Snow ya da Leavis mi? İki Kültürün [The Two Cultures] ılımlı
Transkript
Snow ya da Leavis mi? İki Kültürün [The Two Cultures] ılımlı
1 1 Snow ya da LeavisSnow mi? ya İki da Kültürün Leavis [The mi? İki Two Kültürün Cultures] [The Two Cult ılımlı, kimsenin dikine ılımlı, gitmeyen kimsenin bilimselliği dikine gitmeyen mi, yoksa bilimselliği mi, y zorlu ve kaba, harfizorlu harfine ve kaba, ahlâkçı harfi edebiyatçılığa harfine ahlâkçı dayanan edebiyatçılığa day Richmond DersleriRichmond mi? EğerDersleri başka bir mi? seçenek Eğer başka olmazsa bir seçenek olm çok fena yanılıyoruz çokdemektir. fena yanılıyoruz Ama bereket demektir. versin Ama bunun bereket versin b orta yolları da var;orta her yolları iki konuya da var; da her kendi ikisözsahiplerinkonuya da kendi sözsahipl den daha gerçekçiden yaklaşılacak daha gerçekçi yollaryaklaşılacak bulunmaktadır. yollar Bubulunmaktadı alanda konuyu savunmakta alanda konuyu olan yalnızca savunmakta bu ikiolan kişinin yalnızca ol- bu iki kişini madığını unutmamak madığını gerekir; unutmamak bunlar yalnızca gerekir; şubunlar ânda adı yalnızca şu ând çıkmış olan o iki kişidir. çıkmış olan Bu bilim o iki alanında kişidir. Bu çokbilim uzunalanında bir çok uzu dönem şu ya da buna dönem ilişkin şu ya konularda da buna bir ilişkin sürükonularda ateşli tar- bir sürü ateşl tışmacılar olmuştur; tışmacılar çok uzunolmuştur; bir dönem çok içinde uzunde birbirbiridönem içinde de bi ne karşıt güçleri uzlaştırmak ne karşıt güçleri kaygısıyla uzlaştırmak tutuşankaygısıyla ya da en tutuşan ya d azından düşmancaazından olmak yerine düşmanca ortakyaşarlık olmak yerine çerçevesinortakyaşarlık çerçev de müzakere edendearabulucular müzakere eden da olmuştur. arabulucular Çok da sayıda olmuştur. Çok sa yabancı dil, İngilizyabancı Edebiyatı, dil, İngiliz sosyoloji, Edebiyatı, tarih gibi sosyoloji, bilim tarih gibi b dallarıyla bezenmiş dallarıyla bir bilimsel bezenmiş öğretimi bir öncelikle bilimsel öğretimi savu- öncelikle s nan T. H. Huxleynan anımsanabilir; T. H. Huxley bu anımsanabilir; düşünce daha bu önce düşünce daha Caltech [CaliforniaCaltech Teknoloji [California Enstitüsü] Teknoloji tarafından Enstitüsü] destek- tarafından de lenmişti ve buna şimdi lenmişti de MIT ve buna [Massachussets şimdi de MITTeknoloji [Massachussets Tekn Enstitüsü] damgasını Enstitüsü] vurmaktadır. damgasını Birincil vurmaktadır. olarak, hümaBirincil olarak, h nist ve izledikleri nist hiç de ve Yunan izledikleri kokmayan hiç de dünyada Yunan kokmayan yaşadünyada y makta olduklarını makta anımsatan olduklarını yeterli derecede anımsatanbilimle yeterli bederecede bilimle zenmiş apaçık bir klasik zenmişöğretimi apaçık bir eleklasik alan Matthew öğretimiArnold ele alan Matthew Ar akla gelebilir. “İnsanın akla kıllı, gelebilir. dört “İnsanın ayaklı, kuyruklu kıllı, dört davranışayaklı, kuyruklu davr ları … şimdiki insanlardan ları … şimdiki çok farklı insanlardan olan belki çok defarklı en uzak olan belki de en atasının doğasındaatasının bile insan doğasında değerlerinin bile daha insansonra değerlerinin geliş- daha sonra g mesi için gizlenmiş” mesi durduğuna için gizlenmiş” Huxley,durduğuna tıpkı Arnold Huxley, gibi tıpkı Arnold kesinlikle inanmış kesinlikle olmalıydı.inanmış Buna karşın, olmalıydı. “bu kıllı Buna atamıkarşın, “bu kıllı at zın doğasında, aynızın zamanda, doğasında, Yunanca aynı zamanda, için bir gereksinim Yunanca için bir gereks olduğunu” imleyen olduğunu” daha sonraki imleyen sonucu dahabenimsemedi; sonraki sonucu benimsem bunun yerine, başkalık bununtaşıyan yerine,bubaşkalık tinsel zorunluluğun taşıyan bu tinsel bi- zorunluluğu limsel yöntemler ve limsel sonuçları yöntemler olduğu vedüşüncesini sonuçları olduğu yeğledi. düşüncesini yeğ 5 5 6 ALDOUS HUXLEY Huxley’in, ‘kültürün Levit’i’ dediği baş temsilci ile ‘zavallı hümanistlerin bazen onun Nebuchadnezzars’ı* gözüyle baktıkları baş temsilci arasındaki seksen yıldan beri devam eden tartışma boyunca, bilim ile edebiyata, bilim karşıtı edebiyata ilişkin çok şeyler yazıldı. Tartışmaya en yeni katkı, Profesör Lionel Trilling ile Doktor Robert Oppenheimer tarafından geldi. Hayran kalınacak kadar sağduyulu yazdığı, Commentary’nin Haziran 1962 sayısındaki makalesinde Profesör Trilling, Leavis-Snow arasındaki tartışmayı özetler ve Akıl, kültür, edebiyat ve bilim arasındaki ilgiden iyi niyet ve incelikle sözeder. Dr. Oppenheimer’ın yazısı “Bilim ve Kültür” Encounter’da, 1962 yılında yayınlandı. Sağlam, güvenilir, ama özellikle pek özgün olmayan bir makaleydi bu, çünkü nasıl olduğu belirsiz bir dille, Eddington’un 1930’larda söylediklerini söylüyordu – bunlar gerçekten de, sanata değer veren, özel bir yaşamı olan, halkın rahatını gözeten akıllı uslu herhangi bir fizikçinin hiç de öyle söylemeyeceği şeylerden değildi. Bilim ile kültüre ilişkin bu düşünceler, ne yazık, Profesör Trilling’in düşünceleri gibi, aydınlatıcı olmak yerine çok soyut ve çok geneldir. Daha sonraki paragraflarda, bu çok tartışılan konuyu Oppenheimer ve Trilling’den, Leavis ve Snow’dan ve büyük tartışmayı başlatan Viktorya Çağı bilginlerinden daha somut olarak ele almaya çalışacağım. Edebiyatın işlevi nedir, psikoloji nedir, yazınsal dilin doğası nedir? Edebiyatın işlevi, psikolojisi ve dili, bilimin dili, işlevi ve psikolojisinden nasıl ayrılır? Edebiyatla bilim arasındaki bağıntı geçmişte nasıldı? Şimdi nasıldır? Bu bağıntı gelecekte nasıl olabilir? Sanatsal yönden konuşulursa, yirminci yüzyıl edebiyat insanının yirminci yüzyıl bilimine yapacağı katkı nasıl olmalıdır? Yanıtlamaya çalışacağım sorular işte bunlar olacaktır. * Babil Krallığı’nı yöneten krallardan Keldani Hanedanı’na mensup olanların ortak adı. –ed. BİLİM ve EDEBİYAT 2 BİLİM ve EDEBİYAT 7 2 Bütün deneyimlerimiz Bütünkesinlikle deneyimlerimiz kendimize kesinlikle özeldir;kendimize ama özeldir; bazı deneyimler diğerleri bazı deneyimler kadar kendimize diğerleri özel kadardeğildir. kendimize özel değ Onlar bazı benzer Onlar koşullar bazı altında benzer daha koşullar az özel altında hale gelirdaha az özel hale g ler; normal insanların ler; normal çoğu buinsanların deneyimleri çoğukazandıktan bu deneyimleri kazand sonra, sözlü ya dasonra, yazılısözlü olarakyaanlatınca, da yazılı öncekine olarak anlatınca, çok öncekine benzer bir biçimdebenzer bunlarabirinanılır biçimde ve bunlara bel bağlanır. inanılır ve bel bağlanır. Deneyimlerimizin Deneyimlerimizin çok daha fazla özelçok olanlarına daha fazla ilişkin özel olanlarına il böyle açıklamalar böyle yapılamaz. açıklamalar Örneğin, yapılamaz. yanan birÖrneğin, evi izle-yanan bir evi yen insanların görsel, yen işitsel, insanların koklama görsel, duyusuyla işitsel, koklama ilgili de-duyusuyla ilgil neyimleri büyük birneyimleri olasılıklabüyük birbirine bir olasılıkla benzer. Bubirbirine yangınınbenzer. Bu yan nedenlerini genel olarak nedenlerini tutuşup genel ateşolarak alma yolları tutuşupveateş eldealma yolları ve ki veriler doğrultusunda ki veriler mantıksal doğrultusunda bir çerçeve mantıksal içinde bir dü-çerçeve içinde şünmeye çalışan bir şünmeye grubun çalışan entelektüel bir grubun deneyimleri entelektüel de bu-deneyimleri d na benzer. Bir başka na deyişle, benzer. Bir duyu başka izlenimleri deyişle,ve duyu mantıkizlenimleri ve ma sal düşünce süreçlerine sal düşünce ilişkinsüreçlerine deneyimlerilişkin başkalarıyla deneyimler başkala paylaşılamayacak paylaşılamayacak kadar gizli değildir.kadar Amagizli şu yangını değildir.iz-Ama şu yangı lemekte olan bizimkilerin lemekte olan duygusal bizimkilerin deneyimlerine duygusal şimdi deneyimlerine ş yeniden bir göz atalım. yeniden Gruptan bir gözbiratalım. kişi seksüel Gruptanbirbirzevk kişi seksüel bir duyumu, bir başkası duyumu, estetik bir başkası duyum, estetik bir başkası bir duyum, yılgı vebir başkası yıl korku, gene başka korku, gruplardan gene insanlar başka gruplardan da insan sevgisi insanlaryada insan sevgi da insanlık dışı çılgınca da insanlık bir neşe dışıduyumsaması çılgınca bir neşe alabilir. duyumsaması Bu alabili izlenimlerin birbirine izlenimlerin bütünüyle birbirine benzemediği bütünüyle kesinbenzemediği ve kesi apaçıktır. Bu anlamda, apaçıktır. bunlar Bu duyusal anlamda,izlenimlerden bunlar duyusal ve izlenimlerde mantıksal düşüncelerin mantıksal zihinsel düşüncelerin izlenimlerinden zihinsel daha izlenimlerinden özeldir. özeldir. Şu ândaki bağlamıyla Şu ândaki bilim, bağlamıyla daha kamusal bilim, olandaha insanî kamusal olan in deneyimleri araştırma, deneyimleri düzene sokma araştırma, ve anlatma düzene sokma aracı olave anlatma arac rak tanımlanabilir. rak Daha tanımlanabilir. az dizgesel olarak, Daha az aynı dizgesel zamanda, olarak, aynı zama edebiyat da bununedebiyat gibi kamusal da bunun deneyimlerle gibi kamusal ilgilenir. deneyimlerle ilgi Buna karşın, onunBuna ilgilendiği karşın,ana onun konular, ilgilendiği insanların ana konular, çok insanların daha özel olan ve daha kendiözel başlarından olan ve kendi geçen başlarından özel deneyimgeçen özel dene leri, –böyle– duyumları leri, –böyle– alan kimselerin duyumları özel alan dünyaları kimselerin ara-özel dünyalar sındaki etkileşimler, sındaki bilinçleri etkileşimler, yerinde olan bilinçleri kimseler, yerinde nes-olan kimseler, 8 ALDOUS HUXLEY nel gerçekliğin kamusal evrenselliği, toplumsal gelenekler ve her ân erişilebilen el altındaki bilgilerdir. 3 Bilim insanı başkalarının çok daha kamusal ve kendisinin özel deneyimlerini gözlemler, onları kendi kültür toplumundaki bireylerce anlaşılabilen sözel ya da matematiksel herhangi bir dil içinde kavramlaştırır, bu kavramları kolayca anlaşılabilir mantıksal bir dizge içinde birbiriyle ilişkilendirir; sonra bu kavramların “işlemsel tanımlarını” [“operational definition”] doğadaki dünyada arar ve kendi aklını ve mantığını kullanarak vardığı sonuçları, olayların bazı yönlerinin “orada olması” temeline göre deneyler ve gözlemlerle kanıtlamaya çalışır. Edebiyat insanı da, kendi kendinin ve diğer insanların doğa, kültür ve dil dünyası içinde başlarından geçen olaylarda çok daha kamusal olan deneyimlerinin gözlemcisi, düzenleyicisi ve iletişimcisidir. Belli bir açıdan bakılırsa böyle deneyim yapıları bilimin birçok dalının ham maddesini oluştururlar. Bir sürü şiirin, birçok tiyatro oyununun, romanın ve deneme yazılarının da ham maddeleri vardır. Ama bilim insanı kendisinin ve diğer insanların kazandığı çok özel deneyimlerin gösterdiği dünyaları göz ardı etmek için elinden geleni yaparken, edebiyat insanı yalnızca kamusal olanla kendisini uzun süre sınırlayamaz. Ona göre, dışarıdaki gerçek, iç dünyanın özel deneyimleriyle sürekli ilişki içindedir; genel mantık ölçütleri bireyin özel duygu ölçütlerine dönüşmüş; çılgın bir bireysellik geleneksel kültürün kabuğunu çatlatmıştır. Üstelik edebiyat sanatçısının konusuna olan yaklaşımı bilim insanının aynı konuya olan yaklaşımından çok farklıdır. Bilim insanı belli bir sayıdaki olayı gözlemler (incelediği olayları kontrol ettikten sonra), bunların ışığı altında bütün diğer benzer durumları BİLİM ve EDEBİYAT BİLİM ve EDEBİYAT 9 da inceler ve çözümlerini da inceler sağlar, ve çözümlerini bütün aynılık sağlar, ve benzerbütün aynılık ve be likleri bir kenara yazar liklerivebirbunlardan kenara yazar bir genelleme ve bunlardan soyutbir genelleme so layıp çıkarır. İlgilendiği layıp çıkarır. ana konu İlgilendiği hiç bilinmedik ana konu birhiç olay bilinmedik bir değildir, ama verilideğildir, bir sınıfa ama giren verili tümbirdurumların sınıfa giren“adlatüm durumların “ narak anlamlandırılabileceği” narak anlamlandırılabileceği” soyutlanmış genellemelersoyutlanmış genellem dir. Edebiyat sanatçısının dir. Edebiyat deneyimlere sanatçısının –çok deneyimlere daha kamusal–çok daha kam deneyimlere olan– deneyimlere yaklaşımı çok olan– farklıdır. yaklaşımı Yinelenen çok farklıdır. dene- Yinelenen d yimler ve kullanılabilen yimlerdeneyimlerden ve kullanılabilen elde deneyimlerden edilen genel- elde edilen g lemelerden yapılanlemelerden soyutlamalar yapılan onunsoyutlamalar işi değildir. onun Onun işi değildir. O yöntemi bireysel durumlar yöntemi bireysel üzerindedurumlar yoğunlaşmak, üzerinde sonunyoğunlaşmak, so da olayların sonunu daapaçık olayların görebilmek sonunu apaçık amacıyla görebilmek bakmak-amacıyla bak tır. Somut olan şey,tır.özel, Somut kamusal olan şey, ya da özel, kişisel kamusal evrenselliya da kişisel evren ğe açılan bir penceredir. ğe açılan Kral birLear, penceredir. Hamlet,Kral Macbeth Lear, gibi Hamlet, Macbeth oldukça çok bireysellik oldukça kazanmış çok bireysellik kişilere kazanmış ilişkin o tüyler kişilere ilişkin o t ürpertici üç öykü ayrı ürpertici bir durumdadır. üç öykü ayrı Ama bir sürekli durumdadır. yenileAma sürekli ye nen ve olması olanaksız, nen ve umulmadık olması olanaksız, olayların umulmadık özel ve kaolayların özel v musal deneyimlerimusal içindeki deneyimleri dünyalarda içindeki geçen olayları dünyalarda yaz-geçen olayları masıyla Shakespeare masıyla dramatik Shakespeare düzeydendramatik kozmik düzeyden düzeye, kozmik dü politik düzeyden duygusal politik düzeyden ve ruhsalduygusal düzeye, insanlık ve ruhsaltaradüzeye, insanlık fından bilinen herfından şeydenbilinen tanrısalherveşeyden bilinmeyen tanrısal şeylere ve bilinmeyen şe kadar aydınlatıcı tüm kadar gerçeği aydınlatıcı görmüş, tümşaşırtıcı gerçeğibir görmüş, biçimde şaşırtıcı bir biç bize de göstermiştir. bize de göstermiştir. Fiziksel bilimler, araştırmacıların Fiziksel bilimler, dikkati araştırmacıların nesnelerin büdikkati nesneleri tün olarak görünmesinden tün olarak güzel görünmesinden görünmelerine, güzel duygular görünmelerine, duy tarafından bilinçaltına tarafından gönderilen bilinçaltına kavramlardan gönderilen eksiği kavramlardan oleksiğ mayan ve bozulmamış, mayangörünmez ve bozulmamış, varlıkları görünmez ancak analitik varlıkları ancak an akıl yoluyla yapılan akılçıkarımlarla yoluyla yapılan sezilebilen çıkarımlarla kavramlara, sezilebilen kavram nitelikten niceliğe nitelikten yönelinceniceliğe ilerlemeye yönelince başladılar. ilerlemeye Fizik- başladılar. F sel bilimler “nomotetik” sel bilimler üzerine “nomotetik” kurulmuştur; üzerine açıklayıcı kurulmuştur; açıkl kanunlar düzenlemek kanunlar isterler düzenlemek ve bu kanunlar isterleraltyapıların ve bu kanunlar altyapı gözle görülemeyengözle ve elle görülemeyen dokunulamayan, ve elle kavranamadokunulamayan, kavran yan durumlarıyla ilgili yan durumlarıyla oldukları zaman ilgiliçok oldukları aydınlatıcı zaman ve çok aydınlatı yararlı olurlar. Buyararlı gözle görülemeyen, olurlar. Bu gözle elle görülemeyen, dokunulama- elle dokunul yan ve kavranamayanlar yan ve betimlenemez, kavranamayanlar çünkü betimlenemez, onlar he- çünkü onla 10 ALDOUS HUXLEY mencecik sonuç veren deneyimlerin konusu değildir; onlar yalnızca sıradan görünümlü bir deneyim düzeyinden edinilen çıkarımlarla tanınırlar. Edebiyat “nomotetik” üzerine kurulmamıştır, ama “idiyografik”tir; onun ilgi alanı düzenlilik ve betimleyici kurallar değil, bütün olarak algılanan şeylerin sezilebilen özellikleri ve görünümlerinin betimlenmesi, farklılıklar, karşılaştırmalar, yargılar, kayıtlanan veriler ve asılları, ve son olarak da, nesnelerin varlıkları ve “olmaklık”* [istigkeit] durumu, düşüncelerdeki Düşünce-Olmama durumu, sürekli yenileme ve sürekli yok etmenin sonsuzluğu içinde zamana bağlı olmayan bir Öylelik’tir [suchness]. Edebiyatın ilgilendiği dünya, içinde insanların doğduğu, yaşadığı ve sonunda öldüğü dünyadır; içinde insanların sevgi ve tiksinti duyduğu, yenilgiyi ve parlak başarıyı, umut ve umutsuzluğu tattığı dünyadır; acılar, eğlenceler, sağduyu, delilik, akıllılık, aptallık, bilgelik dünyasıdır; toplumsal baskılar, kişisel tepkiler, tutkulara karşı mantık, içgüdü ve gelenekler, paylaşılan dil ve paylaşılmayan duygu ve duyum, doğuştan gelen farklılıklar ve kurallar, roller ve baskın kültür tarafından dayatılan ağırbaşlı ya da gülünç törenlerdir. Her insan bu çok çeşitli dünyayı ve (daha ziyade birçok kez kafası karışık biçimde) kendisinin de bu çeşitlerden hangisinden olduğunu anlayamadığını bilir. Üstelik kendi kendisiyle bir benzeşim kurarak, başka insanların nerede olduğunu, neler duyumsadıklarını ve nasıl davranabileceklerini saptayabilir. Kendine özgü bir birey olarak bilim insanı, var olan insan soyunun [race] yaşamakta ve ölmekte olduğu çok yüzlü bir dünyanın içinde yer almaktadır. Ama profesyonel bir kimyacı, fizikçi ya da fizyolog * Huxley’in Almanca-İngilizce sözcüklerden oluşturduğu, Almanca ‘dasein’a benzeyen, İngilizce ‘to be’ ile karışan, her ikisinin de birleşerek ‘var olma durumu’ anlamında kullanılan, sonradan Huxley’e özgü bir terim olarak kullanılan bir sözcük. –ç.n. BİLİM ve EDEBİYAT BİLİM ve EDEBİYAT11 olarak o, bütünüyle olarak bambaşka o, bütünüyle bir evrenin bambaşka içindebir –verili evrenin içinde –v görüngülerin [appearance] görüngülerin evreninde [appearance] değil de,evreninde çıkarımlardeğil de, çıkarım la saptanmış güzellayapıları saptanmış olangüzel bir dünyanın, yapıları olan eşi olmayan bir dünyanın, eşi olm olaylar ve farklı nitelikler olaylar dünyasının ve farklı nitelikler değil de, dünyasının nicelikli düdeğil de, nicelikl zenlilikleri olan birzenlilikleri dünyanın–olan yaşamakta bir dünyanın– olan biryaşamakta bireyi- olan bir bi dir. Bilgi kudrettirdir. ve Bilgi benzerkudrettir bir paradoksla, ve benzer bubir kesinleşparadoksla, bu kesi memiş bilgiler, soyutluklar memiş bilgiler, ve çıkarımlar soyutluklar dünyasında ve çıkarımlar neler dünyasında olduğu konusundaolduğu saptayabildikleri konusunda bilgiler saptayabildikleri ile bilim inbilgiler ile bilim sanları ve teknolojistler sanlarıellerinde ve teknolojistler bulundurdukları ellerindegeniş bulundurdukları ve gen gittikçe artan, yöneten, gittikçedeneten artan, yöneten, ve gereğinde deneten değiştiren ve gereğinde değiş güçleriyle öncelikle güçleriyle insanların öncelikle içinde yaşamak insanların zorunda içinde olyaşamak zorund dukları çok değişken dukları görüngüler çok değişken dünyasını görüngüler değiştirme dünyasını güdeğiştirm cünü kazanmışlardır. cünü kazanmışlardır. Her bilimin kendisine Her özgü bilimin birkendisine bilgi çerçevesi özgü bir bulunur. bilgi çerçevesi bul Fiziğin verileri birFiziğin düzende; verileri kuşbilim bir düzende; (bu bilimkuşbilim nomotetik (bu bilim nomo ve idiyografik olmaktan ve idiyografik daha çok,olmaktan geneldir)daha verileri çok,başka geneldir) verileri b bir düzende, çok değişik bir düzende, olarakçok ayarlanmıştır. değişik olarak Kendi ayarlanmıştır. büKend tünlüğü içinde bilim tünlüğü için içinde varılması bilimistenen için varılması son hedef,istenen son h –simgesel düzey ve–simgesel görünmezliğin düzey ve kavranamazlığın görünmezliğin vebikavranamazlığı leşimlerinden çıkarılan leşimlerinden güzel yapılar çıkarılan bakımından– güzel yapılar içinde bakımından– iç dünyanın en büyükdünyanın çoğulluğunun en büyük birlik çoğulluğunun gibi bir şeye birlik indir-gibi bir şeye i gendiği ve birbiri sıra gendiği gelenvebirbirine birbiri sıra benzemeyen gelen birbirine pek çok benzemeyen pek çeşitli olayın bir düzene çeşitli girdiği olayın bir ve bir düzene mantık girdiği düzeni ve bir için-mantık düzeni de basitçe sıralandığı de basitçe monistik sıralandığı bir sistemin monistik yaratılmasıdır. bir sistemin yaratılma Bu hedefe ne zaman Buulaşılıp hedefe ulaşılamayacağı ne zaman ulaşılıpdaha ulaşılamayacağı sonraya daha son kalmıştır. Şu ânda,kalmıştır. her birinin Şukendi ânda, kavramsal her birinineşgüdümkendi kavramsal eşgüd leri, açıklama biçimleri leri, açıklama olan çeşitli biçimleri bilim dallarımız olan çeşitlibulunbilim dallarımız bu maktadır. maktadır. Edebiyat insanı, farkına Edebiyat varılabilecek insanı, farkına derecede varılabilecek edebi- derecede e yatçı olduğu zaman, yatçı olayların olduğubenzersizliğini zaman, olayların anlar, benzersizliğini dünyaanlar, dü nın çeşitliliğini ve nın çokçeşitliliğini katmanlılığını ve çok benimser, katmanlılığını kökten gebenimser, kökte len eksiklikleri bilir, lenonun eksiklikleri kendi düzeyi bilir, onun içindeki kendi işlenmedüzeyi içindeki işle miş, kavramlaşmamış miş,varlığına kavramlaşmamış inanır vevarlığına sonra da inanır yüzün-ve sonra da yü de belirsiz, çok anlamlı de belirsiz, ve gizemli çok anlamlı görünümler ve gizemli taşıyarak görünümler taşıy 12 ALDOUS HUXLEY çağrıya uyar, bunu benimsedikten sonra, oldukça iyi düzenlenmiş ve anlam yüklü sanat yapıtlarındaki kişisel varlıkların belli bir biçime sığmayan eşsizliğinin dökümünü yapmanın paradoksuyla kendini anlatır. 4 Her dilde, bireyin kendine özgü deneyimlerini anlatmak ve iletmek için önceden hazır ve basmakalıp sözcük dağarcığı vardır. Konuşmasını bilen herkes, “Korkuyorum.” ya da “Ne güzel!” diyebilir ve bu sözleri duyanlarda nelerden söz edildiğine ilişkin kabaca, ama çoğu kez, yeterli ve belirli bir fikir oluşur. Kötü edebiyat (özel düzeydeki anlamıyla kötü, –çünkü sözüm ona bilim ve insanın daha kamusal deneyimleri ile ilgili– oldukça da iyi olabilen); kötü edebiyat, her gün kullanılmakta olan Ne hoş! ve Korkuyorum! tümcelerinin ortalama anlam değerlerinden daha öteye gidemez. İyi edebiyat –özel düzeydeki anlamıyla iyi– yerini sıradan dilde belirsizliği ve özensizliği, çok daha ince bir zekâyı yansıtan ve çok daha etkileyici anlatımlara bırakır. Edebiyat insanının tutkusu anlatılamayanı anlatmak, sözcüklere daha önce verilmemiş anlamlar yükleyerek konuşmaktır. Bunun nedeni, her sözcüğün soyut olması ve onların belli bir sınıfta bilinen deneyimlerinin özelliklerini simgelemeleridir. Eşi benzerleri olmayan deneyimleri oluşturan, ortalamadan daha çok, sapma durumundaki öğeler, donuk ortak dilin dışında kalırlar. Ama edebiyat sanatçısının iletmek istediği de insanın tam tamına işte bu çok daha kendine özgü deneyimleridir. Sıradan dil bu amaç için tümüyle yetersizdir. Her edebiyat sanatçısı, günlük dilin sözcüklerinin ve sözdiziminin hiç değilse birazıyla bile açık açık iletip anlatamadığı deneyimleri iletmek için, bir çeşit olağanüstü bir dil bulup ödünç almak ya da yaratmak durumuna düşer. Alanınıza sözcüklerin tam