islam, özgürlük,modernizm ve para

Transkript

islam, özgürlük,modernizm ve para
İSLAM, ÖZGÜRLÜK,MODERNİZM VE PARA
Administrator tarafından yazıldı.
Çarşamba, 09 Kasım 2011 16:03
"Stoalılara göre, kendisini zorunlu biçimde belirleyen nedenlerden bağımsız -özgür bir eylemdüşünülemez, yoktur. İnsan da tüm öteki varlıklar gibi, çok sıkı biçimde belirlenmiş,
sınırlanmıştır"
Para, sınırsız bir özgürlük getirir mi? Yeryüzündeki hangi zihniyet buna "Evet getirir" diyebilir ki,
dese de ne kadar gerçekçi bir cevap olur acaba? Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, para
sınırsız bir özgürlük getirmez; aslında para özgürlük getirmez. Çünkü Para denilen madde,
insanın mâna denilen ruhunu hiçbir zaman doyuramayacaktır. Bir kere kendisi sınırlıdır,
sonsuzluktan oluşan kaybolmayan yok olmayan bir ruhu nasıl tatmin edecektir ki! Para sadece
bize sınırlı bir takım hazlar yaşatarak günü geçirmemizi sağlayacaktır.
Çok paranız var, Karun kadar zenginsiniz; petrol kralları kadar yatınız katınız var, yıllık milyar
dolarlarca geliriniz var, dünya zenginler listesinde ilk sıralardasınız. Peki şimdi paranın size
neler katabileceğine bakalım; en fazla bilmem kac milyon dolarlık bir araç alırsınız ve saatte 500
km hızla gidebilirsiniz, uçak alırsınız 1000 km hızla gidersiniz;lüks bir restoranda en fazla 10
binlira hesap ödersiniz (zaten ne yiyip ne içebilir ki bu beden en fazla), en fazla 10 bin liralık bir
giysi alabilirsiniz çünkü giyeceğiniz neticede bir elbisedir; en fazla bilmem kaç milyon dolarlık bir
malikane satın alırsınız, neticede yaşayacağınız iki oda bir salon bir tuvalet banyo; peki ya en
fazla kaç kişiyle birlikte olabilirsiniz, madem bu da özgürlük olarak tanımlanıyor. 1000'mi 10 bin
mi? Kaç tane çocuk yapabilirsiniz peki? Bildiğim kadarıyla, pratik olarak erkeğin babası
olabileceği (kendi genlerini taşıyacak) çocuk sayısı sınırsızdır. Fakat ömür sınırlıyor işte bunu
bile. Erkeklerde en fazla çocuğa sahip olma rekoru (haremindeki eşlerinden) 1056 çocuk ile Fas
Kralı İsmail'e aittir. Kadınlarda en fazla çocuğa sahip olma rekoru, 19. yy'da Moskova'da
yaşamış ve üçüz doğuran bir kadına aittir ve bu rekor ise sadece 69'dur. Bu listeyi uzatmak
mümkün, hatta bu değerleri iki katına dilerseniz üç katına çıkarmak mümkün, fakat biz şimdilik
lafı daha fazla uzatmayalım. Dikkat çekmek istediğim nokta, fark ettiyseniz hepsinin maddi
istekler olduğu ve sınırlı(!) oldukları. Her şeyimiz de olduğu gibi görüyoruz ki ne kadar çabalasak
da biz bir oturuşta bir koyundan fazla yiyemiyoruz, aynı anda iki odada yatamıyoruz, aynı anda
iki araç kullanmıyoruz, ölümüne hızlı araç kullanamıyoruz vs vs. Yani kısacası para bize
diğerlerinkinden biraz daha rahat bir hayattan başka bir şey veremiyor. Eylemlerimiz sınırlı,
haliyle paramızın gücü de sınırlı kalıyor. Tabii ki buradan zenginler veyahut parası olanlar lüks
araç binmesin, lüks yaşamasın gibi bir istekte bulunduğumuz çıkmasın ortaya. Tabi ki herkes
parasına göre yiyip içeçek gezecek yaşayacak, fakat iş israf boyutuna gelmeyecek. 10 tane
araç 10 tane yata kata gerek yok, önemsediğimiz bu. İş, "parayla her şeyi yapabilirim" boyutuna
da gelmeyecek, paraya tapılmayacak, paranın efendisi olayım derken paranın kölesi
olunmayacak, para da paraya korkunç güçler atfedenler de haddini bilecek. Para sadece bir
takım geçici hazların yaşanmasına yardımcı olur, bizi madden doyurur bir süre, ruhen aç bırakır.
"Hazların dipsiz denizinde olduğu gibi bilginin derinliklerinde de demir atacak bir yeri boşuna
aradım. Bir hazzın başka bir hazza el uzattığı neredeyse karşı konulmaz gücü, hazzın
doğurabileceği sahte coşkunlu türünü hissettim, ayrıca sıkıntıyı ve ardından gelen büyük acıyı
da hissetim" der Soren Kierkegaard bizi haklı çıkararak.
Para bizi özgürleştirmez, lakin zaman öldürmeye yaradığı kesindir. Evet, zaman öldürüyoruz
parayla ama yine de ölümüne sıkılıyoruz. Yeni yeni eylemlerle özgürleştiğimizi zannediyoruz,
1/5
İSLAM, ÖZGÜRLÜK,MODERNİZM VE PARA
Administrator tarafından yazıldı.
Çarşamba, 09 Kasım 2011 16:03
fakat yine de sıkıntıdan kurtulamıyoruz. Paramızın gücü bile bizi sıkıntıdan kaygılardan
kurtaramıyor. Parayla eğlenceyi satın alabilirsiniz. Yani bir nevi kaçışı. Pascal, Tanrıyı
düşünmeksizin yapılan tüm eylemlerin salakça ve saçma olduğundan bahsetmektedir.
(sıkıntının felsefesi) Pascal'a göre Tanrısız insan, eğlencenin kölesi olmuştur; yine O'na göre
dünya üzerinde bizi ilelebet mutlu edecek bir eylem yoktur; eğlence bizi avutur ve farkına
varmadan ölüme götürür. Yani Pascal için, Tanrısız insan hiçbir şeydir ve sıkıntı bu hiçliğin
bilincidir. Bir nevi memento mori, yani öleceğini unutma... Şu günlerde kimse ölümcül
gerçeklerden ölmüyor. Öyle çok panzehiri var ki (Nietche agladıgında. ırvın D.yalom. Ayrıntı
Yayınları. Çeviren Aysun Babacan. 10.basım)
Para bize öleceğimizi unutturur ama ne kadar süre, varın sınırı siz koyun bir zahmet. İşte para
BÖYLE BİR ÖZGÜRLÜĞE(!)yarar. Ve Çiçero son noktayı koyar;
"Antik Yunan'ın zenginlik, yetkinlik ve şanla parladıktan sonra, bir tek kusur yüzünden yıkıldığını
vurgular: "ölçüsüz özgürlük". Özgürlük ölçülü olmalıdır, ancak böyle olursa hem bireye hem
devlete yararlı olur. Peki ölçülü özgürlük nedir? Çiçero; "Hepimiz, özgür olabilmek için yasaların
hizmetindeyiz" (cogito-sayı 3-1995) der.
İşin modernizm ya da günümüz anlayışıyla medeniyet(!) yönüne bakalım;
Dostoyevski; -Yeraltından notlar- "Duygularımızın türlerini çoğaltmaktan başka bir işe
yaramamıştır uygarlık. Duyguların çeşitliliği yüzünden, insanoğlu korkarım kan dökmede bir
zevk almaya kadar varacak, üstelik böyle bir felaket insanlığın başına çoktan gelmiştir. Cana
kıyıcılıkta en ince ustalıklar gösterenlerin uygar kimseler olduklarına hiç dikkat ettiniz mi?"
Tek kelimeyle müthiş bir ifade; "Cana kıyıcılıkta en ince ustalıklar gösterenlerin uygar kimseler
oldukları". Pek haksız da değil sanırım, değil mi?
"Modernizm ve para ne alaka" diyebilenler çıkabilir içimizde! Fakat yeryüzündeki genel kanaata
göre, zengin(!) toplumlar ve bireyler modern olduğuna ya da öyle kabul edildiğine göre, sanırım
paranın modernite üzerindeki rolü daha kolay anlaşılacaktır. Ne kadar çok paran varsa o kadar
çok modernsin demektir. Siz hiç Afrikalılar için ya da Ortadoğu halkı için "modern insanlar ya da
toplumlar" kavramının kullanıldığına şahit oldunuz mu? Adına ister modernizm deyin ister
medeniyet deyin, öncelikle bunun ne demek olduğuna, üstatların bu konu hakkında neler
söylediklerine bir göz atalım. Yalnız şunu belirtmeden de geçemeyeceğim; zaten okurken siz de
farkına varacaksınız, medeniyet için güzel bir şeyler söyleyene ben henüz rastlamadım. Neden
hala modern(!) olmakta bu kadar ısrarcıyız?
Mark Twain: "medeniyet lüzumsuz ihtiyaçların sonsuz sayıda artmasıdır."
Mevlana: "Medeniyet dediğin açmaksa bedeni, Afrika'daki bedevi senden daha medeni."
Jean Jack Rousseau: "Medeniyet, kendi ortaya çıkardığı kötülüklere çare bulmak için yapılan
ümitsiz bir yarıştır."
Cezmi Ersöz: "Kapitalizm ve onun bugünkü üniversal adı olan modernizmin insanoğluna
2/5
İSLAM, ÖZGÜRLÜK,MODERNİZM VE PARA
Administrator tarafından yazıldı.
Çarşamba, 09 Kasım 2011 16:03
mutluluk getirdiği bir yana, gezegeni ve canlı hayatı tehdit altına aldığı gözlenmekte ve bir çok
düzeyde alternatif ve uygun çıkış yolları aranmaktadır." (Haritanın yırtılan yeri)
Mehmet Akif Ersoy: "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar..."
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere, bu modernite denilen şey insana mutsuzluk,
huzursuzluk, ahlaksızlık ve güvensizlikten başka bir şey getirmemiştir. Eskiye nazaran daha çok
paramız var, her şeyimiz var ama yine de mutsuzuz. Her türlü teknolojimiz var, kameralar,
silahlar, güvenlik sistemleri falan; fakat babamıza bile güvenemiyoruz. En yakınımıza bile
potansiyel suçlu gözüyle bakabiliyoruz. Çarşı, pazardaki sahipsiz poşetlerden paketlerden bile
korkuyoruz. Paranoyak olduk. Çeşit çeşit psikolojik hastalıklar çıktı. Ahlaksızlık mı? Ben ortada
genel ahlak yasalarına uygun bir şeyler göremiyorum. Ahlaksızlık konusu zaten başlı başına bir
mesele. Libidomuzu tatmin etmenin milyon yolunu da bize gösterdi modernizm. Şehvet denizine
düşmüş nesiller, oltalarını atmış bekleyen şeytanlar... Biz "Cahiliye" diye tanımladığımız
devirden bile daha kötü bir devirdeyiz. Cahiliye Devrinde çocuklar diri diri toprağa gömülürdü.
Günümüzde Ahlaksızlık o kadar üst seviyeye çıktı ki; 3-5 yaşındaki çocuklar artık tecavüz edilip
öldürülüyor? Ensest ve enteresan (!) ilişki türleri ortaya çıkıyor. İşte medeniyeti, açmak olarak
görürsen bedeni; sonuçlarına da katlanırsın, Bir gün sen de olur çıkarsın maazallah bir medeni
(!). Modernizmi en güzel şekilde Mehmet Akif Ersoy üstadımız anlatmaktadır, şu kısa ve öz
şiiriyle, anlayana;
Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde
Ne çirkin yüzler örtermiş meğer o incecik perde
Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul
Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul
Ne tüyler ürperir ya Rab, ne korkunç inkılab olmuş
Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş
Ne olacaktı ki? Para üzerine, maddi değerler üzerine kurulan moderniteden de başka bir şey
beklenemezdi zaten. Tüm değerler maddiyat üzerine kurulunca da haliyle insanlar da
robotlaşmıştır. Duygularından arınarak birer meta haline gelmişlerdir. Herkes önce ve sonra da
CAN demeye başlamıştır. Artık Canan da Cavidan da pek önemli değildir. Bana dokunmayan
yılan bin yıl yaşasın mantığı hakimdir. Uygar ilgisizliğin olumlu yanları olabilir. Örneğin, Batı
toplumunda çocuk yetiştirilirken, çocuk bir engele takılıp düştüğünde, KENDİSİ ayağa kalkar.
Sonuç olarak; kendi çabasının ürününü gören çocuk ilerinin saygın bir girişimcisi olabilir. Ancak
bu ilgisizlikten ilk yakınan ve bu ilgisizliğe çare yine Batı olmuştur. New York'ta Kitty Genovese
adlı bir kadın sokakta saldırıya uğramış, saldırganın ellerinden bir ara kurtulmuş fakat hırsız
tarafından tekrar yakalanarak öldürülmüştür. Bu olaya yüzlerce kişi tanık olsa da ne yardım
etmek ne de polisi aramak konusunda yardımcı olmamışlardır. Aynı şekilde apartman
3/5
İSLAM, ÖZGÜRLÜK,MODERNİZM VE PARA
Administrator tarafından yazıldı.
Çarşamba, 09 Kasım 2011 16:03
hayatındaki ilgisizlikten yakınmalar olmuş, ölen kişilerin kokuları, dışarıya yayılana kadar
komşuları fark etmemiştir. Çünkü modernite denilen şey insanların ruhuna "ben"i kazımıştır.
Moderniteyle beraber bireysel özgürlükler toplum düzeninin üstüne çıkmıştır. Bu da hedonizm
(hazcılık) ve maddecilikte (materyalizm) kendini göstererek, bireyciliğe yol açmıştır. Saf
bireyciliğin de toplumların düzenini nasıl alt üst ettiği ortada. Mutsuz, doyumsuz, güvensiz, sıkıcı
bir dünya. Herkes her istediğini yaparsa bu dünyanın çekilmez hale geleceği gerçeği. Neden mi,
çünkü Hölderlin "Hiçbir eylem, hiçbir düşünce istediğin kadar uzağa gidemez. Hiçbir şeyin ona
asla ebedi olarak kafi gelmemesi insanın görkemidir." diyerek güzel bir tespitte bulunur. Yani
istekler bitmez, insanlar doyumsuzdur, iki vadi altını olsa üçüncüsünü isteyecektir. Dünyaya
hükmetse Samanyolu galaksisine hükmetmek isteyecektir. "ben"in istekleri ne olursa olsun onu
tek başına mutlu etmeyeceğinden doyuma ulaştırmaya yetmeyeceği gerçeği.
Modernite bir nevi bir tüketme yarışıdır da diyebiliriz. İnsanların, sürekli tüketmesi istenir ve
teşvik edilir. Amerikan sloganlarında gayet iyi ifade edilen de budur. (Cogito sayı 5) Satın almak
çalışmayı sürdürmektir. Satın almak sigortalanmış geleceğimizdir.
Bugün bir alım bir işsizin daha azalmasıdır ve bu belki de sizsiniz.
Bugün satın aldığın refah yarın da senin olacaktır. Kandırmacanın farkında mısınız? İşte bu
nedenledir ki, kapitalist toplumlarda yaşadığımız sürece başarılı olmamamız için hiçbir neden
yoktur. Ne de olsa sistem hepimize "hayallerimizin" peşinden gitme fırsatını sunuyor.
Ama daha önce de üzerinde defalarca durduğumuz gibi tüketmeyle de insanların mutlu
olamayacağı alenidir. Maddi istekler ancak bizim maddi tarafımızı doyurur, o da sınırlıdır zaten.
Yani, tüketmek amaç olduğu sürece, mutluluk ve huzur sebebi değildir. Mevzunun kilitlendiği
nokta budur. Özellikle refah düzeyi yüksek olarak kabul edilen ABD gibi ülkelerde yapılan
araştırma sonuçlarına göre Amerikan toplumunun tüketme sürecinde 1950'de yüzde 92'sinin,
1992'de ise sadece yüzde 38'inin mutlu olduğu ortaya çıkmıştır. Bu gerçek toplumun hızla
tükettiğini fakat aynı hızda da mutsuzlaştığını göstermektedir.(cogito sayı 5) Evet sanırım,
sadece ABD halkının değil toplumların tamamına yakınının bu durumda olduğunu söylesek
yalan söylemiş olmayız. "Modernim ama mutlu değilim". MBS yani "modern but sad"
Yeni insan modern olmak için uğraşır. Yeni insan sonsuzluğu ister ama bilinmeyene tahammül
edemez…(cogito sayı 2) Fichte, modernitenin sıkıcı olduğunu özellikle vurgular. Modernite bize
sadece sahte özgürlükler ve geçici maddeye dayalı zevkler getirmiştir. Bizi dünyaya bağlamış
ve yetinmemeyi; dünyanın ve hayatın para, araba, kadın, cinsellik, yat-kat, yeme-içme, gezip
tozmadan ibaret olduğunu empoze etmeye çalışmış; tüm ihtiyaçlarımızı öyle ya da böyle
karşılamamız gerektiğini; kimsenin bize karışamayacağını; herkese, her şeye saygı duymamız
gerektiğini; bok gibi hissetsek de muhteşem görünmeyi öğretmiştir...
Modernite bizi biz yapan değerlerin yerine "ben"i ben yapan değerleri ön plana çıkarmıştır. "Ben
istediğimi yaparım" ve "ben özgürüm" gibi kavramlarla insanların sınırı olmaksızın her şeyi
yapabileceklerine dikkat çekmiştir. Tüm ihtiyaçlarını karşılamak için her yolu mübah saymıştır.
Fakat bir şeyi gözden kaçırmıştır, Pascal'ın dediği gibi, insanın tüm ihtiyaçlarının giderilmiş
olması iyi bir şey değildir. Bazen sıkılmaya da ihtiyaç vardır, üzülmeye, dert edinmeye,
yetinmeye, yanlışa, çirkinliğe! Çünkü yeryüzündeki her şey ancak ve ancak zıttıyla var olacaktır.
4/5
İSLAM, ÖZGÜRLÜK,MODERNİZM VE PARA
Administrator tarafından yazıldı.
Çarşamba, 09 Kasım 2011 16:03
Hiçbir şey hiçbir zaman kusursuz, mükemmel ve doyurucu olmayacaktır. Hazlar, yeni hazları
doyuracak insanoğlu "insan" olmanın sınırlarını zorlayacak, ve tabiri caizse en vahşi hayvandan
daha fazla hayvanlaşacaktır. Sanırım, yazıya dökmeye terbiyem müsaade etmese de
hayvanileşmekten kastım, ne demek istediğim anlaşılmaktadır. Varsın biz sıkılalım, modern(!)
olmaktansa. Nietzche'nin ifadeleriyle; sıkıntıya karşı bütünüyle siper alan, aynı zamanda kendi
kendisine karşı da siper alır ve Joseph Brodsky ekler "sıkıntı sizi yakaladığı zaman, onu
saçlarından kavrayın. Bırakın ezsin sizi, yere çarpsın"...
Mirkan BARAN
*Mirkan BARAN'ın batı materyalizmini ve modernizmini eleştiren "BEN PARAYA
TAP(M)IYORUM" adlı kitabını www.mirkanbaran.com adresinden detaylı olarak
inceleyebiliirsiniz.
5/5