Hollanda`da kriz sokağa mı yansıdı?
Transkript
Hollanda`da kriz sokağa mı yansıdı?
TurizmdeBuSabah Türkiye'nin On-Line Turizm gazetesi pagina 1 van 2 Hollanda'da kriz sokağa mı yansıdı? Küresel finans krizinin olumsuz etkileri, Hollanda'dan Türkiye'ye yaz sezonuna yönelik alınan günlük rezervasyonlarda bir önceki yıla göre yüzde 20-30 arasında değişen çok ciddi düşüşlerle kendini göstermektedir. Turizmdebusabah.com / 21.1.2009 Pazarda çizilen en iyimser tablo, yüzde 15 ile yüzde 20 arası yaşanacak azalmadır. Pazardaki bu düşüş oranının Türkiye olarak bize aynı düzeyde yansıyacağını tahmin ediyoruz. Diğer Avrupa ülkelerden aldığımız verilere bakınca durumun çok da farklı olmadığını görmekteyiz. Böylece 2008 yılı sonunda yaklaşık yüzde 12'lik bir büyüme sağlayan Türk turizmi, eğer önümüzdeki aylarda bir düzelme yaşanmaması durumunda ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalacaktır. Vakantiebeurs Utrecht Turizm Fuarı Utrecht şehrinde düzenlenen Vakantiebeurs Turizm Fuarı bilindiği gibi sona ermiştir. Fuar Organizasyonu tarafından yapılan ilk açıklamaya göre, Fuarı yaklaşık 133.ooo kişi ziyaret etmiş ve toplam olarak 160 Ülkeden, 1600 katılımcı yer almıştır (geçen yıl ziyaretçi sayısı 135.000'di). Fuar ziyaretçileri arasında düzenlenen geleneksel anketten aşağıdaki sonuçlar cıkmıştır. Ziyaretçiler 2009 yılı için yapacakları tatil harcama miktarı geçen sene ile hemem hemen aynı olup, yine geçen yıl olduğu gibi ortalama 2,5 kere tatile çıkacaklarını belirtmişlerdir. En popüler ülke sıralaması ise Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan , İskandinav Ülkeleri ve Almanya şeklinde belirtilmiştir. Fuar ziyaretçilerinin yüzde 65'ii yapacağı tatili belirlemiş (bu oran geçen sene yüzde 73 idi). Yapılan rezervasyonların ise yüzde 63'ü tur operatörleri, seyahat acente aracılığı ile yüzde 27'si ise internet üzerinden direk olarak yapmıştır (geçen sene İnternet oranı yüzde 29 idi). En az etkilenecek olan biz oluruz ! Yaşanan krizin adı üstünde "küresel" olmasından dolayı iki büyük rakiplerimiz İspanya ile Yunanistan'ı da etkisi altına alıyor. Ancak 'bizim durumumuz onlara göre daha iyi seviyelerde bulunuyor' söylemleri konusunda benim kuşkularım var. Birinci Körfez Savaşı ile başlayan ve sonrasında değişik sebeplerden dolayı nerdeyse her üç yılda bir yaşamış olduğumuz sıkıntılardan yola çıkarak "nasıl olsa krize karşı en tecrübeli turizmci bizleriz" diye nerdeyse sevinenler var. Hatta 'bu tam bize göre bir kriz' diyenler de vardır. Her şey tamam, güzel ama yine de sorunun ekonomi ile ilgili olduğunu unutmamamız gerekir. Hani eski Yeşilçam filmlerinden aklımızda kalan "en son sözü para söyler" şeklinde söylem karşımıza çıkarsa ve AB ülkelerinin üye ülkelere yönelik "örtülü" destek verirse, en fazla etkilenen pozisyonuna da düşebiliriz. Zaten yabancı bayraklı havayolu şirketleri, geçmiş dönemde yansıtmış oldukları yakıt fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan zamları şimdiden geri almaya başladılar. Öngörüsüzlük Yaşamış olduğumuz krizin, geçmiş yıllarda yaşadıklarımız ile kıyaslanmayacak bir şekilde olduğu 'nedeni bilinmekte ama süresi bilinmemektedir'. Avrupa Birliği süreci içinde dilimize "ucu açık" sözü eklenmişti, bu kriz sayesinde bu sözün tekrar güncel olması muhtemeldir hatta yanına bir de "öngörüsüzlük" sözcüğünü almaya başarmıştır. Hollanda'da yapılan son araştırmada " Yolcuların beklemede oldukları, tatillerini belki erteleyeceklerini ama bunun kesinlikle yapmayacakları anlamını gelmediği, mutlaka tatil satın alacaklarının bilindiğinin, bilinmeyenin ise ne zaman rezervasyon yapacakları " belirtilmiştir http://www.turizmdebusabah.com/HaberPrint~haberNo~43855.htm 19-2-2009 TurizmdeBuSabah Türkiye'nin On-Line Turizm gazetesi pagina 2 van 2 Uçak Koltuk Kapasiteleri Bugün yaşanan belirsizlik, eğer şubat sonuna kadar sürecek olursa, yaz sezonu için yeniden gözden geçirilecek olan 'Uçak Koltuk Kapasiteleri' ile ilgili kararın alınma aşamasını son derece olumsuz etkileyeceği bilinmektedir. Bu konuda tur operatörlerinin yanı sıra uçak şirketlerine de görevler düşmektedir. Belki de, yabancı bayraklı havayolu şirketleri gibi yükselen yakıt fiyatlarını öne sürerek yapmış oldukları fiyat artışlarını yaşanan düşüşlerle yeniden gözden geçirebilirler. Kriz fırsatçıları Bulunduğumuz bu noktada krizin iyi bir şekilde yönetilmesi ve sektörün el ele vererek telaşa kapılmadan, sağduyulu bir biçimde davranması gerekmektedir. Yani zaman "kahramanlık" değil "ortak akıl" dönemidir. Geçmiş yıllarda olduğu gibi yine "kriz fırsatçıları" boş durmayacak ve daha önce yaptıklarını tekrarlayacaklardır. Belli ki bu dönem hepimiz için sıkıntılı geçirecektir. Dikkat edilmesi gereken şimdiden Katalog satışlarını etkileyecek bir "fiyat savaşına" başlanmaması durumu, zaten önümüzdeki günlerdeki rezervasyon taleplerine de olumlu yansıyacaktır. İstisnalar mutlaka çıkacaktır ama hiçbir sonuca ulaşmayacak, korku ile yapılan ani hareketlerin domino etkisi yaratacağı unutulmasın ve ardından oluşacak fiyat "Kanibalizmi" hiç kimseyi mutlu kılmayacaktır. Bu yüzden şu anda çok fazla da önemli fırsatlar kaçırdığımızı düşünmüyorum, yalnız rakiplerimiz İspanya ile Yunanistan'daki gelişmeleri yakından takip ederek. Nisan sonuna kadar tamamlanması gereken ön rezervasyon dönemini "telaşlanmadan" iyi bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. Mesajlar Bu arada "bir musibet bin nasihatten iyidir" sözünden yola çıkarak, önümüzdeki seneler için yolcular tarafından verilen mesajlara'da dikkat çekmek istiyorum: Krizin ismi bile pek çok kimseyi 'önlerini' göremedikleri için tedirgin ediyor ve para harcatmıyor. Hatta bu durum yolcuların tatil davranışlarını bile değiştirmektedir. Ciddi fiyat artışı olan tüm tesislere yolcular tepkilerini göstermiştir. Bu tesislere yönelik rezervasyonlarda ortalama yüzde 70'lere varan düşüş söz konusudur. Müşterisini hizmet, fiyat ve kalite açısından memnun edebilen tesisler yaşanan krizden hiçbir şekilde etkilenmemekte olup aksine rezervasyonlarında artış yaşamaktadır. Yaşanan olumsuzlukların, büyük bir ihtimalle 2010 sezonu ile ilgili alınacak kararlar üzerinde mutlaka etkisi olacaktır. Özellikle sektörümüz yatırımcılarının bunu göz önünde bulundurması gerekir. Geçici olarak "Vize muafiyeti" Ve asıl unutmamamız gereken bu yaşananlar ilk değildir ve son da olmayacaktır. Asıl çare Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte sektörümüzün, oluşacak krizlere karşı geliştirmesi gereken stratejiler olacaktır. Hollanda pazarına yönelik aklıma ilk gelen "geçici olarak" 2009 Yaz sezonu (Nisan-Ekim) dönemi, Türkiye'ye giriş yapacak Hollandalı turistlerin "vize mecburiyetinden" muaf tutulmasıdır. Bu uygulama veya daha değişik bir şekilde olabilecek kolaylaştırma, Hollanda Medyası ve seyahat acentelerinde, birkaç hafta süreyle Türkiye'nin olumlu olarak konuşulacak olmasına yol açacaktır. Zaten yolcuya direk yansıyacağı için maddi yönünden çok "vize pulu almak için havalimanında, pasaport sıralarından önce birde vize şalterleri önünde, çoluk çocuk kuyruğa girdik" şeklinde söylemlerinde bitmesine yardımcı olacaktır. Bugün yaşadıklarımız ile ilgili geçen yıl yazmış olduğum "Yumuşak karnımız sadece yakıt fiyatları mı?" isimli yazımdan sonra kriz tellallığı yaptığımı yazan, konuşan arkadaşlarımız Hıncal Uluç'un son deyimi ile 'Şapkadan tavşan çıkarmak için, öncelikle şapkanın içinde tavşan olması gerekir' sözünü sanırım şimdi anlamışlardır ! Neyse bu yazıyı da bir Çin Atasözü ile kapatalım: Dostunun alnındaki sineği baltayla kovalama... Yavuz Ataç Destination Turkey / Oad Reizen 20.01.2009 http://www.turizmdebusabah.com/HaberPrint~haberNo~43855.htm 19-2-2009
Benzer belgeler
Siz hiç uçan balık gördünüz mü?
Utrecht Turizm Fuarına baktığımızda ise ortalama 140 bin kişi ziyaret etmekteymiş. Türkiye ise en büyük 10 katılımcı arasındaymış. Zaten günübirlik girişlerden dolayı komşularımız İran ve Bulgarist...
Detaylı