Oku

Transkript

Oku
Voleybol
Klasik Müzik
Kolu
M
ezunlanmızın
1
de 2. olmuştur.
1990-91 OAretim yılında ıııllsabakalat
daha başlamamışur. Orta.okul Erkek
Voleybol Takımımıı lstanbul'da ilk 3,
Tilrkiye birincililinde ilk 4 dereceyi be·
yardımlanyla
akustili yeniden dQıenlenen
m0%ilc kolu odası bnınn yıl
boyunca kol elemanlarına açıktı. Ayrı­
ca odaya alınan yeni mOzik seti, kaset
ve disklerle kolun teknik eksiklikleri bir
OlçQde giderildi. Boylelikle Klasik Mll·
zikle ugtaşanlar istedikleri çalışma or·
tamına
. kavu.ştular . .
<knçltr, b/ltün Omid.f vatan
989-1990 OAretim yılında Onaokul
Erkek Voleybol Takımı lsıanbul
ve Sinop'ta. yapılan yan finaller·
şimdi slı;dtdir,
Htr ltY si.tin, vatan da siVn
htr ~rt/ slt;in.
T.F/XRET
'
denemiştir.
di
Use Erkek Voleybol Takımımıı cid·
sakatlıklar ve dersle sporu beraber
1
gOınremeyen çocuklanmııuı aynlması
1'
nedeniyle ıayınamış olup lsta.nbul birin·
cililinde ilk altı derece hedenenmiştir.
l'
Galatasaray Lisesi
Yayın Organıdır
Yıl:
26 SAY!: 1 ARALiı< 1990
i
1
ı
'
ı
Tiyatro
Kolu
çtiAimiz yıl "Ölüler Konuşmak
isterler" adlı oyunu sahneleyen
Tiyatro Kolu Lise BölUmU bu·
nun yanısıra tiyatro tarihi, oyuncuJuk
ve dramaturji ağ,ırlıklı lcorik çalışma
programım da sürdDrdU. Ortaokul bO·
ıomu ise kOçUk sınıfların katılım eksik·
liğinden dolayı ortaya çıkan kadro ye.
tersizligi sonucu tiyatro tarihi ve oyun·
culuk çalışmalarıyla yetinmek zorunda
G
kaldı.
Tiyatro Kolu her yıl olduğu gibi bu
yıl da Beyoğlu (Lise + Orıaokul), Orıaköy (Use + Ortaokul) oJmak üzere
dört kadro halinde çalışacak. Her kadronun bir oyun sahnelemesi ve yıl içinde paneller dUıenlcm csi amaçlanıyor.
Ayrıca Tiyatro Tarihi, Oyunculuk ve
Dramaturji konulu çalışmalara devam
edilcoektir. Tiyatro Kolu üyelerinin en
bUyQk dileAi kUçUk kardeşlerimizin Or·
taokul Tiyatro Kolu'na gereken duyarhltlı gôStermcsidir.
--- -
-=--·--
••
Uç Senenin
Ardından
'•
l
- tık geldllinit ıaman yapılan rD·
portajda üniversite ve GalaıasarQ)''ı beraber giitürdü/ünüt ıöylen/yordu. Bu
durum hlilli devam tdiyor mu?
ıabii.
Yine aynı görePdt misinit1
Evet, ıaıen Oalatasaray'da gOrev
- Ediyor
-
f
t
yapabilmem llniversitedcld görevimi ak·
satmamama bağlı. Ve üniversiteden izin
alırken, bir yıl süreyle ve bu şartla de·
Diyor. Her yıl eylUI ayında tekrarlanı·
yor bu.
- Zorluklarla kt1T11/aşm1>VJr mum·
nu.:.?
..
'
.
- Tabii. Belli ıamanlarda Qniversiteye gitmek zorundasınız, Oniversitedclci
dersleri aksatmamak zorundasınıı, ay·
nca biraz yonı<u olanı; yüksek IUans ve
doktora dersleriyle sınavları vardır; sonede on-onbeş doktora tezi okuyup on·
yapmak zorundasınız.
Tabii bunlar insaıun vaktini alıyor, bunlar zorluyor tabii, burdan ayrılmak zorunda kalıyorsunuz bir de.
- lı.nin ÇJk"ıama ihtimali var mı?
- Şimdi şOyle söyleyeyim; var ıabii,
bu usulun ilk şartı ilgili OAretim gOrevlislnin kendi isteli, o var. ikincisi
M.E.B. 'nin isteli, o dav.a r, bir itiraı­
ları yok gibi gOıllkliyor şimdilik. Yani
burada Onemli bir sakınca olmadıkça bu
devam cdec:ek gibi gOıllkDyor. Birdi·
ler şan, Marmara Oniversitcsi RektO·
r0•non oluru, sanırım onu da şu anda
muhafaza ediyoruz, hAJa benim gelmeme i:ıin veren bir hava var, zira rektör
benim üniversite görevlerimi aksatma·
dıtımı kabul ediyor (vakıf başkanının
ı arın sınav lnrını
ı
Mensubiyetimizin Mayasınadır
Borcumuz...
Çıkarken
."
...;
Dış
ticaret işlemleri nizde birşeyler eksik mi kalıyor?
Aksayan birşeyler mi var?
Ytfl(Jr sonrq yeniden çı kıyor
Türk bankacılık dünyasında saygı n bir yeri olan
müşterilerinin menfaatlerini kollamayı ana ilke edinm iş
bir bankanın desteQini al mayı deneyin.
Esbank'ı deneyin.
l
Dış
ticaret işlemlerinde uzman bir ekibin
ileri otomasyon teknikleri ile size sunduQu
TAh1BUR. ilk çıktılı gOnka ıtbi ,a.
ut ve SQf. Oku/don hobtrleıl metu,...
lora, meıunlar11ı/iklrltrlnl dlrtncllt"taŞl)'On, (JSfında her ay çık,nası ı~
rtke.n yayın organı okulun. lstl)iOl'11ı
ki. CSL Go.uıe \'e DA y AN/$}.IA il•
birlikteçalıp.rn TAh1BUR wtnoıın·
dan bu StrteomorkNJılımıı gibi Pifo,...
dan Pifa\•o çıkabilsin.
Farkında defiliı tlimlıde olanların.
hızı kazanın.
$imdi)'< kadar çok tktlklltl hlswll·
"Vakit nakittir" sözünün
işinize yansıması nı izleyin.
Ancak o da GALA·
TASARA Y Bilim. Kii.ftilr, Smtot lJıtt'..
tisitEbl ktndi 4yo.lc/aruun liW iM bfl-
fen blrarapı
l
TAAIBUR.
#bi/«Jtk -.~ bıutdan blJyl~ dall• dQ..
unli. doJoo İft'll/ wııi•lf$tlrllmf1 IW
-'ldt yqyı1tlanocok
Halta vıman ~n bdirll kon~
do Yofu•/apnq ~ ..,.ı.n bllt "'4oık. /lttiyoamıı 1# ~ntt ~
IB IESBANK I
"Tedbirli ve Kararlı"
•
li. 8111111 do SIJllqabikfttlimiu ino-
._.,,.
Yardımklnnda11
6'0rll $it.
Okt•:y KURTBôKE)< w Sn.
ZEYT/f/()(JLU"M let<kkQr tdfriı.
/.'ol:
y...,,
•
I
nsanııı
kendi
ynşanlısından
exptrience
("yaşantı" sözcüğOnU,
vtcu"
anlam ında kullanıyoruın),
basmnkalıp hayat dersleri üretip, kar·
şısındakilcre -genellikle de daha gençlere· öAOtlemcsinin man4sızlığını biliyo-
rum. Ama, itin verirseniz, ''Galatasaray'' Oıeri_ne, ''Galatasaraylılık'' üzerine söylemek isıediklerimi, bu defalık,
bir ''hayat dersi''ndcn yola çıkarak dile getireyim.
Otuıbeş ile kırkbcş yaşlar arasında·
ki on yıllık donem, insan hayaurun en
lphimlre parçası . ''Yolun yar1Sına''
gelmiş olmanın vcrdili bilinçalu bir telaşla, in.sanın, hatalar ve sevaplar jçi.ode, varlılını tahkim etliii bu donemde,
yıllar akıl almaz bir hızla geçip gidiyor.
ömrnmıtıOn bu en kavgalı yıllannda
çQnkO, biıe ıamanı yavaşlatma imklnını veren yapıma keyfin• ayıracak ıa­
man bulaınıyoruı çoğunluk ...
O dönem biııilinde gerçi, sayılı yıl·
larımızın akış hızı da daha insaflı bir te-
mpoya giriyor. Ama, gençlik de, artık
epey gerilerde kalmış oluyor.
O zaman sı ra, muhasebeye geliyor!
öncelikle de, o göı açıp kapayana ka·
dar geçen on yılın muhasebesine ... Ben,
Oalaıasaray'ın, Oalatasaraylılıiın ne olduğunu, asıl bu muhasebe süre<:inde
kavrayabildiğimizi düşünüyorum.
ilk günlerde, taş koridorların sessizlijlinde yaşanan bırakılmışlık duygusu;
birbiri üstüne katlanacak sekiz kocayı ·
lın gözde bllyQmesi; sınav heyecanlan:
gül bahçesindeki çınarlara kazınan okul
numarası ve adın başharOcri; Konferans
Salonu'ndaki ''Şamaıa Cecelcri''; zil
çalınan gllnlerde, büyük tenefOsıe mutfaktan yürütülen taıe ekmekler; Orand
Cour'daki ilk sigara; arka taraftaki
••penle',dan. ya da On bahçenin par·
maklıklanndan özgürlüğe açılışlar; sı­
nıfça
örgütlenen ''canlı''lar. .. Her ku·
şak için ortak olan, bOylc binlerce anı·
nın yaramıı, ol~rduğu bir mensubf·
yet Galatasaraylılık. Galatasaraylı olan
herkesin solumaya ihtiyaç duyduğu ~ir
mensubiyet ...
Ama bu mensubiyete, o çok büyük
OıclliAini veren şey; her yatılı okulda,
Uç aşıtıı beş yukarı, benzerleri yaşanmış
olayların anıları değil.
O anıların içinde yer aldıAı, o anıları
bütünleştiren ve o anılara yalnıı Oalatasaraylılara Ozgü olma tadını veren or·
tam, asıl, UstUnde durdu.ğun1 mensubiyeti farkhlaşun,yor.
Bu da bir kOIUlr onaını. AkılcıJılı Bi·
!imsel Kusku'nun içinden damıtıp, ozgOrlOj O aklın armatanı olarak sunan,
OzgOrlOIDn cumhuriyetçilikle, cumhu·
riyetçilijinsc laiklikle mumknn olabilecelini Olteten bir kOlıOr ortamı. Ömür
ıempomuıun iyioc hıılandıiı , o on UÇU·
cu yıl boyunca varltlımw tahkim eder·
ken de, sonraki yıllanmızda o varlılı ya·
şarken de -emin olun buna· bizlerin,
Oalatasaraylıların en çok borcumuz,
mensubiyetimizin mayası olan o kültOr
orıamınadır.
Turhan ILGAZ
Geçmişten
Bir Yaprak
Okumak ve
Yazmak
İhtiyaçtır
26
Sayı:
tarafın­
P
et les choses. Mais, paradoxalemenı, beaucoup plus dtroutant est le spectacle
des lieux inchangts, parce qu'entre eux
et nous vient s'interposcr unc ~paisse­
ur de temps, parce que leur immutabilite nous fait prendie conscience ·et
douloureusement· de notre contingence.
C'est ce que j'Cprouvai ce premier jo..
ur d'octobre 1988 ou, guide par M.Zemor - un ''ancien'' lui aussi et je ne pouvais rever introducteur plus appropriCje traversais les jardins effeuilles, poussais la porte a double batıant, m'engageais dans les vastes et sonores coulo·
irs, saluais au passage tant de vieilles
connaissances qui me reconnaissaient.
Un sentiment d'irrCalitC me submerg.eait: eıait...ce bien moi, ici, acette heure
ou alors le jeune professeur de vingt ans
auparavanı, quelques kilos et quelques
rides en moins, des cheveux et des Ilıu..
sions en plus? Par bonheur pour mon
adaptation nouvelle, ilme fallut vite acquerir des habitudes motrices differentes. Ainsi, aussitôt franchie la porte
d'entree. au rez-de-chaussCe, mes pas
me portaienı tout naturellement ıl dro·
ite, la o~. jusqu'A ees dernieres annees,
se ırouvalt la salle des professeurs. A côtı? Ctait l'officine du th~ oiı s'activaient
Abiddin Efendi et Rifat. Ce dernier, ıl
peinc m'apcrccvait .. il le malin, vers ha.it
heures et demie - ıes cours commen·
çaient alors il ncuf heures . qu'il m'apportait un grand verre de the, sorte de
rituel, avec le •'simit'' achet~ au-dehors,
du petit-d~jeuner que je prenais ainsi au
lycee: je dormais sans douıe plus longtemps a l'epoque et neme levais qu'au
plus juste! La salle actuelle des professeurs est beaucoup plus vasıe et plus
majestueuse, mais il m'arrive de regret~
ter l'ancierıne, plus intime, plus close sur
elle-meme avec ses tentures de velours
rouge!
Mais, direz-vou-s, un tycCe n'est pas
falı que de jardins et de batiments, d'un
dedale de couloirs et de salles de classe. Et les eleves? Quelles differcnces ent·
re ceux d'il ya quinze ans et ceux d'aujour d'hui? En depit des variations exterieures dues ıl la mode (peut. ötre moins de vestes bleu-marine r,ş.pidcment
bouıonnees pour parler au professeur).
je crois que le ''Galatasaraylı'' reste assentiellement le m~me. Je suis ıente
d'emprunter a l'un de mes coll~gues
d'alors, M. Guery, sa metaphore florale
(que Gülbaba n'eOt pas d~avouee): La
plante que l'on appelle ''alumnus ••eıc..
ve'') galatasaraien '' est une variCtc!: robuste, parfois grimpante sur les mu.rs,
aimant le grand air plus que les lietıx
renfermCs; elle demande des soins cons·
tants et utıe vigilance accrue dans cert3ines pCriodes de son d6veloppement,
appel~es
''examens''. oiı un !tre de ı·e­
spece bipede, genC!alement affuble de
luneues se penche sur elle pour contrôler si elle a assimiıe les substances nut·
ritives indispensables ...
A y regarder regarder de pres, je po-
urrais signaler certains changements
dans le comportement et le langage. En
quiııze ans, le jargon (cet idiolecte que
cree a son usage ıoute societe fermee)
du " Galaıasaraylı" a forc~enı ~olue.
C'est ainsi que j'ai dCi rne resig:ner ace
que ''badem'' ne signifie plus aujourd'
hui p!atement q ue le fruit (!'amande)
alors que le mot etaiı doue autrefois
d'une vaste polysCmie dans un domai·
ne bien particulier: sCcher un eours, faire annuler un travail e<:rit, fai.re reporıer un examen ... Une consolaıion toutefois: le ''canlı'' demeure, si ·j'ose dire. bien vivant!
ll me semble aussi, toujours par comparaison avec mon premier .W:jour, que
la rnixitC est ressentie aujourd' hui comme tOUt 3 fait naturelle, a)OfS QU'elle Ve>
naiı timidement de debuter a Beyogıu
quand j'y arrivai, provoquaot che:z les
eleves des prises de posiıion radieales et
des discussions animCes.
Mais au-dela de ·variations miniınes,
ce qui domine pour moi c'est la perma·
nence au point que, par un curieux ren·
versement, aujourd' hui c'est ma pı?ri·
ode d'eloignemenı d'lstanbul qui me
semble frappCe d'irrCalitC et qu'il m'ar·
rive parfois deme demander: •• Ai-je jamais quittı? Galatasaray?''
Si, en conclusion de ceue breve analyse, il m'Ctait loisible de former un voeu_.voici ee que je souhaiıerais: que'ceux qui sont nos eıeves aujourd'hui, de
la meme façon que leurs aınes qu'il
m'arrive de rencontrer, se souviennent
plus ıard avec emotion des heures q ue
nous passons ensemble, si imparfaites,
difficiles ou ternes puissent elles quelquefois ıeur paraitre au presenı. Quelle coloration magique ne prendront-efies
pas dans le souvenir!
Georges DOUMERCUE
1
Sahibi ve Sorumlu Müdürü: Galatasaray Lisesi Adına
Okul Mtldürü 'Prof.Dr. Yıldızhan YAYLA
Yayına Hazırlayanlar
_..,
~....,­
'"""..(;?
Galatasaray Lisesi
OPAL Reklam ve Organizasyon Hizmetleri
__--.
._
~.-~­
: Metin BALCI
Oğuzhan PALA
Adreı;: Oalatasaray Lisesi lstiklfil Caddesi - ISTANBUL
Dtızenleme:
dan ortaklaşa hazırlanan programlarla,
bu seneden itibaren Fen ve Co~rafya
dersleri yapılacak.
iki yeni fizik laboratuvan yapıldı
ve eksiksiz çalışır hale getirildi. Kimya
laboratuvarının da büyük bir kısmı tamamlandı; bir ay iç.inde çalışır hale getirilmesi planlanıyor.
Şatoda piyano ve müzik setine sahip yepyeni bir mUzik odası yapıldı.
Resim odası yenilendi.
* Kondisyon merkezi için çalışma­
lara başlandı. Şu anda işler durumda olmayan merkez herkesin yararlanabileceği bir spor kompleksi haline getirilecek .
Büyük Anfi modem bir ı;örünü­
me kavuşturuldu, koltuklar ve masalar
yenilendi.
Ona Cour'a şu anda açılır kapanır potaların bulunduğu, çok özel bir zemine sahip (tabanı küçük olan) bir tenis kortu yapıldı . Damı onarılan ve su
sızdırmaz hale getirilen, ayrıca ışıklan­
dırmas1 yapılan Orta Cour istenildiği zaman basket sahası olarak kullanılabile ­
cek.
Ön bahçedeki kullarulmaz durumda olan iki pota söküldü ve yerlerine
dört cam pota dikildi.
Grand Cour'a suni çim yapılması
planlanıyor . Ayrıca hemen yan.ında inşa edilecek soyunma odası ve duşlarla
burasının modern bir spor sahası olması
an1açlan1yor.
Okulun dış boyası yenilendi. Okulun yeni rengi kirli beyaz.
Kütüphanenin karşısına televizyon-video seti destekli sosyal bilimler la·
*
*
Yıl:
eni bilgi işlem merkezi açıldı. 20
bilgisayarlı merkezde Yıldız Ünh
Vingt Ans Apres...
as exactement, pour Ctrc prCcis,
puisque je suis arriv~ pour la premiere fois iı Istanbul en 1971 et
üphe yok ki, insanlar arasında en
büyük tanışma vasıtası, fikirleri 01- que j'en suis reparti en 1977. mais comkeden ülkeye, nesilden nesile ulaş­ ment resister al'allusion litt~raire facile?
Certaines images s 1imprimeot dans
tıran kitap sayfalarıdır.
Vaktiyle yüksek tabakanın malı olan ootre conscience avec une force parti·
okuma, bugUn köylU kulübelerine, işç.i culiere, peut-~tre paroe qu'elles sonı le
produit d'une rencontre privilCgiCe du
barakalarına kadar girmiş, cemiyetin
hasard,
d'une certaine dispositioo
her sınıfını birbirinden ayıraiı uçurumd'esprit, d'un certain Cclairage. 11 en est
ları, -nisbeten olsun- doldurabilmiştir.
Fakat su var ki, artık, okuyabilmenin aJnsi de ma premiere vision du lycee de
Galatasaray .. Arrivt par le train • fanmarifet olduğu devirler geçmiştir.
Bugün, sırf işi için okumak mecbu· ıasme de l'Orient-Express, Agatha
riyetinde olanların yanında, satırlarla Christie et Maurice Dekobra reunis sans aucune r~servation en poche - inebaşbaşa kalmanın kendilerinde bir ih·
tiyaç haline geldiği insanlar da vardır. xperienee du premier deparı il l'eıran­
ger -ı je me retrouvai, sur la recomffianişte zamanımızda, cemiyetlerin kOltür
seviyelerini anlamak için başvurulması dation de compagnons de voyage, il
icabeden ölçü budur. Birinciler, kimbilir l'hôtel Gezi, d'oiı je sortis le soir mene kadar isteksizlikle öğrendikleri oku- me pour une premitre exploration de la
ville. Empruntanı une avenue, donı je
mayı bir külfet sayarlar. Dükkanların­
ne
savais pas encore qu'elle serait Al'ada günlük piyasa haberlerini veya daivenir mon itin6raire quotid.ien, je tomrede Bakanlığın talimatnamesini bitir·
dikleri zaman, gözlerinin yaşardığından bai en arreı devanı un porıail monumental, somme d'armoiries, dont le
kafalarının zonkladığından şikll.yetÇidir­
ler: Diğerleri ise, dünyada okumaktan marbre et le bronze ne laissaient enırt·
daha geniş zevk tanımayanlardır ki, iş· voir que quelques frondaisons, et tout
te sadece bunlara, asnnuzın okµyan kit- au fond, un b3.timent indistinct. C'ttalesi diyebiliriz. Öyle kimseler tanının ki, · it Galatasaray, dont j'allais connaitre le
kendilerinde bu 6ir hastalık haline gel- visage de jour, sous toutes les s-aisons.
bruissanı d'eleves ou d~erıe ıl l'approcmiştir; okumadan yaşanılan bir günü
he
des vacances, peodant six annees.
hayatlarından saymazlar. Ellerine geçen
Apres
un long periple par le Kenya,
bir gazete parçasına gözleri takılır, iş­
la
Fin.
l
ande
et l' AJgCrie, la boucle sere·
lerini, daha doğrusu maddi dünyayı
unutur, manevi zevk aleminde kendile- ferme et me voici revenu dans votrc
lycee. La sagesse des nations -ne se
rini kaybederler.
Malatya'ya sürülen Misak-• Mim trouve-ı-elle pas quelquefois en defaut?
- nous met en garde contre les retours.
kahramanlarının en büyük şikll:yetleri
A l'eeouter, seule la deception naitrait
·kitapsız kalmış olmak değil miydi?
de la comparaison d'un passe embelli
par le .souvcnir et d'un prCsent engluC
dans le quotidien. Je vais m'expliquer
sur
ce phenomene.
Geçen asırların okuyan adamı kitap
Cenes, ie n'ai pas attendu de lire Prosayfalarını dile getirendi. Bugünkü anust
pour savoir que''les routes les mai·
lamda ise, okuyan, kitap sayfalarının
dile getirdiği kimsedir. Yazmanın oku- sons et les avenues sont fugitives, hölas,
maktan ileri geldiği şüphesiz. insan say- comme les annees''f Alors que j•etais en
poste ailleurs, je revenais iı Jsıanbul asfahır üzerine akseden kabiliyetleri .gördükçe, kendisininkilerle m~gul olma- sez frequemment pendanı les vacances
ya·başlar. Cazip bir kitabın son yapra- pour !tre le temoin des changemenıs
intvitables que subit une grande ville;
ğı kapandJ1ı zaman, muharririne karşı
duyulan takdire, ona benzeyebilmek ar- mais ces transfonnations ne sont pas gezusu da karışır. işte bu arzudur ki, in· neratrioes de nosı.algie parce qu'elles
s•accordent aux changements internes
sanı yaz.maya teşvik eder; o zamana kaqui
se deroulent en nous, tout change,
dar kapalı kalmış istidatların eser verimais je change aussi; il s'.agit done de
şi onun sayesindedir.
Mümtaz SOYSAL d6couvrir un nouvel &juilibre entre moi
Ş
Haberler...Haberler...Haberler...Haberler...Haberler...Haberler...Ha
Galatasaray Lisesi
Y versitesi ile Koç Unioya
Yedinci
Kültür Şenliği
A.Ş ..
131 :uı 29 (3 Hat)
Yayın Organıdır
*
*
*
*
*
*
*
*
boratuvarı yapıldı.
* Derslere yardımcı olması için iki
adet seyyar televizyon.video seti alındı.
Atletizm
Lisesi Atletizm Takı­
mı'nın bug'ünkU duıumuna değinmeden önce, geçmişine şöy­
le bir göz atarsak başarılı sonuçlar alı­
dığını görürüz.
Galatasaray Lisesi, Oalaıasaray Kulübü Atletizm takımlarına ve milli takı­
ma birçok atleı kazandırnuşıır. Eski 100
m Türkiye rekortmenlerinden Unlu atlet Cezmi Or Galatasaray Lisesi'nin
bünyesinden yetişmiştir.
Günüm02de ise 400 m Engelli branşın­
da Türkiye 1nio en iyi atletlerinden biri
olan Ahmet Karadağ ıı 7. devresidir.
Ayrıca Galatasaray Lisesi Atletizm Takımı J984 yılında Liseler Türkiye Şam­
piyonu olmuştur. Bu şampiyonluk Galatasaray Lisesi Müdür Yardımcısı ve
Beden Eğitimi Öğretmeni Necati Aktaş'ın çalışmaları ile gerçekleşmiştir.
Daha sonraki yıllarda Askeri Okullarında liseler şampiyonalarına kaulma·
!arı ile liseler seviyesinde şampiyon ol-mak daha da güçleşmiş ve sivil okullardaki atletizm çalışmaları askeri okullara göre yetersi.ı kalmıştır.
1990-1991 öğretim yılında ise çalışma ­
lar kulUp antrenörlerinden Tunç Peksöz
ve Ahmet Karadağ nezaretinde haftada
3 kez Burhan Felek Atletizm sahasında
G
alaıasaray
yapılmaktadır.
Bu çalışmalara gidiş gelişler okuldan
servislerle yürütülmektedir.
Amaç Türkiye Şampiyonası'na katıl­
mak ve iyi bir derece almaktır.
sağlanan
30 Mayıs - 8 Haziran 1990 tarihleri
düzenlenen yedinci Ktllıür Şen­
liği boyunca Kültür Kollan ve diğer daveıli lise ile üniversitelerin gösterilerinin
yanısıra birçok pan~I düzenlendi. Kötü
hava şartlan ve teknik sorunlar nedeniyle düzenlenen sergilerde amaçlanan ba·
arasında
Folklor Kolu
şmalannı dokuz yörede yoğun­
Ç.
ştıran Folklor Kolu Lise, Ortaokul ile hazırlık ve altıncı sınıf­
lardan oluşan üç ekip halinde çalıştı. Lise ekibi Kırklareli, Silifke, Aydın ve Bolu; Ortaokul ekibi Silivri, Artvin. Van
Hazırlık ve Altıncı sınıflar ekibi ise Bursa yörelerinin oyunlarını hazırladılar.
eçti.ğimiz yıl karanlık oda için
Bu çalışmalar yıl sonul)da Açık Hava
büyük uğraşlar veren foıograf­
Tiyatrosu ve Rumeli Hisarı'nda dOıen­
çıhk kolu bu yıl karanlık oda
lenen Galatasaray Lisesi Geleneksel Yedinci Halk Oyunları Festivali kapsanun- projesini gerçekleştirecek. Ayrıca bir şir­
da sergilendi. Artık, Türkiye çapına ya- keııen bayilik alınması da gündemde.
.yılmış, olan Festivale otuzdördU. İstan­ Fotoğraf konulu paneller, sergiler ve yabul'dan onu İstanbul dışından olmak rışmalar düzenlemek ise kolun diğer uğ­
uzere toplam kırkdört ekip katıldı. İs­ raşları olacak. Bireysel olarak çalışma­
tanbul Dışı'ndan gelen ekipler okulu- larını sürdüren fotoğrafçılık kolu dia ça.
muzda konuk edildi. Çalışmalarını yi- lışmalarını kültür kolları gecesinde
ne üç grup olarak yürütecek olan Folk· "Birikimler" adı altında sergiledi. Aylor Kolu repertuvarını genişletmeyi rıca mezunların yardımlarıyla okulu bir
amaçlıyor. Bu yıl sekizincisi düzenlene- karanlık oda düzenlenmesi için çalışıl­
cek olan Galatasaray Lisesi Geleneksel dı. Şenlik süresince sergi açıldı.
Halk Oyunları Şenliği'nin AtatOrk KültUr Merkezi'ne taşınması yolunda adım­
lar atılacak.
Fotoğrafçılık
Kolu
G
Basketbol
Pop Müzik
Kolu
una !Gremitçi (Vokal). Burak Aldinç (Gitar), Tuğrul Acar (Ritm
Gitar). Ahmet Balta (Bas Giıar),
Ilgaz Çınar (Davul) ve Ali Eşkinot
(Klavyeler)'dan kurulu yeni kadrosuyla bu sene başlarında biraraya gelen Galatasaray Lisesi pop orkestrası, topluluktaki yapılanmanın gecikmesinden
doğan sorunlardan ötürü, 1990 Milliyet
Liselerarası Müzik Yarışması'na katıl­
madı . Ağabeyden kardeşe geçen geleneği bozmayarak çalışmalarına Blues,
Rock ve Hard Rock tUründe yön veren
GSL Forees, geçen süre içinde lsıanbul
Film Festivali; Roberı Lisesi Güzel Sanatlar Festivali, Gülhane Şenlikleri, Galatasaraylı bir arkadaşımızın tedavisine
yardım amaçlı konserler gibi etkinliklerde kendisini göstermeyi bildi.
Daha önceki pop orkestralardan
farklı olarak, icra ve düzenlemelerden
çok özgUn beste çalışmalarına önem veren bu yeni kadro, konserlerinde özel·
likle, günümüz gençliğini bekleyen en
büyük tehlikelerden birisi olan uyuştu­
rucuya karşı yazılmış parçalarıyla Galatasaray Lisesi Müzik Kolu'nun geç..
mişteki başarılarına l~yık olmaya çalıştı.
Başta okul müdürü Sn. Yıldızhan
Yayla olmak üzere, Galatasaray Lisesi
Eğitim Vakfı'nın değerli katkılarıyla (ve
Jlgaz' ın büyük çabasıyla kuşkusuz) bateri crash zil, bas amJlikatörü gibi
önemli eksiklerini gideren pop·orkestra,
t.amir masrafları. zil ayalı, gitar amflikatörU, eymbal gibi eksiklikleri.n de zamanla giderilmesi ve bu toplulukta ı:ia­
ha önceki yıllarda çalışmış ağabeylerin
yardımlarıyla, önümüzdeki 1991 müzik
yarışmasında ve sonraki yıllarda mümkOn olan en iyi dereceleri amaçlıyor .
T
989-1990 öğretim yılında okulu'
muzda basketbol dalı nda lise ve
ortaokul, kıı·"Crkek takımları ile
yarışınalara katılım gerçekleştirilmiş ve
aşağ:ıdak i sonuçlar ahn_mıştır.
Ortaokul kız ve erkek takımları; tek
rakamlı yıllar gözönünde bulundurularak (Dünya Liseler Basketbol Birincilikleri bu yıllarda yapıldığı için); öğrenci
seçilmiş ve takımın yaşları daha kOçUk
olduğu için bu yıllarda başarı beklenmediğinden aldığı sonuçlara önem verilmem.iştir. Bu nedenle her iki takım da eleme grubunda yenilerek elenmişlerdir.
Lise Kız ve Erkek Takımları; Diler
(özel veya resmi) okulların transfer olanaklarına karşın lsıanbul'da 3. olmayı
başarmışlar ve eleme grubu yarışmala·
rına katılmaya hak kazanmışlardır.
Erkek takımı ilk eleme grubunda Bilecik Li,sesi'ni her iki maçta da eleyerek;
2. eleme grubunda Bursa SUleyma.n Çe·
lebi Lisesi ile yaptığı karşılaşmanın ilkini 11 sayı fark.la yenik bitirmiş, ikin·
ci maçını 10 sayı farkla kazanmasına
rağmen 1 sayı ile elenm iştir .
Kız Basketbol Tk.da aynı koşullarda
istanbul'da 3. olmuş 1-2. eleme gruplarında rakiplerini elemiş, yarı final birinciliğinde de 2. olarak Türkiye Birinciliği'ne katılm ış ve Türkiye 5. olmuş­
tur.
Okullararası transfer (Nakil) piyasası.nın profesyonel kulüplere taş çıkarur
boyutlara erişmesi bizim gibi tabana dayalı, kendi yeıiştirdili oyuncularla mücadele eden takımları güç durumda bı­
raknuş, hemen hemen milli takım düzeyindeki takımlarla mücadele etmek
zorunda bırakılmıştır . Bu durumda da
transfer olana~ı olmayaıı okullarında
1
başarılı olması rastlantıya kalmışıır.
Bu yıl 1973 doğumluların oluşturdu ­
Lise Erkek Basketbol Tk'nın yukarıdaki koşullara rağmen başarılı olabilmesi için çalışmalara devam edilmekte·
dir.
ğu
şarıya ulaşılantadı .
Şenlik
boyunca Sinema Kolu Gani
MÜJDE söyleşisinin sonrasında "ARABESK" Zuhal OLCAY ve Haluk BILGINER'in beklenmedik bir şekilde katılamadıkları panelin yerine düzenlenen
Ali HAKAN söyleşisinden sonra ise
"KARA SEVDALI BULUT" adlı filmleri gösterdi. Bunun yanısıra şenlik boyunca gösterilen diğer filmler ise şunl ar:
KOMISSAR, ASKERiN BABASI,
UMUT VE-ZAFER, SOLARIS Tiyatro Kolu ise Şenlikte, Prof. Dr. Cevat
ÇAPAN yönetiminde Bogaziçi Üniversitesi oyuncular1, Marmara Üniversitesi iktisat Fakültesi oyuncuları, Amatör
Tiyatro Çevresi, Bulunmaz Tiyatro İs­
tanbul gruplarının temsilcilerinin katıl·
dığı "Amatör Tiyatro ve Deneysellik"
konulu bir panel düzenledi.
Panelin yanısıra Kadıköy Anadolu
Lisesi (Midas'ın Kulakları), Marmara
Üniversitesi İktisat Fakültesi Oyuncuları (tiyatro Oünleri), lstanbul Erkek Lisesi (Karaların MemetJeri), Bulunmaz
Tiyatro (Öylesine Bir Oyun, Bir Evlenme Teklifi) Tiyatro Topluluklarına evsahipliği yapıldı. Galatasaray Lisesi Ortaköy Tiyatro Kolu'nun Ortaokul Bö·
ıomu de "Hastalık Hastası" adlı oyunu sergiledi.
Klasik Müzik Kolu üyeleri lsıanbul
Devlet Konservatuarı öğrencilerinin
konserini düzenlediler.
Ekin-Yazın Kolu ise Adnan ÖZER,
KÜÇÜK lSKENDER, Orhan ALKA·
YA, Enver ERCAN, Ihsan DENiZ ve
Tuğrul TANYOL'un katıldığı " GENÇ
ŞAiRLER" Konulu bir panel düzenledi. Bunun yanısıra Türkiye Yatarlar
Birliği Başkanı Ahmeı DiRiM yönetiminde "TOrkiye'de Kitapçılık Üzerine"
konulu bir panel daha düzenlendi. Bu
panelin konuşmacıları ise Bilgi Yayınevi
adına Ahmet KOFLü, Yurt Yayıncılık
adına Özkan TANER, Milliyet Gazetesi
adına Ahmet N.GÜRELI idi. Şenlik boyunca fotoğraf, karikatUr ve ebru sergisi açık kaldı.
Müzik Odası,nda video gösterimleri
adı altında gösterilen filmlerse şunlar:
BiR YAZ GECESi, SEKS KOMEDiSİ (Yön: Woody ALLEN). ROMANTiK iNGlLIZ KADINLARI, KADINLAR KENTi (Yön: Frederico FELLlNi), TUTKU (Yön: Jean Luc GODARD), JJMY JJMY DEAN (Yön: Robert ALTMAN).
Yine Müzik odasında yapılan diğer
bir etkinlik ise Sanat Tarihi Hocamız
Doç. Dr. lhsanTUNAY'ın " Bir Bizans
Mezarı'nın Acıklı ÖyküsU" adlı dia gösterisiydi . Şenliğin bir diğer söyleşisi ise
Bülent ÇELiK ile yapılan "Türk Mizahı" konulu söyleşiydi.
30 Mayıs'ta BULUTSUZLUK ÖZ·
LEMl'nin verdiği rock konseri ile açı­
lan·şenlik 8 Haziran günü Rock Müzik
kolu'nun grupJarıntn yanısıra Boğaziçi
Üniversitesi ve diğer lstanbul liselerinin
rock gruplarının da katı ldığı konserle
sona erdi .
Birkaç
Galatasaraylı
Anı
nurla sakladığım 1938 mezunlarının 50. yıl beraıını ve madalyasını i988'de törenle aldıW.m
gün, birlikle mezun olduğumuz arka·
daş larımızın sayısının çok azaldığını;
uzun yıl)ar boyu birbirimize rastlayamamış olmaktan doğan ıanıma güçlUğO­
müzü yenip işi şakaya vurmak yolunu
seçtiğimizi, sonra da okul yıllarının birikimi·anıliırımızı birbirimize kAh gülerek klih oıo ıerek anlaıtığımızı belitı mek
isterim.
Bu anılardan birkaçını nakledeyim:
Her zaman saygı d uyduğumuz rahJlletli tarih hocamız Raşit Erer ders verdiği sınıflarln sınavını aynı gOn ve saatle yapmayı adeı edinmişti . Sınav günü ve saati sını flarımıza erken gelir ve
Jİoeayı bCklerdik. O da ıil çalmadan önce, önceden hazırladığı sorusunu sözlü
olarak açıklar, sonra da "isıeyen ıarih
· kitabını açabilir" deyip çıkar giderdi.
.Bir defasında büt~n sınıflar anlaşmış ve
hocanın soruyu sözlü olarak açıklama­
sına güvenip ne sorarsa sorsun aramız·
da anlaşıığımız konuyu yazmayı kararlaşurmışıık. Öyle de yapıık, fakat ertesi ders Raşit hocayı biuin sınıf boş yere bekledi, öıeki sınıflarda öyle. önce
bir şaşkınlık geçirdik, sonra hasta olup
olmadığı merakına kapıld ık . Hasıa değildi. Ders sırası öğretmenler odasında
kalmışıı. Arkadaşlarım gidip kendisine
bunun nedeıiini sorma görevini bana
vermişlerdi. Öğretmenler odasının kapısına vurup tek başına oıuran Raşit ho·
____ caya.önce hatır..sonra derse neden.gelmediğini sormak cesaretini göstermiş­
tim.
O her kış omuzlarında taşımayı adet
edindiği paltosunu düzeltip gözlerini bana kaldırmış "ben ya:şlıyım ama bunak
değilim bütün sıruflardaki ö!renciler sorumun dışında kararlaştırdıW.nız başka
bir cevap vermişsiniz. Şimdi ya hepiniz
sıfır almayı kabul edersiniz, o zaman
derse girerim ya da hepinize on veririm
ve bir daha derse hiç girmem•' demi.şti.
Ne diyeceğimi bilememiştim. Teneffüsle
bütün sınıfların ö!rencileri toplandık,
Raşit hocayı o kadar seviyor ve sayıyor­
duk ki yaptığımızdan büyük uıanç duyuyorduk. Karar verdik, buınn öğren­
ciler hocayı kaybeımekıense sıfır almayı
O
layıp s ın avı geçiş tirmek
yolunu seçmiş·
tim. Ne yazık ki laboratuvar anfisinde
yapılan sınavın daha ilk dak ikalarında
Fransız hocamız beni yakalamıştı. Birlikte laboratuvar masasına kadar gitmiş
orada rulo halindeki kopya malzemesini
şöyle bir gözden geçirmiş, sonra da sı­
nav k~dıma bakmış henoz bir şey yaı­
mad.ığımı görünce sormuştu fbunları
sen mi hazırladın'' demişti. ''Evet'' demiştim. Bir an düşündükten sonra ''demek sen sınava hazırlanmışsın, al kilıt·
1
yerine git ve soruları cevaplandır·
maya çalış." Sonuç olumluydu ve geçecek kadar numara aldığımı hayreı ler
içinde öğrenmi şüm .
dın ı
***
Şimdi
var mı bilmiyorum, bizim zaHat resmi dersi uygulamalı
olarak öğretilirdi, Bu derse Mösyü
Mambari gelirdi. Sınıf arkadaşlarımdan
varlıklı aile çocukları verilen dersi çizemez ya da üşenirlerdi . Bense bu dersıe
başarılıydım, bunlardan en az on tanesinin resmini çizer, bunun karşı.lığında
25 kuruş alırdım. Buna da ihtiyacım
vardı. Bir gün dersıen çı karken Mösyö
Mamburi ''430 burada kal'' demişti .
Herkes çtktıktan onra masasına oturmuş bir tomar resmi kenara çekmiş
''bunların hepsini sen yapmışsın • • de·
mişti ve ilave etmişti ''neden, para mı
alıyorsun" Mösyö Marnburi İsviçreliy­
di, hiçbir hizmetin para alınmadan yaptlamayacağını düşunınesi dolıaldı. Yapılacak bir şey yoktu, itiraf euim. Ne
kadar para aldığımı da söyledim. Bunu
nasıl an l adıı;tnı öğrenmek istedim, saçım ı okşadı ''sen iyi bir öğrencimsin
ama her resmin sağ usı köşesinde daima aynı hatayı yaptyorsun. B.ak şimdi
demişti görüyor musun", gerçekıen de
hep aynı h aıayı yapıyordum. Farkında
değildim . Mösyö mamburi biraz düşün ·
dükten sonra ''sen okulda parasız okuyormuşsun ailenin varlığı da pek o kadar parlak değilmiş, şimdi. on tane r~
sim çok sana hafıada beş ya da altı resim yapmana izin veriyorum. Haftalık
150 kuruş yeterlidir."
MÖSyö Mamburi ''bunu kimse bilme·
yecek" diyerek beni sıruftan göndermiş­
manımızda
' 'D
La
enemeler"i? ölüm.suz yazarı Montaıgne bır yazı sınd a, ''öğrenimden
ıancımıı,
daha iyi ve
akıllı olmaktır••
Bu sorunun elbette tek ve basit birce..
yok . Ama en önemli saydıııtm nokta, Galaıasaray'ın bize düşünmeyi ö~ ­
retıiği. Ben toplumun ve sözde-bilimin
klişelerinden kurtulup, sadece aklın eleş ­
tirici süzgeçlerinden yararlanarak, çoğu kez kendimi acımasızca eleşıirmek
p;.·ıiasına, özgürce düşünmeyi orada öğ·
rendim. Tıpkı aynı sıraları paylaşıığım
diğer arkadaşlarım gibi. Bu elbette zor
ve dikenli bir yol. Ancak, ıoplumda özel
vabı
bir konumda bulunmanın da bedelini
ödem.ek gerekiyor. Bunun biricik yön-
temi ise, sıradan olmanın rahatlığını bir
ömür boyu ıerk etmek.
Bu arada Galaıasaray'ın yeryüzündeki tek seçkin okul olduğunu da kimse
. Öğretmenler odasına gittim. içerisi
k alabalıktı hocaya hademe aracılığıyla
haber yolladım , geldi. Bütün öğrencile­
ri.o hocamızı kaybetmektense sıfır almayı yeğlediklerini söylediğim zaman eline sarılıp öptüm, gözleri dolu dofuydu.
''Teşekkür ederim'' dedi ve ilave etti,
"arkadaşlarına söyle gelecek hafta yeniden sınav. yapacağım. "
Rahmetli Raşiı Erer Hoca saygın kişiliğine yönelik en ufak bir daVı:anışı affetmeyen ama bilhassa öğrencilerine
karşı -sonsuz anlayış ve müsamaha ile
dolu, sağlam karakterli bir kişiliğe sahipti.
sınıf öl!tencisiydik delikanlılık
yaşının verdiği birtakım sevda sorunla-
Ben demek,
Çok tuhaf geliyor,
rımız oluyordu. İktisat hocamız Münir
lıısanın kulalına.
beyin dersini çok dikkatli dinlerdim, başarılı bir öğrencisiydim . Bir gOn zil çalıp sınıfıan çıkarken " 430 Mithat benimle gel" demişti. Koridorda yürürken
''senin bir derdin var ne olduğunu sormuyonim, ayaW.ru sıkan bir ayakkabın
var nu'' diye sormuştu. ''Var hocam niçin soruyorsunuz.,, ''şimdi hemen onları_ giy, bir süre sonra aya.klarının acı­
sından gönlOnün acısını unutursun'' de·
Alışılmadık
***
Botun öııtenciliğim suresince ezbere
dayanan derslerde başanb olamamışım­
dır..Bu derslerden sınıfı geçmem ise heyamola ile gerçekleşmiştir. Fizik sına­
vında·başım demeydi. O )'tlı4en de za.
marun kopye yöntemi olan tizun kôğıı­
lara problemleri yazmak ve bunu bir
lastik yardımıyla kolumuzun içine ayar-
Daha birçok anıyı sıralamak müm·
kün ama bir ıaneşini daha söylemeden
var. Oysa sadece öğrencilerin bencil üsıünlük duygularını geliştirmek için değil, bu ayrıcalığı içinden kopup geldiği·
m.iz ıopluma hiımeı eımek üzere edind iğimiz öğretildi o kula adım attığımız
ilk günden itibaren. Üstelik bu iş içinseçilirken -ve daha sonra bütün okul hayatı boyunca- sadece ve sadece kişisel
yeteneklerimiz ölçü alındı . Yıllar sonra,
insanların soy ağaçlarına bakmaksızın,
yalnız hak ettikleri için ödüllendirildikleri bir dOzenin nasıl uygar bir anlayışı
yansıııığını öıtendik.
Okul boyunca oluşan dostluklara ge-
lince, bunları basit birer rastlantı saya·
mayacağımı çok iyi biliyorum . Büyük
bir çoğunluğu otuz yı ldır aynı güzel d uygularla sürüyor ve umarım sonsuza kadar böyle devam eder. Çünkü bu dosı ­
lukların temelinde paylaşılan ortak anı­
lar kadar, aynı şekilde paylaşılan orıak
değerler de bulunuyor.
Galaıasaray özgür d üşünceyi aşılama­
sı, dostlukları pekiştirmesi ve toplumsal değer" sisıemlerinin ve yargılarının
çağdaşlığı sayesinde l'ıenzeri gibi görünen birçok seçkin ve seçkinci eğitim kurumu içinde ''biricik'• o lnıak özelliğini
beş yüz yılı aşkın bir süredir devani eı­
tiriyor. Binlerce yı lın birikimi sonunda
u laşıığımız uygarlığın önüne bambaşka
bir sapak çıkmadıkça da Galaıasaray' ın insanlığa hizmet edecek yeni kuşak­
lar yetiş tirmeyi sü rdOre<:eği ne yijrekten
inanı.yorum .
TUGRUL ŞAVKAY
ama yalın .
acıması:ı; ve siyah.
Deliıııııeı blr sis tabakası.
Soguk,
Bir kl!rdagam, bir duygu,
Hani üzerinden bir el itiyormuş gibi olur.
Hani botazına bir şey dııgamlenir,
Bir yıımruk takılır dtı açamasin ya,
Öyle çaresiz ve acı dolu.
Yalnız, yapayalnız, umutsuz bir boşluk
Ne kadar çogu s/Jylerse,
O kadar yarek sotuyor.
''Ben '' demek çok on/anısız geliyor kulaJıma.
Biz, siz ve digerleri olmadıkça.
yapamayacaı;tm.
Ticaret Hukuku hocamı rahmetli Faik Şevket Rumelili sınırıa densizlik yapan öğrencilere daima şunu söylerdi.
''Sabahleyin aynaya baktığınız za ..
man kendinizden utanç duyacak bir harekette bulunmayınız . ''
Mithat PERİN
Philosophie a Galatasaray
söyleyemez. Bu alanda sayısız örnek
Diğerleri
ü.
mişıi.
ka·
diyÔr. Hemen ardından da bir Yunanlı
dOşOnOr, Epiharmus'ıan alıntı yaparak,
11
insan düşünce ile görür, duyar. Her
şeyden yararlanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yönelen düşüncedir" diye ekliyor.
Öğrenimden istenen insanlara bazı
basmakalıp bilgileri aktarmak diye düşünülseydi, en fazla bilginin öıteıildiği
yerler, hiç şü phesiz, en iyi okullar olurdu. Ben Galatasaray'da bize diğer bazı
okullardan daha fazla bir şeyler öğre ­
tildiğini iddia eımeyecek kadar insan ıa ­
nıma imkinını buldum. Çok değil, Galatasaray'dan mezun oldukıan en fazla
birkaç yıl sonra, sizlerin de aynı deneyimin ışığı altında benzer bir sonuca varacağınızdan hiç şüphem yok. Öyleyse
bitim, okulumuza aıfeııiğimiz özellik
nerede gizli?
yeğlemişlerdi.
Son
Olmak
·ÖZGE SARJTOSUN
ans le dCpliant publicitaire que
le lycee GALATASARAY diffuse a l'inıenıion du public, on
peut lire que sa ''philosophie'' tend a
produire, souıenus par !es "principes
d'ATATURK", et rormes par la "eulture libCrale française'', des CICves qui
soient des ''dirigeants dans le monde de
demain." Quel sıanboulioıe, quel turc
ne ratifiera une philosophie qui vise de
façon aussi eclair~e le bien de son pays,
aquoi il s'identifie si completement? Et
quel français, de son côte, n'eprouvera
une legitime fierıe devanı la double rtftrence ici faite aux idets qui caracttrisent le sien parmi tous les autres? Cette
rererence, en effet, esı double: explicite. par la dCsignation de la ''culture Iİ·
beraıe française"; irnpliciıe, par le rappel des "principes d'ATATURK'',
eux-memes si impregnes des idtaux de
la Revolution Française de 1789. Nommons. sans les commenter. les uns et les
autres. D'une part, la ''liberte'', ' 1 l'C·
galite• •, la ''fraternitC''; de l'autre,
l'''humanisme••. la Jaiciıe••, le ' 1 rati·
onalisıne" . Ce n'esı done poinı solliciıer les moıs ni les faiıs que de dire que
la convergence des idCes entre la France et la Turquie sur ces points capitaux
n'est pas occasionnelle, mais bel et bien nkessaire.
On comprendra que !es responsables
des destinees inıellectuelles du pays aienı, d~s la fondation du lycee GALA·
TASARAY, juge bon - et !es kemalistcs ne reviendront pas sur cette pclitique, bien au conuaire - d'y harmoniser l'enseignement turc et l'enseigne·
ment français. C'etait montrer tout a la
fois une reelle ouverture d'esprit et un
sens pedagogique certain. La preuve indubi ıable en esı la place faile Ala phi·
losophie dans le cursus des eıudes. l nherenıe aux principes iııspiraıeurs de
cette entreprise renovatrice,elle ne pouvait se retrouver absente comme dis·
cipline dans les matieres e nseignCes, et
c'esı ainsi que des geperations d' e l~ves
des classes terminales ont beneficiC des
lumieres des professeurs que la France
deıache aupr~s d'eux depuis 1868. Bi·
en que leur personnaliıe ait durablcmenı
marque ıant de jeunes gens, on ne citera point ccs serviıeurs devoues de la pens~e, qui n'auraient point souffert: qu'on parlat plus d•eux que d'elle. Faisons
ıoutefois une excepıion pour feu Mgr
Pierre DUBOJS.' La plus significative
des appreciations decernees asa memoire, si chCre a tous ceux qui l'ont con·
nu, resıe celle de M. Niyazi OKTEM,
auteur d'un ouvrage remarque sur lu.i,
et c'esı, cheı cet homme de OIEU qui
enseigna la philosophie pend an ı trenle
deux ansa GALATASARAY, sa parfaiıe objectiviıe il n'esı plus, mais cetıe
exigence demeure, plus forte que jamaJs
d'un tel exemplc.
Sans douıe n'est-il pas pour peu dans
le crediı dont jouit la philosophie aupres des meilleurs esprits de GALATASARAY, et memedes auues. Aujourd'-
D
11
hui comme hier, on demande beauco·
up ala philosophie. Ainsi, aussi bien les
••moyens d'a.gir sur autrui'' que l'expose du ''systeme platonicien''. Ne sourcillons 9as a des desirs de connaissance
aussi differents, si ce n'est opposes.
C'est lAcuriosite ICgitime, encore qu'inegalemenı ratifiable. Que la premiere
reponse aille a la quesıion praıiquc ne
surprendra aucun alnC: le simple doit
preceder le complexe, - surtouı si ce
simple risquc d'induire tôt ou tard une
conduile par ırop utilitariste. Le gain
d'unc telle mise au point est double:
moral auıanı que pedagogique. Et il nous dispensera de produire un autre
exemple pour mettre en relief l'imporıance de la_pMagogie sıricıemenı enten·
due en toute matiCre, a fortiori en philosophie. Cette nCcessitC est d'autant
plus imperieuse iı GALATASARAY
qu'elle y est enseignee dans onıe de ses
classes ıerminales par un seul et mSme
professeur! Que reste-ı-i l a faire pour
un homme que l'on honore d•une telle
charge? A couper coun aux developpemcnts qui ne s'imposent pas absolument. pour proposer, aux esprit.s les
plus pratiques comme aux plus speculatifs. ı•essentiel.
Qu'esı-il designe ici? Disons-le sans
deıour: Dans les classes de onzi~me. ni
J'histoire des idees. ni la personnalitt
anecdotique des philosophes. mais quasi exclusivement la definition et !es
Eğitim
implicaıions des grands concepıs de la
philosophie. Aucune restriction, en l'e-
vanche, pour les deuxi~mcs , lesquelles,
il faut le reconnaitre, oublient quelque
peu leurs interrogations de l'annee pre·
~dentc pour la prCparation soutenue du
concours d'enıree a l'Universiıe. Ne leur faisons pas porter le poids d'un 6t.al
de choses qu ellas subissent au premier
chef. L'epithCte ''liberale'' n'a pas touı a fait le meme sens accolee au moı
''culture'' ou au ı'nôt ''soci6tC·'' ... Dans
le premier cas, le sens est politique au
sens large, et signifie ''favorable aux libertCs individueııes••, c'est-3.-dire au
''pluralisme des id«s11 ; dans le second,
il est economique, et signifie ''non-interventionisme de l 11 Etat 1 ' , c'est ·A·dire
''libre-jeu de la concurrence' ', - avec les
svantages et les inconvCnients Qu'il comporıe. Le lycee GALATASARAY ne
manque done pas a sa haute vocation
en entendant pourvoir ses eıeves des ar·
mes !es plus honorables dans un monde de compCtiton sans merci, -3 savoir
!es ou ı ils noıionnels donı se serı touı
c.sprit sans cxclusive, porte au rationnel,
et sainement critique.
· ''Une tCte bien faite plutôt qu'une t~..
te bien pleine••. telle devrail etre Ja devlse de ce lycee. Esı-il n~cessaire, pour
prendre un cas adesscin extra-littCraire.
d'avoir vu tous les film'!: pour remetlre
asa place mercantile le slogan ••ıe cinema c'est la vie••7 Non pas ''la vie''.
mais ''une image de la vie'', ce qui est
bien different. Et sur cette distinction
dOme~ı retablie du sensibl~ eı de sa reprCsentation asseoir une explication de
"I' Allegorie de la Caverne" convaincra a peu de frais !es eleves de l'acıuaii ı e
de la philosophie... Dece poinı de vue,
tous les JycCens français pourraient envier leurs camarades e GALATASA·
RAY. qui en commencent ı•etude en on·
:ıieme, la classe equivalenıe il leur premiere, par la !>SY<'hologie. Une ou deux heures hebdomadaires sculemenı, et qui,
de surcroit contraignent severement le
professeur, redisons-le, 3. l'essentiel. A
coup sUr ace stade. ıa notion de ''oonscience.'' Et de la consciencr. la plus
sponıanee a la conscience la plus reflechie, c'est un parcours ou les eıonııe­
ments de ı•eıeve rajeunissent Je maitre.
En effet, du,.'bleu" apprehendecomme
sensation en tant que ''q,leu'' et comme perc:eption en tant que ''Bosphore1 •
ou ''cieı·· ala reprise en Ccho de ,, Je
pense que je pense...", que d' occasions.
d'Cprouver a nouveau que ''savoir'' Vİ·
ent du !atin ''sapere'' 1 qui veut dire autant ''goôter'' que ''connaitre'' ... A ces
momenıs -la, la charge de tanı de classcs, et si vivantes, s'aJl~ge merveilleu·
sement. Qui a dit qu•it n'ya point de
professeurs heureux?
Pierre CALDERON
••
Oğretim ...
UMUR TALU
alatasaray bir öğreıirn kurumu
mudur, eğitim mi?
Öğretimin hedefleri, öncelikleri, gerekleri, yöntemleri yıllar içinde değişebilir, hatla alıüsı olabilir. işlevini
konjonkıürle uyumlu, hatta onun oıe­
sinde yerine-getirebilen kurumlar. topluınsal organizmanın kilit hücrelerine
gerekli insanları yollarlar... Hele çok
fazla rakipleri de yoksa.
Galatasaray Lisesi de. uzun yıllar,
TOrk toplumuna bir ''öğretim'' kuru~
mu olarak yaygın damga vurdu. Benzer "ö!retim" niteliğinde kurumlar çok
faz.la yoktu, ya da gelişmiş ve ön planda değildi. Fransızca, uluslararası ve
ulusal platformda niıeliğini yitirmemiş­
ti. Galaıasaray Lisesi mezunu olmak da
bir üniversite diploması kadar ağırlık­
lıydı. Ve "öğretim" düzeyi de, karşılaş ­
G
tırmasız tısıondo .
Sonra, uluslararası ve ulusal hava
dönmeye başladı . Fransızca, AngloSakson ve Alman ekonomik egemenliğinin altında, adeta bir kültür, sanat ve
müzik dili olmakla yetinmesi dayaııl­
mışcasına geri plana itildi. Ttırkiye'd e
''yabancı dil öğrenimi•• ve talebi. lngiliıce ve Almanca ağırlıklı olarak, köklü·
köksüı bir dizi ö!retim kurumunu sah-
!eri ezilmiş, ileride bencillik olarak paı­
lamak üzere bilinçaltında kö klendiril·
miş, hayatın rengarenkliğini kavramaktan aciz tek tip makinalar yetiştirmeme­
sidir. Tam ıersine -istisnalar bu yargıyı
değiştirmez- kişiliklerini özgürce oluş ­
turabilme, geliştirebilme, bireyselliğini
yaşayabilen ama dayanışma. paylaşma,
kardeşlik duygu ve pratiğiyle bencilliğe
özgUnlUğonu yiıirdi.
Zaman, Galatasaray'ın bir ''öğretim nıeydan vermeyen, ''çok yönlü'', çoğul­
kurumu" olarak aleyhine çalışmıştı. Bir cu ''insanlar'' yetiştirmesidir.
Açıkça telaffuz edilmese de, "demokzamanlar. ''Türkiye•yi yönettiği 1 • söylenen okul için, ''Türkiye'nin en iyile- rasi bilinci'' oluşt urabilmesidir ...
rinin çı ktığı ocak'' denilebiliormuydu
Ve bu; aynı zamanda öğretim işlevi­
ni
de yeniden altı çizilecek bir liale geartık? insanlar daha çok, yüksek ö!retirmek için canlılığını sürdQren uygun,
nimleriyle anılır olmuşıu.
Ama yine de, Galaıasaray'a haysiye- sağlam bir zeııUn. Kişiliğine damga vutini, başkalığını. özgünlüğünü veren. ran, osıelik Birleşik Avrupa yolundaki
"piyasa" denilen şey çok önemsenme- uluslararası konjonktürde, önce bir Av·
se de, insan ve onun eylemleri açısından rupa, sonra yeniden bir düny_a d ili olmü thi ş•' bir kaynak olan nokta, Ga·
ma yönünde hareketlenen Fransızca':­
latasaray'ın öncelikle ''öğretim'• değil, . dan vazgeç.meden. iyi bir •iikinci diı••
1
'eğitirn 11 kurumu olmasıdır. ''Öire·
imkanını da öğrencisine sağlamak, Gatim'•, ''egitim••jn parçasıdır. ÖğrenCi· latasaray•ın görevi olmalı .. : •'Eğitim•• sine verdiği öğretimsel donanımdan da- in ''öğretim'' unsurunu daha nitelikii
ha önemlisi, insani donanım, ••şahsi­ hale gcılrmek için son yıll arda yoğun­
laşan ''Galatasaray camiası çabaları••
yet"ıir. Bu yOz<fen "Galatasaraylı olmak" bugün bile farklıdır.
da bu yönde umut verici ...
Bir de Galaıasarai.Oniversiıesi ya da
Bunu sağlayana gelince...
Bir ma~asıır havasında, bireysellik- Akademisi .. . Neden olmasın?
nenin önone fırlaımak zorunda k aldı.
1
' lyi para kazanabilecek'' bir geleceğin
temeli, "iyi üniversiıeye girebilmek" gi-·
bi ekonomik-maddi kaygılar 1 'ebeveyn
ıihinieri''ne yerleşti. ''piyasanın talebi''
farklılaştı. Ve aynı süreç içinde, bence,
Galatasaray'da ''öğretim'' kalitesi patinaj yaptı, "piyasa talebi" karşısında
11
temasları sonucu bilhassa). Zaten böy·
le beş-altı sene çalışan başkaları da var.
1
~
1
1
- Okulda liçiincü uneyl geride bt·
raktınu.. Elbet gelirken birtakım dlişün·
celerinit. ve htdıfterini:. vardı, bunları
lilrtntblllr m/)llt1
- Benim kafamdaki hedef Oalatasa·
ray üsesi'ni diinyadaki benurlerinin seviyesine çıkartmaktı. Yani TOrkiye di·
ye bir bedelim yoktu; çOnkO TOrkiye'.
nin içindeki hedeflerin bize u~
da var. Kuaca bir sentez okul, yani bir
yandan Galaıasaray'ın geleneksel yapısı
korumak, çünkO bu çok önemli bizde;
çok kuvvetli arkadaşlıja ve dayanışma·
ya dayanan ve TOrk toplumunun insa·
m olma ni.teliğini kaybetmeyen öifenci
tipi ve mezunu, ama aynı umanda ça.
ğın istediği, en ilerinin eriştiği bilgi ve
birikim seviyesine ulaştırmak, bu ikisi·
ni biraraya getirmekti Onemli olan; ya·
ni TOrk insanı ama o seviyede. Birinci·
si için fazla bir şey yapmama gerek yok·
tu, biraı muhafaıa etmem, özellikle öl·
rencilere 1el;er verip onların elinden tul·
marn gerekiyordu, onlara bıraktıJım
takdirde devam edecekti, hiç de pişman
olmuş değilim, haklı oldu~umu da ıa­
man gösteriyor. Tabii daha çok Beyoaıu
için konuşuyorum şimdi. Onaköy'Un de
eksikleri var, oraya s ıra gelmesi için Beyoğlu'nun yola girmesi gerekiyor, giri·
yor, Ortaköy'e de sıra geldi haııa. Bu
yıl orayla ilgilencceAlz sanırım. Hedef
buydu yani, yoksa yQksek GAreıim de4il.
- Ulaşamad!lınız noktalar ve en'gıl·
/er oldu mu?
- Ulaşamadı~mız nokta şöyle; da·
ha çok başındayız. Hiç bunu tevaıu ol·
sun diye sGylemiyorum, gerçekten da·
ha çokbaşındayız.Sadece'psikolojik orıamı hazırladık şu ana kadar. Bir kere
gerçekten laboratuvarlı çalışmalarımız
_ qnekleme sa/basında. Yeni yeni labo·
raıuvar fikri geliyor Oalaıasaray'a. Hal·
buki fikrinin değil do!rudan dotruya
eylemlerinin gelm..; lazım . Dil konu·
sunda da aynı şey söı konusu, ()itetim
elemaru konusunda da aynı şey söz konusu. Bunlar için en büyQk engd benim
kaqunda para değil, iJıisiz.lik dctiJ: personel. Kaliteli, nitdikli persond ebiiim
var. Bakanlık cıer kalitesizini t•yin
ederse buraya, ben oradan edeoelim ıa·
sarrufu kaliteli adam için kullanırım.
Eğer ben bilgi-iJiem merkezimizin eriş­
tiği seviyeye Galaıasaray'ın diğer llniıe­
Jerini de getirirsem, ·emınim ki dOnya ça·
pında olacak. Kimya, fizik, biyoloji, dil
ve kurulacak sosyal bilimler laboratu·
an kalifiye elemanların denetimine verilirse ondan sonra mUdOr kim olursa
olsun farketmez, ıeşkildt kurulmuş ve
yQrUyor demektir.
- Yatılı sorunıma illşki11 nı diyectk·
siniz? Şu anda /hyotlu'nun ıum >'tlltlı
mevcudu 290 ve bu rakam çok d/lşük.
Yatakhane/erimiz bomboş. Bir Galata·
saray gelınell yok mu oluyor?
- 1/3 diyorum bcıı ona. Karma
okunduğunu kabul etsek bile çok yeter·
siz. Hiç delilse 1/2 yapmak lazımdı.
Bunların olmayış sebeplerini kendime
göre araştırdım ve bunun sebebini yaub düzeninde buldum. Yaulılık, biraz
kayıarmadır. akşamları serbest kalma·
dır, çocuiun aileden kopuk yaşarnask
dır gibi algılao.ıruş ve tabii abilerln sayıstnın yeterli olmaması sebebiyle de uygulama yeterli olmamJJ; bu işin psikolojik tarafı. Bir de çok cınemli; yemek,
yatak ve ısınmanın tamamlanması lazım. Yaıakbanelerimh bundan kırk yıl
önoeldndeıı daha köUI durumda. Ora·
da da persond yok.
Okul idaresi engel dejil yaub olma·
ya, öğrcııci ve ailesinin psikolojisi en·
1
ael. EJer 9ocuk yatılı olmaya devam
ediyorsa çaresizliAindendir yani. Yahut
da çocuk kendisi çok bastırıyordur.
- Ortaokulda )IOll/ı sayısı çok at- Bi·
10,'0rsunu.:, bir çocuk okula yanlı baş­
larsa )IO/tfı, gündüzlü baflarsa gündüz·
/ü dıvam tdtr gtrıtldt. Ama şu anda yatılı ptk favası baf/iı>'ttmıyor, bundaki
llktn dı Orlaköy'de b'lllamalan ..
- Birkaç aşama var. bunları yaparsak altıncı sınıfta da yatılı olur. Mesela
ilerde Gğrenci sayısı azaldığında yatılı
yotunlutu arıabilir okulda. ÇQnkO ö!rencilerin sınıflara yerleştirilmeleri im·
klnı dopr, pedagojik sorunlar halledileb"jr. EJer ilerde sekiz hanrlığı birden
BeyoJlu'na almak ve en azından erkekleri yatılı tutmak olanağına sahip olursak bu işi devam ettirmek mümkün
olur. Bunun için bir yandan yatılılığın
propagandasını yapmak gerekir, yatılı1ııın başanlı olması ve ailenin de yatılı·
lığın iç disiplinine güvenmesi gerekir.
Mesela ben geçenlerde söyledim: "yaulılı!lın düzenini saJladığımız ö lçüde
propagandasını yapacağız", d iye. Bu
sene inşallah kayıılarda orta kısım için
bu propagandayı yapaca~ız. Liseye he·
nuı. snvencnıiyoruz.
Artık her se11e okula 144 kişi alı·
ııtj'Or vı diirt sınıf olıışıurııluyor. Yani
altı sen e lçlndt J2 tane sınıf olacak ki
bu da &yollu 'na sıJabilecek bir rakam.
-
Acaba Orıak6y eldtn çıkarılıYor mu?
- Böyle bir şey konuşulmadı. Orta·
köy binasının elimizden alJnmast artık
geçerli delil. Kabataş ve Denizcilik oku·
lu hak k ındaki işlemler de bunu gösıe.
riyor. Yalnız sınıf sayısı azaldı diye bi·
zim buranın her şeye yeıeoeğini düşün·
memelc: lazam, burası bilim merkezi ve
laboratuvarlara sahip olunca denge sağ·
!anacak. örneğin bu ®etim yılında 26
sınıfımız olacak, elimizde 29 denlik var.
Bunlardu birincW bizim meşhur küçük
anli, ikincW kütüphanenin kaqısında­
ki sınıf, QçOncUsü de aşağıda, girişıe hemen soldaki sınıf. Bu oço bizim kOçOk
anfi. okuma dinlenme salonu ve bekle·
me ile okul-aile birliği odası ihtiyaçla·
nmız için ıahsis edileoel<. OnakGy'de de
unutmayın ki, konferans salonu, laboratuvar bcnıeri olması gereken mekin·
lar şu anda dershane olarak kullanılı·
yor.
- 31 sınıflık Ga/atasaray'tn Fransı~·
ca dtrsltrl bugünkü Fransıvarca karşı·
lanabll(Jlor. Okul bu ta>•>" lnlneı Fransızca derslere gelen Türkler gidecek mi?
- Bizim sistemimiz mUmkün oldu·
tunca Fransızlara dersleri vermek, an·
cak a.rıa kalanlarda TOrk hocalara yer
vermek · Fransızca dersler için tabii,
ilerde de lngiliue derslerini mümkOn ol·
duğunca İngiliz ya da Amerikan hocalarla yapmak. Dediğim gibi Vakıfın ka·
lifiye eleman yOkll ne kadar giderilirse
o kadar G!reıiın dUıeyi yUkselıilebile·
cek.
- Demek ki ilim francophontltr gidıcık?
- Evet , en azından Fransızca derslerde göremeyeceğiz.
- Artık 80'1trin uıalında)llz. Bildi·
limit gibi o dönemde siyasi durum )IÜtlindın /!fr1tim ikinci plandaydı, o ıa·
manltl dilfüneey• göre lince disiplinin
saf/anması gtrıklyordu "" l)lr1tim kadromu: da 1ıı1ide kötülqiyordu_ Şimdi
site• l!lrttlmtk bir ylikstlmt var mı?
- Ben kendimden önceki dönemi
suçlamak istemem, çok fazla bilditiıni
de söyleyemem. Bence Gtretim seviyesi, Fransız hocalar seviyesindeki düşme
bir1 siya.si olaylar iki, bu iki sebepten
dolayı değiş~ıir. Tabii bunda bütün
okullardaki dQsmenin payı var, Oni\'!'f·
site seçme sınav ının payı var. Onu da
kabul ediyorum. Ama ben geldilim za.
man öğretim seviyesinin yavaş yavaş kı·
pırdamakıa olduğunu gördüm. Gelen
öğretmenler daha profesyoneldi, asker·
lik yapmak için gelen arıık hiç kalına·
~-Fransızların sayısı otuz ikiydi, bir
de vakıfıan Odeneıı biri vardı. BugOn 10·
müyle Fransa'nın ödediii Gğretmen sa·
yısı otuıüÇ. Mesela bu sene her yerde İn·
dirim yaptılar, bizde yapmadılar. Demek ki'bepsi de bunların profesyonel
öğretmenler, gdip geçici dcAil. işlerini
ciddiye alıyorlar.
Benim gOrdO!tlm en bOyQk noksan·
!ık disiplin alanındaydı. Yani Gifetim
düzelirken, disiplin benim beklediğim
kadar dOulmiş değildi. Aksine bOyOk
bir hırçınlık vardı mekteple. Okul yö·
netimiyle bir zıtlaşma Sözkonusuydu. 87
Eylül'ünde geldiğim zaman manıara
buydu.
- Demek ki bu sisıeın ölreııci)ll sin·
direnıetniş, aksine ögrenci hırçıııllllrnıı.
Sonuç alınamamış ını?
- Bilmiyorum, ama katı bir sistem
uygulandı diyorsanız, sorlç vermemiş
demek ki. Belki de aksine sonuç vern1iş.
- Hazırlıklar için iki sene lngllizce
dedik. Kadro bunu karşılar mı?
- Şu anda, bir kere sayı olarak ye·
tersiz kadro .
- Ya nitelik olarak?
- Niteliği tabii ben bilemem, yalnız
şunu söyleyebilirim, hiç delilse başlan­
gıçta lngilii hocaları getirmek yararlı
olabilir. Tabii İngilizce kadrosunun en
b~ta sayıca arııırılması lazım. Galata·
saray'da Fransızca okuyan bir Olfenciye
en kolay nasıl !ogilizce oıreıilir, bu da
önemli.
- Galatasaray Listsi bundan 7 yıl
önu karma tlitimt girdi. Bir dlintm
GalatQS/JJ'ay bu ola}·ı çok konuştu, tar·
tıpı. Daha sonra durulan bu ıaıtJpna,
bu sene sistemin tik ürünlerini vırm~
siyle ttkrar açılıyor. Galııtasaray bu senenin sonunda o/c.ulunu t6rmtmll m~·
ıunlıu vtrt«k. Grand-<:OUr'u bllml)-oı,
tanıdıtı tek )'Oltlılar Ortakl)y "ün kıdo·
n olan, pilavda )'tmtkhaneyi bulama·
)'till, cemiyette dt:vrt arkad41kuını tanı·
maj'Qll, hiç Çi~k Pasajı 'na kaçmamış
mevınlar veriyoruı. Bu 11.fanıada sitin
dlişüneıltriniz ntlerdir?
- Şimdi onlar için hiç deAjlse isterlerse son seneyi burda okumak mumkün. Bunun meseleyi çözdU!U kanaatin·
de de!ilim ama hiç yoktan iyi oldueu
kanaatindeyim . Başka , eğer yatılı sayı·
sı biıim öılediıimiı gibi 'Ilı IOO'lere varırsa, ıaıen o zaman BeyoAJu erkek ya·
lılıların bulunduğu yer olacak. Zaten Sİ·
zin sorunuzda bir erkek kayırması durumu var. Senelerdir Ortaköy'den kız
mezun oluyor, bu o kadar üzmedi Be·
yoAJu'ndaki erkekleri, çUnkU OrıakGy'·
den mezun olanlar kıı olduıtu sOrece
fazla önemsemediler.
- Ben soruyu şu şekilde de dtfi/rirebilirim: Kıtlıuın bllt mQlduriylll var.
Orıaköy'ü yaşamayıp, Beyotlu'nda SİS·
temin deney parçalan oldular. /kiki 81YOllu 'nda )'Otılı bir orktk söyleyince
abn , ama onlar da Ortakl)y'O y41a)IO·
mayan ku.lıu.
- Tabü o da var. Ama mek5nsal meselder demin Söylediğimi% ilişkiler sat·
Jarursa biraz aıalulabilir. ıam halledi·
lemez. Elbeııe ki BeyOğlu 'nda ıUmUyle
yaub okumuş, batta bir miktar da ister·
seniz daimi yaub o kumuş adamla, BeyoJlu'nda gOnd~O okumuş erkek Gi·
rcnci arasında bile~ 100 benurlik yok·
ıur. Bu eskiden de biraz böyle olmuş·
ıu. Yani belirleyici olan yatılı okuma
olayı. Yani 'Ilı 100 yaUh okusalar erkek·
Bilgi
ler, Ortaköy'de okusalar ben yine razı·
yım, çünkü bir gUn gelebilir farkedile·
bilir ki mesela Haydarpaşa Lisesi'nde 7
sene yatılı okumu$ bir OJrencinin davranışı, Galaıasaray'daki yatılı öltenci)'e gOndUzlOden daha yakın olabilir. Yatılılıkıan kaynaklanan bir gerçek vardır.
Hele hele daimi yauhysan; payl~mak
gibi, arkadaşına destek olmak gibi, bunlar çok önemli şeylerdir ve bunlar asıl
yatılılık ta geli$ir. Bence Galatasaray'ın
asıl problemi OrıakGy-Beyo!Ju meselesi delil, yatılılık meselesidir. Bunda ıs·
rar ediyorum. Benim dö nemimde aı
miktarda gOndOzlil vardı. O gOndOılO·
ler bugOnkO " Ortaköy'deki erkek og.
renci"' dediliniz Ggrencilere de çok ben·
ziyo rdu. Askere giniğiniı zaman farkedeceksiniz, aynı kotuşu paylaştığınız asker arkadaşlarınızla bazen çok yakın
olacaksınız, çUnkO insan bir çok şeyi
paylaşıyor arkadaşlarıyla .
- Balı$tll/llniz yatılılar ltlç olmaua
gündi/zlü/trl• aynı sınıfta okuyorlar.
Ortak(Jy'dekllerin yaıılılı/ı ölrt11nıe
şaıısları sodttt OrıaktJy'ün yoııll kıt.lan.
- işte bunu şimdilik ancak son sınıf·
La sağlayablllyorum. Başka ıOrlü yap·
maya kalkarsak, yani sondan evvel ai·
maya kalkarsak, bu bizi nereyegötürOr
biliyor musun~ orı a kı sım Ortakoy,de,
lise kısmı Bcyoglu'nda &ibi bir sonuç
doğar. Bu da yanlıştır, çüokü küçükten
büyüğe olan abilik tutkusu daha kötU
olur. O gOndOzlülOkıen de tehlikeli olur
bence. En kUçükıen en büyüıe doğru
ilişki devam eımcli. Son sınıfla şimdi·
lik idare edeceğiz. Hakikaten de gün·
düzlllyle yatılının Beyoğlu bölümünde
birarada olması gündUılOyQ biraz eıki­
liyor. Haua ben farkediyorum yatılı ol·
madıll halde kaçak yaııyorlar. Yani bileuiz maça girenler gibi, Galatasaray'da fiilen yatılı kaç kişi onu da bilmiyorum, merak ediyorum yani. bile,u:iz girenler var çOnkO.
- Şu arıda tn 6ntnıll probltmlrılz n~
dirt
- Şu anda en Gnemli problemim kaliteli personeldir. Bunun içine bir mik·
ıar Gtretmen de giriyor, ama en alua.
Asıl kalifiye uzman d6rt·bcş kişiye ih·
tiyacım var.
- Camio '" vakıfın ili/kisi için )IO·
pılan ÇIJltfmalar ytttrll mit
- Ben çalışmaları doğrusu iyi buluyorum, yeterli ama daha fazlası olabilir, onun için ''bundan fazlasını yapmaya JUıum yok" diyemem. Ama olduk·
ça iyi yoldayız. Buraya mudur olarak
geldikten sonra kendimi hiç yalnız hissetmedim ve hani, isıcdiğim şeyleri de
bUyUk ölçUde yapmaya çalışıyorum
doCrusu. Bu yüzden biraz da kendimi
Onlaıasaray camiasının adamı olarak
gördUm yani. Kime başvurduysam, ku·
ral olarak sGylOyorum tabii, istisnalar
oldu, ama genellikle olumlu cevap al·
dım. Herkes kendince yardım etmeye
çalıştı. Buna öAfencimiz de dahildir, ba·
kın çok açık sGylUyorum, ben buraya
geldikten ve elimi uıaıııkıan soQra, elimi en sıcak, samimi şe kilde ıutan gruplardan biri tanesi de öArenci grubuydu.
- Grup dtdlnlt dt, )IOrdım ırubu.••
- Tabii ki bazı konularda bazı kişi·
lere çok fazla yQk biniyor. Onlar da bu·
nu seve seve yerine getiriy6rlar dofru-
su. Ama ~
1
baz.ı kişilerin'" ilıerindc
yo-
Junlaşmasında şOphe yok. Ama daba
genel, daha anonim. daha ·sisıemli;
"MOesseseleşmiş bir yardımlaşma" ol·
niası lwm. Ama zannediyorum ki baş­
langıçta hep böyle olur. Sistemli hale
gddiii ıaman korkmayacatız aruk.
- Bir de ablltrdtn ttltn "bizle irtibata t~lmlyor" ~klinde bir şikiyet
var.
Bankası Galatasaraylılar'ın
Hizmetinde
Bilgi
Bilgi
Bankası
Bankasında
Nedir
Nasıl
Yararlanılır?
D
önem ycmetinizjn yer ve zamanını, GalatasaraylL abileriniıin
sunduıu iş olanaklarını
veya dineler
yaptığını öğrenmek isterseniı. gerekU
tüm bilgileri Galatasaray Lisesi Sekreteryası 'nda kurulacak olan BiLGi
BANKASl'ndan hıılı ve kolay bir şekil­
de saAlayabileceksiniz.
Ayrıca şu anda GEV'de (Lise' de) Galatasaraylılar derneıinde (lsı.) ve GSL
Ga-ze-ıe 'de (Sn YiAil Okur) ayrı ayrı bu·
lunan bilgilerin birleştirilmesi sonucun·
da tom bu bilgileri bilgi bankasında bul·
manız mümkün olacakur.
Geliştirilen G.S. bll&i bankası, Gala·
tasaray TopluluAu işbirliği Kurulu Genel Sekreterliği kabulü ile lisemiz 68-69
mezunu ağabeyimiz Y.MOh. Canel Başer tarafından Ocrets.iz olarak verili yor.
Yine gerekli personel Ocreısiz olarak
!MAT A.Ş. tarafından yeıişıirilecekıir.
ğer Galatasaraylı kardeşierinitin
Merkez bilgisayarda toplanan bilgi·
lcrin telefon ha1lar1 aracılığı i1e minitel
adı verilen terminallerden veya bir prog·
ramla miniıel haline dönüştürülmüş
modemli PC'lerden alınması olayıdır.
Bilgi bankalarının hedefi, bilgisayar ara·
cılı!ıyla kille haberleşmesi olan bir sistemdir. Başarısının sırrı ise bilgilere
ulaşmadaki h ız, kolaylık ve i letişimin in·
ıerakıif olmasından kaynaklanmakta·
dır. Bilgi bankasına şahsen ulaşmak istediğinizde ıelefon haııınıza doArudan
ballanacak olan miniıel cihazınızı veya
ınodem ballanacak PC'nizi kullanabilirsiniz.
Bilgi bankaları Amerika, Kanada,
Avrupa ve Ozeilikie Fransa'da yaygın­
ken Olkemizde yeni yeni gelişmektedir.
Şu anda TOrkiye'de lmaı A.Ş. tarafın­
dan kurulan S bilgi bankası bulunmakta ve bil&i bankası çalışmaları sürdürül·
mekıedir.
- Ben mümkün olduğu kadar gGreve başladıkıan sonra, mesela sa.nat-kOI·
tür alanında bir danışma kurulu topladım, spor aJamnda danışma kurulu ıop­
Jadım. Sanaı-kllhllr alanında olan ni·
speıen kalabalıl<tı. spor alanında çok yetersiz. kaldık. Davet ettiğimiz bi~k kişi
gelmedi. Danışma için gerekli sistemle·
ri oluşturmaya çalışıyoruz, evvdki sene "Oalaıasaray'da ıeşkilaııanma nasıl
olmabdır?" diye pilav sonrası bir forum
dllunledik, geçen sene Galaıasaray'ın
yüksek eğitim meselesini tartıştık. Baş­
ka şeyler de var tabü yapılabilecek olan,
forumları çalıştırıyoruz., danışma kurul·
kaynaklara giden, az sayıda sınıflardan
oluşan, çok sayıda hoca, az sayıda Gğ·
rend gibi bir sistemi gelişıirmeye çalı­
şırdım. Tabii derı saatleri azalınca, hocaların da yOkO aynı nisbeue aıalacağı
için, mesela öJleye kadar bOtOn ıeorik
ve ona ballı pratik dersleri koyup, öl·
leden sonra spor ve di!er sosyal uğraş
alanlarında faaliyet göstermelerine olanak saııardım. Ama üniversite bOyle
olucaksa, üniversite sınavında başarılı
kılmak için de o sabahki sistemleri, özel·
likle son iki sene, biraz ona doğru yön·
lendirirdlm . Eler yine imkin olsaydı ,
tarını çalışorıyoruz. Oalaıasaray'ın iş­
bağlantı
kurulu var, dernekleri var. Bunların hepsi zaman zaman bir araya geliyor, derneğin toplantıları oluyor, bu
arkadaşlar hiç olmaz.sa vakitleri elverdiği ölçüde senede bir iki defa ıoplnntı·
lara gidebilseler, o dernek burada tem·
sil edildiği için, hem Galaıasaray'dan
daha iyi haberler alırlar, hem de düşün·
celerini ileıme imkanı bulurlar. Bir baş·
ka mekanizma da GSL GZT. Oç ayda
bir çıkıyor. Bu gaıeıeye hepsi yaıı yazabilirler, tlstelik kalıcı da olur, yani Ga·
latasaray bugOn artık sesini duyurmak
isıiyor _ve kanalları açmış durumda, uygun frekarıslarda çal~yor. Daha fazlasını yaparnaı artık bir yönetim.
- Varsayahnı ki Galatasaray Listsl
öztrk bir sıatii>"t sahip oldu, ntltr >'O·
pardmit. o zaman, f U ankindtn farklı
birliği
olıuak1
- Ders sayısını azaltırdım. Öğretim
sistemini tamamen umıan bir kurula rir, her yıl gGzden geçi.rıir ve ona gGre
uygulaurdım. Gençlere Gifenmeyi öJ·
reten sistemleri geliştirirdim. Ödevli,
yurıdışındaki bazı öğretim kurullarıyla
kurar ve öğrencilerimizin ora·
larda okumaları içln imkAnlar araştırır­
dım. TUrkiye'nin en iyi öAfencilerini bu·
raya almanın çarelerine bakardım.
Ama, o öJrencilcri Galatasaraylı yapmak için de bazı temel unsurlar var ki
onları da de!lişıirmek istemezdim.
Yalnız şunu ekleyeyim ki; bu biraz
hayal. Ne gönlOm, ne de aklım Galaıa­
saray'ın Milli Elitim dışında olmasını
arzu ediyor. Devletin o kulu olarak geldik, devletin okulu olarak &ideceğiz.
Gelenelimizde bu var.
Gaiatasaray'ın ıopiuma aiı bir okul
olduğunu anlatmak isterdim. Geldiğim·
den beri bunu kendimce anlatmaya çalışıyorum ama ıabii bu ıarz yeterli ol·
muyor. Yani biz de Oalaıasaray'da okumuş kişiler olarak ayrıcalıklı dtiiliz aslında, aksine Galatasaray'da okumuş
oldutumuz için borçluyuz. Hem mekıebimiu borçluyuz, hem devletimize
borçluyu1; bizi böyle bir okulda okut·
ıu&u için. Böyle bir okulu bulmak dOn·
yada kolay clctil. Bütün gezen insanlar,
gören insanlar bu binayı gördükleri za.
Neler
Yer Alacak?
Liseden meıun olan GS'lilerin okul
ve iş hayatıyla ilgili ıum kayıtları bulunacak. Yurıiçi ve yundışında bulunan
GS'lilere (gerekli gizlilik cınleml eri alın·
mak kaydıyla) daha kolay ulaşılacak.
Böylece camia içindeki iletişim daha hız·
lı bir şekilde saAJanacaktır.
Bu bilgi bankasında bulunacak Han
panosunda çeşitli dönem mezunlarının
toplantıları, toplantı yerleri, nlezun_
ların düzenledikleri spor faliyetleri, briç
vs. gibi oyunlar yarışmalar, camiadaki
sanatsal akliviıeler bilahere duyurulabileceği gibi camiamıza ait doğum, oıum
gibi ilanlar bu panoda gi!rülebile<:ekıir,
Galatasaray Lisesi mezunu olup çocu·
ğu Galatasaray Llsesi'nde o kuyanların­
da bir listesi yer alacak. Aynca herhangi
bir GS'li ilan panosuna camia için önem
taşıyan her ıürlQ duyuruyu yapabilecek·
tir. Tüm bunlar camia içi iletişimi sat·
lamak için çaba sarfeden GS'lilerin g6-
man; ''A, işte Qalatasaray! 1 ' demeliler.
yani bir yabancıya oıonoyormuş gibi
Oğünebilmeliler . Halbuki biıim yaklaŞlmımıı "Biz Oalaıasaıaylıyıı, bize
kimse erişemeı, vs .. .'' olursa adam dı­
şarıdan baktığında öğOnmekten çok kız·
mayı dQşOoUr. Bunu aşmamız lazım
doAfu delil bu.
- KEK'in bugünkü durumu nedir
site.el Acaba amaç, >>eter/ilik "' prob·
ltmler ne durumda?
- Kültürd kollarda, kOitürel kelime•
sini gerçek anlamıyla kullanırsak, ben
oldukça iyi bir gidiş görüyorum okul·
da. Özellikle halk oyunları ve benzeri
çalışmalar var. Sanat ta_
rihi alanındaki
çalışmalar var. Bunları, ben oldukça iyi
buluyorum. Dergiyi de çıkarıyor gençler, içerili iyi. ciddi bir sanat-fikir dergisi gibi çıkmaya b~ladı. Beni memnun
ediyor. Okulda sanat-kültür faaliyeıl•·
rine ilginin giderek artacağını ümit edi·
yorum. istiyorum ki ben, Galatasaraylı adamın övündüğü niteliklerden bir tanesi de sanat ve kUltür alanında, felsefe alanında, edebiyat alarundaki usıUn·
lüğO olsun. En azından bunu bir haysiyet meselesi yapmalı Galatasaraylı. ·Son
zamanlarda baktım ki öğünülen unsur·
lar arasında bunlar yok artık. Haııa
saltlaruyor. Artık önemini vurgulayan
bir yol izliyoruz, bence öneminin olduğu da yavaş yavaş anlaşılıyor, bu ÇQk
Gnemli.
- Son olllrak, camia}Yl ü~tmt.k ist~·
dilink bir mesaj var mı?
- Çok var bir tane olmaz. Ama bi·
raı Once SOyleiliğim Galatasaray imajı
var ya, onu pekiştirmek için bütlln kuvvetler birleştirilmeli. Mesela bir Galata·
saray sanat, kOltOr ve bilim merkezi ku-
revlerinin ıUm GS'lilerce paylaşılması·
nı sallayacak ıı r.
Diler önemli bir bölOm ise GS'li iş­
verenlerin Galatasaray Lisesi mezunlarına sundukları iş olanaklan bu bilgi
bankasında görOnıOlenmesi olacaktır.
Böylece iş arzı ve istihdam ile ilgili olarak camianın iletişiminin en us.ı seviye·
ye çıkanılması yönünde Onemli bir adım
atılmış olacaktır.
GS camiasından iletişimle ilgili olarak
gelecek önerilerde 6 aylık sürelerle ayrı
bir bölümde deıerlendirilecekıir.
Bilgi bankasının bir diğer bölUmünde ise, Galatasaray EJiLim Vakfı'na baJlış yaparak katkıda bulunmak istiyorsanız ne şekilde baAişıa bulunulabileceği
ve baAışıa bulunacak mUkellefe saltla·
yacağı vergi kolaylıkları görülebilecek·
tir.
Bilgi bankasına dnıaları n giriln1esinden sonra resmen faaliyete geçiş i bila·
hare ıum Galatasaraylılara duyurulacaktır.
Böylesi gelişen telekomünikasyon ve
bilgisayar teknolojisinin Galaıasaray Li·
sesi camiasına kazandırılması biz Oalaıasaraylıları çok sevindirdi . Bizlere-bu
olanakları salladıkları için Galatasaray
Toplululu lşbirlili Kurulu 'na, Genel
Sekreteri Sn. Yıldızhan Yayla'ya ve
GS'li a&abcyimize teşekkür ederiz.
Daha fazla bilgi ve Gneriler için Ca·
nd Başer: 167 02 08. 172 Si 93
O merkeze TOrklyc'nin kalburOstO, okulda okumuş olsun olmasın ,
dcterlerinin alınmasına çalışılmalı . Bir
TOrk toplumuna hizmet veren Galata·
saraylılar olmalı. Bir Ali Sami Yen'in
spor alanında başlaıııJına benur bir işi,
sanat ve kUlıllr alanında başlatmalıyız.
Onun için bizim 8. senesi yapılan sanat,
kOhOr festivallerini çok olumlu karşılı·
yorum. Bunları yerleştirmdiyiz, yaygın·
Jaştırmalıyız. Yundışına bile çıkanma­
lıyız. Mesela gerekli izni alarak, bizim
Galatasaray Dergisini'yabanc;ı dilde de
yayınlayabilm eliyiz. Fransa'ya gönderebilmeliyiz. Yani adamlar "A. Torkiye'de de bu seviyede yazı yazan gençler
var" d iyebilmeliler. Böylelikle Türk
imajını bile defilşıirebiliriz.
Galatasaraylı olunca daha beler borç
biniyor UstUmUze. Ama ben Bakanla
konuşurken de aynı şeyi söylüyorum ,
benim mektebim delil ki burası; Tork
toplumunun mektebi. Sahip çıkın: yok
su borcu var, yok bina boyanacak ...
rulmalı .
Galatasaray'ı Galatasaraylılar kurtarır
olmaı, evet ö&reıim-eAjıim bakımından
elimizden geleni yapanı ama asıl sahi·
bi olan devletin el aıması gerekli.
Bir de tabii devletin kadrolarına yeniden Galatasaraylıların girebilmesi için
özel bir politika yUrOıOhn~. Dışişlerin·
de olsun, içişlerinde olsun bunu da.yapmamız lazım. Bu alandaki Galaıasaray­
lıların sayısı azaldıkça, Galaıasaraylıla·
prestiji Oıellikle Fransızlar neınin­
de azalır. kısaca çok dikkatli olmak la·
rın
zım .
- Tqtkkürltr.

Benzer belgeler

OKU

OKU Kanac~ Yeni Oethi, Nloskova, .Ya· Ciy~ıectncıen Prof. Dr. lzıettin Doğ.an ifade etti. kutSk. 18 l Detaylı