Cumhuriyet Halk Partisi

Transkript

Cumhuriyet Halk Partisi
1
Cumhuriyet Halk Partisi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “AKP
iktidarları döneminde yaşam hakkı ihlalleriyle, öne çıkan
bazı ölüm vakaları”nı açıkladı.
Tarih : 19.04.2012
İnsan Hakları Genel Başkan Yardımcılığı
AKP iktidarları döneminde
Yaşam hakkı ihlalleri ve öne çıkan bazı ölüm vakaları
Nisan 2012
İktidara geldiği günden beri mağdur edebiyatı yapmaktan geri durmayan, bunun
üzerinden oy devşirmekte beis görmeyen AKP, kendi döneminde yaşattıkları toplumsal
travmaların üstünü örtmek için de çeşitli yöntemlere başvuruyor. AKP sadece kendi
döneminde değil, yakın dönemdeki katliamları da zaman aşımına cevaz veren yasaların
değişmesine mani olarak unutturmak için akıl almaz bir vicdansızlık örneği sergiliyor.
Bir taraftan “demokrasi”den yana görünmeye çalışan AKP, diğer yandan kendi
dönemindeki cinayetleri, katliamları, toplu işçi ölümlerini, kendi ihmalkârlığı yüzünden
meydana gelen faciaları, toplumsal hafızayı sıfırlamaya çalışarak tarihin karanlığına
gömmeye çalışıyor.
İşçi ölümlerini “kadere”, kolluk güçlerinin yetkilerini aşarak gerçekleştirdikleri yargısız
infazları “kazaya” bağlayarak geçiştirmeye, unutturmaya çalışan AKP, bir yandan da
yüzleşmekten, hesaplaşmaktan, haktan ve adaletten dem vuruyor. Ancak kendisiyle
yüzleşmekten korkan bir iktidarın, tarihle yüzleşmek gibi bir derdi de olamaz. AKP’nin
12 Eylül’le hesaplaşmaktan anladığı, göstermelik bir yargılama, Sivas Katliamı’yla
yüzleşmekten anladığı şey de, katliamı anmaya giden yurttaşların üzerine göz yaşartıcı
gaz sıkmak, davanın zaman aşımına uğramasına göz yummak ve faillerin yakalanması
için kılını kıpırdatmamaktır.
Failler demişken, sık sık kendi dönemlerinde faili meçhul cinayet yaşanmadığını ileri
süren AKP yetkililerini rakamlar kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yalanlıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi
- 1 / 20 -
01.08.2013
2
Aşağıdaki tablolardan da görüleceği gibi, 2002’den bu yana 129 faili meçhul cinayet
gerçekleşti. Aynı tarihlerde yargısız infaz, dur ihtarına uymama veya rastgele ateş
açılma sonucu 428 kişi hayatını kaybetti. “İşkenceye sıfır tolerans” vaadiyle halkı
kandırmaya çalışan AKP iktidarı döneminde sayısız işkence ve kötü muamele vakaları
kayıtlara geçerken, gözaltında veya cezaevlerinde ölüm vakaları artarak devam ediyor.
2002’den bu yana gözaltında veya cezaevinde 322 kişi hayatını kaybetti.
Tablonun daha da vahimleştiği alanlardan biri ise “iş kazaları” olarak tanımlanan ama
aslında ihmalkârlıktan kaynaklı iş cinayetleridir. AKP iktidarı döneminde 10 bin 297 işçi
hayatını kaybetti! Sırf tersanelerde yaşanan ölümler bile AKP öncesi ve sonrası tablonun
vahametini gözler önüne sermeye yetiyor. 1985–2003 yılları arasında tersanelerde
yaşanan ölüm vakası 39 iken, AKP iktidarları döneminde (2003–2012) bu sayı 110’a
çıktı! Kadına yönelik şiddet konusunda da ürkütücü bir artış yaşanıyor. Çeşitli
araştırmalar, 2011 yılı itibariyle yedi yıllık dönemde kadına yönelik şiddetin yüzde 1400
oranında arttığını gösterirken, AKP yetkilileri, şiddetin değil, görünürlüğünün arttığını
iddia ediyor.
Kuşkusuz, AKP iktidarında yaşanan toplu
ölümler, yargısız infazlar, işkenceler ve
pek çok alandaki hak ihlallerini rakamların
soğuk tablosuna yansıtmak, durumun
vahametini açıklamaya yetmez. Ancak
bazı örnek vakaları da hafızalarda sürekli
taze tutmak gerekir.
Herhangi bir uygar, demokratik ülkede bırakın kaymakamları, valileri veya bakanları,
hükümeti bile istifaya götürecek onlarca vahim örnek olay daha yaşandı AKP iktidarları
döneminde. Ancak bu olayların bırakın iktidar partisinin yetkililerini, doğrudan faillerinin
bile kamuoyu vicdanını rahatlatacak düzeyde bir cezaya çarptırılmadığını üzülerek
görmekteyiz. 35 sivilin öldürüldüğü Uludere katliamı bunun en yakın tarihli
örneklerinden biridir.
Hiç kuşku yok ki, bu kadar zulüm gören bir halk, AKP iktidarından demokratik yollardan
hesap soracaktır. Aşağıda bazı örneklerini sunduğumuz ölüm vakalarını, katliamları,
“kaza” süsü verilmiş cinayetleri, adalet yerini bulana, failler yargılanıp cezalandırılana
kadar hiçbirimiz unutmayacağız, unutturmayacağız.
M. Sezgin Tanrıkulu
CHP Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili
2000–2011 YILLARI ARASINDA YAŞAM HAKKI İHLALLERİ
YIL
Cumhuriyet Halk Partisi
Faili meçhul
cinayet
Yargısız infaz/
Dur ihtarı/
Rastgele ateş açma
- 2 / 20 -
Gözaltında ya da cezaevinde
ölüm vakaları
01.08.2013
3
2000
13
56
59
2001
24
37
57
2002
8
38
48
2003
16
46
22
2004
8
35
38
2005
4
61
16
2006
21
49
11
2007
2
24
10
2008
30
37
47
2009
18
48
43
2010
9
29
41
2011
13
59
46
Toplam
166
521
438
2002–2012 YILLARI ARASINDA TOPLUMSAL OLAYLARA KOLLUK KUVVETLERİNİN
MÜDAHALESİ NEDENİYLE YAŞAMINI YİTİRENLER
YIL
ÖLÜM
2002
2
2003
1
2004
-
2005
5
2006
15
2007
1
2008
8
2009
6
2010
2
2011
6
2012
1
TOPLAM
47
2002–2011 YILLARI ARASINDA GERÇEKLEŞEN “İŞ KAZALARI”
Ölen İşçi Sayısı
10 bin 297
İş Göremez Raporu Alan İşçi Sayısı
16 bin
İş Kazası
706 bin 608
TERSANELERDE GERÇEKLEŞEN ÖLÜMLER
YILLAR
ÖLÜ SAYISI
1985–2003
39
2003–2012
110
AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞEN
Cumhuriyet Halk Partisi
- 3 / 20 -
01.08.2013
4
BAZI TOPLU ÖLÜM VAKALARI
1- KAHRAMANMARAŞ’TA KOT FABRİKASINDAKİ PATLAMADA 4 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
TARİH: 13 NİSAN 2012
OLAY: Kahramanmaraş-Kayseri karayolunda bir firmaya ait kot boyama fabrikasında
meydana gelen patlamada Erkan Gölge, İlhami Çetin, Çelebi Başkurt ve Mehmet Nuri
Özgener isimli dört vatandaşımız hayatını kaybetti. Patlamada 9 kişi de yaralandı.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Kahramanmaraş Vali Vekili Servet Güngör: “Kot boyama fabrikasındaki patlama sonucu
enkaz altında kalan kimse yok. Şu anda kayıp ihbarı falan da yok. Ağır olan yaralımızın
hastanede hayatını kaybetmesi sonucu 4 ölü, 9 yaralımız oldu. Şu anda olay savcılığa
intikal etmiş durumda. Soruşturmanın tamamlanmasıyla patlamanın nedeniyle ilgili
bilgiler ortaya çıkacaktır. Biz şu anda bir patlama olduğunu biliyoruz.
Kahramanmaraş Belediyesi İtfaiye Müdürü Cahit Küçükönder, fabrikanın 3’te ikisinin
çöktüğünü ifade etti. Olayda hayatını kaybedenlerin 3’ünün enkazdaki beton blokların
altında, bir kişinin ise basınç nedeniyle patlamanın olduğu yerden 20 metre ileride
bulunduğunu belirten Küçükönder, patlayan buhar kazanının büyük olduğunu kaydetti.
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamaya göre,
Bakan Faruk Çelik, patlamayla ilgili araştırma yapmak üzere, bakanlık Müsteşar
Yardımcısı başkanlığında, İş Teftiş Kurulu Başkanı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan
Yardımcısı ve 2 iş müfettişi olay yerinde inceleme yapması için talimat verdi.
2- ELAZIĞ-MADEN’DE 6 İŞÇİNİN ÖLÜMÜ
TARİH: 9 NİSAN 2011
OLAY:
Elazığ’ın Maden ilçesinde meydana gelen hortum duble yol yapımında çalışan Ziver
İnşaat Şirketi’ne ait 500 metrekarelik şantiyede etkili oldu. Hortum, şantiyesinde kalan
işçilerin konteynerini 100 metre sürükledi. 6 işçi hayatını kaybetti, 7 kişi de yaralandı.
Konteynırda bulunan işçilerden 4’ü olay yerinde 2’si ise hastaneye kaldırılırken, yolda
yaşamını yitirdi. Faciada Metin Bahçeci, Subetullah Oğuz, Emrah Buğran, Abdullah
Tekin, Altan Demirkan ve M.Salim Sacit hayatını kaybetti. Abdullah Bakır, Rıdvan Koç,
M.Erdal Yıldırım, Salih Yıldırım, İbrahim Oğuz, M.Salih Şenol ve Necmettin Aydemir de
yaralandı.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Elazığ Valisi Muammer Erol: “’İnşaat şantiyesine ait konteynır hortum nedeniyle
traktöre çarpıyor, bazı araçların üzerinden geçiyor. Konteynırda 12 kişi olduğunu
biliyoruz. Bu kişilerden 4’ü olay yerinde hayatını kaybediyor.”
Cumhuriyet Halk Partisi
- 4 / 20 -
01.08.2013
5
Maden Kaymakamı Ahmet Adanur: “Bir felaket yaşadık. Olayda 6 yurttaşımız hayatını
kaybetti, 6 da yaralımız var. İki köyümüde hasar mevcut. Kaşlıca Köyü’nde 25 çatı
hasarlı, Dutpınar Köyü’nün Raman Mezrası’nda 32 çatı uçmuş. Bu köylerde hasar tespiti
yapacağız. Oralarda can kaybının olmaması sevindirici. Gerekli çalışmaları yapıyoruz.”
AKP Elazığ Milletvekili Sermin Balık: “Türkiye’de dahi daha önce hiç olmayan bir
felaketle karşı karşıya kaldık. Ölenlere Allah’tan rahmet, aralıları acil şifalar diliyorum.
Hasar gören köyleri de gezeceğiz. Devlet gerekli yardımı yapacaktır.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Hortumun yerle bir ettiği şantiyede Maden Cumhuriyet Savcılığı tarafından detaylı bir
inceleme yapıldı.
3- ÇAYCUMA KÖPRÜSÜ’NÜN ÇÖKMESİ SONUCU 15 KİŞİ KAYBOLDU
TARİH: 6 NİSAN 2012
OLAY:
Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi girişinde bulunan 970 metre uzunluğundaki Çaycuma
Köprüsü’nün yaklaşık 100 metrelik bölümü çöktü. 10 yolcusu olan bir minibüs, bir
otomobil ve 5 yaya sulara gömüldü. Filyos Çayı’na düşen otomobildeki 2 kişi şans eseri
kurtuldu. 15 kişi kayboldu. Köprünün ayaklarının deforme olmasına rağmen daha
önceden önlem alınmadığı ortaya çıktı. İsmail Örenbaş, Mehmet Başören, Meryem
Başören, Tahir Özkafa, Kadın Saraç, Serdar Saraç, Aziz Gülşen, Kemal Gülşen, Sezgin
Gülşen, Alim Başören, Hayriye Güner, Nazife Kabuk, Veli Kaya, Necati Azaklıoğlu, Ali
Rıza Kaya.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI:
Çaycuma Belediye Başkanı AKP’li Mithat Gülşen, kayıp minibüste babası Cemal Gülşen
ile yeğeni Aziz Gülşen’in de bulunduğunu ve ikisine de ulaşamadıklarını söyledi.
Köprünün 1951 yılında yapıldığını ve eski olduğunu, Karayolları’nın zaman zaman bakım
yaptığını anlatan Başkan Gülşen, şöyle konuştu: “Bir kaç gün önce arkadaşlara,
‘Köprüyü boyayalım’ demiştim. Çizgileri yapılacaktı. Siparişleri verildi. Ama ‘her an her
dakika burası göçebilir’ diye aklıma da geldi. Çünkü çayda sel vardı. İstanbul’da Boğaz
Köprüsü’nden geçerken, ‘Burası göçse ne olur?’ diye düşünürdük. Ama burası çöktü.
Düşüncemiz gerçek oldu. Olan babama oldu, bize oldu. Takdiri ilahi.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Belli ki suyun debisi fazla. Sudan
kaynaklanan bir şey. Suyun göbekteki köprü ayağını boşaltmasından kaynaklı bir şey
olabilir. Ama bu tetkik neticesinde ortaya çıkacak bir şey.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Faruk Çelik, olayla ilgili adli ve idari soruşturma ve araştırmaların devam ettiğini ileri
sürdü.
4- TUZLA TERSANELERİNDEKİ PATLAMADA İKİ KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Cumhuriyet Halk Partisi
- 5 / 20 -
01.08.2013
6
TARİH: 5 NİSAN 2012
OLAY
Tuzla tersaneler bölgesindeki Ada Tersanesi’nde Norveç için yapılan bir araştırma
gemisinde meydana geldiği patlamada iki işçi hayatını kaybetti, altı işçi de yaralandı.
1985’ten 2003’e kadar tersanelerdeki kazalardan ölen işçi sayısı 39 iken, 2003’ten
Nisan 2012’ye kadar ölenlerin sayısı 110’dur! AKP hükümetleri döneminde
tersanelerdeki ölüm oranı korkunç boyutta artmıştır.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu: “Uzun süredir de aslında bu tür kaza oluşmamıştı.
Ama çalışan personellerin bu konuda eğitimlerine çok dikkat etmeleri lazım. Neyi, ne
zaman, nasıl yapacakları özellikle riskli yerlerde, çok daha büyük önem arz ediyor. Tabii
daha fazla dikkat gösterilmesi lazım. Ama mesleki eğitimlerin özellikle Tuzla’da çok
daha dikkatli yapıldığını biliyoruz…”
DİSK’e bağlı Limter İş Sendikası Başkanı Kanber Saygılı, hükümetin gerekli tedbirleri
almamasından dolayı bu ölümlerin yaşandığını ifade etti.
NİSAN AYINDA YAŞANAN BENZER KAZALAR VE ÖLÜMLER
Konya’nın Ereğli İlçesi’nde 2 Nisan günü Meram Elektrik Dağıtım AŞ’ye ait trafoya
bakım yapan iki elektrik işçisi akıma kapıldı. İşçilerden Mevlüt Yeşil hayatını kaybetti.
Ankara’nın Beypazarı İlçesi’nde bir işletmenin şaft sahasında orta gerilim hattının
periyodik bakımını yapan enerji işçisi Hasan Hüseyin Baloğlu (24) elektrik akımına
kapılarak hayatını kaybetti. Amasya’nın Suluova İlçesi’nde 5 Nisan günü, elektrik akına
kapılan enerji işçisi Lütfi Güler (34) kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. 5 Nisan
günü Kırşehir’de Azerbaycan Yürüyüş Parkı’ndaki trafo, bakımı yapıldığı sırada patladı.
Elektrik akımına kapılan üç işçi yaralandı.
Sakarya’nın Karasu İlçesi’nde 5 Nisan günü bir ilköğretim okulunun istinat duvarı yapımı
sırasında bir metre yüksekten inşaat demirlerinin üzerine düşen Mahmut Soytekinoğlu
(42) hayatını kaybetti. Adana’da Güzelyalı Mahallesi’nde 17 yaşındaki Abidin Altay,
pencere demirlerini, iç kabin kapısı bulunmayan asansörle 9’uncu kata taşırken demirin
asansörle kat arasına sıkışması sonucu boynu kırılarak hayatını kaybetti. Altay, İMKB
Lisesi birinci sınıf öğrencisiyken para kazanmak için demirci atölyesinde çalışmaya
başlamıştı.
5- AŞKALE’DE 5 TEDAŞ İŞÇİSİNİN ÖLÜMÜ
TARİH: 3 NİSAN 2012
OLAY
Erzurum’un Aşkale ilçesinde Karasu 2 Baraj Göleti’nde beş TEDAŞ arıza gidermek için
deniz bisikletiyle açıldıkları Karasu-2 Hidroelektrik Santrali Göleti’nde boğularak
yaşamlarını yitirdi. İşçilerin, deniz bisikletinin buzlara çarpıp alabora olmasıyla
boğularak ve donarak yaşamlarını kaybettikleri ortaya çıktı. Kaybolan 5 işçiye
Cumhuriyet Halk Partisi
- 6 / 20 -
01.08.2013
7
ulaşılamamasına tepki gösteren işçi yakınlarına polis ve jandarma göz yaşartıcı gazlarla
müdahale etti.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Erzurum TEDAŞ Müdürü Adnan Taşkesenli: “Arkadaşlarımız vatandaşın mağduriyeti
uzamasın diye inisiyatif alıp özverili davranmış. Sorunu hemen halletmek istemişler.
Araştırma yapılıp daha güvenli bir ulaşım aracı ve güvenlik ekipmanları sağlanması
gerekirdi.”
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan: “İş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli
önlemler alınmadığı, denetim zaafı giderilmediği, cezalar caydırıcı olmadığı sürece bu
tür kazaların gündemimizden hiç düşmeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Sendikalaşma ve örgütlenmenin önü açılmalı, denetimler artırılmalı ve iş cinayetlerinin
önüne geçilmelidir.”
Aşkale halkının yaşadığı bu acıyı, devlet büyüklerinin paylaşmadığını ileri sürerek tepki
gösteren avukat Kübra Ertugay, “Acaba kendi çocukları, onların yerinde olsaydı, yine de
oturup sakince seyredebilecekler miydi? Artık biz bundan sonra da acımızla yaşanmayı
öğreneceğiz. Ama bir de bu acımızın devletimizin büyükleri tarafından da iki satır sözle
bile olsa paylaşılmaması bizi derinden üzmüştür. Bu ilgisizlik, bu kaderine terkedilmişlik
acımızı daha da artırmıştır. Bizim gözümüzde yaş, ağzımızda nefes, dilimizde söz
tükendi”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Aşkale Cumhuriyet Savcılığı, gözaltına alınan 5 kişinin ifadesine başvurdu. Soruşturma
kapsamında ifadeleri alınan TEDAŞ yetkilileri Z. Ö, Ş. T, Y. T ve T.Y ile Timur Elektrik
şikret yetkilisi F. T, savcılıktaki ifadelerinin ardından tutuklanma talebiyle nöbetçi
mahkemeye sevk edildi.
Mahkeme heyeti, TEDAŞ İşletme Bakım Müdürü Tuncer Yeşilyurt’un tutuklanmasına
karar verirken, diğer 4 kişiyi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Mağdur
avukatı Bilge Mutlu Bilge, adliye çıkışı açıklamasında; teksirle (kaza) adam öldürme
suçundan Tuncer Yeşilyurt’un tutuklandığını, diğer 4 kişinin de tutuksuz yargılanmak
üzere serbest kaldığını ifade etti.
6- İSTANBUL ESENYURT’TA İŞÇİLERİN KALDIĞI ÇADIRDA ÇIKAN YANGIN SONUCU 11
TAŞERON İŞÇİ YANARAK HAYATINI KAYBETTİ.
TARİH: 11 MART 2012
OLAY:
220 milyon euro yatırımla yapılan “galaksi” temalı Marmara Park Alışveriş Merkezi (AVM)
inşaatında çıkan yangında 11 taşeron işçi yanarak öldü. Yangın ECETürkiye’nin taşeron
firması Kayı İnşaat’ın şantiyesinde meydana geldi. Şantiyede 10 kişilik çadırlarda 40-50
işçinin kaldığı belirlendi. Marmara Park inşaatının temeli, 1 Mart 2011 Salı günü
Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, AKP Esenyurt İlçe Başkanı Şenay Değer’in
de katılımıyla düzenlenen bir törende atılmıştı
Cumhuriyet Halk Partisi
- 7 / 20 -
01.08.2013
8
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Yangınla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında da 11 kişi gözaltına alındı. Aralarında
inşaat firmasının sahibi ve genel müdürünün de olduğu 5 kişi, “taksirle adam öldürme”
suçundan tutuklandı. Sanık avukatı Şule Erol, gerçek sorumluların tutuklanmadığını,
Kaldem İnşaat’ın sahibi dışında tutuklananların olayla ilgisi olmadığını söyledi.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, olayın bir skandal ve insanlığa karşı
işlenen bir suç olduğunu söyledi. Bayraktar, “Burada şahsın, müteahhidin, yüklenicinin,
taşeronun işlediği suçtur. Yasalar önünde gerekli cezayı görecektir. Yangında öldükten
sonra yaptırılan sigorta da daha büyük sahtekârlıktır, bunun için gerekli tedbirleri adlık
ve almaya devam ediyoruz. Önlemi alacağız” dedi.
Esenyurt Belediye Başkanı Nemci Kadıoğlu: “Çadırda 35 kişi de kalabilir, 50 kişi de.
Yangın soğuk havanın getirdiği bir şey.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sorunun çadırlardan kaynaklandığını
söyledi. “Çadırın dış cephesi plastikle kaplanmış… Bu, standartlara aykırı…
Sorumlulardan hesap sorulacak!” “40 kişinin barınabileceği çadırda sadece bir tane
giriş çıkış noktası var.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, şantiyede denetimlerin yapıldığını açıkladı. Ancak
şantiyedeki taşeron işçiler, İş Güvenliği Tüzüğü’ne aykırı olarak konteynır yerine
güvenliksiz sistemle ısıtılan çadırda yatırılıyorlardı.
AVRUPA ÜLKELERİNDE İŞÇİ ÖLÜM ORANLARI
Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1996 yılı baz alınarak düzenlenen istatistiklere göre
inşaat kazaları nedeniyle 1 yıl içinde hayatını kaybeden işçilerin sayısı 100 bin işçide
13.3 olarak açıklandı. Bu rakam Fransa’da 100 binde 12.1, Almanya’da 15.4, İrlanda’da
8, İtalya’da ise 14.4. İngiltere’de 2009 yılı baz alınarak hazırlanan istatistiklerde 100 bin
işçide inşaat kazaları nedeniyle ölüm oranı 3.4 olarak belirtiliyor. ABD’de İşçi
İstatistikleri Bürosu tarafından yapılan bir araştırmaya göre de inşaat kazaları nedeniyle
2010’da ölen işçi sayısı 100 bin kişide 3.5 olarak açıklandı.
TÜRKİYE’DE İŞÇİ ÖLÜM ORANI
AKP iktidarı döneminde Türkiye’de 10 bin 297 işçinin yaşamını yitirdi. 1475 sayılı İş
Kanunu’na dayanarak 1973 yılında çıkarılan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nde
işçilerin çalıştıklarını yerlerde kalması kesin bir dille yasaklanıyor. Söz konusu tüzükte,
“İşyerlerinde işçilerin, içinde çalıştıkları yerler ile depo ve ambar gibi yerlerin, aynı
zamanda işçi konutu olarak kullanılması ve buralarda işçi yatırılması yasaktır” deniliyor.
İş kazalarında önemli bir zaafiyeti de geçen yıl kasım ayında çalışanlar ve hükümet
arasındaki toplantılarda üzerinde mutabakata varılan İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu’nun bir türlü çıkarılamaması oluşturuyor. Taslak metinde işverenlere, yangınla
mücadele, kişilerin tahliyesi gibi acil durumlar için önceden planlama ve hazırlık
zorunluluğu getiriliyor. İşçilerin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili görüşmelere katılmaları
mecbur tutuluyor. İş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcisi bulundurulması;
Cumhuriyet Halk Partisi
- 8 / 20 -
01.08.2013
9
işyerlerinin, az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olarak 3’e ayrılması da taslaktaki diğer
önlemler arasında yer alıyor.
7- İKİ KOL VE İKİ BACAK NAKLİ YAPILAN ŞEVKET ÇAVDAR’IN ÖLÜMÜ
TARİH: 27 ŞUBAT 2012
OLAY:
Hacettepe Üniversitesi’nde 24 Şubat’ta çift kol ve bacak nakli yapılan Şevket Çavdar,
27 Şubat’ta hayatını kaybetti. Çavdar’ın, organ nakli konusunda yürütülen kurumlar
arası rekabete kurban gittiği, ameliyattan önce risklerin etraflıca ele alınmadığı iddiaları
var.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Hacettepe Üniversitesi: “Hastamızda gelişen metabolik dengesizlik maalesef hastamızın
yaşamını ciddi düzeyde etkileyecek duruma gelmiş, alınan tüm önlemler ve uygulanan
yoğun tedavi yaklaşımlarına rağmen hastamız 27.02.2012 tarihinde saat 19.20′de
kaybedilmiştir. Yaklaşık 90 saate varan süreyle 200′e yakın doktor ve sağlık
personelinin insanüstü bir çaba göstermesine karşın hastamızı kaybetmenin derin
üzüntüsünü duymaktayız.”
Sağlık Bakanı Recep Akdağ: “Şundan herkes emin olmalıdır; herhangi bir yerde bir
yanlış yapılmış olsa, bu mutlaka karşılığını bulur. Ama bir yanlış yapılmış olabilir diye,
işin başında önyargılı davranmak asla doğru olmaz. Hele bu meseleyi günlük polemiğin
konusu haline getirmek, bir tarafı masanın bir yanına koyup karşı çıkanları da bir yanına
oturtarak günlük tartışmaların içine almak yararlı olmayacaktır. Bilim konuşurken, kurul
ve komisyonlar halinde konuşalım. Tek tek herkesin düşüncesi farklı olabilir. Bu bizi
doğru bir yere götürmez. Unutmayalım ki Akdeniz’deki nakilde de bir bacak geri
alınmak zorunda kalındı. Dolayısıyla bu konuyla ilgili bütün bilim insanlarının, işin etik
ve hukuk tarafı da dahil olmak üzere söylediklerine kulak verelim. Bakalım bunlar ne
söyleyecekler” dedi.
Yaşam kurtarıcı özelliği olmayan ancak hayatı kolaylaştırıcı niteliği sebebiyle Sağlık
Bakanlığı’nın yeni çıkardığı izniyle yapılan ameliyat öncesi Kompozit Doku Nakli
Merkezleri Yönergesi’ne göre doku naklini kabul eden her hasta özel bir belge imzalıyor.
Deneysel bir proje olarak geçen ameliyatı Şevket Çavdar’ın da onayladığı belgede,
‘Dünyada da henüz başlangıç aşamasında olan gireceğim ameliyat ve takip eden
tedavinin kısmen bir deneysel proje olarak da değerlendirilebileceği hakkında
bilgilendirildim ve tamamen anladım’ ifadesi yer alıyor.
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Sağlık Bakanlığı, sorumlular hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma YÖK tarafından
yürütülüyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da inceleme başlattı.
8- ADANA: GÖKDERE KÖPRÜ BARAJI’NDA, BARAJ KAPAKLARININ AÇILMASI NEDENİYLE
10 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
Cumhuriyet Halk Partisi
- 9 / 20 -
01.08.2013
10
TARİH: 24 ŞUBAT 2012
OLAY:
Gökdere Barajı kapaklarının açılması sonucu, kapaklardaki çatlakları kum torbalarıyla
kapatmaya çalışan işçiler su altında kaldı. Belirlemelere göre 10 işçi hayatını kaybetti.
Olaydan iki gün önce baraj kapaklarında çatlak meydana gelmiş ancak yetkililer bunu
dikkate almayıp bölgeyi kum torbalarıyla kapatmaya çalışmıştı. Barajın yapım ve ihale
aşamasında, çevre ve insan faktörünün göz önüne alınıp alınmadığı ayrı bir tartışma
konusu.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Konuya ilişkin açıklama yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: “Bölgede
herhangi bir taşkın riski yok. Baraj, özel sektörün yaptığı bir baraj. Aslında denetimin ne
kadar önemli olduğu anlaşılıyor. Bir derivasyon tünelinde kapağın sıyrılması neticesinde
suyun boşalması vuku buldu. Ama şöyle bir sevindirici husus var, oradan boşalan sular
hemen akabinde Yedigöze Barajı var, o barajda toplanıyor. Herhangi bir taşkın riski
yok.”
SORUŞTURMA- KOVUŞTURMA
Olayla ilgili Proje Müdürü Erdal N. şantiye şefi Öncü P. ve iş güvenliği sorumlusu Bora A.
tutuklandı.
9- ULUDERE’DE 35 SİVİLİN ÖLDÜRÜLMESİ
TARİH: 28 ARALIK 2011
OLAY:
Şırnak İli Uludere İlçesi Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) Köylerinden Irak sınırına
geçmiş ve dönmekte olan sivillerin sınırın sıfır noktasında 2:30- 22:30 sularında Türk
Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu meydana gelen
saldırıda;17’si çocuk, tamamı erkek olmak üzere toplam 35 kişi hayatını kaybetti, bir
kişi yaralandı, iki kişi ise yara almadan kurtuldu.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Başbakan Tayyip Erdoğan: (3 Ocak 2012):
“Yapılan hava operasyonunda 35 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu acı hadisede adli
ve idari inceleme yapılıyor, yapılacaktır. Genelkurmay Başkanlığımız inceleme
başlattığını açıklamıştır. Ben de Genelkurmay Başkanı’yla konuyu görüştüm.
Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle
medyaya rağmen teşekkür ediyorum. Bu hadiseyi 33 kurşun hadisesine benzetmek
fırsatçılıktır. Bazı medya kuruluşlarının hedef saptırma gayretlerini de anlıyorum. E bu
da onların işi. CHP’nin üslubunun BDP’ninkiyle bu kadar örtüşmesi gerçekten şaşırtıcı.”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik (29 Aralık 2011):
Cumhuriyet Halk Partisi
- 10 / 20 -
01.08.2013
11
İlk etapta terörist oldukları zannı ile saldırı yapılmıştır. Ancak mahalli idarelerden ve ilk
giden devlet görevlilerinden bu şahısların büyük çapta sigara kaçakçıları oldukları
kimlikleri açıklanmadan tespit edilmiştir. Yüzde yüz kaçakçı olduklarına ilişkin bir durum
olsa dahi bu insanlar böyle bir sonu hak etmiyor. Burada bir kasıt sözkonusu değildir. 33
Kurşun benzetmesini yapanlar büyük bir yanlış içerisindedir. İlk bilgiler doğruysa bu bir
operasyon kazasıdır. Bir hata varsa asla örtbas edilmeyecektir. Türkiye’de bir terör olayı
olmasaydı bugün bu acı olay yaşanmayacaktı. Terörist unsurlara karşı şahin vatandaşa
karşı da güvercin olacağız demiştik. Kaçakçılık yapanlara karşı böyle bir faaliyet olmaz.
Temenni ederiz ki böyle talihsiz bir olayla bir daha karşı karşıya kalmayız.. Burada asla
bilerek bir durum yaşanamaz; olsa olsa bu bir istihbarat eksikliğinden kaynaklanan
operasyon kazasıdır. İdari soruşturma açıldı. Gereken yapılacak. Kendimizi hakim yerine
koyamayız.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz (10 Şubat 2012):
“Uludere görüntüleri izledim. Görüntüdeki kişilerin kadın mı, çocuk mu olduğunu
anlayamazsınız. Terörist mi, kaçakçı mı olduğunu anlayamazsınız. Soruşturmaların
sonucu aziz milletime izah edilecektir.”
Genelkurmay Başkanlığı: (29 Aralık 2011)
“Bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak Kuzeyinden gelerek hududumuza yakın
karakol ve üs bölgelerimize eylem yapacağına dair istihbaratın artması üzerine, keşif ve
gözetleme gayretleri sınır boylarında artırılmıştır. Bu kapsamda, 28 Aralık 2011 günü
saat 18.39′da, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğu
İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir. Grubun tespit edildiği bölgenin
teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir
hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması
gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.
Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün ana kamplarının konuşlu olduğu,
sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir. Olay hakkında
idari ve adli inceleme ve işlemler devam etmektedir.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
05 Ocak 2012 tarihinde, Uludere’de 35 sivilin öldürülmesiyle ilgili açılan soruşturmada
gizlilik kararı alındı. Uludere’de 35 kişinin öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturma için
görevden alınması istenen Gülyazı (Roboski) Sınır Alay Komutan Vekili Jandarma Albay
Hüseyin Onur Güney 8 Ocak’ 2012’de görevden alındığı bildirildi.
10- VAN DEPREMLERİNDE 644 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
TARİH: 23 EKİM 2011 – 9 KASIM 2012
OLAY:
Merkez üssü Van’a 17 km. uzaklıktaki Tabanlı Köyü olan 7.2 şiddetindeki deprem,
Cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu’da meydana gelen en büyük depremlerden biri
olarak kayda geçti. Depremde 604 kişi öldü, 4 bin 152 kişi yaralandı. Daha sonra 9
Kasım 2011 tarihinde gerçekleşen ve şiddeti 5,6 olarak açıklanan ikinci deprem
Cumhuriyet Halk Partisi
- 11 / 20 -
01.08.2013
12
sırasında 40 vatandaş hayatını kaybetti.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Başbakan Tayyip Erdoğan (24 Ekim 2011):
“Benim bir ricam var. Panikleyen vatandaşlarımız olabilir, onların bu paniklemelerini
ekranlara getirmek suretiyle vatandaşımızı acaba Van’da Erciş’te ne oluyor, hakikaten
halk kendi başına bırakıldı mı gibi bir hale getirmek milletin dayanışma ruhunu ortadan
kaldırır. Bakın biz hemen deprem sonrası seferber olduk ve bütün birimlerimizle buraya
yetiştik. Bir saat öncesine kadar Erciş’te idik, şimdi de Van’da çalışmalarımızı yaptık,
yapıyoruz.”
Başbakan Tayyip Erdoğan: (26 Ekim 2011):
23 Ekim Pazar günü öğlen saat 13.41′de, Van merkezli 7,2 şiddetinde bir deprem
afetine maruz kaldık. Deprem anından itibaren, ilgili bakanlarımız, Van milletvekillerimiz,
ilgili kurumlarımız derhal harekete geçtik. Bölgeye, benim talimatımla, ilk etapta 3
milyon Türk Lirası Acil Yardım Ödeneği gönderildi. Bugün bu rakam 10 milyon TL’ye
çıkarıldı. Başbakanlık adına açtığımız yardım hesaplarında da şu an itibarıyla 1 milyon
728 bin lira yardım toplandı. Kızılay tarafından, 15 bin 379 çadır gönderildi. Aslında bu
çadırlar bu olaya yetecek miktardaki çadırlardır. Fazlasıyla yetecek miktardadır. Ama ne
yazık ki olay kontrol dışına çıkınca bu çadırlar yetmez bir durum arz ediyor ve ondan
sonra da bakıyorsunuz televizyonlar, ‘hemen çadır yok, şu yok, bu yok’ diyor. İlk anda
gerçekten, ilk 24 saatte bu konuda bir başarısızlık oldu. Bunu kabul ediyoruz. Burada bir
eksiğimiz oldu. Ama bu tür olaylarda artık bu kadar eksik de bu kadar hata payı da
olacaktır. Bu dünyanın her yerinde otomatiğe bağlanmış olay değil. Herkes görevini
biliyor, ama tabii ki bölgedeki mevcut depolarda yeteri kadar katalitik soba veya çadır
olmayabilir. Farklı depolardan buralara yine bu çadırlar geldi, geliyor.”
Başbakan Tayyip Erdoğan (11 Kasım 2011):
“Vanlı kardeşlerim müsterih olsunlar, biz onların acısını çok iyi biliyoruz. Var gücümüzle,
imkânlarımızı zorlayarak Vanlı kardeşlerimizin yanında olmaya çalışıyoruz, kimseyi bu
kış gününde aç ve açıkta bırakmayacağız. Allah’a şükür ısıtıcı, battaniye ne gerekiyorsa
bölgede hızla tesis ettik, etmeye devam ediyoruz.”Deprem bahanesiyle rant elde
etmeye çalışan provokatörler depremzede değil. Menfaat ve çıkar amaçlı adımları bir
kenera bırakarak depreme dayanıklı yapıları inşaa etmemiz lazım.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar (İlk depremden sonra – 29 Ekim 2011):
“Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem açısında en güvenilir Van ve Erciş’tir. Çünkü
buradaki fay kırılmış ve enerjisini boşaltmıştır. 3 aya kadar hissedilen ve hissedilmeyen
çok sayıda artçılar devam edecektir.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Başbakan Erdoğan, 11 Kasım 2011’de yasal süreci başlatacaklarını söyledi: “Kim
oturma izni vermişse onlar hakkında da soruşturma başlatacağız. Bunların nedeni ve
niçini konusunda ilgili mercilerin duracağına inanıyorum.”
Cumhuriyet Halk Partisi
- 12 / 20 -
01.08.2013
13
11- CEZAEVİ ARACINDA ÇIKAN YANGINDA BEŞ MAHKÛM HAYATINI KAYBETTİ
TARİH: 16 EYLÜL 2011
OLAY
Van’dan İstanbul’a mahkum sevki yapan cezaaevi aracında Kayseri’nin Pınarbaşı İlçesi
yakınlarında seyir halindeyken yangın çıktı. Teknik aksamdan çıktığı belirtilen yangında
araçtan inemeyen 5 mahkûm yanarak can verdi, 10 asker de yaralandı. Olayda
ölenlerin isimleri: Abdülsetter Ölmez (35), Sinan Aşka (18), İsmet Evin (33), Akif
Karabalı (24) ve Medeni Demir (47).
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Pınarbaşı Kaymakamı Mehmet Özel: “Üzgünüz, bir terör saldırısı değil. 5 mahkûm
vatandaşımızın hayatını kaybettiği üzücü bir olay, motor arızasından kaynaklandığı
sanılan bir yangın sonucu üzücü bir olay meydana gelmiş.”
Adalet Bakanı Sadullah Ergin:”Aracımız Van’dan yola çıkıyor. Elazığ’da yakıt ikmali
yapıyor. Yakıt ikmalinden sonra teknik arıza baş gösteriyor. Şuan bulunduğumuz
mevkisinde de alev alıyor ve yanmaya başlıyor. Araçta 2 şoförümüz var. 2’si rütbeli 12
askerimiz var. 2 tutuklu ve 3 mahkûm bulunuyor. Bunlar bütün çabalara rağmen
maalesef kurtulamıyor. 2 görevlimiz de hafif yaralanma söz konusu. Bu anlamda hem
adli hem idari soruşturma gerekiyor. Teknik ekip olarak incelemeler de yapılıyor. Olay
bütün boyutuyla değerlendirilecek. Teknik incelemeler bitmeden bir şey söylemek için
erken. Çalışmaların sonucunu bekleyeceğiz”
Bakan Ergin, gazetecilerin cezaevi aracının kapısı kilitli olduğu için mahkûmların
yandığını hatırlatması üzerine, “Cezaevinin araçları güvenlik amacıyla kapalı olur. Açık
seyretmeleri mümkün değil” diye konuştu. Bakan Ergin, mahkûmların Van’dan
İstanbul’a neden uçakla götürülmediği yönündeki soruyu ise yanıtsız bıraktı.
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Cezaevi aracı için Elazığ’daki akaryakıt istasyonundan alınan yakıt örneğinin incelendiği
bildirildi. Cumhuriyet Savcısı ve Kayseri Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ekipleri,
olay yerindeki incelemelerini tamamlarken, ölenlerin eşyaları ve cesetlerden kalan
parçalar alınarak Konya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
12- KOT TAŞLAMA İŞÇİLERİNİN ÖLÜMÜ
TARİH: 25 ŞUBAT 2011
OLAY:
31 yaşındaki Mehmet Şah Yalçın, üç yıl İstanbul-Güngören’de bir kot taşlama
atölyesinde çalıştıktan sonra ölümcül silikozis hastalığına yakalanarak hayatını kaybetti.
Yalçın, silikozis hastalığından dolayı hayatını kaybeden 49. kişiydi. Kot taşlama
atölyelerinde çalışıp ölümcül silikozis hastalığına yakalananların net sayısı bilinmemekle
birlikte, sadece Bingöl’ün Karlıova İlçesi’ne bağlı Taşlıçay Köyü’nde 168 kişinin bu
Cumhuriyet Halk Partisi
- 13 / 20 -
01.08.2013
14
hastalığa yakalandığı belirlenmiştir. Kot taşlamacılığına bağlı silikozis, dünyada ilk kez
2005 yılında ülkemizde görüldü. Bilinen klasik silikozis hastalığı en az 10 yıllık bir
çalışma sonrası, silika içeren kumun veya tozun solunmasına bağlı olarak ortaya çıkan,
nispeten yavaş seyirli bir hastalık. Ama kot taşlama işçilerinde olduğu gibi eğer çok
yoğun toza maruz kalınırsa birkaç yıl içinde ortaya çıkıp hızla gelişen bir hastalık halini
alabiliyor.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sağlıksız şartlarda işçi çalıştıran 6o kot
taşlama atölyesinin kapatılacağını açıkladı. Silikozis adı verilen bir hastalığa yol açan
kot taşlama atölyelerinden 71’inde denetim yapıldığını açıklayan bakan, bunlardan 60’ı
hakkındaysa sağlıksız çalışma nedeniyle kapatma kararı verildiğini belirtti. Bu
işyerlerinden 15’inde çalışan toplam 93 işçinin akciğer filminin alındığını bildiren Bakan
Çelik, bunlardan 38.8’inde, silikozla uyumlu radyolojik bulgu saptandığını açıkladı.
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Silikozis hastalarına Özürlüler Yasası çerçevesinde aylık bağlayan yasal düzenleme 25
Şubat 2011 tarihinde yürürlüğe girmişti. Ancak hastaların bu yasadan faydalanması için
konan üç aylık başvuru süresinin 24 Mayıs 2011 tarihinde sona ermesi, düzenlemeden
bihaber olan veya daha sonra bu hastalığı teşhis edilen vatandaşlarımızın,
düzenlemeden yararlanamamasına sebep olmuştur.
13- ELBİSTAN’DAKİ TERMİK SANTRALDE YAŞANAN GÖÇÜKLERDE 10 KİŞİ HAYATINI
KAYBETTİ
TARİH: 6 -10 ŞUBAT 2011
OLAY:
Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi’nde Türkiye’nin en büyük termik enerji santrali olan
Afşin-Elbistan Linyitleri Termik Santrali’ne linyit kömürü sağlayan açık işletme
sahasında göçük meydana geldi. Toprak altında kalan işçilerden 51 yaşındaki Yaşar
Alkaya yaşamını yitirirken, 3 işçi de hafif yaralandı. İlk göçükten dört gün sonra
meydana gelen ikinci göçükte jeoloji mühendisi Halil Tatlı, makine mühendisi Cuma
Yıldırım, makine operatörleri Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Kemal Elmas, dozer
operatörü Adnan Demir, topografçı Tuğran Gökhan, drenaj işçisi Aydoğan Polat ve Nail
Yılmaz göçük altında kalarak hayatlarını kaybettiler.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Afşin Kaymakamı Faik Arıcan, olayla ilgili yaptığı açıklamada, “Çöllolar Açık Kömür
Sahası’nda sabaha karşı toprak kayması meydana geldi. Toprak altında kalan 1 işçi
yaşamını yitirdi, 3 teknisyen de yaralandı. Yaralılar hastanede tedavi altında. Sahada
çalışmalar durduruldu. Giriş-çıkışlar yasaklandı” dedi.
İlk göçüğün ardından bölgeye gelip inceleme yapan Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürü
Halil Alış, 1 kişinin öldüğü, 9 kişinin yaralandığı ilk göçüğün nedenlerinin araştırıldığını
söylemişti. 20-30 milyon metreküplük alanın çöktüğünü, olayın ihmal olup olmadığının
Cumhuriyet Halk Partisi
- 14 / 20 -
01.08.2013
15
araştırıldığını belirten Alış, “Bu olayı 1 ölü, birkaç yaralı ile atlatmak Allah’ın bir lütfu
diyorum.”.
Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Aslan, depremlere
bağlı olarak göçük meydana geldiği şeklindeki değerlendirmeleri gerçekçi bulmadığını
belirterek, “Bu sahaya bir kilometre uzaklıkta devletin işlettiği sahada neden heyelan
olmadı?” diye sordu. Aslan 4 gün ara ile 2 göçük meydana gelen bölgede mühendislik
hataları ve çok büyük ihmal olabileceğine dikkat çekti.
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Kaybolan 9 işçinin yakınları, bölgede faaliyet yürüten şirket hakkında suç duyurusunda
bulundu.
14- OSTİM’DE YAŞANAN PATLAMADA 20 KİŞİNİN HAYATINI KAYBETMESİ
TARİH: 3 ŞUBAT 2011
OLAY:
Ankara’daki OSİM Organize Sanayi Bölgesi’nde 9 saat arayla yaşanan iki ayrı patlamada
20 kişi hayatını kaybetti. Patlamada elliye yakın kişi de yaralandı. İlk patlama, OSTİM
Sanayi Sitesi’nde bulunan jeneratör üretim tesisinde yaşandı. İkinci patlama ise yine
OSTİM’deki tiner tanklarında meydana geldi.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI:
Sanayi Ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün: “Çalışma esnasında oksijen tüplerinin olduğu
bölümde kesme işlemi yapılırken bir patlamanın olma ihtimali çok yüksek. Bunun
üzerinde ağırlıklı olarak duruluyor.”
Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, “Tiner tanklarında meydana gelen bir patlama. Şu anda
içerde bize elini uzatıp, ‘beni kurtarın diyen’ insanlar var iken, bana göre atölyenin
hukuki durumunu tartışmanın bana göre bir anlamı bulunmamaktadır. Ancak bilmenizi
isterim ki bütün çalışmalarımızı tamamladıktan sonra bu ve yanında, çevresinde olan
bir kaç isim tespit ettiğimiz işyeri üzerinde çok ciddi bir çalışma yapacağız ve ne
yapılması gerekiyorsa, yapanın yanında bırakmayız, bunu bilmenizi isteriz.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde 3 Şubat 2011′de meydana gelen, 20 kişinin ölümü
ve çok sayıda kişinin yaralandığı 2 patlamada sorumluluğu bulunduğu iddia edilen 9 kişi
hakkında açılan davanın görülmesine devam ediliyor. Ankara 10. Ağır Ceza
Mahkemesinde görülen davada Kasım Ersoy, Bahadır Esendik ve Burhan Koç tutuklu,
altı kişi de tutuksuz yargılanıyor.
15- ZONGULDAK’TA MADEN GÖÇÜĞÜNDE 30 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
TARİH: 17 MAYIS 2010
OLAY: Zonguldak’taki kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasında göçük altında
Cumhuriyet Halk Partisi
- 15 / 20 -
01.08.2013
16
kalan 30 işçi hayatını kaybetti.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Başbakan Tayyip Erdoğan (19 Mayıs 2010): “400 kişilik bir ekiple çalışmalar yoğun
şekilde devam ediyor. Günle bağlı bir olay değil. Devlet olarak çalışmalarımızı iç ve dış
desteklerle yürütüyoruz. Amacımız bir an önce 30 işçiye ulaşmak. Bu mesleğin
kaderinde bu var.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer (18 Mayıs 2010): “Göçüğün uzunluğu
ne kadar bilmiyoruz, yalnız göçüğün olduğu yerde metan gazının olmadığı yerler var.
Ümit ediyorum ki işçilerimiz bu bölümdedirler. Teknik düzeyde bir ihmal ve hata
olmadığını biliyoruz. Ekim ayında bu ocakta kapasiteli bir denetim yapıldı. İş güvenliği
bakımından herhangi bir eksiklik görülmedi. Ancak patlama sebebiyle bir ihmal var mı
onu göçüğü kaldırdıktan sonra göreceğiz.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
30 Temmuz 2010- Grizu patlamasıyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş
Teftiş Kurulu Başkanlığı olayla ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, TTK yüzde 30, işçilerin
çalıştığı Yapı-Tek firması yüzde 70 kusurlu bulundu. Raporda, iş yerinde mevzuata aykırı
unsurlar şöyle sıralandı;
“-Hava hızı yetersizdir, hava kapılarının güvenli olmadığı tespit edilmiştir. Kullanılan
pervaneler hava miktarına göre uygun değildir. Kontrol ve degaj sondajları yeterli
düzeyde yapılmamıştır. Kullanılan elektrikli ekipmanların kablo girişinin uygun olmadığı,
kablolarda ekler yapıldığı ve gazlı ortama uygun özelliklerin bulunmadığı belirlendi. Alev
sızdırmaz aygıtların kapak cıvatalarıyla oynanmış olduğu, iyi sıkılmadığı ve alev
sızdırmazlık özelliklerini kaybettiği saptanmıştır. Ocak içerisinde metan gazı yüzde 1.5
geçmesine rağmen enerji kesilmemiş ve ocak içerisinde çalışmalar devam etmiştir.
Düzenli gaz ölçümleri yapılmamış ve ilgili firma tarafından kayıt altına alınmamıştır. İş
yerinde gaz izleme sistemi mevcuttur. Metan gazı tehlikeli düzeye çıkmasına rağmen
gerekli ve yetkili kişilere haber verilmemiştir. Ocak gerekli zamanda tahliye
edilmemiştir. Sensörler gazların fiziksel özelliklerine uygun yerleştirilmemiştir. İş
yerinde çalışan yetkili kişilere yeterli sayıda gaz ölçüm cihazı verilmemiştir. İşçilere
maske verilmediği, kullanıma yönelik denetimler yapılmadığı tespit edilmiştir.”
28 AĞUSTOS 2010 Bilirkişi raporunun ardından tutuklanan 6 kişi, avukatlarının bir üst
mahkemeye itirazı üzerine 28 Ağustos 2010 tarihinde tahliye edildi. Zonguldak’ta 17
Mayıs’ta meydana gelen ve 30 madencinin öldüğü grizu faciasıyla ilgili Bilirkişi Heyeti
Raporu’nda hem Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun hem de taşeron firmanın hatalarının
ortaya çıkmasının ardından Türkiye Taşkömürü Kurumu ile taşeron firma yetkililerinden
13 kişi gözaltına alınmıştı.
Adliyeye sevk edilenlerden 2’si serbest bırakılırken, 4’ü taşeron firma, 7’si TKK yetkilisi
11 kişi mahkemeye sevk edildi. Mahkeme TTK Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner,
Etüt Tesisi Şube Müdürü Mustafa Küçük, kaza sırasındaki İş Güvenliği ve Eğitim Şube
Müdür Vekili Murat Taşçı, havalandırma ve tozla mücadele başmühendisi Vedat
Küçükbükücü ile Yapı-Tek firmasından Halim Köse ve Kadir İpek’in tutuklanmasına karar
verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi
- 16 / 20 -
01.08.2013
17
Avukatların tutuklama kararına itirazını değerlendiren Zonguldak 1. Asliye Ceza
Mahkemesi, 6 kişi hakkındaki tutuklama kararını aynı gün içinde kaldırdı.
16- İSTANBUL-DAVUTPAŞA’DA YAŞANAN PATLAMA’DA 23 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
TARİH: 31 OCAK 2008
OLAY:
İstanbul Davutpaşa’daki havai fişek imalathanesinde meydana gelen patlamada 23 kişi
hayatını kaybetti. Çiftehavuzlar caddesindeki beş katlı bir iş merkezinin dördüncü ve
beşinci katlarında bulunan havai fişek imalathanesindeki patlamada 116 kişi de
yaralandı.
YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın “Binada beş işyeri faaliyette. Bunların
ikisinin ruhsatı, ikisinin ruhsat müracaatı var. Kot yıkama atölyesi de kaçak faaliyette
bulunduğu için mühürlenmiş, ancak bu mühre rağmen çalışmaya devam ettiği için
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş.
Binada maytap atölyesi ya da deposu olduğuna dair belediye kayıtlarında bilgi yok.”
Belediyenin daha sonra yaptığı açıklamaya göre kaçak havai fişek üretimi yapılan
atölyenin “Tekel Dışı bırakılan Patlayıcı Maddelerle Av Malzemesi Ve Benzerlerinin
Üretimi, İthali, Taşınması, Saklanması, Depolanması, Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi,
Denetlenmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Tüzük”e göre bu tür iş yerlerinin İçişleri
Bakanlığı’ndan “özel izin” alması gerekiyordu. Zeytinburnu Belediyesi’ne göre bu iş
yerinin denetiminin de İçişleri Bakanlığı tarafından yapılması gerekiyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Vatandaş, Zeytinburnu’nda patlamanın
olduğu binada, ‘Tehlike arz etmeyen, yani parlayıcı ve patlayıcı bir iş içermeyen
oyuncak imalatı yapıldığını’ beyan ediyor. Yapılan denetimlerde, görünür yerlerde
plastik imalatı var. Ama görünmeyen yerlerde vatandaş bu imalatını yapıyor” dedi.
“Keşke bu olaylar olmasaydı, keşke vatandaşlarımızı kaybetmeseydik. Ama bu olay oldu
ve bunun neticesinde, ölen vatandaşlara ölüm aylığının bağlanması, iş kazası sonucu
vefat ettikleri için ayrıca bir de ölüm gelirinin bağlanmasıyla ilgili çalışmalar devam
ediyor.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, kaçak iş yeri açılmasına ve sigortasız işçi
çalıştırılmasına göz yumdukları gerekçesiyle İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bayındırlık ve
İskan Bakanı Faruk Özak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul Valisi
Muammer Güler, Zeytinburnu Kaymakamı, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah,
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat
Aydın hakkında suç duyurusunda bulundu.
17- ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLAR VE UĞUR KAYMAZ OLAYI
TARİH: 21 KASIM 2004
Cumhuriyet Halk Partisi
- 17 / 20 -
01.08.2013
18
OLAY:
21 Kasım 2004 günü saat 17.00 dolaylarında Mardin İli Kızıltepe İlçesinin Turgut Özal
Mahallesinde meydana gelen olayda Ahmet Kaymaz (30) ve 12 yaşındaki oğlu Uğur
Kaymaz, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda yaşamlarını yitirdi.
İHD verilerine göre sadece 2010 yılında güvenlik güçlerinin açtığı ateş veya
mayın-sahipsiz patlayıcılardan dolayı 13 çocuk hayatını kaybetti. İHD verilerine göre
AKP’nin iktidara gelişinden 2011 yılına kadar öldürülen çocuk sayısı 152. İHD Diyarbakır
Şubesi’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2010 Yılı Hak İhlalleri Raporu’na göre
13 çocuk şu şekilde hayatlarını kaybetti:
11 Mart 2010 – Şırnak’ın Uludere İlçesi’nin Yemişli Köyü’nde meydana gelen mayın
patlamasında Zahir Ap (16) isimli çocuk hayatını kaybederken, Nuh Ağın (17) ile Hamza
Encü (13) adlı çocuklar da ağır yaralandı. Yerel kaynaklardan elde edinilen bilgilere göre,
patlamadan önce tankların olayın yaşandığı bölgede konumlandığı belirtilirken,
patlamanın tankların güvenliği için bırakılan mayınlardan kaynaklı olabileceği ileri
sürüldü. Patlamanın meydana geldiği alana, patlamadan sonra askerler tarafından 5-6
havan atışının yapıldığı belirtildi.
31 Mart 2010 – Van’ın Çaldıran İlçesi’ne bağlı Hangedik (Xecîxatun) Köyü’nde gece
saatlerinde Hangedik Jandarma Karakolu’na bağlı askerler mazot kaçakçılığı yaptıkları
iddiasıyla Mehmet Nuri Tamçoban (14) ve üç akrabasına ateş açtı. Açılan ateş sonucu
Mehmet Nuri Tamçoban yaşamını yitirdi.
22 Nisan 2010 – Mardin Merkeze bağlı Kabala Beldesi’nde yerde bulduğu cisimle
oynayan İzzettin Boz (14) isimli çocuk, cismin patlaması sonucu olay yerinde hayatını
kaybetti. Patlayan cismin ne olduğu ve kime ait olduğu öğrenilemedi.
25 Mayıs 2010 – Van’ın Özalp İlçesi’nde Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası’na ait atış
poligonu yanında oyun oynayan çocukların bulduğu bir el bombası patladı. Meydana
gelen patlamada bir çocuk yaşamını yitirdi, 3′ü ağır 4 çocuk da yaralandı. Patlamada
ağır yaralanan ve yaşamını yitiren çocuğun Oğuzcan Akyürek (13) olduğu belirtildi.
03 Haziran 2010 – Şırnak Cumhuriyet Caddesi’nde aşırı hız yapan akrep tipi zırhlı polis
aracı Fırat Basan (10) isimli çocuğa çarptı. Çarpmanın etkisiyle metrelerce uzağa
fırlayan Basan, çevredeki vatandaşlar tarafından Şırnak Devlet Hastanesi’ne
kaldırılırken, yaşamını yitirdi.
2 Temmuz 2010 – Diyarbakır’ın Lice İlçesi’ne bağlı Goma Ahmet Mezrası’nda saat 02.30
sıralarında tarlalarında çalışan 3 köylünün askerler tarafından tarandığı iddia edildi.
Olayda Çekdar Kanay ve Ferhat Taruk’un yaşamını yitirdiği, Müslüm Kanay’ın ise ağır
yaralandığı belirtildi. Mezranın giriş ve çıkışlarını tutan askerlerin, yaralıları sabaha
kadar olay yerinde tuttuğu öğrenildi.
21 Temmuz 2010 – Van’ın Çatak İlçesi’ne bağlı Eliaçık (Xasis) nüfusuna kayıtlı ve Eski
Edremit Mahallesi’nde oturan Saldık ailesinin 5 çocuğunun en büyüğü olan 16 yaşındaki
Canan Saldık, Hacıbekir Kışlası’ndan atıldığı öğrenilen bir kurşunun kafasına isabet
etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Köylülerin anlatımına göre, son üç gündür Hacıbekir
Kışlası’nın atış poligonunda askerlerin sabah ve akşamüzeri atış talimi yaptıkları,
Cumhuriyet Halk Partisi
- 18 / 20 -
01.08.2013
19
Canan’ı öldüren kurşunun da atış talimi sırasında Hacıbekir Kışlası’ndan geldiği yönünde.
09 Eylül 2010 – Hakkâri’de çıkan olaylar sırasında bayram şekeri toplayan Enver Turan
(15) adlı çocuğun, yoldan geçen gri Tempra marka bir araçtan uzman çavuş olduğu
belirtilen bir kişinin açtığı ateş sonucu başından vurulduğu kaydedildi. Hakkâri Devlet
Hastanesi’nde ilk müdahalesi yapılan Turan, Van’a sevk edildi. Enver Turan, 7 gün
boyunca Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesi’ndeki
cihazlara bağlı olarak sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetti.
16 Eylül 2010 – Hakkâri merkeze bağlı Geçitli (Peyanis) Köyü’nde köy minibüsünün
geçişi sırasında meydana gelen patlamada aralarında 3 yaşındaki Nurullah Çiftçi’nin de
bulunduğu 9 kişi yaşamını yitirdi.
28 Eylül 2010 – Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi Esendere Beldesi’ne sınırı olan İran’ın
Urmiye kentinin Siro Kasabasına bağlı Fîreziyan Köyü nüfusuna kayıtlı 14 yaşındaki İsa
İbrahimzade isimli bir çocuğun askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiği bildirildi.
Edinilen bilgilere göre, İsa İbrahimzade (14) isimli çocuğun Berê Bûk û Zava mevkiinde
kaçakçılık yaptığı gerekçesiyle askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiği öğrenildi.
05 Ekim 2010 – Şırnak’ın Güçlükonak İlçesi’ne bağlı Fındık Beldesi Gümüşyazı Köyü’nün
kırsal kesiminde bulunan askeri çöplükte akşam saatlerinde gezen 12 yaşlarındaki
Ahmet İmre ile Ramazan İlhan’ın buldukları metal bir cisim ellerinde patladı. Patlama
sonrası Ahmet İmre adlı çocuk olay yerinde yaşamı yitirdi.
11 Kasım 2010 – Şırnak’ın Cizre ve İdil ilçeleri arasında bulunan Aslantepe Köyü
yakınlarında oyun oynayan Beşir (7) ve Nujiyan (4) İdem kardeşler, meydana gelen
patlamada ağır yaralandı. Yakınları tarafından Cizre Devlet Hastanesi’ne kaldırılan İdem
kardeşlerden 4 yaşındaki Nujiyan İdem yaşamını yitirdi.
UĞUR KAYMAZ OLAYIYLA İLGİLİ YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI
29 Kasım 2004’te İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, baba-oğulun polisin “Teslim
ol”çağrısına silahla karşılık verdikleri için öldürüldüklerini öne sürdü. İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu: “Evin etrafı çember altına alınıyor. Sabah olunca ‘Teslim ol’ çağrısı
yapılıyor. Silahla karşılık verince de müsademe yaşanıyor. İnsan hakları ihlali
konusunda en ufak tavizimiz yok, kim suçluysa gereği yapılacak.”
Tayyip Erdoğan: “Hukuk içerisinde 12 yaşındaki çocuğun konumu bellidir, 12 yaşındaki
çocuğa bu yakıştırmayı yapmayı insani bulmuyorum. Gereken adım neyse bunu
şüphesiz atacağız.”
SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA
Mardin Emniyet Müdür Yardımcısı Kemal Dönmez ile üç özel harekât polisi açığa alındı.
Bunlar, operasyonu yürüten amirle buna katılan polislerdi.
11 Aralık’ta, Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın öldürüldüğü operasyona ilişkin resmî soruşturma
sonucu Kızıltep Kaymakamı Engin Durmaz’a terfi gibi ceza verildi. Durmaz Erzurum’a
vali yardımcısı olarak atandı.
Cumhuriyet Halk Partisi
- 19 / 20 -
01.08.2013
20
Dava daha sonra Mardin’den Eskişehir’e taşındı. Dava, yargılanan polislerin beraat
etmesi sonucunda AİHM’e taşındı. AİHM’in 2012 yılında Türkiye’ye Kaymaz davasıyla
ilgili yönelttiği sorulara, cinayeti savunurcasına yanıt verildi: Güvenlik güçlerinin “Teslim
olun” çağrısına Ahmet ve Uğur Kaymaz’ın ateşle karşılık verdiklerini polislerin de hızlı
davranmak zorunda kaldıklarının anlatıldığı savunmada, bu koşullarda polislerin kendi
hayatları tehlikede olduğundan başka türlü davranma şanslarının olmadığı öne sürüldü.
Uğur Kaymaz’ın 12 yaşında olmadığının kanıtı olarak bıyıklarının ve koltuk altındaki
tüylerin delil olarak sunulduğu savunmanın iddiaları daha önce Adli Tıp Raporu
tarafından çürütülmüştü. Adli Tıp, babasının arkasından terlikleriyle sokağa çıkan Uğur
Kaymaz’ın kalaşnikof taşımayacak kadar küçük olduğunu, sırtından 9 kurşun yiyen bir
çocuğun çatışmaya giremeyeceğini ve Uğur Kaymaz’ın elinde bulunan barut izinin, silah
kullandığını kanıtlamayacağını ortaya koymuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi
- 20 / 20 -
01.08.2013

Benzer belgeler