türk metal - Türk Metal Sendikası
Transkript
türk metal - Türk Metal Sendikası
Sadece üyelerimiz değil, eş ve çocukları da sendikal hizmetlerimizin kapsamı alanında… Türk Metal’in Sendikal Harekete Armağanı… SOSYAL SENDİKACILIK editörden TÜRK METAL ÇALIŞMA HAYATININ NABZINI TUTUYOR Türk Metal Dergisi yayınladığı haberlerde, yorumlarda ve her türlü yazılarında; çalışanların, daha özelde emekçilerin, daha özelde ise alın teri sahipleri olan metal işçilerinin menfaatlerini, hak ve çıkarlarını savunmaktadır. ERTAN GENÇTÜRK [email protected] Bir hakkı savunmak ve kullanmak için önce o hakkı bilmek gerekir. Bilmediğimiz bir hakkımızın değeri yoktur. O yüzden biz metal işçilerinin haklarını dile getirmek zorundayız. Bazen olur ki bir tekstil işçisinin, bir sebze meyve yetiştiricisinin, bir tezgâhtarın, bir metal işçisinin sorunu aynı zamanda ülkenin sorunudur. Bütün ülkeyi ilgilendiren gelişme, her hangi bir sektörde çalışanları olağanüstü ölçülerde olumsuz etkileyebilmektedir. O zaman bunun analizini yapmak durumunda kalabiliriz. Örneğin otomotiv ihracatı düşmüşse, bu ülkenin genel bir sorunu olarak görülebilir, ancak otomotiv sektöründe çalışanların istihdamı olumsuz yönde etkilenecektir. Çıkarılan bir yasa bazı sektörlere fayda sağlasa da, bazı sektörlerde çalışanları işinden edebilecek nitelikte olabilmektedir. Bu yüzden geçen sayımızda Gazeteci Gülümhan Gülten’in dediği gibi “çalışanlar gelişmelere karşı uyanık olmak zorundalar”. İşte Türk Metal dergisi, gelişmelere karşı metal işçilerinin gözü, kulağı, sesi olmak davasındadır. Bu amacı yerine getirebilen bir dergiyi sizlerle paylaşmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz. Geçen ayki dergimizin kapağında ana başlık şu şekilde idi: Kayıt dışı ekonominin faturası da dar ve sabit gelirliye… Bu kapak konusun içeriğinde kayıt dışı ekonominin ve uzantısı kayıt dışı istihdamın sakıncalarına dikkat çekmiştik. Kayıt dışı çalışanların sendikalı olamadığına, kayıt dışı iken her hangi bir sosyal güvenceden mahrum kalınacağına, kayıt dışı iken tedbir ve denetlemelerin düşük sayıda hatta hiç olmadığına vs dikkat çekmiştik. Dergimizin yayınlanmasının hemen akabinde Ostim’deki patlama sesleri ile irkildi Türkiye. Havaya uçan iş yerinde çalışanların kayıt dışı çalıştıkları ortaya çıktı. Bunun akabinde Türkiye’de pek çok yerde, kayıt içi veya dışı ölümlü büyük iş kazaları ard arda gelmeye başladı. O zaman Türk Metal Sendikası olarak Genel Başkanımız Pevrul Kavlak konuya şu şekilde dikkat çekmişti: “Bize örgütlenme için gelen işçilerimizin birçoğu kayıt dışı. Kayıt dışı işçiler arasında hâkim olan duygu işsiz kalma korkusu. Bu bölgeden sendikamıza ulaşan işçilerin çoğu birkaç ay bir atölyede, birkaç ay bir başka atölyede iş bulup çalışıyorlar. Ne bir sağlık güvenceleri var ne de bir sosyal güvenceleri. Bu işçilerimizin sendikaya üye olmaları şu anki yasalarımıza göre ne yazık ki mümkün değil. Sigortalı olan işçilerimizin üzerinde de sendikaya üye olmamaları için büyük bir baskı olduğunu söylemek mümkün. Yalnızca Ankara’da değil, bütün organize sanayi bölgelerinde sistemli bir şekilde iş güvenliği tedbirlerinin ciddi bir şekilde kontrol edilmesi, kaçak istihdamın önlenmesi gerekir. Sendikal örgütlenmenin yolu açılır, örgütlenme önündeki engeller kaldırılırsa, sendikal eğitim ile işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri hem işçiye hem de işverene yönelik olarak uygulanacaktır. Aksi halde iş güvenliği tedbirlerinin sürekli olarak göz ardı edilmesi, kaçak işçilik, eğitimsizlik bize patlamalar ve ölümcül iş kazaları olarak geri dönüyor.” Türk Metal dergisi gündemi ve sorunları takip ederken her zaman için haklı çıkmıştır. Maalesef kayıt dışında da haklı çıkmıştır. Kayıt dışına dikkat demesiyle kayıt dışının ne kadar büyük maliyetinin olduğu bütün ülke tarafından görülmüş oldu. Gündemde yer alan bir başka konu ise Torba Yasa Tasarısı idi. Çalışma hayatına yapacağı olumsuz etkileri göz önüne alarak, Türk Metal Aralık ayı kapağında şu ifadeye yer vermişti: Torba yasa bu haliyle kabul edilemez… Kabul edildiği takdirde sendikasız ve güvencesiz çalışmanın önü açılacaktı. Çalışanlar daha düşük ücrete daha fazla çalıştırılabilecekti. Sonuçta Genel Başkanımızın de içinde bulunduğu Türk-İş’in görüşmeleri neticesinde, Torba Yasa Tasarısı içinden bazı maddeler çıkarıldı. Türk – İş tarafından şöyle bir açıklama geldi: Bu görüşmeler sonucunda, AK parti TBMM Grubu, bazı maddelerin geri çekilmesi önerisini gündeme getirmiş, çalışanların hassas olduğu üç maddenin tekriri müzakere ile geri çekilmesi önerisi TBMM Genel Kurulu’na götürülmüş ve oy birliği ile kabul edilmiştir. Genel Kurul görüşmelerinde ise evden çalışma, uzaktan çalışma gibi esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştıran 76. madde; deneme süresini dört aya çıkartan 77’nci madde ile turizm sektöründe çalışan işçilerin denkleştirme süresini dört aya kadar uzatan 78’nci madde oy birliği ile metninden çıkarılmıştır. Sonuçta Türk Metal’in dediği gibi, Torba Yasa bu haliyle kabul edilmedi ve değiştirildi. Türk Metal çalışma hayatının nabzını tutmaya devam edecektir. ŞUBAT 2011 // 1 İÇİNDEKİLER 4 Genel Başkan’dan Başyazı 6 2023’e Doğru Büyük Türkiye Vizyonu 9 Makale Salih Kılıç 12 Dış İlişkiler Miray Vurmay 16 Büyük Anadolu Ereğli Hotel 18 Türk Metal’den Tanıtım Filmi 20 Türk Metal’den Haberler 22 Kısa Haberler 24 Uluslararası İlişkiler 25 Konfederasyondan 29 İşte Hayatımız 32 Bizim Fabrikalarımız 36 Makale M. Kemal Şen 40 Mola Ertan Gençtürk 42 Hukuk Köşesi Taliphan Kıymaz 46 Sektörden Haberler 49 Dünyadan Haberler 51 Türk Metal - MESS Eğitim 53 Basın Temsilcileri Bildiriyor 55 Bizden Haberler TÜRK METAL SENDİKASI AYLIK YAYIN ORGANI Şubat 2011 | Sayı: 139 YAYIN SAHİBİ Türk Metal Sendikası Adına Pevrul KAVLAK SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Bekir EROĞLU HABER MÜDÜRÜ Ertan GENÇTÜRK YÖNETİM MERKEZİ Türk Metal Sendikası Genel Merkezi Basın Müşavirliği Beştepeler Mahallesi Yaşam Caddesi Nergiz Sokak No:3 06520 Söğütözü/ANKARA Tel: 0312 292 64 00 Faks: 0312 284 40 18 [email protected] 2 // ŞUBAT 2011 GRAFİK UYGULAMA BASKI Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş. Ziraat Bankası Tesisleri İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık - ANKARA Tel: 0(312) 384 73 44 - 45 YAYIN TARİHİ: 23 / 02 / 2011 YAYININ TÜRÜ: YAYGIN SÜRELİ YAYIN ARALIĞI: BİR (1) AY YAYIN DİLİ: TÜRKÇE Dergimiz basın ahlak yasasına uyar. Ayda bir yayımlanır ve üyelerimize ücretsiz dağıtılır. Türkiye’nin en büyük ve güçlü sendikalarından biri olan Türk Metal, üyelerine yeni bir tesis daha kazandırmanın mutluluğunu yaşıyor. Şubat ayı başında Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde hizmete giren tesisler metal işçileri için yeni bir dinlenme merkezi ve eğitim yuvası haline geldi. Çalışanların fikir ve önerileri İÇDAŞ için önemlidir. Çalışanlarından gelen fikir ve önerilerin değerlendirilmesi ile İÇDAŞ çalışanları, 2008 ve 2009 yıllarında iki yıl üst üste, Milli Prodüktivite Merkezi ‘Yılın Verimli İşçisi ve İşveren Temsilcisi Ödülü’nü alarak, birincilikle onurlandırılmıştır. “Tamamen yerli otomobil nasıl mümkün olabilir?” Bunu tartışmak, aynı zamanda “nasıl mümkün değildir?” sorusunu da tartışmaktır. Bu önemli değil. Önemli olan özel sektör ve devletin el ele verip vermeyeceğidir. Çünkü Türk işçisi ve mühendisi bu işin altından kalkar. 16 32 36 İşte Hayatımız’ın bu ayki sayfalarına, İstanbul Avrupa Yakasında faaliyet gösteren Nursan Elektrik işyerinde çalışan Vildan Şen ve ailesi konuk oluyor Türk Metal ve MESS’in müştereken oluşturduğu ortak proje ekibi tarafından hazırlanıp sunulan “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” AB genelinde yapılan yüzü aşkın proje teklifi arasında uygun bulunan 32 proje arasında yer alarak desteklenmeye hak kazandı. Türkiye genelinde, 2010 Kasım itibariyle kayıt dışı istihdam oranı, geçen yılın aynı ayına göre 1,2 puan azalışla % 42.8’e gerilerken, 9 milyon 778 bin kişinin sosyal güvencesi olmadan istihdam edildiği belirlendi. 29 12 22 ŞUBAT 2011 // 3 BAŞYAZI // BAŞKANDAN Pevrul Kavlak Türk-İş Genel Sekreteri Türk Metal Sendikası Genel Başkanı [email protected] ÖRGÜTLENME VE SOSYAL SENDİKACILIK Demokrasi denilince ilk akla gelen, siyasi partiler ve sendikalardır. Demokrasinin olmazsa olmazı olan bu örgütler, varlıklarını yine demokrasinin temel ihtiyaçlarından biri olan örgütlenme özgürlüğü ve serbest seçimlerle sürdürür. Türk demokrasisi, ilk olarak 21 Temmuz 1946 tarihinde sandıkla tanıştı. O tarihten bu yana 16 kez sandık başına giden Türk Halkı, bu süre zarfında siyasi partilerin, ülkenin sorunları için getirdiği çözümlere ve partinin başındaki isimlerin özelliklerine bakarak tercihini yaptı. “İnsana sevgi, emeğe saygı” prensibiyle beslediği bir sendikal duruşun sahibi olan Türk Metal, Türk Sendikacılık Hareketi’ne aşıladığı sosyal sendikacılık anlayışının gereği olarak, üyeden alınan aidatı, üyelerine, onların eş ve çocuklarına sunmuş olduğu sosyal, kültürel ve eğitsel hizmetlerle iade etmektedir. 4 // ŞUBAT 2011 Aradan geçen 55 yıla yakın zaman içinde, Türkiye birçok parti gördü. Kimi kendiliğinden kapandı, kimi de demokrasiye tahammülü olmayan rejimler tarafından. Bugün Türkiye’de 62 tane siyasi parti var. Ama parlamentoda ancak 5 parti yer alıyor. Temsil kabiliyeti bulunan siyasi parti sayısının bu kadar az oluşu- nu, irili ufaklı diğer partilerin misyon ve vizyon bakımından fakirlik içinde olmasına bağlamak mümkündür. Siyasi partiler, ülkenin ve halkın içinde bulunduğu durumu daha iyi ve daha güzel yapma iddiası ile seçim meydanına çıkarlar. Partilerin planları ve programları bu amaçla hazırlanır. Sonra da bu hazırlıklar projeler ile beslenir. Parti liderleri, il il gezerek iktidar olmaları halinde ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını ve ne kadar zaman içinde yapacaklarını anlatırlar. Halk, sağduyusu ile gözlemlerini birleştirir ve hür bir şekilde kullandığı oy ile iktidarı belirler. Plan, program ve projeler, siyasi partilerin en önemli ve etkili propaganda araçlarıdır. Ama plan, proje ve programların varlığı kadar, inandırıcılığı ve uygulanabilirliği de önemlidir. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, bu araçları kullanan, ama kamuoyu tarafından samimi ve tatmin edici bulunmayan birçok partinin, seçimleri kazanmak için vaatlerle halkı oyaladığını/kandırdığını herkes hatırlayacaktır. Gerçekleşmeyen vaatler ve ilkesizlik nedeniyle, Türk halkında doğal olarak siyaset kurumuna karşı bir güvensizlik oluşmuş, yetmezmiş gibi Türkiye çok önemli yıllarını ’kaybeden ülke’ durumuna düşmüştür. Ülke olarak uğradığımız bu kayıplar, sadece ekonomik ve sosyal bakımdan değil, demokratik özgürlükler bakımından da çağdaş dünyadan geri kalmamıza yol açmıştır. Demokrasinin diğer önemli ayağı olan sendikalara geldiğimizde, görülen manzara siyasi partilerden biraz daha farklıdır. Sendikalar, örgütlenme özgürlüğünü siyasi partiler kadar rahat ve geniş bir şekilde kullanamamaktadır. İşçi hareketi tarafından umutların merkezine konulan sendikaların, örgütlenme konusunda karşılaştığı engeller ve sendikaların yönetici kadroları arasındaki görüş ayrılıkları, nihayetinde zayıf ve çelimsiz sendikaların ortaya çıkmasına sebep olmuş, bu durum aynı zamanda emekçilerin hak ve çıkarları için verilen mücadelelere de sekte vurmuştur. Oysa özellikle içinde bulunduğumuz süreçte, güçlü sendikacılığa şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü ülkemize ait sosyal ve ekonomik göstergeler içinde, çalışanların yerinin insani standartlarla örtüşmeye ihtiyacı vardır. Bunu sağlayacak olan ise güçlü sendikalardır. Sendikaların güçlü olması ise, hem üye sayısının çokluğuyla, hem sağlam bir sendikal anlayışla, hem de üyelere sunulan hizmetlerin kalitesiyle ve sürekliliğiyle doğru orantılıdır. Dolayısıyla sendikalar için ilk hedef örgütlenmektir. Bir sendikanın temeli emekçilerdir, üyeleridir. Örgütlenme, bu temeli aşınmalara ve yıpranmalara karşı koruma eylemidir. O sendikanın misyonu ve vizyonu da binanın istinat direkleridir. Çatıda ise sendikanın üyelerine, üye eş ve çocuklarına sunulan hizmetler yer alır. Türk Sendikal Hareketi içinde bu duruma uygun sendika sayısının parmakla az olduğu hepimizin malumudur. İşte Türk Metal, bu tanıma uygun az sayıdaki sendikalardan biri, hatta ilkidir. Demokratik ülkelerde, sosyal devlet bir zenginliktir. Dar ve sabit gelirli toplum kesimlerinin hayat şartlarından dolayı uğradığı mağduriyetler, sosyal devlet tarafından izole edilir. Bu, o toplum kesimlerinin ülkeye ve devlete olan bağlılığına da güç kazandırır, toplumsal dayanışmayı sağlar. Sosyal sendikacılık, sosyal devlete paralel bir sendikal duruşun adıdır. Eğer sendikalar, kendi görev alanlarını sadece toplu sözleşme imzalamak olarak algılamakla yetinirse, toplumsal yapının sosyo-ekonomik analizini yapmaktan kaçınıp, üyelerinin, eş ve çocuklarının bu yapı içindeki durumlarını görmezden gelirse, o zaman sendikaların cazibesi de yok olur. Cazibesi, yani emekçiler için diğerlerinden ‘farkı’ olmayan bir sendikaya emekçilerin duyacağı ilgi gelip geçici olduğu için, o sendikanın uzun ömürlü olması da söz konusu olmaz. Dolayısıyla sendikalar, hizmetlerini sosyal sendikacılık anlayışına uygun olarak çeşitlendirmek zorundadır. “İnsana sevgi, emeğe saygı” prensibiyle beslediği bir sendikal duruşun sahibi olan Türk Metal, Türk Sendikacılık Hareketi’ne aşıladığı sosyal sendikacılık anlayışının gereği olarak, üyeden alınan aidatı, üyelerine, onların eş ve çocuklarına sunmuş olduğu sosyal, kültürel ve eğitsel hizmetlerle iade etmektedir. beslenen bir kısım sermaye çevrelerinin örgütlenmeye, yani sendikalaşmaya olan tahammülsüzlüğüdür. Aynı zamanda demokrasi hazımsızlığı olan bu tahammülsüzlüğün odağındaki çevreler, zaman zaman yasaları da arkalarına alarak örgütlenme arayışındaki emekçilere ve sendikalara zorluklar çıkartmakta, kuralsız ve güvencesiz çalışmayla birlikte, bir taraftan çalışma ortamının ihtiyacını duyduğu barış ve huzuru sabote ederken, öte yandan sendikaların ve emekçilerin kan kaybetmesinde de yol açmaktadır. Türk Metal, işte buradan hareketle, metal işkolunda sendikalaşmayı cazip hale getirmek için, son genel kuruluyla birlikte, sendikal anlayışını ve yaklaşımlarını revize etmiş, bu revizyon sayesinde örgütlenme konusunda karşısına getirilen engellere ve yapılan saldırılara göğüs gerecek noktaya gelmiştir. Bugün, Türk Metal, imzaladığı sözleşmeler ile örnek bir sendikadır. Sendikal hareket içindeki yeri ve duruşu ile üyelerine, üye eş ve çocuklarına sunmuş olduğu hizmetlerle örnek bir sendikadır. İşçi hareketini ilgilendiren her gelişmenin, her etkinliğin ve eylemin içinde yer alarak emeğin dayanışması konusundaki samimiyetini ispatlayan Türk Metal, artık metal işçileri için ekmek ve su gibi temel ihtiyaçlardan biri haline gelmiştir. İşte bunun için Türk Metal’in sendikal literatüründe vaat yoktur. Türk Metal, örgütlenecek metal işçilerine vaat değil icraat sunan bir sendikadır. Sonuç olarak söylemek gerekirse, Türk Sendikal Hareketi de örgütlenmeye düşman kesilen küresel güçlerin sendikalara saldırılarına göğüs germek için, sosyal sendikacılık anlayışına bir kurtarıcı olarak sarılmak zorundadır. Aksi takdirde, sendikal hareket, küresel güçlerin ekmeğine yağ sürmekle kalmayacak, kendi sonunu da kendi hazırlayacaktır. Bugün, Türk Sendikal Hareketi içindeki tüm unsurların üzerinde durması ve düşünmesi gereken konu da bu olmalıdır. Türk Metal’in böyle bir anlayışa yönelmesinin başlıca sebeplerinden biri de, özellikle küresel güçlerden ŞUBAT 2011 // 5 2023’E DOĞRU BÜYÜK TÜRKİYE VİZYONU Recep Tayyip Erdoğan Başbakan 2008 yılı sonunda, ABD’de başlayan finans krizi, kısa süre içinde küresel bir boyut arz ederek dışa açık ülke ekonomilerini ciddi şekilde etkilemeye başladı. Büyüme oranlarıyla birlikte, küresel ticaret bir daralma sürecine girdi, gelişmiş ekonomilerde banka, sigorta şirketleri ve finans kuruluşlarında iflas ve el değiştirmeler yaşandı. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük küresel kriz olarak nitelendirilen bu finans krizi, ağır tahribatın yanında, etkisi uzun süre silinmeyecek bir etki de bıraktı. Küresel ekonomiyle bütünleşmiş, dışa açılma sürecini büyük ölçüde tamamlamış bir ekonomi olarak Türkiye ekonomisi de hiç kuşkusuz bu finans krizinden etkilendi. Dış ticaretimizde ve büyümede bir miktar gerileme yaşanırken, iç talepteki daralmanın da etkisiyle, bütçe hedefleri değişmek zorunda kaldı. Geçmişte, ülke içindeki ve uluslararası dalgalanmalardan azami ölçüde etkilenen ve kırılganlığıyla bilinen Türkiye ekonomisi, son küresel krizde, gelişmiş ekonomilerin aksine oldukça başarılı bir performans sergiledi, 8 yıl boyunca kararlılıkla hayata geçirilen yapısal reformlar, alınan tedbirler ve uyum içinde idare edilen ekonomimiz, küresel krizden en az etkilenen ekonomiler arasında yerini aldı… 2001 krizi ve sonrasında 21 banka fona devredilmişken, son yüzyıl içindeki en büyük finansal krizlerden birinde tek bir banka dahi zorluk yaşamadı. Mali disiplin azami ölçüde muhafaza edildi ve para politikalarından taviz verilmedi. 2010 yılı, dünya ekonomileri üzerinde küresel krizin etkilerinin sürdüğü bir yıl oldu. Dünya ticaretinde canlanma emareleri asgari düzeyde kaldı ve küresel ekonomik büyüme de krizden etkilenmiş şekilde cüzi ölçüde gerçekleşti. Küresel eğilimin aksine, 2010 yılı Türkiye’de uluslararası krizin etkilerinin azaldığı, yıl sonuna doğru krizin etkilerinin nere- 6 // ŞUBAT 2011 deyse tamamen silindiği bir dönem oldu. 2009 son çeyreğinde başlayan büyüme, 2010 yılının ilk üççeyreğinde de devam etti. Türkiye, 2010 yılının ilk üççeyreği itibariyle, dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alırken, Avrupa’da en hızlı büyüyen ülke oldu. İlk üççeyrek verileri, Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hâsılasının 1 trilyon TL sınırını aştığını ortaya koydu. Büyümedeki başarımız, 114 milyar dolar ihracat, son 42 yılın en düşük rakamı olan % 6,4 enflasyon ve tarihinin en düşük oranı olan % 6,86 gösterge faiz oranıyla daha sevindirici bir boyut kazandı. 2002’de ihracatımız 36 milyar dolar, enflasyon % 30 ve faiz oranı % 63 seviyesinde idi. Kredi notlarımız üst üste artırıldı. 2002’de 27 milyar dolar iken, küresel kriz surecinde dahi Merkez Bankası rezervimiz 82 milyar dolara ulaştı. Uluslararası Para Fonu’yla yeni bir anlaşma yapılmadı. Fona olan borcumuz da 2002 yılındaki 23.5 milyar dolar seviyesinden, 2010 yılı sonunda 5,7 milyar dolar seviyesine geriledi. Şurası son derece önemli... Küresel finans krizini en az etkiyle geride bıraktığımızın göstergesi sadece makroekonomik göstergelerden ibaret değil. Tüm dünyada ücretler kısılırken, emeklilik yaşı yükseltilirken, sosyal harcamalarda kısıntıya gidilirken, Türkiye, asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına enflasyonun üzerinde bir artış sağladı, sosyal harcamaları kısmak bir yana, 2011 bütçesini yine bir sosyal bütçe olarak hazırladı. Elbette tedbiri elden bırakmıyoruz... Ancak, geçmişi, küresel krizi gündemimizden çıkararak, artık geleceğe, hem de yakın değil, uzak geleceğe odaklanıyoruz. Kısa vadeli hesapların ülkemize her zaman zarar verdiğini, kayıplara yol açtığını biliyoruz. Sadece iktidar dönemlerini göz önüne alan, bütün vizyonu bir sonraki seçimden ibaret olan hükümetler, belki geçici iyileşmeler temin edebilmiştir, ama, ardından milletimize çok ağır faturalar ödemişlerdir. Bunun için biz, geleceğe ilişkin hedeflerimizi seçim dönemlerine göre yapmıyoruz. Hedeflerimizin menzilinde, Cumhuri- yetimizin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılı var. Bu derin vizyon ve bu vizyondan hareketle ortaya koyduğumuz büyük hedefler sayesinde, eğitim alanında Türkiye’nin 81 vilayetine 160 bin derslik kazandırdık, 80 yeni üniversiteyle üniversite sayımızı 156’ya çıkardık. Sağlıkta, Türkiye genelinde 1,807 yeni sağlık tesisi, 263 hastane, 224 hastane ek binası inşa ettik. Hastaneleri yeni bir anlayışla organize ederek, her vatandaşımızın, istediği sağlık kuruluşundan hizmet alabilmesini sağladık. Doktor sayısından hemşire sayısına, ambulans sayısından diyaliz cihazına kadar sağlıkla ilgili her alanda büyük dönüşüm gerçekleştirdik. Türkiye’yi hava ambulanslarıyla, aile hekimliğiyle tanıştırdık. Adalet sisteminin fiziki altyapısını güçlendirmek için Türkiye genelinde 130 yeni adliye sarayı açtık, 27 adalet sarayının inşaatına devam ediyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan adalet sarayının 4 katından fazlasını biz sadece şu 8 yılda yaptık. Türkiye genelinde TOKi eliyle 470 bin konutun inşasına başladık. Türkiye’nin dört bir yanındaki toplu konut projelerimizle sadece konut alanında değil, şehircilik anlayışı konusunda da yepyeni bir dönemi başlattık. Ulaşım konusunda yaptığımız işler tam bir devrimdir. Hükümete geldi- ğimizde sadece 6 bin 100 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu, 13 bin 600 kilometre ilaveyle, 19 bin 700 kilometreye çıkardık. Tarıma verdiğimiz desteklerle, inşa ettiğimiz barajlarla, sulama kanallarıyla, yeşil alanlarla Türkiye’nin çehresini değiştirdik. Bu hizmetler Türkiye’ye güç kazandırdı, Türkiye’nin itibarını artırdı, Türkiye’nin refahını yükseltti, insanımızın geleceğe ilişkin umudunu kuvvetlendirdi. Bugün Türkiye, sadece bölgesinin değil dünyanın parlayan bir yıldızı, yükselen ekonomisi, huzur ve istikrar coğrafyası olarak görülüyor, buna göre konumlandırılıyor. Amacımız, 2023 yılında Türkiye’nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almasını sağlamak. Bütün hedeflerimizi ve hazırlıklarımızı işte bu vizyona göre yapıyoruz. Büyümeden işsizliğe, ulaştırmadan enerjiye, bilişim teknolojilerinden savunma sanayiine kadar her alanda önümüze büyük hedefler koyuyor ve bu hedeflere ulaşmak için de emin adımlarla ilerliyoruz. Son 8 yılda, tüm bu alanlarda elde ettiğimiz başarı, 2023 vizyon ve hedefimizin garantisidir. Yaptıklarımız, yapacaklarımız adına bize güç ve motivasyon sağlıyor. Biz Türkiye’ye inanıyor, Türkiye’ye güveniyor ve Türkiye’nin bugün bulunduğu konumdan, bugün ulaştığı seviyelerden çok daha yükseğine erişebileceğine dair güçlü bir inanç taşıyoruz. ŞUBAT 2011 // 7 Türkiye, 8 yılda ilkleri başardı, tarihi rekorlar elde etti, milletçe hepimizi sevindiren seviyelerle kucaklaştı. Hiç kuşkusuz, istikrar ve güven, Türkiye’nin bu seviyelere ulaşmasında kilit rol oynamıştır. Ama istikrar ve güven kadar, Türkiye’nin dinamik nüfusunun, çalışkan ve kalifiye işgücünün, her bir ferdiyle vatandaşlarımızın umudunun bu başarıda büyük payı olduğu gerçektir. Türkiye, zengin petrol yatakları, altın madenleri olan bir ülke değildir. Türkiye’nin en büyük zenginliği, genç ve dinamik nüfusu, çalışkan işgücüdür. Nitekim biz bu yola çıkarken, kaynak olarak Türkiye’yi işaret etmiş, dürüst, çalışkan ve azimli insan kaynağının, köklü bir tarih ve medeniyetle şekillenmiş vizyonun, umut dolu gençliğin Türkiye’nin en büyük imkânı olduğunu ifade etmiştik. Ülke kalkınmasında emeğin hayati rolünü dışlayanlardan asla olma- dık. Alınterinin kudsiyetine inandık, alınterinin daha kurumadan hakkını alabilmesine büyük hassasiyet gösterdik. Bireysel özgürlükleri, ileri demokratik standartları, ifade özgürlüğünü Türkiye’nin kalkınmasının anahtarı olarak gördüğümüz kadar, emeğin kutsallığını da temel bir insan hakkı olarak gördük ve sosyal politikaları, insan odaklı bakış açısını, ekonominin, kalkınmanın odağına yerleştirdik. 8 yıl boyunca yaptığımız gibi, 2010 yılında da çalışma hayatına ilişkin önemli düzenlemelere imza attık. 12 Eylül 2010 halk oylaması ile yürürlüğe giren Anayasa değişikliği paketinde, çalışma hayatımızı ilgilendiren çok önemli düzenlemeler yer aldı. Bunlardan birisi, Anayasa’nın 51. maddesinin 4. fıkrasında yer alan, “İşçi ve işverenlerin aynı zamanda aynı iş kolundaki farklı sendikalara üyeliğini yasaklayan” hükmün kaldırılmasıdır. Bir diğer düzenleme, Anayasa’nın 54. maddesinin 3. fıkrasındaki, “Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı ve kusurlu hareketleri sonucu, grev uygulanan iş yerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumludur” hükmünün Anayasa’dan çıkarılmasıdır. Bir başka önemli değişiklik, Anayasa’nın 54. maddesinin 7. fıkrasındaki, “Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz” hükmünün kaldırılmasıdır. Ayrıca Anayasa’nın 53. maddesinin 3. fıkrası da yürürlükten kaldırılarak yerine “Memurlar ve diğer kamu görevlileri toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler” hükmü konmuştur. Sendika temsilcilerimizin de yer aldığı, sosyal kesimlerle hükümet arasındaki diyalogu sağlayan en önemli araçlardan biri durumundaki Ekonomik ve Sosyal Konsey’i de Anayasal bir kurum haline dönüştürdük. Şüphesiz, genel olarak ülkemizde demokrasinin güçlenmesi, özgürlük alanlarının genişlemesi çalışan kesimlerimiz için de en önemli kazanımlardır. Bütün bunlar, işçi ve memur sendikalarımızın uzun yıllardır gerçekleştirmek için mücadele ettikleri hususlardır. Nitekim değişiklik paketinin hazırlığı aşamasında da Konfederasyon ve sendikalarımızın görüş, öneri ve eleştirilerini aldık ve bunları azami ölçüde pakete yansıttık. Çalışanlarımızın sorunlarının çözümü konusunda, sendikalarla işbirliğimizi sonuna kadar sürdürmek kararındayız. Bu çerçevede, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu için hazırlıkları, sosyal diyalog zeminini esas alarak sürdürüyoruz. 8 // ŞUBAT 2011 MAKALE 2011, HEPİMİZ İÇİN BİR SINAV YILI OLACAK SALİH KILIÇ SSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ 2010 yılı, çalışanlar açısından oldukça sorunlu ve sıkıntılı bir yıl olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı. Bu saptamaya temel teşkil eden sebeplerin başında gelen ekonomik krizin, Batı’da yaratmış olduğu durgunluk ve kararsızlığın, Avrupa’da yaşayan 5,5 milyon Türk’le birlikte ülkemizi de etkisi altına alacağı açıkça görülüyor. Özellikle, toplumsal olayların bu etkilenmeye reaksiyon olarak 2011 ve 2012’de gündemin başköşesine oturacağını, üstelik tepkilerin Fransa, Portekiz, Yunanistan, İrlanda, İngiltere ve İspanya gibi ülkelerde daha da sertleşerek gidişatı ‘kötüye’ çevirmesinin söz konusu olduğunu da söylemek mümkün… Aslında tüm dünyada ekonomik sorunlardan hareketle ortaya çıkan sosyal olayların, nihayetinde hem Avrupa’da hem de Türkiye’de çalışanları harekete geçireceğini söylemek için kâhin olmak gerekmiyor. Uzun yıllardan beri devam eden ekonomik ve sosyal politikaların sonucunda, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında devlet katkısının azaltılması, hemen hemen her alanda katkı ve katılım paylarının artması, Emeklilik yaşının yükseltilmesi, Çalışanların, ücret ve sosyal haklarının baskı altına alınması, Üretim ve bölüşüm dengelerinin çalışanlar aleyhine bozuluyor olması, Halkın ve çalışanların başlıca giderleri olan temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında devamlı yükselişlerin olması, Alım gücünün düşük olması, ülkemizin gerçekleridir. Ve tüm bunlar alt alta sıralanıp toplandığında, ortaya, çalışanların sabırlarını zorlayan sıkıcı bir tablo çıkmaktadır. Ayrıca bu görüş, ülkenin kayda değer ekonomistleri ve sosyal bilimcileri tarafından yapılan uyarılarla da desteklenmektedir. ŞUBAT 2011 // 9 MAKALE Bu noktada “Ne yapmalıyız?” sorusunu soranlar çıkacaktır. Ülkeyle ve ülkenin gidişatıyla ilgili sorunları dile getirenlerin, elbette ki akla ve mantığa uygun çözüm önerileri de olmalıdır. Bize göre, Türkiye ithalata dayalı büyüme modelini acilen terk ederek, ihracata dayalı büyüme modeline geçmeyi kafasına koymalıdır. 2010 yılının ilk 8 ayında 73 milyar dolar ihracat yapan Türkiye, aynı dönemde 83 milyar dolarlık ithalat yapmıştır. 2010 yılında ihracatımızın % 13-15 oranlarında artış göstermesine rağmen, ithalattaki artışın %30-32’leri bulması dengesizliğin boyutunu da göstermektedir. İhracat ve ithalat arasındaki bu ölçüsüzlük, yani dış ticarette kazandığından fazlasını harcayan ülke görüntüsü, nihayetinde istihdamı da dolaylı olarak etkilemektedir. Yapılması gereken, yerli üretici ve girişimciyi desteklemektir. Çeşitli alanlardaki meslek örgütlerinin, sektörlerdeki girişimcilerin bu yöndeki önerilerine kulak verilmelidir. Türkiye’nin 2002 yılından beri büyüyen bir ülke olmasına rağmen, neden istihdam yaratamadığı sorusuna cevap arayanlar, bu detayı görmek zorundadır. İstihdam yaratmanın şartlarını, çalışma şartlarını esnekleştirmede, kuralsız çalışmada, düşük ücret ve sosyal haklarda, örgütsüz, sendikasız ve toplu sözleşmesiz bir düzende aramanın doğru olmadığı artık ortaya çıkmıştır. Türk ekonomisinde yabancı sermayenin hâkimiyeti her geçen gün giderek artmaktadır. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun(BDDK) açıklamalarına göre; Bankacılık sektöründe yabancıların payı, AB ülkelerinde % 12’lerde iken, bugün Türkiye’de % 42’leri aşmıştır. İmalat sanayinde % 59,6, Tütün ürünlerinde % 69, Otomotiv sektöründe % 50, elektrikte %50, kimya sektöründe % 32,3, Borsada % 70’lerde, Türkiye’yi petrol ve benzin fiyatlarındaki traji-komik gerçeklerin ülkesi yapan akaryakıt sektöründe ise % 70’lerdedir. Bugün Türkiye, enerji bakımından % 74 oranında dışa bağımlıdır. Önümüzdeki yıllarda bu oranın artarak % 80’lere çıkması beklenmektedir. 10 // ŞUBAT 2011 Dolayısıyla Türkiye’nin öncelikle, kömür, rüzgâr ve su ile çalışan alternatif enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Kısaca başlıklar halinde özetlemeye çalıştığımız, niteliği kadar niceliği de düşündürücü olan böylesi ekonomik yapının, katkılarının yanı sıra olumsuz etkileri de olacaktır. Dolayısıyla ülkeyi yönetenlerin, yaşanan olumsuzlukları minimize etme yolundaki kararlılıkları ve devreye koyacağı denetim mekanizmaları, bu yönde alınması gereken tedbirler olarak düşünülmesi gerekir. Öte yandan, çalışma hayatına bakıldığında çözüm bekleyen önemli sorunlar olduğu görülmektedir. Hukuken elde edilmiş haklara rağmen, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasında önemli açmazlar vardır. Burada Anayasa’nın 90’ıncı maddesi baz alınmalı ve uluslar arası anlaşmalar ile iç hukuk arasındaki çelişkilerin yine uluslar arası hükümlere öncelik verilerek giderilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca Avrupa Sosyal Şartı’nın gereği olarak adil ücret, sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü, serbest toplu pazarlık hakkı gibi alanlarda çalışanların ve sendikaların önündeki engeller kaldırılmalıdır. Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusundaki samimiyetini göstermesi, ancak AB uyum yasalarının bu alanlarda hayata geçirilmesi ile mümkündür. 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt kanunlarında, çalışma ha- yatındaki dengeleri ve huzuru koruyacak ve sosyal tarafların taleplerini de içine alan yaklaşımlarla değişiklikler acilen yapılmalıdır. Ekonomik ve Sosyal Konsey’in devlet ağırlığından arındırılarak, sivil toplumun geniş katılımı ile yeniden yapılanması sağlanmalıdır. Paket kanunlarla çözüm aramak yerine, ülkedeki barış ve huzurun sürekliliği için ekonomik ve sosyal konsey platformundan geçen çözümler tercih edilmelidir. 4857 Sayılı İş Kanununun 114. maddesi gereği, işçi aleyhindeki düzenlemeler, uluslararası sözleşmelere uygun olarak Üçlü Danışma Konseyinde yeniden ele alınmalıdır. 4857 Sayılı Kanuna Tabi olanların İşçi, 657 Sayılı Kanuna tabi olanların memur statüsünde olduğu gereğiyle, diğer istihdam biçimleri devamlılık arz eden işlerden sayılmamalı ve 4B, 4C gibi uygulamalar kaldırılmalıdır. Sendikal haklardan ve sosyal haklardan yoksun çalışanları sorun haline getiren uygulamaların üzerine gidilmelidir. İşsizlik Fonu’ndan faydalanacakların sayısı, şartlar hafifletilerek daha geniş bir tabana yayılmalı ve fondan işsizlere yapılan ödeme miktarı arttırılmalıdır. İşsizlik primi ödeyen kampanya işçileri de fonun kapsamına alınmalıdır. Kayıtdışı ekonomi ve istihdam, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve mali yapısı açısından önemli bir sorundur. Sendikaların örgütlenmesi açısından önemli bir sorundur. Hazinenin ve sosyal güvenlik kurumunun finansmanı açısından önemlidir. Dolayısıyla, kayıtdışı istihdamın önüne geçilmeli ve bu yoldaki ilk adımlar olarak kaçak işçilikle, çocuk işçiliği önlenmelidir. Çünkü kayıtdışı AB üyeliği sürecinde de önemli bir handikaptır. Sosyal Devlet, bir ülkede başta çalışanlar olmak üzere dar ve sabit gelirli kesimler için önemli bir sığınaktır. Devlet, vatandaşlarına olabildiği kadar cömert bir şekilde bu niteliğini göstermelidir. Türkiye’de kadın-erkek eşitsizliğine vurgu yapmaya yol açan eşitsizlikler giderilmeli, kadınların yönetime katılması yolunda destekleyici düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Kıdem Tazminatının hayatiyeti, çalışanlar açısından hiçbir kayba meydan vermeden, tavanın kaldırılmasıyla birlikte güvenceli ve sağlıklı bir yapı içinde devam ettirilmelidir. İşçi Sağlığı ve iş Güvenliği konusu, devlet tarafından ciddi bir şekilde denetlenmeli, işverenlerin işyerlerinde can ve mal güvenliğine uygun şekilde tedbirleri alması ve çalışanların bu çerçevede eğitimlerle korunması sağlanmalıdır. Bu yazıda ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal gerçeklerden hareket ile çalışanların ve sendikaların içinde bulunduğu sıkıntıları özetle dile getirmeye çalıştık ve çözümleri sıralamaya çalıştık. Çünkü biz çalışma hayatının statik değil dinamik bir alan olduğunu ve bu alan içindeki tüm kişi ve kurumların, ülkenin gerçekleriyle, hak, hukuk gibi evrensel değerlerle çelişkili görüntülerden kaçması gerektiğini düşünüyoruz. Son olarak, emeği, emekçileri, işletmeleri korumanın aynı zamanda bir demokrasi görevi olduğunu unutmadan üretim destekli, emek eksenli ve sosyal donanımlı bir amaç birliğinin bu ülkenin aydınlık geleceği için kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha hatırlatma gereğini duyuyoruz… Çünkü 2011 bu konularda hepimizin samimiyetinin sınavdan geçeceği bir yıl olacaktır. ŞUBAT 2011 // 11 DIŞ İLİŞKİLER TÜRK METAL-MESS ORTAK AB PROJESİ ECHOBS HAYATA GEÇMEYE BAŞLADI H. MİRAY VURMAY TÜRK METAL SENDİKASI ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI [email protected] Avrupa Birliği (AB) aday ülkelere, AB müktesebatına uyum için gerekli olan idari kapasiteyi oluşturmaları ve/veya artırmaları için hibe yardımları sağlıyor. Bu kapsamda, AB tarafından 2007-2013 döneminde aday ve potansiyel aday ülkeler için 10,1 milyar Euro’luk fon ayrıldı. Bu fon kapsamında, AB genelinde yapılan yüzü aşkın proje arasında sadece 32 Proje desteklenmeye uygun bulundu. Türk-Metal-MESS ortak proje ekibi tarafından hazırlanan “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” de bu projeler arasında yer aldı. Böylece, iki kuruluş, önemli bir ortaklığa daha imza atmış oldular. AB yetkililerinden ECHOBS Projesi’ne Övgü Türkiye ve Balkan ülkelerinde faaliyet gösteren işçi ve işveren kuruluşlarının ortaklığıyla iki yıl boyunca sürecek olan ECHOBS projesi, Uluslararası Avrupa Hareketi İstanbul Kongresi’nde, AB yetkilileri tarafından katılımcılara, sivil toplum diyaloğunun güçlü bir örneği olarak gösterildi. İş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’de ve Avrupa’da bir ilki gerçekleştiren Türk Metal ve MESS, Avrupa Komisyonu’nun “IPA Sosyo-ekono- Türk Metal ve MESS’in müştereken oluşturduğu ortak proje ekibi tarafından hazırlanıp sunulan “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” AB genelinde yapılan yüzü aşkın proje teklifi arasında uygun bulunan 32 proje arasında yer alarak, desteklenmeye hak kazandı. 12 // ŞUBAT 2011 İş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’de ve Avrupa’da bir ilki gerçekleştiren Türk Metal ve MESS’in ortaklaşa hazırladığı “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” ile, Türkiye ve Batı Balkan ülkelerindeki (Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Kosova) işçi ve işveren teşkilatlarının, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yetkinliklerinin AB düzeyine yükseltilmesi hedefleniyor. mik Ortaklık Programı” teklif çağrısı kapsamında “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi’ni yürütüyor. Proje ile, Türkiye ve Batı Balkan ülkelerindeki (Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Kosova) işçi ve işveren teşkilatlarının, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yetkinliklerinin AB düzeyine yükseltilmesi hedefleniyor. Avrupa Komisyonu taKATILIMCILAR ÜLKE Arnavutluk Kol Nikollaj Arnavutluk Anisa Subashi Slobadan Antovski Makedonya Makedonya Milcho Smilevski Sırbistan Branislav Canak Zoran Stojilijkovic Sırbistan Makedonya Zivko Mitrevski Todor Kalamatiev Makedonya Kosova Haxhi Arifi Kosova Dafina Mehaj Bosna Hersek Marko Martic Bosna Hersek Ognjen Dukıc İsmet Bajramovic Bosna Hersek Bosna Hersek Vedran Dedic Jelena Ognjenovic Karadağ Türkiye H. Miray Vurmay Türkiye Dr. Aykut Engin Türkiye Ezgi İÇLİ Türkiye Tunçay Yeşilnil Türkiye Çisem Kılıç Türkiye A.Afşin Cıbıroğlu rafından desteklenmeye uygun görülen ECHOBS Projesi’nde 7 ülkeden 10 ortak yer alıyor. sahipliğini yaptığı akşam yemeğine, Türk-Metal Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri İsmail Dursun, Türk Metal Sendikası şube başkanları dış ilişkiler uzmanı, Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Kosova’da faaliyet gösteren işçi ve işveren kuruluşlarının başkanları ile uzmanları, MESS yöneticileri ve uzmanları katıldı. Uluslararası Avrupa Hareketi Kongresi etkinlikleri kapsamında, projenin tanıtımının yapılması amacıyla İstanbul’a gelen ECHOBS Projesi ortakları, 9 Şubat 2011 tarihinde akşam yemeğinde buluştu. MESS Genel Sekreteri Av. İsmet Sipahi’nin ev KURUM KSSH (Arnavutluk İşçi Sendikaları Konfederasyonu) KSSH (Arnavutluk İşçi Sendikaları Konfederasyonu) UNASM (Makedonya Bağımsız ve Özerk İşçi Sendikaları Konfederasyonu) UNASM (Makedonya Bağımsız ve Özerk İşçi Sendikaları Konfederasyonu) TUC Nezavistnost (Nezavistnost İşçi Sendikaları Konfederasyonu) TUC Nezavistnost (Nezavistnost İşçi Sendikaları Konfederasyonu) CCM (Makedonya İşçi Sendikaları Konfederasyonu) CCM (Makedonya İşçi Sendikaları Konfederasyonu) BSPK (Kosova Bağımsız İşçi Sendikaları Birliği) BSPK (Kosova Bağımsız İşçi Sendikaları Birliği) GEA Araştırma Merkezi GEA Araştırma Merkezi SSSBIH (BiH Bağımsız İşçi Sendikaları Konfederasyonu) SSSBIH (BiH Bağımsız İşçi Sendikaları Konfederasyonu) UPCG (Karadağ İşverenler Konfederasyonu) Türk-Metal Sendikası MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası) ŞUBAT 2011 // 13 DIŞ İLİŞKİLER TÜRK METAL, ULUSLARARASI AB HAREKETİ İSTANBUL 2011 KONGRESİ’NDEYDİ Türk Metal, Uluslararası Avrupa Hareketi ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV)’in işbirliğiyle düzenlenen İstanbul Kongresi’ne, MESS ile ortaklaşa hazırladığı AB projeleri kapsamında katılım gösterdi. Uluslararası Avrupa Hareketi ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV)’in işbirliğiyle düzenlenen İstanbul Kongresi, 11-12 Şubat 2011 tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleştirildi. “Aday Ülkelerde STK’lar: Siyasi Taahhütten Etkin Diyaloğa” başlığı ile yapılan Kongrede, AB kurumlarından üst düzey bürokratların, AB ülkelerinden parlamenterlerin, AB üyesi, aday ve potansiyel aday ülkelerde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu ve kamu kurumu temsilcilerinin oluşturduğu 400’ü aşkın katılımcı bir araya geldi. Kongrede, aday ülkelerde sivil toplumun gelişimi, sosyo-ekonomik ortaklıklar, yönetişim ve işbirlikleri gibi konular ele alındı. Kongre etkinlikleri kapsamında, Avrupa Komisyonu tarafından 10 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde, Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) çerçevesinde hibe almaya hak kazan- 14 // ŞUBAT 2011 mış, AB ve Balkan ülkelerinden gelen kuruluş temsilcilerinin proje yönetimi hakkında bilgilendirilmesi amacıyla açılış toplantısı düzenledi. Türk Metal ve MESS’in IPA kapsamında birlikte hazırladığı “İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri” (ECBOHS) projesi çerçevesinde konferansa; MESS Eğitim Müdürü Dr. Aykut Engin, MESS Endüstri Yönetimi ve Araştırma Uzmanı Tunçay Yeşilnil, Türk Metal Sendikası Dış İlişkiler ve Projeler Koordinatörü Miray Vurmay ve Batı Balkan ülkelerindeki proje ortaklarından gelen yetkililer katıldı. Konferansın ilk bölümünde, Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü’nden Henk Visser, AB ve Balkan ülkelerinden gelen proje sahiplerine yaptığı sunumda, proje sürecinde ortakların ve proje koordinatörlerinin dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında bilgi aktardı. Özellikle finansal ve proje uygulama kurallarının dikkatle incelenmesi gerektiğini vurgulayan Visser, proje yönetimi, bütçe değişiklikleri ve AB perspektifinden projelerin önemi konularına değindi. Konferansın ikinci bölümünde, IPA tematik programlarına yönelik çalıştaylar düzenlendi. “Sosyo-Ekonomik Ortaklık” başlıklı çalıştayda, AB ve Balkan ülkelerinden gelen proje sahipleri projelerini tanıtmak için sunumlar gerçekleştirdi. Dr. Aykut Engin çalıştayda yaptığı sunumla, ECBOHS Projesi hakkında bilgi aktardı. Engin, Proje ile Türkiye ve diğer AB’ye aday ülkelerde sosyal diyalog mekanizmasının iş sağlığı ve güvenliği alanında çalıştırılacağını ve tüm paydaş kuruluşların bu alandaki kurumsal kapasitelerinin geliştirileceğini belirtti. ECBOHS Projesi kapsamında; Avrupa Metal, Mühendislik ve Teknolojiye Dayalı Sanayi İşverenleri Konseyi (CEEMET), Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) ve TÜRK-İŞ ile işbirliğine gidilecek ve ortak ülkelerde İSG alanında farkındalığın artırılmasına yönelik seminerler, toplantılar ve çalıştaylar düzenlenecek. Daha sonra katılımcılar, 10 Şubat 2011 tarihinde Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ev sahipli- Uluslararası Avrupa Hareketi ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV)’in işbirliğiyle düzenlenen İstanbul Kongresi’nde hem AB hem de Türkiye’den oldukça yüksek düzeyde katılımlar sağlandı. Toplantının açılış konuşmalarını, TÜSEV Başkanı Üstün Ergüder, Bilgi Üniversitesi Rektörü Halil Güven, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Avrupa Parlamentosu eski Başkanı ve Uluslararası Avrupa Hareketi Başkanı Pat Cox, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Avrupa Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle yaptı. ğinde The Marmara Taksim Oteli’nde düzenlenen resepsiyonda, Avrupa Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle ile bir araya gelerek görüş alışverişinde bulundu. 11 Şubat tarihinde gerçekleştirilen toplantının açış konuşmalarını TÜSEV Başkanı Üstün Ergüder, Bilgi Üniversitesi Rektörü Halil Güven, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Avrupa Parlamentosu eski Başkanı ve Uluslararası Avrupa Haraketi Başkanı Pat Cox, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Avrupa Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle yaptı. Avrupa Parlamentosu eski Başkanı ve Uluslararası Avrupa Hareketi Başkanı Pat Cox konuşmasında, İstanbul Kongresi’nin sivil toplumdaki çeşitliliği ortaya koyduğunu ve ilerleme kaydettiklerini gösterdiğini ifade etti. Cox, Türkiye’yi “istikrar çapası ve modernleşme abidesi” olarak tanımlayarak, Türkiye’nin bölgedeki gücüne dikkat çekti. Cox, Türkiye’nin, Avrupa’nın stratejik ve politik amaçları açısından çok önemli bir ülke olduğunun altını çizdi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış konuşmasında, Türkiye-AB ilişkilerinin geçmişine değinerek; Türkiye’nin 50 yıldır bir hayalin peşinden koştuğunu, ancak hevesini asla kaybetmediğini belirtti. Bağış, “Avrupa Birliği genişlemesi ancak toplumlar düzeyinde kabul görürse başarılı olur. Bu nedenle AB üyelik sürecinde sivil toplum diyaloguna büyük önem veriyoruz” dedi. Bağış, Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerinde en büyük engelin önyargı olduğunu ancak bunun sivil toplumla işbirliği sayesinde çözülebileceğini kaydetti. Avrupa Komisyonu Genişleme ve Komşuluk Politikalarından sorumlu Üyesi Stefan Füle konuşmasında, müzakere sürecinde sivil toplumun önemine ve Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunlu alanlara değindi. duğunu; tarafların birbirlerini rakip olarak değil, ortak olarak görmelerinin önem taşıdığını kaydetti. Füle, katılımcılara sorunlarla mücadelede tek başlarına olmadıklarını, siyasi diyalog ve finansal destek için AB’nin destek olacağını ifade etti. Füle, tıkanma noktasına geldiği düşünülen Türkiye-AB ilişkileri hakkında ise, Avrupa Birliği’nin Türkiye için “tam üyelik” dışında bir B Planı olmadığını kaydetti. İki gün süren Kongrede katılımcılar düzenlenen çalıştaylarda; sivil toplumun gelişimi, ulusal reform süreçleri ve işbirliklerinin oluşturulması, AB’nin sivil toplum desteği, kişilerin serbest dolaşımı, Avrupa bölgesel değişim programları, AB’ye entegrasyon süreci gibi konular hakkında bilgi alışverişinde bulundu. AB üyeliğinin en temel kriterlerinden birinin iyi yönetişim olduğunu ifade eden Füle, sivil toplumun da gerek bireysel, gerek STK düzeyinde karar alma süreçlerinde etkinliğinin artması gerektiğini bildirdi. AB üyesi ülkelerin temel değerlerinin sivil toplumun görüşlerini kabul edip önemsemesinden geldiğini belirten Füle, katılımla birlikte sorumluluğun da beraberinde geleceğini söyledi. Türkiye ve Batı Balkan ülkelerinin çok daha güçlü ve sağlam bir sivil topluma ulaşma konusunda yasal çerçeveyi geliştirmesi gerektiğini ifade eden Komisyon Üyesi, sivil toplum kuruluşlarının bugün birçok engelle karşı karşıya olduğunu, yeni bir düşünce şekline ihtiyaç duyul- ŞUBAT 2011 // 15 HABER TÜRK METAL’DEN METAL İŞÇİLERİNE YENİ VE ÇAĞDAŞ BİR SOSYAL TESİS DAHA Lobiden Görünüm Oda 16 // ŞUBAT 2011 Çatı Katı Salonu BÜYÜK ANADOLU GÜNEŞİ KARADENİZ EREĞLİ’DEN PARLIYOR Çok Amaçlı Toplantı Salonu Kapalı Yüzme Havuzu hamam Türkiye’nin en büyük ve güçlü sendikalarından biri olan Türk Metal, üyelerine yeni bir tesis daha kazandırmanın mutluluğunu yaşıyor. Şubat ayı başında Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde hizmete giren tesisler, metal işçileri için yeni bir dinlenme merkezi ve eğitim yuvası haline geldi. Büyük Anadolu Oteli; bünyesinde faaliyet gösterecek çok amaçlı salon, kongre ve toplantı salonları, cafe, restaurant, kapalı ve açık yüzme havuzları, SPA merkezi, halı sahalar, tenis kortları, basketbol sahası, pastanesi ve süpermarketi ile metal işçilerine ve ailelerine birçok alanda hizmet verirken, bulunduğu yöreye de ekonomik ivme kazandıracaktır. ŞUBAT 2011 // 17 HABER // TÜRK METAL’DEN “Metal işçilerini mutlu etmek, Türk Metal’in varlık sebebidir. Türk Metal’in amacı, başta metal işçileri olmak üzere tüm çalışanların mutluluğu ve huzurudur. Türk Metal’in amacı, bu enerjiyle, pırıl pırıl aydınlık içinde, mutluluğun, refahın ve huzurun yaşandığı bir Türkiye’dir. Evet… Biz bu amaç için yola çıktık… Bu yoldan da dönmeyeceğiz… Yolumuz ve bahtımız açık olsun…” TÜRK METAL’DEN TANITIM FİLMİ 2011 yılında 48. yılını tamamlayacak olan sendikamız üyelerine, sendikamızı daha iyi tanıtabilmek için yeni bir tanıtım filmi hazırlandı. Tanıtım filminde sendikamız tarihi, eğitime verdiği önem, üye ve ailelerine sağladığı sosyal imkânlar hakkında bilgiler yer aldı. Yeni tanıtım filmimizin tam metni… Yaşı milyarlarca yılla ifade edilen dünya, bugün artık savaşların ve yoksulluğun keskin bir bıçakla ikiye bölündüğü bir gezegen haline gelmiştir. Kendilerini dünyanın efendisi olarak gören küresel güçler, kuzey yarı kürede zenginlik ve ihtişam içinde bir yaşam sürerken, Afrika başta olmak üzere, Asya ve Amerika kıtalarının güneyinde yoksulluk devam etmektedir. Dünya üzerinde insanların topluluk halinde yaşamasından bu yana, 3,5 milyarın üzerinde insan, savaşlar sebebiyle hayatını kaybetti. Bugün dünya üzerinde 500 bini bilim adamı olmak üzere, 15 milyon kişi savaş endüstrisinde çalışıyor… Kanlı bir politikayı ülke yönetmenin temeline oturtan küresel güçlerin, savaşlar için dakikada 2 milyon dolar harcayacak şekilde gözleri kararmış durumda… Dünya üzerinde insanları yok ederek varlığını sürdürmeyi poli- 18 // ŞUBAT 2011 tikalarının temeline oturtan küresel güçler, zengin ve stratejik olarak gördüğü her coğrafyaya saldırırken, bu güzel gezegenin büyük bölümünü etkisi altına alan açlık, yoksulluk ve işsizlik, tek sermayesi savaş olan küresel güçlerin ne yazık ki umurunda değil. İnsanlığın sosyo-ekonomik olarak büyük zorluklar içinde bulunduğu bu süreçte, uluslararası sendikalar, küresel güçlerin finansal örgütleriyle dirsek temasını sürdürüyor olduğu için, küresel güçler, “Bilgi Çağında Artık Sendikalara Yer Yok” diyecek ölçüde pervasızlaşıyor. Daha da önemlisi, bu nedenle, dünya emekçilerinin sendikalara duyduğu güven hızla tükenişe doğru ilerliyor… Demokrasinin yaşama imkânı bulduğu ülkelerde, toplumsal kesimlere örgütlenme hakkı ve imkânı da sunulur. Çünkü demokrasiye anlam kazandıran toplumun örgütlenmesidir, örgütlenmiş toplumdur. 1963 yılında Türk Sendikal Hareketi’ne adımlarını atan Türk Metal, metal işkolunda çalışan emekçilerin tamamını çatısı altında toplama amacıyla yola çıkmıştır. Ülkeyi bir kaos ortamına döndüren sendikal anlayışın hüküm sürdüğü yıllarda Türk işçisinden ve Türk sanayinden yana duruşunu bugüne kadar koruyan Türk Metal, 1990’lı yıllardan itibaren Türk Sendikal hareketi için, devrim sayılacak yeni bir anlayışın ve yaklaşımın da öncülüğünü yapmaktadır. Öncülüğünü yaptığı bu yeni anlayış ve yaklaşımların temelinde, üyeden alınan aidatın yine üyeye sosyal ve kültürel hizmet olarak iadesi prensibi vardır. Bu anlayışın gereği olarak, Türk Metal’in sadece üyeleri değil, üyelerinin eş ve çocukları da sendikacılık anlayışının kapsama alanı içindedir. Türk Metal Sendikası, Genel Başkan Pevrul Kavlak, Genel Sekreter Muharrem Aslıyüce, Genel Mali Sekreter Mehmet Soyupek, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri İsmail Dursun ve Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreteri Yavuz Gökçe ile birlikte, üretmek, kazanmak ve kazandırmak arzusuyla donattığı metal işçilerini mutlu yarınlara taşımayı temel görevleri arasında en üst sıraya almıştır. Tezgâh başında çalışan metal işçilerini yurt dışına gönderen, metal işçilerini ve eşlerini hem eğitim hem de dinlenme için KKTC ve Didim’de ağırlayan, metal işçilerinin çocukları için yabancı dil ve bilgisayar kursları düzenleyen Türk Metal, sendika bünyesinde oluşturduğu Metal Çocuk Arkadaş Kulübü ile üye çocuklarına sunulan hizmetleri gelenek haline getirmiştir. Üye çocuklarını yurt dışına gönderen, bunların yanı sıra okullar yaptıran ve çeşitli bölgelerdeki hastanelere araç ve gereç yardımı yapan Türk Metal, sendikacılığı sadece toplu sözleşme imzalamak olarak tanımlayan tariflerin de kendisini yenilemesini sağlamıştır. 12 Eylül’den sonra kamu kesiminde ilk grevi gerçekleştiren ve 1990 yılında Türk İşçi Hareketi tarihindeki en büyük greve 90 bin metal işçisiyle imzasını atan Türk Metal, sendikal refleksleri bakımından da saygın bir yere sahiptir. Metal işçilerini işkolumuzun vazgeçilmezi yapan ortak eğitim projesi, aile kurumunun önemine ve devamına odaklanan eşli eğitimler, çocuklarımızı günümüzün gerekleriyle donatan bilgisayar ve yabancı dil kursları bu yolda atılmış adımlardır… Metal işçilerini, eşlerini ve çocuklarını mükemmel bir şekilde ağırlayan Büyük Anadolu Oteli’nin Didim, Ankara ve Kdz. Ereğli’deki beş yıldızlı otelleri bu yolda metal işçilerine, eşlerine ve çocuklarına hizmet vermeye devam edecektir. Bu zincirin KKTC halkası da hizmete girmek üzeredir. Türk Metal’in İstanbul, Pendik, Eskişehir, Bursa, İzmir ve Kdz. Ereğli’deki sosyal tesisleri metal işçilerine, eş ve çocuklarına hizmet vermektedir, vermeye de devam edecektir. Kamuoyunun beğenisini kazanmış olup, devletimizin himayesinde bir huzur evi veya benzeri bir tesis olarak hizmet vermeye hazır olan Çerkezköy’deki kompleksimizin kamu yararına kullanılması için sendikamız, ilgili bakanlık ve kuruluşlarla el sıkışmayı beklemektedir. Endüstriyel ilişkiler içinde, insana sevgi, emeğe saygı ortak paydasında her kişi ve kuruluşla uzlaşma ve diyalog içinde olan Türk Metal, kurulduğu tarihten bu yana sahip olduğu uzlaşma anlayışının yozlaşmasına izin vermeden, metal işçilerinin hakları ile dönemin gerçeklerini bir potada birleştirmeyi başaran bir sendikadır. “Metal işçilerini mutlu etmek, Türk Metal’in varlık sebebidir. Türk Metal’in amacı, başta metal işçileri olmak üzere tüm çalışanların mutluluğu ve huzurudur. Türk Metal’in amacı, bu enerjiyle, pırıl pırıl aydınlık içinde, mutluluğun, refahın ve huzurun yaşandığı bir Türkiye’dir. Evet… Biz bu amaç için yola çıktık… Bu yoldan da dönmeyeceğiz… Yolumuz ve bahtımız açık olsun… ŞUBAT 2011 // 19 HABER // TÜRK METAL’DEN BİRLİKTELİĞİMİZ VE DAYANIŞMAMIZ GÜÇLENİYOR Ford Otosan Gölcük Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz İsmail Dursun öncülüğünde yapılan işyeri ziyaretlerimiz Şubat ayı içerisinde de tüm hızıyla devam etti. Kocaeli ve Gölcük şubemize bağlı 10 ayrı iş yerinde ziyarette bulunan Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz İsmail Dursun, üye işçilerimizle buluşarak birlikteliğimiz ve dayanışmamızı güçlendirmeye devam etti. Kocaeli ve Gölcük’te yapılan ziyaretlerde işçilerimizle buluşularak sorunları ve istekleri dinlenirken, fabrika yöneticileri ile de bir araya gelinerek, bu sorunların çözümüne yönelik adımlar atıldı. Ziyaretler sırasında üyelerimiz, ziyaretlerden duydukları memnuniyeti Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz İsmail Dursun’a bildirdiler. Çelik Halat Kocaeli’nde Kalibre Boru, Dytech, Çelik Halat, Ark Pres ve Enpay işyerleri, Gölcük’te Ford Otosan, BPlas, Hp Pelzer Pimsa, Gil-Tez ve Manga işyerleri ziyaret edildi. Ziyaretler sırasında Kocaeli’nde ve Gölcük’te temsilciler meclisimiz de toplandı. Kalbre Boru 20 // ŞUBAT 2011 Ford Otosan Gölcük Dytech Ark Pres Enpa ŞUBAT 2011 // 21 KISA HABERLER TÜRKİYE’DE 9,8 MİLYON KİŞİ KAYIT DIŞI İSTİHDAM EDİLİYOR Türkiye genelinde, 2010 Kasım itibariyle kayıt dışı istihdam oranı, geçen yılın aynı ayına göre 1,2 puan azalışla % 42.8’e gerilerken, 9 milyon 778 bin kişinin sosyal güvencesi olmadan istihdam edildiği belirlendi. Kasım ayında kadınlarda kayıtdışı istihdam oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,1 puan azalışla % 58.1’e gerilerken, erkeklerde 1.4 puan azalışla % 36.7 düzeyinde gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemeye göre, Kasım’da istihdam edilen toplam nüfus 22 milyon 854 bin olurken, bunun 9 milyon 778 bin kişisini herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayanlar oluşturdu. Kasım 2009’da % 43,9 olan kayıtdışı istihdam oranı, 2010 yılının aynı döneminde 1.2 puanlık azalışla % 42.8’e indi. Kasım itibariyle son bir yıllık dönemde kayıtdışı çalışanların sayısında yaklaşık 44 bin kişilik düşüş yaşandı. Kasım’da, bir önceki yılın aynı dönemine göre erkek istihdamında kayıtdışılık oranı 1,4 puan gerilemeyle % 36.7 olurken, 16 milyon 394 bin erkek çalışanın 6 milyon 22 binini kayıtdışı çalışanlar oluşturdu. Son bir yılda erkek istihdamındaki artış 699 bin kişi olurken, kayıtdışı çalışan erkek sayısı da 46 bin kişi arttı. Kadın çalışanlar içinde kayıtdışılık oranı 1 puan azalarak % 59,2’den % 58,1’e geriledi. 6 milyon 460 bin kişilik kadın istihdamından 3 milyon 756 bininin kayıtdışı istihdam ettiği saptandı. Son bir yıllık dönemde istihdam edilen kadın sayısı 413 bin kişilik artış gösterirken, bunun 177 bin kişisinin kayıtdışı istihdam ettiği tespit edildi. 69 İLİN BÜTÇESİ AÇIK VERDİ Merkezi Yönetimi Bütçesi’nin 1 milyar TL fazla verdiği 2011 yılı Ocak ayında, 69 ilin bütçesi açık verdi. Geçen yılın aynı döneminde 68 ilin bütçesi açık vermişti. Ankara, Kocaeli ve İzmir illeri hariç, 77 ilin 16,4 milyar TL’lik toplam geliri bir İstanbul etmezken, bütçe açığı sıralamasında 142,7 milyon TL ile Diyarbakır ilk sırada yer aldı. En çok bütçe fazlasını ise, 8,4 milyar TL ile İstanbul verdi. Maliye Bakanlığı verilerinden yapılan hesaplamalara göre, bütçenin 1 milyar TL fazla verdiği 2011 yılının Ocak ayında İstanbul, 9 milyar 419 milyon TL gelirle toplam gelir tahsilâtının yüzde 40,1’ini sağladı. İstanbul’un 2010 yılı Ocak ayında gerçekleştirdiği gelir tahsilâtı 7 milyar 542 milyon TL, toplam tahsilat içindeki payı ise % 38,6 düzeyindeydi. İstanbul’un Ocak itibariyle harcamaları 1 milyar 29.8 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu harcamaların toplam giderler içindeki payı % 4.6 oldu. İstanbul’un bütçesi 2011 yılı Ocak ayında 8 milyar 389 milyon TL fazla verdi. 22 // ŞUBAT 2011 100 LİRALIK GELİRİN 17,5 MaliyeBakanlığıHesapUzmanlarıKurulu’nun LİRASI BEYAN 2010 yılı vergi denetimleri, incelemeye alımükelleflerin, elde ettikleri her 100 liraEDİLİYOR lıknangelirin 82,5 lirasını kaçırdığını, sadece 17,5 lirasını beyan ettiğini ortaya koydu. Denetimler sırasında 37 milyar 47 milyon 963 bin 625 liralık matrahta inceleme yapıldı. Denetime alınan mükelleflerin devlete 37 milyar lira gelir beyan ederek, bunun üzerinden vergi ödediği, buna karşılık 174 milyar 546 milyon 373 bin 659 liralık gelirin devletten gizlendiği anlaşıldı. Böylece incelenen mükelleflerin elde ettikleri kazancın sadece % 17,5’lik bölümünü beyan ettiği, % 82,5’lik bölümü ise kaçırdığı belirlendi. Hesap Uzmanları, incelemeler sonucunda mükelleflere 2 milyar 454 milyon 187 bin 897 lira vergi borcu çıkardı, 2 milyar 971 milyon 882 bin 345 lira da ceza kesti. Mükellef başına ortalama gelir kaçağı miktarı da 260 milyon 263 bin 637 lira oldu. CARİ AÇIK 2010’DA REKOR KIRDI İç talepteki canlanma ve buna paralel dış ticaret açığındaki artış ile genişlemeye devam eden cari açık, 2010’da rekor kırdı. Cari açık, 2010’da bir önceki yıla göre % 247.1 artarak 48.56 milyar dolara tırmandı. Revize edilen Orta Vadeli Program’da (OVP) 2010 yılı için öngörülen 39.3 milyar dolarlık cari açık hedefinde yaklaşık 10 milyar dolarlık sapma oldu. İlk OVP’de cari açık beklentisi 18 milyar dolar seviyesindeydi. Merkez Bankası verilerine göre cari açık, 2010 yılı Aralık ayında 2009 yılının aynı ayına göre, % 131.9 artışla beklentilerin üzerinde 7.53 milyar dolar olarak gerçekleşti. ŞUBAT 2011 // 23 ULUSLARARASI İLİŞKİLER LİBYA PETRO KİMYA SENDİKASI İLE İŞBİRLİĞİ Türk Metal Sendikamız, uluslararası arenada ve dayanışma protokollerine her gün ve DOSTLUK ANLAŞMASI birişbirliği yenisini daha ekliyor. Uluslararası arenada işbirliği ve dostlukların geliştirilmesinin yanı sıra, İMZALANDI sendikal birliğimizi ve gücümüzü daha da artıracağının bilincinde olan Türk Metal, Libya Petro Kimya Sendikası ile karşılıklı işbirliği ve dostluğu pekiştirmek amacıyla ikili mübadele protokolü imzaladı. Genel Mali Sekreterimiz Mehmet Soyupek ve Libya Petro Kimya Sendikası Genel Sekreteri Muhammed Fadiel Ebusidde arasında imzalanan ikili mübadele antlaşmasının her iki taraf içinde hayırlı olmasını diliyoruz. Türk Metal Sendikası Genel Sekreteri Muharrem Aslıyüce ve MOLDAVALI sendikacılarla beraberindeki heyet, 4-10 Şubat tarihleri arasında Moldovalı buluştu. Moldova’nın Başkent Kişinev’de ülkenin en büyük geçim kaynağı olarak görülen Cricova bölgeSENDİKACILARA sindeki devlete bağlı tarımsal üretim tesisleri ve yine bu ülke sınırları içinde yer alan Gagavuzya Özerk Bölgesi’nin Başkenti ZİYARET Comrat ziyaret edildi. Yine aynı bölgede bulunan Gagavuz Tarım İşçileri Sendikası’nın yetkilileri ile bir araya gelinirken, Comrat’ta yer alan Atatürk Kütüphanesi de ziyaret edildi. Comrat’ta yer alan Atatürk Kütüphanesi kurulmasına, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bölgeye ziyareti sırasında karar verilmişti. Türkiye’den gönderilen kitap ve teçhizatlarla kurulan kütüphanede çalışanların ücretlerinin de, Türkiye tarafından karşılanması uygulamasına halen devam edilmektedir. Türk Metal Heyetimiz de, ziyaret sırasında, kütüphanenin ihtiyacı olan bazı araç ve gereçlerin yanısıra, kitap bağışında da bulundu. 24 // ŞUBAT 2011 KONFEDERASYONDAN “İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Başkent Ankara’nın önemli sanayi merkezlerinden OSTİM’de 3 Şubat 2011’de 9 saat arayla yaşanan ve 17 işçinin ölümü ve SAĞLANMIYOR, onlarca işçinin yaralanması ile sonuçlanan iki patlama, iş sağlığı, güvenliği ve kayıt dışı istihdamı yeniden gündeme getirdi. FATURA İŞÇİYE Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, iş sağlığı ve gütedbirlerinin sürekli olarak göz ardı edilmesi, kaçak işçi‘ÖLÜM’ OLARAK likvenliği ve eğitimsizliğin patlamalar ve ölümcül iş kazaları olarak geri döndüğünü söyledi. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ile patDÖNÜYOR” lamaların yaşandığı bölgeyi ziyaret eden ve incelemelerde bulunan Kavlak, Türkiye’deki kayıt dışı istihdam oranının % 43’ü bulduğuna dikkati çekerek, sorunun kaynağında kayıt dışı istihdamın bulunduğunu vurguladı. Organize sanayi bölgelerinde de kayıt dışılığın yaygın olduğunu dile getiren Kavlak, “Kayıt dışılığın yanı sıra, bölgede iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin yeterli şekilde alınmaması, tehlikeli üretim yapan iş yerleri ile normal üretim yapan iş yerlerinin birbirine çok yakın olması bu tür felaketleri doğurmaktadır. Ben bu patlamaların gerçek nedeninin kontrolsüzlük, denetimsizlik ve kaçak istihdam olduğunu düşünüyorum’ diye konuştu. Türk Metal Sendikası olarak Ankara’da bulunan 3 şubeleri ile bölgede sendikal örgütlenme çalışmaları yaptıklarını anlatan Kavlak, organize sanayi bölgelerine yönelik örgütlenme çalışmaları ve yaşadıkları deneyimler hakkında şu bilgileri verdi: “Türk Metal Sendikası olarak Ankara’da 3 şubemiz var. Bu şubelerde görevli olan örgütlenme uzmanlarımız ile işçiler düzenli olarak toplanıyor. Ancak, bize örgütlenme için gelen işçilerimizin birçoğu kayıt dışı. Kayıt dışı işçiler arasında hâkim olan duygu, işsiz kalma korkusu. Bu bölgeden sendikamıza ulaşan işçilerin çoğu bir kaç ay bir atölyede, birkaç ay bir başka atölyede iş bulup çalışıyorlar. Ne bir sağlık güvenceleri var, ne de bir sosyal güvenceleri. Bu işçilerimizin sendikaya üye olmaları şu anki yasalarımıza göre ne yazık ki mümkün değil. Sigortalı olan işçilerimiz üzerinde de sendikalara üye olmamaları için büyük bir baskı olduğunu söylemek mümkün.’ Sendikal Örgütlenmenin önü açılmalı… Bu tür patlamaların bir daha yaşanmaması için, yalnızca Ankara’da değil, bütün organize sanayi bölgelerinde sistemli bir şekilde iş güvenliği tedbirlerinin ciddi bir şekilde kontrol edilmesi, kaçak istihdamın önlenmesi gerektiğini anlatan Pevrul Kavlak, “Sendikal örgütlenmenin yolu açılır, örgütlenme önündeki engeller kaldırılırsa, sendikal eğitim ile işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri hem işçiye hem de işverene yönelik olarak uygulanacaktır. Aksi halde, iş güvenliği tedbirlerinin sürekli olarak göz ardı edilmesi, kaçak işçilik, eğitimsizlik bize patlamalar ve ölümcül iş kazaları olarak geri dönüyor’ dedi. ŞUBAT 2011 // 25 KONFEDERASYONDAN Türk İş, Cumhurbaşkanı Gül’e, Torba yasaya ilişkin itirazlarını içeren bir mektup yolladı. TÜRK-İŞ’TEN CUMHURBAŞKANI GÜL’E MEKTUP Türk-İş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den, çalışanların aleyhine olan kimi hükümleri nedeniyle, Torba Yasa’nın yeniden görüşülmek üzere TBMM’ye gönderilmesini talep etti. Türk-İş Genel Başkan Mustafa Kumlu ve Genel Sekreteri Pevrul Kavlak imzalı mektupta, onaya sunulan 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca, sosyal taraflardan görüş ve öneri alınmadan hazırlandığı ifade edildi. Türk-İş’in, Cumhurbaşkanı Gül’e ilettiği mektupta yer alan itirazlar: 26 // ŞUBAT 2011 1. 18 yaşını doldurmuş, okumayan, çalışmayan ve evlenmemiş kız çocuklarının, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu aile ferdi olarak genel sağlık sigortasından (GSS) yararlanması önerisi reddedilmiştir. Sadece 5510 Sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce 18 yaşını doldurmuş, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu aile ferdi hakkını kazanmış kız çocukların durum değişikliklerine uğradıktan sonra da bu hakları korumaları sağlanarak kısmi düzenleme yapılmıştır. Ülkenin ekonomik ve toplumsal koşullarının dikkate alınarak, kız çocuklarının korunmasına devam edilmesi gerekmektedir. 2. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin, kanunun yürürlük tarihinden sonra sadece ay içinde çalışmadıkları eksik günleri borçlanmalarına imkan sağlanmıştır. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin önemli bir kısmı iş akitlerinin devam etmesine karşın, ay içinde olduğu gibi, yıl içinde de bazı aylarda işlerinin gereği çalışamamaktadır. Bu nedenle, işçilere yıl içinde çalışamadıkları ayları da borçlanma imkanı sağlanmalıdır. 3. Sigortalı işçinin bir takvim yılı içerisinde, bir ay kullandığı ücretsiz izin süresinde GSS’den yararlanması öngörülmüştür. Oysa, toplu veya bireysel iş sözleşmelerinde kabul edilen mazeretlerine göre işçilere 3 ay veya daha uzun süreli ücretsiz izin verilmektedir. Bu nedenle, en çok 3 aya kadar verilen ücretsiz izin sürelerinde de GSS’den yararlanılmalıdır. 4. Yoksul olduğunu ileri sürenlerin de gelir testleri sonuçlanıncaya kadar prime esas kazancın alt sınırı üzerinden GSS primi ödemesi öngörülmektedir. Bu, asgari ücretten de olsa prim ödeyemeyecek durumda olanların gelir durumları tespit edilinceye kadar sağlık haklarını kullanmalarını önleyecek, telafisi olanaksız sonuçların ortaya çıkmasına da neden olabilecektir. 5. Kurumca belirlenecek iş yerlerinde zorunlu olarak prim hizmet belgesinin iş yerinin görülecek yerine asılması ve bu konuda uygulanacak idari para cezasının kaldırılması öngörülmektedir. Yüksek kayıt dışı oranı düşünüldüğünde, prim hizmet belgesini asma zorunluluğunun sadece kamu iş yerleri ile toplu iş sözleşmesinin uygulandığı iş yerlerinden kaldırılması uygun olacaktır. 6. 1 Ocak 2012’den itibaren, özel sektörde kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin zorunlu olarak GSS primlerini kendilerinin ödemesini öngören düzenleme kanun metninden çıkartılmalıdır. İşçilerin genel sağlık sigortası primlerini işverenleri ödemeli, özel sektörde işverenlerin ödedikleri primleri Hazine karşılamalıdır. 7. Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşım iş yerleri ile, güzel sanat kollarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenecek alanlarda iş akdi ile çalışanların sigortalılıkları zorunlu olmaktan çıkarılarak, isteklerine bırakılmaktadır. Bu işçiler düşük gelir grubunda yer almakta ve geçimlerini zorlukla sağlamaktadır. Primlerini kendilerinin ödeyerek sosyal güvenlik haklarını sağlamaları ise imkansız görülmektedir. Bu nedenle, söz konusu işçilerin zorunlu sigortalılıkları devam ettirilmeli, sigortalılıklarının takibi için aylıkları sosyal güvenlik primlerini de içeren çeklerle bankalar aracılığıyla ödenmelidir. 8. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilere, iş akitleri askıda iken çalışmadıkları sürelerde işsizlik ödeneği verilmesi, zorunlu sigortalılığı sona erdirilenlerin ise zorunlu sigortalılıklarının devam ettirilerek primlerinin işverenlerince ödenmesi gerekmektedir. 9. İşsizlik Sigortası Fonu’nun bir önceki yıl prim gelirlerinin yüzde 30’unun kullanılmasına imkan sağlanırken, bu oranın yüzde 50’ye kadar yükseltilmesi için Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. İşini kaybeden sigortalı işçilerin işsizlik ödeneğini hak etme koşullarının ve hak eden sigortalı işsize verilen ödenek miktarının, ülke koşullarına uygun hale getirilmesi gerekirken, fon kaynakları amacı dışında kullanılmamalıdır. 10. Sektörel ve bölgesel krizlerin kısa çalışma ödeneği kapsamına alınması, özel ve subjektif uygulamalara yol açabilecek ve böylece İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında kullanılması yaygınlaşacaktır. 11. Belirli şartlarda sigortalı istihdam eden işverenlerin, prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerinin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanması öngörülmektedir. Bu düzenlemede, İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında işverenlere kaynak olarak kullandırılmasına imkan verilmektedir. 12. Belediyelerde istihdam fazlası olarak belirlenecek işçilerin muvaffakatları alınmadan başka yerlere atanmaları halinde, ailelerin bölünmesi, okuyan çocukların eğitimlerinin aksaması gündeme gelebilecektir. Ailenin korunması ilkesi ile bağdaşmayacak sonuçlar doğuracak bu düzenlemenin kanun metninden çıkartılması ya da işçinin muvaffakatı alınarak atamasının yapılması gerekmektedir. ŞUBAT 2011 // 27 KONFEDERASYONDAN Torba Yasa’da TÜRK-İŞ’in ısrarlı girişimleri kısmen de olsa sonuç verdi… TBMM oturumunda istenen tekriri müHAKLI TALEPLERİMİZLE zakere ile “Denkleştirme”, “Deneme Sürelerinin Uzatılması” ile “Evden ÇaİLGİLİ MÜCADELEMİZİ lışma Ve Uzaktan Çalışma” gibi esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştıran madSÜRDÜRMEYE DEVAM deler geri çekildi… EDECEĞİZ TÜRK-İŞ, Torba Yasa Tasarısı’nın TBMM’ye sevkinden itibaren tasarıya ilişkin çekincelerini raporlar halinde ilgili her kesime göndermiş, çalışanların hak ve çıkarlarını geriye götüren maddelerin değiştirilmesi ya da geri çekilmesi için her türlü girişimde bulunmuştur. TÜRK-İŞ’in girişimlerinin ilk olumlu sonucu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda alınmıştır. İl Özel İdarelerinde çalışan istihdam fazlası işçilerin Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatına dağıtılmasını öngören madde, verilen önerge ile, işçilerin üye olduğu YOL-İŞ Sendikası’nın isteğine uygun olarak işçilerin “Karayolları Genel Müdürlüğü’ne dağıtılmaları” şeklinde değiştirilmiştir. TÜRK-İŞ aynı dönemde bir eylemlilik sürecine de girmiştir. Emek ve meslek örgütlerinin yaptığı eylemlere destek veren TÜRK-İŞ, 26 Ocak 2011 tarihinde tüm il ve bölgelerde AK Parti İl Binaları önünde düzenlediği kitlesel basın toplantıları ile Torba Yasa Tasarısı’nı protesto ederken, diğer yandan da sakıncalı maddelerin değiştirilmesi ya da geri çekilmesi için Hükümetle yaptığı görüşmeleri sürdürmüştür. Bu görüşmelerden sonuncusu 11 Şubat 2011 tarihinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Faruk Çelik ile gerçekleştirilmiştir. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa Kumlu, TÜRKİŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak ve TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay ile ilgili Bakanlar, 11 Şubat Cuma Günü öğle saatlerinde DDY Gar Misafir salonunda bir araya gelerek bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda Çiçek ve Çelik’e çalışanların tepki duydukları maddeler bir kez daha anlatılmış ve gerekli girişimlerde bulunmaları istenmiştir. Görüşmede, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek, soruna çözüm arayacağını bildirmiştir. Aynı gün ve 12 Şubat Cumartesi günü TÜRK-İŞ Yöneticileri, TBMM’de AK Parti Grup Başkan Vekilleri ve AK Parti Yöneticileri ile bir araya gelerek, taleplerini anlatmış ve yazılı halde bir kez daha iletilmiştir. Bu görüşmeler sonucunda, AK parti TBMM Grubu, bazı maddelerin geri çekilmesi önerisini gündeme getirmiş, çalışanların hassas olduğu üç maddenin tekriri müzakere ile geri çekilmesi önerisi TBMM Genel Kurulu’na götürülmüş ve oy birliği ile kabul edilmiştir. Genel Kurul görüşmelerinde ise evden çalışma, uzaktan çalışma gibi esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştıran 76. madde; deneme süresini dört aya çıkartan 77’nci madde ile turizm sektöründe çalışan işçilerin denkleştirme süresini dört aya kadar uzatan 78’nci madde oy birliği ile tasarı metninden çıkarılmıştır. TÜRKİŞ, çalışma hayatının sorunlarının çözümünde yapılan eylemlerin etkisine inanmakta, ancak bu eylemlerin yanı sıra Hükümet nezdinde sorun çözücü diyalogların gerçekleştirilmesini de zaruri görmektedir. Bu inançla yol haritasını belirleyen TÜRK-İŞ’in girişimleri sonucunda, söz konusu üç maddenin geriye çekilmesi çalışma yaşamımız açısından önemli bir kazanç olmuştur. TÜRK-İŞ, emek ve meslek örgütlerinin eylemleri ve verdikleri önergelerle konuya karşı duyarlılığı sürdüren muhalefet partilerinin girişimlerinin de bu sürece olumlu katkı yaptığına inanmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın süreç boyunca sergilediği ısrarlı olumsuz tavra karşın, başta Başbakan olmak üzere, Hükümet ve Parti yetkililerinin son anda da olsa sergilediği sağduyulu yaklaşım, bu sonucun alınmasına olanak sağlamıştır. TÜRK-İŞ sonuç alamadığı haklı talepleriyle ilgili olarak bundan böyle de girişimlerini sürdürecek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup yazarak, sakıncalı maddelerin yeniden görüşülmek üzere TBMM’ne iadesini talep edecektir. 28 // ŞUBAT 2011 İŞTE HAYATIMIZ // RÖPORTAJ İSTANBUL’UN EN “ŞEN” AİLESİ İşte Hayatımız’ın bu ayki sayfalarıUĞUR POLAT [email protected] na, İstanbul Avrupa Yakasında faaliyet gösteren Nursan Elektrik işyerinde çalışan Vildan Şen ve ailesi konuk oluyor… İstanbul Beylikdüzü’nde bulunan Nursan Elektrik Donanım Sanayi işyeri: Kablo, PVC hortum ve Mekatronik sektöründe faaliyet gösteriyor. Konuğumuz Vildan Şen ise, 1995 yılından itibaren Nursan Elektrik işyerinde çalışmakta… Şen ailesini izinli oldukları bir pazar gününde evinde ziyaret ettik. Bulgaristan göçmeniyiz… “80’li yılların sonunda politik nedenlerden dolayı Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. Ailemle Türkiye göç ederken, ablam ve babamın bütün kardeşleri Bulgaristan’da kaldı. 1989 yılında ayrıldığım Bulgaristan’a bir daha dönmedim.” Konuğumuz Vildan Şen ve Eşi Zihni Şen 1989 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmişler. Aynı dönemde göç etmelerine rağmen, Türkiye’de tanışıp evlenmişler. Vildan Kılıç o günlerden şöyle bahsediyor: “80’li yılların sonunda politik ne- ŞUBAT 2011 // 29 denlerden dolayı Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. Ailemle Türkiye göç ederken, ablam ve babamın bütün kardeşleri Bulgaristan’da kaldı. 1989 yılında ayrıldığım Bulgaristan’a bir daha dönmedim. Fakat ablam bizi ziyaret etmek için Türkiye’ye geldi.” Eşinin de Bulgaristan göçmeni olduğunu öğrendiğimiz Vildan Şen’e eşiyle tanışıklığının Bulgaristan’a mı dayalı olduğunu sorduk. “Her ikimizde 1989 yılında Türkiye’ye göç ettik, ama 1991 yılında Türkiye’de tanıştık. Bulgaristan’da ben Rusçuk şehrinde yaşarken, eşim Zihni ise Şumnu şehrinde yaşıyordu.” 1 ay içinde evlendik… Vildan ve Zihni çiftinin tanışması ve evlenmesi bir aylık kısa bir sürede içinde olmuş… Çift kendilerini bir anda nikâh salonunda bulduklarını söylüyor: “Zihni ile tanışmamız ve evlenmemiz bir aylık kısa bir zaman dilimi içinde oldu. 1991 yılıydı, ben o dönemlerde Galeria alışveriş merkezinde çalışıyordum. Taze meyve suyu sıkıyorduk. Zihni’de o dönem taksicilik yapıyor ve iş çıkışları arkadaşları ile birlikte kahve içmeye geliyordu.” Bu noktada söze Zihni Şen devam ederek şunları söyledi: “İş 30 // ŞUBAT 2011 çıkışı arkadaşlarla birlikte Galeria’da bir mekânda buluşuyorduk. Vildan’ı o zaman gördüm ve tanışmak istedim. Arkadaşlarımız aracılığıyla tanışarak bir ay içerisinde yıldırım nikâhı kıydık. Tanışma günlerimiz çok eğlenceli ve heyecanlıydı. Tanıştığımız ilk günden itibaren Vildan ile hep daha fazla vakit geçirmek istiyordum. Vildan’ı o dönemde sinemaya götürdüm. Vizyon’da bir karate filmi vardı. Birlikte olmak için mecburen o filme bilet aldım. Filme gittikten sonra, aynı filme Vildan’ı tekrar götürdüm. Vildan’a ilk filmin ikinci serisi diyerek filmi izlettim. Film bitti. Vildan ise o sırada hala filmin ikincisi seri başlayacak diye bekliyordu.” Yurdumu çok seviyorum… 19 yaşında Türkiye’ye gelen ve 22 yıldır Türkiye’de yaşayan Vildan Şen Türkiye’yi çok sevdiğini söylüyor. Bulgaristan ve Türkiye’deki yaşantısını anlatan Vildan Şen şunları söyledi: “Bulgaristan’dan 19 yaşında politik nedenlerden dolayı ayrıldım. Benim Bulgaristan’da olduğum dönemlerde yaşantımız çok iyiydi. Fakat şu anki durumu çok kötü diyorlar. Ben Türkiye’ye gelmekten, burada ol- “İş çıkışı arkadaşlarla birlikte Galeria’da bir mekânda buluşuyorduk. Vildan’ı o zaman gördüm ve tanışmak istedim. Arkadaşlarımız aracılığıyla tanışarak bir ay içerisinde yıldırım nikâhı kıydık. Tanışma günlerimiz çok eğlenceli ve heyecanlıydı. Tanıştığımız ilk günden itibaren Vildan ile hep daha fazla vakit geçirmek istiyordum. Vildan’ı o dönemde sinemaya götürdüm. Vizyon’da bir karate filmi vardı. Birlikte olmak için mecburen o filme bilet aldım. Filme gittikten sonra aynı filme Vildan’ı tekrar götürdüm. Vildan’a ilk filmin ikinci serisi diyerek filmi izlettim. Film bitti. Vildan ise o sırada hala filmin ikincisi seri başlayacak diye bekliyordu.” maktan çok mutluyum. Çünkü yurdumu çok seviyorum.” Yalnız yaşıyorum… Evli bir kız çocuğu sahibi olan Vildan Şen, ailesi ile yeterince bir araya gelemediklerini anlatıyor: “İşyerinde yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çay molaları ve yemek saatleri dışında arkadaşlarla fazla bir araya gelemiyoruz. Eve geldiğimde ise genelde yalnızım. Kızım Mehtap, İstanbul dışında üniversite eğitimine devam ediyor. Zihni ise BetonSa’ da şoför olarak çalışıyor. Devamlı mesaiye kalmak zorunda kalıyor ve eve geç geliyor. Kısacası, aile olarak fazla bir araya gelemiyoruz. Ben de doğal olarak yalnız yaşıyorum diyebilirim.” Neşeli bir aileyiz… Aile olarak çok neşeli olduklarını ve yaşamlarının bir sit-com dizisinden farklı olmadığını dile getiren aile, çok Mehtap ise: “Annem çabuk parlayan ve çabuk sinirlenen bir insan olsa da, benim için çok eğlenceli biri ve benim en iyi arkadaşımdır.” Kadınların ekonomik özgürlükleri olmalı... “Kadınlarımız kendi ekonomik özgürlükleri ne zaman kendileri kazanırsa, işte o zaman kadın-erkek eşitliği olur. Dünyadaki tüm kadınların 8 Mart Kadınlar Günü’nü sizler aracılığı ile kutlamak istiyorum.” Röportajımız sonunda Vildan Şen’e, yaklaşan Kadınlar Günü’nün kendisi için ne ifade ettiğini sorduk: “Kadınlarımız kendi ekonomik özgürlüklerini ne zaman kendileri kazanırsa, işte o zaman kadın-erkek eşitliği olur. Dünyadaki tüm kadınların 8 Mart Kadınlar Günü’nü şimdiden sizler aracılığı ile kutlamak istiyorum.” Kıbrıs’ta, Antalya’da, Didim’de birçok eğitime katıldığını ve bu eğitimlerin hem işyerinde hem de evinde çok faydasını gördüğünü anlatıyor. Bu eğitimler için sendikamıza teşekkür ederken, biz de, evlerinde bizi konuk ettikleri için teşekkür ederek röportajımızı tamamladık. Şen ailesini ziyaretimiz sırasında bizleri yalnız bırakmayan Nursan Elektrik işyeri baş temsilcisi Metin Mert’e teşekkürlerimizi bir kez buradan iletmek istiyoruz. Vildan Şen, 1995 yılından beri sendikamıza üye olduğunu ve Ankara’da, güzel anılarının olduğunu ve birlikte bir şeyler paylaşmayı çok sevdiklerini söylüyorlar. “Zihni ile çok güzel anılarımız var. Bizim telefon konuşmalarımız bile neşeli ve eğlencelidir. İşyerinde bizim konuşmalarımızı dinleyen arkadaşlar da biz konuşurken eğleniyorlar. Zihni özel günlerimizi hiç unutmaz. Bir keresinde doğum günümü kutlamak için mixer makinesi ile işyerime geldi. Arkadaşlarıyla bizim işyerimize yakın bir inşaat belirlemiş. Kullandığı mixer aracı dolu bir şekilde tabii iş elbiseleri ile işyerime çiçeklerle geldi.” Annesini doğrulayan evin tek kızı ŞUBAT 2011 // 31 BİZİM FABRİKALARIMIZ // İÇDAŞ İÇDAŞ ÇELİK ENERJİ TERSANE ve ULAŞIM SANAYİ A.Ş. Anlamı ve Tarihçesi ile İÇDAŞ: İÇDAŞ unvanı; kuruluşunda İstanbul Çelik Demir Anonim Şirketinin ilk harflerinden oluşmuştur. Sonrasında ise İÇDAŞ; enerji, tersane, ulaşım gibi sektörlerdeki yatırım ve faaliyetleri ile bugünkü adını aldı. Logosu, eritilmiş çeliğin potaya döküm anıdır. İÇDAŞ, kökleri 1884 yılına uzanan Aslan ailesinden 3 kardeşe ait olup, Türk demir çelik sektörünün öncü şirketlerindendir. Aynı zamanda şirket, Eş Başkanları olan Tacettin Aslan ve Bayram Aslan ile Necati Aslan’a ait bir Türk aile şirketidir. Aslan ailesinin genç kuşak üyeleri de İÇDAŞ yönetimde yer almaktadır. Faaliyet Alanları ile İÇDAŞ: İÇDAŞ Demir Çelik üretiminin yanı sıra, Kardeniz, Mardeniz, Mardaş Firmalarıyla deniz taşımacılığı, liman işletmeciliği, Eras, Kardemir Firmalarıyla lojistik, İÇDAŞ Dış Ticaret’le ithalat ve ihracat, İÇDAŞ Sigorta ile sigorta hizmetleri, İçyapı İÇDAŞ unvanı; kuruluşunda İstanbul Çelik Demir Anonim Şirketi’nin ilk harflerinden oluşmuştur. Sonrasında ise, İÇDAŞ; enerji, tersane, ulaşım gibi sektörlerdeki yatırım ve faaliyetleri ile bugünkü adını aldı. Logosu, eritilmiş çeliğin potaya döküm anıdır. 32 // ŞUBAT 2011 Şirketiyle inşaat işleri, İÇDAŞ Elektrik Üretim ve Yatırım A.Ş ile enerji üretimi ve Bigair firmasıyla hava taşımacılığı gerçekleştirmektedir. Yatırım, Üretim ve Ülke Ekonomisindeki Yeri ile İÇDAŞ: Çanakkale’nin Biga İlçesi Değirmencik, Bekirli ve Kemer Köylerinde kurulu entegre tesislerinde inşaat demiri, alaşımlı çelik ve enerji üreten, tersanecilik faaliyetinin yanı sıra, kara-hava-deniz taşımacılığı yapan İÇDAŞ, kapasitesi ile ülkemizin en büyük özel sektör çelik üreticisidir. İstanbul Sanayi Odası’nın düzenlediği ISO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında 2009 yılında 11. sıraya yerleşen İÇDAŞ, Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, 900 milyon dolarlık ihracatı ile 2009 yılında Türkiye’nin en çok ihracat yapan 9.kuruluşudur. İÇDAŞ’ın 2010 yılı ciro hedefi 3,5 milyar dolardır. İÇDAŞ, enerji alanında da yatırımlara ağırlık vererek, küresel rekabette en zayıf olduğumuz alanlardan birine yatırım yapmış, faaliyette olan 405 MW(megawatt) kurulu gücünde akışkan yataklı enerji santraliyle beraber, Bekirli’de 1200 MW gücündeki süper kritik enerji santrali yatırımına hızla devam etmektedir. 2011 yılında projenin tamamlanması ile enerjide kurulu güç 1.605 MW’a çıkacaktır. Başarı ve Belgeleriyle Çevreci Kuruluş İÇDAŞ: İÇDAŞ, içinde bulunduğu ağır ve tehlikeli işler kategorisinde, demir çelik sektöründe OHSAS 18001 İş Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi almaya hak kazanmış ilk kuruluştur. İÇDAŞ için çevre, sürdürülebilir kalkınma, uluslar arası rekabette entegrasyon ve yaşanılabilir bir dünyayı ifade etmektedir. Çevreye duyarlılık ilk meyvesini, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Belgesi ile vermiştir. İÇDAŞ, sektöründe bu belgeyi alan ilk şirkettir. 2005 yılında İstanbul Sanayi Odası’nın Çevre Sektör Ödülünü, 2006 yılında Kocaeli Sanayi Odası Şahabettin Bilgisu Çevre Teşvik Ödülünü alan İÇDAŞ, 2008 yılında da Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Avrupa Birliği Çevre Yönetim kategorisinde 1.’lik ödülüne layık görülmüş, 2010 yılında da Akdeniz Üniversitesi Çevre Hizmet birincilik ödülünü almıştır. salonu, laboratuar yapımına kadar birçok kuruma sayısız katkısı olmuştur. Bölgede yatırıma başladığı ilk günden bu yana İÇDAŞ, yüzlerce köyümüzün yol, köprü, okul, sağlık ocağı, su, cami gibi sorunlarının çözümüne katkı verdi. Bölgede yakın çevresinden başlayarak, Kemer Köyüne İlköğretim okulu, Biga’ya Endüstri Meslek Lisesi ek binası yaparak devletimize teslim edildi. İÇDAŞ, Kültür Bakanlığı ile birlikte Parion kazılarına sponsor olarak antik bir kenti gün ışığına kavuşturuyor. Bunun yanı sıra, Troia, Assos, Gülpınar Apollon -Smintheion kazılarına da destek veriyor. İÇDAŞ gerek birçok kamu kurumunun, gerekse birçok Sivil Toplum Kuruluşunun sosyal etkinliklerine destek sundu. İÇDAŞ, 1200 gencimizin sporcusu olduğu Çalışanlarıyla İÇDAŞ: Çanakkale Belediyespor’a da sponsorluk yapmaktadır. Karabiga’da tüm malzeme ve eğitmeni İÇDAŞ tarafından karşılanan Yelken Kulübü kurdu. Bu kulüple 500 ten fazla gencimiz rüzgârla ve yelken sporuyla tanıştı. İÇDAŞ, bölgedeki bütün amatör spor kulüplerine malzeme desteği verdi, saha kazandırdı. Kurumsal olarak da, her yıl birimler arası İÇDAŞ futbol turnuvası düzenlenmektedir. Çalışanların fikir ve önerileri İÇDAŞ için önemlidir. Çalışanlarından gelen fikir ve önerilerin değerlendirilmesi ile İÇDAŞ çalışanları, Milli Prodüktivite Merkezi’nce verilen, ‘Yılın Verimli İşçisi ve İşveren Temsilcisi Ödülü’nü 2008 ve 2009 yıllarında iki yıl üst üste kazanarak birincilikle onurlandırılmıştır. Sosyal Sorumluluk Projeleri ile İÇDAŞ: İÇDAŞ Çanakkale’nin gelişimine ekonomik açıdan olduğu gibi, sosyal ve kültürel açıdan da katkı sağlamayı sosyal sorumluluğun gereği addetmektedir. İÇDAŞ’ın Çanakkale’ye Koffman Kütüphanesi’nin kazandırılmasından, üniversiteye konferans Teknoloji Kullanımı ile İÇDAŞ: İÇDAŞ’ta teknolojinin etkin kullanılması ile yüksek proses verimliliği sağlanmış, ürün ton başına düşen enerji sarfiyatı minimuma çekilerek, düşük emisyon değerlerine ulaşılmıştır. İÇDAŞ Tesislerinin her yerinde enerji geri kazanımı hedeflenmiş, ŞUBAT 2011 // 33 BİZİM FABRİKALARIMIZ // İÇDAŞ bu alanda sona gelinmiştir. İÇDAŞ’ta su pompalarında su basılırken harcanan elektrik enerjisinin % 30’u aşkın kısmı, suyun kapalı havuzlara deşarjı sırasında hidrolik türbinler vasıtasıyla tekrar elektrik enerjisi olarak geri kazanılmaktadır. Vinçlerde yük kaldırılırken harcanan enerjinin %20’ye yakını ise yük indirilirken geri kazanılmaktadır. Enerji verimliliği, proses etkinliği, çevre duyarlılığı, teknoloji kullanımı, çalışanların üretkenliğe katılımı ile İÇDAŞ; dünya demir-çelik sektörünün çok gerisinde başladığımız bir yarışta, ortaya Çalışanların fikir ve önerileri İÇDAŞ için önemlidir. Çalışanlarından gelen fikir ve önerilerin değerlendirilmesi ile İÇDAŞ çalışanları, 2008 ve 2009 yıllarında iki yıl üst üste, Milli Prodüktivite Merkezi’nin, ‘Yılın Verimli İşçisi ve İşveren Temsilcisi Ödülleri’ni alarak, birincilikle onurlandırılmıştır. 34 // ŞUBAT 2011 koyduğu rekabet gücüyle ülkemizin adını bugün saygın bir noktaya getirmenin gururunu paylaşmaktadır. İnovasyon, Ar-ge, Ür-ge, Teknoloji geliştirme ve kullanma İÇDAŞ için yaşam biçimidir. Çanakkale tesislerindeki Biga Steel ürünleri demir çelik sektöründe kalitenin markası olmuştur. Bugün sektörde üretim, işletim, iş güvenliği, çevre konusunda ulusal düzeyde en çok belgeye sahip kuruluş İÇDAŞ’tır. Üretim Kapasitesi ve İstihdamı ile İÇDAŞ: 2009 yılında ekonomide talep daralmasıyla birlikte, İstanbul’da Kurulu 2 milyon tonluk üretim kapasitesine sahip İÇDAŞ tesisleri üretime hazır beklemektedir. Çanakkale’de üretimde bulunan İÇDAŞ tesisleri ise yılda 3.5 milyon ton demir-çelik üretim kapasitesine sahip bulunmaktadır. Bu kapasite, yatırımlarla 5.5 milyon tona çıkacaktır. Ayrıca, aynı anda 10 gemi inşa edebilecek yüksek teknolojili tersane donanımı mevcuttur. Ancak, ekonomik arz ve talepten dolayı bu kapasitenin tamamı kullanılamamaktadır. İÇDAŞ’ın mevcut tersaneleri, şu an %15 kapasiteyle çalışmaktadır. Tesislerindeki toplam personel sayısı 3500 olan İÇDAŞ, yaklaşık 2000 taşeron personeliyle 5500 kişiyi doğrudan istihdam etmektedir. İÇDAŞ yatırımları tamamlandığında, tam kapasite kullanımında 11.000 İÇDAŞ çalışanı olacaktır. İÇDAŞ’ta, su pompalarında su basılırken harcanan elektrik enerjisinin % 30’u aşkın kısmı, suyun kapalı havuzlara deşarjı sırasında hidrolik türbinler vasıtasıyla tekrar elektrik enerjisi olarak geri kazanılmaktadır. Vinçlerde yük kaldırılırken harcanan enerjinin %20’ye yakını ise, yük indirilirken geri kazanılmaktadır. Enerji verimliliği, proses etkinliği, çevre duyarlılığı, teknoloji kullanımı, çalışanların üretkenliğe katılımı ile İÇDAŞ; dünya demir-çelik sektörünün çok gerisinde başladığımız bir yarışta, ortaya koyduğu rekabet gücüyle, ülkemizin adını bugün saygın bir noktaya getirmenin gururunu paylaşmaktadır. ÖDÜLLER 2005 Sektör Çevre Ödülü 2006 Çevre Teşvik Ödülü MPM 2008 Yılın İşçisi AB Çevre Yönetim Birinciliği 2010 Akdeniz Üniversitesi Çevre Ödülü AB Yönetim Kategorisi Çevre Ödülü Hedefleriyle İÇDAŞ: 2010 yılında İÇDAŞ dış ticaretine yeni pazarlar kattı. Özellikle Güney Amerika ve Afrika ülkelerine hacimli ihracat bağlantıları gerçekleştirdi. İÇDAŞ’ın hedefi dünyada her nerede demir çelik ürünü kullanılıyorsa İÇDAŞ ürünlerinin orada kullanılmasıdır. Ayrıca İÇDAŞ kazanımını sürekli yatırıma dönüştüren ve gelişimini istikrarla sürdüren bir firmadır.2010’da enerji yatırımları ve sektörde krize rağmen tersane yatırımları devam etti. İÇDAŞ’ın önünde yassı mamül, gemi saçı, klinger üretim projeleri var. Devam eden yatırımlar üretime alındıkça planlanan yatırımlar ekonomik konjektör dikkate alınarak gerçekleştirilecektir. İÇDAŞ’ın hedefi, dünya demir çelik sektörünün yüksek rekabet gücüne sahip saygın bir kuruluşu olmaktır. Büyüme daima, yeni pazar, yeni ürün, ihracat artışı ve yeni yatırımlarla tescil edilir. 2011 yılının, devam eden yatırımlarımızı devreye alarak, İÇDAŞ’a ivme kazandıracak bir yıl olmasını ümit etmekteyiz. İÇDAŞ Genel Müdürü Bülend ENGİN ŞUBAT 2011 // 35 MAKALE TÜRK İŞÇİSİ TAMAMEN YERLİ OTO DA ÜRETECEK! “Tamamen yerli otomobil nasıl müm- MUSTAFA KEMAL ŞEN [email protected] kün olabilir?” Bunu tartışmak, ayrıca “nasıl mümkün değildir” sorusunu da tartışmaktır. Bu önemli değil. Önemli olan özel sektör ve devletin el ele verip vermeyeceğidir. Çünkü Türk işçisi ve mühendisi bu işin altından kalkar. Tamamen yerli otomobil üretimi için yapılan tartışmalar bir yöntem tartışmasına döndü. % 100 yerli otomobil Türkiye’de nasıl mümkün olur sorusuna cevap aranmadığı, nasıl mümkün olamaz sorusuna cevap arandığı gibi eleştiriler geldi. Bunlar önemli değil, çünkü ikisi de aynı kapıya çıkıyor. Önemli olan herkesin bu konuda istekli olduğudur. Bu gerçekleşmişse, % 100 yerli otomobil de Türkiye şartlarında üretilir. Nerden çıktı yerli otomobil isteği? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TÜSİAD toplantısında dile getirmişti: “Babalar burada, yerli otomobil üretin”! Bu söz otomotiv sektöründe ve iş dünyasında yankı buldu. Hem Başbakan hem de hükümetin ekonomiden sorumlu bakanlarınca da daha önce seslendirilmişti bu fikir. Her Türk’ün rüyası, özlemi, isteği, beklentisi olan % 100 yerli otomobil devletin en üst yetkililerince dillendirildiğinde umut artıyor, beklenti yükseliyor, neden olmasın soruları havada uçuşuyor. Yerli otomobil üretimini sağlayacak olan birçok şartın içinde mümkün olan şartlar var, zamana bağlı olan şartlar var, bir de neredeyse imkânsız olan şartlar var. Böylesine bir özlem dile getirilirken, öylesine bir hava esiyor ki, sanki her şey mümkün ama sadece isteğe kalmış gibi görünüyor. “% 100 yerli üretim yapsak mı yapmasak mı?”...“Hadi yapalım”, ya da “aman boş ver kim uğraşacak şimdi” gibisinden yaklaşılacak bir konu değil bu. Öncelikle, tamamen yerli bir otomobil için “mümkün olan bir şeyse, yapılır” diyebilmeliyiz. Kar amacı güdülecek mi güdülmeyecek mi sorusuna da cevap vermek gerekir ki, en büyük ve temel şart budur. Eğer kar amacı güdülmeyecekse bir kamu hizmeti sayılır ki, bu devletin görevidir ve bu aşamada devletin asla böyle bir planı programı ve anlayışı bulunmuyor. O zaman özel sektör yapacak dersek, devletin illa ki teşvik ve yardımcı olmalı kaydıyla… Nasıl mümkün olabilir? Tamamen yerli otomobilin var olması her şeyden önce üretme sorunu odaklı değildir Türkiye şartlarında, otomobilin satılması ve ayakta kalması odaklıdır. 36 // ŞUBAT 2011 Otomobil dediğiniz zaman bunun uzun projeksiyonlu satış trendini görmeniz ve projeksiyon neticesinde vardığınız olumlu kanı ile işe başlamanız gerekir. Bir otomobil tutulması ve beğenilmesi, mutlaka şu kadar satılır hükmüne varılması ve bunun devam etmesi zamana bağlı bir olaydır. Marka haline gelemeyen bir otomobilin ayakta kalması mümkün değildir. Marka haline gelmesi için ismin tutulması, genel kabul görmesi, uzun vadede bir ihtiyacı karşılaması gerekmektedir. Aynı fiyatlara sahip ve aynı segmentte örneğin Mercedes, Toyota, BMW, Volvo, Fiat, Audi, Ford, Renault, Peugeot, gibi markaların yanında yerli otomobilin tercih edilebilir olması için bu markaların sunduğu hizmetten farklı ve bir ih- tiyacı karşılayacak özellik olması gerekir. Ya da diğerleri ile tamamen aynı özellikte olup, yerli otomobilin fiyatının çok cazip olması. Ve bu düşük fiyatın birkaç on yıl boyunca devam etmesi. Böylesine bir rekabet ortamında devletin çok büyük teşvikler sağlaması gerekiyor. Kendi ayakları üzerinde duran ve kara geçen bir yerli otomobil üretimi için, bu noktaya kadar kar amacı gütmeden özel sektöre sürekli kaynak aktarması gerekecek devletin. Devlet bu duruma hazır mı, bu sorunun cevabı var mı? Saydığımız markaların geçmişleri en aşağı 50-100 yıl… Alt yapılarının kurulması, teknolojilerinin geliştirilmesi, bütün herkes tarafından bilinmesi, bilindikten sonra kalitesinin ve sunduğu hizmetin benimsenmesi, satın alınacak bir otomobilden kuş- kunun doğmaması marka haline gelmek de önemlidir. İlk kez ortaya çıkmaları ve ilk kez ortaya çıktıları yılların marka oluşumu için müsait zamanlar olması göz önünde bulundurulmalı. O yıllarda rekabet düşüktü, çağın ihtiyaçlarına cevap veriyorlardı, arkalarında Almanya, ABD, İtalya, Fransa, İngiltere, Japonya gibi çok güçlü devletleri vardı, kar payı çok daha yüksekti, markanın doğması için gerekli olan pazar ve talep fazlasıyla vardı. Yani, bugünlerdeki sıfırdan bir otomobilin sahneye çıkmasına engel koşullar o yıllarda yoktu. Yerli bir otomobil üretildiği zaman uzun bir süre üreteceğiniz otomobilin pazarını garantilemeniz gerekmektedir. Bunu iç pazarla sağlarsınız. Türkiye’de en fazla satılan marka haline gelmiş bir modelin sayısı yerli bir otomobilin ihtiyacı olan pazarı karşılamıyor. Dış pazara yönelmek gerekiyor, dış pazarda en fazla araç tüketen ülkelere, bu saydığımız markalar yerine tercih edebilecek rekabet gücü yüksek bir ürün çıkarmak gerekir. En azından bunun sağlanabilmesi bile tamamen yerli bir otomobil için şartların büyük kısmının halledilmesi demektir. Buraya kadar sıraladığımız şartlar yerli otomobilin olmazsa olmaz şartlarıydı ve bunların içinde mümkün olmayacak bir durum söz konusu değil. OSD’nin toplantısı: Dedik ya bir heyecan fırtınası esti ve herkes bu konuda bir şeyler söyledi, söylenmekle kalmadı, iş masaya yatırıldı. Hem de ehilleri tarafından… Türk otomotiv üreticilerinin çatı örgütü konumundaki Otomotiv Sanayicileri Derneği, yerli otomobil üretiminin olabilirliği konusunda bir komite oluşturdu. Koç Grubu’ndan, Sabancı’ya, Anadolu Grubu’ndan Oyak ve Kibar Holding’e kadar önde gelen tüm otomotiv şirketlerinin üye olduğu OSD, tüm üyelerinin görüş ve önerilerini dikkate alarak hazırladığı raporu, seçim öncesi tamamlayıp Sanayi Bakanı Nihat Ergün ile Başbakan Erdoğan’a sunacak. 15 büyük sanayi devinin 9’unda Türk Metal Sendikası örgütlü durumda. Bu konu Türk Metal’i de heyecanlandıran ve sevindiren bir konu. Çünkü tamamen yerli bir otomobil üretilirse, en çok sevinecek kesim metal işçileri olacaktır. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün bu toplantı ve raporu için olumlu değerlendirmede bulundu. Hazırlanacak raporun ‘Neden olmazı anlatmak yerine nasıl olur’a cevap bulmaya çalışması gerektiğini söyledi. “Türkiye’de bazı markalardaki yerlilik ürünü yüzde 80’lere varıyor. Yani Türkiye otomobil yapabiliyor. A’dan Z’ye otomobili yapabilecek gücü sahibiz. Birisinin çıkıp yeni bir marka ve tasarım yaratıp iç ve dış pazara açma cesaretini göstermesi gerekiyor. Ben eminim ki yerli bir otomobil bu pazardan % 20 pay alır.” % 80’i üreten Türkiye geri kalan % 20’yi de üretir. Geri kalan kesimin neden tamamen yerli olmadığı sorusuna iki cevap var. Biri maliyet, daha ucuza temin ediliyor; diğeri ise teknolojik kısım, yani motor ve dijital sistem… Dünyadaki hemen hemen ŞUBAT 2011 // 37 MAKALE bütün motorlar birbirinin kopyası iken, çalışma sistematikleri hemen hemen hepsinde aynı iken, neden Türkiye bunu başaramasın ki? Geri kalan dijital ve daha detaylı teknik kısım ise ilk aşamada dışarıdan temin edilebilir, Tamamen yerli üretim dendiğinde % 100 anlaşılmamalı, çünkü dünyada bütün otomobiller bir şekilde dışarıdan parça temin ediyor. Biz de % 100 olmasa da % 80-90’la başlayıp zaman içerisinde % 100’e yakın yerli bir üretimi başarabiliriz. Önemli olan Türk markası, içselleştirebileceğimiz bir marka. Türk dizaynı, Türk sermayesi, bizimdir diyebilmek. Bunu sağlayalım istiyoruz. beklentilere cevap farklı yerlerden geldi. Erteks Oto Dekorasyon’un sahibi ve yerli spor otomobil Etox’un üreticisi Ankaralı iş adamı Ercan Malkoç Türkiye’nin ilk tamamen yerli yapım elektrikli otomobilinin yapımını birkaç ay içinde bitirmiş olacaklarını söyledi. Elektrikli Etox için şu anda 4 yerli firmanın ayrı ayrı motor geliştirdiğini anlatan Malkoç, bir yerli firmanın da kendileri için batarya geliştirdiğini, yapacakları elektrikli otomobilin küçük olmayacağını iddia etti. Malkoç; “Bildiğimiz 4 kapılı, ihtiyaç duyulduğunda devlet dairelerinde de kullanılabilecek yerli bir otomobil olacak, gerekli destek sağlanırsa 1 yıl içerisinde seri üretime geçebiliriz”dedi. Malkoç daha önce motor dışında her türlü ihtiyaçlarını yerli imkânlarla sağladıkları halde, motoru yurt dışından ithal edemediklerini, yabancıların kendilerine motor satmak istemediklerini de dile getirdi. OSTİM firmaları, devletin vereceği destek sayesinde motordan şanzımana, kaportadan tasarıma ka- Neden % 100 yerli otomobil? Bu tartışmanın nedeni kendine ait bir otomobilin varsa büyük devletsin yargısıdır. Ve doğrudur. Kimseye muhtaç olmadan ayaklarını yerden kesebiliyor ve seyahat edebiliyorsan daha özgürsün, daha bağımsızsın, daha güçlüsün, daha çok kendinle gurur duyuyorsun, isminden söz ettiriyorsun, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet buluyorsun. Tamamen yerli otomobilin sağladığı fayda budur. Bu faydalar, peşinden sınırsız sayıda faydayı da getirecektir. Aynı zamanda otomobilde ithalatçı durumdan ihracatçı duruma geçmektir tamamen yerli otomobil. Türk lirasının, dövizinin içerde kalmasıdır. Türkiye ekonomisinin en büyük üç sorunundan biri olan ithalatçı ülke konumundan kurtulmak için büyük bir adımdır. Hem ekonomik hem siyasi hem de toplumsal getirileri bulunan bir girişimdir yerli otomobil üretmek. Öne çıkan yerli otomobilciler: Herkes otomobilin devlerinden tamamen yerli otomobil beklerken, 38 // ŞUBAT 2011 dar, bütün otomobil aksamlarının kendileri tarafından gerçekleştirilebileceğini vurguladı. Sedat Çelikdoğan, OSTİM’deki motor üretimi yapan firmalardan sadece birinin sahibi. 1980 yılına kadar dönemin hükümetinin davetiyle motor alanında çalışmalar yürüten Çelikdoğan, daha sonra TÜMOSAN Motor ve Traktör Fabrikaları ile Aksaray Motor Fabrikası’nın kurucu genel müdürlüğünü yapmış. OSTİM’deki fabrikasında otomobilin en önemli unsuru olarak bilinen motor yapımını üstlenebileceğini ve dizel motor için tüm teknik altyapıya sahip olduğunu belirtti. Sedat Çelikdoğan, “Türkiye’nin markası için fabrikam ve 500 deneyimli uzman kadrom göreve hazır. Yeter ki, devlet desteğini esirgemesin. Türkiye’nin kendi otomobilini üretmesi için Başbakan’ın arkasındayız.” dedi. “Biz motoru yapmaya hazırız. Türkiye, kaporta ve diğer aksamları da üretilebilecek kapasitede. Motor üretimine başlandığında gerisi de kendiliğinden gelir” diye ümit verdi. Yerli otomobil peşinde olan sadece Başbakan, KOBİ’ler, büyük sanayiciler değil, vatandaşımız da yerli otomobil üretimi peşinde. Rize’nin Ardeşen ilçesinde yaşayan emekli işçi Hayrullah Koçoğlu, “Atmaca 53” adını verdiği bir otomobil üretti. Türkiye’nin kalkınabilmesi için mutlaka sanayisini güçlendirmesi gerektiğini belirten Koçoğlu, “Yerli üretim gerçekleştiren ülkeler dünyada söz sahibidir. Bunun dışında söz sahibi olanları gösteremezsiniz bana. Mesela Arap ülkeleri para babasıdır. Ama o paralarının hiçbir değeri yok. Ülkeler ancak ortaya koyduğu eserler ile dünyada söz sahibi olabilir. Başkasının yaptığını satın almak ile söz sahibi olunsaydı, Arap ülkeleri de dünyada söz sahibi olurdu. Mutlaka sanayimizi güçlendirmemiz lazım. Gençlerimizin ilgisini üretime çekmemiz lazım” dedi. Ancak arabasını trafiğe sokamadı. % 100 yerli benzin de olacak mı? Dünyanın en pahalı benzinini tüketen ülkeyiz. Tamamen yerli otomobili üretsek de bunu çalıştıracak olan benzini dışarıdan ithal ediyoruz. Petrol ihtiyacımızın % 90’nını dışarıdan ithal ediyoruz ve başka ülkeler gibi ucuza tüketemiyoruz. Kayıt dışı ekonominin sayesinde akaryakıttaki yüksek vergi doğrudan vergiler olarak halkın cebinden çıkıyor. Türkiye’de petrol aramaları son hız devam ediyor. Yıllara göre üretime baktığımızda bir ilerleme kaydedemediğimiz ortada. İnşallah yerli otomobille birlikte yerli petrolümüz de olur diyelim ve makul fiyatlarla tüketelim. Duyuyor musun? Uzaklardan bir ses geliyor… İşte geldi her zamanki yanımda, Tüm güzelliğiyle, içtenliğiyle aklımda… Bir kız çocuğu, bir genç kız, Belki de orta yaşlarda bir kadın… Gözleri gözlerime değiyor, Gönlümde şimşekler çakıyor. Sadece aklım değil, Yüreğim de yerinde durmuyor… Bir hüzün resmi var yüzünde Silmek istiyor silemiyor. Sevinçler, neşeler kaçar gibi, Bir türlü gönlüne misafir olmuyor… Biriktirmiş tüm hatıralarını, Servet yapmış kendine, Ama bu devirde beş para etmiyor… Yüzünden derin çizgiler var, Ellerinde nasır… Orta yaşlarda ama Sanki yaşadığı bir asır… Ben tanıdım bu bakışları, Bu bakışlar Mis gibi annem kokuyor, Karım kokuyor, Kızım kokuyor, Kız kardeşim kokuyor, Bu bakışlar bizim, Bu bakışlar Türkiye’m kokuyor… ŞUBAT 2011 // 39 MOLA DÜNYADA KAÇ ÜLKE VAR?... Dünyanın en büyük ve en geniş teşkilatı olan Birleşmiş Milletler verilerine göre, günümüzde teşkilata üye ülke sayısı 171’e ulaşmıştır. Andorra, Tayvan, Kribati, Kuzey ve Güney Kore, Liechtenstein, Monako, Nauru, San Marino, İsviçre, Tongo, Tuvalu ve Vatikan dışında, dünyadaki bütün ülkeler, Birleşmiş Milletler’in üyesidir. Buna göre, dünyada bulunan ülke sayısı 184’dür. Dünyadaki ülke sayısı ülkelere göre de farklılıklar içermektedir. Ülke sayısı, A.B.D ve Fransa’ya göre 190, Rusya’ya göre 172, İsviçre’ye göre 194’dür. Telefon şirketlerinde 182 uluslar arası kod bulunmaktadır. Dünya PTT ağına üye ülke sayısı 185’dir. A.B.D’nin, dünyada 190 ülkenin var olduğunu söylemesine rağmen, Coca-Cola’nın satış listelerindeki ülke sayısı 195’i buluyor. ERTAN GENÇTÜRK [email protected] HANGİ KELİME HANGİ DİLDEN? Türk Dil Kurumu’nun güncel Türkçe sözlüğünde 111 bin 27 kelime bulunuyor. Bunun 14 bin 1981’i yabancı kökenli. İŞTE BU KELİMELERİN BAZILARI… ARAPÇA: Cumhuriyet, halk, devlet, hukuk, hürriyet, adalet, milliyet, vatan, şehit, akıl, aile, ahlak FRANSIZCA: Laik, sosyal, çevik, bürokrasi, televizyon, radyo, terör, abajur. FARSÇA: Zengin, aferin, bahçe, bülbül, can, canan, abdest. İTALYANCA: Politika, gazete, alaturka, banka, çapa, çimento, fabrika. İNGİLİZCE: Bot, cips, futbol, hostes, e-mail, kariyer, lobi, linç. RUMCA: Avlu, bezelye, domates, fener, zoka, çerez. ALMANCA: Dekan, filinta, kuruş, otopark, şalter, vokal, panzer. KORECE: Tekvando. ARNAVUTÇA: Plaçka 40 // ŞUBAT 2011 ZEKA YAŞI NASIL HESAPLANIR? Zeka bölümü, yani IQ (Intelligence Quotient) IQ= (Zeka Yaşı/ Gerçek Yaş)X100 formülü ile bulunmaktadır. İnsanlarda ortalama Zeka Bölümü 100 olarak kabul edilmiştir. Kabaca bir sınıflama yapılacak olursa, 130’un üstündeki IQ değerleri üstün zekâ, 70’in altındaki IQ değerleri ise geri zekâ olarak nitelendirilir. En çok görülen IQ derecesi ortalamaya karşılık gelen 100’dür. İnsanların %68,3’ü 85 ve 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine sahiptir. Zeka genini çocuğun annesinden aldığını bilim adamları ispatlamıştır. İLGİNÇ BİR ZEKA TESTİ Bir kâğıt kalem alıp aşağıdaki soruları tam 1 dakika içinde yanıtlamaya çalışın. Her soruyu `bir` kez okuyun. Bitirince yanıtlarınızı toplayın. 1. Bazı aylar 30, bazıları 31 çeker; kaç ayda 28 gün vardır? 2. Doktorunuz size 3 hap verir ve bunları yarımşar saat arayla almanızı tavsiye ederse, ilaçların tamamını bitirmeniz ne kadar sürer? 3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu saatimi sabah dokuza kuruyorum kaç saat uyurum? 4. 30`u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti? 5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın hastalık oldu, dokuzu ağır hastalandı, diğerleri öldü. Çiftçinin kaç koyunu var? 6. Sadece bir tek kibritiniz var, içinde bir gaz lambası, bir gaz sobası ve birde mum bulunan karanlık ve soğuk bir odaya girdiniz... Önce hangisini yakarsınız? 7. Adamın biri dikdörtgen biçiminde ve her cephesi güney manzaralı bir ev inşa ediyor. Evi kocaman bir ayı ziyaret ederse bu ayı ne renk olur? 8. 3 elma vardı ikisini aldım. Kaç elmam var? 9. Musa gemisine her hayvandan kaçar adet aldı? 10. Chicago’dan hareket eden 43 yolculu bir otobüs kullanıyorsunuz. Pittsburgh’da 7 yolcu binip, 5 yolcu indi. Cleveland’da 8 yolcu indi, 6 yolcu tuvalete gidip geldi ve 4 yeni yolcu bindi. 20 saat sonra Philadelphia’ ya vardığınızda şoförün adı neydi? Şimdi yanıtlar: 1. Hepsinde, tüm aylarda 28 gün vardır. 2. Bir saat 3. Guguklu saatler gece gündüz ayrımı yapmadığı için 1 saat. 4. 70 eder, yarıma bölmek 2 ile çarpmak demektir. 5. 9 canlı koyun 6. Kibriti 7. Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına göre bina kuzey kutbundadır. 8. 2 elma 9. Sıfır, gemisine hayvan alan Nuh idi. 10. Şoför sizdiniz. Değerlendirme: 10 doğru: Einstein seviyesi 9 doğru: Toplumla uyuşamayan psikolojik bozuk vaka 8 doğru: Mühendis 7 doğru: Üniversite öğrencisi 6 doğru: Lise öğrencisi 5 doğru: ilkokul öğrencisi 4 doğru: ilkokul öğretmeni 3 doğru: Lise öğretmeni 2 doğru: Üniversite profesör 1 doğru: Vatandaş 0 doğru: ? ŞUBAT 2011 // 41 HUKUK KÖŞESİ ÜCRET GARANTİ FONU AV. TALİPHAN KIYMAZ Türk Metal Sendikası Hukuk Müşaviri Çeşitli nedenlerle ödeme aczine düşen işyeri sayısındaki artışa binaen, uluslararası örgütlerce bu işyerlerindeki işçileri koruyan sözleşmeler ya da yönergeler kabul edilmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 1949 yılında da kabul ettiği “Ücretin Korunmasına İlişkin Sözleşme” ile, yine ILO tarafından 1992 tarihinde kabul edilen 173 sayılı “İşverenlerin Ödeme Güçlüğü Halinde İşçi Alacaklarının Korunmasına İlişkin Sözleşme” ve AB Konseyinin 20 Ekim 1980 tarihli 80/987 sayılı Yönergesi, akabinde 2002/74 sayılı yönergesi, bu düzenlemelere örnek olarak gösterilebilir. Yine uluslararası örgütlerin bu düzenlemelerine paralel olarak, işverenin ödeme aczi içine düşmesi halinde çalışanların ücret alacaklarının ödenmesine koruma getirilmesi hususunda, birçok ülkenin mevzuatına da kendi yapılarına uygun farklı hükümler konulmuştur. İşte uluslararası sözleşmeler ile birbirini tamamlayıcı nitelikteki AB Yönergeleri çerçevesinde, ülkemizde de 4857 sayılı İş Kanunu ile Haziran 2003’den itibaren ilk defa bir “Ücret Garanti Fonu” (ÜGF) kurulmuştur. Yasanın “İşverenin Ödeme Aczine Düşmesi’ başlıklı 33. maddesi de bu konuyu ele almış ve işverenin konkordato ilan etmesi, 42 // ŞUBAT 2011 işveren için aciz vesikası düzenlenmesi veya iflası nedenleriyle ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan son üç aylık ücret alacaklarını karşılamak için, İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında ayrı bir Ücret Garanti Fonu oluşturulacağı hükme bağlanmıştır. Yasa maddesi içeriğinde belirtilen yönetmelik ise, “Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği” adı altında 18.10.2004 tarih ve 25617 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak, ilk kuruluşu 4857 sayılı İş Kanunu içerisinde yapılan Ücret Garanti Fonu daha sonra (26/05/2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan) 5763 sayılı Torba Kanun ile İş Kanunu içerisinden çıkarılarak 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ekine alın- mıştır. Dolayısıyla 26.05.2008 tarihinden itibaren sadece 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak değil, 854 sayılı Deniz İş, 5953 sayılı Basın İş Kanunu ve Borçlar Kanunu gibi diğer çalışma kanunlarına göre çalışanlar da ücret garanti fonu uygulamasından yararlanmaya başlamışlardır. Kısacası, fondan yararlanmak için artık 4447 sayılı kanun kapsamında (4/a gibi) sigortalı sayılanlardan hizmet akdine dayalı olarak çalışma koşuluna bakılmaktadır. Yine işverenin iflası, konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması halleri yanında, yeni yapılan eklemeyle iflas ertelemesi kararı alınması durumu da ücret garanti fonu kapsamına alınmış, dolayısıyla ücretin korunmasına dair hükümler çerçevesinde ücret garantisi verilen haller genişletilmiştir. Ayrıca, sözkonusu fonun 4447 sayılı yasa kapsamına alınması akabinde yeni fon uygulamaları ile ilgili olarak 28.06.2009 tarih ve 27272 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği” de yürürlüğe girmiş ve eski yönetmelik hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni yönetmelik içerisine; fon uygulamasının başladığı tarih olan 10 Haziran 2003 ile, fon uygulamasının 4447 sayılı yasa kapsamına alındığı 26 Mayıs 2008 tarihleri arasında aciz vesikası, iflas ve konkordato kararları ile aciz hale düşmesine bağlı olarak işverenden ücret alacağı bulunan işçilerin eski yönetmelik hükümlerine göre ücret garanti fonundan yararlanacakları hükmü getirilmiştir. ŞUBAT 2011 // 43 HUKUK KÖŞESİ Yeni Yönetmelikte de belirtildiği üzere fon, Türkiye İş Kurumu Yönetim Kurulu kararları çerçevesinde işsizlik sigortası fonu kapsamında işletilmekte ve yönetilmektedir. Fonun gelirleri, işverenlerce işsizlik sigortası primi olarak yapılan ödemelerin işveren payının yıllık toplamının yüzde biri ile bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazançlardan oluşturmaktadır. Tabi Sosyal Güvenlik Kurumu’nca İşsizlik Sigortası Fonu’na aktarılan işveren sigorta payının yüzde biri, fon adına farklı bir hesapta takip edilmektedir. Biriken fon ise, işsizlik sigortası fon kaynaklarının değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde ve işsizlik Sigortası Fonu içerisinde değerlendirilmektedir. Ücret Garanti Fonu’nun giderleri ise, işçilere yapılan ücret ödemeleri ve bu alacağın ödenebilmesi için Yönetim Kurulu Kararı ile yapılan diğer harcamalardan oluşmaktadır. Görüldüğü üzere, Ücret Garanti Fonu ile işverenlere yeni bir maliyet getirilmemekte, kaynak SGK tarafından tahsilatı yapılarak İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılan primlerden karşılanmaktadır. Fondan yararlanmak üzere başvuru için iş sözleşmesinin devam edip etmediğine bakılmamaktadır. İşverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde, iş sözleşmesinden kaynaklanan aylık ücretlerini alamayan, işverenden ücret alacağı bulunan işçi; en yakın İş Kur birimine müracaatla; a) İşveren hakkında aciz vesikası alınması durumunda icra dairesinden alınan aciz vesikasını (-ki bu belge icra ve iflas işlemleri sonucunda elde edilen gelirden tüm alacaklarını alamayan alacaklılara, alamadıkları miktarı göstermek üzere verilen belgeyi) veya hacze kabil malı bulunmadığına ilişkin haciz tutanağı ve işveren tarafından düzenlenen işçi alacak belgesini, b) İşverenin iflası halinde ise (borçlarını ödemeyen ya da ödemekten vazgeçen borçlu hakkında yasal takip neticesinde mahkeme kararıyla keyfiyetin tespit ve ilan edilmesidir ki) bu durumda da mahkemece verilen iflas kararı veya iflas kararının ilan edildiğini gösteren belge ve iflas dairesi veya iflas idaresi tarafından onaylanan işçi alacak belgesini, 44 // ŞUBAT 2011 c) İşverenin iflasının ertelenmesi halinde (alacaklılar tarafından iflası istenen işverenin hazırlamış olduğu yeniden yapılanma çerçevesinde şirketin durumunu düzeltebileceğine dair isteğinin mahkeme tarafından kabul edilmesi) durumunda mahkemece verilen iflasın ertelenmesi kararı veya İcra ve İflas Kanununun 166 ncı maddesi uyarınca iflasın ertelenmesinin ilan edildiğini gösteren belge ve kayyım tarafından onaylanan işçi alacak belgesini, d) İşveren hakkında konkordato ilan edilmesi (alacaklılarla borcun tamamı yerine bir kısmının belirli vadede ödeneceğine dair anlaşma yapılması) halinde ise, mahkemece verilen konkordato mühlet kararı veya konkordato mühlet kararının ilan edildiğini gösteren belge ve konkordato komiseri veya konkordato tasfiye memuru tarafından onaylanan işçi alacak belgesini ibraz ederek,şahsen veya vekili aracılığıyla İş Kur birimine başvurması gerekmektedir. İş-Kur birimleri bu başvuru üzerine gerekli araştırmaları yapmakta ve evraklarda da bir eksiklik yok ise ücret alacaklarını işçinin Kuruma başvuru tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödemektedirler. Ancak yeni yönetmelik içerisinde de belirtildiği üzere, ödemeye ilişkin birtakım usul ve esaslar bulunmaktadır. Nitekim yönetmelik ekinde yer alan “İşçi Alacak Belgesi” nin (işçi ücret alacağını aylar itibariyle gösteren belgenin) işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü tarihten önceki ücret alacaklarına ilişkin olması gerekmektedir. İşverenin ödeme güçlüğüne düşme tarihinden kasıt ise; iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato kararının verildiği tarih veya aciz vesikası alınması durumunda ilgili belge tarihidir. Yine ücret alacağı teriminden işçinin, iş ilişkisinden kaynaklanan ve işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelenmesi nedenleri ile ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki ödenmeyen en fazla üç aylık temel ücrete ilişkin alacaklarının anlaşılması gerektiği yeni yönetmelik içeriğinde yer almaktadır. Temel ücrete ilişkin alacaklar hesaplanırken de sigorta primine esas tutulan kazanç üzerinden hesaplanan net ücret esas alınacaktır. Ayrıca Ücret Garanti Fonu kapsamında yapılacak ödemelerin, fon kaynaklarıyla sınırlı olduğu, kuruma başvuru sırasına göre yapıldığı da unutulmamalıdır. Yine ücret garanti fonundan yararlanacak işçinin, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içinde aynı işyerinde çalışmış olması da gerekmektedir. Ücret alacağının fondan ödenmesi durumunda; aciz vesikası alınmasında işverene ve icra dairesine, konkordato ilanında konkordato komiserine veya konkordato tasfiye memuruna, iflasta iflas idaresine veya iflas masasına, iflasın ertelenmesinde kayyıma ve tüm ödemelerde işverenin bağlı olduğu vergi dairesine yazılı olarak bu durum (ödeme işlemi) bildirilmektedir. Fon kapsamında bulunan işçilerin iş ilişkisinin türü yani belirli/belirsiz süreli veya tam süreli, kısmi veya ödünç iş ilişkisi olup olmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. Ancak ücret garanti fonu kapsamına sadece ücret alacağı girdiğinden kıdem,ihbar, kötüniyet tazminatı gibi alacaklar fon kapsamı dışında tutulmaktadır. Başvuru tarihi ile ilgili olarak kanunda açık ve kesin bir süre ise bulunmamaktadır. Ancak işverenin ödeme aczine düştüğünü gösterir belgelerden birinin tedarik edildiği andan itibaren bu başvuru yapılabilecektir. Başvuru esnasında 5 yıllık zaman aşımına ise riayet edilmesi gerekmektedir. yönünden ayrı ayrı geçerlilik taşıyacaktır. Yine garanti kapsamındaki ücret yeni yönetmelik içerisinde de belirtildiği üzere, brüt ücret değil net ücrettir. Ancak SGK kayıtlarında ilgili dönemde belirtilen brüt ücret “İşçi Alacak Belgesi” ndeki tutar ile karşılaştırılacaktır. “İşçi Alacak Belgesi” ndeki tutar büyük ise SGK kayıtlarına göre hesaplanan net tutar ödenecektir. Küçük ise “İşçi Alacak Belgesi” ndeki rakamın neti ödenecektir. Yapılacak ödemelerde 5510 sayılı Kanunun 82. maddesi uyarınca belirlenen günlük kazanç üst sınırı ise aşılamayacaktır. İşverenlerin işsizlik sigortası primi ödememiş olmalarının, işçilerin ücret garanti fonundan yararlanmalarına engel teşkil edip etmeyeceği hususunda önceki yönetmelikte hüküm bulunmasına karşın yeni yönetmelikte bu yönde bir hüküm ise bulunmamaktadır. Yukarıdaki hükümler çerçevesinde 2005 yılında fondan yararlanmak üzere 1269 kişi başvurmuş ve kendilerine toplam 3.352.330 TL ödeme yapılmıştır. Bu rakamlar 2006 yılında 1134 kişiye 1.640.989 TL, 2007 yılında 2223 kişiye 3.602.134 TL, 2008 yılında 827 kişiye 1.071.806 TL, 2009 yılında 12371 kişiye 22.228.534 TL, 2010 yılında ise 12905 kişiye 22.069.354 olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla 31.12.2010 tarihi itibariyle o güne kadar ki ödemeler toplamı olan 54.340.214 TL düşüldükten sonra fonun varlığı 123.134.209 TL civarındadır. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi, fondan yararlanan işçi sayısı giderek artmıştır. Bunun en önemli sebebi ise, daha çok işçinin fondan haberdar olması yanında, fon kapsamının genişletilmesi ile yaşanan son küresel krizin etkileridir. Ancak, işçiye ödeme yapılabilmesi için ibraz edilmesi zorunlu belgelerin temininin zor ve uzun zaman gerektirmesi, hak sahiplerinin fondan etkin bir biçimde yararlanmasının önündeki en büyük engeldir. Bu anlamda sorunun çözümü adına gerekli düzeltmelerin yapılması büyük önem arz etmektedir. Ücret alacağının hizmet akdinden kaynaklanması şart olmakla birlikte, aynı iş ilişkisinden veya işçinin ayrı ayrı iş ilişkisinden doğmasının da bir önemi bulunmamaktadır. Ücret garanti fonu uygulaması bu manada her bir iş ilişkisinde ücret alacağı ŞUBAT 2011 // 45 HABER // SEKTÖRDEN KARSAN’A TAM DESTEK ABD’nin New York kenti için hazırlanan V1 modeli finale kalan Karsan’a, Bakan Çağlayan’dan destek ziyareti geldi. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Karsan’ın Bursa’daki fabrikasını ziyaret etti. Bakan Çağlayan ziyarette, “Asıl burada oluşumun sebebi Karsan ve yüzde yüzü Türk mühendisleri ve Türk tasarımcıları tarafından tasarlanan ve New York’ta büyük ilgi gören taksisi. Ben biraz evvel gördüm. Bu ihale olsun veya olmasın bu markada kararlı olunmalı” dedi. Konuşmasında, “Çıkmış olduğunuz bu yolda yalnız değilsiniz” mesajı veren Çağlayan, Karsan’ın projesine ilişkin olarak da, “Aslında New York halkı, kararını vermiştir. Kim ne diyorsa desin, kim ne yapıyorsa yapsın şunu bilin ki; bu otomobil New York’a girmiştir, Amerika’ya girmiştir’ diye konuştu. THYSSENKRUPP TÜRKİYE’DEKİ YATIRIMLARINI ARTIYOR Dünyanın önde gelen asansör, yürüyen mer- diven üreticisi ThyssenKrupp’un Türkiye Genel Müdürü Uğur Oktar, Türkiye’de organik ve inorganik büyüme planları bulunduğunu söyledi. Türkiye’deki organizasyonun daha çok bir servis organizasyonu olduğunu belirten Oktar, “Başlarda yerli şirket satın alma fikri daha çok yine servis üzerine kuruluydu. Ancak ThyssenKrupp, bölgedeki ülkelerin genel merkezinin de Türkiye’ye taşınmasını öngörüyor ve Türkiye’ye uzun vadeli bakıyor. Bu çerçevede toplantılarda Türkiye’ye üretim yatırımı konusu da dillendirilmeye başladı” dedi. 46 // ŞUBAT 2011 TOFAŞ, KURULUŞUNUN 43’ÜNCÜ, ÜRETİMİN 40’INCI YILINI DOLDURDU Tofaş’ın Bursa’daki yılda 400 bin araç üretim kapasiteli Dünya Standartlarındaki Modern Fabrikasının ilk üretime başlamasının 40. yılı, 12 Şubat 2011’de kutlandı. Tofaş, yani Türk Otomobil Fabrikası, adında Türk ibaresi geçen tek Türk otomobil üreticisi olarak bu yıl kuruluşunun 43’üncü, üretime başlayarak ulusal ekonomiye can suyu vermeye başlamasının ise 40. yılını kutluyor. Yılda sadece 20 bin araç üretim kapasitesiyle, 600’a yakın çalışanıyla mütevazı bir fabrikada; ilk üretime Murat, yani Fiat 124 modeliyle başlayan Tofaş, günümüzde 400 bin üretim kapasitesiyle, 7 bini aşkın çalışanıyla, 80’den fazla dünya ülkesine ihracatıyla, otomotiv sektörünün global bir oyun kurucusu olarak dikkat çekiyor. FORD OTOSAN YEPYENİ BİR TİCARİ ARAÇ DAHA ÜRETECEK Ford Otosan, kriz sonrasında yeni Transit için aldığı 630 milyon dolarlık rekor yatırım kararının ardından, Gölcük’te 3’üncü model üretimi içinde düğmeye bastı. Yeni ticari model projesi için ilk etapta, 368 milyon liralık yatırım teşviği alan şirket, yönetim kurulu kararı sonrası bu model için yapacağı toplam yatırım tutarını açıklayacak. Şirket, yeni bir hafif ticari araç projesini de Türkiye’de üretmek için yatırım teşviki aldı. Ford Otosan Genel Müdürü Nuri Otay, yeni projenin Gölcük’te üretilen Transit ve Transit Connect’in dışında 3’üncü bir model olacağını belirterek, “Alınan 368 milyon liralık yatırım teşviği yeni ticari araç yatırımının sadece bir kısmını oluşturuyor. Toplam yatırım daha fazla olacak. Ama henüz Yönetim Kurulu kararı çıkmadığından araçla ilgili daha fazla detay veremiyoruz” açıklamasını yaptı. ŞUBAT 2011 // 47 HABER // SEKTÖRDEN MERCEDES BENZ TÜRK’TE JÜBİLE TÖRENLERİ Mercedes-Benz Türk A.Ş. İstanbul ve Aksaray lokasyonlarında, 10, 15, 20, 25, 30, 35 hizmet yılını tamamlayan çalışanlarını kutladı. Kıdemli çalışanlar, eşleri ve şirketin yöneticilerinin bir araya geldiği jübile törenleri Aksaray’da 10 Ekim 2010 tarihinde Kamyon Müşteri Merkezi’nde 244 kişinin, İstanbul’da ise 05 Aralık 2010 tarihinde WOW Hotel’de 650 kişinin katılımıyla düzenlendi. Her iki gecede de, 20 yıl ve üzeri çalışanlar sahnede kıdem yıllarına ait sertifikalarını alırken, tüm gece boyunca kendilerine eşlik eden direktörler ve yöneticiler tarafından tebrik edildi. Ödül törenlerinin ilerleyen saatlerinde 20 ile 30 yıllık çalışanlara kıdem yıllarına göre hediye ve plaket takdim edildi. İstanbul‘da beyaz yaka çalışanlarını temsilen 20. hizmet yılını doldurmuş olan Mercedes-Benz Türk’ün Otobüs Üretim Direktörü’nün sekreterliğini yürüten Asuman Yurtsever’in, mavi yaka çalışanlarını temsilen şirkette 25.hizmet yılını doldurmuş olan Kalite Kontrol’de birim yöneticiliği yapan Şenol Saka’nın, Aksaray’da ise 15.hizmet yılını doldurmuş olan Fabrika Yan Sanayi Yönetimi çalışanı Ahmet Aspar ile Montaj ve Finiş kısmında birim yöneticiliği yapan, 20.hizmet yılını doldurmuş olan Turgay İşler’in konuşmaları yer aldı. 48 // ŞUBAT 2011 DÜNYADAN HABERLER Üçüncü kurban Portekiz mi olacak? The Guardian gazetesi, İrlanda ve Yunanistan’dan sonra, Portekiz’in üçüncü borç krizi kurbanı olmasından kaygı duyulduğunu yazdı. İngiliz Guardian gazetesi, para birimi olarak Euro’yu kullanan ülkelerin oluşturduğu Euro Bölgesi’ndeki borç kriziyle ilgili bir habere yer verdi. Gazete, İrlanda ve Yunanistan’dan sonra Portekiz’in üçüncü borç krizi kurbanı olmasından kaygı duyulduğunu yazdı. Habere göre, piyasalarda Portekiz’in borç tahvillerine uygulanan faizin çok fazla yükselmesi üzerine, Avrupa Merkez Bankası harekete geçti ve krizi önlemek için Portekiz tahvili satın aldı. Bu duruma karşın, Portekiz hükümetinin borç ödemede sorun olmadığı konusunda ısrarcı olduğu belirtiliyor. Ancak piyasa oyuncularının, Portekiz’in İrlanda’nın izlediği yolu takip ettiğine inandığı kaydediliyor. İrlanda hükümeti de borç ödemede sorun olmadığı konusunda ısrar etmiş, ancak borçlanma faizlerinin çok fazla yükselmesi üzerine Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu IMF’den yardım istemek zorunda kalmıştı. Dünya Bankası: Gıda fiyatları tehlikeli seviyede… Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, gıda fiyatlarının tehlikeli seviyelerde bulunduğunu kaydetti. Küresel gıda fiyatlarında yaşanan rekor artışın ardından, tehlike çanları çalmaya devam ediyor… Dünya Bankası’nın yaptığı son çalışma, mısır ve buğday fiyatlarındaki yüzde 29’luk artışın 44 milyon kişiyi daha da yoksullaştırdığını ortaya koydu. Küresel gıda fiyatlarının tehlikeli düzeyde olduğunu söyleyen Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, bu durumun siyasal istikrarsızlıklara da yol açabileceğini belirtti. Washington’da konuşan Zoellick, gıda fiyatlarının, Ortadoğu’daki kırılgan politik ve sosyal koşulları daha da karmaşık bir hale getirebileceğini söyledi. Zoellick, fiyatların Orta Asya’daki etkilerini de yakından izlemek gerektiğini ifade etti. Kısa ado FAO olan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü de, fiyatların 1990’dan bu yana en yüksek düzeye çıktığını açıklamış, önlem alınmadığı takdirde, fiyat artışının kalıcı hale gelebileceği yönünde uyarıda bulunmuştu. ŞUBAT 2011 // 49 DÜNYADAN HABERLER İngiltere’de 2 buçuk milyon kişi işsiz… İngiltere Ulusal İstatistik Kurumu’ndan (ONS) yapılan açıklamaya göre, 16-24 yaş grubunda 66 bin kişi daha işsizler ordusuna katıldı. İşsizlik oranının ülkede son yılların en yüksek seviyesinde seyrettiğine ve % 7,9 olduğuna dikkat çekilerek, işsizlik yardımı alanların sayısında da artış olduğu belirtildi. İngiltere’de toplam 1,46 milyon kişi işsizlik yardımı alıyor. İngiltere’de bu yıl kamu sektöründe yaşanacak işten çıkarmaların, ülkedeki işsizlik oranını daha da yükselteceği tahmin ediliyor. Bu arada, ülkede enflasyonun % 4 artmasının ardından, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, enflasyonun daha da artmasının beklendiğini söyledi. King, bu yılın ilk yarısındaki yükselişin ardından, enflasyonun ikinci yarıda düşmesini beklediklerini ifade etti. İngiliz hükümetinin katma değer vergisindeki artış kararının, enflasyonun yükselmesine neden olduğu belirtiliyor. Hükümet, Ocak ayı başında % 17,5 olan katma değer vergisini % 20’ye çıkarmıştı. Çin artık ikinci en büyük ekonomi… Son gelen ekonomik veriler sonrasında, Çin’in, 2010 yılında Japonya’yı geçerek, ABD’den sonra dünyanın ikinci en büyük ekonomisi olması resmiyet kazandı. Japonya’dan gelen gayri safi yurtiçi hâsılanın (GSYİH) 2010’un son çeyreğinde % 1,1 daraldığı haberi, uzun zamandır konuşulan bu durumun, resmiyet kazanmasını sağladı. Aynı dönemde Çin’in GSYİH’si ise önceki yıla kıyasla % 9,8’lik büyüme kaydetti. Gelen son verilerle birlikte, Japonya’nın 2010’daki GSYİH’si 5.47 trilyon dolar olurken, aynı alandaki büyüklük Çin’de 5.88 trilyon dolar oldu. Bu büyüklüklerine rağmen, her iki ülke de, ekonomik büyüklüğü 14,6 trilyonu geçen ABD’nin gerisinde bulunuyor. Veriler, aynı zamanda iki kuşaktır devam eden bir dönemi de sona erdirdi. Japonya, 1967 yılında Batı Almanya’yı geride bıraktıktan sonra ikincilik koltuğunu kimseye kaptırmamıştı. Son gelişme bir anlamda, Çin’in küresel güç olarak yükselişini teyid ederken, Japonya’nın aynı şerit de geri kalmasının son çarpıcı işareti oldu. Bu tarihi gelişme, Asya’nın iki önemli ekonomisinde farklı duyguların da tetikleyicisi oldu. Japonya’da ikinci sırayı kaptırmanın ardından ‘nerede hata yaptık’ havası yayılırken, Çin’de ise yaşanan gururla birlikte, küresel çapta yeni sorumlulukları omuzlamış olmanın dikkati seziliyor. 50 // ŞUBAT 2011 TÜRK METAL & MESS // ORTAK EĞİTİM PROJESİ TÜRK METAL - MESS ORTAK EĞİTİMİ ve TEŞKİLATLANDIRMA EĞİTİM PROGRAMI Ankara Büyük Anadolu Otel’de 24 Ocak 2010 – 1 Ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitimlere 702 üyemiz katılmıştır. 2011 yılında Ankara Büyük Anadolu Otel’de gerçekleştirilen eğitimlere katılan işçi sayımız: 1182 ÇERKEZKÖY ŞUBESİ 24-26 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 96 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe ve MESS Başkan Vekili Bedirhan Çelik’in yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. GÖLCÜK ve İSTANBUL ŞUBELERİ 26-29 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 88 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Eğitim sürecinde Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin sendikal konularda sunmuş olduğu bilgileri üyelerimiz dikkatle takip ederek çeşitli sorular sormuştur. ESKİŞEHİR, BOZÜYÜK, BOLU, KOCAELİ, SAKARYA ve BURSA 3 NOLU ŞUBELER 31 Ocak - 2 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Eğitim programı kapsamında düzenlenen Anıtkabir ve Kurtuluş müzesi gezileri grupta coşku ve gururun birlikte yaşanmasını da sağlayarak sendikal birliğimizi güçlendirmiştir. ŞUBAT 2011 // 51 TÜRK METAL & MESS // ORTAK EĞİTİM PROJESİ EREĞLİ, KOCAELİ, SAKARYA ve BOLU ŞUBELERİ 3-5 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. ANKARA 1, ANKARA 3, AKSARAY, ESKİŞEHİR ve BOZUYÜK ŞUBELERİ 7-9 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe ve MESS Başkan Vekili Bedirhan Çelik’in yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. GEBZE 1, GEBZE DİLOVASI, ÇAYIROVA ve İSTANBUL ŞUBELERİ 10-12 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 80 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Eğitim ve Sosyal etkinlikler açısından da oldukça verimli geçen program, üyelerimizin aktif katılımları ile de zenginleşmiştir. BURSA NİLÜFER, PENDİK, GEBZE 1 NOLU ŞUBELERİ 14-16 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. İZMİR 1, İZMİR 2, MANİSA ve DENİZLİ ŞUBELERİ 17-19 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 90 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır 52 // ŞUBAT 2011 BASIN TEMSİLCİLERİ BİLDİRİYOR İşte Metal İşçisi… İşte Dayanışma Örneği… Ankara 2 Nolu ŞUBE Türk Metal Sendikası Ankara 2 Nolu Şubemize bağlı Gazi Fişek işçilerinden örnek bir dayanışma örneği… MKE Gazi Fişek fabrikasında uzun yıllardır çalışmakta olan İlker Pişkin’in kardeşi Erdoğan Pişkin, amansız bir hastalığın kucağına düştü. İlik kanseri olan Erdoğan Pişkin’e yakın bir zaman içinde kök hücre nakli yapılması gerekiyor. Murat YUMRUTAŞ GAZİ FİŞEK FAB. Bas. Tems. Erdoğan Pişkin’in içinde bulunduğu çaresizliğinin sesine Ankara 2 Nolu Şubemiz öncülüğünde Gazi Fişek işçilerimiz kulak verdi. Gazi Fişek’te çalışan 380 arkadaşımız, Ankara İbn-i Sina hastanesinde kan ve doku örnekleri vererek Erdoğan Pişkin’e uygun donör olmak için sıraya girdi. İlker arkadaşımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, uygun donörün bulunması için dualarımızın ve yardımlarımızın eksik olmayacağını bilmesini isteriz. BOZÜYÜK ŞUBESİ Artema’da Paylaşım Toplantısı 30 Aralık 2010 Perşembe günü Artema A.Ş.’de geleneksel yılsonu kokteyli paylaşım toplantısı gerçekleştirildi. Göreve yeni başlayan Genel Müdür Atalay Gümrah’ın açılış ve tanışma konuşmasından sonra, Fabrika Müdürü Oktay Pehlivan da söz aldı. Toplantıda Bozüyük Şube Başkanımız Cemal Güney de çalışanlara hitaben bir konuşma yaptı. Şube Başkanımız Güney, ayrıca, Genel Müdür Gümrah’a hediye verdi ve görevinde başarılar diledi. ARTEMA A.Ş. BASIN TEMSİLCİSİ Cevdet TOĞRUL Toplantıda daha sonra, 10, 20 ve 25 yılını dolduran çalışanlarımıza Fabrika Müdürü Oktay Pehlivan ve Bozüyük Şube Başkanımız Cemal Güney tarafından plaketleri verildi ve eğlence bölümüne geçildi. Böylelikle Artema A.Ş. Müdürü, Şube Başkanı ve çalışanları ile birlikte, bir paylaşım toplantısını daha anlamlı bir şekilde gerçekleştirmiş oldu. Artema Çalışanları Şubemizi Ziyaret Etti 11 Şubat 2011 tarihinde ARTEMA A.Ş. çalışanları ve temsilcilerden oluşan kalabalık bir grup, yeni şube binasını ziyaret ederek, Bozüyük Şube Başkanı Cemal Güney’e hayırlı olsun dileklerini ilettiler. Şube Başkanımız Cemal Güney, ARTEMA A.Ş. çalışanlarına yeni şube binasını gezdirerek bilgi verdi. Daha sonra Şube Lokaline geçildi ve burada Şube Başkanımız Cemal GÜNEY ile ARTEMA A.Ş. çalışanları, sendikamız, iş dünyası ve genel konuların gündeme geldiği sıcak bir sohbet gerçekleştirdi. ARTEMA A.Ş çalışanlarının şube ziyareti, gerçekleştirilen ikramlarla sona erdi. ŞUBAT 2011 // 53 BASIN TEMSİLCİLERİ BİLDİRİYOR BOZÜYÜK ŞUBESİ Panel Çalışanları da Yeni Şube Binamızda Bozüyük Şubemizin yeni hizmet binasına PANEL A.Ş. çalışanları da hayırlı olsun ziyaretinde bulundular. Ziyarette Şube Başkanımız Cemal Güney işyerimiz ve güncel konular hakkında çalışanlarımızı bilgilendirdi. Panel A.Ş. Basın Temsilcisi Mehmet Cankı Yeni Şubemizi Ziyaret Ettik Bozüyük Şubemizin yeni hizmet binasına Türk Demirdöküm çalışanları hayırlı olsun ziyaretinde bulundular. Ziyarette Şube Başkanımız Cemal Güney işyerimiz ve güncel konular hakkında çalışanlarımızı bilgilendirdi. Türk Demirdöküm A.Ş. Basın Temsilcisi Hasan Kaya Kan Bağışının Önemi Anlatıldı ÇERKEZKÖYŞUBESİ Çerkezköy şubemize bağlı Hema Endüstri A.Ş. işyeri çalışanlarına, Kızılay Kan Merkezi tarafından kan bağışının önemi hakkında bilgiler verildi. Canel Çoban Hema End. A.Ş. Basın Temsilcisi Acil Şifalar Diliyoruz Çerkezköy Şubemize bağlı Hema Endüstri A.Ş. işyeri sendika baş temsilcisi ve işyeri sendika temsilcilerimiz, Hema TRW Otomotiv Direksiyon Sistemleri A.Ş. işyerinde çalışan ve böbrek nakli operasyonu geçiren Oğuzhan Değirmenci’yi evinde ziyaret ettiler. Oğuzhan Değirmenci bu ziyaretin kendisine moral olduğunu belirterek teşekkür etti. Hema çalışanları da, Türk Metal aracılığı ile Oğuzhan Değirmenci’ye geçmiş olsun dileklerini ilettiler, acil şifalar dileyerek her zaman yanında olduklarını belirttiler. 54 // ŞUBAT 2011 BİZDEN HABERLER AKSARAY 1 NOLU ŞUBE Saygı Duruşu Yapıldı Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir, 25 ve 27 Ocak 2011 tarihlerinde Konya ve Niğde Emn. Müd. 2. Kademe’de çalışan üye arkadaşlarımızı ziyaret edip, karşılıklı görüşmelerde bulunuldu. Kursiyerler Şubemizi Ziyaret Etti 3 Şubat 2011 tarihinde Ankara Ostim’de meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden işçiler için, 08 Şubat 2011 tarihinde şubemize bağlı işyerlerinde ‘1 Dakikalık Saygı Duruşu’ yapıldı. Temsilciler Meclisi Toplandı 2–5 Ocak 2011 tarihlerinde yapılan 15.Dönem Eğitim Seminerine katılan arkadaşlarımız, eğitim dönüşü şubemizi ziyaret ederek, kazanmış oldukları Bilgi Yarışması 2.’lik ödülünü Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’e verdi. Oda Başkanları da Şubemizi Ziyaret Etti 5 Ocak 2011 tarihinde, Aksaray Şubemiz Genişletilmiş Temsilciler Meclisi toplandı. Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir ve temsilcilerimiz işyerleri hakkında görüşmelerde bulundular. Emniyet Kademeler Ziyaret Edildi Aksaray Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanı Ceylan Doğan ile Nevşehir Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanı İsmail Ördü, Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’i ziyaret ettiler. Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir sendikamızın faaliyetleri ile ilgili olarak kendilerine bilgiler verdi. Bilgi ve Bowling’de derece aldılar ŞUBAT 2011 // 55 BİZDEN HABERLER 3–6 Şubat 2011 tarihlerinde Ankara’da yapılan Eğitim Seminerine katılan kursiyer arkadaşlarımız, eğitim sonrası bilgi ve bowling yarışmasında kazanmış oldukları plaketleri, Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’e takdim ettiler. ANKARA 1 NOLU ŞUBE Erkunt Ziyaret Edildi Başkan Patla Şubemizi Ziyaret Etti Aksaray Belediye Başkanı Nevzat Patla, şubemizi ziyaret ederek, Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’le görüştü. Patla ziyarette, Ankara Ostim’de yaşanan patlamada hayatını kaybeden işçiler için şubemize bağlı işyerlerinde 8 Şubat günü yapılan saygı duruşunu hatırlatarak, gösterilen duyarlık dolayısıyla Taşdemir’e teşekkür etti. Şubemize bağlı Erkunt Sanayi A.Ş. işyerinde çalışan üyelerimiz, Ocak ayı içerisinde Şube Başkanımız Hasan Göçeroğlu ve icra kurulu üyelerimiz tarafından tezgâhları başında ziyaret edildi. Şube Başkanımız Hasan Göçeroğlu üyelerimizle tek tek sohbet ederek sorunlarını dinledi. Yönetim Kurulu Toplantısı Mitaş’ta Yapıldı Çeşitli konuların ele alındığı ziyarette, İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda, yakın gelecekte daha çok panel ve seminerlerle, Aksaray’da bulunan bütün iş kolundaki çalışanlara bilgiler verilmesi konusunda görüş birliğine varıldı. Akademisyenler şubemizi ziyaret etti Şubemizin Ocak ayı yönetim kurulu toplantısı Mitaş Enerji T.A.Ş. işyerinde yapıldı. Şube Başkanımız Hasan Göçeroğlu’nun başkanlığında yapılan toplantıda, şubemizin Ocak ayı içerisindeki faaliyetleri hakkında fikir alış verişinde bulunuldu. Mitaş İşyerleri de Ziyaret Edildi Aksaray Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Yrd. Doç. Adem Öcal ile Fen Edebiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Nuri Ünlü, Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’e ziyarette bulundu. Şube başkanımız konuklarına sendikamızın çalışmalarıyla ilgili olarak genel bilgiler verdi. Şube Başkanımız Hasan Göçeroğlu ve icra kurulumuz, 56 // ŞUBAT 2011 Mitaş işyerlerindeki üyelerimizi tezgâhları başında ziyaret ettiler. Sorunları ilgi ile dinlenen işçilerimiz, ziyaretten dolayı memnuniyetlerini dile getirdi. İş Cinayetleri Son Bulsun Ostim’de hayatını kaybedenleri unutmadık Ankara 1 Nolu şube olarak, OSTİM’de yaşanan iş cinayetlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve iş cinayetlerini protesto etmek için TÜRK-İŞ Genel Merkezi önünde düzenlenen “1 Dakikalık Saygı Duruşu” ve basın açıklamasına, 300 üye ile birlikte katılarak destek verildi. Türk İş’in, OSTİM’de yaşanan iş cinayetlerinde hayatlarını kaybedenleri anmak ve iş cinayetlerini protesto etmek için düzenlediği 1 dakikalık saygı duruşu ile başlayan eyleme; Şube sekreterimiz Sinan Kılınç, Şube Mali Sekreterimiz Levent Özdemir, temsilci arkadaşlarımız, yönetim kurulu üyelerimiz ve işçi arkadaşlarımız katıldılar. ANKARA 2 NOLU ŞUBE BİGA 1 NOLU ŞUBE Torba Yasası Eylemi Kaymakam Genel, Makamında Ziyaret Edildi Ankara 2 Nolu Şube olarak KESK’in düzenlediği Torba Yasası eylemine, Şube Başkanımız Halil İbrahim Alpoğlu, Şube Sekreterimiz Sinan Kılınç, şube yönetim kurulu üyelerimiz ve temsilci arkadaşlarımız birlikte katıldılar. Ankara şubelerinin öncülüğünü yapan Ankara 2 nolu şubemiz, eyleme ellerinde güllerle katılarak polisin, diğer katılımcıların, hem de yerel basının dikkatini çekmeyi başardı. Türk-İş pankartının altında eyleme destek veren Türk Metal Ankara şubelerini temsil eden arkadaşlarımız, herhangi bir olaya meydan vermeden protesto eylemlerini gerçekleştirdiler. Şube Başkanımız Osman Akkurt, sendikamız tarafından ikinci yarıyıl eğitim öğretim yılında başlatılması planlanan İngilizce ve Bilgisayar kursunun açılması olurunu veren Biga Kaymakamı Fatih Genel’i makamında ziyaret etti. Başkan Akkurt, Kaymakam Genel’e ziyaret anısına bir Atatürk portresi hediye etti. Biga Kaymakamı Genel, sendikamızın başlatmayı planladığı eğitim faaliyetinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, kursa katılacak tüm öğrencilere başarılar diledi. ŞUBAT 2011 // 57 BİZDEN HABERLER BURSA 2 NOLU ŞUBE BOZÜYÜK ŞUBESİ Karsan Çalışanları Tiyatroda Yemekhane Yenilendi Karsan çalışanları, 26 Ocak’ta, AVP Devlet Tiyatrosu oyuncularının rol aldığı “Gönül Avcısı” adlı oyunu izledi. Karsan çalışanları, aileleriyle birlikte hoşça vakit geçirdiler. Bozüyük Şubemize bağlı Türk Demirdöküm A.Ş.’de, yemekhane yenilendi. Yenilenen yemekhane binasının açılışı töreninde, Bozüyük Şube Başkanımız Cemal Güney ve Türk Demirdöküm Genel Müdürü Semih Şenol, kısa birer konuşma yaptı. Ardından da açılış kurdelesi ‘hayırlı olsun’ dilekleriyle kesildi. Karsan’dan Yeni Bir Araç Modeli ÇERKEZKÖY ŞUBESİ Hüppe Çalışanları Şubemizi Ziyaret Etti Hyundai ile geliştirilmekte olan yepyeni bir ticari araç modelinin tüm Avrupa pazarları için münhasır üreticisi ve Türkiye’deki münhasır dağıtıcısı olma yolunda, 28 ocak 2011 tarihinde ilgililerle iyi niyet akti imzaladı. BURSA NİLÜFER ŞUBESİ Çemtaş’ta Yılbaşı Özel Çekilişi Bursa Nilüfer Şubemize bağlı, ÇEMTAŞ A.Ş.’de 29 Aralık 2010 tarihinde ÇEMTAŞ ‘Yılbaşı Özel Çekilişi’ düzenlendi. Çalışan 254 üyemize çeşitli hediyeler verildi. Çekilişte ayrıca, Bursa Nilüfer Şubemiz de, Büyük Anadolu Didim Resort Otelimizde 2 kişiye ücretsiz tatil imkânı sundu. 58 // ŞUBAT 2011 Hüppe İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. işyerinde çalışan üyelerimiz, 25 Ocak tarihinde Çerkezköy Şubemizi ziyaret ettiler. Şube Başkanımız Murat Koçak ile görüşen üyelerimiz, çalışma şartlarının yanı sıra, eğitimler ve son olarak da sözleşmeden duyulan memnuniyetlerini dile getirerek şubemizden ayrıldılar. Torba Yasa Protesto Eylemi Büyük Destek Gördü Türk–İş Tekirdağ İl Temsilcisi ve sendikamızın Çerkezköy Şube Başkanı Murat Koçak, 26 Ocak Çarşamba günü Türk–İş’e bağlı sendikalardan Belediye–İş, Deri–İş, Tek gıda–İş, Türk Harb–İş, Teksif şube başkanları eşliğinde AKP İlçe Başkanı Aladdin Demirbağ ve AKP yönetimi ile Torba Yasası ile ilgili görüşmeler yaptılar.. GEBZE DİLOVASI ŞUBESİ Kabel Kablo‘da Toplu Sözleşme Sevinci Görüşmelerin ardından Türk–İş Tekirdağ İl Temsilcisi ve Çerkezköy Şube Başkanımız Murat Koçak, AKP ilçe binası önünde Torba Yasası ile ilgili basın bildirisini okudu. Çok sayıda üyemizin katıldığı eylem büyük bir destek ve sloganlar eşliğinde sona erdi. GEBZE 1 NOLU ŞUBE 1.’lik Kupasını Arçelik LG Klima’nın Gebze Dilovası şubemize bağlı Kabel Kablo‘da yaklaşık 2 aydır devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Toplu sözleşmenin bitiş rakamları ile ilgili açıklamaları üyelerimize Gebze Dilovası Şube Başkanımız Uysal Altundağ yaptı. Sözleşmenin geldiği nokta üyelerimiz tarafından sevinçle karşılandı. Şube Başkanımız Şeref Özcan Gebze 1 Nolu Şubemize bağlı Arçelik LG Klima işyerimizde, Gebze OSB çerçevesinde yapılan 2010 Futbol Turnuvasın da 1. lik kupasını alan arkadaşlarımızı tebrik etti. Arçelik LG Klima futbolcuları, mutluluk ve sevinçlerini mesai arkadaşlarıyla paylaşarak dostluk ve kardeşlik tablosu gösterdiler. Gebze Dilovası Şubemiz İzmit’te Basın Açıklamasına Katıldı Gebze 1 Nolu Şubemize bağlı olan Aygaz A.Ş. işyerimiz de, 2009 Gebze OSB’de yapılan futbol turnuvasında birincilik kupasını almışlardı. Arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Aygaz A.Ş.’den Kan Bağışı TÜRK-İŞ İzmit temsilciliği tarafından yapılan “Torba Yasa” ya ilişkin basın açıklamasına, Gebze Dilovası şubemizden üyelerimiz de katıldı. Türk Metal Sendikası farkını bu açıklamada da gösteren üyelerimizin coşkulu katılımları, büyük takdir topladı. Gebze 1 Nolu Şubemize bağlı Aygaz A.Ş. Gebze Gaz Aletleri Üretim Tesisleri işyerinde Kızılay’ın düzenlediği ‘Ülkem İçin Kan Veriyorum Kampanyası’na Aygaz’da çalışan sendika üyelerimiz büyük destek verdi. ŞUBAT 2011 // 59 BİZDEN HABERLER İş Kazası Geçiren Üyemize Geçmiş Olsun Ziyareti GÖLCÜK ŞUBESİ Sağlık Paneli düzenlendi Şube Başkanımız Uysal Altundağ, şubemize bağlı faaliyet gösteren Diler Demir Çelik A.Ş de çalışan üyemiz Taner Kara’yı, geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Hafif bir ameliyat geçiren Kara’ya geçmiş olsun temennisinde bulunan Başkan Altundağ, sağlık durumu hakkında da bilgi aldı. Ziyarete işyeri baştemsilcimiz Hayati Baş, baştemsilci yardımcısı İhsan Çimen de katıldı. Temsilciler Kurulumuz Toplandı Gölcük Şubemizde, bayan üyelerimiz ve üye eşlerine yönelik Sağlık Paneli düzenledi. 19 Ocak 2011 tarihinde şube toplantı salonunda gerçekleştirilen panelde, Diş Hastalıkları konusundaki bilgileri Selma Akçay, Aile Sağlığının Ruhsal Temelleri hakkındaki bilgileri ise Dr. Halil İbrahim Erbıyık verdi. Şube Başkanımız Yücel Yücel, panelin bitiminde ise her iki doktorumuza da teşekkür plaketi takdim etti. İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ İşyeri Ziyaretleri Hız Kesmiyor Gebze Dilovası şubemiz Temsilciler Kurulu toplandı. Toplantıda 2010 yılı genel değerlendirilmesi yapıldı. Sendikamız eğitimlerine katılım, işyerlerimizdeki mevcut durumlar ve teşkilatlanma konularıyla ilgili 2010 yılı değerlendirmesinin ardından, özellikle 2011 yılının teşkilatlanma yılı olması için çalışılması kararlaştırıldı ve hedefler belirlendi. Ayrıca sosyal faaliyetler kapsamında, bölgemizde yerel olarak üyelerimizi de memnun edecek çalışmaların da hızlandırılmasına karar verildi. 60 // ŞUBAT 2011 Şube başkanımız Halil Faki Erdal, göreve geldiği günden beri aksatmadan sürdürdüğü rutin işyeri ziyaretlerini 2011 yılının ilk ayından başlayarak devam ettiriyor. Şubemize bağlı işyerlerimizi vardiya vardiya gezerek üyelerimizi tezgâhları başında ziyaret eden başkan Erdal, çalışanlarımıza sendikal faaliyetlerle ilgili bilgiler verip sohbet etti. Başkan Erdal’ın Ocak ayında ziyaret ettiği Arçelik, Alarko, Delphi, Ford Yedek Parça Gedore, Kerim Çelik Nexans, Siemens, Simens Gebze, Stoeger, Ümran Çelik, Birinci Oto ve Elmek işyerlerinde çalışan üyelerimiz, ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirerek, var olan sendika-üye bütünleşmesinin bu şekilde daha da pekişeceğini vurguladılar. Arçelik Çalışanları ile Sohbet Arçelik A.Ş. işyeri çalışanlarımız, gruplar halinde şubemizi ve başkan Halil Faki Erdal’ı ziyaret etmeye devam ediyorlar. Çalışanlarımız ile keyifli bir sohbet havasında geçen toplantılarda, ülkemizin siyasi, ekonomik ve en son gündemde olan ‘Torba Yasa’ hakkında konular görüşülerek fikir alış verişinde bulunuldu. Delphi Çalışanları da Konuğumuz Oldu Delphi işyerinde çalışan üyelerimiz de guruplar halinde şubemizi ziyaret etmeye devam ediyor. Ziyarete gelen üyelerimizle sohbet eden Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, gündemde olan torba yasa ile ilgili çalışanlarımızı detaylı olarak bilgilendirdi. Ziyarette ayrıca, sendikal konular ve ülkemizin ekonomik durumu hakkında da çalışanlarımız ile fikir alış verişinde bulunuldu. Hayırlı Olsun Samandıra Depo Çalışanları da Şubemizdeydi Arçelik A.Ş. işyerimize bağlı Samandıra Depo çalışanlarımızdan bir gurup üyemiz de şubemizi ziyaret etti. Çalışanlar ziyarette, Şube Başkanımız Halil Faki Erdal ile sohbet edip fikir alış verişinde bulundular. Delphi işyerimizde yeni işe başlayan ve deneme süreci ile birlikte eğitim süreçlerini de tamamlayan 40 kişiden oluşan üye grubu, şubemizi ziyaret etti. Şubemizi yeni üyelerimize tanıtan Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, yeni iş hayatlarına en az sorun ve en donanımlı bilgilerle başlayabilmeleri için üyelerimize sendikal konularda detaylı bilgiler aktararak, karşılaşabilecekleri sorunlar üzerine söyleşide bulundu. Thyssenkrup Staınles’te Sözleşme Sevinci Geçmiş Olsun Şube Başkanımız Halil Faki Erdal ile şube mali sekreterimiz ve aynı zamanda Arçelik A.Ş. baştemsilcimiz olan Serkan Gül, bir ameliyat geçiren, Arçelik A.Ş. işyeri çalışanlarımızdan Erkan Özsoy’u tedavi gördüğü hastanede ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Sendikamız bünyesine yeni katılan Thyssenkrup Staınles İstanbul Çelik Servis Merkezi A.Ş. işyerinde toplu iş sözleşmesi 24 Ocak 2011 tarihinde imzalandı. İşyerini ziyaret eden Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, imzalanan sözleşme hakkında çalışanlarımıza detaylı bilgiler aktardı. Başkan Erdal’ın konuşmasının ardından, çalışanları adına bir üyemiz de, konuşmasında, sendikamıza üye olmanın verdiği mutluluğu dile getirerek, başta ŞUBAT 2011 // 61 BİZDEN HABERLER Genel Başkanımız Pevrul Kavlak ile genel yönetim kuruluna ve Şube Başkanımız Halil Faki Erdal’a teşekkürlerini sundu. İZMİR 1 NOLU ŞUBE Kıdemlilik Plaketleri Torbaya Hayır! Türk-İş’in ‘Torba Yasa’ya karşı 26 Ocak 2011 tarihinde İstanbul Taksim de düzenlemiş olduğu mitinge, Şube Başkanımız Halil Faki Erdal’ın önderliğinde, şubemize bağlı işyerlerinden yaklaşık 300 çalışanımız katıldı. Mitinge katılan üyelerimiz, ellerindeki pankart ve afişler ile Torba Yasaya Hayır!” diyerek seslerini duyurdular. Ceren Bebeğe Uzun ve Mutlu bir Ömür Diliyoruz Türk Metal Sendikası İzmir 1 Nolu şubemize bağlı Ege Fren San. ve Tic. A.Ş.’de 5-10-15- ve 20 yıllık çalışan üyelerimize, düzenlenen törenle kıdemlilik plaketleri verildi. Arkadaşlarımıza plaketleri, Genel Müdür Sinan Akın ve Genel Müdür Yardımcısı Taner Koç tarafından verildi. Üyelerin Görüşleri Alındı Delphi işyeri temsilcilerimizden Yeşim Eren ve eşi Arif Eren’in, Ceren isminde bir kız çocukları dünyaya geldi. Şube başkanımız Halil Faki Erdal ile birlikte, Delphi işyeri baştemsilcimiz ve temsilci arkadaşlarımız Eren ailesini evinde ziyaret ettiler. Şubemize bağlı yeni sözleşme görüşmelerine başlanacak olan Hidromek A.Ş. Ege Serbest Bölgesi Şubesinde hazırlanacak olan Taslak ile ilgili olarak üyelerimizin görüşleri alındı. Mahle Piston Çalışanlarına Destek 62 // ŞUBAT 2011 Teşkilatlanmakta olduğumuz Mahle Mopisan Yedek Parça San. Tic. A.Ş. işyerinde sıkıntılı günler geçiren İSKENDERUN BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ üyelerimize destek vermek amacı ile, İzmir 2 Nolu Şubemize bağlı işyerlerimizden üyelerimizin de katılımıy- Ostim ve İvedik Patlamaları la Ege Serbest Bölgesinde Şube Yöneticilerimiz basın açıklaması yaptılar. Torba Yasa Protesto Edildi 3 Şubat tarihinde Ostim ve İvedik Organize Sanayi Bölgesinde meydana gelen patlama sonucu hayatını kayİzmir 1 ve İzmir 2 Nolu Şube Yöneticilerimiz, Şubeleri- beden işçi arkadaşlarımız anısına, konfederasyonumuz, mize bağlı üyelerimizle birlikte Torba Yasasını protesto Türk-İş talimatları doğrultusunda 8 Şubat tarihinde saat etmek amacı ile bir yürüyüş düzenlediler. 11.00 de, Arçelik A.Ş. Adana Bölge Yöneticiliği işyerinde fabrika sirenleri çalınarak 1 dakikalık saygı duruşunda SAKARYA ŞUBESİ bulunuldu. Saygı duruşuna katılan diğer işyerlerimiz ise Yazıcı Demir Çelik A.Ş- Noksel A.Ş- Çumitaş A.Ş oldu. Başkan Kaya Radyo Programına Katıldı ESKİŞEHİR ŞUBESİ Türk-İş Başkanlar Kurulu Şubemizde Toplandı… Sakarya’nın önde gelen medya kuruluşlarından olan Radyo Net’in ‘Detay’ programında Şube Başkanımız Şahin Kaya ve Tes-İş Şube Başkanı İrfan Kabaoğlu canlı yayın konukları oldular. Hülya Sürücü’nün moderatörlüğünde gerçekleşen programda, Torba Yasası’nın çalışma hayatına etkisi, asgari ücretin tespit edilme şekli, işsizlik fonunun kullanımı, kıdem tazminatları konuları ile ilgili kamuoyu bilgilendirildi. Tes-İş Ziyaret Edildi Her ay düzenli olarak yapılan Eskişehir bölgesi Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantısı, bu ay şubemizde yapıldı. Toplantının ardından, Anadolu ve Sakarya Özel Hastane Yöneticileri, toplantıya katılan Sendika Şube Başkanlarına brifing vererek, yapılacak indirimleri anlattılar. Şube Başkanımız ve Şube Yönetim Kurulu Üyelerimiz yeni göreve gelen TES-İŞ Sendikası Sakarya Şube Başkanı İrfan Kabaoğlu’nu makamında ziyaret ederek iyi dileklerini iletti. ŞUBAT 2011 // 63 Torba’yı Protesto Ettik İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ Arçelik’te 2010 Yılı Başarı Ödülleri Dağıtıldı Eskişehir’de, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (Türk-İş) bağlı sendikalar ve şube icra kurulumuz ile 300 üyemiz, ‘Torba Yasa’ olarak adlandırılan yasa tasarısını poşet yakarak protesto etti. Yunusemre Caddesi eski otogar önünde toplanan işçiler, yaklaşık 500 metre mesafedeki AK Parti İl binası önüne kadar yürüdü. AK Parti İl binası önünde siyah bir poşetin içerisine kağıt dolduran işçiler daha sonra bu poşeti yaktı. Karadon’da Kaybettiğimiz İşçi Kardeşlerimiz İçin Otosan’da Saygı Duruşu Türk-İş Konfederasyonumuzun talimatları doğrultusunda, Davutpaşa, Tuzla tersanelerinde, Bursa’nın Mustafa Kemalpaşa, Balıkesir’in Dursunbey, Zonguldak’ın Karadon maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarında hayatını kaybeden işçileri anmak ve çalışma koşullarına dikkat çekmek amacıyla, saygı duruşunda bulundu. 1 dakikalık saygı duruşuna, Şube Başkanımız Mevlüt GÜMÜŞAY ve Şube Sekreterimiz Murat YÜZÜGÜLLÜ, ile, Ford Otosan İnönü Fabrikası’nda çalışan üyelerimiz katıldı. Şubemize bağlı diğer işyerlerinde de saygı duruşu yapıldı. 64 // ŞUBAT 2011 24/12/2010 Tarihinde Arçelik Çayırova kampüsünde “2010 yılı başarı ve performans ödül türeni” düzenlenmiştir. Törende başarılı olan üyelerimize çeşitli hediyeler ve plaketler verilmiştir. Ürün direktörü Salih Arslantaş ve Şube Başkanımız Halil Faki ERDAL, çalışanlarımıza hitaben birer konuşma yaptı. ARÇELİK’in 2010 yılı performans değerlendirmesi hakkında bilgi verdi. Törende daha sonra, üyelerimize konser eşleğinde ikramlarda bulunuldu. VEFAT Turan Ustaoğlu ORS-Ankara Ankara 1 Nolu Şubemize bağlı Ortadoğu Rulman Sanayi A.Ş.’de 23 yıldır çalışan üyemiz Turan Ustaoğlu (47), Temmuz 2010’da geçirdiği rahatsızlığından dolayı 1 Şubat 2011 tarihinde aramızdan ayrılarak ebediyete intikal etti. Merhum Ustaoğlu’na Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere geride kalanlarına, tüm yakınlarına ve mesai arkadaşlarına başsağlığı diler, sabır temenni ederiz.