Bağlayıcı Malzemelerde ve Çoklu Malzemeli Sistemlerde Dayanıklılık

Transkript

Bağlayıcı Malzemelerde ve Çoklu Malzemeli Sistemlerde Dayanıklılık
Makale Article
Durability of
Cementitious
Materials and Multimaterial Systems
Knowledge on durability of
construction materials is important
for the design and maintenance
planning of civil infrastructures.
Degradation in cementitious
materials, such as normal-strength
concrete and fiber-reinforced
concrete, can be attributed to
moisture diffusion, freeze-thaw cycle,
and aggressive chemical attack.
Several techniques are available to
improve durability of concrete. Since
the presence of water is the precursor
in most of the degradation
mechanisms, the most effective
method is to decrease the
permeability of concrete. This has
led to the development of highperformance concrete, which has
very fine, reactive pozzolans as
additional ingredients. Nonetheless,
durability of individual materials does
not imply that multi-material system
consisting of such material will have
good durability performance. This is
due to the fact that the microstructure
at the interface region is different
from that of the constituents. Using
a fracture approach, experimental
results on multi-material system, with
structural adhesive as the joining
material, have shown that under
environmental exposure the
interfacial fracture toughness of
adhesive bond decreases. The
strength of adhesive joint degrades
as implied by the failure mode shift
from substrate decohesion in
controlled specimens to interface
separation in conditioned specimens.
Thus, in design of multi-material
system, degradation of the interface
needs to be taken into account, in
spite of sound durability of the
individual substrates.
KEYWORDS:
Durability,
Cementitious materials, Multi-material
system, Concrete, Epoxy
Baðlayýcý Malzemelerde
ve Çoklu Malzemeli
Sistemlerde Dayanýklýlýk
Oral BÜYÜKÖZTÜRK*, Chakrapan TUAKTA*, Denvid LAU*
ÖZET
Mühendislik altyapýlarýnýn
tasarlanmasýnda ve bakýmýnýn
planlanmasýnda
inþaat
malzemelerinin dayanýklýlýðýna iliþkin
bilgiler önem taþýr. Normal dayanýmlý
beton ve lif takviyeli beton gibi çimento
esaslý malzemelerde bozunum nem
difüzyonuna, donma-çözülme
çevrimine ve zararlý kimyasal etkilere
baðlanabilir. Betonun dayanýklýlýðýný
iyileþtirmek için çeþitli teknikler vardýr.
Bozunma mekanizmalarýnýn çoðunun
ilk iþareti suyun varlýðý olduðu için, en
etkin yöntem betonun geçirimliliðini
azaltmaktýr. Bu nedenle, bileþimine
çok ince ve reaktif puzolanlar
eklenmiþ yüksek performanslý beton
geliþtirilmiþtir. Bununla birlikte, tek tek
malzemelerin dayanýklý olmasý, bu
malzemelerden oluþan çoklu
malzemeli bir sistemin dayanýklýlýk
açýsýndan iyi performans göstereceði
anlamýna gelmez. Çünkü arayüz
bölgesindeki mikro yapý, bileþenlerin
mikro yapýlarýndan farklýdýr. Kýrýlma
yaklaþýmý kullanarak, birleþtirici
malzeme olarak yapýsal yapýþtýrýcýlarýn
kullanýldýðý çoklu malzemeli sistemlerle
ilgili deneysel sonuçlar, çevre
koþullarýna maruz kaldýðýnda yapýþtýrýcý
baðýn arayüz kýrýlma tokluðunun
azaldýðýný göstermektedir. Bozunma
þeklinin deðiþerek kontrollü
numunelerde alt malzemenin
kopmasýndan çevre etkileri altýndaki
numunelerde arayüz ayrýlmasýna
geçmesinin de gösterdiði gibi
baðlanmanýn dayanýmý azalýr.
Dolayýsýyla çoklu malzemeli sistem
tasarýmýnda, tek tek malzeme
tabakalarýnýn dayanýklýlýðý yüksek de
olsa, arayüzdeki bozulmanýn hesaba
katýlmasý gerekmektedir.
ANAHTAR SÖZCÜKLER:
Dayanýklýlýk, Baðlayýcý Malzeme, Çoklu
Malzemeli Sistem, Beton, Epoksi
1. SANAT YAPILARININ
DAYANIKLILIÐI
Federal Karayollarý Ýdaresi’ne göre,
70 000’den fazla köprü yapýsal
bakýmdan yetersiz olarak
sýnýflandýrýlmýþtýr, bu da Amerika
Birleþik Devletleri’ndeki toplam köprü
sayýsýnýn yaklaþýk olarak %13’ünü
oluþturur [U.S. DOT 2006]. Sanat
yapýlarý genellikle en az kýrk ila elli yýl
dayanacak þekilde inþa edilir. Ancak
bu yapýlarýn hizmet süreleri içinde yük
ihtiyacýnda artýþ, sert çevre koþullarý
veya doðal afetler gibi çeþitli dýþ
etkenlere ve beklenmedik olaylara
maruz kalmasý mümkündür. Bu
etkenler yapýlarda artýk iþlevlerini
(dayaným ve hizmete elveriþlilik
bakýmýndan) gerektiði gibi yerine
getiremeyecek ölçüde bozunmaya
yol açabilir ve nihai olarak tasarlanan
hizmet ömürlerini kýsaltabilir. Bazý
durumlarda zaman içinde tedrici
bozunma sonunda altyapýda feci bir
iflasa yol açabilir. Hem malzeme
düzleminde hem de yapýsal
düzlemde, dayanýklýlýk, tasarlanan
iþlevleri belirli bir süre boyunca – ki
bu süre içinde bozunma da meydana
gelebilir - sürdürülebilme yeteneði
olarak tanýmlanabilir. Belirli bir yapýsal
elemana özgü farklý iþlevleri
*Massachusetts Institute of Technology, Ýnþaat ve Çevre Mühendisliði Fakültesi, Cambridge
86
HAZIR BETON
Article Makale
yansýtacak dayanýklýlýk performansýný
belirlemek için farklý göstergeler
kullanýlýr. Örneðin bir köprü
tabliyesindeki betonun uzun verimli
performansýný belirlemek için yüzey
aþýnmasýna dayaným kullanýlýrken,
tünel duvarýndaki beton için su
geçirimliliði kullanýlabilir. Doðal olarak,
bir sanat yapýsýnýn dayanýklýlýðýný
belirlemek için birden fazla gösterge
kullanýlýr; çünkü yapý genellikle her
biri birden fazla iþlev gören çok sayýda
yapýsal elemandan oluþur.
Dayanýklýlýk neden bu kadar
önemlidir? Çoðu sanat yapýsý, hizmet
ömrü mali gerekleri karþýlamaya
yetecek kadar uzun olacak þekilde
tasarlanmak zorundadýr. Ayrýca, çevre
bilinci arttýðý için, inþaat sanayi, inþaat
projelerine doðrudan veya dolaylý
olarak katýlan herkesin üzerinde
anlaþtýðý sürdürülebilirlik fikrine uyum
saðlamak zorundadýr. Bozunan
elemanlarýn deðiþtirilmesi ek kaynak
kullanýlmasýný ve atýk kontrolunu
gerektirdiði için çevreyi daha fazla
etkiler. Dolayýsýyla mühendislik
açýsýndan sürdürülebilirlik, yapýnýn
farklý türlerde bozunma süreçlerine
na kadar iyi dayanabildiði ve
tasarlanmýþ iþlevlerini yerine
getirmeye devam edebildiði olarak,
ya da baþka bir deyiþle yapýnýn
dayanýklýlýk performansý olarak
tanýmlanabilir. Dolayýsýyla sanat
yapýlarýnýn inþaasý, mühendislik, çevre
yönetimi ve ekonomi alanlarýnda bilgi
ve deneyimi bir araya getiren çok
disiplinli bir iþ halini almýþtýr. Sanat
yapýlarýnýn hizmet ömrü maliyet analizi
ve dayanýklýlýðý arasýnda kaçýnýlmaz
bir iliþki vardýr ve bunlarýn planlama,
tasarým ve inþaat aþamalarýnda göz
önüne alýnmasý þarttýr. Ayrýca, inþa iþi
tamamlandýktan sonra gerekli
dayanýklýlýk performansýný güvence
altýna almak için yapýnýn ömrü
süresince uygun bir bakým programý
stratejik olarak uygulanmalýdýr. Bu
baðlamda inþaat malzemelerinin
dayanýklýlýk performansýna ve
bozunma mekanizmalarýna iliþkin
bilgiler belirleyici bir rol ynayacaktýr.
Böylelikle, sanat yapýlarýnýn farklý çevre
ve yük koþullarý altýnda hem malzeme
düzlemindeki hem de yapýsal
düzlemdeki dayanýklýlýðýný belirlemek
için bu bilgiye dayalý yöntemler
geliþtirilebilir.
2. BAÐLAYICI MALZEMELERDE
BOZUNMA MEKANÝZMALARI
Kireçtaþý ve volkanik külden elde
edilen beton karýþýmý veya nehir
kilinden yapýlmýþ saman takviyeli
kerpiç biçiminde baðlayýcý
malzemelerin kullanýlmasýnýn tarihi
antik çaðlara kadar gider. Bügün
beton, kullanýlýþ kolaylýðý, düþük
maliyeti ve altyapýya duyulan
toplumsal ve ekonomik ihtiyacýn
sürekli artmasý nedeniyle dünyanýn
en çok tüketilen malzemelerinden biri
haline gelmiþ durumdadýr. Onu bir
tek su geçmektedir. Ancak beton
üretimi oldukça büyük miktarda
kaynak ve enerji gerektirir. Üretiminde
daha az enerji tüketilen yeni bir
betonla ilgili araþtýrma ve geliþtirme
çalýþmalarý henüz prematüre
aþamada olmakla birlikte bu sorunu
atlatmanýn bir yolu sanat yapýlarýnýn
ömrünü uzatmaktýr. Bu nedenle,
çimento esaslý yapýlarýn dayanýklýlýðýný
etkileyebilecek bozunma
mekanizmalarýný anlamak gereklidir,
böylece çevreye baðýmlý doðru
olasýlýksal malzeme modelleri
çýkartýlabilir. Bu konuyu anlamak, daha
dayanýklý ve ayný zamanda daha
ekonomik yenilikçi yapý
malzemelerinin veya yapým
tekniklerinin geliþtirilmesinin yolunu
açacaktýr.
Baðlayýcý malzeme, agrega ve
donatýlar gibi diðer elemanlarý
baðlayan ve esas bileþeni çimento
olan yapý malzemelerine gönderme
yapar. Dolayýsýyla yüksek performanslý
beton ve lif takviyeli beton da bu
kategoriye girer.
Baðlayýcý
malzemelerin dayaným kazanmasýna
neden olan ve farklý elemanlar
arasýnda yük transferini saðlayan
kalsiyum-silikat-hidrat (C-S-H)
ürününü oluþumudur. Bu, köprülerde
ve binalarda global bir yük taþýma
kapasitesi elde etmek için somun ve
cývatalarýn farklý yapýsal ögeleri bir
arada tutmasýna benzer. Baðlayýcý
malzemeler hidratasyon nedeniyle,
bileþimlerine baðlý olarak farklý
derecelerde de olsa, gözenekli olur.
Bu onlarý klorür ve kükürt çözeltileri
gibi zararlý kimyasal maddelerin
penetrasyonu karþýsýnda dayanýksýz
kýlar. Burada bozunmanýn büyüklüðü
ile söz konusu malzemenin
geçirimliliði arasýnda baðýntý kurmak
mümkündür. Çevre koþullarý
karþýsýnda dayanýklýlýðý ve uzun vadeli
performansý deðerlendirirken göz
önüne alýnmasý gereken çeþitli
çevresel koþul ve süreçler vardýr.
Bunlar tuzlu ve bazik koþullarý, sýcaklýk
deðiþikliklerini, nemli ortamý, ýslanmakuruma çevrimlerini ve donmaçözülme çevrimlerini içerir. Bu
çalýþmada bu bozunumlarýn altýnda
yatan mekanizmalar ele alýnmaktadýr.
Ayrýca, betonda bozulmanýn çok
ender olarak tek bir mekanizmadan
ileri geldiðini de belirtmekte yarar
vardýr.
2.1 Nem Difüzyonu
Betonda bulunan suyun, hidratasyon
nedeniyle betonun mekanik
özelliklerini
geliþtirdiði
düþünülmektedir. Ancak deneysel
çalýþmalar suyun varlýðýnýn betonun
dayanýmýnda azalmaya yol
açabildiðine iþaret etmiþtir [Bazant ve
Prat 1988; Ross vd. 1996; Neville
1997; Konvalinka 2002; Au ve
Büyüköztürk 2006]. Bu olayý
açýklamak için þimdiye kadar iki
hipotez ileriye sürülmüþtür. Birinci
açýklama soruna sertleþmiþ çimento
hamurunun uðradýðý hacim deðiþikliði
açýsýndan yaklaþýr (Konvalinka 2002).
Betonun kurumasýnýn sertleþmiþ
çimento hamurunun hacmini
küçülterek sertleþmiþ çimento jeli
yüzeyleri arasýndaki ortalama
mesafeyi azalttýðý düþünülmektedir.
Bu mesafenin azalmasý doðal olarak
Eylül - Ekim 08 87
Makale Article
Hava boþluðu
Ýnce agrega
Ýri agrega
Oda sýcaklýðýnda boþluk suyu
(a)
Donmuþ boþluk suyu
(b)
Þekil 1. Donma-çözülme çevrimi sýrasýnda boþluk sistemindeki su: (a) Oda sýcaklýðýnda boþluk suyu bir hava kabarcýðýna yerleþebilir.
(b) Sýcaklýk belli bir noktaya düþünce boþluk suyu donacak ve gözenek sisteminin diðer kýsýmlarýna yayýlacaktýr. Eðer hava
kabarcýklarý donan suyun genleþebileceði kadar büyük deðilse yüksek çekme kuvvetleri nedeniyle çatlaklar meydana gelecektir.
yüzeyler arasýndaki ikincil baðlarýn
artmasýna yol açar ve dolayýsýyla da
kuru numunelerin dayanýmýný artýrýr.
Tersine, betonu ýslatmak sertleþmiþ
hamurun hacmini ve dolayýsýyla da
jel yüzeyleri arasýndaki ortalama
mesafeyi artýrýr. Ýkinci açýklama
soruna boþluk iç basýncý açýsýndan
yaklaþýr (Bazant ve Prat 1988). Islak
betonun boþluklarýndaki su
moleküllerinde dýþ yükler nedeniyle
boþluk iç basýncý oluþtuðu
düþünülmektedir. Bitiþik gözenekler
de su dolu olduðunda bir gözenekteki
su bir diðerine serbestçe geçemediði
için ve kýlcal etkiler nedeniyle hareketi
engellenen adsorbe edilmiþ su,
birbirine deðen çimento jelleri
arasýnda çok yüksek bir ayrýlma
basýncý üretir. Boþluk basýncý
mikroçatlak uçlarýndaki gerilme
yýðýlmasýný artýrýr ve dolayýsýyla da dýþ
yükler altýnda çatlaklarýn çoðalmasýna
elveriþli ortam yaratýr. Bu ýslak
betonun yük direncinin kuru
betonunkine kýyasla az olmasýna yol
açar. Betonda su bulunmasý baþka
ciddi bozulma mekanizmalarýna da
yol açar.
2.2 Donma-çözülme tahribatý
Betonda boþluk suyu mevcudiyetinin
soðuk mevsimlerde donma-çözülme
tahribatýna yol açmasý olasýdýr.
Donma-çözülme tahribatýnýn tam
88
HAZIR BETON
olarak anlaþýlamamýþ olan
mekanizmasýyla ilgili çeþitli
açýklamalar yapýlmaktadýr. Donmaçözülme tahribatý belli bir doygunluk
düzeyine ulaþmýþ betonlarda
meydana gelir. Su donunca hacmi %
9 artar, bu da betondaki gözenekler
üzerinde genleþme basýncý yaratýr.
Bu gerilmenin büyüklüðü çekme
dayanýmýnýn üstüne çýkarsa çatlaklar
oluþur. Sýcaklýk arttýðýnda ise, buzun
ýsýl genleþme katsayýsý suyunkinden
yüksektir. Bu, betondaki buzun
çözülmesi sýrasýnda ýsý yükselirken,
beton boþluðu ile buzun farklý
ölçülerde genleþmesine yol açar. Bu
çevrimin tekrarlanmasý yaygýn
çatlaklar nedeniyle dayaným ve rijitlik
kaybýna yol açabilir. Donma-çözülme
çevrimleri sýrasýnda donan suyun
genleþmesine olanak tanýyan
nisbeten büyük hava boþluklarýný
oluþturmak için genellikle hava
sürükleme uygulanýr [Þek. 1]. Beton
yüzey üzerinde buz oluþmasýný
engellemek için sodyum klorür gibi
buz çözücü tuzlar kullanýlmasý halinde
donma-çözülme tahribatý artabilir. Tuz
çözeltisi boþluk suyunun ozmotik
basýncýný artýrýr ve boþluða daha çok
su çeker. Donma-çözülme tahribatý
ile buz çözücü tuzun birleþmesi
genellikle beton yüzeyinin soyulmasý
ile sonuçlanýr.
2.3 Zararlý kimyasal etkiler
Beton yapýlarýn hizmet ömrü boyunca,
mevcut iç etkenler veya hizmet
ortamýndaki zararlý kimyasal maddeler
nedeniyle bozunmaya yol açan pek
çok türde kimyasal reaksiyon
meydana gelebilir. Betonun içinde
boþluk suyu olarak bulunan su
molekülleri, genellikle bu bozunma
süreçlerinde önemli bir rol oynar.
2.3.1 Alkali-silika Reaksiyonu
Betonda alkali-silika reaksiyonuna
(ASR) boþluk suyundaki alkali
hidroksitler ile agregalardaki reaktif
silikat mineralleri katýlýr. Sadece opal,
silisli þist, kuvarsit, kristalize kuvarsýn
bazý türleri gibi belirli agregalar alkali
çözeltisiyle reaksiyona girer.
Dolayýsýyla ASR tahribatýnýn derecesi
agregalarýn bileþimine ve boþluk
suyunun alkalitesine baðlýdýr. ASR,
alkali-silika jeli üretir, alkali-silika jeli
suyu emerek sertleþmiþ betonda
genleþir ve beton üzerinde genleþme
basýncý yaratýr. Alkali-silika reaksiyonu
geçiren betonun yüzeyinde küçük
çatlaklar ve iç genleþme nedeniyle
bir miktar kabarma olacaktýr. ASR
nedeniyle oluþan çatlaklar genellikle
sürekli rutubete maruz kalan alanda
görülür. Eðer çatlama çok ciddi
boyutlardaysa ve yapýsal sorunlar
yaratýyorsa yapýnýn yýkýlmasý
gerekebilir.
Article Makale
2.3.2 Sülfatlarla reaksiyon
Sülfatlar (magnezyum sülfat, sodyum
sülfat veya potasyum sülfat)
zeminsuyu, deniz suyu ve sanayi
atýksuyu gibi dýþarýdan veya sülfattan
yana zengin agregalar veya
çimentoda aþýrý alçý bulunmasý gibi
içeriden kaynaklanabilir. Dýþ
kaynaklardan gelen sülfat iyonlarý
betonun içine çözelti halinde yayýlýp
serbest kalsiyum iyonlarýyla
reaksiyona girebilirler, bunun
sonucunda alçý oluþur, alçý da
kalsiyum alüminat hidratlarýyla
reaksiyona girer ve etrenjit (sodyum
sülfoalüminat) oluþturur. Her iki
reaksiyonun da ürünleri genleþmeye
yatkýn ürünlerdir ve oluþan gerilme
çekme dayanýmýndan büyük olursa
betonda geniþ çapta çatlaklara yol
açabilirler. Çimento hamurundaki
kalsiyumun bir kýsmý reaksiyonlara
katýldýðý için betonun bileþimi ve
mikroyapýsý deðiþir. Bunun sonucunda
çimento hamuruyla agrega arasýndaki
bað zayýflar ve betonun genel
dayanýmý azalabilir. Betonun
yükseltilmiþ sýcaklýklarda (> 70 Cº)
kürlenmesi halinde, beton sertleþtikten
sonra gecikmiþ etrenjit oluþumu (DEF)
meydana gelebilir. Hidratasyon
sýrasýnda oluþan ilk etrenjit ýsý etkisiyle
sülfat ve alüminyum oksite ayrýþýr ve
C-S-H jelinde depolanýr. Suyla temas
edince, dýþarýdan gelen
sülfatlardakiyle ayný reaksiyon
meydana gelerek etrenjit oluþturur.
Bu þekilde tekrar etrenjit oluþmasý
çimento hamuruyla agregalar
arasýnda bir açýklýk oluþmasýna neden
olur. Bu durum çimento hamuruyla
agregalar arasýndaki gerilme
transferini azaltýr.
2.3.3 Çelik donatýda korozyon
Betonun yüksek alkalinitesi (pH > 12)
nedeniyle çelik donatý esas olarak
ince bir oksit tabakasý tarafýndan
korunur.
Ancak
beton
karbonatlaþmasýnýn ürünleri ve klorür
iyonlarýnýn mevcudiyeti bu koruyucu
tabakayý tahrip edebilir. Beton
yapýlarýn tipik kullanýmý sýrasýnda böyle
koþullarla karþýlaþmak mümkündür.
Karbonatlaþma betondaki kalsiyum
hidroksit ile havadaki veya sudaki
karbon dioksit arasýnda bir kimyasal
reaksiyondur ve kalsiyum karbonat
üretir. Dolayýsýyla karbonatlaþma
derecesi betonun porositesine ve nem
oranýna baðlýdýr. Karbonatlaþma
porositeyi artýrýr fakat pH’ýn eþik deðeri
olan 10’un önemli ölçüde altýna inmesi
nedeniyle de çelik donatýyý korozyon
etkisine daha açýk hale getirir.
Donatýda karbonatlaþma nedeniyle
meydana gelen korozyon genellikle
yapýnýn sýk sýk yaðmur alan ya da pas
payýnýn yetersiz olduðu alanlarýnda
görülür. Karbonatlaþma geçiren
beton, yüzeyde bir bölgede oluþan
renk deðiþikliðiyle ayýrdedilebilir.
Korozyona deniz suyunda, buz
çözücü tuzlarda hatta bazý katký
türlerinde bulunan klorür iyonlarý da
yol açabilir. Klorür iyonlarý beton içinde
difüzyon yoluyla ya da mevcut
çatlaklardan sýzarak çelik donatýya
ulaþabilirler. Klorür difüzyonunun hýzý
çimento türüne, kür kalitesine ve
sýcaklýða baðlýdýr. Donatý yüzeyindeki
klorür iyonlarýnýn miktarý belirli bir eþik
deðerini aþtýðýnda, ortamda su ve
oksijen bulunmasý koþuluyla korozyon
meydana gelecektir.
2.4 Lif Donatýlý Betonlarda Bozulma
Mekanizmalarý
Lif donatýlý betonlarýn (LDB) sert çevre
koþullarý altýnda uzun erimli dayanýklýlýk
performansý, lif içeriði nedeniyle
normal betona kýyasla daha iyidir.
Bir yapýsal LDB elemanýnda baþlangýç
kusuru olarak ya da mekanik veya
termal yüklemeler neticesinde
çatlaklar oluþtuðunda takviye lifleri
çekmeye çalýþarak çatlaðýn aðzýný
köprüler. Dolayýsýyla LDB’nun
geçirimliliði azalýr, zararlý kimyasallarýn
girerek ana çelik donatýyý etkilemesi
zorlaþýr. FRC genellikle rötre
çatlamasýna normal betondan daha
iyi direnç gösterir [Bentur & Mindess
2007]. LDB normal betondan üstün
özelliklere sahiptir ama yine de, sert
çevre koþullarýnýn LDB’da bozulmaya
neden olma potansiyeli vardýr.
Baðlayýcý malzemelerde rastlanan
tipik bozunma mekanizmalarýna ek
olarak LDB’da yaþlanma liflerde veya
lif ile baðlayýcý matriksin arayüzünde
meydana gelebilir. Belirli bir çevre
koþulunda farklý türlerde donatý lifleri
farklý etkiler gösterebilir. Örneðin
özellikle cam lifleri ve organik liflerde
alkali boþluk suyunun doðrudan etkisi
lif bozunmasýnýn en çok görülen
nedenidir.
2.4.1 Lif Bozunmasý
LDB’daki lifler alkali boþluk suyuyla
reaksiyondan ötürü baðlayýcý matriksin
veya betona nüfuz eden kimyasal
maddelerin etkisine maruz kalabilir.
Cam lifleriyle donatýlý betonlarda
(CLDB) ve doðal liflerle takviye edilmiþ
betonlarda alkali bozunma aðýr basar
[Litherland vd. 1981; West ve
Majumdar 1982]. Her iki bozulma
mekanizmasýnda da lifleri oluþturan
moleküler zincirlerde kopma meydana
gelir. Sen vd. [2002] simüle edilmiþ
alkali çözeltide býrakýlmýþ E-cam
numuneleri üzerinde çekme deneyi
yaptýlar. Gerilme altýnda olmayan
numunelerde çekme dayanýmýnda %
63 azalma, alkali çözelti ortamýnda 9
ay tutulduktan sonra baþlangýç
dayanýmýnýn % 10’u kadar gerilmeye
tabi tutulan numunelerdeki çekme
dayanýmýnda ise % 70 azalma
gözlemlediler. Alkali ortamda
tutulurken gerilmeye tabi tutulan
numunelerde daha hýzlý bozulma
gözlemlendi. Bu da mikroçatlaklarýn,
kimyasal difüzyon hýzýný artýrarak
bozunmada önemli bir rol oynadýðýna
iþaret etmektedir. Daha dayanýklý
olduðu ileri sürülen AR-cam (alkali
dayanýmlý) liflerinde de rutubetli ortam
koþullarýnda dayaným azalmasý
görülmüþtür [West ve Majumdar
1982].
Dýþ kimyasal maddelerin etkisi çelik
lif donatýlý betonlarda (ÇLDB) daha
önemlidir. Deniz ortamýnda klorür
iyonlarý ve sülfat iyonlarý buna örnek
oluþturur. Mekanizma normal
Eylül - Ekim 08 89
Makale Article
betonarme betonunda meydana
gelen, iyonlarýn pasivasyonun (ince
tabakayla koruma) ortadan
kaybolmasýna ve çelik liflerin
yüzeyinde korozyona neden olduðu
mekanizmaya benzer. Klorür ve sülfat
iyonlarýnýn nüfuz etmesi nedeniyle
korozyon yapýsal elemanýn dýþ
yüzüne yakýn bir konumda bulunan
çelik liflerde meydana gelebilir ve
muhtemelen boyut deðiþikliðine yol
açar [Hoff 1987; Kosa vd. 1991].
Ancak bozunma, normal
betondakinden daha azdýr. Bu durum
hizmet sýrasýnda çatlaðý kapatan
liflerin varlýðýna atfedilir. Çeþitli
deneysel sonuçlar, ÇLDB düþük
düzeyde klorür iyonuna maruz
býrakýldýðý ve kesitte küçülme
gözlemlenmediði koþullarda yapýsal
elemanlarýn dayanýmýnýn azalmasýnýn
þart olmadýðýný göstermektedir
[Granju ve Balouch 2005]. Matrikste
kritik bir çatlak geniþliði vardýr, bunun
altýndaki deðerlerde çelik liflerde
korozyon meydana gelmez. Bu,
ÇLDB’un dayanýklýlýðýnýn ayný
zamanda dýþarýdan uygulanan
yüklere de baðlý olduðu anlamýna
gelir ki, bu da deneysel sonuçlara
uygundur [Sun vd. 2002].
2.4.2 Arayüzde mikro yapý
deðiþikliði
Gerilme kimyasal adhezyon ve
mekanik kenetlenme yoluyla gevrek
baðlayýcý matriksten liflere arayüz
kesme gerilmesi olarak aktarýlýr ve
liflerde çekme gerilmelerine yol açar.
Bu mekanizmalar liflerin çevresinde
matriks bölgesinde oluþur. Porozite
daha yüksek olduðu için, bu geçiþ
bölgesindeki matriksin mekanik
özellikleri, matriksin genel
özelliklerinden farklýdýr. Çimento
hamurunun devam eden
hidratasyonu nedeniyle bu arayüz
bölgesinin zaman içinde
yoðunlaþmasý mümkündür, bunun
sonucu olarak dayanýmýn artmasý
fakat tokluðun azalmasý
gerçekleþebilir. Nemli ortamda
filament lif kümeleri arasýndaki
90
HAZIR BETON
boþlukta daha fazla C-S-H oluþmasý
lifler üzerinde gerilme yoðunlaþmasýna
yol açarak dayanýmý azaltabilir [Bentur
1985; Soroushian vd. 1993]. Bununla
birlikte, bazý lif donatýlý beton türlerinin
bozunmaya yol açan çevre
koþullarýndan etkilenmediði
görülmüþtür. Bunun bir örneði asbestçimento kompozitidir. Burada lifler
kimyasal etkiler karþýsýnda diðer lif
türleri kadar reaktif deðildir.
2.4.3 Hacim deðiþikliði
LDB ýslanma ve kurumaya maruz
býrakýldýðýnda þiþme ve rötre oluþarak
liflerle baðlayýcý matriks arasýnda
farklý hacim deðiþikliklerine yol
açýlabilir. Arayüzde boyut deðiþikliði
kýsýtlandýðý zaman iç gerilmelerde artýþ
meydana gelir. Bu da matriks ile lifler
arasýndaki arayüz boyunca
mikroçatlaklara yol açabilir. Donmaçözülme çevriminin ÇLDB üzerindeki
etkisini belirlemek için dinamik modül
kullanýlmýþtýr. Hava sürükleme normal
betonda olduðu gibi, ÇLDB’da da
donma-çözülme direncini artýrmaya
yardýmcý olmaktadýr [Balaguru ve
Ramakrishnan 1986].
3. BAÐLAYICI MALZEMELERÝN
DAYANIKLILIÐINI ARTIRMA
STRATEJÝLERÝ
Baðlayýcý malzemelerin dayanýklýlýðýný
artýrmak için bir çok yöntem
geliþtirilmiþtir. Donatýnýn korozyonu
çelik donatýnýn yerine paslanmaz çelik
ve lif donatýlý polimer (FRP) çubuklar
veya epoksi kaplanmýþ çelik
kullanýlarak önlenebilmektedir. Bu
malzemelerin maliyeti daha yüksek
olmakla birlikte, gelecekteki bakým ve
onarým masraflarýndan yapýlan
tasarruf yapýnýn toplam hizmet ömrü
maliyetini iyileþtirecektir. Çelik donatýyý
katodik korumaya baðlamak da
çelikten demir iyonlarýnýn serbest
býrakýlmasýný durdurarak korozyonun
önlenmesine yardýmcý olacaktýr. Beton
karýþtýrýlýrken su-çimento oranýný
kontrol altýnda tutmak da çok
önemlidir. Su-çimento oraný daha
düþük olan beton donma-çözülme
tahribatý karþýsýnda daha dayanýklýdýr.
Çoðunlukla betonda su bulunmasý
bozulma mekanizmalarýnýn ilk
iþaretidir. Dolayýsýyla toplam koruma
için etkili bir strateji betonun su
geçirimliliðini azaltmaktýr. Bu çeþitli
þekillerde gerçekleþtirilebilir. Örneðin
beton elemanýn yüzeyinin poliüretan
veya epoksi bazlý polimerler gibi su
geçirimsiz bir malzemeyle kaplanmasý
etkilidir fakat her zaman ekonomik
açýdan uygulanabilir olmayabilir. Daha
ucuz fakat ayný ölçüde etkili bir yöntem
de iç donatýlar için yeterli kalitedeki
betonla örtmektir zira zararlý
kimyasallar diffüzyon yoluyla betonun
boþluklarýnda belirli bir derinliðe kadar
ilerleyebilirler.
Betonun geçirimliliði bileþimindeki
malzemelerin her birinin geçirimliliðine
ve geometrik düzenine baðlýdýr.
Çimento hamurunun geçirimliliði esas
olarak boþluk yapýsýna baðlýdýr, bu
poroziteyi, boþluk büyüklüðünü ve
baðlantýlýlýðý içerir. Boþluk yapýsý da
su/çimento oranýnýn ve hidratasyon
derecesinin fonksiyonudur.
Agregalarýn geçirimliliði çimento
hamurununkinden çok daha az
olmakla birlikte, betonun geçirimliliðini
dört þekilde etkilerler: seyreltme,
dolaþýmlýlýk, arayüz geçiþ bölgesi
(AGB), ve sýzma (perkolasyon)
[Wang et al. 1998]. Seyreltme etkisi,
agregalar çimento hamurundan daha
geçirimsiz olduðu için meydana gelir.
Sonuçta, agrega tanecikleri akýþ
yollarýný týkar ve beton kesitindeki
geçirimli alaný fiilen küçültürler.
Dolaþýmlýlýk etkisi agregalarýn
geçirimsizliði neticesinde meydana
gelir; bu akýþý agrega taneciklerinin
etrafýndan dolaþmak zorunda býrakýr,
dolayýsýyla akýþ mesafesini artýrmýþ,
akýþ hýzýný azaltmýþ olur. AGB
bölgesinde porosite yüksek olduðu
için geçirimlilik yüksektir. Sýzma
(perkolasyon) terimi AGB’yi baðlayan
akýþ yolunu tarif eder. Sýzma
(perkolasyon) derecesi esas olarak
agrega hacmine, boyutuna ve taneler
arasý uzaklýða baðlýdýr. Uçucu kül ve
Article Makale
Boþluklar birbirinie baðlý
Silis dumaný nedeniyle boþluklar arasýndaki bað kopuk.
Þekil 2. Boþluk Baðlantýlýlýðý (a) Normal betonda (b) Yüksek Performanslý Betonda
silis dumaný gibi özel malzemelerin
eklenmesi betonu önemli ölçüde
yoðunlaþtýrarak geçirimliliði
azaltacaktýr. Bu düþünce yüksek
performanslý betonun (YPB)
geliþtirilmesine yol açmýþtýr.
Yüksek Performanslý Beton
YPB’un dayanýklýlýk özelliklerini göz
önüne alarak, dayanýklý beton elde
etmek için beton karýþýmýný tasarlarken
üç kriteri göz önüne almak
gerekebileceði ileri sürülmektedir. Bu
kriterler dayaným, geçirimlilik ve çatlak
direncidir [Shah ve Wang 1997].
Dayaným kriteri betonun projede
öngörülen gerilmeye kýrýlmadan
dayanabilmesini güvence altýna alýr.
Geçirimlilik kriteri, öngörülen hizmet
ömrü içinde su ve kimyasal madde
iyonlarýnýn zararlý etkilerini asgariye
indirmek için betonun sýnýrlý bir akýþ
penetrasyon hýzýna sahip olmasýný
güvence altýna alýr. Çatlak direnci
kriteri ýsýl (termal) büzülme ve kuruma
büzülmesi gibi çevre koþullarýndan
kaynaklanan çatlaklara karþý asgari
bir direnç yeteneði olmasýný güvence
altýna alýr.
YPB’larda agrega arayüz özelliklerinin
iyileþtirilmiþ olmasý nedeniyle AGB
etkisi azalabilir. Ayrýca çimento
hamurunun geçirimliliði agreganýnkine
yaklaþtýkça seyrelme, dolaþýmlýlýk ve
perkolasyon etkileri azalabilir.
Dolayýsýyla betonun geçirimliliðini
kontrol altýnda tutmanýn en iyi yolu
çimento hamurunun geçirimliliðini
kontrol etmektir. Su-çimento oranýnýn
azalmasýyla daha düþük porositenin
elde edildiðigösterilmiþtir [Powers ve
Brownyard 1948]. Porozitede azalma
boþluk boyutlarýnda küçülme olmasý
ve boþluklar arasýnda baðlantýlarýn
kopmasý anlamýna gelir. Bu Þekil 2’de
þematik olarak gösterilmiþtir. Betonun
geçirimliliði de buna paralel olarak
azalýr. Mineral katkýlarýn, özellikle silis
dumanýnýn eklenmesi hem boþluk
yapýsýný hem de arayüz geçiþ bölgesini
iyileþtirebilir. Geçirimlilikte büyük bir
azalma olduðu ortaya çýkmýþtýr.
YPB’lar genellikle dayanýmda artýþ ve
geçirimlilikte azalma sergilemekle
birlikte, erken rötre çatlaklarý nedeniyle
dayanýklýlýðýný kaybedebilir. Bu
nedenle, dayanýklý beton üretmek için
iyi bir beton karýþýmýnýn yaný sýra, iyi
kürlemeyi de içeren iyi yapým
uygulamasýnýn þart olduðunu
vurgulamak zorundayýz. YPB’larda
kendiliðinden kuruma (self desication),
hidratasyon reaksiyonunun ortaya
çýkmasýnýn ilk aþamalarýnda kontrol
altýna alýnmazsa dayanýklýlýk açýsýndan
çok zararlý olabilir. YPB’larýn
kürlenmesi normal dayanýmlý
betonlarýnkinden farklý bir þekilde
yapýlmak zorundadýr. Yetersiz
kürlemenin geçirimliliði artýrdýðý ve
yüzey çatlaklarýna neden olduðu
gösterilmiþtir [Guse ve Hilsdorf 1995].
HPC’lerin geçirimliliði daha az olduðu
için, YPB’larda beton döküldükten
sonra en az yedi gün suyla kürleme
uygulamasý yapýlmalýdýr [Aitcin 2003].
Düþük su-çimento oranýna ve çok
kompakt bir mikroyapýya sahip
betonun geçirimliliðini doðru tayin
etmek basit bir iþ deðildir. Örneðin
0.7 su-çimento oranýna sahip betonda
su akýþýný ölçmek kolaydýr fakat 0.4
su-çimento oranýna sahip betonda,
numunenin kalýnlýðý ve uygulanan
basýnç ne olursa olsun su akýþý
neredeyse durur [Aitcin 2003]. Bu
teknik problem göz önüne alýndýðýnda,
“hýzlý klorür iyonu geçirimliliði testi”
(AASHTO T-277) denilen test betonun
içindeki su akýþýna izin veremeyecek
kadar küçük gözeneklerin birbirleriyle
baðlantýlýlýðý hakkýnda yaklaþýk bir fikir
verir. Klorür iyonu geçirimliliði
Coulomb (C) cinsinden ifade edilir ve
6 saatlik test sýrasýnda üzerine 50V
elektrik potansiyel farký uygulanan bir
beton numuneden geçen toplam
elektrik yüküne karþýlýk gelir. Suçimento oraný düþük beton numuneler
üzerinde hýzlý klorür iyonu geçirimliliði
testi uygulandýðýnda, numuneden
geçen Coulomb miktarý önemli ölçüde
azalmýþtýr. Su-çimento oraný 0.25 olan
Eylül - Ekim 08 91
Makale Article
YPB’larda klorür iyonu geçirimliliðinin
150 C gibi çok düþük seviyelere kadar
indirilebildiði rapor edilmiþtir. Bu
deðer normal dayanýmlý beton için
rapor edilen 5000-6000 C’den çok
daha düþüktür [Gagne et al. 1993].
Hýzlý klorür iyonu testi ayný zamanda
su-çimento oraný azaldýkça boþluk
sisteminin baðlantýlýlýðýnýn da çok
büyük ölçüde azaldýðýný ortaya
çýkartmaktadýr; bu da YPB’da zararlý
iyonlarýn ve gazlarýn normal dayanýmlý
betona kýyasla daha zor hareket
etmesini saðlamaktadýr. Ayný ortamda
yüksek dayanýmlý betonun hizmet
ömrünün normal dayanýmlý betondan
fazla olmasý gerektiðinin en iyi
göstergesinin bu olduðu
düþünülmektedir [Aitcin 2003].
Suyun dýþarýdan YPB’un yoðun
matriksinin içine nüfuz edemeyeceði
ve dolayýsýyla da YPB’un düþük
geçirimliliði nedeniyle yapýsal
elemanýn iç kýsmýndaki çimentonun
çoðuna ulaþamayacaðý ileri
sürülmektedir. Bu problemi çözmek
için betonu iç çekirdekten kürlemek
önerilmiþtir. Otojen kürlemenin
YPB’un dayanýklýlýðýný artýrma
konusunda çok etkili olduðu
görülmüþtür [Weber ve Reinhardt
1997; Reinhardt ve Weber 1998].
Yüksek nem oranýna sahip hafif,
genleþmiþ kil agrega sürekli
hidratasyonu desteklemek için bir iç
su deposu iþlevi görmek üzere
karýþýma eklenir. Bu tür betona
“kendiliðinden kürlenen beton” denir.
Uygulamada kendiliðinden kürlenen
beton dýþarýdan kürleme gerektirmez.
Bu da betonun yetersiz iþçilik
nedeniyle yapýlacak kusurlu dýþ
kürlemenin vereceði zarara maruz
kalmayacaðý anlamýna gelir.
4.
ÇOKLU
MALZEMELÝ
SÝSTEMLERDE DAYANIKLILIK
KONUSUNDA BAÞA ÇIKILMASI
GEREKEN SORUNLAR
Çoklu malzemeli sistem, istenen bir
iþlevi yerine getirmek için birbirine
baðlý bir birim olarak çalýþan birden
fazla malzemeden oluþan sistem
olarak tanýmlanabilir. Çeþitli
malzemeleri birleþtirerek bir yapýsal
sistem yaratmak geleneksel
malzemelerle yapýlmasý daha önce
mümkün olmayan yeni tür
uygulamalara yol açmýþtýr. Örnek
olarak lif donatýlý polimer kompozitler
(LDP) ve beton yapýlar için LDP
güçlendirme sistemi verilebilir [Þek
3a]. Bu tür uygulamalarda katmanlar
yapýþtýrýcý bir malzemeyle birbirine
baðlanýr. Bu yapýþtýrýcý malzeme
organik ya da inorganik polimer bazlý
olabilir. Þekil 3b’de gösterildiði gibi,
iki katman arasýndaki arayüzün
mevcudiyeti baðlama sistemlerinin
dayanaklýlýðýnýn belirlenmesine iliþkin
zorlu bir problemi gündeme getirir.
(a)
Þekil 3. (a) LDP güçlendirme sistemine örnek, (b) Arayüz bölgesinin þematik resmi
90
HAZIR BETON
Bir çok uygulamada, ayrý ayrý
malzemelerin dayanýklýlýðý gereðince
belgelenmiþ durumdadýr. Ancak
arayüzün özellikleri bileþenlerin
özelliklerinden önemli ölçüde farklý
olabilir; konuya özel bir ilgi
gösterilmesi gereklidir. Çünkü
katmanlar arasýndaki kimyasal
reaksiyonun adhezyon kuvvetlerini
etkilemesi arayüzde özellik
deðiþikliklerine neden olmaktadýr
[Petrie 2006]. Bozunma mekanizmasý
malzemelerin tek tek ele alýnmasý
halindeki mekanizmadan çok farklý
olabilir ve arayüzde kýrýlma olasýlýðý
vardýr. Çoklu malzemeli sistemlerde
bozunmanýn belli baþlý üç nedeni
sýcaklýk deðiþimi, nem difüzyonu ve
zararlý kimyasallardýr.
4.1 Sýcaklýk deðiþimi
Yapýsal yapýþtýrýcýnýn mekanik
davranýþý kürleme ve hizmet
sýcaklýðýna baðlýdýr. Cam geçiþ
sýcaklýðýna (Tg) yakýn sýcaklýklarda
polimer yapýþtýrýcýdaki zincir
hareketliliði artarak yapýþtýrýcýnýn
viskoelastik davranmasýna yol açar.
Bu koþula uzun bir süre maruz
kaldýktan sonra, ayný sürekli yük
altýndaki yapýþtýrarak baðlanmýþ
yapýsal elemanlarda sünme ve ýsýl
büzülme gözlemlenebilir. Bu halde
yapýþtýrýcý daha az gevrek hale gelse
de kesme dayanýmý azalýr, bu da LDP
güçlendirme sistemi gibi
(b)
Article Makale
uygulamalarýn verimini azaltýr. Aþýrý
ýsýya uzun bir süre maruz kalmak
yapýþtýrýcýda piroliz ve oksidasyon
denilen iki mekanizmayla bozulmaya
yol açar [Petrie 2006]. Piroliz zincirin
kopmasýna, moleküler aðýrlýðýn
azalmasýna ve yapýþtýrýcý kuvvetin
yitirilmesine yol açar. Oksidasyonda
yapýþtýrýcýdaki serbest radikaller ile
havadaki ve belirli madeni
katmanlardaki oksijen reaksiyona
girer. Bunun sonucu yapýçtýrýcý
kuvvette azalma ve arayüzde zayýf
sýnýr katmaný oluþur. Yüksek sýcaklýkta
kürlenen yapýþtýrýcýlar için, yapýþtýrýcý
ortam ýsýsýnda kullanýldýðýnda veya
servis ortamýnda yüksek ve alçak
sýcaklýklar arasýnda sürekli ýsý deðiþimi
söz konusu olduðunda arayüzde
genellikle gerilme oluþur. Yapýþtýrýcýyla
katmanýn ýsýl genleþme katsayýlarý
arasýndaki fark sýcaklýk deðiþirken
arayüzde gerilme uyumsuzluðuna
neden olur. Isý deðiþme çevrimi
sürerse yorulma sonucu kýrýlma
meydana gelebilir.
düzeleceðine inanýlýr . Düzelmenin
ölçüsü yapýþtýrýcýnýn kimyasal
bileþimine baðlýdýr. Yapýþtýrýcý
malzeme içine nüfuz eden nem iki
türde olabilir: serbest su (denge suyu)
veya baðlý su (su fazlasý) [Popineau,
2005]. Serbest su epoksi reçinesinin
serbest hacmine yerleþir ve þiþmeye
yol açmaz. Öte yandan baðlý su
hidrojen baðý üzerinden polimer
zinciriyle kimyasal reaksiyona girerek
zinciri bozar, zincir hareketlenmesini
artýrýr, þiþmeye neden olur. Bir baþka
deyiþle, adsorpsiyon meydana gelince
etkili çapraz-bað yoðunluðu azalýr.
Bu, özellikleri plastikleþtirme yoluyla
geri çevrilebilir, çatlama ve hidroliz
yoluyla da geri çevrilemez þekillerde
deðiþtirebilir [Comyn, 1997].
Yapýþtýrýcýda ve yapýþma arayüzünde
þiþme gerilmesine ve dayanýmýn
azalmasýna da neden olabilir. Þekil 4
nem ortamýnda yapýþtýrýcýyla katman
arasýndaki ikincil baðlarýn tahrip
olmasýný þematik olarak
göstermektedir.
4.2 Nem difüzyonu
Genel olarak nemin yapýþtýrýcý
üzerindeki etkisinin büyük ölçüde eski
haline getirilebilir olduðu (ancak
yapýþtýrma baðlantýlarý için her zaman
geçerli olmayabilir) ve bozulan
mekanik özelliklerin kuruyunca
Nemin, hem normal ortamda kürlenen
yapýþtýrýcýlar hem de ýsýyla kürlenen
yapýþtýrýcýlar için elastisite modülü, Tg
ve ýsýl genleþme katsayýsýný azaltarak,
termosetlerin (bu örnekte epoksi
reçinesi) özelliklerini olumsuz etkilediði
anlaþýlmýþtýr. Bu, LDP ile güçlendirilen
yapýlar gibi hemen hemen her zaman
normal ortamda kürlenen
yapýþtýrýcýlarýn kullanýldýðý sanat yapýsý
uygulamalarý için özellikle kritik olabilir.
Soðuk kürlenen yapýþtýrýcýlarýn tipik
camlaþma sýcaklýðý, hizmet sýcaklýðý
üst sýnýrý civarýnda, 40 °C – 60 °C
aralýðýndadýr. Camlaþma sýcaklýðýnýn
nemle daha da fazla alçalmasý
yapýþtýrýcý malzemelerin normal hizmet
koþullarýnda viskoelastik davranýþ
gösterdiði, zaman içinde gerilme
aktarýmýný azalttýðý ve güçlendirme
uygulamasýný boþa çýkardýðý anlamýna
gelecektir. Öte yandan, nemin
plastikleþtirme etkisi, plastik
deformasyonun artmasý ve çatlak ucu
kütleþmesinin saðladýðý yapýþtýrýcýlarýn
kýrýlma tokluðununun artmasýna neden
olur [Kinloch 1982]. Ancak artan
kýrýlma tokluðunu gereðince
dengelemek için kohezyon dayanýmý
azaltýlabilir [Antoon and Koenig 1980;
Hutchinson 1986].
4.3 Zararlý Kimyasallar
Yüksek çapraz bað yoðunluðuna
sahip yapýsal yapýþtýrýcýlarýn çoðu
Tg’den düþük derecelerde kimyasal
etkilere karþý bir ölçüde dirençlidir.
Bütün uygulamalarda kullanýlan ince
yapýþtýrýcý tabakalarý da zararlý
kimyasallarýn yapýþtýrýcý içine
taþýnmasýný azaltmaya yardýmcý olur.
H2O Molekülü
Polimer Aðý
Polimer ve katman
arasýndaki saðlam
baðlar
H2O Molekülleri
tarafýndan yok
edilen baðlar
Þekil 4. Su moleküllerinin yapýþtýrýcý ile katmanýn arayüzü üzerindeki etkisi. Adhezyon mekanizmalarýndan birinin yapýþtýrýcý ile
katman arasýnda hidrojen baðlanmasý olduðu bilinmektedir. Ancak nem koþullarýnda bu baðlar da polimer zincirleri arasýndaki
bað da hidrolizle kýrýlabilir.
Eylül - Ekim 08 91
Makale Article
Her durumda, klorür ortamlarý
yapýþtýrma baðlantýlarý için bütün diðer
kimyasallardan daha fazla tehlike
oluþturur. Metal katmanlý yapýþtýrma
baðlantý klorür etkisine özellikle
açýktýr, arayüzde zayýf bir tabaka
yaratýr [Petrie 2006]. Bu uygulamada
korozyonu engellemek için yüzeyin
hazýrlanmasý ve metal katmanlar
üzerine astar boya yapýlmasý
gereklidir.
4.4 Lif donatýlý Polimer Kompozit
Güçlendirme Sistemlerinin
Dayanýklýlýðýyla Ýlgili Çalýþmalar
Beton / LDP ve çelik/ LDP sistemleri
gibi yapýþtýrýlmýþ sistemlerin
dayanýklýlýðýný ve temel
mekanizmalarýný anlamak için
genellikle iki tip yaklaþýmý temel alan
çalýþmalar yapýlmýþtýr: Dayaným
eksenli yaklaþýmlar ve kýrýlma eksenli
yaklaþýmlar. Dayaným eksenli
yaklaþýmda çalýþmalarýn çoðu kýrýlma
dayanýmý, rijitlik ve deformasyon gibi
dayaným parametrelerinin
belirlenmesini kapsar. Farklý sert
çevre koþullarýna baðlý olarak bu
parametrelerde meydana gelen
deðiþiklikleri saptamak için çeþitli
numune konfigürasyonlarý
kullanýlmýþtýr. Bu koþullar, farklý
kimyasallara uzun süre maruz
kalmak, ýslanma-kuruma çevrimleri,
donma-çözülme çevrimlerini
içermektedir, bunlarýn hepsi de ele
alýnan yapýþtýrýlmýþ sistemin hizmet
süresi içinde karþýlaþmasý
beklenebilecek koþullardýr. Sýnýrlý
sayýda araþtýrma LDP ile
güçlendirilmiþ sistemlerin yapýsal
performansýnýn çeþitli çevre
koþullarýnýn etkisinden zarar
görebildiðini ve LDP /beton arayüz
bölgesinde ayrýlmanýn bu tür
zamanýndan evvel kýrýlmalarda önemli
rol oynayabildiðini göstermiþtir. Ayný
koþullandýrma süresi içinde rijitlikteki
düþmenin derecesi büyük ölçüde
kullanýlan LDP türüne baðlýdýr. LDP
ile güçlendirilmiþ beton kiriþleri
ýslanma/kuruma çevrimlerine tabi
tutarak yapýlan testlerde çoðunlukla
90
HAZIR BETON
koþullandýrma sonrasýnda eðilme
rijitliðinde ve kýrýlma dayanýmýnda
azalma kaydedilmiþtir. Tommaso vd.
[2001] sýcaklýðýn yapýþtýrýlmýþ sistem
üzerindeki etkisini incelemek için
sýcaklýk altýnda koþullandýrýlmýþ LDP
levhalarla güçlendirilmiþ kiriþlerde
(FRP-plated beams) üç-nokta eðilme
deneyleri yapmýþlardýr. Koþullandýrma
sýcaklýðý 40 ºC’tan -100 ºC’ye
düþürülürken kýrýlma biçiminin sünek
kýrýlmadan gevrek kýrýlmaya
dönüþtüðü görülmüþtür. Karbhari ve
Engineer [1996] ve Grace [2004]
tarafýndan yapýlan deneysel
çalýþmalarda tuzlu su, nem, sýcaklýk
ve alkaliklik gibi bir dizi çevre
koþulunun LDP ile güçlendirilmiþ
beton kiriþ elemanlarýnýn yapýsal
performansý üzerindeki etkisi
incelemiþlerdir. Özellikle nem
etkisinin, sistemin zamanýndan önce
bozulmasýna yol açan önemli bir
çevresel bozulma mekanizmasý
olduðu saptanmýþtýr. Adezyon
kaybýnýn belli baþlý bozunma
biçimlerinden biri olduðu
gözlemlenmiþtir[Grace 2004]. Bu
araþtýrmalarýn nemin zararlý etkisiyle
ilgili bulgularý, hýzlandýrýlmýþ
ýslanma/kuruma çevrimlerine tabi
tutulan LDP -levhalý beton üzerinde
yapýlmýþ sýnýrlý sayýda baðýmsýz
araþtýrmayla uyum içindeydi. Böyle
bir çevrime tabi tulmanýn kýrýlma
dayanýmýnda ve rijitlikte azalma
yarattýðý genel olarak gözlemlenmiþti.
Chajes vd. [1995] 100
ýslanma/kuruma çevrimine tabi tutulan
(cam lifi donatýlý plastik) CLDP ve
(karbon lifi donatýlý plastik) KLDP ile
güçlendirilmiþ numunelerin kýrýlma
dayanýmlarýnda % 20% ila % 30
azalma olduðunu rapor etmiþti. Bir
araþtýrmada (Myers vd., 2001), cam
LDP yapýþtýrýlmýþ numunelerin 20
ýslanma/kuruma çevriminden sonra
eðilme rijitliklerinde % 85’e varan bir
kayýp olduðu, buna karþýlýk karbon
LDP yapýþtýrýlmýþ numunelerde bu
kaybýn % 55 olduðu deneysel olarak
belirlendi. Ayný test dizisinde, aramit
LDP yapýþtýrýlmýþ numunelerin ikisi
arasýnda bir yerde olduðu görüldü.
Nihai kýrýlma yükünün deðeri de
kullanýlan epoksi sistemler baðlý olarak
farklý derecelerde azalýr. Bir
araþtýrmada [Toutanji ve Gomez
1997], tuzlu su içinde 300
ýslanma/kuruma çevrimine tabi tutulan
LDP levhalý beton kiriþlerde % 33’e
varan dayaným kayýplarý gözlemlendi.
Göçme genellikle LDP /beton arayüzü
yanýnda meydana gelen bir adhezyon
kaybý biçiminde rapor edildi. Cam
LDP çift bindirmeli kesme
numunelerinin kullanýldýðý araþtýrmada
[Mukhopadhyaya vd. 1998]
ýslanma/kuruma koþullandýrmasý
neticesinde kayma sýyrýlmasý artýþý
meydana geldi; ancak bu etkiye
maruz býrakýlmanýn yol açtýðý hasarýn
ortalama kesme gerilmesinin miktarýný
saptamakla geçerli bir þekilde
kanýtlanamayacaðý sonucuna varýldý.
Kýrýlma eksenli yaklaþýmda, bozulma
parametresi genellikle farklý
düzeylerde çevre etkileri için kýrýlma
tokluðu veya enerji býrakma hýzýdýr.
Bu yaklaþýmýn dayaným eksenli
yaklaþýma göre avantajý, ele alýnan
yapýsal sisteme bakýlmaksýzýn arayüz
kýrýlma tokluðunun çoklu malzemeli
sistemin ayrýlma direnci olarak kabul
edilmesidir. Sürekli temiz su ve
sentetik deniz suyu (ya da tuzlu su)
etkisine maruz býrakýlan cam ve
karbon LDP yapýþtýrýlmýþ betonun
dayanýklýlýðýna iliþkin kýrýlma özellikleri
bir sýyýrma deneyiyle belirlenmiþtir
[Karbhari vd. 1997]. Bu deneylerden
suya veya deniz suyuna kýsa süreli
maruz býrakýlmanýn Mod I kýrýlma
tokluðunun düzeyi üzerinde çok az
etkisi olduðu fakat Mod II kýrýlma
tokluðunda önemli bir azalma
gözlemlendiði sonucuna varýlmýþtýr.
Sýcaklýk yükselmesi hem Mod I hem
de Mod II kýrýlmada daha fazla bað
bozulmasýna yol açmaktadýr [Þek 5]
[Au ve Büyüköztürk 2006]. Modifiye
çift konsollu kiriþler üzerinde
donma/çözülme ve ýslanma/kuruma
çevrimlerinden sonra yapýlan testler
LDP /beton baðýnýn kýrýlma tokluðunda
Article Makale
Þekil 5. Nemin KLDP/beton arayüzün kýrýlma tokluðu üzerindeki etkisi; Mod I ve II þeklinde yüklenmiþ kýrýlma numunelerinden
elde edilmiþtir (Au ve Büyüköztürk, 2006)
da belirgin bir azalma göstermektedir
[Qiao and Xu 2004]. Nem, yapýþtýrýcý
baðý sadece yapýþtýrýlmýþ sistemler
hizmete girdikten sonra deðil, ayný
zamanda LDP’nin beton yüzey
üzerinde uygulanmasý sýrasýnda da
etkiler. Yüzeyi nemli olan betona
yapýþtýrýlmýþ KLDP üzerinde modifiye
konsollu kiriþ kullanarak yapýlan testler
hem kuru hem de nem koþullandýrmalý
numuneler için yapýþma dayanýmýnda
azalma göstermiþtir [Wan vd., 2006].
Hem cam hem de karbon LDP
yapýþtýrýlmýþ beton sistemlerindeki
bozunma
tarzýnda
nem
koþullandýrmasý öncesinde ve
sonrasýnda deðiþiklik gözlemlenmiþtir.
Kontrol numunelerinde genellikle
geleneksel beton kýrýlmasý tipinde
(a)
bozunma görülmüþ, oysa nem ile
koþullandýrýlmýþ numunelerde
bozunma en çok epoksi/ LDP
arayüzünde ya da epoksi/beton
arayüzünde meydana gelmiþtir [Þek
6]. Bu, su moleküllerinin yapýþtýrýcý
bað içindeki varlýðýnýn arayüz
zayýflatma mekanizmasýný harekete
geçirdiðine iþaret eder. Nem etkisiyle
bozulma genellikle ya beton ayrýlmasý
(delaminasyon) ya da beton-epoksi
arayüz ayrýlmasý þeklinde meydana
geldiði için, bazý araþtýrmalar iki
malzemeli sistemlerdeki bozunma
derecesini belirlemeye ayrýlmýþtýr. Ýki
malzemeli numunelerde yapýlan
kýrýlma deneylerinin sonuçlarý beton
ile epoksi arasýndaki arayüzün neme
maruz kalma nedeniyle zayýfladýðýný
göstermiþtir [Frigione vd. 2006].
5. SONUÇ
Dayanýklýlýk konusunu anlamak, sanat
yapýlarýnýn tasarýmý ve hizmet ömrü
analizi açýsýndan önemlidir. Baðlayýcý
malzemelerdeki belli baþlý bozunma
mekanizmalarý nem diffüzyonu,
donma-çözülme tahribatý, zararlý
kimyasal etki ve sýcaklýk deðiþimleridir.
Bozunmayý önlemek ya da
geciktirmek için kullanýlabilecek pek
çok yöntem vardýr. Bütün bu bozulma
süreçlerinin baþlangýç noktasý
betondaki nem olduðuna göre, en
etkili koruyucu önlem betonun su
geçirimliliðini azaltmaktýr; zaten
yüksek performanslý beton bu çizgiden
hareketle geliþtirilmiþtir. Birden fazla
(b)
Þekil 6. Kýrýlma yüzeyinin kuru örnekte beton ayrýlmasýndan (delaminasyon) (a) yaþ örnekte arayüz ayrýlmasýna geçiþi (b) [Au ve
Büyüköztürk, 2006]
Eylül - Ekim 08 91
Makale Article
malzemenin birleþtirilmesi, beton
yapýlar için LDP güçlendirme sistemi
gibi yeni uygulama türlerini ortaya
çýkartmaktadýr; ancak bu sistemler
gündeme çoklu malzemeli sistemlerin
dayanýklýlýðýnýn belirlenmesi
konusunda baþa çýkýlmasý gereken
yeni sorunlar getirirler. Bu tür yapýsal
sistemleri tasarlarken ve bakým
planlamasýný yaparken arayüzde
bozulma ihtimali göz önüne alýnmak
zorundadýr.
KAYNAKÇA
[1] Antoon, M. K. & Koenig, J. L.
1980, Journal of Macromolecular
Science – Reviews of
Macromolecular Chemistry, C19(1),
s. 135.
[2] Aitcin, P.C. 2003, ‘The durability
characteristics of high performance
concrete: a review’, Cement and
Concrete Composite, Cilt. 25, s. 409420.
[3] Balaguru, P. N. & Ramakrishnan,
V. 1986, ‘Freeze-thaw durability of
fiber reinforced concrete,’ Journal of
American Concrete Institute, Cilt. 83.
[4] Bazant, Z. P. & Prat, P. C. 1988,
‘Effect of temperature and humidity
on fracture energy of concrete,’ ACI
Materials Journal, Baþlýk No. 85-M32.
[5] Bentur, A. 1985, ‘Mechanisms of
potential embrittlement and strength
loss of glass fibre reinforced cement
composites,’ Proc. Durability of Glass
Fiber Reinforced Concrete Symp.,
PCI, Chicago, IL, s. 109-123.
[6] Bentur, A. & Mindess, S. 2007,
Fibre Reinforced Cementitious
Composites, 2nd Edition, Taylor &
Francis, New York.
[7] Au, C. & Büyüköztürk, O. 2006,
‘Peel and Shear Characterization of
Debonding in FRP Plated
Concrete Affected by Moisture,’
Journal of Composites for
90
HAZIR BETON
Construction, Cilt 10, Sayý 1, s. 3547.
[8] Au, C. & Büyüköztürk, O. 2006,
‘Debonding of FRP Plated Concrete:
A Tri-layer Fracture
Treatment,’ Engineering Fracture
Mechanics, Cilt 73, No. 3, s. 348-365.
[9] Chajes, M. J., Thomson, T. A. Jr.
& Farschman, C. A. 1995, ‘Durability
of Concrete Beams Externally
Reinforced with Composite Fabrics,’
Construction and Building Materials,
Cilt 9, No.3, s.141-148.
[10] Comyn J. 1997, ‘Environmental
(Durability) Effects’, iç. Adhesive
Bonding: Science, Technology, and
Application, der. Adams R. D. CRC
Press.
[11] Day, R. L., 1992, ‘The Effect of
Secondary Ettringite Formation on
the Durability of Concrete: A Literature
Analysis,’ RD108, Portland Cement
Association.
[12] Dhir, R.K., Jones, M.R. & Ng,
L.D. 1993, ‘PFA concrete: chloride
diffusion rates’, Magazine of Concrete
Research, Cilt 45, No. 182 s. 1-9.
on Durability of Building Materials
Components, Omiya, Japonya, 1993,
s.1171-1180.
[16] Hutchinson, A. R. 1986, Durability
of Structural Adhesive Joints, Doktora
Tezi, Dundee University, UK.
[17] Granju, J. L. & Balouch, S. U.
2005, ‘Corrosion of steel fiber
reinforced concrete from the cracks,’
Cement and Concrete Research, Cilt
35.
[18] Guse, U. & Hilsdorf, H. K. 1995,
‘Surface cracking of high strength
concrete’, iç. High Performance
Concrete: Material Properties and
Design, der. F.H. Wittmann & P.
Schwesinger, Aedificatio, Freiburg,
Almanya.
[19] Hoff, G. C. 1987, ‘Durability of
fiber reinforced concrete in a severe
marine environment,’ Proceedings,
Katherine and Bryant Mther
International Symposium on Concrete
Durability, ACI, Detroit, SP100, Cilt
1, s. 997-1041.
[13] Francy, O. & Francois, R. 1998,
‘Measuring chloride diffusion
coefficient from non-steady state
diffusion tests’, Cement and Concrete
Research, Cilt 28, No. 7, s. 947-953.
[20] Karbhari, V. M. & Engineer, M.
1996, ‘Effect of Environmental
Exposure on the External
Strengthening of Concrete with
Composites – Short Term Bond
Durability,’ Journal of Reinforced
Plastics and Composites, Cilt 15,
s.1194-1216.
[14] Frigione, M., Aiello, M. A. &
Naddeo, C. 2006, ‘Water effect on
the
bond
strength
of
concrete/concrete adhesive joints,’
Construction and Building Material,
No. 20, s. 957-970.
[21] Karbhari, V. M., Engineer, M. &
Eckel II, D. A. 1997, ‘On the durability
of composite rehabilitation schemes
for concrete: use of a peel test,’
Journal of Material Science, Cilt 32,
No. 1, s. 147-156.
[15] Grace, N. F. 2004, ‘Concrete
Repair with CFRP,’ Concrete
International, Mayýs, s. 45-52.
17. Gagne, R., Lamothe, P., & Aitcin,
P.C. 1993, ‘Chloride ion Permeability
of Different Concretes’, Proceedings
of the Sixth International Conference
[22] Kinloch, A. J., Little, M. S. G. &
Watts, J. F. 2000, ‘The Role of the
Interface in the Environmental Failure
of Adhesive Joints,’ Acta mater., Cilt
48, s. 4543-4553.
[23] Konvalinka, P. 2002, Effect of
Article Makale
moisture content of concrete
specimen on its stress-strain diagram
in compression, CTU Reports, Czech
Technical University in Prague, Cilt
6 (2), s. 59-66.
[32] Powers, T. C. & Brownyard, T.
L. 1948, ‘Studies on the physical
properties of Hardened Portland
Cement Paste’, PCA Research
Bulletin, 22, Mart.
‘Behavior of Adhesively Bonded
Concrete-CFRP Joints at Low and
High Temperature,’ Mechanics of
Composite Materials, Cilt37, No.4,
s.327-338.
[24] Kosa, K., Naaman, A. E. &
Hansen, W. 1991, ‘Durability of fiber
reinforced mortar,’ ACI Materials
Journal, Cilt 88.
[33] Qiao, P. & Xu, Y. 2004, ‘Effects
of Freeze-thaw and Dry-wet
Conditionings on the Mode-I
Fracture of FRP-concrete Interface
Bonds,’ Earth & Space 2004, ASCE,
s. 601-608.
[41] Toutanji, H. A. & Gomez, W.
1997, ‘Durability Characteristics of
Concrete Beams Externally Bonded
with FRP Composite Sheets,’ Cement
and Concrete Composites, Cilt19,
s.351-358.
[34] Reinhardt, H.W. & Weber, S.
1998, ‘Self-curing high performance
concrete’, Journal of Materials in Civil
Engineering, Nov 1998, s. 208-209.
[42] U.S. Department of
Transportation, 2006 Status of the
Nation’s Highways, Bridges, and
Transit: Conditions and Performance.
[35] Ross, C. A., Jerome, D. M.,
Tedesco, J. W. & Hughes, M. L. 1996,
‘Moisture and strain rate effects on
concrete strength,’ ACI Materials
Journal, Cilt 93, No. 3, s. 293-300.
[43] Wan, B., Petrou, M. F. & Harries,
K. A. 2006, ‘The Effect of the
Presence of Water on the Durability
of Bond between CFRP and
Concrete,’ Journal of Reinforced
Plastics and Composites, Cilt 25, No.
8, s. 875-890.
[25] Litherland, K. L., Oakley, D. R.
& Proctor, B. A. 1981, ‘The use of
accelerated aging procedures to
predict the long term strength of FRC
composites,’ Cem. Concr. Res., s.
455-466.
[26] Mukherjee, A. & Arwikar, S. 2007,
‘Performance of externally bonded
GFRP sheets on concrete in tropical
environments. Part II: Microstructural
tests,’ Composite Structures, Cilt 81,
s. 33-40.
[27] Mukhopadhyaya, P., Swamy, R.
N. & Lynsdale C. J. 1998, ‘Influence
of Aggressive Exposure Conditions
on the Behavior of Adhesive Bonded
Concrete – GFRP Joints,’
Construction and Building Materials,
Cilt12, s.427-446.
[28] Myers, J. J., Murthy, S. S. &
Micelli, F. 2001, ‘Effect of Combined
Environmental Cycles on the Bond
of FRP Sheets to Concrete,’
Proceedings – Composites in
Construction, 2001 International
Conference, Porto, Portekiz.
[29] Neville, A. 1997, Properties of
Concrete, 4th baský, Wiley & Sons.
[30] Petrie, E. M. 2006, Epoxy
Adhesive Formulations, McGraw-Hill,
New York.
[31] Popineau, S., Rondeau-Mouro,
C., Sulpice-Gaillet, C., Shanahan, M.
E. R. 2005, ‘Free/bound water
absorption in an epoxy adhesive,’
Polymer, Cilt 46, s. 10733-10740.
[36] Sen, R., Mullins, M. & Salem, T.
2002, ‘Durability of E-glass/vinylester
reinforcement in alkaline solution,’
ACI Structural Journal, Cilt 99, No.
33, s. 369-375.
[37] Shah, S.P. & Wang, K. 1997,
‘Microstructure, Microcracking,
Permeability, and Mix Design Criteria
of Concrete’, The Fifth International
Conference on Structural Failure,
Durability and Retrofitting, Singapur,
Kasým 27-28, s. 260-272.
[38] Soroushian, P., Tlili, A., Yohena,
M. & Tilsen, B. 1993, ‘Durability
characteristics of polymer-modified
glass fiber reinforced concrete,’ ACI
Materials Journal, Cilt 90, No. 1.
[39] Sun, W., Mu, R., Luo, X. & Miao,
C. 2002, ‘Effects of chloride salt,
freeze-thaw cycling and externally
applied load on the performance of
the concrete,’ Cement and Concrete
Research, Cilt 32.
[44] Wang, K., Igusa, T. & Shah, S.P.
1998, ‘Permeability of concrete –
relationships to its mix proportion,
microstructure, and microcracks’,
Material Science of Concrete: Sidney
Diamond Symposium, Özel Cilt,
Wiley.
[45] Weber, S. & Reinhardt, H.W.
1997, ‘A new generation of high
performance concrete: concrete with
autogenous curing’, Advanced
Cement Based Materials, Cilt 6, s.
59-68.
[46] West, J. M., & Majumdar, A. R.
1982, ‘Strength of glass fibres in
cement environments,’ J. Mat. Sci.
Letters, s. 214-216.
[40] Tommaso, A. D., Neubauer, U.,
Pantuso, A. & Rostasy, F.S. 2001,
Eylül - Ekim 08 91

Benzer belgeler