deniz-bilim strateji belgesi türkiye

Transkript

deniz-bilim strateji belgesi türkiye
DENİZ-BİLİM
STRATEJİ BELGESİ
TÜRKİYE
2010
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Erdemli Deniz Bilimleri
Enstitüsü
Dokuz Eylül Üniversitesi
Deniz Bilimleri ve Teknolojisi
Enstitüsü
İstanbul Üniversitesi
Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği
Enstitüsü
NASA fotoğraf galerisi.
Mersin-İzmir-İstanbul
Temmuz 2010
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ÖNSÖZ
Teknolojik, ekonomik, siyasi, toplumsal ve eğitim ve araştırma
alanlarında güncel küresel gelişmeler çoğunlukla hızlı sıçramalarla
oluşmakta ve genelde ülkemiz, özelde ise stratejik önemdeki ulusal
kurum ve kuruluşlarımız, derinden etkilenmekte ve bu süreç devam
etmektedir. Hızla gelişen bilgi ve buna dayalı teknolojik ilerleme mevcut
veri, bulgu ve becerilerin hızla yenilenmesini, yeni yetenek ve
ilerlemelerin bunlara katılmasını zorunlu kılmaktadır. Çağımız, eğitim ve
araştırma kurumlarımızı değişen koşullara ayak uydurmayı, bunu
yaparken yüzyılımızın gerektirdiği eleştirisel düşünme, sorunları
algılama ve çözme, planlama ve gelecekteki gelişme ve karmaşık yerel
ve küresel boyutlu sorunlarla baş edebilecek beceriyle donatılmış
elemanların yetiştirilmesini gerekli kılmaktadır. Stratejik öneme sahip
denizlerimizin kaynaklarından sürdürülebilir şekilde yararlanma, denizle
ilgili insan faaliyetlerinin ve çevrenin sürdürülebilir yönetimi ancak bu
alanda eğitim ve araştırmalarla görevlendirilmiş kurumlarımızın
faaliyetleri ve bu kurumların da özel destek görmesiyle olasıdır.
Mensubu ve yöneticisi bulunduğumuz önemli yüksek lisans okullarımızı
salt üniversitelerimiz kullanımına verilen bütçelerle ayakta tutmamız ve
yukarıda vurgulanan çağın gereklerini yerine getirecek aşamaya
getirmemiz günümüz koşullarında mümkün görünmemektedir.
Günümüzde artık bir üniversite mezunu olmak, hatta bir yüksek lisans
eğitimi almış olmak ulusların ulaşmak istedikleri düzeye çıkmaları için
yeterli görülmemektedir. Bu yöndeki bir eğitim belki bazı alanlarda
bireyin daha kolay iş bulması için yeterli olabilir. Ancak çağımız gereği
ise bilgiyle donatılmış, alanındaki gelişme ve değişmeleri izleyen,
sorgulayarak uygulayan, gelişmeye ve işbirliğine açık günün gerektirdiği
teknolojileri sorunsuz kullanabilen, yeni düşünce ve ürün üretebilen,
deneyimlerini paylaşarak aktaran kişilere sahip olmaktır. Böyle kişilere
sahip olmak uzun erimli, güdümlü destekli, planlamalarla olasıdır ki, bu
da geleceğe yatırım ve sağlama alma anlamına gelir.
Üniversitelerimiz deniz bilimleri alanında eğitim ve araştırmalarıyla
ülkemize önemli katkı sağlayan enstitülerimizin ilgi alanlarındaki ülkesel
strateji geliştirme ve bunun uygulamaya aktarılması yönündeki
çabalarını desteklemektedir. Deniz Bilimleri Enstitülerimizin bu
adımlarıyla kendi alanlarında geleceği yönlendirmedeki eğitim ve
araştırmaları, yüz yılımızın sorunlarıyla baş edebilecek insan gücünü
oluşturmadaki çabalarını ülkesel bir strateji planı (bu strateji belgesi
1
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
yordamıyla) araştırma ve geliştirmelerimizde başarılı olmalarını ve
ülkemize gelecekte daha değerli hizmetler vermelerini dileriz.
Son olarak bu ihtiyacı görerek çaba harcayan, bu hizmeti vermeyi
hedeflemiş ve başarıya kilitlenmiş tüm elemanlarımıza teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Ahmet Acar
ODTÜ-Rektör
Prof. Dr. Yunus Söylet
İ.Ü.-Rektör
Prof. Dr. Mehmet Füzün
DEÜ-Rektör
----------------------------------------------------------------------------------------------------------1) Orta Doğu Teknik Üniversitesi-Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü.
2) İstanbul Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü.
3) Dokuz Eylül Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü.
2
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TEŞEKKÜR
Bu metnin hazırlanmasında görüş ve düşüncelerinden yararlandığımız
değerli öğretim üyesi ve öğrenci arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi
sunarız.
Bunun ötesinde geçmiş yönetimlerce benzer amaçlarla hazırlanmış
çalışma metninden bu çalışmada önemli ölçüde yararlanılmıştır. Bunların
ötesinde bu raporun hazırlanması ve sunulmasına katkı sağlayan tüm kişi
ve kuruluşlara, özellikle DPT ve SHOD-B’na konuya yaklaşımları için
özellikle teşekkür ederiz.
ODTÜ-DBE
DEÜ-DBTE
İ.Ü.-DBİE
3
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“Bilimin, bilginin sonu yoktur.
Bu nedenle hiç kimse onun
sonunu bulamaz.”
Pirî Reis - Bahriye
4
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ……………………………………………………………………………………………………..………
1
TEŞEKKÜR ………………………………………………………………………………………………..………
3
İÇİNDEKİLER…………………………………………………………………………………………….………
5
ŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………………………………………………….…………
8
TABLOLAR LİSTESİ ………………………………………………………………………………….………
8
KISALTMALAR ……………………………………………………………………………………………..……
9
I - DENİZ BİLİM STRATEJİ BELGESİ, TÜRKİYE 2010 - YÖNETİCİ ÖZETİ ………
1.1 Gerekçe, niyet, amaç ve hedefler …………………………………………………………..…
1.2 Neden deniz bilim ? ………..…………………………………………………………………….……
1.3 Neden devlet desteği ? ………………………………………………………………………………
1.4 Strateji geliştirme önerileri …………………………………………………………………..……
1.5 Yönetişim ve kurumsal sorumluluk …………………………………………………..………
1.6 Onay, karar ve eylem süreçleri …………………………………………………………..……
11
12
15
15
17
18
19
II - DENİZ BİLİM VE YER SİSTEMİ …………………………………………………………………
21
Fiziksel oşinografi …………………………………………………………………………………..…………
Kimyasal oşinografi ………………………………………………………………………………..…..……
Deniz biyolojisi …………………………………………………………………………………………….…..
Deniz jeolojisi ………………………………………………………………………………………………..…
26
27
28
29
2.1 Yer Sistemi ve iklim …………………………………………………………………………..……… 30
2.1.1 Bölgesel iklim ………………………………………………………………………………………… 31
2.2 Ekosistem yaklaşımı ………………………………………………………………………….……… 34
Strateji ………………………………………………………………………………………………………………
Çevresel kalite hedefleri ………………………………………………………………………..…………
İnsan etkilerinin yoğun olduğu alanlar ………………………………………………….………..
Gözlem sistemleri ………………………………………………………………………………….………….
Tedbir ilkesi uygulaması ………………………………………………………………………..…………
35
35
35
35
35
Biyoçeşitlilik …………………………………………………………………………………….…………
İklim değişimi ……………………………………………………………………………………………
Sürdürülebilir gelişme = Sürdürülebilir koruma………………………………..………
Sosyo-ekonomik senaryolar ……………………………………………………………..………
Sosyo-ekonomik değerlendirme………………………………………………………..………
35
36
38
39
43
III- DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE DENİZ BİLİM VE KARAR SÜREÇLERİ ……………
3.1 Denizlerden nasıl yararlanılır ? …………………………………………………………………
3.2 Dünyada deniz (okyanus) bilim politikası …………………………………………..……
44
45
45
ABD’de durum ………………………………………………………………………………………….……..
Geliştirilmiş yönetişim ………………………………………………………………………………………
Sağlam bilim temelli ve bilgiye dayalı kararlar …………………………………………….…
Geleceğin temelini oluşturan eğitim …………………………………………………………………
Özel yönetim sorunları ……………………………………………………………………….……………
46
46
46
47
47
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
5
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Uygulama …………………………………………………………………………………………………….….. 47
Avrupa Birliğinde durum …………………………………………………………………………….…… 47
Deniz yönetişiminin bütünleştirilmesi ……………………………………………………….……. 48
Kesişen politika araçlarının geliştirilmesi …………………………………………………….….. 48
Deniz faaliyetlerinde sürdürülebilirlik için sınırlamalar ……………………………..…… 48
Deniz-havzaları bölgesel stratejilerinin geliştirilmesi ……………………………….……. 48
Bütünsel Deniz Politikasının uluslararası boyutu ……………………………………….…… 48
Sürdürülebilir ekonomik büyüme, istihdam ve yenilik ………………………………..…. 48
İklim değişikliği ve okyanuslar ………………………………………………………………………... 48
Kıyı ve deniz ekosistemleri ve yönetimi üzerinde insan etkisi ………………………. 49
Kaynak yönetimi ve mekansal planlamada ekosistem yaklaşımı ………………..…. 49
Deniz biyoçeşitliliği ve biyoteknoloji …………………………………………………………..…… 49
Kıta kenarları ve derin deniz ……………………………………………………………………….……...49
Operasyonel oşinografi ve deniz teknolojisi ……………………………………………….…… 49
3.3 Türkiye’de deniz (okyanus) bilim politikası ……………………………………………….. 50
3.3.1 Ulusal değerler - insan, deniz ve doğal kaynaklar ……………………………… 50
3.3.2 Deniz bilimleri çevre hizmetleri ……………………………………………………………… 53
IV- TÜRKİYE DENİZ BİLİM STRATEJİSİ ……………………………………………………………
4.1 Yönetişim ……………………………………………………………………………………………………
4.1.1 Ulusal deniz bilim ve denizcilik platformu ……………………………………………
4.1.2 Ulusal kurumlar arasında bilimsel işbirliği ………………………………………………
İşbirliği öngören projelerin öncelikli desteklenmesi ………………………………
4.1.3 Ulusal veri merkezleri ………………………………………………………………………………
4.1.4 - Uluslararası programlarla ilişkiler …………………………………………………………
4.2 Akademik yapılanma - Bilim adamı yetiştirme ve kazanma ……………………
4.2.1 Eğitim programları ve araştırmacı desteği ……………………………………………..
Yurt dışı doktora desteği …………………………………………………………………………………..
Doktora sonrası araştırmacı desteği ………………………………………………………………..
54
54
55
55
56
57
59
59
60
60
4.3 Temel destek ve araçlar …………………………………………………………………………… 61
4.3.1 Destekleyici çevrenin yaratılması ve sürekliliği ………………………………………. 61
4.3.2 Bürokratik düzenlemeler …………………………………………………………………………...63
4.3.3 Parasal kaynak yaratma ve bütçe tahsisi ……………………………………………… 63
4.3.4 Alt yapının iyileştirilmesi ve sürekliliği ……………….………………………………… 64
4.3.4.1 Gözlem platformları ve gözlem sistemlerinin geliştirilmesi ……………….. 64
4.3.4.2 Yüksek başarımlı hesaplama olanaklarının geliştirilmesi ………………..… 65
4.4 Türkiye ulusal deniz bilimleri araştırma programı ……………………………………… 66
4.4.1 Program 01: Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme ………………………………… 67
Su seviyesi ölçümleri …………………………………………………………………………………………
Meteorolojik veriler ……………………………………………………………………………………………
4.4.2
4.4.3
4.4.4
4.4.5
4.4.6
Program
Program
Program
Program
Program
02:
03:
04:
05:
06:
67
68
Operasyonel oşinografi ……………………………………………………... 69
Bölgesel iklim dinamiği ………………………………………………….… 70
Kıta sahanlığı ve kıyı kuşağı dinamikleri …………………………… 71
Ekosistemler dinamiği ………………………………………………………… 72
Biyoçeşitlilik ……………………………………………………………………… 72
Denizel biyoçeşitlilik ve gen-tek geliştirme ……………………………………..……………… 72
Deniz ekosistemine insan kökenli etkiler ……………………………………………………..… 72
İstilacı türler ve Lessepsian göçmenler …………………………………………………………… 73
Zararlı Alg Patlamaları (Harmful Algae Blooms – HAB) – Toksinler …………………..73
6
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4.4.7 Program 07: Balıkçılık sistemleri ……………………………………………………………… 74
Balık ve balıkçılık …………………………………………………………………………………… 74
Balıkçılık ve deniz koruma alanları …………………………………………………………… 75
4.4.8 Program 08: Deniz jeolojisi ve jeofiziği …………………………………………………. 76
4.4.9 Program 09: Veri işleme ve saklama …………………………………………………….. 76
4.4.10 Program 10: Özel işbirliği …………………………………………………………………….. 76
4.4.11 Program 11: Uygulamalı araştırmalar ………………………………………………… 78
5 DENİZ BİLİMLERİ - EYLEM PLANI ve TEDBİRLER …………………………………………
5.1 Deniz bilimleri - Eylem planı ………………………………………………………………………
Strateji belgesinin yenilenmesi ………………………………………………………..
5.2 Tedbirler sorumlular süreçler ……………………………………………………………………
79
79
81
82
EKLER …………………………………………………… ………………………………………………………… 91
EK 1: Deniz bilimleri enstitüleri ………………………………………………………………………… 92
Ek 1 Tablo 1: Deniz bilimleri enstitülerindeki program ve anabilim dalları ….. 92
Araştırma faaliyetleri …………………………………………………………………………….. 93
EK 2- Türkiye’de deniz bilimleri – Tarihçe ………………………………………………………… 94
I- 1950 öncesi cumhuriyet dönemi ………………………………………………………………………95
II- 1950-1960 dönemi ……………………………………………………………………………………… 96
III- 1960-1970 dönemi ……………………………………………………………………………………. 96
IV- 1970-1980 dönemi ……………………………………………………………………………………… 97
V- 1980-1990 dönemi ……………………………………………………………………………………… 100
VI- 1990-2000 dönemi-Deniz Araştırmaları Programı (DAP) süreci ……………… 101
VII- 2000-2010 dönemi …………………………………………………………………………………… 103
Ek 2 Tablo 1: Türkiye deniz bilimleri tarihinin tablosal özeti ..…….………………… 105
EK 3- Denizlerde ulusal ilgi, kullanım ve strateji belirleme alanları ……………… 109
EK 4 - Bilime dayalı karar için araştırılması gereken alanlara bazı örnekler …. 115
KAYNAKÇA ……………………………………………………………………………………………………………………. 117
7
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1. Piri Reis’in Akdeniz bölgesi haritası …………………………………………………..23
Şekil 2. Marsigli tarafından gösterilen İstanbul Boğazı akıntıları …………………. 24
Şekil 3. Doğu Akdeniz ve Karadeniz – doğal renkler – Karadeniz,
Marmara ve kuzey Ege’de yeşil renk eş zamanlı plankton
üretimlerini ve basenler arası aktarımı göstermektedir …………………. 32
Şekil 4. Avrupa bölgesi denizlerinde klorofil pigmentleri dağılımı ……………….....
33
Şekil 5. Birleşmiş Milletler senaryo ve öngörülerine göre dünya
nüfusunun son 50 yıl ile önümüzdeki 50 yıldaki değişim
beklentisi ………………………………………………………………………………………..… 40
Şekil 6. Önümüzdeki yüzyıla dönük 6 farklı küresel sera gazı emisyonu …… 40
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. Gezegenimizin sınırları ……………………………………………………………. 41
Ek 1’de Tablo 1: Deniz bilimleri enstitülerindeki program ve anabilim
dalları ………………………………………………………………………………………………… 92
Ek 2 Tablo 1: Türkiye deniz bilimleri tarihinin tablosal özeti ……………………….. 105
8
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
KISALTMALAR
AB
ABD
ADCP
Avrupa Birliği
Amerika Birleşik Devletleri
Acoustic Doppler Current Profiler
Doppler akıntı-ölçer profilleyici
AUV
Autonomous Underwater Vehicle
Bağımsız sualtı aracı
Black Sea GOOS Black Sea Global Ocean Observing System
Karadeniz Küresel Okyanus Gözlem Sistemi
12
C
Karbon-12 (normal karbon)
14
C
Karbon-14 (radyoaktif karbon)
CaCO3
Kalsiyumkarbonat
CO2
Karbondioksit
CTD
Conductivity Temperature Depth
Elektrik geçirgenliği, sıcaklık, derinlik
CV
Curriculum Vitae
Özgeçmiş
ÇED
Çevresel Etki Değerlendirme
DAP
Deniz Araştırma Programı
DEÜ
Dokuz Eylül Üniversitesi
DEÜ-DBTE
Dokuz Eylül Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi
Enstitüsü
DİK
Devlet İstatistik Kurumu
DMİ
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
DPT
Devlet Planlama Teşkilatı
Dz.K.K
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
EuroGOOS
Europa Global Ocean Observing System
Avrupa Küresel Okyanus Gözlem Sistemi
GEOSS
Global Earth Observation System of Systems
Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi
GMES
Global Monitoring for Environment and Security
Çevre ve Güvenlik için Küresel İzleme
GOOS
Global Ocean Observing System
Küresel Okyanus Gözlem Sistemi
HAB
Harmful Algae Blooms – Zararlı Alg Patlamaları
H2CO3
Hidrojenkarbonat
ICCAT
International Commission for the Conservation of Atlantic
Tunas
Atlas Okyanusu ton balığını korumak için uluslar arası
komisyon
IGBP
The International Geosphere-Biosphere Programme
Uluslararası Jeosfer-Biyosfer Programı
IMO
International Maritime Organization
Uluslar arası Denizcilik Örgütü
9
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
IOC
IOOS
IPCC
İÜ
İÜ-DBİE
KAMAG
LOICZ
MEB
MedGOOS
NGO
ODTÜ
ODTÜ-DBE
16
O
18
O
PCB
ROV
SHOD
SHOD-B
TÜBİTAK
TTGV
UNDP
UNFCCC
WMO
YDABÇAG
YÖK
Intergovernmental Oceanographic Commission
Hükümetler arası oşinogrfi komisyonu
Integrated Ocean Observing System Bütünleştirilmiş
Okyanus Gözlem Sistemi
Intergovernmental Panel on Climate Change
Hükümetler Arası İklim Değişimi Paneli
İstanbul Üniversitesi
İstanbul Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği
Enstitüsü
TÜBİTAK Kamu Araştırmaları Grubu
Land-Ocean Interactions in the Coastal Zone
Milli Eğitim Bakanlığı
Mediterranean Global Ocean Observing System
Akdeniz Küresel Okyanus Gözlem Sistemi
Non Governmental Organizasyon
Sivil Toplum Orgütü
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi-Deniz Bilimleri Enstitüsü
Oksijen-16 (normal oksijen)
Oksijen-18 (radyoaktif oksijen)
Poly Chlorinated Biphenyls
Çok klorlü bifeniller
Remotely Operated Vehicle
Uzaktan kumandali araç
Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi
Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı
Unated Nations Development Program
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
United Nations Framework Convention on Climate Change
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
World Meteorological Organization
Dünya meteoroloji örgütü
Yer Deniz Atmosfer Bilimleri ve Çevre Araştırma Grubu
Yüksek Öğretim Kurumu
10
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
I– DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ, TÜRKİYE 2010 - YÖNETİCİ ÖZETİ
Deniz bilimin ülkemizde gelişmesini, topluma hizmet sunmasını sağlamak
amacıyla, uzman bilim kurumlarınca hazırlanan bu strateji belgesi, gerekli
geliştirme adımları, politika ve stratejileri irdelemektedir.
Bu belgede ülkemizde modern deniz-bilim araştırma altyapısının oluşturulması
için gerekli bilim politikası, stratejisi ve uygulama öncelikleri belirlenmekte,
üretilen sonuçların denizlerle ilgili sürdürülebilir yönetime temel oluşturması
hedeflenmektedir.
Geliştirilen stratejide ulusal gelişme, ekonomik
gereksinmeler, uluslararası ilişkiler, kurumsal katılım, eğitim ve araştırmada
karşılaşılan engel ve eksiklikler çeşitli boyutlarıyla göz önüne alınmış, çevrenin
ayrıntılı bir şekilde algılanmasına, dinamiklerinin anlaşılmasına yol açacak ve
bu sayede gelecekte karşılaşılabilecek sorunların çözümüne katkıda
bulunabilecek bir eğitim, öğretim ve araştırma alt yapısı hedeflenmiştir.
Bu belgede yeniden yapılanması amaçlanan deniz bilimlerinin
-
hedeflerinin ve bilim politikasının belirlenmesi,
-
modern bilime dayanan, evrensel çevre koruma kavramlarıyla uyumlu,
topluma hizmet verebilecek bir okyanus bilim ya da deniz bilimleri politika
ve stratejisinin ortaya konması,
-
bu politika ve stratejiye dayanan taslak uygulama ve eylem planlarının
geliştirilmesi
amaçlanmıştır.
Bu belgede izleyen konular irdelenmektedir:
-
denizlerin iklim sistemi içindeki önemli yeri ile iklime katkısının, tartışılması,
-
karmaşık yer sistemi dinamiklerinin gözlenmesi
öngörülmesinde güncel bilim ve teknolojinin yeri,
-
doğal kaynakların
kullanılması,
-
ekosistem bilimi ve ekosistem yaklaşımının yaygınlaştırılması,
sürdürülebilir
gelişme
ve
kavramıyla
davranışlarının
uyumlu
olarak
- denizlerin toplumun refahına (olumlu ve olumsuz) katkılarının ortaya
konması, iklim süreçlerinin ve ekosistem hizmetlerinin pazar içi ve pazar
dışı ekonomik değerlendirmelerinin yapılabilmesi,
-
ülkemizde deniz (okyanus)-bilim araştırmalarının kapsam ve öz olarak
temel bilim eksenini izlemesi, bölgesel ve küresel gündeme katkı yapması,
bilimsel öncelikleri izleyerek yeniden yapılanması,
11
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- gerekli kurumsal ve idari altyapının oluşturulması, insan gücü ve teknolojinin
verimli kullanımı,
- deniz bilimleri araştırmalarının temelini oluşturan araştırma gemilerinin
verimli kullanılması ve yönetimi,
- TÜBİTAK ve DTP gibi araştırma destek kurumlarının plan, yatırım ve
desteklerinin amaç ve hedefler doğrultusunda öncelikli alanlara
yönlendirilmesi.
Bölüm I’de toplumsal gerekçeler, niyet ve bilim felsefesi açıklanarak, gerekli
politika, strateji ve önceliklerle ilgili yönetici özeti verilmektedir.
Bölüm II’de öncelikle deniz (okyanus) bilimin tanımı, gelişimi ve kapsamı ele
alınmakta, denizlerin önemli bir bileşen olarak katkıda bulunduğu iklim sistemi
ve dinamikleri, sosyo-ekonomik etkileri irdelenmektedir.
Bölüm III’te deniz-bilimin bilimsel, toplumsal etki sahası, araştırma altyapısı,
araçları ile dünyada ve ülkemizdeki süreçleri incelenerek, ülkemizde eksikliği
duyulan deniz-bilim politikası ortaya konmaktadır.
Bölüm IV’te deniz-bilim politikasının hedeflerine ulaşmasını sağlayabilecek
ulusal strateji sunulmaktadır. Ulusal deniz-bilim stratejisinin belirlediği
araştırma önceliklerine uygun programlar belirtilmekte, mevcut altyapı ve
araçlar değerlendirilmekte, önerilen geliştirme araçları incelenmektedir.
Ek bölümlerde Türkiye deniz bilimlerinin tarihçesini, ilgi alanlarını, mevcut
altyapısını ve politika geliştirme süreçlerini kapsayan özet bilgi sunulmaktadır.
Görüleceği gibi, ülkemizde deniz ve çevre araştırmaları, deniz teknolojisi,
denizcilik ile ilgili konularda oldukça yaygın bir yapılanma halen mevcuttur.
Deniz bilimleri bilim politikası ve stratejisine duyulan gereksinme, bu altyapının
güncellenerek
güçlendirilmesini,
gelecekteki
toplumsal
amaçlara
yönlendirilmesini içermektedir.
1.1 Gerekçe, niyet, amaç ve hedefler
Küresel değişim çağında, kaynakların sınırsız olmadığı ve çevre üzerindeki
insan etkilerinin geri dönüp toplumları olumsuz etkileyebileceği, mevcut
eşitsizlikleri daha da artırabileceği açıkça görülmeye başlanmıştır. Kaynakların
“sürdürülebilir” kullanımı zorunlu olarak bilgiye dayanmaktadır. Bilimsel
araştırma ile bilgi birikimi sağlayabilen toplumlar geleceği daha iyi
öngörebilmekte, elde ettikleri birikimle çevreyi daha iyi koruyarak gelecek
kuşaklara aktarmayı başarabilmektedirler.
12
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ülkemizde disiplinler arası deniz bilimleri araştırmaları oldukça yaygın olmakla
birlikte, toplumsal hedeflerle bütünleşik belirgin bir stratejinin izlenmediği,
buna bağlı bilim politikasının yeterince geliştirilemediği, elde edilen bilgi
birikiminin uygulamalara ve karar süreçlerine yansımadığı bilinmekte ve sıkça
dile getirilmektedir. Deniz bilimleri araştırma alanında eksikliği duyulan politika
ve strateji gereklerini önyargısız ve pozitif bir yaklaşımla ortaya koyabilmek
için, bazı olumsuzlukları içeren yapısal sorunlara rağmen ülkemizde büyük
özveriyle yaratılan birikim tartışılmakta, gerekli yerlerde eleştirilmekte; mevcut
durum ile altyapı hakkında bazı bilgilere ek bölümlerde yer verilmektedir (bkz.
Ek 1).
Türkiye, dünyada belki hiç bir ülkenin sahip olmadığı zenginlikte ve çeşitlilikte
bir deniz ortamına ve kaynaklara sahiptir. Birbirinden çok farklı ve uç
özelliklere sahip Karadeniz ve Akdeniz ile bunları birbirine bağlayan Ege Denizi
ve Türk Boğazlar Sistemi, oşinografik/iklimsel değişkenlik, ekosistem yapısı ve
biyolojik çeşitlilik bakımından eşi bulunmaz özellikler barındırmaktadır. El
değmemiş doğal güzelliğe ve kaynaklara sahip olmasına rağmen ülkemizde
sadece hidrokarbon kaynaklarının taşınması ile gündemde olan komşumuz
Hazar Denizi de yine ilgi beklemektedir.
Dünya nimetlerinin bolca sergilendiği bir bölgede yer alan denizlerimizin
değişim ve etkileşimlerini, ekolojik durumlarını saptayarak, olası olumsuz
etkileri öngörebildiğimiz oranda doğal kaynaklarımızı sahiplenebileceğimiz ve
onları sağlıklı bir şekilde gelecek kuşaklara ulaştırabileceğimiz bir gerçektir.
Ayrıca, bütün dünyada kıyı yerleşimleri ve bunların arasındaki liman şehirleri
denizle ilişkileri sayesinde kültürel, sosyal, bilimsel birikimleri ile medeniyetin
ilk geliştiği yerlerdir; kültürel altyapıları ve insanlarıyla neşe, sağlık ve
toplumsal gelişme kaynaklarıdır. Doğu Akdeniz, Ege ve Marmara Denizleri,
Karadeniz ve Hazar Denizi ile çepeçevre sarmalanan ülkemiz ise bütün insan
mirasına kaynaklık eden deniz uygarlıklarının serpilip geliştiği bu eski dünyanın
merkezi konumundadır.
Denizci bir millet olmadığımız haksız şekilde iddia edilmektedir. Oysa Türkiye
önemli bir mirasın üzerine oturmaktadır. Türkiye’nin bugün hem deniz
kaynaklarının kullanımında hem de deniz ekosistemlerinin yıpratılmasındaki
payı diğer ülkelerinkinden fazla değildir. Sorumluluk oranımızda katkı yaparak
çevre mirasının gelecek kuşaklara bırakılabilmesi, bilgi ekonomisine uyum
gerektirir. Bu amaçla, bir uygarlık ölçüsü sayılan araştırma ve bilgiye dayalı
sürdürülebilir kaynak yönetimi ülkemizde de yerleşmelidir.
Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dönüşümüne paralel olarak, denizlerdeki
etkinliğini uzun erimli bütüncül bir yaklaşımla ele alması ve iklim hizmetlerinin
ekonomik değerlendirmelerde temel alınmasını sağlaması kaçınılmazdır.
Denizlerin çevresel yıkımlardan korunabilmesi ve kaynaklarından sürdürülebilir
şekilde yararlanılabilmesi, temel sistem değişkenlerini örnekleyebilecek,
fiziksel/biyokimyasal süreçleri öngörebilecek bilimsel/teknolojik altyapının ve
uzun vadeli önlemlerin geliştirilebilmesine bağlıdır. İklim değişimlerinin önemli
13
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
etkileri olacağı öngörülen bölgemizde, sağlıklı bir geleceğin planlanması,
sanayi, deniz ulaştırma, enerji, balıkçılık gibi ekonomik faaliyetlerde karar
süreçlerine ve yönetim planlarına bilgi sağlayacak uzmanlık ve altyapının
geliştirilmesi son derece gereklidir, aciliyet taşımaktadır ve kamunun
yararınadır.
Küresel ve bölgesel ölçekteki iklim sisteminin davranışı ile ilgili stratejik
araştırma programları, uluslararası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. ABD ve AB
gibi ülkeler, kaynaklarını esirgememekte, bu toplumların amaçlarına uygun
araştırmalar üye ülkelerin ve uluslararası araştırma birimlerinin etkin
katılımıyla sürdürülmektedir. Çevrenin durumunun izlenmesine, davranışının
tahmin edilmesine yarayan sistemleri içeren Çevre ve Güvenlik için Küresel
İzleme (GMES) ve Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi (GEOSS) stratejileri,
bu yolda ulaşılan en son aşamayı temsil etmektedir.
Uluslar arası programlara katılımla birlikte, sonuçta her ülke kendi amaç ve
kaynaklarına uygun stratejiler geliştirmekte, çağımızda artan bir hızla,
oşinografi/ekosistem/iklim bilimleri araştırmalarına yatırım yapmaktadır. Tüm
dünya ülkelerinde, modern teknoloji kullanan gözlem sistemlerinin ve
araştırma gemilerinin etkin kullanımı çoğunlukla kamusal kaynaklarla
gerçekleştirilmektedir.
Sonuç olarak, üç taraftan bizi çevrelediğini sık sık dile getirdiğimiz, iklim
sisteminin aktif bileşeni olan denizlerimizi tanımayı, günlük çıkar ilişkileri
ötesine geçebilen bir anlayışla onları korumayı, onlarla birlikte yaşamayı,
öğrenmemiz gerekmektedir. Denizlerini tanımayan bir ülkenin onlardan sağlıklı
bir şekilde yararlanması beklenemez. Denizlerin sürdürülebilir şekilde
ekonomiye doğrudan ya da dolaylı katkılarını sağlayabilmek, strateji ve bilim
politikalarının geliştirilmesini, planlı yatırım ve araştırma desteğini gerektirir.
Bu belgenin (strateji belgesinin) amaçları şunlardır:
- Denizlerimizle ilgili bilimsel soruları sorabilecek bilgi ve uzmanlık birikimini
sağlamak;
- Bu soruları gerek ülke içinde gerekse uluslararası platformlarda yanıtlama
olanağını verecek deniz bilimleri araştırma alt yapısını ve yeteneklerini
oluşturmak;
- Etkilenen sosyo-ekonomik sektörleri de göz önüne alarak, Türkiye’nin
geleceğinde deniz-bilimin katkısını planlamak ve bu amaçla bilimin katkısını ve
verimliliği sağlamak;
- Denizlerin tanınması, yapı ve fonksiyonlarının daha iyi anlaşılması sonucunda
kaynak ve potansiyel olarak değerlendirilmesi ile ülkemize ve toplumumuza
sağladığı ekonomik ve politik yararların savunulmasını, bu yararların
sürdürülebilmesini sağlamak için deniz-bilim politika ve stratejisinin
geliştirilmesidir.
14
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1.2 Neden deniz-bilim ?
Bu belge kapsamında genel kavram olarak ülkemizde deniz bilimlerinin
altyapısı ve geleceği ele alınmakla birlikte, sıklıkla iklim ve ekosistem bilimleri
ve hizmetlerine atıfta bulunulmaktadır. ‘Deniz bilimleri' terimi denizle ilgili
bilimlerin ayrı ayrı katkısını ifade etmekte, ‘okyanus-bilim’ ise katkı aldığı
çeşitli temel ve uygulamalı bilim dallarının zaman içinde oluşmuş bütünlüğünü
ifade etmektedir. Bu nedenle, çağdaş bir bilim dalının adı olarak okyanus-bilim
terimi, Türkçedeki kelime anlamının ötesinde, bu alandaki tarihsel gelişimi
yansıtmaktadır. Denizlerin alışveriş içinde oldukları yer sistemi, iklim sistemi
ve ekosistem, çeşitli alt sistemleri içeren bütünleşik yapıları tanımlarlar.
Deniz (okyanus)-bilim, görece genç bir bilim olmasına rağmen, bugün doğa
bilimleri içinde yoğun katkıya ve öneme sahip bir bilim dalı olarak ortaya
çıkmıştır. Deniz-bilim’in bu süreçte temel bilim desteği ve diğer iklim bilimleri
(meteoroloji, klimatoloji, ekoloji, paleontoloji, vs.) ile amaç ve kapsam
örtüşmesi artmıştır ve sağladığı bilgi ve yeteneklerle çevresel yönetişime
katkıda bulunarak gelecekte de topluma hizmet edecektir. Bu nedenle denizbilimini geliştirme faaliyetleri bütünüyle geleceğe yatırımdır, yaşam kaynağı
denizlere bilimle sahip çıkmaktır.
Ülkemizde de bu birikim yaratılmış olup artan bir ivmeyle, diğer dünya
toplumlarıyla gelişmişlik makası daha çok açılmadan, tarihsel mirasımızla
uyumlu, bölgemizde gerekli katkı ve önderliği üstlenerek sürdürülmelidir.
1.3 Neden devlet desteği ?
İklim problemiyle karşı karşıya kaldığımız günümüzde dünyada büyük ilgi ve
destek gören deniz- (okyanus)-bilim araştırmaları, sağlam kuramsal temellere
ve yüksek teknolojiye dayanarak hızla ilerlemektedir. Küresel iklim sistemi
içinde önemli bir yeri olan deniz ekosistemleri ekonomik, sosyal, kültürel,
siyasal etkenlerle geniş bir yelpaze içinde ilişkili bulunmakta ve ekonomik
sektörleri, dolayısıyla toplumsal refahı doğrudan etkilemektedir. Deniz-bilim,
disiplinler arası yapısı gereği fiziksel, biyojeokimyasal etkileşimleri incelediği
gibi, günümüzde ekosistemlerin karmaşık yapılarını algılayarak bunların
ekonomik refah etkilerini değerlendirmeye ve gerekli koruma önlemlerini
geliştirmeye olanak vermektedir.
Yerküresel akışkanlar olan deniz, iç sular ve atmosferdeki süreçler daha çok
fizik yasalarıyla belirlenirler. Fiziksel değişimler kimyasal ve biyolojik süreçlerle
etkileşerek ortam özelliklerine ve ekosistemin bütününe yansırlar. Bu nedenle,
denizler ve atmosferdeki kimyasal ve biyolojik süreçler, kendi konularında ayrı
ayrı analizler gerektirse de, temeldeki fiziksel süreçler araştırılmadan iklim
sistemi ve ekosistemler yeterli bütünsellik içinde anlaşılamaz. Çünkü bu
sistemler, durumları her an değişen dinamik sistemlerdir. Dinamik bir sistemin
çeşitli zaman ve uzay ölçeklerinde sergilediği yapının anlaşılabilmesi ve
15
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
davranışının tahmin edilebilmesi için, değişkenliklerinin fizik kurallarınca
açıklanabilmesi, doğrulanabilmesi ve daha da önemlisi, oldukça büyük
alanlarda (bölgesel ya da küresel) anlık olarak örneklenebilmesi gerekmektedir.
Doğa bilimleri içerisinde deniz bilimlerinin bir 'insan' ara yüzü (iklim, kirlenme,
çevre koruma, sürdürülebilir kaynak yönetimi) bulunduğundan, bugün
dünyada yüksek düzeyde ilgi gören ve yatırım yapılan bir bilim dalıdır. Bu
yüzden, ABD’de ‘stratejik araştırma’ kavramı, araştırma bütçelerinin
kısıtlandığı son dönemlerde bile, denizel araştırma programlarını fazla
etkileyememiştir. Meteoroloji ve oşinografi batıda ikinci dünya savaşı
sonrasında, özellikle 1960'lardan başlayarak önem kazanmıştır. ABD ve AB
girişimiyle hazırlanan Çevre ve Güvenlik için Küresel İzleme (Global Monitoring
for Environment and Security-GMES) ve uydu ve yer gözlem sistemlerinin
birleştirilmesi için Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi (Global Earth
Observation System of Systems-GEOSS) stratejileri önümüzdeki yıllarda
yürürlükte olacaktır.
Ülkemiz gibi görece doğudaki ülkelerde ise, sağlıklı bir gelişme
yaşanamamasının
nedeni,
gerekli
bilim
politikalarının
zamanında
oluşturulamaması ve yatırım yapılamamasıdır. Ancak bu durum son yıllarda
değişmekte ve bazı doğu ülkelerinde de mevcut teknolojiler ve kendi
birikimlerini ortaya koyabilen çekirdek araştırma grupları önemli bilimsel katkı
ve yerel gelişme sağlamaktadır. Görülebileceği gibi deniz bilimleri (ve genelde
doğa bilimleri) sahip olduğu 'insan ara yüzü'' (sürdürülebilir gelişme ve yaşam
kalitesinin yükseltilmesi) nedeniyle diğer konulardan ayrılmaktadır ve
toplumun geneline sağladığı bu hizmetler nedeniyle güdümlü devlet desteğini
hak etmektedir. Bu destek, bugün her ülkede gelişme kararlılığı oranında
sağlanmaktadır.
Doğa/iklim bilimleri içinde özellikle deniz bilimleri araştırmaları önemli oranda
devlet desteği gerektirir. Denizde elde edilecek her veri için öncelikle altyapı ve
bu altyapının bakımı, bunun ötesinde de bu verinin toplanması için ilgili
araştırma kurumlarınca yüksek harcamaların yapılması gerekmektedir. Daha
da önemlisi, elde edilen bu verilerin birleştirilerek bilimsel çerçevede
yorumlanması, gözlem ve model sistemleri yardımıyla çevrenin durumunun
öngörülmesinde kullanılması, bilimde yetkinlik ve uzmanlık dışında, ayrıca
geniş bir bilgi ağı altyapısı, dolayısıyla yatırım ve destek gerektirir.
Dünya ülkelerinde deniz-okyanus-bilim araştırmaları kısmen ya da tamamen
devlet desteği ile yürütülmektedir. Özellikle deniz araştırmalarının en büyük
gider kalemi olan gemi edinme, işletme ve yenileme giderleri, devletin ayırdığı
kaynaklardan karşılanmaktadır. Ayrıca deniz bilimlerinin temel araçlarından
olan gözlem ve öngörü sistemleri de teknoloji ve uzmanlık gerektirdiği gibi,
yine önemli bütçe desteklerinin ayrılmasını gerektirmektedir.
16
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ülkemizde deniz bilimleri araştırmalarına bugüne kadar çeşitli kanallardan
devlet desteği sağlanmakla birlikte, bir bilim politikası ve stratejisi
benimsenmediği için bu desteğin verimli kullanıldığı ya da gerekli güncel
gelişmeyi ve gelecek için yeterli yapılanmayı yaratabileceği söylenemez.
Söylenebilecek olan ise, bu gelişmenin ancak benimsenecek politika ve strateji
ile gerçekleşebileceğidir.
1.4 Strateji geliştirme önerileri
Bu belgenin ilgili bölümlerindeki politika ve strateji belirleme konusuna
geçmeden önce, genel hatlarıyla bir özetlenecek olursa, ilgili bilim alanında ilk
göze çarpan strateji ve politika geliştirme alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- deniz bilimlerinde ülke ekonomisindeki gelişmeye paralel bir kapasite
yaratılması ve dünya ülkeleriyle yarışmada önlerde yer alacak şekilde atılım
yapabilecek gerekli bilim politikasının üretimi ve yenilenerek sürekliliğinin
sağlanması,
- deniz bilimleri araştırma yöntemlerinin ve altyapısının güncel bilimsel ve
teknolojik gelişmeleri, uluslararası işbirliği olanaklarını değerlendirebilecek,
bölgesel ve yerel gündemlerde gecikmesiz kullanabilecek şekilde modernize
edilmesi,
- jeofiziksel akışkanlar dinamiği, çevre kimyası, biyojeokimyasal döngüler,
ekoloji, ekosistem ve popülasyon dinamiği, sualtı akustiği, gibi temel
konularda kuramsal temellere dayanan uzmanlık ve bilimsel birikimin
sağlanması,
- sayısal matematik modellerin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, gözlem
sistemleri ile birlikte kullanılarak deniz ekosistemlerinin kısa ve uzun
süreçlerde davranışlarının, ilerideki durumlarının öngörülebilmesi, bütünleşik
iklim modellerinin geliştirilmesi,
- güncel teknolojiyi kullanan gözlem platformları (asılı cihaz sistemleri, zaman
serisi istasyonları, uydular), yerinde gözlem araçları (glider-kayıcı, driftersürüklenici, float-şamandıra vs.), operasyonel araçlar (ROV, AUV, vs.), optik
ve kimyasal algılayıcılar ve modern sayısal veri iletişimi yöntemlerinin gerçek
zamanlı gözlem ve ölçümlerde yaygın kullanımının sağlanması,
- boğazlar, kıyısal alanlar ve derin deniz alanlarında, ‘akıllı’ veya ‘uzman’
gözlem sistemlerinin geliştirilmesi, özellikle stratejik gelişme bölgelerinde
yaygınlaştırılması, elde edilen veriler ve bunların bilimsel yorumlarının karar
süreçlerine katkı sağlaması,
- bilimsel
uzmanlık
alanlarında
öğretim
üyesi/araştırmacı
yapısının
güçlendirilmesi,
yurtdışında
veya
yurtiçinde
yetişmiş
bilimcilerin
üniversitelere kazanılması, deniz-bilim araştırmalarının yaygın şekilde
desteklenmesi,
17
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- temel ve uygulamalı deniz bilimlerinin eğitim ve öğretiminde lisansüstü
eğitim
programlarının
güçlendirilmesi,
üstün
nitelikli
araştırmacı
yetiştirilmesi, uygulamalar içinde yer alarak deneyim kazanmalarının
sağlanması,
- araştırma kurumları arasında bilimsel hareketlilik programının oluşturulması,
araştırma birimleri arasında kısa süreli araştırmacı değişimi, laboratuvar
olanaklarının ve araştırma gemilerinin deniz zamanlarının program dahilinde
etkileşimli paylaşımı, genç araştırmacıların yurt içi ve yurt dışı burslarla
desteklenmesi, kurumlar arası çalıştay, konferans, kolokyum ve seminerlerin
düzenlenmesi, kurumlar arası bilgi ve veri transferinin, bilimsel işbirliğinin
özendirilmesi, tüm bunlar için uygun bütçe olanaklarının yaratılması,
- ilgili konularda çalışacak lisansüstü ya da meslek içi eğitimden geçmiş
kamu görevlisi yetiştirilmesi, ilgili kurumlarda hizmete alınması,
- devlet ve ekonomiden gelen farklı taleplere yanıt verebilecek şekilde, (acil
müdahale planları, petrol ve kimyasal yayılması öngörüleri, deniz ulaştırma
güvenliği, arama kurtarma, askeri planlama gibi) hizmetlerde işbölümü
yaratılması.
1.5 Yönetişim ve kurumsal sorumluluk
Deniz bilimleri gelişim stratejisinin dengeli altyapı ve üstyapı ile uygulamaya
konulabilmesi, bu stratejinin birbiriyle etkileşimli dört ana eksen üzerinde
izleyen onay ve eylem süreçlerine dayanır.
- Deniz bilimlerinin gerektirdiği ‘büyük-bilim’ yaklaşımı, disiplinler arası
bütünleşik yapısı, küresel ve uluslararası boyutları, toplumun refahına ve
yaşam kalitesine katkısı, zorunlu olarak bir yönetişim (governance) modelini
gerektirmektedir.
- Öte yandan ulusal nitelikte bir deniz bilimleri politikasını uygulamaya sokacak
bir gelişim stratejisinin ve eylem planının izlenmesi devlet sorumluluğunu ve
bu sorumluluğu üstlenecek yapılanmayı gerektirir.
- Deniz bilimlerinin ve özellikle bu bilimlerin bütünleşmiş şekli olarak öne çıkan
okyanus-bilimin, temel ve uygulamalı bilimlere dayanan yüksek düzeyde
uzmanlık birikimi, üniversite araştırma birimlerinin, özellikle Deniz Bilimleri
Enstitüleri’nin bu yapılanmanın merkezinde yer almalarını gerektirmektedir.
- Anılan etkenler ve temel varsayımlar ele alındığında sorumlu kurumsal
yapının bilimsel gereklere ve ulusal niyet ve amaçlara uygun bir yönetişim
yapısını gerektirdiği ortaya çıkmaktadır. Ancak bu kurumsal yönetişim
yapısının oluşturulması, yukarıda önerildiği gibi, oluşturulacak Yürütme
Kurulu ile ilk erimde uygulamaya geçirilecektir.
18
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1.6 Onay, karar ve eylem süreçleri
Deniz-Bilim Strateji Belgesi’nde ele alınan politika ve stratejinin uygulamaya
konulabilmesi belli karar, onay ve eylem süreçlerine yer verilmektedir. Bu
konuda izlenecek sürece ilişkin çözüm şudur:
Denizcilik Müsteşarlığı sorumluluğunu Deniz Bilim Eylem Kurulu (DENBİLKUR)
marifetiyle yerine getirir. DENBİLKUR Başbakanlığa bağlı Denizcilik
Müsteşarlığından 4 eğitim ve araştırma kurumlarından 3 temsilci; toplamda 7
kişiden oluşur. DENBİLKUR’un görev süresi 3 yıldır. Bu süre istendiği ve gerekli
görüldüğü sürece 3’er yıllık dönemler şeklinde uzatılabilir.
Deniz Bilim Eylem Kurulu
(DENBİLKUR)
Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı
Deniz Bilimleri Enstitü temsilcileri
DENBİLKUR her yıl bir kez toplanarak çalışmalarını gerçekleştirir. Yürütme
Kurulu Sekreteryasını Denizcilik Müsteşarlığı yürütür.
- Deniz Bilimleri Enstitüleri ve benzer diğer kuruluşların bütçe önerileri
DENBİLKUR’ca irdelenip her kuruma ait bütçe kabul edildikten sonra bağlı
oldukları kurumların (örneğin üniversitelerin) bütçelerinin ekinde ayrı bir
başlık altında verilmek üzere DPT tarafından Denizcilik Müsteşerlığına
aktarılır.
- Bütçe kullanımı diğer kamu kurumlarının tabi oldukları yasa ve kurallar
çerçevesinde yapılır.
- Bilimsel faaliyet kapsamındaki her türlü araştırma, toplantı, kongre/
sempozyum/çalıştay katılımı ve seyahati TÜBİTAK kuralları çerçevesinde bir
yandan alınan projelere konulan gider fasıllarından ve diğer yandan
TÜBİTAK’ın genel uygulamaları çerçevesinde TÜBİTAK’ça pozitif ayırımcılık
yapılarak sağlanır.
- Kurumlar arası işbirliği, yurtiçi ve yurtdışı bilim adamı değiş tokuşu ve
benzeri etkinlikler TÜBİTAK kuralları çerçevesinde TÜBİTAK’ça pozitif
ayırımcılık yapılarak sağlanır.
- Kamu kurumlarının denizlerde yaptırmak istedikleri araştırmalar için ilgili
kurumlar bağlı oldukları yasa ve yönetmelikler çerçevesinde kendi
bütçelerine yürütülmesini istedikleri güdümlü proje için uygun meblağı
koyarlar. Güdümlü projeler için konulan meblağ yalnız bu amaçla
kullanılmak üzere TÜBİTAK’a aktarılır ve araştırma faaliyetleri ile söz konusu
meblağın kullanımı TÜBİTAK kuralları çerçevesinde yürütülür, raporlanır ve
sonuçlandırılır.
19
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Deniz-Bilim stratejisinde yer alan etkinlik ve programların önem ve
öncelikleri konuyla ilgili kurum ve kuruluşların yazılı görüşleri alınarak her 9
yıllık süreçler için belirlenir. Ancak gelişen ve değişen koşullar her hangi bir
değişiklik gerektiriyorsa bu olağan üstü gündemle toplanan DENBİLKUR’ca
karara bağlanır.
20
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
II – DENİZ-BİLİM VE YER SİSTEMİ
Uzaydan yer küreye bakıldığında mavi ve beyazın hakim olduğu bir güzellik
görülür. Gezegenimizin yüzey alanının yüzde 71’ini oluşturan okyanus, bu
gezegendeki yaşamın başlangıcında olduğu gibi, sürdürülmesinde de önemli
süreçleri içeren bir ortamdır. Bu güzel mavi rengi veren okyanus sularının
içerisinde ve altında boyutları bugün tam olarak bilinemeyen besin, maden ve
enerji kaynakları yer almaktadır. Bu kaynaklardan sürdürülebilir şekilde
yararlanılabilmesi ise henüz genç sayılabilecek deniz (okyanus) bilimlerine
dayanan karar ve yönetim süreçleriyle olasıdır.
Deniz bilimleri denizlerdeki yaşam bölgelerinin (biota) yapısını, kara ve
atmosferle olan etkileşimlerini araştırır. Okyanus-bilimin yöntemleri diğer
disiplinlerde kullanılan bilimsel yöntemlerden farklı değildir: burada da
varsayımlar (hipotezler) deneylerle sınanır. Ancak, açık sistemler olan yer
sistemlerinin incelenmesi için geliştirilen deneysel yöntemler farklıdır. Kontrollü
laboratuar deneylerinden epey farklı olarak, bu bilim alanında bilimciler, günün
gelişmiş teknolojik olanaklarından yararlanarak doğal ortam değişkenlerinin
farklı yer ve zamanda elde edilebilen yaygın örneklemeleriyle yetinmek,
okyanusun davranışını yorumlamaya olanak veren bu verileri doğrulayarak
kullanmak durumundadırlar.
Bunların ötesinde, deniz bilimleri birçok farklı disiplini kapsamaktadır ve aynı
nedenle denizle ilgili sorunların çözümü de farklı alanlarda uzmanlaşmış bilim
insanlarının ortaklaşa çalışmasını gerektirmektedir. Deniz bilimlerinin
bölgesel/küresel önemi ve deniz sorunlarının sıkça ulusal yetki alanlarının
dışına taşabilen çevresel ve hukuksal boyutları, bilim insanlarının ve
yönetimlerin uluslar arası işbirliği yapmasını zorunlu kılmaktadır.
Okyanuslar yeryüzünde ortalama derinliği 3,730 m olan 361 milyon km2’lik bir
alanı kapsar ve derinlik dağılımına göre başlıca iki bölgeye ayrılır: bunlar kıta
sahanlığı alanı ve açık su kesimidir. Açık sularda okyanusların en derin yeri
10,920 metre ile Filipinlerdeki Mariana Çukurudur. Everest’in yüksekliğinden
daha derin olan okyanusun bu en derin bölgesinde, donma noktasına yaklaşan
su sıcaklığına karşın çeşitli yaşam formları yer almaktadır.
Açık sular ve kıyı arasında kıta sahanlığı ve kıta yamacı bölgeleri yer alır. Kıta
sahanlığı genellikle 200m derinlik sınırı ile tanımlanan az eğimli bölgeleri
kapsamakla birlikte kanyonlar, adalar ve yükseltiler gibi düzensiz topografya
ile sıkça bölünür. Kıta sahanlığından sonra hızla artan bir eğimle kıta yamacı,
eğimin tekrar düzleştiği geniş açık su okyanus alanlarını kapsayan derin
tabana (abyss) ulaşır. Askı haldeki madde bu derinliklerde kalınlığı bazen
kilometrelerle ölçülen çökeller oluşturur. Okyanusların karayla birleştiği, yer
yer kara parçalarıyla çevrelendiği veya boğazlarla sınırlandığı alanlarda yarı
kapalı ve iç denizler yer almaktadır.
21
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Okyanusu çevreleyen bu denizler arasında kıyı uzunluğu en büyük deniz Güney
Çin Denizi ve hacimce en büyük körfez Hudson Körfezidir. Kapsadığı hacim
bakımından en büyük yarı kapalı geometriye sahip denizler, ülkemizin her
ikisine de komşu olduğu Karadeniz ve Akdeniz’dir. Bunlardan Karadeniz
dünyanın en büyük anoksik (oksijensiz) denizidir. Tümüyle kapalı bir iç deniz
özelliği taşıyan, bazen siyasal nedenlerle büyük bir göl olarak tanımlanan,
tarihsel bağlarımız bulunan, komşu Hazar Denizi ise türüne tek örnektir.
Karadeniz, Akdeniz, Marmara, Boğazlar ve Hazar Denizi komşuluğuyla ülkemiz
oşinografik araştırmanın topluma en çok yarar sağlayabileceği, eşi bulunmaz
bir konumdadır ve aslında aşağıda kısa tarihçesine yer verilen oşinografinin
beşiğidir. İlk deniz coğrafyası çalışmaları ve okyanus-bilime temel olan
araştırmalar, eski medeniyetin merkezi olan bölgemizde yapılmıştır.
Günümüzde ve gelecekte de sürdürülmesi elzemdir.
Orta çağda, bilim, din ve felsefenin karmaşık bir bütünün içinde yer aldığı
dönemde okyanus-bilimden elbette bahsedilemezdi; ancak oşinografinin temeli
yine aynı dönemdeki coğrafya araştırmaları ile atılmıştır. Doğu Akdeniz’in
haçlılarca yağmalanması sonrasında, 13. yüzyılda Marco Polo’nun uzak doğu’yu
tanıtması ile doğu’nun kültürel ve ekonomik zenginliğine ulaşma düşüncesi
Avrupa’da yeniden yükseldi. Yine de 15. yüzyılda batıdaki toplumlar üzerinde
en büyük etkiyi 1453’te İstanbul’un fethi yaptı. İlk olarak Portekiz, ara bölgede
yer alan ve ticareti kontrol eden Osmanlı’yı atlayarak Asya’ya ulaşabileceği
alternatif deniz yollarını aramaya girişti.
Kristof Kolomb (Cristoforo Colombo, Christopher Columbus) 1492’de Asya’yı
ararken rastlantısal olarak Amerika’ya ulaşmadan yaklaşık yirmi yıl önce ilk
seferlerini Afrika kıyılarına ve Akdeniz’e yaptı; 1474’te Ege Denizi’nde Sakız
Adası’na yaptığı seferle adını duyurdu. Bu seferler sırasında Akdeniz’in kendine
özgü rüzgâr ve akıntı sistemlerini tanıma olanağı buldu. Amerika’ya yapacağı
seferi bu bilgilerinin ışığında planladı. Batı yönünde giderken güneyde batı
Afrika’dan esen ‘Alize Rüzgârları’ndan, geri dönüşte ise daha kuzeydeki Gulf
Stream
ile
okyanus
akıntılarından
ve
orta
enlemli
rüzgârlardan
yararlanabileceğini düşündü ve uyguladı.
Büyük deniz keşiflerinin başladığı Kolomb’un çağından sonraki yüzyılda başta
Portekizli denizciler Akdeniz ve Atlantik Okyanusu’nda büyük deneyim
kazandılar. Bu devirde Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’de kurduğu
hakimiyet ile Türk denizciliği de önemli aşama yapmıştır. Dönemin yetiştirdiği
büyük Türk denizcisi ve bilim adamı Koca Piri Reis (1465–1554), 16 yaşından
başlayarak pek çok önemli deniz seferinde yer almış, aynı sırada
araştırmalarını gerçekleştirmiştir. 1513 yılında Piri Reis, aralarında Kolomb’un
Amerika kıyıları haritasının da bulunduğu çeşitli denizlere ait harita parçalarını
birleştirerek ilk kez gerçeğe uygun bir Dünya Haritası hazırlamış, günün deniz
keşiflerine ait bilgileri bütünlük ve gerçeklikle yansıtma başarısını göstermiştir.
1929’da Topkapı Sarayı Müze’ye dönüştürülürken tesadüfen ortaya çıkan ve
22
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
sadece batı yarısı günümüze ulaşmış olan bu harita, döneme ait diğer
haritalardan farklı olarak dünyanın bilinen bütün karalarını ve denizlerini
göstermekte, özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Haritacılığının
yanında (Şekil 1), bir bilim adamının titizliğiyle çevre denizlerini inceleyen ve
ayrıntılı gözlemler yapan Piri Reis, 1526’da Bahriye kitabını yazmıştır.
Şekil 1. Piri Reis’in Akdeniz bölgesi haritası *).
Mekanik bilimi ilk gelişimini MÖ 3. Yüzyılda Archimedes ve 11. Yüzyılda ElBiruni gibi öncülere borçludur. Okyanus-bilimin kuramsal temelini oluşturan
akışkanlar mekaniği ise, Leonardo da Vinci (1452-1519), Galileo Galilei (15641642), Luigi Ferdinando Marsigli (1658-1730) ve Isaac Newton (1643-1720)
gibi öncülerin yol açtığı bilimsel devrimle bugünkü bilimsel - matematiksel
temeline oturmuştur.
Bugünkü anlamıyla oşinografi biliminin temelini oluşturacak adımlar, 16791680 yıllarında, o günlerin dünyasında en önemli merkez olan İstanbul
Boğazı’nda Marsigli’nin bilimsel yöntemi ilk kez kullanarak gerçekleştirdiği
araştırmalarla atılmıştır.
---------------------------------------------------------------------------------------*) Tablolanmış özet çalışmalar EK 2’de “Türkiye deniz bilimleri – Tarihçe”
başlığı altında sunulmaktadır.
23
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bugün de okyanus-bilimin en önemli araştırma konularından olan boğazlar
dinamiği ile ilgili ilk bilimsel incelemeyi gerçekleştiren Luigi Ferdinando
Marsigli, İstanbul’u diplomatik amaçlarla ziyaret eden Bologna doğumlu bir
İtalyan asker ve araştırmacıdır.
Marsigli 1679’da İstanbul’a deniz yolculuğu sırasında ve daha sonra İstanbul
Boğazı’ndan topladığı deniz suyu örneklerinin yoğunluklarını ölçtü ve sonuç
olarak yoğunluk farklarından kaynaklanan basınç etkileri ile alttaki yoğun
Akdeniz suyunun Karadeniz’e doğru akarak yüzeydeki daha az yoğun
Karadeniz suyunu (Şekil 2) ters yönde hareket etmeye zorladığını buldu.
Şekil 2. Marsigli tarafından gösterilen İstanbul Boğazı akıntıları.
17. yüzyılda bilimsel yöntemle deniz suyunun yoğunluğunun bilimsel yöntemle
ilk kez ölçülmesi ve özgül ağırlık kavramının geliştirilmesi batıda genellikle
Marsigli’ye atfedilmekle birlikte, deniz suyu ile tatlı su arasında yoğunluk
farklarının ölçülmesi ve özgül ağırlık kavramının ilk kez ortaya atılması, aslında
doğuda, bilimsel yöntemin kurucularından, fizik biliminin öncüsü, Harzem’li ElBiruni tarafından 11. yüzyıl başlarında gerçekleştirilmiştir.
Marsigli yaptığı basit ölçümler ve genel gözlemleriyle İstanbul Boğazı yüzey
akıntılarının dağılımını da incelemiş ve özellikle Beşiktaş önlerindeki alanda
akıntının ters yöne dönerek Boğaz’ın güney kesiminde büyük bir girdap
yaptığını doğru olarak saptamıştır. Beşiktaş önlerindeki bu çevrim akıntısı
24
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
dışında Çengelköy, Bebek-Akıntıburnu (Şeytan akıntısı), Yeniköy, Beykoz,
Umuryeri ve Büyükdere gibi koylarda oluşan çevrimler ve ters akıntılar ve
yüksek akıntılar bugün de gemi kazalarına neden olan başlıca etkenlerdir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında 1917 ve 1918 yıllarında Alfred Merz tarafından
yapılan ve Lotte Möller tarafından 1928’de yayınlanan gözlemler İstanbul
Boğazı’nın üç boyutlu yapısını, tabakalaşmış akımları ve yukarıda değinilen
girdap yapısını ayrıntısıyla ortaya koymuş ve ilk oşinografi kitapları
yazarlarından olan Defant tarafından kuramsal temeli oluşturan bir deney
olarak anılmıştır.
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, deniz ve okyanusların incelenmesinde
deniz hakimiyeti ve denizlerin stratejik öneminin anlaşılması büyük rol
oynamıştır. Deniz hakimiyetinin önemi ilkin yeniçağ başlangıcında Portekizliler
kadar Osmanlılarca da anlaşılmış ve uygulanmıştır. Bu ilgi ile Piri Reis gibi o
zamanın büyük denizcileri yetişmiştir.
Katıldığı uzun deniz seferlerindeki deneyimleriyle Charles Darwin’in 1859’da
yazdığı “Origin of Species” (Türlerin Kökeni) doğa bilimlerinde yeni bir çığır
açmıştır. Aynı yıllarda Atlas Okyanusu kıyısında Concarneau ve Arcachon’da
kurulan Fransız deniz biyolojisi istasyonları yanında Avrupalı ve Rus bilimcilerin
Akdeniz’de çeşitli yerlerde (Messina, Napoli, La Spezia, Ville-franche-surMer/Villafranca, Marseille, Banyuls-sur-Mer) deniz zoolojisi çalışmalarını
başlattıkları ve Napoli’de Rus bilmcilerin desteğiyle bir zooloji istasyonu
kurulduğu görülmektedir. 1870’lerde ise Rusya’nın geniş ve araştırılmamış
Avrupa denizlerinde (Karadeniz, Baltık, Beyaz Deniz, Barents Denizleri) deniz
biyolojisi istasyonları kurmak için yeterli birikimi (sekiz üniversite ve Bilimler
Akademisi) ve duyduğu ilgi ile Akdeniz’de Ville-franche’da, Karadeniz’de
Sevastopol’da, Barents Denizi’nde Murman’da araştırma istasyonları kurması
raslantı değildir. Bu istasyonlar, bugün de faaliyettedir ve deniz bilimcilerin
uluslararası ortak mirasıdırlar.
Okyanusların küresel ölçekte incelenmesi ise ilk kez 1872-76 Challenger keşif
seferiyle olmuştur. Aynı yüzyıl içinde Monaco Prensi Albert ilk kez zaman serisi
ölçümlerini başlatmış ve Monaco Müzesi kurulmuştur (1899-1910). İzleyen
1940’lı yıllarda, modern anlamda oşinografi oluşmuştur. İkinci Dünya
Savaşının getirdiği koşullar (denizaltı savaşları) sonucunda oşinografinin
sağladığı bilgilerin stratejik önemi artmıştır. Bunun sonucunda, örneğin
ABD’de, 1903’te küçük bir istasyon olarak kurulan Scripps Institution of
Oceanography Büyük Okyanusu inceleyen önemli bir araştırma laboratuarına
dönüşmüştür. Amerikan Deniz Kuvvetlerinin istek ve yönlendirmesiyle özellikle
Atlas Okyanusu’nda oşinografik araştırmaları yürütmek için 1930’larda Woods
Hole Oceanographic Institution gibi diğer bilimsel araştırma kurumları
oluşturulmuştur.
Önce coğrafya, meteoroloji dalları ile paralel ve rastlantısal olarak gelişen
oşinografi, asıl hızlı gelişimini geçen yüzyılın son yarısında yaşamış ve bugün
doğa bilimlerinin en geniş bilgi alanını kapsayan araştırma konuları arasında
25
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
yer almaktadır. Çağımızda nüfusun artışı ve iklim değişimi ile oluşan doğa
tahribatının önüne geçebilmek için denizlerin yapısının, dinamiklerinin ve iklim
sistemi içindeki rollerinin araştırılması gerekmektedir.
Oşinografi, yer sisteminin kompleks yapısını algılayabilen tüm araçları ve
olabilecek her türlü bilimsel-mesleki birikimleri, değişik yöntem ve ekipmanı
kullanabilen ‘büyük bilim’ yaklaşımını gerektirir. Bu yönüyle oşinografi, fizik,
kimya, biyoloji, jeoloji gibi özgün temel bilimler dallarında ve hidrodinamik,
çevre, elektronik, bilgisayar gibi mühendislik dallarında uzmanlık, bilimsel ve
teknolojik altyapı gibi unsurları içeren disiplinler arası çalışmaları
gerektirmektedir. Bunların da ötesinde doğa ulusal sınır tanımadığı için, bu
alanda uluslar arası işbirliği kaçınılmaz ve gereklidir. Yer bilimlerine konu olan
süreçler çok geniş yer/zaman ölçekleri kapsadığı için entegrasyon
(bütünleştirme) zorunludur.
Oşinografinin ana konuları ve
paragraflarda özetlenmektedir.
işlevleri
bilim
alanlarına
göre
izleyen
Fiziksel oşinografi
Jeofiziksel akışkanlar olarak tanımlanan okyanus ve atmosferdeki süreçler
öncelikle fizik yasalarıyla belirlenirler ve gerçekleşen fiziksel ortam değişimleri
ve kütlesel hareketler sonuç olarak diğer ortam özelliklerine de yansır.
Fiziksel oşinografi, denizlerin fiziksel yapısını, dinamik değişkenliğini ve
bunların çevre yansımalarını araştırır. Bu yönüyle fiziksel oşinografi okyanusbilimin temelini oluşturur; çünkü fiziksel yapı ve çevre değişkenleri arasındaki
dinamik ilişkiler anlaşılmadan, diğer disiplinlerdeki sınırlı gözlem ve kuramlara
dayanılarak denizlerin incelenebilmesi olanaklı değildir. Örneğin, geniş ölçek
aralıklarında gerçekleşen akıntılara, ısı ve kütle akılarına ve ortam
değişkenliğine tabi olan kimyasal ve biyolojik değişkenliğin incelenmesi, yer
sisteminin işleyişi içinde işlevlerinin anlaşılabilmesi öncelikle fiziksel oşinografi
araştırmalarını gerektirir.
Klasik fizik ve matematik, jeofiziksel akışkanlar ve ekosistem dinamiği,
uydu/yer gözlem sistemleri, sayısal veri iletişimi, veri özümseme ve
model/öngörü sistemlerine dayanan fiziksel oşinografi, denizlerin mikro
ölçeklerden küresele uzanan farklı ölçeklerdeki dinamik davranışını anlamaya
ve kavramsallaştırmaya çalışır.
Fiziksel oşinografi ile yakın ilişkide olan önemli bir bilim dalı ise atmosfer
bilimleri ve özel olarak meteorolojidir. Küresel ya da bölgesel doğal sistemlerin
durum değişkenleri arasındaki ilişkilerinin algılanabilmesini, matematiksel/
kuramsal temelde yorumlanabilmesini olanaklı kılan araştırmalar fiziksel
oşinografi’nin ana konularını oluşturmaktadır.
26
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Akdeniz, Ege Denizi, Türk Boğazlar Sistemi (Marmara Denizi, İstanbul ve
Çanakkale Boğazları), Karadeniz ve Hazar Denizi’nde farklı ölçeklerdeki
dinamik değişkenlik yerel ve basenler arası taşınım, atmosfer ve ekosistem
etkileşimleri, fiziksel oşinografi'nin güncel araştırma konularını oluşturmaktadır. Öte yandan kapalı veya yarı kapalı denizler olan ve bölgesel iklim
etkileşimleri sergileyen bu denizler, tüm kıyı devletlerinin işbirliği yapmasını
gerektirir,
bunun da ötesinde küresel okyanusla su ve madde
alışverişleri, genel yüzey ve termohalin dolaşım aracılığıyla etkileşim
içindedirler. İlgili mekanizmaların tüm boyutlarıyla anlaşılması gereği, bütünsel
bir yapıyı, bilgi paylaşımını ve uluslar arası işbirliğini gerekli kılmaktadır.
Denizlerimize ait tarihsel/güncel veriler analiz edilerek matematik model
sonuçları veya operasyonel öngörülerle birlikte yorumlanır. Bu süreçte elde
edilen teorik temel, gözlem ve öngörüler denizlerle ilgili çevre yönetimini
olanaklı kılar ve destekler.
Yerel iş istasyonları, paralel işlemcili bilgisayarlar, ağ iletişimi ve çevre
elemanları ile birlikte fiziksel oşinografi’de temel hesaplama altyapısını
oluşturmaktadır. Öngörü sistemlerinde giderek artan ayrım gücü, incelenen
zaman ölçekleri ve veri asimilasyonu gerekleri ile çok işlemcili bilgisayar
sistemlerine dayanan, grid, cluster veya paralel yöntemleri kullanan ulusal ve
uluslararası süper bilgisayar merkezlerinde “yüksek başarımlı hesaplama”
günümüz temel gereksinmelerdendir.
Kimyasal oşinografi
Deniz suyunun kimyasal bileşenleriyle, çökeller, iyonların ve çözünmüş
gazların dağılımı, parçacık halinde ve çözünmüş biyolojik kökenli elementler,
radyoaktif malzeme ve diğer kirleticilerin etkileşimleriyle fizik ve biyolojiyi arka
planda tutarak ilgilenir. Kısaca denizel ortamdaki maddelerin özellikleri ve
etkileşimlerini inceler ve araştırır. Suyun kimyasal bileşenlerin karmaşık
etkileşiminin yanında hava-su değişimi, canlılar ve tabandaki çökeller kimyasal
oşinografinin konuları arasındadır. Elementlerin dağılımı ve besin tuzları
kimyasının yanında kimyasal oşinografi fiziksel ve biyolojik oşinografi
çalışmalarını destekler.
Deniz suyu bileşenlerini kontrol eden mekanizmaların anlaşılması kimyasal
oşinografinin ana hedeflerinden biridir. Bu mekanizmanın anlaşılmasıyla insan
aktivitesi sonucu oluşan ve oluşabilecek düzensizlikleri anlamak ve önceden
kestirmek mümkün olmaktadır. Kimyasal oşinografi bir yandan bu yönde
ilerlerken diğer yandan deniz organik kimyası birçok çözünmüş bileşenlerle
uğraşmak durumundadır ve deniz mikrobiyologlarının yardımına ihtiyaç
duymaktadır. Maddelerin bozunma, bozulma ve parçalanması örneğin karbonat
ve silikat’ın (dış kabuk ve iskeletin) çözülmesi süreçlerindeki biyokimyasal
kontrol mekanizmaları birçok kimyasal ve biyolojik süreci içermektedir. Tüm
bunların anlaşılması için çok disiplinli iş ve güç birliği gerekmektedir.
27
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Okyanuslardaki karbon miktarı tüm canlılardaki karbondan 1000 kat daha
fazladır ve neredeyse atmosferdeki CO2 miktarına eşittir. Denizlerde fotosentez
yoluyla organik madde üretimi ışıklı üst tabakayla sınırlıdır. Buna karşın
organik maddenin parçalanması her hangi bir derinlikte olabilir ya da devam
edebilir. Üretilen organik karbonun ancak %10’u küçük tüketicilerce
kullanılmaktadır. Parçacık halindeki büyük kısmı ise ya çözünmüş organik
maddeye dönüşmekte ya da organik ölü malzeme haline gelmekte ya da
zooplanktonlar, bakteriler ve diğer otçul organizmalarca yenilmektedir. Madde
ve enerjinin denizlerdeki dönüşümünü anlamak için birincil üretim ürünlerinin
kimyasal olarak belirlenmesini gerektirmektedir.
Kimyasal oşinografi birçok anlamda kirletici olabilen insansal ve doğal
maddelerin bağlantı kanallarını açıklamayla uğraşmaktadır. Bunun için ilginç
sınır alanları olarak nehir ağızları, su-hava geçiş tabakası, sediman-su ve su
kolonu ile kıyısal kesim olarak belirlenmiştir.
Bunlara ek olarak canlı cansız ortam etkileşimini belirleyen denizlerdeki en
önemli kimyasal sistem ise CO2 tamponlamasıdır. Bu, sulardaki asit-baz
dengesini kontrol etmekte olup suyun pH’sının dar bir alanda tutulmasını
sağlamaktadır. CO2 suyla temas edince saniyeler içinde H2CO3’e bu da
bikarbonat ve karbonata dönüşmektedir. Karbonat iyon konsantrasyonu
kalsiyum karbonatın (CaCO3) sınırlı çözünürlüğü nedeniyle sınırlanmaktadır.
CaCO3 çözünürlüğü basınçla artmakta sıcaklıkla azalmaktadır. Bu prosesler
deniz tabanına önemli miktarlarda karbonatın çökmesine neden olmaktadır.
Pestisid PCB ve ağır metallerin sudaki miktarları, organizmalarda birikmesi,
aşırı gübrelenme, kirleticilerin taşınımı, atık ve artıklar ve daha birçok konu
hem insan sağlığı hem çevre sağlığı hem de olay ve süreçlere etkileri ve
bunların yer ve zamana göre değişmeleri hep kimyasal oşinografi ilgi alanına
giren konulardandır.
Deniz biyolojisi
Denizlerdeki biyolojik aktivite çoğunlukla uzun hiyerarşik birbirini izleyen
halkalar şeklinde algılanmaktadır. Halkalar tamamen kapalı olmayıp inorganik
ve organik elemanlar arasında dönmektedir. Madde kısmen yeniden
kazanılmakta ve kısmen de (üst basamakta besin olarak) kullanılmaktadır.
Ölü, sindirilmiş ya da yarı sindirilmiş malzeme kısmen sistem içerisinde
döndürülerek kullanılmakta kısmen de akıntılarla başka alanlara taşınmakta ya
da yer çekimiyle tabana ihraç edilmektedir.
Biyolojik çalışmalar denizel canlı çeşitliliğinin yani türlerin envanterinden
günümüzde ekosistemler dinamiğine doğru gelişmiştir. Çeşitlilik, denizel
popülasyonların kararlılığı, denizel sistemlerin sağlığı bir bütün olarak doğal ya
da insansal etkiler sonucu düzensizlik gösterir.
28
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mikropların deniz ortamındaki önemi anlaşıldıktan sonra geleneksel
(fitoplankton, zooplankton, balık) besin zinciri piramidine yeni bir alt beslenme
basamağı olarak eklenmiştir. Birincil üretimin önemli bir kısmı çok küçük
kendibesleklerden gelmektedir. Bir yandan bakteriler, diğer yandan virüslerin
etkilediği ve kırdığı bakteriler, bunlar üzerinden beslenen kamçılılar (Flagellata)
ve kirpikliler (Ciliata) dikkate alınınca besin ağı ile madde ve enerji aktarımı
(besin maddelerinin yenilenmesi) daha iyi anlaşılır olmuştur.
Tüm bunların yanında deniz ekologlarının hangi düzensizliklerin besin ağında
değişmelere yol açtığını ve bununda hangi denizel toplulukların çökmesine
neden olduğunu anlamaları ve önceden kestirilmesine daha iyi hizmet edecek
yolu bulmalıdırlar. Örneğin popülasyonları önemli ölçüde azaltan ve etkileyen
zararlı alg patlamalarını, küresel iklimselliği, deniz jeokimyasal süreçleri,
denizel canlı yaşamı, hastalık yapıcıları anlamalı ve önceden kestirmelidirler.
Ancak bu yüksek hedeflere ulaşmak için olayların neden ve sonuçlarının saat
ve yüzyıllar itibarıyla daha iyi anlaşılması gerekmektedir.
Deniz jeolojisi
Jeolojik oşinografi ya da deniz jeolojisi denizlerin (okyanusların) tabanını
incelemektedir. Günümüze değin geniş okyanus ve deniz alanlarının ancak çok
küçük bir kısmı araştırılabilmiş ve haritalandırılmıştır. Deniz jeolojisi kıta
sahanlığının topografyası, sahanlık eğimi, sınırlar ve derin deniz basenleri,
yükseltileri, plaka tektoniği ve deniz tabanı çökellerinin sınıflandırılması ve
dağılımıyla ilgilenmektedir.
Jeolojinin genç bir dalı olan deniz jeolojisi kıyıdan açığa doğru ilerleyen çizgide
gelişmiş ve deniz tabanının oluşması ve evrimi yerküre evrimi bağlamında
incelenmiştir. Çökellerin incelenmesi çok ilgi çekmiş ve jeolojik kayıtlata
ulaşmak için derin deniz tabanı delinerek “core-çekirdek” incelemeleri 19251945 yıllarında önem kazanmıştır. Core örneklerinin incelenmesi sonucu
çökellerin dönüşsel oluşumu ve iklimsel değişikliklere bağlanmıştır. Plaka
tektoniği ve kıtaların kayması (continental drift) teorisi 1920’de Alfred
Wegener tarafından ortaya konulmuştur. Manyetik anormallikler kullanılarak
1960’ta bu teori güncellik kazanmış ve 1970’te de doğrulanmıştır.
Tabandan alınan örnekler sonucunda geçmiş iklim (paleo-climate) kıta kayması
teorisi kadar önem kazanmıştır. Mikro fosillerin incelenmesi ile iklimde sıcak ve
soğuk dönemler şeklinde salınımlar olduğu görülmüştür.
Günümüzde de geçmiş iklimsel salınımlar ile günümüzde insan etkisiyle gelişen
hızlı değişiklikler incelenerek kestirimler ve genel periyodik değişimler
geliştirilen, hassaslaştırılan modern tekniklerle (12C-14C ve 16O-18O) incelenmektedir.
29
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2.1 Yer sistemi ve iklim
Yerküre üzerindeki doğal düzen birbiriyle etkileşim içinde olan aşağıdaki yer
sistem birimleri ve alt sistemlerinden oluşmaktadır.
-
atmosfer (troposfer ve stratosfer)
hidrosfer (iç sular, denizler, okyanuslar)
biyosfer (bakteri ve virüsler, bitki ve hayvanlar, ekosistemler)
krayosfer (kıtasal buz örtüsü, buzullar)
geosfer (okyanus ve kıta kabuğu, kaya ve çökeller)
androsfer (kırsal yerleşim ve şehirler)
Yer Sistem Bilimleri’nin amacı yerküre’nin yapısını ve dinamiklerini tanımak, iç
işleyişi ile yer sisteminin nasıl değişebildiğini anlamak, modeller ve gözlemler
aracılığıyla ilerideki durumlarını somut olarak öngörebilmektir. Bu amaçla yer
sistemini etkileyen doğal ve insansal etkilerden kaynaklanan temel
zorlamaların belirlenmesi ve ölçülebilmesi, bu zorlamalara yer sisteminin nasıl
yanıt vereceğinin öngörülebilmesi ve bunun sonucunda toplumların nasıl
etkileneceklerinin belirlenebilmesi, olası olumsuz koşulların yeterince önceden
engellenebilmesi gerekmektedir.
Bugün yerkürenin işleyişiyle ilgili ayrıntılı bilgileri uydu ve yer gözlemleri ile
bütünleştirilen model çalışmalarını kullanarak küresel ölçekte iklim değişimi
gibi günümüzde toplumları tehdit eden bir konuda bilgi ve deneyim birikimi
olanaklıdır. Ancak küresel iklim değişkenliği ve değişimi bölgesel etkenler
sonucunda oluştuğu ve bölgesel iklim elemanları ile önemli derecede etkileşim
içinde olduğundan, bu bilgilerin bölgesel ve yerel yansımaları farklı olabilmekte
ve bu nedenle bölgesel ve yerel değişkenliğin daha iyi tanımlanması
gerekmektedir. Bu da ancak her toplumun kendini doğrudan etkileyen çevresel
bilgileri üretme konusunda ilgi ve katkısı ile olanaklıdır.
Yer ve iklim sisteminin değişkenliği hakkında edinilen bilgiler sonunda
çevrenin, dolayısıyla insanın geleceğini tehdit eden süreçler konusunda ön
bilgileri elde etmek olanaklı olmaktadır. Örneğin, yeryüzü karbon akıları
atmosferdeki karbondioksit derişimini etkilemekte, bir sera gazı olan
karbondioksit ise yerkürenin radyasyon dengesini etkileyerek güneşten gelen
ışınım
enerjisinin atmosferde tutulması sonucunda küresel sıcaklık
ortalamasının artmasına yol açmaktadır.
Yine iklim sistemi ve okyanus etkileşimi için sadece bir örnek olarak
verilebilecek asitleşme problemi, okyanusların rolünü gösterecektir. Benzer
mekanizmalarla okyanus, iklimden etkilenmekte veya tersine, iklimi büyük
oranda düzenlemektedir. Okyanuslardaki biyokimyasal dengelerle yakından
ilişkili olan karbondioksit emilimi veya salımı sonucunda okyanus sularında
karbondioksit dengesi değişmekte ve oluşan okyanus asitleşmesi modellerle
mevsimsel olarak tahmin edilebilmektedir. Ancak bu tahminler büyük
belirsizlikler içermekte, sürekli yerinde ölçüm ve izleme ile gerçek durum ve
yerel yansımaları saptanabilmektedir. Sulardaki asitleşme pH değişimi
30
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
canlılardaki karbonat ve silikat’tan oluşan (dış kabuk ve iskeletin) erimesine
önemli miktarlarda karbonatın çökmesine kısaca kabuklu canlıların ve en başta
mercanların hayatta kalmasını zorlaştırmaktadır. Bunun dışında küresel ısınma
denizlere su sıcaklığı olarak ta yansımakta ve bu da ekosistemi etkilemektedir.
Fakat iklim değişimi, gerçekte küresel ısınma dışında, gözden kaçabilen pek
çok ince ayrıntı ile yaşamı etkilemektedir.
Küresel ısınma konusunda yapılan çalışmalar içinde bulunduğumuz yüzyılda
insanlığın önemli değişimlerle karşılaşacağını göstermektedir. Bu durumu
kesinlikle ortaya koyabilmek için uluslararası bir girişimle oluşturulan
Hükümetler Arası İklim Değişimi Paneli - Intergovernmental Panel on Climate
Change (IPCC) çalışmaları sonunda 2100 yılına kadar oluşacak değişimler
belirlenmekte ancak insan faaliyetleri ile ekonominin nasıl değişeceği
konusunda olduğu gibi, doğal dengeler konusunda da pek çok belirsizlik
bulunduğu için üretilen çeşitli senaryoların hangi ölçüde gerçekleşeceği ve
bölgesel/yerel ölçeklere nasıl yansıyacağı konusunda büyük belirsizlikler
bulunmaktadır.
Okyanusun sıcaklığı emme kapasitesi oldukça yüksektir ve bu yüzden hava
sıcaklıkları kadar hızlı bir artış yüzey suları hariç öngörülmemektedir. Ancak
söz konusu biyojeokimyasal dönüşümler özellikle güneş ışınlarından ve
sıcaklıktan birinci derecede etkilenen yüzey sularında gerçekleşmekte ve
canlıların yaşamını ve kullandıkları kimyasal ortamı değiştirmektedir. Burada
da bölgesel ve yerel etkiler belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
Atmosfer, hidrosfer, krayosfer ve biyosferde oluşan ve yukarıda kısaca
değinilen küresel değişimler sonuçta bölgesel ve yerele farklı yansımakta, bu
nedenle ‘küresel değişim’e karşı savaş ulusların bilimsel birikimleri oranında
çoğu zaman bir ölçüde yalnız sürdürmek zorunda kaldıkları, ama aynı zamanda
yoğun uluslararası iletişim, işbirliği ve katılım ile baş edebilecekleri yüzyılımızın
en önemli sorunudur.
2.1.1 Bölgesel iklim
Türkiye’nin merkezinde yer aldığı Doğu Akdeniz ve Karadeniz sistemi hem
deniz-kara-atmosfer etkileşimleri, hem de Türk Boğazlar Sistemi aracılığıyla
basenler arası deniz etkileşimlerinin en yoğun şekilde izlenebildiği iklimsel
aktivitesi en yüksek bir bölgedir. Bu iklimsel değişkenlik orta ve büyük ölçekli
atmosferik dolaşım tarafından harekete geçirilmekte, bölgesel ölçekli su çevrimi
ve madde akılarıyla birlikte, yarı kapalı deniz basenleri (Levant, Ege, Marmara,
Azov denizleri ve Karadeniz) arasında transferler de etkin rol oynamaktadır
(Şekil 3).
Bölgedeki deniz ekosistemlerinin yapısı ve değişkenliği bu etkenlere bağlı
olarak belirlenmektedir. Avrupa kıtasının sularını getiren Tuna gibi büyük
nehirlerden giren besin maddeleri Karadeniz’de ve Azak Denizi’nde besin
zincirini ve yüksek üretimi kontrol etmektedir. Karadeniz döngülerinden artan
besin ve yüzey üretimi önce Marmara Denizi’ne, daha sonra da Ege Denizi’ne
31
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
aktarılmakta, ayrıca bu denizler arası canlıların taşınım ve göçleri üretimi ve
ekosistemlerin durumunu belirlemektedir. Nehir girdileri bakımından yoksul
olan Doğu Akdeniz ise Nil, Göksu, Seyhan, Ceyhan gibi nehir ağızlarından
uzaklaşıldıkça ‘mavi çöl’ olarak adlandırılan görece üretimi düşük, ancak
biyoçeşitliliği yüksek bir ekosistemi barındırmaktadır.
Genel okyanus dolaşımı, yarı-kapalı denizlerin dolaşımı, dikey karışım ve hız,
fotosentez için gerekli güneş ışınımı, karalara ve besin kaynağı nehirlere
uzaklık gibi çeşitli etkenlerle belirlenen denizlerin birincil üretimi, pigment
yapısında belirgin bölgesel farklılıklar oluşturmakta ve bu değişkenlik günü
gününe uydu ve yer ölçümleriyle algılanabilmektedir (Şekil 4).
Şekil 3. Doğu Akdeniz ve Karadeniz – doğal renkler – Karadeniz, Marmara ve
kuzey Ege’de yeşil renk eş zamanlı plankton üretimlerini ve basenler arası
aktarımı göstermektedir.
32
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karasal kaynaklı besin girdileri ve su döngüsündeki farklılıklar Karadeniz ve
Akdeniz’in birbiriyle tezat oluşturan yapılarına yansımaktadır. Bölgemizin yine
Volga gibi kıtasal drenaj alanlarına sahip büyük bir nehirden etkilenen komşu
Hazar Denizi de yüksek birincil üretime sahiptir.
Doğu Akdeniz’in Levant Denizi, Karadeniz ve Hazar Denizi, Avrasya kıtasının
en uzak bölgesinde yer alan, birbiriyle iklimsel ilişkileri bulunan, okyanuslardan
adım adım soyutlanmış iç denizlerdir. Her üç deniz de Atlantik ve Hint
Okyanusları arasındaki geçiş bölgesinde yer alan yüksek dağ zincirleri, geniş
kıta düzlükleri, çöller ve verimli arazilerle çevrilmiştir. Birbirine zıt deniz ve
kara iklimleri, karmaşık kara ve deniz tabanı topografyası ve orta-enlemlerin
enerjik ortamındaki deniz-atmosfer-kara etkileşimleri bu bölgeyi her türlü
etkiye duyarlı kılmaktadır.
Şekil 4. Avrupa bölgesi denizlerinde klorofil pigmentleri dağılımı.
Bölgemiz denizleri arasında ortak herhangi bir özellik varsa, o da bu denizlerin
küresel değişime olan duyarlığıdır. İç denizler, eylemsizliklerinin daha az
olması nedeni ile iklimsel zorlamalara okyanuslardan daha hızlı yanıt verirler.
Aynı nedenlerle, çevresel bozulmaya karşı daha duyarlıdırlar. Örneğin, Avrasya
Denizleri dünya denizleri içinde en sorunlu olanlar arasındadır (IOC, 1993).
Sonuçta, dünya ölçeğine göre küçük yer kaplayan Avrasya denizlerinden
küresel sisteme olan geri beslemeler bölgenin yerkürede kapladığı alana oranla
aşırı ölçüde büyüktür; bölgesel iklim küresel sistemle etkileşim içindedir.
33
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gerek Akdeniz’de ve gerekse Karadeniz’de rüzgâr ve deniz ile atmosfer
arasındaki kütle ve ısı transferi dağılımları, nehirler ve boğazlar ile taşınım,
yoğunluk farkları, burgaç (türbülans) ve tabakalaşma gibi karmaşık fiziksel
süreçler genel dolaşımı belirleyen akıntı sistemlerinin oluşmasına yol açar. Son
yıllarda çeşitli kurumlarca elde edilerek birleştirilen verilerin ve model
sonuçlarının incelenmesi ile Akdeniz ve Karadeniz’de tüm baseni çevreleyen
dolaşımla birlikte, oldukça sürekli girdaplar, döngüler ve jetlerden oluşan ve
daha önceki algılamadan çok farklı bir dolaşım ortaya çıkarılmıştır.
Akdeniz’in dip sularının yenilenme zamanı yüzyıl ölçeğindedir ve tekil bir olay
şeklinde cereyan eden ‘Doğu Akdeniz Değişimi’ geçen yüzyıl sonunda artan
oşinografik gözlemlerle saptanabilmiştir. İklimsel değişimin tüm dünya
denizlerinde duyumsanmaya başladığı günümüzde Akdeniz ve Karadeniz’in
gelecekte nasıl davranacakları incelenmesi ve öngörülebilmesi büyük toplumsal
önem taşıyan bir çevre problemi olarak ortada durmaktadır. Atmosfer ve
denizin etkileşimlerini konu alan ve IPCC senaryolarına göre yapılan bazı model
öngörüleri (SOMOT, 1998) Akdeniz’de termohalin dolaşımın ve dikey karışımın
bu yüzyıl sonunda oldukça yavaşlayacağını ve yüzey sıcaklığının tüm basende
yaklaşık olarak 2,5°C artacağını göstermektedir.
Bu denli karmaşık, bölgesel hatta küresel ölçekte önemli olayların beşiği
konumundaki bölgemiz doğal olarak önce ve şiddetli olarak ülkemizin de
bulunduğu coğrafyayı etkileyecektir. Bu etkinin boyutları ve olası senaryo ve
mümkünse önlemlerin alınabilmesinin bilgiyle, bunun da kaynağı olan
araştırmalarla olanaklı olacağı tartışma götürmez. Denizlerimiz önemlidir. Bu
önemin gerektirdiği dikkati deniz bilim bağlamında vermek yalnız kamuoyumuz
için değil insanlık için vazgeçilemeyecek bir hizmet olduğu inancıyla deniz bilim
stratejisi ve bunun gerekliliği verilen gerekçeler bağlamında algılanmalı,
önemsenmeli gerçekleştirilmelidir. Geleceğin sorunlarıyla baş edecek insan
gücünün yetiştirilmesi özellikle ön planda tutulmalıdır.
2.2 Ekosistem yaklaşımı
Ekosistem yaklaşımı yada ekosisteme dayalı yönetim anlayışının doğuş sebebi
deniz ve deniz ekosistemleri hakkında oldukça limitli bilgi sahibi olmamızdır.
Bilmeyen bir sistemi yönetmeye çalışmanın bir anlamı yoktur, bunun yerine
deniz ekosistemlerini etkileyen insan etkilerini yönetmeye çalışmak daha
akılcıdır. Ekosisteme dayalı yönetim felsefe olarak uyarlanabilen (adaptif)
yönetim anlayışına dayanır. İnsan etkilerini en az seviyede, ya da en azından
kabul edilebilir seviyede tutabilmek için, sürdürülebilirlik ilkeleri (sürdürülebilir
koruma) bu yönetim anlayışının temelini oluşturur.
Ekosistemler anlaşılması zor ve oldukça karmaşıktır. İnsan etkilerini düşük
düzeyde ya da kabul edilebilir düzeyde tutmadan bahsedebilmek için
ekosistemlerin nasıl çalıştığı,
çalışma ilkeleri ve gereksindiği girdiler ve
dolayısıyla etkileri kabul etme sınırları (toleransı) hakkında üst seviyede bilgi
34
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
sahibi olmak bir zorunluluktur. Bu noktada “ekosistem bütünlüğü” (integrity)
kavramı ortaya çıkar ki, ekosistem bütünlüğünün nasıl tanımladığı, ekosisteme
dayalı yönetimin ilkelerini de belirler.
Dolayısıyla, uyarlanabilen yönetim anlayışının iki ayaklı olduğunu kabul
edilebilir. Birinci ayağı, uyarlanabilen yönetim mekanizmasının gözlemesi
gereken ilkeleri oluşturur. İkinci ayak ise ekosistem bütünlüğü ilkelerinin
belirlenmesine dayanır. Bu iki ayaktan hareketle ekosistem yaklaşımı ilkeleri
aşağıda verildiği şekilde belirlenebilir:
Strateji. Öncelikle bütünsel düşünceyi belirleyen ulusal bir deniz bilimleri
stratejisi geliştirilmesi ve benimsenmesi gerekmektedir. Deniz bilim konusunda
ulusal ilgi ve strateji belirleme alanlarına ilişkin tablolanmış bilgilere Ek 3’te yer
verilmektedir.
Çevresel kalite hedefleri. Bunlar denizlerin fiziksel ve biyolojik özelliklerin
sağlıklı kalabilmesi için belirlenen bilimsel gereklerden oluşmalıdır. Bu hedefler,
AB Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifince de benimsenmiş terimlere göre “iyi
çevre durumu”nun (good environmental state) belirlenmesine doğrudan katkı
vermelidir.
İnsan etkilerinin yoğun olduğu alanlar. Bu yaklaşım insan etkilerinin
yoğun olarak değiştirdiği alanların bilimsel olarak belirlenmesi ve bu alanlarda
yönetim kriterlerinin belirlenmesine dayanmalıdır.
Gözlem sistemleri. Ekosistem yaklaşımının belkemiğini oluşturmalıdır. Bu
sistemlerden sağlanan veriler tüm kamuoyuna açık olmalı ve alınacak olan
yönetimsel kararlarda bu gözlemlere dayalı veriler temel alınmalıdır. Gözlem
sistemleri sayesinde yönetim kararlarının ne şekilde işlediği ortaya konulmalı
ve bu veriler ışığında gerektiğinde yönetim kararlarında değişikliğe
gidilebilmelidir.
Tedbir ilkesi uygulaması. Bu temel ilke olarak kabul edilmelidir. Bu ilkeye
göre ekosisteme zarar vermeyeceği ispatlanana kadar hiçbir etkinliğe izin
verilmemelidir. Herhangi bir etkinlik kalıcı zararları ortaya konuluncaya kadar
uygulanabilir anlayışı acil olarak terk edilmelidir. Deniz ekosistem bütünlüğünü
korumanın bu anlayışı takip etmekten başka yolu yoktur ve ekositeme dayalı
yönetim bu anlayışı benimsemek durumundadır.
2.3 Biyoçeşitlilik
Biyoçeşitlilik basitçe dünyadaki yaşam’dır. Ancak de Fountabert ve diğerlerinin
(1996) tanımlamasına göre biyoçeşitlilik karada, denizde ve diğer sular ile
ekosistemlerde ve parçası oldukları ekolojik karmaşıklıkta, kısaca dünyada
yaşayan canlılar arasındaki değişkenliktir. Bu tanıma göre biyoçeşitliliğin üç
bacağı bulunmaktadır. Bunlar kalıtsal çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem
çeşitliliğidir.
35
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kalıtsal çeşitlilik, canlının çevreye evrimsel uyum göstermesi ve bunun değişen
çevre koşullarına uyumun sigortası olduğu şeklinde düşünülebilir. Birçok
ekolojik ve evrimsel olayı anlamak için, türlerin, popülasyonların ya da ilgi
odağı olan bireyin kalıtsal çeşitliliği hakkında bilgi sahibi olmak gerekir ki, bu
yolla koruma biyolojisi ile popülasyon ve topluluk ekolojisinin anlaşılmasına
katkıda bulunulabilir.
Topluluklardaki türlerin sayı ve sıklıklarındaki değişkenlik olan tür çeşitliliği,
genelde biyolojik çeşitlilik olarak algılanmaktadır. Tür zenginliği (bir yaşam
alanındaki tür sayısı) biyoçeşitliliğin ölçülmesinde gösterge olarak kullanılmaktadır. Büyük, gözle görülebilen türler daha çok bilinirken, mikroskobik olan
türler çoğunlukla bilinmemekte ve bu göstergede belirsizliğe neden
olabilmektedir.
Ekosistem canlı ve cansızların bir bölge ya da alandaki bütünlüğüdür.
Ekosistem bir bölgeyi ya da alanı belirleyen ve tanımlayan havyanlar, bitkiler,
mikroskobik canlılar ve fiziksel özelliklerin (yani canlı ve cansız çevrenin)
oluşturduğu sistemlerin bileşimidir.
Deniz ve okyanuslar, göl ve barajlar 3 boyutludur ve dinamik değişkenliğe tabi
olan akışkanlardır. Bu nedenle bu alanların büyük bir kısmı karasal ortamın
aksine doğrudan gözlenemezler ve özel gözlem olanaklarını gerektirirler. Derin
deniz ortamı, bazı yönlerden, örneğin tabakalaşma ve fiziksel ortam özellikleri
bakımından, karasal ortama göre çok daha kararlıdır. Gece ve gündüz ile yıllar
arası faklılıklar daha küçüktür ve dolayısıysa deniz içindeki canlılar çok küçük
değişikliklere duyarlıdırlar. Ayrıca denizel organizmalar çevredeki fiziksel ve
kimyasal değişikliklere çok bağımlıdırlar. Bu nedenle de denizel tür çeşitliliği
çalışmaları oşinografik çalışmalarla bütünleştirilmelidir. Bu durum, deniz
bilimlerinin disiplinlinler arası yapısını gerektiren en önemli etkendir.
2.4 İklim değişimi
İklim sistemini dışarıdan etkileyen doğal zorlamalar yanında, insan eliyle
gerçekleştirilen antropojenik zorlamaların da iklim sisteminde değişimlere yol
açtığı ve sistemin dinamik olarak yeniden dengelendiği varsayılır. Bu dengeden
sapmalar eğer değişime neden olan etken yönünde değiştiriyorsa (pozitif geri
besleme), basit dinamik sistemlerden bilindiği gibi, sistem dengeden
uzaklaşabilir veya diğer mekanizmalarla yeni bir dengeye doğru evrilebilir.
Yüzyılın en önemli problemi olan iklim değişimi, yer sisteminin dengesinin
insan etkisiyle değişmekte olduğu bir dönemi işaret etmekte ve bu durum
insanlık için güncel bir tehdit olarak algılanmaktadır. Yerkürenin fiziksel,
kimyasal ve biyolojik süreçlerinden ibaret olan alt sistemleri arasındaki duyarlı
denge, tarım ve endüstri sektörlerindeki devrimi izleyen dönemde bozulmaya
başlamıştır. Hızla artan nüfus sonucunda ormanların tahrip edilmesi, fosil
kaynaklı yakıtların kullanımı, arazi ve gübre kullanımında izlenen politikalar,
endüstrinin gelişimi, atmosfere karbon ve azot salımını artırmış, sonuçta sera
36
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
gazlarındaki artış yerkürenin radyasyon dengesini pozitif geri beslemeli olarak
değiştirdiği için, son bir kaç binyıl (holosen) öncesinden günümüze kadar
oldukça dengeli seyreden iklimin son yüzyılda değişmeye başladığı ve içinde
bulunduğumuz yüzyılda artan bir hızla değişmeyi sürdürebileceği, gözlem ve
modeller aracılığı ile gösterilmektedir.
Ancak, iklim değişiminin hangi seviyede gerçekleşeceği ve etkilerinin ne
olacağı, hangi bölge ve sektörleri, hangi toplumları daha çok etkileyeceği
konusunda büyük belirsizlikler bulunmaktadır. Bunun nedeni, iklim sisteminin
son derece karmaşık ve halen bilimin kesinlikle belirleyemediği etkileşimleri
içermesidir. İklim değişimi, sistem dinamiklerini içeren iklim değişkenliğinden
ayrı tutulamaz ve iklim değişimi probleminin alt yapısını anlayabilmek ancak
bu dinamik süreçlerinin ayrıntılı olarak izlenmesi ve incelenmesiyle olanaklıdır.
Basit ve etkileri yerel olabilecek süreçler iklim sisteminde çok daha büyük
ölçeklerde sonuçlara yol açabilmekte, meşhur ‘kelebek etkisi’ doğada sıkça
gözlenebilmektedir. Fiziksel, biyojeokimyasal veya diğer doğal süreçler,
tarihsel ve sosyo-ekonomik etkenlerle yer sisteminin insan algısı ötesinde
değişimine, ekonomi, kurumlar, tarım, sağlık, salgın hastalıklar, kültür, insani
gelişme, refah, yoksulluk, kalkınma gibi insan toplumlarındaki yansımaları
içeren değişimlerin tümüne küresel değişim adı verilmektedir.
İklim değişimi problemi aynı zamanda ciddi çevresel ve sosyo-ekonomik
sonuçları olan, toplumlar arası çözülemeyen karşıtlıklar ve eşitsizlikler
yüzünden ulusların güvenliklerini, gelecek nesillerin yaşamını tehdit
edebilecek, çok boyutlu ve karmaşık bir problemdir. Etkilerinin hangi ölçüde,
hangi alanlarda gerçekleşeceği kesinlikle bilinmemekle birlikte, bu küresel
probleme karşı ancak uluslararası işbirliği ve her ulusun bu yönde katkıda
bulunacağı kendi yönettiği stratejisi etkili olabilir.
Okyanuslar hem uzaklık ve bilinmezlikleri ile hem de ısı ve karbon emilimi
kapasiteleri ve su döngüsü ve diğer taşınım özellikleri ile iklim sistemi içinde
büyük ve dinamik bir paya sahiptir; en canlı ve kritik araştırmalara konu
oluşturmaktadır. Denizlerin erişilmezliğini aşmak için yüzey özelliklerini uydu
gözlem teknolojisi ile sistemin durumunu ölçüm sistemleri ile algılamaya
çalışan insanoğlu, geç başladığı okyanus-bilim araştırmalarında bugün üstün
bilgi ve birikime kavuşmuştur. Okyanus-bilim araştırmaları uluslararası
işbirliğini zorunlu kılmakla birlikte, toplumlar için önemli yerel ve bölgesel
dinamiklerin anlaşılması ancak ulusal kapasitenin geliştirilmesiyle
gerçekleştirilebilmektedir.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Kyoto
Protokolü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 5 Şubat 2009 tarihinde
kabul edilmiştir. Çevre ve Orman Bakanlığı’nca Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP) desteğiyle oluşturulan İklim
Değişikliği Ulusal Strateji
Belgesi, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına yönelik küresel çabalara
Türkiye'nin, kendi özel şartları ve olanakları çerçevesinde katkıda bulunması
amacıyla hazırlanmış, Aralık 2009’da Kopenhag’taki İklim Değişikliği
Zirvesi’nde sunulmuştur.
37
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Belgede, Türkiye'nin sera gazı emisyonu kontrolüne yönelik kısa, orta ve uzun
vadede yapacağı çalışmalara yer verilmiştir. Bu doğrultuda yenilenebilir ve
nükleer enerji kullanımı, enerji verimliliği, çevre dostu ulaşım, atık yönetimi
konusunda politikalar özetlenmiştir. İklim değişikliğine bağlı artması muhtemel
su baskını, çığ, heyelan ve benzeri doğal afetler saptanarak, söz konusu
afetlerin etkilerini azaltacak erken uyarı sistemleri kullanılması önerilmiştir.
İklim değişikliğinin neden olduğu azalan su kalitesinin iyileştirilmesi, tarımda
kapasitenin güçlendirilmesi, artacak orman yangınlarının önlenmesi, yutak
alanların korunması için doğal ormanların korunup geliştirilmesi de bu strateji
belgesinde yer almaktadır.
İklim değişikliği ve sektörler arasındaki etkileşim dikkate alınarak, doğal
kaynakların sürdürülebilir kullanımıyla ilgili bilimsel çalışmaların geliştirilmesi,
iklim değişikliğine uyuma ilişkin olarak yerel yönetimlerin, meslek adamlarının
ve halkın bilinçlendirilmesi, eğitimi, bilimsel ve sosyal çabaların desteklenmesi,
iklim değişimlerinin yaratacağı afet ve risk etkileri konusunda toplumsal bilinci
ve katılımı yükseltecek eğitim çalışmaları yapılması kararlaştırılmıştır.
Belgede, ayrıca ''Ülkemizin yer altı ve yer üstü tüm su kaynaklarının
geliştirilmesi, çok amaçlı kullanılması ve korunması kapsamında 25 havzanın
'Havza Master Planları' ve 'Nehir Havzası Yönetim Planları' hazırlanmasına
başlanacaktır. İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkileri (miktar ve kalite
olarak) tespit edilerek, hassas bölgeler için uyuma yönelik uygulama önerileri
geliştirilecektir'' denmektedir.
Yukarıda görüldüğü gibi İklim Değişikliği Ulusal Strateji Belgesi, özellikle
sera gazları ile ilgili nicel yükümlülükler ile çevrenin korunması, doğal
kaynakların sürdürülebilir kullanımı yönündeki genel politikaların dışında
denizler ve deniz bilimlerinin rolüyle ilgili bir yükümlülük üstlenmemekte,
strateji önermemektedir. İşte bu nedenle de ulusal deniz bilim
stratejisinin geliştirilmesi son derece gereklidir.
2.5 Sürdürülebilir gelişme = Sürdürülebilir koruma
“Sürdürülebilir gelişme” için değişik tanımlar yapılmışsa da aşağıdaki geniş
kabul gören tanım kavramı en iyi şekilde ifade etmektedir:
Sürdürülebilir gelişme gelecek nesillerin kendi gereksinmelerini karşılayabilme
becerisinden ödün vermeden, günümüz gereksinmelerinin karşılanmasıdır.
Özetle sürdürülebilir gelişme, toplumların ekonomik büyümeyi ve refaha
ulaşmayı amaçlarken, diğer yandan biyolojik çeşitliliği tehdit eden, doğal
kaynakları yok edebilecek kısa vadeli stratejileri kullanmaktan kaçınmalarını,
uzun vadede kaynaklardan daha iyi yararlanabilecekleri bir stratejiyi
geliştirmeleridir.
38
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Son yıllarda ‘sürdürülebilirlik’ terimi birçok alanda kaynakların doğayla
çelişmeden kullanımını belirtmek için kullanılmaktadır. Günümüzde balıkçılık,
tarım, ormancılık, madencilik vs. gibi üretim faaliyetleri ve tüm sosyo-ekonomik
gelişme için bu terim dilimize yerleşmiş ve günlük kullanıma girmiştir.
2.6 Sosyo-ekonomik senaryolar
Küresel değişimin geçmişinin anlaşılması ve yer sisteminin gelecekteki
durumunun öngörülebilmesi, değişime yol açan süreçleri temel bilim yasaları
çerçevesinde temsil eden matematik modeller aracılığıyla olanaklıdır. Bu
modeller iklim sisteminin bileşenlerini giderek daha doğru ve güvenilir bir
şekilde simüle edebilmektedir. Ancak bu modeller hem pek çok gerçek
gözleme dayanan girdilere veya öngöremedikleri ayrıntıların parameterizasyonuna gerek duyarlar, hem de kullanıldıkları amaca uygun ve çoğunlukla
da minimalist olarak geliştirilmektedirler. Tüm süreçleri tüm ayrıntılarıyla
içeren ve sistemler arası etkileşimleri eksiksiz canlandırabilecek modeller
olanaklı değildir. Ayrıca modellerin olduğu gibi, toplumların ya da uygarlıkların
öngöremedikleri en önemli öğe konunun sosyo-ekonomik tarafıdır.
Gezegenimizin geleceğinde etken süreçlerin büyüklüklerinin kestirilmesi
şüphesiz, doğa bilimlerine dayalı modellerin dışında, çeşitli ölçekli insan
örgütlenmelerinin alacakları karar zincirlerine bağlıdır ve doğal sistemlerin
aksine, bunların modellenmelerinde temel güçlükler vardır. Yine, benzer
şekilde, küresel değişimin sonucunda toplumsal/teknolojik yapının nasıl
etkileneceği ve değişeceği de bilinememekte veya öngörülememektedir.
Bu çıkmazın geçici çözümü senaryo kavramından geçer; olacağı kestirmede
büyük belirsizlikler varsa, bunun yerine olabilecekleri kestirmek ve kendi içinde
tutarlı bir olabilecekler kümesi oluşturmak tercih edilir. Senaryolar sadece
modellemekte güçlük çektiğimiz sosyo-ekonomik davranışlar için kullanılmaz;
fiziksel sistem modellerinin yeterli güvenilirlik/ayrıntı ile modelleyemediği
belirsizlik bulunan değişimler için de uygulanabilir.
Burada önemli bir etken dünya nüfusunun artış hızı ve yaşanacak adaptasyon
sürecidir. Tahminlere göre halen nüfus katlanarak artmaktadır, ancak
toplumsal gelişme, bilinç ve politikalar bu hızı etkileyebilecektir. Buna rağmen
dünya nüfusunun 2050 yılında farklı senaryolara göre 7-11 milyara ve orta
seviyede 9 milyara ulaşacağı öngörülmektedir (Şekil 5). Yine aynı öngörülere
göre dünya nüfusunun sadece 1 milyarlık kısmı gelişmiş bölgelerde yaşayacak,
geride kalan 8 milyar kişi daha az gelişmiş bölgelerdeki insanlar olacaktır.
Nüfus gibi iklim değişimine adaptasyon süreci de sonuçta insan ile iklim
etkileşimini değiştirmektedir. Ancak bu süreç sonunda sosyo-ekonomik yapının
nasıl olacağı ve bunun sonucunda iklim sisteminin insansal girdilerinin nasıl
değişeceği konusunda uzun dönemli öngörüler yapmak oldukça zordur. Çeşitli
varsayımlarla ekosistemlerin binyıl başında nasıl göründüğü ve gelecek için
olası senaryolar konusunda yapılan “Millenium Ecosystem Assessment”
durumu ve beklentileri bir ölçüde belgelemektedir, ancak yeterli somut verilere
dönüştürülememektedir.
39
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Eldeki göstergeler, örneğin atmosferde karbondioksit derişimi, küresel
ortalama hava sıcaklığı, ortalama deniz seviyesi ve kar örtüsü gibi veriler son
yüzyılda önemli değişimlerin gerçekleştiğini göstermekte, eldeki senaryolara
göre üretilen öngörüler ise önümüzdeki yüzyıl ve sonrasında felaket ölçeğinde
değişimlerle karşılaşacağını ortaya koymaktadır (Şekil 6).
Şekil 5. Birleşmiş Milletler senaryo ve öngörülerine göre dünya nüfusunun son
50 yıl ile önümüzdeki 50 yıldaki değişim beklentisi.
Şekil 6. Solda: Önümüzdeki yüzyıla dönük 6 farklı küresel sera gazı emisyonu
(CO2) senaryo sonucu.
Gri taranmış alan 2007 yılı IPCC (SRES) raporunda yayınlaşmış senaryoların %80lık kısmını, gri
kesikli çizgiler ise bu senaryoların maksimum ve minimum sınırlarını göstermektedir.
Sağda: Önümüzdeki yüzyıla dönük çeşitli dünya yüzeyi sıcaklık artış senaryoları. Pembe çizgi
atmosferik karbon dioksit oranı hiç artırılmayıp 2000 yılı değerinde tutulmuş model sonucunu
gösteriyor. Tüm öngörüler atmosfer-okyanus modelleri kullanılarak yapılmıştır (IPCC 2007
raporu).
40
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Küresel değişimde şu anda gelinen nokta yer sistemi ve toplumların
katlanabileceği sınırların aşılıp aşılmadığı ya da elde yeterli bilgi olmaması
nedeniyle şimdilik kesinlikle ortaya konulamadığı yönündedir (GAFFNEY,
2009). Ancak, yapılan son değerlendirmelerde (Tablo 1), önerilen sınır
değerlerle karşılaştırıldığında iklim değişimi, biyoçeşitlilik ve azot döngüsünde
kritik sınırların çoktan aşıldığı gündeme gelmektedir.
IGBP (International Geosphere-Biosphere Programme) tarafından dört ayrı
ölçünün (küresel ortalama su seviyesi ve sıcaklık, atmosferdeki karbondioksit
derişimi, arktik buz örtüsü) bileşimi olarak tanımlanan ve 1980’de sıfır
değerinde olduğu varsayılan ‘küresel değişim indeksi’ aradan geçen otuz yılda
hızla artarak 600 değerine ulaşmıştır.
Tablo 1. Gezegenimizin sınırları (ROCKSTRÖM ve ark., 2009).
Kalın italik ile gösterilenler sınırların aşıldığı durumla karşılık gelmektedir.
Yer sistemi
süreci
İklim değişimi
Biyoçeşitlilik kaybı
Azot döngüsü
(fosfor döngüsü
sınırı ile ortak)
Fosfor döngüsü (azot
döngüsü sınırı ile
ortak)
Stratosferde ozon
tükenmesi
Okyanus asitleşmesi
Küresel tatlı su
kullanımı
Arazi kullanımı
değişimi
Atmosferik aerosol
yüklemesi
Kimyasal kirlilik
Mevcut
değer
Endüstri
öncesi
değer
350
387
280
1
1.5
0
>10
100
0.1-1
35
121
0
Okyanus içine akan miktar
(milyon ton/yıl)
11
8.5-9.5
-1
Ozon derişimi (Dobson birimi)
276
283
290
2.75
2.90
3.44
4000
2600
415
15
11.7
Düşük
Parametreler
(i) Atmosferde karbon
dioksit derişimi (ppm
hacim)
(ii) Işınımsal zorlama
değişimi (vat/m2)
Türlerin yok olma oranı (tür
sayısı/milyon tür/yıl)
İnsan kullanımı için
atmosferden kaldırılan N2
miktarı (milyon ton/yıl)
Yüzey deniz suyunda küresel
ortalama aragonit doygunluğu
İnsanlarca tatlı su tüketimi
(km3/yıl)
Ekili araziye dönüştürülen
küresel arazi yüzdesi
Atmosferde bölgesel olarak
saptanan toplam parçacık
konsantrasyonu
Kalıcı organikler, plastik,
endokrin engelleyiciler, ağır
metaller ve nükleer atıklardan
yayılan miktarın yer sistemi ve
ekosisteme etkileri
Önerilen
sınır
Bilinmiyor,
belirlenmesi
gerek
Bilinmiyor,
belirlenmesi
gerek
41
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gezegenimizde insan yaşamını olumsuz etkileyecek iklim sınırlarının aşıldığı
her üç konuda da (iklim değişimi, biyoçeşitlilik kaybı, azot döngüsü) okyanus
önemli rol oynamaktadır. Önümüzdeki yıllarda yine önemli tehditler olarak
ortaya çıkma potansiyeli olan değişimler arasında (su kullanımı, fosfor döngüsü
ve okyanus asitleşmesi) yine okyanus tehdit altındadır.
Kendisi de doğanın bir parçası olmasına karşın, sahip olduğu düşünme ve
yaratıcılık yeteneği (teknoloji) ile ekosistemdeki diğer canlılardan büyük
farklılık gösteren insan, toplumsal yaşamının sonuçları ile doğayı etkilemekte,
insan eli, dokunduğu çevreyi giderek artan bir hızla değiştirmektedir.
Bu gelişmelerin en önemli sonuçlarını iklimsel değişimle toplum yaşamı
arasındaki başlıca kesişme noktaları olan su ve enerji yeterliliği konularında
görmekteyiz. Her iki konuda da bölgemiz ve ülkemiz açısından önemli
gelişmeler yaşanmaktadır (PAMUKÇU, 2000). İnsanlığın gelişmesinde, tarımsal
devrim ormanların kıyımına neden olunca fosil yakıtlar ve mineraller enerji
kaynağı olarak kullanıldı ve bu da endüstri devrimine yol açtı. Bu devrim ise
enerji kaynaklarının yoğun kullanımı ile en temel göstergesi küresel ısınma
olan iklimsel değişimlere neden oldu, ayrıca ekosistem üzerinde tersinemez
değişimlere yol açtı. Son yirmi – otuz yılda dünya nüfusu yüzyılın başındaki
toplam nüfus kadar daha arttı, çölleşme geniş alanlara yayıldı, kara ve
denizlerdeki biyoçeşitlilik ve tür sayılarında önemli azalmalar oldu, su darlığı
arttı. Bu durumun ise, yeni yüzyıl başında uluslararası işbirliğini, kültürel ve
bilimsel yeni yaklaşımları gerektiren, üçüncü bir devrime ve yeni bir savaşıma
yol açacağı öngörülmüştür (HARRISON, 1993; BROWN ve diğ., 1997).
Küresel değişimin bölgesel yansımaları, bölgeden kaynaklanan çevre
etkileşimleriyle aynı anda gerçekleşmekte ve bu iki etkiyi birbirinden ayırmak
giderek daha güç hale gelmektedir. Öte yandan küresel değişimde rol oynayan
etkenler, maddelerin kaynakları ve bölgesel özellikler göz önüne alındığında,
bazı bölgelerde farklı etkiler yaratabilmektedir. Bütün bu etkilerin izlenmesi ve
anlaşılması ise ortak programları gerektirmekte ve uzun süre alabilmektedir.
Gerçekçi ve yararlı kararlar üretilebilmesi için, her ülkede araştırma ile ortaya
çıkarılan sonuçlara dayalı ulusal politikaların oluşturulabilmesi ve belki de daha
önemlisi, küresel ve bölgesel çevrenin yapısı, işleyişi ve sorunları konusunda
bir ulusal, toplumsal bilincin oluşturulması gerekmektedir. Sadece böyle bir
yaklaşım, yurttaşların ve sivil toplum örgütlerinin de aktif katılımlarını içereceği
için yapılan savaşımda sürekliliği sağlayabilir. Süreklilik ve buna bağlı kararlılık
ise bir ülkenin kendi kazancı için kollayacağı en önemli etkenlerdir. Bunların da
ötesinde, çevrenin korunması insanlık açısından en başta etik (ahlaksal) bir
sorun olarak ta algılanabilir (TONT, 1999).
Doğal
sistemlerin
davranışlarının
yeterince
anlaşılamamasının
temel
nedenlerinden biri, bu sistemlerin açık sistemler olmalarıdır. Ya da başka bir
deyişle, fiziksel-kimyasal-biyolojik sistemler birbiriyle etkileşirler. Küresel
Değişim’in bazı doğal ve dışsal nedenleri de bulunmakla birlikte, ‘antropojenik’
42
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ya da insan kaynaklı değişim, artan nüfus ve endüstri baskısıyla birlikte bugün
daha açık şekilde duyumsanmaya başlanmıştır.
Yukarıdaki bütün etkenlere karşılık, yerkürenin olumsuz değişimlere belirli bir
direnci bulunmaktadır. GAIA hipotezi ile ifade edilen bütünsel (holistik) bakış
açısından bakılınca, biyolojik yaşamı da içinde barındıran yerküre sisteminin,
kendisi de bu yaşamın bir parçası olan insanın yarattığı etkileri belli ölçülerde
ve şaşkınlık verici bir şekilde bertaraf etme yetisi bulunmaktadır (LOVELOCK,
2000). Bu yetinin değerlendirilebilmesi ise ancak bilgi yolu ile ve bilimsel
yaklaşımla olanaklı olabilir.
2.7 Sosyo-ekonomik değerlendirme
İnsan, çevresiyle bir bütündür, dolayısıyla çevreyi kullanırken kendi geleceğini
de düşünmek zorundadır. Oysa son yüzyıla kadar yeryüzünü sanki kaynakları
sonsuz olan bir armağan gibi, kısa vadeli çıkarlarımız uğruna geleceği pek
düşünmeden kullanıldı ve yıpratıldı. Biyo-çeşitlilikte geri dönülmez kayıplar ve
küresel ısınma insanlığın gözünü kısmen açtıysa da, bugün, gelecekte çevrenin
insan toplumlarının refahını hangi ölçüde destekleyebileceği belli değildir.
Alınması gereken önlemler, toplumlar arası siyasal rekabet ve refah
düzeyindeki eşitsizlikler, işbirliği eksikliği ve daha genel olarak algı ve bilinç
eksikliği sonucunda gecikmektedir. Ancak 2005 yılında Birleşmiş Milletlerin
çabalarıyla yayınlanan Binyılın Ekosistem Değerlendirmesi (Millenium
Ecosystem Assessment) her insanın yeryüzü ekosistemine ve ekosistemin
kendisine sunduğu hizmetlere bağımlı olduğunu ilan etmiş, ardından ABD’den
ekonomist Robert Constanza “doğa ekonomidir” şeklindeki özet görüşü ile
pazar ekonomisinin aslında tüm canlıların da dahil olduğu daha geniş bir
biyosfer ekonomisinin alt dalı olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda, çevrenin
değerinin pazar dışı ekonomik değerlendirme ile saptanabileceği ortaya
çıkmaktadır. Sonuç olarak pazar dışı ekonomik değerlendirme biyosferin
sunduğu tüm ürünleri kapsayan bu maliyet hesabına dayanır.
Constanza ve ekibi 1997’de dünyada biyolojik çeşitlilikten kaynaklanan yıllık
faydanın küresel gayri safi milli hasılanın yaklaşık iki misli olduğunu
hesaplamıştır. Biyolojik çeşitlilikte giderek artan kayıplar ise bugün insanlığa
giderek artan bir maliyet ve dolayısıyla sorumluluk yüklemektedir. Bozulan
doğal sistemleri onarmak gibi bir sorumluluk hem zordur hem de insanları
büyük ekonomik külfetleri üstlenmekle karşı karşıya bırakmaktadır.
Esas sorun bu sorumluluk ve külfeti kimin üstlendiğinin yanında bunun
üstesinden gelebilmek için gerekli olan bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi
üretmek ya da üretilmesine katkı sağlamaktır.
43
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
III- DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE DENİZ BİLİM VE KARAR SÜREÇLERİ
Bir ulusun denizlerle olan iç içeliği gelişmede ve çıkarlarının savunulmasında
belirleyicidir. Öncelikle denizlerdeki besin, petrol ve gaz gibi kaynaklardan
sürdürülebilir şekilde yararlanma ile aynı ölçüde, ticaret, gemicilik, sanayi,
enerji, savunma, turizm, gibi temel ekonomik faaliyetlerde de denizlerin ve
denizciliğin önemi yadsınamaz.
Denizler hakkındaki bilgi 20. yüzyılda disiplinler arası çalışmalarla bir hayli
artmış ise de, insanın sürekli yaşam ortamı olmadığı için okyanuslar yine de
dünyada en az bilinen alandır. Son yıllarda insanlığın bilincinde yer alan
sorunlar gelişmiş ülkelerde okyanus-bilime daha fazla maddi yatırım ve destek
sağlanması sonucunu doğurmuştur.
İklim sisteminin içinde önemli bir yeri olan denizlerin günümüzde artan
insansal etkilerden korunabilmesi ve deniz ve denizaltındaki doğal kaynakların
sürdürülebilir deniz ve denizaltındaki doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi
ancak bilim ve teknolojiye dayanan uzun vadeli politika ve önlemler sayesinde
gerçekleşebilir (TÜBİTAK-TTGV, 2002). Bilgiye dayanmayan yönetim
politikaları objektiflik ve bütünsellik sağlayamadıklarından uzun dönemde doğal
kaynakların bilinçsizce sömürülmesine ve sonuçta bozulmasına ya da tümden
yitirilmesine yol açmaktadır. Bilgiye dayalı kararların oluşturulması öncelikle
eğitime ve araştırmalar sonucunda bilimsel bilgi üretimine ve birikimine
dayanır.
Sürdürülebilir bir yönetim için, denizlerde gerçekleşen fiziksel, kimyasal,
biyolojik değişimler ile bunların insansal sonuçlarının bütünsel ve objektif
olarak algılanması gerekir. Temel bilimlere dayalı uygulamalı araştırmalar,
denizlerimizi daha iyi anlamak ve kaynaklarından sürdürülebilir gelişme
kavramı içinde yararlanabilmek için gereklidir.
Objektif algılama ileri düzeyde teknolojiyi gerektirmektedir: teknolojisi bu
yetenekleri insanlığa sunmaktadır.
Denizlerin fiziksel iklim sistemi içerisinde nasıl yer aldıkları, ne tür bölgesel ve
küresel etkileşimlerde bulundukları, çevremizdeki değişimlerin hangilerinin
doğal, hangilerinin insan etkileri sonucunda oluştukları, sistematik ve bütünsel
araştırmalarla yeterince kavranmadan, mevcut koşulları doğrulayacak ya da
sonraki durumlarını tahmin edebilecek geliştirilmeden, kaynaklarından akılcı bir
şekilde yararlanmak olası değildir.
Yeterli yatırımın yapılması ve kapasite gelişiminin gerçekleştirilmesi halinde,
nicel (kantitatif) bilgiye dayanan temel ve uygulamalı bilimler birikimi ve
gözlem ve öngörü sistemlerini de içeren günümüz bilgi teknolojisi, doğanın en
ince ayrıntısına kadar incelenebilmesine, elde edilen bilgilerin bütünselleştirilmesine, tarihselleştirilmesine ve ilerideki durumlarıyla ilgili tahminler
yapılabilmesine olanak vermektedir. Bu bilgiler sayesinde yerkürenin iklim
44
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
değişiminden nasıl etkileneceği, çeşitli senaryolar temelinde bilgilerimizin
kalitesi oranında öngörülebilmektedir.
Bilgi birikimi ile paralel olarak ulusal, bölgesel politikalar geliştirilmeli ve
küresel politikalara katkıda bulunulmalıdır. Kaynakların akılcı kullanımı için,
aşağıdan yukarıya doğru olan klasik araştırma yöntemleri kadar, günümüzün
teknolojilerini kullanan ve doğaldır ki diğerinden daha masraflı olan, buna
karşılık sistemin bütününe ilişkin bilgi sağlayan yukarıdan aşağıya doğru
inceleme yöntemleri de uygulamaya sokulabilmelidir. Doğanın düzenine saygıyı
ilke edinen, bilgi ile zenginleşen ve toplumun geleceğini günlük çıkarlardan
üstün tutan bir kaynak strateji ve karar verme süreci gerçekleştirilirse, bundan
küresel sistem ve bunun parçası toplumlar yarar görecektir.
3.1 Denizlerden nasıl yararlanılır ?
Doğa politik sınırları tanımaz, ama vatan da sadece çıkarlarımız için değil, onu
benimsediğimiz, onun parçası olduğumuz ve doğası ile ilişki kurduğumuz
ölçüde vatandır. Kısacası doğa bizim evimizdir. Denizlerde araştırma yapmak,
denizleri tanıyarak evimiz olarak benimsemek, vatan topraklarının uzantısı
olduğunu kabul etmek ve ettirmek anlamını taşır. Deniz hukuku ve uluslararası
hukuk kapsamında ülke çıkarlarının savunulması, ancak iyi tanıdığımız,
davranışını bildiğimiz deniz ve kara parçaları için geçerli olabilir.
Günümüzde deniz ve denizaltı kaynaklarından tam anlamıyla yararlanılabilmesi
için, bu kaynakların daha iyi tanınması, bilinçli olarak korunması ve
sürdürülebilir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Denizlerin fiziksel iklim
sistemi içerisinde nasıl yer aldıkları, ne tür bölgesel ve küresel etkileşimlerde
bulundukları, çevremizdeki değişimlerin hangilerinin doğal, hangilerinin insan
etkileri sonucunda oluştukları, gözlem ve model teknolojilerine dayanan
sistematik ve bütünsel araştırmalarla yeterince kavranmadan, mevcut koşulları
doğrulayacak ya da sonraki durumlarını tahmin edebilecek nicel (kantitatif)
bilgi sistemleri geliştirilmeden, kaynaklarından akılcı bir şekilde yararlanmak
olası değildir.
Denizlerden ‘yararlanma’ kavramı aslında tek yanlı bir çıkar ilişkisini
barındırmakta ve bazı durumlarda denizlerin sağlıklı bir yaşam alanı olarak
kullanılması hedefiyle ve bilgiye dayalı sürdürülebilir gelişme hedefleri ile
çelişebilmektedir. Burada önemli olan, deniz araştırmalarına önem vermeyen
ve
bu
nedenle
denizlerini
tanımayan
bir
toplumun
deniz(ler)den
yararlanamayacağı gerçeğidir.
3.2 Dünyada deniz (okyanus) bilim politikası
Dünyadaki pek çok ülke, sürdürülebilir çevre politikalarını giderek artan
ölçülerde bilgi teknolojilerine dayanarak oluşturmakta ve kaynakların
45
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ekosisteme dayalı idare ve işletimini hedeflemektedir. İleri ekonomilere sahip
ülkeler bunun da ötesinde, küresel değişimin incelenebilmesi için büyük
kaynaklar ayırmakta ve iklim sistemi ile ilgili bilimsel araştırmalarda önde
gelmektedirler. ABD ve AB ülkelerinde bu konular doğrudan son kullanıcıların
yararına sunulan ‘stratejik araştırma’ kavramının içinde ele alınmaktadır.
Bunun bir sonucu olarak, bu ülkelerde, gerekli araştırma fonları, toplumun
yararına
olan
denizleri
de
kapsayan
iklim
araştırmalarından
esirgenmemektedir. Son yıllarda, hem ABD hem de AB ülkelerinde dar
kapsamlı bağımsız araştırmalardan çok, ortak konuları içeren geniş kapsamlı,
belirli hedeflere yönelen stratejik araştırma programları geliştirilmiştir ve
gelecekte de araştırma programlarının aynı şekilde, bütünsel yaklaşımlarla
sürdürülmesi beklenmektedir.
Günümüz deniz bilimleri açısından bakıldığında deniz-atmosfer ve deniz-kara
arası iklimsel ve kıyısal etkileşimler giderek daha karmaşık bir hal almaktadır.
Disiplinler arası bir nitelik taşıyan bu bilim alanında eskiden yerel sayılabilen
olay ve süreçler bugün artık bölgesel ve küresel ölçeklerde değerlendirilmekte,
gözlem ve öngörülere dayanması gerekmekte ve bu nedenlerle iyi yetişmiş
bilimcilere ve teknik elemanlara gereksinim artmaktadır.
ABD’de 1980’li yıllarda araştırma bütçesinin %7’si deniz bilimlerine ayrılırken,
son yıllarda tüm araştırma fonlarının sınırlandırılmasına paralel olarak azalmış
ve %3,5 seviyesine inmiştir. ABD’nin okyanus-bilimde küresel bir lider olması
ve şimdiye kadar elde ettiği araştırma birikimi düşünüldüğünde bu durum belki
de garipsenemeyecektir. Ancak yine de, daha aktif bir okyanus politikasına
duyulan gereksinme ile 21. yüzyıl için bir politika oluşturulması gündeme
gelmiştir (U.S. Commission on Ocean Policy, 2004).
ABD’de durum
ABD Okyanus Politikası Komisyonu’na göre, okyanus ve kıyısal denizlerin
yönetiminde önemli ilerleme yaratabilecek 21. Yüzyıl ulusal okyanus politikası
önerileri öz olarak izleyen paragraflarda verilmektedir.
Geliştirilmiş yönetişim. ABD Başkanlığı’na bağlı bir Ulusal Okyanus
Konseyi’nin ve Okyanus Politikası Danışmanlar Konseyi’nin kurulması, mevcut
kurumların ve programların güçlendirilmesi, Ulusal Okyanus Konseyi’nin
destekleyeceği Bölgesel Konseylerin esneklik ve gönüllülük temelinde
geliştirilmesi, kıyı ötesi sular için koordineli bir yönetim rejiminin oluşturulması.
Sağlam bilim temelli ve bilgiye dayalı kararlar. Okyanus araştırmalarına
yapılan ulusal yatırımın iki misline çıkarılması, yeni okyanus inceleme ve
keşiflerini içerecek araştırmaların başlatılması ve bu araştırmaları destekleyen
ileri teknoloji ve modern altyapının desteklenmesi, ulusal Bütünleştirilmiş
Okyanus Gözlem Sistemi (Integrated Ocean Observing System – IOOS) ve
ulusal izleme ağının uygulamaya geçirilmesi,
46
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Geleceğin temelini oluşturan eğitim. Resmi ve gayri resmi gayretlerle
okyanusa ilişkin eğitimin geliştirilmesi.
Özel yönetim sorunları. Kıyısal ve havza yönetimlerinin ilişkilendirilerek
güçlendirilmesi, özellikle noktasal olmayan kaynaklardan gelen deniz kirliliğinin
azaltılması, bunun için girişim, teknik yardım, uygulama ve yönetim araçlarının
güçlendirilmesi, değerlendirmeler ve kota tahsislerini birbirinden ayıran
balıkçılık yönetiminin ve Bölgesel Balıkçılık Yönetimi Konseyleri sisteminin
geliştirilmesi, tahsisli erişim ayrıcalıklarının gözden geçirilmesi.
Uygulama. Kıyı ötesi petrol ve gaz geliştirme faaliyetlerinin gelirleriyle
desteklenen, geliştirilmiş okyanus ve kıyı yönetimini hedefleyen bir Okyanus
Politikası Fonu kurulması.
Görüldüğü gibi ABD okyanus politikasında büyük hedeflere doğru bu yüzyılda
da artan bir kararlılık, bilimsel altyapı ve yatırım planı ile hareket etmektedir.
Avrupa Birliğinde durum
Avrupa Birliği, son yıllarda deniz faaliyetlerini daha verimli ve sürdürülebilir
kılmak içim bir dizi politika önerisi ve strateji geliştirmektedir. Bu yaklaşıma
temel olan ekonomik gerekçeler, deniz alanlarının Avrupa’da Gayri Safi Yurt İçi
Hasıla’ya %40 oranında katkıda bulunması ve ekonomiye katkısının ise %3-5
oranında olmasıdır. Deniz taşımacılığı, gemi yapımı, enerji, balıkçılık ve kültür
balıkçılığı, kıyısal turizm, yeni kaynaklar ve deniz kaynaklı biyoteknoloji
Avrupa’nın ekonomisinde bir kaç yüz milyar Avro’luk bir kesit oluşturmaktadır.
Ancak, artan küresel ticaret ve insan faaliyetlerinin oluşturduğu çevresel baskı,
balıkçılığı, su ürünleri yetiştiriciliğini ve biyolojik çeşitliliği etkileyerek deniz
ekolojisini tehdit eder niteliğe bürünmektedir. Bilim ve teknoloji, denizdeki
ekonomik büyüme ile çevreyi koruma girişimlerinin uzlaşı içinde sürdürülmesini
sağlayabilir. Küresel pazarda AB gibi gelişmiş ekonomilerin rekabet
kapasitelerini ek değere sahip, bilgiye dayalı mal ve hizmetler oluşturmaktadır
ve bunların eko-verimliliğini artıracak çözümleri sunmak, kaynakların
sürdürülebilir kullanımını sağlamak için deniz araştırma faaliyetlerinin büyük
önemi bulunmaktadır.
Denizle ilgili bilgi ve yenilik yaratabilmek, karmaşıklıkla başa çıkmak için bu
çabaların bütünleşmiş bir yaklaşım ile en verimli şekilde koordine edilmesi
gerekmektedir. Karmaşık sorunları çözerek denizlerin ekonomik potansiyelini
değerlendirmek için bütünleşik ve dinamik araştırmalara dayanan ekosistem
tabanlı yaklaşım gereklidir.
2007 yılında AB, üye ülkeler ve ilgili kurumlarla bir danışma süreci başlatmış
ve sonuçlarına dayanan bir Bütünleştirilmiş Denizcilik Politikası benimseyerek
yayınlamıştır. Bu politikanın iki yıllık uygulamasına göre 2009’da yenilenen
politika yönelimleri öz olarak şunlardır:
47
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Deniz yönetişiminin bütünleştirilmesi. AB kurumları, üye devletler ve kıyı
bölgeleri, yukarı doğru politika bütünleşmesini sağlayan, sektörel politikaların
öne geçmesini engelleyen, bütünlüklü ve tutarlı bir denizcilik gündemi için
sorumluluk üstlenmektedir. Denizleri etkileyen sektörel politikaların tüm
sinerjisini ortaya çıkarabilmek için sektörler arası işbirliği ve paydaşlarla
danışma sağlayan etkili yapılar gereklidir.
Kesişen politika araçlarının geliştirilmesi. Denizde mekansal planlama,
kapsamlı deniz bilgi ve veri sistemleri ve bütünsel deniz gözlem sistemleri.
Deniz faaliyetlerinde sürdürülebilirlik için sınırlamalar. Deniz Stratejisi
Çerçeve Direktifi bağlamında, çevreye kümülatif etkisi gerçekçi bir şekilde
ortaya konulmadan geliştirilmek istenen hiçbir deniz faaliyetine izin
verilmeyeceği.
Deniz-havzaları bölgesel stratejilerinin geliştirilmesi. Deniz işlerinde
öncelikler ve politika araçları, Avrupa'nın deniz havzalarının özel jeo-fiziksel,
ekonomik ve siyasal koşullarına adapte edilmelisi.
Bütünsel Deniz Politikasının uluslararası boyutu. İklim değişikliği ve
denizde biyolojik çeşitliliği ilgilendiren küresel deniz faaliyetlerinde AB’nin
liderlik etmesi, çok taraflı ve ikili ilişkilerde AB'nin konumunun güçlendirilmesi.
Sürdürülebilir ekonomik büyüme, istihdam ve yenilik. Avrupa içi deniz
taşımacılığının gelişimi de dahil olmak üzere, denizcilik ve gemi inşa
sektöründe AB bayraklı yatırımları teşvik edecek, temiz gemi projesini ileriye
götürecek, enerji ve iklim değişikliği politikalarının deniz politikası ile ilişkisini
kuracak, deniz ve kıyı alanlarında bölgesel uyum politikası tartışmalarının
dikkate alınmasını sağlayacak ekonomik deniz faaliyetlerinde AB’nin kapsayıcı
bir gündemi olmalıdır.
2008’de ise aynı doğrultuda Deniz ve Denizcilik Araştırmaları Stratejisi
geliştirilmiştir. Burada sadece sektörel ve tematik bir araştırma yaklaşımının
yeterli olmayacağı görülmüş ve spesifik sektörleri aşan deniz ve denizcilik
araştırma toplulukları arasında işbirliği ile uzun dönemde bilgi ve kaynakların
bütünleştirilmesi ve paylaşılması teşvik edilmiştir. Bilim ve teknoloji, bilim ve
politika, bilimsel disiplinler ve endüstri arasında alışılmış sınırların aşılması ve
disiplinler ve sektörler arası araştırma ve yenilik ile mükemmeliyete ulaşılması
amaçlanmıştır. Yine bilimciler, politikacılar, endüstri ve toplum temsilcilerinden
oluşan bütün taraflar arasında anlaşma ve sürekli diyaloga dayanan yeni bir
yönetişim modeli uygulanmaktadır.
AB Deniz ve Denizcilik Araştırmaları Stratejisi’ne göre çapraz tematik yaklaşım
gerektiren önemli araştırma konuları aşağıdakilerdir:
İklim değişikliği ve okyanuslar. İklim değişikliğinin okyanus ve kıyı alanları
üzerindeki etkilerinin daha iyi algılanması ve değerlendirilmesi, bu etkileri
olabildiğince değiştirmek veya en aza indirmek için gereklidir.
48
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kıyı ve deniz ekosistemleri ve yönetimi üzerinde insan etkisi. Denizcilik
ve kara kökenli faaliyetlerden etkilenen kıyı ve deniz ekosistemlerinin daha iyi
anlaşılması ve bu faaliyetlerin kümülatif etkilerinin azaltılması için eko-verimli
teknolojiler kullanılmalıdır.
Kaynak yönetimi ve mekansal planlamada ekosistem yaklaşımı. Deniz
ve denizcilik faaliyetlerinin sürdürülebilir kalkınma ile birlikte yürütülebilmesi
için deniz kaynaklarının yönetiminde bütünleşik ekosistem yaklaşımı ile bilgiye
dayalı kıyı ve deniz mekansal planlama seçenekleri kullanılmalıdır.
Deniz biyoçeşitliliği ve biyoteknoloji. Yeryüzündeki biyoçeşitliliğin önemli
bir bölümüne ev sahipliği yapan denizlerin işlevleri, evrimi ile birlikte
biyoçeşitliliğin korunması ve biyoteknoloji araştırmalarını da içerecek şekilde
kullanılması konusunda daha çok bilgi birikimi gereklidir.
Kıta kenarları ve derin deniz. Kıta kenarları ve derin denizlerdeki
sedimanların, gaz hidrat davranışının, derin deniz ekosistemlerinin incelenmesi
ve derin deniz gözlemleri için teknolojilerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Operasyonel oşinografi ve deniz teknolojisi. Çevresel Güvenlik için
Küresel İzleme (GMES) kapsamında alg patlamaları veya kirlilik gibi risklerin
değerlendirilmesi ve deniz güvenliğine katkı sağlayacak şekilde denizlerin
durum ve dinamiklerinin tahmin edilmesini içeren temel deniz hizmetlerinin
daha fazla geliştirilmesine gerek bulunmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği politikalarını küresel bir yarışma
kapsamında görmekte, geleceğe yatırım yapmaktadırlar. Yer sistem
bilimlerinde ve uygulamalarda uydu gözlemlerinin diğer verilerle birleştirilerek
kullanımı için ABD’de geliştirilen Yer Gözlem Sistemleri (Earth Observation
Systems) stratejisine karşılık, Avrupa Birliği Çevre ve Güvenlik için Küresel
İzleme (Global Monitoring for Environment and Security-GMES) stratejisini
geliştirmiştir. Daha sonra, elde edilen tüm uydu ve yer gözlem sistemlerinin
birleştirilmesi için, Küresel Yer Gözlem Sistemler Sistemi (Global Earth
Observation System of Systems-GEOSS) ABD ve Avrupa Birliği’nin ortak bir
stratejisi olarak ortaya konmuştur.
Bölgemiz ülkelerinden Yunanistan ve Rusya ile birlikte bazı diğer ülkeler de
doğa bilimleri araştırmalarına büyük önem vermekte ve bu ülkelerde devlet
politikası deniz bilimlerine gereğince destek sağlanmaktadır. Yirmi - otuz yıl
önce hiç bir birikimi bulunmayan Yunanistan, izlenen devlet politikası
sonucunda, AB üyeliği sırasında büyük bir atılım yapmıştır. Güney Kıbrıs Rum
yönetimi, sahip olduğu sınırlı potansiyele rağmen son yıllarda önemli bir atılım
içerisindedir: geliştirilen çok boyutlu uluslararası işbirliği sayesinde, mevcut
oşinografi merkezinin dışında son yıllarda uluslararası katılımlı bir Enerji
Enstitüsü kurulmuştur ve Levant Denizi’nde petrol aramalarını da içeren doğal
kaynaklarla ilgilenmektedir. SSCB sonrası Rusya ve eski ortağı Ukrayna,
eskiden sahip oldukları oşinografik altyapı gereğince tüm dünya denizlerinde
faaliyet gösteren araştırma gemileri filosunu bugün etkin kullanamasalar da,
49
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
geleneksel güçlerini ve bilimsel birikimlerini korumakta ve ekonomik koşullara
rağmen yeni deniz (okyanus) bilim araştırmalarına önemli destek
vermektedirler.
3.3 Türkiye’de deniz (okyanus) bilim politikası
Ülkemizin üç tarafı denizdir ve denizlerle çevrili bir yarımada ülkesi olmak
şüphesiz tanrının büyük bir lütfudur. Bu zenginliğimize karşılık, tarihsel
nedenlerle, Türkiye’nin deniz ilgi alanları Karadeniz dışındaki denizlerimizde
henüz resmen belirlenmiş değildir. Bu genel yaklaşım ile Uluslararası Deniz
Hukuku Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanmamıştır. Ancak
Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni imzalamamış olmak, Türkiye’nin
haklarına sahip çıkmadığını göstermez ve çevre denizler ve hatta okyanuslara
olan ilgisini değiştiremez ve değiştirmemelidir. Geleneksel mülkiyet kavramları
dışında denizler uluslararası bir miras olarak onlarla ilgilendiğimiz, bilimsel
araştırmalarla onları tanımaya ve sahiplenmeye çalıştığımız sürece bizimdir.
Türkiye’nin komşu denizlerde birinci derece ilgi alanları neredeyse yurt sathı
kadar geniştir ve kıyısal, kıta sahanlığı ve açık denizleri içeren bu alanlar çok
farklı ekosistemleri ve önemli doğal kaynakları barındırmaktadır. Komşu
denizlerin ülkemizi çevreleyen kıyı bölgelerinde boğazlar, kıta sahanlıkları,
körfezler, lagünler, tuzlalar, dalyanlar, kumullar, nehir ağızları ve deltaları,
nehir havzaları gibi çevresel duyarlığa sahip kıyı alanları ve benzer sorunlar
yaşayan göl, gölet, baraj gölü ve akarsular gibi iç sulardan oluşan sucul
ekosistemler de birlikte dikkate alındığında sorunların boyutları ve denizlerimize
verilmesi gereken önem daha da artmaktadır.
3.3.1 Ulusal değerler - insan, deniz ve doğal kaynaklar
Ülkemizin modern tarihinde deniz bilimleri altyapısının gelişimi, denizlerle ilgili
ulusal değerler ve kültürel – sosyal ortamla ilişkili olmuştur. Anadolu çepeçevre
denizlerle çevrili bir deniz ülkesidir; İstanbul’da Bizans mirasını devralan
Osmanlı İmparatorluğu da denizcilikte ilerlemiş ve rakibi Venedik gibi, büyük
bir deniz imparatorluğu olarak varoluştur. Bu tarihsel gelişmelere rağmen
toplumumuzun denizle kültürel ilişkisi derinlikli değildir. Bugün ülkemizde deniz
bilimlerine ilginin ve ulusal - toplumsal değerlerin yeterince oluşmadığını,
kamuoyu algısının ve bunun ötesinde ülke politikalarının çoğu kez sağlam bilgi
ve görüşlere dayandırılamadığını gözlemek mümkündür.
Çoğu kez denize karşı duyulan ilgi, estetik, turizm veya spor değerlerinin
ötesine geçememekte ya da her insanda bulunan doğa sevgisi ile
bağdaştırılmaktadır. Resmi seviyede ise, denizlere yaklaşım çoğu kez canlı ve
cansız kaynaklardan yararlanma düşüncesine dayanmaktadır. Doğayı sevmek
ve doğadan yararlanmak mutlaka gerekli ve doğru düşüncelerdir, ama bu doğa
bilimlerinin dayanması gereken uygarlık temeli için yeterli değildir. Kısacası,
sevgi emek ister. Kaynaklardan sürdürülebilir şekilde yararlanmak, ilgi, bilgi
50
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
birikimi ve uzmanlık gerektirir. Bunun da ötesinde bireyin günlük çıkarları
dışında, doğayı anlamak için yapılan deniz (okyanus) -bilim araştırmaları,
insana doğa karşısında tarafsız olmayı sağlar ve aynı zamanda toplumlara
denizlerin sunduğu kaynak ve hizmetlere hakim olma olanağını verir. Bu
anlayışla denizlere ilgimiz bir uygarlık ölçüsüdür.
Ülkemizin mirası olan denizcilik konusunda oldukça güçlü bir altyapı
bulunmaktadır. Denizcilikle ilgili teknik altyapı, uzmanlık, yetenekler ve ticari
başarı oldukça yüksek seviyededir. Ancak denizcilik sektörünün deniz bilimleri
ile ilişkisi oldukça zayıftır. Diğer ekonomik sektörlerle birlikte, askeri ve sivil
denizcilikte de kullanılabilecek bilimsel verilerin ve öngörülerin üretilmesi ve
daha önemlisi operasyonel kullanımı mevcut pratikte fazla yerleşmemiştir.
Aslında denizlerle ilgili operasyonel hizmetlerin sağlanması, uyarı ve karar
destek sistemleri dünyada da yenidir ve yukarıda andığımız denizcilik ile deniz
bilimleri araştırmaları arasında iletişim ve bütünleşme ABD ve AB gibi gelişmiş
ekonomilerde bile yakın bir geçmişe dayanmaktadır. Yukarıda gözden
geçirdiğimiz dünya ülkeleri politikalarında bu nedenle entegrasyona giderek
daha büyük önem verilmektedir.
Ülkemizde deniz bilimlerinin gelişim tarihçesi, inişli – çıkışlı yapısının bir
eleştirisi ile birlikte Ek-2’de verilmiştir. Ancak, süreklilik konusundaki engellere
rağmen, ülkemizde Cumhuriyet sonrası deniz bilimleri ile ilgili aktörlerin çeşitli
zamanlarda aldıkları inisiyatif ve geliştirme faaliyetleri ile bugün oldukça
yaygın bir ölçekte yer alan bilimsel altyapı oluşmuştur. Bugün ülkemizde
gerekli bilimsel araştırmaları yürütebilecek bilimsel personel, altyapı ile yeterli
kapasite ve donanıma sahip araştırma gemilerimiz bulunmaktadır.
Üniversitelerimize bağlı Deniz Bilimleri Enstitülerimiz yeni yatırım, personel
gereksinmeleriyle, eldeki araştırma altyapıları ve gemileri düzenli bakım
sorunlarıyla karşı karşıya olmalarına rağmen, halen özgün ulusal ve
uluslararası bilimsel araştırmaları sürdürmektedirler. Bu altyapı ve potansiyelin
verimliliğini yitirmeden yeni yatırım ve desteklerle geliştirilmesi, öncelikli
bilimsel programlara yönlendirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir.
Ülkemizde deniz bilimleri araştırma öncelikleri dünya, ülke ve çağın gereklerine
uygun, sürdürülebilir bir yönetim anlayışıyla yeniden ve üst seviyede ele
alınmalı ve güdümlü araştırmaların yürütülmesi için gerekli yeni altyapı ve
destek sağlanmalıdır. Denizlerin değeri sadece barındırdığı canlı ve cansız
doğal kaynaklarla ölçülmemeli, sosyo-ekonomik temelde kültür, sağlık
değerleri, doğal kaynaklarla birlikte sağladıkları iklim ve çevre hizmetlerine,
toplumların refahına katkıları da pazar dışı değer olarak dikkate alınmalıdır.
Yukarıdaki özet bilgilerden de görülebileceği gibi, dünya ve AB’ne uyum
bakımından da iklim, deniz ve iç sularla ilgili hedefler saptanmalı, yürütülecek
politikalar toplumsal öncelikler arasında tutulmalıdır. Bu sonuçlara ulaşmanın
anahtarı ise yukarıda vurgulandığı gibi, ekosistem yaklaşımını temel alan
sürdürülebilir çevre yönetimi ve buna paralel doğrultuda Üniversite
öncülüğündeki bilimsel eğitim, öğretim ve araştırmalardır.
51
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Çağımızın gerektirdiği yaklaşım, deniz araştırmalarına ulusça önem vermemizi
ve araştırmalar için yeterli kaynak ayırmamızı gerektirmektedir. Geçmiş
yüzyılın gereklerine göre formüle edilmiş olan mevcut ulusal kaynaklar
stratejisi geliştirilmeli, sürdürülebilir yönetim için gerekli altyapı ve bütçe
oluşturulmalı, deniz bilimleri ve daha geniş kapsamıyla yer ve iklim bilimleri
araştırmalarının ülkemizde de Avrupa ve diğer gelişen ülkelerdeki kadar
desteklenmesi, stratejik araştırma kapsamında yer alması sağlanmalıdır.
Günümüz koşul ve gereksinmeleri, yeni bir yaklaşım ve anlayışın yanında,
deniz bilimleri politika ve stratejilerinin yürütülmesi için gerekli desteğin,
mevcut desteğe oranla katlanarak artırılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Atılacak adım(ların) gerekliliği ve ötelenemezliği ortadadır. Ulusumuz deniz
ortamının korunmasıyla, yeni çalışma alanları, artan gelir, ticaret, enerji
üretimi, maden yataklarının işletimi, beslenme, sağlık ve benzeri diğer
alanlarda da yararlar sağlayabilir. Yüzyılımızda buna ne kadar erken başlanırsa
sağlanacak geri dönüşümlü yararın o denli artacağı açıktır.
Bu yeni yapılanmada öncü konumda olan üniversitelere özellikle önemli görev
ve sorumluluklar düşmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi disiplinler arası bir
bilim dalı olan deniz bilimlerini uzun vadede geliştirmek ve sürdürebilmek
zordur ve ancak bu konuda özel, güdümlü, destek sağlayabilecek ve büyükbilim yaklaşımının gereklerini yerine getirebilecek köklü üniversitelerin altından
kalkabileceği bir sorumluluktur.
Tüm bunların ötesinde ve hepsinden önemlisi altının mümkün olduğunca kalın
çizilmesi gereken bir nokta ise deniz bilimleri eğitim ve öğretimidir. Eğitim ve
öğretim çeşitlendirilerek güçlendirilmeli, kamuoyunu bilgilendirecek
düzeyde genişletilmeli, geniş anlamda hizmet anlayışına sahip 21.
yüzyılın (geleceğin) deniz politikasını taşıyıp sürdürecek eğitici,
araştırıcı ve yönetici kuşakların yetiştirilmesine hizmet edebilmelidir.
Deniz bilimleri, dünyada da görece yeni olmasına karşın, genç araştırmacıların
da büyük katkıda bulunduğu, hızla gelişen disiplinler arası bir araştırma alanını
kapsar.
Türkiye’nin deniz bilimleri alanındaki konumunu ileriye taşımak için, Deniz
Bilimleri Enstitülerinin uzak görülü yaklaşımla maddi ve manevi yönden
desteklenmesini ve yüzyılımızın gerekleri ve gerçek sorunlarıyla baş edebilecek
kurumlar olarak hizmetlerini sürdürmeleri beklenmelidir. İlgi alanındaki
araştırmanın önemli bir birikim ve altyapı gerektirdiği göz önüne alındığında,
öncelikle temel bilimlerde yetişmiş ve disiplinler arası çalışma yapabilecek
donatıya sahip insan gücünün, oluşturulması, sürdürülmesi ve bu gücün de bir
bütünsellik
içinde
teknolojik
ve
kurumsal
altyapıyla
desteklenmesi
gerekmektedir.
Deniz bilimlerinde bilime dayalı karar mekanizmasının anahtarı eğitim ve
araştırmalar olduğuna göre üniversitelerimizin öncelikli olarak eğitim ve
araştırmalarda (günümüz sorunlarından örnek olarak Ek 3 ve 4’te sıralanan
noktalarda) etkin olmaya ulaşması gerekli görünmektedir. Etkin olunması
52
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
istenen bu noktalar içerisinde ulusal gelecek için önemli olan 21 yy. deniz
bilimleri ve canlı cansız kaynaklarının kullanımına ilişkin olarak öncelikle ulusal
stratejinin, belirlenmesi ve bunun da kısa sürede uygulamaya konulmasıdır.
Özünde mevcut enstitülerin eğitim, öğretim ve araştırma yeteneklerini
artıracak ulusal niyet açıklamasının gerçekleştirilmesi hem dünyadaki
gelişmeler hem ülkemiz kalkınma politikaları hem de üniversitelerimizin
gelişme stratejileriyle uyumludur.
3.3.2 Deniz-bilim çevre hizmetleri
Çevrenin gelecek kuşaklar için korunması amacıyla insan etkisinin en aza
indirilmesi, ya da çevrenin insana ve faaliyetlerine olumsuz etkilerinin
giderilebilmesi, bu etkileşimlerin somut veri ve hesaplamalara, öngörülere
dayanarak incelenmesini gerektirir. Örneğin bugün büyük nüfus barındıran kıyı
şehirlerimizin atıklarının çevreye ya da insan sağlığına etkileri, kurulması
düşünülen ya da kurulu sanayi tesisleri ya da güç santrallerinin, Türk Boğazlar
Sistemi ve İskenderun Körfezi gibi yoğun kullanılan bölgelerdeki petrol
taşımacılığı ve gemi trafiğinin risk ve etkileri, kültür balıkçılığı ve balık
stoklarının yönetimi, petrol arama faaliyetlerinin etkisi ve çevre koşullarına
dayanıklılığı gibi pek çok konuda deniz bilimleri karar süreçlerine ve yönetim
planlarına bilgi sağlar.
Ülkemizdeki Deniz Bilimleri Enstitüleri bu karar ve yönetim süreçlerinde talep
edildiğinde bilgi ve deneyimleriyle büyük katkı sağlamışlar ve sağlamaktadırlar.
Ancak son yıllarda ekonomimizin aldığı yön gereğince, çevreyi iyi tanımayan ve
gerekli teknik ve bilimsel altyapıdan yoksun olan yönetimler bu tür bilgi ve
deneyimi herhangi bir müteahhitlik hizmeti gibi ihale yoluyla elde
edebilecekleri, ya da bazen uzun ve köklü çabalar gerektiren sorulara, son
derece yetersiz olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) mantığıyla, basit
yanıtlar bulabilecekleri varsayımları ile hareket etmektedirler. Bunun geniş
anlamda değişmesi ancak deniz bilimleri lisansüstü eğitiminin ve güdümlü
araştırmalarının desteklenmesi, bulgularının kamuoyuna aktarılması kısacası
bilginin yaygınlaştırılması ve bunun da toplum yararına kullanılmasıyla
mümkündür.
53
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
IV- TÜRKİYE DENİZ-BİLİM STRATEJİSİ
Türkiye Deniz Bilim Stratejisi 4 temel görüşe dayanmaktadır. Bunlardan ilki
yönetişim, ikincisi akademik yapılanma; bilim adamı yetiştirme ve kazanma ile
ilgilidir. Üçüncü temel görüş ya da dayanak olarak temel destek ve araçlar ve
son ve dördüncü olarak da Türkiye ulusal deniz bilimleri araştırma programıdır.
4.1 Yönetişim
Gelişme literatüründeki "yönetişim" (governance) veya "iyi yönetişim" (good
governance) kavramları, toplumsal beklenti ve hedefleri, ve bunlara göre
performans değerlendirmesini içeren, geniş uzmanlık birikimi gerektiren karar
ve uygulama süreçlerinde yönetimin paylaşılmasıdır ve kurumsal, uluslararası,
ulusal ve yerel yönetimleri ifade edebilir.
Ulusal deniz-bilim stratejisi, disiplinlerarası ulusal bilim ve teknoloji altyapısını,
resmi ve gayri resmi aktörlerin katılımını, uluslararası işbirliğini gerektirdiği
için, yetkin bilim-araştırma merkezleri ile kamu ve sivil toplum kurumlarının
katılabileceği bir deniz yönetişimi (marine governance) modeline dayanır. Bu
modelde devlet, yönetişimin aktörlerinden sadece biridir; balıkçılık
kooperatifleri, kıyısal sanayi kuruluşları, sivil toplum kurumları, eğitim-öğretim
ve araştırma enstitüleri, finans kurumları, medya, uluslararası kurumlar diğer
aktörlerdir ve karar süreçlerini etkileyebilirler.
4.1.1 Ulusal deniz-bilim ve denizcilik platformu
Bugün ülkemizde deniz-bilim ile ekonomik bir sektör olan denizciliğin ortak ilgi
alanları bulunmasına karşılık, bu iki toplumun kendilerini ilgilendiren yaşamsal
konularda bile bilgi iletişimi ve danışma süreçleri oldukça yetersizdir. Oysa
bugün, riskleri azaltmayı hedefleyen bilimsel-teknolojik işbirliği, sürdürülebilir
deniz yönetişiminin en önemli esaslarındandır. Kaldı ki, iletişim ve işbirliğiyle
sağlanan ortak hizmetler modern toplumlarda verimliliği ve yaşam kalitesini
artıran, ekonomiye olumlu katkı yapan etkenlerdir.
Ülkemizde geliştirilmesi önerilen deniz-bilim stratejisi şu anda deniz-bilim ve
denizcilik ortak stratejisinin tümünü kapsamak iddiasında değildir. Ancak,
gelecekte bu sinerji ve işbirliğinin geliştirilebilmesi ve sürdürülebilirliğe katkı
yapabilmesi için şimdiden atılmış gerekli bir ilk adım olarak, deniz-bilim ve
denizcilik ortak platformu önerilmektedir.
Önerilen ortak platfom çerçevesinde, öncelikle işbirliğini geliştirmeyi
amaçlayan bir iletişim ve destek ağı oluşturulması gerekli görülmektedir. Bu
iletişim destek ağı, geneli ilgilendiren çalışma alanlarında ortaklık geliştirme,
karşılaşılan ortak sorunların çözümüne katkı, ortak duyuruların yapılması, ilgili
54
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
konularda veri ve bilgi paylaşımı, bilimsel - teknolojik destek gibi etkinliklerin
yanında, teknik rapor ve bilgi notlarının yayımı, eğitim araçlarının, ulusal ve
uluslararası gelişmelerin, toplantı – sempozyum duyuru ve sonuçlarının
paylaşımı, kısacası danyanışma ortamı olarak önemli işlev görecektir.
4.1.2 Ulusal kurumlar arasında bilimsel işbirliği
Enstitüler arası iletişim ve işbirliği. Özgün bilim dallarının (fizik, kimya,
biyoloji, jeoloji, mühendislik) kesişme alanında bulunan ve bu bilim dallarının
yöntemlerini özümseyen deniz-bilim, çok geniş yer ve zaman ölçeklerinde
deniz ortamının değişimlerini nedensellik boyutunda inceler. Deniz-bilimin
kapsadığı geniş araştırma alanı, ulusal ve uluslararası düzeyde koordinasyonu
ve disiplinlerarası entegrasyonu zorunlu kılar.
Ülkemizde disiplinlerarası deniz-bilim araştırmalarını yürüten üç Enstitü
(ODTÜ-DBE, İ.Ü.-DBİE, DEÜ-DBTE) uzman araştırmacı, donanım ve deneyim
bakımından yetkinliklerini kanıtlamış ve bugüne değin önemli birikim sağlamış
olmakla birlikte, kendi aralarındaki işbirliğini yeterince geliştirememişlerdir.
Bunun en önemli nedenleri, aradaki uzaklık, birimlerin ağırlıklı uzmanlık
alanlarındaki farklılıklar ve böyle bir işbirliği için gerekli programların
oluşturulamamış olmasıdır. Oysa, birimlerin geliştirdikleri farklı kapasitelerini
ve edindikleri bilgi birikimini etkileşim içinde paylaşmaları, deniz-bilim
stratejisinin bütünleşik amaç ve hedeflerine ulaşmada mevcut koşullara göre
çok daha büyük olanaklar yaratacaktır.
Enstitüler arası işbirliğinin artırılması amacıyla oluşturulacak program ve
sağlanacak bütçe ile, halen darboğazda olan mevcut gemi ve cihazların bakım
ve onarımı, mevcut araştırmacı potansiyelinin daha etkin ve verimli
kullanılması sağlanabilir.
Denizlerimizin günümüz bilgi teknolojileri kullanılarak daha iyi tanınması, elde
edilen bilgilerin kalite kontrolü, bilimsel sonuçların objektif değerlerle
yorumlanması ve uygulamaya yön vermesinin sağlanması için, Enstitüler arası
iletişim ve işbirliği son derece gereklidir. Bilimsel araştırma ve eğitimde
sağlanan gelişim ile denizlerimizdeki karmaşık iklimsel - çevresel tehditler
daha yüksek düzeyde ve bütünsel olarak algılanabilecek, doğru ve yeterli
politikaların üretilmesine katkı sağlanabilecektir.
İşbirliği öngören projelerin öncelikli desteklenmesi. Deniz-bilim
araştırmaları, sahip oldukları stratejik boyutları ve kullandıkları araç ve
platformların yüksek maliyet ve işletim giderleri nedeni ile sürekli özel devlet
desteğini gerektirmektedir. Ancak, kurumlar arası işbirliğinin geliştirilebilmesi
ve elde edilen sonuçların toplum lehine kullanılabilmesi büyük önem arz
etmektedir. Bu yaklaşım, eldeki alt yapı, donanım ve uzman araştırmacı
gücünün rasyonel kullanımını sağlayabilir.
Örneğin benzer gelişme
55
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
süreçlerinden ve geniş deniz kaynak ve olanaklarından yararlanan ABD ve AB
ülkelerinde
stratejik
araştırma
kapsamında
görülen
deniz-bilim
araştırmalarında ‘mükemmeliyet ağları’ ve ‘bütünleştirilmiş projeler’ öncelikle
desteklenmektedir.
Araştırma ve destek programlarında, işbirliğini öngören projelere öncelik
tanınması önemli bir adımdır. Çok ortaklı projelerin hazırlanması ve
yürütülmesi bağımsız projelerden daha zor olmakla birlikte yönetişim yapısını
destekleyen büyük ölçekli stratejik ortaklıkların kurulması için gereklidir. Çok
ortaklı projelerde ilgili birimlerin birlikte çalışması özgün ve içerikçe zengin
projelerin sunulmasına olanak sağlayacak, çıktıları ise ülke ve bölge çapında
yaygın etkiye sahip olacaktır.
4.1.3 Ulusal veri merkezleri
Ülkemizde mevcut veri merkezleri dağınık bir yapıdadır. Günümüzün internet
teknolojilerinden yararlanarak konunun uzmanı kuruluşların ev sahibi olduğu,
iyi hazırlanmış protokollerle görevi ve yetkileri belirlenmiş ve kullanıcılara
hesap veren uzman veri merkezilerine hem araştırmacılar hem de yöneticiler
gerek duymaktadırlar.
Çevre ile ilgili bilgi ve veriler, en az doğal kaynakların kendisi kadar değer
verilmesi gereken zenginliklerdir. İvedi çözüm bekleyen pek çok çevre
probleminin yaşandığı ve ekonomik gelişme ile doğanın korunması arasındaki
tercihlerin insanlığın önünde büyük sorunlar olarak durduğu çağımızda,
çevresel veriler daha da fazla önem kazanmıştır. Öte yandan, anılan sorunları
çözmek için gerekli bilgi teknolojileri çağımızda vardır ve kullanımları giderek
yaygınlaşmaktadır. Çevresel verilerin toplanması, saklanması ve gelecek
kuşaklara güvenilir bir şekilde aktarılması, doğal kaynakların kullanımı ve
çevrenin korunması için atılacak en önemli adımları oluşturmaktadır.
Doğası gereği oşinografik çalışmalar büyük emek ve masraflar göze alınarak
gerçekleştirilirler. Bu nedenle elde edilen veriler, sahip oldukları değere uygun
şekilde kalite kontrollerinden geçirilerek güvenilir bir şekilde saklanmayı hak
ederler.
Ulusal Oşinografik Veri Merkezi'nin kurulması son otuz yılda birçok kez
gündeme gelmiş ve böyle bir sistemin kurulması için şimdiye değin çeşitli
kararlar alınmış, bununla da kalınmayarak Oşinografik Veri Merkezi'nin
kurulması gerçekleştirilmiştir.
Mevcut yasa gereği oşinografik verilerin toplanması ve depolanmasından
sorumlu olan Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı (SHOD-B),
Ulusal Oşinografik Veri Merkezi görevini üstlenmiş ve bugüne kadar bazı
önemli gelişmeler kaydetmiştir. Bu kapsamda öncelikle SHOD ve diğer ulusal
kaynaklardan sağlanan verilerin bir kısmı ile uluslararası veri bankalarında
56
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
bulunan veriler toplanmış ve bunların bir veri tabanı şeklinde saklanması için
düzenlemeler yapılmıştır.
Bu arada ülkemizin çeşitli kuruluşlarında (üniversiteler, belediyeler, kamu
kuruluşları vs.) önemli miktarda veri tabanına girmemiş veriler vardır. Bu
verilerin saklanması için her kuruluş kendi stratejisini geliştirmiş olmakla
birlikte, sistemleştirilmiş ve standartlaştırılmış bir yaklaşım yoktur. Bu verilerin
belli bir sistem içinde veri tabanına aktarılması, kalite kontrol, doğrulama,
interkalibrasyon ve düzeltmelerinin yapılması, çoğu zaman eldeki olanakların
sınırlı olması ve her kuruluşun kendi amaçları doğrultusunda çalışarak, böyle
toplu bir değerlendirme için gerekli düzenlemeleri kendi başına yapamaması
nedeniyle bugüne değin bütünsel olarak gerçekleştirilememiştir. Esasen veri
tabanı için yapılan çalışmaların süreklilik arz etmesi gerektiğinden, oşinografik
verilerin bütünselleştirilmesi işlemlerinde hedefe ulaşılması, yukarıda da
değinildiği gibi, ancak işin kapsamının gerektirdiği kuramsal yaklaşım, insan
gücü ve bütçe kaynaklarını tümüyle göz önüne alan, bütünsel düzenlemelerle
olanaklı olacaktır.
Öte yandan, bugün gelinen noktada, ulusal kuruluşların topladığı verilerin
hacmi önemli boyutlara ulaşmıştır. Bunların sistemleştirilerek ve kontrolleri
yapılarak bir veri tabanına aktarılması geciktirilemez. Ortak veri tabanının
geciktirilmesi, önemli bir ulusal kaynak özelliği taşıyan oşinografik verilerin
geri dönülmez şekilde kaybına neden olabilir.
Elde yeterli veri olmasına karşılık bugüne değin yeterli bir veri bankasının
oluşturulamamış olması çeşitli nedenlere dayanmaktadır: Öncelikle bir veri
bankasının kurulması uzmanlık isteyen teknik bir iştir ancak olaya sadece
teknik yönden bakmak ta tek başına soruna çözüm bulmakta yeterli
olmamaktadır. Çünkü oşinografik verilerin elde edilmesi oldukça büyük
emekler gerektirir ve bu verilerin incelenmesi ve yorumlanması bir bilim dalının
temel uğraşıları arasında yer alır. Öyle ki bir verinin doğru olup olmadığı bazen
yıllar sonra tartışılabilir. Bu nedenle hem gözlem sistemlerinin duyarlılığı
sürekli değerlendirilmeli hem de kuramsal olarak veya başka verilerle
doğrulanabilmelidir. Uluslararası veya çeşitli kuruluşlarca aynı anda yürütülen
çalışmalarda ise verilerin bağımsız ölçümlerle doğrulanabilmesi önemli bir
kazanımdır. Bu tür çalışmalarda kuruluşlar arasında işbirliği yapılarak verilerin
kalibrasyonu ve düzeltilmesi de söz konusu olabilir.
Yukarıda özetlenen durum şu gerçeği öne çıkarmaktadır. Oşinografik
araştırmalarda elde edilen verilerin güvenilirliği ancak ve bizzat bu çalışmaları
yapanlarca sağlanmalıdır. Bu da, verileri toplayan ve kalite kontrollerini yapan
araştırmacılara sürekli olarak ulaşılabilecek bir sistemi gerektirmektedir.
4.1.4 - Uluslararası programlarla ilişkiler
Uluslararası Jeosfer-Biyosfer Programı (The International Geosphere-Biosphere
Programme -IGBP) ölçekteki inceleyen bir araştırma program olup fiziksel,
57
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
kimyasal ve biyolojik etkileşimleri, dinamikleri ve insan faaliyetlerinin rolünü
ele almaktadır. Örgütlenmesi ulusal komiteler şeklindedir.
Başarılı Ulusal Komiteleri olan ülkeler arasında ABD, İtalya, İspanya, Almanya
gibi ekonomisi gelişmiş ülkelerinin yanında Bulgaristan gibi yeni gelişen pek
çok ülke de yer almaktadır.
Daha önce yapılmış ve yapılmakta olan pek çok araştırma sonuçlarından elde
edilen sentez, ülkemizde de küresel değişim kapsamında oldukça büyük bir
birikimin bulunduğunu ve daha geniş bir destekleyici çerçevenin oluşturulması
halinde birikimin bütünsel değerlendirmesi yapılabilecektir.
Anılmaya değer bir diğer kuruluş Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’dir
(IPCC). Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ile UNEP tarafından oluşturulmuş
olan IPCC iklim değişikliği süreç ve konularını ilişkin bilgi ve senaryoları
toplamakta mevcut açık verilerin değerlendirilmesini sağlamaktadır.
Türkiye’nin IPCC’nin genel ve çalışma grubu toplantılarına, katılımı azdır. Bu
nedenle IPCC’nin bugüne kadarki değerlendirme ve özel raporlarının hazırlık ve
gözden geçirme süreçlerine Türkiye’nin önemli bir katkısı olmamıştır.
Oysa IPCC’nin değerlendirme raporları, Türkiye gibi iklimsel değişebilirlikten,
şiddetli yağışlardan, taşkınlardan, kuraklık olaylarından, çölleşmeden, orman
yangınlarından, enerji üretimi-tüketimi, sanayileşme ve şehirleşme vb. insan
faaliyetlerinden kaynaklanan her türlü çevre sorunlarından etkilenen bir ülke
için yaşamsal önem taşımaktadır. Türkiye’nin hükümetler arası iklim değişikliği
paneli (IPCC)’nin çalışma gruplarında etkin olarak temsil edilmeyişinin, hem
bilimsel-teknik
hem
de
ekonomik-politik
açıdan
birçok
sakıncası
bulunmaktadır.
Türkiye’nin IPCC ve onunla ilişkili öteki süreçlere daha etkin katılımın
sağlanmasında, dünya ülkelerinin çoğunun IPCC sürecinin başından beri
(1988) bu çalışmaların daha etkin ve düzenli olabilmesini sağlamak üzere
belirlemiş oldukları, IPCC ‘Focal Point’ler yaşamsal bir önem taşımaktadır. Ne
yazık ki Türkiye, tüm iklim değişikliği sürecini yakından izleyen etkin
(uzmanlık, yetki ve sorumluluk açısından) bir ‘Government Focal Point’i
bugüne kadar belirleyememiştir.
Türkiye IPCC’ye (Ek-3 ve 4 dışında ya da içinde) taraf olsun ya da olmasın,
Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda yokluğu en fazla dikkat çeken ve bu
yüzden en fazla gereksinim duyduğu bilimsel araştırma alanları ise şunlardır:
- İklim değişikliğinin etkileri ve etki değerlendirmeleri;
- İklim modellemeleri ve öngörüleri;
- İklim değişikliğinin etkilerini, iklim değişikliğine uyumu ve karşı stratejileri
içeren sosyo-ekonomik analizler.
58
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İklim değişikliğinin bilimsel değerlendirilmesi, etkilerinin en aza indirilmesi ve
uyum seçeneklerinin bilimsel ve teknik analizi ile iklim değişikliğinin
sosyoekonomik boyutları gibi çok disiplinli bir araştırma alanında, Türkiye
üniversitelerindeki atmosfer (klimatoloji, meteoroloji), yer (jeoloji, jeofizik,
fiziki coğrafya), deniz ve çevre bilimleri, tarım, orman, inşaat, su kaynakları
yönetimi ve enerji vb. gibi bilim dallarına ve bölümlerine önemli görevler
düşmektedir.
4.2 Akademik yapılanma - Bilim adamı yetiştirme ve kazanma
Deniz bilimleri eğitimi ve araştırmalarının yürütülmesi için gerek duyulan bilim
adamı gereksinimi kritik düzeydedir.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ve
İstanbul Üniversitesi (İÜ) bünyesinde bulunan üç deniz bilimleri enstitüsünün
toplam öğretim üyesi sayısı 50’nin altındadır ki bu toplam, orta büyüklükte bir
üniversitenin orta büyüklükte bir bölümüyle eşdeğerdir. Altyapısal diğer
eksiklikler bir yana, deniz bilimci öğretim üyesi açığı bile tek başına Türkiye’de
devletin sürdürülebilir bir “deniz bilimleri eğitim ve araştırma stratejisi”
oluşturmasına ne kadar uzak olduğunu buna karşın eğitim ve araştırma
stratejisinin oluşturulmasının ise ne kadar acil ve elzem olduğunu
göstermektedir. Enstitülerde bulunan öğretim üyesi sayısının çok sınırlı
olmasının ötesinde var olan öğretim üyelerinin yaşlanmış olması da göz önüne
alındığında, önümüzdeki 5-10 yıl içinde Deniz Bilimleri Enstitüleri’nin
yaşayacakları akademik personel krizinin önüne geçmek için yeni bir kuşağın
yetiştirilmesi ve deniz-bilime kazanılması gerekmektedir.
4.2.1 Eğitim programları ve araştırmacı desteği
Enstitülerin var olan altyapılarının güçlendirilmesi ve destekleyici çevrenin
sağlanması deniz bilimlerinin çekiciliğini artıracak ana etkenlerden biridir.
Enstitülerin
bugün
vermekte oldukları eğitim programları Türkiye’nin
gereksindiği uzman elemanı sağlar nitelikte görünmektedir. Ancak değişen
küresel koşullar eğitim-öğretim programlarının yanında geleneksel organizasyonuna kadar yeni bir anlayışla modernize edilmesini gerektirmektedir. Bu
konu aslında üniversitelerin iç karar mekanizmalarınca değerlendirilip
sonuçlandırılabilecek olmakla birlikte bu strateji belgesinde bütünsellik
açısından değinilmesi gereken bir konu olarak buraya alınmıştır.
Eğitim-öğretimin modernize edilmesinin ötesinde strateji olarak benimsenmesi
gereken iki nokta vardır. Bunlar; i) Yurt dışı doktora desteği, ii) doktora
sonrası araştırma desteğidir.
59
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yurt dışı doktora desteği
Deniz bilimlerinin çeşitli konularında yurtdışındaki öncü üniversitelerde doktora
eğitimi alan Türk öğrencilerin sayıları azdır. Bu öğrencilerden her birinin ülkeye
dönerek akademik topluma katılımları son derece önemlidir. Bu öğrencilerin
kazanılmasında iki farklı yolun izlenmesi gerekmektedir. Birincisi kendi
olanakları ile yurtdışında eğitim görmüş genç bilim insanlarının Yüksek Öğretim
Kurumu (YÖK) ve üniversitelerin kısa vadeli politikalarından kaynaklanan
kadro sıkıntılarının pozitif ayırımcılıkla giderilmesi ve genç elemanların
üniversiteleri deniz bilimleri yüksek lisans okullarına kazandırılmasıdır.
İkinci yol ya da seçenek ise yine pozitif ayırımcılık yapılarak deniz-bilim
alanının da öğretim üyesi ihtiyacı olan alanlardan biri olarak kabul edilmesi,
YÖK ve TÜBİTAK gibi kurumlarca verilen doktora ve doktora araştırma
burslarından daha etkin faydalanılmasını sağlayacaktır.
Son 20 yılda dünyada deniz-bilimin kullandığı teknolojiler ve yöntemler çok
hızlı gelişmiş ve branşlaşmıştır. Bu teknoloji ve yöntemlerin, ilgili branşlardaki
kurumsal ve deneysel yaklaşımların ülkeye transferi için ülke planları ve
gereksinmelerini önde tutan bir yaklaşımla belirli sayıdaki yetenekli
öğrencilerin burslu doktora eğitimi almaları için yurt dışına gönderilmesi önemli
görülmektedir.
Doktora sonrası araştırmacı desteği
Var olan bilim insanı ihtiyacının karşılanması için üniversitelerde temel
bilimlerde doktorasını tamamlamış genç bilim insanlarının deniz bilimlerine
yönlendirilmesi yoluna gidilmelidir. Bu bağlamda bilim insanlarının yurt içi ve
dışında doktora sonrası araştırmacı olarak (postdoc) çalışıp yüksek lisans
okullarına (enstitülere) kazandırılmaları sağlanmalıdır. Alınabilecek tedbirlere
örnek olarak genç öğretim üyelerinin öncelikle istihdam edilmesi ve deniz
bilimlerine odaklı doktora ve doktora sonrası yurtiçi ve yurtdışı burs
programlarının başlatılması düşünülmelidir. Sorumlu kurum ve kuruluşlar
içerisinde, TÜBİTAK, YÖK, MEB ve Üniversiteler yer almalıdır.
Bu çerçevede anılması gereken bir diğer konu da nitelikli teknisyen ihtiyacıdır.
Deniz bilimlerinde yapılan araştırmaların önemli bir ayağı da gerek denizde
gerek laboratuvarda çalışacak destek personelidir. Yüksek değerli cihazların
kullanımı ancak yetkin ve deneyimli personel tarafından yapılmak zorundadır.
Bugün deniz bilimleri enstitülerinden emekli olarak ayrılan deneyimli teknik
personelin yerleri kadro darlıkları nedeniyle lisansüstü öğrenciler ile doldurulmaya çalışılmaktadır. Öte yandan yaşamsal önemdeki görevleri yerine
getirecek personel istihdamı süreklilik gerektirmektedir.
60
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4.3 Temel destek ve araçlar
Deniz Bilimleri araştırmaları ile ilgili Deniz Bilimleri Enstitülerinin ağırlıklı olarak
bazı alanlarda uzmanlaşmak yoluyla kapasite geliştirmeleri önemli olup bu
strateji dokümanında sunulmuş olan hedefler ve öncelikler bağlamında deniz
kaynaklarının akılcı kullanımı, yeni teknolojilerin ulusal programa uygulanması,
elde edilen bilgilerin kalite kontrolü, saklanması, değerlendirilmesi, bilimsel
sonuç ve yorumların elde edilmesi, uygulamaya yön vermesinin sağlanması,
ulusal ve uluslararası bilimsel işbirliğinin geliştirilmesini sağlayabilmek için
gereklidir.
Bu yolla deniz ve denizaltı kaynaklarının günümüz bilgi teknolojileri
kullanılarak daha iyi tanınması, korunması, denizle ilgili karar süreçlerinin bilgi
ile zenginleştirilmesi ve sürdürülebilir bir kaynak yönetiminin sağlanması için
deniz-bilimin ve bu alanda işbirliğinin geliştirilmesi gerekmektedir.
4.3.1 Destekleyici çevrenin yaratılması ve sürekliliği
Ülkemizde, sürekli ve sağlıklı işleyen kurumsal “destekleyici çevre”
oluşturulamadığı için deniz bilimleri alanında eğitim-araştırma faaliyeti
gösteren kurum ve kuruluşlar büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Deniz Bilimleri
Enstitüleri’nin yaşaması ve denizlerimizde araştırma-eğitim faaliyetlerini
sürdürebilmeleri için sağlanan kurumsal maddi desteklerin yetersiz kalması,
gemi işletim, bakım ve onarım giderleri için yeterli bütçelerin olmaması,
akademik kadroların yetersizliği gibi temel olumsuzluklar, ülkemizi çevreleyen
denizlerimizde bilimsel araştırmaların sürekliliğini ve planlanan şekilde
gerçekleşmesini sınırlamaktadır. Bu sınırlamalara rağmen kurumlar temel
konularda birçok bilinmeyeni araştırmış, çok sayıda araştırma gerçekleştirmiş,
yayın üretmişlerdir. Ülkemizin gelişmiş ülkelerdeki çağdaş gelişmelerin
uzağında kalmaması için bilim adamı sayısını artıracak ve sürekli destekleyici
kurumsal çevre yaratılmalıdır.
Devlet, denizlerimizdeki canlı ve cansız kaynaklarının korunmasını, rasyonel
kullanımını ve çevrenin kalite ve çeşitlilik bakımından sürdürülebilir yönetimini
sağlayacak her türlü yasal, teknik ve idari tedbirleri almakla yükümlüdür.
Bunun doğru şekilde yapılabilmesi için, denizlerimizde bilimsel araştırmaların
sürekliliğinin sağlanması, veri kapsam ve kalitesinin yükseltilmesi, yeterli
bilimsel kadroların oluşturulması ile gerekli alt ve üst yapının sağlanması temel
zorunluluktur. Bu çerçevede, denizlerimizde kötüleşme ve yok olma sürecine
giren canlı-cansız kaynakları iyileştirme çabalarına öncelik verileceği;
denizlerimizde canlı-cansız kaynakların bulundukları çevre ile ilişkilerini de
gözeten bilimsel araştırma ve veri toplama çabalarını sürekli destekleneceğini,
yaşam alanlarının küresel ısınma, kirlilik ve benzeri tehditlerden arındırılması
için çaba harcanmasına bütünleştirilmiş kıyı yönetimi planları ve uygulamalar
için saydam, kolay anlaşılır, yasama ve zamanlıca karar, biyoçeşitlilik, soyu
tehdit ve tehlikedeki türleri koruma ve benzeri gibi olup ekosistem ve bu
sistemi oluşturan öğeleri kapsayan koruyuculuk anlayış e yaklaşımını
61
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
benimsediğini beyan ve gerekli maddi desteği sağlayacağını buna uygun
davranış ve yaklaşımı benimseyen devlet, bu yönde bir niyet açıklamasını
yapmalıdır.
Deniz bilimlerini destekleyen kurumsal yapıyı/çevreyi bu niyet açıklaması kalıcı
kılacaktır.
Öz olarak; deniz bilimleri araştırmalarının, disiplinler arası işbirliğini, yoğun
emeği, uzun süreli gözlemleri, kuramsal ve uygulamalı yaklaşımları gerektiren,
yapısıyla, diğer bilim dallarına kıyasla daha masraflı olduğu bilinmektedir.
İnsanın doğal yaşam ortamı olmayan okyanus sistemi, deniz koşullarında
çalışma deneyimi yüksek olan insan gücü ve ciddi maddi kaynak
gerektirmektedir. Tüm bunların yanında ülkemizde etkin bir deniz politikasının
ve stratejisinin ortaya konulmamış olması, bilimsel çalışmaların amaç ve
içeriklerinin ulusal ve bölgesel yönetişim boyutunda tartışılarak geliştirilememesi, karşılaşılan güçlükleri daha da artırmaktadır. Burada birkaç cümleye
sıkıştırılan ancak Ek 3 ve Ek 4’te verilen ilgi alanları çerçevesinde sıralanan
konu ve sorunların çözümü için öncelikle bilim çevresinin desteklediği tekraren
güncellenen bir ulusal deniz bilimleri eğitim ve araştırmaları politikasının
üretilmesi ve yaşama geçirilmesinin yanında bunu sürekli destekleyecek
kurumsal çevrenin oluşması gereklidir.
4.3.2 Bürokratik ve yasal düzenlemeler
Ülkemizdeki bazı bürokratik düzenlemeler bilimsel kurumların ihtiyaçlarını
karşılamaktan uzak olabilmekte, yapılacak çalışmaları yavaşlatabilmekte hatta
olanaksız kılabilmektedir. Deniz araştırmaları disiplinlerarası yapısı ile ulusal ve
uluslararası alanda sürekli iletişimi, malzeme, bilgi ve bilim insanı değişimini
gerektirmektedir. Bu nedenle katı bürokratik düzenlemelerle zaman zaman
düşülen zorluklar yarardan çok zarar getirmekte, işleyişi engellemektedir. Bu
bakımdan revizyon gerekmektedir.
Örneğin oşinografide kullanılan uzaktan kontrollü otonom ölçüm ve uydu veri
iletişimi sağlayan veya gelişmiş teknoloji ürünü cihazların gümrük
sınıflandırılması belirli olmadığı için gümrük kontrolü ve ithalinde sorunlar
oluşmakta, bu sorunları merkezi üniversiteler bile aşamamakta, bu nedenle
uluslar arası projelerin etkinlik ile yürütülmesinde önemli sıkıntılar
yaşanmaktadır. Denizlerde zamana bağlı ölçümlerin gereken sıklık ve ölçekte
yapılamaması bir yandan yeterli verinin elde edilememesine, diğer yandan
zaman aşımlı verilerin karşılaştırılması olanağının yitirilmesine yol açmaktadır.
Benzer şekilde yabancı araştırmacı çalıştırma mevzuatı yeniden gözden
geçirilmeli ve bilimsel işbirliğinde gerekli dinamizmin ve gelişmenin önünü
kesmeyecek biçimde yeniden düzenlenmelidir. Örneğin bir doktora sonrası
araştırmacıyı ya da uzmanı istihdam etmede gereken, iç-dış temsilciliklere
sınırlamalar içeren başvuru süreçleri araştırmacı ve kurumları gereğinden çok
zorlamaktadır. Bu ve benzeri sorunların çözümünü kolaylaştırıcı kurallar
geliştirilmeli ve getirilmelidir.
62
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir diğer konu ise proje öneri ve destek süreçleridir. Deniz-bilimde bilim
politikası ve stratejisi belirlenmediğinden TÜBİTAK ve araştırmada kamu
desteğinden sorumlu kurumların deniz-bilim öncelikleri yeterince geleceğe ve
bilimsel sorulara odaklı olarak belirlenmemiştir. Öncelikli alanların ya da
öncelikli programların duyurulması ve araştırma çağrılarının bu doğrultuda ilan
edilmesi gereklidir. Ayrıca projelerin yürütülmesinde karşılaşılan bürokratik
sınırlamalar, verimlillikte artış yerine düşüşe neden olmaktadır. Yöntem ya da
harcama planında yürütme sırasında yapılabilecek zorunlu değişiklikler eğer
projenin başta ilan edilen amaçlarına ulaşmada engel teşkil etmiyorsa bu
konuda yürütücüye esneklik sağlanmalıdır.
Deniz-bilim alanında yapılacak her türlü bilimsel çalışma için yetki karmaşası
söz konusu olmaktadır. Yalnız bilgi verilmesi yeterli iken, Denizcilik
Müsteşarlığı, SHOD Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı veya Tarım ve Köyişleri
Bakanlığından izin alınması gibi bir yaklaşım konuyu yanlış yorumlayan bazı
üst makamlarca sürdürülmektedir. Ülkemizde deniz araştırmalarını ilgilendiren
yasa ve yönetmeliklarde çelişkilerle karşılaşmak sıkça olasıdır. Kısaca görev ve
sorumluluklarda dağınık bulunmaktadır.
Belirtilmesi gereken bir diğer önemli konu destek ve koordinasyondaki
içiçeliktir. Örneğin TÜBİTAK hem araştırmalara destek vermekte hem de
kendisine bağlı bir kurumun araştırma çağrılarına proje önerisiyle katılmasına
izin vererek dünyada eşi bulunmayan, etik dışı bir uygulamanın sorumlusu
olmaktadır. SHOD-B ise hem deniz araştırmalarını/çalışmalarını koordine
etmekte hem de döner sermaye üzerinden proje yapabilmektedir. Bunu da etik
kabul etmek mümkün değildir. Burada kurum ve kuruluşların misyonları
(özgörevleri) çakışmamalı, birbirlerini destekleyici olmalıdır. Bunun için
TÜBİTAK öncülüğünde oluşturulacak bir danışma platformu aracılığıyla sorunlar
ve çözüm önerileri ilgili kurumlara iletilmeli çözüm yolu aranmalıdır.
4.3.3 Parasal kaynak yaratma ve bütçe tahsisi
Günümüzde deniz-bilim araştırma projesi bütçelerinin önemli bir kısmı dolaylı
ve dolaysız yoldan gemi işletme (kısmi bakım, tali onarım ve yakıt) giderlerini
karşılamak için kullanılmaktadır. Çünkü mevcut uygulamada genel bütçelerden
gemi işletim giderleri için ayrılan bütçe çok yetersiz kalmaktadır.
Deniz araştırmalarında verilerin sürekliliği esastır. Yetersiz ve sürekliliği
olmayan bilimsel destek politikası ile denizlerimizdeki ekolojik değişimlerin
zaman-mekan ölçekli belirlenmesi ve nedenlerinin anlaşılması olası değildir.
Yasaların koyduğu zorunlu periyodik kontrol ve bakım-onarım-sertifika-sigorta
vb’nin karşılanması için kurumlarca (enstitülerce) gerçekçi yaklaşımla
hazırlanan yıllık bütçe giderleri sınırlı bütçe artışına bağlı tutulmamalıdır. Deniz
bilim araştırmalarını yürüten enstitü bütçeleri üniversite bütçelerinin genel
toplamına katılmamalı, bağımsız belirlenen özel koşullu ek destek
sağlanmalıdır. DPT ve Maliye Bakanlığının işbirliği ile araştırma gemilerinin
63
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
yıllık bakım ve onarım masrafları ile seyir cihazlarının modernizasyonu ve
işletim giderleri gibi temel harcamalar için özel gemi işletim bütçelerinin
oluşturulması ve sürekliliğinin sağlanması gereklidir.
Bilimsel gözlem, deniz-bilim araştırmaları ve modelleme çalışmalarının
gerçekleşmesi için gerek duyulan maddi kaynaklar, DPT, TÜBİTAK, yerel
yönetimler, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Denizcilik
Müsteşarlığınca sağlanabilir. Bu kurum ve kuruluşların, denizlerimizin temel
özelliklerinin ve deniz-atmosfer etkileşiminin anlaşılması, deniz canlı-cansız
kaynakların
korunması
ve
gerçekçi
kullanımına
yönelik
bilimsel
çalışmalar için bütçelerinin belli bir yüzdesini, ülke ihtiyaçlarını da gözeterek
ayırmaları kalıcı çözümdür. Kanun koyucular, yerel yönetimler, TÜBİTAK ve
üniversiteler arasında deniz bilimleri konularındaki işbirliğinin arttırılması için
yeni yaklaşımlar geliştirmelidir.
4.3.4 Alt yapının iyileştirilmesi ve sürekliliği
Ülkemizde, Deniz Bilimleri Enstitülerinin kurulması 70’li yılarda olmuş ve 80’li
yılların sonuna kadar önemli gelişmeler göstermiştir. Ancak, Enstitülerin
kurulma aşamasında verilen maddi destekle yapılan laboratuvar binaları,
gemiler, kara taşıt araçları, lojman, yurt ve oşinografik araştırmalarda
kullanılan cihazlar zamanla yıpranmış ve bir kısmı kullanılamaz hale gelmiştir.
Kullanılan gemiler 25 yaşını aşmışlardır. Bunların yenilenmesi ve günümüz
teknolojiyle uyumlu modern cihazlarla donatılması gerekmektedir. Bunları
gerçekleştirmek için gemi işletimi altında özel bütçe verilmesi gereklidir.
Belirtilen sorunların kurumsal düzeyde çözüme kavuşturulması için gerekli
kurumsal adımlar atılmalı ve gerekli bütçeler sağlanmalıdır.
DPT ve Maliye Bakanlığının işbirliği ile hazırlanacak ve deniz araçlarının
bakım, onarım, işletim ve yenileme hizmetlerinde kullanılabilecek özel
bütçelerin düzenli olarak ilgili kurumlara sağlanması, ulusal deniz bilimleri
araştırma programlarının sürekliliği ve geliştirilmesi için öncelikli temel
koşuldur.
4.3.4.1 Gözlem platformları ve gözlem sistemlerinin geliştirilmesi
Yukarıdaki bölümlerde de vurgulandığı üzere deniz, atmosfer ve ekosistem
bilimlerinde ülkemizde uzmanlık ve bilgi birikiminin artırılması ancak araştırma
gemileri, aletli şamandıralar, uydu haberleşmesi kullanan yüzer ve sabit
gözlem platformları, profilleyiciler ve diğer modern gözlem yöntem ve
teknolojilerinin kullanılması ve çevre verilerinin kapsamlı ve gerçek zamanlı
olarak toplanabilmesiyle olanaklıdır.
64
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ülkemiz denizlerinde sabit konumlarda çok değişkenli zaman serisi ölçümleri
cihazlı şamandıra sistemleri ile elde edilebilir. İleri teknolojiye sahip aletli
şamandıralar üzerine yerleştirilen CTD, Doppler akıntı-ölçer profilleyici (ADCP),
oksijen, su kalitesi sensörleri, fluorometre, vb. örnekleme sistemleri sayesinde
deniz tabanından deniz yüzeyine kadar olan su kolonunda, farklı derinliklerde
sıcaklık, tuzluluk, akıntı, besin tuzları, klorofil, oksijen, ışık gibi ekosistem
göstergelerinin uzun süreli değişimlerinin takip edilmesi olanaklı olacaktır.
Araştırma seferleri, örnekleme sistemleri, uydu verileri ve laboratuvar analizleri
kullanılarak kıyı ve açık denizlerimiz ve ekosistem, atmosfer etkileşimleri
hakkında birbiriyle ilişkili pek çok veri toplamak ve yorumlamak olanağı
bulunacaktır. Örneğin, Türkiye denizlerinden toplanacak hidroakustik balıkçılık
verileri ile balık stoklarının üreme, beslenme, kışlama dönemlerindeki dağılımı,
davranışı, miktarı gibi iklimden etkilenebilecek temel özellikleri ortaya
konulabilecektir.
Toplanan uzun süreli deniz, iklim ve çevre veri setlerinden, Türkiye’de konu
üzerinde çalışan tüm kamu kurumları ve araştırma birimlerinin kullanımına
açık veri tabanları oluşturulmalıdır. Elde edilecek veri setleri kullanılarak kara,
deniz, atmosfer, biyosfer etkileşimleri incelenecek ve gözlemsel tezler
modellerle desteklenebilecektir. Matematiksel modeller yardımıyla küresel ve
bölgesel iklim değişimi etkileşimleri saptanabilecek, uyum planlarının
oluşturulabilmesi için bilgi üretilecektir. Operasyonel öngörü sistemlerinde ise
gerçek zamanlı verilerin kullanılması ve veri asimilasyonu ile öngörülerin
kesinlik ve güvenirliği geliştirilecektir. Deniz ve sınırlı alan atmosfer modelleri
ile bölgesel iklim, dolaşım ve kütle taşınımının etkileri öngörülecektir.
Bahsedilen sistemler aynı zamanda lisansüstü, doktora ve doktora sonrası
araştırmacı programlarına katkı sağlayacak, ülkemizde deniz, atmosfer ve
ekosistem alanlarında uzmanlık ve bilgi birikimini artıracaktır. Bu bilgi birikimi,
üniversitelerin çevre, deniz ve atmosfer ile ilgili tüm bölümlerine ve diğer
araştırma birimlerine yeni çalışmalar konusunda kaynak oluşturacaktır.
Üniversite, kamu kurum ve kuruluşları Özellikle AB Çerçeve Programları’nın
ana başlıklarından olan ekosistem ve iklim araştırmaları ile ilgili konularda yeni
projelerin geliştirilmesinde bu sistemlerden etkin olarak yararlanılabilecektir.
4.3.4.2 Yüksek başarımlı hesaplama olanaklarının geliştirilmesi
Çağımızda, silah sistemleri uygulamaları haricinde, yüksek başarımlı hesap
teknolojilerine en büyük talep atmosfer ve deniz modelleme topluluklarından
gelmektedir. Artan deniz taşımacılığı, kıyısal kesimde yoğunlaşan kentleşme
ve buna dayalı gelişen endüstri yatırımları yakın ve uzak kıyı alanlarında kaza
riskini artırmıştır. Son birkaç on yılın can alıcı konularından biri yakın kıyı
kesiminde olması muhtemel kaza sonucu petrol ve türevlerinin büyük oranda
çevreye yayılması ve deniz yaşamını ölümcül tehdit altına almasıdır. Atıkların
yayılım alanı ve yönünü belirleyen değişken akıntıların dört boyutta yüksek
65
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
çözünürlükle öngörülebilmesi operasyonel modellerin geliştirilmesini gerekli
kılmaktadır. Bu model öngörüleri gözlemlerle bütünleştirilmekte ve atık
yayılımı dışında arama-kurtarma, balıkçılık ve denizcilikle ilgili olarak ta veri
sağlamakta, bütün bu beklentilerin karşılanması ise yetkin gözlem ve model
sistemlerinin geliştirilmesini, yüksek başarımlı hesaplamayı gerekli kılmaktadır.
Öncü üniversitelerimizde gelişen bilimsel hesaplama ve görselleştirme
altyapılarınınn atmosfer bilimleri ile deniz-bilimde kullanılmaları, hesaplama
zamanı tahsisi sağlanmalı, ek kaynaklarla ulusal uygulama / araştırma
birimlerinin çekirdeklerini oluşturacak şekilde geliştirilmeleri teşvik edilmelidir.
Bunun dışında, deniz-bilimde yoğun hesaplama talebi bulunan birimlerde
üniversitelere ait genel kullanıma açık birimlerin dışında, özel amaçlı paralel
hesaplama altyapısının kurulması son derecede gereklidir. Özellikle
operasyonel tahminler üreten, yüksek başarımlı hesaplamaya doğrudan
erişimin gerekli olduğu durumlarda bu altyapının kurum bünyesinde
oluşturulması gereklidir. Günümüzde hız ve kapasitesi her yıl katlanan paralel
bilgisayar sistemleri deniz-bilimde araştırma için gerekli olmakla birlikte,
operasyonel amaçlarla da olağan günlük kullanım içerisindedir ve ülkemizde
de bu altyapının hızlı bir şekilde geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu amaçla
yapılacak geliştirmeler sistemli bir şekilde desteklenmelidir.
4.4 Türkiye ulusal deniz-bilim araştırma programı
Deniz-bilim araştırmaları var olan bilgi birikiminden de faydalanılarak
önümüzdeki yıllarda denizlerimizi yakından ilgilendiren sorunlar için öncelikli
hedefler belirleyerek, modern gelişmeleri kapsayacak ve günümüzün ve 21.
yüzyılın değişen koşullarındaki gereksinimlere cevap verebilecek şekilde
yeniden tasarlanmalıdır. Bu nedenle, geliştirilecek yenilenmiş ulusal programın
amacı, hedefleri ve kapsamına ilişkin yeni tanımlamalar yapılması da
gerekmektedir.
Oluşturulması zorunlu ulusal deniz araştırmaları programı çerçevesinde
yürütülecek bilimsel ve teknik çalışmaların temel amacı denizlerimizin yapısını
tanımlamak ve anlamak, bu yapıyı kontrol eden mekanizmaları ve olayları
(fiziksel, kimyasal, biyolojik, jeolojik) açıklamak, değişimleri izlemek, insan
kaynaklı etkilerin düzeyini saptamak ve doğal olaylardan ayırmak, canlı ve
cansız kaynakların yaşamı destekleme kapasitesini saptamak, modeller
geliştirerek ileriye dönük tahminler yapabilmek olarak özetlenebilir.
Bu programın etkili bir şekilde yürütülebilmesi için aşağıda 10 başlık altında
listelenen ve izleyen sayfalarda da ayrıntıları verilen programlar zincirindeki
atılımlar gerçekleştirilmelidir.
66
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Program
Program
Program
Program
Program
Program
Program
Program
Program
Program
Program
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
-
Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme.
Operasyonel oşinografi.
Bölgesel iklim dinamiği.
Kıyısal dinamikler.
Ekosistemler dinamiği.
Biyoçeşitlilik.
Bütünleştirilmiş balık ekosistemleri.
Deniz jeolojisi ve jeofiziği.
Veri işleme ve saklama.
Özel işbirliği.
Uygulamalı araştırmalar.
4.4.1 Program 01: Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme
Hem kıyı ve hem de açık deniz dinamiklerini anlamaya yönelik projelerdir.
Düzenli deniz seferleri ve kurulacak gözlem sistemleri ile olabildiğince
kesintisiz biyolojik, fiziksel ve kimyasal parametreleri izleyebilmek, doğruluk
dereceleri yüksek bulgular toplayabilmek bunları kullanıcıların hizmetine
sunabilmek için bilimsel yorumlar yapmayı hedeflemektedir. Gözlem
istasyonlarını oluşturacak unsurlar stratejik yörelerdeki sabit ölçüm
istasyonları, uzaktan kontrollü istasyonlar, uydudan bulgu alma ve işleme
sistemleri, 1-2 haftalık aralıklarla özel seçilmiş bölgelerde küçük araştırma
seferleriyle yapılabilecek ölçümler, geniş kapsamlı bütün denizlerimizi
kapsayan senede iki-üç kez tekrarlanacak ölçümler, yolcu ve kargo gemileri ile
özel hatlar üzerinde yapılacak kısıtlı fakat kritik öneme sahip ölçümler olarak
düşünülmektedir.
Su seviyesi ölçümleri
Deniz seviyesindeki değişmeler kıyısal bölgelerdeki arazinin su altında kalması
ya da kalmamasına; kıyısal erozyonun hızlanmasına; kıyılardaki yerleşim
bölgelerine ve endüstriyel tesislerin su kullanımı ve su baskını riskinin
artmasına; kanalizasyon sistemlerinde sorunlara; tatlı su kaynaklarının,
nehirlerin ve tarım alanlarının etkilenmesine; bu yolla kıyılardaki ekolojik
dengenin bozularak olumsuz etkilenmesine neden olacağından bu alt program
hem sosyal hem ekonomik önem arz etmektedir. Bu alt programın
tamamlanması halinde izleyen sonuçlara ulaşılması beklenmektedir.
- Seviye değişimleri belirlemek için Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz
kıyılarındaki istasyonlarda elde edilen eski ve yeni ölçümlerin değerlendirilerek
bunların güncelleştirilmesi,
- Çevresel (nehir girdileri, boğaz girdi-çıktıları) ve meteorolojik bilgilerin deniz
seviyesi ölçümleriyle birlikte analiz edilerek birbiriyle olan etkileşimlerinin
belirlenmesi,
67
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Küresel iklim değişiminin etkilerinin ortaya konması,
- Kıyısal bölgelerdeki arazinin gelecekteki kullanım planlamasında yardımcı
olunması.
Karadeniz’deki kısa ve uzun zaman aralıklı seviye değişimlerinin belirlenmesi,
kıyı ülkelerin tarımsal, endüstriyel ve turizm yerleşim planlamalarında yardımcı
olacaktır. Bu denizin su bütçesindeki değişime, bölgedeki yağmur,
buharlaşma, atmosferik basınç, nehir ve boğaz girdileri gibi faktörlerin
etkilerinin belirlenmesi, ayrıca küresel iklim değişikliklerinin seviye değişimleri
ile ilişkisinin araştırılması bölgenin ekolojik yapısındaki değişimi ortaya
koymakta katkı sağlayacaktır.
Yurdumuzda deniz seviyesi ölçümleri 1935 tarihinden başlamak üzere
Meteoroloji Genel Müdürlüğünce yürütülmüş daha sonra Harita Genel
Komutanlığınca devam edilmiştir. Bu ölçümlerin bir kısmı Deniz Kuvvetleri ve
Oşinografi Dairesi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü
tarafından değerlendirilmiş fakat geçmişteki deniz seviyesi ölçümlerinin
tümünü kapsayan ve bunların diğer çevresel bulgularla sentezini içeren bir
çalışma yoktur.
Türkiye’de su seviyesi ölçümleri büyük oranda eksiktir, eski veriler yetersizdir
ve yanlışlar içermektedir. En önemli ve temel bir gözlem olmasına karşın
bugüne değin sağlıklı bir şekilde yapılamamıştır. Harita Genel Komutanlığı’nın
katıldığı uluslar arası işbirliği ile Akdeniz’de bir su seviyesi gözlem ağı kurma
girişimi bulunmaktadır, ama bunun kapsamı ve sonuçları da belli değildir. Bu
program bağlamında ve en kısa sürede bu gözlemlerin sağlıklı olarak
yapılabilmesi sağlanmalıdır.
Meteorolojik veriler
Türkiye'de, yağış, klimatoloji, sinoptik (hava) ve yüksek atmosfer gözlem
istasyonlarının kurulması, işletilmesi, elde edilen gözlem kayıtlarının
arşivlenmesi ve değerlendirilmesi ile hava ve deniz öngörüleri yapmak ve
bunları halka/ilgili kuruluşlara iletmekle sorumlu kuruluş, Devlet Meteoroloji
İşleri Genel Müdürlüğü'dür (DMİ). DMİ, uzun zamandır kendi klimatoloji
arşivlerini bilgisayar ortamına aktarmak ve arşivlerdeki verilerin doğruluğunu
artırmak için yoğun bir çaba göstermektedir. Verilerin arşivlenmesinden önceki
sürekli ve titiz kalite kontrol işlemlerine rağmen, arşivlenen verilerde hemen
her zaman bazı hatalar, düzensizlikler ve uyumsuzluklar olması olasıdır.
Verilerin uyumsuzluğu ve içerdiği yanlışların ötesinde ülkemizde deniz
atmosfer etkileşimli çalışmaları ele alan hatta yalnız denizel meteorolojiyi
hedefleyen ciddi bir adım ve girişim görülebildiği kadarıyla yoktur ve
yakın gelecekte de oluşması beklenmemektedir. Ancak genel servisler dışında
da özel ve belirli amaçlarla yapılan ve verilere anında ulaşılmasına olanak
veren denizleri kapsayan ek gözlem ağlarının kurulması ya da özel atmosferik
68
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
modellerin çalıştırılması gündeme gelmelidir. Böylece, operasyonel oşinografi,
bölgesel gözlem, hava kirliliği izleme vb gereksinmeleri ya da atmosferik
taşınım, kütle ve ısı akıları, iklimsel değişim konularında yardımcı olacak
sonuçların elde edilmesi hedeflenmeli bölgesel ya da daha geniş kapsamda,
modern iletişim teknolojileri ile kullanıcılara gerçek zamanlı veya gecikmeli
olarak aktarılabilen sonuçların sunulması, ülkeye ve bölgesel gelişmeye katkıda
bulunarak, şehircilik, bölge planlaması, denizcilik, havacılık gibi yaşamsal
aktivitelerde önemli ölçüde destek sağlayabilir.
4.4.2 Program 02: Operasyonel oşinografi
Operasyonel Oşinografi uzun vadeli, sistematik, düzenli ölçümlerle denizlerin,
okyanusların ve atmosferin durumlarının öngörülmesi ve bunların hızlı
yorumlanarak yaygınlaştırılması olarak tanımlanabilir (EuroGOOS, 2007).
Operasyonel oşinografi ile denizin durumu ile ilgili olarak elde edilen ürünler
aşağıdakilerdir:
- Yaşam kaynakları da dahil olmak üzere, denizin o anki durumuyla ilgili en
yararlı doğru bilgileri veren durum öngörüsü (nowcasts).
- Denizin gelecekteki durumunun mümkün olan en ileri tarihe kadar ve sürekli
olarak tahmin edilmesi (forecasts).
- Denizin geçmişteki durumunu gösteren uzun vadeli veri setleri ile eğilimleri
ve değişiklikleri gösteren zaman serileri (hindcasts).
Gözlemsel verilerin hızla veri asimilasyon merkezlerine iletilmesi ile güçlü
bilgisayarlarda sayısal tahmin modelleri kullanılarak geleceğe ait öngörüler
üretilir. Bu modellerin çıktılarından elde edilen çeşitli veri ürünleri, çoğunlukla
katma değer üreten aracı kurumlarca gerekli eklenti ve yorumlar da yapılarak
yaygın şekilde kullanılabilir.
Operasyonel oşinografi faaliyeti ile üretilen son ürünlere örnekler (kıyısal su
basması, buz ve fırtına hasarları, zararlı alg patlamaları ve kirletici yayılımı vb
konularda) çeşitli uyarılar, elektronik çizelgeler, gemiler için uygun güzergâh
saptanması, mevsimsel veya yıllık birincil üretim, okyanus akıntıları, deniz
iklim değişkenliğinin öngörülmesi vb gibi somut sonuçlardır. Bu son ürünler ve
tahminlerin hızla endüstriyel kullanıcılara, kamu kuruluşlarına ve düzenleyici
kurumlara dağıtılması gerekir.
Operasyonel oşinografi uzunca bir ön hazırlık süreci içerir. Öncelikle verilerin
elde edilmesi için yaygın bir gözlem sistemleri altyapısının kurulmasına gerek
vardır. Bununla birlikte bu verilerin sayısal veri iletişimi sağlayan modern
elektronik ortamlarla sağlanması ve verilerin sürekliliğinin ve doğruluğunun
kalite kontrolü ile güvencede olması gerekmektedir.
Bundan sonra kullanılan model öngörülerinin doğrulanması, gerçeğe
yaklaştırılması, modellerle verilerin bütünlüğünün sağlanması gerekir.
69
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Meteoroloji ve oşinografi’de 4 boyutlu uzaydaki belirli bir alan ve zaman aralığı
içinde gerçek değerleri istenilen değişkenlerin değerleri, modeller (ampirik
katsayıları da içeren homojen olmayan parsiyel diferansiyel denklemler), belli
zamandaki başlangıç koşulları ve (çevresel zorlamalar nedeniyle homojen
olmayan) sınır koşulları tarafından belirlenir. Dolayısıyla model öngörüleri kesin
fiziksel kurallara ya da denklemlere dayanırlar.
Elde edilen zamana ve uzaya bağlı öngörüleri modelin başlangıç ve sınır
koşulları belirler ve bunların gerçek durumu yansıtması eldeki verilerin
doğruluğuna ve elde edilen çözümün kalitesine bağlıdır. Dolayısıyla modelin
gerçek fiziği esasta ne kadar yansıttığı ve olası yanılgı payı önceden
saptanmalı, daha önemlisi model işletimi sonucunda öngörülen durumun ne
ölçüde gerçekleştiği yine daha sonra elde edilen verilerle doğrulanmalıdır.
Öte yandan modellenen sistemin temel denklemleri ile başlangıç ve sınır
değerlerinin bilinmesi sistemin dinamik yapısını belirlerse de sistemin sonraki
durumlarının doğru şekilde tahmin edilebilmesi ancak belirli bir süre için
olanaklıdır. Bir süre sonra model davranışı gerçek durumdan ayrılmaya başlar.
Operasyonel oşinografide zaman içinde model öngörülerinin gerçekten
sapmasını azaltmak ve öngörülerin gerçeğe yaklaşmasını sağlamak için,
verilerin sürekli olarak modele girdi ve düzeltme sağladıkları veri asimilasyonu
yöntemleri uygulanmalıdır.
4.4.3 Program 03: Bölgesel iklim dinamiği
Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi, Karadeniz ve Hazar Denizi’ni içeren ve
Orta Doğu, Afrika’nın kuzeyi, Avrupa’nın güneyi ve Balkanlar ile Kafkaslar gibi
karasal bölgelerce çevrelenen ve kapalı ya da yarı kapalı bir ‘iç deniz’ ortamı
olan bölgemiz, bazı ortak iklimsel özellikler göstermektedir. Bu bölgelerde
fiziksel, kimyasal ve biyolojik işlemlerle deniz – atmosfer – kara etkileşimleri
iklimi belirlemektedir. Ayrıca Akdeniz ve Ege gibi yoğunlaşma baseni ve
Karadeniz, Marmara ve Hazar Denizi gibi seyrelme baseni özellikleri bulunan
karşıt ve uç ortamları oluşturan çevre denizlerin aynı anda incelenmesi, somut
fiziksel ve biyojeokimyasal süreçlerin belirlenmesine ve bölge ikliminin
gerçekçi bir şekilde izlenmesine olanak verecektir. Bu kapsamda Türkiye’nin
çok özel ve şanslı bir konumu vardır. Yapılacak bölgesel iklim gözlemleri,
analizleri ve elde edilecek iklim modellerinin sonuçları bütünsel yaklaşımın
yerleşmesine katkıda bulunacaktır.
Günümüzde, okyanus-atmosfer sistemleri değişimlerinin bölgedeki yansımalarını açıklayan neden-sonuç ilişkileri yeterince oluşturulamamıştır. Bu
değişimler, sıklıkla basen ya da orta-ölçekli süreçler aracılığıyla oluşmakta ve
bu nedenlerle tanımlanmaları güç olmaktadır.
70
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4.4.4 Program 04: Kıta sahanlığı ve kıyı kuşağı dinamikleri
Balıkçılık, taşımacılık, yoğun endüstriyel ve insansal kullanım kıyıların önemini
gösterir. Birincil üretimin gerçekleşmesi, nehir girdileri, kirlenme, ekolojik ve
su seviyesi değişimleri ve deniz-kara etkileşimleri nedenleriyle de kıyılar,
küresel değişim önemi olan duyarlı bölgelerdir. LOICZ (Land-Ocean
Interactions in the Coastal Zone) adıyla bir IGBP (International GeosphereBiosphere Program) çekirdek projesi geliştirilmiştir. Kıyısal deniz'in artan
askersel önemi (süper güçler arası çelişkilerin yerini bölgesel çelişkilere
bırakması) da dünya ülkelerini kıyısal alanları stratejik araştırmalara konu
almaya zorlamaktadır. Buna karşılık, kıyı bölgesinin disiplinler arası
problemleri ve kıyılarla açık deniz arası etkileşim tam anlamıyla anlaşılmış
değildir; ancak bu konudaki eksiklikleri gidermek amacıyla, IOC
(Intergovernmental Oceanographic Commission) tarafından 1994 yılında
`Kıyısal Okyanus İleri Bilim ve Teknoloji Çalışması' adlı bir İşlik (Workshop)
düzenlemiştir.
Türkiye denizlerinde kıyısal etkileşimler değişimin en önemli özel koşullarda bu
kapsamdaki çalışmalar, büyük öneme sahiptir. Ayrıca ülkemizde kıyılar yoğun
olarak kullanılmakla birlikte, kıta sahanlığı, kıta eğimi ve derin deniz kesimleri,
balıkçılık, petrol aramaları, kablo ve boru hatları gibi konularda daha yoğun
olarak kullanılmaya yeni başlamaktadır. Bütün bu durumlarda, kıyı akımlarının
dinamiksel özellikleri belirgin roller oynamaktadır. Türkiye denizlerinde kıyısal
akımların taban topografyası ve kıyı geometrisi ile etkileşimini gösteren pek
çok örnek bulunmaktadır. Batı Karadeniz kıyısal akıntısının kıta eğimini
izlemesi ve kararsızlık salınımları, Sakarya Kanyonu'nda akıntının ayrışması ile
menderes ve girdap oluşumu, Baba Burnu'nda akım genişlemesi, Kerempe
Burnu bölgesinde ‘upwelling’, doğu Karadeniz'de Batum antisiklonu, Kafkasya
kıyılarının geniş menderesli akımları (SUR ve diğ. 1994), Doğu Akdeniz'de
Anadolu kıyısını izleyen Küçük Asya menderesli akımı, bu akımın kararsızlığı ile
oluşan Antalya antisiklonu (ÖZSOY ve diğ., 1993, FELIKS ve GHIL, 1993). Bu
akımların dinamiği kadar, yarattıkları dolaşım, yenilenme ve ekosistem
dinamiğinde oynadıkları rol karmaşık ve disiplinler arası incelemeleri gerektirir.
Kıyısal bölge denince esasen kıta sahanlığı anlaşılsa bile, kıyı akıntılarının
etkileri ve biyojeokimyasal özellikler bakımından kıyıdan yaklaşık 100 km açığa
kadar olan bölge kapsanmalıdır. Bu karmaşık sistemlerin kendilerine has ve
oldukça geniş bir mekân – zaman spektrumunu kapsayan çoğu kez doğrusal
olmayan ya da açık deniz yaklaşımlarını geçersiz kılan özel yapıları ve
dinamikleri vardır. Bu sistemlerin anlaşılabilmesi için yapılacak izleme
araştırmaları geniş ve çoğu kez otomatize edilmiş bir gözlem ağına gerek
duyarlar. Bu çalışmaların bir diğer gereği ise kıyısal alanlarda yoğunlaşan
insan faaliyetlerinin doğal karmaşıklığa ek girdiler sağlamasıdır. Ülkemizde
hem insansal hem de doğal yönden büyük karmaşıklık arz eden bölgeler
Marmara Denizi ve Boğazlar, İzmit, Gemlik, İzmir, Fethiye, Mersin ve
İskenderun Körfezleri gibi yerlerdir. Bu bölgeler programlı pilot araştırma
alanları olarak seçilmelidir.
71
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4.4.5 Program 05: Ekosistemler dinamiği
Bu programın başlıca hedefleri denizlerimizdeki fiziksel ve biyojeokimyasal
olayları anlamak ve açıklamak üzere denizlerde ölçüm ve model çalışmaları
gerçekleştirmek, toplanan bulguları modeller içinde özümleyerek matematiksel
modellerin gerçeği temsil güçlerini yükseltmek, modeller yardımıyla
ekosistemlerin davranışlarını analiz ederek ileriye dönük kısa ve uzun vadeli
tahminlerini yapmak olarak konulmuştur. Bu program kapsamındaki başlıca
araştırma odakları alt besin ağı dinamiği, biyolojik çeşitlilik, KaradenizMarmara-Ege-Akdeniz arasındaki etkileşim ve alış-verişler, fiziksel ve
biyojeokimyasal dönüşümler ve olaylar ile karasal girdilerdir.
4.4.6 Program 06: Biyoçeşitlilik
Denizel tür çeşitliliği çalışmalarının oşinografik çalışmalara bütünleştirilmesi
deniz bilimlerinin çok disiplinli yapısı içerisinde aranmasını gerektirmektedir.
Bu çerçevede aşağıdaki konular önem kazanmaktadır.
Denizel biyoçeşitlilik ve gen-tek geliştirme
Son zamanda genetik biliminin gelişmesi ile biyoçeşitlilik çalışmaları geleneksel
yöntemlerin dışına çıkmış ve türlerin gen yapıları, dizileri (genomics) ve
protein yapı ve fonksiyonları (proteomics) çalışmaları hızlı bir şekilde
araştırılmaya başlanmıştır. Bu yöntemler hem organizmaların geçirdikleri
evrimsel süreçleri hem de çevreleri ve birbirleri ile olan ilişkileri anlamamıza
yardımcı olacağından ülkemiz deniz bilimleri çalışmalarında kullanılması
gerekmektedir.
Milyonlarca yılda denizlerdeki canlılar sayısız, karmaşık kimyasalları geliştirmiş
ve günümüzde de barındırmaktadırlar. Bu kimyasalların, yaşam için savaşta
ayakta kalmak, kendisini korumak, gelecek kuşakların yaşam payını (survival
rate) artırmak için geliştirildiği ve kullanıldığı ortadadır. Burada kimyasal olarak
adlandırılan moleküllerin farklı ve değişik hastalıkların tedavisinde kullanılma
çabaları günümüzün güncel araştırma konularından biridir. ‘Marine Derived
Therapeutics’ dünya için çok sıcak araştırma konusu iken ülkemiz için henüz
yeni ve bilinmeyen, çalışılmayan bir alan olarak durmaktadır. Bu yönde
atılacak bir adım yalnız sağlığa yönelik ilaç sanayisini değil aynı zamanda
kozmetik ürünlerine de yansıyacak ve özünde ise kimya sanayisini
ilgilendirecektir.
Deniz ekosistemine insan kökenli etkiler
Rio de Janerio, 1992; Barselona 1976 ve Karadeniz’in kirliliğe karşı korunması,
1992 sözleşmelerine taraf olmamızla beraber biyoçeşitliliğin korunması ve
biyoçeşitliliği etkileyen karasal kökenli kirleticilerin izlenmesi ulusal bir politika
haline gelmiştir. Bu kapsamda tür envanterinin çıkarılması, türlerin tanımlama
anahtarının oluşturulması, konularına hakim taksonomların yetiştirilmesi,
anahtar ve indikatör türlerin uzun süreli izlenmesi ve çeşitliliği etkileyen
öğelerin, yaşamalanı bozan, dolayısıyla tür çeşitliliğini azaltan karasal kökenli
kirleticilerin izlenmesi önemli görülmektedir.
72
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İklim değişimlerinin biyoçeşitliliğe etkisi tam olarak bilinmemekle beraber
Karadeniz’de son 30 yıldaki iklimde meydana gelen değişimlerin Karadeniz
ekosistemini bir şekilde etkilediğini göstermiştir (OĞUZ 2003; OĞUZ 2005). Bu
kapsamda iklim değişikliğinin fonksiyonel biyoçeşitliliğe etkisi hem saha hem
de laboratuvar olanakları ile araştırılmalı, temel biyojeokimyasal ilişkiler
çıkarılarak, türlerin iklim değişikliği ile ortaya çıkan yeni koşullara (ısınma, CO2
artışı, deniz suyu asiditesinin artması, güneş ışını (radyasyon) artışı) uyumu ve
ya da tepkileri incelenmelidir.
İstilacı türler ve Lessepsian göçmenler
Organizmalar doğal yollar ve insan faktörü ile denizler arasında taşınmaktadır.
Bu organizmalar kendilerine uygun çevresel ve biyolojik faktörler
bulduklarında ekosistemde tutunur, çoğalırlar ve ekosistemin enerji akışını
değiştirirler.
Buna, yakın geçmişte verebileceğimiz en çarpıcı örnek Kuzey Atlantik orijinli
olan Mnemiopsis leidyi’nin gemi balast suyu ile Karadeniz’e taşınmış olması ve
Karadeniz’deki mezozooplanton bolluğunu ve pelajik balık stoklarını olumsuz
etkilemiş olmasıdır. Bir diğer örnek Akdeniz’de Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla
birlikte, yabancı deniz istilasından en çok etkilenen bölgelerden biri olmasıdır
(STREFTARIS et al., 2005; GALIL, 2009). Kanalın açılması zamanla Kızıl DenizHint Okyanusu kökenli canlıların doğu Akdeniz’e göçünü hızlandırmıştır. Bu
olaya Lessepsian göçü denmektedir. Yapılan çalışmalar başta Lessepsian türler
olmak üzere gelecek 50 yılda Akdeniz fauna ve florasının %50'den fazlasını
dışarıdan gelme yabancı (exotic) türlerin oluşturacağını göstermektedir. İlkim
değişimlerin de bu göçü hızlandırdığına dair önemli kanıtlar vardır. Bu
durumda yüksek av gücünü; balıkçılık baskısının doğru zamanda doğru yere
yönlendirilmesi yerli türlerin yabancı türlere karşı direnebilmesini sağlamada
kullanılabilir. Dolayısı ile gelecek 50 yıl içinde yabancı türler ile ilgili
olarak yapılması gereken işlerden biri izleme ve öncelikli olarak yeni gelen
türlerin dinamiklerinin anlaşılmasıdır.
Zararlı Alg Patlamaları (Harmful Algae Blooms – HAB) – Toksinler
Zararlı alg patlamaları, alglerin çok fazla artışını anlatmakta ve balıklarda kütle
ölümler, deniz ürünlerinin alg toksinlerce kontamine olması, deniz suyundaki
oksijenin azalması, habitat değişimi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Küresel
olarak artarak rastlanan bu olaylar ekonomik ve sosyal zararlar getirdiği gibi
insan sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Kesin nedenleri tam
anlaşılmamakla beraber su kalitesinin değişimi (insan aktiviteleri ile besin
tuzları veya diğer kirleticilerin kıyı bölgelerinden deşarjı vb.), iklim değişimi
gibi nedenler zararlı alg patlamalarına neden olabiliyor. Ülkemizde insan
sağlığını tehdit eden ciddi boyutta HAB olayları rapor edilmemiş olmakla
beraber, zararlı alg patlamalarına rastlanmakta ve ekonomik ve sosyal
zararlara neden olmaktadır. 2007 ve 2008 yıllarında İzmit Körfezi’nden
Çanakkale’ye kadar gözlenen musilaj oluşumu yöresel balıkçığı ve sportif
aktiviteleri etkilemiştir. Bu musilaj oluşumunun diatom ve dinoflagellatların
73
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
artışından kaynaklandığı rapor edilmiştir (AKTAN ve diğ. 2008). Ayrıca ülkemiz
sularında toksin üreten alglere de rastlanmaktadır. Bu anlamda HAB ve
toksisitesi üzerine ülkemiz kıyı sularında öncelikle sıcak noktalarda (balık
çiftlikleri, lagünler, koylar, iç körfezler) kısa aralıklarla uzun dönemli izleme
çalışmalarının yapılması ekosistemin rehabilitasyonu, insan sağlığı ve
sürdürülebilir üretim açısından gereklidir.
4.4.7 Program 07: Balıkçılık sistemleri
Programın amacı denizlerimizdeki canlı kaynakların yaşamı destekleme
kapasitesinin kullanımını optimum koşullarda sürdürülebilir kılmak ve bu
potansiyeli artırabilmek için araştırmalar yapmaktır. Programın gerçekleştirmeyi amaçladığı başlıca hedefler arasında sürekli stok tespit çalışmaları
yapmak, alternatif balıkçılık kaynaklarını araştırmak, taşınma ve göçlerin
etkilerini incelemek, stok modelleri geliştirmek ve uygulamak, aşırı avcılığın
etkilerini araştırmak, kültür balıkçılığı ile tehlikedeki türlerin korunması ve
iyileştirilmesi üzerine araştırmalar yapmaktır.
Balık ve balıkçılık
AB fonlarına bakılacak olursa her dönem mutlaka konu başlığı olarak giren dal
hep balıkçılık olmuştur. Bunun başlıca iki nedeni olduğu ileri sürülebilir.
Bunlardan biri deniz kirliliği diğeri de katma değer oluşturan balıkçılıktır.
En yüksek ürünün elde edildiği ama artık bir Avrupa denizi olarak görülmeye
başlanan Karadeniz'den bugüne kadar neredeyse sadece Türkiye'nin yararlanıyor olması AB'nin ilgi odağı konumundadır (bkz., eşleştirme (twinning)
projeleri). Bu konuda yarım kota, alan paylaşımı, stok paylaşımı, sınır ötesi
stoklar konusunda Türkiye’nin elinin güçlendirilmesi şarttır. Bu durum sadece
Karadeniz de değil, Ege Denizi’nin uluslar arası suları için de geçerlidir.
Akdeniz’de ise International Commission for the Conservation of Atlantic Tunas
(ICCAT) kapsamındaki orkinos, kılıç gibi türlerin izlenmesi, bilinmesi
bağlamında da bir zorunluluktur. Bunların üstesinden gelebilmek deniz
araçlarını ve sürekli gözlemi gerektirmektedir. Mevcut yapı ve destekle bu ve
benzeri sorunların üstesinden gelebilmek olası görülmemektedir. Buradaki
çıkar yol güdülü destek ve araştırma teşviğidir.
Geleneksel balıkçılık araştırmalarında iklimselliği (iklim değişimi ve stoklara
etkileri) dikkate alınmamaktaydı. Ancak iklim değişikliğinin balıkçılığa olası
etkilerinin belirlenmesi sadece bilimsel olarak değil ekonomik olarak da
zorunluluk. Örneğin 1989 - 1990 hamsi stokları
çöküşünün iklim
değişiminin sonucu olduğu giderek daha da netleşmektedir. Bu türden
gelişmelerin zamanında fark edilip uygun balıkçılık düzenlemeleri ile krizin
avantaja döndürülmesi mümkün olabilir. Tüm bunlar ise balık stoklarının
dinamiklerinin iyi bilinmesi, izlenmesi ve çevreye verdikleri tepkilerin
anlaşılması ile ancak mümkündür.
74
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu bağlamda, eğer engel olunamıyorsa onunla yaşamayı öğrenilmelidir
prensibi ile kaçınılmaz gibi görünen gerek iklimsel ve gerekse ekolojik
değişimlere nasıl uyum sağlanması gerektiği de yine önem arz etmektedir. Bu
noktada da yine balıkçılık araştırmaları ön plana çıkmaktadır. Örneğin,
Akdeniz'de küçük pelajik balık türlerini sıcak-soğuk sever türler olarak ele alıp
ileride bu türlerden hangilerinin avantajlı, hangilerinin dezavantajlı duruma
geleceğini önceden kestirip balıkçılığı (av sezon ve miktarını, koruma
önlemlerini) düzenleyerek iklim değişimlerinden balıkçılığın mümkün olduğunca
az etkilenmesini hatta mümkün ise bundan yararlanmayı sağlamak Türkiye'nin
dikkate alması gereken önemli denizel canlı kaynaklar sorunudur. Bu da ancak
balıkçılık araştırmalarına verilecek destek ile mümkündür.
Sonuç olarak Balıkçılık Oşinografisinin
algılanması gerekmektedir.
net
ve
önemli
bir
olgu
olarak
Balıkçılık ve deniz koruma alanları
Birkaç 10 yıl öncesine kadar balıkçılık düzenlemeleri ilgili tek türlü balık
stokları üzerinden yapılmaktaydı. Bu dünya denizlerindeki tüm balık stoklarının
aşırı avlanmasına yol açmıştır. Bu duruma çare sunan bilim insanları o zaman
bile mevcut düzenleyici önlemlerin değiştirilmesini istemişler ancak politik
kaygılar ve çıkar çatışmaları nedeniyle uygulanan yöntem değiştirilememiştir.
Giderek daha da yıpranan stoklar balıkçılık ekonomisini çıkmaza sokmuştur.
Tüm bunların yanında ekosistemde varlıklarını sürdüren canlıların kirlilik, insan
etkisi-balıkçılık ve sair nedenlerle soylarının tükenmesi tehdit ve tehlikesi baş
göstermiştir. Buna son dönemlerde iklim değişikliği ve bunun getirdiği tehdit
ve tehlike eklenmiştir. Durum günümüzde çok daha vahimdir.
Olumsuz gelişmelere çıkış yolu yine birkaç on yıl önce ortaya atılmış ve
tartışılmıştır. Diğerlerinin yanında öne çıkan en önemli uygulama balıkçılığa
tamamen kapalı alanların oluşturulması olmuştur ve günümüzde hem balık
soyunun sürekliliğini sağlayan bir depo hem de bunun kadar önemli olan
biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir korunmasıdır. Ülkemiz faklı eko sistemlere
sahip denizel hükümranlık ve ilgi alanlarına sahiptir. Biyoçeşitlilik yönünden bu
varlıkların
korunması
çabaları
ülkemizde
ancak
bireysel
düzeyde
yürütülmektedir. Bilinen en büyük (16km uzunluğundaki) balıkçılığa kapalı alan
Akdeniz’de ODTÜ-DBE Öğretim Üyesi A. C. Gücü’nün kişisel gayretleriyle
varlığını sürdürebilmektedir. Bu önemli konunun kişisellikten çıkartılıp ülke
politikası olarak benimsenmesi bunun için gerekli araştırma ve yasal
koruma ve kollama organizasyonunun yerleştirilmesinin yanında kamuoyunun
bilinçlendirilmesi, bu kaynaktan doğrudan yarar sağlayan balıkçıların
aydınlatılması ve desteklerinin alınması şarttır. Biyoçeşitliliğin yitirilmesi geriye
dönülmeyecek bir gelişmedir ve telafi edilemeyecek bir kayıptır.
75
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4.4.8 Program 08: Deniz jeolojisi ve jeofiziği
Bu program denizlerimizin jeolojik yapısını ve evrimini incelemek, cansız
kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını ve geliştirilmesini sağlamak için
araştırmalar yapmayı hedef almaktadır. Bu çerçevede denizlerimizin tektonik,
stratigrafik, sedimantolojik ve morfolojik özellikleri araştırılacak, oluşum
mekanizmaları ve evrimleri saptanmaya çalışılacak, güncel sedimantasyon
oluşumlarındaki koşullar belirlenecek ve mineral ve petrol kaynakları
saptanacaktır.
4.4.9 Program 09: Veri işleme ve saklama
Ulusal deniz araştırma programı çerçevesinde güvenilirliği yüksek bulgu
toplama metotlarının yaygınlaştırılması, toplanan bulguların değerlendirilmesi
ve sunulması için gerekli insan gücü ve teknik donanımlı alt yapı elemanlarının
geliştirilmesi ve/veya oluşturulması öncelikli amaçtır. Bu amaç doğrultusunda
verilerin kalite kontrolünün yapılması ve karşılaştırılması, kullanıcıların
amaçlarına
uygun
formatlarda
düzenlenmesi,
bulguların
analiz
ve
değerlendirilmesi için seminerler, kongreler gibi değişik bilimsel ortamların
organizasyonu için destek sağlanması, belirli bir insan gücünün bu amaçlar
doğrultusunda yönlendirilmesi ve eğitilmesi, kurum ve kuruluşlar arasındaki
iletişim ve koordinasyonun daha etkin hale getirilmesi, teknik kapasitenin
arttırılması çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Ayrıca, çeşitli kullanıcılar
tarafından kolaylıkla erişilebilecek, model çalışmalarına ve kullanımına yardımcı
olacak, deniz ortamı kalitesini, üretimini ve ekosistemlerin işlerliğini
tanımlayacak, gerekli analizlerin yapılabilmesine olanak verecek bir bulgu
işleme ve arşivleme sisteminin oluşturulması gerekmektedir.
Veriler ister yurtdışı ister yurtiçi proje faaliyetleriyle ya da sivil diğer
faaliyetlerle toplanmış olsun Türkiye ilgi alanına giren tüm sulardan ve su
altındaki taban ve tabanın altından elde edilen tüm veriler devlet malı olarak
babul edilmelidir. Bu verilerin uygun ortamda saklanması, korunması bir devlet
kurumunun sorumluluğunda olması ve veri saklama ve kullanma koşullarının
ise kısa sürede belirlenmesi zorunludur.
4.4.10 Program 10: Özel işbirliği
Türkiye’de deniz bilim özel işbirliği gerektirmektedir. Bu işbirliği bir yandan
iletişimin artırması diğer yandan karşılıklı destek verilmesi ve aynı zaman da
diğer kurum ve kuruluşlardan maddi manevi destek alınması bağlamında
önemli görülmektedir. Bunun için hem kanun koyucular, yerel yönetimler,
TÜBİTAK ve üniversiteler açılarından yaklaşımlar gerektirmektedir.
76
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Deniz araştırmaları birçok bileşkeni kapsar. Denizlerdeki değişiklikler
parametrelerde de değişimlere neden olabilmektedir. Denizel olay ve süreçlerin
yer/zaman ölçekli olması işbirliği ve eşgüdümü kılmaktadır. Dolayısıyla ilgili
kurum ve disiplinlerin ortak ve uyum içinde (eşzamanlı) çalışması arzu edilir.
Olabildiğince karmaşık özelliklere sahip çevresel konularda politika üretmek,
proje ve program geliştirmek ve yönetmek, bunlar arasında önceliklerin
seçimini yapmak ve eşgüdümü sağlamak ilgili tüm kurum ve kuruluşların
bilinçli ve özel işbirliğini gerektirmektedir. Kısaca Türkiye deniz bilim iş birliğini
özendirmek, mevcut eksiklikleri ortadan kaldırmak durumundadır.
Deniz bilimi eğitimi ve araştırmalarından yararlanabilecek Türkiye kurum ve
kuruluşları mevcut potansiyelin en iyi şekilde kullanılması için ortak asgari
müştereklerden başlayarak özel işbirliği için uygun altyapı ile hedef ve amaç
birlikteliğini sağlayıcı tedbirleri ve kaynağı oluşturmalıdırlar.
Bu ortak hedef ve amaç için genel eğitim ve bilgilendirme yaklaşımı ön plandan
tutulmalı ve yukarıda değinilen özel iletişim ve işbirliği platformu bağlamı ve
yanında örneğin;
- Ulusal boyutta büyük gösteri amaçlı, bölgesel boyutta küçük gösteri ve
araştırma amaçlı akvaryumların oluşturulması;
- Bütünlük adına tekraren üniversite, bölüm, enstitü, anabilim dalı,
laboratuvar, deniz ticaret odaları, meslek kuruluşları, endüstri ve kamu
(Bakanlıklar, DPT, TÜBİTAK, Başbakanlığa bağlı birimler) arasında bilgi, hedef
ve amaç paylaşımı;
- İlgi alanlarında ortak yayın, web siteleri, DBE'leri ve diğer araştırma
kurumlarına ait yayın, doküman, rapor vb ile insan kaynakları, altyapı bilgisinin
paylaşımı yayınlanması, TÜBİTAK-KAMAG proje sonuçları ve çıktılarının çoklu
kullanıcılara sunulması, halkın bilinçlendirilmesi için deniz bilimi-halkla ilişkiler,
dokümantasyon, kütüphanelerden yararlanma olanakları değerlendirilmelidir.
- Ortak kitap ve rapor yazımı, ortak eğitim programları ile öğrenci, öğretim
üyesi, doktora sonrası araştırması değişimi;
- Özel cihaz ve laboratuvar aletlerinin bakım-onarımı, temini güç ve pahalı
cihazların ortak ve karşılıklı kullanımı;
- Liman ve kıyı kentlerindeki kuruluşların organize edebileceği halka açık
toplantılar, halka açık günler ve benzeri etkinlik eğitim-öğretim, iş ve güç
birliği faaliyetleri için mevcut enstitülerin hem insan kaynakları yönünden hem
de maddi olarak güçlendirilmesi değerlendirilmelidir.
77
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türkiye’den kurum ve kuruluşların uluslar arası organizasyonlar (örneğin IOC,
EuroGOOS, MedGOOS, Black Sea GOOS, IMO, WMO) ile yurt içi kurum ve
kuruluşlarda karşılıklı temsil edilmesi, deniz güvenliği çalışmalarına katkının
talep edilmesi gibi konular için de insan kaynağı ve fon oluşturulmalıdır.
4.4.11 Program 11: Uygulamalı araştırmalar
Uygulamalı araştırmalar, sanayi, tarım, turizm gibi alanlarda yeni kurulması
düşünülen bir tesisin, kıyıda ya da açık denizde yürütülecek faaliyetin ilk
tasarım parametrelerinin elde edilmesi, güvenilirliğinin sağlanması, mevcut ya
da tasarlanan faaliyetin çevreye etkilerinin değerlendirilmesi, bilgi birikimini
gerektirir. Örneğin çevresel etkileşim içinde bulunan ekonomik faaliyetlerin
verimi ortam değişkenleri ile yakından ilişkili olabilir ve bu faaliyetler aynı anda
atmosfer, deniz, kara ortamlarını, bu ortamlardaki kirletici derişimlerini ve
canlı hayatı olumsuz etkileyebilir. Daha da önemlisi oluşacak riskler
değerlendirilerek doğru yer seçimi, tasarım ve işletim koşulları sağlanabilir.
Kamu veya özel sektör kurumları tasarım ve işletme aşamalarında gerekli
verilerin toplanması, yorumlanması, çevre etkilerinin değerlendirilmesi için
uygulamalı araştırmalarına gerek duyarlar. Bunlar elde edilen birikimden
(kuram, bilgi, yöntem, veri, analiz ve yorum) yararlanılarak devletin, toplumun
ya da müşterinin çoğunlukla karşılaştığı bir sorunu çözmek, sonuca bağlamak
için gereklidir. Deniz-bilim kurumları yaptıkları araştırmalarda elde edilen
somut verilere ve analizlere dayanan çevresel yorumları yapmakla birlikte,
siyasal ya da ekonomik görüş belirtmezler, çünkü bu bilim kurumları dışındaki
mühendislik ve ekonomik planlamadan sorumlu kurumların sonraki aşamada
yapacakları tercihlere bağlıdır.
Bu çerçevede konuya balıkdığında deniz-bilim araştırmaları aşağıdaki seçilmiş
örneklerde büyük oranda girdi ve birikim sağlar:
- çevresel değerlendirmeler (ortamın fiziksel özelliklerinin, taşıma kapasitesinin
ve canlı yaşam koşullarının belirlenmesi),
- liman ve benzeri kıyı yapıları için akıntı, rüzgar, taban yapısı, dalga
hareketleri, taşınım, çökelme özelliklerinin incelenmesi,
- sanayi, turizm tesislerinin yer seçimi, bir koy ya da körfezin taşıma
kapasitesinin belirlenmesi (mevcut oksijen, sıcaklık, akıntı, kirletici özellikleri,
yenilenme kapasitesi)
- tarım ve balıkçılık faaliyetlerinin optimum yoğunluğunun belirlenmesi, bir
bölgenin deniz balığı yetiştiriciliğine uygun olup olmadığı, yetiştiricilik teknikleri
ve uygulamaları, -balık stoğu miktarlarının tahmin edilerek düzenleyici
organlara veri ve bulgu sağlanması.
- kıyılarda kurulacak güç santrallarının ve sanayi tesislerinin soğutma suyu ve
atık etkilerinin belirlenmesi, küçük canlılarca kaplanması, vs.
- petrol, doğal gaz taşımacılığının, boru hatlarının denizdeki etkilerinin
belirlenmesi
- bütün bu konularda veri ve analizlere dayanan tahminlerin üretilmesi.
78
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
5 DENİZ-BİLİM EYLEM PLANI ve TEDBİRLER
Türkiye’de deniz bilimlerine olan ilgiyi artırmak, bilgi erişimini yaygınlaştırmak,
sahip olunan sucul canlı ve cansız kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile diğer
ülkelerle olan rekabet gücünü yükseltmek görüşü ile hazırlanan “DENİZ-BİLİM
STRATEJİ BELGESİ” ülkemizin deniz egemenlik ve ilgi alanlarındaki etkinliğini
artırma, geleceğin denizlerle ilgili sorunlarıyla baş edebilecek insan gücü, bilgi,
beceri ve yeteneklerinin gelişmesi ve kurumsallaşmasını pekiştirecektir.
Yukarıda sıralanan genel hedefler, öncelikler ve araştırma programları ve
uygulamaların eşgüdümü, izlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla karar verici
merciler ve uygulayıcılar için bu eylem planı ve tedbirler hazırlanmıştır.
5.1 Deniz-bilim - Eylem planı
Öz olarak, ülkemizi çevreleyen denizlerimizin doğal zenginliklerini korumak ve
geliştirmek, canlı-cansız kaynakların verimli kullanılması ve beklenen sosyoekonomik yararların en üst düzeyde sağlanabilmesi için öncelikle deniz bilimleri
araştırma kurum ve kuruluşlarının planlı bir şekilde geliştirilmesi, günümüzün
bilim ve teknolojisine dayalı deniz-bilim araştırmalarının sürdürülmesi, elde
edilen sonuçların topluma, uygulayıcılara ve idari makamlara anlaşılır bir
yorumla sunulması temel koşuldur.
Deniz bilimle ilgili kurum ve kuruluşlar adına Başbakanlık Denizcilik
Müsteşarlığı geliştirilen bu “Deniz-Bilim Strateji Belgesi Türkiye 2010”
stratejisinin yürütülmesinden sorumludur.
Denizcilik Müsteşarlığı sorumluluğunu Deniz Bilim Eylem Kurulu (DENBİLKUR)
marifetiyle yerine getirir. DENBİLKUR Başbakanlığa bağlı Denizcilik
Müsteşarlığından 4, eğitim ve araştırma kurumlarından 3 temsilci; toplamda 7
kişiden oluşur. DENBİLKUR’un görev süresi 3 yıldır. Bu süre istendiği ve gerekli
görüldüğünde 3’er yıllık süreçler şeklinde uzatılabilir.
Bu kurulun çalışmalarına Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu, Başbakanlık
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Dışişleri Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve buna
bağlı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürülüğü ile Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Ulaştırma
Bakanlığı ve buna bağlı Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı
Genel Müdürlüğü ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Millî Savunma Bakanlığı
ve buna bağlı Harita Genel Komutanlığı,bağlıdır. Dz.K.K, ve buna bağlı Seyir
Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı ile yine Dz.K.K ve buna bağlı Sahil
Güvenlik Komutanlıkları ve kıyısı bulunan belediyeler ve deniz bilimleri
enstitüsü olan üniversiteler destek vermekle yükümlüdürler.
79
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Deniz Bilim Eylem Kurulu
(DENBİLKUR)
Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı
Deniz Bilimleri Enstitü temsilcileri
•
Sunulan “Deniz-Bilim Strateji Belgesi Türkiye 2010” doğrultusunda
Deniz-Bilim Eylem Planını yürütmekten DENBİLKUR sorumludur,
•
Bunun için üyeler ya da temsilciler yılda bir kez toplanarak strateji
eylem planının uygulanmasıyla ilgili konuları görüşerek ulaştığı sonuçları
ilgili kuruluşlara ve başbakanlığa rapor olarak sunar, rapora ilişkin
gelişmeleri izler.
•
DENBİLKUR gerekli görürse çalışma grupları oluşturabilir, çalışma şekli
ve işleyişini kendisi belirler.
•
İlgili
birim/kurum
eylem
kurulunda
onaylanan
icra
planları
doğrultusunda yaptıkları iş ve işlemler hakkında DENBİLKUR’a her 6
ayda bir rapor verir; bu raporlar ile sentez raporu DENBİLKUR
tarafından ilgili kurumlara ve kamuoyuna sunulur.
•
Deniz Bilimleri Enstitüleri ve benzer diğer araştırma kurumlarının talep
ettikleri bütçe önerileri DENBİLKUR’ca irdelenip her kuruma ait revize
bütçe önerileri bağlı oldukları kurumlara bildirilir ve (örneğin
üniversitelerin) bütçelerinin ekinde ayrı bir başlık altında verilir.
•
Bütçe kullanımı her kurumun tabi olduğu yasa ve kurallar çerçevesinde
yapılır.
•
Bilimsel faaliyet kapsamındaki her türlü araştırma, toplantı, kongre/
sempozyum/çalıştay katılımı ve seyahati TÜBİTAK kuralları çerçevesinde
bir yandan alınan projelere konulan gider fasıllarından ve diğer yandan
TÜBİTAK’ın genel uygulamaları çerçevesinde TÜBİTAK’ça özel koşullara
bağlı olarak sağlanır. Bu koşullar DENBİLKUR tarafından TÜBİTAK’a
önerilir.
•
Kurumlar arası işbirliği, yurtiçi ve yurtdışı bilim adamı değişimi ve
benzeri etkinlikler TÜBİTAK kuralları çerçevesinde TÜBİTAK’ça özel
koşullara bağlı olarak sağlanır. Bu koşullar DENBİLKUR tarafından
TÜBİTAK’a önerilir.
•
Kamu kurumlarının denizlerde yaptırmak istedikleri araştırmalar için ilgili
kurumlar bağlı oldukları yasa ve yönetmelikler çerçevesinde kendi
bütçelerine yürütülmesini istedikleri güdümlü proje için uygun meblağı
koyarlar. Güdümlü projeler için konulan meblağ yalnız bu amaçla
kullanılmak üzere TÜBİTAK’a aktarılır ve araştırma faaliyetleri ile söz
konusu meblağın kullanımı TÜBİTAK kuralları çerçevesinde yürütülür,
raporlanır ve sonuçlandırılır.
80
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
•
Deniz Bilim stratejisinde yer alan etkinlik ve programların önem ve
öncelikleri konuyla ilgili kurum ve kuruluşların yazılı görüşleri alınarak
her 9 yıllık süreçler için belirlenir. Ancak gelişen ve değişen koşullar her
hangi bir değişiklik gerektiriyorsa bu olağan üstü gündemle toplanan
DENBİLKUR’ca karara bağlanır.
Strateji belgesinin yenilenmesi
Sunulan bu strateji belgesi sonsuza kadar aynı kalamaz. Devingen ve açık
siztemler ile bilim ve teknolojideki gelişmeler ve karşılaşılabilecek yeni
sorunlar ve ülke gereksinimleri bağlamında yenilenmeyi gerektirirler.
Strateji belgelerinin yenilenmesiyle ilgili bir zaman süreci genellikle yoktur ve
ihtiyaç karşısında yeniden ele alınırlar. Ancak deneyimler göstermiştir ki bu tür
belgelerin yenilenme süreçleri 5-10 yıl arasında değişmektedir. Günümüz
teknolojik gelişmelerindeki hızlı değişim anılan belgelerin örneğin Avrupada 6
yılda bir yenilenmesini gerektirmektedir. Türkiye bundan ayrı düşünülemez ve
söz konusu deniz-bilim belgesinin de bu süreçte yenilenmesi düşünülmelidir.
81
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
5.2 Tedbirler sorumlular süreçler
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Deniz Bilim
Eylem Kurulu
(DENBİLKUR)
Tedbir(ler)
Denizle ilgili olup Başbakanlığa bağlı
Denizcilik Müsteşarlığından 4 eğitim ve
araştırma kurumlarından 3 temsilci;
toplamda 7 kişiden oluşan yürütme
kurulunun 3’er yıllık süreyle görev
yapmak üzere oluşturulması
Sorumlu
kurum(lar)
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
- Başbakanlık Denizcilik
Müsteşarlığı- Maliye Bakanlığı
temsilcisi
- Çevre ve Orman
Bakanlığı temsilcisi
- Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı temsilcisi
- Dışişleri Bakanlığı
temsilcisi
- TÜBİTAK Başkanlığı
temsilcisi
- Dz.K.K. Seyir
Hidrografi ve
Oşinografi Dairesi
Başkl., temsilcisi
- İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğü temsilcisi
- Dokuz Eylül Üniv.
Başbakanlık
Hükümet
YÖK
Üniversite Rektörlükleri
Yerel kıyısal yönetimler
DPT
TPAO
MTA
Sivil toplum Kuruluşları (STK)
Deniz Ticaret Odaları
Süre(ler)
6 ay (2011)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Tedbir(ler)
Sorumlu
kurum(lar)
Ulusal deniz
bilimleri ve
denizcilik
platformu
Deniz bilim ilgi alanına giren, ortak
konuların duyurulması, işbirliği ve
iletişimin artırması için bir iletişim ve
destek ağının kurulması
ODTÜ-DBE
DEÜ-DBTE
İÜ-DBİE
TÜBİTAK
Ulusal kurumlar
arasında
bilimsel işbirliği
İşbirliğini öngören projelerin öncelikli
desteklenmesi ve 1001 Araştırma
Projeleri ve benzerlerinde destek
miktarının artırılması.
Ulusal veri
merkezi - Veri
merkezleri
Ulusal ve uluslar arası destekle
oluşturulan her türlü verilerin kamu malı
kapsamına alınması
TÜBİTAK
Güdümlü proje desteği
verebilen kamu kurum
ve kuruluşları (Tarım ve
Köyişler, Çevre ve
Orman Bakanlıkları,
DPT ve diğer Bakanlık
kuruluşları)
TSK Genel Kurmay
Başkanlığı
MTA, TPAO
TÜBİTAK,
SHOD
kamu malı veriler üç yıl boyunca veriyi
toplayan kişi ve kurum sorumluluğunda
değerlendirilir. Üç yıldan sonra veri
merkezine aktarılır.
TÜBİTAK,
SHOD-B
Üniversiteler ve bağlı
birimleri
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
Süre(ler)
İlgili Üniversite
2 yıl (2012)
Rektörlükleri;
SHOD-B; DPT, TÜBİTAK;
Tarım ve Köyişleri ve Çevre
ve Orman Bakanlıkları
Dışişleri Bakanlığı
Ulaştırma Bakanlığı
İlgili Üniversite Rektörlükleri, Sürekli
Kıyı belediyeleri,
Denizcilik Müsteşarlığı
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Çevre ve Orman Bakanlığı
Enerji ve Tabii Kaynaklar B.
Bayındırlık Bakanlığı
SHOD-B, TPAO, MTA
Eğitim-öğretim ve araştırma
kurumları ile SHOD-B.
Deniz bilim ve denizcilikle
ilgili tüm kurum ve
kuruluşlar
Kamu kurum ve kuruluşları
Tüm özel ve tüzel kuruluş
ve kişiler
2 yıl (2013)
3 yıl (2014)
83
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Uluslararası
programlarla
ilişkiler
Akademik
yapılanma Bilim adamı
yetiştirme ve
kazanma
Eğitim
programları,
araştırmacı
desteği
Yurt dışı eğitim
desteği
Doktora
ve doktora
sonrası
araştırmacı
desteği
Tedbir(ler)
IGBP, IPCC, WMO, GOOS vb diğer
uluslar arası programlara katılım için
odak noktaları ve fon oluşturulması
Mevcut yaklaşımın irdelenmesi ve çağın
gerekleri doğrultusunda yenilenmesi.
Eğitim programlarının değişen küresel
koşul ve sorunların üstesinden gelecek
hale getirilmesi (modernizasyonu)
YÖK ve üniversitelerin kadro sıkıntılarının
pozitif ayırımcılıkla giderilmesi ve genç
elemanların üniversitelerin deniz bilimleri
yüksek lisans okullarına kazandırılması.
Pozitif ayırımcılıkla yetenekli öğrencilere
deniz bilim alanında da yurtdışı eğitim
burslu verilmesi ile deniz bilimlerine
odaklı doktora sonrası yurtiçi ve yurtdışı
burs programlarının başlatılması
Sorumlu kurum(lar)
TÜBİTAK
SHOD-B
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
Eğitim-öğretim ve araştırma
kurumları
Süre(ler)
2 yıl (2014)
Maliye bakanlığı
Milli Eğitim Bakanlığı
DPT, YÖK
Üniversiteler
TÜSİAD
ODTÜ-DBE
DEÜ -DBTE
İÜ
-DBİE
ODTÜ, DEÜ, İÜ.
DBE, DBTE, DBİE
Kademeli
olarak
4 yıl (2015)
YÖK
Milli Eğitim Bakanlığı
1 yıl (2012)
YÖK
ODTÜ, DEÜ ve İÜ.
Maliye Bakanlığı
Milli Eğitim Bakanlığı
YÖK
Milli Eğitim Bakanlığı
YÖK
ODTÜ, DEÜ, İÜ.
DBE, DBTE, DBİE
Sürekli
ODTÜ, DEÜ, İÜ.
DBE, DBTE, DBİE
TUSİAD
Deniz ticaret Odaları
Diğer STK ları
Sürekli
84
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Tedbir(ler)
Sorumlu
kurum(lar)
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
Süre(ler)
Temel destek ve
araçlar
Enstitülerin (eğitim ve araştırma
kurumlarının) uzmanlaşmış kapasite
geliştirmeleri için güdümlü devlet
desteğinin sağlanması
YÖK
DPT
Maliye Bakanlığı
Milli Eğitim Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ.
DBE, DBTE, DBİE
TUSİAD
Deniz Ticaret Odaları
Sürekli
Bürokratik
düzenlemeler
T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
marifetiyle oşinografide kullanılan
cihazların gümrük sınıflandırılmasında yer
verilmesi.
T.C. Başbakanlık
Gümrük Müsteşarlığı
3 yıl (2014)
Yasa, mevzuat vb düzenlemeler ile
araştırmalara (projelere) destek veren
kurumların döner sermaye ya da
kendilerine bağlı merkezlerle aynı
çalışmaya ortak olmalarının önlenmesi.
Başbakanlık
TÜBİTAK
SHOD-B
ODTÜ, DEÜ, İÜ. Ve diğer
üniversiteler
DBE, DBTE, DBİE ve diğer
eğitim ve araştırma
kurumları
Üniversiteler
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
yabancı araştırmacı çalıştırma
mevzuatının gözden geçirilmesi ve
bilimsel dinamizmin önünü kesmeyecek
ve bilimsel gelişmeyi yavaşlatmayacak
biçimde yeniden düzenlenmesi
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik
Bakanlığıdışişleri
Bakanlığı
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ. Ve diğer
üniversiteler
DBE, DBTE, DBİE ve diğer
eğitim ve araştırma
kurumları
3 yıl (2014)
TÜBİTAK
TÜBİTAK
Proje destekleyen diğer
kurumlar
Üniversiteler
ve diğer eğitim ve araştırma
kurumları
1 yıl (2012)
Destek ve
koordinasyon
Yabancı
araştırıcı
istihdamı
Proje teklifi
verme,
prosedüründe ve
yürütülmesinde
yenilik
Halihazırda yürütülmekte olan AB
Çerçeve Programları benzeri
prosedürlerin uygulamaya konuloması.
TÜBİTAK
85
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Yasa ve
yönetmelikler
Parasal kaynak
yaratma ve
bütçe tahsisi
DENBİLKUR
bütçesi
oluşturulması
Bütçe teklifleri
ve gerçekleşme
Alt yapının
iyileştirilmesi
ve sürekliliği
Tedbir(ler)
Sorumlu
kurum(lar)
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
Süre(ler)
Yasa ve yönetmeliklerdeki çelişkili, görev
ve sorumluluğun dağınık-lığının
giderilmesi ve gününümüz gelişme ve
uygulamalarıya uyumlu hale getirilmesi.
Araştırma gemilerinin yasal yıllık ve
periyodik bakım ve onarım masrafları
için gemi işleten eğitim ve araştırma
enstitülerine özel gemi işletim
bütçelerinin verilmesi
Başbakanlık, ilgili
bakanlıklar
Başbakanlık
Bakanlıklar
Dz.K.K.-SHOD.
2 yıl (2013)
DPT
Maliye Bakanlığı
Başbakanlık
Bakanlıklar
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE,
Sürekli
Strateji Belgesi tedbirlerinin yerine
getirilebilmesi için, DPT ce belirlenecek
yöntemlerle DENBİRKUR un kullanımına
sunulacak yeterli bütçenin oluşturulması.
Gerçekçi yıllık bütçe giderlerinin bütçe
sınırlandırmasına takılmadan
verilmesinin sağlanması
Kullanım ömrünü doldurmuş taşıtların
yenilenmesi
DPT, Başbakanlık,
Bakanlıklar, TÜBİ TAK
ODTÜ, DEÜ, İÜ.
DBE, DBTE, DBİE
2 yıl (2013)
DPT
Maliye Bakanlığı
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
1 yıl (2012)
DPT
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
Kademli 2 yıl
(2013)
86
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Tedbir(ler)
Sorumlu
kurum(lar)
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
Süre(ler)
Büyük bakım
onarım
Laboratuar binalarının kapasitelerinin
artırılması ve alt yapılarının yenilenmesi
DPT
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
Kademeli 3
yıl (2014)
Modernizasyon
Laboratuar ve cihazların
modernizasyonunun (bina ve laboratuar
güvenliğinin) sağlanması
DPT
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
Deniz Bilim Eylem
Kurulu
DPT
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
Kademeli 3
yıl (2014)
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
4 yıl (2015)
DPT
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
Kademeli ve
sıralı 7 yıl
(2018)
DPT,
TÜBİTAK,
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
Sürekli
Laboratuvar
ve ölçüm
kapasitesinin
geliştirilmesi
Araştırma
gemileri yapımı
ve yönetimi
Modernizasyon
Gelişen teknoloji ve yapılan eğitimöğretim ve araştırma çalışmalarına
uygun mekanların (akvaryum, tozsuz
oda, sıcaklık ve ışık kontrollü oda,
kimyasal deposu, kütüphane vb)
yaratılması
Yaşlanan deniz araçlarının (gemilerin) bir
plan ve program çerçevesinde
yenilenmesi
Deniz araçlarının bakım, onarım, işletim
ve yenileme hizmetlerinde
kullanılabilecek özel bütçelerin düzenli
olarak ilgili kurumlara sağlanması
87
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Modern cihaz
temini ve
araştırma
olanaklarının
artırılması
Yerel iklim
değişikliği
çalışmaları
kapasitesini
geliştirmek
İklimsellikten
etkilenen
canlıların idare
ve işletimi
Tedbir(ler)
Özellikle AB Çerçeve Programları’nın ana
başlıklarından olan ekosistem ve iklim
araştırmaları ile ilgili konularda yeni
projelere katılım kapasitesinin
geliştirilmesi.
Gözlem platformları ve gözlem
sistemlerinin kullanılması. Bunun için
akıllı şamandıralar, uydu haberleşmesi
kullanan yüzer ve sabit gözlem
platformları, CTD, profilleyiciler, Doppler
akıntı-ölçer (ADCP), oksijen ölçer, su
kalitesi sensörleri, fluorometre, klorofil,
ışık gibi ekosistem göstergelerinin uzun
süreli değişimlerinin takip edilmesinin
sağlanması.
Hidroakustik (balıkçılık akustiği) verileri
ile balık stoklarının üreme, beslenme,
kışlama dönemlerindeki dağılımı,
davranışı, miktarının tespitinin
sağlanması.
Sorumlu
kurum(lar)
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
Süre(ler)
DPT
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
Sürekli
DPT,
TÜBİTAK,
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
Deniz Bilim Eylem
Kurulu
ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜDBİE
Sürekli
TÜBİTAK
Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı
Çevre Bakanlığı
Dışişleri Bakanlığı
Üniversiteler ve diğer ilgili
kurum ve kuruluşlar
Sürekli
88
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Karmaşık iklim
ve okyanus
modellerinin
geliştirilip
kullanılması
Türkiye ulusal
deniz bilimleri
araştırma
programı
Tedbir(ler)
Yüksek başarımlı hesaplama
olanaklarının geliştirilmesi
Sorumlu
kurum(lar)
ODTÜ, DEÜ, İÜ.
ODTÜ-DBE,
DEÜ-DBTE,
İÜ-DBİE
03- Bölgesel iklim dinamiği (bkz. say. 70). Başbakanlık ve diğer
01- Gözlem sistemleri, ölçüm ve izleme
Bakanlıklar
(bkz. say. 67).
DPT,
05- Ekosistemler dinamiği (bkz. say. 72). Denizcilik müsteşarlığı
02- Operasyonel oşinografi (bkz. say. 69). Üniversiteler
09- Veri işleme ve saklama (bkz. say. 76). SHOD
04- Kıyısal dinamikler (bkz. sayfa 71).
TÜBİTAK,
06– Biyoçeşitlilik (bkz. sayfa 72).
Maliye Bakanlığı
07- Bütünleştirilmiş balık ekosistemleri
ODTÜ, DEÜ, İÜ Rektör(bkz. say. 74).
lükleri
08- Deniz jeolojisi ve jeofiziği (bkz. say.
Belediyeler
76).
Özel-tüzel
10- Özel işbirliği (bkz. sayfa 76).
kişiler/kuruluşlar
11– Uygulamalı araştırmalar (bkz. sayfa
78).
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
ODTÜ, DEÜ, İÜ.
DBE, DBTE, DBİE
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Çevre Bakanlığı
Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü
Silahlı kuvvetler
Deniz ticareti, taşımacılık
Turizm
Belediyeler
Özel kuruluşlar
Diğer kamu kuruluşları
Başbakanlık ve diğer
Bakanlıklar
DPT,
Denizcilik müsteşarlığı
Üniversiteler
SHOD
TÜBİTAK,
Maliye Bakanlığı
ODTÜ, DEÜ, İÜ
Rektörlükleri
Deniz Bilim Eylem Kurulu
Belediyeler
Özel-tüzel kişiler/kuruluşlar
Silahlı kuvvetler
Süre(ler)
Sürekli
YenilenerekSürekli
programlarının öncelik sıralamasına göre
uygulanması.
89
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Genel hedef ve
Öncelik(ler)
Deniz Bilim
Strateji belgesinin
yenilenmesi
Tedbir(ler)
Sürdürülebilir bir deniz bilim için strateji
belgesinin yenilenmelidir.
Sorumlu
kurum(lar)
İlişkili kurum(lar)
Diğer program(lar)
Süre(ler)
İlgili Üniversiter ve
enstitüleri ile
DENBİLKUR
ODTÜ, DEÜ, İÜ. ve diğer
üniversiteler
DBE, DBTE, DBİE ve diğer
eğitim ve araştırma
kurumları
6 yıl (2017)
90
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-T
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EKLER
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EK 1: Deniz bilimleri enstitüleri
Yüzyılımızın gelecek kuşak deniz (okyanus) bilimcilerini yetiştirmek ve bu
çerçevede de kamuoyunun dikkatlerini bu konulara çekmek için aslında yaşam
boyu deniz bilimi şeklinde bir yaklaşımla tabandan tavana bir eğitim öğretim ve
bilgilendirme sistemine ihtiyaç vardır.
Ulusumuzun bu ihtiyacını karşılamak için deniz ortamını ve karmaşık denizel ve
karasal etkileşim konularını ayrıntısıyla kavrayan, karar verme yeteneğinde
elemanlar yetiştirmek, bilgiye dayalı teknoloji kullanmak ve geliştirmek gerekli
ve vazgeçilemez amaçlardandır. Günümüzdeki mevcut yarışçı ortam, deniz
bilimlerinin ve diğer bilim dallarının mühendislik konuları ve sosyo-ekonomik
durumuyla bütünleştirilmiş eğitim ile bu kabiliyetlere sahip elemanlara ihtiyaç
giderek artmaktadır.
Enstitüler aşağıda sunulan Ek 1’de Tablo 1) Anabilim Dallarında master ve
doktora ile sonuçlanan yüksek lisans programlarını yürütmektedirler.
Enstitülerdeki anabilim dalları ilk bakışta farklı algılanabilir. Ancak genel
oşinografi eğitimi bağlamında farklı değildirler. Fark DEÜ-DBTE’nün teknolojiyi,
İÜ-DBİE’nün ise işletmeciliği programına almış olmasıdır. ODTÜ-DBE kuruluş
aşamasından bu yana sadece oşinografiyi ön planda tutmaktadır. Enstitülere
başvuran adaylardan mühendislik ve temel (doğal) bilimler alanlarında
üniversite diplomasına sahip olmaları ve lisansüstü giriş sınavında başarılı
olmaları beklenmektedir.
Ek 1’de Tablo 1: Deniz bilimleri enstitülerindeki program ve anabilim dalları.
ODTÜ-DBE
DEÜ-DBTE
İÜ-DBEİE
Fiziksel Oşinografi,
Kimyasal Oşinografi,
Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği
Deniz Biyolojisi ve Balıkçılık
Deniz meteorolojisi (WG)
Deniz Bilimleri
Canlı Deniz Kaynakları
Deniz Jeolojisi ve
Jeofiziği
Kimyasal Oşinografi
Fiziksel Oşinografi
Sualtı Arkeolojisi
Deniz Teknolojisi
Kıyı Mühendisliği
Kıyı Bölgesi Yönetimi
Gemi İnşaat
Uzaktan Algılama
Denizel Çevre Fiziksel
Oşinografi ve Deniz
Biyolojisi
Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği
Kimyasal Oşinografi
Deniz İşletmeciliği
Enstitülerin faaliyetleri genel olarak incelendiğinde bunların yurtdışı eşdeğer
kurumlardan geride olmadıklarını ve üstlerine düşen görev ve sorumluluğu
yerine getirdikleri ve gelecekte de yerine getireceklerini açıkça göstermektedir.
Bu bağlamda da Türkiye yararına strateji geliştirme, pozitif ayırımcılıkla
enstitülerin bir devlet politikası olarak desteklenmeleri ve yükün salt üniversite
bütçeleri içerisinde taşınmasının sürdürülebilir olmadığı ve önemli kayıplara yol
açacağı ortadadır.
92
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Araştırma faaliyetleri
Genel anlamda Türkiye’yi çevreleyen denizlerin hepsinde hatta Hazar Denizi’nde
araştırmalar yapmakta olan enstitilerimizin deniz araştırma faaliyet alanları
geniş olup mevcut anabilim dalları kapsamındaki konuları içermektedir (Ek 1’de
Tablo 1). Son yıllardaki faaliyetler ve saha çalışmaları genel döngüler, su
kütlelerinin oluşumu, deniz ve basen etkileşimlerinin nümerik modellemesi,
iklimsel değişimlerin eko-sistemlere etkileri, ekosistem modelleri, kirlilik, askı
yük kimyası, besin tuzu dinamiği, birincil üretim, balık stoklarının akustik ve
diğer yöntemlerle tespiti, balık yumurta ve larvaları, yayılımcı yabancı türler,
pikoplankton, taban faunasının yer ve zamana göre değişimi, kemotaksonomi,
balıkçılığa kapalı alanlar, deniz-taban-altı yapısı ve kaya oluşumları ve uzaktan
(uydudan) algılama bulgularının oşinografide uygulaması gibi konuları
kapsamaktadır. Bunların yanında basen ölçeğinde çok uluslu işbirliği ile geniş
tabanlı, uzun süreçli veri setlerinin oluşturulması ve analiz edilmesine özel bir
yer verilmiş ve verilmektedir.
93
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EK 2 - Türkiye’de deniz bilimleri – Tarihçe
Türkiye’de deniz bilimlerinden çok deniz ve balıkçılık araştırma faaliyetlerini
geniş anlamda Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası olarak ele alınabilir.
Ancak cumhuriyet öncesi döneme ait bilgiler çok azdır. Bilinen kayıtlar her ne
kadar Aristoteles’in Karadeniz, Boğazlar ve Ege Denizi’nin derinlikleri ve yılan
be orkinos balığı göçlerine ilişkin görüşlerine kadar geriye gitse de deniz
bilimlerinin (oşinografinin) başlangıcı 17. yy Osmanlı dönemine kadar geri
götürülebilmektedir. Luigo Fernando Marsigli Karadeniz’den Marmara Denizi’ne
akan yüzey akıntısının altında ters yöndeki akıntının hızını ölçerek bunun
yoğunluk farkından olabileceğini açıklamış ve İstanbul Boğazı’ndaki yüzey
akıntılarını 1681 tarihli eserinin kapağındaki çizimle göstermiştir. Diğer
çalışmalar da ÖZTÜRK’e (2009) göre başlıklar olarak şöyle sıralanabilir:
- Pierre de Tchihatchef (1864) “Le Bopshore et Constantinople” adlı eserinde
Karadeniz’in donması, İstanbul’un sıcaklık verileri ile iklim değişimi konularını
ele almaktadır.
- S. Makarov (1881-1882) İstanbul Boğazı’ndaki alt ve üst akıntıların hız ve
yoğunluklarını ölçmüştür.
- A. Ostroumov (1890) Marmara ve Türk boğazlar sisteminde akıntı ve tuzluluk
çalışmaları yapmıştır.
- Spindler ve Wrangel (1894) idarei mahsusa’nın Selanik vapuru ile Rus ve
Osmanlı subayları ile Marmara Denizi’nde batimetri ve hidrografya çalışmaları
yapmışlardır.
- Başlangıçta Artur Traskot sonra Alfret Mertz ve katılımcı olarak Ahmet
Rasim Berkinay ve 1925’ten sonra ise L. Müler haritacılık ve batimetri
konusunda İstanbul Boğazı’ndaki akıntılarlar konusunda çalışmışlardır.
Çalışma sonuçları ise 1928’de Merz-Müller (Karadeniz suyu seviyesi Akdeniz
suyu seviyesinden yüksektir) hipotezi olarak yayınlanmıştır.
- Ahmet Rasim Berkinay ve Zernov (1906) Kıyıköy-Kızılıırmak arası fauna
çalışması gerçekleştirmişlerdir.
-1910 yılında Danimarka’ya ait Thor araştırma gemisi ile bütün denizlerimizde
araştırmalar yapılmıştır.
- İstanbul hali komiseri Deveciyan (1915) yılında Türkiye’de Balık ve Balıkçılık
adlı eserini o zamanki Osmanlı Türkçesi ile yayınlamıştır.
- 1917- 1918 yılları arasında Prof. Ehranbaum deniz balıklarıyla ilgili eserini
hazırlamıştır.
- 1919 yılında CIESM (Akdeniz Bilim Konseyi) toplantısına katılınmış ve kurucu
ülkeler arasına girilmiştir.
- W. Penck (1919) Boğaziçinin jeolojisini ela almıştır.
94
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yukarıdaki sıralamadan da görülebileceği gibi denizel konular Cumhuriyet
öncesinde Barbaros’un torunlarınca değil daha çok yabancılar tarafından ele
alınmıştır. Ancak Cumhuriyetin ilanından sonra ‘deniz bilimleri’ alanında
gelişme yaşanmıştır. Bu gelişmeleri çeşitli evrelerde ele alıp incelemekte yarar
vardır. Bu nedenle aşağıda sunulan tarihçe, bu evreler dikkate alarak
hazırlanmıştır.
I- 1950 öncesi cumhuriyet dönemi
1950 öncesi dönemine ait olup aşağıda sunulan bilgiler BİLECİK (200x) ve
ÖZTÜRK (2009)’ten alınmıştır.
- 1930: İlk müdürü Necip Okaner olan “Baltalimanı Balıkçılık Enstitüsü” R.
Hovasse’in gayretleriyle’da kurulmuştur.
-1932: Simpson “Türkiyede iptidai balıkçılık” konulu ilk eser zamanının İktisat
Vekâleti Balıkçılık Enstitüsü’nün 1’nolu yayınını olarak basmıştır.
1932: Balık isimli gemi ile Karadeniz’e 2, Marmara’ya 4 ve Akdeniz’e 2 seferi
yapmıştır. Bunlar Cumhuriyet sonrası döneminin ilk deniz araştırma seferleri
olarak algılanmaktadır.
- 1933: Üniversite reformunun yapılmasına ve Prof. Andre Naville’nin
önderliğinde genişletilmesi planlanmış Baltalimanı Balıkçılık Enstitüsü 1937’de
kapatılmıştır.
- 1942-1944: P. Ullyott ve O. Ilgaz tarafından İstanbul Boğaz’ındaki akıntı
rejimi yeniden ele alınmıştır.
İkinci dünya savaşı yıllarında İstanbul Üniversitesi Zooloji Enstitüsü’ne bağlı bir
deniz laboratuvarıyla deniz araştırmalarına başlanmış, fakat savaşın getirdiği
yük ve zorlu koşullarda ancak bazı temel amaçlı fauna tespitine yönelik
çalışmalar gerçekleştirilebilmiştir.
1947’de Ekonomi Bakanlığı’nın Balıkçılığı bilimsel bir temel üzerinde geliştirme
yönünde aldığı karar semeresini ancak 1950 yılında vermiş ve zamanın
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle 1937’de faaliyeti durdurulan
Baltalimanı’ndaki Enstitü yeniden canlandırılmış ve öğrencilerin gönüllü
katkılarıyla bina, akvaryum ve benzeri yapılabilmiştir. 1951’de bu Enstitü
Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü’ne dönüştürülmüş ve bu isim altında
uluslararası bir yer ve üne kavuşmuştur (ÖZARSLAN, 1974).
Görülebildiği kadarıyla 1950 öncesi dönem deniz bilimleri açısından parlak bir
geçmişe sahip değildir. Bazı önemli adımlar atılmış ise de genel olarak ciddi ve
programlı deniz bilimlerine yönelik çalışmaların 1950’li yıllarda başladığına
inanılmaktadır.
95
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
II- 1950-1960 dönemi
İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Enstitüsü’nün 1951 yılında kurulmasını
izleyen süreçte önemli aşamalar gerçekleştirilmiştir. Prof. Curt Kosswig
yönetimindeki enstitü denizlerde ve iç sularda önemli çalışmalar yapmıştır.
Enstitü yeni alt yapı imkanlarına kavuşmuş ve Ticaret Bakanlığına Marshall
yardımı çerçevesinde bağışlanan Gezer, Görür ve Bulur isimli 19’ar tonluk
tekneler hizmet vermeye başlamıştır. Bunlara daha sonra Sazan, Yunus ve Pisi
tekneleri eklenmiştir.
İlginçtir 1955 yılında Beşiktaş’ta “Balıkçılık Araştırma Enstitüsü” açılmıştır. Bu
enstitü değerli çalışmalar gerçekleştirmiş ve bir kütüphane oluşturulmuş ancak
bir olasılıkla deniz araştırmalarına gereken önemin verilememesi nedeniyle
1961 yılında tasarruf tedbirleri çerçevesinde kapatılmıştır. Türkiye 1954 yılında
ise GFCM’e (Akdeniz Balıkçılık Genel Konseyi) üye olunmuş olup bu üyelik
halen devam etmektedir.
İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Enstitüsü 1953 yılında “Balık ve Balıkçılık”
adıyla bir dergi yayınlamaya başlamıştır. Güncel deniz ve balıkçılık haberlerini
veren bu dergi 1976 yılında kapanmıştır. Halen bu derginin yerine geçebilecek
başka bir dergi bulunmamaktadır.
Enstitü bir yandan Rodos-Türkiye arasında deniz araştırmalarını yürütürken
(1955/56) diğer yandan da örneğin Gökçeada Balıkçılık ve süngercilik
Araştırma İstasyonu’nun yanında Trabzon, Burdur ve İskenderun’a rasat
istasyonları kurulmuştur. İskenderun istasyonu daha sonra Çanakkale’ye
taşınmıştır.
III- 1960-1970 dönemi
Bu dönem doğru ve ilginç denilebilecek gelişmelere sahne olmuştur. Doğru ve
ilginç olan Enstitünün finansmanının yalnız İstanbul Üniversitesi’nce değil,
daha çok, önceleri Toprak Mahsulleri Ofisi ve daha sonra da Ticaret
Bakanlığı’na bağlı olarak 1952’de kurulmuş olan Et ve Balık Kurumu tarafından
sağlanmasıdır. Bu bağlamda ve 1963 yılında Et ve Balık Kurumuna ait olan
Arar gemisi enstitünün hizmetine verilmiştir
(ÖZARSLAN, 1974, BİLECİK
200x, ÖZTÜRK 2009). Şüphesiz diğerlerinin yanında, Et Balık Kurumu Genel
Müdürlüğü’nün yaptığı yardımların önemini, o dönemdeki gelişmeler içerisinde
öğrenim görenlerden, örneğin Prof. Dr. Altan Acara’dan dinlediğim anılarda
görmem mümkün olmuştur. Bu arada, Et ve Balık Kurumu’nun değişik
nedenlerden dolayı faaliyet alanı zamanla değiştirilmiş ya da daraltılmıştır. Bu
kurumun Hidrobiyoloji Enstitüsü’ne sağladığı parasal destek giderek azalmış ve
sonunda da tamamen kesilmiştir.
96
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1960’ta planlı kalkınmaya geçilmesiyle birlikte1) “su ürünleri” bu kapsamda
değerlendirilmeye alınmıştır. Planlı dönemde DPT bir “su ürünleri sektörü”
oluşturmuş ve sektör uzmanı istihdamına ise daha sonra başlanmıştır.
IV- 1970-1980 dönemi
İlk kez balıkçılık araştırmaları açısından önemli bir deniz çalışması bir UNDP
(FAO) balıkçılığı geliştirme projesi gerçekleştirilmiştir. Mart-Nisan 1972
döneminde Karadeniz ve Marmara Denizi’nin kuzey kesiminde yabancı
uzmanların önderlik ettiği bazı Türk bilim adamlarının katıldığı istavrit ve
hamsi stoklarının tespitine yönelik balıkçılık akustiği seferi RV Arar gemisi
kullanılarak yapılmıştır (LOSSE ve JOHANNESSON 1973). Aynı gemiyle bu kez
Türk bilim adamları Gökçeada ve Bozca ada civarındaki balıkçılık kaynaklarını
balıkçılık akustiği tekniğiyle incelemişlerdir (KARA 1975).
Balıkçılıktaki bu önemli adıma rağmen İstanbul Üniversitesi-Hidrobiyoloji
Enstitüsü’nde gelişme sürecinden duraklama ve gerileme sürecine dönülürken,
İzmir ve Ankara’da çok farklı gelişmeler olmuştur. Önce İzmir’de 1965 yılında
Ege Üniversitesi-Fen Fakültesi’nde içsu ve denizlerle ilgili araştırmalara
başlanmış ve sonuç olarak bir Hidrobiyoloji Bölümü kurulmuştur. Yine aynı
dönemde (1975) Dokuz Eylül Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi
Enstitüsü kurulmuş ve bu enstitü 1978 yılında R/V Piri Reis’i hizmete
sokmuştur.
Yine bu dönemde, Ankara’da 1975 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesince,
deniz bilimlerinde disiplinler arası temel ve uygulamalı lisansüstü eğitim ve
araştırma yapmak amacı ile Rektörlüğe bağlı olarak bir “Deniz Bilimleri
Bölümü” kurulmuştur. Bu bölüm, YÖK yasasının yürürlüğe girmesi ile ODTÜErdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü adını almıştır. ODTÜ 1984 Yılında, Taşkızak
Tersanesinde, R/V Bilim Gemisi’nin inşasını tamamlayıp hizmete almıştır.
Yasal düzenlemelerde belirgin gelişmeler de bu dönemde gerçekleşmiş ve
1971 yılında Ticaret Bakanlığınca hazırlattırılan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu
ve 1973’te de Tarım Bakanlığı’nın hazırladığı “Su Ürünleri Tüzüğü” kabul
edilmiştir. Yasa öncesinde (1971) Ticaret Bakanlığının yürüttüğü balıkçılık ve
balıkçılığı geliştirme görevi Tarım Bakanlığı’na verilmiştir. Tarım Bakanlığı
verilen bu görevi yerine getirebilmesi için ise yeni bir genel müdürlük olan ‘Su
Ürünleri Genel Müdürlüğü’nü 1972’de kurmuştur. Genel Müdürlük 5 daire
başkanlığı (Personel, iç su ürünleri, deniz ürünleri, çevre kirliliği, ekonomik
--------------------------------------------------------------------------------------------------------1)
1. Beş yıllık Plan dönemi 1963-1967
2. Beş yıllık Plan dönemi 1968-1972
3. Beş yıllık Plan dönemi 1973-1977
4. Beş yıllık Plan dönemi 1979-1983
5. Beş yıllık Plan dönemi 1985-1989
6. Beş yıllık Plan dönemi 1990-1994
7. Beş yıllık Plan dönemi 1996-2000
8. Beş yıllık Plan dönemi 2001-2005,
9. Kalkınma Planı dönemi 2007-2013,
97
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
işler) ve 10 taşra bölge müdürlüğünden (İstanbul, İzmir, Bursa, Isparta, İçel,
Ankara, Samsun, Trabzon, Elazığ, Van) oluşmuştur. Bu teşkilat ve uygulaması
için dayandığı 1380 Sayılı yasanın 14 maddesiyle “su ürünleri ile ilgili her türlü
ilmi ve teknik araştırmaları yapmak ve yaptırmak” üzere Tarım Bakanlığı
görevlendirilmiştir. 14. Madde gerçekten çok ilginçtir ve değişen kişi ve
politikalarla maddenin yorumlanması da değişmekte ve bu madde, çeşitli
nedenlerle, çoğu kez hakkıyla işletilememektedir. Deniz Bilimlerinin karşılaştığı
sorunların bir kısmını içeren bu maddeyi olduğu gibi aktarmakta yarar vardır.
“BÖLÜM - III
Geliştirme, teşvik ve himaye
A) Geliştirme
Etüt ve araştırma
Madde 14- Tarım Bakanlığı su ürünleri ile ilgili her türlü ilmi ve teknik araştırmaları yapmak ve
yaptırmakla görevlidir.
Bu araştırmalar Tarım Bakanlığı Tarafından Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü’ne ve
üniversitelerin ilgili enstitülerine ve Tarım Bakanlığı tarafından görevlendirilecek diğer yetkili
uzman müesseselere yaptırılır.
Araştırmaları yapanlar, araştırma ve enstitülerinin neticelerine göre Tarım ve Ticaret
Bakanlığı’na teklif ve tavsiyelerde bulunurlar.
Bakanlık bu teklif ve tavsiyelerin gerçekleşmesi için gereken tedbirleri alır.
Bu araştırma ve etütlerin tahakkuku için gerekli vesait ve ödenek Tarım Bakanlığı’nca
temin ve araştırma müesseselerine tahsis olunur.
Tarım Bakanlığı tarafından tanzim edilecek olan etüt ve araştırma programlarının esasları
araştırma müesseseleri ve özel teşebbüsün katılacağı bir komite tarafından hazırlanır.
Bu hükümler özel sektörün yapacağı
gerçekleşmesine mani olmaz” (Sayfa 10-11).
ve
yaptıracağı
araştırmalara
ve
bunların
Verilen bu görev ve sorumluluğa rağmen Tarım ve Köyişleri Bakanlılığı denizi
denizciliği, araştırma ve geliştirme çalışmalarına gereken önemi vermediği
(veremediği) görüş ve düşüncesi yaygındır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlılığı Su Ürünleri Genel Müdürlüğü 1984’te daire
başkanlığına indirgenmiştir.
Bir yandan özetlenen gelişmeler olurken diğer yandan aynı dönemde önemli
bir diğer gelişme daha olmuştur. Bu gelişme Deniz Kuvvetleri Komutalığı’na
bağlı olarak Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı’nın (SHODB),
1738 nolu kanunun 30/5/1973 tarihinde Resmi Gazete’de yayını ile
kurulmasıdır.
Görev ve sorumlulukları oldukça geniş olan SHODB’nın, yüklendiği görevler
arasında
- Doğrudan hidrografik, oşinografik araştırma ve incelemeler yapmak,
98
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Resmi ve Özel kuruluşlarca yapılacak deniz araştırmalarına koordinatörlük
yapmak,
- Özel ve kamu kuruluşlarınca yapılan oşinografik araştırmalara ait veri ve
bilgilerin korunması, arşivlenmesi ve diğer kullanıcılara ulaştırılmasını
sağlamak,
- Denizde can ve mal güvenliğini sağlayacak tetkiklerde bulunmak ve görüş
bildirmek,
- Milletlerarası hidrografik, oşinografik ve jeofiziksel faaliyetleri, Türkiye adına
takip ve yerine getirmektir.
Anılan yasasının 9’uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu onayından geçerek
kesinleşen yıllık çalışma programı ve bütçesinin gerçekleşmesinde SHODB’nın
önemli bir rolü vardır. Bu maddeye göre, genel bütçeli kurumların, programa
dahil iş taleplerinin gerektirdiği ödenek bütçe hazırlığı sırasında aidiyetine göre
Milli Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bütçesinin ilgili
tertiplerine aktarılır. Katma bütçeli kurum ve işletmelerin yapacakları işlere ait
meblağ, bir taraftan genel bütçenin çeşitli gelir fasıllarına irat; karşılığına da işi
alan kurumun bağlı olduğu bütçenin sonunda açılacak özel tertiplere ödenek
kaydeder.
Yasanın uygulanmasına ilişkin Yönetmelikler 7/17725 karar sayısı ile
28/5/1979 tarihinde Bakanlar Kurulunca kabul edilmiştir. Yönetmeliğin amacı
SHODB’nın başkanlığında oluşacak ‘Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri
Plan ve Koordinasyon Kurulu’ nun kuruluş ve işleyiş yöntemini saptamaktır.
Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Plan ve Koordinasyon Kurulun’da
alınan kararlar Genel Sekreterlik ve SHOD Başkanınca yerine getirilir. Bakalar
Kurulunun onayına sunulacak kararalar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nca Milli
Savunma Bakanlığına ulaştırılır.
Bakalar kurulunca onaylanan yıllık iş
programının gerçekleşmesi için istemde bulunulan bakanlık ve kuruluşların bu
istemlerle ilgili bütçeleri yasa’nın 9. Maddesi esaslarına göre yapılır.
Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Plan ve Koordinasyon Kurulunun,
kararlarına uymayan, yerine getirmeyen ya da değiştirerek ya da noksan
yapanlar hakkında gerekli işlemlerin yapılması için SHOD Başkanlığınca ilgili
bakanlık ve kuruluşlara bilgi verilir.
Buradan da görülebileceği gibi yasa koyucu denizcilikle ilgili işleri düzenlemek
için SHOD’u oluştururken gerekli maddi desteğin sağlanma yol ve çerçevesini
de belirlemiştir. Buna rağmen maalesef oluşturulan sistem bütçe yasasındaki
sınırlamalar nedeniyle de yeterince etkili olamamıştır.
Hem Milli Savunma Bakanlığı (Dz.K.K. altındaki Seyir, Hidrografi ve Oşinografi
Dairesi) ve hem de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Su Ürünleri Genel Müdürlüğü,
reorganizasyon sonrası ve bugün yalnız Daire Başkanlığı) eğitim ve araştırma
99
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
kurumlarına maddi destek verme yolunun açılması ve bir çözüm üretilmesi için
her hangi bir adım atmamayı bir olasılıkla daha kolay bir çözüm olduğu için
tercih etmek suretiyle stratejik öneme sahip deniz bilimleri birimlerini
kaynaklarının azalmasına yol açmışlardır ki asıl sorun da burada yatmaktadır.
Buna deniz bilimlerini destekleyici çevrenin olmayışı daha ılımlı bir yaklaşımla
zayıflığı denilebilir. Üniversitelerin kendi olanak ve güçleriyle ülkemiz için genel
ve özel anlamda stratejik önemi olan lisansüstü eğitim, öğretim ve araştırma
kurumlarını geliştirmeleri hatta yaşatmaları mümkün değildir. Orta vadede
enstitüler (yüksek lisans okulları) duraksamaya ya da yetişmiş insan gücünün
yitirilmesi yoluyla etkinliklerinin dolayısıyla ülkemiz gelişmesine katkılarının
azalmasına mahküm görünmektedirler.
Bunun en iyi örneği 1950-1970 dönemi İstanbul Üniversitesi-Hidrobiyoloji
Enstitüsü’dür. ODTÜ-DBE ile diğer Üniversite enstitülerinin benzer şekilde
destekleyici çevrenin eksikliği nedeniyle duraksama dönemine geçmelerinin
önüne (zamanlıca müdahle ile) muhakkak geçilmelidir.
V- 1980-1990 dönemi
Yukarıda anılan olumlu gelişmelere karşın olumsuzluklar da yok değildir.
Bunların en çarpıcı örneği, az önce anılan yanlış ve anlaşılmazı zor olan ancak
kesin olarak bilinmeyen nedenlerle ülkemizin övünç kaynağı İstanbul
Üniversitesi Hidrobiyoloji Enstitüsü’nün faaliyetleri durma noktasına gelince
Enstitü’nün 1983’te kapatılmış olmasıdır.
Bu dönemde 1982 sürecinin başlaması ve YÖK uygulamaları çerçevesinde yeni
kurulan üniversitelerde su ürünleri fakülteleri oluşturulmuştur. Enstitülerde
yetişmiş mevcut elemanların bir kısmı bu fakültelere dağılmıştır. Bu hareketle
birlikte doğal olarak her fakülte ihtiyaç duyduğu araç, gereç ve diğer teçhizatı
edinme ve oluşturma çabasına girmiştir.
Yine bu dönemde Deniz Alaka ve Menfaatleri Yüksek Koordinasyon Kurulu
toplantısında zamanın başbakının ‘Su ürünleri Ana Planı’nın ülke ihtiyaçları
gözetilerek sektörün topyekün kalkınabilmesi için gerekli tüm tedbirlerin
ayrıntılı bir şekilde tespit edilmesi ve bu faaliyetin DPT koordinatörlüğünde
yürütülmesi emri üzerine DPT’ce büyük emek, çaba ve katkılarla bir su
ürünleri ana planı önerisi hazırlanmıştır. Bu çalışmalara paralel olarak
Oşinografik Hidrografik Araştırmalar Ana Planı - Ulusal Deniz Ölçme İzleme
Programı 1983’te Deniz Alaka ve Menfaatleri Yüksek Koordinasyon Kurulu
onayından geçerek yürürlüğe girmiştir (SHOD, 1987).
Her ne kadar hem DPT’ce önerilen ve hem de Deniz Alaka ve Menfaatleri
Yüksek Koordinasyon Kurulu tarafından kabul edilen ‘Oşinografik Hidrografik
Araştırmalar Ana Planı’ deniz canlı kaynaklarının uygun kullanımının
sağlanması konusunda birleşmişseler de izleme programları dışında canlı
kaynakları hedef alan bir girişim bu süre içerisinde söz konusu olmamıştır. Bu
100
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
boşluğun giderilmesi için 1739 sayılı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri
Kanunu ve 7/17725 sayılı uygulama yönetmeliği gereğince “Oşinografi
Hizmetleri Plan Koordinasyon Kurulu İcra Komitesince” deniz canlı kaynaklarını
projelendirme program önerisinin hazırlanması istenmiştir (SHOD, 1987).
Hazırlanan bu program önerisinde özellikle temel nitelikli, uygulamalı,
geliştirme
amaçlı
ve
güdümlü
projeler
çerçevesinde
çalışmaların
yönlendirilmesi istenmişse de beklenen etki gerçekleşmemiştir. Çünkü bütün
bu anılanların yürütülmesi ve geliştirilmesini sağlayacak kaynağın bulunması
sorun olmuş ve günümüzde deniz bilimleri politikasının eksikliği nedeniyle de
halen sorun olmaya devam etmektedir.
VI- 1990-2000 dönemi-Deniz Araştırmaları Programı (DAP) süreci
Bu dönemdeki gelişme ve sorunlar henüz hafızalardan silinmiş değil.
Dolayısıyla bu dönem üzerinde fazla durmaya gerek olmayabilir. Yinede bu
dönem içerisinde yer alan önemli üç gelişmeyi hatırlatmak yerinde olur.
Bunlardan biri 1997-2006 yıllarını kapsayan ‘Ulusal Deniz Araştırmaları
Programı (DAP)’ın TÜBİTAK Bilim Kurulunca kabul edilmiş ve yürürlüğe
konulmuş olmasıdır. Diğeri ise Denizcilik Müsteşarlığı’nın oluşturulması ile
görev ve sorumluluklarına ilişkin 5 Mayıs 1995 tarihli Başbakanlık genelgesidir.
Bu arada Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı’nın himayesinde Birinci Ulusal
Denizcilik Şürası (27-29 Eylül 1997) yapılmıştır.
Bu süreçte Türkiye denizlerinde çeşitli üniversitelerimize bağlı olan Deniz
Bilimleri Enstitülerince sürdürülmekte olan "Ulusal Deniz Ölçüm, İzleme ve
Araştırma" Programı çerçevesindeki bir dizi proje 31 Aralık 1996 tarihinde
sona ermiştir. Bu program içeriğinde yürütülmekte olan projeler bitiş tarihlerini
takip eden süreçte sona erdirilmiştir. Ulusal Deniz Ölçüm, İzleme ve Araştırma
Programı denizlerimizi yakından ilgilendiren sorunlara cevap verebilecek,
öncelikli hedefler doğrultusunda ve deniz bilimlerindeki modern gelişmeleri
kapsayacak düzeyde tasarlanmamıştı. Bu nedenle, denizlerimizi yakından
ilgilendiren ulusal bir programın oluşturulması amaç, hedefi ve kapsamının
yeni bir anlayışla tanımlanmasına gereksinim vardı.
Bu bağlamda seksenli yıllarda edinilen deniz araştırmaları tecrübesi ve bilgi
birikimi ile yeni hedefler belirlenmiş ve bunlara ulaşmak için Enstitülerin ve
araştırma gemilerinin altyapı eksikliklerinin giderilmesi için ulusal/uluslararası
kaynak yaratılmaya çalışılmıştır. Özellikle Ülkemizin ekonomik sınırları ve ilgi
alanları içerisinde kalan denizlerimizde sistematik veri toplama ve bu
denizlerin temel oşinografik özelliklerinin anlaşılmasına katkı sağlayan basen
ölçekli, mevsimsel sıklıkta temel fiziksel ve biyokimyasal bulgular bu dönemde
sağlanmış ve önemli sayıda bilimsel yayın üretilmiştir. Ancak söz konusu
programlar revize edilmelerine ve dikkate değer bilimsel gelişmeler
sağlanmasına karşın, modern oşinografinin gereklerine cevap verecek nitelikte
değildirler. Bunun temel nedeni, mevcut ‘Ulusal Deniz Araştırma ve İzleme
101
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Programı’nın bilimsel içerik olarak yetersiz kalması, deniz araştırmalarına
ayrılan ulusal kaynağın sürekli azalması ve deniz bilimleri eğitimaraştırmalarında kalıcı sıçramalar yapılmasını sağlayacak ivmenin ulusal
düzeyde sağlanamamasıdır. Bu nedenle oşinografi biliminin gelecek 10 yıldaki
gereklerini yerine getirebilecek yeni bir bilimsel programın hazırlanmasına
gerek duyulmuş ve TÜBİTAK-YADBAG desteğiyle bir ‘Deniz Araştırma Proğramı
(DAP)’ hazırlamıştır.
1997 Senesinde başlamak üzere ‘Ulusal Deniz Araştırmaları Programı (DAP)’
çerçevesinde yapılacak bilimsel ve teknik araştırmaların amacı:
- Türkiye denizlerinin yapısını ve bu yapıyı kontrol (regule) eden, karşılıklı
etkileşimli, fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik dönüşümleri, ve jeolojik
yapısının evrimini bilimsel olarak tanımlamak ve anlamak, bu denizlerin iç
yapılarındaki çeşitli değişimleri izlemek, insan kaynaklı etkilerin bu değişimler
üzerindeki etkinlik yollarını ve düzeyini araştırmak ve modeller geliştirerek
ileriye dönük tahminler yapabilmek, ve
- Türkiye denizlerinin canlı ve cansız kaynaklarının yaşamı destekleme
kapasitesini saptamak, olarak tanımlanmıştır.
TÜBİTAK Bilim Kurulu’nca uygun görülerek 1997 yılında yürürlüğe konulan
DAP’ı ülkemizin ilgili tüm kurumları her yönüyle yeterli ve/veya amaca uygun
bulmamış ve eleştirmişlerdir. Bunların en belirginleri aşağıda özetlenmektedir.
- T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı – Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi
Başkanlığı’nca DAP’ın içeriği yetersiz bulunmakta ve yeni bir ‘Deniz Araştırma
Master Planı’nın hazırlanması gerekli görülmektedir. Ayrıca, DAP’ın kısa ve
uzun vadeli hedef ve ilkelerinin belirsiz olduğu ileri sürülmekte ve Uluslararası
programlara katılımlar hakkında görüşlerin ortaya konmamış olduğu
belirtilmektedir. Aynı görüşler, İstanbul Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve
İşletmeciliği Enstitüsü’nce de paylaşılmak-tadır.
Yukarıdaki eleştirileri getiren her iki kurumun üzerinde mutabık kaldıkları bir
diğer nokta ise TÜBİTAK bünyesinde yalnız deniz bilimlerinden sorumlu olacak
ve araştırmaları düzenleyecek bir Deniz Araştırma Grubunun oluşturulması,
süregelen ulusal/uluslararası projelerin bir değerlendirmesinin yapılması
gerekliliğidir.
1990-2000 döneminin önemli gelişmelerinden biri de 1997’de ‘Birinci Ulusal
Denizcilik Şûrası’nın yapılmış olmasıdır. Şûraya zamanının Cumhurbaşkanı,
Başbakanı, Başbakan Yardımcısı ve Bakanlar katılmışlardır. Şûra oturumlarında
ele alınan konular şunlardır:
102
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-
Gemi inşa sanayi ve tersaneler,
Deniz ulaştırması,
Uluslar arası ilişkiler ve çevre sorunları,
Yöresel denizcilik sorunları,
Limanlar ve liman faaliyetleri
Denizcilik eğitimi,
Denizlerde can ve mal emniyeti,
Yatçılık,
Balıkçılık;
konuları içerisinde deniz bilimleri ne içerik ne de anlam ve önemi, ne de eğitim
ve öğretimi olarak yer alamamıştır. Buna karşın deniz bilimleri ilgi ve çalışma
alanına diren birçok soruna vurgu yapılmış ancak bu sorunların üstesinden
gelecek kurum ya da kuruluş ya da bunların faaliyetleri hakkında her hangi bir
görüş belirtilmemiştir. Önemle vurgulanan ve genel kabul gören tek görüş ise
bir Denizcilik Bakanlığının kurulması olmuştur.
VII- 2000-2010 dönemi
Yukarıda özetlenen uzak ve yakın geçmişte yaşananlar ve yapılan çalışma,
tartışma, toplantı, yazılan rapor, önerilen projeler vb hep sözde ve kağıt
üzerinde kalmış ve somut bir sonuç elde edilememiştir. Örneğin 2002’de sona
eren DAP yenilenememiştir.
2000 yılı Eylül ayında ikinci ‘Ulusal Denizcilik Şürası’ yapılmıştır. Şüra için
temel olarak 10 çalışma grubu oluşturulmuş
-
Gemi inşa ve tersanecilik çalışma grubu,
Deniz Ulaştırması çalışma grubu,
Türk boğazları ve seyir güvenliği çalışma grubu,
Uluslar arası denizcilik ilişkileri ve deniz hukuku çalışma grubu,
Kıyı yapıları ve limanlar çalışma grubu,
Denzicilik eğitimi çalışma grubu,
Kıyı ve deniz güvenliği çalışma grubu,
Deniz turizmi ve yatçılık çalışma grubu,
Deniz kaynakları çalışma grubu,
Denzi çalışanlarının sorunları çalışma grubu
raporları sunulmuştur. İkinci şürada da deniz bilimleri (oşinografi) doğrudan
ele alınmamış canlı cansız kaynak işletimi bağlamında bile karşılaşılabilecek
sorunları çözücü odak olarak görülmemiştir. Anlaşıldığı kadarıyla denizcilik her
iki şürada da daha çok doğrudan ekonomik değer üzerinden çalışmaktadır.
2000 yılında ODTÜ-Ankara’da yapılan uluslar arası oşinografi kongresi
sonrasında Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) yaşanan sorunlara kalıcı çözüm
üretme ve bunun da bilim, teknoloji ve sanayi yeteneğinin artırılmasıyla
olanaklı olacağı görüşününden hareketle deniz bilimleri konularıyla ilgili görüş
103
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ve düşüncelerin derlenmesi için çalışma ve alt çalışma grupları oluşturmuştur.
Bu bağlamda oluşturulan;
- Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından
yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz ve denizaltı (denizel) enerji kaynakları,
maden ve endüstriyel hammaddeler alt grubu),
- Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından
yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Bütünleşik kıyı yönetimi alt grubu),
- Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından
yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Seyir ve seyir emniyeti alt grubu),
- Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından
yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz kirliliğinin önlenmesi alt grubu),
- Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından
yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz jeolojisi ve jeofiziği araştırmaları ve
depremsellik alt grubu),
- Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından
yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Deniz canlı kaynakları alt grubu),
- Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu, Deniz ve denizaltı kaynaklarından
yararlanma teknolojileri çalışma grubu - (Ekosistem ve iklimsel değişim alt grubu),
raporları 2001 ve 2002 yıllarında yayınlanmıştır.
Ne beşinci 5 yıllık kalkınma plan dönemlerinde ne deniz araştırma master planı
çalışmaları ve sonrasında ne değişen hükümetler, başbakanlar, bakanlar,
kuvvet komutanları, rektörler ve kurum ve daire başkanları ne de yakın dönem
DPT sektör uzmanları deniz bilimlerinin getirisi ve götürüsünü bir olasılıkla ön
plana alamamış (almamış) görünmektedirler.
Görülebileceği gibi uzak ve yakın geçmişte yaşananlar ve yapılan çalışma,
tartışma, toplantı, yazılan rapor, önerilen projeler vb hep sözde ve kâğıt
üzerinde kalmış ve somut bir sonuç elde edilememiştir. Bunu değiştirmek ise
yine bizlerin görevidir.
Bu bağlamda değişen günlük koşullar çerçevesinde mevcut deniz bilimleri
enstitüleri ayakta kalmak, var olanı korumakta bile güçlük çeker hale
gelmişlerdir. Bunun değişmesini sağlamak, atılım yapmak ve sürdürülebilir bir
gelişmeye ulaşmak için çaba ve uğraş veren enstitülerimizin (deniz
faaliyetlerinin) geçmişini (Ek 2 Tablo 1) özetlemek geleceğe ve bulunduğumuz
noktaya işaret edecektir.
104
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EK 2 Tablo 1: Türkiye deniz bilimleri tarihinin tablosal özeti.
1) Türkiye karasuları ve ilgi alanlarında çalışma yapan bu tabloda yer almayan yabancı bayraklı gemilerin tamamını yıllar
itibarıyla izlemek mümkün değildir ancak araştırma yaptığı bilinen diğer gemiler şunlardır: RV Rift, RV Suriot, RV L’atlante,
RV Urania, RV Knorr, RV Meteor, RV Alliance RV Prof.Vodyanisky.
2) 1950 öncesi ülkemize gelen diğer yabancı uzmanlar: H. Steinitz, E. Tortonese
3) 1950’li yıllarda ülkemize gelen yabancı uzmanlar: G.A Rounsefell, S. J. Holt, G.S Napier, T. B. Lexow, H. Bergs, H.
Henriksen, A. J. Lee, H. Einason, I. S. McArthur, H. J. Capelle, R. Vesterhus, O Aasen, H. Kristjonsson, Y. Amono, G.
Amono, S. Aozaki
4) 1960’lı yıllarda ülkemize gelen yabancı uzmanlar: H. R. Fleming, S. Miisho, R. Nakamura, R. Hikada, T. Ishiro, T.
Shimada, T. Shikida
Yıllar
Konu
Türkiye
1526
1679-80
1864
Bahriye kitabı
İstanbul Boğazı. akıntıları
İklimsellik - İstanbul
boğazı
İstanbul Boğazı-Akıntılar
Marmara Boğazlarda
akıntı-tuzluluk
Marmara batimetri ve
hidrografya
İstanbul boğazı-Akıntılar
Piri Reis
1881-82
1890
1894
1905-06
(1928)
1906
1947
1951
1951
Yeni kuruluş
Hibe tekneler
1910
1915
1917-18
1919
1919
1930
1932
1932
1933
1937
1941
1942-44
Marsigli
Pierre de Tchihatchef
S. Makarov
A. Ostroumov
Osmanlı subaylarının katılımı
Ahmet Rasim Berkinay
katılımı
arası Ahmet Rasim Berkinay
katılımı
Kıyıköy-Kızılırmak
fauna
Deniz çalışmaları
Kitap: Türkiye’de Balık ve
Balıkçılık
Deniz balıkları
Uluslar arası org. üyeliği
Boğaziçinin jeolojisi
Baltalimanı Enstitüsü
Yayın: Türkiye’de iptidai
balıkçılık
Deniz seferleri:
Karadeniz’e 2,
Marmara’ya 4,
Akdeniz’e 2
Üniversite reformu
Baltalimanı Balıkçılık
Enstitüsü
Yayın: Türkiye tatlı su
balıkları
İstanbul Boğaz’ındaki
akıntı rejimi
Ekonomi Bakanlığı
Avrupa
Spindler ve Wrangel
Artur Traskot
Alfret Mertz, L. Müler
Zernov
RV Thor1), Danimarka
İstanbul balık hali komiseri
Deveciyan
Prof. Ehranbaum
CIESM-Akdeniz Bilim Konseyi
Necip Okaner
W. Penck
R. Hovasse2-4)
Simpson
RV Balık
Kapatıldı
Fahriye Battalgil
O. Ilgaz
P. Ullyott
Balıkçılığı bilimsel bir temel
üzerinde geliştirmek için
Baltalimanı Enstitüsü’nün
canlandırılması çabası
Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü
Prof. Curt Kosswig
Gezer, Görür, Bulur Sazan, Yunus,
Pisi
105
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yıllar
Konu
Türkiye
1952-54
Göller ve balık çeşitliliği
ve
Eğirdir, Küçük ve Büyük Çekmece,
Terkos, Apolyont, Manyas.
Mermere, Akşehir, Eber, Beyşehir,
İznik, Sapanca Eğirdir Hoyran,
Çıldır, Gölcük-Ödemiş, Amik, Van.
Köyceğiz, Homa, Paradeniz,
Karina, Bulama, Kabahayıt, Söke.
Et ve Balık Kurumu
Balık ve balıkçılık
GFCM-Akdeniz Balıkçılık Genel
Konseyi
Beşiktaş Balıkçılık Araştırma
Enstitüsü
Gökçeada Balıkçılık ve süngercilik
Araştırma İstasyonu; Trabzon,
Burdur ve İskenderun rasat
istasyonları
diğ. biyol. incelemeler.
Dalyanlar
1952
1953
1954
Yeni kurum
Yeni dergi
Uluslar arası org. üyeliği
1955
Açılış
1955-56
İstasyon kuruluşu
1955-56
Oşinografi
1955-56
Tercüme kitap
1959-61
Karadeniz Havzası Balıkları.
Hanefi Altan
Ege – Akdeniz oşinografisi H. Pektaş Balıkçılık Araşt. Mrkz.
Uluslar arası Kongre
CIESM kongresi stanbul
düzenleme
Karadeniz. Pektaş anısına Hidrob. Enst. Ve EBK
sefer. RV Arar
Karadeniz. Yumurta larva Gürtürk
çalışması. RV Arar
Oşinografi
1960
Planlı dönem
1956
1956
1957
1959-60
1961
1963
1965
1971
1972
1972
1973 ?
1973
1973
1973
1975
1975
1976
1976
Avrupa
Calypso (Fransa) Ege
ve Karadeniz
E. Slastenenko
RV Vema
Einarson
Chain (USA) Woods
Hole- Ege ve Akdeniz
Beş yıllık kalkınma planları-Su
Ürünleri Sektörü ve ÖİK-raporları
Kapanış
Beşiktaş Balıkçılık Araştırma
Enstitüsü
Hibe
EBK’nın Arar gemisinin İ.Ü.
Hidrobiyol. Enst. Geçişi
Yeni kuruluş
Ege Üniv. Fen Fak. Hidrobiyol.
Bölümü
Yasama
1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu
Balıkçılık akustiği. RV Arar Katılımcı Faruk Kara
Losse ve Johannesson
Kuruluş
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Su Ürünleri Genel Müdürülüğü
Balıkçılık akustiği. RV Arar Gökçeada, Bozcada Faruk Kara
Yasama-Tüzük
Tarım Bakanlığı Su Ürünleri
Tüzüğü
Yasama
1738 nolu Seyir, Hidrografi ve
Oşinografi Dairesi Başkanlığı
Kanunu
Yeni kuruluş
İstanbul Denizcilik ve Su Ürünleri
Meslek Lises.
Yeni Kuruluş
DEÜ-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi
Enstitüsü
ODTÜ-Deniz Bilimleri Bölümü
Kapanış
Balık ve Balıkçılık dergisi
Ege kıta sahanlığı sorunu HORA-MTA Sismik 1 gemisinin
Ege’de boy göstermesi
106
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yıllar
Konu
Türkiye
1978
1978
1978
1979
1980
1983
1983
1983
1984-86
1984
1984
1985-94
1988
1988-93
1989-92
1990
1990-92
1991-92
1991
1994
1995
1995
1996
1997
1997
1997-06
2000
Avrupa
Thomson (USA) Woods
Hole. Marmara Denizi
Uluslar arası Kongre
düzenleme
Yeni gemi
Yasama-Yönetmelik
CIESM kongresi Antalya
RV Koca Piri Reis; DEÜ-DBTE
SHODB’da ‘Seyir, Hidrografi ve
Oşinografi Hizmetleri Plan ve
Koordinasyon Kurulu’ nun kuruluş
ve işleyiş
Ekosonder
Ticari balıkçılık amaçlı ekosonder
kullanımının başlaması
Kapanış
İ.Ü.
Hidrobiyoloji
Araştırma
Enstitüsü
RV Koca Piri Reis
İskenderiye-Mısır ziyareti
Deniz Bilimleri Enstitüleri Oşinografik Hidrografik
Araştırmalar Ana Planı – Ulusal
Deniz Ölçme İzleme Programı
K.Piri Reis
Woodshole (WHOI) Osinografi
Enstitüsü ve Hamnurg Üniv. ile
Karadeniz çalışmaları
Tarım ve Köyişleri
Su Ürünleri Genel Müdürülüğü
Bakanlığı
Su Ürünleri Dairesi Başkanlığına
Reorganizasyonu
indirgenmiş, taşradaki bölge
müdürlükleri kaldırılmıştır.
Yeni gemi
RV Bilim 2; ODTÜ-DBE
POEM-Doğu Akdeniz’in
RV Bilim-2; ODTÜ-DBE
İtalya, Yunanistan,
Fiziksel Oşinografisi
İsrail, MIT ve Harward,
USA
Yeni örgüt (INOC)
İslam Ülkeleri Oşinografi Bilim ve
Teknoloji Ağı Merkezi (INOC).
İzmir.
Karadeniz balıkçılık projesi ODTÜ-DBE
RV Bilim-2
Karadeniz balıkçılık projesi Akustik, hamsi. ODTÜ-DBE
RV Bilim-2
Karadeniz balıkçılık projesi Taban balıkları. ODTÜ-DBE
RV Bilim-2
Karadeniz balıkçılık projesi Taban balıkları. Yomra Enstitüsü
RV Surat-1
Karadeniz balıkçılık projesi Hamsi yumurta larva. ODTÜ-DBE
RV Bilim-2
Sefere katılım
İlk Türk deniz bilimci
Kuzey Kutbu
araştırmalarına katılım
Derin denize dalış
Marmara Denizi. İlk Türk deniz
Argus (Rusya) batiskapı
bilimci
ile 528m’ye dalış
Yeni gemi
Yunus-S; İ.Ü. Su Ür. Fak.
Yeni kuruluş
Başbakanlık Denizcilik
Müsteşarlığı
Deniz Bilimleri Enstitüleri Ulusal İzleme Programı-sonu
Şüra
Birinci Ulusal Denizcilik Şürası
Şüra
Türkiye 1. Su Ürünleri Şürası
Deniz Bilimleri Enstitüleri Ulusal Deniz Araştırmaları
Programı (DAP)
Şüra
İkinci Ulusal Denizcilik Şürası
107
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yıllar
Konu
Türkiye
Avrupa
2001
Sefere katılım
İlk Türk deniz bilimci
Güney Kutbu
araştırmalarına katılım
2006-07
Kriz
2007
2007
Uluslar arası Kongre
düzenleme
Derin denize dalış
Doğu Akdeniz’de güney Kıbrıs
perol arama krizi
CIESM kongresi-Istanbul
2007
İ.Ü. Yunus-S
2008
İ.Ü. Yunus-S
2009
ODTÜ-Bilim 25)
Marmara Denizi. 2 Türk deniz
bilimci.
Nautile (Fransa)
batiskapı ile 1250m’ye
dalış
Suriye, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti ve Romanya
karasularinda çalışmalar
Lübnan, Suriye ve Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti kara sularında
çalışmalar.
Akdeniz’de Mısır Münhasır Bölge
sınırı-Ege, Marmara, Boğazlar ve
Karadeniz
108
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EK 3- Denizlerde ulusal ilgi, kullanım ve strateji belirleme alanları.
Konu
Denizler ve taşıdıkları önem
Ekonomik yaşam ve nüfus yoğunlaşması
Endüstri ve taşımacılık
Balıkçılık
Enerji
Biyoçeşitlilik
Turizm ve eğlence
Yaşam desteği ve iklim
Deniz yaşamalanları (habitatları)
Keşif ve öğrenme
Uluslararası liderlik
Bozulan sular
İnsan ve doğa çatışması
Ulusal deniz politikası
Sürdürülebilirlik
Hizmet
Deniz, atmosfer ve kara bağlantıları
Ekosistem tabanlı yönetim
Biyoçeşitliliğin korunması
Mevcut en iyi bilimsel veri ve görüş
Değişmelere uyumlu idare
Katılımcı yönetim şekli
Kolay anlaşılan yasa, yönetmelik ve karar
Etkinlik ve önceden kestirimcilik
Ulusal yetki ve sorumluluk
Uluslararası sorumluluk
Alt konu
Kıyısal yerleşim
Tersaneler, limanlar ve marinalar
Geçimini sağlayacak balıkçılık
Yakın kıyı balıkçılığı
Uzak kıyı balıkçılığı
Uzak mesafe balıkçılığı
Yetiştiricilik
Boş zamanları değerlendirme
Yeni yaşam alanların bulunması
Denizel teknoloji ve cansız kaynaklar
Kirlilik
Aşırı gübrelenme-Ötrofikasyon
Diğer kirleticiler
Zararlı yosun patlaması
Tabanda kirlilik-Sediman kirilliği
Azalan balıkçılık (ürün)-Azalan hasat
Yaşamalan kaybı
İstilacı türler
Kıyısal nüfus yoğunlaşması ve arazi kullanımı
Kıyısal zararlar-Deprem, kasırga, sel ve aşınma
(erozyon)
İklimsel değişim
İdari sınırlar
Kararların ekosistem sınırlarına göre alınması
İhtiyati önlemler ve uyumlu idare
Tür çeşitliliği
Karar için bilim
İklimsellik
Etkin denizel idare
Kamuoyunun eğitimi ve aydınlatılması
Sınırlar ve hükümranlık
0 deniz mili (kıyı çizgisi).
0-3 deniz mili.
0-6 deniz mili.
0-12 deniz mili.
6-200 deniz mili Münhasır Ekonomik Kuşak.
12-200 deniz mili Münhasır Ekonomik Kuşak
Uzak mesafe.
109
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ulusal deniz konseyi ya da benzeri bir yapı
Başbakanlığa bağlı müsteşarlık ya da
benzeri düzenleme
Denizel konularda Başbakanlık danışma
grubu
Diğer denizel konular
Kıyı ötesi ve uzak mesafe ilgi alanı
Kültür mirası
Balıkçılık
Biyoçeşitlilik ve ekoloji
Denizel bağıntılı diğer konular
Ekonomik büyüme ve kıyısal kaynakların
korunması
Halkın doğal afetlere karşı korunması
Kıyısal ekosistemin iyileştirilmesi
Çökeller (sediman) ve kıyı idaresi
Deniz ticareti ve taşımacılık
Kıyı ve açık sularda su kalitesi
Sahil (deniz) güvenlik
Deniz bilimleri eğitim, öğretim, teknoloji ve
uygulama
Denizel kaynak işletimi
Deniz işleri danışma kurulu
Kıyı ötesi ve açık deniz ile uzak mesafe ilgi
alanlarını belirlemek ve işletme düstur ve
politikalarını ortaya koymak
Su altı kültür zenginliklerini değerlendirmek ve
korumak
Kıyı ve kıyı ötesinde sucul yetiştiricilik bilgi ve
teknolojilerini geliştirmek
Deniz koruma alanları oluşturmak ve bu
alanlarda sistem işleyişini anlamak ve gerekli
yasal, teknik ve bilimsel düzenlemeleri sağlamak
Kıyı kuşağının idaresi ve kıyısal planlama ve
idare programı
Mansaplar ve idaresi
Ulusal parklar
Tatlısu havzası ve kıyı
Kıyı ve açık deniz bağlantısı ve idare
Zarar tahmini ve koruyucu önlemler
Taşkın
Erozyon
Kıyısal yaşamalanın (habitatın) korunması ve
korunma programı
Kıyısal doğal sistemin yeniden oluşturulması ve
programı
Bilgi ve bulgu artışının sağlanması
Islak (yaş) alanların korunması
Çökellerdeki çift (inorganik ve organik) yapının
anlaşılması
Çökellerin nitel ve nicel özelliklerindeki
değişmeler
Yöresel bölgesel çökel idare ve stratejisi
Kum almanın artı ve eksileri
Seyir sefer için tarama işleri
Kirlenmiş çökeller
Seyir ve sefer
Suyolları, limanlar, geçitler (boğazlar)
Acil yardım
Liman güvenliği
Gemi çarpışmaları
Doğal afetler – sel, taşkın, deprem
Kıyısal kirlenme
Noktasal kirlenmeyi önleme
Aşırı gübrelenme-ötrofikasyon
Ulusal atık su arıtma sistemleri
Günlük en yüksek yük
Atık su arıtımı
Fosseptik kullanımı
110
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kıyı ve açık sularda su kalitesi
Kıyı ve açık sularda su kalitesi
İzleme programları
Gemilerden kaynaklanan kirlilik ve gemi
güvenliği
İstilacı türler ve korunma
Denizde çöp ve azaltılması
Denizlerin kullanımı ve kaynaklarının
korunması
Endüstriyel kirlilik ve atıklar
Hayvan besleme
Noktasal olmayan kirlenme
Gemi trafiği ve kazalar
Plajlar ve halk sağlığı (ÇED)
Kıyı idaresi
Ziraat
Yerleşim birimleri ve taşkınlar
İzleme programları
Arazi kullanımı
Fırtına ve etkisi
Uluslararası durum
Atmosferde taşınım ve girdiler
Ülkesel program
Bölgesel ve yerel programlar
Bütünleştirilmiş izleme
Eşgüdüm
İzleme ağı
Gemi kullanım ve riskleri
Gemi güvenliği ve çevre
Bandıra
Limanda kontrol
Gemisel kirliliğin önlenmesi
Ticari gemiler
Petrol tankerleri
Yolcu gemileri
Hobi tekneleri
Atık alama yapıları
Ulusal ve uluslararası programlar
Yabancı türlerin giriş yolları
Balast suları ve idaresi
Uluslararası canlı ticareti
Diğer giriş yolları ve kontrolü
İstilayı belirleme ve tepki
Eşgüdümlü hareket
Uluslararası işbirliği
Araştırmaların gerekliliği
Ulusal çöp sorunu ve programlar
Eğitim
Toplumsal işbirliği ve yerel yönetimler
Endüstri
Kaynak belirleme, izleme ve araştırma
Kurumlar arası eşgüdüm
Balıkçılık malzemesi ve artıkları
Gemide çöp ve çöp toplama
Sahillerin temizliği ve temiz tutma
Sürdürülebilir balıkçılığa ulaşma
Geçmiş ve gelecek
Güvenilir bilimsel bulguya dayalı sürdürülebilirlik
Akıllı idare için bilimin gerekliliği
Bilimsel karar ile idari kararın ayırt edilmesi
Bağımsız değerlendirme (bilimsel analiz)
Kullanılan geçmiş ölçütle idare ve balıkçılık
idaresinde devamlılık
Araştırma öncelikleri
Hobi avcılığı ve veri ihtiyacı
Balıkçılık idaresi – Yasalar ve yürütme
Ulusal balıkçılık komisyonu
İçsularda balıkçılık –Ulusal ve yerel idare
111
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Denizlerin kullanımı ve kaynaklarının
korunması
Denizlerin kullanımı ve kaynaklarının
korunması
Deniz memelileri ve soyu tehlikedeki türler
Mercan resifleri ve koruma
Sürdürülebilir akvakültür
Denizler ve insan sağlığı
Enerji ve cansız deniz kaynakları
Yarışan balıkçılık
Balıkçılık lisans ve avcılık hakları
Kotalar
Filo büyüklüğü ve sınırlama
Balıkçılık uygulamalarını geliştirme
Kooperatifçilik
Balıkçılık izleme sistemleri
Ekosistem tabanlı balıkçılık
Temel balık yaşamalanları
Yan avın azaltılması
Uluslararası avcılık
Deniz Hukuku sözleşmesi
Uluslararası koruma sözleşmeleri
Sınır aşan göçmen balıklar
Balıkçılık ve ticareti
Kirleticilerin etkileri
Deniz memelileri
Deniz kaplumbağaları
Alabalıkgiller
Deniz kuşları
Korumada eksiklikler
İnsan etkisi ve araştırmaların genişletilmesi
Denizdeki gürültü ve memelilere etkisi
Toplumun bilinçlendirilmesi-eğitim
Ekosisteme dayalı idare
Uluslararası eşgüdüm
Mercan resifi sistemlerinin ekolojisi
Mercan resiflerini tehdit eden unsurlar
Resif sistemlerinin idaresi
Sürdürülebilir hasat
Artan akvakültür ve gelişme eğilimi
Akvakültürün çevreye etkileri
Yakın kıyıda akvakültür
Açık denizde akvakültür
İçsularda akvakültür
Tek ve çok türlü akvakültür
Akvakültür ve idari
Bilgi birikimli uygulama
İşbirliği
Denizel biyolojik üretimin çeşitliliğinden
yararlanma
Eczacılık ve ilaç sanayii
Beslenme
Endüstriyel kullanım
Denizel biyo-tababet
Denizel mikro organizma etkilerinin azaltılması
Zararlı alg patlaması
Denizel bakteri ve virüsler
Kirlenmiş deniz ürünleri
İklim değişimi ve etkileri
Araştırma ve teknoloji geliştirmede ilerleme
Kıyısal su kalitesi
Yasal durum ve düzenlemeler
Petrol ve gazın üretim ve idaresi
Yasaklar ve kiralama
Arama ve geliştirme
Yakın kıyı ve derin deniz uygulamaları
Yakın kıyı ve derin deniz uygulamaları ve
çevresel etkileri
112
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Enerji ve cansız deniz kaynakları
Bilime dayalı kararlar
Bilime dayalı kararlar
Teknoloji geliştirme
Veri ve bilgi sistemlerinin modernizasyonu
Uluslararası politika ve katılım
Metan hidratlar
Yenilenebilir enerji
Denizde rüzgâr ve akıntı türbinleri
Madencilik
Bütünselleştirilmiş sürdürülebilir deniz gözlem
sistemleri
Mevcut gözlem sistemleri
Kıyısal ve açık su sitemleri
Küresel gözlem sistemleri
Ulusal planlama
Kritik çevresel değişkenler
Araştırma ve gözlem
Uydudan algılama
Uzun süreçli veri biriktirme
Veri toplama destekleme fonları
Operasyonel gözlem sistemleri
Bölgesel ve küresel işbirliği
Kıyı ve açık deniz etkinliklerini modern araçlarla
destekleme
İşbirliği yoluyla kaynakları maksimize etme
Ulusal strateji
Periyodik değerlendirme ve tahmin
Kritik alan fonları
Temel teknoloji bileşenleri
Gemiler
Sualtı araçları
Uçaklar
Laboratuar ve lab., malzemesi
İletişim
Temel teknoloji bileşenleri
Kara istasyonları
Şamandıra
Uydu
Planlama ve destek
Teknoloji merkezleri
Veri idaresi
Ulusal ve sivil veri merkezleri
Veri arşivleri
Askeri veri merkezler
Uzmanlaşmış veri merkezleri
Kıyısal veriler
Veri akışı
Yazılım ve modelleme
Önceden kestirim
Ham ve işlenmiş veri
Akademik çalışma verileri
Küresel ölçekte denizlerin korunması
Gelişmelerin değerlendirilmesi
Politika geliştirme.
Deniz hukuku sözleşmesi
Uluslararası yükümlülükleri yerine getirme
Politika için bilimsel girdi
Küresel okyanus gözlem sistemleri
Sınır ötesi bilimsel etkinlik
113
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Öncü konum
Parasal ihtiyaç ve olası kaynak
Ana giderler
Eğitim
Bilim ve keşif
Gözleme, izleme ve haritalama
Deniz ve kıyı bütçesi
114
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EK 4 - Bilime dayalı karar için araştırılması gereken alanlara bazı örnekler.
Uluslararası bilim
Biyolojik çeşitlilik
İklim değişikliği
Balıkçılık
Yetiştiricilik-Akvakültür
İstilacı türler
Kıyısal yaşamalan
Çöpler
Yapay ve doğal
(mercan) resifler
Deniz memelileri
Koruma altındaki türler
İnsan sağlığı
Açık denizde enerji ve
madenler
Yöresel çalışmalar
Çökeller-sediman
Bilimde uluslararası işbirliği yoluyla uzun süreçli idari yetenekleri
artırmak
Topluluklar, popülasyonlar ve bireyler temelinde ölçümler
İnsanların çeşitliliğe olumsuz etkileri
Karbon ve ısı dönüşümünde denizler ve okyanusların rolünün daha
iyi anlaşılması
Küresel ısınmanın etkilerini model irdelemeleriyle önceden kestirme,
deniz seviyesi değişmelerini tahmin etme ve küresel akıntı
sistemlerinde olası değişiklikleri önceden kestirme
Balıkçılık ve ekosistem dinamiği ilişkilerini daha iyi anlama ve temel
yaşamalanları belirlemek
Stok tespiti ve izleme
Balıkçılığı ekonomik yönleri ve sosyal durum
Çevresel etkilerin belirlenmesi ve en iyi idareye ulaşma
Yetiştiriciliğin besin ihtiyacı, yeni türler, kullanılan kimyasallar ve
etkilerini
Türler neden istilacı olur sorusuna yanıt
Bazı ekosistemlerin istilacıların saldırısına neden daha hassas
olduğunu anlama
İstilacılarla mücadele için yeni yöntem ve teknikler
Balast suyu işleme değiştirme teknikleri
Kıyısal yaşamalanların yapı ve işleyişini öğrenme ve doğal olaylar ile
insanın etkileri
Yitirilmiş yaşamalanların yeniden oluşturulması-Çevrenin
iyileştirilmesi
Çöplerin denizdeki davranış şeması ile çevre ve ekolojiye kısa ve
uzun süreli etkileri
Etkin çöp kontrolü
Çöp kaynaklarının belirlenmesi
Yapay ve doğal (mercan) resiflerini etkileyen ve değiştiren sıcaklık,
akıntılar ile diğer değişkenlerin ölçülmesi
Canlıların biyoloji ve popülasyonları hakkındaki bilgiyi artırma
Yakın kıyıda gürültü ve etkileri
Platformlar ve diğer deniz yapılarının, deniz trafiği, balıkçılık, kıyısal
yapılar, askeri uygulamalar, küresel iklim, çöpler ve diğer etmenler
ile göç ve dağılımları vb
Popülasyon yapı ve büyüklüğü, genel biyolojileri, kıyısal
etkinliklerden etkilenmeleri (bkz. deniz memelileri)
İnsan sağlığında kullanılabilecek yeni biyolojik maddelerin bulunması
Deniz kirliliği ile neden sonuç ilişkileri, zararlı alg patlamaları
ekosistem bozunması ve denizel kaynaklı hastalıklar
Tehlikelerin azaltılması için yeni yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi
Uzun ve kısa süreli etkiler
Çevreye olan en az ve en çok yükler
Yöresel ekosistemi anlamak için gerekli bilimsel çalışmalar
Bütünleştirilmiş biyolojik, fiziksel, kimyasal araştırmalar
Sedimandaki oluşumlar, kaynak, hacim, kalite ve kirlenmiş çökellerin
atılması hakkında etraflı bilgi edinmek
115
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sosyo ekonomik
Gemi kirliliği
Su kirliliği
Ulusal deniz destek
programı
Ekonomik faktörler ve insan boyutunun denizleri etkilemesine ilişkin
veriler
Her türlü deniz araçlarının oluşturduğu eklenen kirliliği anlama
Motorların havaya verdiği emisyon
Gemide yoğunlaştırılarak oluşmuş çamurun arıtma fabrikalarına
verilmesi
Her türlü atık ve artığın (örneğin azot ve fosfor ile ilaç maddelerinin)
son alıcı ortama ulaşmadan arındırılması olasılığı
Besin tuzlarının ve hastalık yapıcıların giderilmesi yöntemleri
Atmosferden olan kirletici girdilerinin ölçülmesi
Eğitim ve araştırma kurumlarının akademik ve diğer deniz
araştırmaları için destek miktarının uzun süreçli stratejik plan
doğrultusunda artırılması
Alt ve üst yapı yenilemesi ile modern cihazların kullanımın
sağlanması
116
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
KAYNAKÇA
AKTAN Y., 2008: Mucilage event associated with diatoms and dinoflagellates in
Sea of Marmara, Turkey, Harmful Algae News, An IOC Newsletter on
toxic algae and algal blooms. No: 36, 1-3.
ALGAN, N., MENGİ, N., 2005. Turkey's Sustainable Development Policies in the
EU Accession Process, European Environmental Law Review, April 2005,
95-111.
BİLECİK, N., 200? (yılı yok): Herkes yerine. Denizler çölleşmeden, balıklar yok
olmadan. Final Ofset Matbaacılık, İzmir. 272pp.
BROWN, L. R., FLAVIN, C., POSTEL, S., 1997: Gezegenimizi kurtarmak –
Küresel ekonominin çevresel olarak sürdürülebilirliği, TÜBİTAK – TEMA
Vakfı Yayınları, Ankara, 198 s. (orijinal adı: Saving the planet, how to
shape an environmentally sustainable global economy. Worldwatch
Institute).
DPT, 1985; Su ürünleri ve su ürünleri sanyii V. beş yıllık kalkınma planı-Özel
ihtisas komisyonu raporu. ÖİK: 308, 112 pp.
DPT., VIII. 5 Yıllık Kalkınma Planı.
FELIKS, Y., GHIL, M., 1993: Downwelling-front instability and eddy formation
in the Eastern. Mediterranean, J. Phys. Oceanogr., 23, 61–78.
GALIL, B. S., 2009: Taking stock: inventory of alien species in the
Mediterranean Sea. Biol Invasions, on line doi:10.1007/s10530-0089253-y
HARRISON, P., 1993: The third revolution: Population, environment and a
sustainable world. Penguin Books, London.
http://66.102.9.104/search?q=cache:JGSBXt5ZEy4J:dbserver.fri.gov.my/port
al/portalimages/file_221.PDF+marine+biodiversity+utilization&hl=tr&ct
=clnk&cd=26&gl=tr Tem, 2008
http://66.102.9.104/search?q=cache:u7hTrggMZaAJ:unesdoc.unesco.org/ima
ges/0010/001036/103651E.pdf+marine+biodiversity+utilization&hl=tr&
ct=clnk&cd=14&gl=tr Tem, 2008
http://www.en.wikipedia.org/wiki/Sustainability Ekim, 2007
http://www.marinebiodiversity.ca/cmb/what-is-marine-biodiversity Tem, 2008
117
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
http://www.oceancommission.gov/documents/full_color_rpt/000_ocean_full_r
eport.pdf Ekim 2007.
http://www.oceanography.ucy.ac.cy/ Cyprus Oceanography Center, Ara 2009.
KARA,
F., UYSAL, A., YURDER, G. 1975: Gökçeada civarının istavrit
(Trachurus mediterraneus, Steindechner), uskumru (Scomber scomber,
Cuv.), sardalya (Sardina pilchardus, L.) balıkları, ekoloji şartları ve
bunlardan istavrit balığının stok miktarı üzerine araştırmalar. İ.Ü. Fen
Fakültesi Hidrobiyoloji araştırma Enst. Yayınları 13, 46pp.
LOSSE, G. F., JOHANNESSON, K. A., 1973: Apparent distribution and
estimates of absolute abundance of Engraulis encrasicholus and
Trachurus mediterraneus in the southern Black Sea based on bioacoustic methods. Report to the UNDP(SF)/FAO Fishery Developmant
Project. FAO, Rome May 1973-WS/D9180: 77pp.
LOVELOCK, J., 2000: GAIA – A new look at life on earth. Oxford University
Press, 148 pp.
OĞUZ
2005: Black Sea ecosystem
Oceanography, 18(2), 122-133,
response
to
climatic
variations.
OĞUZ T., 2003: Climatic warming impacting pelagic fish stocks in the Black
Sea due to an ecological regime shift during mid-1990s, Globec
International Newsletter Vol.9, No.2, October, 2003, pp.18-20
ÖZARSLAN, 1974: Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsünün 1950-1960 döneminde
yapmış olduğu araştırmalar ve bunlardan elde edilen sonuçlar. İ.Ü. Fen
Fak. Hidrobiyol. Araşt. Enst. Monogr. Sayı 8. 44 pp.
ÖZSOY, E., HECHT, A., ÜNLÜATA, Ü., BRENNER, S., SUR, H. İ., BISHOP, J.,
LATİF, M. A., ROZENTRAUB, Z.
OĞUZ, T., 1993: A Synthesis of the
Levantine Basin Circulation and Hydrography, 1985-1990, Deep-Sea
Res., 40, 1075-1119.
ÖZTÜRK 2009: Cumhuriyet döneminde bilimsel deniz araştırmacılığı.
SHOD.Türk Deniz Haritaciliginin ve Deniz Araştırmacılığının Geçmişi,bu
günü ve geleceği sempozyumu.Basida.
PAMUKÇU, K., 2000: Su politikası. Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 340 s.
ROCKSTRÖM, J., STEFFEN, W., NOONE, K, PERSSON, A., CHAPIN, F. S. III,
LAMBIN, E. F., LENTON, T. M., SCHEFFER, M., FOLKE, K.,
SCHELLNHUBER, H. J., NYKVIST, B., DE WIT, C. A., HUGHES, T,. VAN
DER LEEUW, S., RODHE, H., SÖRLIN, S., SNYDER, P. K., COSTANZA,
R., UNO SVEDIN, U., FALKENMARK, M., KARLBERG, L., CORELL, R. W.,
118
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ODTÜ-DBE, DEÜ-DBTE, İÜ-DBİE
DENİZ-BİLİM STRATEJİ BELGESİ-TÜRKİYE 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
FABRY, W. J., HANSEN, J., WALKER, B., LIVERMAN, D., RICHARDSON, K.,
CRUTZEN, P., FOLEY, J. A., 2009: A Safe Operating Space for Humanity,
Nature 461, 472-475.
SHOD, 1987: Deniz canlı kaynaklarını projelendirme program önerisi. SHOD,
Çubuklu İstanbul, 15 p.
STREFTARIS, N., ZENETOS, A. & PAPATHANASSIOU, E. (2005) Globalisation in
marine ecosystems: The story of non-indigenous marine species across
European seas. Oceanography and Marine Biology Annual Review, 43,
419-453.
SUR, H. İ., ÖZSOY, E. AND Ü. ÜNLÜATA, (1994). Boundary Current
Instabilities, Upwelling, Shelf Mixing and Eutrophication Processes In
The Black Sea, Prog. Oceanogr., 33, 249-302.
TONT, S., 1999: Sulak bir gezegenden öyküler. TÜBİTAK Popüler Bilim
Kitapları, Ankara, 44, 191 pp.
TÜBİTAK, 1997: Ulusal Deniz Araştırmaları Programı - DAP 1997-2001,
TÜBİTAK-TTGV, 2002: TÜBİTAK – TTGV Bilim – Teknoloji – Sanayi Tartışmaları
Platformu, Deniz Ve Denizaltı Kaynaklarından Yararlanma Teknolojileri
(DDKYT) Çalışma Grubu raporu (2002)
U.S. Commission on Ocean Policy 2004: An Ocean Blueprint for the 21st
Century, Washington, DC, ISBN#0–9759462–0–X
VELLA, A., 2009: Integrated Maritime Policy towards better maritime
governance in the Mediterranean sea-basin, Communication from the
Commission “Towards an Integrated Maritime Policy for better
governance in the Mediterranean”, COM(2009)466 of 11 September
2009, European Commission, Directorate-General for Maritime Affairs
and Fisheries.
http://ec.europa.eu/maritimeaffairs/mediterranean
119

Benzer belgeler