Popüler Kültürde Hegemonik Anlamların

Transkript

Popüler Kültürde Hegemonik Anlamların
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
MAKALE 55
Popüler Kültürde Hegemonik Anlamların
Üretilmesinde Gençlik Altkültürlerinin
Önemi
Hürriyet Konyar1
ÖZ
Kültürel Çalışmaların bakış açısıyla ele alınan bu makale, Hegemonik “çokkültürlü” kültürel yapının yeniden
üretilmesi sürecinde, farklı bir renk oluşturan alt kültürlerin birer muhalif kültür iken medya aracılığı ile popüler kültür haline dönüştürülmeleri ve orta sınıfın kültürel kimliğini kurmada oynadıkları rolün irdelenmesi
amacıyla yazılmıştır. Bu amaçla önce Hegemonik “çok kültürlü” yapının oluşmasında etken olan, orta sınıfın
belirleyici rolü ile medyanın küreselleşen ilişkiler içindeki yeni yapılanmasının etkisi ele alındı. Daha sonra hegemonik “çok kültürlü” yapının medya tarafından nasıl kurulduğu ve alt kültürlerin hegemonyayı yeniden üretmeleri durumu irdelendi. Çalışmanın temel argümanında ise, Hegemonik kültürel yapıların yeniden üretilmelerinin, küreselleşme ile ortaya çıkan orta sınıfın kültürel kimliğinin yeniden kurulması süreci ile belirlendiği
durumu tartışılmaktadır. Bu süreçte, gençlik alt kültürlerinin “çok kültürlü” kimliğe farklılık taşıyan bir kültür
olarak katıldıkları ancak bu farklılıklarının medya tarafından ortadan kaldırılarak birer popüler kültür haline
dönüştürüldükleri ve Hegemonik kültürel yapının kimliğindeki gençlik imgesini yeniden oluşturduklarıdır.
Anahtar kelimeler: Orta sınıf , gençlik alt kültürleri, kültürel hegemonya, yeni medya.
The Importance of Youth Subcultures ın Reproductıon
of Hegemonıc Meanıng
ABSTRACT
This essay is written from the point of view of Cultural Studies in order to examine the transformation of
subcultures into popular culture status by means of media in the process of reproduction of hegemonic “multicultural” structure and to verify the role middle classes played in the formation of their cultural identity. Subcultures forming different colors were previously opponent cultures. For this object determinant role of the middle
class and the effect of restructuring of media in the globalized relations that have an impact on the formation
of hegemonic “multicultural” structure. Then the way of establishment of hegemonic “multicultural” structure
by media and the case of reproduction of hegemony by subcultures were verified. In the basic argument of the
study the case in which the reproduction of hegemonic cultural structures was determined by the process of
reestablishment of the cultural identity of the middle class emerged as result of globalization. The process in
which youth subcultures participated to “multicultural” identity as a different culture was studied. But these
differences are eliminated by media and transformed into a popular culture status. So the youth image in the
identity of hegemonic cultural structure was reestablished.
Key words: Middleclass, youth subcultures, cultural hegemony, new media.
1
Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü
Kuram ve Araştırma Dergisi
56 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
Giriş
Tarihten bu yana hegemonik yapıların açıklanması sürecinde Marx’ın tanımı belirleyici olandır. Hegemonik kültürel yapıların özellikle de kapitalist ekonomik yapılanma içindeki işleyişini ele alarak tartışan ve bu yapıların belirleniminde hakim
ekonomik ilişkilerin olduğunu söyleyen Marx,
“Yönetici maddi güç olan sınıf, aynı zamanda yönetici düşünsel güçtür. ..zihinsel üretim araçlarına sahiptir. Böylece genel olarak söylendikte zihinsel üretim
araçlarından yoksun olanların düşünceleri bu sınıfın düşüncelerine tabidir. ..Yönetici düşünceler , düşünce olarak kavranan başat maddi ilişkilerin düşünsel dışavurumundan daha fazla bir şey değildir. Bir sınıfı yönetici kılan ve bundan dolayı
da onun başatlığını sağlayan ilişkiler bundan kaynaklanır. ..Bir sınıf olarak yönetmeleri ve bir çağın kapsamını ve sınırını belirlemeleri ölçüsünde .. aynı zamanda
düşünürler olarak da düşüncelerin üreticileri olarak da yönetirler. Ve çağlarına ait
düşüncelerin üretimini ve dağıtımını düzenlerler”
demektedir. Hegemonya kavramının açıklanmasında Marx’ı izleyen Althusser ve
Gramsci ise hegemonyanın ideoloji ile çalıştığını söyleyerek bunun anlamının, başat
sınıf fraksiyonlarının lehine olan sivil hayat ve devlet alanlarında kurumsallaştırılan
gerçeklik tanımlarının bizatihi tabi sınıfların yaşanan gerçekliğini oluşturur hale gelmişlerdir demektedirler (Hall,1999b: 207-222-226). Öte yandan Gramsci , hegemonyanın sürdürülmesinde, “..çoğunluğun kendisini ikincil konumuna koyan sisteme
rızasının sürekli biçimde kazanılmasını ve yeniden kazanılmasını içerir” (Fiske, 1996:
225) diyerek hegemonyanın ideolojik işleyişinde zor ve tahakküm biçiminden çok
rızaya dayalı biçimin etkin olduğunu göstermiştir.
Hegemonyanın ele alınışı, son dönemde küreselleşme sürecinin getirdiği yeni toplumsal, ekonomik ve kültürel değişmelerin değerlendirilmesi ile birlikte farklı şekillerde olmaktadır. Hegemonik kültürel yapının işleyişi ile ilgili olarak yapılan eleştirel
çalışmalar arasında, klasik eleştirel yaklaşım ile kültürel çalışmaları ayırt edebiliriz.
Klasik eleştirel yaklaşımın kültürel analizinde, ideolojinin başat ekonomik sistemden
kaynaklandığı ve sınıfsal çıkarların ürettiği yanlışa dayandığı şeklindeki ekonominin
belirleyiciliği yaklaşımına karşılık, kültürel çalışmaların kültürel alana yaklaşımında,
Hall, “ ideolojinin kökenlerini bulmaya çalışmaktan ziyade somut etkilerini betimlemeye çalışır. İdeoloji özneleri tamamen egemenliği altına almaz; daha ziyade egemen
ve muhalif ideolojiler arasındaki Hegemonik bir mücadele sürecine yerleşir. Sonuçta
ideoloji üretim tarzının saf bir yansıması değildir. Cinsiyete ve ırka ilişkin pratikler de
en az ekonomik pratikler denli temel niteliktedir” demektedir (Sholle, 1999: 279).
Hegemonyayı yeniden değerlendirirken, küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan gelişmelere bakarak yapmak gereklidir. Bu süreçte, gelişen küresel ilişkilerle birlikte
hâkim kültürel yapıyı denetleyen sınıf olarak orta sınıfın, ekonomik yeniden yapılanmasında tüketimin öne çıkan karakterinin ve kültürel olarak da tüketime bağlı olarak
ortaya çıkan tüketim kültürünün ya da pop kültür olgusunun önemli hale geldiğini
söyleyebiliriz.
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 57
Üzerinde tartıştığımız hegemonik kültürü, hakim anglo-amerikan kültürel değerlerin “çok kültürlülük” biçiminde ulus-devletlerin geleneksel başat kültürlerinin
üzerinde bir üst kültür olarak yeniden şekillendiği (Turner,1999:151) kültür olarak
tanımlayabiliriz.
Kültürel çalışmaların yaklaşımıyla ele aldığımız bu çalışmada temel amaç, gençlik
alt kültürlerinin Hegemonik kültürel yapıyı yeniden üretmeleri sürecini tartışmaktır.
Bu süreç içinde tartışılacak konular, gençlik alt kültürlerinin hızla popüler hale getirilmeleri durumunda ortaya çıkan yeni anlamların özellikle modernliğin tüketim
kültürü olgusu olarak algılanması, zaman ve mekân boyutu algılamasının ortadan
kaldırılması ile alt kültürlerin bir beden kültürü haline dönüştürülerek hâkim angloamerikan kültürel değerler sistemi içinde bir beden kültürü olarak tüketilmeleri ve
gençlik ideolojisine dönüştürülmeleridir.
Bu amaçla yeni sürecin işleyişinde temel belirleyici olanın, küresel yeniden yapılanmalarla ortaya çıkan yeni toplumsal dinamikler olduğu kabul edilmiştir. Bu dinamiklerin başında, yeni orta sınıfın kültürel kimliğini kurmak adına sürekli olarak
“farklılıkların” tüketilmesini talep etmesi gelmektedir. Ancak öte yandan talep edilen
bu “kültürel farklılıklar” yeni orta sınıfın tüketimine sunulurlarken farklı olan tarafları törpülenerek, bir anlamda evcilleştirilerek yeniden tasarlanmaktadırlar. Bu yeni
tasarımı, kurguyu ise, medyanın küresel olarak yeniden yapılanmış hali sağlamaktadır. Toplumsal dinamiğin işleyişinde önemli bir diğer nokta da yeni orta sınıfın talep
ettiği bu farklı kültürel durumların toplumun çok daha geniş kesimleri tarafından
medya aracılığı ile takibe alınmasıdır. Ancak bu noktadan itibaren de popüler kültür
olgusunun medya tarafından kurulduğunu görüyoruz.
Çalışmanın diğer yanı ise popüler kültür olgusunun medya tarafından kurulmasıdır. Bu ise aynı zamanda yeni orta sınıfın kültürel değerlerinin toplumun ortalama
değerleri olarak yapılandırılmasını ve hegemonik kültürel değerler olarak sunumunu
sağlamaktadır. Öte yandan izlenen sürecin diğer bir adımını da, gençlik alt kültürlerinin, yeni orta sınıfın kültürel kimliğinin kurulmasında farklılık oluşturucu bir kültür olarak yeniden kurgulanmaları oluşturmaktadır.
Gençlik alt kültürleri muhalif karakterleri ve kendilerine özgü stilleri ile orta sınıf
gençlik kitlesinin tüketmeyi çok fazla istediği kültürel biçimlerdir. Ancak medya tarafından da hızla dönüştürülüp kitlesel tüketime sunulan bir kültürdür. Bu denli hızla
dönüştürülmeleri alt kültürlerin artık suni /yapay olarak oluşturulmalarına, hızlı ve
çok fazla tüketilme talebinin olması nedeniyle de sadece gençlik kitlesinin değil orta
sınıf kitlenin büyük bir kesiminin tükettiği kültür haline dönüşmüştür. Medya tarafından popüler kültüre dönüştürüldüklerinde ise, muhalifliklerini kaybetmiş sadece
bir beden kültürü halinde, gençlik imajı olarak, stilistik özelliklerin ön plana çıkarıldığı, eğlence ve hazzın sembolü haline getirilmişlerdir.
Bu çalışmada, Türkiye’de iletişim alanında kültürel çalışmaların bakışıyla halen
yapılmış veya yapılmakta olan altkültür çalışmalarının azlığı ve yetersizliği karşısında
uluslar arası literatürde yapılmış olan çalışmalardan yola çıkarak bir derleme çalışma-
Kuram ve Araştırma Dergisi
58 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
sı yapılmaya çalışılmıştır. Öte yandan çalışmanın yapılmasında dikkat edilen önem,
gençlik altkültürlerinin hegemonik kültürel değerlerin hızlı bir biçimde tüketimini
sağlamış olmaları nedeniyle dikkate alınmaları gerektiğidir. Bu nedenle hegemonik
kültürel yapı üzerinde çok fazla şey söylenmiş olmakla birlikte bu konuya bir de gençlik altkültürleri ve ortasınıf kültürel kimliği ile bağlantılı olarak bakmanın hegemonik kültürel yapının anlaşılmasında ve tartışılmasında yararlı olacağı düşüncesidir.
Çalışmanın daha çok kuramsal bakış açısı içinde kalması ve Türkiye üzerinden bir
örneklendirmeye gidilmemesinin nedeni, ortasınıf kültürünün küresel bir karakter
kazanması nedeniyle ancak küresel hareketlerin takip edilerek Türkiye’deki gelişmelerin daha rahat anlaşılacağıdır.
Yöntem
Çalışmanın yöntemsel bakışı, kültürel çalışmaların yaklaşımına dayanmaktadır.
Bu yaklaşımda, gençlik kültürlerinin ve onların tarzlarının, sınıf, egemen kültür ve
ideolojiyle olan ilişkileri Marksist açıdan ele alınmaktadır (M.Brake, Comparative Youth Culture akt. Jenks, 2007: 32).
Bu çalışmada, kültürel bir olay olarak günümüz gençlik alt kültürlerinin hakim
kültürel yapı ile ilişkisini ele alırken, bu kültürlerin medya tarafından hakim kültüre
nasıl dahil edildikleri, bu konuda kültürel bakış açısıyla yapılmış çalışmalara dayanarak ve farklı alt kültür örnek olaylarından hareket edilerek niteliksel analizi yapılmaktadır.
Çalışmanın kuramsal temelini oluşturan hegemonik kültürel yapının popüler
kültürel anlamlarla kurulması sürecinin irdelenmesinde, öncelikle medyanın dolayımladığı ve popüler kültür olgusuna dönüştürdüğü kültürel yapı ele alınmaktadır.
Bu kültürel yapıda, temel belirleyici etkenler olarak özellikle yeni ortasınıfın kültürel kimliği ve yeni medyanın yapısı temel belirleyici etkenler olarak ele alınmakta ve
daha sonraki aşamada ise, bu yapılar ile gençlik alt kültürleri arasında kurulan ilişkiye
bakılmaktadır.
Yeni ortasınıf ile ilgili kuramsal çerçevenin oluşturulmasında Bourdieu’nün habitus kavramından yola çıkılmıştır. Ancak bu bakışı güçlendiren diğer çalışmalar içinde, Turner’ın Statü, Featherstone’un Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, Chambers’ın
Göç, Kültür, Kimlik ve Bocock’un Tüketim ve Chaney’in Yaşam Tarzları adlı çalışmaları da sayılmalıdır. Çalışmada yeni medyanın yapısı ile ilgili olarak yararlanılan,
Morley ve Robins’in Kimlik Mekanları adlı çalışmasıdır. Bu çalışmaya ilave olarak
M. G.Bek’in Avrupa Birliği ve Türkiye’de İletişim Politikaları adlı çalışması da önem
taşımaktadır.
Çalışmanın kuramsal temelinin diğer tarafında, dolayımlanmış olan bu gençlik
alt kültürlerinin meydana getirdiği yeni kimlik ve anlamlarla hegemonik kültürel yapının kültürel değerlerini, yeniden üretmesi süreci gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışma
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 59
ile ilgili olarak belirlenen ana kaynaklar içinde özellikle medyanın kültürel yapıdaki
Hegemonik ilişkilerin kurulması sürecini irdeleyen S. Hall’un Kültür, Medya ve İdeolojik Etki, ile İdeolojinin Yeniden Keşfi: Medya Çalışmalarında Baskı Altında Tutulanın
Geri Dönüşü yine J. Fiske’in Popüler Kültürü Anlamak ile İletişim Çalışmalarına Giriş
adlı çalışmaları temel kaynak durumundadır. Gençlik altkültürleri ile ilgili olarak
kültürel çalışmaların bakışı altında yapılan çalışmalar arasında, Hebdige’in Altkültürler, S. Hall,&T. Jefferson’un Subcultures, Cultures and Class, Resistence Through
Rituals, A. McRobbie’nin Postmodernizm ve Popüler Kültür, S.Thorntone, Club Cultures, Music, Media and Subcultural Capital, S.Redhead, Subculture to Clubcultures
gösterilebilir.
Çalışmanın sonuç bölümünde ise, gençlik altkültürlerinin hegemonik kültürel yapıya eklenmesi ile meydana getirdiği etkileşimlere bakılmaktadır.
Kuramsal tartışma
A- Hegemonik kültürel yapının popüler kültürel anlamlarla kurulması süreci
Hegemonik kültürel yapının popüler kültür olgusu içinde kurulumunu irdelerken
, bu süreçte orta sınıfın kültürel kimliği, medyanın yeni yapısı ve gençlik alt kültürleri
arasında kurulan ilişkiye daha yakından bakmak gereklidir.
a- Ortasınıfın kültürel kimliği
Hegemonik kültürel yapının popüler kültür olgusu içinde kurulması sürecinde
yeni küresel ekonomik ve toplumsal yapılanmalar belirleyici etkendirler. Üretimin
küresel olarak yeniden yapılanması ile beraber hızlanan, artan ve çeşitlenen üretime
karşılık tüketim de rasyonel olmaktan çıkarak irrasyonel olarak kullan at biçiminde
yeni bir biçime dönüşmüştür (Harvey,1997: 318,9) Bu ise kültürel yapının da yeniden
tasarımını zorunlu kılmış ve medya tarafından manipüle edilerek ticarileşmiş küresel
bir popüler kültür olgusunu ortaya çıkarmıştır.
Öte yandan pop kültürün belirlenmesinde etken olan bir diğer faktör ise, toplumsal alandaki değişmeler, sınıfların kültürel kimliklerinin yeniden tanımlanması,
özellikle de toplumsal yapıda küresel ekonomik gelişmelere paralel olarak orta sınıfın
değişen kültürel kimliğinin önemli hale gelmesi ile toplumun diğer kesimleri arasında oluşan yeni ilişkilerdir. Bu durumu Featherstone (1991 akt.Chaney, 1999: 80)
tanımlarken, yaşam tarzları kavramından hareket ederek, ilkinde yaşam biçimi uygulaması ile bireysel kimlik arasında doğuştan bir ilişki olduğunu , ikincisinde ise estetik biçimin artık avant-gard elitlerle sınırlı kalmayıp daha geniş alana yayılan günlük
yaşam estetiğinin bir parçası haline geldiğini belirler.
Orta sınıfın bu yeni kimliğine ve farklı kesimleri arasındaki ilişkiye daha yakından irdeleyerek bakmak mümkündür. Orta sınıf, küreselleşme süreci içinde ulus devlet ile tanımlı yapısından ayrılarak küresel sermayenin hizmetinde çalışan orta ve üst
orta sınıflar olarak toplumsal alanda yeniden konumlanmaktadır. Bu sınıfın üyeleri
Kuram ve Araştırma Dergisi
60 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
kitlesel medyada, hizmet endüstrisinde, yüksek eğitimde, modern refah devletlerinin
toplumsal konumlarında v.b. yerlerdedir (Elteren, 1999:301). Orta sınıfın kendini diğer sınıflardan ayırt etme biçimi Bourdieu’nün belirlediği anlamda yapmış olduğu
yaşam biçimi tercihleri ile olmaktadır. 2
Orta sınıfın kendisini diğer sınıfsal yapılardan ayırt eden farklı tüketim pratiklerinin yanı sıra Bourdieu , orta sınıfın kendi tüketim pratikleri içinde de farklı sermaye biçimlerinin farklı yaşam şekillerini kurduğunu göstermektedir. Bu farklılıkların
kurulmasında ekonomik sermaye biçiminden farklı olarak bir de entelektüel yada
kültürel sermaye biçimleri olduğunu, kültürel sermayenin endüstriyel ve ticari burjuvazinin denetimi altında olmayıp, entelektüel ve sanatçı sınıf tarafından tanımlandığını söylemektedir. “Bourdieu’nün sosyal alanda var olduğunu öne sürdüğü farklılıkları izleyerek belirlediği temel ayrım, iki değişik tipte sermayeye ulaşma olanağı
olan gruplar arasında görülen ayrımdı. İş, girişimcilik, idare, ticaret ve finans grupları
ekonomik sermayenin önemini vurgulayan gruplardı. Böyle grupların hedefi, para
sermayesini, taşınmaz malları, fabrikaları, dükkânları, bono ve hisse senetlerini biriktirmekti. Bu grupların yaşam tarzları… Yaşayan yeni zengin Amerikalıların tüketim
kalıplarına çok benziyordu…(diğer yandan) Avrupa’daki ve özellikle Fransa’daki “paralı eski aileler” daha az gösterişli tüketim yapma ve daha az “dikkat çekici” davranma
eğilimindeydiler. ..bu insanlar ..bu iş adamlarından kendilerini farklı tutabilmek için
köklü sanat biçimlerini değerlendirebilmeyi toplumsal bir dışlama aracı olarak kullanıyorlardı” (Bocock, 1997: 69,72). Bourdieu bu farklılaşmada, kültürel sermayeye sahip olanların standart beğeni sınırlarını değiştirebilmek için yeterli beceri ve güvene
sahip olduklarına ilişkin düşünceyi geliştirmelerine karşılık kendine güveni olmayan
ve bu nedenle de geleneksel beğenilere daha fazla saygı gösteren ekonomik sermaye
sahiplerinin düşüncelerinin rol oynadığını göstermektedir (Chaney, 1999: 74).
Orta sınıfın sermaye farklılıkları ile farklılaşan yaşam şekillerinin ortaya çıkmasına paralel olarak gelişen bir diğer durum ise, kültürel sermayeye sahip olanların
oluşturdukları soylu yaşam şeklinin diğer kesim tarafından takip edilmesidir. Bu kesim iktisadi ya da kültürel sermayeye çok az derecede sahip olması nedeniyle bu sermayeyi edinmeye çalışır ve kendisini beğeni, üslup ve hayat tarzı alanlarında bilinçli
olarak eğitmeye çalışır. Diğer yandan yapmış oldukları tüketim şekli de farklılaşır.
Bu grubun hedefi yapmış olduğu tüketim ile saygınlık kazanmaya çalışmaktır. Ancak diğer yandan kültürel sermayeye sahip olanlar da, sanatçıların ve entelektüellerin
kimlik, görünüş benliğin sunumu, moda tasarımı, dekor üzerinde çokça duran bir
hayat tarzına ilgi duyarken kendilerini farklı kültürel tüketim pratikleri ile ayırt etme
2
Orta sınıfın kültürel kimliğini anlamak için Bourdieu’nün sınıfsal ayrım kavramından hareket ederek anlamak daha açıklayıcıdır. Bourdieu, toplumsal ayrışmanın, bireylerin nesnel olarak içinde bulundukları
alan ile bireylerin öznel olarak ortaya koydukları pratikler arasında kurulan diyalektik bir ilişki ile belirlendiğini söylerken bireylerin içinde bulundukları toplumsal alanın bireylerin pratiklerini sınırladığını
belirlemiştir (Tatlıcan-Çeğin, 2007:312). Toplumsal ayrımı oluşturanın bireyin kültürel pratikleri, statüsü,
hayat tarzı, giyim, kuşam, konuşma, görünüş ve bedensel eğilimleri olduğunu söyleyerek, yaşam dünyasını
(life world) habitus olarak tanımlamaktadır. Habitusun bireyin sosyal mekân algısını düzenleyen tüm pratik, eğilim ve beğenilerin zırhı tarafından sistemleştirilip kurulduğunu söylemektedir. (Bourdieu,1986, akt.
Turner, 2000:85).
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 61
çabasındadırlar. “..başat gruplar” Leiss’in (1983) “konumsal mallar” dediği mallara,
yapay bir arz kıtlığının dayatılmasından ötürü itibar kaynağı haline gelen mallara
sahip olmaya ya da bunun gibi malları oluşturmaya çalışacaklardır. Tüketim kültürü
dinamiğinin yarattığı sorunlardan biri, kıtlığı çekilen ve sınırlı mallar daha geniş bir
nüfusa pazarlandıkça ya da piyasaya aktarıldıkça bunların sürekli olarak enflasyona
uğraması ve bu enflasyonun da tanınabilir ayrımların korunabilmesi uğrunda birdirbir oyununa benzer toplumsal yarışa neden olmasıdır. Tüketim mallarından edinilen
doyum, toplumsal olarak onaylanmış ve meşru (ve bundan dolayı kıt ve sınırlı) kültürel mallara sahip olunmasına ya da tüketilmesine bağımlıdır” (Featherstone, 1996:
150, 3-182); (Bocock, 1997: 71). Bu ilişkiler içinde entelektüeller de sınıflar ve farklı
sınıf kategorileri arasındaki bu ayrımı üretmek için simgesel sistemlerin mantığını
kullanırlar (Feathersone 1991, akt. Chaney, 1999: 72).
Öte yandan orta sınıfın kendini diğer toplumsal kesimlerden ayırt ederek kurduğu yeni kültürel ortamlar, orta sınıf bireyine kendi bireyselliğini oluşturacak biçimde
tüketim yapması, kendisine sunulan bol seçenekli tüketim dünyası içinden kendine
ait bir “bireysel” dünya oluşturmasına olanak vaat etmektedir. Yeni kültürel ortam
içinde orta sınıf bireyi kendini toplumun diğer bireylerinden ayrı ve farklı hissedecek
tüketimler yaparak “ayrıcalıklı” hale gelmekte kendini değerli hissetmektedir. Ancak
en önemlisi ise kendisine yapmış olduğu bu farklı tüketimler sayesinde toplumda
statü elde etmektedir. Öte yandan bu ayrıcalıklı dünyalar içinde farklı tüketimler yaparak toplumda aynı tip yaşam tarzını sürdürmek zorunda kalmamakta farklı tüketimler yapabildiği için farklı yaşam tarzları sürdürme olanağına sahip olarak kendini
“özgür” de hissedebilmektedir. Bu ayrıcalıklı orta sınıf bireyinin yapmış olduğu tüketim tercihleri sayesinde “kendine ait” ve “özgü” olan bir yaşam tarzı oluştururken aynı
zamanda kendisi gibi benzer tüketimleri yapan gerek kendi toplumunda ve gerekse
de farklı diğer toplumlardaki orta sınıf bireyleri ile de ortaklıklar/ topluluklar oluşturmakta böylece global bir kimlik de kazanmaktadır (Bonner and Gay, 1992); (Crane,
1992); (Mort,1995); (Featherstone, 1996); (Lury, 1996).
Kültürel sermayeye sahip olan orta sınıfın kurduğu bu yeni kimlik içindeki kültürel yapının özelliği, sürekli olarak farklı olanın tüketilmesi, talep edilmesidir. Talep
edilen bu farklılıklar, ya da “öteki” olan kültürler, kültür endüstrileri tarafından evcilleştirilerek devamlı olarak merkez kültüre katılmakta ve “çok kültürlü” bir kimlik
içinde kurgulanmaktadırlar. Böylece, yeni hâkim kültürel ortamda, “Farklılık bir tehdit oluşturmaktan ya da iktidar ilişkilerini belirlemekten çıkar. Ötekilik, sunabildiği
değişim değeri, egzotikliği ve zevkleri, heyecanları ve serüvenleri nedeniyle rağbet
görür” (Rutherford, 1998: 10). Böylece farklı olan, marjinde kalan kültürler giderek
merkez kültür içinde yer almaya başlarlar. Hâkim kültür ile öteki kültür arasında belirlenen bu ilişki biçimiyle ortaya çıkan “çok kültürlü” ortam artık tek merkezci ve
etnik merkezci bir edebiyat, kültür, tarih, din, müzik, kimlik ve dil anlayışını reddetmektedir (Featherstone,1996:34,45); (Chambers, 2005: 38,100).
Orta sınıfın bu “çok kültürlü” kimliği aynı zamanda medya aracılığı ile farklı ola-
Kuram ve Araştırma Dergisi
62 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
nın hâkim anglo amerikan kültürel değerlerle evcilleştirilip yeniden anlamlandırılmasıyla dolayımlanmış bir çok kültürlülüktür. Hakim anglo-amerikan kültürel yapı
bu farklılıkları yeniden anlamlandıran bir üst kültür haline gelir. “Bu üst kültür, isteyenin istediği kadar ve istediği şekilde içinden kültürel öğe alabileceği bir depo inşa
eder. Ancak bu şekilde alınan öğelerin çoğu aynı zamanda Amerikanist ya da daha
yaygın bir deyişle Amerikanlık halesine sahiptir. Bu da özgürlük, rahatlık, liberallik,
canlılık, modernlik ve gençliğin temel ifadelerini içerir” (Elteren, 1999: 308)
Ancak diğer taraftan bu farklı kültürlerin medya aracılığı ile anglo-amerikan
hâkim kültürel yapı ile yeniden anlamlandırılarak evcilleştirilmeleri aynı zamanda
bu kültürlerin içeriklerinin boşaltılarak birer pop kültür haline dönüşümünü getirmiştir.
Fiske hâkim kültür söylemini üreten bir kesim olarak belirlenen orta sınıfların,
aynı zamanda popüler kültürün hem tüketicisi ve hem de üreticisi olarak karşımıza
çıktıklarını ve popüler kültürün oluşturulması adına, kendi değer sistemlerini popüler kültürün odaklandığı boş vakit kültürü içinde yaygınlaştırmaktadırlar. Orta
sınıfların bunu bir yandan alt düzeydeki öteki sınıfların boş vakit kültürlerini kendi
değer sistemleri içine katarak diğer yandan da üst sınıf kültürü içine yaygınlaştırarak
yapmaya çalıştıklarını söyler. (Fiske, 1999: 100).
Bu anlamda orta sınıfın seçkin/soylu olma adına kendi “çok kültürlü” kimliğini
kurarken bunu daha aşağıdaki kesimlerin popüler kültürleri arasından yapabildiği
gibi pek çok başka otantik olan kültürleri kültür endüstrileri aracılığı ile dönüştürerek, evcilleştirerek kendi kurduğu hâkim kültür söylemi içine katarak bir pop kültür
halinde tüketmektedir. Gençlik alt kültürleri de orta sınıf gençliğinin kurduğu yeni
tüketim kültürü pratikleri içinde ayrıcalıklı bir kimlik oluşturmada, farklı bir beğeni, üslup ve estetik ile bir dil oluşturarak kurdukları duyarlılıklar nedeniyle (Chaney,
1999: 140) medya ve piyasa ilişkileri çerçevesinde yeniden kurularak popülerleştirilmektedir.
Sonuçta orta sınıf kendi ayrıcalıklı kültürel kimliğini kurmak isterken oluşturduğu “çok kültürlü” kimliği, hâkim kültürel değerlerle donatılmış olarak birer popüler
kültür ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kültürün tüketimi de orta sınıfın farklı iki kesimi arasında farklı şekilde yapılmaktadır. Kültürel sermayeye sahip olan orta
sınıfın kendi kimliğini kurmaya yönelik olarak yapmış olduğu estetik biçimli pop
kültür tüketiminin yanı sıra ekonomik sermayeye sahip olan diğer kesimlerin haz ve
eğlenceyi öne çıkaran bir pop kültür tüketim şeklinin ortaya çıktığı gözlenmektedir.
b-Yeni medya ve gençlik alt kültürleri
Yeni hegemonik kültürel değerlerin oluşturulmasında önemli diğer bir yapı da
medyadır. Medya, küresel piyasa mekanizmalarının belirlediği süreç içinde hareket
ederek yeniden yapılanma sürecine girmektedir. Bu yeni yapılanma sürecinde farklılaşan çok fazla durum vardır. Öncelikle kamusal yarar adına hizmet eden ve yazılı
basının hakim olduğu bir medyada yer alan ulusal kültürün oluşturulmasını üstlenen
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 63
hizmet anlayışının, sosyal gruplar arasındaki farkları çoğaltan ve sosyal hiyerarşileri
devam ettiren işlevinin ve kamusal söylemini eğitimli kitleye yönelerek hazırlayan
yapılanmanın yerine görsel basının, görüntünün hakim olduğu, yeni bir yapılanma
söz konusu olmaktadır. Yeni medya yapılanması içinde yazılı basın giderek etkisini
kaybederken, görsel basının, sosyal grupların yaşına, eğitim seviyesine bakmadan her
seviyedeki gruba çok çabuk ulaştığını ve aradaki seviye farklarını ortadan kaldırdığını farklı sosyal gruplar arasında diyalogu sağlayarak birbirleriyle birleşmesini ve bu
sosyal arenaya bağlanmasını sağladığını söyleyebiliriz. Görüntülü medya günümüz
toplum yapısı içinde farklı alt kültür ve sosyal sınıfları birbirleriyle bir araya getirerek merkezi bir rol oynamaktadır (Crane, 1992; Morley&Robins, 1997; Postman,
1994). Bundan böyle “Basılı söze dayalı bir epistemolojinin gerileyişi bununla bağlantılı olarak televizyona dayalı bir epistemolojinin yükselişi söz konusu olmaktadır.”
Görüntülü medya bundan böyle kültürel yapıyı şekillendirmekte ve etkilemektedir
(Postman, 1994). Öte yandan son dönemde medyanın yapılanma sürecinin teknolojik gelişmelerin hızlanması sürecinde görüntü ve internet teknolojilerinin birleşmesi
ile de yeniden farklılaştığını söylemek mümkündür.
Medyanın yeni yapılanma sürecinde ortaya çıkan önemli bir durumu da, piyasanın belirleyiciliği altında farklı medyaların yöndeşme3 olgusuna bağlı olarak artık birlikte hareket etmelerinin söz konusu olmasıdır. Medyanın bu yeni yapılanması içinde
piyasa ve medya ilişkileri önemli ölçüde yakınlaşmakta bu durum çoğu kez piyasanın
isteği doğrultusunda programların yapımına dönüşmektedir. “Örneğin (İngiltere’de)
Cumartesi sabahları yayınlanan çocuk programları, tamamen pop müzik endüstrisi
etrafında gelişmekte, yeni promo video klipler için geniş bir vitrin oluşturmaktadır.
Bu programların içeriği tanıdık işletme etrafında planlanır. Yıldızlarla telefon bağlantıları, röportajlar , yeni single’lar genç yetenekler için düzenlenen yarışmalar..” Günümüzde kültür ve görsel iletişim biçimine bürünmüş sermaye gençlik piyasasına
giderek daha fazla hâkim olmaktadır. (Mc Robbie,1999:31,2) 4 Öte yandan medyanın
3
Yöndeşme olgusu, “Türkçeye ‘yakınsama’ ya da ‘ yöndeşme’ sözcükleri ile de çevirisi yapılan ‘convergence’
terimi bilgisayar, görsel-işitsel medya, telekomünikasyon gibi sektörlerin teknolojik ve ekonomik olarak
birleşmesi, yeni ürünler ve hizmetler yaratmaları anlamına gelir. Bu süreç 1970’lerden beri devam etse de
kablo TV, dijitalleşme ve internetteki son teknolojik gelişmeler, süreci hızlandırdı. Yöndeşme daha önce
ayrı olan sektörlerin birleşmeleri, artan yatay ve dikey yoğunlaşmalarla da hız kazandı” (Losifidis, 2002 akt.
Gencel Bek, 2003:40).
4
Medyanın yöndeşme ilişkisine örnek olarak özellikle müzik endüstrisi ile radyo arasında kopmaz bir bağlantıyı gösterebiliriz. İkisi arasındaki ortaklık dönemin popüler müziğini belirlemede etken olmaktadır.
“Plak şirketleri, müzikleri yerleşik radyo istasyonu formatlarından birine uymayan sanatçılarla ve gruplarla sözleşme imzalamaktan kaçınır. Tipik olarak şarkılar popülerliğe giden yolda ilk adımı, bol kazançlı
Contemporary Hits veya yeni Crossover radyo formatlarında sıkça çalınma şansına sahip olmadan önce
belli bir formatta başarı kazanarak atmak durumundadır.” Bu tip format içinde bulunan müzikler radyoda
devamlı çalınarak popüler hale getirilirler. “Popüler şarkıların bu kolayca ayırt edilir unsurları “çengel”
olarak adlandırılır. Ki bu kavram şarkıların dinleyicilerin ilgisini çekme ve bu ilgiyi sürdürme yeteneğine
işaret eder. Çengel genellikle şarkının içinde birkaç kez tekrarlanır. “dans” müzikleri çalan radyo istasyonları ve dans kulübü diskjokeyleri sık sık bir şarkının çengelini diğer şarkıların enstrümental bölümlerine
yedirirler. Ve böylece etkisini daha da artırırlar. Diğer kitle iletişim araçlarının sunduğu biçimlerden farklı
olarak müzikteki “top hit”ler radyo istasyonlarında tekrar tekrar çalınır. Böylece şarkıların içerdiği temel
formasyon geniş bir dinleyici kitlesine ulaştırılır.” (Lull, 2000: 14,5 ,6). Bu örnekle ilgili olarak yazılı basının
nasıl bir işlevi olduğu konusunda ise, bu radyo istasyonlarının neler çaldığına yer veren müzik dergilerinden gelen bilgilerin çoğu program müzik direktörünün istasyonları için şarkı seçerken kullanılan bir ölçüt
Kuram ve Araştırma Dergisi
64 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
devamlı değişen teknolojik yapısı içinde dijital teknolojilerin söz konusu olması nedeniyle artık görüntü ve yazının beraberliği ve izleyicinin bu beraberliğe yön vermesi/katılması da söz konusudur. Sonuç olarak medyanın giderek ticarileşen yapısına
karşılık, izleyici ile birlikte hareket eden medya yapıları söz konusudur.
Medyanın kurulan yapısı ile birlikte kültürel alanda üstlendiği işlevin de değiştiğini toplumun ulusal değerlere göre eğitilmesi, aydınlatılması işlevinden ayrılarak,
sınıfsal ayrımları oluşturacak yeni kültürel değerlerin tüketilmesi, oluşturulması işlevini üstlendiğini söyleyebiliriz. Medya kurulan yeni yapısıyla bir yandan yeni Hegemonik, hakim kültürel yapının kuruluşunu sağlarken, diğer yandan da sadece hakim
kültürün kurulması alanında değil aynı zamanda yukarıda belirlediğimiz orta sınıfın
stilistik tarzlarının toplumun daha geniş kesimine iletilmesi, pazarlanması sürecinde
ve yine hakim kültürel yapının değer anlayışlarının yaygınlaştırılması açısından da
önemli bir işleve sahip durumdadır.
Öncelikle medyanın kültürel yapıdaki Hegemonik ilişkilerin kurulması sürecine
yakından baktığımızda, Hegemonik kültürel yapı, güçlü sınıfın menfaat ve durumlarını ortaya koyan anlamlar olup sistemin içindeki diğer farklı kültürleri tanımlamayı dener. Ancak farklı olan diğer kültürler açısından da sadece boyun eğme değil
aynı zamanda mücadele söz konusudur. Hegemon olanı uyarlamaya çalışıp ortadan
kaldırmak için direnirler. Kültür daha açık bir tanımıyla, hâkim ve boyun eğenin daima birbirleriyle mücadele halindeki ilişki halidir. Hâkim ve boyun eğen sınıfların
her biri farklı kültüre sahip olmakla birlikte boyun eğen kültür hâkim kültür tarafından tanımlamaya başlayınca hâkim kültür, hâkim ideoloji olmaya başlamaktadır
(Hall&Jefferson, 1998: 13). Ancak bu mücadelede ideolojinin özneleri tamamen egemenliği altına almadığı da vurgulanmalıdır. Egemen ve muhalif ideolojiler arasındaki Hegemonik bir mücadele süreci devam etmektedir (Hall, 1983 Akt. Sholle, 1999:
279).
Hegemonik yapının işleyiş sürecinde önemli bir diğer nokta da farklı olan kültürel
yapıların hegemon ile mücadelesi sırasında dirençlerini kaybederek hegemonik yapıya dâhil olmaları ile bu yapıyı çoğulcu yapılar haline dönüştürmeleri, kendilerinin
de farklılık taşıyan olmaktan çıkarak güvenilirlik ve meşruiyet kazanmalarının söz
konusu olmasıdır (Hall, 1999a: 238).
Medyanın bu ilişkiler içindeki işlevi ise, bu hegemonik çerçeve içinde kalmayı
sağlamasıdır. Medya karmaşık bir süreç olan bu oydaşmayı/ortak kabulü şekillendirme ve örgütlendirme işlevini yerine getirmektedir. Medya başat yapıyı oluştururken hangi olayları ele alıp yani hangilerini düzenli ve meşru bir tanım içine sokup,
hangilerini dışarıda bırakacağı, bunları sistemin gerçekliğinin dışında kalan aşırılıkçı, irrasyonel, anlamsız, ütopyacı, pratik olmadıkları gerekçeleriyle dışlanmasına
karar vermektedir” (Hall, 1999a: 236,7,8,9-40). Medya bu işlevini gerçekleştirirken
“gerçek”liği yeniden tanımlamaktadır. Medya, “gerçeği” dilsel pratikler aracılığı ile
olmasıdır. Radyo, tüketim endüstrisi ve yazılı basın arasındaki ortaklığı gösterirken, medyanın pop kültürü
oluştururken kolaylık sağlayıcı yeni yapısını anlamak da kolaylaşmaktadır.
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 65
kurmakta ve seçilmiş tanımlarla temsil etmektedir. Bu temsil etme işinde aktif bir
seçme ve sunma, yapılandırma ve biçimlendirme vardır. Burada söz konusu olan bir
anlamlandırma pratiği olmaktadır. Bu anlamlandırmanın çoğulculuğu sağlaması
açısından güvenilir, meşru olması, sorgulanmadan kabullenilir olması gerekmektedir. Bu durumda çoğulcu anlam yapılanmasının dışında kalan alternatif anlamların
marjinalleştirilmeleri, önemsizleştirilmeleri veya meşruluklarından arındırılmaları
gerekmektedir (Hall, 1999b:88-93). Böylece medya hâkim kültür tarafından ortaya
konulan temel tanımları yeniden üretir. Bu tanımları medyanın kendisinin bağımsız
olarak meydana getirdiği kamusal dillere çevirerek dönüşüm yaparken, hâkim kültür de medyaya dayanarak tanımlamalarını yeniden yapar. Daha açık bir ifadeyle,
sapkın olarak tanımlanan davranışların yeniden tanımlanması sürecinde egemen
grup olarak tanımlanan polis, iletişim araçları, yargı organları gibi kurumlar aykırı
davranışları belirler ve yeniden tanımlarlar. Böylece bu bir döngü halini alır (Hall
& Jefferson, 1998:76). İletişim araçları, direnişi iletirken aynı zamanda egemen anlamlar çerçevesine yerleştirmektedirler. Sonuç olarak medya görünen ticari işlevinin
yanında toplumun merkezi değer sistemi çizgisinde işlev görerek bu değer sistemini
güçlendirmekte ve toplumda çoğulculuğu sağlama bağlamaktadır (Hall, 1999b:85).
Hâkim kültürel yapıların medya aracılığı ile pop kültür halinde kurulması sürecini özellikle alt kültürlerin popüler kültür haline dönüştürülmesinde gözlemleyebiliriz. Bu süreçte öncelikle medya tarafından alt kültürlerin tanımlanması sapkın olma
şeklindedir. “Alt kültürel sapkınlık, merkezi değer sistemi içinde kurumsallaşmış ‘durum tanımı’ndan sapmış olmak ya da farklı bir ‘durum tanımı’na ait olmak onunla
yakın ilişki kurmak ya da onu öğrenmek olarak anlaşılabilirdi” (Hall,1999b:86). Fiske
(1999:102) , tabii konumda olanın ya da alt kültürlerin oluşturduğu karşıt kültürlerin boş vakit ve hazlarını, hakim durumda olanın yada orta sınıfların “denetim dışı”
olarak saptadıklarını ve bunları toplumun istikrarına ve ahlaki ( ya da fiziksel) sağlığına yöneltilmiş tehditler olarak gördüklerini , “toplum karşıtı” olarak ilan ettiklerini
belirtmektedir. Egemen olanın bu yeniden tanımlama sürecinde özellikle orta sınıfların varlığını tehdit edici bir varlık olarak ortaya çıkan alt kültürler “öteki” olarak
görülmektedirler.
Bundan sonra ise orta sınıf dönüştürme işlemini başlatıp, tabii olanın ürettiği her
türlü muhalif anlamı evcilleştirerek hakim söyleme dahil etmektedir. Ancak bunu
gerçekleştirirken bir yandan baskıcı yasama stratejileri ve diğer yandan da gelişigüzel
denetimsiz boş vakit etkinliklerini saygıdeğer hale getiren ve bir disipline bağlayan
sahiplenme stratejileri ile yapmaya çalışır. Bu denetimi sağlamak için geliştirilen söylemler, ahlak, yasa ve düzen yanında Protestan çalışma etiği söylemleridir. Medyanın
hâkim kültürün dışında kalan kültürleri ana akıma dahil ederken kullandığı yöntemlerden en belirgin olanı, ahlak bekçiliği yapmasıdır.5 Alt kültür gruplarının sapkın
5
İngiltere’de Daily Mail bu tür kamuoyu yaratmada verilebilecek örneklerden biridir. Ancak bunun yanında
bu tip gazetecilik tekniklerini kullanan başka gazeteler de vardır. İngiltere’de nitelikli basının bile gittikçe
magazin tarzına doğru yöneldiği görünmektedir. Nitelikli basının magazin havasına girmesi ahlakçı sansasyonel abartılı başlıklarla birlikte verdikleri eklerin dedikodu gazetelerine benzemesiyle ortaya çıkmaktadır (McRobbie,1999: 294-5).
Kuram ve Araştırma Dergisi
66 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
veya anti sosyal eylemlerini (küfür, kavga, “hayvansı davranış”, vahşilik ) dikkate alıp
bu “sapkın”lıkları 6 topluma gösterirken medya yönlendirici bir otorite olarak ortaya
çıkar. Diğer taraftan orta sınıfların alt kültürleri “öteki” olarak görmeleri ve bunu bir
tehlike olarak görmeleri karşısında “öteki”yi ya aşağılama yada doğallaştırma, evcilleştirme 7 biçimine dönüştürme uğraşısına da girerler. 8 Bu yeniden tanımlama sürecinde farklılıklar ortadan kaldırılır. Medya burada “öteki”ni bir yandan ideolojik bir
anlama dönüştürürken, yani bir yandan uyumsuz tipleri ve gürültülü çocukları diğer
yandan vahşi hayvanları ve inatçı evcilleri birlikte vererek ikisini özdeşleştirirken ya
da “öteki”ni anlamsız bir egzotikliğe, yalın bir nesneye, bir görüntüye, bir palyaçoya
dönüştürürken “ötekileştirme” politikasından vazgeçer. Punk örneğinde, punkların
her şeyden önce insan oldukları söylemi yer alır. Burada doğallaştırma, evcilleştirme
uygulamaları yer alır. Medyada bu üsluplar hem görsel ve hem de sözsel olarak yaygınlaştırılır. Böylece alt kültürler daha fazla pazarlanırlar. Buna karşılık alt kültürler
de pazarlanabilir tavırlarını devamlı olarak ortaya koydukları sürece medyanın bu alt
kültüre yaptığı vurgulamalar artar. Karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Müzik dergilerinde punkların paçavralardan zenginliğe uzanan hikâyelerine yer verilir. Amerika’ya
giden punk müzisyenleri ve yayıncı veya plak yapımcısı olan banka memurları ,
kadın terzilerinin bir gecede başarılı iş kadınları olmaları gibi.. Punkların piyasaya
dâhil olmaları ile birlikte punk kültüründeki işsizlik, şehir hayatı ve sınırlı imkânları
vurgulayan açık topluma muhalif olma unsurlarının giderek kaybolduğu bunun yerine açık toplum imgesinin kuvvetlendiği görülmektedir. Böylece egemen olanın alt
kültürleri yeniden tanımlaması ile alt kültürler eğlenceli bir gösteriye dönüşerek ana
akıma dâhil edilmiş olurlar. Ancak medya aynı zamanda bu alt kültürleri metalaştırmaya tabii tutarak bu kültürleri bir tüketim nesnesi haline dönüştürür. Bunların ana
akım gençlik kültürü içine dâhil edilmesiyle birer boş zaman pratiği olarak sunulur.
Böylece boş zamanın doldurulmasında eğlenceli bir tüketim nesnesi olarak karşımı6
İletişim araçlarının ahlakçı yargılarına örnek olarak, Punkların özellikle kökenlerini gizledikleri, aile kurumunu reddettikleri ve kendilerini yalın nesneler, kötü palyaçolar olarak göstermeyi seçerek öcü rolünü
üstlendikleri için basında sürekli olarak aileyi tehdit eden bir unsur olarak gösterilmelerini verebiliriz.
Basında Punk rezaletini suçlayan sayısız makalenin yanı sıra punk aile yaşamının ayrıntılarını ele alan yazılar aynı sıklıkla yayınlanıyordu. “Örneğin Women’s Own’da Punkların sınıfı belli olmayan fantezi elbiseli
görüntülerini vurgulayan “punklar ve anneler” başlıklı bir makale yayınlanmıştı. “Daily Mirror altkültüre
ilişkin ilk yaygaracı yazı dizisinde Sex Pistols’un Thames Today programında ilk kez halkın önüne çıkarak
o hafta boyunca sergiledikleri garip elbise ve takılardan söz etti” (Hebdige,2004: 87).
7
Alt kültürlerin evcilleştirilmesinde örneğin, “Modlar, Punklar, Glitter Rockerler bütünleştirilip hizaya getirilerek dudakları boyalı oğlanların ‘süslenip püslenen çocuklar’ kauçuk elbiseli kızların ‘sizin çocuklarınız
gibi kızlar’ olarak düşünüldükleri toplumsal gerçeklik sorunsalı içerisine yerleştirilebilirler.” Alt kültürlerin yasaklanan anlamlarının yumuşatılmasına bir örnek olarak , “sınıf farkının yok olması” kavramının
karşısına paradoksal olarak Coronation Street gibi haftada iki kez gösterilen TV programlarının canlandırdığı işçi sınıfının tüm geleneksel yaşama biçimini içine alan romantik “sınıflılık” kavramının çıkartılmasını
verebiliriz (Geertz, 1964. akt. Hebdige, 2004: 82,88).
8
Barthes, “Ötekinin” küçük burjuvanın varlığını tehdit eden bir skandal olduğunu söylemektedir. “Bu tehlike (öteki) ile uğraşmak üzere iki temel strateji geliştirilmiştir. Öteki aşağılanabilir. , doğallaştırılabilir,
evcilleştirilebilir. Bu durumda farklılık yadsınır. Başkalık aynılığa indirgenmiştir. Ya da öteki anlamsız bir
egzotikliğe, yalın bir nesneye, bir görüntüye, bir palyaçoya dönüştürülebilir. Bu durumda farklılık analiz
edilemeyecek bir yere yerleştirilir. Görsel alt kültürler sürekli olarak bu terimlerle tanımlanırlar. Örneğin futbol serserileri, edebin sınırları dışına konarak hayvanlar olarak sınıflandırılırlar” (Barthes,1972 akt.
Hebdige, 2004: 91).
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 67
za çıkarlar. Alt kültürlerin muhalif tavrı/ yıkıcı gücü tüketiciye sunulan reklâm ve
paketleme içinde kaybolur. Tüketim mantığı çerçevesinden hareketle öncelikle bu
akımlardaki stilistik yenilikler imgeler alt kültürlerde öne çıkarılan malzemelerdir.
Alt kültür üsluplarının ana akım gençlik kültürünü oluşturan bir moda haline dönüşümü basit bir kültürel süreç olmaktan çıkıp plakçıları, kayıt şirketlerini, butikleri v.b.
ticari şirketleri kapsayan ticari ve ekonomik kurumsal bir yapıya dönüşen bir süreç
haline gelmiştir. Bu süreç gençlik alt kültür geleneğinin devam etmesi ile sürer. Ancak aynı zamanda geçmişteki deneyimleri de kapsayabilir. Örneğin Hippi döneminin
sağlıklı besin lokantaları, el sanatları dükkânları ve “antik pazarları” kolayca Punk
butik ve plakçılarına dönüştürülür9 (Fiske,1999:28,90,102;1996:231,2,); (McRobbie,
1999:294-5); (Hebdige;2004:71); (Hall&Jefferson,1998).
Medyanın orta sınıfın tükettiği hegemonik hakim kültürel yapının ya da diğer bir
ifadeyle “ötekiyi” sürekli dönüştürmesi sürecinde özellikle gençlik alt kültürlerinin
gerek muhalif karakterleri ve gerekse de getirdiği yeni farklı biçim ve üsluplar nedeniyle orta sınıf gençliği açısından daha fazla farklılık oluşturucu tarzlar geliştirmesi
nedeniyle önem taşıdıkları görülmektedir.
Alt kültürler, toplumun farklı kültürel kesimlerinin toplumun bütününden ayrı
olarak kendilerine özgü oluşturdukları kültürel biçimleridir. Medyanın kendine özgü
olan bu alt kültürleri ana akım kültüre / pop kültüre dönüştürürken üstlenmiş olduğu ,“..a-grup ve sınıfların öteki grup ve sınıfların hayatları, anlamları, uygulamaları
ve değerlerine imgeler oluşturabileceği bir temel sağlama;b- bütün bu ayrı ve parçalanmış bölümlerden oluşan toplumsal totalitenin bir bütün halinde kavranabileceği
imgeler, örnekler ve fikirler sağlama sorumluluğu günden güne artmaktadır” (Hall,
1977. akt. Hebdige, 2004:81).
Medya alt kültürleri evcilleştirerek birer popüler/tüketim kültürü haline getirip,
hakim kültüre dönüştürürken aynı zamanda bu yeni tarz tüketimi toplumun diğer
kesimlerine aktarıp, kitleselleştirir. Bununla birlikte de bu poplaşmış formlar içine
giren hakim kültürün değerlerini de kitleselleştirmiş olur. Öte yandan pop kültür olgusunun oluşumunda farklılık yaratan bir kültür olarak alt kültürlerin önemli olması,
medyanın gelişen teknolojik yapısına bağlı olarak alt kültür ortamlarının kendiliğinden oluşumunu beklemek yerine yapay alt kültür ortamlarının oluşumunu sağlamaya
da götürmüştür. Alt kültürün yerini club ve rave kültürü almaktadır. Club ve rave kültürü kitlesel tüketime ve üretime karşı yer altı/underground seslerle, stillerle “otantik”
olarak ortaya çıkarken alt kültürel alanla benzerlik taşımaktadır. Alt kültürler gibi
karanlık bir durumdadır. Bir yer, tarz, mit olmakta ve kendi kalabalığı ile belirgin
bir sosyal kategori olmaktan sakınmaktadır. Genellikle yeraltı kalabalığı soundlarla
birbirine bağlanmıştır. Yayıncılığın erişilebilirliğinin artması nedeniyle club ve rave
9
Punk alt kültürünün pop kültüre dönüşümünde şu örnek çok açıklayıcıdır. “1977 yazında Punk giysi ve
süslemelerini artık posta siparişleriyle alınabiliyordu. Aynı yılın Eylül ayında Cosmopolitan’da Zandra
Rhodes’un tamamen Punk temasının çeşitlemelerinden oluşan en son çılgın koleksiyonundaki giysiler
yayınlandı. Binlerce çengelli iğne ve plastik yüklü modellerin (iğneler, taşlarla süslenmişti ve plastik ıslak
görünüşlü satendi) yanı sıra punk alt kültürünün yakında yok olacağını haber veren “ ‘şok etmek şıklıktır.’
deyişiyle biten bir makale” (Hebdige,2004:71-95).
Kuram ve Araştırma Dergisi
68 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
kültürünün ayrıcalığı ve gizemliliği yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Club kültürüyle bağlantılı MTV ‘ye benzeyen TV yayınlarında da geniş bir dinleyici kitlesine
seslenen hitleşmiş pop müzik yayınlarında farklılık vardır. Öncelikle bu programlar
ortada olan negatif sembollerden kaçmak için kablolu yayındadır. İkincisi, clubberler
arasında müzik kültürü otonomisi sağlayan ve oldukça itibara sahip olan görüntüsel
içeriğe sahiptirler. Öte yandan yeni gençliğin kendilerini club ve rave kültürü içinde
ifade etmeye başlamaları politik arenada aktif olmadıkları anlamına gelmemektedir.
Kurdukları muhaliflikleri kendilerini fazla belli etmeden karmaşık çağdaş kültür
politikalarını tanıtmak şeklindedir. Öte yandan gündelik ezilmişlere karşı çıkmaktan öte, konser, disco gibi rutin hale gelen eğlenceler ile bir tür kaçış söz konusudur
(Thorntone, 1996: 117, 124,5-166,8); (Redhaed, 1997: 103); (Frith, 1998:41).
Ayrıca bu yeni deneyimlerin/ farklılıkların oluşmasında interaktif ortamlar da etkili olmaya başlamaktadır. Teknolojiyi hızlı bir biçimde kullanan gençlerin bu yeni
ortamlar içinde kendi kimlikleriyle katılarak düşüncelerini ileterek etkileşim sağlamakta yeni fikirlerin, alt kültürel ortamların oluşması çok hızlanmaktadır. 10
Sonuç olarak medyanın yeni yapılanması, orta sınıfların hâkim kültürel yapısını
kurarken, alt kültürleri de bu yeni kültürel yapıya dâhil etmektedir. Ancak dahil ederken onların muhalif taraflarını törpüleyerek, poplaştırarak ancak stilistik özelliklerini
ön plana çıkartarak bunu yapmaktadır. Diğer yandan ise medya alt kültürlerin bu
yeni biçimlerini aynı zamanda daha geniş bir kitlenin tüketimine de sokarak ticarileştirmektedir. Böylece alt kültürler yeni orta sınıfların seçkinci olma arzularına uygun olarak muhaliflikleri yumuşatılmış ve sadece cool bir görünüm sergilemek üzere
tüketilirlerken daha geniş kitleler açısından da Hegemonik kültürel değerlerin taşıyıcıları olarak yeniden işlevselleştirilmiş halleriyle, yeni stil, biçimlerin sergilenmesi ve
birer gösteri malzemesi olarak tüketilmektedirler.
B- Gençlik alt kültürlerinin pop kültürün hegemonik yapısını bir üst kültür
olarak yeniden üretmesi
Yukarıda belirlediğimiz orta sınıfın farklı olanı tüketme talebi içinde medyanın
ortak duyu ve çoğulculuğu sağlayarak Hegemonik yapıyı kurduğunu belirlerken
farklı olanın çoğul yapılanma içine katılarak dönüştürüldüğü ortamda pop kültür
kimliğinin biçimlendiği görülmektedir.
Medyanın farklı olanı ana akım içine katarken ortaya çıkardığı pop kültür kimliğinde Hegemonik olan, anglo- amerikan kültürü olarak kurulmaktadır. Bu kültür,
“birey özgürlüğü”, “bireysel ilerlemeye duyulan inanç”, “fırsat eşitliği”, “kadın için eşitlik” ya da “gençlerin arkaik hiyerarşiye karşı isyan etmeleri”, “kendi sosyal grubuna
daha az bağlı olma”, “çok az bir çabayla hedeflerine ulaşma gibi” (Bertrand, 1987);
(Tomlinson,1999); (Hannerz,1998). idealleştirilmiş beyaz protestan ortasınıfın değer10 Bu konuda gençlerin bakış açıları, kimliklerini yansıtan Ekşi Sözlük ve bu site benzeri kurulan diğer siteler
örnek verilebilir. (Bkz. www.eksisozluk.com)
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 69
leri, temelde rekabete dayalı insan ilişkilerine, eril toplumsal yapılanmayı esas alan ve
toplumsal eşitsizliklerin olduğu Hegemonik yapılanma şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Bu Hegemonik yapı içinde egemen ve tabi olan kesimler arasındaki iktidar ilişkisinden şiddetin ortaya çıktığı ve ırksal değerlere dayalı ataerkil kapitalist değerler olarak
biçimlenen kültürel yapının belirlenmesi söz konusudur. “Bu üst kültür, isteyenin
istediği kadar ve istediği şekilde içinden kültürel öğe alabileceği bir depo inşa eder.
Ancak bu şekilde alınan öğelerin çoğu aynı zamanda Amerikanist ya da daha yaygın
bir deyişle amerikanlık halesine sahiptir. Bu da özgürlük, rahatlık, liberallik, canlılık,
modernlik ve gençliğin temel ifadelerini içerir” (Elteren, 1999: 308).
Bu değer yapıları pop kültür aracılığıyla estetik biçimlerle temsilinden giderek
vulgar biçimlerde temsil edilip eğitimsiz kitlelerin düşünceleri ile ortaklaşırlar. Örneğin Hegemonik değerlerin kitleselleşmesi ile pop kültürün temel kimlik göstergesi
olan ve egemen olanın sapkın olanı egemenlik altına alması ile ortaya çıkan ilişkiyi
somut olarak temsil eden şiddetin (Fiske, 1999: 167) şeklinin değiştiği görülür.11 Pop
kültür sayesinde ırkçılık politikası da vulgarlaşır.12 Pop kültürünün giderek vulgarlaşmasıyla, kabalaşmasıyla birlikte ataerkil kapitalizmin de kaba yüzünü göstermeye
başladığını görebiliriz. Örneğin Kadın ve erkek kimliğinde , “..kadınları duyarlı romantik ve evcil, erkekleriyse, çevreye salyalar saçan, bencil spor düşkünleri olarak
gösteren kalıplar” ortaya çıkarlar (Fiske, 1999: 147). Öte yandan hegemonik olan kültürel yapının farklı olanı, öteki olan kültürü kendi anlamları ile belirleyerek evcilleştirmesi, poplaştırması ile birlikte farklı olanın, ötekinin, özgün olanın sahip olduğu
özgün bakış açısının da kaybolduğu ve kendini Hegemonik olanın bakış açısı içinde
konumlandırması söz konusu olmaktadır. Yerelde kalan, marjinde olan anlamlar ,etnisite, toplumsal cinsiyet, cinsellik v.b.- giderek merkezde Hegemonik olanın içinde
temsil edilmeye başlarlar (Chambers, 2005: 114). Hegemonik olan kültür ile öteki
olan kültür arasında kurulan bu yeni ilişkide, Hegemonik olan bir üst kültür halinde
ulusal yerel kültürlerin üzerinde yer alarak piyasa ile bütünleşmiş bir şekilde durmaktadır. Bu tür anlamların inşası özellikle pop müzik alanında çok daha netlikle ortaya
çıkmaktadır. 13
Bu kültürün hızlı bir biçimde tüketimi, kitleselleşmesi özellikle metropollerde
pop müzik ve gençlik kültürü çerçevesinde söz konusu olmaktadır (Gurinder,1988.
11 Britanya ve Avusturya gibi ülkelerdeki televizyonlarda çok daha az şiddet eylemi gösterilirken Sovyetler
Birliği Televizyonu bütün televizyonlar içinde en az şiddet içereniyken, zenginler ile yoksullar arasındaki
farklılığın en uç noktasına vardığı Birleşik Devletlerin en fazla şiddet içeren popüler televizyona sahip
olduğu görülür (Fiske,1999:166).
12 Pop kültürün hem pop müzik kanalından Rock müzikle ve hem de spor ile oluşturulan beden kültüründe
özellikle “siyah olma” nın ritm duygusuna sahip olmayla ilintili olarak doğa/ilksellikle ve “beyaz olma” nın
da kültür/ medeniyetle bir tutulduğu ırksal bir boyut söz konusudur (Rowe,1996:132). Bu boyutlar spor ile
daha fazla yaygınlık kazanırlar.
13 “ ..Batılı popüler müziğin tözsel ögeleri “siyah Afrika’nın tabi kılınmış izlerine” dek uzanır. Beyaz pop yıldızlarının açıkça yada zımnen ırkçı olan izler kitlenin hoşuna gidebilecek şekilde siyah katkının hakkının
büyük ölçüde verilmediği gösterilir. Gereğince sterilize edilen bu beyaz egemen popüler müzik daha sonra
onun yaratılmasına yardımcı olan başka ülkelerdeki insanların yanı sıra güçlü yerli müzikal gelenekleri
olan insanlara “gerisin geri satılır” ve böylelikle bu insanlar kendilerine ait olan dönüştürülmüş kültür
ürünlerinin tüketicileri haline getirilir.”(Rowe,1996:91).
Kuram ve Araştırma Dergisi
70 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
Akt. Iain Chambers, 2005:115).14 Bu konuda Mort, tüketici özgürlüğünü beklenmedik
şekillerde kullanarak moda piyasalarının dengesini altüst eden işçi sınıfından gelme
genç tüketicinin gücüne dikkat çekmektedir (Mort,1995. akt. McRobbie, 1999: 55).
Pop kültür bir üst kültür olarak kurulurken gençlik alt kültürlerinin sürekli olarak
dinamizm içinde olmaları nedeniyle alt kültürler pop kültürün bir parçası haline gelmişlerdir. Böylece gençlik kültürü ile pop kültür arasındaki ayrım bulanıklaşır. Sürekli
bir ilişki içinde olduklarını görürüz (Hall&Jefferson, 1998, Akt. McRobbie,1999:229).
Toplumsal muhalefet olgusunu dile getiren alt kategorideki gençlik kültürleri tüketim
kültürüne dönüşürlerken kendi içinde bulundukları bağlamlardan koparılarak farklı/
Hegemonik bir konum içine yerleştirilirler. Böylece ortaya gerçek/muhalif anlamından farklı bir mesaj çıkabilir. Kendi özgül anlamlarından uzaklaştırılan bu nesnelerin
anlamları pop kültür içinde grup hayatını yansıtacak, dışa vuracak biçimde düzenlenirler. Gençliğe yönelik küresel tüketim kültürü olgusunda sürekli olarak gençliğin
isyanını temsil eden muhalif olan ve farklı yaşam tarzı vaat eden unsurların bulunup
orta sınıf gençliğinin kullanımına sunulmasında, zenci alt kültüründen punk kültürüne, eşcinsel olmaktan, vejetaryen olmaya kadar uzanan çok etnikli, çok kültürlü yapıların muhalif bakış açılarının popüler hale gelmesi ve gençliğin tüketimine sunulması söz konusudur. Orta sınıf gençliği bu kendi bağlamlarından koparılmış ve farklı
mesajlar üreten kültürel öğeleri farklı biçimlerde algılarlar.15 Öncelikle kendilerine
toplumsal muhalefet etme olanağını kolayca sağlayacak bu kültürel yapıları benimserler ancak diğer yandan bu yapılar ile de hem kendilerine diğer gençler karşısında
ve toplum içinde bir statü de elde etmiş olurlar hem de bireysel bir kimlik edinirler.
Ayrıca kendilerini farklı bir konumda gösterme olanağını da elde etmiş olurlar. Öte
yandan satın almış oldukları bu alt kültürleri onları temsil eden nesneler yoluyla da
“yaşamak” durumundadırlar (Hebdige, 2004; McRobbie, 1999).
Pop kültürün alt kültürlerle sürekli ilişki halinde olması, pop kültürün üst kimliğini Hegemonik değerlerle olduğu kadar hızlı tüketilmesi için gençlik ile de kimliklendirir. Pop kültürün gençlik kimliği ile ilişkilenmesi özellikle beden ideolojisi
olarak tasarımlar kurması ile ortaya çıkmaktadır. Yukarıda belirlediğimiz gençlik alt
kültürlerinin evcilleştirilerek bunların içine orta sınıf değerlerinin sokularak poplaştırılması veya yeni yapay alt kültürler oluşturularak tüketim kültürüne dönüştürülmeleri biçiminde ortaya çıkan bir süreç aynı zamanda beden ideolojisinin oluşmasını
14 Kitlesel medyanın yarattığı hip hop gibi sözlü kültürler dünyanın farklı bölgelerindeki gençlik gruplarına
ulaşır. Küresel bir hip hop kültürü içinde ortak kültürel kimlikler oluştuğu gibi içinde bulundukları yerel
ortam sayesinde de kendi tikel kimliklerini ifade etmektedirler. MTV’nin hızla yaygınlaşmasıyla beraber,
gençliğin ulusal sınırlar ve yerel bölgelerin ötesinde ortak müzik zevki ve kültürel kimlik gelişimini hızlandırmıştır. Bu küreselleşme, içinde dünyadaki her yerden gencin katıldığı hayali cemaatler ve yaşam
biçimleriyle yani rap müzik, heavy metal , yeni dalga, ana akım pop gibi çeşitli müzik dünyalarıyla aynı
anda ilgilenmeyi olanaklı kılmaktadır (Elteren,1999: 318).
15 Bu bağlamda bazı gençlik alt kültürlerinin nasıl ana kültüre katıldığı konusunu irdelerken, örneğin punk
kültüründe engellenmişlik ve endişenin dışa vurumu söz konusudur. Bu özellikler ana kültüre katılım için
önem taşırlar. Çünkü bu metafor hem alt kültürün üyeleri, hem de düşmanları için uygun olmakta, punk
alt kültürünün bir gösteri olarak başarısını ve tüm çağdaş sorunları belirtebilme kabiliyetini açıklamaktadır (Hebdige,2004:83).
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 71
sağlamaktadır. Alt kültürün simgesel anlamlarının tüketime dönüştürülmesinde beden bir vitrin olarak işlev görmektedir. “Rock ve Pop kültürü daha geniş bir anlamda bir beden teknolojisidir. Ya da daha doğrusu beden üzerinde iş gören ve bedeni
üreten akışkan bir teknolojiler sistemidir. Beden bir yerde hareket ve sükûnet halinde
gövdesel nesne olarak üretilirken başka yerde maddiliğin ve duyumluluğun ikonik
göstergesi olarak üretilir” (Rowe, 1996: 142). Pop müzik beden kültürünü dans ve
seks temelinde kurarken şarkıcılar, yıldızlar, radyo ve clublerle oluşan bir pop kültür
ortaya çıkmaktadır (Reynolds, 2000:467). Özellikle listelerdeki pop müzik de cinsel
tutkuyu, özgül beden ihtiyacını ön plana çıkarmaktadır. S.Reynolds , bedenin geç
kapitalizmin hedonistik tüketici hegemonyasında arzunun açık seçik ifadesi olarak
ortaya çıktığını söylemektedir. (Reynolds, 1989. akt. Rowe, 1996: 110,1). Böylece Pop
kültürün beden ideolojisini üretmesi ikonalar oluşturması ve bunun üzerinden yıldız
kültü yaratması ile ortaya çıkan bir biçimlenme söz konusudur. Pop kültürün yıldızkültü üzerinden oluşturduğu modalar hızla tüm toplumun yaşamına yansıyarak
bir üst kültür olarak yerleşmesine olanak vermektedir. Böylece pop kültür ,orta sınıf
Hegemonik değer anlayışı çerçevesinde biçimlenen ancak gençliğin yaratıcı gücünü
farklılık unsuru olarak toplumun farklı yaş ve sınıf kategorilerindekilerin kullanımına sunan bir üst kültür olarak işlev görmektedir. Grossberg pop izleyicisinin yaş sınırının giderek büyümesi konusunda popun sınırlarının ve merkezinin algılama durumunun kaybolduğunu söylemektedir (Grossberg, 1987 akt. Goodwin, 2000:259).
Bu üst kültürün belirlediği bakış açısında, Medya tarafından dolayımlanmış dediğimiz gündelik deneyimlerle, giderek bozulmamış gündelik deneyimlerin içiçe
geçmeye başlaması sonucunda zaman ve mekânı yeniden ve farklı biçimlerde deneyimlememiz söz konusu olmaya başlar. Küreselleşme olgusunda kültürün sabit bir
yerellik düşüncesine bağlı olarak kavramsallaştırıldığını ve “bir kültür” düşüncesinin anlamının tikellik ve mekansal konumla ilişkilendirildiğini düşündüğümüzde ve
buna bağlı olarak kişinin bakışının da ulusal/yerel bir konumdan kurulduğunu daha
önceden bildiriyorsa, şimdi artık kişinin bakışı ulusal/yerel bakış açısından farklı çerçevelerden bakmaya başlamakta, kendisini konumlandırdığı kamusal ve özel alanlar
içersinden farklı deneyimlere, yeni anlamlara ve kendisini bu belirlenen konumların
dışında konumlandırılabilmekte ya da bir başka deyişle medyanın yaydığı dolayımlanmış kültürel biçimler gerçek olanla ayırım yapmamaya götürmektedir (Tomlinson, 2004: 46, 159, 60, 1, 211). Küresel medyanın yaydığı kültür ile insan kendini
bir yerde konumlandırmamaktadır. ..daha geniş bir bağlama oturtması söz konusu
olmaktadır (Morley&Robins,1997:180,1). Pop kültür, medyanın sahip olduğu dijital
teknolojilerle “geleceğin şimdi oluştuğu” duygusunun hâkim olduğu şeklin artması
söz konusudur (Goodwin,1990:259).
Gençlere yönelik Hegemonik kültürel yapının kurulmasında özellikle medyanın
gençlere yeni bir kimlik vaadi yada bir başka deyişle orta sınıfın kültürel tüketimlerine katılma vaadi ile bu değerlerin kitlesel tüketimini sağladığını görebiliyoruz. Medya gençlere yönelik Hegemonik kültürel yapıyı oluştururken modernleşme temasını
kullanmaktadır. Modernleşme retoriği, ilerleme ve gelişme, medya dünyasından ya-
Kuram ve Araştırma Dergisi
72 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
ratılan imajlarla, tüketim kültürü içindeki modernleşme dünyası ile genç insanlara
kendini geleneksel toplumun kural ve insanlarından ayrı ve farklılaşmış olma duyguları vererek “marjinal” olma ayrıcalığını duyurmaktadır (Liechty;1995:188).16
Pop kültür, Anglo-Amerikan orta sınıfın Hegemonik anlayışını, gençliğin sürekli
değişken doğasında saklayarak, dinamik, hızlı yaratıcı, renkli kimliği ile sürekli tüketilebilir hale getiren bir kültür olma özelliği taşımaktadır. Kurulan bu kültürel yapı
küreselleşmiş halde toplumların kültürel yapılarının üzerine çıkarak özellikle gençlerin tüketimine sunulurken küreselleşmiş bir üst kimlik vaadi ile gelmektedir. Bu
kimlik anglo-amerikan değerler ile bütünleşmiş olma, hegemonik yapıya dâhil olmadır. Bu ise hegemonyanın belirlediği zaman ve mekân kavramları içinde düşünme ile
ortaya çıkan yeni bir cemaate ait olma durumu olarak belirlenmektedir.
16 Bu konuda Nepalli orta sınıf gençliği üzerine yapılmış bir çalışmada, Bu gençlerin çoğunun modernite
rüyası ile bunun dışında kalmak ikilemini yaşadığı, modern olmanın İngilizce konuşmanın ne anlama
geldiği hakkında sorular sorup cevap aramaya çalışan kararsız oldukları bir süreçte, ergen tüketici grubuna
yönelik Teens adlı bir dergi yayınlanmaya başlar. Teens Dergisi üst orta sınıf gençliğini modernleşmenin
öncüsü olarak kimlikleştirmektedir. Gençler bu tasarımla yola çıkan bu dergiden modern bir ergenin ne
anlama geldiğini öğrenirler. Kitle iletişim araçları ile kurulan modernlik ticari kaygılarla oluşturulan imajlar haline dönüşmüştür. Teens’e benzeyen dergilerde de dergi sahipleri modern bir materyali yakalamak
ve orta sınıf gençliğine bu materyallerin sunumlarını vermek isterler. Bu dergiler ticari sunumlar, örneğin
moda saç kesimlerini, zayıflama programlarını, modern yiyecekleri v.b. yapmaya başlarlar. Böylece genç
insanlar kendilerine sunulan şeyleri satın alabildikleri sürece modern olduklarına inanmaktadırlar. Gençlerin tüketim ürünlerinden kendilerine oluşturdukları yaşam, tüketim ürünleri üzerinden kendilerine bir
kimlik oluşturmak, geçmişten kendilerini ayırt etmek ve kendilerine bu ürünler içinden bir gelecek oluşturmak anlamına gelmektedir. Ayrıca Teens Dergisinde yer alan moda yazılarında ise, modernitenin, maddi nesneler karşısında insanları eşit hale getirerek yine insanların ayrıcalıklı hale gelmesini maddi temeller
içinde oluşturarak kurgulandığı görülmektedir. (Liechty,1995).
Gençlere yönelik pop kültürün tüketilmesinde hegemonik olan ortasınıf kültürel söylemlerinin yine bir
başka dergi Justseventeen’de görmek mümkün oluyor. Dergi, okur kitlesinin kültürel değişimden etkilenmesini gözönünde bulundurarak bir format oluşturmuştur. Derginin editörleri okurlarının kültürel eğilimlerini de öğrenerek derginin söylemini buna göre oluşturmaya çalışmışlardır. Buna göre dergiyi genç
kız okur kitlesinde oluşan yeni bir özgüven ve özsaygı eğiliminin , erkekler karşısında daha fazla denetimli
ve eşitlik talep edici olduklarının farkında olarak feminist pop politikaları doğrultusunda oluşturmuşlardır. Dergideki söylemler ise, geleneksel toplumun romantik ilişkilerine karşı olup cinsel ve sosyal ilişkiler
alanında ilerlemeci bir tavırdan yanadır. Kadını erkek ile eşit bir konuma koyarak, aşk kavramını seks
ile birlikte ele alır. Geleneksel tarzdaki anlatılar terk edilmektedir. Kadın yada genç kız erkeklerle olan
ilişkilerinde modern toplumun gerektirdiği biçimde ele alınmaktadır. Justseventeen Dergisinde çizilen
modern kadın imgesinde benliğe , özgüvene ve daha fazla özerkliğe vurgu yapılmaktadır. Dişi benlik de
tüketim kültürü ile birlikte yeniden tanımlanır. Gençlere yönelik yazılı medyada erkek cinsel kimliğinin
de bu bağlamlar içinde oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Özellikle kadın dergilerinde ve reklamlar
içinde erkek bedeninin metalaştırılması ve cinselleştirilmesi söz konusudur. Medya erkeklerin cinsel kimliğini de oluşturmak suretiyle erkek ve kadın cinsel kimlikleri arasında bir eşitlik imgesi yaratmaktadır.
(McRobbie,1999:240-273).
Türkiye’de çıkarılan Tüketim kültürüne yönelik gençlik dergilerine baktığımızda da farklı bir durum görememekteyiz. Ana medya grubunun ( Hürriyet ve Sabah) çıkarmış oldukları dergiler içinde Cosmo Girl,
Hey Girl, She&He ve Blue Jean gibi dergilere baktığımız zaman, üzerinde en fazla durulan konunun cinsel
kimlik olduğunu görüyoruz. Burada genç kız ve genç erkeklere yeni bir cinsel kimlik sunulmakta, kılavuzluk edilmektedir. Genç bir kızın cinsel kimliğinin, erkek karşısında özgüvenli, denetimli, etken olması gerektiği vurgulanırken bunları gerçekleştirmek için de yapılacak. eylemler/tüketimler verilmektedir. Genç
kızların bu yeni cinsel kimliğinin modern olduğunu ve eski tip geleneksel kadın cinsel kimliğinin modasının geçmiş olduğu, geleneksel sınırlamaların yerini bireysel tercihlerin , moda olanın aldığı belirtilerek
artık tüm dünyada bu modern kimliğin olduğunu çeşitli röportajlar ve tanıtımlarla aktarıldığını izliyoruz.
Genç erkek cinsel kimliği konusunda ise, geleneksel erkek cinsel kimliğindeki sert , benmerkezci ve egemen erkek tipinin artık değerini kaybettiğini, bunun yerine duygularını açmaktan korkmayan, kadınlarla
aynı hayatı ve sorumlulukları paylaşabilen, farklı cinsel tercihleri olabilen ve bunu yaşamayı normal kabul
eden v.b. değerlerin önplana geçtiği ve kadınların da artık bu kimliği tercih ettiklerini vurgulamaktadırlar.
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 73
Sonuçlar
Bu çalışma, “çok kültürlü” hegemonik kültürel yapının alt kültürlerin farklı stiller üretmeleri ile yeniden üretildiğini göstermeye çalışmanın yanı sıra alt kültürlerin
hegemonyanın yeniden üretilmesi sürecinde tamamen birer popüler kültür haline
dönüştürülmeyip muhalif yapılarının farklı biçimlerde yeniden kurularak halen mücadelenin devam ettiğini de göstermektedir. Alt kültürler bu mücadelede bir yandan devamlı olarak medya tarafından evcilleştirilerek poplaştırılırlarken diğer yandan yine medya sayesinde yeni alt kültürlerin oluşumu kışkırtılmaktadır. Medyanın
gençliğin yaratıcı gücünü keşfetmesi ile gençliğin oluşturduğu yaratıcı stillerin oluşumunu kendiliğinden gelişecek uzun bir sürece bırakmak yerine oluşturduğu yeni
ortamlar ile bu süreci hızlandırdığı görülmektedir. Ancak öte yandan da gençlik, yeni
elektronik ortamlar sayesinde de kendi muhalif kimliğini kendiliğinden oluşturmaya
devam etmektedir. Bu süreç günümüzün yeni medya teknolojileri ile artık çok hızlı
bir biçimde dönüşmeye başlamıştır. Kısacası alt kültürler ile hegemonya mücadelesi
her iki taraflı olarak bir yandan yeni alt kültürlerin ortaya çıkması diğer yandan yeni
poplaştırma biçimlerinin hegemonik kültüre aktarılma şekillerinin geliştirilmesi ile
yeniden ve yeniden konumlanarak sürdüğü görülmektedir.
Çalışmanın Türkiye ile kurulacak bağlantısında, bir dönemin köyden şehre göç
edenlerin oluşturdukları eklektik kültür olarak ortaya çıkan arabesk kültürün bir alt
kültür olarak konumlandığı bilinmektedir. Arabesk alt kültür kimliğinin şehre uyum
sağlamayan ve göçerin uyumsuzluğunun düzene karşı muhalif ifadesi olarak kendi
duygularını arabesk müzik kültürü ile dile getirmesi söz konusu olmuştur. Ancak
bu müzik değişen kültürel yapı içinde küreselleşmenin getirdiği yeni toplumsal ve
kültürel şartlar içinde değişime uğrayarak düzene karşı muhalif yapısının değişerek
artık düzenle uyum sağlayan, ağlamayan tam tersine göbek atan bir poplaşma geçirmiştir. Yeni şekli ile orta sınıfın bir eğlence şekline dönüşmüştür. Bunun en iyi
örneklerini Arabesk müziğin kült isimlerinden Müslüm Gürses’in isyankar tavrından
popüler kültürün malzemesine dönüşen ve hemen her gün ana akım medyada yeralan haberlerinden , yine kült isimlerden Orhan Gencebay’ın bir entelektüel müzik
otoritesine dönüşen kimliği ve reklam dünyasının önemli isimleri arasında yeralmasından anlamakla birlikte en önemlisi arabesk müzik karakterinin poplaşmasından
çıkarsamaktayız. Arabesk müziğin yeniden düzenlenerek orta sınıfın dinleyebileceği
yeni formatlar içinde yapılmaya başlanması ve giderek melez bir şekle dönüşümünde
örnek olarak Müslüm Gürses’in yapmış olduğu “Aşk Tesadüfleri Sever” albümündeki en popüler yabancı pop şarkıcıların şarkıları üzerine yapılan Türkçe sözlerle oluşan
melez arabesk müziğin daha donra da pek çok şarkıcı da bir tarz haline gelmesini
gösterebiliriz.
Son söz olarak, küreselleşmiş bir halde üst kültür olarak sürekli olarak farklı tarzlarla yeniden üretilen bu “çok kültürlü” hegemonik yapı, orta sınıfın her kesiminin
farklı şekillerde tükettiği gençlik ideolojisini yaratır. Bu ideoloji, gençliğin zihinsel
özelliklerini tüketmek yerine fiziksel özelliklerini bedensel özelliklerini tüketmek ile
Kuram ve Araştırma Dergisi
74 İLETİŞİM
HürriyetKonyar
şekillenmiştir. Popüler kültürün yarattığı bu gençlik ideolojisinde bir “pembe dünya” vardır. Her bireyin hangi yaşta olursa olsun kendini sağlıklı diyetler, genç tarzlar,
eğlenceler, hareketli bir yaşam şekli , hızlı tüketimler v.s. ile gençlik simülasyonunu
yaşamasına olanak sağlar.
KAYNAKÇA
Bek,Mine Gencel (der.) (2003) “Avrupa Birliği’nde İletişim Alanının Düzenlenmesi: Kültür Ağırlıklı
Politikadan Ekonomi Merkezli Politikaya Doğru”, Avrupa Birliği ve Türkiye’de İletişim Politikaları, Ankara:
Ümit.
Bertrand, Jean Claud (1987 ) “American Cultural Imperialisim_ A Myth?”, American Studies International,
25: 1.
Bocock,Robert (1997) Tüketim, Ankara:Dostkitabevi Yay.
Bonner Frances and Gay du Paul (1992) “Representing the Enterprising Self: Thirtysomething and
Contemporary Consumer Culture”, Theory, Culture and Society, No:2.
Chambers, Lain (2005) Göç, Kültür, Kimlik. İstanbul:Ayrıntı.
Chaney,David.(1999) Yaşam Tarzları, Ankara: Dostkitabevi Yay.
Clarke John, Hall,Stuart, Jefferson Tony&Roberts. Brian (1998) “Subcultures, Cultures and Class,” ,
Resistence Through Rituals, Edit by, Stuart Hall & Tony Jefferson, London: Routledge.
Crane, Diana. ( 1992) The Production Of Culture, London:Sage.
Elteren, Mel Van. (1999) “Amerikan Popüler Kültürünün Etkisinin Global Bir Yaklaşım İçinde
Değerlendirilmesi” Popüler Kültür ve İktidar ,Der. Nazife Güngör. Ankara:Vadi.
Featherstone, Mike.( 1996) Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, İstanbul:Ayrıntı.
Fiske, John. (1996) İletişim Çalışmalarına Giriş, Ankara:Ark.
Fiske,John. (1999) Popüler Kültürü Anlamak, Ankara:Ark.
Frith, Simon. (1998) Performing Rites. Oxford University Press.
Goodwin,Andrew.(2000) “ Sample and Hold, Pop Music in the Digital Age of Reproduction” On Record, Ed.
Simon Frith and Andrew Goodwin, London:Routledge.
Hall,S. (1999a) “Kültür Medya ve ideolojik Etki” Medya, İktidar ve İdeoloji, Der. Mehmet Küçük.
Ankara:Ark.
Hall,S.(1999b) “ İdeolojinin Yeniden Keşfi: Medya Çalışmalarında Baskı Altında Tutulanın Geri Dönüşü”,
Medya İktidar ideoloji, Der. Mehmet Küçük.Ankara:Ark yay.
Harvey,David. (1997), Postmodernliğin Durumu, İstanbul:Metis.
Hannerz, Ulf. ( 1998) Kültür, Küreselleşme ve Dünya Sistemi, Der: Anthony King. (139-165). Ankara:Bilim
ve sanat Yay.
Hebdige, Dick.(2004)Altkültürler, İstanbul: İletişim.
Jenks, Chris. (2007) Altkültür, Ayrıntı:İstanbul.
Liechty, Mark (1995) “ Media Markets and Modernization”, Youth Culture : Across- Cultural Perspective: Edit
By: Vered Amit- Talai and Helena Wulff.London: Routledge.
İLETİŞİM Kuram ve Araştırma Dergisi
Popülerkültürdehegemonikanlamlarınyenidenüretilmesindegençlikaltkültürlerininönemi 75
Lull, James. ( 2000) Popüler Müzik ve İletişim ,İstanbul: Çiviyazıları.
Lury, Celia, ( 1996) Consumer Culture, New Jersey.
Mc Robbie, Angela. (1999) Postmodernizm ve Popüler Kültür, İstanbul:Sarmal.
Morley David & Robins, Kevin. (1997) Kimlik Mekanları, İstanbul:Ayrıntı.
Mort, Frank. (1995), “Tüketim Politikası”, Yeni Zamanlar, İstanbul:Ayrıntı.
Postman, Neil. ( 1994) Televizyon Öldüren Eğlence , İstanbul:Ayrıntı.
Redhead, Steve.(1997) Subculture to Clubcultures, USA:Blackwell Published.
Reynolds,Simon.(2000) “New Pop and Its Aftermath 1985”, On Record, Ed. Simon Frith and Andrew
Goodwin,London: Routledge.
Rowe, David. (1996) Popüler Kültürler, İstanbul:Ayrıntı.
Rutherford, Jonathan. (1998) “ Yuva Denilen Yer:Kimlik ve Farklılığın Kültürel Politikaları”. Kimlik,Toplulu
k,Kültür,Farklılık , Ed. Jonathan Rutherford,İstanbul: Sarmal.
Sholle,J. David. (1999) “Eleştirel Çalışmalar: İdeoloji Teorisinden iktidar /Bilgiye”, Medya,İktidar İdeoloji,
Der. Mehmet Küçük.Ankara: Ark.
Tatlıcan, Ümit ve Çeğin, Güney. (2007) Ocak ve Zenaat, Pierre Bourdieu Der. Güney Çağın,Emrah Göker,
Alim Arlı, Ümit Tatlıcan. (303-367). İstanbul: İletişim.
Throntone, Sarah.(1996) Club Cultures, Music, Media and Subcultural Capital. Wesleyan University press,
Published by University Press of New England Hanover and London.
Tomlinson, John. (1999) Kültürel Emperyalizm, İstanbul:Ayrıntı.
Tomlinson, John. (2004) Küreselleşme ve Kültür, İstanbul:Ayrıntı.
Turner,Bryan. (2000) Statü, Ankara:Doruk.
“Cosmo Girl”, “Hey Girl”, “Blue Jean” ve “She &He” Dergileri 2005

Benzer belgeler