kalp hızı ve kan basıncı
Transkript
kalp hızı ve kan basıncı
86 Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 KALP HIZI VE KAN BASINCI: HİPERTANSİYON TEDAVİSİNE FARKLI PENCEREDEN BAKIŞ Dr. Uğur Canpolat, Dr. Enver Atalar Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Ankara Hipertansiyon toplumda sık görülen halk sağlığı sorunudur ve kardiyovasküler hastalıklar açısından major risk faktörüdür. Kalp hızı artışı yüksek kan basıncı ve hipertansiyon riskinde artış ile ilişkilidir ve hipertansif hastalarda ise kardiyovasküler riskin arttığının göstergesidir. Kalp hızı ve kan basıncı arasındaki önemli klinik ilişkilere rağmen, antihipertansif tedavi belirlenirken kalp hızı genellikle göz önünde bulundurulmaz. Bu durum kısmen hipertansiyon hastalarında kalp hızını azaltan tedavi stratejilerini destekleyen kanıtların yetersizliğine bağlıdır. Ek olarak, her ne kadar kalp hızı ve periferik kan basıncı arasında pozitif korelasyon olsa da, kalp hızı ve merkezi kan basıncı ters ilişkilidir. Özellikle beta blokerler, kalp hızını azaltan anti- hipertansif ilaçlar olmalarına rağmen, periferik kan basıncını azalttıkları kadar merkezi kan basıncını azaltmamaktadır. Günümüzde, aşikar kardiyak hastalığı olmayan hipertansif hastalarda artmış kalp hızı bir risk faktörü olmaktan öte risk belirteci olarak adlandırılmaktadır. Bu makalede kalp hızı ile kan basıncı ilişkisi ve hipertansiyon tedavisine olası etkileri ve kalp hızı artmış olan hastalarda kullanılabilecek tedavi seçenekleri irdelenmiştir. GİRİŞ durumlar varlığında belirli antihipertansif ilaç grupları spesifik olarak önerilmektedir5,6 . Diyabetik ve nefropatisi olan hastalarda özellikle anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri ya da anjiyotensin reseptör blokerleri (ARB) böbrek disfonksiyonundaki ilerleyişi ve son dönem böbrek hastalığı hızını azalttığı için önerilmektedir7,8. Benzer şekilde eşlik eden kalp yetersizliği ve KAH bulunan hastalarda beta bloker verilmesi de tüm nedenlere bağlı ölümü azaltmaktadır9. Mutlak kan basıncı değerleri de hipertansiyon hastalarında tedavi hedefi olarak göz önünde bulundurulmaktadır, kan basıncı belirgin yüksek olan hastalarda en az iki ilaç ile tedaviye başlanması önerilmektedir5,6. İlginç olarak, her ne kadar kalp hızı ile hipertansiyon gelişimi ve olumsuz kardiyovasküler sonlanımlar ilişkili olsa da, hipertansiyon tedavi kılavuzları antihipertansif ilaç seçiminde hastaların kalp hızını göz önünde bulundurmamaktadır. Bu makalemizde, kalp hızı ve kan basıncı ilişkisi ile kronotropik etkisi olan antihipertansif ajanların kan basıncı ve klinik sonlanımlara etkisi özetlenecektir. Hipertansiyon önemli bir halk sağlığı sorunu olup kardiyovasküler hastalıklar için çok iyi bilinen önlenebilir bir risk faktörüdür. Birleşik Devletler'de Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması anketi (NHANES) sonuçlarına göre hipertansiyon sıklığı erkeklerde %30.5 ve kadınlarda %28.5'tur1. 2012 yılında rapor edilen PatenT2 çalışması sonuçlarına göre ülkemizdeki hipertansiyon sıklığı da benzer şekilde erkeklerde %28.4 ve kadınlarda %32.3'tür2. Artan kan basıncı ile kardiyovasküler hastalıklar, inme ve son dönem böbrek hastalığı arasında sürekli bir ilişki bulunmaktadır3,4. Mevcut sıklığı ve önemli sonlanımları nedeniyle hipertansiyon tedavisi hem birinci basamak sağlık kurumları hekimlerini hem de hipertansiyon konusundaki uzmanları yakından ilgilendirmektedir. Günümüzde hipertansiyon tedavisinde klinisyenlerin elinde birçok ilaç seçeneği bulunmaktadır5,6. Güncel kılavuzlarda diyabet, proteinürik kronik böbrek hastalığı ve eşlik eden koroner arter hastalığı (KAH) ve konjestif kalp yetersizliği (KKY) gibi komorbid klinik Yazışma Adresi: Dr. Uğur CANPOLAT Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Ankara Tel: 0312 305 17 80 Fax:0312 305 17 81 Geliş Tarihi:21.05.2014 Kabul Tarihi:26.06.2014 Anahtar kelimer: Hipertansiyon, Kalp hızı, Antihipertansif tedavi (Türk Girişimsel Kard. Der. 2014;18:86-94) Kalp Hızı, Kan Basıncı ve Hipertansiyon Kalp hızının hem genel popülasyonda hem de kalp yetersizliği ya da KAH gibi komorbid durumları bulunan hastalarda prognostik değeri vardır, hatta KAH olan hastalarda kalp hızı önemli bir risk faktörüdür10-13. TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 Yapılan bir çalışmada kalp hızı > 80 atım/dk ile ilişkili olarak oluşan hemodinamik kuvvetlerin bireylerde koroner plak çatlamasında kritik rol oynadığı gösterilmiştir14. Diğer çalışmalarda kalp hızı > 70 atım/dk olan hastalarda kardiyovasküler ölüm riskinin istatistiksel olarak anlamlı derecede arttığı gösterilmiştir15, 16. Bu bulgulardan yola çıkarak KAH'da kalp hızının beta bloker ya da ivabradin gibi ajanlarla azaltılmasının mortaliteyi azalttığı gösterilmiştir17. Benzer olumlu kardiyovasküler sonlanımlar kalp yetersizliği olan hastalarda da kalp hızının azaltılması ile gözlenmiştir18,19. Bu nedenle güncel kalp yetersizliği kılavuzları bu hastalarda hedef kalp hızını 70 atım/dk olarak belirlemiştir20. Ancak bu konu hipertansiyonu bulunan hastalarda yeterince irdelenmemiştir. Kalp hızının hipertansiyon hastalarında ilaç seçiminde göz önünde bulundurulması gerektiğinin mantıksal temeli hipertansif hastalarda artmış kalp hızının yaygın bir özellik olduğu ve artmış kalp hızının hipertansiyon gelişimi ile ilişkisine dayanmaktadır21. HARVEST çalışmasında hipertansif hastaların %15'inde istirahat kalp hızı > 85 atım/dakika iken, yaklaşık %27 hastada ise > 80 atım/dakika olarak bildirilmiştir21. Ek olarak, çalışma süresince kalp hızının sürekli yüksek seyretmesi hastalarda farmakolojik tedavi gerektiren hipertansiyon gelişiminin güçlü öngördürücüsü bulunmuştur22. Fransa'da yapılan geniş ölçekli genel popülasyon kohortunda kalp hızı kan basıncı ile ilişkilidir, hipertansif bireyler normotansiflere göre daha yüksek kalp hızına sahiptir ve en yüksek kalp hızları orta-ciddi hipertansiyonu bulunan hastalarda saptanmıştır 23. İskoçya'da yapılan ve 4065 hipertansif hastanın alındığı bir gözlemsel çalışmada bazal kalp hızı eşik değeri 80 atım/dk alınarak hastalar izlem süresince düşük-düşük, düşük-yüksek, yüksekdüşük ve yüksek-yüksek olarak 4 gruba ayırmışlardır. Yaklaşık 2.5 yıllık izlem sonunda kalp hızını azaltan tedavinin kardiyovasküler sonlanımlar üzerinde bağımsız öngördürücü değerinin olmadığı ve izlem sırasındaki kalp hızı değişiminin (kalp hızı) kardiyovasküler sonlanımların bağımsız öngördürücü olduğu bildirilmiştir. Bu çalışma sonuçları, bazal kalp hızı > 81 atım/dk olan hipertansif hastaların tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin en yüksek olduğunu (39% artmış risk) ve istirahat kalp hızındaki her 1 atım/dk artış olması durumunda mortalite riskinin 1% arttığını göstermiştir. Artmış kan basıncı yanında, kalp hızı diğer kardiyovasküler risk faktörleri ile de ilişkili bulunmuştur. Atherosclerosis Risk in Communities (ARIC) çalışmasında yüksek kalp hızı ve düşük kalp hızı değişkenliği vücut kitle indeksi ve fiziksel Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı 87 aktiviteye göre düzeltme yapıldıktan sonra artmış diyabet riski ile ilişkili bulunmuştur24. İki klinik çalışmada aşikar kalp hastalığı olmayan hipertansif hastalarda farklı antihipertansif stratejiler karşılaştırılmış ve kalp hızının prognostik önemi araştırılmıştır. LIFE çalışmasında tüm hastalarda elektrokardiyografik olarak sol ventrikül hipertrofisi olup losartan ya da atenolol bazlı tedavi uygulanmıştır25. İstirahatte 10 atım/dk daha yüksek kalp hızı olan hastalarda kardiyovasküler ya da tüm nedenlere bağlı ölüm riski %25 artmıştır. Ek olarak, kalp hızı > 84 atım/dk olarak devam eden ya da izlem sürecinde gelişen hastalarda kardiyovasküler ve tüm nedenlere bağlı ölüm 2 kat daha yüksektir. VALUE çalışmasına alınan kardiyovasküler riski yüksek hastalarda bazal ve çalışma sırasında kalp hızı yüksek seyreden hastalarda kan basıncından bağımsız olarak kardiyovasküler olay ve tüm nedenlere bağlı ölüm sıklığı daha fazla oranda saptanmıştır26. Son olarak, kalp hızı > 80 atım/dakika olan prehipertansif hastalarda tüm nedenlere bağlı ölüm %50 artmış olarak bulunmuştur27. Özetle, artmış kalp hızı kan basıncı yüksekliği, yeni hipertansiyon gelişimi ve tüm nedenlere bağlı ölümle yakından ilişkilidir. Bununla birlikte, santral ve periferik kan basıncı değerleri göz önünde bulundurulduğunda kalp hızı ve kan basıncı ilişkisi karmaşık hale gelmektedir. Yukarıda bahsedilen çalışmalarda periferik kan basıncı ölçümü yapılmıştır. Önceki çalışmalarda santral kan basıncının olumsuz kardiyovasküler sonlanımlar ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Tipik ofis kan basıncı ölçümü periferden, çoğunlukla da brakiyel arterden, yapılmaktadır, ancak bu ölçüm vasküler kompliyanstaki belirgin değişkenliği hesaba katmaz. Dolayısıyla periferik ve santral ölçümler arasında 20 mmHg'ya kadar ulaşan farklılıklar olabilir28. Bu belirgin fark artmış kardiyovasküler riskin klinik işareti olarak santral kan basıncının saptanması konusunda ilgi odağı olmuştur. Santral basıncın ve nabız dalga hızının değerlendirilmesi vasküler ağ ve aortik sertlik konusuna farklı baçış açısı sağlamıştır. Karotid-femoral nabız dalga hızının ölçümü aortik sertliğin değerlendirilmesi için doğrulanmış ve girişimsel olmayan basit, güçlü ve tekrarlanabilir bir tekniktir29. İleri yaş, hipertansiyon, Afrikalı Amerikan etnik köken, diyabet ve erkek cinsiyet artmış nabız dalga hızının risk faktörleridir30. Nabız dalga hızı genel popülasyonda tüm nedenlere bağlı ölüm ve kardiyovasküler ölümlerin bağımsız öngördürücüsüdür31. Bir tarafta artmış nabız dalga hızı kardiyovasküler ve renal riskin basit bir belirteci olabilirken, diğer yandan santral kan basıncındaki 88 Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı artışa katkı sağlayarak da bu etkileri yapıyor olabilir. Santral arterler sertleştikçe nabız dalga hızı artar ve geri yansıyan dalgalar santral aortaya daha hızlı döner ve artmış santral basıncın etkisiyle ileri doğru olan dalgaların etkisini arttırır32. Nabız dalga hızı ile birlikte santral kan basıncı da kardiyovasküler sonlanımların ve tüm nedenlere bağlı ölümlerin bağımsız öngördürücüsüdür33. Gerçekte, santral nabız basıncı brakial nabız basıncına göre klinik olayları öngörmede daha önemli olabilir33. Kalp hızı ve kan basıncı ilişkisi periferde ve santralde farklı seyir izlemektedir. Yukarıda belirtildiği üzere, kalp hızı ve periferik kan basıncı arasında yakın ilişki bulunmaktadır. Bununla birlikte, birkaç çalışmada kalp hızı ve santral kan basıncı arasında ters ilişki olduğu gösterilmiştir. Ailesel hipertansiyonu olan hastaların çocuklarında kalp hızının augmentasyon indeksi ile ters ilişkisi gösterilmiştir34. Wilkinson ve arkadaşları35,36 pacing ile kalp hızının arttırılmasının augmentasyon indeksini ve santral sistolik kan basıncını azalttığını göstermiştir. Özetle, artmış kalp hızı yüksek periferik kan basıncı ile ilişkili iken, kalp hızı ile santral kan basıncı ve augmentasyon indeksi ters ilişkilidir. Bu değişken ilişki kalp hızını etkileyen antihipertansif ajan seçimini göz önünde bulundururken önemli terapötik etkilere sahiptir. Beta-Blokerlerin Kalp Hızı ve Kan Basıncı üzerine Etkileri: Günümüzde beta blokerler KAH ve kalp yetersizliği gibi ek komorbid durumların olması halinde hipertansif hastalarda terapötik seçenek olarak önerilmektedir6. Bu terapötik ajanlar kan basıncında düşüş sağlamanın yanında kalp hızını ve miyokardın oksijen ihtiyacını da azaltır. Yukarıda da belirtildiği üzere geleneksel beta blokerler periferik kan basıncını düşürürken santral kan basıncını düşürmedeki etkinliği azdır. Fosinopril ile karşılaştırıldığında atenolol periferik kan basıncını azaltmada eşit etkinliğe sahipken, augmentasyon indeksini azaltmadaki etkinliği fosinopril kadar yoktur37. Çapraz geçişli tasarlanan ve 32 hastanın alındığı bir çalışmada atenolol aortik sistolik kan basıncını ve augmentasyon basıncını azaltmada anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, kalsiyum kanal blokerleri ve diüretiklere göre daha az etkin bulunmuştur38. Toplam 393 esansiyel hipertansiyonu olan ve 5mg amlodipin ile kan basıncı kontrol edilemeyen hastaların alındığı EXPLOR çalışmasında, amlodipin-valsartan ya da amlodipin-atenolol kombinasyonları karşılaştırılmıştır. 24 haftalık izlemin sonunda, santral kan basıncı (p=0.013) ve augmentasyon indeksi (p<0.001) amlodipin-valsartan grubunda daha düşük saptanırken, brakiyel kan TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 basıncı değerleri her iki grupta da benzer bulunmuştur. Bu çalışmaların sonucuna göre geleneksel beta blokerler kalp hızını ve periferik kan basıncını azaltılsada, santral kan basıncını azaltmada etkinlikleri düşüktür. Bu düşük etkinlik nabız dalga hızı artmış hastalarda daha belirgindir32. Bu ilişki nabız dalga hızı yüksek olan yaşlılarda beta bloker kullanımı ile daha yüksek inme oranlarını açıklayabilir. 60 yaş altı nabız dalga hızı normal olan genç hastalarda ise tam tersi olumlu etki göstermiştir. Yakın zamanda yapılan ve vazodilatasyon özelliği olan yeni jenerasyon beta-blokerlerin kullanıldığı çalışmalarda hem kalp hızı hem de peripheral ve santral kan basıncının azaldığı gözlenmiştir. CENTRAL çalışmasında, Shah ve arkadaşları 39 karvedilol ile augmentasyon indeksinde belirgin azalma gözlerken, atenolol ile augmentasyon indeksinde anlamlı artış rapor etmiştir (karvedilol %-0.68 karşı atenolol %4.47). Brakiyel kan basıncındaki azalma her iki grupta da benzer bulunmuştur39. Nebivolol ile metoprololün karşılaştırıldığı ve 80 hastanın alındığı başka bir çalışmada da benzer sonuçlar bulunmuştur40. Bir yıllık izlem sonunda kalp hızı ve brakiyel kan basıncındaki azalma her iki grupta da benzer iken, santral kan basıncı ve nabız basıncındaki azalma nebivolol grubunda istatistiksel olarak daha belirgin gözlenmiştir. Vazodilatasyon özelliği de olan betablokerlerin santral kan basıncını nasıl daha etkin azalttığı tam olarak bilinmemektedir, ancak küçük arterlere etkileri nedeniyle nabız dalgası yansımasını azaltarak bu etkiyi yaptıkları öne sürülmektedir. Kalp Hızının Düşürülmesi - Klinik Çalışmaların Sonuçları: Beta blokerlerin ve kalp hızındaki azalmanın santral kan basıncı ve augmentasyona olan etkilerinin izahı küçük ölçekli - kısa izlem süreli çalışmalar ile büyük ölçekli - uzun izlem süreli çalışmalar arasında farklılık göstermektedir. Kalp hızını azaltan antihipertansiflerle karşılaştırıldığında beta blokerler benzer sonlanımlara ulaşırken, kalp hızına etkisi olmayan antihipertansiflerle karşılaştırıldığında beta blokerler kardiyovasküler olay sıklığını arttırmıştır. Beta blokerlere göre metabolik yan etkileri daha az olan kalsiyum kanal blokerleri ile de yapılan ve bu konuyu kapsayan 2 çalışma bulunmaktadır. INVEST çalışmasında, 20,000'in üzerinde KAH bulunan hipertansif hastalar verapamil ya da atenolol bazlı tedavi kollarına randomize edilmiştir41. Kan basıncı kontrol altına alınamayan hastalarda verapamil grubuna trandolapril, atenolol grubunada diüretik eklenmiştir. 24 aylık izlem sonunda, kan basıncı kontrolünde ve birincil kardiyovasküler birleşik sonlanımlarda fark izlenmemiştir. Verapamilin negatif kro- TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı 89 Şekil 1: INVEST Çalışmasında, Kalsiyum Antagonisti Bazlı Stratejinin Kalp Atım Hızı Üzerindeki Etkisi. Hastaların başlangıç kalp hızları ve çalışma süresince ve çalışma sonundaki kalp hızları. notropik etkisine rağmen, 24 aylık izlem sonunda kalp hızı düşüşü atenolol kolunda daha belirgindir (69.2/dk'e karşı 72.8/dk, p<0.01). INVEST çalışmasında kalsiyum kanal antagonisti ya da beta bloker bazlı tedaviler esas etkilerini bazal kalp hızı > 70 atım/dk olan hastalarda göstermiştir. Bazal kalp hızı < 70 atım/dk olan hastalarda istatistiksel olarak anlamlı kalp hızı değişikliğine neden olmamışlardır. KAH ve hipertansiyonu bulunan bu hasta grubunda izlemdeki kalp hızı ile kardiyovasküler sonlanımlar Jeğrisi şeklinde ilişki göstermiştir. Ek olarak bu çalışmada, beta bloker bazlı tedavi ile istatistiksel olarak anlamlı daha fazla oranda semptomatik bradikardi gözlenmiştir (1.26%'e karşı 0.66%, p<0.001). INVEST çalışmasının bir alt analizinde, diyabetik hipertansif hastaların çoğunda kalp hızlarının > 70 atım/dk olduğu ve kalp hızının diyabetik olmayan hastalara göre daha yüksek olduğu saptanmıştır42. INVEST çalışmasının başka bir alt analizinde, verapamil bazlı tedavinin, tedavi başlangıcında istirahat kalp hızı > 70 atım/dk olan hem diyabetik hem de diyabet olmayan hastalarda kalp hızını azalttığı, tedavi başlangıcında istirahat kalp hızı < 70 atım/dk olan hastalarda ise, kalp hızını etkilemediği veya azaltmadığı gösterilmiştir (Şelil 1). Bu durum, verapamilin kalp hızında regulasyon yaptığı şeklinde yorumlanmıştır43. Benzer sonuçlar diltiazem ya da atenolol-tiyazid kollarına randomizasyon yapılan NORDIL çalışmasında da bulunmuştur44. İnme, miyokard enfarktüsü ya da kardiyovasküler ölüm birleşik sonlanımları açısından çalışma kolları arasında fark saptanmamıştır. Beta blokerler ile kalsiyum kanal antagonistlerini karşılaştıran bu çalışmaların sonuçları her iki grup ajanın da kalp hızı, periferik ve santral kan basıncı üzerine olan etkilerinin göreceli benzer olmasından kaynaklandığını düşündürmüştür. Ancak fenilalkilamin türevi olan verapamil, beta blokerlerden farklı olarak 2 farklı mekanizma ile kalp hızını azaltmaktadır; sinus nodu üzerinde periferik etki ve otonom sinir sistemi üzerinden etki (plazma norepinefrin düzeyini azaltır, sempatik aktiviteyi azaltırken parasempatik aktiviteyi arttırır, barorefleks duyarlılığını arttırır). Bu durum diğer kalp hızını azaltan ajanlara göre bazı avantajlar sağlamaktadır: Artmış kalp hızı ve kan basıncının oluşturduğu hemodinamik stresin azaltılması yanında taşikardi ve hipertansiyon mekanizmalarını da etkisizleştirmektedir45. Diğer yandan, beta blokerler anjiyotensin reseptör blokerleri, diüretikler ya da dihidropiridin grubu kalsiyum kanal blokerleri gibi kalp hızını düşürmeyen ajanlarla karşılaştırıldığında kardiyovasküler olay sıklığında artış ile ilişkili bulunmuştur. LIFE çalışmasında, 9,193 hipertansiyon hastası losartan ya da atenolol kollarına randomize edilmiştir46. Kardiyovasküler hastalık ve inme sıklığı losartan koluna randomize edilen hastalarda daha az gözlenmiştir. Medical Research Council (MRC) çalışmasında diyastolik kan basıncı <115 mmHg olan hipertansif hastalar atenolol, diuretik ya da placebo kollarına randomize edilmiştir47. Plasebo ile karşılaştırıldığında diuretik grubunda inme, koroner kalp hastalığı, 90 Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı kardiyovasküler olay ve kardiyovasküler ölüm daha az gözlenirken, atenolol ve placebo kollarında ben-zer bulunmuştur. ASCOT çalışmasında da, amlodipinperindopril kolunda atenolol-diüretik koluna göre inme, kardiyovasküler olay ve tüm nedenlere bağlı ölüm gibi birincil kardiyovasküler sonlanımlar daha düşük saptanmıştır48. ASCOT çalışmasında istenmeyen olayların amlodipin kolunda düşük çıkması bazal kalp hızından bağımsızdır ve bu çalışmaya göre kalp hızının yüksek olması hipertansif hastalarda tedavide beta bloker verilme endikasyonunu doğurmamaktadır. ASCOT çalışmasının santral kan basıncı ile iliş-kili sonuçları bu konu üzerine bir açıklama getirmektedir. LIFE, MRC ve ASCOT çalışmalarında atenolol koluna alınan hastalarda kardiyovasküler olayların artışı kalp hızının düşüşüne bağlı olarak artan santral kan basıncı ve augmentasyon basıncı ile ilişkili olabilir49. Hipertansiyonda, beta bloker tedavi ile kalp hızının azalması ve kardiyovasküler etkilerinin değerlendirildiği metaanalizde, hipertansif hastalarda beta bloker tedavi ile kan basıncında ve kalp hızında azalma olmasının, paradox olarak mortalite, myokard infarktüsü, inme ve kalp yetmezliği riskini arttırdığı saptanmıştır49. Atenololün santral kan basıncı üzerine etkisi ASCOT çalışmasının alt kolu olan CAFÉ çalışmasında Williams ve arkadaşları 50 tarafından değerlendirilmiştir. Diyabetik olmayan hastalarda hedef kan basıncı değeri <140/90 mmHg ve diyabetiklerde <130/80 mmHg olacak şekilde gerekli titrasyonlar yapılan bu çalışmada toplam 2,073 hipertansif hastaya radiyal aplanasyon tonometresi uygulanarak santral kan basıncı ölçümleri yapılmıştır. Brakiyel kan basıncı ya da nabız basıncında tedavi grupları arasında fark saptanmazken, atenolol grubunda kalp hızı daha düşük ve santral kan basıncı, augmentasyon basıncı ve nabız basıncı daha yüksektir. Düşük kalp hızı artmış santral kan basıncı ve nabız basıncı ile ilişkili bulunmuştur51. Ayrıca santral nabız basıncı ve augmentasyon kardiyoasküler olayların ve renal bozulmanın bağımsız öngördürücüsü olarak bulunmuştur. Bu çalışma atenololün kalp hızını düşürerek santral kan basıncı ve istenmeyen olayları arttırdığı ilişkisini doğrudan ortaya koyan tek çalışmadır. Bu çalışma ile beta blokerlerin psödo-antihipertansif etkilerinin olduğu ortaya konulmuştur. Yani, santral aortik basınç periferik basınçtan daha az düşüş göstermiştir. Ayrıca hipertansif hastalarda kan basıncı yanında beta blokerler ile kalp hızının da azaltılmasının faydalı olmadığı gösterilmiştir. SONUÇ Kalp hızı, hipertansif hastaların riskini değer- TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 lendirmede günlük pratikte basit olarak elde edilebilen bir klinik belirteçtir. Güncel hipertansiyon kılavuzları da istirahat kalp hızı değerinin hipertansiyon dahil pek çok durumda kardiyovasküler morbidite veya ölümcül olayların bağımsız öngördürücüsü olduğundan kan basıncı ölçümleri ile birlikte rutin yapılmasını önermektedir6, 52. Artmış kalp hızı periferik kan basıncı artışı ve kardiyovasküler hastalık riskinde artış ile ilişkilidir ve modifiye edilebilir. Birçok çalışmada kalp hızı >80 atım/dk olması durumunda kardiyovasküler risk artışı ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Hipertansif hastalarda kan basıncı azaltmanın yanında kalp hızı azaltıcı etkileri de bulunan 2 sınıf ilaç bulunmaktadır; beta blokerler ve dihidropiridin grubu olmayan kalsiyum kanal antagonistleri (verapamil gibi). Bununla birlikte, ek olarak koroner kalp hastalığı ya da kalp yetersizliği yoksa veya diyabette söz konusu ise, hipertansif hastaları kalp hızını azaltan beta blokerler ile tedavi etmenin aktif kontrol grubuyla karşılaştırıldığında istenmeyen olayları azaltmadığı hatta arttırdığı gösterilmiştir. Her ne kadar kısıtlı sayıdaki çalışmada, kardiyovasküler sonlanımlar üzerine etkileri beta-blokerler ile benzer bulunsa da, özellikle daha az metabolik yan etki profili ve daha az semptomatik bradikardi etkileri nedeniyle kalsiyum kanal antagonistleri, özellikle de verapamil, kalp hızı yüksek olan diyabetik hipertansif hastalarda göz önünde bulundurulabilir. Bu hasta grubunda hedef kalp hızının kaç olması gerektiği net değildir ancak çalışma sonuçlarına ve gözlemsel datalara göre hipertansif hastalarda hedeflenmesi gereken istirahat kalp hızının, <70 vuru/dak olması mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Ek olarak, hipertansif hastalarda kalp hızının değerlendirilmesi hasta uyumunun izlemi açısından da önemlidir53. Sonuç olarak, istirahat kalp hızı, tek başına hipertansif hastalarda önemli bir risk belirtecidir ve tedaviye başlanmadan önce ve tedavi sırasında mutlaka değerlendirilmelidir. Bu hasta grubunda kesinleşmiş bir hedef kalp hızı bulunmamaktadır ancak istirahat kalp hızının, < 70 vuru/dak olması makul bir hedef gibi görülmektedir. Dolayısıyla, hipertansif hastalarda günümüzdeki tedavi stratejileri belirlenirken, istirahat kalp hızının da göz önünde bulundurulması yararlı olacaktır. KAYNAKLAR 1. Guo F, He D, Zhang W, Walton RG. Trends in prevalence, awareness, management, and control of hypertension among United States adults, 1999 to 2010. J Am Coll Cardiol 2012;60:599-606. 2. http://www.turkhipertansiyon.org/prevelans_calismasi.php. TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 3. 4. 5. 6. 7. Klag MJ, Whelton PK, Randall BL, Neaton JD, Brancati FL, Ford CE, Shulman NB, Stamler J. Blood pressure and end-stage renal disease in men. The New Engl J Med 1996;334:13-18. Lewington S, Clarke R, Qizilbash N, Peto R, Collins R, Prospective Studies C. Age-specific relevance of usual blood pressure to vascular mortality: a meta-analysis of individual data for one million adults in 61 prospective studies. Lancet 2002;360:1903-13. James PA, Oparil S, Carter BL, Cushman WC, Dennison-Himmelfarb C, Handler J, Lackland DT, LeFevre ML, MacKenzie TD, Ogedegbe O, Smith SC, Jr., Svetkey LP, Taler SJ, Townsend RR, Wright JT, Jr., Narva AS, Ortiz E. 2014 evidencebased guideline for the management of high blood pressure in adults: report from the panel members appointed to the Eighth Joint National Committee (JNC 8). Jama 2014;31:507-20. Mancia G, Fagard R, Narkiewicz K, Redon J, Zanchetti A, Bohm M, Christiaens T, Cifkova R, De Backer G, Dominiczak A, Galderisi M, Grobbee DE, Jaarsma T, Kirchhof P, Kjeldsen SE, Laurent S, Manolis AJ, Nilsson PM, Ruilope LM, Schmieder RE, Sirnes PA, Sleight P, Viigimaa M, Waeber B, Zannad F, Redon J, Dominiczak A, Narkiewicz K, Nilsson PM, Burnier M, Viigimaa M, Ambrosioni E, Caufield M, Coca A, Olsen MH, Schmieder RE, Tsioufis C, van de Borne P, Zamorano JL, Achenbach S, Baumgartner H, Bax JJ, Bueno H, Dean V, Deaton C, Erol C, Fagard R, Ferrari R, Hasdai D, Hoes AW, Kirchhof P, Knuuti J, Kolh P, Lancellotti P, Linhart A, Nihoyannopoulos P, Piepoli MF, Ponikowski P, Sirnes PA, Tamargo JL, Tendera M, Torbicki A, Wijns W, Windecker S, Clement DL, Coca A, Gillebert TC, Tendera M, Rosei EA, Ambrosioni E, Anker SD, Bauersachs J, Hitij JB, Caulfield M, De Buyzere M, De Geest S, Derumeaux GA, Erdine S, Farsang C, Funck-Brentano C, Gerc V, Germano G, Gielen S, Haller H, Hoes AW, Jordan J, Kahan T, Komajda M, Lovic D, Mahrholdt H, Olsen MH, Ostergren J, Parati G, Perk J, Polonia J, Popescu BA, Reiner Z, Ryden L, Sirenko Y, Stanton A, Struijker-Boudier H, Tsioufis C, van de Borne P, Vlachopoulos C, Volpe M, Wood DA. 2013 ESH/ESC guidelines for the management of arterial hypertension: the Task Force for the Management of Arterial Hypertension of the European Society of Hypertension (ESH) and of the European Society of Cardiology (ESC). Eur Heart J 2013;34:2159-219. Brenner BM, Cooper ME, de Zeeuw D, Keane WF, Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 91 Mitch WE, Parving HH, Remuzzi G, Snapinn SM, Zhang Z, Shahinfar S, Investigators RS. Effects of losartan on renal and cardiovascular outcomes in patients with type 2 diabetes and nephropathy. The New Engl J Med 2001;345:861-69. Lewis EJ, Hunsicker LG, Clarke WR, Berl T, Pohl MA, Lewis JB, Ritz E, Atkins RC, Rohde R, Raz I, Collaborative Study G. Renoprotective effect of the angiotensin-receptor antagonist irbesartan in patients with nephropathy due to type 2 diabetes. The New Engl J Med 2001;345:851-60. Dulin BR, Haas SJ, Abraham WT, Krum H. Do elderly systolic heart failure patients benefit from beta blockers to the same extent as the non-elderly? Meta-analysis of >12,000 patients in largescale clinical trials. The Am J Cardiol 2005;95:89698. Benetos A, Rudnichi A, Thomas F, Safar M, Guize L. Influence of heart rate on mortality in a French population: role of age, gender, and blood pressure. Hypertension 1999;33:44-52. Kolloch R, Legler UF, Champion A, Cooper-Dehoff RM, Handberg E, Zhou Q, Pepine CJ. Impact of resting heart rate on outcomes in hypertensive patients with coronary artery disease: findings from the INternational VErapamil-SR/trandolapril STudy (INVEST). Eur Heart J 2008;29:1327-34. Pocock SJ, Wang D, Pfeffer MA, Yusuf S, McMurray JJ, Swedberg KB, Ostergren J, Michelson EL, Pieper KS, Granger CB. Predictors of mortality and morbidity in patients with chronic heart failure. Eur Heart J 2006;27:65-75. Jensen MT, Suadicani P, Hein HO, Gyntelberg F. Elevated resting heart rate, physical fitness and all-cause mortality: a 16-year follow-up in the Copenhagen Male Study. Heart 2013;99:882-87. Heidland UE, Strauer BE. Left ventricular muscle mass and elevated heart rate are associated with coronary plaque disruption. Circulation 2001; 104:1477-82. Atsushi Hozawa, Takayoshi Ohkubo, Masahiro Kikuya, Takashi Ugajin, Junko Yamaguchi, Kei Asayama, Hirohito Metoki, Kaori Ohmori, Haruhisa Hoshi, Junichiro Hashimoto, Hiroshi Satoh, Ichiro Tsuji, and Yutaka Imai. Prognostic Value of Home Heart Rate for Cardiovascular Mortality in the General Population. Am J Hypertens 2004;17:10051010. Diaz A, Bourassa MG, Guertin MC, Tardif JC. Long-term prognostic value of resting heart rate in patients with suspected or proven coronary artery disease. Eur Heart J 2005;26:967-74. 92 Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı 17. Fox K, Ford I, Steg PG, Tendera M, Ferrari R, Investigators B. Ivabradine for patients with stable coronary artery disease and left-ventricular systolic dysfunction (BEAUTIFUL): a randomised, doubleblind, placebo-controlled trial. Lancet 2008; 372:807-16. 18. Bohm M, Swedberg K, Komajda M, Borer JS, Ford I, Dubost-Brama A, Lerebours G, Tavazzi L, Investigators S. Heart rate as a risk factor in chronic heart failure (SHIFT): the association between heart rate and outcomes in a randomised placebocontrolled trial. Lancet 2010;376:886-94. 19. Lechat P, Hulot JS, Escolano S, Mallet A, Leizorovicz A, Werhlen-Grandjean M, Pochmalicki G, Dargie H. Heart rate and cardiac rhythm relationships with bisoprolol benefit in chronic heart failure in CIBIS II Trial. Circulation 2001;103:142833. 20. McMurray JJ, Adamopoulos S, Anker SD, Auricchio A, Bohm M, Dickstein K, Falk V, Filippatos G, Fonseca C, Gomez-Sanchez MA, Jaarsma T, Kober L, Lip GY, Maggioni AP, Parkhomenko A, Pieske BM, Popescu BA, Ronnevik PK, Rutten FH, Schwitter J, Seferovic P, Stepinska J, Trindade PT, Voors AA, Zannad F, Zeiher A, Guidelines ESCCfP. ESC Guidelines for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure 2012: The Task Force for the Diagnosis and Treatment of Acute and Chronic Heart Failure 2012 of the European Society of Cardiology. Developed in collaboration with the Heart Failure Association (HFA) of the ESC. Eur Heart J 2012;33:1787-847. 21. Palatini P. Role of elevated heart rate in the development of cardiovascular disease in hypertension. Hypertension 2011;58:745-50. 22. Palatini P, Dorigatti F, Zaetta V, Mormino P, Mazzer A, Bortolazzi A, D'Este D, Pegoraro F, Milani L, Mos L, Group HS. Heart rate as a predictor of development of sustained hypertension in subjects screened for stage 1 hypertension: the HARVEST Study. Journal of Hypertension 2006;24:1873-80. 23. Morcet JF, Safar M, Thomas F, Guize L, Benetos A. Associations between heart rate and other risk factors in a large French population. Journal of Hypertension 1999;17:1671-76. 24. Carnethon MR, Golden SH, Folsom AR, Haskell W, Liao D. Prospective investigation of autonomic nervous system function and the development of type 2 diabetes: the Atherosclerosis Risk In Communities study, 1987-1998. Circulation 2003;107:219095. TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 25. Okin PM, Kjeldsen SE, Julius S, Hille DA, Dahlof B, Edelman JM, Devereux RB. All-cause and cardiovascular mortality in relation to changing heart rate during treatment of hypertensive patients with electrocardiographic left ventricular hypertrophy. Eur Heart J 2010;31:2271-79. 26. Julius S, Palatini P, Kjeldsen SE, Zanchetti A, Weber MA, McInnes GT, Brunner HR, Mancia G, Schork MA, Hua TA, Holzhauer B, Zappe D, Majahalme S, Jamerson K, Koylan N. Usefulness of heart rate to predict cardiac events in treated patients with high-risk systemic hypertension. The Am J Cardiol 2012;109:685-92. 27. King DE, Everett CJ, Mainous AG, 3rd, Liszka HA. Long-term prognostic value of resting heart rate in subjects with prehypertension. Am J Hyperten 2006;19:796-800. 28. Kavanagh-Gray D. Comparison of Central Aortic and Peripheral Artery Pressure Curves. Canadian Med Asso J 1964;90:1468-71. 29. Laurent S, Cockcroft J, Van Bortel L, Boutouyrie P, Giannattasio C, Hayoz D, Pannier B, Vlachopoulos C, Wilkinson I, Struijker-Boudier H, European Network for Non-invasive Investigation of Large A. Expert consensus document on arterial stiffness: methodological issues and clinical applications. Eur Heart J 2006;27:2588-605. 30. Townsend RR, Wimmer NJ, Chirinos JA, Parsa A, Weir M, Perumal K, Lash JP, Chen J, Steigerwalt SP, Flack J, Go AS, Rafey M, Rahman M, Sheridan A, Gadegbeku CA, Robinson NA, Joffe M. Aortic PWV in chronic kidney disease: a CRIC ancillary study. Am J Hyperten 2010; 23:282-89. 31. Laurent S, Boutouyrie P, Asmar R, Gautier I, Laloux B, Guize L, Ducimetiere P, Benetos A. Aortic stiffness is an independent predictor of all-cause and cardiovascular mortality in hypertensive patients. Hypertension 2001;37:1236-41. 32. Papaioannou TG, Vlachopoulos CV, Alexopoulos NA, Dima I, Pietri PG, Protogerou AD, Vyssoulis GG, Stefanadis CI. The effect of heart rate on wave reflections may be determined by the level of aortic stiffness: clinical and technical implications. Am J Hyperten 2008;21:334-40. 33. Vlachopoulos C, Aznaouridis K, O'Rourke MF, Safar ME, Baou K, Stefanadis C. Prediction of cardiovascular events and all-cause mortality with central haemodynamics: a systematic review and meta-analysis. Eur Heart Journal 2010;31:1865-71. 34. Yasmin, Brown MJ. Similarities and differences between augmentation index and pulse wave velocity in the assessment of arterial stiffness. QJM: Monthly J Association Physicians TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 1999;92:595-600. 35. Wilkinson IB, Mohammad NH, Tyrrell S, Hall IR, Webb DJ, Paul VE, Levy T, Cockcroft JR. Heart rate dependency of pulse pressure amplification and arterial stiffness. Am J Hyperten 2002;15:24-30. 36. Wilkinson IB, MacCallum H, Flint L, Cockcroft JR, Newby DE, Webb DJ. The influence of heart rate on augmentation index and central arterial pressure in humans. The Journal of Physiology 2000;525:263-70. 37. Lemogoum D, Flores G, Van den Abeele W, Ciarka A, Leeman M, Degaute JP, van de Borne P, Van Bortel L. Validity of pulse pressure and augmentation index as surrogate measures of arterial stiffness during beta-adrenergic stimulation. Journal of Hypertension 2004;22:511-17. 38. Morgan T, Lauri J, Bertram D, Anderson A. Effect of different antihypertensive drug classes on central aortic pressure. Am J Hyperten 2004;17:11823. 39. Shah NK, Smith SM, Nichols WW, Lo MC, Ashfaq U, Satish P, Johnson JA, Epstein BJ. Carvedilol reduces aortic wave reflection and improves left ventricular/vascular coupling: a comparison with atenolol (CENTRAL Study). Clinical Hypertension 2011;13:917-24. 40. Kampus P, Serg M, Kals J, Zagura M, Muda P, Karu K, Zilmer M, Eha J. Differential effects of nebivolol and metoprolol on central aortic pressure and left ventricular wall thickness. Hypertension 2011;57:1122-28. 41. Pepine CJ, Handberg EM, Cooper-DeHoff RM, Marks RG, Kowey P, Messerli FH, Mancia G, Cangiano JL, Garcia-Barreto D, Keltai M, Erdine S, Bristol HA, Kolb HR, Bakris GL, Cohen JD, Parmley WW, Investigators I. A calcium antagonist vs a non-calcium antagonist hypertension treatment strategy for patients with coronary artery disease. The International VerapamilTrandolapril Study (INVEST): a randomized controlled trial. Jama 2003;290:2805-16. 42. Erdine S, Pepine C, Mancia G, Gong Y, Butev F. Efficacy of calcium antagonist vs non-calcium antagonist strategy in reduction of heart rate in diabetic hypertensive patients with coronary artery disease. Data from Invest Study. Journal of Hypertension Volume 31, e-Supplement A, June 2013 ESH 2013 Abstract Book, e194. 43. Erdine S, Pepine C, Mancia G, Gong Y, Butev F. Efficacy of calcium antagonist vs non-calcium antagonist strategy in reduction of heart rate in Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 93 hypertensive patients with coronary artery disease. Data from Invest Study.J Hypertension Vol 31;Supp A, June 2013 ESH 2013, Abstract book e333. Hansson L, Hedner T, Lund-Johansen P, Kjeldsen SE, Lindholm LH, Syvertsen JO, Lanke J, de Faire U, Dahlof B, Karlberg BE. Randomised trial of effects of calcium antagonists compared with diuretics and beta-blockers on cardiovascular morbidity and mortality in hypertension: the Nordic Diltiazem (NORDIL) study. Lancet 2000;356:359-65. Palatini P. Heart rate as a risk factor for atherosclerosis and cardiovascular mortality: the effect of antihypertensive drugs. Drugs 1999;57:71324. Dahlof B, Devereux RB, Kjeldsen SE, Julius S, Beevers G, de Faire U, Fyhrquist F, Ibsen H, Kristiansson K, Lederballe-Pedersen O, Lindholm LH, Nieminen MS, Omvik P, Oparil S, Wedel H, Group LS. Cardiovascular morbidity and mortality in the Losartan Intervention For Endpoint reduction in hypertension study (LIFE): a randomised trial against atenolol. Lancet 2002;359:995-1003. Medical Research Council trial of treatment of hypertension in older adults: principal results. MRC Working Party. BMJ 1992;304:405-12. Poulter NR, Dobson JE, Sever PS, Dahlof B, Wedel H, Campbell NR, Investigators A. Baseline heart rate, antihypertensive treatment, and prevention of cardiovascular outcomes in ASCOT (Anglo-Scandinavian Cardiac Outcomes Trial). Am Coll Cardiol 2009;54:1154-61. Bangalore S, Sawhney S, Messerli FH. Relation of beta-blocker-induced heart rate lowering and cardioprotection in hypertension. Journal of the Am Coll Cardiol 2008;52:1482-89. Williams B, Lacy PS, Thom SM, Cruickshank K, Stanton A, Collier D, Hughes AD, Thurston H, O'Rourke M, Investigators C, Anglo-Scandinavian Cardiac Outcomes Trial I, Committee CS, Writing C. Differential impact of blood pressurelowering drugs on central aortic pressure and clinical outcomes: principal results of the Conduit Artery Function Evaluation (CAFE) study. Circulation 2006;113(9):1213-25. Williams B, Lacy PS, Cafe, the AI. Impact of heart rate on central aortic pressures and hemodynamics: analysis from the CAFE (Conduit Artery Function Evaluation) study: CAFE-Heart Rate. Am Coll Cardiol 2009;54:705-13. 94 Canpolat ve ark. Kalp Hızı ve Kalp Basıncı 52. Palatini P, Benetos A, Grassi G, Julius S, Kjeldsen SE, Mancia G, Narkiewicz K, Parati G, Pessina AC, Ruilope LM, Zanchetti A, European Society of H. Identification and management of the hypertensive patient with elevated heart rate: statement of a European Society of Hypertension Consensus Meeting. Journal of Hypertension 2006;24:603-10. TGKD Cilt 18, Sayı 3 Ağustos 2014:86-94 53. Fodor GJ, Kotrec M, Bacskai K, Dorner T, Lietava J, Sonkodi S, Rieder A, Turton P. Is interview a reliable method to verify the compliance with antihypertensive therapy? An international central-European study. Journal of Hypertension 2005;23:1261-66.