psikanaliz nasıl sağaltır?

Transkript

psikanaliz nasıl sağaltır?
PSİKANALİZ NASIL SAĞALTIR?
Heinz KOHUT
Çeviri:
F. Büşra Helvacıoğlu
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 87
Psikanaliz Nasıl Sağaltır?
Heinz KOHUT
Özgün adı: How Does Analysis Cure?
Licensed by the University of Chicago Press, Chicago, Illinois, U.S.A.
©1984 by the University of Chicago. All rights reserved.
ISBN 978-605-5241-94-0
Türkçe yayın hakları Psikoterapi Enstitüsü’ne aittir.
Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik
ortamlarda yayımlanamaz.
Birinci baskı: Kasım 2012
Editör: Tahir Özakkaş
Çeviri: F. Büşra Helvacıoğlu
Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur & Menekşe Arık
Baskı: İklim Ofset
Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul
Tel: 0212 577 77 45
www.iklimmatbaa.com
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE
DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285
Darıca-İZMİT
Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698
Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL
Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com
ii
PSİKANALİZ NASIL SAĞALTIR?
Heinz KOHUT
Editör:
Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ
Çeviri:
F. Büşra Helvacıoğlu
SUNUŞ
Psikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyonellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç duyacağı teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik deneyimleri paylaşan
özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psikoterapi Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatüründen seçkileri
içermektedir.
Kendilik psikolojisinin gelişimini borçlu olduğu Heinz Kohut,
modern psikanalitik ve dinamik tedavi yaklaşımlarının dönüşümünde büyük katkılarda bulunmuştur. Kohut’un bu son kitabı
hem daha önceki eserlerine yapılan eleştirilere bir yanıt hem de
büyük bir kuramcının kendinden sonra gelenlerin yoluna tuttuğu
bir ışık olarak okunabilir.
Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler, psikoterapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği taşıyan bu
yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız.
Tahir ÖZAKKAŞ
Psikoterapi Enstitüsü Başkanı
v
Zihinsel gelişimimi azimle ileriye taşıyan iki
hocamın, Ernst Morawetz ve Ignaz
Purkhardshofer’in anısına
vii
ÖNSÖZ
Kocam, ölümünden kısa bir süre önce bu çalışmayı tamamladığında psikanaliz için çıktığı yolun sonuna başarıyla geldiğini
düşündüğünü söylemiş ve özellikle de genç nesilden meslektaşlarının bu çalışma esnasında sorduğu sorulara yönelik daha ileri
araştırmalar yapmasını umut ettiğini aktarmıştı. Ayrıca, düşüncelerinin gençleri psikanaliz bilimini geliştirmek amacıyla kendi
sorularını sormaya, kendi fikirlerinin peşinden gitmeye yönlendireceği konusunda umutluydu.
Arnold Goldberg ve Paul Stepansky’nin düzenlediği bu metin
üzerinde kimi değişiklikler yapmam gerekti. Metnin orijinal kopyasından kocamın aktarma hatta yalnızca yineleme anlamında
önemli bulduğu bazı silinmiş pasajları metne ekledim. Bu kararım kitabın okunmasını biraz zorlaştırabilir, fakat umuyorum ki
okurlar gereken sabrı gösterecektir. Kitapta ifadesini bulan ve
genişleyen fikirlerin zenginliği bu sabrın mükâfatı olacaktır.
Oğlumuz Tom’a ve eşimin eski dostu Robert W. Wadsworth’e
kitabın yayın aşamasındaki yardımlarından ötürü şükranlarımı
sunuyorum.
Elizabeth Kohut
ix
GİRİŞ
Bu çalışma Heinz Kohut’un son kitabı. Fakat psikanalitik kendilik psikolojisi sonunda uygun anı yakalayıp kendi tarihini yazmaya başladığından ötürü, bu kitap Kohut’un çalışmalarını anlatan son kitap olmayacaktır. Bu kitap psikanalitik kendilik psikolojisi tarihindeki mühim bir uğraktır.
Her şekilde önemli ve heyecan verici bir geçmişi olan bu kavramın başlangıç noktasını belirlemek oldukça zor bir iş; kendilik
psikolojisi Heinz Kohut’un çalışmalarıyla öylesine bütünleşmiş ki
tam anlamıyla ne olduğunu aktarabilmek için Kohut’un yaşam
öyküsünü anlatmak gerekiyor. Fakat yakın bir arkadaşının
Heinz’e ilettiği Kendiliğin Çözümlenmesi hakkındaki William
James kehanetine mukabil, kendilik psikolojisinin entelektüel
ömrünün kısacık bir tarifi yapılabilir. James Kendiliğin Çözümlenmesi için şöyle diyordu: “Önce herkes bu çalışmanın tamamen
yanlış, ardından da önemsiz ve saçma olduğunu söyleyecek. Ancak en sonunda çalışmayı bütün ayrıntılarıyla kavrayacaklar.” Bu
tahmin, büyük ölçüde doğru çıktı. Ayrıca bilimsel topluluklar
üzerinde yeni bir fikir dalgasının yarattığı olağanüstü etkinin,
anlatılmayı bekleyen bir hikâyenin de habercisiydi.
Elbette Kohut’un narsisizm üzerine yazdıklarını duyan ve
okuyan herkes James’in kehanetine uygun tepkiler vermedi, kehanetin öngördüğü şekilde hükümler de saçılmadı ortalığa.
Kohut, “Narsisizmin Biçimleri ve Dönüşümleri” adlı çalışmasını
(Kohut, 1978b, birinci cilt) Aralık 1965’te ilk kez sunduğunda,
psikanalizin kurumsal çerçevesi içerisindeki mesleki kariyerinin
zirvesindeydi. Narsisizmle ilgili gözlemleri o zaman çok fazla ihtilafa yol açmadı, hatta iki yıl sonra gelen“ Narsisistik Kendilik
xi
Bozukluklarının Psikanalitik Terapisi” adlı çalışması (Kohut,
1978b, cilt.1) genelde ılımlı karşılandı. 1960ların sonlarında Kendiliğin Çözümlenmesi’ni yayımlamaya hazırlanırken, zaman zaman bazı meslektaşlarından ve öğrencilerinden bu çalışmanın
taslaklarını okumalarını ve yorumlamalarını istedi. Bu ilk kitabın
klasik psikanaliz geleneğinden bir kopuş olacağı belliydi ve yayımlatmadan önce mümkün olduğunca geniş yelpazeden bir
araştırmacı grubundan çalışmasını eleştirmesini talep etmişti.
Kendiliğin Çözümlenmesi geniş bir kitlenin beğenisini topladı, fakat çok sert tepkiler de aldı. Kohut’un entelektüel forum
isteği ve yükselen eleştiri dalgasına set çekme ihtiyacı sonucu,
çalışmasıyla ilgilenen bir grup analist kendisiyle düzenli olarak
görüşmeye başladı. Bu görüşmeler bugüne kadar devam etti. Yıllar geçtikçe, kendilik psikolojisi çalışma grubu geniş bir yelpazeden çeşitli üyeler edindi: Michael Basch, John Gedo, David
Marcus, Anna Ornstein, Paul Ornstein, Marian Tolpin, Paul
Tolpin ve Ernst Wolf farklı zamanlarda bu grubun üyeleri oldular. Son üyeleriyse Bernard Brandschaft, Arthur Malin, Evelyne
Schwaber, Estelle Shane, Morton Shane ve Robert Stolorow gibi
isimlerdi. Kohut’un çalışmasına duyulan ilginin artması sonucu,
yaklaşık elli üyeli daha geniş bir grup asli çalışma grubunun yerini aldı. Toplantılarımızın çoğunda kendilik psikolojisi dâhilindeki fikirlerle uğraşsak da, bu konudaki konferanslarımız boyunca
Kendiliğin Psikolojisi: Bir Vaka Çalışması (Goldberg 1978) adlı
kitabın ortak yayımlanması gibi projelerle de ilgilendik.
Kendilik psikolojisine dair çalışma grubunda başlayan ve bugün de devam eden tartışmalardan daha ateşli bir tartışma yapılabileceğini sanmıyorum. Bizler, tartışmalarımızı James’in tahminini doğrulamak adına değil de anlamaya uğraştığımız şeyi
daha da anlaşılır kılmak amacıyla başlatmış olmamıza rağmen,
xii
kendilik psikolojisine yöneltilen neredeyse her bir eleştiriyle tek
tek mücadele ettik. Grupta ele aldığımız ve üstesinden gelemediğimiz pek fazla eleştiri olmadığını söylersem sanırım mübalağa
etmiş olmam. Elbette, şahsen ortaya attığımız ve henüz cevaplayamadığımız pek çok eleştiriyle yolumuza devam ediyoruz; fakat
bu zaten bilimin doğasında olan bir şey.
İşte bu kitap psikanalizin gelişiminde açılmış bir sayfa ve
psikanalitik kendilik psikolojisine ilişkin kavramların gelişimini
gösteriyor. Kohut’la yapılan pek çok tartışmanın sonunda ortaya
çıktı ve kısmen de olsa Kendiliğin Yeniden Yapılanması’nın ardından gelen bazı soruları cevaplıyor. Fakat elbette bu çalışmayla
ilgili yorumlarla sınırlı değil, çünkü Kohut’un ele aldığı sorular
onu, psikanalitik sağaltımın doğasıyla ilgili, daha önceki fikirlerinden oldukça farklı varsayımlara götürdü. Bu teorik gelişmeyle
birlikte, Kohut empati kavramının, Odipus kompleksinin sahip
olduğu konumun, savunma ve direnişin doğasının ve bu kitapta
ele alınan diğer pek çok konuyla birlikte kendilik nesnesi aktarımlarının çeşitliliğinin derinlemesine incelenmesini önerdi. Bu
kitabın en önemli yönlerinden biri, kendilik psikolojisi içerisinde
çalışılmayı bekleyen ve nihayetinde çözülen pek çok sorunun
Kohut tarafından güçlü bir dille aktarılmasıdır.
Kendilik psikolojisinin gelişimine katkı sunmuş herhangi birisi James’in kehanetine anında cevap verebilir. Kohut’un fikirleri
ve teorileri “yanlış” değildir, çünkü bu gibi yeni fikirler ve yeni
teoriler kısa yoldan doğru ya da yanlış olarak adlandırılamaz.
Bunun yerine, bu gibi fikirleri değerlendirmek için oldukça
pragmatik ölçütlerimiz vardır: Klinik analizlerin yürütülmesinde
ne kadar işe yarayıp yaramadıklarını saptamaya çalışırız.
Kohut’un fikirlerinin önemli olduğu, daha ileri bir tartışma ve
çalışmayı hak ettiği su götürmez bir gerçek elbette; fakat bu tür
xiii
faaliyetler bir tür çekişmecilik ruhuyla değil de, keşif ruhuyla başlatılmalıdır: Daha önce tanık olduğumuz şeylerden daha fazlasına tanık olabilecek miyiz sorusu etrafında şekillenmelidir.
Kohut’un fikirleri hiç de “önemsiz” sayılmaz: Pek çok analist hem
klinik hem teorik açıdan bu fikirleri kullanmıştır; bu da bu fikirlerin kendilik psikolojisinden “önemsiz” oldukları gerekçesiyle
dışlanamayacaklarının göstergesidir. James’in kehanetindeki son
cümle bizleri analistlerin kendilik psikolojisiyle ilgili fikirleri aslında sürekli kullanıp kullanmadıklarını sorgulamaya zorluyor.
Bu da, doğal olarak, bu kitabın içerisinde yanıtını bulan bir soru.
Okurun da ilerleyen sayfalarda Kohut’un bu konu üzerine geliştirdiği güçlü perspektiften yararlanmak için heyecanlanmasında
hiçbir beis yoktur.
Bu kitabı Heinz Kohut’un el yazmalarına dayanarak Paul
Stepansky’le birlikte derledik. Şunu söylemem gerekiyor:
Kohut’un fikirlerine ne herhangi bir şey ekledik, ne de bu fikirlerden herhangi bir şey çıkardık, ancak çalışmamız boyunca ifadelerin açık ve net olmasına özellikle dikkat ettik. Bu çabanın
büyük kısmı Stepansky’e ait, şundan da eminim ki onun katkısı
olmasaydı bu kitap asla tamamlanmazdı. Kohut’un fikirlerini aktarırken herhangi bir yanlışlık yaptıysa bunun sorumluluğu bana
aittir, fakat bu kitapta Kohut ne söylemeye çalıştıysa ona sadık
kaldığımız konusunda siz okurlarımızı temin ederim.
Dr. Arnold Goldberg/ Chicago
xiv
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................... İX
GİRİŞ .................................................................................. Xİ
1. KISIM
KENDİLİĞİN YENİDEN YAPILANMASI
TEPKİLER VE DÜŞÜNCELER
1 Kendilik Psikolojisi Işığında Yeniden Analiz Edilebilirlik ........ 3
2 Kastrasyon Kaygısının Yeniden İncelenmesi ......................... 17
3 Bilimsel Nesnellik Sorunu ve Psikanalitik Sağaltım Teorisi ... 49
İKİNCİ KISIM
PSİKANALİTİK SAĞALTIMIN DOĞASI
4 Yeniden Ele Alınan Kendilik- Kendilik Nesnesi İlişkileri ........ 71
5 Psikanalizin Sağaltıcı Etkisi: Kendilik Psikolojisi Bulgularına
Dayalı Öncül Bir Bildirim.................................................... 95
6 Psikanalizin Sağaltıcı Etkisi: Terapötik Sürecin Kendilik
Psikolojisi Tarafından Yeniden Değerlendirilmesi ................ 119
7 Savunma ve Dirence Kendilik Psikolojisi Yaklaşımı ............. 165
8 Kendi Kendini Analiz Edebilme İşlevi Üzerine Düşünceler ..226
9 Psikanalitik Sağaltımda Empatinin Rolü............................. 255
10 Kendilik Nesnesi Aktarımları ve Yorumlama.................... 284
NOTLAR
KAYNAKLAR
313
344
xv
1. KISIM
KENDİLİĞİN YENİDEN YAPILANMASI
– TEPKİLER VE DÜŞÜNCELER
Son kitabım Kendiliğin Yeniden Yapılanması’nda (1977) yer
alan bazı fikirlerim meslektaşlarımdan çeşitli cevaplar ve tepkiler
almama neden oldu. Pek çok buluşmada, danışma seanslarında,
seminerlerde ve yazışmada kitabımda yeterince detayına inmediğim kimi düşüncelerimi açıklamam talep edildi. Meslektaşlarımdan ve arkadaşlarımdan gelen bu uyarılara ek olarak, yazdığım
bazı satırların üzerinde biraz daha düşündüm ve sizlere iletmek
istediğim yeni görülere vardım. Birinci Bölüm’de ele almak istediğim çeşitli başlıklar bir ölçüde birbiriyle bağlantılı olsa da, tam
anlamıyla bağdaşık bir bütün teşkil etmiyor. Bu başlıkları asli
olarak, Kendiliğin Yeniden Yapılanması’na verilen tepkiler ve
onunla ilgili düşünceler olarak okuduğunuz sürece birbiriyle bağlantılı olarak algılayabilirsiniz.
1
1
KENDİLİK PSİKOLOJİSİ IŞIĞINDA
YENİDEN ANALİZ EDİLEBİLİRLİK
Ciddi Kişilik ve Davranış Bozukluklarının
Analizi Yarım mı Kalmalıdır?
Kendiliğin Yeniden Yapılanması (1977) ile ilgili yapılan yorumların çoğu kendiliğin psikanalitik psikolojisini destekleyici nitelikteydi, fakat çalışmamın daha ileri tartışma gerektiren bir tarafı
varmış ve bu duruma bir meslektaşım dikkatimi çekti. Genel olarak kendilik psikolojisine olumlu yaklaşan, özelde de Kendiliğin
Yeniden Yapılanması’nı ılımlı karşılayan mektubunda meslektaşım son çalışmamın çıkarımlarından birisi olduğunu düşündüğü
şeye karşı çıkıyordu. Kendisi benim “ psikanaliz edilen kişi rahatsız edici konulara fazla dalmadan evvel terapinin sonlandırılmasını” desteklediğimi düşünüyordu. “Gerilemenin bazı vakalarda
zorlukla kontrol edilebildiğini” kabul etse de, benim görüşüme
zıt olduğunu düşündüğü şu görüşü dile getiriyordu: “Yavaş, temkinli bir çalışma ve özellikle de deneyimleri dile dökebilme yetisi” bu tehlikenin üstesinden gelmede yeterli olurdu. İşte bu cümleler beni rahatsız etti. Bu konuyla ilgili görüşlerimin, özellikle de
Kendiliğin Yeniden Yapılanması’nda yer aldığı şekliyle, meslektaşımın düşündüğü gibi yorumlanabileceği aklıma gelmemişti.
Şüphesiz ki meslektaşımın “kendiliğin gerçek sorunları” olarak
karakterize ettiği koşullara karşı geliştirdiğim terapi tutumunu
benzer şekilde yanlış anlayan başka okurlarım da vardı. İlerleyen
satırlarda bu konuda gerçekten ne düşündüğümü açıklayacağım.
Kendilik kavramı ve gelişimi konusunda yaptığım çalışmalardan çıkan esas terapötik sonuç şu şekilde formüle edilebilir: Bir
hastanın kendilik nesnesi (narsisistik) aktarımını ortaya çıkaran
ve sürdüren kendilikteki eksikliktir. Söz konusu eksikliği gidermek için gereken yapıları sağlamak için bu aktarım üzerinde çalışmak gerekir. Bu da içselleştirilmiş olan şeyleri yani çocukluk
çağında bastırılan bütün bir psişik faaliyetin bıraktığı izi dönüştürmekle olur. Aslına bakılırsa, ben bu sürecin başlamasını ve
devam etmesini terapinin eksik kendiliğin gelişim potansiyelini
yeniden aktive etmesinin bir kanıtı olarak görüyorum. Kendiliğin
Çözümlenmesi (1971) ve diğer pek çok yayımlanmış çalışmada
açıkça ortaya koyduğum bu temel varsayımım Kendiliğin Yeniden
Yapılanması’nda söylediklerimle çelişmiyor.
Kendiliğe ilişkin analiz edilebilecek bozuklukların analizinin
yarım kalması gerektiğini savunduğum, özellikle de kendilikteki
belli bazı yapısal eksikliklerin bu gibi durumlarda iyileşmeden
bırakılması gerektiğini tavsiye ettiğim yönündeki yanlış anlaşılma büyük ihtimalle, çocukluk çağındaki kendilik gelişimiyle ilgili
kimi teorik düzenlemelerin ve ruh sağlığı ile psikanalitik terapinin tanımında, önceki varsayımlarımı tamamlayacak şekilde,
meydana gelen birbiriyle bağlantılı kimi değişikliklerin önemini
bazı okurlarıma aktaramamamdan kaynaklanıyor.
Fakat şimdi yavaş yavaş ilerleyip erken gelişim, zihin sağlığı ve
sağaltıma dair görüşlerimi birbirinden yalıtarak değil de temel
bir bağlam içerisinde hareket ederek sunacağım, böylece bütün
4
PSİKANALİZ NASIL SAĞALTIR?

Benzer belgeler

masterson yaklaşımına genel bakış

masterson yaklaşımına genel bakış Copyright Psikoterapi Enstitüsü Bu yazı, yazarın Masterson Günleri III etkinliğinde yaptığı sunumdan uyarlanmıştır. Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanama...

Detaylı