Cumhuriyet Halk Partisi
Transkript
Cumhuriyet Halk Partisi
1 Cumhuriyet Halk Partisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “AKP iktidarları döneminde yaşam hakkı ihlalleriyle, öne çıkan bazı ölüm vakaları”nı açıkladı. Tarih : 19.04.2012 İnsan Hakları Genel Başkan Yardımcılığı AKP iktidarları döneminde Yaşam hakkı ihlalleri ve öne çıkan bazı ölüm vakaları Nisan 2012 İktidara geldiği günden beri mağdur edebiyatı yapmaktan geri durmayan, bunun üzerinden oy devşirmekte beis görmeyen AKP, kendi döneminde yaşattıkları toplumsal travmaların üstünü örtmek için de çeşitli yöntemlere başvuruyor. AKP sadece kendi döneminde değil, yakın dönemdeki katliamları da zaman aşımına cevaz veren yasaların değişmesine mani olarak unutturmak için akıl almaz bir vicdansızlık örneği sergiliyor. Bir taraftan “demokrasi”den yana görünmeye çalışan AKP, diğer yandan kendi dönemindeki cinayetleri, katliamları, toplu işçi ölümlerini, kendi ihmalkârlığı yüzünden meydana gelen faciaları, toplumsal hafızayı sıfırlamaya çalışarak tarihin karanlığına gömmeye çalışıyor. İşçi ölümlerini “kadere”, kolluk güçlerinin yetkilerini aşarak gerçekleştirdikleri yargısız infazları “kazaya” bağlayarak geçiştirmeye, unutturmaya çalışan AKP, bir yandan da yüzleşmekten, hesaplaşmaktan, haktan ve adaletten dem vuruyor. Ancak kendisiyle yüzleşmekten korkan bir iktidarın, tarihle yüzleşmek gibi bir derdi de olamaz. AKP’nin 12 Eylül’le hesaplaşmaktan anladığı, göstermelik bir yargılama, Sivas Katliamı’yla yüzleşmekten anladığı şey de, katliamı anmaya giden yurttaşların üzerine göz yaşartıcı gaz sıkmak, davanın zaman aşımına uğramasına göz yummak ve faillerin yakalanması için kılını kıpırdatmamaktır. Failler demişken, sık sık kendi dönemlerinde faili meçhul cinayet yaşanmadığını ileri süren AKP yetkililerini rakamlar kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yalanlıyor. Cumhuriyet Halk Partisi - 1 / 20 - 01.08.2013 2 Aşağıdaki tablolardan da görüleceği gibi, 2002’den bu yana 129 faili meçhul cinayet gerçekleşti. Aynı tarihlerde yargısız infaz, dur ihtarına uymama veya rastgele ateş açılma sonucu 428 kişi hayatını kaybetti. “İşkenceye sıfır tolerans” vaadiyle halkı kandırmaya çalışan AKP iktidarı döneminde sayısız işkence ve kötü muamele vakaları kayıtlara geçerken, gözaltında veya cezaevlerinde ölüm vakaları artarak devam ediyor. 2002’den bu yana gözaltında veya cezaevinde 322 kişi hayatını kaybetti. Tablonun daha da vahimleştiği alanlardan biri ise “iş kazaları” olarak tanımlanan ama aslında ihmalkârlıktan kaynaklı iş cinayetleridir. AKP iktidarı döneminde 10 bin 297 işçi hayatını kaybetti! Sırf tersanelerde yaşanan ölümler bile AKP öncesi ve sonrası tablonun vahametini gözler önüne sermeye yetiyor. 1985–2003 yılları arasında tersanelerde yaşanan ölüm vakası 39 iken, AKP iktidarları döneminde (2003–2012) bu sayı 110’a çıktı! Kadına yönelik şiddet konusunda da ürkütücü bir artış yaşanıyor. Çeşitli araştırmalar, 2011 yılı itibariyle yedi yıllık dönemde kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 oranında arttığını gösterirken, AKP yetkilileri, şiddetin değil, görünürlüğünün arttığını iddia ediyor. Kuşkusuz, AKP iktidarında yaşanan toplu ölümler, yargısız infazlar, işkenceler ve pek çok alandaki hak ihlallerini rakamların soğuk tablosuna yansıtmak, durumun vahametini açıklamaya yetmez. Ancak bazı örnek vakaları da hafızalarda sürekli taze tutmak gerekir. Herhangi bir uygar, demokratik ülkede bırakın kaymakamları, valileri veya bakanları, hükümeti bile istifaya götürecek onlarca vahim örnek olay daha yaşandı AKP iktidarları döneminde. Ancak bu olayların bırakın iktidar partisinin yetkililerini, doğrudan faillerinin bile kamuoyu vicdanını rahatlatacak düzeyde bir cezaya çarptırılmadığını üzülerek görmekteyiz. 35 sivilin öldürüldüğü Uludere katliamı bunun en yakın tarihli örneklerinden biridir. Hiç kuşku yok ki, bu kadar zulüm gören bir halk, AKP iktidarından demokratik yollardan hesap soracaktır. Aşağıda bazı örneklerini sunduğumuz ölüm vakalarını, katliamları, “kaza” süsü verilmiş cinayetleri, adalet yerini bulana, failler yargılanıp cezalandırılana kadar hiçbirimiz unutmayacağız, unutturmayacağız. M. Sezgin Tanrıkulu CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili 2000–2011 YILLARI ARASINDA YAŞAM HAKKI İHLALLERİ YIL Cumhuriyet Halk Partisi Faili meçhul cinayet Yargısız infaz/ Dur ihtarı/ Rastgele ateş açma - 2 / 20 - Gözaltında ya da cezaevinde ölüm vakaları 01.08.2013 3 2000 13 56 59 2001 24 37 57 2002 8 38 48 2003 16 46 22 2004 8 35 38 2005 4 61 16 2006 21 49 11 2007 2 24 10 2008 30 37 47 2009 18 48 43 2010 9 29 41 2011 13 59 46 Toplam 166 521 438 2002–2012 YILLARI ARASINDA TOPLUMSAL OLAYLARA KOLLUK KUVVETLERİNİN MÜDAHALESİ NEDENİYLE YAŞAMINI YİTİRENLER YIL ÖLÜM 2002 2 2003 1 2004 - 2005 5 2006 15 2007 1 2008 8 2009 6 2010 2 2011 6 2012 1 TOPLAM 47 2002–2011 YILLARI ARASINDA GERÇEKLEŞEN “İŞ KAZALARI” Ölen İşçi Sayısı 10 bin 297 İş Göremez Raporu Alan İşçi Sayısı 16 bin İş Kazası 706 bin 608 TERSANELERDE GERÇEKLEŞEN ÖLÜMLER YILLAR ÖLÜ SAYISI 1985–2003 39 2003–2012 110 AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞEN Cumhuriyet Halk Partisi - 3 / 20 - 01.08.2013 4 BAZI TOPLU ÖLÜM VAKALARI 1- KAHRAMANMARAŞ’TA KOT FABRİKASINDAKİ PATLAMADA 4 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ TARİH: 13 NİSAN 2012 OLAY: Kahramanmaraş-Kayseri karayolunda bir firmaya ait kot boyama fabrikasında meydana gelen patlamada Erkan Gölge, İlhami Çetin, Çelebi Başkurt ve Mehmet Nuri Özgener isimli dört vatandaşımız hayatını kaybetti. Patlamada 9 kişi de yaralandı. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Kahramanmaraş Vali Vekili Servet Güngör: “Kot boyama fabrikasındaki patlama sonucu enkaz altında kalan kimse yok. Şu anda kayıp ihbarı falan da yok. Ağır olan yaralımızın hastanede hayatını kaybetmesi sonucu 4 ölü, 9 yaralımız oldu. Şu anda olay savcılığa intikal etmiş durumda. Soruşturmanın tamamlanmasıyla patlamanın nedeniyle ilgili bilgiler ortaya çıkacaktır. Biz şu anda bir patlama olduğunu biliyoruz. Kahramanmaraş Belediyesi İtfaiye Müdürü Cahit Küçükönder, fabrikanın 3’te ikisinin çöktüğünü ifade etti. Olayda hayatını kaybedenlerin 3’ünün enkazdaki beton blokların altında, bir kişinin ise basınç nedeniyle patlamanın olduğu yerden 20 metre ileride bulunduğunu belirten Küçükönder, patlayan buhar kazanının büyük olduğunu kaydetti. SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamaya göre, Bakan Faruk Çelik, patlamayla ilgili araştırma yapmak üzere, bakanlık Müsteşar Yardımcısı başkanlığında, İş Teftiş Kurulu Başkanı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Yardımcısı ve 2 iş müfettişi olay yerinde inceleme yapması için talimat verdi. 2- ELAZIĞ-MADEN’DE 6 İŞÇİNİN ÖLÜMÜ TARİH: 9 NİSAN 2011 OLAY: Elazığ’ın Maden ilçesinde meydana gelen hortum duble yol yapımında çalışan Ziver İnşaat Şirketi’ne ait 500 metrekarelik şantiyede etkili oldu. Hortum, şantiyesinde kalan işçilerin konteynerini 100 metre sürükledi. 6 işçi hayatını kaybetti, 7 kişi de yaralandı. Konteynırda bulunan işçilerden 4’ü olay yerinde 2’si ise hastaneye kaldırılırken, yolda yaşamını yitirdi. Faciada Metin Bahçeci, Subetullah Oğuz, Emrah Buğran, Abdullah Tekin, Altan Demirkan ve M.Salim Sacit hayatını kaybetti. Abdullah Bakır, Rıdvan Koç, M.Erdal Yıldırım, Salih Yıldırım, İbrahim Oğuz, M.Salih Şenol ve Necmettin Aydemir de yaralandı. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Elazığ Valisi Muammer Erol: “’İnşaat şantiyesine ait konteynır hortum nedeniyle traktöre çarpıyor, bazı araçların üzerinden geçiyor. Konteynırda 12 kişi olduğunu biliyoruz. Bu kişilerden 4’ü olay yerinde hayatını kaybediyor.” Cumhuriyet Halk Partisi - 4 / 20 - 01.08.2013 5 Maden Kaymakamı Ahmet Adanur: “Bir felaket yaşadık. Olayda 6 yurttaşımız hayatını kaybetti, 6 da yaralımız var. İki köyümüde hasar mevcut. Kaşlıca Köyü’nde 25 çatı hasarlı, Dutpınar Köyü’nün Raman Mezrası’nda 32 çatı uçmuş. Bu köylerde hasar tespiti yapacağız. Oralarda can kaybının olmaması sevindirici. Gerekli çalışmaları yapıyoruz.” AKP Elazığ Milletvekili Sermin Balık: “Türkiye’de dahi daha önce hiç olmayan bir felaketle karşı karşıya kaldık. Ölenlere Allah’tan rahmet, aralıları acil şifalar diliyorum. Hasar gören köyleri de gezeceğiz. Devlet gerekli yardımı yapacaktır.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Hortumun yerle bir ettiği şantiyede Maden Cumhuriyet Savcılığı tarafından detaylı bir inceleme yapıldı. 3- ÇAYCUMA KÖPRÜSÜ’NÜN ÇÖKMESİ SONUCU 15 KİŞİ KAYBOLDU TARİH: 6 NİSAN 2012 OLAY: Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi girişinde bulunan 970 metre uzunluğundaki Çaycuma Köprüsü’nün yaklaşık 100 metrelik bölümü çöktü. 10 yolcusu olan bir minibüs, bir otomobil ve 5 yaya sulara gömüldü. Filyos Çayı’na düşen otomobildeki 2 kişi şans eseri kurtuldu. 15 kişi kayboldu. Köprünün ayaklarının deforme olmasına rağmen daha önceden önlem alınmadığı ortaya çıktı. İsmail Örenbaş, Mehmet Başören, Meryem Başören, Tahir Özkafa, Kadın Saraç, Serdar Saraç, Aziz Gülşen, Kemal Gülşen, Sezgin Gülşen, Alim Başören, Hayriye Güner, Nazife Kabuk, Veli Kaya, Necati Azaklıoğlu, Ali Rıza Kaya. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI: Çaycuma Belediye Başkanı AKP’li Mithat Gülşen, kayıp minibüste babası Cemal Gülşen ile yeğeni Aziz Gülşen’in de bulunduğunu ve ikisine de ulaşamadıklarını söyledi. Köprünün 1951 yılında yapıldığını ve eski olduğunu, Karayolları’nın zaman zaman bakım yaptığını anlatan Başkan Gülşen, şöyle konuştu: “Bir kaç gün önce arkadaşlara, ‘Köprüyü boyayalım’ demiştim. Çizgileri yapılacaktı. Siparişleri verildi. Ama ‘her an her dakika burası göçebilir’ diye aklıma da geldi. Çünkü çayda sel vardı. İstanbul’da Boğaz Köprüsü’nden geçerken, ‘Burası göçse ne olur?’ diye düşünürdük. Ama burası çöktü. Düşüncemiz gerçek oldu. Olan babama oldu, bize oldu. Takdiri ilahi.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Belli ki suyun debisi fazla. Sudan kaynaklanan bir şey. Suyun göbekteki köprü ayağını boşaltmasından kaynaklı bir şey olabilir. Ama bu tetkik neticesinde ortaya çıkacak bir şey.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Faruk Çelik, olayla ilgili adli ve idari soruşturma ve araştırmaların devam ettiğini ileri sürdü. 4- TUZLA TERSANELERİNDEKİ PATLAMADA İKİ KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ Cumhuriyet Halk Partisi - 5 / 20 - 01.08.2013 6 TARİH: 5 NİSAN 2012 OLAY Tuzla tersaneler bölgesindeki Ada Tersanesi’nde Norveç için yapılan bir araştırma gemisinde meydana geldiği patlamada iki işçi hayatını kaybetti, altı işçi de yaralandı. 1985’ten 2003’e kadar tersanelerdeki kazalardan ölen işçi sayısı 39 iken, 2003’ten Nisan 2012’ye kadar ölenlerin sayısı 110’dur! AKP hükümetleri döneminde tersanelerdeki ölüm oranı korkunç boyutta artmıştır. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu: “Uzun süredir de aslında bu tür kaza oluşmamıştı. Ama çalışan personellerin bu konuda eğitimlerine çok dikkat etmeleri lazım. Neyi, ne zaman, nasıl yapacakları özellikle riskli yerlerde, çok daha büyük önem arz ediyor. Tabii daha fazla dikkat gösterilmesi lazım. Ama mesleki eğitimlerin özellikle Tuzla’da çok daha dikkatli yapıldığını biliyoruz…” DİSK’e bağlı Limter İş Sendikası Başkanı Kanber Saygılı, hükümetin gerekli tedbirleri almamasından dolayı bu ölümlerin yaşandığını ifade etti. NİSAN AYINDA YAŞANAN BENZER KAZALAR VE ÖLÜMLER Konya’nın Ereğli İlçesi’nde 2 Nisan günü Meram Elektrik Dağıtım AŞ’ye ait trafoya bakım yapan iki elektrik işçisi akıma kapıldı. İşçilerden Mevlüt Yeşil hayatını kaybetti. Ankara’nın Beypazarı İlçesi’nde bir işletmenin şaft sahasında orta gerilim hattının periyodik bakımını yapan enerji işçisi Hasan Hüseyin Baloğlu (24) elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti. Amasya’nın Suluova İlçesi’nde 5 Nisan günü, elektrik akına kapılan enerji işçisi Lütfi Güler (34) kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. 5 Nisan günü Kırşehir’de Azerbaycan Yürüyüş Parkı’ndaki trafo, bakımı yapıldığı sırada patladı. Elektrik akımına kapılan üç işçi yaralandı. Sakarya’nın Karasu İlçesi’nde 5 Nisan günü bir ilköğretim okulunun istinat duvarı yapımı sırasında bir metre yüksekten inşaat demirlerinin üzerine düşen Mahmut Soytekinoğlu (42) hayatını kaybetti. Adana’da Güzelyalı Mahallesi’nde 17 yaşındaki Abidin Altay, pencere demirlerini, iç kabin kapısı bulunmayan asansörle 9’uncu kata taşırken demirin asansörle kat arasına sıkışması sonucu boynu kırılarak hayatını kaybetti. Altay, İMKB Lisesi birinci sınıf öğrencisiyken para kazanmak için demirci atölyesinde çalışmaya başlamıştı. 5- AŞKALE’DE 5 TEDAŞ İŞÇİSİNİN ÖLÜMÜ TARİH: 3 NİSAN 2012 OLAY Erzurum’un Aşkale ilçesinde Karasu 2 Baraj Göleti’nde beş TEDAŞ arıza gidermek için deniz bisikletiyle açıldıkları Karasu-2 Hidroelektrik Santrali Göleti’nde boğularak yaşamlarını yitirdi. İşçilerin, deniz bisikletinin buzlara çarpıp alabora olmasıyla boğularak ve donarak yaşamlarını kaybettikleri ortaya çıktı. Kaybolan 5 işçiye Cumhuriyet Halk Partisi - 6 / 20 - 01.08.2013 7 ulaşılamamasına tepki gösteren işçi yakınlarına polis ve jandarma göz yaşartıcı gazlarla müdahale etti. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Erzurum TEDAŞ Müdürü Adnan Taşkesenli: “Arkadaşlarımız vatandaşın mağduriyeti uzamasın diye inisiyatif alıp özverili davranmış. Sorunu hemen halletmek istemişler. Araştırma yapılıp daha güvenli bir ulaşım aracı ve güvenlik ekipmanları sağlanması gerekirdi.” Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan: “İş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli önlemler alınmadığı, denetim zaafı giderilmediği, cezalar caydırıcı olmadığı sürece bu tür kazaların gündemimizden hiç düşmeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sendikalaşma ve örgütlenmenin önü açılmalı, denetimler artırılmalı ve iş cinayetlerinin önüne geçilmelidir.” Aşkale halkının yaşadığı bu acıyı, devlet büyüklerinin paylaşmadığını ileri sürerek tepki gösteren avukat Kübra Ertugay, “Acaba kendi çocukları, onların yerinde olsaydı, yine de oturup sakince seyredebilecekler miydi? Artık biz bundan sonra da acımızla yaşanmayı öğreneceğiz. Ama bir de bu acımızın devletimizin büyükleri tarafından da iki satır sözle bile olsa paylaşılmaması bizi derinden üzmüştür. Bu ilgisizlik, bu kaderine terkedilmişlik acımızı daha da artırmıştır. Bizim gözümüzde yaş, ağzımızda nefes, dilimizde söz tükendi” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Aşkale Cumhuriyet Savcılığı, gözaltına alınan 5 kişinin ifadesine başvurdu. Soruşturma kapsamında ifadeleri alınan TEDAŞ yetkilileri Z. Ö, Ş. T, Y. T ve T.Y ile Timur Elektrik şikret yetkilisi F. T, savcılıktaki ifadelerinin ardından tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Mahkeme heyeti, TEDAŞ İşletme Bakım Müdürü Tuncer Yeşilyurt’un tutuklanmasına karar verirken, diğer 4 kişiyi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Mağdur avukatı Bilge Mutlu Bilge, adliye çıkışı açıklamasında; teksirle (kaza) adam öldürme suçundan Tuncer Yeşilyurt’un tutuklandığını, diğer 4 kişinin de tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldığını ifade etti. 6- İSTANBUL ESENYURT’TA İŞÇİLERİN KALDIĞI ÇADIRDA ÇIKAN YANGIN SONUCU 11 TAŞERON İŞÇİ YANARAK HAYATINI KAYBETTİ. TARİH: 11 MART 2012 OLAY: 220 milyon euro yatırımla yapılan “galaksi” temalı Marmara Park Alışveriş Merkezi (AVM) inşaatında çıkan yangında 11 taşeron işçi yanarak öldü. Yangın ECETürkiye’nin taşeron firması Kayı İnşaat’ın şantiyesinde meydana geldi. Şantiyede 10 kişilik çadırlarda 40-50 işçinin kaldığı belirlendi. Marmara Park inşaatının temeli, 1 Mart 2011 Salı günü Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, AKP Esenyurt İlçe Başkanı Şenay Değer’in de katılımıyla düzenlenen bir törende atılmıştı Cumhuriyet Halk Partisi - 7 / 20 - 01.08.2013 8 SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Yangınla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında da 11 kişi gözaltına alındı. Aralarında inşaat firmasının sahibi ve genel müdürünün de olduğu 5 kişi, “taksirle adam öldürme” suçundan tutuklandı. Sanık avukatı Şule Erol, gerçek sorumluların tutuklanmadığını, Kaldem İnşaat’ın sahibi dışında tutuklananların olayla ilgisi olmadığını söyledi. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, olayın bir skandal ve insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu söyledi. Bayraktar, “Burada şahsın, müteahhidin, yüklenicinin, taşeronun işlediği suçtur. Yasalar önünde gerekli cezayı görecektir. Yangında öldükten sonra yaptırılan sigorta da daha büyük sahtekârlıktır, bunun için gerekli tedbirleri adlık ve almaya devam ediyoruz. Önlemi alacağız” dedi. Esenyurt Belediye Başkanı Nemci Kadıoğlu: “Çadırda 35 kişi de kalabilir, 50 kişi de. Yangın soğuk havanın getirdiği bir şey.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sorunun çadırlardan kaynaklandığını söyledi. “Çadırın dış cephesi plastikle kaplanmış… Bu, standartlara aykırı… Sorumlulardan hesap sorulacak!” “40 kişinin barınabileceği çadırda sadece bir tane giriş çıkış noktası var.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, şantiyede denetimlerin yapıldığını açıkladı. Ancak şantiyedeki taşeron işçiler, İş Güvenliği Tüzüğü’ne aykırı olarak konteynır yerine güvenliksiz sistemle ısıtılan çadırda yatırılıyorlardı. AVRUPA ÜLKELERİNDE İŞÇİ ÖLÜM ORANLARI Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1996 yılı baz alınarak düzenlenen istatistiklere göre inşaat kazaları nedeniyle 1 yıl içinde hayatını kaybeden işçilerin sayısı 100 bin işçide 13.3 olarak açıklandı. Bu rakam Fransa’da 100 binde 12.1, Almanya’da 15.4, İrlanda’da 8, İtalya’da ise 14.4. İngiltere’de 2009 yılı baz alınarak hazırlanan istatistiklerde 100 bin işçide inşaat kazaları nedeniyle ölüm oranı 3.4 olarak belirtiliyor. ABD’de İşçi İstatistikleri Bürosu tarafından yapılan bir araştırmaya göre de inşaat kazaları nedeniyle 2010’da ölen işçi sayısı 100 bin kişide 3.5 olarak açıklandı. TÜRKİYE’DE İŞÇİ ÖLÜM ORANI AKP iktidarı döneminde Türkiye’de 10 bin 297 işçinin yaşamını yitirdi. 1475 sayılı İş Kanunu’na dayanarak 1973 yılında çıkarılan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nde işçilerin çalıştıklarını yerlerde kalması kesin bir dille yasaklanıyor. Söz konusu tüzükte, “İşyerlerinde işçilerin, içinde çalıştıkları yerler ile depo ve ambar gibi yerlerin, aynı zamanda işçi konutu olarak kullanılması ve buralarda işçi yatırılması yasaktır” deniliyor. İş kazalarında önemli bir zaafiyeti de geçen yıl kasım ayında çalışanlar ve hükümet arasındaki toplantılarda üzerinde mutabakata varılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun bir türlü çıkarılamaması oluşturuyor. Taslak metinde işverenlere, yangınla mücadele, kişilerin tahliyesi gibi acil durumlar için önceden planlama ve hazırlık zorunluluğu getiriliyor. İşçilerin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili görüşmelere katılmaları mecbur tutuluyor. İş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcisi bulundurulması; Cumhuriyet Halk Partisi - 8 / 20 - 01.08.2013 9 işyerlerinin, az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olarak 3’e ayrılması da taslaktaki diğer önlemler arasında yer alıyor. 7- İKİ KOL VE İKİ BACAK NAKLİ YAPILAN ŞEVKET ÇAVDAR’IN ÖLÜMÜ TARİH: 27 ŞUBAT 2012 OLAY: Hacettepe Üniversitesi’nde 24 Şubat’ta çift kol ve bacak nakli yapılan Şevket Çavdar, 27 Şubat’ta hayatını kaybetti. Çavdar’ın, organ nakli konusunda yürütülen kurumlar arası rekabete kurban gittiği, ameliyattan önce risklerin etraflıca ele alınmadığı iddiaları var. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Hacettepe Üniversitesi: “Hastamızda gelişen metabolik dengesizlik maalesef hastamızın yaşamını ciddi düzeyde etkileyecek duruma gelmiş, alınan tüm önlemler ve uygulanan yoğun tedavi yaklaşımlarına rağmen hastamız 27.02.2012 tarihinde saat 19.20′de kaybedilmiştir. Yaklaşık 90 saate varan süreyle 200′e yakın doktor ve sağlık personelinin insanüstü bir çaba göstermesine karşın hastamızı kaybetmenin derin üzüntüsünü duymaktayız.” Sağlık Bakanı Recep Akdağ: “Şundan herkes emin olmalıdır; herhangi bir yerde bir yanlış yapılmış olsa, bu mutlaka karşılığını bulur. Ama bir yanlış yapılmış olabilir diye, işin başında önyargılı davranmak asla doğru olmaz. Hele bu meseleyi günlük polemiğin konusu haline getirmek, bir tarafı masanın bir yanına koyup karşı çıkanları da bir yanına oturtarak günlük tartışmaların içine almak yararlı olmayacaktır. Bilim konuşurken, kurul ve komisyonlar halinde konuşalım. Tek tek herkesin düşüncesi farklı olabilir. Bu bizi doğru bir yere götürmez. Unutmayalım ki Akdeniz’deki nakilde de bir bacak geri alınmak zorunda kalındı. Dolayısıyla bu konuyla ilgili bütün bilim insanlarının, işin etik ve hukuk tarafı da dahil olmak üzere söylediklerine kulak verelim. Bakalım bunlar ne söyleyecekler” dedi. Yaşam kurtarıcı özelliği olmayan ancak hayatı kolaylaştırıcı niteliği sebebiyle Sağlık Bakanlığı’nın yeni çıkardığı izniyle yapılan ameliyat öncesi Kompozit Doku Nakli Merkezleri Yönergesi’ne göre doku naklini kabul eden her hasta özel bir belge imzalıyor. Deneysel bir proje olarak geçen ameliyatı Şevket Çavdar’ın da onayladığı belgede, ‘Dünyada da henüz başlangıç aşamasında olan gireceğim ameliyat ve takip eden tedavinin kısmen bir deneysel proje olarak da değerlendirilebileceği hakkında bilgilendirildim ve tamamen anladım’ ifadesi yer alıyor. SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Sağlık Bakanlığı, sorumlular hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma YÖK tarafından yürütülüyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da inceleme başlattı. 8- ADANA: GÖKDERE KÖPRÜ BARAJI’NDA, BARAJ KAPAKLARININ AÇILMASI NEDENİYLE 10 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ Cumhuriyet Halk Partisi - 9 / 20 - 01.08.2013 10 TARİH: 24 ŞUBAT 2012 OLAY: Gökdere Barajı kapaklarının açılması sonucu, kapaklardaki çatlakları kum torbalarıyla kapatmaya çalışan işçiler su altında kaldı. Belirlemelere göre 10 işçi hayatını kaybetti. Olaydan iki gün önce baraj kapaklarında çatlak meydana gelmiş ancak yetkililer bunu dikkate almayıp bölgeyi kum torbalarıyla kapatmaya çalışmıştı. Barajın yapım ve ihale aşamasında, çevre ve insan faktörünün göz önüne alınıp alınmadığı ayrı bir tartışma konusu. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Konuya ilişkin açıklama yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: “Bölgede herhangi bir taşkın riski yok. Baraj, özel sektörün yaptığı bir baraj. Aslında denetimin ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor. Bir derivasyon tünelinde kapağın sıyrılması neticesinde suyun boşalması vuku buldu. Ama şöyle bir sevindirici husus var, oradan boşalan sular hemen akabinde Yedigöze Barajı var, o barajda toplanıyor. Herhangi bir taşkın riski yok.” SORUŞTURMA- KOVUŞTURMA Olayla ilgili Proje Müdürü Erdal N. şantiye şefi Öncü P. ve iş güvenliği sorumlusu Bora A. tutuklandı. 9- ULUDERE’DE 35 SİVİLİN ÖLDÜRÜLMESİ TARİH: 28 ARALIK 2011 OLAY: Şırnak İli Uludere İlçesi Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) Köylerinden Irak sınırına geçmiş ve dönmekte olan sivillerin sınırın sıfır noktasında 2:30- 22:30 sularında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu meydana gelen saldırıda;17’si çocuk, tamamı erkek olmak üzere toplam 35 kişi hayatını kaybetti, bir kişi yaralandı, iki kişi ise yara almadan kurtuldu. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Başbakan Tayyip Erdoğan: (3 Ocak 2012): “Yapılan hava operasyonunda 35 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu acı hadisede adli ve idari inceleme yapılıyor, yapılacaktır. Genelkurmay Başkanlığımız inceleme başlattığını açıklamıştır. Ben de Genelkurmay Başkanı’yla konuyu görüştüm. Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum. Bu hadiseyi 33 kurşun hadisesine benzetmek fırsatçılıktır. Bazı medya kuruluşlarının hedef saptırma gayretlerini de anlıyorum. E bu da onların işi. CHP’nin üslubunun BDP’ninkiyle bu kadar örtüşmesi gerçekten şaşırtıcı.” AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik (29 Aralık 2011): Cumhuriyet Halk Partisi - 10 / 20 - 01.08.2013 11 İlk etapta terörist oldukları zannı ile saldırı yapılmıştır. Ancak mahalli idarelerden ve ilk giden devlet görevlilerinden bu şahısların büyük çapta sigara kaçakçıları oldukları kimlikleri açıklanmadan tespit edilmiştir. Yüzde yüz kaçakçı olduklarına ilişkin bir durum olsa dahi bu insanlar böyle bir sonu hak etmiyor. Burada bir kasıt sözkonusu değildir. 33 Kurşun benzetmesini yapanlar büyük bir yanlış içerisindedir. İlk bilgiler doğruysa bu bir operasyon kazasıdır. Bir hata varsa asla örtbas edilmeyecektir. Türkiye’de bir terör olayı olmasaydı bugün bu acı olay yaşanmayacaktı. Terörist unsurlara karşı şahin vatandaşa karşı da güvercin olacağız demiştik. Kaçakçılık yapanlara karşı böyle bir faaliyet olmaz. Temenni ederiz ki böyle talihsiz bir olayla bir daha karşı karşıya kalmayız.. Burada asla bilerek bir durum yaşanamaz; olsa olsa bu bir istihbarat eksikliğinden kaynaklanan operasyon kazasıdır. İdari soruşturma açıldı. Gereken yapılacak. Kendimizi hakim yerine koyamayız. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz (10 Şubat 2012): “Uludere görüntüleri izledim. Görüntüdeki kişilerin kadın mı, çocuk mu olduğunu anlayamazsınız. Terörist mi, kaçakçı mı olduğunu anlayamazsınız. Soruşturmaların sonucu aziz milletime izah edilecektir.” Genelkurmay Başkanlığı: (29 Aralık 2011) “Bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak Kuzeyinden gelerek hududumuza yakın karakol ve üs bölgelerimize eylem yapacağına dair istihbaratın artması üzerine, keşif ve gözetleme gayretleri sınır boylarında artırılmıştır. Bu kapsamda, 28 Aralık 2011 günü saat 18.39′da, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir. Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır. Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün ana kamplarının konuşlu olduğu, sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir. Olay hakkında idari ve adli inceleme ve işlemler devam etmektedir.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA 05 Ocak 2012 tarihinde, Uludere’de 35 sivilin öldürülmesiyle ilgili açılan soruşturmada gizlilik kararı alındı. Uludere’de 35 kişinin öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturma için görevden alınması istenen Gülyazı (Roboski) Sınır Alay Komutan Vekili Jandarma Albay Hüseyin Onur Güney 8 Ocak’ 2012’de görevden alındığı bildirildi. 10- VAN DEPREMLERİNDE 644 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ TARİH: 23 EKİM 2011 – 9 KASIM 2012 OLAY: Merkez üssü Van’a 17 km. uzaklıktaki Tabanlı Köyü olan 7.2 şiddetindeki deprem, Cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu’da meydana gelen en büyük depremlerden biri olarak kayda geçti. Depremde 604 kişi öldü, 4 bin 152 kişi yaralandı. Daha sonra 9 Kasım 2011 tarihinde gerçekleşen ve şiddeti 5,6 olarak açıklanan ikinci deprem Cumhuriyet Halk Partisi - 11 / 20 - 01.08.2013 12 sırasında 40 vatandaş hayatını kaybetti. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Başbakan Tayyip Erdoğan (24 Ekim 2011): “Benim bir ricam var. Panikleyen vatandaşlarımız olabilir, onların bu paniklemelerini ekranlara getirmek suretiyle vatandaşımızı acaba Van’da Erciş’te ne oluyor, hakikaten halk kendi başına bırakıldı mı gibi bir hale getirmek milletin dayanışma ruhunu ortadan kaldırır. Bakın biz hemen deprem sonrası seferber olduk ve bütün birimlerimizle buraya yetiştik. Bir saat öncesine kadar Erciş’te idik, şimdi de Van’da çalışmalarımızı yaptık, yapıyoruz.” Başbakan Tayyip Erdoğan: (26 Ekim 2011): 23 Ekim Pazar günü öğlen saat 13.41′de, Van merkezli 7,2 şiddetinde bir deprem afetine maruz kaldık. Deprem anından itibaren, ilgili bakanlarımız, Van milletvekillerimiz, ilgili kurumlarımız derhal harekete geçtik. Bölgeye, benim talimatımla, ilk etapta 3 milyon Türk Lirası Acil Yardım Ödeneği gönderildi. Bugün bu rakam 10 milyon TL’ye çıkarıldı. Başbakanlık adına açtığımız yardım hesaplarında da şu an itibarıyla 1 milyon 728 bin lira yardım toplandı. Kızılay tarafından, 15 bin 379 çadır gönderildi. Aslında bu çadırlar bu olaya yetecek miktardaki çadırlardır. Fazlasıyla yetecek miktardadır. Ama ne yazık ki olay kontrol dışına çıkınca bu çadırlar yetmez bir durum arz ediyor ve ondan sonra da bakıyorsunuz televizyonlar, ‘hemen çadır yok, şu yok, bu yok’ diyor. İlk anda gerçekten, ilk 24 saatte bu konuda bir başarısızlık oldu. Bunu kabul ediyoruz. Burada bir eksiğimiz oldu. Ama bu tür olaylarda artık bu kadar eksik de bu kadar hata payı da olacaktır. Bu dünyanın her yerinde otomatiğe bağlanmış olay değil. Herkes görevini biliyor, ama tabii ki bölgedeki mevcut depolarda yeteri kadar katalitik soba veya çadır olmayabilir. Farklı depolardan buralara yine bu çadırlar geldi, geliyor.” Başbakan Tayyip Erdoğan (11 Kasım 2011): “Vanlı kardeşlerim müsterih olsunlar, biz onların acısını çok iyi biliyoruz. Var gücümüzle, imkânlarımızı zorlayarak Vanlı kardeşlerimizin yanında olmaya çalışıyoruz, kimseyi bu kış gününde aç ve açıkta bırakmayacağız. Allah’a şükür ısıtıcı, battaniye ne gerekiyorsa bölgede hızla tesis ettik, etmeye devam ediyoruz.”Deprem bahanesiyle rant elde etmeye çalışan provokatörler depremzede değil. Menfaat ve çıkar amaçlı adımları bir kenera bırakarak depreme dayanıklı yapıları inşaa etmemiz lazım.” Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar (İlk depremden sonra – 29 Ekim 2011): “Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem açısında en güvenilir Van ve Erciş’tir. Çünkü buradaki fay kırılmış ve enerjisini boşaltmıştır. 3 aya kadar hissedilen ve hissedilmeyen çok sayıda artçılar devam edecektir.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Başbakan Erdoğan, 11 Kasım 2011’de yasal süreci başlatacaklarını söyledi: “Kim oturma izni vermişse onlar hakkında da soruşturma başlatacağız. Bunların nedeni ve niçini konusunda ilgili mercilerin duracağına inanıyorum.” Cumhuriyet Halk Partisi - 12 / 20 - 01.08.2013 13 11- CEZAEVİ ARACINDA ÇIKAN YANGINDA BEŞ MAHKÛM HAYATINI KAYBETTİ TARİH: 16 EYLÜL 2011 OLAY Van’dan İstanbul’a mahkum sevki yapan cezaaevi aracında Kayseri’nin Pınarbaşı İlçesi yakınlarında seyir halindeyken yangın çıktı. Teknik aksamdan çıktığı belirtilen yangında araçtan inemeyen 5 mahkûm yanarak can verdi, 10 asker de yaralandı. Olayda ölenlerin isimleri: Abdülsetter Ölmez (35), Sinan Aşka (18), İsmet Evin (33), Akif Karabalı (24) ve Medeni Demir (47). YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Pınarbaşı Kaymakamı Mehmet Özel: “Üzgünüz, bir terör saldırısı değil. 5 mahkûm vatandaşımızın hayatını kaybettiği üzücü bir olay, motor arızasından kaynaklandığı sanılan bir yangın sonucu üzücü bir olay meydana gelmiş.” Adalet Bakanı Sadullah Ergin:”Aracımız Van’dan yola çıkıyor. Elazığ’da yakıt ikmali yapıyor. Yakıt ikmalinden sonra teknik arıza baş gösteriyor. Şuan bulunduğumuz mevkisinde de alev alıyor ve yanmaya başlıyor. Araçta 2 şoförümüz var. 2’si rütbeli 12 askerimiz var. 2 tutuklu ve 3 mahkûm bulunuyor. Bunlar bütün çabalara rağmen maalesef kurtulamıyor. 2 görevlimiz de hafif yaralanma söz konusu. Bu anlamda hem adli hem idari soruşturma gerekiyor. Teknik ekip olarak incelemeler de yapılıyor. Olay bütün boyutuyla değerlendirilecek. Teknik incelemeler bitmeden bir şey söylemek için erken. Çalışmaların sonucunu bekleyeceğiz” Bakan Ergin, gazetecilerin cezaevi aracının kapısı kilitli olduğu için mahkûmların yandığını hatırlatması üzerine, “Cezaevinin araçları güvenlik amacıyla kapalı olur. Açık seyretmeleri mümkün değil” diye konuştu. Bakan Ergin, mahkûmların Van’dan İstanbul’a neden uçakla götürülmediği yönündeki soruyu ise yanıtsız bıraktı. SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Cezaevi aracı için Elazığ’daki akaryakıt istasyonundan alınan yakıt örneğinin incelendiği bildirildi. Cumhuriyet Savcısı ve Kayseri Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ekipleri, olay yerindeki incelemelerini tamamlarken, ölenlerin eşyaları ve cesetlerden kalan parçalar alınarak Konya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. 12- KOT TAŞLAMA İŞÇİLERİNİN ÖLÜMÜ TARİH: 25 ŞUBAT 2011 OLAY: 31 yaşındaki Mehmet Şah Yalçın, üç yıl İstanbul-Güngören’de bir kot taşlama atölyesinde çalıştıktan sonra ölümcül silikozis hastalığına yakalanarak hayatını kaybetti. Yalçın, silikozis hastalığından dolayı hayatını kaybeden 49. kişiydi. Kot taşlama atölyelerinde çalışıp ölümcül silikozis hastalığına yakalananların net sayısı bilinmemekle birlikte, sadece Bingöl’ün Karlıova İlçesi’ne bağlı Taşlıçay Köyü’nde 168 kişinin bu Cumhuriyet Halk Partisi - 13 / 20 - 01.08.2013 14 hastalığa yakalandığı belirlenmiştir. Kot taşlamacılığına bağlı silikozis, dünyada ilk kez 2005 yılında ülkemizde görüldü. Bilinen klasik silikozis hastalığı en az 10 yıllık bir çalışma sonrası, silika içeren kumun veya tozun solunmasına bağlı olarak ortaya çıkan, nispeten yavaş seyirli bir hastalık. Ama kot taşlama işçilerinde olduğu gibi eğer çok yoğun toza maruz kalınırsa birkaç yıl içinde ortaya çıkıp hızla gelişen bir hastalık halini alabiliyor. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sağlıksız şartlarda işçi çalıştıran 6o kot taşlama atölyesinin kapatılacağını açıkladı. Silikozis adı verilen bir hastalığa yol açan kot taşlama atölyelerinden 71’inde denetim yapıldığını açıklayan bakan, bunlardan 60’ı hakkındaysa sağlıksız çalışma nedeniyle kapatma kararı verildiğini belirtti. Bu işyerlerinden 15’inde çalışan toplam 93 işçinin akciğer filminin alındığını bildiren Bakan Çelik, bunlardan 38.8’inde, silikozla uyumlu radyolojik bulgu saptandığını açıkladı. SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Silikozis hastalarına Özürlüler Yasası çerçevesinde aylık bağlayan yasal düzenleme 25 Şubat 2011 tarihinde yürürlüğe girmişti. Ancak hastaların bu yasadan faydalanması için konan üç aylık başvuru süresinin 24 Mayıs 2011 tarihinde sona ermesi, düzenlemeden bihaber olan veya daha sonra bu hastalığı teşhis edilen vatandaşlarımızın, düzenlemeden yararlanamamasına sebep olmuştur. 13- ELBİSTAN’DAKİ TERMİK SANTRALDE YAŞANAN GÖÇÜKLERDE 10 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ TARİH: 6 -10 ŞUBAT 2011 OLAY: Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi’nde Türkiye’nin en büyük termik enerji santrali olan Afşin-Elbistan Linyitleri Termik Santrali’ne linyit kömürü sağlayan açık işletme sahasında göçük meydana geldi. Toprak altında kalan işçilerden 51 yaşındaki Yaşar Alkaya yaşamını yitirirken, 3 işçi de hafif yaralandı. İlk göçükten dört gün sonra meydana gelen ikinci göçükte jeoloji mühendisi Halil Tatlı, makine mühendisi Cuma Yıldırım, makine operatörleri Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Kemal Elmas, dozer operatörü Adnan Demir, topografçı Tuğran Gökhan, drenaj işçisi Aydoğan Polat ve Nail Yılmaz göçük altında kalarak hayatlarını kaybettiler. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Afşin Kaymakamı Faik Arıcan, olayla ilgili yaptığı açıklamada, “Çöllolar Açık Kömür Sahası’nda sabaha karşı toprak kayması meydana geldi. Toprak altında kalan 1 işçi yaşamını yitirdi, 3 teknisyen de yaralandı. Yaralılar hastanede tedavi altında. Sahada çalışmalar durduruldu. Giriş-çıkışlar yasaklandı” dedi. İlk göçüğün ardından bölgeye gelip inceleme yapan Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürü Halil Alış, 1 kişinin öldüğü, 9 kişinin yaralandığı ilk göçüğün nedenlerinin araştırıldığını söylemişti. 20-30 milyon metreküplük alanın çöktüğünü, olayın ihmal olup olmadığının Cumhuriyet Halk Partisi - 14 / 20 - 01.08.2013 15 araştırıldığını belirten Alış, “Bu olayı 1 ölü, birkaç yaralı ile atlatmak Allah’ın bir lütfu diyorum.”. Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Aslan, depremlere bağlı olarak göçük meydana geldiği şeklindeki değerlendirmeleri gerçekçi bulmadığını belirterek, “Bu sahaya bir kilometre uzaklıkta devletin işlettiği sahada neden heyelan olmadı?” diye sordu. Aslan 4 gün ara ile 2 göçük meydana gelen bölgede mühendislik hataları ve çok büyük ihmal olabileceğine dikkat çekti. SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Kaybolan 9 işçinin yakınları, bölgede faaliyet yürüten şirket hakkında suç duyurusunda bulundu. 14- OSTİM’DE YAŞANAN PATLAMADA 20 KİŞİNİN HAYATINI KAYBETMESİ TARİH: 3 ŞUBAT 2011 OLAY: Ankara’daki OSİM Organize Sanayi Bölgesi’nde 9 saat arayla yaşanan iki ayrı patlamada 20 kişi hayatını kaybetti. Patlamada elliye yakın kişi de yaralandı. İlk patlama, OSTİM Sanayi Sitesi’nde bulunan jeneratör üretim tesisinde yaşandı. İkinci patlama ise yine OSTİM’deki tiner tanklarında meydana geldi. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI: Sanayi Ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün: “Çalışma esnasında oksijen tüplerinin olduğu bölümde kesme işlemi yapılırken bir patlamanın olma ihtimali çok yüksek. Bunun üzerinde ağırlıklı olarak duruluyor.” Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, “Tiner tanklarında meydana gelen bir patlama. Şu anda içerde bize elini uzatıp, ‘beni kurtarın diyen’ insanlar var iken, bana göre atölyenin hukuki durumunu tartışmanın bana göre bir anlamı bulunmamaktadır. Ancak bilmenizi isterim ki bütün çalışmalarımızı tamamladıktan sonra bu ve yanında, çevresinde olan bir kaç isim tespit ettiğimiz işyeri üzerinde çok ciddi bir çalışma yapacağız ve ne yapılması gerekiyorsa, yapanın yanında bırakmayız, bunu bilmenizi isteriz.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde 3 Şubat 2011′de meydana gelen, 20 kişinin ölümü ve çok sayıda kişinin yaralandığı 2 patlamada sorumluluğu bulunduğu iddia edilen 9 kişi hakkında açılan davanın görülmesine devam ediliyor. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Kasım Ersoy, Bahadır Esendik ve Burhan Koç tutuklu, altı kişi de tutuksuz yargılanıyor. 15- ZONGULDAK’TA MADEN GÖÇÜĞÜNDE 30 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ TARİH: 17 MAYIS 2010 OLAY: Zonguldak’taki kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasında göçük altında Cumhuriyet Halk Partisi - 15 / 20 - 01.08.2013 16 kalan 30 işçi hayatını kaybetti. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Başbakan Tayyip Erdoğan (19 Mayıs 2010): “400 kişilik bir ekiple çalışmalar yoğun şekilde devam ediyor. Günle bağlı bir olay değil. Devlet olarak çalışmalarımızı iç ve dış desteklerle yürütüyoruz. Amacımız bir an önce 30 işçiye ulaşmak. Bu mesleğin kaderinde bu var.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer (18 Mayıs 2010): “Göçüğün uzunluğu ne kadar bilmiyoruz, yalnız göçüğün olduğu yerde metan gazının olmadığı yerler var. Ümit ediyorum ki işçilerimiz bu bölümdedirler. Teknik düzeyde bir ihmal ve hata olmadığını biliyoruz. Ekim ayında bu ocakta kapasiteli bir denetim yapıldı. İş güvenliği bakımından herhangi bir eksiklik görülmedi. Ancak patlama sebebiyle bir ihmal var mı onu göçüğü kaldırdıktan sonra göreceğiz.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA 30 Temmuz 2010- Grizu patlamasıyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı olayla ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, TTK yüzde 30, işçilerin çalıştığı Yapı-Tek firması yüzde 70 kusurlu bulundu. Raporda, iş yerinde mevzuata aykırı unsurlar şöyle sıralandı; “-Hava hızı yetersizdir, hava kapılarının güvenli olmadığı tespit edilmiştir. Kullanılan pervaneler hava miktarına göre uygun değildir. Kontrol ve degaj sondajları yeterli düzeyde yapılmamıştır. Kullanılan elektrikli ekipmanların kablo girişinin uygun olmadığı, kablolarda ekler yapıldığı ve gazlı ortama uygun özelliklerin bulunmadığı belirlendi. Alev sızdırmaz aygıtların kapak cıvatalarıyla oynanmış olduğu, iyi sıkılmadığı ve alev sızdırmazlık özelliklerini kaybettiği saptanmıştır. Ocak içerisinde metan gazı yüzde 1.5 geçmesine rağmen enerji kesilmemiş ve ocak içerisinde çalışmalar devam etmiştir. Düzenli gaz ölçümleri yapılmamış ve ilgili firma tarafından kayıt altına alınmamıştır. İş yerinde gaz izleme sistemi mevcuttur. Metan gazı tehlikeli düzeye çıkmasına rağmen gerekli ve yetkili kişilere haber verilmemiştir. Ocak gerekli zamanda tahliye edilmemiştir. Sensörler gazların fiziksel özelliklerine uygun yerleştirilmemiştir. İş yerinde çalışan yetkili kişilere yeterli sayıda gaz ölçüm cihazı verilmemiştir. İşçilere maske verilmediği, kullanıma yönelik denetimler yapılmadığı tespit edilmiştir.” 28 AĞUSTOS 2010 Bilirkişi raporunun ardından tutuklanan 6 kişi, avukatlarının bir üst mahkemeye itirazı üzerine 28 Ağustos 2010 tarihinde tahliye edildi. Zonguldak’ta 17 Mayıs’ta meydana gelen ve 30 madencinin öldüğü grizu faciasıyla ilgili Bilirkişi Heyeti Raporu’nda hem Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun hem de taşeron firmanın hatalarının ortaya çıkmasının ardından Türkiye Taşkömürü Kurumu ile taşeron firma yetkililerinden 13 kişi gözaltına alınmıştı. Adliyeye sevk edilenlerden 2’si serbest bırakılırken, 4’ü taşeron firma, 7’si TKK yetkilisi 11 kişi mahkemeye sevk edildi. Mahkeme TTK Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner, Etüt Tesisi Şube Müdürü Mustafa Küçük, kaza sırasındaki İş Güvenliği ve Eğitim Şube Müdür Vekili Murat Taşçı, havalandırma ve tozla mücadele başmühendisi Vedat Küçükbükücü ile Yapı-Tek firmasından Halim Köse ve Kadir İpek’in tutuklanmasına karar verdi. Cumhuriyet Halk Partisi - 16 / 20 - 01.08.2013 17 Avukatların tutuklama kararına itirazını değerlendiren Zonguldak 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 6 kişi hakkındaki tutuklama kararını aynı gün içinde kaldırdı. 16- İSTANBUL-DAVUTPAŞA’DA YAŞANAN PATLAMA’DA 23 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ TARİH: 31 OCAK 2008 OLAY: İstanbul Davutpaşa’daki havai fişek imalathanesinde meydana gelen patlamada 23 kişi hayatını kaybetti. Çiftehavuzlar caddesindeki beş katlı bir iş merkezinin dördüncü ve beşinci katlarında bulunan havai fişek imalathanesindeki patlamada 116 kişi de yaralandı. YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın “Binada beş işyeri faaliyette. Bunların ikisinin ruhsatı, ikisinin ruhsat müracaatı var. Kot yıkama atölyesi de kaçak faaliyette bulunduğu için mühürlenmiş, ancak bu mühre rağmen çalışmaya devam ettiği için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş. Binada maytap atölyesi ya da deposu olduğuna dair belediye kayıtlarında bilgi yok.” Belediyenin daha sonra yaptığı açıklamaya göre kaçak havai fişek üretimi yapılan atölyenin “Tekel Dışı bırakılan Patlayıcı Maddelerle Av Malzemesi Ve Benzerlerinin Üretimi, İthali, Taşınması, Saklanması, Depolanması, Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi, Denetlenmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Tüzük”e göre bu tür iş yerlerinin İçişleri Bakanlığı’ndan “özel izin” alması gerekiyordu. Zeytinburnu Belediyesi’ne göre bu iş yerinin denetiminin de İçişleri Bakanlığı tarafından yapılması gerekiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Vatandaş, Zeytinburnu’nda patlamanın olduğu binada, ‘Tehlike arz etmeyen, yani parlayıcı ve patlayıcı bir iş içermeyen oyuncak imalatı yapıldığını’ beyan ediyor. Yapılan denetimlerde, görünür yerlerde plastik imalatı var. Ama görünmeyen yerlerde vatandaş bu imalatını yapıyor” dedi. “Keşke bu olaylar olmasaydı, keşke vatandaşlarımızı kaybetmeseydik. Ama bu olay oldu ve bunun neticesinde, ölen vatandaşlara ölüm aylığının bağlanması, iş kazası sonucu vefat ettikleri için ayrıca bir de ölüm gelirinin bağlanmasıyla ilgili çalışmalar devam ediyor.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, kaçak iş yeri açılmasına ve sigortasız işçi çalıştırılmasına göz yumdukları gerekçesiyle İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul Valisi Muammer Güler, Zeytinburnu Kaymakamı, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın hakkında suç duyurusunda bulundu. 17- ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLAR VE UĞUR KAYMAZ OLAYI TARİH: 21 KASIM 2004 Cumhuriyet Halk Partisi - 17 / 20 - 01.08.2013 18 OLAY: 21 Kasım 2004 günü saat 17.00 dolaylarında Mardin İli Kızıltepe İlçesinin Turgut Özal Mahallesinde meydana gelen olayda Ahmet Kaymaz (30) ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda yaşamlarını yitirdi. İHD verilerine göre sadece 2010 yılında güvenlik güçlerinin açtığı ateş veya mayın-sahipsiz patlayıcılardan dolayı 13 çocuk hayatını kaybetti. İHD verilerine göre AKP’nin iktidara gelişinden 2011 yılına kadar öldürülen çocuk sayısı 152. İHD Diyarbakır Şubesi’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2010 Yılı Hak İhlalleri Raporu’na göre 13 çocuk şu şekilde hayatlarını kaybetti: 11 Mart 2010 – Şırnak’ın Uludere İlçesi’nin Yemişli Köyü’nde meydana gelen mayın patlamasında Zahir Ap (16) isimli çocuk hayatını kaybederken, Nuh Ağın (17) ile Hamza Encü (13) adlı çocuklar da ağır yaralandı. Yerel kaynaklardan elde edinilen bilgilere göre, patlamadan önce tankların olayın yaşandığı bölgede konumlandığı belirtilirken, patlamanın tankların güvenliği için bırakılan mayınlardan kaynaklı olabileceği ileri sürüldü. Patlamanın meydana geldiği alana, patlamadan sonra askerler tarafından 5-6 havan atışının yapıldığı belirtildi. 31 Mart 2010 – Van’ın Çaldıran İlçesi’ne bağlı Hangedik (Xecîxatun) Köyü’nde gece saatlerinde Hangedik Jandarma Karakolu’na bağlı askerler mazot kaçakçılığı yaptıkları iddiasıyla Mehmet Nuri Tamçoban (14) ve üç akrabasına ateş açtı. Açılan ateş sonucu Mehmet Nuri Tamçoban yaşamını yitirdi. 22 Nisan 2010 – Mardin Merkeze bağlı Kabala Beldesi’nde yerde bulduğu cisimle oynayan İzzettin Boz (14) isimli çocuk, cismin patlaması sonucu olay yerinde hayatını kaybetti. Patlayan cismin ne olduğu ve kime ait olduğu öğrenilemedi. 25 Mayıs 2010 – Van’ın Özalp İlçesi’nde Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası’na ait atış poligonu yanında oyun oynayan çocukların bulduğu bir el bombası patladı. Meydana gelen patlamada bir çocuk yaşamını yitirdi, 3′ü ağır 4 çocuk da yaralandı. Patlamada ağır yaralanan ve yaşamını yitiren çocuğun Oğuzcan Akyürek (13) olduğu belirtildi. 03 Haziran 2010 – Şırnak Cumhuriyet Caddesi’nde aşırı hız yapan akrep tipi zırhlı polis aracı Fırat Basan (10) isimli çocuğa çarptı. Çarpmanın etkisiyle metrelerce uzağa fırlayan Basan, çevredeki vatandaşlar tarafından Şırnak Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken, yaşamını yitirdi. 2 Temmuz 2010 – Diyarbakır’ın Lice İlçesi’ne bağlı Goma Ahmet Mezrası’nda saat 02.30 sıralarında tarlalarında çalışan 3 köylünün askerler tarafından tarandığı iddia edildi. Olayda Çekdar Kanay ve Ferhat Taruk’un yaşamını yitirdiği, Müslüm Kanay’ın ise ağır yaralandığı belirtildi. Mezranın giriş ve çıkışlarını tutan askerlerin, yaralıları sabaha kadar olay yerinde tuttuğu öğrenildi. 21 Temmuz 2010 – Van’ın Çatak İlçesi’ne bağlı Eliaçık (Xasis) nüfusuna kayıtlı ve Eski Edremit Mahallesi’nde oturan Saldık ailesinin 5 çocuğunun en büyüğü olan 16 yaşındaki Canan Saldık, Hacıbekir Kışlası’ndan atıldığı öğrenilen bir kurşunun kafasına isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Köylülerin anlatımına göre, son üç gündür Hacıbekir Kışlası’nın atış poligonunda askerlerin sabah ve akşamüzeri atış talimi yaptıkları, Cumhuriyet Halk Partisi - 18 / 20 - 01.08.2013 19 Canan’ı öldüren kurşunun da atış talimi sırasında Hacıbekir Kışlası’ndan geldiği yönünde. 09 Eylül 2010 – Hakkâri’de çıkan olaylar sırasında bayram şekeri toplayan Enver Turan (15) adlı çocuğun, yoldan geçen gri Tempra marka bir araçtan uzman çavuş olduğu belirtilen bir kişinin açtığı ateş sonucu başından vurulduğu kaydedildi. Hakkâri Devlet Hastanesi’nde ilk müdahalesi yapılan Turan, Van’a sevk edildi. Enver Turan, 7 gün boyunca Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesi’ndeki cihazlara bağlı olarak sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetti. 16 Eylül 2010 – Hakkâri merkeze bağlı Geçitli (Peyanis) Köyü’nde köy minibüsünün geçişi sırasında meydana gelen patlamada aralarında 3 yaşındaki Nurullah Çiftçi’nin de bulunduğu 9 kişi yaşamını yitirdi. 28 Eylül 2010 – Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi Esendere Beldesi’ne sınırı olan İran’ın Urmiye kentinin Siro Kasabasına bağlı Fîreziyan Köyü nüfusuna kayıtlı 14 yaşındaki İsa İbrahimzade isimli bir çocuğun askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiği bildirildi. Edinilen bilgilere göre, İsa İbrahimzade (14) isimli çocuğun Berê Bûk û Zava mevkiinde kaçakçılık yaptığı gerekçesiyle askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiği öğrenildi. 05 Ekim 2010 – Şırnak’ın Güçlükonak İlçesi’ne bağlı Fındık Beldesi Gümüşyazı Köyü’nün kırsal kesiminde bulunan askeri çöplükte akşam saatlerinde gezen 12 yaşlarındaki Ahmet İmre ile Ramazan İlhan’ın buldukları metal bir cisim ellerinde patladı. Patlama sonrası Ahmet İmre adlı çocuk olay yerinde yaşamı yitirdi. 11 Kasım 2010 – Şırnak’ın Cizre ve İdil ilçeleri arasında bulunan Aslantepe Köyü yakınlarında oyun oynayan Beşir (7) ve Nujiyan (4) İdem kardeşler, meydana gelen patlamada ağır yaralandı. Yakınları tarafından Cizre Devlet Hastanesi’ne kaldırılan İdem kardeşlerden 4 yaşındaki Nujiyan İdem yaşamını yitirdi. UĞUR KAYMAZ OLAYIYLA İLGİLİ YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI 29 Kasım 2004’te İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, baba-oğulun polisin “Teslim ol”çağrısına silahla karşılık verdikleri için öldürüldüklerini öne sürdü. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu: “Evin etrafı çember altına alınıyor. Sabah olunca ‘Teslim ol’ çağrısı yapılıyor. Silahla karşılık verince de müsademe yaşanıyor. İnsan hakları ihlali konusunda en ufak tavizimiz yok, kim suçluysa gereği yapılacak.” Tayyip Erdoğan: “Hukuk içerisinde 12 yaşındaki çocuğun konumu bellidir, 12 yaşındaki çocuğa bu yakıştırmayı yapmayı insani bulmuyorum. Gereken adım neyse bunu şüphesiz atacağız.” SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA Mardin Emniyet Müdür Yardımcısı Kemal Dönmez ile üç özel harekât polisi açığa alındı. Bunlar, operasyonu yürüten amirle buna katılan polislerdi. 11 Aralık’ta, Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın öldürüldüğü operasyona ilişkin resmî soruşturma sonucu Kızıltep Kaymakamı Engin Durmaz’a terfi gibi ceza verildi. Durmaz Erzurum’a vali yardımcısı olarak atandı. Cumhuriyet Halk Partisi - 19 / 20 - 01.08.2013 20 Dava daha sonra Mardin’den Eskişehir’e taşındı. Dava, yargılanan polislerin beraat etmesi sonucunda AİHM’e taşındı. AİHM’in 2012 yılında Türkiye’ye Kaymaz davasıyla ilgili yönelttiği sorulara, cinayeti savunurcasına yanıt verildi: Güvenlik güçlerinin “Teslim olun” çağrısına Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın ateşle karşılık verdiklerini polislerin de hızlı davranmak zorunda kaldıklarının anlatıldığı savunmada, bu koşullarda polislerin kendi hayatları tehlikede olduğundan başka türlü davranma şanslarının olmadığı öne sürüldü. Uğur Kaymaz’ın 12 yaşında olmadığının kanıtı olarak bıyıklarının ve koltuk altındaki tüylerin delil olarak sunulduğu savunmanın iddiaları daha önce Adli Tıp Raporu tarafından çürütülmüştü. Adli Tıp, babasının arkasından terlikleriyle sokağa çıkan Uğur Kaymaz’ın kalaşnikof taşımayacak kadar küçük olduğunu, sırtından 9 kurşun yiyen bir çocuğun çatışmaya giremeyeceğini ve Uğur Kaymaz’ın elinde bulunan barut izinin, silah kullandığını kanıtlamayacağını ortaya koymuştu. Cumhuriyet Halk Partisi - 20 / 20 - 01.08.2013