deniz-bilim strateji belgesi türkiye
Transkript
deniz-bilim strateji belgesi türkiye
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ TÜRKİYE 2010 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü NASA fotoğraf galerisi. Mersin-İzmir-İstanbul Temmuz 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ÖNSÖZ Teknolojik, ekonomik, siyasi, toplumsal ve eğitim ve araştırma alanlarında güncel küresel gelişmeler çoğunlukla hızlı sıçramalarla oluşmakta ve genelde ülkemiz, özelde ise stratejik önemdeki ulusal kurum ve kuruluşlarımız, derinden etkilenmekte ve bu süreç devam etmektedir. Hızla gelişen bilgi ve buna dayalı teknolojik ilerleme mevcut veri, bulgu ve becerilerin hızla yenilenmesini, yeni yetenek ve ilerlemelerin bunlara katılmasını zorunlu kılmaktadır. Çağımız, eğitim ve araştırma kurumlarımızı değişen koşullara ayak uydurmayı, bunu yaparken yüzyılımızın gerektirdiği eleştirisel düşünme, sorunları algılama ve çözme, planlama ve gelecekteki gelişme ve karmaşık yerel ve küresel boyutlu sorunlarla baş edebilecek beceriyle donatılmış elemanların yetiştirilmesini gerekli kılmaktadır. Stratejik öneme sahip denizlerimizin kaynaklarından sürdürülebilir şekilde yararlanma, denizle ilgili insan faaliyetlerinin ve çevrenin sürdürülebilir yönetimi ancak bu alanda eğitim ve araştırmalarla görevlendirilmiş kurumlarımızın faaliyetleri ve bu kurumların da özel destek görmesiyle olasıdır. Mensubu ve yöneticisi bulunduğumuz önemli yüksek lisans okullarımızı salt üniversitelerimiz kullanımına verilen bütçelerle ayakta tutmamız ve yukarıda vurgulanan çağın gereklerini yerine getirecek aşamaya getirmemiz günümüz koşullarında mümkün görünmemektedir. Günümüzde artık bir üniversite mezunu olmak, hatta bir yüksek lisans eğitimi almış olmak ulusların ulaşmak istedikleri düzeye çıkmaları için yeterli görülmemektedir. Bu yöndeki bir eğitim belki bazı alanlarda bireyin daha kolay iş bulması için yeterli olabilir. Ancak çağımız gereği ise bilgiyle donatılmış, alanındaki gelişme ve değişmeleri izleyen, sorgulayarak uygulayan, gelişmeye ve işbirliğine açık günün gerektirdiği teknolojileri sorunsuz kullanabilen, yeni düşünce ve ürün üretebilen, deneyimlerini paylaşarak aktaran kişilere sahip olmaktır. Böyle kişilere sahip olmak uzun erimli, güdümlü destekli, planlamalarla olasıdır ki, bu da geleceğe yatırım ve sağlama alma anlamına gelir. Üniversitelerimiz deniz bilimleri alanında eğitim ve araştırmalarıyla ülkemize önemli katkı sağlayan enstitülerimizin ilgi alanlarındaki ülkesel strateji geliştirme ve bunun uygulamaya aktarılması yönündeki çabalarını desteklemektedir. Deniz Bilimleri Enstitülerimizin bu adımlarıyla kendi alanlarında geleceği yönlendirmedeki eğitim ve araştırmaları, yüz yılımızın sorunlarıyla baş edebilecek insan gücünü oluşturmadaki çabalarını ülkesel bir strateji planı (bu strateji belgesi 1 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- yordamıyla) araştırma ve geliştirmelerimizde başarılı olmalarını ve ülkemize gelecekte daha değerli hizmetler vermelerini dileriz. Son olarak bu ihtiyacı görerek çaba harcayan, bu hizmeti vermeyi hedeflemiş ve başarıya kilitlenmiş tüm elemanlarımıza teşekkür ederiz. Prof. Dr. Ahmet Acar ODTÜ-Rektör Prof. Dr. Yunus Söylet İ.Ü.-Rektör Prof. Dr. Mehmet Füzün DEÜ-Rektör ----------------------------------------------------------------------------------------------------------1) Orta Doğu Teknik Üniversitesi-Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü. 2) İstanbul Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü. 3) Dokuz Eylül Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü. 2 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- TEŞEKKÜR Bu metnin hazırlanmasında görüş ve düşüncelerinden yararlandığımız değerli öğretim üyesi ve öğrenci arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. Bunun ötesinde geçmiş yönetimlerce benzer amaçlarla hazırlanmış çalışma metninden bu çalışmada önemli ölçüde yararlanılmıştır. Bunların ötesinde bu raporun hazırlanması ve sunulmasına katkı sağlayan tüm kişi ve kuruluşlara, özellikle DPT ve SHOD-B’na konuya yaklaşımları için özellikle teşekkür ederiz. ODTÜ-DBE DEÜ-DBTE İ.Ü.-DBİE 3 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- “Bilimin, bilginin sonu yoktur. Bu nedenle hiç kimse onun sonunu bulamaz.” Pirî Reis - Bahriye 4 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ……………………………………………………………………………………………………..……… 1 TEŞEKKÜR ………………………………………………………………………………………………..……… 3 İÇİNDEKİLER…………………………………………………………………………………………….……… 5 ŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………………………………………………….………… 8 TABLOLAR LİSTESİ ………………………………………………………………………………….……… 8 KISALTMALAR ……………………………………………………………………………………………..…… 9 I - DENİZ BİLİM STRATEJİ BELGESİ, TÜRKİYE 2010 - YÖNETİCİ ÖZETİ ……… 1.1 Gerekçe, niyet, amaç ve hedefler …………………………………………………………..… 1.2 Neden deniz bilim ? ………..…………………………………………………………………….…… 1.3 Neden devlet desteği ? ……………………………………………………………………………… 1.4 Strateji geliştirme önerileri …………………………………………………………………..…… 1.5 Yönetişim ve kurumsal sorumluluk …………………………………………………..……… 1.6 Onay, karar ve eylem süreçleri …………………………………………………………..…… 11 12 15 15 17 18 19 II - DENİZ BİLİM VE YER SİSTEMİ ………………………………………………………………… 21 Fiziksel oşinografi …………………………………………………………………………………..………… Kimyasal oşinografi ………………………………………………………………………………..…..…… Deniz biyolojisi …………………………………………………………………………………………….….. Deniz jeolojisi ………………………………………………………………………………………………..… 26 27 28 29 2.1 Yer Sistemi ve iklim …………………………………………………………………………..……… 30 2.1.1 Bölgesel iklim ………………………………………………………………………………………… 31 2.2 Ekosistem yaklaşımı ………………………………………………………………………….……… 34 Strateji ……………………………………………………………………………………………………………… Çevresel kalite hedefleri ………………………………………………………………………..………… İnsan etkilerinin yoğun olduğu alanlar ………………………………………………….……….. Gözlem sistemleri ………………………………………………………………………………….…………. Tedbir ilkesi uygulaması ………………………………………………………………………..………… 35 35 35 35 35 Biyoçeşitlilik …………………………………………………………………………………….………… İklim değişimi …………………………………………………………………………………………… Sürdürülebilir gelişme = Sürdürülebilir koruma………………………………..……… Sosyo-ekonomik senaryolar ……………………………………………………………..……… Sosyo-ekonomik değerlendirme………………………………………………………..……… 35 36 38 39 43 III- DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE DENİZ BİLİM VE KARAR SÜREÇLERİ …………… 3.1 Denizlerden nasıl yararlanılır ? ………………………………………………………………… 3.2 Dünyada deniz (okyanus) bilim politikası …………………………………………..…… 44 45 45 ABD’de durum ………………………………………………………………………………………….…….. Geliştirilmiş yönetişim ……………………………………………………………………………………… Sağlam bilim temelli ve bilgiye dayalı kararlar …………………………………………….… Geleceğin temelini oluşturan eğitim ………………………………………………………………… Özel yönetim sorunları ……………………………………………………………………….…………… 46 46 46 47 47 2.3 2.4 2.5 2.6 2.7 5 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Uygulama …………………………………………………………………………………………………….….. 47 Avrupa Birliğinde durum …………………………………………………………………………….…… 47 Deniz yönetişiminin bütünleştirilmesi ……………………………………………………….……. 48 Kesişen politika araçlarının geliştirilmesi …………………………………………………….….. 48 Deniz faaliyetlerinde sürdürülebilirlik için sınırlamalar ……………………………..…… 48 Deniz-havzaları bölgesel stratejilerinin geliştirilmesi ……………………………….……. 48 Bütünsel Deniz Politikasının uluslararası boyutu ……………………………………….…… 48 Sürdürülebilir ekonomik büyüme, istihdam ve yenilik ………………………………..…. 48 İklim değişikliği ve okyanuslar ………………………………………………………………………... 48 Kıyı ve deniz ekosistemleri ve yönetimi üzerinde insan etkisi ………………………. 49 Kaynak yönetimi ve mekansal planlamada ekosistem yaklaşımı ………………..…. 49 Deniz biyoçeşitliliği ve biyoteknoloji …………………………………………………………..…… 49 Kıta kenarları ve derin deniz ……………………………………………………………………….……...49 Operasyonel oşinografi ve deniz teknolojisi ……………………………………………….…… 49 3.3 Türkiye’de deniz (okyanus) bilim politikası ……………………………………………….. 50 3.3.1 Ulusal değerler - insan, deniz ve doğal kaynaklar ……………………………… 50 3.3.2 Deniz bilimleri çevre hizmetleri ……………………………………………………………… 53 IV- TÜRKİYE DENİZ BİLİM STRATEJİSİ …………………………………………………………… 4.1 Yönetişim …………………………………………………………………………………………………… 4.1.1 Ulusal deniz bilim ve denizcilik platformu …………………………………………… 4.1.2 Ulusal kurumlar arasında bilimsel işbirliği ……………………………………………… İşbirliği öngören projelerin öncelikli desteklenmesi ……………………………… 4.1.3 Ulusal veri merkezleri ……………………………………………………………………………… 4.1.4 - Uluslararası programlarla ilişkiler ………………………………………………………… 4.2 Akademik yapılanma - Bilim adamı yetiştirme ve kazanma …………………… 4.2.1 Eğitim programları ve araştırmacı desteği …………………………………………….. Yurt dışı doktora desteği ………………………………………………………………………………….. Doktora sonrası araştırmacı desteği ……………………………………………………………….. 54 54 55 55 56 57 59 59 60 60 4.3 Temel destek ve araçlar …………………………………………………………………………… 61 4.3.1 Destekleyici çevrenin yaratılması ve sürekliliği ………………………………………. 61 4.3.2 Bürokratik düzenlemeler …………………………………………………………………………...63 4.3.3 Parasal kaynak yaratma ve bütçe tahsisi ……………………………………………… 63 4.3.4 Alt yapının iyileştirilmesi ve sürekliliği ……………….………………………………… 64 4.3.4.1 Gözlem platformları ve gözlem sistemlerinin geliştirilmesi ……………….. 64 4.3.4.2 Yüksek başarımlı hesaplama olanaklarının geliştirilmesi ………………..… 65 4.4 Türkiye ulusal deniz bilimleri araştırma programı ……………………………………… 66 4.4.1 Program 01: Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme ………………………………… 67 Su seviyesi ölçümleri ………………………………………………………………………………………… Meteorolojik veriler …………………………………………………………………………………………… 4.4.2 4.4.3 4.4.4 4.4.5 4.4.6 Program Program Program Program Program 02: 03: 04: 05: 06: 67 68 Operasyonel oşinografi ……………………………………………………... 69 Bölgesel iklim dinamiği ………………………………………………….… 70 Kıta sahanlığı ve kıyı kuşağı dinamikleri …………………………… 71 Ekosistemler dinamiği ………………………………………………………… 72 Biyoçeşitlilik ……………………………………………………………………… 72 Denizel biyoçeşitlilik ve gen-tek geliştirme ……………………………………..……………… 72 Deniz ekosistemine insan kökenli etkiler ……………………………………………………..… 72 İstilacı türler ve Lessepsian göçmenler …………………………………………………………… 73 Zararlı Alg Patlamaları (Harmful Algae Blooms – HAB) – Toksinler …………………..73 6 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4.4.7 Program 07: Balıkçılık sistemleri ……………………………………………………………… 74 Balık ve balıkçılık …………………………………………………………………………………… 74 Balıkçılık ve deniz koruma alanları …………………………………………………………… 75 4.4.8 Program 08: Deniz jeolojisi ve jeofiziği …………………………………………………. 76 4.4.9 Program 09: Veri işleme ve saklama …………………………………………………….. 76 4.4.10 Program 10: Özel işbirliği …………………………………………………………………….. 76 4.4.11 Program 11: Uygulamalı araştırmalar ………………………………………………… 78 5 DENİZ BİLİMLERİ - EYLEM PLANI ve TEDBİRLER ………………………………………… 5.1 Deniz bilimleri - Eylem planı ……………………………………………………………………… Strateji belgesinin yenilenmesi ……………………………………………………….. 5.2 Tedbirler sorumlular süreçler …………………………………………………………………… 79 79 81 82 EKLER …………………………………………………… ………………………………………………………… 91 EK 1: Deniz bilimleri enstitüleri ………………………………………………………………………… 92 Ek 1 Tablo 1: Deniz bilimleri enstitülerindeki program ve anabilim dalları ….. 92 Araştırma faaliyetleri …………………………………………………………………………….. 93 EK 2- Türkiye’de deniz bilimleri – Tarihçe ………………………………………………………… 94 I- 1950 öncesi cumhuriyet dönemi ………………………………………………………………………95 II- 1950-1960 dönemi ……………………………………………………………………………………… 96 III- 1960-1970 dönemi ……………………………………………………………………………………. 96 IV- 1970-1980 dönemi ……………………………………………………………………………………… 97 V- 1980-1990 dönemi ……………………………………………………………………………………… 100 VI- 1990-2000 dönemi-Deniz Araştırmaları Programı (DAP) süreci ……………… 101 VII- 2000-2010 dönemi …………………………………………………………………………………… 103 Ek 2 Tablo 1: Türkiye deniz bilimleri tarihinin tablosal özeti ..…….………………… 105 EK 3- Denizlerde ulusal ilgi, kullanım ve strateji belirleme alanları ……………… 109 EK 4 - Bilime dayalı karar için araştırılması gereken alanlara bazı örnekler …. 115 KAYNAKÇA ……………………………………………………………………………………………………………………. 117 7 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1. Piri Reis’in Akdeniz bölgesi haritası …………………………………………………..23 Şekil 2. Marsigli tarafından gösterilen İstanbul Boğazı akıntıları …………………. 24 Şekil 3. Doğu Akdeniz ve Karadeniz – doğal renkler – Karadeniz, Marmara ve kuzey Ege’de yeşil renk eş zamanlı plankton üretimlerini ve basenler arası aktarımı göstermektedir …………………. 32 Şekil 4. Avrupa bölgesi denizlerinde klorofil pigmentleri dağılımı ………………..... 33 Şekil 5. Birleşmiş Milletler senaryo ve öngörülerine göre dünya nüfusunun son 50 yıl ile önümüzdeki 50 yıldaki değişim beklentisi ………………………………………………………………………………………..… 40 Şekil 6. Önümüzdeki yüzyıla dönük 6 farklı küresel sera gazı emisyonu …… 40 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1. Gezegenimizin sınırları ……………………………………………………………. 41 Ek 1’de Tablo 1: Deniz bilimleri enstitülerindeki program ve anabilim dalları ………………………………………………………………………………………………… 92 Ek 2 Tablo 1: Türkiye deniz bilimleri tarihinin tablosal özeti ……………………….. 105 8 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- KISALTMALAR AB ABD ADCP Avrupa Birliği Amerika Birleşik Devletleri Acoustic Doppler Current Profiler Doppler akıntı-ölçer profilleyici AUV Autonomous Underwater Vehicle Bağımsız sualtı aracı Black Sea GOOS Black Sea Global Ocean Observing System Karadeniz Küresel Okyanus Gözlem Sistemi 12 C Karbon-12 (normal karbon) 14 C Karbon-14 (radyoaktif karbon) CaCO3 Kalsiyumkarbonat CO2 Karbondioksit CTD Conductivity Temperature Depth Elektrik geçirgenliği, sıcaklık, derinlik CV Curriculum Vitae Özgeçmiş ÇED Çevresel Etki Değerlendirme DAP Deniz Araştırma Programı DEÜ Dokuz Eylül Üniversitesi DEÜ-DBTE Dokuz Eylül Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü DİK Devlet İstatistik Kurumu DMİ Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü DPT Devlet Planlama Teşkilatı Dz.K.K Deniz Kuvvetleri Komutanlığı EuroGOOS Europa Global Ocean Observing System Avrupa Küresel Okyanus Gözlem Sistemi GEOSS Global Earth Observation System of Systems Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi GMES Global Monitoring for Environment and Security Çevre ve Güvenlik için Küresel İzleme GOOS Global Ocean Observing System Küresel Okyanus Gözlem Sistemi HAB Harmful Algae Blooms – Zararlı Alg Patlamaları H2CO3 Hidrojenkarbonat ICCAT International Commission for the Conservation of Atlantic Tunas Atlas Okyanusu ton balığını korumak için uluslar arası komisyon IGBP The International Geosphere-Biosphere Programme Uluslararası Jeosfer-Biyosfer Programı IMO International Maritime Organization Uluslar arası Denizcilik Örgütü 9 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- IOC IOOS IPCC İÜ İÜ-DBİE KAMAG LOICZ MEB MedGOOS NGO ODTÜ ODTÜ-DBE 16 O 18 O PCB ROV SHOD SHOD-B TÜBİTAK TTGV UNDP UNFCCC WMO YDABÇAG YÖK Intergovernmental Oceanographic Commission Hükümetler arası oşinogrfi komisyonu Integrated Ocean Observing System Bütünleştirilmiş Okyanus Gözlem Sistemi Intergovernmental Panel on Climate Change Hükümetler Arası İklim Değişimi Paneli İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü TÜBİTAK Kamu Araştırmaları Grubu Land-Ocean Interactions in the Coastal Zone Milli Eğitim Bakanlığı Mediterranean Global Ocean Observing System Akdeniz Küresel Okyanus Gözlem Sistemi Non Governmental Organizasyon Sivil Toplum Orgütü Orta Doğu Teknik Üniversitesi Orta Doğu Teknik Üniversitesi-Deniz Bilimleri Enstitüsü Oksijen-16 (normal oksijen) Oksijen-18 (radyoaktif oksijen) Poly Chlorinated Biphenyls Çok klorlü bifeniller Remotely Operated Vehicle Uzaktan kumandali araç Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Unated Nations Development Program Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı United Nations Framework Convention on Climate Change Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi World Meteorological Organization Dünya meteoroloji örgütü Yer Deniz Atmosfer Bilimleri ve Çevre Araştırma Grubu Yüksek Öğretim Kurumu 10 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- I– DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ, TÜRKİYE 2010 - YÖNETİCİ ÖZETİ Deniz bilimin ülkemizde gelişmesini, topluma hizmet sunmasını sağlamak amacıyla, uzman bilim kurumlarınca hazırlanan bu strateji belgesi, gerekli geliştirme adımları, politika ve stratejileri irdelemektedir. Bu belgede ülkemizde modern deniz-bilim araştırma altyapısının oluşturulması için gerekli bilim politikası, stratejisi ve uygulama öncelikleri belirlenmekte, üretilen sonuçların denizlerle ilgili sürdürülebilir yönetime temel oluşturması hedeflenmektedir. Geliştirilen stratejide ulusal gelişme, ekonomik gereksinmeler, uluslararası ilişkiler, kurumsal katılım, eğitim ve araştırmada karşılaşılan engel ve eksiklikler çeşitli boyutlarıyla göz önüne alınmış, çevrenin ayrıntılı bir şekilde algılanmasına, dinamiklerinin anlaşılmasına yol açacak ve bu sayede gelecekte karşılaşılabilecek sorunların çözümüne katkıda bulunabilecek bir eğitim, öğretim ve araştırma alt yapısı hedeflenmiştir. Bu belgede yeniden yapılanması amaçlanan deniz bilimlerinin - hedeflerinin ve bilim politikasının belirlenmesi, - modern bilime dayanan, evrensel çevre koruma kavramlarıyla uyumlu, topluma hizmet verebilecek bir okyanus bilim ya da deniz bilimleri politika ve stratejisinin ortaya konması, - bu politika ve stratejiye dayanan taslak uygulama ve eylem planlarının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu belgede izleyen konular irdelenmektedir: - denizlerin iklim sistemi içindeki önemli yeri ile iklime katkısının, tartışılması, - karmaşık yer sistemi dinamiklerinin gözlenmesi öngörülmesinde güncel bilim ve teknolojinin yeri, - doğal kaynakların kullanılması, - ekosistem bilimi ve ekosistem yaklaşımının yaygınlaştırılması, sürdürülebilir gelişme ve kavramıyla davranışlarının uyumlu olarak - denizlerin toplumun refahına (olumlu ve olumsuz) katkılarının ortaya konması, iklim süreçlerinin ve ekosistem hizmetlerinin pazar içi ve pazar dışı ekonomik değerlendirmelerinin yapılabilmesi, - ülkemizde deniz (okyanus)-bilim araştırmalarının kapsam ve öz olarak temel bilim eksenini izlemesi, bölgesel ve küresel gündeme katkı yapması, bilimsel öncelikleri izleyerek yeniden yapılanması, 11 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- - gerekli kurumsal ve idari altyapının oluşturulması, insan gücü ve teknolojinin verimli kullanımı, - deniz bilimleri araştırmalarının temelini oluşturan araştırma gemilerinin verimli kullanılması ve yönetimi, - TÜBİTAK ve DTP gibi araştırma destek kurumlarının plan, yatırım ve desteklerinin amaç ve hedefler doğrultusunda öncelikli alanlara yönlendirilmesi. Bölüm I’de toplumsal gerekçeler, niyet ve bilim felsefesi açıklanarak, gerekli politika, strateji ve önceliklerle ilgili yönetici özeti verilmektedir. Bölüm II’de öncelikle deniz (okyanus) bilimin tanımı, gelişimi ve kapsamı ele alınmakta, denizlerin önemli bir bileşen olarak katkıda bulunduğu iklim sistemi ve dinamikleri, sosyo-ekonomik etkileri irdelenmektedir. Bölüm III’te deniz-bilimin bilimsel, toplumsal etki sahası, araştırma altyapısı, araçları ile dünyada ve ülkemizdeki süreçleri incelenerek, ülkemizde eksikliği duyulan deniz-bilim politikası ortaya konmaktadır. Bölüm IV’te deniz-bilim politikasının hedeflerine ulaşmasını sağlayabilecek ulusal strateji sunulmaktadır. Ulusal deniz-bilim stratejisinin belirlediği araştırma önceliklerine uygun programlar belirtilmekte, mevcut altyapı ve araçlar değerlendirilmekte, önerilen geliştirme araçları incelenmektedir. Ek bölümlerde Türkiye deniz bilimlerinin tarihçesini, ilgi alanlarını, mevcut altyapısını ve politika geliştirme süreçlerini kapsayan özet bilgi sunulmaktadır. Görüleceği gibi, ülkemizde deniz ve çevre araştırmaları, deniz teknolojisi, denizcilik ile ilgili konularda oldukça yaygın bir yapılanma halen mevcuttur. Deniz bilimleri bilim politikası ve stratejisine duyulan gereksinme, bu altyapının güncellenerek güçlendirilmesini, gelecekteki toplumsal amaçlara yönlendirilmesini içermektedir. 1.1 Gerekçe, niyet, amaç ve hedefler Küresel değişim çağında, kaynakların sınırsız olmadığı ve çevre üzerindeki insan etkilerinin geri dönüp toplumları olumsuz etkileyebileceği, mevcut eşitsizlikleri daha da artırabileceği açıkça görülmeye başlanmıştır. Kaynakların “sürdürülebilir” kullanımı zorunlu olarak bilgiye dayanmaktadır. Bilimsel araştırma ile bilgi birikimi sağlayabilen toplumlar geleceği daha iyi öngörebilmekte, elde ettikleri birikimle çevreyi daha iyi koruyarak gelecek kuşaklara aktarmayı başarabilmektedirler. 12 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Ülkemizde disiplinler arası deniz bilimleri araştırmaları oldukça yaygın olmakla birlikte, toplumsal hedeflerle bütünleşik belirgin bir stratejinin izlenmediği, buna bağlı bilim politikasının yeterince geliştirilemediği, elde edilen bilgi birikiminin uygulamalara ve karar süreçlerine yansımadığı bilinmekte ve sıkça dile getirilmektedir. Deniz bilimleri araştırma alanında eksikliği duyulan politika ve strateji gereklerini önyargısız ve pozitif bir yaklaşımla ortaya koyabilmek için, bazı olumsuzlukları içeren yapısal sorunlara rağmen ülkemizde büyük özveriyle yaratılan birikim tartışılmakta, gerekli yerlerde eleştirilmekte; mevcut durum ile altyapı hakkında bazı bilgilere ek bölümlerde yer verilmektedir (bkz. Ek 1). Türkiye, dünyada belki hiç bir ülkenin sahip olmadığı zenginlikte ve çeşitlilikte bir deniz ortamına ve kaynaklara sahiptir. Birbirinden çok farklı ve uç özelliklere sahip Karadeniz ve Akdeniz ile bunları birbirine bağlayan Ege Denizi ve Türk Boğazlar Sistemi, oşinografik/iklimsel değişkenlik, ekosistem yapısı ve biyolojik çeşitlilik bakımından eşi bulunmaz özellikler barındırmaktadır. El değmemiş doğal güzelliğe ve kaynaklara sahip olmasına rağmen ülkemizde sadece hidrokarbon kaynaklarının taşınması ile gündemde olan komşumuz Hazar Denizi de yine ilgi beklemektedir. Dünya nimetlerinin bolca sergilendiği bir bölgede yer alan denizlerimizin değişim ve etkileşimlerini, ekolojik durumlarını saptayarak, olası olumsuz etkileri öngörebildiğimiz oranda doğal kaynaklarımızı sahiplenebileceğimiz ve onları sağlıklı bir şekilde gelecek kuşaklara ulaştırabileceğimiz bir gerçektir. Ayrıca, bütün dünyada kıyı yerleşimleri ve bunların arasındaki liman şehirleri denizle ilişkileri sayesinde kültürel, sosyal, bilimsel birikimleri ile medeniyetin ilk geliştiği yerlerdir; kültürel altyapıları ve insanlarıyla neşe, sağlık ve toplumsal gelişme kaynaklarıdır. Doğu Akdeniz, Ege ve Marmara Denizleri, Karadeniz ve Hazar Denizi ile çepeçevre sarmalanan ülkemiz ise bütün insan mirasına kaynaklık eden deniz uygarlıklarının serpilip geliştiği bu eski dünyanın merkezi konumundadır. Denizci bir millet olmadığımız haksız şekilde iddia edilmektedir. Oysa Türkiye önemli bir mirasın üzerine oturmaktadır. Türkiye’nin bugün hem deniz kaynaklarının kullanımında hem de deniz ekosistemlerinin yıpratılmasındaki payı diğer ülkelerinkinden fazla değildir. Sorumluluk oranımızda katkı yaparak çevre mirasının gelecek kuşaklara bırakılabilmesi, bilgi ekonomisine uyum gerektirir. Bu amaçla, bir uygarlık ölçüsü sayılan araştırma ve bilgiye dayalı sürdürülebilir kaynak yönetimi ülkemizde de yerleşmelidir. Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dönüşümüne paralel olarak, denizlerdeki etkinliğini uzun erimli bütüncül bir yaklaşımla ele alması ve iklim hizmetlerinin ekonomik değerlendirmelerde temel alınmasını sağlaması kaçınılmazdır. Denizlerin çevresel yıkımlardan korunabilmesi ve kaynaklarından sürdürülebilir şekilde yararlanılabilmesi, temel sistem değişkenlerini örnekleyebilecek, fiziksel/biyokimyasal süreçleri öngörebilecek bilimsel/teknolojik altyapının ve uzun vadeli önlemlerin geliştirilebilmesine bağlıdır. İklim değişimlerinin önemli 13 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- etkileri olacağı öngörülen bölgemizde, sağlıklı bir geleceğin planlanması, sanayi, deniz ulaştırma, enerji, balıkçılık gibi ekonomik faaliyetlerde karar süreçlerine ve yönetim planlarına bilgi sağlayacak uzmanlık ve altyapının geliştirilmesi son derece gereklidir, aciliyet taşımaktadır ve kamunun yararınadır. Küresel ve bölgesel ölçekteki iklim sisteminin davranışı ile ilgili stratejik araştırma programları, uluslararası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. ABD ve AB gibi ülkeler, kaynaklarını esirgememekte, bu toplumların amaçlarına uygun araştırmalar üye ülkelerin ve uluslararası araştırma birimlerinin etkin katılımıyla sürdürülmektedir. Çevrenin durumunun izlenmesine, davranışının tahmin edilmesine yarayan sistemleri içeren Çevre ve Güvenlik için Küresel İzleme (GMES) ve Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi (GEOSS) stratejileri, bu yolda ulaşılan en son aşamayı temsil etmektedir. Uluslar arası programlara katılımla birlikte, sonuçta her ülke kendi amaç ve kaynaklarına uygun stratejiler geliştirmekte, çağımızda artan bir hızla, oşinografi/ekosistem/iklim bilimleri araştırmalarına yatırım yapmaktadır. Tüm dünya ülkelerinde, modern teknoloji kullanan gözlem sistemlerinin ve araştırma gemilerinin etkin kullanımı çoğunlukla kamusal kaynaklarla gerçekleştirilmektedir. Sonuç olarak, üç taraftan bizi çevrelediğini sık sık dile getirdiğimiz, iklim sisteminin aktif bileşeni olan denizlerimizi tanımayı, günlük çıkar ilişkileri ötesine geçebilen bir anlayışla onları korumayı, onlarla birlikte yaşamayı, öğrenmemiz gerekmektedir. Denizlerini tanımayan bir ülkenin onlardan sağlıklı bir şekilde yararlanması beklenemez. Denizlerin sürdürülebilir şekilde ekonomiye doğrudan ya da dolaylı katkılarını sağlayabilmek, strateji ve bilim politikalarının geliştirilmesini, planlı yatırım ve araştırma desteğini gerektirir. Bu belgenin (strateji belgesinin) amaçları şunlardır: - Denizlerimizle ilgili bilimsel soruları sorabilecek bilgi ve uzmanlık birikimini sağlamak; - Bu soruları gerek ülke içinde gerekse uluslararası platformlarda yanıtlama olanağını verecek deniz bilimleri araştırma alt yapısını ve yeteneklerini oluşturmak; - Etkilenen sosyo-ekonomik sektörleri de göz önüne alarak, Türkiye’nin geleceğinde deniz-bilimin katkısını planlamak ve bu amaçla bilimin katkısını ve verimliliği sağlamak; - Denizlerin tanınması, yapı ve fonksiyonlarının daha iyi anlaşılması sonucunda kaynak ve potansiyel olarak değerlendirilmesi ile ülkemize ve toplumumuza sağladığı ekonomik ve politik yararların savunulmasını, bu yararların sürdürülebilmesini sağlamak için deniz-bilim politika ve stratejisinin geliştirilmesidir. 14 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 1.2 Neden deniz-bilim ? Bu belge kapsamında genel kavram olarak ülkemizde deniz bilimlerinin altyapısı ve geleceği ele alınmakla birlikte, sıklıkla iklim ve ekosistem bilimleri ve hizmetlerine atıfta bulunulmaktadır. ‘Deniz bilimleri' terimi denizle ilgili bilimlerin ayrı ayrı katkısını ifade etmekte, ‘okyanus-bilim’ ise katkı aldığı çeşitli temel ve uygulamalı bilim dallarının zaman içinde oluşmuş bütünlüğünü ifade etmektedir. Bu nedenle, çağdaş bir bilim dalının adı olarak okyanus-bilim terimi, Türkçedeki kelime anlamının ötesinde, bu alandaki tarihsel gelişimi yansıtmaktadır. Denizlerin alışveriş içinde oldukları yer sistemi, iklim sistemi ve ekosistem, çeşitli alt sistemleri içeren bütünleşik yapıları tanımlarlar. Deniz (okyanus)-bilim, görece genç bir bilim olmasına rağmen, bugün doğa bilimleri içinde yoğun katkıya ve öneme sahip bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır. Deniz-bilim’in bu süreçte temel bilim desteği ve diğer iklim bilimleri (meteoroloji, klimatoloji, ekoloji, paleontoloji, vs.) ile amaç ve kapsam örtüşmesi artmıştır ve sağladığı bilgi ve yeteneklerle çevresel yönetişime katkıda bulunarak gelecekte de topluma hizmet edecektir. Bu nedenle denizbilimini geliştirme faaliyetleri bütünüyle geleceğe yatırımdır, yaşam kaynağı denizlere bilimle sahip çıkmaktır. Ülkemizde de bu birikim yaratılmış olup artan bir ivmeyle, diğer dünya toplumlarıyla gelişmişlik makası daha çok açılmadan, tarihsel mirasımızla uyumlu, bölgemizde gerekli katkı ve önderliği üstlenerek sürdürülmelidir. 1.3 Neden devlet desteği ? İklim problemiyle karşı karşıya kaldığımız günümüzde dünyada büyük ilgi ve destek gören deniz- (okyanus)-bilim araştırmaları, sağlam kuramsal temellere ve yüksek teknolojiye dayanarak hızla ilerlemektedir. Küresel iklim sistemi içinde önemli bir yeri olan deniz ekosistemleri ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal etkenlerle geniş bir yelpaze içinde ilişkili bulunmakta ve ekonomik sektörleri, dolayısıyla toplumsal refahı doğrudan etkilemektedir. Deniz-bilim, disiplinler arası yapısı gereği fiziksel, biyojeokimyasal etkileşimleri incelediği gibi, günümüzde ekosistemlerin karmaşık yapılarını algılayarak bunların ekonomik refah etkilerini değerlendirmeye ve gerekli koruma önlemlerini geliştirmeye olanak vermektedir. Yerküresel akışkanlar olan deniz, iç sular ve atmosferdeki süreçler daha çok fizik yasalarıyla belirlenirler. Fiziksel değişimler kimyasal ve biyolojik süreçlerle etkileşerek ortam özelliklerine ve ekosistemin bütününe yansırlar. Bu nedenle, denizler ve atmosferdeki kimyasal ve biyolojik süreçler, kendi konularında ayrı ayrı analizler gerektirse de, temeldeki fiziksel süreçler araştırılmadan iklim sistemi ve ekosistemler yeterli bütünsellik içinde anlaşılamaz. Çünkü bu sistemler, durumları her an değişen dinamik sistemlerdir. Dinamik bir sistemin çeşitli zaman ve uzay ölçeklerinde sergilediği yapının anlaşılabilmesi ve 15 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- davranışının tahmin edilebilmesi için, değişkenliklerinin fizik kurallarınca açıklanabilmesi, doğrulanabilmesi ve daha da önemlisi, oldukça büyük alanlarda (bölgesel ya da küresel) anlık olarak örneklenebilmesi gerekmektedir. Doğa bilimleri içerisinde deniz bilimlerinin bir 'insan' ara yüzü (iklim, kirlenme, çevre koruma, sürdürülebilir kaynak yönetimi) bulunduğundan, bugün dünyada yüksek düzeyde ilgi gören ve yatırım yapılan bir bilim dalıdır. Bu yüzden, ABD’de ‘stratejik araştırma’ kavramı, araştırma bütçelerinin kısıtlandığı son dönemlerde bile, denizel araştırma programlarını fazla etkileyememiştir. Meteoroloji ve oşinografi batıda ikinci dünya savaşı sonrasında, özellikle 1960'lardan başlayarak önem kazanmıştır. ABD ve AB girişimiyle hazırlanan Çevre ve Güvenlik için Küresel İzleme (Global Monitoring for Environment and Security-GMES) ve uydu ve yer gözlem sistemlerinin birleştirilmesi için Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi (Global Earth Observation System of Systems-GEOSS) stratejileri önümüzdeki yıllarda yürürlükte olacaktır. Ülkemiz gibi görece doğudaki ülkelerde ise, sağlıklı bir gelişme yaşanamamasının nedeni, gerekli bilim politikalarının zamanında oluşturulamaması ve yatırım yapılamamasıdır. Ancak bu durum son yıllarda değişmekte ve bazı doğu ülkelerinde de mevcut teknolojiler ve kendi birikimlerini ortaya koyabilen çekirdek araştırma grupları önemli bilimsel katkı ve yerel gelişme sağlamaktadır. Görülebileceği gibi deniz bilimleri (ve genelde doğa bilimleri) sahip olduğu 'insan ara yüzü'' (sürdürülebilir gelişme ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi) nedeniyle diğer konulardan ayrılmaktadır ve toplumun geneline sağladığı bu hizmetler nedeniyle güdümlü devlet desteğini hak etmektedir. Bu destek, bugün her ülkede gelişme kararlılığı oranında sağlanmaktadır. Doğa/iklim bilimleri içinde özellikle deniz bilimleri araştırmaları önemli oranda devlet desteği gerektirir. Denizde elde edilecek her veri için öncelikle altyapı ve bu altyapının bakımı, bunun ötesinde de bu verinin toplanması için ilgili araştırma kurumlarınca yüksek harcamaların yapılması gerekmektedir. Daha da önemlisi, elde edilen bu verilerin birleştirilerek bilimsel çerçevede yorumlanması, gözlem ve model sistemleri yardımıyla çevrenin durumunun öngörülmesinde kullanılması, bilimde yetkinlik ve uzmanlık dışında, ayrıca geniş bir bilgi ağı altyapısı, dolayısıyla yatırım ve destek gerektirir. Dünya ülkelerinde deniz-okyanus-bilim araştırmaları kısmen ya da tamamen devlet desteği ile yürütülmektedir. Özellikle deniz araştırmalarının en büyük gider kalemi olan gemi edinme, işletme ve yenileme giderleri, devletin ayırdığı kaynaklardan karşılanmaktadır. Ayrıca deniz bilimlerinin temel araçlarından olan gözlem ve öngörü sistemleri de teknoloji ve uzmanlık gerektirdiği gibi, yine önemli bütçe desteklerinin ayrılmasını gerektirmektedir. 16 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Ülkemizde deniz bilimleri araştırmalarına bugüne kadar çeşitli kanallardan devlet desteği sağlanmakla birlikte, bir bilim politikası ve stratejisi benimsenmediği için bu desteğin verimli kullanıldığı ya da gerekli güncel gelişmeyi ve gelecek için yeterli yapılanmayı yaratabileceği söylenemez. Söylenebilecek olan ise, bu gelişmenin ancak benimsenecek politika ve strateji ile gerçekleşebileceğidir. 1.4 Strateji geliştirme önerileri Bu belgenin ilgili bölümlerindeki politika ve strateji belirleme konusuna geçmeden önce, genel hatlarıyla bir özetlenecek olursa, ilgili bilim alanında ilk göze çarpan strateji ve politika geliştirme alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir: - deniz bilimlerinde ülke ekonomisindeki gelişmeye paralel bir kapasite yaratılması ve dünya ülkeleriyle yarışmada önlerde yer alacak şekilde atılım yapabilecek gerekli bilim politikasının üretimi ve yenilenerek sürekliliğinin sağlanması, - deniz bilimleri araştırma yöntemlerinin ve altyapısının güncel bilimsel ve teknolojik gelişmeleri, uluslararası işbirliği olanaklarını değerlendirebilecek, bölgesel ve yerel gündemlerde gecikmesiz kullanabilecek şekilde modernize edilmesi, - jeofiziksel akışkanlar dinamiği, çevre kimyası, biyojeokimyasal döngüler, ekoloji, ekosistem ve popülasyon dinamiği, sualtı akustiği, gibi temel konularda kuramsal temellere dayanan uzmanlık ve bilimsel birikimin sağlanması, - sayısal matematik modellerin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, gözlem sistemleri ile birlikte kullanılarak deniz ekosistemlerinin kısa ve uzun süreçlerde davranışlarının, ilerideki durumlarının öngörülebilmesi, bütünleşik iklim modellerinin geliştirilmesi, - güncel teknolojiyi kullanan gözlem platformları (asılı cihaz sistemleri, zaman serisi istasyonları, uydular), yerinde gözlem araçları (glider-kayıcı, driftersürüklenici, float-şamandıra vs.), operasyonel araçlar (ROV, AUV, vs.), optik ve kimyasal algılayıcılar ve modern sayısal veri iletişimi yöntemlerinin gerçek zamanlı gözlem ve ölçümlerde yaygın kullanımının sağlanması, - boğazlar, kıyısal alanlar ve derin deniz alanlarında, ‘akıllı’ veya ‘uzman’ gözlem sistemlerinin geliştirilmesi, özellikle stratejik gelişme bölgelerinde yaygınlaştırılması, elde edilen veriler ve bunların bilimsel yorumlarının karar süreçlerine katkı sağlaması, - bilimsel uzmanlık alanlarında öğretim üyesi/araştırmacı yapısının güçlendirilmesi, yurtdışında veya yurtiçinde yetişmiş bilimcilerin üniversitelere kazanılması, deniz-bilim araştırmalarının yaygın şekilde desteklenmesi, 17 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- - temel ve uygulamalı deniz bilimlerinin eğitim ve öğretiminde lisansüstü eğitim programlarının güçlendirilmesi, üstün nitelikli araştırmacı yetiştirilmesi, uygulamalar içinde yer alarak deneyim kazanmalarının sağlanması, - araştırma kurumları arasında bilimsel hareketlilik programının oluşturulması, araştırma birimleri arasında kısa süreli araştırmacı değişimi, laboratuvar olanaklarının ve araştırma gemilerinin deniz zamanlarının program dahilinde etkileşimli paylaşımı, genç araştırmacıların yurt içi ve yurt dışı burslarla desteklenmesi, kurumlar arası çalıştay, konferans, kolokyum ve seminerlerin düzenlenmesi, kurumlar arası bilgi ve veri transferinin, bilimsel işbirliğinin özendirilmesi, tüm bunlar için uygun bütçe olanaklarının yaratılması, - ilgili konularda çalışacak lisansüstü ya da meslek içi eğitimden geçmiş kamu görevlisi yetiştirilmesi, ilgili kurumlarda hizmete alınması, - devlet ve ekonomiden gelen farklı taleplere yanıt verebilecek şekilde, (acil müdahale planları, petrol ve kimyasal yayılması öngörüleri, deniz ulaştırma güvenliği, arama kurtarma, askeri planlama gibi) hizmetlerde işbölümü yaratılması. 1.5 Yönetişim ve kurumsal sorumluluk Deniz bilimleri gelişim stratejisinin dengeli altyapı ve üstyapı ile uygulamaya konulabilmesi, bu stratejinin birbiriyle etkileşimli dört ana eksen üzerinde izleyen onay ve eylem süreçlerine dayanır. - Deniz bilimlerinin gerektirdiği ‘büyük-bilim’ yaklaşımı, disiplinler arası bütünleşik yapısı, küresel ve uluslararası boyutları, toplumun refahına ve yaşam kalitesine katkısı, zorunlu olarak bir yönetişim (governance) modelini gerektirmektedir. - Öte yandan ulusal nitelikte bir deniz bilimleri politikasını uygulamaya sokacak bir gelişim stratejisinin ve eylem planının izlenmesi devlet sorumluluğunu ve bu sorumluluğu üstlenecek yapılanmayı gerektirir. - Deniz bilimlerinin ve özellikle bu bilimlerin bütünleşmiş şekli olarak öne çıkan okyanus-bilimin, temel ve uygulamalı bilimlere dayanan yüksek düzeyde uzmanlık birikimi, üniversite araştırma birimlerinin, özellikle Deniz Bilimleri Enstitüleri’nin bu yapılanmanın merkezinde yer almalarını gerektirmektedir. - Anılan etkenler ve temel varsayımlar ele alındığında sorumlu kurumsal yapının bilimsel gereklere ve ulusal niyet ve amaçlara uygun bir yönetişim yapısını gerektirdiği ortaya çıkmaktadır. Ancak bu kurumsal yönetişim yapısının oluşturulması, yukarıda önerildiği gibi, oluşturulacak Yürütme Kurulu ile ilk erimde uygulamaya geçirilecektir. 18 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 1.6 Onay, karar ve eylem süreçleri Deniz-Bilim Strateji Belgesi’nde ele alınan politika ve stratejinin uygulamaya konulabilmesi belli karar, onay ve eylem süreçlerine yer verilmektedir. Bu konuda izlenecek sürece ilişkin çözüm şudur: Denizcilik Müsteşarlığı sorumluluğunu Deniz Bilim Eylem Kurulu (DENBİLKUR) marifetiyle yerine getirir. DENBİLKUR Başbakanlığa bağlı Denizcilik Müsteşarlığından 4 eğitim ve araştırma kurumlarından 3 temsilci; toplamda 7 kişiden oluşur. DENBİLKUR’un görev süresi 3 yıldır. Bu süre istendiği ve gerekli görüldüğü sürece 3’er yıllık dönemler şeklinde uzatılabilir. Deniz Bilim Eylem Kurulu (DENBİLKUR) Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Bilimleri Enstitü temsilcileri DENBİLKUR her yıl bir kez toplanarak çalışmalarını gerçekleştirir. Yürütme Kurulu Sekreteryasını Denizcilik Müsteşarlığı yürütür. - Deniz Bilimleri Enstitüleri ve benzer diğer kuruluşların bütçe önerileri DENBİLKUR’ca irdelenip her kuruma ait bütçe kabul edildikten sonra bağlı oldukları kurumların (örneğin üniversitelerin) bütçelerinin ekinde ayrı bir başlık altında verilmek üzere DPT tarafından Denizcilik Müsteşerlığına aktarılır. - Bütçe kullanımı diğer kamu kurumlarının tabi oldukları yasa ve kurallar çerçevesinde yapılır. - Bilimsel faaliyet kapsamındaki her türlü araştırma, toplantı, kongre/ sempozyum/çalıştay katılımı ve seyahati TÜBİTAK kuralları çerçevesinde bir yandan alınan projelere konulan gider fasıllarından ve diğer yandan TÜBİTAK’ın genel uygulamaları çerçevesinde TÜBİTAK’ça pozitif ayırımcılık yapılarak sağlanır. - Kurumlar arası işbirliği, yurtiçi ve yurtdışı bilim adamı değiş tokuşu ve benzeri etkinlikler TÜBİTAK kuralları çerçevesinde TÜBİTAK’ça pozitif ayırımcılık yapılarak sağlanır. - Kamu kurumlarının denizlerde yaptırmak istedikleri araştırmalar için ilgili kurumlar bağlı oldukları yasa ve yönetmelikler çerçevesinde kendi bütçelerine yürütülmesini istedikleri güdümlü proje için uygun meblağı koyarlar. Güdümlü projeler için konulan meblağ yalnız bu amaçla kullanılmak üzere TÜBİTAK’a aktarılır ve araştırma faaliyetleri ile söz konusu meblağın kullanımı TÜBİTAK kuralları çerçevesinde yürütülür, raporlanır ve sonuçlandırılır. 19 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- - Deniz-Bilim stratejisinde yer alan etkinlik ve programların önem ve öncelikleri konuyla ilgili kurum ve kuruluşların yazılı görüşleri alınarak her 9 yıllık süreçler için belirlenir. Ancak gelişen ve değişen koşullar her hangi bir değişiklik gerektiriyorsa bu olağan üstü gündemle toplanan DENBİLKUR’ca karara bağlanır. 20 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- II – DENİZ-BİLİM VE YER SİSTEMİ Uzaydan yer küreye bakıldığında mavi ve beyazın hakim olduğu bir güzellik görülür. Gezegenimizin yüzey alanının yüzde 71’ini oluşturan okyanus, bu gezegendeki yaşamın başlangıcında olduğu gibi, sürdürülmesinde de önemli süreçleri içeren bir ortamdır. Bu güzel mavi rengi veren okyanus sularının içerisinde ve altında boyutları bugün tam olarak bilinemeyen besin, maden ve enerji kaynakları yer almaktadır. Bu kaynaklardan sürdürülebilir şekilde yararlanılabilmesi ise henüz genç sayılabilecek deniz (okyanus) bilimlerine dayanan karar ve yönetim süreçleriyle olasıdır. Deniz bilimleri denizlerdeki yaşam bölgelerinin (biota) yapısını, kara ve atmosferle olan etkileşimlerini araştırır. Okyanus-bilimin yöntemleri diğer disiplinlerde kullanılan bilimsel yöntemlerden farklı değildir: burada da varsayımlar (hipotezler) deneylerle sınanır. Ancak, açık sistemler olan yer sistemlerinin incelenmesi için geliştirilen deneysel yöntemler farklıdır. Kontrollü laboratuar deneylerinden epey farklı olarak, bu bilim alanında bilimciler, günün gelişmiş teknolojik olanaklarından yararlanarak doğal ortam değişkenlerinin farklı yer ve zamanda elde edilebilen yaygın örneklemeleriyle yetinmek, okyanusun davranışını yorumlamaya olanak veren bu verileri doğrulayarak kullanmak durumundadırlar. Bunların ötesinde, deniz bilimleri birçok farklı disiplini kapsamaktadır ve aynı nedenle denizle ilgili sorunların çözümü de farklı alanlarda uzmanlaşmış bilim insanlarının ortaklaşa çalışmasını gerektirmektedir. Deniz bilimlerinin bölgesel/küresel önemi ve deniz sorunlarının sıkça ulusal yetki alanlarının dışına taşabilen çevresel ve hukuksal boyutları, bilim insanlarının ve yönetimlerin uluslar arası işbirliği yapmasını zorunlu kılmaktadır. Okyanuslar yeryüzünde ortalama derinliği 3,730 m olan 361 milyon km2’lik bir alanı kapsar ve derinlik dağılımına göre başlıca iki bölgeye ayrılır: bunlar kıta sahanlığı alanı ve açık su kesimidir. Açık sularda okyanusların en derin yeri 10,920 metre ile Filipinlerdeki Mariana Çukurudur. Everest’in yüksekliğinden daha derin olan okyanusun bu en derin bölgesinde, donma noktasına yaklaşan su sıcaklığına karşın çeşitli yaşam formları yer almaktadır. Açık sular ve kıyı arasında kıta sahanlığı ve kıta yamacı bölgeleri yer alır. Kıta sahanlığı genellikle 200m derinlik sınırı ile tanımlanan az eğimli bölgeleri kapsamakla birlikte kanyonlar, adalar ve yükseltiler gibi düzensiz topografya ile sıkça bölünür. Kıta sahanlığından sonra hızla artan bir eğimle kıta yamacı, eğimin tekrar düzleştiği geniş açık su okyanus alanlarını kapsayan derin tabana (abyss) ulaşır. Askı haldeki madde bu derinliklerde kalınlığı bazen kilometrelerle ölçülen çökeller oluşturur. Okyanusların karayla birleştiği, yer yer kara parçalarıyla çevrelendiği veya boğazlarla sınırlandığı alanlarda yarı kapalı ve iç denizler yer almaktadır. 21 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Okyanusu çevreleyen bu denizler arasında kıyı uzunluğu en büyük deniz Güney Çin Denizi ve hacimce en büyük körfez Hudson Körfezidir. Kapsadığı hacim bakımından en büyük yarı kapalı geometriye sahip denizler, ülkemizin her ikisine de komşu olduğu Karadeniz ve Akdeniz’dir. Bunlardan Karadeniz dünyanın en büyük anoksik (oksijensiz) denizidir. Tümüyle kapalı bir iç deniz özelliği taşıyan, bazen siyasal nedenlerle büyük bir göl olarak tanımlanan, tarihsel bağlarımız bulunan, komşu Hazar Denizi ise türüne tek örnektir. Karadeniz, Akdeniz, Marmara, Boğazlar ve Hazar Denizi komşuluğuyla ülkemiz oşinografik araştırmanın topluma en çok yarar sağlayabileceği, eşi bulunmaz bir konumdadır ve aslında aşağıda kısa tarihçesine yer verilen oşinografinin beşiğidir. İlk deniz coğrafyası çalışmaları ve okyanus-bilime temel olan araştırmalar, eski medeniyetin merkezi olan bölgemizde yapılmıştır. Günümüzde ve gelecekte de sürdürülmesi elzemdir. Orta çağda, bilim, din ve felsefenin karmaşık bir bütünün içinde yer aldığı dönemde okyanus-bilimden elbette bahsedilemezdi; ancak oşinografinin temeli yine aynı dönemdeki coğrafya araştırmaları ile atılmıştır. Doğu Akdeniz’in haçlılarca yağmalanması sonrasında, 13. yüzyılda Marco Polo’nun uzak doğu’yu tanıtması ile doğu’nun kültürel ve ekonomik zenginliğine ulaşma düşüncesi Avrupa’da yeniden yükseldi. Yine de 15. yüzyılda batıdaki toplumlar üzerinde en büyük etkiyi 1453’te İstanbul’un fethi yaptı. İlk olarak Portekiz, ara bölgede yer alan ve ticareti kontrol eden Osmanlı’yı atlayarak Asya’ya ulaşabileceği alternatif deniz yollarını aramaya girişti. Kristof Kolomb (Cristoforo Colombo, Christopher Columbus) 1492’de Asya’yı ararken rastlantısal olarak Amerika’ya ulaşmadan yaklaşık yirmi yıl önce ilk seferlerini Afrika kıyılarına ve Akdeniz’e yaptı; 1474’te Ege Denizi’nde Sakız Adası’na yaptığı seferle adını duyurdu. Bu seferler sırasında Akdeniz’in kendine özgü rüzgâr ve akıntı sistemlerini tanıma olanağı buldu. Amerika’ya yapacağı seferi bu bilgilerinin ışığında planladı. Batı yönünde giderken güneyde batı Afrika’dan esen ‘Alize Rüzgârları’ndan, geri dönüşte ise daha kuzeydeki Gulf Stream ile okyanus akıntılarından ve orta enlemli rüzgârlardan yararlanabileceğini düşündü ve uyguladı. Büyük deniz keşiflerinin başladığı Kolomb’un çağından sonraki yüzyılda başta Portekizli denizciler Akdeniz ve Atlantik Okyanusu’nda büyük deneyim kazandılar. Bu devirde Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’de kurduğu hakimiyet ile Türk denizciliği de önemli aşama yapmıştır. Dönemin yetiştirdiği büyük Türk denizcisi ve bilim adamı Koca Piri Reis (1465–1554), 16 yaşından başlayarak pek çok önemli deniz seferinde yer almış, aynı sırada araştırmalarını gerçekleştirmiştir. 1513 yılında Piri Reis, aralarında Kolomb’un Amerika kıyıları haritasının da bulunduğu çeşitli denizlere ait harita parçalarını birleştirerek ilk kez gerçeğe uygun bir Dünya Haritası hazırlamış, günün deniz keşiflerine ait bilgileri bütünlük ve gerçeklikle yansıtma başarısını göstermiştir. 1929’da Topkapı Sarayı Müze’ye dönüştürülürken tesadüfen ortaya çıkan ve 22 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- sadece batı yarısı günümüze ulaşmış olan bu harita, döneme ait diğer haritalardan farklı olarak dünyanın bilinen bütün karalarını ve denizlerini göstermekte, özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Haritacılığının yanında (Şekil 1), bir bilim adamının titizliğiyle çevre denizlerini inceleyen ve ayrıntılı gözlemler yapan Piri Reis, 1526’da Bahriye kitabını yazmıştır. Şekil 1. Piri Reis’in Akdeniz bölgesi haritası *). Mekanik bilimi ilk gelişimini MÖ 3. Yüzyılda Archimedes ve 11. Yüzyılda ElBiruni gibi öncülere borçludur. Okyanus-bilimin kuramsal temelini oluşturan akışkanlar mekaniği ise, Leonardo da Vinci (1452-1519), Galileo Galilei (15641642), Luigi Ferdinando Marsigli (1658-1730) ve Isaac Newton (1643-1720) gibi öncülerin yol açtığı bilimsel devrimle bugünkü bilimsel - matematiksel temeline oturmuştur. Bugünkü anlamıyla oşinografi biliminin temelini oluşturacak adımlar, 16791680 yıllarında, o günlerin dünyasında en önemli merkez olan İstanbul Boğazı’nda Marsigli’nin bilimsel yöntemi ilk kez kullanarak gerçekleştirdiği araştırmalarla atılmıştır. ---------------------------------------------------------------------------------------*) Tablolanmış özet çalışmalar EK 2’de “Türkiye deniz bilimleri – Tarihçe” başlığı altında sunulmaktadır. 23 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Bugün de okyanus-bilimin en önemli araştırma konularından olan boğazlar dinamiği ile ilgili ilk bilimsel incelemeyi gerçekleştiren Luigi Ferdinando Marsigli, İstanbul’u diplomatik amaçlarla ziyaret eden Bologna doğumlu bir İtalyan asker ve araştırmacıdır. Marsigli 1679’da İstanbul’a deniz yolculuğu sırasında ve daha sonra İstanbul Boğazı’ndan topladığı deniz suyu örneklerinin yoğunluklarını ölçtü ve sonuç olarak yoğunluk farklarından kaynaklanan basınç etkileri ile alttaki yoğun Akdeniz suyunun Karadeniz’e doğru akarak yüzeydeki daha az yoğun Karadeniz suyunu (Şekil 2) ters yönde hareket etmeye zorladığını buldu. Şekil 2. Marsigli tarafından gösterilen İstanbul Boğazı akıntıları. 17. yüzyılda bilimsel yöntemle deniz suyunun yoğunluğunun bilimsel yöntemle ilk kez ölçülmesi ve özgül ağırlık kavramının geliştirilmesi batıda genellikle Marsigli’ye atfedilmekle birlikte, deniz suyu ile tatlı su arasında yoğunluk farklarının ölçülmesi ve özgül ağırlık kavramının ilk kez ortaya atılması, aslında doğuda, bilimsel yöntemin kurucularından, fizik biliminin öncüsü, Harzem’li ElBiruni tarafından 11. yüzyıl başlarında gerçekleştirilmiştir. Marsigli yaptığı basit ölçümler ve genel gözlemleriyle İstanbul Boğazı yüzey akıntılarının dağılımını da incelemiş ve özellikle Beşiktaş önlerindeki alanda akıntının ters yöne dönerek Boğaz’ın güney kesiminde büyük bir girdap yaptığını doğru olarak saptamıştır. Beşiktaş önlerindeki bu çevrim akıntısı 24 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- dışında Çengelköy, Bebek-Akıntıburnu (Şeytan akıntısı), Yeniköy, Beykoz, Umuryeri ve Büyükdere gibi koylarda oluşan çevrimler ve ters akıntılar ve yüksek akıntılar bugün de gemi kazalarına neden olan başlıca etkenlerdir. Birinci Dünya Savaşı sırasında 1917 ve 1918 yıllarında Alfred Merz tarafından yapılan ve Lotte Möller tarafından 1928’de yayınlanan gözlemler İstanbul Boğazı’nın üç boyutlu yapısını, tabakalaşmış akımları ve yukarıda değinilen girdap yapısını ayrıntısıyla ortaya koymuş ve ilk oşinografi kitapları yazarlarından olan Defant tarafından kuramsal temeli oluşturan bir deney olarak anılmıştır. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, deniz ve okyanusların incelenmesinde deniz hakimiyeti ve denizlerin stratejik öneminin anlaşılması büyük rol oynamıştır. Deniz hakimiyetinin önemi ilkin yeniçağ başlangıcında Portekizliler kadar Osmanlılarca da anlaşılmış ve uygulanmıştır. Bu ilgi ile Piri Reis gibi o zamanın büyük denizcileri yetişmiştir. Katıldığı uzun deniz seferlerindeki deneyimleriyle Charles Darwin’in 1859’da yazdığı “Origin of Species” (Türlerin Kökeni) doğa bilimlerinde yeni bir çığır açmıştır. Aynı yıllarda Atlas Okyanusu kıyısında Concarneau ve Arcachon’da kurulan Fransız deniz biyolojisi istasyonları yanında Avrupalı ve Rus bilimcilerin Akdeniz’de çeşitli yerlerde (Messina, Napoli, La Spezia, Ville-franche-surMer/Villafranca, Marseille, Banyuls-sur-Mer) deniz zoolojisi çalışmalarını başlattıkları ve Napoli’de Rus bilmcilerin desteğiyle bir zooloji istasyonu kurulduğu görülmektedir. 1870’lerde ise Rusya’nın geniş ve araştırılmamış Avrupa denizlerinde (Karadeniz, Baltık, Beyaz Deniz, Barents Denizleri) deniz biyolojisi istasyonları kurmak için yeterli birikimi (sekiz üniversite ve Bilimler Akademisi) ve duyduğu ilgi ile Akdeniz’de Ville-franche’da, Karadeniz’de Sevastopol’da, Barents Denizi’nde Murman’da araştırma istasyonları kurması raslantı değildir. Bu istasyonlar, bugün de faaliyettedir ve deniz bilimcilerin uluslararası ortak mirasıdırlar. Okyanusların küresel ölçekte incelenmesi ise ilk kez 1872-76 Challenger keşif seferiyle olmuştur. Aynı yüzyıl içinde Monaco Prensi Albert ilk kez zaman serisi ölçümlerini başlatmış ve Monaco Müzesi kurulmuştur (1899-1910). İzleyen 1940’lı yıllarda, modern anlamda oşinografi oluşmuştur. İkinci Dünya Savaşının getirdiği koşullar (denizaltı savaşları) sonucunda oşinografinin sağladığı bilgilerin stratejik önemi artmıştır. Bunun sonucunda, örneğin ABD’de, 1903’te küçük bir istasyon olarak kurulan Scripps Institution of Oceanography Büyük Okyanusu inceleyen önemli bir araştırma laboratuarına dönüşmüştür. Amerikan Deniz Kuvvetlerinin istek ve yönlendirmesiyle özellikle Atlas Okyanusu’nda oşinografik araştırmaları yürütmek için 1930’larda Woods Hole Oceanographic Institution gibi diğer bilimsel araştırma kurumları oluşturulmuştur. Önce coğrafya, meteoroloji dalları ile paralel ve rastlantısal olarak gelişen oşinografi, asıl hızlı gelişimini geçen yüzyılın son yarısında yaşamış ve bugün doğa bilimlerinin en geniş bilgi alanını kapsayan araştırma konuları arasında 25 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- yer almaktadır. Çağımızda nüfusun artışı ve iklim değişimi ile oluşan doğa tahribatının önüne geçebilmek için denizlerin yapısının, dinamiklerinin ve iklim sistemi içindeki rollerinin araştırılması gerekmektedir. Oşinografi, yer sisteminin kompleks yapısını algılayabilen tüm araçları ve olabilecek her türlü bilimsel-mesleki birikimleri, değişik yöntem ve ekipmanı kullanabilen ‘büyük bilim’ yaklaşımını gerektirir. Bu yönüyle oşinografi, fizik, kimya, biyoloji, jeoloji gibi özgün temel bilimler dallarında ve hidrodinamik, çevre, elektronik, bilgisayar gibi mühendislik dallarında uzmanlık, bilimsel ve teknolojik altyapı gibi unsurları içeren disiplinler arası çalışmaları gerektirmektedir. Bunların da ötesinde doğa ulusal sınır tanımadığı için, bu alanda uluslar arası işbirliği kaçınılmaz ve gereklidir. Yer bilimlerine konu olan süreçler çok geniş yer/zaman ölçekleri kapsadığı için entegrasyon (bütünleştirme) zorunludur. Oşinografinin ana konuları ve paragraflarda özetlenmektedir. işlevleri bilim alanlarına göre izleyen Fiziksel oşinografi Jeofiziksel akışkanlar olarak tanımlanan okyanus ve atmosferdeki süreçler öncelikle fizik yasalarıyla belirlenirler ve gerçekleşen fiziksel ortam değişimleri ve kütlesel hareketler sonuç olarak diğer ortam özelliklerine de yansır. Fiziksel oşinografi, denizlerin fiziksel yapısını, dinamik değişkenliğini ve bunların çevre yansımalarını araştırır. Bu yönüyle fiziksel oşinografi okyanusbilimin temelini oluşturur; çünkü fiziksel yapı ve çevre değişkenleri arasındaki dinamik ilişkiler anlaşılmadan, diğer disiplinlerdeki sınırlı gözlem ve kuramlara dayanılarak denizlerin incelenebilmesi olanaklı değildir. Örneğin, geniş ölçek aralıklarında gerçekleşen akıntılara, ısı ve kütle akılarına ve ortam değişkenliğine tabi olan kimyasal ve biyolojik değişkenliğin incelenmesi, yer sisteminin işleyişi içinde işlevlerinin anlaşılabilmesi öncelikle fiziksel oşinografi araştırmalarını gerektirir. Klasik fizik ve matematik, jeofiziksel akışkanlar ve ekosistem dinamiği, uydu/yer gözlem sistemleri, sayısal veri iletişimi, veri özümseme ve model/öngörü sistemlerine dayanan fiziksel oşinografi, denizlerin mikro ölçeklerden küresele uzanan farklı ölçeklerdeki dinamik davranışını anlamaya ve kavramsallaştırmaya çalışır. Fiziksel oşinografi ile yakın ilişkide olan önemli bir bilim dalı ise atmosfer bilimleri ve özel olarak meteorolojidir. Küresel ya da bölgesel doğal sistemlerin durum değişkenleri arasındaki ilişkilerinin algılanabilmesini, matematiksel/ kuramsal temelde yorumlanabilmesini olanaklı kılan araştırmalar fiziksel oşinografi’nin ana konularını oluşturmaktadır. 26 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Akdeniz, Ege Denizi, Türk Boğazlar Sistemi (Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale Boğazları), Karadeniz ve Hazar Denizi’nde farklı ölçeklerdeki dinamik değişkenlik yerel ve basenler arası taşınım, atmosfer ve ekosistem etkileşimleri, fiziksel oşinografi'nin güncel araştırma konularını oluşturmaktadır. Öte yandan kapalı veya yarı kapalı denizler olan ve bölgesel iklim etkileşimleri sergileyen bu denizler, tüm kıyı devletlerinin işbirliği yapmasını gerektirir, bunun da ötesinde küresel okyanusla su ve madde alışverişleri, genel yüzey ve termohalin dolaşım aracılığıyla etkileşim içindedirler. İlgili mekanizmaların tüm boyutlarıyla anlaşılması gereği, bütünsel bir yapıyı, bilgi paylaşımını ve uluslar arası işbirliğini gerekli kılmaktadır. Denizlerimize ait tarihsel/güncel veriler analiz edilerek matematik model sonuçları veya operasyonel öngörülerle birlikte yorumlanır. Bu süreçte elde edilen teorik temel, gözlem ve öngörüler denizlerle ilgili çevre yönetimini olanaklı kılar ve destekler. Yerel iş istasyonları, paralel işlemcili bilgisayarlar, ağ iletişimi ve çevre elemanları ile birlikte fiziksel oşinografi’de temel hesaplama altyapısını oluşturmaktadır. Öngörü sistemlerinde giderek artan ayrım gücü, incelenen zaman ölçekleri ve veri asimilasyonu gerekleri ile çok işlemcili bilgisayar sistemlerine dayanan, grid, cluster veya paralel yöntemleri kullanan ulusal ve uluslararası süper bilgisayar merkezlerinde “yüksek başarımlı hesaplama” günümüz temel gereksinmelerdendir. Kimyasal oşinografi Deniz suyunun kimyasal bileşenleriyle, çökeller, iyonların ve çözünmüş gazların dağılımı, parçacık halinde ve çözünmüş biyolojik kökenli elementler, radyoaktif malzeme ve diğer kirleticilerin etkileşimleriyle fizik ve biyolojiyi arka planda tutarak ilgilenir. Kısaca denizel ortamdaki maddelerin özellikleri ve etkileşimlerini inceler ve araştırır. Suyun kimyasal bileşenlerin karmaşık etkileşiminin yanında hava-su değişimi, canlılar ve tabandaki çökeller kimyasal oşinografinin konuları arasındadır. Elementlerin dağılımı ve besin tuzları kimyasının yanında kimyasal oşinografi fiziksel ve biyolojik oşinografi çalışmalarını destekler. Deniz suyu bileşenlerini kontrol eden mekanizmaların anlaşılması kimyasal oşinografinin ana hedeflerinden biridir. Bu mekanizmanın anlaşılmasıyla insan aktivitesi sonucu oluşan ve oluşabilecek düzensizlikleri anlamak ve önceden kestirmek mümkün olmaktadır. Kimyasal oşinografi bir yandan bu yönde ilerlerken diğer yandan deniz organik kimyası birçok çözünmüş bileşenlerle uğraşmak durumundadır ve deniz mikrobiyologlarının yardımına ihtiyaç duymaktadır. Maddelerin bozunma, bozulma ve parçalanması örneğin karbonat ve silikat’ın (dış kabuk ve iskeletin) çözülmesi süreçlerindeki biyokimyasal kontrol mekanizmaları birçok kimyasal ve biyolojik süreci içermektedir. Tüm bunların anlaşılması için çok disiplinli iş ve güç birliği gerekmektedir. 27 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Okyanuslardaki karbon miktarı tüm canlılardaki karbondan 1000 kat daha fazladır ve neredeyse atmosferdeki CO2 miktarına eşittir. Denizlerde fotosentez yoluyla organik madde üretimi ışıklı üst tabakayla sınırlıdır. Buna karşın organik maddenin parçalanması her hangi bir derinlikte olabilir ya da devam edebilir. Üretilen organik karbonun ancak %10’u küçük tüketicilerce kullanılmaktadır. Parçacık halindeki büyük kısmı ise ya çözünmüş organik maddeye dönüşmekte ya da organik ölü malzeme haline gelmekte ya da zooplanktonlar, bakteriler ve diğer otçul organizmalarca yenilmektedir. Madde ve enerjinin denizlerdeki dönüşümünü anlamak için birincil üretim ürünlerinin kimyasal olarak belirlenmesini gerektirmektedir. Kimyasal oşinografi birçok anlamda kirletici olabilen insansal ve doğal maddelerin bağlantı kanallarını açıklamayla uğraşmaktadır. Bunun için ilginç sınır alanları olarak nehir ağızları, su-hava geçiş tabakası, sediman-su ve su kolonu ile kıyısal kesim olarak belirlenmiştir. Bunlara ek olarak canlı cansız ortam etkileşimini belirleyen denizlerdeki en önemli kimyasal sistem ise CO2 tamponlamasıdır. Bu, sulardaki asit-baz dengesini kontrol etmekte olup suyun pH’sının dar bir alanda tutulmasını sağlamaktadır. CO2 suyla temas edince saniyeler içinde H2CO3’e bu da bikarbonat ve karbonata dönüşmektedir. Karbonat iyon konsantrasyonu kalsiyum karbonatın (CaCO3) sınırlı çözünürlüğü nedeniyle sınırlanmaktadır. CaCO3 çözünürlüğü basınçla artmakta sıcaklıkla azalmaktadır. Bu prosesler deniz tabanına önemli miktarlarda karbonatın çökmesine neden olmaktadır. Pestisid PCB ve ağır metallerin sudaki miktarları, organizmalarda birikmesi, aşırı gübrelenme, kirleticilerin taşınımı, atık ve artıklar ve daha birçok konu hem insan sağlığı hem çevre sağlığı hem de olay ve süreçlere etkileri ve bunların yer ve zamana göre değişmeleri hep kimyasal oşinografi ilgi alanına giren konulardandır. Deniz biyolojisi Denizlerdeki biyolojik aktivite çoğunlukla uzun hiyerarşik birbirini izleyen halkalar şeklinde algılanmaktadır. Halkalar tamamen kapalı olmayıp inorganik ve organik elemanlar arasında dönmektedir. Madde kısmen yeniden kazanılmakta ve kısmen de (üst basamakta besin olarak) kullanılmaktadır. Ölü, sindirilmiş ya da yarı sindirilmiş malzeme kısmen sistem içerisinde döndürülerek kullanılmakta kısmen de akıntılarla başka alanlara taşınmakta ya da yer çekimiyle tabana ihraç edilmektedir. Biyolojik çalışmalar denizel canlı çeşitliliğinin yani türlerin envanterinden günümüzde ekosistemler dinamiğine doğru gelişmiştir. Çeşitlilik, denizel popülasyonların kararlılığı, denizel sistemlerin sağlığı bir bütün olarak doğal ya da insansal etkiler sonucu düzensizlik gösterir. 28 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Mikropların deniz ortamındaki önemi anlaşıldıktan sonra geleneksel (fitoplankton, zooplankton, balık) besin zinciri piramidine yeni bir alt beslenme basamağı olarak eklenmiştir. Birincil üretimin önemli bir kısmı çok küçük kendibesleklerden gelmektedir. Bir yandan bakteriler, diğer yandan virüslerin etkilediği ve kırdığı bakteriler, bunlar üzerinden beslenen kamçılılar (Flagellata) ve kirpikliler (Ciliata) dikkate alınınca besin ağı ile madde ve enerji aktarımı (besin maddelerinin yenilenmesi) daha iyi anlaşılır olmuştur. Tüm bunların yanında deniz ekologlarının hangi düzensizliklerin besin ağında değişmelere yol açtığını ve bununda hangi denizel toplulukların çökmesine neden olduğunu anlamaları ve önceden kestirilmesine daha iyi hizmet edecek yolu bulmalıdırlar. Örneğin popülasyonları önemli ölçüde azaltan ve etkileyen zararlı alg patlamalarını, küresel iklimselliği, deniz jeokimyasal süreçleri, denizel canlı yaşamı, hastalık yapıcıları anlamalı ve önceden kestirmelidirler. Ancak bu yüksek hedeflere ulaşmak için olayların neden ve sonuçlarının saat ve yüzyıllar itibarıyla daha iyi anlaşılması gerekmektedir. Deniz jeolojisi Jeolojik oşinografi ya da deniz jeolojisi denizlerin (okyanusların) tabanını incelemektedir. Günümüze değin geniş okyanus ve deniz alanlarının ancak çok küçük bir kısmı araştırılabilmiş ve haritalandırılmıştır. Deniz jeolojisi kıta sahanlığının topografyası, sahanlık eğimi, sınırlar ve derin deniz basenleri, yükseltileri, plaka tektoniği ve deniz tabanı çökellerinin sınıflandırılması ve dağılımıyla ilgilenmektedir. Jeolojinin genç bir dalı olan deniz jeolojisi kıyıdan açığa doğru ilerleyen çizgide gelişmiş ve deniz tabanının oluşması ve evrimi yerküre evrimi bağlamında incelenmiştir. Çökellerin incelenmesi çok ilgi çekmiş ve jeolojik kayıtlata ulaşmak için derin deniz tabanı delinerek “core-çekirdek” incelemeleri 19251945 yıllarında önem kazanmıştır. Core örneklerinin incelenmesi sonucu çökellerin dönüşsel oluşumu ve iklimsel değişikliklere bağlanmıştır. Plaka tektoniği ve kıtaların kayması (continental drift) teorisi 1920’de Alfred Wegener tarafından ortaya konulmuştur. Manyetik anormallikler kullanılarak 1960’ta bu teori güncellik kazanmış ve 1970’te de doğrulanmıştır. Tabandan alınan örnekler sonucunda geçmiş iklim (paleo-climate) kıta kayması teorisi kadar önem kazanmıştır. Mikro fosillerin incelenmesi ile iklimde sıcak ve soğuk dönemler şeklinde salınımlar olduğu görülmüştür. Günümüzde de geçmiş iklimsel salınımlar ile günümüzde insan etkisiyle gelişen hızlı değişiklikler incelenerek kestirimler ve genel periyodik değişimler geliştirilen, hassaslaştırılan modern tekniklerle (12C-14C ve 16O-18O) incelenmektedir. 29 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 2.1 Yer sistemi ve iklim Yerküre üzerindeki doğal düzen birbiriyle etkileşim içinde olan aşağıdaki yer sistem birimleri ve alt sistemlerinden oluşmaktadır. - atmosfer (troposfer ve stratosfer) hidrosfer (iç sular, denizler, okyanuslar) biyosfer (bakteri ve virüsler, bitki ve hayvanlar, ekosistemler) krayosfer (kıtasal buz örtüsü, buzullar) geosfer (okyanus ve kıta kabuğu, kaya ve çökeller) androsfer (kırsal yerleşim ve şehirler) Yer Sistem Bilimleri’nin amacı yerküre’nin yapısını ve dinamiklerini tanımak, iç işleyişi ile yer sisteminin nasıl değişebildiğini anlamak, modeller ve gözlemler aracılığıyla ilerideki durumlarını somut olarak öngörebilmektir. Bu amaçla yer sistemini etkileyen doğal ve insansal etkilerden kaynaklanan temel zorlamaların belirlenmesi ve ölçülebilmesi, bu zorlamalara yer sisteminin nasıl yanıt vereceğinin öngörülebilmesi ve bunun sonucunda toplumların nasıl etkileneceklerinin belirlenebilmesi, olası olumsuz koşulların yeterince önceden engellenebilmesi gerekmektedir. Bugün yerkürenin işleyişiyle ilgili ayrıntılı bilgileri uydu ve yer gözlemleri ile bütünleştirilen model çalışmalarını kullanarak küresel ölçekte iklim değişimi gibi günümüzde toplumları tehdit eden bir konuda bilgi ve deneyim birikimi olanaklıdır. Ancak küresel iklim değişkenliği ve değişimi bölgesel etkenler sonucunda oluştuğu ve bölgesel iklim elemanları ile önemli derecede etkileşim içinde olduğundan, bu bilgilerin bölgesel ve yerel yansımaları farklı olabilmekte ve bu nedenle bölgesel ve yerel değişkenliğin daha iyi tanımlanması gerekmektedir. Bu da ancak her toplumun kendini doğrudan etkileyen çevresel bilgileri üretme konusunda ilgi ve katkısı ile olanaklıdır. Yer ve iklim sisteminin değişkenliği hakkında edinilen bilgiler sonunda çevrenin, dolayısıyla insanın geleceğini tehdit eden süreçler konusunda ön bilgileri elde etmek olanaklı olmaktadır. Örneğin, yeryüzü karbon akıları atmosferdeki karbondioksit derişimini etkilemekte, bir sera gazı olan karbondioksit ise yerkürenin radyasyon dengesini etkileyerek güneşten gelen ışınım enerjisinin atmosferde tutulması sonucunda küresel sıcaklık ortalamasının artmasına yol açmaktadır. Yine iklim sistemi ve okyanus etkileşimi için sadece bir örnek olarak verilebilecek asitleşme problemi, okyanusların rolünü gösterecektir. Benzer mekanizmalarla okyanus, iklimden etkilenmekte veya tersine, iklimi büyük oranda düzenlemektedir. Okyanuslardaki biyokimyasal dengelerle yakından ilişkili olan karbondioksit emilimi veya salımı sonucunda okyanus sularında karbondioksit dengesi değişmekte ve oluşan okyanus asitleşmesi modellerle mevsimsel olarak tahmin edilebilmektedir. Ancak bu tahminler büyük belirsizlikler içermekte, sürekli yerinde ölçüm ve izleme ile gerçek durum ve yerel yansımaları saptanabilmektedir. Sulardaki asitleşme pH değişimi 30 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- canlılardaki karbonat ve silikat’tan oluşan (dış kabuk ve iskeletin) erimesine önemli miktarlarda karbonatın çökmesine kısaca kabuklu canlıların ve en başta mercanların hayatta kalmasını zorlaştırmaktadır. Bunun dışında küresel ısınma denizlere su sıcaklığı olarak ta yansımakta ve bu da ekosistemi etkilemektedir. Fakat iklim değişimi, gerçekte küresel ısınma dışında, gözden kaçabilen pek çok ince ayrıntı ile yaşamı etkilemektedir. Küresel ısınma konusunda yapılan çalışmalar içinde bulunduğumuz yüzyılda insanlığın önemli değişimlerle karşılaşacağını göstermektedir. Bu durumu kesinlikle ortaya koyabilmek için uluslararası bir girişimle oluşturulan Hükümetler Arası İklim Değişimi Paneli - Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC) çalışmaları sonunda 2100 yılına kadar oluşacak değişimler belirlenmekte ancak insan faaliyetleri ile ekonominin nasıl değişeceği konusunda olduğu gibi, doğal dengeler konusunda da pek çok belirsizlik bulunduğu için üretilen çeşitli senaryoların hangi ölçüde gerçekleşeceği ve bölgesel/yerel ölçeklere nasıl yansıyacağı konusunda büyük belirsizlikler bulunmaktadır. Okyanusun sıcaklığı emme kapasitesi oldukça yüksektir ve bu yüzden hava sıcaklıkları kadar hızlı bir artış yüzey suları hariç öngörülmemektedir. Ancak söz konusu biyojeokimyasal dönüşümler özellikle güneş ışınlarından ve sıcaklıktan birinci derecede etkilenen yüzey sularında gerçekleşmekte ve canlıların yaşamını ve kullandıkları kimyasal ortamı değiştirmektedir. Burada da bölgesel ve yerel etkiler belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Atmosfer, hidrosfer, krayosfer ve biyosferde oluşan ve yukarıda kısaca değinilen küresel değişimler sonuçta bölgesel ve yerele farklı yansımakta, bu nedenle ‘küresel değişim’e karşı savaş ulusların bilimsel birikimleri oranında çoğu zaman bir ölçüde yalnız sürdürmek zorunda kaldıkları, ama aynı zamanda yoğun uluslararası iletişim, işbirliği ve katılım ile baş edebilecekleri yüzyılımızın en önemli sorunudur. 2.1.1 Bölgesel iklim Türkiye’nin merkezinde yer aldığı Doğu Akdeniz ve Karadeniz sistemi hem deniz-kara-atmosfer etkileşimleri, hem de Türk Boğazlar Sistemi aracılığıyla basenler arası deniz etkileşimlerinin en yoğun şekilde izlenebildiği iklimsel aktivitesi en yüksek bir bölgedir. Bu iklimsel değişkenlik orta ve büyük ölçekli atmosferik dolaşım tarafından harekete geçirilmekte, bölgesel ölçekli su çevrimi ve madde akılarıyla birlikte, yarı kapalı deniz basenleri (Levant, Ege, Marmara, Azov denizleri ve Karadeniz) arasında transferler de etkin rol oynamaktadır (Şekil 3). Bölgedeki deniz ekosistemlerinin yapısı ve değişkenliği bu etkenlere bağlı olarak belirlenmektedir. Avrupa kıtasının sularını getiren Tuna gibi büyük nehirlerden giren besin maddeleri Karadeniz’de ve Azak Denizi’nde besin zincirini ve yüksek üretimi kontrol etmektedir. Karadeniz döngülerinden artan besin ve yüzey üretimi önce Marmara Denizi’ne, daha sonra da Ege Denizi’ne 31 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- aktarılmakta, ayrıca bu denizler arası canlıların taşınım ve göçleri üretimi ve ekosistemlerin durumunu belirlemektedir. Nehir girdileri bakımından yoksul olan Doğu Akdeniz ise Nil, Göksu, Seyhan, Ceyhan gibi nehir ağızlarından uzaklaşıldıkça ‘mavi çöl’ olarak adlandırılan görece üretimi düşük, ancak biyoçeşitliliği yüksek bir ekosistemi barındırmaktadır. Genel okyanus dolaşımı, yarı-kapalı denizlerin dolaşımı, dikey karışım ve hız, fotosentez için gerekli güneş ışınımı, karalara ve besin kaynağı nehirlere uzaklık gibi çeşitli etkenlerle belirlenen denizlerin birincil üretimi, pigment yapısında belirgin bölgesel farklılıklar oluşturmakta ve bu değişkenlik günü gününe uydu ve yer ölçümleriyle algılanabilmektedir (Şekil 4). Şekil 3. Doğu Akdeniz ve Karadeniz – doğal renkler – Karadeniz, Marmara ve kuzey Ege’de yeşil renk eş zamanlı plankton üretimlerini ve basenler arası aktarımı göstermektedir. 32 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Karasal kaynaklı besin girdileri ve su döngüsündeki farklılıklar Karadeniz ve Akdeniz’in birbiriyle tezat oluşturan yapılarına yansımaktadır. Bölgemizin yine Volga gibi kıtasal drenaj alanlarına sahip büyük bir nehirden etkilenen komşu Hazar Denizi de yüksek birincil üretime sahiptir. Doğu Akdeniz’in Levant Denizi, Karadeniz ve Hazar Denizi, Avrasya kıtasının en uzak bölgesinde yer alan, birbiriyle iklimsel ilişkileri bulunan, okyanuslardan adım adım soyutlanmış iç denizlerdir. Her üç deniz de Atlantik ve Hint Okyanusları arasındaki geçiş bölgesinde yer alan yüksek dağ zincirleri, geniş kıta düzlükleri, çöller ve verimli arazilerle çevrilmiştir. Birbirine zıt deniz ve kara iklimleri, karmaşık kara ve deniz tabanı topografyası ve orta-enlemlerin enerjik ortamındaki deniz-atmosfer-kara etkileşimleri bu bölgeyi her türlü etkiye duyarlı kılmaktadır. Şekil 4. Avrupa bölgesi denizlerinde klorofil pigmentleri dağılımı. Bölgemiz denizleri arasında ortak herhangi bir özellik varsa, o da bu denizlerin küresel değişime olan duyarlığıdır. İç denizler, eylemsizliklerinin daha az olması nedeni ile iklimsel zorlamalara okyanuslardan daha hızlı yanıt verirler. Aynı nedenlerle, çevresel bozulmaya karşı daha duyarlıdırlar. Örneğin, Avrasya Denizleri dünya denizleri içinde en sorunlu olanlar arasındadır (IOC, 1993). Sonuçta, dünya ölçeğine göre küçük yer kaplayan Avrasya denizlerinden küresel sisteme olan geri beslemeler bölgenin yerkürede kapladığı alana oranla aşırı ölçüde büyüktür; bölgesel iklim küresel sistemle etkileşim içindedir. 33 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Gerek Akdeniz’de ve gerekse Karadeniz’de rüzgâr ve deniz ile atmosfer arasındaki kütle ve ısı transferi dağılımları, nehirler ve boğazlar ile taşınım, yoğunluk farkları, burgaç (türbülans) ve tabakalaşma gibi karmaşık fiziksel süreçler genel dolaşımı belirleyen akıntı sistemlerinin oluşmasına yol açar. Son yıllarda çeşitli kurumlarca elde edilerek birleştirilen verilerin ve model sonuçlarının incelenmesi ile Akdeniz ve Karadeniz’de tüm baseni çevreleyen dolaşımla birlikte, oldukça sürekli girdaplar, döngüler ve jetlerden oluşan ve daha önceki algılamadan çok farklı bir dolaşım ortaya çıkarılmıştır. Akdeniz’in dip sularının yenilenme zamanı yüzyıl ölçeğindedir ve tekil bir olay şeklinde cereyan eden ‘Doğu Akdeniz Değişimi’ geçen yüzyıl sonunda artan oşinografik gözlemlerle saptanabilmiştir. İklimsel değişimin tüm dünya denizlerinde duyumsanmaya başladığı günümüzde Akdeniz ve Karadeniz’in gelecekte nasıl davranacakları incelenmesi ve öngörülebilmesi büyük toplumsal önem taşıyan bir çevre problemi olarak ortada durmaktadır. Atmosfer ve denizin etkileşimlerini konu alan ve IPCC senaryolarına göre yapılan bazı model öngörüleri (SOMOT, 1998) Akdeniz’de termohalin dolaşımın ve dikey karışımın bu yüzyıl sonunda oldukça yavaşlayacağını ve yüzey sıcaklığının tüm basende yaklaşık olarak 2,5°C artacağını göstermektedir. Bu denli karmaşık, bölgesel hatta küresel ölçekte önemli olayların beşiği konumundaki bölgemiz doğal olarak önce ve şiddetli olarak ülkemizin de bulunduğu coğrafyayı etkileyecektir. Bu etkinin boyutları ve olası senaryo ve mümkünse önlemlerin alınabilmesinin bilgiyle, bunun da kaynağı olan araştırmalarla olanaklı olacağı tartışma götürmez. Denizlerimiz önemlidir. Bu önemin gerektirdiği dikkati deniz bilim bağlamında vermek yalnız kamuoyumuz için değil insanlık için vazgeçilemeyecek bir hizmet olduğu inancıyla deniz bilim stratejisi ve bunun gerekliliği verilen gerekçeler bağlamında algılanmalı, önemsenmeli gerçekleştirilmelidir. Geleceğin sorunlarıyla baş edecek insan gücünün yetiştirilmesi özellikle ön planda tutulmalıdır. 2.2 Ekosistem yaklaşımı Ekosistem yaklaşımı yada ekosisteme dayalı yönetim anlayışının doğuş sebebi deniz ve deniz ekosistemleri hakkında oldukça limitli bilgi sahibi olmamızdır. Bilmeyen bir sistemi yönetmeye çalışmanın bir anlamı yoktur, bunun yerine deniz ekosistemlerini etkileyen insan etkilerini yönetmeye çalışmak daha akılcıdır. Ekosisteme dayalı yönetim felsefe olarak uyarlanabilen (adaptif) yönetim anlayışına dayanır. İnsan etkilerini en az seviyede, ya da en azından kabul edilebilir seviyede tutabilmek için, sürdürülebilirlik ilkeleri (sürdürülebilir koruma) bu yönetim anlayışının temelini oluşturur. Ekosistemler anlaşılması zor ve oldukça karmaşıktır. İnsan etkilerini düşük düzeyde ya da kabul edilebilir düzeyde tutmadan bahsedebilmek için ekosistemlerin nasıl çalıştığı, çalışma ilkeleri ve gereksindiği girdiler ve dolayısıyla etkileri kabul etme sınırları (toleransı) hakkında üst seviyede bilgi 34 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- sahibi olmak bir zorunluluktur. Bu noktada “ekosistem bütünlüğü” (integrity) kavramı ortaya çıkar ki, ekosistem bütünlüğünün nasıl tanımladığı, ekosisteme dayalı yönetimin ilkelerini de belirler. Dolayısıyla, uyarlanabilen yönetim anlayışının iki ayaklı olduğunu kabul edilebilir. Birinci ayağı, uyarlanabilen yönetim mekanizmasının gözlemesi gereken ilkeleri oluşturur. İkinci ayak ise ekosistem bütünlüğü ilkelerinin belirlenmesine dayanır. Bu iki ayaktan hareketle ekosistem yaklaşımı ilkeleri aşağıda verildiği şekilde belirlenebilir: Strateji. Öncelikle bütünsel düşünceyi belirleyen ulusal bir deniz bilimleri stratejisi geliştirilmesi ve benimsenmesi gerekmektedir. Deniz bilim konusunda ulusal ilgi ve strateji belirleme alanlarına ilişkin tablolanmış bilgilere Ek 3’te yer verilmektedir. Çevresel kalite hedefleri. Bunlar denizlerin fiziksel ve biyolojik özelliklerin sağlıklı kalabilmesi için belirlenen bilimsel gereklerden oluşmalıdır. Bu hedefler, AB Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifince de benimsenmiş terimlere göre “iyi çevre durumu”nun (good environmental state) belirlenmesine doğrudan katkı vermelidir. İnsan etkilerinin yoğun olduğu alanlar. Bu yaklaşım insan etkilerinin yoğun olarak değiştirdiği alanların bilimsel olarak belirlenmesi ve bu alanlarda yönetim kriterlerinin belirlenmesine dayanmalıdır. Gözlem sistemleri. Ekosistem yaklaşımının belkemiğini oluşturmalıdır. Bu sistemlerden sağlanan veriler tüm kamuoyuna açık olmalı ve alınacak olan yönetimsel kararlarda bu gözlemlere dayalı veriler temel alınmalıdır. Gözlem sistemleri sayesinde yönetim kararlarının ne şekilde işlediği ortaya konulmalı ve bu veriler ışığında gerektiğinde yönetim kararlarında değişikliğe gidilebilmelidir. Tedbir ilkesi uygulaması. Bu temel ilke olarak kabul edilmelidir. Bu ilkeye göre ekosisteme zarar vermeyeceği ispatlanana kadar hiçbir etkinliğe izin verilmemelidir. Herhangi bir etkinlik kalıcı zararları ortaya konuluncaya kadar uygulanabilir anlayışı acil olarak terk edilmelidir. Deniz ekosistem bütünlüğünü korumanın bu anlayışı takip etmekten başka yolu yoktur ve ekositeme dayalı yönetim bu anlayışı benimsemek durumundadır. 2.3 Biyoçeşitlilik Biyoçeşitlilik basitçe dünyadaki yaşam’dır. Ancak de Fountabert ve diğerlerinin (1996) tanımlamasına göre biyoçeşitlilik karada, denizde ve diğer sular ile ekosistemlerde ve parçası oldukları ekolojik karmaşıklıkta, kısaca dünyada yaşayan canlılar arasındaki değişkenliktir. Bu tanıma göre biyoçeşitliliğin üç bacağı bulunmaktadır. Bunlar kalıtsal çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliğidir. 35 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kalıtsal çeşitlilik, canlının çevreye evrimsel uyum göstermesi ve bunun değişen çevre koşullarına uyumun sigortası olduğu şeklinde düşünülebilir. Birçok ekolojik ve evrimsel olayı anlamak için, türlerin, popülasyonların ya da ilgi odağı olan bireyin kalıtsal çeşitliliği hakkında bilgi sahibi olmak gerekir ki, bu yolla koruma biyolojisi ile popülasyon ve topluluk ekolojisinin anlaşılmasına katkıda bulunulabilir. Topluluklardaki türlerin sayı ve sıklıklarındaki değişkenlik olan tür çeşitliliği, genelde biyolojik çeşitlilik olarak algılanmaktadır. Tür zenginliği (bir yaşam alanındaki tür sayısı) biyoçeşitliliğin ölçülmesinde gösterge olarak kullanılmaktadır. Büyük, gözle görülebilen türler daha çok bilinirken, mikroskobik olan türler çoğunlukla bilinmemekte ve bu göstergede belirsizliğe neden olabilmektedir. Ekosistem canlı ve cansızların bir bölge ya da alandaki bütünlüğüdür. Ekosistem bir bölgeyi ya da alanı belirleyen ve tanımlayan havyanlar, bitkiler, mikroskobik canlılar ve fiziksel özelliklerin (yani canlı ve cansız çevrenin) oluşturduğu sistemlerin bileşimidir. Deniz ve okyanuslar, göl ve barajlar 3 boyutludur ve dinamik değişkenliğe tabi olan akışkanlardır. Bu nedenle bu alanların büyük bir kısmı karasal ortamın aksine doğrudan gözlenemezler ve özel gözlem olanaklarını gerektirirler. Derin deniz ortamı, bazı yönlerden, örneğin tabakalaşma ve fiziksel ortam özellikleri bakımından, karasal ortama göre çok daha kararlıdır. Gece ve gündüz ile yıllar arası faklılıklar daha küçüktür ve dolayısıysa deniz içindeki canlılar çok küçük değişikliklere duyarlıdırlar. Ayrıca denizel organizmalar çevredeki fiziksel ve kimyasal değişikliklere çok bağımlıdırlar. Bu nedenle de denizel tür çeşitliliği çalışmaları oşinografik çalışmalarla bütünleştirilmelidir. Bu durum, deniz bilimlerinin disiplinlinler arası yapısını gerektiren en önemli etkendir. 2.4 İklim değişimi İklim sistemini dışarıdan etkileyen doğal zorlamalar yanında, insan eliyle gerçekleştirilen antropojenik zorlamaların da iklim sisteminde değişimlere yol açtığı ve sistemin dinamik olarak yeniden dengelendiği varsayılır. Bu dengeden sapmalar eğer değişime neden olan etken yönünde değiştiriyorsa (pozitif geri besleme), basit dinamik sistemlerden bilindiği gibi, sistem dengeden uzaklaşabilir veya diğer mekanizmalarla yeni bir dengeye doğru evrilebilir. Yüzyılın en önemli problemi olan iklim değişimi, yer sisteminin dengesinin insan etkisiyle değişmekte olduğu bir dönemi işaret etmekte ve bu durum insanlık için güncel bir tehdit olarak algılanmaktadır. Yerkürenin fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerinden ibaret olan alt sistemleri arasındaki duyarlı denge, tarım ve endüstri sektörlerindeki devrimi izleyen dönemde bozulmaya başlamıştır. Hızla artan nüfus sonucunda ormanların tahrip edilmesi, fosil kaynaklı yakıtların kullanımı, arazi ve gübre kullanımında izlenen politikalar, endüstrinin gelişimi, atmosfere karbon ve azot salımını artırmış, sonuçta sera 36 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- gazlarındaki artış yerkürenin radyasyon dengesini pozitif geri beslemeli olarak değiştirdiği için, son bir kaç binyıl (holosen) öncesinden günümüze kadar oldukça dengeli seyreden iklimin son yüzyılda değişmeye başladığı ve içinde bulunduğumuz yüzyılda artan bir hızla değişmeyi sürdürebileceği, gözlem ve modeller aracılığı ile gösterilmektedir. Ancak, iklim değişiminin hangi seviyede gerçekleşeceği ve etkilerinin ne olacağı, hangi bölge ve sektörleri, hangi toplumları daha çok etkileyeceği konusunda büyük belirsizlikler bulunmaktadır. Bunun nedeni, iklim sisteminin son derece karmaşık ve halen bilimin kesinlikle belirleyemediği etkileşimleri içermesidir. İklim değişimi, sistem dinamiklerini içeren iklim değişkenliğinden ayrı tutulamaz ve iklim değişimi probleminin alt yapısını anlayabilmek ancak bu dinamik süreçlerinin ayrıntılı olarak izlenmesi ve incelenmesiyle olanaklıdır. Basit ve etkileri yerel olabilecek süreçler iklim sisteminde çok daha büyük ölçeklerde sonuçlara yol açabilmekte, meşhur ‘kelebek etkisi’ doğada sıkça gözlenebilmektedir. Fiziksel, biyojeokimyasal veya diğer doğal süreçler, tarihsel ve sosyo-ekonomik etkenlerle yer sisteminin insan algısı ötesinde değişimine, ekonomi, kurumlar, tarım, sağlık, salgın hastalıklar, kültür, insani gelişme, refah, yoksulluk, kalkınma gibi insan toplumlarındaki yansımaları içeren değişimlerin tümüne küresel değişim adı verilmektedir. İklim değişimi problemi aynı zamanda ciddi çevresel ve sosyo-ekonomik sonuçları olan, toplumlar arası çözülemeyen karşıtlıklar ve eşitsizlikler yüzünden ulusların güvenliklerini, gelecek nesillerin yaşamını tehdit edebilecek, çok boyutlu ve karmaşık bir problemdir. Etkilerinin hangi ölçüde, hangi alanlarda gerçekleşeceği kesinlikle bilinmemekle birlikte, bu küresel probleme karşı ancak uluslararası işbirliği ve her ulusun bu yönde katkıda bulunacağı kendi yönettiği stratejisi etkili olabilir. Okyanuslar hem uzaklık ve bilinmezlikleri ile hem de ısı ve karbon emilimi kapasiteleri ve su döngüsü ve diğer taşınım özellikleri ile iklim sistemi içinde büyük ve dinamik bir paya sahiptir; en canlı ve kritik araştırmalara konu oluşturmaktadır. Denizlerin erişilmezliğini aşmak için yüzey özelliklerini uydu gözlem teknolojisi ile sistemin durumunu ölçüm sistemleri ile algılamaya çalışan insanoğlu, geç başladığı okyanus-bilim araştırmalarında bugün üstün bilgi ve birikime kavuşmuştur. Okyanus-bilim araştırmaları uluslararası işbirliğini zorunlu kılmakla birlikte, toplumlar için önemli yerel ve bölgesel dinamiklerin anlaşılması ancak ulusal kapasitenin geliştirilmesiyle gerçekleştirilebilmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Kyoto Protokolü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 5 Şubat 2009 tarihinde kabul edilmiştir. Çevre ve Orman Bakanlığı’nca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) desteğiyle oluşturulan İklim Değişikliği Ulusal Strateji Belgesi, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına yönelik küresel çabalara Türkiye'nin, kendi özel şartları ve olanakları çerçevesinde katkıda bulunması amacıyla hazırlanmış, Aralık 2009’da Kopenhag’taki İklim Değişikliği Zirvesi’nde sunulmuştur. 37 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Belgede, Türkiye'nin sera gazı emisyonu kontrolüne yönelik kısa, orta ve uzun vadede yapacağı çalışmalara yer verilmiştir. Bu doğrultuda yenilenebilir ve nükleer enerji kullanımı, enerji verimliliği, çevre dostu ulaşım, atık yönetimi konusunda politikalar özetlenmiştir. İklim değişikliğine bağlı artması muhtemel su baskını, çığ, heyelan ve benzeri doğal afetler saptanarak, söz konusu afetlerin etkilerini azaltacak erken uyarı sistemleri kullanılması önerilmiştir. İklim değişikliğinin neden olduğu azalan su kalitesinin iyileştirilmesi, tarımda kapasitenin güçlendirilmesi, artacak orman yangınlarının önlenmesi, yutak alanların korunması için doğal ormanların korunup geliştirilmesi de bu strateji belgesinde yer almaktadır. İklim değişikliği ve sektörler arasındaki etkileşim dikkate alınarak, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımıyla ilgili bilimsel çalışmaların geliştirilmesi, iklim değişikliğine uyuma ilişkin olarak yerel yönetimlerin, meslek adamlarının ve halkın bilinçlendirilmesi, eğitimi, bilimsel ve sosyal çabaların desteklenmesi, iklim değişimlerinin yaratacağı afet ve risk etkileri konusunda toplumsal bilinci ve katılımı yükseltecek eğitim çalışmaları yapılması kararlaştırılmıştır. Belgede, ayrıca ''Ülkemizin yer altı ve yer üstü tüm su kaynaklarının geliştirilmesi, çok amaçlı kullanılması ve korunması kapsamında 25 havzanın 'Havza Master Planları' ve 'Nehir Havzası Yönetim Planları' hazırlanmasına başlanacaktır. İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkileri (miktar ve kalite olarak) tespit edilerek, hassas bölgeler için uyuma yönelik uygulama önerileri geliştirilecektir'' denmektedir. Yukarıda görüldüğü gibi İklim Değişikliği Ulusal Strateji Belgesi, özellikle sera gazları ile ilgili nicel yükümlülükler ile çevrenin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı yönündeki genel politikaların dışında denizler ve deniz bilimlerinin rolüyle ilgili bir yükümlülük üstlenmemekte, strateji önermemektedir. İşte bu nedenle de ulusal deniz bilim stratejisinin geliştirilmesi son derece gereklidir. 2.5 Sürdürülebilir gelişme = Sürdürülebilir koruma “Sürdürülebilir gelişme” için değişik tanımlar yapılmışsa da aşağıdaki geniş kabul gören tanım kavramı en iyi şekilde ifade etmektedir: Sürdürülebilir gelişme gelecek nesillerin kendi gereksinmelerini karşılayabilme becerisinden ödün vermeden, günümüz gereksinmelerinin karşılanmasıdır. Özetle sürdürülebilir gelişme, toplumların ekonomik büyümeyi ve refaha ulaşmayı amaçlarken, diğer yandan biyolojik çeşitliliği tehdit eden, doğal kaynakları yok edebilecek kısa vadeli stratejileri kullanmaktan kaçınmalarını, uzun vadede kaynaklardan daha iyi yararlanabilecekleri bir stratejiyi geliştirmeleridir. 38 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Son yıllarda ‘sürdürülebilirlik’ terimi birçok alanda kaynakların doğayla çelişmeden kullanımını belirtmek için kullanılmaktadır. Günümüzde balıkçılık, tarım, ormancılık, madencilik vs. gibi üretim faaliyetleri ve tüm sosyo-ekonomik gelişme için bu terim dilimize yerleşmiş ve günlük kullanıma girmiştir. 2.6 Sosyo-ekonomik senaryolar Küresel değişimin geçmişinin anlaşılması ve yer sisteminin gelecekteki durumunun öngörülebilmesi, değişime yol açan süreçleri temel bilim yasaları çerçevesinde temsil eden matematik modeller aracılığıyla olanaklıdır. Bu modeller iklim sisteminin bileşenlerini giderek daha doğru ve güvenilir bir şekilde simüle edebilmektedir. Ancak bu modeller hem pek çok gerçek gözleme dayanan girdilere veya öngöremedikleri ayrıntıların parameterizasyonuna gerek duyarlar, hem de kullanıldıkları amaca uygun ve çoğunlukla da minimalist olarak geliştirilmektedirler. Tüm süreçleri tüm ayrıntılarıyla içeren ve sistemler arası etkileşimleri eksiksiz canlandırabilecek modeller olanaklı değildir. Ayrıca modellerin olduğu gibi, toplumların ya da uygarlıkların öngöremedikleri en önemli öğe konunun sosyo-ekonomik tarafıdır. Gezegenimizin geleceğinde etken süreçlerin büyüklüklerinin kestirilmesi şüphesiz, doğa bilimlerine dayalı modellerin dışında, çeşitli ölçekli insan örgütlenmelerinin alacakları karar zincirlerine bağlıdır ve doğal sistemlerin aksine, bunların modellenmelerinde temel güçlükler vardır. Yine, benzer şekilde, küresel değişimin sonucunda toplumsal/teknolojik yapının nasıl etkileneceği ve değişeceği de bilinememekte veya öngörülememektedir. Bu çıkmazın geçici çözümü senaryo kavramından geçer; olacağı kestirmede büyük belirsizlikler varsa, bunun yerine olabilecekleri kestirmek ve kendi içinde tutarlı bir olabilecekler kümesi oluşturmak tercih edilir. Senaryolar sadece modellemekte güçlük çektiğimiz sosyo-ekonomik davranışlar için kullanılmaz; fiziksel sistem modellerinin yeterli güvenilirlik/ayrıntı ile modelleyemediği belirsizlik bulunan değişimler için de uygulanabilir. Burada önemli bir etken dünya nüfusunun artış hızı ve yaşanacak adaptasyon sürecidir. Tahminlere göre halen nüfus katlanarak artmaktadır, ancak toplumsal gelişme, bilinç ve politikalar bu hızı etkileyebilecektir. Buna rağmen dünya nüfusunun 2050 yılında farklı senaryolara göre 7-11 milyara ve orta seviyede 9 milyara ulaşacağı öngörülmektedir (Şekil 5). Yine aynı öngörülere göre dünya nüfusunun sadece 1 milyarlık kısmı gelişmiş bölgelerde yaşayacak, geride kalan 8 milyar kişi daha az gelişmiş bölgelerdeki insanlar olacaktır. Nüfus gibi iklim değişimine adaptasyon süreci de sonuçta insan ile iklim etkileşimini değiştirmektedir. Ancak bu süreç sonunda sosyo-ekonomik yapının nasıl olacağı ve bunun sonucunda iklim sisteminin insansal girdilerinin nasıl değişeceği konusunda uzun dönemli öngörüler yapmak oldukça zordur. Çeşitli varsayımlarla ekosistemlerin binyıl başında nasıl göründüğü ve gelecek için olası senaryolar konusunda yapılan “Millenium Ecosystem Assessment” durumu ve beklentileri bir ölçüde belgelemektedir, ancak yeterli somut verilere dönüştürülememektedir. 39 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Eldeki göstergeler, örneğin atmosferde karbondioksit derişimi, küresel ortalama hava sıcaklığı, ortalama deniz seviyesi ve kar örtüsü gibi veriler son yüzyılda önemli değişimlerin gerçekleştiğini göstermekte, eldeki senaryolara göre üretilen öngörüler ise önümüzdeki yüzyıl ve sonrasında felaket ölçeğinde değişimlerle karşılaşacağını ortaya koymaktadır (Şekil 6). Şekil 5. Birleşmiş Milletler senaryo ve öngörülerine göre dünya nüfusunun son 50 yıl ile önümüzdeki 50 yıldaki değişim beklentisi. Şekil 6. Solda: Önümüzdeki yüzyıla dönük 6 farklı küresel sera gazı emisyonu (CO2) senaryo sonucu. Gri taranmış alan 2007 yılı IPCC (SRES) raporunda yayınlaşmış senaryoların %80lık kısmını, gri kesikli çizgiler ise bu senaryoların maksimum ve minimum sınırlarını göstermektedir. Sağda: Önümüzdeki yüzyıla dönük çeşitli dünya yüzeyi sıcaklık artış senaryoları. Pembe çizgi atmosferik karbon dioksit oranı hiç artırılmayıp 2000 yılı değerinde tutulmuş model sonucunu gösteriyor. Tüm öngörüler atmosfer-okyanus modelleri kullanılarak yapılmıştır (IPCC 2007 raporu). 40 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Küresel değişimde şu anda gelinen nokta yer sistemi ve toplumların katlanabileceği sınırların aşılıp aşılmadığı ya da elde yeterli bilgi olmaması nedeniyle şimdilik kesinlikle ortaya konulamadığı yönündedir (GAFFNEY, 2009). Ancak, yapılan son değerlendirmelerde (Tablo 1), önerilen sınır değerlerle karşılaştırıldığında iklim değişimi, biyoçeşitlilik ve azot döngüsünde kritik sınırların çoktan aşıldığı gündeme gelmektedir. IGBP (International Geosphere-Biosphere Programme) tarafından dört ayrı ölçünün (küresel ortalama su seviyesi ve sıcaklık, atmosferdeki karbondioksit derişimi, arktik buz örtüsü) bileşimi olarak tanımlanan ve 1980’de sıfır değerinde olduğu varsayılan ‘küresel değişim indeksi’ aradan geçen otuz yılda hızla artarak 600 değerine ulaşmıştır. Tablo 1. Gezegenimizin sınırları (ROCKSTRÖM ve ark., 2009). Kalın italik ile gösterilenler sınırların aşıldığı durumla karşılık gelmektedir. Yer sistemi süreci İklim değişimi Biyoçeşitlilik kaybı Azot döngüsü (fosfor döngüsü sınırı ile ortak) Fosfor döngüsü (azot döngüsü sınırı ile ortak) Stratosferde ozon tükenmesi Okyanus asitleşmesi Küresel tatlı su kullanımı Arazi kullanımı değişimi Atmosferik aerosol yüklemesi Kimyasal kirlilik Mevcut değer Endüstri öncesi değer 350 387 280 1 1.5 0 >10 100 0.1-1 35 121 0 Okyanus içine akan miktar (milyon ton/yıl) 11 8.5-9.5 -1 Ozon derişimi (Dobson birimi) 276 283 290 2.75 2.90 3.44 4000 2600 415 15 11.7 Düşük Parametreler (i) Atmosferde karbon dioksit derişimi (ppm hacim) (ii) Işınımsal zorlama değişimi (vat/m2) Türlerin yok olma oranı (tür sayısı/milyon tür/yıl) İnsan kullanımı için atmosferden kaldırılan N2 miktarı (milyon ton/yıl) Yüzey deniz suyunda küresel ortalama aragonit doygunluğu İnsanlarca tatlı su tüketimi (km3/yıl) Ekili araziye dönüştürülen küresel arazi yüzdesi Atmosferde bölgesel olarak saptanan toplam parçacık konsantrasyonu Kalıcı organikler, plastik, endokrin engelleyiciler, ağır metaller ve nükleer atıklardan yayılan miktarın yer sistemi ve ekosisteme etkileri Önerilen sınır Bilinmiyor, belirlenmesi gerek Bilinmiyor, belirlenmesi gerek 41 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Gezegenimizde insan yaşamını olumsuz etkileyecek iklim sınırlarının aşıldığı her üç konuda da (iklim değişimi, biyoçeşitlilik kaybı, azot döngüsü) okyanus önemli rol oynamaktadır. Önümüzdeki yıllarda yine önemli tehditler olarak ortaya çıkma potansiyeli olan değişimler arasında (su kullanımı, fosfor döngüsü ve okyanus asitleşmesi) yine okyanus tehdit altındadır. Kendisi de doğanın bir parçası olmasına karşın, sahip olduğu düşünme ve yaratıcılık yeteneği (teknoloji) ile ekosistemdeki diğer canlılardan büyük farklılık gösteren insan, toplumsal yaşamının sonuçları ile doğayı etkilemekte, insan eli, dokunduğu çevreyi giderek artan bir hızla değiştirmektedir. Bu gelişmelerin en önemli sonuçlarını iklimsel değişimle toplum yaşamı arasındaki başlıca kesişme noktaları olan su ve enerji yeterliliği konularında görmekteyiz. Her iki konuda da bölgemiz ve ülkemiz açısından önemli gelişmeler yaşanmaktadır (PAMUKÇU, 2000). İnsanlığın gelişmesinde, tarımsal devrim ormanların kıyımına neden olunca fosil yakıtlar ve mineraller enerji kaynağı olarak kullanıldı ve bu da endüstri devrimine yol açtı. Bu devrim ise enerji kaynaklarının yoğun kullanımı ile en temel göstergesi küresel ısınma olan iklimsel değişimlere neden oldu, ayrıca ekosistem üzerinde tersinemez değişimlere yol açtı. Son yirmi – otuz yılda dünya nüfusu yüzyılın başındaki toplam nüfus kadar daha arttı, çölleşme geniş alanlara yayıldı, kara ve denizlerdeki biyoçeşitlilik ve tür sayılarında önemli azalmalar oldu, su darlığı arttı. Bu durumun ise, yeni yüzyıl başında uluslararası işbirliğini, kültürel ve bilimsel yeni yaklaşımları gerektiren, üçüncü bir devrime ve yeni bir savaşıma yol açacağı öngörülmüştür (HARRISON, 1993; BROWN ve diğ., 1997). Küresel değişimin bölgesel yansımaları, bölgeden kaynaklanan çevre etkileşimleriyle aynı anda gerçekleşmekte ve bu iki etkiyi birbirinden ayırmak giderek daha güç hale gelmektedir. Öte yandan küresel değişimde rol oynayan etkenler, maddelerin kaynakları ve bölgesel özellikler göz önüne alındığında, bazı bölgelerde farklı etkiler yaratabilmektedir. Bütün bu etkilerin izlenmesi ve anlaşılması ise ortak programları gerektirmekte ve uzun süre alabilmektedir. Gerçekçi ve yararlı kararlar üretilebilmesi için, her ülkede araştırma ile ortaya çıkarılan sonuçlara dayalı ulusal politikaların oluşturulabilmesi ve belki de daha önemlisi, küresel ve bölgesel çevrenin yapısı, işleyişi ve sorunları konusunda bir ulusal, toplumsal bilincin oluşturulması gerekmektedir. Sadece böyle bir yaklaşım, yurttaşların ve sivil toplum örgütlerinin de aktif katılımlarını içereceği için yapılan savaşımda sürekliliği sağlayabilir. Süreklilik ve buna bağlı kararlılık ise bir ülkenin kendi kazancı için kollayacağı en önemli etkenlerdir. Bunların da ötesinde, çevrenin korunması insanlık açısından en başta etik (ahlaksal) bir sorun olarak ta algılanabilir (TONT, 1999). Doğal sistemlerin davranışlarının yeterince anlaşılamamasının temel nedenlerinden biri, bu sistemlerin açık sistemler olmalarıdır. Ya da başka bir deyişle, fiziksel-kimyasal-biyolojik sistemler birbiriyle etkileşirler. Küresel Değişim’in bazı doğal ve dışsal nedenleri de bulunmakla birlikte, ‘antropojenik’ 42 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ya da insan kaynaklı değişim, artan nüfus ve endüstri baskısıyla birlikte bugün daha açık şekilde duyumsanmaya başlanmıştır. Yukarıdaki bütün etkenlere karşılık, yerkürenin olumsuz değişimlere belirli bir direnci bulunmaktadır. GAIA hipotezi ile ifade edilen bütünsel (holistik) bakış açısından bakılınca, biyolojik yaşamı da içinde barındıran yerküre sisteminin, kendisi de bu yaşamın bir parçası olan insanın yarattığı etkileri belli ölçülerde ve şaşkınlık verici bir şekilde bertaraf etme yetisi bulunmaktadır (LOVELOCK, 2000). Bu yetinin değerlendirilebilmesi ise ancak bilgi yolu ile ve bilimsel yaklaşımla olanaklı olabilir. 2.7 Sosyo-ekonomik değerlendirme İnsan, çevresiyle bir bütündür, dolayısıyla çevreyi kullanırken kendi geleceğini de düşünmek zorundadır. Oysa son yüzyıla kadar yeryüzünü sanki kaynakları sonsuz olan bir armağan gibi, kısa vadeli çıkarlarımız uğruna geleceği pek düşünmeden kullanıldı ve yıpratıldı. Biyo-çeşitlilikte geri dönülmez kayıplar ve küresel ısınma insanlığın gözünü kısmen açtıysa da, bugün, gelecekte çevrenin insan toplumlarının refahını hangi ölçüde destekleyebileceği belli değildir. Alınması gereken önlemler, toplumlar arası siyasal rekabet ve refah düzeyindeki eşitsizlikler, işbirliği eksikliği ve daha genel olarak algı ve bilinç eksikliği sonucunda gecikmektedir. Ancak 2005 yılında Birleşmiş Milletlerin çabalarıyla yayınlanan Binyılın Ekosistem Değerlendirmesi (Millenium Ecosystem Assessment) her insanın yeryüzü ekosistemine ve ekosistemin kendisine sunduğu hizmetlere bağımlı olduğunu ilan etmiş, ardından ABD’den ekonomist Robert Constanza “doğa ekonomidir” şeklindeki özet görüşü ile pazar ekonomisinin aslında tüm canlıların da dahil olduğu daha geniş bir biyosfer ekonomisinin alt dalı olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda, çevrenin değerinin pazar dışı ekonomik değerlendirme ile saptanabileceği ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak pazar dışı ekonomik değerlendirme biyosferin sunduğu tüm ürünleri kapsayan bu maliyet hesabına dayanır. Constanza ve ekibi 1997’de dünyada biyolojik çeşitlilikten kaynaklanan yıllık faydanın küresel gayri safi milli hasılanın yaklaşık iki misli olduğunu hesaplamıştır. Biyolojik çeşitlilikte giderek artan kayıplar ise bugün insanlığa giderek artan bir maliyet ve dolayısıyla sorumluluk yüklemektedir. Bozulan doğal sistemleri onarmak gibi bir sorumluluk hem zordur hem de insanları büyük ekonomik külfetleri üstlenmekle karşı karşıya bırakmaktadır. Esas sorun bu sorumluluk ve külfeti kimin üstlendiğinin yanında bunun üstesinden gelebilmek için gerekli olan bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi üretmek ya da üretilmesine katkı sağlamaktır. 43 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- III- DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE DENİZ BİLİM VE KARAR SÜREÇLERİ Bir ulusun denizlerle olan iç içeliği gelişmede ve çıkarlarının savunulmasında belirleyicidir. Öncelikle denizlerdeki besin, petrol ve gaz gibi kaynaklardan sürdürülebilir şekilde yararlanma ile aynı ölçüde, ticaret, gemicilik, sanayi, enerji, savunma, turizm, gibi temel ekonomik faaliyetlerde de denizlerin ve denizciliğin önemi yadsınamaz. Denizler hakkındaki bilgi 20. yüzyılda disiplinler arası çalışmalarla bir hayli artmış ise de, insanın sürekli yaşam ortamı olmadığı için okyanuslar yine de dünyada en az bilinen alandır. Son yıllarda insanlığın bilincinde yer alan sorunlar gelişmiş ülkelerde okyanus-bilime daha fazla maddi yatırım ve destek sağlanması sonucunu doğurmuştur. İklim sisteminin içinde önemli bir yeri olan denizlerin günümüzde artan insansal etkilerden korunabilmesi ve deniz ve denizaltındaki doğal kaynakların sürdürülebilir deniz ve denizaltındaki doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi ancak bilim ve teknolojiye dayanan uzun vadeli politika ve önlemler sayesinde gerçekleşebilir (TÜBİTAK-TTGV, 2002). Bilgiye dayanmayan yönetim politikaları objektiflik ve bütünsellik sağlayamadıklarından uzun dönemde doğal kaynakların bilinçsizce sömürülmesine ve sonuçta bozulmasına ya da tümden yitirilmesine yol açmaktadır. Bilgiye dayalı kararların oluşturulması öncelikle eğitime ve araştırmalar sonucunda bilimsel bilgi üretimine ve birikimine dayanır. Sürdürülebilir bir yönetim için, denizlerde gerçekleşen fiziksel, kimyasal, biyolojik değişimler ile bunların insansal sonuçlarının bütünsel ve objektif olarak algılanması gerekir. Temel bilimlere dayalı uygulamalı araştırmalar, denizlerimizi daha iyi anlamak ve kaynaklarından sürdürülebilir gelişme kavramı içinde yararlanabilmek için gereklidir. Objektif algılama ileri düzeyde teknolojiyi gerektirmektedir: teknolojisi bu yetenekleri insanlığa sunmaktadır. Denizlerin fiziksel iklim sistemi içerisinde nasıl yer aldıkları, ne tür bölgesel ve küresel etkileşimlerde bulundukları, çevremizdeki değişimlerin hangilerinin doğal, hangilerinin insan etkileri sonucunda oluştukları, sistematik ve bütünsel araştırmalarla yeterince kavranmadan, mevcut koşulları doğrulayacak ya da sonraki durumlarını tahmin edebilecek geliştirilmeden, kaynaklarından akılcı bir şekilde yararlanmak olası değildir. Yeterli yatırımın yapılması ve kapasite gelişiminin gerçekleştirilmesi halinde, nicel (kantitatif) bilgiye dayanan temel ve uygulamalı bilimler birikimi ve gözlem ve öngörü sistemlerini de içeren günümüz bilgi teknolojisi, doğanın en ince ayrıntısına kadar incelenebilmesine, elde edilen bilgilerin bütünselleştirilmesine, tarihselleştirilmesine ve ilerideki durumlarıyla ilgili tahminler yapılabilmesine olanak vermektedir. Bu bilgiler sayesinde yerkürenin iklim 44 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- değişiminden nasıl etkileneceği, çeşitli senaryolar temelinde bilgilerimizin kalitesi oranında öngörülebilmektedir. Bilgi birikimi ile paralel olarak ulusal, bölgesel politikalar geliştirilmeli ve küresel politikalara katkıda bulunulmalıdır. Kaynakların akılcı kullanımı için, aşağıdan yukarıya doğru olan klasik araştırma yöntemleri kadar, günümüzün teknolojilerini kullanan ve doğaldır ki diğerinden daha masraflı olan, buna karşılık sistemin bütününe ilişkin bilgi sağlayan yukarıdan aşağıya doğru inceleme yöntemleri de uygulamaya sokulabilmelidir. Doğanın düzenine saygıyı ilke edinen, bilgi ile zenginleşen ve toplumun geleceğini günlük çıkarlardan üstün tutan bir kaynak strateji ve karar verme süreci gerçekleştirilirse, bundan küresel sistem ve bunun parçası toplumlar yarar görecektir. 3.1 Denizlerden nasıl yararlanılır ? Doğa politik sınırları tanımaz, ama vatan da sadece çıkarlarımız için değil, onu benimsediğimiz, onun parçası olduğumuz ve doğası ile ilişki kurduğumuz ölçüde vatandır. Kısacası doğa bizim evimizdir. Denizlerde araştırma yapmak, denizleri tanıyarak evimiz olarak benimsemek, vatan topraklarının uzantısı olduğunu kabul etmek ve ettirmek anlamını taşır. Deniz hukuku ve uluslararası hukuk kapsamında ülke çıkarlarının savunulması, ancak iyi tanıdığımız, davranışını bildiğimiz deniz ve kara parçaları için geçerli olabilir. Günümüzde deniz ve denizaltı kaynaklarından tam anlamıyla yararlanılabilmesi için, bu kaynakların daha iyi tanınması, bilinçli olarak korunması ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Denizlerin fiziksel iklim sistemi içerisinde nasıl yer aldıkları, ne tür bölgesel ve küresel etkileşimlerde bulundukları, çevremizdeki değişimlerin hangilerinin doğal, hangilerinin insan etkileri sonucunda oluştukları, gözlem ve model teknolojilerine dayanan sistematik ve bütünsel araştırmalarla yeterince kavranmadan, mevcut koşulları doğrulayacak ya da sonraki durumlarını tahmin edebilecek nicel (kantitatif) bilgi sistemleri geliştirilmeden, kaynaklarından akılcı bir şekilde yararlanmak olası değildir. Denizlerden ‘yararlanma’ kavramı aslında tek yanlı bir çıkar ilişkisini barındırmakta ve bazı durumlarda denizlerin sağlıklı bir yaşam alanı olarak kullanılması hedefiyle ve bilgiye dayalı sürdürülebilir gelişme hedefleri ile çelişebilmektedir. Burada önemli olan, deniz araştırmalarına önem vermeyen ve bu nedenle denizlerini tanımayan bir toplumun deniz(ler)den yararlanamayacağı gerçeğidir. 3.2 Dünyada deniz (okyanus) bilim politikası Dünyadaki pek çok ülke, sürdürülebilir çevre politikalarını giderek artan ölçülerde bilgi teknolojilerine dayanarak oluşturmakta ve kaynakların 45 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ekosisteme dayalı idare ve işletimini hedeflemektedir. İleri ekonomilere sahip ülkeler bunun da ötesinde, küresel değişimin incelenebilmesi için büyük kaynaklar ayırmakta ve iklim sistemi ile ilgili bilimsel araştırmalarda önde gelmektedirler. ABD ve AB ülkelerinde bu konular doğrudan son kullanıcıların yararına sunulan ‘stratejik araştırma’ kavramının içinde ele alınmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, bu ülkelerde, gerekli araştırma fonları, toplumun yararına olan denizleri de kapsayan iklim araştırmalarından esirgenmemektedir. Son yıllarda, hem ABD hem de AB ülkelerinde dar kapsamlı bağımsız araştırmalardan çok, ortak konuları içeren geniş kapsamlı, belirli hedeflere yönelen stratejik araştırma programları geliştirilmiştir ve gelecekte de araştırma programlarının aynı şekilde, bütünsel yaklaşımlarla sürdürülmesi beklenmektedir. Günümüz deniz bilimleri açısından bakıldığında deniz-atmosfer ve deniz-kara arası iklimsel ve kıyısal etkileşimler giderek daha karmaşık bir hal almaktadır. Disiplinler arası bir nitelik taşıyan bu bilim alanında eskiden yerel sayılabilen olay ve süreçler bugün artık bölgesel ve küresel ölçeklerde değerlendirilmekte, gözlem ve öngörülere dayanması gerekmekte ve bu nedenlerle iyi yetişmiş bilimcilere ve teknik elemanlara gereksinim artmaktadır. ABD’de 1980’li yıllarda araştırma bütçesinin %7’si deniz bilimlerine ayrılırken, son yıllarda tüm araştırma fonlarının sınırlandırılmasına paralel olarak azalmış ve %3,5 seviyesine inmiştir. ABD’nin okyanus-bilimde küresel bir lider olması ve şimdiye kadar elde ettiği araştırma birikimi düşünüldüğünde bu durum belki de garipsenemeyecektir. Ancak yine de, daha aktif bir okyanus politikasına duyulan gereksinme ile 21. yüzyıl için bir politika oluşturulması gündeme gelmiştir (U.S. Commission on Ocean Policy, 2004). ABD’de durum ABD Okyanus Politikası Komisyonu’na göre, okyanus ve kıyısal denizlerin yönetiminde önemli ilerleme yaratabilecek 21. Yüzyıl ulusal okyanus politikası önerileri öz olarak izleyen paragraflarda verilmektedir. Geliştirilmiş yönetişim. ABD Başkanlığı’na bağlı bir Ulusal Okyanus Konseyi’nin ve Okyanus Politikası Danışmanlar Konseyi’nin kurulması, mevcut kurumların ve programların güçlendirilmesi, Ulusal Okyanus Konseyi’nin destekleyeceği Bölgesel Konseylerin esneklik ve gönüllülük temelinde geliştirilmesi, kıyı ötesi sular için koordineli bir yönetim rejiminin oluşturulması. Sağlam bilim temelli ve bilgiye dayalı kararlar. Okyanus araştırmalarına yapılan ulusal yatırımın iki misline çıkarılması, yeni okyanus inceleme ve keşiflerini içerecek araştırmaların başlatılması ve bu araştırmaları destekleyen ileri teknoloji ve modern altyapının desteklenmesi, ulusal Bütünleştirilmiş Okyanus Gözlem Sistemi (Integrated Ocean Observing System – IOOS) ve ulusal izleme ağının uygulamaya geçirilmesi, 46 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Geleceğin temelini oluşturan eğitim. Resmi ve gayri resmi gayretlerle okyanusa ilişkin eğitimin geliştirilmesi. Özel yönetim sorunları. Kıyısal ve havza yönetimlerinin ilişkilendirilerek güçlendirilmesi, özellikle noktasal olmayan kaynaklardan gelen deniz kirliliğinin azaltılması, bunun için girişim, teknik yardım, uygulama ve yönetim araçlarının güçlendirilmesi, değerlendirmeler ve kota tahsislerini birbirinden ayıran balıkçılık yönetiminin ve Bölgesel Balıkçılık Yönetimi Konseyleri sisteminin geliştirilmesi, tahsisli erişim ayrıcalıklarının gözden geçirilmesi. Uygulama. Kıyı ötesi petrol ve gaz geliştirme faaliyetlerinin gelirleriyle desteklenen, geliştirilmiş okyanus ve kıyı yönetimini hedefleyen bir Okyanus Politikası Fonu kurulması. Görüldüğü gibi ABD okyanus politikasında büyük hedeflere doğru bu yüzyılda da artan bir kararlılık, bilimsel altyapı ve yatırım planı ile hareket etmektedir. Avrupa Birliğinde durum Avrupa Birliği, son yıllarda deniz faaliyetlerini daha verimli ve sürdürülebilir kılmak içim bir dizi politika önerisi ve strateji geliştirmektedir. Bu yaklaşıma temel olan ekonomik gerekçeler, deniz alanlarının Avrupa’da Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya %40 oranında katkıda bulunması ve ekonomiye katkısının ise %3-5 oranında olmasıdır. Deniz taşımacılığı, gemi yapımı, enerji, balıkçılık ve kültür balıkçılığı, kıyısal turizm, yeni kaynaklar ve deniz kaynaklı biyoteknoloji Avrupa’nın ekonomisinde bir kaç yüz milyar Avro’luk bir kesit oluşturmaktadır. Ancak, artan küresel ticaret ve insan faaliyetlerinin oluşturduğu çevresel baskı, balıkçılığı, su ürünleri yetiştiriciliğini ve biyolojik çeşitliliği etkileyerek deniz ekolojisini tehdit eder niteliğe bürünmektedir. Bilim ve teknoloji, denizdeki ekonomik büyüme ile çevreyi koruma girişimlerinin uzlaşı içinde sürdürülmesini sağlayabilir. Küresel pazarda AB gibi gelişmiş ekonomilerin rekabet kapasitelerini ek değere sahip, bilgiye dayalı mal ve hizmetler oluşturmaktadır ve bunların eko-verimliliğini artıracak çözümleri sunmak, kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak için deniz araştırma faaliyetlerinin büyük önemi bulunmaktadır. Denizle ilgili bilgi ve yenilik yaratabilmek, karmaşıklıkla başa çıkmak için bu çabaların bütünleşmiş bir yaklaşım ile en verimli şekilde koordine edilmesi gerekmektedir. Karmaşık sorunları çözerek denizlerin ekonomik potansiyelini değerlendirmek için bütünleşik ve dinamik araştırmalara dayanan ekosistem tabanlı yaklaşım gereklidir. 2007 yılında AB, üye ülkeler ve ilgili kurumlarla bir danışma süreci başlatmış ve sonuçlarına dayanan bir Bütünleştirilmiş Denizcilik Politikası benimseyerek yayınlamıştır. Bu politikanın iki yıllık uygulamasına göre 2009’da yenilenen politika yönelimleri öz olarak şunlardır: 47 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Deniz yönetişiminin bütünleştirilmesi. AB kurumları, üye devletler ve kıyı bölgeleri, yukarı doğru politika bütünleşmesini sağlayan, sektörel politikaların öne geçmesini engelleyen, bütünlüklü ve tutarlı bir denizcilik gündemi için sorumluluk üstlenmektedir. Denizleri etkileyen sektörel politikaların tüm sinerjisini ortaya çıkarabilmek için sektörler arası işbirliği ve paydaşlarla danışma sağlayan etkili yapılar gereklidir. Kesişen politika araçlarının geliştirilmesi. Denizde mekansal planlama, kapsamlı deniz bilgi ve veri sistemleri ve bütünsel deniz gözlem sistemleri. Deniz faaliyetlerinde sürdürülebilirlik için sınırlamalar. Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi bağlamında, çevreye kümülatif etkisi gerçekçi bir şekilde ortaya konulmadan geliştirilmek istenen hiçbir deniz faaliyetine izin verilmeyeceği. Deniz-havzaları bölgesel stratejilerinin geliştirilmesi. Deniz işlerinde öncelikler ve politika araçları, Avrupa'nın deniz havzalarının özel jeo-fiziksel, ekonomik ve siyasal koşullarına adapte edilmelisi. Bütünsel Deniz Politikasının uluslararası boyutu. İklim değişikliği ve denizde biyolojik çeşitliliği ilgilendiren küresel deniz faaliyetlerinde AB’nin liderlik etmesi, çok taraflı ve ikili ilişkilerde AB'nin konumunun güçlendirilmesi. Sürdürülebilir ekonomik büyüme, istihdam ve yenilik. Avrupa içi deniz taşımacılığının gelişimi de dahil olmak üzere, denizcilik ve gemi inşa sektöründe AB bayraklı yatırımları teşvik edecek, temiz gemi projesini ileriye götürecek, enerji ve iklim değişikliği politikalarının deniz politikası ile ilişkisini kuracak, deniz ve kıyı alanlarında bölgesel uyum politikası tartışmalarının dikkate alınmasını sağlayacak ekonomik deniz faaliyetlerinde AB’nin kapsayıcı bir gündemi olmalıdır. 2008’de ise aynı doğrultuda Deniz ve Denizcilik Araştırmaları Stratejisi geliştirilmiştir. Burada sadece sektörel ve tematik bir araştırma yaklaşımının yeterli olmayacağı görülmüş ve spesifik sektörleri aşan deniz ve denizcilik araştırma toplulukları arasında işbirliği ile uzun dönemde bilgi ve kaynakların bütünleştirilmesi ve paylaşılması teşvik edilmiştir. Bilim ve teknoloji, bilim ve politika, bilimsel disiplinler ve endüstri arasında alışılmış sınırların aşılması ve disiplinler ve sektörler arası araştırma ve yenilik ile mükemmeliyete ulaşılması amaçlanmıştır. Yine bilimciler, politikacılar, endüstri ve toplum temsilcilerinden oluşan bütün taraflar arasında anlaşma ve sürekli diyaloga dayanan yeni bir yönetişim modeli uygulanmaktadır. AB Deniz ve Denizcilik Araştırmaları Stratejisi’ne göre çapraz tematik yaklaşım gerektiren önemli araştırma konuları aşağıdakilerdir: İklim değişikliği ve okyanuslar. İklim değişikliğinin okyanus ve kıyı alanları üzerindeki etkilerinin daha iyi algılanması ve değerlendirilmesi, bu etkileri olabildiğince değiştirmek veya en aza indirmek için gereklidir. 48 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kıyı ve deniz ekosistemleri ve yönetimi üzerinde insan etkisi. Denizcilik ve kara kökenli faaliyetlerden etkilenen kıyı ve deniz ekosistemlerinin daha iyi anlaşılması ve bu faaliyetlerin kümülatif etkilerinin azaltılması için eko-verimli teknolojiler kullanılmalıdır. Kaynak yönetimi ve mekansal planlamada ekosistem yaklaşımı. Deniz ve denizcilik faaliyetlerinin sürdürülebilir kalkınma ile birlikte yürütülebilmesi için deniz kaynaklarının yönetiminde bütünleşik ekosistem yaklaşımı ile bilgiye dayalı kıyı ve deniz mekansal planlama seçenekleri kullanılmalıdır. Deniz biyoçeşitliliği ve biyoteknoloji. Yeryüzündeki biyoçeşitliliğin önemli bir bölümüne ev sahipliği yapan denizlerin işlevleri, evrimi ile birlikte biyoçeşitliliğin korunması ve biyoteknoloji araştırmalarını da içerecek şekilde kullanılması konusunda daha çok bilgi birikimi gereklidir. Kıta kenarları ve derin deniz. Kıta kenarları ve derin denizlerdeki sedimanların, gaz hidrat davranışının, derin deniz ekosistemlerinin incelenmesi ve derin deniz gözlemleri için teknolojilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Operasyonel oşinografi ve deniz teknolojisi. Çevresel Güvenlik için Küresel İzleme (GMES) kapsamında alg patlamaları veya kirlilik gibi risklerin değerlendirilmesi ve deniz güvenliğine katkı sağlayacak şekilde denizlerin durum ve dinamiklerinin tahmin edilmesini içeren temel deniz hizmetlerinin daha fazla geliştirilmesine gerek bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği politikalarını küresel bir yarışma kapsamında görmekte, geleceğe yatırım yapmaktadırlar. Yer sistem bilimlerinde ve uygulamalarda uydu gözlemlerinin diğer verilerle birleştirilerek kullanımı için ABD’de geliştirilen Yer Gözlem Sistemleri (Earth Observation Systems) stratejisine karşılık, Avrupa Birliği Çevre ve Güvenlik için Küresel İzleme (Global Monitoring for Environment and Security-GMES) stratejisini geliştirmiştir. Daha sonra, elde edilen tüm uydu ve yer gözlem sistemlerinin birleştirilmesi için, Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi (Global Earth Observation System of Systems-GEOSS) ABD ve Avrupa Birliği’nin ortak bir stratejisi olarak ortaya konmuştur. Bölgemiz ülkelerinden Yunanistan ve Rusya ile birlikte bazı diğer ülkeler de doğa bilimleri araştırmalarına büyük önem vermekte ve bu ülkelerde devlet politikası deniz bilimlerine gereğince destek sağlanmaktadır. Yirmi - otuz yıl önce hiç bir birikimi bulunmayan Yunanistan, izlenen devlet politikası sonucunda, AB üyeliği sırasında büyük bir atılım yapmıştır. Güney Kıbrıs Rum yönetimi, sahip olduğu sınırlı potansiyele rağmen son yıllarda önemli bir atılım içerisindedir: geliştirilen çok boyutlu uluslararası işbirliği sayesinde, mevcut oşinografi merkezinin dışında son yıllarda uluslararası katılımlı bir Enerji Enstitüsü kurulmuştur ve Levant Denizi’nde petrol aramalarını da içeren doğal kaynaklarla ilgilenmektedir. SSCB sonrası Rusya ve eski ortağı Ukrayna, eskiden sahip oldukları oşinografik altyapı gereğince tüm dünya denizlerinde faaliyet gösteren araştırma gemileri filosunu bugün etkin kullanamasalar da, 49 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- geleneksel güçlerini ve bilimsel birikimlerini korumakta ve ekonomik koşullara rağmen yeni deniz (okyanus) bilim araştırmalarına önemli destek vermektedirler. 3.3 Türkiye’de deniz (okyanus) bilim politikası Ülkemizin üç tarafı denizdir ve denizlerle çevrili bir yarımada ülkesi olmak şüphesiz tanrının büyük bir lütfudur. Bu zenginliğimize karşılık, tarihsel nedenlerle, Türkiye’nin deniz ilgi alanları Karadeniz dışındaki denizlerimizde henüz resmen belirlenmiş değildir. Bu genel yaklaşım ile Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanmamıştır. Ancak Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni imzalamamış olmak, Türkiye’nin haklarına sahip çıkmadığını göstermez ve çevre denizler ve hatta okyanuslara olan ilgisini değiştiremez ve değiştirmemelidir. Geleneksel mülkiyet kavramları dışında denizler uluslararası bir miras olarak onlarla ilgilendiğimiz, bilimsel araştırmalarla onları tanımaya ve sahiplenmeye çalıştığımız sürece bizimdir. Türkiye’nin komşu denizlerde birinci derece ilgi alanları neredeyse yurt sathı kadar geniştir ve kıyısal, kıta sahanlığı ve açık denizleri içeren bu alanlar çok farklı ekosistemleri ve önemli doğal kaynakları barındırmaktadır. Komşu denizlerin ülkemizi çevreleyen kıyı bölgelerinde boğazlar, kıta sahanlıkları, körfezler, lagünler, tuzlalar, dalyanlar, kumullar, nehir ağızları ve deltaları, nehir havzaları gibi çevresel duyarlığa sahip kıyı alanları ve benzer sorunlar yaşayan göl, gölet, baraj gölü ve akarsular gibi iç sulardan oluşan sucul ekosistemler de birlikte dikkate alındığında sorunların boyutları ve denizlerimize verilmesi gereken önem daha da artmaktadır. 3.3.1 Ulusal değerler - insan, deniz ve doğal kaynaklar Ülkemizin modern tarihinde deniz bilimleri altyapısının gelişimi, denizlerle ilgili ulusal değerler ve kültürel – sosyal ortamla ilişkili olmuştur. Anadolu çepeçevre denizlerle çevrili bir deniz ülkesidir; İstanbul’da Bizans mirasını devralan Osmanlı İmparatorluğu da denizcilikte ilerlemiş ve rakibi Venedik gibi, büyük bir deniz imparatorluğu olarak varoluştur. Bu tarihsel gelişmelere rağmen toplumumuzun denizle kültürel ilişkisi derinlikli değildir. Bugün ülkemizde deniz bilimlerine ilginin ve ulusal - toplumsal değerlerin yeterince oluşmadığını, kamuoyu algısının ve bunun ötesinde ülke politikalarının çoğu kez sağlam bilgi ve görüşlere dayandırılamadığını gözlemek mümkündür. Çoğu kez denize karşı duyulan ilgi, estetik, turizm veya spor değerlerinin ötesine geçememekte ya da her insanda bulunan doğa sevgisi ile bağdaştırılmaktadır. Resmi seviyede ise, denizlere yaklaşım çoğu kez canlı ve cansız kaynaklardan yararlanma düşüncesine dayanmaktadır. Doğayı sevmek ve doğadan yararlanmak mutlaka gerekli ve doğru düşüncelerdir, ama bu doğa bilimlerinin dayanması gereken uygarlık temeli için yeterli değildir. Kısacası, sevgi emek ister. Kaynaklardan sürdürülebilir şekilde yararlanmak, ilgi, bilgi 50 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- birikimi ve uzmanlık gerektirir. Bunun da ötesinde bireyin günlük çıkarları dışında, doğayı anlamak için yapılan deniz (okyanus) -bilim araştırmaları, insana doğa karşısında tarafsız olmayı sağlar ve aynı zamanda toplumlara denizlerin sunduğu kaynak ve hizmetlere hakim olma olanağını verir. Bu anlayışla denizlere ilgimiz bir uygarlık ölçüsüdür. Ülkemizin mirası olan denizcilik konusunda oldukça güçlü bir altyapı bulunmaktadır. Denizcilikle ilgili teknik altyapı, uzmanlık, yetenekler ve ticari başarı oldukça yüksek seviyededir. Ancak denizcilik sektörünün deniz bilimleri ile ilişkisi oldukça zayıftır. Diğer ekonomik sektörlerle birlikte, askeri ve sivil denizcilikte de kullanılabilecek bilimsel verilerin ve öngörülerin üretilmesi ve daha önemlisi operasyonel kullanımı mevcut pratikte fazla yerleşmemiştir. Aslında denizlerle ilgili operasyonel hizmetlerin sağlanması, uyarı ve karar destek sistemleri dünyada da yenidir ve yukarıda andığımız denizcilik ile deniz bilimleri araştırmaları arasında iletişim ve bütünleşme ABD ve AB gibi gelişmiş ekonomilerde bile yakın bir geçmişe dayanmaktadır. Yukarıda gözden geçirdiğimiz dünya ülkeleri politikalarında bu nedenle entegrasyona giderek daha büyük önem verilmektedir. Ülkemizde deniz bilimlerinin gelişim tarihçesi, inişli – çıkışlı yapısının bir eleştirisi ile birlikte Ek-2’de verilmiştir. Ancak, süreklilik konusundaki engellere rağmen, ülkemizde Cumhuriyet sonrası deniz bilimleri ile ilgili aktörlerin çeşitli zamanlarda aldıkları inisiyatif ve geliştirme faaliyetleri ile bugün oldukça yaygın bir ölçekte yer alan bilimsel altyapı oluşmuştur. Bugün ülkemizde gerekli bilimsel araştırmaları yürütebilecek bilimsel personel, altyapı ile yeterli kapasite ve donanıma sahip araştırma gemilerimiz bulunmaktadır. Üniversitelerimize bağlı Deniz Bilimleri Enstitülerimiz yeni yatırım, personel gereksinmeleriyle, eldeki araştırma altyapıları ve gemileri düzenli bakım sorunlarıyla karşı karşıya olmalarına rağmen, halen özgün ulusal ve uluslararası bilimsel araştırmaları sürdürmektedirler. Bu altyapı ve potansiyelin verimliliğini yitirmeden yeni yatırım ve desteklerle geliştirilmesi, öncelikli bilimsel programlara yönlendirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Ülkemizde deniz bilimleri araştırma öncelikleri dünya, ülke ve çağın gereklerine uygun, sürdürülebilir bir yönetim anlayışıyla yeniden ve üst seviyede ele alınmalı ve güdümlü araştırmaların yürütülmesi için gerekli yeni altyapı ve destek sağlanmalıdır. Denizlerin değeri sadece barındırdığı canlı ve cansız doğal kaynaklarla ölçülmemeli, sosyo-ekonomik temelde kültür, sağlık değerleri, doğal kaynaklarla birlikte sağladıkları iklim ve çevre hizmetlerine, toplumların refahına katkıları da pazar dışı değer olarak dikkate alınmalıdır. Yukarıdaki özet bilgilerden de görülebileceği gibi, dünya ve AB’ne uyum bakımından da iklim, deniz ve iç sularla ilgili hedefler saptanmalı, yürütülecek politikalar toplumsal öncelikler arasında tutulmalıdır. Bu sonuçlara ulaşmanın anahtarı ise yukarıda vurgulandığı gibi, ekosistem yaklaşımını temel alan sürdürülebilir çevre yönetimi ve buna paralel doğrultuda Üniversite öncülüğündeki bilimsel eğitim, öğretim ve araştırmalardır. 51 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Çağımızın gerektirdiği yaklaşım, deniz araştırmalarına ulusça önem vermemizi ve araştırmalar için yeterli kaynak ayırmamızı gerektirmektedir. Geçmiş yüzyılın gereklerine göre formüle edilmiş olan mevcut ulusal kaynaklar stratejisi geliştirilmeli, sürdürülebilir yönetim için gerekli altyapı ve bütçe oluşturulmalı, deniz bilimleri ve daha geniş kapsamıyla yer ve iklim bilimleri araştırmalarının ülkemizde de Avrupa ve diğer gelişen ülkelerdeki kadar desteklenmesi, stratejik araştırma kapsamında yer alması sağlanmalıdır. Günümüz koşul ve gereksinmeleri, yeni bir yaklaşım ve anlayışın yanında, deniz bilimleri politika ve stratejilerinin yürütülmesi için gerekli desteğin, mevcut desteğe oranla katlanarak artırılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Atılacak adım(ların) gerekliliği ve ötelenemezliği ortadadır. Ulusumuz deniz ortamının korunmasıyla, yeni çalışma alanları, artan gelir, ticaret, enerji üretimi, maden yataklarının işletimi, beslenme, sağlık ve benzeri diğer alanlarda da yararlar sağlayabilir. Yüzyılımızda buna ne kadar erken başlanırsa sağlanacak geri dönüşümlü yararın o denli artacağı açıktır. Bu yeni yapılanmada öncü konumda olan üniversitelere özellikle önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi disiplinler arası bir bilim dalı olan deniz bilimlerini uzun vadede geliştirmek ve sürdürebilmek zordur ve ancak bu konuda özel, güdümlü, destek sağlayabilecek ve büyükbilim yaklaşımının gereklerini yerine getirebilecek köklü üniversitelerin altından kalkabileceği bir sorumluluktur. Tüm bunların ötesinde ve hepsinden önemlisi altının mümkün olduğunca kalın çizilmesi gereken bir nokta ise deniz bilimleri eğitim ve öğretimidir. Eğitim ve öğretim çeşitlendirilerek güçlendirilmeli, kamuoyunu bilgilendirecek düzeyde genişletilmeli, geniş anlamda hizmet anlayışına sahip 21. yüzyılın (geleceğin) deniz politikasını taşıyıp sürdürecek eğitici, araştırıcı ve yönetici kuşakların yetiştirilmesine hizmet edebilmelidir. Deniz bilimleri, dünyada da görece yeni olmasına karşın, genç araştırmacıların da büyük katkıda bulunduğu, hızla gelişen disiplinler arası bir araştırma alanını kapsar. Türkiye’nin deniz bilimleri alanındaki konumunu ileriye taşımak için, Deniz Bilimleri Enstitülerinin uzak görülü yaklaşımla maddi ve manevi yönden desteklenmesini ve yüzyılımızın gerekleri ve gerçek sorunlarıyla baş edebilecek kurumlar olarak hizmetlerini sürdürmeleri beklenmelidir. İlgi alanındaki araştırmanın önemli bir birikim ve altyapı gerektirdiği göz önüne alındığında, öncelikle temel bilimlerde yetişmiş ve disiplinler arası çalışma yapabilecek donatıya sahip insan gücünün, oluşturulması, sürdürülmesi ve bu gücün de bir bütünsellik içinde teknolojik ve kurumsal altyapıyla desteklenmesi gerekmektedir. Deniz bilimlerinde bilime dayalı karar mekanizmasının anahtarı eğitim ve araştırmalar olduğuna göre üniversitelerimizin öncelikli olarak eğitim ve araştırmalarda (günümüz sorunlarından örnek olarak Ek 3 ve 4’te sıralanan noktalarda) etkin olmaya ulaşması gerekli görünmektedir. Etkin olunması 52 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- istenen bu noktalar içerisinde ulusal gelecek için önemli olan 21 yy. deniz bilimleri ve canlı cansız kaynaklarının kullanımına ilişkin olarak öncelikle ulusal stratejinin, belirlenmesi ve bunun da kısa sürede uygulamaya konulmasıdır. Özünde mevcut enstitülerin eğitim, öğretim ve araştırma yeteneklerini artıracak ulusal niyet açıklamasının gerçekleştirilmesi hem dünyadaki gelişmeler hem ülkemiz kalkınma politikaları hem de üniversitelerimizin gelişme stratejileriyle uyumludur. 3.3.2 Deniz-bilim çevre hizmetleri Çevrenin gelecek kuşaklar için korunması amacıyla insan etkisinin en aza indirilmesi, ya da çevrenin insana ve faaliyetlerine olumsuz etkilerinin giderilebilmesi, bu etkileşimlerin somut veri ve hesaplamalara, öngörülere dayanarak incelenmesini gerektirir. Örneğin bugün büyük nüfus barındıran kıyı şehirlerimizin atıklarının çevreye ya da insan sağlığına etkileri, kurulması düşünülen ya da kurulu sanayi tesisleri ya da güç santrallerinin, Türk Boğazlar Sistemi ve İskenderun Körfezi gibi yoğun kullanılan bölgelerdeki petrol taşımacılığı ve gemi trafiğinin risk ve etkileri, kültür balıkçılığı ve balık stoklarının yönetimi, petrol arama faaliyetlerinin etkisi ve çevre koşullarına dayanıklılığı gibi pek çok konuda deniz bilimleri karar süreçlerine ve yönetim planlarına bilgi sağlar. Ülkemizdeki Deniz Bilimleri Enstitüleri bu karar ve yönetim süreçlerinde talep edildiğinde bilgi ve deneyimleriyle büyük katkı sağlamışlar ve sağlamaktadırlar. Ancak son yıllarda ekonomimizin aldığı yön gereğince, çevreyi iyi tanımayan ve gerekli teknik ve bilimsel altyapıdan yoksun olan yönetimler bu tür bilgi ve deneyimi herhangi bir müteahhitlik hizmeti gibi ihale yoluyla elde edebilecekleri, ya da bazen uzun ve köklü çabalar gerektiren sorulara, son derece yetersiz olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) mantığıyla, basit yanıtlar bulabilecekleri varsayımları ile hareket etmektedirler. Bunun geniş anlamda değişmesi ancak deniz bilimleri lisansüstü eğitiminin ve güdümlü araştırmalarının desteklenmesi, bulgularının kamuoyuna aktarılması kısacası bilginin yaygınlaştırılması ve bunun da toplum yararına kullanılmasıyla mümkündür. 53 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- IV- TÜRKİYE DENİZ-BİLİM STRATEJİSİ Türkiye Deniz Bilim Stratejisi 4 temel görüşe dayanmaktadır. Bunlardan ilki yönetişim, ikincisi akademik yapılanma; bilim adamı yetiştirme ve kazanma ile ilgilidir. Üçüncü temel görüş ya da dayanak olarak temel destek ve araçlar ve son ve dördüncü olarak da Türkiye ulusal deniz bilimleri araştırma programıdır. 4.1 Yönetişim Gelişme literatüründeki "yönetişim" (governance) veya "iyi yönetişim" (good governance) kavramları, toplumsal beklenti ve hedefleri, ve bunlara göre performans değerlendirmesini içeren, geniş uzmanlık birikimi gerektiren karar ve uygulama süreçlerinde yönetimin paylaşılmasıdır ve kurumsal, uluslararası, ulusal ve yerel yönetimleri ifade edebilir. Ulusal deniz-bilim stratejisi, disiplinlerarası ulusal bilim ve teknoloji altyapısını, resmi ve gayri resmi aktörlerin katılımını, uluslararası işbirliğini gerektirdiği için, yetkin bilim-araştırma merkezleri ile kamu ve sivil toplum kurumlarının katılabileceği bir deniz yönetişimi (marine governance) modeline dayanır. Bu modelde devlet, yönetişimin aktörlerinden sadece biridir; balıkçılık kooperatifleri, kıyısal sanayi kuruluşları, sivil toplum kurumları, eğitim-öğretim ve araştırma enstitüleri, finans kurumları, medya, uluslararası kurumlar diğer aktörlerdir ve karar süreçlerini etkileyebilirler. 4.1.1 Ulusal deniz-bilim ve denizcilik platformu Bugün ülkemizde deniz-bilim ile ekonomik bir sektör olan denizciliğin ortak ilgi alanları bulunmasına karşılık, bu iki toplumun kendilerini ilgilendiren yaşamsal konularda bile bilgi iletişimi ve danışma süreçleri oldukça yetersizdir. Oysa bugün, riskleri azaltmayı hedefleyen bilimsel-teknolojik işbirliği, sürdürülebilir deniz yönetişiminin en önemli esaslarındandır. Kaldı ki, iletişim ve işbirliğiyle sağlanan ortak hizmetler modern toplumlarda verimliliği ve yaşam kalitesini artıran, ekonomiye olumlu katkı yapan etkenlerdir. Ülkemizde geliştirilmesi önerilen deniz-bilim stratejisi şu anda deniz-bilim ve denizcilik ortak stratejisinin tümünü kapsamak iddiasında değildir. Ancak, gelecekte bu sinerji ve işbirliğinin geliştirilebilmesi ve sürdürülebilirliğe katkı yapabilmesi için şimdiden atılmış gerekli bir ilk adım olarak, deniz-bilim ve denizcilik ortak platformu önerilmektedir. Önerilen ortak platfom çerçevesinde, öncelikle işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan bir iletişim ve destek ağı oluşturulması gerekli görülmektedir. Bu iletişim destek ağı, geneli ilgilendiren çalışma alanlarında ortaklık geliştirme, karşılaşılan ortak sorunların çözümüne katkı, ortak duyuruların yapılması, ilgili 54 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- konularda veri ve bilgi paylaşımı, bilimsel - teknolojik destek gibi etkinliklerin yanında, teknik rapor ve bilgi notlarının yayımı, eğitim araçlarının, ulusal ve uluslararası gelişmelerin, toplantı – sempozyum duyuru ve sonuçlarının paylaşımı, kısacası danyanışma ortamı olarak önemli işlev görecektir. 4.1.2 Ulusal kurumlar arasında bilimsel işbirliği Enstitüler arası iletişim ve işbirliği. Özgün bilim dallarının (fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, mühendislik) kesişme alanında bulunan ve bu bilim dallarının yöntemlerini özümseyen deniz-bilim, çok geniş yer ve zaman ölçeklerinde deniz ortamının değişimlerini nedensellik boyutunda inceler. Deniz-bilimin kapsadığı geniş araştırma alanı, ulusal ve uluslararası düzeyde koordinasyonu ve disiplinlerarası entegrasyonu zorunlu kılar. Ülkemizde disiplinlerarası deniz-bilim araştırmalarını yürüten üç Enstitü (ODTÜ-DBE, İ.Ü.-DBİE, DEÜ-DBTE) uzman araştırmacı, donanım ve deneyim bakımından yetkinliklerini kanıtlamış ve bugüne değin önemli birikim sağlamış olmakla birlikte, kendi aralarındaki işbirliğini yeterince geliştirememişlerdir. Bunun en önemli nedenleri, aradaki uzaklık, birimlerin ağırlıklı uzmanlık alanlarındaki farklılıklar ve böyle bir işbirliği için gerekli programların oluşturulamamış olmasıdır. Oysa, birimlerin geliştirdikleri farklı kapasitelerini ve edindikleri bilgi birikimini etkileşim içinde paylaşmaları, deniz-bilim stratejisinin bütünleşik amaç ve hedeflerine ulaşmada mevcut koşullara göre çok daha büyük olanaklar yaratacaktır. Enstitüler arası işbirliğinin artırılması amacıyla oluşturulacak program ve sağlanacak bütçe ile, halen darboğazda olan mevcut gemi ve cihazların bakım ve onarımı, mevcut araştırmacı potansiyelinin daha etkin ve verimli kullanılması sağlanabilir. Denizlerimizin günümüz bilgi teknolojileri kullanılarak daha iyi tanınması, elde edilen bilgilerin kalite kontrolü, bilimsel sonuçların objektif değerlerle yorumlanması ve uygulamaya yön vermesinin sağlanması için, Enstitüler arası iletişim ve işbirliği son derece gereklidir. Bilimsel araştırma ve eğitimde sağlanan gelişim ile denizlerimizdeki karmaşık iklimsel - çevresel tehditler daha yüksek düzeyde ve bütünsel olarak algılanabilecek, doğru ve yeterli politikaların üretilmesine katkı sağlanabilecektir. İşbirliği öngören projelerin öncelikli desteklenmesi. Deniz-bilim araştırmaları, sahip oldukları stratejik boyutları ve kullandıkları araç ve platformların yüksek maliyet ve işletim giderleri nedeni ile sürekli özel devlet desteğini gerektirmektedir. Ancak, kurumlar arası işbirliğinin geliştirilebilmesi ve elde edilen sonuçların toplum lehine kullanılabilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu yaklaşım, eldeki alt yapı, donanım ve uzman araştırmacı gücünün rasyonel kullanımını sağlayabilir. Örneğin benzer gelişme 55 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- süreçlerinden ve geniş deniz kaynak ve olanaklarından yararlanan ABD ve AB ülkelerinde stratejik araştırma kapsamında görülen deniz-bilim araştırmalarında ‘mükemmeliyet ağları’ ve ‘bütünleştirilmiş projeler’ öncelikle desteklenmektedir. Araştırma ve destek programlarında, işbirliğini öngören projelere öncelik tanınması önemli bir adımdır. Çok ortaklı projelerin hazırlanması ve yürütülmesi bağımsız projelerden daha zor olmakla birlikte yönetişim yapısını destekleyen büyük ölçekli stratejik ortaklıkların kurulması için gereklidir. Çok ortaklı projelerde ilgili birimlerin birlikte çalışması özgün ve içerikçe zengin projelerin sunulmasına olanak sağlayacak, çıktıları ise ülke ve bölge çapında yaygın etkiye sahip olacaktır. 4.1.3 Ulusal veri merkezleri Ülkemizde mevcut veri merkezleri dağınık bir yapıdadır. Günümüzün internet teknolojilerinden yararlanarak konunun uzmanı kuruluşların ev sahibi olduğu, iyi hazırlanmış protokollerle görevi ve yetkileri belirlenmiş ve kullanıcılara hesap veren uzman veri merkezilerine hem araştırmacılar hem de yöneticiler gerek duymaktadırlar. Çevre ile ilgili bilgi ve veriler, en az doğal kaynakların kendisi kadar değer verilmesi gereken zenginliklerdir. İvedi çözüm bekleyen pek çok çevre probleminin yaşandığı ve ekonomik gelişme ile doğanın korunması arasındaki tercihlerin insanlığın önünde büyük sorunlar olarak durduğu çağımızda, çevresel veriler daha da fazla önem kazanmıştır. Öte yandan, anılan sorunları çözmek için gerekli bilgi teknolojileri çağımızda vardır ve kullanımları giderek yaygınlaşmaktadır. Çevresel verilerin toplanması, saklanması ve gelecek kuşaklara güvenilir bir şekilde aktarılması, doğal kaynakların kullanımı ve çevrenin korunması için atılacak en önemli adımları oluşturmaktadır. Doğası gereği oşinografik çalışmalar büyük emek ve masraflar göze alınarak gerçekleştirilirler. Bu nedenle elde edilen veriler, sahip oldukları değere uygun şekilde kalite kontrollerinden geçirilerek güvenilir bir şekilde saklanmayı hak ederler. Ulusal Oşinografik Veri Merkezi'nin kurulması son otuz yılda birçok kez gündeme gelmiş ve böyle bir sistemin kurulması için şimdiye değin çeşitli kararlar alınmış, bununla da kalınmayarak Oşinografik Veri Merkezi'nin kurulması gerçekleştirilmiştir. Mevcut yasa gereği oşinografik verilerin toplanması ve depolanmasından sorumlu olan Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı (SHOD-B), Ulusal Oşinografik Veri Merkezi görevini üstlenmiş ve bugüne kadar bazı önemli gelişmeler kaydetmiştir. Bu kapsamda öncelikle SHOD ve diğer ulusal kaynaklardan sağlanan verilerin bir kısmı ile uluslararası veri bankalarında 56 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- bulunan veriler toplanmış ve bunların bir veri tabanı şeklinde saklanması için düzenlemeler yapılmıştır. Bu arada ülkemizin çeşitli kuruluşlarında (üniversiteler, belediyeler, kamu kuruluşları vs.) önemli miktarda veri tabanına girmemiş veriler vardır. Bu verilerin saklanması için her kuruluş kendi stratejisini geliştirmiş olmakla birlikte, sistemleştirilmiş ve standartlaştırılmış bir yaklaşım yoktur. Bu verilerin belli bir sistem içinde veri tabanına aktarılması, kalite kontrol, doğrulama, interkalibrasyon ve düzeltmelerinin yapılması, çoğu zaman eldeki olanakların sınırlı olması ve her kuruluşun kendi amaçları doğrultusunda çalışarak, böyle toplu bir değerlendirme için gerekli düzenlemeleri kendi başına yapamaması nedeniyle bugüne değin bütünsel olarak gerçekleştirilememiştir. Esasen veri tabanı için yapılan çalışmaların süreklilik arz etmesi gerektiğinden, oşinografik verilerin bütünselleştirilmesi işlemlerinde hedefe ulaşılması, yukarıda da değinildiği gibi, ancak işin kapsamının gerektirdiği kuramsal yaklaşım, insan gücü ve bütçe kaynaklarını tümüyle göz önüne alan, bütünsel düzenlemelerle olanaklı olacaktır. Öte yandan, bugün gelinen noktada, ulusal kuruluşların topladığı verilerin hacmi önemli boyutlara ulaşmıştır. Bunların sistemleştirilerek ve kontrolleri yapılarak bir veri tabanına aktarılması geciktirilemez. Ortak veri tabanının geciktirilmesi, önemli bir ulusal kaynak özelliği taşıyan oşinografik verilerin geri dönülmez şekilde kaybına neden olabilir. Elde yeterli veri olmasına karşılık bugüne değin yeterli bir veri bankasının oluşturulamamış olması çeşitli nedenlere dayanmaktadır: Öncelikle bir veri bankasının kurulması uzmanlık isteyen teknik bir iştir ancak olaya sadece teknik yönden bakmak ta tek başına soruna çözüm bulmakta yeterli olmamaktadır. Çünkü oşinografik verilerin elde edilmesi oldukça büyük emekler gerektirir ve bu verilerin incelenmesi ve yorumlanması bir bilim dalının temel uğraşıları arasında yer alır. Öyle ki bir verinin doğru olup olmadığı bazen yıllar sonra tartışılabilir. Bu nedenle hem gözlem sistemlerinin duyarlılığı sürekli değerlendirilmeli hem de kuramsal olarak veya başka verilerle doğrulanabilmelidir. Uluslararası veya çeşitli kuruluşlarca aynı anda yürütülen çalışmalarda ise verilerin bağımsız ölçümlerle doğrulanabilmesi önemli bir kazanımdır. Bu tür çalışmalarda kuruluşlar arasında işbirliği yapılarak verilerin kalibrasyonu ve düzeltilmesi de söz konusu olabilir. Yukarıda özetlenen durum şu gerçeği öne çıkarmaktadır. Oşinografik araştırmalarda elde edilen verilerin güvenilirliği ancak ve bizzat bu çalışmaları yapanlarca sağlanmalıdır. Bu da, verileri toplayan ve kalite kontrollerini yapan araştırmacılara sürekli olarak ulaşılabilecek bir sistemi gerektirmektedir. 4.1.4 - Uluslararası programlarla ilişkiler Uluslararası Jeosfer-Biyosfer Programı (The International Geosphere-Biosphere Programme -IGBP) ölçekteki inceleyen bir araştırma program olup fiziksel, 57 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- kimyasal ve biyolojik etkileşimleri, dinamikleri ve insan faaliyetlerinin rolünü ele almaktadır. Örgütlenmesi ulusal komiteler şeklindedir. Başarılı Ulusal Komiteleri olan ülkeler arasında ABD, İtalya, İspanya, Almanya gibi ekonomisi gelişmiş ülkelerinin yanında Bulgaristan gibi yeni gelişen pek çok ülke de yer almaktadır. Daha önce yapılmış ve yapılmakta olan pek çok araştırma sonuçlarından elde edilen sentez, ülkemizde de küresel değişim kapsamında oldukça büyük bir birikimin bulunduğunu ve daha geniş bir destekleyici çerçevenin oluşturulması halinde birikimin bütünsel değerlendirmesi yapılabilecektir. Anılmaya değer bir diğer kuruluş Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’dir (IPCC). Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ile UNEP tarafından oluşturulmuş olan IPCC iklim değişikliği süreç ve konularını ilişkin bilgi ve senaryoları toplamakta mevcut açık verilerin değerlendirilmesini sağlamaktadır. Türkiye’nin IPCC’nin genel ve çalışma grubu toplantılarına, katılımı azdır. Bu nedenle IPCC’nin bugüne kadarki değerlendirme ve özel raporlarının hazırlık ve gözden geçirme süreçlerine Türkiye’nin önemli bir katkısı olmamıştır. Oysa IPCC’nin değerlendirme raporları, Türkiye gibi iklimsel değişebilirlikten, şiddetli yağışlardan, taşkınlardan, kuraklık olaylarından, çölleşmeden, orman yangınlarından, enerji üretimi-tüketimi, sanayileşme ve şehirleşme vb. insan faaliyetlerinden kaynaklanan her türlü çevre sorunlarından etkilenen bir ülke için yaşamsal önem taşımaktadır. Türkiye’nin hükümetler arası iklim değişikliği paneli (IPCC)’nin çalışma gruplarında etkin olarak temsil edilmeyişinin, hem bilimsel-teknik hem de ekonomik-politik açıdan birçok sakıncası bulunmaktadır. Türkiye’nin IPCC ve onunla ilişkili öteki süreçlere daha etkin katılımın sağlanmasında, dünya ülkelerinin çoğunun IPCC sürecinin başından beri (1988) bu çalışmaların daha etkin ve düzenli olabilmesini sağlamak üzere belirlemiş oldukları, IPCC ‘Focal Point’ler yaşamsal bir önem taşımaktadır. Ne yazık ki Türkiye, tüm iklim değişikliği sürecini yakından izleyen etkin (uzmanlık, yetki ve sorumluluk açısından) bir ‘Government Focal Point’i bugüne kadar belirleyememiştir. Türkiye IPCC’ye (Ek-3 ve 4 dışında ya da içinde) taraf olsun ya da olmasın, Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda yokluğu en fazla dikkat çeken ve bu yüzden en fazla gereksinim duyduğu bilimsel araştırma alanları ise şunlardır: - İklim değişikliğinin etkileri ve etki değerlendirmeleri; - İklim modellemeleri ve öngörüleri; - İklim değişikliğinin etkilerini, iklim değişikliğine uyumu ve karşı stratejileri içeren sosyo-ekonomik analizler. 58 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- İklim değişikliğinin bilimsel değerlendirilmesi, etkilerinin en aza indirilmesi ve uyum seçeneklerinin bilimsel ve teknik analizi ile iklim değişikliğinin sosyoekonomik boyutları gibi çok disiplinli bir araştırma alanında, Türkiye üniversitelerindeki atmosfer (klimatoloji, meteoroloji), yer (jeoloji, jeofizik, fiziki coğrafya), deniz ve çevre bilimleri, tarım, orman, inşaat, su kaynakları yönetimi ve enerji vb. gibi bilim dallarına ve bölümlerine önemli görevler düşmektedir. 4.2 Akademik yapılanma - Bilim adamı yetiştirme ve kazanma Deniz bilimleri eğitimi ve araştırmalarının yürütülmesi için gerek duyulan bilim adamı gereksinimi kritik düzeydedir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) bünyesinde bulunan üç deniz bilimleri enstitüsünün toplam öğretim üyesi sayısı 50’nin altındadır ki bu toplam, orta büyüklükte bir üniversitenin orta büyüklükte bir bölümüyle eşdeğerdir. Altyapısal diğer eksiklikler bir yana, deniz bilimci öğretim üyesi açığı bile tek başına Türkiye’de devletin sürdürülebilir bir “deniz bilimleri eğitim ve araştırma stratejisi” oluşturmasına ne kadar uzak olduğunu buna karşın eğitim ve araştırma stratejisinin oluşturulmasının ise ne kadar acil ve elzem olduğunu göstermektedir. Enstitülerde bulunan öğretim üyesi sayısının çok sınırlı olmasının ötesinde var olan öğretim üyelerinin yaşlanmış olması da göz önüne alındığında, önümüzdeki 5-10 yıl içinde Deniz Bilimleri Enstitüleri’nin yaşayacakları akademik personel krizinin önüne geçmek için yeni bir kuşağın yetiştirilmesi ve deniz-bilime kazanılması gerekmektedir. 4.2.1 Eğitim programları ve araştırmacı desteği Enstitülerin var olan altyapılarının güçlendirilmesi ve destekleyici çevrenin sağlanması deniz bilimlerinin çekiciliğini artıracak ana etkenlerden biridir. Enstitülerin bugün vermekte oldukları eğitim programları Türkiye’nin gereksindiği uzman elemanı sağlar nitelikte görünmektedir. Ancak değişen küresel koşullar eğitim-öğretim programlarının yanında geleneksel organizasyonuna kadar yeni bir anlayışla modernize edilmesini gerektirmektedir. Bu konu aslında üniversitelerin iç karar mekanizmalarınca değerlendirilip sonuçlandırılabilecek olmakla birlikte bu strateji belgesinde bütünsellik açısından değinilmesi gereken bir konu olarak buraya alınmıştır. Eğitim-öğretimin modernize edilmesinin ötesinde strateji olarak benimsenmesi gereken iki nokta vardır. Bunlar; i) Yurt dışı doktora desteği, ii) doktora sonrası araştırma desteğidir. 59 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yurt dışı doktora desteği Deniz bilimlerinin çeşitli konularında yurtdışındaki öncü üniversitelerde doktora eğitimi alan Türk öğrencilerin sayıları azdır. Bu öğrencilerden her birinin ülkeye dönerek akademik topluma katılımları son derece önemlidir. Bu öğrencilerin kazanılmasında iki farklı yolun izlenmesi gerekmektedir. Birincisi kendi olanakları ile yurtdışında eğitim görmüş genç bilim insanlarının Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ve üniversitelerin kısa vadeli politikalarından kaynaklanan kadro sıkıntılarının pozitif ayırımcılıkla giderilmesi ve genç elemanların üniversiteleri deniz bilimleri yüksek lisans okullarına kazandırılmasıdır. İkinci yol ya da seçenek ise yine pozitif ayırımcılık yapılarak deniz-bilim alanının da öğretim üyesi ihtiyacı olan alanlardan biri olarak kabul edilmesi, YÖK ve TÜBİTAK gibi kurumlarca verilen doktora ve doktora araştırma burslarından daha etkin faydalanılmasını sağlayacaktır. Son 20 yılda dünyada deniz-bilimin kullandığı teknolojiler ve yöntemler çok hızlı gelişmiş ve branşlaşmıştır. Bu teknoloji ve yöntemlerin, ilgili branşlardaki kurumsal ve deneysel yaklaşımların ülkeye transferi için ülke planları ve gereksinmelerini önde tutan bir yaklaşımla belirli sayıdaki yetenekli öğrencilerin burslu doktora eğitimi almaları için yurt dışına gönderilmesi önemli görülmektedir. Doktora sonrası araştırmacı desteği Var olan bilim insanı ihtiyacının karşılanması için üniversitelerde temel bilimlerde doktorasını tamamlamış genç bilim insanlarının deniz bilimlerine yönlendirilmesi yoluna gidilmelidir. Bu bağlamda bilim insanlarının yurt içi ve dışında doktora sonrası araştırmacı olarak (postdoc) çalışıp yüksek lisans okullarına (enstitülere) kazandırılmaları sağlanmalıdır. Alınabilecek tedbirlere örnek olarak genç öğretim üyelerinin öncelikle istihdam edilmesi ve deniz bilimlerine odaklı doktora ve doktora sonrası yurtiçi ve yurtdışı burs programlarının başlatılması düşünülmelidir. Sorumlu kurum ve kuruluşlar içerisinde, TÜBİTAK, YÖK, MEB ve Üniversiteler yer almalıdır. Bu çerçevede anılması gereken bir diğer konu da nitelikli teknisyen ihtiyacıdır. Deniz bilimlerinde yapılan araştırmaların önemli bir ayağı da gerek denizde gerek laboratuvarda çalışacak destek personelidir. Yüksek değerli cihazların kullanımı ancak yetkin ve deneyimli personel tarafından yapılmak zorundadır. Bugün deniz bilimleri enstitülerinden emekli olarak ayrılan deneyimli teknik personelin yerleri kadro darlıkları nedeniyle lisansüstü öğrenciler ile doldurulmaya çalışılmaktadır. Öte yandan yaşamsal önemdeki görevleri yerine getirecek personel istihdamı süreklilik gerektirmektedir. 60 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4.3 Temel destek ve araçlar Deniz Bilimleri araştırmaları ile ilgili Deniz Bilimleri Enstitülerinin ağırlıklı olarak bazı alanlarda uzmanlaşmak yoluyla kapasite geliştirmeleri önemli olup bu strateji dokümanında sunulmuş olan hedefler ve öncelikler bağlamında deniz kaynaklarının akılcı kullanımı, yeni teknolojilerin ulusal programa uygulanması, elde edilen bilgilerin kalite kontrolü, saklanması, değerlendirilmesi, bilimsel sonuç ve yorumların elde edilmesi, uygulamaya yön vermesinin sağlanması, ulusal ve uluslararası bilimsel işbirliğinin geliştirilmesini sağlayabilmek için gereklidir. Bu yolla deniz ve denizaltı kaynaklarının günümüz bilgi teknolojileri kullanılarak daha iyi tanınması, korunması, denizle ilgili karar süreçlerinin bilgi ile zenginleştirilmesi ve sürdürülebilir bir kaynak yönetiminin sağlanması için deniz-bilimin ve bu alanda işbirliğinin geliştirilmesi gerekmektedir. 4.3.1 Destekleyici çevrenin yaratılması ve sürekliliği Ülkemizde, sürekli ve sağlıklı işleyen kurumsal “destekleyici çevre” oluşturulamadığı için deniz bilimleri alanında eğitim-araştırma faaliyeti gösteren kurum ve kuruluşlar büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Deniz Bilimleri Enstitüleri’nin yaşaması ve denizlerimizde araştırma-eğitim faaliyetlerini sürdürebilmeleri için sağlanan kurumsal maddi desteklerin yetersiz kalması, gemi işletim, bakım ve onarım giderleri için yeterli bütçelerin olmaması, akademik kadroların yetersizliği gibi temel olumsuzluklar, ülkemizi çevreleyen denizlerimizde bilimsel araştırmaların sürekliliğini ve planlanan şekilde gerçekleşmesini sınırlamaktadır. Bu sınırlamalara rağmen kurumlar temel konularda birçok bilinmeyeni araştırmış, çok sayıda araştırma gerçekleştirmiş, yayın üretmişlerdir. Ülkemizin gelişmiş ülkelerdeki çağdaş gelişmelerin uzağında kalmaması için bilim adamı sayısını artıracak ve sürekli destekleyici kurumsal çevre yaratılmalıdır. Devlet, denizlerimizdeki canlı ve cansız kaynaklarının korunmasını, rasyonel kullanımını ve çevrenin kalite ve çeşitlilik bakımından sürdürülebilir yönetimini sağlayacak her türlü yasal, teknik ve idari tedbirleri almakla yükümlüdür. Bunun doğru şekilde yapılabilmesi için, denizlerimizde bilimsel araştırmaların sürekliliğinin sağlanması, veri kapsam ve kalitesinin yükseltilmesi, yeterli bilimsel kadroların oluşturulması ile gerekli alt ve üst yapının sağlanması temel zorunluluktur. Bu çerçevede, denizlerimizde kötüleşme ve yok olma sürecine giren canlı-cansız kaynakları iyileştirme çabalarına öncelik verileceği; denizlerimizde canlı-cansız kaynakların bulundukları çevre ile ilişkilerini de gözeten bilimsel araştırma ve veri toplama çabalarını sürekli destekleneceğini, yaşam alanlarının küresel ısınma, kirlilik ve benzeri tehditlerden arındırılması için çaba harcanmasına bütünleştirilmiş kıyı yönetimi planları ve uygulamalar için saydam, kolay anlaşılır, yasama ve zamanlıca karar, biyoçeşitlilik, soyu tehdit ve tehlikedeki türleri koruma ve benzeri gibi olup ekosistem ve bu sistemi oluşturan öğeleri kapsayan koruyuculuk anlayış e yaklaşımını 61 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- benimsediğini beyan ve gerekli maddi desteği sağlayacağını buna uygun davranış ve yaklaşımı benimseyen devlet, bu yönde bir niyet açıklamasını yapmalıdır. Deniz bilimlerini destekleyen kurumsal yapıyı/çevreyi bu niyet açıklaması kalıcı kılacaktır. Öz olarak; deniz bilimleri araştırmalarının, disiplinler arası işbirliğini, yoğun emeği, uzun süreli gözlemleri, kuramsal ve uygulamalı yaklaşımları gerektiren, yapısıyla, diğer bilim dallarına kıyasla daha masraflı olduğu bilinmektedir. İnsanın doğal yaşam ortamı olmayan okyanus sistemi, deniz koşullarında çalışma deneyimi yüksek olan insan gücü ve ciddi maddi kaynak gerektirmektedir. Tüm bunların yanında ülkemizde etkin bir deniz politikasının ve stratejisinin ortaya konulmamış olması, bilimsel çalışmaların amaç ve içeriklerinin ulusal ve bölgesel yönetişim boyutunda tartışılarak geliştirilememesi, karşılaşılan güçlükleri daha da artırmaktadır. Burada birkaç cümleye sıkıştırılan ancak Ek 3 ve Ek 4’te verilen ilgi alanları çerçevesinde sıralanan konu ve sorunların çözümü için öncelikle bilim çevresinin desteklediği tekraren güncellenen bir ulusal deniz bilimleri eğitim ve araştırmaları politikasının üretilmesi ve yaşama geçirilmesinin yanında bunu sürekli destekleyecek kurumsal çevrenin oluşması gereklidir. 4.3.2 Bürokratik ve yasal düzenlemeler Ülkemizdeki bazı bürokratik düzenlemeler bilimsel kurumların ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olabilmekte, yapılacak çalışmaları yavaşlatabilmekte hatta olanaksız kılabilmektedir. Deniz araştırmaları disiplinlerarası yapısı ile ulusal ve uluslararası alanda sürekli iletişimi, malzeme, bilgi ve bilim insanı değişimini gerektirmektedir. Bu nedenle katı bürokratik düzenlemelerle zaman zaman düşülen zorluklar yarardan çok zarar getirmekte, işleyişi engellemektedir. Bu bakımdan revizyon gerekmektedir. Örneğin oşinografide kullanılan uzaktan kontrollü otonom ölçüm ve uydu veri iletişimi sağlayan veya gelişmiş teknoloji ürünü cihazların gümrük sınıflandırılması belirli olmadığı için gümrük kontrolü ve ithalinde sorunlar oluşmakta, bu sorunları merkezi üniversiteler bile aşamamakta, bu nedenle uluslar arası projelerin etkinlik ile yürütülmesinde önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Denizlerde zamana bağlı ölçümlerin gereken sıklık ve ölçekte yapılamaması bir yandan yeterli verinin elde edilememesine, diğer yandan zaman aşımlı verilerin karşılaştırılması olanağının yitirilmesine yol açmaktadır. Benzer şekilde yabancı araştırmacı çalıştırma mevzuatı yeniden gözden geçirilmeli ve bilimsel işbirliğinde gerekli dinamizmin ve gelişmenin önünü kesmeyecek biçimde yeniden düzenlenmelidir. Örneğin bir doktora sonrası araştırmacıyı ya da uzmanı istihdam etmede gereken, iç-dış temsilciliklere sınırlamalar içeren başvuru süreçleri araştırmacı ve kurumları gereğinden çok zorlamaktadır. Bu ve benzeri sorunların çözümünü kolaylaştırıcı kurallar geliştirilmeli ve getirilmelidir. 62 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Bir diğer konu ise proje öneri ve destek süreçleridir. Deniz-bilimde bilim politikası ve stratejisi belirlenmediğinden TÜBİTAK ve araştırmada kamu desteğinden sorumlu kurumların deniz-bilim öncelikleri yeterince geleceğe ve bilimsel sorulara odaklı olarak belirlenmemiştir. Öncelikli alanların ya da öncelikli programların duyurulması ve araştırma çağrılarının bu doğrultuda ilan edilmesi gereklidir. Ayrıca projelerin yürütülmesinde karşılaşılan bürokratik sınırlamalar, verimlillikte artış yerine düşüşe neden olmaktadır. Yöntem ya da harcama planında yürütme sırasında yapılabilecek zorunlu değişiklikler eğer projenin başta ilan edilen amaçlarına ulaşmada engel teşkil etmiyorsa bu konuda yürütücüye esneklik sağlanmalıdır. Deniz-bilim alanında yapılacak her türlü bilimsel çalışma için yetki karmaşası söz konusu olmaktadır. Yalnız bilgi verilmesi yeterli iken, Denizcilik Müsteşarlığı, SHOD Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı veya Tarım ve Köyişleri Bakanlığından izin alınması gibi bir yaklaşım konuyu yanlış yorumlayan bazı üst makamlarca sürdürülmektedir. Ülkemizde deniz araştırmalarını ilgilendiren yasa ve yönetmeliklarde çelişkilerle karşılaşmak sıkça olasıdır. Kısaca görev ve sorumluluklarda dağınık bulunmaktadır. Belirtilmesi gereken bir diğer önemli konu destek ve koordinasyondaki içiçeliktir. Örneğin TÜBİTAK hem araştırmalara destek vermekte hem de kendisine bağlı bir kurumun araştırma çağrılarına proje önerisiyle katılmasına izin vererek dünyada eşi bulunmayan, etik dışı bir uygulamanın sorumlusu olmaktadır. SHOD-B ise hem deniz araştırmalarını/çalışmalarını koordine etmekte hem de döner sermaye üzerinden proje yapabilmektedir. Bunu da etik kabul etmek mümkün değildir. Burada kurum ve kuruluşların misyonları (özgörevleri) çakışmamalı, birbirlerini destekleyici olmalıdır. Bunun için TÜBİTAK öncülüğünde oluşturulacak bir danışma platformu aracılığıyla sorunlar ve çözüm önerileri ilgili kurumlara iletilmeli çözüm yolu aranmalıdır. 4.3.3 Parasal kaynak yaratma ve bütçe tahsisi Günümüzde deniz-bilim araştırma projesi bütçelerinin önemli bir kısmı dolaylı ve dolaysız yoldan gemi işletme (kısmi bakım, tali onarım ve yakıt) giderlerini karşılamak için kullanılmaktadır. Çünkü mevcut uygulamada genel bütçelerden gemi işletim giderleri için ayrılan bütçe çok yetersiz kalmaktadır. Deniz araştırmalarında verilerin sürekliliği esastır. Yetersiz ve sürekliliği olmayan bilimsel destek politikası ile denizlerimizdeki ekolojik değişimlerin zaman-mekan ölçekli belirlenmesi ve nedenlerinin anlaşılması olası değildir. Yasaların koyduğu zorunlu periyodik kontrol ve bakım-onarım-sertifika-sigorta vb’nin karşılanması için kurumlarca (enstitülerce) gerçekçi yaklaşımla hazırlanan yıllık bütçe giderleri sınırlı bütçe artışına bağlı tutulmamalıdır. Deniz bilim araştırmalarını yürüten enstitü bütçeleri üniversite bütçelerinin genel toplamına katılmamalı, bağımsız belirlenen özel koşullu ek destek sağlanmalıdır. DPT ve Maliye Bakanlığının işbirliği ile araştırma gemilerinin 63 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- yıllık bakım ve onarım masrafları ile seyir cihazlarının modernizasyonu ve işletim giderleri gibi temel harcamalar için özel gemi işletim bütçelerinin oluşturulması ve sürekliliğinin sağlanması gereklidir. Bilimsel gözlem, deniz-bilim araştırmaları ve modelleme çalışmalarının gerçekleşmesi için gerek duyulan maddi kaynaklar, DPT, TÜBİTAK, yerel yönetimler, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığınca sağlanabilir. Bu kurum ve kuruluşların, denizlerimizin temel özelliklerinin ve deniz-atmosfer etkileşiminin anlaşılması, deniz canlı-cansız kaynakların korunması ve gerçekçi kullanımına yönelik bilimsel çalışmalar için bütçelerinin belli bir yüzdesini, ülke ihtiyaçlarını da gözeterek ayırmaları kalıcı çözümdür. Kanun koyucular, yerel yönetimler, TÜBİTAK ve üniversiteler arasında deniz bilimleri konularındaki işbirliğinin arttırılması için yeni yaklaşımlar geliştirmelidir. 4.3.4 Alt yapının iyileştirilmesi ve sürekliliği Ülkemizde, Deniz Bilimleri Enstitülerinin kurulması 70’li yılarda olmuş ve 80’li yılların sonuna kadar önemli gelişmeler göstermiştir. Ancak, Enstitülerin kurulma aşamasında verilen maddi destekle yapılan laboratuvar binaları, gemiler, kara taşıt araçları, lojman, yurt ve oşinografik araştırmalarda kullanılan cihazlar zamanla yıpranmış ve bir kısmı kullanılamaz hale gelmiştir. Kullanılan gemiler 25 yaşını aşmışlardır. Bunların yenilenmesi ve günümüz teknolojiyle uyumlu modern cihazlarla donatılması gerekmektedir. Bunları gerçekleştirmek için gemi işletimi altında özel bütçe verilmesi gereklidir. Belirtilen sorunların kurumsal düzeyde çözüme kavuşturulması için gerekli kurumsal adımlar atılmalı ve gerekli bütçeler sağlanmalıdır. DPT ve Maliye Bakanlığının işbirliği ile hazırlanacak ve deniz araçlarının bakım, onarım, işletim ve yenileme hizmetlerinde kullanılabilecek özel bütçelerin düzenli olarak ilgili kurumlara sağlanması, ulusal deniz bilimleri araştırma programlarının sürekliliği ve geliştirilmesi için öncelikli temel koşuldur. 4.3.4.1 Gözlem platformları ve gözlem sistemlerinin geliştirilmesi Yukarıdaki bölümlerde de vurgulandığı üzere deniz, atmosfer ve ekosistem bilimlerinde ülkemizde uzmanlık ve bilgi birikiminin artırılması ancak araştırma gemileri, aletli şamandıralar, uydu haberleşmesi kullanan yüzer ve sabit gözlem platformları, profilleyiciler ve diğer modern gözlem yöntem ve teknolojilerinin kullanılması ve çevre verilerinin kapsamlı ve gerçek zamanlı olarak toplanabilmesiyle olanaklıdır. 64 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Ülkemiz denizlerinde sabit konumlarda çok değişkenli zaman serisi ölçümleri cihazlı şamandıra sistemleri ile elde edilebilir. İleri teknolojiye sahip aletli şamandıralar üzerine yerleştirilen CTD, Doppler akıntı-ölçer profilleyici (ADCP), oksijen, su kalitesi sensörleri, fluorometre, vb. örnekleme sistemleri sayesinde deniz tabanından deniz yüzeyine kadar olan su kolonunda, farklı derinliklerde sıcaklık, tuzluluk, akıntı, besin tuzları, klorofil, oksijen, ışık gibi ekosistem göstergelerinin uzun süreli değişimlerinin takip edilmesi olanaklı olacaktır. Araştırma seferleri, örnekleme sistemleri, uydu verileri ve laboratuvar analizleri kullanılarak kıyı ve açık denizlerimiz ve ekosistem, atmosfer etkileşimleri hakkında birbiriyle ilişkili pek çok veri toplamak ve yorumlamak olanağı bulunacaktır. Örneğin, Türkiye denizlerinden toplanacak hidroakustik balıkçılık verileri ile balık stoklarının üreme, beslenme, kışlama dönemlerindeki dağılımı, davranışı, miktarı gibi iklimden etkilenebilecek temel özellikleri ortaya konulabilecektir. Toplanan uzun süreli deniz, iklim ve çevre veri setlerinden, Türkiye’de konu üzerinde çalışan tüm kamu kurumları ve araştırma birimlerinin kullanımına açık veri tabanları oluşturulmalıdır. Elde edilecek veri setleri kullanılarak kara, deniz, atmosfer, biyosfer etkileşimleri incelenecek ve gözlemsel tezler modellerle desteklenebilecektir. Matematiksel modeller yardımıyla küresel ve bölgesel iklim değişimi etkileşimleri saptanabilecek, uyum planlarının oluşturulabilmesi için bilgi üretilecektir. Operasyonel öngörü sistemlerinde ise gerçek zamanlı verilerin kullanılması ve veri asimilasyonu ile öngörülerin kesinlik ve güvenirliği geliştirilecektir. Deniz ve sınırlı alan atmosfer modelleri ile bölgesel iklim, dolaşım ve kütle taşınımının etkileri öngörülecektir. Bahsedilen sistemler aynı zamanda lisansüstü, doktora ve doktora sonrası araştırmacı programlarına katkı sağlayacak, ülkemizde deniz, atmosfer ve ekosistem alanlarında uzmanlık ve bilgi birikimini artıracaktır. Bu bilgi birikimi, üniversitelerin çevre, deniz ve atmosfer ile ilgili tüm bölümlerine ve diğer araştırma birimlerine yeni çalışmalar konusunda kaynak oluşturacaktır. Üniversite, kamu kurum ve kuruluşları Özellikle AB Çerçeve Programları’nın ana başlıklarından olan ekosistem ve iklim araştırmaları ile ilgili konularda yeni projelerin geliştirilmesinde bu sistemlerden etkin olarak yararlanılabilecektir. 4.3.4.2 Yüksek başarımlı hesaplama olanaklarının geliştirilmesi Çağımızda, silah sistemleri uygulamaları haricinde, yüksek başarımlı hesap teknolojilerine en büyük talep atmosfer ve deniz modelleme topluluklarından gelmektedir. Artan deniz taşımacılığı, kıyısal kesimde yoğunlaşan kentleşme ve buna dayalı gelişen endüstri yatırımları yakın ve uzak kıyı alanlarında kaza riskini artırmıştır. Son birkaç on yılın can alıcı konularından biri yakın kıyı kesiminde olması muhtemel kaza sonucu petrol ve türevlerinin büyük oranda çevreye yayılması ve deniz yaşamını ölümcül tehdit altına almasıdır. Atıkların yayılım alanı ve yönünü belirleyen değişken akıntıların dört boyutta yüksek 65 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- çözünürlükle öngörülebilmesi operasyonel modellerin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu model öngörüleri gözlemlerle bütünleştirilmekte ve atık yayılımı dışında arama-kurtarma, balıkçılık ve denizcilikle ilgili olarak ta veri sağlamakta, bütün bu beklentilerin karşılanması ise yetkin gözlem ve model sistemlerinin geliştirilmesini, yüksek başarımlı hesaplamayı gerekli kılmaktadır. Öncü üniversitelerimizde gelişen bilimsel hesaplama ve görselleştirme altyapılarınınn atmosfer bilimleri ile deniz-bilimde kullanılmaları, hesaplama zamanı tahsisi sağlanmalı, ek kaynaklarla ulusal uygulama / araştırma birimlerinin çekirdeklerini oluşturacak şekilde geliştirilmeleri teşvik edilmelidir. Bunun dışında, deniz-bilimde yoğun hesaplama talebi bulunan birimlerde üniversitelere ait genel kullanıma açık birimlerin dışında, özel amaçlı paralel hesaplama altyapısının kurulması son derecede gereklidir. Özellikle operasyonel tahminler üreten, yüksek başarımlı hesaplamaya doğrudan erişimin gerekli olduğu durumlarda bu altyapının kurum bünyesinde oluşturulması gereklidir. Günümüzde hız ve kapasitesi her yıl katlanan paralel bilgisayar sistemleri deniz-bilimde araştırma için gerekli olmakla birlikte, operasyonel amaçlarla da olağan günlük kullanım içerisindedir ve ülkemizde de bu altyapının hızlı bir şekilde geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu amaçla yapılacak geliştirmeler sistemli bir şekilde desteklenmelidir. 4.4 Türkiye ulusal deniz-bilim araştırma programı Deniz-bilim araştırmaları var olan bilgi birikiminden de faydalanılarak önümüzdeki yıllarda denizlerimizi yakından ilgilendiren sorunlar için öncelikli hedefler belirleyerek, modern gelişmeleri kapsayacak ve günümüzün ve 21. yüzyılın değişen koşullarındaki gereksinimlere cevap verebilecek şekilde yeniden tasarlanmalıdır. Bu nedenle, geliştirilecek yenilenmiş ulusal programın amacı, hedefleri ve kapsamına ilişkin yeni tanımlamalar yapılması da gerekmektedir. Oluşturulması zorunlu ulusal deniz araştırmaları programı çerçevesinde yürütülecek bilimsel ve teknik çalışmaların temel amacı denizlerimizin yapısını tanımlamak ve anlamak, bu yapıyı kontrol eden mekanizmaları ve olayları (fiziksel, kimyasal, biyolojik, jeolojik) açıklamak, değişimleri izlemek, insan kaynaklı etkilerin düzeyini saptamak ve doğal olaylardan ayırmak, canlı ve cansız kaynakların yaşamı destekleme kapasitesini saptamak, modeller geliştirerek ileriye dönük tahminler yapabilmek olarak özetlenebilir. Bu programın etkili bir şekilde yürütülebilmesi için aşağıda 10 başlık altında listelenen ve izleyen sayfalarda da ayrıntıları verilen programlar zincirindeki atılımlar gerçekleştirilmelidir. 66 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Program Program Program Program Program Program Program Program Program Program Program 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 - Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme. Operasyonel oşinografi. Bölgesel iklim dinamiği. Kıyısal dinamikler. Ekosistemler dinamiği. Biyoçeşitlilik. Bütünleştirilmiş balık ekosistemleri. Deniz jeolojisi ve jeofiziği. Veri işleme ve saklama. Özel işbirliği. Uygulamalı araştırmalar. 4.4.1 Program 01: Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme Hem kıyı ve hem de açık deniz dinamiklerini anlamaya yönelik projelerdir. Düzenli deniz seferleri ve kurulacak gözlem sistemleri ile olabildiğince kesintisiz biyolojik, fiziksel ve kimyasal parametreleri izleyebilmek, doğruluk dereceleri yüksek bulgular toplayabilmek bunları kullanıcıların hizmetine sunabilmek için bilimsel yorumlar yapmayı hedeflemektedir. Gözlem istasyonlarını oluşturacak unsurlar stratejik yörelerdeki sabit ölçüm istasyonları, uzaktan kontrollü istasyonlar, uydudan bulgu alma ve işleme sistemleri, 1-2 haftalık aralıklarla özel seçilmiş bölgelerde küçük araştırma seferleriyle yapılabilecek ölçümler, geniş kapsamlı bütün denizlerimizi kapsayan senede iki-üç kez tekrarlanacak ölçümler, yolcu ve kargo gemileri ile özel hatlar üzerinde yapılacak kısıtlı fakat kritik öneme sahip ölçümler olarak düşünülmektedir. Su seviyesi ölçümleri Deniz seviyesindeki değişmeler kıyısal bölgelerdeki arazinin su altında kalması ya da kalmamasına; kıyısal erozyonun hızlanmasına; kıyılardaki yerleşim bölgelerine ve endüstriyel tesislerin su kullanımı ve su baskını riskinin artmasına; kanalizasyon sistemlerinde sorunlara; tatlı su kaynaklarının, nehirlerin ve tarım alanlarının etkilenmesine; bu yolla kıyılardaki ekolojik dengenin bozularak olumsuz etkilenmesine neden olacağından bu alt program hem sosyal hem ekonomik önem arz etmektedir. Bu alt programın tamamlanması halinde izleyen sonuçlara ulaşılması beklenmektedir. - Seviye değişimleri belirlemek için Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki istasyonlarda elde edilen eski ve yeni ölçümlerin değerlendirilerek bunların güncelleştirilmesi, - Çevresel (nehir girdileri, boğaz girdi-çıktıları) ve meteorolojik bilgilerin deniz seviyesi ölçümleriyle birlikte analiz edilerek birbiriyle olan etkileşimlerinin belirlenmesi, 67 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- - Küresel iklim değişiminin etkilerinin ortaya konması, - Kıyısal bölgelerdeki arazinin gelecekteki kullanım planlamasında yardımcı olunması. Karadeniz’deki kısa ve uzun zaman aralıklı seviye değişimlerinin belirlenmesi, kıyı ülkelerin tarımsal, endüstriyel ve turizm yerleşim planlamalarında yardımcı olacaktır. Bu denizin su bütçesindeki değişime, bölgedeki yağmur, buharlaşma, atmosferik basınç, nehir ve boğaz girdileri gibi faktörlerin etkilerinin belirlenmesi, ayrıca küresel iklim değişikliklerinin seviye değişimleri ile ilişkisinin araştırılması bölgenin ekolojik yapısındaki değişimi ortaya koymakta katkı sağlayacaktır. Yurdumuzda deniz seviyesi ölçümleri 1935 tarihinden başlamak üzere Meteoroloji Genel Müdürlüğünce yürütülmüş daha sonra Harita Genel Komutanlığınca devam edilmiştir. Bu ölçümlerin bir kısmı Deniz Kuvvetleri ve Oşinografi Dairesi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü tarafından değerlendirilmiş fakat geçmişteki deniz seviyesi ölçümlerinin tümünü kapsayan ve bunların diğer çevresel bulgularla sentezini içeren bir çalışma yoktur. Türkiye’de su seviyesi ölçümleri büyük oranda eksiktir, eski veriler yetersizdir ve yanlışlar içermektedir. En önemli ve temel bir gözlem olmasına karşın bugüne değin sağlıklı bir şekilde yapılamamıştır. Harita Genel Komutanlığı’nın katıldığı uluslar arası işbirliği ile Akdeniz’de bir su seviyesi gözlem ağı kurma girişimi bulunmaktadır, ama bunun kapsamı ve sonuçları da belli değildir. Bu program bağlamında ve en kısa sürede bu gözlemlerin sağlıklı olarak yapılabilmesi sağlanmalıdır. Meteorolojik veriler Türkiye'de, yağış, klimatoloji, sinoptik (hava) ve yüksek atmosfer gözlem istasyonlarının kurulması, işletilmesi, elde edilen gözlem kayıtlarının arşivlenmesi ve değerlendirilmesi ile hava ve deniz öngörüleri yapmak ve bunları halka/ilgili kuruluşlara iletmekle sorumlu kuruluş, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'dür (DMİ). DMİ, uzun zamandır kendi klimatoloji arşivlerini bilgisayar ortamına aktarmak ve arşivlerdeki verilerin doğruluğunu artırmak için yoğun bir çaba göstermektedir. Verilerin arşivlenmesinden önceki sürekli ve titiz kalite kontrol işlemlerine rağmen, arşivlenen verilerde hemen her zaman bazı hatalar, düzensizlikler ve uyumsuzluklar olması olasıdır. Verilerin uyumsuzluğu ve içerdiği yanlışların ötesinde ülkemizde deniz atmosfer etkileşimli çalışmaları ele alan hatta yalnız denizel meteorolojiyi hedefleyen ciddi bir adım ve girişim görülebildiği kadarıyla yoktur ve yakın gelecekte de oluşması beklenmemektedir. Ancak genel servisler dışında da özel ve belirli amaçlarla yapılan ve verilere anında ulaşılmasına olanak veren denizleri kapsayan ek gözlem ağlarının kurulması ya da özel atmosferik 68 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- modellerin çalıştırılması gündeme gelmelidir. Böylece, operasyonel oşinografi, bölgesel gözlem, hava kirliliği izleme vb gereksinmeleri ya da atmosferik taşınım, kütle ve ısı akıları, iklimsel değişim konularında yardımcı olacak sonuçların elde edilmesi hedeflenmeli bölgesel ya da daha geniş kapsamda, modern iletişim teknolojileri ile kullanıcılara gerçek zamanlı veya gecikmeli olarak aktarılabilen sonuçların sunulması, ülkeye ve bölgesel gelişmeye katkıda bulunarak, şehircilik, bölge planlaması, denizcilik, havacılık gibi yaşamsal aktivitelerde önemli ölçüde destek sağlayabilir. 4.4.2 Program 02: Operasyonel oşinografi Operasyonel Oşinografi uzun vadeli, sistematik, düzenli ölçümlerle denizlerin, okyanusların ve atmosferin durumlarının öngörülmesi ve bunların hızlı yorumlanarak yaygınlaştırılması olarak tanımlanabilir (EuroGOOS, 2007). Operasyonel oşinografi ile denizin durumu ile ilgili olarak elde edilen ürünler aşağıdakilerdir: - Yaşam kaynakları da dahil olmak üzere, denizin o anki durumuyla ilgili en yararlı doğru bilgileri veren durum öngörüsü (nowcasts). - Denizin gelecekteki durumunun mümkün olan en ileri tarihe kadar ve sürekli olarak tahmin edilmesi (forecasts). - Denizin geçmişteki durumunu gösteren uzun vadeli veri setleri ile eğilimleri ve değişiklikleri gösteren zaman serileri (hindcasts). Gözlemsel verilerin hızla veri asimilasyon merkezlerine iletilmesi ile güçlü bilgisayarlarda sayısal tahmin modelleri kullanılarak geleceğe ait öngörüler üretilir. Bu modellerin çıktılarından elde edilen çeşitli veri ürünleri, çoğunlukla katma değer üreten aracı kurumlarca gerekli eklenti ve yorumlar da yapılarak yaygın şekilde kullanılabilir. Operasyonel oşinografi faaliyeti ile üretilen son ürünlere örnekler (kıyısal su basması, buz ve fırtına hasarları, zararlı alg patlamaları ve kirletici yayılımı vb konularda) çeşitli uyarılar, elektronik çizelgeler, gemiler için uygun güzergâh saptanması, mevsimsel veya yıllık birincil üretim, okyanus akıntıları, deniz iklim değişkenliğinin öngörülmesi vb gibi somut sonuçlardır. Bu son ürünler ve tahminlerin hızla endüstriyel kullanıcılara, kamu kuruluşlarına ve düzenleyici kurumlara dağıtılması gerekir. Operasyonel oşinografi uzunca bir ön hazırlık süreci içerir. Öncelikle verilerin elde edilmesi için yaygın bir gözlem sistemleri altyapısının kurulmasına gerek vardır. Bununla birlikte bu verilerin sayısal veri iletişimi sağlayan modern elektronik ortamlarla sağlanması ve verilerin sürekliliğinin ve doğruluğunun kalite kontrolü ile güvencede olması gerekmektedir. Bundan sonra kullanılan model öngörülerinin doğrulanması, gerçeğe yaklaştırılması, modellerle verilerin bütünlüğünün sağlanması gerekir. 69 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Meteoroloji ve oşinografi’de 4 boyutlu uzaydaki belirli bir alan ve zaman aralığı içinde gerçek değerleri istenilen değişkenlerin değerleri, modeller (ampirik katsayıları da içeren homojen olmayan parsiyel diferansiyel denklemler), belli zamandaki başlangıç koşulları ve (çevresel zorlamalar nedeniyle homojen olmayan) sınır koşulları tarafından belirlenir. Dolayısıyla model öngörüleri kesin fiziksel kurallara ya da denklemlere dayanırlar. Elde edilen zamana ve uzaya bağlı öngörüleri modelin başlangıç ve sınır koşulları belirler ve bunların gerçek durumu yansıtması eldeki verilerin doğruluğuna ve elde edilen çözümün kalitesine bağlıdır. Dolayısıyla modelin gerçek fiziği esasta ne kadar yansıttığı ve olası yanılgı payı önceden saptanmalı, daha önemlisi model işletimi sonucunda öngörülen durumun ne ölçüde gerçekleştiği yine daha sonra elde edilen verilerle doğrulanmalıdır. Öte yandan modellenen sistemin temel denklemleri ile başlangıç ve sınır değerlerinin bilinmesi sistemin dinamik yapısını belirlerse de sistemin sonraki durumlarının doğru şekilde tahmin edilebilmesi ancak belirli bir süre için olanaklıdır. Bir süre sonra model davranışı gerçek durumdan ayrılmaya başlar. Operasyonel oşinografide zaman içinde model öngörülerinin gerçekten sapmasını azaltmak ve öngörülerin gerçeğe yaklaşmasını sağlamak için, verilerin sürekli olarak modele girdi ve düzeltme sağladıkları veri asimilasyonu yöntemleri uygulanmalıdır. 4.4.3 Program 03: Bölgesel iklim dinamiği Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi, Karadeniz ve Hazar Denizi’ni içeren ve Orta Doğu, Afrika’nın kuzeyi, Avrupa’nın güneyi ve Balkanlar ile Kafkaslar gibi karasal bölgelerce çevrelenen ve kapalı ya da yarı kapalı bir ‘iç deniz’ ortamı olan bölgemiz, bazı ortak iklimsel özellikler göstermektedir. Bu bölgelerde fiziksel, kimyasal ve biyolojik işlemlerle deniz – atmosfer – kara etkileşimleri iklimi belirlemektedir. Ayrıca Akdeniz ve Ege gibi yoğunlaşma baseni ve Karadeniz, Marmara ve Hazar Denizi gibi seyrelme baseni özellikleri bulunan karşıt ve uç ortamları oluşturan çevre denizlerin aynı anda incelenmesi, somut fiziksel ve biyojeokimyasal süreçlerin belirlenmesine ve bölge ikliminin gerçekçi bir şekilde izlenmesine olanak verecektir. Bu kapsamda Türkiye’nin çok özel ve şanslı bir konumu vardır. Yapılacak bölgesel iklim gözlemleri, analizleri ve elde edilecek iklim modellerinin sonuçları bütünsel yaklaşımın yerleşmesine katkıda bulunacaktır. Günümüzde, okyanus-atmosfer sistemleri değişimlerinin bölgedeki yansımalarını açıklayan neden-sonuç ilişkileri yeterince oluşturulamamıştır. Bu değişimler, sıklıkla basen ya da orta-ölçekli süreçler aracılığıyla oluşmakta ve bu nedenlerle tanımlanmaları güç olmaktadır. 70 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4.4.4 Program 04: Kıta sahanlığı ve kıyı kuşağı dinamikleri Balıkçılık, taşımacılık, yoğun endüstriyel ve insansal kullanım kıyıların önemini gösterir. Birincil üretimin gerçekleşmesi, nehir girdileri, kirlenme, ekolojik ve su seviyesi değişimleri ve deniz-kara etkileşimleri nedenleriyle de kıyılar, küresel değişim önemi olan duyarlı bölgelerdir. LOICZ (Land-Ocean Interactions in the Coastal Zone) adıyla bir IGBP (International GeosphereBiosphere Program) çekirdek projesi geliştirilmiştir. Kıyısal deniz'in artan askersel önemi (süper güçler arası çelişkilerin yerini bölgesel çelişkilere bırakması) da dünya ülkelerini kıyısal alanları stratejik araştırmalara konu almaya zorlamaktadır. Buna karşılık, kıyı bölgesinin disiplinler arası problemleri ve kıyılarla açık deniz arası etkileşim tam anlamıyla anlaşılmış değildir; ancak bu konudaki eksiklikleri gidermek amacıyla, IOC (Intergovernmental Oceanographic Commission) tarafından 1994 yılında `Kıyısal Okyanus İleri Bilim ve Teknoloji Çalışması' adlı bir İşlik (Workshop) düzenlemiştir. Türkiye denizlerinde kıyısal etkileşimler değişimin en önemli özel koşullarda bu kapsamdaki çalışmalar, büyük öneme sahiptir. Ayrıca ülkemizde kıyılar yoğun olarak kullanılmakla birlikte, kıta sahanlığı, kıta eğimi ve derin deniz kesimleri, balıkçılık, petrol aramaları, kablo ve boru hatları gibi konularda daha yoğun olarak kullanılmaya yeni başlamaktadır. Bütün bu durumlarda, kıyı akımlarının dinamiksel özellikleri belirgin roller oynamaktadır. Türkiye denizlerinde kıyısal akımların taban topografyası ve kıyı geometrisi ile etkileşimini gösteren pek çok örnek bulunmaktadır. Batı Karadeniz kıyısal akıntısının kıta eğimini izlemesi ve kararsızlık salınımları, Sakarya Kanyonu'nda akıntının ayrışması ile menderes ve girdap oluşumu, Baba Burnu'nda akım genişlemesi, Kerempe Burnu bölgesinde ‘upwelling’, doğu Karadeniz'de Batum antisiklonu, Kafkasya kıyılarının geniş menderesli akımları (SUR ve diğ. 1994), Doğu Akdeniz'de Anadolu kıyısını izleyen Küçük Asya menderesli akımı, bu akımın kararsızlığı ile oluşan Antalya antisiklonu (ÖZSOY ve diğ., 1993, FELIKS ve GHIL, 1993). Bu akımların dinamiği kadar, yarattıkları dolaşım, yenilenme ve ekosistem dinamiğinde oynadıkları rol karmaşık ve disiplinler arası incelemeleri gerektirir. Kıyısal bölge denince esasen kıta sahanlığı anlaşılsa bile, kıyı akıntılarının etkileri ve biyojeokimyasal özellikler bakımından kıyıdan yaklaşık 100 km açığa kadar olan bölge kapsanmalıdır. Bu karmaşık sistemlerin kendilerine has ve oldukça geniş bir mekân – zaman spektrumunu kapsayan çoğu kez doğrusal olmayan ya da açık deniz yaklaşımlarını geçersiz kılan özel yapıları ve dinamikleri vardır. Bu sistemlerin anlaşılabilmesi için yapılacak izleme araştırmaları geniş ve çoğu kez otomatize edilmiş bir gözlem ağına gerek duyarlar. Bu çalışmaların bir diğer gereği ise kıyısal alanlarda yoğunlaşan insan faaliyetlerinin doğal karmaşıklığa ek girdiler sağlamasıdır. Ülkemizde hem insansal hem de doğal yönden büyük karmaşıklık arz eden bölgeler Marmara Denizi ve Boğazlar, İzmit, Gemlik, İzmir, Fethiye, Mersin ve İskenderun Körfezleri gibi yerlerdir. Bu bölgeler programlı pilot araştırma alanları olarak seçilmelidir. 71 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4.4.5 Program 05: Ekosistemler dinamiği Bu programın başlıca hedefleri denizlerimizdeki fiziksel ve biyojeokimyasal olayları anlamak ve açıklamak üzere denizlerde ölçüm ve model çalışmaları gerçekleştirmek, toplanan bulguları modeller içinde özümleyerek matematiksel modellerin gerçeği temsil güçlerini yükseltmek, modeller yardımıyla ekosistemlerin davranışlarını analiz ederek ileriye dönük kısa ve uzun vadeli tahminlerini yapmak olarak konulmuştur. Bu program kapsamındaki başlıca araştırma odakları alt besin ağı dinamiği, biyolojik çeşitlilik, KaradenizMarmara-Ege-Akdeniz arasındaki etkileşim ve alış-verişler, fiziksel ve biyojeokimyasal dönüşümler ve olaylar ile karasal girdilerdir. 4.4.6 Program 06: Biyoçeşitlilik Denizel tür çeşitliliği çalışmalarının oşinografik çalışmalara bütünleştirilmesi deniz bilimlerinin çok disiplinli yapısı içerisinde aranmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede aşağıdaki konular önem kazanmaktadır. Denizel biyoçeşitlilik ve gen-tek geliştirme Son zamanda genetik biliminin gelişmesi ile biyoçeşitlilik çalışmaları geleneksel yöntemlerin dışına çıkmış ve türlerin gen yapıları, dizileri (genomics) ve protein yapı ve fonksiyonları (proteomics) çalışmaları hızlı bir şekilde araştırılmaya başlanmıştır. Bu yöntemler hem organizmaların geçirdikleri evrimsel süreçleri hem de çevreleri ve birbirleri ile olan ilişkileri anlamamıza yardımcı olacağından ülkemiz deniz bilimleri çalışmalarında kullanılması gerekmektedir. Milyonlarca yılda denizlerdeki canlılar sayısız, karmaşık kimyasalları geliştirmiş ve günümüzde de barındırmaktadırlar. Bu kimyasalların, yaşam için savaşta ayakta kalmak, kendisini korumak, gelecek kuşakların yaşam payını (survival rate) artırmak için geliştirildiği ve kullanıldığı ortadadır. Burada kimyasal olarak adlandırılan moleküllerin farklı ve değişik hastalıkların tedavisinde kullanılma çabaları günümüzün güncel araştırma konularından biridir. ‘Marine Derived Therapeutics’ dünya için çok sıcak araştırma konusu iken ülkemiz için henüz yeni ve bilinmeyen, çalışılmayan bir alan olarak durmaktadır. Bu yönde atılacak bir adım yalnız sağlığa yönelik ilaç sanayisini değil aynı zamanda kozmetik ürünlerine de yansıyacak ve özünde ise kimya sanayisini ilgilendirecektir. Deniz ekosistemine insan kökenli etkiler Rio de Janerio, 1992; Barselona 1976 ve Karadeniz’in kirliliğe karşı korunması, 1992 sözleşmelerine taraf olmamızla beraber biyoçeşitliliğin korunması ve biyoçeşitliliği etkileyen karasal kökenli kirleticilerin izlenmesi ulusal bir politika haline gelmiştir. Bu kapsamda tür envanterinin çıkarılması, türlerin tanımlama anahtarının oluşturulması, konularına hakim taksonomların yetiştirilmesi, anahtar ve indikatör türlerin uzun süreli izlenmesi ve çeşitliliği etkileyen öğelerin, yaşamalanı bozan, dolayısıyla tür çeşitliliğini azaltan karasal kökenli kirleticilerin izlenmesi önemli görülmektedir. 72 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- İklim değişimlerinin biyoçeşitliliğe etkisi tam olarak bilinmemekle beraber Karadeniz’de son 30 yıldaki iklimde meydana gelen değişimlerin Karadeniz ekosistemini bir şekilde etkilediğini göstermiştir (OĞUZ 2003; OĞUZ 2005). Bu kapsamda iklim değişikliğinin fonksiyonel biyoçeşitliliğe etkisi hem saha hem de laboratuvar olanakları ile araştırılmalı, temel biyojeokimyasal ilişkiler çıkarılarak, türlerin iklim değişikliği ile ortaya çıkan yeni koşullara (ısınma, CO2 artışı, deniz suyu asiditesinin artması, güneş ışını (radyasyon) artışı) uyumu ve ya da tepkileri incelenmelidir. İstilacı türler ve Lessepsian göçmenler Organizmalar doğal yollar ve insan faktörü ile denizler arasında taşınmaktadır. Bu organizmalar kendilerine uygun çevresel ve biyolojik faktörler bulduklarında ekosistemde tutunur, çoğalırlar ve ekosistemin enerji akışını değiştirirler. Buna, yakın geçmişte verebileceğimiz en çarpıcı örnek Kuzey Atlantik orijinli olan Mnemiopsis leidyi’nin gemi balast suyu ile Karadeniz’e taşınmış olması ve Karadeniz’deki mezozooplanton bolluğunu ve pelajik balık stoklarını olumsuz etkilemiş olmasıdır. Bir diğer örnek Akdeniz’de Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla birlikte, yabancı deniz istilasından en çok etkilenen bölgelerden biri olmasıdır (STREFTARIS et al., 2005; GALIL, 2009). Kanalın açılması zamanla Kızıl DenizHint Okyanusu kökenli canlıların doğu Akdeniz’e göçünü hızlandırmıştır. Bu olaya Lessepsian göçü denmektedir. Yapılan çalışmalar başta Lessepsian türler olmak üzere gelecek 50 yılda Akdeniz fauna ve florasının %50'den fazlasını dışarıdan gelme yabancı (exotic) türlerin oluşturacağını göstermektedir. İlkim değişimlerin de bu göçü hızlandırdığına dair önemli kanıtlar vardır. Bu durumda yüksek av gücünü; balıkçılık baskısının doğru zamanda doğru yere yönlendirilmesi yerli türlerin yabancı türlere karşı direnebilmesini sağlamada kullanılabilir. Dolayısı ile gelecek 50 yıl içinde yabancı türler ile ilgili olarak yapılması gereken işlerden biri izleme ve öncelikli olarak yeni gelen türlerin dinamiklerinin anlaşılmasıdır. Zararlı Alg Patlamaları (Harmful Algae Blooms – HAB) – Toksinler Zararlı alg patlamaları, alglerin çok fazla artışını anlatmakta ve balıklarda kütle ölümler, deniz ürünlerinin alg toksinlerce kontamine olması, deniz suyundaki oksijenin azalması, habitat değişimi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Küresel olarak artarak rastlanan bu olaylar ekonomik ve sosyal zararlar getirdiği gibi insan sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Kesin nedenleri tam anlaşılmamakla beraber su kalitesinin değişimi (insan aktiviteleri ile besin tuzları veya diğer kirleticilerin kıyı bölgelerinden deşarjı vb.), iklim değişimi gibi nedenler zararlı alg patlamalarına neden olabiliyor. Ülkemizde insan sağlığını tehdit eden ciddi boyutta HAB olayları rapor edilmemiş olmakla beraber, zararlı alg patlamalarına rastlanmakta ve ekonomik ve sosyal zararlara neden olmaktadır. 2007 ve 2008 yıllarında İzmit Körfezi’nden Çanakkale’ye kadar gözlenen musilaj oluşumu yöresel balıkçığı ve sportif aktiviteleri etkilemiştir. Bu musilaj oluşumunun diatom ve dinoflagellatların 73 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- artışından kaynaklandığı rapor edilmiştir (AKTAN ve diğ. 2008). Ayrıca ülkemiz sularında toksin üreten alglere de rastlanmaktadır. Bu anlamda HAB ve toksisitesi üzerine ülkemiz kıyı sularında öncelikle sıcak noktalarda (balık çiftlikleri, lagünler, koylar, iç körfezler) kısa aralıklarla uzun dönemli izleme çalışmalarının yapılması ekosistemin rehabilitasyonu, insan sağlığı ve sürdürülebilir üretim açısından gereklidir. 4.4.7 Program 07: Balıkçılık sistemleri Programın amacı denizlerimizdeki canlı kaynakların yaşamı destekleme kapasitesinin kullanımını optimum koşullarda sürdürülebilir kılmak ve bu potansiyeli artırabilmek için araştırmalar yapmaktır. Programın gerçekleştirmeyi amaçladığı başlıca hedefler arasında sürekli stok tespit çalışmaları yapmak, alternatif balıkçılık kaynaklarını araştırmak, taşınma ve göçlerin etkilerini incelemek, stok modelleri geliştirmek ve uygulamak, aşırı avcılığın etkilerini araştırmak, kültür balıkçılığı ile tehlikedeki türlerin korunması ve iyileştirilmesi üzerine araştırmalar yapmaktır. Balık ve balıkçılık AB fonlarına bakılacak olursa her dönem mutlaka konu başlığı olarak giren dal hep balıkçılık olmuştur. Bunun başlıca iki nedeni olduğu ileri sürülebilir. Bunlardan biri deniz kirliliği diğeri de katma değer oluşturan balıkçılıktır. En yüksek ürünün elde edildiği ama artık bir Avrupa denizi olarak görülmeye başlanan Karadeniz'den bugüne kadar neredeyse sadece Türkiye'nin yararlanıyor olması AB'nin ilgi odağı konumundadır (bkz., eşleştirme (twinning) projeleri). Bu konuda yarım kota, alan paylaşımı, stok paylaşımı, sınır ötesi stoklar konusunda Türkiye’nin elinin güçlendirilmesi şarttır. Bu durum sadece Karadeniz de değil, Ege Denizi’nin uluslar arası suları için de geçerlidir. Akdeniz’de ise International Commission for the Conservation of Atlantic Tunas (ICCAT) kapsamındaki orkinos, kılıç gibi türlerin izlenmesi, bilinmesi bağlamında da bir zorunluluktur. Bunların üstesinden gelebilmek deniz araçlarını ve sürekli gözlemi gerektirmektedir. Mevcut yapı ve destekle bu ve benzeri sorunların üstesinden gelebilmek olası görülmemektedir. Buradaki çıkar yol güdülü destek ve araştırma teşviğidir. Geleneksel balıkçılık araştırmalarında iklimselliği (iklim değişimi ve stoklara etkileri) dikkate alınmamaktaydı. Ancak iklim değişikliğinin balıkçılığa olası etkilerinin belirlenmesi sadece bilimsel olarak değil ekonomik olarak da zorunluluk. Örneğin 1989 - 1990 hamsi stokları çöküşünün iklim değişiminin sonucu olduğu giderek daha da netleşmektedir. Bu türden gelişmelerin zamanında fark edilip uygun balıkçılık düzenlemeleri ile krizin avantaja döndürülmesi mümkün olabilir. Tüm bunlar ise balık stoklarının dinamiklerinin iyi bilinmesi, izlenmesi ve çevreye verdikleri tepkilerin anlaşılması ile ancak mümkündür. 74 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Bu bağlamda, eğer engel olunamıyorsa onunla yaşamayı öğrenilmelidir prensibi ile kaçınılmaz gibi görünen gerek iklimsel ve gerekse ekolojik değişimlere nasıl uyum sağlanması gerektiği de yine önem arz etmektedir. Bu noktada da yine balıkçılık araştırmaları ön plana çıkmaktadır. Örneğin, Akdeniz'de küçük pelajik balık türlerini sıcak-soğuk sever türler olarak ele alıp ileride bu türlerden hangilerinin avantajlı, hangilerinin dezavantajlı duruma geleceğini önceden kestirip balıkçılığı (av sezon ve miktarını, koruma önlemlerini) düzenleyerek iklim değişimlerinden balıkçılığın mümkün olduğunca az etkilenmesini hatta mümkün ise bundan yararlanmayı sağlamak Türkiye'nin dikkate alması gereken önemli denizel canlı kaynaklar sorunudur. Bu da ancak balıkçılık araştırmalarına verilecek destek ile mümkündür. Sonuç olarak Balıkçılık Oşinografisinin algılanması gerekmektedir. net ve önemli bir olgu olarak Balıkçılık ve deniz koruma alanları Birkaç 10 yıl öncesine kadar balıkçılık düzenlemeleri ilgili tek türlü balık stokları üzerinden yapılmaktaydı. Bu dünya denizlerindeki tüm balık stoklarının aşırı avlanmasına yol açmıştır. Bu duruma çare sunan bilim insanları o zaman bile mevcut düzenleyici önlemlerin değiştirilmesini istemişler ancak politik kaygılar ve çıkar çatışmaları nedeniyle uygulanan yöntem değiştirilememiştir. Giderek daha da yıpranan stoklar balıkçılık ekonomisini çıkmaza sokmuştur. Tüm bunların yanında ekosistemde varlıklarını sürdüren canlıların kirlilik, insan etkisi-balıkçılık ve sair nedenlerle soylarının tükenmesi tehdit ve tehlikesi baş göstermiştir. Buna son dönemlerde iklim değişikliği ve bunun getirdiği tehdit ve tehlike eklenmiştir. Durum günümüzde çok daha vahimdir. Olumsuz gelişmelere çıkış yolu yine birkaç on yıl önce ortaya atılmış ve tartışılmıştır. Diğerlerinin yanında öne çıkan en önemli uygulama balıkçılığa tamamen kapalı alanların oluşturulması olmuştur ve günümüzde hem balık soyunun sürekliliğini sağlayan bir depo hem de bunun kadar önemli olan biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir korunmasıdır. Ülkemiz faklı eko sistemlere sahip denizel hükümranlık ve ilgi alanlarına sahiptir. Biyoçeşitlilik yönünden bu varlıkların korunması çabaları ülkemizde ancak bireysel düzeyde yürütülmektedir. Bilinen en büyük (16km uzunluğundaki) balıkçılığa kapalı alan Akdeniz’de ODTÜ-DBE Öğretim Üyesi A. C. Gücü’nün kişisel gayretleriyle varlığını sürdürebilmektedir. Bu önemli konunun kişisellikten çıkartılıp ülke politikası olarak benimsenmesi bunun için gerekli araştırma ve yasal koruma ve kollama organizasyonunun yerleştirilmesinin yanında kamuoyunun bilinçlendirilmesi, bu kaynaktan doğrudan yarar sağlayan balıkçıların aydınlatılması ve desteklerinin alınması şarttır. Biyoçeşitliliğin yitirilmesi geriye dönülmeyecek bir gelişmedir ve telafi edilemeyecek bir kayıptır. 75 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 4.4.8 Program 08: Deniz jeolojisi ve jeofiziği Bu program denizlerimizin jeolojik yapısını ve evrimini incelemek, cansız kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını ve geliştirilmesini sağlamak için araştırmalar yapmayı hedef almaktadır. Bu çerçevede denizlerimizin tektonik, stratigrafik, sedimantolojik ve morfolojik özellikleri araştırılacak, oluşum mekanizmaları ve evrimleri saptanmaya çalışılacak, güncel sedimantasyon oluşumlarındaki koşullar belirlenecek ve mineral ve petrol kaynakları saptanacaktır. 4.4.9 Program 09: Veri işleme ve saklama Ulusal deniz araştırma programı çerçevesinde güvenilirliği yüksek bulgu toplama metotlarının yaygınlaştırılması, toplanan bulguların değerlendirilmesi ve sunulması için gerekli insan gücü ve teknik donanımlı alt yapı elemanlarının geliştirilmesi ve/veya oluşturulması öncelikli amaçtır. Bu amaç doğrultusunda verilerin kalite kontrolünün yapılması ve karşılaştırılması, kullanıcıların amaçlarına uygun formatlarda düzenlenmesi, bulguların analiz ve değerlendirilmesi için seminerler, kongreler gibi değişik bilimsel ortamların organizasyonu için destek sağlanması, belirli bir insan gücünün bu amaçlar doğrultusunda yönlendirilmesi ve eğitilmesi, kurum ve kuruluşlar arasındaki iletişim ve koordinasyonun daha etkin hale getirilmesi, teknik kapasitenin arttırılması çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Ayrıca, çeşitli kullanıcılar tarafından kolaylıkla erişilebilecek, model çalışmalarına ve kullanımına yardımcı olacak, deniz ortamı kalitesini, üretimini ve ekosistemlerin işlerliğini tanımlayacak, gerekli analizlerin yapılabilmesine olanak verecek bir bulgu işleme ve arşivleme sisteminin oluşturulması gerekmektedir. Veriler ister yurtdışı ister yurtiçi proje faaliyetleriyle ya da sivil diğer faaliyetlerle toplanmış olsun Türkiye ilgi alanına giren tüm sulardan ve su altındaki taban ve tabanın altından elde edilen tüm veriler devlet malı olarak babul edilmelidir. Bu verilerin uygun ortamda saklanması, korunması bir devlet kurumunun sorumluluğunda olması ve veri saklama ve kullanma koşullarının ise kısa sürede belirlenmesi zorunludur. 4.4.10 Program 10: Özel işbirliği Türkiye’de deniz bilim özel işbirliği gerektirmektedir. Bu işbirliği bir yandan iletişimin artırması diğer yandan karşılıklı destek verilmesi ve aynı zaman da diğer kurum ve kuruluşlardan maddi manevi destek alınması bağlamında önemli görülmektedir. Bunun için hem kanun koyucular, yerel yönetimler, TÜBİTAK ve üniversiteler açılarından yaklaşımlar gerektirmektedir. 76 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Deniz araştırmaları birçok bileşkeni kapsar. Denizlerdeki değişiklikler parametrelerde de değişimlere neden olabilmektedir. Denizel olay ve süreçlerin yer/zaman ölçekli olması işbirliği ve eşgüdümü kılmaktadır. Dolayısıyla ilgili kurum ve disiplinlerin ortak ve uyum içinde (eşzamanlı) çalışması arzu edilir. Olabildiğince karmaşık özelliklere sahip çevresel konularda politika üretmek, proje ve program geliştirmek ve yönetmek, bunlar arasında önceliklerin seçimini yapmak ve eşgüdümü sağlamak ilgili tüm kurum ve kuruluşların bilinçli ve özel işbirliğini gerektirmektedir. Kısaca Türkiye deniz bilim iş birliğini özendirmek, mevcut eksiklikleri ortadan kaldırmak durumundadır. Deniz bilimi eğitimi ve araştırmalarından yararlanabilecek Türkiye kurum ve kuruluşları mevcut potansiyelin en iyi şekilde kullanılması için ortak asgari müştereklerden başlayarak özel işbirliği için uygun altyapı ile hedef ve amaç birlikteliğini sağlayıcı tedbirleri ve kaynağı oluşturmalıdırlar. Bu ortak hedef ve amaç için genel eğitim ve bilgilendirme yaklaşımı ön plandan tutulmalı ve yukarıda değinilen özel iletişim ve işbirliği platformu bağlamı ve yanında örneğin; - Ulusal boyutta büyük gösteri amaçlı, bölgesel boyutta küçük gösteri ve araştırma amaçlı akvaryumların oluşturulması; - Bütünlük adına tekraren üniversite, bölüm, enstitü, anabilim dalı, laboratuvar, deniz ticaret odaları, meslek kuruluşları, endüstri ve kamu (Bakanlıklar, DPT, TÜBİTAK, Başbakanlığa bağlı birimler) arasında bilgi, hedef ve amaç paylaşımı; - İlgi alanlarında ortak yayın, web siteleri, DBE'leri ve diğer araştırma kurumlarına ait yayın, doküman, rapor vb ile insan kaynakları, altyapı bilgisinin paylaşımı yayınlanması, TÜBİTAK-KAMAG proje sonuçları ve çıktılarının çoklu kullanıcılara sunulması, halkın bilinçlendirilmesi için deniz bilimi-halkla ilişkiler, dokümantasyon, kütüphanelerden yararlanma olanakları değerlendirilmelidir. - Ortak kitap ve rapor yazımı, ortak eğitim programları ile öğrenci, öğretim üyesi, doktora sonrası araştırması değişimi; - Özel cihaz ve laboratuvar aletlerinin bakım-onarımı, temini güç ve pahalı cihazların ortak ve karşılıklı kullanımı; - Liman ve kıyı kentlerindeki kuruluşların organize edebileceği halka açık toplantılar, halka açık günler ve benzeri etkinlik eğitim-öğretim, iş ve güç birliği faaliyetleri için mevcut enstitülerin hem insan kaynakları yönünden hem de maddi olarak güçlendirilmesi değerlendirilmelidir. 77 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Türkiye’den kurum ve kuruluşların uluslar arası organizasyonlar (örneğin IOC, EuroGOOS, MedGOOS, Black Sea GOOS, IMO, WMO) ile yurt içi kurum ve kuruluşlarda karşılıklı temsil edilmesi, deniz güvenliği çalışmalarına katkının talep edilmesi gibi konular için de insan kaynağı ve fon oluşturulmalıdır. 4.4.11 Program 11: Uygulamalı araştırmalar Uygulamalı araştırmalar, sanayi, tarım, turizm gibi alanlarda yeni kurulması düşünülen bir tesisin, kıyıda ya da açık denizde yürütülecek faaliyetin ilk tasarım parametrelerinin elde edilmesi, güvenilirliğinin sağlanması, mevcut ya da tasarlanan faaliyetin çevreye etkilerinin değerlendirilmesi, bilgi birikimini gerektirir. Örneğin çevresel etkileşim içinde bulunan ekonomik faaliyetlerin verimi ortam değişkenleri ile yakından ilişkili olabilir ve bu faaliyetler aynı anda atmosfer, deniz, kara ortamlarını, bu ortamlardaki kirletici derişimlerini ve canlı hayatı olumsuz etkileyebilir. Daha da önemlisi oluşacak riskler değerlendirilerek doğru yer seçimi, tasarım ve işletim koşulları sağlanabilir. Kamu veya özel sektör kurumları tasarım ve işletme aşamalarında gerekli verilerin toplanması, yorumlanması, çevre etkilerinin değerlendirilmesi için uygulamalı araştırmalarına gerek duyarlar. Bunlar elde edilen birikimden (kuram, bilgi, yöntem, veri, analiz ve yorum) yararlanılarak devletin, toplumun ya da müşterinin çoğunlukla karşılaştığı bir sorunu çözmek, sonuca bağlamak için gereklidir. Deniz-bilim kurumları yaptıkları araştırmalarda elde edilen somut verilere ve analizlere dayanan çevresel yorumları yapmakla birlikte, siyasal ya da ekonomik görüş belirtmezler, çünkü bu bilim kurumları dışındaki mühendislik ve ekonomik planlamadan sorumlu kurumların sonraki aşamada yapacakları tercihlere bağlıdır. Bu çerçevede konuya balıkdığında deniz-bilim araştırmaları aşağıdaki seçilmiş örneklerde büyük oranda girdi ve birikim sağlar: - çevresel değerlendirmeler (ortamın fiziksel özelliklerinin, taşıma kapasitesinin ve canlı yaşam koşullarının belirlenmesi), - liman ve benzeri kıyı yapıları için akıntı, rüzgar, taban yapısı, dalga hareketleri, taşınım, çökelme özelliklerinin incelenmesi, - sanayi, turizm tesislerinin yer seçimi, bir koy ya da körfezin taşıma kapasitesinin belirlenmesi (mevcut oksijen, sıcaklık, akıntı, kirletici özellikleri, yenilenme kapasitesi) - tarım ve balıkçılık faaliyetlerinin optimum yoğunluğunun belirlenmesi, bir bölgenin deniz balığı yetiştiriciliğine uygun olup olmadığı, yetiştiricilik teknikleri ve uygulamaları, -balık stoğu miktarlarının tahmin edilerek düzenleyici organlara veri ve bulgu sağlanması. - kıyılarda kurulacak güç santrallarının ve sanayi tesislerinin soğutma suyu ve atık etkilerinin belirlenmesi, küçük canlılarca kaplanması, vs. - petrol, doğal gaz taşımacılığının, boru hatlarının denizdeki etkilerinin belirlenmesi - bütün bu konularda veri ve analizlere dayanan tahminlerin üretilmesi. 78 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 5 DENİZ-BİLİM EYLEM PLANI ve TEDBİRLER Türkiye’de deniz bilimlerine olan ilgiyi artırmak, bilgi erişimini yaygınlaştırmak, sahip olunan sucul canlı ve cansız kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile diğer ülkelerle olan rekabet gücünü yükseltmek görüşü ile hazırlanan “DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ” ülkemizin deniz egemenlik ve ilgi alanlarındaki etkinliğini artırma, geleceğin denizlerle ilgili sorunlarıyla baş edebilecek insan gücü, bilgi, beceri ve yeteneklerinin gelişmesi ve kurumsallaşmasını pekiştirecektir. Yukarıda sıralanan genel hedefler, öncelikler ve araştırma programları ve uygulamaların eşgüdümü, izlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla karar verici merciler ve uygulayıcılar için bu eylem planı ve tedbirler hazırlanmıştır. 5.1 Deniz-bilim - Eylem planı Öz olarak, ülkemizi çevreleyen denizlerimizin doğal zenginliklerini korumak ve geliştirmek, canlı-cansız kaynakların verimli kullanılması ve beklenen sosyoekonomik yararların en üst düzeyde sağlanabilmesi için öncelikle deniz bilimleri araştırma kurum ve kuruluşlarının planlı bir şekilde geliştirilmesi, günümüzün bilim ve teknolojisine dayalı deniz-bilim araştırmalarının sürdürülmesi, elde edilen sonuçların topluma, uygulayıcılara ve idari makamlara anlaşılır bir yorumla sunulması temel koşuldur. Deniz bilimle ilgili kurum ve kuruluşlar adına Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı geliştirilen bu “Deniz-Bilim Strateji Belgesi Türkiye 2010” stratejisinin yürütülmesinden sorumludur. Denizcilik Müsteşarlığı sorumluluğunu Deniz Bilim Eylem Kurulu (DENBİLKUR) marifetiyle yerine getirir. DENBİLKUR Başbakanlığa bağlı Denizcilik Müsteşarlığından 4, eğitim ve araştırma kurumlarından 3 temsilci; toplamda 7 kişiden oluşur. DENBİLKUR’un görev süresi 3 yıldır. Bu süre istendiği ve gerekli görüldüğünde 3’er yıllık süreçler şeklinde uzatılabilir. Bu kurulun çalışmalarına Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu, Başbakanlık Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve buna bağlı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürülüğü ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve buna bağlı Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Millî Savunma Bakanlığı ve buna bağlı Harita Genel Komutanlığı,bağlıdır. Dz.K.K, ve buna bağlı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı ile yine Dz.K.K ve buna bağlı Sahil Güvenlik Komutanlıkları ve kıyısı bulunan belediyeler ve deniz bilimleri enstitüsü olan üniversiteler destek vermekle yükümlüdürler. 79 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Deniz Bilim Eylem Kurulu (DENBİLKUR) Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Bilimleri Enstitü temsilcileri • Sunulan “Deniz-Bilim Strateji Belgesi Türkiye 2010” doğrultusunda Deniz-Bilim Eylem Planını yürütmekten DENBİLKUR sorumludur, • Bunun için üyeler ya da temsilciler yılda bir kez toplanarak strateji eylem planının uygulanmasıyla ilgili konuları görüşerek ulaştığı sonuçları ilgili kuruluşlara ve başbakanlığa rapor olarak sunar, rapora ilişkin gelişmeleri izler. • DENBİLKUR gerekli görürse çalışma grupları oluşturabilir, çalışma şekli ve işleyişini kendisi belirler. • İlgili birim/kurum eylem kurulunda onaylanan icra planları doğrultusunda yaptıkları iş ve işlemler hakkında DENBİLKUR’a her 6 ayda bir rapor verir; bu raporlar ile sentez raporu DENBİLKUR tarafından ilgili kurumlara ve kamuoyuna sunulur. • Deniz Bilimleri Enstitüleri ve benzer diğer araştırma kurumlarının talep ettikleri bütçe önerileri DENBİLKUR’ca irdelenip her kuruma ait revize bütçe önerileri bağlı oldukları kurumlara bildirilir ve (örneğin üniversitelerin) bütçelerinin ekinde ayrı bir başlık altında verilir. • Bütçe kullanımı her kurumun tabi olduğu yasa ve kurallar çerçevesinde yapılır. • Bilimsel faaliyet kapsamındaki her türlü araştırma, toplantı, kongre/ sempozyum/çalıştay katılımı ve seyahati TÜBİTAK kuralları çerçevesinde bir yandan alınan projelere konulan gider fasıllarından ve diğer yandan TÜBİTAK’ın genel uygulamaları çerçevesinde TÜBİTAK’ça özel koşullara bağlı olarak sağlanır. Bu koşullar DENBİLKUR tarafından TÜBİTAK’a önerilir. • Kurumlar arası işbirliği, yurtiçi ve yurtdışı bilim adamı değişimi ve benzeri etkinlikler TÜBİTAK kuralları çerçevesinde TÜBİTAK’ça özel koşullara bağlı olarak sağlanır. Bu koşullar DENBİLKUR tarafından TÜBİTAK’a önerilir. • Kamu kurumlarının denizlerde yaptırmak istedikleri araştırmalar için ilgili kurumlar bağlı oldukları yasa ve yönetmelikler çerçevesinde kendi bütçelerine yürütülmesini istedikleri güdümlü proje için uygun meblağı koyarlar. Güdümlü projeler için konulan meblağ yalnız bu amaçla kullanılmak üzere TÜBİTAK’a aktarılır ve araştırma faaliyetleri ile söz konusu meblağın kullanımı TÜBİTAK kuralları çerçevesinde yürütülür, raporlanır ve sonuçlandırılır. 80 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- • Deniz Bilim stratejisinde yer alan etkinlik ve programların önem ve öncelikleri konuyla ilgili kurum ve kuruluşların yazılı görüşleri alınarak her 9 yıllık süreçler için belirlenir. Ancak gelişen ve değişen koşullar her hangi bir değişiklik gerektiriyorsa bu olağan üstü gündemle toplanan DENBİLKUR’ca karara bağlanır. Strateji belgesinin yenilenmesi Sunulan bu strateji belgesi sonsuza kadar aynı kalamaz. Devingen ve açık siztemler ile bilim ve teknolojideki gelişmeler ve karşılaşılabilecek yeni sorunlar ve ülke gereksinimleri bağlamında yenilenmeyi gerektirirler. Strateji belgelerinin yenilenmesiyle ilgili bir zaman süreci genellikle yoktur ve ihtiyaç karşısında yeniden ele alınırlar. Ancak deneyimler göstermiştir ki bu tür belgelerin yenilenme süreçleri 5-10 yıl arasında değişmektedir. Günümüz teknolojik gelişmelerindeki hızlı değişim anılan belgelerin örneğin Avrupada 6 yılda bir yenilenmesini gerektirmektedir. Türkiye bundan ayrı düşünülemez ve söz konusu deniz-bilim belgesinin de bu süreçte yenilenmesi düşünülmelidir. 81 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 5.2 Tedbirler sorumlular süreçler Genel hedef ve Öncelik(ler) Deniz Bilim Eylem Kurulu (DENBİLKUR) Tedbir(ler) Denizle ilgili olup Başbakanlığa bağlı Denizcilik Müsteşarlığından 4 eğitim ve araştırma kurumlarından 3 temsilci; toplamda 7 kişiden oluşan yürütme kurulunun 3’er yıllık süreyle görev yapmak üzere oluşturulması Sorumlu kurum(lar) İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) - Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı- Maliye Bakanlığı temsilcisi - Çevre ve Orman Bakanlığı temsilcisi - Tarım ve Köyişleri Bakanlığı temsilcisi - Dışişleri Bakanlığı temsilcisi - TÜBİTAK Başkanlığı temsilcisi - Dz.K.K. Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkl., temsilcisi - İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü temsilcisi - Dokuz Eylül Üniv. Başbakanlık Hükümet YÖK Üniversite Rektörlükleri Yerel kıyısal yönetimler DPT TPAO MTA Sivil toplum Kuruluşları (STK) Deniz Ticaret Odaları Süre(ler) 6 ay (2011) --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Tedbir(ler) Sorumlu kurum(lar) Ulusal deniz bilimleri ve denizcilik platformu Deniz bilim ilgi alanına giren, ortak konuların duyurulması, işbirliği ve iletişimin artırması için bir iletişim ve destek ağının kurulması ODTÜ-DBE DEÜ-DBTE İÜ-DBİE TÜBİTAK Ulusal kurumlar arasında bilimsel işbirliği İşbirliğini öngören projelerin öncelikli desteklenmesi ve 1001 Araştırma Projeleri ve benzerlerinde destek miktarının artırılması. Ulusal veri merkezi - Veri merkezleri Ulusal ve uluslar arası destekle oluşturulan her türlü verilerin kamu malı kapsamına alınması TÜBİTAK Güdümlü proje desteği verebilen kamu kurum ve kuruluşları (Tarım ve Köyişler, Çevre ve Orman Bakanlıkları, DPT ve diğer Bakanlık kuruluşları) TSK Genel Kurmay Başkanlığı MTA, TPAO TÜBİTAK, SHOD kamu malı veriler üç yıl boyunca veriyi toplayan kişi ve kurum sorumluluğunda değerlendirilir. Üç yıldan sonra veri merkezine aktarılır. TÜBİTAK, SHOD-B Üniversiteler ve bağlı birimleri İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) Süre(ler) İlgili Üniversite 2 yıl (2012) Rektörlükleri; SHOD-B; DPT, TÜBİTAK; Tarım ve Köyişleri ve Çevre ve Orman Bakanlıkları Dışişleri Bakanlığı Ulaştırma Bakanlığı İlgili Üniversite Rektörlükleri, Sürekli Kıyı belediyeleri, Denizcilik Müsteşarlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Çevre ve Orman Bakanlığı Enerji ve Tabii Kaynaklar B. Bayındırlık Bakanlığı SHOD-B, TPAO, MTA Eğitim-öğretim ve araştırma kurumları ile SHOD-B. Deniz bilim ve denizcilikle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar Kamu kurum ve kuruluşları Tüm özel ve tüzel kuruluş ve kişiler 2 yıl (2013) 3 yıl (2014) 83 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Uluslararası programlarla ilişkiler Akademik yapılanma Bilim adamı yetiştirme ve kazanma Eğitim programları, araştırmacı desteği Yurt dışı eğitim desteği Doktora ve doktora sonrası araştırmacı desteği Tedbir(ler) IGBP, IPCC, WMO, GOOS vb diğer uluslar arası programlara katılım için odak noktaları ve fon oluşturulması Mevcut yaklaşımın irdelenmesi ve çağın gerekleri doğrultusunda yenilenmesi. Eğitim programlarının değişen küresel koşul ve sorunların üstesinden gelecek hale getirilmesi (modernizasyonu) YÖK ve üniversitelerin kadro sıkıntılarının pozitif ayırımcılıkla giderilmesi ve genç elemanların üniversitelerin deniz bilimleri yüksek lisans okullarına kazandırılması. Pozitif ayırımcılıkla yetenekli öğrencilere deniz bilim alanında da yurtdışı eğitim burslu verilmesi ile deniz bilimlerine odaklı doktora sonrası yurtiçi ve yurtdışı burs programlarının başlatılması Sorumlu kurum(lar) TÜBİTAK SHOD-B İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) Eğitim-öğretim ve araştırma kurumları Süre(ler) 2 yıl (2014) Maliye bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı DPT, YÖK Üniversiteler TÜSİAD ODTÜ-DBE DEÜ -DBTE İÜ -DBİE ODTÜ, DEÜ, İÜ. DBE, DBTE, DBİE Kademeli olarak 4 yıl (2015) YÖK Milli Eğitim Bakanlığı 1 yıl (2012) YÖK ODTÜ, DEÜ ve İÜ. Maliye Bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı YÖK Milli Eğitim Bakanlığı YÖK ODTÜ, DEÜ, İÜ. DBE, DBTE, DBİE Sürekli ODTÜ, DEÜ, İÜ. DBE, DBTE, DBİE TUSİAD Deniz ticaret Odaları Diğer STK ları Sürekli 84 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Tedbir(ler) Sorumlu kurum(lar) İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) Süre(ler) Temel destek ve araçlar Enstitülerin (eğitim ve araştırma kurumlarının) uzmanlaşmış kapasite geliştirmeleri için güdümlü devlet desteğinin sağlanması YÖK DPT Maliye Bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ. DBE, DBTE, DBİE TUSİAD Deniz Ticaret Odaları Sürekli Bürokratik düzenlemeler T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı marifetiyle oşinografide kullanılan cihazların gümrük sınıflandırılmasında yer verilmesi. T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı 3 yıl (2014) Yasa, mevzuat vb düzenlemeler ile araştırmalara (projelere) destek veren kurumların döner sermaye ya da kendilerine bağlı merkezlerle aynı çalışmaya ortak olmalarının önlenmesi. Başbakanlık TÜBİTAK SHOD-B ODTÜ, DEÜ, İÜ. Ve diğer üniversiteler DBE, DBTE, DBİE ve diğer eğitim ve araştırma kurumları Üniversiteler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yabancı araştırmacı çalıştırma mevzuatının gözden geçirilmesi ve bilimsel dinamizmin önünü kesmeyecek ve bilimsel gelişmeyi yavaşlatmayacak biçimde yeniden düzenlenmesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdışişleri Bakanlığı Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ. Ve diğer üniversiteler DBE, DBTE, DBİE ve diğer eğitim ve araştırma kurumları 3 yıl (2014) TÜBİTAK TÜBİTAK Proje destekleyen diğer kurumlar Üniversiteler ve diğer eğitim ve araştırma kurumları 1 yıl (2012) Destek ve koordinasyon Yabancı araştırıcı istihdamı Proje teklifi verme, prosedüründe ve yürütülmesinde yenilik Halihazırda yürütülmekte olan AB Çerçeve Programları benzeri prosedürlerin uygulamaya konuloması. TÜBİTAK 85 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Yasa ve yönetmelikler Parasal kaynak yaratma ve bütçe tahsisi DENBİLKUR bütçesi oluşturulması Bütçe teklifleri ve gerçekleşme Alt yapının iyileştirilmesi ve sürekliliği Tedbir(ler) Sorumlu kurum(lar) İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) Süre(ler) Yasa ve yönetmeliklerdeki çelişkili, görev ve sorumluluğun dağınık-lığının giderilmesi ve gününümüz gelişme ve uygulamalarıya uyumlu hale getirilmesi. Araştırma gemilerinin yasal yıllık ve periyodik bakım ve onarım masrafları için gemi işleten eğitim ve araştırma enstitülerine özel gemi işletim bütçelerinin verilmesi Başbakanlık, ilgili bakanlıklar Başbakanlık Bakanlıklar Dz.K.K.-SHOD. 2 yıl (2013) DPT Maliye Bakanlığı Başbakanlık Bakanlıklar ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE, Sürekli Strateji Belgesi tedbirlerinin yerine getirilebilmesi için, DPT ce belirlenecek yöntemlerle DENBİRKUR un kullanımına sunulacak yeterli bütçenin oluşturulması. Gerçekçi yıllık bütçe giderlerinin bütçe sınırlandırmasına takılmadan verilmesinin sağlanması Kullanım ömrünü doldurmuş taşıtların yenilenmesi DPT, Başbakanlık, Bakanlıklar, TÜBİ TAK ODTÜ, DEÜ, İÜ. DBE, DBTE, DBİE 2 yıl (2013) DPT Maliye Bakanlığı ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE 1 yıl (2012) DPT Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE Kademli 2 yıl (2013) 86 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Tedbir(ler) Sorumlu kurum(lar) İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) Süre(ler) Büyük bakım onarım Laboratuar binalarının kapasitelerinin artırılması ve alt yapılarının yenilenmesi DPT Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE Kademeli 3 yıl (2014) Modernizasyon Laboratuar ve cihazların modernizasyonunun (bina ve laboratuar güvenliğinin) sağlanması DPT Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri Deniz Bilim Eylem Kurulu DPT Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE Kademeli 3 yıl (2014) ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE 4 yıl (2015) DPT Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE Kademeli ve sıralı 7 yıl (2018) DPT, TÜBİTAK, Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE Sürekli Laboratuvar ve ölçüm kapasitesinin geliştirilmesi Araştırma gemileri yapımı ve yönetimi Modernizasyon Gelişen teknoloji ve yapılan eğitimöğretim ve araştırma çalışmalarına uygun mekanların (akvaryum, tozsuz oda, sıcaklık ve ışık kontrollü oda, kimyasal deposu, kütüphane vb) yaratılması Yaşlanan deniz araçlarının (gemilerin) bir plan ve program çerçevesinde yenilenmesi Deniz araçlarının bakım, onarım, işletim ve yenileme hizmetlerinde kullanılabilecek özel bütçelerin düzenli olarak ilgili kurumlara sağlanması 87 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Modern cihaz temini ve araştırma olanaklarının artırılması Yerel iklim değişikliği çalışmaları kapasitesini geliştirmek İklimsellikten etkilenen canlıların idare ve işletimi Tedbir(ler) Özellikle AB Çerçeve Programları’nın ana başlıklarından olan ekosistem ve iklim araştırmaları ile ilgili konularda yeni projelere katılım kapasitesinin geliştirilmesi. Gözlem platformları ve gözlem sistemlerinin kullanılması. Bunun için akıllı şamandıralar, uydu haberleşmesi kullanan yüzer ve sabit gözlem platformları, CTD, profilleyiciler, Doppler akıntı-ölçer (ADCP), oksijen ölçer, su kalitesi sensörleri, fluorometre, klorofil, ışık gibi ekosistem göstergelerinin uzun süreli değişimlerinin takip edilmesinin sağlanması. Hidroakustik (balıkçılık akustiği) verileri ile balık stoklarının üreme, beslenme, kışlama dönemlerindeki dağılımı, davranışı, miktarının tespitinin sağlanması. Sorumlu kurum(lar) İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) Süre(ler) DPT Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE Sürekli DPT, TÜBİTAK, Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri Deniz Bilim Eylem Kurulu ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE Sürekli TÜBİTAK Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Çevre Bakanlığı Dışişleri Bakanlığı Üniversiteler ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlar Sürekli 88 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Karmaşık iklim ve okyanus modellerinin geliştirilip kullanılması Türkiye ulusal deniz bilimleri araştırma programı Tedbir(ler) Yüksek başarımlı hesaplama olanaklarının geliştirilmesi Sorumlu kurum(lar) ODTÜ, DEÜ, İÜ. ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE 03- Bölgesel iklim dinamiği (bkz. say. 70). Başbakanlık ve diğer 01- Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme Bakanlıklar (bkz. say. 67). DPT, 05- Ekosistemler dinamiği (bkz. say. 72). Denizcilik müsteşarlığı 02- Operasyonel oşinografi (bkz. say. 69). Üniversiteler 09- Veri işleme ve saklama (bkz. say. 76). SHOD 04- Kıyısal dinamikler (bkz. sayfa 71). TÜBİTAK, 06– Biyoçeşitlilik (bkz. sayfa 72). Maliye Bakanlığı 07- Bütünleştirilmiş balık ekosistemleri ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektör(bkz. say. 74). lükleri 08- Deniz jeolojisi ve jeofiziği (bkz. say. Belediyeler 76). Özel-tüzel 10- Özel işbirliği (bkz. sayfa 76). kişiler/kuruluşlar 11– Uygulamalı araştırmalar (bkz. sayfa 78). İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) ODTÜ, DEÜ, İÜ. DBE, DBTE, DBİE Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Çevre Bakanlığı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Silahlı kuvvetler Deniz ticareti, taşımacılık Turizm Belediyeler Özel kuruluşlar Diğer kamu kuruluşları Başbakanlık ve diğer Bakanlıklar DPT, Denizcilik müsteşarlığı Üniversiteler SHOD TÜBİTAK, Maliye Bakanlığı ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektörlükleri Deniz Bilim Eylem Kurulu Belediyeler Özel-tüzel kişiler/kuruluşlar Silahlı kuvvetler Süre(ler) Sürekli YenilenerekSürekli programlarının öncelik sıralamasına göre uygulanması. 89 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Genel hedef ve Öncelik(ler) Deniz Bilim Strateji belgesinin yenilenmesi Tedbir(ler) Sürdürülebilir bir deniz bilim için strateji belgesinin yenilenmelidir. Sorumlu kurum(lar) İlişkili kurum(lar) Diğer program(lar) Süre(ler) İlgili Üniversiter ve enstitüleri ile DENBİLKUR ODTÜ, DEÜ, İÜ. ve diğer üniversiteler DBE, DBTE, DBİE ve diğer eğitim ve araştırma kurumları 6 yıl (2017) 90 -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-T -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EKLER ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EK 1: Deniz bilimleri enstitüleri Yüzyılımızın gelecek kuşak deniz (okyanus) bilimcilerini yetiştirmek ve bu çerçevede de kamuoyunun dikkatlerini bu konulara çekmek için aslında yaşam boyu deniz bilimi şeklinde bir yaklaşımla tabandan tavana bir eğitim öğretim ve bilgilendirme sistemine ihtiyaç vardır. Ulusumuzun bu ihtiyacını karşılamak için deniz ortamını ve karmaşık denizel ve karasal etkileşim konularını ayrıntısıyla kavrayan, karar verme yeteneğinde elemanlar yetiştirmek, bilgiye dayalı teknoloji kullanmak ve geliştirmek gerekli ve vazgeçilemez amaçlardandır. Günümüzdeki mevcut yarışçı ortam, deniz bilimlerinin ve diğer bilim dallarının mühendislik konuları ve sosyo-ekonomik durumuyla bütünleştirilmiş eğitim ile bu kabiliyetlere sahip elemanlara ihtiyaç giderek artmaktadır. Enstitüler aşağıda sunulan Ek 1’de Tablo 1) Anabilim Dallarında master ve doktora ile sonuçlanan yüksek lisans programlarını yürütmektedirler. Enstitülerdeki anabilim dalları ilk bakışta farklı algılanabilir. Ancak genel oşinografi eğitimi bağlamında farklı değildirler. Fark DEÜ-DBTE’nün teknolojiyi, İÜ-DBİE’nün ise işletmeciliği programına almış olmasıdır. ODTÜ-DBE kuruluş aşamasından bu yana sadece oşinografiyi ön planda tutmaktadır. Enstitülere başvuran adaylardan mühendislik ve temel (doğal) bilimler alanlarında üniversite diplomasına sahip olmaları ve lisansüstü giriş sınavında başarılı olmaları beklenmektedir. Ek 1’de Tablo 1: Deniz bilimleri enstitülerindeki program ve anabilim dalları. ODTÜ-DBE DEÜ-DBTE İÜ-DBEİE Fiziksel Oşinografi, Kimyasal Oşinografi, Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği Deniz Biyolojisi ve Balıkçılık Deniz meteorolojisi (WG) Deniz Bilimleri Canlı Deniz Kaynakları Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği Kimyasal Oşinografi Fiziksel Oşinografi Sualtı Arkeolojisi Deniz Teknolojisi Kıyı Mühendisliği Kıyı Bölgesi Yönetimi Gemi İnşaat Uzaktan Algılama Denizel Çevre Fiziksel Oşinografi ve Deniz Biyolojisi Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği Kimyasal Oşinografi Deniz İşletmeciliği Enstitülerin faaliyetleri genel olarak incelendiğinde bunların yurtdışı eşdeğer kurumlardan geride olmadıklarını ve üstlerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirdikleri ve gelecekte de yerine getireceklerini açıkça göstermektedir. Bu bağlamda da Türkiye yararına strateji geliştirme, pozitif ayırımcılıkla enstitülerin bir devlet politikası olarak desteklenmeleri ve yükün salt üniversite bütçeleri içerisinde taşınmasının sürdürülebilir olmadığı ve önemli kayıplara yol açacağı ortadadır. 92 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Araştırma faaliyetleri Genel anlamda Türkiye’yi çevreleyen denizlerin hepsinde hatta Hazar Denizi’nde araştırmalar yapmakta olan enstitilerimizin deniz araştırma faaliyet alanları geniş olup mevcut anabilim dalları kapsamındaki konuları içermektedir (Ek 1’de Tablo 1). Son yıllardaki faaliyetler ve saha çalışmaları genel döngüler, su kütlelerinin oluşumu, deniz ve basen etkileşimlerinin nümerik modellemesi, iklimsel değişimlerin eko-sistemlere etkileri, ekosistem modelleri, kirlilik, askı yük kimyası, besin tuzu dinamiği, birincil üretim, balık stoklarının akustik ve diğer yöntemlerle tespiti, balık yumurta ve larvaları, yayılımcı yabancı türler, pikoplankton, taban faunasının yer ve zamana göre değişimi, kemotaksonomi, balıkçılığa kapalı alanlar, deniz-taban-altı yapısı ve kaya oluşumları ve uzaktan (uydudan) algılama bulgularının oşinografide uygulaması gibi konuları kapsamaktadır. Bunların yanında basen ölçeğinde çok uluslu işbirliği ile geniş tabanlı, uzun süreçli veri setlerinin oluşturulması ve analiz edilmesine özel bir yer verilmiş ve verilmektedir. 93 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EK 2 - Türkiye’de deniz bilimleri – Tarihçe Türkiye’de deniz bilimlerinden çok deniz ve balıkçılık araştırma faaliyetlerini geniş anlamda Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası olarak ele alınabilir. Ancak cumhuriyet öncesi döneme ait bilgiler çok azdır. Bilinen kayıtlar her ne kadar Aristoteles’in Karadeniz, Boğazlar ve Ege Denizi’nin derinlikleri ve yılan be orkinos balığı göçlerine ilişkin görüşlerine kadar geriye gitse de deniz bilimlerinin (oşinografinin) başlangıcı 17. yy Osmanlı dönemine kadar geri götürülebilmektedir. Luigo Fernando Marsigli Karadeniz’den Marmara Denizi’ne akan yüzey akıntısının altında ters yöndeki akıntının hızını ölçerek bunun yoğunluk farkından olabileceğini açıklamış ve İstanbul Boğazı’ndaki yüzey akıntılarını 1681 tarihli eserinin kapağındaki çizimle göstermiştir. Diğer çalışmalar da ÖZTÜRK’e (2009) göre başlıklar olarak şöyle sıralanabilir: - Pierre de Tchihatchef (1864) “Le Bopshore et Constantinople” adlı eserinde Karadeniz’in donması, İstanbul’un sıcaklık verileri ile iklim değişimi konularını ele almaktadır. - S. Makarov (1881-1882) İstanbul Boğazı’ndaki alt ve üst akıntıların hız ve yoğunluklarını ölçmüştür. - A. Ostroumov (1890) Marmara ve Türk boğazlar sisteminde akıntı ve tuzluluk çalışmaları yapmıştır. - Spindler ve Wrangel (1894) idarei mahsusa’nın Selanik vapuru ile Rus ve Osmanlı subayları ile Marmara Denizi’nde batimetri ve hidrografya çalışmaları yapmışlardır. - Başlangıçta Artur Traskot sonra Alfret Mertz ve katılımcı olarak Ahmet Rasim Berkinay ve 1925’ten sonra ise L. Müler haritacılık ve batimetri konusunda İstanbul Boğazı’ndaki akıntılarlar konusunda çalışmışlardır. Çalışma sonuçları ise 1928’de Merz-Müller (Karadeniz suyu seviyesi Akdeniz suyu seviyesinden yüksektir) hipotezi olarak yayınlanmıştır. - Ahmet Rasim Berkinay ve Zernov (1906) Kıyıköy-Kızılıırmak arası fauna çalışması gerçekleştirmişlerdir. -1910 yılında Danimarka’ya ait Thor araştırma gemisi ile bütün denizlerimizde araştırmalar yapılmıştır. - İstanbul hali komiseri Deveciyan (1915) yılında Türkiye’de Balık ve Balıkçılık adlı eserini o zamanki Osmanlı Türkçesi ile yayınlamıştır. - 1917- 1918 yılları arasında Prof. Ehranbaum deniz balıklarıyla ilgili eserini hazırlamıştır. - 1919 yılında CIESM (Akdeniz Bilim Konseyi) toplantısına katılınmış ve kurucu ülkeler arasına girilmiştir. - W. Penck (1919) Boğaziçinin jeolojisini ela almıştır. 94 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıdaki sıralamadan da görülebileceği gibi denizel konular Cumhuriyet öncesinde Barbaros’un torunlarınca değil daha çok yabancılar tarafından ele alınmıştır. Ancak Cumhuriyetin ilanından sonra ‘deniz bilimleri’ alanında gelişme yaşanmıştır. Bu gelişmeleri çeşitli evrelerde ele alıp incelemekte yarar vardır. Bu nedenle aşağıda sunulan tarihçe, bu evreler dikkate alarak hazırlanmıştır. I- 1950 öncesi cumhuriyet dönemi 1950 öncesi dönemine ait olup aşağıda sunulan bilgiler BİLECİK (200x) ve ÖZTÜRK (2009)’ten alınmıştır. - 1930: İlk müdürü Necip Okaner olan “Baltalimanı Balıkçılık Enstitüsü” R. Hovasse’in gayretleriyle’da kurulmuştur. -1932: Simpson “Türkiyede iptidai balıkçılık” konulu ilk eser zamanının İktisat Vekâleti Balıkçılık Enstitüsü’nün 1’nolu yayınını olarak basmıştır. 1932: Balık isimli gemi ile Karadeniz’e 2, Marmara’ya 4 ve Akdeniz’e 2 seferi yapmıştır. Bunlar Cumhuriyet sonrası döneminin ilk deniz araştırma seferleri olarak algılanmaktadır. - 1933: Üniversite reformunun yapılmasına ve Prof. Andre Naville’nin önderliğinde genişletilmesi planlanmış Baltalimanı Balıkçılık Enstitüsü 1937’de kapatılmıştır. - 1942-1944: P. Ullyott ve O. Ilgaz tarafından İstanbul Boğaz’ındaki akıntı rejimi yeniden ele alınmıştır. İkinci dünya savaşı yıllarında İstanbul Üniversitesi Zooloji Enstitüsü’ne bağlı bir deniz laboratuvarıyla deniz araştırmalarına başlanmış, fakat savaşın getirdiği yük ve zorlu koşullarda ancak bazı temel amaçlı fauna tespitine yönelik çalışmalar gerçekleştirilebilmiştir. 1947’de Ekonomi Bakanlığı’nın Balıkçılığı bilimsel bir temel üzerinde geliştirme yönünde aldığı karar semeresini ancak 1950 yılında vermiş ve zamanın Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle 1937’de faaliyeti durdurulan Baltalimanı’ndaki Enstitü yeniden canlandırılmış ve öğrencilerin gönüllü katkılarıyla bina, akvaryum ve benzeri yapılabilmiştir. 1951’de bu Enstitü Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü’ne dönüştürülmüş ve bu isim altında uluslararası bir yer ve üne kavuşmuştur (ÖZARSLAN, 1974). Görülebildiği kadarıyla 1950 öncesi dönem deniz bilimleri açısından parlak bir geçmişe sahip değildir. Bazı önemli adımlar atılmış ise de genel olarak ciddi ve programlı deniz bilimlerine yönelik çalışmaların 1950’li yıllarda başladığına inanılmaktadır. 95 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- II- 1950-1960 dönemi İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Enstitüsü’nün 1951 yılında kurulmasını izleyen süreçte önemli aşamalar gerçekleştirilmiştir. Prof. Curt Kosswig yönetimindeki enstitü denizlerde ve iç sularda önemli çalışmalar yapmıştır. Enstitü yeni alt yapı imkanlarına kavuşmuş ve Ticaret Bakanlığına Marshall yardımı çerçevesinde bağışlanan Gezer, Görür ve Bulur isimli 19’ar tonluk tekneler hizmet vermeye başlamıştır. Bunlara daha sonra Sazan, Yunus ve Pisi tekneleri eklenmiştir. İlginçtir 1955 yılında Beşiktaş’ta “Balıkçılık Araştırma Enstitüsü” açılmıştır. Bu enstitü değerli çalışmalar gerçekleştirmiş ve bir kütüphane oluşturulmuş ancak bir olasılıkla deniz araştırmalarına gereken önemin verilememesi nedeniyle 1961 yılında tasarruf tedbirleri çerçevesinde kapatılmıştır. Türkiye 1954 yılında ise GFCM’e (Akdeniz Balıkçılık Genel Konseyi) üye olunmuş olup bu üyelik halen devam etmektedir. İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Enstitüsü 1953 yılında “Balık ve Balıkçılık” adıyla bir dergi yayınlamaya başlamıştır. Güncel deniz ve balıkçılık haberlerini veren bu dergi 1976 yılında kapanmıştır. Halen bu derginin yerine geçebilecek başka bir dergi bulunmamaktadır. Enstitü bir yandan Rodos-Türkiye arasında deniz araştırmalarını yürütürken (1955/56) diğer yandan da örneğin Gökçeada Balıkçılık ve süngercilik Araştırma İstasyonu’nun yanında Trabzon, Burdur ve İskenderun’a rasat istasyonları kurulmuştur. İskenderun istasyonu daha sonra Çanakkale’ye taşınmıştır. III- 1960-1970 dönemi Bu dönem doğru ve ilginç denilebilecek gelişmelere sahne olmuştur. Doğru ve ilginç olan Enstitünün finansmanının yalnız İstanbul Üniversitesi’nce değil, daha çok, önceleri Toprak Mahsulleri Ofisi ve daha sonra da Ticaret Bakanlığı’na bağlı olarak 1952’de kurulmuş olan Et ve Balık Kurumu tarafından sağlanmasıdır. Bu bağlamda ve 1963 yılında Et ve Balık Kurumuna ait olan Arar gemisi enstitünün hizmetine verilmiştir (ÖZARSLAN, 1974, BİLECİK 200x, ÖZTÜRK 2009). Şüphesiz diğerlerinin yanında, Et Balık Kurumu Genel Müdürlüğü’nün yaptığı yardımların önemini, o dönemdeki gelişmeler içerisinde öğrenim görenlerden, örneğin Prof. Dr. Altan Acara’dan dinlediğim anılarda görmem mümkün olmuştur. Bu arada, Et ve Balık Kurumu’nun değişik nedenlerden dolayı faaliyet alanı zamanla değiştirilmiş ya da daraltılmıştır. Bu kurumun Hidrobiyoloji Enstitüsü’ne sağladığı parasal destek giderek azalmış ve sonunda da tamamen kesilmiştir. 96 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 1960’ta planlı kalkınmaya geçilmesiyle birlikte1) “su ürünleri” bu kapsamda değerlendirilmeye alınmıştır. Planlı dönemde DPT bir “su ürünleri sektörü” oluşturmuş ve sektör uzmanı istihdamına ise daha sonra başlanmıştır. IV- 1970-1980 dönemi İlk kez balıkçılık araştırmaları açısından önemli bir deniz çalışması bir UNDP (FAO) balıkçılığı geliştirme projesi gerçekleştirilmiştir. Mart-Nisan 1972 döneminde Karadeniz ve Marmara Denizi’nin kuzey kesiminde yabancı uzmanların önderlik ettiği bazı Türk bilim adamlarının katıldığı istavrit ve hamsi stoklarının tespitine yönelik balıkçılık akustiği seferi RV Arar gemisi kullanılarak yapılmıştır (LOSSE ve JOHANNESSON 1973). Aynı gemiyle bu kez Türk bilim adamları Gökçeada ve Bozca ada civarındaki balıkçılık kaynaklarını balıkçılık akustiği tekniğiyle incelemişlerdir (KARA 1975). Balıkçılıktaki bu önemli adıma rağmen İstanbul Üniversitesi-Hidrobiyoloji Enstitüsü’nde gelişme sürecinden duraklama ve gerileme sürecine dönülürken, İzmir ve Ankara’da çok farklı gelişmeler olmuştur. Önce İzmir’de 1965 yılında Ege Üniversitesi-Fen Fakültesi’nde içsu ve denizlerle ilgili araştırmalara başlanmış ve sonuç olarak bir Hidrobiyoloji Bölümü kurulmuştur. Yine aynı dönemde (1975) Dokuz Eylül Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü kurulmuş ve bu enstitü 1978 yılında R/V Piri Reis’i hizmete sokmuştur. Yine bu dönemde, Ankara’da 1975 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesince, deniz bilimlerinde disiplinler arası temel ve uygulamalı lisansüstü eğitim ve araştırma yapmak amacı ile Rektörlüğe bağlı olarak bir “Deniz Bilimleri Bölümü” kurulmuştur. Bu bölüm, YÖK yasasının yürürlüğe girmesi ile ODTÜErdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü adını almıştır. ODTÜ 1984 Yılında, Taşkızak Tersanesinde, R/V Bilim Gemisi’nin inşasını tamamlayıp hizmete almıştır. Yasal düzenlemelerde belirgin gelişmeler de bu dönemde gerçekleşmiş ve 1971 yılında Ticaret Bakanlığınca hazırlattırılan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ve 1973’te de Tarım Bakanlığı’nın hazırladığı “Su Ürünleri Tüzüğü” kabul edilmiştir. Yasa öncesinde (1971) Ticaret Bakanlığının yürüttüğü balıkçılık ve balıkçılığı geliştirme görevi Tarım Bakanlığı’na verilmiştir. Tarım Bakanlığı verilen bu görevi yerine getirebilmesi için ise yeni bir genel müdürlük olan ‘Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nü 1972’de kurmuştur. Genel Müdürlük 5 daire başkanlığı (Personel, iç su ürünleri, deniz ürünleri, çevre kirliliği, ekonomik --------------------------------------------------------------------------------------------------------1) 1. Beş yıllık Plan dönemi 1963-1967 2. Beş yıllık Plan dönemi 1968-1972 3. Beş yıllık Plan dönemi 1973-1977 4. Beş yıllık Plan dönemi 1979-1983 5. Beş yıllık Plan dönemi 1985-1989 6. Beş yıllık Plan dönemi 1990-1994 7. Beş yıllık Plan dönemi 1996-2000 8. Beş yıllık Plan dönemi 2001-2005, 9. Kalkınma Planı dönemi 2007-2013, 97 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- işler) ve 10 taşra bölge müdürlüğünden (İstanbul, İzmir, Bursa, Isparta, İçel, Ankara, Samsun, Trabzon, Elazığ, Van) oluşmuştur. Bu teşkilat ve uygulaması için dayandığı 1380 Sayılı yasanın 14 maddesiyle “su ürünleri ile ilgili her türlü ilmi ve teknik araştırmaları yapmak ve yaptırmak” üzere Tarım Bakanlığı görevlendirilmiştir. 14. Madde gerçekten çok ilginçtir ve değişen kişi ve politikalarla maddenin yorumlanması da değişmekte ve bu madde, çeşitli nedenlerle, çoğu kez hakkıyla işletilememektedir. Deniz Bilimlerinin karşılaştığı sorunların bir kısmını içeren bu maddeyi olduğu gibi aktarmakta yarar vardır. “BÖLÜM - III Geliştirme, teşvik ve himaye A) Geliştirme Etüt ve araştırma Madde 14- Tarım Bakanlığı su ürünleri ile ilgili her türlü ilmi ve teknik araştırmaları yapmak ve yaptırmakla görevlidir. Bu araştırmalar Tarım Bakanlığı Tarafından Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü’ne ve üniversitelerin ilgili enstitülerine ve Tarım Bakanlığı tarafından görevlendirilecek diğer yetkili uzman müesseselere yaptırılır. Araştırmaları yapanlar, araştırma ve enstitülerinin neticelerine göre Tarım ve Ticaret Bakanlığı’na teklif ve tavsiyelerde bulunurlar. Bakanlık bu teklif ve tavsiyelerin gerçekleşmesi için gereken tedbirleri alır. Bu araştırma ve etütlerin tahakkuku için gerekli vesait ve ödenek Tarım Bakanlığı’nca temin ve araştırma müesseselerine tahsis olunur. Tarım Bakanlığı tarafından tanzim edilecek olan etüt ve araştırma programlarının esasları araştırma müesseseleri ve özel teşebbüsün katılacağı bir komite tarafından hazırlanır. Bu hükümler özel sektörün yapacağı gerçekleşmesine mani olmaz” (Sayfa 10-11). ve yaptıracağı araştırmalara ve bunların Verilen bu görev ve sorumluluğa rağmen Tarım ve Köyişleri Bakanlılığı denizi denizciliği, araştırma ve geliştirme çalışmalarına gereken önemi vermediği (veremediği) görüş ve düşüncesi yaygındır. Tarım ve Köyişleri Bakanlılığı Su Ürünleri Genel Müdürlüğü 1984’te daire başkanlığına indirgenmiştir. Bir yandan özetlenen gelişmeler olurken diğer yandan aynı dönemde önemli bir diğer gelişme daha olmuştur. Bu gelişme Deniz Kuvvetleri Komutalığı’na bağlı olarak Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı’nın (SHODB), 1738 nolu kanunun 30/5/1973 tarihinde Resmi Gazete’de yayını ile kurulmasıdır. Görev ve sorumlulukları oldukça geniş olan SHODB’nın, yüklendiği görevler arasında - Doğrudan hidrografik, oşinografik araştırma ve incelemeler yapmak, 98 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- - Resmi ve Özel kuruluşlarca yapılacak deniz araştırmalarına koordinatörlük yapmak, - Özel ve kamu kuruluşlarınca yapılan oşinografik araştırmalara ait veri ve bilgilerin korunması, arşivlenmesi ve diğer kullanıcılara ulaştırılmasını sağlamak, - Denizde can ve mal güvenliğini sağlayacak tetkiklerde bulunmak ve görüş bildirmek, - Milletlerarası hidrografik, oşinografik ve jeofiziksel faaliyetleri, Türkiye adına takip ve yerine getirmektir. Anılan yasasının 9’uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu onayından geçerek kesinleşen yıllık çalışma programı ve bütçesinin gerçekleşmesinde SHODB’nın önemli bir rolü vardır. Bu maddeye göre, genel bütçeli kurumların, programa dahil iş taleplerinin gerektirdiği ödenek bütçe hazırlığı sırasında aidiyetine göre Milli Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarılır. Katma bütçeli kurum ve işletmelerin yapacakları işlere ait meblağ, bir taraftan genel bütçenin çeşitli gelir fasıllarına irat; karşılığına da işi alan kurumun bağlı olduğu bütçenin sonunda açılacak özel tertiplere ödenek kaydeder. Yasanın uygulanmasına ilişkin Yönetmelikler 7/17725 karar sayısı ile 28/5/1979 tarihinde Bakanlar Kurulunca kabul edilmiştir. Yönetmeliğin amacı SHODB’nın başkanlığında oluşacak ‘Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Plan ve Koordinasyon Kurulu’ nun kuruluş ve işleyiş yöntemini saptamaktır. Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Plan ve Koordinasyon Kurulun’da alınan kararlar Genel Sekreterlik ve SHOD Başkanınca yerine getirilir. Bakalar Kurulunun onayına sunulacak kararalar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nca Milli Savunma Bakanlığına ulaştırılır. Bakalar kurulunca onaylanan yıllık iş programının gerçekleşmesi için istemde bulunulan bakanlık ve kuruluşların bu istemlerle ilgili bütçeleri yasa’nın 9. Maddesi esaslarına göre yapılır. Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Plan ve Koordinasyon Kurulunun, kararlarına uymayan, yerine getirmeyen ya da değiştirerek ya da noksan yapanlar hakkında gerekli işlemlerin yapılması için SHOD Başkanlığınca ilgili bakanlık ve kuruluşlara bilgi verilir. Buradan da görülebileceği gibi yasa koyucu denizcilikle ilgili işleri düzenlemek için SHOD’u oluştururken gerekli maddi desteğin sağlanma yol ve çerçevesini de belirlemiştir. Buna rağmen maalesef oluşturulan sistem bütçe yasasındaki sınırlamalar nedeniyle de yeterince etkili olamamıştır. Hem Milli Savunma Bakanlığı (Dz.K.K. altındaki Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi) ve hem de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, reorganizasyon sonrası ve bugün yalnız Daire Başkanlığı) eğitim ve araştırma 99 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- kurumlarına maddi destek verme yolunun açılması ve bir çözüm üretilmesi için her hangi bir adım atmamayı bir olasılıkla daha kolay bir çözüm olduğu için tercih etmek suretiyle stratejik öneme sahip deniz bilimleri birimlerini kaynaklarının azalmasına yol açmışlardır ki asıl sorun da burada yatmaktadır. Buna deniz bilimlerini destekleyici çevrenin olmayışı daha ılımlı bir yaklaşımla zayıflığı denilebilir. Üniversitelerin kendi olanak ve güçleriyle ülkemiz için genel ve özel anlamda stratejik önemi olan lisansüstü eğitim, öğretim ve araştırma kurumlarını geliştirmeleri hatta yaşatmaları mümkün değildir. Orta vadede enstitüler (yüksek lisans okulları) duraksamaya ya da yetişmiş insan gücünün yitirilmesi yoluyla etkinliklerinin dolayısıyla ülkemiz gelişmesine katkılarının azalmasına mahküm görünmektedirler. Bunun en iyi örneği 1950-1970 dönemi İstanbul Üniversitesi-Hidrobiyoloji Enstitüsü’dür. ODTÜ-DBE ile diğer Üniversite enstitülerinin benzer şekilde destekleyici çevrenin eksikliği nedeniyle duraksama dönemine geçmelerinin önüne (zamanlıca müdahle ile) muhakkak geçilmelidir. V- 1980-1990 dönemi Yukarıda anılan olumlu gelişmelere karşın olumsuzluklar da yok değildir. Bunların en çarpıcı örneği, az önce anılan yanlış ve anlaşılmazı zor olan ancak kesin olarak bilinmeyen nedenlerle ülkemizin övünç kaynağı İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Enstitüsü’nün faaliyetleri durma noktasına gelince Enstitü’nün 1983’te kapatılmış olmasıdır. Bu dönemde 1982 sürecinin başlaması ve YÖK uygulamaları çerçevesinde yeni kurulan üniversitelerde su ürünleri fakülteleri oluşturulmuştur. Enstitülerde yetişmiş mevcut elemanların bir kısmı bu fakültelere dağılmıştır. Bu hareketle birlikte doğal olarak her fakülte ihtiyaç duyduğu araç, gereç ve diğer teçhizatı edinme ve oluşturma çabasına girmiştir. Yine bu dönemde Deniz Alaka ve Menfaatleri Yüksek Koordinasyon Kurulu toplantısında zamanın başbakının ‘Su ürünleri Ana Planı’nın ülke ihtiyaçları gözetilerek sektörün topyekün kalkınabilmesi için gerekli tüm tedbirlerin ayrıntılı bir şekilde tespit edilmesi ve bu faaliyetin DPT koordinatörlüğünde yürütülmesi emri üzerine DPT’ce büyük emek, çaba ve katkılarla bir su ürünleri ana planı önerisi hazırlanmıştır. Bu çalışmalara paralel olarak Oşinografik Hidrografik Araştırmalar Ana Planı - Ulusal Deniz Ölçme İzleme Programı 1983’te Deniz Alaka ve Menfaatleri Yüksek Koordinasyon Kurulu onayından geçerek yürürlüğe girmiştir (SHOD, 1987). Her ne kadar hem DPT’ce önerilen ve hem de Deniz Alaka ve Menfaatleri Yüksek Koordinasyon Kurulu tarafından kabul edilen ‘Oşinografik Hidrografik Araştırmalar Ana Planı’ deniz canlı kaynaklarının uygun kullanımının sağlanması konusunda birleşmişseler de izleme programları dışında canlı kaynakları hedef alan bir girişim bu süre içerisinde söz konusu olmamıştır. Bu 100 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- boşluğun giderilmesi için 1739 sayılı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Kanunu ve 7/17725 sayılı uygulama yönetmeliği gereğince “Oşinografi Hizmetleri Plan Koordinasyon Kurulu İcra Komitesince” deniz canlı kaynaklarını projelendirme program önerisinin hazırlanması istenmiştir (SHOD, 1987). Hazırlanan bu program önerisinde özellikle temel nitelikli, uygulamalı, geliştirme amaçlı ve güdümlü projeler çerçevesinde çalışmaların yönlendirilmesi istenmişse de beklenen etki gerçekleşmemiştir. Çünkü bütün bu anılanların yürütülmesi ve geliştirilmesini sağlayacak kaynağın bulunması sorun olmuş ve günümüzde deniz bilimleri politikasının eksikliği nedeniyle de halen sorun olmaya devam etmektedir. VI- 1990-2000 dönemi-Deniz Araştırmaları Programı (DAP) süreci Bu dönemdeki gelişme ve sorunlar henüz hafızalardan silinmiş değil. Dolayısıyla bu dönem üzerinde fazla durmaya gerek olmayabilir. Yinede bu dönem içerisinde yer alan önemli üç gelişmeyi hatırlatmak yerinde olur. Bunlardan biri 1997-2006 yıllarını kapsayan ‘Ulusal Deniz Araştırmaları Programı (DAP)’ın TÜBİTAK Bilim Kurulunca kabul edilmiş ve yürürlüğe konulmuş olmasıdır. Diğeri ise Denizcilik Müsteşarlığı’nın oluşturulması ile görev ve sorumluluklarına ilişkin 5 Mayıs 1995 tarihli Başbakanlık genelgesidir. Bu arada Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı’nın himayesinde Birinci Ulusal Denizcilik Şürası (27-29 Eylül 1997) yapılmıştır. Bu süreçte Türkiye denizlerinde çeşitli üniversitelerimize bağlı olan Deniz Bilimleri Enstitülerince sürdürülmekte olan "Ulusal Deniz Ölçüm, İzleme ve Araştırma" Programı çerçevesindeki bir dizi proje 31 Aralık 1996 tarihinde sona ermiştir. Bu program içeriğinde yürütülmekte olan projeler bitiş tarihlerini takip eden süreçte sona erdirilmiştir. Ulusal Deniz Ölçüm, İzleme ve Araştırma Programı denizlerimizi yakından ilgilendiren sorunlara cevap verebilecek, öncelikli hedefler doğrultusunda ve deniz bilimlerindeki modern gelişmeleri kapsayacak düzeyde tasarlanmamıştı. Bu nedenle, denizlerimizi yakından ilgilendiren ulusal bir programın oluşturulması amaç, hedefi ve kapsamının yeni bir anlayışla tanımlanmasına gereksinim vardı. Bu bağlamda seksenli yıllarda edinilen deniz araştırmaları tecrübesi ve bilgi birikimi ile yeni hedefler belirlenmiş ve bunlara ulaşmak için Enstitülerin ve araştırma gemilerinin altyapı eksikliklerinin giderilmesi için ulusal/uluslararası kaynak yaratılmaya çalışılmıştır. Özellikle Ülkemizin ekonomik sınırları ve ilgi alanları içerisinde kalan denizlerimizde sistematik veri toplama ve bu denizlerin temel oşinografik özelliklerinin anlaşılmasına katkı sağlayan basen ölçekli, mevsimsel sıklıkta temel fiziksel ve biyokimyasal bulgular bu dönemde sağlanmış ve önemli sayıda bilimsel yayın üretilmiştir. Ancak söz konusu programlar revize edilmelerine ve dikkate değer bilimsel gelişmeler sağlanmasına karşın, modern oşinografinin gereklerine cevap verecek nitelikte değildirler. Bunun temel nedeni, mevcut ‘Ulusal Deniz Araştırma ve İzleme 101 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Programı’nın bilimsel içerik olarak yetersiz kalması, deniz araştırmalarına ayrılan ulusal kaynağın sürekli azalması ve deniz bilimleri eğitimaraştırmalarında kalıcı sıçramalar yapılmasını sağlayacak ivmenin ulusal düzeyde sağlanamamasıdır. Bu nedenle oşinografi biliminin gelecek 10 yıldaki gereklerini yerine getirebilecek yeni bir bilimsel programın hazırlanmasına gerek duyulmuş ve TÜBİTAK-YADBAG desteğiyle bir ‘Deniz Araştırma Proğramı (DAP)’ hazırlamıştır. 1997 Senesinde başlamak üzere ‘Ulusal Deniz Araştırmaları Programı (DAP)’ çerçevesinde yapılacak bilimsel ve teknik araştırmaların amacı: - Türkiye denizlerinin yapısını ve bu yapıyı kontrol (regule) eden, karşılıklı etkileşimli, fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik dönüşümleri, ve jeolojik yapısının evrimini bilimsel olarak tanımlamak ve anlamak, bu denizlerin iç yapılarındaki çeşitli değişimleri izlemek, insan kaynaklı etkilerin bu değişimler üzerindeki etkinlik yollarını ve düzeyini araştırmak ve modeller geliştirerek ileriye dönük tahminler yapabilmek, ve - Türkiye denizlerinin canlı ve cansız kaynaklarının yaşamı destekleme kapasitesini saptamak, olarak tanımlanmıştır. TÜBİTAK Bilim Kurulu’nca uygun görülerek 1997 yılında yürürlüğe konulan DAP’ı ülkemizin ilgili tüm kurumları her yönüyle yeterli ve/veya amaca uygun bulmamış ve eleştirmişlerdir. Bunların en belirginleri aşağıda özetlenmektedir. - T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı – Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı’nca DAP’ın içeriği yetersiz bulunmakta ve yeni bir ‘Deniz Araştırma Master Planı’nın hazırlanması gerekli görülmektedir. Ayrıca, DAP’ın kısa ve uzun vadeli hedef ve ilkelerinin belirsiz olduğu ileri sürülmekte ve Uluslararası programlara katılımlar hakkında görüşlerin ortaya konmamış olduğu belirtilmektedir. Aynı görüşler, İstanbul Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü’nce de paylaşılmak-tadır. Yukarıdaki eleştirileri getiren her iki kurumun üzerinde mutabık kaldıkları bir diğer nokta ise TÜBİTAK bünyesinde yalnız deniz bilimlerinden sorumlu olacak ve araştırmaları düzenleyecek bir Deniz Araştırma Grubunun oluşturulması, süregelen ulusal/uluslararası projelerin bir değerlendirmesinin yapılması gerekliliğidir. 1990-2000 döneminin önemli gelişmelerinden biri de 1997’de ‘Birinci Ulusal Denizcilik Şûrası’nın yapılmış olmasıdır. Şûraya zamanının Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Başbakan Yardımcısı ve Bakanlar katılmışlardır. Şûra oturumlarında ele alınan konular şunlardır: 102 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- - Gemi inşa sanayi ve tersaneler, Deniz ulaştırması, Uluslar arası ilişkiler ve çevre sorunları, Yöresel denizcilik sorunları, Limanlar ve liman faaliyetleri Denizcilik eğitimi, Denizlerde can ve mal emniyeti, Yatçılık, Balıkçılık; konuları içerisinde deniz bilimleri ne içerik ne de anlam ve önemi, ne de eğitim ve öğretimi olarak yer alamamıştır. Buna karşın deniz bilimleri ilgi ve çalışma alanına diren birçok soruna vurgu yapılmış ancak bu sorunların üstesinden gelecek kurum ya da kuruluş ya da bunların faaliyetleri hakkında her hangi bir görüş belirtilmemiştir. Önemle vurgulanan ve genel kabul gören tek görüş ise bir Denizcilik Bakanlığının kurulması olmuştur. VII- 2000-2010 dönemi Yukarıda özetlenen uzak ve yakın geçmişte yaşananlar ve yapılan çalışma, tartışma, toplantı, yazılan rapor, önerilen projeler vb hep sözde ve kağıt üzerinde kalmış ve somut bir sonuç elde edilememiştir. Örneğin 2002’de sona eren DAP yenilenememiştir. 2000 yılı Eylül ayında ikinci ‘Ulusal Denizcilik Şürası’ yapılmıştır. Şüra için temel olarak 10 çalışma grubu oluşturulmuş - Gemi inşa ve tersanecilik çalışma grubu, Deniz Ulaştırması çalışma grubu, Türk boğazları ve seyir güvenliği çalışma grubu, Uluslar arası denizcilik ilişkileri ve deniz hukuku çalışma grubu, Kıyı yapıları ve limanlar çalışma grubu, Denzicilik eğitimi çalışma grubu, Kıyı ve deniz güvenliği çalışma grubu, Deniz turizmi ve yatçılık çalışma grubu, Deniz kaynakları çalışma grubu, Denzi çalışanlarının sorunları çalışma grubu raporları sunulmuştur. İkinci şürada da deniz bilimleri (oşinografi) doğrudan ele alınmamış canlı cansız kaynak işletimi bağlamında bile karşılaşılabilecek sorunları çözücü odak olarak görülmemiştir. Anlaşıldığı kadarıyla denizcilik her iki şürada da daha çok doğrudan ekonomik değer üzerinden çalışmaktadır. 2000 yılında ODTÜ-Ankara’da yapılan uluslar arası oşinografi kongresi sonrasında Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) yaşanan sorunlara kalıcı çözüm üretme ve bunun da bilim, teknoloji ve sanayi yeteneğinin artırılmasıyla olanaklı olacağı görüşününden hareketle deniz bilimleri konularıyla ilgili görüş 103 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ve düşüncelerin derlenmesi için çalışma ve alt çalışma grupları oluşturmuştur. Bu bağlamda oluşturulan; - Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz ve denizaltı (denizel) enerji kaynakları, maden ve endüstriyel hammaddeler alt grubu), - Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Bütünleşik kıyı yönetimi alt grubu), - Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Seyir ve seyir emniyeti alt grubu), - Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz kirliliğinin önlenmesi alt grubu), - Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz jeolojisi ve jeofiziği araştırmaları ve depremsellik alt grubu), - Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz canlı kaynakları alt grubu), - Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Ekosistem ve iklimsel değişim alt grubu), raporları 2001 ve 2002 yıllarında yayınlanmıştır. Ne beşinci 5 yıllık kalkınma plan dönemlerinde ne deniz araştırma master planı çalışmaları ve sonrasında ne değişen hükümetler, başbakanlar, bakanlar, kuvvet komutanları, rektörler ve kurum ve daire başkanları ne de yakın dönem DPT sektör uzmanları deniz bilimlerinin getirisi ve götürüsünü bir olasılıkla ön plana alamamış (almamış) görünmektedirler. Görülebileceği gibi uzak ve yakın geçmişte yaşananlar ve yapılan çalışma, tartışma, toplantı, yazılan rapor, önerilen projeler vb hep sözde ve kâğıt üzerinde kalmış ve somut bir sonuç elde edilememiştir. Bunu değiştirmek ise yine bizlerin görevidir. Bu bağlamda değişen günlük koşullar çerçevesinde mevcut deniz bilimleri enstitüleri ayakta kalmak, var olanı korumakta bile güçlük çeker hale gelmişlerdir. Bunun değişmesini sağlamak, atılım yapmak ve sürdürülebilir bir gelişmeye ulaşmak için çaba ve uğraş veren enstitülerimizin (deniz faaliyetlerinin) geçmişini (Ek 2 Tablo 1) özetlemek geleceğe ve bulunduğumuz noktaya işaret edecektir. 104 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EK 2 Tablo 1: Türkiye deniz bilimleri tarihinin tablosal özeti. 1) Türkiye karasuları ve ilgi alanlarında çalışma yapan bu tabloda yer almayan yabancı bayraklı gemilerin tamamını yıllar itibarıyla izlemek mümkün değildir ancak araştırma yaptığı bilinen diğer gemiler şunlardır: RV Rift, RV Suriot, RV L’atlante, RV Urania, RV Knorr, RV Meteor, RV Alliance RV Prof.Vodyanisky. 2) 1950 öncesi ülkemize gelen diğer yabancı uzmanlar: H. Steinitz, E. Tortonese 3) 1950’li yıllarda ülkemize gelen yabancı uzmanlar: G.A Rounsefell, S. J. Holt, G.S Napier, T. B. Lexow, H. Bergs, H. Henriksen, A. J. Lee, H. Einason, I. S. McArthur, H. J. Capelle, R. Vesterhus, O Aasen, H. Kristjonsson, Y. Amono, G. Amono, S. Aozaki 4) 1960’lı yıllarda ülkemize gelen yabancı uzmanlar: H. R. Fleming, S. Miisho, R. Nakamura, R. Hikada, T. Ishiro, T. Shimada, T. Shikida Yıllar Konu Türkiye 1526 1679-80 1864 Bahriye kitabı İstanbul Boğazı. akıntıları İklimsellik - İstanbul boğazı İstanbul Boğazı-Akıntılar Marmara Boğazlarda akıntı-tuzluluk Marmara batimetri ve hidrografya İstanbul boğazı-Akıntılar Piri Reis 1881-82 1890 1894 1905-06 (1928) 1906 1947 1951 1951 Yeni kuruluş Hibe tekneler 1910 1915 1917-18 1919 1919 1930 1932 1932 1933 1937 1941 1942-44 Marsigli Pierre de Tchihatchef S. Makarov A. Ostroumov Osmanlı subaylarının katılımı Ahmet Rasim Berkinay katılımı arası Ahmet Rasim Berkinay katılımı Kıyıköy-Kızılırmak fauna Deniz çalışmaları Kitap: Türkiye’de Balık ve Balıkçılık Deniz balıkları Uluslar arası org. üyeliği Boğaziçinin jeolojisi Baltalimanı Enstitüsü Yayın: Türkiye’de iptidai balıkçılık Deniz seferleri: Karadeniz’e 2, Marmara’ya 4, Akdeniz’e 2 Üniversite reformu Baltalimanı Balıkçılık Enstitüsü Yayın: Türkiye tatlı su balıkları İstanbul Boğaz’ındaki akıntı rejimi Ekonomi Bakanlığı Avrupa Spindler ve Wrangel Artur Traskot Alfret Mertz, L. Müler Zernov RV Thor1), Danimarka İstanbul balık hali komiseri Deveciyan Prof. Ehranbaum CIESM-Akdeniz Bilim Konseyi Necip Okaner W. Penck R. Hovasse2-4) Simpson RV Balık Kapatıldı Fahriye Battalgil O. Ilgaz P. Ullyott Balıkçılığı bilimsel bir temel üzerinde geliştirmek için Baltalimanı Enstitüsü’nün canlandırılması çabası Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü Prof. Curt Kosswig Gezer, Görür, Bulur Sazan, Yunus, Pisi 105 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yıllar Konu Türkiye 1952-54 Göller ve balık çeşitliliği ve Eğirdir, Küçük ve Büyük Çekmece, Terkos, Apolyont, Manyas. Mermere, Akşehir, Eber, Beyşehir, İznik, Sapanca Eğirdir Hoyran, Çıldır, Gölcük-Ödemiş, Amik, Van. Köyceğiz, Homa, Paradeniz, Karina, Bulama, Kabahayıt, Söke. Et ve Balık Kurumu Balık ve balıkçılık GFCM-Akdeniz Balıkçılık Genel Konseyi Beşiktaş Balıkçılık Araştırma Enstitüsü Gökçeada Balıkçılık ve süngercilik Araştırma İstasyonu; Trabzon, Burdur ve İskenderun rasat istasyonları diğ. biyol. incelemeler. Dalyanlar 1952 1953 1954 Yeni kurum Yeni dergi Uluslar arası org. üyeliği 1955 Açılış 1955-56 İstasyon kuruluşu 1955-56 Oşinografi 1955-56 Tercüme kitap 1959-61 Karadeniz Havzası Balıkları. Hanefi Altan Ege – Akdeniz oşinografisi H. Pektaş Balıkçılık Araşt. Mrkz. Uluslar arası Kongre CIESM kongresi stanbul düzenleme Karadeniz. Pektaş anısına Hidrob. Enst. Ve EBK sefer. RV Arar Karadeniz. Yumurta larva Gürtürk çalışması. RV Arar Oşinografi 1960 Planlı dönem 1956 1956 1957 1959-60 1961 1963 1965 1971 1972 1972 1973 ? 1973 1973 1973 1975 1975 1976 1976 Avrupa Calypso (Fransa) Ege ve Karadeniz E. Slastenenko RV Vema Einarson Chain (USA) Woods Hole- Ege ve Akdeniz Beş yıllık kalkınma planları-Su Ürünleri Sektörü ve ÖİK-raporları Kapanış Beşiktaş Balıkçılık Araştırma Enstitüsü Hibe EBK’nın Arar gemisinin İ.Ü. Hidrobiyol. Enst. Geçişi Yeni kuruluş Ege Üniv. Fen Fak. Hidrobiyol. Bölümü Yasama 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu Balıkçılık akustiği. RV Arar Katılımcı Faruk Kara Losse ve Johannesson Kuruluş Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Su Ürünleri Genel Müdürülüğü Balıkçılık akustiği. RV Arar Gökçeada, Bozcada Faruk Kara Yasama-Tüzük Tarım Bakanlığı Su Ürünleri Tüzüğü Yasama 1738 nolu Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı Kanunu Yeni kuruluş İstanbul Denizcilik ve Su Ürünleri Meslek Lises. Yeni Kuruluş DEÜ-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü ODTÜ-Deniz Bilimleri Bölümü Kapanış Balık ve Balıkçılık dergisi Ege kıta sahanlığı sorunu HORA-MTA Sismik 1 gemisinin Ege’de boy göstermesi 106 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yıllar Konu Türkiye 1978 1978 1978 1979 1980 1983 1983 1983 1984-86 1984 1984 1985-94 1988 1988-93 1989-92 1990 1990-92 1991-92 1991 1994 1995 1995 1996 1997 1997 1997-06 2000 Avrupa Thomson (USA) Woods Hole. Marmara Denizi Uluslar arası Kongre düzenleme Yeni gemi Yasama-Yönetmelik CIESM kongresi Antalya RV Koca Piri Reis; DEÜ-DBTE SHODB’da ‘Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Plan ve Koordinasyon Kurulu’ nun kuruluş ve işleyiş Ekosonder Ticari balıkçılık amaçlı ekosonder kullanımının başlaması Kapanış İ.Ü. Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü RV Koca Piri Reis İskenderiye-Mısır ziyareti Deniz Bilimleri Enstitüleri Oşinografik Hidrografik Araştırmalar Ana Planı – Ulusal Deniz Ölçme İzleme Programı K.Piri Reis Woodshole (WHOI) Osinografi Enstitüsü ve Hamnurg Üniv. ile Karadeniz çalışmaları Tarım ve Köyişleri Su Ürünleri Genel Müdürülüğü Bakanlığı Su Ürünleri Dairesi Başkanlığına Reorganizasyonu indirgenmiş, taşradaki bölge müdürlükleri kaldırılmıştır. Yeni gemi RV Bilim 2; ODTÜ-DBE POEM-Doğu Akdeniz’in RV Bilim-2; ODTÜ-DBE İtalya, Yunanistan, Fiziksel Oşinografisi İsrail, MIT ve Harward, USA Yeni örgüt (INOC) İslam Ülkeleri Oşinografi Bilim ve Teknoloji Ağı Merkezi (INOC). İzmir. Karadeniz balıkçılık projesi ODTÜ-DBE RV Bilim-2 Karadeniz balıkçılık projesi Akustik, hamsi. ODTÜ-DBE RV Bilim-2 Karadeniz balıkçılık projesi Taban balıkları. ODTÜ-DBE RV Bilim-2 Karadeniz balıkçılık projesi Taban balıkları. Yomra Enstitüsü RV Surat-1 Karadeniz balıkçılık projesi Hamsi yumurta larva. ODTÜ-DBE RV Bilim-2 Sefere katılım İlk Türk deniz bilimci Kuzey Kutbu araştırmalarına katılım Derin denize dalış Marmara Denizi. İlk Türk deniz Argus (Rusya) batiskapı bilimci ile 528m’ye dalış Yeni gemi Yunus-S; İ.Ü. Su Ür. Fak. Yeni kuruluş Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Bilimleri Enstitüleri Ulusal İzleme Programı-sonu Şüra Birinci Ulusal Denizcilik Şürası Şüra Türkiye 1. Su Ürünleri Şürası Deniz Bilimleri Enstitüleri Ulusal Deniz Araştırmaları Programı (DAP) Şüra İkinci Ulusal Denizcilik Şürası 107 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yıllar Konu Türkiye Avrupa 2001 Sefere katılım İlk Türk deniz bilimci Güney Kutbu araştırmalarına katılım 2006-07 Kriz 2007 2007 Uluslar arası Kongre düzenleme Derin denize dalış Doğu Akdeniz’de güney Kıbrıs perol arama krizi CIESM kongresi-Istanbul 2007 İ.Ü. Yunus-S 2008 İ.Ü. Yunus-S 2009 ODTÜ-Bilim 25) Marmara Denizi. 2 Türk deniz bilimci. Nautile (Fransa) batiskapı ile 1250m’ye dalış Suriye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Romanya karasularinda çalışmalar Lübnan, Suriye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kara sularında çalışmalar. Akdeniz’de Mısır Münhasır Bölge sınırı-Ege, Marmara, Boğazlar ve Karadeniz 108 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EK 3- Denizlerde ulusal ilgi, kullanım ve strateji belirleme alanları. Konu Denizler ve taşıdıkları önem Ekonomik yaşam ve nüfus yoğunlaşması Endüstri ve taşımacılık Balıkçılık Enerji Biyoçeşitlilik Turizm ve eğlence Yaşam desteği ve iklim Deniz yaşamalanları (habitatları) Keşif ve öğrenme Uluslararası liderlik Bozulan sular İnsan ve doğa çatışması Ulusal deniz politikası Sürdürülebilirlik Hizmet Deniz, atmosfer ve kara bağlantıları Ekosistem tabanlı yönetim Biyoçeşitliliğin korunması Mevcut en iyi bilimsel veri ve görüş Değişmelere uyumlu idare Katılımcı yönetim şekli Kolay anlaşılan yasa, yönetmelik ve karar Etkinlik ve önceden kestirimcilik Ulusal yetki ve sorumluluk Uluslararası sorumluluk Alt konu Kıyısal yerleşim Tersaneler, limanlar ve marinalar Geçimini sağlayacak balıkçılık Yakın kıyı balıkçılığı Uzak kıyı balıkçılığı Uzak mesafe balıkçılığı Yetiştiricilik Boş zamanları değerlendirme Yeni yaşam alanların bulunması Denizel teknoloji ve cansız kaynaklar Kirlilik Aşırı gübrelenme-Ötrofikasyon Diğer kirleticiler Zararlı yosun patlaması Tabanda kirlilik-Sediman kirilliği Azalan balıkçılık (ürün)-Azalan hasat Yaşamalan kaybı İstilacı türler Kıyısal nüfus yoğunlaşması ve arazi kullanımı Kıyısal zararlar-Deprem, kasırga, sel ve aşınma (erozyon) İklimsel değişim İdari sınırlar Kararların ekosistem sınırlarına göre alınması İhtiyati önlemler ve uyumlu idare Tür çeşitliliği Karar için bilim İklimsellik Etkin denizel idare Kamuoyunun eğitimi ve aydınlatılması Sınırlar ve hükümranlık 0 deniz mili (kıyı çizgisi). 0-3 deniz mili. 0-6 deniz mili. 0-12 deniz mili. 6-200 deniz mili Münhasır Ekonomik Kuşak. 12-200 deniz mili Münhasır Ekonomik Kuşak Uzak mesafe. 109 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Ulusal deniz konseyi ya da benzeri bir yapı Başbakanlığa bağlı müsteşarlık ya da benzeri düzenleme Denizel konularda Başbakanlık danışma grubu Diğer denizel konular Kıyı ötesi ve uzak mesafe ilgi alanı Kültür mirası Balıkçılık Biyoçeşitlilik ve ekoloji Denizel bağıntılı diğer konular Ekonomik büyüme ve kıyısal kaynakların korunması Halkın doğal afetlere karşı korunması Kıyısal ekosistemin iyileştirilmesi Çökeller (sediman) ve kıyı idaresi Deniz ticareti ve taşımacılık Kıyı ve açık sularda su kalitesi Sahil (deniz) güvenlik Deniz bilimleri eğitim, öğretim, teknoloji ve uygulama Denizel kaynak işletimi Deniz işleri danışma kurulu Kıyı ötesi ve açık deniz ile uzak mesafe ilgi alanlarını belirlemek ve işletme düstur ve politikalarını ortaya koymak Su altı kültür zenginliklerini değerlendirmek ve korumak Kıyı ve kıyı ötesinde sucul yetiştiricilik bilgi ve teknolojilerini geliştirmek Deniz koruma alanları oluşturmak ve bu alanlarda sistem işleyişini anlamak ve gerekli yasal, teknik ve bilimsel düzenlemeleri sağlamak Kıyı kuşağının idaresi ve kıyısal planlama ve idare programı Mansaplar ve idaresi Ulusal parklar Tatlısu havzası ve kıyı Kıyı ve açık deniz bağlantısı ve idare Zarar tahmini ve koruyucu önlemler Taşkın Erozyon Kıyısal yaşamalanın (habitatın) korunması ve korunma programı Kıyısal doğal sistemin yeniden oluşturulması ve programı Bilgi ve bulgu artışının sağlanması Islak (yaş) alanların korunması Çökellerdeki çift (inorganik ve organik) yapının anlaşılması Çökellerin nitel ve nicel özelliklerindeki değişmeler Yöresel bölgesel çökel idare ve stratejisi Kum almanın artı ve eksileri Seyir sefer için tarama işleri Kirlenmiş çökeller Seyir ve sefer Suyolları, limanlar, geçitler (boğazlar) Acil yardım Liman güvenliği Gemi çarpışmaları Doğal afetler – sel, taşkın, deprem Kıyısal kirlenme Noktasal kirlenmeyi önleme Aşırı gübrelenme-ötrofikasyon Ulusal atık su arıtma sistemleri Günlük en yüksek yük Atık su arıtımı Fosseptik kullanımı 110 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Kıyı ve açık sularda su kalitesi Kıyı ve açık sularda su kalitesi İzleme programları Gemilerden kaynaklanan kirlilik ve gemi güvenliği İstilacı türler ve korunma Denizde çöp ve azaltılması Denizlerin kullanımı ve kaynaklarının korunması Endüstriyel kirlilik ve atıklar Hayvan besleme Noktasal olmayan kirlenme Gemi trafiği ve kazalar Plajlar ve halk sağlığı (ÇED) Kıyı idaresi Ziraat Yerleşim birimleri ve taşkınlar İzleme programları Arazi kullanımı Fırtına ve etkisi Uluslararası durum Atmosferde taşınım ve girdiler Ülkesel program Bölgesel ve yerel programlar Bütünleştirilmiş izleme Eşgüdüm İzleme ağı Gemi kullanım ve riskleri Gemi güvenliği ve çevre Bandıra Limanda kontrol Gemisel kirliliğin önlenmesi Ticari gemiler Petrol tankerleri Yolcu gemileri Hobi tekneleri Atık alama yapıları Ulusal ve uluslararası programlar Yabancı türlerin giriş yolları Balast suları ve idaresi Uluslararası canlı ticareti Diğer giriş yolları ve kontrolü İstilayı belirleme ve tepki Eşgüdümlü hareket Uluslararası işbirliği Araştırmaların gerekliliği Ulusal çöp sorunu ve programlar Eğitim Toplumsal işbirliği ve yerel yönetimler Endüstri Kaynak belirleme, izleme ve araştırma Kurumlar arası eşgüdüm Balıkçılık malzemesi ve artıkları Gemide çöp ve çöp toplama Sahillerin temizliği ve temiz tutma Sürdürülebilir balıkçılığa ulaşma Geçmiş ve gelecek Güvenilir bilimsel bulguya dayalı sürdürülebilirlik Akıllı idare için bilimin gerekliliği Bilimsel karar ile idari kararın ayırt edilmesi Bağımsız değerlendirme (bilimsel analiz) Kullanılan geçmiş ölçütle idare ve balıkçılık idaresinde devamlılık Araştırma öncelikleri Hobi avcılığı ve veri ihtiyacı Balıkçılık idaresi – Yasalar ve yürütme Ulusal balıkçılık komisyonu İçsularda balıkçılık –Ulusal ve yerel idare 111 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Denizlerin kullanımı ve kaynaklarının korunması Denizlerin kullanımı ve kaynaklarının korunması Deniz memelileri ve soyu tehlikedeki türler Mercan resifleri ve koruma Sürdürülebilir akvakültür Denizler ve insan sağlığı Enerji ve cansız deniz kaynakları Yarışan balıkçılık Balıkçılık lisans ve avcılık hakları Kotalar Filo büyüklüğü ve sınırlama Balıkçılık uygulamalarını geliştirme Kooperatifçilik Balıkçılık izleme sistemleri Ekosistem tabanlı balıkçılık Temel balık yaşamalanları Yan avın azaltılması Uluslararası avcılık Deniz Hukuku sözleşmesi Uluslararası koruma sözleşmeleri Sınır aşan göçmen balıklar Balıkçılık ve ticareti Kirleticilerin etkileri Deniz memelileri Deniz kaplumbağaları Alabalıkgiller Deniz kuşları Korumada eksiklikler İnsan etkisi ve araştırmaların genişletilmesi Denizdeki gürültü ve memelilere etkisi Toplumun bilinçlendirilmesi-eğitim Ekosisteme dayalı idare Uluslararası eşgüdüm Mercan resifi sistemlerinin ekolojisi Mercan resiflerini tehdit eden unsurlar Resif sistemlerinin idaresi Sürdürülebilir hasat Artan akvakültür ve gelişme eğilimi Akvakültürün çevreye etkileri Yakın kıyıda akvakültür Açık denizde akvakültür İçsularda akvakültür Tek ve çok türlü akvakültür Akvakültür ve idari Bilgi birikimli uygulama İşbirliği Denizel biyolojik üretimin çeşitliliğinden yararlanma Eczacılık ve ilaç sanayii Beslenme Endüstriyel kullanım Denizel biyo-tababet Denizel mikro organizma etkilerinin azaltılması Zararlı alg patlaması Denizel bakteri ve virüsler Kirlenmiş deniz ürünleri İklim değişimi ve etkileri Araştırma ve teknoloji geliştirmede ilerleme Kıyısal su kalitesi Yasal durum ve düzenlemeler Petrol ve gazın üretim ve idaresi Yasaklar ve kiralama Arama ve geliştirme Yakın kıyı ve derin deniz uygulamaları Yakın kıyı ve derin deniz uygulamaları ve çevresel etkileri 112 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Enerji ve cansız deniz kaynakları Bilime dayalı kararlar Bilime dayalı kararlar Teknoloji geliştirme Veri ve bilgi sistemlerinin modernizasyonu Uluslararası politika ve katılım Metan hidratlar Yenilenebilir enerji Denizde rüzgâr ve akıntı türbinleri Madencilik Bütünselleştirilmiş sürdürülebilir deniz gözlem sistemleri Mevcut gözlem sistemleri Kıyısal ve açık su sitemleri Küresel gözlem sistemleri Ulusal planlama Kritik çevresel değişkenler Araştırma ve gözlem Uydudan algılama Uzun süreçli veri biriktirme Veri toplama destekleme fonları Operasyonel gözlem sistemleri Bölgesel ve küresel işbirliği Kıyı ve açık deniz etkinliklerini modern araçlarla destekleme İşbirliği yoluyla kaynakları maksimize etme Ulusal strateji Periyodik değerlendirme ve tahmin Kritik alan fonları Temel teknoloji bileşenleri Gemiler Sualtı araçları Uçaklar Laboratuar ve lab., malzemesi İletişim Temel teknoloji bileşenleri Kara istasyonları Şamandıra Uydu Planlama ve destek Teknoloji merkezleri Veri idaresi Ulusal ve sivil veri merkezleri Veri arşivleri Askeri veri merkezler Uzmanlaşmış veri merkezleri Kıyısal veriler Veri akışı Yazılım ve modelleme Önceden kestirim Ham ve işlenmiş veri Akademik çalışma verileri Küresel ölçekte denizlerin korunması Gelişmelerin değerlendirilmesi Politika geliştirme. Deniz hukuku sözleşmesi Uluslararası yükümlülükleri yerine getirme Politika için bilimsel girdi Küresel okyanus gözlem sistemleri Sınır ötesi bilimsel etkinlik 113 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Öncü konum Parasal ihtiyaç ve olası kaynak Ana giderler Eğitim Bilim ve keşif Gözleme, izleme ve haritalama Deniz ve kıyı bütçesi 114 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EK 4 - Bilime dayalı karar için araştırılması gereken alanlara bazı örnekler. Uluslararası bilim Biyolojik çeşitlilik İklim değişikliği Balıkçılık Yetiştiricilik-Akvakültür İstilacı türler Kıyısal yaşamalan Çöpler Yapay ve doğal (mercan) resifler Deniz memelileri Koruma altındaki türler İnsan sağlığı Açık denizde enerji ve madenler Yöresel çalışmalar Çökeller-sediman Bilimde uluslararası işbirliği yoluyla uzun süreçli idari yetenekleri artırmak Topluluklar, popülasyonlar ve bireyler temelinde ölçümler İnsanların çeşitliliğe olumsuz etkileri Karbon ve ısı dönüşümünde denizler ve okyanusların rolünün daha iyi anlaşılması Küresel ısınmanın etkilerini model irdelemeleriyle önceden kestirme, deniz seviyesi değişmelerini tahmin etme ve küresel akıntı sistemlerinde olası değişiklikleri önceden kestirme Balıkçılık ve ekosistem dinamiği ilişkilerini daha iyi anlama ve temel yaşamalanları belirlemek Stok tespiti ve izleme Balıkçılığı ekonomik yönleri ve sosyal durum Çevresel etkilerin belirlenmesi ve en iyi idareye ulaşma Yetiştiriciliğin besin ihtiyacı, yeni türler, kullanılan kimyasallar ve etkilerini Türler neden istilacı olur sorusuna yanıt Bazı ekosistemlerin istilacıların saldırısına neden daha hassas olduğunu anlama İstilacılarla mücadele için yeni yöntem ve teknikler Balast suyu işleme değiştirme teknikleri Kıyısal yaşamalanların yapı ve işleyişini öğrenme ve doğal olaylar ile insanın etkileri Yitirilmiş yaşamalanların yeniden oluşturulması-Çevrenin iyileştirilmesi Çöplerin denizdeki davranış şeması ile çevre ve ekolojiye kısa ve uzun süreli etkileri Etkin çöp kontrolü Çöp kaynaklarının belirlenmesi Yapay ve doğal (mercan) resiflerini etkileyen ve değiştiren sıcaklık, akıntılar ile diğer değişkenlerin ölçülmesi Canlıların biyoloji ve popülasyonları hakkındaki bilgiyi artırma Yakın kıyıda gürültü ve etkileri Platformlar ve diğer deniz yapılarının, deniz trafiği, balıkçılık, kıyısal yapılar, askeri uygulamalar, küresel iklim, çöpler ve diğer etmenler ile göç ve dağılımları vb Popülasyon yapı ve büyüklüğü, genel biyolojileri, kıyısal etkinliklerden etkilenmeleri (bkz. deniz memelileri) İnsan sağlığında kullanılabilecek yeni biyolojik maddelerin bulunması Deniz kirliliği ile neden sonuç ilişkileri, zararlı alg patlamaları ekosistem bozunması ve denizel kaynaklı hastalıklar Tehlikelerin azaltılması için yeni yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi Uzun ve kısa süreli etkiler Çevreye olan en az ve en çok yükler Yöresel ekosistemi anlamak için gerekli bilimsel çalışmalar Bütünleştirilmiş biyolojik, fiziksel, kimyasal araştırmalar Sedimandaki oluşumlar, kaynak, hacim, kalite ve kirlenmiş çökellerin atılması hakkında etraflı bilgi edinmek 115 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Sosyo ekonomik Gemi kirliliği Su kirliliği Ulusal deniz destek programı Ekonomik faktörler ve insan boyutunun denizleri etkilemesine ilişkin veriler Her türlü deniz araçlarının oluşturduğu eklenen kirliliği anlama Motorların havaya verdiği emisyon Gemide yoğunlaştırılarak oluşmuş çamurun arıtma fabrikalarına verilmesi Her türlü atık ve artığın (örneğin azot ve fosfor ile ilaç maddelerinin) son alıcı ortama ulaşmadan arındırılması olasılığı Besin tuzlarının ve hastalık yapıcıların giderilmesi yöntemleri Atmosferden olan kirletici girdilerinin ölçülmesi Eğitim ve araştırma kurumlarının akademik ve diğer deniz araştırmaları için destek miktarının uzun süreçli stratejik plan doğrultusunda artırılması Alt ve üst yapı yenilemesi ile modern cihazların kullanımın sağlanması 116 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- KAYNAKÇA AKTAN Y., 2008: Mucilage event associated with diatoms and dinoflagellates in Sea of Marmara, Turkey, Harmful Algae News, An IOC Newsletter on toxic algae and algal blooms. No: 36, 1-3. ALGAN, N., MENGİ, N., 2005. Turkey's Sustainable Development Policies in the EU Accession Process, European Environmental Law Review, April 2005, 95-111. BİLECİK, N., 200? (yılı yok): Herkes yerine. Denizler çölleşmeden, balıklar yok olmadan. Final Ofset Matbaacılık, İzmir. 272pp. BROWN, L. R., FLAVIN, C., POSTEL, S., 1997: Gezegenimizi kurtarmak – Küresel ekonominin çevresel olarak sürdürülebilirliği, TÜBİTAK – TEMA Vakfı Yayınları, Ankara, 198 s. (orijinal adı: Saving the planet, how to shape an environmentally sustainable global economy. Worldwatch Institute). DPT, 1985; Su ürünleri ve su ürünleri sanyii V. beş yıllık kalkınma planı-Özel ihtisas komisyonu raporu. ÖİK: 308, 112 pp. DPT., VIII. 5 Yıllık Kalkınma Planı. FELIKS, Y., GHIL, M., 1993: Downwelling-front instability and eddy formation in the Eastern. Mediterranean, J. Phys. Oceanogr., 23, 61–78. GALIL, B. S., 2009: Taking stock: inventory of alien species in the Mediterranean Sea. Biol Invasions, on line doi:10.1007/s10530-0089253-y HARRISON, P., 1993: The third revolution: Population, environment and a sustainable world. Penguin Books, London. http://66.102.9.104/search?q=cache:JGSBXt5ZEy4J:dbserver.fri.gov.my/port al/portalimages/file_221.PDF+marine+biodiversity+utilization&hl=tr&ct =clnk&cd=26&gl=tr Tem, 2008 http://66.102.9.104/search?q=cache:u7hTrggMZaAJ:unesdoc.unesco.org/ima ges/0010/001036/103651E.pdf+marine+biodiversity+utilization&hl=tr& ct=clnk&cd=14&gl=tr Tem, 2008 http://www.en.wikipedia.org/wiki/Sustainability Ekim, 2007 http://www.marinebiodiversity.ca/cmb/what-is-marine-biodiversity Tem, 2008 117 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- http://www.oceancommission.gov/documents/full_color_rpt/000_ocean_full_r eport.pdf Ekim 2007. http://www.oceanography.ucy.ac.cy/ Cyprus Oceanography Center, Ara 2009. KARA, F., UYSAL, A., YURDER, G. 1975: Gökçeada civarının istavrit (Trachurus mediterraneus, Steindechner), uskumru (Scomber scomber, Cuv.), sardalya (Sardina pilchardus, L.) balıkları, ekoloji şartları ve bunlardan istavrit balığının stok miktarı üzerine araştırmalar. İ.Ü. Fen Fakültesi Hidrobiyoloji araştırma Enst. Yayınları 13, 46pp. LOSSE, G. F., JOHANNESSON, K. A., 1973: Apparent distribution and estimates of absolute abundance of Engraulis encrasicholus and Trachurus mediterraneus in the southern Black Sea based on bioacoustic methods. Report to the UNDP(SF)/FAO Fishery Developmant Project. FAO, Rome May 1973-WS/D9180: 77pp. LOVELOCK, J., 2000: GAIA – A new look at life on earth. Oxford University Press, 148 pp. OĞUZ 2005: Black Sea ecosystem Oceanography, 18(2), 122-133, response to climatic variations. OĞUZ T., 2003: Climatic warming impacting pelagic fish stocks in the Black Sea due to an ecological regime shift during mid-1990s, Globec International Newsletter Vol.9, No.2, October, 2003, pp.18-20 ÖZARSLAN, 1974: Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsünün 1950-1960 döneminde yapmış olduğu araştırmalar ve bunlardan elde edilen sonuçlar. İ.Ü. Fen Fak. Hidrobiyol. Araşt. Enst. Monogr. Sayı 8. 44 pp. ÖZSOY, E., HECHT, A., ÜNLÜATA, Ü., BRENNER, S., SUR, H. İ., BISHOP, J., LATİF, M. A., ROZENTRAUB, Z. OĞUZ, T., 1993: A Synthesis of the Levantine Basin Circulation and Hydrography, 1985-1990, Deep-Sea Res., 40, 1075-1119. ÖZTÜRK 2009: Cumhuriyet döneminde bilimsel deniz araştırmacılığı. SHOD.Türk Deniz Haritaciliginin ve Deniz Araştırmacılığının Geçmişi,bu günü ve geleceği sempozyumu.Basida. PAMUKÇU, K., 2000: Su politikası. Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 340 s. ROCKSTRÖM, J., STEFFEN, W., NOONE, K, PERSSON, A., CHAPIN, F. S. III, LAMBIN, E. F., LENTON, T. M., SCHEFFER, M., FOLKE, K., SCHELLNHUBER, H. J., NYKVIST, B., DE WIT, C. A., HUGHES, T,. VAN DER LEEUW, S., RODHE, H., SÖRLIN, S., SNYDER, P. K., COSTANZA, R., UNO SVEDIN, U., FALKENMARK, M., KARLBERG, L., CORELL, R. W., 118 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- FABRY, W. J., HANSEN, J., WALKER, B., LIVERMAN, D., RICHARDSON, K., CRUTZEN, P., FOLEY, J. A., 2009: A Safe Operating Space for Humanity, Nature 461, 472-475. SHOD, 1987: Deniz canlı kaynaklarını projelendirme program önerisi. SHOD, Çubuklu İstanbul, 15 p. STREFTARIS, N., ZENETOS, A. & PAPATHANASSIOU, E. (2005) Globalisation in marine ecosystems: The story of non-indigenous marine species across European seas. Oceanography and Marine Biology Annual Review, 43, 419-453. SUR, H. İ., ÖZSOY, E. AND Ü. ÜNLÜATA, (1994). Boundary Current Instabilities, Upwelling, Shelf Mixing and Eutrophication Processes In The Black Sea, Prog. Oceanogr., 33, 249-302. TONT, S., 1999: Sulak bir gezegenden öyküler. TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, Ankara, 44, 191 pp. TÜBİTAK, 1997: Ulusal Deniz Araştırmaları Programı - DAP 1997-2001, TÜBİTAK-TTGV, 2002: TÜBİTAK – TTGV Bilim – Teknoloji – Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz Ve Denizaltı Kaynaklarından Yararlanma Teknolojileri (DDKYT) Çalışma Grubu raporu (2002) U.S. Commission on Ocean Policy 2004: An Ocean Blueprint for the 21st Century, Washington, DC, ISBN#0–9759462–0–X VELLA, A., 2009: Integrated Maritime Policy towards better maritime governance in the Mediterranean sea-basin, Communication from the Commission “Towards an Integrated Maritime Policy for better governance in the Mediterranean”, COM(2009)466 of 11 September 2009, European Commission, Directorate-General for Maritime Affairs and Fisheries. http://ec.europa.eu/maritimeaffairs/mediterranean 119