türk metal - Türk Metal Sendikası

Transkript

türk metal - Türk Metal Sendikası
Sadece üyelerimiz değil,
eş ve çocukları da sendikal
hizmetlerimizin kapsamı alanında…
Türk Metal’in Sendikal Harekete Armağanı…
SOSYAL SENDİKACILIK
editörden
TÜRK METAL
ÇALIŞMA
HAYATININ
NABZINI TUTUYOR
Türk Metal Dergisi yayınladığı haberlerde, yorumlarda ve her türlü yazılarında; çalışanların, daha özelde emekçilerin, daha özelde ise alın teri sahipleri
olan metal işçilerinin menfaatlerini, hak ve çıkarlarını savunmaktadır.
ERTAN GENÇTÜRK
[email protected]
Bir hakkı savunmak ve kullanmak için önce o hakkı bilmek gerekir. Bilmediğimiz bir hakkımızın değeri yoktur. O yüzden biz metal işçilerinin haklarını dile
getirmek zorundayız. Bazen olur ki bir tekstil işçisinin, bir sebze meyve yetiştiricisinin, bir tezgâhtarın, bir metal işçisinin sorunu aynı zamanda ülkenin sorunudur. Bütün ülkeyi ilgilendiren gelişme, her hangi bir sektörde çalışanları olağanüstü ölçülerde olumsuz etkileyebilmektedir. O zaman bunun analizini yapmak
durumunda kalabiliriz. Örneğin otomotiv ihracatı düşmüşse, bu ülkenin genel bir
sorunu olarak görülebilir, ancak otomotiv sektöründe çalışanların istihdamı olumsuz yönde etkilenecektir. Çıkarılan bir yasa bazı sektörlere fayda sağlasa da, bazı
sektörlerde çalışanları işinden edebilecek nitelikte olabilmektedir. Bu yüzden geçen sayımızda Gazeteci Gülümhan Gülten’in dediği gibi “çalışanlar gelişmelere karşı
uyanık olmak zorundalar”. İşte Türk Metal dergisi, gelişmelere karşı metal işçilerinin
gözü, kulağı, sesi olmak davasındadır.
Bu amacı yerine getirebilen bir dergiyi sizlerle paylaşmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz. Geçen ayki dergimizin kapağında ana başlık şu şekilde idi: Kayıt dışı ekonominin
faturası da dar ve sabit gelirliye… Bu kapak konusun içeriğinde kayıt dışı ekonominin ve
uzantısı kayıt dışı istihdamın sakıncalarına dikkat çekmiştik. Kayıt dışı çalışanların sendikalı olamadığına, kayıt dışı iken her hangi bir sosyal güvenceden mahrum kalınacağına,
kayıt dışı iken tedbir ve denetlemelerin düşük sayıda hatta hiç olmadığına vs dikkat çekmiştik. Dergimizin yayınlanmasının hemen akabinde Ostim’deki patlama sesleri ile irkildi
Türkiye. Havaya uçan iş yerinde çalışanların kayıt dışı çalıştıkları ortaya çıktı. Bunun akabinde Türkiye’de pek çok yerde, kayıt içi veya dışı ölümlü büyük iş kazaları ard arda gelmeye
başladı. O zaman Türk Metal Sendikası olarak Genel Başkanımız Pevrul Kavlak konuya şu
şekilde dikkat çekmişti: “Bize örgütlenme için gelen işçilerimizin birçoğu kayıt dışı. Kayıt dışı
işçiler arasında hâkim olan duygu işsiz kalma korkusu. Bu bölgeden sendikamıza ulaşan işçilerin çoğu birkaç ay bir atölyede, birkaç ay bir başka atölyede iş bulup çalışıyorlar. Ne bir sağlık
güvenceleri var ne de bir sosyal güvenceleri. Bu işçilerimizin sendikaya üye olmaları şu anki
yasalarımıza göre ne yazık ki mümkün değil. Sigortalı olan işçilerimizin üzerinde de sendikaya üye olmamaları için büyük bir baskı olduğunu söylemek mümkün. Yalnızca Ankara’da değil,
bütün organize sanayi bölgelerinde sistemli bir şekilde iş güvenliği tedbirlerinin ciddi bir şekilde
kontrol edilmesi, kaçak istihdamın önlenmesi gerekir. Sendikal örgütlenmenin yolu açılır, örgütlenme önündeki engeller kaldırılırsa, sendikal eğitim ile işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri hem
işçiye hem de işverene yönelik olarak uygulanacaktır. Aksi halde iş güvenliği tedbirlerinin sürekli
olarak göz ardı edilmesi, kaçak işçilik, eğitimsizlik bize patlamalar ve ölümcül iş kazaları olarak geri
dönüyor.”
Türk Metal dergisi gündemi ve sorunları takip ederken her zaman için haklı çıkmıştır. Maalesef kayıt
dışında da haklı çıkmıştır. Kayıt dışına dikkat demesiyle kayıt dışının ne kadar büyük maliyetinin olduğu bütün ülke tarafından görülmüş oldu.
Gündemde yer alan bir başka konu ise Torba Yasa Tasarısı idi. Çalışma hayatına yapacağı olumsuz etkileri göz önüne alarak, Türk Metal Aralık ayı kapağında şu ifadeye yer vermişti: Torba yasa bu haliyle kabul
edilemez… Kabul edildiği takdirde sendikasız ve güvencesiz çalışmanın önü açılacaktı. Çalışanlar daha
düşük ücrete daha fazla çalıştırılabilecekti. Sonuçta Genel Başkanımızın de içinde bulunduğu Türk-İş’in
görüşmeleri neticesinde, Torba Yasa Tasarısı içinden bazı maddeler çıkarıldı. Türk – İş tarafından şöyle bir
açıklama geldi: Bu görüşmeler sonucunda, AK parti TBMM Grubu, bazı maddelerin geri çekilmesi önerisini gündeme getirmiş, çalışanların hassas olduğu üç maddenin tekriri müzakere ile geri çekilmesi önerisi
TBMM Genel Kurulu’na götürülmüş ve oy birliği ile kabul edilmiştir.
Genel Kurul görüşmelerinde ise evden çalışma, uzaktan çalışma gibi esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştıran 76. madde; deneme süresini dört aya çıkartan 77’nci madde ile turizm sektöründe çalışan işçilerin
denkleştirme süresini dört aya kadar uzatan 78’nci madde oy birliği ile metninden çıkarılmıştır.
Sonuçta Türk Metal’in dediği gibi, Torba Yasa bu haliyle kabul edilmedi ve değiştirildi. Türk Metal çalışma hayatının nabzını tutmaya devam edecektir.
ŞUBAT 2011 // 1
İÇİNDEKİLER
4 Genel Başkan’dan Başyazı
6 2023’e Doğru Büyük Türkiye Vizyonu
9 Makale Salih Kılıç
12 Dış İlişkiler Miray Vurmay
16 Büyük Anadolu Ereğli Hotel
18 Türk Metal’den Tanıtım Filmi
20 Türk Metal’den Haberler
22 Kısa Haberler
24 Uluslararası İlişkiler
25 Konfederasyondan
29 İşte Hayatımız
32 Bizim Fabrikalarımız
36 Makale M. Kemal Şen
40 Mola Ertan Gençtürk
42 Hukuk Köşesi Taliphan Kıymaz
46 Sektörden Haberler
49 Dünyadan Haberler
51 Türk Metal - MESS Eğitim
53 Basın Temsilcileri Bildiriyor
55 Bizden Haberler
TÜRK METAL SENDİKASI
AYLIK YAYIN ORGANI
Şubat 2011 | Sayı: 139
YAYIN SAHİBİ
Türk Metal Sendikası Adına
Pevrul KAVLAK
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Bekir EROĞLU
HABER MÜDÜRÜ
Ertan GENÇTÜRK
YÖNETİM MERKEZİ
Türk Metal Sendikası Genel
Merkezi Basın Müşavirliği
Beştepeler Mahallesi Yaşam
Caddesi Nergiz Sokak No:3 06520
Söğütözü/ANKARA
Tel: 0312 292 64 00
Faks: 0312 284 40 18
[email protected]
2 // ŞUBAT 2011
GRAFİK UYGULAMA
BASKI
Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş.
Ziraat Bankası Tesisleri
İstanbul Yolu Trafo Karşısı
Varlık - ANKARA
Tel: 0(312) 384 73 44 - 45
YAYIN TARİHİ: 23 / 02 / 2011
YAYININ TÜRÜ: YAYGIN SÜRELİ
YAYIN ARALIĞI: BİR (1) AY
YAYIN DİLİ: TÜRKÇE
Dergimiz basın ahlak yasasına uyar.
Ayda bir yayımlanır ve
üyelerimize ücretsiz dağıtılır.
Türkiye’nin en büyük ve güçlü sendikalarından
biri olan Türk Metal, üyelerine yeni bir tesis
daha kazandırmanın mutluluğunu yaşıyor.
Şubat ayı başında Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde hizmete giren tesisler metal işçileri için
yeni bir dinlenme merkezi ve eğitim yuvası
haline geldi.
Çalışanların fikir ve önerileri İÇDAŞ için önemlidir. Çalışanlarından gelen fikir ve önerilerin
değerlendirilmesi ile İÇDAŞ çalışanları, 2008
ve 2009 yıllarında iki yıl üst üste, Milli Prodüktivite Merkezi ‘Yılın Verimli İşçisi ve İşveren
Temsilcisi Ödülü’nü alarak, birincilikle onurlandırılmıştır.
“Tamamen yerli otomobil nasıl mümkün olabilir?” Bunu tartışmak, aynı zamanda “nasıl
mümkün değildir?” sorusunu da tartışmaktır. Bu önemli değil. Önemli olan özel sektör
ve devletin el ele verip vermeyeceğidir. Çünkü
Türk işçisi ve mühendisi bu işin altından kalkar.
16
32
36
İşte Hayatımız’ın bu ayki sayfalarına, İstanbul
Avrupa Yakasında faaliyet gösteren Nursan
Elektrik işyerinde çalışan Vildan Şen ve ailesi
konuk oluyor
Türk Metal ve MESS’in müştereken oluşturduğu ortak proje ekibi tarafından hazırlanıp
sunulan “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için
Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” AB genelinde yapılan yüzü aşkın proje teklifi arasında
uygun bulunan 32 proje arasında yer alarak
desteklenmeye hak kazandı.
Türkiye genelinde, 2010 Kasım itibariyle kayıt
dışı istihdam oranı, geçen yılın aynı ayına göre
1,2 puan azalışla % 42.8’e gerilerken, 9 milyon
778 bin kişinin sosyal güvencesi olmadan istihdam edildiği belirlendi.
29
12
22
ŞUBAT 2011 // 3
BAŞYAZI // BAŞKANDAN
Pevrul Kavlak
Türk-İş Genel Sekreteri
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
[email protected]
ÖRGÜTLENME VE
SOSYAL SENDİKACILIK
Demokrasi denilince ilk akla gelen, siyasi partiler ve
sendikalardır. Demokrasinin olmazsa olmazı olan bu
örgütler, varlıklarını yine demokrasinin temel ihtiyaçlarından biri olan örgütlenme özgürlüğü ve serbest seçimlerle sürdürür.
Türk demokrasisi, ilk olarak 21 Temmuz 1946 tarihinde
sandıkla tanıştı. O tarihten bu yana 16 kez sandık başına
giden Türk Halkı, bu süre zarfında siyasi partilerin, ülkenin sorunları için getirdiği çözümlere ve partinin başındaki
isimlerin özelliklerine bakarak tercihini yaptı.
“İnsana sevgi, emeğe saygı”
prensibiyle beslediği bir sendikal
duruşun sahibi olan Türk Metal,
Türk Sendikacılık Hareketi’ne
aşıladığı sosyal sendikacılık
anlayışının gereği olarak,
üyeden alınan aidatı, üyelerine,
onların eş ve çocuklarına
sunmuş olduğu sosyal,
kültürel ve eğitsel hizmetlerle
iade etmektedir.
4 // ŞUBAT 2011
Aradan geçen 55 yıla yakın zaman içinde, Türkiye birçok parti
gördü. Kimi kendiliğinden kapandı, kimi de demokrasiye tahammülü olmayan rejimler tarafından. Bugün Türkiye’de 62
tane siyasi parti var. Ama parlamentoda ancak 5 parti yer alıyor.
Temsil kabiliyeti bulunan siyasi parti sayısının bu kadar az oluşu-
nu, irili ufaklı diğer partilerin misyon
ve vizyon bakımından fakirlik içinde
olmasına bağlamak mümkündür.
Siyasi partiler, ülkenin ve halkın içinde bulunduğu durumu daha iyi ve
daha güzel yapma iddiası ile seçim
meydanına çıkarlar. Partilerin planları ve programları bu amaçla hazırlanır. Sonra da bu hazırlıklar projeler
ile beslenir. Parti liderleri, il il gezerek iktidar olmaları halinde ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını ve ne
kadar zaman içinde yapacaklarını
anlatırlar. Halk, sağduyusu ile gözlemlerini birleştirir ve hür bir şekilde
kullandığı oy ile iktidarı belirler.
Plan, program ve projeler, siyasi partilerin en önemli ve etkili propaganda
araçlarıdır. Ama plan, proje ve programların varlığı kadar, inandırıcılığı
ve uygulanabilirliği de önemlidir.
Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda,
bu araçları kullanan, ama kamuoyu
tarafından samimi ve tatmin edici
bulunmayan birçok partinin, seçimleri kazanmak için vaatlerle halkı
oyaladığını/kandırdığını herkes
hatırlayacaktır.
Gerçekleşmeyen
vaatler ve ilkesizlik nedeniyle, Türk
halkında doğal olarak siyaset kurumuna karşı bir güvensizlik oluşmuş,
yetmezmiş gibi Türkiye çok önemli
yıllarını ’kaybeden ülke’ durumuna
düşmüştür. Ülke olarak uğradığımız
bu kayıplar, sadece ekonomik ve
sosyal bakımdan değil, demokratik
özgürlükler bakımından da çağdaş
dünyadan geri kalmamıza yol açmıştır.
Demokrasinin diğer önemli ayağı
olan sendikalara geldiğimizde, görülen manzara siyasi partilerden
biraz daha farklıdır. Sendikalar, örgütlenme özgürlüğünü siyasi partiler kadar rahat ve geniş bir şekilde
kullanamamaktadır. İşçi hareketi
tarafından umutların merkezine
konulan sendikaların, örgütlenme
konusunda karşılaştığı engeller ve
sendikaların yönetici kadroları arasındaki görüş ayrılıkları, nihayetinde
zayıf ve çelimsiz sendikaların ortaya
çıkmasına sebep olmuş, bu durum
aynı zamanda emekçilerin hak ve
çıkarları için verilen mücadelelere
de sekte vurmuştur.
Oysa özellikle içinde bulunduğumuz
süreçte, güçlü sendikacılığa şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü ülkemize ait sosyal ve ekonomik göstergeler içinde, çalışanların yerinin
insani standartlarla örtüşmeye
ihtiyacı vardır. Bunu sağlayacak olan
ise güçlü sendikalardır. Sendikaların
güçlü olması ise, hem üye sayısının çokluğuyla, hem sağlam bir
sendikal anlayışla, hem de üyelere sunulan hizmetlerin kalitesiyle
ve sürekliliğiyle doğru orantılıdır.
Dolayısıyla sendikalar için ilk hedef
örgütlenmektir.
Bir sendikanın temeli emekçilerdir,
üyeleridir. Örgütlenme, bu temeli
aşınmalara ve yıpranmalara karşı koruma eylemidir. O sendikanın
misyonu ve vizyonu da binanın istinat direkleridir. Çatıda ise sendikanın üyelerine, üye eş ve çocuklarına sunulan hizmetler yer alır. Türk
Sendikal Hareketi içinde bu duruma
uygun sendika sayısının parmakla
az olduğu hepimizin malumudur.
İşte Türk Metal, bu tanıma uygun az
sayıdaki sendikalardan biri, hatta ilkidir.
Demokratik ülkelerde, sosyal devlet bir zenginliktir. Dar ve sabit gelirli
toplum kesimlerinin hayat şartlarından dolayı uğradığı mağduriyetler,
sosyal devlet tarafından izole edilir.
Bu, o toplum kesimlerinin ülkeye
ve devlete olan bağlılığına da güç
kazandırır, toplumsal dayanışmayı
sağlar. Sosyal sendikacılık, sosyal
devlete paralel bir sendikal duruşun
adıdır. Eğer sendikalar, kendi görev
alanlarını sadece toplu sözleşme
imzalamak olarak algılamakla yetinirse, toplumsal yapının sosyo-ekonomik analizini yapmaktan kaçınıp,
üyelerinin, eş ve çocuklarının bu
yapı içindeki durumlarını görmezden gelirse, o zaman sendikaların
cazibesi de yok olur. Cazibesi, yani
emekçiler için diğerlerinden ‘farkı’
olmayan bir sendikaya emekçilerin
duyacağı ilgi gelip geçici olduğu için,
o sendikanın uzun ömürlü olması da
söz konusu olmaz. Dolayısıyla sendikalar, hizmetlerini sosyal sendikacılık anlayışına uygun olarak çeşitlendirmek zorundadır.
“İnsana sevgi, emeğe saygı”
prensibiyle beslediği bir sendikal
duruşun sahibi olan Türk Metal,
Türk Sendikacılık Hareketi’ne aşıladığı sosyal sendikacılık anlayışının
gereği olarak, üyeden alınan aidatı,
üyelerine, onların eş ve çocuklarına
sunmuş olduğu sosyal, kültürel ve
eğitsel hizmetlerle iade etmektedir.
beslenen bir kısım sermaye çevrelerinin örgütlenmeye, yani sendikalaşmaya olan tahammülsüzlüğüdür.
Aynı zamanda demokrasi hazımsızlığı olan bu tahammülsüzlüğün
odağındaki çevreler, zaman zaman
yasaları da arkalarına alarak örgütlenme arayışındaki emekçilere ve
sendikalara zorluklar çıkartmakta,
kuralsız ve güvencesiz çalışmayla
birlikte, bir taraftan çalışma ortamının ihtiyacını duyduğu barış ve
huzuru sabote ederken, öte yandan
sendikaların ve emekçilerin kan kaybetmesinde de yol açmaktadır.
Türk Metal, işte buradan hareketle,
metal işkolunda sendikalaşmayı cazip hale getirmek için, son genel kuruluyla birlikte, sendikal anlayışını
ve yaklaşımlarını revize etmiş,
bu revizyon sayesinde örgütlenme
konusunda karşısına getirilen engellere ve yapılan saldırılara göğüs
gerecek noktaya gelmiştir.
Bugün, Türk Metal, imzaladığı sözleşmeler ile örnek bir sendikadır.
Sendikal hareket içindeki yeri ve duruşu ile üyelerine, üye eş ve çocuklarına sunmuş olduğu hizmetlerle
örnek bir sendikadır. İşçi hareketini
ilgilendiren her gelişmenin, her etkinliğin ve eylemin içinde yer alarak
emeğin dayanışması konusundaki
samimiyetini ispatlayan Türk Metal, artık metal işçileri için ekmek
ve su gibi temel ihtiyaçlardan biri
haline gelmiştir. İşte bunun için Türk
Metal’in sendikal literatüründe vaat
yoktur. Türk Metal, örgütlenecek
metal işçilerine vaat değil icraat
sunan bir sendikadır.
Sonuç olarak söylemek gerekirse,
Türk Sendikal Hareketi de örgütlenmeye düşman kesilen küresel
güçlerin sendikalara saldırılarına
göğüs germek için, sosyal sendikacılık anlayışına bir kurtarıcı olarak
sarılmak zorundadır. Aksi takdirde,
sendikal hareket, küresel güçlerin
ekmeğine yağ sürmekle kalmayacak, kendi sonunu da kendi hazırlayacaktır.
Bugün, Türk Sendikal Hareketi içindeki tüm unsurların üzerinde durması ve düşünmesi gereken konu
da bu olmalıdır.
Türk Metal’in böyle bir anlayışa yönelmesinin başlıca sebeplerinden
biri de, özellikle küresel güçlerden
ŞUBAT 2011 // 5
2023’E DOĞRU
BÜYÜK TÜRKİYE
VİZYONU
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
2008 yılı sonunda, ABD’de başlayan finans krizi,
kısa süre içinde küresel bir boyut arz ederek dışa
açık ülke ekonomilerini ciddi şekilde etkilemeye
başladı. Büyüme oranlarıyla birlikte, küresel ticaret
bir daralma sürecine girdi, gelişmiş ekonomilerde
banka, sigorta şirketleri ve finans kuruluşlarında iflas
ve el değiştirmeler yaşandı. İkinci Dünya Savaşı’ndan
bu yana en büyük küresel kriz olarak nitelendirilen bu
finans krizi, ağır tahribatın yanında, etkisi uzun süre silinmeyecek bir etki de bıraktı.
Küresel ekonomiyle bütünleşmiş, dışa açılma sürecini büyük ölçüde tamamlamış bir ekonomi olarak Türkiye
ekonomisi de hiç kuşkusuz bu finans krizinden etkilendi.
Dış ticaretimizde ve büyümede bir miktar gerileme yaşanırken, iç talepteki daralmanın da etkisiyle, bütçe hedefleri
değişmek zorunda kaldı.
Geçmişte, ülke içindeki ve uluslararası dalgalanmalardan azami ölçüde etkilenen ve kırılganlığıyla bilinen Türkiye ekonomisi,
son küresel krizde, gelişmiş ekonomilerin aksine oldukça başarılı bir performans sergiledi, 8 yıl boyunca kararlılıkla hayata
geçirilen yapısal reformlar, alınan tedbirler ve uyum içinde idare
edilen ekonomimiz, küresel krizden en az etkilenen ekonomiler
arasında yerini aldı…
2001 krizi ve sonrasında 21 banka fona devredilmişken, son yüzyıl içindeki en büyük finansal krizlerden birinde tek bir banka dahi
zorluk yaşamadı. Mali disiplin azami ölçüde muhafaza edildi ve para
politikalarından taviz verilmedi.
2010 yılı, dünya ekonomileri üzerinde küresel krizin etkilerinin sürdüğü bir yıl oldu. Dünya ticaretinde canlanma emareleri asgari düzeyde
kaldı ve küresel ekonomik büyüme de krizden etkilenmiş şekilde cüzi
ölçüde gerçekleşti. Küresel eğilimin aksine, 2010 yılı Türkiye’de uluslararası krizin etkilerinin azaldığı, yıl sonuna doğru krizin etkilerinin nere-
6 // ŞUBAT 2011
deyse tamamen silindiği bir dönem
oldu.
2009 son çeyreğinde başlayan büyüme, 2010 yılının ilk üççeyreğinde
de devam etti. Türkiye, 2010 yılının ilk
üççeyreği itibariyle, dünyada en hızlı
büyüyen ülkeler arasında yer alırken, Avrupa’da en hızlı büyüyen ülke
oldu. İlk üççeyrek verileri, Türkiye’nin
gayri safi yurtiçi hâsılasının 1 trilyon
TL sınırını aştığını ortaya koydu.
Büyümedeki başarımız, 114 milyar
dolar ihracat, son 42 yılın en düşük
rakamı olan % 6,4 enflasyon ve tarihinin en düşük oranı olan % 6,86
gösterge faiz oranıyla daha sevindirici bir boyut kazandı. 2002’de ihracatımız 36 milyar dolar, enflasyon
% 30 ve faiz oranı % 63 seviyesinde
idi. Kredi notlarımız üst üste artırıldı. 2002’de 27 milyar dolar iken,
küresel kriz surecinde dahi Merkez
Bankası rezervimiz 82 milyar dolara
ulaştı.
Uluslararası Para Fonu’yla yeni bir
anlaşma yapılmadı. Fona olan borcumuz da 2002 yılındaki 23.5 milyar
dolar seviyesinden, 2010 yılı sonunda 5,7 milyar dolar seviyesine geriledi.
Şurası son derece önemli... Küresel
finans krizini en az etkiyle geride
bıraktığımızın göstergesi sadece
makroekonomik
göstergelerden
ibaret değil. Tüm dünyada ücretler
kısılırken, emeklilik yaşı yükseltilirken, sosyal harcamalarda kısıntıya
gidilirken, Türkiye, asgari ücrete,
memur ve emekli maaşlarına enflasyonun üzerinde bir artış sağladı,
sosyal harcamaları kısmak bir yana,
2011 bütçesini yine bir sosyal bütçe
olarak hazırladı.
Elbette tedbiri elden bırakmıyoruz...
Ancak, geçmişi, küresel krizi gündemimizden çıkararak, artık geleceğe,
hem de yakın değil, uzak geleceğe
odaklanıyoruz.
Kısa vadeli hesapların ülkemize her
zaman zarar verdiğini, kayıplara
yol açtığını biliyoruz. Sadece iktidar
dönemlerini göz önüne alan, bütün vizyonu bir sonraki seçimden
ibaret olan hükümetler, belki geçici
iyileşmeler temin edebilmiştir, ama,
ardından milletimize çok ağır faturalar ödemişlerdir. Bunun için biz,
geleceğe ilişkin hedeflerimizi seçim
dönemlerine göre yapmıyoruz. Hedeflerimizin menzilinde, Cumhuri-
yetimizin 100. kuruluş yıldönümü
olan 2023 yılı var.
Bu derin vizyon ve bu vizyondan hareketle ortaya koyduğumuz büyük
hedefler sayesinde, eğitim alanında Türkiye’nin 81 vilayetine 160 bin
derslik kazandırdık, 80 yeni üniversiteyle üniversite sayımızı 156’ya
çıkardık.
Sağlıkta, Türkiye genelinde 1,807
yeni sağlık tesisi, 263 hastane, 224
hastane ek binası inşa ettik. Hastaneleri yeni bir anlayışla organize
ederek, her vatandaşımızın, istediği
sağlık kuruluşundan hizmet alabilmesini sağladık. Doktor sayısından
hemşire sayısına, ambulans sayısından diyaliz cihazına kadar sağlıkla ilgili her alanda büyük dönüşüm gerçekleştirdik. Türkiye’yi hava
ambulanslarıyla, aile hekimliğiyle
tanıştırdık.
Adalet sisteminin fiziki altyapısını
güçlendirmek için Türkiye genelinde 130 yeni adliye sarayı açtık, 27
adalet sarayının inşaatına devam
ediyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca
yapılan adalet sarayının 4 katından
fazlasını biz sadece şu 8 yılda yaptık.
Türkiye genelinde TOKi eliyle 470
bin konutun inşasına başladık.
Türkiye’nin dört bir yanındaki toplu
konut projelerimizle sadece konut
alanında değil, şehircilik anlayışı
konusunda da yepyeni bir dönemi
başlattık.
Ulaşım konusunda yaptığımız işler
tam bir devrimdir. Hükümete geldi-
ğimizde sadece 6 bin 100 kilometre
olan bölünmüş yol uzunluğunu, 13
bin 600 kilometre ilaveyle, 19 bin
700 kilometreye çıkardık.
Tarıma verdiğimiz desteklerle, inşa
ettiğimiz barajlarla, sulama kanallarıyla, yeşil alanlarla Türkiye’nin
çehresini değiştirdik. Bu hizmetler
Türkiye’ye güç kazandırdı, Türkiye’nin
itibarını artırdı, Türkiye’nin refahını
yükseltti, insanımızın geleceğe ilişkin umudunu kuvvetlendirdi. Bugün
Türkiye, sadece bölgesinin değil
dünyanın parlayan bir yıldızı, yükselen ekonomisi, huzur ve istikrar
coğrafyası olarak görülüyor, buna
göre konumlandırılıyor.
Amacımız, 2023 yılında Türkiye’nin,
dünyanın en büyük 10 ekonomisi
arasında yer almasını sağlamak.
Bütün hedeflerimizi ve hazırlıklarımızı işte bu vizyona göre yapıyoruz.
Büyümeden işsizliğe, ulaştırmadan
enerjiye, bilişim teknolojilerinden
savunma sanayiine kadar her alanda önümüze büyük hedefler koyuyor ve bu hedeflere ulaşmak için de
emin adımlarla ilerliyoruz.
Son 8 yılda, tüm bu alanlarda elde
ettiğimiz başarı, 2023 vizyon ve hedefimizin garantisidir. Yaptıklarımız,
yapacaklarımız adına bize güç ve
motivasyon sağlıyor.
Biz Türkiye’ye inanıyor, Türkiye’ye
güveniyor ve Türkiye’nin bugün bulunduğu konumdan, bugün ulaştığı
seviyelerden çok daha yükseğine
erişebileceğine dair güçlü bir inanç
taşıyoruz.
ŞUBAT 2011 // 7
Türkiye, 8 yılda ilkleri başardı, tarihi
rekorlar elde etti, milletçe hepimizi
sevindiren seviyelerle kucaklaştı.
Hiç kuşkusuz, istikrar ve güven,
Türkiye’nin bu seviyelere ulaşmasında kilit rol oynamıştır. Ama istikrar
ve güven kadar, Türkiye’nin dinamik
nüfusunun, çalışkan ve kalifiye işgücünün, her bir ferdiyle vatandaşlarımızın umudunun bu başarıda büyük
payı olduğu gerçektir.
Türkiye, zengin petrol yatakları, altın madenleri olan bir ülke değildir.
Türkiye’nin en büyük zenginliği, genç
ve dinamik nüfusu, çalışkan işgücüdür.
Nitekim biz bu yola çıkarken, kaynak
olarak Türkiye’yi işaret etmiş, dürüst, çalışkan ve azimli insan kaynağının, köklü bir tarih ve medeniyetle
şekillenmiş vizyonun, umut dolu
gençliğin Türkiye’nin en büyük imkânı olduğunu ifade etmiştik.
Ülke kalkınmasında emeğin hayati
rolünü dışlayanlardan asla olma-
dık. Alınterinin kudsiyetine inandık,
alınterinin daha kurumadan hakkını
alabilmesine büyük hassasiyet gösterdik.
Bireysel özgürlükleri, ileri demokratik standartları, ifade özgürlüğünü
Türkiye’nin kalkınmasının anahtarı
olarak gördüğümüz kadar, emeğin
kutsallığını da temel bir insan hakkı
olarak gördük ve sosyal politikaları,
insan odaklı bakış açısını, ekonominin, kalkınmanın odağına yerleştirdik.
8 yıl boyunca yaptığımız gibi, 2010
yılında da çalışma hayatına ilişkin
önemli düzenlemelere imza attık.
12 Eylül 2010 halk oylaması ile yürürlüğe giren Anayasa değişikliği
paketinde, çalışma hayatımızı ilgilendiren çok önemli düzenlemeler
yer aldı.
Bunlardan birisi, Anayasa’nın 51.
maddesinin 4. fıkrasında yer alan,
“İşçi ve işverenlerin aynı zamanda
aynı iş kolundaki farklı sendikalara
üyeliğini yasaklayan” hükmün kaldırılmasıdır.
Bir diğer düzenleme, Anayasa’nın
54. maddesinin 3. fıkrasındaki,
“Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı ve kusurlu
hareketleri sonucu, grev uygulanan
iş yerinde sebep oldukları maddi
zarardan sendika sorumludur” hükmünün Anayasa’dan çıkarılmasıdır.
Bir başka önemli değişiklik,
Anayasa’nın 54. maddesinin 7. fıkrasındaki, “Siyasi amaçlı grev ve
lokavt, dayanışma grev ve lokavtı,
genel grev ve lokavt, iş yeri işgali,
işi yavaşlatma, verimi düşürme ve
diğer direnişler yapılamaz” hükmünün kaldırılmasıdır.
Ayrıca Anayasa’nın 53. maddesinin
3. fıkrası da yürürlükten kaldırılarak
yerine “Memurlar ve diğer kamu görevlileri toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler” hükmü konmuştur.
Sendika temsilcilerimizin de yer aldığı, sosyal kesimlerle hükümet arasındaki diyalogu sağlayan en önemli
araçlardan biri durumundaki Ekonomik ve Sosyal Konsey’i de Anayasal bir kurum haline dönüştürdük.
Şüphesiz, genel olarak ülkemizde
demokrasinin güçlenmesi, özgürlük alanlarının genişlemesi çalışan
kesimlerimiz için de en önemli kazanımlardır.
Bütün bunlar, işçi ve memur sendikalarımızın uzun yıllardır gerçekleştirmek için mücadele ettikleri
hususlardır. Nitekim değişiklik paketinin hazırlığı aşamasında da Konfederasyon ve sendikalarımızın görüş,
öneri ve eleştirilerini aldık ve bunları
azami ölçüde pakete yansıttık.
Çalışanlarımızın sorunlarının çözümü konusunda, sendikalarla işbirliğimizi sonuna kadar sürdürmek
kararındayız. Bu çerçevede, 2821
sayılı Sendikalar Kanunu, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ve 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu için
hazırlıkları, sosyal diyalog zeminini
esas alarak sürdürüyoruz.
8 // ŞUBAT 2011
MAKALE
2011, HEPİMİZ İÇİN
BİR SINAV YILI
OLACAK
SALİH KILIÇ
SSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ
2010 yılı, çalışanlar açısından oldukça sorunlu ve
sıkıntılı bir yıl olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı.
Bu saptamaya temel teşkil eden sebeplerin başında
gelen ekonomik krizin, Batı’da yaratmış olduğu durgunluk ve kararsızlığın, Avrupa’da yaşayan 5,5 milyon
Türk’le birlikte ülkemizi de etkisi altına alacağı açıkça
görülüyor. Özellikle, toplumsal olayların bu etkilenmeye
reaksiyon olarak 2011 ve 2012’de gündemin başköşesine oturacağını, üstelik tepkilerin Fransa, Portekiz, Yunanistan, İrlanda, İngiltere ve İspanya gibi ülkelerde daha
da sertleşerek gidişatı ‘kötüye’ çevirmesinin söz konusu
olduğunu da söylemek mümkün…
Aslında tüm dünyada ekonomik sorunlardan hareketle ortaya çıkan sosyal olayların, nihayetinde hem Avrupa’da hem
de Türkiye’de çalışanları harekete geçireceğini söylemek için
kâhin olmak gerekmiyor.
Uzun yıllardan beri devam eden ekonomik ve sosyal politikaların sonucunda, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında
devlet katkısının azaltılması, hemen hemen her alanda katkı ve
katılım paylarının artması,
Emeklilik yaşının yükseltilmesi,
Çalışanların, ücret ve sosyal haklarının baskı altına alınması,
Üretim ve bölüşüm dengelerinin çalışanlar aleyhine bozuluyor olması,
Halkın ve çalışanların başlıca giderleri olan temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında devamlı yükselişlerin olması,
Alım gücünün düşük olması, ülkemizin gerçekleridir. Ve tüm bunlar
alt alta sıralanıp toplandığında, ortaya, çalışanların sabırlarını zorlayan
sıkıcı bir tablo çıkmaktadır. Ayrıca bu görüş, ülkenin kayda değer ekonomistleri ve sosyal bilimcileri tarafından yapılan uyarılarla da desteklenmektedir.
ŞUBAT 2011 // 9
MAKALE
Bu noktada “Ne yapmalıyız?” sorusunu soranlar çıkacaktır. Ülkeyle
ve ülkenin gidişatıyla ilgili sorunları
dile getirenlerin, elbette ki akla ve
mantığa uygun çözüm önerileri de
olmalıdır.
Bize göre, Türkiye ithalata dayalı büyüme modelini acilen terk ederek,
ihracata dayalı büyüme modeline
geçmeyi kafasına koymalıdır. 2010
yılının ilk 8 ayında 73 milyar dolar ihracat yapan Türkiye, aynı dönemde
83 milyar dolarlık ithalat yapmıştır.
2010 yılında ihracatımızın % 13-15
oranlarında artış göstermesine rağmen, ithalattaki artışın %30-32’leri
bulması dengesizliğin boyutunu da
göstermektedir.
İhracat ve ithalat arasındaki bu ölçüsüzlük, yani dış ticarette kazandığından fazlasını harcayan ülke
görüntüsü, nihayetinde istihdamı
da dolaylı olarak etkilemektedir.
Yapılması gereken, yerli üretici ve
girişimciyi desteklemektir. Çeşitli alanlardaki meslek örgütlerinin,
sektörlerdeki girişimcilerin bu yöndeki önerilerine kulak verilmelidir.
Türkiye’nin 2002 yılından beri büyüyen bir ülke olmasına rağmen,
neden istihdam yaratamadığı sorusuna cevap arayanlar, bu detayı
görmek zorundadır.
İstihdam yaratmanın şartlarını, çalışma şartlarını esnekleştirmede,
kuralsız çalışmada, düşük ücret ve
sosyal haklarda, örgütsüz, sendikasız ve toplu sözleşmesiz bir düzende aramanın doğru olmadığı artık
ortaya çıkmıştır.
Türk ekonomisinde yabancı sermayenin hâkimiyeti her geçen
gün giderek artmaktadır. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme
Kurulu’nun(BDDK) açıklamalarına
göre;
Bankacılık sektöründe yabancıların
payı, AB ülkelerinde % 12’lerde iken,
bugün Türkiye’de % 42’leri aşmıştır. İmalat sanayinde % 59,6, Tütün
ürünlerinde % 69, Otomotiv sektöründe % 50, elektrikte %50, kimya sektöründe % 32,3, Borsada %
70’lerde, Türkiye’yi petrol ve benzin
fiyatlarındaki traji-komik gerçeklerin ülkesi yapan akaryakıt sektöründe ise % 70’lerdedir.
Bugün Türkiye, enerji bakımından %
74 oranında dışa bağımlıdır. Önümüzdeki yıllarda bu oranın artarak
% 80’lere çıkması beklenmektedir.
10 // ŞUBAT 2011
Dolayısıyla Türkiye’nin öncelikle, kömür, rüzgâr ve su ile çalışan alternatif enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır.
Kısaca başlıklar halinde özetlemeye
çalıştığımız, niteliği kadar niceliği de
düşündürücü olan böylesi ekonomik
yapının, katkılarının yanı sıra olumsuz etkileri de olacaktır. Dolayısıyla
ülkeyi yönetenlerin, yaşanan olumsuzlukları minimize etme yolundaki
kararlılıkları ve devreye koyacağı
denetim mekanizmaları, bu yönde
alınması gereken tedbirler olarak
düşünülmesi gerekir.
Öte yandan, çalışma hayatına bakıldığında çözüm bekleyen önemli
sorunlar olduğu görülmektedir. Hukuken elde edilmiş haklara rağmen,
sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasında önemli açmazlar vardır.
Burada Anayasa’nın 90’ıncı maddesi
baz alınmalı ve uluslar arası anlaşmalar ile iç hukuk arasındaki çelişkilerin yine uluslar arası hükümlere
öncelik verilerek giderilmesi sağlanmalıdır.
Ayrıca Avrupa Sosyal Şartı’nın gereği olarak adil ücret, sendikal haklar
ve örgütlenme özgürlüğü, serbest
toplu pazarlık hakkı gibi alanlarda
çalışanların ve sendikaların önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusundaki samimiyetini göstermesi, ancak
AB uyum yasalarının bu alanlarda
hayata geçirilmesi ile mümkündür.
2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile
2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev
ve Lokavt kanunlarında, çalışma ha-
yatındaki dengeleri ve huzuru koruyacak ve sosyal tarafların taleplerini
de içine alan yaklaşımlarla değişiklikler acilen yapılmalıdır.
Ekonomik ve Sosyal Konsey’in devlet ağırlığından arındırılarak, sivil
toplumun geniş katılımı ile yeniden
yapılanması sağlanmalıdır. Paket
kanunlarla çözüm aramak yerine,
ülkedeki barış ve huzurun sürekliliği için ekonomik ve sosyal konsey
platformundan geçen çözümler
tercih edilmelidir.
4857 Sayılı İş Kanununun 114.
maddesi gereği, işçi aleyhindeki
düzenlemeler, uluslararası sözleşmelere uygun olarak Üçlü Danışma
Konseyinde yeniden ele alınmalıdır.
4857 Sayılı Kanuna Tabi olanların
İşçi, 657 Sayılı Kanuna tabi olanların
memur statüsünde olduğu gereğiyle, diğer istihdam biçimleri devamlılık arz eden işlerden sayılmamalı ve
4B, 4C gibi uygulamalar kaldırılmalıdır. Sendikal haklardan ve sosyal
haklardan yoksun çalışanları sorun
haline getiren uygulamaların üzerine gidilmelidir.
İşsizlik Fonu’ndan faydalanacakların sayısı, şartlar hafifletilerek daha
geniş bir tabana yayılmalı ve fondan işsizlere yapılan ödeme miktarı
arttırılmalıdır. İşsizlik primi ödeyen
kampanya işçileri de fonun kapsamına alınmalıdır.
Kayıtdışı ekonomi ve istihdam,
Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve
mali yapısı açısından önemli bir sorundur. Sendikaların örgütlenmesi
açısından önemli bir sorundur. Hazinenin ve sosyal güvenlik kurumunun finansmanı açısından önemlidir. Dolayısıyla, kayıtdışı istihdamın
önüne geçilmeli ve bu yoldaki ilk
adımlar olarak kaçak işçilikle, çocuk
işçiliği önlenmelidir. Çünkü kayıtdışı
AB üyeliği sürecinde de önemli bir
handikaptır.
Sosyal Devlet, bir ülkede başta çalışanlar olmak üzere dar ve sabit gelirli kesimler için önemli bir sığınaktır. Devlet, vatandaşlarına olabildiği
kadar cömert bir şekilde bu niteliğini
göstermelidir.
Türkiye’de kadın-erkek eşitsizliğine
vurgu yapmaya yol açan eşitsizlikler
giderilmeli, kadınların yönetime katılması yolunda destekleyici düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Kıdem Tazminatının hayatiyeti, çalışanlar açısından hiçbir kayba meydan vermeden, tavanın kaldırılmasıyla birlikte güvenceli ve sağlıklı bir
yapı içinde devam ettirilmelidir.
İşçi Sağlığı ve iş Güvenliği konusu,
devlet tarafından ciddi bir şekilde
denetlenmeli, işverenlerin işyerlerinde can ve mal güvenliğine uygun
şekilde tedbirleri alması ve çalışanların bu çerçevede eğitimlerle korunması sağlanmalıdır.
Bu yazıda ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal gerçeklerden
hareket ile çalışanların ve sendikaların içinde bulunduğu sıkıntıları
özetle dile getirmeye çalıştık ve çözümleri sıralamaya çalıştık.
Çünkü biz çalışma hayatının statik
değil dinamik bir alan olduğunu ve
bu alan içindeki tüm kişi ve kurumların, ülkenin gerçekleriyle, hak, hukuk gibi evrensel değerlerle çelişkili
görüntülerden kaçması gerektiğini
düşünüyoruz.
Son olarak, emeği, emekçileri, işletmeleri korumanın aynı zamanda bir
demokrasi görevi olduğunu unutmadan üretim destekli, emek eksenli ve sosyal donanımlı bir amaç
birliğinin bu ülkenin aydınlık geleceği
için kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunu
bir kez daha hatırlatma gereğini duyuyoruz… Çünkü 2011 bu konularda
hepimizin samimiyetinin sınavdan
geçeceği bir yıl olacaktır.
ŞUBAT 2011 // 11
DIŞ İLİŞKİLER
TÜRK METAL-MESS
ORTAK AB
PROJESİ ECHOBS
HAYATA GEÇMEYE
BAŞLADI
H. MİRAY VURMAY
TÜRK METAL SENDİKASI
ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI
[email protected]
Avrupa Birliği (AB) aday ülkelere, AB müktesebatına
uyum için gerekli olan idari kapasiteyi oluşturmaları ve/veya artırmaları için hibe yardımları sağlıyor.
Bu kapsamda, AB tarafından 2007-2013 döneminde aday ve potansiyel aday ülkeler için 10,1 milyar
Euro’luk fon ayrıldı. Bu fon kapsamında, AB genelinde yapılan yüzü aşkın proje arasında sadece 32 Proje
desteklenmeye uygun bulundu. Türk-Metal-MESS ortak proje ekibi tarafından hazırlanan “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” de
bu projeler arasında yer aldı. Böylece, iki kuruluş, önemli
bir ortaklığa daha imza atmış oldular.
AB yetkililerinden ECHOBS Projesi’ne Övgü
Türkiye ve Balkan ülkelerinde faaliyet gösteren işçi ve işveren kuruluşlarının ortaklığıyla iki yıl boyunca sürecek
olan ECHOBS projesi, Uluslararası Avrupa Hareketi İstanbul
Kongresi’nde, AB yetkilileri tarafından katılımcılara, sivil toplum diyaloğunun güçlü bir örneği olarak gösterildi. İş sağlığı ve
güvenliği alanında Türkiye’de ve Avrupa’da bir ilki gerçekleştiren
Türk Metal ve MESS, Avrupa Komisyonu’nun “IPA Sosyo-ekono-
Türk Metal ve MESS’in müştereken oluşturduğu ortak
proje ekibi tarafından hazırlanıp sunulan “ECBOHS-“İş
Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” AB genelinde yapılan yüzü aşkın proje teklifi arasında
uygun bulunan 32 proje arasında yer alarak, desteklenmeye hak kazandı.
12 // ŞUBAT 2011
İş sağlığı ve güvenliği alanında Türkiye’de ve Avrupa’da bir ilki gerçekleştiren Türk
Metal ve MESS’in ortaklaşa hazırladığı “ECBOHS-“İş Sağlığı ve Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi” ile, Türkiye ve Batı Balkan ülkelerindeki (Arnavutluk,
Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Kosova) işçi ve işveren teşkilatlarının, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yetkinliklerinin AB düzeyine yükseltilmesi
hedefleniyor.
mik Ortaklık Programı” teklif çağrısı
kapsamında “ECBOHS-“İş Sağlığı ve
Güvenliği için Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi’ni yürütüyor. Proje ile,
Türkiye ve Batı Balkan ülkelerindeki
(Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Kosova)
işçi ve işveren teşkilatlarının, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yetkinliklerinin AB düzeyine yükseltilmesi
hedefleniyor. Avrupa Komisyonu taKATILIMCILAR
ÜLKE
Arnavutluk
Kol Nikollaj
Arnavutluk
Anisa Subashi
Slobadan Antovski Makedonya
Makedonya
Milcho Smilevski
Sırbistan
Branislav Canak
Zoran Stojilijkovic Sırbistan
Makedonya
Zivko Mitrevski
Todor Kalamatiev Makedonya
Kosova
Haxhi Arifi
Kosova
Dafina Mehaj
Bosna Hersek
Marko Martic
Bosna Hersek
Ognjen Dukıc
İsmet Bajramovic Bosna Hersek
Bosna Hersek
Vedran Dedic
Jelena Ognjenovic Karadağ
Türkiye
H. Miray Vurmay
Türkiye
Dr. Aykut Engin
Türkiye
Ezgi İÇLİ
Türkiye
Tunçay Yeşilnil
Türkiye
Çisem Kılıç
Türkiye
A.Afşin Cıbıroğlu
rafından desteklenmeye uygun görülen ECHOBS Projesi’nde 7 ülkeden
10 ortak yer alıyor.
sahipliğini yaptığı akşam yemeğine,
Türk-Metal Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri İsmail Dursun,
Türk Metal Sendikası şube başkanları dış ilişkiler uzmanı, Arnavutluk,
Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Kosova’da faaliyet
gösteren işçi ve işveren kuruluşlarının başkanları ile uzmanları, MESS
yöneticileri ve uzmanları katıldı.
Uluslararası Avrupa Hareketi Kongresi etkinlikleri kapsamında, projenin tanıtımının yapılması amacıyla
İstanbul’a gelen ECHOBS Projesi ortakları, 9 Şubat 2011 tarihinde akşam yemeğinde buluştu. MESS Genel Sekreteri Av. İsmet Sipahi’nin ev
KURUM
KSSH (Arnavutluk İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
KSSH (Arnavutluk İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
UNASM (Makedonya Bağımsız ve Özerk İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
UNASM (Makedonya Bağımsız ve Özerk İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
TUC Nezavistnost (Nezavistnost İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
TUC Nezavistnost (Nezavistnost İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
CCM (Makedonya İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
CCM (Makedonya İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
BSPK (Kosova Bağımsız İşçi Sendikaları Birliği)
BSPK (Kosova Bağımsız İşçi Sendikaları Birliği)
GEA Araştırma Merkezi
GEA Araştırma Merkezi
SSSBIH (BiH Bağımsız İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
SSSBIH (BiH Bağımsız İşçi Sendikaları Konfederasyonu)
UPCG (Karadağ İşverenler Konfederasyonu)
Türk-Metal Sendikası
MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası)
MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası)
MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası)
MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası)
MESS (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası)
ŞUBAT 2011 // 13
DIŞ İLİŞKİLER
TÜRK METAL,
ULUSLARARASI
AB HAREKETİ
İSTANBUL 2011
KONGRESİ’NDEYDİ
Türk Metal, Uluslararası Avrupa Hareketi ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı
(TÜSEV)’in işbirliğiyle düzenlenen İstanbul Kongresi’ne, MESS ile ortaklaşa
hazırladığı AB projeleri kapsamında
katılım gösterdi.
Uluslararası Avrupa Hareketi ve Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV)’in işbirliğiyle düzenlenen İstanbul
Kongresi, 11-12 Şubat 2011 tarihlerinde İstanbul Bilgi
Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleştirildi.
“Aday Ülkelerde STK’lar: Siyasi Taahhütten Etkin Diyaloğa” başlığı ile yapılan Kongrede, AB kurumlarından üst
düzey bürokratların, AB ülkelerinden parlamenterlerin,
AB üyesi, aday ve potansiyel aday ülkelerde faaliyet
gösteren sivil toplum kuruluşu ve kamu kurumu temsilcilerinin oluşturduğu 400’ü aşkın katılımcı bir araya
geldi. Kongrede, aday ülkelerde sivil toplumun gelişimi,
sosyo-ekonomik ortaklıklar, yönetişim ve işbirlikleri gibi
konular ele alındı.
Kongre etkinlikleri kapsamında, Avrupa Komisyonu tarafından 10 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Bilgi
Üniversitesi’nde, Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) çerçevesinde hibe almaya hak kazan-
14 // ŞUBAT 2011
mış, AB ve Balkan ülkelerinden gelen kuruluş temsilcilerinin proje yönetimi hakkında bilgilendirilmesi amacıyla
açılış toplantısı düzenledi. Türk Metal ve MESS’in IPA
kapsamında birlikte hazırladığı “İş Sağlığı ve Güvenliği
için Avrupa İşbirliği Köprüleri” (ECBOHS) projesi çerçevesinde konferansa; MESS Eğitim Müdürü Dr. Aykut Engin, MESS Endüstri Yönetimi ve Araştırma Uzmanı Tunçay Yeşilnil, Türk Metal Sendikası Dış İlişkiler ve Projeler
Koordinatörü Miray Vurmay ve Batı Balkan ülkelerindeki
proje ortaklarından gelen yetkililer katıldı. Konferansın
ilk bölümünde, Avrupa Komisyonu Genişleme Genel
Müdürlüğü’nden Henk Visser, AB ve Balkan ülkelerinden
gelen proje sahiplerine yaptığı sunumda, proje sürecinde ortakların ve proje koordinatörlerinin dikkat etmeleri
gereken hususlar hakkında bilgi aktardı. Özellikle finansal ve proje uygulama kurallarının dikkatle incelenmesi
gerektiğini vurgulayan Visser, proje yönetimi, bütçe değişiklikleri ve AB perspektifinden projelerin önemi konularına değindi.
Konferansın ikinci bölümünde, IPA tematik programlarına yönelik çalıştaylar düzenlendi. “Sosyo-Ekonomik
Ortaklık” başlıklı çalıştayda, AB ve Balkan ülkelerinden
gelen proje sahipleri projelerini tanıtmak için sunumlar
gerçekleştirdi. Dr. Aykut Engin çalıştayda yaptığı sunumla, ECBOHS Projesi hakkında bilgi aktardı. Engin,
Proje ile Türkiye ve diğer AB’ye aday ülkelerde sosyal
diyalog mekanizmasının iş sağlığı ve güvenliği alanında
çalıştırılacağını ve tüm paydaş kuruluşların bu alandaki
kurumsal kapasitelerinin geliştirileceğini belirtti. ECBOHS Projesi kapsamında; Avrupa Metal, Mühendislik
ve Teknolojiye Dayalı Sanayi İşverenleri Konseyi (CEEMET), Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC)
ve TÜRK-İŞ ile işbirliğine gidilecek ve ortak ülkelerde İSG
alanında farkındalığın artırılmasına yönelik seminerler,
toplantılar ve çalıştaylar düzenlenecek.
Daha sonra katılımcılar, 10 Şubat 2011 tarihinde Devlet
Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ev sahipli-
Uluslararası Avrupa
Hareketi ve Türkiye Üçüncü
Sektör Vakfı (TÜSEV)’in
işbirliğiyle düzenlenen
İstanbul Kongresi’nde hem
AB hem de Türkiye’den
oldukça yüksek düzeyde
katılımlar sağlandı.
Toplantının açılış
konuşmalarını, TÜSEV
Başkanı Üstün Ergüder,
Bilgi Üniversitesi Rektörü
Halil Güven, TOBB Başkanı
Rıfat Hisarcıklıoğlu,
Avrupa Parlamentosu eski
Başkanı ve Uluslararası
Avrupa Hareketi Başkanı
Pat Cox, Devlet Bakanı
ve Başmüzakereci
Egemen Bağış ve
Avrupa Komisyonu’nun
Genişleme ve Komşuluk
Politikasından Sorumlu
Üyesi Stefan Füle yaptı.
ğinde The Marmara Taksim Oteli’nde
düzenlenen resepsiyonda, Avrupa
Komisyonu’nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi
Stefan Füle ile bir araya gelerek görüş alışverişinde bulundu.
11 Şubat tarihinde gerçekleştirilen
toplantının açış konuşmalarını TÜSEV Başkanı Üstün Ergüder, Bilgi
Üniversitesi Rektörü Halil Güven,
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu,
Avrupa Parlamentosu eski Başkanı ve Uluslararası Avrupa Haraketi
Başkanı Pat Cox, Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış ve
Avrupa Komisyonu’nun Genişleme
ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle yaptı.
Avrupa Parlamentosu eski Başkanı ve Uluslararası Avrupa Hareketi
Başkanı Pat Cox konuşmasında, İstanbul Kongresi’nin sivil toplumdaki
çeşitliliği ortaya koyduğunu ve ilerleme kaydettiklerini gösterdiğini ifade
etti. Cox, Türkiye’yi “istikrar çapası
ve modernleşme abidesi” olarak
tanımlayarak, Türkiye’nin bölgedeki
gücüne dikkat çekti. Cox, Türkiye’nin,
Avrupa’nın stratejik ve politik amaçları açısından çok önemli bir ülke olduğunun altını çizdi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış konuşmasında,
Türkiye-AB ilişkilerinin geçmişine
değinerek; Türkiye’nin 50 yıldır bir
hayalin peşinden koştuğunu, ancak
hevesini asla kaybetmediğini belirtti. Bağış, “Avrupa Birliği genişlemesi
ancak toplumlar düzeyinde kabul
görürse başarılı olur. Bu nedenle AB
üyelik sürecinde sivil toplum diyaloguna büyük önem veriyoruz” dedi.
Bağış, Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerinde en büyük engelin önyargı olduğunu ancak bunun sivil toplumla
işbirliği sayesinde çözülebileceğini
kaydetti.
Avrupa Komisyonu Genişleme ve
Komşuluk Politikalarından sorumlu
Üyesi Stefan Füle konuşmasında,
müzakere sürecinde sivil toplumun
önemine ve Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunlu alanlara değindi.
duğunu; tarafların birbirlerini rakip
olarak değil, ortak olarak görmelerinin önem taşıdığını kaydetti. Füle,
katılımcılara sorunlarla mücadelede
tek başlarına olmadıklarını, siyasi diyalog ve finansal destek için AB’nin
destek olacağını ifade etti. Füle, tıkanma noktasına geldiği düşünülen
Türkiye-AB ilişkileri hakkında ise,
Avrupa Birliği’nin Türkiye için “tam
üyelik” dışında bir B Planı olmadığını
kaydetti.
İki gün süren Kongrede katılımcılar
düzenlenen çalıştaylarda; sivil toplumun gelişimi, ulusal reform süreçleri ve işbirliklerinin oluşturulması,
AB’nin sivil toplum desteği, kişilerin
serbest dolaşımı, Avrupa bölgesel
değişim programları, AB’ye entegrasyon süreci gibi konular hakkında
bilgi alışverişinde bulundu.
AB üyeliğinin en temel kriterlerinden birinin iyi yönetişim olduğunu
ifade eden Füle, sivil toplumun da
gerek bireysel, gerek STK düzeyinde
karar alma süreçlerinde etkinliğinin artması gerektiğini bildirdi. AB
üyesi ülkelerin temel değerlerinin
sivil toplumun görüşlerini kabul edip
önemsemesinden geldiğini belirten
Füle, katılımla birlikte sorumluluğun
da beraberinde geleceğini söyledi.
Türkiye ve Batı Balkan ülkelerinin
çok daha güçlü ve sağlam bir sivil
topluma ulaşma konusunda yasal
çerçeveyi geliştirmesi gerektiğini ifade eden Komisyon Üyesi, sivil
toplum kuruluşlarının bugün birçok
engelle karşı karşıya olduğunu, yeni
bir düşünce şekline ihtiyaç duyul-
ŞUBAT 2011 // 15
HABER
TÜRK METAL’DEN
METAL İŞÇİLERİNE
YENİ VE ÇAĞDAŞ
BİR SOSYAL
TESİS DAHA
Lobiden Görünüm
Oda
16 // ŞUBAT 2011
Çatı Katı Salonu
BÜYÜK ANADOLU
GÜNEŞİ KARADENİZ
EREĞLİ’DEN PARLIYOR
Çok Amaçlı
Toplantı
Salonu
Kapalı
Yüzme
Havuzu
hamam
Türkiye’nin en büyük ve güçlü sendikalarından biri olan Türk Metal, üyelerine yeni bir tesis daha kazandırmanın mutluluğunu yaşıyor. Şubat
ayı başında Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde hizmete giren tesisler, metal
işçileri için yeni bir dinlenme merkezi ve eğitim yuvası haline geldi.
Büyük Anadolu Oteli; bünyesinde faaliyet gösterecek çok amaçlı
salon, kongre ve toplantı salonları, cafe, restaurant, kapalı ve açık
yüzme havuzları, SPA merkezi, halı
sahalar, tenis kortları, basketbol sahası, pastanesi ve süpermarketi ile
metal işçilerine ve ailelerine birçok
alanda hizmet verirken, bulunduğu
yöreye de ekonomik ivme kazandıracaktır.
ŞUBAT 2011 // 17
HABER // TÜRK METAL’DEN
“Metal işçilerini mutlu etmek,
Türk Metal’in varlık sebebidir.
Türk Metal’in amacı, başta metal
işçileri olmak üzere tüm çalışanların
mutluluğu ve huzurudur. Türk Metal’in amacı,
bu enerjiyle, pırıl pırıl aydınlık içinde,
mutluluğun, refahın ve huzurun yaşandığı
bir Türkiye’dir. Evet… Biz bu amaç için yola
çıktık… Bu yoldan da dönmeyeceğiz…
Yolumuz ve bahtımız açık olsun…”
TÜRK METAL’DEN
TANITIM FİLMİ
2011 yılında 48. yılını tamamlayacak olan sendikamız üyelerine, sendikamızı daha iyi tanıtabilmek
için yeni bir tanıtım filmi hazırlandı. Tanıtım filminde
sendikamız tarihi, eğitime verdiği önem, üye ve ailelerine sağladığı sosyal imkânlar hakkında bilgiler yer
aldı.
Yeni tanıtım filmimizin tam metni…
Yaşı milyarlarca yılla ifade edilen dünya, bugün artık
savaşların ve yoksulluğun keskin bir bıçakla ikiye bölündüğü bir gezegen haline gelmiştir. Kendilerini dünyanın
efendisi olarak gören küresel güçler, kuzey yarı kürede
zenginlik ve ihtişam içinde bir yaşam sürerken, Afrika
başta olmak üzere, Asya ve Amerika kıtalarının güneyinde
yoksulluk devam etmektedir.
Dünya üzerinde insanların topluluk halinde yaşamasından
bu yana, 3,5 milyarın üzerinde insan, savaşlar sebebiyle hayatını kaybetti. Bugün dünya üzerinde 500 bini bilim adamı
olmak üzere, 15 milyon kişi savaş endüstrisinde çalışıyor…
Kanlı bir politikayı ülke yönetmenin temeline oturtan küresel
güçlerin, savaşlar için dakikada 2 milyon dolar harcayacak şekilde gözleri kararmış durumda…
Dünya üzerinde insanları yok ederek varlığını sürdürmeyi poli-
18 // ŞUBAT 2011
tikalarının temeline oturtan küresel
güçler, zengin ve stratejik olarak
gördüğü her coğrafyaya saldırırken,
bu güzel gezegenin büyük bölümünü etkisi altına alan açlık, yoksulluk
ve işsizlik, tek sermayesi savaş olan
küresel güçlerin ne yazık ki umurunda değil.
İnsanlığın sosyo-ekonomik olarak
büyük zorluklar içinde bulunduğu bu
süreçte, uluslararası sendikalar, küresel güçlerin finansal örgütleriyle
dirsek temasını sürdürüyor olduğu
için, küresel güçler, “Bilgi Çağında
Artık Sendikalara Yer Yok” diyecek
ölçüde pervasızlaşıyor. Daha da
önemlisi, bu nedenle, dünya emekçilerinin sendikalara duyduğu güven
hızla tükenişe doğru ilerliyor…
Demokrasinin yaşama imkânı bulduğu ülkelerde, toplumsal kesimlere örgütlenme hakkı ve imkânı da
sunulur. Çünkü demokrasiye anlam
kazandıran toplumun örgütlenmesidir, örgütlenmiş toplumdur. 1963
yılında Türk Sendikal Hareketi’ne
adımlarını atan Türk Metal, metal
işkolunda çalışan emekçilerin tamamını çatısı altında toplama amacıyla yola çıkmıştır. Ülkeyi bir kaos
ortamına döndüren sendikal anlayışın hüküm sürdüğü yıllarda Türk
işçisinden ve Türk sanayinden yana
duruşunu bugüne kadar koruyan
Türk Metal, 1990’lı yıllardan itibaren
Türk Sendikal hareketi için, devrim
sayılacak yeni bir anlayışın ve yaklaşımın da öncülüğünü yapmaktadır.
Öncülüğünü yaptığı bu yeni anlayış
ve yaklaşımların temelinde, üyeden alınan aidatın yine üyeye sosyal ve kültürel hizmet olarak iadesi
prensibi vardır. Bu anlayışın gereği
olarak, Türk Metal’in sadece üyeleri
değil, üyelerinin eş ve çocukları da
sendikacılık anlayışının kapsama
alanı içindedir. Türk Metal Sendikası,
Genel Başkan Pevrul Kavlak, Genel
Sekreter Muharrem Aslıyüce, Genel
Mali Sekreter Mehmet Soyupek, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri İsmail
Dursun ve Genel Eğitim ve Toplu İş
Sözleşmesi Sekreteri Yavuz Gökçe
ile birlikte, üretmek, kazanmak ve
kazandırmak arzusuyla donattığı
metal işçilerini mutlu yarınlara taşımayı temel görevleri arasında en
üst sıraya almıştır.
Tezgâh başında çalışan metal işçilerini yurt dışına gönderen, metal
işçilerini ve eşlerini hem eğitim hem
de dinlenme için KKTC ve Didim’de
ağırlayan, metal işçilerinin çocukları
için yabancı dil ve bilgisayar kursları düzenleyen Türk Metal, sendika
bünyesinde oluşturduğu Metal Çocuk Arkadaş Kulübü ile üye çocuklarına sunulan hizmetleri gelenek haline getirmiştir. Üye çocuklarını yurt
dışına gönderen, bunların yanı sıra
okullar yaptıran ve çeşitli bölgelerdeki hastanelere araç ve gereç yardımı yapan Türk Metal, sendikacılığı
sadece toplu sözleşme imzalamak
olarak tanımlayan tariflerin de kendisini yenilemesini sağlamıştır. 12
Eylül’den sonra kamu kesiminde ilk
grevi gerçekleştiren ve 1990 yılında Türk İşçi Hareketi tarihindeki en
büyük greve 90 bin metal işçisiyle
imzasını atan Türk Metal, sendikal
refleksleri bakımından da saygın bir
yere sahiptir. Metal işçilerini işkolumuzun vazgeçilmezi yapan ortak
eğitim projesi, aile kurumunun önemine ve devamına odaklanan eşli
eğitimler, çocuklarımızı günümüzün
gerekleriyle donatan bilgisayar ve
yabancı dil kursları bu yolda atılmış
adımlardır… Metal işçilerini, eşlerini
ve çocuklarını mükemmel bir şekilde ağırlayan Büyük Anadolu Oteli’nin
Didim, Ankara ve Kdz. Ereğli’deki beş
yıldızlı otelleri bu yolda metal işçilerine, eşlerine ve çocuklarına hizmet
vermeye devam edecektir. Bu zincirin KKTC halkası da hizmete girmek
üzeredir.
Türk Metal’in İstanbul, Pendik, Eskişehir, Bursa, İzmir ve Kdz. Ereğli’deki
sosyal tesisleri metal işçilerine, eş
ve çocuklarına hizmet vermektedir, vermeye de devam edecektir.
Kamuoyunun beğenisini kazanmış olup, devletimizin himayesinde
bir huzur evi veya benzeri bir tesis
olarak hizmet vermeye hazır olan
Çerkezköy’deki
kompleksimizin
kamu yararına kullanılması için
sendikamız, ilgili bakanlık ve kuruluşlarla el sıkışmayı beklemektedir.
Endüstriyel ilişkiler içinde, insana
sevgi, emeğe saygı ortak paydasında her kişi ve kuruluşla uzlaşma
ve diyalog içinde olan Türk Metal,
kurulduğu tarihten bu yana sahip
olduğu uzlaşma anlayışının yozlaşmasına izin vermeden, metal işçilerinin hakları ile dönemin gerçeklerini
bir potada birleştirmeyi başaran bir
sendikadır.
“Metal işçilerini mutlu etmek,
Türk Metal’in varlık sebebidir. Türk
Metal’in amacı, başta metal işçileri
olmak üzere tüm çalışanların mutluluğu ve huzurudur. Türk Metal’in
amacı, bu enerjiyle, pırıl pırıl aydınlık
içinde, mutluluğun, refahın ve huzurun yaşandığı bir Türkiye’dir. Evet…
Biz bu amaç için yola çıktık… Bu yoldan da dönmeyeceğiz… Yolumuz ve
bahtımız açık olsun…
ŞUBAT 2011 // 19
HABER // TÜRK METAL’DEN
BİRLİKTELİĞİMİZ
VE DAYANIŞMAMIZ
GÜÇLENİYOR
Ford Otosan Gölcük
Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz İsmail Dursun öncülüğünde yapılan işyeri ziyaretlerimiz Şubat
ayı içerisinde de tüm hızıyla devam etti. Kocaeli ve
Gölcük şubemize bağlı 10 ayrı iş yerinde ziyarette
bulunan Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz İsmail
Dursun, üye işçilerimizle buluşarak birlikteliğimiz ve
dayanışmamızı güçlendirmeye devam etti.
Kocaeli ve Gölcük’te yapılan ziyaretlerde işçilerimizle buluşularak sorunları ve istekleri dinlenirken, fabrika
yöneticileri ile de bir araya gelinerek, bu sorunların çözümüne yönelik adımlar atıldı. Ziyaretler sırasında üyelerimiz, ziyaretlerden duydukları memnuniyeti Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz İsmail Dursun’a bildirdiler.
Çelik Halat
Kocaeli’nde Kalibre Boru, Dytech, Çelik Halat, Ark Pres ve Enpay işyerleri, Gölcük’te Ford Otosan, BPlas, Hp Pelzer Pimsa,
Gil-Tez ve Manga işyerleri ziyaret edildi. Ziyaretler sırasında
Kocaeli’nde ve Gölcük’te temsilciler meclisimiz de toplandı.
Kalbre Boru
20 // ŞUBAT 2011
Ford Otosan Gölcük
Dytech
Ark Pres
Enpa
ŞUBAT 2011 // 21
KISA HABERLER
TÜRKİYE’DE 9,8
MİLYON KİŞİ KAYIT
DIŞI İSTİHDAM
EDİLİYOR Türkiye genelinde, 2010 Kasım itibariyle kayıt
dışı istihdam oranı, geçen yılın aynı ayına göre
1,2 puan azalışla % 42.8’e gerilerken, 9 milyon
778 bin kişinin sosyal güvencesi olmadan istihdam edildiği belirlendi.
Kasım ayında kadınlarda kayıtdışı istihdam oranı, bir önceki yılın aynı
dönemine göre 1,1 puan azalışla % 58.1’e gerilerken, erkeklerde 1.4
puan azalışla % 36.7 düzeyinde gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) verilerinden yapılan belirlemeye göre, Kasım’da istihdam edilen
toplam nüfus 22 milyon 854 bin olurken, bunun 9 milyon 778 bin kişisini
herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayanlar oluşturdu. Kasım 2009’da
% 43,9 olan kayıtdışı istihdam oranı, 2010 yılının aynı döneminde 1.2 puanlık azalışla % 42.8’e indi. Kasım itibariyle son bir yıllık dönemde kayıtdışı çalışanların sayısında yaklaşık 44 bin kişilik düşüş yaşandı. Kasım’da,
bir önceki yılın aynı dönemine göre erkek istihdamında kayıtdışılık oranı
1,4 puan gerilemeyle % 36.7 olurken, 16 milyon 394 bin erkek çalışanın 6
milyon 22 binini kayıtdışı çalışanlar oluşturdu. Son bir yılda erkek istihdamındaki artış 699 bin kişi olurken, kayıtdışı çalışan erkek sayısı da 46 bin kişi
arttı. Kadın çalışanlar içinde kayıtdışılık oranı 1 puan azalarak % 59,2’den %
58,1’e geriledi. 6 milyon 460 bin kişilik kadın istihdamından 3 milyon 756 bininin kayıtdışı istihdam ettiği saptandı. Son bir yıllık dönemde istihdam edilen
kadın sayısı 413 bin kişilik artış gösterirken, bunun 177 bin kişisinin kayıtdışı
istihdam ettiği tespit edildi.
69 İLİN BÜTÇESİ
AÇIK VERDİ
Merkezi Yönetimi Bütçesi’nin 1 milyar TL fazla verdiği 2011 yılı Ocak ayında, 69 ilin bütçesi
açık verdi. Geçen yılın aynı döneminde 68 ilin
bütçesi açık vermişti. Ankara, Kocaeli ve İzmir
illeri hariç, 77 ilin 16,4 milyar TL’lik toplam geliri
bir İstanbul etmezken, bütçe açığı sıralamasında 142,7 milyon TL ile Diyarbakır ilk sırada yer
aldı. En çok bütçe fazlasını ise, 8,4 milyar TL ile
İstanbul verdi.
Maliye Bakanlığı verilerinden yapılan hesaplamalara göre, bütçenin 1
milyar TL fazla verdiği 2011 yılının Ocak ayında İstanbul, 9 milyar 419 milyon TL gelirle toplam gelir tahsilâtının yüzde 40,1’ini sağladı. İstanbul’un
2010 yılı Ocak ayında gerçekleştirdiği gelir tahsilâtı 7 milyar 542 milyon
TL, toplam tahsilat içindeki payı ise % 38,6 düzeyindeydi. İstanbul’un
Ocak itibariyle harcamaları 1 milyar 29.8 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu
harcamaların toplam giderler içindeki payı % 4.6 oldu. İstanbul’un bütçesi
2011 yılı Ocak ayında 8 milyar 389 milyon TL fazla verdi.
22 // ŞUBAT 2011
100 LİRALIK
GELİRİN 17,5 MaliyeBakanlığıHesapUzmanlarıKurulu’nun
LİRASI BEYAN 2010 yılı vergi denetimleri, incelemeye alımükelleflerin, elde ettikleri her 100 liraEDİLİYOR lıknangelirin
82,5 lirasını kaçırdığını, sadece 17,5
lirasını beyan ettiğini ortaya koydu.
Denetimler sırasında 37 milyar 47 milyon 963 bin 625 liralık matrahta inceleme yapıldı. Denetime alınan mükelleflerin devlete 37
milyar lira gelir beyan ederek, bunun üzerinden vergi ödediği, buna
karşılık 174 milyar 546 milyon 373 bin 659 liralık gelirin devletten
gizlendiği anlaşıldı. Böylece incelenen mükelleflerin elde ettikleri kazancın sadece % 17,5’lik bölümünü beyan ettiği, % 82,5’lik bölümü
ise kaçırdığı belirlendi. Hesap Uzmanları, incelemeler sonucunda mükelleflere 2 milyar 454 milyon 187 bin 897 lira vergi borcu çıkardı, 2
milyar 971 milyon 882 bin 345 lira da ceza kesti. Mükellef başına ortalama gelir kaçağı miktarı da 260 milyon 263 bin 637 lira oldu.
CARİ AÇIK 2010’DA
REKOR KIRDI İç talepteki canlanma ve buna paralel dış ticaret açığındaki artış ile genişlemeye devam
eden cari açık, 2010’da rekor kırdı.
Cari açık, 2010’da bir önceki yıla göre % 247.1 artarak 48.56 milyar dolara tırmandı. Revize edilen Orta Vadeli Program’da (OVP)
2010 yılı için öngörülen 39.3 milyar dolarlık cari açık hedefinde
yaklaşık 10 milyar dolarlık sapma oldu. İlk OVP’de cari açık beklentisi 18 milyar dolar seviyesindeydi. Merkez Bankası verilerine göre
cari açık, 2010 yılı Aralık ayında 2009 yılının aynı ayına göre, % 131.9
artışla beklentilerin üzerinde 7.53 milyar dolar olarak gerçekleşti.
ŞUBAT 2011 // 23
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
LİBYA PETRO KİMYA
SENDİKASI İLE İŞBİRLİĞİ Türk Metal Sendikamız, uluslararası arenada
ve dayanışma protokollerine her gün
ve DOSTLUK ANLAŞMASI birişbirliği
yenisini daha ekliyor. Uluslararası arenada
işbirliği ve dostlukların geliştirilmesinin yanı sıra,
İMZALANDI sendikal
birliğimizi ve gücümüzü daha da artıracağının bilincinde olan Türk Metal, Libya Petro
Kimya Sendikası ile karşılıklı işbirliği ve dostluğu
pekiştirmek amacıyla ikili mübadele protokolü imzaladı. Genel Mali Sekreterimiz Mehmet Soyupek
ve Libya Petro Kimya Sendikası Genel Sekreteri Muhammed Fadiel Ebusidde arasında imzalanan ikili
mübadele antlaşmasının her iki taraf içinde hayırlı
olmasını diliyoruz.
Türk Metal Sendikası Genel Sekreteri Muharrem Aslıyüce ve
MOLDAVALI sendikacılarla
beraberindeki heyet, 4-10 Şubat tarihleri arasında Moldovalı
buluştu. Moldova’nın Başkent Kişinev’de ülkenin
en
büyük
geçim kaynağı olarak görülen Cricova bölgeSENDİKACILARA sindeki devlete bağlı
tarımsal üretim tesisleri ve yine bu ülke
sınırları içinde yer alan Gagavuzya Özerk Bölgesi’nin Başkenti
ZİYARET Comrat ziyaret edildi. Yine aynı bölgede bulunan Gagavuz Tarım
İşçileri Sendikası’nın yetkilileri ile bir araya gelinirken, Comrat’ta
yer alan Atatürk Kütüphanesi de ziyaret edildi. Comrat’ta yer alan
Atatürk Kütüphanesi kurulmasına, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’in bölgeye ziyareti sırasında karar verilmişti. Türkiye’den
gönderilen kitap ve teçhizatlarla kurulan kütüphanede çalışanların
ücretlerinin de, Türkiye tarafından karşılanması uygulamasına halen devam edilmektedir. Türk Metal Heyetimiz de, ziyaret sırasında,
kütüphanenin ihtiyacı olan bazı araç ve gereçlerin yanısıra, kitap bağışında da bulundu.
24 // ŞUBAT 2011
KONFEDERASYONDAN
“İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ Başkent Ankara’nın önemli sanayi merkezlerinden OSTİM’de 3
Şubat 2011’de 9 saat arayla yaşanan ve 17 işçinin ölümü ve
SAĞLANMIYOR, onlarca
işçinin yaralanması ile sonuçlanan iki patlama, iş sağlığı, güvenliği ve kayıt dışı istihdamı yeniden gündeme getirdi.
FATURA İŞÇİYE Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
Pevrul Kavlak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, iş sağlığı ve gütedbirlerinin sürekli olarak göz ardı edilmesi, kaçak işçi‘ÖLÜM’ OLARAK likvenliği
ve eğitimsizliğin patlamalar ve ölümcül iş kazaları olarak geri
döndüğünü söyledi. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ile patDÖNÜYOR” lamaların
yaşandığı bölgeyi ziyaret eden ve incelemelerde bulunan
Kavlak, Türkiye’deki kayıt dışı istihdam oranının % 43’ü bulduğuna
dikkati çekerek, sorunun kaynağında kayıt dışı istihdamın bulunduğunu vurguladı.
Organize sanayi bölgelerinde de kayıt dışılığın yaygın olduğunu dile
getiren Kavlak, “Kayıt dışılığın yanı sıra, bölgede iş sağlığı ve güvenliği
tedbirlerinin yeterli şekilde alınmaması, tehlikeli üretim yapan iş yerleri
ile normal üretim yapan iş yerlerinin birbirine çok yakın olması bu tür
felaketleri doğurmaktadır. Ben bu patlamaların gerçek nedeninin kontrolsüzlük, denetimsizlik ve kaçak istihdam olduğunu düşünüyorum’ diye
konuştu.
Türk Metal Sendikası olarak Ankara’da bulunan 3 şubeleri ile bölgede sendikal örgütlenme çalışmaları yaptıklarını anlatan Kavlak, organize sanayi
bölgelerine yönelik örgütlenme çalışmaları ve yaşadıkları deneyimler hakkında şu bilgileri verdi: “Türk Metal Sendikası olarak Ankara’da 3 şubemiz var.
Bu şubelerde görevli olan örgütlenme uzmanlarımız ile işçiler düzenli olarak
toplanıyor. Ancak, bize örgütlenme için gelen işçilerimizin birçoğu kayıt dışı.
Kayıt dışı işçiler arasında hâkim olan duygu, işsiz kalma korkusu. Bu bölgeden
sendikamıza ulaşan işçilerin çoğu bir kaç ay bir atölyede, birkaç ay bir başka
atölyede iş bulup çalışıyorlar. Ne bir sağlık güvenceleri var, ne de bir sosyal güvenceleri. Bu işçilerimizin sendikaya üye olmaları şu anki yasalarımıza göre ne
yazık ki mümkün değil. Sigortalı olan işçilerimiz üzerinde de sendikalara üye olmamaları için büyük bir baskı olduğunu söylemek mümkün.’
Sendikal Örgütlenmenin önü açılmalı…
Bu tür patlamaların bir daha yaşanmaması için, yalnızca Ankara’da değil, bütün organize sanayi bölgelerinde sistemli bir şekilde iş güvenliği tedbirlerinin ciddi bir şekilde kontrol edilmesi, kaçak istihdamın önlenmesi gerektiğini anlatan Pevrul Kavlak,
“Sendikal örgütlenmenin yolu açılır, örgütlenme önündeki engeller kaldırılırsa, sendikal eğitim ile işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri hem işçiye hem de işverene yönelik
olarak uygulanacaktır. Aksi halde, iş güvenliği tedbirlerinin sürekli olarak göz ardı edilmesi, kaçak işçilik, eğitimsizlik bize patlamalar ve ölümcül iş kazaları olarak geri dönüyor’ dedi.
ŞUBAT 2011 // 25
KONFEDERASYONDAN
Türk İş, Cumhurbaşkanı Gül’e, Torba yasaya ilişkin itirazlarını içeren bir mektup yolladı.
TÜRK-İŞ’TEN
CUMHURBAŞKANI
GÜL’E MEKTUP Türk-İş, Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’den, çalışanların aleyhine olan
kimi hükümleri nedeniyle, Torba
Yasa’nın yeniden görüşülmek üzere
TBMM’ye gönderilmesini talep etti.
Türk-İş Genel Başkan Mustafa Kumlu
ve Genel Sekreteri Pevrul Kavlak imzalı
mektupta, onaya sunulan 6111 Sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca, sosyal
taraflardan görüş ve öneri alınmadan hazırlandığı ifade edildi.
Türk-İş’in, Cumhurbaşkanı Gül’e ilettiği mektupta yer alan itirazlar:
26 // ŞUBAT 2011
1. 18 yaşını doldurmuş, okumayan, çalışmayan ve evlenmemiş kız
çocuklarının, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu aile ferdi olarak
genel sağlık sigortasından (GSS)
yararlanması önerisi reddedilmiştir. Sadece 5510 Sayılı Kanunun
yürürlük tarihinden önce 18 yaşını
doldurmuş, sigortalının bakmakla
yükümlü olduğu aile
ferdi hakkını kazanmış kız çocukların durum değişikliklerine uğradıktan sonra da bu hakları korumaları
sağlanarak kısmi düzenleme yapılmıştır. Ülkenin ekonomik ve toplumsal koşullarının dikkate alınarak, kız
çocuklarının korunmasına devam
edilmesi gerekmektedir.
2. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile
çalışan işçilerin, kanunun yürürlük
tarihinden sonra sadece ay içinde
çalışmadıkları eksik günleri borçlanmalarına imkan sağlanmıştır. Kısmi
süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin önemli bir kısmı iş akitlerinin
devam etmesine karşın, ay içinde
olduğu gibi, yıl içinde de bazı aylarda
işlerinin gereği çalışamamaktadır.
Bu nedenle, işçilere yıl içinde çalışamadıkları ayları da borçlanma imkanı sağlanmalıdır.
3. Sigortalı işçinin bir takvim yılı
içerisinde, bir ay kullandığı ücretsiz
izin süresinde GSS’den yararlanması öngörülmüştür. Oysa, toplu veya
bireysel iş sözleşmelerinde kabul
edilen mazeretlerine göre işçilere
3 ay veya daha uzun süreli ücretsiz
izin verilmektedir. Bu nedenle, en
çok 3 aya kadar verilen ücretsiz izin
sürelerinde de GSS’den yararlanılmalıdır.
4. Yoksul olduğunu ileri sürenlerin
de gelir testleri sonuçlanıncaya kadar prime esas kazancın alt sınırı
üzerinden GSS primi ödemesi öngörülmektedir. Bu, asgari ücretten
de olsa prim ödeyemeyecek durumda olanların gelir durumları tespit edilinceye kadar sağlık haklarını
kullanmalarını önleyecek, telafisi
olanaksız sonuçların ortaya çıkmasına da neden olabilecektir.
5. Kurumca belirlenecek iş yerlerinde zorunlu olarak prim hizmet belgesinin iş yerinin görülecek yerine
asılması ve bu konuda uygulanacak
idari para cezasının kaldırılması
öngörülmektedir. Yüksek kayıt dışı
oranı düşünüldüğünde, prim hizmet
belgesini asma zorunluluğunun sadece kamu iş yerleri ile toplu iş sözleşmesinin uygulandığı iş yerlerinden kaldırılması uygun olacaktır.
6. 1 Ocak 2012’den itibaren, özel
sektörde kısmi süreli iş sözleşmesi
ile çalışan işçilerin zorunlu olarak
GSS primlerini kendilerinin ödemesini öngören düzenleme kanun
metninden çıkartılmalıdır. İşçilerin
genel sağlık sigortası primlerini işverenleri ödemeli, özel sektörde işverenlerin ödedikleri primleri Hazine
karşılamalıdır.
7. Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşım iş
yerleri ile, güzel sanat kollarında
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenecek alanlarda iş akdi ile
çalışanların sigortalılıkları zorunlu
olmaktan çıkarılarak, isteklerine bırakılmaktadır. Bu işçiler düşük gelir
grubunda yer almakta ve geçimlerini zorlukla sağlamaktadır. Primlerini
kendilerinin ödeyerek sosyal güvenlik haklarını sağlamaları ise imkansız
görülmektedir. Bu nedenle, söz konusu işçilerin zorunlu sigortalılıkları
devam ettirilmeli, sigortalılıklarının
takibi için aylıkları sosyal güvenlik
primlerini de içeren çeklerle bankalar aracılığıyla ödenmelidir.
8. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilere, iş akitleri askıda iken
çalışmadıkları sürelerde işsizlik
ödeneği verilmesi, zorunlu sigortalılığı sona erdirilenlerin ise zorunlu
sigortalılıklarının devam ettirilerek
primlerinin işverenlerince ödenmesi
gerekmektedir.
9. İşsizlik Sigortası Fonu’nun bir
önceki yıl prim gelirlerinin yüzde 30’unun kullanılmasına imkan
sağlanırken, bu oranın yüzde 50’ye
kadar yükseltilmesi için Bakanlar
Kuruluna yetki verilmektedir. İşini
kaybeden sigortalı işçilerin işsizlik ödeneğini hak etme koşullarının
ve hak eden sigortalı işsize verilen
ödenek miktarının, ülke koşullarına
uygun hale getirilmesi gerekirken,
fon kaynakları amacı dışında kullanılmamalıdır.
10. Sektörel ve bölgesel krizlerin
kısa çalışma ödeneği kapsamına
alınması, özel ve subjektif uygulamalara yol açabilecek ve böylece İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında kullanılması yaygınlaşacaktır.
11. Belirli şartlarda sigortalı istihdam eden işverenlerin, prime esas
kazançları üzerinden hesaplanan
sigorta primlerinin işveren hisselerinin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan
karşılanması öngörülmektedir. Bu
düzenlemede, İşsizlik Sigortası
Fonu’nun amacı dışında işverenlere
kaynak olarak kullandırılmasına imkan verilmektedir.
12. Belediyelerde istihdam fazlası olarak belirlenecek işçilerin
muvaffakatları alınmadan başka
yerlere atanmaları halinde, ailelerin bölünmesi, okuyan çocukların
eğitimlerinin aksaması gündeme
gelebilecektir. Ailenin korunması
ilkesi ile bağdaşmayacak sonuçlar
doğuracak bu düzenlemenin kanun
metninden çıkartılması ya da işçinin
muvaffakatı alınarak atamasının
yapılması gerekmektedir.
ŞUBAT 2011 // 27
KONFEDERASYONDAN
Torba Yasa’da TÜRK-İŞ’in ısrarlı girişimleri kısmen de olsa sonuç verdi…
TBMM oturumunda istenen tekriri müHAKLI TALEPLERİMİZLE zakere
ile “Denkleştirme”, “Deneme
Sürelerinin Uzatılması” ile “Evden ÇaİLGİLİ MÜCADELEMİZİ lışma
Ve Uzaktan Çalışma” gibi esnek
çalışma biçimlerini yaygınlaştıran madSÜRDÜRMEYE DEVAM deler
geri çekildi…
EDECEĞİZ TÜRK-İŞ, Torba Yasa Tasarısı’nın TBMM’ye sevkinden itibaren tasarıya ilişkin çekincelerini raporlar halinde ilgili
her kesime göndermiş, çalışanların hak ve çıkarlarını geriye götüren maddelerin değiştirilmesi ya da geri çekilmesi
için her türlü girişimde bulunmuştur. TÜRK-İŞ’in girişimlerinin ilk olumlu sonucu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda
alınmıştır. İl Özel İdarelerinde çalışan istihdam fazlası işçilerin
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı Taşra Teşkilatına dağıtılmasını öngören madde, verilen önerge ile, işçilerin
üye olduğu YOL-İŞ Sendikası’nın isteğine uygun olarak işçilerin
“Karayolları Genel Müdürlüğü’ne dağıtılmaları” şeklinde değiştirilmiştir.
TÜRK-İŞ aynı dönemde bir eylemlilik sürecine de girmiştir. Emek
ve meslek örgütlerinin yaptığı eylemlere destek veren TÜRK-İŞ, 26
Ocak 2011 tarihinde tüm il ve bölgelerde AK Parti İl Binaları önünde
düzenlediği kitlesel basın toplantıları ile Torba Yasa Tasarısı’nı protesto ederken, diğer yandan da sakıncalı maddelerin değiştirilmesi
ya da geri çekilmesi için Hükümetle yaptığı görüşmeleri sürdürmüştür. Bu görüşmelerden sonuncusu 11 Şubat 2011 tarihinde Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Faruk Çelik ile gerçekleştirilmiştir. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa Kumlu, TÜRKİŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak ve TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ergün
Atalay ile ilgili Bakanlar, 11 Şubat Cuma Günü öğle saatlerinde DDY Gar
Misafir salonunda bir araya gelerek bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda
Çiçek ve Çelik’e çalışanların tepki duydukları maddeler bir kez daha anlatılmış ve gerekli girişimlerde bulunmaları istenmiştir. Görüşmede, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek, soruna çözüm arayacağını bildirmiştir. Aynı gün ve 12
Şubat Cumartesi günü TÜRK-İŞ Yöneticileri, TBMM’de AK Parti Grup Başkan Vekilleri ve AK Parti Yöneticileri ile bir araya gelerek, taleplerini anlatmış
ve yazılı halde bir kez daha iletilmiştir. Bu görüşmeler sonucunda, AK parti
TBMM Grubu, bazı maddelerin geri çekilmesi önerisini gündeme getirmiş, çalışanların hassas olduğu üç maddenin tekriri müzakere ile geri çekilmesi önerisi TBMM Genel Kurulu’na götürülmüş ve oy birliği ile kabul edilmiştir.
Genel Kurul görüşmelerinde ise evden çalışma, uzaktan çalışma gibi esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştıran 76. madde; deneme süresini dört aya çıkartan
77’nci madde ile turizm sektöründe çalışan işçilerin denkleştirme süresini dört
aya kadar uzatan 78’nci madde oy birliği ile tasarı metninden çıkarılmıştır. TÜRKİŞ, çalışma hayatının sorunlarının çözümünde yapılan eylemlerin etkisine inanmakta, ancak bu eylemlerin yanı sıra Hükümet nezdinde sorun çözücü diyalogların gerçekleştirilmesini de zaruri görmektedir. Bu inançla yol haritasını belirleyen
TÜRK-İŞ’in girişimleri sonucunda, söz konusu üç maddenin geriye çekilmesi çalışma
yaşamımız açısından önemli bir kazanç olmuştur. TÜRK-İŞ, emek ve meslek örgütlerinin eylemleri ve verdikleri önergelerle konuya karşı duyarlılığı sürdüren muhalefet
partilerinin girişimlerinin de bu sürece olumlu katkı yaptığına inanmaktadır. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın süreç boyunca sergilediği ısrarlı olumsuz tavra karşın,
başta Başbakan olmak üzere, Hükümet ve Parti yetkililerinin son anda da olsa sergilediği sağduyulu yaklaşım, bu sonucun alınmasına olanak sağlamıştır. TÜRK-İŞ sonuç
alamadığı haklı talepleriyle ilgili olarak bundan böyle de girişimlerini sürdürecek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup yazarak, sakıncalı maddelerin yeniden görüşülmek
üzere TBMM’ne iadesini talep edecektir.
28 // ŞUBAT 2011
İŞTE HAYATIMIZ // RÖPORTAJ
İSTANBUL’UN EN
“ŞEN” AİLESİ İşte Hayatımız’ın bu ayki sayfalarıUĞUR POLAT
[email protected]
na, İstanbul Avrupa Yakasında faaliyet gösteren Nursan Elektrik işyerinde çalışan Vildan Şen ve ailesi konuk
oluyor… İstanbul Beylikdüzü’nde bulunan Nursan Elektrik Donanım Sanayi
işyeri: Kablo, PVC hortum ve Mekatronik
sektöründe faaliyet gösteriyor. Konuğumuz Vildan Şen ise, 1995 yılından itibaren Nursan Elektrik işyerinde çalışmakta… Şen ailesini izinli oldukları bir pazar
gününde evinde ziyaret ettik.
Bulgaristan göçmeniyiz…
“80’li yılların sonunda politik
nedenlerden dolayı Türkiye’ye
göç etmek zorunda kaldık.
Ailemle Türkiye göç ederken,
ablam ve babamın bütün
kardeşleri Bulgaristan’da
kaldı. 1989 yılında ayrıldığım
Bulgaristan’a bir daha
dönmedim.”
Konuğumuz Vildan Şen ve Eşi Zihni Şen 1989 yılında
Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmişler. Aynı dönemde göç
etmelerine rağmen, Türkiye’de tanışıp evlenmişler. Vildan Kılıç
o günlerden şöyle bahsediyor: “80’li yılların sonunda politik ne-
ŞUBAT 2011 // 29
denlerden dolayı Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. Ailemle Türkiye
göç ederken, ablam ve babamın bütün kardeşleri Bulgaristan’da kaldı.
1989 yılında ayrıldığım Bulgaristan’a
bir daha dönmedim. Fakat ablam
bizi ziyaret etmek için Türkiye’ye geldi.” Eşinin de Bulgaristan göçmeni
olduğunu öğrendiğimiz Vildan Şen’e
eşiyle tanışıklığının Bulgaristan’a mı
dayalı olduğunu sorduk. “Her ikimizde 1989 yılında Türkiye’ye göç
ettik, ama 1991 yılında Türkiye’de
tanıştık. Bulgaristan’da ben Rusçuk
şehrinde yaşarken, eşim Zihni ise
Şumnu şehrinde yaşıyordu.”
1 ay içinde evlendik…
Vildan ve Zihni çiftinin tanışması ve
evlenmesi bir aylık kısa bir sürede
içinde olmuş… Çift kendilerini bir
anda nikâh salonunda bulduklarını
söylüyor: “Zihni ile tanışmamız ve
evlenmemiz bir aylık kısa bir zaman
dilimi içinde oldu. 1991 yılıydı, ben o
dönemlerde Galeria alışveriş merkezinde çalışıyordum. Taze meyve
suyu sıkıyorduk. Zihni’de o dönem
taksicilik yapıyor ve iş çıkışları arkadaşları ile birlikte kahve içmeye geliyordu.” Bu noktada söze Zihni Şen
devam ederek şunları söyledi: “İş
30 // ŞUBAT 2011
çıkışı arkadaşlarla birlikte Galeria’da
bir mekânda buluşuyorduk. Vildan’ı
o zaman gördüm ve tanışmak istedim. Arkadaşlarımız aracılığıyla
tanışarak bir ay içerisinde yıldırım
nikâhı kıydık. Tanışma günlerimiz
çok eğlenceli ve heyecanlıydı. Tanıştığımız ilk günden itibaren Vildan
ile hep daha fazla vakit geçirmek
istiyordum. Vildan’ı o dönemde sinemaya götürdüm. Vizyon’da bir
karate filmi vardı. Birlikte olmak için
mecburen o filme bilet aldım. Filme
gittikten sonra, aynı filme Vildan’ı
tekrar götürdüm. Vildan’a ilk filmin
ikinci serisi diyerek filmi izlettim.
Film bitti. Vildan ise o sırada hala
filmin ikincisi seri başlayacak diye
bekliyordu.”
Yurdumu çok seviyorum…
19 yaşında Türkiye’ye gelen ve 22
yıldır Türkiye’de yaşayan Vildan Şen
Türkiye’yi çok sevdiğini söylüyor. Bulgaristan ve Türkiye’deki yaşantısını
anlatan Vildan Şen şunları söyledi:
“Bulgaristan’dan 19 yaşında politik
nedenlerden dolayı ayrıldım. Benim
Bulgaristan’da olduğum dönemlerde yaşantımız çok iyiydi. Fakat şu
anki durumu çok kötü diyorlar. Ben
Türkiye’ye gelmekten, burada ol-
“İş çıkışı arkadaşlarla birlikte Galeria’da bir mekânda buluşuyorduk. Vildan’ı
o zaman gördüm ve tanışmak istedim. Arkadaşlarımız aracılığıyla tanışarak
bir ay içerisinde yıldırım
nikâhı kıydık. Tanışma
günlerimiz çok eğlenceli
ve heyecanlıydı. Tanıştığımız ilk günden itibaren
Vildan ile hep daha fazla
vakit geçirmek istiyordum.
Vildan’ı o dönemde sinemaya götürdüm. Vizyon’da
bir karate filmi vardı. Birlikte olmak için mecburen
o filme bilet aldım. Filme
gittikten sonra aynı filme
Vildan’ı tekrar götürdüm.
Vildan’a ilk filmin ikinci
serisi diyerek filmi izlettim. Film bitti. Vildan ise o
sırada hala filmin ikincisi
seri başlayacak diye bekliyordu.”
maktan çok mutluyum. Çünkü yurdumu çok seviyorum.”
Yalnız yaşıyorum…
Evli bir kız çocuğu sahibi olan Vildan
Şen, ailesi ile yeterince bir araya gelemediklerini anlatıyor: “İşyerinde
yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çay
molaları ve yemek saatleri dışında
arkadaşlarla fazla bir araya gelemiyoruz. Eve geldiğimde ise genelde
yalnızım. Kızım Mehtap, İstanbul
dışında üniversite eğitimine devam
ediyor. Zihni ise BetonSa’ da şoför
olarak çalışıyor. Devamlı mesaiye
kalmak zorunda kalıyor ve eve geç
geliyor. Kısacası, aile olarak fazla bir
araya gelemiyoruz. Ben de doğal
olarak yalnız yaşıyorum diyebilirim.”
Neşeli bir aileyiz…
Aile olarak çok neşeli olduklarını ve
yaşamlarının bir sit-com dizisinden
farklı olmadığını dile getiren aile, çok
Mehtap ise: “Annem çabuk parlayan
ve çabuk sinirlenen bir insan olsa
da, benim için çok eğlenceli biri ve
benim en iyi arkadaşımdır.”
Kadınların ekonomik özgürlükleri olmalı...
“Kadınlarımız kendi ekonomik özgürlükleri ne
zaman kendileri kazanırsa,
işte o zaman kadın-erkek
eşitliği olur. Dünyadaki tüm
kadınların 8 Mart Kadınlar
Günü’nü sizler aracılığı ile
kutlamak istiyorum.”
Röportajımız sonunda Vildan Şen’e,
yaklaşan Kadınlar Günü’nün kendisi
için ne ifade ettiğini sorduk: “Kadınlarımız kendi ekonomik özgürlüklerini ne zaman kendileri kazanırsa, işte
o zaman kadın-erkek eşitliği olur.
Dünyadaki tüm kadınların 8 Mart
Kadınlar Günü’nü şimdiden sizler
aracılığı ile kutlamak istiyorum.”
Kıbrıs’ta, Antalya’da, Didim’de birçok
eğitime katıldığını ve bu eğitimlerin
hem işyerinde hem de evinde çok
faydasını gördüğünü anlatıyor. Bu
eğitimler için sendikamıza teşekkür
ederken, biz de, evlerinde bizi konuk
ettikleri için teşekkür ederek röportajımızı tamamladık. Şen ailesini
ziyaretimiz sırasında bizleri yalnız
bırakmayan Nursan Elektrik işyeri
baş temsilcisi Metin Mert’e teşekkürlerimizi bir kez buradan iletmek
istiyoruz.
Vildan Şen, 1995 yılından beri sendikamıza üye olduğunu ve Ankara’da,
güzel anılarının olduğunu ve birlikte
bir şeyler paylaşmayı çok sevdiklerini söylüyorlar. “Zihni ile çok güzel
anılarımız var. Bizim telefon konuşmalarımız bile neşeli ve eğlencelidir.
İşyerinde bizim konuşmalarımızı
dinleyen arkadaşlar da biz konuşurken eğleniyorlar. Zihni özel günlerimizi hiç unutmaz. Bir keresinde doğum günümü kutlamak için mixer
makinesi ile işyerime geldi. Arkadaşlarıyla bizim işyerimize yakın bir
inşaat belirlemiş. Kullandığı mixer
aracı dolu bir şekilde tabii iş elbiseleri ile işyerime çiçeklerle geldi.”
Annesini doğrulayan evin tek kızı
ŞUBAT 2011 // 31
BİZİM FABRİKALARIMIZ // İÇDAŞ
İÇDAŞ ÇELİK ENERJİ
TERSANE ve ULAŞIM
SANAYİ A.Ş.
Anlamı ve Tarihçesi ile İÇDAŞ:
İÇDAŞ unvanı; kuruluşunda İstanbul Çelik Demir
Anonim Şirketinin ilk harflerinden oluşmuştur.
Sonrasında ise İÇDAŞ; enerji, tersane, ulaşım gibi
sektörlerdeki yatırım ve faaliyetleri ile bugünkü
adını aldı. Logosu, eritilmiş çeliğin potaya döküm
anıdır.
İÇDAŞ, kökleri 1884 yılına uzanan Aslan ailesinden
3 kardeşe ait olup, Türk demir çelik sektörünün öncü
şirketlerindendir. Aynı zamanda şirket, Eş Başkanları
olan Tacettin Aslan ve Bayram Aslan ile Necati Aslan’a
ait bir Türk aile şirketidir. Aslan ailesinin genç kuşak
üyeleri de İÇDAŞ yönetimde yer almaktadır.
Faaliyet Alanları ile İÇDAŞ:
İÇDAŞ Demir Çelik üretiminin yanı sıra, Kardeniz, Mardeniz,
Mardaş Firmalarıyla deniz taşımacılığı, liman işletmeciliği,
Eras, Kardemir Firmalarıyla lojistik, İÇDAŞ Dış Ticaret’le ithalat ve ihracat, İÇDAŞ Sigorta ile sigorta hizmetleri, İçyapı
İÇDAŞ unvanı; kuruluşunda
İstanbul Çelik Demir Anonim
Şirketi’nin ilk harflerinden
oluşmuştur. Sonrasında ise,
İÇDAŞ; enerji, tersane, ulaşım
gibi sektörlerdeki yatırım ve
faaliyetleri ile bugünkü adını
aldı. Logosu, eritilmiş çeliğin
potaya döküm anıdır.
32 // ŞUBAT 2011
Şirketiyle inşaat işleri, İÇDAŞ Elektrik
Üretim ve Yatırım A.Ş ile enerji üretimi ve Bigair firmasıyla hava taşımacılığı gerçekleştirmektedir.
Yatırım, Üretim ve Ülke
Ekonomisindeki Yeri ile İÇDAŞ:
Çanakkale’nin Biga İlçesi Değirmencik, Bekirli ve Kemer Köylerinde kurulu entegre tesislerinde inşaat demiri, alaşımlı çelik ve enerji üreten,
tersanecilik faaliyetinin yanı sıra,
kara-hava-deniz taşımacılığı yapan
İÇDAŞ, kapasitesi ile ülkemizin en
büyük özel sektör çelik üreticisidir.
İstanbul Sanayi Odası’nın düzenlediği ISO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında 2009 yılında
11. sıraya yerleşen İÇDAŞ, Türkiye
İhracatçılar Meclisi verilerine göre,
900 milyon dolarlık ihracatı ile 2009
yılında Türkiye’nin en çok ihracat yapan 9.kuruluşudur. İÇDAŞ’ın 2010
yılı ciro hedefi 3,5 milyar dolardır.
İÇDAŞ, enerji alanında da yatırımlara
ağırlık vererek, küresel rekabette en
zayıf olduğumuz alanlardan birine
yatırım yapmış, faaliyette olan 405
MW(megawatt) kurulu gücünde
akışkan yataklı enerji santraliyle beraber, Bekirli’de 1200 MW gücündeki süper kritik enerji santrali yatırımına hızla devam etmektedir. 2011
yılında projenin tamamlanması ile
enerjide kurulu güç 1.605 MW’a çıkacaktır.
Başarı ve Belgeleriyle Çevreci
Kuruluş İÇDAŞ:
İÇDAŞ, içinde bulunduğu ağır ve tehlikeli işler kategorisinde, demir çelik
sektöründe OHSAS 18001 İş Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi almaya
hak kazanmış ilk kuruluştur. İÇDAŞ
için çevre, sürdürülebilir kalkınma,
uluslar arası rekabette entegrasyon
ve yaşanılabilir bir dünyayı ifade etmektedir. Çevreye duyarlılık ilk meyvesini, ISO 14001 Çevre Yönetim
Sistemi Belgesi ile vermiştir. İÇDAŞ,
sektöründe bu belgeyi alan ilk şirkettir. 2005 yılında İstanbul Sanayi
Odası’nın Çevre Sektör Ödülünü,
2006 yılında Kocaeli Sanayi Odası Şahabettin Bilgisu Çevre Teşvik
Ödülünü alan İÇDAŞ, 2008 yılında da
Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Avrupa Birliği Çevre Yönetim kategorisinde 1.’lik ödülüne layık görülmüş,
2010 yılında da Akdeniz Üniversitesi
Çevre Hizmet birincilik ödülünü almıştır.
salonu, laboratuar yapımına kadar
birçok kuruma sayısız katkısı olmuştur. Bölgede yatırıma başladığı
ilk günden bu yana İÇDAŞ, yüzlerce
köyümüzün yol, köprü, okul, sağlık
ocağı, su, cami gibi sorunlarının çözümüne katkı verdi. Bölgede yakın
çevresinden başlayarak, Kemer Köyüne İlköğretim okulu, Biga’ya Endüstri Meslek Lisesi ek binası yaparak devletimize teslim edildi. İÇDAŞ,
Kültür Bakanlığı ile birlikte Parion
kazılarına sponsor olarak antik bir
kenti gün ışığına kavuşturuyor. Bunun yanı sıra, Troia, Assos, Gülpınar
Apollon -Smintheion kazılarına da
destek veriyor. İÇDAŞ gerek birçok
kamu kurumunun, gerekse birçok
Sivil Toplum Kuruluşunun sosyal
etkinliklerine destek sundu. İÇDAŞ,
1200 gencimizin sporcusu olduğu
Çalışanlarıyla İÇDAŞ:
Çanakkale Belediyespor’a da sponsorluk yapmaktadır. Karabiga’da
tüm malzeme ve eğitmeni İÇDAŞ
tarafından karşılanan Yelken Kulübü kurdu. Bu kulüple 500 ten fazla
gencimiz rüzgârla ve yelken sporuyla tanıştı. İÇDAŞ, bölgedeki bütün
amatör spor kulüplerine malzeme
desteği verdi, saha kazandırdı. Kurumsal olarak da, her yıl birimler
arası İÇDAŞ futbol turnuvası düzenlenmektedir.
Çalışanların fikir ve önerileri İÇDAŞ
için önemlidir. Çalışanlarından gelen
fikir ve önerilerin değerlendirilmesi
ile İÇDAŞ çalışanları, Milli Prodüktivite Merkezi’nce verilen, ‘Yılın Verimli
İşçisi ve İşveren Temsilcisi Ödülü’nü
2008 ve 2009 yıllarında iki yıl üst
üste kazanarak birincilikle onurlandırılmıştır.
Sosyal Sorumluluk
Projeleri ile İÇDAŞ:
İÇDAŞ Çanakkale’nin gelişimine ekonomik açıdan olduğu gibi, sosyal ve
kültürel açıdan da katkı sağlamayı
sosyal sorumluluğun gereği addetmektedir. İÇDAŞ’ın Çanakkale’ye
Koffman Kütüphanesi’nin kazandırılmasından, üniversiteye konferans
Teknoloji Kullanımı ile İÇDAŞ:
İÇDAŞ’ta teknolojinin etkin kullanılması ile yüksek proses verimliliği
sağlanmış, ürün ton başına düşen
enerji sarfiyatı minimuma çekilerek,
düşük emisyon değerlerine ulaşılmıştır. İÇDAŞ Tesislerinin her yerinde enerji geri kazanımı hedeflenmiş,
ŞUBAT 2011 // 33
BİZİM FABRİKALARIMIZ // İÇDAŞ
bu alanda sona gelinmiştir. İÇDAŞ’ta
su pompalarında su basılırken harcanan elektrik enerjisinin % 30’u
aşkın kısmı, suyun kapalı havuzlara
deşarjı sırasında hidrolik türbinler
vasıtasıyla tekrar elektrik enerjisi
olarak geri kazanılmaktadır. Vinçlerde yük kaldırılırken harcanan enerjinin %20’ye yakını ise yük indirilirken
geri kazanılmaktadır. Enerji verimliliği, proses etkinliği, çevre duyarlılığı, teknoloji kullanımı, çalışanların
üretkenliğe katılımı ile İÇDAŞ; dünya
demir-çelik sektörünün çok gerisinde başladığımız bir yarışta, ortaya
Çalışanların fikir ve
önerileri İÇDAŞ için
önemlidir. Çalışanlarından
gelen fikir ve önerilerin
değerlendirilmesi ile
İÇDAŞ çalışanları, 2008
ve 2009 yıllarında iki yıl
üst üste, Milli Prodüktivite
Merkezi’nin, ‘Yılın Verimli
İşçisi ve İşveren Temsilcisi
Ödülleri’ni alarak,
birincilikle
onurlandırılmıştır.
34 // ŞUBAT 2011
koyduğu rekabet gücüyle ülkemizin
adını bugün saygın bir noktaya getirmenin gururunu paylaşmaktadır.
İnovasyon, Ar-ge, Ür-ge, Teknoloji
geliştirme ve kullanma İÇDAŞ için
yaşam biçimidir. Çanakkale tesislerindeki Biga Steel ürünleri demir
çelik sektöründe kalitenin markası
olmuştur. Bugün sektörde üretim,
işletim, iş güvenliği, çevre konusunda ulusal düzeyde en çok belgeye
sahip kuruluş İÇDAŞ’tır.
Üretim Kapasitesi ve
İstihdamı ile İÇDAŞ:
2009 yılında ekonomide talep daralmasıyla birlikte, İstanbul’da Kurulu 2 milyon tonluk üretim kapasitesine sahip İÇDAŞ tesisleri üretime
hazır beklemektedir. Çanakkale’de
üretimde bulunan İÇDAŞ tesisleri
ise yılda 3.5 milyon ton demir-çelik
üretim kapasitesine sahip bulunmaktadır. Bu kapasite, yatırımlarla
5.5 milyon tona çıkacaktır. Ayrıca,
aynı anda 10 gemi inşa edebilecek
yüksek teknolojili tersane donanımı mevcuttur. Ancak, ekonomik
arz ve talepten dolayı bu kapasitenin tamamı kullanılamamaktadır.
İÇDAŞ’ın mevcut tersaneleri, şu an
%15 kapasiteyle çalışmaktadır. Tesislerindeki toplam personel sayısı
3500 olan İÇDAŞ, yaklaşık 2000 taşeron personeliyle 5500 kişiyi doğrudan istihdam etmektedir. İÇDAŞ
yatırımları tamamlandığında, tam
kapasite kullanımında 11.000 İÇDAŞ çalışanı olacaktır.
İÇDAŞ’ta, su pompalarında su basılırken harcanan
elektrik enerjisinin % 30’u
aşkın kısmı, suyun kapalı
havuzlara deşarjı sırasında
hidrolik türbinler vasıtasıyla tekrar elektrik enerjisi
olarak geri kazanılmaktadır. Vinçlerde yük kaldırılırken harcanan enerjinin
%20’ye yakını ise, yük
indirilirken geri kazanılmaktadır. Enerji verimliliği,
proses etkinliği, çevre duyarlılığı, teknoloji kullanımı, çalışanların üretkenliğe katılımı ile İÇDAŞ; dünya
demir-çelik sektörünün
çok gerisinde başladığımız
bir yarışta, ortaya koyduğu
rekabet gücüyle, ülkemizin
adını bugün saygın bir noktaya getirmenin gururunu
paylaşmaktadır.
ÖDÜLLER
2005 Sektör Çevre Ödülü
2006 Çevre Teşvik Ödülü
MPM 2008 Yılın İşçisi
AB Çevre Yönetim Birinciliği
2010 Akdeniz Üniversitesi
Çevre Ödülü
AB Yönetim Kategorisi
Çevre Ödülü
Hedefleriyle İÇDAŞ:
2010 yılında İÇDAŞ dış ticaretine yeni
pazarlar kattı. Özellikle Güney Amerika ve Afrika ülkelerine hacimli ihracat
bağlantıları gerçekleştirdi. İÇDAŞ’ın
hedefi dünyada her nerede demir çelik
ürünü kullanılıyorsa İÇDAŞ ürünlerinin
orada kullanılmasıdır.
Ayrıca İÇDAŞ kazanımını sürekli yatırıma dönüştüren ve gelişimini istikrarla
sürdüren bir firmadır.2010’da enerji
yatırımları ve sektörde krize rağmen
tersane yatırımları devam etti.
İÇDAŞ’ın önünde yassı mamül, gemi
saçı, klinger üretim projeleri var. Devam eden yatırımlar üretime alındıkça
planlanan yatırımlar ekonomik konjektör dikkate alınarak gerçekleştirilecektir.
İÇDAŞ’ın hedefi, dünya demir çelik
sektörünün yüksek rekabet gücüne
sahip saygın bir kuruluşu olmaktır.
Büyüme daima, yeni pazar, yeni ürün,
ihracat artışı ve yeni yatırımlarla tescil
edilir. 2011 yılının, devam eden yatırımlarımızı devreye alarak, İÇDAŞ’a
ivme kazandıracak bir yıl olmasını
ümit etmekteyiz.
İÇDAŞ Genel Müdürü Bülend ENGİN
ŞUBAT 2011 // 35
MAKALE
TÜRK İŞÇİSİ
TAMAMEN YERLİ
OTO DA ÜRETECEK! “Tamamen yerli otomobil nasıl müm-
MUSTAFA KEMAL ŞEN
[email protected]
kün olabilir?” Bunu tartışmak, ayrıca
“nasıl mümkün değildir” sorusunu da
tartışmaktır. Bu önemli değil. Önemli
olan özel sektör ve devletin el ele verip
vermeyeceğidir. Çünkü Türk işçisi ve mühendisi bu işin altından kalkar.
Tamamen yerli otomobil üretimi için yapılan tartışmalar bir
yöntem tartışmasına döndü. % 100 yerli otomobil Türkiye’de
nasıl mümkün olur sorusuna cevap aranmadığı, nasıl mümkün olamaz sorusuna cevap arandığı gibi eleştiriler geldi.
Bunlar önemli değil, çünkü ikisi de aynı kapıya çıkıyor. Önemli
olan herkesin bu konuda istekli olduğudur. Bu gerçekleşmişse,
% 100 yerli otomobil de Türkiye şartlarında üretilir.
Nerden çıktı yerli otomobil isteği?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TÜSİAD toplantısında dile getirmişti: “Babalar burada, yerli otomobil üretin”! Bu söz otomotiv
sektöründe ve iş dünyasında yankı buldu. Hem Başbakan hem de
hükümetin ekonomiden sorumlu bakanlarınca da daha önce seslendirilmişti bu fikir. Her Türk’ün rüyası, özlemi, isteği, beklentisi
olan % 100 yerli otomobil devletin en üst yetkililerince dillendirildiğinde umut artıyor, beklenti yükseliyor, neden olmasın soruları havada uçuşuyor. Yerli otomobil üretimini sağlayacak olan birçok şartın
içinde mümkün olan şartlar var, zamana bağlı olan şartlar var, bir de
neredeyse imkânsız olan şartlar var. Böylesine bir özlem dile getirilirken, öylesine bir hava esiyor ki, sanki her şey mümkün ama sadece
isteğe kalmış gibi görünüyor. “% 100 yerli üretim yapsak mı yapmasak mı?”...“Hadi yapalım”, ya da “aman boş ver kim uğraşacak şimdi”
gibisinden yaklaşılacak bir konu değil bu. Öncelikle, tamamen yerli bir
otomobil için “mümkün olan bir şeyse, yapılır” diyebilmeliyiz. Kar amacı
güdülecek mi güdülmeyecek mi sorusuna da cevap vermek gerekir ki, en
büyük ve temel şart budur. Eğer kar amacı güdülmeyecekse bir kamu hizmeti sayılır ki, bu devletin görevidir ve bu aşamada devletin asla böyle bir
planı programı ve anlayışı bulunmuyor. O zaman özel sektör yapacak dersek, devletin illa ki teşvik ve yardımcı olmalı kaydıyla…
Nasıl mümkün olabilir?
Tamamen yerli otomobilin var olması her şeyden önce üretme sorunu odaklı
değildir Türkiye şartlarında, otomobilin satılması ve ayakta kalması odaklıdır.
36 // ŞUBAT 2011
Otomobil dediğiniz zaman bunun
uzun projeksiyonlu satış trendini
görmeniz ve projeksiyon neticesinde vardığınız olumlu kanı ile işe
başlamanız gerekir. Bir otomobil tutulması ve beğenilmesi, mutlaka şu
kadar satılır hükmüne varılması ve
bunun devam etmesi zamana bağlı
bir olaydır.
Marka haline gelemeyen bir otomobilin ayakta kalması mümkün değildir. Marka haline gelmesi için ismin
tutulması, genel kabul görmesi,
uzun vadede bir ihtiyacı karşılaması
gerekmektedir. Aynı fiyatlara sahip
ve aynı segmentte örneğin Mercedes, Toyota, BMW, Volvo, Fiat, Audi,
Ford, Renault, Peugeot, gibi markaların yanında yerli otomobilin tercih
edilebilir olması için bu markaların
sunduğu hizmetten farklı ve bir ih-
tiyacı karşılayacak özellik olması
gerekir. Ya da diğerleri ile tamamen
aynı özellikte olup, yerli otomobilin fiyatının çok cazip olması. Ve bu
düşük fiyatın birkaç on yıl boyunca
devam etmesi. Böylesine bir rekabet ortamında devletin çok büyük
teşvikler sağlaması gerekiyor. Kendi
ayakları üzerinde duran ve kara geçen bir yerli otomobil üretimi için, bu
noktaya kadar kar amacı gütmeden
özel sektöre sürekli kaynak aktarması gerekecek devletin. Devlet bu
duruma hazır mı, bu sorunun cevabı
var mı?
Saydığımız markaların geçmişleri
en aşağı 50-100 yıl… Alt yapılarının
kurulması, teknolojilerinin geliştirilmesi, bütün herkes tarafından bilinmesi, bilindikten sonra kalitesinin ve
sunduğu hizmetin benimsenmesi,
satın alınacak bir otomobilden kuş-
kunun doğmaması marka haline
gelmek de önemlidir. İlk kez ortaya
çıkmaları ve ilk kez ortaya çıktıları
yılların marka oluşumu için müsait zamanlar olması göz önünde
bulundurulmalı. O yıllarda rekabet
düşüktü, çağın ihtiyaçlarına cevap
veriyorlardı, arkalarında Almanya,
ABD, İtalya, Fransa, İngiltere, Japonya gibi çok güçlü devletleri vardı,
kar payı çok daha yüksekti, markanın doğması için gerekli olan pazar
ve talep fazlasıyla vardı. Yani, bugünlerdeki sıfırdan bir otomobilin
sahneye çıkmasına engel koşullar o
yıllarda yoktu.
Yerli bir otomobil üretildiği zaman
uzun bir süre üreteceğiniz otomobilin pazarını garantilemeniz gerekmektedir. Bunu iç pazarla sağlarsınız. Türkiye’de en fazla satılan
marka haline gelmiş bir modelin
sayısı yerli bir otomobilin ihtiyacı
olan pazarı karşılamıyor. Dış pazara
yönelmek gerekiyor, dış pazarda en
fazla araç tüketen ülkelere, bu saydığımız markalar yerine tercih edebilecek rekabet gücü yüksek bir ürün
çıkarmak gerekir. En azından bunun
sağlanabilmesi bile tamamen yerli
bir otomobil için şartların büyük kısmının halledilmesi demektir.
Buraya kadar sıraladığımız şartlar yerli otomobilin olmazsa olmaz
şartlarıydı ve bunların içinde mümkün olmayacak bir durum söz konusu değil.
OSD’nin toplantısı:
Dedik ya bir heyecan fırtınası esti ve
herkes bu konuda bir şeyler söyledi, söylenmekle kalmadı, iş masaya
yatırıldı. Hem de ehilleri tarafından… Türk otomotiv üreticilerinin
çatı örgütü konumundaki Otomotiv
Sanayicileri Derneği, yerli otomobil
üretiminin olabilirliği konusunda bir
komite oluşturdu. Koç Grubu’ndan,
Sabancı’ya, Anadolu Grubu’ndan
Oyak ve Kibar Holding’e kadar önde
gelen tüm otomotiv şirketlerinin üye
olduğu OSD, tüm üyelerinin görüş ve
önerilerini dikkate alarak hazırladığı
raporu, seçim öncesi tamamlayıp
Sanayi Bakanı Nihat Ergün ile Başbakan Erdoğan’a sunacak. 15 büyük
sanayi devinin 9’unda Türk Metal
Sendikası örgütlü durumda. Bu konu
Türk Metal’i de heyecanlandıran ve
sevindiren bir konu. Çünkü tamamen yerli bir otomobil üretilirse, en
çok sevinecek kesim metal işçileri
olacaktır.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün bu toplantı ve raporu için olumlu değerlendirmede bulundu. Hazırlanacak raporun ‘Neden olmazı
anlatmak yerine nasıl olur’a cevap
bulmaya çalışması gerektiğini söyledi. “Türkiye’de bazı markalardaki
yerlilik ürünü yüzde 80’lere varıyor.
Yani Türkiye otomobil yapabiliyor.
A’dan Z’ye otomobili yapabilecek
gücü sahibiz. Birisinin çıkıp yeni bir
marka ve tasarım yaratıp iç ve dış
pazara açma cesaretini göstermesi gerekiyor. Ben eminim ki yerli bir
otomobil bu pazardan % 20 pay
alır.” % 80’i üreten Türkiye geri kalan
% 20’yi de üretir. Geri kalan kesimin
neden tamamen yerli olmadığı sorusuna iki cevap var. Biri maliyet,
daha ucuza temin ediliyor; diğeri ise
teknolojik kısım, yani motor ve dijital
sistem… Dünyadaki hemen hemen
ŞUBAT 2011 // 37
MAKALE
bütün motorlar birbirinin kopyası
iken, çalışma sistematikleri hemen
hemen hepsinde aynı iken, neden
Türkiye bunu başaramasın ki? Geri
kalan dijital ve daha detaylı teknik
kısım ise ilk aşamada dışarıdan temin edilebilir, Tamamen yerli üretim
dendiğinde % 100 anlaşılmamalı,
çünkü dünyada bütün otomobiller
bir şekilde dışarıdan parça temin
ediyor. Biz de % 100 olmasa da %
80-90’la başlayıp zaman içerisinde
% 100’e yakın yerli bir üretimi başarabiliriz. Önemli olan Türk markası,
içselleştirebileceğimiz bir marka.
Türk dizaynı, Türk sermayesi, bizimdir diyebilmek. Bunu sağlayalım istiyoruz.
beklentilere cevap farklı yerlerden
geldi. Erteks Oto Dekorasyon’un sahibi ve yerli spor otomobil Etox’un
üreticisi Ankaralı iş adamı Ercan
Malkoç Türkiye’nin ilk tamamen
yerli yapım elektrikli otomobilinin
yapımını birkaç ay içinde bitirmiş
olacaklarını söyledi. Elektrikli Etox
için şu anda 4 yerli firmanın ayrı ayrı
motor geliştirdiğini anlatan Malkoç,
bir yerli firmanın da kendileri için
batarya geliştirdiğini, yapacakları
elektrikli otomobilin küçük olmayacağını iddia etti. Malkoç; “Bildiğimiz
4 kapılı, ihtiyaç duyulduğunda devlet
dairelerinde de kullanılabilecek yerli
bir otomobil olacak, gerekli destek
sağlanırsa 1 yıl içerisinde seri üretime geçebiliriz”dedi. Malkoç daha
önce motor dışında her türlü ihtiyaçlarını yerli imkânlarla sağladıkları halde, motoru yurt dışından ithal
edemediklerini, yabancıların kendilerine motor satmak istemediklerini
de dile getirdi.
OSTİM firmaları, devletin vereceği
destek sayesinde motordan şanzımana, kaportadan tasarıma ka-
Neden % 100 yerli otomobil?
Bu tartışmanın nedeni kendine ait
bir otomobilin varsa büyük devletsin yargısıdır. Ve doğrudur. Kimseye
muhtaç olmadan ayaklarını yerden
kesebiliyor ve seyahat edebiliyorsan
daha özgürsün, daha bağımsızsın,
daha güçlüsün, daha çok kendinle
gurur duyuyorsun, isminden söz ettiriyorsun, daha büyük işler yapmak
için kendinde kuvvet buluyorsun.
Tamamen yerli otomobilin sağladığı
fayda budur. Bu faydalar, peşinden
sınırsız sayıda faydayı da getirecektir. Aynı zamanda otomobilde ithalatçı durumdan ihracatçı duruma
geçmektir tamamen yerli otomobil.
Türk lirasının, dövizinin içerde kalmasıdır. Türkiye ekonomisinin en
büyük üç sorunundan biri olan ithalatçı ülke konumundan kurtulmak
için büyük bir adımdır. Hem ekonomik hem siyasi hem de toplumsal
getirileri bulunan bir girişimdir yerli
otomobil üretmek.
Öne çıkan yerli otomobilciler:
Herkes otomobilin devlerinden tamamen yerli otomobil beklerken,
38 // ŞUBAT 2011
dar, bütün otomobil aksamlarının
kendileri tarafından gerçekleştirilebileceğini vurguladı. Sedat Çelikdoğan, OSTİM’deki motor üretimi
yapan firmalardan sadece birinin
sahibi. 1980 yılına kadar dönemin
hükümetinin davetiyle motor alanında çalışmalar yürüten Çelikdoğan, daha sonra TÜMOSAN Motor ve
Traktör Fabrikaları ile Aksaray Motor
Fabrikası’nın kurucu genel müdürlüğünü yapmış. OSTİM’deki fabrikasında otomobilin en önemli unsuru
olarak bilinen motor yapımını üstlenebileceğini ve dizel motor için tüm
teknik altyapıya sahip olduğunu belirtti. Sedat Çelikdoğan, “Türkiye’nin
markası için fabrikam ve 500 deneyimli uzman kadrom göreve hazır.
Yeter ki, devlet desteğini esirgemesin. Türkiye’nin kendi otomobilini
üretmesi için Başbakan’ın arkasındayız.” dedi. “Biz motoru yapmaya
hazırız. Türkiye, kaporta ve diğer
aksamları da üretilebilecek kapasitede. Motor üretimine başlandığında gerisi de kendiliğinden gelir” diye
ümit verdi.
Yerli otomobil peşinde olan sadece
Başbakan, KOBİ’ler, büyük sanayiciler değil, vatandaşımız da yerli
otomobil üretimi peşinde. Rize’nin
Ardeşen ilçesinde yaşayan emekli işçi Hayrullah Koçoğlu, “Atmaca
53” adını verdiği bir otomobil üretti.
Türkiye’nin kalkınabilmesi için mutlaka sanayisini güçlendirmesi gerektiğini belirten Koçoğlu, “Yerli üretim gerçekleştiren ülkeler dünyada
söz sahibidir. Bunun dışında söz sahibi olanları gösteremezsiniz bana.
Mesela Arap ülkeleri para babasıdır.
Ama o paralarının hiçbir değeri yok.
Ülkeler ancak ortaya koyduğu eserler ile dünyada söz sahibi olabilir.
Başkasının yaptığını satın almak ile
söz sahibi olunsaydı, Arap ülkeleri de
dünyada söz sahibi olurdu. Mutlaka
sanayimizi güçlendirmemiz lazım.
Gençlerimizin ilgisini üretime çekmemiz lazım” dedi. Ancak arabasını
trafiğe sokamadı.
% 100 yerli benzin de
olacak mı?
Dünyanın en pahalı benzinini tüketen ülkeyiz. Tamamen yerli otomobili üretsek de bunu çalıştıracak
olan benzini dışarıdan ithal ediyoruz. Petrol ihtiyacımızın % 90’nını
dışarıdan ithal ediyoruz ve başka
ülkeler gibi ucuza tüketemiyoruz.
Kayıt dışı ekonominin sayesinde
akaryakıttaki yüksek vergi doğrudan
vergiler olarak halkın cebinden çıkıyor. Türkiye’de petrol aramaları son
hız devam ediyor. Yıllara göre üretime baktığımızda bir ilerleme kaydedemediğimiz ortada. İnşallah yerli
otomobille birlikte yerli petrolümüz
de olur diyelim ve makul fiyatlarla
tüketelim.
Duyuyor musun?
Uzaklardan bir ses geliyor…
İşte geldi her zamanki yanımda,
Tüm güzelliğiyle, içtenliğiyle aklımda…
Bir kız çocuğu, bir genç kız,
Belki de orta yaşlarda bir kadın…
Gözleri gözlerime değiyor,
Gönlümde şimşekler çakıyor.
Sadece aklım değil,
Yüreğim de yerinde durmuyor…
Bir hüzün resmi var yüzünde
Silmek istiyor silemiyor.
Sevinçler, neşeler kaçar gibi,
Bir türlü gönlüne misafir olmuyor…
Biriktirmiş tüm hatıralarını,
Servet yapmış kendine,
Ama bu devirde beş para etmiyor…
Yüzünden derin çizgiler var,
Ellerinde nasır…
Orta yaşlarda ama
Sanki yaşadığı bir asır…
Ben tanıdım bu bakışları,
Bu bakışlar
Mis gibi annem kokuyor,
Karım kokuyor,
Kızım kokuyor,
Kız kardeşim kokuyor,
Bu bakışlar bizim,
Bu bakışlar Türkiye’m kokuyor…
ŞUBAT 2011 // 39
MOLA
DÜNYADA KAÇ
ÜLKE VAR?...
Dünyanın en büyük ve en geniş teşkilatı olan Birleşmiş Milletler verilerine göre, günümüzde teşkilata üye ülke sayısı 171’e ulaşmıştır. Andorra,
Tayvan, Kribati, Kuzey ve Güney Kore, Liechtenstein,
Monako, Nauru, San Marino, İsviçre, Tongo, Tuvalu ve
Vatikan dışında, dünyadaki bütün ülkeler, Birleşmiş
Milletler’in üyesidir. Buna göre, dünyada bulunan ülke
sayısı 184’dür. Dünyadaki ülke sayısı ülkelere göre de
farklılıklar içermektedir. Ülke sayısı, A.B.D ve Fransa’ya
göre 190, Rusya’ya göre 172, İsviçre’ye göre 194’dür.
Telefon şirketlerinde 182 uluslar arası kod bulunmaktadır. Dünya PTT ağına üye ülke sayısı 185’dir. A.B.D’nin,
dünyada 190 ülkenin var olduğunu söylemesine rağmen,
Coca-Cola’nın satış listelerindeki ülke sayısı 195’i buluyor.
ERTAN GENÇTÜRK
[email protected]
HANGİ KELİME
HANGİ DİLDEN?
Türk Dil Kurumu’nun güncel Türkçe sözlüğünde 111 bin 27 kelime bulunuyor. Bunun 14 bin 1981’i yabancı kökenli.
İŞTE BU KELİMELERİN BAZILARI…
ARAPÇA: Cumhuriyet, halk, devlet, hukuk, hürriyet, adalet, milliyet, vatan,
şehit, akıl, aile, ahlak
FRANSIZCA: Laik, sosyal, çevik, bürokrasi, televizyon, radyo, terör, abajur.
FARSÇA: Zengin, aferin, bahçe, bülbül, can, canan, abdest.
İTALYANCA: Politika, gazete, alaturka, banka, çapa, çimento, fabrika.
İNGİLİZCE: Bot, cips, futbol, hostes, e-mail, kariyer, lobi, linç.
RUMCA: Avlu, bezelye, domates, fener, zoka, çerez.
ALMANCA: Dekan, filinta, kuruş, otopark, şalter, vokal, panzer.
KORECE: Tekvando.
ARNAVUTÇA: Plaçka
40 // ŞUBAT 2011
ZEKA YAŞI NASIL
HESAPLANIR? Zeka bölümü, yani IQ (Intelligence Quotient) IQ= (Zeka Yaşı/
Gerçek Yaş)X100 formülü ile bulunmaktadır. İnsanlarda ortalama Zeka Bölümü 100 olarak kabul edilmiştir. Kabaca bir sınıflama yapılacak olursa, 130’un üstündeki IQ değerleri üstün
zekâ, 70’in altındaki IQ değerleri ise geri zekâ olarak nitelendirilir.
En çok görülen IQ derecesi ortalamaya karşılık gelen 100’dür. İnsanların %68,3’ü 85 ve 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine sahiptir. Zeka genini çocuğun annesinden aldığını bilim
adamları ispatlamıştır.
İLGİNÇ BİR ZEKA TESTİ
Bir kâğıt kalem alıp aşağıdaki soruları tam 1
dakika içinde yanıtlamaya çalışın. Her soruyu
`bir` kez okuyun. Bitirince yanıtlarınızı toplayın.
1. Bazı aylar 30, bazıları 31 çeker; kaç ayda 28
gün vardır?
2. Doktorunuz size 3 hap verir ve bunları yarımşar saat arayla almanızı tavsiye ederse,
ilaçların tamamını bitirmeniz ne kadar sürer?
3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken
guguklu saatimi sabah dokuza kuruyorum kaç
saat uyurum?
4. 30`u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti?
5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın
hastalık oldu, dokuzu ağır hastalandı, diğerleri
öldü. Çiftçinin kaç koyunu var?
6. Sadece bir tek kibritiniz var, içinde bir gaz
lambası, bir gaz sobası ve birde mum bulunan karanlık ve soğuk bir odaya girdiniz... Önce
hangisini yakarsınız?
7. Adamın biri dikdörtgen biçiminde ve her
cephesi güney manzaralı bir ev inşa ediyor. Evi
kocaman bir ayı ziyaret ederse bu ayı ne renk
olur?
8. 3 elma vardı ikisini aldım. Kaç elmam var?
9. Musa gemisine her hayvandan kaçar adet
aldı?
10. Chicago’dan hareket eden 43 yolculu bir
otobüs kullanıyorsunuz. Pittsburgh’da 7 yolcu
binip, 5 yolcu indi. Cleveland’da 8 yolcu indi, 6
yolcu tuvalete gidip geldi ve 4 yeni yolcu bindi.
20 saat sonra Philadelphia’ ya vardığınızda şoförün adı neydi?
Şimdi yanıtlar:
1. Hepsinde, tüm aylarda 28 gün vardır.
2. Bir saat
3. Guguklu saatler gece gündüz ayrımı yapmadığı
için 1 saat.
4. 70 eder, yarıma bölmek 2 ile çarpmak demektir.
5. 9 canlı koyun
6. Kibriti
7. Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına
göre bina kuzey kutbundadır.
8. 2 elma
9. Sıfır, gemisine hayvan alan Nuh idi.
10. Şoför sizdiniz.
Değerlendirme:
10 doğru: Einstein seviyesi
9 doğru: Toplumla uyuşamayan psikolojik bozuk
vaka
8 doğru: Mühendis
7 doğru: Üniversite öğrencisi
6 doğru: Lise öğrencisi
5 doğru: ilkokul öğrencisi
4 doğru: ilkokul öğretmeni
3 doğru: Lise öğretmeni
2 doğru: Üniversite profesör
1 doğru: Vatandaş
0 doğru: ?
ŞUBAT 2011 // 41
HUKUK KÖŞESİ
ÜCRET GARANTİ
FONU
AV. TALİPHAN KIYMAZ
Türk Metal Sendikası Hukuk Müşaviri
Çeşitli nedenlerle ödeme aczine düşen işyeri
sayısındaki artışa binaen, uluslararası örgütlerce bu işyerlerindeki işçileri koruyan sözleşmeler ya da yönergeler kabul edilmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 1949 yılında da kabul
ettiği “Ücretin Korunmasına İlişkin Sözleşme” ile,
yine ILO tarafından 1992 tarihinde kabul edilen
173 sayılı “İşverenlerin Ödeme Güçlüğü Halinde
İşçi Alacaklarının Korunmasına İlişkin Sözleşme”
ve AB Konseyinin 20 Ekim 1980 tarihli 80/987 sayılı Yönergesi, akabinde 2002/74 sayılı yönergesi,
bu düzenlemelere örnek olarak gösterilebilir. Yine
uluslararası örgütlerin bu düzenlemelerine paralel
olarak, işverenin ödeme aczi içine düşmesi halinde
çalışanların ücret alacaklarının ödenmesine koruma
getirilmesi hususunda, birçok ülkenin mevzuatına da
kendi yapılarına uygun farklı hükümler konulmuştur.
İşte uluslararası sözleşmeler ile birbirini tamamlayıcı
nitelikteki AB Yönergeleri çerçevesinde, ülkemizde de
4857 sayılı İş Kanunu ile Haziran 2003’den itibaren ilk
defa bir “Ücret Garanti Fonu” (ÜGF) kurulmuştur. Yasanın
“İşverenin Ödeme Aczine Düşmesi’ başlıklı 33. maddesi de
bu konuyu ele almış ve işverenin konkordato ilan etmesi,
42 // ŞUBAT 2011
işveren için aciz vesikası düzenlenmesi veya iflası nedenleriyle ödeme
güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli
olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan son üç aylık ücret
alacaklarını karşılamak için, İşsizlik
Sigortası Fonu kapsamında ayrı bir
Ücret Garanti Fonu oluşturulacağı
hükme bağlanmıştır. Yasa maddesi içeriğinde belirtilen yönetmelik
ise, “Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği” adı altında 18.10.2004 tarih ve
25617 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ancak, ilk kuruluşu 4857 sayılı İş
Kanunu içerisinde yapılan Ücret Garanti Fonu daha sonra (26/05/2008
tarihli Resmi Gazetede yayımlanan)
5763 sayılı Torba Kanun ile İş Kanunu içerisinden çıkarılarak 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanunu ekine alın-
mıştır. Dolayısıyla 26.05.2008 tarihinden itibaren sadece 4857 sayılı
İş Kanununa tabi olarak değil, 854
sayılı Deniz İş, 5953 sayılı Basın İş
Kanunu ve Borçlar Kanunu gibi diğer
çalışma kanunlarına göre çalışanlar
da ücret garanti fonu uygulamasından yararlanmaya başlamışlardır.
Kısacası, fondan yararlanmak için
artık 4447 sayılı kanun kapsamında (4/a gibi) sigortalı sayılanlardan
hizmet akdine dayalı olarak çalışma
koşuluna bakılmaktadır. Yine işverenin iflası, konkordato ilan etmesi,
işveren için aciz vesikası alınması
halleri yanında, yeni yapılan eklemeyle iflas ertelemesi kararı alınması durumu da ücret garanti fonu
kapsamına alınmış, dolayısıyla ücretin korunmasına dair hükümler
çerçevesinde ücret garantisi verilen
haller genişletilmiştir.
Ayrıca, sözkonusu fonun 4447 sayılı yasa kapsamına alınması akabinde yeni fon uygulamaları ile ilgili
olarak 28.06.2009 tarih ve 27272
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
“Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği”
de yürürlüğe girmiş ve eski yönetmelik hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni yönetmelik
içerisine; fon uygulamasının başladığı tarih olan 10 Haziran 2003 ile,
fon uygulamasının 4447 sayılı yasa
kapsamına alındığı 26 Mayıs 2008
tarihleri arasında aciz vesikası, iflas
ve konkordato kararları ile aciz hale
düşmesine bağlı olarak işverenden
ücret alacağı bulunan işçilerin eski
yönetmelik hükümlerine göre ücret
garanti fonundan yararlanacakları
hükmü getirilmiştir.
ŞUBAT 2011 // 43
HUKUK KÖŞESİ
Yeni Yönetmelikte de belirtildiği
üzere fon, Türkiye İş Kurumu Yönetim Kurulu kararları çerçevesinde
işsizlik sigortası fonu kapsamında işletilmekte ve yönetilmektedir.
Fonun gelirleri, işverenlerce işsizlik
sigortası primi olarak yapılan ödemelerin işveren payının yıllık toplamının yüzde biri ile bu primlerin
değerlendirilmesinden elde edilen
kazançlardan oluşturmaktadır. Tabi
Sosyal Güvenlik Kurumu’nca İşsizlik
Sigortası Fonu’na aktarılan işveren
sigorta payının yüzde biri, fon adına
farklı bir hesapta takip edilmektedir.
Biriken fon ise, işsizlik sigortası fon
kaynaklarının değerlendirilmesine
ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde
ve işsizlik Sigortası Fonu içerisinde
değerlendirilmektedir. Ücret Garanti
Fonu’nun giderleri ise, işçilere yapılan ücret ödemeleri ve bu alacağın
ödenebilmesi için Yönetim Kurulu
Kararı ile yapılan diğer harcamalardan oluşmaktadır. Görüldüğü üzere,
Ücret Garanti Fonu ile işverenlere yeni bir maliyet getirilmemekte,
kaynak SGK tarafından tahsilatı
yapılarak İşsizlik Sigortası Fonuna
aktarılan primlerden karşılanmaktadır.
Fondan yararlanmak üzere başvuru için iş sözleşmesinin devam
edip etmediğine bakılmamaktadır.
İşverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde, iş sözleşmesinden kaynaklanan aylık ücretlerini alamayan,
işverenden ücret alacağı bulunan
işçi; en yakın İş Kur birimine müracaatla;
a) İşveren hakkında aciz vesikası
alınması durumunda icra dairesinden alınan aciz vesikasını (-ki bu
belge icra ve iflas işlemleri sonucunda elde edilen gelirden tüm alacaklarını alamayan alacaklılara, alamadıkları miktarı göstermek üzere
verilen belgeyi) veya hacze kabil
malı bulunmadığına ilişkin haciz tutanağı ve işveren tarafından düzenlenen işçi alacak belgesini,
b) İşverenin iflası halinde ise (borçlarını ödemeyen ya da ödemekten
vazgeçen borçlu hakkında yasal takip neticesinde mahkeme kararıyla
keyfiyetin tespit ve ilan edilmesidir
ki) bu durumda da mahkemece verilen iflas kararı veya iflas kararının
ilan edildiğini gösteren belge ve iflas
dairesi veya iflas idaresi tarafından
onaylanan işçi alacak belgesini,
44 // ŞUBAT 2011
c) İşverenin iflasının ertelenmesi
halinde (alacaklılar tarafından iflası
istenen işverenin hazırlamış olduğu
yeniden yapılanma çerçevesinde
şirketin durumunu düzeltebileceğine dair isteğinin mahkeme tarafından kabul edilmesi) durumunda
mahkemece verilen iflasın ertelenmesi kararı veya İcra ve İflas Kanununun 166 ncı maddesi uyarınca
iflasın ertelenmesinin ilan edildiğini
gösteren belge ve kayyım tarafından onaylanan işçi alacak belgesini,
d) İşveren hakkında konkordato
ilan edilmesi (alacaklılarla borcun
tamamı yerine bir kısmının belirli
vadede ödeneceğine dair anlaşma
yapılması) halinde ise, mahkemece
verilen konkordato mühlet kararı
veya konkordato mühlet kararının
ilan edildiğini gösteren belge ve
konkordato komiseri veya konkordato tasfiye memuru tarafından
onaylanan işçi alacak belgesini ibraz ederek,şahsen veya vekili aracılığıyla İş Kur birimine başvurması
gerekmektedir.
İş-Kur birimleri bu başvuru üzerine gerekli araştırmaları yapmakta
ve evraklarda da bir eksiklik yok ise
ücret alacaklarını işçinin Kuruma
başvuru tarihini izleyen ayın sonuna
kadar ödemektedirler. Ancak yeni
yönetmelik içerisinde de belirtildiği
üzere, ödemeye ilişkin birtakım usul
ve esaslar bulunmaktadır. Nitekim
yönetmelik ekinde yer alan “İşçi Alacak Belgesi” nin (işçi ücret alacağını
aylar itibariyle gösteren belgenin)
işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü tarihten önceki ücret alacaklarına ilişkin olması gerekmektedir.
İşverenin ödeme güçlüğüne düşme
tarihinden kasıt ise; iflas, iflasın
ertelenmesi ve konkordato kararının verildiği tarih veya aciz vesikası
alınması durumunda ilgili belge tarihidir. Yine ücret alacağı teriminden
işçinin, iş ilişkisinden kaynaklanan
ve işverenin konkordato ilan etmesi,
işveren için aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelenmesi nedenleri ile ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki ödenmeyen en fazla üç
aylık temel ücrete ilişkin alacaklarının anlaşılması gerektiği yeni yönetmelik içeriğinde yer almaktadır.
Temel ücrete ilişkin alacaklar hesaplanırken de sigorta primine esas
tutulan kazanç üzerinden hesaplanan net ücret esas alınacaktır.
Ayrıca Ücret Garanti Fonu kapsamında yapılacak ödemelerin, fon
kaynaklarıyla sınırlı olduğu, kuruma
başvuru sırasına göre yapıldığı da
unutulmamalıdır. Yine ücret garanti
fonundan yararlanacak işçinin, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içinde aynı
işyerinde çalışmış olması da gerekmektedir. Ücret alacağının fondan
ödenmesi durumunda; aciz vesikası
alınmasında işverene ve icra dairesine, konkordato ilanında konkordato komiserine veya konkordato
tasfiye memuruna, iflasta iflas idaresine veya iflas masasına, iflasın
ertelenmesinde kayyıma ve tüm
ödemelerde işverenin bağlı olduğu
vergi dairesine yazılı olarak bu durum (ödeme işlemi) bildirilmektedir.
Fon kapsamında bulunan işçilerin
iş ilişkisinin türü yani belirli/belirsiz
süreli veya tam süreli, kısmi veya
ödünç iş ilişkisi olup olmadığının da
bir önemi bulunmamaktadır. Ancak ücret garanti fonu kapsamına
sadece ücret alacağı girdiğinden
kıdem,ihbar, kötüniyet tazminatı
gibi alacaklar fon kapsamı dışında
tutulmaktadır. Başvuru tarihi ile ilgili olarak kanunda açık ve kesin bir
süre ise bulunmamaktadır. Ancak
işverenin ödeme aczine düştüğünü
gösterir belgelerden birinin tedarik
edildiği andan itibaren bu başvuru
yapılabilecektir. Başvuru esnasında 5 yıllık zaman aşımına ise riayet
edilmesi gerekmektedir.
yönünden ayrı ayrı geçerlilik taşıyacaktır.
Yine garanti kapsamındaki ücret
yeni yönetmelik içerisinde de belirtildiği üzere, brüt ücret değil net
ücrettir. Ancak SGK kayıtlarında ilgili
dönemde belirtilen brüt ücret “İşçi
Alacak Belgesi” ndeki tutar ile karşılaştırılacaktır. “İşçi Alacak Belgesi”
ndeki tutar büyük ise SGK kayıtlarına
göre hesaplanan net tutar ödenecektir. Küçük ise “İşçi Alacak Belgesi” ndeki rakamın neti ödenecektir.
Yapılacak ödemelerde 5510 sayılı
Kanunun 82. maddesi uyarınca belirlenen günlük kazanç üst sınırı ise
aşılamayacaktır. İşverenlerin işsizlik
sigortası primi ödememiş olmalarının, işçilerin ücret garanti fonundan yararlanmalarına engel teşkil
edip etmeyeceği hususunda önceki
yönetmelikte hüküm bulunmasına
karşın yeni yönetmelikte bu yönde
bir hüküm ise bulunmamaktadır.
Yukarıdaki hükümler çerçevesinde
2005 yılında fondan yararlanmak
üzere 1269 kişi başvurmuş ve kendilerine toplam 3.352.330 TL ödeme
yapılmıştır. Bu rakamlar 2006 yılında 1134 kişiye 1.640.989 TL, 2007
yılında 2223 kişiye 3.602.134 TL,
2008 yılında 827 kişiye 1.071.806
TL, 2009 yılında 12371 kişiye
22.228.534 TL, 2010 yılında ise
12905 kişiye 22.069.354 olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla 31.12.2010
tarihi itibariyle o güne kadar ki ödemeler toplamı olan 54.340.214 TL
düşüldükten sonra fonun varlığı
123.134.209 TL civarındadır.
Rakamlardan da anlaşılacağı gibi,
fondan yararlanan işçi sayısı giderek artmıştır. Bunun en önemli
sebebi ise, daha çok işçinin fondan
haberdar olması yanında, fon kapsamının genişletilmesi ile yaşanan
son küresel krizin etkileridir. Ancak,
işçiye ödeme yapılabilmesi için ibraz
edilmesi zorunlu belgelerin temininin zor ve uzun zaman gerektirmesi, hak sahiplerinin fondan etkin bir
biçimde yararlanmasının önündeki
en büyük engeldir. Bu anlamda sorunun çözümü adına gerekli düzeltmelerin yapılması büyük önem arz
etmektedir.
Ücret alacağının hizmet akdinden
kaynaklanması şart olmakla birlikte,
aynı iş ilişkisinden veya işçinin ayrı
ayrı iş ilişkisinden doğmasının da
bir önemi bulunmamaktadır. Ücret
garanti fonu uygulaması bu manada her bir iş ilişkisinde ücret alacağı
ŞUBAT 2011 // 45
HABER // SEKTÖRDEN
KARSAN’A TAM
DESTEK ABD’nin New York kenti için hazırlanan
V1 modeli finale kalan Karsan’a, Bakan
Çağlayan’dan destek ziyareti geldi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Karsan’ın Bursa’daki fabrikasını
ziyaret etti. Bakan Çağlayan ziyarette, “Asıl burada oluşumun sebebi Karsan ve yüzde yüzü Türk mühendisleri ve Türk tasarımcıları
tarafından tasarlanan ve New York’ta büyük ilgi gören taksisi. Ben
biraz evvel gördüm. Bu ihale olsun veya olmasın bu markada kararlı
olunmalı” dedi. Konuşmasında, “Çıkmış olduğunuz bu yolda yalnız
değilsiniz” mesajı veren Çağlayan, Karsan’ın projesine ilişkin olarak
da, “Aslında New York halkı, kararını vermiştir. Kim ne diyorsa desin,
kim ne yapıyorsa yapsın şunu bilin ki; bu otomobil New York’a girmiştir, Amerika’ya girmiştir’ diye konuştu.
THYSSENKRUPP
TÜRKİYE’DEKİ
YATIRIMLARINI
ARTIYOR Dünyanın önde gelen asansör, yürüyen mer-
diven üreticisi ThyssenKrupp’un Türkiye Genel
Müdürü Uğur Oktar, Türkiye’de organik ve inorganik büyüme planları bulunduğunu söyledi.
Türkiye’deki organizasyonun daha çok bir servis organizasyonu olduğunu belirten Oktar, “Başlarda yerli şirket satın alma fikri daha çok
yine servis üzerine kuruluydu. Ancak ThyssenKrupp, bölgedeki ülkelerin genel merkezinin de Türkiye’ye taşınmasını öngörüyor ve Türkiye’ye
uzun vadeli bakıyor. Bu çerçevede toplantılarda Türkiye’ye üretim yatırımı konusu da dillendirilmeye başladı” dedi.
46 // ŞUBAT 2011
TOFAŞ, KURULUŞUNUN
43’ÜNCÜ, ÜRETİMİN
40’INCI YILINI
DOLDURDU
Tofaş’ın Bursa’daki yılda 400 bin araç
üretim kapasiteli Dünya Standartlarındaki Modern Fabrikasının ilk üretime
başlamasının 40. yılı, 12 Şubat 2011’de
kutlandı.
Tofaş, yani Türk Otomobil Fabrikası, adında Türk ibaresi
geçen tek Türk otomobil üreticisi olarak bu yıl kuruluşunun
43’üncü, üretime başlayarak ulusal ekonomiye can suyu
vermeye başlamasının ise 40. yılını kutluyor. Yılda sadece 20
bin araç üretim kapasitesiyle, 600’a yakın çalışanıyla mütevazı bir fabrikada; ilk üretime Murat, yani Fiat 124 modeliyle
başlayan Tofaş, günümüzde 400 bin üretim kapasitesiyle, 7
bini aşkın çalışanıyla, 80’den fazla dünya ülkesine ihracatıyla,
otomotiv sektörünün global bir oyun kurucusu olarak dikkat çekiyor.
FORD OTOSAN YEPYENİ
BİR TİCARİ ARAÇ DAHA
ÜRETECEK
Ford Otosan, kriz sonrasında yeni
Transit için aldığı 630 milyon dolarlık rekor yatırım kararının ardından,
Gölcük’te 3’üncü model üretimi içinde
düğmeye bastı.
Yeni ticari model projesi için ilk etapta, 368 milyon liralık
yatırım teşviği alan şirket, yönetim kurulu kararı sonrası
bu model için yapacağı toplam yatırım tutarını açıklayacak. Şirket, yeni bir hafif ticari araç projesini de Türkiye’de
üretmek için yatırım teşviki aldı. Ford Otosan Genel Müdürü
Nuri Otay, yeni projenin Gölcük’te üretilen Transit ve Transit
Connect’in dışında 3’üncü bir model olacağını belirterek, “Alınan 368 milyon liralık yatırım teşviği yeni ticari araç yatırımının sadece bir kısmını oluşturuyor. Toplam yatırım daha fazla
olacak. Ama henüz Yönetim Kurulu kararı çıkmadığından araçla ilgili daha fazla detay veremiyoruz” açıklamasını yaptı.
ŞUBAT 2011 // 47
HABER // SEKTÖRDEN
MERCEDES BENZ
TÜRK’TE JÜBİLE
TÖRENLERİ
Mercedes-Benz Türk A.Ş. İstanbul ve Aksaray lokasyonlarında, 10, 15, 20, 25, 30, 35 hizmet yılını tamamlayan
çalışanlarını kutladı. Kıdemli çalışanlar, eşleri ve şirketin
yöneticilerinin bir araya geldiği jübile törenleri Aksaray’da
10 Ekim 2010 tarihinde Kamyon Müşteri Merkezi’nde
244 kişinin, İstanbul’da ise 05 Aralık 2010 tarihinde WOW
Hotel’de 650 kişinin katılımıyla düzenlendi. Her iki gecede
de, 20 yıl ve üzeri çalışanlar sahnede kıdem yıllarına ait sertifikalarını alırken, tüm gece boyunca kendilerine eşlik eden
direktörler ve yöneticiler tarafından tebrik edildi. Ödül törenlerinin ilerleyen saatlerinde 20 ile 30 yıllık çalışanlara kıdem
yıllarına göre hediye ve plaket takdim edildi.
İstanbul‘da beyaz yaka çalışanlarını temsilen 20. hizmet yılını doldurmuş olan Mercedes-Benz Türk’ün Otobüs Üretim
Direktörü’nün sekreterliğini yürüten Asuman Yurtsever’in, mavi
yaka çalışanlarını temsilen şirkette 25.hizmet yılını doldurmuş
olan Kalite Kontrol’de birim yöneticiliği yapan Şenol Saka’nın,
Aksaray’da ise 15.hizmet yılını doldurmuş olan Fabrika Yan Sanayi
Yönetimi çalışanı Ahmet Aspar ile Montaj ve Finiş kısmında birim
yöneticiliği yapan, 20.hizmet yılını doldurmuş olan Turgay İşler’in
konuşmaları yer aldı.
48 // ŞUBAT 2011
DÜNYADAN HABERLER
Üçüncü kurban Portekiz mi olacak?
The Guardian gazetesi, İrlanda ve
Yunanistan’dan sonra, Portekiz’in
üçüncü borç krizi kurbanı olmasından
kaygı duyulduğunu yazdı.
İngiliz Guardian gazetesi, para birimi olarak Euro’yu kullanan ülkelerin oluşturduğu Euro Bölgesi’ndeki borç kriziyle
ilgili bir habere yer verdi. Gazete, İrlanda ve Yunanistan’dan
sonra Portekiz’in üçüncü borç krizi kurbanı olmasından kaygı duyulduğunu yazdı. Habere göre, piyasalarda Portekiz’in
borç tahvillerine uygulanan faizin çok fazla yükselmesi üzerine, Avrupa Merkez Bankası harekete geçti ve krizi önlemek için
Portekiz tahvili satın aldı. Bu duruma karşın, Portekiz hükümetinin borç ödemede sorun olmadığı konusunda ısrarcı olduğu
belirtiliyor.
Ancak piyasa oyuncularının, Portekiz’in İrlanda’nın izlediği yolu
takip ettiğine inandığı kaydediliyor. İrlanda hükümeti de borç ödemede sorun olmadığı konusunda ısrar etmiş, ancak borçlanma
faizlerinin çok fazla yükselmesi üzerine Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu IMF’den yardım istemek zorunda kalmıştı.
Dünya Bankası:
Gıda fiyatları tehlikeli seviyede…
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, gıda fiyatlarının tehlikeli seviyelerde bulunduğunu kaydetti.
Küresel gıda fiyatlarında yaşanan rekor artışın ardından,
tehlike çanları çalmaya devam ediyor… Dünya Bankası’nın
yaptığı son çalışma, mısır ve buğday fiyatlarındaki yüzde 29’luk artışın 44 milyon kişiyi daha da yoksullaştırdığını ortaya koydu. Küresel gıda fiyatlarının tehlikeli düzeyde
olduğunu söyleyen Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick,
bu durumun siyasal istikrarsızlıklara da yol açabileceğini belirtti. Washington’da konuşan Zoellick, gıda fiyatlarının,
Ortadoğu’daki kırılgan politik ve sosyal koşulları daha da karmaşık bir hale getirebileceğini söyledi.
Zoellick, fiyatların Orta Asya’daki etkilerini de yakından izlemek
gerektiğini ifade etti. Kısa ado FAO olan Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Örgütü de, fiyatların 1990’dan bu yana en yüksek düzeye
çıktığını açıklamış, önlem alınmadığı takdirde, fiyat artışının kalıcı
hale gelebileceği yönünde uyarıda bulunmuştu.
ŞUBAT 2011 // 49
DÜNYADAN HABERLER
İngiltere’de 2 buçuk milyon kişi işsiz…
İngiltere Ulusal İstatistik Kurumu’ndan
(ONS) yapılan açıklamaya göre, 16-24
yaş grubunda 66 bin kişi daha işsizler
ordusuna katıldı. İşsizlik oranının ülkede
son yılların en yüksek seviyesinde seyrettiğine ve % 7,9 olduğuna dikkat çekilerek, işsizlik yardımı alanların sayısında da
artış olduğu belirtildi.
İngiltere’de toplam 1,46 milyon kişi işsizlik yardımı alıyor.
İngiltere’de bu yıl kamu sektöründe yaşanacak işten çıkarmaların, ülkedeki işsizlik oranını daha da yükselteceği tahmin
ediliyor. Bu arada, ülkede enflasyonun % 4 artmasının ardından,
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, enflasyonun daha
da artmasının beklendiğini söyledi. King, bu yılın ilk yarısındaki
yükselişin ardından, enflasyonun ikinci yarıda düşmesini beklediklerini ifade etti. İngiliz hükümetinin katma değer vergisindeki
artış kararının, enflasyonun yükselmesine neden olduğu belirtiliyor. Hükümet, Ocak ayı başında % 17,5 olan katma değer vergisini
% 20’ye çıkarmıştı.
Çin artık ikinci en büyük ekonomi…
Son gelen ekonomik veriler sonrasında, Çin’in, 2010 yılında Japonya’yı
geçerek, ABD’den sonra dünyanın ikinci
en büyük ekonomisi olması resmiyet
kazandı.
Japonya’dan gelen gayri safi yurtiçi hâsılanın (GSYİH)
2010’un son çeyreğinde % 1,1 daraldığı haberi, uzun zamandır konuşulan bu durumun, resmiyet kazanmasını
sağladı. Aynı dönemde Çin’in GSYİH’si ise önceki yıla kıyasla % 9,8’lik büyüme kaydetti. Gelen son verilerle birlikte,
Japonya’nın 2010’daki GSYİH’si 5.47 trilyon dolar olurken, aynı
alandaki büyüklük Çin’de 5.88 trilyon dolar oldu.
Bu büyüklüklerine rağmen, her iki ülke de, ekonomik büyüklüğü 14,6 trilyonu geçen ABD’nin gerisinde bulunuyor. Veriler, aynı
zamanda iki kuşaktır devam eden bir dönemi de sona erdirdi. Japonya, 1967 yılında Batı Almanya’yı geride bıraktıktan sonra ikincilik koltuğunu kimseye kaptırmamıştı. Son gelişme bir anlamda,
Çin’in küresel güç olarak yükselişini teyid ederken, Japonya’nın aynı
şerit de geri kalmasının son çarpıcı işareti oldu. Bu tarihi gelişme,
Asya’nın iki önemli ekonomisinde farklı duyguların da tetikleyicisi oldu. Japonya’da ikinci sırayı kaptırmanın ardından ‘nerede hata
yaptık’ havası yayılırken, Çin’de ise yaşanan gururla birlikte, küresel
çapta yeni sorumlulukları omuzlamış olmanın dikkati seziliyor.
50 // ŞUBAT 2011
TÜRK METAL & MESS // ORTAK EĞİTİM PROJESİ
TÜRK METAL - MESS
ORTAK EĞİTİMİ ve
TEŞKİLATLANDIRMA
EĞİTİM PROGRAMI
Ankara Büyük Anadolu Otel’de
24 Ocak 2010 – 1 Ocak 2011 tarihleri arasında
gerçekleştirilen eğitimlere 702 üyemiz katılmıştır.
2011 yılında Ankara
Büyük Anadolu Otel’de
gerçekleştirilen
eğitimlere
katılan işçi sayımız:
1182
ÇERKEZKÖY ŞUBESİ
24-26 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim
programımıza 96 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel
Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe ve MESS Başkan Vekili Bedirhan Çelik’in yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır.
GÖLCÜK ve İSTANBUL ŞUBELERİ
26-29 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim
programımıza 88 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin
yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Eğitim sürecinde Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin sendikal konularda
sunmuş olduğu bilgileri üyelerimiz dikkatle takip ederek
çeşitli sorular sormuştur.
ESKİŞEHİR, BOZÜYÜK, BOLU, KOCAELİ, SAKARYA ve
BURSA 3 NOLU ŞUBELER
31 Ocak - 2 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen
eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını
Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz
Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde
tamamlamıştır. Eğitim programı kapsamında düzenlenen Anıtkabir ve Kurtuluş müzesi gezileri grupta coşku ve
gururun birlikte yaşanmasını da sağlayarak sendikal birliğimizi güçlendirmiştir.
ŞUBAT 2011 // 51
TÜRK METAL & MESS // ORTAK EĞİTİM PROJESİ
EREĞLİ, KOCAELİ, SAKARYA ve BOLU ŞUBELERİ
3-5 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu
İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı
işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır.
ANKARA 1, ANKARA 3, AKSARAY, ESKİŞEHİR ve BOZUYÜK
ŞUBELERİ
7-9 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu
İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe ve MESS Başkan
Vekili Bedirhan Çelik’in yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir
şekilde tamamlamıştır.
GEBZE 1, GEBZE DİLOVASI, ÇAYIROVA ve İSTANBUL ŞUBELERİ
10-12 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 80 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu
İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı
işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Eğitim ve Sosyal
etkinlikler açısından da oldukça verimli geçen program, üyelerimizin aktif katılımları ile de zenginleşmiştir.
BURSA NİLÜFER, PENDİK, GEBZE 1 NOLU ŞUBELERİ
14-16 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim programımıza 87 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır.
İZMİR 1, İZMİR 2, MANİSA ve DENİZLİ ŞUBELERİ
17-19 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitim
programımıza 90 işçimiz katılmıştır. Açılışını Genel Eğitim
ve Toplu İş Sözleşmesi Sekreterimiz Yavuz Gökçe’nin yaptığı
programı işçilerimiz başarılı bir şekilde tamamlamıştır
52 // ŞUBAT 2011
BASIN TEMSİLCİLERİ BİLDİRİYOR
İşte Metal İşçisi… İşte Dayanışma Örneği…
Ankara 2 Nolu ŞUBE
Türk Metal Sendikası Ankara 2 Nolu Şubemize bağlı
Gazi Fişek işçilerinden örnek bir dayanışma örneği…
MKE Gazi Fişek fabrikasında uzun yıllardır çalışmakta
olan İlker Pişkin’in kardeşi Erdoğan Pişkin, amansız bir
hastalığın kucağına düştü. İlik kanseri olan Erdoğan
Pişkin’e yakın bir zaman içinde kök hücre nakli yapılması gerekiyor.
Murat YUMRUTAŞ
GAZİ FİŞEK FAB.
Bas. Tems.
Erdoğan Pişkin’in içinde bulunduğu çaresizliğinin sesine Ankara 2 Nolu Şubemiz öncülüğünde Gazi Fişek
işçilerimiz kulak verdi. Gazi Fişek’te çalışan 380 arkadaşımız, Ankara İbn-i Sina hastanesinde kan ve doku
örnekleri vererek Erdoğan Pişkin’e uygun donör olmak
için sıraya girdi. İlker arkadaşımıza buradan geçmiş
olsun dileklerimizi iletirken, uygun donörün bulunması
için dualarımızın ve yardımlarımızın eksik olmayacağını bilmesini isteriz.
BOZÜYÜK ŞUBESİ
Artema’da Paylaşım Toplantısı
30 Aralık 2010 Perşembe günü Artema A.Ş.’de geleneksel yılsonu kokteyli paylaşım toplantısı gerçekleştirildi. Göreve yeni başlayan Genel Müdür Atalay
Gümrah’ın açılış ve tanışma konuşmasından sonra,
Fabrika Müdürü Oktay Pehlivan da söz aldı. Toplantıda
Bozüyük Şube Başkanımız Cemal Güney de çalışanlara hitaben bir konuşma yaptı. Şube Başkanımız Güney,
ayrıca, Genel Müdür Gümrah’a hediye verdi ve görevinde başarılar diledi.
ARTEMA A.Ş.
BASIN TEMSİLCİSİ
Cevdet TOĞRUL
Toplantıda daha sonra, 10, 20 ve 25 yılını dolduran çalışanlarımıza Fabrika Müdürü Oktay Pehlivan ve Bozüyük
Şube Başkanımız Cemal Güney tarafından plaketleri
verildi ve eğlence bölümüne geçildi. Böylelikle Artema
A.Ş. Müdürü, Şube Başkanı ve çalışanları ile birlikte, bir
paylaşım toplantısını daha anlamlı bir şekilde gerçekleştirmiş oldu.
Artema Çalışanları Şubemizi Ziyaret Etti
11 Şubat 2011 tarihinde ARTEMA A.Ş. çalışanları ve
temsilcilerden oluşan kalabalık bir grup, yeni şube binasını ziyaret ederek, Bozüyük Şube Başkanı Cemal
Güney’e hayırlı olsun dileklerini ilettiler. Şube Başkanımız Cemal Güney, ARTEMA A.Ş. çalışanlarına yeni şube
binasını gezdirerek bilgi verdi. Daha sonra Şube Lokaline geçildi ve burada Şube Başkanımız Cemal GÜNEY
ile ARTEMA A.Ş. çalışanları, sendikamız, iş dünyası ve
genel konuların gündeme geldiği sıcak bir sohbet gerçekleştirdi. ARTEMA A.Ş çalışanlarının şube ziyareti,
gerçekleştirilen ikramlarla sona erdi.
ŞUBAT 2011 // 53
BASIN TEMSİLCİLERİ BİLDİRİYOR
BOZÜYÜK ŞUBESİ
Panel Çalışanları da Yeni Şube Binamızda
Bozüyük Şubemizin yeni hizmet binasına PANEL A.Ş.
çalışanları da hayırlı olsun ziyaretinde bulundular. Ziyarette Şube Başkanımız Cemal Güney işyerimiz ve
güncel konular hakkında çalışanlarımızı bilgilendirdi.
Panel A.Ş.
Basın Temsilcisi
Mehmet Cankı
Yeni Şubemizi Ziyaret Ettik
Bozüyük Şubemizin yeni hizmet binasına Türk Demirdöküm çalışanları hayırlı olsun ziyaretinde bulundular.
Ziyarette Şube Başkanımız Cemal Güney işyerimiz ve
güncel konular hakkında çalışanlarımızı bilgilendirdi.
Türk Demirdöküm A.Ş.
Basın Temsilcisi
Hasan Kaya
Kan Bağışının Önemi Anlatıldı
ÇERKEZKÖYŞUBESİ
Çerkezköy şubemize bağlı Hema Endüstri A.Ş. işyeri
çalışanlarına, Kızılay Kan Merkezi tarafından kan bağışının önemi hakkında bilgiler verildi.
Canel Çoban
Hema End. A.Ş.
Basın Temsilcisi
Acil Şifalar Diliyoruz
Çerkezköy Şubemize bağlı Hema Endüstri A.Ş. işyeri
sendika baş temsilcisi ve işyeri sendika temsilcilerimiz, Hema TRW Otomotiv Direksiyon Sistemleri A.Ş.
işyerinde çalışan ve böbrek nakli operasyonu geçiren
Oğuzhan Değirmenci’yi evinde ziyaret ettiler. Oğuzhan
Değirmenci bu ziyaretin kendisine moral olduğunu belirterek teşekkür etti. Hema çalışanları da, Türk Metal
aracılığı ile Oğuzhan Değirmenci’ye geçmiş olsun dileklerini ilettiler, acil şifalar dileyerek her zaman yanında olduklarını belirttiler.
54 // ŞUBAT 2011
BİZDEN HABERLER
AKSARAY 1 NOLU ŞUBE
Saygı Duruşu Yapıldı
Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir, 25 ve 27
Ocak 2011 tarihlerinde Konya ve Niğde Emn. Müd. 2.
Kademe’de çalışan üye arkadaşlarımızı ziyaret edip,
karşılıklı görüşmelerde bulunuldu.
Kursiyerler Şubemizi Ziyaret Etti
3 Şubat 2011 tarihinde Ankara Ostim’de meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden işçiler için, 08 Şubat 2011 tarihinde şubemize bağlı işyerlerinde ‘1 Dakikalık Saygı Duruşu’ yapıldı.
Temsilciler Meclisi Toplandı
2–5 Ocak 2011 tarihlerinde yapılan 15.Dönem Eğitim Seminerine katılan arkadaşlarımız, eğitim dönüşü şubemizi ziyaret ederek, kazanmış oldukları Bilgi
Yarışması 2.’lik ödülünü Şube Başkanımız Muhterem
Taşdemir’e verdi.
Oda Başkanları da Şubemizi Ziyaret Etti
5 Ocak 2011 tarihinde, Aksaray Şubemiz Genişletilmiş
Temsilciler Meclisi toplandı. Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir ve temsilcilerimiz işyerleri hakkında görüşmelerde bulundular.
Emniyet Kademeler Ziyaret Edildi
Aksaray Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanı Ceylan Doğan ile Nevşehir Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanı İsmail Ördü, Şube Başkanımız Muhterem
Taşdemir’i ziyaret ettiler. Şube Başkanımız Muhterem
Taşdemir sendikamızın faaliyetleri ile ilgili olarak kendilerine bilgiler verdi.
Bilgi ve Bowling’de derece aldılar
ŞUBAT 2011 // 55
BİZDEN HABERLER
3–6 Şubat 2011 tarihlerinde Ankara’da yapılan Eğitim
Seminerine katılan kursiyer arkadaşlarımız, eğitim sonrası bilgi ve bowling yarışmasında kazanmış oldukları
plaketleri, Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’e takdim ettiler.
ANKARA 1 NOLU ŞUBE
Erkunt Ziyaret Edildi
Başkan Patla Şubemizi Ziyaret Etti
Aksaray Belediye Başkanı Nevzat Patla, şubemizi ziyaret
ederek, Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’le görüştü. Patla ziyarette, Ankara Ostim’de yaşanan patlamada
hayatını kaybeden işçiler için şubemize bağlı işyerlerinde 8 Şubat günü yapılan saygı duruşunu hatırlatarak,
gösterilen duyarlık dolayısıyla Taşdemir’e teşekkür etti.
Şubemize bağlı Erkunt Sanayi A.Ş. işyerinde çalışan
üyelerimiz, Ocak ayı içerisinde Şube Başkanımız Hasan
Göçeroğlu ve icra kurulu üyelerimiz tarafından tezgâhları başında ziyaret edildi. Şube Başkanımız Hasan Göçeroğlu üyelerimizle tek tek sohbet ederek sorunlarını
dinledi.
Yönetim Kurulu Toplantısı Mitaş’ta Yapıldı
Çeşitli konuların ele alındığı ziyarette, İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda, yakın gelecekte daha çok panel ve
seminerlerle, Aksaray’da bulunan bütün iş kolundaki
çalışanlara bilgiler verilmesi konusunda görüş birliğine
varıldı.
Akademisyenler şubemizi ziyaret etti
Şubemizin Ocak ayı yönetim kurulu toplantısı Mitaş
Enerji T.A.Ş. işyerinde yapıldı. Şube Başkanımız Hasan
Göçeroğlu’nun başkanlığında yapılan toplantıda, şubemizin Ocak ayı içerisindeki faaliyetleri hakkında fikir alış
verişinde bulunuldu.
Mitaş İşyerleri de Ziyaret Edildi
Aksaray Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Yrd.
Doç. Adem Öcal ile Fen Edebiyat Fakültesi’nden Yrd.
Doç. Nuri Ünlü, Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’e
ziyarette bulundu. Şube başkanımız konuklarına sendikamızın çalışmalarıyla ilgili olarak genel bilgiler verdi.
Şube Başkanımız Hasan Göçeroğlu ve icra kurulumuz,
56 // ŞUBAT 2011
Mitaş işyerlerindeki üyelerimizi tezgâhları başında ziyaret ettiler. Sorunları ilgi ile dinlenen işçilerimiz, ziyaretten dolayı memnuniyetlerini dile getirdi.
İş Cinayetleri Son Bulsun
Ostim’de hayatını kaybedenleri unutmadık
Ankara 1 Nolu şube olarak, OSTİM’de yaşanan iş cinayetlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve iş cinayetlerini protesto etmek için TÜRK-İŞ Genel Merkezi önünde
düzenlenen “1 Dakikalık Saygı Duruşu” ve basın açıklamasına, 300 üye ile birlikte katılarak destek verildi.
Türk İş’in, OSTİM’de yaşanan iş cinayetlerinde hayatlarını kaybedenleri anmak ve iş cinayetlerini protesto
etmek için düzenlediği 1 dakikalık saygı duruşu ile başlayan eyleme; Şube sekreterimiz Sinan Kılınç, Şube Mali
Sekreterimiz Levent Özdemir, temsilci arkadaşlarımız,
yönetim kurulu üyelerimiz ve işçi arkadaşlarımız katıldılar.
ANKARA 2 NOLU ŞUBE
BİGA 1 NOLU ŞUBE
Torba Yasası Eylemi
Kaymakam Genel, Makamında Ziyaret Edildi
Ankara 2 Nolu Şube olarak KESK’in düzenlediği Torba
Yasası eylemine, Şube Başkanımız Halil İbrahim Alpoğlu, Şube Sekreterimiz Sinan Kılınç, şube yönetim
kurulu üyelerimiz ve temsilci arkadaşlarımız birlikte
katıldılar. Ankara şubelerinin öncülüğünü yapan Ankara
2 nolu şubemiz, eyleme ellerinde güllerle katılarak polisin, diğer katılımcıların, hem de yerel basının dikkatini çekmeyi başardı. Türk-İş pankartının altında eyleme
destek veren Türk Metal Ankara şubelerini temsil eden
arkadaşlarımız, herhangi bir olaya meydan vermeden
protesto eylemlerini gerçekleştirdiler.
Şube Başkanımız Osman Akkurt, sendikamız tarafından
ikinci yarıyıl eğitim öğretim yılında başlatılması planlanan İngilizce ve Bilgisayar kursunun açılması olurunu
veren Biga Kaymakamı Fatih Genel’i makamında ziyaret
etti. Başkan Akkurt, Kaymakam Genel’e ziyaret anısına
bir Atatürk portresi hediye etti. Biga Kaymakamı Genel,
sendikamızın başlatmayı planladığı eğitim faaliyetinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, kursa
katılacak tüm öğrencilere başarılar diledi.
ŞUBAT 2011 // 57
BİZDEN HABERLER
BURSA 2 NOLU ŞUBE
BOZÜYÜK ŞUBESİ
Karsan Çalışanları Tiyatroda
Yemekhane Yenilendi
Karsan çalışanları, 26 Ocak’ta, AVP Devlet Tiyatrosu
oyuncularının rol aldığı “Gönül Avcısı” adlı oyunu izledi.
Karsan çalışanları, aileleriyle birlikte hoşça vakit geçirdiler.
Bozüyük Şubemize bağlı Türk Demirdöküm A.Ş.’de, yemekhane yenilendi. Yenilenen yemekhane binasının
açılışı töreninde, Bozüyük Şube Başkanımız Cemal Güney ve Türk Demirdöküm Genel Müdürü Semih Şenol,
kısa birer konuşma yaptı. Ardından da açılış kurdelesi
‘hayırlı olsun’ dilekleriyle kesildi.
Karsan’dan Yeni Bir Araç Modeli
ÇERKEZKÖY ŞUBESİ
Hüppe Çalışanları Şubemizi Ziyaret Etti
Hyundai ile geliştirilmekte olan yepyeni bir ticari araç
modelinin tüm Avrupa pazarları için münhasır üreticisi ve Türkiye’deki münhasır dağıtıcısı olma yolunda, 28
ocak 2011 tarihinde ilgililerle iyi niyet akti imzaladı.
BURSA NİLÜFER ŞUBESİ
Çemtaş’ta Yılbaşı Özel Çekilişi
Bursa Nilüfer Şubemize bağlı, ÇEMTAŞ A.Ş.’de 29 Aralık
2010 tarihinde ÇEMTAŞ ‘Yılbaşı Özel Çekilişi’ düzenlendi. Çalışan 254 üyemize çeşitli hediyeler verildi. Çekilişte
ayrıca, Bursa Nilüfer Şubemiz de, Büyük Anadolu Didim
Resort Otelimizde 2 kişiye ücretsiz tatil imkânı sundu.
58 // ŞUBAT 2011
Hüppe İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. işyerinde çalışan üyelerimiz, 25 Ocak tarihinde Çerkezköy Şubemizi
ziyaret ettiler. Şube Başkanımız Murat Koçak ile görüşen üyelerimiz, çalışma şartlarının yanı sıra, eğitimler ve
son olarak da sözleşmeden duyulan memnuniyetlerini
dile getirerek şubemizden ayrıldılar.
Torba Yasa Protesto Eylemi Büyük Destek Gördü
Türk–İş Tekirdağ İl Temsilcisi ve sendikamızın Çerkezköy
Şube Başkanı Murat Koçak, 26 Ocak Çarşamba günü
Türk–İş’e bağlı sendikalardan Belediye–İş, Deri–İş, Tek
gıda–İş, Türk Harb–İş, Teksif şube başkanları eşliğinde
AKP İlçe Başkanı Aladdin Demirbağ ve AKP yönetimi ile
Torba Yasası ile ilgili görüşmeler yaptılar..
GEBZE DİLOVASI ŞUBESİ
Kabel Kablo‘da Toplu Sözleşme Sevinci
Görüşmelerin ardından Türk–İş Tekirdağ İl Temsilcisi ve
Çerkezköy Şube Başkanımız Murat Koçak, AKP ilçe binası önünde Torba Yasası ile ilgili basın bildirisini okudu.
Çok sayıda üyemizin katıldığı eylem büyük bir destek ve
sloganlar eşliğinde sona erdi.
GEBZE 1 NOLU ŞUBE
1.’lik Kupasını Arçelik LG Klima’nın
Gebze Dilovası şubemize bağlı Kabel Kablo‘da yaklaşık 2
aydır devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Toplu sözleşmenin bitiş rakamları
ile ilgili açıklamaları üyelerimize Gebze Dilovası Şube
Başkanımız Uysal Altundağ yaptı. Sözleşmenin geldiği
nokta üyelerimiz tarafından sevinçle karşılandı.
Şube Başkanımız Şeref Özcan Gebze 1 Nolu Şubemize
bağlı Arçelik LG Klima işyerimizde, Gebze OSB çerçevesinde yapılan 2010 Futbol Turnuvasın da 1. lik kupasını
alan arkadaşlarımızı tebrik etti. Arçelik LG Klima futbolcuları, mutluluk ve sevinçlerini mesai arkadaşlarıyla
paylaşarak dostluk ve kardeşlik tablosu gösterdiler.
Gebze Dilovası Şubemiz İzmit’te Basın
Açıklamasına Katıldı
Gebze 1 Nolu Şubemize bağlı olan Aygaz A.Ş. işyerimiz
de, 2009 Gebze OSB’de yapılan futbol turnuvasında birincilik kupasını almışlardı. Arkadaşlarımızı tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyoruz.
Aygaz A.Ş.’den Kan Bağışı
TÜRK-İŞ İzmit temsilciliği tarafından yapılan “Torba
Yasa” ya ilişkin basın açıklamasına, Gebze Dilovası şubemizden üyelerimiz de katıldı. Türk Metal Sendikası
farkını bu açıklamada da gösteren üyelerimizin coşkulu
katılımları, büyük takdir topladı.
Gebze 1 Nolu Şubemize bağlı Aygaz A.Ş. Gebze Gaz
Aletleri Üretim Tesisleri işyerinde Kızılay’ın düzenlediği
‘Ülkem İçin Kan Veriyorum Kampanyası’na Aygaz’da çalışan sendika üyelerimiz büyük destek verdi.
ŞUBAT 2011 // 59
BİZDEN HABERLER
İş Kazası Geçiren Üyemize Geçmiş Olsun Ziyareti
GÖLCÜK ŞUBESİ
Sağlık Paneli düzenlendi
Şube Başkanımız Uysal Altundağ, şubemize bağlı faaliyet gösteren Diler Demir Çelik A.Ş de çalışan üyemiz
Taner Kara’yı, geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Hafif bir ameliyat
geçiren Kara’ya geçmiş olsun temennisinde bulunan
Başkan Altundağ, sağlık durumu hakkında da bilgi aldı.
Ziyarete işyeri baştemsilcimiz Hayati Baş, baştemsilci
yardımcısı İhsan Çimen de katıldı.
Temsilciler Kurulumuz Toplandı
Gölcük Şubemizde, bayan üyelerimiz ve üye eşlerine
yönelik Sağlık Paneli düzenledi. 19 Ocak 2011 tarihinde şube toplantı salonunda gerçekleştirilen panelde,
Diş Hastalıkları konusundaki bilgileri Selma Akçay, Aile
Sağlığının Ruhsal Temelleri hakkındaki bilgileri ise Dr.
Halil İbrahim Erbıyık verdi. Şube Başkanımız Yücel Yücel,
panelin bitiminde ise her iki doktorumuza da teşekkür
plaketi takdim etti.
İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ
İşyeri Ziyaretleri Hız Kesmiyor
Gebze Dilovası şubemiz Temsilciler Kurulu toplandı.
Toplantıda 2010 yılı genel değerlendirilmesi yapıldı.
Sendikamız eğitimlerine katılım, işyerlerimizdeki mevcut durumlar ve teşkilatlanma konularıyla ilgili 2010
yılı değerlendirmesinin ardından, özellikle 2011 yılının
teşkilatlanma yılı olması için çalışılması kararlaştırıldı
ve hedefler belirlendi. Ayrıca sosyal faaliyetler kapsamında, bölgemizde yerel olarak üyelerimizi de memnun
edecek çalışmaların da hızlandırılmasına karar verildi.
60 // ŞUBAT 2011
Şube başkanımız Halil Faki Erdal, göreve geldiği günden
beri aksatmadan sürdürdüğü rutin işyeri ziyaretlerini
2011 yılının ilk ayından başlayarak devam ettiriyor. Şubemize bağlı işyerlerimizi vardiya vardiya gezerek üyelerimizi tezgâhları başında ziyaret eden başkan Erdal,
çalışanlarımıza sendikal faaliyetlerle ilgili bilgiler verip
sohbet etti. Başkan Erdal’ın Ocak ayında ziyaret ettiği
Arçelik, Alarko, Delphi, Ford Yedek Parça Gedore, Kerim
Çelik Nexans, Siemens, Simens Gebze, Stoeger, Ümran
Çelik, Birinci Oto ve Elmek işyerlerinde çalışan üyelerimiz, ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirerek,
var olan sendika-üye bütünleşmesinin bu şekilde daha
da pekişeceğini vurguladılar.
Arçelik Çalışanları ile Sohbet
Arçelik A.Ş. işyeri çalışanlarımız, gruplar halinde şubemizi ve başkan Halil Faki Erdal’ı ziyaret etmeye devam
ediyorlar. Çalışanlarımız ile keyifli bir sohbet havasında
geçen toplantılarda, ülkemizin siyasi, ekonomik ve en
son gündemde olan ‘Torba Yasa’ hakkında konular görüşülerek fikir alış verişinde bulunuldu.
Delphi Çalışanları da Konuğumuz Oldu
Delphi işyerinde çalışan üyelerimiz de guruplar halinde
şubemizi ziyaret etmeye devam ediyor. Ziyarete gelen
üyelerimizle sohbet eden Şube Başkanımız Halil Faki
Erdal, gündemde olan torba yasa ile ilgili çalışanlarımızı
detaylı olarak bilgilendirdi. Ziyarette ayrıca, sendikal konular ve ülkemizin ekonomik durumu hakkında da çalışanlarımız ile fikir alış verişinde bulunuldu.
Hayırlı Olsun
Samandıra Depo Çalışanları da Şubemizdeydi
Arçelik A.Ş. işyerimize bağlı Samandıra Depo çalışanlarımızdan bir gurup üyemiz de şubemizi ziyaret etti.
Çalışanlar ziyarette, Şube Başkanımız Halil Faki Erdal ile
sohbet edip fikir alış verişinde bulundular.
Delphi işyerimizde yeni işe başlayan ve deneme süreci
ile birlikte eğitim süreçlerini de tamamlayan 40 kişiden
oluşan üye grubu, şubemizi ziyaret etti. Şubemizi yeni
üyelerimize tanıtan Şube Başkanımız Halil Faki Erdal,
yeni iş hayatlarına en az sorun ve en donanımlı bilgilerle başlayabilmeleri için üyelerimize sendikal konularda
detaylı bilgiler aktararak, karşılaşabilecekleri sorunlar
üzerine söyleşide bulundu.
Thyssenkrup Staınles’te Sözleşme Sevinci
Geçmiş Olsun
Şube Başkanımız Halil Faki Erdal ile şube mali sekreterimiz ve aynı zamanda Arçelik A.Ş. baştemsilcimiz olan
Serkan Gül, bir ameliyat geçiren, Arçelik A.Ş. işyeri çalışanlarımızdan Erkan Özsoy’u tedavi gördüğü hastanede ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti.
Sendikamız bünyesine yeni katılan Thyssenkrup Staınles İstanbul Çelik Servis Merkezi A.Ş. işyerinde toplu iş
sözleşmesi 24 Ocak 2011 tarihinde imzalandı. İşyerini
ziyaret eden Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, imzalanan sözleşme hakkında çalışanlarımıza detaylı bilgiler
aktardı. Başkan Erdal’ın konuşmasının ardından, çalışanları adına bir üyemiz de, konuşmasında, sendikamıza üye olmanın verdiği mutluluğu dile getirerek, başta
ŞUBAT 2011 // 61
BİZDEN HABERLER
Genel Başkanımız Pevrul Kavlak ile genel yönetim kuruluna ve Şube Başkanımız Halil Faki Erdal’a teşekkürlerini sundu.
İZMİR 1 NOLU ŞUBE
Kıdemlilik Plaketleri
Torbaya Hayır!
Türk-İş’in ‘Torba Yasa’ya karşı 26 Ocak 2011 tarihinde
İstanbul Taksim de düzenlemiş olduğu mitinge, Şube
Başkanımız Halil Faki Erdal’ın önderliğinde, şubemize
bağlı işyerlerinden yaklaşık 300 çalışanımız katıldı. Mitinge katılan üyelerimiz, ellerindeki pankart ve afişler ile
Torba Yasaya Hayır!” diyerek seslerini duyurdular.
Ceren Bebeğe Uzun ve Mutlu bir Ömür Diliyoruz
Türk Metal Sendikası İzmir 1 Nolu şubemize bağlı Ege
Fren San. ve Tic. A.Ş.’de 5-10-15- ve 20 yıllık çalışan
üyelerimize, düzenlenen törenle kıdemlilik plaketleri verildi. Arkadaşlarımıza plaketleri, Genel Müdür Sinan Akın
ve Genel Müdür Yardımcısı Taner Koç tarafından verildi.
Üyelerin Görüşleri Alındı
Delphi işyeri temsilcilerimizden Yeşim Eren ve eşi Arif
Eren’in, Ceren isminde bir kız çocukları dünyaya geldi.
Şube başkanımız Halil Faki Erdal ile birlikte, Delphi işyeri
baştemsilcimiz ve temsilci arkadaşlarımız Eren ailesini
evinde ziyaret ettiler.
Şubemize bağlı yeni sözleşme görüşmelerine başlanacak olan Hidromek A.Ş. Ege Serbest Bölgesi Şubesinde
hazırlanacak olan Taslak ile ilgili olarak üyelerimizin görüşleri alındı.
Mahle Piston Çalışanlarına Destek
62 // ŞUBAT 2011
Teşkilatlanmakta olduğumuz Mahle Mopisan Yedek
Parça San. Tic. A.Ş. işyerinde sıkıntılı günler geçiren İSKENDERUN BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ
üyelerimize destek vermek amacı ile, İzmir 2 Nolu Şubemize bağlı işyerlerimizden üyelerimizin de katılımıy- Ostim ve İvedik Patlamaları
la Ege Serbest Bölgesinde Şube Yöneticilerimiz basın
açıklaması yaptılar.
Torba Yasa Protesto Edildi
3 Şubat tarihinde Ostim ve İvedik Organize Sanayi Bölgesinde meydana gelen patlama sonucu hayatını kayİzmir 1 ve İzmir 2 Nolu Şube Yöneticilerimiz, Şubeleri- beden işçi arkadaşlarımız anısına, konfederasyonumuz,
mize bağlı üyelerimizle birlikte Torba Yasasını protesto Türk-İş talimatları doğrultusunda 8 Şubat tarihinde saat
etmek amacı ile bir yürüyüş düzenlediler.
11.00 de, Arçelik A.Ş. Adana Bölge Yöneticiliği işyerinde
fabrika sirenleri çalınarak 1 dakikalık saygı duruşunda
SAKARYA ŞUBESİ
bulunuldu. Saygı duruşuna katılan diğer işyerlerimiz ise
Yazıcı Demir Çelik A.Ş- Noksel A.Ş- Çumitaş A.Ş oldu.
Başkan Kaya Radyo Programına Katıldı
ESKİŞEHİR ŞUBESİ
Türk-İş Başkanlar Kurulu Şubemizde Toplandı…
Sakarya’nın önde gelen medya kuruluşlarından olan
Radyo Net’in ‘Detay’ programında Şube Başkanımız
Şahin Kaya ve Tes-İş Şube Başkanı İrfan Kabaoğlu canlı
yayın konukları oldular. Hülya Sürücü’nün moderatörlüğünde gerçekleşen programda, Torba Yasası’nın çalışma hayatına etkisi, asgari ücretin tespit edilme şekli,
işsizlik fonunun kullanımı, kıdem tazminatları konuları
ile ilgili kamuoyu bilgilendirildi.
Tes-İş Ziyaret Edildi
Her ay düzenli olarak yapılan Eskişehir bölgesi Türk-İş
Başkanlar Kurulu toplantısı, bu ay şubemizde yapıldı.
Toplantının ardından, Anadolu ve Sakarya Özel Hastane
Yöneticileri, toplantıya katılan Sendika Şube Başkanlarına brifing vererek, yapılacak indirimleri anlattılar.
Şube Başkanımız ve Şube Yönetim Kurulu Üyelerimiz
yeni göreve gelen TES-İŞ Sendikası Sakarya Şube Başkanı İrfan Kabaoğlu’nu makamında ziyaret ederek iyi
dileklerini iletti.
ŞUBAT 2011 // 63
Torba’yı Protesto Ettik
İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ
Arçelik’te 2010 Yılı Başarı Ödülleri Dağıtıldı
Eskişehir’de, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na
(Türk-İş) bağlı sendikalar ve şube icra kurulumuz ile 300
üyemiz, ‘Torba Yasa’ olarak adlandırılan yasa tasarısını
poşet yakarak protesto etti.
Yunusemre Caddesi eski otogar önünde toplanan işçiler, yaklaşık 500 metre mesafedeki AK Parti İl binası
önüne kadar yürüdü. AK Parti İl binası önünde siyah bir
poşetin içerisine kağıt dolduran işçiler daha sonra bu
poşeti yaktı.
Karadon’da Kaybettiğimiz İşçi Kardeşlerimiz İçin
Otosan’da Saygı Duruşu
Türk-İş Konfederasyonumuzun talimatları doğrultusunda, Davutpaşa, Tuzla tersanelerinde, Bursa’nın Mustafa
Kemalpaşa, Balıkesir’in Dursunbey, Zonguldak’ın Karadon maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarında
hayatını kaybeden işçileri anmak ve çalışma koşullarına dikkat çekmek amacıyla, saygı duruşunda bulundu.
1 dakikalık saygı duruşuna, Şube Başkanımız Mevlüt
GÜMÜŞAY ve Şube Sekreterimiz Murat YÜZÜGÜLLÜ, ile,
Ford Otosan İnönü Fabrikası’nda çalışan üyelerimiz katıldı. Şubemize bağlı diğer işyerlerinde de saygı duruşu
yapıldı.
64 // ŞUBAT 2011
24/12/2010 Tarihinde Arçelik Çayırova kampüsünde
“2010 yılı başarı ve performans ödül türeni” düzenlenmiştir. Törende başarılı olan üyelerimize çeşitli hediyeler
ve plaketler verilmiştir. Ürün direktörü Salih Arslantaş
ve Şube Başkanımız Halil Faki ERDAL, çalışanlarımıza
hitaben birer konuşma yaptı. ARÇELİK’in 2010 yılı performans değerlendirmesi hakkında bilgi verdi. Törende
daha sonra, üyelerimize konser eşleğinde ikramlarda
bulunuldu.
VEFAT
Turan Ustaoğlu
ORS-Ankara
Ankara 1 Nolu Şubemize bağlı Ortadoğu Rulman Sanayi A.Ş.’de 23 yıldır çalışan üyemiz Turan Ustaoğlu (47), Temmuz 2010’da geçirdiği
rahatsızlığından dolayı 1 Şubat 2011 tarihinde
aramızdan ayrılarak ebediyete intikal etti. Merhum Ustaoğlu’na Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere geride kalanlarına, tüm
yakınlarına ve mesai arkadaşlarına başsağlığı
diler, sabır temenni ederiz.

Benzer belgeler