KAFKAS POTASI* David Laitin

Transkript

KAFKAS POTASI* David Laitin
KAFKAS POTASI*
David Laitin
gh
Georgi Derluguian
Bourdieu’s Secret Admirer in the Caucasus:
A World-System Biography
University of Chicago Press, 2005
Son elli y›lda enkaz haline gelen taze Kafkas cumhuriyetlerinin
yaflad›¤› toplumsal çat›flmalar› de¤erlendirirken karfl›laflt›rmal› bir
ba¤lam› ak›lda tutmak faydal›d›r. Devletlerin çöküflü ve iç savafl,
1945’ten sonraki dönemde büyük felaketler do¤urdu. Yaflanan 122
iç savafl 73 ülkeyi da¤›tt›, yaklafl›k 17 milyon insan›n ölümüne yol
açm›flt›r. Çapraz karfl›laflt›rmalarla haz›rlanan ulusal veriler, iç sava*) NLR (II) 38, Mart-Nisan 2006.
236
fla dayan›ks›z ülkeler ile görece ba¤›fl›kl›k kazanm›fl olanlar› ay›rt etmemizi sa¤layan kapsaml› modeller infla etmemize yard›mc› olmufltur. Burada, özellikle dört nokta önemlidir. Birincisi, yeni ba¤›ms›zl›¤›n› kazanm›fl ülkeler ile iç savafl›n bafllamas› aras›nda istatistiki ve
hayli belirgin bir iliflki söz konusudur. 1945 y›l›ndan itibaren Birleflmifl Milletler’e kabul edilen ülkelerin yüzde 12’si, ba¤›ms›zl›klar›n›n
ilk iki y›l› içinde iç savafla sürüklenmifltir. Bu bak›mdan, 1989 sonras›nda Do¤u Avrupa’da ortaya ç›kan devletlerin, iki dönem önce
imparatorluklar›n y›k›lmas›yla oluflan devletlere -1940’larda Güney
Asya ve Ortado¤u’da, 1960’larda Afrika’da kurulan devletler- k›yasla çok daha dayan›ks›z oldu¤u kan›tland›. Sovyetler ve Yugoslavya’n›n ard›l› ülkelerin yüzde 30’u, ba¤›ms›zl›klar›n› kazand›ktan
sonraki on y›l içinde ciddi çat›flmalar yaflamaya bafllad›lar.
‹kinci olarak, da¤l›k arazi -isyanc›lar›n devlet güçlerinden saklanabildikleri yerler- ile iç savafl›n ç›k›fl› aras›nda bir ba¤lant› vard›r.
Gerçekten de, kitab›n odak noktas›n› oluflturan Kafkasya olaylar›,
gerilla gruplar›n›n güçlenmesi aç›s›ndan ideal bir topografyaya sahiptir. Üçüncüsü, 1999 y›l›nda halen devam etmekte olan bütün iç
savafllar›n ortalama süreleri on befl y›lken, komünizm sonras› iç savafllar›n ortalama süresi dört y›ldan azd›r. Bu savafllar çirkin, ama ortalamadan daha k›sa (ve daha az kanl›) geçmifltir. Sonuç olarak, bütün komünizm sonras› savafllar bir ateflkes yoluyla görece çabuk bir
flekilde sona erdirilmifltir –Çeçenistan’› kurtar›n.
Yukar›daki örneklerin ortaya koydu¤u nicel verilerin s›n›rlar›
vard›r. Bunlar› analiz edenler sadece iç savafl e¤ilimini gerçe¤e dönüfltürecek mekanizmalar hakk›nda tahmin yürütebilirler. Üstelik,
bu nicel çal›flmalar uyuflmazl›¤›n sadece çok küçük bir bölümünü
ele alabilecektir (Sovyetler sonras› Kafkaslar›n savunmas›zl›¤› ayn›
yaklafl›mla aç›klanabilir, ancak neden Çeçenistan ve Abhazya ac› çekerken Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti ile Acaristan’›n özerk
oldu¤una do¤ru düzgün bir aç›klama getirilemez). ‹flte, Georgi Derluguian’›n Kafkaslar’daki Sovyet da¤›l›fl›n› resmeden etnografyas›,
karfl›l›kl› iliflkileri zorlay›c› anlat›lara dönüfltürmek ad›na gerekli
araçlar› sa¤lamaya katk›da bulunmaktad›r. Derluguian, 1991’den
sonra zenginlik, hayat ve güvenli¤in a¤›r biçimde çöktü¤ünü kan›tlayan olaylar› aç›klamak için, Stalin’in ölümünden sonra ortaya ç›kan üç farkl› toplumsal s›n›f›n ak›betinin izini sürer. Onun yapt›¤›
237
analiz, bu s›n›flar›n, Sovyetler’in da¤›lmas›ndan sonra kurulmufl
devlet olarak kabul edilse de edilmese de kendini bir kaosun k›y›s›nda bulan cumhuriyetlerin hepsinde nas›l yap›land›klar›na e¤ilir.
Bu toplumsal s›n›flar›n ilki, Sovyet devletinin üst düzey memurlar›ndan oluflan nomenklatura’d›r. H›zl› kalk›nma ve sürekli tasfiye
ça¤›nda memurlar›n statüleri çok h›zl› bir flekilde de¤iflmekteydi ve
k›rsal kökenli e¤itimli gençlerin h›zla statü atlamas›n› sa¤layan benzersiz f›rsatlar söz konusuydu. Ama Stalin sonras›nda, özellikle de
Brejnev döneminde, kalk›nma çok yavafllad› ve h›rsl› genç yeteneklerin seçkinlere dahil olmas› engellendi. Ayr›ca, Brejnev dönemindeki tasfiyelerin bitifli, memurlar›n konumlar›n› rüflvet için kullanmalar›na izin verdi. Sovyet taflra hayat›, al›nan rüflvetlerden akrabalar›na pay sa¤layabilmek için ailelerin hükümet ya da parti atamalar›n›
parayla sat›n almalar›na zemin haz›rlad›. Devlet çözülmeye bafllayana dek bu geliflmelerin hiçbiri nomenklatura ad›na sorun de¤ildi. Nomenklatura’y› oluflturanlar neden sonra tarihi bir seçim yapmak zorunda kald›lar: Ülke servetinden mümkün olan en fazla fleyi çal›p
kaçabilirlerdi, yeniden güç kazanmak için Moskova’da yeni kurulmakta olan merkezde destek arayabilirlerdi, ya da milliyetçi seçkinler s›n›f›n›n aras›na kar›fl›p ba¤›ms›z devletleri yönetmeye talip olabilirlerdi. Nitekim, sonuç itibariyle yapt›klar› seçim çok ciddi sonuçlara yol açt›.
‹kinci olarak, endüstriyel proletaryan›n bir alt s›n›f› olan ulusal
entelektüeller vard›. Bat›l› sosyologlar›n entelektüeller ile avukat,
doktor, ö¤retmen ve gazeteci gibi profesyonelleri proletarya tan›m›na sokmalar› çok tuhaft›r. Oysa bu s›n›fland›rma Sovyet toplumunun analizine uygundur: Derluguian’›n da iflaret etti¤i üzere, profesyoneller, “t›pk› iflçiler gibi ifl hayatlar›n›n sonuna dek devlet istihdam›na ve bürokratik yönetimin formel yap›s›na ba¤l› ve maafl almaya
muhtaçt›rlar”. Kuflkusuz Derluguian, büyük flehirlerdeki ünlü sanatç›lar ve dünyaca ünlü bilim adamlar›n›n proletarya tan›m›n›n
‘afla¤›lamas›’ndan kurtuldu¤unu kabul eder. Ama taflra baflkentlerinde entelektüeller maafl almakta ve di¤er yetenekli endüstriyel iflçilerden çok da fark› olmayan apartmanlarda yaflamaktayd›lar.
Ulusal entelektüeller proletarya tan›m›na sokulabilir, ama Sovyet
sisteminde hâlâ özel bir statüye sahiptirler. Bilinen SSCB, Terry Martin’in 2001 tarihli çal›flmas›n›n k›flk›rt›c› bafll›¤›nda belirtildi¤i gibi,
bir ‘olumlu etki imparatorlu¤u’ydu; çevre milliyetlere mensup kifli238
ler, yüksek statülü ifllerle ba¤lant›l› kültürel kurumlara atan›rd›.
Üniversiteler, kültür saraylar› ve devlet garantili yerel makamlar, bu
yeni ulusal entelektüel s›n›f içindi. Lenin’in de umdu¤u gibi, bu bölgesel resmi entelijansiyalar milliyetçi seferberli¤i etkisiz hale getirmekteydi ama, bu pozisyonlara sahip olanlar›n kendi cumhuriyetleri d›fl›nda hareket etme ihtimalleri bulunmad›¤›ndan -“evraklar›
cumhuriyetin s›n›rlar›n›n ötesine ç›kmam›flt›”- birbirlerine ve di¤er
cumhuriyetlerdeki ulusal entelektüellere s›k› s›k›ya ba¤lanm›fl, bunalm›fl entelektüeller grubu ortaya ç›kt›. Birlik da¤›l›nca, bu ba¤lar
milliyetçi dayan›flmay› artt›rd›lar ve özerklik statülerinin Balt›k ülkelerinden Kafkaslar’a geçiflini kolaylaflt›rd›lar. Ermeni Ortaça¤ uzman› Levon Ter-Petrosyan ve Gürcü Shakespeare uzman› Zviad
Gamsakhurdia, cumhuriyetlerinin egemen bir ba¤›ms›zl›¤a ulaflmas›na liderlik yapmak için akademik ya da kültürel ifllerinden vazgeçen ulusal entelektüellerden ikisiydi.
Üçüncü olarak, ‘alt-proleterler’ vard›r –Derluguian’›n Pierre Bourdieu’nün Cezayir üzerine yapt›¤› çal›flmadan ald›¤› bir kategori.
Bu ‘art›k’ s›n›f, ülke hiyerarflisinin d›fl›nda kalanlar›, yani çiftçilikle
geçinenler ve sezonluk ifller için göç edenleri ya da küçük esnaf›
kapsar. Bu s›n›f özellikle Sovyetler Birli¤i’nin güneyinde göze çarpmaktayd›. Normal zamanlarda bu alt-emekçiler, genellikle rüflvet ve
hile düzeninin bir parças› olsalar da hükümetin yard›m›na ve himayesine muhtaçt›lar. Ama 1989 sonras›nda hükümet himayesi olmadan millenarian* kalabal›klar›n hareketini flekillendirdiler, art›k
“yerli aksanlar›, ba¤nazl›klar›, erkek eksenli iliflkileri ve milliyetçi
de¤erdeki kaba habitus’lar›na dönebilirlerdi”.
Üç s›n›f› tan›mlayan Derluguian, muhtemel sonuçlar› ölçme yöntemi olarak onlar›n birbirlerine benzerlikleri ve akrabal›klar›n›n izini sürer: biçimsel demokrasi, restore edilmifl otokrasi ya da kargafla.
Kafkaslar’da kargaflaya giden yol nomenklatura’n›n kendini geri çekmesiyle bafllar, art›k Sovyet büyük biraderinin himayesi olmayacak
ve kendilerine bask› yap›lacakt›r. Nitekim, nomenklatura’n›n bu kadrolar› da ya ülke servetinin sat›fl› yoluyla elde edilen paray› al›p kaçt›lar ya da ülkede kald›lar ve ulusal entelektüel olarak kendilerini
yeniden tan›mlad›lar. Bu büyük ölçüde ulusal entelektüeller aras›nda oluflturulan bir ittifakt› ve alt-proleterler bunu takip etmeye e¤i*) Mutluluk döneminin mutlaka gelece¤ine inanan kimse. (ç.n.)
239
limliydi. Bu ittifak, büyük oranda ulusal entelektüellerin alt-proleterlerin kaba habituslar›nda dizginleri ele alamamas› nedeniyle gerçekleflti¤i her yerde Kafkas bölgelerini kaosun efli¤ine sürükledi ve
hatta baz›lar›n› uçuruma yuvarlad›.
Bu süreç Derluguian’›n Azerbaycan’da Ermeni nüfusunun ço¤unlukta oldu¤u bir yerleflim bölgesi olan Da¤l›k Karaba¤’daki savafl
için haz›rlad›¤› tarihçede aç›kça ortaya konmufltur. Karaba¤’da ulusal kahraman Robert Koçaryan’d›r. Da¤l›k Karaba¤ lideri ve
1998’den beri Ermenistan devlet baflkan› olan Robert Koçaryan’›n,
1999’da meclis salonunda birkaç muhalifinin öldürülmesi olay›na
kar›flt›¤› söylentileri yay›lm›flt›. Koçaryan, gençli¤inde Sovyet ordusundaki zorunlu görevini tamamlad›ktan sonra Bakû’de üniversiteye gitme hakk› kazanamad›¤›ndan Erivan’da teknik e¤itim gördü,
ama yerel patronlar›n say›s›n›n az oldu¤u Ermenistan’da ifl bulamad›. Sonra, Da¤l›k Karaba¤’a geri döndü ve Komsomol’da genel sekreter olarak çal›flmaya bafllad›. Ama yine de, Azeri diktatör Haydar
Aliyev’e sadakat sözü vermifl olan Ermenilerin egemen oldu¤u Azerbaycan nomenklatura’s›n› zorlayamad›. Aliyev, 1987 y›l›nda Gorbaçov taraf›ndan görevden al›n›nca Koçaryan, Ermenistan’a nakledilmeyi rica etmek üzere Moskova’ya gitti ve dönüflünde gittikçe daha
çok sevildi¤i mitinglerin düzenlenmesine yard›mc› oldu. Koçaryan,
bu toplant›larda en küçük bir KGB bask›s› olsayd›, sahneden çabucak çekilece¤ini belirtmiflti. Ama Sovyetler Birli¤i’nde asayifli sa¤layan güçler geri çekildiler ve Koçaryan, fark›nda olmadan kendini
ulusal bir ayaklanman›n lideri olarak buldu.
Da¤l›k Karaba¤’daki mitingler perestroyka’n›n erken ruhunu temsil ediyordu ve Ermeni davas›na ilgi duyan çok say›da Azerinin de
eylemlere kat›l›m› sa¤lanm›flt›. ‹ki millet aras›nda her kademede görülen toplumsal etkileflim son derece normaldi. Ama sonra alt-proleterler, entelektüel karfl›t› önyarg›lar› ve gangster tav›rlar›yla mitinglere kat›lmaya bafllad›lar. Ermeni televizyonunda, kot pantolon
giymifl, Kalaflnikof tafl›yan ve 19. yüzy›l Osmanl›-karfl›t› gerillalar›n
savafl türkülerini söyleyen gençlerin görüntüleri yay›nland›. Derluguian’›n gözlemlerinden okuyabilece¤imiz gibi, “bir gün önce ço¤unun kabaday› ve sokak serserisi oldu¤u düflünülüyordu. Ama flimdi,
ulusun trajik tarihinin efsanevi kahramanlar›n›n hemen yan› bafl›nda duruyorlard›”. Erivan’daki okul arkadafllar›yla telefonda konuflan
Azeri bir memur Derluguian’a flunlar› aktarm›flt›r: “Onlara neler ol240
du¤unu sormak için arad›m ama bana aralar›ndan birinin art›k silah
tafl›d›¤›n› söylediler. Ermeniler ç›ld›rm›fl!” Bu alt-emekçiler -bir nomenklatura üyesi taraf›ndan idare edilen kariyeri engellenmifl ulusal
entelektüeller- bölgeyi savafla sürükleyen milisler haline geldiler.
Kabardey-Balkar da -kitab›n biyografik öznesi olan Yuri fianibov’un memleketi- baflka bir Da¤l›k Karaba¤ potansiyeli olma tafl›yordu. 1989’da bu küçük Kafkas cumhuriyetinde yap›lan demokratik seçimlerin ve ‘Lübnan protokolü’ne ayr›lm›fl koltuklar›n darmada¤›n olmas› Balkarlar›n -cumhuriyet nüfusunun yüzde 10’undan
daha az›n› oluflturuyorlard›- temsil edilmemesine yol açt›. Bu yüzden Balkarlar da kendi cumhuriyetlerini kurmay› talep ettiler. Anavatanlar› eskiden yoksul bir da¤l›k bölgeyken, kayak sporunda ilerlemenin sonucu olarak birdenbire zenginli¤e kavufltular. Cumhuriyeti ikiye bölen ve kârl› kayak kiralar›n› Kabardeylerden alan bölgedeki en pahal›ya mal olan etnik savaflla birlikte fianibov, kendisini Müslüman arabulucu ‘Musa fianib’e dönüfltürdü ve Balkarlar›
memnun edip Da¤l›k Karaba¤ olay›n›n tekrarlanmas›n› önlemek
amac›yla protokolü yeniden düzenledi. Seçkinler s›n›f›n›n bu uzlaflmas› alt-proleterleri denklemin d›fl›nda tutarken, iç savafl›n ç›kmas›n› engelledi.
Kafkaslar’daki kargafla, nomenklatura, ulusal entelektüeller ve altproleterler aras›ndaki iliflkinin sonucu ortaya ç›kan üç modelden biriydi. Bir bütün olarak Sovyetler sonras›nda kurulan cumhuriyetlerde rastlanan en yayg›n örnek, bu sefer alt-proleterleri kontrol etme
yetene¤ine sahip nomenklatura’n›n güçlü bir kal›nt›s› taraf›ndan iktidar›n geri al›nmas› ve görece güçsüz ulusal entelektüellerin koalisyona dahil edilmesiydi. Bu müttefikler alt-emekçilerin mücahit olarak yükselmesinden korktular ve sekülarizm ile modernlik ad›na
otoriter yönetimi yeniden kabul ettirdiler. Orta Asya cumhuriyetleri bu modele en uygun örneklerdir. Balt›k ülkelerinin ilk örneklerini oluflturan üçüncü modelde, alt-proleterler güçsüzdü. Sivil toplumdaki seçkin konumlar›ndan türemifl hat›r› say›l›r bir toplumsal
güce sahip -AB üyeli¤inin cazibesine kap›lm›fl- ulusal entelektüeller
ile kendilerini bu entelektüellerle yeniden tan›mlayan, yenilenmifl
bir nomenklatura’n›n ittifak›, örnek bir demokrasiye bar›flç›l bir geçifli sa¤layacak yola iflaret etmekteydi.
Buradaki flans, tarihsel zamanlama ve demografik denge; iç savafl›n ondan çok ac› çekmifl kiflilerce önlendi¤i baz› Kafkas bölgeleri
241
aç›s›ndan çok önemli yerel etmenlerdi –nomenklatura, ulusal entelektüeller ve alt-proleterler taraf›ndan sahneye konan pas de trois
(üçlü oyun). Derluguian, flans›n rolüne örnek olarak, 1991 y›l›nda
Gürcistan’›n Acaristan bölgesinde yap›lan bir bakanlar kurulu toplant›s› s›ras›nda Aslan Abaflidze’nin -köklü bir Müslüman ailesinden
gelen bir bürokrat-, seçilmifl devlet baflkan› Gamsakhurdia taraf›ndan görevlendirilen baflbakan› öldürüflünü gösterir. Söylentilere göre, sözde ‘Tanr› taraf›ndan gönderilen kurflun’ bölgeyi Müslüman
Acaristan’› H›ristiyan bir Gürcistan içinde asimile etmek isteyen bir
lidere karfl› askeri olarak harekete geçmekten kurtarm›fl oluyordu.
Derluguian’a göre, Bosna’n›n yeniden sahneye konmas› bu flekilde
önlenmiflti. Abaflidze, gücün meyvelerinden yararland›; 2004 May›s
ay›nda bakanl›ktan kovuldu ve flimdi Moskova’da çok zengin ve nispeten güvende yafl›yor, ama yönetmifl oldu¤u bölge son derece yoksul. Tabii bu tarz küçük ayr›nt›lara güvenmek tehlikelidir, fakat bu
noktada Derluguian’›n saptamas› -Acaristan’›n Gürcü milliyetçiler
ile Miloseviç benzeri hayallerden flans eseri kurtulmufl olmas›- hayli inand›r›c› görünür. Demografik etkenleri göz önünde tutan Derluguian, Çeçenistan’daki yüksek do¤um oranlar›na ve ulusal entelektüellerin hâkim olamad›¤› gerilla gruplar›n›n oluflmas›n› sa¤layan
büyük göçmen gruplar›na iflaret eder. Çok say›da alt-proleterin birkaç milliyetçi entelektüelle kurdu¤u bu ittifak, Çeçenistan’›n kesintisiz bir fliddet ülkesi haline gelmesine katk›da bulunmufltur.
Zamanlamayla ilgili bir de¤erlendirme yaparsak, savafl Kabardey-Balkar’da genifl bir bölgede patlak vermedi, çünkü olaylar bu
uzak cumhuriyette, ulusal entelektüeller ve Yeltsin’in Grozni’deki
y›k›nt›lar aras›nda kendi geleceklerini görmesi için zaman tan›yarak çok daha yavafl ilerliyordu. Kuflkusuz, fianib silahlanarak bir
soruna neden oldu. Her fleye ra¤men, cumhuriyetini Dudavey gibi
çöküfle ve toplumsal kargaflaya sürükleyebilirdi. 1992’de fianib
devrimi k›flk›rtma suçuyla Rus polisi taraf›ndan tutukland›. Sonra,
abart›l› bir kaç›fl sahneye koydu ve bu flekilde bölgede efsanevi bir
konum edindi. Emrindeki milisleri oluflturan “Afgan savafl› gazisi
sporcular -güreflçiler, boksörler, savaflç›lar- ve s›radan serseriler
savaflmaya haz›rd›lar”. Ayr›ca, ulusal entelektüellerle alt-proleterlerin ittifak›n› da sa¤lam›flt›. Ama savafl önlendi. Rus hükümeti fianib’i ikna ederek ortam› yat›flt›rd› ve emrindeki alt-proleterleri daha büyük çat›flmalarda savaflmalar› için cumhuriyetin baflkenti
242
Nalçik’ten Gürcistan’a sürerek, Abhazya’da küçük bir Lincoln Tugay› haline getirdi. Nomenklatura’n›n kontrolü yeniden ele geçirmek için zaman› vard›. Ama fianib’in u¤ursuz sözleri flöyleydi: “Sonuna kadar gitseydik bugün ben büyük ihtimalle bir diktatör olurdum ve buras› da Çeçenistan kadar vahfli bir yere dönerdi. Tabii ki
bürokratlar›m›z›n ço¤u h›rs›z, ama onlar olmadan uygar bir hayat
sürmek de mümkün olmaz.”
Devlet kurumlar› ve topografya gibi yap›sal faktörler, yeni devletlerin neden iç savafla e¤ilimli oldu¤unu aç›klamaya yard›m ederken,
Derluguian, s›n›fsal iliflkilerin neden sadece Sovyetler Birli¤i’nin ard›ndan kurulan ülkelerin 1945’ten beri ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan 103
ülkeden daha fazla savafla e¤ilimli oldu¤unu belirledi¤ini göstermekle kalmaz, ayn› zamanda komünizm sonras› ortaya ç›kan ülkelerden hangilerinin buna en çok e¤ilimli oldu¤unu da ortaya koyar.
Kuflkusuz, Kafkas davalar›n› anlamak için flans, demografi ve zamanlamaya inan›r; yine de bize yüksek bir ihtimalin nereden beklenece¤ini en iyi söyleyecek olan sosyolojik teoridir ve ihtimalin gerçekli¤e nas›l dönüflece¤ini de sadece yerel faktörler aç›klayabilir.
Ama tek bir bölgeyi ele almak teorilefltirme aç›s›ndan daha uygundur. Derluguian bu incelemenin bafl›nda tan›mlanan üçüncü ve dördüncü modeller için aç›klama aray›fl›nda bizlere biraz yard›mc› olur:
savafllar›n uzunluklar› aras›ndaki farkl›l›k ve Derluguian’›n deyimiyle
ateflkesin içinde devam eden ‘donmufl’ isyanlar. Sonuncuya, Derluguian tek cümlelik bir cevap verir: “Bat›l› arabulucular taraf›ndan savafltaki ülkelere dayat›lan siyasal bask›lar ve ard›l ülkelerin güçsüzlü¤ü”
çat›flmalar› “dondurmufltur”. Bu pek yeterli de¤ildir. Çeçenistan d›fl›ndaki bütün davalarda, Rusya k›r›lgan bir bar›fl› kabul ettirmek için
üçüncü bir taraf olarak devrededir. Da¤l›k Karaba¤’da AG‹T’in Rusya
ve Bat› ülkelerinden oluflan sözde ‘Minsk grubu’ vard›r, bu grup ateflkesi destekler ama uzun süreli bar›fl› sa¤layamaz. Rusya’n›n üçüncü
taraf olmas› kar›fl›k sonuçlar do¤urmufltur: H›zl› ateflkesler ‘yak›n çevredeki’ iç savafllar›n önemini azaltmaktad›r, fakat siyasal anlaflmazl›klar› çözecek ve ekonomik ilerlemeyi sa¤layacak bir çözüm yoktur.
Moldova, Tacikistan ve Güney Osetya’da bar›fl›n sürmesine yard›m
eden Rusya -Çeçenistan’da oldu¤u gibi- ikinci taraf olarak ne ateflkes
ne de ekonomik ilerleme kaydedebilmifltir.
Donmufl ateflkesler, teorik bir ç›kar›mdan daha fazlas›n› sunduklar›ndan bu yana tek bir cümleden daha fazlas›n› hak ediyor. Örne243
¤in, Da¤l›k Karaba¤ ve yak›n›ndaki Laçin Koridoru’ndan sürülen
gençler, t›pk› 1948 savafl›nda toplama kamplar›na gönderilen Filistinli mülteciler gibi büyüdüler ve kendi (ihtilafl›) topraklar›n› yeniden talep etmek ad›na petrol zengini bir ülkenin yard›m›n› alabilirler. Dolay›s›yla, çözümlenmemifl ateflkesler özellikle bu yüzden endifle vericidir.
Derluguian’›n bu tür önemli sorulara doyurucu karfl›l›k verememesi hayal k›r›kl›¤› yaratmaktad›r. Ama üç anahtar s›n›f ile onlar›n
Sovyetler Birli¤i’nin ard›ndan birbirleriyle ba¤lant›l› konumlar›n› tan›mlayarak yine de övgüyü hak ediyor. Ayn› zamanda, mevcut e¤ilimleri gerçe¤e tercüme eden faktörleri teflhis etmesi de son derece
ayd›nlat›c›d›r. Bu analitik çal›flma sayesinde, büyük-N istatistiksel
analizleri gözden kaç›ran genifl kapsaml› sonuçlar› ortaya koyabilir.
Bu büyük bir baflar›d›r.
Kitab›n çerçevesinin bu flekilde çizilmesi Derluguian’›n de¤il, benim tercihimdir. Derluguian, kitab›n bafll›¤›nda da belirtti¤i gibi,
ikili bir çerçeve sunmaktad›r bize: SSCB’nin uzak bölgelerindeki bir
Sovyet entelektüeli olan ve komünist parti çökünce bir kariyer hamlesi olarak Müslüman bir milliyetçiye dönüflen eponim* kahraman›n
biyografisi dünya-sistemi perspektifinden anlat›l›r. Bourdieu’nün
gizli bir hayran› olan Musa fianib -ayr›ca ‘Kafkaslar›n Garibaldisi’ diye tan›mlanmaktad›r- Kabardey-Balkar’›n ulusal entelijansiyas›na
mensuptu. Genç ve h›rsl›yd›, Kruflçev’in 1950’lerin sonundaki yenilik dalgas›na kap›lm›flt›; gerçekten de, Sovyet enternasyonalizmine
bir jest yap›p ismini Yuri fianibov olarak de¤ifltirdi. Yerel Kültür Saray›’nda, çocuk fliddeti emrini iptal edip kendi deyifliyle ‘Komsomol
gangsteri’ olarak çal›flarak isim yapm›flt›. 1960’larda destek gören bir
düflünce olan, kampüsü ‘kendi bafl›na yönetme’nin erdemlerini anlatt›¤› ve sonucunda üniversite okutmanl›¤›yla ödüllendirildi¤i bir
doktora tezi yazd›. Ama meslekte ilerlemesi engellenmiflti –bu yüzden, hiçbir zaman nomenklaturan›n bir parças› olamad›. Bunun sebebi, sadece bürokratik terfi f›rsatlar›n›n azalmas› de¤il, ayn› zamanda doktora tezinin, gençli¤in parti kontrolünden ba¤›ms›z olarak örgütlenmesinin sonuçlar›ndan korkan Brejnevci ‘komünist muhafazakârlar’ taraf›ndan kötülenmesiydi. Kahraman›m›z aniden üniversite terfisinden yoksun kalm›fl ve KGB soruflturmas›na al›nm›flt›. Siya*) Herhangi bir fleyin ismine kaynakl›k eden kifli ya da yer ismi. (ç.n.)
244
sal yönden ‘içsel bir sürgün’e gönderildi ve Derluguian’›n sayfalar
dolusu dram›nda rol alamad›.
Kahraman›m›z fianibov, Gorbaçov’un perestroyka ad› alt›nda sa¤lama al›nm›fl iktidarlara meydan okuyan popüler halk cephelerini
destekleyece¤ini belli etmesinden sonra ciddi bir tehditle karfl› karfl›ya kalan Nalçik eyaletinin nomenklatura gücü olarak 1988’in sonlar›nda yeniden ortaya ç›kar. fianibov’un ö¤rencileri ve meslektafllar› onu alenen konuflmas› için cesaretlendirirlerken, etkileyici konuflma üslûbu onu yerel bir kahraman haline getirmifl, çeflitli sebeplerle düzenlenen birçok gösteriye liderlik etmesini sa¤lam›flt›r. Milliyetçi gündemin ekolojik, demokratik ve komünist-yenilenme programlar›na bask›n ç›kmas›yla birlikte Kafkaslar›n Garibaldi’si, bir kere daha Musa fianib olarak 1989’da, Kafkas Halklar› Konfederasyonu’nun lideri olarak Abhazya’da görünmüfltür. Daha sonra, 19921993 Abhaz-Gürcü savafl›nda milis kuvvetlerini yönetmifl ve cephede ald›¤› bir yara kariyerini sona erdirmifltir. Ama zaten daha az milliyetçi ve daha çok ‹slamc› olan radikal bir genç nesil taraf›ndan arkadan vurulmufltu. Derluguian’›n yazd›¤› gibi, fianib tarihe dalm›fl,
sosyoloji alan›nda uzun zaman profesör olmay› beklemifl ve ulusal
entelektüel olarak statüsünü yeniden kazanm›flt›. Biyografi maddelerinde yazan her fley do¤rudur, ama gerçek tam olarak yaz›ld›¤› gibi
de¤ildir. fianib hakk›ndaki kiflisel ayr›nt›lar on sayfadan az tutar.
Onun aile hayat› hakk›nda -sadece bir kere isimsiz olarak bahsedilen o¤lu ve hiç bahsedilmeyen kar›s› hakk›nda- çok az fley biliyoruz.
fianib sadece bir siluettir; ne çocuklu¤u, ne farkl› insanlar›n bak›fl
aç›lar›, ne içsel umudu, ne de kiflisel geliflim hikâyesi vard›r kitapta.
Derluguian’›n ikinci çerçevesi dünya-sistemi teorisi, tarihsel sosyoloji ve Bourdieu’nün düflünümsel sosyolojisinin bir sentezini yaratma çabas›d›r. Sosyoloji disiplininin ikinci Alt›n Ça¤›’ndan biraz
daha az› için bir formül olarak sunulan bu sosyolojik projenin büyük k›sm›, t›pk› de¤ifltirmeyi amaçlad›¤› Sovyet klifleleri kadar soyut
ve anlafl›lmazd›r. Derluguian, Amerikan (ve Frans›z) sosyolojileri
hakk›nda Gürcistan’daki kültürel sermayenin teflhirini betimledi¤i
kendinden emin tonla bahsederken, kavray›fl› son derece derinliklidir ve y›llar süren saha deneyimini yans›t›r. Sosyolojik kahramanlar›na -profesyonel olarak marjinal fakat entelektüel olarak etkili- övgüler dizdi¤i fliirlerinde Sovyet toplumunun ayr›nt›l› bir analizini or245
taya koymad›¤› gerçe¤ini görmezden gelir. Rus ve Kafkas entelektüellerinin Sovyetler hakk›nda kaleme ald›¤› doktora tezlerinin birbirleriyle ba¤lant›l› analizini ve bu entelektüellerin daha sonraki siyasal tutumlar›n› iyi bir flekilde kullan›ma sunmaktad›r, fakat birbirleriyle rekabet halinde olan düflünce okullar›na sövüp sayan Amerikan sosyolojisi hakk›ndaki kesin (ex cathedra) yarg›lar› herhangi bir
bilgiden yoksundur ve sadece mukayese yoluyla bile yavan ve anlams›z olarak de¤erlendirilebilir. Ayr›ca, kardefl disiplinler hakk›ndaki görüflleri de daha iyi de¤ildir. Onun çal›flmas›na bakarak, Sovyet sisteminin iç iflleyifli ve periferideki etkisi hakk›nda en önemli
çal›flmalar›n› ortaya koyan›n, Derluguian’›n idealize edilmifl sosyolojisi de¤il de siyaset bilimi (Merle Fainsod ve Jerry Hough) ve tarih
(Sheila Fitzpatrick ve Ronald Suny) oldu¤u asla tahmin edilemezdi.
Derluguian’›n imalar›na ra¤men, bu büyük âlimlerin siyaset bilimi ve tarih konusundaki önemli çal›flmalar› So¤uk Savafl’›n kategorilerine herhangi bir fley borçlu de¤ildir. Derluguian ayr›ca, Basile Kerblay’›n Sovyet sistemine dair ayr›nt›l› gözlemleri ve Barbara Anderson’un demografik çal›flmas› gibi sosyolojik katk›lar› da
görmezden gelir. ‹ktisat bilimini dura¤an olmakla suçlar, ama sonuç olarak neo-klasik ortodoksinin Sovyetler Birli¤i sonras› ekonomilere uygulanmas›n› ‘piyasa Bolflevizmi’ diye nitelendiren kifli
Nobel ödüllü Joseph Stiglitz’dir; Stiglitz iktisat›n dinamik ve çekiflmeli bir disiplin oldu¤unu söylemektedir. Maalesef, Derluguian’›n
makro-sosyolojik teoriye övgüleri ve rekabetçi akademik yaklafl›mlar hakk›ndaki sözleri, çok iyi kavrad›¤› Potemkin köy-devleti
gibi gerçekten ziyade bir serab› and›rmaktad›r.
Derluguian’›n kitab›n›n›n çizdi¤i çerçeveyi çok fazla ciddiye almayabiliriz. Çünkü bize, yem ve kapan takti¤ini kullanarak, as›l meseleyi son derece az ayd›nlatan k›sa bir biyografi ve dünya-sistemi
teori sundu¤unun fark›nday›z. Fakat kapan! Bu, s›n›f analizinin hizmetindeki etnografidir. Ve iyi bir öyküyü tarihi bir gerçe¤in sad›k
bir flekilde yeniden üretilmesine tercih edermifl görünmesine ra¤men, burada bir cevher yatmaktad›r. Derluguian’›n Amerikan sosyolojisinin habitus’una vaftizini duydu¤umuzda bunlar›n baz›lar›na
iliflkin önceden bir fikrimiz oldu. Derluguian, ‹stanbul’daki bir konferansta bir sosyolojik pozitivist kendisine karfl› ç›kt›¤› zaman estirdi¤i terörden veya ne kadar terörize oldu¤undan bahseder ve orada,
sözlü olarak kendisine de¤il, pozitiviste sald›ran bir postmodernist
246
taraf›ndan kurtar›ld›¤›n› anlat›r. Daha sonra iki bak›fl aç›s›n› da anlamad›¤›n› kabul eder, ama Mozambik’te bir Sovyet görevlisi olarak
kat›ld›¤› turdan hat›rlad›¤› ‘Matsanga isyanc›lar› ile hükümetin askeri kuvvetleri aras›ndaki çapraz atefle’ yakalan›nca ö¤rendi¤i, ‘yere
yatmak ve havai fifleklerin keyfini ç›karmak’t›r. Bu, Sovyet Birli¤i
sonras› yaflanan patlaman›n yan etkileri üzerine yapt›¤› çal›flmaya tafl›d›¤› mizah› ve kavray›fl› ifade eder.
Bu etnografi k›smen saha gözlemi, k›smen otobiyografi, k›smen
biyografi ve k›smen de dedikoduculuktan oluflmaktad›r –bunlar›n
hepsi, y›¤›n›n aras›ndan yükselen yeni hayat formlar›n› tan›mlamak
üzere Sovyetler’in enkaz›n› kaz›mak içindir. Derluguian, Sovyet ve
Sovyet sonras› toplumunun hikâyesini en iyi anlatanlardan biridir.
Keskin gözleri Sovyet gücünün altyap›s› ve kusurlar›n› ortaya koyar.
“Ben sadece bir sosyal bilimci de¤ilim; ayn› zamanda bir hikâye anlat›c›s›y›m... Kuzey Kafkaslar’da büyüdüm, yerel gerçekliklere iliflkin pratik bir anlay›fl edindim. Ama bu sosyalleflme hiçbir zaman
yans›t›lmam›fl bir habitus olarak tamamlanmad›,” sözleriyle farkl›
duruflunu aç›klar. Bu yar›-kültürleflmeyi büyük bir avantaja dönüfltürebilece¤ine, bunun kendisine anahtar bilgilere ulaflma imkân›
sa¤layaca¤›na inan›r. Onun hem içeriden hem de d›flardan statüsünün getirileri, Robert Koçaryan’›n kendisine söyledi¤i -kitab›n›n fiyat›na eflde¤er- flu sözlerle daha da ak›lda kal›c› bir flekilde ortaya
konmaktad›r: “Bütün Harvard-marvard, Oxford-moksford üniversitelerinden gelen ve bana uyuflmazl›k çözümü, az›nl›k haklar› ve bunun gibi konularda bir fleyler ö¤retmek için gelen bir bilim adamlar› güruhu taraf›ndan ziyaret edildim. Bana çok iyi ö¤renilmifl dillerde zaten bildi¤im fleyleri anlatt›lar.”
Derluguian’›n farkl› bak›fl aç›s› kitab›n “Saha” adl› birinci bölümünde hemen kendini göstermektedir. Burada, Ocak 1997’de Çeçenistan’›n iki savafl› aras›ndaki, Çeçen ayr›l›kç›l›¤›n›n geleneksel kökenlerini araflt›ran Bat›l› gazeteciler ordusunun büyük ilgisini çeken
Grozni Özgürlük Meydan›’ndaki seçim mitinginin bir portresini çizer. Derluguian, en göze çarpan kampanya bafll›klar›n› tarif eder, fakat -baflkent ve ülkenin ismini de¤ifltirerek- yap›lan bütün konuflmalar›n bununla çok az bir ba¤lant›s› oldu¤u görülür. Dikkatlerini
askeri bir giysi giymifl ve oyuncak bir silah tafl›yan küçük bir çocu¤a yönelten foto muhabirleri, “neredeyse hepsi Türkiye’den al›nm›fl,
modaya uygun birörnek deri ceketler giyip k›k›rdayan” ve “siyasal
247
bir mitinge kat›lmak yerine al›flverifle ya da diskote¤e gelmifl gibi görünen k›zlar” gibi ayr›nt›lar tamamen gözden kaç›r›lm›flt›r. “Bu medeni k›zlar,” diye anlat›r Derluguian, “askeri üniforma, ‹slami bafll›klar ya da Çeçen folklorik k›yafetleri gibi al›fl›lmad›k türde k›yafetler giyen insanlardan say›ca daha fazlad›r”. Derluguian, miting alan›n›n çevresinde yerel tüccarlar›n uluslararas› telefon kartlar›, yeflil
direnifl bereleri, posterler ve seküler bir mesaj› ifade eden difli kurt
yüzünün bulundu¤u yeni Çeçen ulusal bayraklar› satt›¤› geçici bir
pazar kuruldu¤unu gözlemler.
Yumuflak bir geçifl isteyen pek çok Çeçen için kahraman, AG‹T
arabulucusu ve tan›nmayan bir ‹sviçre diplomat› olan Tim Guldimann’d›. Il›ml› Aslan Mafladov’un zaferiyle sonuçlanan genel seçimi
finanse edip yönetmeye yard›m etmiflti, Derluguian onun aktif varl›¤›n› gelecekte Çeçenistan’›n Avrupa’ya ba¤l›l›¤›n›n bir kan›t› olarak
kabul eder. Mafladov’un rakiplerinden biri, slogan› ‘‹slami Düzen’
olan Movladi Udugov’du. Derluguian’a göre olaylar›n aç›klamas› flu
flekildeydi: “Birkaç d›fllanm›fl... çok say›da Çeçen’in Udugov’u aç›kça
küçük gördü¤ünü fark etmifle benziyordu. E¤itimli çevrelerde kendisi neo-faflist ya da ‘bebek Goebbels’ olarak adland›r›l›yordu.” Evinde
sevilmiyordu, paray› sadece Ortado¤u’daki patronlardan bulabilirdi.
Kampanyan›n müthifl çocu¤u Salman Raduyev’di, mitingde “Saddam’›nkini and›ran siyah bir askeri bere, boynunun etraf›na sar›lm›fl
kareli bir Arap eflarb› (kefiye) ve yüzünün büyük k›sm›n› kapatan
kocaman bir günefl gözlü¤ü” takm›fl olarak göründü. Önceden aktif
bir Komsomolcu ve e¤itimli bir teknokratt›. Ama Yeltsin Çeçenistan’a sald›r›nca, Raduyev direniflin komutan› olmak için aile ba¤lant›lar›n› kulland›. 1996’daki Da¤›stan bask›n›nda, masum rehinelere
karfl› çok zalimce davrand› ve bu durum pek çok Da¤›stanl›n›n midesini buland›r›p, onlar› Çeçenlerle herhangi bir ittifak kurmaktan
vazgeçirdi. Özgürlük Meydan›’ndaki kalabal›¤a hitap etmeye bafllay›nca, insanlar ‹slami sloganlarla geleneksel halk dans›n› birlefltiren
köylü dansç›lar› izlemek için uzaklaflt›lar. Kalabal›ktaki orta yafll› bir
Çeçen, Derluguian’a tiksintiyle m›r›ldan›yordu: “Buras› kültürlü ve
modern bir kasabayd›, ama taflra bizi geçti ve flimdi yabanc›lar buraya sanki hayvanat bahçesine gelir gibi u¤ruyorlar. Bunlar›n hepsini
Dudayev bafllatt›.”
Bir devrimci durumun günlük deneyimi budur ve Derluguian
arkaplandaki toplumsal gerçekli¤e iliflkin bir sezgisi oldu¤unu
248
gösterir. Onun gözlem becerisi, ulusal bilinçten Kafkaslar’daki
kaotik fliddete dönüflümün izini sürerken s›nan›r. Derluguian yeteneklerini, Sovyetler’in ard›ndan taflran›n tarihi aç›s›ndan son derece önemli aktörleri -milise kat›lan, ‹slami atalar›na dayanan kimliklerini göstermek için isimlerini de¤ifltiren ve milliyetçi ilkelerini ilan etmek amac›yla merkezi meydanlar› dolduran insanlar- göstermekte sergiler.
Ulusal entelektüellerin alt-proleterlerle ittifak yapmas›n› tart›flman›n anlam› nedir? Aralar›ndaki ba¤lant› Gürcü baflkan Gamsakhurdia’n›n Acaristan valisi olarak eski bohem arkadafllar›ndan birini
atamas›yla -Derluguian bu hareketi az›nl›klara yönelik bir ‘sembolik
fliddet’ hareketi olarak de¤erlendirir- atamas›yla hayat bulur. Bu kifli resmi belgelerde muhalif olarak tan›mlansa da yerel halk için bir
restoran kavgas›nda tutukland›¤› bilinen bir adamd›r. Acaristan bölgesi, yerel söylentilerde Tanr› taraf›ndan gönderilen hayali kurflunla
Gürcistan baflkan›n›n yetki alan›ndan özerkleflmiflti. Benzer flekilde,
Grozni’de nomenklatura’n›n Gorbaçov’u geçici olarak deviren A¤ustos 1991 askeri darbesini destekledi¤ini ö¤reniriz. Bu, demokratik
mitinglere haz›rlanan ulusal entelektüellere bir aç›l›m sa¤lam›flt›r.
Ama Sovyet ekonomisi çökünce Çeçenistan d›fl›ndaki eski ifl f›rsatlar›na dönmeyi baflaramayan yar›-k›rsal alt-proleterlerin mitinge kat›lmas›n› zorlukla kontrol edebilirlerdi. General Dudayev’in hitabet
sanat›, beklentisinin çok daha ötesinde yank› buldu ve alt-proleterlerin Rusya’ya karfl› k›zg›nl›¤› onu radikal muhalefet yapmada ustal›¤a yöneltti; devlet baflkan› olarak kendisine her yerde yank›lanan
bir zafer kazand›rd›. Çeçenistan ile Rusya aras›ndaki giderek artan
anlaflmazl›k nomenklatura ve kentli profesyonellerin devasa çaptaki
göçüne yol açt›; “hayatlar›n› silah yoluyla kazananlar d›fl›nda neredeyse siyasal iktidar talep eden herkes Dudayev’in Çeçenistan’›ndan
uzaklaflt›”. Ulusal entelektüeller ve alt-proleterlerin ittifak› Dudayev’i harekete geçirdi ve o da bunu kendi siyasal ç›karlar› do¤rultusunda kulland›.
Derluguian, Abhazya’da savaflan Gürcü militanlarla ilgili olarak
alt-proleter Gürcülerin birlik içinde aldat›ld›¤›n› belirtir. Toprak
aç›k artt›rmalar› için özellefltirme senetlerinde üyelik kartlar›n›n olmazsa olmaz kabul edildi¤i söylenince ulusal askeri örgüte kat›ld›klar›n› vurgular. Bu tip yalanlar, kolektif eylem için bir mant›k tan›mlayan Mancur Olson gibileri taraf›ndan kabul gören ‘seçici teflvik’ler249
den farkl›d›r. Derluguian’›n, ‹slamiyet’e verilen deste¤in art›fl› konusundaki analizi de benzer bir flekilde etnografik gözleme dayanmaktad›r. ‹mkânlar›n son derece az oldu¤u Sovyetler sonras› dönemde,
‹ngilizce konuflan entelektüeller sivil toplum örgütleri için ifl bulup
statü kazan›rlarken, ‹ngilizce konuflmayan alt-proleterler de ‹slami
hay›r faaliyetlerinden benzer faydalar sa¤lam›fllard›r. Derluguian onlar›n, art›k ‹ngilizce konuflan sivil toplum çal›flanlar› kadar yabanc›
paraya kendilerini satmayacaklar› konusunda ›srarc›d›r. Salafite
doktrininde yeni din de¤ifltirenlerin, “kendilerine ayr› bir statüye sahip bir grup kurma flans› ve inanç tazelemek için dünya çap›nda
temsil edilebilecekleri güçlü bir birlik ve toplumsal olaylar› ahlâki
aç›dan yeniden düzenlenme f›rsat› bulduklar›”n› belirtmektedir.
Derluguian’›n etnografisi ilgi çekicidir, ama yeterince aç›klamadan yoksundur. Tezini, en az›ndan elefltirmenler için, k⤛t üzerinde bir dizi diyagram ve tabloyla aç›klarken, her halukârda, sonuçlar› sa¤layan mekanizmalar› aç›k bir flekilde ortaya koyan tart›flmay›
resmilefltirme çabas› eksik kalm›flt›r. Derluguian araflt›rmay› nicel
zaman-bilgi dizisine dayand›rmakla ilgilenmez (sanki söylentiler
üzerinden anlat›lan saha çal›flmas› notlar› çok daha objektiftir). Yine de, onun da söyledi¤i gibi, istatistiksel ve resmi modeller karfl›t
de¤ildir, ama do¤al tümleyicilerden çok öyküleme tekniklerinde -arfliv çal›flmas›, etnografya ve biyografi- ustad›r. ‹statistikleri görmezden gelir, aç›klanmay› bekleyen iç savafl örneklerine karfl› kördür.
Bilgi kaynaklar›n›n seçimlerini kabul etmesine ek olarak, istatistiksel konular hakk›nda da duygusuzdur; örne¤in, Grozni’deki mitingde hem da¤l›k bölge insanlar›n›n hem de ova sakinlerinin temsil
edilmesi konusundaki görüflleri bilmeyiz. Resmi modelleri kenara
b›rak›r, bir önceki gün meydanda toplanan potansiyel protestoculara göre mitinglerdeki hareketlili¤e ald›rmaz –Rasma Karklins ve Roger Petersen, Timur Kuran ve Susan Lohmann’›n çal›flmalar›nda örnekledi¤i gibi. Kuflkusuz, protestocular›n farkl› flekillerde tasviri -sat›fl yapmak, kendilerini yeni bir sosyal kategoriye uydurmak, en yeni modayla gösterifl yapmak, eski okul arkadafllar›ndan gelebilecek
misillemeden kaçmak- mecburi say›l›r. Ama e¤er bu modeller üzerinde kurarsa, sosyolojik teori, onlar› dikkate almamaktansa aç›klay›c› gücünü gelifltirerek ilerlemifl olacakt›r.
Bu sosyolojik gericili¤e ve daha genifl sosyal bilimler karikatürüne koflut olan -oldukça ikna edici- ve elefltirel ilgimizi tamamen hak
250
eden baflka bir kitap vard›r. Derluguian’›n, etnografi tekni¤i yoluyla
reformasyonlar› ve tarihi birlikleri anlatt›¤› ayr›nt›l› s›n›f oluflumlar›
yöntemi, sosyolojik bak›mdan aç›klay›c› ve ilgi çekici, çok ustaca yap›lm›fl bir birlefltirmedir. Bu, günlük hayat›n mikro-sosyolojik detaylar›n›n gözlenmesine dayanan, yeni bir s›n›f analizi formudur;
ama ayn› zamanda alt seviyedeki s›n›f ittifaklar›n›n siyasal hareketlili¤ine ›fl›k tutar ve duyarl›l›¤› fliddetli bir gerçeklikle bozulan yöntemleri ortaya ç›karmaya yard›m eder.
Bu çal›flma, Derluguian’›n da söyledi¤i gibi, her fleyden çok küreselleflen kapitalist dünyada en h›zl› büyüyen s›n›f olan alt-emekçiler
yüzünden önemlidir. Onlar›n milliyetçi ve dindar seçkinlere nas›l
cevap verdikleri ve statükoya yönelmifl bürokratlar taraf›ndan nas›l
kontrol alt›na al›nd›klar›, di¤er otoriter rejimlerin çöküflünü kaç›n›lmaz bir flekilde izleyecek olan olaylar› flekillendirecektir. ‹ç savafl çat›flmalar› ve Sovyet kal›nt›lar›n›n yeniden bölüfltürülmesinin güncel
politika örnekleri için, sosyal temelleri ortaya ç›karan etnografiye
güvenen Bourdieu’nün Kafkasya’daki Gizli Hayran›, otoriteryan gerilemenin tehlikeleri üzerine yap›lacak gelecekteki çal›flmalara yol
gösterici bir niteliktedir.
(Türkçesi: ‹dil Dündar)
251

Benzer belgeler