PDF olarak indir

Transkript

PDF olarak indir
PRINTED’16
Hamİt HamutÇu
ham it. hamutcu@mix era rt s. c om
K U R U C U I F O UND E R
Bengü Gün
bengu.gun@mix erarts . c om
D İ R E K T ÖR I D I R E CT O R
Serhat Caceklİ
serhat@mix erarts .co m
S E RG İ K O O R D İ NAT Ö R Ü | E X HIB ITION COORDINA TOR
Selİn Turam
seli n . turam@mix erarts . c om
S E RG İ K O O R D İ NAT Ö R Ü | E X HIB ITION COORDINA TOR
Hazal Altun
hazal.a lt un @mix er art s. c o m
İ L E T İ Ş İ M VE PR O JE Y Ö NE Tİ CİSİ | COMM. & PROJ ECT MA NA G ER
Efe Özmen
efe@ m ix erarts.co m
G A L E Rİ ASİ STANI | GALLE R Y A SSISTA NT
mürsel cebecİ
L OJ İ S T İ K | LO GI ST I C S
Hilal Bingö l, Ecem Erin a n ç , E l va n Ç e vik , N az l ı Dura k , A s l ı E m e k
S T A J Y E RLE R | I NT E R NS
MERT GÜMREN
m er [email protected]
D E S İ G N | T ASAR I M
Seçil O fs et
1 0 0 . y ıl m ahal l esi mat baac ıl ar sitesi
4 . c a d d e no:77 bağc ıl ar, ist anb ul
B A S K I P RI NT
Mixer’in Printed’16 için özel
hazırlamış olduğu 16. sayısına
hoş geldiniz. Geçen sene mayıs
ayında ilkini gerçekleştirdiğimiz
Printed‘15’in devamı niteliğinde
olan Printed‘16 sergisi bu sene de
farklı sanatçıların edisyonlu işlerine
yer veriyor. İngiltere’den Jealous,
Kumi Contemporary ve Manifold
Editions gibi farklı kurumların
işbirliği ve Mixer’in kürasyonu ile
gerçekleştirdiğimiz sergi farklı baskı
teknikleri ile üretilen, orijinal baskıları
sizlere ulaştırmayı amaçlıyor. Geçen
sene de işlerini sergilediğimiz Marc
Quinn’in ilk kez göstereceğimiz yeni
işleri, Time Magazine tarafından
dünyaya yöne veren yüz ismi
arasında yer alan Japon sanatçı
Takashi Murakami’nin markalaşmış
printleri, Türkiye’den çağdaş sanatta
sağlam adımlarla ilerleyen Hera
Büyüktaşçıyan, Işıl Eğrikavuk, Burçak
Bingöl ve Ilgın Seymen gibi isimleri
ağırlayan sergi 18 Haziran’a kadar
sizleri bekliyor. Sergiye paralel
yapılacak etkinlikler ve atölyelerle
sizler de değişik baskı tekniklerini
deneyimleyebileceksiniz.
Mixer’den haberler bu kadar
değil. Mayıs ayında Almanya’nın
sokak sanatı ve baskı konusunda
en ilgi çeken fuarlarından biri
olan Art Stroke Munich’e Berkay
Buğdanoğlu, Cins, Kaan Bağcı, Gülşah
Bayraktar, Julie Nymann ve Melike
Kılıç’ın eserleri ile katıldık. Böylelikle
Avrupa’ya da ilk adımımızı atmış
olduk.
Mixer yaz aylarında da hareketli.
Üniversite son sınıf öğrencileri için
yaptığımız açık çağrı 27 Mayıs’a
kadar devam ediyor. Temmuz ayında
başvurular arasından oluşturacağımız
“Mixer Sessions I” isimli sergimize
bekleriz. Ayrıca ArtWriting Turkey
projemizin Haziran ayı içinde yeni
bir etkinliği olacak, onu da web
sitemizden takip edebilirsiniz.
Welcome to the 16th edition of our
magazine that is specially prepared
for the Printed’16 exhibition. The
exhibition is following up Printed‘15,
which was organized last year,
but with a different artist selection.
Collaborating with Jealous Prints,
Kumi Contemporary and Manifold
Editions, Mixer curated Printed’16
to exhibit a substantial number of
prints varied in different techniques.
We will exhibit new works by Marc
Quinn, Japanese artist Takashi
Murakami who was featured in
Time Magazine’s list of the “100
Most Influential People”, Turkish
influential contemporary artists Hera
Büyüktaşçıyan, Işıl Eğrikavuk, Burçak
Bingöl and Ilgın Seymen to name a
few. You will also have the chance to
tyr some printing technics during the
exhibition which will end on the 18th
of June.
In addition to this, Mixer attended
its first fair in Europe, Stroke Art Fair
in Munich, Germany. Showing te
works of Berkay Buğdanoğlu, Cins,
Kaan Bağcı, Gülşah Bayraktar, Julie
Nymann and Melike Kılıç we are
proud to be a part of Europe’s art
scene.
Mixer’s also busy for this summer
season. We announced an open call
for senior art students of universities’
fine art faculties and it will continue
until May 27th. We are going to make
a selection among these applictions,
for our upcoming July show “Mixer
Sessions I”. Also a new ArtWriting
event is on its way, please follow it up
on our webpage.
Bengü Gün
Çağdaş sanat mekânı algısına farklı
bir yorum getiren Mixer, çağdaş
sanatın yükselen yeteneklerini
keşfeden, özgün sanat eserlerine
herkesin ulaşabilmesi amacına hizmet
eden, ve özellikle bağımsız sanatçılar
ile kendi koleksiyonlarını yaratan
yenilikçi koleksiyonerlere hitap eden
bir sanat platformudur.
Mixer is an art platform that brings
a different interpretation to the
idea of contemporary art space,
whilst discovering emerging artists
and making unique artworks
accessible to all. Mixer especially
aims to target independent artists,
those passionate about art and any
bourgeoningcollectors looking to start
up a collection of their own.
M
I
X
E
R
Mi x e r H ak k ı nda A bo ut M ixe r
4
Galerİ Alanı
2012 senesinde Tophane'de
açılan Mixer, 2015 Aralık ayında
Sıraselviler'deki yeni mekanına taşındı.
Mixer'in Sıraselviler'deki geniş ve
çok amaçlı mekânı, iki ana bölümden
oluşuyor. Bağımsız çalışan sanatçıların
işlerinin belirli bir rotasyon içinde
sergilendiği Açık Depo'da sanatçılar,
zaman içerisinde Sergi Alanı'nda solo
veya karma sergi yapma imkânına da
sahip olabiliyor.
Bir tema üzerinden solo ve karma
sergilerin yapıldığı Sergi Alanı'nda
Mixer’in gerçekleştirdiği projelere ek
olarak, genç küratörlere de projelerini
gerçekleştirmek üzere fırsat veriliyor.
Açılışından bu yana Mixer birçok
etkinlik, sergi konuşması, film gösterimi
ve atölyelere ev sahipliği yaptı. Ayrıca
İstanbul’un merkezindeki 300 m2'lik
geniş mekânını, benzer etkinlikler
düzenlemek isteyenlere de alternatif
olarak sunuyor.
Gallery Space
Mixer opened in Tophane 2012,
and moved to Sıraselviler in December
2015. Mixer has two main areas in
its large and multi-purpose gallery
space in Sıraselviler. The Open Space
is where artist’s works are displayed
on a rotational basis. Adjoining our
Open Space is Mixer’s Exhibition Area
showcasing a programme of cuttingedge contemporary shows held with
the involvement of a combination of
established artists and independent arts
professionals.
The Exhibition Area also provides a
space for young curators to develop and
refine their curatorial skills. Open Space
artists may also have the opportunity to
have group and/or solo exhibitions in the
Exhibition Area.
Since its opening, Mixer has held
over fifty parallel events, exhibition
panels, film screenings and workshops.
Mixer’s 300 m2 space makes it an
attractive option for those wishing to
hold similar events in central Istanbul.
5
M IX E R
PRI N T ED ’1 6
Hem Sanatçılar, Hem
Koleksİyonerler, Hem
Sanatseverler İçİn
For Both Artists,
Collectors and Art
Appreciators
Çok yönlü kullanıma imkân
tanıyan mekânının yanı sıra, Mixer,
www.mixerarts.com internet sitesinde
açılışından bu yana birlikte çalıştığı
100’den fazla sanatçının 500’ün
üzerinde eserini, İstanbul’daki mekânı
ziyaret edemeyenlere sunuyor ve satışını
gerçekleştiriyor. Sanatseverler, Mixer’in
internet sitesine üye olarak, kendi sanat
zevklerini keşfederek küratörlük ve
koleksiyonerlik alanında da tecrübe
edinebiliyor. İnternet sitemizde yer
almak isteyen sanatçılar, portfolyolarını
bizimle paylaşarak tarafımızca
değerlendirildikten sonra internet
sitemizde yer alıp, daha geniş kitlelere
ulaşabiliyor.
Besides its multi-functional use of
space, in our website www.mixerarts.
com, Mixer provides a system to see
and purchase online more than 500
pieces of artworks of over 100 artists
who work with Mixer, for people who
cannot physically visit the gallery.
Through signing up to our website,
art appreciators also find a chance
to discover their own taste of art and
experience curating practices online.
The artists who would like to take place
at our website can share their portfolio
with us via e-mail. After an evaluation
process, they can take place at our
website, thus reach larger masses.
Mixer Editions yerli ve yabancı
birçok sanatçının edisyonlu
fotoğraflarını, dijital işlerini ve
özgün baskılarını kapsayan
geniş bir seçki sunuyor. Böylece
koleksiyoner ve sanatseverler
ulaşılabilir fiyatlara orijinal işlere
sahip olurken, sanatçılar da
daha fazla kişiye ulaşabiliyor.
Mixer Editions makes it easier
to access the original prints,
photographs and multiples of
many local and international
artists. Thus, giving both new
collectors and art enthusiasts
another opportunity of
purchasing affordable original
art works, additionally giving
the artist further exposure.
E
D
I
T
I
O
N
S
Edi t i o n s E di s y o n la r
8
Edisyonlu sanat eseri nedir?
Edisyon, bir eserin o formatta
ve boyutta maksimum yapılabilecek
baskı sayısını gösterir. Örneğin, bir
eser 100 edisyonluysa, ancak 100
edisyon basılabilir (AP olarak belirtilen
sanatçı kopyaları hariç). Bütün baskılar
imzalı veya sertifikalıdır. Burada
amaç, sanat eserinin satışını belli
bir sayıyla kısıtlayarak orijinalliğini
bozmadan sahipliğini birden fazla kişiyle
bölüştürerek maddi değerini sanatsever
için ulaşılabilir rakamlara çekmektir.
Bir eserin edisyonları satıldıkça,
satışı yapılabilen daha az baskı kalır
ve doğal olarak bu edisyonların fiyatı
da yükselir. Bunun sonucunda ise ilk
edisyonlar değer kazanır.
Bir eserin sertifikalı olması ne
demektir?
Sertifika, eserin sanatçının izniyle,
istediği sayıda ve şekilde üretildiğini
belgeleyen ve hukuki açıdan, o kopyanın
fikri mülkiyetini temsil eden bir
dokümandır. Bu doküman sayesinde
eser, sanatçının ve sanat piyasasının
gelişmesiyle beraber maddi ve manevi
değer kazanır. Ayrıca bu sertifika, eserin
posterden farklılaşmasını ve sanat eseri
kategorisine girmesini sağlayan bir
unsurdur.
Fine Art baskı nedir?
Her ürün için geçerli olan bir
özelliktir. Görselin yapısına, boyutuna
ve renklerine göre Mixer Editions
ekibi, eserin sanatçısıyla birlikte en
uygun kâğıdı seçer. Kağıt ve görsel
hazırlandıktan sonra geniş formatlı
yazıcılarla arşivsel pigment kullanılarak
arşivsel kağıtların üzerine baskı
gerçekleştirilir.
What are editioned artworks?
Total edition number of a work
shows the format size and the maximum
number that can be produced. If a
work has just 100 editions then that
piece of work can only be printed up
to a maximum of one hundred times
(except copies of artist, APs). All prints
are signed or certified. Restriction of
editions preserve the authenticity of a
piece, and also allow the ownership of
the work not to be distributed to more
than one person, enabling art enthusiasts
to purchase original pieces of work at an
affordable price.
After reaching 60% sale of available
editions of a work, the work enters the
‘Top Sellers’ category and the market
value increases, for this reason naturally
editions’ price rises. As a result, the
first investment made by the buyer is
increasing in value.
What does a certified work of
art mean?
A certified piece of art comes with
a certificate of authentication, courtesy
of the artist, who ultimately owns the
work. However, a piece of art produced
more than once is represented with a
legally binding document representing it
as intellectual property with implications
for reproduction without certification.
In addition, thanks to this certificates
legal power, the work that is owned is
categorised as a genuine piece of art,
differentiating it from posters and other
artefacts.
What is Fine Art print?
Mixer Editions team and the artist
of the piece work together to select the
most appropriate paper, based on the
size, colors and structure of the visual
work. After the preparation of the paper
the image is printed on archival papers
using archival pigments with large
format printers.
1
Beğendiğiniz bir eseri seçin
Choose an artwork you love
30’dan fazla sanatçı ve 100’den fazla
eser arasından beğendiğiniz bir eseri seçin.
Among more than 30 artists and over
100 artworks choose an artwork you love.
2
Hangi baskı boyutunun size
uygun olduğuna karar verin
Decide which print size suits
your needs
Mixer Editions’da yer alan çoğu eser
daha önce sanatçı tarafından belirlenmiş
birden fazla boyutta satın alınabiliyor. 12
x 12 cm’lik mini baskılardan, 80 x 120
cm’lik koleksiyoner baskılarına kadar
birçok seçenek sunuyoruz.
The artworks in Mixer Edition can be
printed in various sizes decided previously
by the artist himself. Ranging from 12 x
12 cm mini prints to 80 x 120 cm large
format collection pieces there’s always a
print that suits you.
3
4
Çerçeveli mi, Dipleks/Diasec
mi? Framed or Diplex/
Diasec?
Koleksiyonunuz gittikçe
büyüyor! Your collection is
getting bigger!
Eserinizin nasıl çerçeveleneceğine siz
karar verin. Bazı eserler için alüminyum bir
levha ve pleksi arasına konularak yapılan
dipleks/diasec baskı seçeneği de mevcut.
Mixer Editions kataloğuna her ay yeni
sanatçılar ekleniyor, www.mixerarts.com
sitemizden takip edebilirsiniz.
Decide on the frame. Some works
are also available in diplex/diasec print, a
fine-art print mounted on aluminum panel,
topped with a layer of plexiglas.
Mixer Editions welcomes new
artists every month. Follow us on www.
mixerarts.com
4
8
1
5
6
2
7
3
1. Işıl Arısoy Kaya, Galata Tower Over Eminönü, 50 x 50 cm, ed. 5 — 800 TL
2. Meltem Şahin, God in Disguise as a Bird, 21 x 29.7 cm, ed. 30 —
— 350 TL
5. Jakob Wagner, Above the Ruhr #30, 20 x 30 cm, ed. 12 — 300 TL
6. Meltem Şahin, Landscape I, 29.7 x 21 cm, ed. 30 — 300
9. Ko. Machiyama, İnsan Canlısı / People Friendly, 29.7 x 42 cm, ed. 50 — 300 TL
10. Ko. Machiyama, Ayutthaya, 42 x 29.7 cm, ed. 50 — 30
With A Boat, 25 x 25 cm, ed. 100 — 150 TL
fiyatlar çerçevesiz baskılar için geçerlidir, kdv dahil değildir. / prices are for unframed prints and exclud
9
11
10
12
— 300 TL
3. Tolga Subaşı, Distopik Haller / Dystopian Situation, 30 x 42 cm, ed. 12 — 500 TL
4. Kaan Bağcı, Broken, 27 x 35 cm, ed. 30
TL
7. Çağrı Yılmaz, Yumurta / Egg, 30 x 42 cm, ed. 12 — 500 TL
8. Mark Mawson, Boğulma / Drowning, 59.4 x 42 cm, ed. 20 — 600 TL
00 TL
11. Meltem Şahin, Reversed Leaf, 14 x 10 cm, ed. 30 — 150 TL
12. Michael Vincent Manalo, Tekneyle Uçan Çocuk / The Boy Who Flew
ding taxes.
1 3 ma yıs ma y - 1 8 HAZ İRAN JUNE
prınted’16
Jessic a A l b a r n p.14
Joa k i m A l l g u l a n de r p.15
C hih o A o shi m a p.16
D a n n y A u g u s t i n e p.17
S eza B a l İ p.18
B u r ç ak B İ n g ö l p.20
A d a m B r i dg l a n d p.22
Her a Bü y ü kt a ş çıy a n p.26
Özlem D e m İ r e l p.28
Iş ı l E ğr İ ka vu k p.30
L ey la H a n cı p.32
A d a m H a y e s p.34
Thoma s J e n ki n s p.35
S a ms o n K a m b a l u p.36
sanatçılar artısts
O li v i a K e m p p.37
M er v e Kıl ıçe r p.38
G ü l K o z a cıo ğ l u p.40
D en İz Kös e p.42
E li za b e t h M a g i l l p.44
Ju li a n a M a n a r a p.46
L u cy McL a u chl a n p.50
T a k a shi M u r a ka m i p.52
R ow an O t t e s e n p.58
A less a n dr a P a g l i a l o n g a p.60
B obby P e a r c e p.61
M a r c Q u i n n p.62
F r a n c e s Rich a r ds o n p.64
Pa u l S chn e i de r p.65
Ilg ı n S e y m e n p.66
B ey za Uç a k p.68
Hw a Se o n Y a n g p.72
Jessica Albarn
Jessica Albarn
The Reunion Night Heron (2011)
Somerset Satin 300gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi
3 colour screenprint on Somerset Satin 300gsm paper
50 cm x 40 cm
ed. 125
“Ölü şeyleri çiziyorum çünkü
onların içindeki güzelliği dışarı
çıkartmak, korumak ve çürümeden
ayırmak, değerini korumak ve bir
anlamda onu diriltmek istiyorum.
“When I draw dead things I do
so because I want to draw out the
beauty, preserving it and disconnect
it from the decay, treasure it and in
some sense resurrect it.
Ölüme olan ilgim çocukken,
ilk kez tavşanım öldüğünde ve onu
gömdüğümde başladı. O zamanlar
sadece beş yaşlarındaydım. Bu
olay içimi korku ve hayranlıkla
doldurdu. Aslında beni buna iten
şey, tavşanımı diriltme ve kaybolan
zamana tutunma isteğimdi. Bu ölüm,
gelecek yıllarda yaratıcılığım üzerinde
büyük etkisi olan bir deneyim oldu.
Sanat genellikle anıtsal ve gelenekler
içerisinde maskülendir. İşlerim bunun
aksine, küçük ve nesli tükenmekte
olanı kutluyor ve nesli tükenenleri
yeniden ziyaret ediyor.”
An interest in death began as a
child when my first rabbit died and I
dug it up. I must have been only five
or so at the time. It filled me with
horror and fascination. But what
drove me to do it was to resurrect my
rabbit and hold on to the life that was
lost. It was an experience that had a
big impact on my creativity in future
years. Art is often monumental and
masculine in tradition. My work in
contrast to that, celebrates the small
and the endangered. And re-visits the
extinct.”
Joakim Allgulander
Joakim Allgulander
Mountain (2014)
Somerset 410gsm kağıt üzerine 5 renk serigrafi
5 colour screenprint on Somerset tub sized 410gsm paper
96 cm x 74 cm
ed. 25
Joakim Allgulander’in kavramsal
bir temel üzerine kurulan işleri,
zanaat becerisini ve sanat pratiğini
sevgiyle birleştiriyor. Sanatçının
çalışmaları, onun farklı araçları
ve teknikleri keşfetmeye yönelik
merakını gösteriyor. Allgulander’in
işleri, doğalı ve yapayı, yeni ve eski
olan her şeyi; daha arketip karşıtları
olan ışığı ve karanlığı, yaşam ve ölüm
gibi varoluşsal içerik ile dinamik bir
oyunun tezatlığını barındırıyor.
The work of Joakim Allgulander
is characterized by a conceptual base,
combined with the skill of craft and
a love of the practical process. His
work demonstrates a curiosity and
desire to explore different media and
techniques. There’s existential content
and a dynamic play with contrasts
throughout Allgulander’s work;
everything from natural and artificial,
new and old, to more archetypical
opposites such as light and darkness,
and life and death.
ChiHo Aoshima
Chiho Aoshima
Japanese Apricot 3 (2008)
Ofset litografi Offset lithograph
68 cm x 81 cm
ed. 300
Chiho Aoshima, Hosei Üniversitesi
Ekonomi Bölümü’nden mezun olmuş
ve sanat eğitimi almamıştır. Kendi
kendine Illustrator programının nasıl
kullanılacağını öğrenmiş ve bu tekniğe
aşık olmuştur. Katıldığı ilk sergi,
Murakami’nin küratörlüğünü üstlendiği
Tokyo Girls Bravo’dan sonra sanatçının
fabrikasında çalışmaya başlamıştır.
Not formally trained in art,
Aoshima graduated from the
Department of Economics at Hosei
University. She taught herself how to
use Illustrator and began to fall in love
with the medium. After participating
in her first show, Murakami’s Tokyo
Girls Bravo, she began to work in
Murakami’s factory.
Aoshima işlerinde sık sık hayaletleri,
canavarları, doğayı ve shojoları konu
alarak gerçeküstü sahneler yaratır.
Aoshima, çoğunlukla büyük yazıcılar
kullanarak kağıt üzerine büyük ölçekli
baskılar üretse de zaman zaman deri
ve plastik gibi farklı dokular sağlayan
malzemeler de kullanıyor.
Aoshima’s work often involves
surreal scenes and dreamscapes, often
including ghosts, demons, nature and
shojo. Aoshima mostly prints large scale
images onto papers with heavy-duty
printers, but she has also printed on
materials such as leather and plastic
surfaces to give her images different
textures.
Heykel ve animasyon alanında
üretim yapan sanatçının en çok bilinen
eserleri ise City Glow Serisi’nden.
New York Union Square metro
istasyonunda bir dizi duvar resmi
ve Londra Gloucester Road metro
istasyonu boyunca uzanan fantazi şehir
manzaraları da dahil olmak üzere pek
çok kamusal sanat projelerinde yer
almıştır. New York’taki Moving Image
Müzesi’nin lobisinde ise, Yeni Zelandalı
Bruce Fergosan ile birlikte yaptığı
panoramik animasyon yer almaktadır.
Aoshima works in sculpture and
animation, her largest image yet is from
her City Glow Series. She has completed
various public art installations, including
a series of murals in the Union Square
subway station in New York City and a
fantasy cityscape running the length of
London’s Gloucester Road Tube station.
Most recently she has collaborated with
New Zealand-born Bruce Ferguson on
a lengthy panoramic animation that
hangs in the lobby of the Museum of the
Moving Images’ new building in New
York City.
Danny Augustine
Danny Augustine
Sex Sells Better in French JNY (2015)
Somerset 600gsm kağıt üzerine 4 renk serigrafi
4 colour screenprint on Somerset 600gsm paper
73 cm x 74 cm
ed. 32
Umut ile başlayan bir anlatım
çabucak güç hegemonyası ve ahlaksızlık
karnavalı haline geliyor. Aşk ve aileye
gelince Danny’nin işleri izleyicide
“neler olabilirdi” duygusu bırakırken
bu duyguların cinsel politikalar ve
reklamlar ile nasıl bozulduğunu
düşündürtüyor.
Mürekkep ve kalem kullanan
Augustine, çalışmalarına boş bir zihin
ve bir parça kağıt ile başlıyor. Rastgele
bir sıçrama ile başlayan, sanatçının
endişelerini, duygularını ve hayatını
etkileyen güçlerin keşfi içinde büyüyor.
Danny’nin işleri özel renkler, formlar ve
çizgiler lügatı ile biçimleniyor. Çizimleri
ise rastgele bir hareketin dışında,
sanatçının varlığının daha belirgin
bir ifadesine dönüşüyor. Bilinmeyen
manzaraları dolaştıran eserleri ise anılar,
deneyimler ve 24 saatlik bir haber
bülteninin içinden yükseliyor: Suriye
iç savaşı, Nepal depremi ve de Kuzey
Kore’nin pozisyonu.
Playing with a narrative which
starts out as hope quickly becomes
a hegemony of power and a carnival
of vice. In regards to love and family
Danny’s work leaves the viewer both
with a sense of what could have been
and with a sense of how those feelings
have been distorted by gender politics
and advertising.
Using pen and ink Augustine begins
with an empty mind and a sheet of
paper. And what starts with a random
splash soon grows into an exploration of
his concerns, feelings and the forces that
influence his life, his process determined
by a lexicon of particular colours, forms
and lines. His evolving drawings grow
out of a random movement and into a
more articulate expression of his being,
an unknown landscape that he traverses,
bringing us with him, each image is born
out of memories and experiences and 24
hour rolling news; the Syrian civil war,
the earthquake in Nepal, the posturing
of North Korea.
SEZA BALİ
Rö po rt aj I n t e rvi e w
18
Seza Bali
İsimsiz Untitled (2016)
‘Patterns’ serisinden From the series ‘Patterns’
Duvar kağıdı Wallpaper
Değişken boyutlarda Variable dimensions
Printed’16’da göstereceğin ‘Patterns’
serisinden çalışmaların nasıl ortaya çıktı?
Bu serinin başlangıcı 2008 senesine
dayanıyor. Dijital müdahaleler ile baştan
yarattığım panoramik manzaraların
yer aldığı ‘New Landscapes’ serisinde,
fotoğrafın gerçeği temsil etmesi konusunu
araştırıyordum. ‘Patterns’ serisinin gelişimi
ise bu konunun bir sonraki adımı oldu.
Bu işler üzerinde çalışmaya başlamam
simetriye olan ilgim, simetrinin mükemmel
güzelliği ve estetiği temsil etmesi ve
fotoğrafı parçalayıp ondan yeni bir şey
yaratma fikirleriyle ortaya çıktı. Duvar
kağıtları, kaplama kağıtları, mozaik ve
desene karşı bir zaafım var. Aynı zamanda
‘Patterns’, günde binlerce fotoğraf çektiğim
bir dönemde, fotoğrafın farklı amaçlarda
kullanılmasını ve disiplinin amaçlarını da
sorguluyor.
‘Patterns’ı duvar kağıdı olarak
sergilemek projenin yapısına oldukça
uygun. Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Peki bu
sergileme şeklinin seriyi daha farklı bir yere
götürdüğünü düşünüyor musun?
İşleri yaratırken hep standart bir karo
boyunu (20x20cm) kendime referans
olarak aldım, ama isteğim her zaman bu
işlerin bir duvarı hatta odayı kapladığını
görmekti. Bu serginin de konusu baskı
olunca, bunu denemek için uygun bir
fırsat olduğunu düşündüm. Fotoğrafın,
duvar kağıdı olarak sergi alanında nasıl
bir varlığa sahip olacağını gördükten
sonra sanırım kafamdaki soru işaretleri
çözülecek.
Önümüzdeki günlerde ne tür projelerle
meşgul olacaksın?
Temmuz ayında Kanada’da MAWA
(Mentoring Artists For Women’s Art)
misafir sanatçı programına katılacağım. Bir
ay boyunca, son 2 senedir elimin altında
olan bir fotoğraf arşivi projesi üzerinde
çalışacağım. Fotokolajlar üreteceğim
bir seri yaratmayı planlıyorum. Şu
anda, bu projenin hazırlık aşamalarını
tamamlamakla meşgulüm.
How did your works emerge from
“Patterns” series that you will show in
Printed’16 ?
I started to work on this series in
2008. In the ‘New Lanscapes’ series
which includes my panoramic landscape
re-creations by digital interventions, I
was searching for the representation of
photograph to the reality and ‘Patterns’
series became the next step of this.
Working on these series started with
my interest to symmetry, perfection of
symmetry, its representation of aesthetic
and the idea of creation of a new thing
by shivering the photographs. I have
a fondness for wallpapers, mosaic and
design. At the same time, ‘Patterns’
questions use of the photograph for
different purposes and the aims of
discipline in a period which I take
millions of photos in a day.
It is quite appropriate to exhibit
‘Patterns’ as a wallpaper when you
think about the series. How did this idea
come into being? Do you think showing
the work this way gives it a different
meaning?
While creating the works, I take
the size of tile (20x20cm) as reference.
I always wanted to see how it would
be if these works cover a wall or a
whole room. Printed’16 was a good
opportunity to test this. I think I will get
an answer after seeing how the piece will
look like I imagined when I see it at the
show.
What kind of projects will you be
working on in near future?
I will participate in MAWA
(Mentoring Artists For Women’s Art)
Guest Artist Programme in Canada
this July. For a month I will work on a
photography archive project that I have
had in my mind for at least two years. I
am also planning a new series that I can
do as photocollages. Now, I am busy
with the preps of this project.
19
Rö po rt aj I n t e rvi e w
20
Burçak Bingöl’ün çalışmaları,
emek-yoğun üretme biçimiyle
kopyalama, iz sürme ve yeniden
yapılandırma yöntemiyle, süsleme ve
dekorasyon kavramlarına analitik
bir açıdan yaklaşıyor. Bingöl’ün
çalışmaları, tekrar etme pratiğini
hem üretim hem de bir görsel dil
olarak kullanıp alışılagelmedik
düzenler oluşturuyor.
Printed’16’da gösterdiğiniz
fotoğraf, New York’taki bir konuk
sanatçı programında çalışırken
gerçekleştirdiğiniz bir projeden. Bu işin
hikayesinden biraz bahsedebilir misiniz?
Burçak Bİngöl
2006 yılında New York Hunter
College’da misafir sanatçı olarak 8 ay
çalışma fırsatı bulmuştum. Bu dönemin
sonunda da ilk kişisel sergimi oradaki
seramik bölümünün sanat galerisinde
gerçekleştirdim.
Bu sergi aslında benim seramik
malzemeyle olan ilişkimin de şekillendiği,
bugün de üzerine düşündüğüm ve
ürettiğim konuların belirdiği bir dönem
oldu. Bunlardan birisi de bu malzemenin
talep ettiği kusursuzluk fikrinin
yeniden düşünülmesiydi. Kusuru nasıl
tanımlıyorduk? Kusursuzluğun peşine
düşmektense onu kabullenmeli miydik?
Kabullenmenin yolları neler olabilirdi?
‘Broken-city’ New York şehrinin
sokaklarında oluşturulmuş, bir seri
mekana özgü performatif bir yerleştirme
serisi. Serinin fotoğraflarından biri olan
bu çalışmada kırık seramik parçalar
New York’la özdeşleşmiş bir sokak
eşyası olan çöp tenekesine mıknatısla
tutunuyor. Çeşitli nedenlerle kırılan ve
atık kutusunda biriken “kusurlu” kırık
parçalar, altlarına her birine özel yapılan
minik kaidelerle küçük hayalkırığı
anıtlarına dönüşüyorlar. Küçüçük bir
kara parçası olmasına rağmen dünyanın
her köşesinden insanı tıpkı mıknatıs gibi
kendine çeken Manhattan adası, sonsuz
çeşitlilikte insan, hikayeyi ve tabii ki
hayalkırıklıklarını da içinde barındırıyor
Burçak Bingöl’s works reflect
her dense cultural heritage and
her continued fascination with
patterns. Through her laborintensive process of tracing,
copying and reconstructing she
adopts an analytical approach to
ornamentation. Bingöl’s drawings
convey an unusual sense of order,
although they are largely made
up of non-symmetrical lines and
patterns.
Your photographic print included in
Printed’16 is from a project that you did
while a resident artist in New York. Can
you elaborate on this work a bit?
I had a chance to work as a guest
artist in New York Hunter College for
8 months in 2006. After this period,
I opened my first exhibition at the art
gallery of the department of ceramics
there.
In fact this exhibition became a
period in which my relationship with
ceramic materials shaped and the
starting point of ideas and practise. One
of these ideas was reconsidering the
idea of perfection which is demanded
by this material. So how do we define
imperfection? Should we sought after
perfection or accept the things as it
is? What might be the ways of this
acceptance?
‘Broken-city’ is a performative
installation series site-specific to New
York city. In this work, broken ceramic
pieces are magnetized to a garbage can
which identifies with New York. This
‘imperfect’ broken pieces from different
occasions collected in a little box were
transformed into little monuments of
disappointments, with the help of their
mini pedestals. Despite being a tiny
land piece, Manhattan Island attracts
people from different parts of the world
like a magnet and is home to infinite
variety of humans, stories and of course
disappointments in itself.
P R IN T E D’16
21
Burçak Bingöl
Şehirkırığı Broken-city (2006)
Hahnemühle kağıdına arşivsel pigment baskı
Archival pigment print on Hahnemühle paper
60 cm x 90 cm
ed. 5+2AP
Adam Bridgland
Rö po rt aj I n t e rvi e w
22
2008 yılında baskı stüdyosu
Jealous’ı kuran Adam Bridgland,
2006’da Royal College of
Art’tan mezun olduğundan beri,
malzemeleri çeşitli bir yelpazede
kullanarak farklı çalışma
yöntemleriyle de belirgin İngiliz
kanılarını, anılarımıza sızan ve
nostaljinin altında yatan duyguları
dışsallaştırarak, zekice ve genellikle
esprili keşfini sürdürüyor.
Adam Bridgland that founded
the screen print house Jealous in
2008, has used a diverse range of
materials and working methods
to pursue an incisive and often
witty exploration of distinctively
British sentiments, externalising
the underlying sense of loss and
nostalgia that permeates our
memories since graduating from the
Royal College of Art in 2006.
Hem baskı stüdyosu yöneticisi hem
de bir sanatçı olarak kendinizi nasıl
değerlendiriyorsunuz? Sanatsal pratiğiniz
bu tarz bir yer açma fikrinizle nasıl
örtüşüyor?
Could you elaborate on your role as
an artist vs. the screenprint studio? How
did your artistic practice coincide with
the idea of opening up such a place?
Bence ben her zaman sanatçı
kimliğimle stüdyo yönetmeni kimliğimi
ayrı tuttum ve de işe yaradı. Ama bazı
noktalarda birleştiler ve biri diğerini
besledi. Stüdyo olarak 8. yılımızdayız
ve genişlemeye de devam ediyoruz.
Jealous doğduktan bir ay sonra Direktör
Dario ile şans eseri görüşmem ile
ekibe katıldım. O, bizi çevresine çeken
inanılmaz bir enerji. Baskı tekniğinin
ve sanat dünyasının sınırlarını zorlayan
yeni bir şeyler yaptığımıza inanıyorum.
Benim pratiğimde bu her zaman önemli
olmuştur ve bir takımı yönetmek de tabii
ki çok heyecan verici. Stüdyoyu devam
ettirmek ve bir sanatçı olmak zor.
Jealous’ta yürütülen işlerin yöntem
ve süreçlerinden bahsedebilir misiniz
biraz? Sanatçılar nasıl seçiliyor?
Yeni bir şeyler yapan sanatçılarla
çalışmayı seçiyoruz. Yeni bir şey derken,
sıklıkla eğlenceli ve çevremizdeki
dünyaya dair çarpıtılmış bir şeyler
oluyor. Prestijimiz haline gelmiş olan
Jealous ödüllü ya da Jealous Needs You
portfolyosundaki işlerin hepsi özellikle
görülmesi gereken parçalar ve bu kişilere
yeni bir takipçi kitlesi de sunuyoruz.
İnsanlar genelde stüdyoya çalışması için
çağırdığımız sanatçıları Jealous bakış
açısı ile seçtiğimizi söylüyorlar ama biz
bunun hiç farkında değiliz, bu bütünlüğü
sağlayan büyük bir kaynaştırma
potasıyız sadece. Belki de bizim tarzımız
tanımlı bir tarza sahip olmamaktır?
For me I have always tried to keep
my roles as artist and studio manager
separate and this seems to work.
However it does merge at some points
with each one informing the other. We
are now in our 8th year as a studio and
it continues to expand. I came on board
a month after the idea of Jealous was
born after a chance meeting with the
director Dario. He is this unbelievable
energy that we all gravitate around. I
believe we are creating something fresh
that pushes boundaries in the print
and art world. That has always been
important in my practice and to manage
a team that also believes this is very
exciting. Running a studio and being an
artist is hard work though.
Could you tell us about the process
and the way things work at Jealous?
How are the artists selected?
We choose to work with artists who
create something fresh, that we believe
says something new, often funny and
distorted about the world surrounding
us. They are pieces that need to be seen,
particularly in the case of our prestigious
Jealous Prize or portfolio Jealous Needs
You, we offer a new audience for the
practitioner. People say there is a Jealous
look to the artists we invite to work in
the studio but we are never really aware
of this, it is one big melting pot that
seems to have this cohesion. Perhaps our
style is to have no defined style?
P R IN T E D’16
23
Adam Bridgland
Empire (2011)
Somerset Satin 300gsm kağıt üzerine 3 renk serigrafi
3 colour screenprint on Somerset Satin 300gsm paper
40 cm x 52 cm
ed.16
24
Jealous East Yaz Sergisi 2014’ten bir görüntü
View from Jealous East Summer Show 2014
ADAM B RIGLAND
PRI N T ED ’1 6
Kendiniz için baskı işleri üretmeye
devam ediyor musunuz? Jealous sizin
sanatsal üretiminizin gidişatını nasıl
etkiledi?
Are you still making typography
works yourself, how has Jealous affected
your direction of artistic production?
Benim pratiğimde metin her zaman
önemlidir. Sanatsal çalışmaya açılan bir
pencere gibidir. Seyircinin aklını çelmek
hatta karıştırmak ya da sorgulatmak
için kelimeler kullanırım. Genelde
dokunaklı, yani lirik bir şarkının
sözleri nasıl bir etki yapıyorsa öyle etki
yapan kelimeler… Bir şarkının birkaç
basit kelimeyle nasıl da anlaşılmayı
kolaylaştırdığını görmek bana her
zaman heyecan verici geliyor. Aynısını
kendi sanatsal çalışmalarım için de
istiyorum. Önceki soruya dönersek bu
etkiler bilinçsiz bir şekilde stüdyodaki
birçok yaratıcı işteki pratiğime bulaşıyor.
Bu yüzden her zaman ayrı tutmaya
çalışıyorum yoksa hiç iş yapamam.
Kendi fikirlerim ve kendi sanatsal
vizyonumun olması önemli.
Jealous’ta gerçekleştirdiğiniz en
çılgın proje neydi?
Çılgın mı emin değilim ama hemen
hemen her proje eğlenceli ve tahmin
edilemeyen bir parça barındırıyor.
Belki kendine özgü demeyi tercih
ederim, stüdyoda Pink Floyd’dan Nick
Mason’ın davulları için davul derisi
üzerine yapılan baskılar, sanatçı Alison
Mitchell için Nortfolk nehri çamuruyla
yapılan edisyonlar ve arşivler gibi
sıradışı projelere devam ediyor. Ayrıca
Jealous, dünyanın her yerindeki baskı
stüdyolarını keşfetmeyi de sağlıyor.
Mesela Charmin Baker’la birlikte
sergileri için gezici stüdyolar kurmak
adına New York ve Los Angeles’a
seyahat ettik. Kişisel olarak konuşursam,
Jealous bana çok yardım etti ve de iş
ortağım Danny Augustine; Augustine ve
Bridgland adı altında Londra’daki Heal’s
için kumaş olacak geniş ölçekli bir çiçek
çalışması yaptık. Eğlence devam edecek!
25
For my practice text is always
important. It is a window into the art
work. I use words to tempt the viewer
but also to confuse, to question. Often
poignant, the words often do the same
as what lyrics might do in a song. I
have always been excited by how a lyric
can cut through you in a few simple
words. I want this to be the same in
my art works. Returning to a previous
question I do think that with so many
creatives working in the studio I do
think these influences rub off on my
practice subconsciously. I have always
though tried to keep this quite separate
otherwise I would not make any work.
It is important I have my own definite
ideas and artistic vision.
What is the ‘craziest’ cutting-edge
project that you experienced at Jealous
studio?
I am not sure crazy, all projects
have a fun but unpredictable element
to them. I would perhaps use the word
unique instead and the studio continues
to throw up unusual projects such as
printing on to drum skins for Pink
Floyd’s Nick Mason and the bands
archives or editioning with Norfolk
estuary mud for artist Alison Mitchell.
Jealous also allows us to explore and
set up print studios around the world.
For example with Charming Baker we
have travelled to Los Angeles and New
York to create pop up studios for his
exhibitions. For me personally Jealous
helped myself and collaborator Danny
Augustine make the large scale flower
works under Augustine and Bridgland
that went on to become fabric for
Heal’s, London. Long may the fun
continue.
Hera Büyüktaşçıyan
Hera Büyüktaşçıyan
Blind Chronicles Op1. (Istanbul) (2016)
Kağıt üzerine karışık teknik
Mixed media on paper
37,5 cm x 26,5 cm
tek baskı unique print
Hera Büyüktaşçıyan işlerinde
kimlik, hafıza, zaman ve mekân ile
hayali bir bağ kurmak amacıyla
“öteki” olma duru­munu yokluk ve
görünmezlik kavramlarıyla bir araya
getirerek vurgular. Yerel mitlerden,
tarihi ve ikonografik unsurlardan
yararlanarak, “öteki” için yeni bir
anlatı olanağı oluşturur.
Hera Büyüktaşçıyan uses the
notion of the ‘other’ and combines
it with the concepts of absence and
invisibility, in order to compose
an imaginary connection between
identity, memory, space & time
through “the other”. By using
metaphors from local myths, historic
and iconographic elements, she opens
a new narrative scope for the ‘other’.
P R IN T E D’16
27
Hera Büyüktaşçıyan
Blind Chronicles Op2. (Istanbul) (2016)
Kağıt üzerine karışık teknik
Mixed media on paper
26,5 cm x 37,5 cm
Tek edisyon Unique edition
Rö po rt aj I n t e rvi e w
28
Çalışmalarımda renk, ışık
ve algılama arasındaki ilişkileri
araştırıyorum. Genellikle doğal ve
endüstriyel malzemeleri bir arada
kullanarak yaptığım enstalasyonlarda,
mekânın mimarisini dikkate
alıyorum. Çalışırken beni en çok
heyecanlandıran şey, renk ve ışık
yansımaları, materyaller arasındaki
ilişkiler ve bizim onları nasıl
algıladığımız.
My work is the result of my
investigations into the nature of
light, colour and perception. I
work across several media such
as painting, sculpture and video
projection to explore relationships
between object, space and the
viewer. What excites me most is
colour and light reflections, the
relationship between the materials
and how we perceive them.
Jealous’ta almış olduğun ödül,
heykelinin üzerine uyguladığın teknikle
ilgili, bu özgün teknikten ve üretim
sürecinden biraz bahsedebilir misin?
Can you talk a bit about the prize
you won at Jealous, the practice that
you applied on your sculpture, about
that characteristic practice and the
production process?
Özlem Demİrel
Jealous Ödülü, her yıl, Londra’daki
güzel sanatlar kolejlerinden birer kişi
seçilmek üzere, Güzel Sanatlar Yüksek
Lisansı yapan mezunlarından birine
veriliyor. Bu ödülü kazanan kişiler,
Jealous Print Stüdyolarında konuk sanatçı
programındayken, baskı ekibiyle yeni bir
edisyon yapmaya davet ediliyor. Aynı
zamanda bu baskılar, Victoria and Albert
Museum’un Jealous Graduate Print
koleksiyonuna giriyor.
Genellikle baskı üzerine çalışan
mezunlara verilen bu ödül, o sene ilk defa
benim üç boyutlu ‘Ladder’ çalışmama
verildi. Sanıyorum bundaki en büyük
etken, benim farklı materyalleri bir arada
kullanarak oluşturduğum baskılardı. Doğal
bir materyal olan bambuyla, endüstriyel
bir materyal olan perspexi birleştirerek,
perspex üzerine lazerle baskı yaptım.
Bu lazer baskılar üzerine Jealous Print
stüdyosunda serigrafi opsiyonları üzerinde
denemeler yaptık. Farklı perspexler
üzerinde farklı renkleri baskı yaparak
transparan perspexler üzerinden farklı
renkleri nasıl üst üste basabiliriz, onlar
ışıkta nasıl yansımalar oluşturur, onları
araştırdık.
Ladder heykelimin edisyonunun
yapılması kullandığım teknik ve
materyallerden dolayı mümkündü. Daha
önce 3D işlerimi yaparken edisyonu
olabileceği fikri üzerinde düşünmemiştim.
Ama bundan sonra sanıyorum bazı
heykellerimi yaparken, özellikle perspex
ve baskı kullandığım işlerimde, edisyonu
yapılabilir mi olasılığını da düşünüyor
olacağım.
Every year, one person who’s having
their master’s degrees at one of the fine
art colleges in London elected for the
Jealous Prize. Those persons whom are
selected are invited to the printing squad
to make a new edition when they were
guest artists to Jealous Print Studios
programme. Also, those prints enter
to Jealous Graduate Print collection of
Victoria and Albert Museum.
This prize, is usually given to
graduates who works on printing,
was given me this year to my three
dimensional work ‘Ladder’. I think the
most effective factor was the fact that
I create prints which I use different
materials together. By making prints on
perspex with laser, I combine an organic
material bamboo and an industrial
material, perspex. On these laser prints,
we made some experiences on screen
print options at Jealous Print Studio. By
printing different colours on transparent
perspex, we explore how we can print
different colors in a row, how they
create reflections with light.
The reproduction of my sculpture,
Ladder, was possible because of its
technique and materials. Before that,
when I was creating my 3D works, I
never thought they could have editions.
But after that, while I make certain
sculptures, especially for my works with
perspex and prints, I will consider the
possibility of making editions.
P R IN T E D’16
29
Özlem Demirel
Ladder (2015)
Lazerle çizilmiş perspex, serigraf ve bambu çubuklar
Laser drawn p erspex with screenprint overlays in bamboo supports
200 cm x 30 cm
ed. 6+2AP
Rö po rt aj I n t e rvi e w
30
Işıl Eğrİkavuk
İşlerinde kültürel kodlara ve politik
göndermelere sıklıkla yer veriyorsun.
Printed’16 göstereceğin fotoğrafa bu
açıdan baktığımızda neler görüyoruz? İşin
hikâyesinden biraz bahsedebilir misin?
İşin ismi 06.03.2016. Bu fotoğraf
3. köprünün törenle birleştirildiği gün
yani 6 Mart’ta çekildi. Arkada hala
devam eden töreni görebilirsiniz. Bu iş
Türkiye’nin nin su politikaları üzerinden
yürüttüğü kararlara yönelik absürd bir
eleştiri niteliğinde. Nihayetinde, 3. köprü,
iki yakanın ısrarla birbirine bağlanması,
deniz sınırları üzerindeki samimiyetsiz
politikalar, insan ticareti, birleşmek,
bağlamak, bağlanmak gibi kavramları
düşünerek kurguladığım bir fotoğraf.
Performans alanında da sıklıkla üretim
yapan bir sanatçısın. Fotoğraflarının
performanslarınla olan ilişkisini nasıl
değerlendirirsin?
Fotoğrafların her biri birer performans
aslında, fakat performansta önce hikayeyi,
fotoğrafta ise önce imgeyi düşünerek
yola çıkıyorum. Dolayısıyla fotoğraf
için tüm hikâyeyi zamana yayarak
anlatmam gerekmiyor, bir anlık bir imge
düşünüyorum, o zaten kendini anlatıyor.
You often give a place to cultural
codes and political messages in your
works. When we look from this angle,
what do we see in the photograph that
you will show in Printed’16? Can you
talk about the story of your work?
Work’s name is 06.03.2016. This
photograph has been taken on March
6th, while the jointing ceremony of
the 3rd Bosphorus Bridge. You can
see the ceremony which is continuing
at the back. This is a critical work on
Turkey’s absurd decisions over water
politics. After all, it’s a photography
that I fictionalise by thinking of notions
like; the 3rd bridge, jointing of two
continents by force, human trade,
attachment etc.
You often create art through
performances. How do you explain the
relationship between your photographs
and your performances.
Actually every photograph is a
performance, but for my performances;
I think about the story at first; for the
photographies I first think on the image.
So I don’t need to tell the whole story, I
think about it as a single image, it tells
itself.
P R IN T E D’16
31
Işıl Eğrikavuk
06.03.2016 (2016)
Arşivsel pigment baskı
Archival pigment print
75 cm x 110 cm
ed. 5+2AP
Leyla Hancı
Rö po rt aj I n t e rvi e w
32
“Çalışmalarımda beden ön
plandadır. Zaman zaman kadın
bedeni odak noktasında olsa da bu
bir hayranlık nesnesinden çok bir
karabasan tasvirini andıracak bir
atmosferdedir. Bedeni kullanırken
bazen yücelterek bazen de sıra dışı bir
kurgunun parçası olarak sunuyorum.
Aynı zamanda beden kavramı bellek,
süreç, kimlik, aidiyet, mekân, temsil
gibi kavramlarla da iç içedir. Beden
kavramını sorguladığımız anda tüm
bu kavramları da sorgulamış oluyoruz
aslında.”
Büyük boyutlarda gravür çalışmaları
yapıyorsun. Gravür çalışmalarındaki
resimsel kompozisyon ve hareketliliği göz
önünde bulundurduğumuzda klasik gravür
çalışmalarından farklı olarak oldukça
resimsel bir dilin olduğunu söyleyebiliriz.
Çalışmalarımdaki eylemlerin yarattığı
yanılsama ile bu devinimi hissedebiliyoruz.
Bir yaşamın var olma düşüncesi ritimsiz,
mümkün değildir. Bir eserin de durağan
olması demek, yaşamadığı anlamına
gelmektedir. Çalışmalarımdaki ritim ve
hareket duygusunu beden hareketleriyle
ortaya koyuyorum. Merkezi noktada
ağırlık kazanmayan formlarla; esneklik,
gelişme hareketlilik yakalamaya
çalışıyorum. Bir odak noktasına
dayanan komposizyonlarla ise; ritim,
beraberlik, çekicilik hissini katabiliyorum.
Çalışmalarımı oluştururken tüm bu
değerleri dengelemeye ve uyum içerisinde
olmasına gayret ediyorum.
İşlerinde çok belirgin bir hareket
teması gözlemliyoruz. Bu statik olmayan
durum ve pratik, işlerini gelecekte nasıl
etkileyecek?
Gelecekte modern zamanın hayatımıza
kattığı, tüketmeye meyilli olduğumuz
-ilerleyen zamanlarda müzelerde yerini
alan- materyaller üzerinde baskı denemeleri
yapmayı arzuladığımı söyleyebilirim. Üç
boyutlu formlar üzerine baskı denemeleri
yapmak istiyorum.
“In my works the body is in
the foreground. From time to time,
although my focus is on the female
body, this is an atmosphere that
reminiscent of the depiction of a
nightmare rather than a fascination
object. When I use the body I
sometimes glorify it and sometimes
I exhibit as a part of grotesque
fiction. In fact, when we question
the concept of the body, we also
question all the other concepts,
such as curiosity, questioning,
psychological and physical identity
and a sense of unease.”
Making etchings on large formats.
Can you tell us a bit on your pictorial
compositions and mobility in your
etchings? We can say that you have
a pictorial language different from
traditional etchings.
We can feel this motion by the
illusion which is created by my work.
The idea of that there is a life without
rhythm is not possible. Being stable in a
work means that it’s not living. I reveal
the notion of rhythm and motion by the
movements of body. The forms don’t
have a center of gravity and that gives
them a sense of flexibility, mobility and
evolution. In the compositions which are
depending on the central point, I can add
the perception of rhythm, cooperation,
attraction. While I create my work I try
to equalize and to keep these norms in a
coherent way.
We observe an evident theme of
movement in your works. How do you
see this situation and practice, which is
not constant, will evolve in the future?
Later on, I can say that I want to
experiment to print on such materials
that modern times add to our lives, that
we are inclined to consume, and when a
bit later on, which takes their places in
the museum. I want to experience prints
on three dimensional forms. Of course,
this process that I’m talking about is all
experimental.
P R IN T E D’16
33
Leyla Hancı
Evrimin Öyküsü – Deniz Kabuğu
The Story of Evolution – Sea Shell (2010)
Metal gravür, asit oyma
Metal engraving, acid etching
50 cm x 70 cm
ed. 20
Adam Hayes
Adam Hayes
London (After Max Gill) (2015)
Southbank Smooth 310gsm kağıt
üzerine 3 renk serigrafi
3 colour screenprint on Southbank
Smooth 310gsm paper.
50 cm x 50 cm
ed. 36
Çevre ve sosyal değişim ile ilgili
kuruluşlar için işler üretmeyi tercih
eden Adam Hayes; 2009 yılında Sierra
Leone’a gidip oranın sakinleriyle
işbirliği içerisinde, AIDS ve HIV’in
yayılmasını önlemek adına yeni
bir billboard üzerinde çalışmıştır.
Tasarım, Başkan Koroma ve Christian
Aid tarafından da desteklenmiş
ve tanıtımlar tüm ülke geneline
yayılmıştır.
Adam Hayes’ preferred work is
for organizations involved with
environmental or social change; in
2009, Hayes traveled to Sierra Leone
where he partnered with residents on
a new billboard to prevent the spread
of AIDS and HIV. The design was
supported by President Koroma and
Christian Aid, and the promos were
mounted across the country.
Thomas Jenkins
Thomas Jenkins
The Seas and Oceans Of The World (2013)
Saunders Special 425gsm kağıt üzerine 3 renk
serigrafi 3 colour screenprint on Saunders Special
425gsm paper
89 cm x 66 cm
ed. 25
Thomas Jenkins anlam(sızlık) ile
ilgilenir, çalışmalarını “Sınıflandırma
& sistemler, keşif, romantizm ve
derinliği tüm işlerimin ilham kaynağı
denebilir ama asıl insanoğlunun kendi
gerçekliği ile başa çıkış biçimine olan
hayranlığım yatmaktadır” diyerek
tanımlamaktadır.
Thomas Jenkins is concerned
with meaning (lessness), he says of his
work ‘Categorisation and systems,
exploration, romance and depth could
all be called an inspiration for my
work, but beneath all lies a fascination
at the way in which humankind copes
with its reality’.
Seas and Oceans of the World
(Dünyanın Denizleri ve Okyanusları)
isimli çalışması, absürd olduğu kadar
kavramsal ve altında yatan görüş için
mükemmel bir saflaştırma ve başlama
noktasıdır. Dünyanın bütün denizleri
ve okyanuslarını gösteren atlas bir
vitrinde sergilenmektedir. Thomas’ın
Jealous Ödülü’ne sahip edisyonlu
baskısı Victoria & Albert Müzesi
Kalıcı Baskı Koleksiyounu’nda yer
alıyor.
His work, Seas and Oceans of
the World is as absurdist as it is
conceptual and is a perfect distillation
and springboard for these underlying
positions. A beautifully bound and
printed atlas showing all the seas and
oceans of the world is presented in
a vetrine display. Thomas’ Jealous
Prize print edition is now held in the
Victoria & Albert Museum Permanent
Print Collection.
Samson Kambalu
Samson Kambalu
Sunny Side Up (2008)
Somerset Satin 300gsm kağıt üzerine 2 kat vernikli
3 renk serigrafi 3 colour screenprint with 2 layers
of varnish on Somerset Satin 300gsm paper
74 cm x 54 cm
ed. 24
Samson Kambalu’nun işlerinin
kaynağı, hızlıca Hristiyanlaşan
çağdaş Sahra-altı Afrika’da geçen
çocukluğunun Protestan geleneğini
sorgulama, eleştiri ve isyan mirasıdır.
Tarih, sanat, kimlik, din ve bireysel
özgürlük konusunda alınan fikirlerin
sınırlarını test etmek için, aşırılık,
transgresyon mizah ve zekayı şaka
yollu kullanırken, çizim, resim,
enstalasyon, videodan edebiyata ve
performansa pek çok farklı araç ile
kendini ifade ediyor.
Samson Kambalu’s work originates
from the Protestant tradition of
inquiry, criticism, and rebellion
that he inherited from a rapidly
Christianising contemporary SubSaharan Africa of his childhood.
Manifesting in various media, from
drawing, painting, installation,
video to literature and performance
the work playfully employs excess,
transgression, humour and wit to
test the boundaries of received ideas
regarding history, art, identity,
religion and individual freedom.
Olivia Kemp
Olivia Kemp
That Which Flourishes Remains (2014)
Velin Arches Blanc 400gsm kağıt üzerine 2
renk serigrafi / 2 colour screenprint on Velin
Arches Blanc 400gsm paper
50 cm x 59 cm
ed. 25
Olivia’nın uygulamada odak noktası
doğanın yavaş yavaş kendisinin
olanı geri alması fikridir. Yerleri ve
binaları, çeşitli durumlarda, vahşilik
ve doğadan kasıtlı bir ürperticiliğin
sızmış olduğu halleriyle çizer. İstila
eden değişimi çizerek anı hapseder,
an ki, bozulma devam ederken geri
alınamaz.
Olivia’nın Jealous Ödülü’nü alan
edisyonlu baskısı ise Victoria & Albert
Müzesi Kalıcı Baskı Koleksiyonu’nda
yer almaktadır.
The idea of nature slowly taking
back its own is the main focus in
Olivia’s practice. She draws places
and buildings in various states
of takeover, with wilderness and
nature purposefully creeping back
in. Drawing the pervasive change
encapsulates a moment, one that we
will not get back as the course of
deterioration continues.
Olivia’s Jealous Prize print edition
is now held in the Victoria & Albert
Museum Permanent Print Collection.
Rö po rt aj I n t e rvi e w
38
Merve Kılıçer’in çalışmaları,
hareketini kırılgan dokular, yapılar
ve deneylerden almakla beraber, belli
koşullar çerçevesinde şekillenen insaniçi, insan-arası soruların görünürlük
kazandığı anlar olarak belirebiliyor.
Merve Kılıçer’s works can be
described as visualised moments of
contextual questions on personal
and interpersonal relations as
they stem from fragile textures,
structures and experimentation.
14. İstanbul Bienali pratiğini veya
üretimini ne yönde etkiledi? Bu süreçte
gözlemlediğin ilginç bir şeyler varsa
paylaşabilir misin?
On which direction the 14th
Istanbul Biennial affected your work? If
there was anything interesting that you
observed in this process can you share
with us?
Merve Kılıçer
İstanbul Bienali için yaptığım üretim,
öncelikle gravür olmak üzere baskı
teknikleri hakkında olan bilgimi ve
tecrübemi derinleştirmeme vesile oldu.
Üretim süreci aynı zamanda bir öğrenim
sürecine dönüştüğünde benim için hem
daha heyecan verici oluyor hem de hata
payını arttırarak sürprizlere açık olmamı
sağlıyor.
My creation process for the Istanbul
Biennial, firstly, deepened my knowledge
and experience on engraving techniques.
When the creation process turn into
learning process, it is more exciting for
me and also by increasing the margin of
error that it makes me more open to the
surprises.
Konularından bahsedebilir misin
biraz? Varoluş/oluşum/mistik denilebilecek
derecede ama bir yandan da soyut, dokusal
çalışmalar -hep bir doğa referansı var
sanki… Senin de keşif sürecinde olduğun
bu yolculuk şimdilerde nasıl gidiyor?
Can you mention a bit about your
themes? Existence / Nascence / is in
a degree that we can call mystic but
also abstract, textural works - like they
always have a reference from nature…
How is your exploration process going?
Baskı işlerinde genellikle dokular
üzerinden ilerledim. Aslında yaptığım
şey, doğadan ya da gündelik eşyalardan
elde edilen desenleri, aracı rolüne girerek
ortaya çıkarmak ve bir araya getirmek. Bu
elementler bir araya gelerek farklı hikâyeler
ya da anılar anlatmaya başladığında ise iş
kendi kendini oluşturmuş oluyor. Bunun
olabilmesi için hem o akışa izin vermek
gerekiyor hem de bir yandan ortaya çıkan
tesadüfi izleri kayıt edecek bilgiye ve
farkındalığa sahip olmak. Benim bugünkü
anlayışıma göre, her tür sanatsal üretim
biçimi için bu kurallar geçerli ve benim de
ilerlemekte olduğum yol bu.
I usually proceeded on textures
for my print works. In fact, the thing
I’m doing is to unveil and to gather up
patterns of things I found in nature or
stuffs we use in daily life by mediating.
When these elements start to gather,
they create and tell different stories
and memories and at the end the work
creates itself. To make this happen, it is
necessary to let things flow and to have
the ability and awareness to capture the
spontaneous acts. In compliance with
consciousness I have today, in every art
production type these rules remain valid
and I’m proceeding on this way too.
P R IN T E D’16
39
Merve Kılıçer
Woman / Leaf (2013)
Gravür Etching
30 cm x 20 cm
ed. 20
Gül Kozacıoğlu
Rö po rt aj I n t e rvi e w
40
Görsel ve işitsel medyanın yanında
fotoğrafı da kullanarak yerleştirme ve
performans içerikli sergiler gerçekleştiren
sanatçı, zaman ve mekân algısını bir
adım öteye taşıyarak kriz, sansür ve
ırkçılık gibi konularla çalışmasına rağmen
gerçeküstü bir görsel dil oluşturmayı
amaçlıyor. 2011’den itibaren Bodrum’daki
stüdyosunda Ege Denizi’nden geçmeye
çalışan mültecilerden ve onların kaybolan
hayatlarından yola çıkarak; yaşam, ölüm
ve dönüşüm süreçleri üzerine interaktif
ışık ve dans performansları, video
yerleştirmeleri üretiyor.
Çalışmalarında genellikle zaman ve
devamlılık hali var, bunu biraz açabilir
misin?
Zaman ve mekanın esnekliği beni
oldukça büyülüyor, ya da en azından
yaşamımızdaki anlar boyunca, zamanın
ve mekanın değişmezi olmayan, dalgalı
halinin yarattığı algılanış biçimleri,
hızlanıp ve yavaşlaması, genişleyip ve
daralması, uzaklaşması veya kaybolması.
Bulma/yaratma girişiminde olan geçişsel
metodlardan, görsel, işitsel veya daha
fazla durumsal sanat pratiklerinden de
etkileniyorum. Süreklilik hem bizim zaman
ve mekan algılayışımızla, hem de hatıra
veya herhangi bir anı tanımlamamızla ve
anıların birbiriyle olan ilişkileriyle ortaya
çıkıyor.
Şiirlerin/kelimelerin senin için
önemi nedir? Kullandığın araç fotoğraf
gibi görünse de, biraz da çalışmanın
performatif yönünden bahsedebilir misin?
Çoğu çalışmam kelimeler ile başlıyor.
Bir şey dikkatimi çekiyor ve bu düşünce
etrafında düşünmeye başladığım zaman,
kelimeler, konseptler ve aralarındaki
ilişkiler şekillenmeye başlıyor. Şiirler
de anlanlandırmada bu sürecin yapısını
oluşturuyor. Bunlar benim bir düşünce,
bir konu üzerinde kafa patlatma sürecim.
Bu serginin/performansın yapısına şekil
veriyor. Fotoğraflar çalışmamın bir
parçası, en kolay paylaşılabilen parçaları
ve bu açıkça görülüyor. Skeç alma
sürecimin parçalarıları veya anlatımsal bir
formasyonun parçaları veya bir sergi veya
performansın son dokümanları.
The artist works with visual and
aural media, utilizing photography
in her exhibitions, installations and
performances. Her work carries a
wish to step above notions of space
and time and often utilizes a visually
fantastic language even in their dealings
of subjects like crises, censorship and
racism. Her work in process is an
interactive light and dance performance
and video installation, on the process of
life, death and transformation, inspired
and dedicated in part by the refugee
waves and lives lost trying to pass across
the Aegean Sea, where her studio in
Bodrum is based since 2011.
There is always the aspect of time
and continuity in your works, could you
elaborate on this?
I am quite mermerised by the
elasticity of time and space, or at
least our perception of them, differing
throughout the moments of our lives,
in which time and space are not
experienced by a constant, yet a state
of fluctuation, which speeds up and
slows down, widens and narrows,
elongates or disappears, and the attempt
of discovering/creating methods of
relaying this experience, through visual,
audial, or more situational art practices.
Continuity emerges as a relation of
our perception of time and space, also
though the aspect of memory, and how
we define a moment, and the relations of
moments to each other.
What is the importance of poems /
words for you? Although your medium
seems like photography, could you talk
a little about the performative aspects of
your works?
Most of my work starts with words.
Something catches my attention, and
as I start spinning around this thought,
words, a concept, relations of concepts
start to take shape. The poems are
the thought structures of this process,
when trying to understand. They are
my dwelling upon a thought, a subject.
Thus they give shape to the structure
of the exhibition / performance.
Photographs are elements of my work,
the elements which are the most easily
shared, and thus stand out. They are
part of my sketching process, or part
of the formation of a narrative, or the
final documentation of an exhibition or
performance.
P R IN T E D’16
41
Gül Kozacıoğlu
Myndos & Mnemonics III
Diasec baskı Diasec print
60 cm x 90 cm
ed. 5
Rö po rt aj I n t e rvi e w
42
Deniz Köse izleyicileri bir biçimin
onlarca renk varyasyonlarıyla
buluşturup hayal dünyalarını
tetikleyerek onları başkalaşmış olanla
tanıştırmayı amaçlıyor.
Deniz Köse bringing the
viewer together with tens of color
variations, she aims to trigger their
imaginary world and to introduce
them to the transmutated.
İşlerini üretirken sıkça kullandığın linol
baskı tekniğinden biraz bahsedebilir misin?
Bu kadar çok sayıda farklı katmanı aynı
kağıdın üzerine uygulamanın sırrı nedir?
Can you mention a bit of this
technique that you’re using for your
linol prints? What is your secret to apply
plural layers on the same paper?
Linolyum bezir yağı, doğal reçine,
mantar tozu, talaş ve kalker ile sıvanmış
kendir dokumasından yapılan bir taban
malzemesi. Resmi üzerine çizersiniz ve
bıçak ile oyduğunuzda sadece yüksekte
kalan yerler boya alır, yüksek baskı da
denmesinin sebebi budur. Çok sayıda boya
katmanını aynı kağıt üzerine uygulamak
teknik bir detaydır, kağıdın kalınlığı,
linolyumun kalitesi, kalıba verdiğiniz
boya kalınlığı ve tonlamada yapılan
sıralama dâhil pek çok unsur bana bu
imkanı verebilir, elbette tek bir kalıpla
80 ton basılacaksa psikolojik hazırlık
ve konsantrasyon en önemli etmen
çünkü teknik hakimiyete bir süre sonra
ulaşabilirsiniz fakat konsantrasyon yoksa
bıçağı ya da kağıdı kaydırırsınız ve genelde
tek bir şansınız olur.
Linoleum is a base material made
of cannabis weave smeared with linseed
oil, natural resin, cork dust, sawdust
and limestone. If you draw the picture
on it with a knife, only the elevated part
take the color, that is because we call
it relief printing. To apply plural ink
layers on the same paper is a technical
detail, thickness of paper, quality of
linoleum, thickness of ink that you gave
to mold and gradation can give me
this opportunity, surely psychological
preparation and concentration are the
most important elements, if there is 80
tonnes which is going to be print with
one mold because you can reach to
technical domination after a while, but
if there isn’t concentration, you dislocate
the knife or paper and usually you have
only one chance.
Denİz Köse
Çalışmalarında pek çok yapısal unsura
yer veriyorsun, inşaatlara (kentsel çevreye)
yönelik bu tekrarlanan referansları ve
üretim tekniğin ile bağlantısını anlatabilir
misin?
İnşaatlar ve üretim tekniğim arasındaki
bağlantıyı ilk defa düşünüyorum, belki
de neden inşaatlar demek daha doğru. Bu
doğal olmayana, melezleştirilmiş doğaya
bir tepki. Bu dönüşümden kaçamadığımız
gibi köleliğimizi köleliğimize fırlattık.
Doğanın “böyle”liğinden rahatsızım ve
bu benim temel kaygım. İnşaatlar, yeni
ve alışılmış melez doğayı sanatın içine
hapsedebilme ve maddeye, öz olana ve
doğaya geri dönebilme çabası.
There are a lot of constructive
elements in your work, could you
elaborate more on the relation of these
repetitive references to construction
(like an urban environment) and your
technique?
For the first time I’m thinking about
the relation between constructions and
my technical production, maybe it’s
more accurate to say why constructions.
This is a reaction to unnatural, to a
hybridised nature. As we can’t escape
from this transformation and it made
us like slaves. I’m uncomfortable from
this situation and it’s my main concern.
Constructions, are some efforts to
try to return to substance, to core
and to nature by locking the new and
accustomed nature into art.
P R IN T E D’16
43
Deniz Köse
Baca / Chimney (2014)
Linol baskı Linocut
60 cm x 90 cm
ed. 12
Elizabeth Magill
Elizabeth Magill
Hinter (2016)
Litografi Lithograph
55 cm x 66 cm
ed. 75
Elizabeth Magill çalışmalarını 80’lerin
ortasında sergilemeye başladı. Geniş
bir görsel kaynak yelpazesinden
yararlanan, şaşılacak kadar çok
yönlü ve yaratıcı bir ressamdır.
Genellikle fotoğrafla ilgili malzemeleri
resimlerine alışılmamış yollardan
işler, tüm şaşırtıcı yönlerine rağmen
sadakâtı ve önceliği her zaman
resimde olmuştur. Son zamanlarda
romantikliği yücelten kendine özgü
yorumlamalarından uzaklaşıp daha
kişisel bir alana girerek ilginç ve zorlu
serisi ‘Mindscapes’i yaratmıştır.
Elizabeth Magill began exhibiting
in the mid-1980s. She is a painter
of prodigious versatility and
inventiveness whose work has always
drawn from a wide range of visual
sources. While she has often integrated
photographic materials and processes
into her painting, in a number of
novel ways, her primary fidelity has
been to the medium of painting, in
all its bewildering variety. Recently
she has moved gradually away from
her idiosyncratic revisioning of the
tradition of the romantic sublime and
entered a more personal zone creating
a series of strange and compelling
‘mindscapes’.
P R IN T E D’16
45
Elizabeth Magill
Blue Hold (2012)
Litografi Lithograph
68 cm x 56 cm
ed. 75
Juliana Manara
Rö po rt aj I n t e rvi e w
46
Juliana Manara, gerçek hayattan
fikirleri yakalıyor ve onları fantezilere
dönüştürüyor. Farklı kameraların
formatlarını, rüya benzeri senaryolar
ve küçük karakterlerle bu eşsiz
fotoğraf montajı ve fazlası olarak
değerlendirelebilecek işlerinin ana
detaylarını oluşturuyor.
Sanatsal pratiğinizden bahsedebilir
misiniz? Son işlerinizde ölçek etrafında
belli oyunlara değiniyorsunuz. Ölçeğin
bu yanı nasıl gün yüzüne çıkıyor?
Bu sürreal ve şakacı görselleri
yaratmak için ufak karakterlerle
oynamayı ve fotoğrafı temel araç olarak
kullanmayı seviyorum. Ufak özellikler
bizi temsil ediyor; varlığı, insanı, insan
ve onun doğayla olan tüm ilişkisini,
çevremizdeki hayvanları ve nesneleri.
Bu karakterleri yaratırken 19-20.
Yüzyıllar arası yaşamış portekizli bir şair
olan Fernando Pessoa’dan etkilendim.
13-14 yaşlarındayken onu okurdum.
Bunun benim işlerimde bir şekilde
etkili olduğuna inanıyorum. Fotoğraf
montajlarıyla çalışıyorum. Böylece süreç,
senaryo dediğimiz ilk ve en önemli
fotoğraf karesiyle ya da stüdyo ve özel
mekanlarda çekilmiş manzaralarla
başlamış oluyor. Sonra fikirlerin ve
hislerin taslağını çıkarırım ve görsellere
küçük karakterler eklemeye başlarım. Bu
bazen eğlenceli ve gülünç olur ama bazen
de kendi jenerasyonumuzda yüzleştiğimiz
meselelere değinirim. Son işlerim ufak
karakterlerle doludur ve geniş ölçektedir.
Ama bu şekilde yaratmamda hiçbir amaç
yoktur. Hepsi senaryolarla oynamaya
hazır olduklarında ne hissettiğimle
ilişkilidir. The Circus üzerinde çalışırken
mutluydum ve sevdiğim insanların
hepsinin çevremde olmasını diliyordum.
Bu yüzden tüm bulutları güzel şeyler
yapan ve eğlenen mutlu insanlarla
doldurdum. Secret Gardeners’da da
aynısı oldu. Ama bu büyük bahçenin
gerçekten hazır olduğunu gördüğümde,
doğada yaşayan ufak canlılar üzerine
düşünmeyi durduramadım. Bu yüzden
bu çevreyi anlatan ufak karakterlerle
doldurdum.
Hiç Brezilya’da bir çalışmanız oldu
mu? Brezilya’daki baskı işlerine bakış
Juliana Manara catches ideas from
real life and she transforms them into
fantasies. Different camera formats,
dreamy scenarios and little characters
are the main details to be found in these
unique works of photographic montage
and more.
Could you elaborate on your artistic
practice? Your later works deal with
some plays around scale, how did this
aspect of scale come into light?
I like to play with little characters
and to use photography as the main
tool to create this surreal and playful
images. Little characters represent us,
the existence, people, human and all the
relationship with have with the nature
, animals and objects around us. To
create this characters I was creatively
influenced by a portuguese poet called
Fernando Pessoa from the 19th and 20th
century . I used to read them when I was
13, 14 years old. I believe some how
this made an impact on my creations. I
do work with photographic montages
so my process starts with the first and
most important shot that is the scenario,
created in a studio or the landscapes
photographed in specific places. Later
I sketch the ideas and feelings and start
to add little characters into the images.
Sometimes is fun and humorous but
sometimes I like to claim issues we face
through our generation. My late works
seems to be full of little characters and in
a larger scale but there was no purpose
in creating it this way but was all related
to what I felt when I had the scenarios
ready to start playing with them. When I
created The Circus I was happy and wish
I could have all people I love around
me, so I was inspired to fill the clouds
with happy friends doing nice things
and having fun. The same happened
to Secret Gardeners, but when I had
this big Garden ready I couldn’t stop
thinking about little lives living through
the nature so again I filled with little
characters exploring this environment.
Have you ever produced work in
Brasil? How would you compare the
viewpoint on printworks in Brasil and
the process of production with the view
P R IN T E D’16
47
Juliana Manara
Flying Petals 2 (2015)
Arşivsel pigment baskı
Archival pigment print
60 cm x 53,34 cm
ed. 10+1AP
48
Juliana Manara
Moving to the Moon (2016)
Arşivsel pigment baskı Archival pigment print
60 cm x 45 cm
ed. 30
Juliana Manara
White Carpet (2013)
Arşivsel pigment baskı Archival pigment print
30 cm x 60 cm
ed.15
J ULIANA MANARA
PRI N T ED ’1 6
açısıyla Londra’daki üretim sürecine
bakışı karşılaştırabilir misiniz?
from London? Has your work evolved
or how has it evolved from when
producing in Brasil and in London?
2010’dan beri Londra’da
yaşıyorum ama Paris’te fotoğraf
üzerine yüksek lisans yapmadan bir
yıl önce Brezilya’dan ayrıldım. Ben
Brezilya’dayken, Sao Paulo’da -kendi
memleketim- pek çok iş ürettim ama
halka açmadım. Bir sanatçı olarak
kariyerim Londra’da meydana geldi
ve gelişti, şimdi yaşadığım yer de
Londra. Ünlü sanatçılarla yoğun bir
çalışmanın ardından kendi stüdyomu
kurdum ve işlerimi daha niş bir kitleye
sundum. Brezilya ile sanatsal ilişkim
hepsinden sonra oldu. Bu yüzden iki yeri
karşılaştırmak zor. Brezilya’da hükümet
bunalımda, sanatseverlerin daha güçlü
olmaya başladığını hissediyorum. Ayrıca
sanata ayrılmış Sp-Art, Art-Rio ve
birlikte çalışan güncel galeriler gibi çok
sayıda alan ve etkinlik var. Brezilyalı
koleksiyonerlerim var ve Sao Paula’daki
gelecek sergi için büyük bir projemiz var,
çok heyecanlıyım.
Ayrıca, baskılarınızda renklerin
fikri değişiyor, bu değişim nasıl meydana
geliyor?
Fotoğrafı sanatsal bir biçimde
açıklamadan önce, önceden bir
çok portre ve belgesel işler yaptım.
En çok siyah beyaz ya da eski film
fotoğrafları kullanırdım. Yani dijital
ortamda fotoğrafçılığı öğrenmem
sadece başlangıçtı. Böylece negatifleri
nasıl genişletebileceğimi öğrenme
şansım oldu ve karanlık odalardaki
fotoğrafları geliştirdim - o zamanlar
denemelerimin çoğu siyah beyazdı.
Güzel sanatlar fotoğrafçılığına geçişim
gençken yaptığım bu eski işlerin
etkilerinin bir sonucu. Tek renkli
baskılara bayılıyorum. Renklerin anlam
ve etkileri de hoşuma gidiyor ama
resimlerimde onları nasıl kullanacağımı
henüz bilmiyorum. Bu ilk renkli parça
doğayla ve özgürlükle ilgili. Bu yüzden
bu sanat eserini renksiz düşünemiyorum.
Ondan sonra renkleri işlerimde daha sık
kullanmaya başladım.
49
I am based in London since 2010
but I left Brazil a year before to do a
master in photography in Paris. When I
was in Brazil, in Sao Paulo , where I’m
from, I have created a lot of works but I
never introduced it to the major public.
My career as an artist developed and
established in London, and London is
my base now , after an intensive training
with renowned artists I was able to set
with my own studio and to expose it to
a higher audience. My artistic relation
with Brazil happened after all this so it is
hard to compare both places. Although
Brazil is facing a government crise at
moment I feel the art audience is getting
stronger and there is a lot spaces and
events dedicated to art as Sp-Art , Art
Rio and contemporary galleries that I
also collaborate with. I have Brazilian
collectors and we have a big project for a
coming up exhibition in Sao Paulo, and
Im very excited about it.
Also, the notion of color has evolved
in your prints, how has this evolution
happened?
Before exploring photography in
an artistic way I used to do a lot of
portraits and documental works. I used
to photograph a lot in black and white
and old films. Also learned photography
when digital era was just beginning ,
so I had the opportunity to learn how
to enlarge the negatives and develop
photographs in the darkroom - that
time most of my tests were in black
and white. My transaction to fine
art photography followed with some
influences of this past works I did when
younger. I love monochromatic prints,
but I also enjoy the impact and meanings
for the colours and i just didn’t know
how to add them into my pictures .
The first colourful peace was related to
the nature and freedom so I couldn’t
imagine this artwork without colours.
after it , colours were more frequent in
my creations.
Lucy McLauchlan
50
Birminghamlı Lucy McLauchlan,
“Beat 13!” kolektifinin üyesi ve
eserlerinin edisyonlarını eBay’da
satmasıyla göze çarpan bir çağdaş
sanatçıdır. Kağıt, motorlu kara
taşıtları ve binalar gibi çeşitli
yüzeylerde siyah ve beyaz, marker
kalem ve boya ile çalışmıştır.
Eserlerinde kuşlar ve yüzler gibi
yenilenen motifler öne çıkıyor.
Genelde tek renkli (mono tone) ve
kırmızı gibi temel renkleri kullanıyor.
Lucy McLauchlan is part of the
“Beat 13!” collective and editions
of her work sell on eBay, where she
is a featured artist. She works with
markers, pen or paint, in black &
white, on surfaces as varied as paper,
motor vehicles and buildings. Her
work features recurring motifs, one
of which is birds and faces. Her work
is usually in mono tone or with basic
colours such as red.
P R IN T E D’16
51
Lucy McLauchlan
Huia (2011)
Somerset satin 300gsm kağıt
üzerine 3 renk serigrafi 3 colour
screenprint on Somerset Satin
300gsm paper
50 cm x 40 cm
ed. 125
Takashi Murakami
52
Savaş sonrası Asya’dan çıkmış en çok
takdir edilen sanatçılardan biri olan
Takashi Murakami, “Japonya’nın
Warhol’u”, güzel sanatları ve popüler
kültürü, renkli anime ve mangalardan
baskın ögelerle sentezleyerek
yorumlamasıyla biliniyor. Murakami
90’lı yıllarda “Superflat” ismini verdiği
hareketle ve aynı isimde düzenledeği
paradigmatik sergiyle geleneksel Japon
sanatını, çağdaş Japon görsel kültürüyle
bağdaştırmıştır. Çalışmaları resim,
heykel, çizim, animasyon üzerine olsa
da Louis Vuitton gibi markalarla da iş
birliği yapmaktadır. “Japon toplumu
sanat ve ticaretin iç içe geçtiğini kabul
ediyor ve aslında Batı hiyerarşisinin
‘yüksek sanatı’ndaki kalıplaşmışlık ve
gösterişçilik daha şaşırtıcı geliyor.” diyor
Murakami ve devam ediyor: “Batı’da bu
ikisini karıştırmak kesinlikle tehlikelidir
çünkü her türlü eleştiriye mağruz
kalabiliyorsunuz, ancak bu bir sorun
değil ben bu eleştirilere hazırım.”.
Takashi Murakami’nin resimleri,
heykelleri ve balonları sevimli çizgi
karakterlere referans verdiği için renkli,
etkileyici ve erişilebilir bir çizgideler.
Japonluk portresini içten dışa inceleyerek
ve Batı sanatının derin anlamlarını
entegre ederek oluşturduğu yapıyla
sanat dünyasında bir devrim yaratıyor.
Murakami bir sanatçı olarak Doğu-Batı,
geçmiş-gelecek, yüksek sanat-popüler
kültür arasındaki dengeyi sorguluyor.
Murakami bir küratör olarak ulusların
tarihine ve kültürüne meydan okuyor.
Amerika ve Avrupa’da büyük müzeleri
dolaşan üç bölümlü sergisi Superflat ile
Japonya’da sanat olarak algılanmayan
ve öğretisi olmayan alanlarda çalışan
Japon sanatçıları, animasyoncuları ve
karikatüristleri uluslararası izleyiciyle
buluşturdu. Son yerleştirmesi Little
Boy’da atom bombası ve savaş sonrası
Japon kültürünün politik teşhirine yeni
bir yorum katıyor.
İki senede bir Japonya’da gelişmekte
olan sanatçılar için, kendi şirketi Kaikai
Kiki ile birlikte düzenlediği GEISAI
festivalinde genç sanatçıları destekleyip,
yol gösterirken kendi çalışmalarını
sürdürmeleri konusunda teşvik ediyor.
One of the most acclaimed artists to
emerge from postwar Asia, Takashi
Murakami—“the Warhol of Japan”—
is known for his contemporary Pop
synthesis of fine art and popular culture,
particularly his use of a boldly graphic
and colorful anime and manga cartoon
style. Murakami became famous in the
1990s for his “Superflat” theory and for
organizing the paradigmatic exhibition
of that title, which linked the origins of
contemporary Japanese visual culture
to historical Japanese art. His output
includes paintings, sculptures, drawings,
animations, and collaborations with
brands such as Louis Vuitton. “Japanese
people accept that art and commerce
will be blended; and in fact, they are
surprised by the rigid and pretentious
Western hierarchy of “high art’,”
Murakami says. “In the West, it
certainly is dangerous to blend the two
because people will throw all sorts of
stones. But that’s okay—I’m ready with
my hard hat.”
The paintings, sculptures, and balloons
of Takashi Murakami are colorful
and attractive, and accessible in their
reference to lovable cartoon characters.
Murakami uses his deep understanding
of Western art to integrate his work into
its structure; working from the inside
to portray “Japanese-ness” as a tool to
bring about revolution in the world of
art. As an artist, Murakami questions
the lines drawn between East and West,
past and present, high art and popular
culture.
As a curator, Murakami challenges our
notions of history and culture. With his
three-part Superflat exhibition which
toured in major museums in America
and Europe, he attempted to introduce
Japanese artists, animators, and
cartoonists to an international audience.
His final installation Little Boy suggested
a new interpretation of history through
a political exposition of the A-bomb and
post-war Japanese popular culture.
Twice a year he holds the GEISAI
festival in Japan for young emerging
talent, and with his company Kaikai
Kiki, supports and manages a group of
young artists while preparing for his
future endeavors.
P R IN T E D’16
53
Takashi Murakami
Flowers from the village of Ponkotan (2011)
Ofset Litografi Offset Lithograph
50 cm x 50 cm
ed. 300
54
Takashi Murakami
And Then x6 Yellow Universe (2013)
And Then x6 Blue (2013)
And Then x6 Red (2013)
Ofset Litografi Offset Lithograph
50 cm x 50 cm, her biri each
TAKASHI MURAKAMI
PRI NTED’16
55
56
TAKASHI MURAKAMI
Takashi Murakami
Flower Ball (Lots of Colors) (2013)
Ofset Litografi Offset Lithograph
70 cm x 70 cm
ed. 300
PRI NTED’1 6
Takashi Murakami
Flower Ball (Autumn) (2013)
Ofset Litografi Offset Lithograph
70 cm x 70 cm
ed. 300
57
Rowan Ottesen
Tipografiye ait her şeye aşık
olan, eğlenceli tasarımcı Rowan,
tasarımcı Camberwell’in sadece kendi
kariyer gelişiminde değil, grafik
tasarımının ne olduğu ve gelecekte
neye dönüşebileceği konularında çok
önemli bir kişi olduğunu düşünüyor.
Rowan’ın kullandığı araç olan dil,
ona potansiyelini keşfetmek için
farklı bakış açıları sunuyor; renk,
oryantasyon ve tipografi yardımıyla
sürekli farklılık arıyor.
A lover of all things
typographical, playful designer
Rowan considers Camberwell to be a
potential launchpad, not only for his
career but in the ongoing widening
of his practice, what graphic design
is and what is had the power to
achieve. Rowan’s medium is language,
providing him with a different
perspective on the tools we use. He
is inspired to explore it’s potential
and to expand the series through
more words with experimentation
into scale, colour, orientation, and
typography.
59
Rowan Ottesen
Soldiers (2014)
Arşivsel pigment baskı
Archival pigment print
59,4 cm x 42 cm
Alessandra Paglialonga
Alessandra Paglialonga
Spots (2015)
Southbank Smooth 310 gsm kağıt üzerine
3 renk serigrafi 3 colour screenprint on
Southbank Smooth 310gsm paper
50 cm x 50 cm
ed. 36
Fotoğrafçılık, resim, kolaj ve
enstalasyon alanlarında çalışan sanatçı
ilhamını pop art, Japon çağdaş sanatı
ve grafitiden ilham almaktadır. 2005
yılında Frengo adını verdiği sınırlı
edisyonlu karakterler yarattı. (www.
frengo.it) Yarattığı Frengo karakterleri
Berlin Pictoplasma dahil olmak üzere
Avrupa’daki pek çok dizayn fuarı ve
Art Event de yer aldı. Sanatçının son
eserlerinde (limitli edisyon - serigrafi
baskı) de bu karakterlerin sanatını
etkilemeye devam ettiği görülüyor.
Alessandra Paglialonga has
worked with photography, painting,
collage and installation. And takes
inspiration from pop art, Japanese
contemporary art and graffiti. In 2005
she created a limited edition range of
characters called Frengo (www.frengo.
it) The Frengo characters have been
exhibited across Europe in design fairs
and art events, including Pictoplasma
in Berlin. These characters have
continued to influence her art and
have made an appearance in her latest
work – a series of limited edition
screenprints.
Bobby Pearce
Bobby Pearce
Tattoo Butterfly (2015)
Somerset Enhanced 300gsm kağıt üzerine, arşivsel
inkjet, sedef kaplama serigrafi Archival inkjet with
screenprinted varnish and pearl overlay on Somerset
Enhanced 300gsm paper
58 cm x 87 cm
ed. 45
Sanat yaşamını Londra’da
sürdüren illustrasyon ve baskı
sanatçısı Bobby Pearce, pop kültürünü
hayal gücüyle birleştirerek izleyiciyi
içine çeken tanıdık sahneler yaratıyor.
Kullandığı canlı renkler ve seyirciye
tanıdık gelen görsel dil aracılığıyla
seyircinin ilgisini üzerinde toplamayı
başarıyor.
Bobby Pearce is an illustrator and
print maker who lives and works in
London. Bobby uses familiar imagery
and pop culture to create familiar
scenes which entice, intrigue and
engage the viewer, enforcing deeper
investigation whilst keeping a fun
and accessible feel through his use
of bright colours and familiar visual
language.
Marc Quinn
62
Marc Quinn
Sphinx (gold leaf)
Altın varak üzerine serigrafi /
Screenprint on gold leaf
70 cm x 55 cm
ed. 150
Marc Quinn’in heykelleri, resimleri
ve çizimleri sanat ve bilim, insan vücudu
ve güzellik algısı arasındaki ilişkileri
inceler. Sanatçının bilinen işlerinden
1991 tarihli Self, kendi kafasının 4
litrelik kanıyla doldurduğu şeffaf bir
kalıbıdır. Diğer bilinen işlerinden
Alison Lapper Pregnant’ta (2005) ileri
derecede hamile ve bedensel engelli
Alison Lapper’ı 15 tonluk bir mermer
heykel halinde betimleyen sanatçı,
Londra’nın Trafalgar Meydanı’ndaki
dördüncü kaide üzerinde gösterdiği ve
daha sonradan da British Museum’da
gösterilen Siren (2008) adlı çalışmasında
ise model Kate Moss’u döküm altından
canlandırır. Son zamanlardaki işlerinde
insan vücudu üzerine eğilen Quinn,
yaşam döngüleri, DNA mutasyonları
sonucunda oluşan evrimsel değişiklikler,
ölüm ve kimlik temalarını da konu
edinir. Geleneksel ve yeni birçok
farklı malzemeyle çalışan sanatçının
işlerinde maddesellik, hem elemental
komposizyonun hem de dış görünümün
önemiyle ön plana çıkar.
Marc Quinn’s sculptures, paintings
and drawings explore the relationship
between art and science, the human
body and the perception of beauty,
among other things. Quinn came to
prominence in 1991 with his sculpture
Self (1991); a cast of the artist’s head
made from eight pints of his own
frozen blood. Other critically acclaimed
works include Alison Lapper Pregnant
(2005), a een-ton marble statue of the
heavily pregnant and disabled Alison
Lapper, exhibited on the fourth plinth at
London’s Trafalgar Square; Siren (2008)
a solid gold sculpture of the model Kate
Moss displayed at e British Museum,
London. roughout his latest works,
Quinn draws on ideas and themes
relating to the human body. Other key
subjects include cycles of growth and
evolution through topical issues such as
genetics and the manipulation of DNA,
as well as issues of life and death and
identity. Quinn’s work uses a broad
range of materials, both traditional and
untraditional. e materiality of the object,
in both its elemental composition and
surface appearance, is at the heart of
Quinn’s work.
P R IN T E D’16
63
Frances Richardson
Frances Richardson
SUNDOG030110 (2010)
280gsm kağıt üzerine serigrafi
Screenprint on BFK Reeves Grey
280 gsm Paper
49 cm x 49 cm
ed. 26
Frances Richardson’ın ilk limitli
edisyon baskısı Sundog 030110,
(Sundog bir çeşit gökkuşağıdır, buz
kristallerinden kırılan ışıkla mucizevi
olayları işaretlemek için yapılan bir
çeşit sahte güneştir.) Sundog 030110,
baskı işlemi için özel olarak yapılmış bir
çizimden elde edilmiştir. Uluslararası
alanda minik ‘+’ ve ‘–’ işaretlerinden
oluşan tonal grafit çizimleri ile bilinen
sanatçı, serigrafi baskı yöntemini
kullanarak grafit çizimi tekrar etmek
için değil ama kullandığı araç işaretlerin
hassasiyetini korumaya izin verdikçe
rengin düz tutarlılığından yararlanır.
Sundog 030110, esere uzun süre
bakıldığında sadece hassas bir parlaklık
ile gözlerinizin önünde yok gibi görünür.
Frances Richardson’s first limited
print edition is titled Sundog 030110
(QI: a sundog is a type of rainbow,
a kind of mock sun made by light
refracting through ice crystals thought
to mark portentous occasions).
Sundog 030110 has been generated
from a drawing made specifically for
the print process. The artist, known
internationally for her tonal graphite
drawings made up of tiny + and – marks,
has used the screen print process not to
reproduce the graphite drawing but to
exploit the flat consistency of colour that
the medium allows whilst retaining the
precision of the marks. When stared at
Sundog 030110 appears to disappear
before your eyes only to pop back in
with a delicate luminosity.
Paul SCHneIder
Paul Schneider
Desert Island Dreams (2015)
Somerset satin 410gsm kağıt üzerine
5 renk serigrafi 5 colour screenprint
on Somerset satin 410gsm paper
102 cm x 152 cm
ed. 25
Paul Schneider lisans eğitimini
Royal Academy of Art’da, yüksek
lisans eğitimini ise Camberwell Art
College’da tamamladı. Bugüne kadar ki
sergileri; Hanging Out to Dry, Lerwood
Project Space, London (solo), Hydrogen
Clip, MilMa, V&A Lates, ArtLicks
with MilMa Victoria and Albert
Museum, The Nutcracker, Belsmayc
Gallery, ROYAL RESIDENCY,
Lokaal 01, Antwerp, Belgium (solo),
Royal Academy Schools Show, Royal
Academy Schools, London, Oppositions
Art Fair, Millington & Marriott,
Brussels, Belgium, Conversation #2
Paul Schneider and Neil Rumming,
Millington & Marriott, London,
Springfield Elementary, House Gallery,
London.
65
Paul Schneider studied for his
Postgraduate Diploma at the Royal
Academy of Art and for his BA at
Camberwell, UAL. His previous shows
include Hanging Out To Dry, Jerwood
Project Space, London (solo), Hydrogen
Clip, MilMa, V&A Lates, ArtLicks
with MilMa Victoria and Albert
Museum, The Nutcracker, Belsmayc
Gallery, ROYAL RESIDENCY,
Lokaal 01, Antwerp, Belgium (solo),
Royal Academy Schools Show, Royal
Academy Schools, London, oppositions
Art Fair, Millington & Marriott,
Brussels, Belgium, Conversation #2
Paul Schneider and Neil Rumming,
Millington &Marriott,London,
Springfield Elementary, House Gallery,
London.
Ilgın Seymen
66
Kitlesel medyanın ve tüketimin
etki alanı içinde biçimlenen yaşam
tarzlarına eleştirel ama oyuncu bir
yaklaşım, sanatsal pratiğimin yöntemini
oluşturur. Çalışmalarım, kaynaklarını
içinde yaşadığım toplumsal ortamdan
alır ve deneyimlerimi, kitle kültürünün
görsel dilinin yeniden yapılandırılması
aracılığıyla yansıtır. Genel olarak işlerim,
dolaşım içinde dağınık şekilde yer alan
parçaların farklı ortak paydalar altında
birleştirilmesiyle oluşur.
A critical but playful approach to
life styles shaped under the domain of
mass media and consumption constitutes
the method of my artistic practice. My
work takes its source from the social
milieu I live in and reflects my experience
through the reconfiguration of mass
culture’s visual language. Generally,
my works are comprised of pieces
that are already existing dispersedly in
circulation, gathered under different
common denominators.
Beni üretime yönlendiren dürtü,
tüketim alışkanlıklarına, meta kültürüne
ilişkin algılaması zor / gözden kaçması
kolay durumlara, kör noktalara dair
görsel diagramlar oluşturmaktır. Bu hem
“içinde bulunduğumuz çağ”, hem de
“sindirdiğimiz an” olarak deneyimlenen
zamanı analiz etme çabasıdır. Bu girişim,
yaşamın sıradan ayrıntılarını başka
açılardan değerlendirmeye davet eder ve
hayat tarzılarının oluşmasında büyük önem
taşıyan önerilerin varlıklarına işaret eder.
The challenge for me is to form a
collection of particulars into such an
image that works as a visual diagram on
consumption habits, hard to see / easy
to miss situations, blind spots regarding
to material culture. It is an effort of
analyzing what is experienced now in
both senses, as ‘the era we live in’ and
as ‘the instant we digest’. This attempt,
invites to a consideration of insignificant
details of life from different respects and
points out the existence of propositions,
which have great importance in the
formation of life styles.
Günlük hayat içinde ister istemez
haşır neşir olduğum nesneler ve imgeler,
ortak alanda taşıdıkları anlamlardan ve
pozisyonlardan ötürü işlerimin malzemesi
olurlar. Analitik bir yapı üzerinde duyusal/
duygusal olanla ilişki içinde kurgulanan
işler, ironik ve satirik beyanlara
dönüşürler. Bu yaklaşımın arkasında
yatan, karanlık sona doğru koştuğumuzu
kabul etmekle beraber, yaşanan zamana
karşı eleştirel duyarlılığı neşeli bir tavırla
sürdürebilmenin en makul tavır olduğuv
düşüncesidir.
Objects and images I necessarily
mingle with in everyday life, become the
material of works on account of their
meanings and positions in the common
ground. Constructed on an analytical
structure in close relation with the
emotional/the sensorial, works transform
into ironic and satirical statements.
What lays behind this approach is the
idea that while carrying the anxiety of
the dark days ahead, staying critically
responsive to the presence of the present
in a joyful manner is a fairly good stand
to take.
P R IN T E D’16
67
Far from Nature / Representation of a Representation of a Representation
(Doğadan Uzak / Temsilin Temsilinin Temsili) (2016)
Dipleks baskı cnc kesim diplex print cnc cut
68,5 x 29,5 cm
Beyza Uçak
Rö po rt aj I n t erv ie w
68
Beyza Uçak sanat pratiğini şöyle
anlatıyor: “İşlerimde disiplinler arası
tekniklerle iletişim kurarak, grafik
tasarımının görsel antropolojideki yerini
keşfediyorum. Fikirlerimi tasarım
ve kültür tarihine yakın bir noktaya
konumlandırıyorum. Yaratım sürecim; film
ve ses kaydından analog baskı tekniklerine
kadar çeşitli araçlardan besleniyor.
Birbirinden farklı araçların değiştirme ve
dönüştürme ihtimallerine karşı duyduğum
ilgi sebebiyle, işlerim için seçtiğim üretme
biçimlerini dijital manipulasyondan metal
gravürlere kadar uzanan geniş bir üretme
biçimi yelpazesinde değerlendiriyorum;
iletişim ağlarını tespit ederken ve bu
iletişim ağı içerisinde neyin mümkün
olabileceğini keşfederken, izleyiciye olan
yansıma olasılıklarını da göz önünde
bulunduruyor ve bu bağlamda işler
üretiyorum.”
Imaginary Places serisi nasıl şekillendi?
Hayal gücünün ve masalların iç içe geçerek
oluşturduğu bir seri olduğunu söyleyebilir
miyiz?
Imaginary Places serisi üretmek için
bir süreçti, bir şey olarak başladı ve farklı
bir şey olarak sonuçlandı. En başta postyapısalcı düşüncenin üzerine yoğunlaşarak,
bir yerin anlamını araştırmak için mimari
ve manzara resimleri görüntülerinden
oluşan bir arşiv oluşturdum. Otumasına
izin verdim, bulduklarımın arasına
yazmadım bile. Bir yıl veya daha sonra
‘Medyalar arası değişimde ne meydana
gelir?’ sorusuna cevap olacak bir çalışma
yapmam istendi. Bu beni montaj, kolaj
veya yapı-bozuculuk üzerine tekrar
düşündürürken alışkanlıkları kırma,
yabancılaştırma, bozma, bindirme mekan
ve yaşanmışlık arasında yeni ilişkiler
kurdurdu. Tabii anlatımda farklı ritimler
ve süreçler olabilirdi (mekan nerede, nasıl
var oluyor?) fakat aynı zamanda mekanın
oluşturulmasında metod ve metodolojiler
olabiliyor. Basılmış sayfanın ekrana,
ekranın gravür levhasına, gravür levhasının
kağıda çevirisi. Bence basım süreci -veya
bu durumda “kaybı”, hikâyeyi yazarı
olmadan yeniden oluşturuyor. Kaybolan
ise yeni bir bilinmeyen için mekan yaratmış
oluyor.
Şimdi tabii, 70’lerdeki Superstudio’nun
The Continuous Monument veya
Beyza Uçak explains her art
practice as follows: “In my work I
explore the role of graphic design in
visual anthropology, employing multidisciplinary techniques to communicate
the (new) message. I juxtapose my
ideas with design and culture history.
Therefore my creative process involves
an extensive research in a variety of
media, film and sound recordings to
analogue printing techniques. As I am
highly interested in the possible ways of
translation between different media, the
methods I employ for a specific project
varies from digital manipulation to
metal engravings, aiming to identify the
means of communication that relate to
the proposed idea and argument with
the consideration of the audience and its
possible reflections.”
How did Imaginary Places series
take its shape? Can we say that it is the
series that imagination and tales formed
by intertwining?
Imaginary places was a process
to produce, it started as one thing,
ended as another. I first constructed an
archive of architectural and landscape
images to research what is “sense of a
place,” focusing on post-structuralist
thought. I let it sit, i didn’t even write
on my findings. A year or so later, I was
asked to produce work responding to
“What happens during the translation
between media?” Which made me
rethink about the montage, collage or
deconstruction again as inventing new
associations between space and the
events that “happen” through processes
of defamiliarization, de-structuring,
superimposition. Surely, there could be
different rhythms and processes in the
narrative (where is a place, how does it
exist?), but there could also be methods
and methodologies of constructing the
space. The translation between printed
page to screen, screen to etching plate,
etching plate to paper. I guess the
printing process -or “the loss” in this
case, reinvents the story without an
author. What’s lost is happily lost to
“make space” for the new unknown.
Now of course , there is
Superstudio’s Continuous Monument or
Archigram’s systems in the 70s, a second
P R IN T E D’16
Beyza Uçak
Imaginary Places (2012)
33 cm x 40 cm
ed. 3+1AP
detay detail
69
70
Beyza Uçak
Imaginary Places (2012)
33 cm x 40 cm
ed. 3+1AP
B EY ZA UÇ AK
PRI N T ED ’1 6
71
Archigram’ın sistemleri, 1920’lerde
Avrupa’da ikinci bir ütopik mimari
dalgasının izlediği hayali sosyal
ütopyalar var. Bunların hepsi Imaginary
Places’e tarihsel çıkış noktaları olarak
gösterilebilir. Bununla beraber politik
ve kültürel devrimin liberal/solcu
tuzaklarına düşme hatasında bulunmak
da çok kolay (bu noktada sosyopolitik
ütopya ve distopya hakkında düşünmek
için çok geç). Hayali toplumlar ve
onların coğrafyalarını anıtlaştırma
arzusuyla, gerçek yerler yaratmakla
ilgileniyorum. O yüzden konu olarak
“hayali yerler”i seçmek kolay oldu.
Böylece dünya dışında yerler seçtim
- eğer Dünya bu hikâyenin içinde yer
alsaydı, cennet ve cehennem, gelecekteki
mekanlar gibi, gerçekten var olan
yerlere takma isimler gibi olurdu.
Onlar bilinmeyenler - büyük ihtimalle
ziyaret ettiğiniz yeni yerler, Homer
tarafından Odysseys’deki Aolio veya Oz
Büyücüsü’ndeki Nomeland gibi, mekan
yaratmak için bilgi yoksunluğundan
doğmuş, sanırım.
Sanatsal pratiğinde çok farklı
mecralarda işler ürettiğini görüyoruz.
Imaginary Places serisinde, bu hayali
mekânları somutlaştırmak için neden
gravür tekniğini seçtin? Üretim sürecin
ve kullandığın teknik üzerine bilgi
verebilir misin? Kullandığın tekniğin bu
projenin konusu ile ilişkisini anlatabilir
misin?
Bence bir önceki soruda bundan
bahsettik, teknik olarak, bütün dijital
basım teknikleri bir takım bilgilerin
kaybolmasına yol açıyor. Eğer daha
yakından bakarsanız, değiştirilemez
(esnetilemez) bilgiler bulunmakta.
Bunu neredeyse atomlar ve pikseller
kadar büyüleyici buluyorum. Gravür,
serigrafinin aksine, son ana kadar
stencil’e esneklik sağlıyor, ben de
bunu seviyorum. Çalışmama ilk olarak
fotoğrafın da gerektirdiği gibi stencil
ile başlıyorum, ama önceden tekrar
ve tekrar ısıtıyorum, baskı yaparken
bir derinlik yakalamak, gölge ve ışıkla
oynamak için elimle kazıyorum.
wave of utopian architecture in Europe
following the social utopias imagined
in the 1920s, which by all means
could be historical reference points for
Imaginary Places. Yet, with them, it is
easy to fall into the trap of the failure
of the liberal/leftist dream of successful
political and cultural revolution. (It’s
too late to think about socio-political
utopia or dystopia at this point). My
interest though, has shifted to imagined
communities and their geographical
needs to monumentalise and to actually
make a space. It was easy then, to
choose literally “imaginary places” for a
subject. Anything else would construct a
story other than the tale of construction
itself. Thus I chose places that are off
the planet Earth - if Earth exists in
that story, as well as heavens and hells
and places of the future, and literary
pseudonyms for existing places. They are
the unknown-new places you probably
already visited, such as Aolio in The
Odyssey by Homer or Nomeland in the
Wizard of Oz, born from loss of data
and desire to make space, I guess.
We see that you produce art works
in very different fields in your artistic
practice. For the Imaginary Places series
why did you choose etching technique
to materialize this imaginary places?
Can you give information about your
production process and your technique?
Can you tell us the relationship between
your technique and the context of this
Project?
I think we got into that relationship
in the question above, so let’s move
on: technically, all pre-digital printing
techniques create a loss of information.
If you look at it closely, it exists as a
certain non-flexible size (unlike vectorial
data). I find that fascinating, almost
as much as pixels and atoms. Etching
unlike screen printing -which is my
foundation, allows the stencil to be
flexible up until last moment. I like that.
So I start with a stencil of my artwork as
the photo processing requires, but I heat
it up again and again, etching by hand
to create depth, playing with light and
shadows, as I print.
Hwa Seon Yang
72
Sanat yaşamını Londra’da
sürdüren Güney Koreli sanatçı
Hwa Seon Yang, sanat dünyasında
Yanghwa olarak tanınmaktadır. Hwa
Seon Yang’ın işleri direkt olarak
içimizdeki çocukla konuşur ve bizleri
çocukluğumuzdaki nostaljik hatıralara
ve rahatlığa götürür. Minyatür
oyuncak koleksiyoncusu olan
Yanghwa kendi koleksiyonundaki
figürleri resmederek oyuncaklara
hayat verir. Sanatçının hatıraların
canlı ve renkli bir yansıması olan
suluboyayla ve kara kalemle eserleri
üzerinde çalışmaktadır.
HwaSeon Yang, known as
Yanghwa’s work is a visual allegory
and tribute to children’s play
and the desire to negotiate nonperspective safety zones of comfort
and familiarity. Running themes
throughout her work include comfort
zones and toys. A keen miniature
toy collector, Yanghwa paints from
her own vast collection of figures,
breathing life into mass produced
toys. Yanghwa works to create
artworks that speak directly to the
child within us all, invoking nostalgic
memories of childhood and comfort.
Her watercolor and pencil pieces are
a vibrant and colourful exploration of
memories and play.
P R IN T E D’16
73
Hwa Seon Yang
A Safe Zone (2014)
Somerset 410gsm kağıt üzerine
18 renk serigrafi
18 colour screenprint on Somerset
Tub Sized 410gsm paper
53 cm x 52 cm
ed. 25
koleksİyoner: ARZU eryılmaz
74
Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
39 yaşındayım, avukatım. Moda’da
yaşıyorum. Hayatta en sevdiğim şeyler
seyahat etmek, sanat, bir de keyifle
yemek ve içmek sanırım.
Sanatı hayatınıza nasıl dâhil
ediyorsunuz? Takip ettiğiniz sanatçılar,
galeriler veya müzeler varsa biraz
bahsedebilir misiniz?
Kendimi bildim bileli sanatın
neredeyse her dalına karşı çok büyük
sempatim var. Özellikle çağdaş sanat
alanında Türkiye ve dünyada ne kadar
kaynak varsa mümkün olduğunca
takip etmeye çalışıyorum. Artsy, V&A
Museum, Moma, Guggenheim, Tate
Modern’in yayınları, Türkiye’den de
Istanbul Art News ve Artfull Living
keyifle takip ettiklerimden. Ayrıca
İstanbul Modern’in ve Spot Projects’in
seminer programlarına katılmaya
çalışıyorum. Ancak 2013 yılında ziyaret
ettiğim Art Basel sanat fuarının yeri
bende başka. Artık başta Londra olmak
üzere her yurt dışı seyahatimde galeri ve
sanat müzesi gezmeye çalışıyorum.
Galeri açısından ise belli bir adresim
olmasa da daha çok küçük galerileri
desteklemekten yana bir yaklaşımım
olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası bu
konuda son 3 senedir arkadaşım Saliha
Yılmaz ve ekibi ile zevkle yaptığım
ve her seferinde İstanbul’da farklı
bir rotada gerçekleşen artwalk’lar ile
adını bile duymadığım bir sürü galeriyi
öğrenme fırsatım oldu.
Could you introduce yourself?
I am a lawyer, 39 years old. I live in
Moda. I like mostly traveling, art, eating
and drinking with pleasure.
How do you include art into your
life? Could you talk about the artists,
galleries or museums that you follow?
I sympathize to nearly every art
branch ever since I could remember. I try
to follow as much as possible from the
contemporary art scene of Turkey and
the world. Artsy, V&A Museum, Moma,
Guggenheim, Tate Modern are the ones
I frequently chek out. In Turkey I follow
Istanbul Art News, Artful Living and the
seminars of İstanbul Modern and Spot
Projects. Yet, the path-breaking event
for me was Art Basel 2013. After that I
started to visit galleries and art museums
in every trip abroad, especially the ones
in London.
There is no definite address for me
as a gallery. I had a chance to learn and
visit lots of galleries which I had never
heard before, thanks to artwalks I did
my friend Saliha Yılmaz and her team in
Istanbul for three years. I can say that
mostly I have an approach to support
small galleries.
The artists I follow are Yaşam
Şaşmazer, Çağrı Saray, Erdal İnci, Sena,
Meltem Sarıkaya, Mustafa Albayrak,
Ayşegül Karakaş, Genco Gülan, Nur
Gürel, Furkan Nuka Birgün, Cins, Halil
Vurucuoğlu, Ayşe Topçuoğulları, Eylül
Ceren Ersöz.
P R IN T E D’16
75
Ko. Machiyama
İstikamet / Destination
Arşivsel pigment baskı
Archival pigment print
29,7 cm x 42 cm
ed. 50
76
Takip ettiğim sanatçılardan, Yaşam
Şaşmazer, Çağrı Saray, Erdal İnci, Sena,
Meltem Sırtıkara, Mustafa Albayrak,
Ayşegül Karakaş, Genco Gülan, Nur
Gürel, Furkan Nuka Birgün, Cins, Halil
Vurucuoğlu, Ayşe Topçuoğulları, Eylül
Ceren Ersöz’ü sayabiliriz.
What was the first artwork that you
bought? Can you tell us its story?
Satın aldığınız ilk sanat eseri ne idi?
Hikâyesini çok merak ediyoruz.
What are the features that take your
attention when you want to include a
painting or a print to your collection?
Klasik anlamda satın aldığım ilk
sanat eserim dövmesini de üzerimde
taşıdığım İranlı bir hattata ait.
Sonrasında Tuncay Şevketoğlu’nun bir
galata köprüsü tablosu takip etti.
Bir tablo veya baskıyı
koleksiyonunuza dahil etmek
istediğinizde dikkat ettiğiniz, sizin ilginizi
çeken özellikler ne oluyor?
Açıkçası bende uyandırdığı duyguya
bakıyorum. Onun dışında tarzını
beğenip keyifle takip ettiğim sanatçılar
var, bir kere o duyguyu yakalayınca
her eserinde kendinizden bir şey
bulabiliyorsunuz.
In classical meaning the first artwork
that I bought belongs to an Iranian
calligraphist whose tattoo is on my
body. After that a Galata Bridge painting
of Tuncay Şevketoğlu followed.
I look at the feeling- what it makes
me feel like. Sometimes a drawing or a
color which I feel far away makes me
feel really close. Except this, there are
artists that I follow whose style I like.
When you catch the feeling, you can find
something from yourself every time.
Where and in what way do you
prefer to give a place to the editions that
you buy in your life?
Sometimes I buy editions for my
home, and sometimes I buy them as
presents to my close friends on special
occasions.
Mixer Editions ile tanışmanız nasıl
gerçekleşti?
How did you learn about Mixer
Editions?
2013 Aralık’ta Saliha Yılmaz ile
yaptığımız bir Artwalk İstanbul turunda
Mixer ile tanıştım. Galeri o zaman
Tophane’deydi, sergi gezerken içeride
edisyon bölümünde duvara asılı bir
resim beni etkiledi, Ko Machiyama adlı
sanatçının “İstikamet” isimli eseriymiş.
O günden beri herhalde edisyon satın
alma amacıyla en çok kullandığım
platform da Mixer oldu. Bunda Mixer
ekibinden Serhat Cacekli’nin de
pozitif etkisi vardır, sağ olsun bütün
siparişlerimi son dakika olanlar dahil,
özenle hazırlayıp her seferinde bizzat
kendisi elden teslim etti.
I heard about Mixer in an Artwalk
İstanbul tour with Saliha Yılmaz in
December 2013, when the gallery was
in Tophane. While we were visiting
the exhibition, a print in the editions
attracted me and I immediately asked
its name. It was “Ko MachiyamaDestination.” At that moment I wanted
to buy it. Since that day, Mixer has
become the platform that I visited again
and again mostly to buy editions. Serhat
Cacekli from Mixer team has a positive
impact on this as well. Thanks to him all
of my orders - including the last minute
ones - were prepared and delivered
carefully by him.
Edisyonlu baskılar hakkında
ne düşünüyorsunuz? Sanatçıya ve
koleksiyonerlere ne tür avantajlar
sağlıyor?
Edisyonlu baskılar sanatı ulaşılabilir
kılmak noktasında çok önemli. Ayrıca
yerli ve yabancı birçok yeni sanatçıya da
ulaşma imkânı veriyor.
What do you think about edition
prints? What kind of advantages do they
provide for artists and collectors?
Edition prints are very important to
make art accessible. In addition, it gives
an opportunity to reach both local and
foreign artists.
BİYOGRAFİLER
BIOGRAPHIES
Jessica Albarn
d. 1971, Londra. Londra’da Middlesex
Üniversitesi’nde heykel, resim, çizim ve özgün
baskı eğitimi aldı. Modus Design Co, Helmut
Lang ve Oasis ile moda tasarımı üzerine
işbirlikleriyle Jessica, büyülü çocukluğuyla
bağlantılarını taçlandırıyor.
b. 1971, London, Jessica Albarn is a fine artist
having studied sculpture, painting, drawing
and printmaking at Middlesex University in
London. A fashion design collaborator with
Modus Design Co., Helmut Lang and Oasis,
Jessica prizes a connection with the magical
time of childhood.
Joakim Allgulander
d. 1965, Stockholm, çalışmalarını ve
yaşamını Londra’da sürdürüyor. Allgulander
Stockholm’deki National College of Arts and
Crafts’ta eğitim aldı. İsveç’in en bilinen çağdaş
sanatçılarından biri olan Allgulander, duygu ve
merak uyandıran eserler yaratıyor.
b. 1865, Stockholm, lives and works in London.
Allgulander studied at the National College
of the Arts and Crafts in Stockholm. One of
Sweden’s most renowned contemporary artists,
Allgulander creates work that evokes both
emotion and curiosity.
Chiho Aoshima
d. 1974, Tokyo. Chico Aohima, Hosei
Ünivestiesi Ekonomi Bölümü’nden mezun
olmuş, ve sanat eğitimi almamıştır. Kendi
kendine Illustrator programını nasıl
kullanacağını öğrenmiş ve bu medyaya aşık
olmuştur. İlk gösterisi, Murakami’nin Tokyo
Girls Bravo’ya katıldıktan sonra Murakami’nin
fabrikasında çalışmaya başladı.
b. 1974, Tokyo. Not formally trained in art,
Aoshima graduated from the Department of
Economics at Hosei University. She taught
herself how to use Illustrator and began to fall
in love with the medium. After participating in
her first show, Murakami’s Tokyo Girls Bravo,
she began to work in Murakami’s factory.
Danny Augustine
d. 1986, Hackney. Augustıne East London
Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar okudu. Halen
Royal College of Art’ta baskı ve resim üzerine
yüksek lisans yapmakta olan Dany’nin işleri
ağırlıklı olarak kimlik ve cinsiyet, erkek, kadın,
transeksüel ya da homoseksüel gibi günümüz
toplumunun tartıştıklarını konu alıyor.
b. 1986, Hackney. Augustine studied Fine Art
at the University of East London. Currently
studying for a MA in printmaking at the
Royal College of Art, Danny’s work deals
predominantly with ideas of identity and
gender, and how it is portrayed in today’s
society, be it male, female, transgender or
homosexual.
Adam Bridgland
d. 1979, Londra. 2006 yılında Royal College
of Art’tan mezun olan Adam İngiltere,
Amerika, Avrupa ve Asyada pek çok sergi açtı.
British Museum, V&A, UBS, Boeing Asia ve
Debbie Harry Adam’ın kolleksyonerlerinden
bazılarıdır. Temmuz 2009’da Commissions East
tarafından ilk büyük kamusal sanat komisyonu
ile ödül aldı. O zamandan beri, YouTube,
Heal’s, Airnimal Bikes, SmartLIFE, Jacuzzi ve
Eastern Payillions gibi önemli projelerde çalıştı.
b. 1979, London. Since graduating from the
Royal College of Art in 2006, Adam has
exhibited at widely in the UK, America, Europe
and Asia. The British Museum, the V&A, UBS,
Boeing Asia, and Debbie Harry are just some
of the collectors of Adam’s work. In July 2009
Adam was awarded his first major public art
commission by Commissions East. He has
since gone to complete a number of important
projects, including work for YouTube, Heal’s,
Airnimal bikes, SmartLIFE, Jacuzzi and Eastern
Pavilions.
Adam Hayes
Adam Hayes, İngiltere’de çalışan bir sanatçı,
illüstratör ve tasarımcıdır. 2006 yılında Royal
College of Art’dan mezun olduğundan beri
kendisi, arkadaşları ve her geçen gün büyüyen
müşteri listesi için pek çok farklı projede
çalışıyor. En çok eliyle icra ettiği tipografileri
ile bilinen Adam, bunların yanında güzelce
detaylandırılmış çizgi çizimleriyle girift ve
imgesel haritalar yaratıyor.
Adam Hayes is an artist, illustrator and
designer, currently working from his quiet
studio in England’s Peak District. In 2006
he graduated from The Royal College of Art
and has since worked on various projects for
himself, his friends and for a growing list of
clients worldwide.
Best known for his hand rendered typography,
Adam also creates intricate and imaginative
maps alongside beautifully detailed line
drawings.
Thomas Jenkins
d. 1983, Wales. Jenkins Londra’da çalışıp
yaşamaktadır. 2012 yılında Slade’den yüksek
dereceyle güzel sanatlardan mezun oldu.
İşleri uluslararası alanda sergilenen Jenkins,
Avrupa’da bir dizi konuşmalara ve atölye
çalışmalarına katıldı. Thomas’ın Jealous
Ödülü’ne sahip edisyonlu baskısı Victoria &
Albert Müzesi Kalıcı Baskı Koleksiyounu’nda
yer alıyor.
b. 1983, Wales. Jenkins lives and works in
London. He graduated in 2012 at Slade with
a distinction MA Fine Art. He has exhibited
internationally and has participated in a
number of European talks and workshops.
Thomas’ Jealous Prize print edition is now held
in the Victoria & Albert Museum Permanent
Print Collection.
Samson Kambalu
d. 1975, Malawi. 1999’da Malawi’s Chancellor
College Üniversitesinden mezun oldu ve
ardından 2003 yılında güzel sanatlar yüksek
lisansını Nottingham Trent Üniversitesi’nde
tamamladı. İngiltere ve Hollanda’da karma
sergilerine katıldı.
b. 1975, Malawi. He graduated from the
University of Malawi’s Chancellor College,
Zomba in 1999 and completed his MA in Fine
Art at Nottingham Trent University in 2003.
He has exhibited in group shows in the UK and
The Netherlands.
Olivia Kemp
Olivia Kemp Wimbledon College of Arts Çizim
Master programından mezun oldu, halen
The Princess Drawing School’da ‘Çizim Yılı’
programını tamamlamaktadır. Plog dergisinde
yayınlanan eserleri, Bargehouse (Oxo Toewr
Wharf), Ulusal Galeri (National Gallery) ve
Taplin Galeri dahil olmak üzere İngiltere
çapında pek çok yerde sergilendi. Londra
metrosu genelinde sergilenen Art Below Kamusal Sanat Kampanyası’na seçilen genç
sanatçılardan Olivia’nın “Madeleine’s View”
adlı eseri 2013 yılında Hyde Park istasyonunda
sergilendi. Olivia’nın Jealous Ödülü’nü alan
edisyonlu baskısı ise Victoria & Albert Müzesi
Kalıcı Baskı koleksiyonunda yer alıyor.
Olivia Kemp graduated from Wimbledon
College of Arts with an MA in Drawing, she
is currently completing ‘The Drawing Year’
programme at The Princes Drawing School.
Her work has featured in Plog Magazine and
has been exhibited across the UK, including at
Bargehouse (Oxo Tower Wharf), The National
Gallery and the Taplin Gallery amongst others.
Olivia was also one of a selection of new artists
whose work was on display across the London
Underground as part of the Art Below public
art campaign when her piece Madeleine’s View
was displayed at Hyde Park Station in April
2013. Olivia’s Jealous Prize print edition is
now held in the Victoria & Albert Museum
Permanent Print Collection.
Elizabeth Magill
d. 1959, Ontario. Kuzey İrlanda’da büyümüş
olan Magill, Londra’da çalışıp yaşamaktadır.
80’lerin ortalarında eserlerini sergilemeye
başladı. Magill, dünya çapında Hugh Lane
Gallery, Dublin; İngiltere Sanat Konseyi;
Kuzey İrlanda Sanat Konseyi; Ulster Museum,
Belfast; Southampton City Art Gallery; British
Council ve National Gallery of Australia
İrlanda Modern Sanatlar Müzesi de dahil olmak
üzere birçok kamu ve özel koleksiyonda temsil
ediliyor. 2011 yılında Royal Academy of Sunny
Dupree Ödülüne layık görüldü.
b. 1959, Ontario. Magill grew up in Northern
Ireland but lives and works in London. She
began exhibiting in the mid-1980s. Magill
is represented in many public and private
collections worldwide including those of the
Irish Museum of Modern Art; the Hugh Lane
Gallery, Dublin; the Arts Council of England;
the Arts Council of Northern Ireland; Ulster
Museum, Belfast; Southampton City Art
Gallery; the British Council and the National
Gallery of Australia. She was awarded The
Royal Academy Sunny Dupree Award in 2011.
Juliana Manara
d. 1983, Sao Paulo. Sosyal Araştırmalar
ve Uluslararası Politika okurken fotoğrafa
yönelik becerilerini keşfetmesiyle gazete ve
dergilerde belgesel fotoğrafçısı olarak çalışmaya
başladı. 2009’da Manara Paris’e Fotoğraf
alanında yüksek lisans yapmak için taşındı
ve burada fotoğrafçılığıyla kendini ıspatlamış
fotoğrafçılardan öğrenme ve sonrasında kendi
stilini geliştirme fırsatını yakaladı. Juliana,
2010’dan beri Londra’da yaşamaktadır.
Eserleri uluslararası sergilerde ve Wendy
Asher (“Exit Through the Gift Shop, 2010”
Banksy belgeselinde önemle belirtilen ünlü
özel koleksiyoncu) ve Fransa’nın prestijli
kütüphanesi National Library dahil çok
sayıda özel ve kurumsal koleksiyonlarda yer
almaktadır.
b. 1983, Sao Paulo. Manara studied Social
Communications and International Politics.
It was during her degree that she discovered
her photographic skills and began work as a
documentary photographer for newspapers and
magazines. In 2009, Manara moved to Paris to
study for a Masters in professional photography
and it was there that she had the opportunity
to learn from established photographers and
later develop her own style. Juliana has been
based in London since 2010. Her work has
been exhibited internationally and is part of
numerous private and corporate collections
including Wendy Asher (famous private
collector featured at Banksy Documentary “
Exit Through the Gift Shop, 2010”) and the
prestigious National Library of France.
Lucy McLauchlan
d. 1978, Birmingham. Eserleri Hidden Tracks,
Hand to Eye, Creative Review, Graphic
International, DPM, Graphic Britain, IdN
magazine, Modart, Relax ve Plus81 gibi
dergilerde yayımlanmıştır. Londra’daki ilk
solo sergisi olan Expressive Deviant Phonology
Aralık 2007’den Ocak 2008’e kadar Soho’da
LAZ. Inc’te sergilenmiştir. Eserleri Avrupa,
Japonya ve Avustralya’daki galerilerde
sergilenmektedir. Temmuz 2010’da ise
Birmingham Central Library’de üç katlı kuşları
boyamıştır.
b. 1978, Birmingham. Her work has appeared
in magazines including Hidden Tracks, Hand
to Eye, Creative Review, Graphic International,
DPM, Graphic Britain, IdN magazine, Modart,
Relax and Plus81. In 2001, she and Beat 13!
had an exhibition at the Horse Hospital arts
venue in central London. Her first solo London
show, Expressive Deviant Phonology, ran from
December 2007-January 2008, at LAZ.inc
in Soho. Her work has also featured in other
galleries in Europe, Japan and Australia. In July
2010, she painted three multi-storey birds on
Birmingham Central Library.
Takashi Murakami
d. 1962, Itabashi. Şu an Asaka, Saitama
ve Brookyn arasında yaşayıp çalışmalarını
sürdürüyor. Murakami Tokyo Sanat
Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Okulunda
lisanstan mezun olduktan sonra Tokyo Sanat
Üniversitesi’inde doktoraya katıldı. New
York’ta Gagosian Galeri ve Paris’te Galeri
Perrotin tarafından temsil edildi. Eserleri, Los
Angelas Çağdaş Sanat Müzesi,Houston Güzel
Sanatlar Müzesi, Boston Güzel Sanatlar Müzesi,
Chapel Hill Kuzey Carolina Üniversitesi’nde
Acland Sanat Müzesi, Cambridge Harvard
Üniversitesi Sanat Müzesi, Doğu Lansing
Michigan State Üniversitesi’nde Kresge Sanat
Müzesi, Los Angelas’ta LA County Sanat
Müzesi, Avustralya Brisbane’da Queensland
Sanat Galerisi ve Miami Rubell Family
Collection gibi çeşitli müze ve kurumların kalıcı
koleksiyonlarına girmiştir.
b. 1962, Itabashi. Now lives and works
between Asaka, Saitama and Brooklyn.
Murakami attended Graduate School of Fine
Arts (Ph.D.), Tokyo National University of
Fine Arts and Music, Graduate School of Fine
Arts, Tokyo National University of Fine Arts
and Music. He is represented by Gagosian
Gallery, New York and Galerie Perrotin,
Paris, France. His works have been selected
for permanent collections such as Museum
of Contemporary Art, Los Angeles, Museum
of Fine Arts, Houston, Museum of Fine Arts,
Boston, Ackland Art Museum at the University
of North Carolina, Chapel Hill, Harvard
University Art Museums, Cambridge, Kresge
Art Museum at Michigan State University, East
Lansing, Takashi Murakami in the Los Angeles
County Museum of Art Database, Los Angeles,
Queensland Art Gallery, Brisbane, Australia
and Rubell Family Collection, Miami.
Marc Quinn
d. 1964, Londra. Halen Londra’da yaşayıp
çalışmakta. 1985’te Cambridge Üniversitesi’nde
Sanat Tarihinden mezun olan sanatçının
sergileri son sergileri ise Frozen Waves, Broken
Sublimes, Somerset House, Londra (2015); The
Toxic Sublime, White Cube, Londra (2015);
History Painting, Box, Berlin (2015); Violence
and Serenity, Centro de Arte Contemporáneo
(CAC), Málaga (2014); Aklın Uykusu, ARTER,
İstanbul (2014); Held by Desire, White Cube,
Hong Kong (2013)’ta gerçekleşti.
b. 1964, London. Still lives and works in
London. He graduated History of Art,
University of Cambridge(BA) in 1985. His
exhibitions include Frozen Waves, Broken
Sublimes, Somerset House, London(2015); The
Toxic Sublime, White Cube, London (2015);
History Painting, BOX, Berlin (2015) ; Violence
and Serenity, Centro de Arte Contemporáneo
(CAC), Málaga (2014), The Sleep of Reason,
ARTER Space for Art, Istanbul (2014); Held by
Desire, White Cube, Hong Kong (2013).
Rowan Ottesen
Rowan Ottosen 2014 yılında Camberwell
College of Arts’dan grafik tasarımcı olarak
mezun olmuştur.
Rowan Ottosen graduated with Bachelor of
Arts degree in Graphic Design, Camberwell
College of Arts 2014.
Alessandra Paglialonga
d. 1975, Londra. Italyan sanatçı, Paglialonga
güzel sanatlar derecesini aldıktan sonra Artists’
Collective ile birlikte Pop Colors isimli bir
sergiye katılmıştır.
b. 1975, London. Italian artist completed a
fine art degree and went on to exhibit with an
Artists’ Collective called Pop Colors.
Bobby Pearce
İllüstrasyon ve baskı sanatçısı Bobby Pearce
sanat yaşamını Londra’da sürdürüyor.
Bobby Pearce is an illustrator and print maker
who lives and works in London.
Frances Richardson
Royal Collage of Art’da eğitim alan Frances
Rechardson, 2006’da Güzel Sanatlar Heykel
bölümünden master derecesi ve “2006 en
iyi Mezuniyet Sergisi” için sunulan Conran
ödülüyle mezun oldu. Richardson’ın sergileri
Londra V&A Müzesi, ABD Houston, UK and
the Museum of Fine Art ‘da çalışmaları kişisel
ve kamusal koleksiyonlar kapsamında hem
ulusal hem uluslararası platformda sergilendi.
Frances Richardson studied at the Royal
College of Art, graduating in 2006 with MA in
Fine Art Sculpture - presented with the Conran
Award for overall best graduate exhibition
of 2006. Richardson exhibits both nationally
and internationally, her work is in private and
public collections including the V&A Museum,
London, UK and the Museum of Fine Arts in
Houston, USA.
Paul Schneider
Paul Schneider lisans eğitimini Royal
Academy of Art’da, yüksek lisans eğitimini ise
Camberwell Art College’da tamamladı. Bugüne
kadarki sergileri içerisinde Hanging Out to
Dry, Ierwood Project Space, London (solo),
Hydrogen Clip, MilMa, V&A Lates, ArtLicks
ile MilMa Victoria and Albert Museum,
bulunuyor.
Paul Schneider studied for his Postgraduate
Diploma at the Royal Academy of Art and
for his BA at Camberwell, UAL. His previous
shows include Hanging Out To Dry, Jerwood
Project Space, London (solo), Hydrogen Clip,
MilMa, V&A Lates, ArtLicks with MilMa
Victoria and Albert Museum.
Seza Bali
d. 1982, İstanbul. İstanbul’da yaşıyor ve
çalışıyor. George Washington Üniversitesi’nden
Lisans ve San Francisco Sanat Enstitüsü’nden
de Yüksek Lisans diplomasını aldı. Eserleri
uluslararası alan da dâhil İstanbul, Elipsis
Galeri; Fort Collins, Güzel Sanatlar
Fotoğrafçılık Merkezi, San Francisco; Togonan
Galeri ve San Francisco Hava limanı Müzesi,
Amsterdam, GÖRÜNMEYEN Fotoğraf Fuarı;
2012 ve 2013’te Contemparary İstanbul’da
sergilendi. 2007 yılında Türk Fotoğrafçılığında
Genç Yetenek olarak tanındı ve 2010 yılında SF
Bay Guardian tarafından Bay Area fotoğrafçısı
olarak not edildi.
b. 1982, Istanbul. She lives and works in
Istanbul. Received her MFA from San Francisco
Art Institute and BA in Fine Arts from The
George Washington University. Her work has
been exhibited internationally including in
Elipsis Gallery, Istanbul; The Center for Fine
Art Photography, Fort Collins, CO; Togonan
Gallery and San Francisco Airport Museum,
San Francisco, CA; UNSEEN Photo Fair,
Amsterdam; Contemporary Istanbul 2012 and
2013. She was recognized as a Young Talent
in Turkish Photography in 2007 and as a Bay
Area photographer to note by SF Bay Guardian
in 2010.
b.1984, Istanbul. Büyüktaşçıyan lives and
works in Istanbul. Graduated from Marmara
University, Faculty of Fine Arts, Painting
department in 2006.
Burçak Bingöl
Selected exhibitions she participated in include:
56th Venice Biennale, Armenian Pavillion,
Venice (2015), Century of Centuries, SALT,
Istanbul (2015), Fishbone, State of Concept,
Athens (2015), The Jerusalem Show, Jerusalem
(2014), The Land Across the Blind, Galeri
Mana, Istanbul (2014), In Situ, PiST///, Istanbul
(2013), Envy, Enmity, Embarrassment, ARTER,
Istanbul (2013), Blur, Weltraum, Munich
(2012), Reflecting on Reflection, Galeri Mana,
Istanbul (2012), Looking for Somewhere
to Land, Stockholm (2012), The Afternoon
Odyssey, SALT, Istanbul (2012), Worthy
Hearts, Yerevan (2011).
d. 1976, Görele. İstanbul’da yaşayıp
çalışmaktadır. Bazı kişisel sergileri ve sunumları:
Solo Sunum (Volta NY, New York, 2015),
Araba Sevdası (Galeri Zilberman, 2014), ve
Solo Sunum (Art Basel, Hong Kong, 2014);
karma sergileriyse: ON (Baksı Müzesi, Bayburt,
2015) ve Benimle Kal! (Apartman Projesi,
Berlin, 2014). Küratör olarak Ankara-Goethe
Enstitüsü’nde ve Cda-Projects’te(şimdi: Galeri
Zilberman)sergiler organize etmiştir. Çalışmaları
çeşitli müzelerin yanında Avrupa, Amerika
ve Orta Doğu’daki özel koleksiyonlarda yer
almaktadır.
b.1976, Görele. She lives and works in
Istanbul. She has been included in many group
exhibitions. Her solo exhibitions include: Solo
Presentation (Volta NY, New York, 2015),
A Carriage Affair (Galeri Zilberman, 2014)
and Solo Presentation (Art Basel, Hong Kong,
2014); and her group exhibitions include: TEN
(Baksı Museum, Bayburt, 2015) and Stay with
Me (Apartment Project, Berlin, 2014). She has
curated shows at Goethe Institut, Ankara and
Cda-Projects Gallery, Istanbul (now Galeri
Zilberman). Her work is in many private and
public collections in the US, Europe and the
Middle East.
Hera Büyüktaşçıyan
d. 1984, İstanbul. İstanbul’da yaşıyor ve
çalışıyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu.
Büyüktaşçıyan’ın seçili sergileri içerisinde 56.
Venedik Bienali, Ermenistan Pavyonu, Venedik
(2015), Yüzyılların Yüzyılı, SALT, Istanbul
(2015), Fishbone, State of Concept, Atina
(2015), The Jerusalem Show, Kudüs (2014),
Körler Ülkesinin Karşısında, Galeri Manâ,
İstanbul (2014), IN SITU, PiST///, İstanbul
(2013), Haset, Hüsumet, Rezalet, ARTER,
İstanbul (2013), Blur, Weltraum, Münih
(2012), Yansıma Üzerine Düşünceler, Galeri
Manâ, İstanbul (2012), Looking for Somewhere
to Land, Stockholm (2012), The Afternoon
Odyssey, SALT, İstanbul (2012), Worthy
Hearts, Erivan (2011).
Leyla Hancı
d. 1983, İstanbu. Halen İstanbul’da yaşıyor ve
çalışıyor. 2002’de Yıldız Teknik Üniversitesi
MYO - Serigrafi Baskı Bölümünden, 2007’de
Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi
- Resim Bölümü’nden, 2011’de Ankara Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Pedagoji
Eğitimi’nden mezun oldu. Katıldığı sergiler:
13.Şefik Bursalı Resim Yarışması Sergisi,
Ankara Resim ve Heykel Müzesi (2013);
RHMD 4. Uluslararası Özgünbaskı Resim
Sergisi, MSGÜ Tophane-i Amire Kültür ve
Sanat Merkezi, İstanbul (2011)
b. 1983, Istanbul. Lives and works in Istanbul.
She graduated from Yıldız Technical University,
Serigraphy Department in 2002, also Marmara
University of Fine Arts, Painting Department
in 2007 and Ankara Gazi University, Institute
of Educational Sciences,Pedagogical Formation
in 2011. Her exhibitions include 13. Şefik
Bursalı Painting Competition Exhibition,
Ankara Painting and Sculpture Museum (2013),
Painting and Sculpture Museum Association,
4. International Printmakıng and Painting
Exhibition, Mimar Sinan University Tophane-i
Amire Culture Center, İstanbul (2011)
ÖZLEM DEMİREL
d. 1971, İstanbul. Londra´da yaşıyor ve
çalışıyor. 2013 yılında Londra Kensington
and Chelsea College, Güzel Sanatlar Diploma
Programını bitirdikten sonra 2014 yılında
Londra Chelsea College of Art and Design,
Güzel Sanatlar Yüksek Lisans Program’ından
mezun oldu. Katıldığı Sergiler: ART15, Jealous
Gallery, Olympia, Londra(2015); Affordable
Art Fair, Contemporary Collective, Battersea
Park, Londra(2015); MA Fine Art Degree Show,
Chelsea College of Art and Design, Londra
(2014); Sightlines, Performans, Cookhouse
Gallery, Londra(2014); Chelsea Salon Series,
Converse Projesi Alani, Peckham, Londra
(2014). Aldığı bazı ödüller: Jealous Galerisi
Print Ödülü ve artist residency (2015); Peter
Stanley Ödülü, Hortensia Galerisindeki en
başarılı iş ödülü (2013).
b. 1971, Istanbul. She lives and works London.
She finished Kensington and Chelsea College of
Fine Arts Programme at London in 2013 then
graduated Chelsea Collage of Art and Design at
London (MA) in 2014. Her exhibiton: ART15,
Jealous Gallery, Olympia, London(2015);
Affordable Art Fair, Contemporary Collective
Gallery, London (2015); MA Fine Art Degree
Show, Chelsea College of Art and Design,
London (2014); Sightlines, Performance,
Cookhouse Gallery, London (2014); Chelsea
Salon Series, Converse Project Space, Peckham,
London (2014) Her awards include Jealous
Gallery Graduate Print Prize for Chelsea
College of Art and artist residency (2015); Peter
Stanley Prize for the most outstanding work at
Hortensia Gallery (2013).
Işıl Eğrikavuk
d. 1980, İzmit. Boğaziçi Üniversitesi Batı
Dilleri ve Edebiyatı’ndan mezun oldu ve
The School of The Art Institute Chicago’da
görsel sanatlar masterını tamamladı. 2008
yılında İstanbul’a dönen Eğrikavuk, Boğaziçi,
Sabancı ve Bilgi Üniversitesi’nde çağdaş sanat
ve medya alanlarında ders verdi. Katıldığı
sergiler ve performanslarının bazıları: Art
of Disagreement, Salt Ulus, Ankara, (2015),
Everything You Want to Know About Love and
Contemporary Art, Performance-İKSV Istanbul
(2015), Infamous Library, Solo Exhibition,
Rampa Gallery, İstanbul (2014), 11th Sharjah
Biennial, Sharjah (2013), Reverse Corner, Solo
exhibition, Egeran Gallery, Istanbul (2013),
Change Will Be Terrific, Salt Istanbul (2012),
Home Istanbul, Sao Paolo (2012), ISEA-10,
Ruhr-Germany (2010), 11th Istanbul Biennial
(2009), Endgame, South Korea (2009).
b. 1980, İzmit. Studied literature at Boğaziçi
University (Istanbul) then went to The School
of The Art Institute of Chicago for her MFA in
Performance Art. She moved back to Istanbul
in 2008 and since then she is art teaching
art and media at Istanbul Bilgi University.
Selected exhibitions and performances: Art
of Disagreement, Salt Ulus, Ankara (2015),
Everything You Want to Know About Love and
Contemporary Art, Performance-İKSV Istanbul
(2015), Infamous Library, Solo Exhibition,
Rampa Gallery, İstanbul (2014), 11th Sharjah
Biennial, Sharjah (2013), Reverse Corner, Solo
exhibition, Egeran Gallery, Istanbul (2013),
Change Will Be Terrific, Salt Istanbul (2012),
Home Istanbul, Sao Paolo (2012), ISEA-10,
Ruhr-Germany (2010), 11th Istanbul Biennial
(2009), Endgame, South Korea (2009).
Merve Kılıçer
d. 1987, İstanbul. İstanbul’da yaşıyor ve
çalışıyor. Kılıçer ayrıca İstanbul merkezli
sanatçı kolektifi KABA HAT’ın bir üyesidir.
14. İstanbul Bienali’nde Büyük Ada Halk
Kütüphanesi’nde işleri sergilendi. KABA HAT
ile Mesai Saatleri Arasında, Onur Gökmen
Atölye, Ankara (2012); KABA HAT ile Ben
Mal Sahibiyim, Fatma Belkıs & Yaprak Kırdök
Atölye, İstanbul (2012) ve Kooperatif, Sabancı
Üniversitesi SSBF Sanat Galerisi, İstanbul
(2011) bulunuyor.
b. 1987, Istanbul. Lives and works in Istanbul.
Kılıçer is also a member of the Istanbul-based
artist collective KABA HAT. Her works have
been exhibited in the 14th İstanbul Biennale
at Buyuk Ada at the Public Library. Recent
exhibitions include Trümmer auf Trümmer
(with KABA HAT), Apartment Project, Berlin
(2013); After the Working Hours (with KABA
HAT), Onur Gökmen Atelier, Ankara (2012);
I am the Property Owner (with KABA HAT),
Fatma Belkıs & Yaprak Kırdök Atelier, Istanbul
(2012) and Cooperative, Sabanci University
FASS Art Gallery, Istanbul (2011).
Gül Kozacıoğlu
d.1976, Ankara. Danimarka Kopenhag’da
büyüdü. Boğaziçi Üniversitesi’nde Felsefe
okuduktan sonra yükseköğrenimini ODTÜ’de
Tasarım Felsefesi üzerine yaptı. 2000’den beri
İstanbul, Kopenhag ve New York arasında
çalışıyor, görsel ve işitsel medyanın yanında
fotoğrafı da kullanarak yerleştirme ve
performans içerikli sergiler gerçekleştiriyor.
b. 1976, Ankara. Raised in Copenhagen,
Denmark. She studied Philosophy at Boğaziçi
University, and later Philosophy of Design at
METU in Turkey. Since 2000, she has worked
between Istanbul, Copenhagen and New
York, within visual and aural media, utilizing
photography in her exhibitions, installations
and performances.
Denİz Köse
d. 1981, Eskişehir. Anadolu Üniversitesi’nde
öğretim görevlisi olan sanatçı Eskişehir’de
yaşıyor ve çalışıyor.
b.1981, Eskişehir. Teaching in Anadolu
University, lives and works in Eskişehir.
Ilgın Seymen
d.1980, İstanbul. 2002’de Marmara Güzel
Sanatlar Fakültesi, Heykel bölümünden mezun
oldu. 2004-2007 tarihleri arasında Fulbright
eğitim bursu ile gittiği San Francisco Academy
of Art Üniversitesi Heykel bölümünde yüksek
lisansını tamamladı. “Nothing Presonal” isimli
İlk kişisel sergisini 2007’de San Francisco,
Melting Point Gallery’de açtı. 2008’de
Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi
ortaklığıyla düzenlenen Frankfurt Artist in
Residency programına davet edildi. Atölye
çalışmalarını 2008-2010 tarihlerinde İstanbul
ArtCenter programı çatısı altında sürdürmüş
ve aynı zamanda Apartman Projesi’nin
yürüttüğü, uluslararası sanatçılarla işbirliği ile
oluşturulan çalıştaylarda yer almıştır. 20112016 ArtON İstanbul tarafından temsil edilen
sanatçı, üretimini bağımsız olarak İstanbul’da
sürdürmektedir.
b.1980, Istanbul. After studying sculpture
at the Marmara University of Istanbul, she
received Fulbright Scholarship and attended
the MFA Sculpture program at the Academy
of Art University in San Francisco. Artist had
her first solo exhibition “Nothing Personal”
at the Melting Point Gallery, San Francisco
in 2007. In 2008, Ilgın Seymen was invited
to the Frankfurt Artist in Residence program
organized in partnership with Platform Garanti
Contemporary Art Center. Between 2008 and
2010 she continued her studio works within
ArtCenter Istanbul studio program, and also
took part in collaborative workshop projects
with international artists directed by Apartment
Project. Artist has been represented by ArtOn
Istanbul between 2011 - 2016, and currently
works independently in Istanbul.
Beyza Uçak
d. 1989, İstanbul. Beyza Uçak çalışmalarını
Londra’da sürdürüyor. 2013 yılında Central
St.Martin’s School of Art and Design, Grafik
Tasarım bölümünü bitirdikten sonra aynı
okulda burslu olarak okuduğu İletişim Tasarımı
yüksek lisans programından 2015 yılında mezun
oldu.
b.1989, İstanbul. Beyza Uçak lives and works
in Istanbul. After completing her Bachelor’s
Degree at Central St.Martin’s School of Art and
Design, Graphic Design, she graduated from
Central St.Martin’s School of Art and Design,
with an MA degree from Communication
Design, with Vice Chancellor’s scholarship.
Hwa Seon Yang
Lisansını Seul’da resim üzerine yapan sanatçı
ikinci lisansını Central Saint Martins’de
tamamladı, doktorasını ise University of East
London da yaptı. Sanatçının hatıraların canlı
ve renkli bir yansıması olan suluboya ve kara
kalem eserleri Londra, Seoul , Hong Kong ve
Beijing de sergilerde yer aldı. Yanghwa 2013
yılında oldukça prestijli bir ödül olan Herbert
Smith Freehills & Works’ün finaline kalan son
adaylardandı. Konu eseri London Art Gallery,
Arbeit Gallery, KAIS Gallery ve Hong Kong da
sergilendi , şu anda Victoria & Albert Museum
da kalıcı baskı eserleri kolleksiyonunda yer
alıyor.
HwaSeon Yang, known as Yanghwa, is a South
Korean artist living and working in London.
Studying an MA in Painting in Seoul, she then
went on to earn a second MA in Fine Art from
Central Saint Martins, graduating in 2013. Her
next step is a Professional Doctorate course at
University of East London. Her works have
been exhibited in group shows across London,
Seoul, Hong Kong and Beijing. Yanghwa
was shortlisted for the prestigious Herbert
Smith Freehills& Works in Print Art Prize
in 2013, and has exhibited as par of Sweet
‘Art’ at Espacio Gallery, London’s Arbeit
Gallery (2013) and KAIS Gallery, Hong Kong
(2007). Yanghwa’s Jealous Prize print edition
is now held in the Victoria & Albert Museum
Permanent Print Collection.
sıraselviler cad.
no:35, 2. bodrum kat,
beyoğlu istanbul
+90 212 243 54 43 | www.mixerarts.com | [email protected]

Benzer belgeler

katalog

katalog Jamaika ve Mauritius da ihracat yaptığımız ülkeler arasına katıldı. Bu gelişmeye paralel olarak da LAV’ın 2015 yılı için ihracatında toplam %10 büyüme öngörüyoruz. 

Detaylı

Official Results Age Group

Official Results Age Group GBR TUR GBR TUR TUR TUR GBR TUR TUR TUR TUR TUR TUR TUR GBR

Detaylı

galeriler - Akbank Sanat

galeriler - Akbank Sanat HAKAN CİNGÖZ HAKAN CİNGÖZ RESİM SERGİSİ | HAKAN CİNGÖZ PAINTING EXHIBITION 17.12-11.01.2013

Detaylı