İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
iflflççi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
[email protected]
Say›: 2007-01
01
*Y›l:1 * 5-18 Ekim 2007 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1303-9350
Komprador sermaye, evdeki
bulgurdan olmak istemiyor!
S›n›r ötesi operasyon
盤l›klar›ndan
geriye kalanlar
Rejimin yap›sal krizini çözmek ve de ayn› zamanda konjonktürel ihtiyaca göre yeniden flekillendirmek ad›na ortaya at›lan “Anayasa de¤iflikli¤i”ne iliflkin tart›flmalar, bu defa TÜS‹AD
gibi patron örgütlenmelerini de içine alarak sürüyor.
Sayfa 8
29 Eylül tarihli gazete sayfalar›na bakt›¤›n›z zaman Irak ve TC aras›nda imzalanan son
anlaflma ile ilgili çok fley bulamam›fls›n›zd›r.
Kiral›k kalemflorlar›n bu konuda suskun kalmas› dikkat çekici ve anlaml›d›r.
Sayfa 8
‹flte devlet terörü
Dersim-Hozat’›n Boydafl (Samûfle-Amutka) k›rsal›nda odun toplamaya
giden Bülent Karatafl ve Ali R›za Çiçek isimli vatandafllara “Dur ihtar›na
uymad›klar› ve kaçt›klar›” gerekçesiyle atefl açan askerler Karatafl’›
katletti. Bu kaç›nc› “Dur” ihtar›, bu kaç›nc› katliam?
Katledilmek kadar do¤al› var m› bu ülkede!
Tüm sömürücü, zorba egemenlerin yöntemidir
infazlar. Bunlar, kimi zaman devletin mahkemelerinde yarg›lanma sonucu verilen cezalarla karar yüzünüze okunarak “yasal” olarak gerçeklefltirilmekte
kimi zaman da yarg›lama gibi bir komediye dahi gerek duyulmadan sokak ortas›nda, da¤ bafl›nda ya da
evinizde hemen orac›kta, önceden kesinleflmifl cezan›z infaz ediliverilir.
Tuzla flehitlerinden Hasanpafla’ya, Niflantafl›’ndan Maltepe’ye onlarca devrimci bu flekilde
katledildi. Ad›n› da biz bulduk: Yarg›s›z ‹nfaz...
Yarg›s›z infazlar›n en yo¤un oldu¤u bölgelerin bafl›nda gelir Kürt illeri. Yüzlerce yurtsever, devrimci ve halktan insan bu infazlarda yaflam›n› yitirdi.
“Dur” ihtar›na uymamak (duymamak, sa¤›r olmak
vs. bahane de¤ildir!) durumunda hemen anl›k bir
“yarg›lamayla” atefl aç›l›r. Bir de “terörist” “san›larak” katledilmek vard›r buralarda. “Terörist”
olunca her fley müstehak ya...
Yarg›l› ya da yarg›s›z tüm infazlar› durdurmak bizim elimizde. “Dur” ihtarlar›yla gelen ölümlere son vermek için örgütlenmekten baflka yol
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Lenin daima Lenin
Sayfa 3
Emekçinin Gündemi
Sendikal harekette
re(kabet)zalet ve sonuçlar›
Sayfa 4
Pusula
Korku devleti
Sayfa 11
Evrensel Bak›fl
Mahalle de¤il, devlet bask›s›
‹flçi köylü’den
Ülkemizin önemli sosyologlar›ndan fierif Mardin’in Hürriyet ve Vatan gazeteleri için verdi¤i röportajlar üzerinden kopar›lan gürültüyle halk›m›z bir kez daha suni
korkular yarat›larak, farkl› ç›kar gruplar›
aras›ndaki güç savafl›na ortak edilmeye çal›fl›l›yor. Türban meselesi, ülkemizin Malezya
olup olmayaca¤›, AKP’nin ülkeye fleriat getirme amaçl› gizli emellerinin var olup olmad›¤› ve buna karfl› tek güvencenin ordu
ve onun dayand›¤› 12 Eylül Cunta Anayasas› oldu¤u üzerine yaz›lara bolca rastl›yoruz.
Sayfa 3
Gazetemiz (Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin) ‹flçi köylü’nün ilk say›s›yla beraberiz. Partizan, Yeni Demokrasi ve Özgür
Gelecek’ten sonra yay›n hayat›na bafllad›¤›
2001y›l›ndan bu yana gazetemiz, sizlerin de
bildi¤i gibi çeflitli kapatma davalar›, Yaz›iflleri
Müdürlerimize aç›lan yüzlerce dava, çal›flanlar›m›z›n u¤rad›¤› silahl› sald›r›, gözalt›, tutuklama vb. birçok sald›r›, bürolar›m›za gece-gündüz yap›lagelen bask›nlarla karfl› karfl›ya kald›. Hedefi yüksek, cüreti büyük,
cesareti örnek bir davan›n bir parças› olarak karfl›laflt›¤›m›z hiçbir bask›, sald›r› karfl›s›nda (iflçi, köylü, emekçi, halk gençli¤i vd.
tüm ezilenlerin sesi olma iddias›nda olan her
yay›n›n yapt›¤› ve yapmas› gerekti¤i gibi) sesimizi susturmalar›na izin vermedik. Sayfa 2
81 kad›n iflflççi bir y›ld›r direniyor!
Novamed, iflçi ö¤üten bir
fabrika. Buradaki çal›flma koflullar› birçok serbest üretim
bölgesi iflyerinde oldu¤u gibi
son derece vahfli. Fabrikada
ço¤unlu¤u oluflturan kad›n iflçilere yönelik bask›larsa daha
da zorlu. ‹nsan yerine konulmayan kad›n iflçiler, çal›flma koflullar›na isyan
ederek Petrol-‹fl Sendikas›’nda iki y›ll›k bir
örgütlenme mücadelesine bafllad›lar. Sendika çeflitli zorluklar› aflarak 19
Nisan 2006 tarihinde toplu sözleflme yapma yetkisini
ald›. Ancak Fresenius-No-
Stepan fiahumyan komutas›ndaki 26 Bakü siyasi
komiserinin, ‹ngiliz emperyalistleri ve onlar›n sad›k
uflaklar› Esserler ve Menflevikler taraf›ndan 20 Eylül 1918 flafa¤›nda Aflkabat’ta kurfluna dizilerek katledilmesinin y›ldönümü ile ilgili yaz›n›n ikinci ve son bölümünü yay›nl›yoruz.
Sayfa 10
Güngören
Belediyesi’nde
Hak-‹flfl’’in oyunlar›
tutmuyor!
Güngören
Belediyesi’nde hareketli günler yaflan›yor. Hak-‹fl Sendikas›’n›n
yetki almak için Belediye’de
yürüttü¤ü çal›flmalar, tansiyonun yükselmesine neden olmufl durumda.
Hak-‹fl, müdürlerle birlikte
iflçiler üzerinde bask› kuruyor
ve Belediye’de yetkiyi alarak
sözleflme imzalamak için her
Sayfa 2
yolu deniyor.
Tar›m iflflççilerinin
dünyas›...
Sabah 6.30’da bir telafl
bafllar, herkes bir tarafa koflturur. Kimisi atefli yakar, kimisi yere bir çul serer, kimisi
odun getirir. Ama bunlar
yavafl yavafl de¤il, tam
tersine çok h›zl› bir flekilde yap›l›r. Sonra kahvalt› haz›rlan›r. Ve yafllar› 4–5 olan
çocuklar uyand›r›l›r. Hep beraber, h›zl› bir flekilde kahvalt›
yap›l›r. Saat 7.30 oldu¤unda
traktörler veya kamyonlar çad›rlar›n önüne gelir. Sayfa 5
Büyükan›t’›n toplu
mezarlar›!
‹flflg
gallerin büyüttü¤ü
“kirli” sektörler
Sayfa 13
Enternasyonal
vamed yönetiminin bask›c›
tutumundan dolay›, bir anlaflmaya var›lamad›.
Fresenius ve Novamed yöneticilerinin kat› tutumu nedeniyle T‹S görüflmelerinde
uzlaflma sa¤lanamay›nca iflçiler, insana yak›fl›r çal›flma ve
yaflam koflullar› için 26 Eylül
2006 günü greve ç›kt›lar.
Greve ç›kan 84 iflçinin 82’sini
oluflturan kad›n iflçiler, 1 y›l›n›
dolduran grevde bütün hayatlar›n› de¤ifltiren bir deneyim
yaflayarak, hem sisteme hem
de erkek egemenli¤ine karfl›
mücadeleyi grev çad›rlar›nda,
dayan›flma etkinliklerinde sür-
dürüyorlar.
Novamed grevi 1. y›l›n›
doldururken, ‹stanbul’daki kad›n örgütleri, kad›n çevreleri
ile sendika ve demokratik kitle örgütlerinden kad›nlar taraf›ndan oluflturulan “Novamed Greviyle Dayan›flma
Kad›n Platformu” grevci
kad›n iflçilerle ilgili bir dayan›flma kampanyas› bafllatt›. Ve bu
kampanya çerçevesinde pek
çok eylem ve etkinlik düzenledi. Son olarak da çeflitli illerden platform bileflenleri direniflin 1. y›l›nda Novamed iflçileriyle dayan›flmak amac›yla
Antalya’ya gittiler. Sayfa 12
Yüzlerce faili meçhul cinayet ve gözalt›nda kay›plar›n yafland›¤› Diyarbak›r’da, Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t’›n da bir dönem görev yapt›¤› J‹TEM üssü olarak bilinen 7. Kolordu Komutanl›¤›’nda toplu mezar ortaya ç›kt›.
Sayfa 6
F Tiplerinde zorla
sevk dönemi baflflllad›
15 Eylül günü 70 tutsak Sincan 2 No’lu F Tipi K›r›kkale
F Tipi Hapishanesi’ne zorla
nakledildi. Gardiyanlar›n tutsaklar› “Buras› K›r›kkale, ailelerinize söyleyin buraya
gelmesinler” fleklinde tehditlerle karfl›lad›¤› hapishanede, iflkence yap›ld›¤› da ö¤renildi.
Tutsaklar götürüldükleri hapishanede gardiyanlarca dövülerek, a¤za al›nmayacak küfürlere maruz kalm›fl, hapishane hekimine ç›karak darp edildiklerini belirtip, darp izleri göstermelerine ra¤men rapor alamam›flt›r.
Sayfa 7
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
Demokrasi mücadelesinden
emekli olunmaz!
Emeklilerin, ekonomik-demokratik talepleri etraf›nda birleflti¤i örgütlülükleri Emekli-Sen, kuruldu¤u 1995
y›l›ndan bu yana fiili olarak faaliyetlerini sürdürse de, önündeki yasal prosedür henüz kalkm›fl de¤il. Emekçi y›¤›nlar›n örgütlenerek, hak arama mücadelelerini büyütmesinden korkan
egemen s›n›flar, emeklilere sendikal
örgütlenme hakk›n› vermemekteki ›srar›n› ise, Emekli-Sen’e dönük açt›¤›
kapatma davas›yla göstermiflti.
‹flte bu davan›n sürdü¤ü
günlerde, 20 Eylül’de
Ankara’da yap›lan duruflmadan önce, biraraya gelen Emekli-Sen
üyeleri, 17 Eylül tarihinde, saat 12:00’de
Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›lar.
‹skele Meydan›’na
kadar bir yürüyüfl gerçeklefltiren Emekli-Sen
üyeleri, yürüyüfl s›ras›nda üzerinde “EmekliSen
Kapat›lamazTüm Emekli-Sen fiubeleri” yaz›l›
bir pankart açt›lar ve “EmekliSen’i kapatmak istiyorlar-Sendikama
dokunma!”
dövizleri
tafl›d›lar.
‹skele Meydan›’na gelindi¤inde,
kitle ad›na Kartal fiube Baflkan› Y›lmaz Gündo¤du taraf›ndan bir bas›n
aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada, emeklilerin yaflad›¤› sorunlar›n ülkede yafla-
✔
Biz sadece kendi
ekonomik-demokratik taleplerimiz için mücadele
etmiyoruz. Bir bütün olarak
tüm toplumsal talepler için de
mücadele ediyoruz. yani, Türkiye gündeminin öncelikleri bizim de önceliklerimizdir. Örne¤in, iflgaller, hapishaneler,
iflsizlik vb. sorunlar için de soka¤a ç›k›yoruz. Yani genel taleplere gücümüz oran›nda katk› sunmaya çal›fl›yoruz.
nan sorunlardan kopuk olmad›¤›na,
kendilerinin sendikal anlay›fllar›n›n ise
s›n›f sendikac›l›¤› oldu¤una vurgu yap›ld›.
Ancak Emekli-Sen’in 20 Eylül’de
Ankara’da yap›lan duruflmas›, karfl›
taraf›n, yani ‹çiflleri Bakanl›¤› avukat›n›n mazaret bildirmeden gelmemesi
nedeniyle görülemedi. Yasaya göre 1
ay içinde mazeret bildirilmedi¤i takdirde davan›n düflmesi gerekiyordu.
Ancak hemen ertesi günlerde yap›lan
yeni bir baflvuru nedeniyle EmekliSen davas›na kald›¤› yerden devam
edilecek.
‹flçi-Köylü Gazetesi olarak Emekli-Sen’in sürecine iliflkin, sendikan›n
aktif bir üyesi olan Ali Kolafl ve Kartal fiube Baflkan› Y›lmaz Gündo¤du
ile görüfltük.
Ali Kolafl: Meflruluk
sorunumuz yok!
- Emekli-Sen’in bugüne kadarki
sürecini anlat›r m›s›n›z?
-Bizim 12 y›ll›k bir sürecimiz var.
12 y›ld›r fiili olarak faaliyet sürdürüyoruz. Ancak kurulufltan itibaren sendikam›z tan›nmama sorunu yaflamaktad›r. Bu tan›nmama sorununa ra¤men, çok genifl bir örgütlenme oluflturulmufl durumda. Biz ekonomik ve
demokratik mücadelenin yan› s›ra bir
de yasal statü mücadelesi veriyoruz,
ancak buna karfl›n genifl bir örgütlenme yakalad›k. Uluslararas› sözleflmeler bize örgütlenme hakk› vermesine
karfl›n, hükümetler (ve bununla birlikte devlet) örgütlenmemizin
önüne sürekli engel ç›karmay› sürdürüyorlar. En son kapat›lmam›z için
mahkemeye baflvuruldu. Yerel mahkeme kapatmama yönlü karar almas›na ra¤men, hükümet Yarg›tay’a gitti.
Yarg›tay ise kapat›labilir karar› verdi. Tüm bu dava sürecinde EmekliSen, kendini anlatmaya çal›flt›.
Emekli-Sen’in mücadelesinin genifl
kamuoyunda yank› bulmas›n›n en
önemli nedeni, sol, yani devrimci bas›n›n gösterdi¤i ilgidir. Çeflitli demokratik kurumlar›n da oldukça büyük
katk›s› oldu. En son 20 Eylül’de duruflma vard› Ankara’da. Ülkenin her
yerinden emekliler geldi. Bu çok
umut vericiydi. Ancak ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n avukat› gelmedi, bu durumda
yasal olarak davan›n düflmesi gerekiyordu.
- Peki yasal statü niçin
bu kadar önemli?
- Her fleyden önce yasal konuma kavufluyorsunuz ve muhatap al›nmama
sorunu ortadan kalk›yor.
Ayr›ca kamuoyunda da
resmi olarak kabul görmek
anlam›na geliyor bu. Ancak flunu vurgulamak gerekiyor ki; biz kendimizi
zaten meflru görüyoruz.
O noktada bir s›k›nt›m›z
yok. Yasal statüyü ayr›ca
masaya oturma flans›n›
yakalayabilmek için istiyoruz.
- Emeklilerin yaflam koflullar›
nas›l?
- Tüm emekçilerin oldu¤u gibi, yaflam koflullar› çok zor. Pazara ç›kamayan emekliler var. Emeklilerin büyük
bölümü asgari ücretin alt›nda ücretlerle bir yerlerde çal›flmak zorunda
kal›yor. Hele de kendi evleri yoksa,
kira veriyorlarsa durum daha da kötü. Ben eminim ifl imkan› olsa, emeklilerin % 70-80’i çal›fl›r. fiimdi sadece
ifl bulabilenler çal›fl›yor. ‹nsanlar›n
hiçbir sosyal yaflam› yok. Sinema, tiyatro gibi faaliyetleri izlemeye gidemiyorlar. Maafllar enflasyona ba¤l› olarak art›yor. Ancak siz de biliyorsunuz
ki, resmi art›flla gerçek art›fl aras›nda
büyük fark var.
- 20 Eylül’deki duruflmadan
sonra ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n avukatlar› tekrar baflvuru yapt› ve bu durumda dava sürecek. Son olarak,
bununla ilgili ve de genel anlamda
söyleyece¤iniz bir fley var m›?
- Bu mücadeleye tüm duyarl› kesimlerin destek vermesini bekliyoruz.
Bu tüm hak alma mücadelesinin bir
parças›d›r. Emekli-Sen olarak daha
güçlü olmak için de, özellikle sendikalar›n emekli olan üyelerini EmekliSen’e yönlendirmelerini bekliyoruz.
Çünkü demokrasi mücadelesinden
emekli olunmaz!
Kapatma ›srar› sürüyor
Ali Kolafl ile yapt›¤›m›z görüflme-
“Sendikam›za sahip ç›kaca¤›z”
Emekli-Sen’in kapat›lmas› ile ilgili olarak sendika üyelerinden ulaflabildiklerimizle konu üzerine sohbet
ettik. Y›llard›r mücadele eden emekliler, hükümetin onlar› y›ld›rmak için
elinden geleni yapt›¤›n›, fakat bu sald›r›lar›n onlar› etkilemedi¤ini belirtiyorlar. “Bizler çal›flt›¤›m›z süre
içinde sömürülmeye karfl› mücadele verdik. Kimimizin saçlar›na ak düflmüfl, kimimiz sakat,
kimimizin beli bükük ama, bu
halimizle de olsak sendikam›za
sahip ç›kmak için mücadele etmeye kararl›y›z” diyorlar.
“Bildi¤iniz gibi sözde yasal olmad›¤›, emeklilerin sendika kuramayaca¤› gibi gerekçelerle sendikam›za
kapatma davas› aç›ld›. Anayasada da
oldu¤u gibi emekliler sendika kurabilir. Uluslararas› sözleflmelere göre
de sendika kurma hakk›m›z var. Biz
bu hak için mücadele ediyoruz. Bu
karar siyasi bir karard›r. Kapatma
karar› ç›kmas› durumunda da
A‹HM’e baflvuraca¤›z. Arkas›n› b›rakmayaca¤›z, mücadelemize devam
edece¤iz” fleklinde konuflan emekliler, hükümetin örgütlü bir toplum
istemedi¤inin alt›n› özellikle çiziyorlar.
“Bizler emeklileriz, bu ülkenin
y›llard›r çal›flm›fl, vergisini ödemifl,
bütün yarat›lan de¤erlerde al›nteri
ve eme¤i olan insanlar›y›z. Bizim insanca yaflam talebimizi sa¤lamas› gereken yer siyasi iktidard›r. Ancak
böyle bir fley de yok bugün için. Bak›yorsunuz; orada burada kömür,
makarna da¤›tarak kitleleri yanlar›na
almaya çal›fl›yorlar. Bizim insanca yaflama talebimiz sadece kendimiz için
istedi¤imiz bir fley de¤il, tüm toplumun insanca yaflama hakk› vard›r.
Ama ne yaz›k ki Türkiye’de bunun
için bile zorlu mücadelelere giriflmek gerekiyor” diyen emekliler
devlet temsilcilerinin “yatt›klar›
yerden maafl al›yorlar, bir de
bunu be¤enmiyorlar” sözlerini
hat›rlatarak, “Baflbakan iflçiye,
emekçiye ‘anan› da al git!’ diyorsa bu da bizlere verilen de¤erin en bariz örne¤idir” dediler.
Devletin ›srarla Emekli-Sen’e dönük kapatma davas› açmas›n› sadece
Emekli-Sen’e yönelik bir politika olarak alg›lamayan emekliler, hayat›n
tüm alanlar›nda bask›lar›n sürdü¤ünü eklediler.
“Önümüzde duran bir Tuzla gerçe¤i var; tersanede her y›l onlarca
insan ölüyor ve oraya gelip giden
yetkililer hiçbir fley yokmufl gibi davran›p çekip gidiyorlar” diyen emekliler sözlerini “Milletvekili olan Torlak
Tersanesi’nin sahibi Ali Torlak iflçilerle alay eder gibi; ‘patronlar baret alm›yorsa iflçiler kendileri
als›nlar!’ diyebiliyor. ‹flte bu anlamda haklar›m›z› kopar›p aya¤a kalkmak için ›srarl› bir mücadele hatt› izlemek gerekir ve bizler de bunu yapmaya kararl›y›z.
(Mersin)
✔
Baflbakan Hizmet‹fl’in kongresinde flöyle
demiflti: “Türkiye’de bir dönem
sendikal haklar ve özgürlüklerle
ilgili her fley öcü olarak görülüyordu. Örgütlenmenin önünde
engeller vard›. Bundan esas olarak o dönemin siyasetçileri sorumludur. Ancak biz bu engelleri
kald›raca¤›z.” Evet, Baflbakan afla¤› yukar› bunlar› söylemiflti. Ama
bir taraftan bunlar söyleniyor, di¤er taraftan sendikalar› kapatma
davalar› aç›l›yor. ‹flte bu tutars›zl›¤›n üzerine gitmek gerekiyor. Biz
de bunu yapaca¤›z. Bize dönük bu
sald›r› genel sald›r›lar›n bir parças›d›r. Ve bunun için de, bir yandan tüm emeklileri örgütlü mücadeleye ça¤›r›rken, tüm duyal› kamuoyunu da Emekli-Sen’i sahiplenmeye ça¤›r›yoruz.
nin ard›ndan, Emekli-Sen Kartal fiube
Baflkan› Y›lmaz Gündo¤du’yla da
k›sa bir söylefli yapt›k.
- Emekli- Sen önümüzdeki sürece nas›l haz›rlan›yor?
- Bildi¤iniz gibi, 20 Eylül’deki duruflmaya, karfl› taraf›n avukatlar› kat›lmam›flt› ve davan›n düflmesi söz konusuydu. Ancak bu arada avukatlar
mazeret bildirdi¤i için davaya devam
ediliyor. 9 Ekim’de Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yeni bir duruflma
var.
Devletin sendikay› kapatma ›srar›
sürüyor. Ancak bu arada flöyle bir
durum ç›kt› ortaya. ‹çiflleri Bakanl›¤›
davay› biz açmad›k diyor. Antep Emniyet Müdürlü¤ü’nün Hazine’ye baflvurusu üzerine aç›lm›fl. Bunlar bize
söylendi¤inde “madem davay› siz
açmad›n›z, çekilin o zaman davadan” dedik.
- Emeklilerin örgütlenmesinin
önünde yasal bir engel yok bildi¤imiz kadar›yla. Peki kapatmak istemedeki bu ›srar›n nedeni nedir sizce?
- Ortada devlet ciddiyetiyle ba¤daflmayan bir durum var. Hem uluslararas› sözleflmelerde hem de anayasada böyle bir engel yok. Zaten bizim
için flu an önemli olan uluslararas›
sözleflmeler veya anayasa de¤il, devletin tutumu.
- 9 Ekim’deki duruflmaya dönük
bir haz›rl›k söz konusu mu?
- Biz bu duruflmaya da tüm gücümüzle kat›lmaya çal›flaca¤›z. Ancak 9
Ekim’deki duruflmaya toplu kat›l›m
noktas›nda sorunlar yaflanabilir. 20
Eylül’de gidildi ve otobüs tutuldu. K›sa süre içinde yeniden otobüs tutmak
mümkün olacak m› bilmiyoruz.
Bunun d›fl›nda, bir dizi etkinlik
program› ç›kard›k. Örne¤in imza
stantlar› açaca¤›z ve imza toplanacak.
Cumhurbaflkan›’na, Baflbakan’a, Çal›flma ve ‹çiflleri Bakanl›klar›na faks çekme eylemi olacak. Bu eylem ise flöyle
gerçekleflecek: 1-5 Ekim aras›nda
destek veren kurumlar, Emekli-Sen
dostlar› faks çekecek. Herkes bulundu¤u yerden örgütleyecek bunu. 4
Ekim’de ise Emekli-Sen flubelerinin
faks eylemi olacak. Bunlar›n yan› s›ra,
yürüyüfl, oturma eylemi vb. eylemler
düflünülüyor. Ancak bunlar çok somutlaflm›fl de¤il.
(Kartal)
5-18 Ekim 2007
işçi-köylü’den
Merhaba
Gazetemiz (Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin) ‹flçi
köylü’nün ilk say›s›yla beraberiz. Partizan, Yeni Demokrasi ve
Özgür Gelecek’ten sonra yay›n hayat›na bafllad›¤› 2001y›l›ndan
bu yana gazetemiz, sizlerin de bildi¤i gibi çeflitli kapatma
davalar›, Yaz›iflleri Müdürlerimize aç›lan yüzlerce dava, çal›flanlar›m›z›n u¤rad›¤› silahl› sald›r›, gözalt›, tutuklama vb.
birçok sald›r›, bürolar›m›za gece-gündüz yap›lagelen bask›nlarla karfl› karfl›ya kald›. Hedefi yüksek, cüreti büyük,
cesareti örnek bir davan›n bir parças› olarak karfl›laflt›¤›m›z hiçbir bask›, sald›r› karfl›s›nda (iflçi, köylü, emekçi, halk
gençli¤i vd. tüm ezilenlerin sesi olma iddias›nda olan her
yay›n›n yapt›¤› ve yapmas› gerekti¤i gibi) sesimizi susturmalar›na izin vermedik. Her seferinde daha yüksek sesle gerçekleri, (burjuva-medya taraf›ndan çokça allan›p pullanan
sahte objektiflik kayg›s›yla da de¤il) ama ezilen halk›n penceresinden duyurmaya çabalad›k. Bu çabam›z hedefe var›ncaya kadar -ismimiz de¤iflse de- büyüyerek devam edecek ve hedefin büyüklü¤üne lay›k bir yay›nla sizlerle
buluflmak için eme¤imizi büyütece¤iz.
Gazetemizin ismiyle birlikte sayfalar›nda da bir dizi de¤iflikli¤e gittik. Bu de¤ifliklikleri bir süredir içerde, d›flar›da,
semtte, okullarda, fabrikalarda, yurtd›fl›nda vd. alanlardaki
okurlar›m›zdan gelen öneri ve elefltiriler do¤rultusunda
gerçeklefltirmeye çal›flt›k. Örne¤in “Gö¤ün yar›s›” olan
kad›nlar›m›za yönelik özel bir sayfan›n olmay›fl› uzun zamand›r okurlar›m›zdan gelen bir elefltiriydi. Bu say›m›zla
birlikte 12. sayfam›z› emekçi kad›nlar›n sorunlar›na ay›rd›k.
Bunun yan› s›ra, yine gerçekte özel bir sayfas› olmas›na
karfl›n içeri¤i anlam›nda sürekli de¤ifliklikler yapt›¤›m›z
Kürt Ulusal Sorununa iliflkin sayfam›z› tamamen, mücadelemizin en dinamik ö¤elerinden olan Kürt halk›na yönelik
olarak ç›karmaya bafll›yoruz. Bu ve buna benzer-ba¤l› de¤ifliklik ve yenilikleri tüm sayfalarda bulabileceksiniz.
Kuflkusuz elefltiri ve öneride bulunmak okurlar›m›zla
gazetemiz aras›ndaki en önemli diyalog araçlar›ndan biridir. Ancak bunun di¤er bir yan› da tüm bu önerileri ancak sizlerle birlikte gerçeklefltirebilece¤imiz
olgusudur. Bu noktada okurlar›m›zdan bir dizi talebimiz
de mevcut. Daha nitelikli ve s›n›f mücadelesinde önemli bir
yere sahip (olmas› gereken) bir gazete ç›karmam›z için öncelikle gazetenin kolektif örgütleyici, ajitasyon ve propagandist misyonunun do¤ru bir flekilde kavranmas› gerekmektedir. Bu noktada gazetemizin sizlerden gelecek yaz›lar, haberler, okur mektuplar›yla beslenmesi önemlidir.
Daha nitelikli bir yay›n için gördüklerimizi, yaflad›klar›m›z›,
deneyimlerimizi, bilgi ve birikimlerimizi birlefltirmek durumunday›z. Kolektif ç›kan bir yay›nla 5-10 kiflinin ç›kartaca¤› bir yay›n aras›ndaki nitelik fark› küçümsenemez. Yani
her okurumuz ayn› zamanda muhabirimiz, ayn› zamanda
yazar›m›z olmal›d›r. K›sacas› Lenin’in Proletarya Kültürü
adl› eserinde bahsetti¤i ve ad›na “yar› Oblomovcu, yar› ç›karc› eski Rus ilkesi” dedi¤i “Yazar, can› isteyince yazar; okuyucu ifline gelirse okur” tarz›na son vermeliyiz. Bizler madem ki kendimizi büyük bir davaya adad›k,
madem ki gecemizle-gündüzümüzle bu onurlu yaflam› seçtik o takdirde “can›m›z isteyince/iflimize gelince” de¤il ihtiyaçlar do¤rultusunda yapmam›z gerekenleri yapmak
durumunday›z.
Meselenin ikinci yan› da yay›n›m›z›n kitlelere ulaflma
meselesidir. Bizler ne kadar önemli konular üzerinde ne
kadar de¤erli yorumlar da yapsak; en etkili örgütlenme
ça¤r›lar›nda da bulunsak, çok do¤ru perspektifler de sunsak bunlar sadece ka¤›t üzerinde kal›r, kitlelere ulaflmazsa
yazd›klar›m›z›n çok da bir anlam› olmaz. Okurlar›m›z, faaliyetçiler gazetemizi elinin ulaflabilece¤i her yere götürmeli,
kitlelerle kurulacak ba¤›n önemli ve kolektif bir arac› olarak gazetemizi emekçi kitlelere ulaflt›rmal›d›r. Bizlerin belki de 1-2 saat içinde anlatmaya çal›flt›klar›m›zdan çok daha
fazlas›n› bulabilece¤i ve bizi ifade eden bir yay›n›n kitle faaliyeti içinde kullan›lmamas› anlafl›lmaz gelmelidir herkese. Da¤›t›m konusunda küçük bir uyar› yapmadan geçmeyelim. Gazetemizin da¤›t›m› derken kitlelere gitmenin,
onlarla iletiflim içine girmenin, bizlerin k›sa bir sürede söyleyebilece¤inden çok daha fazlas›n›n gazete sayfalar›nda yer
almas›n›n yani k›sacas› kitleleri örgütlemenin bir arac› olarak kullan›lmas›ndan bahsediyoruz. Bunun baflar› ölçütü de
(yabana at›lmamas› gerekmekle birlikte) kaç gazete
“satt›¤›m›z” de¤il, gazetemizle kaç kifliyi örgütledi¤imiz,
kaç örgütlülük yaratabildi¤imizdir.
Bu iki noktada (yani gazetemizin beslenmesi ve
da¤›t›m›) ortak-kolektif hareket etmedi¤imiz sürece nitelikli gazete ve kitlelerin sahiplendi¤i bir gazete olmaktan
uzak kal›r›z. Bunu sadece gazete olarak yapamayaca¤›m›z
için okurlar›m›zla çok daha yak›n, birbirini anlayan, ortak
dilin konufluldu¤u vb. bir iliflki a¤›n›n kurulabilmesi gerekmektedir. Gazetemize direkt ulaflabilece¤iniz mail adresimiz, gazete bürolar›m›z, adresimiz vs. mevcuttur. Her konuda bizimle iletiflim içine girebilir, baflta da söyledi¤imiz
gibi ortak hedefimizin büyüklü¤üne lay›k bir yay›n için yeni
ad›mlar atabiliriz/atmal›y›z.
Sürekli olmakla birlikte özellikle gazetemizin yeni say›s›yla ilgili düflüncelerinizi bize iletmeniz önemli. 15 gün
sonra görüflmek üzere…
‹yi ki var›z!
İşçi-köylü 3
5-18 Ekim 2007
Ülkemizin önemli sosyologlar›ndan fierif Mardin’in Hürriyet ve
Vatan gazeteleri için verdi¤i röportajlar üzerinden kopar›lan gürültüyle halk›m›z bir kez daha suni korkular yarat›larak, farkl› ç›kar gruplar› aras›ndaki güç savafl›na ortak edilmeye çal›fl›l›yor. Türban meselesi,
ülkemizin Malezya olup olmayaca¤›,
AKP’nin ülkeye fleriat getirme
amaçl› gizli emellerinin var olup olmad›¤› ve buna karfl› tek güvencenin
ordu ve onun dayand›¤› 12 Eylül
Cunta Anayasas› oldu¤u üzerine
yaz›lara bolca rastl›yoruz.
Elbette ki, fierif Mardin’in sözleri aç›kça ve sayg›s›zca çarp›t›lmaktad›r. Faflist burjuva bas›n içinde ayr›cal›kl› yerini koruyan Hürriyet’in
“kaptan›” Ertu¤rul Özkök, bu
çarp›tman›n bafl›n› baflar›yla çekmekte ve misyonuna uygun bir karakter oldu¤unu kan›tlamaktad›r.
Ard›ndan onlarca muhabir ve gazeteci Malezya’ya gönderilerek ileride
karfl›laflaca¤›m›z potansiyel tehlike
bizlere gösterilip, halk›m›z›n özellikle de kendisini demokrat olarak
gören kesimlerin s›tmaya yani bu
düzene raz› olmas› talep edilmektedir.
Ülkemizde hâkim rejimin elitist
bir rejim oldu¤unu, bask› ve yasaklarla halk› biçimlendirmeye çal›flt›¤›n›, giydirmeye çal›flt›¤› elbisenin dar
oldu¤unu ve bu flekilde devam etmemesi gerekti¤ini vurgulayan
Mardin, halktan kopuk olan bu rejimin korkular›n›n kayna¤›n› halka
yabanc› olmas› olarak (bizim görüflümüzle de buna ek olarak halka
düflman olmas› olarak) gösteriyor.
Bununla birlikte din konusunda da
ülkemizde yüzy›llara varan ciddi ve
güçlü bir dini örgütlenme oldu¤unu,
bu örgütlenmenin halk›n içindeki
kollar›n›n daha fazla oldu¤unu vurguluyor. Ancak fierif Mardin, ülkemizde demokrasiye olan ihtiyac›
belirtip, bask› ve korkuyla ileriye
do¤ru ad›m atamayaca¤›m›z›, din
konusu da dahil olmak üzere, her
konuda farkl› düflüncelere taham-
Politika gündem
l
i
¤
e
d
e
l
l
a
h
a
M
devlet bask›s›
mül edilmesini, kimsenin kendi
do¤rusunu di¤erine bask›yla kabul
ettirmemesi gerekti¤ini anlat›yor.
“Çat›flma ve gerilme sa¤l›kl›d›r. Yeter ki darbe olmas›n.
Biz bu iflin pasif taraf›n› çok iflledik. Oysa demokrasi pasif
de¤il, aktif bir fley. Kat›lma,
tart›flma iyidir” diyen Mardin,
her türlü insan hakk› gasp›na karfl›
uyan›k olmak gerekti¤ini vurgulamakta ve demokrasinin/demokratik bilincin geliflmedi¤i ülkemizde
demokrasiden yana olanlar›n, özellikle de kad›nlar›n kayg›lanmas›n›,
var olan koflullara raz› olmamas›n›
ve görüfllerini ifade etmesini önemli buldu¤unu ancak bu flekilde demokrasi bilincinin geliflece¤ini aç›kl›yor.
Toplumu
korkuyla örgütlemek
Özü bu olan röportaj› çarp›tan
Özkök ve genel olarak burjuva-feodal bas›n, dini örgütlenmenin gücü
üzerine söylenenleri ön plana ç›ka-
rarak kad›nlar›, ilericileri korkmaya
ça¤›rmakta ve kurtulufl için çarenin
kalmad›¤›n› iddia ederek orduyu ve
yarg›y› ba¤›ms›z güçler olarak göstermekte ve bir bilim insan› olarak
Mardin’le faflist yarg›n›n korkular›n›n ayn› oldu¤unu öne sürerek,
egemen s›n›flar›n kendi aras›ndaki
güç mücadelesinde ordu/CHP taraf›nda saf tutmam›z› talep etmektedir. Hatta bu vesileyle Bolfleviklere
olan nefretini bir kez daha gösteren
Özkök, Rusya’da 1917 fiubat
Devrimi’nden sonra bafla geçen
Kerenski’yle Erdo¤an’› karfl›laflt›rmakta ve Kerenski gibi çaresiz kal›rsa Bolfleviklere benzer flekilde
daha radikal bir hareketin kendisini
aflarak iktidar› gasp edece¤ini, darbe yapaca¤›n› iddia ediyor.
Ancak bu tart›flma dahi bizlere
gerici medyan›n halka bak›fl›n›/düflmanl›¤›n› göstermektedir. Burada
korku duymam›z gereken adres halk olarak gösterilmektedir. fierif Mardin’in ulusal ve evrenseli de¤erlendirirken yerelin artan
S›n›fsal Yaklafl›m
PART‹ZANLARIN EK‹M DEVR‹M‹ ZAFER‹ 90 YAfiINDA,
LEN‹N DA‹MA LEN‹N!
Lenin, 1917 Haziran’›nda “Ya Sovyetler da¤›lacakt›r ve flerefsiz biçimde ölecektir ya da tüm
iktidar Sovyetlere!” dedi¤inde, geri dönülmez bir
sürece girildi¤ini iflaret ediyordu. Marks’›n ayaklanma sanat›na iliflkin ünlü formülasyonuna göndermede bulundu¤u devrim sürecinde; “zamanlama”
(erken davranma/geç kalma) olgusu üzerinde durmufl ve o an geldi¤inde de grev k›r›c›lara, hainlere
ve iflbirlikçilere karfl› büyük bir mücadele vererek,
“zaman kaybetmek ölüm demektir” fliar›yla düflmana son darbeyi indirme harekat›n› bafllatm›flt›.
Bu harekat, 90. y›l›n› kutlamakta oldu¤umuz
Büyük Proleter Ekim Devrimi’ni getirdi. Ekim
Devrimi, her fleyden önce kendisinden yaklafl›k 50
y›l önce yar›m kalan bir “rüya”n›n tamamlanmas›n› ifade etmesi bak›m›ndan önemliydi. Burjuvazi,
Paris Komünü’nün yar›m kalan sürecinden “solu¤u
daha fazlas›na yetmeyecek bir giriflim” olarak propaganda malzemesi üretmifl, sosyalizm/komünizm
hedefli devrimleri “ütopyalar müzesi”ne kald›rmaya
çal›flm›flt›.
Marks ve Engels yoldafllar›n kuramsallaflt›rd›¤› bilimsel sosyalist teorinin pratiklefltirilmesi bak›m›ndan Ekim Devrimi’nin oynad›¤› rol tarihsel
önemdedir. Komün dersleri, Almanya, Fransa, ‹ngiltere iflçi s›n›f› mücadele deneyimleri, Marksist teorinin geliflim süreci aç›s›ndan s›çrama yaratacak
bir boyut oluflturamad›. Bunun için enternasyonal
proletaryan›n, Lenin’in Rusya’n›n tarihsel koflullar›
içerisinde sahne almas›n› beklemesi gerekecekti.
Lenin yoldafl, Marksizm’i yarat›c› bir biçimde kendi
ülkesindeki devrim sorunlar›n›n çözümü için rehber olarak kullanmakla yetinmedi, onu gelifltirmek
ve daha ileri tafl›mak gibi bir misyonla hareket etme
ustal›¤›n› gösterdi.
Ekim Devrimi, Marksist teorinin eseridir.
Marksizm’in, “devrimci teori olmadan dev-
rimci hareket/pratik olmaz” önermesi, bu
devrim deneyi özgülünde bir kez daha do¤rulanm›flt›r. Lenin, büyük bir usta olmas›na karfl›n her
fleyden önce Marksisttir. Marksist teori, Lenin’i
bilinçlendirmifl, ayd›nlatm›flt›r. Tarihsel materyalizmin izini süren Lenin hem büyük bir eylem adam›,
büyük bir devrimci, hem de di¤er yandan çok baflar›l› bir bilim insan›d›r.
Büyük Proleter Ekim Devrimi, her bak›mdan
bu ustal›¤›n damgas›n› tafl›r. Her aflamas›nda, her kilometresinde Lenin’in izi vard›r. Bu hususun alt›
önemle çizilmelidir. ‹flte tam da bu noktada, Lenin’in hakk›n› teslim etmenin en önemli gere¤i olarak vurgulanmas› gerekenler, onun Marksizm’e
yapt›¤› katk›lar›n, Ekim Devrimini yaratan olgular›n
ta kendisi olduklar› gerçe¤idir. Bunlar, Marksizm’den kopuk ya da onun özüne yabanc› de¤il aksine
onun felsefesi temelinde flekillendirilmifl, s›n›f mücadelesi içerisinde gelifltirilmifl tezler, tespitler ve modellerdir.
Ekim Devrimi, proleter devrimleri ça¤›n› bafllatm›flt›r. Bu, emperyalizm olgusundan kopuk de¤ildir. Serbest rekabetçi dönemin sona ermesi, sermaye ihrac›yla birlikte tekelleflme olgusu ve dünya
pazarlar›n›n parsellenmesi ile beraber flekillenen
emperyalizm; gericileflen burjuvazi karfl›s›nda sonuna kadar devrimci tek s›n›f olan proletarya önderli¤indeki devrimleri koflullamaktad›r. Ekim Devrimi, bu tespitteki öngörüyü do¤rulayan biçimde ça¤› bafllatan bir milat konumundad›r. Emperyalizm
ve Proleter Devrimleri ça¤› sürmektedir…
Tarihte zorun/fliddetin rolüne dair tart›flmalar
ile birlikte “devrim” sorunu Marksist teorinin u¤raflt›¤› bafll›ca sorunsallar aras›ndayd›. Bu hususlar›n
dönemsel olarak güncellik kazanmas› da anlafl›labilir
özelliktedir. Ekim Devrimi, burjuva devlet mekanizmas›n›n parçalanmas› ve proletarya diktatörlü¤ü-
önemini anlatmak için kulland›¤› soyut mahalle kavram› çarp›t›larak somut/gerçek mahallede yaflayan s›radan halk kitleleri kötülü¤ün kayna¤›
olarak gösterilmektedir. Bu halk
“gerici ve karanl›kt›r” ve ordunun, cumhuriyetçi elitin ve Kemalist ideolojinin sopa zoruyla uygulad›¤› yasaklar ve bask›lar olmasa bu
fler kayna¤›n› durdurabilmek mümkün de¤ildir. Halka d›flar›dan ve yukar›dan bakan bu anlay›fl halka karfl› nefretini her sat›r›na yedirmekte
ve bu halk›n adam olmak bir yana
modernleflmeye direnen, kaba, cahil bir halk oldu¤unu yine bizlere ikna etmeye çal›flmaktad›r. Bu, röportaj› yapan Ayfle Arman’›n sorusundaki ukalal›kta dahi bariz flekilde
görülmektedir: “E¤er benim hayat
tarz›m de¤iflmek zorunda kalacaksa,
Bo¤az’da istedi¤im gibi içki içip bal›k
yiyemeyeceksem, istedi¤im gibi giyinemeyeceksem ben ne yapaca¤›m? O
zaman da askerin varl›¤› emniyet sübab› gibi geliyor insanlara..”
Oysa ki gerçek böyle midir?
nün kurulmas› meselesini, “Sovyetler” örgütünün
devrim öncesi kurulmas› ve model olarak gelifltirilmesi süreci de dahil olmak üzere ispatlam›flt›r. “Bar›flç›l” tezleri savunanlar karfl›s›nda fliddet ö¤esinin
zorunlulu¤unu, reform yerine devrimin flart oldu¤unu göstermifltir. Bu ba¤lamda proletarya diktatörlü¤ü, özel bir yere sahiptir. Marks ve Engels
Paris Komünü’nü sömürücülerin direniflini bast›rmakta yetersiz kalmakla elefltirmifller ve yenilgide
bu hususa önemli bir pay biçmifllerdi.
Lenin’in ›srarla vurgulad›¤›, “devrim kitlelerin
eseri olacakt›r” tezi, Ekim Devrimine rengini veren bir baflka gerçeklik olarak an›lmal›d›r. ‹flçi ve
köylü y›¤›nlar› ile askerlerin büyük bir maddi güç
oluflturarak koydu¤u a¤›rl›k karfl›s›nda düflman›n
atefl gücü çaresiz bir duruma düflmüfltür. Kitlelerde devrim için yarat›lan seferberli¤in estirdi¤i rüzgar›n karfl›s›nda, gerici devlet mekanizmas›n›n direnme flans› bulamamas› hiç de flafl›rt›c› de¤ildir.
Kitleleri kazanma ad›na izlenen politikan›n “kitlelere gitme, onlardan ö¤renme, onlara ö¤retme” gibi prensiplerle hayata geçirildi¤i de unutulmamal›d›r…
Kitlelerin maddi bir güç oluflturabilmesi için örgütlü olmas› flartt›r. Örgütleme iflinin alt›ndan kalkabilecek olanlar s›n›f bilinçli unsurlar, yani komünistlerdir. Bunun için her fleyden önce komünistlerin örgütlü olmas› gerekir. Komünistleri örgütleyecek olan proletaryan›n partisidir. K›saca ve özcesi devrimin, dahas› komünizm hedefinin as›l olarak
proletarya partisine ihtiyac› vard›r. Lenin’in üzerinde en çok durdu¤u meselelerden birisi budur…
Parti, Marks ve Engels yoldafllar›n Manifesto’da
felsefi temellerini belirledi¤i bir platform üzerinde
yükselmekle beraber, s›n›f mücadelesinin geliflimine
paralel olarak infla edilmek durumundad›r. ‹deolojik bütünlü¤ü olan parti, bir yan›yla önderler
bir yan›yla profesyoneller örgütüdür. Esasta illegal örgütlenecek, demokratik merkeziyetçili¤i iflletecek, s›k› bir disiplinle çal›flacakt›r. S›n›fa, kitlelere,
devrime öncülük ve önderlik etme sorumlulu¤u
ona aittir. Bolflevik tipte parti örgütlenmesi, Ekim
Devrimi’ni arma¤an etmifltir.
Lenin; partiyi “elefltiri özgürlü¤ü yok” suçlamas›yla tart›flma kulübüne çevirmek isteyen, “kölelik dayat›l›yor” denilerek disiplini gevfletmek is-
Hrant Dink’i katleden katillerle
empati kurmam›z› isteyen, bu iklimi
kimin yaratt›¤›n› sorup da aynaya
bakamayan Özkök gibiler, flimdi de
bu yasaklar kald›r›l›rsa üniversitelerde/flehirlerde genç kad›nlar›n
bafllar›n›n zorla kapatt›r›laca¤›n›,
buna ön ayak olacak “türban
Ogünlerinin” ortaya ç›kaca¤›n›
söyleyerek bizi tehdit etmektedir.
Ancak burada bizden çaresizce saklanmaya çal›fl›lan gerçek ise tüm bu
bahsetti¤i fler odaklar› olan fleriatç›/dinci
örgütlenmeler/cemaatler/tarikatlar ve halka kabaday›l›k
taslayan faflist ülkücü çetelerin bizzat devletin örgütledi¤i/destekledi¤i/göz yumdu¤u ve yönlendirdi¤i
halk düflman› yap›lanmalar oldu¤udur. Bunu çok aç›k flekilde son günlerde medyaya yans›yan Hrant
Dink suikast›yla ilgili bilgilerden de
anlamaktay›z. Ogün, Yasin vb. faflist
katillerin bizzat polis taraf›ndan yukar›dan afla¤›ya do¤ru örgütlendi¤ini, Hrant Dink’in medyada teflhir
edilerek hedef gösterildi¤ini, kendisinin üst düzey devlet görevlilerinden tehditler ald›¤›n›, aç›lan davalarla hedef haline getirildi¤ini ve son
görevin 17 yafl›ndaki bir fafliste verildi¤ini herkes bilmektedir. O zaman yeni Ogünleri ç›karan
kayna¤›n da devlet oldu¤u ve
bu devlet yok olmad›¤› müddetçe devlet ad›na zorbal›¤a
resmi kurumlar›n yan› s›ra bu
“sivil” örgütlenmelerin de ortak olaca¤› anlafl›lacakt›r.
Zorbal›¤›n kökeni
faflist sistemdir
Bugün tüm “devrim yasalar›na”,
bask›lara ve yasaklamalara ra¤men
ve Özköklerin bahsini etti¤i tehlikeye karfl› koruyucu olan TC ordusu iflbafl›ndayken(!) dahi ülkemizin
birçok bölgesinde ramazan ay›nda
oruç tutmamak sald›r› ve d›fllanma
nedeni olmaktad›r. Az›nl›k milliyetlerden ve Kürt ulusundan olmak,
kad›n veya eflcinsel olmak, Alevi veya H›ristiyan olmak veya dine inan-
teyen, kendili¤indencili¤e boyun e¤en, flovenizme
saplanan, ekonomizm ve dogmatizmden muzdarip,
her türden uzlaflmac›, iflbirlikçi, oportünist, anarflist, revizyonist ve reformist ile “iki atefl aras›nda” mücadele yürütmek durumunda kalm›fl, bütün
bunlar› yenilgiye u¤ratarak Ekim Devrimi’ni zafere
tafl›m›flt›r. Ekim Devrimi; s›n›f mücadelesine paralel
her türlü burjuva ak›m, çizgi ve sapmaya karfl› k›yas›ya ideolojik mücadele yürütülmeksizin devrimin baflar›ya ulaflamayaca¤›n› göstermesi bak›m›ndan da ö¤retici derslerle doludur.
Köylülü¤ün demokratik ve daha önemlisi
proleter devrimlerdeki rolü ve iflçi-köylü ittifak›
üzerine gelifltirilen tezlerin yaflamda karfl›l›k buldu¤u ilk büyük ve etkili deneyim için de Ekim Devrimi’nden söz etmek gerekecektir. Engels’ten devamla Lenin yoldafl, köylülü¤ün s›n›fsal tahlilini yaparken demokratik devrimden ç›kar›n› tart›flmad›¤›
gibi, proleter devrimle iliflkisinde “ç›kar” derecesinin alt›n› bilhassa çizmektedir. Bu, yar›-proleter/k›r proletaryas› olarak tan›mlad›¤› yoksul köylülerle ittifak›n gere¤i aç›s›ndan önemlidir. Nitekim
Ekim Devrim’in baflar›lmas›nda ve sosyalist inflada,
köylülük içerisindeki çal›flman›n, köylü hareketinin,
iflçi-köylü ittifak›n›n rolü son derece büyüktür.
Büyük Proleter Ekim Devrimi; tüm uluslar için
hak eflitli¤i çerçevesinde, uluslar›n kendi kaderlerini tayin hakk› ilkesini savunman›n gere¤i olarak,
halklar hapishanesi olarak bilinen Rusya’da, gelifltirdi¤i demokratik örgütlenme modeli ve kurdu¤u sistemle ulusal bask›y› ve ulusal ayr›cal›klar› ortadan kald›rarak, dünya ölçe¤inde 盤›r açm›flt›r.
Proletarya partisi, çeflitli milliyetlerden Rusya halk›n›n kurtuluflunun/ç›karlar›n›n yekpare bir proleterler örgütü çat›s› alt›nda örgütlenmekten geçti¤i tespitiyle yola ç›km›fl, burjuva milliyetçili¤ine karfl› mücadele yürütmüfl ve Ekim Devrimi’ni zafere ulaflt›rm›flt›r.
Ekim Devrimi’nin kan›tlad›¤› bir di¤er husus,
kad›nlar kat›lmadan proletarya önderli¤indeki
devrimlerin baflar›lamayaca¤›, devrimler olmaks›z›n
kad›nlar›n kurtulamayaca¤› gerçe¤idir. Büyük Ekim
Devrimi’nde kad›n örgütlenmesi ve faaliyetinin özel
bir yeri bulunmaktad›r. Kad›nlar, devrimci mücadele ve çal›flmada yard›mc› de¤il asli unsur olarak aktif rol oynamay› baflarm›fllar; gerek devrimin haz›r-
mamak, devrimci ve komünist olmak dikkat edilmesi gerekilen ve
her yerde aç›kça savunulmamas›
gereken niteliklerdir. Bunun nedeni
ise halk›m›z›n genlerine iflleyen ›rkç›-dini düflünceler de¤ildir. Birçok
flehirde farkl› veya öteki olana yönelik büyük bir bask› varsa bunun
anlam› orada a¤›rl›¤› oluflturan geri
kitleleri örgütleyen devlet mekanizmas›n›n baflar›l› olabildi¤idir. Özcesi mahalle bask›s›n›n hissedildi¤i birçok bölgede net olarak görünen olgu, polisin, ordunun ve mülkiye
amirinin bilgisi dahilinde ve aç›ktan
verdi¤i destek sayesinde faflist ülkücülerin, dini tarikatlar›n rahatl›kla
örgütleniyor oluflu ve bu örgütlenmelerin deste¤i ile düzene muhalif
her türlü yaklafl›m›n güçlenmeden
bast›r›labildi¤idir. Son y›llardaki linç
sald›r›lar›na kadar bu yöndeki her
sald›r›n›n söz konusu örgütler taraf›ndan devletin haberi, yönlendirmesi ve teflviki dahilinde gerçeklefltirildi¤ini herkes bilmektedir.
Ülkemizde mahalle de¤il
devlet bask›s› hakimdir. Halk›n
üzerinde uygulanan her türlü ayr›mc›l›¤›n, bask›n›n ve zorbal›¤›n kökeni
ve yarat›c›s› faflist sistemdir. Ülkemizde asimilasyonun, ›rkç›l›¤›n, dini
yobazl›¤›n üretildi¤i flartlar› yar›-feodal sistem yaratmaktad›r. Bu nedenle halk›n gerçek sorunlar›na de¤inmemek için elinden geleni yapan,
suni gündemlerle halk› oyalayan, dini gericili¤e karfl› ç›kma ad› alt›nda
zorla Kemalizm’i dayatan, türban
tart›flmas› yaparken her tarafa devasa bayraklar asan/ast›ran medyaya
karfl› ç›kmal›, bu oyuna gelmemeliyiz. Günümüzü ve gelece¤imizi
karartan faflizme ve onun efendisi emperyalizme karfl› gerçek
demokrasi, halk demokrasisi
için, gerçek ba¤›ms›zl›k için
devrimci mücadelede birleflelim. Emperyalizme, faflizme, flovenizme ve her türden gericili¤e karfl›
en etkili mücadelenin devrimci mücadele oldu¤unu görerek, haklar›m›za sahip ç›kal›m.
lanmas›nda, gerekse de ayaklanma ve devrimin sürdürülme safhalar›nda, parti komitelerini etkin k›lan önemli bileflenler olarak faaliyet yürütmüfllerdir.
Paris Komünü komünizme aç›lan bir pencere
ise, Ekim Devrimi’nden bir kap› olarak söz etmek
gerekecektir. Pencereden ancak içeriye bak›labiliyordu. Bu da çok önemli bir fleydi ama kap› bambaflka bir imkan yaratm›flt›r. O günden sonra,
içeriye girmenin yolu daha da kolayd›(r) art›k… Nitekim Büyük Ekim Proleter Devrimi’ni takip eden nice devrimler geçti¤imiz yüzy›l içerisinde
o kap›dan içeriye ya da baflka bir deyiflle o kap›dan
d›flar›ya sökün ettiler. Onun büyük dersleri, deneyim ve ö¤retileri nice kuflaklar yetifltirdi, yetifltirmeye devam ediyor…
Ekim Devrimi’nin Rusya topraklar›nda yaratt›¤›
eserin yerinde, proletaryan›n sosyalizmde süren s›n›f mücadelesi raundunu kaybetmesiyle, yaklafl›k
yar›m as›rd›r yeller esiyor. Bu çok uzun mücadele,
daha çok devrimlere, yengi ve yenilgilere gebe olacakt›r. Çin’deki demokratik, proleter ve kültür
devrimlerinin mimar› olan Mao Zedung yoldafl,
Ekim Devrimi’nin ihanete u¤ramas› üzerine ç›kartt›¤› derslerle, ülkesindeki tehlikenin üstüne, “binlerce kültür devrimi” formülasyonu ile yürümeye çal›fl›yordu. Ard›llar›, bu misyonu yeterince tafl›yamad›lar…
Ekim Devrimi, emperyalizmin duvarlar›nda büyük bir gedik açm›flt›r. O gedi¤i onarmak için bugün bile nafile çabalar harc›yorlar. Onun, proleter
dünya devrimine katt›¤›, enternasyonal proletaryaya kazand›rd›¤› ideolojik kavram ve ö¤retilere sald›r›yor, kurum ve sembolleri karalamaya çal›fl›yorlar.
Dünya halklar› nezdindeki sayg›nl›¤› ve otoritesini
karartmaya, ayd›nlatma gücünü yok etmeye çabal›yorlar. 1990’larda silueti bir sis bulutu misali da¤›l›nca, “sosyalizm/komünizm çöktü” kampanyas› ile yeri gö¤ü inleterek kampanya düzenleyen
burjuvazinin estirdi¤i rüzgar da gerilerde kald›.
Emperyalizm var olmaya devam ediyor. Ça¤
emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤› oldu¤una
göre ça¤, proleter devrimleri ça¤›r›yor. Ekim
Devrimi’nin 90 y›ll›k bilgeli¤i ile donanan
proletarya önderli¤indeki ezilen halklar bu
ça¤r›y› yan›ts›z b›rakmayacakt›r…
İşçi-köylü 4
İşçi köylü
5-18 Ekim 2007
Güngören Belediyesi’nde Hak-‹fl’in oyunlar› tutmuyor!
Güngören Belediyesi’nde hareketli günler yaflan›yor. Hak-‹fl
Sendikas›’n›n yetki almak için Belediye’de yürüttü¤ü çal›flmalar, tansiyonun yükselmesine neden olmufl
durumda. Hak-‹fl, müdürlerle birlikte iflçiler üzerinde bask› kuruyor ve
Belediye’de yetkiyi alarak sözleflme
imzalamak için her yolu deniyor.
Güngören Belediyesi’nde sözleflme yapma yetkisi Belediye-‹fl 2
No’lu fiube’nin elinde ve uzun bir
süredir sendika burada örgütlü. Bir
süredir kamuoyunu da meflgul eden
geliflmelerle ilgili daha fazla bilgi almak için Güngören Belediyesi’nde çal›flan iflçileri ziyaret ettik.
“Hak-‹fl bunu
her yerde yap›yor”
“Ben büro eleman› olarak çal›fl›yordum. Daha önce yapt›klar› gibi
‘Hak-‹fl’e geçmezsen seni yola veririz’
dediler. Ben geçmedim. Ve temizlik
ifllerine verildim. Amaçlar› iflçileri
tamamen sendikas›zlaflt›rmak ve
sendikay› tasfiye etmek. Patron istedi¤i gibi at›n› koflturacak, istedi¤ini yapacak, amaçlar› bu. Hak-‹fl’in ifl-
Tüm-Bel
Sen’den
‹flten atmalar›
protesto!
Tüm-Bel Sen yönetimi taraf›ndan maddi s›k›nt› oldu¤u gerekçesiyle 8 iflçinin iflten ç›kar›lmas›
protesto edildi.
27 Eylül günü Aksaray’da bulunan Tüm-Bel Sen flube binas›
önünde biraraya gelen Tüm-Bel
Sen ve Tez-Koop ‹fl Sendikas›
üyeleri, Tüm-Bel Sen yönetiminin
bir emek örgütüne yak›flmayan
tutum tak›nd›¤›n› dile getirdiler.
Saat 10.00-12.00 aras›nda
oturma eylemi yapan sendika
üyeleri saat 12.30’da da bir bas›n
aç›klamas› yapt›. Eylemde konuflan Sezgin Diler, Tüm-Bel
Sen’de iflçi olarak çal›flan ve TezKoop ‹fl Sendikas›na üye olan iflçilerin Tüm-Bel Sen yönetimi taraf›ndan iflten ç›kar›ld›¤›n›, bunun
do¤ru olmad›¤›n› ve arkadafllar›n›
yaln›z b›rakmayacaklar›n› söyledi.
(‹stanbul)
çilere verece¤i hiçbir fley yok
asl›nda. Direnerek kazand›¤›m›z
tüm haklar›m›z da yok olacak. fiu an
Hak-‹fl’e üye olanlar az›nl›kta. Müdürler ‘biz ço¤unlu¤u sa¤lad›k’ diyerek iflçileri kand›r›yorlar. Hak-‹fl bunu her yerde yap›yor. Bahçelievler’e, Esenler’e de gitmifller. Benim
‹ETT’de çal›flan 25-30 arkadafl›m
var. Onlar daha önce Hak-‹fl’e geçmifllerdi. ‘Siz sak›n yapmay›n’ diyorlar.” Bu sözlerin sahibi belediye iflçisi Hüseyin U¤ur, Hak-‹fl’in kimli¤ini bu flekilde aç›kl›yor.
Bir di¤er temizlik iflçisi Veis Erdo¤an da müdürlerin bask›s›na yönelik tepkisini dile getiriyor; “1992
y›l›ndan bu yana geliflen bir durum
bu. Müdür, ‘Hak-‹fl’e geçersen seni
rahat yere veririz’ diyor. ‘Sizi kaymakaml›¤a verece¤iz, ama bir flartla;
Hak-‹fl’e geçerseniz’ diyorlar. Arkadafl 20 y›ld›r flofördür. Kanalizasyon
ifline ald›lar. Bak›n Esenler Belediyesi’ne; Hak-‹fl geldikten sonra iflçiye
verilen bir kal›p sabun bile kald›r›lm›fl durumda.”
Özellikle yerel seçimlerin yaklaflmas›yla birlikte Hak-‹fl, birçok
Merter’de kurulu bulunan Texim Fabrikas›’nda çal›flan iflçiler
‹stanbul Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’nün önünde bir bas›n
aç›klamas› yaparak sorunlar›n›n
çözülmesini istedi. 23 Eylül günü
saat 12.00’de biraraya gelen iflçiler “Köle de¤il iflçiyiz, birleflirsek güçlüyüz/Texim iflçileri” yaz›l› bir pankart açt›.
‹flçiler, bordrolar›n›n verilmedi¤ini, fleflerin ve müdürlerin
sürekli küfür ve hakaretlerine maruz kald›klar›n›, hastaland›klar›nda bile doktorun vizite
vermedi¤ini dile getirdiler. Aç›klaman›n s›k s›k sloganlarla kesildi¤i eylemde tersane iflçileri de Texim iflçilerine destek
verdi.
Eylemden önce tersanede çal›flan bir iflçi ile k›sa bir söylefli
KP hükümeti ile
birlikte h›z kazanan tafleronlaflt›rma ve özellefltirme uygulamalar› Güngören Belediyesi’nde de karfl›laflt›¤›m›z
gibi, iflçilerin kazan›lm›fl
haklar›n› hedefliyor. AKP
kendisine yak›n sendikalar› örgütleyerek hem iflçilerin örgütlülü¤ünü da¤›t›yor hem de egemenlere yeni rant kap›lar› aç›yor.
A
‹flçilerin dini duygular›n› istismar
eden Hak-‹fl’in kazan›lm›fl haklar› da
hedefledi¤ine vurgu yapan iflyeri
temsilcisi flunlar› söylüyor;
“Bugüne kadar iflimizde huzurlu
çal›fl›yorduk. Birileri Hak-‹fl Sendikas›’n› devreye sokarak huzurumuzu bozdu. Memurlarla birlikte iflçilerin Hak-‹fl’e geçmesi için bask› yapmaya bafllad›lar. Biz de duyarl› iflçilerle beraber direniyoruz. Ayn› fleyleri 94’lerde de yapm›fllard›. Bellerinde silahlarla iflçileri tehdit etmifllerdi. Baz› iflçi arkadafllar›m›z sürgün
korkusundan Hak-‹fl’e geçtiler. Ama
bizim de çal›flmam›z sürüyor. ‹flçi-
yerde yetki almak için benzer giriflimlerde bulunmufl. AKP’ye yak›nl›¤› ile bilinen Hak-‹fl, patron eliyle
örgütleniyor. Belediye’de müdürler,
flefler arac›l›¤›yla iflçilere ra¤men
“sendikal” çal›flma yürütüyor.
‹flçilerden Muharrem Bayraktar yaflad›klar›n› flöyle anlat›yor;
“Ben Fen ‹fllerinde flofördüm, Hak‹fl’e üye olmad›¤›m için sürgüne verdiler. Evlerimizi aray›p ‘e¤er kocan
Hak-‹fl’e üye olmazsa iflten ataca¤›z’
diyorlar. Böyle bir fley olabilir mi?”
k›sa bir özeti niteli¤indeydi.
Eylemden sonra sorunlar›n›
dinledi¤imiz Texim iflçilerinin anlatt›klar›, iflçi s›n›f›n›n çal›flma koflullar›n› da yans›t›r nitelikte. ‹flçiler, zorunlu mesainin uyguland›¤›n›, tuvaletlerde bile kamera oldu¤unu, ifle bir gün gidilmedi¤inde 3
günlük yevmiyenin kesildi¤ini dile
getiriyor. Te-
yor. Patron Haldun Boz, iflçileri asgari ücretli göstererek vergi
kaç›r›yor. Bunun üstündeki maafllar› parça parça elden veriyor.
Fabrikada avanslar kald›r›lm›fl
durumda. Patron iflçileri bir y›l
çal›flt›r›p bir y›l dolmadan iflten ç›kar›yor, böylece tazminat ödemiyor. ‹flçiler Pazar günü bile çal›fl›yor.
Fabrikada kad›n iflçiler
de dâhil olmak üzere tüm
iflçilere küfür edildi¤ini
söyleyen iflçiler, bask›lardan
bunalm›fl durumda. 4 y›ld›r fabrikada çal›flan bir iflçi maafl istedi¤ini ancak müdürün kendisine “git
at yar›fl› oyna” dedi¤ini ve fabrikaya 410 YTL maaflla bafllad›¤›n›, 4 y›l içinde maafl›nda sadece
10 YTL art›fl oldu¤unu dile getiriyor konuflma s›ras›nda.
(‹stanbul)
”
!
a
n
y
o
›
fl
›
r
a
y
“At
gerçeklefltirdik. Tersane iflçisi bir
haftada 5 iflçinin öldü¤ünü söyleyerek, Texim iflçilerinin kendilerini yaln›z b›rakmad›¤›n› aktard›.
“‹flçiler olarak birbirimize
destek olmal›y›z” diyen iflçinin
bu sözleri, s›n›f dayan›flmas›n›n da
xim’in 10 y›l öncesine kadar küçük bir iflletme iken
k›sa sürede holding olmas›n›n
anahtar› da bu uygulamalar olsa
gerek. ‹flçiler de bunu getiriyor.
Patronun vergi kaç›rmas›n›n ve
yo¤un sömürüsünün sonucu iflleri ilerletti¤ini belirtiyorlar. Texim’de maafl bordrolar› verilmi-
Petkim iflflç
çisinden uyar›
Petrol-‹fl Sendikas› ile PETK‹M
yönetimi aras›nda yürütülen Toplu
‹fl Sözleflmesi görüflmelerinin t›kanmas› üzerine, PETK‹M Alia¤a
iflçileri 28 Eylül günü ifl bafl› yapmad›. Gece vardiyas› üretimi sürdürürken, sat›fl ifllemleri durduruldu.
Sabah saatlerinde PETK‹M A
kap›s›ndan servisten inen iflçilere
bir aç›klama yapan Petrol-‹fl Sendi-
Sendikal harekette
re(kabet)zalet ve sonuçlar›
Sendikalar iflçi s›n›f›n›n mücadelesi içinde hak alma ve gelifltirme mücadelesi ile s›n›fsal kurtulufl
mücadelesinde önemli araçlard›r.
Bu araçlar›n nas›l kullan›ld›¤› ve
kimin elinde oldu¤u ise çok
“Biz dürüst
çal›fl›yoruz”
Texim patronundan zam isteyen iflflç
çiye yan›t;
Emekçinin Gündemi
S›n›f mücadelesinde her s›n›f
kendi araçlar›n› yarat›r, iflçi s›n›f›
da demokratik alanda sermaye ve
onun sistemine karfl›, kendini savunan ve koruyan kurumlar› oluflturmufltur. Bunlar; tarihsel olarak
sand›kla bafllay›p, dernek, lokal gibi kimi araçlar sonras› en son sendikalar olmufltur.
‹flçiler Belediye’de örgüsüz olan
çok say›da iflçinin oldu¤una, ancak
Hak-‹fl’in bu iflçilerle ilgilenmedi¤ine
de dikkat çekiyorlar ve “Hak ‹fl’i buraya sokmaya çal›fl›yorlar. Sözleflme
zaman› yap›yorlar bunu. Biz dedik ki
‘tafleronda çal›flan 380-400 kifli var,
gidin orada örgütlenin’. ‘Onu kar›flt›rmay›n’ diyorlar. Örgütsüz yerleri
örgütlemiyorlar.”
önemlidir. Tarih boyunca sermaye s›n›f› ve onlar›n sözcüleri iflçi
s›n›f› hareketinin demokratik mücadelesinin sistem içinde kalmas›
ve politikleflmemesi için sendikalar› bazen bizzat kurmufl bazen de
sat›n alarak kendi denetiminde
tutmay› önemsemifl, bu yönde
politikalar gelifltirmifltir. Ülkemizde 1952’de kurulan Türk-‹fl’in iflçiler taraf›ndan kurulmad›¤›n›,
ABD’nin CIA örgütü taraf›ndan
kuruldu¤unu art›k herkes bilmektedir. Kurulmas›ndan yak›n tarihimize kadar Türk-‹fl, zaman zaman
kas› Genel Mali Sekreteri ‹brahim Do¤angül, Toplu ‹fl Sözleflmesi’nde Türk-‹fl ve hükümet aras›nda yap›lan Çerçeve Protokolü
d›fl›nda baflka ücret verilemeyece¤ini, bunun hukuki zeminini bulamamas› nedeniyle görüflmelerin t›kand›¤›n› belirtti. Do¤angül, “Biz
de, diyalog ile bu süreç bitmezse, eylemlerle sözleflmenin bitirilece¤ini anlatt›k” dedi.
tabandan gelen zorlamayla mücadelede geliflme gösterse de esas
olarak iflçi s›n›f› içinde yükselen
mücadelede hep dalga k›ran rolü
oynam›flt›r.
1980 Askeri Faflist Cuntas› ile birlikte D‹SK’in kapat›lmas›
sonras› bütün iflçiler kapat›lmayan
Türk-‹fl içinde toplanm›flt›r. Tek
çat› alt›nda toplanan iflçiler 89’lu
y›llarda hiç beklenmeyen bir geliflme göstermifltir. Bahar Eylemleri
olarak adland›r›lan bu süreçte
tüm iflçiler yeni haklar elde etmek
ve hak gasplar›na engel olmak için
mücadeleyi yükselttiler. Tam da
bu süreçte D‹SK’in aç›lmas› gündeme getirildi. Patronlar D‹SK’in
aç›lmas›n› istemese de dönemin
Baflbakan› Turgut Özal taraf›ndan
dillendirilen “sendikal rekabetten zarar gelmez” sözleri ile
birlikte iflçi s›n›f›na yönelik yeni
hamlelerin yap›ld›¤› bir süreci hep
Daha sonra topluca yemekhaneye giden iflçilere hitaben konuflma yapan Petrol-‹fl Alia¤a fiube
Baflkan› Mehmet Salih Ayd›n,
eylem sürecinin bafllad›¤›n›, sözleflme bitene kadar da eylemlerinin
edece¤ini belirtti. Petrol ‹fl Genel
Baflkan› Mustafa Öztaflk›n ise,
Ankara’da Bakanl›k ve Türk-‹fl
nezdinde görüflmeler yap›ld›¤›n›,
sözleflmedeki sorunun sadece ifle
beraber yaflad›k. Bu süreç inan›lmaz bir kay›p ve etkisizleflmenin
de bafllang›c›yd›. Öyle ki Türkiye’de 1983 sonras› sendikal hareketteki kazan›mlar yok denecek
kadar azd›r. Bu süreçte sendikal
harekette bölünmüfllük yarat›lm›flt›r. Mücadele içe dönmüfl, hak
kay›plar› ve sald›r›lar bu süreçte
h›zlanm›flt›r. Sendikal yönetimler
gericilerin elinde kalmaya zorlanm›flt›r. Bu durum sendikal hareketin duraklama ve gerileme dönemi oldu. Bugün yaflanan sendikal re(zalet)kabet yaflanan
krizin dip noktas›d›r. Sendikal
hareketin önemli bir bölümünü
oluflturan hizmet iflkolunda yaflananlar da bu duruma bir örnektir.
Türkiye’nin çeflitli yerlerinde benzer durumlar yaflanmaktad›r. ‹stanbul’da da Hak-‹fl’e ba¤l› Hizmet-‹fl Sendikas› nerede AKP’li
belediye varsa, orada çal›flanlar›
Hak-‹fl’e geçirmeye çal›flmaktad›r.
son giren iflçilerin ücret sorunu olmad›¤›n›, bu sorunun tüm Petkim iflçisini ilgilendirdi¤ini söyledi. Öztaflk›n ayr›ca, “Özellefltirmeyi engellemek için de tüm
Petkim iflçileri haz›rd›r. Bizler buraday›z istenildi¤i takdirde görüflmeye haz›r›z” dedi. Pektim iflçileri iflbafl› yapmayarak ve sat›fl› keserek eylemlerini
sürdürüyorlar.
(‹zmir)
fiu günlerde Hak-‹fl Ba¤c›lar, Bahçelievler ve Güngören’de Hak‹fl’e ba¤l› Hizmet-‹fl Sendikas›n›n
çal›flmas›n› Belediye Baflkan› ve
yöneticileri yapmaktad›r. Belediye
yöneticileri iflçileri toplay›p, herkesin bahsi geçen sendikaya geçmesini, aksi takdirde sürgün, kadro de¤iflimi, iflten atma vb. yaflanaca¤›n› bildirmektedir. Bir zamanlar›n devrimci sendikas› D‹SK
ise bu yaflananlar› seyrediyor.
Bahçelievler’de 2 günde 301 kifli,
Ba¤c›lar’da 10 günde 234 kifli
Hak-‹fl’e geçmifl durumdad›r. Ayn›
çal›flmalar Güngören’de de devam etmektedir. Patronlar›n ve
Belediye yetkililerinin tüm oyunlar›na ra¤men iflçiler zaten örgütlü olduklar› Belediye-‹fl 2 Nolu
fiube ile birlikte karfl› koyufl sürecini örmekteler.
Bugün yaflanan bu tutum, esas
olarak AKP hükümetinin sendika-
lerle görüflüyoruz, ikna ediyoruz.”
Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm de yetkiyi alacaklar›n› dile getiriyor. fiube yöneticileri iflçilerle tek tek konuflarak
onlar› ikna etmeye çal›flarak Hak‹fl’in bu oyunlar›n› bozmaya çal›flt›klar›n› belirtiyor.
AKP hükümeti ile birlikte h›z kazanan tafleronlaflt›rma ve özellefltirme uygulamalar› Güngören Belediyesi’nde de karfl›laflt›¤›m›z gibi, iflçilerin kazan›lm›fl haklar›n› hedefliyor.
AKP kendisine yak›n sendikalar› örgütleyerek hem iflçilerin örgütlülü¤ünü da¤›t›yor hem de egemenlere
yeni rant kap›lar› aç›yor.
Hak-‹fl’in tüm bunlar› sendikal
faaliyet ad›na yapmas› da, sorunun
bir baflka can al›c› boyutu. ‹flçiler
Hak-‹fl’in bu pratiklerinden sonra,
sendikal çal›flmaya daha mesafeli
yaklafl›yor, sendikalara olan güveni
y›pran›yor. ‹flçi s›n›f›n ç›karlar›n› savunan ve ekonomik-demokratik
haklar› için mücadele eden bir sendika, örgütsüz iflyerlerini örgütlemeli, iflçilerin ç›karlar›n› önde tutmal›d›r.
(‹stanbul)
Derkafon’da
direnifl bitti!
Tuzla Deri Organize Sanayii
içinde yer alan Derkafon Deri’den
at›ld›klar› için iki ay› aflk›n süredir
direniflte olan deri iflçilerinin eylemi
sona erdi.
Görüfllerini ald›¤›m›z Deri-‹fl
Sendikas› Tuzla fiubesi yöneticileri,
Derkafon Deri direniflinin bitirildi¤ini, ancak yarg› sürecinin iflledi¤ini
söylediler. Sürecin takipçisi olacaklar›n› da belirten yönetim, yasal zemine tafl›nd›¤› için böyle bir karar
al›nd›¤›n› ve ifle geri al›nman›n yan›
s›ra, geriye dönük haklar ve manevi
tazminat davas› açt›klar›n› belirttiler. Böyle bir karar almalar›nda,
içerde üretimin olmamas›n›n ve
böylelikle de d›flar› mal kaç›rma gibi
bir durumun söz konusu olamayaca¤› gibi etkenlerin de rol oynad›¤›n› söyleyen sendika yönetimi, sürecin yak›n takipçisi olmay› sürdüreceklerinin alt›n› çizdi.
(Kartal)
lara yönelik tutumudur. Her üç
Belediye’de de Hizmet-‹fl yöneticileri ortada görünmemekte, bunun yerine Belediye Yöneticileri
iflçileri tehditlerle “örgütlemeye” çal›flmaktad›r. Sendikalar›n
sessizli¤i ise birbirlerine karfl› kulland›klar› yöntemlerin ayn› olmas›ndan ve kitle ile ba¤lar›n zay›fl›¤›ndan kaynakl›d›r. Dün D‹SK de
örgütlenirken emekçilerin ekonomik-demokratik taleplerini esas
almam›flt›r, Türk-‹fl de AKP’den
aç›k destek almaktad›r.
Ancak tüm olumsuzluklara
ra¤men herkes süreçteki devrimci ç›k›fl› beklemektedir. Sendikal
hareketin etkisizleflti¤i, darald›¤›,
kitle ile ba¤lar›n›n alabildi¤ine zay›flad›¤› süreçte örgütsüz alanlara yönelmek esas nokta olarak seçilmelidir. Bu, bugün sendikal hareket içindeki devrimci ve
ilericilerin görevidir.
İşçi-köylü 5
5-18 Ekim 2007
Sabah 6.30’da bir telafl bafllar,
herkes bir tarafa koflturur. Kimisi
atefli yakar, kimisi yere bir çul serer, kimisi odun getirir. Ama bunlar
yavafl yavafl de¤il, tam tersine çok
h›zl› bir flekilde yap›l›r. Sonra kahvalt› haz›rlan›r. Ve yafllar› 4–5 olan
çocuklar uyand›r›l›r. Hep beraber,
h›zl› bir flekilde kahvalt› yap›l›r. Saat
7.30 oldu¤unda traktörler veya
kamyonlar çad›rlar›n önüne gelir.
Her römork ve kamyonete yaklafl›k
35-40 kifli biner. Üst üste binilir
dersek yanl›fl olmaz. Tarlaya gidene kadar en çok zarar› gören çocuklard›r. Çünkü Konya’da sabahlar› ve akflamlar› çok so¤uk olur.
Tarlaya var›ld›¤›nda ifle bafllan›r.
Çocuklar kasalar›n gölgesine b›rak›l›r ve ö¤lene kadar çocuklarla kimse ilgilenmez, asl›nda ilgilenemezler.
Çünkü art›k orada patron vard›r.
Patron terörü bafllam›flt›r. E¤er
anne çocuklar›n›n yan›na bir defa
dahi giderse patron bafllar hakaret
etmeye. Anne ve baba çaresiz susarlar. Çünkü uzak yerlerden buralara çal›flmaya gelmifllerdir. Mevsimlik iflçilerdir. Patron bunu bildi¤i
için daha da vahflileflir. Anne ve baba çocuklar›n›n yan›na ö¤len saatleri d›fl›nda gidemezler. O saate kadar da zaten çocuklar tozun içinde
tan›nmayacak hale gelirler. Gözyafllar›n›n akt›¤› yerler hep çamur tutar. Bir saat ö¤len molas›ndan sonra kalk›l›r. Ve akflam kaçta b›rakacaklar› belli olmaz. Art›k 7’de mi
“eve” giderler 8’de mi bilinmez.
“Biz insan
de¤il miyiz?”
- Nereden geldiniz. Gelirken
ne tür zorluklar çektiniz?
Hal, pazar ve
market zincirinde
üreticiler ma¤dur
ürkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB)
Baflkan› fiemsi Bayraktar, Ramazan ay›nda
üretici fiyatlar›nda önemli
bir art›fl olmad›¤›n› belirtti.
T
TZOB Baflkan› fiemsi Bayraktar, Ramazan ay›ndaki üretici
fiyatlar›na iliflkin yapt›¤› yaz›l› aç›klamada Ramazan ay›nda tar›msal
ürün fiyatlar› üzerindeki spekülatif
art›fllara iliflkin medyada yer alan
haberler üzerine yapt›klar› araflt›rmada, son 20 günde marketlerde
yafl meyve ve sebze fiyatlar›nda indirim gözlendi¤ini söyledi.
TZOB’un uyar›lar›n›n belirli
ölçüde etkili oldu¤unu ve bu süreçte market fiyatlar›nda yafl meyve ve sebze için indirim gözlemlendi¤ini kaydeden Bayraktar,
aç›klamalar›n market fiyatlar›n›
frenledi¤ini, ancak üretici ve market fiyatlar› aras›ndaki makas›n hala çok yüksek oldu¤unu, Ramazan
ay› boyunca üretici fiyatlar›nda art›fl olmad›¤›n› kaydetti.
Üretici ile tüketici fiyatlar› aras›ndaki fark›n yafl sebze ve meyve
ile kurutulmufl ürünlerde yüzde
208’lere, baklagiller ve hayvansal
ürünlerde yüzde 228’lere kadar
ç›kt›¤›na iflaret eden Bayraktar,
üreticiden tüketiciye ulaflan hal,
pazar ve market gibi zincirin halkalar›n›n fiyat art›fllar›nda etkili oldu¤unu savundu. (H. Merkezi)
İşçi-köylü
Tar›m
iflçilerinin
dünyas›
Tarsus Yeni Demokrat Gençlik yaklafl›k 2 hafta Konya’da tar›m iflçileriyle birlikte çal›flarak hem iflçilerin yaflamlar›n› gözlemlediler hem de üretim sürecine girdiler. Afla¤›da bu çal›flma s›ras›nda yapt›klar› röportaja yer veriyoruz.
1. tar›m iflçisi: Tarsus’tan. Her
türlü zorlu¤u çektik. Açl›k, susuzluk. Arac›m›z bozuldu. Benzin paras›n› bulamad›k. Param›z yoktu, o
yüzden buraya geldik.
- Çad›rda kal›yorsunuz. Çad›rda ne tür problemler yafl›yorsunuz?
- Periflanl›k iflte. Çad›r hayat›
dedin mi her fley var. Çocuklar›m›z
hastalan›yor. Kimimizin yeflil kart›
yok. Suyu 250-300 metre ilerden
s›rtlar›nda getiriyorlar varillerle.
Vas›tas› olan da vas›tas› ile getiriyor. (Motosiklet veya bisiklet.) Haftadan haftaya banyo yap›yorlar. Ne
belediyeler ne devlet ne de Sa¤l›k
Bakanl›¤› bir fley yap›yor. Temizlik
imkan›m›z yok. Burada patronlar
az›c›k yard›m etse banyosu, tuvaleti olsa iflçiler en az›ndan ald›¤› para-
y› hastaneye vermez. Sa¤l›k Bakanl›¤› her yerde sa¤l›k taramas› yapt›¤›n› söylüyor. Ama biz burada bir
fley görmüyoruz. Kimse bizimle ilgilenmiyor. Gelseler bize de¤il, sadece çocuklar›m›za baksalar yeterli.
Ne olur yani, ne olur? Bizi insan
görmüyorlar kardeflim. Bizler garip
iflçiler oldu¤umuz için kimseye elimizi uzatam›yoruz. Kimseye söz diyemiyoruz. Gidip konuflsak da zaten kimse bizi takm›yor.
- Yevmiyeler ne kadar? Ald›¤›n›z para yetiyor mu?
1. tar›m iflçisi: 15-17 YTL.
Yetmiyor, nereye yetecek. Bir çuval un 36 YTL olmufl. 5 kiloluk ya¤
15 milyon. ‹flçiye verilen para 17
milyon. Et yüzü görmüyoruz.
- Sizce yevmiyelerin ne kadar
olmas› gerekiyor?
- En az 25 veya 30 olmas› laz›m.
‹flçinin hayat sigortas› yok. ‹flçi tarlalarda çal›fl›yor. Y›lan m› sokar, böcek mi sokar, bunlar› hiç düflünen
yok.
- Bugün zengin ailelerin çocuklar› tatildeyken sizinkiler tarlada çal›fl›yor. Bununla ilgili ne
diyeceksiniz?
- Zengin her zaman zenginlefliyor. Fakir her zaman fakirlefliyor.
Onlar tatil yaparken bizler tarlalarda yolma yap›yoruz, pancar kesiyoruz, domates, mercimek topluyoruz. Güneflin alt›nda yan›yoruz. Alt›
ayda bir milyar› bir arada görmüyoruz.
- Tarlada patron iflçilere nas›l davran›yor?
- Ölen iflçiler bile patronu hiç
etkilemiyor. Patron, “benim ifl-
çim” diyor “kaza geçirmifl, ölmüfl, bana ne!” Onlar yoksa baflka iflçi buluyor. Paraya ihtiyac› olan
geliyor, ölümü de göze al›yor. Çünkü çal›flmazsa aç kal›yor. Çolu¤unu
çocu¤unu okutam›yor, elbise alam›yor, ayakkab› alam›yor. Ço¤u insan›n çocu¤u yal›n ayak geziyor burada. Köpe¤e de¤er veriyorlar, iflçiye
de¤er vermiyorlar. ‹fli bitti¤i zaman
bak›yor adam güçsüz biri, paras›n›
vermiyorlar. Bir de dövüyorlar veya silah çekiyorlar.
- Yak›nda okullar aç›lacak.
Ne yapacaks›n›z?
- Çocuklar›m›n biri sekiz yafl›nda, di¤eri yedi yafl›na girdi. Sen de
görüyorsun para kazanamad›k ki
gönderelim okula. Bu sene de yollamayaca¤›z. Zaten di¤erinin yafl›
sekiz oldu, gönderemedik geçen
sene. Yine böyle burada kald›k.
Okutma imkan›m›z yok.
Eksik hayatlar...
- Tarsus’tan buraya geldiniz?
Eme¤inizin karfl›l›¤›n› alabildiniz
mi?
2. tar›m iflçisi: Valla abi ço¤umuz memleketten bir hevesle geldik para kazanal›m diye. Bizim geldi¤imizi gören esnaf; manav, bakkal,
kasap, hemen % 100 zamm›n› koyuyor. Biz de burada kazand›¤›m›z›
cebimize bile koymadan esnafa veriyoruz. Arkam›za baka baka köyümüze gidiyoruz.
- Nereden geldiniz? Gelirken
ne tür zorluklar çektiniz?
- Mersin’den geldik. Bir tane külüstür arabam›z var, ona atlad›k geldik. Yar› aç yar› tok geldik iflte.
- Çad›rda kal›yorsunuz, ne
tür sorunlar yafl›yorsunuz?
Seçimin ard›ndan
kald›¤›m›z yerden devam!
Samsun’un Tekkeköy ‹lçesi’nde bulunan Mobil Santral tüm
canl›lar›n sa¤l›¤›n› tehdit ediyor.
2001 y›l›nda faaliyete geçen santral, Samsun ve Karadeniz’de
birçok çevre ve sa¤l›k örgütünün
tepkisi üzerine 2002 y›l›nda mahkeme karar› ile faaliyetleri durdurmak zorunda kalm›flt›. Aradan geçen 5 y›l sonra santralin 22 Temmuz seçimlerinin ard›ndan faaliyete geçmesi dikkat çekici bir durum.
2002 y›l›nda çevre ve sa¤l›k örgütlerinin de çabas›yla Ankara 10.
‹dare Mahkemesi’nin, “santrallerin kamu yarar› olmad›¤›” karar›n›n Dan›fltay 10. Dairesi taraf›ndan onanmas›n›n ard›ndan santral Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤›’n›n emriyle 22 Temmuz seçimlerinin ard›ndan tekrar çal›flmaya bafllad›.
Santralin çal›flmaya bafllamas›
22 Temmuz seçimleri sonras›na
denk gelmesi dikkatlerden kaçmazken, santralin faaliyete geçece¤i yönündeki ilk aç›klama, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakan› Hilmi
Güler’den gelmiflti. Güler 30
Temmuz tarihinde bas›na yapt›¤›
aç›klamada mobil santralin yaratt›¤› çevresel sorunlar›n çözüldü¤ünü iddia ederek, flunlar› söylemiflti:
“Samsun’da bulunan Mobil Santral’in çevre ile ilgili sorunlar› halloldu. Hatta standartlar›n üzerine
ç›kar›ld›, ihtiyaç oldu¤unda mobil
santralleri kullanabilece¤iz. Sorunlar›n hepsi düzeltildi, gerekli çal›flmalar yap›ld›, onlar da bizim kayna¤›m›z.”
Bakan Güler’in “Sorunlar çözüldü” fleklinde yapt›¤› aç›klamaya
karfl›n, Temmuz ay›nda tekrar faaliyete geçen santralin sa¤l›k örgütlerinin “yasakl›” olarak gösterdi¤i çeflitli fuel-oil yak›tlar› kullanmas› ve yine santralin bacas›ndan
ç›kan duman›n Dünya Sa¤l›k
Örgütü (WHO) normlar›n›n üzerinde zehirli gaz sald›¤› da ortaya
ç›kt›. Santralin çal›flmaya bafllamas›
için Çevre Etki De¤erlendirme
(ÇED) raporu yerine, Çevresel
Durum De¤erlendirme Raporu
(ÇDD) alarak faaliyet geçmesi
ak›llarda soru iflareti b›rak›rken,
Hakkari’de so¤an ekimi yapan köylüler
umduklar› verimi alamazken, ürünlerinin
“küresel ›s›nma” yüzünden kurudu¤unu
belirtiyorlar.
Hakkari’de
so¤anlar
tarlada
çürüdü
fiehirden 8 kilometre uzakl›kta bulunan
Otluca Köyü Uyan›k Mahallesi’ndeki
köylüler taraf›ndan büyük emekler sarf edi-
Samsun Büyükflehir Belediyesi
santral için “deneme süresi”
verdi.
Mobil santralin her iki bacas›nda ç›kan kükürtdioksit, karbonmonoksit, azotoksitler, oksijen, toz,
bas›nç ve debinin baca gaz› emisyon de¤erlerinin bacalara tak›l› bulunan sabit baca gaz› ölçüm cihazlar› ile online olarak internet üzerinde 24 saat kesintisiz izlenebilirken, bu istasyon verilerine göre de
santralin standartlar›n üzerinde
zehirli gaz havaya sald›¤› gözlendi.
Santralin WHO verilerine göre,
PM10 (Partiküler Madde) adl› kimyasal›n normunun 24 saatlik s›n›r
de¤erinin 50 mg/m3’ü aflmamas›
gerekirken, Mobil santralin bacas›ndan ç›kan duman›n ölçüldü¤ü istasyonun Eylül ay› raporuna göre
santralin ilk 8 günde 5 defa bu de¤erin üzerine ç›kt›¤› görüldü. Mobil santralin saçt›¤› ve akci¤er
kanseri baflta olmak üzere
birçok hastal›¤› tetikleyen
Partikül
Madde
(PM10),
AB’nin belirledi¤i günlük s›n›r
de¤erlerini de afl›yor. 24 saatlik
lerek ekilen so¤anlar›n afl›r› s›caklar nedeniyle zarar gördü¤ü bildirildi.
Köylülerden Ramazan Tafl, bu y›l so¤anlardan bekledikleri üretimi alamad›klar›n› belirtti. So¤anlar›n büyüyece¤i yerde küçülüp çürüdü¤ünü ifade eden Tafl, onca
emeklerinin bofla gitti¤ini söyledi. Tafl, “Bir
tarlay› bafltan sona kadar so¤an ektik. Ancak ne hikmetse küresel ›s›nma m› veya
baflka nedenlerden dolay› m› so¤anlardan
beklenen ürünü alamad›k. Onca emeklerimizin bofla gitmesi bizleri üzmüfltür. Tarlay› sürekli sulamam›za ra¤men afl›r› s›caklar
yüzünden so¤anlar kurudu. Her y›l ufak bir
tarlada en az›nda 1 tona yak›n so¤an ç›kart›yorduk, flimdi ise ancak 2 çuval dolusu so¤an elde ettik” dedi.
(H. Merkezi)
- Ne problemi yaflayaca¤›z? Banyo yok, tuvalet yok, iflte bunlar› yafl›yoruz. fiu gördü¤ün yadigar arabamla suyu getiriyorum. Bazen çocuklar s›rt›nda getiriyor, banyo için
bidonlara dolduruyoruz. ‹dare ediyoruz iflte. Bizim büyük le¤enlerimiz var içerisine giriyoruz, suyu da
›s›t›yoruz ateflte. Kafam›zdan afla¤›
döküyoruz. Vallahi temizli¤i öyle
yap›yoruz.
- Yevmiyeler ne kadar, sizce
ne kadar olmas› gerekiyor?
- Yevmiyeler 16-17 milyon. Bu
yevmiye bizi kurtarm›yor bile. En
az›ndan 25-30’u bulmas› gerekir.
Bafl›m›zda kim varsa onlara iletmek
gerek. Söylediklerimizi onlar›n duymas› gerekir. Ama kim kime? Bize
ne el uzatan, ne yard›m eden var?
- Çocuklar›n durumu nas›l?
- 6 tane çocu¤um var. Her fley
göz önünde, tozdan topraktan okuyam›yorlar. Her taraf pislik pire dolu, suratlar›nda bir kar›fl toz var.
Onlar› da beraberimizde getiriyoruz ekmek için. Ne yapal›m bizimki
de böyle bir hayat iflte.
- Patronlar size nas›l davran›yor?
- De¤erimiz yok bir iflçi olarak.
Biz fluraya geldik geleli çok sorunla
karfl›laflt›k. Vay sen hastaym›fls›n,
vay ölmüflsün, vay sen fakirmiflsin,
vay paras›zm›fls›n, vay senin hastan
m› var, hiç kimsenin umurunda de¤il. Hakk›n› da alabilsen do¤rulukla.
Hep eksik hayat›m›z. A¤alar, beyler
hakaretler ediyor, mesela ufak çocu¤unu niye getiriyorsun diyorlar.
Zengin adamda kibirlilik mi var, ezmek hofllar›na m› gidiyor, bilmiyorum.
(Tarsus YDG)
Çay
Üreticileri
Sendikas›
kuruldu
limit de¤eri, 2001/744/EC say›l›
AB Direktifi’ne göre 50 µg/m3
olarak belirlenirken, santralin istasyon verilerine PM10 de¤erinin
gece yar›s› de¤erlerinde kimi zaman 70’lere kadar ç›kmas› dikkatlerden kaçmad›.
(H. Merkezi)
Evlerinin yan›bafl›nda kurulu olan Çimento Fabrikas›’n›n kapat›lmas› için mücadele eden ve çeflitli eylemliliklerle mücadelede kararl› olduklar›n› belirten Naldöken-
Naldöken
halk›
kararl›...
liler, bu kez de 21 Eylül 2007 tarihinde
2.5 km’lik da¤l›k yolu t›rmanarak ifl maki-
Üretici köylülerin örgütlenmesinin bir arac› olarak gündeme gelen sendikalaflma çabalar›nda bir
ad›m daha at›ld› ve Çay Üreticileri Sendikas› (Çay-Sen) kuruldu.
2002 y›l›ndan itibaren iki defa
“Çay Üreticiler Kurultay›” düzenleyen ve sorunlar›n› tart›flarak
çözüm arayan çay üreticisi köylüler
2005 y›l›nda bafllatt›klar› çal›flmalar›n› 25 Eylül’de Rize’nin Pazar
ilçesinde sendikan›n genel merkezini oluflturarak yasal statüye kavuflturmufl bulunuyorlar.
Çay-Sen Genel Baflkan› Recep
Memiflo¤lu imzas›yla yap›lan aç›klamada kurucu üyelerinin ço¤unlu¤unun Of, Rize Merkez, Pazar,
F›nd›kl› ve Hopa’dan oluflturuldu¤u söylenerek sendikan›n bölgede
bir eksikli¤i dolduraca¤›na inand›klar› ifade edildi. Aç›klamada ayr›ca
“örgütlü durufla inanan herkesin desteklerini” bekledikleri de
vurguland›.
(H. Merkezi)
nelerini durdurdu.
“Sa¤l›kl› yaflamak istiyoruz”, “Zehir solumak istemiyoruz” vb. sloganlarla ifl makinelerinin oldu¤u yere yürüdüler. Naldökenli kad›nlar›n ço¤unlukta oldu¤u eylemde köylüler çimento fabrikas› ve
maden oca¤› kapat›lana kadar mücadele
etmekten vazgeçmeyeceklerini belirttiler.
Ocak alan›na gelen jandarman›n ifl makinelerinin gidece¤i ve bir daha çal›flmayaca¤›
konusunda söz vermesi üzerine eylemi bitirme karar› alan köylüler, ifl makinelerinin
uzaklaflmas›n›n ard›ndan dinamit yerlefltirilmek üzere aç›lan delikleri kum ve tafllarla kapatarak delik aç›lmas› için iflaretlenen
yerlere yerlefltirilen tabelalar› da söktüler.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 6
Denge azadi
5-18 Ekim 2007
“Dur ihtar›yla” gelen
ölümler art›flflt
ta!
eçti¤imiz y›llarda hemen her gün karfl›laflt›¤›m›z bizce faili çok aç›k ama faflizm taraf›ndan yapt›klar›n›
gizlemek için s›¤›nd›¤› bir araç olarak gösterdi¤i “faili meçhul” cinayetlerle yüzlerce devrimci, yurtsever, ilerici, ayd›n katledilmifltir. Sistem, bugün de daha pervas›zlaflarak bu katliamlar›n› sürdürmektedir.
G
‹deolojisini korku, yalan, aldatma, katliam, inkar, zor ve zulüm
üzerine kurmufl TC faflizmi, bu
ideolojik yaklafl›m üzerinden de
pratiklerini “baflar›yla” hayata geçiriyor. Kendi faflist, ›rkç› zihniyetine karfl› duran, muhalif olan herkesi bir flekilde, bazen komplolarla, bazen aç›ktan, bazen uflaklar›
arac›l›¤›yla pervas›zca ortadan kald›rmaktad›r. Halka karfl› bu suçlar› ifllemifl olanlar ise daha bir cesaretlendirilmekte, mükâfatland›r›lmaktad›rlar.
Geçti¤imiz y›llarda hemen her
gün karfl›laflt›¤›m›z bizce faili çok
aç›k ama faflizm taraf›ndan yapt›klar›n› gizlemek için s›¤›nd›¤› bir
araç olarak gösterdi¤i “faili meçhul” cinayetlerle yüzlerce devrim-
ci, yurtsever, ilerici, ayd›n katledilmifltir. Sistem, bugün de daha pervas›zlaflarak bu katliamlar›n› sürdürmektedir. Birkaç ay önce ç›kar›lan PVSY (Polis Vazife ve Selahiyeti Yasas›)’nin ard›ndan bu sald›r›lar giderek artmakta ve bu kez
faillerinin gizlenmesine bile gerek
duyulmamaktad›r.
“Dur ‹htar›”yla
yap›lan katliamlar
Devletin bir süre önce gelifltirdi¤i katliamlar›n üstünü örtme
oyunlar›ndan biri de “dur” ihtar›na uyulmad›¤› gerekçesiyle gelen
ölümlerdir. Gazetemizin sayfalar›nda da s›kça yer verdi¤imiz, ya
bir köylünün, ya bir sa¤›r ve dilsizin ya da bir çoban›n öldürülmesi-
ne neden olan ve arkas›ndan
“Dur dedik ama uymad›, kaçt›” aç›klamalar›n›n ard› arkas› kesilmiyor. En son olay ise Tunceli’nin Hozat ‹lçesi Boydafl Köyü
(Samûflê-Amutka) k›rsal›nda meydana geldi.
27 Eylül günü Ali R›za Çiçek ve
Bülent Karatafl isimli vatandafllar
ö¤len saatlerinde odun toplamaya
gittikleri esnada bölgede operasyona ç›kan askerler taraf›ndan tarand›. Aç›lan atefl sonucu Bülent
Karatafl yaflam›n› yitirirken, Ali R›za Çiçek adl› vatandafl da a¤›r yaral› olarak Elaz›¤ Araflt›rma Hastanesi’nde yo¤un bak›ma al›nd›. Çiçek’in akci¤erinin yar›s›n›n al›nd›¤›
bildirildi. Göz göre göre bilinçli
olarak askerler taraf›ndan taranan
Cenazeye kitlesel
sahiplenme
28 Eylül tarihinde Hozat’ta devrimci demokratik siyasetler
ve halk›n kat›l›m›yla binlerce kifli sloganlarla cenaze törenini
gerçeklefltirmifltir. Merkezden cenaze törenine kat›lmak isteyenlerse engellenmifltir. Buna ra¤men halk kitlesel flekilde evlad›n› sahiplenerek faflizme cevab›n› vermifltir.
Mezarl›¤a gelen kitle Karatafl için bir dakikal›k sayg› duruflu
yapt›. Karatafl’›n resimlerinin tafl›nd›¤› cenaze törenin ard›ndan
kitle ilçe merkezine kadar sloganlar ve alk›fllar eflli¤inde yürüdü.
Bu sald›r›lar ne ilktir ne de son. Faflist diktatörlük özelde Dersim halk›n› genelde ise tüm halk› bask› alt›na almak için elinden geleni yapacakt›r. Bize düflen görev ise bu süreci k›rmak ve halk içinde örgütlülü¤ümüzü güçlendirmektir. Çünkü sadece örgütlü bir halk faflist kuflatmay› tersine çevirebilir. (Dersim Partizan)
TUDEF
ormanlar›n
yak›lmas›n›
protesto etti
Dersim’de
ormanlar›n
operasyonlar s›ras›nda devlet
taraf›ndan yak›lmas› yap›lan
bir eylemle protesto edildi.
30 Eylül Pazar günü saat
13.00’te Galatasaray Lisesi
önünde biraraya gelen TUDEF(Tunceli Dernekleri
Federasyonu) üyeleri Dersim halk› üzerindeki bask›lar›
ve ormanlar›n yak›lmas›n› k›nad›. TUDEF ad›na yap›lan
aç›klamada ABD emperyalizminin Türk hâkim s›n›flar›na
yeni görevler verdi¤i bunun
da daha fazla bask› getirece¤ine dikkat çekildi. TUDEF
Baflkan› ‹smail Aslan taraf›ndan okunan aç›klamada;
Kürtlere yönelik bask›lar›n
artt›r›ld›¤›, devrimci bas›n›n
engellemelerle karfl›laflt›¤›,
köylülü¤ün tasfiye edilmek istendi¤ine dikkat çekildi. Dersim halk› üzerinde bask›lar›n
yo¤unlaflt›¤› ifade edildi. Dersimde yap›lan barajlar›n bölgeyi insans›zlaflt›raca¤›n›n da
alt› çizildi.
Eylemde Hozat’ta odun
toplamaya giden köylülerin
taranmas›na ve Bülent Karatafl’›n katledilmesine de de¤inildi. Eylem s›ras›nda “Dersim onurdur onuruna sahip ç›k”,”Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› hayk›r›ld›.
(‹stanbul)
ve birinin ölümüne neden olan
olay›n arkas›ndan bildik aç›klamalar geldi hemen. Tunceli Valisi
yapt›¤› ilk aç›klamada iki teröristin
ölü ele geçirildi¤ini söyledi. Daha
sonra bölge halk› ve DKÖ taraf›ndan duruma tepki gösterilmesi
üzerine ise bu aç›klama “dur ihtar›na uymad›klar› için öldürüldüler” fleklinde de¤ifltirildi.
Ancak ölen Karatafl ve yaral› Çiçek’in daha önceden “yard›m yatakl›k” suçundan kaynakl› içeri girip ç›kmalar›, onlara “terörist”
damgas›n›n yap›flt›r›lmas›na yeterli
görülüyordu faflizm taraf›ndan.
Dolay›s›yla da katledilmeleri kadar
“do¤al” bir fley yoktu onlar için.
Bu olaydan çok k›sa bir süre önce
yine Dersim’e ba¤l› Mazgirt ‹lçesi’ne ba¤l› Koyunufla¤› Köyü’ne
ba¤l› Gölek mezras›nda H›d›r
Taydafl adl› köylü ve kardefli akflam saatlerinde evlerine giderken
askerler taraf›ndan tarand›. A¤›r
yaralanan H›d›r Taydafl’›n bir baca¤› koptu. Yap›lan aç›klama yine
benzer. “HPG’li sand›k vurduk.”
Ayn› tarihlere denk gelen bir
di¤er olay da, Dersim Ovac›k Yeflilyaz› Köyü’nde meydana geldi.
Köyde bulunan karakolun bas›ld›¤›
iddia edilerek köylülerin evleri sabaha kadar askerler taraf›ndan
kurflun ya¤muruna tutuldu. Evlerinde yerlere yatan, duvar diplerine s›¤›nan köylülerden ölen ya da
yaralanan olmad› tesadüfen.
Y›llard›r gerilla mücadelesinin
sürdürüldü¤ü Dersim’de bu ve
buna benzer yüzlerce örnekle
karfl›laflmaktay›z. Ancak tüm bu
nafile çabalar ne mücadelenin bitmesine, ne de Dersim halk›n›n bu
mücadeleye destek vermesine,
kat›lmas›na engel olamamaktad›r.
Nitekim Dersim halk› oynanan bu
oyunlar› çok iyi bilmekte ve gerekli karfl›l›¤› vermektedir.
Dersim’de halka
yönelik sald›r›lar
protesto edildi.
* 28 Eylül günü Hozat’ta düzenlenen bir bas›n aç›klamas›yla
yap›lan sald›r› protesto edildi. Eylemde bir konuflma yapan ‹HD
Tunceli Temsilcisi Av. Bar›fl Y›ld›r›m, son bir ayda Tunceli’de
hak ihlallerinin artmaya bafllad›¤›na dikkat çekerek, “Biz bu olay›n
peflini b›rakmayaca¤›z. Vuran kolluk güçleridir ve biz gereken bütün hukuki ifllemleri yapaca¤›z” diye konufltu.
*29 Eylül günü ise Dersim
Merkez’de bulunan Sanat Soka¤›nda Partizan, ‹HD, Baro, DTP,
EMEP, DHP, ESP, KESK, Ana
Der, D‹SK, siyasi partiler ve çeflitli demokratik kitle örgütlerinin
kat›ld›¤› bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klama s›ras›nda, “Katil
devlet hesap verecek”, “Bülent
Karatafl ölümsüzdür”, “Analar›n
öfkesi katilleri bo¤acak” sloganlar› at›ld›.
(Erzincan)
Büyükan›t’›n toplu mezarlar›
Yüzlerce faili meçhul cinayet
ve gözalt›nda kay›plar›n yafland›¤›
Diyarbak›r’da, Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t’›n da bir
dönem görev yapt›¤› J‹TEM üssü olarak bilinen 7. Kolordu
Komutanl›¤›’nda toplu mezar
ortaya ç›kt›.
‹halesi özel bir flirket taraf›ndan al›nan hafriyat çal›flmas› kapsam›nda 7. Kolordu Komutanl›¤›
bahçesinde kaz› yap›ld›. Kepçelerle yap›lan kaz›da 12 Eylül
1980 döneminde Diyarbak›r Askeri Cezaevi olarak kullan›lan
alan›n yak›n›nda bulunan bölgede
insanlara ait oldu¤u belirlenen
çok say›da kemik parças› ç›kt›. ‹flçilerin aç›k bir flekilde gördü¤ü
kemik parçalar›, daha sonra
hafriyatla birlikte kamyonlara
yüklenerek 7. Kolordu Komutanl›¤›’n›n d›fl›na ç›kar›ld›. Kemiklerle birlikte ceket ve gömlek
dü¤meleri de bulundu. Topraktan ç›kar›lan kemikler konusunda
bilgi veren uzman bir doktor, kemiklerin insana ait oldu¤unu söyledi. Uzman doktor, kemiklerin
hangi döneme ait olabilece¤inin
ise yap›lacak kemik yafl› testi ile
ortaya ç›kabilece¤ini belirtti.
Olay›n ‹HD Diyarbak›r fiubesi’ne bildirilmesi üzerine harekete geçildi.
‹HD Diyarbak›r fiubesi avukatlar›ndan Bülent Temel, kemikleri Diyarbak›r Cumhuriyet
Baflsavc›l›¤›’na götürerek, baflvuruda bulundu. Baflsavc›l›k kemiklerle ilgili baflvuruyu kabul etmezken etkin soruflturma ge-
rekçesiyle, haberi yapan muhabirlerin baflvuru yapmas›n› istedi.
Haberin ortaya ç›kmas›ndan
sonra demokratik kitle örgütleri
harekete geçti. ‹HD, MazlumDer ve Diyarbak›r Barosu’ndan oluflan bir heyet, kemiklerin bulundu¤u yer olan Gazi
Köflkü’ne giderek gazeteciler eflli¤inde hafriyat›n bulundu¤u yerde inceleme yapt›. Yap›lan incelemelerde olay yerinde çok say›da
kemik tespit edildi. Yaklafl›k 20
kamyon hafriyat malzemesinin
y›¤›ld›¤› alanda toprak y›¤›nlar›
aras›ndan çok say›da kemik ç›kar›ld›. Heyet ad›na aç›klama yapan
Bülent Temel, tekrar savc›l›¤a
baflvurarak inceleme yap›lmas›n›
isteyeceklerini aç›klad›.
Daha önce de Bitlis’in Tatvan
ve Hizan, Mardin’in K›z›ltepe ve
Nusaybin, Van’›n Ercifl ve Baflkale, Batman’›n Sason ve Diyarbak›r’›n Kulp ilçesinde gerillalara ait
oldu¤u belirtilen toplu mezarlar
ortaya ç›km›flt›. Ailelerin yapt›klar› baflvurulardan hiçbir sonuç
elde edilemedi. Son y›llarda Türkiye’nin gündeminden düflmeyen
toplu mezar olaylar›n›n en çarp›c›s› ise Mardin’in Nusaybin ilçesine ba¤l› Xirabêbaba (Kuru) köyünde 17 Ekim 2006’da ortaya
ç›kar›lm›flt›. Uzmanlarca Ermeni
ve Süryanilere ait oldu¤u belirtilen toplu mezarda devlet yetkililerinin yapt›¤› incelemelerden
sonra hem kemikler gizlenmiflti,
hem de de¤ifltirilmiflti.
Türkiye toplu mezarlar gerçe¤iyle ilk kez 1989 y›l›nda yüz-
leflti. Siirt’e ba¤l› Newala Qasaba’da (Kasaplar Deresi) çok say›da ceset bulundu. Bugüne kadar
Kürt illerinde 21 toplu mezar
tespit edildi, ancak keflfedilmeyi
bekleyen 10 yeni toplu mezar
daha bulunuyor. Sadece Kulp ve
Tatvan’daki mezarlara yönelik
hukuki süreç bafllat›ld›. Kulp’taki
toplu mezar›n köylülere ait oldu¤u DNA testiyle belgelendi, ancak Tatvan’daki toplu mezara yönelik sürdürülen prosedür ise
Adli T›p’a tak›ld›.
Diyarbak›r 7. Kolordu Komutanl›¤›’ndan ç›kan insan kemiklerine dair henüz Genelkurmay bir
aç›klama yapmad› ancak yürütülecek soruflturman›n gizli kalmas›
yönünde talimatlar verdi. Bugüne kadar ortaya ç›kan birçok
faili meçhul cinayette, toplu
katliamda oldu¤u gibi olay›n
devletin güvenli¤i aç›s›ndan
üstünün kapat›ld›¤› biliniyor.
Üstelik üstün hizmetlerinden dolay› Genelkurmay Baflkanl›¤›’na
getirilmifl olan Yaflar Büyükan›t
Pafla’n›n iyi çocuklar› himayesine
ald›¤›n› söyleyenlerin sürgün edildi¤i, mesleklerinden at›ld›¤› bir
dönemi yeni atlatm›flken, J‹TEM
üssü olarak bilinen 7. Kolordu
Komutanl›¤›’ndaki kanl› icraatlar›n›n ortaya ç›kmas›yla benzer
bir yol izleyece¤i görünüyor. Ancak 1980 AFC’sinden bu yana
Diyarbak›r’da yak›nlar›n› kaybedenlerin nas›l bir yol izleyece¤i
de görünüyor. Öncelikle kaybolan yak›nlar›na ait kemikleri tespit ettirmek sonras›nda ise olay›n
ortaya ç›kmas› için alanlara ç›kmak.
Kürt halk› üzerinde son dönemde artan sald›r›lar› k›namak için bir araya gelen ESP, Partizan, EHP, DTP, Odak, ‹flçi Mücadelesi ve Kald›raç
29 Eylül günü Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir bas›n aç›klamas› düzenledi.
Kitle ad›na aç›klamay› okuyan Ersin Sedefo¤lu; “Laik anti-laik fleklinde
kutuplaflan, generallerle siyasal çat›flma içinde olan AKP,
söz konusu Kürt ulusal mücadelesi olunca, iflçilerin, emekçilerin mücadelesi olunca generallerle omuz omuza hareket etmede hiç tereddüt etmiyor. Kürt halk›na dönük
bask› politikalar›n›n yürütücüsü oluyor. DTP’li belediye
baflkanlar› sürekli hedefe al›yor, DTP’liler hakk›nda sürekli soruflturmalar, davalar açt›r›yor. Ormanlar yak›l›yor, da¤larda çobanlar, köylüler kurfluna diziliyor” dedi.
(‹stanbul)
Kürt halk›na
yönelik
sald›r›lar
art›yor
Bask› ve
katliamlar
protesto edildi
Devlet taraf›ndan son aylarda Dersim’de
daha da yo¤unlaflt›r›lan orman yang›nlar›,
yarg›s›z infazlar, gözalt› ve tutuklamalarla
birlikte Dersim Derneklerinin yönetici ve
üyelerine yönelik bask›da da art›fl oldu. Bundan dört ay önce Tunceli Kültür Derne¤i
Baflkan› Nefle Demir tutuklan›rken, 25 Eylül günü Bursa Tuncelililer Derne¤i Baflkan›
Celal Hanbayat’›n evi ve iflyeri bas›larak
aranm›fl ve as›ls›z gerekçelerle Hanbayat gözalt›na al›narak tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme heyeti ise Hanbayat’› tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest
b›rakt›.
Dersim’de ve Dersim Dernek yöneticilerine yap›lan bu faflist uygulamalar› protesto etmek üzere 28 Eylül günü AVP Tiyatrosu önünde Bursa Tuncelililer Derne¤i
bir bas›n aç›klamas› yaparken eyleme Partizan, DHP, ESP, BDSP, SDP, ÖDP ve ‹HD
destek verdi.
Aç›klamay› okuyan Dernek Yönetim Kurulu üyesi Sinan Ayd›n “Yap›lan bu bask›lar› fliddetli k›n›yoruz ve Dersim halk› olarak
diyoruz ki; Bask›lar bizi y›ld›ramaz” dedi. Kitle alk›fl ve sloganlar hayk›rarak aç›klamaya destek verdi.
(Bursa)
Bülent Karataflfl’’›n
katili devlettir
Dersim’de yaflanan yarg›s›z infaz› k›namak için Demokratik Haklar
Platformu taraf›ndan 29 Eylül günü
Galatasaray Lisesi önünde bir bas›n
aç›klamas› düzenlendi. ‹flçi köylü okurlar›n› da destek verdi¤i aç›klamada “Bülent Karatafl’›n gündüz gözüyle katledilifli, 12 Eylül Darbesi’nin 27. y›ldönümüne denk gelen bugünlerde sistemin
özünde bir de¤iflikli¤in olmad›¤›n› gözler önüne seriyor. Faflizmin hüküm sürdü¤ü bu co¤rafyada haktan-hukuktan
bahsetmenin, demokratik talepleri dillendirmenin bedeli dün oldu¤u gibi bugün de ölmektir, öldürülmektir” denildi.
Bas›n aç›klamas› bittikten sonra polis bir kifliyi “ifade vermesi gerekiyor” gerekçesiyle gözalt›na almak isteyince, kitleyle kolluk güçleri aras›nda
tart›flma yafland›. “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›n›n at›lmas›yla, polis eyleme sald›rd›. Sald›r› s›ras›nda toplam
11 kifli gözalt›na al›nd›.
Gözalt›na al›nanlardan 10’u ayn›
gün, ‹flçi-köylü okuru Birsen Gülünay
ise baflka bir davadan g›yabi tutuklamas› oldu¤u için birsonraki gün serbest b›rak›ld›.
(‹stanbul)
İşçi-köylü 7
5-18 Ekim 2007
Halkın gündemi
F tiplerinde zorla sevk dönemi bafllad›...
Sincan 2 No’lu F Tipi’nden 15 Eylül günü
70 tutsak K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’ne zorla nakledildi. Gardiyanlar›n tutsaklar› “Buras› K›r›kkale, ailelerinize söyleyin buraya gelmesinler” fleklinde tehditlerle karfl›lad›¤› hapishanede, iflkence yap›ld›¤› da ö¤renildi.
Hapishanelerde bask› ve sindirme politikalar›na her geçen gün bir yenisi eklenmekte, ‹mral› dahil olmak üzere F Tipi hapishanelerde yo¤un hak gasplar› yaflanmakta, tutsaklar tedaviye zaman›nda götürülmemekte,
telefon ve aile görüflmelerinde Kürtçe konuflma yasa¤› getirilmekte, tutsaklar hapishanelere ilk girifllerinde veya nakillerde yeni
gitti¤i hapishanelerde ç›r›lç›plak soyulmakta,
tahrik edici söylemlerde bulunulmaktad›r.
Kurumlara yaz›lan yaz›lar ve mektuplar hapishane idarelerinin keyfi davran›fllar› ile disiplin cezas›na dönüfltürülmektedir.
Son olarak 15 Eylül tarihinde Sincan 2
No’lu F Tipi’nden 70 kiflinin yeni aç›lan K›r›kkale F Tipi’ne nakledildikleri gelen bilgiler
aras›nda. Tutsaklar götürüldükleri hapishanede gardiyanlarca dövülerek, a¤za al›nmayacak küfürlere maruz kalm›fl, hükümlüler
hapishane hekimine ç›karak darp edildiklerini belirtip, darp izleri göstermelerine ra¤men rapor alamam›flt›r. K›r›kkale Hapishanesi’nde bilgisayar kay›tlar› tutulmad›¤›ndan apar topar sevk edilen
tutsaklara aileleriyle görüflme imkân›
verilmiyor ve iletiflim haklar›ndan yoksun b›rak›l›yorlar. Zaten görüfle giden ailelerin flehir merkezinden sonra hapishaneye gidecek araç bulmalar› imkâns›z. Henüz
hapishane yönüne giden bir araç tahsis edilmedi¤i için, tutsak yak›nlar› özel araç tutarak
ya da saatler süren yürüyüfl sonunda yak›nlar›n› görebiliyor.
Hapishanelerle ilgili yeni düzenlemelere
giden Adalet Bakanl›¤›’n›n adli ve tutsaklar›
bir yerde toplayaca¤›, siyasilerin ise birkaç
hapishanede bulundurulaca¤› yönünde haberler gündemde. Siyasilerin içerisinde de
a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbetle yatanlar›n ise baflka
bir hapishaneye nakledilmesi ve kalan “ceza”lar›n› orada tamamlamas›n› hedefledikleri
tutsaklar taraf›ndan ifade ediliyor.
(Ankara)
TUAD’da sevkleri k›nad›
TUAD da ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bir
bas›n toplant›s› düzenleyerek K›r›kkale’de
yaflananlarla ilgili sessiz kalmayacaklar›n› duyurdu. Bar›fl Anneleri ‹nsiyatifi ve DTP ‹stanbul ‹l yöneticilerinin de destek verdi¤i aç›klamada konuflan TUAD Yöneticisi Öztürk
Sar›tafl, “hapishane yönetimlerinin kendilerine verilen s›n›rs›z yetkilerden kaynakl› keyfi yaklafl›mlarda eklendi¤inde hak gasplar›
had safhaya ç›kmaktad›r” dedi. (‹stanbul)
Sürgünler
durdurulsun!
3 Eylül günü Taksim Tramvay Dura¤›’nda biraraya gelen TUYAB’l›
aileler, iflkenceli sürgünleri k›nad›.
“Hapishanelerde insanl›k d›fl› uygulamalara son” yaz›l› TUYAB pankart› açan
aileler, “Sürgünlere hay›r”, “Tutsaklara
özgürlük” sloganlar›n› hayk›rd›. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda 15 Eylül Cumartesi günü sabaha karfl› Sincan F Tipi’nden 28 PKK
ve 42 adli tutsa¤›n K›r›kkale F Tipi’ne iflkenceden geçirilerek sürgün edildikleri, hapishanelerdeki hak gasplar›n›n artt›¤› Tekirda¤
F Tipi’nde ise arkadafl görüflçüsü için dilekçe veren tutsa¤›n 10 günlük süre bitti¤i gerekçesiyle hakk›n›n gasp edildi¤i dile getirildi. TUYAB’l› aileler ayr›ca, iletiflim gasplar›n›n
sona erdirilmesini, aç›k ve kapal› görüfl yasaklar›n›n kald›r›lmas›n› da istediler.
Bas›n aç›klamas› s›ras›nda sürgünden sonra Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tutsaklarla
görüflen Sevim Kalman tutsaklar›n olas› bir sald›r›ya karfl› 3 gün elbiseleri ile yatt›¤›n› ve
sürgünleri protesto etmek için slogan atan Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek adl› tutsaklar›n gardiyanlar taraf›ndan darp edildi¤ini dile getirdi.
(‹stanbul)
2
Göç; Umuda uzanan yolculuk!
Türkiye’de resmi rakamlara göre 10 bine yak›n s›¤›nmac› oldu¤unu biliniyor. Fakat ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n geçen y›lki aç›klamalar›na göre ülkede kaçak olarak bulunanlar›n say›s› 50 bine yak›n. ‹TO’nun yapt›¤› araflt›rmaya göre, Türkiye’ye her y›l yaklafl›k 300 bin kaçak göçmen giriyor.
Dünyan›n birçok ülkesinde iflçi ve emekçilerin ço¤u zaman daha iyi bir hayat için zorunlu yolculu¤unun ad›d›r göç. Emekçiler
yaflad›klar› topraklardan tan›mad›klar›, dillerini, kültürlerini bilmedikleri yerlere göç etmektedir. Ülkemizin ve dünyan›n yaflad›¤›
trajik bir gerçekliktir göçmenlik. Ancak birço¤u için öykü hiç de mutlu sonla bitmemektedir. Sevdiklerinden ayr›larak yollara düflen göçmenler yol boyunca insanl›k d›fl› koflullarda yaflamakta, emperyalistler ve
onlar›n ufla¤› devletler taraf›ndan afla¤›lanmaktad›r. Özellikle yar›-sömürge ülkelerden Avrupa ülkelerine do¤ru yo¤un bir göç trafi¤i yaflanmaktad›r. Egemen s›n›flar ise bir taraftan uygulad›klar› politikalarla emekçilere daha fazla açl›k ve
yoksulluk getirirken öte yandan kurtulufl
yolu olarak görülen göçmenlikten de büyük
rantlar elde etmektedir. Göçmenler gittikleri ülkelerde korkunç bir sömürüye tabii
tutmaktad›r.
Ülkemizde göçmenlik daha çok emperyalist-kapitalist ülkelere göç fleklinde yaflan›rken son on y›l da yo¤un bir göç de almaktad›r.
Özellikle Do¤u Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinden büyük bir göç yaflanmaktad›r. Helsinki Yurttafllar Derne¤i’nin
verilerine göre, her y›l Türkiye’ye mülteci
statüsü alabilmek için 40’tan fazla ülkeden
binlerce insan gelmektedir. Ço¤unlukla iflkence görmüfl, maddi geliri olmayan ve
Türkçe konuflamayan bu insanlar›n bar›nma,
sa¤l›k, e¤itim gibi hizmetlere ulaflma olanaklar› son derece s›n›rl›.
Türkiye’de resmi rakamlara göre 10 bine yak›n s›¤›nmac› oldu¤unu biliniyor. Fakat
‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n geçen y›lki aç›klamalar›na göre ülkede kaçak olarak bulunanlar›n
say›s› 50 bine yak›n. ‹TO’nun yapt›¤› araflt›rmaya göre, Türkiye’ye her y›l yaklafl›k 300
bin kaçak göçmen giriyor. Bu göçmenlerin
yar›s› ev iflleri ve bak›c›l›¤›n yan› s›ra, fuhufl,
inflaat, tekstil, g›da sektörlerinde çal›fl›yor.
163 farkl› ülkeden gelen kaçak göçmenlerin
say›s› 1 milyonu buluyor. Türkiye’ye illegal
yollarla girifl-ç›k›fl yapmaya çal›fl›rken veya
Türkiye’de yasad›fl› konumdayken yakalanan göçmenlerin say›s› 1995’te 11 bin 362
iken, 2001 y›l›nda 92 bin, 2002 y›l›nda 82
bin gibi yüksek rakamlar› ulaflm›fl durumda.
1995 ve 2003 aras›nda Türkiye’de yakalanan yasad›fl› göçmen say›s› tam 419 bin!
Do¤u Avrupa ülkelerinden ifl aramak
için yasal olarak gelen göçmenlerden Moldoval› kad›nlar ev ifllerinde, Moldova, Uk-
Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’de adli bir tutsak intihar etti
Devlet, F Tipi hapishanelerde “›slah etme” ad› alt›nda tutsaklar›n kiflilik de¤erlerine
sald›rmakta, en küçük insani talepler yok say›lmakta, hak gasplar› ve keyfi uygulamalar
yoluyla birbirinden yal›t›lm›fl olan tutsaklar
için yaflam koflullar› daha da zorlaflt›r›lmaktad›r. Devlet, tecrit politikas›yla baflaramad›¤›
imha ve yok etmeyi baflka yollarla denemekten de geri durmamakta. Hapishanelerde
ölümcül rahats›zl›¤› olan, kal›c› psikolojik sorunlar› olan siyasi tutsaklar› adeta ölüme terk
etmektedir. Erol Zavar, Yaflar ‹nce, Mesut
Deniz, Hatice Bolat ve isimlerini sayamayaca¤›m›z onlarca tutsak, bu kal›c› hastal›klarla
bo¤uflmaktad›r. Tedavileri bilerek engellenerek, iflkenceye çevrilerek tutsaklar yok edilmeye çal›fl›lmaktad›r.
Di¤er yandan F Tipi hapishanelerde bulunan adli mahkumlar da tecrit-tredman sisteminden a¤›r flekilde etkilenen kesimdir. ‹nfaz
rejimi devrimci tutsaklar taraf›ndan gelifltirilen karfl› mekanizmalarla bofla ç›kar›labildi¤i
halde, ayn› durum adli mahkumlar aç›s›ndan
geçerli olmayabilmektedir. Bunun sonucunda
do¤al olarak adli mahkumlarda tecrit-tredman sisteminin etkilerini a¤›rlaflt›rmakta, psikolojik çöküntülere yol açmaktad›r. Bilindi¤i
gibi F Tipi hapishaneler bugüne kadar birçok
intihar olay›na sahne olmufltur.
Yaflanan bu durumun son örne¤i Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’nde Zeki Ünlü adl› adli
hükümlünün 15 Eylül 2007 tarihinde bulundu¤u hücrenin banyosunda kendisini asmas›yla yaflanm›flt›r. Uzun bir süredir hapiste
olan Ünlü, tecrit sisteminin yaratt›¤› psikolojik tahribat›n etkisi ile intihara yönelmifltir.
Psikolojik sorunlar yaflad›¤› hapishane
idaresi taraf›ndan bilinen Ünlü, tedavi koflullar›n›n yarat›lmas› yerine var olan sorunlar›n›
derinlefltirecek uygulamalara maruz kalm›flt›r. Hapishane atölyesinde çal›flan Ünlü’nün
önce “disipline etme” anlay›fl›yla atölyeye
ç›kmas› engellenmifltir. Bunun d›fl›nda baflka
disiplin cezalar› verilerek durum daha da
a¤›rlaflt›r›lm›flt›r. Ki bu cezalardan biri de
hücre cezas›d›r. Ünlü’nün içinde bulundu¤u
psikolojik durum yak›n›nda bulunan di¤er
mahkumlar taraf›ndan da fark edilmifl ve idareye bu duruma dair tedbir almalar› yönlü
baflvurularda bulunulmufltur. Hapishane idaresi ise tedavi koflullar›n› sa¤lamak yerine sorunu geçifltirerek, sorunu havaland›rma kap›lar›n› s›rayla açmak gibi bir nevi hücre cezas›
olan yöntemle çizmekte bulmufltur.
Anlafl›laca¤› gibi idarenin sorumsuz-duyars›z davran›fllar› Ünlü’nün tecritten kaynakl› yaflad›¤› psikolojik sorunlar› daha fazla
tecrit uygulayarak “çözmeye” çal›flmas›, sonuçta Ünlü’nün intihara sürüklenmesine yol
açm›flt›r. Bu intihar›n sorumlusu, tecrit-tredman sistemini bilinçli bir politika olarak dayatan devlet ve yine uygulaman›n sorumlusu
olan hapishane idaresidir. Bir kez daha
söylemek gerekirse söz konusu olan intihar
de¤il devlet eliyle ifllenen bir cinayettir.
rayna, Romanya ve Rusya’dan gelen kad›nlar fuhufl ve e¤lence sektöründe, Moldova ve Romanyal› kad›nlar tekstil sektöründe, ‹ran, Irak, Moldova ve Romanya’dan gelen erkekler inflaat, de¤iflik ülkelerden gelen
kad›n ve erkek göçmenler ise lokanta ve g›da sektöründe ifl buluyor. Bu göçmenlerin
vizeleri bitince yenilemiyor. Transit geçifl
yapan göçmenler ço¤unlukla ‹ran ve Irak
olmak üzere Ortado¤u’dan gelen göçmenler oluyor. Ülkemiz hâkim s›n›flar›n›n göçmenlere yaklafl›m› da t›pk› efendileri gibi olmakta. Göçmenler en kötü koflullarda ucuz
ifl gücü olarak kullan›lmaktad›r.
Son olarak Festus Okey isimli bir Nijeryal›’n›n Beyo¤lu Polis Karakolu’nda katledilmesi ile yeniden gündeme gelen göçmenlere yönelik sald›r›lar devletin ›rkç› yüzünü
de gözler önüne sermektedir. Ülkemizde
yaflayan çeflitli milliyetlerden emekçilere
imha ve inkâr politikas› uygulayan egemen
s›n›flar, göçmenlere sald›rmaktan geri durmuyor. Göçmenler potansiyel suçlu muamelesi görüyor her an s›n›r d›fl› edilme, iflkence görme korkusu ile yafl›yor.
(H. Merkezi)
Temel Haklar
ve Özgürlükler
Derne¤i’ne sald›r›
Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’nin ‹kitelli’de
bulunan bürosuna 24 Eylül
günü akflam saatlerinde çeteler taraf›ndan sald›r› düzenlendi.
Saat 22.00 dolaylar›nda, silahl› ve sopal› 30 çete üyesinin ‹kitelli Temel
Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’ne
yönelik sald›r›s›nda derne¤in camlar› ve
içerdeki eflyalar tahrip edildi. Atatürk
Mahallesi 1. Sokak 51 numarada bulunan derne¤e yönelik sald›r›da içeride
bulunan dernek üyeleri ile sald›rgan
grup aras›nda arbede yafland›.
Sald›r›da darp sonucu bir kifli yüzünden yaralan›rken, çete üyeleri sald›r›n›n
ard›ndan mahalle aralar›nda silahlarla
atefl ederek da¤›ld›klar. (H. Merkezi)
Rakamlar
hükümeti
yalanlad›!
Bugüne kadar devletin “iflkenceye
s›f›r tolerans”, “münferit olaylar”,
“düflünce özgürlü¤ü vard›r” vb. aç›klamalar› ‹nsan Haklar› Derne¤i ve benzeri kurumlar›n aç›klad›¤› rakamlarla yalanlanagelmiflti. Bu gelenek yine bozulmad›
ve devletin temsilcisi Baflbakan›n tüm iddialar›na karfl›n ‹HD, y›l›n ilk alt› ay›nda
451 kifli hakk›nda 94 dava aç›ld›¤›n›, 103
davada 193 kifliye 229 y›l 3 ay 15 gün hapis ve 7.981 YTL para cezas› verildi¤ini
aç›klad›.
‹HD, 2007 y›l›n›n Ocak-Haziran döneminde ifade özgürlü¤ünü kullanan 451 kifli hakk›nda 94 dava; 361 kifli hakk›nda da
88 soruflturma aç›ld›¤›n› aç›klad›.
‹HD, bu rakamlar›n “düflünce özgürlü¤ü alan›nda geçmifl y›llara
oranla herhangi bir ilerlemenin sa¤lanamad›¤›n› ispatlad›¤›n›” duyurdu.
Derne¤e göre, bu dönemde aç›lan davalardan 17’si “Türklü¤ü, Cumhuriyeti,
Devletin kurum ve organlar›n› afla¤›lama”
bafll›kl› Türk Ceza Yasas›’n›n (TCK) 301.,
22’si “Suçu ve suçluyu övme” ile ilgili
215., 4’ü 314., 2’si “Halk› kin ve düflmanl›¤a tahrik veya afla¤›lama” bafll›kl› 216.,
2’si “Adil yarg›lamay› etkilemeye teflebbüs” fiiline iliflkin 288. maddelerden; 20’si
“terör örgütü propagandas›”na dair Terörle Mücadele Yasas›’n›n (TCK) 7. maddesinden; 2’si Atatürk Aleyhinde ‹fllenen
Suçlara ‹liflkin Kanun’dan ve 1’i de eski
TCK’n›n 312. maddesinden aç›ld›.
Ayr›ca, 301’den aç›lan davalardan 25,
215’den aç›lanlardan da 23’ünün, 216’dan
da 4’ünün de bu dönemde sonuçland›¤›
duyuruldu.
‹HD Genel Baflkan Reyhan Yalç›nda¤
imzas›yla yay›mlanan aç›klamada, “ifade
özgürlü¤ünün suç addedilmesi sadece yarg›lama sonucu do¤urmuyor, milliyetçi kesimlerin provoke
edildi¤i flovlara ve linççi sald›r›lara
da dönüflebiliyor” denildi.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 8
Politik gündem
Rejimin yap›sal krizini çözmek ve
de ayn› zamanda konjonktürel ihtiyaca göre yeniden flekillendirmek
ad›na ortaya at›lan “Anayasa de¤iflikli¤i”ne iliflkin tart›flmalar, bu defa TÜS‹AD gibi patron örgütlenmelerini de içine alarak sürüyor.
Aç›kland›¤› kadar›yla, anayasa
tasla¤›na bakt›¤›m›zda, neo-liberal
politikalar›n hayata geçirilmesi
önündeki tüm engellerin kald›r›lmas› yönünde en sab›rs›z olan bu kesim, bu yönlü beklentilerinin çok da
d›fl›nda olmayan bu tasla¤a karfl› ne
oldu da karfl› ç›kma ve bunun üzerinde aç›klamalar yapma ihtiyac› hissetti? Hem de, özellikle de seçimler
öncesinde ve sonras›nda AKP’ye
verdikleri deste¤i her f›rsatta dile
getirirken.
Örgütlenme hakk›n›n önüne yeni engeller ç›karma gibi, iflçi-emekçi
düflman› politikalar› içeren bu Anayasa tasla¤›na patron örgütlerinin
neden tepki verdi¤i asl›nda çok aç›k:
bunca kendi lehlerine düzenlemeye ra¤men, zaten krizde
olan sistemin kilitlenmesinden
ve yönetememe krizini de içeren krizin büyümesinden duyulan korku. Çünkü böylesi bir kilitlenme ve yönetememe krizinin
büyümesi, her anlamdaki istikrar›n
da, belki uzunca süre denetim alt›na
al›namayacak biçimde bozulmas› demektir. Ve komprador sermayeyi korkutan da budur.
Anayasa tart›flmalar› s›ras›nda
türban ve laiklik meselelerinin neredeyse tek tart›flma noktas›n› oluflturmas›, ülkenin egemen s›n›flar›
aras›ndaki güçler dengesinin her an
de¤iflebilece¤i izlenimi yaratmaktad›r. Bugün AKP’den yana gibi görülen dengelerin, laiklik, türban tart›flmalar›n›n daha da alevlenmesi durumunda askerin ve de bir bütün olarak laiklik 盤›rtkanl›¤› yapan kesimin
lehine de¤iflebilme ihtimalini de gözard› etmek istemeyen sermayenin
ç›k›fllar›n›n ard›nda, asl›nda bu kesimlerle ters düflmeme mant›¤› da
yat›yor. Bugün AKP’nin arkas›nda
gibi görünen ABD’nin yar›n kendi
ç›karlar›n› tehdit edecek biçimde istikrars›zlaflm›fl bir ülke karfl›s›nda
tavr›n› de¤ifltirebilme ihtimali hiç de
uzak de¤ildir. Sermayenin ç›k›fllar›n›
ayn› zamanda bu aç›dan da de¤erlendirmek gerekmektedir.
Komprador sermaye
evdeki bulgurdan
olmak istemiyor
29 Eylül tarihli gazete sayfalar›na
bakt›¤›n›z zaman Irak ve TC aras›nda
imzalanan son anlaflma ile ilgili çok fley
bulamam›fls›n›zd›r. Kiral›k kalemflorlar›n bu konuda suskun kalmas› dikkat
çekici ve anlaml›d›r. Anlaflmadan, Irak
Kürt Bölgesel Yönetimi Baflkan› Barzani’nin dayatmas› sonucu “s›cak takip/s›n›r ötesi harekat” ile ilgili madde ç›kar›lm›flt›r. Cumhurbaflkan›’n›n
kim olaca¤› tart›flmalar›ndan önce ilk
s›rada gelen “s›n›r ötesi harekat gereklidir yaygaras›” bu anlaflmayla beraber flimdilik rafa kald›r›lm›fl görünüyor. Rafa kald›r›lan sadece bu manipülasyon argüman›d›r. Yoksa sald›r›lar her yerde devam etmektedir.
Farkl› biçimleriyle yaflanan siyasal kriz,
esasen yaklaflan ekonomik krizi gizlemeye yöneliktir. Korkunun kayna¤›
krizle beraber yükselecek toplumsal
muhalefetin komünist ve devrimci hareketle kucaklaflmas› olas›l›¤›d›r. Haz›rl›klar bu yöndedir.
Anlafl›laca¤› üzere TC ve Irak devletleri aras›nda “güvenlik” konulu bir
anlaflma imzalanm›flt›r. TC’nin bu anlaflmayla beklentileri-hedefleri nelerdi?
Birincisi; Devlet bu anlaflma ile
PKK’ye yönelik imha sald›r›lar›nda daha genifl manevra alanlar›na sahip olacak, gerillan›n üs alanlar›na yönelme
imkanlar›na yaklaflabilecekti. ‹kincisi;
Daha çok Irak devletine yapt›r›m uygulayan bu anlaflman›n önemli bir maddesi de, PKK’nin Irak’taki finans, haberleflme, ulafl›m kaynaklar›n›n engellenmesi, PKK’nin esnek bir federatif yap›
içinde, özerk bir devlet olarak öngörülen Kürt Devleti üzerindeki etkisini
yok etmektir. Üçüncü bir nokta da;
Irak s›n›r›ndan 75 km içlere kadar askeri sald›r› düzenlemekle kalmay›p, bu
alanda bir nüfuz gücüne sahip olmay›
hedeflemekteydi. Hat›rlanaca¤› gibi,
Kürt Devleti gündeme her geldi¤inde,
TC faflizminin ç›karlar› gere¤i kardefl
olarak ilan etti¤i Irak Türkmenlerinin
haklar›n›n çi¤nendi¤inden dem vurmaktayd›. Ancak
“Anayasa
de¤iflikli¤i”ne
iliflkin
tart›flmalar,
bu defa TÜS‹AD
gibi patron
örgütlenmelerini
de içine alarak
sürüyor.
Ancak TÜS‹AD ad›na yap›lan ve
TÜS‹AD’›n kimi üyelerince “kendini
ba¤lar” denilen ç›k›fl›n, giderek büyüyen bir medya devi olman›n yan›s›ra, ülkenin en büyük sermayelerinden biri olma yolunda h›zla ilerleyen
ve hatta art›k en büyük sermaye
gruplar›ndan biri olan Do¤an’lardan
gelmesi de meselenin bir di¤er yan›n› oluflturuyor. Bilindi¤i gibi Do¤an Grubu’nun sermayesini en
fazla
büyüttü¤ü
dönem,
AKP’nin hükümet oldu¤u dönemdir. Böylesi “iyi iliflkilere”
ra¤men bir ç›k›fl yap›labiliyorsa,
korku gerçekten büyük demektir. Bu korku ise, pirince giderken
evdeki bulgurdan olma korkusudur.
Anlafl›lan, sermayeye daha genifl sömürü-talan alanlar› yaratmay› ve
yerli sermayenin yan› s›ra, uluslararas› tekellere de ülkenin zenginliklerini peflkefl çekmenin önündeki tüm
engelleri kald›rmay› içeren bu anayasa tasla¤›nda uzlafl›lamamas› durumunda ortaya ç›kabilecek durum
sermayeyi oldukça ürkütmektedir.
Faflist Kemalist
düzenlemeler
miad›n› doldurunca....
‹lginçtir (asl›nda do¤ald›r) ki,
Anayasa üzerinde tart›flma yürütü-
lürken “özgürlükler”, “demokrasi” vb. söylemleri dilinden düflürmeyenler, bu kavramlar› sadece türban ve laiklik üzerinden getirmekteler. Bundan da, bu kesimlerin asl›nda özgürlük ve demokrasiden ne
anlad›klar› ortaya ç›kmaktad›r. Onlar bu de¤erlerin de¤il, asl›nda faflist
Kemalist rejimin yara almas›ndan,
devam›n›n tehlikeye girmesinden
korkmakta ve bunun pefline düflmekteler. Oysa faflist Kemalist rejim
çoktan miad›n› doldurmufltur. Kemalizm’in çizdi¤i s›n›rlar bugün
komprador burjuvaziye bile dar gelmektedir.
Egemen s›n›flara art›k dar gelen
bir di¤er unsur ise, 12 Eylül Anayasas›’d›r. Neo-liberal politikalar›n
hayata geçirilmesine h›z verilmesi,
her ne kadar 12 Eylül ve onun
‘82’de ç›kar›lan anayasas›yla birlikte
olmuflsa da, art›k bu Anayasa da ne
emperyalistlerin ne de ülkedeki egemen s›n›flar›n ihtiyac›na cevap vermekten uzakt›r. ‘82 Anayasas› üzerinde zaman zaman de¤ifliklikler yap›lm›fl, ancak iflçi emekçilerin haklar›n› daha da k›s›tlamay›, sermayeye
ise daha fazla özgürlükler tan›may›
hedefleyen bu de¤ifliklikler de çözüm olmam›flt›r. Gelinen noktada
ise tümüyle de¤ifltirilmesi gündeme
defas›nda farkl› bir üst isimle yeniden
ve yeniden yay›mlanan Gündem “özgür bas›n” alan›nda bir gelene¤i de
temsil ediyor. Gündem, belki de en
çok bu yönüyle faflizmin bütün sald›r›lar›na karfl› durufluyla bir klasik olarak
kabul edilmeyi hak ediyor. En son 2829 Eylül tarihli bas›mlar›yla Azadiya
gelmifltir.
Bugün AKP’nin hem emperyalistlerin hem de sermayenin büyük
bir kesiminin deste¤ini alarak yeniden hükümet olmas› ya da kendi deyimleriyle seçimlerden “büyük bir
zaferle” ç›kmas›, seçimler öncesinde bafllat›lan de¤ifliklik tart›flmalar›n›n, hemen seçimler sonras›nda somutlaflt›r›lmas› çabalar›n› da getirmifltir. K›sacas›, faflist Kemalist
düzenlemeler miad›n› doldurunca, bugün AKP’yi destekleyen
egemen klik devletin tüm kurum ve
yasalar›n›, kendi ç›karlar› do¤rultusunda, yeniden düzenlemeye çal›flmaktalar.
Özgürlükler
anayasayla de¤il, s›n›f
mücadelesiyle gelecek!
Egemen klikler aras›ndaki ç›kar
mücadelesi sürerken, Anayasa tart›flmalar›n›n neye hizmet etti¤ini iyi
tahlil etmek gerekmektedir. Ve bundan hareketle de bu tart›flmalarda
taraf olman›n ne anlama gelece¤ine.
Devrimci-demokrat ve ilerici kesimler uzunca y›llard›r 12 Eylül Anayasas›’n›n de¤iflmesi ve hatta tüm
sonuçlar›yla birlikte ortadan kald›r›lmas› mücadelesi verdiler ya da en
az›ndan bunu dillendirdiler.
ruz: (Diyarbak›r’daki e¤itim süreci ile
ilgili ifadeden) “O süreçte benimle
birlikte 40-50 ajan da gelmiflti.
Baz›lar›n› da tan›yordum. Biz de
böyle sahnenin karfl›s›ndaki koltuklarda oturduk… Herkes kendi
bölümünde kalk›yor e¤itim veri-
n
o
y
s
a
r
e
p
o
i
s
e
t
ö
S›n›r
r
a
l
n
a
l
a
k
e
y
i
r
e
g
盤l›klar›ndan
Kürt
Bölge Meclisi’nde de temsil edilen
Türkmen vekillerin grup baflkan›, Türkmenlerin hiçbir zorlukla karfl›laflmadan
Meclis’te temsil edildiklerini, haklar›n›n
çi¤nenmedi¤ini, bu nedenle Türkiye’nin
Irak konusunda kendileri üzerinden
politika gelifltirmemeleri gerekti¤ini ifade etmiflti. Bu tepki, Türkmenler üzerinde TC’nin nüfuz gücünü ifade etmesi aç›s›ndan önemlidir. Ancak TC’nin
özellikle Musul ve Kerkük çevresinde bir nüfuz alan› oluflturmas› bununla
s›n›rl› kalm›yordu. Geçmiflten beri bu
bölgede kontra faaliyeti sürdürdü¤ü bilinen TC, bu önemli kozunu kullanmaktan yoksun kal›nca ise kontra faaliyetlerini yo¤unlaflt›rm›fl bulunmaktad›r.
Bu konuya geçmek için yeni bir paragraf açarsak;
Ölüm mangalar›
iflbafl›nda
Bildi¤iniz gibi; Gündem gazetesi
bir kez daha kapat›lm›fl bulunuyor. Her
Welat eki olarak tekrar karfl›m›zda.
Ölüm Mangalar› bafll›kl› dizsiyle kontrgerilla gerçe¤ini bir kez daha iffla etmektedir. Bu dizinin ilk bölümünü okudu¤umuzda zorla ajanlaflt›r›lan köylülere uygulanan iflkenceler bir tarafa, J‹TEM gerçe¤ini aç›kça görebilmekteyiz.
Bir kez daha a盤a ç›kan fludur ki, J‹TEM devletin bizzat kendisinin örgütledi¤i bir illegal sindirme-katliam flebekesidir. Sözü burada, PKK taraf›ndan, a盤a ç›kar›lan, sorgulanan J‹TEM elemanlar›ndan M. Sait Y›ld›r›m’a b›rak›yo-
yor. Diyarbak›r valisi Efkan Ala da
ilk gün oradayd›. O da kalkt›. Diyarbak›r’da halk içerisinde yap›lmas› gerekenlerden bahsetti.
Halk› nas›l yönlendirebilece¤imizi, onlardan nas›l bilgi alaca¤›m›z›,
eylemlerde içlerine nas›l s›zabilece¤imizi anlat›yordu…’’ Fazla söze
gerek yok asl›nda iflte karfl›n›zda, flimdinin en üst düzey bürokrat›, yeni Baflbakanl›k Müsteflar›, burjuva medyan›n demokratl›k cilas› çekti¤i Efkan Ala ›fl›l ›fl›l
par›ldamakta. Görevini “iyi” yapm›flt›,
5-18 Ekim 2007
En basit tan›m›yla, iflçi emekçi y›¤›nlar›n örgütlenme, grev, T‹S vb.
temel haklar›n› neredeyse bir bütün
olarak ortadan kald›ran, YÖK gibi
gerici-faflist bir kurumla e¤itimin bilimsel olmaktan tamamen ç›kar›lmas›n› getiren bu Anayasa’n›n de¤iflmesine iliflkin tart›flmalar bugün hala
sürmektedir. Özellikle de egemenlerin anayasay› de¤ifltirme e¤ilimlerinin h›z kazand›¤› ve bu yönlü kendi
içlerinde de anlaflmazl›klar yafland›¤›
bir süreçte, kimi çevreler bu tart›flmalara taraf olur bir pozisyona düflebilmekteler.
Öncelikle flunu ortaya koymak
gerekmektedir ki, Anayasa’da yap›lmak istenen de¤ifliklikler, hatta bir
bütün olarak kald›r›larak, bafltan sona yenilenmesi söz konusu olsa bile,
bu de¤iflim iflçi-emekçi y›¤›nlar›n ve onlar›n öncülerinin verdikleri mücadelenin sonucu ortaya ç›kan bir de¤iflim olmayacakt›r. Tekrar etmek gerekirse, bu
de¤iflim hem ülke egemenlerinin
hem de emperyalistlerin dönemsel
ihtiyac›n›n ürünü olarak ortaya ç›kacakt›r. Tart›flmalar› yaratan da zaten
bu ihtiyaç olmufltur.
Oysa üzerinde tart›fl›lan Anayasa’n›n tasla¤›na bile bakt›¤›m›zda,
bunun özünün de 12 Eylül Anayasas›’ndan çok farkl› olmad›¤›n›/olamayaca¤›n› görebiliriz.
Çünkü mevcut düzen de¤iflmedi¤i sürece, egemenlerin yapt›¤› anayasalar›n gerici-faflist özelli¤i de¤iflmeyecek, karakter olarak ayn› kalacakt›r. Bugün ülkede geçmiflten günümüze haz›rlanan tüm anayasalar,
ruhunu Osmanl›’dan almaktad›r.
Osmanl›’n›n bask› ve zora dayal›
egemenlik anlay›fl›ndan. Ülke tarihinde ç›kar›lan tüm anayasalara bakt›¤›m›zda, bunlar›n hemen tümünün
1876 ç›kar›lan ve “Kanun-i Esasiye” (Temel Kanun) olarak bilinen
anayasan›n, üzerinde dönemsel ihtiyaçlara göre de¤ifliklik yap›lm›fl halini görürüz. Kald› ki bu de¤ifliklikler
genelde kullan›lan deyimler üzerinde yap›lan de¤iflikliklerdir. En esasl›
de¤iflikliklerden biri ise, “ülke topraklar›nda yaflayan vatandafllara hangi din ve mezhepten
olursa olsun Osmanl› denir” tan›mlamas›ndaki Osmanl›”n›n yerini,
sonraki y›llardaki Türklefltirme politikalar› çerçevesinde “Türk” tan›m›-
n›n almas›d›r. Bunun d›fl›nda, ülkenin
bölünmez bütünlü¤ü, devlet dairelerinde Türkçe zorunlulu¤u gibi, faflist-›rkç› yaklafl›mlar hep korunmufltur. Bu durum yeni Anayasa tasla¤›nda da çok farkl› de¤ildir. Özellikle de iflçi-emekçilerin örgütlenme
haklar›na iliflkin daha büyük k›s›tlamalar, böylelikle de sald›r›lar yer
alan yeni taslak, sadece bunlara bak›lmas› durumunda bile, kimin ç›karlar›na hizmet etti¤ine ›fl›k tutmaktad›r. Bu Anayasa ayn› zamanda neoliberal sald›r›lar› daha boyutlu hayata geçirmeye dönük bir anayasa olmas› bak›m›ndan “neo-liberal Anayasa” olarak da tan›mlanabilir.
Kimi ayd›nlar›n bu yeni anayasa
haz›rl›klar›na “12 Eylül Anayasas›-2” demeleri ise bofluna de¤ildir.
Hatta temel hak ve özgürlükleri çok
daha boyutlu k›s›tlamas› ve bunlara
dönük daha kapsaml› sald›r›lar içermesi bak›m›ndan, “gelen gideni
arat›r” denecek bir Anayasad›r haz›rlanan. Sadece bu yönüyle bile, bu
tart›flmalara “12 Eylül Anayasas›
de¤ifliyor” vb. yaklafl›mlarla taraf
olmak demek, hem AKP’ye hem de
O’nu destekleyen egemen kliklere
destek ve taraf olmak demektir.
Gerek TÜS‹AD ile AKP aras›nda
gerekse bir bütün olarak egemen
klikler aras›nda anayasa üzerinden
yürütülen tart›flmalar yukar›da da
belirtti¤imiz gibi, kendi ç›karlar›n›
korumaya dönük oldu¤u gibi, kimi
sermaye çevrelerinin daha fazlas›n›
elde edelim derken, eldekini yitirme
tehlikesinden duyulan korkunun
ürünüdür.
Bunun içindir ki, tart›flmalara taraf olma e¤iliminden ziyade, iflçiemekçilerin ve tüm ezilen kesimlerin
bu yeni anayasa aldatmacas›na taraf
olmas›n› engellemek ve sistemin yeni bir sald›r› politikas› oldu¤unu kavratarak, s›n›f mücadelesini yükseltmek göreviyle karfl› karfl›yay›z. Temel hak ve özgürlükler, egemenlerin
haz›rlad›¤› anayasayla de¤il, sömürü
ve talan sistemini tüm kurum ve kurulufllar›yla ortadan kald›rarak elde
edilecektir. Gerçek demokrasi
de ancak o zaman gelecektir.
Çünkü o demokrasi, iflçi-emekçi y›¤›nlar›n ve de tüm ezilenlerin yükseltece¤i s›n›f mücadelesiyle elde edilen, gerçek Halk Demokrasisi olacakt›r!
2006 Amed Serh›ldan›’nda faflizmin kurumlar› aras›nda iyi bir koordine unsuru olarak, ço¤u çocuk ve yafll› on bir insan›m›z›n katledilmesinde önemli bir
rol üstlenmiflti.
Yukar›da dedi¤imiz gibi J‹TEM’in
çal›flmalar›n›n Türkiye ile s›n›rl› olmad›¤› bilinen bir gerçekti. Bu gerçek bir
kez daha dile geliyor. Söz yine ayn› J‹TEM eleman›nda: “…Bu operasyona
göre (TSK’n›n Kandil’i hedefleyen Sarmafl›k isimli operasyonu anlat›yor…)
öncelikle Güney Kürdistan’daki
Kürt bölgelerine s›zd›r›lm›fl birliklerce o hattan bir çember oluflturulacakm›fl. Güneyli güçlerin de
istihbarat ve engelleme gibi k›smi
deste¤i de al›nacakm›fl…’’ ‹flte durum böyle ancak, ekonomik-siyasi geliflmeler böylesi bir duruma flimdilik
olanak tan›m›yor. Her ne kadar TSK
eliyle yürütülen provokasyon faaliyetleri devam etse de geliflmeler bunu engellemekte. R. T. Erdo¤an, ABD’de
geçti¤imiz günlerde yapt›¤› konuflmada,
PKK’nin tank ve toplara sahip oldu¤unu belirterek, ABD’nin harekete geçmesini istedi. Daha do¤ru bir ifadeyle;
efendisinden bir çözüm yolu diledi. Ancak efendisi, bunun adeta bir deli saçmas› olaca¤› yönünde cevap vermekte
gecikmeyecekti. Konuflmadan sadece
bir gün önce de ABD Kongresi’nde
Irak’›n gelece¤i oyland›. Ba¤lay›c›l›¤› olmayan ancak iflin rengini belli eden bu
oylama sonucu, Irak’ta esnek bir federatif yap›n›n gereklili¤ini öngörüyor. Fiili anlamda var olan ve yasal zemini sa¤lamlaflt›r›lacak bir Kürt Devleti’nin kurulaca¤› anlam›na gelen bu oylama
TC’nin heveslerini törpülemifltir.
Irak’›n yeniden siyasal yap›land›r›lmas›
plan›n›n içeri¤i Ekim ay› sonunda biri
Kuveyt’te, di¤eri ‹stanbul’da ABD ve
Irak’a komflu devletlerin yapaca¤› bir
toplant›yla doldurulacak. ABD, uflaklar›na ve uflaklaflt›rmak istediklerine yeni sald›r› planlar›n› kavratacak.
Yeni dalgak›ranlar
gelifltirelim!
Dedi¤imiz gibi s›n›r ötesi operasyon, bizzat ABD taraf›ndan flimdilik
durdurulmufl bulunmakta. Buna bu konuda, muhatab›n Ba¤dat olaca¤› görüntüsü de, özellikle bu son anlaflma ile
eklenmifl bulunuyor. TC’nin Irak Kürdistan›’nda gerçeklefltirece¤i sald›r›lar
ise ABD taraf›ndan/aç›s›ndan katlanabilir düzeyde tutulmaktad›r. Önümüzdeki süreç ise sald›r›lar›n biçimini belirtmesi aç›s›ndan daha aç›klay›c› olacakt›r. Ne var ki, faflizm bofl durmuyor,
inkara ve imhaya devam ediyor. Yeni
Anayasa tasla¤› ve çevresinde yürütülen tart›flmalar inkar yönünde süreklili¤i ifade ederken, 27 Eylül’de DersimHozat’ta iki gençten birinin katledilmesi, di¤er gencin de yaral› kurtulmas›
ise imhan›n sürdü¤ünün en son kan›tlar› olarak ç›k›yor karfl›m›za.
Gelifltirilecek sald›r› dalgalar› hiçbir
zaman baflta Kürtler olmak üzere halka
uzak olmad›. Yeni dalgalar söz konusudur. O halde yeni dalgak›ranlar
gelifltirilmeli, düflmana ortaklafla
direnifl bilinciyle karfl› konulmal›d›r. Mutlak zafer, mutlaka gerçeklefltirilecektir. Bunu yak›nlaflt›rmak ise ancak ve ancak bizim ellerimizdedir.
İşçi-köylü 9
5-18 Ekim 2007
Politik gündem
Kapitalizmin çölüne hofl geldiniz!
Küresel ›s›nma, dünya gündeminde önemli bir yer al›rken Türkiye’de de bu y›l yaflanan kurakl›k nedeniyle uzun bir zamand›r gündemdeki -öyle ki neredeyse tüm
sorunlar küresel ›s›nmaya ba¤lanarak- birçok manipülasyonla
birlikte gerçekler karart›lmaya çal›fl›l›yor. Küresel ›s›nman›n tüm dünya için art›k büyük bir tehdit oluflturdu¤u ve bu durum içerisinde ne
tür küresel oyunlar oynand›¤›n›
aç›kl›¤a kavuflturmadan küresel
›s›nmay› tart›flmak bir anlam tafl›m›yor.
‹nsanlar taraf›ndan atmosfere
sal›nan gazlar›n, sera etkisi yaratmas› sonucunda dünya yüzeyinde
s›cakl›¤›n artmas› olarak tan›mlan›yor küresel ›s›nma. 250 bin y›lda
bir dünyan›n ›s›s› 1 derece artar veya düflerken, 1850’li y›llardan bugünlere, 150 y›ll›k bir zamanda dünyan›n ›s›s›n›n 1 derece artt›¤› belirtiliyor. Bu da bize küresel ›s›nma sorununun kapitalizmin
özellikle de tekelci kapitalizmin bir ürünü oldu¤unu gösteriyor. Öyle bir aflamaya gelinmifltir
ki, sera etkisi yaratan gazlar›n sal›n›m› azalt›lsa dahi, önleyici bir etkisi
olmayacakt›r. Baz› bilim adamlar›
›s›narak iklim de¤iflikli¤ine u¤rayan
dünyan›n daha sonra bu de¤iflimin
bir sonucu olarak buzul ça¤›na geçece¤ini belirtiyorlar. Bu tür aç›klamalar “felaket senaryosu” olarak
dikkatimizi çekse de, baz› ciddi tahminlerin yabana at›l›r niteli¤i yoktur. Engels, dünyan›n her geçen gün
›s›s›n› yitirerek so¤uyaca¤›n› belirtti¤inde, kapitalizmin “küresel ›s›nma” gibi bir sorunu ortaya ç›karaca¤›n› öngöremedi belki. Ama so¤uma, dünya ›s›s›nda as›l hareket
olma özelli¤ini koruyor. Bu nedenle dünya yüzeyindeki ›s›nman›n bir
aflamadan sonra h›zl› bir flekilde
dünyan›n genel so¤umas›na hizmet
edece¤ini düflünmek yanl›fl olmayacakt›r.
Sinyalleri verilen
y›k›m…
Atmosferin çok etkenli hareke-
ne geldi. Örne¤in Hollywood sinemas›n›n son on y›lda en çok baflvurdu¤u film senaryolar›ndan birinin
do¤a felaketleri olmas› gibi.
Bu “umursamaz” tav›rlar sonucunda da konutsuzluk, açl›k, susuzluk ve salg›n hastal›klarla felaketler
çok daha kitlesel ölümlere yol açm›flt›r. Marmara’daki büyük depremde yaflananlar haf›zalardad›r.
Benzer durumlar› T. Kürdistan›’nda
yaflanan sel felaketlerinde de aç›kça
görmüfltük. Yoksul Kürt halk› kendi haline b›rak›lm›fl, bölge “felaket
bölgesi” ilan edilmeyerek, en küçük bir yard›m ve destekten dahi
kaç›n›lm›flt›.
Dünyan›n belki de en çok tart›fl›lan ve küresel ›s›nmay› sorgulatan
felaketi Güneydo¤u Asya’y› vuran
tsunami olmufltu. Bu boyutta bir
felaketle ilk defa karfl›lafl›lm›fl ve
yükselen sular yüz binlerce insan›n
hayat›na mal olmufltu. Dünyada süren iflgal ve savafllarda öldürülen
yüz binler yan›nda çok daha kitlesel
ölümler do¤al felaketlerle gerçeklefliyordu. Emperyalistler, iflgal ettikleri bölgelerde bafl e¤meyen halk›
kitlesel bir flekilde katlederek hedef
bölgelerini bir nevi insans›zlaflt›r›yorlar. Emperyalistler aç›s›ndan
dünyada çok fazla nüfus vard›r ve
küresel sermayeye hizmet etmeyen
milyonlar›n yaflam›n›n da pek bir
önemi yoktur. Onlar katledilebilir,
açl›¤a, salg›n hastal›klara ve do¤al
felaketlere maruz b›rak›larak yok
edilebilirler.
Yoksullara
susuz yaflam!
Tüm bu geliflmelerin göbe¤inde
flu an dünyadaki su kaynaklar›n›n
her geçen gün azalmas› bulunuyor.
Özellikle temiz, içilebilir su sorunu
bugün milyarlar›n yaflamsal bir sorunu durumuna geldi. Dünyada 1
milyon insan içecek tatl› su kaynaklar›ndan yoksun durumda. 2.5 milyon insan ar›t›lm›fl kirli sular› içiyor.
Kirli sulardan bulaflan hastal›klardan haftada ortalama 35 bin kifli
ölüyor. Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün
raporlar›na göre “geliflmekte olan
su ayn› olacakt›r” denmektedir.
Suyun, dünyadaki canl› varl›¤› ve
özellikle insanlar aç›s›ndan önemi
de¤il de ilk olarak ticari bir sorun
boyutuyla emperyalistlerin gündemine girmesi bugün gelinen aflamay› da aç›klar niteliktedir. Ayn› dünya tar›msal üretiminin çok uluslu
flirketlerin ç›karlar›na uygun flekillendirildi¤i gibi, dünyadaki su kaynaklar› da h›zl› bir flekilde bu ç›karlara uygun olarak flekillendirilmektedir. Bu ba¤lamda yar›-sömürgeler ve dünyan›n geri b›rakt›r›lm›fl bölgeleri sald›r›n›n öncelikli hedefleri
durumundad›r. Nas›l ki daha fazla
kâr için çok uluslu flirketler d›fl›nda
dünyadaki üretimin yok edilmesi
veya geriletilmesi gerekmekteyse,
ayn› amaçla birçok su kayna¤›n›n da
kurutulmas›, kirletilmesi, kullan›lamaz hale getirilmesi ya da emperyalist flirketlere ba¤l› hale getirilmesi
gerekmektedir. Bugün ülkemiz de
dahil, birçok yar›-sömürge ülkede
yaflanan geliflmeler tam da emperyalizmin bu su rekabetindeki ekonomik ve siyasi ç›karlar›yla ilintilidir.
Su çat›flmalar›n›n
ortas›nda Ortado¤u!
Dünyada “Sorunlu Su Havzalar›” olarak belirtilen gerginlik
alanlar›n›n bafl›nda 2050’de su k›tl›¤›n› yo¤un bir flekilde yaflayacak
olan Ortado¤u geliyor. F›rat ve
Dicle nehirleri kapsam›nda Türkiye, Suriye ve Irak’la birlikte ayr›ca
önemli bir çat›flma alan› içerisinde
yer al›yor. Petrol üretimindeki gerilemeler ve Ortado¤u’nun enerji savafllar›nda var olan konumuyla beraber düflünüldü¤ünde Türkiye’nin
çok daha büyük ve çeflitli çat›flmalar›n ortas›nda kalaca¤›n› söyleyebiliriz.
Türkiye flu an var olan kullan›labilir su oranlar›yla “su s›k›nt›s›
olan ülke” kategorisinde de¤erlendiriliyor. Ancak bu gidiflle yak›n
bir zamanda “su fakiri ülke” kategorisine gerileyece¤i de belirtiliyor.
Tabi ki tüm bu hesap ve planlar temelde emperyalistlerce yap›lmakta
ABD, yüzde 36.1 oranla atmosfere
en fazla zehirli gaz b›rakan ülke konumundad›r.
ti içerisinde, yaflanan iklim de¤ifliklikleriyle art›k ya¤mur ne zaman,
nereye ya¤acak, sel veya kurakl›k
nerelerde gerçekleflecek tahmin
etmek de zorlafl›yor. Dünyam›zdaki
daha ileriki geliflmelerin insanl›¤›
çok daha büyük felaketlerle karfl›
karfl›ya b›rakaca¤› apaç›k ortada.
Do¤a asl›nda bunun sinyallerini çok
önceden vermeye bafllam›flt›. ‹lk
önce çeflitli hayvan türlerinin nesli
tükenmeye bafllam›fl, ozon tabakas›
delinmeye, dünyan›n her taraf›nda
buzullar erimeye, ormanlar yanmaya, seller, tufanlar ve tsunamiler yaflanmaya bafllam›flt›. Emperyalistler
ise tüm bu geliflmeleri film seyreder
gibi seyrettiler. Hemen hiçbir önlem al›nmad›¤› gibi, felaketler sonucu oluflan kay›plar ve sonras›nda
gelifltirilen “telafi” yöntemleri kapitalistlerin önemli bir kâr alan› hali-
Tart›flmalar›n oda¤›nda bulunan
küresel ›s›nma, bugün kapitalistleri
ve onlar›n ekonomik ç›karlar›n› da
tehdit eder boyuta gelmifltir. fiu an
gösterilen ilginin as›l nedenini de
bu oluflturmaktad›r. Fakat emperyalist rekabetin s›n›rl› dahi olsa
dünya çap›nda çeflitli önlemler
al›nmas›n› mümkün k›lmad›¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Sorunun çözümünde yeterli bir etkisi bulunmayan Kyoto Protokolü’nü dahi
ABD emperyalistleri (ve TC de)
imzalam›yor. Bunun nedeni ise
“ulusal ç›karlar” olarak gösteriliyor. ABD için bu ulusal ç›karlar›n
emperyalist ç›karlar oldu¤u, Türkiye gibi yar›-sömürge ülkelerde ise
emperyalizme uflakl›k çizgisinde
ekonomik ç›karlar oldu¤u aç›kt›r.
Bugün ABD, yüzde 36.1 oranla atmosfere en fazla zehirli
gaz b›rakan ülke konumundad›r. ABD emperyalizminin sad›k
yar› sömürgelerinden Türkiye’nin
ise sera etkisi yaratan gazlar›n sal›m›n›nda en h›zl› art›fl gösteren ülke olmas› dikkate de¤erdir.
ülkelerde” hastal›klar›n yüzde
80’ine kirli sular yol aç›yor. Bunlar
yoksul dünyan›n çarp›c› rakamlar›… Fakat bu kadar de¤il. Bir
ABD’li günde ortalama 500 litre,
bir ‹ngiliz ise 200 litre su tüketiyor.
Birçok yoksul ülkede ise bu oran
10 litrenin dahi alt›na düflüyor. Örne¤in Gambiyal›lar 3.3 litre su kullanarak yaflamlar›n› sürdürüyorlar.
Elektrik üretimindeki yeri, nükleer, termik vb. santrallerde duyulan ihtiyaç, tar›msal üretimdeki
önemi (dünyadaki tatl› su kaynaklar›n›n % 70’i tar›mda kullan›l›yor) ve
yaflam› do¤rudan ya da dolayl› bir
biçimde etkileyen birçok nedenden
kaynakl› su sorunu, temel bir mücadele alan› da olmufl durumda. Art›k
“su savafllar›” ciddi ciddi tart›fl›l›r
durumdad›r. Öyle ki “20. yüzy›lda
petrol neyse, 21. yüzy›lda da
ve hayata geçirilmektedir. Sa¤l›k
Bakanl›¤›’n›n AB direktiflerine
uyum çerçevesinde 2003 ve 2004
y›llar›nda yürürlü¤e koydu¤u “Do¤al Mineral Sular Hakk›nda
Yönetmelik” ile “‹nsani Tüketim Amaçl› Sular Hakk›nda
Yönetmelik”ler tam uygulanmaya
baflland›¤›nda ülkede su sektöründe
önemli de¤iflikliklerin yaflanaca¤›
ortadad›r. Tar›msal üretimde yaflanan geliflmelerin bir baflka versiyonunun suda da yafland›¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Kalite, verimlilik,
AB standartlar› vb. olarak ifade edilenler suda baflka veya benzer adlarla ülkeye dayat›lmaktad›r. Tar›mda bilinçli olarak üretim geriletilir
veya baz› ürünler yok edilirken su
kaynaklar› da benzer flekilde kurutulmakta, kirletilmekte veya bir flekilde kullan›lmaz hale getirilmekte-
dir. Yaflanan kurakl›kla paralel kopart›lan f›rt›na ve
dönen onlarca oyun
bu çerçevede anlam›n›
bulmaktad›r.
Devletin su kaynaklar› üzerindeki yönetim,
planlama ve kontrolü
bilinçli ad›mlarla zafiyete u¤rat›larak ciddi boyutta su sorunlar› oluflturuluyor ve özel sektör
öne ç›kart›l›yor. Yapay birçok sorun, suyla ba¤lant›l› elektrik kesintileri vb. ile de kitleler tedirgin edilerek suyun özellefltirilme ad›mlar›na
zemin yarat›l›yor.
Dünyan›n en büyük su flirketleri
Antalya’da belediye su iflletmecili¤i
imtiyaz›na 10 y›ll›k süre ile el koymufl; ‹zmit’te Yuvac›k Baraj› iflletme
imtiyaz› 16 y›ll›¤›na yine çok uluslu
bir flirkete devredilmifl; ÇeflmeAlaçat› ile Bursa Su ‹flletmecili¤inde
benzer imtiyazlar ç›kart›lmas› için
DB devreye girmifltir. Fakat as›l büyük özellefltirme ve sald›r›lar›n
bundan sonra yaflanaca¤›n› söylemeliyiz. Büyük çapta henüz yeni yeni flekillenmekte olan su kaynaklar›
üzerindeki sektörün kendisiyle beraber alt sektörler yaratt›¤› ve burjuvaziye ek kâr kaynaklar› yaratt›¤›n› da biliyoruz. Ar›t›m, depolama,
ambalaj vb. gibi alt sektörler gelifltirilirken bir yandan da temiz, içilebilir suya eriflim zorlaflt›r›larak halk›n,
özel flirketlerin mecburi müflterisi
haline gelmesi de sa¤lan›yor.
2030’a iliflkin “Türkiye Su Senaryolar›”nda, s›cakl›klardaki küçük rakaml› de¤iflikliklerde; bir tar›m ülkesi olan Türkiye’nin tar›msal
üretiminde, ›rmaklar, barajlar (ve
dolay›s›yla elektrik üretimi) göllerin
su kapasitelerinde büyük gerilemeler yaflanaca¤›, deniz suyundaki
yükselmelere paralel kimi tatl› su
kayna¤› ›rmaklar›n ve yer alt› su
kaynaklar›n›n tehdit alt›nda kalaca¤›
belirtilmektedir. Bu felaket senaryolar› içerisinde “GAP”ta yaflanacak gerilemeler, barajlar nedeniyle
ülke elektrik üretimini ve ayr›ca
bölgedeki tar›msal üretimi sarsacak
nitelikte gösterilmektedir. Zaten
bir bütün olarak T. Kürdistan› da
b u gün olmasa bile yar›n ciddi su
sorunlar›yla karfl›laflacak durumdad›r. Eriyen karlar, ani ya¤›fllar ve y›ll›k bazda ise azalan ya¤›fllarla hem
sel hem de kurakl›k, da¤l›k yap›daki
T. Kürdistan›’n› ileride daha çok
tehdit edecek etmenlerdir. Hakkâri’de, 4000 metreleri aflan 20 binlik
y›ll›k Cilo Buzullar›n›n erimeye bafllamas› yaflanacaklar›n da habercisi
niteli¤indedir. Dünyadaki tatl› suyun büyük k›sm›n›n buz kütleleri
halinde bulundu¤u düflünülürse
da¤l›k bölgelerin ve dolay›s›yla T.
Kürdistan›’n›n temel bir su kayna¤›n› kaybedece¤ini söyleyebiliriz. ‹klimsel de¤iflikliklerin f›nd›k, çay gibi
birçok ürünün üretimini de geriletece¤i, denizlerdeki ›s› de¤iflimleriyle beraber hamsi gibi birçok bal›k
varl›¤›n› tehlikeye sokaca¤› da tart›fl›lan konular aras›nda yer al›yor.
Sadece bu sene kurakl›k nedeniyle
tar›msal üretimde yaflanan gerilemeye bakmak bile ülkenin nas›l bir
gelecekle karfl› karfl›ya oldu¤unu
anlamak aç›s›ndan önemli bir veri
olacakt›r.
Emperyalist ç›karlara ba¤l› bir
devlet politikas› olsa da AKP hükü-
meti döneminde, hemen her konuda oldu¤u gibi do¤an›n tahribat›na
yol açan ad›mlarda da h›zl› geliflmeler yafland›. AKP hükümeti gerekti¤inde yasal mevzuat› da düzenleyerek, do¤aya ve insanl›¤a büyük zararlar› dokunan geliflmelere önayak
oldu. Orman ve meralar›n yok edilerek arsa haline getirilmesini, tar›m arazilerinin fabrikalarca talan
edilmesini, çevreye ve insanlara zehir saçt›¤› için kapat›lan santrallerin
yeniden devreye sokulmas›n›, yeni
termik ve nükleer santral açma giriflimlerini bu paralelde sayabiliriz.
Özellikle nükleer santral açma giriflimlerinin Türkiye’yi çok büyük bir
riskle karfl› karfl›ya b›rakt›¤› biliniyor. Yaratt›¤› büyük ve ciddi problemler nedeniyle emperyalist ülkelerde nükleer enerji üretimi terk
ediliyor. Oralardan sökülen eski ve
y›pranm›fl teknolojilerle ise Türkiye’de nükleer santral inflaatlar›na
girifliliyor. Ve bu büyük bir avantajm›fl gibi medya arac›l›¤›yla yo¤un
propagandas› yap›l›yor. Bu gidiflata
bakt›¤›m›zda yak›n gelecekte ülkemizde kitlesel ölümlere ve kanser
gibi hastal›klara yol açabilecek birçok politikan›n h›zla hayata geçirildi¤ini
görece¤iz.
Egemenler her zaman oldu¤u gibi
küresel ›s›nma sorununda da kendi
rollerini gizlemeye, sorumlulu¤u
halka mal etmeye u¤raflmaktad›rlar.
Hatta
Ankara Belediye
Baflkan›
Melih Gökçek gibileri
y a fl a n a n l a r ›
“Allah’›n takdiri” olarak
halka yutturmaya, bu
yetmeyince de sorumlulu¤u baflka
kurumlara ve halka yüklemeye çal›flmaktad›rlar. Oysa bu felaketlerin
sorumlusu ne Allah ne halk, ne de
tek bafl›na devletin kimi kurumlar›d›r. Sorumlu kapitalizm ve kapitalistlerdir. Tüm bu sorunlar kapitalizmin kâr h›rs› nedeniyle do¤ada
yaratt›¤› tahribat›n sonuçlar›d›r. Bu
yüzden bir anlamda do¤an›n insanl›¤a yan›t› olarak kas›rga, sel, kurakl›k gibi felaketlerle ölümler dünyan›n “ola¤an” geliflmelerinden biri
haline geliyor.
Kapitalizmin dünyay› geleceksizli¤e mahkum etti¤i ortadad›r. Kapitalizm, küresel ›s›nmaya ve felaketlere yol açan etmenler yan›nda
do¤rudan ormanlar› yakarak (Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de orman
yang›nlar›), sular› kirleterek vb. de
do¤ay› ve insanl›¤› daha fazla kâr u¤runa yok olufla sürüklemekten geri
durmuyor. Yerküremiz tamam›yla
çöllefltirilmeden kapitalizm dünya
üzerinden silinmek zorundad›r. Komünist ve devrimciler bu gerçeklerin yak›c›l›¤› ve omuzlar›ndaki yükün a¤›rl›¤›n› bilerek devrim mücadelelerine h›z verme göreviyle karfl› karfl›yad›r.
Suyun sermaye taraf›ndan kontrol
edilmesinin ilk ad›m›: GATS
ugün dünya nüfusunun yaln›zca yüzde 5’i suyu çok
uluslu flirketlerden ald›¤›
halde, bu flirketlerin y›ll›k gelirleri dünya petrol ticaretinin y›ll›k
gelirinin yar›s›na ulaflm›fl durumda. Kurakl›k, sel gibi olaylar ve bilinçli politikalarla suyun her geçen gün sat›n al›nan bir konuma
geldi¤i dünyam›zda, suyun önemli bir rekabet ve savafl konusu ol-
B
mas› da do¤ald›r. Bunun di¤er bir
aya¤›n›n talan ve sömürü oldu¤u
biliniyor.
Suyun sermaye taraf›ndan
dünya çap›nda kontrol alt›na al›nmas› için imzalanan en önemli anlaflma 1994 y›l›nda DTÖ’yü oluflturan anlaflmalardan biri olarak
imzalanan ilk çok tarafl› özelli¤indeki GATS-Hizmet Ticari
Genel Anlaflmas›’yd›.
İşçi-köylü 10
Enternasyonal
(STEPAN fiAHUMYAN komutas›ndaki 26 Bakü siyasi komiser, ‹ngiliz emperyalistleri ve
onlar›n sad›k uflaklar› Esserler
ve Menflevikler taraf›ndan 20
Eylül 1918 flafa¤›nda Aflkabat’ta kurfluna dizilerek katledildi.)
Bakü proletaryas›, önderlerinin
ola¤anüstü zenginlikteki bilimsel ve
politik aç›klamalar›ndan ald›klar› cesaretle, görevlerini büyük bir ustal›kla
yerine getirirler, adeta birer diplomasi uzman› ve ayn› zamanda Leninist
güzergah›n onurlu temsilcileri olduklar›n› pratikleriyle sergiler. Onlar,
Sovyetler iktidar›n› korumak için ola¤anüstü çaba sarfederler.
Gerçekten de Bakü’de durum oldukça zordur, özellikle yiyecek ve içecek s›k›nt›s› yaflanmaktad›r.
Bu durumdan yararlanan iç düflmanlar, ülkenin genelinde Bolflevikler
hakk›nda söylentiler yayarak, onlar›
halk nezdinde küçük düflürecek karfl›
propagandaya bafllar.
A¤›r koflullar alt›nda 25 Temmuz’da ola¤anüstü (Menflevik-Esserlerin, Taflnaklar›n ço¤unlukta oldu¤u)
Bakü Sovyetleri toplan›r, oturuma
halk komiserleri konseyi, bölge Sovyetleri, deniz ve bölük komitelerinin
yan› s›ra Kafkasya ordusunun Devrimci Askeri Komitesi üyeleri de kat›l›r.
Toplant›ya baflkanl›k eden P. Çaparitze, içinde bulunduklar› durumun
kapsaml› bir flekilde analizini yapmas›
için sözü fiahumyan’a verir. O, yapt›¤›
konuflmada, düflmanlar›n Bakü üzerindeki bask›lar›n›n nedeninin Sovyetler
Rusya’s›na karfl› sald›rgan emperyalistlerin ve karfl› devrimci hain odaklar›n,
iflçi-köylü Sovyetleri iktidar›na yönelerek sosyalist devrimi bo¤mak oldu¤unun alt›n› çizer. Bundan dolay›, Sovyetler iktidar›n›n iç ve d›fl düflmanlar›na karfl› her zaman daha kararl› mücadele etmenin çok daha önemli oldu¤una ve ba¤›ms›z bir politikalar›n›n olmas›n›n gerekti¤ine dikkat çeker.
Tüm bunlar› aç›klad›ktan sonra fiahumyan, ‹ngilizlerin davet edilmesi
propagandas›na kesinlikle bir son verilmesini talep eder, dahas› bu sorunun genellikle gündemden ç›kart›lmas›n› ve Bakü’deki savunman›n güçlendirilmesi sorununun tart›fl›lmas›n›
önerir. “Umudumuzu yabanc› güçlere
ba¤layaca¤›m›za devrimci Rusya’ya
baflvurmam›z en mant›kl› ve gerçekçi
olan›d›r, bu arada üzerimize düflen en
önemli görev, baflta proletarya s›n›f›m›z olmak üzere var olan bütün ordu
ve donanma güçlerinin birli¤ini ideallerimiz u¤runa sa¤lamak olmal›d›r” diye sözlerini noktalar fiahumyan. Ayn›
coflkunlukla konuflmalar›na devam
eden P. Çaparitze, G. Korganov,
M. Azizbekov, Y. Zevin ve di¤erleri de, ‹ngilizlerin davet edilmesinin en
bafll›ca nedeninin Sovyetler Rusya’s›na
karfl› oldu¤u ve bunun da sadece y›k›m ve felaketlere neden olaca¤›n›n alt›n› çizerek vurgular. Oysa MenflevikEsserler ve Taflnaklardan oluflan blok
ve cephedeki durumlar› incelemekten
sorumlu komisyon ve üyeleri, Sovyetlere karfl› beyinlerinde tamamen kin
ve nefret duygular› beslemekteydiler,
bu grup da kesinlikle ‹ngilizlerin yard›mlar›na baflvurulmas› taleplerinde
diretiyor ve Bakü’de bir koalisyon hükümetinin oluflturulmas›n›, oluflacak
bu hükümetin, Bakü Sovyetleri içinde
bulunan partilerin temsilcilerinden
oluflmas›n› öne sürüyorlard›.
Gergin bir atmosfer hüküm sürer.
En az 500’e yak›n kifli, bu iki uzlaflmaz
taraf›n kararlar› do¤rultusunda görüfllerini belirtmek zorundayd›. Yap›lan
oylaman›n sonunda, emperyalistlerinin sad›k uflaklar› sa¤ partiler (236’ya karfl› 259 oyla) taslaklar› 23 oy üstünlü¤üyle kabul
edilir.
Oylama ifllemlerinden sonra oturuma k›sa bir süre ara verilir, bu esnada sol Esserler ve sol Taflnaklar›n kat›l›m›yla Bolflevikler fraksiyonunun
5-18 Ekim 2007
!
A
M
T
U
N
U
’i
8
1
9
1
20 EYLÜL
DEVR‹M‹N VERENA(KUTUP YILDIZ)LARI
BAKÜLÜ 26 S‹YAS‹ KOM‹SER ÖLÜMSÜZDÜR! -2-
toplant›s› yap›l›r. Toplant›ya kat›lanlar›n hepsi fiahumyan’›n kaleme ald›¤› ve
bir an önce gerçeklefltirilmesini istedi¤i acil önlemler paketi tasla¤›n› desteklediklerini belirtirler.
Söz saflaflmalara geldi¤inde, sa¤
fraksiyonlar›n zaferinin geçici oldu¤unu, bundan umutsuzlu¤a kap›n›lmamas›n›, tam tersine buna karfl› örgütlü
mücadeleyi sürdürmelerini önerir.
Daha sonra iktidar› teslim etmeyeceklerini ve daha etkin ve direngen
mücadele yöntemlerine baflvurarak
durumu kendi lehlerine çevirecek politik kararlar al›rlar. ‹flte böylesine
önemli kararlara damgas›n› vuran Bakü Sovyetleri çal›flma kurulunun 26
Temmuz tarihli ola¤anüstü oturumu, P. Çaparitze önderli¤inde toplan›r. Toplant›da oy birli¤iyle flehir savunmas›n›n güçlendirilmesi, savafla haz›rl›kl› olunmas› ve güvenli¤in sa¤lanmas›nda ola¤anüstü askeri önlemlerin
al›nmas› gibi bir dizi kararlar› birlikte
al›rlar. 27 Temmuz’da ise parti flehir
konferans› yap›l›r, burada kitlesel bir
gösterinin organize edilmesi tart›fl›l›r,
ertesi gün fiahumyan, Çaparitze ve
fiuboldayev’in imzas›n› tafl›yan Bakü
Halk Komiserleri Konseyi ve Sovyetlerin ça¤r› duyurusu yay›nlanarak y›¤›nlara da¤›t›l›r.
Proleterlerin ve askerlerin toplu
gösterileriyle sars›lan Bakü, ezilen
halk y›¤›nlar›n›n da yo¤un kat›l›m›yla
dev bir gösteriye dönüflür ve ‹ngiliz
emperyalistlerinin davet edilmelerini
isteyen bir avuç hain ve iflbirlikçinin
bu politikalar› gösteriye kat›lan binlerce emekçi taraf›ndan mahkum edilirken, Sovyetler iktidar›n› savunmak
için haz›r olduklar›n› büyük bir coflkuyla hayk›r›rlar. Hac›kabul Cephesi’nde bulunan 3. Z›rhl› Birlikler Komutan› Komiser Mudrin, 27 Temmuz’da kendi komutas› alt›nda savaflan k›z›l ordu erleriyle yapt›klar› ola¤anüstü toplant›da, ‹ngilizlerin ve di¤er emperyalist güçlerin bölgeye davet edilmesi politikalar›n› nefretle karfl›lad›klar›n› ve kanlar›n›n son damlas›na kadar savaflmaya haz›r olduklar›n›
belirtir.
“Komüncü yoldafllar›n
tuttuklar› yol devrimci
yoldur!”
Bakü Sovyetleri 30 Temmuz günü
“son oturum” toplant›s›na ça¤r›l›r;
toplant›ya, Yürütme Kurulu Baflkan›
P. Çaparitze oluflan bu umutsuz tabloyu oldu¤u gibi anlat›r.
O, konuflmas›na devam eder ve
“Sizlere Halk Komiserleri Konseyi ad›na sesleniyorum, bundan
böyle biz her türlü sorumluluklar›m›zdan vazgeçiyoruz ve ayn›
zamanda, bir iktidar olarak varl›¤›m›za son veriyoruz. Tasfiyeciler bar›fl antlaflmalar› görüflmelerine bafllamak için can at›yorlard›, bunu art›k rahatça yapabilirler, zaten istedikleri de buydu”
der.
Bakü Halk Komiserleri Konseyi
bütün olanaklar›n› seferber ederek
olas› provokasyon ve sald›r›lara karfl›
baflta Sovyetleri savunmaya ve yaflanan g›da s›k›nt›s›na çözüm olarak da
y›¤›nlar› toplu üretime teflvik ederken,
düflmana karfl› güçlü bir direniflle karfl›l›k vermek için de y›¤›nlar›n askerli¤e kat›lmalar›n› teflvik ederler. Harekete geçen y›¤›nlar›n gruplar halinde
kat›l›m›yla Kafkasya K›z›l Ordusu Askeri Konseyi önderli¤inde direnifl cephesinin saflar› oldukça güçlendirilir.
fiahumyan, düflman güçlerinin kendilerinden say›ca çok olduklar›n› iyi
bildi¤inden, Sovyetler Rusya’s›na baflvurarak acil yard›m talebinde bulunman›n gerekli oldu¤una inan›r. Kendisiyle Lenin aras›ndaki haberleflmelerini sadece J. Stalin arac›l›¤›yla sa¤layan fiahumyan, Tsaritsin’de bulunan
Stalin’e acil bir telgraf çekerek Kafkasya’daki son geliflmeleri anlat›r.
22 May›s’ta bu kez Moskova’ya bir
telgraf çeken fiahumyan, Halk Komiserleri Komisyonu’na yazd›¤› önemli
yaz›s›nda, aradan geçen üç aya ra¤men
istedikleri güçlü bir haberleflme istasyonunun halen kurulamad›¤›n› ve bundan dolay› haberleflmenin imkans›z
hale geldi¤ini belirtir. Bütün bunlar›n
yan› s›ra fiahumyan’›n en çok kafa yordu¤u sorunlar›n bafl›nda, proleterlerin, askerlerin ve köylülerin birlikte
mücadelesini örgütlemek ve önderlik
etmek sorunu gelmekteydi. Bu amaçla kaleme ald›¤› “Zafer Garantisi”
bafll›kl› (24.5.1918) makalesinde, bu
güne kadar karfl› devrimcilere ve onlar›n çapulcu ve talanc› ordular›na
karfl› amans›z mücadele eden Bakü
proletaryas›n›n, bundan böyle karfl›lar›na sadece Kafkasya gerici seyminin
(parlamento) de¤il, düzenli AlmanTürk ordular›n›n... “dünya emperyalistlerinin örgütlü gücünün” oldu¤unu
önemle vurgular. Tüm bu zorluklara
ra¤men, zaferi Sovyetler iktidar›n›n
kazanaca¤›n› ve mücadelenin önemini
“sorunun köklü çözümü kararl›l›¤›m›z ve cesaretimizde yatmaktad›r. Devrimin en büyük
stratejisyeninin ölümsüz deyimiyle -cesaret, cesaret ve yine
cesaret- iflte bizi zafere götürecek ve yolumuzu ayd›nlatacak
olan en büyük dayana¤›m›z›n temelini bu oluflturmal›d›r” diyerek
vurgular. 1 Haziran’da yay›nlanan, S.
fiahumyan, P. Çaparitze ve G. Korganov imzal› Bakü Halk Komiserleri
ça¤r›s›, Kafkasya’da yaflayan çeflitli milliyetlerden tüm proleterlere ve köylülere seslenir. Yap›lan bu ça¤r›da, ülkedeki karfl› devrimcilerden ald›¤› destekle vahflice sald›r›ya geçen Türk iflgalcilerinin, ülkenin dört bir yandan
ölüm sald›klar›n› duyurur. Emperyalist
iflgalcilere, soyguncu ve talanc› iç düflmanlara karfl› tek kurtulufl yolunun,
Kafkasya emekçi y›¤›nlar›n›n silahl›
mücadelesiyle olaca¤› flu sözlerle
“Bakü proletaryas› üzerine yürüyen kana susam›fl vampirlere
karfl› isyan bayra¤›n› yükseltin”
belirtilir.
Komünarlar Bakü ve çevresinde
emperyalist haydutlar›n kuflatmas›
Osmanl› (Türk) iflgalcilerin sald›r›s› alt›nda açl›k ve k›tl›k içinde tüm olumsuzluklara ve zorluklara ra¤men komün düflmanlar›na karfl› 4 ay proletaryan›n kalelerini savunmak için direnirler.
Sonuç olarak, Bakü komüncüleri
iç ve d›fl düflmanlar› taraf›ndan tamamen kuflat›lm›flt› ve güçler dengesi onlardan yanayd›. Tek bafllar›na onlar›
yenmelerinin olana¤› hemen hemen
imkans›zd›. Tek bir yol vard›, savaflmak ve komünarlar önderli¤inde Bakü
proleterleri savafl›r.
Son yolculuk, tren durur
ve ›fl›klar söner…
Politik iktidar›n ele geçirilmesi
mücadelesinde en büyük engel olarak
görülen Bakü’nün önde gelen komünistleri ‹ngiliz emperyalistlerinin deste¤i ve onay›yla Menflevikler taraf›ndan tutuklan›r. Yarg›lanmak üzere
Baylov Hapishanesi’ne at›l›r. Bakü’deki Bolfleviklerin bask›s› sonucu
zindandan ç›kart›l›r, ancak Menflevikler onlar› yeniden tutuklar.
Tutuklular› tafl›yan tren Aflkabat’a
hareket eder. Ayn› zamanda (gece)
Afla¤› Hazar havzas› gerici hükümetin
resmi organ› bas›ma girer. Bu say› a¤z› salyal› kan emici kudurganlar›n bir
haberini “bu sefer de flans›m›z yaver gitti. Bakü’nün kaderini belirleyen eski yöneticileri elimize
geçti. Av›m›z›n aras›nda ad›na
çoktand›r ‘Kafkaslar›n Lenin’i’
diye hitap edilen, en tan›nm›fl komünist kahramanlar›ndan Stepan fiahumyan da bulunmaktad›r” diye büyük puntolarla yay›nlar ve
devamla “onlar, Bakülü vatandafllar›m›za samimiyetle kurtuluflun ça¤r›s›nda bulunan dostumuz ‹ngiliz müttefiklerimize karfl›, büyük güvensizlik zehrinin tohumlar›n› serpifltirmekteydiler. Onlar, ›srarla, ‘‹ngiliz emperyalistlerinin yan›nda savafla kat›lmak dürüst
devrimciler için bir onursuzluktur’ diye onlar› sert bir dille elefltirmekte ve
cezaland›rmaya haz›rlanmaktayd›lar.
Ama kader bir kez daha bizden yana
güldü ve onlar flimdi elimizde... Biz
barbarl›¤›n flaha kalkt›¤› bir yüzy›lda
yafl›yoruz, o halde, onun yasalar›ndan
yararlanmal›y›z... Bundan dolay› fiahumyan, Çaparitze, Petrov, Korganov, Fioletov ve di¤erleri bunun cevab›n› bafllar›yla ödeyeceklerdir” dediler.
Anglo-Esserler ve bütün karfl›
devrimci odaklar›n oluflturdu¤u cellatlar sürüsü, topyekün olarak kendi
verdikleri sözlerinde durdular ve 26
halk komiserlerini, halk›n en de¤erli
evlatlar›n›, devrimi ilmik ilmik nak›fl
nak›fl gözlerinin nuru gibi iflleyen dev-
rimcileri efli görülmemifl sadistlikle
vahflice katlettiler. Aflkabat’a do¤ru
yol alan bu özel tren, Krasnovodsk’a
207 verst (1 verst = 1.6 km) uzakl›ktaki Akça-Kuma ve Pereval istasyonlar› aras›nda ›fl›klar› söndürüldükten
sonra aniden durur. Mahkumlar› grup
grup d›flar› ç›kartt›ktan sonra, demir
yollar›n›n az ilerisindeki tepenin yamac›na götüren gözü dönmüfl hainler,
onlar› vahflice kurflunlay›p delik deflik
ettikten sonra parçalanm›fl cesetleri
hemen yanlar›nda bulunan bir çukura
doldurarak üzerlerini kumla örttüler.
Halk komiserleri ölümle karfl› karfl›ya
geldikleri zaman bile kendi onurlar›ndan asla ama asla taviz vermemifl, öfkeyle düflmanlar›n›n yüzlerine hayk›rarak direnifle geçmifllerdir, bu durum
karfl›s›nda daha da kudurganlaflan karfl› devrimci sarhofl Esserler ve beyazordu mangas›n›n haydutlar›, komiserlerin üzerine kurflun ya¤d›rmaya bafllar. Bunlar›n aras›nda bulunan Piotroviç... “fiahumyan ve di¤er komiserler hemen öldürülmediler,
onlar›n yaflamlar›na kendi tabancas›yla kafalar›na birer kurflun s›karak son verdi¤ini, daha sonra
vagona döndüklerinde Fundikov’un herkese konyak ikram etti¤ini” söyler.
Son söz;
“Bizler yaflamlar›m›z› kurtarmak için ihanet etmektense devrimin mevzisinde onurumuzla
ölmeyi tercih ederiz.” (fiahumyan)
Tan›nm›fl Leninist yaflam›yla ve
ölümüyle cesur bir devrimcinin ve büyük bir politikac›n›n nas›l olmas› gerekti¤ine parlak bir örnek olmufltur.
Onun çok verimli çal›flmalar› ve f›rt›nal› yaflam› epik bir kahramanl›k destan›d›r, bu usta eller taraf›ndan yarat›lan eserin her bir sat›r› derin bir anlam tafl›makta ve devrimci fedakârl›¤a
yaflam vermektedir ve insanl›¤› yeni
bir dünyan›n efli¤ine tafl›maktad›r
Komünarlardan Çaparitze yoldafl
ölüm yolculu¤undan k›sa bir süre önce zindanda yapt›¤› son konuflmas›nda
“gidiflata bak›l›rsa, durumlar
umutsuz gibi... Ben seve seve
çarp›flmada ölmeyi, barikatlarda
düflmeyi isterdim, ama bu hayvanlara karfl› elimizi bile k›p›rdatmadan böyle ölmek, bu komünistlere yarafl›r bir ölüm de¤ildir” der. Silahs›z olmalar›na ra¤men Bakülü komünarlar kahramanca
direnerek tarih yazarlar.
Bakü, bir yol kavfla¤›d›r!
Bakü, do¤u ve bat› aras›nda “dev
bir iflaret levhas›”, yollar›n ayr›laca¤› dev bir kavflak haline gelmifl, bir
yanda onun halk komiserlerini tarihte
efline az rastlan›r barbarl›kla katlederek bölgeyi iflgal etmek isteyen ve varl›klar›n› sürdürebilmek için her türlü
vahflili¤e baflvurmaktan, katliamlardan
çekinmeyen eskinin ve köhnemifl dünyan›n
temsilcilerini emperyalist-kapitalistleri
ve di¤er yanda da, karanl›klar› yeni
do¤makta olan güneflin k›z›l ›fl›klar›yla
ayd›nlatmaya ve tarihin bu en keskin
dönemeci ve Sovyetler iktidar›n›n flafa¤›nda, yüce komünizm idealleri için
topra¤a düflen komiserleri hakl› olarak yücelten, davalar›na sahip ç›kan
sosyalizmin temsilcilerini, iflte bu
stratejik bölgede karfl› karfl›ya getirir.
Bakü 26 komiserleri Sovyetler
toplumunun enternasyonalist gururu
ve her ulusun sayg›nl›k duydu¤u övünç
kayna¤›yd›lar. Bakü komününün
inançl› ve yi¤it militanlar›na önderlik
eden bilimsel sosyalizmin ve kuramsal
Marksizm’in a¤›r topu S. fiahumyan,
baflta Kafkasya halklar›n›n olmak üzere, ezilen tüm dünya halklar›n›n gönüllerinde taht kurmufl efline az rastlan›r
devrimci bir komünistti.
Bakü 26 komiserleri, s›n›f savafl›n›n tüm fliddetiyle devam etti¤i devrimci mücadelenin barikatlar› üzerinde düfltüler. Onlar son nefeslerini verene kadar hainlerin ve afla¤›l›k düflmanlar›n›n önünde asla boyun e¤mediler. Kurflunlanacaklar› anda bile ideallerine olan derin ba¤l›l›klar›n› ve
hakl› davalar›na güvendikleri dile getirirler. S. fiahumyan ve yoldafllar›n›n
son sözleri... (Paris komüncülerinin
1871 Pere la chese duvarlar› önünde s›n›f düflmanlar› taraf›ndan kurflunlanacaklar› anda “Vive la commun”
diye hayk›rd›klar› gibi...) ..“Biz yüce
komünizm idealleri için ölüyoruz, yaflas›n komünizm” olur.
Sovyetler iktidar›n›n kan emici
düflmanlar›, komiserleri barbarl›kla
katletmelerine ra¤men amaçlar›na
ulaflamad›lar, baflaramad›lar ve zaten
baflaramazlard› da, hiçbir güç kaç›n›lmaz› durdurmaya yetmedi. Bu amans›z mücadelede zaferi, tüm yaflamlar›
boyunca mücadele eden ve u¤runda
ölümü göze alacak kadar fedakarl›¤a
katlanan, dahas› ölümle alay edercesine topra¤a tohum olmak için düflen
Bakü 26 komüncüleri kazand›.
Yirmi alt›lar›n her biri kendilerinin en verimli zamanlar›nda
flehit oldular. Bunlar›n aras›nda
en küçükleri (A. Bogdanov) 22 yafl›nda, en büyükleri ise (T. Amirov)
45 yafl›ndayd›. Bakü komiserlerinin bilimsel önderlerinden Stepan
fiahumyan’a gelince daha 40’›ndan
bile gün almam›flt›... Böylesine
büyük kay›p ve kay›plar...
Sovyet Ermenistan’›n›n tan›nm›fl komünist flairlerinden Ye¤ifle
Çarentsin, komüncüler ad›na...
Yirmi alt› idik biz, yirmi alt›,
Ama say›s›z,
Say›s›zd›r ismimiz,
Ne kurflun öldürür bizi
Ne de yorgunluk,
Siz var oldukça yoldafllar,
Siz var oldukça,
Mücadelemiz sürdükçe,
Yürüyüflümüze ölüm yok,
Ve ayd›nl›k davam›zayenilmek...
Bitti
İşçi-köylü 11
5-18 Ekim 2007
Kavga okulu
12 Eylül’le günümüz aras›ndaki Türkiye foto¤raf›nda bir fark yok
Yarg›s›z infazlar sürüyor!
7
Ekim 1988 günü Tuzla Köprüsü’nde pusuya
düflürülerek katledilen ‹smail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar, Reha fien ve Fevzi Yalç›n’› fle-
hit düflüfllerinin 19. Y›l›nda sayg›yla an›yoruz.
‹.H. Adal›
K . So¤ukp›nar
Ülkemiz yak›n tarihi, adaletin yal›n yüzünü net olarak görebilmemiz
aç›s›ndan son derece genifl olanaklar sunuyor. Cumhuriyet döneminin
“adalet” anlay›fl›na, Kürt isyanlar›n›n bast›r›lmas›n›n ard›ndan kurulan
‹stiklal Mahkemeleri, Dersim ‹syan›
ve katliam›n›n ard›ndan yap›lan sürgünler, kurulan dara¤açlar›, 1950’li
y›llarda ilericilere, komünistlere yönelik kitlesel tutuklamalar, 27 May›s, 12 Mart, 12 Eylül ve sonras›n›n ola¤anüstü mahkemeleri damgas›n› vurdu. Hiç kuflku yok ki tüm zamanlar içinde 12 Eylül 1980 Darbesi’nin her zaman ayr› bir yeri vard›r.
Çünkü bu dönem, en yo¤un kitlesel
gözalt› ve tutuklamalar›n yafland›¤›,
yarg›l›/yarg›s›z infazlar›n s›n›r tan›mad›¤›, en derin haks›zl›klar›n toplumun hücrelerine kadar iflledi¤i,
“adaletin” y›¤›nlar›n sindirilmesinde
araç haline dönüfltürüldü¤ü bir dönemdir. Ve bugünün adalet anlay›fl›
da, s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›ndan itibaren sömürücülerin biriktirdi¤i deneyimlerin bir ürünü olmakla birlikte,
özelde 12 Eylül 1980 Darbesi’nin
eliyle yo¤rulup flekillendirilmifltir.
12 Eylül zihniyeti darbeci mimarlar›
ve ard›llar›yla birlikte hala ayaktad›r.
Evet, 12 Eylül’de “adalete”, genifl
y›¤›nlar›n sindirilmesi rolü biçilmiflti.
Bunu yerine getirdi 12 Eylül “adaleti”. Bu anlamda fliddetin ç›plak ve
herkes taraf›ndan görünür oldu¤unda “adalet”i anlamakta zorluk çekmiyoruz ama sözde “demokrasinin”
bulundu¤u zamanlarda mu¤lâklafl›yor bazen adalet kavram›. ‹flin gerçe¤i “ifllerin kar›fl›k” olmad›¤›, s›n›flar›n birbirine karfl› inan›lmaz bir
düflmanl›kla –görünürde- sald›rmad›¤› dönemlerde de adalet ayn› ifllevi görür. Yani ezen s›n›f›n ç›karlar›n›
koruma görevini devam ettirir.
Ama 12 Eylüllerde, Evren’in, Hitler’in, Franco’nun elinde bu adalet
sistemi çok daha sert, çok daha fliddetli biçimde ezilen s›n›flar›n üzerine yüklenir ki; bunun da ad› -maalesef- adalettir.
12 Eylül… Faflizmin ç›plak yafland›¤› bu dönemlerde insanlar en
a¤›r iflkenceleri görmüfl, gözalt›nda
kaybedilmifl, sokak ortalar›nda yarg›s›z infazlar yap›lm›flt›r. Bu sürecin
bugün bitti¤ini düflünmek mümkün
de¤il elbette. Günümüzde de farkl›
ifllemiyor bu mekanizma. fiimdi “demokratikleflme” ad›na yasalar de¤i-
R. fi
fieen
F. Yalç›n
fliyor ama bir yandan da yerine ikame yasalar getiriliyor. Bu da cenderenin nas›l da s›klaflt›¤›n› gösteriyor.
Ve sistemin özünde bir de¤ifliklik olmad›¤›n›... Yani faflizm yine ayn›/bildi¤iniz faflizm.
O dönemde sokaklarda, hapishanelerde, evlerde, da¤ bafllar›ndaki
köylerde zulüm ac›mas›zca sürüyordu. Gencecik insanlar›n kaderleri
belirleniyordu “yarg›ç”lar taraf›ndan. 17 yafl›ndaki Erdal Eren’i idama götüren bu sistemin kendisiydi.
Yine Kenan Evren’in vermifl oldu¤u
kararla idam edilen Necdet Adal›
ve daha niceleri… Faflizm denilen
koca resmin bir parças› 12 Eylül
AFC’si… Ama bu resim henüz tamamlanm›fl de¤il ve tüm zulmüyle
çizilmeye devam ediyor.
Tuzla Katliam›
12 Eylül’ün karanl›k günlerinden
sonra gerçeklefltirilen ilk sokak infaz›yd› Tuzla Katliam›… 7 Ekim 1988
günü Gebze’den ‹stanbul’a giden ‹smail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar, Reha fien ve Fevzi
Yalç›n hâkim s›n›flar›n bir piyonu
olarak TKP/ML çevresine s›zm›fl
olan Engin Kaya adl› ajan›n verdi¤i
bilgiler do¤rultusunda Tuzla Köprüsü’nde pusuya düflürülerek katledildiler. Katliamda Adal›’n›n vücuduna
15, Yalç›n’a 7, So¤ukp›nar’a 32 ve
fien’e 30 kurflun isabet etti. Beyaz
bir otomobil, yan›nda al kanlar içinde yerde uzanan bedenleri belleklerimizden silinmeyecek hiç. Tuzla
Köprüsü bize hep onlar› hat›rlatacak, hep ac›m›z› kanatacak…
4 Proletarya Partisi militan›n›n
flehit düflmesiyle sonuçlanan bu katliam ard›ndan geliflecek yarg›s›z infazlar›n da habercisi olmufltur. Zira
devrimci mücadelenin yükselifle
geçti¤i dönemlerde devletin elindeki önemli ve topluma gözda¤› verici
silahlar›ndan biridir yarg›s›z infazlar…
Tuzla’yla bafllayan ve 1991’de
Proletarya Partisi militan› Hatice
Dilek ve TMLGB Genel Sekreteri
‹smail Oral’›n katledildi¤i Hasanpafla katliam› ve Maltepe, Çiftehavuzlar, Niflantafl› katliamlar›na de¤in
uzanan kanl› süreçte onlarca devrimci ve komünist, (daha sonra M.
A¤ar’›n itiraf etti¤i 1000 operasyon
çerçevesinde) polis timleri taraf›ndan katledildi.
Katlinden
sual olunmaz
Sistemin kanl› elleri sadece devrimci ve komünistlere de¤il, “potansiyel suçlu” olan topluma yani
halka da bulaflt›; ki baflka türlüsü de
zaten beklenemez. 1980 sonras›
özellikle ad› yarg›s›z infazlarla an›lan
Türkiye Kürdistan’›nda Kürt halk›
üzerinde estirilen terörle nice zulümlere, nice katliamlara imza att›
faflist TC devleti.
Peki ya flimdi? fiimdi de de¤iflen
bir fley yok. Aradaki “fark›” anlamak
için çok uzaklara gitmeye de gerek
yok. “Dokuzunun yaras›nda yak›n
at›fl izlenimi uyand›ran barut izleriyle sa¤ ve sol eline 4 adet, vücudunun s›rt bölgesine 9 adet olmak
üzere toplam 13 adet mermi” ile
vurulan U¤ur Kaymaz’› hepimiz
U¤ur Kaymaz 12 yafl›nda 13 kurflunla öldürüldü. Erdal Eren 17 yafl›nda bu ülkenin mahkemelerinin
verdi¤i karar sonucu as›larak öldürüldü. ‹mha etmenin yarg›l› ya da
yarg›s›z olmas› neyi meflrulaflt›r›r ki,
neyi temizler, neyi de¤ifltirir… Yarg›l› ya da yarg›s›z infaz, faflist
diktatörlü¤ün “adalet” anlay›fl›n›n birbirinden ayr›lmaz iki
yüzüdür.
Yarg›s›z infazlar bizim ve bizim
gibi ülkelerin gerçekli¤idir. Devletin,
düzenin bekas› için faflizmin bir yöntemi sadece. Ve son zamanlarda yine s›kça duymaktay›z “dur ihtar›na”
uymayarak vurulmak “zorunda” kalanlar›n haberini. En son 27 Eylül’de
karfl›laflt›k bir yarg›s›z infaz haberiyle daha televizyon ekranlar›nda.
Dersim’in Hozat ilçesinde Jitem’in
Tuzla Köprüsü
bize hep sizi
hat›rlatacak,
hep ac›m›z›
kanatacak…
hat›rl›yoruz de¤il mi? Onun aya¤›nda terliklerle kana bulanm›fl cesedi
hala gözlerimizin önünde birço¤umuzun. Babas›yla birlikte öldürülen
12 yafl›ndaki U¤ur’un çocuk bedeni
kanlar içinde bir soru iflareti gibi yatarken, bu ölümü de bambaflka bir
dünyan›n, akl›m›z›n ermeyece¤i çat›flmalar›n›n “büyük ihtimalle hak
edilmifl bir sonucu olarak” görüp
sustuk belki de. U¤ur, Türkiye Kürdistan›’nda katlinden sual olunmayan çocuklar›n ilki de¤ildi elbet.
Sonuncusu da olmad›. As›labilsin diye yafl› yükseltilen çocuklar›n cellâtlar› dün 12 yafl›ndaki bir çocu¤u babas›yla birlikte terörist oldu¤u gerekçesiyle 13 kurflunla vurdu. Tuzla
flehitlerinin, Erdal’›n, U¤ur’un ve daha nicelerinin katilleri hâlâ “sayg›n”
kimliklerine bürünmüfl, s›cak evlerinde ecel bekliyor!
açt›¤› atefl sonucu Bülent Karatafl
yaflam›n› yitirdi. Bir kifli de yaraland›.
Ve bu duruma sessiz kalmak istemeyenlerse yine polis vahfletiyle
karfl›laflt›.
“Demokratiklefliyoruz” söylemlerinin eksik olmad›¤›, sivil anayasa
tart›flmalar›n›n dillendirildi¤i flu günlerde sistemin özünde de, adaletsizli¤inde de hiçbir de¤iflikli¤in olmad›¤› her gün baflka bir olayla kan›tlan›yor.
Faflizmin yasalar› da kurallar› da
vard›r. Ancak bu yasa ve kurallar
kendilerinden baflkas›na yaflam hakk› tan›maz. Ç›kar›lan her yasa devletin azg›n sald›r›s›na “yasal” zemin
haz›rlamaktan baflka bir anlam ifade
etmiyor. Öyleyse bize düflen görev faflizme karfl› mücadeleyi
büyütmektir.
“Atefl öldürmez direnenleri”
diyen Behzat Firik’ti yenen...
1981 y›l›nda T‹KKO gerillas› Pir
Hasan Kulaç’›n flehit düfltü¤ü çat›flman›n ard›ndan süren operasyonlar s›ras›nda bölgedeki gerillan›n
yerini ö¤renebilmek amac›yla Dersim-Ovac›k Hölükufla¤› Köyü do¤umlu Behzat Firik, evinden al›narak ormanda Kulaks›z Yüzbafl› olarak bilinen Aytekin ‹çmez taraf›n-
dan soruya çekilir.
Behzat’›n a¤abeyi “kardeflimi
nereye götürüyorsunuz” deyince
Onu da birlikte götürürler. ‹ki kardefli a¤aca ba¤layan faflistler Behzat’› konuflturmak için vücudunun
çeflitli yerlerini ateflte ›s›tt›klar› k›zg›n demirle yakarlar, ayaklar›n› atefl
közüne sokarlar. Ancak bu flekilde
bir fley elde edemeyince çareyi
Onu kurfluna dizmekte bulurlar.
Sonras›nda ise “kaçt›, dur ihtar›na
uymad›, biz de vurduk” diye meseleyi geçifltirmeye çal›fl›rlar, t›pk› bugün yapt›klar› gibi.
“Dört kelebek ateflin gerçek
s›rr›na ulaflmaya karar verirler. ‹lk
kelebek, ateflin uza¤›ndan geçip gelir ve flöyle der:
“Atefl ayd›nlatan bir fleydir”
Bu, gerçe¤in tam bilgisi de¤ildir
ve ikinci kelebek atefle biraz daha
yaklafl›p döner ve anlat›r:
“Atefl, ›s›tan bir fleydir”
Bu da gerçe¤i anlatmak için eksiktir ve üçüncü kelebek atefle iyice yaklafl›r alevler kanatlar›n› yalay›p geçer. Geldi¤inde,
“‹flte ateflin gerçek bilgisi” der.
“Atefl yak›c› bir fleydir.”
Dördüncü kelebek bununla yetinmez. Ateflin çevresinde dolan›r,
döner, kavrulur ve birden bire ateflin içine dalarak bir an parlad›ktan
sonra alevlerin içinde görünmez
olup gider. Ateflin gerçek bilgisini
anlayan tek kelebektir O. Ancak
bunu art›k di¤erlerine anlatacak
durumda de¤ildir…”
Böyle midir? Hay›r. 19 yafl›nda
genç bedeni as›rl›k bir a¤ac›n yatay
dal›na iple ba¤lanm›fl, atefle verilirken evetleri yutan, ölümüne susan
Behzat küllenmifl bedeniyle anlatm›flt›r ateflin gerçek bilgisini…
Pusula
Korku devleti
Korku ve zorbal›k kardefltir. Tarihte ve günümüzde
zorbal›k ve korku hep yan yana olmufltur. Zorbal›k korku da¤lar› yaratamadan varl›¤›n› sürdüremez. Devlet denilen korku ve zorbal›k merkezi, neden korku yaratmaya ihtiyaç duymaktad›r? Zorbal›k ve korku neyi koruman›n güvencesidir? Hangi biçimde oluflmufl olursa olsun
(cumhuriyet-monarfli-aristokrasi vb.) devlet bütün kötülüklerin kayna¤› olan özel mülkiyeti korudu¤u için korku
ve zorbal›¤a ihtiyaç duymaktad›r. Tarihte bu hep böyle
olmufltur. Günümüzde de durum böyledir.
Özel mülkiyeti koruyan devlet, mülkiyet sahiplerine her türlü
deste¤i ve yard›m› sunmak, onlar›n ç›karlar›n› her türlü fliddet ayg›t›yla koruma ve güvence alt›na almak zorundad›r. TC devleti
dünya sermayesinin temsilcilerine baflta olmak üzere, her kompradora, büyük tüccara, fabrikatöre, toprak a¤as›na, tefeciye, özel
mülkiyeti koruyaca¤›na, onlar›n ç›karlar›n› savunaca¤›na dair güvence veriyor. Ve devlet özel mülkiyetin ve sermayenin s›n›rs›z
koruyucu gücü üzerinde, tüm mülksüz iflçileri, emekçi köylüleri,
yoksul ve kimsesizleri boyunduruk alt›na al›p egemenli¤ini koruyor. Onlar› her türlü iflsizli¤in ve açl›¤›n dayan›lmaz bask›s› alt›nda
kölelefltiriyor.
Gerek uluslararas› sermayeye karfl› gerekse ülkemizdeki uflak
temsilcileri olan komprador ve toprak a¤alar›na karfl› mücadeleyi
kavramak için devletin özü ve niteli¤ini kavramak politik uygulamalar›n› yak›ndan izlemek zorundad›r. Bu kavranmadan ne do¤ru
ve sa¤lam bir mücadele yürütülebilir ne de onun eflitsiz sald›r› ve
bask›s› alt›nda devrimci tarzda dik durulabilir. S›n›f bilinçli proleterler, proleter ajitatör ve propagandac›lar sürekli olarak devleti
ve onun sömürü ve bask›ya dayal› faflist politikalar›n› yalanc› ve iki
yüzlü tutumlar›n›, kokuflmufl i¤renç yüzlerini kitlelere teflhir etmelidir.
Devrimci propaganda ve ajitasyona çok yer vermek, devletin
niteli¤i sömürü ve bask›ya dayal› politikalar›n› teflhir etmek ve
bunlar› milyonlarca kez yinelemek durumunda gere¤inden
çok yer verildi¤i izlenimi do¤urmamal›d›r. S›n›f bilinçli proleterler kesinlikle böylesine yanl›fl bir düflünceye kap›l›p, “bir defaya
özgü” yap›lan propaganda ve ajitasyon çal›flmas›yla kendilerini s›n›rlamamal›d›r. Unutulmamal›d›r ki devletin niteli¤ini, sömürü ve
bask›ya dayal› politikalar›n› despotik ikiyüzlü uygulamalar›n› milyonlarca kez yinelemek, yineleme olmayacak, tam tersine iflçi ve
köylüler için gerekli ve zorunlu yeni aç›klamalar olacakt›r.
Devlet halka karfl› s›n›rs›z bir flekilde bask› ve zulüm uygularken, halk üzerinde korku duvarlar› yarat›rken egemen s›n›flar aras›nda devam eden çeliflki ve çat›flmada da korku ve sindirme yöntemleri uygulan›r. Sonuçta bunun en büyük ve en a¤›r faturas› halka ç›kar›l›r. Buna örnek olarak cumhurbaflkanl›¤› seçimi verilebilir. Ülkemizde b›rakal›m halka karfl› demokrasi uygulanmas›n› hakim kliklerin kendi aralar›nda yaflanan çeliflki ve çat›flma örneklerinde bile birbirleri üzerinde üstünlük ve ayr›cal›k sa¤lama dalafl›nda bile birbirlerini nas›l tehdit edip y›ld›rmaya, sindirip saf d›fl› b›rakmaya çal›flt›klar›n›n örnekleri yafland›. Sömürü ve hegemonya
ç›karlar›na ters düflüldü¤ünde kendi koyduklar› yasa ve kurallara
kendilerinin bile rahatl›kla ve çok kaba bir görüntü alt›nda uymad›klar›, nas›l da birbirini askeri k›flla demokrasisine uygun hizaya
sokmaya çal›flt›klar› aç›k bir flekilde görüldü. Hakim s›n›flar gerek
halka karfl› uygulad›klar› politikada gerekse kendi aralar›nda yaflanan çeliflki ve ç›kar çat›flmas›nda s›n›fsal nitelikleri, devlet ve demokrasi anlay›fllar› yasa ve anayasa karfl›s›ndaki ahlak reflekslerinin nas›l faflist karakterde oldu¤u gerçekli¤i bir kez daha ortaya
ç›kt› ve ç›kmaktad›r.
Türk egemen s›n›flar›n›n ve onlar›n bilimum ayd›n-yazar-sanatç›-bilim adam›-gazeteci-profesörlerinin “asil” damarlar›nda akan
kan Kemalizm’dir. Kemalizm demokrasi ve özgürlük düflman› bir ideolojidir. O, korku ve bask›ya dayal› ›rkç› floven bir ideolojidir. O’nun damarlar›nda demokrasi dolaflamaz ve dolaflmaz. Oysa bilinir ki demokrasilerde ne korku
ve korkutma ne y›ld›rma ve sindirme tehditleri vard›r. Demokrasilerde korku ve tehdit üzerinde politika ve seçim yap›lmaz, yap›l›yorsa (Türkiye’de oldu¤u gibi) orada demokrasi yoktur demektir. Oysa Türkiye demokrasisinde (siz bunu burjuva-feodal demokrasi olarak anlay›n yani diktatörlük olarak okuyun) korku ve
korkutman›n, y›ld›rma ve sindirmenin her türlü renk ve örneklerine rastlamak mümkündür. Bundand›r ki Kemalist ideolojiden
beslenen ve onun kayna¤›ndan yaflam suyu bulanlar asla (ayd›n-yazar-profesör-parlamenter) demokrat ve ilerici olam›yor. Asla ilerici olam›yor ve demokratlaflam›yor. Bu kanda farkl›l›¤a ve ayr›l›klara asla yer yoktur ve olamaz. Kemalist kanda farkl› renklere
(ulus ve az›nl›k milliyetlere) farkl› inanç ve düflüncelere asla yer
yoktur ve olamaz da. 80 küsur y›ll›k faflist Kemalist tarih bunun
ac› ve kanl› örnekleriyle doludur. Kemalist kanda asla demokrasi
ve düflünce özgürlü¤ü dolaflamaz. Y›llar önce bilge komünist ‹brahim Kaypakkaya ne kadar yerinde söylemifl, ayd›nl›k dolu bak›fl
aç›s›yla nas›l da Kemalizm’i do¤ru belirlemifltir. “Kemalizm demek, her türlü ilerici ve demokratik düflüncenin zincire
vurulmas› demektir”,” “Kemalizm demek, her alanda
Türk flovenizminin k›flk›rt›lmas›, az›nl›k milliyetlere
amans›z bir milli bask›n›n uygulanmas›, zorla Türklefltirme ve kitle katliam› demektir”, “Kemalizm, iflçiler için
süngü ve atefl, cop ve dipçik, mahkeme ve zindan, grev
ve sendika yasa¤› demektir”.
İşçi-köylü 12
Göğün yarısı
5-18 Ekim 2007
Ne Bursa’da yanan genç iflçi kad›nlar, ne de Ceylanp›nar’da bo¤ulan ya da kamyon kasalar›nda f›nd›k toplamaya giderken ölen Kürt kad›nlar›
patronlar›n ve devletin umurunda. Novamed’li kad›nlar sürdürdükleri direniflle, bir y›ld›r bu zinciri k›rmak için mücadele ediyorlar.
fiimdi Novamed’li kad›nlarla dayan›flma zaman›. Biz kad›nlar eme¤imize, bedenimize, kimli¤imize sahip ç›kma mücadelemizi
Novamed’li kad›nlar›n mücadelesine katmal› ve hep birlikte hayk›rmal›y›z; “Bedenimiz, eme¤imiz, kimli¤imiz bizimdir!”
81 kad›n iflçi
1 y›ld›r direniyor!
Kad›n›z, örgütlüyüz, daha güçlüyüz…
“Biz emekçi kad›nlar›z/ Sat›l›k
de¤ildir gururumuz, onurumuz, kan›m›z, ruhumuz, can›m›z/ Sen sen
ol eme¤imize laf söyleme/ Biliyorum her fley güzel olacak/ Bu sessiz
盤l›¤›m›z bir gün elbet duyulacak/
Gelin ey iflçi kardefllerim bir olal›m/ Gökteki kufllar bile yaln›z uçmuyor bilinmeyene/ Gelin ey iflçi
kardefllerim bir olal›m/ Bal›klar bile sürüyle yüzüyor denizin mavili¤inde...”
(Direniflçi bir kad›n iflçi)
‹stanbul’dan Antalya’yayd› yolculu¤umuz… Direniflin oldu¤u yere. Sisteme, erkek egemen anlay›fla, emek
sömürüsüne karfl› 365 gündür direnen Novamed ifllerinin yan›na… Bir
tarih yaz›l›yor kad›n sömürüsüne karfl› Antalya’da. ‹nsan onuruna
yak›fl›r bir ortamda, örgütlü kalabilmenin mücadelesini veriyor 81 Novamed kad›n iflçisi.
At›lan sloganlar›n coflkusunu, direniflteki iflçilerin patron cenderesini
k›rmak için bafllatt›klar› direniflin heyecan›n› yaflarken, yolda kad›n sömürüsünün bir baflka biçimi olan “cinsel” sömürüye maruz kalan, yaflayabilmek için bedenini sunan kald›r›mdaki kad›nlara tak›l›yor gözümüz.
Sonra Bursa’da yanarak ölen gencecik kad›n iflçilere kay›yor düflüncelerimiz, Ceylanp›nar’da bo¤ulanlara, bir
lokma ekmek için kamyon kasalar›nda
Serbest Bölgesi’ndeki Novamed
adl› fabrikas› 2001 y›l›ndan bu yana faaliyette. ‹flçilerin söylediklerine göre,
bu fabrikada dört y›l boyunca ücretler en alt düzeyde tutulmakla kalmam›fl, insan onurunu zedeleyen uygulamalar da günlük yaflam›n parças› haline getirilmifl. Patron temsilcilerinin
kesin bir dille yalanlad›¤› bu uygulamalar aras›nda, iflçilere konuflma yasa¤›, hamileli¤in ancak izin ve s›rayla
mümkün olabilmesi, kazayla hamile
kalma durumlar›nda afla¤›lanma, iflçilerin tuvaletten ç›kt›ktan sonra içeride ne yapt›klar›n› rapor etme
zorunluluklar› da var. ‹flçilerin anlat›mlar›na bak›l›rsa fazla mesaiye kalanlara de¤il ama tuvalette k›sa kalanlara
“bonus” bile veriliyor. Tüm bu olumsuz koflullar›n son bulmas› için bafllat›lan mücadelede Novamed’in karfl›s›na yerlefltirilen mob içinde, iflçiler
günde üç vardiya ikiflerli grev nöbeti
tutuyorlar.
‹flte Antalya Serbest Bölgesi’nde kad›nlar›n damgas›n› vurdu¤u
ilk grevin hem dram, hem de büyük
bir heyecanla yüklü olan öyküsünü
kahramanlar›ndan dinlemek istedik
biz de.
Baz›lar› isimlerini vermek istemedi.1 y›ll›k bir direniflin ard›ndan bir sonuç görmek istiyorlar hakl› olarak. Ve
oluflturulan kamuoyuyla bekledikleri
sonuca yaklaflt›klar›n› düflündükleri
için olsa gerek, bir “aksilik” olsun is-
Hata oldu¤u zaman ba¤›rd›lar. Biz
bunlar› hak etmiyorduk. ‹lkokul mezunuyuz diye afla¤›land›k, üstelik ilkokul mezunu flefimiz varken. Üniversite mezunu gençlerimiz içeride iflçi
olarak çal›fl›yordu. Ama ‘büyük’lere
yak›nl›¤› olanlar flef oluyordu. Yani
yükselmek için okumak gerekmiyor.
Okumak çok önemli ama böyle politikalar oldu¤u sürece, böyle patron
oldu¤u sürece adalet de olmayacakt›r.
Öyleyse neye yarar?”
80 kad›n iflçiden biri O. ‹smini
vermek istemeyenlerden. Onu size
bir cümleyle flöyle tan›tabilirim: Öfkeli, k›rg›n ve gururlu…
O konuflurken, elleri gün boyu
toprakla söyleflen, ekme¤inin peflinde
göçebe umutlar tafl›yan kad›n tar›m
iflçileri geliyor gözlerimizin önüne.
Ne kadar da ortak bir yaflamlar› var
asl›nda. Tarlada ya da fabrikada ikisi
de beden ve kol eme¤ini gerektirecek
en a¤›r ifllerde çal›flacak ucuz iflgücü
ordusunu oluflturuyor. ‹çine yuvarland›klar› yaflam dehlizinde kaybolmalar› isteniyor onlardan…
“Ellerimdeki kanlar
setlere bulaflflaa bulaflflaa
çal›flfltt›m”
“Ellerim patlam›fl halde çal›fl›rken
elim ac›yor dedi¤imde, ‘herkesin eli
ac›yor, o zaman burada ne iflin
var, gidip evde duracaks›n’ der-
Patronlar kalleflfl,, iflflç
çiler kardefl
Novamed, iflçi ö¤üten bir fabrika. Buradaki çal›flma koflullar› birçok serbest üretim bölgesi iflyerinde
oldu¤u gibi son derece vahfli. Fabrikada ço¤unlu¤u
oluflturan kad›n iflçilere yönelik bask›larsa daha da
zorluydu. ‹nsan yerine konulmayan kad›n iflçiler çal›flma koflullar›na isyan ederek Petrol-‹fl Sendikas›’nda iki y›ll›k bir örgütlenme mücadelesine bafllad›lar.
Sendika çeflitli zorluklar› aflarak 19 Nisan 2006 tarihinde toplu sözleflme yapma yetkisini ald›. Ancak
Fresenius-Novamed yönetiminin bask›c› tutumundan dolay›, bir anlaflmaya var›lamad›.
Fresenius ve Novamed yöneticilerinin kat› tutumu nedeniyle T‹S görüflmelerinde uzlaflma sa¤lanamay›nca iflçiler, insana yak›fl›r çal›flma ve yaflam koflullar› için 26 Eylül 2006 günü greve ç›kt›lar. Greve ç›kan 84 iflçinin 82’sini oluflturan kad›n iflçiler, 1
y›l›n› dolduran grevde bütün hayatlar›n› de¤ifltiren
bir deneyim yaflayarak, hem kapitalizme hem de erkek egemenli¤ine karfl› mücadeleyi grev çad›rlar›nda,
dayan›flma etkinliklerinde sürdürüyorlar.
Novamed grevi 1. y›l›n› doldururken, ‹stan-
ölen tar›m iflçilerine, evini dünyas›
belleyen kad›nlara… Emekçi kad›nlar›n defalarca kez yaflad›¤› bu yazg›n›n
Novamed’de oldu¤u gibi ilmek ilmek
örülerek ve örgütlenerek bozulaca¤›n› ve fakat yolumuzun uzunlu¤unu düflününce biraz hüzünleniyoruz...
Nedir Novamed?
FMC, 12 ülkede fabrikas›, 100 bin
çal›flan› olan diyaliz filtre setleri alan›nda dünya pazar›n› elinde tutan
uluslararas› bir flirket. Merkezi Almanya’da olan bu flirketin Antalya
bul’daki kad›n örgütleri, kad›n çevreleri ile sendika
ve demokratik kitle örgütlerinden kad›nlar taraf›ndan oluflturulan “Novamed Greviyle Dayan›flma Kad›n Platformu” grevci kad›n iflçilerle ilgili
bir dayan›flma kampanyas› bafllatt›. Ve bu kampanya
çerçevesinde pek çok eylem ve etkinlik düzenledi.
Son olarak da çeflitli illerden platform bileflenleri direniflin 1. y›l›nda Novamed iflçileriyle dayan›flmak
amac›yla Antalya’ya gittiler.
‹stanbul’da saat 19:30 Taksim Tramvay dura¤›nda bir araya gelen kitle eski TÜYAP’a kadar sloganlarla yürüdü. K›sa müzik dinletilerinin verildi¤i
Antalya’ya gidecek grubu u¤urlama etkinli¤ine Sebahat Tuncel de yapt›¤› konuflmayla destek verdi.
Etkinlikten sonra Antalya’ya gidecek grup alk›fl
ve sloganlarla yolcu edildi.
Antalya
Çeflitli illerden gelen yüzlerce kifli 1 y›ld›r direnen Novamed iflçileriyle Antalya’da bulufltu. Saat
11:00’de iflçilerle birlikte Antalya Serbest Bölge önü-
temiyorlar. Anlay›flla karfl›l›yoruz elbette isteklerini. Ve aram›zda kal›yor
isimleri kahramanlar›m›z›n, söz verdi¤imiz gibi…
Yükselmek için
okumak gerekmiyor
“Ben önceden tarlada çal›fl›yordum. ‹nan›n ellerim buradaki kadar
nas›r toplam›yordu. Ellerimiz nas›r oldu, patlad›, fliflti bantlad›k, onun ac›s›yla linenin h›z›na yetiflmeye çal›flt›k.
Yetifltiremeyince hakaretler duyduk.
Yanan kad›n iflçilerden biri 3 ayl›k hamileydi. O hiç anne olamad›. Nedeni
patronunun, bu sistemin onun hayat›na biçti¤i “de¤er(sizlik)”di.
Hepimizin kan›n› donduran ve haf›zalar›m›zdan silinmeyen onlara ait
baflka bir ayr›nt› daha var. Henüz biri
15, di¤eri 18 yafl›nda olan çocuk yafltaki iki iflçinin yang›ndan sonra gazetelerde ç›kan foto¤raflar› fotokopi ile
ço¤alt›larak sigorta bildirgeleri ç›kar›ld› patron Özay taraf›ndan. Safiye ve
Ayfle de ölü iflçiler olarak sigorta
hakk›na böyle sahip oldular. Sonra ne mi oldu? Bursa Özay Tekstil
Patronu Lokman Özay’›n hapis cezas›
para cezas›na çevrildi. Yitip giden yaflamlar›n, umutlar›n, hayallerin bedeli
de böylece “ödenmifl” oldu.
“Böyle bir cehennem
görmemiflflttik!”
‹flyerinden at›lan Havva Akgül’le
devam ediyoruz sohbetimize. ‹flten
at›ld›ktan sonra tazminat davas› açm›fl
ve kazanm›fl. fiimdi baflka bir iflte, daha rahat koflullarda yaflad›¤›n› söylüyor. Ama Novamed’de çal›flt›¤› y›llar,
üzerinde unutulmayacak izler b›rakm›fl:
“Müdür beni masas›na ça¤›rd›. A¤za al›nmayacak küfürler etti. ‘Novamed’in 6 tane avukat› var, böyle
bir fleyi yapmaya nas›l cesaret
edersin’ dedi. ‹lkokul mezunuyum
diye afla¤›lad›lar beni. Ben de ‘lise
Girmifl olduk Novamed’le” diyor.
Ama Havva’n›n baz› güvensizlikleri de
var. “Sendika yard›m etmeseydi
bu kadar sürmezdi bu direnifl”
diyor. Havva’n›n beraber çal›flt›¤›, ayn› ac›y›, ayn› yoksullu¤u paylaflt›¤› s›n›f
kardefllerine olan bu güvensizli¤inin
nedenlerini düflünüyoruz. Cevab› m›,
sizce de gayet aç›k de¤il mi?
Havva’n›n son sözlerinde yine sitem var hakl› olarak. “Ne söyleyeyim
ki. Bir müdürün ettiklerine bak›n. ‹stedi¤i gibi hakaret ediyor. Ben bunu
ispat edemezdim. Hakaret davas› açsam da ispat edemezdim. Çünkü adalet de onlardan yana.” Bu da adalet
de¤il galiba Havva…
“Kedi yavrusundan
daha de¤erli
oldu¤umuzu
düflflüünmüyorum”
365 gündür sessizli¤in içinde direniyor onlar. Bas›n›n 盤l›klar›na olan
duyars›zl›¤›na karfl› tepkililer. Bu sessizlik ortam› içinde örülen direniflin 1.
y›l›nda neler hissettiklerini sordu¤umuzda k›rg›nl›klar›n› bak›n nas›l anlat›yorlar Novemed’li iflçiler.
“Ben ço¤u gazeteyi almama karar›
ald›m. Bu ülkede büyük bir televizyon
kanal›n›n kedinin a¤aca ç›k›p da itfaiyenin onu kurtard›¤›n›n haberi gösteriliyor ama burada 81 kad›n bir mücadele veriyor, yaflam mücadelesi…
Haklar›m›z ve eme¤imiz için mücade-
ne yürüyüfl gerçeklefltirildi. ‹çeri girilmesine izin
vermeyen polisin tutumu üzerine Serbest Bölge’nin yak›nlar›nda toplanan kitle burada bir bas›n
aç›klamas› yapt›.
“Novamed
Cesaretin ve azmin grevi”
‹lk konuflmay› yapan Petrol ‹fl Genel Baflkan›
Mustafa Öztaflk›n flunlar› söyledi: “Bu grev serbest bölge gerçe¤ini a盤a ç›karan bir grevdir, bu
grev kad›n eme¤i sömürüsünün ne düzeyde oldu¤unu gösteren bir grevdir. 1 y›ld›r grevdeyiz, 2 y›l
da sürse direnece¤iz ve buradan zaferle ç›kaca¤›z.”
Öztaflk›n’›n konuflmas›n›n ard›ndan s›rayla
uluslararas› konuklar ve di¤er illerden gelen Novamed Kad›n Platformu üyeleri birer konuflma yapt›lar. Daha sonra yaklafl›k 15 kiflilik bir heyet direnifl çad›r›n› ziyaret etmeye gitti.
‹flçilerle yap›lan görüflmelerden sonra Tar›m-‹fl
kongre salonunda direniflteki iflçiler di¤er illerden
gelen misafirlerin sorular›n› yan›tlad›. Dayan›flma
eylemi hep beraber söylenen “Kad›n›z örgütlüyüz,
daha daha güçlüyüz/Hepimiz Novamedliyiz, hepimiz grevdeyiz” flark›s›yla son buldu.
lerdi. Benim yerime iyileflene kadar ifli
bilen baflka birini de verebilirlerdi.
Ama yapmad›lar, beni 8 saat boyunca
a¤latt›lar. Elimdeki kanlar setlere bulafla bulafla, üzerine yara band› yapa
yapa çal›flt›m. Biz de insan›z ama bunu
anlayan kim!”
Bir anneyle konufluyoruz bu defa.
S›rayla hamilelik uygulamas›yla dünyaya getirmifl bebe¤ini. Her anlat›m baflka bir ac›y› ça¤r›flt›r›yor adeta. Yang›na sigortal› fabrikada yanan kad›n iflçileri hat›rl›yor musunuz? Özay Tekstil
iflçilerini… Onlar›n sigortas› yoktu.
mezunuyum diye girmedim,
iflinize gelirse’ dedim. Bana savunma k⤛d› haz›rlad›lar. Ben de savunmam› yapt›m, ç›kt›m.”
Direnifle devam eden arkadafllar›
için ne düflündü¤ünü sordu¤umuzda;
“Arkadafllar›m› sonuna kadar destekliyorum, bugün de bunun için buraday›m. Novamed olmasayd›, açl›ktan ölmezdik ama bari bizden sonrakiler bizim yaflad›klar›m›z› yaflamas›nlar. Bize
yap›lan bask›lar onlara yap›lmas›n. Biz
böyle bir cehenneme girmemifltik.
le ediyoruz, bir kerecik ismimiz geçmiyor. Destek verenler çok az, onlar
da biz ça¤›r›rsak geliyor. Arayan soran yok. Hatta ça¤›rd›¤›m›z halde gelmeyenler de var.” Haks›zlar m›? 1 y›ld›r örülen direnifl boyunca ne kadar
konuk ettik onlar› evimize. Ne kadar
duyduk/duyurduk seslerini, ne kadar
paylaflt›k ac›lar›n›… Hakl›lar hem de
çok…
“Dayan›flflm
may›
ö¤rendik”
1 y›ld›r direnen Novamed iflçilerinin amac› insan onuruna yak›fl›r bir
ortamda, örgütlü mücadelelerini sürdürebilmek. Onlar henüz ifle al›nmad›lar. Yani amaçlar›na henüz ulaflabilmifl de¤iller, ama direnifl onlar›n yaflant›s›nda pek çok fleyi de¤ifltirmifl.
Konufltu¤umuz iflçiler “en baflta dayan›flmay› ö¤rendik” diyor. Küçük
dar dünyalar›ndan ç›km›fl olman›n,
kendilerini s›kan cendereyi biraz gevfletmifl olman›n rahatl›¤› var sözlerinde. “Art›k rest çekmeyi ö¤rendik” diyorlar. Kendilerine ve örgütlü
güçlerine güveniyorlar. Kazanacaklar›na olan inançlar› da tam. ‹flte bu yüzden sesleri gür ç›k›yor: “80 kifli 80 bin
kifliye bedeldir, kazanaca¤›z.”
Elimizi uzat›r›z,
çünkü güçlü biziz
Fabrikada üretim flu anda hiçbir
aksama olmadan ilerliyor. Çünkü Novamed patronu iflçiler henüz greve
ç›kmadan yerine yeni iflçileri ifle alm›fl.
Çal›flan iflçilerin grevdeki iflçilerle konuflmas› yasak. Bir de kendilerine ifle
girmeden önce greve kat›lmayacaklar›na dair taahhütname imzalatt›klar›
için kanunen bu haklar› ortadan kalkm›fl. “Yoksa gönülleri bizimle biliyoruz” diyor Novamed’li kad›nlar.
Arkadafllar›n›n iflten at›lma korkusu
alt›nda olduklar›n› ve bunun anlafl›labilir bir durum oldu¤unu söylüyorlar. “Ne de olsa ekmek kavgas›.” Ama k›rg›nlar
onlara. “Bugün arkadafll›¤›m›z bitti” diyorlar. Onlara
böyle söylettiren direniflin 1.
y›l›n› doldurdu¤u gün iflçi kardefllerinin patronun da¤›tt›¤›,
üzerinde “I Love You Novamed” yazan tiflörtleri giymeleri. K›zg›nlar do¤ru, ama
sözlerine flunlar› eklemeyi ihmal etmiyorlar. “‹fle geri al›n›rsak elimizi yine uzataca¤›z
arkadafllar›m›za, çünkü örgütlüyüz ve güçlü olan biziz.”
8 Mart’›n Dünya Emekçi
Kad›nlar Günü ilan edilmesini
sa¤layan dokuma iflçisi kad›nlar›n grevinin üzerinden tam
150 y›l geçti. Ülkemizde her
gün yaflanan binlerce örnek,
150 y›l önce, 129 kad›n›n yanarak ölmesine neden olan
koflullar›n ne kadar de¤iflti¤i
sorusuna yan›t oluyor. Bursa’da yanan, Diyarbak›r’da,
Dikmen’de direnen, Urfa
Ceylanp›nar’da bo¤ularak
ölen genç kad›nlar gibi… Biz hiçbirini unutmad›k.
Novamed’li kad›nlar… Onlar›n
direnifli, % 90’n›n›n kad›n olmas›yla ve
hepsinin ilk grevi olmas›yla bir ilk.
Grevde 365. gününü dolduran kad›n
iflçilerin bu onurlu mücadelesini yürekten kutluyor ve mücadelelerinde
yanlar›nda oldu¤umuzu bilmelerini istiyoruz.
İşçi-köylü 13
5-18 Ekim 2007
Sarkozy
ifl
flç
çi s›n›f›na
“savafl
fl”
” açt›!
Cumhurbaflkan› seçildi¤inden bu yana
Frans›z emperyalist sermayesinin istemleri do¤rultusunda, iflçi s›n›f›na karfl› kelimenin tam anlam›yla “savafl” ilan eden faflist Sarkozy, kazan›lm›fl haklar› birer birer
t›rpanlama çabalar›n› sürdürüyor.
Son olarak gündeme gelen “reform
yasas›” ile birlikte, çal›flma saatleri haftada 35’in üzerine çekilmeye, emeklilik yafl›
yükseltilmeye, çal›flan›n sa¤l›k hizmetlerine katk› pay› art›r›lmaya ve esnek çal›flma
dayat›lmaya çal›fl›l›yor. Bunun anlam›,
önümüzdeki süreçte sabit çal›flma saatinin olmamas› ve ifl saatlerinin her ifl yerinde, patronun keyfine göre düzenlenmesi.
Sarkozy bu yeni sald›r› dalgas›n›,
“mevcut sosyal sistemin art›k ekonomik olarak kald›r›lamaz” oldu¤u
ve çal›flma yaflam›n›n ve f›rsat eflitli¤inin
önünde engel oluflturdu¤u biçiminde savunmakta. Böylece Frans›zlara haftada 35
saatin üzerinde çal›flma f›rsat› verilmeliymifl!
‹fl Bulma Kurumu’nun verdi¤i ifli gerekçesiz olarak iki kez reddeden iflsizleri
ve sosyal hizmetleri “suistimal” edenleri
de yapt›r›m tehdidi bekliyor. Bu yeni
sald›r› dalgas›n›n, ekonomik krizini
aflmaya çal›flan Frans›z sermaye s›n›flar›n›n dayatmas› oldu¤u bilinmekte. Krizin faturas› ise bir kez daha
ezilen iflçi-emekçi kesimlere ç›kar›lmak isteniyor. Ancak ayn› Emeklilik Yasas› 1995
y›l›nda da gündeme getirilmifl ve o dönem
yap›lan genel grevler Fransa’da hayat› felç
etmifl, hükümet istifa etmek zorunda kalm›flt›. CFDT Sendikas› Baflkan› François
Chereque; “Bize önerilen takvim plan›na uymak imkans›z” diyor ve ekliyor:
“Böylesi köklü reformlar eflzamanl› olarak yap›lamaz.” CGT Sendikas› ise, “Bu
reform planlar› en fazla çal›flanlar› etkiler.
Bana göre bu giriflim iflçi s›n›f›n› daha güçlü harekete geçirmeye dönük bir meydan
okumad›r” aç›klamas› yap›yor.
Frans›z emperyalizmi bir yandan iflçiemekçi y›¤›nlara dönük sosyal y›k›m sald›r›lar›n› olanca h›z›yla sürdürürken, di¤er
yandan da iflgallerin bafl müttefiki olma
yönünde ad›mlar atmakta.
Kitleler faflist cuntaya
karfl› aya¤a kalkt›
On binlerce kifli haftalard›r Myanmar’›n eski baflkenti Rangun sokaklar›nda eylemler yap›yor. Eylemcilerin say›s› son günlerde yap›lan
gösterilerde 130 bini geçti. Ayr›ca ülkenin 14
eyaletinin yedisinde on binlerce kifli sokaklarda.
Ordu panzerlerle caddelerde gezmeye bafllay›p ve halka evlerinde kalma ça¤r›s› yapt›ktan
sonra bile protestolar devam etti. “Özgürlük
istiyoruz” sloganlar›yla gerçekleflen protestolar›n fitili, % 500 kadar artan benzin, mazot ve
temel g›da fiyatlar›yla atefllendi. Ancak protestolar›n esas hedefinde askeri cuntan›n diktatörlük rejimi var. Eylemlere en büyük destek ise Budist rahiplerden geldi. Eylemlerden birinde polisin azg›nca sald›r›s›na maruz
kalan rahipler, demokrasi talepli eylemlerine,
kendilerinden özür dilenmesi talebini de ekleyerek, uzun bir yürüyüfl eylemi bafllatt›lar.
Myanmar halk›n›n % 89’u Budist. Budist bir
hükümetin rahiplere sald›rabilmesi için ise çok
“geçerli” bir nedeni olmak zorunda. Ancak son
eylem sürecinin daha ilk günlerinde, polis rahiplere sald›rarak, birço¤unu ciddi biçimde tartaklad›. Kendilerine dönük bu sald›r›y› protesto eden rahipler, kendilerinden özür dilenmedi¤i takdirde orduyla ve askerlerin aileleriyle
tüm iliflkilerini keseceklerini ve tap›naklar›ndan
ç›karak yürüyeceklerini aç›klam›fllard›. Ancak
askeri diktatörlük özür dilemek bir yana, baflta
rahipler olmak üzere, eylemcilere azg›nca sald›rarak, çok say›da insan› katletmekten çekinmedi.
Myanmar, yeralt› zenginliklerine bak›ld›¤›nda zengin bir ülke. Ancak ülke
halk› büyük bir yoksulluk içinde. Ülke petrol, gaz ve do¤algaz rezervlerinin 540 milyar
küp oldu¤u tahmin ediliyor. Ancak bunlar›n ihracat›ndan elde
edilen gelirin büyük bölümü generallerin ve onlar›n bürokratlar›n›n cebine giriyor. Bütçenin %
40’› orduya gidiyor. Halk›n e¤itimi için ayr›lan pay ise sadece % 0.
3. Ülkenin bugüne kadarki bafll›ca
ticari ortaklar›, ülkedeki petrol
ve gaz› kendi ekonomileri için talan eden Çin ve Hindistan. Ancak bat› emperyalistlerinin ve onlar›n propagandac›lar›n›n Myanmar’›n zenginliklerine dönük ilgilerini de atlamamak gerekiyor.
Eylemlerdeki özgürlük talebi de
hakl› bir talep. Çünkü Bengal
Körfezi’ndeki, Çin, Tayland ve
Hindistan’›n ortas›nda kalan ülke
20 y›ld›r, her türden muhalefeti yasaklayan bir
askeri cunta ile yönetilmekte.
1948’de ad› Burma’yken Britanya sömürgecili¤inden ba¤›ms›zl›¤›n› elde eden Myanmar
1962’den beri askeri diktatörlükle yönetiliyor.
1988’de bir darbe daha gerçeklefltiren askeri
yönetim, ülkenin ad›n› 1989’da Myanmar’a çevirmiflti.
1988’de kitlesel demokrasi gösterilerinin
fliddetle bast›r›lmas› ve 3 bin kiflinin katledilmesinin ard›ndan, 1990 genel seçimlerini Aung
San Suu Kyi ve partisi Ulusal Demokrasi Birli¤i Partisi yüzde 60 oyla kazanm›flt›.
Ancak Cunta, bu zaferi geçersiz sayd› ve
muhalefet lideri Aung San Suu Kyi’yi hapse att›. Gerçi bu süre içinde birkaç kez k›sa süreli
olarak serbest b›rak›ld› ama, kendisi flu anda ev
hapsinde. Eylemciler bunu da protesto etmek
Alman Parlamentosu’nun Afganistan’daki Alman iflgal birliklerinin
süresini uzatma karar› almaya çal›flt›¤›
günlerde Berlin’de biraraya gelen binlerce kifli birliklerin görev süresinin
uzat›lmamas›n› ve hemen çekilmelerini talep etti.
CDU/CSU ve FDP’den oluflan koalisyon hükümeti, uzatman›n d›fl›nda
baflka bir alternatifin olmad›¤›n› savunurken, bunun “terörizmle mücadele”, Afganistanl› kad›nlar›n “özgürlü¤ü” ve ülkenin yeniden inflas› için
zorunlu oldu¤unu getirmekte. Ancak
‹flgallerin büyüttü¤ü “kirli” sektörler
lerden askerlerini çekti¤i flu süreçte,
Afganistan’da kalmaktaki ›srar›n› neden
koruyor? Bunun cevab› çok basit: Çünkü burada dünyan›n bugüne kadar
gördü¤ü en büyük eroin pazar›
var ve ‹ngiltere bu pazardan en
büyük kâr pay›n› elde etmekte.
‹flgalden önce neredeyse s›f›r seviyeye inmifl olan haflhafl ekimi, iflgalle
birlikte inan›lmaz boyutlara ve haliyle
inan›lmaz kârlara ulaflm›fl durumda.
2006 y›l›ndaki haflhafl üretimi tarihteki
en yüksek miktar olarak verilirken, bu
y›l bu oran›n daha da yukar›lara ç›kmas› bekleniyor. Ancak haflhafl art›k hammadde olarak baflka ülkelere gönderilmiyor. ‹fllenip, öyle gönderiliyor. Yani
haflhafl de¤il, do¤rudan eroin ihraç ediliyor.
Hem de BM’nin, ABD’nin ve özellikle de ‹ngiliz askerlerinin eskortlu¤un-
getirilen tüm bu gerekçelerin emperyalizmin gerçek hedeflerini gizlemek
oldu¤u biliniyor. Ki son eylem de
bunu kan›tlam›fl durumda.
‹flgal karfl›t› eylemlerin yan› s›ra,
temel hak ve özgürlüklerin k›s›tlanmas›na karfl› eylemler de sürüyor. Federal hükümetin, “terörle mücadele”
ad› alt›nda, özel yaflam alanlar›n›n dinlenmesini, izlenmesini ve kay›t alt›na
al›nmas›n› öngören bir yasay› ç›karmaya dönük çabas› geçti¤imiz günlerde
Almanya’n›n baflkenti Berlin’de yap›lan
kitlesel bir eylemle protesto edildi.
flgal karfl›t› eylemlerin yan› s›ra, temel hak ve özgürlüklerin k›s›tlanmas›na karfl› eylemler de
sürüyor.
‹
da. Tüm bunlar elbetteki, baflta Karzai
olmak üzere, Afganistan’›n belli elit tabakas›n›n bilgisi ve ortakl›¤› dahilinde
gerçeklefliyor. ‹ngililiz muhalif çevreler
mevcut durumu flöyle özetliyorlar:
“Afganistan’da ölen her asker ayn› zamanda eroin ba¤›ml›l›¤› nedeniyle hayatlar› kararan veya afl›r› dozdan ölen genç insanlar aras›nda say›lmal›. Çünkü hepsi de
ayn› politikan›n kurbanlar›d›r.”
‹flgallerin büyüttü¤ü “kirli sektör”
sadece eroin sektörü de¤il. Bir di¤er
kârl› ve giderek büyüyen sektör de Irak
iflgali sürecinde oluflmufl durumda. Bu
sektör ise “özel güvenlik” sektörü.
Son aylarda giderek büyüyen bu sektörden elde edilen kârlar da yine oldukça yüksek. Baflta ABD flirketleri olmak üzere, iflgalin müttefi¤i bir dizi ülkenin burada özel güvenlik alan›nda
“hizmet” verdi¤i bilinmekte. Bunun getirece¤i tehlikelere ise aylar öncesinden
dikkat çekilmiflti. Ve nitekim bu özel
güçlerin iflgal bölgesinde, yüksek mebla¤lar karfl›l›¤›nda, üst düzey kiflilerin
can güvenli¤ini sa¤lamaktan ziyade, Irak
Güney Afrika
Düflük ücret ve kötü çal›flma
koflullar›n› protesto eden binlerce otomobil yedek parça üretimi
iflçisi, örgütlü olduklar› NUMSA
Sendikas› öncü¤ünde greve gittiler. Grevin haftalard›r sürmesi,
otomobil sektöründe büyük s›k›nt› yaratt›. Yedek parça üretiminin durmas› otomobil firmalar›
aç›s›ndan büyük bir kayba yol
açarken, NUMSA Sendikas› ücretlerin yükseltilmesi ve çal›flma
koflullar›n›n düzeltilmesi taleplerinde ›srarl› olduklar›n› aç›klad›.
Kanada
için Kyi’nin evinin önünde de bir yürüyüfl gerçeklefltirdiler.
fiu süreçteki protestolar›n bir di¤er nedeni
ise, generallerin, ne halka ne de muhalefete dan›flmadan oluflturduklar› ve içeri¤i aç›klanmayan yeni anayasa. Bu anayasan›n ç›kmas›ndan
sonra, yap›lmas› gereken -en son 1990’da yap›lan- seçimlere iliflkin bir tarih aç›klanmad›. K›sacas›, generallerin vaad etti¤i “demokrasiye
geçifl”ten söz etmek mümkün de¤il.
Dünyan›n birçok yerindeki ilerici-devrimci
ve demokratik güçler Myanmar halk›yla ve onlar›n demokrasi talebiyle yürüttükleri mücadeleyle dayan›flma ça¤r›s› yapmakta.
Myanmar’daki kitle eylemlerinin gerçek anlamda özgürlük ve demokrasi getirebilmesinin
tek koflulu ise, bu eylemlerin, s›n›fsal temelde
yükselen, anti-emperyalist bir rotaya kanalize
edilmesinde yatmaktad›r.
“Özgürlük dilenilmez, mücadeleyle al›n›r!”
Evrensel Bak›fl
Eski ‹ngiliz elçisi Craig Murray Afganistan iflgaline iliflkin geçti¤imiz günlerde yapt›¤› bir aç›klamada: “Savafl›n
en büyük kâr›, dünyan›n bugüne
kadar gördü¤ü en büyük eroin ticaretidir” diyor.
Ayn› günlerde Afganistan iflgalinde
ölen 64. ‹ngiliz askerinin cenazesi vard›.
‹ngiliz iflgal güçlerinin giderek artan asker kayb›, tedirginli¤i art›r›p, bununla
birlikte de uzunca süredir devam eden
tart›flmalar› alevlendirirken, askerlerin
ne için öldükleri sorusunun da daha s›kça sorulmas›n› getiriyor.
Britanya ‹mparatorlu¤u Afganistan’›
geçmiflte en güçlü oldu¤u y›llarda
bile askeri aç›dan yenememiflti. O halde ‹ngiltere Irak iflgalinden çekilme belirtileri gösterdi¤i, hatta denetimi alt›na
almaya çal›flt›¤› (çünkü hiçbir zaman
tam denetim sa¤layamad›) bölge-
Dünya
Irkç›l›¤a karflfl››
kitlesel eylem
‹sviçre’de son dönem giderek t›rmanan ›rkç›l›k ve
yabanc› düflmanl›¤›, Lozan’da yap›lan kitlesel bir eylemle protesto edildi. Sa¤c›
partilerin, ‹sviçre’de 21
Ekim’de yap›lacak olan parlamento seçimleri öncesi, seçim kampanyalar›nda afl›r› ›rkç›-faflist söylem ve materyalleri kullanmaya a¤›rl›k vermesi
üzerine gerçekleflen eylem,
bir miting fleklinde örgütlendi.
Geçen dönemde de ›rkç›
ve faflist söylemler kullanarak
‹sviçre Parlamentosu’nda en
fazla sandalyeye sahip olan
halk›n›n can güvenli¤ini ortadan kald›rma gibi bir iflleve sahip oldu¤u gizlenemez biçimde ortaya ç›kt›.
Burada “güvenlik hizmeti” ad› alt›nda faaliyet sürdüren flirketler içinde
en büyük paya sahip olan ve kazanc›
her geçen gün katlanarak büyüyen flirket, “Blackwater” flirketi. Geçti¤imiz
günlerde, bu flirkete ba¤l› “özel ölüm
mangalar›”n›n, ABD’li diplomatlar› tafl›yan konvoydan açt›klar› rastgele atefl
sonucu çok say›da sivilin yaflam›n› yitirmesi ve yine çok say›da insan›n a¤›r yaralanmas›, tüm dünya kamuoyunda tart›flmalar yaratt›. Ancak ayn› zamanda da
iflgalin yaratt›¤› “kirli” ancak büyük kârl› bir sektörü de gözler önüne serdi. Bu
alandan elde edilen kârlar›n boyutu ise,
meselenin kukla Maliki hükümetinden
bile tepki almas›yla birlikte, Rice’in devreye girerek, olay› örtbas etme çabalar›nda görüldü.
Öyle görünüyor ki, ABD ve AB emperyalistleri, sadece Ortado¤u’nun,
petrol, gaz vb. yer alt›-yerüstü zenginliklerini ya¤malamakla yetinmeyip, kârlar›na kâr katacak yeni alanlar yaratma-
UDS, bu dönem seçim propagandas›n› daha aç›k ve pervas›z bir flekilde ›rkç›l›k üzerinden yürütüyor ve ekonomiksiyasal sorunlar›n kayna¤› olarak ülkede yaflayan yabanc›lar› gösteriyor.
Bu ›rkç›-faflist kampanya,
‹sviçre’nin ilerici-devrimci kamuoyu ve göçmen iflçiler taraf›ndan büyük bir nefret ve
tepkiyle karfl›land› ve Lozan’da kitlesel bir eyleme dönüfltü. Afifller görüldükleri
her yerde (duvar, direk, panolar vb.) y›rt›larak, imha
edildi.
y› da sürdürüyorlar. Ve bu alanlardan
elde edilen kârlar da yine halklar›n kan›-can› üzerinden elde edilmekte- ya
do¤rudan, ya da uyuflturucu örne¤inde
oldu¤u gibi, dolayl› olarak.
Ancak elde edilen onca kâra ra¤men sistem, içinde bulundu¤u ekonomik-siyasal krizi bir türlü aflamamaktad›r. Çünkü bu kârlar krizi aflmak için
kullan›lmaktan ziyade, tekellerin kasalar›na girmektedir.
Bunun içindir ki, kriz büyüdükçe iflgallerin genifllemesi de gündem olmay›
sürdürmektedir. ‹ran’a dönük sald›r›
tehdidinin son günlerde artarak sürmesi de bundand›r. Hem de bu defa tehdit
sadece ABD emperyalizminden gelmiyor. Blair’in hem hükümetten böylelikle de gözden düflmesiyle birlikte, O’nun
yerini doldurmaya aday oldu¤unu, her
f›rsatta sergiledi¤i emek ve halk düflman› politikalarla gösteren Fransa Cumhurbaflkan› faflist Sarkozy taraf›ndan
geliyor en baflta da. Tabii ki bir bütün
olarak da Frans›z emperyalizminden.
O’nu, kendi ülkesinde izledi¤i sosyal y›k›m vb. halk düflman› politikalar› gide-
Bir uluslararas› sendikalar birli¤i olan, ‹nflaat-ve Orman ‹flçileri Sendikas› bir kampanya
örgütleyerek, Kanada Eyaleti British Columbia’da, 21 Temmuz’dan bu yana grevde olan 7
bin orman iflçisiyle dayan›flma
ça¤r›s› yapt›. Zorlu geçen grev,
çal›flma saatlerinin, yaflam ve sa¤l›k koflullar› hiçe say›larak, uzat›lmak istenmesine karfl› yap›l›yor.
Grevin gerçekleflti¤i bölgede Haziran 2006’dan bu yana 65 ormanc› yaflam›n› yitirdi.
Bangladefl
Savar’daki Dhaka ‹hracat Üretim Bölgesi’nde (DEPZ) çal›flan
protestocu ihracat iflçileri, serbest bölgedeki 88 fabrikay› felç
ettiler. Yüzlerce iflçi, önce bir iflçinin öldürüldü¤ü duyumunu ald›klar› bir fabrikay› iflgal ettiler.
Ard›ndan çat›flmalar yafland›, sokaklar iflgal edildi. Çat›flmalar s›ras›nda polise sald›ran kitle, ayr›ca fabrikadaki mallar› da k›rd›.
Çat›flmalar s›ras›nda en az 100 iflçi yaralan›rken, polis eylemcilere
karfl› göz yaflart›c› bomba kulland›.
Yine Bangladefl’de, hükümetin
koydu¤u eylem yasa¤›na karfl› koyan 25 bin tekstil iflçisi, yasa¤a
ra¤men eylem gerçeklefltirerek,
düflük ücretleri protesto etti. Polisin Dakka’da yap›lan eyleme
coplarla vahfli bir sald›r› gerçeklefltirmesi üzerine, eylemci iflçiler
ellerindeki sopa ve tafllarla belediye otobüslerine sald›rarak, otobüsleri tahrip ettiler.
Tayland
Tayland’›n baflkenti Bangkok’da bir araya gelen binlerce
nakliyat iflçisi, demiryolunun ve
karayolundaki nakliyenin özellefltirilmesi çabalar›na karfl› eylem
yapt›. Eylem nakliyat sektöründeki, uluslararas› Nakliyat ‹flçileri
Federasyonu’na üye, 4 sendika
taraf›ndan organize edildi.
rek büyüten Almanya Baflbakan› Merkel ve de böylelikle Alman emperyalizmi izliyor. Ancak gerçekte ise AB emperyalizmi, yekvücut olmufl bir halde,
ABD’nin sald›rganl›k politikalar›n› sadece sahiplenmekle kalm›yor, çoktan kendi politikas› haline getirmifl bulunuyor.
Bunun nedenlerinin bafl›nda ise, Avrupal› emperyalist güçlerin giderek, emperyalizmin öncü gücü olma pozisyonunu kapt›rd›klar› ABD ile yar›flabilecek
güce eriflmeye bafllam›fl olmalar›d›r.
Hem ekonomik ve siyasal, hem de askeri anlamda. Bunun içindir ki, ya¤ma
ve talan pastas›ndan paylar›n› art›rmaya
çal›flmaktalar. Ancak gerek iflgal karfl›t›
direnifllerin emperyalistleri tüm kalma
çabalar›na ra¤men (‹ngiltere örne¤inde
oldu¤u gibi) iflgalden çekilmeye zorlamas› gerekse emperyalist ülkelerde ve
de ba¤›ml› ülkelerde iflçi-emekçi y›¤›nlar›n grev vb. direnifllerle yaflam› felç etmesi, ezilen halklar›n, gerek katliamlarla gerekse büyütülen “kirli setör”lerle,
kanlar› üzerinden elde edilmeye çal›fl›lan pastay› emperyalistlere öyle kolay
kolay yedirmeyece¤inin göstergesidir.
İşçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
5-18 Ekim 2007
Bugünün s›n›f bilincinden ve örgütsel tepkisinden uzak olan bu hareketin sahipleri olan göçmen emekçiler unutulmas›n ki, II.
Emperyalist Paylafl›m Savafl› y›llar›nda Nazi iflgaline karfl› ilk direnifli bafllatanlard›.
Özgürlük ve gelecek arayan
dilsizlerin isyan›
Paris’in kenar semtlerinde y›llard›r
horlanan, afla¤›lanan güven ve gelecek
duygusundan yoksun, derdini anlatma
yolu bulamayan, umutsuz, çaresiz Kuzey Afrika’n›n, Asya’n›n göçmen emekçilerinin öfkesi, yang›na dönüfltü. Paris’i
kenar semtlerden ad›m ad›m saran, önce baflkente, sonra da ülke geneline yay›lan ve giderek di¤er Avrupa ülkelerinden Belçika ve Almanya varofllar›na s›çrayan yang›n, emperyalist-kapitalist sistemin efendilerinin bafl›n› a¤r›tan, çözüm bekleyen ciddi bir toplumsal sorun
oldu¤unu da gösterdi.
Fransa toplumunda zenginlerle yoksullar, yerli halk ile göçmen halklar aras›nda eflitsizlik, farkl›l›k artmakta, arada
ciddi duvarlar oluflmaktad›r. Toplumsal
temel sorun olan iflsizlik, eflitsizlik, adaletsizlik her geçen gün artmaktad›r.
Frans›z egemenleri taraf›ndan önce
önemsenmeyen, ciddi bir toplumsal sorun olarak görülmeyen göçmen emekçilerin sorunlar›, uzun süre çözümsüz
kalman›n sonucu bugün art›k patlama
noktas›na gelmifltir. Fransa’n›n dört bir
yan›na yay›lan “sans culotte” (bald›r›
ç›plak)lar›n yang›n›, iktidar› ciddi flekilde meflgul etmifl, sorunun çözümü konusunda düflünmeye, yeni ad›mlar atmaya zorlam›flt›r. Bu yang›n›n s›n›f karakteri, örgütlü olmay›fl› egemenleri belli ölçüde rahatlatsa da, yang›n›n geliflim ve
yay›lma boyutu egemenleri korkutmufltur.
1960’lar›n bafl›nda Cezayir, Tunus
ve Fas’tan, a¤›rl›kl› olarak Kuzey Afrika
ülkelerinden baflta Fransa ve Belçika olmak üzere Avrupa’n›n çeflitli ülkelerine
çal›flmak amac›yla göç eden Müslüman
kökenli Magrep halk› bugün yafll› Avrupa k›tas›n›n bafl›n› a¤r›tan, acil çözüm
bekleyen ciddi toplumsal bir sorun
t
a
n
sa
r
ü
t
l
Kü
oluflturmaktad›r. Avrupa’da 15 milyonu
Müslüman olan toplam 20 milyon göçmen yaflamaktad›r. Baflta Fransa olmak
üzere “uygar” ve “geliflmifl” Avrupa
ülkelerinde uzun süredir göçmen emekçilere karfl› ›rkç› ve ayr›mc› bazen aç›k,
bazen gizlenmeye çal›fl›larak uygulanan
floven bir politika izlenmektedir. Özellikle 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan ezilen dünya halklar›na karfl›
sürdürülen çok yönlü sald›r› dalgas› Avrupa ülkelerinde etkili olmaya bafllam›flt›r. Önce ‹ngiltere’de, ard›ndan Fransa’da “teröre karfl› önlem” ad› alt›nda anti-terör yasalar›n›n
uygulamaya konmas›yla birlikte, sosyal
yaflama ve insan haklar›na yönelik sald›r›lar her geçen gün artmaktad›r.
Fransa’da ›rkç› sa¤ partileri, hiç de
yabanc› olmad›¤›m›z “ya sev ya terk
et” slogan›yla sürdürdükleri floven ›rkç›
propaganda çal›flmas›yla, Frans›z halk›n›n deste¤ini kazanmay› amaçlamaktad›r. Bunun için yo¤un ve sistematik bir
flekilde yabanc› düflmanl›¤› eksenli propaganda yürütülmektedir. Bu partiler en
üst s›n›rda yabanc› düflmanl›¤› yaparak
kitle deste¤i bulmaya, etki güçlerini art›rmaya çal›flmaktad›r.
Son y›llar›n en kötü dönemini yaflayan Frans›z ekonomisi, iflsizlik sorununu
çözmekten aciz durumdad›r. ‹flsizlik ülke genelinde yüzde 10 civar›ndayken bu
oran varofllarda (banlieues) yüzde 20 ve
30’larda seyretmektedir. Ayn› oran 26
yafl grubu gençler için baz› göçmen mahallelerinde yüzde 40’lara kadar varmaktad›r. Fransa’da artan iflsizlik oran›ndan göçmenler daha fazla pay almaktad›r, bu oran göçmen emekçiler aras›nda daha yüksek bir rakama ulaflmaktad›r. ‹flsizlikteki bu eflitsiz oran e¤itim,
konut ve sa¤l›k hizmetlerinde de görül-
mektedir. Eflitsizlik, ayr›mc›l›k ve ›rkç›l›k
sosyal yaflam›n bütününde hakimdir.
Fransa’da ekonomideki ve toplumsal yaflamdaki kötü gidiflat›n, sosyal huzursuzlu¤un sorumlusunun göçmenler olarak
gösterilmesi, y›llard›r uygulanan yabanc›
düflmanl›¤› eksenli politikan›n anlafl›lmas› aç›s›ndan önemli bir veridir.
Kapitalist ülkeler y›llarca a¤›rl›kl›
olarak Müslüman göçmen emekçileri
kendi ülkelerinde en a¤›r, en zor ve en
sa¤l›ks›z ifllerde çal›flt›rarak, emeklerini
vahfli bir flekilde sömürdüler. Onlarca
yüzlerce metre derinliklerinde,
madenlerde metro, yol ve alt yap›
çal›flmalar›nda emek ve kanlar›n›
ak›tanlar, kar›n toklu¤una çal›flanlar a¤›rl›kl› olarak Müslüman kökenli göçmen emekçiler oldu. Ancak bu “geliflmifl” ülkeler, iliklerine kadar sömürdükleri göçmen emekçileri
gözden uzak semtlerde, toplu olarak
kald›klar› konutlarda en alt düzeyde
sosyal hizmetin götürüldü¤ü bak›ms›z
bir yaflama mahkum ettiler. Göçmen
emekçiler, kenar yaflam›n yaln›zl›¤›nda
itilmifllik, unutulmuflluk, d›fllanm›fll›k psikolojisi içinde kin ve nefretlerini büyüttüler. Frans›z efendileri göçmen çocuklar› iflsiz ve e¤itimsiz b›rakt›, ellerine tutuflturduklar› Frans›z kimli¤inden ve pasaportundan baflka hiçbir yurttafll›k hakk› vermedi. Müslüman göçmen emekçi
çocuklar›n› kör ve ba¤naz milliyetçili¤in
her türden afla¤›lama, d›fllama ve horlamalar›na maruz b›rakt›. Uyuflturucu tacirlerinin maddi ve manevi kölesi durumuna getirdi. Her türlü uyuflturucu kullanma oran› artarken ayn› zamanda bunlar›n kullan›m›n›n yafl s›n›r› da her geçen
gün daha altlara indi. Bu tablonun yarat›c›s› emperyalist-kapitalist sistemdir.
Yafll› yerkürede ekonomik-toplumsal-politik her geliflme MLM biliminin
evrensel tezlerini ve devrim bilimini, s›n›flar›n varolufl gerçekli¤ini ve s›n›flar
mücadelesi yasas›n› do¤rular temelde
geliflmektedir. Bu geliflim dengesiz, eflitsiz, iniflli ve ç›k›fll› da olsa onun iç geliflim
yasalar›n›n özünü de¤ifltirmemektedir.
Ve Lenin yoldafl›n flu tespitini do¤rular
temelde geliflmektedir. “Sermaye için
zorla çal›flt›r›larak ezilmifl ve sürekli olarak
yoksullu¤un, ilkelli¤in ve yozlaflman›n ‘de-
tem olmaya devam ediyor. 4 Ekim tarihinde Paris ve Fransa’n›n yoksul ve bak›ms›z varofllar›nda genç göçmen hareketi bir devrim hareketi olmad›¤› için
kapitalizmi çökertemezdi. Bu hareket
kendili¤inden ve göçmen karakterli de
olsa kendili¤inden oluflan isyan hareketleri olmadan ve bu geliflmeler yaflanmadan devrimci kalk›flman›n olgunlaflmayaca¤› ve gerçekleflmeyece¤i de ayr› bir
gerçektir.
Kapitalist sistemin yumuflak karn›
olan varofllar›nda (gettolar›nda-ban-
rinliklerine’ itilmifl olan proletarya” ancak
MLM biliminin devrim ilkeleri ve proleter ideolojinin yön verdi¤i emekçi ordusunu yaratt›¤› zaman yenilmez ve sa¤lam
bir güç durumuna gelecektir. Ve o zaman kapitalizm, emekçi y›¤›nlar› rahatl›kla sömüremeyecek ve onlar› toplumun yoklu¤un ve bilgisizli¤in derinli¤inde yoz bir yaflama mahkum edemeyecektir.”
Emperyalist-kapitalist sistem evrensel bir sömürgeci bask› sistemi olmaya,
bir avuç “ileri ve geliflmifl” ülkenin dünya nüfusunun büyük ço¤unlu¤unu mali
yönden bo¤du¤u kölelefltirdi¤i bir sis-
liyölerinde) bafllayan “ifl, sosyal haklar, eflitlik, adalet” talebini içeren
göçmen emekçilerin isyan› Avrupa’n›n
bütününe yans›yacak, yükselen alevlerden kaç›namayacakt›r. Egemenlerin ›rkç›, bask›c›, faflizan politikalar›na, yerel
yönetimlerin haks›z uygulamalar›na karfl› örgütlenen yoksul göçmenlerin ayaklanmalar› kendi özgür s›n›f yata¤›na kavuflacakt›r. Bugün dünyan›n k›rlar›nda
ve en zay›f ülkelerinde bafllayarak yay›lmaya ve genifllemeye devam eden “yeryüzünün lanetleri” olan “bald›r› ç›plaklar›n” isyan hakk› bir gün kapitalist
ülkelerin varofllar›nda tutuflan yang›nla
Bald›r› ç›plaklar›n isyan›...
buluflacakt›r. Göçmenlerin öfke slogan›nda az say›da da olsa kültür devriminin yarat›c›s›n›n büyük komünist usta
baflkan Mao’nun görkemli posterinin olmas›, k›z›la boyanacak gökyüzünün anlaml› habercisidir.
Bugünün s›n›f bilincinden ve örgütsel tepkisinden uzak olan bu hareketin
sahipleri olan göçmen emekçiler unutulmas›n ki, II. Emperyalist Paylafl›m
Savafl› y›llar›nda Nazi iflgaline karfl› ilk direnifli bafllatanlard›. Nazilerin iflgalci
postallar› alt›na ilk direnifl dinamitlerini
koyanlar göçmen kökenli Frans›z direniflçilerdi. “Kahrolsun faflizm, kahrolsun iflgal” diye slogan atan “Yaflas›n tam ba¤›ms›z Fransa” slogan›n›
hayk›ran yine bugünkü lanetli göçmen
emekçilerin ilk atalar›yd›. Ve bundan
dolay› Nazi iflgalcileri taraf›ndan k›rm›z›
afiflle arand›lar, Paris’in en vahfli ve en
berbat Frenses Hapishanesi duvarlar›nda bedenlerini faflizmin kurflunlar›na siper ettiler, kanlar›n› ba¤›ms›z, özgür,
sosyalist Fransa için arma¤an ettiler.
Onlar göçmen kökenli Yeni Komünarlard›. Onlar›n bafl›nda ‹ttihat Terakki’nin
tehcir ad›yla soyk›r›ma u¤ratt›¤› ve bu
soyk›r›mdan sa¤ kurtulan çocuk yaflta
Fransa’ya göç ettirilen Ermeni as›ll› Ad›yaman do¤umlu devrimci Misak Manuflyan vard›. Ve yan›nda yirmi bir göçmen vard›. Onlar ‹spanyol, Portekizli
Yahudi göçmen militanlard›. Ve bu göçmen emekçi kökenli direniflçiler ilk kurflunu Nazilerin al›n çat›s›nda patlatt›.
Ayaklar›n›n alt›nda beklenmedik yerde
patlayan ilk direnifl öfkesi onlar oldu.
Dün çekinmeden, gözlerini bile k›rpmadan ba¤›ms›z, özgür, sosyalist Fransa
için canlar›n› ilk arma¤an edenler, bugün
ayn› ülkenin efendileri taraf›ndan ilk lanetlenenler olmaktad›r.
Demokratik Halk Kültürü’nü yaratmak
bugünden onun nüvelerini oluflfltturmakla mümkündür!
Bir toplulu¤un tinsel özelli¤ini, duyufl ve düflünüfl birli¤ini oluflturan gelenek durumundaki her türlü yaflay›fl,
düflünce ve sanat varl›klar›n›n tümü
olarak tan›mlanan kültür, toplumun
sosyo-ekonomik yap›s› temelinde flekillenen ve ideolojinin yön verdi¤i bir
yaflay›fl, düflünüfl birli¤idir. Baflkan
Mao; “Kültür bir toplumun ideolojik planda yans›mas›d›r” demektedir. O halde ülkemizde do¤ru kültür
politikalar› belirlemek ve bunlar› etkin
biçimde yaflama geçirebilmek için, öncelikle yaflad›¤›m›z toplumun yap›s›na
bakmak gerekir.
Ülkemizde yar›-feodal ve emperyalizmin etkisinde çürümüfl,
yozlaflan bir kültür egemendir.
Her fleyin karfl›t›n› do¤urmas›n›n sonucu olarak bu yoz kültüre karfl› halk›n önemli bir kesiminde bir karfl› koyufl söz konusudur ve bu, halk kültürünün ileri yan› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu topraklarda emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e
karfl› verilen mücadele kültür alan›nda
verilmesi gereken mücadeleden ba¤›ms›z ele al›namaz. Bu anlamda Kültür Merkezimiz önemli bir iflleve ve
göreve sahiptir. Bugün bu alanda
yapmam›z gereken, halk kültürünün ileri yanlar›n› a盤a ç›kararak, bunu Yeni Demokrasi kültürüyle birlefltirmek ve tüm topluma mal etmektir. Alabildi¤ine yoz
bir kültürün dayat›ld›¤› günümüzde,
egemenlerin bu dayatmas› halk›n kendi sorunlar›ndan uzak, egemenlerin
yaratt›¤› sunni gündemlerle u¤raflan,
siyasetten uzak topluluklar haline getirilmesini amaçlamaktad›r. Egemen
ideolojiden kopufl; geri kültürün ege-
düflen görev; s›n›f mücadelesinin
kültürel alanda da sürdürülmesinin ve bunun en etkin ve ifllevli
biçimde yap›lmas›n›n yol ve yöntemlerini oluflturmakt›r.
Unutulmamal›d›r ki; s›n›f mücadelesinin örgütlenip yayg›nlaflmas›nda
menli¤inin y›k›lmas›, yeni demokratik
kültürün yaflama geçirilmesi ve yayg›nlaflt›r›larak kitleler taraf›ndan benimsenip bir yaflam, düflünüfl tarz›na dönüfltürülmesiyle mümkündür. Bu halk›n ileri yanlar›n›n ortaya ç›kar›lmas›
ve demokratik halk iktidar›n›n kurulmas› mücadelesinde aktiflefltirilmesi
ile paralel ilerleyecektir. Bugün bize
kültür-çal›flmalar›n›n iki bilefleni sanat ve edebiyat cephesi oldukça
önemlidir. Ülkemizin somut koflullar›na uygun olarak, emperyalizme ba¤l›
burjuva-feodal kültürü kitlelerin üzerinden söküp atmak ve yeni proleter
kültürü egemen hale getirmek, bu
yönde mücadeleyi sürdürmek temel
görevlerimiz aras›ndad›r.
Bu noktada Büyük Proleter
Kültür Devrimi bizim için örnek al›nacak en önemli kaynaklardan biridir.
Bu deneyimi günümüz koflullar›nda
ülkemizin somut koflullar›nda nas›l
ö¤renebilir, nas›l uygulayabiliriz?
Bu deneyimlerden yararlanmak ve Kültür Merkezi’nin çat›s›
alt›ndan bafllayarak yeni demokrasi kültürünü yerlefltirmek ve
tüm iliflki ve çal›flmalarda bu
perspektifle hareket etmek ataca¤›m›z ilk ad›mlardan biri olmal›d›r.
Kültür Merkezi, proleter kültürün
hâkim oldu¤u bir kurum olarak kitlelerin çekim merkezi olan, kolektif çal›flmay› esas alan, halk›n›n sorunlar›na
duyarl› olan ve çözüm üretebilen,
halk içindeki çeliflkileri do¤ru temelde
çözümleyerek kitleler nezdinde sayg›n, etkin bir konumda olmak zorundad›r. Bunu kolektif gücümüzü
birlefltirerek, yeteneklerimizi
a盤a ç›kar›p yarat›c›l›¤›m›z› kullanarak sa¤layabiliriz.
Yeni demokrasi kültürünü benimsemek, burjuva-feodal kültürle savaflmaktan ve öncelikle kendimizden bafllayarak bu kültürü yok ederek kendi
kültürümüzü benimsemek ve bunu
çal›flt›¤›m›z alanda kucaklad›¤›m›z kitlelerde de y›kmak ve yeniyi kurmakla
baflarmak anlam›na gelmektedir. Kitlelere yönelik çal›flmam›zda esas ala-
ca¤›m›z nokta, yeni demokrasi kültürünü oluflturmak ve bunu yayg›nlaflt›rman›n çal›flmalar›n› yapmakt›r.
Çal›flmalar›m›z› sürdürürken
dünya devrimlerinin deneyimlerinden ve özellikle Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin (BPKD)
deneyimlerinden yararlanmal›,
ülkemizin özgünlüklerini gözönünde bulundurarak, kendi sürecimizin deneyimlerinden, özellikle kültür devrimine hizmet
eden deneyimlerden ö¤renmeyi
esas almal›y›z. Elbette ülkemizde
henüz bir halk devrimi yap›lmam›flt›r,
bu nedenle biz oluflturdu¤umuz nüvelerde BPKD’nin deneyimlerinden yararlanarak kitlelere ulaflmak, s›k› ba¤lar kurmak ve yeni demokrasi kültürünü yaflam›n her alan›nda etkin k›lmada bunlardan yararlanmay› esas almal›y›z.
Bugün insanl›¤›n geliflim tarihinin
birikimini a盤a ç›karmak, ülkemizde
de bunun biçimlerini inceleyerek
araflt›rmalar yapmak ve bu büyük birikimi önümüzü ayd›nlatan bilgilere dönüfltürmek yaflama uygulamakla yükümlüyüz. Kurumumuzun bu büyük
birikimin incelendi¤i-araflt›r›ld›¤›, ileri
yanlar›n›n a盤a ç›kar›ld›¤› ve kitleleri
dayat›lan yoz kültürden kurtararak
kendi özüne dönmelerini sa¤layacak,
bunu çeflitli araçlarla yaflama geçiren
temel fonksiyonunu oynamas› gerek-
mektedir.
Marksizm-Leninizm-Maoizm’in tafl›d›¤› tarihi önem, uzun bir geçmifli
olan insan kültürünü ve düflüncesinin
de¤erli olan bütün yanlar›n› alarak biraraya getirmesi ve yeniden gözden
geçirmesinden ileri gelmektedir. Kültür alan›ndaki çal›flmalar›m›z da bu temel üzerinden flekillenmek ve yürütülmek zorundad›r.
Yaflad›¤›m›z toplumun kültürünü
tan›mak, ilerici-gerici yanlar›n› ortaya
ç›karmak, ilerici yanlar›n› yeni demokratik kültürle birlefltirerek gelifltirmek
ve gerici yanlar›n› ortadan kald›rmak
için öncelikle araflt›rma-inceleme yapmak zorunday›z. Bu araflt›rmalar teorik çal›flmalar› ve pratik çal›flmalar›
ortaklaflt›racak temelde yap›lmal›d›r.
Örne¤in müzik çal›flmalar›, ülkenin müzi¤ini derlemek için bölge
araflt›rmalar› yaparak halk›n üretti¤i
müzi¤i kayna¤›ndan almal›d›r. Tiyatro grubu halk tiyatrosunu, biçimlerini, oynanan oyunlar› vb. araflt›racak
bilimsel bir incelemeyle onlar› sahneye tafl›mal›d›r. Resim grubu kendi
konusu temelinde ayn› fleyi yapmal›d›r.
Sanat çal›flmalar› d›fl›nda halk› derinden etkileyen ve bu düzenin sürmesinde önemli rol oynayan halk›n
inançlar›n› araflt›racak ve bunlar›n bofl
inançlar oldu¤unu a盤a ç›karacak çal›flmalar sürdürülmelidir.
İşçi-köylü 15
5-18 Ekim 2007
Haber
“Bizler, gecesinde-gündüzünde
aç yat›lmayan bir ülke u¤runa katledildik!”
Gülsuyu
‹stanbul
Bursa
Ulucanlar katliam›n› unutmad›k-unutturmayaca¤›z!”
“U
Ulucanlar katliam›n›n üzerinden 8
y›l geçti. F Tipi hapishanelere geçiflin
bir önad›m› olarak hayata geçirilen bu
vahfli katliam, ayn› zamanda o döneme kadar gerçekleflen hapishane katliamlar› içinde ateflli silahlar›n kullan›ld›¤› ilk katliam olma özelli¤i tafl›maktad›r. Bu katliam, devrimci tutsaklar›
sadece fiziksel olarak teslim alma
amac› tafl›m›yordu. Katliam›n bir di¤er ve asl›nda gerçek amac›, devrimci iradeyi, devrimcilerin siyasi düflüncesini teslim almakt›.
Ancak devrimci tutsaklar bu azg›nca sald›r›ya amans›z bir direniflle
karfl› koyuyor ve de¤erlerini kan-can
pahas›na savunmakta en küçük bir tereddüt göstermiyordu. Bu durum
karfl›s›nda ç›lg›na dönen faflist devletin özel e¤itilmifl faflist kolluk güçleri,
sald›r›lar›nda daha da pervas›zlafl›yor
ve tutsaklar› sadece ateflli silahlarla
de¤il, ayn› zamanda hapishanenin hamam›nda gerçeklefltirdikleri, benzeri
görülmemifl iflkencelerle katletme
yoluna gidiyordu. Ancak ne bu vahfli
iflkenceler ne de ateflli silahlar, devrimci onurun ve de¤erlerin korunmas›na ve son nefeslere kadar savunulmas›na engel olam›yordu.
Evet Onlar Ulucanlar’da katledilirken, ayn› zamanda bir direnifl destan› yaz›yorlard›. Ve bu destan hala
devrim mücadelesine ilham olmaya
devam ediyor.
Ulucanlar’da katledilenlerin yazd›¤› direnifl destan›, her y›l onlar›n an›s›na düzenlenen anmalarda haf›zalara
daha güçlü kaz›n›yor.
‹stanbul
Ulucanlar katliam› 26 Eylül 2007
tarihinde ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan bas›n aç›klamas› ile protesto
edildi. TUYAB ad›na yap›lan aç›klama-
da “Borcumuz yas tutmak de¤il,
onlar›n u¤runa mücadele etti¤i
davay› günden güne büyütmektir. Ve bugün de devam eden hapishanelerdeki tecrit sorununa
duyars›z kalmamakt›r” denildi.
Ard›ndan TUYAB gönüllülerinden bir
kifli söz alarak “devletin F tipleriyle
sessiz ölümler sürüyor. Hapishanelerde devlet, F tipi sald›r›s›n› devam
ettirerek sessiz ölümlerini devam ettiriyor” dedi. Aç›klama kamuoyuna duyarl›l›k ça¤r›s› ile sona erdi.
Tutsak Oldukça” marfllar› söylendi.
* Her y›l oldu¤u gibi, Ulucanlar
katliam›n›n ve de direniflinin 8. y›ldönümünde, TUYAB taraf›ndan
bir anma etkinli¤i düzenlendi. Karacaahmet Mezarl›¤›’nda, Ulucanlar
flehidi Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda gerçekleflen anma etkinli¤i, saat 13:30’da bafllad›.
Mezarl›k içinde toplanan aileler,
Gülsuyu
Kitle Partizan, BDSP,
HÖC, PDD taraf›ndan örgütlenen; HKM, DHP, KÖZ
gibi kurumlar›n destek verdi¤i
eylem için, Gülsuyu’nda bulunan As K›raathanesi önünde
topland›. Saat 20:30’da, üzerinde “Ulucanlar Katliam›n› Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z” yaz›l› bir
pankart açan kitle, ellerindeki
meflaleleri yakarak, Heykel
Meydan›’na do¤ru yürüyüfle
geçti. Yürüyüfl s›ras›nda belli
noktalarda durularak, halka
ajitasyon konuflmalar› yap›ld›.
Heykel Meydan›’na gelindi¤inde, baflta Ulucanlar’da
flehit düflenler olmak üzere,
tüm devrim flehitleri an›s›na
sayg› duruflu yap›ld›. Ard›ndan
kitle ad›na yap›lan aç›klamada;
Ulucanlar’›n sadece katliamla de¤il,
ayn› zamanda destans› bir direniflle
an›lmas› gerekti¤ine vurgu yap›larak,
“Ulucanlar direnifli hakl› davam›z›n
yenilemeyece¤inin göstergesidir” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan hep bir
a¤›zdan “Gün Do¤du”, “Özgür
burada flehitlerin resimlerinin oldu¤u
dövizler ve üzerinde “Ulucanlar
Katliam›n› Unutmad›k-Unutturmayaca¤›z- TUYAB” yaz›l› bir
pankart açarak, sloganlar, alk›fllar ve
z›lg›tlar eflli¤inde yürüyüfle geçtiler.
Ümit Alt›ntafl’›n mezar›na kadar
sloganlar atarak yürüyen kitle, mezar
bafl›nda bir anma gerçeklefltirdi. Ulucanlar’da flehit düflenlerin flahs›nda,
tüm devrim flehitleri an›s›na yap›lan
sayg› duruflunun ard›ndan, TUYAB
ad›na yap›lan konuflmada; Ulucanlar
katliam›n›n, iflçi emekçi y›¤›nlara dönük sald›r›lar›n bir parças› olarak gerçeklefltirildi¤i, dönemin baflbakan›n›n,
“içeriyi teslim almadan d›flar›y›
teslim almak mümkün de¤ildir”
dedi¤i belirtilerek, ayn› politikan›n 19 Aral›k sald›r›s›nda da
hayata geçirildi¤i vurguland›.
Bu aç›klaman›n ard›ndan
söz alan Ulucanlar tan›klar›ndan Filiz Gülkokur ve Baflak
Otlu, katliama tan›kl›klar›n› anlatman›n yan› s›ra, o süreçte
yaflanan iliflkilerin devrimci iliflkilerine, siper yoldafll›¤›ndan
çok, art›k yoldafll›k iliflkisine
dönüflmüfl olmas›na vurgu yapt›lar.
Ard›ndan, Ümit Alt›ntafl’›n efli Melek Alt›ntafl k›sa
bir konuflma yapt›. Alt›ntafl konuflmas›nda, Ulucanlar katliam›nda on devrimcinin yaflam›n› yitirdi¤ine ve onlarcas›n›n da
yaraland›¤›na, ancak devrimci
iradenin teslim al›namad›¤›na
vurgu yapt› ve “Hiçbir güç,
hiçbir bask› bizleri mücadelemizden al›koyamaz”
dedi.
Konuflmalar›n ard›ndan k›sa
bir dinleti veren Grup Vardiya, Hücrem ve K›rm›z› Gül Demet Demet parçalar›n› seslendirdi.
TUYAB taraf›ndan örgütlenen ve
Odak ve HKM’nin de destek verdi¤i anma etkinli¤i at›lan sloganlarla sona erdi.
(Kartal)
Anadolu Lisesi ö¤rencileri
“tecrit” s›n›flar›n› protesto etti
Sistemden kaynakl› tüm çarp›kl›klar gibi, e¤itim sistemindeki çarp›kl›klar ve bunlara ba¤l› uygulamalar da tüm h›z›yla sürüyor. E¤itim
sisteminde getirilen sözde “yenilikler” gençlerin gelece¤ini karartmaktan baflka bir anlam ifade etmiyor.
E¤itimde de hayata geçirilmeye çal›fl›lan özellefltirmeler, “paras› olan
okusun olmayan okumas›n”
mant›¤›n›n geçerli oldu¤unu gösteriyor. Yani e¤itimin yolu yoksullara
kapat›lmak isteniyor. Ezbere dayal›
e¤itim müfredatlar›n›n getirisi olarak, dershaneye gitmeyen ö¤rencilerin üniversiteye gitme flans›n›n neredeyse ortadan kalkmas›n›n yan›s›ra, s›n›f›n› bile geçememesi söz konusu oluyor. S›n›f›n› geçemeyen ö¤rencilere dönük uygulamalar ise, bu
ö¤rencilerin hem okul arkadafllar›ndan tecrit edilmesini, hem de sistemin flekillendirdi¤i kimi ö¤retmenlerin bu ö¤rencilere karfl› afla¤›layan,
ayr›mc› vb. okulda baflar› flans›n› neredeyse s›f›ra indiren yaklafl›mlar›n›
getirmekte.
S›n›fta kalan ö¤rencilerin “tecrit” edilmesi olarak tan›mlanabilecek son uygulama ise, Anadolu Liselerinde gerçekleflmifltir. Birçok Anadolu Lisesi’nde, s›n›fta kalan ö¤renciler, kendi okullar›ndan al›narak,
tek bir s›n›fta birlefltirilmifllerdir.
Bu duruma karfl› tav›r gelifltiren
ve bunu protesto eden Anadolu Lisesi ö¤rencileri 28 Eylül Cuma günü Kad›köy ‹skelesi’nde bir bas›n
aç›klamas› gerçeklefltirerek, okulda
takt›klar› kravatlar›n› yakt›lar. Kadir
Has Anadolu Lisesi, Burak Bora
Anadolu Lisesi, Befliktafl Atatürk
Anadolu Lisesi ve Kabatafl Anadolu Lisesi ö¤rencileri taraf›ndan
gerçeklefltirilen eylemde, ö¤renciler
ad›na konuflan Deniz Küçükbumin; “Bizler bu s›n›flarda, s›n›fta kalan tembel ö¤renci muamelesi gördü¤ümüz için, okuldan mezun olma
durumumuz engellenmifltir. Ayr›ca
ö¤retmenlerimizin bize tembel, yaramaz, üvey evlat gibi ön yarg› ile
yaklaflmas›na neden olmufltur” dedi.
Küçükbumin konuflmas›n›n devam›nda, Milli E¤itim Bakanl›¤›’ndan,
bu s›n›flarda toplanan arkadafllar›n›n
sorumlu geçmelerinin sa¤lanmas›n›
talep ederek, yeni tecrit s›n›flar›n
aç›lmamas› gerekti¤ini belirtti ve ayr›ca uygulaman›n kald›r›lmas› için
okullar›nda imza toplayacaklar›n›
söyledi. E¤itim haklar›n›n ellerinden
al›nmak istendi¤ini ve buna karfl›
mücadelelerini
sürdüreceklerini
söyleyen ö¤renciler, aç›klaman›n ard›ndan kravatlar›n› yakt›lar. Aç›klama “E¤itim hakk›m›z engellenemez”, “Tecrit s›n›flar› kald›r›ls›n” gibi sloganlar›n at›lmas›yla son
buldu.
(Kartal)
Ankara
Ulucanlar katliam›n›n 8. y›ldönümünde ilk eylem katliam›n gerçeklefltirildi¤i Ulucanlar Hapishanesi önünde
gerçeklefltirildi. Ulucanlar önünde aç›lan “Ulucanlar flehitleri ölümsüzdür-Unutmad›k unutturmayaca¤›z” yaz›l› pankart ile yol trafi¤e kesilerek yüründü. Hapishane önüne gelindi¤inde Ulucanlar flehitleri nezdinde tüm
devrim flehitleri için yap›lan sayg› duruflu ile eylem bafllat›ld›.
Al›nteri, BDSP, DHP, ESP,
HÖC, Kald›raç ve Partizan ad›na yap›lan aç›klamada Ulucanlar Hapishanesi’nin flenlik yapma yeri olmad›¤›na de¤inildi.
Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Av.
Selçuk Koza¤açl›, Ça¤dafl Hukuçular Derne¤i ad›na bir aç›klama yapt›. Daha sonra TAYAD’l› bir aile söz
alarak katliam›n d›flar›daki boyutunu
anlatt›. Hep birlikte söylenen marfllar›n
ard›ndan Ulucanlar Hapishanesi önüne
karanfiller b›rak›ld›. Buradaki eylemin
bitmesinin ard›ndan topluca Karfl›yaka Mezarl›¤›’na hareket edildi.
Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda bulunan
Mahir Emsalsiz, Önder Gençaslan
ve ‹smet Kavakl›o¤lu’nun mezarlar›
bafl›nda anma etkinli¤i devam ettirildi.
Mezar anmas› devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan
Ulucanlar flehitlerinin k›saca özgeçmifllerinden bahsedildi.
Anma etkinli¤i okunan fliirler ve
hep birlikte söylenen Enternasyonel
marfl› ile sonland›r›ld›.
‹zmir
Hapishane katliamlar›n› lanetlemek
amac›yla Partizan, ESP, BDSP, HKM,
EHP, Kald›raç ve Köz taraf›ndan anma
haftas› örgütlendi. Bu hafta çerçevesin-
de ilk olarak 21 Eylül Cuma günü Buca
Hapishanesi önünde biraraya gelen kitle örgütleri, bir bas›n aç›klamas› gerçekleflirdiler. Bas›n aç›klamas›nda Buca,
Diyarbak›r, Ulucanlar katliamlar› anlat›larak, tüm bu operasyon ve katliamlara ra¤men tecrit karfl›t› mücadelede
devrimci tutsaklar›n gözlerinde korkuyu de¤il direnifli besledi¤ine vurgu yap›ld›.
26 Eylül Çarflamba günü ise Kemeralt› giriflinde bir araya gelen kitle sloganlar ve "Ulucanlar Katliam›n› Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z!" pankart› ile
beraber bir bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltirdi.
30 Eylül Pazar günü ise Ulucanlar
Hapishanesi’nde katledilen Habib
Gül’ün ‹zmir Helvac› köyündeki mezar›nda anma gerçeklefltirildi. Gül’ün ailesinin de kat›ld›¤› anma etkinli¤inde jandarma sürekli gerginlik yaratmaya çal›flt›, ancak bu çaba devrimciler taraf›ndan bofla ç›kar›ld›. Köy giriflinden mezarl›¤a kadar yap›lan yürüyüfl esnas›nda
çeflitli sloganlar at›ld›. Mezar bafl›nda
okunan ortak bas›n aç›klamas›nda,
devrimci direnifl gelene¤inin Ulucanlar’da da devam ettirildi¤i vurguland›.
Anma direnifl fliirleri ve devrimci marfllar ile sona erdi.
Bursa
26 Eylül günü AVP Tiyatrosu
önünde Partizan, DHP, BDSP,
ESP’nin örgütledi¤i SDP, Tuncelililer
Derne¤i ve ‹HD’nin de destek verdi¤i
bir bas›n aç›klamas› yap›larak hapishane
katliamlar› protesto edildi. Kurumlar
ad›na bas›n metnini okuyan Serpil Aslan “Bizler biraraya gelen kurumlar
olarak hapishanelerde yaflanan hak
gasplar› ve bask› ve katliamlara karfl›
tüm toplumu dayarl› olmaya ça¤›r›yoruz” dedi.
TÜYAP K‹TAP FUARINDAYIZ
26. ‹stanbul Kitap Fuar›
27 Ekim-04 Kas›m 2007
“Tek suçumuz hür insanlar gibi konuflmak,
kitaplar suç orta¤›m›z!”
-
Yeni bafllayanlar için Mao
Yeni Demokratk Devrim
ÇKP k›sa tarih
Baflkan Mao seçme sözler
- Komsomol yaz›lar› 1
- Komsomol yaz›lar› 2
- Yeni Demokrat Gençlik
Konferans Belgeleri
20 YTL
Stand yeri:3. Salon
15 YTL
No:511 B
Umut Yay›mc›l›k
işçi-köylü
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT ISSN: 1303-0299
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
e-mail: [email protected]
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
BÜROLAR
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02
ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT: 3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 544 932 24 15
MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO: 9 KAT: 1/16 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 543 746 36 31
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
“Dünyada hiçbir güç
halk›n zaferini engelleyeme(Prachanda)
z!”
Geçti¤imiz say›da gazetemizde
yer verdi¤imiz ve 3-8 A¤ustos tarihlerinde 2.174 üyesinin kat›larak
gerçeklefltirdi¤i Nepal Komünist
Partisi (Maoist)’in Beflinci Geniflletilmifl Toplant›s›’nda al›nan
kararlara uygun olarak, hükümete
sunulan 22 maddelik talep listesi kabul edilmedi¤i için NKP(Maoist), 18
Eylül’de hükümetten çekildi¤ini
aç›klad›. Ülkenin büyük devrimci olanaklar veya a¤›r bir kaza ile yüz yüze
oldu¤unun uyar›s›n›n yap›ld›¤› aç›klamada, Haziran ay›nda gerçekleflmesi
planlanan ancak seçim kanunlar›ndaki yetersizlikler bahane edilerek 22
Kas›m’a ertelenen Kurucu Meclis seçimlerinden önce kraliyetin ortadan
kald›r›larak cumhuriyetin ilan edilmesi ve nispi temsile (siyasi partilerin ald›klar› oy oran›na göre mecliste temsil edilmesi) uygun adaletli bir
seçimin örgütlenmesi talebiyle genifl
çapl› protesto programlar›na bafllayaca¤›n› ilan etti.
Nepal’deki devrim tüm karmafl›kl›¤›yla ve çeliflkileri ile s›ca¤› s›ca¤›na devam ediyor. Bir tarafta halkla
birlikte hareket eden ve halka Demokratik Halk Devrimi rotas›nda önderlik eden Nepal proletaryas›n›n partisi öte tarafta ise çürümüfl
ve tarihin çöplü¤ünü hak eden faflist
sistemlerini efendileri olan ABD emperyalizminin ve Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n deste¤i ile korunmaya çal›fl›lan
bir avuç sömürücü, bask›c› komprador burjuva, toprak a¤alar› ve onlar›n temsil edildi¤i kraliyet ve parlamenter partiler. ‹flte bu güçler, hem
ulusal hem de uluslararas› koflullar›
göz önüne alarak karfl›l›kl› bir taktik
savafl› vererek ülkenin yönünü z›t taraflara do¤ru çekiyorlar. 10 y›l› aflk›n
bir süre içinde infla edilen güçlü bir
Komünist Partisi ve onun önderli¤inde küçükten büyü¤e gelifltirilen Halk
Ordusu ve halk›n örgütlenmesiyle
kurulan siyasi iktidar, k›rsalda devrimin zafer kazanmas›n› sa¤lam›flt›. Bu
görevin baflar›s›na paralel daha geriden takip eden flehirlerde örgütlenmenin gelifltirilmesi, proletaryan›n
flehirde yaflayan di¤er s›n›f ve tabakalar› yan›na çekebilmesi, devletin yo¤un karfl›-propagandas›na aldanan
kitlelere gerçekleri anlatma görevi
ön plana ç›km›flt›. ‹flte NKP(Maoist)
bir yandan flehirlerdeki örgütlülü¤ünü güçlendirerek ve küçük ve milli
burjuvaziyi, ayd›nlar›, az›nl›k milliyetleri yan›na çekmeyi baflar›rken, öte
yandan h›zl› ve etkili sonuçlar elde
edebilmek amac›yla gerici güçlerle
anlaflmalar imzalamakta, aç›k
faaliyet yürütme imkan›na, halka
do¤rudan seslenme flans›na sahip olmakta ve gericilerin komplo ve
oyunlar›n› teflhir etmektedir.
NKP(Maoist) Nisan 2006’daki
halk ayaklanmas›yla kral›n geri ad›m
atmas› ve parlamenter partilerin ihanetiyle hükümetin kurulmas›ndan itibaren bafllayan süreç içinde bu hedeflerine ulaflmay› baflarm›flt›r. Bununla birlikte dünya genelindeki koflullar›n Nepal Devrimi aç›s›ndan yaratt›¤› olumsuz flartlar, Hindistan ve
ABD olmak üzere emperyalist kamp›n tüm üyelerinin kendisine karfl›
birleflmesine ve içerdeki ajanlar›,
uflaklar› ile türlü yöntemlerle Maoistleri karalamaya, NKP(Maoist)’i
zay›flatmaya çal›flmalar›na neden olmaktad›r. Kurucu Meclis seçimlerinin türlü oyunlarla ertelenmesi, eski
kraliyet ordusu generallerinin ve
Hindistan’dan akan din adamlar›n›n
ve gerici s›n›flar›n örgütlerinin parlamenter partilerle iflbirli¤i içinde Maoistlere karfl› isyanlar ç›karmaya çal›flmalar›, NKP(Maoist) üyelerine yönelik cinayetlerin ifllenmesi, Gaur’da
27 devrimcinin katledilmesi ve en
son 16-22 Eylül tarihlerinde Kapilvastu’da ço¤unlu¤u NKP(Maoist)
taraftar› ailelere yönelik bafllat›lan
sald›r›lar ve bu çat›flmalar s›ras›nda
ölen 31 kifli ve yüzlerce kay›p da gericilerin halk›n iktidar›n› engellemek
için her türlü yol ve yönteme baflvurduklar›n› kan›tlamaktad›r.
2007’nin bafllar›nda parlamentoya giren NKP(Maoist), seçimlerin
sa¤l›kl› ve adil bir ortamda örgütlenmesini sa¤lamak amac›yla
Nisan ay›nda hükümette yer al-
maya bafllam›fl ve 4 bakanla temsil
edilmiflti. Ancak Kurucu Meclis seçimlerini hedefleyen 12 maddelik anlaflmaya parlamenter partilerin uymamas›, Maoist devrimcilere yönelik
sald›r›lar›n engellenememesi ve emperyalizmin müdahaleleri nedeniyle
NKP(Maoist) hükümete 22 maddelik
talepler listesini sundu ve aksi takdirde hükümette kalmayaca¤›n› ilan
etti. Bu talepler aras›nda monarflinin
derhal la¤vedilmesi, Kurucu Meclis
seçimlerini beklemeden cumhuriyetin ilan edilmesi, seçimlerde ezilen
ulus ve milliyetlerin ve di¤er kesimlerin adil flekilde temsil edilmesi için
gereken düzenlemelerin yap›lmas› ve
seçim sisteminin nispi temsile uygun
flekilde yap›lmas› bulunmaktad›r.
Aksi takdirde bu seçimlerin birer tiyatro oyununa döndü¤ünü
ve gerçek seçimleri örgütlemek
için halk›n NKP(Maoist)’le birlikte aya¤a kalkaca¤› vurguland›.
18 Eylül’de istifalar›n› verdikten
sonra düzenlenen büyük kitle eyleminde konuflan NKP(Maoist) önderlerinden Baburam Bhattarai,
“bizler gerçek seçimler için mücadele edece¤iz, bu ikiyüzlü tiyatro için de¤il” diyerek seçim komisyonunun ald›¤› kararlar› kabul etmediklerini ve seçim üzerine oynanan oyunlar› bozacaklar›n› ilan etti.
Baburam, bar›flç›l eylemler düzenleyeceklerini ancak eylemlerin engellenmesi veya bast›r›lmas› durumunda
cevap verme haklar›n›n sakl› oldu¤unu da belirtti.
Bu do¤rultuda bir eylem program› haz›rlayan NKP(Maoist) ilk etapta
ajitasyon kampanyas› düzenlemeyi planlad›. 18
Eylül’deki kitle eylemiyle monarflinin cenaze törenini düzenlemekle ifle bafllayan komünistler 19-21 Eylül
tarihlerinde “kap›dan
kap›ya” giderek halka
ça¤r› yapt›lar. 23 Eylül’de Maoistlerin önderli¤indeki Nepal
Ulafl›m ‹flçileri Sendikas› grev yapt›. 30
Eylül’de Bölge Yönetim
Ofisleri’nin
önünde oturma eylemleri
örgütlendi.
Parti 29 Eylül-3 Ekim tarihlerinde
Nisan 2006 halk hareketinde halka
karfl› suç iflleyen ancak flu an yönetimde olan ve yolsuzluk yapanlar›
teflhir edecek. 4-6 Ekim tarihlerinde
ise ülke çap›nda genel grev ça¤r›s›
yap›ld›.
“Cumhuriyeti meclis üzerinden ilan etme çabalar›m›z bofla
ç›kt›. Art›k cumhuriyeti sokaklardan ilan edece¤iz. Bu nedenle halk›n içerisine girmeye karar verdik” diyen Baburam yoldafl
emperyalistleri ve Hindistan yay›lmac›lar›n› müdahalede bulunmamalar›
do¤rultusunda uyard›. Özellikle Hindistan’›n Nepal’in bir ulus devlet olarak egemenli¤ini içine sindiremedi¤ini belirterek d›fl müdahalelerin ifle
yaramayaca¤›n› vurgulad›. Bas›nda ç›kan yorumlara göre baz› Maoist önderler de flu anki sistemle gerçekleflecek seçimleri kabul etmeme ve seçimleri boykot etme tavr›n› gösterebilecekleri yorumunu yapmaktalar.
Badal yoldafl ise, kitle eylemindeki konuflmas›nda partinin hedeflerine
ulaflmada son aflamaya vard›¤›n› belirterek yabanc›lar›n ve ülkedeki
uflaklar›n›n Nepal’i iki büyük kaya
(Hindistan ve Çin) aras›nda bir yer
elmas› olarak b›rakmak istediklerini
ancak kendilerinin ülkeyi bir dinamit
haline getireceklerini ilan etti. Hükümetten ayr›larak önemli bir zafer elde ettiklerini, yedi parti hükümetinin
meflruiyetinin kalmad›¤›n› ve bu geçifl
döneminin art›k son bulaca¤›n› da
Badal yoldafl sözlerine ekledi.
19 Eylül’de fiaktikhor’daki
Halk Kurtulufl Ordusu askerleri
de kamplar›ndan ç›karak cumhuriyet
talebiyle yürüyüfl yapt›lar. Askeri k›yafetleriyle ve silahlar›yla flehrin
merkezine yürüyüfl yapan 5 bin savaflç› flehir merkezinde halkla birlikte miting yaparak hükümeti protesto
etti.
24 Eylül’de ise NKP(Maoist),
NKP(Marksist-Leninist-Maoist)’le
birleflti¤ini aç›klad› ve geçici parlamentodaki sandalye say›s›n› artt›rarak ikinci parti oldu. Prachanda ile
NKP(MLM) Baflkan› Kriflna Raj
firestra partilerin birleflti¤ini ilan
ederken bu geliflmenin ülkede yükselen siyasal kutuplaflman›n bir yans›mas› oldu¤u vurgusu yap›ld›.
Prachanda ile röportaj
- Beflinci Geniflletilmifl
Toplant›n›z dikkat çekici. Toplant›n›n özel önemi nedir?
- Daha önceki dört geniflletilmifl
toplant›daki siyasi koflullar daha farkl›yd› ve bu senekinin kendi özgünlükleri bulunmakta. Daha önceki geniflletilmifl toplant›lar savafl zaman›nda,
savafla haz›rl›k amac›yla gerçeklefltirildi. Bu y›l, geniflletilmifl toplant› bar›fl sürecinde tamamen farkl› bir ortamda, hükümetin bir parças›yken
örgütlendi.
‹kinci olarak, Halk Savafl› sürecinden bar›fl sürecine geçerken do¤al
olarak partinin içinden ve d›fl›ndan
çok say›da soru yükseldi. Beflinci Plenum tüm bu sorulara cevap vererek
anlay›flta birli¤i sa¤lad›.
- Anlay›flta birlik derken neyi
kastediyorsunuz?
- S›n›f, kast, bölge ve cinsiyet konular›na de¤inen geçifl dönemini bar›flç›l yöntemler kullanarak ve Kurucu Meclis seçimlerine hükümetin bir
parças› olarak kat›larak ülkeyi dönüfltürmek komünist hareketlerde
ender görülen deneyimlerdir. Partimiz Halk Savafl›’n› stratejik savunmadan, dengeye ve ard›ndan stratejik
sald›r›ya dönüfltürdü ve ard›ndan
bafll› bafl›na yeni bir deneyim olarak
bar›fl sürecine çevirdi. Bu nedenle bu
sürece dair partinin içinden ve d›fl›ndan çok say›da soru geldi. Bu süreç
bizi baflar›ya m› yoksa teslimiyete mi
götürecekti? Bu sorular›n sorulmas›
çok do¤ald›r. Bu sorulara cevap vermemiz gerekiyordu. Ve 20. yüzy›l›n
bütün devrimlerini ve karfl›-devrimlerini analiz ederek toplumsal ve
devrimci de¤iflimi yeni flekilde gerçeklefltirmek için seçti¤imiz yolun
gerçekli¤ini anlamak anlay›flta birli¤i
sa¤lad›.
- Duydu¤umuz kadar›yla
partiniz içinden size a¤›r flekilde
yüklenilmifl. ‹çteki ayr›mlar ortaya ç›km›fl ve beflinci toplant›da üç çizgi kendisini göstermifl.
Bu do¤ru mu?
- Bana yönelik a¤›r sald›r›lar›n oldu¤u tamamen yanl›fl. Öyle olsayd›
plenumun sonunda 2.200 temsilcinin
birleflmesi mümkün olamazd›. Asl›nda, dürüst devrimciler partinin orijinal yolundan sap›p sapmayaca¤› konusunda kayg› duymaktad›r. Bu kayg›lardan dolay› çok say›da soru soruldu. Merkezi önderler Kathman-
du’dayken güvenlikten nas›l bahsedebiliriz? Kathmandu’da kalarak ve
motorlu araçlardan yararlanarak
NKP(BML) gibi sapma yola m› girece¤iz? Bunun gibi kayg›lar›n soruldu¤u do¤rudur. Ancak daha net olan
bir fley var ki, o da önderli¤e duyulan büyük güvendir.
Ortaya ç›kan üç farkl› çizgi konusunda da, bu tüm partilerde geçerlidir: sa¤c›lar, solcular ve ortayolcular. Biz devrimci yolu temsil
ediyoruz.
- Daha önceki belgelerde
do¤rudan sald›r›rken flimdi
birçok fleyi dolayl› olarak ifade etmektesiniz. Neden?
- Rolpa’da kulland›¤›m›z dille
flu an Kathmandu’da kulland›¤›m›z
dil tamamen farkl›d›r. O dili kendi
üs alan›m›zda kullan›yorduk, bu dil
Beyaz Bölgede ayn› flekilde kullan›lamaz.
- Kathmandu’yu halen “Beyaz Bölge” olarak m› ele al›yorsunuz?
- Evet, çünkü Kathmandu halen
halka ait de¤il.
- “Yeni deneyimler” sözünü
çok s›k kullan›yorsunuz. Bu deneyim devrim için mi yoksa uzlaflma için mi?
- Yeni deneyimden bahsederken
devrimi kastediyoruz. Küresel ve
ulusal koflullar› ve bilim ve teknolojideki geliflmeleri göz önüne alarak
devrimi ilerletmek için sonuçlar bulmam›z gerekiyor ve bunlardan yeni
deneyimler ortaya ç›k›yor.
-Devrim ne yapacak?
- Nepal koflullar›nda devrim feodal üretim iliflkilerini ve feodal mülkiyet iliflkilerini yok edecek. Ayr›ca
feodal-siyasi iliflkileri ve feodal-kültürel iliflkileri de¤ifltirecek. ‹kinci olarak, Nepal’i ve Nepal halk›n› yabanc›
emperyalistlerin, gericilerin ve yay›lmac›lar›n müdahalelerinden özgürlefltirecek
- Bu demektir ki, belirli bir
anda, devrim ad›na fliddet yeniden ortaya ç›kacak?
- fiu ya da bu flekilde, her devrim
fliddettir. Ne kadar bar›flç›l bir hareket ça¤r›s›nda bulunursan›z bulunun
hepsinde fliddet ve karfl›-fliddet bulunmaktad›r. ‹kinci olarak, 10 y›ll›k
Halk Savafl›n›n ard›ndan siyasi temelde ilerleyebilece¤imizi, halk›n özgürlü¤ü bar›flç›l yollarla elde edebilece¤ini ve yeni bir toplumu yaratabilece¤imizi anlad›k. Ancak bunun sürekli bar›flç›l olaca¤› veya fliddete dönüflece¤i bize de¤il karfl›tlar›m›za
ba¤l›. Tamamen def edilemeyen emperyalistlere ve feodal unsurlara
ba¤l›. Halka tekrar fliddet uygulama
ihtimalleri bulunmaktad›r. Bu durumda halk ayn› flekilde karfl›l›k verecektir. O durumda devrim yeniden fliddete dönüflebilir.
- O zaman halen son karfl›laflma ihtimali bulunmakta, de¤il mi?
- Bu flekilde anlafl›labilir. fiayet 12
maddelik anlaflma ve di¤er anlaflmalara uyulmazsa ve e¤er halka seçimini yapmas› için gereken ortam sa¤lanmazsa ve e¤er halka karfl› fliddet
uygulan›rsa, o zaman son savafl gerçekleflecektir.
Not: Bu röportaj, NKP(M)’nin
hükümetten çekilmesinden k›sa bir
süre önce gerçeklefltirilmifltir.

Benzer belgeler