasa Mahkemesi başvurucunun isteminde Bölge Mahkemesinin
kararının yürütülmesine ilişkin yararlanabileceği kanun yollarının
bulunmadığını belirtmiştir.
61. Diğer yandan Bölge Mahkemesi istemin kabul edilirlik koşullarına atıfta
bulunarak başvurucunun yararlanabileceği tüm kanun yollarını
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 373
tüketmesi gerektiğini, dolayısıyla kararın yürütülmesini Vitina Belediye
Mahkemesinden talep etmesi gerektiğini belirtmiştir.
62. Anayasa Mahkemesi, Vitina Belediye Mahkemesince başvurucunun
CN.Nr. 24/09 sayılı Bölge Mahkemesi kararın yürütülmesi yönünde
herhangi bir başvuruda bulunmadığına dair teyidini hatırlatır.
63. Kanun yolarının tüketilmesi hakkındaki koşulla ilgili olarak Mahkeme,
kendi içtihadına dayanmaktadır (bkz. KI 06/10 sayılı Valon Bislimi –
Kosova İçişleri Bakanlığı, Kosova Yargı Kurulu ve Adalet Bakanlığı
davası 13 Ekim 2010 trihli kararı):
50. Mahkeme, kabul edilirlikle ilgili benzer bir kriter Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin (bundan sonra “Sözleşme” şeklinde anılacaktır)
35. Maddesinde de öngörüldüğünü hatırlatır.
51. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yaygın içtihadına göre
başvurucuların yerel mevcut ve etkili yasa yollarını tüketmeleri
gerekmektedir. Dahası bu kuralın belli bir esneklik ölçüsünde ve aşırı
formalitelerden kaçınarak uygulanması gereklidir. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi yasa yollarının tüketilmesi kuralının ne mutlak ne
de otomatik şekilde uygulanan bir kural olmadığını kabul etti. Bu karıl
uygulanıp uygulanmadığını değerlendirirken her davanın özel
koşullarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Bu da demek oluyor
ki, diğer koşulların yanı sıra ilgili ülkenin hukuk sisteminde resmi yasa
yollarının varlığını değil, bu yolların etkili oldukları hukuk ve siyasi
sistemi ve başvurucunun bireysel koşullarını da dikkate almak gerekir
(bkz. Akdıvar-Türkiye davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 16
Eylül 1996 tarihli kararı).
64. Anayasa Mahkemesi iddia edilen ihlal süresi içerisinde 1977 yılına ait
İdari Uyuşmazlıklar Yasasının (Yugoslavya Sosyalist Federatif
Cumhuriyeti Resmi Gazetesi, sayı 4/77) yürülükte olduğunu tespit
emiştir. Yasanın “Özel Hükümler” diye adlandırılan VI. Kısmında bu
kanun yolunu ve uygulanmasını belirlemiştir.
65. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Mahkemeye başvurusunu yaptığı ve
Mahkemenin dava taraflarına istemle ilgili tebligatta bulunduğu sürede
İdari Uyuşmazlıklar Yasasını yürürlükte olmadığını da tespit etmiştir.
Doğrusu Kosova Meclisi 16 Eylül 2010 tarihinde yeni İdari
Uyuşmazlıklar Yasasını kabul etmiştir.
66. Mahkeme, yürütüm usullerinin 2008 yılına ait Yürütüm Usulleri Yasası
ile belirlendiğini de dikkat etmiştir. Bu yasa, başak bir yasa ile başka
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 374
türlü belirlenmediği durumlar için yürütümle ilgili yargılama usullerini
belirlemiştir.
67. Başvurucunun iddialarına ve dava dosyasındaki evraka göre
başvurucunun Bölge Mahkemesinin 17 Kasım 2009 kararının
yürütülmesine
ilişkin
herhangi
bir
başvuruda
bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
68. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun “tüm etkin kanun yollarını
tüketmediği” ve bu durumun İçtüzüğün 36.1(a) kuralıyla çeliştiği
sonucuna varmıştır.
Başvurucunun diğer şikâyetleriyle ilgili kabul edilirlik kıstasları
69. Mahkeme, başvurucunun eğitim hakkının reddedildiği yönündeki
şikâyetlerini hatırlatır. Ona göre, Kosova’da eğitim haklarının
bulunmasından bağımsız olarak iki yıldan bu yana okula devam
etmesine izin verilmemiştir. Yukarıda belirtildiği gibi başvurucu
Anayasanın şu maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir: 24. madde
(Kanun Önünde Eşitlik), 38. madde (İnanç, Vicdan ve Din Özgürlüğü) ve
47. madde (Eğitim Hakkı). Bu anlamda başvurucu, yukarıdaki
maddelerin ihlal edildiğini, İslami başörtüsünü takmaya devam ettiği
sürece okula devam etmesi yasaklandığından yeterlikleri doğrultusunda
eğitim hakkının reddedildiğini, böyle bir fiili Anayasanın dini esaslara
göre ayrımcılık olarak adlandıracağını ileri sürmüştür.
70. Mahkeme, başvurucunu derse devam ettiği okuldan (veya BEM’den)
derse devam etmesini yasaklayan veya okuldan atıldığını bildiren
herhangi bir karar almadığı konusunda tarafların da tartışmasız olarak
mutabakata vardıkları hususu hatırlatır.
71. Dahası başvurucunun dava dilekçesi Bölge Mahkemesinin 17 Kasım
2009 tarihli kararıyla onaylanmıştır.
72. Netice itibariyle Mahkeme, başvurucunun Kuvendi i Lezhës Okulunda
derslerine devam etmesi engellendiği yönündeki iddiasını kabul
etmemektedir. Mahkeme, başvurucunun sözlü bir uyarı üzerine 15 Ocak
2009 tarihinde okula devam etmeyi kestiğini tespit etmiştir. Bundan üç
ay sonra 15 Nisan 2009 tarihinde ilgili devlet organı olan BEM’e
başvurmuştur. Yedi ay sonra başvurucunun yürütülmediğini iddia ettiği
bir mahkeme kararı kabul etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 375
73. Başvurucunun iddialarına ve dava dosyasındaki evraka göre, 15 Ocak
2009 tarihinden sonra derse devam etmeye teşebbüs etmediği
anlaşılmaktadır.
74. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun İçtüzüğün 36.1(d) kurallına uygun
olarak iddiasını yeterli şekilde kanıtlamadığını tespit etmiştir.
75. Aynı gerekçelerden dolayı Mahkeme, başvurucunun istemini ilk bakışta
gerekçelendirmediği (bkz. yukarıda atıfta bulunulan 36 (2) kuralı)
görüşündedir. Aslında başvurucu tarafından Anayasa Mahkemesine
sunulan deliller İçtüzüğün 36.2 (b) ve (c) krallarına aykırı olarak
“anayasal hakkın ihlali iddiasını herhangi bir şekilde haklı çıkarmaz”.
76. Bu yönde Anayasanın 53. maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi
temel hak ve özgürlükleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarına uygun olarak yorumlamakla yükümlüdür. Mahkeme
AİHM’nin aşağıda lıntılanan Doğru – Fransa (başvuru no 27058/05)
davasına ilişkin 4 Aralık 2008 tarihli kararı hatırlatır:
“61. Mahkeme, din özgürlüğünün bireysel vicdan meselesi olup aynı
zamanda dinin tek başına veya özel yaşamda ya da aynı dini
paylaştığınız diğer kişilerle aynı çevrede geliştirme özgürlüğü
anlamına geldiğini yineler. 9. madde dinin veya inancın ifade
edilmesinin alabileceği ibadet, yerine getirme ve saygı gösterme gibi
şekilleri sıralamaktadır. Ancak bir din veya inançtan ileri gelen veya
ilham olarak ortaya çıkan fiilleri ve bir dinin belirlediği şekilde
davranmayı korumaz (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 105 ve
212).
62. Mahkeme, birkaç dinin bir arada yaşadığı popülasyona sahip
demokratik bir toplumda farklı çıkar gruplarının barışının ve herkesin
dinine karşı saygının sağlanması amacıyla bu hak zorunlu olarak
kısıtlanabilir (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 106). Dinlerin
ifası için devletin tarafsız organizasyon rolü ile demokratik
toplumlarda bu rolün kamu düzeni, uyum ve dini hoşgörü açısından
önemine sıkça vurgu yapılmıştır. Aynı şekilde devletin tarafsızlık
görevinin, dini inançları meşruiyetini değerlendirme ve karşıt gruplar
arasındaki karşılıklı hoşgörüyü sağlamayı gerektiren güçleriyle
örtüşmediğini değerlendirir(bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§
106). Çoğulculuk ve demokrasi diyalog ve demokratik bir toplum
içerisinde ideal ve değerlerinin korunması ve desteklenmesi ile
gerekçelendirilen kişilerce farklı imtiyazlar gerektiren zorunlu
uzlaşmaya dayandırılabilir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 376
63. Demokratik toplumlarda farklı görüşlerin olabileceği devlet ile
dinler arasındaki ilişkiler hakkında davalar açıldığında ulusal karar
alma organlarına özel önem atfedilmelidir. Bu, Avrupa ülkelerinin
farklı yaklaşımları olan özellikle dini simgelerin taşınmasıyla ilgili
olduğu durumlarda geçerlidir. Bu yöndeki kurallar, ulusal geleneklere
ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ile kamu düzeninin
sağlanmasının dayattığı ihtiyaçlara bağlı olarak ülkeden ülkeye
farklılık gösterir (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 108-09).
64. Mahkeme, dinin açıkça belli edilmesi, örneğin İslami başörtüsünü
takma özgürlüğü, bu özgürlüğün yerine getirilmesinin başkaların hak
ve özgürlüklerinin ve kamu düzeninin korunmasıyla çelişmesi
durumunda kısıtlanabilir (bkz. Leyla Şahin, yukarıda zikredilen §§ 111
ile Refah Partisi ve diğerleri – Türkiye [GC], 41340/98, 41342/98,
41343/98 ve 41344/98, § 92, AİHM 2003-II). Sih topluluğu mensubu
türbanlı bir bisikletçinin güvenlik tedbiri olarak kask taşıma
zorunluluğu ve onun sağlık güvenliği ile gerekçelendirilen diğer dini
özgürlüklerine müdahale (bkz. X – Büyük Britanya 7992/77 davası, 12
Temmuz 1978 tarihli Komisyon Kararı, Kararlar ve Raporlar (DR) 14 s.
234), aynı şekilde havalimanlarındaki zorunlu gümrük kontrolleri (bkz.
Pull – Fransa 35753/03 sayılı dava, AİHM 2005-I, 11 Ocak 2005) veya
konsolosluk girişleri (bkz. El Morsli – Fransa 15585/06 sayılı dava 4
Mart 2008 AİHM 2008-…) ve böyle kontrollerin yapılması için türban
veya başörtüsünün çıkartılması emirleri dini hakları uygulamaya
müdahale teşkil etmez. Aynı şekilde öğrencinin laik üniversite
sisteminin bir talebi olan kıyafet yönetmeliğini reddederek söz konusu
kişinin kurallara uymayı reddetmesi durumunda (söz konusu davada
İslami başörtüsünü takan bir öğrencinin pasaporta konan resim için
başını açması talep edilmiştir), öğrenci işlerinin diploma düzenleme
gibi hizmetleri vermeyi kabul etmemesi, ihlal teşkil etmez (bkz.
Karaduman – Türkiye, 16278/90, 3 Mayıs 1993 tarihli Komisyon
Kararı, DR 74, s. 93). Mahkeme, yukarıda zikredilen Dahlab davasında
Cenevre Kantonu Anayasasının öngörülen “laikliğin demokratik
okullarda tarafsızlığı” ilkesini göz önünde bulundurarak, diğer
hususların arasında genç çocuklara ders vermeye girdiği esnada bir
bayan öğretmenin başörtü takma yasağının demokratik toplumlarda
zorunlu olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, başörtüsü takarak ve
cinsiyet eşitliği ilkesi ile bağdaşması zor bir dini kuralın kadına
dayatılarak değişimin olabilecek etkisi ile temsil edilen “güçlü dış
simgelere” vurgu yapmıştır.
65. Leyla Şahin, Köse ve diğerleri davasında Mahkeme, bu
davadakilere benzer şikayetleri ele almış ve diğer hususların yanı sıra
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 377
laiklik ilkesini de dikkate alarak 9. madde ihlalinin bulunmadığı
sonucuna varmıştır.
66. Leyla Şahin davasında Türkiye bağlamı tahlil edildikten sonra
Mahkeme, Cumhuriyetin anayasal boyutu olan laik devlet ilkesi üzerine
kurulduğunu, anayasal sistemin kadın haklarının korunmasına birincil
önem atfettiğini, ülke nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğunu ve
laikliğe vurgu yapanlar için İslami Başörtünün artmakta olan bir
siyasi İslam etkisi uyguladığını tespit etmiştir. Öyle ki laikliğin şüphesiz
olarak Devletin temel ilkelerinden biri olduğu ve hukukun üstünlüğü ile
insan hak ve özgürlükleriyle uyumlu olduğu sonucuna varmıştır.
Mahkeme, laikliğin Türkiye’de demokratik değerlerin güvencesi olduğu,
din özgürlüğü ile vatandaşların eşitlik ilkesinin vazgeçilmez olduğu,
bireylerin yalnız devletin keyfi müdahalelerine karşı değil, aşırıcı
hareketlerin dış etkilerinden korunmaya yaradığı ve dinin
uygulanması
özgürlüğünün
bu
değerleri
korumak
adına
kısıtlanabileceğini tespit etmiştir. Mahkeme, bu laiklik nosyonunun
Sözleşme değerleriyle uyumlu olduğu sonucuna varmıştır. Bu sistemin
desteklenmesi, Türkiye’de demokratik sistemin korunması için zorunlu
olarak ele alınmalıdır (bkz. yukarıda zikredilen Leyla Şahin, § 114).
67. Köse ve diğerleri davasında (yukarıda zikredilen) Mahkeme,
okullarda laiklik ve tarafsızlık ilkesi ile çoğulculuk ilkesinin
korunmasının açık olduğu ve İslami başörtüsünün okul binası
içerisinde çıkartılmasıyla ilgili kurallardan bağımsız olarak derslikte
başörtüsünü çıkartmayı reddeden öğrencilerin okula girişini
engellemeyi gerekçelendirmeye yeterli meşru dayanak olduğunu tespit
etmiştir.
68. Bu davada bu ilke ve ilgili içtihatların uygulanması esnasında
Mahkeme, yerli makamların ders saati süresince başörtüsünü takma
yasağını, okuldaki tüm öğrencilere ayrım yapılmaksızın uygulanan
sağlık, güvenlik ve bakım kurallarıyla örtüşme esasına göre
gerekçelendirdiklerini tespit etmiştir. Mahkeme aynı şekilde
başörtüsünü çıkartmayı reddederek başvurucunun okullarda dini
inançların ifade edilmesi ve uygulanması sınırlarını aştığını da tespit
etmiştir.
69. Mahkeme, Conseil d’Etat tarafından 27 Kasım 1989 tarihinde
bildirilen görüşte yorumlandığı ve müteakip mahkeme içtihadında ve
de bakanlıklarca bu konu ile ilgili yayımlanan genelgelerde
yorumlandığı şekilde dini inancın uygulanmasına ilişkin bu
sınırlamanın amacının genel anlamda devlet okullarında laiklik
taleplerinin desteklenmesi olduğunu tespit etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 378
70. Devamında Mahkeme, çeşitli kaynaklara göre dini simgelerin
okullarda takılmasının okullarda laiklik ilkesiyle tamamen uyumsuz
olmadığını, ancak simgelerin taşındığı koşullar ve simgenin
taşınmasının olası sonuçları esasına göre böyle hareket edildiğini tespit
etmiştir.
71. Mahkeme bu doğrultuda, hareket özgürlüğünün uygulanmasında
öğrencilerin okul binalarında dini özgürlüğünün uygulanmasının baskı
ve dışlama kaynağı oluşturacak şiddete dönüşmemesi konusunda
dikkatli olunması gereğinden, çoğulculuk ilkesi ile diğerlerinin
özgürlüğüne riayet edilmesinin ulusal makamlar ait olduğu tespitinde
bulunulan eski kararlarından birine atıfta bulunmaktadır (bkz.
yukarıda zikredilen Köse ve diğerleri). Mahkemenin bakış açısında bu
rahatsızlığın Fransa’nın laiklik modelinden ileri geldiği sanılmaktadır.
72. Mahkeme, Fransa ve Türkiye ile İsviçre’de laikliğin anayasal ilke ve
Cumhuriyetin kurucu ilkesi olduğunu, nüfusun tamamı tarafından
saygı gösterilen ve özellikle okullarda korunması birincil olduğunu fark
etmiştir. Mahkeme, bu ilkeye saygı göstermeyen bir tutumun dinin
uygulanması özgürlüğü için zorunlu bir dayanak olamayacağı ve
Sözleşmenin 9. maddesine dayanarak korunmayacağını yineler (bkz.
yukarıda zikredilen Refah Partisi ve diğerleri, § 93). Kilise ile Devlet
arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinin taraf ülkelere bırakılması
gereken hareket özgürlüğü göz önünde bulundurulduğunda, laiklik
gereksinimleri doğrultusunda dini özgürlüklerin tanınması ve
sınırlandırılması Sözleşmenin esas ilkeleri dikkate alındığında meşru
görülmektedir.”
77. Mahkeme, Anayasanın 8. maddesinin Kosova Cumhuriyetini laik bir
devlet olarak tanımladığını hatırlatarak aşağıda alıntılanmıştır:
“Kosova Cumhuriyeti laik devlet olup, din ve vicdan meselelerinde
tarafsızdır.”
78. Netice itibariyle yukarıda belirtilen gerekçelere dayanarak başvurucunun
isteminin İçtüzüğün 36. kuralına göre kabul edilmez olduğu ilan
edilmelidir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ile Yasanın 47. maddesine dayanarak Anayasan
Mahkemesi, oyçokluğuyla:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 379
I.
İçtüzüğün 36. kuralına göre istemin kabul edilmez olarak
REDDİNE karar vermiştir.
II.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
III.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Iliriana Islami, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 380
Başvurucu Binak Thaqi Yüksek Mahkemenin P.nr. 610/07 sayılı
kararı, Yüksek Mahkemenin Ap.nr. 267/08 sayılı kararı, Yüksek
Mahkemenin Pn.nr. 311/10 sayılı kararı ve Yüksek Mahkemenin
Pn.nr. 572/10 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 106-2010, karar tarihi: 4 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: suç davası, kanun önünde eşitlik, bireysel başvuru, dil
meselesi, açıkça temelden yoksun başvuru, etkili başvuru hakkı, adil ve
tarafsız yargılanma hakkı, sanık hakları, ihlal edilen hakların açıkça
belirtilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda İpek
Bölge Mahkemesi ile Yüksek Mahkeme’nin kararlarına itiraz etmiş, kendi
davasına ilişkin bir otopsi raporunun İngilizce hazırlanmış olup yargılama
esnasında raporu anlamadığı için itiraz etme veya tanıklara rapora ilişkin
soru soma imkanında mahrum edilerek Anayasa’nın 5, 24.2, 30.1, 31.1.4 ve
32. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Bölge Mahkemesi başvurucunun yargılama tekrarı talebinin iki
kez reddetmiş, Yüksek Mahkeme ise bu kararlara karşı itirazını yerinde
bulmayıp reddetmiştir.
Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa’nın 48. maddelerinde belirtilen tüm kanun yollarını
tüketmediği ve ihlal edildiğini öne sürdüğü hak ve özgürlükleri açıkça
belirtmediği için başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin karar vermiştir.
Başvurucu, otopsi raporunun Arnavutça çevirisinin bu raporun önemini
önemli ölçüde azaltacak şüphelerin hangi şekilde meydana geleceklerini açık
bir şekilde belirtmemiştir. Mahkeme, başvurucunun duruşma esnasında
otopsi raporunun İngilizce şeklinin delil olarak kullanılmasına itiraz
etmediği, tanıklara bu raporla ilgili olarak soru sorulması talebinde
bulunmadığı ve bu rapora karşı Yüksek Mahkeme nezdinde herhangi bir
itiraz başvurusunda bulunmadığını da tespit etmiştir.
Priştine, 4 Ekim 2011
Nr.ref: RK 140/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 106/10
Başvurucu
Binak Thaqi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 381
Yüksek Mahkemenin P.nr. 610/07 sayılı kararı, Yüksek
Mahkemenin Ap.nr. 267/08 sayılı kararı, Yüksek Mahkemenin
Pn.nr. 311/10 sayılı kararı ve Yüksek Mahkemenin Pn.nr. 572/10
sayılı kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, İpkeli avukat Mustafe Kastrati tarafından temsil edilen
Yakova mukimi Bay Binak Thaqi’dir.
İtiraz edilen kararlar
2. Başvurucu, İpek Bölge Mahkemesinin (P.nr. 610/07 sayı ile farklı
tarihlerde açıklanan üç karara: 21 Kasım 2007, 8 Nisan 2010 ve 1 Eylül
2010) kararları ile Yüksek Mahkemenin (Ap. Nr. 267/08 sayı ve 25 Eylül
2008 tarihli kararı, Pn. Nr. 311/10 sayı ve 13 Temmuz 2010 tarihli kararı
ve Pn. Nr. 572/10 sayı ve 5 Ekim 2010 tarihli kararı) kararlarına itiraz
etmektedir.
Dava Konusu
3. Dava, başvurucunun 21 Kasım 2007 tarihinde İpek Bölge Mahkemesi
tarafından adam öldürme, izinsiz silah sahibi olma, kontrol etme,
bulundurma ve kullanma suçlarıyla mahkum edilmesiyle ilgilidir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 382
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu, 21 Ekim 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına
dilekçe teslim etmiştir.
6. Mahkeme Başkanı tarafından hazırlanan emirname ile Başkanvekili
Kadri Kryeziu raportör yargıç olarak tayin edilmiştir. Mahkeme Başkanı,
yargıç Almiro Rodrigues başkanlığından yargıçlar Ivan Čukalović ve
Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyetini belirlemiştir.
7. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 14 Haziran 2011 tarihinde
görüşüp danışmalarını yaparak tam kadroda toplanan Mahkeme
Heyetine öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
8. Başvurucu, cinayet suçundan Kosova Geçici Ceza Yasasının 164.
maddesine ve izinsiz silah bulundurma, taşıma ve kullanma suçundan
Kosova Geçici Ceza Yasasının 328 (2). maddesine göre İpek Bölge
Mahkemesinde yargılanarak 21 Kasım 2007 tarihinde mahkum
edilmiştir. Mahkûmiyet kararına götüren deliller Yüksek Mahkemenin
Kararında genişçe açıklanmışlardır.
9. O zaman Avukat Enver Nimani tarafından temsil edilen başvurucu, bir
dizi esasa dayanarak 21 Nisan 2008 tarihinde Kosova Yüksek
Mahkemesi nezdinde karar itiraz etmiştir. Bu esaslar olguların büyük bir
kısmının
Mahkeme
tarafından
yanlış
yorumlanmasını
da
kapsamaktaydı. İtirazda sanık savunmasının Bölge Mahkemesince doğru
değerlendirilmediği iddia edilmekteydi. İtirazda şu ifadeye yer
verilmiştir: “Binak Thaqi’ye ait silahtan kendi eliyle sıkılan kurşunların
sonucunda merhumun ölmesi tartışmasız olarak…”.
10. İtiraz, iki suçlama hakkındaki hapis cezasına atıfta bulunularak bu
cezaların çok olduğuna vurgu yapılıyordu.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 383
11. Kosova Yüksek Mahkemesi 25 Eylül 2008 tarihinde itirazı mesnetsiz
bularak reddetmiş ve Bölge Mahkemesinin kararını onamıştır. Yüksek
Mahkeme cezanın sertliğine karşı itirazı da reddetmiştir.
12. Avukat Mustafe Kastrati tarafında temsil edilen başvurucu 14 Ağustos
2009 tarihinde İpek Bölge Mahkemesine yargılamanın yeniden
başlatılması önerisini sunmuştur. Esas, ölüm nedenini açıklayan henüz
tamamlanmamış ve İngilizce yazılmış bir otopsi raporu kapsadığı için
henüz tamamlanmamıştı. Bölge Mahkemesi 8 Nisan 2010 tarihli
kararıyla yargılamanın yeniden başlatılması yönündeki talebi reddederek
davanın artık kesinleşmiş hükme bağlandığını belirtmiştir.
13. Bölge Mahkemesinin kararına karşı yapılan bu itirazı Yüksek
Mahkemenin 12 Temmuz 2010 tarihli kararı ile mesnetsiz olarak
reddedilmiştir.
14. Başvurucu daha sonra Bölge Mahkemesine Ceza Yasası, Kosova
Cumhuriyeti Anayasası ve İnsan Hakları Şartı [sic]’ndan kaynaklandığı
iddia edilen ihlallerden, kanun yararına bozma dilekçesi sunup
yargılamanın yeniden başlatılmasını talep etmiştir.
15. Başvurucu, bu karara karşı 6 Eylül 2010 tarihinde Yüksek Mahkeme
nezdinde itiraz dilekçesi sunmuştur. Yüksek Mahkeme itirazı mesnetsiz
bularak 5 Ekim 2010 tarihinde reddetmiştir.
Başvurucunun iddiaları
16. Başvuruda Anayasanın şu maddeleri ile güvence altına alınan hakların
ihlal edildiği öne sürülmektedir: madde 5 [Diller], madde 24.2 [Kanun
Önünde Eşitlik], madde 30.1 [Sanık Hakları], madde 31.1.14 [Adil ve
Tarafsız Yargılanma Hakkı] ve madde 32 [Kanun Yolu Hakkı].
17. İstemin özünü, maktulün ölüm nedenini açıklayan otopsi raporunun
İngilizce olduğu ve başvurucu ile avukatının bu rapora itiraz etme ve
tanıklara çapraz sorguya tutma imkânı bulamadıkları iddiası ile
ilişkilendirilmekteydiler.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
18. Kabul edilirlik kıstasları Anayasa ile belirlenmiş Yasa ve İçtüzükte
ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
19. Anayasanın 113.1 ile 113.7 maddesi kabul edilirliğin genel hukuki
çerçevesini oluşturur. Madde 113.1 şunu belirtmiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 384
1. Anayasa Mahkemesi yalnız yetkili taraflarca yasal şekilde açılan
davalar hakkında karar verir.
Madde 113.7 şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anaysa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sona dava açabilirler.”
20. Dahası, Yasanın 48. maddesi şunu belirtmektedir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür.”
21. Son olarak İçtüzüğün 36. kurallı şunu belirtmiştir:
1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir:
a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm hukuk
yolları tüketildiği zaman;
b) Başvurucuya nihai etkin hukuki çözüm teslim edildikten sonra
istemin dört ay içerisinde teslim edilmesi durumunda;
c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman.
2. Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması
durumunda istemleri reddedecektir:
a) İlk görünüş ispatı ile gerekçelendirilmediği zaman;
b) Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali iddialarını
gerekçelendirmediği zaman;
c) Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınmış
anayasal haklarının ihlal edilmediğini tespit ettiği zaman;
d) Başvurucunun kendi iddiasını yeterli şekilde kanıtlayamadığı
zaman.
22. Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin
Sözleşmenin 35.1 maddesi iç hukukla belirlenen kanun yolları
tüketildikten sonra Mahkemeye başvurulabileceğini belirtmiştir.
23. Kosova Anayasa Mahkemesi kanun yollarını tüketme gerekçesini KI
71/09 numaralı AAB-RIINVEST L.C.C. Üniversitesi – Kosova
Cumhuriyeti Hükümeti dava ile KI 73/09 numaralı Mimoza Kusari-Lila
– Merkez Seçim Komisyonu davasında uygulamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 385
24. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni
– Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı).
25. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu Mahkemeye başvurmadan önce iç
hukuk yollarının tüketilmesi konseptin önemini Selmouni – Fransa (No.
25803/94 davaya ilişkin 28 Temmuz 1999 tarihli karar) davasında
açıklamış, 35. maddenin [Kabul Edilirlik Kıstasları] ile kanun yollarına
ilişkin önerilerinin amacını tartışarak şunu belirtmiştir:
“… Öyle ki Mahkemeye teslim edilmesi düşünülen şikayet -en azından özdeönce yerli yasalarla belirtilen süre içerisinde ve resmi kıstaslara uygun
olarak yerli ilgili organa yapılması gerekirdi (bkz. Cardort – Fransa
davası, 19 Mart 1991, Seri A nr. 200, s. 18, madde 34).”
26. Kosova Anayasa Mahkemesi, KI 07/09 numaralı (Deme ve Besnik
Kurbogaj – Yüksek Mahkemenin Pkl. Nr. 61/07 ve Ap.nr. 510/07
kararlarına karşı) davada da başvurucunun, polis ve savcılık tarafından
tanıkların tehdit edilmesi neticesinde adil yargılanma hakkının ihlaline
ilişkin iddialarının kabul edilmezliğini belirlemede bu gerekçeyi
uygulamıştır. Kararda şu ifadeye yer verilmiştir:
“… ancak İpek Bölge Mahkemesinin bunu kanıtlayacak olan hiçbir
belgesi ve Yüksek Mahkemenin Mahkeme kararında yer alan hiçbir
nokta talebin beraberinde sunulmamıştır. Diğer taraftan duruşma
esnasında bununla ilgili olagelmesi olasılı ihlalle ilgili hiçbir itirazdan
da söz edilmemiştir ve olagelmişse hangi hukuki imkân olduğu
bahsedilmiyor.
Bundandır, talebi kanıtlayacak olan gerekli bilgilere sahip belgeyi ve ek
olarak sunulan belgeleri içermiyor. Galiba şikâyette bulunanlar ihlale
itiraz etmemiş ve eğer varsa bu çeşit ihlalden el kaldırmış”.
27. Yukarıda belirtildiği üzere istemin tamamı otopsi raporunun İngilizce
olması ve başvurucunun raporun içeriğini anlayıp raporla ilgili çapraz
sorgu yama imkanı olmayışı üzerine kurgulanmıştır. Ancak başvurucu,
otopsi raporundaki hangi delilin cinayet ve silah bulundurmadan
mahkum edildiği asıl karar hakkında kuşku uyandıracak değerde
olacağını açıklamamıştır. Dahası başvurucunun bu kademede otopsi
raporundaki verilerin önemine ilişkin argümanları “maktulün Binak
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 386
Thaqi’ye ait silahtan sıkılan kurşunlardan tartışmasız olarak ölmüş
olması…” başvurucunun itiraflarından açıkça zayıflamaktadır.
28. Kosova Anayasa Mahkemesinin temyiz hakkı olmayıp hukuk
mahkemelerinin yanlış karar aldıkları veya olguları yanlış
değerlendirdikleri gibi durumlara müdahale etmeye yetkisi yoktur.
Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile güvence altına alınmış haklara
hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak olup “dördüncü derece
mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis mutandis, Akdivar – Türkiye
davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65. madde)
29. Bunun yanı sıra başvurucunun otopsi raporunun İngilizce olmasına ve
Arnavutça çevirisinin bulunmamasına itiraz etmiş olduğunu veya raporla
ilgili olarak onun İpek Bölge Mahkemesindeki yargılanmasının
başlangıcında tanıklara çapraz sorgu soruları yöneltme imkanının
olmadığını gösterecek delillerin bulunmadığını tespit emiştir. Bu
hususlar başvurucunun Yüksek Mahkeme nezdinde 12 Nisan 2008
tarihinde yaptığı itiraz başvurusunda da söz konusu olmamıştır.
30. Yukarıdaki gerekçelere dayanarak istem kabul edilmezdir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 ile Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2) kuralına
dayanarak Anayasan Mahkemesi, oyçokluğuyla:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Kadri Kryeziu, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 387
Başvurucu Vehbi Halili Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 5/2004
sayılı kararına karşı
Dava No: KI 69-2010, karar tarihi: 4 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: işe alımda ayrımcılık, zaman bakımından kabul edilmez
başvuru, bireysel başvuru, çalışma hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 1990
yılında Arnavut kökeninden dolayı Meclis Komisyonu Sekreterliğinden
azledildiği iddiasını ve Vıçıtırın Belediye Mahkemesi’nin eski pozisyona
iadesi veya deneyim ile mesleki kalifikasyonuna uygun bir göreve alınmasına
ilişkin kararını reddeden Mitroviça Bölge Mahkemesi’nin 2003 yılına ait
kararını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 49. maddesi ile
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, İçtüzüğün 36.3(h) kuralına göre zaman bakımından başvurunun
kabul edilmez olduğunu karalaştırmış ve AİHM’nin Blečič v. Hırvatistan
davasına atıfta bulunarak zaman bakımından sınırlandırılmış yargılama
yetkisinin başvurunun olgusal materyalleri ile söz konusu anayasal hakkın
etki alanının ele alınmasını kapsadığını açıklamıştır.
Priştine, 4 Ekim 2011
Nr.ref: RK 139/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 96/10
Başvurucu
Vehbi Halili
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 5/2004 sayı ve 10 Şubat
2004 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 388
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Kosova Vıçıtırın mukimi Vehbi Halili’dir.
İtiraz edilen mahkeme kararı
2. Başvurucuya 5 Mart 2004 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek
Mahkemesinin Rev.nr. 5/2004 sayı ve 10 Şubat 2004 tarihli kararıdır.
Dava konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile ve Anayasanın 22.
maddesiyle doğrudan uygulanan uluslararası sözleşmelerle güvence
altına alınan çalışma hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir.
4. Başvurucu, uzaklaştırmadan önce sahip olduğu görev haklarıyla beraber
temel çalışma haklarını elde edebilmek amacıyla kendi davasıyla ilgili
olarak Anayasa ve yasaların uygulanmasını Anayasa Mahkemesinden
talep etmektedir.
Yasal Dayanak
5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 36. 3 (h) kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 30 Temmuz 2010 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur.
7. Mahkeme Başkanının 23 Kasım 2010 tarih ve GJR. 69/10 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Altay Suroy raportör yargıç olarak tayin edilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 389
Aynı tarih ve KSH 69/10 sayılı emirname ile Yargıç Robert Carolan
başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Almiro Rodrigues’ten
oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir.
8. Ön inceleme heyeti 20 Mayıs 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu
görüştükten sonra tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine kabul
edilmezlik önerisi sunmuştur.
Olguların Özeti
9. Başvurucu 1998 yılında Vıçıtırın Belediyesi Belediye Komisyonu
Memuru olarak görev yapmıştır.
10. Başvurucu 1990 yılında dönemin sıkıyönetimi tarafından Vıçıtırın
Belediyesindeki işinden atılmıştır. O, etnik kökeni Arnavut olduğu için
işten atılmıştır.
11. İşten atıldıktan sonra başvurucu Vıçıtırın Belediye Mahkemesinde adli
işlemleri 2000 yılının Mart ayında başlatmıştır. Vıçıtırın Belediye
Mahkemesinin K. No. 13/2000 sayı ve 16 Ekim 2000 tarihli kararıyla
başvurunun istemi onaylanmış, Vıçıtırın Belediyesine başvurucunun
komisyon memurluğuna iadesi veya onun mesleki yeterliklerine uygun
bir yerde istihdam edilmesi emredilmiştir.
12. Bu sonuçtan hoşnut olmayan Vıçıtırın Belediyesi, 16 Ekim 2000
tarihinde Mitroviça Bölge Mahkemesine itiraz dilekçesi sunmuştur.
13. Mitroviça Bölge Mahkemesi AC.Nr. 32/2001 sayı ve 13 Kasım 2003
tarihli kararla Vıçıtırın Belediye Mahkemesinin mezkur kararını
tamamen değiştirip başvurucunun dava dilekçesini mesnetsiz bularak
reddetmiştir.
14. Daha sonra başvurucu kararın gözden geçirilmesi için Kosova Yüksek
Mahkemesine başvuruda bulunmuştur.
15. Kosova Yüksek Mahkemesi 19 Şubat 2004 tarihinde Rev. Nr. 5/2004 bir
karar çıkartmış olup, karar 5 Mart 2004 tarihinde başvurucuya teslim
edilmiştir.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
16. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul edilirlik
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 390
kriterlerinin
yerine
gerekmektedir.
getirilip
getirilmediğini
kontrol
etmesi
17. Bununla ilgili olarak Mahkeme, İçtüzüğün aşağıda alıntılanan 36 (3) (h)
kuralına atıfta bulunmaktadır:
“İstem
aşağıdaki
değerlendirilebilir:
durumlarda
da
kabul
edilmez
olarak
(h) İstem, süre bakımından Anayasaya uygun şekilde uygulanabilir
olmadığı zaman.”
18. Mahkemenin zamana ilişkin yargılama yetkisini belirlemek amacıyla her
davada ihlalin işlendiği dönemin tespiti önem arz etmektedir. Bu davada
Mahkeme, başvurucunun şikayet ettiği olguları ve ihlal edildiği iddia
edilen anayasal hakları dikkate almalıdır (bkz. mutatis mutandis,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin 59532/0 başvuru
numaralı Blecic – Hırvatistan davasına ilişkin 8 Mart 2006 tarihli
kararının 82. maddesi).
19. Mahkeme, başvurucunun Kosova Anayasası ile güvence altına alınan
çalışma hakkının ihlal edildiği yönünde şikayette bulunduğunu tespit
etmiştir. Başvurucu bu çerçevede, kendisine 5 Mart 2004 tarihinde
teslim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 5/2004 sayı ve 19
Şubat 2004 tarihli kararına itiraz etmektedir.
20. Bu da başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkıyla
ilgili iddia edilen ihlalin Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008
tarihinden önce gerçekleştiği ve süre bakımından Mahkemenin yetkisi
olmadığı anlamına gelmektedir.
21. Netice itibariyle yukarıda belirtilen gerekçelere dayanarak başvurucunun
isteminin zaman bakımından (ratione temporis) Anayasa hükümlerine
uygun değildir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesi ile İçtüzüğün 36 (3) (h) Kuralına dayanarak 20
Mayıs 2011 ile 23 Eylül 2011 tarihlerinde yapılan duruşmalarda Anayasan
Mahkemesi, oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 391
II.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 392
Başvurucu Lon Paluca Yüksek Mahkemenin Rev. nr. 286/2007
sayılı kararına karşı
Dava No: KI 116-2010, karar tarihi: 12 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: mülkiyet hakkının tazmini, kamulaştırma, bireysel
başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, mülk davası, mal güvenliği, adil
ve tarafsız yargılanma hakkı
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kamulaştırılmış mülkün tazminini reddeden ilk derece mahkemelerinin
kararlarını onayan Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 22, 46.1 ve 46.3
maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1. Ek Protokolünün 1.
maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucunun, kamu otoritesi tarafından alınan somut bir karardan
anayasal haklarının ilk bakışta ihlal edildiğini gösteren deliller sunmakta
başarısız olduğu için Mahkeme Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davasına
atıfta bulunarak Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesine göre
başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme,
uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup
olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v.
İspanya ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta bulunarak maddi
hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin
bulunmadığını belirtmiştir.
Priştine, 12 Ekim 2011
Nr. Ref.: RK141/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 116/10
Lon Paluca
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 286/2007 sayı ve 6 Mayıs
2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 393
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştineli avukat Bay Sahit Bibaj tarafından temsil edilen
Prizren mukimi Bay Lon Paluca’dır.
Dava konusu
2. Başvurucu, istimlakin tazmini hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek,
kendisine 15 Kasım 2010 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek
Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
Rev. Nr. 286/2007 sayı ve 6 Mayıs 2010 tarihli kararına itiraz etmiştir.
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 46.1 ve 46.3 madde [Mal Güvenliği] fıkralarını ve
Anayasanın 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve Belgelerin
Doğrudan Uygulanması] ilgili olarak Avrupa İnsan Hak ve
Özgürlüklerine İlişkin Sözleşmeye (bundan sonra AİHS şeklinde
anılacaktır) ait 8. Protokolün 1. maddesini ihlal ettiğini ileri sürdüğü
Yüksek
Mahkeme
kararının
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesini talep etmiştir.
Yasal dayanak
4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56(2). kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 394
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
5. Başvurucu 18 Kasım 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvuruda bulunmuştur.
6. Mahkeme Başkanı 22 Kasım 2010 tarihinde Yargıç Almiro Rodrigues’i
raportör yargıç olarak atamıştır. Aynı tarihte Yargıç Ivan Čukalović
başkanlığında yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan
ön inceleme heyetini tayin etmiştir.
7. İstem, 28 Ocak 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye tebliğ edilmiştir.
8. Mahkeme, başvurucuya kendi ticari faaliyetini sürdürebilmesi için başka
bir mekan tahsis edilip edilmediğini bildiren ilave evrakı 27 Nisan 2011
tarihinde Klina Belediyesinden talep etmiştir.
9. Mahkeme, kendi ticari faaliyetini sürdürebilmesi için başka bir mekan
tahsis edilip edilmediğini bildiren ilave evrakı 27 Nisan 2011 tarihinde
başvurucudan talep etmiştir.
10. Klina Belediyesinin 3 Mayıs 2011 tarihinde gönderdiği cevapta/evrakta
başvurucunun istimlake karşı olmadığını, istimlak karşılığında maddi
tazminat istemediğini ancak bunun yerine ticari faaliyetini
sürdürebileceği diğer bir mekan talep ettiğini bildirmiştir. Dahası,
başvurucunun istimlak edilen mekanda ticari faaliyetini yapması için
geçici bir ruhsatı vardı.
11. Başvurucu, istimlak edilen mülk karşılığında maddi bir tazminat
almadığını gösteren evrakını 6 Mayıs 2011 tarihinde Mahkemeye
sunmuştur. Ancak başvurucu, ticari faaliyetini sürdürebileceği diğer bir
mekanın kendisine verilip verilmediği ile ilgili soruya cevap vermemiştir.
12. ön inceleme heyeti 23 Mayıs 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu
görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların özeti
13. Başvurucu 14 Ocak 1975 tarihinde 0.03.20 hektarlık mülkü satın
almıştır. Başvurucu alım satım sözleşmesini mahkemede onaylatıp
ödemelerini yaptıktan sonra mülkün tapusuna sahip olmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 395
14. Klina Belediye Meclisi Ekonomi, Fen ve Hukuki-Mülki İşler
Müdürlüğünün 18 Ocak 1977 tarih ve 04-465-15/2 sayılı kararı ile
başvurucunun mülkiyetinde olan mülkü Özerk Yönetim Toplumu
Çıkarları ve Sığınma Amacıyla kamulaştırılmıştır. Bu karara göre
başvurucu kamulaştırmayı kabul etmiş ancak ticari faaliyetini
sürdürebileceği diğer bir mekanı talep etmiştir. Bununla ilgili olarak
başvurucu, kamulaştırılan mülkünün tazmini için adli süreç başlatmıştır.
Ancak nihai bir mahkeme kararı çıkmamıştır. 1999 yılından sonra
başvurucu, dava dosyasını temin edip adli sürecin devam ettirilmesi
yönünde çaba göstermiş, ancak Belediye Mahkemesinden önce şifahen
daha sonra yazılı olarak verilen cevapta dava dosyasının kendilerinde
bulunmadığı bildirilmiştir (22 Ekim 2010 tarih ve A.GJ. 276/2010 sayılı
teyit yazısı).
15. Başvurucu, 17 Nisan 2001 tarihinde Klina Belediye Mahkemesine
başvurarak tazminat talebinde bulunmuştur.
16. Klina Belediye Mahkemesi başvurucunun şikayetini 16 Ekim 2003
tarihinde onayarak davalı tarafa istimlak edilen mülk buyotlarında bir
başka mekanın daimi olarak başvurucuya tahsis edilmesi veya nakden
tazmin edilmesi talimatını vermiştir (C.nr. 54/2001).
17. Klina Belediyesi bu karara karşı İpek Bölge Mahkemesinde itirazda
bulunmuştur.
18. İpek Bölge Mahkemesi 8 Mayıs 2007 tarihinde başvurucunun şikayetini
yerinde bulmayarak reddetmiş, başvurucunun 2001 yılına kadar
tazminat için mahkemeye başvurmadığından davanın zamanaşımına
uğradığını tespit emiştir (Ac.nr. 233/04).
19. Başvurucu, 9 Temmuz 2007 tarihinde Yüksek Mahkemeye başvurarak
kararın gözden geçirilmesini talep etmiştir.
20. Başvurucunun gözden geçirme talebi yerinde bulunmayarak 6 Mayıs
2010 tarihinde reddedilmiştir. Yüksek Mahkeme Bölge Mahkemesinin
kararını onayıp mülkü kamulaştıran organların ardılları olmadığından
davalının pasif meşruiyeti bulunmadığını bildirmiştir (Rev. Nr.
286/2007). Davalı taraf son dönemlerde 2000/45 sayılı Kosova
Belediyeleri Özerk Yönetimine ilişkin UNMIK Yönetmeliği (bundan
sonra “2000/45 sayılı UNMIK yönetmeliği” şeklinde anılacaktır) ile
kurulmuş ve eski Klina Belediyesinden herhangi bir yükümlülük
devralmamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 396
Başvurucunun iddiaları
21. Başvurucu, istimlak edilen mülkünün hiçbir zaman tazmin edilmediği
için Anayasanın 46.1 ve 46.3 maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına
alınan haklarının ileri sürmüştür. Dahası, Anayasanın 22. maddesine
göre dolaysız olarak uygulanan AİHS’nin 1. Protokolünün 1. maddesi
[Mülkiyetin Korunması] ile güvence altına alınan haklarının da ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
İstemin kabul edilirliği
22. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 46.1 ve 46.3 madde [Mal Güvenliği]
fıkralarını ve Anayasanın 22. maddesiyle [Uluslararası Anlaşma ve
Belgelerin Doğrudan Uygulanması] ilgili olarak Avrupa İnsan Hak ve
Özgürlüklerine İlişkin Sözleşmeye (bundan sonra AİHS şeklinde
anılacaktır) ait 8. Protokolün 1. maddesini [Mülkiyetin Korunması] ihlal
ettiğini ileri sürmüştür.
23. Ancak başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin,
öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte açıklanan kabul edilirlik
koşullarının
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmesi
gerekmektedir.
24. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 48. maddesine atıfta bulunmak
ister. Söz konusu madde şunu belirlemiştir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür”
25. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre görevinin Yüksek Mahkeme de
dâhil olmak üzere, umumi mahkemelerce alınan kararlar anlamında
temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını
vurgulamak ister. Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak
karar verirler (Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle
mahkemeler, usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp
uygulamakla yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz –
İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
26. Aslında başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan adil yargılanma
hakkı gibi herhangi bir ihlal olgusu ortaya koyamamıştır.
27. Öyle ki Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve
başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 397
uygulandığını değerlendirebilir (bkz. mutatis mutandis, Edwards –
Birleşik Krallık 13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş
dava başvurusu hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu).
Har halükarda başvurucu, Yüksek Mahkemede görüşülen davanın adil
olmadığına ilişkin herhangi bir suçlamada bulunmamıştır.
28. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiğini gösteren herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). Dahası Başvurucu, Yüksek Mahkemenin
kararıyla, Yasanın 48. maddesinde öngörüldüğü üzere, hangi hak ve
özgürlüklerinin ihlal edildiğini açıklamamıştır.
29. Bundan da anlaşılacağı üzere İçtüzüğün 36(1.c) kuralına ile “Mahkeme
istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: - İstem açık bir şekilde isnat
edildiği zaman” öngörülmüş olup istem kabul edilemez niteliktedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 48. maddesine ve İçtüzüğün 36(1.c) ve
56. (2b) kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 12 Ekim 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 398
Başvurucu Şeyh Ali Shehu Sırbistan Cumhuriyeti
Mahkemesi’nin Rev. 995/99 sayılı kararına karşı
Yüksek
Dava No: KI 52-2009, karar tarihi: 14 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: sözleşme akdi yetkisi, kanun yollarının tüketilmesi,
zaman bakımından kabul edilmez başvuru, bireysel başvuru, veraset davası,
dil meselesi, mal güvenliği, mülkiyet hakkı, ihlal edilen hakların açıkça
belirtilmesi, sözleşme taraflarından birine gayrimeşru etki
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
annesinin kendisine bağışladığı araziye ilişkin Yakova Belediye
Mahkemesince 1998 yılında onaylanan sözleşmenin 2000 yılında feshini
kabul eden İpek Bölge Mahkemesi kararını 2000 yılında onayan Sırbistan
Cumhuriyeti Yüksek Mahkeme’nin kararı ile anayasal haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Yakova Kadastro Dairesi kandırmadan dolayı
mülkiyet devir işlemlerini 2009 yılında iptal etmiş, başvurucunun Kosova
Kadastro Ajansı (KKA) nezdinde yaptığı itiraz başvurusu görüşülmek üzere
beklemeye alınmıştır. Başvuruda herhangi bir anayasa hak ihlali kesin bir
şekilde belirtilmemiş olup Mahkeme 46. maddeye vurgu yapmıştır.
Mahkeme, KKA’ya yapılan itirazın henüz bir karara bağlanmamış olduğunu
dikkate alarak başvurucu tarafından Anayasa’nın 113.7 maddesinin
öngördüğü kanun yollarının tüketilmesi koşulu yerine getirilmediği için
kabul edilmez olduğuna karar vermiş, Selmouni v. Fransa davasına atıfta
bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin
anayasal ihlalleri önleyeceği veya tamir edeceği varsayımına dayandırıldığını
belirtmiştir. İkinci olarak Mahkeme, kanun yolları tüketilmiş olsa bile
AİHM’nin Blečič v. Hırvatistan davasına atıfta bulunarak iddia edilen
ihlalin Kosova Cumhuriyeti Anayasası yürürlüğe girmeden önceki bir
dönemde meydana geldiğini ve söz konusu kararların Kosova Cumhuriyeti
kurumlarından herhangi birine ait olmadığı için başvurunun kabul edilmez
olduğuna karar verilmiş olacağını belirtmiştir.
Priştine, 14 Ekim 2011
Nr.ref: RK 127/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 52/09
Başvurucu
Şeyh Ali Shehu
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 399
Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve
2 Şubat 2000 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, kendisine temsil etmek üzere Yakova Nena Tereze p.n.
adresinde ikamet eden avukat Besnik Haxhijanuzi’ye vekalet veren Şeyh
Ali Shehu’dur.
İtiraz edilen karar
2. Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2
Şubat 2000 tarihli kararı.
Dava konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine görüşülmek üzere
14.10.2009 tarihinde yapılan başvurunun konusu Sırbistan Cumhuriyeti
Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararı
olup, başvurucu, itiraz ettiği kararda hangi anayasal haklarının ihlal
edildiğini belirtmemiştir.
İddia edilen anayasal haklar ihlali
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48.
maddesinin “Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal
edildiğini ve kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 400
olduğunu açıkça belirtmekle yükümlüdür” şeklindeki tanımlamasına
rağmen başvurucu başvurusunu yasa ve Anayasanın hükümlerine
dayandırmamış, Anayasanın 46. maddesinde belirtilen mülkiyet
hakkının ihlal edildiği konusunda şikayette bulunabileceği varsayımı öne
sürülse bile kendi iddiasını destekleyecek herhangi bir maddi delil
sunmamıştır.
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır)
113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 14
başvurmuştur.
Ekim
2010
tarihinde
Anayasa
Mahkemesine
7. Anayasa Mahkemesi başvurunun Sekretarya tarafında kaydedildiğini 21
Ekim 2010 tarihinde başvurucuya bildirmiştir.
8. Raportör yargıç Kadri Kryeziu’nun raporunu inceledikten sonra Yargıç
Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar Iliriana Islami ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti 13 Aralık 2010 tarihinde tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul edilmezliğine
ilişkin öneri sunmuştur.
Başvurucunun şikayeti
9. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden Sırbistan
Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirmesini ve Kosova
Cumhuriyeti Anayasası ve yürürlükteki yasalara göre hukuki sonuç
doğurmayan nitelikte olarak kabul edilmez ilan edilmesini talep etmiştir.
Başvurucu, bu mahkeme kararından dolayı, kendi ifadesiyle, daha
önceleri yasal yollarla kazandığı mülk üzerinde mülkiyet hakkına sahip
çıkma konusunda ağır şekilde zarara uğradığını ileri sürmektedir.
Olguların Özeti
10. Başvurucunun annesi müteveffa Nazife Shehu ve babası müteveffa Şeyh
Muharrem Shehu’dur. Muharrem Shehu vefat ettiğinde T. Nr. 52/70 sayı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 401
ve 16.03.1979 tarihli kararla kalan miras Nazife’nin üstüne devredilmiş
olup, varisleri onun vefatından sonra kalan mirası eşit şekilde pay
edecekleri konusunda anlaşmışlardır.
11. Nazife, Ov. Br. 237/96 sayı ve 1 Mart 1996 tarihli bağış sözleşmesine göre
mülkün bir kısmını başvurucu olan oğlu Ali Shehu’ya devretmiştir.
Kendisine bakan diğer oğlu Aziz Shehu, Azize’ye ne tür bir sözleşme
imzaladığını açıklayınca o hayrete düşmüş ve sözleşmenin feshi için
acilen bir adli sürecin başlatılmasını talep etmiştir.
12. Aziz Shehu, belirtildiği üzere Bayan Nazife’ye bakan oğlu olup, annesinin
vekaletiyle sözleşmenin feshi için Yakova Belediye Mahkemesinde
kardeşi Ali Shehu’ya karşı dava açmıştır. Bu mahkemenin P. Br. 279/97
sayı ve 9 Temmuz 1997 tarihli kararında şunlar belirtilmiştir:
Sözleşme şu üç nedenden dolayı feshedilmiştir:
a. Ehliyet: Dönemin yürürlükteki mevzuatına göre tarafların sözleşme
akdetmeleri için ehil olmaları gerekirdi (YSFC Borçlar Yasası 56.
maddesi 1. fıkrası). Bayan Nazife kronik arteriyosklerotik psikozdan
rahatsızdı. Sözleşmeyi imzaladığı esnada ne yaptığının farkında değildi.
Bu yüzden sözleşme feshedilir;
b. Dil: Sözleşme Sırpça hazırlanmış olup Bayan Nazife kendi anadilini bile
konuşmakta zorlanırken Sırpçayı çok az bilir veya hiç bilmezdi.
c. İstismar: Bay Ali, annesinin kendisine yaptığı ziyareti sözleşmeyi
imzalatmak amacıyla istifade etmiştir.
13. İpek Bölge Mahkemesi, Gz. Br. 480/98 sayı ve 7 Ekim 1998 tarihli
kararıyla Bay Ali’nin itirazını yerinde bulmayarak Belediye
Mahkemesinin kararını onamıştır.
14. Başvurucu, kararın gözden geçirilmesi için 11 Kasım 1998 tarihinde
Belgrat’taki Sırbistan Yüksek Mahkemesine başvurmuştur.
15. Sırbistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi Bay Ali’nin istemini mesnetsiz
bularak Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000 tarihli kararıyla reddetmiştir.
Mahkeme, (YSFC) Muhakeme Usul Yasasının ihlal edilmediği ve bir alt
mahkemenin ilgili yasaları yerinde uyguladığını tespit emiştir.
16. Annesinin vefatından dokuz yıl sonra Bay Ali Shehu Yakova Belediyesi
Kadastro Dairesine mülkün kendi adına kaydedilmesi için başvuruda
bulunmuştur. Yakova Belediyesi Kadastro Dairesi Ali Shehu’nun adına
kaydedilmesini 436/09 sayılı kararla 19 Mayıs 2009 tarihinde
onaylamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 402
17. Yakova Belediyesi Kadastro Dairesi 436/09 sayı ve 19 Mayıs 2009 tarihli
kararını 28 Temmuz 2009 tarihinde feshetmiştir. Bu daire, eski döneme
ait yasal işlemlerde Bay Ali Shehu’nun bu daireyi kasten kandırdığını
tespit etmiş ve mülkiyeti eski haline geri çevirmiştir.
18. Ali Shehu 24 Ağustos 2009 tarihinde Kosova Kadastro Ajansına itiraz
başvurusunda bulunarak Yakova Belediyesi Kadastro Dairesinin son
kararını gayrimeşru ila edip mülkü kendi adına kaydetmeye imkan
tanıyan 436/09 sayılı yürürlükte kalmasını talep etmiştir. Bu başvuru
tarihinden sonra kararın çıkması halen beklenmektedir.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
19. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde
vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin
değerlendirmesi gerekmektedir.
20. Mahkeme bu konuda Anayasanın aşağıda aktarılan 113.7 maddesine
atıfta bulunur:
Madde 113.7 şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anaysa ile güvence altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin
kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm kanun yollarını
tükettikten sona dava açabilirler.”
21. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48.
maddesi şunu belirtmektedir:
Bireyler, ancak yasa ile belirlenen kanun yollarını tükettikten sonra söz
konusu davayı açabilirler.
22. Yasanın 47.2 maddesi de şunu belirlemiştir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür.”
23. Anayasa Mahkemesi, davada ilgili taraf olarak Bay Aziz Muharrem
Shehu’ya Şeyh Ali Shehu tarafından teslim edilen başvuru dilekçesinin
bir örneğini göndermiş ve “Davacı Ali Shehu tarafından kardeşleri ile
Afijete Shehu ve diğer yakınlarına karşı açtığı mülkiyet davası C. nr.
314/01 numara ile görüşülmektedir” şeklinde bildirilmiştir. Bay Aziz
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 403
Shehu, Avukat Haxhijonuzi’nin Yakova Belediye Mahkemesinde
görüşülmekte olan bu davanın görüşülmesinin, müvekkilinin Sırbistan
Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinin Rev. 995/99 sayı ve 2 Şubat 2000
tarihli kararına karşı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinde KI
52/09 dosya numarası ile görüşülmekte olan davanın sonuçlanmasına
kadar durdurulmasını ve bu meseleyi öncelikli olarak değerlendirdiğini
bildirmiştir.
24. Yukarıdaki bilgilere dayanarak Mahkeme, bu davanın Yakova Belediye
Mahkemesinde halen devam etmekte olduğunu, nihai bir karar
bulunmayıp Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 ile Yasanın 47.2
maddesinde öngörüldüğü şekilde davada taraf olanların bir karar itiraz
edebilmeleri için tüm kanun yollarının tüketilmediğini tespit etmiştir.
25. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur (bkz. AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi – Kosova
Cumhuriyeti Hükümeti KI 41/09 sayılı dava ve mutatis mutandis, AİHM
25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli
kararı).
26. Mahkeme, mevcut kanun yolları tüketilmiş olsa bile başvurucunun
Kosova Cumhuriyeti kurumlarınca çıkartılmayan bir kamu otoritesi
hükmünün Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiş ve
bu kararın Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği tarihten
önceki döneme ait olduğunu tespit etmiştir. Bu açıdan başvuruların
zamana bağlı vadeler dikkate alındığında, Kosova Cumhuriyeti
Anayasasının yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önce kamu
otoritelerince
alınan
kararların
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesinin talep edilemeyeceğini de Mahkeme tespit etmiştir.
27. Uluslararası hukuk genel ilkeleri dikkate alındığında (anlaşma veya
sözleşmelerin geriye dönük etkisinin olmayışı), Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin hiçbir hükmü sözleşme taraflarına sözleşmenin
yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ilişkin herhangi bir karar
veya hukuki durumla ilgili zorunluluk getirmez (bkz. mutatis mutandis,
Blecic – Hırvatistan, başvuru no: 59532/00, 29 Temmuz 2004 tarihli
AİHM kararı). Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi de Anayasanın
bulunmadığı dönemde, Anayasa ile güvence altına alınmış herhangi bir
hakkın bulunmadığı ve belirlenmediği için, Anayasa ihlali işlendiği
kararların Anayasaya uygunluğunu değerlendiremez.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 404
28. Başvurucu istemine açıklık getirmeyip, anayasal bir hakkının hiçe
sayıldığını gösterecek şekilde usul ve esas bakımından istemini
gerekçelendirmemiştir. Bu koşullarda istemin, açıkça mesnetsiz olduğu
görülmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Tüm olguların ve sunulan delillerin derlendirilmesinden sonra Mahkeme, 13
Aralık 2010 tarihinde başvurucunun mevcut kanun yollarının tamamını
tüketmeden başvurup istemini açık bir şekilde belirtmediğine ve oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza.
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 405
Başvurucu Selim Berisha Yüksek Mahkeme’nin A. Nr. 85/2011
sayılı kararına karşı
Dava No: KI 67-2011, karar tarihi: 19 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun
başvuru, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kendisinin engelli statüsüne ilişkin yanlış bir değerlendirme neticesinde
emeklilik talebini reddeden kararı onayan Yüksek Mahkeme kararı ile engelli
emeklilik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, sağlık
evrakının onun başvurusunun desteklediğini ortaya koymuştur. Yüksek
Mahkeme, karar verme yetkisinin Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı
(ÇSRB)’na ait olduğunu değerlendirerek Bakanlık değerlendirmesinin
yerinde olduğunu tespit etmiştir.
Mahkeme, Akdıvar v. Türkiye davasına atıfta bulunularak sadece anayasal
uyuşmazlıkları çözmeye olan sınırlı yetkisine vurgu yapmış, maddi hukuk
delilleri ve uygulamalarına ilişkin mahkeme kararlarını tekrar gözden
geçiremeyeceğini bildirmiştir. Mahkeme, Mahkeme, başvurucunun Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesine göre kamu otoritesi
tarafından anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça göstermekte yetersiz
kalmış olduğundan Mezotur-Tizzacugi Tarsulat v. Macaristan davasına
atıfta bulunarak başvurucunun sonuçla ilgili memnuniyetsizliğinin
mahkeme kararına Anayasa Mahkemesi nezdinde itirazda bulunması için
yeterli dayanak oluşturmadığını ve İçtüzüğün 36.2 (b) ve 36.2(c) kurallarına
göre başvurunun açıkça temelden yoksun olduğuna karar vermiştir.
Priştine, 19 Ekim 2011
Nr.ref: RK 143/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 67/11
Başvurucular
Selim Berisha
Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 85/2011 sayı ve 31 Mart 2011
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmes
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 406
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine Rr. Shkodra nr. 21 adresinde ikamet eden Bay Selim
Berisha’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (bundan sonra ÇSRB şeklinde
anılacaktır) İtiraz Konseyinin engelli emeklilik haklarıyla ilgili 5097046
dosya numaralı Kararın yasaya uygunluğunun değerlendirilmesine
ilişkin talebi reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 85/2011 sayı
ve 31.03.2011 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 24 Mayıs 2011 tarihinde
yapılan başvurunun temel konusu, Kosova Yüksek Mahkemesince
çıkartılan A.nr. 85/2011 sayı ve 31.03.2011 tarihli ve başvurucunun
08.04.2011 tarihinde teslim aldığını ileri sürdüğü kararın Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesidir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 407
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Bay Selim Berisha 24 Mayıs 2011 tarihinde Kosova Anayasa
Mahkemesine başvurarak Kosova Yüksek Mahkemesince çıkartılan A.nr.
85/2011 sayı ve 31.03.2011 tarihli kararın Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesini talep etmiştir.
6. Anayasa Mahkemesi 24 Haziran 2011 tarihinde dava dilekçesinin
kaydedildiğini başvurucuya ve Kosova Yüksek Mahkemesine bildirerek,
taraflardan yazılı cevaplarını vermelerini talep etmiştir.
7. Başvurucu 21 Temmuz 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği
yazılı cevabında ÇSRB’nin kendi taleplerini reddeden kararlarını ekte
sunmuştur.
8. Mahkeme Başkanı 17 Ağustos 2011 tarihinde Yargıç Robert Carolan’ı
raportör yargıç olarak ve Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında
Yargıçlar Mr. Sc. Kadri Kryeziu ile Dr. Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön
inceleme heyetini atamıştır.
9. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında Yargıçlar Mr. Sc. Kadri
Kryeziu ile Dr. Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti,
raportör yargıç Robert Carolan’ın raporunu 5 Ekim 2011 tarihinde
görüştükten sonra tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin
kabul edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
10. Selim Berisha, 2 Haziran 2011 tarihinde Çalışma ve Sosyal Refah
Bakanlığı Kosova Emeklilik İdaresi Departmanına başvurarak engelli
emeklilik hakkının tanınmasını talep etmiştir.
11. Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı 6 Eylül 2010 tarihinde Bay
Berisha’nın istemini, heyet raporuna göre “tam ve kalıcı engellilik
durumunun bulunmadığı” gerekçesiyle reddetmiştir. Bay Berisha bu
kararı 6 Ekim 2010 tarihinde kabul etmiştir.
12. Bay Berisha, ÇSRB bünyesinde faaliyet gösteren Engelli Emeklilik
Komisyonunun kendisiyle ilgili sağlık durumuna ilişkin yanlış rapordan
dolayı alınan kararına karşı 7 Ekim 2010 tarihinde itiraz etmiştir.
13. Engelli Emeklilik Komisyonunun 5067046 sayılı kararında, birinci
derecede alınan kararın yasaya isnat edildiği ve doğru olduğunu tespit
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 408
edip Bay Selim Berisha’nın itirazı yerinde bulunmayarak reddetmiştir.
Bay Selim Berisha bu kararı 10 Ocak 2011 tarihinde kabul etmiştir.
14. Bay Selim Berisha, kendisinin engelli olduğunu gösteren yeter sayıda
sağlık evrakı sunduğunu ileri sürerek Kosova Yüksek Mahkemesinde
dava açmış ve ÇSRB İtiraz Konseyinin kararının mesnetsiz olduğundan
bu kararın yasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep etmiştir.
15. Kosova Yüksek Mahkemesi 31 Nisan 2011 tarihinde çıkarttığı A.nr.
85/2011 sayılı kararında dava dilekçesini reddederek ÇSRB
komisyonlarının engelli olduklarını ileri süren kişileri değerlendirmeye
yasa ile yetkili kılındığını, mevcut davada Bay Berisha’nın engelli
olmadığını tespit ettiğini, idari makamların bu meseleyle ilgili karar
erdiklerinde yasal hükümleri doğru uyguladıklarını ve davanın reddi için
tüm koşulların mevcut bulunduğunu açıklamıştır. Bu kararı Bay Berisha
8.04.2011 tarihinde kabul etmiştir.
16. İdari ve yargı organlarının kararlarından memnun kalmayan Bay Berisha
24 Mayıs 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur.
Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Sağlık Komisyonunun
kendisinin tüm koşulları getirmiş olmasına rağmen “engelli emeklilik
hakkını” gayrimeşru şekilde reddettiğini, diğer yandan Kosova Yüksek
Mahkemesinin kendisine ait dava dilekçesini reddederek ihlal işlediğini,
zira kendisinin çalışmayı deneyip bunu başaramadığını ve engelli
olduğunu gösteren yeterli sayıda sağlık evrakının bulunduğunu ileri
sürmüştür.
18. Başvurucu Anayasa ile güvence altına alınmış hangi anayasal hakkının
ihlal edildiğini belirtmeyerek “engelli emeklilik hakkının” hiçe
sayıldığını ileri sürmüştür.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
19. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için,
Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
20. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 113.7
maddesine atıfta bulunmaktadır. Söz konusu madde şunu belirlemiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 409
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
21. Mahkeme aynı zamanda Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 36. kuralını
da dikkate alır. Bu kural şunu belirlemiştir:
1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir:
c) İstem açık bir şekilde isnat edildiği zaman.
22. Mahkeme, varsayılan emeklilik hakkının ihlali konusunu ele alırken
Kosova Anayasanın 105 ve 109. maddelerinde yargıç ve savcıların
atanması ve görev sürelerinin uzatılması bağlamında emeklilik hakkının
zikredildiğini ve “yasaya göre emekli olana kadar” ifadesinin
kullanıldığını tespit emiştir.
23. Anayasanın 51. Maddesinin [Sağlık Güvenliği ve Sosyal Güvenlik] 2.
fıkrasında şu ifade yer almaktadır: “İşsizlik, hastalık, özürlülük ve
yaşlılıkla ilgili temel sosyal güvenlik, yasayla düzenlenir”.
24. Anayasanın 51. maddesindeki tanımlamadan da “engellilik, işsizlik ve
yaşlılık” ile ilgili sosyal güvenliğin YASA ile düzenleneceği
anlaşılmaktadır. Mevcut davada engelli emeklilik meselesi Kosova
Meclisinde 6 Kasım 2003 tarihinde kabul edilen 2003/23 sayılı KOSOVA
ENGELLİLER EMEKLİLİK YASASI ile düzenlenmiştir.
25. ÇSRB komisyonları bu yasa hükümlerine dayanarak hareket etmiş,
Yüksek Mahkeme de bu kararların yasaya uygun olduğunu tespit
etmiştir.
26. Aslında Kosova Anayasa Mahkemesinin, temyiz hakkı olmayıp hukuk
mahkemelerinin yanlış karar aldıkları veya olguları yanlış
değerlendirdikleri gibi durumlara müdahale etmeye yetkisi yoktur.
Anayasa Mahkemesinin rolü Anayasa ile güvence altına alınmış haklara
hukuk yolarıyla riayet etmeyi sağlamak olup “dördüncü derece
mahkemesi” gibi davranamaz (bkz. mutatis mutandis, Akdivar – Türkiye
davası, 16 Eylül 1999, R.J.D, 1996-IV, 65. Madde)
27. İstemin ekinde sunulan delillerden görüleceği üzere başvurucu, kamu
otoriteleri tarafından hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça
belirtmeyerek başvurunun kesinleştirilmesiyle ilgili yasal sorumluluğunu
yerine
getirmediği
görülmektedir.
Dahası
Mahkeme,
ÇSRB
komisyonlarının meseleyi ele alırken eksiklik olup tarafsızlık ilkesinin
ihlal edildiğini gösteren herhangi bir bulguya rastlamamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 410
Başvurucunun davanın sonucuyla memnun olmaması, ona, Anayasanın
31. Maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz.
mutatis mutandis, 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi
Tarsulat – Macaristan davası 26 Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı)
28. İstemin ekinde sunulan delillerden görüleceği üzere başvurucu, kamu
otoriteleri tarafından hangi anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça
belirtmeyerek başvurunun kesinleştirilmesiyle ilgili yasal sorumluluğunu
yerine
getirmediği
görülmektedir.
Dahası
Mahkeme,
ÇSRB
komisyonlarının meseleyi ele alırken eksiklik olup tarafsızlık ilkesinin
ihlal edildiğini gösteren herhangi bir bulguya rastlamamıştır.
Başvurucunun davanın sonucuyla memnun olmaması, ona, Anayasanın
31. Maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla dava açma hakkı vermez (bkz.
mutatis mutandis, 5503/02 başvuru numaralı Mezotur-Tiszazugi
Tarsulat – Macaristan davası 26 Temmuz 2005 tarihli AİHM kararı)
29. Bu koşullarda başvurucu, iddiasına “yeterli ölçüde deliller sunmamıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 ve Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın 49. maddesine ile İçtüzüğün 36. kuralı 2.
fıkrası (b) ve (c) bentlerine
dayanarak 5 Ekim 2011 tarihindeki
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 411
Başvurucu L. H. İpek Belediye Mahkemesi’nin C. nr. 271/10 sayılı
kararına karşı
Dava No: KI 19-2011, karar tarihi: 19 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, kanun yollarının tüketilmesi, aile
davası, kimliğin açıklanmaması, bireysel başvuru, ebeveyn hakları
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda İpek
Belediye Mahkemesi tarafından çocuk velayetine ilişkin kararın düzeltmesi
talebinin reddedilmesi ile Anayasa’nın 24.1 maddesiyle öngörülen eşit
koruma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ilk kararın çok ağır olup iş
ilişkisine etkisinin olduğunu ortaya koymuştur.
Mahkeme, başvurucunun söz konusu karara karşı 15 günlük yasal süre
içerisinde itiraz başvurusunda bulunmadığından kanun yollarının
tüketilmemiş ve başvurunun kabul edilmez nitelikte olduğuna karar
vermiştir. Mahkeme Selmouni v. Fransa, Hamide Osaj v. Yüksek Mahkeme,
Muhamet Bucaliu v. Kamu Savcılığı davalarına atıfta bulunarak kanun
yollarının tüketilmesi kuralının Kosova hukuk sistemine anayasal ihlalleri
önleme veya düzeltme imkanı vermek için Anayasa’nın 113.7 maddesi ile
İçtüzüğün 36.1(a) kuralı ile öngörüldüğünü belirtmiştir. Mahkeme, Belediye
Mahkemesinin taraflar arasından velayet ve görüşmeye ilişkin varılan
anlaşmayı onayladığını ve koşulların değişmesi durumunda tarafların
talepleri doğrultusunda bu anlaşmanın yeniden şekillenebileceğini
belirtmiştir.
Priştine, 19 Ekim 2011
Nr. Ref.: RK142/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 19/11
L. H.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 412
İpek Bölge Mahkemesinin C. nr. 271/10sayı ve 7.10.2010 tarihli
kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu L. H.’dir. Başvurucu, Mahkemeden kimliğinin saklı tutulması
talebinde bulunmuştur.
İtiraz edilen karar
2. Kamu otoritesinin Anayasa ile güvence altına alınan hakları ihlal ettiği
öne sürülen kararı İpek Bölge Mahkemesinin CI. Nr. 271/10 sayı ve
10.7.2010 tarihli kararıdır.
Dava konusu
3. Kosova Anayasa Mahkemesine 18 Şubat 2011 tarihinde yapılan
başvurunun konusu İpek Bölge Mahkemesinin CI. Nr. 271/10 sayı ve
10.7.2010 tarihli kararının teslim tarihi belirtilmeyen Sırpça versiyonu
ile 30 Mayıs 2011 tarihinde teslim alındığı belirtilen Arnavutça
versiyonudur.
Anayasa ile güvence altına alınan hakların öne sürülen ihlali
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 413
4. Başvurucu, dava dilekçesiyle ilgili olarak karar verme yetkisi olmayan
İpek Belediye Mahkemesinin Sırpça çıkartılan kararı ile Kosova
Cumhuriyeti Anayasanın 24.1 maddesi (Kanun Önünde Eşitlik) ile
güvence altına alınan haklarının ihal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 15 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe giren 16
Aralık 2008 tarih ve 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 47. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 29. kuralı.
Başvurucunun talebi
6. Başvurucu dilekçesinde, İpek Bölge Mahkemesinin, kız çocuğunun
velayet hakkıyla ilgili 367/09 sayılı kararının değiştirilmesine ilişkin
dava dilekçesi konusunda karar vermek için İpek Belediye
Mahkemesinin yetkili olmadığını, Karar’da belirtildiği koşullar içerisinde
velayet hakkını elde edebileceği yönünde ilgili yargı organına yanlış
öneriler sunarak söz konusu kararda tanımlandığı üzere kendisini eski
eşinin karşısında eşit olmayan durumda bıraktığını ve bu şekilde
Anayasanın 24. maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
7. Anayasa Mahkemesi 18 Şubat 2011 tarihinde başvurucunun dilekçesi
kabul ederek KI 19/11 dosya numarası ile kaydetmiştir.
8. Mahkeme Başkanının 2 Mart 2011 tarih ve GJ.R 19/11 sayılı kararı ile
Yargıç Robert Carolan raportör yargıç olarak görevlendirilmiştir.
9. Mahkeme Başkanının aynı tarih ve KSH 19/11 sayılı kararı ile Yargıç Ivan
Čukalović başkanlığında, yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gjyljeta
Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır.
10. Mahkeme, dava dosyasının kaydedildiğini İpek Belediye Mahkemesine,
İpek Bölge Mahkemesine ve başvurucuya 4 Mayıs 2011 tarihinde
bildirmiştir.
11. Anayasa Mahkemesi 20 Haziran 2011 tarihinde başvurucudan ilave
evrak talep ermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 414
12. Anayasa Mahkemesine 19 Ağustos 2011 tarihinde İpek Belediye
Mahkemesinden gönderilen bir sayfalık cevapta bu mahkemenin C. nr.
271/10 sayılı kararının başvurucuya teslim edildiği tarih belirtilmiştir.
Olguların özeti
13. İpek Bölge Mahkemesinin 24 Kasım 2009 tarih ve C. nr. 367/09 sayılı
kararı ile İpek Belediyesine bağlı Labyan köyü mukimi K. M. ile Drenaslı
L. M.’nin evliliklerine son verilmiştir.
14. Bu karara göre E. M. Adlı çocuğun bakım ve eğitimle ilgili velayeti babası
K.M.’ye verilmiştir.
15. Bu kararda Mahkeme, anne L. H.’nin her ayın ikinci ve dördüncü cuma
gününden pazar günü saat 17.00’ye kadar kızı E. ile görüşebileceğini
belirlemiştir. Bu karara göre Bayan L. H. kızını aldığı yerde babasına
iadesi öngörülmüştür. Bu karar tarafların 24.09.2009 tarihinde
aralarında yaptıkları anlaşma neticesinde ve anlaşmayı K. M.’nin yasal
temsilcisi Bay Rexhep Kaçaniku ile L. H. tarafından imzalandıktan sonra
Mahkemece alınmıştır.
16. Yukarıda zikredilen karara göre başvurucu L. H., kızını kış tatilleri
süresince 8 (sekiz) gün, yaz tatilleri süresince ise 15 (on beş) gün
boyunca misafir etme hakkına sahiptir.
17. İpek Bölge Mahkemesinin C.nr. 367/09 sayılı kararının annenin kızıyla
temaslarını öngören kısımlarına baba K. M.’nin riayet etmediğini gören
başvurucu L. H., eşiyle boşanmasını sağlayan ve kızı ile temaslarını
düzenleyen İpek Bölge Mahkemesi kararının uygulanmasına ilişkin
talebini İpek Belediye Mahkemesine yöneltmiştir.
18. İpek Belediye Mahkemesi 12 Mart 2010 tarihinde E. nr. 539/09 sayılı
kararın uygulanmasının görüşüldüğü bir duruşma yaparak (bununla
ilgili evrak dava dosyasında bulunmamaktadır) davalı K. M. Bu kararın
uygulanmasında kendisinin gönüllü olarak yardımcı olacağını ve davacı
L. H.’nin derhal İpek Sosyal İşler Merkezine gidip kendisini orada
bekleyen kızını görebileceğini, kararın uygulanmasında iki hafta önce de
aynı şekilde davrandığını beyan etmiştir. Bu davada Belediye Mahkemesi
yürütme sıfatına dayanarak kararın yürütümünü tamamen uygulamıştır.
19. Bayan L. H. 7 Mayıs 2010 tarihinde İpek Bölge Mahkemesinin C. nr.
367/07 sayılı kararın değiştirilmesi için dava dilekçesi sunmuştur. Bu
kararla başvurucunun eşinden boşanması, kızının bakımı ve eğitimine
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 415
ilişkin velayeti ile kendisinin kızıyla irtibatı düzenlenmiştir. Kendisinin
Drenas’ta çalışıp kızını görmek için İpek Sosyal İşler Merkezine gitmesi
gerektiği, bu işin kendisinin zamanını ve parasını tükettiği için karardan
memnun kalmayarak dava dilekçesinde bu kararın değiştirilmesini talep
etmiştir.
20. İpek Belediye Mahkemesi 7 Ekim 2010 tarih ve P. Br. 271/10 sayılı Sırpça
hazırlanıp başvurucuya teslim edilen kararında, bu konuda karar verme
yetkisinin kendisinde bulunmadığını, başvurucunun, bu konuda karar
verme yetkisine sahip İpek Sosyal işler Merkezine başvurması gerektiğini
belirtmiştir.
21. Kararın hukuki bildiriminde kararın kabul edildiği tarihten itibaren 15
gün içerisinde İpek Bölge Mahkemesine itiraz edilebileceği belirtilmiştir.
Bayan. L. H. bu karar karşı 15 günlük süre içerisinde İpek Bölge
Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmamıştır. Anayasa Mahkemesine
yapılan başvuru formunda başvurucu, Sırpçayı anlamadığı için itiraz
dilekçesi sunmadığını belirtmiştir.
22. İpek Sosyal İşler Merkezi Sosyal İşler Memurunun 5 Kasım 2010
tarihinde İpek Belediye Mahkemesine gönderdiği 1085.07.2009 sayılı
cevabında yürürlükteki yasanın (Kosova Aile Yasası No: 2004/32) 139145. maddelerine ve Sosyal Refah Departmanının 1020 sayı ve 25 Mayıs
2010 tarihli genelgesine göre “çocukların bakımı, çocukların ebeveyniyle
temasları veya beslenmesi” konusunda karar verme yetkisinin sosyal
işler merkezlerinde olmadığını, çünkü bu meselelerin yasalarla açık bir
şekilde tanımlandığını belirtmiştir.
23. Anayasa Mahkemesi 20 Haziran 2011 tarihinde L. H.’nin eliyle yazılmış
bir yazıyı kabul etmiştir. Bu yazıda L. H. Anayasa Mahkemesine 18 Şubat
2011 tarihinde yaptığı başvuruyu açıklıyordu. Beyanında o, İpek Belediye
Mahkemesinin P. Br. 271/10sayı ve 7 Ekim 2010 tarihli kararın
Arnavutça versiyonunu da aldığını ifade etmiştir. Ancak bu kararı hangi
tarihte kabul ettiğini belirtmemiştir.
24. Anayasa Mahkemesi 19 Ağustos 2011 tarihinde başvurucu L. H.’nin İpek
Belediye Mahkemesinin C. 271/10 sayılı kararının Arnavutça çevirisini
30 Mayıs 2011 tarihinde teslim aldığını teyit eden bir belgeyi kabul
etmiştir. Başvurucu, kararın Arnavutça çevirisini teslim aldığı 30 Mayıs
2011 tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar karşı itirazda
bulunmamıştır.
İstemin kabul edilirliği
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 416
25. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için,
Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
26. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.”
27. Mahkeme, içtüzüğün 36. kuralını da dikkate alır. Bu kural şunu
belirlemiştir:
1. Mahkeme istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir:
a) İtiraz edilen hüküm veya kararla ilgili yasalarla belirtilen tüm
kanun yolları tüketildiği zaman;
28. Başvurucunun İpek Belediye Mahkemesi kararının Arnavutça çevirisini
ne zaman teslim aldığı kesinlikle açık değildir. Başvurucunun İpek
Belediye Mahkemesinin P. Br. 271/10 sayılı kararın Arnavutça çevirisini
7 Ekim 2010 tarihinde veya kendi beyanına göre 30 Mayıs 2011 tarihinde
mi aldığı belli değil; ancak kararı 30 Mayıs 2011 tarihinde bile kabul
etmiş olsa, yasada öngörüldüğü şekilde, 15 günlük süre içerisinde itiraz
dilekçesi sunmadığı anlaşılmaktadır.
29. Öyle ki Mahkeme, “kanunla öngörülen tüm kanun yollarının tüketilmesi”
kıstasının Kosova Anayasa Mahkemesine başvurmak için mutlak surette
zorunlu ve temel koşul olduğunu belirtir ve bu kıstasın sadece Anayasa
ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın öngördüğü koşul olmayıp
Anaysa Mahkemesi İçtüzüğünün 36. kuralı (a) fıkrasında da belirtildiğini
hatırlatır.
30. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz.
mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28
Temmuz 1999 tarihli kararı).
31. Mahkeme, böyle bir gerekçeyi KI 55/10 Hamide Osaj davasında Kosova
Yüksek Mahkemesinin Pkl. 43/2010 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli
kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi ile KI 20/10
Muhamet Bucaliu davasında Devlet Savcılığının KMLC.nr. 09/10 sayı ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 417
24 Şubat 2010 tarihli kararına ilişkin Anayasa Mahkemesinin 15 Ekim
2010 tarihli kararda öne sürmüştür.
32. Başvurucunun İpek Bölge Mahkemesinin C. nr. 367/09 sayı ve
24.11.2009 tarihli kararında Anayasanın 24. maddesinin (Kanun
Önünde Eşitlik) ihlal edildiği ve Bayan. L. H.’nin eşit muamele görmediği
yönündeki iddiası konusunda Mahkeme, boşanma, çocuğun velayeti ve
eğitimine ilişkin anlaşmanın taraflar arasında önceden varılmış anlaşma
ışığında çıkartıldığını ve bu anlaşmayı tarafların iradeleriyle
imzaladıklarının bilgisine sahiptir. İpek Belediye Mahkemesi davada
müdahil olan tarafların aralarında vardıkları anlaşmayı onamış ve
Belediye Mahkemesinin kararını meşrulaştırmıştır.
33. Mahkeme, başvurucunun kızının reşit olmadığı sürece çocuğu ve / veya
babasıyla ilgili koşulların değişmesi durumunda velayeti ve görüşme
sürelerine ilişkin anlaşma koşullarının değiştirilmesi yönünde talepte
bulunabileceğini kabul eder. Aile Yasasının (2004/32 sayılı yasa) 150.
maddesi 1 ve 2. fıkrasına göre bu kararın değiştirilmesi yönünde
başvurucunun veya kızının babasının talepte bulunmasını hiçbir şey
engelleyemez.
34. Bu davada başvurucunun kimliğinin açıklanması reşit olmayan
çocuğunun kimliğinin de açıklanmasına imkan sağladığından, henüz
küçük ve bu davada suçsuz olan başvurucunun kızının kimliğinin
açıklanmaması kamu yararı da sağladığı için, başvurucunun talep ettiği
şekilde açıklanmayacaktır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7. maddesine ve İçtüzüğün 36.1 (a)
kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 5 Ekim 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE,
Başvurucunun kimliğinin saklı tutulmasına karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 418
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri
Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27.
maddelerine karşı
Dava No: KO 119-2010, karar tarihi: 20 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: geçici tedbir süresinin uzatılması, geçici tedbir,
Ombudsman tarafından yapılan başvurular
Mahkeme, 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27. maddelerinin
yürürlüğünün askıya alınmasına ilişkin üç aylık geçici tedbir kararını 20
Aralık 2010 tarihinde onaylamıştır. Mahkeme, bu meseleyle ilgili olarak
daha önce belirlediği geçici tedbiri oybirliğiyle 31 Aralık 2011 tarihine kadar
uzatmaya ve yargılama yetkisi altında bulundurmaya karar vermiştir.
Mahkeme’nin kararı şu üç etmene dayandırılmıştır: (1) İlk geçici tedbir
kararı alındığı süre içerisinde Meclis’in feshedilmiş olmadı, (2) bu başvuru
konusunda Meclisin vereceği cevap için süre sınırlamaları, (3) Meclis,
Merkez Bankası ile Maliye Bakanlığı tarafından verilecek cevapların
Mahkemece ele alınması gereksinimi.
Priştine, 15 Haziran 2011
Nr. Ref.: VMP121/11
GEÇİCİ TEDBİRİ UZATMA KARARI
KO 119/10 Davası
Kosova Cumhuriyeti Halk Avukatı
Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası 14. madde 1.6
fıkrası, 22, 24, 25 ve 27 maddelerinin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 419
Anayasa Mahkemesi aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Giriş
1. Anayasa Mahkemesi 20 Aralık 2010 tarihinde söz konusu istemle ilgili
geçici tedbir konması yönünde karar almıştır. Mahkemenin bu kararında
belirtilen kimi hususlar şöyledir:
I. Bu kararın onayından sonra üç ayı geçmeyecek süre için geçici
tedbirin konmasına İZİN VERİLMESİNE;
II. 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Maddesi 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ve 27.
Maddelerinin uygulanmasının ASIYA ALINMASINA;
Kosova Meclisiyle Yapılan Yazışmalar
2. Geçici tedbir konmasına ilişkin kararın Meclise tesliminden sonra Meclis
Başkanı 24 Ocak 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği
cevabında, kararın alınıp Meclise bildirildiği dönemde Meclis
feshedildiği için istenen cevabı sunamadığını açıklamıştır.
3. Kosova Meclis Başkanı gönderdiği yazıda, dava ile ilgili üç (3) ay süreli
geçici tedbir kararının alındığı hakkında Meclisin haberdar olduğunu
kabul etmiştir. Öyle ki Mahkeme, 21 Mart 2011 tarihinde geçici tedbir
kararının süresini 22 Haziran 2011 tarihine kadar uzatmıştır.
4. Bunun üzerine Meclis, 16 Mayıs 2011 tarihinde istemle ilgili cevabını
sunmuştur. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Meclisin Yasa
Komisyonundan 11 Mayıs 2011 tarihli somut cevabı almıştır.
5. Mahkeme:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 420
i.
ii.
iii.
İlk geçici tedbir kararının açıklandığında Meclisin feshedilmiş
olduğunu,
İsteme yönelik cevabını sunmak üzere Meclisin karşı karşıya
kaldığı süresınırlamalarını,
Artık kabul edilmiş olan Meclis cevabının görüşülmesi ihtiyacını
göz önünde bulundurmuştur.
KARAR
Davayı görüştükten sonra Mahkeme, 14 Haziran 2011 tarihinde oybirliğiyle
I.
Mahkemenin 22 Aralık 2010 tarihinde açıkladığı kararını, 23
Ekim 2011 tarihine kadar dört ay süreliğine bir kez daha
uzatılmasına,
II.
Dava üzerinde durmaya devam edilmesine karar vermiştir
III.
Karar, Kosova Meclisi ile başvurucuya tebliğ edilip Kosova
Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayımlanacaktır.
IV.
İşbu karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 421
Başvurucu LDK-AAK-LDD partilerinin Prizren Belediye Meclisi
Üyeleri
Dava No: KO 43-2010, karar tarihi: 25 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: yetkili taraf, insan hakları, mağdurluk statüsü (locus
standi), çoğunluğun temsili, tüzek bir kişi tarafından yapılan başvuru, özerk
yönetim
Prizren Belediye Meclisi’nin (LDK, AAK e LDD) üç parti temsilcilerinden
oluşan başvurucuların yaptıkları başvuruya ilaveten üç başvuru daha teslim
ederek Anayasa’nın 113.7 maddesine istinaden Prizren Belediye Başkanı’nın
sürekli bir şekilde Anayasa’nın 123.1 maddesini (özerk yönetim hakkı) ve
124.6 maddesini (belediyeler tarafından Anayasa ve yasalara ile mahkeme
kararlarına riayet etme gerekliliği) başvuruda belirtilen durumlarda ihlal
ettiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular, Belediye Başkanı’nın keyfi kararlar
almasını engellemedikleri için Yerel Hükümetleri Yönetme Bakanı (YHYB)
ile Kosova Başbakanı’nın cezalandırılmasını ve YHYB’ye Belediye
Başkanı’nın görevden alınmasına ilişkin sürecin başlatılmasını buyuran bir
kararın çıkartılmasını talep etmişlerdir.
Mahkeme, Belediye Meclisi temsilci gruplarının mağdur statüleri olmayıp
Anayasa’nın 113.1 maddesine göre “yetkili taraf” olmadıkları için AİHM
Antilly Belediye Bölgesi - Fransa davasına atıfta bulunarak başvurunun
kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, başvurucuların birey
olarak kendilerinin anayasal haklarını ihlal eden kararlar hakkında
başvuruda bulunabileceklerini vurgulamıştır.
Priştine, 25 Ekim 2011
Nr.ref: RK 145/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KO 43/10
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 422
Başvurucu
Prizren Belediye Meclisinde temsil edilen LDK, AAK, LDD parti
grupları
Prizren Belediye Başkanı tarafından çıkartılan hukuki
hükümlerin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Mahkeme, istemle ilgili kabul edilmezlik kararını oyçokluğuyla kabul
etmiştir.
Başvurucu
1. Başvurucular, Prizren Belediye Meclisindeki LDK, AAK ve LDD parti
grupları olup, Prizren Belediye Meclisi LDK Partisi Grup Başkanı Bay
Ridvan Hoxha tarafından temsil edilmektedir.
İtiraz edilen hükümler
2. Prizren Belediye Başkanı tarafından çıkartılıp Anayasa Mahkemesi
nezdinde itiraz edilen kararlar şunlardır:



Bay Arsim Shpejti ile Bay Ruzhdi Rexha’nın çoğunluk topluluğuna
mensup belediye başkan yardımcılığına atanması kararı;
Prizren’deki ilk ve ortaöğretim okullarına müdürlerin atanması
kararı;
Günlük gazetelerde 9.02.2010 tarihinde yayımlanan kadro ilanı;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 423

Prizren Belediyesi Satın Alma Müdürü Bay Isa Osmankaj’ın görevden
alınmasına ilişkin 01.03.2010 tarihli karar.
Dava konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 18 Haziran 2010 tarihinde
yapılan ve 19 Ağustos 2010 ile 1 Eylül 2010 tarihlerinde ilaveler yapılan
başvurunun konusu Prizren Belediye Başkanı Ramadan Muja’nın,
yürülükte olan yasaları ve Kosova Cumhuriyeti Anayasasının hiçe
sayarak çoğunluk topluluğuna mensup belediye başkan yardımcılarının
atanması kararı, Prizren’deki ilk ve ortaöğretim okullarına müdürlerin
atanması kararı, belediye çalışanlarının işine son vermekle ilgili kararı ve
Belediye Meclisi çalışmalarının engellenmesidir.
4. Başvurucunun Prizren Belediye Başkanı tarafından ihlal edildiğini iddia
ettiği Kosova Cumhuriyeti Anayasası ihlalleri şunlardır:
Madde 123 1. Yerel özerk yönetim hakkı yasa ile güvence altına alınıp
düzenlenir,
Madde124 6. Belediyeler, yasalara ve Anayasaya riayet etmek ve
yargı kararlarını uygulamakla yükümlüdürler.
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır)
113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2 kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 18 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurupu,
19 Ağustos 2010 ile 1 Eylül 2010 tarihlerinde başvurusuna ilaveler
yapmıştır.
7. İstem hakkında Yerel Hükümetler Yönetim Bakanlığına (bundan sonra
YHYB şeklinde anılacaktır) 3 Ağustos 2010 tarihinde bildirilmiş olup söz
konusu bakanlık 27 Ağustos 2010 tarihinde Mahkemeye konuyla ilgili
açıklamalarını iletmiştir. YHYB’nin yazısında Prizren Belediye
Meclisinde temsil edilen parti gruplarınca dile getirilen şikayetleri
görüşüp cevap yazdığı ve I02-138 syı ve 24 Şubat 2010 tarihli yazıyla
Kosova Cumhuriyetindeki tüm belediye başkanlarına belediye
müdürlükleri sayısının arttırılması için izlenmesi gereken yasal usulleri
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 424
açıkladığını, nitekim yapılan teftişler sırasında bazı belediyelerde Yerel
Özerk Yönetim Yasası ile belediye tüzüklerine riayet edilmediği tespit
edildiğini bildirmiştir. YHYB ayrıca Yerel Hükümetler Yönetim Bakanı
Sadri Ferati tarafından imzalanan I. Nr. 02-312 sayı ve 23 Nisan 2010
tarihli yazıda Prizren Belediye Başkanı Ramadan Muja’dan belediye
başkan yardımcılarının atanması kararının gözden geçirmesi talep
edildiği açıklanmıştır. Bu yazının bir nüshası Prizren Belediye Meclisi
Başkanı Nijazi Kryeziu’ya gönderildiği, üye tamsayısı 41 olan Prizren
Belediye Meclisi Başkanı hakkında 19 Mayıs 2010 tarihinde yapılan
güven oylamasına ilişkin YHYB’ye yapılan açıklama başvurusunda 40
üyenin katılıp 20 üyenin “evet” oyu verdiği, yapılan açıklamada
güvenoyu için 21 “evet” oyunun alınması gerektiği bildirilmiştir. Yerel
Hükümetler Yönetim Bakanlığının Mahkemeye gönderdiği yazının
ekinde YHYB ile başvurucu arasındaki yazışmaların bir nüshasını da
sunmuştur.
8. Kosova Anayasa Mahkemesi, Prizren Belediye Başkanından Prizren
Belediye Meclisi parti gruplarının başvurusuna ilişkin açıklamayı 14
Eylül 2010 tarihinde kabul etmiştir. Bu açıklamada başvuruya kabul
edilirlik ve isnat açısından itiraz edilmiştir. Başkan Muja, bu davada taraf
olamayacağını, çünkü Yerel Özerk Yönetim Yasasına göre belediye
başkanı değil de belediyenin tüzel kişilik olduğundan “belediye hakkında
dava açılabilir ve belediye davacı olabildiğini” vurgulamıştır. Başkan
Muja devamında Kosova Anayasasının 113.7 maddesinde öngörüldüğü
şekilde başvurucuların bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal
edilmediğinden taraf olarak meşruluğuna itiraz etmiş, başvurucuların
Anayasa Mahkemesine başvurmaları için gerekli olan 4 aylık süreyi
aştıklarını da ifade etmiştir.
9. Raportör yargıç Gjyljeta Mushkolaj’ın raporunu inceledikten sonra
Yargıç Altay Suroy başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Kadri
Kryeziu’dan oluşan ön inceleme heyeti 22 Şubat tarihinde tam kadroda
toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Başvurucunun iddiaları
10. Başvurucular, Prizren Belediye Başkanı sıfatıyla Bay Ramadan Muja’nın
görev süresinin başladığı andan itibaren resmi görevini yerine getirdiği
süre içerisinde Kosova Anayasasını ve Yerel Özerk Yönetimler Yasasının
sürekli olarak ihlal ettiğini öne sürmektedirler. Başvurucular tarafından
iddia edilen bu ihlaller aşağıda açıklanmıştır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 425







Prizren Belediye Başkanı Prizren Belediyesi Tüzüğüne aykırı
davranarak ve “Yerel Özerk Yönetimler ve belediyelerin sorumluluk
alanına giren diğer yasal hükümlerin uygulanmasında gayret
göstermeyerek” Belediye Meclisinin çalışmalarını engellemiştir;
Çoğunluk topluluğuna mensup bir başkan yardımcısını fazladan
atayarak Yerel Özerk Yönetimler Yasasının 60.1 maddesini ihlal
etmiştir;
Belediye icra organını oluşturmak üzere, belediye müdürlüklerinin
özel bir yönetmelikle düzenlenmeksizin, keyfi ve gayri hukuki
kararlar almıştır;
Okul müdürlerinin atanmasına ilişkin yürürlükteki yasal hükümleri
hiçe saymıştır;
Kosova Kamu Hizmeti Yasasında belirtilen ön inceleme
yapılmaksızın Satın Alma Müdürünü görevden alarak siyasi karar
almıştır;
Belediye Meclisi Başkanı Bay Nijazi Kryeziu ile birlikte Belediye
Meclisinin çalışmasını imkansılaştırmışlardır ve 15 Şubat 2010
tarihinde yapılan Kuruluş Meclisinden itibaren muhalefetin talebi
üzerine sadece iki olağanüstü toplantı yapılmıştır;
Kosova’da yürürlükte olan mevzuatla ilgili diğer ihlalleri işlemiştir.
Olguların Özeti
11. Başvurucunun 18 Haziran 2010 tarihli dilekçesinde Anayasa
Mahkemesinden “Prizren Belediye Başkanı Ramadan Muja’nın keyfi
uygulamaları karşısında sessiz kalmalarından dolayı Yerel Hükümetler
Yönetim Bakanı ve Kosova Başbakanı hakkında cezai tedbirlerin
alınması” talebinde bulunulmuştur. Anayasa Mahkemesinden aynı
zamanda “Anayasayı ihlal ettiği için Prizren Belediye Başkanı Ramadan
Muja’yı görevden alma sürecini başlatması için YHYB’ye emretmesi”
talep edilmiştir.
12. Prizren Belediye Meclisi üyesi olan LDK, AAK ve LDD parti temsilcileri,
aynı verileri içeren dilekçesinin bir nüshasını Priştine’deki Uluslararası
Sivil Temsilci (İCO) makamına da göndermişlerdir.
13. Başvurucular, Prizren Belediye Meclisindeki LDK, AAK ve LDD parti
gruplarının yukarıda zikredilen ihlallerle ilgili olarak 15 Mayıs 2010
tarihinde Yerel Özerk Yönetim Yasasının 64.1, 2 ve 3 ile Prizren
Belediyesi Tüzüğünün 36. maddesine dayanarak Belediye Başkanının
görevden alınması sürecini başlattıklarını, ancak bu girişimin YHYB ile
Kosova Hükümeti tarafından dikkate alınmadığını vurgulamışlardır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 426
14. Başvurucu, Prizren Belediye Başkanının iki yıllık görevi ile 2007-2009
yıları arasında yaptığı bir önceki görev süresince işlediği ve YHYB ile
Hükümetin sürekli haberdar edildiği öne sürülen ihlallerle ilgili iddia ve
müteakip evrakı dilekçenin ekinde sunmuştur.
15. Anayasa Mahkemesi 28 Temmuz 2010 tarihinde aynı başvurucu
tarafından Prizren Belediye Başkanının Kosova Cumhuriyeti Anayasası
ve yürürlükteki mevzuatı ihlal ettiğini öne süren ilave bir dilekçe kabul
etmiştir. Bu dilekçede Anaysa Mahkemesinden, YHYB ile Başbakan’a
Yerel Özerk Yçnetimler Yasasına dayanarak Prizren Belediye Başkanının
açığa ve görevden alma sürecini başlatmaları için emredilmesi talep
edilmiştir. Bununla ilgili ilave iddialar aşağıdaki gibidir:


Prizren Belediye Başkanı Prizren Belediyesinin 2010 yılına ait gözden
geçirilmiş bütçesini, yasalarda öngörülen süreçlerden geçirmeden
Anayasa ve yasalara aykırı bir şekilde imzalayarak Kosova Meclisinin
onayına sunmuştur.
Belediye Başkanı ile başvurucuya göre 19 Mayıs 2010 tarihinde
güvenoyu alamayan Belediye Meclis Başkanı, Prizren Belediye
Meclisi oturumunu yasalara aykırı şekilde yapmışlardır.
16. Anayasa Mahkemesi, aynı başvurucunun ikinci ilave dilekçeyi 19
Ağustos 2010 tarihinde kabul etmiştir. Bu ikinci ilave dilekçede
başvurucu, kanuna aykırı olduğunu iddia ettiği Prizren Belediye Meclisi
toplantısına ilişkin Belediye Başkanının basın toplantısı yapıldığını teyit
etmiştir. Belediye Başkanının yaptığı basın toplantısıyla ilgili günlük iki
gazetede çıkan haberleri dilekçenin ekinde sunmuştur.
17. Anaysa Mahkemesi 1 Eylül 2010 tarihinde aynı başvurucu tarafından
üçüncü ilave dilekçeyi kabul etmiştir. Üçüncü ilave dilekçede başvurucu,
Prizren Belediye Başkanının yürürlükteki yasalarla ilgili olarak aşağıdaki
üç ihlali daha işlediğini ileri sürmektedir:


Prizren Belediye Başkanı Prizren Belediye Meclisi Başkanı ile birlikte
30 Ağustos 2010 tarihinde Yerel Özerk Yönetim Yasasının 50.
maddesine aykırı şekilde Belediye Meclisini toplamıştır. Prizren
Belediye Meclisi altı ay süreyle toplanmadığından bu haliyle ademi
mevcuttur.
Prizren Belediye Başkanı hukuki usullere başvurmaksızın bir
belediye çalışanının işine son vererek kanunu ihlal etmiştir.
Başvurucu bu iddiayla ilgili ihlalin yapıldığını gösteren Kosova
Bağımsız Denetleme Kurulunun 1709 say ve 27 Mart 2010 tarihli
kararını delil olarak ekte sunmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 427
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
18. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde
vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin
değerlendirmesi gerekmektedir. Tüm koşulların toplu halde yerine
getirilmesi Anayasa Mahkemesine başvurmak için esas olup Mahkeme
bu konuda Anayasanın aşağıda aktarılan 113.1 maddesine atıfta bulunur:
“Anayasa Mahkemesi, yasal şekilde ve yetkili taraflarca yapılan
başvurular hakkında ancak karar verir”.
19. Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunacak yetkili taraflar Kosova
Cumhuriyeti Anayasasının 113. maddesi 2-9. fıkralarıyla belirlenmiş olup
bu fıkraların hiçbirinde Kosova’nın herhangi bir belediyesinin azalarının
(meclis üyelerinin) grup halinde Anayasa Mahkemesine başvurma
hakkını öngörmemiştir.
20. Aslında Kosova Anayasası, Anayasa Mahkemesine başvurma hakkıyla
ilgili olarak “meclis üyesi” tanımlamasına 113. maddenin 5 ve 6.
fıkralarında zikredilir ve bu tanımlama “Kosova Meclisi üyelerine” atıfta
bulunur. Daha açık bir ifadeyle Kosova Meclisinin 10 veya daha fazla
sayıdaki üyesi Meclis tarafından kabul edilen yasa ve kararların
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi için ve aynı şekilde 30 veya
daha fazla sayıdaki üye Cumhurbaşkanının ülke Anayasasını ihlal edip
etmediği konusunda başvuruda bulunabilirler. Ancak bu hak belediye
meclisi üyeleri için geçerli değildir.
21. Bu anlamda Mahkeme “Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan
bireysel hak ve özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi
durumunda, ancak kanunlarla belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten
sonra, Anayasa Mahkemesine başvurabilirler” şeklinde tanımlaması olan
Anayasanın 113.7 maddesine atıfta bulunur. Öyle ki Anayasa ile güvence
altına alınan bireysel hak ve özgürlüklerinin, belediye de dahil olmak
üzere, kamu otoritelerince ihlal edildiğini ileri süren belediye meclis
üyeleri kamu otoritesine karşı dava açma hakkına sahipler.
22. Böyle bir durumda tarafların yetkili taraf olduklarını kanıtlamaları ve
belediye meclis üyesine yani başvurucuya karşı “Anaysa ile güvence
altına alınan bireysel hak ve özgürlükleriyle ilgili kamu otoritesinin
ihlalinin bulunduğunu” ortaya koymalıdır. Öyle ki başvurucunun,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 34. maddesinde belirtildiği şekilde,
Mahkeme önünde “kamu otoritesinin kararından mağdur olduğunu”
kanıtlaması gerekirdi (bkz. mutatis mutandis Linsay – Birleşik Krallık
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 428
31699/96 başvuru numaralı davası 17 Ocak 1997 tarihli AİHM 23
Komisyon kararı; Agrotexim - Yunanistan davası 24 Ekim 1995 tarihli A
Serisi No 330-A kararı pp. 22-26, §§ 59-72; Terem Ltd, Chechetkin ve
Olius – Ukrayna davası başvuru no 70297/01, § 28, 18 Ekim 2005;
Vesela ve Loyka - Slovakya davası karar no 54811/00, 13 Aralık 2005)
23. Netice itibariyle Mahkeme, başvurucuların Anayasa Mahkemesi
nezdinde başvuruda bulunmaları için meşruiyetinin olmadığını
dolayısıyla başvurma hakkı bulunmadığını ve bu sebeplerden dolayı
başvurunun kabul edilmez olarak ilan edilmesi gerektiği sonucuna
varmıştır (bkz. mutatis mutandis Sözleşme /Municipal Section of Antilly
ve. France (dec), no 45129/98, ECHR 1999-VIII/).
24. Bu koşullarda istem mesnetsiz olup başvurucu kabul edilirlik koşullarını
yerine getirmemiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 429
Başvurucu Zef Prenaj Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı’nın
11/2010 sayılı Temel Emeklilik Ödemeleri Genelgesine karşı
Dava No: KI 40-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, temel hak ve
özgürlükler, insan hakları, bireysel başvuru, emeklilik
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
emeklilik hakkı olan vatandaşlara bu hakkı tanımadığı için 11/2010 sayılı
Temel Emeklilik Ödemeleri Genelgesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri
sürmüştür.
Mahkeme, iddia edilen ihlalden dolayı doğrudan mağdur olduğunu gösteren
bir kanıt bulunmadığından söz konusu Genelgenin Anayasa’ya aykırılığını
sorgulamaya Anayasa’nın 113.1 ve 113.7 madde fıkralarına göre
başvurucunun yetkili taraf olmadığına karar vermiştir.
Priştine, 1 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK146/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 40/11
Zef Prenaj
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığınca 2010 yılında yayımlanan
11/2010 sayılı Temel Emeklilik Maaşına Genelgesinin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 430
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştineli emekli avukat Zef Prenaj’dır.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığınca (bundan sonra ÇSRB
şeklinde anılacaktır) 2010 yılı Ekim ayında yayımlanıp emeklinin
vefatından sonra vefat bildirimi, emekliliğin askıya alınması, emekliliğin
yeniden aktif hale getirilmesi, yeniden başvurma ve emekliğin
kesilmesini düzenleyen 11/2010 sayılı genelgeye (bundan sonra “11/2010
Genelgesi” şeklinde anılacaktır) itiraz etmiştir.
Yasal dayanak
3. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
56 (2). kuralı.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
4. Başvurucu 22 Mart 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvuruda bulunmuştur.
5. Mahkeme Başkanı 8 Nisan 2011 tarihinde Yargıç Almiro Rodrigues’i
raportör yargıç olarak görevlendirmiş, Yargıç Ivan Čukalović
başkanlığında yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’den oluşan ön
inceleme heyetini atamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 431
6. Mahkeme, 24 Mart 2011 tarihinde başvurucudan Kosova’nın tüm
emeklilerini kendisinin temsil ettiğine ve tüm kanun yollarının
tüketildiğine ilişkin ilave belge sunmasını talep etmiştir.
Olguların özeti
7. Başvurucu, yürürlükteki yasaya göre 40 yılık kıdem veya 65 yaşı
tamamlama koşulunu yerine getirerek 10 Mayıs 2007 tarihinde emekli
olmuştur.
8. Başvurucu 28 Ocak 2011 tarihinde Raiffeisen Bank gişesine emeklilik
maaşını çekmek üzere gittiğinde, önceden yatırıldığı şekilde maaşının
yatırılmadığını öğrenmiştir.
9. Aslında başvurucu 38 aylık dönem için 2.120 avro ödendiğini, oysa ÇSRB
bünyesindeki Emeklilik İdaresi Departmanı tarafından 3.040 avro
ödenmiş olması gerektiğini, arada 820 avroluk bir farkın olduğunu fark
etmiştir.
10. Başvurucu bunun üzerine Emeklilik İdaresi Departmanına başvurarak
820 avroluk farkı ve gecikme faizinin ödenmesini talep etmiştir.
11. Emeklilik İdaresi Departmanının 11 Şubat 2011 tarihli cevabında
emeklilik maaşının ödenmesiyle ilgili Genelgede öngörülen tüm
prosedürlere riayet edildiği vurgulamıştır.
Başvurucunun öne sürdüğü hukuki argümanlar
12. Başvurucu “Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 maddesi, Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın 64, 67, 48 ve 49. maddelerine göre
Kosova’daki tüm emeklilerin insan hakları ve Anayasa ihlal
edilmektedir” argümanlarını öne sürmüştür.
13. Başvurucu “Anayasa Mahkemesi 11/2010 sayılı genelgeyi derinlemesine
analiz edip Kosova’da şimdiye kadar emekliliği reddedilen tüm
emeklilerin emeklilik maaşları ödenecek şekilde genelge geçersiz ve
Anayasaya aykırı ilan etmelidir” tespitinde bulunmuştur.
14. Başvurucu devamında “11/2010 sayılı genelge Anayasaya aykırı ve
gayrimeşru, insanlık dışı ve emeklilerin temel hakları ile insan haklarıyla
genel anlamda çelişmektedir” tespitinde bulunmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 432
15. Bunun dışında başvurucu, “Anayasa Mahkemesi, Kosova’daki
emeklilerin hukuki bir mesnet bulunmaksızın askıya alınan
emekliliklerimizin ödenmesi için bizim (başvurucunun) talepleri
doğrultusunda hareket etmelidir” önerisinde bulunmuştur.
İstemin kabul edilirliği
16. Kabul edilirlik koşulları Anayasada zikredilip Yasa ev İçtüzükte
açıklanmıştır.
17. Anayasanın 113.1 ve 113.7 maddesi bireysel başvuru için gerekli
koşulların çerçevesini oluşturmaktadır. Bu çerçeve şunları öngörmüştür:
“Anayasa Mahkemesi, sadece yetkili taraflarca ve yasaya uygun
şeklide yapılan başvurular hakkında karar verir
(…)
“7. Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.”
18. Bu davada başvurucunun “11/2010 sayılı Genelgenin anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesini” ve “Anayasa Mahkemesi 11/2010
sayılı genelgeyi derinlemesine analiz edip (…) genelge geçersiz ve
Anayasaya aykırı ilan etmelidir” talepleri olmuştur.
19. Başvurucunun Kosova emeklilerinin yararı adına söz konusu Genelgenin
askıya alınmasına ilişkin talebi soyut bir itirazdır. Başvurucunun amacı
Genelgenin askıya alınması ise, birey olarak bunu talep etmeye yetkili
değildir.
20. Aslında başvurucu başvurunun hukuki dayanağı olarak Anayasanın 113.7
maddesine
atıfta
bulunmuştur.
Her
nasılsa
Genelgenin
yayımlanmasından kendisinin doğrudan mağdur olduğunu gösteren
herhangi bir delil sunmamıştır.
21. Anayasanın 113.2 ila 113.6 maddesi fıkralarında zikredilen taraflar ancak
soyut anlamda Anayasaya uygunluk değerlendirmesi başvurusunda
bulunabilirler.
22. Bunun dışında Kosova’nın hukuki anayasal düzeni, kendileri ihlallerden
mağdur olmadan kamu yararı ve anayasal düzenin korunmasına ilişkin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 433
actio popularis şeklindeki bireysel başvurularını Anayasa Mahkemesine
sunmaya imkan tanımamaktadır.
23. Anayasa Mahkemesi bu yüzden başvurucunun, Genelgenin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin soyut itirazda bulunmaya
yetkili taraf olmadığını, dolayısıyla başvurunun kabul edilmez olarak ilan
edilmesini değerlendirmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.1 ve 113.7 maddesine, Yasanın 46, 47
ve 48. maddesine ve İçtüzüğün 36. 1(a) ve 3(c) kuralına dayanarak, Anayasa
Mahkemesinin 23 Eylül 2011 tarihli duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE,
Başvurucunun kimliğinin saklı tutulmasına karar verilmiştir.İşbu
karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip
Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 434
Başvurucu X Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Sosyal Refah
Departmanı’nın Kararına ilişkin itirazı reddeden Yüksek
Mahkeme kararına karşı
Dava No: KI 52-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, maluliyet (sosyal yardım), aile davası,
kimliğin açıklanmaması, bireysel başvuru, açıkça temelden yoksun başvuru,
sosyal yardım hakkı, ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda sağlık
hizmetlerinin sunulmayışından dolayı mali destek başvurusunu reddeden
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı’nın kararını onayan Yüksek Mahkeme
kararı ile Anayasa’nın 22, 102 ve 51.2 maddeleriyle güvence altına alınan
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal
edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden
gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün 36.
kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile başvurunun kabul
edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, mevcut başvurunun
niteliğinden dolayı başvurucunun kimliğinin açıklanmaması yönündeki
talebini onaylamıştır.
Priştine, 1 Kasım 2011
Nr.ref: RK 148/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 52/11
Başvurucu
X
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 435
Kosova Yüksek Mahkemesi kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, kimliğinin saklı tutulmasını talep eden Kosova vatandaşıdır.
İtiraz edilen karar
2. İtiraz edilen karar, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı (bundan sonra
ÇSRB şeklinde anılacaktır) Sosyal Refah Departmanı (bundan sonra SRD
şeklinde anılacaktır) kararına karşı itirazı reddeden Kosova Yüksek
Mahkemesinin bir kararıdır.
Dava konusu
3. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin kararıyla Kosova Cumhuriyeti
Anayasası ile öngörülen sosyal koruma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22.7 ve
22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 436
5. Başvurucu 15 Nisan 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine başvurusunu yapmıştır.
6. Anayasa Mahkemesi, Kosova Yüksek Mahkemesinin kararına karşı
işlemin başlatıldığını 10 Mayıs 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye
bildirmiştir.
7. Raportör yargıç Ivan Čukalović’in raporunu inceledikten sonra Yargıç
Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Dr. Iliriana
Islami’den oluşan ön inceleme heyeti 23 Eylül 2011 tarihinde tam
kadroda toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul edilmezliğine
ilişkin öneri sunmuştur.
Başvurucunun kimliğinin saklı tutulması
8. Mahkeme, başvurucunun kimliğinin saklı tutulması yönündeki talebini
değerlendirmiş ve kimliğinin saklı tutulmasına karar vermiştir.
Mahkeme, kimliğin saklı tutulmasıyla ilgili talebi yerinde bulup netice
itibariyle bu talebi onaylamıştır. Bu sebepten dolayı kararda
başvurucunun kimliğinin açığa çıkmasına yardımcı olacak bazı kısımlar
kaldırılmıştır.
Olguların Özeti
9. Başvurucu, tedavi edilemeyen bir hastalıktan muzdarip olduğunu ve aynı
hastalığın kalıtsal olarak çocuğuna da geçtiğini ileri sürmektedir.
Başvurucunun ilaç alacak parası olmadığından, Z yerleşim yerindeki
Sosyal İşler Merkezi Özel Gereksinimli Çokçuk ve Aileleri Destekleme
Dairesine mali yardım almak üzere başvuruda bulunmuştur.
10. Z yerleşim yerindeki Sosyal İşler Merkezi özel gereksinimli olan Y
çocuğun daimi olarak sosyal yardım hakkına sahip olma talebini birinci
derece Sağlık Komisyonu görüşüne dayanarak reddetmiştir.
11. Başvurucu bu karara karşı ikinci derece organı olan ÇSRB SRD İtiraz
Kuruluna itirazda bulunmuştur.
12. İkinci derece organı olan Priştine’deki İtiraz Kurulu itirazı görüştükten
sonra itirazı reddetmeye ve Z yerleşim yerindeki Sosyal işler Merkezinin
kararını onaylamaya karar vermiştir. Bu karar, kalıcı (bedensel/zihinsel)
engelin bulunmadığı belirtilen ikinci derece Sağlık Komisyonunun
görüşüne dayanarak alınmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 437
13. Başvurucu, Priştine’deki İtiraz Kurulunun kararına karşı Kosova Yüksek
Mahkemesi nezdinde itiraz dilekçesi sunmuştur.
14. Kosova Yüksek Mahkemesi, birinci ve ikinci derece sağlık
komisyonlarının görüşüne dayanarak Y çocuğun kalıcı bir engeli
olmadığı görülmekte olup mali yardım hakkının tanınmasının mümkün
olmayacağı için itirazı mesnetsiz bularak reddetmiştir.
Başvurucunun iddiaları
15. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin kararıyla sosyal koruma
hakkını ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucu, Anayasanın sağlık
ve sosyal güvenliği öngören 51. maddesi 2. fıkrasının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
16. Başvurucu devamında, Yüksek Mahkemenin Kalıcı Engelli Çocuk
Ailelerine Mali Destek Yasasının 6, 10, 11 ve 13. maddelerini doğru
uygulamadığı için Anayasanın mahkemeleri Anayasa ve yasalara uygun
olarak yargılamaya mecbur kılan 102. maddesi 2. fıkrasını ihlal ettiğini
ileri sürmektedir.
17. Başvurucu son olarak, Anayasanın uluslararası sözleşme ve belgelerin
dolaysız uygulanmasını öngören 22. maddesinin ve dolayısıyla 1996
yılına ait Avrupa Sosyal Şartının 13. maddesinin ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
18. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 51. maddesi 1. fıkrası
(Sağlık Güvenliği ve Sosyal Güvenlik), 102. maddesi 3. fıkrasının (Yargı
Sistemi Genel İlkeleri) ve 22. maddesinin (Uluslararası Anlaşma ve
Belgelerin Dolaysız Uygulanması) başvuruna isnat teşkil ettiğini ileri
sürmektedir.
19. Anayasa Mahkemesi Hakkında asanın 49. maddesi şunu belirlemiştir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür.”
20. Anayasaya göre, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz
mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi Anayasa
Mahkemesinin görevi değildir. Usul hukuku ve maddi hukuk kurallarını
yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. KI 13/09
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 438
numara ve 17 Haziran 2010 tarihli Sevdail Avdyli Davası Kabul
Edilmezlik Kararı ve mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC]
30544/96 davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I
tarihli kararı 28. Maddesi).
21. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi ile Yasansın 48.
maddesinde belirtildiği şekilde, Anayasanın 22, 51 ve 102. maddelerinin
başvurusuna hangi şekilde isnat teşkil ettiğini göstermeyerek ilk görünüş
ispatı (prima facie) türünden herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz.
Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs
2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
22. Başvurucu, olguların yanlış tespitinden ve yasların mahkemelerce yanlış
uygulanmasından dolayı, mahkeme kararlarıyla hangi şekilde ihlal
edildiğini açıklamadan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
23. Bu davada başvurucuya, yanlış yorumlandığını düşünüp ihtilaflı olan bu
konuda Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı ile Yüksek Mahkeme
tarafından kanunların yorumlanması konusunda birkaç defa imkan
sağlanmıştır. Sürecin baştan başa incelenmesinden sonra Anayasa
Mahkemesi, usulde herhangi bir haksızlık veya keyfiliğin olmadığını
değerlendirmiştir (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile
ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul
edilmezlik kararı).
24. Sonuç olarak bu başvuruda kabul edilirlik koşulları yerine
getirilmemiştir. Başvurucu, anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği
yönündeki iddiasını delil ve olgularla desteklemekte yetersiz kalmıştır.
25. Netice itibariyle istem, İçtüzüğün 36 (2b) kuralında belirtilen “2.
Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması
durumunda istemleri reddedecektir: b) Sunulan olguların herhangi bir
şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman” hükmüne
göre kabul edilmez niteliktedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesine ve
İçtüzüğün 56(2) ile 36 (2b) kuralına dayanarak 23 Eylül 2011 tarihinde
yapılan duruşmada oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 439
II.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ivan Čukalović, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 440
Başvurucu Sylë Shlivova Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. nr.
82/2002 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 58-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: istihdam davası, zaman bakımından kabul edilmezlik,
bireysel başvuru, çalışma hakkı, iş ilişkisinin kesilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda yasal
sürelere riayet edilmediği gerekçesi ile itiraz başvurularını reddeden ilk
derece mahkemelerinin kararlarını onayan Yüksek Mahkeme’nin 2002
yılına ait kararı ile çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucunun şikâyeti Sırp yönetiminin daha önceki dönemde işine son
verildiği işyerine iadesine ilişkin 1999 yılına ait karara rağmen Klina
Belediyesi’nin kalifiyesinin kendisinden daha düşük olan birisinin 2000
yılında Jashenice Köyü Muhtarlığına görevlendirilmesiyle ilgiliydi.
Mahkeme, bu olayların Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki
dönemlerde meydana geldiğinden İçtüzüğün 36.3(h) kuralına dayanarak
başvurunun zaman bakımından kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır.
Priştine, 1 Kasım 2011
Nr.ref: RK 147/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 58/11
Başvurucu
Sylë Shlivova
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.Nr. 82/2002 sayı ve 22
Ağustos 2002 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 441
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Klina Belediyesine bağlı Jashanice köyü mukimi Syle
Shlivova’dır.
İtiraz edilen karar
2. İpek Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 54/2002 sayı ve 8 Nisan 2002 tarihli
kararının gözden geçirilmesi talebini reddeden Kosova Yüksek
Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli
kararıdır.
Dava konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasası ile öngörülen çalışma hakkını
ihlal ettiğini düşündüğü Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr.
82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararına itiraz etmektedir.
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve
22.8 maddeleri ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56. kuralı 2.
fıkrası.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 442
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 28 Nisan 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurusunu yapmıştır.
6. Anayasa Mahkemesi, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002
sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararına karşı işlemin başlatıldığını 22
Haziran 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirmiştir.
7. Raportör yargıç Snezhana Botusharova’nın raporunu inceledikten sonra
Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Almiro Rodrigues ve Prof.
Dr. Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti 4 Ekim 2011 tarihinde
tam kadroda toplanan Mahkeme heyetine başvurunun kabul
edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
8. Başvurucu, 1968 yılından itibaren “Sırp yönetiminin zorla işten
çıkarttığı” 1998 yılına kadar Jashanice köyü muhtarlığında görev
yapmıştır.
9. Kosova Geçici Hükümeti Klina Belediye Konseyinin 153/99 sayı ve 1
Ekim 1999 tarihli kararıyla “kadro ilanının yayımlanmasına kadarki
süre için” geçici olarak Jashenice köyü muhtarlığında asistan olarak işe
alınmıştır.
10. 5 Ekim 2000 tarihinde idare personeli için kadro ilanı yayımlanmış olup
Jashenice köyü muhtarlığındaki asistanlık görevi için başvurucu da
başvuruda bulunmuş, ancak bu göreve başka bir kişi kabul edilmiştir.
11. Eleme komisyonunun kararından memnun kalmayan başvurucu, Klina
Belediye Mahkemesine eleme sonucunun iptali için dava dilekçesi
sunmuştur. Başvurucu dava dilekçesinin bir yerinde mülakatın yetkin bir
komisyon tarafından yapıldığını ancak kendinsin çalıştığı pozisyona
koşulları yerine getirmeyen bir kişinin alındığını ifade etmiştir.
12. Klina Belediye Mahkemesinde 7 Aralık 2001 tarihinde yapılan
duruşmada Klina Belediyesi temsilcisi, haklarında açılan davanın
mesnetsiz olduğu, çünkü kadro alı ilanını Belediye değil UNMIK
idaresinin verdiğini açıklamıştır. Devamında 2000/47 sayı UNMIK
Yönetmeliğine göre UNMIK organlarının dokunulmazlıklarının olduğu
ve Jashsanice köyündeki muhtarlığın lağvedilip muhtarlığın Klina
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 443
Belediyesine taşındığını, bununla ilgi yasal koruma sürelerinin
hepsinin geçtiğini açıklamışlardır.
13. Klina Belediye Mahkemesinin C.Nr. 89/2001 sayı ve 7 Aralık 2001 tarihli
kararında tüm delillerin incelendikten sonra dönemin yasalarına ve
UNMIK yönetmeliklerine göre önleyici tüm yasal sürelerin geçmiş
olmasından dolayı dava dilekçesinin reddedildiği açıklanmıştır.
14. Başvurucu Klina Belediye Mahkemesi kararına karşı İpek Bölge
Mahkemesinde itirazda bulunup, bu mahkemenin Ac. Nr. 54/2002 sayı
ve 8 Nisan 2002 tarihli kararıyla başvurucunun itirazı reddedilmiş ve
Klina Belediye Mahkemesinin C.br. 89/2001 sayı ve 7 Aralık 2001 tarihli
kararını onamıştır.
15. İpek Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 54/2002 sayı ve 8 Nisan 2002 tarihli
kararının gözden geçirilmesi için Kosova Yüksek Mahkemesine yapılan
başvuru bu mahkemenin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002
sayılı kararıyla istem mesnetsiz bulunarak reddedilmiştir.
Başvurucunun iddiaları
16. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 82/2002 sayı ve 21
Ağustos 2002 tarihli kararı ile, Anayasada güvence altına alınan çalışma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. O, ihlal edilen Anayasa
maddelerini zikretmeden işe geri gönderilmesini talep etmektedir.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
17. Mahkemenin, başvurucunun istemi hakkında karar verebilmek amacıyla,
öncelikle Anayasa belirtilip Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde
vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin
değerlendirmesi gerekmektedir.
18. Anayasa Mahkemesi başvurucunun Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.
Nr. 82/2002 sayı ve 21 Ağustos 2002 tarihli kararına itiraz etiğini tespit
etmiştir. Bu istem Kosova Cumhuriyeti Anayasasının yürürlüğe girdiği 15
Haziran 2008 tarihinden önceki bir dönemle ilgilidir. Buna göreistem,
zaman bakımında (ratione temporis) Anayasa ve Yasa hükümleriyle
bağdaşmamaktadır (bkz. mutatis mutandis, Jasioniene – Litvanya,
Başvuru no 415101/98, 6 Mart ve 9 Haziran 2003 tarihli AİHM
kararları).
19. Netice itibariyle istem, İçtüzüğün 36 (3h) kuralında belirtilen “İstem
aşağıdaki durumlarda da kabul edilmez olarak değerlendirilebilir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 444
h)İstem, süre bakımından Anayasaya uygun şekilde uygulanabilir
olmadığı zaman” hükmüne göre kabul edilmez niteliktedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesine ve
İçtüzüğün 36 (3h) kuralına dayanarak 4 Ekim 2011 tarihinde yapılan
duruşmada oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 445
Başvurucu Elmi Dragusha Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev.
nr. 185/2008 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 72-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: istihdam davası, bireysel başvuru, çalışma hakkı, açıkça
temelden yoksun başvuru
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Obiliç Belediyesi Sosyal Refah Merkezi’nin istihdam kararına ilişkin
itirazının ilk derece mahkemelerince reddi kararlarını onayan Yüksek
Mahkeme kararıyla anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucu,
taraflarca
sunulan
delillere
ilişkin
maddi
fakları
gözetmediğinden Yüksek Mahkeme kararının Anayasa’nın 31. maddesini
ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal
edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden
gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün
36.2(b) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile
başvurunun kabul edilemez olduğuna
Priştine, 1 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK101/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 72/11
Başvurucu
Elmi Dragusha
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2008 sayı ve 6 Ocak
2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 446
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Obiliç Belediyesine bağlı Prugoc köyü mukimi Elmi
Dragusha’dır.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2008 sayı ve 6
Ocak 2011 tarihli kararına itiraz etmiştir.
3. Aslında başvurucu, “Yüksek Mahkeme, taraflara arasındaki çelişkili
ifadeler ile maddi delillerden görülmesi gereken hakları doğru tespit
etmemiştir” iddiasında bulunmuştur.
Yasal dayanak
4. Anayasanın 113.7 ile 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20, 22.7 ve 22.8 maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
56 (2). kuralı.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
5. Başvurucu 23 Mayıs 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anaysa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvuruda bulunmuştur. Başvurucuya dosyasının tamamlamak üzere 24
Mayıs 2011 tarihinde tebligat gönderilmiş olup, 2 Haziran 2011 tarihinde
dosyasının tamamlayarak istemini açıklığa kavuşturmuştur.
6. Dosyasının tamamladığı esnada herhangi bir gerekçe göstermeksizin
kimliğinin gizli tutulmasını talep etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 447
7. Mahkeme, 24 Haziran 2011 tarihinde başvurucuya ve müdahil
mahkemelere davanın KI 71/11 numara ile işleme konduğunu
bildirmiştir.
8. Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay Suroy ve Ivan
Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyeti Raportör yargıç Almiro
Rodrigues’in raporunu 5 Ekim 2011 tarihinde görüştükten sonra, tam
kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların özeti
9. Priştine’deki Sosyal İşler Merkezi (bundan sonra SİM şeklinde
anılacaktır) 11 Şubat 2011 tarihinde Koha Ditore adlı günlük gazetede
Obiliç Sosyal İşler Merkezine alınacak Sosyal Hizmetler Memuru alım
ilanını yayımlamıştır. İlanda başvuracak adayların yükseköğrenim
mezunu olmaları gerektiği belirtilmiştir.
10. Bu ilana başvuran dokuz aday içerisinde başvurucuda bulunmaktaydı.
Yapılan tüm elemelerden sonra başvurucu bu işe alınmamıştır.
11. Başvurucu, Obiliç SİM hakkında Priştine Belediye Mahkemesinde
şikâyette bulunmuştur. Priştine Belediye Mahkemesi 23 Ocak 2003
tarihinde başvurucunun şikâyetini yerinde bulmayarak reddetmiştir.
12. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesi kararına Priştine Bölge
Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuştur. Priştine Bölge Mahkemesi,
hukukun yanlış uyguladığı gerekçesiyle yeniden görüşülmek üzere davayı
Priştine Belediye Mahkemesine iade etmiştir.
13. Priştine Belediye Mahkemesi 27 Şubat 2007 tarihinde davayı yeniden
görüşerek başvurucunun şikayetini yerinde bulmayıp tekrar
reddetmiştir.
14. Başvurucu Belediye mahkemesinin bu kararına karşı 19 Kasım 2007
tarihinde Priştine Bölge Mahkemesinde itirazda bulunmuştur. Priştine
Bölge Mahkemesi çıkarttığı Cı nr. 192/2005 sayı ve 27 Şubat 2007 tarihli
kararında başvurucunun itirazını yerinde bulmayarak reddetmiş ve
Belediye Mahkemesinin ikinci kararını onamıştır.
15. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin kararının gözden geçirilmesi
için Kosova Yüksek Mahkemesine başvurmuştur. Kosova Yüksek
Mahkemesi 6 ocak 2011 tarihinde başvurucunun kararın gözden
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 448
geçirilmesi talebini yerinde bulmayarak reddetmiş ve Priştine Bölge
Mahkemesinin kararını onamıştır.
16. Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2005 sayı ve 6 Ocak 2011
tarihli kararının gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiştir:
“… İşe alım eleme süreciyle ilgili 18 numaralı ve 15 Mart 2002 tarihli
tutanaktan alınan adayın Hukuk Fakültesi mezunu olup 43 puan aldığı
tespit edilmiştir. Davacı Felsefe Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirmiş
ve 21 puan almıştır”.
“… alt derece mahkemeleri davacının istemini reddettiklerinde maddi
hukuk ilkelerini doğru uygulamışlardır; zira, işe alınan aday Hukuk
alanında yükseköğrenim mezunu olup ilanda öngörülen koşulları
yerine getirdiğinden karar meşrudur…”
Başvurucunun öne sürdüğü olgular
17. Başvurucu, Obiliç SİM yayımladığı iş ilanında Sosyal İşler Memurunun
arandığını ve bu pozisyonda istihdam edileceklerin, mahkemelerin
değerlendirdikleri gibi herhangi bir yükseköğrenim programından değil,
ilgili yükseköğrenim programlarından mezun olmuş olmaları gerektiğini
ileri sürmüştür.
18. O, devamında “ilanla ilgili yaptığı yorumda, söz konusu görevi yapacak
olan kişinin toplumsal analizler yapması gerekirken, istihdam edilenin
ilanda belirtilen analizlerden farklı analizler/meşrulaştırmalar
yapacağını” ileri sürmüştür. “İlanda sosyal vakarlı çözecek eleman
aranmıştır ve avukat bu görevi yerine getirmez” açıklamasını yapmıştır.
19. Başvurucu, istihdam edilen kişinin avukat olması “ilan koşullarını yerine
getirmeyip hukuk çiğnenmiştir” değerlendirmesinde bulunmuştur.
20. Başvurucu en sonunda, Yüksek Mahkemenin kararı ile Anayasanın 31.
maddesinde öngörülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği tespitinde
bulunmuştur.
21. Başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (bundan sonra AİHS
şeklinde anılacaktır) 6.1 maddesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Söz konusu madde şunu belirlemiştir:
Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, (…)
davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini istemek hakkına sahiptir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 449
22. Başvurucu devamında AİHS 13. maddesine atıfta bulunur. Bu madde
şunu belirlemiştir:
Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes,
ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına
dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru
yapabilme hakkına sahiptir.
23. Başvurucu bu yüzden Anayasa Mahkemesinden istemini kabul edip
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev. Nr. 185/2008 sayılı kararı ile
Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. Nr. 588/2007 sayılı kararının iptalini
ve davanın yenide görüşülmek üzere Priştine Belediye Mahkemesine
iadesini talep etmiştir.
İstemin kabul edilirliği
24. Başvurucu, Anayasanın 31 maddesi (Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı)
ile AİHS 6 ile 13. maddelerinin (Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı ile
Etkili Başvuru Hakkı) başvurusuna dayanak teşkil ettiklerini ileri
sürmüştür.
25. Kabul edilirlik koşulları Anayasada zikredilip Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa ev İçtüzükte açıklanmıştır.
26. Anayasa mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesi şunu belirlemiştir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür”
27. Anayasaya göre, Anayasa Mahkemesinin görevi, hukuk mahkemelerince
çıkartılan kararların ele alındığı durumlarda Temyiz Mahkemesi olarak
görev yapmaz. Usul ve maddi hukuk kurallarının yorumlayıp uygulamak
hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz –
İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
28. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiğini gösteren herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). Başvurucu, Anayasanın 113.7 ile
Yasanın 48. maddelerinde istendiği şekilde başvurusuna Anayasanın 31.
ile AİHS 6 ve 13. maddelerinin hangi şekilde dayanak oluşturduğunu
açıklamamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 450
29. Başvurucu, birinci derece mahkemelerin olguları yanlış tespit
etmelerinden dolayı haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ancak
bununla ilgili açık herhangi bir veri sunmamıştır.
30. Başvurucu bu davada Bölge ile Belediye Mahkemelerinde ve Yüksek
Mahkeme nezdinde dava açma ve hukukun yanlış uygulandığı
konusunda itirazda bulunmak için imkânlar sunulmuştur. Bu davada
Anayasa Mahkemesi mahkeme kararlarının hangi nedenden dolayı keyfi
ve haksız olduğu tespitinde bulunmamıştır (bkz. mutatis mutandis, Shub
– Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009
tarihli kabul edilmezlik kararı).
31. Öyle ki “Mahkeme, açıkça isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması
durumunda istemleri reddedecektir: b) Sunulan olguların herhangi bir
şekilde Anayasa ihlali iddialarını gerekçelendirmediği zaman” şeklinde
olan İçtüzüğün 36 (2b) kuralına göre başvurunun dayanaksız olduğu
açıkça görülmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36. (2b)
kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 5 Ekim 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE,
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 451
Başvurucu Zora Palić ile Paško Palić Yüksek Mahkeme’nin Rev.
Nr. 218/2006 ile Lipyan Belediye Mahkemesi’nin P. Nr. 177/2002
sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 86-2010, karar tarihi: 18 Ekim 2011
Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, iş
ilişkisinin kesilmesi
Başvurucular, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
herhangi bir meşru gerekçe bulunmaksızın UNMIK tarafından öğretmenlik
görevine son verilerek iş sözleşmelerinin feshine ilişkin itirazlarını reddeden
Lipyan Belediye Mahkemesi’nin kararını destekleyen Priştine Bölge
Mahkemesi kararını onayan Yüksek Mahkeme kararıyla Anayasa’nın 49.
maddesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir. Davalı taraf başvurucuların kendi istekleriyle işine son
verildiğini ve öğretim programı sürekliliğinin sağlanması için onların yerine
başkalarının görevlendirilmesinin gerekli olduğunu ortaya koymuştur.
Mahkeme, başvurucuların son kararı teslim aldıkları tarihten itibaren dört
aylık başvuru süresi aşıldığından Anayasa’nın 49. maddesine dayanarak
başvuruya ilişkin kabul edilmezlik kararı almıştır.
Priştine, 1 Kasım 2011
Nr.ref: RK 155/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 86/10
Başvurucular
Zora Palić
Paško Palić
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 218/2006 sayı ve 15 Mayıs
2008 tarihli kararı ile Lipyan Belediye Mahkemesinin P.nr.
177/2002 sayı ve 9 Ocak 2003 tarihli kararının Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 452
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Lipyan’da mukim Bayan Zora Palić ile Bay Paško Palić’tir.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucuların itiraz ettikleri kararlar:
a. Başvurucuya 16 Aralık 2006 tarihinde teslim edilen Kosova Yüksek
Mahkemesinin Rev.nr. 218/2006 sayı ve 15 Mayıs 2008 tarihli
kararı;
b. Başvurucuya 3 Haziran 2003 tarihinde teslim edilen Lipyan Belediye
Mahkemesinin P.nr. 177/2002 sayı ve 9 Ocak 2003 tarihli kararı.
Dava konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 49. maddesinin [Çalışma ve Mesleği İcra Etme
Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 453
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 15 Eylül 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurusunu yapmıştır.
6. Başvurucunun istemi 9 Kasım 2010 tarihinde Lipyan Belediye
Mahkemesine iletilmiştir.
7. Mahkeme Başkanının 7 Aralık 2010 tarih ve GJR. KI 86/10 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Snezhana Botusharova raportör yargıç olarak tayin
edilmiştir. Aynı tarih ve KSH KI 86/10 sayılı emirname ile yargıçlar
Almiro Rodrigues, Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön
inceleme heyeti belirlenmiştir.
8. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 2 Mart 2011 tarihinde
görüştükten sonra başvurunun kabul edilmezliğine ilişkin öneri
sunmuştur.
Olguların Özeti
9. Başvurucular, Lipyan Belediye Mahkemesinden kendilerinin daha önce
çalıştıkları Yanova ilkokulundaki işyerine geri iadelerini talep
etmişlerdir. Belediye Mahkemesi başvurucuların istemini mesnetsiz
bularak (P. Nr. 177/2002 sayılı karar) 9 Ocak 2003 tarihinde
reddetmiştir.
10. Başvurucular Belediye Mahkemesinde şu beyanlarda bulunmuşlardır:
a. Onlar 32 ve 30 yıldan beri kesintisiz olarak çalışmışlardı;
b. Herhangi bir dayanak olmaksızın UNMIK tarafından işlerine devam
etmeleri engellenmişti;
c. Onlar 31 Aralık 1999 tarihine kadar maaş alıp, 31 Ağustos 2000
tarihine kadar sözleşme süreleri vardı;
d. Okul idaresinden sözlü ve yazılı olarak işlerini devam ettirmelerini
talep etmişlerdir;
e. Başvurucular hakkında herhangi bir disiplin işlemi yapılmamış olup,
işlerine son verildiğine dair herhangi bir karar kendilerine
verilmemiştir.
11. Davalı taraf Belediye Mahkemesine şu cevabı vermiştir:
a. Başvurucular 1 Eylül 2000 tarihinden 29 Eylül 2001 tarihine kadar
işe gitmemişlerdir;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 454
b. Başvurucuların işgal ettikleri görevlere ders sürecinin normal devam
edebilmesi için ve başvurucuların derslerine girdikleri öğrencilere
ders verebilmek amacıyla okul tarafından iki yeni kişi istihdam
edilmiştir;
c. Okula personel alımı veya personel çıkartımı konusunda UNMIK
Eğitim Departmanı yetkili kılınmıştır.
12. Belediye Mahkemesi şu sonuca varmıştır:
a. Lipyan Belediyesi Yerel Topluluklar Koordinatörü, yeni alınan
kadrolar tarafından kendi istekleriyle terk ettikleri pozisyonlarının
doldurulduğunu başvuruculara bildirmiştir.
b. Başvurucular, iddia edilen hak ihlali konusunda çalışma yasasına
göre okulun yetkili organlarına herhangi bir şikayette
bulunmamışlardır.
c. İş İlişkisi Yasasının 83.2 maddesine (Temel Haklar) hakların
korunması için, kuruluşun yetkili organları tarafından önceden talep
edildiği durumlar dışında, mahkemeye başvurulamayacağı
öngörülmüştür.
13. Başvurucular Priştine Bölge Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuş,
ancak bu mahkeme itirazı reddedip Lipyan Belediye Mahkemesinin
kararını destekleyerek, maddi ve usul hukukunun doğru uygulandığını
vurgulamıştır (Gzh. Nr. 394/2003 sayı ve 14 Temmuz 2005 tarihli
karar).
14. Başvurucular daha sonra Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunup
şunu vurgulamışlardır:
a. Hukuk mahkemeleri iş ilişkisine son vermek için yasal dayanağın
olup olmadığını değerlendirmemişlerdir;
b. Başvurucuların gönüllü olarak işi bıraktıklarına dair bir delil
bulunmamaktadır.
c. Başvurucuların sundukları tüm delilleri hukuk mahkemeleri dikkate
almamışlardır.
d. Hukuk mahkemeleri kararlarının gerekçeleri yoktu.
15. Yüksek Mahkeme itiraz dilekçesini mesnetsiz bularak (Rev. Nr 218/2006
sayı ve 15 Mayıs 2008 tarihli karar) hukuk mahkemeleri tarafından
mevcut durum ile maddi ve usul hukukun doğru uygulandığını
vurgulamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 455
Başvurucuların iddiaları
16. Başvurucular, sözleşmelerinin gayri meşru ve Anayasaya aykırı şekilde
feshedildiğini ileri sürmüşlerdir.
17. Dahası başvurucular, Anayasanın temel vatandaşlık hakları ile bu davada
söz konusu olan çalışma hakkını güvence altına aldığını ileri
sürmüşlerdir.
18. Bunun dışında başvurucular, Kosova vatandaşı olduklarını ve iş
sözleşmesine göre 30 yıldan bu yana çalıştıkları için çalışma haklarının
olduğunu ve okul tarafından herhangi bir karar çıkartılmaksızın işlerine
son verilmesinin anlamsız olduğunu ifade etmişlerdir.
İstemin kabul edilirliğinin değerlendirilmesi
19. Başvuruların, Anayasanın 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yapma
Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının ihlali olup olmadığı
konusunda karara varabilmek için Mahkeme, öncelikle Anayasada
belirtilip yasa ve içtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine
getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır.
20. Öngörülen kabul edilirlik koşullarından biri, Yasanın 49. maddesinde
belirtildiği şekilde başvurucuların davasıyla ilgili son kademe
mahkemesinin kararını kabul ettikleri andan itibaren 4 aylık süre
içerisinde başvuru yapmaları gereğiyle ilgilidir. Netice itibariyle mevcut
davayla ilgili Yüksek Mahkemenin çıkarttığı son karar 15 Mayıs 2008
tarihli olup başvuruculara 16 Aralık 2008 tarihinde teslim edilmiştir.
Bunun üzerine başvurucular 15 Eylül 2010 tarihinde Anayasa
Mahkemesine başvurarak Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 4
aydan uzun bir süre geçmiş oldu (bkz. Yasanın 56. maddesi).
21. Yasanın 49. maddesine göre başvuru süresi aşılmıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56(2) kuralına
dayanarak 2 Mart 2011 tarihinde yapılan duruşmada oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 456
II.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 457
Başvurucu Özel Gradevinar Şirketi Yüksek Mahkeme’nin Ae - Pž
Nr. 21/2008 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 01-2011, karar tarihi: 1 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: tazminat (savaştan kaynaklanan zararlar), bireysel
başvuru, uluslar arası anlaşma ve belgeler, açıkça temelden yoksun başvuru,
ihlal edilen hakların açıkça belirtilmesi
Başvurucunun Anayasa’nın 21.4 ile 113.7 maddelerine dayanarak yaptığı
başvuruda 1999 yılındaki savaşta uğradığı maddi zararın tazminine ilişkin
taleplerini reddeden ilk derece mahkemelerinin kararlarını onayan Yüksek
Mahkeme kararının belirtilmemiş anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri
sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal
edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden
gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün
36.2(b) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile
başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, KFOR
güçleri
ile
UNMIK
kurumlarının
medeni
davalara
karşı
dokunulmazlıklarının
bulunduğunu
tespit
etmiştir.
Mahkeme,
uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli olup
olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz v.
İspanya davasına atıfta bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili
uyuşmazlıkları görüşmeye yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme,
Shub v. Lituanya davasına atıfta bulunarak ilk derce mahkemelerindeki
yargılama usullerinde haksızlık veya keyfiliğin bulunmadığını tespit etmiştir.
Priştine, 1 Kasım 2011
Nr.ref: RK 149/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 01/11
Başvurucular
Özel Gradevinar Şirketi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 458
Kosova Yüksek Mahkemesinin Ae-Pz nr. 21/2008 sayı ve 15
Temmuz 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Mitroviçalı avukat Miro Delevic tarafından temsile edilen
Kraljevo merkezli Özel Gradevinar Şirketidir.
İtiraz Edilen Karar
2. 1999 yılındaki savaş ve sonrası dönemlerde mallarının zarar görmesine
ilişkin maddi tazminat talebini reddeden Priştine Mali Davalar Bölge
Mahkemesinin IV P-nr. 11/2005 sayı ve 11 Temmuz 2007 tarihli kararına
karşı Kosova Yüksek Mahkemesine yapılan itirazı yerinde bulunmayan
Ae-Pz br. 21/2008 sayı ve 15 Temmuz 2010 tarihli kararındır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anaysa”
şeklinde anılacaktır) herhangi bir maddesine aftta bulunmaksızın
Kosova Yüksek Mahkemesinin Ae-Pz br. 21/2008 sayı ve 15 Temmuz
2010 tarihli kararına itiraz etmiş ve ihlalin “her zaman her davada
adaletin bulunması gerekir ve adaletin bulunması gerçek ve tüzel
kişilere koruma sağlayıp sorumluluk meselesini gündeme getirir”
olgusu ile alakalı olduğunu ileri sürmüştür.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 459
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 ve 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20, 22.7 ve
22.8 maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56. kuralı 2. fıkrasıdır.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 5 Ocak 2011 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvuruda bulunmuştur.
6. Anayasa Mahkemesi 23 Mart 2011 tarihinde davanın KI 01/11 dosya
numarası ile kaydedildiğini başvurucuya, Kosova Yüksek Mahkemesine
ve Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesine bildirmiştir.
7. Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinin 28 Mart 2011 tarihinde
Anayasa Mahkemesine gönderdiği yazılı cevapta ilave dilecek herhangi
bir şeyin olmadığı, davayla ilgili görüşünün Priştine Mali Davalar Bölge
Mahkemesinin karar gerekçesinde açıklandığı bildirilmiştir.
8. Kosova Yüksek Mahkemesinin 29 Mart 2011 tarihinde Anayasa
Mahkemesine gönderdiği yazılı cevapta ilave dilecek herhangi bir şeyin
olmadığı, davayla ilgili görüşünün Yüksek Mahkemenin karar
gerekçesinde açıklandığı bildirilmiştir.
9. Mahkeme, Kosova Yüksek Mahkemesinin Ae-Pz nr. 21/ sayı ve 15
Temmuz 2010 tarihli kararının hangi tarihte kabul edildiği konusundaki
delilleri Avukat Miro Dalevic’ten 5 Nisan 2011 tarihinde talep etmiştir.
10. Avukat Miro Dalevic, kararın kabulüyle ilgili tutanağın Kosova Yüksek
Mahkemesinde bulunduğunu yazılı olarak 26 Nisan 2011 tarihinde
Mahkemeye bildirmiştir.
11. Mali Davalar Bölge Mahkemesinin 28 Haziran 2011 tarihinde gönderdiği
fakstan Avukat Miro Deleviç’in Yüksek Mahkemenin kararını 22 Eylül
2010 tarihinde kabul ettiği görülmektedir.
12. Yargıç Snezhana Botusharova başkanlığında Yargıçlar Ivan Čukalović ile
Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Altay
Suroy’un raporunu 4 Ekim 2011 tarihinde görüştükten sonra tam
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 460
kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların Özeti
13. Kraljevo Belediyesine bağlı Ratine köyü merkezli Özel Gradevinar Şirketi
1999 yılı boyunca Obiliç Belediyesinde ticari faaliyet göstermiş olup 1999
yılının ikinci yarısında uğradığı zararla ilgili olarak Priştine Mali Davalar
Bölge Mahkemesinde tazminat dava açarak birinci davalı olarak Priştine
Belediyesi, ikinci davalı olarak Kosova Geçici İdare Makamları ve üçüncü
davalı olarak Kosova Hükümeti tarafından tazminini talep etmiştir.
14. Aslında Gradevinar şirketi, 1999 yılının ikinci yarısında sahip olduğu
bina, bağ ve toprağın işlenmemesinden kaynaklanan zararlar ile söz
konusu binada bulunan taşınır mallara verilen toplam zararın
255.000,00 avro tutarında olduğunu hesaplamıştır.
15. Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesine teslim edilen dava
dilekçesinde davalıların yükümlülüklerinin Borçlar Yasasının 180.
maddesine, Avrupa İnsan Hak ve Özgürlükleri Sözleşmesi ile mal ve
mülkiyet hakkının barışçıl yolla teminin düzenleyen ek protokolüne isnat
edildiği belirtilmiştir.
16. Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesinin 11 Temmuz 2007 tarih ve IV.
P.br. 11/2005 sayılı kararında dava dilekçesini reddederek gerekçesinde
şunu belirtmiştir: “Borçlar Kanunun 180. maddesi savaştan dolayı
mülke zarar gelmesi durumunda Belediye yönelik herhangi bir
sorumluluğu öngörmemiştir. Çünkü belediye organlarının, Kosova’da
1999 yılında olduğu gibi, savaşı veya saldırıyı durdurabilecek durumda
değiller”.
17. İkinci davalı olan Kosova Geçici İdare Makamları ve üçüncü davalı olan
Kosova hükümetiyle ilgili olarak Priştine Mali Davalar Bölge Mahkemesi
şu gerekçe ile dava dilekçesini reddetmiştir: “2000/47 sayı ve 18 Ağustos
2000 tarihli UNMIK Yönetmeliğine göre UNMIK personelinin
dokunulmazlığı vardır”, Kosova Hükümeti ile ilgili olarak ise “Tüzel kişi
statüsüne sahip olmadığı için Medeni usul Yasasının 77. maddesine
göre medeni hukuk davalarında taraf olamaz”.
18. Özel Gradevinar Şirketi, avukatı Miro Delevic aracılığıyla 22 Ocak 2008
tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesinde dava açarak dava dilekçesinde
şunlara yer verilmiştir: “İkinci ve üçüncü davalının meşruiyetinin pasif
olmasından kaynaklanan eşya hukukunun yanlış uygulanmasından
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 461
kaynaklanan zarar Askeri müdahalenin akabinde 9 Haziran 1999
tarihinden sonra meydana gelmiştir”.
19. Kosova Yüksek Mahkemesinin 15 Temmuz 2010 tarih ve Ae-Pz br.
21/2008 sayılı kararında avukat Miro Delevic’in itirazı yerinde
bulunmayarak reddedilmiş ve Priştine Mali Davalar Bölge
Mahkemesinin IV P-br. 11/2005 sayı ve 11 Temmuz 2007 tarihli kararı
onanmıştır.
Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, Özel Gradevinar şirketinin mallarına 1999 yılı boyunca
verilen zararlara karşılık açılan tazminat davasıyla ilgili dilekçeyi
reddeden Kosova Yüksek Mahkemesinin kararı ile Kosova Cumhuriyeti
Anayasanın herhangi bir maddesi zikredilmeksizin, bu Anayasa ile
güvence altına alınan haklarının ihalal edildiğini ileri sürmektedir.
21. Başvurucu şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır: “ihlal şu olgudan
ileri gelmektedir:her zaman her davada adaletin bulunması gerekir ve
adaletin bulunması gerçek ve tüzel kişilere koruma sağlayıp
sorumluluk meselesini gündeme getirir”.
22. Başvurucu, Bölge Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme kararları ile KFOR,
UNMIK ve Kosova Hükümetinin bu bağlamdaki pasif meşruluğundan
kaynaklanan hukuki boşluğunun desteklendiğini değerlendirmektedir.
Mülki ihtilaflarla ilgili anayasal ve yasal kurallar
23. Borçlar Yasasının 180. madde 1. fıkrası şunu belirlemiştir:
“Ölümden kaynaklanan zarar, yaralanma veya kayıp ya da şiddet ile
terör eylemleri süresince gerçek kişilerin mallarının imha edilmesi ve
de gösteri veya açık toplantılarda meydana gelecek zararlardan, o
anda yasalara göre olayları durdurmaya yetkili olan organlar
sorumludur”.
Hükümet organlarının sorumluluklarıyla ilgili anayasal ve yasal
kurallar
24. Kosova Geçici İdaresinin yetkilerini belirleyen 1999/1 sayı ve 25 Temmuz
1999 tarihli yönetmeliğin 1. maddesi 1. fıkrası ile 7. maddesi şunu
belirlemiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 462
1.1
Kosova’daki tüm yasama ve yürütme yetkisi, yargı organları da
dahil olmak üzere, UNMIK’e devredilmiştir ve Genel Sekreter Özel
Temsilcisi tarafından yürütülür.
Bu yönetmelik, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1244 (1999)
sayılı kararının kabul edildiği 10 Haziran 1999 tarihinde yürürlüğe
girmiş sayılacaktır.
Dokunulmazlıkla ilgili anayasal ve yasal kurallar
25. Kosova Cumhuriyeti Anayasanın 146. maddesi [Uluslararası Sivil
Temsilci] şunu öngörmüştür:
Bu Anayasanın diğer hükümlerinden bağımsız olarak:
26 Mart 2007 tarihli Geniş Kapsamlı Kosova Statüsü Çözüm Önerisi
uyarınca görevlendirilen Uluslararası Sivil Temsilci ve diğer kurum ile
kuruluşların, yasal yeterlik, imtiyaz ve dokunulmazlıkları da dâhil
olmak üzere, görev süreleri ve yetkileri Geniş Kapsamlı Öneriyle
belirlenmiştir.
26. 2000/47 sayı ve 18 Ağustos 2000 tarihli yönetmelik KFOR, UNMIK ve
bu organların personeline ilişkin statüsü, hak ve dokunulmazlıklarıyla
ilgili olup 2.1 ve 3.1 maddeleri şunu belirlemiştir:
2.1 KFOR, varlıkları, fon ve malları her türlü yasal işlemden muaftır.
3.1 UNMIK, varlıkları, fon ve malları her türlü yasal işlemden muaftır
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
27. Anayasa ile öngörülen kabul edilirlik koşulları Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünde vurgulanmışlardır.
28. Başvurucunun başvurusu Anayasa, Yasa ve İçtüzükte belirtilen süre
sınırları içerisinde olup, bu sürelerin hesaplanma şekli İçtüzüğün 27.
kuralı 3 ve 6. fıkralarında şu şekilde açıklanmıştır:
3. Zaman aralığı ay hesabına göre hesaplandığında olayın veya fiilin
meydana geldiği aydan sonraki ayın aynı gününde veya uygun olması
durumunda müteakip ayın birinci günün bitiminde biter.
6. Zaman aralığı cumartesi, pazar veya resmi tatil gününde
tamamlanması durumunda söz konusu arlık müteakip iş günün
bitimine kadar uzatılır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 463
29. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48.
maddesi şunu belirlemiştir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür”
30. Anayasaya göre, Anayasa Mahkemesinin görevi, hukuk mahkemelerince
çıkartılan kararların ele alındığı durumlarda Temyiz Mahkemesi olarak
görev yapmaz. Usul ve maddi hukuk kurallarının yorumlayıp uygulamak
hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz –
İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
31. Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini
ilk bakışta gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır (bkz. Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı). Başvurucu, Anayasanın 113.7
maddesinde ve Yasanın 48. maddesinde belirtildiği üzere, Anayasanın
hangi maddesine dayandırdığını belirtmemiştir.
32. Başvurucu, hukuk mahkemeleri tarafından olguların yanlış tespiti ve
yasaların yanlış uygulanmasından dolayı haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüş, alt derecelerdeki mahkemelerin “hukuki boşluğa” destek
verdiklerini iddia etmiştir.
33. 1999/1 sayı ve 25 Temmuz 1999 tarihli UNMIK Yönetmeliğinin yukarıda
zikredilen yasal hükümlerinden, 1.1 ve 7.1 maddelerinin 10 Haziran 1999
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere geriye dönük hukuki etkisinden
ve UNMIK idaresini yegane yetkili otorite olarak öngörmesinden açıkça
görüldüğü gibi hukuki boşluk bulunmamıştır.
34. Bu davada başvurucuya, yasaların yanlış olduğunu öne sürdüğü
yorumlanmasına ilişkin imkânları Mali Davalar Bölge Mahkemesi ile
Yüksek Mahkemeye başvurarak sağlanmıştır. Bu davayla ilgili
kararlarda, Anayasa Mahkemesi herhangi bir keyfiliğin bulunduğunu
tespit etmemiştir (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile
ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul
edilmezlik kararı).
35. Sonuç olarak bu başvuru kabul edilirlik koşullarını yerine getirmemiştir.
Başvurucu, itiraz edilen kararla anayasal hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiğini ortaya koyup delillerle desteklemeyi başaramamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 464
36. Buna göre bu başvuru İçtüzüğün 36 (2b) kuralına göre açıkça
mesnetsizdir. Söz konusu kural şunu belirlemiştir: “Mahkeme, açıkça
isnat edilmeyip aşağıdaki kanaatlere varması durumunda istemleri
reddedecektir: b. Sunulan olguların herhangi bir şekilde Anayasa ihlali
iddialarını gerekçelendirmediği zaman”
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 49. maddesine ile
İçtüzüğün 36 (3b) kuralına dayanarak 4 Ekim 2011 tarihindeki
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara bildirilip
Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 465
Başvurucu Ilmi Rakovica Priştine Bölge Mahkemesi’nin P.nr.
529/06, Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Pp. nr. 200/07 ve Yüksek
Mahkeme’nin P. nr. 465/07 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 113-2010, karar tarihi: 3 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: suç davası, insan onuru, bireysel başvuru, suçsuzluk
iddiası, cinayet, polisin kötü davranması, adil ve tarafsız yargılanma hakkı
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
kendisinin suçsuz olduğunu ileri sürerek Priştine Bölge Mahkemesi
tarafından bir polisi vurmaktan verilen cezayı artıran Yüksek Mahkeme
kararı ile diğer bir polise yönelik cinayet teşebbüsüne ilişkin ağır suçtan
Priştine Bölge Mahkemesinin verdiği cezayla Anayasa’nın 23. maddesinde
belirtilen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, evine baskın
düzenlendiği esnada polis tarafından kötü muameleye maruz kaldığı önünde
de şikayetçi olmuştur. O, Bölge Mahkemesinin cinayet teşebbüsüne ilişkin
cezasına karşı itiraz etmesi durumunda Yüksek Mahkeme tarafından
cezasının artırılacağı endişesiyle itiraz başvurusunda bulunmadığını
belirtmiştir.
Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 31. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 6. maddesinde öngörülen adil ve tarafsız yargılanma imkanı
sunulmadığından şikayetçi olduğunu varsaymıştır. Mahkeme, başvurunun
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49. maddesinde öngörülen dört
aylık yasal süre içerisinde yapılmadığı için kabul edilmezliğine ilişkin karar
almıştır. Mahkeme, Bölge Mahkemesi’nin cinayete ilişkin kararına karşı
itiraz başvurusunda bulunulmadığından Anayasa’nın 113.7 ile Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddelerine göre tüm kanun yollarının
tüketilmediği için de başvurunun kabul edilmez olduğunu değerlendirmiştir.
Mahkeme, Whiteside v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunarak
başvurucunun itirazına ilişkin tahmininin kanun yollarını tüketme
kuralından muaf tutulmak için yeterli gerekçe olmadığını vurgulamıştır.
Ancak Mahkeme, Selmouni v. Fransa, Azinas v. Kıbrıs, AAB-RIINVEST
SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Mimoza Kusari-Lila v. Merkez
Seçim komisyonu davalarına atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme
kuralının Kosova hukuk sisteminin anayasal ihlalleri önleme veya tamir
edemeye yönelik kanun yolları sunduğu varsayımına dayandırıldığını
belirtmiştir.
Priştine, 3 Kasım 2011
Nr.ref: RK 161/11
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 466
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 113/10
Başvurucular
Ilmi Rakovica
Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/06 sayı ve 15 Mart 2007
tarihli kararı, Kosova Yüksek Mahkemesinin Pp.nr. 200/07 sayı
ve 5 Temmuz 2007 tarihli kararı ile Priştine Bölge Mahkemesinin
P.nr. 465/07 sayı ve 12 Aralık 2008 tarihli kararının Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine mukimi Bay Ilmi Rakovica’dır.
İtiraz Edilen Kararlar
2. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/06 sayı ve 15 Mart 2007 tarihli
kararı, Kosova Yüksek Mahkemesinin Pp.nr. 200/07 sayı ve 5 Temmuz
2007 tarihli kararı ile Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 465/07 sayı ve
12 Aralık 2008 tarihli kararı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 467
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 23. maddesi [İnsanlık Onuru] ile güvence altına
alınmış haklarının ihlal edildiğini düşünmektedir.
4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinden (bundan sonra “Mahkeme”
şeklinde anılacaktır) davanın yeniden görüşülmesi için birinci derece
mahkemesine iadesini talep etmektedir. Nitekim alınan kararlarla
Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan temel
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Yasal Dayanak
5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu 5 Ekim 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi Sekretaryasına
başvurusunu yapmıştır.
7. Anayasa Mahkemesi Başkanının emirnamesiyle Yargıç Iliriana Islami
raportör yargıç olarak ve yargıç Ivan Čukalović başkanlığında, yargıçlar
Altay Suroy ile Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyeti
atanmıştır.
8. Mahkeme, 23 Mayıs 2011 tarihinde yapılan kapalı duruşmada davayı
görüşmüştür.
Olguların Özeti
9. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/2006 sayı ve 15 Mart 2007
tarihli kararıyla başvurucu, Valdet Bajrami adında bir polisi öldürmeye
teşebbüsten suçlu bularak, Faruk Hoxha adlı polisi öldürmeye teşebbüs
suçlamasında suçsuz bulunmuştur. Başvurucu, izinsiz silaha sahip olma,
bulundurma ve kullanma suçundan suçlu bulunmuştur. Suçlu
bulundukta sonra başvurucuya toplam 3 yıl hapis cezası verişmiştir.
10. Kosova Yüksek Mahkemesi başvurucunun itirazını yerinde bulmayıp
Ap.nr. 200/07 sayı ve 5 Temmuz 2007 tarihli kararla itirazı reddetmiştir.
Yüksek Mahkeme, başvurucuyu mahkum eden Bölge Mahkemesinin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 468
P.nr. 529/2006 sayılı kararının bir kısmını gözden geçirerek öldürmeye
teşebbüs suçuna verilen cezayı az bularak 3 yıl 6 ay olarak arttırmıştır.
Yüksek Mahkeme, Bölge Mahkemesinin P.nr. 529/2006 sayılı kararının
Faruk Hoxha’ya karşı öldürme teşebbüsü suçlamasından suçsuz
bulunma kısmının gözden geçirilmesi için Bölge Mahkemesine iade
etmiştir. Mahkeme, izinsiz silah bulundurma suçundan verilen bir yıllık
cezayı onayıp başvurucuyu toplam dört yıllık hapis cezasına
çarptırmıştır.
11. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 465/07 sayı ve 12 Aralık 2008 tarihli
kararıyla Faruk Hoxha’yı öldürmeye teşebbüs suçundan başvurucu suçlu
bulunmuş, toplamda dört yıl altı ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir.
Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, işlemediği bir suçla itham edildiği düşüncesindedir. O,
evinde arama yaptığı sırada polisin silah ve aşırı güç kullanması
sonucunda kendisini yaraladığı, kendisini döverek işkence uyguladığı
şikâyetinde bulunmuştur.
13. Bunun neticesinde Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru] ile güvence
altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Söz konusu mad
de şunu belirlemiştir:
Madde 23 [İnsanlık Onuru]
İnsanlık onuru dokunulmazdır
özgürlüklerinin temelidir.
ve
tüm
insan
hakları
ve
temel
14. Başvurucu, Priştine Bölge Mahkemesinin ikinci kararına karşı itiraz
etmemesinin nedeninin Yüksek Mahkemenin cezasını arttıracağı
endişesinin olduğunu ifade etmiştir.
15. Başvurucunun başvuru dilekçesinin bir bütün olarak okunduğunda
çıkartılabilecek mana, Anayasanın 31. maddesi ve Avrupa Temel Hak ve
Özgürlükler Sözleşmesinin 6. maddesiyle güvence altına alınan adil ve
tarafsız yargılanma imkânının bulunmadığıyla ilgilidir. Ancak bu
imkânsızlık başvurunun ekinde sunulması gereken herhangi bir evrakla
gösterilmeyip açık bir şekilde belirtilmemiştir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
16. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için,
Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 469
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
17. Bu çerçevede Yasanın 49. maddesi şunu belirlemiştir:
“Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya
mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm
diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden
itibaren süre işlemeye başlar.”
18. Priştine Bölge Mahkemesinin P.nr. 465/07 sayılı kararı 12 Aralık 2008
tarihine ait olup başvurucuya 10 Mart 2009 tarihinde teslim edilmiştir.
Başvurucu 5 Ekim 2010 tarihinde Mahkeme Sekretaryasına başvuruda
bulunmuştur. Teslim edilen evraka dayanarak istem, Yasanın 49.
maddesinde öngörülen dört aylık süre içerisinde teslim edilmemiştir.
19. İstem, Yasanın 49. maddesinde öngörülen dört aylık süre içerisinde
teslim edilmiş olsa bile, tüm kanun yollarının tüketilmesi gereğiyle ilgili
meselenin de ele alınması gereklidir. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak
Mahkeme, Yasanın 49. maddesiyle ilgili olan Anayasanın 113.7
maddesine atıfta bulunur. Söz konusu madde şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
“Birey, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz konusu
davayı açabilir.”
20. Başvurucu tarafından teslim edilen evraka dayanarak, Priştine Bölge
Mahkemesinin 12 Aralık 2008 tarihli kararına karşı Kosova Yüksek
Mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği yönündeki kanun yoluna
rağmen başvurucunun bu kanun yolundan istifade etmediği
anlaşılmaktadır.
21. Mahkeme, davanın perspektifiyle ilgi şüphelerin başvurucunun
yükümlülüklerinden muaf tutulmasına yeterli gerekçe olmadığını tespit
etmiştir (bkz. Whiteside – Birleşik Krallık davası 7 Mart 1994 tarihli
kararı, Başvuru no: 20357/92, DR 76, s. 80).
22. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 470
konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz.
mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28
Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal
hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya
maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine
gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no:
56679/00, 28 Nisan 2004 kararı).
23. Bu Mahkeme, KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST
Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak
2010 tarihli karar ile KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim
komisyonu davasına ilişkin 23 Mart 2010 tarihli kararda aynı gerekçelere
başvurmuştur.
24. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun yasalarla belirlenen tüm kanun
yollarını tüketmediğini değerlendirmiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113(7) maddesine, Yasanın 20. maddesine
ev İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Iliriana Islami, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 471
Başvurucu Almerovic Muris Yüksek Mahkeme’nin
198/2009 ve Mia. nr. 7/2009 sayılı kararlarına karşı
A.
nr.
Dava No: KI 105-2010, karar tarihi: 1 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, yetkili temsilci, kanun önünde eşitlik, bireysel
başvuru, geçici tedbir, açıkça temelden yoksun başvuru, mülk kaydı, kanun
yararına bozma
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda alt
derece mahkemelerinden birinin ve bir idari ajansın yetkisi olmayan bir
tarafça yapmaya çalışıldığı gerekçesiyle başvurucunun mülkünü adına
kaydetme başvurularını reddeden kararlarını onayan Yüksek Mahkeme
kararları ile anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu,
Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın eşit savunma ve mülkiyet haklarını
belirleyen 24.1 ve 46.1 maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, başvurucunun ilk bakış ispatına göre anayasal haklarının ihlal
edildiğini gösterecek delilleri sunmakta ve Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti
davasına atıfta bulunarak onun diğer taleplerinin hangi temel üzerinden
gerçekleşeceğine gerekçe göstermekte başarısız olduğu için İçtüzüğün
36.2(b) kuralına göre açıkça temelden yoksun olduğu gerekçesi ile
başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 27. maddesi ile İçtüzüğün 54.1 kuralına
dayanarak başvuru kabul edilmez olduğu ve Mahkeme’de görüşülmekte olan
başka bir başvurusu olmadığından geçici tedbir talebini de reddetmiştir.
Priştine, 3 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK 152/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 105/10
Başvurucu
Muris Alomerović
Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 198/2009 sayı ve 17 Temmuz
2009 tarih ile Mia nr. 7/2009 sayı ve 27 Ağustos 2010 tarihli
kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 472
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, 28 Ekim 2010 tarihli vekâletnameye göre yetkilendirilen
Priştineli avukat Bayan Shefkije Bunjaku tarafından temsil edilen
Mitroviça mukimi Bay Muris Alomerović’tir.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 198/2009 sayı ve 17 Temmuz 2009
tarih ile Mia nr. 7/2009 sayı ve 27 Ağustos 2010 tarihli kararlarına itiraz
etmiştir. Son karar kendisine 10 Eylül 2010 tarihinde teslim edilmiştir.
Dava konusu
3. Başvurucu, kendi temsilcisinin Mitroviça Belediyesinin ilgili organına
başvurup mülkünün devri ve parselasyonunu yapmaya yetkili taraf
sayılamayacağı yönündeki Kosova Yüksek Mahkemesinin tespitinin
yanlış olduğunu ileri sürerek bu mahkeme tarafından alınan kararlara
itiraz etmiştir.
4. Bu sebepten dolayı Yüksek Mahkemenin, Kosova Cumhuriyeti Anayasası
(bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 24. maddesi [Kanun
Önünde Eşitlik] ve 46. maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına
alınmış haklarını ihlal ettiğini iddia etmiştir.
5. Dahası başvurucu, Mahkemeden geçici tedbirin konmasını talep
etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 473
Yasal dayanak
6. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22 ve 27. maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
54, 55 ve 56(2). kuralı.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
7. Başvurucu 15 Ekim 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvuruda bulunmuştur.
8. Mahkeme Başkanının 16 Aralık 2010 tarih ve GJR 105/10 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Iliriana Islami raportör yargıç olarak
görevlendirilmiş,
Başkanın aynı tarih ve KSH 105/10 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar Altay
Suroy ve Enver Hasani’den oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir.
9. İstem, 19 Ocak 2011 tarihinde Yüksek Mahkemeye bildirilmiştir.
10. Ön inceleme heyeti, raportör yargıcın raporunu 4 Ekim 2011 tarihinde
görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların özeti
11. Mitroviça Belediyesi Kadastro Departmanı, Karadağ Rozaj merkezli
“Gornji Ibar” Kamu Şirketinin (Bundan sonra “Gornji Ibar KŞ” şeklinde
anılacaktır) bazı mülklerin parselasyonunu ve mülkiyet devrine ilişkin
istemi, hukuki dayanağını oluşturacak delillerin eksik olduğu
gerekçesiyle reddetmiştir.
12. Departman, belli bir süre içerisinde evrakı tamamlaması için KŞ’ye
imkân sunulduğunu, ancak bunun gerçekleşmediğini bildirmiştir.
Aradan geçen uzun süre ve KŞ temsilcisi tarafından sunulan evrakın
gerçekliğine ilişkin kuşkuların varlığını göz önünde bulundurarak
Belediye Organları mülk kaydı engellerini ortadan kaldıracak evrakın
aslını bulmaya çalışmışlardır. Ancak bunu başaramamışlardır.
13. Pogroiça’da kayıtlı Rozaje merkezli ve Mitroviça’da Ofisi bulunan 2M
Anonim Şirketinin yetkili temsilcisi Bay E.K. Kadastro Departmanının 27
Kasım 2008 tarihli kararına karşı Kosova Kadastro Ajansı (bundan sonra
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 474
KKA şeklinde anılacaktır) nezdinde 2 Aralık 2008 tarihinde itirazda
bulunmuştur. (Karadağ Rozaje merkezli Trgovina adlı şirket hissedarlar
meclisi tarafından 31 Temmuz 1999 tarihinde feshedilince, bu şirketin
geriye kalan varlıklarından Gornji Ibar KŞ, 2M ve dört diğer yeni şirket
kurulmuştur.)
14. KKA’nın 22 Ocak 2009 tarihli kararının itiraz reddi gerekçesinde
meselenin Gornji Ibar KŞ ve Mitroviça’daki malları ile ilgili olup, Rozaje
merkezli ve Karadağ’da kayıtlı bulunan 2M şirketini temsil etmek üzere
Bay E. K. Yetkilendirilmiş olduğundan iki farklı şirketin varlığı söz
konusu olduğu belirtilmiştir. Bu şirketlerden Gornji Ibar KŞ mülkün
mülkiyet hakkının kaydını talep ederken, Rozaje merkezli 2M A.Ş,
kendisini temsil etmek üzere Mitroviça’lı E. K.’yi yetkili kılmıştır.
15. KKA devamında, Gornji Ibar KŞ’nin mülklerini yönetmeye yetkili yegane
kuruluşun 2002/12 sayılı UNMIK Yönetmeliğine ve 03/L-067 sayılı
Yasaya göre Kosova Emanet Ajansı (KEA) ve daha sonra Kosova
Özelleştirme Ajansı (KÖA)’nın olduğunu belirtmiş, davada taraf
olabilecek kişilerin bunların olabileceklerini açıklamıştır. Öyle ki
Rozajeli 2M adlı tüzel kişinin temsilcisi olarak E. K.’nin 02/L-28 sayılı
İdari Usul Yasasının 38. maddesinde belirtilen koşulları yerine
getirmediği, söz konusu yasa maddesine göre ancak KEA veya KÖA’nın
işlem başlatmaya yetkili oldukları anlaşılmaktadır. KKA, E. K.’nin
itirazının yetkili olmayan tarafça yapldığı için reddedilmesi gerektiği
sonucuna varmıştır.
16. Yüksek Mahkemeye Goprnji Ibar KŞ tarafından teslim edilen idari itiraz,
17 Temmuz 2096 tarihinde uygun bulunmayarak reddedilmiştir.
Mahkemenin görüşü, dava evrakına dayanarak E. K.’nin Gornji Ibar
KŞ’yi değil de 2M A.Ş.’yi temsil etmek üzere görevlendirildiği için
davacının iddialarının mevcut durumla çeliştiği yönünde olmuştur.
KKA’nın E. K.’nin yetkili taraf olmadığı yönündeki tespiti sonuç olarak
doğru olup yasa ihlali olmamıştır.
17. Kararın bağlayıcı delillerle ilgili gerekçeleri içemediği olgusuna
dayanarak Devlet Savcılığına yaptığı kanun yararına bozma talebi,
Yüksek Mahkeme tarafından uygun görülmeyerek 27 Ağustos 2010
tarihli kararla reddedilmiştir. Mahkeme, bağlayıcı gerekçelerin
eksikliğinin Devlet Savcılığının kanun yararına bozma talebini
dayandırabileceği bir esas teşkil etmediği yönünde karar vermiş ve bu
haliyle ilk derece yargının Başvurucunun yasal temsilcisinin KEA ve daha
sonra KÖA’nın olduğu yönündeki tespitini tamamen onamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 475
Başvurucunun iddiaları
18. Başvurucu, adil yargılanma ve mülkiyet hakkının korunmasının
engellenmesi sonucunda Mitroviça Belediyesinin, Kosova Kadastro
Ajansının ve yüksek Mahkemenin itiraz edilen kararları ile Anayasanın
24. maddesi [Kanun önünde Eşitlik], 46. maddesi [Mal Güvenliği] 1.
fıkrası ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Başvurucunun görüşüne göre Yüksek Mahkeme, idari yargılamada E.
K.’nin yetkili taraf olmadığına ilişkin herhangi bir gerekçe bildirmeden
ve dayanağı olmadan kanun yararına bozma talebini reddetmiştir.
İstemin kabul edilirliği
20. Başvurucu, Anayasanın 24. maddesi [Kanun önünde Eşitlik], 46.
maddesi [Mal Güvenliği] ile güvence altına alınan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun başvurusu konusunda karar
verebilmek amacıyla Mahkeme, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte
tekrar vurgulanan koşullarının yerine getirilip getirilmediğini
değerlendirmek durumundadır.
21. Bu çerçevede Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan
haklarını ihlal etmedikçe, hukuk mahkemelerinin olguları veya yasaları
yanlış yorumladıkları yönünde şikâyetçi olamaz.
22. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre, Yüksek Mahkeme de dâhil olmak
üzere, görevinin hukuk mahkemelerince alınan kararlar anlamında
temyiz veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını vurgulamak ister.
Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak karar verirler
(Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle mahkemeler, usul
hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp uygulamakla
yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC]
30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
23. Anayasa Mahkemesi, hukuk mahkemelerince yapılan yargılamalarda
delillerin ve genel anlamda usullerin doğru sunulmuş veya adil bir
yargılama yapılmış olup olmadığını ele alır (bkz. mutatis mutandis, KI
49/10 Abdullah Shkodra Davası – Gilan Bölge Mahkemesinin Ac.nr.
70/2010 sayı ve 15 Nisan 2010 tarihli kararının Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesine ilişkin 10 Mart 2011 tarihli kabul
edilmezlik kararı).
24. Mevcut davada Mahkeme, Yüksek Mahkeme ile idari organların E. K.’nin
yetkili taraf olup olamayacağını, başvurucu adına ilgili mülklerin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 476
parselizasyonunu yapıp yapamayacağını ele aldıklarını ve E. K.’nin
yetkili taraf olamayacağı sonucuna vardıklarını tespit emiştir. Öyle
görülüyor ki bu kurumlar, başvurucunun üzerinde durduğu mülkiyet
hakkını şimdiye kadar ele almamışlardır.
25. Başvurucunun ilgili kurumlar nezdinde gerektiği şekilde temsili
konusunda Mahkeme, başvurucunun atıfta bulunduğu anayasal hakların
ihlalin olduğu ve Yüksek Mahkeme kararlarının keyfi oldukları veya
haksızlıkla lekelendiğine ilişkin herhangi bir delil sunmadığını
değerlendirmektedir (bkz. mutatis mutandis, Shub – Lituanya davası ile
ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran 2009 tarihli kabul
edilmezlik kararı ile Vanek – Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM
53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005 tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
26. Bu koşullarda İçtüzüğün 36(1.c) kuralına göre başvuru açıkça mesnetsiz
olup reddedilmelidir. Söz konusu kura şunu belirlemiştir: “1. Mahkeme
istemleri yalnız şu hallerde görüşebilir: c) İstem açık bir şekilde isnat
edildiği zaman.”
Geçici tedbir isteminin değerlendirilmesi
27. Başvurucunun geçici tedbir konmasına ilişkin talebi ile ilgili olarak
Mahkeme, Yasanın 27. maddesine ve İçtüzüğün 54 (1) kuralına atıfta
bulunmak ister. Söz konusu madde ve kural dava esasına ilişkin bir karar
çıkmadığı süre içerisinde başvurucunun geçici tedbir istemi konusunda
Mahkemenin karar verebileceğini belirlemiştir. Ancak, istem kabul
edilmez olduğundan hareketle, İçtüzüğün 54 (1) kuralına göre geçici
tedbir talebinde bulunulamaz.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
İçtüzüğün 36 (1.c) ile 56 (2) kuralına dayanarak Anayasa Mahkemesinin 3
Kasım 2011 tarihinde yapılan duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE
Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 477
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Iliriana Islami, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 478
Başvurucu Bejta Vitija Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı
Emeklilik İdaresi Departmanı’nın 5022876 sayılı kararlarına
karşı
Dava No: KI 38-2011, karar tarihi: 3 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, maluliyet emekliliği, zaman bakımından
kabul edilmezlik, bireysel başvuru, emeklilikler
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Emeklilik İdaresi Departmanı tarafından emekliliğinin kesilmesine ilişkin
2006 yılında çıkartılan kararını destekleyen 2008 tarihli kararla anayasal
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu bu karara karşı 2008
yılında 30 günlük süre içerisinde Yüksek Mahkeme’ye itiraz başvurusunda
bulunmamıştır.
Mahkeme, Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen ihlal
hakkında Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 49 ve 56. maddelerinde
belirtilen dört aylık yasal süre içerisinde başvuru yapılmadığında kabul
edilmezlik kararı çıkartmıştır.
Priştine, 3 Kasım 2011
Nr.ref: RK 151/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 38/11
Başvurucu
Bejta Vitija
Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi
Departmanının 5022876 sayı ve 1 Aralık 2008 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 479
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine mukimi Bay Bejta Vitija’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Emeklilik İdaresi
Departmanının 5022876 sayı ve 1 Aralık 2008 tarihli kararına itiraz
etmektedir.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra
“Mahkeme” şeklinde anılacaktır) 16 Mart 2011 tarihinde başvurarak “[…]
engelli olarak haklarımın verilmesini […] sağlık durumum kötü olduğu
için herhangi bir iş yapamıyorum” talebinde bulunmuştur.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 16 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvurusunu yapmıştır.
6. Mahkeme Başkanının 18 Nisan 2011 tarih ve GJR. KI 38/11 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Kadri Kryeziu raportör yargıç olarak tayin
edilmiştir. Aynı tarih ve KSH KI 38/11 sayılı emirname ile yargıç
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 480
Snezhana Botusharova başkanlığında, yargıçlar Gjyljeta Mushkolaj ve
Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır.
7. Mahkeme, 29 Nisan 2011 tarihinde başvurucudan Yasanın 48.
maddesine uygun olarak:
a. Hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğine açıklık getirmesini;
b. Kamu otoritesinin hangi kararı itiraz konusu olduğunu belirtmesini
talep etmiştir.
8. Başvurucu, 10 Mayıs 2001 tarihinde Mahkemeye ilave evrak teslim
etmiş, ancak Mahkemenin 29 Nisan 2011 tarihli sorularına cevap
vermemiştir.
9. Mahkeme, 20 Haziran 2011 tarihinde Emeklilik İdaresi Departmanına
istem hakkında bilgi vermiştir.
10. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 4 Ekim 2011 tarihinde
görüştükten sonra başvuru hakkında Mahkemeye istemin kabul
edilmezliğine ilişkin önerisini sunmuştur.
Olguların Özeti
11. Kosova Emeklilik İdaresi Departmanı (KEİD) 29 Aralık 2004 tarihinde
başvurucunun engelli emeklilik talebini onayarak kararda şunu
belirtmiştir: “Kosova Engelli Emekliliği Yasası (2003/23) ile belirlenen
koşulları yerine getirmiştir”.
12. KEİD, Yeniden Değerlendirme, Denetleme ve Eleme Komisyonunun
raporuna dayanarak 29 Aralık 2004 tarihli kendi kararını Kosova Engelli
Emekliliği Yasanın (2003/23) 7.3 ve 7.4 maddesine uygun olarak 13
Aralık 2006 tarihinde feshetmiştir. Rapora göre başvurucu Engelli
Emeklilik Yasasında belirtilen koşulları yerine getirmiyordu. Başvurucu
bu karar hakkında Yüksek Mahkemeye itirazda bulunmuştur.
13. Yüksek Mahkeme başvurucunun itirazını yerinde bulmayarak 24 Aralık
2007 tarihinde KEİD’in 13 Aralık 2006 tarih ve A. no. 342/2007 sayılı
kararını onamıştır. Yüksek Mahkeme, sunulan deliller doğrultusunda
başvurucunun engelli emekliliği hakkı olmadığı görüşündeydi.
14. Başvurucu, 12 Kasım 2008 tarihinde KEİD’e bir kez daha başvurup
Engelli Emekliliği haklarının verilmesini talep etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 481
15. KEİD 1 Aralık 2008 tarihinde, Engelli Emekliliği Yasasının 3.
maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediğinden, başvurucunun
talebini reddeden bir karar çıkartmıştır (5022876 sayılı karar).
Başvurucunun bu karara karşı 30 gün içerisinde Yüksek Mahkemeye
itiraz etme hakkı bulunuyordu, ancak başvurucunun ibraz ettiği evraka
göre bu süre içerisinde itirazda bulunmadığı görülmektedir.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
16. Başvuruların, sağlık durumunun iyi olmayıp, kolay veya sıradan
herhangi bir iş yapamaz durumda olduğundan, Mahkeme tarafından
engelli haklarının “verilmesi” gerektiğini ileri sürmüştür.
17. Ancak, başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi
için, Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan
kabul
edilirlik
koşullarının
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmesi gerekmektedir.
18. Bu çerçevede Mahkeme, Yasanın 58. maddesine göre Mahkemenin
(Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden sonra)
yargılama yetkisi sınırları içinde son mercide Yasanın yürürlüğe girdiği
tarihten önce (15 Ocak 2009) açılan davalarla ilgili olarak yetkili tarafın
dava açmaya imkanı olduğunu ve Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren sürelerin uygulanması gerektiğini tespit emiştir. O halde
başvurucu, son merciin 15 Haziran 2008 tarihinden sonra ancak 15 Ocak
2009 tarihinden önce teslim edilmiş kararı hakkında dört ay içerisinde
(bkz. Yasanın 49. maddesi), yani 15 Mayıs 2009 tarihinden önce
başvurmuş olması koşulu ile itiraz edebilir. Bu davada başvurucu
DEİK’in 1 Aralık 2008 tarihli kararına itiraz etmektedir. Bu tarih,
Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008 tarihinden önceki bir
zamana tekabül etmektedir.
19. Buna dayanarak Yasanın 56. maddesine göre (49. madde ile ilgili olarak)
istemin zaman bakımından vade dışı olduğu görülmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Yasanın 56. maddesine göre (49. madde ile ilgili
olarak), İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 482
II.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Mr. Sc. Kadri Kryeziu, imza
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 483
Başvurucu Avni Kumnova Yüksek Mahkeme’nin 142/04 sayılı
kararına karşı
Dava No: KI 39-2009, karar tarihi: 3 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: sözleşme uyuşmazlığı, çalışanların disiplin ve
davranışları, kanun önünde eşitlik, insanlık onuru, bireysel başvuru, kanun
yararına bozma, etki başvuru hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, iş
ilişkisinin kesilmesi
Başvurucu, Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda iş
ilişkisinin mevcut mevzuat ve toplu sözleşmeye aykırı şekilde kesildiği
yönündeki iddiasını reddedip alt derece mahkemelerinin kararlarını bozan
Yüksek Mahkeme kararı ve Anayasa’nın 23, 24 ve 49. maddeleri ile Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 13. maddesi ile güvence altına alınan haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Yüksek Mahkeme işverenin haklı
olduğuna karar verdiğinde hukuku yanlı uyguladığını ortaya koymuştur.
Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesinde belirtilen tüm
kanun yollarını tüketmiş olup Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48.
maddesine uygun şekilde ihlal edildiğini ileri sürdüğü haklarını açıkça
belirterek Yasa’nın 49. maddesinde belirlenen 4 aylık yasal süre içerisinden
başvurduğundan başvurunun kabul edilir olduğuna karar vermiştir.
Mahkeme, uyuşmazlıklarla ilgili olarak yargılama usullerinin hakkaniyetli
olup olmadığını değerlendirme yetkisinin bulunduğunu, ancak Garcia Ruiz
v. İspanya, Sevdail Avdyli ile Edwards v. Birleşik Krallık davalarına atıfta
bulunarak maddi hukukla veya delillerle ilgili uyuşmazlıkları görüşmeye
yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, Vanek davasına atıfta
bulunarak yargılama usullerinin haksız veya keyfi oldukları yönünde
herhangi bir emarenin bulunmadığını tespit etmiştir. Öyle ki Mahkeme,
başvurucunun iddia ettiği şekilde bir ihlalin bulunmadığına karar vermiştir.
Priştine, 3 Kasım 2011
Nr. Ref.: AGJ 82/11
KARAR
Dava No: KI 39/09
Avni Kumnova
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 484
Kosova Yüksek Mahkemesinin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009
tarihli kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine’de ikamet eden Bay Avni Kumnova’dır.
2. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 27 Mayıs 2009 tarihinde açıklanmış ve
kendisine 23 Haziran 2009 tarihinde teslim edilmiş kararına itiraz
etmiştir.
3.
Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli
kararının
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesini
talep
etmektedir. Başvurucuya göre bu kararla, Anayasanın 23. maddesi
[İnsanlık Onuru], 24. maddesi [Kanun Önünde Eşitlik], 49. maddesi
[Çalışma ve Mesleğini Yerine Hakkı] ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi [Etkin Başvuru Hakkı] ile güvence
altına alınan hakları ihlal edilmiştir.
4. İstem, Anayasanın 113.7, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56.2.
kuralına dayandırılmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 485
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
5. Başvurucu 18 Eylül 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurarak
Yüksek Mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli kararına itiraz
etmiştir.
6.
Mahkeme, istemle ilgili tebligatını 8 Şubat 2010 tarihinde Yüksek
Mahkemeye göndermiş, Yüksek Mahkeme 10 Şubat 2010 tarihinde
konuyla ilgili cevabını bildirmiştir.
7. Mahkeme Başkanı, GJR 39-09/10 sayı ve 15 Mart 2010 tarihli emirname
ile Yargıç Almiro Rodrigues’i raportör yargıç olarak atamıştır. Aynı tarih
ve KSH 39-09/10 sayılı emirname ile yargıç Robert Carolan
başkanlığında yargıçlar Snezhana Botusharova ve Ivan Čukalović’ten
oluşan ön inceleme heyetini atamıştır.
8. Anayasa Mahkemesi 24 Mayıs 2010 tarihinde Priştine Belediye
Mahkemesinden başvurucunun dava dosyasını talep etmiştir. Priştine
Belediye Mahkemesi söz konusu davaya ilişkin hukuk mahkemelerindeki
yargılamalarla ilgili dosyanın tamamını göndermiştir.
9. Anayasa Mahkemesi 24 Mayıs 2010 tarihinde başvurucudan bazı
soruları cevaplamasını talep etmiştir. Başvurucu bu sorulara cevap
vermemiş, posta yoluyla gönderilen yazı, başvurucunun bildirdiği
adreste bunu kabul edecek kimse ikamet etmediğinden geri gelmiştir.
10. Mahkeme Başkanı, KSH 39-n/10 sayı ve 9 Temmuz 2010 tarihli
emirname ile 39-09/10 sayı ve 15 Mart 2010 tarihli emirnameyi
değiştirerek ön inceleme heyeti üyelerinden Yargıç Robert Carolan yerine
Yargıç Iliriana Islami’yi görevlendirmiştir. Ön inceleme heyetinin mevcut
başkanı Yargı Ivan Čukalović’tir.
11. Ön inceleme heyeti 30 Mart 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu
görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların özeti
12. Başvurucu, Priştine’deki PS Hidrosistemin elektronik aksamının
bakımını yapacak mühendis sıfatıyla İber-Lepenc Şirketi ile 16 Mart
2005 tarihinde süresiz iş sözleşmesi imzalamıştır. Sözleşmede öngörülen
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 486
koşulların birisi şöyledir: “Taraflar, Yasa ve Toplu Sözleşmede belirtilen
koşullarda sözleşmeyi iptal edebilirler25”.
13. İber-Lepenc şirketinin genel müdürü tarafından imzalanan 01-1429 sayı
ve 11 Temmuz 2005 tarihli kararıyla şu gerekçelerle söz konusu iş
sözleşmesi feshedilir: iş sözleşmesinde öngörülen görevleri özrü
olmaksızın yerine getirmemek, iş ilişkisini sürdürmeyi gereksiz kılacak
derecede ciddi davranışlar, gerekçe gösterilmeksizin işe devam etmeme.
14. Başvurucu, 20 Temmuz 2005 tarihinde İber-Lepenc şirketi Yönetim
Kuruluna sözleşmenin feshine karşı itirazda bulunmuştur.
15. Başvurucu aynı zamanda Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Çalışma
Müfettişliğine başvurarak işverenin kararının yasalara uygun olup
olmadığını değerlendirmesini talep etmiştir. Müfettişlik her iki tarafın
delillerini görüştükten sonra 28 Temmuz 2005 tarihinde İber-Lepenc
şirketinin başvurucunun işine son vermeye yönelik kararının hukuki
etkisi olmadığına karar vermiştir.
16. Müfettişlik, iş sözleşmesi koşullarının ihlali durumunda bunu tespit
edecek ve işlem yapacak olanın genel müdürün değil, Toplu Sözleşmenin
24. maddesine (disiplin sorumluluk ve usulleri) göre işverenin veya
şirketin yönetim kurulunun görevlendireceği disiplin komisyonunun
belirlemesi gerektiğini bildirmiştir. Öyle ki, iş sözleşmesi koşullarının
ağır ihlalini İber-Lepenc şirketi değil Disiplin Komisyonunun belirlemesi
gerekirdi.
17. Müfettişlik devamında 01-1429 sayılı kararla ilgili olarak, kanun
yolunun belirtilmemesi iş ilişkisi temel haklarının ihlali olduğunu
belirtmiş ve (1) İber-Lepenc şirketine karardaki düzensizlikleri ortadan
kaldırma ve (2) İber-Lepenc şirketi Yönetim Kuruluna 01-1249 sayılı
kararı iptal etmeyi buyurmuştur.
18. Başvurucu 20 Temmuz 2005 tarihinde itirazda bulunmuştur. İberLepenc Yönetim Kurulu, 29 Temmuz 2005 tarihinde başvurucunun
itirazını reddedip itiraz edilen kararı onamıştır.
19. Bundan sonra başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesine başvurarak
İber-Lepenc şirketinin işine son vermesine ilişkin kararın yasalara uygun
olup olmadığının değerlendirilmesini talep etmiştir. Belediye Mahkemesi
24 Nisan 2006 tarihinde, İber-Lepenc şirketinin başvurucunun işine son
verdiği 01-1429 sayılı kararının dönemin yasalarına uygun olmadığını
25
16 Mart 2005 tarihli iş sözleşmesinin 12. maddesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 487
tespit etmiştir. Belediye Mahkemesi, itiraz edilen kararın 8 Ekim 2001
tarih ve 2001/27 sayılı Çalışma Temel Yasası ile İş İlişkisi Ysasına ilişkin
UNMIK Yönetmeliği ile uyumlu olmadığından gayrimeşru olduğunu ve
bu haliyle iptal edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Belediye Mahkemesi
İber-Lepenc şirketine başvurucuyu eski işyerine geri alınmasını ve işine
son verildiği tarihten itibaren, 30 Haziran 2005 tarihli iş sözleşmesine
göre belirtilen tüm haklarının iadesini emretmiştir.
20. İber –Lepenc şirketi Belediye Mahkemesinin bu kararına karşı Priştine
Bölge Mahkemesine itiraz etmiştir. Bölge Mahkemesi, 2 Şubat 2007
tarihinde itirazı yerinde bulmayarak reddetmiş ve Belediye
Mahkemesinin olgularla ilgili tespitleri ve gerekçelerini onamış ve
Belediye Mahkemesinin kararında medeni usul hükümlerine ilişkin
herhangi bir ihlalin bulunmadığını, mevcut durumun doğru tahlil edilip
maddi hukukun doğru uygulandığını belirtmiştir. Bölge Mahkemesi
devamında, başvurucunun işine son verilerek uygulanan disiplin
cezasına ilişkin itiraz konusu İber –Lepenc şirketine ait kararın disiplin
usullerinden kaynaklandığını, ancak işverenin, başvurucunun durumuna
ilişkin hukuki hükümler ve Kosova’da yürürlükte olan Temel Çalışma
Yasasının 59, 60 ve 61. maddelerine uygun işlem başlatmadığını ortaya
koymuştur.
21. İşveren daha sonra, kararın revize edilmesi için Yüksek Mahkemeye
başvurmuştur. Yüksek Mahkeme, 2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin
11.2 maddesini uygularken, işverenin çalışanın işine son verileceğine
ilişkin niyetini ve gerekçelerini yazılı olarak bildirmesi gerekli
olduğundan,
hukuk
mahkemelerinin
maddi
hukuku
yanlış
uyguladıklarını 27 Mayıs 2009 tarihinde tespit emiştir.
22. Yüksek Mahkeme, “2001/27 sayılı Kosova Çalışma Temel Yasasına
İlişkin UNMIK Yönetmeliğine göre” disiplin işlemleri başlatılma
zorunluluğu bulunmayıp, kötü davranış veya görevlerin layıkıyla yerine
getirilmemesi durumlarında, İber-Lepenc şirketinin hareket ettiği
şekilde, işverenin çalışanın işine son vermesine ilişkin niyetini ve
bununla ilgili gerekçelerini içermesi gerektiğini değerlendirmiştir.
23. Yüksek Mahkeme bu sebepten dolayı İber-Lepenc kararının revize
edilmesini kabul etmiş, başvurucunun iddialarının mesnetsiz olduğunu
ileri sürmüş ve hukuk mahkemelerine ait kararların değiştirilmesi
gerektiğini tespit etmiştir.
24. Başvurucu, Kamu Savcılığına kanun yararına bozma dilekçesi sunmuş ve
Ombudsman Kurumuna başvurmuştur. Ancak her iki girişimi başarısız
olmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 488
Başvurucunun iddiaları
25. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli
kararı ile, Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru], 24. maddesi
[Kanun Önünde Eşitlik], 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yerine
Hakkı] ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi
[Etkin Başvuru Hakkı] ile güvence altına alınan hakları ihlal edildiğini
ileri sürmüştür. Başvurucunun görüşüne göre, İber-Lepenc şirketinin
işine son verirken doğru ve kanunlara uygun şekilde hareket ettiği
yönündeki değerlendirmesinde Yüksek Mahkemenin kanun hükümlerini
yanlış uygulamış ve yukarıda belirtilen haklarını hiçe saymıştır.
İstemin kabul edilirliği
26. Mahkeme, dava dosyasını inceleyip başvurucunun, Anayasanın 113.7
maddesinde belirtilen kabul edilirlik koşullarını yerine getirip
getirmediğini kontrol etmiştir. Söz konusu madde şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, yasa ile
belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmesinden sonra dava açabilirler”.
27. Sunulan evraka dayanarak Mahkeme, başvurucunun yasalarla belirlenen
tüm kanun yollarını tükettiğini ve son itirazının Yüksek Mahkeme
tarafından reddedildiğini tespit etmiştir.
28. Diğer yandan Yasanın 48. maddesi şunu belirlemiştir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür”
29. Başvurucu, Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru], 24. maddesi
[Kanun Önünde Eşitlik], 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yerine
Hakkı] ve Sözleşmenin 13. maddesi [Etkin Başvuru Hakkı] ile güvence
altına alınan hakları ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bunun dışında Yasanın 49. maddesi şunu öngörmüştür:
“Başvuru, dört (4) aylık süre içerisinde yapılır. Süre, başvurucuya
mahkeme kararı teslim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Tüm
diğer durumlarda karar veya hükmün alenen açıklandığı günden
itibaren süre işlemeye başlar. İstem bir yasa ile ilgili ise, bu durumda
süre, yasanın yürürlüğe girdiği günden itibaren işlemeye başlar.”
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 489
31. Başvurucunun istemi 18 Eylül 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesine
teslim edilmiş olup bu başvuruyla ilgili son tarih ise, Kosova Yüksek
Mahkemesince 27 Mayıs 2009 tarihinden itibaren işlemeye başlamıştır.
Öyle ki Mahkeme, Yasanın 49. maddesine göre başvuru koşullarının
yerine geldiğini tespit etmiştir.
32. Netice itibariyle Mahkeme, hukuki kıstasların sağlandığı ve istemin
kabul edilir olduğu sonucuna varmıştır.
Dava Esasına İlişkin Değerlendirme
33. Başvurucu, işvereni İber-Lepenc ile kendisi arasında bulunan ve Yüksek
mahkemenin 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2007 tarihinde sonuçlanan bir
ihtilaftan dolayı şikâyetçidir.
34. Başvurucunun istemine ilişkin olarak Mahkeme, iş ihtilafının çalışan ve
işverenin medeni hak ve sorumluluklarını, bunun sonucu olarak,
Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız yargılanma Hakkı] ve AİHS’nin
6. maddesinden [Adil Yargılanma] hakların uygulanabilir olduklarını
tespit etmiştir (bkz, mutatis mutandis, 53795/00 başvuru sayılı Farina Portekiz davasına ilişkin 10 Temmuz 2003 tarihli AİHM kararı).
35. Mevcut davada başvurucu, İber-Lepenc şirketindeki işine son
verilmesine ilişkin kararla ilgili olarak Belediye Mahkemesine
başvurarak, bu mahkeme, Toplu Sözleşmenin 24. maddesine uygun
şekilde disiplin komisyonu kurması gerekirken bunu yapmadığı için
işverenin yasa ihlal işlediğine hükmetmiştir. İber-Lepenc şirketinin bu
karara karşı Bölge Mahkemesine yapılan itirazı aynı gerekçe ile
reddedilmiştir.
36. Ancak, Yüksek Mahkeme, hukuk mahkemelerinin hukuku yanlış
uyguladığını ve 2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliğine göre çalışanın kötü
davranışları veya görevini layıkıyla yerine getirmemesi durumunda
işverenin, disiplin işlemi başlatmadan çalışanın işine son verebileceği
değerlendirmiştir. Yüksek Mahkeme, devamında çalışanın işine son
verdiği yönünde işverenin bildirmesi ve bu bildirimde işe son verme
gerekçelerinin yer alması gerektiğine, İber-Lepenc şirketinin bu şekilde
davrandığına işaret etmiştir.
37. Başvurucu, (1) Yüksek Mahkemenin işine son verirken işverenin doğru
hareket ettiğine ilişkin tespitinin yanlış olduğu ve (2) yukarıda belirtilen
haklarını reddederek kanun hükümlerini yanlış uyguladığı konusunda
şikayet etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 490
38. Başvurucu, bu koşullarda Anayasanın 23. maddesi [İnsanlık Onuru], 24.
maddesi [Kanun önünde Eşitlik] ve 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini
Yerine Getirme Hakkı] ile AİHS’nın 13. maddesi [Etkin Başvuru Hakkı]
ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
39. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun şikayetlerinin, ilk başta Belediye ve
Bölge mahkemelerinde itirazının kabul edilip daha sonra Yüksek
Mahkeme tarafından verilen 142/07 sayı ve 27 Mayıs 2009 tarihli kararla
reddedilmesinden kaynaklandığını tespit etmiştir.
40. Anayasaya göre, hukuk mahkemelerinde alınan kararların temyiz
mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olarak iş görmesi Anayasa
Mahkemesinin görevi değildir. Usul hukuku ve maddi hukuk kurallarını
yorumlayıp uygulamak hukuk mahkemelerinin görevidir (bkz. mutatis
mutandis Garcia Ruiz – İspanya [GC] 30544/96 davası Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi [AİHM] 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi ve KI
13/09 numara ve 17 Haziran 2010 tarihli Sevdail Avdyli Davası Kabul
Edilmezlik Kararı).
41. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve
başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl
uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık
13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu
hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.)
42. Mevcut davada Anayasa Mahkemesi, başvurucunun sunduğu evraka
dayanarak Yüksek Mahkemede yapılan yargılamayı incelemiş ve
başvurucunun bu yargılamada etkin kanun yollarının bulunmadığına
ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, istemi reddedilirken kararda
herhangi bir keyfiliğin bulunmadığını ve ihlal edildiğini öne sürdüğü
anayasal haklarını ihlalini kanıtlayamadığını tespit etmiştir. Öyle ki
Mahkeme, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan haklarının
ihlal edilmediği sonucuna varmıştır.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 56 (2)
kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 30 Mart 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
İstemin kabul edilir olduğuna;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 491
II.
Başvurucunun iddia ettiği şekilde hak ihlalinin bulunmadığına
karar verilmiştir.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 492
Başvurucu Fatime Kabashi Yüksek Mahkeme’nin Rev. No.
28/2010 sayılı kararına karşı
Dava No: KI 70-2010, karar tarihi: 3 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi, bireysel başvuru, açıkça
temelden yoksun başvuru, çalışma ve mesleği icra etme hakkı
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
işvereni tarafından işine son verildiğine ilişkin kararı bozan ilk derece
mahkemelerinin kararlarını hükümsüz kılan Yüksek Mahkeme kararı ile
Anayasa’nın 49. maddesinde belirtilen çalışma ve mesleği icra etme hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu Yüksek Mahkeme kararının keyfi
ve temelden yoksun olduğu için haksız olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkeme, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti
davasına ve Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine atıfta
bulunarak başvurucunun kamu otoritelerine karşı tüm itirazlara bakmakla
yetkili olan Bağımsız Denetleme Kurulu’na başvurmadığı ve Shub v.
Lituanya davasına atıfta bulunarak Yüksek Mahkeme kararının keyfi veya
haksız olduğunu gösteren ilk görünüş ispatı türünden bir delil sunmadığı
için başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme ayrıca
Sevdail Avdyli ve Garcia Ruiz v. İspanya davalarına atıfta bulunarak
yargılama yetkisinin anayasal şikâyetleri çözmekle ve Edwards v. Birleşik
Krallık davasına atıfta bulunarak adil yargılama usullerin sağlamakla sınırlı
olduğunu ve olgusal davarla bakmaya yetkisi bulunmadığını belirtmiştir.
Priştine, 3 Kasım 2011
Nr.ref: RK 153/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 70/10
Başvurucu
Fatime Kabashi
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.nr. 28/2010 sayı ve 30
Haziran 2010 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 493
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Prizrenli avukat Dr.sc. Hazer Susuri tarafından temsil edilen
ve Prizren’de ikamet eden Bayan Fatime Kabashi’dir.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucunun itiraz ettiği karar, kendisine 13 Temmuz 2010 tarihinde
telim edilen Kosova Yüksek Mahkemesinin (bundan sonra “Yüksek
Mahkeme” şeklinde anılacaktır) Rev.nr. 28/2010 sayı ve 30 Haziran
2010 tarihli kararıdır.
Dava Konusu
3. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 49. maddesinin [Çalışma ve Mesleği İcra Etme
Hakkı] ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Yasal Dayanak
4. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 22.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56 (2). kuralı.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 494
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 30 Temmuz 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurusunu yapmıştır.
6. Başvurucunun istemi 26 Ağustos 2010 tarihinde Yüksek Mahkemeye
bildirilmiştir.
7. Mahkeme Başkanının 21 Ekim 2010 tarih ve GJR. KI 70/10 sayılı
emirnamesiyle Yargıç Snezhana Botusharova raportör yargıç olarak tayin
edilmiştir. Aynı tarih ve KSH KI 70/10 sayılı emirname ile yargıç Ivan
Čukalović başkanlığında, yargıçlar Enver Hasani ve Iliriana Islami’den
oluşan ön inceleme heyeti atanmıştır.
8. Mahkeme, 19 Ocak 2011 tarihinde başvurucudan ilave evrak talep etmiş
olup, başvurucu aynı gün talep edilen evrakı teslim etmiştir.
9. Mahkeme aynı tarihte Prizren Belediye Mahkemesinden dava dosyasını
talep etmiş olup, Prizren Belediye Mahkemesi dosyayı 28 Ocak 2011
tarihinde teslim etmiştir.
10. Ön inceleme heyeti raportör yargıcın raporunu 21 Şubat 2011 tarihinde
görüştükten sonra başvuru hakkında Mahkemeye önerisini sunmuştur.
Olguların Özeti
11. Başvurucu, Prizren Leke Dukagjini İlkokulunda (bundan sonra “İşveren”
şeklinde anılacaktır) 1Eylü 2003 – 31 Ağustos 2004 döneminde
öğretmenlik yapmak üzere 1 Eylül 2003 tarihinde geçerli olan iş
sözleşmesi imzalamıştır. Bu sözleşme, süresiz iş sözleşmesine
dönüştürülmüştür.
12. Başvurucunun, 26 Ocak 2004 – 26 Şubat 2004 tarihleri arasında
Zambiya’daki kızını ziyaret etmeye ilişkin 23 Ocak 2004 tarihli dilekçesi
Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı tarafından onaylanmıştır.
13. Başvurucu, hamile kızının doğuma yakın zamana tekabül eden 17 Ocak
2005 – 21 Şubat 2005 tarihleri arasında kızını bir kez daha ziyaret etmek
amacıyla ücretsiz izin almak üzere 7 Aralık 2004 tarihinde dilekçe
sunmuştur.
14. Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı,(1) ücretsiz iznin yeni doğan çocuğa
bakacak kimsenin bulunmaması durumunda ve (2) yurtdışında tedavi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 495
amacıyla ancak onaylanabileceği için, 23 Aralık 2004 tarihinde
başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucu buna rağmen
Zambiya’ya seyahat etmiştir.
15. Başvurucu, Zambiya Lusaka’da Üniversite Hastanesi Acil Bölümüne 12
Ocak 2005 tarihinde gidip iki hafta dinlenmeyi ve seyahat etmemeyi
öngören doktor raporu almıştır.
16. İşveren 23 Ocak 2005 tarihinde üçüncü bir kişi tarafından başvurucunun
rahatsız olduğu ve iyileşene kadar seyahat edemeyeceğini öğrenmiştir.
İşveren, başvurucunun seyahat isteminin reddedildiği yazıyı kabul
ettiğini, ancak seyahat için gerekli olan biletleri satın alıp diğer
hazırlıkları tamamladıktan sonra geriş dönüşün olamayacağı için seyahat
ettiği bilgisini daha sonra almıştır.
17. Başvurucu işe devam etmeyip 2001/36 sayılı Kosova Kamu Hizmetleri
hakkında UNMIK Yönetmeliğinin uygulanmasına ilişkin 2003/2 sayılı
Genelgesinin (bundan sonra “2001/36 Genelge” şeklinde anılacaktır)
30.1 (b), (c), (d) ve Eğitim Bilim ve Teknoloji Bakanlığının 24 Ağustos
2004 tarih ve 44/2004 sayılı Genelgesinin (bundan sonra “44/2004
sayılı Genelge” şeklinde anılacaktır) 5. maddesini ihlal ettiği için iş
sözleşmesi 23 Ocak 2005 tarihinde feshedilmiştir.
18. Başvurucu 26 Ocak 2005 tarihinde Zambiya Lusaka’daki Üniversite
Hastanesi Acil Bölümüne bir kez daha gitmiştir.
19. Başvurucu 1 Mart 2005 tarihinde Prizren Eğitim ve Bilim Departmanına
itiraz dilekçesi sunmuş, dilekçede hasta olduğunu açıklamış, işe devam
etmemesinin nedenleri konusunda işvereni bilgilendirdiğini bildirmiştir.
20. Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı başvurucunun itirazını yerinde
görmeyerek reddetmiş ve iş sözleşmesi fesih kararını desteklemiştir.
21. Başvurucu 15 Mart 2005 tarihinde Eğitim Bakanlığı Prizren Bölge Ofisi
nezdinde Prizren Eğitim ve Bilim Departmanı kararına karşı itirazda
bulunmuş olup, söz konusu Ofis itirazı yerinde bulmayarak 21 Mart 2005
tarihinde reddetmiştir.
22. Başvurucu 6 Haziran 2005 tarihinde Eğitim Bakanlığı Prizren Bölge
Ofisi kararına karşı Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Müfettişlik
Dairesi nezdinde itirazda bulunmuştur.
23. Başvurucu 11 Temmuz 2005 tarihinde Prizren Belediye Mahkemesine
başvurup iş sözleşmesi fesih kararının bozulmasını talep etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 496
Başvurucu,
işverenine yurtdışında bulunup rahatsız olduğunu
bildirdiğini ve bu yüzden işe devam edemediğini ileri sürmüştür.
24. Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Müfettişlik Dairesi 13 Ocak 2006
tarihinde başvurucunun itirazını yerinde bulmayıp reddetmiştir. Bu
karara karşı başvurucunun 30 gün içerisinde Eğitim, Bilim ve Teknoloji
Bakanlığına itiraz dilekçesi teslim etmediği anlaşılmaktadır.
25. Prizren Belediye Mahkemesi, başvurucunun hasta olduğundan devam
etmeme konusunda gerekçesi bulunduğunu değerlendirerek, 5 Nisan
2006 tarihinde iş sözleşmesi fesih kararını gayrimeşru olarak bozup,
başvurucunun itiraz dilekçesini kabul etmiştir (C. nr. 527/05).
26. İşveren, Prizren Belediye Mahkemesi kararına karşı Prizren Bölge
Mahkemesine itirazda bulunarak, Bölge Mahkemesi itirazı yerinde bulup
Belediye Mahkemesinin iptal etmiş ve yeniden görüşülmek üzere iade
etmiştir (Ac. nr. 341/06). Bölge Mahkemesi başvurucunun, ücretsiz izin
talebini reddeden işverenin kararını dikkate almadığını tespit etmiştir.
Kızını ziyareti süresince başvurucunun hastalanmış olması işe devam
etmemek için geçerli bir özür değildir.
27. Belediye Mahkemesi 26 Mart 2008 tarihinde davayı yeniden görüşüp
başvurucunun istemini uygun görmüş ve iş sözleşmesi fesih kararını
iptal etmiştir. Mahkeme, 44/2004 sayılı Genelgeye göre işveren
tarafından başvurucunun işine son verilmesinin yasal dayanağı
olmadığını değerlendirmiştir. Dahası, işverenin Kosova Temel Çalışması
Yasasına ilişkin 2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliğine (bundan sonra
“2001/27 sayılı UNMIK Yönetmeliği” şeklinde anılacaktır) uygun şekilde
hareket etmediği sonucuna varmıştır.
28. İşveren 6 Kasım 2009 tarihinde Bölge Mahkemesine başvurmuş, bu
Mahkeme itirazı yerinde bulmayıp Belediye Mahkemesinin kararını
onamıştır (Ac. Nr. 284/08). Bölge Mahkemesi, Belediye Mahkemesinin
maddi hukuku doğru uyguladığını ve mevcut durumu olduğu gibi
aktardığını tespit emiştir.
29. İşveren, Prizren Belediye Mahkemesi ile Bölge Mahkemesi kararlarına
karşı 25 Kasım 2009 tarihinde Yüksek Mahkemeye itirazda bulunmuş,
idari bir konu olduğu için Belediye Mahkemesinin bu davayı görüşmeye
yetkisi olmadığını ve başvurucunun memur davalarına bakmaya yetkili
olan Bağımsız Denetleme Kuruluna (bundan sonra BDK şeklinde
anılacaktır) başvurması gerektiğini ileri sürmüştür.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 497
30. Yüksek Mahkeme, 30 Haziran 2010 tarihinde Bölge Mahkemesi ile
Belediye Mahkemesinin kararlarını bozarak, birinci ve ikinci derece
mahkemelerin mevcut durumu doğru tahlil etmeyip maddi hukuku
yanlış uyguladıklarını öne sürmüş ve başvurucunun itirazını uygun
bulmamıştır (Rev. I. Nr. 28/2010). Yüksek mahkemenin görüşüne göre,
ücretsiz izin talebinin reddedildiğini seyahatinden bir gün önce öğrenmiş
olmasına rağmen başvurucu izni olmaksızın işinden geri kalmıştır.
Bununla ilgili olarak Yüksek Mahkeme, 2001/27 sayılı UNMIK
Yönetmeliği yerine 2001/36 sayılı UNMIK Yönetmeliği ile 44/2004
sayılı Genelgenin yürülükte olduğunu vurgulamaktadır.
Başvurucuların İddiaları
31. Başvurucu, Yüksek Mahkemenin çıkarttığı kararla Anayasanın çalışma
hakkının devletçe güvence altına alındığını belirleyen 49. maddesini ihlal
ettiğini ileri sürmüştür. O, bu hakkının devlet yargı organı olan Yüksek
Mahkeme tarafından hiçe sayıldığını, dolayısıyla Yüksek Mahkemenin
kararının Anayasaya aykırı olduğunu ifade etmiştir.
32. Başvurucu, yasal bir gerekçe olmaksızın işine son verildiğini ve iş
sözleşmesinin yasal bir dayanak olmaksızın işveren tarafından keyfi bir
şekilde feshedildiğini ileri sürmüştür.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
33. Başvuruların, Anayasanın 49. maddesi [Çalışma ve Mesleğini Yapma
Hakkı] ile güvence altına alınan haklarının ihlali olup olmadığı
konusunda karara varabilmek için Mahkeme, öncelikle Anayasada
belirtilip yasa ve içtüzükte vurgulanan kabul edilirlik koşullarının yerine
getirilip getirilmediğini değerlendirmek durumundadır.
34. Bununla ilgili olarak Yasanın 47.2 maddesi şunu belirlemiştir:
Bireyler, yasalarla belirlenen kanun yollarının tamamını tükettikten sonra
ancak başvuruda bulunabilir.
35. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz.
KI 41/09 sayılı Priştine AAB-RIINVESST sh.p.k Üniversitesi – Kosova
Hükümeti davasıyla ilgili 27 Ocak 2010 tarihli kabul edilmezlik kararı ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 498
mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28
Temmuz 1999 tarihli kararı).
36. Bununla ilgili olarak Mahkeme, başvurucunun memur sıfatıyla görevden
alınması kararına karşı kamu otoritesi karar ve itirazlarını görüşüp
karara bağlamaya yetkisi olan Bağımsız Denetleme Kuruluna başvurma
imkanının olduğunu tespit emiştir.
37. Mahkeme, başvurucunun bu davada tüm kanun yollarını tüketmediğini
tespit etmiştir.
38. Dahası, başvurucunun Anayasa ile güvence altına alınan hak ve
özgürlüklerin ihlali dışında hukuk mahkemelerinin olguları yanlış
değerlendirdikleri konusunda şikayette bulunmaya hakkı yoktur.
39. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya göre görevinin Yüksek Mahkeme de
dâhil olmak üzere, umumi mahkemelerce alınan kararlar anlamında
temyiz mahkemesi veya dördüncü derece mahkemesi olmadığını
vurgulamak ister. Genelde “Mahkemeler Anayasa ve yasalara dayanarak
karar verirler (Anayasanın 102. Maddesi). Daha açık bir ifadeyle
mahkemeler, usul hukuku ile maddi hukuk kurallarını yorumlayıp
uygulamakla yükümlüdürler (bkz. mutatis mutandis Garcia Ruiz –
İspanya [GC] 30544/96 davası AİHM 1999-I tarihli kararı 28. Maddesi).
40. Anayasa Mahkemesi delillerin doğru sunulup sunulmadığını ve
başvurucunun adil yargılanması için usullerin genel anlamda nasıl
uygulandığını değerlendirebilir (bkz. Edwards – Birleşik Krallık
13071/87 sayı ve 10 Temmuz 1991 tarihli kabul edilmiş dava başvurusu
hakkında Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun Raporu vb.)
41. Başvurucu bu davada Bölge ile Belediye Mahkemelerinde dava açma
konusunda başarılı olmuş olup, Yüksek Mahkeme maddi hukukun
yanlış uygulanması ile ilgili hukuk mahkemeleri kararlarını bozmuştur.
Bu davada Yüksek Mahkeme kararlarının hangi nedenden dolayı keyfi ve
haksız olduğunu başvurucu ortaya koyamamıştır (bkz. mutatis mutandis,
Shub – Lituanya davası ile ilgili AİHM’nin 17064/06 sayı ve 30 Haziran
2009 tarihli kabul edilmezlik kararı).
42. Mahkeme, bu yüzden başvurucunun haklarının ihlal edildiği
konusundaki şikayetini uygun görmeyip, yasalarla belirlenen tüm kanun
yollarının tüketilmediği sonucuna varmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 499
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesi ile İçtüzüğün
56(2) kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 500
Başvurucu Prenk Shllaku Kosova Hükümeti’nin 9/128 sayılı
kararına karşı
Dava No: KI 77-2010, karar tarihi: 3 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: mülkiyet hakkını tazmini, kanun yollarının tüketilmesi,
kamulaştırma, bireysel başvuru, geçici tedbir, mal güvenliği, mülkiyet hakkı
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ve 116.2 maddelerine dayanarak yaptığı
başvuruda Anayasa’nın 46. maddesi ile günce altına alınan mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini ve Hükümet kararının gerekli tazminat
ödenmeksizin kendisini keyfi bir şekilde mülkünden mahrum bıraktığını
ileri sürmüştür. Başvurucu, bu konuda herhangi bir karar alınıncaya kadar
kamulaştırma sürecine geçici tedbir konmasını talep etmiştir.
Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme’de görüşülmekte olan davasının
henüz sonuçlanmadığından Anayasa’nın 113.7 ve Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa’nın 47.2 maddesine göre tüm kanun yollarının henüz
tüketilmediğine, başvurunun bu sebepten kabul edilmez olduğuna karar
vermiştir. Geçici tedbir talebine ilişkin olarak Mahkeme, Anayasa’nın 116.2
maddesine göre başvurucunun bu talebini gerekçelendirmekte yetersiz
kaldığını, tedbirin konmaması halinde tamir edilemez bir zararın meydana
geleceğini ve böyle bir tedbirin kamu yararına olacağını gösteremediğinden
dolayı reddetmiştir.
Priştine, 3 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK150/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 77/10
Prenk Shllaku
Kosova Cumhuriyeti Hükümetinin 9/128 sayı ve 11 Haziran 2010
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 501
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Prizren Belediyesine bağlı Shpend köyünde mukim Prenk
Shllaku’dur.
İtiraz Edilen Yasa
2. Başvurucu, 3/L 139 sayılı İstimlâk Yasasının 15 ve 36. maddeleri ile
örtüşmeyip Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra “Anayasa”
şeklinde anılacaktır) 46. maddesini ihlal ettiğini ileri sürdüğü Kosova
Hükümetinin 9/128 sayı ve 11 Haziran 2010 tarihli kararına itiraz
etmektedir. Başvurucu, Kosova Anayasa Mahkemesinin (bundan sonra
“Mahkeme” şeklinde anılacaktır) bu konuda esasa ilişkin karar alacağı
zamana kadar söz konusu Hükümet kararının yürütmesini durdurmak
üzere geçici tedbirin konmasını talep etmiştir.
Yasal Dayanak
3. Anayasanın 113 .7 ile 116.2 maddeleri, 03/L-121 sayılı Kosova
Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra
“Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ile 27. maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 55 ve 56. kuralları.
Dava Konusu
4. Dava, Prizren Belediyesi Shpend kadastro bölgesinde özel mülkiyette
328 ve 329 numaraları ile kayıtlı olan parsellerin istimlâkini öngören
Kosova Hükümetinin kararıyla ilgilidir.
5. Başvurucu, tamir edilemez zararların önlenmesi ve kamu yararının
gözetilmesi adına Prizren Belediyesi Shpend kadastro bölgesinde özel
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 502
mülkiyette 328 ve 329 numaraları ile kayıtlı olan parsellerin istimlâkini
öngören Kosova Hükümetinin kararının askıya alınmasını Mahkemeden
talep etmiştir. Başvurucu, Anayasanın 46. maddesiyle güvence altına
alınan mülkiyet hakkının ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 8,
17 ve 30. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının korunması için
geçici tedbirin konmasının gerekli olduğunu da ileri sürmüştür.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu dilekçesini 16 Ağustos 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi
Sekretaryasına teslim etmiştir. Başvurucu, tamir edilemez zararların
önlenmesi ve kamu yararının gözetilmesi adına Prizren Belediyesi
Shpend kadastro bölgesinde özel mülkiyette 328 ve 329 numaraları ile
kayıtlı olan parsellerin istimlâkini öngören Kosova Hükümetinin
kararının askıya alınmasını Mahkemeden talep etmiştir.
7. Başvurucu, Anayasanın 46. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet
hakkının ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 8, 17 ve 30.
maddeleri ile güvence altına alınan haklarının korunması için geçici
tedbirin konmasının gerekli olduğunu da ileri sürmüştür.
8. Mahkeme Başkanı Yargıç Altay Suroy’u raportör yargıç olarak
görevlendirmiştir. O, Yargıç Almiro Rodrigues başkanlığında yargıçlar
Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’dan oluşan ön inceleme heyetini de
belirlemiştir.
9. Mahkeme, 21 Şubat 2011 tarihinde davayı görüşmüştür.
Olguların özeti
10. Başvurucu Prizren – Shpende kadastro bölgesindeki 328 ve 329
numaralı mülklerin sahibidir.
11. Hükümetin 9/128 sayı ve 11 Haziran 2010 tarihli kararıyla Vermiçe –
Merdare otoyolunun inşaatı için Shpende bölgesindeki 328 ve 329
numaralı parsellerin istimlaki onaylanmıştır.
12. Başvurucu 27 Temmuz 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Yüksek
Mahkemesine (bundan sonra “Yüksek Mahkeme” şeklinde anılacaktır)
başvurarak Hükümet Kararına itiraz etmiştir. Dava halen Yüksek
Mahkemede görüşülmeye devam etmektedir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 503
Başvurucunun iddiaları
13. Başvurucu, mülkiyet hakkının (Anayasanın 46. maddesi) ihlal edildiğini
ve mülkünün, uygun maddi tazminat belirlenmeden keyfi bir kararın
konusu olduğunu ileri sürmüştür.
Geçici tedbir
14. Anayasanın 116.2 maddesi şunu öngörmüştür:
Madde 116 [Kararların Hukuki Etkisi]
2. Tartışmalı fiil veya yasanın uygulanmasının tamiri olmayan
zararlara neden olacağı düşünülürse, Anayasa Mahkemesinde süreç
tamamlanmadan, Mahkeme tarafından karar alınıncaya kadar söz
konusu fiil veya yasayı geçici olarak askıya alabilir.
15. Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 27. maddesi şunu öngörmüştür:
Madde 27 Geçici Tedbirler
1. Anayasa Mahkemesi resmi görevi gereğince veya dava tarafının
talebi üzerine, dava konusu bir mesele hakkında tamir edilemeyecek
zararları önlemek veya kamu yararını korumak amacıyla geçici tedbir
kararı alabilir.
2. Geçici tedbirin süresi makul ve orantılı olmalıdır.
16. Geçici tedbirin konmasıyla ilgili kıstaslardan biri tamir edilemez
zararların meydana gelebilecek olmasıdır. Mahkeme, Hükümet kararının
Anayasaya aykırı olduğu tespitinde bulunacak olsa başvurucunun
uğrayacağı tüm zararların da hesaplanıp karşılanmasını buyurması
gerekir. Bu şekilde başvurucunun zararı olmayacaktır.
17. Başvurucu, Prizren – Shpend kadastro bölgesindeki 328 ve 329 numaralı
parsellerin istimlâkine ilişkin Hükümet kararının askıya alınmasını
gerektiren inandırıcı herhangi bir delili Mahkemeye sunmamıştır.
18. Diğer yandan başvurucu, iddia edilen tamir edilemez zararı ve geçici
tedbirin kamu yararına olacağını ortaya koyamamıştır. Mahkeme bu
yüzden geçici tedbir talebini reddetmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 504
İstemin kabul edilirliği
19. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için,
Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
20. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.”
21. Mahkeme, Yasanın 47.2 maddesine de atıfta bulunur. Madde şunu
belirlemiştir:
“Bireyler, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra
ancak söz konusu başvuruda bulunabilir”
Başvurucunun sunduğu evraktan Mahkeme, başvurucunun Yüksek
Mahkemede halen görüşülmek olan davasının bulunduğunu tespit
emiştir.
22. KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST Üniversitesi – Kosova
Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak 2010 tarihli kararında
belirtildiği üzere Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin
gerekçesinin, hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu
otoritelere olası Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek
olduğunu vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası
Anayasal hak ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği
varsayımından hareketle konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin
önemli bir boyutudur. (bkz. mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı
Selmouni – Fransa davası 28 Temmuz 1999 tarihli kararı).
23. Her nasılsa başvurucu, isteminde kanun yollarının hangi nedenle
hizmetinde olmadıklarını ve hizmetinde olmalarına karşın hangi sebeple
etkili olmayacakları dolayısıyla tüketilmesinin neden gerekli olmadığının
gerekçesini belirtmemiştir. Diğer yandan başvurucu, Yüksek Mahkemede
görüşülmekte
olan
davasının
sonuçlanmasını
beklemeyerek
başvurulabilecek tüm kanun yollarını tüketmemiştir. Mahkeme bu
yüzden, Anayasanın 113.7 ve yasanın 47.2 maddelerinde öngörülen
başvuru koşullarının yerine getirilmediğini ve başvurunun kabul edilmez
olduğunu değerlendirmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 505
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Yasanın 20 ile 27. maddesine ve İçtüzüğün 55 ile 56. kuralına dayanarak,
Anayasa Mahkemesinin 21 Şubat 2010 tarihli duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
Geçici tedbir isteminin REDDİNE,
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 506
Başvurucu Kosova Sigorta Şirketleri Derneği 03/L-179 sayılı
Kosova Kızılhaçı Yasası’nın 14.1.7 maddesine karşı
Dava No: KI 118-2010, karar tarihi: 14 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: actio popularis, yetkili taraflar, ticari ilişkiler, ekonomi,
kanun önünde eşitlik, kamulaştırma, bireysel/grup başvurusu, çalışma ve
mesleği icra etme hakkı, zorunlu sigorta primleri vergisi
Kosova Sigorta Şirketleri Derneği olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7
maddesine dayanarak yaptığı başvuruda 03/L-179 sayılı Kosova Kızılhaçı
Yasası’nın tüm sigorta şirketlerinin brüt prim tutarlarından % 1 oranında bir
tutarın ödenmesini belirleyen 14.1.7 madde bendinin Anayasa’nın 3, 10, 24,
49 ve 119.2 maddelerini ihlal eden haksız bir kesinti olduğunu ileri
sürmüştür. Başvurucu, bununla ilgili bir karar alınana kadar Yasa’nın
uygulanmasına geçici tedbirin konmasını talep etmiştir.
Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve
Vanek v. Slovakya Cumhuriyeti davalarına atıfta bulunarak başvurucunun
kamu otoritesinin kararından anayasal haklarının dolaysız bir şekilde
etkilenen gerçek veya tüzel kişi olmadığını için Anayasa’nın 113.7 ve Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 48. maddesi ve İçtüzüğün 36. kuralına göre
başvurunun kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Anayasa’nın
etkilenmeyen bir bireyin soyut olgularla ilgili başvuru yapabileceği actio
popularis türünden başvuruları öngörmediğini belirtmiştir.
Priştine, 14 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK160/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 118/10
Kosova Sigorta Şirketleri Birliği
03/L –179 sayılı Kosova Cumhuriyeti Kızılhaç’ı Yasasının 14.1.7
maddesinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 507
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu Rr. “Enver Maloku” nr 95, Priştine adresinde mukim ve
Illyria, Siguria ve Sigkos temsilcileri Fatos Zajmi, Fatbardh Makolli ve
Rrustem Qehaja tarafından temsil edilen Kosova Şirketleri Birliğidir.
İtiraz Edilen Yasa
2. Başvurucu, 03/L-179 sayılı Kosova Cumhuriyeti Kızılhaçı Yasasının
14.1.7 Maddesinin iptalini ve Mahkeme’ye başvurunun yapıldığı tarihten
itibaren 14.1.7 Maddesinin uygulanmasını durdurup esasa göre bir
mahkeme kararı açıklanana kadar geçici tedbirin konmasını talep
etmektedir.
Dava Konusu
3. Dava itiraz edilen ve Kosova^da zorunlu olan motorlu taşıtlar sigorta
ücretlerinden % 1 oranında kesinti yapılarak kısmen finanse edilen
Kosova Kızılhaçı hakkında yasanın 14.1.7 Maddesiyle ilgilidir.
4. İtiraz edilen yasanın 14.1.7. maddesi şunu belirlemiştir:
“1.Bu yasa ile belirlenen görev ve amaçları yerine getirmek için, Kosova
Kızılhaç Örgütü aşağıdaki kaynaklardan gelir sağlayacaktır:…
1.7 Motorlu taşıtların zorunlu sigortası prim brüt tutarının % 1 (yüzde
bir)oranı;…”
Yasal Dayanak
5. Kosova Cumhuriyeti Anayasası (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113 .7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 508
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 54. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
6. Başvurucu dilekçesini 26 Kasım 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesi
Sekretaryasına teslim etmiştir.
7. Mahkeme Başkanı Yargıç Snezhana Botusharova’yı raportör yargıç
olarak belirlemiştir. O, Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar
Altay Suroy ve Almiro Rodrigues’ten oluşan ön inceleme heyetini de
belirlemiştir.
8. Mahkeme heyetinin 13 Aralık 2010 tarihinde yaptığı kapalı
duruşmasında raportör yargıcın başvurucuların geçici tedbir talebine
ilişkin raporunu görüşmüş ve bu talebi reddetmiştir. Bu duruşmadan
çıkan karar 17 Aralık 2010 tarihinde başvuruculara teslim edilmiştir.
9. Cevap göndermesi için Kosova Meclisine 27 Ocak 2011 tarihinde istemde
bulunulmuştur. Meclis’ten şimdiye kadar herhangi bir cevap
gönderilmemiştir.
10. Kosova Sigortacılar Derneğinden adres değişikliğini bildiren bir yazı
Anayasa Mahkemesine gönderilmiştir.
11. Mahkeme, 23 Mayıs 2011 tarihinde yapılan kapalı duruşmada istemin
kabul edilirliğini görüşmüştür.
Başvurucunun iddiaları
12. Başvurucu, Yasa ile belirlenen tüm zorunlu sigortaların prim tutarından
sigorta şirketlerinin elde edeceklerin gelirin % 1 oranında ödeme
yapmalarının dayatılmasının haksız ve Anayasaya aykırı olduğunu ileri
sürmüştür. Başvurucunun Kosova Cumhuriyetinde ödenen son primlere
dayanarak hesaplanan tehlikeye atılacak tutarın 490.232,21 € olacağı
ileri sürülmüştür.
13. Başvurucu, yasanın ilgili maddesinin Anayasanın şu maddeleriyle
çeliştiğini öne sürmektedir:
Madde 3 – Kanun önünde eşitlik;
Madde 10 – Ekonomi;
Madde 24 – Kanun önünde eşitlik;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 509
Madde 49 - Çalışma ve mesleğini yerine getirme hakkı
Madde 119.2 – Ekonomik ilişkiler – genel esaslar.
İstemin kabul edilirliği
14. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için,
Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
15. Bununla ilgili olarak Anayasanın 113.7 maddesi şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra ancak başvurmaya yetkilidirler.”
16. Dahası, Yasanın 48. maddesi şu tespitte bulunmuştur:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür”
17. Bu başvuruda Kosova Sigorta Şirketleri Derneği Kosova Kızılhaç’ına
ilişkin yasanın özel bir maddesine itiraz etmektedir. Bunu yapabilmesi
için başvurucunun, kamu otoritesinin bir karar veya önleminden
anayasal haklarının dolaysız veya dolaylı şekilde etkilenen gerçek veya
tüzel kişi olması gerekirdi (bkz. AAB-RIINVEST sh.p.k. Üniversitesi –
Kosova Cumhuriyeti Hükümeti KI 41/09 sayılı dava kararı). Anayasa
actio popularis kanun yolunu öngörmemiştir. Başka bir deyişle
başvurucu, bu davada olduğu gibi, kendisine doğrudan yöneltilmeyen
kamu otoritesi önlemleri hakkında başvuruda bulunamaz.
18. Mevcut davada başvurucu, Kosova Cumhuriyetinde ticari faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinin (özel) çıkarlarını temsil etmektedir.
Başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiğini gösteren herhangi bir delil sunmamıştır (bkz. Vanek –
Slovakya Cumhuriyeti davası AİHM 53363/99 sayı ve 31 Mayıs 2005
tarihli Kabul Edilmezlik Kararı).
19. Kosova Cumhuriyeti Kızılhaç’ına ilişkin 03/L-179 sayılı yasanın itiraz
edilen maddesinin sigorta tarifeleri konusunda başvurucu veya diğer
organ ya da dernekler üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Bundan
başvurucunun başvurmaya yetkili taraf olmadığı ve başvurunun kabul
edilmez olarak reddedilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 510
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113 (7). maddesine, Anaysa Mahkemesi
Hakkında Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak,
oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Snezhana Botusharova, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 511
Başvurucu Shemsedin
Genelgesine karşı
Ademi
14/2009
sayılı
Araç
Kayıt
Dava No: KI 16-2011, karar tarihi: 14 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, kanun yollarının tüketilmesi, hükümet
tarafından belirlenen tarifeler, geçici tedbir, araç kayıt meselesi
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 ve 116.2 maddelerine dayanarak yaptığı
başvuruda İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı 14/2009 sayılı Araç Kaydı
Genelgesinin araç plakasının hasarlı olmamasına rağmen plaka değişimi için
Genelge hükmüne aykırı bir şekilde ücret gerektirdiğinden Anayasa’nın 21.1
maddesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, davayla ilgili olarak
vatandaşların bu ücretten muaf tutulup kendisine ödediği ücret iade
edilinceye kadar geçici tedbir konmasını talep etmiştir.
Mahkeme Whiteside v. Birleşik Krallık, Selmouni v. Fransa, AABRIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve Mimoza Kusari-Lila
v. Merkez Seçim komisyonu
davalarına atıfta bulunarak Mahkeme’ye başvurmadan önce başvurucunun
Yüksek Mahkeme’ye başvurmadığını belirterek Anayasa’nın 113.1 ve 113.7
madde fıkralarına göre kanun yollarını tüketmediğinden başvuru hakkında
kabul edilmezlik kararı almıştır. Geçici tedbir talebine ilişkin olarak
Mahkeme, Anayasa’nın 116.2 maddesine ve Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasa’nın 27. maddesine göre başvurucunun bu talebini gerekçelendirmekte
yetersiz kaldığını, tedbirin konmaması halinde tamir edilemez bir zararın
meydana geleceğini ve böyle bir tedbirin kamu yararına olacağını
gösteremediğinden dolayı reddetmiştir.
Priştine, 14 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK159/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 16/11
Başvurucu
Shemsedin Ademi
14/2009 sayı ve 14 Eylül 2009 tarihli Araç Kayıt Genelgesinin
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 512
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Vitina Belediyesine bağlı Pozharan köyü mukimi Bay
Shemsedin Ademi’dir.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu, İçişleri Bakanlığının (İB) 14/2009 sayılı Araç Kayıt
Genelgesine itiraz etmiştir. Başvurucu, yasal dayanağı olmaksızın İB’nin
vatandaşları vergi ödemeye mecbur etmesinin Kosova Cumhuriyeti
Anayasasının 21.1 maddesi ihlali oluşturduğunu belirtmiştir.
Yasal dayanak
3. İstem, Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 113.7 ve 116.2 maddesi, 03/L121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın
(bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20 ve 27. maddesi ve Kosova
Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük”
şeklinde anılacaktır) 555 ve 56(2). Kuralına dayandırılmıştır.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
4. Başvurucu 11 Şubat 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
5. Mahkeme Başkanı, raportör yargıç olarak Yargıç Almiro Rodrigues’i, ön
inceleme heyetine de Yargıç Robert Carolan başkanlığında, yargıçlar
Kadri Kryeziu ve Gjyljeta Mushkolaj’yı atamıştır.
6. Anaysa Mahkemesi 7 Temmuz 2011 tarihinde istemi görüşmüştür.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 513
Olguların özeti
7. Başvurucu, 316-KS-264 plakalı aracını 28 Ocak 2011 tarihinde
kullanmaktaydı. O tarihte aracının kayıt süresini uzatmak amacıyla
Vitina Belediyesi Araç Kayıt Merkezine gittiğinde Merkezde görevli bir
memur 316-KS-264 numaralı plakayı teslim etmesini istemiştir.
8. Başvurucu 316-KS-264 numaralı plakayı teslim ettikten sonra yeni plaka
almak için 20 avroluk ilave bir vergi ödemek zorunda kalmıştır.
9. Başvurucu 12 Ocak 2011 tarih ve 1320000204 numaralı makbuzu
dilekçesiyle beraber sunmuştur.
10. Başvurucu, 316-KS-264 numaralı plakayı hasarsız halde teslim etmiş
olmasına rağmen niçin ilave ödeme yapması gerektiğini sorduğunda
görevliler kendisine böyle hareket etmek zorunda olduklarını
bildirmişlerdir.
Başvurucu tarafından ortaya konan hukuki argümanlar
11. Başvurucu, 14/2009 sayılı Araç Kayıt Genelgesinin 11.3 maddesinden
hareketle kendisine konan ilave ödemenin yanlış olduğunu ileri
sürmüştür. 11.3 madde şunu belirlemiştir:
“Araç ruhsatı veya plakanın hasar görmesi durumunda araç sahibi
hasar görmüş ruhsat veya plakayı Belediye Araç Kayıt Merkezine iade
etmesi gerekir. İade edilen araç veya plaka için Tarifeler Kararına
uygun ücret ödenerek iade edilen ruhsat arşivlenir.”
12. Başvurucu, zikredilen olguların İB tarafından yapılan insan hakkı
ihlaliyle ilgili bir olguyu ortaya koyduğunu ileri sürmüştür. Bundan
başka o, hukuki dayanak olmadan vatandaşlara vergi ödetmenin Kosova
Cumhuriyeti Anayasasının 21.1 maddesine aykırı olduğunu ifade
etmiştir. 21.1 madde şunu belirlemiştir:
İnsan temel hak ve özgürlükleri bölünmez, değiştirilmez ve dokunulmaz
olup Kosova Cumhuriyeti hukuk düzeninin temelini oluşturur.
13. Başvurucu Mahkemeden şunu talep etmiştir:

İB hakkında esastan nihai bir karar alınıncaya kadar araç kaydı
esnasında verilen yeni plaka için 20 avroluk verginin ödenmesinin
durdurulması amacıyla geçici tedbirin konmasını;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 514

Dava esasına ilişkin nihai bir karar çıkartılana kadar yeni araç plakası
için 20 avro vergi ödemeyi gerektiren 14/2009 sayılı Genelgenin askıya
alınmasını.
İstemin kabul edilirliği
14. Kabul edilirlik kriterleri Anayasada belirtilmiş olup Yasa ve İçtüzükte
tekrar vurgulanmıştır.
15. Anayasanın 113. maddesi 1 ve 7. fıkraları kabul edilirlik koşullarının
genel çerçevesini oluştururlar. Bu fıkralar şunu belirlemişlerdir:
“1. Mahkeme, ancak yetkili taraflarca yasalara uygun şekilde yapılan
başvurular hakkında karar verir.
(…)
7. Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlali konusunda başvurmaya
yetkilidirler, ancak yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten
sonra”.
16. Başvurucu tarafından teslim edilen evraka dayanarak Priştine Bölge
Mahkemesinin 12 Aralık 2008 tarihli kararında Kosova Yüksek
Mahkemesi nezdinde itirazda bulunulabileceğine yönelik kanun yolu
açıklamasına rağmen o, bu yasal hakkından yararlanmamıştır.
17. Mahkeme aynı şekilde, meselenin geleceğiyle ilgili basit bir şüphenin,
yetkili organlar nezdinde itirazda bulunma yükümlülüğünden muaf
tutmak için yeterli olmadığını tespit etmiştir (bkz. Whiteside – Birleşik
Krallık 2035 numaralı başvuruya ilişkin 7 Mart 1994 tarihli rapor, DR 76,
s.80).
18. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz.
mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28
Temmuz 1999 tarihli kararı). Ancak, söz konusu usulde anayasal
hakların açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu değildir. Dava zımnen veya
maddi bir şekilde açıldığı için kanun yolların tüketilmesi kuralı yerine
gelmiştir (bkz. mutatis mutandis, AİHM, Azinas – Kıbrıs davası no:
56679/00, 28 Nisan 2004 kararı).
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 515
19. Bu Mahkeme, KI 41/09 sayılı Priştine merkezli AAB-RIINVEST
Üniversitesi – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak
2010 tarihli karar ile KI 73/09 sayılı Mimoza Kusari-Lila – Merkez Seçim
komisyonu davasına ilişkin 23 Mart 2010 tarihli kararda aynı gerekçelere
başvurmuştur.
Geçici tedbir isteminin değerlendirilmesi
20. Anayasanın 116.2 maddesi şunu belirlemiştir:
Madde 116 [Kararların Hukuki Etkisi]
2.Tartışmalı fiil veya yasanın uygulanmasının tamiri olmayan
zararlara neden olacağı düşünülürse, Anayasa Mahkemesinde süreç
tamamlanmadan, Mahkeme tarafından karar alınıncaya kadar söz
konusu fiil veya yasayı geçici olarak askıya alabilir.
21. Yasanın 27. maddesi şunu belirlemiştir:
Madde 27 Geçici Tedbirler
1. Anayasa Mahkemesi resmi görevi gereğince veya dava tarafının
talebi üzerine, dava konusu bir mesele hakkında tamir edilemeyecek
zararları önlemek veya kamu yararını korumak amacıyla geçici tedbir
kararı alabilir.
2. Geçici tedbirin süresi makul ve orantılı olmalıdır.
22. Geçici tedbirin konmasıyla ilgili kıstaslardan biri tamir edilemez
zararların meydana gelebilecek olmasıdır. Mahkeme, Hükümet kararının
Anayasaya aykırı olduğu tespitinde bulunacak olsa başvurucunun
uğrayacağı tüm zararların da hesaplanıp karşılanmasını buyurması
gerekir. Bu şekilde başvurucunun zararı olmayacaktır.
23. Başvurucu, İB tarafından yayımlanan 14/2009 sayılı Araç Kayıt
Genelgesinin askıya alınmasını gerektiren inandırıcı herhangi bir delili
Mahkemeye sunmamıştır.
24. Diğer yandan başvurucu, iddia edilen tamir edilemez zararı ve geçici
tedbirin kamu yararına olacağını ortaya koyamamıştır. Mahkeme bu
yüzden geçici tedbir talebini reddetmiştir.
25. Mahkeme aynı zamanda başvurucunun tüm kanun yollarını
tüketmediğini de tespit etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 516
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Mahkeme, Anayasanın 113.7 maddesine, Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasanın 20. maddesine ve İçtüzüğün 36. kuralına dayanarak, oybirliğiyle:
I.
II.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE;
Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rodrigues, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 517
Başvurucu Priştine Merkezli Kosova Barosu Yakova Bölge Şubesi
Yakova Belediyesi Yönetim Kurulu ile Yakova Belediyesi
Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün kararına karşı
Dava No: KI 31-2011, karar tarihi: 24 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, bireysel/grup başvurusu, geçici tedbir,
mal güvenliği, çalışma ve mesleği icra etme hakkı, belediye hizmetleri
faturasının ödenmememsine ilişkin yaptırım
Kosova Barosu Yakova Bölge Şubesi olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7
maddesine dayanarak yaptığı başvuruda ne şehir ısıtma şirketi ne de
Belediye tarafından düzenlenmemesine rağmen araç kaydı için şahıslardan
ısıtma faturası, şirketlerden kurumlar vergisi faturasının ödenmiş olduğuna
dair belge çıkartılmasını gerektiren Yakova Belediyesi Yönetim Kurulu ile
Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğüne ait kararların
Anayasa’nın 7, 46, 49 ve 119. maddelerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Baro’nun kurumlar vergisi ödeme yükümlülüğü bulunmadığından bu
karardan etkilenmediği de belirtilmiştir.
Mahkeme, kamu otoritesinin kararından anayasal başvurucunun haklarının
dolaysız bir şekilde etkilenen gerçek veya tüzel kişi veya mağdur bir tarafın
yasal temsilcisi olmadığı için Anayasa’nın 113.7 maddesine göre başvurunun
kabul edilmez olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa’nın 27. maddesi ile İçtüzüğün 54.1 kuralına dayanarak
başvuru kabul edilmez olduğu ve Mahkeme’de görüşülmekte olan başka bir
başvurusu olmadığından geçici tedbir talebini de reddetmiştir.
Priştine, 24 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK125/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 31/11
Kosova Barosu – Yakova Bölge Şubesi
Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011 tarihli kararı
ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19
Ocak 2011 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 518
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Yakova Şubesi başkanı Bay Teki Bokshi tarafından temsil
edilen Priştine merkezli Kosova Barosu Yakova Şubesi’dir.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu, Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011 tarihli
kararı ile Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19 Ocak
2011 tarihli kararına itiraz etmiştir.
Dava Konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme”
şeklinde anılacaktır) yapılan başvurunun konusu Yakova Belediyesi
Yönetim Kurulunun, ısıtma faturasını ödediklerini belgeleyemeyenlerin
araç kaydı yaptıramayacaklarına ilişkin 18 Ocak 2011 tarihli kararı ile
Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19 Ocak 2011
tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir.
4. Başvurucu, yukarıda zikredilen kararların Kosova Cumhuriyeti
Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde anılacaktır) 7. maddesi
[Değerler], 46. maddesi [Mal Güvenliği], 49. maddesi [Çalışma ve
Mesleği Yerine Getirme Hakkı] ve 119. maddesini [Temel İlkeler] ihlal
ettiklerini ileri sürmüştür.
5. Bundan başka başvurucu, Mahkemenin kesin kararının açıklanmasına
kadar, kararın yürütümünü durduracak geçici tedbirin konmasını talep
etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 519
Yasal dayanak
6. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22 ve 27. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
54, 55 ve 56(2). kuralı.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
7. Başvurucu 2 Mart 2011 tarihinde Mahkemeye başvurmuştur.
8. Mahkeme Başkanının GJR 31/11 sayı ve 19 Nisan 2011 tarihli
emirnamesi ile Yargıç Gjyljeta Mushkolaj rportör yargıç olarak
görevlendirilmiştir. Aynı tarih ve KSH 31/11 sayılı emirname ile Yargıç
Almiro Rodrigues başkanlığında, yargıçlar Kadri Kryeziu ve Iliriana
Islami’den oluşan ön inceleme heyeti belirlenmiştir.
9. Mahkeme, 11 Mayıs 2011 tarihinde istemi Yakova Belediyesi Yönetim
Kuruluna ve Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğüne tebliğ
etmiştir.
10. Mahkeme, başvurucunun kimin olduğu konusunda 8 Haziran 2011
tarihinde başvurucudan ilave açıklamalar talep etmiştir. Mahkemeye bu
konuda herhangi bir cevap ulaşmamıştır.
11. Ön inceleme heyeti 4 Ekim 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu
görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların özeti
12. Yakova Belediyesi Yönetim Kurulu 18 Ocak 2011 tarihinde gerçek ve
tüzel kişilerin şehir ısıtma merkezinden faturaları ödediklerine dair belge
getirmemeleri halinde araç kaydının yapılmaması yönündeki kararı
kabul etmiştir. Tüzel kişilerin, kurumlar vergisini ödediklerine dair belge
getirmeleri kararı da kabul edilmiştir.
13. Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011 tarihli kararı
Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün 19 Ocak 2011 tarihli kararı ile
yürürlüğe konmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 520
Başvurucunun iddiaları
14. Başvurucu, şehir ısıtma merkezini kişilerin fatura borcu olup olmadığı ve
Yakova Belediyesi Ekonomik Kalkınma Müdürlüğünün tüzel kişilerin
kurumlar
vergisini
ödeyip
ödemedikleri
konusunda
belge
düzenlemediklerini belirtmiştir.
15. Araç kaydını kısıtladığı/imkânsız kıldığı için 18 Ocak 2011 tarihli karar
güya Anayasa’ya aykırıdır. Öyle ki bu karar, bir avukatın meslekiyle ilgili
faaliyetleri gerçekleştirmesinde önemli etken olduğu için Anayasanın 49.
maddesini [Çalışma ve Mesleği Yerine Getirme Hakkı] ihlal eder. Bu
karar aynı zamanda Anayasanın 7. maddesi [Değerler], 46. maddesi [Mal
Güvenliği] ve 119. maddesini [Genel İlkeler] de ihlal etmiştir.
16. Bunun dışında başvurucu, avukatların belediye ve Kosova Şirket Kayıt
Ajansında değil de Kosova Barosunda kayıtlı olduklarından kurum
vergisi ödememesi gerektiğini değerlendirmiştir. Kosova Barosuna kayıt
yaptıran avukatlar lisans ve ve çalışma izni alırlar.
İstemin kabul edilirliği
17. Başvurucu, Yakova Belediyesi Yönetim Kurulunun 18 Ocak 2011
tarihinde yayımlanan ve ertesi güne ait Yakova Belediyesi Ekonomik
Kalkınma Müdürlüğü kararı ile yürürlüğe konan kararın Anayasanın 7.
maddesi [Değerler], 46. maddesi [Mal Güvenliği], 49. maddesi [Çalışma
ve Mesleği Yerine Getirme Hakkı] ve 119. maddesi [Genel İlkeler] ile
güvence altına alınan haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
18. Ancak başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin,
öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte açıklanan kabul edilirlik
koşullarının
yerine
getirilip
getirilmediğini
değerlendirmesi
gerekmektedir.
19. Bununla ilgili olarak başvurucu, Anayasa ile güvence altına alınan
bireysel haklarının itiraz edilen kararlarla veya kamu otoritesinin bir
hükmünden dolaysız ihlal edildiğini öncelikle göstermesi gereklidir.
Başvurucu bunu yapamıyorsa, Mahkemece mağdur statüsünde olduğu
değerlendirilmez.
20. Bu çerçevede başvurucu, alınan kararlarla bireysel ve dolaysız olarak
etkilendiğini ortaya koymamıştır. İtiraz konusu karardan mağdur
olduklarını iddia ettiği taraftan da Mahkemede onları temsil etmek üzere
kendisinin görevlendirildiğini gösteren bir kanıt sunmamıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 521
21. Bu yüzden başvurunun Anayasanın 113.7 maddesine göre kabul edilmez
olduğu ortaya çıkmaktadır.
Geçici tedbir isteminin değerlendirilmesi
22. Başvurucunun geçici tedbir konmasına ilişkin Mahkemeye yaptığı
başvuruyla ilgili olarak Mahkeme, Yasanın 27. maddesine ve özellikle
İçtüzüğün 54 (1) kuralına atıfta bulunmak ister. Söz konusu kural şunu
belirlemiştir: Dava esastan görüşülüp Mahkemede sonuçlanmadan
önceki herhangi bir dönemde taraflar geçici tedbirin konmasını talep
edebilir. Ancak istemin kabul edilmez olarak nitelendiği göz önünde
bulundurulursa başvurucunun İçtüzüğün 54 (1) kuralına göre geçici
tedbir talebinde bulunma hakkı yoktur.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 47. maddesine ve İçtüzüğün 56. (2)
kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 23 Kasım 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
Geçici tedbir isteminin REDDİNE;
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, imza
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 522
H. C. “Emin Duraku” A.Ş. Kosova Özelleştirme Ajansı’nın 45-A ve
46 özelleştirme dalgası kararına karşı
Dava No: KI 99-2010, karar tarihi: 24 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: bireysel başvuru, geçici tedbir, mal güvenliği,
özelleştirme meselesi, mal güvenliği, adil ve tarafsız yargılanma hakkı,
özgürlük ve güvenlik hakkı
Anonim şirket olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak
yaptığı başvuruda 1991 yılında kamu şirketinden hissedarlarının
çalışanlarının
olduğu
anonim
şirkete
dönüştürülen
kurumun
özelleştirilmesine ilişkin Kosova Özelleştirme Ajansı’nın kararı ile
Anayasa’nın 7 ve 46. maddeleri ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin
hükümlerini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, şirketin 1991 yılında
dönemin yasalarına uygun bir şekilde anonim şirkete dönüştürülmüş
olduğundan özelleştirme kararının haksız ve gayrimeşru olduğunu ileri
sürmüştür.
Mahkeme, Anayasa’nın 113.7 maddesine ve Anayasa Mahkemesi Hakkında
Yasa’nın 47.2 maddesine göre başvurunun iki nedende dolayı kabul edilmez
olduğuna karar vermiştir: birincisi, başvurucunun Yüksek Mahkeme Özel
Dairesi Yargılama Heyeti nezdinde çözülmemiş davası bulunduğu ve ikinci
olarak Selmouni v. Fransa, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova
Hükümeti ve Mimoza Kusari-Lila v. Merkez Seçim komisyonu davalarına
atıfta bulunarak kanun yollarını tüketme kuralının Kosova hukuk sisteminin
anayasal ihlalleri önleme veya tamir edemeye yönelik kanun yolları sunduğu
dayandırıldığını
belirtmiştir.
Başvurunun
kabul
varsayımına
edilmezliğinden dolayı İçtüzüğün 54.1 kuralına dayanarak Mahkeme, geçici
tedbir talebini reddetmiştir.
Priştine, 24 Kasım 2011
Nr. Ref.: RK158/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 99/10
H.C. “Emin Duraku” SH.A.
Kosova Özelleştirme Ajansının 45-A ve 46. özelleştirme dalgasına
yönelik 7 Eylül 2010 ile 4 Ekim 2010 tarihli kararlarının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 523
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Yönetim Kurulu Başkanı Myrteza Dyla tarafından temsil
edilen Yakova merkezli H.C. Emin Duraku Anonim Şirketidir.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucunun itiraz ettiği karar Kosova Özelleştirme Ajansının (bundan
sonra KÖA şeklinde anılacaktır) web sitesinde yayımlanan 45-A
dalgasına yönelik 7 Eylül 2010 tarihli kararı ile 46. dalgasına yönelik 4
Ekim 2010 tarihli özelleştirme kararlarıdır.
Dava konusu
3. Başvurucu, KÖA’nın H.C. Emin
özelleştirilmesine yönelik kararının:
Duraku
Anonim
Şirketinin
a. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 7. maddesi [Değerler];
b. Anayasanın 46. maddesi [Mal Güvenliği];
c. Mahkeme kararının belli bir süre içerisinde çıkartılmamasından
dolayı Avrupa İnsan Hak ve Özgürlüklerine İlişkin Sözleşmenin
(bundan sonra AİHS şeklinde anılacaktır) 13. maddesi [Etkili
Başvuru Hakkı] ile ilgili olarak 6.1 maddesi [Adil Yargılanma Hakkı];
d. AİHS 5. maddesi [Özgürlük ve Güvenlik Hakkı] ve
e. AİHS 1. Ek protokolünün 1. maddesi [Mülkiyetin Korunması] ile
çeliştiğini ileri sürmüştür.
4. Dahası başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden
(bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) aşağıdaki şirketlerin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 524
satışını erteleyecek veya durduracak şekilde geçici tedbirin konmasını
talep etmiştir:
a. 45-A özelleştirme dalgasında özelleştirilecek olan Emin Duraku
Edico SHPK Yeni Şirketi ile Kompleksi Industrial SHPK Emin
Duraku Yeni Şirketi;
b. 46. özelleştirme dalgasında özelleştirilecek olan Yakova’daki depo
kompleksindeki Emin Duraku Yeni Şirketi.
Yasal dayanak
5. Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 22 ve 27. maddeleri ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
54, 55 ve 56(2). kuralı.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
6. Başvurucu 8 Ekim 2010 tarihinde Mahkemeye başvuruda bulunmuştur.
7. Mahkeme Başkanının 16 Aralık 2010 tarih ve GJR. 99/10 sayılı Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj raportör yargıç olarak atanmıştır. Aynı tarih ve KSH
99/10 sayılı emirname ile Yargıç Robert Carolan başkanlığında yargıçlar
Altay Suroy ve Snezhana Botusharova’dan oluşan ön inceleme heyeti
tayin edilmiştir.
8. İstem, 17 Ocak 2011 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesine
(bundan sonra “Özel Daire” şeklinde anılacaktır) bildirilmiştir.
9. İstem, 11 Şubat 2011 tarihinde KÖA’ya bildirilmiştir.
10. İlave evrakla ilgili bir istem 27 Nisan 2011 tarihinde Özel Daireye
gönderilmiş olup, Özel Daire 6 Mayıs 2011 tarihinde gönderdiği
cevabında dava sürecinin kendilerinden halen tamamlanmamış
olduğunu bildirmiştir.
11. İlave evrakla ilgili bir istem 27 Nisan 2011 tarihinde başvurucuya
gönderilmiş olup şimdiye kadar herhangi bir cevap alınmamıştır.
12. Aynı tarihte KÖA’ya ilave evrakla ilgili bir istem gönderilmiş olup 4
Mayıs 2011 tarihinde isteme verilen cevapta şunlar belirtilmiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 525
a. Çalışma Grubunun, başvurucunun kamu şirketi olduğuna ilişkin
raporunu KÖA Yönetim Kurulu 29 Nisan 2010 tarihinde kabul
etmiştir.
b. Yüksek Mahkeme Özel Dairesi başvurucunun geçici tedbire yönelik
talebini 2 Kasım 2010 tarihinde (SCC-08-0237 sayılı karar) kabul
etmiştir. Netice itibariyle başvurucunun özelleştirilmesine ilişkin tüm
işlemler askıya alınmıştır.
13. KÖA’nin 3 Haziran 2011 tarihinde Mahkemeye sunduğu ilave evrakta
Özel Daire İtiraz Heyetinin 19 Mayıs 2011 tarihinde Özel Daire
Muhakeme Heyetinin geçici tedbir kararını bozarak geçici tedbir istemini
yeniden görüşmesini buyurduğunu belirtmiştir.
14. Ön inceleme heyeti 4 Ekim 2011 tarihinde raportör yargıcın raporunu
görüştükten sonra Mahkeme heyetine istemin kabul edilmezliğine ilişkin
öneri sunmuştur.
Olguların özeti
15. İşçi Konseyi (dönemin kamu şirketlerindeki en yüksek otorite) 1991
yılında Yakova’daki Emin Duraku Kamu Şirketini (bundan sonra KŞ
şeklinde anılacaktır) Anonim şirkete dönüştürmeye ve çalışanlarını
şirket hissedarı yapmaya karar vermiştir. Bu karardan sonra satım
sözleşmeleri Emin Duraku şirketinin çalışanları ile akdedilmiştir.
16. Emin Duraku KŞ 31 Aralık 1991 tarihinde Yakova Ticaret Mahkemesinde
AŞ olarak kaydedilmiş olup, 2000 yılında da UNMIK Kayt Dairesinde
aynı şekilde kaydedilmiştir.
17. Başvurucu 19 Kasım 2002 tarihinde Kosova Barosu ve Yakova Ticaret
Odasına başvurarak Yakova’daki eski KŞ’nin mallarının 1991-1993 yılları
arasında mülkiyet dönüşümüyle ilgili bilirkişi görüşü talebinde
bulunmuştur.
18. Kosova Barosunun, başvurucunun istemine yönelik 22 Kasım 2002
tarihinde gönderilen cevabında, Yakova’daki eski KŞ’nin mülkiyet
dönüşümünün Şirketler Yasasına (77/1988 sayılı YSFC Resmi Gazetesi)
göre yapıldığından yasal ve meşru ve de dönüşümün geçerli olduğunu
bildirilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 526
19. Başvurucu, 2006 yılında Priştine Ticaret Bölge Mahkemesine başvurarak
bu mahkemenin Ticaret ve Sanayi Bakanlığı bünyesindeki Kosova
İşletme Kayıt Ajansına (bundan sonra KİKA şeklinde anılacaktır) bu
şirketi KŞ şeklinde kadını yaptırması için buyurması talebinde
bulunmuştur.
20. Priştine Ticaret Bölge Mahkemesi başvurucunun talebini onayarak 24
Mayıs 2006 tarihinde KİKA’ya başvurucunun kadını yaptırmayı
buyurmuştur (III.C.nr. 131/2006).
21. Kosova Emanet Ajansı (Kosova Özelleştirme Ajansının KÖA selefi) 13
Temmuz 2007 tarihinde Yakova Kamu Şirketlerine KŞ’lerin reformuna
ilişkin bir yazı göndermiştir. Kosova Emanet Ajansı (bundan sonra KEA
şeklinde anılacaktır) şunu önermiştir:
a. Kamu şirketlerinin mülkiyetinde olup toplam sermayenin % 50’sini
aşmadığı durumlarda kamu mülkiyetinde olan hisselerin açık
arttırma ile satılması;
b. Şirketin önceki borçları şirkette kalıp, 2003/13 sayılı UNMIK
Yönetmeliğine göre hisselerin/kamu veya çalışanların varlığının
satışından elde edilecek gelirin % 20’sinin çalışanlar arasında pay
edilmesini;
c. Bu seçeneğin uygulanabilmesi için önkoşul, şirket varlıklarının
mevcut yasalara göre dönüştürüldüğü, dönüşümün AİHS’ye aykırı
bir şekilde yapılmadığı tespit edilmesi;
d. Dönüşümün hisselerin % 50’sinden az oranda gerçekleştiği
durumlarda satışın KEA’nın “spin off” standartlarına uygun şekilde
yapılması.
22. Yakova KŞ bu önerilere ufak değişiklikler yaparak 3 Ağustos 2007
tarihinde KEA’ya göndermiştir:
a. Sermayenin hisselere dönüştürülmemiş yüzde oranı özelleştirilebilir;
b. Anonim şirket hissedarlarının hisseleri satın almada öncelikleri
olmalıdır;
c. Dönüştürülmemiş olan hisseler 2007 yılının Ekim başında yapılacak
diğer bir dalgada yenide ihale edilebilir;
d. Önceden olan borçların tamamı denetim esnasında tespit edilen
dönüştürülmüş sermaye oranında pey edilmelidir. Çalışanların % 20
oranındaki hisselerinin satışından elde edilecek gelir 2003/13 sayılı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 527
UNMIK Yönetmeliğine uygun şekilde çalışanlar arasında pay
edilecektir.
e. Kamu şirketlerinin dönüştürülmesinin mevcut yasalara uygun
şekilde yapılıp yapılmadığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine
aykırı olmadığı tespit edilmelidir.
23. Başvurucu, 22 Temmuz 2008 tarihinde Özel Daire nezdinde itirazda
bulunarak Emin Duraku KŞ’nin anonim şirket olarak değerlendirilmesi
gerektiğini ileri sürmüştür.
24. KÖA Yönetim Kurulu, 29 Nisan 2010 tarihinde Emin Duraku şirketinin
KŞ olmadığına karar vermiştir.
25. Başvurucu 20 Temmuz 2010 tarihinde KÖA Değerlendirme Heyetine
başvurarak Emin Duraku şirketini KŞ olarak niteleyen KÖA Yönetim
Kurulu kararının iptalini talep etmiştir.
26. Yakova Belediyesinin Yürütme Organı, Emin Duraku Şirketinin denetim
sürecine tabi tutulmadığından denetimin tamamlanması veya Özel
Dairede devam eden yargılama sürecinin tamamlanmasına kadar 2008
(nr. 134/2010), 45-A dalgasında yapılması planlanan özelleştirmenin
ertelenmesi yönünde KÖA’ya 10 Ağustos 2010 tarihinde teklif
sunmuştur.
27. Başvurucu, mülk ve mallarının özelleştirme yoluyla satışını durdurmak
amacıyla 28 Ağustos 2010 tarihinde Özel Daireden geçici tedbir kararı
alması talebinde bulunmuştur.
28. KÖA 7 Eylül 2010 tarihinde 45 A dalgasında
özelleştirilmesini kararlaştırmıştır:
şu şirketlerin
a. Yeni Emin Duraku, Edico ShPK Gjakova Şirketi
b. Yeni Emin Duraku, Sanayi Kompleksi ShPK Şirketi
29. KÖA 4 Ekim 2010 tarihinde
özelleştirilmesini kararlaştırmıştır:
46
dalgasında
şu
a. Yeni Emin Duraku, Depo Kompleksi ShPK Gjakova Şirketi
şirketlerin
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 528
30. Özel Daire, başvurucunun geçici tedbir talebini onayarak bu dairede
nihai karar açıklanıncaya kadar 2 Kasım 2010 tarihinde geçici tedbir
kararı almıştır. Bu karara (SCC-08-0237) uygun olarak, KÖA’nın söz
konusu şirketin özelleştirilmesine ilişkin karar alması durdurulmuştur.
KÖA, geçici tedbir kararına karşı Özel Daire İtiraz Heyeti nezdinde
itirazda bulunmuştur.
31. Özel Daire İtiraz Heyeti, 19 Mayıs 2011 tarihinde KÖA’nın itirazını
onayarak Özel Daire Yargılama Heyetinin kararını bozmuş ve geçici
tedbir istemini yeniden görüşmesi üzere Yargılama Heyetine emretmiştir
(ASC – 10 – 0088).
32. Mahkeme, dava dosyasına dayanarak Özel Daire Yargılama Heyetinin
geçici tedbiri isteminin yeniden yargılanması sürecinin halen
sonuçlanmadığını ve aynı şekilde, 22 Temmuz 2008 tarihinde Özel Daire
Yargılama Heyeti nezdinde açılan davanın karar bağlanmadığını da
tespit etmiştir.
Başvurucunun iddiaları
33. Başvurucu, Yakova’daki Emin Duraku şirketinin dönüşümünün 1991
yılında dönemin (Markovic yasaları diye adlandırılan), şu yasara göre
yapıldığını ileri sürmüştür:
a. Şirketler Yasası, YSFC Resmi Gazetesi, sayı: 77/88, 40/89, 46/90 ve
61/90
b. YSFC Resmi Gazetesi Yasası, sayı: 42/90 ve 61/90
c. Kıymetli Evrak Yasası, YSFC Resmi gazetesi, sayı: 64/89
d. Kamu Sermayesi Yasası, YSFC Resmi Gazetesi, sayı: 84/89 ve 46/90
e. Gelirlerin Ödenmesi Yasası, YSFC Resmi Gazetesi, sayı: 37/90
34. Başvurucu, şirket temsilcilerinin şifahen ve yazılı olarak şirketin
tanınmasına ilişkin taleplerini birkaç kez tekrarladıklarını ileri
sürmüştür.
35. KEA yetkilileri tarafından şimdiye kadar alınan kararların şirketleri
zarara uğrattıkları ve açık olmayan statülerinden dolayı kayıplara neden
oldukları ileri sürümüştür.
İstemin kabul edilirliği
36. Başvurucu, KÖA’nın H.C. Emin Duraku Anonim Şirketinin
özelleştirilmesine yönelik kararının Anayasanın 7. maddesini [Değerler],
46. maddesini [Mal Güvenliği], AİHS’nin 13. maddesi [Etkili Başvuru
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 529
Hakkı] ile ilgili olarak 6.1 maddesini [Adil Yargılanma Hakkı], 5.
maddesi [Özgürlük ve Güvenlik Hakkı] ve 1. Ek protokolünün 1.
maddesini [Mülkiyetin Korunması] ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
37. Ancak başvurucunun istemi hakkında hükmetmesi için Mahkemenin,
öncelikle Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte açıklanan kabul edilirlik
koşullarının yerine getirilip getirilmediğini ve özellikle Anayasanın 113.7
ile Yasanın 47.2 maddesinde öngörüldüğü şekilde, başvurucunun tüm
kanun yollarını tüketip tüketmediğini değerlendirmesi gerekmektedir.
38. Mahkeme, kanun yollarının tüketilmesi ilkesinin gerekçesinin, hukuk
mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası Anayasa
ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu vurgulamak
ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak ihlalleriyle
ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur. Bu, Anayasanın tali özelliğinin önemli bir boyutudur. (bkz.
mutatis mutandis, AİHM 25803/94 sayılı Selmouni – Fransa davası 28
Temmuz 1999 tarihli kararı).
39. Bu istemle ilgili olarak Mahkeme, başvurucunun 22 Temmuz 2008
tarihinde açtığı davayı Özel Daire Yargılama Heyetinin halen karara
bağlamamış olduğunu tespit etmiştir.
40. Bu koşullarda Mahkeme, başvurucunun Anayasanın 117.3 maddesi ile
Yasanın 47.2 maddesinde öngörüldüğü şekilde, Kosova’da yürürlükte
olan yasalara göre tüm kanun yollarını tüketmediğini tespit etmiştir.
Geçici tedbir talebini değerlendirilmesi
41. Başvurucunun geçici tedbire ilişkin Mahkemeye sunduğu istemiyle ilgili
olarak Mahkeme, Yasanın 27. maddesine ve İçtüzüğün 54 (1). kuralına
atıfta bulunmak ister. Söz konusu madde ve kural, Mahkemede
görüşülmesi devam eden ve usul ve esasla ilgili bir karar alınmamış
olduğu süre içerisinde başvurucunun geçici tedbir talebinde
bulunabileceğini öngörmüştür. Ancak, istemin kabul edilmezliği tespit
edildiği göz önünde bulundurulduğunda, başvurucu, İçtüzüğün 54 (1).
kuralına göre geçici tedbir isteminde bulunamaz.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 47.2 maddesine ve İçtüzüğün 56. (2)
kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 23 Kasım 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 530
I.
II.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE,
Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
III.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
IV.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Gjyljeta Mushkolaj, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 531
Başvurucu Shaqir Prevetica Priştine Belediye Mahkemesinin CI.
Nr. 46/02 sayı, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı,
Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı, Priştine
Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve ile Priştine Belediye
Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 24-2009, karar tarihi: 25 Kasım 2011
Anahtar kelimeler: kanun yollarının tüketilmesi,
emeklilikler, ödenmemiş maaşların tazmini hakkı,
yargılanma hakkı
bireysel başvuru,
adil ve tarafsız
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
2001 yılında emeklilik için yaptığı başvurusu hakkında Priştine Belediye ve
Bölge mahkemelerinin karar almayı geciktirerek talep ettiği emeklilikten
daha düşük olan sosyal yardımın da alınmasını engellemiş olduğundan
açıkça belirtilmemiş anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Dava, başvurucunun çalıştığı şirketin özelleştirilmesi üzerine Bölge
Mahkemesine 2007 yılında yaptığı bir başvurunun halen çözülmemiş olması
meseleyi karmaşıklaştırmıştır.
Mahkeme AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti davasına
atıfta bulunarak başvurucunun Bölge Mahkemesi tarafından görüşülen
davanın henüz sonuçlandırılmamış olup kanun yollarının tüketilmesi
gayretinin yararı olmayacağını göstermeye yetersiz olduğundan başvurunun
kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasa’nın 48. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
içtihadına genel anlamda atıfta bulunarak başvurucunun hangi anayasal
haklarının ihlal edildiğini açıkça belirtmediği için de başvurunun kabul
edilmez olduğunu tespit etmiştir.
Priştine, 25 Kasım 2011
Nr.ref: RK 162/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava no: KI 24/09
Başvurucular
Shaqir Prevetica
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 532
Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı ve 10 Eylül
2002 tarihli kararının; Priştine Bölge Mahkemesinin Ac.
592/2002 sayı ve 1 Şubat 2005 sayılı kararının; Priştine Belediye
Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 2005 tarihli
kararının; Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve
21 Kasım 2007 tarihli kararının ile Priştine Belediye
Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayı ve 1 Nisan 2009 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Priştine mukimi Shaqir Prevetica’dır.
İtiraz Edilen Karar
2. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı ve 10
Eylül 2002 tarihli kararına, Priştine Bölge Mahkemesinin Ac. 592/2002
sayı ve 1 Şubat 2005 sayılı kararına, Priştine Belediye Mahkemesinin
CI.nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 2005 tarihli kararına, Priştine Bölge
Mahkemesinin Ac. nr. 56/2006 sayı ve 21 Kasım 2007 tarihli kararının
ile Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 05/08 sayı ve 1 Nisan 2009
tarihli kararına itiraz etmiştir.
Dava Konusu
3. Dava
konusu,
başvurucunun
yukarıda
zikredilen
mahkeme
kararlarından çıkan kıdem tazminatıyla ilgili haklarının iddia edilen
ihlalleriyle ilgilidir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 533
Yasal Dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasasının (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Anayasa Mahkemesi
Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 20.
maddesi ile Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
(bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56. kuralı.
Davanın Mahkemeye Geliş Biçimi
5. Başvurucu 1 Temmuz 2009 tarihinde posta yoluyla Anayasa
Mahkemesine (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) yukarıda
zikredilen mahkemelerde Priştine merkezli Kosova Turizm ve Otelcilik
şirketi hakkında açtığı davalarla ilgili bir başvurusunu göndermiştir.
6. Mahkeme Başkanı, Yargıç Altay Suroy’u raportör yargıç olarak ve Yargıç
Robert Carolan başkanlığında Yargıçlar Snezhana Botusharova ile Ivan
Čukalović’ten oluşan ön inceleme heyetini atamıştır.
7. Başvurucu, davalı Kosova Turizm ve Otelcilik şirketi hakkında Kosova
Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinde açtığı 66.348 avroluk tazminat dava
dilekçesinin ve başvurucunun dava dosyasının düzenleyip delilleri
sunması istenen Özel Dairenin SCC-0112 sayı ve 13 Temmuz 2009 tarihi
emirnamesinin birer nüshasını 11 Ocak 2010 tarihinde Mahkemeye
teslim etmiştir.
8. Mahkeme, istemle ilgili son duruşmasını 14 Aralık 2010 tarihinde
yapmıştır.
Olguların Özeti
9. Başvurucu, Kosova Turizm ve Otelcilik Şirketinin Yönetim Kurulunun
177 sayı ve 12 Aralık 2001 tarihli kararıyla, Kosova’da yasal emeklilik
meselesinin nihai çözümüne kadar aldığı ortalama maaşın % 70’i
oranında sosyal yardım almaya hak kazanmıştır.
10. Priştine Belediye Mahkemesinin 10 Eylül 2002 tarih ve CI. Nr. 46/02
sayılı kararı ile Priştine merkezli Kosova Turizm ve Otelcili şirketinin 177
sayı ve 12 Aralık 2001 sayılı kararına karşı başvurucunun itirazı yerinde
bulunmayarak reddedilmiştir.
11. Priştine Bölge Mahkemesi, 1 Şubat 2005 tarih ve Ac. 502/2002 sayılı
kararıyla başvurucunun istemini yerinde bulmayarak davanın yeniden
görüşülmesi için Priştine Belediye Mahkemesine iade etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 534
12. Priştine Belediye Mahkemesinin CI.nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 205
tarihli kararıyla başvurucunun dava dilekçesini gecikmeden dolayı
reddetmiştir.
13. Priştine Bölge Mahkemesinin 21 Kasım 2007 tarih ve Ac. nr. 56/2006
sayılı kararıyla dava, yeniden görüşülmek üzere birinci derece
mahkemesi olan Priştine Belediye Mahkemesine iade edilmiştir.
14. Priştine merkezli Kosova Turizm ve Otelcilik şirketi özelleştirilip tasfiyesi
11 Nisan 2007 tarihinde tamamlandığından, Priştine Belediye
Mahkemesi 1 Nisan 2009 tarih ve CI. Nr. 05/08 sayılı kararla davayı
iptal etmiştir.
15. Başvurucu bu karara karşı Priştine Bölge Mahkemesi nezdinde itirazda
bulunmuş olup yargılama halen devam etmektedir.
Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesi ile Priştine Bölge
Mahkemesinin kararlarıyla kıdem tazminatı hakkının ihlal edildiğini ileri
sürerek
söz
konusu
kararların
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirilmesini talep etmektedir. Ancak o, Anayasanın herhangi bir
maddesine atıfta bulunmayarak istemini belirginleştirmemiştir.
17. Başvurucu, Priştine Belediye Mahkemesinin CI. Nr. 46/02 sayı ve 10
Aralık 2002 tarihli, CI. Nr. 130/05 sayı ve 6 Haziran 2005 tarihli ile CI.
Nr. 05/08 sayı ve 1 Nisan 2009 tarihli kararlarının ve Priştine Bölge
Mahkemesinin Ac. 592/2002 sayı ve 1 Şubat 2005 tarihli, Ac. nr.
56/2006 sayı ve 21 Kasım 2007 tarihli kararlarının davanın esasına
ilişkin karar alınmasını geciktirdiğini ileri sürmüştür.
İstemin Kabul Edilirliğinin Değerlendirilmesi
18. Başvurucunun istemi hakkında doğru bir şekilde hükmetmesi için,
Mahkemenin, Anayasada belirtilip Yasa ve İçtüzükte vurgulanan kabul
edilirlik koşullarının yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmesi
gerekmektedir.
19. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 113.7
maddesine atıfta bulunmaktadır. Söz konusu madde şunu belirlemiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 535
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, tüm
kanun yollarını tükettikten sonra dava açmaya yetkilidirler.”
Yasanın 47.2 maddesi şunu belirlemiştir:
“Bireyler, yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten sonra söz
konusu davayı açabilir.”
20. Başvurucunun Priştine Bölge Mahkemesindeki davası halen
görüşülmekte olup son kararı henüz çıkmamıştır. Bu mahkemede
başvurucunun çalıştığı şirketin özelleştirilmesiyle ilgili bir dizi olgu
ortaya konmuştur. Söz konusu özelleştirme işlemi 2007 yılında
tamamlanmıştır.
21. Kanun yollarını tüketme ilkesinin gerekçesi, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesince yorumlandığı şekilde (bkz. Anayasanın 53. maddesi), KI
41/09 numaralı AAB_RIINVEST – Kosova Cumhuriyeti Hükümeti
davası kararında (RK 04/10 referans numara ve 27 Ocak 2010 tarihli
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi kararı) da belirtildiği üzere
hukuk mahkemeleri de dâhil olmak üzere söz konusu otoritelere olası
Anayasa ihlalini önleme veya düzeltmeye fırsat vermek olduğunu
vurgulamak ister. Bu kural Kosova hukuk sisteminin olası Anayasal hak
ihlalleriyle ilgili etki kanun yolları geliştireceği varsayımından hareketle
konulmuştur.
22. Dahası
başvurucu,
kanun
yollarından
hangi
nedenle
yararlanamayacağını
veya
yararlanabilmesi
halinde
etkili
olmayacaklarını ve bu yüzden tüketilmesinin gerekli olmadığını gösteren
bir delil sunmamıştır.
23. Başvurucunun istemiyle ilgili olarak Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 48. maddesine atıfta bulunmak
ister. Bu madde şunu belirlemiştir:
“Başvurucu, isteminde hangi hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini ve
kamu otoritesinin itiraz ettiği somut hükmünün hangisi olduğunu
açıkça belirtmekle yükümlüdür”
24. Başvurucu isteminde hangi hak veya özgürlüğünün ihlal edildiğini açık
bir dille ifade etmemiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 536
25. Mahkeme başvurucunun istemi konusunda Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6. maddesine atıfta bulunmak ister. Bu madde şunu
belirlemiştir:
“1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek
cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek
olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından
davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini istemek hakkına sahiptir.”
26. Anayasa Mahkemesi, anayasal hakların AİHM içtihadına uygun şekilde
yorumlanmasıyla ilgili görevinin bilincindedir. Başvurucunun,
özelleştirilmesi 2007 yılında tamamlanan Kosova Turizm ve Otelcilik
şirketiyle ilgili olgular hakkında açılan davanın aşıma uğradığı
varsayılamaz.
27. Bu koşullarda başvurucunun Anayasanın 113.7 maddesinde belirtilen
koşulları yerine getirdiği söylenemez; dolayısıyla yasalarla belirlenen
tüm kanun yollarını tüketmemiştir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113.7 ve Yasanın 20. maddesine ile
İçtüzüğün 56(2) kuralına dayanarak oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar vermiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Altay Suroy, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 537
Başvurucu Naser Rexhepi Bölge Ticaret Mahkemesi’nin VI.C. Nr.
54/2003 sayı ile Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 39/2003 ile Rev. E
nr. 11/2003 sayılı kararlarına karşı
Dava No: KI 48-2010, karar tarihi: 1 Aralık 2011
Anahtar kelimeler: kararın yürütümü, zaman bakımından kabul edilmez
başvuru, bireysel başvuru, adil ve tarafsız yargılanma hakkı, özel yaşam
hakkı, çalışma ve mesleği icra etme hakkı
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
1999 ve 2000 yıllarında Kosova Savunma Birlikleri’ne yakıt tedarikinde
bulunmuş olup kendisine ödenmeyen faturalardan dolayı Bölge Ticaret
Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinin iptaline ilişkin kararını onayan
Yüksek Mahkeme kararı ile Anayasa’nın 10, 22, 31, 36 ve 49. maddelerinde
belirtilen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, Blečič v. Hırvatistan ve Jasiúnienè v. Lituanya davasına atıfta
bulunarak başvurunun Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki
döneme ilişkin bir olayla ilgili olduğundan Anayasa’nın 113.7 maddesi ve
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 46. maddesine göre zaman
bakımından başvurunun kabul edilmez olduğunu kararlaştırmıştır.
Priştine, 1 Aralık 2011
Nr. Ref.: RK154/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 48/10
Naser Rexhepi
Ticaret Bölge Mahkemesinin VI.C. nr. 54/2003 sayı ve 15 Nisan
2003 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
Ve
Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 39/2003 sayı ve 19 Haziran
2003 tarihli ile Rev.E. nr 11/2003 sayı ve 18 Mayıs 2004 tarihli
kararlarının Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 538
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Komoranlı avukat Imer Ibriqaj tarafından temsil edilen ve
Drenas Belediyesine bağlı Koretiçe köyü mukimi Bay Naser Rexhepi’dir.
İtiraz edilen kararlar
2. İtiraz edilen kararlar şunlardır:
a.
Ticaret Bölge Mahkemesinin VI.C. nr. 54/2003 sayı ve 15.04.2003
tarihli kararı
b.
Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 39/2003 sayı ve 19.06.2003
tarihli kararı
c.
Kosova Yüksek Mahkemesinin Rev.E. nr 11/2003 sayı ve 18.05.2004
tarihli kararı
Dava konusu
3. Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine 30.06.2010 traihinde
yapılan başvurunun konusu, Ticaret Bölge Mahkemesinin VI.C. nr.
54/2003 sayı ve 15.04.2003 tarihli kararı, Kosova Yüksek Mahkemesinin
Ac.nr. 39/2003 sayı ve 19.06.2003 tarihli kararı ve Kosova Yüksek
Mahkemesinin Rev.E. nr 11/2003 sayı ve 18.05.2004 tarihli kararının
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir.
Yasal dayanak
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 539
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.7 maddesiyle ilgili olarak 21.4 maddesi, 03/L-121 sayılı
Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan
sonra “Yasa” şeklinde anılacaktır) 47. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde
anılacaktır) 56.2. kuralı.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
5. Başvurucu 25 Haziran 2010 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvuruda
bulunmuştur.
6. Başvurucu, 30 Haziran 2010 tarihinde, bu davada kendisinin resmen
temsili konusunda Glogovça Belediye Mahkemesince onaylanmış bir
vekâletname sunmuştur.
7. Anayasa Mahkemesi, 26 Ağustos 2010 tarihinde Kosova Yüksek
Mahkemesine gönderdiği ref.-DRLSA-1262/10 mb sayılı yazısında
başvurucunun başvurusu konusunda tebligatta bulunmuş ve bununla
ilgili cevabını talep etmiştir. Belirlenen yasal süre içerisinde yüksek
Mahkemeden herhangi bir cevap ulaşmamıştır.
8. Yargıç Robert Carolan başkanlığından, yargıçlar Prof. Dr. Enver Hasani
ve Dr. Iliriana Islami’den oluşan ön inceleme heyeti, raportör yargıç Ivan
Čukalović’in raporunu 16 Aralık 2010 tarihinde görüştükten sonra aynı
gün, tam kadroda toplanan mahkeme heyetine istemin kabul
edilmezliğine ilişkin öneri sunmuştur.
Olguların özeti
9. Başvurucu Bay Naser Rexhepi’ye göre sahibi olduğu Drenas (Glogofça)
merkezli NTP “Fer-Treg” şirketi Kosova Güvenlik Birliklerine (bundan
sonra TMK şeklinde anılacaktır) 07.07.1999 – 01.06.2000 tarihleri
arasında yakıt tedariki yapmıştır. Bu iddiasını TMK Genel Kurmayına
hitaben TMK Skenderay Birinci Bölge Komutanı Tümgeneral Sami
Lushtaku tarafından imzalanıp mühürlenmiş 106/00 sayı ve 05.07.2000
tarihli raporun bir nüshası ile desteklemiştir. Raporda TMK’nın bu
bölgesinin 80.763,44 DM veya bugünkü tutarı 41.293 € değerinde yakıt
tedariki yaptığı belirtilmiş olup, Bay Sami Rexhepi bu meblağın
kendisine ödenmediği ve TMK’nın kendisine borçlu kaldığını ileri
sürmüştür.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 540
10. E.nr. 100/2002 sayı ve 7.10.2002 tarihli yürütme kararında Bölge
Ticaret Mahkemesi, davalı olan TMK’nın davacı Bay Naser Rexhepi’nin
sahibi olduğu NTP “Fer-Treg” şirketine 41.293,89 € tutarındaki borcunu
8 günlük süre içerisinde ödemesi gerektiğini bildirmiştir.
11. TMK’nın itirazı doğrultusunda Bölge Ticaret Mahkemesi 15.04.2003
tarihinde VLC nr. 54/2003 sayılı kararıyla E. nr. 100/2002 sayı ve
7.10.2002 tarihli kendi kararını hükümsüz kılarak, bu kararın yürütüm
önerisini dava dilekçesi olarak kabul etmiş, kararın ikinci maddesinde ise
sahibi Bay Naser Rexhepi’nin olduğu NTP “Fer-Trade” şirketinin dava
dilekçesini reddetmiştir.
12. Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr. 39/2003 satı ve 19 Haziran 2003
tarihli kararında başvurucunun itirazı yerinde görülmeyerek
reddedilmiş, Priştine Bölge Ticaret Mahkemesinin VL.C nr. 54/2003 sayı
ve 15 Nisan 2003 tarihli kararını yürürlükte bırakmıştır.
13. Sahibi Bay Naser Rexhepi’nin olduğu NTP “Fer-Trade” şirketi kararın
gözden geçirilmesi üzere Yüksek Mahkemeye başvurmuş, bu
mahkemenin Rev. Nr. 11/2003 sayılı kararla başvurucunun istemi
reddedilerek Yüksek Mahkemenin Ac. nr. 39/2003 sayı ve 19.06.2003
tarihli kararı onanmıştır.
14. Aynı davacı aynı davayla ilgili olarak Bölge Ticaret Mahkemesine
başvurarak: 1. TMK, 2. Korgeneral Agim Çeku ve 3. Priştine merkezli
Adalet Departmanı hakkında şikayetçi olmuş, III, C.nr. 213/2005 sayı ve
27.10.2005 tarihli kararla birinci davacı ile ilgili şikayet görüşülmüş dava
olduğu için, son iki davalı hakkındaki şikayet ise yerinde bulunmayarak
reddedilmiştir.
15. Kosova Yüksek Mahkemesi davacının şikayeti doğrultusunda karar
alarak Ac.nr. 94/2005 sayı ve 14.12.2005 tarihli kararla davacının Bölge
Ticaret Mahkemesinin TMK’nın borcuna ilişkin karar metnindeki I.
(birinci) Kısma yönelik itirazını reddetmiş, üçüncü (III) davalı
hakkındaki kısım değiştirilerek yetkili mahkeme sıfatıyla davanın
görüşülmesi Priştine Belediye Mahkemesine havale edilmiştir.
16. Sonuç olarak yukarıda belirtilen kararlardan hoşnut olmayan Bay
Rexhepi, 26.06.2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesine başvurmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 541
Başvurucunun iddiaları
17. Başvurucu, kendi temsilcisi vasıtasıyla yukarıda belirtilen kararlarla
Anayasanın şu maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür: 10. madde [Ticaret Ekonomisi], 22. madde 1,
2, 7. fıkraları 23, 24, 25 ve 26. maddeler, 31. madde [Adil Yargılanma
Hakkı], 36. madde [Mahremiyet Hakkı], 49. madde [Çalışma ve Mesleği
Yerine Getirme Hakkı] vb.
18. Başvurucu aynı zamanda, Bölge Ticaret Mahkemesinin E, nr. 100/2002
sayı ve 7.10.2002 tarihli yürütüm kararıyla davalı olan TMK’nın
kendisine 41.293,89 € tutarındaki borcu 8 gün içerisinde ödemesi
gerekirdi. Daha sonra aynı mahkeme tarafından TMK’nın başvurusu
üzerine çıkartılan VI.C.nr 54/2003 sayı ve 15.04.2003 tarihli kararla,
başvurucuya göre, bir önceki kararın gayri hukuki şekilde bir önceki
karar geçersiz ilan edilmiştir. Buna yönelik itirazı da yerinde
bulunmayarak reddedilmiştir. Kosova Yüksek Mahkemesi de Ac. nr.
39/2003 sayı ve 19.06.2003 tarihli ve Rev.E nr 11/2003 sayı ve
18.05.2004 tarihli kararlarla, kendisi için makul olan E.nr. 100/2002
sayı ve 7.10.2002 tarihli kararın iptaline ilişkin karara karşı
başvurucunun itirazını ve gözden geçirme talebini reddetmiştir.
İstemin kabul edilirliği
19. İstem hakkında hükmetmesi için Mahkeme öncelikle Anayasanın 113.7
ve 21.4 maddelerine atıfta bulunmak ister. Bu maddeler şunu
belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlal edilmesi durumunda, yasa ile
belirtilen tüm kanun yollarının tüketilmesinden sonra dava açabilirler”.
“Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri,
uygulanabildikleri ölçüde tüzel kişiler için de geçerlidirler”
20. Mahkeme, Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın
46. maddesini de dikkate alır. Bu madde şunu belirlemiştir:
Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 113. maddesi 7. fıkrasına uygun
şekilde yapılan başvuruları kabul edip işleme koyar ve yasal koşulların
yerine getirilip getirilmediğini tespit eder.
21. Dava dosyasındaki evrak incelenirken bu uyuşmazlıkla ilgili son kararın
14.12.2005 tarihinde alındığı ve davacıya 15.02.2006 tarihinde teslim
edildiği tespit edilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 542
22. Süreyle ilgili vadeler dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi,
başvurucunun Kosova Anayasasının yürürlüğe girdiği 15 Haziran 2008
tarihinden önceki bir tarihte (Kosova Yüksek Mahkemesinin Ac.nr.
94/2005 sayı ve 14.12.2005 tarihli kararı) kamu kurumlarının aldığı bir
kararın Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep ettiğini
tespit etmiştir. Öyle ki Anayasa Mahkemesi, bu süre içerisinde Anayasa
ile güvence altına alınmış hakların varsayılan ihlalinin değerlendirmesini
yapamaz. Bu yüzden Anayasa ile ilişkili olarak istemin süre dışı olduğu
tespit edilmiştir (bkz. Blecic – Hırvatistan davası 59532/00 sayılı
başvuru hakkında AİHM’nin 29 Temmuz 2004 tarihli kararı. Bu kararda
AİHM, Sözleşmenin varlığından önceki döneme ait bir zaman diliminde
meydana gelmiş hukuki bir durum veya kararla ilgili taraf ülkelerin
herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığı bildirilmiştir).
23. Böyle bir gerekçe AİHM’nin Jasiiniene – Lituanya davasıyla ilgili
kabul edilmezlik kararında da öne sürümüştür (bkz. mutatis mutandis,
Jasiiniene – Lituanya davası, başvuru no: 41510/98, 6 Mart ile 6
Haziran 2003 tarihli AİHM Kararları).
24. Bu çerçevede Mahkeme, başvurucunun kabul edilirlik koşullarını yerine
getirmediğini değerlendirmektedir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI
Anayasanın 113.7 maddesine, Yasanın 47. maddesine ve İçtüzüğün 36.3(h)
kuralına dayanarak, Anayasa Mahkemesinin 16 Aralık 2011 tarihli
duruşmasında oybirliğiyle:
I.
II.
III.
İstemin kabul edilmez olarak REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ivan Čukalović, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 543
Başvurucu Kosova Ombudsman’ı 03/L-111 sayılı Milletvekilleri
Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27.
maddelerine karşı
Dava No: KO 119-2010, karar tarihi: 8 Aralık 2011
Anahtar kelimeler: kanun önünde eşitlik, yasanın kabulüne ilişki açıklama,
yasama yetkisi, emeklilikler, yasaların Anayasa’ya uygunluğu varsayımı,
Ombudsman tarafından yapılan başvurular, milletvekillerinin rolü
Başvurucunun Anayasa’nın 113.2(1) maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14(1) 6, 22, 24, 25 ve 27.
maddelerinin şu dört düzeyde Anayasa’ya aykırı olduklarını ileri sürmüştür:
(1) Yasa diğer vatandaşlara tanınan emeklilik hakkından daha elverişli
haklar sağladığından Anayasa’nın eşitlik, hukukun üstünlüğü, ayrım
gözetmeme ve sosyal adalet ilkelerine aykırı olduğunu; (2) söz konusu
emeklilikler Kosova’daki ortalama emeklilik maaşlarıyla orantısız
olduklarından Anayasa’nın 7. maddesinde belirlenen demokrasi, eşitlik,
ayrım gözetmeme ve sosyal adalet ilkelerine aykırı olduğunu; (3)
milletvekillerinin Meclis’teki görev süreleri başlamadan önce kamusal
sektörde veya kamusal kaynaklardan finanse edilen bir kurumdaki işyerine
milletvekilliği bittikten sonra geri dönme imkanı olduğunu ve (4) milletvekili
emekliliklerinin diğer vatandaşların emekliliklerinden ayrı olması için bir
gerekçe bulunmadığını belirtmiştir. Meclis’in verdiği cevapta Milletvekilleri
Hak ve Sorumlulukları Yasası’nın usulüne uygun olarak kabul edildiği
belirtilmiştir.
Mahkeme, Anayasa’nın 113.2 ve 135.4 maddelerine dayanarak
Ombudsman’ın Mahkeme’ye başvurmaya yetkili taraf olduğu ve Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 30. maddesine göre itiraz konusu yasanın
kabul edildiği tarihten itibaren 6 aylık süre içerisinde başvurulduğu için
kabul edilir olduğuna karar vermiştir.
Dava esasına ilişkin olarak Mahkeme, itiraz konusu mevzuatın 16 diğer
ülkenin yasa koyucusunun uygulamalarla karşılaştırarak Hırvatistan
Anayasa Mahkemesi, Karadağ Anayasa Mahkemesi ve Makedonya Anayasa
Mahkemesi’nin kararlarına atıfta bulunarak şu beş tespiti ortaya koymuştur:
(1) bu emekliliğin makul olmayan bir şekilde düzenlenmesinin 2005/20
sayılı UNMIK Yönetmeliği ve 03/L-084 sayılı Yasa kurallarından sapmaya
neden olurdu; (2) söz konusu yasa kıdem tazminatı, maaş zammı, hayat
sigortası veya ikramiye benzer olmayan bu kazanımı gerektiği şekilde
tanımlamayıp açıkça belirlenmiş kamusal amaçlı bir ödül olarak Meclis’in
bunu sağlamaya anayasal yetkisi bulunmamaktaydı; (3) itiraz konusu
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 544
emeklilikler ülkedeki ortalama emeklik maaşlarıyla orantısız olduklarından
böyle ayrımcı bir muamele için meşru kamusal bir amaç bulunmamaktaydı;
(4) itiraz konusu emeklilikler Kosova Bütçesi ile ödenen emeklilik
maaşlarından 8-10 misli daha yüksek olup bu orantısızlığın neticesinde
Meclis’in bu yasayı kabul ederken Anayasa’nın 3, 7 ve 24. maddelerini
dikkate alıp almadığı yönünde ciddi bir soruyu gündeme getirir ve (5) Meclis
itiraz konusu yasanın meşru amacıyla ilgili makul bir açıklama sunmayıp bu
yasanın Anayasa’ya uygun olduğuna ilişkin genel varsayımı ortadan
kaldırmış ve bazı milletvekillerinin güçlü muhalefetine rağmen kabul edilen
bu yasanın yürütülmesiyle ilgili mali veya ekonomik etkileri konusunda ne
Maliye Bakanlığı ne de Merkez Bankası tarafından herhangi bir açıklama
veya gerekçelendirme sunulmamıştır. Sonunda Mahkeme, söz konusu
emeklilik düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna, Meclisin
milletvekillerinin sakatlık veya ölümlerine ilişkin kendileri ve aile fertleri
için Anayasa’ya uygun bir emeklik planı kabul edebileceğine karar vermiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerden dolayı Mahkeme, başvurunun kabul edilir
nitelikte olduğuna ve Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası ilgili
hükümlerinin Anayasa’nın 3.2, 7 ve 74. maddelerine aykırı olduğuna karar
vermiş ve ilgili hükümleri geçersiz ilan etmiş, Mahkeme’nin ilgili hükümlerin
askıya alınmasına ilişkin geçici tedbir kararının daimi karar halini aldığını
ilan etmiş ve Karar’ın derhal yürürlüğe gireceğini belirtmiştir.
Priştine, 8 Aralık 2011
Nr. Ref.: AGJ 165/11
MAHKEME KARARI
Dava No: KO 119/10
Başvurucu
Kosova Cumhuriyeti Ombudsmanı
03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasası 14. madde 1.6 fıkrasının ile 22, 24, 25 ve
27. maddelerinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 545
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Kosova Cumhuriyeti Ombudsmanıdır
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27.
maddelerinin iptalini talep etmektedir.
Dava konusu
3. 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27.
maddelerinin Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesidir.
Yasal dayanak
4. Kosova Cumhuriyeti Anayasanın (bundan sonra “Anayasa” şeklinde
anılacaktır) 113.2 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20 ve 27. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır)
56(1). kuralı.
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
5. Ombudsman, 26 Kasım 2010 tarihinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa
Mahkemesi’ne (bundan sonra “Mahkeme” şeklinde anılacaktır) başvuru
dilekçesi sunmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 546
6. Anayasa Mahkemesi Başkanının GJR 119/10 sayı ve 29 Kasım 2010
tarihli emirnamesiyle Yargıç Robert Carolan raportör yargıç olarak
görevlendirilmiştir. Aynı tarih ve KSH 119/10 sayılı kararla Yargıç Ivan
Čukalović başkanlığında, yargıçlar Kadri Kryeziu ve Gyljeta
Mushkolaj’dan oluşan Ön İnceleme Heyeti belirlenmiştir.
7. Mahkeme, 17 Aralık 2010 tarihinde kapalı yapılan bir duruşmada, karar
tarihinden itibaren altı ayı geçmeyecek süre için geçici tedbir kararı
almış, 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27.
maddelerinin uygulanmasını eşit sürede geçerli olmak kaydıyla derhal
durdurmuştur.
8. Mahkeme, müteakip diğer duruşmalarda geçici tedbiri birkaç kez devam
ettirmiş, son olarak 20 Ekim 2011 tarihli Emirname ile 31 Aralık 2011
tarihine kadar geçerli olmak üzere geçici tedbir uygulamıştır. Mahkeme,
bu dava üzerinde durmaya devam etmiştir.
9. Mahkeme, 21 Aralık 2010 tarihinde Kosova Meclisi Başkanına istemi
bildirmiş, Mahkemeye yapılan bu başvuruyla ilgili Meclisin bir
açıklamasının olup olmadığını sormuştur.
10. Meclis Başkanı Sayın Jakup Krasniqi, 24 Ocak 2011 tarihinde resmi bir
yazı göndererek Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasının ilgili
maddelerinin uygulanmasının durdurulmasına yönelik Mahkemece
konan geçici tedbirden haberdar olduğunu, Kosova Meclisinin 2 Kasım
2010 tarihinde feshedildiğini dikkate alarak Kosova Meclisinin yeni
yasama döneminin toplanmasına kadar münasip bir cevap
vermeyeceğini bildirmiştir.
11. Meclis Sekreteri Bay Ismet Krasniqi, 11 Mayıs 2011 tarihinde Meclis
Yasama Komisyonu tarafından hazırlanmış bir cevabı 16 Mayıs 2011
tarihinde Mahkeme Sekretaryasına teslim etmiştir. Bu davanın konusu
olan mevzuatın Meclis İçtüzüğü kurallarına uygun şekilde kabul edildiği
için Anayasa ile uyumlu olduğu sonucuna varmıştır.
12. Mahkeme, 5 Temmuz 2011 ve 22 Kasım 2011 tarihlerinde davayı
görüşmüş, başvurunun kabul edilirliğine karar vererek davayı esastan ele
almıştır.
Olgular
13. Kosova Cumhuriyeti Meclisi (bundan sonra “Meclis” şeklinde
anılacaktır) 4 Haziran 2010 tarihinde 74 (yetmiş dört) kabul, 2 (iki) ret
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 547
ve 2 (iki) çekimser oyla Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasasını
kabul etmiştir.
14. Yasama ve Yargı Komisyonu 7 Ekim 2008 – 16 Mart 2010 aralığında bu
tasarıyı görüşmek üzere en az yedi defa toplanmıştır. Komisyon, bu yasa
tasarısı ile ilgili AGİT yorumlarını 21 Ekim 2008 tarihinde almıştır. AGİT
özellikle şunu tavsiye etmiştir:
“Normal emeklilik kurallarının ötesinde olduğu için ilave emeklilik
hükmünün silinmesi gereklidir. Böyle bir hüküm devlet bütçesine büyük
bir yük ekleyecektir.” (bkz. AGİT tarafından Milletvekilleri Görev ve
Sorumlulukları Yasa Tasarısında yapılması önerilen değişiklikler ve özel
yorumlar.
15. Komisyonun bir üyesi 14 Aralık 2009 tarihinde, “daha iyi siyasi ve
ekonomik” koşullar oluşana kadar bu yasa tasarısıyla ilgili kararın
ertelenmesini önermiştir.
16. Meclis, 13 Haziran 2008 tarihinde 03/L-084 sayılı Kosova Emeklilik
Fonu Yasasını kabul etmiştir.
17. Aşağıda adları sayılan sivil toplum kuruluşları (STK) 21 Haziran 2010
tarihinde Kosova Cumhurbaşkanına bir mektup göndererek yukarıda
zikredilen yasanın onaylamamasını talep etmişlerdir: Kosova Ulusal
Demokrasi Enstitüsü (NDI), Yurttaş Girişimi Forumu (FİQ), “Fol”
Hareketi, Mitroviça Topluluk Binası (CBM).
18. Kosova Meclisi Yasama ve Yargı Komisyonu Başkanı Bay Bahri Hyseni,
Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasında yapılan teknik bir hata
sonucunda, 4 Haziran 2010 günü onaylanan metinde belirtildiği şekilde
emeklilik yaşının 50 değil de 55 olarak düzeltilmesini 25 Haziran 2010
tarihinde Meclis Sekreterliğinden talep etmiştir.
19. Meclis, Bay Bahri Hyseni’nin 4 Haziran 2010 oturumunda kabul edilen
yasadaki teknik hatanın düzeltilmesine ilişkin talebini 25 Haziran 2010
tarihinde kabul etmiştir. Bay Hyseni’nin talebi 73 (yetmiş üç) “evet” oya
karşılık 2 (iki) “hayır” oyla kabul edilmiştir.
20. Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasası, Cumhurbaşkanının 5
Temmuz 2010 tarih ve DL-029-2010 sayılı kararıyla ilan edilmiştir.
21. Ombudsmanlık Kurumu 19 Temmuz 2010 günü şu sivil toplum
kuruluşlarından bir başvuru kabul etti: Kosova Demokratik Enstitüsü
(KDI), Yurttaş Girişimi Forumu (FIQ), İnsan Hakları Gençlik Girişimi
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 548
(YIHR), Kosova İstikrar Girişimi (IKS), İlerleme Girişimi (INPO), Balkan
Politika Enstitüsü (IPOL), İnsan Hak ve Özgürlüklerini Koruma Kurulu
(KMDLNJ), “FOL” Hareketi, Mitroviça Topluluğunun Kuruluşu (CBM),
Politika ve Savunuculuk Merkezi (QPA) ve Syri Vision toplu bir dilekçe
ile Halk Avukatı Kurumuna başvurarak, yasaların öngördüğü görev ve
yetkileri çerçevesinde Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinden
Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 22. maddesinin
Anayasaya
uygunluğunun
değerlendirmesini
yapmasını
talep
ediyorlardı.
22. Yukarıda zikredilen Sivil toplum kuruluşları (STK) bu maddenin Kosova
Cumhuriyeti Anayasa ihlali oluşturduğu görüşünde olup, Anayasa
Mahkemesi tarafından davanın esastan görüşülüp bir karara
bağlanmasına dek 1 Ocak 2011’den itibaren öngörülen yürürlüğünün
durdurulmasını talep etmişlerdir.
23. Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasası 20 Temmuz 2010 tarihinde
Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayımlanmıştır.
24. STK’nin taleplerine 21 Temmuz 2010’da Kosova Emekliler Sendikası da
katılmıştır.
25. Meclis Sekreteri Bay Ismet Krasniqi, Meclis Yasama Komisyonunun 11
Mayıs 2011 tarihinde hazırladığı bir cevabını Mahkemenin Genel
Sekreterine 16 Mayıs 2011 tarihinde teslim etmiştir. Bu cevapta dava
konusu olan yasanın Meclis İçtüzüğü kurallarına uygun olarak kabul
edildiği için Anayasaya uygun olduğu tespitini içeriyordu.
26. Merkez Bankası Başkanı Bay Gani Gerguri tarafından 26 Temmuz 2011
tarihinde imzalanan bir mektupta Merkez Bankası ile Meclis arasında
03/L-111 sayılı yasanın onaylanması için harcamalar ve ekonomik etkiyle
ilgili bir irtibatın olmadığını Anayasa Mahkemesi’ne bildirmiştir.
27. Maliye Bakanı Sayın Bedri Hamza tarafından imzalanan 27 Temmuz
2011 tarihli mektupta, Kosova Meclisinden söz konusu yasanın ekonomik
etkileriyle ilgili bir yazı aldıklarını Anayasa Mahkemesi’ne bildirmiştir.
Bakanlık, bu isteme karşılık bir rapor hazırlamış, ancak bu yasanın
onaylanmasından önce danışmaların yapılması gerektiği için Meclise
gönderilmemiştir. Ancak, Kosova Meclisi, Maliye Bakanlığının
harcamalar ve ekonomik etkileriyle ilgili değerlendirmesi olmaksızın 4
Haziran 2010 tarihinde 03/L-111 sayılı yasayı kabul etmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 549
28. Bu iki cevap 2011 Ağustos ayının sonunda bilgi amaçlı Kosova Meclisine
iletilmiştir. Herhangi bir cevap talep edilmiştir. Herhangi bir cevap veya
açıklama da alınmamıştır.
29. Anayasa Mahkemesi, “hazırlık çalışması” olarak nitelendirilen ancak BM
Genel Sekreteri Özel Temsilcisi tarafından onaylanmayan ve bunun
sonucu olarak yürürlüğe girmemiş olan Meclisin çeşitli kademelerinde
görevli kişilerin emekliliklerine ilişkin 02/L-144 sayılı yasayla ilgili yazılı
belgeleri, 4 Ağustos 2011 tarihinde kabul etmiştir.
Ombudsman
tarafından itiraz edilen söz konusu 03/L-111 sayılı yasayla ilgili
malzemelerden konuyla ilgili herhangi bir şey bulunmadığı tespit
edilmiştir.
Başvurucunun iddiaları
30. Ombudsman, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının “Kosova
Meclisi milletvekillerinin tüm diğer vatandaşların emeklilik haklarından
daha elverişli emeklilik imkanları sağladığı için ilgili hükümlerin
Anayasanın eşitlik, hukuk üstünlüğü, ayrımcılık yasağı ve sosyal adalet
ilkeleriyle bağdaşmamaktadır” iddiasında bulunmuştur.
31. Ombudsman ilaveten “Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının
22. maddesinde öngörülen ilave emekliliğin ülkedeki emekliliklerle
orantısı bulunmayıp Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 7. maddesinde
açıklanan değerlerle, demokrasi, eşitlik ayrımcılık yasağı ve sosyal adalet
ilkeleriyle uyumsuz” olduğunu tespit etmiştir.
32. Dahası, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 38. maddesi,
onların milletvekilliği görevi başlamadan önce kamu fonlarıyla finanse
edilen kuruluşlarda görevli olmuş olmaları halinde, görevleri bittikten
sonra tekrar aynı göreve devam etmelerini öngörmüştür. Bu, iş
konusunda kendilerine güvence sağlamakta olup milletvekilliğinden
önce kamusal sektörde çalışmış olmaları halinde işsiz kalma riskini
ortadan kaldırır. Kosova’da emeklilik yaşının 65 olduğu dikkate
alındığında milletvekilleri görevleri tamamlandıktan sonra başka bir
yerde de iş bulabilirler.
33. Son olarak Ombudsmana göre, “Kosova Meclisi milletvekillerinin
imtiyazlı statüsü Kosova Cumhuriyeti’nin mevcut hukuk düzeninde,
emeklilik genel ilkelerinden bu oranda sapmak için yeterli gerekçe
oluşturmaz”.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 550
Meclisin Cevabı
34. Meclisin bir temsilcisi, bu davanın konusu olan yasanın Meclis
İçtüzüğüne uygun şekilde kabul edildiği için Anayasaya uygun olduğunu
ileri sürmüştür.
İstemin kabul edilirliği
35. Mahkemenin, kabul edilirlik koşullarının tespitinden önce, iki temel
meseleyle ilgili sorulara cevap aramalıdır:
a. Anayasal bir meseleyi dava konusu yapmaya Ombudsmanın yetkili
taraf olup olmadığı;
b. Mahkemeye yapılan başvurunun Anayasal mesele olup olmadığı.
36. Yukarıda belirtilen iki meseleye cevap aramak amacıyla Mahkeme,
Anayasanın 113.2 maddesine atıfta bulunmak ister. Söz konu madde
şunu belirlemiştir:
“…
Kosova Meclisi, Kosova Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Halk Avukatı
(Ombudsman) yetkili makamlar olup aşağıdaki davaları açabilir:
[…]
(1)
Yasalar, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın kararları ve Hükümet
kararlarının Anayasaya uygunluğu ile ilgili konular;
(2)
Belediye Yönetmeliğinin Anayasayla uygunluğu.
Anayasanın 135.4 maddesi şunu belirlemiştir:
“Halk Avukatı (Ombudsman), bu Anayasanın hükümlerine uygun
şekilde, davaları Anayasa Mahkemesine gönderme hakkına sahiptir.
37. Anayasanın yukarıdaki tanımına dayanarak Ombudsman, Anayasa
Mahkemesi’ne başvuruda bulunmaya yetkisi olup 03/L-111 sayı ve 4
Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının 14.
madde 1.6 fıkrasının ve 22, 24, 25 ile 27. maddelerinin Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi istemiyle ilgili olarak Anayasanın 113.2
maddesinde belirtilen “Yasalar, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın kararları
ve Hükümet kararlarının Anayasaya uygunluğu ile ilgili konular”
hakkındaki koşulları yerine getirmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 551
38. Bundan başka Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru, Yasanın
yürürlüğe girmesi gereken altı aylık süre tamamlanmadan yapılmıştır.
Öyle ki Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın 30.
maddesinde belirtilen sürelerle ilgili kıstas yerine getirilmiştir.
39. Bu, anayasal bir mesele olup Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya
uygunluğunun değerlendirilmesi için başvuruda bulunulması uygundur.
Yürürlükteki yasa
40. Anayasa Mahkemesi’ne görüşülmesi için yapılan başvuruya tam ve
Anayasaya uygun bir cevabın verilebilmesi için Mahkeme, Kosova’da
yürürlükte olan emeklilik mevzuatını dikkate alacaktır. Söz konusu yasa
şudur:
03/L-111 sayılı Milletvekilleri Görev ve Sorumlulukları Yasası
41. Yasanın 14.1 (6) maddesi şunu belirlemiştir:
“…
Milletvekillerinin Mali ve Maddi Kazanımları
Milletvekillerinin görev süresi boyunca şu ücretlere hakları vardır:
e. Asli maaş
f. Görev süresi bittikten sonra geçici maaş
g. Meclis oturumları ve komisyon toplantılarına katılım ücreti
h. Parlamentodaki görevlerle ilgili ücretler
i. Aylık harcamalarla ilgili ödemeler
j. İlave emeklilik
k. Bu yasa ile belirlenen diğer haklar.
…”
42. Bu yasanın 22. maddesi şunu öngörmüştür:
“…
İlave Emeklilik
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 552
1. En az bir dönem boyunca görev yapmış ve elli beş (55) yaşını
tamamlamış milletvekillerinin görev süresi tamamlandıktan sonra,
ilave emeklilik hakları vardır.
2. Bu maddenin 1. fıkrasındaki koşulları yerine getiren
milletvekillerinin, milletvekili asli maaşının yüzde elli (% 50)
oranında ilave emekliliğe hakları vardır. Bu maddenin 1
fıkrasındaki koşulları yerine getirip iki dönem boyunca görev
yapmış milletvekillerinin asli maaşın yüzde altmış (% 60) oranında
ilave emekliliğe, üç veya daha fazla dönem görev yapmış
milletvekillerinin ise asli maaşın yüzde yetmiş (% 70) oranında ilave
emeklilik almaya hakları vardır.
…”
43. Yasanın 23. maddesi şunu öngörmüştür:
“…
1. Bu yasa ile belirlenen milletvekilleri hak ve sorumlulukları 2001
yılından itibaren milletvekilliği mazbatası esasına göre işlemeye
başlar.
2. 1990-2000 yılları arasındaki dönemlerde görev
milletvekillerinin statüsü, ayrı yasa ile düzenlenecektir.
yapmış
44. Aynı yasanın 24. maddesi şunu belirlemiştir:
“…
Esas Emeklilik
Milletvekili ilave emekliliğinin hesaplanması için mevcut milletvekili
asli maaşı esas alınır.
İlave emekliliğin genel toplamı milletvekili asli maaşının yüzde yetmiş
(% 70) oranını geçemez.
…”
45. Yasanın 25. maddesi şunu öngörmüştür:
“…
Maluliyetten Emeklilik
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 553
1. Görevini yerine getirirken yaralanıp görev yapamaz derecede
maluliyeti meydana gelen milletvekilinin, emeklilik kıdem süresi,
yaşı ve milletvekilliği süresine bakılmaksızın ilave emeklilik hakkına
sahip olur.
Bu maddenin birinci fıkrasından belirtilen emekliliğin tutarı asli
maaşın yüzde yetmişi (% 70) oranındadır.
46. Yasanın 26. maddesi şunu öngörmüştür:
Özel Koşular
“Emeklilik tutarının belirlenmesi için kıstas, ülke ve ülke dışında
kazanılmış genel kıdem emekliliği hakkıdır.
47. Yasanın 27. maddesi ise şunu belirlemiştir:
“…
Aile Emekliliği
Vefat etmiş milletvekilinin ailesine verilecek ilave emeklilik,
milletvekilinin vefatından önce sahip olduğu emeklilik hakkının yüzde
yetmiş (% 70) oranında almaya hakları vardır.
Esas emeklilik hakkının elde edilmesi için uygulanması öngörülen
işlemler ilave emeklilik için de geçerlidir.
İlave emekliliğe hakkı olan aile bireyleri, milletvekilinin eşi ve on sekiz
(18) yaşına kadar olan çocukları veya yükseköğrenime devam eden ve
yirmi beş (25) yaşına kadar olan çocuklarıdır.
…”
Kosova Emeklilik Fonu Yasası
48. Meclis, Kosova Emeklilik Fonuna ilişkin 2001/35 sayılı UNMIK
Yönetmeliği değişikliği hakkında 2005/20 sayılı UNMIK Yönetmeliğini
değiştirmek üzere 03/L-84 sayılı yasayı kabul ettiğinde 2008 yılına ait
yasa yürürlükteydi. Bu yasanın 3. maddesi şunu belirlemiştir:
“…
Yönetmeliğin 1 maddesinde KBÖ (Kosova Bankacılık ve Ödemeler
Otoritesi) başlığı altındaki ifade aşağıdaki gibi değiştirilmiştir:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 554
KMB kısaltmasının açılımı Kosova Merkez Bankası şeklinde olup
Anayasanın 142. maddesine göre bağımsız bir ajans (kurum) olarak
emeklilik fonlarına lisans verilmesi; emeklilik fonları sigortalarının, bu
yasaya göre açık yatırım araçlarının yöneticileri ve stopajlarının
denetimi ve düzenlenmesini yapar ve Kosova Emeklilik Tasarrufu
Fonlarının denetimini yapmakla yükümlüdür.
…”
49. Bu yasanın 6. maddesi şunu belirlemiştir:
“…
Yönetmeliğin 2.2 maddesi aşağıdaki 2.2 maddesiyle tamamen
değiştirilir:
2.2 Bütçe ve ödeme politikalarının bir parçası olarak emeklilikle ilgili
ekonomik politikaların belirlenmesi Hükümetin görevidir.
Hükümet, bu politikayı Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı ile
Maliye ve Ekonomi Bakanlığının işbirliği ile KMB Başkanı ve
Başbakan tarafından atanan üyeler, emeklilik politikalarında
çalışacak bakanlıklar arası çalışma grubunu oluştururlar.
Emeklilik politikaları çalışma grubu, ihtiyaçlar doğrultusunda,
emeklilik politikalarının uygulanması için kurallar ve yönetmelikler
önerir ve Kosova’da emeklilik tasarruf fonlarına izin verilmesi,
düzenlenmesi ve denetimi konusunda Hükümete öneri sunar.
…”
50. Emekliliklerin Arttırılması ve 02/51 sayılı Hükümet Kararının
Uygulanmasına ilişkin 15/2009 sayılı Genelgenin 2. maddesi şunu
öngörmüştür:
“Aylık emeklilik maaşı 45 avro olup 80 avroya yükseltilip zam hakkına
sahip olan emekliler şunlardır: İş sözleşmesine göre çalışıp stopajları
ödeyen mevcut emekliler, […]”
51. Genelgenin 3. maddesi şunu belirlemiştir:
“Temel emekliliğin üzerine zam hakkı kazanmaya yönelik temel koşul
ve kıstaslar: Başvurucunun 65 yaşını aşmış ve Emeklilik ve Maluliyet
Sigortası hükümlerine göre 15 yıldan fazla ödenmiş emeklilik
sigortasının ve bu sürenin en az 7 yıl 7 aylık çalışma kıdeminin
bulunması gerekmektedir.”
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 555
İstemin özü
52. Bu istem değerlendirilirken aksi ispatlanmadığı müddetçe Mahkeme,
konuyla ilgi mevzuatın tamamının Anayasaya uygun olduğunu
varsaymak durumundadır. Mahkemenin görevi herhangi bir kararın
veya yasal hükmün yasalığını veya uygun bir kamu politikasıyla
desteklenip desteklenmediğini değerlendirmek değil, sadece Anayasaya
uygunluğunu değerlendirmektir (bkz. Anayasanın 112. maddesi).
53. Bir yasanın Anayasa’ya aykırılığı olup olmadığını değerlendirmek için
Anayasanın şu hükümleri dikkate alınmalıdır:
a. Madde 16:
1. Kosova Cumhuriyetinin en yüksek yasal hükmü Anayasadır. Yasalar
ve diğer yasal hükümler bu Anayasayla uyumlu olmalıdır. (Vurgu
eklenmiştir)
2. Yönetim yetkisi Anayasadan gelir.
3. Kosova Cumhuriyeti, uluslararası hukuka uyar.
4. Kosova Cumhuriyetindeki her birey ve organ, Anayasa hükümlerine
tabidir. (Vurgu eklenmiştir)
b. Madde 3:
2. Kosova Cumhuriyeti Kamu Otoritesi, […], tüm bireylerin kanun
önünde eşitlik ilkesine […] dayandırılmasıyla uygulanır.
c. Madde 7 şunu öngörmüştür:
Kosova Cumhuriyetinin Anayasal Düzeni özgürlük, barış, demokrasi,
eşitlik, […] ilkelerine dayanır.
d. Anayasanın 4.2 maddesi şunu öngörmüştür:
Kosova Cumhuriyeti Meclisi yasama yetkisini uygular.
e. Madde 65 [Meclisin Yetkileri]
Kosova Cumhuriyeti Meclisi:
(1) Yasa, karar ve diğer genel hükümleri onaylar;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 556
f.
Anayasanın 74. maddesi şunu öngörmüştür:
Kosova Meclisi milletvekilleri, görevlerini Anayasa, yasalar ve meclis
çalışma kurallarına uygun şekilde, Kosova Cumhuriyetinin en iyi
çıkarları için yerine getirirler.
Yasama yetkisinde sınırlamalar
54. Meclisin yasama yetkisinde sınırlamalar bulunmaktadır:
“…
(1) Yasalar Anayasa ve anayasal ilkelerle uyumlu olmalıdır.
(2) Kişi, kurum veya personele etkisi olan yasaların meşru amaçları
bulunmalı ve tüm Kosova vatandaşlarının haklarıyla orantılı
olmalıdır.
(3) Parlamento üyelerine dolaysız özel kazanımlar sağlayan yasalar
anlaşılır, meşru ve açık amaçlarla desteklenen gerekçelere
dayandırılmalıdır.
…”
55. İtiraz konusu yasa özellikle bu esas üzerinden tahlil edilmelidir. Bu
yasayı kabul ederken ve yasanın amaçlarını tespit ederken Meclis, bu
ilkeleri dikkate almış mıdır? Bu yasayı kabul ederken Meclisin analize
başvurduğunu ortaya koyan deliller Mahkemeye sunulmamıştır.
56. Mahkeme, Anayasa’nın güçler ayrımı doktrinine dayandığını daha önce
vurgulamıştır. Kosova Cumhuriyeti Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve
Hükümet Üyelerinin Dokunulmazlıklarına ilişkin KO 98/11 sayı ve 20
Eylül 2011 tarihli Mahkeme Kararının 44. maddesinde Mahkeme şu
ifadeye yer vermiştir: “Kosova Cumhuriyeti, Anayasasında, kuvvetler
ayrılığı ile yetki dengeleri ilkesine dayanan demokratik cumhuriyet
olarak tanımlanmıştır. Kuvvetler ayrılığı devletin demokratik işleyişini
güvence altına alan esaslardan biridir. Bu kolların bağımsız ve etkin
işleyişinin özü bu yetkileri somutlaştıran kişilere verilen
dokunulmazlıktır.”
57. Anayasanın 4.2 maddesinde yasama yetkisini Meclis’in uyguladığını
açıkça belirtilmiştir. Anayasa’da, bu yetki veya sorumluluğa sahip başka
bir hükümet kanadının sahip olduğuna ilişkin herhangi bir referans
bulunmamaktadır. Anayasanın 74. maddesi geniş ve genel anlamda
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 557
Meclis’in bu işlevini, Kosova Cumhuriyeti ve Anayasa’nın en iyi çıkarları
doğrultusunda yerine getireceği belirtilmiştir.
58. Yasama için bu standardın uygulanması esnasında Anayasa, Meclisin,
tüm bireylerin kanun önünde eşit olduklarını (3. madde) ve Anayasa’nın
eşitlik ilkesine dayandığını (7. madde) kabul etmesini gerekli kılmıştır.
Bu ilkelerin uygulanması süresince Meclis, yasalarla eşit koruma
ilkesinin eşit konumda olmayan birey veya grupların haklarını koruyup
geliştirmeye yönelik gerekli önlemlerin alınmasını engellemeyeceğini
(24.3 madde) de kabul etmelidir. Başka bir ifade ile bir köy polisinin
Başbakan veya bir hekim kadar ücret almak zorunda değildir, çünkü
hepsinin görevleri, sorumlulukları ve becerileri farklı olabilir.
59. Yasaları kabul ederken Meclis’in, Anayasa’nın 24. maddesinde [Kanun
Önünde Eşitlik] belirtilip aşağıda alıntılanan kıstaslar çerçevesinde
hareket etmesi gereklidir:
“…
Tüm insanlar kanun önünde eşittir. Ayrım yapılmaksızın herkes, eşit
yasal koruma hakkına sahiptir.
Hiç kimseye ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi görüş veya milli köken,
sosyal sınıf, bir topluluğa olan bağlılık, mülk, ekonomik ve sosyal
durum, cinsel tercih, doğum, özürlü veya başka herhangi bir statüden
dolayı ayrım yapılamaz.
Eşit yasal koruma ilkeleri, eşit konumda olmayan birey ve grupların
haklarının korunması ve geliştirilmesi için gerekli önlemlerin
alınmasını engellemez. Böyle önlemlerin uygulanması, ancak konulma
amacına ulaşılıncaya kadar sürer.
…”
Yasanın tahlili
60. İtiraz konusu yasada “ilave emeklilik” olarak tarif edilse de, şu
sebeplerden dolayı ilave emeklilikten çok istihdamdan sonra verilen ilave
bir ücret özellikleri taşımaktadır:
I.
Temel emeklilikten farklı olarak bu “emekliliği” finanse edecek hak
sahiplerinden kesinti yoluyla katkı sunmaları talep edilmez.
II. “Emeklilik”in 2001 yılından itibaren Mecliste görev almış ve emekli
olmuş veya olacak olan milletvekillerine geriye dönük olarak
uygulanması gereği bulunmaktadır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 558
III.
“Emeklilik” hak sahibi olup görev süresinin sonunda kamu
kuruluşlarındaki iş yerlerine geri dönecek veya dönmüş olanlara da
ödenebilecektir.
IV. Bu yasa, Kosova’da emeklilik politikalarını görüşmekle yükümlü belirli
hükümet yetkilileri tarafından herhangi bir yorum veya görüşme
yapılmaksızın kabul edilmiştir. 03/L-084 sayılı bu yasa, Kosova’da
emeklilikle ilgili politikaları oluşturmak için çeşitli bakanlıklardan ve
Kosova Merkez Bankasından yetkililerin sorumlu olmasını öngörmüştür.
V. Bu bir “ikramiye”dir; çünkü muhtemel bir adaya, özel amaçları
olağanüstü şekilde yerine getirmesi veya aşması sonucunda mali yıl
sonunda yapılan terfi veya ödül şeklinde verilen tipik bir teşviktir.
VI. Bu maaş zammı değildir. Maaş zammının etkisi, sadece gelecekte
milletvekili olmayı veya yeniden seçilmeyi düşünenler için geleceğe
yöneliktir. Bu yasanın geriye dönük etkisi bulunup ücretten çok ödüle
benzemesine sebep olan da budur. (bkz. 03/L-147 sayı ve 13 Mayıs 2010
tarihli Memur Maaşları Yasasının 11. maddesi)
VII. Bu bir “kıdem tazminatı”dır. Kıdem tazminatı genelde, belli bir süre
çalışıp çalışanın işten ayrıldığı anda bir defada ödenen meblağdır. Bu
yasa, süre belirtilmeksizin tutarı belirtilmemiş bir tutarın ödenmesine
yetki sağlamaktadır (bkz. 03/L-147 sayı ve 13 Mayıs 2010 tarihli Memur
Maaşları Yasasının 22.2 maddesi)
VIII. Bu emekliliğin finansmanı, olağan emeklilik fonlarıyla hak sahiplerine
yaşadıkları sürece emeklilik ödemek üzere emeklilik fonunu oluşturmaya
Kosova Emeklilik Yasası ile yetkilendirilen Emeklilik Tröstü’nden
sağlanacak özel bir fon yerine, Kosova Hükümeti genel bütçesinden
sağlanması öngörülmüştür.
IX. Bu yasa, Kosova’da temel emeklilikle ilgili yasada Kosova Bütçesinden
emeklilik hakkına sahip olmak için kişinin en azından 65 yaşını
tamamlamış olması (yaş haddi emekliliği) veya 65 yaşını tamamlayıp 15
yıllık emeklilik kıdeminin olması gereğini öngören yasadan farklıdır (
bkz. 02/51 sayılı Emeklilik Zammına İlişkin Hükümet Kararının
uygulanmasına yönelik 15/2009 sayılı Genelgenin 3.1.1 maddesi).
Milletvekili rolünün tahlili
61. Milletvekillerinin, toplumun diğer kısmından farklı görev ve
sorumlulukları vardır. Onların sınırlı görev süresi, özel mesai programı
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 559
olup tekrar seçilememe ihtimalleri bulunmaktadır. Onlar, yasada
öngörüldüğü şekilde, kamu kurum ve kuruluşlarında ve işletmelerinde
idari veya yürütmeyle ilgili herhangi bir görev yürütemezler.
62. Öyle ki bu görevlere aday olmayı teşvik etmek için Meclis, toplumun
diğer kesimlerinden farklı bir ücret ödeyip, bu görevin gereklerini ve
görevle ilgili güvensizliği dikkate alarak meşru sınırlar içerisinde kalmak
şartıyla, olası adaylar için bir cazibe oluşturur. Bu yasayı onaylarken
Meclisin bu etmenleri dikkate aldığına ilişkin herhangi bir kanıt
bulunmamaktadır.
63. Bu yasa, 2001 yılından bu yana Meclise seçilmiş her milletvekili için, söz
konusu kişilerin halen görevde olup olmadıklarına bakılmaksızın, geriye
yönelik etkiye sahiptir. Mecliste görev yapmış eki milletvekillerine geriye
dönük emeklilik veya ücret sağlamak amacıyla çeşitli yasalar
hazırlanırken Meclisin, milletvekili görevinin saygınlığı, sorumlulukları
ve fedakârlıklarına rağmen seçilecek adayların teşvik edilme amacına
hangi şekilde ulaşacağına ilişkin bir tespitte bulunması gereklidir.
Meclisin, bu konuyla ilgili bir tespitte görülmemektedir.
Diğer ülkelerde milletvekilleri emeklilik maaşları
64. Ombudsman’ın istemiyle ilgili karar alınırken Mahkeme, Avusturya, Çek
Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Lüksemburg, Slovakya gibi ülkelerde
milletvekillerinin aldıkları emeklilik maaşlarıyla ilgili olguları göz
önünde bulundurabilecektir. Milletvekilleri, emeklilik sigortası haklarını,
milletvekilleri için ayrı bir fon bulunmaksızın, emeklilik sigortası
haklarını düzenleyen ve herkes için aynı olan genel yasal hükümle
gerçekleştirirler. Bkz. 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren 155/1995
Coll. (Çek Cumhuriyeti) emeklilik sigortasına ilişkin yasa, Estonya
Cumhuriyetinde 14 Nisan 2004 tarihinde kabul edilen Finanse Edilen
Emeklilikler Yasası, Fonds et Regimes Compiementaires de Pension
(Luxembourg),
Slovakya
Cumhuriyeti
Yaşlılık
Emekliliği
Tasarruflarına ilşkin 43/2004 Coll. sayılı yasa
65. İngiltere (bkz. 1920 sayılı 2009 yılına ait Emeklilikler – Parlamento
Emeklilikleri Kararnamesi (Değişiklikler) 2009 Yönetmelikleri) ve
Fransa’da 23 Aralık 1904 tarihinde Milletvekilleri Meclisi tarafından
hazırlanan ve parlamenter stopajlarından oluşan ve sübvansiyonu Ulusal
Meclis bütçesinde kapsanan Milletvekilleri Emeklilik Tablosu; bkz.
http://www.assemblee-nationale_fr/english/synthetic-.files/file_15.asP) oluşturulan bir başka içtihada göre milletvekillerinin,
milletvekilleri gelirlerinden finanse edilen ve parlamento bütçesinden
tamamlanan parlamento emeklik fonundan emekliliklerini almaları
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 560
gerekir. İtalya Parlamentosunun da milletvekillerine yönelik bir fonu
olup, ancak milletvekillerinin, maaşının % 5.6 oranında bu fona stopaj
ödemeleri
gerekmektedir
(bkz.
http://www.legco.gov.hk/yroo01/english/library/ein7.pdf)
66. Danimarka, Kıbrıs, Romanya, İsveç, Finlandiya ve Karadağ bu meseleyi
çeşitli hukuki hükümlerle, Kosova’da olduğu gibi çoğunlukla özel yasa ve
yönetmeliklerle, ancak farklı biçimlerde, sadece milletvekilleri için değil
yüksek memurlar için de geçerli olacak şekilde düzenlemişlerdir.
Örneğin: Danimarka’da milletvekilleri emeklilik yaşı 67 iken Kıbrıs’ta
60’tır ve milletvekili maaşının % 1.75 oranında kesinti emeklilik fonuna
aktarılır. İsveç’te devlet emeklilik tablosu, milletvekilleri için de
uygulanır ancak parlamento emeklilik tablosundan da destek verilir (
bkz. http://www.legco.gov.hk/yroo-01/english/library/ein7.pdf).
67. Amerika Birleşik Devletlerinde Kongre üyeleri emeklilikleri, tüm federal
hükümet çalışanları için olduğu gibi işveren ve çalışanın kesintileriyle
oluşturulan finanse edilen kaynaklardan sağlanır. Bu emeklilik, Kongre
üyeleri de dahil olmak üzere, tüm Amerikalı vatandaşların yararlandığı
temel sosyal sigortaya ilaveten verilen emekliliktir. Emeklilik miktarı
hizmet süresi ve ortalama maaşa göre hesaplanıp, yasanın kabul edildiği
tarihten önce hizmet etmiş Kongre üyeleri için geriye yönelik etkisi
bulunmamaktadır. (Bkz. 1986 yılına ait (P.L. 99-335) Federal Hükümet
Çalışanları Emeklilik Sistemi Yasası ve Kongre Çalışmaları Araştırma
Raporu: Kongre Üyeleri Emeklilik Kazanımları, 9 Şubat 2007.)
Diğer anayasa mahkemeleri kararlarının tahlili
68. Mahkeme, Makedonya ve Karadağ anayasa mahkemelerinin aynı
imtiyazları içeren milletvekilleri yasalarına yönelik aldıkları Anayasaya
aykırılık kararlarını da dikkate almıştır. Hırvatistan Cumhuriyeti Meclisi
ise, mesele Hırvatistan Anayasa Mahkemesinde görüşülmeden
milletvekilleri emeklilik maaşlarına indirim kararı almıştır.
A. Makedonya Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin kararı
69. Makedonya Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, Makedonya’daki diğer
vatandaşlardan farklı olarak, diğer memurlara değil de sadece
milletvekillerine cömertçe bir diğer emekliliği öngören yasayı Anayasaya
aykırı olarak ilan etmiştir. Mahkeme, bu yasanın Makedonya
Anayasasının 9 ve 32. maddelerini ihlal ettiğini tespit etmiştir. 9. madde
tüm vatandaşların kanun ve Anayasa önünde eşit olduklarını
öngörmüştür. 32. madde ise işyerinin herkese aynı şartlarda açık
olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, seçilmiş otorite veya organların
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 561
çalışmalarında görev alan diğer devlet memurlarına değil de sadece
milletvekillerine sağlanacak böyle bir ücreti haklı çıkartacak herhangi bir
delil bulamadığı sonucuna varmıştır. Mahkeme, bu yasanın, her
çalışanın hizmeti oranında ücret alma hakkı ilkesi ve kamu görevlerinde
bulunanların eşitliği ilkesi ile örtüştüğünü tespit etmiştir.
70. Söz konusu mahkeme şunu belirtmiştir:
“[…] İtiraz konusu yasal hükümlerle yasa koyucu, makul gerekçeler
bildirmeksizin diğer memurlar ve vatandaşlardan farklı olarak sadece
yasa koyucu ile ilgili imtiyazlara dayanan kazanım ve haklardan başka
bir şey olmayan erken emeklilikle ilgili farklı yöntem ve koşullar ortaya
koymuş olup, yasa koyucu, vatandaşları eşit olmayan ve Anayasanın 9.
maddesine göre aykırı olan bir konuma getirmiştir.” (Bkz. Makedonya
Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin 191/2005-0-1 sayı ve 04.12.2006
tarihli kararın § 5, madde 5)
71. Öyle görülüyor ki Makedonya Anayasa Mahkemesi, Makedonya
Parlamentosunun Makedonya Anayasasına dayanarak, görevinin yapısı
ve sorumluluklarından dolayı kamuda çalışan memurlar ve Makedon
toplumundaki diğer vatandaşlardan farklı olarak, milletvekillerinin
hangi nedenlerden dolayı özel ve ayrıcalıklı emeklilik hakkına sahip
olmaları gerekçelerine ilişkin ayrıntılı tespitlerde bulunmakla yükümlü
olduğu sonucuna varmıştır.
B. Hırvatistan Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin kararı
72. Hırvatistan Anayasa Mahkemesinde 2003 yılında benzer bir yasayla ilgili
görülen davada, yasanın geriye dönük etkisi olduğu halde Hırvatistan
Anayasasının ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır. Söz konusu
mahkeme,
diğer
emekliliklerden
farklı
olarak
parlamenter
emekliliklerinin düzenlenmesinin milletvekillerinin özel yasal statüsüne
dayandığı tespitinde bulunmuştur. (bkz. U-1/949/1999 sayılı dosya)
73. Bu dava başvurucuları söz konusu yasanın eşitlik ilkesini, toplumun
benzer kategorilerine mensup kişilerin eşit statüsünü ihlal ettiğini iddia
etmişlerdir. İddiaları dayanaksız olduğu tespitinde bulunan mahkeme şu
gerekçeyi öne sürmüştür:
“Anayasa Mahkemesi’ne göre diğer emekliliklerden farklı olarak
parlamenter emekliliklerinin düzenlenmesi, milletvekillerinin göreve
gelme şekillerinden ve görevlerinin yapısından, milletvekilliği görevini
yerine getirmekteki daha büyük sorumluluğundan, çalışmalarının
kamuya açık olmasından, görevin sınırlılıklarından, başka görevleri ifa
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 562
etmeye müsait olmayışından, eski mesleklerin terk edilişinden vb
nedenlerden ileri gelen özel yasal konumuna dayanmaktadır.”
C. Karadağ Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin kararı
74. Benzer bir davada Karadağ Anayasa Mahkemesi milletvekilleri ve
devlette yüksek görevlerde bulunan memurlarına yönelik özel ilave
emekliliğin Karadağ Anayasasına aykırı olduğunu ifade etmiştir. (bkz. 24
Aralık 2009 tarih ve 86/09, 43/09, 103/09 ve 108/09 sayılı Karadağ
Resmi Gazetesi Nol 33/08)
75. İtiraz konusu yasa milletvekilleri de dahil olmak üzere, devlet
memurlarının belli kesimine, mevcut davadaki yasaya benzer şekilde,
asli maaşın % 55 - % 85 oranında emeklilik hakkı tanıyordu. Bu kararı
Anayasaya aykırı ilan ettiğinde Karadağ Anayasa Mahkemesi şunu
belirtmiştir:
“Emeklilik hakkının düzenlenmesi vatandaşların meşru haklarından
biridir. Bu doğrultuda yasa koyucu, finansman kapasitesi, sosyal
politika önlemlerinin uygulanması ve benzeri koşullara bağlı olarak bu
hakkı düzenlemeye ve bunun sonucu olarak değiştirmeye, eklemeler
yapmaya ve yürürlükten kaldırmaya yetkilidir. Ancak, bu ilişkileri
düzenlerken yasa koyucu, Anayasa ile belirlenmiş sınırlıkları ve
özellikle hukuk üstünlüğü ile sosyal adalet ve Anayasanın nitelik ile
değerlerinin korunduğu ilkeleri dikkate almakla yükümlüdür.”
…..
“… Anayasa Mahkemesi, Yasanın 1. maddesi 2. fıkrasına göre devlet
memurlarının konumunun Anayasadan kaynaklanan özellikleri
bulunduğunu, öyle ki emekliliklerinin özel hukuki konumlarından,
siyasi görevlerin hukuki yapısından, bu görevleri yerine getirmekteki
artı sorumluluklarından, çalışmalarının kamuya açık olmasından,
görevin sınırlıklarından, görevi süresince başka görevleri ifa etmeye
müsait olunmayışından, bu süre içerisinde işin veya eski mesleğin terk
edilişinden vb nedenlerden dolayı olağan emeklilik sisteminden farklı
olarak düzenlenmesinin, devlet memurlarına yönelik ayrıcalıklı
emekliliklerin onların anayasal görev ve sorumluluklarına dayanılarak
bu özelliklerin hukuken ifade edilmesine imkan bulunup bu özelliklerin
daima ülkenin genel sosyal ve ekonomik koşullarıyla orantılı olması
gerekmektedir.” (Vurgu eklenmiştir)
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 563
Sonuç
76. Kosova Cumhuriyeti Meclisinin, milletvekillerinin görev yaptıkları
dönem sayısına bağlı olarak asli maaşın % 50, % 60 ve % 70 oranında
ilave emeklilik hakkını ikinci bir koşul olarak 55 yaşını tamamlayanların
kazanacakları tespitinde bulunurken 2005/20
sayılı UNMIK
Yönetmeliği ile Kosova Meclisinin çıkarttığı 03/L-084 sayılı yasasında
emeklilik hakkının kazınılmasına ilişkin genel ilkelerden, herhangi bir
gerekçe olmaksızın, saptığı görülmektedir.
77. Eğer bu “ilave emeklilik” ise, ki olmama ihtimali de bulunmakta, bu
yasanın ne olduğuna ilişkin yetersiz açıklama bulunmaktadır: (1) kıdem
tazminatı, (2) maaş zammı, (3) ikramiye, (4) yaşam sigortası veya (5)
hediye / ödül. Kıdem tazminatı, maaş zammı, ikramiye veya yaşam
sigortası özelliklerine sahip olmadığına göre bu, açıkça belirtilmiş
kamusal amacı olmaksızın ve Meclisin vermeye anayasal hakkı olmayan
hediyedir.
78. Bu istemin konusu emekli olan milletvekillerine ödenecek emekliliklerin
ülkedeki ortalama emekliliklerle orantısız olduğu açıkça görülmektedir.
Anayasal düzen demokratik ilkelere, eşitliğe, ayrımcılık yapmamaya ve
sosyal adalete dayanmaktadır. Bu emekliliklerin, milletvekillerinden
kesinti yapılmaksızın Kosova Cumhuriyeti genel bütçesinden ödenecek
olup ilave emeklilik olacağından (birinci görev dönemi için % 50 ücret),
meşru kamusal bir amaca ilişkin bu ayrıcalıklı muameleyle ilgili yeterli
gerekçe veya açıklama olmaksızın bu yasanın toplumun diğer
kesimlerine ve Kosova’daki diğer emeklilere karşı ayrımcılık oluşturduğu
ve Anayasa ile korunan eşitlik ve sosyal adalet ilkelerini ihlal ettiği
görülmektedir.
79. Mahkeme aynı zamanda, Milletvekilleri Hak ve Sorumlulukları Yasasının
milletvekili maaşının % 50, % 60 ve % 70 oranlarında öngördüğü
emekliliğin Kosova Bütçesinden verilen emekliliklerden 8 -10 misli fazla
olduğunu tespit etmek durumundadır. Varılması istenen amaçlarla ilgili
herhangi
bir
gerekçe
gösterilmeksizin,
temel
emeklikle
karşılaştırıldığında bu emekliliğin yaşı ve tutarıyla ilgili böyle bir
orantısızlık, Meclisin bu yasayı kabul ederken Kosova Anayasasının 7, 3
ve 24. maddelerini dikkate almadığı konusunda ciddi soruları akla
getirir.
80. Ombudsmanın itiraz ettiği yasanın kabulü esnasında veya ondan sonra
Kosova Meclisi, “takip ettiği meşru amaçla” ilgili herhangi bir makul
açıklama sunmamıştır. Böyle bir açılama olmadan bu yasa, Anayasaya
uygun ve anayasal olduğu yönündeki genel varsayımını kaybeder. Yasa
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 564
ve Yargı Komisyonu tutanağından AGİT’in bu yasanın kabul edilmemesi
yönünde güçlü bir şekilde tavsiyesinde bulunduğu ve en az bir Meclis
üyesinin böyle bir yasanın kabulü için uygun zamanın olmadığı
görüşünün bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu itirazlara rağmen bu yasa,
Maliye Bakanlığı veya Merkez Bankasının harcama veya ekonomik
etkileriyle ilgili herhangi bir açıklama veya yorum yapılmaksızın kabul
edilmiştir.
81. Bu yüzden 03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile 27.
maddelerinin Kosova Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olduğu sonucuna
varılmalıdır.
82. Mahkemenin Kararı, Meclisin, milletvekillerine veya milletvekilliği
görevi süresince yaralanan veya vefat eden milletvekili ailesine verilecek
emeklikle ilgili yasa çıkartmasını, yasa kabul edilirken Anayasa kıstasları
dikkate alınması halinde, engellemez.
ANAYASANIN 113.2 MADDESİNE, YASANIN 22 VE 27.
MADDELERİNE VE İÇTÜZÜĞÜN 65 (1) KURALINA DAYANARAK
MAHKEME OYBİRLİĞİYLE
I.
İstemin kabul edilir olduğuna,
II.
03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile
27. maddelerinin Kosova Cumhuriyeti Anayasasının 3.2, 7 ve 74.
maddelerine aykırı olduğuna,
III.
03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile
27. maddelerinin hükümsüz olduğuna,
IV.
03/L-111 sayı ve 4 Haziran 2010 tarihli Milletvekilleri Hak ve
Sorumlulukları Yasasının 14. Madde 1.6 Fıkrası ve 22, 24, 25 ile
27. maddelerinin yürütümünü durduran Mahkemenin 18 Ekim
2011 tarihli Geçici Tedbir Kararı hükümlerinin yürürlükten
kaldırılıp Mahkemenin kesin emri olarak değiştirilmesine karar
verilmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 565
V.
VI.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanması emredilmiştir.
Kararın derhal yürürlüğe girdiği bildirilmiştir.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Robert Carolan, imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 566
Başvurucu Fadil Selmanaj Yüksek Mahkeme’nin Ac. Nr. 170/2009
sayılı kararına karşı
Dava No: KI 108-2010, karar tarihi: 5 Aralık 2011
Anahtar kelimeler: idari dava, kanun yollarının tüketilmesi, bireysel
başvuru, ilgili taraf, yargı yoluna başvurma hakkı,
adil ve tarafsız
yargılanma hakkı, hakların yergı yoluyla korunması, evrak gönderimi, iş
ilişkisinin kesilmesi
İşine son verilip daha sonra Bağımsız Denetleme Kurulu tarafından işyerine
iade edilmiş olan başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak
yaptığı başvuruda işverenine ait Yüksek Mahkeme tarafından görülen ve
kendi işyeriyle ilgili olup işvereni lehine sonuçlanan davada kendisinin de
yer alması gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, söz konusu itiraz
başvurusu hakkında ne işvereni ne de Yüksek Mahkeme tarafından
bilgilendirilmediği için Anayasa’nın 31 ve 53. maddeleri ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 6.1 maddesiyle belirlenen adil ve tarafsız yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkeme, Yüksek Mahkeme ilgili taraf olan başvurucuya kararın bir
nüshasını göndermediği için, 1977 yılına ait İdari Davalar Yasası’nın 52.6 ve
53. maddelerine ve AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti,
Çınar v. Türkiye, Colozza v. İtalya, Sejdoviç v. İtalya davalarına atıfta
bulunarak
başvurucunun
yasalarla
belirlenen
kanun
yollarına
başvuramadığı için ve başvurucunun aynı davanın Yüksek Mahkeme’de
yeniden açıldığı konusunda bilgilendirilmediği için Anayasa’nın 113.7
maddesine göre başvurunun kabul edilir olduğuna karar vermiştir.
Davanın esasına ilişkin olarak Mahkeme başvurucunun yargı sürecine davet
edilmesi ve kendisine delillerini sunma imkanı verilmesi gerektiğine karar
vermiş, Yüksek Mahkeme’nin başvurucuyu bilgilendirmeksizin adli işlemi
başlatıp sonuçlandırdığını belirtmiştir. Mahkeme, Anayasa’nın 31.
maddesine göre herkesin adli süreçlerde eşit koruma hakkına sahip
olduğunu ve Anayasa’nın 53. maddesine göre mahkeme kararlarının Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin benzer güvence anlamına gelen 6.1
maddesine uygun şekilde çözümlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Mahkeme, 6.1 maddesinde müdahil tarafları medeni veya suç davasına
katılma hakkının açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen Colozza v. İtalya ve
Ziliberg v. Moldavya dvalarına atıfta bulunarak AİHM’nin bu hakkı kabul
ettiğini açıklamıştır. Öyle ki Mahkeme, başvurucunun bu davasında 31 ve 6.1
maddelerinin uygulandığını belirtmiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 567
Mahkeme, Golder v. Birleşik Krallık davasına atıfta bulunarak mahkeme
yoluna başvurma hakkını da kapsayan adil ve tarafsız yargılanma hakkının
ve Gusak v. Rusya davasında atıfta bulunarak davanın mahkemede
çözümlenmesi ve duruşmaya katılma ile duruşmaya hazırlık yapma hakkının
Anayasa’nın 54. maddesinden kaynaklandığını belirtmiştir. Mahkeme,
Sukhorubchenko v. Rusya davasına atıfta bulunarak davanın gelişimini
etkileyecek durumlarda özellikle müdahil tarafın yargıya intikal etmiş dava
gelişmeleri ve itiraz başvurusuna yönelik mahkeme kararı hakkında
bilgilendirilmemesi durumunda yargı yoluna başvurma hakkının hayali
olacağını vurgulamıştır.
Mahkeme, başvurucunun müdahil taraf olduğu bir davada işvereninin itiraz
başvurusunda bulunduğunu ve itiraz sonucunun başvurucunun temel
medeni haklarına etkisi olacağı tespitinde bulunmuştur. İdari Davalar Yasası
16. maddesine göre bir idari dava kararından etkilenen her kişinin müdahil
sayılması gereğine rağmen başvurucu müdahil edilmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerden dolayı Mahkeme, Anayasa’nın 31. ve
AİHS’nin 6.1 maddesi ihlali bulunduğuna karar vermiş, Yüksek Mahkeme
kararını geçersiz ilan etmiş, Mahkeme’nin kararı doğrultusunda davanın
yeniden görüşülmesi için Yüksek Mahkeme’ye iade etmiş ve kararın
uygulanmasını takip edeceğini belirtmiştir.
Priştine, 5 Aralık 2011
Nr. Ref.: AGJ 163/11
MAHKEME KARARI
Dava No: KI 108/10
Başvurucu
Fadil Selmanaj
Kosova Yüksek Mahkemesinin A.nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül
2009 tarihli kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 568
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Mitroviça mukimi Bay Fadil Selmanaj’dır.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu, Kosova Yüksek Mahkemesinin, kendisine 18 Ekim 2010
tarihinde teslim edilen A.nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli
kararına itiraz etmiştir.
3. Başvurucu, sözde Yüksek Mahkeme ile kendisinin resmi haberleşme
eksikliğinden manipülasyon şüphesinin doğmasına ve bunun
sonucunda müdahil taraf olarak madden ve manen zarar görmesine
sebebiyet veren Yüksek Mahkeme kararının Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesini talep etmiştir.
4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin alacağı kararla, adalet yararına
delil ve olguları sunma yükümlülüğü bulunan davalının delil eksiliğine
rağmen alındığı için bu haliyle eksik olan Yüksek Mahkemenin
170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararın iptalini talep etmiştir.
5. Başvurucu, iş sözleşmesinden doğan haklarını sağlamaya gayret etmiştir.
Yasal dayanak
6. İstem, Anayasanın 113.7 maddesi, 03/L-121 sayılı Kosova Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasanın (bundan sonra “Yasa” şeklinde
anılacaktır) 20. maddesi ve Kosova Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğünün (bundan sonra “İçtüzük” şeklinde anılacaktır) 56(1).
kuralına dayandırılmıştır.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 569
Davanın Mahkemeye geliş biçimi
7. Başvurucu 28
başvurmuştur.
Ekim
2010
tarihinde
Mahkeme
Sekretaryasına
8. Mahkeme Başkanı, 7 Aralık 2010 tarihinde Yargıç Almiro Rodrigues’i
raportör yargıç olarak görevlendirmiş ve Yargıç Robert Carolan
başkanlığında Enver Hasani ve Gyljeta Mushkolaj’dan oluşan Ön
İnceleme Heyeti’ni belirlemiştir.
9. Mahkeme, 11 Ocak 2011 tarihinde Kosova Yüksek Mahkemesi’ne
başvurucunun A.nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül 2009 tarihli kararın
Anayasaya uygunluğunun değerlendirilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
10. Mahkeme, 24 Şubat 2011 tarihinde başvurucudan, Mitroviça
Belediyesinin Bağımsız Denetleme Kurulu kararının iptalini talep ettiği
davadan haberdar olup olmadığını teyit etmek amacıyla ilave bilgi talep
etmiştir.
11. Başvurucu, 2 Mart 2011 tarihinde Mitroviça Belediyesinin dava
dilekçesini herhangi bir zamanda teslim almadığını ve Yüksek
Mahkeme’de böyle bir davanın görüşüldüğünden haberdar olmadığını
bildirmiştir.
12. Anayasa Mahkemesi, 5 Nisan 2011 tarihinde Yüksek Mahkeme’yi
başvurucunun iddiası konusunda bilgilendirmiş ve Mitroviça
Belediyesinin Yüksek Mahkeme’ye teslim edilen bu dava dilekçesi ile
davanın görüşülmekte olduğu konusunda başvurucunun haberdar
olmadığını teyit etmesini talep etmiştir.
13. Yüksek Mahkeme 12 Nisan 2011 tarihinde başvurucunun davasıyla ilgili
yazışmaları Mitroviça Belediye Meclisine 17 Ekim 2010 tarihinde teslim
etmiş olduğunu Anayasa Mahkemesi’ne bildirmiştir.
14. Mahkeme, 25 Mayıs 2011 tarihinde Mitroviça Belediye Meclisine
başvurunun iddialarını bildirmiş olup davayla ilgili yazışmaların
Mahkemeye teslim edilmesini talep etmiştir.
15. Mitroviça Belediyesi Kamu Savcısı 10 Haziran 2011 tarihinde
Mahkemeye 24 Şubat 2009 tarihli dava dilekçesinin bir nüshası ile
Yüksek Mahkeme kararının bir nüshasını Mahkemeye göndermiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 570
16. Ön İnceleme Heyeti 7 Temmuz 2011 tarihinde Raportör Yargıcın
raporunu görüştükten sonra Mahkeme Heyetine istemin kabul
edilirliğine ilişkin öneri sunmuştur.
17. Mahkeme Heyeti 6 Ekim 2011 tarihinde yaptığı danışmadan sonra bu
kararı kabul etmiştir.
Dava olguları
18. Başvurucu 2001 yılında Mitroviça Belediyesi Jeodezi, Kadastro ve Mülk
Müdürlüğünde müdür olarak göreve başlamıştır. Başvurucunun iş
sözleşmesinin süresi 9 Mart 2008 tarihine kadar devam etmekteydi.
19. Mitroviça Belediye Başkanının 01/49 sayı ve 11 Ocak 2008 tarihli kararı
ile Mitroviça Belediyesi Müdürlükleri müdürleri tayin edilmiştir. Bu
karara göre başvurucu yeniden atanmamıştır.
20. Başvurucu, 01/49 sayılı karara karşı İdare ve Personel Müdürlüğü
nezdinde 10 Mart 2008 ve 30 Nisan 2008 tarihlerinde itirazda
bulunmuş olup bu konuda herhangi bir cevap almamıştır.
21. Başvurucu, 2 Ekim 2008 tarihinde Kosova Bağımsız Denetleme
Kuruluna (bundan sonra KBDK şeklinde anılacaktır) başvuruda bulunup
01/49 sayılı karara itiraz etmiş ve talebinin yerinde bulunarak kabul
edilmesini talep etmiştir. Başvurucu, mesleki yetkinlikleri ve kalifiyesine
uygun bir iş yerinin bulunması ve iş sözleşmesine riayet edilmesini talep
etmekteydi.
22. KBDK 10 Şubat 2009 tarihinde 02 (285) 2008 sayılı kararı almış,
başvurucunun itirazı yerinde bulunmuştur. Bu kararda KBDK, işverene
“Bu kararın onaylanmasından sonra 15 gün içerisinde itiraz sahibinin
iş sözleşmesinden kaynaklanan tüm haklarından istifade etmesi, iş
sözleşmesinde belirtilen göreve geri alınmasının mümkün olmaması
durumunda 2001/36 sayılı Kosova Memurluk Yönetmeliği 11. Maddesi
11.1 fıkrasına göre aynı maaşa sahip olacak mesleki yakinliklerine ve
kalifiyesine uygun bir görevde istihdam edilmesini” emretmiştir.
23. 02 (285) sayılı karar İdare ve Personel Müdürünün bu kararı yürütme
konusunda sorumlu olduğunu, bu karara uygun hareket etmemesi
durumunda KBDK’nin Kosova Meclisini bilgilendireceğini öngörmüştür.
24. Bunun dışında KBDK kararının “kanun yolu açıklamasında” kararın
“nihai olup, idari usulde karara karşı itiraz hakkı öngörülmemiştir;
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 571
ancak, hakkında mevcut yaslara
başlatılabilir” bilgisine yer verilmiştir.
uygun
şekilde
yargı
süreci
25. Mitroviça Belediyesi 24 şubat 2009 tarihinde KBDK kararına karşı
Yüksek Mahkeme nezdinde itirazda bulunmuş, “belediye müdürlükleri
müdürleri memur statüsüne sahip olmayıp atama yoluyla
görevlendirilen siyasi yetkililerdir” açıklamasında bulunmuştur.
26. Başvurucu, 5 Mart 2009 tarihinde, 02 (285) 2008 sayılı kararın
yürütülmediği konusunda KBDK’yi bilgilendirmiş ve söz konusu kararın
yürütülmesi için KBDK’den yaslarla öngörülmüş tedbirlerin alınmasını
talep etmiştir.
27. Kosova Yüksek Mahkemesi 25 Eylül 2009 tarihinde A.nr. 170/2009
sayılı kararı yayımlayıp Mitroviça Belediyesinin dava dilekçesini
onamıştır. Bunun sonucu olarak KBDK’nin A nr. 02 (285) 2008 sayılı
kararı iptal edilmiştir.
28. Bu kararda Yüksek Mahkeme’nin 20 Mart 2009 tarihinde KBDK’den
yazışmaları göndermesi ve dava dilekçesine cevap vermesi talep ettiği
açıklanmıştır. Bu talep 9 Haziran 2009 tarihinde tekrar gönderilmiş ve
KBDK’den
yazışmaların
gönderilmemesi
durumunda
Yüksek
Mahkeme’nin dava ile ilgili yazışmalar olmadan karar alacağı uyarısı
yapılmıştır. Kararda KBDK’nin Yüksek Mahkeme’nin ikinci yazısına da
cevap vermediği, yazışmaları göndermeyip davayla ilgili açıklama
sunmadığı bildirilmiştir. Yüksek Mahkeme’nin A.nr. 170/2009 sayı ve 25
Eylül 2009 tarihli kararında bu idari davanın başvurucunun da müdahil
tarafı olduğuna ilişkin herhangi bir atıfta bulunulmamıştır. Bunun
dışında Yüksek Mahkeme, başvurucuyu ne bilgilendirmiş ne de davayla
ilgili kararın bir nüshasını başvurucuya göndermemiştir.
29. Başvurucu, Belediyeye yaptığı bir ziyaret esnasında Yüksek
Mahkeme’nin bir karar çıkartmış olduğunu “tesadüfen” öğrendiğini
beyan etmiştir. Başvurucu daha sonra Yüksek Mahkeme’den A.nr.
170/2009 sayılı kararın bir nüshasını talep etmiştir.
30. Yüksek Mahkeme, 8 Ekim 2010 tarihinde “A.nr. 170/2009 sayılı kararın
bir nüshasının tarafınıza gönderilmesini talep ettiğiniz başvurunuz
04.10.2010 tarihinde kabul edilmiştir” açıklamasını yaptığını teyit
etmiştir. Yüksek Mahkeme aynı şekilde başvurucuya “Kararların
gönderimini yapmaz, bu sebepten haklarınızdan yararlanabilmeniz
amacıyla ilk derce organı olan Kosova Bağımsız Denetleme Kuruluna
başvurabilirsiniz” şeklinde bildirimde bulunmuştur.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 572
31. Bunun sonucunda başvurucu, 18 Ekim 2010 tarihinde KBDK’ye gidip
kararı talep etmiş ve kendisine bir nüsha verilmiştir.
32. Başvurucunun Belediyenin Yüksek Mahkemede açtığı davayla ilgili
herhangi bir nüshayı teslim aldığı veya davada müdahil olarak kendisine
yargılama süresince veya ondan sonra herhangi bir tebligatta
bulunulduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmamıştır.
Başvurucunun argümanları
33. Başvurucu, Yüksek Mahkeme’de başlatılan ve nihai karar çıkartılan adli
işlemde müdahil taraf olduğunu iddia etmiştir.
34. Böyle bir yargılamanın yapıldığı konusunda kendisine herhangi bir
tebligatta bulunulmadığı, nihai karar çıktıktan sonra kendisinin
tesadüfen bundan haberi olduğunu ileri sürmüştür.
35. Başvurucunun, Anayasanın 31. Maddesi ile güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının, idari ve yargı organlarının hareket ve ihmalleri
sonucunda ihlal edildiği görülmektedir.
Cevap ve açıklamalar
36. Mahkeme, başvurucunun iddialarıyla ilgili Yüksek Mahkeme veya
Mitroviça Belediyesinden herhangi bir cevap veya açıklama almamıştır.
İlgili yasal dayanaklar
37. Yüksek Mahkeme kararının yürürlüğe girdiği 25 Eylül 2009 tarihinde
Kosova Cumhuriyeti Anayasası yürürlükteydi.
38. 1977 yılına ait İdari İhtilaflar Yasasının 16. maddesi şunu belirlemiştir:
“İtiraz edilen idari hükümden dolaysız zarar gören üçüncü kişi davada
müdahil taraf konumundadır”.
39. Bundan başka, İdari İhtilaflar Yasasının 27. maddesi, dava evrakının bir
nüshasını davacı tarafından müdahil taraflara da gönderilmesini
öngörmektedir.
40. Son olarak, İdari İhtilaflar Yasasının 33. maddesi, davada müdahil olan
taraflara dava dilekçesinin bir nüshasının yetkili mahkemece
gönderilmesini öngörmüştür.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 573
İstemin kabul edilirliği
41. Kabul edilirlik koşulları Anayasa ile belirlenmiş olup Yasa ve İçtüzükte
vurgulanmıştır.
42. Bununla ilgili olarak Mahkeme, Anayasanın 113 (7) maddesine atıfta
bulunur. Bu madde şunu belirlemiştir:
“Bireyler, Anayasa ile güvence altına alınan bireysel hak ve
özgürlüklerinin kamu otoritelerince ihlali konusunda başvurmaya
yetkilidirler, ancak yasa ile belirlenen tüm kanun yollarını tükettikten
sonra.”
43. Mahkeme, başvurucunun yasalarla belirlenen tüm kanun yollarını
tüketip tüketmediğini değerlendirmek durumundadır.
Bu amaçla
Mahkeme, KBDK 02 (282) 2008 kararının kanun yolu açıklamasındaki
“nihai olup, idari usulde karara karşı itiraz hakkı öngörülmemiştir;
ancak, hakkında mevcut yaslara uygun şekilde yargı süreci
başlatılabilir” ifadeyi dikkate alır.
44. Mahkeme, başvurucunun Yüksek Mahkeme’den kararı herhangi bir
zaman teslim almadığını tespit etmiştir. Dahası Yüksek Mahkemenin 8
Ekim 2010 tarihli yazısında kararın başvurucuya gönderilmeyeceği,
bunun yerine KBDK’ye başvurması gerektiği bildirilmiştir. Öyle ki
başvurucunun, yasalarla öngörülmüş kanun yollarından yararlanması
mümkün olmamıştır.
45. Mahkeme aynı zamanda, 1977 yılına ait İdari İhtilaflar Yasasının itirazı
kural olarak öngörmediğini de tespit etmiştir.
46. Ancak, 1977 yılına ait İdari İhtilaflar Yasasının 52 (6) maddesi kararla
sonuçlanan davanın “müdahil tarafın İdari İhtilaf yargılamasına
katılmaya imkan verilmediyse” yargılamanın tekrar edilebileceğini
öngörmüştür.
47. Mahkeme, KI 41/09 sayılı AAB-RIINVEST Üniversitesi – Kosova
Hükümeti davasına ilişkin 27 Ocak 2010 tarihli kararına atıfta bulunmak
ister. Bu kararda şu ifadeye yer verilmiştir:
“Başvuruculardan mevcut etkin tüm kanun yollarını tüketmeleri
istenmektedir. Mahkemeden kendi hükmünü yeniden gözden
geçirmesini talep etmek gibi olan takdire bağlı ya da olağandışı
yolların tüketilmemesi gereklidir (bkz. mutatis mutandis, A HM,
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 574
Çınar – Türkiye davası, Başvuru n: 28602/95. 13 Kasım 2003 tarihli
Karar).
48. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) “Hakkında ‘suç işlediği’
suçlaması bulunan kişinin bulunmadan yargılanmasına yerel kanunlar
izin veriyorsa (…),işlemle ilgili bilgi verildiği anda kişi, kendisini
dinleyen mahkemece çıkartılmış suçlama esasına ilişkin bir karar
alabilecek durumda olması gerekir.” değerlendirmesini yapmıştır (bkz.
Colozza – İtalya davası, 12 Şubat 1985 tarihli kararın 27. maddesi, A
89 serisi 29. maddesi.
49. Bunun gibi yeni bir karara imkan veren usul varsa, ilke olarak davacının
bundan yararlanması gerekirdi: Müdahil tarafın gıyabında alınmış bir
kararla ilgili süreler geçtikten sonra itiraz etme imkanı tüketilmesi
gereken bir kanun yolu olmalıdır, ancak, davanın özel koşullarında etkili
olmayacaktır (bkz. Sejdovic – İtalya davası [DHM], No. 56580/00, 43
ve 47-55. Maddeler, AİHM 2006 II).
50. Mahkeme, Yüksek Mahkeme’deki yargılamanın tekrarlanabileceği veya
yargılamaya katılıp kendi delillerini sunabileceği konusunda
başvurucunun bilgilendirilmediğini tespit etmiştir.
51. Öyle ki Mahkeme, AİHM’nin yukarıda zikredilen içtihadının bu davada
etkin görünmeyen olağanüstü kanun yollarını tüketmemesi gereğiyle
ilgili mutatis mutandis şeklinde uygulanabileceğini değerlendirmektedir.
52. Netice itibariyle dava koşullarını, bu mahkemenin ve AİHM’nin
içtihadını dikkate alarak, Anayasa Mahkemesi başvurucunun
başvurusunun kabul edilir olduğu sonucuna varmıştır.
Başvurunun temel hukuki yönlerinin değerlendirilmesi
53. Daha önce de belirtildiği üzere başvurucu, Anayasanın 31. maddesi ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile güvence altına alınan
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
54. Anayasanın 31. maddesi [Adil ve Tarafsız Yargılanma Hakkı] şunu
belirlemiştir:
1. Herkesin mahkeme, diğer devlet organları ve kamusal yetkiye sahip
kurumların nezdinde eşit muamele haklarının korunması
güvenceye bağlıdır.
2. Herkes, yasalara göre kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkemenin
makul bir süre içerisinde kendisi hakkında kararlaştırdığı hak ve
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 575
sorumlulukları veya işlediği herhangi bir suç
duruşmasının kamuya açık yapılması hakkına sahiptir.
55. Dahası, Anayasanın 53. maddesi
Yorumlanması] şunu belirlemiştir:
[İnsan
Hakları
duyurusu
Hükümlerinin
Bu anayasayla güvenceye bağlanan insan hak ve temel özgürlüklerinin
yorumlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu
şekilde yapılır.
56. Bundan başka Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6(1) maddesi şunu
belirlemiştir:
1.
Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili
anlaşmazlıkların çözümlenmesi, (…) bir mahkeme tarafından
davasının makul bir süre içinde adil (…) olarak görülmesini istemek
hakkına sahiptir.
57. Diğer yandan başvurucu, daha açık bir şekilde davada müdahil olduğunu
ve idari ile yargı organlarının fiil ve ihmalinden dolayı adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
58. AİHM duruşmaya katılım hakkının özellikle 6 (1) maddesinde
belirtilmediğini değerlendirmektedir: “Bu maddenin genel anlamdaki
amacı ve hedefi ‘suç fiili ile suçlanan kişinin’ duruşmaya katılma hakkı
olduğunu gösterir (bkz. Colozza İtalya davası, 12 Şubat 1985, madde 27,
A 89 Serisi). “Sözleşmenin 6. maddesi bir bütün olarak ele alındığında,
sanığın, hakkındaki yargılamaya katılma hakkını güvence altına alır.
Bunun anlamı, diğerlerin yanı sıra, sadece duruşmaya katılma hakkını
değil, duruşmayı dinleme ve katılım hakkını da kapsamaktadır. Bu hak,
aleyhtar usul kavramının içinde de kapsanır (bkz. Ziliberg – Moldova.
no. 61821/00, madde 40, 1 Şubat 2005).
59. Bundan başka, 6(1) maddesi hem medeni usul hem de ceza usulünde
uygulanır. 6 (2) ve (3) madde fıkraları ceza usulünde uygulandığını
vurgulasa da, AİHM 6. maddenin bir “bütün olarak ele alındığında”
medeni usulde de uygulanabileceğini değerlendirmiştir.
60. Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 53. maddesine göre Anayasa ile
güvence altına alınan insan hak ve özgürlüklerini “Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarıyla uyumlu şekilde” yorumlamakla yükümlüdür.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 576
61. Mahkeme, bu davada yargılamanın Yüksek Mahkeme’de başvurucunun
katılımı olmaksızın başlayıp nihai kararın çıkartıldığını ve alınan kararla
ilgili başvurucunun bilgilendirilmediğini tespit etmiştir.
62. Öyle ki Anayasa Mahkemesi, Sözleşmenin 6(19 ve Anayasanın 31.
maddelerinin bu davada uygulanacağını tespit etmiştir.
63. Diğer yandan başvurucu, yargılama süreci boyunca kendisinin
katılmamasının ve kesinleşmiş karar hakkında bilgilendirilmememsinin
adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.
64. Adil yargılanma temel hakkı, Anayasanın 54. maddesi [Hakların Yargı
Yoluyla Korunması] ile güvence altına alınan hakların yargı yoluyla
korunması temel hakkından gelmektedir. Aslında, adil yargılanma hakkı,
başta mahkemeye başvurma hakkı olmak üzere, diğer bir dizi hakkı genel
anlamda kapsamaktadır.
65. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde
belirlenen usul güvencelerinin, medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili
konularda herkesin mahkemeye itiraz yoluyla başvurma hakkını güvence
altına alır. Bu şekilde “mahkemeye başvurma hakkını” içerip medeni
konularla ilgili dava açma, bu hakkın sadece bir yanını kapsamaktadır
(bkz. Golder – Birleşik Krallık, 21 Şubat 1975 tarihli kararın A 18 serisi,
s. 13-18, 28-36. maddeler). Mahkemeye başvurma hakkı sadece dava
açma hakkını değil, davayla ilgili “mahkeme kararını” teslim alma
hakkını da içerir.
66. Bu yönde AİHM’ni, “davacının sadece duruşmanın yapılacağı yer ve
zaman hakkında bilgi olması için değil, duruşmaya hazırlıklı
katılabilmesi için yeterli zamana sahip olmak amacıya çağırılmalıdır
(bkz. Gusak – Rusya davası, 7 Haziran 2011 kararı, başvuru no
28956/05, madde 27) şeklinde değerlendirmesi bulunmaktadır.
67. AİHM devamında, “yargılama süreciyle ilgili gelişmeler ve
mahkemenin davayla ilgili kararları konusunda haberdar edilmemesi
ve böyle kararların yargılamanın ilerleyişini etkileyecek türden
olmaları durumunda, davacının mahkemeye başvurma hakkı yanıltıcı
olurdu” (bkz. Sukhorubchenko – Rusya davası, 10 Şubat 2005 tarihli
kararın 53. maddesi).
68. Söz konusu davada KBDK 02 (285) 2008 sayılı kararında davacının dava
dilekçesini yerinde bularak Mitroviça Belediyesine “kararın alındığı
tarihten 15 gün içerisinde davacının iş sözleşmesinden doğan tüm
haklarından istifade etmesine imkan sağlanmasını (…)” istemiştir.
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 577
69. Bu arada Mitroviça Belediyesi KBDK’nin kararına karşı Yüksek
Mahkeme
nezdinde
itirazda
bulunmuştur.
Kosova
Yüksek
Mahkemesi’nin çıkarttığı A.nr. 170/2009 sayılı kararla Mitroviça
Belediyesinin davasını onaylamış, bunun sonucunda KBDK’nin A 02
(285) sayılı kararını bozmuştur. Başvurucu, tüm bu süreçte ihmal
edildiğini ileri sürmüştür.
70. Aslında, Mitroviça Belediyesi, başvurucunun da müdahil olduğu davayı
Yüksek Mahkeme nezdinde açmıştır. Öyle ki başvurucunun bu davayla
ilgili haberi olmamış olamaz; çünkü dava, onun medeni haklarının
belirlenmesinde önemli etkiye sahiptir. Bu tespit İdari İhtilaflar
Yasasının 16. maddesi ile teyit edilmiştir. Söz konusu madde şunu
belirlemiştir: “İtiraz edilen idari hükümden dolaysız zarar gören
üçüncü kişi davada müdahil taraf konumundadır”.
71. İfade edilmesi gerekir ki Anayasanın 101(2) maddesine göre bağımsız
denetleme kurulu olarak KBDK “Kamu hizmetleri kural ve ilkelerine
uymayı denetler”.
72. Diğer yandan Anayasanın 102 ve 103. maddelerine göre “yargı makamı
(…) eşit derecede mahkemelere erişimi sağlar” ve “Kosova Yüksek
Mahkemesi en yüksek yargı organıdır”.
73. Yüksek Mahkeme’den talep edilen dava yazışmalar, başvurucunun 01/49
sayılı karara karşı KBDK’na itirazda bulunduğu Mitroviça Belediyesinin
davasıyla ilgilidir. Öyle ki başvurucu ile Belediye bu davada müdahil
taraflardı ve Yüksek Mahkeme’nin 8 Ekim 2010 tarihli yazısında
belirtildiği üzere KBDK, “ilk derece” organı niteliğinde faaliyet
göstermekteydi.
74. Mahkeme, AİHM’nin yukarıda zikredilen içtihadının bu davada mutatis
mutandis uygulanabileceğini; başvurucunun, sadece haberi olması için
değil, kendi argüman ve delillerini sunabilmesi amacıyla yargılamaya
davet edilmesi gerektiğini değerlendirmiştir.
75. Öyle ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6(1) maddesiyle ilgili olarak
Anayasanın 31. maddesinin ihlal edildiğini sonucuna varmak gerekir.
BU SEBEPLERDEN DOLAYI OYBİRLİĞİYLE
I.
İstemin kabul edilir olduğuna,
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 578
II.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi [Adil Yargılama
Hakkı] 1. fıkrası ile ilgili olarak Anayasanın 31. maddesi [Adil ve
Tarafsız Yargılama Hakkı] ihlali bulunduğuna,
III.
Kosova Yüksek Mahkemesi’nin A. nr. 170/2009 sayı ve 25 Eylül
2009 tarihli kararının geçersiz ilanına,
IV.
Bu Mahkemenin kararı doğrultusunda davanın
görüşülmesi için Yüksek Mahkeme’ye iadesine,
V.
VI.
VII.
VIII.
yeniden
Bu kararın uygulanmasının takibine karar verilmiştir.
Geçici tedbir isteminin REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu karar Yasanın 20.4 maddesine uygun şekilde taraflara
bildirilip Resmi Gazetede yayımlanır.
Karar derhal yürürlüğe girer.
Raportör Yargıç
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Almiro Rdrigues , imza
Prof. Dr. Enver Hasani, imza
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 579
Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin SCC
10-0079 sayılı kararı ve Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davaları
görüşmek üzere kurulan Kosova Yüksek Mahkemesi Özel
Dairesinin
kurulmasına
ilişkin
2002/13
sayılı
UNMIK
Yönetmeliğinin uygulanması hakkında 2006/17 sayılı UNMIK
Yönetmeliğinin değiştirilmesine ilişkin 2008/6 sayılı UNMIK
Yönetmeliğine karşı
Dava No: KI 34-2011, karar tarihi: 8 Aralık 2011
Anahtar kelimeler: yetkili taraflar, ayrımcılık, kanun önünde eşitlik, kanun
yollarının tüketilmesi, insanlık onuru, bireysel başvuru, dil meselesi, adil ve
tarafsız yargılanma hakkı
Başvurucunun Anayasa’nın 113.7 maddesine dayanarak yaptığı başvuruda
2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin bir hükmüne göre teslim edilen tüm
evrakın İngilizceye çevirisinin gerektiği belirten bir tebligata uymadığı için
bir arazi üzerindeki mülkiyet hakkının teyidine ilişkin başvurusunu
reddeden Yüksek Mahkeme Özel Dairesi’nin kararı ile Anayasa’nın 5, 23, 24
ve 31. maddeleriyle güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Başvurucu, Özel Daire yazışmalarının resmi olmayan bir dilde
yapılmasını talep edildiği için, Özel Daire kararının haksız olduğunu,
bununla ilgili kanun yolunun kamu yararına olacağını belirtmiştir.
Mahkeme, AAB-RIINVEST SHPK Üniversitesi v. Kosova Hükümeti ve
Selmouni v. Fransa davalarına atıfta bulunarak başvurucunun Özel Daire
İtiraz Heyeti’ndeki itirazına ilişkin başvuru hakkında henüz bir karar
çıkmadığından tüm kanun yolları tüketilmemiş olup Anayasa’nın 113.7 ve
Anayasa Mahkemesi Hakkında Yasa’nın 47.2 maddelerine göre başvurunun
kabul edilmezliğine ilişkin karar almıştır. Mahkeme, Anayasa’nın 113.2
maddesine göre de başvurucunun bir yasanın Anayasa’ya aykırılığını
gündeme getirmeye yetkili taraf olmadığını da belirlemiştir.
Priştine, 8 Aralık 2011
Nr. Ref.: RK167/11
KABUL EDİLMEZLİK KARARI
Dava No: KI 34/11
Başvurucu
Sami Bunjaku
ANAYASA MAHKEMESI İÇTİHAT BÜLTENİ | 580
Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin SCC
10-0079 sayı ve 21 Ocak 2011 tarihli kararının
ve
Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davaları görüşmek üzere kurulan
Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesinin kurulmasına ilişkin
2002/13 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin uygulanması hakkında
2006/17 sayılı UNMIK Yönetmeliğinin değiştirilmesine ilişkin
2008/6 UNMIK Yönetmeliğinin Anayasaya uygunluğunun
değerlendirilmesi
KOSOVA CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
Aşağıdaki yapıdadır:
Enver Hasani, Başkan
Kadri Kryeziu, Başkanvekili
Robert Carolan, Yargıç
Altay Suroy, Yargıç
Almiro Rodrigues, Yargıç
Snezhana Botusharova, Yargıç
Ivan Čukalović, Yargıç
Gjyljeta Mushkolaj, Yargıç
Iliriana Islami, Yargıç
Başvurucu
1. Başvurucu, Yakovalı avukat Bay Avdi Rizvanolli tarafından temsil edilen
Yakova mukimi Bay Sami Bunjaku’dur.
İtiraz edilen karar
2. Başvurucu, kendisine 28 Ocak 2011 tarihinde teslim edilen Yüksek
Mahkeme Özel Dairesi Mahkeme Heyetinin (bundan sonra “Özel Daire”
şeklinde anılacaktır) SCC 10-0079 sayı ve 21 Ocak 2011 tarihli kararına
itiraz etmiştir.
3. Bundan başka, Kosova Emanet Ajansıyla ilgili davala

Benzer belgeler

İndir

İndir 2. Kosova Yüksek Mahkemesi Özel Dairesi’nin SSC-11-0148 sayı ve 15 Haziran 2011 tarihli kararı. Dava konusu 3. Başvuru, Kosova Özelleştirme Ajansı’nın (bundan sonra. KÖA) NewCo Llamkos Steel Assets...

Detaylı

İndir

İndir Priştine Bölge Mahkemesi’nin AC. Nr. 440/07 sayı 17 Aralık 2007 tarihli kararı ile Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. I. nr. 41/2008 sayı ve 13 Ağustos 2010 tarihli kararı hakkında anayasal denetim b...

Detaylı

İndir - Gjykata Kushtetuese

İndir - Gjykata Kushtetuese REPUBLIKA E KOSOVËS – РЕПУБЛИКА КОСОВO - REPUBLIC OF KOSOVO

Detaylı

İndir

İndir karşı (Yargıçlar Anayasa Mahkemesi ve Gjyljeta Mushkolaj’ın karşıoy yazısı) ....... 180  Başvurucu RD Kosova Yüksek Mahkemesi’nin Rev. No. 295/2007 sayılı kararlarına karşı ...........................

Detaylı

İndir

İndir Başvurucu N.T.SH. Meteorit Yüksek Mahkeme’nin 2407/2006 sayılı kararlarına karşı .......................................................................................................................

Detaylı

İndir

İndir ASC-09-089 sayılı kararına karşı ............................................................................. 148  Başvurucu Sabri Hamiti ile diğer milletvekilleri Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin K...

Detaylı

İndir

İndir Priştine, 12 Ocak 2012 Nr. Ref.: RK180/11

Detaylı