1954
Transkript
1954
mm m m P % i mam iiliîV.ı ‘"'rffi İPW!Î^ •K Û m fe ’ ,' KAZGAN Schibi : A S A K S A Ğ A N & l a E Z E L Î Y a z ı I j l i r i Müdür ü M V E L Jk a E B E D Î, RU H Î m V E Kafaya Estikçe Ç ı k a r . X Fi af ı i A Ş K Î Al ı rken S İY A S Î K A Z A N V E M İZA H Î, Y I L : Y ILLIK Öğren M E C M U A 1 9 5 4 Gülmeden ölmek istemezseniz ölmeden gülmeye bakın. La Bruyère ö ns oz ¡'v «. ' .i’* .. Y azan : Prof. Dr. Y avuz Abadan « K A Z G A N » t a r i h i y ü z y ı l a u z a n a n i r f a n o c a ğ ı m ı z ı n h e r d e r s yılı s o n u n d a n e f i s m u h a s e b e v e m u r a k a b e s i n e y a r d ı m e d e n e y i v e u y a r ı c ı b ir g e l e n e k o ld u . O n u n y a z ı v e k a r i k a t ü r l e r i g e r e k m ü e s s e s e , g e r e k ş a h ı s o l a r a k , b a ş a r ı v e y a n o k s a n l a r ı m ı z ı m e z i y e t v e y a k u s u r l a r ı m ı z ı b ir yıl iç ind ek i g e li ş im v e d e ğ iş i k l ik l e r i a k s e t t i r e n s a d ı k b ir a y n a d ı r . N e z a k e t v e fik ir a s a le t i çe rçe v e si içerisindeiğneli ta riz le r sa d e ce .gay retlerim izi k a m ç ıla m o lı; nü k te li ş a k a l a r n e ş e m iz i a r t ı r m a l ı d ı r . Ş a i r F i k r e t (N e şeyi, h ay atın güneşi) s a y m a k ta yerden g ö ğ e k a d a r h a k lıd ır . L â t i f e lâ t i f o l d u ğ u m ü d d e t ç e z e k â v e r u h u n g ı d a s ı , y a r a t ı c ı e y i m s e r l i ğ i n k a y n a ğ ı d ı r . B iz « K A Z G A N » d a n d a i m a i n c it m e d e n yol g ö ster ic i b ir p r o je k t ö r h i z m e t i n i k am ç ılam a sın ı, h atalarım ızı d ü zeltm ek ü zere görm esini uyarıcı ve u m u yor v e bekliyoruz. S i y a s a l B ilg ile r a i l e s i n i n h a r i m i n d e s a m i m i h e r ş a k a , y o l n ı z b ir i k a z o l a r a k s e v g i v e s e m p a t i ile k a r ş ı la n ı r . S a m îm i i k a z d a n ü r k m e k y a l n ı z h a m a k a t ı n , şia rıdır. dar gö rü şlü lü ğü n, ta h am m ülsü zlü ğü n « K A Z G A N ' » ı n ç ık ı ş ı , b i z e a y n ı z a m a n d a b u yıl a r o m ı z d a n a y r ı lı p h a y a t a a t ı l a c a k g e n ç a r k a d a ş l a r ı m ı z ı h a t ır la t ı y o r . B u a r k a d a ş l a r , b i n l e r c e a ğ a b e y l e r i ile b i r l ik t e , y u r t h i z m e t i n d e b i z im e n b üyük gü ven ç k o yn a ğ ım ız olacak lard ır. B iz k e n d ile r ile d ö r t yı l d e m o k r a t i k b ir k a y n a ş m a içe r s in d e h e ş r ü n e ş r o ld u k . H ü r r iy e t, e ş i t lik, k a r d e ş li k , a d a l e t gib i e b e d i k ı y m e t t a ş ı y a n p r e n s i p l e r ü z e r i n d e d e r t le ş ip a n l a ş t ı k . M e m l e k e te, i n s a n l ığ a , m e d e n i y e t e h i z m e t a h d ı n d a b i rle şt ik . Ü lk ü c ü d â v a a d a m l a r ı o l a r a k h a y a t a a t ı l a n b u a r k a d a ş l a r ı m ı z a ü st ü n b a ş a r ı l a r dile r iz . Fıkralar Haber aldığımıza göre Dernekle Cemiyet evleniyorlarmış. Nişan merasimi 23 Nisanda yapılmış. Nikâhları da pek yakında kıyılacakmış. Bu mutlu günün şerefine üssümizan kaldırılacak, yoklama 'ma ziye karışacak ve Mazhar Bey’in masası lağvedile cekmiş. O günlerin biran önce gelmesini bekler, genç nişanlılara saadetler dileriz. Nuriye Hanım gecenin on ikisinde çocuklardan birisine nasihat ediyordu: ... Oğlum yeter artık. Her gece yazık değil mi bu kadar yorulmak? Ve lâtife olsun diye : — Yeter memlekette ot bırakmadın, dedi. Çocuk cevap verdi : — Yok yok, anaç ineğe yetecek kadar var daha. Samih A rık an doktora muayene oluyordu. Te neffüs ve deveran o kadar gayrı muntazamdı ki, dok tor bir teşhis koyam adı. Orada hazır bulunan Oğuz Şenler müdahale etti. B eyefendi bendeniz mûsiki ile iştigal ettiğim için seslerin intizamı hakkında k ü vvei m üm eyyizem oldukça münkeşiftir. İcazet buyrulürsa Samihi bir de ben dinleyeyim , belki bir teşhiste bu- . lunabilirim. V e dinlem e alâtmı alarak Samihi dinle meğe koyuldu amma b ir şey anlamadı. D oktor: «Eee Oğuz B ey Samihin midesi hangi havayı çalıyor baka lım ?» Oğuz istifini bozm adı: «Atfedersiniz, ben tek ses li alaturka müzikten anlarım, Samihin iç organları caz müziği çalıyor, seçem edim .» Te - Tö Yeni Kaymakam tâyin edildiği ilçeyi dolaşıyordu ALIŞKANLIK Kazgan matbaaya verilirken Sadıktan b ir acele telgraf aldık. Metni aynen şöyledir. «Ehli diller babını kitler girer kitler çıkar, Kitlemezse beytine i.... girer, i.... çıkar.» Herhalde bir ara kapıyı kitlem edik... Sadık G öbelezoğlu Kom ite kendisine şu yıldırım telgrafını çekm e ğe karar vermiştir. «Hm-i irfan meclisinde ne gezer bu h er:... Tut kulağından at dışarı çek kapıyı sürm ele.» G eçenlerde aşağıda lokantada yem ek yiyordu k . Ben bir masadaydım. Reis Turan da ayrı b ir masada; Bir ara garsonların lâkaydisine kızan Turan söylene rek kalktı, bir bardak alıp masaya döndü. B en matra ğına Reis bardak diye bağırdım. O esnada civarım ızda bulunan yabancı masalardakiler feryada başladı lar. «Reis, bardak;« Reisin halini görm eliydiniz. N eyi severler Mustafa Aşulla : Satılmış’ı Haşan Basri Gültekin : Yılışmayı Haşan Fehmi Korkmaz: Duraklan Suavi Erdemtok : Tekkeleri Bodos Namık : Talebe Cemiyetini İbrahim önen : Mavi mendili Emin Bayer : Propaganda yapmayı Hacı Sırkm tı: Yalnız gezmeyi Aysel A s a l: Sallanmayı Yıldız Engin : Göz ağartmasını • Birsen Topçuoğlu : Yabancı dili Ayten Çolakoğlu : Caz şarkılarını Şükran Maçan : Kırmızı eşarbı Muazzez Akiş : Derse girmeyi ismet Hilmi Balcı : Kaymakamlığı F. H. S. Rektörlük seçimlerinde (1) oy aldı. ♦ G ö r d ü m # Mektep-i Miilkiye’de yıllarca taban tepip Nice âşık-mâşuka, sıbyan, şabanı gördüm. . Kazgan aşkı başına geceyi gündüz yapıp Billahi şaka değil sade olanı gördüm. + Elifinden başlayıp size anlatacağım . Nice gülüp açılan, küsüp solanı gördüm. Sınıf-ı evvelki bu, başı göklere değer ♦ înekHane - sınıfta âşık olanı gördüm. * * NEDRET ile ERDOĞAN temsil eder sınıfı BÎRSEN içten kızıyor, bunu alenî gördüm. * . Tüysüz OSMAN ERTUGRUL sakal hasreti çe♦ ker * MAZHAR gibi kıl şahı, post misalini gördüm. . K~n.nlan pek fıkırdak tüllâbı iikâlanın İnekhanede samba - rumba çalanı gördüm. ♦ Sınıf-i sani ise gayri fasulye olmuş ♦ Otuz iki dişiyle âlâ güleni gördüm. Sur güzellik kraliçesi seçimlerine de girmiş olsaydı SÜMER hanım bu sene devamım bırakmış • Esaret masalmı cümle bileni gördüm. * YILDIZ rejim yaparmış kilo alayım diye * SERAP gibi serapa efkârlananı gördüm. # TURAN KAYA kendisin Kafm Dağında sanır Kıl çekmeğe sınıfa koşup geleni gördüm. * Başka hava esiyor sınıfı salisede _♦ Aşık'olup çorapsız gece yatanı gördüm. * SUZAN, ŞÜKRAN, MUAZZEZ derken AYSEL ♦ ' gibisin . ♦ Sınıf ve koridorda bir çok sultam gördüm. * Bu günlerde gülmüyor HACI SIKINTI beyim * SADIK gibi vaize şarap katanı gördüm. . SABAHATTİN domestik, ŞÜKRÜ onun peşinde TURAN gibi nişansız oku atam gördüm. Dedikodu Rivayete göre I. sınıftan Nedret Hanım, 2. ve 3. sı nıftaki erkek arkadaşlara «ağabey» nazariyle bakıyor muş. K abul, ya son sınıftakilere? İsmini söylem iyeceğim ama bir arkadaşın sından şöyle bir şey çıktı . K orid or Y ürüyüşü Operasının . ‘ Y ü rek Hoplatma Uvertürü B este: A yten Çolakoğlu ■ ’• . : ‘ Güfte : A yten Çolakoğlu ♦ SEZAİ şiir yazar rakkamla mâliyede ♦ ÜLKER gibi her işe burun sokanı gördüm. Sayesinde Şahane bile tiyatro oldu. ♦ Etrafında pervane olan peykâm gördüm. * Şehirden başka yerde bir dakka yaşıyamam * Deyip (örneğin, SEBER) köyde kalanı gördüm. ♦ Seksologudur K’EREN şu idari şubenin * ÇtMEN gibi on defa günde öleni gördüm. ♦ HOCA NURİ elinde bitmeyen otlarıyla ♦ Mekteb-i Şahaneyi daim dolanı gördüm. * Derler sübyanı SEFER âşık olmuş bu günler KADIOGLU gibiden lâf cambazım gördüm. Yaz’ı nedir bilmeyen, kışı nedir görmeyen Kadın kazağı giyen ŞÜKRÜ Iaz’ım gördüm. ^ MtN-YAR gayrı kesmeli senin yaramaz dili Böyle kelâm etmede senden azmi gördüm. * çanta MİN-YAR Bu aşkın ızdırabı bilmem ne zaman biter M illkiyede aşkı D oçentlerim izi H aziranda geçeni M ülkiyeliyi HATIRLARIZ Mono Roza biraz da şairini Mülklyeyl Enstitü önünae tershenn Mülkiyelinin yemeğini Mazhar Beyi Fadıl Hakta Sur’u P IK K A T l 'ttf 5Ö»^E« ItAUAflH fuANU D£¿Íl~DÍt - / C A fLtT m AIA Ç i ç e k l ~ y t, e Muazzez der ben bir gülüm Konuşmaya yoktur dilim Kimse bilmez benîm halim Benden ala çiçek var mı? Maçan der ki boyum uzun Tebessümüm dizim dizim Ev sahibi iki gözüm Benden alâ çiçek var mı? Suzan der ki ben biberim Başta olmalıdır yerim Kimel, pudra, ruj sürerim Benden alâ çiçek var mı? Ayten der ki yüzüm lâle Elimde durur piyâle Kalbim içten eder nâle Benden alâ çiçek var mı? Ülker der ki ben yıldızım Yüreğimde durur sızım Aşktan yana pek bahtsızım Benden alâ çiçek var mı? / r i r ı d i I i Şükran der ki ben leylâğım. Yumurtadan daha, ağım Açılmadı gönül bağım : . : Benden alâ çiçek var mı? Yıldız der ki ben de sümbül Ellerim var tombul tombul Ben yürürm sere-serpil ' Benden alâ çiçek var mı? Davran der ki ben nilüfer • Dizlerimde kalmadı fer Sonuncu olsun bu sefer Benden alâ çiçek var mı? Nihâi der ki ben mineyim Gümüş nalinler gibiyim ■Merdivenlerden ineyim Benden alâ çiçek var mı? MÎN-YAR der ki kızman bana Eylediğim sözden yana Gaye Kazgan sayfasında Bir hâtıra, ses uyana JÖ N -Y A K Fıkralar <(KAZGAN»ın basılması için Başbakanlıkta dolaş tığımız günlerdendi... Birüm itle Müsteşar muavininin de odasına girdik. Daha önceden bu zatın Arapkirli ol duğunu öğrendiğimiz için neticeden emindik. Muavin bey bizi gayet nazik karşıladı. Konuşm a arasında «Acaba Neşriyat ve M üdavenat Um um M üdürü beyle de görüştünüz m ü ?», diye sordu. Ünal Y altırık he men atıldı: «Neşriyat U m um M üdürü Müdavenat beyle henüz görüşm edik ama görüşeceğiz efendim». « ** Oğuz Şenler arkadaşımız bir hanım arkadaşa abajT nasılsa yakmış. Bir gün bana açıldı. Sordum : “Peki o da sana karşı aynı hislerle mukabele ediyor mu?” Acele cevap verdi: "Ediyor ya. Bazan vestiyerde o mantosunu benim paltomun üzerine asıyor. Bazan da...» Bu günlerde Fakültemizde çok garip kuruluşlar görülmektedir. Bunlardan birisi de Muazzez’in Baş kanlığında kurulan “Eli Bıçaklılar Kurumu” dur. Ku rumun tesisinin ertesi gününden beri yaveriyle Muaz zez cepleri bıçaksız dolaşmamaktadırlar. Kurumun gayesi gizlidir. Sekreterliğini Yıldız, Güneş, Betin, Füiz, Sümer, Serap, müttehiden yapmaktadırlar. Başarılar dileriz. *** ME-RE Birinci sınıf öğrencilerine müjde Fakültemize yeni gelen arkadaşlarımızın sayın ho cam ız A . Ş. Esmer’i daha iyi anlıyabilm eleri için iyilik sever arkadaşlarımızdan bazılarının bir «Ş E Y » lügâtçesi hazırladıklarını müjdeleriz. M evcudunun çabuk tükeneceğini «Ş E Y » ettiği miz «ŞE Y »den arkadaşlarımızın «ŞE Y » edebilmeleri için şimdiden «Ş E Y » etmeleri «ŞE Y »leri iktizasından dır. - DERNEĞİN KİTAP PİYANGOSUNDAN Üçüncü sınıftan A§ulla almıyorsa bütün derslerden tam numara Kabahat değildir onda, yalnız alın yazısı kara. Çünkü yetm iyor çalışırken yirm i dört saat asla Bir gün, olm alıydı kırksekiz saatten fazla! Eğer çocuklar çakıyorsa devre-i yazda Mes’ ulü sensın bunun ey Çuval Cihat. Çünkü dinlenm iyor dersler doğruca Daima gülünm ekten sözlerine sınıfta! Turhan durmadan konuşur tatlı tatlı Ancak, dinlerken olunm alıdır ç o k dikkatli. Zira o söylerse yüz* uzun cüm le Sen doksanını tenzil ederek dinle! Eger ediyorsan endişe Üzülme, baktır falm a Söyler sana gelecegini Göremez ucunu lâkin istikbalinden Sadık’a hem en, uzun uzun kendi burnunun! Hoca derste sıkışıp der : «D oktrinde ihtilaflıdır b u !» Bir âlim i kül talebe bıy ık altından güler «H u, h u !» Çünkü yiyip yutmuştur bütün kitapları çoktan * Söyliyelim ism ini': în ek Ataman R em zi’d ir bu ! Bir ağzı süt kokan inek var kİ sm ıfla Sakın düşünme kim dir, bulamazsın asla, Zira farkına’ varılmaz varlığı onu n Çünkü İrfan bir cü cedir’ devler içinde halâ! Eğer Paşanın çıkmıyorsa derste sesi fazla Bilmediğinden değildir sorulanı, hâşâ! Şaşırıyor vallahi nasıl bir cevap versin tıigilizce, fransızca yoksa'rum ca m ı desin! ^ İTntilmndnn sonra fevzi derse <üç a ld ım > .-—.^ «Eyvah bu nene m uhakkak sm ıfta kaldım î> Katiyen inanma söylediğine onun Dem ek iste m iştir"o j «D ok uz aldım da y an dım !» .7 '¿-»it»*-»i«< ■ .-»i-.»* Ü ç A h b a p Ça^oışlar Haber ald:ğımı2a göre H ukuklu kardeşlerimiz bi zim inek bayramımıza nazire olm ak üzere bir «Boğa» bavramı tertip edeceklermiş. M ülkiye boğaları seneler dir hasret kaldıkları «ineği» maskot olarak intihap etmişlerdi. Bilirsiniz Hukuk_ Fakültesi m evcudunun yarısından fazlası damızlık «İnektir». Anlaşılan bunun içindir ki onlar da visaline hasret kaldıkları ^Boğayı» kendilerine maskot olarak seçmektedirler. Sadık Göbelezoğlu Cafer Canlı Teoman Törün H. Fehmi Korkmaz Macit ince Naci özkarakaya Hacı Sırkıntı Şükran Maçan Sedat Tüzüner Aysel Asal Altan Öymen Yıldız Engin Baran Tunçer İsmail Hızal Burhan Çakar Rafet Küçüktiryaki Orhan Kutlubay Suzan Davran Muazzez Akış Yılmaz Ulusoy Alpaslan Onay. Serap Akalın Şükran Güneş Yurdakul Önen Ali Denizman Emrullah Zeybek Ülker Akçakoca Ruşen Keleş Betin Kuntol Nedret Kara Nüzhet Kandemir Şevket Suyuk Kemal Vardar Şahin Tolunoğlu Bahri Kandaş Osman Ertuğrul Gaipten Sesler Tesadüf Kalbimiz Saf aklın Tenkidi insan Harası Türkçülüğün Esasları Nereye Gidiyoruz Unutma Beni Hicran Gecesi Madam Bovari Gazap Üzümleri Moda Mecmuası Poli Anna Gençlik Bir Daha Ele Geçmez İmam Gazaliden Seçmeler Devletler Umumi Hukuku Pol Ve Virjini Mesut Olmak Sanatı Tipi Dindi İhtiras Dalgalan Mavi Ve Siyah Vesta Rahibesi Istırap Cehennemi Siyasi Partiler Güliver Cüceler Ülkesinde Laf Atma Sanatı Kalb Ağrısı İlk Aşk Donkişot Gençlik Hayalleri Don Kişot Canavarlar Sarayı işletme Sanatı Alevilik, Ahilik, Bektaşilik Dalgaya Dair Çocukluk Yıllan Metin îzbul İlhan Görkey Nermin Soyer Oğuz Şenler Emin Gündüz Turan Şenel Nusret Aktan Cemal Seber Ruhi Tuncel Emin Bayar Mustafa Aşulla Cevat Gözen Cihat Alpan Fahrettin Ölmez Eski Aşklar Vadideki Zambak Boğaziçi Mehtaplan Maziden Gelen Sesler İçtamiyet Usulünün Kaideleri Kırık Hayatlar Sevememek insani an Seveceksin Bahçıvan Şıp Sevdi Kibarlık budalası Macera arayan adam Binbir gece musallan Tehlikeli Arkadaşlar Arkadaşım ız A lim (Şaban), H ediye olarak köyü ne götürm eye karar verdiği model mecmuasını almak için kitabevine girdi. M odeller içinden kendisine en renkli görünen bir m ecmuayı alarak kasiyere fiatını sordu. K asiyer: Ü ç lira efendim, acaba patronu da için de m i? dedi. Suali intikal edem iyen Şaban biraz son ra. «H ayır efendim, sizin patron kapının önünde» diye cevap verdi. A nkaraya yeni gelmiştik. Ulustaki Sıhhi banyoya gidecektik. Şaban biraz sonra gelecekti. Kendisini saat lerce bekledik, gelmedi, Fakülteye döndüğüm üzde bi ze çıkıştı: «Y ahu ne biçim söz veriyorsunuz? Saatler ce sizi Hıfsızsıhhada aradım durdum.» M eğer Şaban (Sıhhi banyoyu} Hıfsızsıha Tıpm»«-»*«» ----- - -•« B irin ci S ın ıf B ak an lar K u ru lu Başbakan : Burhan Çakar kabinesini lecanüs üze re idare edebilecek bir reistir. Dışişleri Bakanı : Osman Ozgürbüz. D ört lisan bi lir, ayrıca stenodan anlar. İçişleri Bakanı : Y urdakul Önen, Sabık A nadolu Ajansı Um um M üdürü M. Savunma Bakanı : Nedim. Bir çok isyan ve ih tilâlleri idare etmiş olan arkadaşımız üstün bir tabiyecidir. G üm rük ve Tekel Bakanı : Şevket Suyuk. Bütün votka işlerini şimdiden inhisarına almıştır. M. Eğitim Bakanı : Bn. Hâfize Üren. P ek genç yaşta (V ek ile) olup okuduğu kitapların boyu , boyunu iki kadem aşmıştır. Çalışma Bakanı : Osman N. Ertuğrul. B u müstes na zat tabiat üstü bir çalışma gayretine sahip olup, Ba kan olduğu takdirde günü 26 saata çıkaracağını söy lem ektedir. İşletme Bakanı : A li Vardal. Pek küçük yaştan iş letm eye başlamıştır. D evlet Bakanı : Bn. Nedret Kara. Ne denebilir? A dalet Bakanı : Orhan Bali Başbakanla uzun bir mazileri vardır. Ulaştırma Bakanı : Erdoğan Şumnu (İngiliz tipi). G ünde yirm i saat ayak üstü takip ve kavuşturm a ile meşguldür. Tercüme-i hal T ra« : I K. F. Ank Vekilet-i bi ücret yaktı cismi canımı Yavuzcuğum sen bilirsin darda kaldım halimi. Bedri Gürsoy Az değil, dersi mâliyede hocasın kadar cazip Amma velâkin sistemi tedris cazip olduğu kadar kâzip. Yavuz Abadan Mecal mi kaldı ki ol merdiveni tırmanmaktan savur mak için hikmet Kaytarır Kemal beni ben seni nedeyim ah Fikret? H. Belbez Ben ol müderrislerdenim ki çıkınca kürsüye Sayfalar dile gelip istimdat eyler elimden Düvel-i Hususiye Z. M. Alsan Eylerim dane dane takrirde dersi Afyon yutmuş gibi uyuturum herkesi Ç i f t l i k E ş k i y a s ı (Ç ok korkunçtur, geceleri okumayınız.) Geçen sene bir pazar günü üç arkadaş çiftliğe git miştik. Üç kişilik kafilenin başkanı Fakültemizin sevim li yaramazlardan Cihat A lpan - nam’ı diğeriyle Çuval konakladığımız gazinoya bir ara hepimizin uzaktan aşi na olduğu bir küçük hanımın geldiğini farkederek bize işaret etti. Uzun zamandan beri Cihatın hissi bir ya kınlık duyduğu bu sevim li küçük hanımın yanında bir kaç arkadaşı, bu arada palabıyıklı iriyarı bir adam vardı. Cihat m ütem adiyen onların oturduğu masaya bakıyor, dikkati çekm ek için gürültülü gürültülü k o nuşuyordu. Bu tarz onun norm al konuşmasıdır ama bu defa her zamankinden fazla bağırıyordu. . A ğırbaşlı hanım kardeşimiz içtiği bir bardak bi rayla biraz hafifledi, neşeli neşeli konuşmağa koyuldu. Buna da oldukça içerliyen Cihat eski göz aşinalığının kendisine b ir arkadaşlık hukuku verdiğini ileri sürüyor, kızın yanımızdan selâmsız geçm esini doğru bulm uyor du. «Yanındaki palabıyıklı adam olmasa ben gider, se lâm veririm .» diyordu. Nihayet aklına başka bir şey gel di, bir kağıda «selâm ederiz» ibaresini yazdı. Yazdı ama imza atmağa eli varm ıyordu. Bir bardak bira içirip fitil gibi sarhoş ettik. Uzun tereddütlerden son ra imzayı bastı. Garsona, çağırıp, biraz gazinonun dışına çıkmasını rica etti. Dışarıda pusulayı tarif ettiği kıza verm esini tenbih ettikten sonra olanca hı zıyla bir taksiye koşm ağa başladı. Nefes nefese taksiye atladı çekti gitti. B iz iki arkadaş şaşkın ortada kala kalmıştık. Ne ise biz de trenle m ektebe döndük. Y erin kulağı vardır derler. Daha ertesi günden iti baren m ektebe Cihadın bir kıza lâf, attığı dedikodusu . yayıldı. Cihat bu tevatürden ziyadesiyle memnun oldu. A rtık bir de «jön pröm iye» unvanım kazanıyordu. Fa kültede koltuklarım kabartarak bir kahraman gibi d o laşıyordu. Lâkin akşam üstü kendisini palabıyıklı bir adamın aradığını söyled ik leri’ zaman şafak attı. Adam tekrar geleceğini söylem iş; Cihatla görülecek pek mü him bir hesabı varmış, falan filân ... Fakat adam tesadüfen hep Cihadın Fakültede bu lunmadığı zamanlar onu arıyorm uş. B ir yandan da de dikodular gittikçe alevleniyor, basit selâm hadisesi iş mar atmağa, harfendazlığa, harfendazlıktan sarkıntılığa kadar büyütülüyordu. Bunlar yaramaz çocuğun guru runu okşamakla beraber h er akşam kendisini arayan palabıyıklı adam havadisi keyfini iyice kaçırmıştı. Bir gün telefona çağrıldı. B ir sarkıntılık hadisesi yüzünden D ördüncü Şubeye şikâyet edildiği söyleni yor, ifade verm ek üzere derhal gelmesi isteniyordu. Pür heyecan yel yepelek yelken kürek D ördüncü Şube ye koştu. Orada kendisine vize, pasaport işlerine bakıl dığı, ve adli hadiselerle m eşgul olunmadığı anlatıldı. «Herhalde şube numarasını telefonda yanlış anladım. Yeni bir davet bekliyeyim ». D iye döndü. Fakat - imti han başlamasına bir hafta kaldığı bir sırada ne uyku .uyudu, ne yem ek yedi, ne ders çalışabildi. Zavallıyı zor teskin edebiliyorduk. K ızın yanındaki arkadaşları nın onu taciz etm ek m aksadiyle korkutması ihtimalin den falan ba h sediyord u k . . Biraz sükunet bulm uştu ki günün birinde ona hi taben şöyle bir celpnam e geldi. «Cihat Alpan. S. B. F. Talebesi, Filân gün, filân, saatte samk sıfatiyle Ankara Ağır Ceza M ahkemesinde yapılacak duruşmada hazır bulunmanızı dâva m evzuu : Irza tasallut.» Zavallı ağlayıp sızlıyarak başına toplananlara ■Valiahi billahi kim senin ırzına tecavüz etmiş değilim. - 7 - Zavallı ben, masum melek gibi temiz ben, kendi ırzımı muhafazadan aciz ben. Nasıl olur da başkalarına sataşa bilirim ?» diye hazin biı şekilde dert yanıyordu. Ne yapacağını bilm iyor, mecnun gibi ortada dola şıyordu. Çarnaçar duruşma gününü bekleyecekti. Bir diğer gün behbaht çocuğun elinde valizi, alı al, m oru m or bom ba gibi yurt kapısından fırladığım gör düm. Arkasından yetişerek sordum : «Nereye dostum, nedir bu heyecan?» O durmadı, yalnız bana doğru bu ruşmuş bir Ulus gazetesi atarak boğulur g ib i: «Takip ediliyorum , yurt dışına kaçacağım,» diyebildi ve sürat le uzaklaştı. Gazeteye merakla baktım. İri manşetli bir cinai haber gözüme ç a r p tı: Ankarayı heyecana veren sadist katil - Çiftlik bira fabrikası gazinosunda kanlı bir tecavüz vakası olmuş, Cihat Alpan isminde her nasılsa S. B. F. ye intisap etmiş bir talebe olduğunu öğrendiği miz bir canavar güpegündüz ve alenen bir kıza ■ sal dırarak feci şekilde bıçaklandıktan sonra............ ilahir» Gazete caninin şiddetle takip edildiğini de ilâve ediyordu. Dehşete düşmüştüm. Bu ne korkunç iftira idi. Ç ocuk gözden kaybolm uş idi. Ayaklarım birbirine dola şarak yurda döndüm. İçerde Alpaslana rastladım. M uzip bir tavırla «Cihadı gördün m ü? Ona bir ihzar m üzekkekeresi var.» dedi. Vaziyeti hikâye ettim. O birden telaşa düştü : «Eyvah, galiba fazlaca ileri g ittik : B ir dakika , bekle arkadaşlara haber vereyim. ^ Biraz sonra bir kaç arkadaşiyle birlikte döndü. «Hazır bulunan zevatı sana takdim edeyim » dedi. «Bendeniz D ördüncü Şube M üdü rü Alpaslan Onay.: B u bay celpname ve ihzar m üzek keresini hazırlayan zabit kâtibi Üstadülhattatin _ Ünal Yaltırık, bu zat «Ulus’un zabıta muhabiri Altan Oym en bu da Cihadı sık sık arayıp çocuğun huzurunu kaçıran İsmet Balcı.» B u tanıştırma tarzı pek tuhaftı ama benim gülecek halim yoktu : «Aman arkadaşlar arkasından yetişip vaziyeti an latalım, başına bir iş açar.» «Y a mazallah, iade-i mücrimime tabi olmayayım diye dem irperde arkasına falan kaçar!» dediler. Bir tak si ile istasyona hareket ettik. İstanbul Ekspresi on beş dakika evvel kalkmıştı. Öym en hemen İstasyon karako luna koşarak Yenidoğan İstasyonuna telefon etmek için müsaade a ld ı: «Aman muhterem Beyefendi, ekspreste maceraperest bir çocu k var, evden kaçtı. B en onun bü yük biraderiyim , zavallı annesi telaş içinde, kendini öl dürecek. Çok rica ederim, tren oraya muvasalat ettiği vakit bu çocuğu arayıp bulun, merkeze teslim edin. Eş kâlini tarif edeyim, iriyarı ama siz onun boyuna bak mayın., genç irisidir, 13 yaşındadır, yeşil trençkotu, y e şil atkısı var, 52 numara ayakkabıları var, şu kadar b o yu, bir o kadar da eni var, ilk Taksiyle Yenidoğana git tik, doğruca m erkeze indik. Kom iser bizi nezaketle kar şıladı. «Baylar haşarı yavruyu ele geçirdik, kendisini istasyon hekiminin kliniğinde bulacaksınız. Baygın ya tıyor, tıbbî müdahele icabetti. «Klinine gittiğimizde Ci hadın hâla ayılmamış olduğunu g örd ü k B ir zabıta m e muru şaşkın şaşkm başında bekliyordu. «Anlamadım ki» diyordu, «bu çocukta anormal bir hâl var, trende kompartmana girdiğimizi görür görmez mülâhham vücudunden um ulmuyacak bir çeviklikle pencereden atla yıp kaçmağa başladı. B iz de arkasından, biz koşarız o koşar ... Nihayet yetiştik ama yakalandığım anlayınca düşüp bayıldı. Demin de baygınlığı sırasında540, 480 - Sayfayı çeviriverin G ü r r... Geldin amma binbir hayal ile profesörlüğe Bilmezsin ki Gürsoy, sınıfı salis bir kazandır. M ü lk iyen in G ü z e llik K ra liçe le ri Y ıldız Enşin Suzan D avran . : M ısır Türlü dil dökersin tüllâba hikmetten yana Aldanma Gürsoy, dinleyenler tekmil şabandır. Birsen Topçuoğlu : Hawai Mezhar Bejimizi kapıya dikmek para etmez Heyhat Gürsoy, kervan yine o kervandır. A yten Ç olakoğlu İclâl Erdem : N ew york : Japon : Sudan Takrir diye verdiklerini tüllâb yutar sanma Bilinir ki Gürsoy, onlar hep saptır samandır. Çuval çuval cevaplara bakıp aldanma Kıl çekmek hünerimiz oldu hayli zamandır. Espri babında yazık, yok nasibiniz Zira naklolandan gayrisi pek yavandır. Uyutmuyorsun bizi alefetsiz müdahalenle Haklısın Gürsoy, haklısın horultumuz biamandır. Alefetsiz konuştun kuyruğun acısiyle Sen de gadre uğramış bir şir-i jiyansm. Suzan K ayaöz : Afgan » » » » : Anadolu : Rum eli : B eyrut » » Muazzez A k iş Neriman Olum Ülkü Çıtak A ysel Asal Sümer K alaç Nihal Durukan Nedret K ara Üren Arsan Günaydın Polat ' Betin K untol .Çiftlik Eşkiyası » : M ontekarlo » » : G ürcü : M ogoî » : Alm an » : : : : Çin İsveç Y unan İsviçre » » » » : İngiliz » : Bulgar » » Laz : Irak' . . diye birşeyler sayıklıyordu, sonra Anayasa md. 42 dedi, anlamadım gitti. «İşi farkettik, Ö ym en vaziyeti idare et ti; «Efendim, hep valdenin kabahati, çocu k yaramazlık yaptığı zamanlar (Polis geliyor) diye korkutur. Onun için polis gördü mü ödü kopuyor.» Fakat sevimli dostumuzun baygınlık esnasında da ha fazla gevezelik yapmasından korkarak polisi dışarı çıkardık. Korktuğum uz da başımıza geldi. İçeri döndü ğümüzde talihsiz yavru : «Ben masumumu «diye bağırı yordu. «Vallahi ben öldürmedim, selâm verecek oldum ayol, bir selâmdan ne çıkar » ■ D oktor şüphelendi, güç belâ çocuğu ayılttıktan sonra bize psiko - patoloji, psiko - analiz hakkında bir diskur çekmeğe kalktı ama biz fazla dinlem eden müsaa de isteyip ayrıldık. Hakikati Cihada anlatırken zavallı sevinç gözyaş ları döküyordu. Fakat o günden sonra ne b ir kıza yan gözle baktı, ne de «suçlulara merhamet neden? Aşılm alı, kesilmeli, kazığa oturtmalı.«. Şeklinde büyük büyük lâkırdılar etü. V ak’a kahramanlarından Çiftlik Zamparası » » : Fransız : K ırım : Am azon - Nermin Soy er " Mektuplar geldi » Y ıldız Caner Şükran G üneş Ülker A k çak oca Muazzez A kkaya Asuman A k y ü z • - » » Şükran M ocan Serap Akalın Filiz Tanyeri ■ Alefetsiz Güzeli : H olivud Serap ( !) » . Mülkiyecfen Şabana Canım - ciğerim Şabancığım. Seni çoktandır soramadım. Unuttuğumdan falan değil vallahi. M ektep gailesi. Vaziyet bu sene yaş Şabancığım yaş. Çekmediğimiz kalmadı. Karafakih kasıp kavu ru yor, daha çok. Çocukların Şubatta pusulası şaştı. Aktan güya ıslahı nefs etmiş, ö y le söyleniyor. A m in diyelim. G ürsoy ile Sur yoklamadan göz açtır m ıyorlar. Blakey yine uyuklayarak ders veriyor. H a ni nerdeyse inekleyerek şu talebelik hayatından kur tulasım geliyor. Zaten burslar da yetm ez oldu. Hoş m e zun olunca da bundan fazla verm iyorlar ya. Yani Şabancığım , senin anlayacağın bu hayat çekilm ez oldu. D ertten üç bu çu k köşe olmak işten bile değil. Buraya ilk geldiğimizde ne güzel hayaller kurmuştuk? H ey gidi günler hey! Gözlerim yaşarıyor Şsbaıı, ağlıyacağım. M eğer düşeş atmak için zar tutmağı becerm ek lâzımmış, berber olm ak lâzımmış. Herne hal ise; boş ver diyelim. Tavsiyelerine u y muş olm ak için. Z a ten bütün çocuklar öyle yapıyor lar. M ektubunu kapış kapış okudularda «Şaban? Biunutmarriış» dediler. Aman o ne mektuptu, Şaban? B i zi gülm ekten kırdın - geçirdin vallahi. Bravo. Şu her şeye benzem ek isteyen H ukuklu dostlara iyi cevap yermişsin. Çocukların hepisi «Şabanın ağzından öptü ğüm üzü yaz» diyorlar. Ben' de yazıyorum . M ektebi sormuşsun, anlatayım: B u sene de başka, bir âlem Şabancığım. Birinci sınıf kiz talebe rekorunu kırdı. Maşallah yarım düzineyi geçkin. Hem öyle can lı - kanlıları var k i... Şu bizim merm er salonun A y tenin papuçlarm dan çekm ediği kalmadı. Bankalar da öyle. A llahüalem Birsen hocalığa niyetli. Hele G ünay dın, görm e Şaban, fıkır fıkır kaynıyor. Sene ortasında ikinci bir seçim : yapıldı. ' Baba Esat t hani şu Ö lçek Esat - Başkan oldu. Ç ok şey ya pacak, dendi. H iç bir şey. yapamadı. :' Zaten yapacağı da yoktu" ya. Velhasıl babalığını görm edik. Y em ekhane berbat, yatakhane berbat, kantin berbattı. Ç ocuklarm işi - gücü lavaboyu sık - sık arşınlamak oldu. Tahsin Usta bundan pek memnundu. Bizimkiler* so~ yu p soğana çevirdi. Burs alındığı gün kapıda iki nö betçi ile bekliyor. Ö yle bir üst perdeden bakışı var ki. Kantin kazık atıp durdu talebelere. Bir zarf - kâğıt 6 kuruşa alındı, kahve - çay 10 kuruş oldu. •' lalaştı, bir ukâlalaştı görme. Hürmeti nezaketi unut muş. Burs alıyor da ondan. Aşıkmış. O lur y a ; sinek nereye desen konar. Sezai nihayet beklendiği halde bir türlü yapamadığı garip seyahatini geçen gün adeti üzere aniden yaptı. Sabahleyin kendisiyle konuşmuş tum. Akşama tiyatro için sözleşmiştik. Öğleden sonra uçmuş. Öğrendik ki iki ay gelmiyecekmiş. Ü ç gün son ra b ir de baktık ki karşımızda. Süm er K alaç bu sene bir âlem. Esaretten kurtul muş olacak ki bir ara mektebe gelmez oldu. Gelince de arka sıralarda oturuyor. Y ıldız, Şükran falan erkek arkadaşlarından korkuyorlarm ış. Üçten Muazzez, Şükran biraz açıldılar. Göniil Davran yine kendi âle minde. Hukuktan biriyle evlenecekmiş. İnşallah. Ö bür Suzan Figaro Enstitüsüne devam ediyormuş, vücut güzelliği müsabakasına girip kazanacağım diyormuş. • İdari şube talebeleri hep dalgadalar. Para - Ban kacı m aliyecilere duman attırıyormuş. Siyasilerden hiç ses - seda yok. İdare ile tüllabın arası açık. Yoklam acı Mazhar birinci sınıftakilere «ben, benim » diyormuş. K â fir de kandan forslu ama, kimsenin taktığı yok. Feridun ka rınca - karınca zampirliğinde. M uammer ise sırf neza ket m ü b a rek .' Sene sonu seçiminde A yrılm az reis oldu. Birşeyİer yapacağa benziyor. Muhalefet Tomi piyasadan çe kildi. Balcı kendisini birlik işlerine verdi. Şimdilik m eydan boş. Sana daha fazla yazamıyacağım için kusura bak ma. M alum ya ineklem ek zamanı. Bir dahaki konuş. mamıza kadar eyvallah. ■' . Arkadaşların hepsinin selâmı var. G öz’ erinden öpüyorlar. . . . . _. ... ...... .■ B en de her iki mübarek gözlerini öperim Şaban- . çığım . . - • MİN — Y A R A yseli nişanlandı diyorlar. Yüzüğünü göım edik. A ra - sıra Fakülteye- geliyor. Müthiş sigara dum anlı yor. Cemal nikâhlandı. Her fırsatta kirişi kırıp seyahata çıkıyor. N eclâ evlendi. Çokları onunla arkadaş lık etmek istiyormuş. Nişanlananlarm sayısını m ı so ruyorsun ? Tümenle. Göbelezoğlu kapıyı açtığından olacak. Haydi hayırlısı diyelim. Çaylardan gözüm üzü açamıyoruz. M illet eğlence de. Günler - geceler, konserler gırla gidiyor. Nejat y i ne bir şiir gecesi 'tertipledi. Biz şiirden anlayanların geleceğini sanmıştık. Yanılmışız. Mona Roza bilm ece si çözülür gibi oldu ama, adamlarda zevk yok ki gü rültüye boğdular. Bayrağımız Kalem ini eline alan birşeyler yazmağa başladı; Şahane m uharrir - şairlerle doldu gitti? A hm et Çimen korse hikâyesini tamamlamış. Daha dün anlatıyordu. Azizim, diyordu, «H ikayemin en hoş yeri kadının k or sesine - pardon sütyenıne - adamın titreyen ellerini dokundurduğu andı. Kadının «Yapm a» diye utançlık göstermesinde bir ilahiyet vardır. B en o satırlarımı okuyunca ölüyorum vallahi Evelenmek istiyormuş, kız arıyorm uş. Haşan Basri forsunu kaybetti.Güya ar kadaşları kendisine oyun oynamışlarmış. A lp bir uka- ikinci Sınıfın Erkek Güzelleri Vahdet Aydın Fahri Cabar Osman Turan Mustafa Aşkın Ekrem Özçelik Kocaoğlan Selâhaddin Mazhar Kısacık 9 - B İZ D E YE TİŞE M E D İK N eye Benzerler? Am m e H ukuku dersinde, A badan mutat esprile rinden birisini anlatıyordu. «Sigarasını pangınotla ya kıyorlardı. Am m a kadın da çok güzeldi hani. Ö yle bir vücudü vardı, ya kolla n .» M illet gözlerini dikmiş, hay ran hayran dinliyordu, Taşkın dayanamadı «A h ho cam biz yetişememişiz.» Abadan hiç altında kalır mı «Ü zülm e oğlum, biz de yetişememiştik.» Yılmaz Ulusoy Cihat Alpan Mustafa Aşulla Tanzimat Delikanlısına Gramafona Suudi Arabistan Kiralına Musa Atik Reşat Akkaya Suzan Meral Davran Haşan Fehmi Korkmaz Turan Şenel Dikmet yıldızına Bati Almanya Başbakanına Yüzüksüz nişanlıya Feylezofa Kazgan şairine Macit İnce Oğuz Şenler Cafer Canlı HeSıalde Cemiyet Başkanına değil Vefakâr sevgiliye Dilbaz kocakarıya Alpaslan Onay Aysel Asal Altan Öymen Salahaddin Zorlu Bu gidişle temiz yeşilaycıya Rüyasındaki Aristokrata Saf âşığa Firariye : Şükran Maçan Kaya Toperi Ali Denizman Cennetten müjde gelmişe Züppe herife Fener bekçisine Argun Çoban A li Oğuz Nusret Aktan Tenis şampiyonuna Mahcup aşığa Yaşar Doğuya İsmail Hi7.il Muazzez A k ı; Rafet Küçüktiryaki Fahrettin ölmez Fahrettin Kerime İğne kolleksiyoncusuna İç güveysine Dilsize İsmet Balcı Reis Turan Baran Tuncer Kürt beyine Kendince dans mucidine Çölde kalmış bedevi bir aşığa N İYE D A H A ÖNCE S Ö Y L E M E Z S İN İZ ? Hususî hukuk dersinde zil çalm ıştı. B elbez âdedi hilâfına dersi kesm iyordu. H erkes önce kendisini M a liy e dersinde sanmıştı. Onun için çıt (!) çıkm ıyordu. Sonra mırıltılar, homurtular yükselm iye başladı. Hcica içerlemişti. «Yahu bu gürültüler nedir, utanm ıyorm usunuz?» Kahramanlardan birisi sıranın altına ya tarak «Z il çaldı.» diye bağırdı. H erkes neticeyi öğren m ek için hocanın yüzüne bakıyordu. O, ön ce çantası nı topladı, sonra gülümsedi. «N iy e daha önce söyle mezsiniz yahu, boş yere beni burda bekletirsiniz?» Nusret Aktanla Baba Esat kahvede konuşuyorlar dı. N usret Esadı şöyle bir süzdükten sonra : «Baba, yahu» dedi, «N e güzel vücudun var, nasıl yaptın bu nu? ’ Baba ciddiyetle : «Halter kaldırarak. ( ! ) » ' M ülkiyeli bir kızın aşk çizelgesi (M üzikal tempolarla) Sınıf 1 de iken (Allegro Confucuo) Sınıf ffl de (Mederatoenon troppo) Sınıf II de ( Allegromoderato) Talebe Lügatçesi Sinemada Ders M ülkiye-i' Şahaneden ik i arkadaş sinem ada idi ler. Film in yarısı olmuştu. Aralarında konuşuyorlar dı. Birisi önündeki bayanları göstererek : — Bak şimdi şu bayanları bize nasıl baktıraca ğım. Hemen arkasından da yüksek sesle : — Y ah u biliyorm usun bende çok zekâ yok dedi. Sınıf IV (Mercia Fumebre - Adagio) akıl var amma Bayanları kendilerinden tarafa baktırıp ta yüzleri ni göreceğim zanneden bizim şeker arkadaş hakikaten defalarca baktırm aya muvaffak oldu. Fakat bayanları değil de yanlarında bulunan bir b ey i... Sınıf Prefesör İdare Burs Dernek Kantin . c Üssü mizan Tüllab Y az tatili F. C - 10 - Yoklam a korkusuyla çekilen elli dakika lık azab Soğuk hava deposu Teksir veya kitabı papağan gibi tekrar eden adam Ükala yuvası A y başında tüllanbın A li B eyden aldığı ve 24 saat bile m isafir edem ediği nesne Aşkar Çiftliği T enbeller m ekânı Tüllabı dilenciliğe sevkeden usul Hint fakiri Tüllabm dokuz ayda yapamadığını yap mağa çalıştığı zaman ; HALIM SELİ INA | İ g l BUKSKIRDIR.- İ g İ MAZOĞLD ADLİ BU GENÇ DÖRT BU MÜLKİYE Lİ GENÇ KIZ SON S IN I F A GELİNCEYE KADAR HİÇ BO YAN M AM IŞ V E HİC B ÎR tf>OCENT VE ' YA ASİSTANA T A V OLMA M IŞTIR. t... Y u ı İli T A H ^ Î I î .. r' I >; s Z d m o » m -’" T İ P C ^ - r . 7f - ' - İ p m f m K tîd Î • B' R f ' LM ANCAK 0N T E M tM I S T I R l dÖRT DEFA KOPMUŞTUR 50 5EMPATIK ARKA DAŞA ¡h YILBIR «AMAZ KH-Di^j KACÖt A T T IU  K A R A O S MAN OĞLU ve 5Zİ Lİ H 5 AN VER MLfRr TECİ t>AMGA5,N? > ^ BU TAKSİ ) < JJ 0 ^ 7 ^ \ r ^ )( /pf ' B O LU N C A 8A- mÜUİYEDE OYNAYAN BASIN D AN BÎR NİNEMİ \EDIM,, A D L I J •••*•*• --- '?• g jg S /İMKARADA ÇALIŞTIĞI HALDE AB durrau n ian ASKAR BÎN MEM\STlR. BU HALE. I- V U R M A M I Ş LARDlRİ Ç ER LP İEN SOFOR DE MANEVİ TAZMİ N A T DAVASI A Ç M I Ş T I R 6U DELİ KANLIDA CÖĞRAR YA KİTA' B 1NI 0 KUR.KEN FAKÜLTEMİZ DE BİR YILDA HARCANAN UY KU HAPLARHAN YANA GELSE DÜNYAYI İKA BUCUK DEFA RAHATÇA kucaklar\ H İÇ GÜL-' M E M İS T İ R !.. Sahipleri cevaplandırsınlar S. Akalın : Niçin Tunceli’de (I) Maiyet memurluğu istiyor? Ş. Güneş : Niçin İstanbul’a gidiyor? Y. Güçlüer : Niçin Hukuk Fakültesine gidiyor? N ih âi: Birinci sınıfta olduğu için mi naz ediyor? M. Şişman : Niçin daima sol elini havaya kaldırıyor? A. Ş. Oğuz : Yeşil kaşkolü kimden aldı? Selâhattin Zorlu : Kadınlar kendisini niçin kaçırdı? I. Hızal : Kolejin yanında niçin ev kiraladı? L Dede : Vasiyetnamesini niçin hazırladı? M. Akış,* Niçin kasatura taşıyor? N. Kavurmacı : Niçin Gazi Eğitime gidiyor? Not : îşbu soruların cevabı içerisindedir. - 11 - II. Ramsesin M umyası K A R A N F İL Özerden, Erol, R efik, A h m et beyde sonra dışarı çıkıp dolaşmağa koyuldular. baharatçı dükkânına u ğrayıp karanfil ler. Özerden «İçki kokusunu giderir, on ranfil alayım, bari» dedi. demlendikten Bu arada bir almak istedi-, kuruşluk ka-; ■ Dükkân sahibi ihtiyar, hastalıklı bir adamcağız dı. «Ne istiyorsunuz?» diye sordu. Özerden cevap v e r -' di: «O n kuruşluk karanfil.» A k silik karanfil en üst ■ rafta idi. Adam ahlaya oflaya m erdivene tırmanarak bir kâğjda karanfil koyu p indi. Sonra Erola dönerek sordu: «Siz ne istiyorsunuz?» «B en de on kuruşluk karan fil...» Zavallı adam uzun m erdivene b ir ' daha tırmanacağına canı sıkıldı. R efiğin d e aynı şeyi iste-, yeceğini tahmili ederek sordu: «Siz de on kuruşluk karanfil m i istiyorsunuz?» R efik ciddî' bir. eda ile ba-' şını salladı «H ayır!» . - "■ Adam cağız gene ahlaya poflaya m erdiveni.' tır manıp; Erolun karanfilini kâğıda sardıktan sonra i n - ' di. Refiğe döndü: «P eki siz ne istiyorsunuz?» «B en beş kuruşluk karanfil istiyorum .» . TE — T ö idarecilerim iz ne ile meşgulürler? Sayın S. L. M eraya ithaf olunur : Cidden olağanüstü, vakarlı b ir durum da, A ndiçtiler New-York’da b îr gün akşam üzeri, ' Birleşmiş M illetlerin -bütün delegeleri A kteddiklcri özel, gizli b ir oturum da; Hakka hürm et etmeye yem in ettik dediler, Hamiş :• A ndım ız uyguîanrıaz tatilde ve bayram da, Ne pazar, pazart&â, ne perşem be, ne cum a, V e ne de cumartesi, 6alx yahut çarşam ba. Bundan böy l* devletler som ürsek diye b ir az, T oprak edinm ek için* zafer kazanmak için,. Herhangi b ir bahaneyle istilâya kalkam az; • İmza : Bretanya, Rusya, Amerika, Fransa ve Çim ■ Ek : B u m adde h e r gün yürürlükledir ama, Pazartesiyle Salı, Perşembeyle Çarşamba, Cuma, Cumartesi ve Pazar’dan m âda. Şükrü Düdükçü. D erviş Yalım Y ılm az Günal Ilhami Cztürk Cem al Barutçu' Turan Sayar N uri K adıköy N uri Erdem N ejat Tunçs:.per N evzat Şensoy Esat Ö lçer . Behçet Eren Aşırmation s T . G. H E Y Y A V R U M •; Sabahaddin Ertekin H E Y G eçen sene güz imtihanlarmdaydı. Bilirsiniz ikin ci sınıf m ektebin en belâlı sınıfıdır. Bunun için elim iz den geldiği kadar çalışıyorduk, içim izde o derece, ça lışan arkadaşlar vardı k i burunlarının ucunu görem ez hale gelmişlerdi. Meselâ Sadık G öbelezoğlu bunlardan biriydi. Bakın anlatayım da siz de hak verin : B ir gün S. G öbelezoğlu Ulusta bir lokantaya git miş. B ir masaya oturmuş, bakmış ki tam karsısındaki masada b iris i' oturuyor; ama tıpkı kendisine benziyor, sanki burnundan düşmüş. Sadık ona bakarken onun da dikkatle kendisine baktığını farketmiş. H ayret de miş gülümsemiş, bakm ış o da gülüm süyor. D ayana mamış, selâm verm iş, selâm kabul edilm iş, alınmış. Şurası şayanı hayrettir k i Sadık ne yediyse o da ay nı şeyleri yemiş, su içince o da içmiş. Y em ek bitince Sadık kalkmış, aynı zamanda karşısındaki d e kalk-mış. Sadık dışarda bekliyeyim de şununla bir konuşa yım demiş. Beklem iş' beklemiş kim se gelm iyor, daya namamış tekrar içeri girmiş. Bakmış karşısındaki du ruyor. Yanına yaklaşayım da neden dışarı çıkm adığı nı sorup anlıyayım diye o tarafa doğru yürüm üş, bak mış o da kendisine doğru geliyor, en nihayet birbirle rine limit derecede yaklaşmışlar. N eticeyi tahmin etmişsinizdir. Ders çalışmaktan son derece yorulan bi tap düşen Sadığın muhterem kafası «D ank» diye lo kantanın aynalı duvarına vurmuş. - Tem uçin .ve Fatinle altmış, altı, oynamakla Neticesiz zamparalıklarla T elefon beklem ekle H er nevi kahve sporlarıyla M ektup beklem ekle B ilârdo parası ödem ekle S. S. O nar’m İdare H ukuku’nu onuncu defa okumakla- '■ İneklem ekle . . D ers hariç her şey ile ,; Siyasetle ... F otoğraf toplamakla ve tez yaz makla •' '; ! Sünepelikle M ücadele Cemiye tiyle En güzel kü fü r lügatini hazır lamakla C E M -İL Tüllap kakan kuşu 12 - N e de olsa profesörlerd e insandır L az babadan M ülkiyedeki oğ lu n a: P ro fe sö rle r k on u şu y or: Burhan Koni . Cozum in nuri uşağım , ... H erif tabancayı, çektinen adam a kam ayı bir, iki üç defa saplam ış. - B u hareketi tam am ladığınan kendisine taam m üden katilden 1 8 -2 1 sene ağıı- h a pis cezası verilir. (B u rada kaşlarını ç a tıy o r ; du dak ları h a fif sa rk ık ) iş te u rk a d a şla n m kanun 1 8 -2 1 se ne arasında 3 senelik bir takdiri m ü ddet k oyduğundan cezaların şahsileştirilm esi m üessesesi ile karşılaşı y oru z. • *-j î; : .•••£.> H' - v - . v » f'/'i'v/fjVî: Kemal'A r a r - ; V .: v; :1:.: : f . (ö n ce - siyah E rzu ru m taşı teşbih in sesleri tiliy or : Şık- şık da şık.:. S on ra g a y e t cid d i?.:'' tşte efendilerim bu esnada tü c ca r k a fa lım ş ıy o r ve ceva p v e r iy o r : — Ulan, in sa f yahu, diyor. (T eşbih sesleri ? bu nesneleri çocu kların m ektep levazım ı olarak yoru m . (T ek ra r şık, şık la r?.) . O zam an kanun g ü lü y or : — ö y le m i? (Ş ık şıklar devam eder, sonra ca g ü ler) O halde bu m uam ele-i_ticariye değil!. 'iş i ka B en alı H o î. H. Karafakih U nvanı tica riy e alm ak isteyen yan i ticaret un vanına sahip olm ak isteyen şe y p a rdon unvanı tica ret. am an bu dertte nerden başım a çık tı, a ffed ersi niz doğrusunu söyliyeyim , H acı R ecepzade İbrahim b ir m uhallebi m ağazası pardon dükkânı açsa ünvanı ticaret, “ H a cı Recepzade İbrahim binbir lezzet m ahallebi m ağazası” olur. Sonra kendinden emin bir edayla s o r a r ? : — D eğil mi M üzeyyen H an ım ? (G ülüşm eler) H am iş : Sualin tevcih edildiği arkadaşın adı M uazzezdir. ÇtMDtK Boş dersten istifade ettik. B ilardo oynuyorduk. M acit o sabah gene erken kalkmıştı. Yanımıza gelin ce Suat işletme bahanasiyle ile : — Macit, dedi, seni telefondan bir kız aradı. Macit uyku sersemliği ile sordu : — Nasıl bir kızdı? Es. Fe. P a m ektup cönderm işsun, aldum oni. O yle pir sevindum çi saa ta r if etem em . • U şağum sen nasilsun, eym isun, h asm isun ? TeiBlerin ne alem edu r? P izu soray isen eyiyu k hasuk. A nan sa tua eteyi. E lini g ö v e kaldirayi, A llahum h au u şa ğum a sınıfuni çeçu r teyi. A n an in tu a la n ç o k çeçer, pileyim isun. K eçen sene pizum pisuğun yavrusuni, K odiloğlunin pisuğu p oğdu idi da, anan canin çik ar inşallah tedi da, pisuğu y old a arab a çiğnedu idi. H au m ektubunda p ir h oca dan pahsedeyisun. Çok zor, kazık teyisun. Ç eçem eyiruk sim ıfu teyisun. Z o r teyisun, anlatum am a, hau senun kazuk tetuğun n etu r? B izum fırak tin u n kazu ğu m id u r? A n la m ayirum uşağum . H a uşağum nasil adam dur p u ? H iç adam adam dan k ork a r m i? H ak la oni. P ir de teyisun ki, P o tç a ’dan im tihana girduk. Z a y if aldum teyisun. N etu r pu senun p o tça tetuğun. H iç adam z a y if alur mi p otça dan . O oy u şağu m sen adam olam ayacasu n. A n an in gelunluk potçasin i pilm eyim isun. N içu n oni yazm adun. U şağım sen pubana hiç.penzem edun. P en senun gibi iken kargan in a ğ zındaki peynu ri alayidum . E e y cidi cünler heey. U şağum terslerine ç o k çaliş sınıfı çeştım ı çele yim diye telgra fin i peklem ekteyim . O o o o y uşağum anan, puban tek rar tolansun saa... H am si Paşası (B a ru tçu ’nun A lbüm ünden) K . F. A r ık ’ın bir dersinde idik. Şubat imtihanları da yaklaşmıştı. İneklerin en dalgın anları. K em al F. A rık anlatırken bir konuşma duyuldu. K. F. A rık, der si kesip Aşullaya sordu : . — B ir şey m i buyurdunuz? Aşullada uykuda imiş gibi cevap verdi : — H ayır bir şey buyurm adım . Es. Fe. M ülkiye argosundan Alcfetsiz konuşma D üm ev Uyutmak Nedir? Durum nedir? Kertan Hep yavrum hey Her hâl - ü kârda Babâ Ahmet Yalak Dümen koşma Yapar m ı? Ufak aile • A ile üçgenleri t •• . Aman b e ! . Bacanak • ■• “ A yak atmak ' Asaf . Ağzına v erm ek .. . Hişştt . Basıldık Eskici Allahsız tospağa : : : : A lâkasız söz söylem ek. Nakkalık demektir. Söz v erip de oy verm em ek. K orid orda veya sokakta karşı laşan iki M ülküliyelinin konu şacak 'şeyleri olm adığı vakit, söyleyip geçtikleri kelime. : Hâl hâtır sorma. : (K rito kerto v eyo kerto kritik de denebilir) «nedir» sualinin cevabıdır. : «Ne diyorsun A y sel?» sözü de m ode olduktan sonra kullanıl m aya başlanan, her yerde ge çer söz. : H er halü kârda kullanılan de yim. : Ahm et» yokken söylenirdi. : H er M ülkiyelinin, k ü çü k ismi. «A hm et filân b ey » form ülü ile kullanılır. : Mânasını m erak ' eden Sedat K ars’a müracaat edip boyunun ölçüsünü alsın. • : Bak : A y a k atmak. : K um ar oynam ak için başlangıç ■ edatı. : B ü yü k parayla oynanan poker. • : W em bley’de fu tbol sistemi. : G üzel k ız görenin ağzından çı kan ilk kelim e. •- : Baba Esat'la doktor Şap’ ın du - rum u. : Bak; dümen koşmak. .. • : Yanında kız * oturana sorulan sual. : H ocanın imtihanda sorduklarını . iyi bilm ek. . .. : İşletm e pratiği. : Eyvah, annem, basıldık . diyen lere sorun. : Y en i piyasa malı kullanmayın. : Bize de mi tıs tıs? : E, yani, size de m i tıs, tıs? T on ton .- .... £)esünler Sun notları hoca, bana inek desünler, İneklemedi gitti gör, o divane desünler. . Dağarcığım doldurmada her kişi burada Şimdiden geru bu sınıfa, inekhane desünler, Not bahsini geç, koma tüllabı sınıfa, Sun notlan hoca, bana inek- desünler, Yoklama yap sınıfta, kapıya koy Mazhâr’ı, Virme kimseye eman, Fadıl Hakkı desünler. Cem-ll sözlerin hem muhabbet, dostlar işitüp hoş sohbettir desünler. C E M -İL D e rle y e n : K Ö R O G L U . *5 -t E vde kalm ış ü ç kızımız. Bilmece Zayıf, esmer, gözlüklü ve pek şirindir. Güldüğü zaman ağzına, Meksika Körfesinin o meşhur incileri sıralanmış zannedersiniz. Sabahleyin ilk işi saçlarını taramak sonra yü zünü yıkamak, daha sonra da yüzü silmeye meydan kalmadan kaşlarını tarakla düzeltmektir. Dahası da var, konuşmasını takibedebilmek için en iyi çare bir diktafon temin etmektir. "Hareketleri için ne gibi bir alet lâzım, onu bilmem artık.” Demekçidir, güzel sanatlarla alâkası çoktur. Bileceksiniz... Bilmek üzeresiniz. Mülkiye üssiimizanm çarpmadığı kimseler •i i B i r Ç e v e l a n ’ Şöyle sınıfları bir dolaşalım dedik. Hemen birine girdik. Birinci sınıfmış.. Seha ağabeyimiz bir şeyler anlatıyordu. K ulak kabarttım: «Ç ocuklar yani bili- ' yorsunuz, yahut bilmeniz lâzım, yahut bildiğinizi kabul . ediyorum . Başka bir deyimle malûmatınız yar. Yani. : Vallahi çocuklar hiç değilse duymuşunuzdur.ır. diyor du. Sonra baktım masanın üstü yığın yığın” kitap do! lu hepsi bizim' zevkle manzarasını seyrettiğim iz ecne. bi lisanından kitaplar. Bunlardan on altısından parça lar okudu. Yirm i dört tanesinin sayfa adedini söyledi. Elli iki tanesinin-de kapaklarını gösterdi. D erken b i- < . zim züğürtlerden on bir-tanesini traşladı. Zaten g eç' girmiştim zü çaldı. Çıkınca hem en yanm a yanaştım: nAbi, neden traşlıyorsunuz bizim tüUabi» dedim. C e- :, vap verdi: «Kendilerinin traşlamasma meydan ver- . , mem ek iç in .' : D iğer derse sempatik hocam ız Fikret A rık gir- . mişti. Dersin en alâkalı bir yerinde misâl verdi. Bir. • arkadaşa bakarak: «Ş u çaniam ı size 60 liraya s a tıy ö -' rum » dedi. Çocukta bet beniz attı- Çünkü çanta ç o k .. eskiydi. Üstelik arkadaş 125 lira ile. geçinen bahtsızlardan biri idi. K ekeliyerek: «Efendim ga.. gabin var.» ■ ■ !' d iy eb ild i.. _ * u ¿ ¿ V ' D erken, kıymetli: .-ağabeyimiz Bahri Savcı derse geldi. Defalarca^ ök sü rd ü .-V e sayısız denecek kadar gözlüğünün camını sildi. Her cüm leyi beşer kere tek:, • ra r.etti.'. .. * ■>'; .. •• Başka bir gün ikinci sınıfa uğradım. B lakey ders anlatıyor, Asistan Reşat Aktan ise - Bu uzun tetkikler sonunda telekronik cihazla aşırılmıştır._ Anlatılanın ancak dörtte birini tercüme 1 ediyor ve g eriye kalanı da kafasından yerleştiriyordu. ' _• ’ ;* -f:'jV ' "Üçüncü sınıfa girdini'' Burhan- K önr. kon u şu y or du: «Arkadaşlar dersimin konusu ‘ delili feabsi dedinen size bir delil vermiş, oluyorum dem ektir. Y aln ız şura sını antrparantez söyliyeyim ki: «A ciz biliyorsunuz altıncı Milletlerarası ceza kongresine gittim. Heyetin başkanı bu hakirdi.» Nerede kalmıştık? Ha şurasını da söyleyeyim , orada devler çarpıştı. Sonra gelelim de lil bahsine. Parenlez açm. «Şunu da ilâve edeyim . A ciz orada vispresident idim». Evet arkadaşlar delil bahsi idi mevzuumuz. Derken arkadaşlar kalktım ve M aurice G arçon’a hücum ederek - arkadaşlar vuruşm a an ladılar «önce bir sağ kroşe sonra direkt ' dediler» ve bunun suç olduğunu da ilâve ettiler. - Sözlerinizin hep sini reddederim dediğnen salondaki m evcudun dört misli acizi alkışladı. Devam ettim ceza bir retribution’dur, suçlunun içine nüfuz etmeli diyerek kürsüden in dim » dedi. Sonra Sadık G öbeleze doğru kürsüden eğil di. Sadık: «Benim suçum yok» diye kekeledi. İkinci derse Kemal Galip bey geldi. Gözlüğünü çıkardı. Taktı. Çıkardı gene taktı. Ü ç dört sefer b u r nunu sildi. Önde esmer arkadaşlar oturuyordu. K ö mürü oradan da Havzadaki M üdür-ü Um um iliğini ha tırladı ve bir buçuk saat anlattı. Arkadaşın biri sual sormak istedi. «Suret-i um um iyede dersi dinlem iyor dunuz, onun için iptidaen reddettim.» diye cevap ver di. En son olarak ta sempatik hocam ız K arafakı’nın dersine girdim. Teşbih çekerek çabuk çabuk anlatıyor du : «Ş ey ... Meselâ cemiyetin pardon şey şirketin elin de tapu senedi vardır. Şey pardon ne d edim ?» Ç ocu k lar: «Tapu senedi dediniz». Am an pardon yanlış oldu. Tapu değil alacak şey aman hisse senedi vardır. A ksi halde suda havan döğmek olur pardon havanda su döğm ek olur. Meselâ A ortak olsun. Elinde hisse senedi bulunsun. B almak istesin. C razı olmasın; E müdahele etsin. B, C ye sana ne oluyor yahut pardon olm uyor desin. A , E ye alacak mısın C, D ye satacak mısın? Bu arada F; A , B, C, D, E, y e razıyım E tekrar C, A ya değilim desin. Ne olu r? O zaman kooperatif şey aman cem iyet pardon şirket bu işe gülsün. Am an pardon şirket gülm ez şey yani F gülsün olur m u? Tüllap hiç cevap verem edi tuş olmuştu. ÎURU Fıkralar Emrullah Zeybek “Aşkın ne olduğunu” anlarsak istemiş ve daima yaptığı gibi yanlış bir istikametle yolda rastladığı bir kıza yaklaşmış: «Taymavt» de miş, gülmüş ve öksürmüştür. Neticede bir tokada maruz kalacak derecede konuşmuştur. Ve ne olduğunu soran arkadaşına : “îlâhi su kuşu” diyebilmiştir. AK Alpaslan’a sordular: — Mülkiyeye niçin geldin? — Yükselmek için. — Niye doğrusunu söylemiyorsun Alpaslan? — İyi baba, biliyorsun da niye sordun? Günün besteleri A . Ş. Esmer Esmerim kıyma bana Sınıfta vurgunum sana. Esmer aman aman aman Çok çalıştım kafam duman K alır isem halim yaman. B. N. Esen Cebeciye' t'd erik en aldı bir yağm ur Avukatın cübbesi uzuıı eteği çam ur A vukat sınıfa gelir kaşları m ahm ur . . Çene benim ben çenenin el ne karışır. Esen’e de kelâm etmek ne güzel yaraşır İ. H. K arofokih Her sabah her seher gelir geçersin Kanımı kadehe koyar içersin Ya beni öldürür ya da uçurursun Yeter H ocam yeter senden çektiğimŞefik İnan Bakm ıyor yönetm enlik feryade' Yetiş ey İnan yetiş imdade. Şen olm az kimse durmaz, şahanede: Yetiş e y İriaıi yetiş imdarfe Cihata dair • -V ' i • Cihadın canı sıkılıyor ders çalışmak istem iyordu. ' N e yapayım diye düşünürken. Prof. Blakey’in o gün konferans: olduğunu hatırladı. Sevindi, «Hah» dedi konferansa gider biraz kestiririm, günün yorgunluğu çıkar. Beş on dakika gecikmişti amma zarar y o k ... "' Lâkin kapıdi. oekliyen bir hademe Cihadı içeri alma dı. — N eden yahu, beş dakikalık gecikm eyle insan ka pıdan çevrilirm i? K apıcı başını sa lla d ı: — B eyim iç e - _ ride zaten altı kişi var kapıyı açarsam onlar da dışarı kaçacaklar. •. m m a İ. Ayrılm az C e h t a r z u y a y e tm iy o r B u iş b ö y le g itm iy o r B a ş k a n o ld u m o la lı G ö z ü m u y k u tu tm u y o r N. Kohvecioğlu G ü n o ld u m g e c e o ld u m S a ç s ız b a ş ım ı y o ld u m Ü m it v e te s e lliy i A s b a ş k a n lık t a b u ld u m . M . Dikmengil E k m e ğ im v a r tu z u m v a r A y a lim v a r k u z u m v a r Y ıld ız g ib i e lim d e M in n a c ık b ir k ız ım v a r A . Çimen K ü l o ld u m y a n a y a n a G el b u n a c a n d a y a n a B a h ts ız ım d o s t la r b a h t s ız C in si lâ t ift e n y a n a Dekan Üssümizanın 5’e ineceğini söylem iş : Üssümizanda tenzilat! - 1 6 - . iv R. Aktan Bir ihtimal daha var Oda çakmakmı dersin Söyle A ktan ne dersin K ın k notlarınla sen rTüllabı mestedersin. F. H. Sur Yoklam adan kaçma yanar tutuşursun Zannetme imtihanda ümidinle buluşursun . Kaçarsan bir gün elimden ey tüllap Hicran ile hüsran ile her gün boğuşursun Y avu* A badan Pek çok fırsatlar kolladım Şahanede inekledim En çok A m m e notlarım Senin aşkınla otlandım Ö yle mi derler tom bul hocam öylem i derler’ İmtihanda ümit yokm uş öyle mi derler S. L.. M eray Talihim olsaydı aocam olurdun Bilirdin halim i çare. bulurdun • • D erdim i ânlardın talebe diye: - * Bilirdin halimi çare bulurdunjvîS^^ ' # f YAR • Şapka M -. * 3 -■ s Arkadaşım ız H üsnü’nün geçenlerde yapılan mah kemesi hepinizce m alu m du r.. DŞva estt&sında .k a rşı tarafını avukatı H üsnü’y e çattı ve meziyetlerini orta ya döktü : —- G ünde 15 saat klâsik müzik çalışacak kadar hastadır..! H ırpan i- kıyafetinden, dolayı operadan ka rakola götürülm üştür. B ir şa p k ası.. vardır ki yükünü yıkarken bile başından çıkarmaz. Tam bu esnada arkadan şöyle, bir ses yükseldi : e — Ben de şahidim, saçlarını bile şapkasını çıkar- madan tarıyor. A . Köymen Ç o c u k lu k ç o ğ ım b itti N e z a k e t e d e p y itti S a lis e o ld u m d iy e U k a lâ lâ ş t ım g itti A . C. Aşkar D üğün d e m e k k o n ser sa z B ü tü n b u n la r g e li r a z B ir de A ş k a r k u p a s ı G a z e t e y e b ir m e s a j N. Tunçsı'per G ü n ü g ü n e k a ta r ım A ş ığ ı ç i f t a t a r ım K o ltu ğ u m k a r p u z d o lu D e rg i - s ig a r a s a t a r ım M . S. Karakoç K u r ş u h s u z s ilâ h o lm a z S e v d a s ız ç ile d o lm a z R o z a a h ım t u t a c a k D ü n y a s o n a d a k a lm a z Siyasî Şubelinin ilânı aşkı M İN- YAR - 17 - Hafız Osmanla Mülakat İnek bayram ı y aklaşıyor... Kazgan da hazırlan maya başladı. Nasıl K anbersiz düğün olmazsa Osmansızda Kazgan olmaz diyerek kendisiyle bir röportaj yapmıya karar verdim. Fakat çok zahmet çektim,- çok uğ raştım. Çünkü Osmanı bir tü rlü fakiUtede bulmak mümkün olm uyordu. • ' Bir gün nihayet onu yakalamaya m uvaffak oldum. Ellerini kitaplarının üzerinde birleştirmiş, gözleri yere dikili, sessiz, sessiz du ruyordu. Tabii hemen yaklaştım. ' — Merhaba O sm an. — ................. ................. (cevap verm em esine rağmen gözleri ha fifçe kımıldadı, yüzünde zorla belli olan bir gülüş farkedebildim.) — Ne o? H ocayı m ı bekliyorsun? • v - .=-.••• — Ne hocası yahu, gelip geçenlere bakıyorum . Çoktan beri görmemiştim d e ... . — Seni üzgün görüyorum ,' yahu. Nen var, hasta mısın yoksa? — Hasta falan değilim, B ülent N uriye içerleyorum . Beni-daima çocu k yerine g oyu yor be birader. A m a ç o Bayan Hafize cuk olmadığımı ona fakülteden çıktıktan sonra göstere. ceğim. . — Kaçta kalkarsın Osm an? • iv';:? "B u-günlerde M ülkiyede soyadı değiştirenler, ço— Saat onikide tabiî. Sabahtan akşama kadar ge i ğalinıştır. Son değişiklikler ıttılaınıza arzolunur. zip tozduktan sogrâ erken de galkılmaz ya. Fakat bir son /-" S ; .£ ~ '>■- . . . !f'''teö»t*1nieâr Esat Takım cı î'.S . X,Esat'Ö lçĞ r virmenin zamanı geldi herhalde. :. --X ' A yh an Iierm eS '- ' v . •' % T j y h a n K öngül — Peki ne yapıyorsun, n erelere gidiyorsun b öyle? Özdemir Ö rüm cek ’’■ i Ö zdem ir Soran — Oparaya, jşinamaya; çaylara, balolara, Ulusa saBülent Ekm ekkafa . Bülent Ç aycı . . rı dçfter.alrnayaj hepsi bu gadar. Ha, unutuyordum , bil ...... Y ıldırım Gak II . Y ıldırım Y üksel . . hassa: güççük' tiyatroya.. Turan Berberoğlu Turan Ü lker '■ ' Dem ek onun için hep geç kalkıyorsun. Sedat Yurtbasar. Sedat K ars , — Burada hernâğadar ik id e falan yatıyorsam da sen beni Gonyada iken görm eliydin. H oruzlar öterdi, . ben yatardım. Buna rağmen, dersleri de gaçırmazdım. N usret Aktan Saip Sungurtekin . Sem ih Kilbaş İlhan Erenel Coşkun Tim oçin Öm er K aya Mustafa Gedizmen Necdet Uçan Ü lkü Başsoy Reşit A ta _• Osman._bunlan anlatırken aklıma inek, bayramı ’ ..geldi. Bu hususta n e. düşündüğünü anlamak için sor dum : -- — Osmancığım, inek bayram ı yaklaşıyor, tabii sen . .de geleceksin.. j . I •T'^. Ne. işim v a r? O benim değil, çoluk çocuğun, ineklerin bayramı. ,' _ ' .. . — Evlenme hakkında ne düşünüyorsun? — G °nyada iken bizim kiler beni azdaha everecek"le rd i: (Oğlum, itme eylem e, zemanın geldi, geçiyor bile, gel sana Hacı İmin’in Fadim eyi alıvirelim ), diye çok dayattılar, ben gabul. itmedim. N övüreyim gardeşim . ben 'hayat arkadaştım fakülte'sıralarında seçm eye ga''rar virdim. t İ A li Denizman Teoman Tüm er Sabih Gider K aya Duralı Cafer Canlı Hüsnü KızılyaUı Mazhar K ısacıkoğlu Ediz Öke Öm er Lütem Tanşuğ Bleda Özcan YalımY üksel Toprakoğlu Mustafa Aşulla İbrahim Önen — S eçim leriâ k k ın d a k i fikrin, O sm ancığım ?.., — Şüphe y ok ki K öylü -P artisi ğazanacak. Adam ,'lar çok çalıştılar. Eğer iktidaira geçm ezlerse ben de boy‘ got olsun deye derslere girm eyecem : .f — Dem ek reyini kullanıyorsun Osmancığım, i — Tabi ya, sen galiba A nayasayı i H er siyim yirinde. . v okumamışsın, Biz bunları konuşurken bir şeye dikkat ettim : hep elindeki'kitaplarla oynuyordu. M erak bu ya: KÖROĞLU •: "• . — Anayasa mı, coğrafya mı, diye sordum. O, hiç birşey söylem eden kitabı bana doğru uzattı, Seksoloji yıllığı ile Pitigrilli’nin «Hayatım ve Maceralarınn isimli eseri ile •Erikler Ç içek Açtı.» f — Hangi şube Başbakan yapıyorsa o şubeye gide ceğim.. Başbakan nasılmış görsünler bağalım. Biz bunları konuşurken kapının önünde bir kay naşma oldu. H erkes acele acele içeriye girm eye çalışı 4 - N usret Arm utsever Saip Davargil •, Sem ih Katüoğlu İlhan G öbekgü Coşkun M c C ook Öm er Bentdereoğlu ’ ' , Mustafa M ürekkep Necdet Fitil Ü lkü Yavru Reşit K öroğlu (çocuklar ısrar etmeseler bunu yazmazdım ama oldu işte) >. _ A li Teksas haydudu Teom an Uyutuldu Yengem iz kızar, ayak atamı yoruz. K aya Tavuk C afer Pamir Hüsnü Nimbüs (Pr.) Mazhar Düm enci Ediz Pekağırbaşlı Ö m er K ıllıgil Tanşuğ K irpici Özcan Yanık Y üksel Maşasatar falbakar Mustafa K endini kasar İbrahim Hepinekler yordu. Fakat Osman hiç aldırmadı, baba bir tavırla k o luma girerek beni m erdivenlerden aşağı doğru sürük ledi, ve ilâve e t t i: — A hm et Şükrü derse giriyor, gel biz de seninle şöyle Gızılaya gadar uzanivirelim ............ SİV R İE R 18 - C ? e n m i y i ■ m * ., i * — Atmosfer Gazetesinden kırpılmıştır — Bizim gözü açık ve kulağı delik muhabirimiz S. B. F. Talebe Cem iyetinin bir yönetim kurul toplantısında konuşulanları aynen zaptetmeye yedi gazeteciyi atlatıp üçünü de enseliyerek, muvaffak olmuştur. Sözü m uha- . birim ize bırakıyoruz. (...K orid ord a n sola çarkettim. İlerde bir kapı. Ta belası var. S. B . F. Talebe Cem iyeti yazıyor. Anahtar deliğinden baktım. Hepsi ayakta. Hemen hususi alıcımın antenini kapının aralığından içeriye uzattım. Hem gö zetledim hem dinledim: Ö nce bir kargaşalık oldu. Sonra herkes birer sandelyeye ilişti. Başkan İbrahim Ayrılm az bir iki sefer göz kırptı, altı sefer burnunu çekti, boğazım yalayıp bir nutuk irad etti. Eh sonunda «Toplantıyı açıyorum arkadaşlar, ekseriyet var, dedi. Cafer Canh : Başkan bey ben açıyo rum dem enize muhalifim. M üzakere başlıyor dem eniz lâznndı. D iye itiraz etti. Sekreter İbrahim Önen : Efen dim, iptidaen, ikisi de ayni manaya gelir. İntihaen siz söz alacaksınız isminizi bana kayıt ettirmeniz lâzımdı. B en burada bostan korkuluğum uyum ?» diye çıkıştı. B u arada bir iki arkadaş yum ruğunu sıkmıya başladı ğından bu iş böylece kaldı. Başkan İbrahim bu defa : ‘,. «Şimdi k ol balkanlarım seçeceğiz. Önce isterseniz M ü zik kolu Başkanını seçelim.» dedi. Cafer yine itiraz etti 'y «M üzik dem eyin efendim M usiki kolu deseniz:« diye ’ daha birtakım lâf söylüyecekti. Namık Kahvecioğlu göz lüğünü şöyle silip, m ilyoner gibi poz verdikten sonra sö zünü k e s t i: «Biraz evvel sekreter İbrahim Önen arka daşımız isminizi yazdırmadığınızı söylediler. Binaena leyh burada dört tane kanun ve iki tane de tüzükten bahsederek konuşma hakkınız usulen yoktur, dedi, R e şit A ta şöyle b ir. etraf ma bakıp hızla ayağa kalktı. Siz' böyla kendi kendinize konuşuyorsunuz, peki biz neyiz, diye Başkana okkalı bir sual tevcih etti. Başkan istemiyerek öksürdü., Namık, Efendim, siz, Devletler H uku kundaki yeni tem ayüllere bakılırsa fert olmanız gerek diyerek başkanın yerine cevap verdi. Bir çıngar çıka caktı. Ortalık elektriklendi. B ir kısmı elektrikçiyi çağı ralım dedileı. Yurdakulla Mazhar Kısacık’m teklifi üze rine iş reye kondu. Reşit’in Y önetim K urulu Ü yesi ol duğu rey sonunda belli oldu. ! Mazhar hızını alamamıştı! Rica ederim arkadaşlar, bu ayakları koşmayın. B öyle olursa durum cemiyetin hesap islerine döner, kimse birşey anlamaz, dedi. Bu arada Ülkü : Çocuklar, bugün pimpon oynarken raket elimden düştü, idi. diye söze karıştı. Sekreter İbrahim Önen : » Ülkü bey, konum uz müzik kolu diye ikaz etti. Tuzcuoğlu seyirci kalmıştı. G eriye yaslandı ve lütfen konuştu : Bursa gezimiz var. İsterseniz kol Başkanmı Uludağda seçelim , diye teklifte bulundu. Özdemir Bengü Uludağın soğuk olduğunu kibarca hatırlattı. Nüzhet el kaldırdı. Fakat Namık konuşmasına meydân verm e di. K onuştu, konuştu, konuştu. Etrafta uyuyanların ho rultusu Namığı bastırıyordu. Başkan bile kestiriyordu. Sekreter İbrahim usulca dürttü, uyandırdı. Saate b a k tı: Namık bey kâfi dedi. Namık : «Başkan bey konuşma ih tiyacının tatmini için bir müstakil palavrasyon kürsüsü nün ihdasım istiyorum diyerek sözüne son verdi. Cafer : ■•Kürsü değil masa demeniz lâzımdı» dedi. Başkan ayağı ile masaya vurdu. Ülkü üe V u ral uyandı. Vural abuk sa buk konuşmaya başladı. Eliyle keman akort ediyor muş gibi jestler yaptı. Y urdakul bu hareketler için ki fayeti fiil teklifinde bulundu. N ü zh et: Allah ıslah etsin, aşık» dedi. Başkan bar bar bağırıyordu, seçim yapalım diye. Yapalım dediler. Şu adayı tanıyan var m ı? deyince Öz- dem irle Reşit iyi tanıyoruz, Sami beyde bir. öğle bera ber yem ek yedik, dediler. Sekreter İbrahim Önen baş kana hitaben : Böyle giderse işler süspande olur. Daha iyi tanıyan bulmalı, dedi. Tuzcuoğlu; İçişleri Bakanlı ğından soralım deyince başkan ben polisim Emniyet G e nel M üdürlüğünden sormamız icabeder d iy e itirazda bulundu. Cafer, Genel M üdür değil', U m um .M üdür, diye tashih etti. Mazhar kızmıştı, Buniı anlayan Cafer cicim şekerim muhasebe defterinizden bahsetm iyorum ki kı zıyorsun, diye ona dş lâf yetiştirdi. Ü lkü masaya tık tık vurdu. Mazhar «burası pinpon masası değil» dedi. Sıra öteki adaya geldi, İtiraz edildi. Sesi güzel değilmiş. K ı şın çabucak nezle oluyormuş. Sonra kız kapatma mese lelerinde mahirmiş. Ayakkabısı ancak haftada bir boyanıyormuş, hele kıravatları pek züppece takıyormuş: Oya kondu. Biri kabul edildi. Tuzcu ile Y urdaku l her ikisi için de el kaldırmışlardı. Sebebi soruldukta: Birinin mu halif diğerinin muvafık tezi için olduğu cevabını yer diler. . .'.".'V Hal bu merkezde iken Namıkla Reşit arasında "çın gar çıktı. Başkan «Bırek» dedi. Fakat Nam ık . Ü ç gündenberi egzersiz yapıyorum, sonuna k a d a r v u r u ş m a k ' niyetindeyim, diye mukabelede bulununca Sekreter İb rahim itiraz etti. «Ben de güreş ve boksa çalışıyorum. H iç olsun ikisinin galibi ile vuruşmak isterim» dedi. R e ye kondu. (5 - 4) reddedildi. K avga yatıştırıldı. B u esna da Mazhar yerde bir dolmakalem buldu. Sekreter İbra him Önen Başkanın ikide bir kendinden dolm akalem istemesinden mutazarrır olduğundan : - Arkadaşlar, bu dolmakalemi oybirliğiyle. Başkana - naşbedelim,;.-. diye teklif etti. Vuralla Ülkü bunun hukuken, muteber, olup olmadığının hocamız Fikret A rık ’tan^sorulduktan sonra hüküm ifade etmesini söylediler. Oya konarken kalemin bulan Mazhar’a ait olduğu anlaşıldı. Fakat kendisi bunu bilm iyecek kadar dalgın olması dolayısiyle ceza olarak kaleme cemiyetçe el kondu. N ü zh et: «B u dolm akalem lerin yapıldığı fabrikamn fotoğrafını gördüm arkadaş lar. ..» diye söze başlayınca Başkan İbrahim konumuzun seçim olduğunu hatırlattı. Seçim sözünü yanlış anlıyan Yurdakul, «Bize de radyo da propaganda saati ayrılmış m ı? diye başkana sordu. Sekreter İbrahim Önen Başkan İbrahim Ayrılm a za artık gündemde konuşacak husus kalmadığım top lantıyı kapatmasını fısıldadı. Başkan hem en konuşulan ları oya kondu ve 7,6,5,4,3,2,2,1,1,0 ekseriyetlerle kabul edildi. K ararlar şu n lardı: . . . . ■. 1 — Erhan seçimi kaybedince bayıldığından ecza neden eter istenmesine, ’ 2 — Ülkü’ye kırılan pinpon toplarının kolleksiyonu hakkında selahiyet verilmesine, 3 — Y urdakul’a bir ü ç'tekerli bisiklet alınmasına, 4 — Vural için üç bu çuk keman teli mubayaa edilmesine, 5 — Müteahhit Tahsin beyin gece gündüz tehdit edilmesine, 6 — Başkan İbrahim Ayrılm az, Sekreter İbrahim Önen ve Başkan Vekili Namık K ahvecioğlu’na Hitler'in yazdığı «Diktatörler» isimli eserden birer adet bedava h ediyesine... Karar verildi. Başkan İbrahim toplantının sona erdiğini sekiz se fer burnunu çektikten sonra tebliğ etti. H erkes dışarı fırladı. Ben âciz muhabir de arta kalan şekeri iç ettikten sonra doğru Basımevine kirişi kırdı. İU R U 19 - -Uülkiyede bir kız öğretirinin geçirdiği tc’^ûmül I. Sınıfta - U . de Şahanede kızlarla bir röportaj Sabah saat 9. Röportaj için hiç de m ü nasip bir zaman değil. Ama durun! Sa londaki sıraların birinde oturan var. Yak laşıyoruz tamam' Ayten, hem de yalnız. Ne şans ne şans. Ne olur ne olmaz; ace le yaklaşıyoruz: «Helen pardon A yten hanım, b ir . röportaj rica' edebilirmiyiz.» Bakmadan cevap veriy or..  nlıyam ıyoruz. Tekrar soruyorum Y ine yüzümüze bakmıyor ama bu- seferi bir caz şarkısı mırıldandığım : anlayabiliyoruz. Nazmı ç e n e y e vaktimiz yok , Zaten_ zamanı mız da pek az. Bîr* ümitle çıkıyoruz. Bu g ü n . de he; kadar şanslıyız. I§te karşıdan Ğülniİıal geliyor. Hemen yaklaşıyoruz: «B ir röportaj»’ «Maalesef» diyor «Abim de nizin almam lâzıml Hem beri böyle şey lerden hiç hoşlanmam.» Kurnazlık" ede lim diyorum: t Abinizden ‘ izin almadan rö portaj yaptığınızı gördük,» M ecbur olu yor sorun diyor. «Niçin Ziraat Fakülte sine girmediniz?». «Abim in gözünden u zak olmak istedim de onun için». «Niçin hep abinizi bahane' ediyorsunuz?» «Daha kolay da onun için». A yrılıyoruz. Zilin çalmasına beş dakika, var. K antine. g iri- . yoruz. Bir masada Nedret, Kaya, Polat, Betin, Mustafa oturuyorlar. Betin teklifi mizi kabul etmiyor. Çok işi varmış, sekiz tane temsilde baş rolü almış. Eğilin ku lağınıza söyliyeyim diyor: «Hele bir so nuna gelelim hepsini atlatacağım. N ed rete soruyoruz: «Karaktersiz insan diye kime derler?» «Konuştuğu kızı yüzüstü bırakana derler ».-'O .sırada bir sadme o lu yor. Bizim foto muhabiri yere düşüyor.’ Ancak uzaktan Günaydının geçtiğini gö rebiliyoruz. Z ü çalıyor. Hemen yukan fır lıy o ruz. ikinci sınıf kızlarım muhakkak ka pıda yakaliyabüiriz. Tamam yanılm am ı şız. Önde Yıldız, beşi de arka arkaya ç ı- m eye başlıyorlar.. Yaklaşıp: «B ir röpor taj .yap ıp yapamıyacağımızı soruyoruz. Yıldızdan müsaade almamızı söylüyor lar.. Aklım ıza ilk gelen su ali.' Şükran’a soruyoruz:» İlk okul hocalığını • neden bıraktınız? Birden duraklıyor ve zoraki bir cesaretle: «Van’dan kurtulmak için» diyor. Foto .muhabiri fırsatı •kaçırm ıyaIım diyor, .hemen makineye sarılıyor. Hepsi tebessüm ediyorlar. Serap hanım .siz de gülsenize: «Gülüyorum ya» diyor. Fotoyla bakışıyoruz. Buna da şükür di yerek foto hemen çekiyor. O sırada bir kahkaha duyuyoruz. Şükran: «D ü - Ta rihteki pinpon maçından sonra ben de ilk defa gülüyorum » diyor. Hepsine, sorulacak o kadar çok şey var ama vaktimiz yok. Zaten, onlar da hattı müdafaa gibi uzak laştılar bile. çılıyor. Suzan ve Ilhan hararetli bir şey ler konuşuyorlar. Herhalde yine o mutat ve malum kavgalarından biri daha. Biz bölm ek niyetiyle yaklaşıyoruz. «Suzan hanım niçin idari şubeyi tercih ettiniz? «Bilmem ki para bankadan mı kaçtım, yoksa sınıfta tek kalmayı mı arzu eltim desem» diyor. . işte _tam sırası. Ülkü, Neriman ve A . suman,. üç sultani;, kaçırmamak, lâzım. «Neriman hanım sizden başlıyalım» di yoruz. «Saçlarınızı niçin, kestiğinizi söy lem lisiniz?» «A rtık mektebi bitiriyoruz, bukadarcık değişikliği de hoş görüverin» diyor. A ra Ülkü hanım şu. son günlerde ki sîzdeki şıklık?». G ülüyor «Rahibelik ten sıyrılmak tiktağım uygun buluyor gibiyim bu yıl». Dönüyoruz: «Asuman ha nım sorulmamasuıı ister gibisiniz ama son günlerdeki gaybubetiniz hakkında malûmat verim lisiniz?» Gülmeden cevap veriyor: «Başka şeyler anlatsamda inan dırmak zor s izlere: Gelin kabahati yine otlara bulalım». Anlamamazlıktan geli yoruz. «Bu ot dedikleriniz nedir?» «A » diyor, «hem mülkiyelisiniz hem de bilm i yorsunuz.» Söyliyccek söz bulamıyoruz. Tekrar aşağı salona iniyoruz. Bugün burası bombaş. Millet bahçeye dökülmüş. Dışarı çıkıyoruz. Aman ne güzel pozis yon. Her zaman pinpon, voleybol maçı o lacak değil ya bu defa da çelik çomak maçı var. Kimler olduğunu herhalde tah min ettiniz. Edemediniz m i? Tabii Şük ranla Muazzez. O kadar da hararetli ha raretli oynuyorlar ki yanda bırakmağa gönlümüz razı olmuyor. İşte bu da bitti Birinci sınıf hercümercini zorla yarıp m erdiven başına gelebiliyoruz. İdari ve mali şubelerin kapılan ardına kadar a - 20 - Ama biz daha galibi öğrenemeden zalim zilin münasebetsiz sesi duyuluyor. M uaz(Devamı 25 inci sahifede) -e*. Dolapçılara tthaf : Banyo Zenciler geçen yıl bir M ülkiyeli yakalamışlardı. K a lk a r s a n g a y e t e r k e n B a n y o d a y e r b u lu rs u n B ile t, ta k ıin y a d e r k e n N e z le y e tu tu lu rs u n . ■Hiç a k m a z b a z ı d u ş la r B a z ıla r ı a z a k a r K a y n a r s u ten i h a ş la r Ç ığ lık la r g ö ğ e ç ık a r V a k it ta m a m d a n danadan « B ir p o s ta d a h a v a r d a , H e y T o m i ç a b u k y ık a n . Y ık a n a c a k d a v a r da. — o — o. ZENGİLLI cj> — Naka tukula kuluya çırçıra pur?' __Kon napa tukula kulu veradir sura eppina uyduradura!... ' ! . TERCÜMESİ: • ' lin ^ M ü Û d f e l iy i kızartmamı yoksa haşlama mı yapalım? . __Hayır o kalsın köyiimüîün çilingiri yok!.;. f'M ao.M ao • • Tercüme eden :. Naci Kayunnacioğlu Y S T İfİB . -J i— A jjU Jl Âvare-i Mülkiye^ ayyaşıyım ben Bunea yıldır eşiğinde' çakar idüm Kalduk deyu sınıfta kesildi bursuceğüm.. S a ğ olsun ham silerim i bu d a g e çe r -h e r idüm, İmtihanın çenginde düşünmeyip "encamım ih Elimden geldiğü dek ben gayret eder idiim.' ^'. Hoca süal edüpte yüzüme baktuğunda 5 ..’ Eylüle gelmek üzre dışaru çıkar idüm. Görüncek yoklamayı aldmış beş civarında Sırayıian derslerüme vallahi girer idüm: İdarenin verdüğii iki fuçuk. olmasa Laz oğlu bu'sınıfta yine de çakar idüm. A z bulunur S u z a n g ib i k a p k a r a , D e rv iş g ib i z a m p a r a , A y o rt a s ın d a p a r a A z b u lu n u r. f S u r 'u n d e r s in d e y a t a n İh sa n g ib i ç ö p ç a t a n , A ş k a r k a d a r to p a t a n A z b u lu n u r. A b a d a n g ib i d e k a n . E te g ib i b ir b a k a n , V e so n s ın ıf t a ç a k a n A z b u lu n u r: D ü d ü k ç ü g ib i g ü le n İn e k le m e k te n ö le n . B ed ri k a d a r d ö k ü le n A z b u lu n u r. Z E N G İL L İ Şahanede kızlara bol ve dolgun not veriliyor. -2 1 - Fıkralar YENİ A D L A R I İLE K İT A P L A R Para •; Banka : Borsa : İdare H ukuku İcra İflâs •Usul Ceza H ukuku Mamelek ». Tekel S. K alaç N edret Kara S. Davran S. K ayaöz Ü lker A kçakoca N. Ö ztürk (D urak değil) M. A k ış ' Burssuzdu. Züğürtlük iliklerine kadar işlemişti. İki haftadır sinemaya gidemiyordu. Koridorda dola şırken ikinci sınıfta sinema gösterileceğini duydu. Dersleri boştu. Hoş, Anayasacı hemen damlardı ya, ne olursa olsun derse girmemeğe karar verdi. Zil ça lar çalmaz heyecanla sınıfa daldı. Arkalarda bir ye re oturdu. Fakat sınıfta hiçbir hazırlık yoktu. Hoca, aktörleri kıskançlıktan çatlatacak mükemmeliyette bir takım pozlar veriyor, konversiyon, amortisman gibi kelimeleri, boyuna tekrarlıyarak bir şeyler anla tıyordu. s Bir ara kendi kendine : — Allah, Allah! dedi. Bana film gösterilecek demişlerdi. Halbuki burada Charles Boyer film çe viriyor! Dersten çıktığında Amme İdaresi dersi yerine aceleyle üçüncü sınıfın Maliye dersine girdiğini an ladı. M. Akkaya Y ıldız • ; A . Asal. :- : M İN — Y A R _ . T e le fo n çalm ıştı. - N e ile meşguldürler Şükrü D üdükçü Bedri Nazlı . D ernek Talebe Cem iyeti H. B. Gültekin . Yılm az Günal M ali Şube -- j İdari Şube' - •Siyasi Şube D erviş Yalım - D erviş ile Samimi aile toplantıları ile İşleri karıştırmakla Talebeninkinden gayri her işle N eyle meşgul olduğu sorulmaz ineklem ekle P ara - .Banka çalışmakla Pineklem ekle D üm en çevirm ekle Arabistan’a gitm ek için zemin hazırlamakla. Çam ur atmakla Zabıta haberleri — Sayın Doçenft M uam m er A k soy dersinde bir sual soran arkadaşımızın aleyhine dersini fûzulı işgal den dolayı dâva açmıştır. — ik in ci sınıf talebeleri M ülkiye’y e gelmiş olm ak suçundan d ola yı PR O F ., B lakey’in derslerini dinle m ek cezasına çarptırılm ışlardır. — Sevim li- A S İS, Nejat • Berigül tercüm elerindefazla yabancı k elim e; kullanmaktadır. E cnebi lisanlar dan sebebsiz iktisapta bulunduğundan, takibata geçil ‘ mistir. V- . ' ”, .*!. '" , ’ . . *. Bugün ikinci sınıf İdare H ukuku dersinde Prof. Tahsin B ek ir Balta arkadaşlardan birisine sual sor muş, talebe kendisine hakaret edildiği kasdile savcılı ğa başvurmuştur. " '* . - T alebe ne istiyofl Fantom a Ö m e r b r iç ’i yeni öğreniyordu: B ir gün yem ekten sonra bir arkadaşiyle m ektebin kahvehane sine geldiklerinde hiç y er bulam adıkları için kahvele rini ayakta içm eğe m ecbur kalmışlardı. B ir ara gözü n e boş bir sandalye ilişti, yanındakine: «Şu sandalye y e bir empas yapmak istiyorum , tutarsa bienjo, fakat tutmazsa ne olu r bilir m isin?» «N e olu r?» «A yakta iki içeri giderim .» Bu karikatür talebeyi isyana teşvik ed er m ahi yette g örü lm ü ş ve Ü. Y . !V. P ro fe sö rle r kurulu kara-* rı ile idam m a karar verilm iştir ) - 2 2 - \ Amme idaresi E n s t i t ü s ü Bütün Tüllap bizde bir Am m e İdaresi Enstitüsünün oldu ğunu bilir? Hep bizim derslere girecek değilim ya, bir de bu Enstitününkine girmeyi denedim. Prof. Dimock ders anlatıyor du. Hemen bir köşeye iliştim. Bir de etrafıma baktım ne g ö reyim ; sınıfta tek başına oturan züğürt yalnız benim. Sair tale beler iki gurup halinde toplanmışlar ve kendi alemlerindeler. Sonradan anladım ki buna sebep cinsilatifler. O gün derse yal nız iki tanesi teşrif etmiş, bizim kahramanlar da etrafında per vane olmuşlar. Yalnız, sevimli Habeşlilerle sevimli Iranlılar tek tek oturuyorlar. Bir çokları da kestiriyorlar. Bu arada herhalde bizim fakülte ile ilişiği olacak k i biri not meselesini sordu. Abadan tercüme etti. Prof. Dim ock anla dığım birşeyler söyledi. Sonradan Abadan konuştu. Not veri lecekmiş. Bu söz adeta bir felâketin müjdecisi oldu. A y sonu olduğu için herkes parasızmış, o halde ne yapmalı imiş. Bir münakaşa başladı. Ortalık parti kongresine döndü: B iri öd iyemeyiz, diğeri taksitle öderiz, diyordu. Bu arada bayanlar baş ka şeylerle meşguldü. Kulak kabarttım, ö re n Hanım heyecan la anlatıyordu: Adamı bir terslemiş; ama formu düşük olduğu için müli takıma giremeyen futbolcu gibi üzülmüş, elemelerin yaklaşması dolayısiyle Gakguk- Yüksel gibi çaresizlik içinde kalmış. Diğer tarafta halâ münakaşa dev|am ediyordu? Ben A ciz de katılayım dedim ve bir teklifte bulundum. «Notların parası ikramiye alındıktan sonra ödensin». Bu teklif üzerine uyuklayanlar da uyandı. Hocamız Burhan Koni m ısul'u beni ayakta alkışladılar. Yalnız, bazı subay öğrenciler !>enim tekli fime içerlemişler. Demişler ki: Ne eyıp şey bu adam dar ge lirli memur gibi konuşuyor. Halbuki not parasında ne ne var? Biz istersek iaşe bedeli üe de bunu ödiyebüiriz. Onun için işe fesat karıştırdılar. Münakaşa gene başladı. En doğru hareke tin sempatik Profösörümüz Bedri Görsoy’a sormak olduğunda karar kıldılar. Acizane ben yine durumu açıkladım. V e Prof. Gürsoy’uri muhtemelen söliyeceklerini bildirdim: uEfendim, biz herşeyi- düşünürüz. Kara mağarada .kara taşın üstünde,' kara karıncanın kara gözünün, kara gözbebeğinı bile... Binaenaleyh notların beleş "olmasının cazip olduğu kadar kâzip tarafları‘ da vardır, ö n c e enflâsyon sonra deflasyon sonra expansiyon V.S. O zaman ya bu deveyi gütmek ya bu diyardan gitmek icabeder. Ders devam ediyordu, fakat artık dikkat ve kulak alıcıları dersten ziyade gelecek dersin hangi odada yapılacağı meselesi üzerinde toplanmıştı. Fısıltı halinde türlü balonlar uçuruluyordu. Kim i aynı odada, kimi 19 Mayıs Stadyomunda, kimi konfe rans salonunda, kim i de her memurun kendi dairesinde ya pılacağı haberini yayıyordu. Amma bende derece-i hararet • 39,40 a çıkmıştı. Çünkü büiyordum ki Abadan nasıl olsa biz züğürtlerin mütalâa odasını elinden alır ve orda ders yaptırır. O zaman ben züğürt de elbette Ulus'a gezmeğe gitmekten .baş ka çare bulamam. En sonunda kuvvetli bir haber geldi. Dersin • 15 dakikası 78; 7 dakikası 79, 8 dakikası, 80, 10 dakikası 71, 5 dakikası 74, 3 dakikası 25, 2 dakikası da 81 numaralı odada yapılacakmış. Herkesde bu haber dolayısile bir. huzursuzluk başladı. Tam bu sırada zil çaldı. Baktım kim se'çıkm ıyor. Cinsi latifleri bekliyorlar. Karşıya Âm m e İdaresi imtihanlarından bi rinin neticesinin asılmış olduğunu düyunca cinsi latifleri b ek liyenlere bir baktım, sıcak suyu bir türlü akmayan bizim ban yonun biletlerini almaya koşan Mülkiyeliler* gibi toptan carrfe-* kânın önünde ispat-ı vücut ettiler. Ö kadar sıkışma oldu kl yaşlıca bir ağabeyimiz ancak Numune Hastahanesine kaldırı larak kurtanl'abildi. B ir cins-i lâ tifin d ört y ıllık tah sil süresi Yıl: I ‘ ~ : ' ’ .* ' [: * Ben hemen mütalâa salonuna kodlum. Birazdan Âmme İdaresi talebeleri geldi. Ders yapacaklarmış. Çiftlik haydudu Cihat'ı kapıya nöbetçi diktik. Fakat bir taraftan resmi kıya fetli subayların müdahalesi, en fenası da Yavuz Abadan’ın m e seleyi hal için geldiğini duyunca Cihat sırra kadem.''bastı..Me-i selenin ne şeküde halledileceğini bildiğimiz için biz de sü lü sanımız kahvede, sülüsümüzün nısfı Ulus, nısfı da Yenişehirdç . ders çalışmak ( ! ) üzere dersaneyi teslim ettik. Sonradan d u y duk ki Âm m e idaresi Enstitüsü bunun bir debellaçyo olduğunu ilân etmiş. 80 numaralı odada ise daha hazin bir dram cereyan etmiş. Önce inek-i muazzama Rafet ders çalışacağım söylemiş, ihtilâf çıkmış, tam 50 dakika . ’münakaşa etmiş. Sonra Rafetcik 4 yataklı bizim tendürtiyotu dahi bulunmayan revire^ kaldırıl mış. f S jn r ? '* * ; M it iz ılc M İM İ [kısaydı aday listeleri nasıl olurdu D. P. Burhan KÖNİ : M ülkiye D. P. Genel Fikret ARIK : M ülkiye D. P. Genel Sekreteri Daim i dekan adayı - Şahanenin imdadı sıhhiye Umum Müdürü Abdurrahman AŞK A R : M T. T. B. K. Başkanı - Şoför leri K o n m a d em eği fahri Baş kanı - S abık T elefon Umum Mü dürü - Bilardo tüccarı. Prof. Gardiyan. - Başkanı - * : Şair berber - Filezof. : İzmir C. H. P. il başkanı -B e r berleri koruma derneği genel başkanı. Adnan ŞATIROĞLU : Et balık kurumu istavrit şubesi satış amiri - Tenesi vadisi m al zeme umum müdürü. Hamdi TÜRKMENOĞLU : Yoklamadan çakanlar koruma cemiyeti reisi - Tekel bakanlığı eksperlerinden. : Ulus gazetesi yazarlarını İslah ;e fi - Sinir mütehassısı. Sekseloğ. : M. T. T. B. G enel Sekreteri T j . P. propaganda şefi - C ebeci kız yurdu canavarı - Pudra sanayii Ünal YALTIRIK Refik A K TA Ş Taşkın ORAN Aysel A S A L Yaşar C A N K O Ç A K Hasar. B. GÜLTEKİN Emnillah ZE Y B E K : ö m ü r törpüsü fabrikaları sahibi Feminizm ekolü kurucularından. Mazhar BEY : S. B. F. dekanı — Sabır taşı film şirketi birinci s:r.:£ rejisörü. Talat ULAS : M ülkiyeyi hukuklaştırma kom i Berber M USTAFA : Sünnetçi. Nihat A D A L : Dönekler Umum M üdürü. İbrahim A Y R ILM A Z • : Cem iyet başkanı - Sabık polis m emuru - S. B. F. ihtilâl kon seyi başkanı. (Bağım sız) : Kazgan m ecmuası yazı işleri m ü dürü - B üyü k Sahra, çöller va lisi - Kazgan'da k ız temsilcisi. Bartın TUNÇER serliği şefi - Naniık KAHVECİOĞLU ^ j.. : Kem ankeş - Rakı sanayii Umum M üdürü - Sapuncakis çiçek evi taşıma amiri. : Miss. HaUam’ın katibesi - B ilu mum sinema mecmuaları bayisi Orhan K A R A TA L : S. B. I', aşk ekolü kurucuların dan - Halk şairi — • İhsan DEDE Abidin COŞKUN •' . *■V ■" Naci KAVURMACIOĞLU : General a m ir i'. Z a fer gazetesi I. H. K A R A F A K ıH Hacı SIRKINTI Ayhan Ö ZK A N satış Tekel um um m üdürü - Mao Mao kral hanedanından - K az gan mecmuası ilham perisi Sezai K A R A K O Ç başkanı - : M ülkiye C. M P. genel başkanı Harika çocu k — Ankara İstanbul demir yolu yıkım şefi Prof. Canbaz. : M ülkiye C. M. P. genel sekreteri - Asabiye mütehassısı - Kayna na zırıltısı film şirketi art isi erin den. - Samba kralı. : Spor işleri umum m üdürü - İh tilâl konseyi genel başkanı. : Kırkpınar j^ehlivanlarmdan - S. B. F. tapu sicil muhafaza m e muru. ‘ : Mona roza şairi - Büyük Doğu mecmuası musahhihi. Murtafa TOSUN : Devrim ocakları fahri başkanı Necdet U Ç A N . i Pilot N. Ö ZKARAKAYA. Şerif DAYI i . : OsmanlI hanedanı m ensupların dan - Tem izlik İşleri Umum Mü dürü. İ. Hilmi BALCI : İhtilâl konseyi propaganda şefi Arabistan büyük elçisi. : Bekârlarla mücadele cemiyeti idare heyeti azası - kooperatifçi. Emin B A Y A R Bülent ÇAYCI c . H. p . Yavuz ABADAN T. Bekir BALTA Altan ÖYMEN , cemiyeti C. M. P. - M iiikiye inekler cem iyeti ka dınlar k olu başkam. Oğuz ŞENLER a !Ü ■ Nihat KOSOVA : M ülkiye C. H. P. genel başkanı Prof, ebe - Am m e fakültesi de kanı. : M ülkiye C. H. P. genel sekreteri - Türk dü kurum u fahri başka nı - Edebiyat profesörü. : Ulus gazetesi demagoji bürosu başkanı - C. H. P. gençlik kolu başkanı - A S -A L m ercimek fa b rikası sahibi - Eski mülkiyeli . C. H. P. zavallılar kolu başkanı T. C. A rnavut vatandaşları k o j-uma cem iyeti reisi. I fi 3'. - : C em iyet’ asbaşkam, sahte m ilyo ner - M oderen hatip. : Buz dolapları tamir atölyesi şefi Serap AKALIN •" Artist. Tüccar. : Sabık sın ıf birincisi - öğretm en - Pinpon şam piyonu. Şükrün GÜNEŞ' : S. B. F. Kantin müsteciri - Şair leri seveceksin) derneği kurucu su. : Şoför. Muazzez A KIŞ Turan ÜLKER . Hoca NURİ Şükrü DÜDÜKÇÜ Sabahattin EREN m. i I v; : İmam hatip okulu ser hademesi Kazgan komisyonu enerjik üyesi. : M üliyetçiler dem eği propaganda müdürü. KOCAKAFA spor kulvibü arşiv memuru. : Manken - Terzi DİOR’un T ürki ye mümessili - M ürebbiye. : Ustura fabrikaları idare meclisi genel başkam - Dans öğretmeni. : Teşbih fabrikası sahibi - İlahiyat fakültesi idman Prof. : Picasso ekolü propaganda m üdü rü - izmarit toplama umum m ü dürü. - Hacı : Simitçi - Kral Faruğun cariye toplama şefi. Mustafa EFENDİ : Emekli general Burhan Ç A K A R : Bozkurt giyimevi sahibi .i» i -24 — r Gerileyici tip Şahanede Kızlarla Bir Röportaj e Daha tanımıyor (Baştarnfı 20 inci sayfada) zez değneği atıp gitmeye hazırlanırken . Şükran «M iıazzezciğim ders İdare gitm e- • sek ne olur» diyor. Hemen bu fırsattan istifade edip Muazzezi yakalıyoruz. «K i min bu kadar gitm eyi arzuladığınız ders?» oGitmeyi arzulamadığım ders yok amma üstelik Kemal. Galip B ey’in dersi». Bir sır. verecekm iş gibi daha yaklaşıyor' k tan sonra «Olabilir amma, şu çatı altında pek çok ceviz kurdu, bir kaç Hindistan cevizi kurdu ve hele son yıllarda F ın d ık . K urtlan bu kadar çoğalmışken bu lâka bın bana verilmesi bilmem ne derece doğ rudur.» B ir kahkaha da biz atıp röporta ja son verm eyi düşünüyoruz amma kar şıdan A lta n la A yselin geldiğini görüyo çAristokratlık’’ ve cBiüyorm usunuz çocuklar ya o bu d ü n "-" ruz. Acele, yaklaşıyoruz. yaya gelmekde acele etmiş yahut ben geç kıstasınız nedir A ysel Hanım ?» \ Aysel yeni kolyesi ile oynıyarak cBilmemld, Pa kalmışım». Son kelim eleri güçlükle du yabiliyoruz. Çünkü Muazzez •çoktan d er- • rayı alın bir kere başa, sigara içmeden si boylam ış bulunuyor. Şükran’a dönü aristokratlık olmaz, çaylara tayyörle yoruz «Kazgan’da size Fındık Kurdu di gitmek de şart». A yrılıyoruz. yeceklermiş, ne dersiniz?» Tabü gevrek bir kahkaha... Zorlukla kendini topladık MUHBİRE Bedri G ürsoy’un nu da ikna etti. «Efendim adamca ğız daha Aşullahı tanımıyor. Sizin gibi tanımış olsa hiç söz verirmiydi. Şimdi bir saat dinliyecek.» MiiÎkiyeniiı kapatılması isteniyor! Sifon Sif onizim — 25 — M aliye der sinde misafir konferansçı sözlerini bitirdi.. «Şim di de suallerinizi bekli yorum » dedi. Tabii hemen Çuvalla.. Aşullahın parmakları havaya fırla ndı. Büyük ikram iye Aşullaha isa bet etmişti? T a lih siz' konferansçı, dinlem eye başladı: Ö n sırada otu ran Z ek i' Özeren hafiften gülüyor du. B e ir i G ürsoy koşarak geldi. Se bebini öğrenm ek istiyordu. Z ek i o- . Sifonist { İ H İ O 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » + » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » 4 » ■+.■ i' ” K A P A R K E N B u s e n e d e K A Z G A N 'ı k u ş y a p t ık . G a y e m iz in c itm e d e n n ü k te li h a t ır a la r ı t e s p it e tm e k , f a n i o lm a k t a n k u r t a r m a k tır . iğ n e le m e k , a c ı t a tlı B u a r a d a b a z ı a r k a d a ş l a r ı m ı z b iz e g ü c e n m iş o la b ilir le r , iyi n iy e tli v e s a m îm i o ld u ğ u m u z a in a n m a la rın ı r ic a e d e r iz . V a k i ö z ü r le r im iz i h o ş g ö rs ü n le r M e c m u a n ın ç ık ış ın a b ü y ü k y a r d ım la r ı d o k u n a n B o ş v e k â le t M ü ş t e ş a r ı S a y ın A . S a lih K o r u r 'a , M ü ş t e ş a r M u a v in i S a y ın M ü s lih F e rit F e r ,- N e ş r iy a t v e M ü d o v e n o t U m u m M ü d ü rü S a v n i B e lg e r. V e b a s ım işle rin d e b iz e a z a m i k o la y lığ ı g ö s t e r e n D e v le t M a t b a a s ı M ü d ü rü S a y ın C e v a t E lm a s o ğ lu v e t e k n is y e n le r e V e k a r ik a t ü r v e y a z ıla r ı île d e ğ e r li y a r d ım la r ın ı e s ir g e m e y e n b ü tü n a r k a d a ş l a ra te ş e k k ü r e tm e y i b irin c i v a z i f e m i z s a y a - r ı z . 1 9 5 4 yılı K a z g o n T e r tip H ey e ti T E E E ► ► > T "'! i İ HALK BANKASI T. A. Ş. İnşaat Malzemesi Sermaye ve ihtiyatları: Eletkrik levazımı ve âletleri 10.778.806,— Ford Otomobil ve Kamyonları Traktör ve Ziraat âletleri Adana - Aydın • Balıkesir - Radyolar > Burdur - Bursa - Çorum - De nizli - Erzurum - Eskişehir - Buz dolapları v.s. Gaziantep - İzmir - Kastamonu Her istediğinizi evvelâ - Kırşehir - Malatya - Maraş - Merzifon - Nevşehir - Niğde - Koç Ticaret T. A. Ş. Sivas SANDIKLARI : Ankara .. Sermaye ve ihtiyatları : 1.689.856,— Mağazalarında arayınız Ajansı Hem en güzelini : Beypazarı İstanbul Hem en dayanıklısını Sermaye ve ihtiyatları : 3.151.671,— Ajansı : Çarşıiçi Hem en ucuzunu Bulacaksınız. “ı a •a M-A. A* ± J T urIciye iş Baıtİtası II 1924 — 1954 Sermaye, ihtiyat ve karşılıkları : 67.195.000 T . L. Umumi Merkezi A N K A R A Hariçte Şubesi Memleket içinde şubeleri İskenderiye 134 Dünyanın her tarafında muhabirleri vardır. Her türlü banka muameleleri Il!lll!lllllllllll!llllllllllllllll!lllllllllllllllll!ll!llllllllllllllllll!lllll!llilllllllllllllllllllll!lll!ll!llllllllllll^ - 2 7 - SERM AYESİ: 200.000 Türfe ürası Vadeli, vadesiz küçük cari hseaplar için yılda 16 ÇEKİLİŞ Aparinıan Kutları ve daireleri, müstakil evler, otom obiller, 200 altm ve her keşidede çeşitli para ikram iyeleri Ayrıca vadeli ve 6 ay çekilm eyen vadesiz mevduat sahiplerine yünlü (Iıalı hariç) ve pam uklu satıhlarında tenzilât Şartlan gişelerim izden öğreniniz Her 150 lira için bir kur’a numarası U m um M üdürlüğü: A nkara, M erkez M üdürlüğü: A n k a ra , Ş ubeleri,: A dana, B alıkesir, İstanbul, İzm ir, K a y seri) A ja n sları: BaJıçekapı; B ey oğ lu (İstan bul). B ürosu : İskenderun. Sümerbank'müesseseler! î ?* ■ * ..... . _ ' Süm erbank A lım v e S atım M üessese! - İstanbul . .... Süm erbank A te ş T uğlası S anayii M üesses esi - F liyos •. , • A Süm erbank B akırk öy P am uklu Sanayii M üessesesi - İstanbul , Süm erbank B ursa M erinos v e H ereke Y ünlü v e H alı D ok u m a Sanayii- M üessesesi - B u rsa Süm erbank Ç im ento Sanayii M üessesesi - Sivas Süm erbank D efterdar Y ünlü S anayii M üessesesi - D e fte r d a r / İstanbul ' 7^~' - ” S üm erbank D eri ve K undura S anayii M üessesesi - B eykoz / İstanbul Sttmeribank E reğli P am uklu S anayii M ü e s s e s e s iE r e ğ li / K on ya • S üm erbank İzm ir B asm a S anayii M üessesesi - İzm ir • Süm erbank K ayseri Pam uklu S anayii M üessesesi - K ay seri • S üm erbank K endir Sanayii M üessesesi . T aşköprü <7 , .... " . • . „ ■ • Süm erbank M alatya P am uklu Sanayii M üessesesi - M alatya. - • Süm erbank N azilli B asm a Sanayii M üessesesi - N azilli • Süm erbank P am uk S atm alm a v e Ç ırçır F abrik ala r M üessesesi - A dana Ui . "• • Süm rebank S ellüloz Sanayii M üessesesi . İzm it • S üm erbank Sıınğipek ve V iskoz M am ulleri S anayii M üessesesi . Gem lik • T ürk iye D em ir ve Ç elik F abrikaları M üessesesi - K arabük • Kütahya K eram ik F abrikası • - Sünıerbank’ın teşebbüsü : Alım ve Satun Müessesesinin toptan ve perakende mağazaları: Adana. A m asya, A nkara, Burdur, Bursa, D iyarbakır, E rzurum , E skişehir, Gaziantep, İstanbul ıB ahçekap: ve B e y o ğ lu ), Izır.ir, Kars, K on ya, Kayseri, M alatya, N azilli. Samsun. Sivas, Trabzon, Zonguldak. - 2 8 - Î D R K İ CaARAlM Tİ Y E B A N K A S! En modern servisleriyle hizmetinizdedir Etibank, İş ve T. Tica ret Bankalariyle Millî Reasürans Şti. Kurduğu A n k a r a S i g o r t a Ş t i. . Emniyet ve İstikbalinizin K a l e s i d i r Serm aye ve itiyatları 7 . 0 0 0 . ° 0 0 TL. İş GALATA des No. AN KARA M e rk e z i. #•' - Bankalar;'Cad80 ^ SİGORTA HANI : ''i. T elefon : Müdür 42664 K Santral 4 7 iö0 * 47589 Telgraf : j.yy - ~ı ANTAS İ S T A N B U L --------:------------ —-■ Tahsin Gönenç Ünivertise Lokantası Sej-fi Usta’nm elinden çıkan en- nefis ( !) yemekler en ehven fiyatla satılır. ADRES : Siyasal F ilçiler Fakültesi bodrum u. M Ü L K İ Y E D E R G İ S İ B i z i m D e rg i m i z d i r İstanbul, Y eni Poslâhane Caddesinde U m um M üdü rlük binası A k b a n k T. A. O. Sermayesi 15.000.000 T. L. İhtiyatları : 1.335.990.13 T. L. Merkezi : A D A N A ŞUBELERİ: DİYARBAKIR GALATA İSTANBUL İZMİR KADIKÖY ADANA ANKARA CEYBtAN DENİZLİ KAYSERİ KIRIKKALE MERSİN POLATLI A JA N SLA R I: Cebeci (Ankara) — Yenimahalle (Ankara) — Yemiş (İstanbul) Beşiktaş (İstanbul) — Yenigün (İzmir) — Karşıyaka (İzmir) Kurtuluş (İstanbul) — Yağcamii (Adana) — Başdurak (İzmir) Yakında Hizmete Girecek Şubeler :: ' . i Konya — Eskişehir — Koyunpazan (Ankara) h e r NEVİ BANKA MUAMELELERİ: Dünyanın her tarafında muhabirler : r; Her oy .dağıtılan zengin ALTIN ve EV ikramlyelri .. A K B A N K -7Î& •' ¿ ' S r - ' - j i I --i.- Güven G i y i m e v i - t . T A L İ P * ♦ Ü N A L Anafartalar Caddesi No. 251 T e l : 1S469 Ankara t M , ini e eli i m « Matbaa, Ambalaj, Kesekâğıdı, Kırtasiye, Kınnap, Mukavva, Terazi, Baskül ♦ * ve Para Kasaları P A LT O , P A R D E S Ü , TR E N Ç G O T, H A Z IR E L B İS E L E R , C E K E T, P A N T A L O N , Ç OCU K E L B İS E L E R İ, A V R U P A VE YERLİ KU M AŞLAR, EN YÜKSEK İŞÇİLİKLE ISMARLAMA ELBİSE YAPILIR S. B. F. KOOPERATİFİYLE KREDİ MUAMELESİ YAPILIR ♦ ♦ ♦ ♦ ♦ •• # ♦ ANKARA : Yeni Hal No. 1 -8 7 ♦ ♦ ^ S İP A R İŞ Ü ZE R İN E A V R U P A V E . Y E R L İ K Ü R K L E R , TİCARETEVt ♦ IS M A R L A M A E L B tS E V E S A İR E l M A N TO , ÇOCU K M A N T O L A R I - 3 0 - ♦ ♦ ♦ ♦ ^ ♦ T e l : Ankara - Meneir T e l : 12699 ♦ ♦ İSTANBUL : Hasırcılar No : 47 T e l : — ♦ ♦ ♦ ► ► ARZVLAHINIZI* ► T A H A K K IK D M ODÖP S T. C. ► ► > ZİRAAT U IR A k M A V IttlZ BANKASI i i i Yurt içinde 4 6 4 Şube ve Ajansı dünyanın hep tarafındaki muhabirle riyle sayın müşterilerinin emrinde dir. i i * i < < Vadeli, vadesiz tasarruf hesapları I954 îikr» m iye yekûnu: 4 4 4 4 ;; 1.500.000 Liradır G- A Y e L I TA SA R R U F Y O LU Y L A Y U V A N I Z A M U H AK, KAK, KAVUŞ URSUNUZ Bu Zengin Plânda Evler, Apartman daireleri,. T raktör ler ye ayrıca dolgun para ikrami'vyeıeri bulunmaktadır; ••i . . . . . . E M L İİK 4 i 4 *• . B 4 R a d ly © R s u â ly ® A h m M T e i s f s e t iM ü ft^ lh ıa s s ııs o E k m e k e o Şubesi. Samanpazarı park şubesi Ankara Tel. 14700 Ankara Tel. 14200 W W v W v W S K -rÎj------- a t ö ly ^ H e r D , Merkezi Hükümet ___ cad. No. 12 IW E v v W v w v W W v v v v v v v t ^ X T X T ^ T -lT X T X T X T X T ^ T ^ T X T İT X T X T İT ^ T İT İT X T X T ^ rX T J ^ T Ü R K İ Y E iraî D o n a t ı m Kurum u Sermayesi : 50.000.000 T. L. 13 Şube Müdürlüğü 63 Ajans ' 88 Temsilcilik ile yurdun 164 y erin de çiftçim izin hizm etindedir. M üessese v e iştirak lerim iz ’*. •* ~'f A dapazarı Z iraat A letleri v e M akin aları Fabrikası S e r m a y e s i: 7.000.000 T .L . . '. . 4‘; ! '• • •• 3$ .* v ? . •I. “ ■* «•* V G übre F a b rik a la rı T. A . O. .. S e r m a y e s i: 2.300.000 T . L . . , . A z o t F a b rik a la rı T . A . O. Sermayesi: 30.000.000 T .L . . , .¿s'd. .. '"y .- k i - -V.7 - i r i ” | Mümessili ve Satıcısı Bulunduğumuz Firmalar . -- M ässcy ^ H E rn s Co. F o rd M o to r Co. H allett M an ufacturin g Co. Sigm und Pum ps Co. L td . D avey C om pressor Co. V erm orel G ebrü der E b erh ard t Salopian E n ginere L td . • J . B a u tz A . G. A . <T. T röster ' W h itlock B r o s L t d . : K eçib orlu K ükürtleri J. D ecbentreiter cœraiETÂEŒiE r O T u hafiye M ağazası R estoran ve Pastahanesi M üzik, orijinal dekor ve n efis ev G öm lek, P ija m a , K ravat, Fanila, Çorap, T r ik o ta j ve her nevi tu h afiye eşyası ym ekleri ile m üştreilerinin em rine am adedir. S. B . F. K oop era tifi ile kredi m uam elesi vardır S. B . F. karşısı.- T el : 13634 A n k ara Ulus N ey . N o. 8 •ßagtekiüet Devlet Matbaan — - 32 - B asıldığı »»ril» ı 2A/z/\yz*