Alaturka Records
Transkript
Alaturka Records
Aralık 2014 / Yıl: 1 / Sayı: 2 (3 Ayda Bir Yayınlanır) Siltaş’ın deneyimli yöneticisi: Betigül Karabulut Yılbaşı sofrasına öneriler Şile Belediye Başkanı: Can Tabakoğlu Taş plakların tadı Alaturka Records • Siltaş’tan haberler • Asil ve şık çini sobalar • Mesleki başarı için eskrim • Kış içecekleri Ye n i se n e y i k a r şı la r k e n... Yepyeni bir sayıda daha sizleri derin bir muhabbetle selamlıyorum… Aralık 2014 • Yıl: 1 • Sayı 2 (3 Ayda Bir Yayınlanır) İnsan içinde bulund uğu alemi, kendisi ne bahşedilen duygular ile anlar . Biz de elimizden ge ld iğince gönül gözüm konuları sayfalarım üzü açacak keyifli ıza taşıdık. Müziğ in üzerimizdeki olağa yola çıkarak, geçm nüstü etkisinden işin özlenen nağm elerini günümüze grupla, Alaturka Re taşıyan müstesna cords’la sizi tanıştı bir rmak istiyoruz… “Klasik her zaman güzeldir!” diyenler için antika çini soba yaşamda da son de lar, profesyonel rece faydası olan es kr im sporu hakkında bilgiler, kış günler ilgi çekici i için şifalı içecekle r, kapıda bekleyen ailenizle paylaşacağ yı lba şı akşamı için ınız sofraya lezzet katacak öneriler de arasında… diğer konularımız Bunların yanı sıra İstanbul’un gözbeb eği Şile’de keyifli bir Şile Belediye Başk geziye çıkarken, anı Can Tabakoğlu ile gerçekleştirdiğimiz bu güzel beldeye da keyifli söyleşiyle, ir yepyeni projeler hakkında fikir sahi bi olacaksınız… Şirketimizin yönetic ilerinden Betigül Ka ra bu lu t da hem sektörel an hem de yaşama da ir samimi sohbetiyl alizleri e sayfalarımıza ko nuk oldu… Bu arada geçtiğim iz günlerde (4 Aralı k) kutlanan Maden sebebiyle tekrar se cilik Haftası ktörel sorunlara di kk at çekerken, bu ala duymayacağımız ve nd a tatsız hadiseler ülkemizin madeni zenginliğinin en ve değerlendirileceği, rimli şekilde bizi aydınlık yarın lara taşıyacak yeni atmayı temenni ed bir seneye adım iyoruz… Huzurunuzun ve ağız tadınızın daim olması dileğiyle… Siltaş A.Ş Adına İmtiyaz Sahibi ve Yayın Yönetmeni Mahmut Keçici Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Keçici Yazı İşleri Doğancan Şahin Fotoğraflar Bari Baykal Görsel Tasarım Ersin Çalışkan Basım Yeri Bay Grafik Matbaacılık Tel. 0212 282 39 31 Adres Alemdağ Caddesi Yanyol Sokak No: 8/2 D: 18 Üsküdar - İstanbul, Türkiye Tel. 0216 521 16 00 [email protected] Mahmut Keçici Siltaş Yönetim Ku ru 4-6 SİLTAŞ / Röportaj 12 - 14 YEMEK / Yılbaşı Sofrası 8 7 SİLTAŞ’IN DEĞERLERİ 15 - 17 GEZİ / Mavi ve Yeşilin Buluştuğu Yer: Şile ALIŞVERİŞ / Yılbaşı Hediyeleri 18 - 21 RÖPORTAJ/ Dört Mevsim Yaşayan Bir Kent Hayal Ediyoruz 26 - 27 SPOR /Eskrim 9 HABERLER Siltaş’tan Haberler 22 - 23 ANTİKA / Çini Sobalar lu Başkanı 10 - 11 MEKAN / Maria’s Restaurant 24 - 25 SANAT / Alaturka Records 28 - 29 SAĞLIK Şifalı İçeceklerle Sağlıklı Bir Kış 30 DEKORASYON Röportaj “Dünden Daha HIZLI Olmalıyız!” Siltaş Silis Kumları San ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Finans Bölümü’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Betigül Karabulut, madencilik sektörünün başarılı kadın yöneticilerinden biri olarak bize hem sektörü değerlendirdi hem de işten artan zamanlardaki hayatına dair samimi bilgiler paylaştı… Siltaş’la yolunuz nasıl ve ne zaman kesişti? Keçici ailesi ile ilk tanışmamız 2003 yılında Koçbank A.Ş. Ümraniye ube Müdürlüğü yaptığım dönemde gerçekleşti. 2005 yılında emekli olduktan sonra ailenin üçüncü kuşağı ile birlikte çalışmaya başladım. İş yaşamımda ikinci dönem aktif çalışma hayatına yine aynı ailenin Olimineral End Ham San A.Ş. adlı şirketi ile devam ettim. 2013 yılında Siltaş Silis Kumları San. A.Ş’nin yönetimine geçilmesi nedeni ile finans bölümünden sorumlu genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olarak hizmet vermeye devam etmekteyim. Kadınların iş hayatındaki yeri hakkında ne düşünüyorsunuz? Kadınların iş hayatındaki yeri gibi bir ayrımın yapılmasından yana değilim. Önemli olan birey olarak iş hayatını sevmek ve katma değer sağlamak için kendimize hedefler koymak. Farklı açıdan baktığımda çalışma hayatı bir kadın için en az bir erkek kadar önemli ve Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 4 gerekli. Erkeklerin zekice kesin, yüzeysel çözümlerinin yanında, kadınların ayrıntılı, yorumsal ve pratik çözümleri ile iş hayatında bizlere de ihtiyaç bulunuyor. Hatta size içinde bulunduğum madencilik sektöründe Betigül Karabulut ile Kuzguncuk’da müdavimi olduğu Sitare Cafe’de, çok sevdiği Türk kahvesini yudumlarken, hem profesyonel hem de özel hayata dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik… Madencilik sektörünün genel yapısını değerlendirir misiniz? bir kadın olarak nasıl gelişim sağladığımı özetlemek isterim: Öncelikle başarı için gerekli olan sektörel bilgi donanımına ihtiyaç duydum. Bu da çalışma hayatına sıfırdan başlamak gibiydi. Bankacılık kariyerimden faydalanarak yola çıktım. Kendimin lideri oldum, bakış açımı değiştirdim. Motivasyon ve kontrol kaynaklarını kendi içimde aradım. Doğru kanalları kullanarak stratejik hedefler belirledim. Çok çalıştım. Bazen çalışmak ve öğrenmek bizi öyle meşgul ederki dinlenmeye zaman ayırmayı unuturuz. Tabii ki fiziksel ve zihinsel stresten uzak zamanlar yaratıp tatil için vakit ayrmak da önemli. Başarı bir süreçtir. Başarı için başkalarından daha iyi olmaya değil, kendimi aşarak öğrenmeye çalıştım. Normal hayatımızda olduğu gibi, sektörümüzü yaşayarak öğrendim .Günün ve hayatın değişen koşullarına uyum sağlayarak , sorarak öğrenmeye çalıştım, uyguladım ve sonunda yaşayarak madenci oldum veya madenciliğe adım attım diye düşünüyorum. Dünya ticareti 2014 yılında zayıf bir büyüme göstermesine rağmen, sektörümüzde büyüme ilerleyerek devam ediyor. Maden ihracatı Çin’in hızlı ekonomik gelişimi nedeni ile hammadde talebinin artmasından kaynaklanıyor. Madencilik , ulusal ve uluslararası alanda yatırım ve finans piyasası içinde önemli bir sektör. Ancak madenlerin işletilmesi için alınan saha ruhsatlarının izinleri konusunda sıkıntılı süreçler yaşanmakta ve bu da duraksamalara neden olmaktadır. Bu konuda daha hızlı ve etkin sonuç alınmalıdır. Çünkü yatırım ve üretim süreci için önem arzetmektedir. Madenciliğin milli gelire katkısının büyük olduğu unutulmamalıdır. Ülkemizde madenciliğin 9 bin yıllık geçmişi vardır. Antik çağlarda var olan madencilik için Cumhuriyet döneminde arama çalışmalarına başlanmış. Gelişim göstererek bugünlere gelen sektörde, modern teknolojilerin kullanımı sağlanarak üretimler gerçekleştirilmektedir. İnsanlık tarihinde, uygarlık yolunda yiyecek temininden sonra gelen ilk endüstriyel buluştur, uygulamadır. Türk madenciliğinde bazı zorluklar olsa da, bizim piyasamız yabancı ülke yatırımcıları tarafından ilgi ile izlenmektedir. Özellikle yurtiçi ve yurtdışındaki fuarlara yabancı katılımcıların çok olması, Türkiye’deki madencilik sektörünün dünyada da ilgi çektiğini göstermektedir. Sektörümüzün varlığı, kalkınmada süreklilik sağlanması açısından önemli bir yerdedir. Silis kumun sektördeki yerine değinir misiniz? Bankacılık yaptığım dönemde silis kumu hakkında sadece denizdeki kum kadar bilgi sahibiydim. Ancak sektörde çalışmaya başladığımdan beri silis kumunun özel ve ticari hayatımızda ne kadar önem arzettiğini ve olmazsa olmazlar arasında bulunduğunu anladım. Silis kumunun sektördeki yeri çok önemlidir. Aklınıza gelen her materyalin hammaddesi silis kumudur. Örnekleme yapmak istersek; kimyasal ürünlerin üretimi için kullanılan hammadde olarak, otomotiv aksam – parçaların kalıplama işlemlerinde, demir-çelik- inşaat sektöründe, her türlü eşyanın yapımında, seramikte, futbol sahalarında , tüm yapı kimyasallarında, mutfaklarımızda kullandığımız tabak, bardak, tencere vb gibi tüm araç ve gereçlerde değerlendirilen önemli bir hammaddedir. Özellikle Şile bölgesindeki silis kumu rezervleri hem ülkemiz hem de yabancı firmalar tarafından ilgi görmektedir. Madencilik ürünleri olmadan temel toplumsal ihtiyaçların karşılanması mümkün değildir. Siltaş’ın gelecek hedefleri nedir? Konusunda lider olan şirketimiz emin adımlar ile büyümeye kararlı bir şekilde yurt içi ve yurt dışı arge çalışmalarına önem vererek, doğaya saygılı , çevre ve insan sağlığını ön planda tutarak , çevrenin korunmasını görev sayarak , çevresel faktörlerin iyileştirmesini sağlayarak konusunda ilerlemeye devam etmektedir. Yurt içindeki etkinliğini devam ettirirken, yurt dışında da yeni projeler ile bağlantı kurmayı, yurt içindeki bilgi ve tecrübesini kullanarak farklı madenleri üretime geçirmeyi ve bu potansiyeli yurt dışına taşımayı hedeflemektedir. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 5 Siltaş’ta kullanılan motivasyon yöntemlerini anlatır mısınız? Genel yapısı ile çalışanlarımıza rehberlik yapmaktayız. Birlikte hareket ederken, yeniliklere önderlik sergiliyoruz. Düşüncelere sınır koymuyoruz. Örneğin herkes satış yapabilme kabiliyetine haizdir. Tüm çalışanlarımızın şirketimizin ortak amacı hakkında düşünmesini sağlarken, hergün yorulmadan, bıkıp usanmadan o amacın gerçekleştirilmesi için çalışma ortamları hazırlıyoruz. Bunun yanı sıra; Şirket içi işbirliğini geliştirip, rekabeti azaltmış oluyoruz. • Takım ruhu oluşturuyoruz • Ekip kimliğini geliştiriyoruz • Şirket içi-dışı iletişim sağlıyoruz • Zaman yönetimine, değişimlere adapte olmaya önem veriyoruz • İhtiyaç analizi yapıyoruz • Doğru kişiye doğru eğitmi vererek, kendisi için en uygun iş kolunda çalışması adına onu yönlendiriyoruz. • Özellikle ‘’BİZ’’ kavramını oluşturuyoruz. • Temel değerlerimizi çalışanlarımız ile birlikte oluşturup, doğrunun ne anlama geldiğini tartışan ortamlar yaratıyoruz... İlgi alanlarım, işimi sevdiğim ve başarıya ulaştığım sürece birbirini besliyor. Bana enerji sağlıyor. Bir nevi şarj oluyorum diyebilirim. Bunların hepsi çalışmayı ve işi sevmek , huzurlu bir ortamla ilgili. Peki sizin ilgi alanlarınızdan söz eder misiniz? Yarınlara mesajınız nedir? Fırsat buldukça ailem ve arkadaşlarım ile vakit geçirmeye çaba gösteririm. Sabah erken kalkar, yaz- kış yüzer, haftada üç gün spor yaparım. Her kadında olduğu gibi bende de alışveriş tutkusu var. Modayı takip etmem ancak bana yakışanı tercih ederim. Bunu özellikle stresli olduğum zamanlarda gerçekleştiririm. Yurt içi ve yurt dışı seyahat etmeyi severim. Özellikle Londra vazgeçilmezimdir. Seyahat ettiğim ülke kültürlerini yansıtacak objeler satın alır, biriktiririm. Fırsat buldukça kitap okurum. Sinema ve tiyatroyu da ihmal etmem. Arada bir kendimi ödüllendirmek için güzel bir akşam yemeği ısmarlarım kendime… İlgi alanlarınızın ve işinizin birbirini beslediğini düşünüyor musunuz? Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 6 Son okuduğunuz kitap nedir? Dorothy Koomson’un Gül Yaprağı Kumsalı kitabını bitirdim. En son aldığınız albüm hangisi? Alaturca Records albümünü aldım. Dünden daha hızlı olmalıyız. Bir Afrika atasözü ile devam edersek; bir ceylan her sabah uyandığında kafasındaki tek düşünce, en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmektir. Yok- sa aslana yem olacaktır. Bir aslan uyandığında ise her sabah kafasındaki düşünce, en yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmektir yoksa açlıktan ölecektir. İster aslan olun, ister ceylan hiç önemli değil! Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, hem de bir önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğini bilin yeter!.. Eğer aslansanız ve en yavaş koşan ceylanı bir önceki gün yakalayamamışsanız, üstelik bugün bir ceylanı avlamak niyetindeyseniz, bilmelisiniz ki en yavaş ceylan sizden daha hızlıdır. Eğer ceylansanız ve henüz aslana yem olmamışsanız, hızınızı düne göre artırmalısınız çünkü sıra size gelmiş demektir. Siltaş’ın Değerleri Bu sayıda da, Siltaş ailesi içerisinde yer alan birbirinden değerli çalışma arkadaşlarımızı tanıtmaya devam ediyoruz… ALPER DUIRA 1982 yılında İstanbul’un Fatih ilçesinde doğan Dura, ilköğrenimini Pilot Cengiz Topel İlkoku- İş hayatında ve özel yaşam koşusunda devam edebilmenin tek koşulu, dünden daha hızlı olabilmektir. Hergün bu sorgulamayı yapmalıyız. “Dünden daha hızlı mıyım?” Dünya durmuyor, Türkiye değişiyor. Bilgi ve iletişim teknolojileri hergeçen gün daha da yetkinleşerek hayatımıza giriyor. Buna seyirci olmamalıyız. Kullanıcı hatta üretici olmalı, bu teknolojiyi işimize uyarlamalıyız. Geleceğin raf ömrü yoktur. Küresel boyutta hıza sahip olmalıyız.. Şimdiden konuşulmaya başlayan ancak Türkiye’de sadece haber olan Madencilik konusunda girişimcilere uzayda yatırım yapmalarını, bu konuda ilgi göstermelerini ve araştırmada bulunmalarını öneririm. mındaki çalışmalarında resmi kamu kurum ve kuruluşlarıyla olan uygulamalarını takip eden Dura, maden sahalarının ruhsatlandırılması ve projelerini hazırlama işlemini yürütüyor. Ayrıca Siltaş’ın Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü onayı ile yetkili olduğu sahalarda teknik nezaretçilik görevini üstleniyor. İBRAHİM İNCEKARA 1965 yılında Giresun Eynesil ilçesinde doğan İncekara, ilk –orta ve lise tahsilini bu ilçede tamamladıktan sonra 1983 yılında Karadeniz lu’nda, ortaokulu Güngören Ortaokulu’nda, liseyi Kemalhasoğlu Lisesi’nde gerçekleştirdi Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Hemen ardında da askerlik görevini Hatay’da tamamlayarak, 2006 yılında Siltaş’da “maden mühendisi” olarak göreve başladı. Bugün Siltaş ruhsatlı sahalarının maden faaliyetleri kapsa- Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’ne giriş yaptı. 1987 yılında mezun olmasının ardından askerlik görevini Amasya da tamamlayarak, 1990 yılı Haziran ayında Siltaş Silis Kumları A.Ş’de Karakiraz Fabrika Müdürü olarak göreve başladı. Bu görevden sonra şirkete ait kömür ve kil sahalarında şantiye mühendisliği işini üstlendi. Maden sahalarının üretim ve projelerinin hazırlanmasında, 1997 yılında şirkete ait kuvars kumu sahalarından hammadde planlama, üretim ve projelerinde, diğer maden sahalarının etüt ve planlanmalarında çalıştı. 2010 yılında Siltaş A.Ş’den ayrılarak Ento Madencilik İnşaat Ltd. Şti’de göreve başladı. Bu şirkete ait kuvars kumu işletmesinin fizibilitesini, Rusya Abhazya’da bulunan kömür sahasının 2011 ve 2012 yılları arasındaki üretim ve planlamalarını yaptı. Aynı zamanda tünel, baraj ve metro gibi inşaat sektörlerinin planlamalarda yer aldı. 2013 yılı Eylül ayında yeniden Siltaş A.Ş.’ye döndü. Maden sahalarının planlanması ve üretimlerinden sorumlu Jeoloji Mühendisi olarak Siltaş’ta görevini sürdürüyor… Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 7 Yılbaşı Hediyeleri SİLTAŞ’tan Haberler Rengi ve enerjisiyle taptaze bir yıla başlarken sevdiklerinize hediye seçmekte zorlanıyorsanız, sizin için derlediğimiz birbirinden şık ve kullanışlı ürün seçenekleri işinizi kolaylaştırabilir… Hediye Çorabı 9.90 TL evim.net Atkı 49.90 TL Kiğılı Ferrari T-Shirt 134.99 TL Intersport Yastık 59 TL Katzze Kürk Yelek 279.90 TL Gusto Yastık 34.89 TL evim.net Eskitilmiş Ahşap Fener 37 TL Cem Botanik Döküm sektörü fuarda buluştu Dünyada çok önemli bir noktaya gelen döküm sektörünün buluşma noktası ANKIROS ANNOFER TURCAST 2014, bu yıl 11-13 Eylül 2014 tarihinde Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. İki senede bir düzenlenen ve sektör için büyük değeri bulunan fuara Siltaş da daha önceki dönemlerde olduğu gibi katılımda bulunarak, kendine ait standında teknik bilgi birikimini ve ürünlerini sergiledi… Özellikle fuara yurtdışından katılan firmaların silis kumuna ilgisi büyüktü. Siltaş çalışanları da standı ziyaret eden katılımcılarla yakından ilgilenirken, hem şirket adına hem de ülkeye önemli yatırımlar olarak dönecek bağlantılar kurdular… Eskitilmiş Ahşaptan Kuş Yuvası 45 TL Garden Center Siltaş’tan yeşil adımlar Siltaş yöneticileri ve çalışanları, 24 Kasım 2014 günü Şile Otoyolu Kömürlük mevkiinde bulunan “İstanbul Sanayi Odası Hatıra Ormanı” için ağaç dikiminde bulundu. Böylece şirket, fidanların bizlerle beraber gelişip büyümesi ve daha yaşanabilir bir dünya yaratabilmek için adım atarken, aynı zamanda Şile’nin yeşil çehresine katkıda bulunmuş oldu… Siltaş, çevreye duyarlı bir firma olarak bu tarz çalışmaları değerli bir görev sayıyor. Bu arada yeraltı kaynaklarının verimli kullanılarak ekono- Çakı 245 TL Victorinox Kupa 22 TL Starbucks Picea Pungens Bonsai 590 TL Cem Botanik Bavul 990 TL Victorinox Liz Pouf 1500 TL miye kazandırılması istendiğinde, aynı yerlere yeni fidanlar dikilmek sureti ile çalışma yapılan bölgenin ve doğanın da tekrar ormanlara kavuşturabileceğini göstermek istiyor. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 8 Saat 890 TL Nacar 2014 yılı ağaçlandırma kampanyası doğrultusunda, Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKÜD) de bu girişime destekte bulundu… Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 9 Mekan Telefon: (0 212) 352 26 26 Adres: Akat Mah. Yeşim Sok. No: 7, Etiler Maria’yla Ege Mutfağı’nı keşfedin! Pastel tonlarda dekore edilen sıcacık bir mekanda Ege Mutfağı’nın eşsiz lezzetlerini tadarken, unutulmaz Rum yemeklerini de keşfetmek, bu arada keyifli bir bahçede dostlarla sohbetin tadına varmak isterseniz, Etiler Maria’s Restaurant’a uğrayabilirsiniz… miş hissi duymanız kaçınılmaz! Civarda çalışanlar için öğlenleri ev yemekleri yapan Maria, akşamları ise Ege Mutfağı mönüsüyle mutfakta harikalar yaratıyor. “Topraktan çıkan otlarla denizin verdiği güzellikleri birleştiriyoruz” diyen Maria, alternatif tarifleriyle balığı herkese sevdiriyor. Özellikle bir pilav çeşidi olan “Midye salma”nın pek çok hayranı var. “Balık çorbası”, hem besleyici hem leziz… “Mürdüm erikli kuzu incik”, “Kabak çiçeği dolması” tatlarıyla dilden dile dolaşıyor. Izgara ahtapot ve kalamar da bir o kadar başarılı. Özellikle “Çikolata tutkusu” tatlısı ise, çikolata düşkünleri için gerçek bir hazine, son derece tatminkar… Etiler Maria’s Restaurant’ın başında ünlü şef Maria Ekmekçioğlu ile oğlu Pascal Afthonidis var. Maria aslında İstanbullu bir Rum. Çocukken ailesi İstanbul’dan Yunanistan’a göç eden Maria, uzun yıllar sonra mesleki sebeplerle tekrar doğduğu şehre, İstanbul’a gelip, hayatını burada geçirmeye karar vermiş. Aslında iyi ki de gelmiş diyebiliriz. Çünkü böylece pek çok lezzetsever onun mutfağından çıkan seçme tatları deneme fırsatı bulabiliyor. Eski Rum yemeklerini yaşatmaya çalışırken, deniz mahsülleri, otlarla Ege Mutfağ’ndan da ilham alan Maria, tablo gibi sunumlarla konuklarını ağırlıyor. Kahvaltısını kaçırmayın! Kahvaltılar da artık Maria’nın imzası olmuş gibi. Envai çeşit lezzetin olduğu kahvaltılarda, alaçatı otlu böreği, taptaze yöresel lezzetler kadar ev yapımı ceviz, incir, soğan ve turunç reçeli de ön plana çıkıyor. Bu arada yine restoranın ön kısmında yer alan pastane bölümünde tadına doyum olmayan tatlılar, pastalar yapılıyor. Selanik tatlısı, sakızlı muhallebili revani, bahçenin rüyası, damağını şımartmak isteyenler için önerebileceğimiz tatlar. Yani ille de yemek için değil, şöyle nefis bir tatlı yiyip, yanında mis kokulu kahvenizi yudumlamak için de mekan sizi bekliyor… Haftanın her günü farklı programların olduğu restoranda bir gece şömine başında dostlarınızla keyif yapabilir ya da buziki ve gitar eşliğinde Türkçe-Rumca şarkılara eşlik edebilirsiniz. Özelikle sonbahar keyfini açık havada yaşamak isteyenler içinse bahçede geçirilen saatler hem ambiyans hem de lezzet açısından unutulmaz olabilir… Etiler Maria’s, hem bahçesi hem de rengarenk, sıcacık dekorasyonu ile dikkat çekiyor. İçerideki renkler ve cıvıl cıvıl aksesuarlar, buraya bir kadın eli değdiğinin de kanıtı gibi. Öyle ki sanki çok sevdiğiniz bir arkadaşınıza ziyarete gelAralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 10 Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 11 4 kişilik 4 adet iri boy biber Yarım kg beyaz peynir 4 adet kurutulmuş domates 3 dal dereotu 2 dal nane Yarım kahve fincanı zeytinyağı Yarım çorba kaşığı elma sirkesi Çay kaşığının ucu ile öğütülmüş karabiber ve pulbiber Yarım çay kaşığı öğütülmüş tuz Derin bir kapta, peyniri ezin. Kabukları soyulup, küp doğranmış domates, kıyılmış dereotu, nane, zeytinyağı, elma sirkesi, karabiber, pulbiber ve tuz ilave edip karıştırın. Karışımı biberlerin içlerine pay edin. Fırın kabına zeytinyağı gezdirip, biberleri yerleştirin. Kapaklarını kapatıp, açılmaması için kürdan yardımıyla tutturun. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, ortalama 10-15 dakika pişirin. Ilık veya soğuk olarak servis yapın. Biberlerin çekirdek yataklarını çıkarıp, kapaklarını daha sonra kullanmak üzere kenara alın. Maria nın notu: Tabağın yanına küp doğranmış peynir ilave ederek de servis yapabilirsiniz. Çarliston biber mezesi Yepyeni bir yıla adım atarken, sevdiklerinizle birlikte evde keyifli bir gece geçirmeyi hayal ediyorsanız, Maria Ekmekçioğlu’nun leziz ve şık tarif önerilerinden faydalanabilirsiniz… Hindi dolması 6-8 kişilik 1 adet hindi 3 çorba kaşığı zeytinyağı 2 adet soğan 1 su bardağı pirinç Yarım kahve fincanı dolmalık fıstık 20 adet badem Yarı kahve fincanı kuru üzüm 10 adet kestane 2 çorba kaşığı tereyağı Çay kaşığının ucu ile tarçın ve tozşeker 100 gram rokfor peyniri 2 su bardağı portakal suyu 2 adet portakal Yarım çay kaşığı öğütülmüş karabiber 1 tatlı kaşığı öğütülmüş tuz Hindiyi geniş bir tencereye alın. Üzerini dört parmak geçecek kadar su ekleyip, 20 dakika haşlayın. Hindiyi sudan alıp, 2 çorba zeytinyağını her tarafına sürün. Ayrı bir yerde yemeklik doğranmış Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 12 soğanı zeytinyağında soteleyin. Pirinç, dolmalık fıstık, badem ve kuru üzüm ilave edip sotelemeye devam edin. Hindiyi haşladığınız sudan bir buçuk su bardağı alıp, pilava ilave edin. Kabukları ayıklanmış kestaneyi ekleyin. Tarçın ve tozşeker ilave edin. Tuz ve karabiberini ayarlayıp demlenmeye bırakın. Pilavı hindinin içine doldurup, fırın tepsisine yerleştirin. Rokfor peynirini hindinin üzerine tereyağı sürer gibi sürün. Üzerine portakal suyu ve hindinin haşlama sulundan 2 su bardağı gezdirin. Dilimlenmiş portakalları kürdan yardımıyla hindiye sabitleyin. Önce yağlı kağıt, sonra streç filmle kaplayıp önceden ısıtılmış 180 derece fırında bir buçuk saat pişirin. Üzerindeki yağlı kağıt ve streç filmi çıkarıp 180 dedece fırında 30 dakika daha pişirin. Hindinin etrafına arta kalan pilavı yerleştirin. Sıcak olarak servis yapın. Bombay fasulye pilaki 4 kişilik 500 gram Bombay fasulye 1 adet büyük boy soğan 10 adet arpacık soğan 2 adet havuç 1 adet kereviz kökü ve yaprakları Yarım su bardağı zeytinyağı 4 diş sarımsak Yarım çay kaşığı salça 1kahve fincanı sebze suyu 4 adet kesmeşeker Çay kaşığının ucu ile tarçın Yeteri kadar tuz Fasulyeyi bir gece önceden ılık tuzlu suda dinlendirin. Ertesi gün suyunu sü- zün. Üzerini bir parmak geçecek kadar su ekleyip haşlayın. Ayrı bir yerde kıyılmış soğanı, arpacık soğanları ve halka doğranmış havuç ve kereviz kökünü yarım su bardağı zeytinyağında soteleyin. Sarımsak ve salça ekleyip sotelemeye devam edin. Bu karışımı ve sebze suyunu fasulyeye ekleyip karıştırın. Kesme şeker ve tarçın ekleyip, tuzunu ayarlayın. Kısık ateşte pişmeye bırakın. Kıyılmış kereviz yapraklarını da ekleyip karıştırın. Ocaktan alıp, üzerine kalan zeytinyağını gezdirin. Ilık olarak servis yapın. Maria’nın notu: Fasulyelerin ezilmemesi için karıştırma işlemini kaşıkla yapmak yerine, tencereyi sallayarak da gerçekleştirebilirsiniz. Narlı rokalı enginar kalpleri Enginar kalplerini tencereye alın. Üzerini geçecek kadar su ekleyip, 10 dakika haşlayın. 4 kişilik 8 adet enginar kalbi 1 demet roka 1 adet nar 10 adet ceviz 3 dal nane Yarım çay kaşığı öğütülmüş tuz Rokanın kök kısımlarından azıcık kesip, kalanını elinizle parçalayın. Sos için: 2 çorba kaşığı zeytinyağı 1 tatlı kaşığı balzamik sirke Enginar, roka, tanelenmiş nar, ceviz içi ve elinizle parçaladığınız naneyi harmanlayın. Tuzunu ayarlayın. Sos için zeytinyağı ve balzamik sirkeyi iyice karıştırın. Salatanın üzerine gezdirip servis yapın. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 13 Seyahat Mavi ve yeşilin buluştuğu yer: ŞİLE Çikolata tutkusu Aşk ve huzur çayı 6-8 kişilik 4 adet yumurta 1 su bardağı tozşeker (120 gram) 110 gram tereyağı 120 gram bitter çikolata 1 paket vanilya ve kabartma tozu Yarım su bardağı un (60 gram) 15 gram kakao 2 kişilik 1’er adet elma, armut ve portakal Sos için: 250 gram bitter çikolata 1 kahve fincanı krema (130 gram) 1 tatlı kaşığı tereyağı Çay kaşığının ucu ile karabiber Yumurta ve tozşekeri beyazlaşana kadar iyice çırpın. Ayrı bir yerde tereyağı ve çikolatayı birlikte benmari usulü eritip, yumurtalı karışıma ekleyin. Yavaşça karıştırın. Vanilya, kabartma tozu, elenmiş un ve kakao ekleyip karıştırmaya devam edin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20 dakika pişirin. Sos için çikolata, krema ve tereyağını birlikte eritip karıştırın. Karabiber ilave edip karıştırmaya devam edin. Soğuk tatlının üzerine sosu gezdirip servis yapın. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 14 Denizi, kumsalı, doğası, tarihi değerleri ve leziz balık sofraları ile Şile yılın her anı keyifli vakit geçirmek, dinlenip huzur bulmak isteyen tatil kaşiflerini bekliyor… Çay için: 3 çorba kaşığı siyah çay 1 adet kakule kakule 1 adet kokulu gül yaprağı (mayıs gülü) 1’er adet adet karanfil ve çubuk tarçın 5-6 adet çilek 5-6 adet böğürtlen İncecik dilimlenmiş elma, elma kabuğu, armut ve portakal kabuğunu yağlı kağıtla kaplanmış fırın tepsisine yerleştirin. Önceden ısıtılmış 40 derece fırında 30-40 dakika ya da güneşte kurutun. Daha sonra bir kavanoza alıp, çay demlerken 1 tatlı kaşığı ilave edin. Çay için büyük bir demliğe 1 tatlı kaşığı kurutulmuş meyve ve kabukları, çay, kakule, gül yaprağı, karanfil ve tarçın ekleyin. Çaydanlığın altını su ile doldurun. Kaynayınca demliğe su ekleyip, 2-3 dakika sonra ocağın altını kapatın. Demliğe çilek ve böğürtlen ekleyip servis yapın. İstanbul’un yanıbaşında olmasına rağmen doğal ortamı ile dikkat çeken, huzurlu ve keyifli bir kaçış alanı sunan Şile, her mevsim bambaşka güzellikler vaat ediyor. Karadeniz’in kıyısında yer alan Şile, belki de bu yüzden yeşil görünümü ile dikkat çekiyor. Haftasonu İstanbul’dan ziyaretçilerinin akınına uğrayan Şile’de tarih, doğa ve lezzete varana kadar farklı beklentileri karşılayacak pekçok alternatif var. Şile’de görülmesi gereken yerlerin başında Türkiye’nin uluslararası standartlarda en büyük deniz feneri olan Şile Deniz Feneri. Yapı- mı 1859 yılına dayanan deniz feneri 2004 yılında müzeye çevrilmiş, dolayısıyla da turistik bir değer kazanmış. Diğer İstanbul fenerlerine nazaran daha uzun bir menzile sahip. Öyle ki kendi etrafında dönerek ışık yakan lambanın aydınlığı 25 mil uzaklıktan görülebiliyor. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 15 Şile deyince ilk akla gelenlerden biri de irili ufaklı mağaralar. Hem karada hem de denizde yapılanmış mağaralar oldukça ilginç ve cezbedici bir görüntüye sahip. Aslında tabiat ananın ne kadar önemli bir sanatçı olduğunun kanıtı gibi… Şile de mutlaka ziyaret edilen adreslerden birisi de Ocaklı Ada Kalesi… Cenevizliler tarafından inşa edilen kale, Osmanlılar tarafından da denizden gelecek saldırılara karşı gözetleme amacıyla kullanılmış. Bugün ise estetik bir unsur olarak kentin doğal yapısına etkileyici bir görünüm katmış. Şile’de lezzet kültürü Hazır Şile’de görülecek yerleri özetlerken, Şile Feneri’nin 600 m gerisinde, taşlar arasından çıkan bir su kaynağı olan ve gözyaşına benzediği için şekline uygun bir isimle anılan Ağlayan Kaya’yı da görmekte fayda var! Yine Şile’ye 2 km uzaklıkta bulunan Kumbaba Tepesi de özel bir karışıma sahip kumu Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 16 sebebiyle Bizanslılar zamanından beri romatizma tedavisi için başvurulan ve “şifalı” kabul edilen özel bir adres… Malum Şile deniz kenarı; dolayısıyla da burada balık yemeyi ihmal etmemek lazım. Sahilde çok keyifli balık restoranları var ama dilerseniz küçük teknelerde balık-ekmek keyfi de yapabilirsiniz. Bu arada arıcılık da son yıllarda Şile’de bir hayli gelişti. Özellikle pekçok derde deva kestane balı, yörenin yükselen değeri… Deniz keyfini de unutmamalı! Şile bezi olmadan asla! Ağva’ya mutlaka uğramalı! Şile’nin İnce kumlu uzun sahili, yazın oldukça gözde. Üstelik kıvrımlı koylardan oluşan 60 kilometrelik bir sahil şeridine sahip olması da beldenin popülaritesini artırıyor. Büyük Plaj ve İskele Yeri Plajı’na talep fazla olsa da, daha sakin bir yerde denize girmek isteyenler için küçük koylar olan Ağlayan Kaya, Kumbaba, Ayazma, İmrenli, Sahilköy, Ağva ve Kurfallı ideal. Şile’ye gidilir de şile bezi almadan gelinir mi? Şile çarşısında pekçok şilebezi satan dükkan var. Üstelik şile bezi ile elbiseden gömleğe, etekten pantolona pekçok tasarım ortaya çıkarmışlar. Ev hediyesi arayanlar için de masa örtüleri, peçeteler, lavanta keseleri ideal. Sevdiklerinize buradan gönül rahatlığı ile hediye alabilirsiniz. Şile’nin civarındaki köyler ve beldeler de yemyeşil sığınaklar olarak ilgi çekiyor. Bunlar arasında yer alan Ağva, özellikle sunduğu huzur ve keyif imkanlarıyla neredeyse dört mevsim tatilcilerin gözdesi. Özellikle nehir kenarında oturup kahve yudumlamanın ya da kitap okumanın gerçek bir rehabilitasyon olduğu açık… Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 17 Röportaj “Dört mevsim yaşayan bir kent hayal ediyoruz!” Bu noktada Şile’nin belirleyici özellikleri olarak aklımıza ilk neler gelmeli? İstanbul’un güzel beldesi Şile, 20 yıldır belediyecilik mesleğini icra eden ve “dört mevsim yaşayan, sürdürülebilir ekonomisi, ekolojisi, sosyo-kültürel altyapısı olan bir kent” inşa etme manifestosu ile çalışan Can Tabakoğlu tarafından yönetiliyor. Biz de Şile’yi turizmin gözbebeği yapma adına önemli yatırımlar yapan genç belediye başkanıyla samimi bir söyleşi gerçekleştirdik… Sizi tanıyabilir miyiz? 1970 doğumluyum ve üç dönemdir Şile Belediye Başkanlığı görevini yürütüyorum. Burada oldukça geçmişe dayalı bir aile yapımız olduğunu söylemeliyim. Eğitimime gelince; ilk ve orta öğrenimimi Şile’de tamamladıktan sonra liseyi İstanbul Kabataş Erkek Lisesinde okudum. 1992 yılında Teknik Üniversite’de Mimarlık Fakültesi’ni bitirdim. Askerlik görevinden sonra da 1994 itibarı ile Şile’ye geri dönerek belediyecilikte çalışmayı arzu ettim. Yaklaşık 20 yıldır Belediye’de farkAralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 18 lı görevlerde Şile’ye hizmet etmeye devam ediyorum. Evliyim; eşim diş hekimi ve ikisi kız, ikisi erkek 4 çocuğumuz var. Şile için uygulamayı planladığınız projeler nelerdir? Dönem itibarı ile de hedefine ulaştırmaya çalıştığımız projelerimizin ardından koşuyoruz. Biz kent yöneticisiyiz. Kent için düşünürken, bireysel fantazilerimizin ötesinde bir doktor gibi teşhis ve tedavi ile daha kaliteli yaşam adına hedefler koyuyoruz. Şile’nin niteliği ve kalitesini belli alanlarda güçlendirmek dileğindeyiz. Şile doğal eşikleri muhafaza olmuş, o açıdan kaliteli bir kent. Sosyo kültürel eşiklerinde de nispeten değerlerini muhafaza ettiği bir yaşam tarzı var. Ama ekonomik ve standartları itibarı ile belirli kültürel altyapının da güçlendirilmesi lazım. İşte ekonomik hedefler Şile’nin aslında kentleşmesinin önündeki önemli ilkesel kriterleri oluşturuyor. Şile, “dört mevsim yaşamak” gibi bir hedefi deklare ediyor. Burası; tabiatın verdiği değerler üzerine inşa ettiği turizm ekonomisi, balıkçılık ve kısmen de köylerinde var olan ormancılıkla yaşayan bir kent. Ama bu yeni süreçlerde farklı bir ekonomiye doğru evrilmesi gerekiyor. Turizmden vazgeçecek değiliz ama dört mevsim turizm gibi ilkesel bir hedefimiz var. Herşeyden önce Şile bir İstanbul ilçesi, bunu bir deklare etmek lazım. Şile için İstanbul’un tehditleri kadar fırsatları da var. İstanbul bir dünya kenti ve jeostratejisi itibarı ile Şile’ye çok büyük anlamlar kazandırıyor. Şile turizminin de bu manada fırsatları değerlendirmesi lazım. Bugün işte yeni havalimanı, 3. Köprü, varolan Sabiha Gökçen Havalimanı çok değerli. Kuzey Marmara Otoyolu ile Ankara ve Körfez Köprüsü ile Bursa, Çanakkale, Ege bağlantısı Şile’yi ulaşılabilirliği açısından daha stratejik bir noktaya getirirken, kentleşme reflekslerinin de kontrollü yönetilmesini gerekli kılıyor. Kontrollü yönetimi tercih etmenizin sebebi nedir? Çünkü ilkeli bir ekonomi ve kentleşme örgütleyemezseniz, var olan güçlü yanlarınızı da zayıflatırsınız. Dolayısı ile Şile bir turizm kentidir, bu ortadadır. Şile bir doğa kentidir. Ama turizm ve doğayı entegrasyonda 4 mevsime yayma mükellefiyetindedir. Şile İstanbul’un bir kongre lokasyonu olmak zorunda, İstan- Şile’de hem yapısal hem de doğal ve yerel anlamında pekçok değerli malzeme bulunduğunu vurgulayan Tabakoğlu, kuracakları “Yeryüzü Pazarı” konseptiyle Şile’ye gelenlere keyifli ve sağlıklı bir alışveriş imkanı sunacaklarının altını çiziyor. bul’un butik ve doğal eşikleri mensubiyetinde, butik turizmine alternatif üretmeli. Sağlıkla ilgili de ciddi sektörel tanımları hakediyor. Huzurevleri, geriatri merkezleri, fizyoterapi merkezleri, ihtisas alanları, belli sağlık merkezleri, estetik güzellik merkezleri veya sağlıklı yaşam merkezleri gibi, bu doğal eşik mensubiyetinde yapabileceği sektörel atılımlar var. labilirlikle beraber, birden fazla üniversite, ayrıca ortaöğretim ve lise dengi eğitimlerde de alternatif bir kampüs kenti olmaya aday. Biz görev süremizin nihayetinde, inşallah plansız bir alan bırakmayacağız. Bununla beraber bir eğitim misyonumuz var. Bünyemizde bir üniversitemiz mevcut. Ulaşı- Şu anda Şile’ye dair planların yüzde 80’i tamamlandı. Mesela; kıyı Şile’de turizm odaklı bir planlama yaptık. Daha çok kongre ve konaklama rezervini, altyapısını güçlendirdik. 30.000 yatak rezerv alanı ürettik. Bunun dışında, butik, kıyı turizmine uygun alanlarımız var. Bu alanlarla yatırımcıyı buluşturabilme adına altyapı sürecini de zaten geçmişte bıraktık. Doğalgaz, su, kanalizasyon, arıtma, deniz deşarjı gibi birçok nokta şu anda tamamlandı. Altyapısı olmayan bir yer Şile’de çok nadirdir. Bu standartlar yükseltildi. Bununla beraber servis alanlarını, ulaşım altyapısını da Şile şu an oldukça güçlendirdi. Tabii bütün bu eşiklerle beraber, planlanmış saha ile yatırımcının buluşması an meselesi. Bunun için nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz? Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 19 Şile doğal ürünler açısından da oldukça zengin bir bölge değil mi? Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu’nun Şile’de özellikle kongre turizmini geliştirip, Şile’nin her mevsim ziyaret edilen bir adres olmasını hayal ediyor… Kongre turizmi ile ilgili planlara da değinir misiniz? Kongre turizmi benim Şile için koyduğum hedeflerden birisi. Şile özellikle İstanbul’un 3 aylık yaz mevsiminin dışındaki zamanlarda da turizm yapmak arzusu ile bütün bu yapılanmalara giriyor. Dolayısı ile kongre turizminin mevsimi de yaz harici her mevsim. Yazın nispeten yapılır, dolayısıyla bizim için bu bir fırsat. Ulaşılabilirlik de bunu tamamlıyor. İstanbul’un kendine özel cezbedici yönleri, tarihi, kültürel geçmişi, mimarisi vs, Boğaz hattı, jeomorfolojisi Şile’yi de aynı zamanda bu pazarda paydaş kılacak. Dolayısı ile biz niteliği itibarı ile yaklaşık 1000 ila 5000 arası rezervi ilk etapta yakalayabilirsek, birkaç sene içerisinde tamamlanması düşünülen köprü ve havaalanı ile yatırımın aynı süreçte ilerlemesini sağlarız. Bununla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor, zaten. Şile Belediyesi’nin biraz da sosyo-kültürel boyutuna geçelim. Halkla iletişimi hangi yollardan kurarsınız? Biz yüzyüze iletişimi kullanan bir belediyeyiz. Bu bizim oldukça güçlü yanımız. Çünkü Şile sahip olduğu kültürü yaşatan bir ilçe. Hemşeri aidiyeti, kasaba kimliği ve kültürel değerlerimizin hali hazırda devam etmesi, kentin birçok insanını tanıyor olmamıza sevkediyor. Biz insanlarımızla daha çok temas içerisindeyiz. Yüzyüze, elele temas kuruyoruz. Sokakta, Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 20 kahvede, mahallede iletişim kurmayı, iletişimin en önemli kanalı olarak kabul ediyoruz. Oysa kozmopolit metropol ilçelerinde bizim görüşme aralığımızın yakalaması kabil değil. Ama bunun dışında sosyal medya bir iletişim aracı, yerel basın nispeten karşılık bulmaya başladı. Bununla beraber bizim halk günlerimiz, toplantılarımız, bölgesel toplantılarımız oluyor. Yerel aktörlerimiz, muhtarlarımız, sivil toplum örgütlerimiz ile belli günlerde iletişim kuruyoruz. Ramazan ve bayramlarımız ciddi bir iletişim vesilesidir. Şile iftar programlarını sadece belediye yapmıyor. Biz köylerimizde Ramazan’da geleneksel iftarlarda buluşuyoruz. Bunun dışında da yöresel aktivitelerimiz var. Özellikle hıdrellez dediğimiz bahar şenlikleri bunlar arasında en ilgi çekici olanlardan biri. Bunun dışında bizim ürettiğimiz yeni aktiviteler var. Tohum takas şenliklerimiz veya köylerdeki belli programlarımız, hayırlarımız. Kesinlikle! Şimdi “Yeryüzü Pazarı” diye bir köy pazarı kuruyoruz. Üstelik sadece Şile’de değil, Ağva’da da kuruyoruz. Köylerde de üçüncü ayak olarak köy pazarlarını oluşturacağız. Özellikle kapı köylerde, ilk girizgahlarda. Bu ne demektir? Doğal eşiklerini sermaye eden köy üretkenliğinde organik ya da doğala yakın ürünlerin, İstanbul müşterisine pazar olma vasfıyla Şile’de buluştuğu bir ekonomi. Biz İstanbul’a gitme derdinde değiliz, İstanbul zaten bize geliyor. Ama gelen kitle sadece denize gelmemeli. İşte ilkbahar ve sonbaharda haftasonu, arabasına atlayıp gelen, bir köy kahvaltısını tüketen, doğayı gören, o sesi işiten; dönerken de, daha bilinçli ve sağlıklı bir tüketici olma vasfıyla alışveriş yapan nitelikli müşteriden bahsediyorum. Köy ekmeğini, domatesini, reçelini, balını, köy yumurtasını alan, bunu tercih eden… Bu arada sosyal içerikli bazı çalışmalarınız da var. Bunlardan söz eder misiniz? Engelli merkezimiz şu anda hizmet veriyor. Engelli vatandaşlarımızı hayata dahil ediyoruz, mesela onlara balık ağı dokutuyoruz. Onları rehabilite etmek birincil, bir meslek sahibi kılmak ikincil hedefimiz. Aileleri de rehabilite ediyoruz, sosyal yaşama kazandırıyoruz. Büyükşehir Belediyesi ile bu konuda çok büyük işbirliği yapıyor ve onlardan ciddi destek alıyoruz. Kadın toplum merkezimizde bir tiyatro grubumuz var. Belki de tek tiyatro grubu olan belediyeyiz İstanbul’da. Oyunlarımızı sergiliyoruz. Bu arada gümüş, cam, takı, Şile bezi konularında mesleki eğitimler veriyoruz. Şile bezinin şu anda özgün üretimini, kendi kadın toplum merkezimizde icra ediyoruz. El tezgahı, makine tezgahı üretimler. Denizde yıkanan, kumda kurutulan, unlu bulamaçlı sularda yıkanarak hışırlanan vs. ve yaratıcı motiflerle Şile bezi bunlar… Bununla beraber Kültür Merkezi , İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne projesini yaptırdığımız,şu anda inşası süren, Şile’de kışın da sosyo-kültürel yaşamı nitelikli kılma adına önemli bir hedef ve bitmek üzere. Bu sene inşallah açacağız. Şile’de madencilik de yapılıyor. Madencilik taşımacılığına dair ne düşünüyorsunuz? Mesela limanın bu alanda kullanımı? Şile Limanı hukuken ve nitelik olarak taşımacılığa kabil değil. Liman bu vasfa haiz olarak yapılmamış. Bu ilçe bazlı bir hedef değil, Ulaştırma Bakanlığı ile entegre çözülmesi gereken bir konu. Kuzey Marmara Otoyolu aynı zamanda bir taşımacılık vasfını da üstleniyor. Taşımacılıkta özellikle maden taşımacılığında kara yolunun baypas edilmesi yerine deniz taşımacılığını arzu ettim yıllarca. Çünkü Şile aynı zamanda bir maden ilçesi. Karayolu taşımacılığı bizim üzerimizde bir yük ve sorumluluk oluşturuyor. Taşımacılığı biraz daha deplase edebilmek gerekiyor. Bunun için deniz taşımacılığı uluslararası bir taşımacık olarak karşılık bulabilir. Ama Türkiye içi maden taşımacılığının deniz yolu ile yapılması zor. Karadeniz bunun için uygun bir yapı or- taya koymuyor. Yine de raylı sistem neden olmasın diyecek kadar da iddialıyım . Maden taşımacılığında da, karayolu taşımacılığında da alternatif raylı sistemin güçlendirilmesi gerekiyor fakat bu mahalli idare olarak bizi aşan bir durum. Biraz da mesleğinizin dışındaki alanlarda sizi tanıyalım. Hobilerinizden söz eder msiniz? Emlak hareketliliği belli bir dengede olmalı Şu ana kadar arazilerini satmak suretiyle gelir kazanan bir köy nüfusu var. Bu doğru bir ekonomi mi? Değil elbette! Emlak hareketliliği dünyanın her yerinde var. İstanbul’da da var, Şile’de de olacak. Emlak hareketliliği bir ekonominin dinamikliğidir. Buna kesinlikle karşı değiliz! Ama sermaye, gelir iradı sadece emlak hareketliliğinden olan ve bu şekilde yaşamını sürdüren bir nüfus varsa kentte, bu tehlikedir ve tehdittir. Türk Sanat Müziği’ni severim, Türk Halk Müziği’nde seçiciyim. Her bölge, her yöre değil de, nispeten belli tarzı severim. Popüler müzik kültürüne karşı ilgim yok ama nitelikli bir müzik çaldığı zaman dinlemekten hoşlanırım. Kitap okumayı severdim diyorum. Eskisi kadar okuyamıyorum. Günlük gazeteleri de tabletten takip ediyorum. Ayda bir kitap bitirmeye gayret ediyorum. Çok kitap kurdu olduğumu söylemem doğru değil. Daha çok mesleki makaleler, yasalar veya bizi ilgilendiren gündem ile ilgili okumaya çalışıyorum. Spor konusunda kendimi eleştiriyorum. Yapamıyorum ama elbette yapmam lazım. Şile gibi bir yerde spor yapmamak biraz eleştiriyi hakediyor ama saatlerinizi disipline etmeniz gerekiyor. Sabah sporu, akşam sporu Şilede çok icra edilir. Ama ben o konuda biraz tembellik yapıyorum. Şile denilince akla gelenler Şile denilince öncelikle ekolojik değerlerinden bahsedebiliriz. Yani doğa, orman, yeşil, deniz, kum bir değer. Endemik değerleri var. Bunun dışında yerel ürünler, butik ürünler... Şile bezi veya Şile’de varolan doğal ürünleri de katabilirim. Mesela kestane balı, kocayemiş, mantar. Veya yapısal ürünler Şile Feneri, Şile Kalesi. Tarihi doğal eşiklerden bahsedebiliriz. Bütün bu değerler aslında Şile’yi Şile yapan değerler. Ben diyorum ki, Şile’nin kendine göre bir dokusu, algısı, sesi var. Bu sesi kaybetmemesi lazım. Şimdi dünyada kentleri analiz ederken artık sanatçılar o kentlerin sesini kaydedip, o kentin senfonisini yapıyorlar. Yani Şile’nin senfonisi nedir diye sorsanız, herhalde dalga sesi, martı, güneş, rüzgar ve havanın oluşturduğu bir ses; doğanın sesi diyebiliriz. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 21 Antika Asil, şık, görkemli Çini Sobalar mobilya görevi gören çini sobalar, konulduğu ortama ayrı bir şıklık ve asalet katıyor. İşte bu sebepledir ki günümüzde hala dekoratif değerini yitirmeksizin evleri süslüyor. Hatta antikacı dükkanlarında en beğenilen ve fiyatı sıkça sorulan ürünlerden olmaya devam ediyor. Fazlaca rengi olsa da mavi ve yeşil tonlarını taşıyan çini sobalar bir başka parlıyor, dikkat çekiyor. Bembeyaz bir çini soba ise hala pek çok kişinin hayallerini süslüyor… Biz de bu tarih kokan güzel sobaları bir kez daha hatırlatmak istedik… Almanya’dan saraya Günümüzde antika dükkanlarının en çok ilgi gören parçalarından olan çini sobalar, geride bıraktığımız tarihin sessiz tanıkları olarak bazı evlerde hala başköşede bütün heybetiyle duruyor. Göz alıcı renkleri ve farklı süslemeleri ile artık sadece “dekoratif” bir obje olsa da, ince bir zevki yansıtan çini sobaları yeniden hatırlayalım istedik… Günümüzde teknoloji her alanda hayatımıza dahil olurken, ısıtma sistemi de bundan nasibini aldı. Özellikle büyük şehirlerde hemen hemen her evde kombi ya da merkezi ısıtma kullanılıyor. Bizler sıcacık evimizde rahatça otururken, pek çok keyif de tarihin tozlu sayfalarında kayboldu. Mesela soba üzerinde ekmek kızartmak, kestane patlatmak, her daim sıcacık olan çaydan canımız istedikçe bardağa doldurmak, odun çıtırtısını dinlerken tatlı tatlı uyumak ve dahası… Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 22 Bunların yanı sıra bir de artık sadece antikacılarda rastladığımız, renkleri, şekilleri, duruşları ile kalbimizi çalan çini sobalar var elbette. Geçmişte padişahların, paşaların, nazırların yalılarını, konaklarını ısıtan çini sobalar, şimdi kimi evde sadece dekoratif bir obje olarak, sessiz, sakin ve biraz küskün köşesinde duruyor. Belki işlevsel olarak artık ondan faydalanılmıyor ama eğer bulunduğunuz ortamda bir çini soba varsa, içeriye adım attığınız an itibariyle dikkatinizi çekmesi kaçınılmaz! Çini sobalar, Osmanlı’nın son dönemine doğru ülkemize Avrupa’dan getirilmeye başlanmış. Aslında ilk olarak 18. yüzyılın ortalarında Almanya’da üretilmeye başlanan çini sobalar hem son derece sağlam hem de bir o kadar estetik oldukları için büyük ilgiyle karşılaşmış. Avrupa’nın ardından Osmanlı’ya da ulaşarak sarayda, dönemin ünlü konaklarında, köşklerinde, yalılarında kullanılmaya başlanmış. O dönemde özellikle Fransız yapımı çini sobaların büyük talep gördüğünü belirtmekte fayda var! Estetik değeri yüksek Çini sobaların her ne kadar asli görevi ısıtma olsa da, estetik özelliklerinin neredeyse fonksiyonunun önüne geçtiğini söyleyebiliriz. Capcanlı renkleri, üzerindeki türlü zevki yansıtan süslemeleri ile başlıbaşına şık bir Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 23 Sanat Taş Plakların Tadını Günümüze Taşıyorlar: Girizgah albümünüz ile “taşplakların kaldığı yerden” diyorsunuz. Taşplakları bugüne nasıl taşıdınız? çıkması. Bizler asla kendimizi müziğimizin önüne çıkarmıyoruz. Sadece müziği doğru şekilde icra ediyoruz. Zaman içinde kaybolmuş üslubu tespit ediyoruz. Ardından tarzı analiz ediyoruz ve bugüne uyarlıyoruz. Tabii burada belirtmek gerekir; Türk Müziği hiçbir zaman yok olmamıştı, böyle bir şey iddia etmiyoruz. Türk Müziği asla yok olmaz, bunun için uğraşılsa da mümkün değil elbette! Alaturka Records’a başlarken kendimizi, müzik geçmişimizi sildik. Kendimizi bir kenara koyduk. Böylece ortaya sadece müzik çıktı; samimiyet halkımıza ulaştı. Solist çok önde olmasına rağmen, süslemelerle, yorumla herşey denetim altında ama bu denetim aynı zamanda kendi içinde müthiş bir özgürlüğe sahip; dünya standartlarındaki bütün müzikler gibi... Albüm kısa sürede tükendi. 22 Kasım’da ve 18 Aralık’ta Zorlu Center’daki konserlerinize katılım çok yüksekti. Gösterilen ilginin nedeni nedir? Birincisi samimiyet ve albüm içeriğinin bu topraklara ait olması. Biz Anadolu’nun gerçek müziğini yapıyoruz. Dinleyen herkes, kendisinden birşey buluyor. İkincisi müziğin öne Alaturka Records’un dinleyici kitlesi hakkında bilgi verir misiniz? Jazz dinleyicisinden pop müzik dinleyicisine, klasik batı müziği dinleyicine kadar geniş kesimlere hitap ediyoruz, onların beğenilerini alıyoruz. Yaş aralığımız oldukça kapsamlı. Bizi Türk müziğinin değerli şarkılarını, geçmişin tadı damaklarda kalan üslubu ile yorumlayıp, taş plakların hazzını günümüze taşıyan Alaturka Records grubu, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da iki önemli konserde geniş bir kitleye hitap etti. Siltaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri’yle hazır bulunup, desteklediği lansman konserinin ardından, grubun şefi Uğur Işık’la keyifli bir söyleşiye imza attık… Alaturka Records son zamanlarda oldukça ses getiren, önemli bir grup. Grup üyelerinin ortak özellikleri nedir? En büyük özellikleri yeniliklere açık olmaları. Hepsi çok değerli, ülkemizi yurtdışında deAralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 24 falarca en iyi şekilde temsil etmiş sanatçılar; gerçek sanatçılar. Buna rağmen kendilerini bir kenara koyabilmeleri çok önemli. Bir fikir için toplu hareket edebilmeleri, en güzeli kendilerinin en değerli malzemelerini sakınmadan ortaya koyabilmeleri. Bu bizim Yurtdışında Türk Müziği’ne gösterilen ilginin nedeni sizce nedir? Türk Müziği, Anadolu’nun Batı’ya hitap eden yüzü gibi duruyor. Yurtdışında yıllardır sayısız konser verdik. Müzik dinleyen, dinleme kültürüne sahip çok büyük kitleler var. Doğru müzikle karşılaştıkları zaman çok iyi geri dönüşler alıyoruz. Türk Müziği adı altında başka türlü müziklerle karşılaştıklarında, doğru olmadığını hemen farkediyorlar ve uzak durmaya başlıyorlar. Biliyorsunuz yüzyıllar önce yabancılar “Alaturka” demişler bizim müziğimize. Türk tarzı alaturka yüzyıllar önce büyük saygınlık kazanmış, hatta önemli bestekarlar bile bundan esinlenmiş biliyorsunuz. Hala Batı müzik dinleyicisi doğru ve iyi tarz ile karşılaştığında o saygıyı gösteriyor. Ama genel olarak beklentileri, bu toprakların kokusunu almak. Yurtdışında nerelerde, hangi salonlarda konser verdiniz? New York Lincoln Center, Viyana Opera Salonu, UNESCO Konser Salonu, Tropen Theater, Konsert Gebau, Berlin Flarmoni gibi önemli salonlarda konserler verdik. Türkiye’de de bizim için değerli bir sahne olan Zorlu PSM’de 22 Kasım ve 18 Aralık tarihlerinde konserlerimiz oldu. camiada pek rastlanan bir durum değildir. Bizim ortak noktamız cinsiyetimiz, yaşımız, musikideki branşlarımız değil! Farklı yaşlardan hanım- erkek ses ve saz sanatkarları bambaşka müzik kulvarlarından gelerek, Alaturka Records ruhu etrafında birleştiler. en çok sevindiren ise, çocukların ve gençlerin ilgisini çekiyor olmamız. Bu, müziğimiz için bir hayli önemli. Ama tabii halkın tamamını yakalamak diye bir şey mümkün değil; öyle bir iddiamız da yok! Bundan sonrası için Alaturka Records’un yolculuğu nasıl olacak? Alaturka Records gurubunun 22 Kasım 2014 tarihinde Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşen konserine, Siltaş da yönetici kadrosuyla katılarak sanata destek verdiğini bir kez daha göstermiş oldu. Siltaş Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Keçici, konser öncesi grubun şefi Uğur Işık’la keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Alaturka Records ruhunun her kıdem derecesinden yeni kalıtımlarla ciddi birikimler oluşturup, bu birikimin hem bugünün insanına hem de geleceğe aktarılmasıyla devamlı büyüyeceğine inanıyoruz… Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 25 Spor İş dünyasında başarının sırrı: Eskrim sporu. Hatta dünyada 70 yaş üstü düzenlenen turnuvaları bile mevcut. Eskrimle insan, hayat boyu sürecek bir yaşam konforu kazanabilir… İş dünyasından pekçok insanın da bu spora ilgi gösterdiğini biliyoruz. Eskrimin iş hayatına etkisi nedir? Eskrim sporunun dünyadaki gelişimi nasıldır? Temel eskrim, Fransa’da gelişip, İtalya’da yaygonlaşmış bir spor. Bugün dünya üzerinde Fransız, İtalyan, Rus, Alman, Macar ekolleri olmak üzere farklı ekoller sözkonusu. Hatta diyebiliriz ki, eski Sovyetler Birliği’nin olduğu tüm coğrafyada, Çin’de, hatta Japonya’da dahi yaygın bir spor. Eskrim aynı zamanda aristokrat bir spor olarak biliniyor. Türklerin eskrimle tanışması nasıl olmuş? Mesleki yaşamda öne çıkmanızı sağlayacak özellikler kazanmak istiyorsanız, sizi “aristokratların sporu” olarak da bilinen eskrimle tanıştırmak istiyoruz. Analiz yeteneğinden doğru zamanlamaya kadar pekçok artı özelliği hayatınıza katmanıza olanak sağlayacak olan eskrim hakkında ilgi çekici detaylar sizi bekliyor… Kökeni silahın icat olmasına dayanan çok eski bir savunma sporu olan eskrim, yüzyıllarca Avrupa’da aristokratlar tarafından ilgi görmüş. Özellikle soylular arasında “şerefi korumaya” yönelik olarak gerçekleştirilen düellolarda da eskrime sıklıkla başvurulmuş. Türklerin yaşamına futboldan dahi önce giren bir spor olan eskrim, her ne kadar önceleri tamamen küçük bir elit kitle tarafından icra edilse de, günümüzde çok daha yaygın. Özellikle konsantrasyon sağlamlığı, hızlı düşünüp karar Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 26 verebilme, analitik düşünceyi artırma gibi özellikleri sayesinde bugün iş dünyasından pekçok kişi eskrim sporuyla ilgilenip, kariyerine pozitif etki sağlamaya çalışıyor. İyi bir yöneticide olması gereken özelliklere sahip olma imkanı vermesi de bu sporun tercih edilirliğini artırıyor. Biz de eskrim sporu hakkında detaylı bilgi almak için, Kadıköy’deki Eskrim Okulu’nun kurucusu ve antrenörü Ateş Yaylıoğlu’yla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik… Osmanlı’nın son dönemlerinde bizim topraklarımıza gelen İtalyan askerler, yanlarında bu sporu da getirmişler. Özellikle subaylarlarımızla yaptıkları karşılaşmalardan bizimkiler galip çıkınca, bu durum dönemin padişahının çok hoşuna gitmiş ve Harp Okulu’nda eskrim sporunun yapılması için icazet vermiş. İlerleyen zamanlarda BJK (Beşiktaş Jimnastik Klübü) kurulduğunda dahi burada futboldan önce sadece üç spor yapılabiliyordu. Bunlardan ikisi boks ve jimnastik, üçüncüsü ise eskrim. Yani eskrim futboldan önce Türkler’in yaşamına girmiş bir spor. Fakat bu spor daha çok askerlerin tekelinde kalıyor, fazla gelişemiyor. Malum eskrim aynı zamanda bir savunma sporu çünkü. Dikkatin hat safhada olması gerektiği için, özellikle savaş pilotlarının eğitiminde kullanılıyor. Ülkemizde Eskrim Federasyonu kurulduktan sonra, sporun gelişimi de başlıyor. Hatta ilk olimpiyat maceramızda bile eskrim sporu ile yarışıyoruz. Eskrim yapmak bize ne gibi artılar katıyor? Tüm sporlar içerisinde en fazla enerji gerektiren iki spor var. Bunlardan biri Formula1, diğeri de eskrim. Burada, fiziksel aktivitenin yanı sıra beyinsel olarak harcanan enerjiden de söz ediyoruz. Bir kere çok dikkatli olmalısınız. Konsantrasyonunuzun tam olması gerekiyor. Zaten eskrim bütün dillerde “savunma” anlamına geliyor. Esneklik, hızlı karar verebilme gücü de bu spor sayesinde gelişiyor. Duruş bozukluğu için doktorlar eskrimi özellikle öneriyor. Öyle ki sırf bu sebeple konservatuarlarda eskrim dersi var. Bu spor aynı zamanda kalp dostu diyebiliriz… Eskrim de tıpkı satranç gibi zihinsel ilerleyen bir spor. Yani bir sonraki hamlenizi mutlaka kurgulayarak gerçekleştirmelisiniz. Bütün hamleleri ve karşı hamleleri bilmeniz, rakibinizi atlatmanız gerekiyor. Aynı zamanda analitik düşünmek şart! Hızlı düşünüp, hızlı karar verebilme; tüm bunlar eskrimin kişiye kattıkları. Dolayısıyla iyi bir yöneticinin gerçekte sahip olması gereken özelliklere eskrim sayesinde ulayabilirsiniz. Tüm bu sebeplerden dolayı şirket çalışanları ve şirket yöneticileri eskrimle ilgilenmeyi tercih ediyor. Hangi yaş aralığı için bu spor uygundur? Her yaştan insan eskrim yapabilir. Zaten dilediğiniz zaman bu spora başlamak mümkün. Eskrim aynı zamanda dünyanın en güvenli Ateş Yaylıoğlu kimdir? Ateş Yaylıoğlu’nun sporcu geçmişi dağcılığa dayanıyor. İş yaşamında ise üst düzey yöneticilik yapmış. Fakat eskrimle tanıştıktan, bunun eğitimini aldıktan sonra, kendini bu spora öylesine kaptırıyor ki, kariyerini ve yaşam kurgusunu eskrime göre düzenliyor. Eskrime karşı tarifsiz bir sevgi duyması sebebiyle hem eskrim okulu açıyor hem de eskrim malzemelerini ülkemize getirip, okulunun altındaki mağazasında satışını gerçekleştiriyor. koruyucusu olan kılıçla, rakibin belden yukarısına hamleler yapılarak sayı kazanılıyor. Hem dürtme hem vurma sayı kazandırıyor. Epe de tamamen düello kuralları geçerli yani herhangi bir sınırlama mevcut değil. Aynı anda yapılan vuruşlar iki tarafa da sayı kazandırıyor. Flore ise sadece vucudun hedef alanı olduğu eskrim biçimi ve silahının ucundaki yaylı noktanın rakibin gövdesine bastırılmasıyla sayı kazanılıyor. Atak üstünlüğü galibiyete götüren kriter olarak kabul ediliyor. Özel giysiler gerekiyor Eskrim üç branşta yapılıyor Eskrimde kılıç, epe ve flore olmak üzere üç branş var. Aslında bu farklılık, sporun icra edilmesi sırasında kullanılan silahlardan kaynaklanıyor. Birincisinde, yarı yuvarlak bir Eskrim için bazı özel giysiler kullanmanız gerekiyor. Tel kafesten bir maske, koruyucu bir yelek, sağlam keten ya da branda bezinden bir ceket ve yumuşak eldivenler giyiliyor. Bu giysiler, eskrimciyi yaralanmalardan koruyor. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 27 Sağlık ŞİFALI İÇECEKLERLE SAĞLIKLI BİR KIŞ Mevsim geçişlerinde soğuk algınlığı, grip en sık rastlanan şikayetlerin başında geliyor. Halsizlik, yorgunluk hissi de cabası! M-Onep Klinikleri Beslenme Uzmanı Banu Eroğuz Demirözü, şifalı içeceklerin gücünden yararlanarak bugünlerde kendimizi daha iyi hissetmenin yollarını anlattı… bilir. Bu sebeple dikkatli tüketilmelidir. Ihlamur: Göğsü yumuşatıcı ve balgam söktürücü özellikleri ile soğuk günlerin vazgeçilmez içecekleri arasında bulunuyor. Ayrıca hazmı kolaylaştırıcı etkisi de var. 1 tatlı kaşığı bal ile içildiğinde mideyi rahatlatır. Bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine de yardımcı olarak soğuk algınlığı ve gribe karşı koruyucu etki gösterir. Kuşburnu: Yüksek oranda C vitamini içeren kuşburnu, kanı sulandırıcı etkisinin yanı sıra bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine de yardımcı olarak soğuk algınlığı ve gribe karşı koruyucu etki gösterir. Adaçayı: Adaçayı kuvvetli bir antioksidandır. Antioksidan özeliği ile bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara yakalanma ihtimaAralık 2014 / Sayı 2 / 28 lini azaltır (vücutta oluşan ve biriken zararlı maddeleri atarak, hücrelere zarar vermeyecek hale getiren sisteme “antoksidan sistem”, bu sisteminin çalışmasını sağlayan maddelere ise “antioksidan maddeler” denmektedir). Yemek sonrası içildiğinde hazmı kolaylaştırır. Ancak bileşiminde bulunan bazı aromatik maddeler yüksek dozlarda alınırsa zehirli ola- Çay: Son yıllarda çayın sağlık üzerine etkilerine yönelik araştırmalarda çayda bulunan polifenoller ve flavonoidlerin, hücrelerle dokulardaki oksidasyonu engelleyici antioksidan etkileri tespit edilmiştir. Günlük 6 fincana kadar çay tüketiminin 1 hafta içinde kan antioksidan kapasitesinde artış sağladığı gözlenmiştir. Ayrıca içerdiği kateşinlerin metabolizmayı hızlandırarak kilo kontrolüne yardımcı olduğu düşünülmektedir. Ancak çayın bu faydalarının yanı sıra özellikle demir emilimini azaltıcı (çay limonlu içilirse bu etki azalır) ve kalp ritmini bozucu etkilerinden dolayı günde 3-4 fincandan fazla içilmemesi önerilmektedir. rolü sağlamak amacıyla tam yağlı süt yerine düşük yağlı veya yağsız sütler tercih edilebilir. Kahve: İçerdiği kafeinin santral sinir sistemini uyarıcı etkisi vardır. Kafeinin etkileri kişiden kişiye farklılık göstermekle beraber en sık rastlananlar kalpte ritim bozukluğu ve çarpıntı, hipertansiyon, kansızlık ve mide rahatsızlıklarının artmasıdır. Uyanık kalmak ve yorgunluğu azaltmak amacıyla biraz fazla tüketilmesi alışkanlık yapabilmektedir. Ayrıca kafein az miktarda kalsiyum kaybına da neden olmaktadır. Bu sebeple kahveyi latte veya capuccino şeklinde sütlü olarak içmek, kalsiyum takviyesine yardımcı olacaktır. Kilo kont- Kakao: Çok eski dönemlerden itibaren uyarıcı etkisi sebebiyle konsantrasyonu artırdığı bilinen kakaonun başka faydaları da bulunmaktadır. Nottingham Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, kuvvetli bir antioksidan olan ve kakao çekirdeğinde bulunan flavanolün, beyne daha fazla oksijen gitmesini sağladığını göstermiştir. Ayrıca kakaonun, LDL kolesterolün oksidasyonunu önleyerek damar hastalıkları riskini azalttığını gösteren çalışmalar da vardır. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından Panama’da kakaonun doğal biçimini tüketen Kızılderili kabileleri üzerinde yapılan incelemelerde, araştırmaları destekleyen bulgular tespit edilmiştir. Uzmanlar bu noktada, kakaonun yüksek oranda yağ ve şekerle alınmaması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Aztek kabilelerinden günümüze ulaşan, konsantrasyonu artıran, metabolizmayı hızlandıran ve enerji yakımını çoğaltan kakaolu içecek tarifi Banu Eroğuz Demirözü’nden: Baharatlı kakao 2 kişilik Malzemeler 2 su bardağı yağsız süt 1 çorba kaşığı esmer şeker 1 çorba kaşığı bal 1 tatlı kaşığı küçük küçük kesilmiş taze zencefil 1 tatlı kaşığı karanfil (5-6 adet) 1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber 1/4 su bardağı şekersiz kakao 1 tatlı kaşığı vanilya Hazırlanışı Büyük bir cezveye süt, şeker, bal, zencefil, karanfil ve kırmızıbiberi koyun. Orta kısıklıktaki ocakta ısıtmaya başlayın ve kaynamaya başlayınca altını kısın. 3 dakika kadar kaynatın ve ocaktan alın. Tel süzgeçten süzün, kakao ve vanilyayı ilave ederek köpürünceye kadar karıştırın. Isıtılmış fincanlarda servis yapın. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 29 Dekorasyon www.beserler.com.tr Yönetici odalarına Eğitim ve ofis mobilyası alanında Türkiye’nin öncü markalarından olan Beşgen, yönetici ofisleri için özel olarak tasarlanan Rotto Pride masa ve Rotto Workstations ile yönetici odalarına hareket katıyor. Kişilik sahibi ve fonksiyonel oluşuyla dikkat çeken Rotto koleksiyonu, enerjik tasarımıyla monoton iş hayatını renklendiriyor. Gününün büyük çoğunluğunu ofiste geçiren yöneticiler için özel olarak tasarlanan Rotto koleksiyonunda, ürünlerin fonksiyonel nitelikleri ile birlikte bir ofisin ihtiyaç duyduğu tüm detaylar, dinamik formlarla destekleniyor. Duvarlarınıza renk katın Üretimde süreklilik “Ahşaba Değer Katıyoruz” sloganıyla mobilya boyası ve vernik üretiminde faaliyet gösteren Genç, sahip olduğu “tinting teknolojisi” ile sınırsız renk seçeneği sunuyor. Doğanın tüm renklerini seçebilme özgürlüğü tanıyan tinting teknolojisi, mobilyada alışılmışın dışında uygulamalar ile fark yaratmayı mümkün kılıyor. Bu teknolojisi sayesinde istenilen rengin kodu makinaya girilerek 10 dakika gibi kısa bir sürede hazırlanıyor. Her boyutta üretilen baz boyaya kolaylıkla uygulanabilen sistem, sahip olduğu renk kodlama özelliği ile elde edilen rengi hafızasında tutarak, yıllar sonra bile kusursuz bir şekilde yeniden hazırlayabiliyor. Böylece üretimde süreklilik sağlanabiliyor. Linens duvar kağıtları her zevke hitap eden zengin ürün çeşitliliği ile evinizin havasını değiştirme fırsatı sunuyor. Perdeleriniz ve mobilyalarınız ile rahatlıkla kombinleyebileceğiniz, su bazlı ve antibakteriyel özelliğe sahip duvar kağıtları ile yaşam alanlarınızı daha renkli hale getirmek mümkün. Silinebilirlik özelliğine sahip, damask ve floral desenlerin ağırlıklı olduğu Domus Parati&Limonta, geometrik desenler ile estetik çizgilerin buluştuğu Hookedonwalls ve doğal doku görünümlü romantik ve country tarzı Wall Fashion, Linens’te bulabileceğiniz diğer duvar kağıtları arasında yer alıyor. Aralık 2014 / Sayı 2 / Sayfa 30 Hem işte hem evde Aileniz ve de konuklarınız için hem Mezopotamya topraklarından hem de Babil tarihinden esinlenerek Faruk Malhan tarafından tasarlanan Babil ailesi üyesi Serdiyar kanepe ile ‘buluşma’ kavramı bir kez daha anlam kazanıyor. Geçmişten gelen estetik detaylar günümüz modernizmiyle Babil serisinde ve bu ailenin üyesi Serdiyar kanepede buluşuyor. Babil Serdiyar kanepenin yüksek sırtı sizi sarıp sarmalayıp, size ve konuklarınıza özel bir konfor yaşatıyor. Ayak detaylarını, kol kısımlarında tekrarlıyor olması estetik detaylarından sadece biri. Üstelik son derece fonksiyonel… www.koleksiyon.com.tr