buraya - prptedavisi.gen.tr

Transkript

buraya - prptedavisi.gen.tr
Sayın Doktor,
Son zamanlarda gittikçe artan oranda ilgi gören PRP ile tedavi ve PRP hakkında da tüm moda
olan konularda olduğu gibi değişik şehir efsaneleri üretilmekte ve dolaşıma sokulmaktadır.
Özellikle de farklı PRP elde etme yöntemleri, PRP kitleri ve bu kitlerle kan ayrıştırma işlemi
sonucunda elde edilen PLAZMA içeriğinde bulunduğu yada bulunması gerektiği ifade edilen
TROMBOSİT sayıları, PRP’nin işlevi, hatta elde edilen plazmanın trombositten yetersizliğini telafi
etmek amacıyla plazmaya bazı “aktivatörler” katılması vb. konularda bazen yalan olmasa da
yalandan beter yanlış ve yanıltıcı söylemlerde bulunulmaktadır.
Her şeyden önce kişinin kendi kanından PRP elde etmek amacıyla ayrıştırılan plazma kişinin deri,
kas, eklem arasına vb. kısacası deri içine enjekte edilmek üzere hazırlanan bir kan ürünü olup,
içine bir başka tıbbi ürünün dahi karıştırılması önerilmez.
Hele bu ürün kozmetik yani haricen kullanılmak üzere üretilmiş bir ürünse doku/organ içine enjekte
edilerek uygulanması(5324 sayılı yasa) ve bu tür ürünlerin enjekte edilecek olan plazmaya
karıştırılması da (4703 sayılı yasa) tarafından men edilmiştir. Plazmaya kozmetik bir ürün
karıştırıldığında bu yeni bir kozmetik ürün olur ve doku içine enjekte edilmesi yasak olup, sadece
haricen kullanılabilir(Örn: Maske vb.).
PRP’nin elde edilişi sadece bir ayrıştırma prosedürüdür. Dolayısıyla dışarıdan eklenmediği,
çoğalmadığı, yoktan varolmadığı müddetçe PRP elde etmek için santrifüj ile yapılan ayrıştırma
sonrası bu faktörlerin bir kısmı hematokrit içinde bir kısmı da plazma içinde bulunmak
durumundadır. Sonuç olarak Ayrışma Öncesi Toplam Trombosit Sayısı (TTS1) ≥ Ayrışma
Sonrası Toplam Trombosit Sayısı(TTS2) olmak durumundadır.
“Normalde iyi bir PRP’de en az 1 milyon platelet olmalıdır. Daha yüksek oranda plateletin elde
edilmesinin düşünüldüğü gibi daha iyi sonuç vereceği yapılan çalışmalarla destek
bulmamıştır. Bilakis daha yüksek konsantrasyonların yara iyileşmesini negatif yönde etkilediğini
gösteren, apoptoza yol açığını gösteren yayınlar da vardır. Ayrıca yüksek oranda TGF-β, EGF ve
PDGF’nin yara iyileşmesini bozduğu ve sikatris dokusunu artırdığı gösterilmiştir.” (Bkz. Dr. Yılmaz
TURAN*, Doç. Dr. A.Hakan ERBİL*, Doç. Dr. Erol KOÇ* derlemesi)
Yukarıda bahsedilen 1 milyon sayısı plazmanın tedavide kullanılan ve PRP olarak adlandırılan
kısmının ortalama trombosit sayısıdır. Fakat buna rağmen kanın ayrıştırılması ile elde edilen
PLAZMA içindeki TROMBOSİT sayısı hakkında sürekli şehir efsaneleri üretilmektedir.
Bilindiği gibi “rakamlar yalan söylemez fakat rakamlara yalan söyletilebilir”. Hatta “yalan
söylemeksizin doğruyu tam söylememek” böylece eksik ve yanlış bilgilerin doğruyu zehirlemesini
sağlamak mümkündür. Maalesef bu tür demagojik yaklaşımlar PRP için de yaygın olarak
kullanılmaktadır.
Bunun en başında geleni de santrifüj sonrası elde edilen PRP içindeki trombosit sayısına
ilişkindir. Bu konuda 1 milyon, 2 milyon, hatta 3,5 milyon / mm3 gibi değişik sayılar ifade
edilmektedir. Bu sayıların hiç biri yalan değildir..! Fakat en azından eksik bilgi nedeniyle
yanlıştır.
Elde edilen plazmada bulunduğu söylenen trombosit sayıları arttıkça bu sayılar gerçeğin çok daha
küçük bir kısmını yansıtmaktan öteye gitmezler. Çünkü sayıma temel alınan örneğin elde edilen
plazmanın tam olarak neresinden alındığı ifade edilmedikçe bilgi yanıltıcıdır.
Şurası bir gerçektir ki, ayrışma çizgisinin hemen üzerindeki kısımdan alınan 1mm3 plazma içinde
maksimum sayıda TROMBOSİT bulunur. Hatta plazmanın bu en alt kısmında 3,5 milyon / mm3
trombosit miktarı iyi bir ayrıştırma sonrası bu kısımda bulunması gereken minimum trombosit
sayısının dahi altındadır. Bu sayıda trombositin elde edilen tüm plazmada veya onun genel
olarak PRP diye adlandırılan alt yarısının her yerinde bulunduğunu söylemek , ima etmek veya
öyle bir izlenim bırakmaya çalışmak bilgisizlikten değilse, ahlaki değildir.
“Trombositlerin kandaki normal konsantrasyonları 150.000-400.000/ mm3 dür.”
Ayrıştırma sonrası verilen sayının anlamlı olması için her şeyden önce santrifüj öncesi tespit edilen
trombosit sayısının verilmesi ve örneklem hakkında bilgi verilmesi gerekir.
Örneğin hastanın kan örneğindeki trombosit konsantrasyonunu ortalama 200.000/mm3 kabul
edersek, ayrıştırılan toplam kan miktarı ile doğru orantılı olarak Ayrışma Öncesi Toplam
Trombosit Sayısı (TTS1) ≥ (TTS2) Ayrışma Sonrası Toplam Trombosit Sayısı olacağından
işleme sokulan kan miktarına göre ayrışma sonrası plazma ve hematokrit içinde toplam ve ancak;
5 ml kan için (TTS1)=200.000 x 5000= 1 milyar ≥ (TTS2)= 1 milyar Trombosit
10 ml kan için (TTS1)=200.000 x 10000= 2 milyar ≥ (TTS2)= 2 milyar Trombosit
20 ml kan için (TTS1)=200.000 x 20000= 4 milyar ≥ (TTS2)= 4 milyar Trombosit olacaktır.
Şurası çok açık ki; örneğin %55 PLAZMA / KAN oranıyla 20 ml kandan elde edilecek olan 11 ml
Plazmanın her bir mm3’ünde 3.500.000 TROMBOSİT olduğunu ima etmek toplam 11 ml yani
toplam 11000 mm3 plazma içinde; 11.000x3.500.000 = 38.500.000.000 yani 38,5 milyar
TROMBOSİT olduğunu ima etmektir. Eğer ima edilemeye çalışılan elde edilen plazmanın
yarısı sayılan PRP’nin her bir mm3’ünde 3.500.000 TROMBOSİT olduğu ise bu da 5.5 ml PRP
içinde yani 5.500 mm3 içinde; 5.500x3.500.000 = 19.250.000.000 yani 19,25 milyar TROMBOSİT
olduğunu ima etmektir. Her ikisi de alçakgönüllü bir yaklaşım olmaktan hayli uzaktır…!
Nihayetinde bu durum ayrıştırma öncesi içinde en fazla 4 milyar TROMBOSİT olan toplam
20 ml kandan ayrıştırma sonunda 38,5 milyar veya 19,25 milyar TROMBOSİT elde edildiğini
ima etmek anlamına gelir ki: Gökten TROMBOSİT yağmıyorsa bu mümkün değildir..!
Aslında iyi bir PRP elde etme sürecinden beklenen ayrıştırma işleminden sonra mümkün olan
en yüksek miktarda trombositin elde edilen plazma içinde bulunması, dolayısıyla hematokrit
içinde kalan trombositin mümkün olan en az miktarda olmasıdır.. İyi bir ayrıştırma sonunda
hematokrit içinde kalan trombositin ayrışma öncesi bilinen toplam trombositin %1veya
2’sini geçmemesi beklenir. Bunun ilk şartı da aynı miktarda kandan ayrıştırma sonrası elde
edilecek plazmanın mümkün olan en yüksek miktarda olmasıdır. Yani esas olan ayrıştırma sonrası
elde edilen PLAZMA miktarının ayrıştırmaya tabi tutulan KAN miktarına oranıdır: PLAZMA/KAN
oranının yüksek veya HEMATOKRİT/KAN oranının düşük olması gerekir…
PLAZMA/KAN oranının asgari düzeyde sağlandığı bir ayrıştırma sonucu
elde edilen plazmanın TROMBOSİT açısından en yoğun kısmı her zaman
ayrışma çizgisine en yakın olduğu yerde ve %1’lik kısımdadır.
Santrifüj edilen kanda su oranı %54’ü aşmıyorsa asgari düzeyde yani %55
Plazma/Kan verimliğinde bir ayrıştırma işlemi sonucu dahi ayrışma çizgisinin
hemen üzerindeki %1lik kısım içinden ve ayrışma çizgisine en yakın
bölgeden alınan 1 mm3 örnek içindeki TROMBOSİT sayısı oldukça yüksek
çıkacaktır ve çıkmalıdır da.
5, 10 ve 20 ml kandan %55 Plazma / Kan verimliliği ile ayrıştırma
sonunda elde edilen plazma miktarı ve toplam trombosit sırasıyla;
2,75 ml plazma ve içinde toplam ≤ 990.000.000 TROMBOSİT
5,50 ml plazma ve içinde toplam ≤ 1.980.000.000 TROMBOSİT
11,00 ml plazma ve içinde toplam ≤ 3.960.000.000 TROMBOSİT
olması gerekeceği aşikardır.
Plazma %55
Plazma içindeki
PRP %1
Hematokrit %45
Tüm bu trombosit sayılarını elde edilen plazma miktarlarına ve çıkan sonucu 1000’e bölerseniz
elde edeceğiniz ortalama trombosit sayısı her birinde eşit ve 360.000 mm3 olur. Elde edilen
plazmanın alt kısmında kalan yaklaşık yarısının PRP kabul edilerek intra dermal, doku ve eklem
içine enjeksiyonla tedavide kullanıldığını kabul edersek elde edeceğiniz sayı yine her birinde eşit
ve bu kez de 720.000 mm3 olacaktır. Görüleceği üzere bu sayı intra dermal, organ içine uygulama
amaçlı PRP için aranan asgari ortalama olan 1.000.000 / mm3’den hayli küçüktür.
Görüleceği üzere elde edilen plazmanın en altındaki %1’lik kısmından
alınan örnekte bulunacak olan 3,5 milyon / mm3 trombosit sayısı;
plazmanın altta kalan yarısının PRP niyetine kullanılması halinde PRP
için aranan minimumum(1milyon / mm3) ortalamanın çok altında ve
yetersiz kalacaktır. %1’lik kısımdaki 3,5 milyon / mm3 trombosit “PRP”
niyetine kullanılması düşünülen kısımda ortalama ≤640.000 mm3
sonucunu verecek ve çok yetersiz kalacaktır.
Plazma %55
Plazma içindeki
PRP %1
Hematokrit %45
Sonuç: Verimsiz ayrıştırmadan dolayı hastadan alınacak kan
miktarının, uygulama sayısının, kullanılacak kit sayısının ve nihayet
tedavi maliyetinin artmasıdır..!
Çünkü damardan TROMBOSİT yüklemesi yapmıyorsak, PRP enjeksiyonu ile doku / dermal tedavi
ne 1 mm3, ne de elde edilen plazmanın en alttaki %1’lik kısmı ile yapılmamaktadır. PRP niyetine
kullanılan plazma miktarı ortalama 3 ml’dir…
Eğer %55 verimlilikle elde edilen plazmanın en alt kısmındaki %1’i içindeki 1 mm3 örnekte
ulaşılan TROMBOSİT sayısı en çok 3.500.000/mm3 ise santrifüj ve ayrıştırma çok başarılı
olmadığından elde edilen plazmanın 1/2’sinin değil de yaklaşık olarak ancak 1/3’ünün intra
dermal, intra müsküler ve intra artiküler tedavide asgari düzeyde etkin bir PRP için gereken
ortalama 1.000.000/mm3 trombosit sayısını içereceği görülür. Buna göre;
20 ml kandan elde edeceğiniz 11,00 ml plazmanın sadece 3,500 ml’si,
10 ml kandan elde edeceğiniz 5,50 ml plazmanın sadece 1,750 ml’si
5 ml kandan elde edeceğiniz 2,75 ml plazmanın sadece 0,875 ml’si PRP’dir..!
Ayrıca tüm bu değerler hastanın kanında 200.000/mm3 TROMBOSİT olduğu, kanındaki
PLAZMA/KAN oranının %55 ve altında, su oranın ise %54 ve altında olması halinde geçerlidir.
Hastanın kanında bulunan su oranı %54’ün üzerinde ise yukarıdaki sayılar ve plazmanın en alttaki
%1’i içindeki trombosit ve ortalama trombosit sayıları dramatik biçimde azalacak, sonuç PRP
olmayabilecektir.
Çünkü hepimizin bildiği gibi kanın özgül ağılığı 1055-1060, hematokritinki 1060-1080 arası olup,
yaklaşık olarak kanın %40-45’i hematokrit (kadınlarda %37-47, erkeklerde %40-50 arası), %5560’i sıvı ve kanın ortalama %50-55’i sudur. Bu durumda kadınlarda ayrıştırma sonu %55
Plazma/Kan verimliliği çoğunlukla yetersiz olacaktır.
Ayrıştırma sonucu elde edilen plazmadaki TROMBOSİT sayısının ölçüm sonuçlarını etkileyen ve
spekülasyona neden olan değişkenleri bertaraf etmenin, karşılaştırmaya imkan veren daha basit
ölçüm yoları da vardır. Bunlardan birincisi ayrıştırma sonucu elde edilen plazmanın veya PRP
olarak kullanılmak istenen örneğin yarısının karıştırılarak homojen hale getirildikten sonra alınan
1mm3 plazmadaki TROMBOSİT sayısının bulunmasıdır. Elde edilen plazmanın yeteri kadar
homojen hale getirilmesi sorun olsa da bu yöntem “huninin en dibinden aldığım 1mm3 plazma
örneğinde 3.500.000 TROMBOSİT saydım, dolayısıyla elde edilen plazmanın her yerinde bu
böyledir.” izlenimi bırakılmasından evladır.
Çok daha az sapma olasılığı taşıdığından sağlıklı bir karşılaştırma için en güvenilir yöntem olarak
HEMATOKRİT içinde kalan TROMBOSİTRLERİN sayılması görülmektedir. Teorik olarak etkili bir
ayrıştırma sonucu HEMATOKRİTİN üst kısmından alınacak örnek içindeki TROMBOSİT SAYISI
kanın 1 mm3’ü içindeki TROMBOSİT sayısının %1’i veya en fazla %2’sini geçmemelidir. Aksi
durumda etkin bir ayrıştırma yapılmamış demektir.
Halbuki her PRP işlemi esnasında başvuramayacağımız ve laboratuar çalışmaları
gerektiren tüm bu hesaplamalara nazaran çok daha basit ve yalın olup, hem farklı PRP
ayrıştırma sistemlerinin etkinliğini hem de aynı sistemle farklı zamanlarda yapılan
ayrıştırmanın etkinliğini anlamaya yarayan yöntem ise ayrıştırma sonrası elde edilen
PLAZMA miktarının ayrıştırmaya tabi tutulan KAN miktarına oranıdır. Plazma içindeki veya
dahası Hematokrit içinde kalan trombosit sayımı esas olmakla birlikte PRP elde etmede
etkinliğin öncülü PLAZMA/KAN oranıdır.
Genel olarak ayrıştırma sonrası elde edilen PLAZMA / KAN oranının minimum %55 olması
gerektiği ifade edilir. Fakat bu oranın çoğunlukla ve özellikle kadın hastalarda bize yeterli miktarda
ve etkin PRP sonucu vermeyeceği ise bir gerçektir. Dolayısıyla yeterli miktarda ve etkin PRP
için PLAZMA / KAN oranının minimum %60 olması beklenir. Bu oran %70’aşamaz. Aksi halde
plazma içine hematokrit unsurları nüfuz eder. Plazma bulanıklaşır. Halbuki enjekte edilecek
PRP’nin berrak sarı renkte olması gerekir.
Geldiğimiz noktada sağlıklı biri için bu alanda da altın oran‘ın geçerli olduğunu görürüz.
Dolayısıyla ayrıştırma sonucu yaklaşık olarak PLAZMA / KAN oranının 2/3, HEMATOKRİT / KAN
oranının 1/3 olması halinde plazmanın 1/2’sinin etkin PRP olacak, yeterli miktarda ve etkin PRP
için doğru formül ayrıştırma sonunda PRP, PPP ve HEMATOKRİT’in miktar eşitliği olacaktır.
Diğer yandan trombositler inaktiftir. Onları aktive etmek gerekir. Bunun için vortex cihazı
üzerinde 2000-2500 devirde çalkalamak önerilen etkili bir yöntemdir. Mekanik ayrıştırma
yöntemiyle elde edilen plazma ve PRP için bu işlem mümkün değildir. Çünkü hematokrit her an
plazmaya karışabilir. Diğer yandan intra dermal, intra vasküler ve intra artiküler kullanım amaçlı
PRP içine trombosit aktivasyonu için kimyevi maddelerin katılması da tıbbi cihazlar mevzuatıyla
yasaklanmıştır.
My-Cells ile pre-vakumlu tek bir tüpte her bir seansta 10 ml kandan en az 6 ml plazma ve 3-4
ml HD-PRP elde edersiniz. Bu ise benzerleriyle 20 ml kandan elde edebileceğiniz PRP miktarına
yakın veya eşittir. Çünkü My Cells etkin bir ayrıştırmayı sağlayan özgül ağırlıkta, istikrarlı bir jel
içeren ayrıştırma tüpü kullanır. Sonuç berrak sarı renkte, yüksek yoğunluklu HD-PRP’dir.
MY Cells en etkili, en ekonomik ve en güvenli PRP kitidir: My-Cells HD-PRP elde edilmesini
sağlayan toplama ve ayrıştırma tüpünün yanında mikron filtreli ikinci bir tüple donatılmıştır.
Çünkü trombosit açısından en yoğun bölge ayrışma çizgisine en yakın olandır. Burada ise jel
parçacıkları ve büyük fibrinöz oluşumlar bulunur ki bunlar da intra dermal uygulamalarda
enjeksiyonu kaçınılan oluşumlardır.
My Cells kit içindeki mikron filtreli tüpü ayrıştırma jeline kadar sürerek plazmanın filtreli
tüpün içine geçmesini sağladıktan ve 2500 devirde 30 saniye vortex’ten geçirerek
TROMBOSİTLERİ de aktif hale getirdikten sonra yüksek miktarda aktive trombosit
barındıran saf PRP ile uygulamaya geçebilirsiniz. My-Cells ile 10 ml kandan elde edeceğiniz
plazmanın saç mezoterapisi için tamamını( ≥ 6ml ) veya mezolifting, doku onarımı vb. için
alt yarısını( ≥ 3ml ) en saf ve en etkili haliyle kullanabilirsiniz.
Saygılarımızla,
Suat Dizdar
Eskomed Ltd. Şti.
Kaynakça:
1. PRODUCING ACCURATE PLATELET COUNTS FOR PLATELET RICH PLASMA: VALIDATION OF A
HEMATOLOGY ANALYZER AND PREPARATION TECHNIQUES FOR COUNTING
Jennifer E. Woodell-May, Ph.D.1,3, Dayna N. Ridderman1, Matthew J. Swift, M.S.2, and Joel Higgins, B.S.2
2. KAN BİLESENLERİNİN TANIMI, Uzm.Dr.Rana İÇEL SUCU Sisli Etfal Eğitim ve Arastırma Hastanesi Kan Merkezi
Müdürü Enf. Hast. Ve Kl. Mik. Uzm.
3. KAN FİZYOLOJİSİ Ders notları Prof.Dr. Refik YİĞİT
4. KANİN-BİLESİMİ-FİZYOLOJİK-OZELLİKLERİ-HEMATOPOEZ Dr. Naciye İşbil-Büyükcoşkun Sisli Etfal Eğitim ve
Arastırma Hastanesi Kan Merkezi Müdürü Enf. Hast. Ve Kl. Mik. Uzm
5. KAN VE KAN BİLEŞENLERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ Dr. Fatiş ALTINTAŞ, İÜ. Cerrahpaşa TıpFak.
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

Benzer belgeler