avrupa birliği`nin orta asya politikası - Türk
Transkript
avrupa birliği`nin orta asya politikası - Türk
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ORTA ASYA POLİTİKASI European Union’s Central Asia Policy Osman N. ÖZALP * ABSTRACT EU has supported the political and economic programs of the Central Asia Countries after their independence. The real interest of the EU toward the region has increased after the September 11. Finally, the main frame of the EU’s policies for the Central Asia Countries was set by the document “The EU and Central Asia: Strategy for a New Partnership” which was prepared during the period of Germany’s leadership in the first half of 2007. In this document economic and social stability policies were emphasized, and it was aimed that EU’s strong influence in the region were to be established. But when the on-going developments in the region considered, these policies are not quite feasible even in the long run. In this regard, it can be said that Russia will maintain its position as the main player in the * Yard. Doç. Dr., İ.İ.B.F., Türk-Alman Üniversitesi, [email protected] 15 Osman N. ÖZALP region in economic and social arena. EU is not an important power, in the region, for the security either. The region is under the military influence of the USA and Russia. EU is mostly working on the projects that help to prevent the socio-cultural clashes. Key Words: EU, Central Asia, Great Game, Nabucco, Energy Security, War Against Drugs. ÖZET AB, Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra 90’lı yıllarda genel olarak, ekonomik ve siyasi dönüşümle ilgili programları desteklemiştir. AB’nin bölgeye olan asıl ilgisi 11 Eylül saldırılarından sonra artmaya başlamış ve nihayet Birliğin Orta Asya’ya yönelik politikalarının genel çerçevesi, Almanya’nın 2007’nin ilk yarısındaki AB dönem başkanlığında hazırlanan, «Orta Asya ile Yeni Bir Ortaklık İçin Strateji» adlı belge ile belirlenmiştir. Ekonomik ve güvenlik politikaları alanındaki hedeflerin ön planda tutulduğu belgede, AB’nin bölgede varlığının sağlamlaştırılması hedeflenmiştir. Ancak bölgedeki gelişmeler dikkate alındığında, AB’nin siyasi hedeflerini gerçekleştirmesi uzun vadede dahi mümkün görünmemektedir. Bu bağlamda Rusya’nın, Orta Asya’da en önemli ticari ve siyasi aktör/partner olarak yerini öngörülebilir gelecekte korumaya devam edeceğini söyleyebiliriz. AB, güvenlik alanında da Orta Asya’da önemli bir güç değildir. Bölge askeri açıdan Rusya ve Amerika’nın etki alanındadır. AB, daha çok sosyo-kültürel alanlarda çatışma önleyici projeler üzerinde çalışmaktadır. Anahtar Kelimeler: AB, Orta Asya, Great Game, Nabucco, Enerji Güvenliği, Uyuşturucu ile Mücadele. 16 Giriş jeopolitikçi Halford Mackinder’in (Mackinder, 1904) Orta Asya’da İngiliz-Rus rekabeti için kullanmış oldukları “Great Game” kavramı ile yeniden adlandırılmaktadır. rumundaydı. Orta Asya Sovyet Cumhuriyetleri’nin yaklaşık 70 yıl boyunca Sovyetler Birliği haricinde dış dünya ile teması olmamıştı. Sovyetlerin yıkılışı ile birlikte Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın bağımsızlıklarını kazanmaları, uluslararası sistemde global ve bölgesel devletlerin Orta Asya’da güç mücadelesine girmelerine yol açmıştır. Rusya, Çin, Pakistan, Hindistan, Türkiye, İran, SuudiArabistan gibi bölgeye yakın aktörlerin yanında, ABD ve AB de daha fazla etkinlik için rekabet etmektedirler. Günümüzde bu mücadele 20. yüzyılın ilk yarısında İngiliz şair Rudyard Kipling2 ve İngiliz civilacademy Sovyetler Birliği’nin yıkılışına kadar Orta Asya bir coğrafi bölge olarak, uluslararası politikada hakkında çok az bilgi sahibi olunan bir terra incognita1 du- 1 Latince “bilinmeyen yer” anlamına gelen coğrafi terim, günümüzde henüz yeterinde araştırılmamış bilimsel alanlar için kullanılmaktadır. 2 Esas olarak 1830 yılında ortaya çıkan “Great Game” tabiri, Rudyard Kipling’in “Kim” (1901) adlı romanında bölge için İngiliz-Rus Soğuk Savaş döneminde Amerikalı siyaset bilimci Nicholas Spykman, Orta Asya’nın jeopolitik konumunun önemi hakkında durmuştur. Sovyetlerin yıkılışından sonra, Orta Asya’da jeopolitik bir güç boşluğu oluştuğunu ileri süren ünlü stratejist Zbigniew Brzezinski; Afganistan, Orta Asya ülkeleri, Kafkasya ve Türkiye’nin doğusunu “Avrasya Balkanı” olarak adlandırmaktadır (Brzezinski, 1997: 123-125). Barack Obama’nın da dış politika danışmanı olan Brzezinski’ye göre, 20. yüzyılın başında Balkanlarda yaşanan süreç, günümüzde benzer güvenlik problemleri (etnik çatışmalar, dış güçlerin nüfuz çatışması) nedeniyle Orta Asya’da yaşanmaktadır. Orta Asya’nın jeopolitik istikrarsızlığını daha iyi anlamada rekabetini konu edinmesiyle popüler olmuş ve daha sonra siyasi literatürde kullanılmaya başlanmıştır. 17 Osman N. ÖZALP Gerçekten günümüzde Orta Asya’daki ekonomi ve güvenlik politikaları alanlarında pek çok endişe verici gelişme dünyada kaygıyla izlenmektedir. Özellikle Orta Asya enerji kaynakları üzerindeki uluslararası rekabet, Afganistan’daki uyuşturucu ticaretinin Orta Asya ülkeleri üzerinden gerçekleştirilmeye başlaması, uluslararası terörist faaliyetlerin alanı olması, etnik ve dini çatışmalar gibi pek çok konu, Orta Asya ülkelerini uluslararası alanda güvenlik politikaları açısından da riskli hale getirmektedir. AB’nin Orta Asya Politikası ve Hedefleri Orta Asya ülkeleri bağımsız- civilacademy ise, Amerikalı coğrafyacı Saul Cohen’in “shatterbelt” konsepti yararlı olacaktır. Cohen, bu tür coğrafi alanları iç yapılarının istikrarsızlığı, dışarıdan ise harici güçlerin bölge kontrolünü ele geçirmek için uğraşmaları nedeniyle, “shatterbelt” olarak tanımlamaktadır (Cohen, 1963: 84-85; Cohen, 1991: 567-568). Öyle ki, “shatterbelt” içindeki devletlerden bazılarının birbirleriyle rekabet eden dış güçler ile ittifak kurmaları, bölgedeki çatışma ihtimalini yükseltmektedir. lıklarını kazandıkları 90’lı yılların başından itibaren, 11 Eylül 2001 saldırılarına kadar uluslararası basında çok bahsedilen bir coğrafya değildi. Bu yıllarda bölge ülkeleri, “nation building” (ulus inşası) bağlamında Sovyet koloniyal mirasından kurtulma süreci içindeydi. Nitekim AB’nin de, 90’lı yıllarda atom silahlarına sahip olması dolayısıyla daha ziyade Kazakistan’a ilgi gösterdiği, diğer Orta Asya ülkeleri ile ise zayıf bir ilişki içinde olduğu gözlemlenmektedir. 11 Eylül 2001 saldırıları ardından, Batılı devletlerin Amerika’nın yanında Afganistan’a “Operation Enduring Freedom” (Sürekli Özgürlük Operasyonu) adlı askeri müdahalede bulunmaları ve ardından Kırgızistan ve Özbekistan’da ISAF (International Security Assis- 18 AB’nin Orta Asya’ya Yönelik Enerji Politikası AB’nin Orta Asya’ya yönelik politikalarının genel çerçevesini, Almanya’nın 2007’nin ilk yarısındaki AB dönem başkanlığında hazırlanan ve Avrupa Konseyi’nin Temmuz 2007’de kabul ettiği “Orta Asya ile Yeni Bir Ortaklık İçin Strateji” adlı belge çizmektedir (European Council, 2007). 2007-2013 yılları arası 750 Milyon Avroluk proje ödeneği öngören ortaklık stratejisi ile AB’nin, bölgede aktif rol oynayacağı tescil edilmiştir. Ekonomik ve güvenlik hedeflerinin ön planda tutulduğu belgede, öncelikli olarak AB’nin bölgede varlığının kuvvetlendirilmesi, Birliğin ilgili programlarının daha iyi koordine edilmesi amaçlanmaktadır. AB’nin Orta Asya politikasını genel olarak aşağıdaki başlıklar atında inceleyebiliriz. civilacademy tance Force – Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti ) çerçevesinde askeri üs kurmaları, Orta Asya’yı uluslararası politikada önemli bir stratejik konuma getirirken, güvenlik politikaları açısından da AB’nin ilgi alanına sokmuştur. Avrupa Birliği’nin ilk çekirdeğini 1951’deki Avrupa Kömür ve Çelik Birliği ve 1957’deki EURATOM-Antlaşması’nın oluşturduğunu düşünürsek, Birliğin temelinin enerji sorununun giderilmesi ile başladığını ileri sürebiliriz. Amerika ve Asya’da ulusal enerji politikası dış politika ve güvenlik politikasının bir alanı olarak algılanırken, AB’de bu durum uzunca bir süre serbest piyasa mekanizmasının bir parçası olarak görülmüştür. Ancak 90’lı yılların ortalarından itibaren Avrupa Komisyonu’nun enerji güvenliği meselesini üye devletler nezdinde tartışma konusu olarak gündeme getirdiğini görmekteyiz (European Commission, 2000). AB’de asıl stratejik dönüşüm 2006 yılının başında, Rusya ve Ukrayna arasındaki doğalgaz sevkiyatı konusundaki anlaşmazlıktan sonra yaşanmıştır. Aynı anlaşmazlık kısa bir süre sonra (2006/07 19 Osman N. ÖZALP politika geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Nitekim, bu zorunluluk ilk kez Lizbon Anlaşması’nda enerji bölümü ile ilgili kısımda (Başlık XXX, Mad. 194) dile getirilmiştir (European Union, 2007). Rusya’nın enerji kaynaklarını bu şekilde dış politik baskı unsuru olarak kullanması, enerji piyasasını liberalleştirmemesi, Avrupalı enerji firmalarının ve bunlara ait altyapı tesisleri (boru hattı, rafineri, gaz dolum ve pompalama tesisleri vb.) hisselerinin sistematik bir şekilde satın alınması, AB’nin orta ve uzun vadede dış politika seçeneklerini kuvvetli bir şekilde sınırlandırabileceği ihtimalini ortaya koymaktadır. Rusya ve tekel şirketi Gazprom’a karşı tek çözüm, AB ülkelerinin enerji politikalarında ortak hareket etmeleri ve alternatif enerji yollarını devreye sokmalarıdır (Leinen, 2009: 435). Bunun haricinde Çin’in enerji ihtiyacı nedeniyle global rekabete girişmesi, ayrıca Kuzey Denizi’ndeki rezervlerin sonuna yaklaşılması da AB’de enerji güvenliği ile ilgili ortak bir Günümüzde Rusya, AB’nin en büyük doğal gaz ve petrol ithalatçısı olan ülke konumundadır. AB, 2009 yılı verilerine göre petrol ihtiyacının % 33ünü, doğalgaz ihtiyacının ise % 34.2sini Rusya’dan ithal etmektedir. 27 üyeli Birliğin dışarıya olan petrol bağımlılığı % 84.1 iken, doğalgaz bağımlılığı ise % 64.2 oranındadır (Eurostat, 2009). Rusya’nın da petrol ve gaz ihracatının % 90ı AB bölgesinedir (Götz, 2009a: 34). Söz konusu istatistikler Rusya’ya olan enerji bağımlılığının, önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini göstermektedir. Bu bağlamda AB, gelecekte Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak amacıyla yeni arayışlar içindedir. Peki Hazar Havzası enerji bağımlılığı ve enerji güvenliği konusunda, AB için bir katkıda bulunabilir mi? civilacademy yeni yıl başlangıcı) Rusya-Gürcistan arasında da cereyan etmiştir. Her iki olay, AB nezdinde Rusya’nın güvenilirliğini sorgulanır hale getirmiştir (Brummer ve Weiss, 2007: 9). 20 rınca, bölgedeki 9 trilyon m3lük kesin rezervlerin 11 trilyon m3e çıkabileceği büyük ihtimal dahilinde olduğu belirtilirken, buradaki enerji üretiminin ise 2015 yılında dünya ihtiyacının % 5ini karşılayacağı sanılmaktadır. 2020 yılında bölgeden yapılacak ihracatın 120 milyar m3’e ula- civilacademy Günümüzde Hazar Havzası’nın enerji kaynakları, AB’nin ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir orana tekabül etmemektedir. Bugünkü verilere göre, Hazar Bölgesi’nin petrol ve gaz kaynakları Ortadoğu ile karşılaştırıldığında az olmakla beraber, Kuzey Denizi rezervlerinden fazla olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, Hazar Havzası henüz tam olarak araştırılmamış olduğu için, ileride büyük rezervlerin bulunması ihtimal dahilindedir. Bölge rezervlerini stratejik kılan en önemli özelliklerden birisi ise OPEC Karteli haricinde olmasıdır. Bu da, fiyat düzenlemelerinde OPEC ülkelerine karşı etkin bir müdahale imkanı vermektedir. Bölgedeki petrolün önemli bir kısmı Azerbaycan ve Kazakistan’da olup, belirlenen rezerv 47 milyar varildir. Ancak bu miktarın keşfedilmeyen rezervlerle birlikte 85 milyar varile çıkabileceği tahmin edilmektedir (Warkotsch, 2006: 57). şacağı, bunun da AB’nin gaz ihtiyacının 1/3’üne tekabül edeceği tahmin edilmektedir. Eğer Hazar Havzası’ndaki rezervler Ortadoğu ülkelerinin hatları ile entegre olursa (örneğin İran, Katar), bu durumda AB’nin dünya rezervlerinin % 40ına ulaşabileceğini; böylece, AB’nin hemen yanı başında OPEC ve Rusya’ya alternatif stratejik önemi haiz yeni bir tedarikçi bölgenin oluşmakta olduğunu söyleyebiliriz (Algieri, 2010: 163; Rempel ve Sandro, 2007: 447). AB bu amaçla pek çok ülkenin kendi iç pazarına entegrasyonunu hedeflemekte ve farklı projelere destek vermektedir. Hazar Havzası ile ilgili olarak bunlardan Doğalgazda ise, önemli rezervler Türkmenistan ve Kazakistan’da bulunmaktadır. Jeofizik uzmanla- 21 Osman N. ÖZALP tadır (Müller, 2006: 8). AB’nin Orta Asya’ya Yönelik Güvenlik Politikaları Orta Asya, uluslararası alanda zengin enerji kaynakları ile stratejik bir öneme sahip iken, uyuşturucu ticareti, terör, insan ticareti, nükleer ve konvansiyonel silah ticareti gibi pek çok güvenlik tehlikesini de içinde barındırmaktadır. AB bu alanlarda da çözüm içeren politikalar üretmektedir. civilacademy biri 2006 yılında faaliyete geçen Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattıdır. BTC’nin hayata geçirilmesinde önemli rol oynayan Amerika, proje ile Hazar Havzası’nda, Rusya ve İran’ı devre dışı bırakarak, aynı zamanda NATO ülkesi olan Türkiye’nin bölgesel konumu güçlendirilerek petrol sevkiyatının Avrupa’da gerçekleştirilmesini sağlamıştır (Müller, 2006: 4). BTC’ye paralel doğal gaz hattı olarak Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) projesi planlanmıştır. Yapımı süren bir başka önemli proje, Nabucco doğalgaz boru hattıdır. AB’nin en önemli enerji projesi olarak da nitelendirilen Nabucco ile Hazar Havzası ve Ortadoğu gaz rezervleri Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevk edilecektir. Sonuç olarak, Hazar Havzası enerji tedarikinde AB için OPEC ve Rusya’nın yerini ikame edebilecek büyüklükte olmamakla birlikte, AB’ye yakın bir coğrafyada bulunması ve yeni bir alternatif kaynak olması, enerji güvenliği açısından stratejik önem taşımak- 22 Orta Asya iklim yapısı itibariyle, afyon ekimine oldukça müsait bir bölgedir. Fergana Vadisi, Kırgızistan’ın doğusu, güney Kazakistan, Türkmenistan-İran sınır bölgesi geleneksel olarak afyon ekiminin yapıldığı yerlerdir. Ancak, buralarda afyon ekimi devlet kontrolüyle yapılmaktadır. Afganistan’da ise afyon ekimi, işlenmesi, kaçakçılığı kurumsallaşmış olup, devlet içindeki güçler tarafından organize edilir hale gelmiştir. Öyle ki, uyuşturucu devlet için en önemli gelir kaynağı ola- AB için Orta Asya’nın güvenlik politikaları açısından risk teşkil etmesinin nedeni, Afganistan’da üretilen uyuşturucunun, Orta Asya ülkeleri üzerinden dünya pazarlarına ve özellikle Avrupa’ya ulaşmasıdır. Kaldı ki, dünyadaki bütün eroin bağımlısı kullanıcıların yarısı Avrupa’da bulunmaktadır (Grewlich, 2010: 20). AB içindeki tüketilen eroinin % 80i de Afganistan kökenlidir. Afganistan’daki çökmüş olan devlet yapısı ve uyuşturucudan elde edilen gelir, komşu Orta Asya ülkeleri için de güvenlik riski civilacademy rak görülmektedir. Afganistan’dan yurt dışına çıkarılan afyonun yıllık değeri yaklaşık olarak 3-4 milyar dolar olarak hesaplanırken, bu da ülkenin 1/3 GSMH’ye tekabül etmektedir (Kühn, 2010: 321). BM verilerine göre Afganistan dünya çapında yaklaşık % 85 civarındaki bir oranla illegal afyon üretiminde tekel konumundadır (UNODC, 2010: 38). Yine uluslararası alanda kaçakçılığı yapılan eroinin de % 90ı Afganistan kökenlidir (Grewlich, 2009: 26). 23 taşımaktadır (Olcott ve Udalova, 2000). Rusya ve Avrupa’ya olan uyuşturucu koridorundaki Orta Asya ülkeleri genç cumhuriyetler olup, zayıf devletselliğe sahiptirler. İdare, meşruiyet ve kontrol alanlarındaki devletin temel fonksiyonlarına ait zayıflık, bu ülkelerdeki kamu görevlilerinin (parlamenter, asker, polis, yargı mensupları, mahalli idareciler, gümrük görevlileri, mali görevliler vb) organize suç örgütleri tarafından satın alınmasını kolaylaştırmaktadır. Afganistan’dan illegal yollarla (hükümet, gümrük, askeri şahıslar, güvenlik görevlileri) Orta Asya’ya sokulan afyon, buradaki laboratuvarlarda eroin haline dönüştürüldükten sonra genel olarak Rusya (Kuzey Güzergahı) ya da Kafkasya-İran-Türkiye (Balkan Güzergahı) üzerinden Avrupa’ya kaçırılmaktadır (UNODC, 2008: 48-55). Balkan güzergahı üzerinde kilit ülke konumundaki Türkiye üzerinden, Avrupa’ya (özellikle Almanya, Hollanda, İtalya ve İngiltere pazarına) yılda 80-85 ton Osman N. ÖZALP Sonuç olarak, Orta Asya coğrafi konumu nedeniyle son yıllarda Afganistan’da üretilen uyuşturucunun AB ve Rusya’ya olan kaçakçılığında esas transit bölge konumunu kazanmıştır (Ceccarelli, 2007: 28). Ülke sınırlarının dağlık ve kontrol edilmesinin imkansızlığı, sınır boylarındaki etnik-dilsel yakınlık, Orta Asya’da uyuşturucu kaçakçılığını kolaylaştırmaktadır. Yine Orta Asya ülkelerinin zayıf devletselliği, gerek Birleşmiş Milletler’in, gerekse Batılı organizasyonların uyuşturucu ile mücadelede bölgede başarılı olmalarını engellemektedir. Bölge devletlerinin uyuşturucu ile mücadelede kendi siyasi iradeleri açıkça ortaya çıkmadıkça, AB’nin yardımları da sınırlı kalacaktır. Afganistan’da uyuşturucuya alternatif, sağlam bir ekonomik yapı kurulmadıkça, Orta Asya ülkelerinde uyuşturucu ağının içeride zayıf olan siyasal sistemleri ciddi bir biçimde tehdit edeceğini ileri sürebiliriz.3 civilacademy civarında uyuşturucu kaçırılmaktadır. Türkiye’ye giren bütün uyuşturucunun Van ve Hakkari illerinden dağılımı gerçekleştirilmektedir (UNODC, 2010: 54). Bir başka güvenlik sorunu olan terörist faaliyetler de, AB açısından bölgenin istikrarını bozabilecek potansiyel tehlike olarak görülmektedir. Afganistan’da Avrupa ülkelerine ait birliklere düzenlenen saldırılarda, Taliban ve El-Kaide ile birlikte Orta Asya’lı islami örgütlerin de işbirliği yaptığı tahmin edilmektedir. Yine AB açısından Orta Asya enerji kaynaklarını taşıyan ve taşıması düşünülen altyapı projelerine (boru hattı, rafineriler, dolum ve basınç tesisleri vb.) terörist saldırıların olması ihtimal dahilindedir. AB’nin Orta Asya’ya Yönelik Normatif Politikaları AB uluslararası ilişkilerde sivil güç olarak kendini göstermektedir (Manners, 2002). Özellikle 3 Peru, Kolombiya, Bolivya’da 90’lı yıllarda uyuşturucu ekonomisi bu ülkeleri iç savaş tehlikesi karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde de özellikle 90’lı yıllarda görüldüğü gibi, devletin resmi görevlileri ile uyuşturucu çeteleri arasındaki işbirliği Türk siyasal sistemini tehdit eder hale gelmiştir. 24 Demokratik ve hukuk devleti ilkelerine sahip bir ülkede, ekonomik kalkınma daha kolay sağlanmaktadır. Empirik veriler de otokrasilerden, demokrasilere geçiş yaşayan ülkelerde refah seviyesinin arttığını göstermektedir. Yine demokratik ülkeler birbirlerine karşı barışçı politika izlemektedir. AB, bu nedenle demokrasi ve hukuk devleti normlarının Orta Asya’da yerleşmesi ile ilgili projelere destek vermektedir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Urdze, 2010). civilacademy 1980’lerin ikinci yarısından itibaren, Avrupa Parlamentosu demokratik normları ve insan haklarına bağlılığı dış siyasetinde önemle vurgulamaktadır. Bu amaçla AB üçüncü ülkelerde demokrasi, iyi yönetişim, insan hakları gibi normatif alanlarda teşvik edici politikalar izlemektedir. Orta Asya’daki politikalarını da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. riski içinde barındırmaktadır. Her şeyden evvel, bölgenin bütün devletlerinde meşruiyet sorunu vardır ve vatandaşların hukuki güvencelerinin eksikliği bu sorunu kronik hale getirmektedir. Bağımsızlıktan bu yana süregelen ekonomik istikrarsızlık, işsizlik, düşük maaş, kötü iş koşulları ciddi bir şekilde yoksulluğa ve göçe yol açmaktadır. Bu ülkelerin hepsi otoriter bir tarzda yönetilmekte olup, pek çok temel hak ve hürriyetler de kısıtlanmış durumdadır. Halka karşı aşırı baskı metotları, isyan ve hükümet darbesi riskini çoğaltmaktadır.4 Otoriter yönetim tarzı, yoksulluk ve çaresizlik, uyuşturucu şebekeleri ile radikal islami grupların faaliyet alanları için uygun ortam oluşturmaktadır. Sosyo-kültürel alanlarda da (etnik, dini, dilsel ayrılıklar) ciddi sorunlar mevcuttur (Grävingholt, 2004: 46). Orta Asya’daki pek çok kalkın- Ancak Orta Asya kısa ve orta vadede istikrarlı bir bölge görüntüsü verse de, uzun vadede pek çok 4 2010 Nisan ayında Kırgızistan halkı ayaklanmış ve yaklaşık 100 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylardan sonra 59 yaşındaki Roza Otunbayeva liderliğindeki Kırgız muhalefeti yönetime el koymuştur. Cumhurbaşkanı Kurman Bakıyev ise ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. 25 ma projesini destekleyen birimler arasında Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası, AB, Avrupa Kalkınma Bankası, BM Kalkınma Fonu, ABD, Japonya, Almanya, İsviçre, İngiltere ve Türkiye gibi ülkeler yer almasına rağmen, uluslararası bu yapı içinde çatışmayı önleyici programları sadece AB desteklemektedir. Bu çerçevede uzmanlaşmış olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Orta Asya’da çatışma önleyici rol oynayan en önemli uluslararası kuruluştur. Orta Asya ülkelerinin tamamı 1992 yılında resmi olarak AGİT’e üye olmuşlardır. Öyle ki, 2010 yılı AGİT dönem başkanlığını ilk kez bir Orta Asya ülkesi olan Kazakistan yapmıştır. civilacademy Osman N. ÖZALP Orta Asya ülkeleri, AGİT Sözleşmesi’ndeki değerleri uygulamakla yükümlüdürler. Ancak bu yükümlülük Avrupa Konseyi’nde olduğu gibi hukuki nitelikte olmayıp, siyasi niteliktedir. AGİT Sözleşmesi’ne göre, teşkilatın faaliyet alanı genel olarak insani, siyasi-askeri ve ekonomik-ekolo- jik olmak üzere üç esas temel üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu çerçevede AGİT silahların kontrolü, seçimlerin denetimi, çatışma önleyici diplomasi, güven ve güvenlik sağlayıcı oluşumlar, demokrasinin teşviki, çevre sorunlarına karşı duyarlılık, kadın hakları gibi pek çok alanda proje geliştirmekte ve uygulamaktadır. Teşkilat son yıllarda, özellikle din ve inanç özgürlüğü ile ilgili bölgesel ve devletlerarası problemler üzerine yoğunlaşmıştır. AGİT’in bu bağlamda en büyük başarısı, Tacikistan’da iç savaşın bitirilişinde oynamış olduğu aktif roldür (Kreikemeyer ve Seifert, 2002). AGİT’in genel olarak bölgedeki en önemli misyonu, her alanda siyasi diyaloğu teşvik etmek, projelerle sivil toplum kuruluşlarını eğitmek ve geliştirmektir. Sonuç olarak AB’nin bugüne değin uygulamış olduğu normatif alanlardaki demokrasi, insan hakları, iyi yönetişim, sosyal reformlar gibi politikalarının bölge ülkelerinin sosyo ekonomik, tarihsel ve kültürel yapısı dolayısıyla başarılı 26 olamadığı ve uzun bir gelecekte de başarı şansının çok sınırlı kalacağı ileri sürülebilir (Axyonova, 2011: 149). AB, ilk kez Orta Asya’da 1989 yılında Sovyetler Birliği ile imzalanan Ticaret ve İşbirliği Anlaşması ile aktif hale geldi. Bağımsızlıktan sonra ise, ilişkiler her alanda yoğunluk kazandı. AB’nin günümüzde Orta Asya ile olan ilişkileri, genel olarak dört ana çerçevede gerçekleşmektedir. Birincisi, Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması çerçevesinde siyasi diyalog ve ticari işbirliği olarak; ikincisi, TACIS ve buna bağlı INOGATE, TRACECA gibi programlar çerçevesinde teknik ve kalkınma politikası alanlarında; üçüncüsü, ECHO çerçevesinde insani yardım alanlarında; dördüncüsü ise, ekonomik ortaklık alanlarındadır. civilacademy AB’nin Orta Asya Politikalarını Gerçekleştirme Araçları AB, Orta Asya cumhuriyetlerinin hepsi ile Partnership and Co- 27 operation Agreements (Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması) imzalamıştır. Anlaşmalar özellikle ticaret, bilim, enerji, ulaşım, çevre sorunları, uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele, kara para aklama ile mücadele gibi alanlar üzerine yoğunlaşmıştır. Ancak en önemli hedefi bölgede merkezi ekonomiden, piyasa ekonomisine geçişi sağlamaktır. Bu çerçevede ulusal pazarların karşılıklı açılması, serbest finans akımının kolaylaştırılması ve hukuki mevzuatın eşgüdümü önem kazanmaktadır. AB’nin Orta Asya ile yapmış olduğu Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları büyük ölçüde TACIS programları (Technical Assistance for the Commonwealth of Independent States – Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Yardım) ile gerçekleştirilmektedir. TACIS programları 3-4 yıllık periyotlar dahilinde kalkınma politikası ile ilgili projeleri içermektedir. 2002 yılından bu yana olan programlar Orta Asya’da istikrar ve güvenliği teşvik edici, iktisadi kalkınmayı sağlayıcı ve Osman N. ÖZALP TRACECA (Transport Corridor Europe Caucasus Asia – AvrupaAsya Transport Kridoru ), Orta Asya, Kafkasya üzerinden Avrupa yönüne ulaşım altyapısının (kara, demir ve deniz yolu) iyileştirilmesini hedeflemektedir. Yine tarihi İpek Yolu’nun restorasyonu da bu program çerçevesindedir. TRACECA sadece Orta Asya ülkeleri arasındaki ticaret akımını değil, aynı zamanda Avrupa ile Orta Asya arasındaki mal akışını da hızlandırmayı hedeflemektedir. Stratejik açıdan TRACECA’nın amacı, Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmaktadır. civilacademy yoksulluğu azaltıcı projeler üzerine yoğunlaşmıştır. AB böylece bölgesel, ulusal ve yerel çerçevedeki bütün problemli alanlarda kriz önleyici politikaları uygulama hedefi gütmektedir. TACIS altındaki bu programlar aşağıdaki gibidir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Urdze, 2010: 77-150; Warkotsch, 2006: 145180; Axyonova, 2011: 141-147). INOGATE (Interstate Oil and Gas to Europe – Avrupa’ya Devletlerarası Petrol ve Gaz Taşıma) AB’nin doğu komşuları ile olan enerji altyapısının geliştirilmesini öngören bir programdır. Programla enerji naklinin en uygun ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda öncelikli olarak Azerbaycan petrollerinin Bakü-Tiflis üzerinden Türkiye’ye; Türkmenistan doğalgazının İran ile birlikte Türkiye’ye; Türkmen ve İran gazının da AB’nin güney gaz dağıtım şebekesine bağlanması hedeflenmektedir. BOMCA (Border Management Central Asia – Orta Asya Sınır Yönetimi) programının amacı, Orta Asya sınırlarındaki kontrol mekanizmalarının iyileştirilmesi ve örgütlü kaçakçılığın engellenmesidir. Bu amaçla sınırlarla ilgili ulusal yasaların da yeniden düzenlenmesine yardımcı olunmakta, gümrük memurlarının ve sınır güvenlik güçlerinin eğitimini de finansal olarak desteklenmektedir. 28 Siyasi danışmanlık programı olan PAP (Policy Advice Programme – Siyasi Tavsiye Programı) ile Orta Asya siyasi seçkinlerine transformasyon sürecinde, ekonomi ve sosyal politikalar alanında yardım edilmektedir. Bu çerçevede kabine üyeleri, yüksek bürokratlar, milletvekilleri, merkez bankası yöneticileri ve yerel yöneticilere hukuk ve proje alanlarında danışmanlık yapılmaktadır. CADAP (Central Asia Drug Action Programme – Orta Asya Uyuşturucu ile Haraket Programı) AB’nin uyuşturucu ile mücadele programıdır. CADAP ile birlikte AB, ayrıca SCADP (South Caucasus Action Drug Programme – Güney Kafkasya Uyuşturucu Hareket Programı) ve BUMADP (Belarus, Ukraine, Moldava Action Drug Programme – Beyaz Rusya, Ukrayna, Moldovya Uyuşturucu Haraketi Programı) programlarını eşgüdüm haline getirerek, Afganistan üzerinden Avrupa’ya olan uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmektedir. IBPP (Institution Building Partnership Programme – Kurum İnşaası İçin İşbirliği Programı) programı ile AB, Orta Asya ülkelerinde hükümete ait olmayan yardım ve meslek kuruluşlarına ve yerel yönetimlere yardım etmektedir. Bölgesel ve yerel bazda ekonomik ve sosyal kalkınmaya, kamu yönetiminde reformlara öncelik verilmekte, ortak projeler geliştirilmektedir. civilacademy CAP (Customs Assistance Programme – Gümrük Yardım Programı) programı ile Orta Asya gümrük idarelerinin modernleştirilmesi hedeflenmektedir. AB, Orta Asya ulusal gümrük mevzuatlarının uluslararası seviyeye getirilmesi, gümrük laboratuar imkanlarının iyileştirilmesi, gümrük kontrol işlemlerinin modern ve hızlı bir şekilde yapılması için yardımda bulunmaktadır. Yoksullukla mücadele programı olan PALP (Poverty Alleviation Programme – Yoksulluğu Azaltma Programı) ile AB özellikle Gü- 29 Osman N. ÖZALP haklarının korunması ile ilgili olan EIDHR (European Instrument for Democracy and Human Rights – Avrupa Birliği Demokrasi ve İnsan Hakları Birliği Aracı) programı, asıl alanının yanında Orta Asya’da hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesi için çalışmaktadır. AB, demokrasi ve insan hakları alanında uluslararası organizasyonlar eliyle çalışmakta ve bu amaçla AGİT’e maddi yardımda bulunmaktadır. AB’nin gıda güvenliği programı olan FSP (Food Security Programme – Gıda Güvenliği Programı) ile Orta Asya hükümetlerine tarım, sosyal koruma ve yoksullukla mücadele konularında yardım edilmektedir. civilacademy ney Fergana Vadisi ile Afganistan-Tacikistan sınırındaki bölgede faaliyet göstermektedir. Program çerçevesinde kredi, küçük ve orta ölçekli işletmelere yardım, tarımsal alanda ortaklığı teşvik, temiz içme suyunun sağlanması, tarımsal alanda eğitim gibi faaliyetler desteklenmektedir. İnsani yardım alanında faaliyet gösteren ECHO (European Community Humanitarian Office – Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Bürosu) programı ile AB, Orta Asya’da acil yardım durumunda ya da tabii afetlerde destek vermektedir. Hali hazırdaki yardım projeleri, daha ziyade içme suyu temini ve tıbbi danışmanlık konularındadır. Demokrasinin teşviki ve insan 30 AB’nin Orta Asya Politikalarını Güçleştiren Faktörler AB’nin Orta Asya’da hedeflediği politikaların gerçekleştirilmesini güçleştiren faktörlerin başında, siyasi aktör olarak Çin, Rusya, ABD, İran ve Hindistan gibi bölgede farklı çıkarları olan güçlerle karşı karşıya kalması gelmektedir (Büyük güçlerin Orta Asya politikaları için bkz. Genç, 2006: 100167; Amineh, 2006: 11-18). Bunlar içinde de Rusya, Çin ve ABD en önemli aktörlerdir. Özellikle Rusya, Sovyetler dönemine ait yakın tarihsel ilişkileri nedeniyle, Orta Rusya ve Çin’in otoriter siyasi yapılarının Orta Asya ülkeleri ile benzerlik arz etmesi, bu ülkelere bölgede daha kolay etkileşime geçme imkanı vermektedir. Çünkü AB kalkınma yardımında bulunurken, ilgili ülkelerden de insan hakları, hukuk devleti, idari reformlar gibi alanlarda iyileştirme istemektedir. Otoriter nitelikte olan Orta Asya rejimleri için AB projeleri bu sebeple cazip gelmemektedir. Dış ticaret hacmi bakımından da Rusya ve Çin, Orta Asya ülkelerinin en önemli ortağı olup, ticari partner olarak AB önemli bir yer tutmamaktadır. Böylece her iki bölgesel güç, Orta Asya’da uygun kondisyonlu kalkınma yardımları ile AB ve ABD’ye karşı alternatif konumlarını sürdürürken, otoriter rejimlerin de devamlılığını desteklemiş olmaktadır (Kästner, Antje, 2010: 4). civilacademy Asya ülkelerinin enerji, ekonomi, güvenlik, kültür, kalkınma yardımı gibi pek çok alanlarda en önemli ortağıdır. Örneğin Rusça, halen bölgedeki tek ortak anlaşma dilidir (lingua franca). Rusya’yı bölgeden uzaklaştırmaya yönelik her girişim, Orta Asya ülkelerinin AB’den uzaklaşmasına yol açacaktır (Stratenschulte, 2007: 130). AB’nin Orta Asya’ya yönelik politikalarının bu bakımdan Rusya ile uyumlu olması gerekmektedir. 31 AB, Orta Asya’ya yönelik geliştirmiş olduğu stratejide kalkınma politikası alanındaki işbirliği imkanları ile kendi enerji ihtiyacının tedarikini birleştirmiştir (Azarch, 2009: 6). Bölgeden Avrupa’ya yeni enerji taşıma imkanları araştırılırken, bu bağlamda en önemli proje “Nabucco” doğalgaz boru hattıdır. Ancak 7,9 milyar Euro’ya mal olması düşünülen proje için bazı üye ülkeler (Almanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan) yeterince istekli gözükmemekte, Nabucco’ya alternatif olarak “South Stream”i (Güney Akımı) desteklemektedir. Türkiye ise, Nabucco ile rakip proje Güney Akım’ı aynı anda desteklemektedir (Götz, 2009b: 4). Bu, AB kurumları/devletleri arasındaki farklı dış politika tercihlerinin çatışmasını Osman N. ÖZALP AB, güvenlik alanında da Orta Asya’da önemli bir güç değildir. Bölge askeri açıdan Rusya ve Amerika’nın etki alanındadır. AB daha çok sosyo-kültürel alanlarda çatışma önleyici projeler üzerinde çalışmaktadır. Bölgenin güvenlik politikaları için sunulan bu sivil çözümler ise, Orta Asya’lı ülkelerin gözünde “kağıttan kaplan” olarak algılanmaktadır. AB’nin Orta Asya’da güvenlik konularında söz sahibi olabilmesi için bölgede askeri olarak konuşlanması gerekmektedir. Bu ise, AB’nin dış politikada “sivil güç” olma konsepti ile uyuşmamaktadır. civilacademy gösterirken, bölgede AB’nin başarı şansını da azaltmaktadır. Avrupa’nın Orta Asya’da İslam ile ilgili konstrüktif bir politikasının olmaması da, pek çok alanda işbirliği ve istikrar imkanını azaltmaktadır. Avrupa’nın genel olarak “islamı sivilleştirme” gibi bir politikaya sahip olması, kendisinin Orta Asya’da yapıcı bir rol oynamasına engel olmaktadır. Bölge 32 ülkeleri halen ulus inşası sürecinde olup, günlük ve siyasal yaşamda İslam en önemli referans ya da belirleyici faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu toplumsal gerçeklik uzun yıllar bölgenin siyasal gelişmelerinde önemli bir faktör olarak yerini koruyacaktır. Avrupa ve Amerika’nın bölgede baskıcı yönetimlere prim veren anti-terör stratejileri yerine, İslam ve onun temsilcilerini demokratik bir şekilde siyasal sisteme entegrasyonunu öngören politikaları desteklemesi gerekmektedir (Seifert, 2010: 3). Orta Asya’da Batının İslamı temsil eden organizasyon, hareket ya da siyasi partilerle yapıcı bir şekilde işbirliğine gidememesi durumunda, bölgede gerek siyasal istikrarın sağlanması gerekse Batılı ülkelerin çıkarlarının tesisi mümkün olamayacaktır (Seifert, 2012: 5). Bu bağlamda İslam, bölgenin toplumsal, kültürel ve siyasal gerçekliği olarak kabul edilmelidir. Yine bölgedeki aşırı sosyo-ekonomik dengesizlikler ve siyasal hoşnutsuzluklar şiddet yanlısı dini Avrasya bölgesi için, sivil islami muhalefetin demokratik çerçevede “normal bir muhalefet” olarak algılanması ve AGİT’in norm ve değerleri ile konsens içinde siyasal sisteme entegre edilmesinin yolları araştırılmalıdır. Tacikistan’da seküler ve islamcı güçler arasındaki iç savaşın, AGİT’in girişimi ile sona erdirilmesi buna güzel bir örnektir (Seifert, 2001: 20; 2010: 6). Yine Türkiye’de siyasal islamın AKP ile iktidara gelmesi ve liberal reformları gerçekleştirmesi, AGİT bölgesi için tarihi bir tecrübedir. Bu bağlamda AB, seküler bir devlet formu içinde islamcı-seküler karşıtlığını yumuşatıcı ve ortadan kaldırıcı bir rol oynayabilir. Bunun için AB ve AGİT gibi uluslararası aktörlerin islami kültürü, islami muhalefeti ciddiye alması gerekmektedir. Çünkü, islam dünyasında sivil toplumun çekirdeğini büyük ölçüde islami organizasyonlar oluşturmaktadır. Bu amaçla islami önder ve siyasetçiler, AGİT bölgesinde özellikle Orta Asya’da güvenlik ve istikrarın tesisi için konstrüktif olarak siyasal sisteme entegre edilmelidir. civilacademy örgütlenmelerin (Taliban, Hizbu-t Tahrir, Selefiler vb.) toplumsal güç kazanmalarına imkan sağlamaktadır. Bu durumda ılımlı İslami yapıların kazanılması ve siyasal sisteme entegre edilmesi gerekmektedir. Bütün bunlar, AB’nin (Batının) İslam konusundaki mevcut siyasi konseptini değiştirmesini gerektirmektedir (Seifert, 2001: 22). 33 Bölgede çatışma ve kriz önleyici programlarla istikrarın korunması için uzun vadeli planı olan uluslararası tek aktör AB gözükmektedir. Aslında AB statejisi, çok kapsamlı bir state-building (ulus inşası) konsepti içermektedir. Ancak AB’nin bölge için ayırmış olduğu finansal kaynaklar oldukça sınırlı olduğu gibi; bölge ülkeleri de işbirliği için isteksiz davranmaktadır. Açılım ve reform süreci için genç siyasi seçkinlerin AB tarafından kazanılmaları, bu sürece ikna edilmeleri ve desteklenmeleri gerekmektedir (Stratenschulte, 2007: 131). Osman N. ÖZALP AB, Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra 90’lı yıllarda genel olarak, ekonomik ve siyasi dönüşümle ilgili programları desteklemiştir. Ancak bu dönemde, bölge ile olan ilişkilerin zayıf olduğu gözlemlenmektedir. AB’nin bölgeye olan asıl ilgisi 11 Eylül saldırılarından sonra artmaya başlamış ve nihayet Birliğin Orta Asya’ya yönelik politikalarının genel çerçevesi, Almanya’nın 2007’nin ilk yarısındaki AB dönem başkanlığında hazırlanan, “Orta Asya ile Yeni Bir Ortaklık İçin Strateji” adlı belge ile belirlenmiştir. Ekonomik ve güvenlik politikaları alanındaki hedeflerin öncelikli tutulduğu belgede, AB’nin bölgede varlığının sağlamlaştırılması hedeflenmiştir. Her iki tarafın siyasi seçkinleri de, retorik olarak bu politikayı desteklemiştir. Ancak AB, stratejik hedeflerini ve bölge devletlerinin beklentilerini gerçekleştirmede bekleneni verememiştir. civilacademy Sonuç Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana, Orta Asya ülkelerinde siyasal sistem olarak umut edilen liberal demokrasi modelinin yerleşmesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Büyük bir ihtimalle öngörülebilir bir gelecekte de, Orta Asya ülkelerinde böyle bir modelin ortaya çıkması imkan dahilinde görülmemektedir. Yine uluslararası ilişkilerde Asya-Pasifik bölgesinin gittikçe çekim merkezi olarak önem kazanması, Orta Asya ülkelerinin Avrupa’ya çok daha az bağımlı kalarak siyasi ve ekonomik varlıklarını sürdürebilmelerini mümkün kılmaktadır. Çünkü kendileri için farklı ekonomik ve siyasal model imkanı sunan Rusya ve Çin gibi bölgesel büyük güçler, daha cazip alternatifler olarak durmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa artık otokratik rejimlerle nasıl bir ilişki biçimi kuracağı konusunda yeniden düşünmek durumundadır. Sonuç olarak; AB’nin siyasi hedeflerini bölgede gerçekleştirmesinin uzun vadede dahi mümkün olamayacağı, siyasi aktör olarak da 34 2009 No 7. Rusya, Çin ve ABD’nin arkasında tâli derecede rol oynayacağı ileri sürülebilir. Brummer, Klaus ve Weiss, Stefanie. Europa im Wettlauf um Öl und Gas. Leitlinien einer europäischen Energieauβenpolitik, Gütersloch: Bertelsmann Stiftung, 2007. Kaynakça Algieri, Franco. “Die Zentralasienpolitik der Europäischen Union: Erste Versuche eines strategischen Ansatzes”. Konfliktmanagement in Zentralasien. Wien: Böhlau, 2010. s. 159-175. civilacademy Amineh, Mehdi P. “Die Politik der USA, der EU und Chinas in Zentralasien”. APuZ. No 4, 2006 s. 11-18. Brzezinski, Zbigniew. Grand Chessboard: American Primacy and its Geostrategic Imperatives, New York, 2007. Axyonova, Vera. “European Democracy in Difficult Environments: The Case of Central Asia”. Democracy, Governeance and Citizenship: A Comparative Perspective of Conceptual Flow. Heidelberger Papers in South Asian and Comparative Politics, Working Paper No. 59, 2011. Ceccarelli, Alessandara. “Clans, politics and organized crime in Central Asia”. Trends in Organized Crime. No 10/3, 2007 s. 19-36. Cohen, Saul. “Global Geopolitical Change in the Post-Cold War Era”. Annals of the Association of American Geographers. No 81: 4, 1991 s. 551-580. Cohen, Saul. Geography and Politics in a World Divided, New York, 1963. Erişim Tarihi, Ocak 20, 2012, European Council Online: http://register.consilium.eu- Azarch, Luba. “Zentralasien und die EU: Aussichten einer Energiepartnerschaft”, DGAP Analyse, 35 Osman N. ÖZALP Erdöl. Eine Region im Fadenkreuz der internationlen Interessen. Heidelberg, 2006. ropa.eu/pdf/en/07/st10/st10113. en07.pdf European Commission. Towards a European strategy fort he security of energysupply. Erişim Tarihi, Ocak 20, 2012, European Commission Online: http:// ec.europa.eu/energy/green-paperenergy-supply/doc/green_ paper_ energy_supply_en.pdf , 2000 European Union. The Treaty of Lisbon. Erişim Tarihi, Ocak 23, 2012, European Union Online: http://europa.eu/lisbon_ treaty/ full_text /index_en.htm, 2007 civilacademy European Council. The EU and Central Asia: Strategy for a New Partnership, 2007 Götz, Roland. “Russland als Energieversorger Europas und Deutschlands”. WeltTrends. Mai/Juni 2009. s. 33-43, 2009 a. Eurostat. Energy production and imports. Erişim Tarihi, Ocak 23, 2012, Eurostat Online:http:// epp.eurostat.ec.europa.eu/statistics_explained/index.php/Energy_ production_and_ imports, 2009 Götz, Roland. “Geopolitische Phantasien und wirtschaftliche Realitäten Einige Überlegungen zum Pipeline-Projeckt Nabucco”. Zentralasien-Analysen. No 24, 2009 b Grävingholt, Jörn. “Krisenpotentiale und Krisenprävention in Zentralasien Ansatzpunkte für die deutsche Entwicklungszusammenarbeit”. Berichte und Gutachten. Deutsches Institut für Entwicklungspolitik. No 6, 2004 Grewlich, Klaus W. (2009). “Wasser gegen Drogen. Die Nutzung von Wasser als Entwicklungsprojekt in Zentralasien”. Zeitschrift für Auβen- und Sicherheitspolitik. No 2, 2009 s. 24-34. Genç, Savaş. Das neue “Great Game“ in Zentralasien um das 36 Auβen- und Sicherheitspolitik. No 2 , 2009 s. 427-436 Grewlich, Klaus W. “Pipelines, Drogen, Kampf ums Wasser – greift die EU-Zentralaisen-Strategie?”. Bonn Zentrum für Europäische Integrationsforschung. Discussion Paper. C 200, 2010 Mackinder Halford. “The geographical pivot of history”. The Geographical Journal. XXXIII-4, 1904 s. 421–444. Kästner, Antje. “Russland: Begünstigung autoritärer Tendenzen im postsowjetischen Raum”. Deutsches Institut für Entwicklungspolitik. Analysen und Stellungnahmen No 2. 2010. civilacademy Kreikemeyer, Anna ve Seifert, Arne C. Zur Vereinbarkeit von politischem Islam und Sicherheit im OEZE-Raum: Dokumente eines islamisch-säkularen Dialogs in Tadschikistan. Baden-Baden: Nomos, 2002. Manners, Ian. “Normative Power Europe: A Contradiction in Terms?”. Journal of Commen Market Studies. No 40 (2), 2002 s. 235258. Müller, Friedemann. “Machtspiele um die kaspische Energie?”. APuZ. No 4, 2006 s. 3-18. Olcott, Martha B. ve Udalova, Natalya. “Drug Trafficing on the Great Silk Road: The Security Environment in Central Asia”. Working Papers, 2000 No 11. Kühn, Florian P. Afghanistan als sicherheitspolitischer Prüfstein. Liberales Paradigma und Statebuilding in Afghanistan, Wiesbaden: VS Verlag, 2010. Rempel Hilmar ve Schmidt, Sandro. “Die Rohstoffe Zentralasiens. Vorkommen und Versorgungspotential für Europa”. Osteuropa. No 8-9, 2007 s. 433-447. Leinen, Jo. “Energieaussenpolitik für Europa”. Zeitschrift für Seifert, Arne C. “Politischer Is- 37 Osman N. ÖZALP lam in Zentralasien und Sicherheit im euro-asiatischen Raum”. Rosa Luxemburg Stiftung, Standpunkte 11 2010. Trends in Central Asia 2008, United Nations Office on Drugs and Crime (UNODC), Usbekistan: Regional Office for Central Asia. Seifert, Arne C. Der islamische Faktor und die Stabilitätsstrategie der OSZE in ihrer euro-asiatischen Region, Hamburg: Zentrum für OSZE Forschung/Working Paper-4. 2001. UNODC World Drug Report 2010, United Nations Office on Drugs and Crime (UNODC), New York: United Nations, 2010 civilacademy Seifert, Arne. C. “Der politische Islam in Zentralasien – Gegner oder demokratischer Partner? ” Zentralasienanalysen No:54, 2012 s. 2-5. Urdze, Sigita. Die externe Demokratieförderung der EU in den zentralasiatischen Staaten, Baden Baden: Nomos, 2010. Stratenschulte, Eckart D. Europas Politik nach Osten – Grundlagen, Erwartungen, Strategien, Hamburg: Merus, 2007. Warkotsch, Alexander. “Normative Suasion and Political Change in Central Asia”. Caucasian Review of International Affairs. No 2 (4), 2008 s. 240-249. Warkotsch, Alexander. Die Zentralasienpolitik der Europäischen Union, Interessen, Strukturen und Reformoptionen, Frankfurt/M: Peter Lang, 2006. Supersberger, Nicholaus ve Fischedich, Manfred. “Peak Oil, Energiesicherheit und die Grenze des Marktes”. Zeitschrift für Auβen- und Sicherheitspolitik. No 2, 2009 s. 158-170. UNODC 2008: Illicit Drug 38