Coğrafya Gazetemiz MAGMA - Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi

Transkript

Coğrafya Gazetemiz MAGMA - Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi | omercamaihl.meb.k12.tr | Sayı: 1 - Yıl:1
Prof. Dr. Levent Kurnaz
Küresel Isınma
Zafer Söğüt ile islam
Coğrafyasına Dair
Dünyamızı Tehdit Ediyor
Boğaziçi Üniversitesi’nden İklim Bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz ile
Küresel ısınma konusunda yaptığımız röportaj küresel ısınmanın
dünyada ve Türkiye’de hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Levent Hocam, sizce
küresel ısınma devri bitti mi?
LK: Bitmek bir yana aslında daha yeni başlıyor. Atmosfere saldığımız sera gazları (en önemlisi karbondioksit) atmosferde uzun süredir birikiyordu. Bu gazların atmosferi ısıtıcı etkilerini ve bunların sonuçlarını
daha yeni görmeye başlıyoruz. Bu yaz Türkiye'yi nasıl
bir sıcaklık bekliyor?
LK: Hava tahmini yapabilmek zor bir konudur. Doğru tahminlerin süresi ise 21 gün ile sınırlıdır. Yani bugünden hiçbir kimse yazın havanın nasıl olacağını kesin olarak bilemez. Ancak bildiğimiz şeyler de var.
Mesela Dünya'nın her geçen gün biraz daha ısındığını
biliyoruz. Dolayısıyla bu yazın da geçen yazdan biraz
daha sıcak olması beklenir. n Devamı 07’de
Devamı 02’de
Japonya’da Faaliyete Geçen
Yanardağ 36 Can Aldı
Devamı 03’te
ÖMER ÇAM’da Coğrafya
İklim değişikliği
bile ‘cinsiyetçi’
Tüm dünyayı tehdit eden küresel
ısınmaya karşı Paris’te yapılan İklim
Zirvesi için BM’nin hazırladığı raporda
kadınların iklim değişikliğinden
erkeklere oranla daha fazla zarar
gördüğü vurgulandı... n Devamı 10’da
Dersine Yeni Bir Bakış Açısı
Devamı 03’te
Mustafa Akkanoğlu
ile Röportaj
Karadeniz'iN
CiLVESi RiP AKINTISI
SAMSUN'daki Ondokuz Mayıs
Üniversitesi (OMÜ) Yaşar Doğu
Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı
Prof.Dr. Osman İmamoğlu, Karadenizde sık görülen ve boğul-
malara neden olan rip akıntısının saatte 70 kilometre hıza ulaşabildiğini, bu akıntıya karşı
koymanın mümkün olmadığını
söyledi. n Devamı 08’de
Devamı 04’te
Boko Haram
Coğrafya Öğretmenlerini Hedef Alıyor
Boko Haram militanları, Dünya’nın yuvarlak
değil düz olduğuna inanıyor. n Devamı 12’de
Topbaş'ın 'çılgın' projesi:
Boğaz'ın altından
ULAŞIMDA BİR İLK! yürüyüş tüneli
HOLLANDA’DA KULLANILMAKTA OLAN YÜZEN OTOBÜSLER
(AMFİBÜS) ÜLKEMİZDE DE HİZMETE SUNULACAK
Türk ve Güney Koreli iş adamları gıda, yatırım ve turizm gibi sektörlerde
işbirliklerine imza atmak için bir araya geldi. Taraflar arasında ulaşım konusunda
farklı bir bakış açısı sağlayacak “amfibus projesinin ön anlaşması” imzalandı.
Devamı 05’te
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş, Boğazın altında Üsküdar ile Kabataş arasına yayalar için bir tüp tünel yapmayı planladıklarını açıkladı. nDevamı 12’de
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Sayfa
02
Zafer Söğüt İle
İslam Coğrafyasına Dair...
• Hocam selamun aleyküm.
Biz Ömer Çam Anadolu İmam
Hatip Lisesi’nden geliyoruz.
Bildiğiniz üzere sizinle İslam
coğrafyası hakkında röportaj
yapacağız. Röportajımıza başlamadan önce halinizi, hatırınızı soralım. Nasılsınız?
• Teşekkür ederim. Üsküdar’da
bu güzel günde sizin gibi gençlerle vakit geçirmek beni oldukça mutlu ediyor. Soracağınız soruları merakla bekliyorum. Ben
de sizin hatrınızı sorayım: Siz nasılsınız?
• Hocam, teşekkür ederiz. Biz
de bu güzel günde sizinle olmaktan oldukça mutluyuz ve
heyecanlıyız. Fazla uzatmadan
sorularımıza geçelim, ne dersiniz?
• Olur. Dilimin döndüğü, aklımın yettiği kadarıyla sorularınıza
cevap vermeye çalışacağım.
• Hocam, İslam coğrafyası
denildiğinde ne anlıyorsunuz?
• İslam coğrafyası biraz da fıkıhta konu başlığıdır. Siz de
İmam Hatip öğrencilerisiniz. Darulislam ve darulhak diye alimler, fıkıhçılar bir kavram üretiyor.
İslam toprağı olan yerde hukuk
ayrı işliyor, İslam toprağı olmayan yerlerde ise hukuk başka bir
mantık içerisinde işliyor. Bu vurgudan ben şunu anlıyorum: İslam coğrafyası, içinde müslümanın yaşadığı, daha özelde ise zulmün yaşanmadığı yerdir. Bunun
illaki bir ülkeye, bir isme ait olması gerekmiyor veya bir sınırının olması da gerekmiyor. Nasıl ki Halep’le aramızda bugün
bir sınır var ise ama bir zamanlar Osmanlı’nın toprağı iken Konya gibi gidip gelebileceğimiz bir
kara parçası ise; İslam coğrafyası
denildiği vakitte de sınırları böyle belirtmekte fayda var. İslam
coğrafyası insan olan her yerde
olmalıdır benim için. Yani insan
olan her yerde bir tebliğ görevi bulunmalıdır. Bence İslam coğrafyası şudur: Benim için gidilecek yerlerin listesidir. Ben oralarda da sizin gibi gençlerle oturup
sohbet etmek isterim.
• Hocam teşekkür ediyoruz. İzninizle bir diğer soruya geçmek
istiyoruz.
• Tabi buyrun.
• Müslümanların daha doğuya gitmesi İslam coğrafyasında
ne gibi etkilere neden oldu ?
• Şimdi bir şey itiraf etmek istiyorum: Bilmiyorum bu itirafımı nereye yerleştirirsiniz ama
bu sorduğunuz sorular üniversite düzeyinde sorular. İyi ki böyle
bir şey yapıyorsunuz, iyi ki Ömer
Çam’da okuyorsunuz, iyi ki alt
yapısı sağlam kitaplar okumuşsunuz da böyle güzel sorular soruyorsunuz.
Fazla uzatmadan soruya yöneleyim: Bir kere Peygamber Efendimiz’in İstanbul hak-
kında meşhur bir sözü vardır ve
bu sözün ardından birçok kez
İstanbul’u almaya yönelik saldırılar olmuştur.
Bu saldırılardan bir kaçında 650
yıllarında Kıbrıs civarında müslüman ordularını görüyoruz. 670’
te İstanbul’u fethetmeye geliyorlar, 714 ‘te İstabul’u fethetmek için 1100 gemi ile geliyor
Araplar ve Emeviler. Ben buradan şu geçişi sağlamaya çalışıyorum: Afrika kıtasının kuzey kısmı tamamen fethediliyor. Ondan sonar geçilen yer Cebelitarık Boğazı. Sonra İspanya Endülüs Devleti kuruluyor. Endülüs Devleti’nin kurulduğu anı düşünün. İspanya’ya giden müslümanların İspanya üzerinden
İstanbul’a ulaşmaları ve burayı fethetmelerini düşünebilirim.
Amaç olarak burden şunu anlıyoruz.Dünya’nın iki kutbu var: Biri
Doğu biri Batı. Şimdi diyeceksiniz: Hocam, “İlim Çin’de bile olsa
gidip alınız.” diyerek Doğu’yu da
hedef göstermiş.” Evet katılıyorum zaten. O zaman şöyle toparlayalım: Mezarı Şerif diye bir şehir var.Bilmiyorum hiç duydunuz
mu? İsmi Hz. Ali’nin orada olduğunu idda ediyor Afganlı müslümanlar. Bu ne kadar tarihsel,
ne kadar doğru bilmiyorum ama
ben şunu demeye çalışıyorum:
Müslümanlar Doğu’ya Çin’e kadar gitmişler. Hatta bilim adamlarına bakarsanız Semerkant Bu-
hara kadar tanıdığımız coğrafya bunu gösteriyor. Bir de biz
Batı’yız, siz Doğu’sunuz demek
yerine İstanbul merkez; Doğu ve
Batı ise bizden şekilleniyor demek daha doğru olur. İsterseniz
çaylarımızı yudumlayıp bir diğer
soruya geçelim.
• Tabi hocam, hocam şimdi güncel bir konuya değinmek istiyorum şuan da geçmişimizde ve günümüzde hala
daha devam eden Filistin’e
saldırılar,zulümler devam ediyor. Bu zulüm nasıl çözülür?
Çözülürse ne gibi faydasıolur ?
• Savaşmadan çözülmez gibi
geliyor bana. Bir kere düşmanların başka istekleri olduğunu düşünüyorum. Ben Haçlı seferlerinin tamamının Kudüs’ü almak
için kurgulandığını düşünüyorum.
Hristiyan dünyası ya da kıyameti kopartmak için elinden geleni yapan bir Yahudi dünyasından
bahsediyoruz burada. Kudüs bugüne kadar gelebildiyse kesinlikle müslümanlar sayesinde geldi. Yani 1948’e kadar oraya müslümanlar hükmettiği için böyle bir yapı oluştu ya da orada Hz.
İsa’nın mezarı olduğuna inanılan
kilisenin anahtarını müslümanlar
koruyor. Çünkü Hristiyanlar aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle
Kudüs için başka planlar yapıyor
olabilirler. Kudüs İstanbul’dan
asıl bir dava konusu ise uğruna
ölünebilecek bir felsefesi varsa,
bunun Afrika’da, Asya’da veya
Amerika’da yaşayan bir müslüman için de bir gündeme dönüşüp sahip çıkılması ve sesini duyurması gerekir. Soruyu başka bir yere taşıyayım: Kudüs kadar Mekke de konuşmak lazım.
Çünkü Yahudi için kutsal olan şey
Kudüs’teki bir sandıktır, o sandığı bulmak adına bizim Mescid-I
Aksa dediğimiz kutsal yapımızın
altını kazıyorlar. Kazma işi bitti
belki,tekbir düğmeye basıp yıkma işi kaldı şimdi. Orada aradıklarını bulamadılarsa ve eğer
Allah’la aramızda bir kapı varsa, sembolik olarak bir geçiş varsa; bu geçişin bir ucu Kabedir diğer bir ucu Kudüs’tedir. Peygamberimizin maraca çıkması bunun
en büyük ıspatıdır. Bu kutsal olan
yerlerin biz müslümanların bir olması için olduğuna inanıyorum.
• Hocam teşekkür ederiz. Bu
sorunun çözülmesini diliyoruz.
Okuyucuların da sesini bu yazıları okuduktan sonar çıkartıcağına eminim. Bir diğer sorumuza geçelim. Başka bir güncel konuya değinmek istiyoruz. Liselerde okutulması düşünülen şehir dersi ile ilgili ne
düşünüyorsunuz? Kimlere verilmeli bu görev?
• Okulda coğrafya denildiği zaman aklımıza fiziki coğrafya geliyor değil mi? Ancak bizim tabitamızda bir Beşeri Coğrafya da var.
İnsanların nasıl yaşadıkları, ant-
ropolojik bilgiler üzerinden hangi
ırkın nerde nasıl hayat sürdüğünü, bunun sanata nasıl etki yaptığı ve sanatın nerde yapıldığı
hakkında şehri konuşmak gerekir. Bana sorulursa bu dersi Kültür Tarihçileri okutsunlar. Ama
tabi şehir, coğrafya öğretmenlerinin alt dalıdır ve bu dersi öğretmek coğrafya öğretmenlerinin
de hakkıdır. Ama toprağın yapısı veya Dünya’nın fiziki özelliklerini bilmekten öte bir şey bu. İnsanın yapısını bilmek, insanı tanımak üzerine kurgulanan bir şey.
Mesela İstanbul bir şehir ama
kontrolü bizde değil. Gürültüyü
biz yapıyoruz ama engellemiyoruz, trafik var ama engelleyemiyoruz. Bize şu gibi faydası olabilir bu dersin: Gelişmiş şehirlerde
şehir bilincini bilip daha duyarlı
ve daha anlamlı yaşamayı amaçlamış olabiliriz. İşte ben bu dersi
önemserim ve bu dersin olmasının çok doğru bir karar olduğunu
düşünüyorum.
• Hocam İslam coğrafyası ile
gençler arasında nasıl bir ilişki vardır ?
• Sizin gibi gençleri baz alarak paylaşmak istiyorum bu sorunun cevabını. Sizin gibi düşünen insanlar olarak bu coğrafyaya katacak çok şey var. Coğrafyadan anladığımız sadece toprak veya sınırlar olmamalı. Coğrafya senin yaşadığın yer seninle şekillenecek yer olmalı ve bunun en büyük etkisi gençler de
olacaktır. Siz düşündükçe, siz
ürettikçe, siz gazette çıkarttıkça,
siz çalıştıkça engellenemez bir
sona gidiyoruz. Batı’nın manevi olarak bittiği yerde tüm dünyanın İslam’laştığı, İslam coğrafyasının oluştuğu bir yapıdan
bahsediyoruz. O yüzden gençlerle İslam coğrafyası konuşmak
çok eğlenceli geliyor. İyi ki böyle bir şey yapıyorsunuz. Bu gazette devam etmeli. Günlük çıkıyorsa günlük,aylık çıkıyorsa
aylık,yıllık çıkıyorsa yıllık çıkmalı. Birileri okumasa bile sizing yazıyor olmanız önemli burada. Ayrıca coğrafya başlığı ile ürettiğiniz bu gazette bilinki bir gazette
olarak kalmayacak, tarihe bir not
olarak düşecek. Ben size şimdiden söyleyeyim. Bu gazeteyi yıllar sonar elinize aldığınızda yüzünüzde bir tebessüm, bir duygu
değişimine dönüşecek ve birileri de: Vay be! Böyle güzel gençler de varmış, diğerleri futbolla
eğlence ile zamanını geçirirken ,
boşa harcarken; sizin gibi gençler çalışmış, uğraşmış ve kendilerini geliştirecek şeyler peşinde
koşmuş diyecekler. Size minnettarım, teşekkür ediyorum.
• Hocam bize ayırdığınız vakit için size çok teşekkür ediyoruz. Eğer bir gün yolunuz Ömer
Çam’a düşerse sizinle bir daha
konuşmak sohbet etmek isteriz.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Japonya’da
Sayfa
03
Faaliyete Geçen Yanardağ 36 Can Aldı
Japonya’nın orta kesiminde yer alan Ontake Yanardağı’nın faaliyete geçmesi sonucu yaşamını yitirenlerin sayısı 36’ya yükseldi.
Kurtarma ekiplerinin, Ontake Yanardağı'nın zirvesine
yakın bir bölgede 5 kişinin
daha cesetini bulduğu, felakette hayatını kaybedenlerin sayısının 36'ya yükseldiği bildirildi.
Koşulların tehlikeli olması
nedeniyle cumartesi gününden bu yana bulunan cesetlerden sadece 12'si hava yoluyla bölgeden çıkarıldı.
Bu arada 200'den fazla kişiden oluşan kurtarma ekibi,
Ontake'nin hala kül ve zehirli gaz püskürtmesi nedeniyle
çalışmalarını askıya aldı. Bölgede yoğun bir sülfür kokusunun hissedildiği belirtildi.
Japonya Afet Yönetim Dairesi ise felakette 27'si ağır
59 kişinin yaralandığını, hala
kayıp olanların bulunup bulunmadığının saptanmasına
çalışıldığını açıkladı.
Felaketten kurtulanlar, Japon basınına yaptıkları açıklamalarda, yanardağın faaliyete geçmesiyle taş yağmuruna maruz kaldıklarını söyledi. Japonya'nın Hon-
SVALBARD KÜRESEL
TOHUM DEPOSU
GELECEK iÇiN
UMUT VERiYOR
Svalbard Küresel Tohum Deposu Norveç’e ait Svalbard Takımadaları’ndan Spitzenberg’de bulunuyor.
Halk dilindeki diğer adı da “kıyamet ambarı”.
şu Adası'nda Nagano ve Gifu
kentleri sınırında yer alan, 3
bin 67 metre yüksekliğinde-
ki Ontake Yanardağı, cumartesi günü faaliyete geçmişti.
Olay günü havanın güzel
olmasını fırsat bilen en az
250 kişinin, bölgede yürüyüşe çıktığı biliniyor.
ÖMER ÇAM’da
Coğrafya Dersine Yeni Bir Bakış Açısı
Burada yakın bir gelecekte dünyanın hemen
her köşesinden gelen 4,5 milyon bitkisel tohum
örneğinin her birinden 500, yani toplam 2,25
milyar örnek depolanması amaçlanıyor (örneğin
Japonya’dan arpa, Meksika’dan mısır). Hedeflenen çeşitliliğe ve rakamlara ulaşılmasından sonra deponun kapılarının kapatılması ve çok gerekli olmadıkça depoya giriş ve çıkışların durdurulması planlanıyor. Bu süreç içinde deponun gözetimi ve gerekli kontroller İsveç’teki bir merkez üzerinden yapılacak.
Yerin 120 metre derinliğindeki, Svalbard Küresel Tohum Deposu, çelikten yapılmış dar giriş kapısıyla dışarıdan adeta nükleer bir sığınağa
benziyor. Depo, Norveç hükümetince inşa edilirken küresel ısınma sonucunda deniz seviyesinin
aşırı yükselmesi ihtimalinden depremlere kadar hemen hemen her şey düşünülmüş. Norveç
hükümetinin bu depoyu kurmasının en önemli nedenlerinden biri, bir gün Dünyamızın, örneğin küresel ısınma sonucunda eşi benzeri görülmemiş bir doğal felaket veya büyük bir nükleer savaş yaşanması durumunda buradaki tohumlar sayesinde tarımı yeniden başlatarak insanlığı yok olmaktan kurtarmıştır. Nükleer bir sığınağı andıran bu depo şimdilik her biri 27 metre uzunluğunda 10 metre genişliğinde ve altı metre
yüksekliğinde üç ana bölümden oluşuyor.
Coğrafya öğretmeni Mustafa Akkanoğlu gözetiminde ilk defa 9/A sınıfında istasyon tekniği denendi.Tekniğin başarıyla uygulandığını açıklayan Akkanoğlu ilerleyen zamanlarda diğer sınıflara da bu metodu uygulamak istediğini söyledi.
İstasyon tekniğinde öğrenciler
farklı gruplara ayrılırlar.Araştırmış
oldukları bilgileri kendi aralarında
birleştirerek bütün
bir bilgi haline getirirler. Daha sonra
gruplar kendi aralarında yer değiştirerek diğer grubun yarım kalan işini devam ettirler.
Böylelikle her grup
farklı görevlerde
yer alır ve her biri işlenen konuyu
anlamış olur.
Tarımın Başkenti Hollanda
İNSANTİF TARIM
Modern yöntemlerle yapılan tarımdır.Nüfusa göre ekili dikili alanların sınırlı olduğu ülkelerde uygulanır. Birim alandan alınan verim
çok yüksektir. Örneğin Hollanda,
Danimarka, Japonya, İsveç ve İsrail
gibi ülkelerde bu tür tarım metodu
uygulanmaktadır. Yurdumuzda ise
Akdeniz ve Ege Bölgelerinde uygulanan seracılık faaliyetleri intansif tarım metoduna örnektir.
HOLLANDA’NIN
ÇEVREYE DUYARLI POLİTİKASI
Sınırlı ekim alanları yüzünden
Hollandalılar en az alandan en
yüksek verimi sağlamak adına
Ar-Ge çalışmalarına yönelmiş
durumda. Yeni araştırmalar seralarda enerji ve su verimliliği üzerine yoğunlaşıyor.
Çünkü çiftçilerin seralarında gaz,
enerji ve su kullanımında doğa i-
le ilişkilerini de göz önüne almaları bekleniyor.
Doğa dostu üretim yapan seralar, çevre sertifikaları ve vergi avantajları ile destekleniyor.
Yeni açılan tüm seralar çevreye
duyarlı olduğunu gösteren ‘yeşil
etiket’ sertifikasına sahip.
Bu sertifikalar, seralarda kimyasal ürünler kullanmayarak, enerji
kullanımında duyarlı olmak şartıyla elde edilebiliyor.
Hollanda, sınırlı topraklarının farkında ve bu yüzden çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir tarım politikası izliyor. Tek olmak yerine birlikte hareket etmeyi benimsiyor.
Ve daha da önemlisi Hollanda artık sadece tarımsal ürünlerini
değil bu alanda elde ettiği tecrübeyi ve teknolojik gücü de ihraç ediyor. Kısacası Hollanda’nın tarımdaki başarısı tesadüf değil.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
MUSTAFA AKKANOĞLU
Sayfa
04
Coğrafya’yı Çok Seviyorum
-:Selamun aleyküm, Hocam.Röportaj ekibi olarak
sizlere birkaç soru sormak
istiyoruz.
Mustafa Akkanoğlu: Aleyküm selam.Buyrun arkadaşlar.
- Coğrafya öğretmenliğini seçmenizin nedeni nedir?
Niçin coğrafyayı seviyorsunuz ?
M.A: Coğrafya öğretmenliğini seçmemin nedeni lisedeki ve dershanedeki öğretmenlerimin bana coğrafya dersini sevdirmeleri oldu.Onlar coğrafya adına bana çok şey kattılar.Özellikle dershanedeki hocamın anlatış şekli çok hoşuma giderdi.O ana kadar
coğrafyayı öğrenmediğimi gördüm.O saatten sonra coğrafya ile ilgili bir şeyler yapabileceğimi fark ettim.Şu anda da coğrafya öğretmenliğini çok seviyorum.
Öğrencilere de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum.
- LYS sınavı yaklaşıyor.
Öğrencilerimize tavsiyeleriniz nelerdir ?
M.A: Lys sınavında Ygs sınavına göre farklılıklar görülüyor.Lys’de ezber ve tanım konuları daha fazla ön
planda.Yani bilgi ağırlıklı bir sınav.Bu yüzden de öğrenciler mümkün olduğunca notlar alarak,belli şemalar oluşturarak,değişik öğretim tekniklerini uygulayarak çalışmaları onların yararına olacaktır.Lys sınavına
çalışırken öğrencilerin özellikle haritadan yararlanmaları gerekmektedir.Özellikle madenler gibi konularda
öğrencilerin çalıştıkları yerin
yakınlarına,sınıflarına ders
afişleri asması onlara faydalı olacaktır.Ve yine büyük
bir harita alıp bunun üzerinde silinebilir kalemlerle işaretlemeler yapıp o bölgeleri belirlemesi ardından silip
tekrardan bu bölgeyi belirleyip onların görsel hafızası-
2 MiLYON ARAÇ
TRAFiKTEN
MEN EDiLDi!
Meksika'nın başkenti Mexico
City'de 2 milyon araç trafikten
men edildi. Nedeni hava kirliliği.
Coğrafya Öğretmenimiz Mustafa Akkanoğlu ile röportaj yaptık
nı güçlendirecektir.Böylelikle sınavda harita sorularında
hiç zorlanmayacaklardır.
- Öğretim yöntem ve
tekniklerinden coğrafyada daha çok hangi tekniği
kullanıyorsunuz ?
M.A:Coğrafya da genelde buluş ve sunuş tekniğini
kullanıyorum.Bunun yanında 9.sınıflarda ilk defa istasyon tekniğini uyguladım.Büyük ölçüde başarılı oldu.Ayrıca öğrencilere belli konular sezdirilerek,ip uçları verilerek çözüme kendilerinin ulaşmasını istiyorum.Bunun için de buluş yoluyla öğrenme tekniğini sık sık kullanıyorum.
- Liselere şehir dersi gelmesi faydalı olacak mıdır ?
M.A: Şehir dersi daha önce zaten Coğrafya'da olan
bir dersti.Ancak şehir dersi
olarak bölünmemişti.11.sınıf ve LYS konularına baktığımızda içinde kültürel gelişmişliğin göstergesi şehriler başlığı altında bir bölüm
var.Ayrıca da şunu da söylemek gerekir.Bu dersi Coğrafyacılar mı ,Tarihçiler mi , Sa-
nat Tarihçileri mi alsın diye
bir tartışmaya girmek bile
yanlıştır.Kesinlikle bu dersi
okutması gereken coğrafya
öğretmenleridir.Dersin yararı konusuna gelince kesinlikle yararı olacaktır.Günümüzde özellikle turizm,ticaret ve
dini alanlarda şehirlerin ülkelere kattıkları ortadadır.
Bunları görüyoruz.Bu yönden de öğrencilerin şehirleri
daha iyi tanıması faydalı olacaktır.
- Ülkemizde şu anda volkanik faaliyetler durmuş
durumda.İlerleyen yıllarda
tekrardan bu faaliyetler
gözlemlenebilir mi ?
M.A:Hem ülkemizdeki volkanlar hem de tüm dünyadaki büyük volkanlar tekrar faaliyete geçebilir.Ancak
şu anda bu hareketler bilim
dünyası tarafından yakından
inceleniyor.Zaten böyle bir
süper volkan faaliyetlerinde
iklim değişiklikleri yaşanır
ve yeni bir buzul çağına girilebilir.Ama bunlar tamamen
senaryolardır.Olması veya
olmaması tamamen kestirilemeyen şeylerdir.Şu anda bildiğimiz bir gerçek var
.O da Dünya’nın eskiye göre
daha çok ısındığıdır.
- Sizin gözünüzde Ömer Çam AİHL nasıl bir okuldur ?
M.A:Ben 2 yıl önce bu okulun ziyaretine gelmiştim.Okulun bina yapısını,dış görünüşünü beğenmiştim ancak
öğrencilerle,öğretmenlerle
ve idareciler hakkında bilgi sahibi değildim.Ama bu
sene buraya geldiğimde
bu fırsatı da edindim.Burada şunu gördüm.Ömer Çam
öğrencisi dışarıdan çokça
övülüyor,bahsediliyor.Saygılı
ve başarılı oldukları konuşuluyor.Ama okulun içerisine
girildiğinde bu daha iyi gözlemleniyor.
Böyle bir okulda olduğum
için çok mutluyum.Bu okulun ilerde çok daha iyi yerlere geleceğini,ilerdeki mezunların da çok daha fazla
okullarıyla övüneceğini düşünüyorum.
-Bizlere vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
M.A: Ben teşekkür ederim.
Allah zihin açıklığı versin.
Meksika'nın başkenti Mexico City son 10 yıldaki
en kötü hava kirliliği kriziyle karşı karşıya.Kentte
kirlilik seviyesi normalin 1.5 katına çıkınca yetkililer bir dizi önlem aldı.Bu çerçevede 2 milyon araç
geçici olarak trafikten men edildi.Halk otobüs ve
metroya akın etti.Yürümeyi ya da bisiklete binmeyi tercih eden de çok oldu.Halk ulaşımda güçlükler olduğunu ve otobüslerde kuyruklar olduğunu belirtti.Aracıyla trafiğe çıkamayanlardan bazıları da durumdan şikayetçiydi.
Alınan önlemler kapsamında fabrikalar da salımlarını yüzde 30- 40 azaltacak.Kentteki alarm
durumu yağmurların başlayacağı haziran ayı sonuna kadar sürecek.
Arizona ve Utah
arasında bulunan
Dalga/TheWave
Arizona ve Utah sınırında bulunan kırmızı kayalıklar dalga şeklindeki yapısıyla 190 milyon yıldır burada bulunmaktadır. Bu süre içerisinde doğanın elinin dokunduğu bu yer görkemli bir hale gelmiştir.
ChocolateHills
Çikolata Tepeleri(Filipinler)
Büyük Mavi Delik
Great Blue Hole(Belize)
1268 civarında huni şeklindeki tepeciklerden oluşan bölgede 50 kilometrekarelik bir alan kaplamaktadır. Bu şekillerin nasıl oluştuğuna dair volkanik açıklamalardan hava olaylarına kadar pek çok hipotez vardır.
Belize şehrinden 60 mil uzakta bulunan bu bölge Lighthouse Resif Sistemi’nin bir parçasıdır. Büyük ve tam daire şeklindeki bu delik dalış tutkunlarının hayalini süslemektedir. Deliğin olduğu bölgede suyun derinliği 145 metredir.
Bu nedenle koyu bir renk görülmektedir.
GiantsCauseway
Devler Geçidi İrlanda
40.000 birbirine kenetlenmiş bazalt sütunlardan oluşan
bu bölge tarihi volkanik patlama sonucu oluşmuştur. En uzunu 12 metre yüksekliğindedir. Gidip görenlerin doğal bir
oluşum olduğuna inanamadığı yerler arasındadır.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Sayfa
05
Dünya'nın Derinliklerinde
Dev Okyanus Bulundu!
Bilim insanları, Dünya’nın derinliklerinde tüm okyanusların sahip olduğu suyun
üç katı miktarında su içeren devasa bir okyanus bulunduğunu açıkladı. Yeni keşif,
Dünya’daki denizlerin nasıl oluştuğu hakkında önemli yeni bilgiler sunabilir.
Depremlerin oluşturduğu
sismik dalgalar incelenirken,
Dünya'nın derinliklerinde gizlenen devasa bir okyanus bulundu. Dünya'nın yüzeyi ile çekirdeği arasındaki sıcak kaya
tabakasını temsil eden mantonun 700 km derinliğinde bulunan su, 'ringwoodite' olarak
adlandırılan mavi taşların içinde yer alıyor.
Yapılan yeni keşif, Dünya'nın
deniz ve okyanuslarının nasıl
oluştuğu tartışmaları hakkında
çok önemli bilgiler sundu. Bazı jeologlar, Dünya'ya çarpan
kuyrukluyıldızların suyu getiren kaynak olduğunu düşünürken, en son keşif denizlerin
yeryüzünün derinliklerinden
çıktığını savunuyor.
ABD'nin Northwestern
Üniversitesi'nden Steven Jacobsen, 'Dünya'nın suyunun
kendi derinliklerinden geldiğine dair önemli bir delil bulduklarını, ayrıca okyanusların nasıl
milyonlarca yıl aynı büyüklükte kaldığını da bu şekilde açıklayabileceklerini' belirtti.
500'den fazla depremin oluşturduğu sismik dalgaları ölçmek için 2000'den fazla sismometre kullanan araştırmacılar, çekirdek dahil olmak üzere
Dünya'nın yeraltı tabakalarında ilerleyen dalgaları inceledi.
Science dergisinde yayımlanan araştırmada, Jacobsen sismik dalgaların 'yüzeye ulaştıktan sonra Dünya'nın günlerce
zil gibi çınlamasına sebep olduğunu' ifade etti.
Farklı derinliklerde sismik
dalgaların hızını ölçen Jacobsen ve ekibi, dalgaların da-
ha yavaş ilerlediği, sulu kaya
bulunan bölgeleri tespit etti.
Yaptıkları tespitin sadece su içeren 'ringwoodite' sayesinde
olabileceğini düşünen Jacobsen, savını güçlendirmek için
laboratuvar ortamında deneyler yaptı. Ringwoodite taşı,
700 km derinlikteki basınç ve
ısıya tabi tutuldu ve mavi taşın manto tabakasının alt ve
üst bölümünü ayıran kısmında olduğu doğrulandı.
Geçmişteki araştırma
doğrulanmış oldu.
Kanada'nın Alberta
Üniversitesi'nden GrahamPearson, Mart ayında Nauture
dergisinde yayımlanan araştırmada, manto tabakasındaki ringwoodite taşının su bulundurma özelliğine değinmişti.
Pearson, yanardağlar tarafından yüzeye çıkarılan ringwoodite taşları üzerinde yaptığı analizlerde, taşın su saklama özelliğine değinmiş ve
mantonun üst ve alt bölümlerini bağlayan kısımda çok
yüksek miktarda su olabileceğini söylemişti. Pearson,
yapılan yeni keşfin ardından
'su içeren kayaların varlığının
son derece güçlendiğini' belirtti. Jacobsen, sulu kayaların şu an sadece ABD'nin altında tespit edildiğini, ancak
Dünya'nın tümünü sarıp sarmadığı sorusuna açıklık getirmek için araştırmaların devam edeceğini söyledi. Jacobsen, Suyun sadece yüzeyde ve dağ zirvelerinde bulunmadığı için şanslı olduğumuzu belirtti.
Konya Obruk
Konya’nın Karapınar İlçesinde 64
Metre Çapında ve 30 Metre Derinliğinde Obruk Meydana Geldi.
Reşadiye Mahallesi'ne 20 kilometre uzaklıktaki Çingir mevkisinde ortaya çıkan obruk çevredekileri tedirgin etti.
İbrahim İşleker, gazetecilere yaptığı açıklamada, obruğun meydana geldiği alanda bin 200 metre çapında
çatlak oluştuğunu söyledi.
Obruğu hayvanlarını otlatan bir çobanın fark ettiğini
aktaran İşleker, ''Yol güzergahında da daha önce oluşmuş obruklar var. Burada geniş bir alanda çöküntü oluşmuş. Birkaç gün önce fark ettiğimiz obruğun bazı bölgelerinde derinliği görmemiz mümkün değil. Görüntüsü
korku yaratıyor. Obruğun merada olması tehlikeyi önlemiş oluyor. Ekili tarlalarda da olabilirdi. Traktörde çalışan bir insan varken de yoldan araçlar geçişi sırasında
da oluşabilirdi" diye konuştu.
ULAŞIMDA BİR İLK!
HOLLANDA’DA KULLANILMAKTA OLAN YÜZEN OTOBÜSLER
(AMFİBÜS) ÜLKEMİZDE DE HİZMETE SUNULACAK
Türk ve Güney Koreli iş adamları gıda, yatırım ve turizm gibi sektörlerde
işbirliklerine imza atmak için bir araya geldi. Taraflar arasında ulaşım konusunda
farklı bir bakış açısı sağlayacak “amfibus projesinin ön anlaşması” imzalandı.
Tüm Sanayici ve İş Adamları
Derneği'nden (TÜMSİAD) yapılan açıklamaya göre, dernek, HollandaTürkiye İş Forumu'na katılmak için
Lahey'de bulunan Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ve beraberindeki iş
heyetini Güney Koreli iş adamları ile
bir araya getirdi.
Gıda, yatırım ve turizm gibi sektörlerde yenilikçi iş birliği anlaşmalarına imza atmak için bir araya gelen
taraflar, ulaşım konusunda farklı bir
bakış açısı sağlayacak "amfibus" pro-
jesinin ön anlaşmasını da imzaladı.
- İlk anlaşma yüzen otobüs
"amfibus" için atıldı
Temaslar sonucu ilk anlaşma yüzen
otobüs olarak tabir edilen "amfibus"
konusunda sağlanırken, imza törenine Bakan Elitaş da katıldı.
Elitaş, bu ortak girişimden duyduğu memnuniyetini dile getirerek,
Türk iş adamlarının dünyanın birçok ülkesinde yabancı yatırımcılarla iş birliği içinde olduğunu vurguladı. TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Do-
ğan ise Güney Kore ile yapılan anlaşmanın önemli bir adım olduğunu belirterek yeni iş birliği anlaşmalarının da kapıda olduğunu bildirdi. Doğan, "amfibus"un özellikle turizm açısından sektöre canlılık ve farklı bir
bakış açısı getireceğini kaydederek,
"Amfibus, sahip olduğu özelliklerle
sadece İstanbul'da değil Türkiye'nin
pek çok şehrinde kullanılabilecek.
Yakında Türkiye'de amfibus üretimine de başlanacak" ifadelerini kullandı.
Cehennem Kapısı
Türkmenistan
Mekan 70’li yıllarda insan eliyle yaratılmış. Bölgede
bulunan doğalgaz rezervlerinden kaynaklanan olay, çukurun içinden sızan fazla doğalgazın Sovyet mühendisler tarafından tutuşturulmasıyla meydana gelmiştir. Ateşin birkaç hafta içinde söneceği düşünülmüş ama
yaklaşık 40 yıldır orada, içi kaynayan çamurla dolu 70
metre genişliğinde dev bir çukur vardır. Buraya da “Cehennem Kapısı” deniyor.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Sayfa
06
Abdülaziz Duman: Gençlerimizi
Geleceğe Hazırlıyoruz
Konuşmacı: Selamun Aleyküm,
Hocam öncelikle bizi sıcak karşıladığınız için teşekkür ediyoruz.
A D: Aleyküm Selam. Gençler hoş
geldiniz. Ben teşekkür ediyorum, odamı teşrif ettiğiniz için
Konuşmacı: Biz okulumuzun
coğrafya gazetesinden geliyoruz. Okulumuzda coğrafya gazetesi çıkacak inşallah. Mustafa hocamız da bize röportaj görevini verdi. İnşallah sizinle konuşacağız. Hocam okulumuz bir proje okulu. Yoğun olarak dil eğitimi veriliyor. Hazırlık ve 9. sınıflar
için uyguladığınız bu dil eğitimi
10, 11 ve 12. sınıflar için de uygulanacak mı?
A D: Şu anda 10, 11 ve 12. sınıf
olan öğrenciler müfredattaki kadar
dil eğitimi alacaklar. Ancak şu anki
hazırlık sınıfları, 9. sınıflar ve bundan sonra gelecek bütün öğrenciler
10, 11 ve 12. sınıflarda dil eğitimlerine devam edecekler.
Konuşmacı: Hazırlıklar, Arapça
eğitimi için Yurtdışında Ürdün’e
gidiyorlar. Bunun hakkında söylemek istedikleriniz var mı?
A D: Bu çok faydalı bir çalışma.
Arapça derslerimizi anadili Arapça
olan hocalar rehberliğinde %100 aracı dilsiz eğitim şeklinde veriyoruz.
Bununla beraber “dil yerinde öğrenilir” prensibi gereğince Arapçada
belli bir seviyeyi yakalamış, sene içerisinde dil eğitiminde başarılı olmuş öğrencilere o dilin konuşulduğu ülkelerde dil eğitimi fırsatı sunuyoruz. Bu sayede öğrencilerimizin
hem yabancı dil pratiğini daha yoğun yapıyorlar, hem de bulundukları ülkeyi yakından tanıma fırsatı
yakalıyorlar. Hazırlık ve 9.sınıflar için bütünleyici program olduğu için
yurtdışına götürüyoruz. Yaz mevsiminde 30 öğrencimizle Ürdün’ün
başkenti Amman’da olacağız.
Konuşmacı: İngilizce için yurtdışı fikirleriniz var mı?
A D: İngilizce için yurtdışı eğitim
planlarımız var, şu an üzerinde çalışıyoruz. Gerekli altyapıyı hazırladıktan sonra anadili İngilizce olan
hocaları kadromuza katmayı hedefliyoruz. Bu dönem itibariyle zaten İngilizce derslerimizin bir kısmı %100 İngilizce olarak işlenmeye
başlanmıştır.
Konuşmacı: Okulumuza bu sene müdür olarak atandınız. Sizce
Ömer Çam nasıl bir okuldur görüşleriniz nelerdir?
A D: Ömer Çam gerçekten muhteşem bir okul. 31.12.2014 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi
AVCI´nın imzası ile proje okul statü-
sü kazanan okulumuz, o tarihten itibaren büyük bir başarı göstererek
çıtasını yükseltmiş ve Türkiye’nin
önde gelen İmam Hatip Liselerinden biri olmuştur. İstanbul ve
Türkiye’de yıldızı parlayan bir okuldur. Öğrencilerimiz çok başarılı öğrenciler. İnşallah okulumuzda aldıkları terbiye ve eğitimle bu başarılarını katlayacaklar. Biz gençlerimiz
geleceğe yazılmış mektuplar olarak
görüyoruz. Gelenekten aldığımız enerji ve ilhamla öğrencilerimizi geleceğe hazırlıyoruz.
Konuşmacı: Yeni eğitimöğretim yılında gelecek öğrencilere tavsiyeleriniz neler?
A D: Kurumsallaşma ve eğitim açısından her geçen yıl mükemmele ilerliyoruz. Enerjik bir idari kadro, kaliteli akademik kadro ve yabancı eğitimci kadromuzla ileri düzeyde bir eğitim imkânı sunuyoruz.
Aynı zamanda öğrencilerimize sıcak
bir ortam sunuyoruz. Başarı merdivenlerini tırmanmak isteyen her
öğrenci bizi tercih etmeli.
Konuşmacı: Hocam okulumuzda namaz platformu bulunmakta. Böyle bir faaliyet yapmanızdaki amaçlarınız nelerdir? Bu faaliyeti desteklemek için yaptığınız şeyler nelerdir?
A D: Namaz Platformu okulumuz öğrencilerinin bir organizasyonudur. Lise öğrencileri kendi sorumluluklarını alabilecek yaştalar.
Bu olgunluğa erişmiş ve o donanıma sahip vaziyetteler. Dolayısıyla
bu platform kurulurken idare olarak
biz sadece yönlendirme yaptık. Bu
fikir öğrencilerimizden çıktı. Biz de
bu fikirlerini destekledik. Zaten na-
maz platformunun yaptığı faaliyetlerin büyük çoğunluğu öğrencilerimiz tarafından ortaya atılan, öğrencilerimiz tarafından kararlaştırılan
ve uygulanan faaliyetlerdir. Biz bu
faaliyetlerde öğrencilerimize lojistik destek ve rehberlik desteği vermekteyiz. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Namaz platformu önemli. Namazı önceliyoruz. İmam Hatiplilik alanında çıkardığımız ilk dergimizin dosya konusunu bu sebeple namaz olarak belirledik. Gençlik arasında ve liselerde
namaz kılma oranlarıyla ilgili bir takım rakamlar var. Biz bu rakamların
kendi okulumuzda çok yükseklere
taşınmasını istiyoruz. Bu vesileyle
bu platformumuzu desteklemeye
devam edeceğiz inşallah. Namaz
Platformu dışında yine öğrencilerimizin organize ettikleri faaliyetleri
desteklemeye devam edeceğiz.
Konuşmacı: 12.sınıf öğrencilerimize üniversite gezileri yapılıyor. 11. sınıf öğrencilerine de üniversiteleri görmeleri, tanımaları için geziler yapılacak mı?
A D: Birinci dönemde devam ettirdiğimiz yetiştirme ve destekleme kurslarımızı bu dönem 11. sınıflara yönelik olarak daha yoğun yapıyoruz. Bu çerçevede okulumuzda
14 üniversitenin katılımı ile kariyer
günleri düzenledik. Üniversite gezilerimiz başlayacak. Aynı zamanda
kariyer günleri etkinliklerimizi devam ettireceğiz.
Konuşmacı: Öğrenciler yoğun
bir imtihan maratonundan çıktılar. Onları rahatlatmak için yapmayı düşündüğünüz faaliyetler
var mıdır?
Angel Şelalesi,
Venezuela
Venezuela’daki yaklaşık 1000
metre yüksekliğindeki Angel Şelalesi, kesintisiz olarak dökülen dünyanın en yüksek şelalesi olarak kabul ediliyor. Auyantepui Dağı'ndaki Canaima Ulusal
Parkı’nda yer alan mekan aynı zamanda Pixar yapımı UP isimli filme de konu olmuştu (orada “Cennet Şelalesi” olarak anılıyordu).
A D: 11 ve 12.sınıflara 06-07 mayıs tarihlerinde Amasya ve Kastamonu gezisi yapacağız. Yine 10 ve
11. sınıflara Safranbolu Amasra gezisi düzenleyeceğiz. Bursa, Edirne
gezilerimizi yaptık. Geyve, Taraklı ve Göynük ilçelerini gezdik. Akşemsettin Hazretlerinin kabrini ziyaret ettik. Konya, Kapadokya, Kayseri ve Kırşehir gezilerini 19 Mayıs
tarihinde planlıyoruz. Bursa’da yapacağımız yaz kampımıza katılacak
öğrencilerimiz, Bursa’nın yanında
Kütahya, Bilecik, Manisa, Çanakkale
şehirlerini yakından tanıma imkânı
bulacaklar.
Konuşmacı: Okulumuzda şöyle bir slogan dolaşıyor: “Gezmeyen öğrenci kalmayacak’’ şeklinde. Doğruluk payı nedir ve bunu yapmanızdaki amaçlarınız nelerdir?
A D: Evet, bu şekilde düşüncelerimiz var. 5 yıllık eğitim planımızda öğrencilerimizin Türkiye’nin her
şehrini olmasa da belli başlı şehirlerini ve Türkiye’nin 7 bölgesini görmelerini planlıyoruz. Böylece oraların insanını, kültürünü, coğrafi özelliklerini tanımış olacaklar,
Türkiye’yi tanımış olacaklar. Genel
kültürlerini arttırmış olacaklar. Ayrıca Balkanlar başta olmak üzere
yurtdışı gezileri düzenleyeceğiz.
Konuşmacı: Hocam, eğitim hayatınızda ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Gençlerle paylaşmak
istediğiniz bir anınız var mıdır?
A D: Gençler bizim neslin hayatı hep zorluk ve yokluktu. Mesela ben köyde büyüdüm. Köyde hayat herkes için erken başlar. Sabahleyin güneş doğmadan kalkar,
kuzuları otlatmaya giderdik. Kuşluk vakti kuzuları eve getirir, hızlı bir kahvaltı yapar doğruca okula
giderdik. Kahvaltı dediysem de öyle mükellef bir sofra düşünmeyin.
Yufka ekmek arasına sürülmüş tereyağı veya salçaydı bizim kahvaltımız. Öğlen okuldan dönünce tekrar kuzuları otlatmaya veya tarlaya çalışmaya giderdik. Bizim neslin köy çocuklarının neredeyse tamamının hayatı bu şekilde idi. Buna rağmen okumayı asla bırakmadık. İlkokul 4. sınıfta okurken kitaplık kolu başkanı olmuştum. Sınıf kitaplığında 32 kitap vardı. Hepsini
okuyup bitirdim. Başka kitap kalmayınca annemin izniyle kümesteki yumurtalardan her gün bir tane
alıp onu satıyor ve parasını biriktirip öğretmenime veriyordum. Öğretmenim de bana hikaye kitapları alıyordu. Daha sonra Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesine kaydoldum. Kaldığımız yurt ile okulumuz
45 dakika yürüme mesafesindeydi. Çoğumuz yürüyerek gidip gelirdik. Mesela lise hayatım boyunca
benim hiç kazağım, kabanım veya
montum olmadı. Bunlar bizim zorluklarımızdı ama elhamdülillah şuan buralarda sizlerle beraberiz. Biz
yoklukla imtihan olduk. Şimdiki
gençlerde varlıkla imtihan oluyorlar. İnşallah gençlerimiz bu fırsatları değerlendirirler. Maddi ve manevi bakımdan milletimize, ümmete hizmet edebilecek daha iyi yerlere gelirler.
Konuşmacı: Hocam, son olarak
coğrafya gazetemiz hakkında ne
düşünüyorsunuz? Bunları öğrenebilir miyiz?
A D: Coğrafya benim sevdiğim
aynı zamanda başarılı olduğum bir
dersti. Hesaplama konuları, enlemboylam, ay, yıl hesapları sevdiğim
konulardı. Coğrafya üzerine böyle bir gayretin olması okulumuz adına, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz adına gerçekten mutluluk verici. İnşallah güzel ve örnek bir çalışma olacak. Diğer alanlarda gazete,
dergi çıkartılmasına rağmen muhtemelen okullarda coğrafya alanında ilk defa böyle bir çalışma oluyor. Onun için bu işe emek veren
öğrencilerimizi ve öğrencilerimizi
yüreklendiren Coğrafya Öğretmenimiz Mustafa AKKANOĞLU’nu tebrik
ediyorum, gönülden kutluyorum.
Konuşmacı: Hocam bizlere vakit
ayırdığınız için gerçekten çok teşekkür ediyoruz.
A D: Ben teşekkür ediyorum.
Tüm öğrencilerimize başarılar, zihin açıklığı diliyorum.
Yedi Devler
Kayalıkları,
Sibirya – Rusya
Dünyada fazla tanınmasa da
Rusya’da çok ünlü olan bu kayalıkların yüksekliği 30 - 40 metre arasında değişiyor. Yanlarına ulaşmak normal şartlarda oldukça zorlu bir yolculuk gerektiriyor ama
tecrübeli tırmanışçı Stefan Glowacz “RedBull 7 Giants" projesiyle
zirvelere ulaşmayı başarmıştır.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Prof. Dr. Levent Kurnaz
Sayfa
07
Küresel Isınma
Dünyamızı Tehdit Ediyor
Boğaziçi Üniversitesi’nden İklim Bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz ile
Küresel ısınma konusunda yaptığımız röportaj küresel ısınmanın
Dünya da ve Türkiye’de hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Levent Hocam, sizce
küresel ısınma devri bitti mi?
LK: Bitmek bir yana aslında
daha yeni başlıyor. Atmosfere saldığımız sera gazları (en önemlisi karbondioksit) atmosferde uzun süredir birikiyordu.
Bu gazların atmosferi ısıtıcı etkilerini ve bunların sonuçlarını
daha yeni görmeye başlıyoruz.
Bu yaz Türkiye'yi nasıl
bir sıcaklık bekliyor?
LK: Hava tahmini yapabilmek
zor bir konudur. Doğru tahminlerin süresi ise 21 gün ile sınırlıdır. Yani bugünden hiçbir kimse yazın havanın nasıl olacağını kesin olarak bilemez. Ancak
bildiğimiz şeyler de var. Mesela Dünya'nın her geçen gün biraz daha ısındığını biliyoruz.
Dolayısıyla bu yazın da geçen
yazdan biraz daha sıcak olması beklenir. Ayrıca son bir senedir Dünya El Nino denen bir atmosfer ve okyanus olayının etkisi altında. El Nino genel olarak Dünya'daki ortalama sıcaklıkları arttırır. Bu nedenle de bu
yazın alıştığımızdan biraz daha
sıcak geçecek olmasını bekliyoruz. Bu İstanbul'da birkaç gün
35-38 derece arası sıcaklıklar
görebiliriz anlamına geliyor.
Küresel ısınma ile ilgili felaket senaryoları düşünüldüğünde Türkiye'nin bu senaryolardaki rolü nedir?
Türkiye'yi nasıl bir gelecek
bekliyor?
LK: Öncelikle filmlerde gördüğünüz tür felaketler az da olsa ülkemizde de görülecek ama korkunç fırtınalar, dev dalgalar gibi olaylar daha çok okyanus kıyısındaki ülkelerin
problemleri. Bizi ise daha sakin bir felaket bekliyor: Kuraklık. Türkiye'deki tarımın önemli bir kısmı normal şartlar altın-
da yağmurla sağlanıyor. Ancak
son senelerde, özellikle Konya
Ovası'nda yağmur azaldığından
yeraltı suları ile tarıma geçildi.
Bu da yeraltı sularının seviyesinin her sene 3 metre azalmasına neden oluyor. Yeraltı suları barajlar gibi, bir sene sağlam
yağmur yağdığında yeniden
dolamıyor. Bu suların kendilerini yenilemesi yüzlerce, hatta
binlerce yıl sürebiliyor. Ülkemiz
ayrıca Fırat ve Dicle gibi sınır aşan iki büyük nehrin kaynağı.
Kendi su ihtiyacımız için bu nehirlerin suyunu tutmaya başladığımızda bu, komşularımızla daha da fazla sorunlar oluşmasına neden olacak. 21. yüzyıl ülkemiz açısından su kıtlığının ve kuraklıkların yaşanacağı
bir yüzyıl olacak.
Turizm sektörü açısından
düşündüğümüzde küresel ısınma hangi ülkeleri daha
çok etkileyecek? Türkiye turizmi küresel ısınmadan gelecekte nasıl etkilenecek?
LK: Küresel ısınma ile birlikte turizm de biraz şekil değiştirecek. Özellikle kış turizmi, yani
kar yağışına bağlı olan turizm
geçtiğimiz son beş yılda kar yağışındaki azalmaya bağlı olarak önemli oranda zarar görmeye başlamıştı. Örnek olarak
2020 Kış Olimpiyat Oyunları'na
ev sahipliği yapmak isteyen ülkelerden biri olan Norveç daha
önce olimpiyatların düzenlenmiş olduğu Lillehammer'de bir
olimpiyat daha düzenlemek istedi. Bu konuda bizden danışmanlık istediler ve bizim verdiğimiz bilgiler doğrultusunda Norveç Parlamentosu olimfiyatları destekleme kararı aldı.
Yani küresel ısınmanın ilk etkilemekte olduğu kış turizmi oluyor ve olmaya devam edecek.
Yaz turizminde ise özellikle bizden daha güneyde kalan ülkeler gerek sıcaklığın artması gerekse de su azalması nedeniyle yaz aylarında turist kaybına uğrayacaklar. Ülkemizde de
benzer sorunlar görülecek, ama dikkatli planlamayla bu sorunların bir kısmının üstesinden gelinebilir. Mesela bugün
büyük yatırımlarla kurulan kayak otelleri gelecek senelerde
sahiller sıcak olduğunda yayla turizmi için kullanılabilir, ancak bu yatırımlarda bugün için
hayal görünen açık havuzların
planlanması gibi önlemler alınması gereklidir. Ayrıca özellikle Akdeniz kıyısında yaz turizmi yüksek sıcaklıklardan dolayı ilkbahar ve sonbahar mevsimlerine kayacaktır. Ancak bu
mevsimler genelde yağışlı olmaya devam edeceği için havanın yağışlı olacağı günler-
de turistleri oyalayacak kapalı mekanların tasarımına şimdiden girişilmelidir.
Biz coğrafyacıların ve diğer
vatandaşların küresel ısınmanın etkilerinin azalması için yapabilecekleri nelerdir?
LK: Küresel ısınma en temelde bizim kullandığımız kömür, petrol ve doğalgazdan
kaynaklanıyor. Bu sorunu azaltmanın tek yolu kömür, petrol ve doğalgaz kullanımını azaltmaktır. Bunları azaltmanın
iki ana yolu vardır: İlki alternatif enerji kaynaklarına geçmek, yani yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretmek, ikincisi de elimizdeki enerjiyi daha verimli kullanmaktır. Hepimize düşen esas görev
günlük hayatımızdaki lüzumsuz tüketimi azaltmak, tasarruf
etmek ve enerjiyi dikkatli kullanmaktır.
Doong Magarası
Son Doong Vietnam’da Dong Hoi’nin 50 km, Dong Hoi Havalimanı’nın 44
km kuzeyinde ve başkent Hanoi’nin 450 km güneyinde, Quang Binh’deki
milli parkın sınırları içerisinde yer alan dev bir mağara bulundu.
den Adam Spillane, "Ekibin
bulduğu, Malezya'daki Deer Mağarası'ndan daha büyük
bu mağara, İngiliz araştırma-
YANAN GÖKKUŞAĞI
Dünyanın her yerinde zaman zaman gökkuşağı oluşuyor. Ama ABD’nin Idaho Eyaleti’nde (Washington
eyalet sınırında) oluşan gökkuşakları bir başka...
Görenleri hem şaşırtan hem de büyüleyen cinsten. Çünkü bu
gökkuşakları bildiğimiz gökkuşaklarından çok farklı. Dağılmış gibi
görünen ve bir alevi andıran gökkuşağını inceleyen bilim adamları burada meydana gelen fenomeni şöyle açıklıyorlar:
Güneş ufuktan 58 derece tepede olduğu sırada, yüksek seviyede cirrüs tipi bulutlar oluştuğunda ve de bu bulutlar heksagonal (altıgen) su kritallerinden oluştuğunda, güneş ışınları bu bulutlardan geçerken gökkuşağı renkleri oluşuyor.
Vietnam’da Bulunan Son
Büyüklüğü ve yüksekliği lazer ölçme cihazlarıyla yapılan
Vietnam'ın balta girmemiş ormanlarında bulunan Hang Son
Doong isimli bu mağara, ilk
defa 1991 yılında Vietnamlı bir yerli olan Ho Khanh tarafından keşfedilmiştir.
Gürültü ve rüzgar uğultusu yüzünden yerlilerin girmeye cesaret edemediği bu mağara, 6.5 kilometre uzunluğundadır.
13 kişilik ekibin üyelerin-
(ABD)
cılarının en önemli keşiflerinden biridir" açıklamasında bulundu.
2009 yılında yapılan bir in-
celemeden sonra bu yerin
dünyanın en büyük mağarası olduğu açıklandı. Hatta öylesine büyük ki kendine ait bir yağmur ormanı, büyük
bir nehri ve küçük dağları var.
Kendine özgü bu yer; başka
bir ekosistem ve iklime ev sahipliği yapıyor. Hatta uzmanlarının incelemelerine göre bu
mağaranın büyük bir bölümü
keşfedilemedi ve bambaşka
canlı organizmalarının olduğunu belirtiyorlar.
(Venezuela)
DİNMEYEN FIRTINA
Diğer adıyla 'Catatumbo şimşekleri' dünyada eşi benzeri olmayan bir doğa olayı.
Venezuela'da Catatumbo Nehri ile Marakaibo Gölü'nün buluştuğu yer üzerinde oluşan bulutların çarpışması sonucu şimşek
fırtınası meydana geliyor. 5 kilometre yüksekte oluşan yüksek
voltaj nedeniyle yılda 140-160 gece boyunca, her gece 10 saat
süreyle şimsekler çakıyor. Şimşekler bazen saatte 280 kez tekrarlanıyor. Bölgede, Şiddeti 400 bin amper olmak üzere yılda ortalama 1 milyon 176 bin elektik boşalma meydana geliyor. Bu
nedenle bölge dünyada ozon oluşturan tek yer olarak geçiyor. İnanılmaz 'şimşek fırtınası' ise 400 kilometre mesafeden izlenebiliyor. Gemiler bile yön tayin etmekte şimşekleri kullanıyor.
(DANİMARKA)
KARA GÜNEŞ
Danimarka'da her ilkbaharda, gün batımına yaklaşık yarım saat kala, milyonlarca kuş bir araya gelip, gökyüzünde inanılmaz
şekiller oluşturarak uçuyor. Mart ayından nisanın ortalarına kadar, her akşam gün batımına yarım saat kala bir araya gelen bu
milyonlarca kuşun neden böyle davrandığını bilim adamları tam
olarak açıklayamıyor.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
08
Karadeniz'iN
Sayfa
CiLVESi RiP AKINTISI
Yaz mevsiminin yaklaşması her yıl Karadeniz kıyılarındaki tehlikeyi gündeme getiriyor:
Rip Akıntısı! Biz de bu haberimizde Rip Akıntısını kapılan kişinin nasıl kurtulabileceğini açıkladık.
OMÜ Yaşar Doğu Spor Bilimleri
Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Osman İmamoğlu, Karadeniz Bölgesi'nde
görülen boğulma olaylarına rip akıntısının (çeken akıntı) neden olduğunu belirterek herkesi uyardı.
Türkiye'de deniz mevsiminde boğulmaların çoğunun Karadeniz'de
yaşandığını söyleyen Prof.Dr. İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Karadeniz'de denize girmek için
bazı şeyleri bilmek gerekir. Samsun sahili Karadeniz'e özel 'çeken akıntı' olayının yoğun yaşandığı bir yerdir. Özellikle hilal şeklindeki kıyılarda yaşanan boğulmaların en önemli nedeninin rip akıntısı ve kum kaymaları olduğu bilinmektedir. Halk arasında 'kum göçmesi veya kum kayması' olarak
adlandırılan, ayakların altından kumun birden kaybolması olayı, 'rip
akıntılarına' neden oluyor. Rip akıntıları saniyede 1-2 metre, hatta
bazen saniyede 10-20 metre hızla (saatte 35-70 km), 20-30 metre
genişliğinde bir hat boyunca denize doğru hareket ederler."
Çeken akıntıların kıyıdan açığa doğru hareket eden, kısa süreli
ve hızlı akıntılar olduğunu belirten
Prof.Dr. İmamoğlu, şöyle konuştu:
"Uzun çeken akıntılarının kıyı çiz-
gisinin karaya doğru girinti yaptığı
hilal biçimli sığ kıyılarda veya deniz tabanında kıyıya paralel uzanan ön kıyı setlerinin gedik verdiği kesimlerde daha sık görülmektedirler. Dalgaların düzenini bozan
kayalık ve mendirek gibi uzantıların olduğu sahillerde, ayrıca denize
kalabalık girilen sahillerde bile rip
akıntıları oluşabilir. Çok iyi yüzme
bilenlerin bile akıntıya karşı kendilerini kurtarma şansları az olabilir."
Rip akıntısı ile karşılaşılınca öncelikle paniğe kapılmamak gerektiğini söyleyen Prof.Dr. İmamoğlu,
bu durumda kıyıya doğru değil, kıyıya paralel olarak yüzülmesini istedi. OMÜ Yaşar Doğu Spor Bilim-
leri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Osman İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Ben çok iyi yüzerim bana bir
şey olmaz' düşüncesi doğru değildir. Rip akıntısına kapılan biri çok iyi yüzme bilse de boğulabilir. Saatte 70 kilometre hızla giden bir
akıntıya karşı kim karşı koyabilir? Şunu kesin olarak bilmeliyiz ki
şimdiye kadar bir şey olmamış olması, biz iyi yüzme bildiğimizden
değil, güçlü bir rip akıntısı ile karşılaşmadığımızdandır. 'Ben zaten açılmıyorum ancak belime kadar olan yerde yüzüyorum' düşüncesi
yanlış. Çünkü rip akıntıları tam kıyıdan ve bilek hizasından başlar.
Birçok insan ayağı yere basarken,
kendini emniyette hissederken boğulmaktadır" dedi.
Prof.Dr. İmamoğlu, "İnsanların
kalabalık olduğu yerden ayrılmıyorum, bir şey olursa yardım ederler" düşüncesinin de yanlış olduğunu anlatırken, "Çünkü rip akıntılarına bazen insanların kalabalık olarak denize girmelerinin, dalgaları kırması sebep olmakta ve toplu boğulmalara neden olmaktadır.
Ayrıca yardım etmeye çalışanların
da boğulduğu sık görülmektedir"
diye konuştu.
Grönland 100 Milyar Ton Su Saklıyor
Küresel ısınmasının en çok tehdit ettiği yerlerden biri olan ve kapladığı alanın
yüzde 90'ından fazlasında erime yaşanan Grönland, saklı bir su deposuna sahip.
Nature Geoscience dergisinde
dün yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, Grönland yüzeyinin 5-50
metre derinlikte bulunan sulu kar
tabakası, 70 bin kilometrekarelik bir
alanda 100 milyar ton su saklıyor.
Araştırmada yer alan Utah
Üniversitesi'nden buzulbilimci Richard Forster, "Grönland'daki sistemlerin nasıl çalıştığını bildiğimizi sanıyorduk ancak farkında olmadığımız
bir su depolama sistemi bulunduğu
ortaya çıktı" ifadesini kullandı.
Yeni keşif, bilim insanlarına
Grönland'da yıllık erimenin nasıl yaşandığını ve erimenin su seviyesindeki artışı nasıl etkilediğini anlamasına yardımcı olacak. Yazın yaşanan
erimelerin buzul üzerinde ortaya çıkardığı büyüleyici mavi göl ve akın-
tıların, daha sonra okyanusa aktığı veya buzda donduğu düşünülüyordu.
LiveScience sitesine konuşan Forster, "Şimdi bu suyun nereye gittiğini bulduk... Bu keşif
Grönland'daki sistemin karmaşıklığını artırıyor" dedi.
BUGÜNE KADAR FARK EDİLMEDİ
Saklı 'su deposunu' keşfeden ekibin gerçekleştirdiği ve 30 Kasım'da
Geophysical Research Letters dergisinde yayımlanan bir diğer araştırmada, su deposunda kar tabakasında küresel su seviyesini 0.4 milimetre artıracak su bulunduğu belirtildi.
Forster, Grönland'ın her yıl eriyen
kar ve buzlarla deniz seviyesini 0.7
mm artırdığını not düştü.
Araştırmacılar, varlığı tespit edilen suyun, yoğun, sert kar tabakasında kaldığını, Grönland'a aşırı kar
yağması nedeniyle bir yıl öncesinin
karını içeren bölgenin tespit edilemediğini belirtti. Grönland'ın güneydoğusunda dağlara vuran rüzgarlar, dondurucu soğuklarda sıvı
haldeki suyun üzerini battaniye gibi örttü.
Geçmişte yapılan araştırmalar,
Grönland'ın milyonlarca yılda oluşan katmanlarında sondaj çalışması
yaparken, onlarca yılın karını biriktiren güneydoğu bölgesinde çalışma
yapılmamıştı.
2011 ve 2013 yıllarında radar taramalarıyla elde edilen veriler,
NASA'nın Buz Köprüsü projesiyle de
desteklenince, gizli kalan su deposu
kendini ele verdi.
GELECEĞİ NASIL OLACAK?
Küresel ısınma tehdidi altındaki
Grönland'ın, 2003'ten bu yana her
yıl 200 milyon ton buz ve kar kaybettiği tahmin ediliyor.
Hükümetlerarası Küresel Isınma
Paneli tarafından Eylül ayında yayımlanan rapora göre, küresel atmosfer sıcaklıklarının 1-4 derece
artması, Grönland buzullarının tamamen erimesine neden olacak.
Küresel sıcaklıklar, sanayi devrimi
öncesindeki döneme kıyasla bugün
0.7 derece artmış durumda.
Alman Basını
"İstanbul Yeni Havalimanı"ndan Övgüyle Bahsetti
Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, sayfalarında “İstanbul Yeni Havalimanı”ndan övgüyle bahsetti.
İ
stanbul Yeni Havalimanı İstanbul'un
Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısındaki Tayakadın ile Akpınar köyleri arasındaki 76,5 km2 alana yıllık 200
milyon yolcu kapasiteye çıkarılabilen terminali ile birbirinden bağımsız altı pisti
olacak şekilde yapılan havalimanıdır. Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi (FAZ), sayfalarında "İstanbul Yeni
Havalimanı"ndan övgüyle bahsetti.
GAZETE, "İSTANBUL YENİ
HAVALİMANI"NI SAYFALARINA TAŞIDI
İGA Havalimanları açıklamasına göre, Almanya'da en çok okunan gazeteler arasında yer alan ve birçok ülkeye dağıtımı yapılan FAZ, "İstanbul Yeni
Havalimanı"nı sayfalarına taşıdı. FAZ editörlerinden Dr. Rainer Hermann ile bir araya gelen İGA Üst Yöneticisi (CEO) Yusuf
Akçayoğlu, havalimanı inşaatındaki gelişmeleri anlattı.
"HERKESİN UÇUŞ İSTİKAMETİNDE
OLAN KENT"
Hermann, Akçayoğlu ile yaptığı röportajı "Herkesin uçuş istikametinde olan kent" başlığıyla iki tam sayfa olarak
yayımladı.
"İŞLETİCİLER BÖYLECE
DENGELERİN ASYA'YA DOĞRU
KAYACAĞINI ÖNGÖRÜYOR"
Haberinde, "2018 yılı başında
İstanbul'da dünyanın en büyük havaalanı açılacak. İşleticiler böylece dengelerin
Asya'ya doğru kayacağını öngörüyorlar."
ibaresine yer veren Hermann, projenin iyi tasarlandığına değindi.
FRANFURT HAVAALANI'NDAN
4 KAT BÜYÜK
Hermann, rekor bir sürede yapılan " İstanbul Yeni Havalimanı" inşaatını Berlin'in rüyasında görebileceğini vurgularken havalimanının Frankfurt
Havaalanı'ndan dört kat büyük olduğunu belirtti.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Sakarya’da
3 ilçede doğalgaz bulundu
Sakarya'da özel bir firma tarafından yapılan sondaj çalışmaları sonucu Söğütlü,
Serdivan ve Ferizli ilçelerinde 400 ve 450 metre derinlikte doğalgaz bulundu.
İstanbul’da faaliyet
gösteren bir firma Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü’nden 6 ay
önce Sakarya’da 498 bin
dönüm alanda doğalgaz aramak için izin aldı. Bu izin sonrasında Sakarya genelinde sondaj kuyuları ile doğalgaz aramasına başlandı. Aramalar sonucunda
Söğütlü’de 400, Ferizli ve Serdivan’da ise 450
metre derinlikte doğal-
gaz bulundu. Firma üç
bölgede doğalgaz bulunmasıyla ilgili olarak Sakarya Valiliği’ne bilgi verirken, doğalgaz bulunan
bölgelerdeki sondaj yapılan kuyuların önlem olarak kapatıldığı belirtildi. Sakarya Valiliği ise il
genelinde yapılan doğalgaz arama çalışmalarında doğalgaz bulunduğunu doğrularken, bölgedeki doğalgaz rezervi hakkında önümüzdeki günlerde bir açıklama
yapılacağı belirtildi.
Yeni ders saati ve ders
sayıları ne kadar olacak?
MEB tarafından yapılan ders saatleri ve sayılarının yeniden düzenleneceği açıklamasının ardından yeni ders saati ve ders sayılarının nasıl olacağı merak konusu. Milli Eğitim Bakanlığı, müfredatla ilgili yeni
bir yol haritası çiziyor. Bakanlık ders sayısını ve saatini düşürerek müfredatı basitleştirmek istiyor.
Yeni ders saati ve ders sayıları ne kadar olacak ? MEB tarafından yapılan ders saatleri ve sayılarının yeniden düzenleneceği açıklamasının ardından yeni ders saati ve ders
sayılarının nasıl olacağı merak konusu. Milli Eğitim Bakanlığı, müfredatla ilgili yeni
bir yol haritası çiziyor. Bakanlık ders sayısını ve saatini düşürerek müfredatı basitleştirmek istiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde yeni bir döneme geçiyor. Ders sayısının ve saatinin
azalacağı yeni dönemde Milli
Eğitim Bakanlığı'nın en önemli çalışma konularından birinin
müfredat olacağını duyuran
MEB Müsteşarı Yusuf Tekin,
müfredatla ilgili olarak eleştirilerin ortadan kalkacağı, hepsinin cevabını bulacağı yeni bir
müfredat sürecinin Bakan Nabi Avcı'nın talimatlarıyla başladığını açıkladı.
Öğrencilere ağır gelen müfredatın sadeleştirileceğini açıklayan Tekin şöyle konuştu:
"Bu süreç, öğrenciler, öğretmenler, il, ilçe yöneticileri, Talim ve Terbiye Kurulu ve akademisyenlerle bu konuda nasıl bir adım atmamız gerektiği, yol haritamızın nasıl ola-
cağı tartışılıyor. Temel hedefimiz müfredatımızı basitleştirmek, hacmini daraltmak, bilgiden çok analiz yeteneklerini
geliştirecek bir müfredata kavuşturmak."
MÜFREDAT ANALİZİ YAPILIYOR
Tekin, ilgili genel müdürlüklerin kendi bünyesindeki okulların müfredat analizlerini
yaptığını söyledi. Bu çalışmaların ardından müfredatta yapılacak yenileme sürecine ilişkin çalıştaylara başlanacağını
bildiren Tekin, ardından Talim
ve Terbiye Kurulu'nun onayına
sunularak yürürlüğe konulacağını belirtti.
İÇERİKLERLE OYNANACAK
Müfredat çalışmalarında kabaca üç önemli husus üzerinde durulduğunu kaydeden Tekin, "Bir tanesi, haftalık ders
saatlerinin çok fazla olduğu-
nu hepimiz eleştiriyoruz. İkincisi ders sayısı itibarıyla bir yığılma var. Üçüncüsü de derslerin içerikleri çok ağır. Dolayısıyla çocuklarımıza elinde çok
hacimli ders kitapları vermek
durumundayız. Bu üç eleştiriyi ortadan kaldıracak yeni bir
müfredat süreci ortaya çıkacak. Çalıştaylar neticesinde ortaya çıkacak tablo Sayın Bakanımıza arz edilecek ve talimatları doğrultusunda gerekli adımları atacağız" şeklinde
konuştu.
"4+4+4'LE OKULLAŞMA
YÜZDE 90'LARA ULAŞTI"
4+4+4 sisteminin 4 yılına ilişkin önemli sonuçlar elde edildiğini savunan Tekin,
"4+4+4 sayesinde okullaşma oranı nihayet Avrupa ortalamalarına doğru seyrediyor.
Kanun yürürlüğe girdiği zaman
Avrupa ülkelerinde ortalama
10 yıl eğitim söz konusuydu.
Türkiye'deki bir çocuk ortalama 6,1 yıl eğitim kurumlarımızda bulunmaktaydı. 4+4+4
sonrası Avrupa Birliği rakamlarına yaklaşma eğiliminde.
Türkiye'de ortalama okullaşma
oranının yüzde 90'lara yaklaştığı görülüyor" diye konuştu
ve sistemin kararlılıkla süreceğini kaydetti.
KURSLARIN İZNİ 5 DERSE
ÇIKTI
Danıştay'ın özel öğretim kurumlarına ilişkin genelgedeki "en fazla 3 bilim grubunda
kurs açılabileceği" düzenlemesinin yürütmesini durdurmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) yeni düzenleme yapıldı. Düzenlemeyle özel öğretim kurumlarının 5 bilim grubunda kurs açabilmesine imkan sağlandı. Yönetmelik değişikliğine göre, özel öğretim kursları, Türk dili ve edebiyatı, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya,
felsefe grubu olarak belirlenen bilim gruplarından en fazla 5 bilim grubunda eğitim verebilecek. Önceki yönetmelikte en fazla 3 bilim grubunda
eğitim verilebileceğine yönelik düzenleme bulunuyordu.
Taş Orman, Madagaskar
Taş Orman (Stone Forest), Madagaskar Adası’nın batısında bulunan Melaky bölgesinde bulunuyor.
Milyonlarca yıl süren erozyonlar sonucunda, yatay ve dikey jeolojik oluşumlar halinde ortaya çıkan bu
karstik plato, oldukça keskin ve iğne ucu gibi sivri yüzeyli kayalıklardan ve mağaralardan oluşmuştur.
Yerel adı olan “Tsingy” kelimesi, Madagaskar dilinde “çıplak ayak-
la yürünemeyen yer” anlamına geliyor.
Büyük ve sivri kayalar, kanyonlar,
mağaralardan oluşan bu ilginç bölge UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilmiş. Kalkerden oluşmuş bu
tuhaf orman uzun ince 666 km alanı kapsıyor.
Bu coğrafi bölgede çok nadir hayvan türleri bulunmaktadır. Beyaz lamurlar en sık görülen türdür.
Sayfa
09
Suudi
Arabistan'da Sel
Suudi Arabistan'ı fırtına ve sel vurdu: En az 18
kişi öldü, binlerce kişi evlerini terk etti. Uzmanlar, yağışların devam edeceği uyarısını yaptı.
Suudi Arabistan'da son iki haftadır süren aşırı yağışların yol açtığı sel ve fırtına, en az 18
kişinin ölümüne ve binlerce kişinin evsiz kalmasına yol açtı.
El Arabiya'nın haberine göre, başta başkent
Riyad olmak üzere, Kassim ve Jazan, Najan ve
El-Babah gibi güney şehirlerini vuran fırtına
ve yağışlar nedeniyle yüzlerce ev ve araç sular altında kalırken, binlerce kişi de güvenlik
amacıyla evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Suudi Arabistan sivil savunma yetkilileri,
sel ve fırtınanın yol açtığı afetin önümüzdeki
günlerde de devam edeceğini bildirerek halkı uyardı.
iran'da
12 eyalette sel
felaketi
12 eyalettteki 126 kent ve ilçenin zarar gördüğü sel nedeniyle 1 kişi öldü, 2 kişi kayıp.
İran Kızılayı Acil Müdahale Merkezi Sözcüsü
Seyyid Mustafa Murtazavi, ülkede yaşanan sel
felaketinden 12 eyaletteki 126 kent ve ilçenin
zarar gördüğünü söyledi.
İran'ın resmi ajansı İRNA'nın haberine göre, İran Kızılayı Acil Müdahale Merkezi Sözcüsü Seyyid Mustafa Murtazavi, "Sel felaketi, Huzistan, İylam,Loristan, İsfehan, Fars,
Çeharmahal-Bahtiyari, Kuzey Horasan ve
Horasan-ı Rezevi, Doğu Azerbaycan, Geylan,
Buşehir, ve Hemedan eyaletlerini etkisi altına
aldı. 5 bin 600 kişi zarar gördü. " dedi.
Murtazavi, "Sel suları 12 eyalette 126 kent
ve ilçede çeşitli zararlara yol açtı. Sel felaketinden zarar gören 5 bin 600 kişiye acil yardım ulaştırıldı." ifadelerini kullandı.
Öte yandan İran devlet televizyonu IRINN,
sel felaketinde 1 kişinin öldüğünü 2 kişinin de
kayıp olduğunu duyurdu.
Birçok ev ve iş yerinin sular altında kaldığı
sel felaketinin tarım alanlarına da zarar verdiği belirtiliyor.
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Sayfa
10
İklim değişikliği bile ‘cinsiyetçi’
Tüm dünyayı tehdit eden küresel ısınmaya karşı Paris’te yapılan İklim Zirvesi için BM’nin hazırladığı
raporda kadınların iklim değişikliğinden erkeklere oranla daha fazla zarar gördüğü vurgulandı...
Paris İklim Zirvesi, iklim değişikliği ile mücadele konusunda tüm
dünyanın beraber harekete geçeceği bir anlaşma metni ile sonuçlandı. Anlaşma küresel ısınmayı 2 derecenin altında mümkünse 1.5 derecede sınırlandırmayı hedeflerken, tüm ülkelerin karbon salımlarını azaltmasını öngörüyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) zirveye yönelik hazırladığı yan raporda, iklim değişikliğinin kadınları erkeklere kıyasla daha olumusuz etkilediği ortaya kondu.
İklim değişikliği, kuraklık ve su
kıtlığına da yol açıyor. Su bulma konusunda kadınların erkeklere göre daha çok zorlukla karşılaştığı belirtiliyor. Kenya gibi az gelişmiş Afrika ülkelerinde kadınlar günlük enerjilerinin yüzde 85’ini su bulmak
için harcıyor. Bu oran günde 8 saatten fazla bir süreye denk geliyor.
Afrika’da kırsal kesimlerde su arayan kadınların oranı yüzde 65’lerdeyken Avrupa’nın kırsalında bu oran 7.41’e kadar gerileyebiliyor. Küresel ısınmayla artacak su seviyesi ise özellikle hamile kadınlarda hipertansiyon riskini artırdığı için büyük bir tehlike olarak kabul ediliyor.
Kadınlar savunmasız
Kadın ve çocuklar iklim değişikliğinin sebep olduğu sağlık vakalarına karşı daha savunmasız bir yapıya sahip. Güneydoğu Asya’da 2002
ila 2013 yılları arasında meydana
gelen doğal afetlerin neden olduğu
hastalıklardan en çok etkilenen kesimde yine kadın ve çocuklar yer alıyor. Bu durumun meydana gelmesinin en önemli nedeni ise az gelişmiş ülkelerde sağlık hizmetlerine eşit erişim imkanı sağlanmaması. İs-
hal gibi basit hastalıklar bile kadınlar için ölümcül olabiliyor.Hindistan,
Bangladeş ve Endonezya’da yapılan çalışmalar hastanelerde yatan
kız çocuk ve kadın sayısının erkeklere oranla daha yüksek olduğunu
gösteriyor. ‘Kadınlar Dünyası 2015’
raporunda iklim değişikliğinin yaşlı
kadınların hayatını daha dazorlaştırdığı vurgulanıyor.
Kadın çiftçiler
daha zor durumda
Dünya genelinde kadınların tarımsal kuvveti yüzde 43 olarak veriliyor. Ancak kadınlar teknik bilgi,
beceri ve tarımsal kredi alımı açısından erkekler oldukça gerisinde kalıyor. Dünya üzerinde kadınların yalnızca yüzde 10 ila yüzde 20’si toprak sahibi. Ormancılık, balıkçılık ve
tarımla uğraşan kadınların yalnızca yüzde 7’si tarım yatırımlarından
faydalanabiliyor. Dünya Doğa ve
Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin
(IUCN) 2015 raporunda ise kadın
çiftçiler için tarımsal kaynak açığının
erkeklere oranla oldukça yüksek olduğu belirtiliyor.
BM’ye üye ülkelerin çevre bakanlıklarının sadece yüzde 12’sini kadınlar oluştururken, Paris İklim Zirvesi gibi organizasyonlara katılan
delegelerin de sadece üçte biri kadınlardan oluşuyor. Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmaya göre kadınlar iklim değişikliğini erkeklere göre daha ciddi bir problem olarak görüyor.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı
Sezonu Başladı
Samsun İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı'nın (KKKA) her yıl Mart-Kasım ayları arasında görüldüğünü ve Haziran-Temmuz aylarında en yüksek seviyeye çıktığını belirtti.
Samsun İl Halk Sağlığı Müdürü Dr.
Mustafa Kasapoğlu, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı'nın (KKKA) her
yıl Mart-Kasım ayları arasında görüldüğünü ve Haziran-Temmuz aylarında en yüksek seviyeye çıktığını belirtti. Dr.Kasapoğlu, "Kene tutunmasından sonra 10 gün kendimizi halsizlik, iştahsızlık, ateş, vücut ağrısı,
baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi bulgular yönünden takip etmeliyiz ve bu şikayetlerden herhangi birisi oluşursa zaman kaybetmeden en
yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıyız" dedi.
İl Halk Sağlığı Müdürü Mustafa Dr.
Kasapoğlu, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'nin hayvanlardan insanlara
keneler aracılığıyla taşınan bir virüsün oluşturduğu bir hastalık olduğunu dile getirdi. Dr. Kasapoğlu, "Hastalığı yapan virüs kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen
hayvanlarda ve kenelerde hastalık
belirtisi göstermemektedir. İnsanlarda ise virüs ateş, halsizlik, iştahsızlık,
kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma,
ishal ve ilerleyen vakalarda vücudun
değişik yerlerinde kanama gibi bulgularla seyreden Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalığına sebep olmaktadır" dedi.
VÜCUT İYİ KORUNMALI
Halk arasında yavsı, sakırga, kerni
olarak da bilinen kenelerin yaşamaları için Türkiye'nin coğrafi açıdan ol-
dukça uygun bir yapıya sahip olduğunu belirten Kasapoğlu, "Keneler özellikle hayvancılığın yapıldığı; orman kenarı, parçalı arazi yapısına sahip çalı ve çırpılı alanlar ile otlakların
bulunduğu yerlerde yoğun olarak bulunurlar. Bu tür yerlere gidildiğinde
korunmak için mümkün olduğunca
vücutta açık kısım kalmamasına özen
gösterilmeli. Örneğin pantolon paçalarının çorap içine alınması, çizme giyilmesi, kenelerin daha kolay fark edilebilmesi amacıyla açık renkli elbiseler tercih edilmeli ve kenelerin vücuda girebileceği yerlerin kapatılması gerekmektedir" dedi.
Kenenin tutunmalarının sıklıkla ağrısız olduğu için, genellikle kişilerin
keneyi tutunduktan çok daha sonra hatta kene kan emerek şiştikten
sonra fark ettiklerine dikkat çeken
Halk Sağlığı Müdürü Dr.Mustafa Kasapoğlu, "Özellikle vücutta diz arkası,
koltuk altları, kulak arkası, ense, saç
dipleri ve kasıklar kontrol edilmelidir.
Eğer vücudumuza tutunmuş bir kene görürsek, keneyi vücudumuzdan
ne kadar kısa sürede uzaklaştırırsak
hastalık riski de o kadar azalır. O nedenle vücuda tutunan kene, hiç vakit
kaybedilmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla, eldiven, naylon poşet veya bez parçası ile tutularak ya
da ince uçlu bir pens ile ezilmeden
çıkarılmalıdır. Çıkartılamıyorsa en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna baş-
Ekvador’da 7,8 Büyüklüğünde Deprem!
Ölü Sayısı En Az 272
Güney Amerika ülkelerinden Ekvador'un
kuzeybatı kıyılarında 7,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Devlet Başkanı Rafael Correa depremde ölü sayısını en
az 272'ye yükseldiğini açıkladı. 1979 yılından bu yana Ekvador'u vuran bu en şiddetli deprem, çok geniş bir alanda etkili olurken, yaşanan kaos esnasında yağma o-
laylarının yaşandığı aktarıldı.
ABD Jeolojik Araştırmalar
Merkezi'nden yapılan açıklamada, yerel
saatle 18:58'de (TSİ 02.58) meydana gelen depremin yaklaşık 40 saniye sürdüğü belirtildi. Yerin 19 kilometre derinliğinde gerçekleşen depremin merkez üssü, limanların bulunduğu, seyrek nüfuslu Muis-
ne kıyı şehrinin 27 kilometre açıkları...
Depremin ardından ülkesine dönmek için İtalya ziyaretini yarıda kesen Devlet
Başkanı Rafael Correa, Twitter’daki hesabında 233 kişinin yaşamını yitirdiğini,
enkaz altında kalanları bulmak için arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini yazdı.
vurulmalıdır" diyerek sözlerine şöyle
devam etti:
KRİTİK 10 GÜN
"Kene tutunmasından sonra 10
gün kendimizi halsizlik, iştahsızlık, ateş, vücut ağrısı, baş ağrısı, bulantı,
kusma, ishal gibi bulgular yönünden
takip etmeliyiz ve bu şikayetlerden
herhangi birisi oluşursa zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıyız. Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü
bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına
çıplak el ile temas edilmemelidir."
Türkiye’nin En Büyük
Anne, Bebek ve Çocuk Mağazalar Zinciri
Doğu Mah. Lokman Hekim Cad. No:13/B
Pendik / İSTANBUL
İmtiyaz Sahibi
Abdülaziz Duman
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
omercamaihl.meb.k12.tr | Sayı: 1 - Yıl:1
Baskı Yeri: Dergah Ofset Küçükçekmece / İSTANBUL
Genel Yayın Koordinotör
Mustafa Akkanoğlu
Koordinatör
Muhammet Ali Dilekoğlu
Derleyen ve Toplayan
Öğrencilerimiz
Akif Dursun
Zahit Murat Ayter
Mahmut Özdemir
Erol Külüşlü
Muhammed İlyas Kervankıran
Abdulkadir Bulut
444 123 1
Nizammettin Mustafa Yılmaz
Alperen Aksoy
Batuhan Arıkan
Fatih Durmuş
Ali Ramazan Taşdelen
Faruk Ensar Aracı
M.Akif Sevim
Yunus Aydın
Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi Coğrafya Gazetesi
Boko Haram
Sayfa
12
Coğrafya Öğretmenlerini Hedef Alıyor
Boko Haram militanları, Dünya'nın yuvarlak değil düz olduğuna inanıyor.
Bu yüzden okullarda 'bu iddiaların tersini' öğreten coğrafya öğretmenleri,
güvenlik yetkilileri ve üst düzey siyasilerden sonra suikasta uğrama tehlikesiyle karşı karşıya olan en büyük meslek grubu haline geldi.
-Sputnik Türkiye'nin haberine göre Nijerya 'coğrafya öğretmenleri için en tehlikeli ülke' olarak nitelendirilmeye
başlandı.
Nitekim İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün yayınladığı kapsamlı bir rapor da Boko
Haram'ın coğrafya öğretmenlerini hedef tahtasına oturttuklarını gösterdi. Rapora göre 2009'dan bu yana 600 okul personeli öldürüldü, 19 bin
kişi de tehdit ve saldırılardan
dolayı istifa etti. Raporda militanların başta coğrafya olmak
üzere belli derslerden de özellikle hoşlanmadığı vurgulandı.
Raporun, Boko Haram'ın
Borno eyaletindeki Çibok'tan
200'den fazla kız çocuğunu
kaçırmasının ikinci yıldönümünde yayınlanması da dikkat çekti.
Polisin 2009'da öldürdüğü
Boko Haram lideri Muhammed
Yusuf, BBC'ye verdiği bir röportajda Batılı eğitimin İslam
değerlerine zıt olduğunu savunmuştu.
NİJERYA'DA 1274 REHİNE
OPERASYONLA KURTARILDI
Öte yandan Nijerya'da örgütün rehin aldığı 1274 kişi kurtarıldı. Ordu sözcüsü Sani Usman, pazartesi günü Kamerun
ve Nijerya askerlerinin Borno
eyaleti çevresindeki sınır köylerinde bulunan Boko Haram
kamplarına operasyon düzenlediğini açıkladı. Operasyonda 22 Boko Haram militanının
öldürüldüğünü, örgütün 3 üst
düzeykomutanının da tutuklandığını belirten Usman, askerlerin örgütün rehin tuttu-
ğu 1274 kişiyi de kurtardığını
kaydetti.
Nijerya'nın kuzeyinde faaliyet gösteren örgüt, geçen
yıl ocak ayından itibaren eylemlerini ülkenin sınır komşuları Kamerun, Benin, Çad
ve Nijer'e de kaydırmıştı. Bu
ülkeler, Şubat 2014'te bölgesel tehdit haline gelen Boko
Haram'a karşı yaklaşık 10 bin
asker görevlendirme kararı
almış, askerler ancak bu yılın
başında göreve başlayabilmişti. Boko Haram, 160 milyon nüfusuyla Afrika'nın en
büyük ülkesi olan Nijerya'da
2000'li yılların başından beri faaliyet gösteriyor. Örgütün
lideri Muhammed Yusuf'un
gözaltındayken ölmesinin ardından 2009'da düzenlemeye başladığı kitlesel şiddet eylemlerinde şimdiye kadar 17 bine yakın kişi hayatını kaybetti.
"Buldan Bezi" tescillendi!
Ülkemizin geçmişten günümüze dayanan değerleri 'Coğrafi İşaret' tescili ile koruma altına alınıyor. Kars
kaşarının ardından son olarak, Denizli'nin Buldan yöresine ait 'Buldan Bezi' coğrafi işaret kapsamına alındı. Buldan bezinin coğrafi işaret tescili ile birlikte, ülkemizdeki coğrafi işaretli ürün sayısı 188'e ulaştı.
Coğrafi İşaret ile korunan milli
değerlerimizin, markalaşma eğiliminin yanı sıra şehirlerimizin ticari hayatını canlandıracağının altını çizen Destek Patent Yönetim
Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, "Coğrafi işaret ile tescillenen ürünler, denetime tabi tutuluyor ve usulüne uygun olmayan üretimlerin önüne geçiliyor.
Bu da şu demek oluyor; Coğrafi işaretli ürünler, belirlenen bölgelerde belirtilen kurallar dahilinde
üretilebiliyor. Aksi takdirde yasal süreçler işlemeye başlıyor ve
Coğrafi İşaretli ürünlerin usulsüz
üretimi sonucunda hukuki yaptırımlar uygulanıyor. Tüm bu süreçler, tescilli ürünlerin değerini
artırmakla kalmıyor, ayrıca hem
bölgenin turizm gelirlerini artırıyor hem de marka haline gelen
ürünlerle bölgenin ticari hayatını
canlandırıyor" dedi.
Yamankaradeniz, "Son coğrafi işaret tescilimiz 'Buldan bezi'
oldu. Bundan böyle buldan bezi, belirlenen bölgeler dışında ve
usulüne uygun olmayan şekilde üretilemeyecek. Coğrafi işaret tescili ile birlikte Buldan Ticaret Odası, usulüne uygun üretim
yapmayan, kalitesini ve orijinalini bozan tüm Buldan bezi üreticileri hakkında hukuki işlem uygulatabilme hakkına sahip oldu.
Böylece "Buldan bezi" konusunda farkındalık oluşturularak, Buldan Bezi'nin önü açılacaktır. Bölgenin Buldan bezi üretim kapasitesi arttırılmış olacak dolayısıyla
bu ürüne emek verenler kazanacaktır" diye konuştu.
Tescil sonrası denetim
mekanizması iyi işlemeli
Ürünleri tescil ettirmek kadar,
denetim mekanizmasının da iyi işletilmesi gerektiğini belirten Yamankaradeniz, "Ürünü tescil ettiren belediyelerin ya da ticaret veya sanayi odalarının, o ürünü denetlemeleri de gerekiyor.
Bir coğrafi işaretin tescil ettirenlere ekonomik fayda sağlayabilmesi için, denetim mekanizmasının iyi işletilmesi şart. Ürünü tescil ettiren belediyelerin, sanayi
ya da ticaret odaların denetimleri sonucunda usulüne uygun şekilde üretim yapmayanlara hukuki işlem uygulatabilme hakkı bulunuyor. Ayrıca ürettiğimiz ürüne
gerçek anlamda güveniyorsak, uluslararası alanda da tescil ettirmeliyiz.Türk Patent Enstitüsü'nde
coğrafi işaret tescili yapılan ürünlerin sayısı, yıllardır 200'ü bulmuyor. Uluslararası tescil sayımız ise parmakla sayılacak kadar
az. Araştırmalara göre, ülkemizde 2 bin 500 civarında coğrafi işaret tescili alınabilecek ürün bulunmakta. Yöresel niteliğe sahip
bu ürünlerimizin kıymetini bilip
değerlendirmeliyiz. Tescilli coğrafi işaretler hem şehirlerimizin
hem de ülkemizin markalaşmasına destek olacaktır" dedi.
Topbaş'ın 'çılgın' projesi:
Boğaz'ın altından
yürüyüş tüneli
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, Boğazın altında Üsküdar
ile Kabataş arasına yayalar için bir tüp
tünel yapmayı planladıklarını açıkladı.
Topbaş, Karaköy'den Haliç'in sonuna kadar da direkler üstünde 2 metresi bisiklet yolu olmak üzere 10 metre genişliğinde bir yürüme yolu yapılacağını bildirdi.
Başkan Kadir Topbaş, Büyükşehir Belediye
Meclisi'ne 2015 Yılı Faaliyet Raporu'nu sundu. Topbaş, 'Ustalık Dönemim' dediği 3. döneminin de vizyon projelerini açıkladı. Boğazın altında ÜsküdarKabataş arasına yaya tüneli yapılacağını ifade eden
Topbaş, Karaköy'den Haliç'in sonuna kadar da direkler üstünde 2 metresi bisiklet yolu olmak üzere 10
metre genişliğinde bir yürüme yolu yapılacağını belirtti. 1 ay içinde İBB'nin toplam 100 kilometrelik
raylı sistem ihalesine çıkacağını ifade eden Topbaş,
belediye bünyesinde İstanbul Havayolları Şirketi kurulacağını duyurdu. Çobançeşme-Büyükçekmece arasına 3 ayrı karayolu tüneli inşa edileceği müjdesini veren Başkan Kadir Topbaş, baraj ve göllerin üzerine güneş enerjisi panelleri kurulacağı açıklamasında bulundu.
Başkan Kadir Topbaş, hizmet etmenin gururunu yaşadıkları İstanbul'un bir kent değil, bir ülke ölçeğinde olduğunu belirtti. Nüfus olarak dünyanın
117 ülkesinden, ekonomi olarak da 123 ülkeden büyük olduğunu anlatan Topbaş, yapılan devasa yatırım ve hizmetlerin bir kısmının geçmişten 2015 yılına devam ettiği için 1 yıllık değerlendirmesini yapmanın mümkün olmadığını ifade etti. Kadir Topbaş,
"İstanbul'da çok ciddi, devasa yatırımlar var. 2015
yılında yaptığımız 12,5 milyar liralık yatırımın nerelerde kullanıldığını anlatmaya başlarsak 24 saat,
hatta bir hafta yetmez" dedi.
İstanbul'a 12 yılda 98 milyar lira yatırım yaptıklarını, 2016 yılında da 16,3 milyar liralık yatırım bütçesinin bulunduğunu aktaran Topbaş, devlete günü gelmiş bir kuruş borcunun olmadığının ve sadece
Başkan olarak kendisinin imzasıyla yurt içi ve yurt
dışı kredi alabildiklerinin altını çizdi.
KANAL İSTANBUL PROJESİ HIZLANDI İŞTE DETAYLAR
Çılgın projeler arasında yer alan ve yapımı muammaya dönen Kanal
İstanbul’la ilgili yeni şehrin
ayrıntıları gün yüzüne çıkmaya başladı. 43 kilometre uzunluğundaki Kanal İstanbul projesinin üzerinde
6 köprü inşa edilip, en fazla
6 katlı binalarda 500 bin kişilik nüfusa göre plan yapıl-
ması kararlaştırıldı. Köprü ve
nüfus sayısı düşürüldü.
Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın ‘Kanal
İstanbul’la ilgili Güney Amerika seyahati dönüşünde yaptığı açıklamanın detayları ortaya çıkmaya başladı. Erdoğan’ın bakanlıklar ve ilgili kurumlarla yaptığı Kanal İstanbul toplan-
tısında önemli karar alındığı öğrenildi. Hürriyet'ten Erdinç Çelikkan'ın haberine
göre, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ne devredilen Kanal İstanbul konusunda kapsamlı bir brifing alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumlara “Kanal İstanbul’u hızlandırın, bir an önce tamamlayın” talimatı verdi.

Benzer belgeler