YURTDIŞI EĞİTİM SERİSİ V ARAŞ.GÖR. GÖKÇE BAŞBUĞ

Transkript

YURTDIŞI EĞİTİM SERİSİ V ARAŞ.GÖR. GÖKÇE BAŞBUĞ
YURTDIŞI EĞİTİM SERİSİ V
ARAŞ.GÖR. GÖKÇE BAŞBUĞ
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ
Psikoloji bölümü araştırma görevlisiyim, ben kendim de doktoraya başvurdum ve bu
süreçlerden geçtim, bu sınavları aldım. Bu yüzden bunları paylaşmak istedim. Şimdi Kuzey
Amerika derken, hem Amerika Birleşik Devletleri’ni hem Kanada’yı kastediyorum. Çünkü
her ikisinde de doktora başvuru süreçleri aşağı yukarı aynı. Oralarda yüksek lisans ve doktora
yapmanın önemli olduğuna inanıyor, ülkemiz ve ülkemizin insan kapasitesi için önemli
olduğunu düşünüyorum. Amerika ve Kanada bizden 10-15 sene önde gidiyor, bu gün. Kendi
alanımdan örnek vereyim; incelediğimiz, araştırdığımız bir konu, bundan 10-15 sene önce
Amerika’da araştırılmış, onların, bu gün araştırdığı konuyu belki biz 10-15 sene gündemimize
alacağız. Kuşkusuz ülkemizde de çok iyi yüksek lisans ve doktora programları var ama sınırlı
sayıda, az sayıda, iyi okullar problemi var. Oralara gidip, doktora eğitimi aldıktan sonra,
alanda iyi bir akademisyen olarak ya da iyi bir uygulamacı olarak yetişmemizin önemli
olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden (bölümde öğrenci danışmanlığı da yapıyorum aynı
zamanda), soran öğrencilere, her zaman ilk tercihiniz yurt dışı olsun, yurt dışını bir deneyin
diye öneriyorum.
Şimdi özellikle, oralarda doktoraya başvurma sürecinden söz edeceğim. Artık yüksek lisans
ile doktora başvuruları biraz farklı. Ben doktoraya başvurduğum için, bu konuda daha fazla
deneyimim var. Bunları paylaşacağım sizinle.
Genellikle güz döneminde öğrenci kabul ediyorlar, doktora programları, bahar döneminde de
kabul edenler var ama çok sınırlı sayıda. Amerika’daki doktora programlarının % 90-95 güz
döneminde öğrenci kabul ediyor ve başvurular, 1 aralık ile 1 şubat tarihleri arasında
değişiyor. Başvuru tarihi, 15 kasım ya da 15 şubat olanlar da var ama genel olarak
programların %90 bu zaman aralığında başvuru kabul ediyor. Orada iyi bir doktora
programına kabul edilebilmeniz için, disiplinli ve planlı bir başvuru süreci geçirmeniz gerekir.
Çünkü kolay değil, yani buralarda doktora programı dediğimiz zaman sınırlı sayıda öğrenci
alıyor. Özellikle iyi araştırma üniversitelerinin doktora programları, 3 ila 5 arasında öğrenci
alıyor ve bunların yarısı yabancı öğrenci oluyor. İyi bir okulda, iyi bir doktora programı, bir
elin parmaklarını geçmeyecek şekilde yabancı öğrenci alıyor ve buralara dünyanın her
yerinden başarılı öğrenciler başvuruyor. Kanada’dan, Kore’den, Çin’den, Avrupa’dan yani
dünyanın her yerinden başarılı öğrenciler var ve bu başarılı öğrenciler arasından sıyrılıp kabul
alabilmek için ciddi bir hazırlık süreci geçirmek gerekiyor. Kuşkusuz, doktora programına
başvurduğunuzda, senelerce yaptığınız bir birikiminiz var, lisans eğitimi boyunca oluşan bir
birikim. Haziranda başlayarak İngilizce’ yi öğrenemezsiniz ya da doktora programına
başvururken lisans not ortalamanız da çok önemli yani haziranda bu işe başlamanız bir şey
ifade etmez ama yazın başından başlayarak, başvuracağınız doktora programının sınavına,
sınav tekniklerine yoğun, planlı bir hazırlanma süreci doktora programından kabul almanızı
sağlayabilir. Mesela şöyle bir başvuru takvimi yapabiliriz; Haziran, temmuz ve ağustos
aylarında yani yaz döneminde, TOEFL ve GRE sınavlarına hazırlanma, burada esas olan GRE
sınavıdır. Çünkü: GRE’ ye hazırlandığınız oranda TOEFL’ a da hazırlanmış oluyorsunuz.
TOEFL, GRE’ ye göre nispeten daha kolay diyebileceğimiz, daha yüksek bir puanı, biraz
rahat alabileceğiniz bir sınav ama GRE öyle değil. GRI’ ye ciddi bir şekilde hazırlanmanız
gerekiyor ve GRE hazırlığınız TOEFL sınavına da hazırlanmanızı da sağlıyor. GRE’ deki
kelime ezberlemeniz, kelime hazinenizi zenginleştirmeniz, TOEFL sınavına da yansıyor. Yaz
döneminde bunlara hazırlandıktan sonra, eylül ayında bu sınavlara girilip ekim ayında da
programların araştırılması ve hangi programlara başvurulacağına karar verilmelidir. Kuşkusuz
öncesinde de programlara yönelik bilginiz olması gerekir ki “evet ben doktoraya başvurayım,
şu hocayla çalışayım, şu hocaya gideyim” diye karar vermek için; öncesinde de bilginizin
olması gerekmektedir. Ama spesifik olarak programların o dönem, mesela 2011-2012 dönemi
için öğrenci kabul edip etmediği, hangi alanlara yönelik öğrenci kabul ettikler, ayrıca özel
koşullar koyup, koymadıkları gibi şeylere bakıp, hangi programlara başvuracağınıza karar
verebilirsiniz ekim ayında. Aynı zamanda hocalarınızdan referans mektubu istemeniz
gerekiyor. Çünkü son başvuru tarihleri genel olarak aralık-ocak olduğu için hocalardan en az
bir ay ya da iki ay öncesinden referans mektubu istemelisiniz ki hocalarınıza, iyi bir referans
mektubu hazırlayabilmeleri için zaman tanımanız gerekir. Son anda gönderdiğiniz mektup,
hocanın hızlıca yazdığı, çalakalem bir mektup olabilir ki referans mektupları da başvuru
sürecinde önemli bir unsurdur. Bu yüzden en az bir ay önceden, hocanızdan referans mektubu
istemeniz iyi olacaktır. Kasım ayında başvuru paketinin gönderilmesi diyoruz ve şubat- marta
doğru, genelde martın ortasına doğru, okullar sonuçlarını açıklarlar. Size de mayısın ortasına
doğru, bir düşünme süresi verirler ve umarım o aylarda güzel haberler de gelir.
Okul seçerken, başvuru yapacağınız programı seçerken, çok faktörü göz önünde
bulundurmanız gerekiyor. Programdaki hocaların kalitesi çok önemli, yani sonuçta Amerika
ya da Kanada’ya gidiyorsunuz ve kendinizi o alanda iyi bir şekilde geliştirmek için
gidiyorsunuz. İster akademik olarak düşünün, ister uygulamacı olarak düşünün, bu noktada, o
programdaki hocaların kalitesi çok önemlidir. Şimdi, mesela; bazı okullar vardır, isim
yapmıştır ama kan kaybetmiştir. İyi hocalarını başka okullara kaptırmıştır ve akademik
kadrosu zayıf düşmüştür, son birkaç yılda. Bazen de adını duymadığımız okullar vardır ama
çok iyi hocaları vardır ve hocaların kalitesi gerçekten önemlidir, bunu da anlamanın kriteri
hocaların yayın performansıdır. Hem yayın sayıları ve daha önemlisi nerelerde yayın
yaptıkları. Yani Amerika ve Kanada’da bir hocanın performansını ölçmek için onların kendi
kurdukları konseyde de bunu baz alırlar. Hangi dergilerde yayın yapıyor, mesela; benim
alanım olan, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi alanında, 2-3 tane temel dergi vardır. Yani bu 2-3
dergiye girebiliyorsanız, iyi hocasınız demektir. En az bir makalenizin o dergilerde (Top
Journal) yayınlanması önemlidir ve makale ret oranlarının çok yüksel olduğu dergilerdir
bunlar. Ama 3. Sınıf dergilerde onlarca makalenizin olması çok da önemli değildir. O yüzden
hocaları araştırmak, bölümlerin-programların web sayfalarına girip, onların yayınlarına
bakmak, nerelerde yayın yaptıklarına bakmak önemlidir.
Diğer önemli bir husus, mezunlarının iş bulma oranlarıdır. Bu da önemlidir. Mesela bazı
okulların piyasada adları oluyor, mesela bizim ülkemizde belli alanlarda belli okullar
önemlidir. Amerika’da da bazı eyaletlerde, belli okullar önemlidir. O yüzden mezunlarının iş
bulma oranları, zaten programların web sayfalarında bunu verirler, nerelerde iş bulduğu, hatta
özellikle akademi yönelimli programlar, yani mezunlarını üniversitelerde hoca olmaya
yönlendiren programlar ( bunlara araştırma yönelimli doktora programları diyoruz), bunlar tek
tek mezunlarının hangi üniversitelere gittiklerini bile verir. Yani kendi itibarlarını göstermek
için. Bunlara bakmak önemlidir. Yabancı öğrenci alım politikalarına bakmak önemlidir. Bazı
okullar muhafazakardır, çok fazla yabancı öğrenci almazlar, Amerikalı öğrencileri alırlar.
Kimi okullar yabancı öğrenci ağırlıklı alırlar, çok ilginçtir; bazı programları görürsünüz
öğrencilerinin çoğu Koreli, Çinli ya da Türk’tür. Öyle bir gelenek oluşmuştur o programda,
zamanında bir tane Türk öğrenci almışlardır, çok memnun kalmışlardır ve bir daha Türk
almışlardır, ondan da memnun kalmışlardır. Mesela benim gittiğim okulda, hep Koreli
öğrenciler vardı, çünkü Koreliler’ in performansından memnun kalmışlardı ve Koreli almaya
devam ediyorlardı. Bu yabancı öğrenci alım politikaları önemli, baktığınız zaman bir okulun
son birkaç sende hiç yabancı öğrenci almadığını görürseniz oraya başvurmazsınız,
başvurabilirsiniz tabi ama şansınızın az olduğunu düşünmek gerekiyor.
Okulun bulunduğu kentin sosyo-ekonomik durumu da önemli, orda geçinebilecek misiniz?
Amerika ve Kanada’da doktora programına kabul edilen öğrenciler, genelde burslu olarak
kabul edilirler. Özellikle, benim bilgi alanım, araştırma yönelimli doktora programı olduğu
için; onlardan bahsediyorum. Bu doktora programlarına kabul edildiğinizde, hem okula ücret
ödemezsiniz hem de bölümde hocaların araştırmalarında görev alarak, hocaların
araştırmalarında çalışarak maaş alırsınız. Bu da ortalama 1500 Dolar civarındadır. Amerika ve
Kanada’da bu civardadır. Haftada 10 saat- 20 saat çalışma karşılığında bu parayı alırsınız.
Şimdi bu para, kimi eyaletlerde iyi bir paradır ama kiranın 600-700 Dolar olduğu, özellikle
doğu kıyısında veya güneyde geçiminizi sağlamaz. O yüzden ailenizin sizi desteklemesi
gerekir. Bu yüzden, okulun önerdiği mali pakete bakmak ve o mali paketin o şehirde
yaşamanın ekonomik ihtiyaçlarını karşılayıp, karşılamadığına bakmak önemlidir. Mesela kimi
eyaletlerde yabancı ya da göçmen oranı yüksektir, buralarda kendinizi daha rahat
hissedersiniz. Bunlara bakmak önemli olabilir. Kimi eyaletler, mesela Kuzey-Batı dediğimiz
yerler çok soğuktur. Amerika’nın bazı eyaletleri; Minesota, Michigan vs. bunlar çok soğuk
olur. Kanada’dan daha soğuktur, mesela soğuğa duyarlıysanız oraya başvurmanız pek iyi bir
şey değildir. O yüzden bunlara da dikkat etmek önemlidir.
Başvuru aşamasına geldiğimiz zaman, bu gün okulların çoğu, internet üzerinden başvuru
alıyor. Okulun web sitesine giriyorsunuz, oradan bir hesap açıyorsunuz, gerekli formları
dolduruyorsunuz ve istenen belgeleri de o sisteme yüklüyorsunuz. Mesela; transkript istiyor,
transkriptinizi tarıyorsunuz, PDF olarak sisteme yüklüyorsunuz ya da CV’ nizi istiyor, CV’
nizi taratıp sisteme yüklüyorsunuz. Çoğunluğu, özellikle iyi okullar, böyle internet üzerinden
başvuru alıyor. Ama hala kağıt belgelerle başvuru alanlar da var, bunları da postalamanız
gerekiyor. İinternet üzerinden başvuru alanlar sizi yönlendiriyorlar, kararlarını veriyorlar,
kabul ettik diyorlar. O aşamadan sonra transkriptin orijinalini göndermeniz gerekiyor zaten.
Ama bu günlerde çoğunluk internet üzerinden alıyor.
Başvuru paketinde neler olması gerekiyor? Genel olarak okulların %90-95’ inin istediği
şeyleri buraya yazdım. Bunun dışında bazı okulların, spesifik olarak istediği şeyler olabilir.
Özellikle, bazı işletme okulları GMAT puanı da istiyorlar. GMAT ya da GRE istiyorlar. Ama
genel olarak Amerika’da doktoraya başvururken, GRE puanı isteniyor. Onun dışında TOEFL.
Niyet mektubu yazmanız gerekiyor, transkriptiniz isteniyor, lisans ve yüksek lisans
transkriptleriniz ve örnek araştırma yazısı, yani özellikle araştırma yönelimli bir doktora
programına başvuruyorsanız, herhangi bir konferansta bir bilgi sunmuşsanız o ya da herhangi
bir dergide makaleniz yayınlanmışsa o veya üzerinde hala çalıştığınız, bir yere
göndermediğiniz bir araştırma makalesi de olabilir. CV’ niz ve referans mektubunuz istenir
GRI sınavına baktığımız zaman bilgisayar ortamında yapılan bir sınavdır bu. Sözel, Sayısal ve
Analitik Yazma denilen üç bölümden oluşan bir sınavdır. Bizdeki ALES’ e denk gelen, tabi
onun İngilizcesi. Amerikalılar’ ın da zorlandığı, kolay olmayan bir sınav bu. Özellikle sözel
bölümde, yüksek puan almanın çok kolay olmadığı bir sınav. Sayısal puandan iyi bir puan
alabilirsiniz eğer iyi bir matematik alt yapınız varsa. ALES’ in dışında bir de analitik yazma
denilen bir bölüm var, bu bilgisayar ortamında yapılıyor. İstanbul’da, Bakırköy’de, Bilge
Adamda yapılıyor bu. İstanbul’da sadece bir merkezde yapılıyor. Ets.org sitesine girip,
oradan kayıt olmanız gerekiyor, kredi kartıyla online olarak sisteme girip kayıt olabilirsiniz ya
da telefonla kayıt olabilirsiniz. Bu sınavın ücreti 180 Dolar civarındadır. Size belli bir gün,
belli bir saatte randevu veriliyor, o gün ve saatte gidip, sınava giriyorsunuz. Bilgisayar
laboratuarında yapılıyor, sağınızda, solunuzda paravanlar oluyor, aynı anda başkaları da
sınava girebiliyor ama tabi onlarla kesinlikle iletişim imkanınız yok. Sınava girerken
üzerinizdeki metal eşyalar, saat vs her şeyi çıkartıyorsunuz, öyle sınava giriyorsunuz. Kağıt
kalem vs yasak, kendileri veriyor. Sözel kısma baktığınız zaman, sözel akıl yürütme olarak
biliniyor. 30 soru içeriyor ve 30 dakika süre veriliyor. Bu bölüm, okuduğunu anlama ve sözel
akıl yürütme becerisini ölçen, çoktan seçmeli sorular seçiyor. Tema olarak üç yeteneği
seçiyor, yazılı materyali, alan seçme –değerlendirme ve buradan elde edilen bilgiyi
sentezleme, cümle parçaları arasındaki ilişkiyi analiz edebilme, kelimelerle kavramlar
arasındaki ilişkiyi tanıma. Örnek sorular da göstereceğim birazdan. GRE sınavında sizin
performansınıza göre, soruların zorluğu ve alacağınız puanın yüksekliği değişiyor. Yani şimdi
ilk başta sınava girdiğiniz zaman bilgisayar size, o sınava giren ortalama bir öğrencinin
çözebileceği bir soru gönderiyor. Eğer siz o soruyu çözemezseniz, ondan daha kolay bir soru
gönderiyor ve o sorunun puanı daha düşük oluyor, onu da çözemezseniz ondan daha düşük bir
soru gönderiyor ve onun da puanı daha düşük oluyor. Ama o ilk soruyu çözdüğünüz zaman,
sonra gelen soru daha zor ve puanı daha yüksek oluyor. Yani sizin seviyenizi ayarlıyor,
tartarak sürekli. Soruyu bildikçe, daha zor soru göndererek daha yüksek puan almanızı
sağlıyor. Ama bilemedikçe daha kolay soru ve daha düşük puanlı sorular gönderiyor. Bundan
dolayı şu söylenir her zaman; İlk sorular çok önemli, mesela ilk soru GRE’ de gelecek ilk 10
soruyu, doğru yapabildiğimiz oranda belli bir dilime giriyorsunuz ve o dilimden aşağı düşmek
biraz daha zor oluyor. O yüzden ilk başta belli bir dilime girmek, yani belli zorlukta soruların
sorulduğu ve puanlarının yüksek olduğu soruların sorulduğu ve belli bir dilime girmek için ilk
soruların, doğru olarak çözülmesi önemli oluyor. Şimdi sözel bölümden iyi bir puan
alabilmek için iyi bir kelime hazinesine sahip olmak gerekiyor. GRE’ nin kelime listesi var,
karşılaştınız mı bilmiyorum. Bu 3.500-4.000 kelime civarında, bir kelime listesidir ve bu
kelimeler, İngilizce’ si iyi olan Türk ün karşılaşacağı kemleler olmak bir yana Amerikalılar’
ın bile bilmediği kelimeler. Mesela Amerikalı arkadaşlara gösteriyorum kelimeyi,
hayatlarında görmediği kelimeler var. Yani gündelik yaşamda çok kullanılmayan, özel olarak
bu sınav için seçilmiş kelimeler. 3.500-4.000 kelimelik bir liste, buna internetten
ulaşabilirsiniz ve bu kelime listesini ezberlemeniz gerekiyor. Sınav performansınızı
belirleyecektir. İşte o yüzden, 3 ay öncesinden hazırlanmanız geerkiyor, yani İngilizceniz çok
iyi olabilir, ilkokuldan beri İngilizce biliyor olabilirsiniz, işte KPDS’ den ÜDS’ den çok
yüksek puanlar almış olabilirsiniz ama bu kelime listesini ezberlemediğiniz sürece GRE’ den,
GRE’ nin sözel kısmından iyi bir puan almak çok mümkün değil. O yüzden haziranın başında,
3 aya yayılan bir süreçte bu kelime listesini ezberlemek mümkün. Çeşitli çalışma teknikleri
öneriliyor, internette TOEFL, GRE ile ilgili birçok site ve forum var, onları takip etme,
kelime kartlarıyla çalışma, kelimeleri okuyup kaydetme ve daha sonra dinleme vs. Yani bu
3.500 kelimelik listeyi ezberlemek, önemli oluyor. GRE’ ye dair efsaneler de çok geziyor bu
forumlarda, zaten incelerseniz görürsünüz. Mesela şu soruluyor; Ne girdiğim doktora
programında ne de mezun olduktan sonra işimi yaparken, aslında hiç kullanmayacağım
kelimeleri niye bana ezberletiyorlar? Bunun, şunun için olduğu düşünülüyor; Şimdi bu kelime
listesini ezberlemek için; Kişinin disiplinli, planlı, programlı çalışması gerekiyor. Bu çok
kolay bir şey değil. Bir kere, hafızasının geniş olması gerekiyor, bir de sıkı ve planlı bir
çalışma ortaya koyabilmesi gerekiyor. Şöyle düşünülüyor; Bu kelime listesini ezberlemek için
bu disiplini gösteren insan, doktora programında da disiplinli, plan ve programlı çalışabilir.
Yani aslında sizin doktora programındaki performansınızı öngörmek için böyle bir şey
koyulduğuna dair bir efsane var. Gerçek neden bu olabilir, olmayabilir ama sonuçta bu kelime
listesinin ezberlenip sözel bölümden iyi bir puan alınması gerekiyor.
Üç tip soru var bu sözel bölümde.
Benzer kelimeler sorusu, benzer kelimeler şöyle; İki kelime veriliyor, bunlar arsındaki ilişki
aşağıdaki seçeneklerden hangisinde vardır? Örneğin; ” lawyer”, “courtium” da bulunur,
“gladyatör”, “arena”da bulunur. Yani aradaki ilişkinin, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde
bulunduğunu bulmanız gerekiyor.
Zıt kelimeler sorusu; Verilen kelimenin zıttı, aşağıdakilerden hangisidir gibi.
Cümle tamamlama sorusu; Bu boşluklara aşağıdaki kelime ikililerinden hangisi gelir?
Paragraf sorusu: Bir paragraf veriliyor ve bu paragrafa dair soruların yanıtlanması isteniyor.
TOEFL’da da paragraf veriliyor, orda da paragrafa dair soruların yanıtlanması isteniyor ama
buradaki epey zor. TOEFL’ da paragrafı okuduktan sonra belki bir daha paragrafa dönmenize
gerek kalmıyor ama burada pek mümkün değil, tekrar paragrafa dönmeniz gerekiyor. Sözel
bölümde bu şekilde 4 tip soru var. Benzer ve zıt kelime soruları puanların yüksek olduğu
sorular. İnsanların çok kolay yanıtlayamadıkları sorular. Çünkü sorular, o 3.500 kelimelik
listeden geliyor. Yani İngilizce’ si iyi olan birisi bu cümle tamamlama ve paragraf sorularını
yapabilir ama GRE kelimeleri ezberlemeden bu iki soru tipini yapması pek kolay değil.
GRE sayısalda; Temel matematik bilgisinin sorulduğu, aritmetik, cebir, geometri, data analizi,
grafik okuma sorularının sorulduğu bir bölüm. Bu, sayısal akıl yürütmeyi ölçmek için
tasarlanmış. Problem çözme yeteneklerini ölçüyor. Bu da 3 bölümden oluşuyor.
3 tip soru var; sayısal karşılaştırma, problem çözme ve veri yorumlama. Eğer iyi bir
matematik bilginiz varsa, burada iyi bir puan almanız mümkün. GRE puanı 200 ile 800
arasında oluyor. 800 almak imkansız değil, yapılabilir. İyi bir matematik bilginiz varsa,
özellikle fen kökenliler, mühendislik kökenliler yüksek puan alıyorlar. Ama burada önemli
olan, sınavdan önce mümkün olduğu kadar soru çözmek ve eğer matematiği ortaokul ve
lisede İngilizce okumadıysanız, belli matematiksel terimlerin İngilizce’ sini öğrenmek.
Mesela; çap, çemberin çevresi vs. bunları öğrendikten sonra iyi bir matematik temeliniz de
varsa ful yapabilirsiniz sayısalı. Bazı bölümler için sayısal puan önemli oluyor ama çoğu
bölüm için, sözel puan önemli oluyor. Zaten sayısaldan yüksek puan almanızı bekliyorlar, bu
yüzden sözel puanınızın yüksekliği, sizin iyi bir programa girmenizde belirleyici olabiliyor.
Sayısal karşılaştırmada; A ve B sütunlarında iki sayısal değerler veriliyor, bunların hangisinin
büyük, küçük ya da birbirlerine eşit olup olmadığını belirleyebilmeyi ölçüyorlar.
Problem çözme: Problemler veriliyor, çözmeniz isteniyor.
Veri yorumlama: Grafik ya da tablo verilebilir ve aynı tablo ile ilgili en az 2-3 tane soru
verilir, o soruları yanıtlamanız gerekiyor.
Analitik yazma bölümüne geldiğiniz zaman; Kompleks fikirlerin net ve etkili bir şekilde ifade
edebilme isteniyor burada. Sunulan iddiaları değerlendirme, onlara eşlik eden kanıtları
inceleme ve kompozisyonu yazarken, nedenlerinizi net bir şekilde ortaya koyabilme ve bunu
örneklerle destekleyebilme ölçülüyor. Şimdi burada önemli olan, sizin kelime hazinenizin
geniş olması, zaten GRE’ ye hazırlanırken, kelime hazineniz gelişiyor. Önemli olan bu kelime
hazinenizi kompozisyonda kullanabilmektir. Mesela TOEFL’ ın kompozisyon yazma
bölümünde; Fikirlerinizi açık ve net bir şekilde ortaya koyduğunuzda iyi bir puan alabilirsiniz.
Kimse orada sofistike kelimeler kullanmanızı beklemiyor. Ama burası öyle değil, yani
kompozisyonda bir kelimeyi iki defa tekrarladığınızda pek iyi olmuyor, onun eş anlamlısını
kullanmanız gerekiyor. O yüzden oldukça zor ve iyi hazırlanılması gereken bir bölümdür bu
bölüm. Analitik yazma iki görev içeriyor. İki kompozisyon yazıyorsunuz burada. Bir tanesi;
Bir meseleye yönelik perspektifinizi sunmada, 45 dakika bir süre veriliyor. Size bir fikir, bir
görüş veriliyor, “bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? “diyorlar. Bir diğeri; bir argümanı analiz
etmede, size bir paragraflık bir yazı veriyorlar. Bu, bir gazeteden alınan bir bölüm olabilir,
birisinin demeci olabilir. Bunu analiz et diyorlar. Verilen metinin hangi kısmına
katılıyorsunuz, karşıysanız neden karşısınız gibi analiz yapmanız istenir. Bu şekilde verilen
cümlelerin hepsi belli, 100-200 tanedir, ets.org sitesinde var, onlardan biri gelecektir bu
yüzden onları şöyle bir tarayın. Bak mesela bu gelirse şunları şunları yazarım, madde madde
öncesinde kafada bir şeyler hazırlamak iyi olur.
Argüman bölümünde ise bu belli değil, her şey olabilir. Böyle bir paragraf veriliyor. Mesela
bu yerel bir gazetenin editör bölümünden alınmış bir pasajdır, bunu veriyor size “analiz et”
diyor. Sen bu pasajın içindeki tutarsızlıkları, çelişkileri, karmaşıklığı, nereleri net değil vs
bulman gerek. Bunları didik didik etmen isteniyor. Bu şekilde iki tane yazma görevidir. Sınav
bittikten sonra size; “bu sınavı iptal etmek istiyor musunuz? “ diye soruyorlar. GRE’ nin
böyle bir avantajı var. “Sınavını iptal etmek istiyor musunuz yoksa puanınızı onaylıyor
musunuz?” diye soruyorlar. Mesela performansınızın iyi olmadığını, bir daha girerseniz ilerde
daha iyi yapacağınızı, düşünüyorsanız reddedebilirsiniz. Ama bu durumda hiçbir şekilde
puanınızı öğrenemiyorsunuz. Performansınızın iyi olduğunu düşünüyorsanız, başvuracağınız
okullar için yeterli olacağını düşünüyorsanız, kabul ediyorsunuz ve hemen o anda sayısal ve
sözel puanlarınızı görebiliyorsunuz. Ama yazmaya yönelik puanınızı göremiyorsunuz çünkü;
Onlar ets’ nin görevlendirildiği hocalar tarafından değerlendiriliyor ve 10-15 gün içerisinde
yazma puanınızı öğrenebiliyorsunuz. Bu sınavda kimileri şöyle düşünüyor: öncesinde bir
denemek için iyidir, iptal edip ikincisinde daha iyi yaparım ama kimileri de “bu yeteneği
ölçtüğü için yetenek fazla değişmez 1 ay sonra tekrar girdiğinde aşağı yukarı aynı puanı
alırsınız” diyor. Yeteneği ölçtüğü için çok fazla sıçrama yapmak mümkün değildir.
Birinci anlayışı, benim aklıma daha yatkın, girip sınav ortamını görüp ikinci defa girmek daha
iyi olur tabi her seferinde 140 Dolar ödüyorsunuz. Eğer puanınızı onaylıyorsanız, size hemen
sınav sonucunda puanınızı 4 okula gönderme hakkı tanınıyor. Hemen okulları ve programları
seçip benim sınav sonucumu gönderin diyorsunuz. Zaten doktora başvuru sürecinde siz, ne
GRE ne de TOEFL sonucunu kendiniz göndermiyorsunuz okullara. Her zaman ets
gönderiyor. Zaten okullar sizden gelenleri dikkate almıyor. GRE puanınız o 4 okula gittiği
zaman, başta ödediğiniz 180 Dolar kapsamında, dört okula gönderme hakkı tanınıyor. Eğer
baştan belirlemişsiniz okulunuz hemen orda seçip gönderiyorsunuz. Daha sonra
gönderecekleriniz için, eğer 4 ten fazla göndereceksiniz, ets nin sitesine girip okulları
seçtikten sonra kaydolup parayı yatırarak okullara gönderiyorsunuz puanlarınızı. Yani puanlar
okullara ets üzerinden gidiyor, sınav sonucunda 4 tane ama eğer daha fazla ise ets’ nin
sitesinden gönderiyorsunuz.
Dediğim gibi sözel ve sayısal puanlar 200-800 arasındadır ve analitik yazma puanı en yüksek
6 üzerinden değerlendiriliyor. 6 , 5.5, 5, 4,5 . . . diye gidiyor ama sayısal ve sözelde 620-630
alabilirsiniz. GRE’ ye ayda bir defa girebiliyorsunuz. Mesela iptal ettiniz ve ikinci defa
girmek isterseniz ekimde girmişseniz bir dahaki sefere kasım ayını beklemek zorundasınız.
Aynı ay içinde bir defa, senede ise 5 defa girebiliyorsunuz. Şimdi önemli olan bir husus da
GRE’ nin 1 Ağustostan itibaren biraz değişeceği. 1 ağustosa kadar sınav bu şekilde gidiyor
ama daha sonra temel olarak aynı kalmakla beraber, şöyle değişikler olacak; mesela hesap
makinesi kullanma seçeneği getirilecek, şu anda yok. Ama 1 ağustostan sonra ekranda hesap
makinesi olacak, siz fareyi kullanarak hesaplama yapabileceksiniz. Onun dışında daha
gündelik yaşama dair, gerçek yaşama dair örneklerin verileceği, mesela şu an sorulan reading
soruları çok bilimsel, çok akademik ama 1 ağustostan sonra daha çok insanların profesyonel iş
yaşamında karşılaşabileceği örneklere dayanan sorular olacağını GRE’ nin sitesinde
bulabilirsiniz.
Bir de GRE subject diye bir test var. Şimdi o bahsettiğim GRE’ nin genel testi idi. GRE genel
testini bütün programlar istiyor zaten. Ama kimi programlar, ben GRE’ ye girmeni istiyorum
ayrıca GRE subject testine girmeni istiyorum diyor. Mesela; psikoloji, özellikle klinik
psikoloji programları. GRE genele giriyorsunuz ama onun yanında GRE subjecte de girmeniz
de isteniyor. Bu GRE subject sınavı, 8 alanda veriliyor, bütün programlar istemiyor ama
öncesinde programa bakıp subjecti isteyip istemediğine bakabilirsiniz. Bütün psikoloji
programları subjecti ister diye bir kaide yok, bazıları ister bazıları istemez. Subject testinde
spesifik olarak o disiplinle ilgili sorular sorulur.
TOEFL sınavına gelecek olursak IBT (internet base) olarak geçiyor, öncesinde kağıt kalem
vardı daha sonra bilgisayar temelli oldu. Şimdi ise internet temelli. TOEFL 4 bölümden
oluşuyor, dinleme, konuşma, okuma ve yazma. Bu internet temelli TOEFL’ ın önceki
TOEFL’ lardan temel farkı konuşmanın eklenmesi. Sizin konuşma performansınız da
ölçülüyor. GRE İstanbul’da sadece Bakırköy’de Bilge Adam’da yapılırken, TOEFL birçok
merkezde yapılıyor, üniversitelerde de yapılıyor. Burada da aynı şekilde ets’ nin sitesine girip
kaydoluyorsunuz. Evinize yakın bir yer de seçebilirsiniz. Mikrofon var, kulaklık var, aynı
şekilde konuşuyorsunuz. Sizin konuşma yeteneğinizi ölçüyor. Bu konuşma yeteneğinin
ölçülmesinin eklenme nedeni şu; Özellikle uzak doğuda Çinliler, Koreliler, çok iyi şekilde
sınavlara hazırlanır, sınav tekniklerini öğrenir, kelimeleri ezberleyip sınavlardan çok yüksek
not alabiliyorlar ama konuşamıyorlar. Amerika’ya gittiğiniz zaman, çok iyi bir programda
doktora yapan ama konuşamayan, insanlar görmeniz mümkündür bundan birkaç yıl öncesine
kadar. Konuşma yeteneklerini ölçmek için sırf Uzak doğulular için bile eklendiği söyleniyor.
Okumada akademik içerikli paragraflar veriliyor. Soruların yanıtlanması isteniyor. Bu bölümü
60 dakikada da geçebilirsiniz, 100 dakikada da geçebilirsiniz. Sizin şansınıza göre bilgisayar
neyi verirse artık. Dinlemede mesela çeşitli görevler oluyor, kimi görevlerde hoca ders
anlatıyor, mesela; kimya ile ilgili bir ders, dinliyorsun sonra sana soru soruyor. Ya da iki
öğrenci arasında geçen konuşmayı dinliyorsun, üniversite kampüsünde öğrenci ile öğrenci
işlerinde çalışan memurun konuşmasını dinleyip ona dair soru yanıtlıyorsun. Yani
Amerika’da kampüs hayatında geçebilecek diyalogları dinleyip onlarla ilgili sorular
yanıtlıyorsun. Konuşmada, belli bir konuya dair fikrinizi anlatmanız istenebilir. Bu birinci
görev, belki de en zor kısımlardan biri. Özellikle bizim için, bizim ülkemizdeki gençler
İngilizce’ yi iyi biliyor olabilir ama konuşma pratiği yapma imkanı çok olmadığından
kaynaklanıyor. Ben, giden arkadaşlarla konuştuğum zaman en çok karşılaştıkları sorunun bu
olduğunu söylüyorlar. Mesela sana; En çok beğendiğin kitaptan biraz bahset deniliyor. 60
saniye hazırlanma süren var ve 45 saniyede konuşman gerekiyor, artık kaç cümle kurabilirsen.
Ya da mesela en son hangi filme gittin diye soruyor, gene 60 saniye hazırlanıyorsun ve 45
saniye konuşuyorsun. Bir böyle sorular var. Bir de okuma dinlemenin iç içe geçtiği sorular.
Önce bir paragraf okuyorsun sonra paragraf hakkında bir hoca konuşuyor. Hocayı
dinliyorsun. Daha sonra sana bir soru soruluyor ve o soruyu yanıtlıyorsun. Yani okuma,
dinleme ve konuşma etkinliklerinin iç içe geçtiği böyle karmaşık sorular da olabiliyor. Bu tip
soruların olduğu toplam 6 tane görev oluyor ve 20 dakika süre veriyorlar. Siz konuştukça,
konuştuklarınız sınavı yapan merkezde internet yoluyla kayıt oluyor. Yazma da iki görevden
oluşuyor. Burada bir paragrafı okuyup onunla ilgili bir hocayı dinleyip onunla ilgili yazmanız
isteniyor. Bir de tamamen kendinize ait bir kompozisyon isteniyor, gene soru veriliyor ama
onun hakkında düşünüyorsunuz. TOEFL puanlaması 120 üzerinden yapılıyor. 4 tane bölüm
vardır, her birinden alabileceğiniz en yüksek puan 30 dur. Genel olarak 100’ ü geçmek baya
iyi bir puan olarak değerlendirilir doktoraya başvururken. Bazı doktora programları şöyle der;
Tamam 100’ ü geçsin ya da 90’ ı geçsin bu yeterli benim için ama speakingde 25’ i geçsin
der. Sizin speakinginiz 20’ olur, diğerlerinin tamamı 30 olabilir ama o doktora programına
başvuramıyorsunuz. Bazı doktora programları bazı alt dallar için spesifik puanlar isteyebilir.
O yüzden o programların istediği kriterler bakmak gerek. Burada GRE gibi puanınızı hemen
öğrenemiyorsunuz 15 gün içerisinde internetten öğrenebiliyorsunuz. 1 ay içinde de adrese
geliyor. Burada da GRE’ deki gibi ets ile bağlantıya geçip puanlarınızı okullara
gönderilmesini istiyorsunuz.
Bu sınavları verdikten sonra bir de “niyet mektubu yazmak” diye bir kısım var. Bu da başvuru
sürecinde oldukça çetrefilli bir bölüm. Niyet mektubu, sizin o programa niye başvurduğunuz,
gelecekteki hedefleriniz, gelecekte ne yapmayı planladığınız, şimdiye kadar neleri
başardığınız vs. bu gibi konular üzerine kendinizi anlatacağınız bir yazı. Gene şöyle efsaneler
dolaşır. Gerçekliği ne kadar doğru bilinmez, bazı bölümlerin sırf niyet mektubuna bakarak
öğrenci aldığı söylenir. Çünkü aşağı yukarı aynı öğrenciler başvuruyor, mesela GRE’ de 200300 alan birisi iyi bir okula başvurmaz, iyi okullara yüksek puanlar alanlar başvurur. Zaten
bunlar sınavlardan yüksek puan almış, lisans ortalamaları yüksek olan insanlar. Bunlar için
ayırt edici olanın niyet mektubu olduğu söyleniyor. Yani kendisini nasıl ifade ettiği, ikna edici
bir dil ile uzun olmaması şartı ile 1-2 sayfalık bir mektup. Mesela bazı programlar varmış 2
sayfa olunca okumuyorlarmış en çok 1 sayfada kendinizi anlatmanız gerekir. Burada ikna
edici bir dil ile kendinizi anlatmanız, geleceğe dair hedeflerinizi anlatmanız önemli. Bunların
bazılarında, hangi konuda çalışmak istediğinizi, hangi hocalarla çalışmak istediğinizi, hoca
isimlerini yazabilirsiniz. Ben, en az 5 okula başvurmanızı öneririm. 1 okula başvurursanız
kabul edilme şansınız düşüktür. Yani illa doktoraya gitmek isteyen birisi için en az 5 okula
başvurması iyi olur ama insanlar ortalama 10 okula başvururlar. 20 okula başvuran insanlar
da vardır. Her bir okul için niyet mektubunuzu özelleştirmenizin önemli olduğunu
düşünüyorum. Bir niyet mektubu yazıp onu her yere göndermek iyi bir fikir değildir. Bu da
çok fazla zaman ister, yazdıktan sonra mutlaka İngilizce’ si çok iyi olan hatta ana dili
İngilizce olan birine okutup, düzelttirmek gerekir. Yani niyet mektubunun, başvurulan
programa göre özelleştirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında not döküm
belgelerini eklemeniz gerekiyor, lisans ve yüksek lisans not ortalamasını isterler. Amerika’da
birçok program, artık yüksek lisans ortalamasını sormaz size. Direk lisans ortalamasıyla
başvurabilirsiniz. Hatta kimi programlara yüksek lisansınız olmasa da başvurabilirsiniz ama
isterseniz size birkaç ek ders alarak yüksek lisans diploması da veririm der. Bu nedenle esas
önemli olan, lisans not ortalamasıdır, çünkü 4 yıla yayıldığı için, sizin 4 senelik
performansınızı gösterir ama yüksek lisansın ders aşaması 1 sene. O yüzden lisans not
ortalaması önemlidir. Lisans notunuz için en az 3 isterler iyi bir doktora programı için ama
kuşkusuz 3’ ün altında alınanlar da vardır. Zaten her şeyin mükemmel olması imkansızdır
ama önemli olan sizin bir açığınızı diğer bir yönünüzle kapatabilmenizdir. Mesela lisans not
ortalaması 2,5’ tur ama GRE’ den ful yapmıştır, bu açığı görmez adam. O yüzden 3 iyidir
fakat 3 ün altından hiçbir yerde kabul alınmaz diye bir şey yoktur. Bunları gönderirken
okuldan kapalı zarf içinde, mühürlü almanız gerekir.
Örnek araştırma raporu da çok önemlidir. Sizin ne kadar araştırma deneyimine sahip
olduğunuz çok önemlidir, özellikle araştırma yönelimli üniversitelere başvuruyorsanız, çünkü
Amerika’daki okullar araştırma yönelimli iyi üniversitelerdir, araştırma deneyiminizi sorarlar.
“Şimdiye kadar herhangi bir araştırma projesinde yer aldın mı? Bunu yazıp bir konferansta
sundun mu? Bir dergiye gönderdin mi makale olarak?” diye sorarlar. Ben şunun çok önemli
olduğuna inanıyorum, hatta bu kabul edilmede belirleyici de olabilir. Yurt dışına doktoraya
başvuran bir öğrencinin uluslararası bir konferansta bir bildiri sunması ya da bu bir poster de
olabilir bu önemlidir. Bu başlangıçta, jürinin, size bakış açısını değiştirir. Bu, sizin bu işi ne
kadar önemsediğinizi gösterir. Bu yüzden her zaman doktoraya başvurmayı düşünen insanlara
bunu öneriyorum; en az bir uluslararası konferansta bir bildiri ya da bir poster sunmasını
öneriyorum bu önemlidir, tabi bir dergide bir makale olursa çok daha iyi olur.
CV de isterler çünkü CV’ de her şeyinizi kısaca bulabilirler. Hakkınızdaki bilgileri hızlıca
tarayabilirler, CV de akademik bir formatta yazılmış olmalı. Bu da önemli, akademik formatta
yazılan CV’ler önemli. Akademik yaşamdaki CV’ler farklı oluyor, profesyonel iş
yaşamındaki CV’ler farklı oluyor. Hatta başvurduğunuz programdaki hocaların web
sayfalarına girip, CV’lerine bakıp ona göre yazabilirsiniz. Önce iletişim bilgileri yer alır
CV’de, eğitim bilgileri, lisans, yüksek lisans bilgileri, ilgi alanları, ilgi alanları önemlidir.
Yani ”siz beni buraya aldıktan sonra bana, hangi konuyu verirseniz verin çalışırım” demek
hiçbir zaman iyi değildir. Bunu niyet mektubunda da CV’de de belirtmek gerekir. Mesela
Endüstri ve Örgüt Psikolojisi alanında bir yere başvururken, bu alandaki temel konular 20
tane civarındadır, çok da değildir ama buna rağmen, “ben Endüstri ve Örgüt Psikolojisi
alanına ilgi duyuyorum, özel olarak personel seçimi, performans değerlendirmesi, motivasyon
konusunda çalışmak istiyorum” diye bir konuyu belirtmeniz gerekir. Bunu CV’de yazmanız
da iyi olur. İş deneyimi, stajın yapılması, makale, bildiri, projeler, kuruluşlara üyelikler, bu da
önemlidir. Mesela psikologsanız Türk Psikologlar Derneğine üye olmanız önemlidir. Buraya
eklemeyi unutmuşum mesela gönüllülük çalışmalarına katıldıysanız ki bunu Amerika’da
gerçekten önemsiyorlar. Gönüllülük çalışmalarına katılmışsanız, mesela; orda öğrencilerin
çoğu çevre düzenlemesi yapar, görme engellilere kitap okuma saati yaparlar. Bu tip
gönüllülük çalışmaları da önemlidir. Sizin sosyal bir insan olduğunuzu gösterir. Son olarak
referansları da CV’nize eklemeniz gerekir.
Referans mektuplarına geldiğimiz zaman; bu da önemlidir. Başvuru paketlerinde aslında her
programın dikkat ettiği şeyler farklıdır. Yani bu başvuru paketinde, GRE en çok öneme
sahiptir, gibi bir şey diyemeyiz. Kimi üniversite ve programlar için GRE, kimisi için referans
mektubu, kimisi için de lisans ortalamanız önemlidir. Bu yüzden başvuru tarihinden 1 ay
önce, hocanıza vermeniz, ona yazması için zaman tanımanız, verirken hocaya, CV’ nizi de
vermeniz ya da kendinizi tanıtmanız gerekir. Çünkü, aradan zaman geçmiş sizi unutmuş
olabilir. CV ‘nizin elinin altında olması iyidir. Burada bence önemli olan şey şu; Araştırma
üniversitelerine başvururken, araştırma deneyimi çok önemli, bildiri ya da makale olmasa
bile, bir araştırma projesinde yer almak önemlidir. Bunu da bildiri veya makale olmasa da
yazacak olan hocadır kendi referans mektubunda, bu öğrenci bende şu araştırma projesinde
yer aldı ve ciddi katkıları oldu bu projeye. O yüzden her zaman hocalar şunu önerir; dersini
aldığınız bir hocadan referans mektubu almanız çok şey ifade etmez. Hocanın, “bu öğrenci
benim dersimde AA aldı” demesi çok bir şey ifade etmez. O yüzden lisans eğitimi boyunca,
yüksek lisans eğitimi boyunca, belli bir dönem hocalarla çalışmak, hocalara gidip; “hocam
ben araştırma yapmak istiyorum, araştırma deneyimi kazanmak istiyorum, bir çalışmanızda
size yardımcı olabilir miyim ?” demelisiniz. En az 1 ay, daha uzunsa daha güzel olur.
Hocalarla birlikte mesela, bu yaz dönemi için düşünürsek, kasımda başvuracaksanız, yaz
dönemini hocayla çalışarak geçirebilirsiniz. Yani belli bir dönem, beraber belli bir araştırma
üzerinde çalıştığınız hocaları referans göstermek çok daha iyidir. Yani sadece dersine girip
takip etmek yetersizdir. Bunu, bir de yurt dışında yaparsanız çok daha iyi olur, mesela; bir
yaz, üniversitedeki bir hocayla beraber çalışıp o hocadan referans mektubu almanız, tabi
hocanın ilişkileri, diğer üniversitelerdeki hocalarla ilişkileri önemli. Şunu söylemek istiyorum;
Hoca referans mektubunda sizin için çok iyi bir şey yazabilir ama o hocanın ilişkileri çok
gelişmiş değildir bu da bir şey ifade etmez. Hocanın sizin için iyi bir şeyler yazması önemli
aynı zamanda, bu hocanın alanda tanınmışlığı önemli. O yüzden kimden referans isteneceği,
referans istenmeden öncede kime beraber çalışma teklifi edileceği önemlidir. Üniversiteler
referansınızı hocalardan tercih eder, doktoraya başvururken akademik alandaki hocalardan
ama kimi programlar iş yaşamındaki, mesela; bir yerde staj yapmışsınızdır oradaki
yöneticinizden, insan kaynaklarında deneyiminiz varsa, insan kaynakları müdürünüzden,
referans almak da faydalı olabilir. Dediğim gibi hocaya; hangi okullara başvuracağınızı ve son
başvuru tarihlerini vermeniz gerekir ki hoca mektubu ona göre yazsın. Bazı programlar,
“mektubu kapalı zarf içinde al ve paket içinde bana yolla” der. Bu geleneksel yöntemdir ama
son dönemde online sisteme geçildiği için yöntem şudur; Siz hocanın adını, soyadını
yazarsınız siteye, onlar hocaya e-mail atar ve hocaya bir link vererek, “referansınızı yükleyin
der”. Bu artık daha yaygın kullanılan bir yöntem. Hem sizin hem de hocaların işini
kolaylaştırır.
Bazı okullar, mali durum belgesi ister ayrıca, bu da şundan dolayıdır; Doktoraya kabul
edildiğiniz zaman, burs alırsınız, size belli bir mali destek paketi verirler. Ama o eyalette
öğrenci olarak bulunabilmek için belli bir miktarı göstermeniz gerekir vizeye başvururken.
Lisans, yüksek lisans veya doktora öğrencisiyseniz, “şu kadar paran var mı?” diye sorarlar
vizeye başvururken. Okulun size sunduğu katkı, o istenen miktarı karşılayamayabilir, orda
birkaç bin dolar açık olabilir, o zaman vize alamazsınız. Bu yüzden onu, sizin tamamlamanızı
ister. Mesela çok iyi okullar gerçekten çok iyi paralar verirler, o zaman, o mali durum
belgesine “benim katkım sıfır, param yok” yazabilirsiniz, eğer okulun verdiği para vize almak
için belirlenen paradan büyükse sıkıntı değil. Kimi okullar az para verir, bu açığı sizin
kapatmanız gerekir, bunu da mali durum belgesiyle göstermeniz gerekir. Tabi ayrıca başvuru
ücretinin yatırılması gerekir, ortalama 100 Dolardır. Kaç okula başvuracağının
belirlenmesinde bu başvuru ücreti önemlidir. Mesela 20 okula başvuracaksanız 2.000 Dolar
yapar, 10 okula başvurursanız 1.000 Dolar. Sizin bütçeniz de önemli. Mesela bazı okullar hiç
başvuru ücreti almaz, mesela; Kanada’da; University of British Colombia, İngiltere’de;
Landon British School. Bunlar, hiç başvuru ücreti almaz. Ama çoğunlukla alınır ve ortalama
100 dolardır. Başvuru paketinin yollanması konusunda; “basvurum.com” diye bir internet
sitesi var. Buna, girin bakın çok güzel bir site. Siteye giriyorsunuz, hangi okula göndermek
istediğinizi yazıyorsunuz, kurye size 1-2 saat içerisinde geliyor, paketinizi veriyorsunuz ve
ertesi gün okulunuzda oluyor.Yani basvurum.com özel olarak okul başvuruları için kurulmuş
bir site, giriyorsunuz, adresi veriyorsunuz, -sanırım UPS ile çalışıyorlar- sonraki gün okula
ulaşıyor paketiniz.
Bundan bahsetmiştim, doktoraya girenler Kanada ve Amerika’da daha çok araştırma ve
öğretim asistanlığı yaparlar. Çünkü aldıkları paranın karşılığında çalışmaları gerekir. Öğretim
araştırma asistanlığı için gerekli değildir ama İngilizce konuşma kabiliyetinizi ölçmek isterler.
TOEFL’ ın speaking kısmı yeterli değildir onlar için. Test of Spoken English diye bir test
vardır ya da okulun kendisi, speaking testi yapabilir. Onda da belli bir puan almak
zorundasınız öğretim asistanlığı yaptıracaklarsa. Zaten Amerika ve Kanada’da iyi okullarda
lisans derslerini, doktora öğrencileri verir. Hocalar pek girmez, daha çok yüksek lisans
derslerine girerler, lisanslara da girerler ama lisans derslerine daha çok doktora öğrencileri
girer. Bunun için İngilizce konuşma kabiliyetinizi kanıtlamanızı isterler. Yararlanacağınız
kaynaklar bunlardır. Ets.org sınavlar hakkında daha detaylı bilgi alabileceğiniz bir site, orda
örnek sorular da vardır. Bilgisayar programı gibi, excel dosyası olarak sitede durur. Hemen
bilgisayarınıza indirin, örnek sorular çözebilirsiniz. globalmezun.com Amerika ve Kanada’da
yurt dışı eğitim hakkında birçok bilgiyi elde edebileceğiniz bir sitedir. Fullbright burslu içi
hazırlanmış bir site, ama burada Amerika ve Kanada’daki doktora eğitimi hakkında eğitim
seminerleri verilmektedir. Taksim’ deydi yerleri, önce kayıt oluyorsunuz. Nasıl başvururum,
GRE’ den nasıl yüksek puan alırım vb gibi seminerler veriliyor. Ben sadece kendi
deneyimimden yola çıkarak bunları anlattım ama onlar daha profesyonel, uzmanlar tarafından
veriliyor seminerler. Onlara katılmanız iyi olur. Dediğim gibi basvurum.com da paketinizi
yollayabileceğiniz bir site. Benim bahsetmek istediğim bunlar. Sizin sormak istediğiniz ya da
eklemek istediğiniz bir şey varsa duymaktan memnuniyet duyarım, yoksa benim
söyleyeceklerim bu kadar. Hepinize başvurmanızı tavsiye ederim, özellikle akademiyi
düşünenler için önce oraları bir denemek iyi olur kuşkusuz ülkemizde çok iyi programlar var
ama oraları denemek iyi olur. Uygulama için de oraları denemek, oralarda mürekkep yalamak
kendinizi geliştirmek açısından iyi olacaktır. Sonuçta bu ülkeler bilimin önder ülkeleri.
Öğrenci:
Benim bir sorum olacaktı, benim kuzenim Şu anda Amerika’da doktora yapıyor. Direk
başlamıştı yüksek lisanstan sonra. Yani orda kalmamız gereken araştırma asistanı olarak da
çalışabiliriz. Oradaki hocalarla etkileşiminizin yoğunluğu nasıl olur? Siz mesela gittiğinizde
kaç sene boyunca, ne yoğunlukta hocalarla etkileşime girebildiniz? Sonuçta doktora yıllar
süren bir süreç, 4. yılınızda bu ilişkinin yoğunluğu nasıl oluyor?
Araş.Gör. Gökçe BAŞBUĞ
Hocadan hocaya farklılık gösterir ama ben genel olarak şunu söyleyebilirim. Orada hocalar
çok çalışır, ben orada hocaları hafta sonu cumartesi, pazar bile okulda görüyorum, odalarını
ev gibi düzenliyorlar, odalarında eşofmanları, terlikleri vs var. Oralarda epey zaman
geçiriyorlar. Öğrenciler de, mesela benim gittiğim okulda öğrenciler geceleri sabahlıyorlardı.
Doktora öğrencilerinin olduğu bölümde mutfakları vardı, buzdolabı vs her şeyi vardı geceyi
orada geçiriyorlardı. “Gelecek için, iyi bir iş bulurum, iyi bir okulda hoca olurum “ demek
için güzel bir şeydir doktora yapmak ama şunu da kabul etmek gerek, orada doktoraya kabul
edilmek bir aşama, okumak zor, bitirmek de ayrıca zor. Gidip de bırakıp dönen insan da çok.
Bitiremeyen o tempoya ayak uyduramayan çok, o yüzden çok yoğun çalışıyorlar, hocalar da
çalışıyor, çünkü okulda kalabilmek için sürekli belli kriterleri sabit bulundurmak gerekiyor.
Hocalar sürekli bir performans değerlendirmeye maruz kalıyorlar. Çok çalıştıkları işçin, genel
olarak çok yakın bir çalışma birlikteliği, diyalog var, iş yaşamının dışına taşan bir ilişki
olabiliyor. Hoca, sizi evine çağırabiliyor. Siz, hocayı evinize çağırabiliyorsunuz ve hiyerarşi
değişiyor. Bazı okullar hocaların daha mesafeli yaklaştığı söyleniyor ama şunu
söyleyebilirim; siz oraya doktoraya yerleştikten sonra, hoca size meslektaş adayı gözüyle
bakıyor. Size iyi okullardan bahsediyorum, iyi okullarda iyi hocalar olur, sizi iyi yetiştirmek
için varını yoğunu ortaya koyar. O anlamda da baya yakın bir ilişki içinde oluyorsunuz. Sizi
programa aldım artık, saldım çayıra mevlam kayıra anlayışı yok.
Öğrenci:
Peki bu yoğunluk bir süre sonra azalıyor, şu anda Türkiye’ desiniz, doktoranız devam ediyor
mu?
Araş.Gör. Gökçe BAŞBUĞ
Doktoram devam ediyor, ama ben bırakıp gideceğim ağustosta, burada doktora yapıyorum,
YÖK doktora araştırma bursu veriyordu. Ben onunla gidip bir sene kaldım fakat gittikten
sonra buralarda doktora yapmak daha iyi olur diye düşündüm. Başvurdum, kabul edildim.
Ağustosta gideceğim.
Öğrenci:
Hangi üniversite?
Araş.Gör. Gökçe BAŞBUĞ
MTI
Öğrenci:
Peki hocam, bu dil koşullarının çok ağır olduğunu görüyoruz ve gerek YÖK’ün gerek de
TÜBİTAK’ ın da böyle girişimleri oluyor, onları tavsiye eder misiniz?
Araş.Gör. Gökçe BAŞBUĞ
Tavsiye ederim tabii, orada doktora yapmak için böyle burs imkanlarını kullanmak faydalı
olur. Direk okula başvuruyorsunuz, okul öğrenciye para verdiği için seçilme ihtimaliniz az
oluyor ama okula, “param var benim, MEB, YÖK destekliyor” derseniz şansınız artar. İyi
olur onları değerlendirmek, bunlardan farkı çalışmak zorunda kalırsınız, MEB size burs
verirse, şu üniversitede doktoran bitince çalışacaksın der. Eskiden siz belirliyordunuz, artık
seçenek tanımıyor direk şu okulda çalışacaksın deniliyor. O, zorunlu hizmet kısmı var farklı
olarak. Cebinde hazır paranın olması şansını arttırıyor. Kendi başınıza okula
başvurduğunuzda ise zorunlu çalışma şartınız yok.

Benzer belgeler