İklim Değişikliğinin Meyvecilik ve Arıcılık Üzerine Etkileri

Transkript

İklim Değişikliğinin Meyvecilik ve Arıcılık Üzerine Etkileri
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
Derleme Makale
İklim Değişikliğinin Meyvecilik ve Arıcılık Üzerine Etkileri
Müge ŞAHİN1*, Erkan TOPAL2, Neslihan ÖZSOY2, Engin ALTUNOĞLU3
1. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Meyvecilik Şubesi, Menemen-İzmir
2. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Arıcılık Şubesi, Menemen-İzmir
3. Menderes İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü- İzmir
*[email protected]
Özet: Dünya nüfusundaki hızlı artış ile birlikte yeryüzündeki kısıtlı kaynakların aşırı ve bilinçsiz kullanımının sonucu doğanın dengesi
bozulmaktadır. Dengenin bozulmasına paralel olarak açlık, su kaynaklarının kıtlığı, canlı türlerin yok olması, topraktaki kirlilik, bitki
örtüsünün bozulması, küresel ısınma ile iklim değişikliği ve çevre kirliliğinde artış ortaya çıkmaktadır. Bu etkenlerden üzerinde
önemle durulması gereken konular küresel ısınma ve iklim değişikliğidir ki etkilerinin en yoğun görüldüğü tarımsal faaliyet
meyveciliktir. Çok yıllık bitkiler ani sıcaklık değişimlerinde zarar görmektedir. Son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız durumlardan biri de
meyve ağaçları meyve ya da çiçek döneminde iken meydana gelen ekstrem hava koşullarıdır. Bu durum direkt olarak meyve
üretimini ve kalitesini etkilerken, aynı zamanda tozlaşmada görev alan arılar üzerine de olumsuz etkileri olmaktadır. Küresel ısınma
ve iklim değişikliği, fenolojiyi, yerel zenginliği ve bitki ile tozlaştırıcıların büyük ölçekli dağılımını etkiler. Meyveciliğin en kritik
noktalarından biri tozlaşma olup en etkin polinatörler bal arılarıdır. İklim değişiklikleri ve koloni gelişimindeki düzensizlikler bal
arılarında zayıf kolonilere neden olmakta, hastalıklar yaygınlaşmakta, tarlacılık faaliyetini sürdürmek için kovan dışı görevine çıkmış
bal arısı kovanına geri dönememekte ve ölümlere neden olmaktadır. Bu derleme ile konu üzerine yapılmış araştırmalar taranarak
konunun öneminin daha iyi anlaşılması ve yeni yapılacak araştırmalara katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: İklim değişikliği, küresel ısınma, meyvecilik, arıcılık
The Effects of Climate Change on Fruit Growing and Beekeeping
Abstract: As a result of excessive and irresponsible use of scarcere sources and the rapid increase in world population disrupt
balance of the nature. Starves, scarcity of water resources, extinction of species, pollution of the soil, degradation of vegetation,
climate change and environmental pollution and global warming can be increase in parallely with disruption in balance of the
nature. Of these factors, we should empha size on global warming and climate change that effects has most seen intense on fruit
production in all agricultural activities. Perennial plants suffer from rapid temperature change. One of the situations that we face
often in recent years is occurrence of extreme weather conditions while fruit strees at flower or fruit stage. This situation directly
affects the production and quality of the fruit and also has negative impact on bees that involved in pollination. Global warming
and climate change, affect phenology, local wealth and the large-scaledistribution of the pollinators and plants. Pollination is one
of the most critical points in pomiculture and the most effective pollinators are honeybees. Climate changes and irregularities of
colony development in honeybees, lead stoweak colonies, diseases are wide spread, honeybee that is outside the hive for foraging
cannot be returned to the hive, and leadsto the irdeath. Th eaim of this review is to give a bette runder standing of the importance
of this issue and contributes to new researches on the subject investigated.
Keywords: Climate change, global warming, fruit growing, beekeeping
Giriş
İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların, doğal sera gazlarının etkisini arttırması sonucunda, yerküre
yüzeyinde ortalama sıcaklığın yükselmesi ve meydana gelen iklim değişiklikleri küresel ısınma olarak ifade
edilmektedir (Dellal ve ark., 2011). İklim değişiklikleri, sıcaklık artışı ve ilişkili etkilerin yanısıra, atmosfer
içerisindeki gaz halinde bulunan bileşenlerin kompozisyonundaki değişikliklerinde sonucudur.Dünyamızın ısısı
düzenli olarak artmaktadır ve son 100 yıl içerisinde yeryüzünde sıcaklığın 0,7-0,8 °C civarında arttığı (Sağlam ve
ark., 2008), 2100 yılına kadar 0,9-3,5°C arasında artacağı (Chakraborty ve ark., 2000) ve gerekli önlemlerin
alınmaması durumunda ise sıcaklık artışının devam edeceği tahmin edilmektedir (Sağlam ve ark., 2008).
Türkiye sahip olduğu karmaşık iklim yapısından dolayı, küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek iklim
değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olarak görülmektedir (Öztürk, 2002; Kapluhan, 2013). Dünya
çapında bölgesel iklim değişikliği modelleri dağılım aralığı ile oluşturulan iklim değişikliği sinyallerinin şiddeti ve
147
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
sağlamlığı; Akdenizve İç Anadolu Bölgelerinin, küresel değişime hassas bölgeler olabileceğini öne sürmektedir
(Giorgi ve Lionello, 2008; Kapluhan, 2013). Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili, değişken bir topografyaya
sahip olması ve orografik özellikleri nedeniyle, farklı bölgeler iklim değişikliğinden farklı biçimde ve değişik
boyutlarda etkilenecektir. Örneğin, sıcaklık artışından daha çok çölleşme tehdidi altında bulunan Güney Doğu
ve İç Anadolu gibi, kurak ve yarı kurak bölgeler ile yeterli suya sahip olmayan yarı nemli Ege ve Akdeniz bölgeleri
daha fazla etkilenecektir (Öztürk, 2002). Seyhan nehri havzasında 2070-2100 yıllarında yağışın önemli oranlarda
azalacağı; kar yağışı miktarı ve erime zamanının; buğday, mısır gibi kimi temel ürünlerin ekim/dikim
zamanlarının ve daha önemlisi ekiliş yörelerinin değişeceği düşünülmektedir (Kanber ve ark., 2015). Ülkemizde
yaz ve kış sıcaklıklarının artacağı, yağışların ve tarımsal üretimin azalacağı, denizlerimizdeki su seviyelerinin
yükseleceği yönünde ciddi endişeler bulunmaktadır (Varol ve Ayaz, 2012).
Kansas ve Oklahoma bölgesi gibi yağmur suyuyla beslenen bazı önemli bölgelerde de yağışın azalacağı
tahmin etmektedir (Tubiello ve ark., 2002). Kanada iklim koşullarını temsil eden agroklimatik indeksler 18952007 dönemleri arasında tarla bitkileri üretimi için analiz edilmiştir.Büyüme mevsiminin erken başlaması ve geç
bitmesi nedeniyle büyüme mevsiminde meydana gelen uzamaların sonucunda,bitkilerin sezon içerisinde soğuk
stresi ve yaralanmalara karşı daha savunmasız olabileceğini göstermektedir (Qian ve ark., 2010). Japonya’da,
2003 ve 2005 yıllarında tarımsal üretimde son ısınma eğilimlerinin etkilerini belirlemek amacıyla 47 ilde yapılan
tarımsal kamu kurumları araştırma anketi sonuçlarına göre, son ısınma eğilimlerinin neredeyse tüm bitki ve
hayvan türlerini önemli ölçüde etkilediği görülmüştür. Bahçe bitkileri ve pirinç üretiminin ise diğer tarım bitkileri
ve hayvancılığı göre küresel ısınmadan daha fazla etkileneceği belirtilmiştir (Sugiura ve ark., 2012). İklim
değişikliği sebebiyle bitki hastalıklarından dolayı meydana gelebilecek kayıpların; hastalık yönetim stratejileri,
hastalığın etkinliği, bitki hastalıkların coğrafi dağılımı gibi üç faktörün etkisinde olacağı belirtilmiştir
(Chakraborty ve ark., 2000).
Doğaya bağlı yapısı gereği, tarımsal faaliyetler iklim değişikliklerinden en çok etkilenen sektörlerden birisidir
ve iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonunun azaltılması, ülkelerin tarımsal üretim faaliyetlerini de
etkilemektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliği etkilerinin en yoğun görüldüğü tarımsal faaliyet meyveciliktir
ve çok yıllık bitkiler ani sıcaklık değişimlerinden daha çok etkilenmektedir. Son yıllarda sıklıkla görülen
durumlardan biri meyve ağaçlarının kış dinlenme, çiçeklenme, tomurcuk oluşumu ve meyve döneminde
meydana gelen ekstrem hava koşullarıdır. Bu durum direkt olarak meyve üretimi ve kalitesini etkilerken, aynı
zamanda tozlaşmada görev alan arılar üzerine de olumsuz etkileri olmaktadır. İklim değişiklikleri bal arılarında
zayıf kolonilerin oluşumunu tetikleyerek hastalıkların yaygınlaşması, arı kayıpları ve ölümlere neden olmaktadır.
Bu derlemede meyvecilik ve arıcılık faaliyetleri üzerine yapılmış çalışmalar sentezlenerek konunun, öneminin
daha iyi anlaşılması ve yeni yapılacak araştırmalara katkı sağlanması amaçlanmıştır.
İklim Değişikliğinin Meyvecilik Faaliyetlerine Olan Etkileri
Meyve yetiştiriciliği, çok yıllık bir tarımsal faaliyet olduğu için küresel iklim değişikliklerinden daha yüksek
oranda etkilenmektedir. Meyve türlerinin yetiştiriciliğinde dengeli çiçeklenme ve meyve tutumu ile yüksek ve
kaliteli ürün eldesi için kış dinlenme döneminde türlere göre değişmekle beraber farklı saatlerde soğuklanma
ihtiyacına gereksinim duyulmaktadır. Dünyadaki 4293 hava tahmin istasyonu verileri ile güvenli kış
soğuklanması için tüm yılların %90’ını aşan soğuklanma miktarı dinamik model kullanarak tahminlenmiştir.
Sıcak ve ılıman bölgelerde, mevcut kış soğukluğunda potansiyel olarak üretimi tehdit edecek şiddetli düşüşler,
soğuk bölgelerde ise artış görülebileceği bildirilmiştir (Luedeling ve ark., 2011). Ancak küresel ısınma genel
olarak incelendiğinde kış döneminde hava sıcaklığını arttırma potansiyeline sahiptir ve öngörülen bu sıcaklık
değişimlerinin, çoğu meyve türü, asma ve sert kabuklu meyve yetiştiriciliğinin yaygın olduğu bölgelerde
olumsuz etkileri olacaktır (Webb ve ark., 2007; Campoyve ark.,2011; Luedeling ve ark., 2011; Pope ve
ark.,2014).
148
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
Avustralya’nın Margaret River bölgesinde, üzüm yetiştiriciliğinde sıcaklık artışına bağlı olarak soğuklanma
ihtiyacının karşılanmaması sonucunda tomurcuk patlamasının gecikeceği belirtilmektedir (Webb ve ark., 2007).
İklim değişikliğinin olası etkilerine daha iyi hazırlanmak için; daha düşük soğuklanma ihtiyacı olan ağaç
çeşitlerini üretmeye, yetersiz kış soğukluğuyla başa çıkacak araçlar geliştirmeye ve ürünlerin sıcaklıklara verdiği
tepkiyi daha iyi anlamak için çaba gösterilmesi gerektiğini bildirmiştir (Luedeling ve ark., 2011).
En çok yaz mevsiminde olmak üzere belirgin bir sıcaklık artışı tahmin edilmektedir (Giorgi ve Lionello, 2008).
Kışın meydana gelecek sıcaklık artışı meyve türlerinde kış soğuklanma ihtiyacının sağlanması ve tomurcuk
uyanması döneminde bazı sorunlar meydana getirirken, yaz aylarında çiçek tomurcuğu farklılaşması döneminde
oluşacak sıcaklık artışları ise ikiz meyve oluşumu (Beppu ve Kataoka, 1999; Engin ve Ünal, 2004; İmrak ve
Küden, 2012) gibi bazı sorunlara yol açmaktadır. Örneğin kiraz yetiştiriciliğinde meyve kalitesi ve pazar değerini
düşüren ikiz meyve oluşumu üzerine yapılan araştırmalar incelendiğinde; sıcak iklime sahip bölgelerde bir
önceki yılın çiçek tomurcuğu farklılaşması döneminde 25°C sıcaklıkta normal tek dişi organ oluşurken, 30°C’de
çift dişi organ oranının arttığı (İmrak ve Küden, 2012), 35°C ve üzeri sıcaklıklarda ise bu oranın % 80’e çıktığı
belirlenmiştir (Beppu ve Kataoka, 1999; Engin ve Ünal, 2004).
Avustralya'da küresel ısınmanın asma fenolojisi üzerine olan etkileri 6 bölgede, ticari önemi yüksek olan 2
çeşit için modellenmiştir. Coonawarra bölgesinde, Cabernet Sauvignon çeşidinde tomurcuk patlaması
zamanının 2030 yılında 4-6 gün, 2050 yılında ise 6-11 gün daha erken olacağı belirlenmiştir. Çalışılan tüm
bölgelerde hasat zamanının erkene çekileceği ve en yüksek sıcaklık senaryosuna göre 2050 yılına kadar
Coonawarra bölgesinde hasadın 45 gün erken olabileceği düşünülmektedir (Webb ve ark., 2007).
Hava sıcaklıklarında ki ekstrem değişimler meyve türlerinin çiçeklenme dönemleri üzerine de olumsuz etki
göstermektedir (Omoto ve Aono,1990; Guédonve ark., 2008; Legave ve ark., 2008). Çiçeklenme fenolojisinde
meydana gelen değişimler, polinasyon ve meyve tutumunu etkileyeceği ve ilkbahar geç donlarına yakalanma
riskini arttırarak üretimde sorunlara neden olabileceği belirtilmektedir (Zavalloni ve ark., 2004). Hesse
bölgesinde küresel iklim değişikliğinin elma yetiştiriciliğine olan etkileri üzerinde yapılan bir çalışmada, 20312060 yılları arasında ağaçların 6-8 gün erken çiçeklenmeye başlayacağı ve çiçeklenme döneminde ilkbahar geç
don riskinde önemli bir artış olacağı bildirilmiştir (Braun ve Müller, 2012).
Ilıman meyve yetiştiriciliği yapılan çoğu bölgede güvenli kış soğukluğu üzerine iklim değişikliğinin etkileri,
küresel iklim modelleri ve sera gazı emisyonları senaryoları arasında kantitatif olarak farklılık göstermektedir
(Luedeling ve ark., 2011). Soğuk zararı, Okanagan vadisinde (ABD) meyve üretimini kısıtlayan ana sorundur ve
1916-2006 yılları arasındaki tarihsel kayıtlar incelendiğinde 16 defa şiddetli öldürücü soğuk zararı meydana
geldiği görülmektedir. Bu dönem ürünlerin soğuk zararına en çok mağruz kaldığı 4 aylık dönem olmasına
rağmen, hertüre ait risk içeren dönemler farklılık göstermektedir. Eğer iklim değişiklikleri devam ederse, bu
bölgedeki üzüm, elma ve kiraz üretiminde azalma beklenirken, armut, kayısı ve şeftali üretim alanlarında ise
genişleme olabileceği öngörülmektedir (Quamme ve ark., 2010).
Kış mevsiminde görülen düşük sıcaklık toleransı, sürekli düşük sıcaklıklarda ve dondurucu koşullarda bitki
gelişimi ve metabolik aktiviteyi etkileyen, çevre ile genotip etkileşimi sonucudur. Buna ek olarak, sıfır altı
sıcaklık tolerans mekanizmaları doku tipi ile yaşı ve mevsim ile iklim şartlarına göre değişir (Fennell, 2014).
Sıcaklık değişimi doğrudan fotosentezi etkilediğinden, sıcaklıklarda meydana gelen artış şekerler, organik
asitler, antioksidan bileşiklerin sentezi ve sertlik gibi önemli kalite parametrelerini değiştirerek, ürünlerin hasat
sonrası kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilmektedir. Yükselen ozonun seviyesi ise farklı türlerde
görsel hasarlar ve fizyolojik bozuklukların oluşmasının yanı sıra kuru madde, indirgen şekerler, sitrik ve malik
asit ile diğer önemli kalite parametrelerinde değişikliklere neden olmaktadır (Moretti ve ark., 2010). Batı
Avusturalya şarap bölgelerinde yetişen asma çeşitlerinin antosiyanin ve titre edilebilir asitlik seviyelerinde iklim
149
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
değişikliğinin olası etkileri; 2030-2050 ve 2070 yılları için tahminlenmiş ve mevcut yönetim uygulamaları altında
küresel ısınmadan negatif yönde etkileneceği belirtilmiştir (Barnuud ve ark., 2014).
Yaz döneminde meydana gelen ekstrem sıcaklık artışı sonucunda üzümde hasat zamanının erkene çekilmesi
ile hasat zamanındaki yüksek sıcaklıklar üzüm kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir (Webb ve ark., 2007).
Şarap yetiştiriciliğinde hasat periyodu ve sıcaklığın artışı, şeker konsantrasyonu ve alkol seviyesinin artmasına,
düşük asitliğe ve türe bağlı olarak aroma bileşiklerinin modifikasyonuna neden olmaktadır. Şarap fenolojisi ve
üzüm kompozisyonunda görülen bu olumsuz değişimlere bağlı olarak şarap mikrobiyolojisi, kimyası ve duyusal
özellikleri de etkilemektedir (De Orduna, 2010).
Merkez Macaristan üzüm yetiştirme bölgelerine ilişkin tarihsel verilere bakıldığında yıllık ortalama sıcaklık
artışı eğilimi ile birlikte artık daha sık meydana gelmeye başlayan sel, don, kuraklık, sıcak hava dalgaları gibi
ekstrem hava olayları küresel iklim değişikliği altında gözlemlenmiştir. Carpathian havzasındaki değişen iklim
koşulları, kalite ve miktarı etkileyerek olumsuz ekonomik sonuçlara neden olabileceği ve stres etkileri
oluşturabileceği ifade edilmiştir (Szenteleki ve ark., 2012).
Brezilya’da ekonomik önemi olan "Pequi" (Caryocar Brasiliense) meyve ağacının yetiştiriciliğinde iklim
değişikliğinin etkilerini değerlendirmek ve çevre uygunluğu arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere yapılan bir
çalışmada, 2050 yılına kadar üretimde azalmalar olacağı ve mutlak önlemler alınması gerektiği ifade edilmiştir
(Nabout ve ark., 2011). Ülkemizde ise kurak koşullara dayanıklı bir tür olmasına karşın zeytinin (Olea europa)
küresel iklim değişiminden en fazla etkilenecek tarımsal ürünlerin başında geldiği ve bu nedenle zeytin
yetiştiriciliğinde acil önlemlerin alınması gerektiği bildirilmiştir (Varol ve Ayaz, 2012). Kaliforniya’da yetiştirilen
badem (Prunus dulcis), fıstık (Pistacia vera) ve ceviz (Juglans regia) üretim değerleri, 50 yıllık meterolojik
kayıtlar ile karşılaştırılmış ve sonucunda meyve türlerinde iklim değişikliğinin etkileri sonucunda oluşan sıcak
kışlardan dolayı, tomurcuk patlaması döneminden sonraki süreçlerin daha ciddi bir şekilde göz önüne alınması
gerektiği belirtilmiştir (Pope ve ark., 2014).
İngiltere’de gıda pazarlama sistemi içerisinde, enerji verimliliğinin belirlenmesine yönelik çalışmalar
gerçekleştirilmektedir. Özelllikle meve ve sebzelerin hava yolu ile ithalatının büyük miktarda sera gazı üretimine
neden olduğu için kaçınılması gereken bir yol olduğu ve çözüm olarak yerel üretimlerin arttırılması gerektiği
ifade edilmiştir. Yerel olarak tedarik edilen ürünlerle karşılaştırıldığında, hava yolu ile ithal edilen ürünlerde 9.66
kg daha fazla CO2e emisyonu oluşturduğu belirlenmiştir (Michalský ve Hooda, 2015).
Gelecekte yapılacak araştırmalar; mevsimsel değişimleri minimize etmeyi, su ve iş gücü noksanlığı, tüketici
tercihlerinin değişikliği ve küresel rekabet karşısında özel kullanımlar için yüksek kaliteli meyveciliğin
sürdürülebilir ve karlı üretimini amaçlamaya yönelik olması gerektiği bildirilmiştir (Keller, 2010).
İklim Değişikliğinin Bal Arılarına Olan Etkileri
Küresel iklimde meydana gelecek değişmeler muhtemelen böcekler de dahil olmak üzere pek çok hayvanın
davranış ve yaşam tarzını etkileyebilecektir. Böcekler için sıcaklık ve nemde meydana gelen artış, gelişme oranı,
yer değiştirme hızı ve üreme kapasitesinin artması demektir ayrıca bu değişiklikler aynı zamanda tabiatta
gerçekleşen ekolojik süreçleri de etkileyebilmektedir. İklimde meydana gelen değişimler canlıların yaşadığı
çevrenin karakterini de değiştirecek ve bu değişimler ise o ekolojik ortamda yaşayan böcek toplumlarının
davranışlarını dolaylı olarak etkileyecektir.
Böceklerin soğukkanlı hayvanlar olması, yani vücut sıcaklıklarının havanın ve çevrenin sıcaklığına göre
değişmesi, küresel ısınmaya bağlı olarak iklim faktörlerinde oluşacak değişikliklerin, böceklerin fizyolojisinde ve
coğrafi yayılış sınırlarında önemli bazı farklılaşmalara neden olacağı düşünülmektedir. Özellikle sıcaklık ve
nemde meydana gelecek değişiklikler böcek metabolizmasının işlevini, üreme kapasitesini, beslenme
alışkanlıklarını ve bunlara bağlı olarak da yayılışını etkiler (Akbulut, 2000). Sıcaklık ve nemde ki bu değişimin
150
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
özellikle dünya çam balının %90-92 civarını üreten ülkemiz için büyük tehdit olacağı düşünülmektedir. Bu
sebepledir ki çam balının oluşumunu sağlayan çam pamuklu koşnili (Marchalina hellenica Genn)’nin küresel
ısınmadan oluşabilecek etkiler üzerine araştırmalar yapılması zorunluluk haline gelmiştir.
Küresel ısınma, bir bölgede yaşayan canlı türlerinin yaşadıkları bölgeyi terk etmelerine neden olabileceği gibi
bölgeye özgü olmayan yeni istilacı türlerin de yerleşmesine imkân verebilmektedir. Küresel ısınmanın
günümüzde en dikkat çekici etkilerinden biri de bazı canlı türlerinin dünya üzerinden yok olmasıdır (Doğan ve
ark., 2010). Bu bağlamda önemi daha iyi anlaşılacak biyoçeşitlilik; çevre koşullarındaki olumsuzluklara ve
çevresel değişime karşı sigorta sağlar. Yapılan bir çalışmada 9 arı türünde, kış sıcaklığında meydana gelen artış
(1,5-9,5 °C) sonucu canlı ağırlık ve gelişim üzerine bazı türlerde ters etkiler görülmüştür. Ağırlık kayıpları ile
enerji tüketiminde artışlar olduğu ve ilkbaharda bazı türlerin bu nedenlerden dolayı yaşam döngüsünün sona
erdiğini ifade edilmiştir. Tozlaşmada görev alan arılar içerisinde yaban arıları adaptasyon kabiliyetince ön
planda olduğu için iklim değişikliklerinde önemli hale gelmektedir (Fründ ve ark., 2013).
Küresel ısınmanın bir sonucu olarak bitkilerde çiçeklenme başlangıcında ve tozlayıcıların ilk görünüm
tarihlerinde sıcaklık artışına tepki olarak doğrusal artış olmaktadır. Türler arasında iklim değişikliğine olan
fenolojik tepkilerde her ne kadar farklılık beklense de bitki ve onları tozlayanlar arasında bu tepkiler aynı oranda
ortaya çıkar. Yapılan çalışmalardan genel olarak polinasyon iletişim hizmeti yapısının küresel ısınmanın sebep
olduğu endişeye karşı güçlü olduğu tespit edilmiştir. Bitki ve tozlayıcıların fenolojisi, coğrafi dağılımı ve yerel
bolluğu iklim değişikliğinden etkilenirken, bitki çiçeklenme ve tozlaşma aktivite zamanının sıcaklıktan çok güçlü
bir şekilde etkilendiği ifade edilmiştir (Hegland ve ark., 2009).
İklim değişikliği tozlaştırıcıya bağımlı bitkisel üretimi etkilemesi halinde, bunun küresel gıda güvenliği için
önemli etkileri olacaktır. Çünkü böcek tozlaşması, lider küresel gıda ürünlerinin %75’inin üretimine katkıda
bulunur. Küresel ısınmanın bitki tozlaşma hizmetleri üzerine dolaylı etkilere neden olup olmadığı araştırılmıştır.
o
o
Yapılan çalışmada karpuz tozlaşması üzerinde 2099 yılına kadar meydana gelecek 2,4 C ile 6,4 C’lik ısınma
sonucunda; bal arıları tarafından yönetilen tozlaşma da %14,5 azalma olacağı, yerli yabani türler tarafından
sağlanan tozlaşmada ise artış olacağı ifade edilmiştir. Araştırıcılar, iklim değişikliğinin etkilerini minimize etmek
için yerli biyoçeşitliliğin korunması gerektiğini, çünkü bitki tozlaşmasının yerli tozlaştırıcılar olmadan daha hızlı
düşeceğini belirtilmiştir (Rader ve ark.,2013).
Bal arısı ekonomik olarak dünya çapında tarımsal ürünlerin en değerli polinatörüdür. Bal arısının tarihsel
sürecine bakıldığında sıcaklık gibi yeni çevre şartlarına uyum sağlayabilecek genetiğe sahip olduğu
görülmektedir. İklim değişikliği bal arısı davranışı ve fizyolojisi üzerine doğrudan etkiye sahip olabilir. Çevredeki
çiçek kalitesinin düşmesi koloni gelişimi ve dolayısıyla da koloni hasad kapasitesini azaltabilir. Bal arıları türler
ve ırklar arasında yeni rekabet ilişkilerinin oluşması sonucunda yeni besin kaynağı arama durumunda
kalabilecektir. Bu yeni ortamlarda oradaki yerli genetik kaynakların ön plana çıkacağını unutulmamalıdır (Le
Conte ve Navajas, 2008). Bal arılarının kendi çevrelerine adaptasyonu koloninin yıllık gelişmesi olarak ifade
edilir. Gıda kaynakları dengesi ve konak-parazit dengesi ile çevre değişiklikleri birbirleri arasında etkileşim
halindedir. Yapılan araştırmada Orta Avrupa ve Balkanlar’da, İskandinavya’dan Akdeniz’e kadar uzanan 11
Avrupa ülkesindeki 16 farklı genetik orijinli 5 Apis mellifera alt türüne ait (carnica, ligustica, macedonica,
mellifera, siciliana) 597 koloni, 6 çevresel küme içinde gruplandırılmış ve iki yıllık süre içinde gelişme modelleri
analiz edilmiştir. Yavru popülasyonu, Kuzey’de daha küçük olma eğiliminde iken, Güney Avrupa’ya yerleştirilen
koloniler soğuk koşullara yerleştirilen kolonilere göre daha düşük yetişkin arı popülasyonuna sahip olma
eğiliminde bulunmuştur. Yani sıcak iklimlerdeki arılar daha kısa yaşam süresi gösterirken kuzeyde daha kısa
yavru yetiştirme dönemi olmaktadır. Genotip ve çevrenin koloni gelişimini önemli bir şekilde etkilediği, özellikle
yetişkin arı popülasyonu ve kışlama yeteneği açısından önemli olduğu ifade edilmiştir (Hatjina ve ark., 2014).
Son yıllarda biyoçeşitliliğinin önemi gittikçe artmaktadır. Bal arıları adaptasyon kabiliyeti yüksek canlılardır.
Bu bağlamda gelişmekte olan ülkelerde ve diğer ülkelerde kalkınma politikalarından kaynaklanan sebeplerle
151
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
(verimli olduğu düşünülen ırkların bölgeye getirilmesi) bölge yerli arılarının geleceği tehlikeye girmektedir.
Bunun için yerel genetik kaynakların uygun genetik modeller ve ıslah stratejileri ile kontrol altında tutulması
gerekmektedir (Zokour ve Bienefeld, 2014). Bu konu ile ilgili olarak yapılan bir çalışmada; Ege Bölgesi
koşullarında Kafkas arısı, Anadolu ırkının Ege ekotipi ve İtalyan ırkı melezlerine göre daha küçük koloni
popülasyonları oluşturmuş ve daha az bal üretmiştir. Bölgede, deneme süresince iklimin uzun yıllar
ortalamasından önemli sapmalar göstermesi, kolonilerin performanslarını büyük ölçüde etkilemiştir. Son
yıllarda yaşanılan iklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda da sürmesi durumunda, bölgede Kafkas genotipi
yetiştirilmesinin olanaksız hale geleceği belirtilmiştir (Koç ve Karacaoğlu, 2012).
İklim değişikliği; hayatta kalma, üreme ve yaşam alanını azaltmaktadır. Bu nedenle ekolojistler sürdürülebilir
tarım arazilerinde biyoçeşitliliği yönetmek ve iklim değişikliklerinin etkilerini minimize edecek çalışmalar
yapmaktadır. Bekret ve ark. (2015) yürüttükleri araştırmada, Kayseri yöresinde özellikle erken ilkbahar
aylarında arıların yavru yetiştirmek amacıyla yararlanabileceği nektar ve polen kaynaklarının kıt olduğunu
belirtmiştir. Son yıllarda yöre arıcıları, küresel ısınmanın da bir etkisi olarak çiçek açma ve nektar salgılama
dönemlerinin değiştiği ve bal veriminin düştüğü konusunda şikayetçi olduğunu bildirmişlerdir. Bu bakımdan arı
kolonilerinin, daha fazla miktarda yavru üretip daha güçlü olarak nektar akımına girebilmeleri için mart ve nisan
aylarında uygun formülasyondaki ek yemlerle beslenmelerinin ise zorunluluk haline geldiği ifade edilmiştir.
Bal arılarının ziyaret ettikleri nektar kaynağında yeterli nektar bulunmaması önemli bir stres unsurudur. Bu
durumda tarlacı arılar arasında rekabeti azaltmaya yönelik bir işbirliği hedeflendiği görülmektedir (Hranitz ve
ark., 2009). Hatta bal arıları, nektar ve polen kaynaklarının yetersiz olması durumunda var olan kısıtlı besinin
gelecek generasyona kalabilmesi için başlarını petek gözlerine sokarak kendilerini imha etmektedir (Yücel,
2008).
Bombus arılarının habitat uygunluğunu belirlemeye yönelik yapılan çalışmada yaşamsal uygunluğun
belirlenmesinde; çevre duyarlılığı ve çevresel faktörlerin belirlenmesi gerektiği ifade edilmektedir. İklimsel
ısınmaya karşı koruma odaklı bir yönetim planlaması yapılması gerektiği bildirilmiştir (Herrera ve ark., 2014).
Bombus arılarının besin kaynaklarının planlaması için 4 tür polen ve nektar karması ile 6 tür kır çiçeği karışımı
uygulaması gerçekleştirilmiştir. Çiçeklenme başlangıcı ve bitişi ile yeni açacak çiçeklerin planlaması ve bunların
ıslahı üzerine çalışmalar ile yaşanmakta olan küresel ısınmaya karşı çözüm yolları araştırılmıştır (Memmott ve
ark., 2010).
Böcek popülasyonlarında iklim değişikliğinin etkileri belirli yaşam döngüsü özelliklerine ve fizyolojik
adaptasyona bağlıdır. Tek yaşayan Osmia lignaria arısının duraklama döneminin (diapause) tamamlanması için
belirli bir süre soğuğa ihtiyacı vardır. Araştırmacılar uzun yazların O. lignaria populasyonları üzerindeki etkisini
incelemek için bireyler simüle edilmiş 3 muameleye (erken-orta-geç kış) tabi tutularak; solunum oranları,
metabolik tüketim, ağırlık kaybı, vücut yağ kaybı, lipid düzeyleri ve kış ölümü verileri alınmıştır. Erken kış
uygulaması duraklama dönemi gelişimini bozmuş, ancak fiziksel gelişime negatif bir etkisi olmamıştır. Aksine
geç kış arıları daha fazla enerji tüketimi (1,5 kat), daha fazla ağırlık (1,4 kat) ve daha fazla lipid kaybına (2 kat)
neden olurken, orta kış ile karşılaştırıldığında ise mortalitede %19 artış gözlemlenmiştir. Dolayısıyla küresel
ısınma senaryosunda, kışın gecikmeli gelmesine rağmen kısa kış öncesi dönemi etkin bir şekilde sürdüren uzun
yaz duraklama dönemi diyapoz dönemli fenotiplerin, kısa yaz duraklama dönemli fenotiplerin yerine
geçebileceği ifade edilmiştir (Sgolastra ve ark., 2011).
SONUÇ
Ülkemizde tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak gerçekleştirilmesi nedeniyle küresel ısınma ve iklim
değişikliğinden daha yüksek oranda etkileneceği bir gerçektir. Hâlihazırda yetiştiriciliği yapılan birçok meyve
türü, ani sıcak ve soğuğa maruz kalmakta çiftçimiz maddi kayıplara uğramaktadır. İklim değişikliğine karşı
önlemler alınmalı yetiştirilecek çeşitler iyi belirlenmelidir. Unutulmamalıdır ki meyvecilikte yapılan bir hata
152
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
karşılığında bu hatanın etkileri uzun yıllar boyunca ödenmektedir. Özellikle iklim değişikliği, su ve iş gücü
noksanlığı, tüketici tercihlerinin değişikliği ve küresel rekabet karşısında özel kullanımlar için yüksek kaliteli
meyveciliğinin sürdürülebilir ve karlı üretimini optimize etmeyi amaçlayan araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Arıcılıkta ise stres faktörlerinden biri olan iklim, arının ihtiyacı olan besin kaynaklarını direk etkilemekte ve
bu sebeple ülkemizde yoğun şekilde göçer arıcılık yapılarak floradan maksimum verimi alma yoluna
gidilmektedir. Ani iklim değişiklikleri eğer önlem alınmazsa zayıf kolonilerde direncin düşmesine, hastalık ve
zararlı aktivitesinin artmasına ve sonunda koloninin sönmesine kadar giden sonuçlar doğurmaktadır. İyi bir arıcı
meteorolojik verileri ve florayı muhakkak takip etmeli ve önlemlerini almalıdır.
Sonuç olarak meyvecilik ve arıcılıkta ortak gelinen nokta küresel ısınma ve iklim değişikliğinde etkilendiğidir
ve bu etkinin gün geçtikçe artacağı unutulmamalıdır. Artık tarımsal üretim; iklime karşı mücadele verilerek
yapılan bir faaliyet durumuna gelmiştir.
KAYNAKLAR
Akbulut, S. 2000. Küresel Isınmanın Böcek Populasyonları Üzerine Muhtemel Etkileri. Ekoloji. 9(36): 25-27.
Barnuud, N.N., Zerihun, A., Mpelasoka, F., Gibberd, M., Bates, B. 2014. Responses of Grape Berry Anthocyanin and Titratable Acidity to the
Projected Climate Change Across the Western Australian Wine Regions. International Journal of Biometeorology. 58(6): 12791293.
Bekret, A., Çankaya, S., Silici, S. 2015. The Effects of Mixture of Plant Extracts and Oils are Added to Syrup on HoneyBee Colony
Development and Honey Yield. Turkish Journal of Agriculture-Food Science and Technology. 3(6).
Beppu, K.,Kataoka, I. 1999. High Temperature Rather Than Drought Stress is Responsible for the Occurance of Double Pistil in ‘Satohishiki’
Sweet Cherry. Scientia Hort. 81:125-134.
Braun, P., Müller, M. 2012. Effects of Climate Change on Fruit Production in the State of Hesse. INKLIM Module II plus, Abstract of final
report.
Campoy, J.A., Ruiz, D., Egea, J. 2011. Dormancy in Temperate Fruit Treesin a Global Warming Context: A Review. SciHortic (Amst)
130(2):357– 372.
Chakraborty, S., Tiedemann, A.V., Teng, P.S. 2000. Climate Change: Potential İmpacton Plant Diseases. Environmental Pollution. 108(3):317326.
De Orduna, R.M. 2010. Climate Change Associated Effects on Grape and Wine Quality and Production. Food Research International.
43(7):1844-1855
Dellal, İ., McCarl, B.A., Butt, T. 2011. The Economic Assessment of Climate Change on Turkish Agriculture. Journal of Environmental
Protection and Ecology. 12(1):376-385.
Doğan, S., Özçelik, S., Dolu, Ö., Erman, O. 2010. Küresel ısınma ve biyolojik çeşitlilik. İklim Değişikliği ve Çevre. 3:63-88.
Engin,H., Ünal, A. 2004. Kirazlarda Çift Meyve Oluşumuna Su Eksikliğinin Etkileri.Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg. 41(2):19-28.
Fennell, A. 2014. Genomics and Functional Genomics of Winter Low Temperature Tolerance in Temperate Fruit Crops. Critical Reviews in
Plant Sciences. 33(2-3):125-140.
Fründ, J., Zieger, S.L., Tscharntke, T. 2013. Response Diversity of Wild Bees to Over wintering Temperatures. Oecologia. 173(4):1639-1648.
Giorgi, F., Lionello, P. 2008. Climate Change Projections for the Mediterranean Region. Global and Planetary Change. 63(2):90-104.
Guédon, Y., Legave, J.M. 2008. Analyzingthe Time-Course Variation of Apple and Pear Tree Dates of Flowering Stages in the Global
Warming Context. Ecological Modelling. 219(1):189-199.
Hatjina, F., Costa, C., Büchler, R., Uzunov, A., Drazic, M., Filipi, J., Kezic, N. 2014. Population Dynamics of European HoneyBee Genotypes
Under Different Environmental Conditions. Journal of Apicultural Research. 53(2):233-247.
Hegland, S. J., Nielsen, A., Lázaro, A., Bjerknes, A. L., Totland, Q. 2009. How Does Climate Warming Affect Plant‐Pollinator İnteractions?
Ecology Letters. 12(2):184-195.
Herrera, J.M., Ploquin, E.F., Rodríguez‐Pérez, J., Obeso, J.R. 2014. Determining Habitat Suitability for Bumble bees İn A Mountain System: A
Baseline Approach Fo Testing The İmpact Of Climate Change On The Occurrence And Abundance Of Species. Journal of
biogeography. 41(4):700-712.
Hranitz, J.M., Barthell, J.F., Abramson, C.I., Brubaker, K.D., Wells, H. 2009. Stress Proteın Responses in Honeybees: Is It Useful to Measure
Stres Responses of Indıvıdual Bees in the Hıve? Uludag Bee Journal. 2:60-71.
İmrak, B., Küden, A. 2012. Bazı Kiraz Çeşitlerinin Subtropik İklim Koşullarındaki Çoklu Dişi Organ Oluşumu Sorununun Çözümüne İlişkin
Araştırmalar. Ç.Ü Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi. 28(5):62-71.
153
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi 6 (Özel Sayı 2): 147-154, 2015
(Journal of Anatolian Natural Sciences)
Kanber, R.,Kapur, B., Ünlü, M., Tekin, S., Koç, L. 2015. İklim Değişiminin Tarımsal Üretim Sistemleri Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesine
Yönelik Yeni Bir Yaklaşım. Iccap Projesi Erişim yeri: http://www.e-kutuphane.imo.org.tr/pdf/10917.pdf. Erişim tarihi: 06.06.2015.
Kapluhan, E. 2013. Türkiye’de Kuraklık ve Kuraklığın Tarıma Etkisi. Marmara Coğrafya Dergisi. 27: 487-510.
Keller, M. 2010.Managing Grapev inesto Optimise Fruit Development in a Challenging Environment: A Climate Change Primer for
Viticulturists. Australian Journal of Grapeand Wine Research. 16(1):56-69.
Koç, A. U., Karacaoğlu, M. 2012. Kafkas (A. m. caucasica), İtalyan (A. m. ligustica) Irkları ve Anadolu Arısı Ege Ekotipi (A. m. anatoliaca) ile
Bazı Melezlerinin Ege Bölgesi Koşullarında Koloni Gelişimleri. TRALLEIS. 1(1):28-35.
Le Conte, Y., Navajas, M. 2008. Climate Change: İmpacton HoneyBee Populations and Diseases. Revuescientifique et technique
International Office of Epizootics. 27:485-97.
Legave, J.M., Farrera, I., Almeras, T., Calleja, M. 2008. Selecting Models of Apple Flowering Time and Understanding How Global Warming
Has Had an İmpacton This Trait. Journal of Horticultural Science and Biotechnology. 83(1):76-84.
Luedeling, E., Girvetz, E.H., Semenov, M.A., Brown, P.H. 2011. Climate Change Affects Winter Chill for Temperate Fruit and NutTrees.
PLoSOne, 6(5), e20155.
Memmott, J., Carvell, C., Pywell, R.F., Craze, P.G. 2010. The Potential İmpact Of Global Warming On The Efficacy Of Field Margins Sown for
the Conservation of Bumble-Bees. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences. 365(1549):2071-2079.
Michalský, M., Hooda, P.S. 2015. Greenhouse Gas Emissions of İmported and Locally Produced Fruit and Vegetable Commodities: A
Quantitative Assessment. Environmental Science& Policy. 48:32-43.
Moretti, C.L., Mattos, L.M., Calbo, A.G., Sargent, S.A. 2010. Climate Changes and Potential İmpacts on Post harvest Quality of Fruit and
Vegetable Crops: A Review. Food Research International. 43(7):1824-1832.
Nabout, J.C., Oliveira, G., Magalhães, M.R., Terribile, L C., de Almeida, F.S. 2011. Global Climate Change and The Production of “Pequi”
Fruits (Caryocar brasiliense) in the Brazilian. Cerrado.Natureza& Conservação. 9(1):55-60.
Omoto Y., Aono Y. 1990. Estimationof Change İn Blooming Dates of Cherry Flowerby Urban Warming. Journal of Agricultural
Meteorology.46:123–129.
Öztürk, K. 2002. Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye’ye Olası Etkileri. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi. 22(1).
Pope, K.S., Dose, V., Da Silva, D., Brown, P.H., DeJong, T.M. 2014. Nut Crop Yield Records Show That Budbreak-Based Chilling Requirements
May Not Reflect Yield Decline Chill Thre sholds. International journal of biometeorology. 59(6):707-715.
Qian, B., Zhang, X., Chen, K., Feng, Y., O'Brien, T. 2010.Observed Long-Term Trends for Agroclimatic Conditionsin Canada. Journal of Applied
Meteorology and Climatolog. 49(4):604-618.
Quamme, H.A., Cannon, A.J., Neilsen, D., Caprio, J.M., Taylor, W.G. 2010. The Potential İmpact of Climate Change on the Occurrence of
Winter Freeze Events in Six Fruit Crops Grownin the Okanagan Valley. Canadian Journal of Plant Science. 90(1):85-93.
Rader, R., Reilly, J., Bartomeus, I., Winfree, R. 2013. Native Bees Buffer the Negative İmpact of Climate Warming on HoneyBee Pollination
of Watermelon Crops. Global change biology. 19(10):3103-3110.
Sağlam, N.E.,Düzgüneş, E., Balık, İ. 2008. Küresel Isınma ve İklim Değişikliği. Ege Universty Journal of Fisheries and Aquatic Sciences. 25:8994.
Sgolastra, F., Kemp, W.P., Buckner, J.S., Pitts-Singer, T.L., Maini, S., Bosch, J. 2011. The Long Summer: Pre-Wintering Temperatures Affect
Metabolic Expenditure and Winter Survival in a Solitary Bee. Journal of insect physiology. 57(12):1651-1659.
Sugiura, T., Sumida, H., Yokoyama, S., Ono, H. 2012. Overview of Recent Effects of Global Warming on Agricultural Productionin Japan.
JARQ. 46(1):7-13.
Szenteleki, K., Ladányi, M., Gaál, M., Zanathy, G., Bisztray, G. 2012. Climatic Risk Factors of Central Hungarian Grape Growing Regions.
Applied Ecology and Environmental Research. 10(1):87-105.
Tubiello, F.N.,Rosenzweig, C., Goldberg, R.A., Jagtap, S., Jones, J.W. 2002. Effects of Climate Changeon US Crop Production: Simulation
Results Using Two Different GCM Scenarios. Part I: Wheat, Potato, Maize, AndCitrus. Climate Research. 20:259-270.
Varol, N., Ayaz, M. 2012. Küresel İklim Değişikliği ve Zeytincilik.Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi. 5(1):11-13.
Webb, L.B.,Whetton, P.H., Barlow, E.W.R. 2007. Modelled İmpact of Future Climate Change on The Phenology of Wine grapesin Australia.
Australian Journal of Grape and Wine Research. 13(3):165-175.
Yücel, B. 2008. Çevresel Sorunların Bal Arıları Üzerine Etkileri. Hasad. 279:40-43.
Zavalloni, C., Andresen, J.A., Winkler, J.A., Flore, J.A., Black, J.R., Beedy, T.L. 2004. The Pileus Project: Climatic İmpact son Sour Cherry
Productionin the Great Lakes Regionin Past and Projected Future Time Frames. VII International Symposium on Modelling in Fruit
Research and Orchard Management.707:(pp. 101-108).
154

Benzer belgeler