TUZ GÖLÜ`NDE MEVSÝMLERE BAÐLI OLARAK ORTAYA ÇIKAN

Transkript

TUZ GÖLÜ`NDE MEVSÝMLERE BAÐLI OLARAK ORTAYA ÇIKAN
V. ULUSAL
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ KONGRESİ
TUZ GÖLÜ’NDE ORTAYA ÇIKAN KİRLENME VE
KİMYASAL AÇIDAN GÖL SUYUNUN İNCELENMESİ
Ahmet Mahmut KILIÇ
Yard. Doç. Dr., Öğretim Üyesi, Çukurova Ünversitesi, Ç.Ü. Müh.-Mim. Fak. Maden Müh.
Bölümü 01330 Balcalı-Adana, [email protected]
ÖZET
Tuz Gölü, 1600 km2’lik alanı ile Türkiye’nin ikinci büyük dünyanın ise sayılı tuzlu
göllerindendir. Gölde tuz üretimi Kaldırım, Kayacık ve Yavşan Tuzlalarından buharlaştırma
yöntemi ile yapılmaktadır. Tuz Gölüne (Konya-Türkiye) bölgedeki, sanayi, tesisleri ve
yerleşim birimlerinin kanalizasyon atıkları direkt olarak boşaltılmaktadır. Bu durum Tuz Gölü
ve tuz oluşumunu olumsuz olarak etkilemektedir. Tuz Gölü’nde tehlikeli olabilecek kirlilik
kaynaklarının başlıcaları; DSİ Konya drenaj kanalı ile taşınan çeşitli bileşimlere sahip
partiküller, yağ, gres, deterjan, pestisit, ağır metaller ve dışarıdan gelen fazla sudur. Bunun
yanında Uluırmak, İncesu Deresi, Peçenek Deresi ve göl çevresindeki yerleşim birimleri, Tuz
Gölü havzasını olumsuz olarak etkilemektedir. Ağır metaller belirli bir konsantrasyon değerine
ulaştığında, tuzun kristal yapısına doğrudan girmekte ve tuzun kalitesini düşürmektedir.Bu
çalışmada, ağır metal miktarlarını belirlemek amacıyla, Tuz Gölü’nden örnekler alınmış ve bu
örneklerdeki ağır metal konsantrasyonu miktarı belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Tuz Gölü, kirlilik kaynakları, ağır metal, tuz kalitesi
THE POLLUTION IN OF SALT LAKE (TUZ GÖLÜ) AND INVESTIGATION OF
LAKE WATER QUALITY
ABSTRACT
The Salt Lake, which has a surface area of 1600 km2 is the second largest lake in Turkey and
also is one of the greatest salty lakes in the world. Salt, in this lake, has been produced by
natural evaporation in Kaldırım, Kayacık and Yavşan saltpans. Wastes of institutions of
industry and sewages are directly discharged in Tuz Gölü (Konya-Turkey) region. This event is
negatively affected to Tuz Gölü region and the salt sources. The main pollution parameters
threatened to Tuz Gölü are; particles which are carried by DSİ drainage systems in various
components, grease, oil, detergent, pesticides, heavy materials and the waste water coming
from outside. In an addition Uluırmak, İncesu stream, Peçenek stream and the settlement units
around the region negatively affect the Tuz Gölü basin. When heavy materials reach on an
enough concentration values, they directly decompose the crystallization structure of the salt
and also decrease the quality of salt. In this study, the samples are taken to determine the
amount of heavy materials in Tuz Gölü and heavy material concentrations are also found for
each sample.
Keywords: Tuz Gölü, pollution parameters, heavy material, salt quality
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
Ahmet Mahmut KILIÇ
1. GİRİŞ
Kimyasal anlamda NaCl sembolü ile ifade edilmekte olan tuz, saf halde iken yaklaşık %40
Sodyum ve %60 Klor’dan meydana gelmektedir. Yüksek basınç altında plastik bir özellik
gösteren tuzun sertliği 2.5 olup, özgül ağırlığı 2.1-2.55 gr/cm3 arasında değişmektedir. Erime
noktası 800.8 0C, kaynama noktası ise 1412 0C’dir. Doğadan üretildiği şekliyle tuzun rengi
gri, sarı, kırmızı hatta mavi ve yeşil olabilmektedir. Saf halde iken ise renksizdir (Ergin,
1998).
Sanayileşmiş ülkeler, dünya tuz tüketiminin yaklaşık %90’ını gerçekleştirmektedir. Sektörel
gelişmelere paralel olarak tuz kullanımının yaygınlaşması ile birlikte Dünya Tuz üretimi de
içinde bulunduğumuz yüzyılın başından itibaren hızla artmıştır. 1900’lü yıllarda yaklaşık 10
milyon ton olan dünya tuz üretim düzeyi 2000’li yıllarda 200 milyon tona ulaşmıştır. Artıştaki
en büyük etken, kimya sanayiinde gözlenen olağanüstü gelişme olmuştur. Tahminlere göre
dünya tuz üretiminin yaklaşık %65’i sodyum karbonat, klorin, kostik soda ve sodyum sülfat
üretiminde kullanılmaktadır. Tuzun günümüzde 14 000 kullanım biçimi vardır (İlter, 1979).
Ekonomik bir değer taşıyan tuz kaynakları katı ve sıvı olarak ikiye ayrılmaktadır. Tuz sıvı
halde; Denizlerde, göllerde, tuzlu su kaynaklarında bulunurken katı halde ise kaya tuzu
şeklinde bulunmaktadır.
Tuz göllerinin bir kısmı eski deniz yatakları olabileceği gibi bazıları da geniş yer
çöküntülerinde, civar bölgelerindeki kaya tuzlarından geçerek, bu çukurlarda toplanan tuzlu
sulardan meydana gelirler. Yaz aylarında yüksek bir yoğunluk kazanan sular buharlaşarak,
sanki deniz sularının toplanma havuzları gibi tuz tavası haline gelirler. Tuzlu su göllerinde,
tuzlu su kaynakları ve kuyularına hemen her ülkede rastlanmaktadır. Dünyanın en büyük tuz
gölü Great Salt Lake’dir. Ülkemizde İç Anadolu’da Tuz Gölü’ de dünyadaki en önemli tuz
göllerinden biridir. Tuz göllerinden alınan tuz hemen hemen saf bir şekildedir (Koday, 1999).
Tuz, Türkiye’de başta Tuz Gölü’nden (Ankara/Ş. Koçhisar “Kaldırım ve Kayacık Tuzlaları”
ve Konya/Cihanbeyli “Yavşan Tuzlası”) olmak üzere, deniz tuzlaları ve kaya tuzlalarından
elde edilmektedir. Bu üretimin bütünü için Tuz Gölü’nün payı %70 kadardır, diğer bir deyişle
Tuz Gölü Türkiye tuz ihtiyacının 2/3’ünü karşılamaktadır (Kılıç ve Uyanık, 2001).
Günümüzde dünya tuz ihtiyacı 200 milyon ton olmakla birlikte, Tuz Gölü tuz üretim
kapasitesi artırıldığı taktirde bu ihtiyacı tek başına karşılayabilecek bir konumdadır (Yaşar ve
Uygur, 1979).
Tuz Gölü Havzası İç Anadolu’da Ankara ilinin Güneyi ile Konya ilinin kuzey-doğusunda yer
almış olup, karalar arası kapalı bir havza konumundadır. Ankara, Konya ve Aksaray il
sınırları içerisinde bulunmaktadır (Fizibilite Etüdü, 1997). Kuzeyinde Paşadağ yükseltisi,
doğusunda Ş.Koçhisar-Aksaray kenar yükseltisi ile güneyinde Sultanhanı Platosu ile
çevrelenmiştir (Şekil 1).
İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan Şereflikoçhisar İlçesinde bir iç denizin kuruması ile meydana
gelmiş olan Tuz Gölü dışarıya akıntısı olmayan, deniz seviyesinden yüksekliği 905 m. olup;
Kuzeyde ve Doğuda dar, Batıda ve Güneyde oldukça genişleyen bir ovanın zeminini kaplar.
Kuzeybatı-Güneydoğu yönünde uzun ekseni boyunca 87 km. kadar uzanım göstermekte ve
maksimum genişliği 40 km.’ ye erişmektedir. Göl alanı 1665 km2’dir. Bu alanın yaklaşık
1200 km2’si faydalı tuz içeriği ihtiva etmektedir.
İç Anadolu’nun en az yağış alan bir bölümünü oluşturan Tuz Gölü havzasının yıllara göre
ortalama yağış miktarı 300 mm.’ dir. Yağış dağılımı bakımından havza kendi içinde genel
olarak homojen olup, yüzey şekillerine bağlı olarak bazı farklılıklar göstermektedir
(Meteoroloji, 2002).
585
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
K
Ankara
Ş. Koçhisar
0
Ahmet Mahmut KILIÇ
200 km
Kaldırım
Tuzlası
TUZ GÖLÜ Kayacık
Tuzlası
Ana Bölge
0
ana lı
5
ak
ırm
Ulu
D Sİ K
e
ölg
in B
Der
Yavşan Tuzlası
10 km
Şekil 1. Tuz Gölü’nün Yer Bulduru Haritası.
Örneğin havzanın güneydoğusunda ekstrem bir yükselti teşkil eden Hasandağı’ nın çevresinde
yağışlar 458 mm.’ ye kadar çıkabilmektedir. Buna karşılık, en az yağış alan bölge Tuz
Gölü’nün batısındaki Yeniceoba düzlükleri olup, ortalama yağış 276 mm’dir (Fizibilite Etüdü,
1997). Tuz Gölü havzasında mevcut olan istasyonların uzun yılları kapsayan ölçümlerine
göre, ortalama sıcaklık 11.2 ºC’dir. Yıllık sıcaklık dalgalanmaları havzanın karasal iklimini
karakterize etmektedir. Ortalama yıllık maksimum 12.7 ºC ile ortalama yıllık maksimum 10.3
ºC arasında fark 2.4 ºC olmakla beraber, gerçek sıcaklık farkları çok daha büyüktür
(Meteoroloji, 2002). Tuz Gölü havzası, Kuzey (Yıldız), Kuzeybatı (Karasal) ve Doğu’dan
esen rüzgarların etkisi altında bulunmaktadır. Havzanın doğusundaki kenar kesiminde dağ
yükseltileri ve bunun arkasındaki Kırşehir Masifi yükseltileri bu yönden gelecek hava
akımlarına karşı az çok bir önleme yapılabildiği halde, batı ve güneye doğru saha korumasız
ve açıktır (Fizibilite Etüdü, 1997). Hakim rüzgarların Tuz Gölü’ndeki su hareketlerine etkileri
ilgi çekicidir. Bazen göl suyunun yüzlerce metre çekilmesi ile göl sahil şeridinin susuz kaldığı
olmaktadır.
Rüzgarlar tuzun kristalleşmesi için önemli bir olgudur. Rüzgarlardan özellikle poyrazın
esmesi evapolitleşme ve kristalleşme için yer hazırlamaktadır. Lodos ise suyun
dalgalanmasını sağlayarak nemin yukarı çıkmasına yardımcı olur.
Tuz Gölü havzasında seçilen üç istasyon için hesaplanan potansiyel buharlaşma 1238 mm.
olurken, buna karşılık Konya meteoroloji istasyonunda ölçülen buharlaşma yüksekliği ise
daha az yani 1186.7 mm. ’dir (Meteoroloji, 2002).
586
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
Ahmet Mahmut KILIÇ
Türkiye ve dünya için çok önemli tuz kaynaklarından birisi olan Tuz Gölü, gereken
önlemlerin alınmaması nedeniyle ciddi bir çevresel kirlilik tehdidiyle karşı karşıya
bulunmaktadır. Özellikle DSİ tarafından yapılan Ana Tahliye Kanalına, Konya il merkezi atık
sularının boşaltılması ve bu atıkların ana tahliye kanalı vasıtasıyla göle ulaşması en önemli
kirlilik problemi olarak ortada durmaktadır. Gölün Güneybatısında yer alan Gez ve Bolluk
göllerinden üretilen sulu sodyum sülfat tesislerinde kullanılan sodyum sülfatça zenginleşmiş
atık suyun ana tahliye kanalına verildiği ve böylelikle Tuz Gölü’ ne kirlilik yaratıcı bir unsur
olarak deşarj oluyor olması da acilen çözülmesi gereken önemli bir problemdir.Bununla
birlikte çevre yerleşim birimlerinden kaynaklanan atıkların olumsuz etkileri, Ulu ırmak,
İncesu Deresi, Peçenek Deresi ve daha küçük ölçekli derelerden gelen kirli sular Tuz Gölü'nü
tehdit etmektedir.Bu durum göl ve Türkiye Ekonomisi açısından da olumsuzlukları
beraberinde getirmektedir.
2. TUZ GÖLÜ ÇEVRESİNDEKİ KİRLİLİK KAYNAKLARI
Türkiye tuz üretiminin yaklaşık olarak %70’ini karşılayan Tuz Gölü, ne yazık ki uygulanan
yanlış çevre politikaları neticesinde kirlenmeye başlamış ve bu kirlilik gün geçtikçe gölü
olumsuz yönden etkilemiştir (Özbayrak ve diğerleri, 2000). Tuz Gölü çevresinde göle zarar
veren kirlilik kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynaklar Şekil 2’de detaylı bir şekilde
gösterilmiştir. Şekilden de görüldüğü gibi bu kirlilik kaynakları başlıca 4 bölümde
toplanmaktadır. Bunlar; evsel atık suları; sanayi kuruluşlarının atık suları; tarımdan
kaynaklanan pestisitler ve madencilik faaliyetlerinden kaynaklanan kirlenmedir. Bu kirlilik
kaynaklarının detaylı bir şekilde dağılımları ise Şekil 2’de verilmiştir. Belirtilen bu kirlik
kaynaklarından büyük bir kısmının ya doğrudan veya dolaylı olarak Tuz Gölü’ne verilmesi,
gölün geleceği açısından olumsuz bir etki yaratmaktadır.
3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR VE METOD
Çalışmayı gerçekleştirmek üzere, Tuz Gölü’nde üretime devam eden (Kaldırım, Kayacık ve
Yavşan) işletmelerinde bulunana toplam 6 havuzdan (Kaldırım 3, Kayacık 2, Yavşan 1) ve
havuzlara yakın olan yerlerden 4 adet olmak üzere toplam 10 adet su numune örnekleri
alınmıştır.
K
An
ka
ra
AÇIKLAMALAR
Çöp depolama sahası
Hava alanı
B
Yavşan
Tuzlası
DSİ
Ana
Tah
liye
Kan
alı
D
C
Tarım alanı
Ş. Koçhisar
Kaldırım
Tuzlası
Kayacık A
Tuzlası E D
B
C
Üretim havuzları
Ul
uı
rm
ak
si
re
De
Cihanbeyli
Sanayi bölgesi
B C
D A
E
zü
kö
ne
çe
Pe
İnsu
yu D
eres
i
Kulu
De
re
s
i
ehir
Nevş
Mamasın
Barajı
Aksaray
Sultanhanı
Obruk
I. Pompa
na
da
A
II. Pompa
Konya
Şekil 2. Tuz Gölü Havzasındaki Potansiyel Kirletici Kaynaklar
587
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
Ahmet Mahmut KILIÇ
Kaldırım Tuzlası’ndan Aralık (2001), Ocak, Şubat (2002) aylarında A havuzu, B havuzu, ve
göl suyu (havuzlara yakın bölge) bölgelerinden, Mart-Nisan (2002) aylarında ise A havuzu, B
havuzu, ve göl suyu (havuzlara yakın bölge) bölgelerinden, Mayıs (2002) ayında A, B, C
havuzu, batı göl suyu ve göl suyu bölgelerinden Haziran (2002) ayında A havuzu, B havuzu,
ve göl suyu, Temmuz ayında (2002) ise A, B, C havuzlarının yanı sıra batı göl suyu ve göl
suyu bölgelerinden su numuneleri alınmıştır. Son olarak Ağustos (2002) ayında ise, A, B, C
havuzları ile göl suyu bölgelerinden su numuneleri alınmıştır. Kayacık Tuzlası’ndan Aralık
(2001) ayında C havuzu ve göl suyu bölgesinden, Ocak (2002) ayında C havuzu ve D havuzu
bölgelerinden, Şubat (2002) ayında, C havuzu ve göl suyu bölgesinden, Mart-Nisan (2002)
aylarında, C havuzu ve göl suyu bölgesinden, Mayıs (2002) ayında C, D havuzu ve göl suyu
bölgelerinden Haziran-Temmuz-Ağustos (2002) aylarına is C ve D havuzundan su numunesi
alınmıştır. Yavşan Tuzlası’ndan ise bütün aylarda ve C havuzundan ve göl suyu bölgelerinden
su numuneleri alınmıştır. Analizleri “Ç.Ü. Müh.-Mim. Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü
Kimya Laboratuarın” da gerçekleştirilmiştir. Su analizlerinde her bir işletme için, aylar
bazında (dokuz ay için), Demir (Fe), Kurşun (Pb), Mangan (Mn), Bakır (Cu) ve Çinko (Zn)
gibi metal miktarları, Atomik Absorpsiyon Spektrometresi (AAS) cihazı kullanılarak mg/lt
cinsinden belirlenmiştir.
4. ELDE EDİLEN BULGULAR
Kaldırım
Kayacık
uz
m
m
Te
H
az
ira
n
M
ar
t
Yavşan
N
is
an
1.55
1.5
1.45
1.4
1.35
1.3
1.25
1.2
1.15
O
ca
k
Fe (mg/lt)
Tuz Gölü’nde bulunan işletmelerin havuzlarından ve göl suyundan alınan su numunelerinde
yapılan analizlerde Fe, Pb, Mn, Cu ve Zn miktarları belirlenmiştir. Aşağıda verilen şekillerde
(Şekil 3, 4, 5, 6 ve 7) her bir işletmeden alınan örneklerin aylar bazında ortalama metal
konsantrasyonu değerleri bulunarak, bu değerler işletmeler açısından değerlendirilmiştir.
Aylar
Şekil 3. İşletmelerden Alınan Göl Suyu Numune Analizlerinde Elde Edilen Ortalama Demir
(Fe) Konsantrasyonu Değerleri
Şekil 3’de, ortalama Demir (Fe) konsantrasyonu miktarlarının, tüm işletmelerde aylar bazında
azalarak devam ettiği görülmektedir. En yüksek Demirin (Fe) şubat ayı hariç Yavşan
işletmesinde olduğu da dikkat çekmektedir. Ortalama kurşun (Pb) konsantrasyonuna gelince,
hemen hemen her ay eşit dağılım göstermiştir. En yüksek miktarlar ise Yavşan İşletmesinde
görülmüştür (Şekil 4).
Ortalama Mangan (Mn) konsantrasyonu ise aralık ayında fazla çıkarken, diğer aylarda ise eşit
bir dağılım göze çarpmaktadır. Yine en yüksek değerler Yavşan İşletmesinde görülmektedir
(Şekil 5). Bakır (Cu) ve Çinko (Zn) ortalama metal konsantrasyonu değerlerine gelince aşağı
yukarı her ay için yakın değerler birbirini takip etmiştir. Burada ise en yüksek değerler, bakır
(Cu) konsntrasyonu için her ay için farklı bir işletmede büyük çıkmıştır. Çinkoda da durum
bundan farklı değildir (Şekil 6 ve 7).
588
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
Ahmet Mahmut KILIÇ
0.7
Pb (mg/lt)
0.6
0.5
0.4
0.3
0.2
0.1
Kayacık
Yavşan
uz
m
m
N
is
an
H
az
ira
n
Te
Kaldırım
M
ar
t
O
ca
k
0
Aylar
Şekil 4. İşletmelerden Alınan Göl Suyu Numune Analizlerinde Elde Edilen Ortalama Kurşun
(Pb) Konsantrasyonu Değerleri
0.35
Mn (mg/lt)
0.3
0.25
0.2
0.15
0.1
0.05
Kaldırım
Kayacık
Yavşan
uz
m
m
Te
H
az
ira
n
N
is
an
M
ar
t
O
ca
k
0
Aylar
Şekil 5. İşletmelerden Alınan Göl Suyu Numune Analizlerinde Elde Edilen Ortalama Mangan
(Mn) Konsantrasyonu Değerleri
5. TUZ GÖLÜ ÇEVRESİNDEKİ KİRLİLİK KAYNAKLARININ NEDEN OLDUĞU
PROBLEMLER
Tuz Gölü’nde mevcut üretim yöntemi ile başlıca iki husus tuz üretimini olumsuz yönden
etkilemektedir. Birincisi, göldeki yağış-buharlaşma dengesinin bozulması, ikincisi, göle
boşalan dere ve kanalların, gölde üretilen tuzun kalitesini bozacak düzeyde göle kirlilik
taşıması.
0.25
Cu (mg/lt)
0.2
0.15
0.1
0.05
0
Aralık
Kaldırım
Kayacık
Ocak
Yavşan
Şubat
Mart
Nisan
Aylar
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Şekil 6. İşletmelerden Alınan Göl Suyu Numune Analizlerinde Elde Edilen Ortalama Bakır
(Cu) Konsantrasyonu Değerleri.
589
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
Ahmet Mahmut KILIÇ
0.08
0.07
Zn (mg/lt)
0.06
0.05
0.04
0.03
0.02
0.01
0
Aralık
Kaldırım
Ocak
Kayacık
Yavşan
Şubat
Mart
Nisan
Aylar
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Şekil 7. İşletmelerden Alınan Göl Suyu Numune Analizlerinde Elde Edilen Ortalama Çinko
(Zn) Konsantrasyonu Değerleri.
Göldeki tuz üretimi, esas olarak havzaya su girişi ve buharlaşma dengesine bağlı olarak
sürdürülmektedir. Kış ve ilkbahar aylarında göle bol miktarda gelen su, göl tabanındaki tuz
tabakasını eritmektedir. Yaz aylarında ise tuza doygun suyun buharlaşması sonucunda tuz,
kristalleşerek tabana çökmekte ve üretim, çökelen tuzun kazılması suretiyle
gerçekleştirilmektedir. Göle gelen su miktarının buharlaşmadan fazla olması durumunda,
doğal olarak kristalleşme ve tabanda tuz tabakası oluşumu gerçekleşmeyecektir. Bu bakımdan
göle gelen su miktarındaki değişim büyük önem taşımaktadır (Komisyon Raporu, 1998).
Tuz Gölü Havzası’nın su akışı yönünden dışarı ile bağlantısı, Peçenek özü Deresi, Uluırmak
ve Konya Ovası drenaj kanalı tarafından sağlanmaktadır. Söz konusu üç bağlantıdan havzaya
su girişi olmakta, havzadan dışarıya su çıkışı bulunmamaktadır. Bu bakımdan, havzanın su
toplama potansiyeli, bu iki kaynağın getirdiği su miktarının yanı sıra, bölgenin aldığı yağış
tarafından belirlenmektedir. Diğer taraftan bölgenin su kaybı, buharlaşma ve havza içi veya
havzaya dışarıdan giren kaynakların sulamada kullanımı yoluyla olmaktadır (DPT, 1997).
Yukarıda açıklandığı şekilde havzada önemli bir yer altı suyu hareketi olmakla birlikte, bu
hareketin boyutlarını tespit etmek mümkün olamamaktadır. Ancak yer altı suyunu besleyen
havzanın sınırlı büyüklükte olması nedeniyle, akım miktarını sabit kabul etmek yanıltıcı
olmayacaktır. Bölgedeki kuyuların su seviyelerinin de yıldan yıla önemli bir değişiklik
olmaması da bu görüşü teyit etmektedir. Öte yandan, bazı derelerin yüzeyde kaybolarak yer
altı suyunu beslemeleri ve drenaj kanalı vasıtası ile yer altı suyunun kısmen yüzey akımı
niteliği kazanması, göle akan toplam su miktarını değiştirecek nitelikte olaylar değildir.
Tuz Gölü’ne yüzey sularının akışı üzerinde etkili olabilecek başlıca üç yapı bulunmaktadır.
Bunlar Uluırmak üzerindeki Mamasın Barajı, Cihanbeyli göleti ve DSİ-Konya Ovası Drenaj
Kanalı. Yukarıda açıklandığı şekilde, Uluırmağın yıllık ortalama akım miktarı 155 milyon m3
olup, bunun % 80’i (124 milyon m3) Tuz Gölü’ne ulaşmakta iken, Mamasın Barajı
inşaatından sonra söz konusu değer, yılda ortalama 21 milyon m3 ‘e düşmüştür. Öte yandan
Cihanbeyli Gölet’inin inşaatı ile bu kesimden gelen yıllık ortalama 15 milyon m3 miktarındaki
su, tamamen kesilmiştir. Bu durumda söz konusu iki yapının inşası ile göle gelen su
miktarında 118 milyon m3 azalma olduğu ortaya çıkmaktadır. Konya Ovası Drenaj kanalından
ise göle, yılda ortalama 117 milyon m3 su girişi olmaktadır. Buradan da görüleceği gibi
kanalın inşaatı ile göle giren su miktarında herhangi bir artış olmamıştır. Aksine ,baraj ve
göletlerde toplanan suyun sulamada kullanılması ile yer altı ve yüzey sularının toplamı olarak
göle gelen su miktarının azaldığı ve sulama şebekesinin yaygınlaşması ile daha da azalacağı
ileri sürülebilir. Son yıllarda göl seviyesinde izlenen yükselme, tamamı ile son yıllardaki
normal üstü yağışlardan kaynaklanmıştır. 2001 yılında ise yağışların azlığı nedeniyle tersi bir
durum yaşanmaktadır.
Tuz Gölü çevresinde yer alan Konya Ovası, Çumra Ovası gibi tarım alanları 1974 yılında
açılan su kanalı ile Beyşehir Gölü’nden sulanmaya başlanmıştır. Bu kanalın uzunluğu
Beyşehir Konya arasında yaklaşık 170 km kadardır ve tarım alanları için açılmıştır. Bu
590
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
Ahmet Mahmut KILIÇ
kanalın devamı Konya Ovası ile Tuz Gölü arasında inşa edilerek ovanın fazla suları drene
edilmekte ve Tuz Gölü’nün Güney Batısından kanal göle bağlanmaktadır. Tamamen tarımsal
amaçlı yapılan bu kanala 1976 yılında Konya şehrinin atık suları tali bir kanal ile
bağlanmıştır. Bu bağlantı ile birlikte tarım için açılan kanalın kullanım amacı yön değiştirmiş,
kanal atıkların deşarj alanı olarak görülmeye başlanmıştır. Hal böyle olunca, kanalın geçtiği
yerleşim alanlarının evsel atıkları ve sanayi atıkları hiçbir arıtmaya uğramadan bu kanala
verilmeye başlayınca kanal amacından büyük oranda uzaklaşmış ve “atıklardan kurtulma
kanalı” haline gelmiştir. Çeşitli kişi ve kuruluşlar bu kirliliğin boyutlarını değişik yıllarda
kendi imkanlarınca incelemişlerdir (Komisyon Raporu, 1996). Bu ölçümler kanalın başlangıç
noktasında (İstasyon no 1), orta kısmında (istasyon no 2) ve göl girişinde (istasyon no 3)
yapılmıştır (Şekil 8). Tablo 1’de DSİ tarafından 1997 yılında kanal boyunca yapılan Amonyak
(NH3), elektriksel iletkenlik (EC) ve biyolojik oksijen ihtiyacı (BOİ) ölçümlerin sonuçları
verilmektedir (DSİ, 1997). Yapılan bu ölçümlerde gösterilmektedir.
Şekil 8 ve Tablo 1’de de görüldüğü gibi kanala suyun verildiği ilk noktada (Apa Barajı çıkışı)
kirlenme görülmezken, bu parametreler Konya Ovası’nda maksimum değerlere ulaşmakta,
Tuz Gölü’nde ise oldukça yüksek değerlerle girmektedir. Suda çözünmüş maddelerin yol
boyunca artış göstermesi suya sürekli çözünmüş madde katılımı olduğunu göstermektedir.
Amonyak ve biyolojik oksijen ihtiyacı ise suyun kanalizasyon niteliğinde olduğunu
açıklamaktadır.
Şekil 8. Kanal boyunca kalite değişimlerinin ölçümünün yapıldığı noktalar (DSİ, 1977)
Tablo 1. Kanal Boyu Kalite Değişim Oranları (DSİ, 1997)
Amonyak
İletkenlik
*BOİ (mg/lt)
(mg/lt)
(µ mho/cm)
*Ort.
*Max.
Ort.
Max.
Ort.
Max.
1
0.7
1.6
388
540
3.4
5.3
2
18.7
35.0
2856
3900
199.0
270.0
3
6.1
10.4
3943
5490
44.0
155.0
*BOİ: Biyolojik Oksijen İhtiyacı, *Ort.: Ortalama, *Max.: Maksimum.
İstasyon
No
6. SONUÇLAR
Türkiye tuz ihtiyacının %70-80’ini karşılayan 1660 km2 'lik alanı ile Türkiye'nin ikinci büyük,
dünyanın ise sayılı tuzlu göllerinden olan Tuz Gölü günümüzde kirlilik açısından çeşitli
tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Gereken önlemlerin alınmaması durumunda gölün
gelecekte büyük problemlerle karşılaşması kaçınılmaz bir durumdur.
Konya ili kanalizasyonunun DSİ. Ana Drenaj Kanalına bağlanması ile evsel ve sanayi
atıklarının önemli bir kısmı Tuz Gölü'ne taşınmaktadır.Gölde kirlilik , henüz tehlikeli
boyutlara ulaşmamış olmakla birlikte, nüfusun artışına ve sanayinin gelişmesine bağlı olarak
her yıl artacaktır. Tuz Gölü'nün dışarıya akıntısının olmaması, kirlilik yapıcı unsurların
konsantrasyonlarında sürekli bir artış sağlayacak ve zaman içerisinde gölden tuz üretimi
güçleşecektir. Konya kanalizasyonunun , yöntem ve kapasite bakımından en uygun "Atık su
Arıtma Tesisi" prosesinden geçirilerek arıtılması, gölün geleceği için en önemli yeri
tutmaktadır. Konya Drenaj Kanalından Tuz Gölü'ne bırakılan ortalama su miktarı ilk yıllarda
117 milyon m seviyesinde iken zamanla bu miktar azalmıştır. Kanalın göle boşalttığı 28 yıllık
591
Tuz Gölü’nde Ortaya Çıkan Kirlenme ve Kimyasal Açıdan Göl Suyunun İncelenmesi
Ahmet Mahmut KILIÇ
akım ortalaması 67 milyon m3 'dür. Konya ve Çumra ovalarındaki sulama şebekesinin
yaygınlaşmasına bağlı olarak göle bırakılan su miktarı azalmaktadır. Kanalın göle deşarj
akımı son yıllardaki kuraklığa bağlı 2001 yılında 3.2 milyon m3, 2002 yılında ise 13,1 milyon
m3 olarak gerçekleşmiştir.
Tuz Gölü' deki kirlilik olayı , esas olarak Konya Ovası Drenaj Kanalından kaynaklanmakla
birlikte, göl ve çevresindeki il, ilçe ve kasabaların (Aksaray, Şereflikoçhisar, Kulu ve
Cihanbeyli) etkisi de ihmal edilemeyecek düzeydedir. Bölgedeki tarımsal ilaçlama da diğer
bir kirlilik kaynağım teşkil etmektedir.
Tuz Gölü Suyundan alınan örneklerde yapılan analizler minimum ve maksimum metal
konsantrasyonları şöyle bulunmuştur. Demir (Fe): 1.27-1.55 mg/lt, Kurşun (Pb): 0.33-0.67
mg/lt, Mangan (Mn): 0.15-0.17 mg/lt, Bakır (Cu): 0.11-0.20 mg/lt, Çinko (Zn): 0.02-0.08
mg/lt. Genel anlamda birkaç durum hariç metal konsantrasyonları miktarları hep birlikte
artarken, azalış olduğunda da hep birlikte azaldığı görülmüştür. Su Kirliliği Kontrol
Yönetmeliğine (4 Eylül 1988 tarih ve 19919 sayılı yasaya) göre Tablo 1-C’deki inorganik
kirlenme açısından yapılan değerlendirmede, analizleri yapılan ağır metal miktarları şu anda
herhangi bir tehlike arz etmeyecek şekilde, kalite değerlerinin çok altında bulunmaktadır.
Son olarak, Tuz Gölü'nü uzun vadede her türlü kirlilik riskinden koruyabilmek için kapsamlı
düzenlemelere ihtiyaç vardır. Söz konusu amacın gerçekleştirilebilmesi için, Tuz Gölü
Havzası'nın 04/09/1988 tarih ve 19919 sayılı resmi gazetede yayınlanan "Su Kirliliği
Yönetmeliği'nin 4. maddesi hükmüne de uygun olarak. Tuz Gölü Havzası 02/11/2000 tarih ve
24218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 14/09/2000 tarih ve 2000/1381 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla " Özel Çevre Koruma Bölgesi " olarak tespit ve ilan edilmesi yararlı bir
gelişme olmuştur.
7. KATKI
Bu çalışma T.C. Çukurova Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından MMF2002BAP53 no lu
Bilimsel Araştırma Projesi olarak desteklenmiştir.
8. KAYNAKLAR
DSİ (1997) “Apa Barajı Çıkışı 1997 Yılı Kalite Gözlemleri”, Ölçüm Verileri, Konya.
DPT (1988) “Tuz Gölü ve Çamaltı Tuzlası İle İlgili Sorunlar ve Çözümler”, Komisyon Raporu Ankara.
Ergin Z. (1988) “Tuzun Üretim Teknolojisi ve İnsan Sağlığındaki Yeri”, TMMOB Maden Müh. Odası
Madencilik Dergisi, Cilt 27, Sayı 1.
Fizibilite Etüdü (1997) “Göl Tuzları Yığın Yapma ve Taşıma Sistemleri Modernizasyonu, Tekel Tuz
Sanayi Müessesesi Müdürlüğü.
İlter, M. (1979) ”Dünya’da ve Türkiye’de Tuz Endüstrisi ve Ticareti”, Yayın No. Tekel 110 EAG/DKY:
32.
Kılıç, A.M., Uyanık E. (2001) “Tuz Gölü’nde Oluşan Kirlenmenin Göl Üzerindeki Etkilerinin
Araştırılması”, Tuz Gölü’nde Oluşan Kirlenmenin Göl Üzerindeki Etkilerinin Araştırılması, 4.
Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu Bildiriler Kitabı, İzmir, S135-145.
Koday, S. (1999) ”Tuz Gölü Tuzlaları”, Marmara Coğrafya Dergisi, 2:128-149.
Komisyon Raporu (DSİ, MTA, Konya Büyükşehir Belediyesi), (1996) “Tuz Gölü Kirliliğinde Durum
Tespiti, İleri Projeksiyon ve çözüm Önerileri”, Konya.
Meteoroloji (2002) “Tekel Kaldırım Tuz İşletmesi Müdürlüğü Meteoroloji İstasyonu Ölçümleri”
Özbayrak İ.H., Erzenoğlu Z., İçli H., Tuncer S., Çalışkan H. (2000) “Tuz Gölü ve Çevre Kirliliği”,
Cumhuriyetin 75. Yıldönümü Yerbilimleri ve Madencilik Kongresi, MTA, S 733-737.
Yaşar, M., Uygur, A. (1979) “Tuz”, MTA, Ankara.
592

Benzer belgeler

Otoyol araçlardan kaynaklanan çevre kirliliği ve Sapanca gölüne

Otoyol araçlardan kaynaklanan çevre kirliliği ve Sapanca gölüne Türkiye ve dünya için çok önemli tuz kaynaklarından birisi olan Tuz Gölü, gereken önlemlerin alınmaması nedeniyle ciddi bir çevresel kirlilik tehdidiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Özellikle DSİ t...

Detaylı