PDF ( 49 ) - DergiPark

Transkript

PDF ( 49 ) - DergiPark
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Fırat University Journal of Social Science
Cilt: 24, Sayı: 1, Sayfa: 195-208, ELAZIĞ-2014
TOPLUM DESTEKLİ POLİSLİK BİRİMİNDE ÇALIŞAN
PERSONELİN TOPLUM DESTEKLİ POLİSLİK FELSEFESİNİ
ALGILAMA DÜZEYLERİ: TÜRK POLİS TEŞKİLATI ÖRNEĞİ
Perception Level of Community Policing Philosophy by Community Policing Officers: The
Case of Turkish National Police
Mehmet ODABAŞI*
Murat DELİCE**
ÖZET
Toplum Destekli Polislik (TDP) 1980’li yılların başından itibaren ABD gibi gelişmiş ülkelerde 2000’li
yılların başından itibaren de Türkiye’de uygulanan yeni bir polislik felsefesidir. TDP tarzı felsefelerin
herhangi bir organizasyonda etkili bir şekilde kullanılabilmesi için o felsefenin özellikle organizasyonda
uygulayıcı konumda bulunan personel tarafından kabul edilmesi ve içselleştirilmesi gerekmektedir. TDP
faaliyetleri ülkemizde yaklaşık 10 yıldır uygulanmasına rağmen bu felsefenin nasıl algılandığına dair bir
çalışmanın eksikliği görülmüş ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde TDP Şube Müdürlüklerinde çalışan 313
personelin TDP ile ilgili algıları beşli Likert ölçeğine göre hazırlanan bir anketle ölçülmüştür. TDP
personelinin genel TDP algısı ile TDP unsurlarının farkındalığı konusundaki algıları 4 ve 4’ün üzerinde
bulunmuş olup TDP birimlerinde çalışan personelin TDP felsefesinin anlamı, TDP’nin unsurlarının içeriği ve
amaçları konularında bilinçli oldukları sonucu ortaya çıkmıştır. Halkla ilişkiler (4,7) TDP’nin en iyi anlaşılan
unsuru olarak göze çarparken, TDP felsefesinin kurumsallaşma (3,0) konusunda istenilen seviyeye
ulaşamadığı tespit edilmiştir. Ayrıca katılımcıların demografik özelliklerinden bağımsız olarak TDP
konusunda benzer görüşlere sahip oldukları anlaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Toplum Destekli Polislik, Polis-Halk İlişkisi, Polis Algısı, TDP Politikaları, TDP.
ABSTRACT
Community Policing (CP) has been the leading philosophy in policing in developed countries like the
United States from the 80s and in Turkey since 2000. Philosophies such as CP can only be effective when
they are perceived and internalized by the personel who puts them into practice. Although CP activities have
been implemented for 10 years, lack of studies regarding the perceptions about CP was noticed and
perception levels of 313 CP officers from various police departments were measured by using a survey with
5 item Likert questions. The perception of CP in general and perceptions of four elements of CP resulted in
scores of 4 and over which demonstrates that CP officers understood and internalized the meaning, content,
and goals of CP philosophy. Public relations (4,7) was the most understood element of CP whereas
institutionalization (3,0) of the philosophy has not yet reached to expected levels. Furthermore, it is
understood that the survey participants have similar beliefs regardless of their demographic charasteristics.
Key words: Community policing, Police-community relations, Police perception, Community Policing
Strategies, CP.
GİRİŞ
Polis teşkilatlarının ana vazifesi bulundukları toplum içerisinde iç güvenlik hizmetini sağlamaktır. Polis teşkilatları bu hizmeti yerine getirirken hizmet prensiplerini çeşitli felsefelere ve
akımlara dayandırmaktadırlar. Polis teşkilatlarının tarihlerine bakıldığında ise hizmet prensiplerinin
çok büyük değişikliklere uğradığını görmek mümkündür. Seksenli yılların başına kadar birçok
polis teşkilatı reaktif yani suç oluştuktan sonra müdahale yöntemini benimsemekte ve polisin
başarısını sadece suça müdahale zamanı ve suçların aydınlatılma oranı ile değerlendirmekteydi.
Ancak polisiye görevlerdeki yeni paradigma proaktif polislik yapmayı, yani suç oluşmadan önce
harekete geçmeyi, toplumla daha ilgili olmayı ve adeta bir sosyal hizmet uzmanı gibi hareket
etmeyi salık vermektedir (Steinheider ve Wuestewald, 2008:145). Bu yeni paradigmaya Toplum
* Dr. Emniyet Müdürü, Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulu, [email protected]
** Dr. Emniyet Müdürü, Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü, [email protected]
F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 2013-24/1
Destekli Polislik (TDP) adı verilmektedir ki aslında bu felsefe modern polisliğin kurucusu olduğu
kabul edilen İngiliz Sir Robert Peel’in fikirlerini yansıtmaktadır. Sir Robert Peel polisiye
hizmetlerin düzenlenmesini halk ile polis arasındaki etkili bir ilişki üzerine bina etmiş ve "polis
halktır, halk da polistir" tabirini kullanarak bu ilişkinin önemini ifade etmiştir (Hess ve Orthmann,
2011:236).
TDP uygulamaları 1980’li yıllardan sonra tüm dünyada hızla yayılmaya başlamıştır. Ülkemizde ise 2000’li yılların başında Türk Polis Teşkilatı TDP açısından teşkilatlanmaya başlamıştır. Her
organizasyonda olduğu gibi Türk Polis Teşkilatı’nda da başarılı olabilmenin en temel şartlarından
birisi, organizasyona ait misyon, vizyon ve ilkelerin organizasyonun her kademesinde görev alan
personel tarafından bilinmesi ve içselleştirilmesidir. TDP konusunda çalışan araştırmacıların
birçoğu bu konu üzerinde durmuş ve yapmış oldukları çalışmalarda TDP uygulamalarının
başarısının önşartı olarak organizasyonel bazda bilincin oluşması gerektiği yönünde görüş
belirtmişlerdir (Williams’tan akt. Trojanowicz ve Bucqueroux, 1990; Williams ve Sloan, 1990).
TDP bilincinin oluşması kapsamında TDP’nin ne olduğunun, amaçlarının neler olduğunun ve bu
amaçlara ulaşma doğrultusunda izlenecek yol haritasının ve spesifik uygulamaların neler olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Gül (2010), TDP felsefesinin başarılı olabilmesi için polis teşkilatlarında özellikle yönetici pozisyonunda olanların bu felsefeyi en iyi şekilde anlamaları gerektiğini
iddia etmektedir. Delice ve Duman da (2012) TDP uygulamalarının etkilerini artırmak için TDP
birimlerinde çalışanlarla beraber tüm polislerin TDP konusunda eğitilmeleri gerektiğini vurgulamaktadırlar. Aslında felsefenin başarılı olabilmesi için teşkilatın her kademesinde görev alan
personelin felsefeyi anlaması ve içselleştirmesi gerekmektedir (Williams’tan akt. Oliver, 1998:
155). Bu çalışmanın çıkış noktası da TDP birimlerinde çalışan personelin, sözkonusu felsefeyi
algılama düzeylerini anlamaya çalışma düşüncesidir.
Türkiye’de TDP faaliyetleri 2000’li yılların başında itibaren uygulamaya geçirilmiştir.
Özellikle 2007 yılında Asayiş Daire Başkanlığı’nın yayınlamış olduğu genelge ile TDP esasları
belirlenmiş ve resmiyet kazanmıştır. Uygulamaya konulan bu felsefenin Emniyet Teşkilatı
personeli tarafından istenilen ölçüde algılanması, prensiplerinin içselleştirilmesi ve tüm teşkilat
mensuplarının bu felsefeyi benimsemesi TDP felsefesinin uygulanması için zeminin hazırlanması
adına çok önemlidir. Türkiye’de TDP literatürü incelendiğinde, kısıtlı da olsa, halkın TDP’ye bakış
açısı ve algısını ölçen çalışmalar olduğu görülmektedir. Ancak, TDP uygulamasını hayata
geçirecek olan Emniyet teşkilatı mensuplarının bu felsefeyi nasıl algıladıklarına dair çalışmaların
eksikliği dikkat çekmektedir. Bu çalışma, Türk Polis Teşkilatı’nın TDP kadrolarında çalışan
personelinin TDP algısını ölçme amacıyla hazırlanmıştır.
1. Tarih Boyunca Polislik Felsefeleri
Demokratik toplumların çoğunda iç güvenlik hizmeti polis teşkilatları tarafından ifa edilirken,
bu hizmetler belirli felsefe ve prensipler doğrultusunda yapılmaktadır. Polislik tarihi ile ilgili
literatür incelendiği zaman özellikle TDP’nin çıkış noktası olan Amerika Birleşik Devletleri’nde
polisiye uygulamaların tarihsel akış içerisinde keskin dönemeçlere sahip olduğu ve üç ana dönemin
polislik uygulamalarına yön verdiği görülmektedir.
1840-1930 yılları arasına kadar devam eden Politik Dönem boyunca polisler daha çok
güçlünün yanında yer alan ve politikicaların güdümünde hareket eden bir görüntü içerisinde olmuşlardır (Schmalleger, 2004:241). Ancak, kuruluş amacı ve toplum içerisinde ifa ettiği görevlerin
belirsizliği, aynı zamanda politik olarak güçlü insanların yönlendirmesi dışına çıkılamaması bu ilk
dönemin polislik adına başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olmuştur (Oliver, 2006:53).
1940 sonrasındaki ikinci dönem ise Reform dönemi olarak anılmaktadır (Schmalleger,
2004:241). Oliver (2006:53) bu dönemde özellike Auguste Vollmer gibi polis müdürlerinin de
çabalarıyla, kanunları uygulamaya çalışan ve profesyonellik kavramı çerçevesinde organize olan
bir polis hareketinin oluştuğunu söylemektedir. Polis, bu dönem içerisinde, daha önceden diğer
kamu kurum ve kuruluşlarının yapması gerektiği halde kendi üzerine tevdi edilmiş sosyal görevler196
Toplum Destekli Polislik Biriminde Çalışan Personelin Toplum Destekli…
den arınmış ve daha çok suçla mücadele eden ve suçluları yakalayan bir görünüme bürünmüştür
(Oliver, 2006:53).
Reform döneminde her ne kadar polisteki yolsuzluğun önlenmesi adına önemli mesafeler
katedilmiş ve polis profesyonelliği kavramı ortaya çıkmış olsa da, ülke genelinde sosyal yapıda
meydana gelen değişiklikler toplum ile polis arasındaki mesafenin iyice açılmasına neden olmuştur.
Ayrıca polis alt kültürünün de etkisiyle polis ile toplum arasında bir uçurum oluşması nedeniyle
polis yöneticileri yeni bir yaklaşım ile polislik felsefesini modifiye etme ihtiyacı duymuşlardır. Bu
son dönem literatüre TDP olarak kaydedilmiştir.
2. TOPLUM DESTEKLİ POLİSLİK
TDP felsefesi seksenli yılların başından beri birçok polis teşkilatında benimsenmiştir (Innes,
Abbott, Lowe, ve Roberts, 2009). Peaslee’nin (2009:115) belirttiği üzere, TDP felsefesi ile polis
müdürlükleri organizasyonel hedeflerini yeniden düzenlemiş ve bu hedefleri polis ile hizmet ettikleri toplum arasında güçlü bir ilişki kurma temeli üzerine bina etmişlerdir. Amerika’da iç güvenlik
hizmetinin sağlanması konusunda seksenli yılların öncesine bakacak olursak, polis teşkilatlarının
reaktif polisliği felsefe olarak kullandıklarını görebiliriz. Reaktif polislik felsefesinde, polisin suç
oluştuktan sonra kendisine yapılan çağrıları değerlendirmesi ve suç mahalline çok hızlı ulaşması
amaçlanıyordu. Bu felsefenin suçu azaltmada çok kısıtlı etkisi olması aslında felsefenin suç öncesi
herhangi bir önlem alma düşüncesini içermemesinden kaynaklanıyordu.
Reaktif polislik felsefesinin hâkim olduğu Reform döneminden TDP dönemine geçiş esnasında
iki önemli projenin katalizör vazifesi gördüğünü söyleyebiliriz. Bunlardan ilki Herman
Goldstein’in önermiş olduğu Problem Odaklı Polislik projesidir (Carter, 2000:6). Bu proje kapsamında Goldstein, her polis memurunun sorumluluk bölgesindeki olaylarla kısaca SARA olarak
tanımladığı Tarama (Scanning), Analiz (Analysis), Müdahale (Response) ve Değerlendirme
(Assessment) metodolojisi içinde ilgilenmesini önermiştir (Carter, 2000:6).
Aynı dönem içerisinde uygulamaya sokulan diğer bir proje ise Robert Trojanowich tarafından
hayata geçirilen Mahalle Yaya Devriyeleri uygulamasıdır. Bu uygulama polis memurlarının araçlarında görev yapmak yerine, yaya olarak halkın içine karışmalarını, sorumluluk bölgeleri ile ilgili
problemleri ilk ağızdan öğrenmelerini ve sosyal hizmet kurumları ile vatandaşlar arasında
koordinatörlük yapmaları düşüncesini savunuyordu (Carter, 2000:7). Her iki proje de derinlemesine
incelendiğinde TDP uygulaması ile büyük benzerlikler gösterdikleri anlaşılacaktır.
2.1.Toplum Destekli Polisliğin Unsurları
Amerikan Toplum Destekli Polislik Bürosu TDP’ yi kısaca suç, suç korkusu ve sosyal
düzensizlikler gibi toplumda oluşması muhtemel güvenlik konularını, problem çözme tekniklerini
kullanarak ve sürekli halkla ve çeşitli kurumlarla işbirlikleri sağlayarak önlemeyi amaçlayan
organizasyon stratejisini benimseyen bir felsefe olarak tanımlamaktadır (Community Policing,
2012). Bu tanım analiz edildiğinde ortaya suçu önleyici çalışmalar yapmak, suç korkusunu
azaltmak, halkla ilişkileri geliştirmek ve işbirlikleri yapmak gibi kavramlar ortaya çıkmaktadır.
Esasında TDP düşüncesinin temelinde polislerin toplumun desteğini almadan tamamen
başarılı olamayacakları düşüncesi yatmaktadır. Bu desteği alma adına öncelikli olan şart ise polis
ile toplumun aynı duygu ve düşünceyi paylaşması, polisin toplum ile daha ilgili olması ve toplumu
yapmış olduğu görevin toplum yararına olduğu konusunda ikna etmesidir. Bu şekilde polis toplum
ile arasında olan engelleri kaldırabilecektir.
Yukarıda kısaca özetlenen hususları dört ana başlık altında toplamak mümkündür: Proaktif
polislik, suç korkusunun azaltılması, kaynakların etkin değerlendirilmesi ve halkla ilişkiler.
197
F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 2013-24/1
2.1.1.Proaktif Polislik
Reaktif polislik uygulamasında polisin ana rolü suçla mücadeledir. Bu felsefe içerisinde polis,
suç oluştuktan sonra faiileri yakalama ve adalete teslim etme görevini ifa eder. Proaktif polislik ise
bir adım daha ileriye giderek suçun oluşmasını engelleme adına çalışmalar yapılmasını ifade
etmektedir. Proaktif felsefe ile birlikte polis toplumla daha içiçe olarak, toplumun çeşitli
kesimlerinde ortaya çıkması muhtemel suçlarla ilgili ön çalışmalar yapacak, suçun işlenmesine
elverişli fiziksel mekanların düzeltilmesi için çalışacak ve toplumu suç unsurlarının oluşmasının
engellenmesi konusunda bilinçlendirici çalışmalar yapacaktır (Moore, Trojanowic ve Kelling,
2000:42).
Proaktif polislikte, toplum içerisinde yaşanan ve problem olarak görülebilecek fakat küçük
müdahalelerle bu problemlerin suça dönüşmesini engelleyecek çalışmalar yapma düşüncesi esastır
(Colvin ve Goh, 2006:20). Aslında bu düşünce Toplam Kalite Yönetimi felsefesini de yansıtmaktadır. Toplam Kalite Yönetiminde sunulan ürünlerin en başta kaliteli ve hatasız olması yönünde
çalışma vardır. Hatalı olduğu tespit edilen ürünlerin iadesi sonucunda düzeltilmesi ve denetlemeden
geçerek tekrar sunulması doğru bir davranış olsa da aradaki süreç hizmet sunulan kitleyi rahatsız
etmektedir. Benzer şekilde suç oluştuktan sonra ona müdahale etme esas olmasına rağmen suçun
mağduru olan insanların yaşamış oldukları süreç rahatsız edicidir ve insanlar bu süreci hiç
yaşamamış olmayı tercih edeceklerdir (Carter, 2006:9).
Günümüzde TDP uygulamaları çerçevesinde polis-mahalle sakinleri toplantıları, işyerlerinin
ve ikametlerin özellikle mala karşı işlenen suçlara karşı uyarılmaları ve metruk binaların güvenli
mekânlar haline getirilmesi adına çalışmalar yapılmaktadır.
2.1.2. Suç Korkusunun Azaltılması
Abaraham Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisinde, güvenlik ihtiyacının insanın fizyolojik ihtiyaçlarından hemen sonra ikinci sırada geldiğini belirterek insanın güven içinde yaşamaya ne kadar
muhtaç olduğunu bildirmektedir. Günümüzde sıklıkla duyduğumuz yaşam kalitesinin arttırılması
kavramı düşünüldüğünde, insanın yaşamakta olduğu ortamdaki güvenlik seviyesinin yaşam
kalitesine etkisinin olduğu inkâr edilemeyecek bir gerçektir.
Suç korkusu, suç sayılarının artmasıyla artan, ancak bu sayıların azalmasıyla azalmayan bir
kavramdır (Uludağ, 2010). Bir suçun mağduru sadece suçtan doğrudan zarar gören değildir. Suç,
suç korkusu nedeniyle çok daha geniş boyutlarda tüm toplumu etkileyebilmekte ve onların hayat
kalitesini azaltabilmektedir (Delice, 2013).
Suç korkusu kavramını kısaca insanın her an karşılaşabileceği bir tehlikeye karşı vermiş
olduğu fiziksel ve duygusal tepki olarak tanımlayabiliriz ( Ferraro, 1995). Bu olumsuz tepki ile
birlikte insanların kendilerini güvensiz hissetmeleri sebebiyle hareketleri kısıtlanabilir, sosyalleşmeden çekinebilir ve toplumdan uzaklaşabilirler (Kohm, 2009:2). Kırık penceler teorisi incelendiğinde, sosyal yapı içerisindeki düzensizlikler ve olumsuzluklar, çetelerin, evsizlerin, dilencilerin
varlığı ve fuhuş, uyuşturucu gibi suçların yaygınlığının suç korkusunu tetiklediği anlaşılmaktadır
(Kelling, 2000:61).
TDP uygulamalarının hedeflerinden bir tanesi de toplum içerisinde suç korkusu algısını en alt
seviyeye indirgemektir. Yapılan araştırmalara göre, TDP uygulamalarının yapıldığı bölgelerde
yaşayan insanlar, suç miktarlarında azalma olmasa bile bu uygulamalar sayesinde kendilerini daha
güvende hissettiklerini beyan etmişlerdir (Gianakis ve Davis,1998). Murray (2005:348) özellikle
yaya devriye şeklinde yapılan TDP uygulamaları sayesinde, insaların kendilerini daha güvende
hissettiklerini iddia etmektedir.
Asayiş Daire Başkanlığı’nın hazırlamış olduğu Toplum Destekli Polislik Hizmet Standardı
kitapçığında suç korkusunun azaltılması uygulamaya ilişkin maddeler arasında yer almaktadır.
198
Toplum Destekli Polislik Biriminde Çalışan Personelin Toplum Destekli…
2.1.3.Kaynakların Etkin Değerlendirilmesi
İster Türkiye gibi ülke çapında tek bir polis teşkilatı olsun, isterse Amerika Birleşik Devletleri
gibi yerel yönetimlere bağlı münferit polis müdürlükleri olsun, polisiye hizmetlerin sunulmasında
polis teşkilatlarının sahip oldukları teçhizat ve insan gücü belli bir bütçe ile limitlendirilmiştir.
Zengin’in (2012:105) de ifade ettiği gibi kamu hizmetlerinde tutumluluk ve etkinliğin sağlanması
sözkonusu hizmetlerin bütçe sınırları dâhilinde verimli bir şekilde sürdürülebilmesi açısından
oldukça önemlidir. Tutumluluk ve etkinliğin sağlanması adına, eldeki mevcut kaynakların istihdamının planlı, düzenli ve isabetli bir şekilde yapılması gerekmektedir. Polis yöneticilerinin bu
istihdamı doğru yapabilmeleri için sorumlu oldukları bölgelerdeki problemleri iyi analiz
edebilmeleri ve kaynaklarını bu sorunlar doğrultusunda etkili bir şekilde dağıtabilmeleri
gerekmektedir.
Sorumluluk bölgesindeki problemlerin, sorunların ve işlenmesi muhtemelen suçların öğrenilmesinde halktan gelecek bilgiler büyük önem arzetmektedir. Toplum ile iyi entegre olmuş polis
birimlerinin, halktan gerek ihbarlar yoluyla gerekse çeşitli toplantılarda sorunlar dinlenmesi
yoluyla istihbari bilgi elde etmesi ve bunları değerlendirerek etkili politikalar ortaya koyması
muhtemeldir (Bullock, 2010:2). Zaten TDP temelinde de etkili ve verimli bir suç analizi yöntemi
geliştirilerek kaynakların bu analizlere göre değerlendirilmeleri esası bulunmaktadır (Carter,
2000:6). Politikaların devamlılığının sürdürülebilmesi ve aynı zamanda bilgi paylaşımının sürekli
hale getirilebilmesi adına bilgi elde etme yöntemlerinin bir sistematiğe bağlanması gerekmektedir.
Bullock (2010:5), mahalle toplantıları, anket çalışmaları ve halkın çeşitli kesimleriyle yapılacak
paneller yöntemiyle sürekli bilgi girdisinin sağlanabileceğini söylemektedir.
2.1.4. Halkla İlişkiler
Halkla ilişkileri özel veya kamu kuruluşlarının hizmet ettikleri halk kitlesi ile oluşturdukları
iletişim kanalları vasıtasıyla etkileşime geçmeleri, kendilerini tanıtıcı faaliyetlerde bulunmaları,
hizmet ettikleri halkın istek ve taleplerine mümkün olduğunca cevap verebilecek politikalar
geliştirebilmeleri şeklinde tanımlayabiliriz (Güçdemir, 2010:3).
Tanımda da ifadesi geçen hizmet ettikleri halk kitlesi kavramı aslında polisin neden halk ile iyi
ilişkiler içerisinde olması gerektiğine tek başına bir cevap olabilecek niteliktedir. Polis halka
hizmet etmek ve onların güvenliğini sağlamak için vardır. Varlığı halka güven duygusu vermek
olan bir teşkilatın halktan kopuk olması ve halkın polisi gördüğü zaman sadece korku duyması ve
hissetmesi birbirine tezat teşkil etmektedir.
Halkla ilişkilerin pozitif yönde geliştirilmesi polisin halk nazarında imajının iyileşmesine,
dolayısıyla halkın polise daha fazla güven duymasıyla birlikte daha fazla yardımcı olmasına imkân
sağlayacaktır (Gölge, 2010:334). TDP literatürü incelendiğinde TDP felsefesinin halkla ilişkiler
boyutunun belki de TDP içerisinde en iyi anlaşılan unsur olduğunu söylemek çok da abartılı
olmayacaktır. Cheurprakakobkit (2002) polis memurlarının TDP’yi kabullenmeleri ile ilgili yapmış
olduğu çalışmada halkla ilişkilerin ön plana çıktığını ifade etmiştir. Yine Sözer’in (2011)
Türkiyedeki TDP çalışanlarının TDP algısı ile ilgili yapmış olduğu çalışmada halkla ilişkiler
özellikle polis imajının düzeltilmesi bağlamında TDP nin en önemli unsurlarından biri olarak
görülmektedir. Delice ve Duman’ın (2012) Erzurum ilinde yaptıkları çalışmada ise halkın polis
algısını olumlu yönde değiştiren en büyük etkenlerden birinin polisin halkla ilişkiler bağlamında
halkı bilgilendirme çalışmaları olduğu tespit edilmiştir.
2.2. Türkiyede TDP Uygulamaları
Emniyet Teşkilatı TDP felsefesini 2000’li yılların başından itibaren hayata geçirmiştir. Aslında
ilk uygulamalar il emniyet müdürlükleri bazında şahsi girişimler sonucu uygulanmaya başlamıştır.
2003 yılında ise, Türk Polis Teşkilatı ile İspanya Polisi, Avrupa Birliği eşleştirme projeleri çercevesinde, “Türk Polis Teşkilatının Sorumluluk, Etkinlik ve Etkililiğin Arttırılması” (Increasing
accountability, efficiency, and effectiveness of Turkish National Police) konulu çalışmayı
199
F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 2013-24/1
başlatmışlardır (TDP Hizmet:58). Bu projenin en öne çıkan uygulaması ise il emniyet müdürlüklerinde TDP birimlerinin kurulmasıdır. 2007 yılında, Emniyet Genel Müdürlüğü bir genelge
yayınlayarak TDP’yi tüm Emniyet Teşkilatında uygulanacak olan bir program haline getirmiştir.
Şu an tüm Türkiye’de faal olan TDP birimleri ilk etapta Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana,
Kayseri, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır ve Antalya illerinde faaliyete geçirilmiştir (TDP
Hizmet:59).
TDP uygulamalarının başlangıç noktası olan Amerika Birleşik Devletleri veya İngiltere gibi
devletlerin aksine, Türkiye’de tek bir polis teşkilatı olduğu düşünülecek olursa, TDP uygulamalarının tüm ülkede yeknesaklık göstereceği beklentisi oluşması gayet doğaldır. Ancak il bazında TDP
uygulamalarına bakıldığında durumun beklendiği gibi olmadığı, her ilin kendi başındaki yöneticilerinin olaya bakış açısı doğrultusunda uygulamalar geliştirdiği gözlenmektedir. Örnek olarak
Erzincan Emniyet Müdürlüğü Aile polisliği uygulamasını ön plana çıkrarırken, bazı il emniyet
müdürlükleri ise mahalle polisliği uygulamasının dışına çıkmamaktadır. Sonuçta o il emniyet
müdürünün TDP’ye bakış açısı ve il emniyet müdürlüğü bünyesindeki bazı yöneticilerin işi
sahiplenmesi farklı uygulamaların ortaya çıkmasında önemli bir etken durumundadır.
2.3. Organizasyonel Başarı İçin TDP Felsefesinin Benimsenmesi
Organizasyonel bazda uygulanacak olan değişimlerin başarılı olabilmesi birçok faktöre bağlıdır. Polis teşkilatları gibi organizasyonlar genel olarak değişime karşı direnç gösteren organizasyonların başında gelmektedir. Görev anlayışı içerisinde statükoculuğun ağır bastığı, alışılagelen
davranış biçimlerinden vazgeçmenin neredeyse imkânsız olduğu bir organizasyona yeni bir
felsefeyi kabul ettirmenin zorluğu da aşikârdır. Bununla birlikte bir diğer sorun ise bu yeni
felsefenin veya değişimin organizasyon tarafından ne şekilde anlaşılacağı konusudur. TDP
kapsamında felsefe değişikliğinin yapılabilmesindeki ön şartlardan birisi elbette teşkilat mensuplarının TDP’nin ne olduğunu tam olarak anlayabilmeleri, hedeflerini algılayabilmeleri ve sonuçlarını
kabullenmeleridir. Bu başlıbaşına bir sorun iken bir nevi değişim ajanı olarak görev yapacak olan
TDP birimlerinde çalışan personelin bu felsefeyi tamamen anlayıp içselleştirmiş olmaları doğal
olarak beklenmektedir. TDP personelinin kendi anlamadığı veya sonuçlarını kestiremediği bir
felsefeyi organizasyonun diğer çalışanlarına anlatabilmesi veya fiili olarak gösterebilmesi çok da
mümkün değildir. Dolayısıyla öncelikle uzmanlık ve hizmetiçi eğitimler vasıtasıyla TDP
felsefesinin TDP birimlerinde çalışan personele aşılanması gerekmektedir. Bu şekilde bir eğitimden
geçirilen personelin TDP felsefesini aynı düzeyde algılaması ve hedeflerine ulaşmada aynı yol
haritasını kullanması gerçekleştirilebilir bir hedeftir.
Her nekadar beklentiler TDP birimlerinde çalışan personelin felsefeyi tam olarak anladığı
ve TDP’nin hedeflerinin her personel tarafından aynı şekilde algılandığı yönünde ise de, mevcut
durumun anlaşılması ve TDP birimlerinde çalışan personelin TDP felsefesini algılama seviyesinin
öçülmesi adına bu çalışma gerçekleştirilmiştir.
3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
3.1.Araştırmanın Dizaynı
TDP alanında yapılan literatür taramasında TDP hakkında çok çeşitli tanımlamaların bulunduğu, ayrıca TDP unsurlarının keskin çizgilerle birbirinden ayrılmamakla beraber dört madde
etrafında çerçevelendiği anlaşılmıştır. Sözkonusu unsurları, bu çalışmanın TDP unsurları bölümünde de bahsedildiği üzere: Proaktif polislik, suç korkusunun azaltılması, halkla ilişkiler ve
kaynakların etkin değerlendirilmesi şeklinde sıralayabiliriz. Bu unsurlar tek tek incelenerek genel
manada TDP birimlerinde çalışan personelin bu unsurlara ne kadar vakıf oldukları, dolayısıyla
TDP felsefesini ne kadar içselleştirdikleri ölçülmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte TDP birimlerinde çalışan personelin genel olarak TDP konusundaki bilgi düzeyleri, genel TDP algıları ve TDP’nin
kurumsallaşması konusundaki görüşleri de çalışmaya dâhil edilmiştir. Sözkonusu unsurlar ışığında
TDP birimlerinde çalışan personelin TDP algısı hazırlanan bir anketle ölçülmüştür. Ankette toplam
28 soru olup sorular araştırmacılar tarafından TDP unsurlarına uygun olacak şekilde hazırlanmıştır.
200
Toplum Destekli Polislik Biriminde Çalışan Personelin Toplum Destekli…
Ankete içerik geçerliliği kazandırma amacıyla TDP Şubesinde çalışan iki personel ile daha önce
TDP alanında çalışmalar yapmış 2 akademik personele öntest uygulanmış ve gelen geri bildirimler
çerçevesinde anket revize edilmiştir.
Ankette dokuz soru motomot cevaplamayı önlemek ve katılımcıları dikkatli tutmak için negatif
yönlü olarak sorulmuştur. Analizlerden önce bu dokuz sorunun cevapları pozitife çevirilmiştir.
3.2. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Bu çalışmanın evrenini Türk Polis Teşkilatı TDP Şubesi personeli oluşturmaktadır. Anketler
Polis Akademisi aracılığıyla tüm illere gönderilmiş olup Türk Polis teşkilatı TDP birimlerinde
çalışan tüm personele ankete katılma olanağı sunulmuştur.
4. Araştırmanın Bulguları
Araştırmaya katılanların demografik bilgileri Tablo 1’de sunulmuştur. Araştırmaya Türkiye’de
farklı il emniyet müdürlüklerinden toplam 313 TDP personeli katılmıştır. Katılımcıların 239’u
erkek (%78,4) 69’u ise kadındır (%21,6). Katılımcıların yaşı 20 ile 53 arasında değişmektedir ve
yaş ortalaması 34’dür. Katılımcıların yaklaşık yarısı 31-40 yaş grubundandır. Araştırmaya
katılanların büyük bir kısmı evlidir (%83,9). Katılımcıların eğitim seviyelerinin oldukça yüksek
olduğu gözlemlenmektedir. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu (%83,2) üniversite mezunu olup
19’u ise lisansüstü eğitim mezunudur. Katılımcıların tamamına yakını polis memurudur. Rütbeli
personelin oranı %6,6’dır. Katılımcıların meslekte geçirdikleri yılların ortalaması 15,5’dir.
Araştırmaya kıdem süresi 1-5 yıl olan ve 16 yıldan fazla olan polislerin çoklukla katıldığı görülmektedir. Katılımcıların tamamı il emniyet müdürlükleri TDP birimlerinde çalışmaktadır ve
bunların tamamına yakını 1-5 yıldır TDP birimlerinde görev yapmaktadır. Bununla birlikte
katılımcıların tüm mesleki hayatları gözönünde bulundurularak en uzun çalışmış oldukları birim de
araştırmaya dâhil edilmiştir. Buna göre katılımcıların önemli bir bölümü (%39,7) meslek
hayatlarının büyük bir kısmını TDP biriminde geçirmiş olup TDP’yi sırasıyla Asayiş (%29,5) ve
Çevik Kuvvet (%15,8) birimleri izlemektedir.
Tablo 1: Katılımcıların Demografik Özellikleri
n
%
20-30
109
35,7
31-40
151
49,5
41-53
45
14,8
Erkek
239
78,4
Kadın
66
21,6
Bekâr
46
15,1
Evli
255
83,9
Yüksekokul
32
10,5
Lisans
253
83,2
Yüksek Lisans ve Üzeri
19
6,3
Rütbesiz
282
93,4
Rütbeli
20
6,6
1-5 Yıl
92
30,2
6-10 Yıl
59
19,3
Değişken
Yaş (M = 34,2, Ss = 6,5)
Cinsiyet
Medeni Hal
Eğitim Seviyesi
Rütbe
Kıdem (M = 10,5, Ss = 6,4)
201
F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 2013-24/1
11-15
60
19,7
16 Yıl ve Üzeri
94
30,8
1-5 Yıl
274
90,7
6-10 Yıl
28
9,3
TDP
93
39,7
Asayiş
69
29,5
Çevik Kuvvet
37
15,8
Diğer
35
15,0
TDP’de Çalışma Süresi (M = 2,7, Ss = 1,9)
En Uzun Süre Çalışılan Şube
N = 313
Tablo 2’de ankette katılımcılara yöneltilen 28 soru ve bunlara ait ortalama ve standart sapma
değerleri sunulmuştur. Tabloda ayrıca bu soruların ölçtüğü 7 faktör ve bunlara ait ortalamalar da
gösterilmiştir. Bu 7 faktör katılımcıların TDP unsurlarına ait algıları ve mevcut durumla ilgili
değerlendirmeleridir. Tablodaki bulgulara göre katılımcıların sorular için yaptıkları
değerlendirmeler 2,8 ile 4,7 arasında değişmektedir. En düşük değerlendirmenin “TDP olarak
çalıştığım ildeki emniyet müdürünün değişmesi halinde yaptığımız TDP uygulamaları da değişmez”
sorusu için yapıldığı, en yüksek değerlendirmenin ise “vatandaş gözünde polis imajının
düzeltilmesi çok önemlidir” ve “vatandaşın polisi güvenilir bulması önemlidir” soruları için
yapıldığı görülmektedir. Anket sorularının ölçtüğü 7 faktörün ortalamalarına bakıldığında ise
halkla ilişkiler algısının en yüksek olarak (4,7) ölçüldüğü görülmektedir. Bunu sırasıyla genel algı
(4,2), proaktif polislik algısı (4,2), kaynakların etkin değerlendirilmesi algısı (4,0), genel bilgi
sahibi olma (3,8), suç korkusu algısı (3,6) ve TDP kurumsallığı algısı (3,0) takip etmektedir.
TDP’nin unsurlarına ait algılar ile bu unsurlara ait mevcut durumlar arasındaki ilişkiye baktığımıza
ise bazı boyutlarda algı ile mevcut durumun birbirine yakın olduğu, bazılarında ise belirgin
farklılıklar olduğu görülmektedir. TDP genel algısı (4,2) ile mevcut TDP uygulamalarının
dayandığı prensibin (4,3) birbirine yakın olduğu görülmektedir. Proaktif polislik algısı (4,2) ile
mevcut proaktif polislik uygulamaları (4,2) ve halkla ilişkiler algısı (4,7) ile bu alandaki
uygulamalar (4,5) da birbiri ile paralellik göstermektedir. Bununla beraber, kaynakların etkin
değerlendirilmesi algısının (4,0) yüksek olmasına rağmen uygulamada bu prensibe uyulmadığı
görülmektedir (3,3). Tersine, suç korkusu algısının (3,6) düşük olmasına rağmen uygulamada bu
prensibe uyulduğu görülmektedir (4,2).
Tablo 2: Anket Soruları ve Bunlara Ait Ortalama ve Standart Sapmalar
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Sorular
TDP uygulamasının polisin otoritesini sarstığını ve polisi
vatandaş karşısında zayıf gösterdiğini düşünmüyorum.
TDP biriminde çalışmaktan çok memnunum.
TDP bir Avrupa Birliği projesi ile hayata geçirilmiştir. Ancak bu
projenin polisin yapmak istediği bir uygulamadan çok bir
dayatma projesi olduğunu düşünmüyorum.
Suça karşı vatandaşlardan birlikte mücadele etmenin önemli
olduğunu düşünüyorum.
Ort.
Ss
4,4
0,9
4,5
0,8
4,1
1,2
3,6
1,7
Suçla mücadelede vatandaşla birlikte hareket etmekteyiz.
4,3
0,7
3,9
0,9
3,8
1,3
3,6
1,2
3,7
1,1
TDP uygulamasının dünyadaki tarihi gelişimi hakkında bilgi
sahibiyim
Kırık Pencereler teorisini ve ne anlama geldiğini biliyorum
Toplum Destekli Polislikle ilgili birime gelmeden önce yeterli bir
eğitim verildi.
TDP ile ilgili belirli dönemlerde verilen hizmet içi eğitimlerle
bilgilerimizi sürekli güncelleştiriyoruz.
202
Ölçek
Ort.
Genel Algı
4,2
Genel Bakış Açısı
Mevcut Durum
4,3
Genel Bilgi Sahibi
Olma
3,8
Toplum Destekli Polislik Biriminde Çalışan Personelin Toplum Destekli…
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Polisin tek görevi suçluları tespit etmek ve yakalamak değildir,
bu nedenle suç oluşmasını engellemek adına yapılacak projeler
de polisin bir işidir.
Bir ilde problemli mahalleler veya suç oranı yüksek bölgelerin
tespitini sadece istihbarat birimleri veya diğer asayiş birimleri
yapmamalıdır.
Bir ilde problemli mahalleler veya suç oranı yüksek bölgelerin
tespitinde Toplum Destekli Polis birimi mutlaka kullanılmalıdır.
Görev yaptığım ilde problemli mahalleler veya suç oranı yüksek
bölgelerin tespitinde Toplum Destekli Polis birim olarak katkı
sağlamaktayız.
Vatandaş gözünde polis imajının düzeltilmesi çok önemlidir.
Vatandaşın polisi güvenilir bulması önemlidir.
Toplum Destekli Polis birimimiz vatandaşın polisi güvenilir
bulması amacıyla çeşitli faaliyetler yapmaktadır.
Toplum Destekli Polis birimimiz vatandaşın gözünde polis
imajını düzeltmek için faaliyetler yapmaktadır.
Personel planlaması yapılırken TDP birimlerinin vermiş olduğu
bilgiler doğrultusunda bazı bölgelere daha fazla personel aktarımı
yapılmalıdır
Genel uygulama yapılacak alanların yeri ve zamanının tespitinde
TDP birimlerin görüşü alınmalıdır.
TDP biriminin yapmış olduğu ön çalışmalar, ilde hangi bölgeye
insan ve kaynak aktarımı yapılacağını belirlemelidir.
TDP birimlerinin vermiş oldukları bilgilere dayanarak bazı
bölgelere daha fazla araç ve ekipman sağlanmalıdır.
İlimizde genel uygulama yapılacak alanların yerini ve arama
zamanlarının tespitinde TDP birimlerinin görüşü alınmaktadır.
TDP biriminin yapmış olduğu ön çalışmalar, ilimizde hangi
bölgeye insan ve kaynak aktarımı yapılacağını belirlemektedir.
TDP birimlerinin yapmış oldukları faaliyetlerin toplumda suç
korkusunu azaltacağını düşünüyorum.
Yaya devriye uygulamasının suç korkusunu azaltacağını
düşünüyorum.
Çalıştığım birimde toplumda suç korkusunu azaltacak çalışmalar
yapmaktayız.
TDP olarak çalıştığım ildeki emniyet müdürünün değişmesi
halinde yaptığımız TDP uygulamaları da değişmez.
Başka şehirlerdeki TDP birimleri bizimle benzer uygulamalar
yapmaktadırlar.
4,3
1,2
4,1
1,1
4,3
0,9
4,2
Proaktif Polislik
Algısı
4,2
0,9
Proaktif Polislik
Mevcut Durum
4,2
4,7
4,7
0,6
0,8
Halkla İlişkiler
Algısı
4,7
4,5
0,7
4,5
4,5
0,7
Halkla İlişkiler
Mevcut Durum
4,0
0,9
4,0
0,9
4,0
3,9
1,0
Kaynakların Etkin
Değerlendirilmesi
Algısı
4,2
0,8
3,0
1,3
3,3
3,5
1,2
Kaynakların
Değerlendirilmesi
Mevcut Durum
3,8
1,4
Suç Korkusu Algısı
3,4
1,3
4,2
0,9
2,8
1,3
3,1
1,1
3,6
Suç Korkusu
Mevcut Durum
4,2
TDP Kurumsallığı
Algısı
3,0
Tablo 3’de ankette ölçülen TDP’nin 7 unsuruna ait faktörlerin Cronbach Alpha güvenirlik
değerleri gösterilmiştir. Değerlendirmeye mevcut durumu ölçen sorular alınmamış, sadece algıyı
ölçen sorular alınmıştır. Buna göre Cronbach Alpha güvenirlik değerleri 0,41 ile 0,75 arasında
değişmektedir. Nunnally’nin (1978) değerlendirmesine göre bu değerler ideal olmasa da kabul
edilebilirdir. Güvenirlik değerlerinin düşük çıkmasınının bir nedeni ölçeğin yeni olması ve daha
önce hiç kullanılmamış olması olabileceği gibi ölçeklerde az sayıda soru bulunuyor olması da
olabilir (Field, 2005). Suç korkusunu ölçen iki soruya ait güvenirlik değeri çok düşük çıkmıştır. Bu
nedenle 25. soru olan “yaya devriye uygulamasının suç korkusunu azaltacağını düşünüyorum”
sorusu spesifik bir uygulamaya ait bir değerlendirme olduğundan bu ölçekten çıkartılmıştır ve suç
korkusu algısı tek soru üzerinden analizlerin devamında değerlendirilmiştir.
203
F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 2013-24/1
Tablo 3: TDP Boyutlarına Ait Güvenilirlik Değerleri
Soru Sayısı
Ölçek
Cronbach Alpha
Genel Algı
4
0,52
Genel Bilgi Sahibi Olma
4
0,56
Proaktif Polislik Algısı
3
0,54
Halkla İlişkiler Algısı
2
0,59
Kaynakların Etkin Değerlendirilmesi Algısı
4
0,75
Suç Korkusu Algısı
1
-
TDP Kurumsallığı Algısı
2
0,41
N = 655
Tablo 4’de katılımcıların TDP algılarının yaş, cinsiyet, medeni hal, eğitim seviyesi, rütbe,
kıdem, TDP’de çalışma süresi ve daha önceki çalıştıkları şube değişkenlerine göre farklılaşıp
farklılaşmadığına ait yapılan t-test ve ANOVA analizlerinin sonuçları gösterilmiştir. Bulgular
yapılan 154 karşılaştırma içerisinde sadece 2 tanesinde katılımcıların TDP algılarının farklılaştığını
göstermiştir. Buna göre katılımcıların yaş gruplarına göre TDP hakkındaki genel bilgi düzeyleri
farklılaşmaktadır. Yaş arttıkça TDP bilgi düzeyinin arttığı görülmektedir. Benzer olarak katılımcıların kıdemleri arttıkça TDP kurumsallığı algısı farklılaşmaktadır. Daha fazla kıdeme sahip
olanların TDP uygulamalarının kurumsallığına daha çok inandıkları anlaşılmaktadır. Bu iki alan
dışında katılımcıların yaş, cinsiyet, medeni hal, eğitim seviyesi, rütbe, kıdem, TDP’de çalışma
süresi ve daha önceki çalıştıkları şube gibi özelliklerine göre TDP algıları farklılaşmamaktadır. Bir
diğer ifadeyle, katılımcılar demografik özelliklerinden bağımsız olarak TDP konusunda benzer
inanış, değer ve bilgiye sahiptirler.
Tablo 4: TDP Algısının Demografik Değişkenlere Göre Farklılaşma Analizi
Değişken
Genel Algı Genel Bilgi
Yaş (M = 30,6, SD = 5,7)
20-30
31-40
41-53
F
Cinsiyet
Erkek
Kadın
T
Medeni Hal
Bekâr
Evli
T
Eğitim Seviyesi
Yüksekokul
Lisans
Y. Lisans +
F
Rütbe
Rütbesiz
Rütbeli
T
Kıdem (M = 7.3, SD = 5,1)
1-5 Yıl
Proaktif
Polislik
Halkla
İlişkiler
Kaynak.
Suç
Korkusu
Kurumsal.
4,1
4,1
4,2
0,6
3,6
3,8
4,0
6,0**
4,2
4,2
4,3
0,9
4,7
4,7
4,6
0,8
4,0
4,0
4,1
0,8
3,9
3,8
3,7
0,7
2,9
3,0
3,2
1,8
4,2
4,0
1,5
3,8
3,6
1,8
4,3
4,1
1,7
4,7
4,6
1,2
4,0
3,9
1,4
3,8
3,7
0,5
3,0
3,1
-1,1
4,0
4,1
-0,8
3,7
3,8
-0,8
4,1
4,3
-1,5
4,8
4,7
1,3
4,2
4,0
1,7
3,8
3,8
0,6
2,9
3,0
-1,0
4,2
4,1
3,8
2,2
3,8
3,8
3,8
0,1
4,3
4,2
4,2
0,1
4,8
4,7
4,5
1,7
3,9
4,0
3,9
0,4
3,8
3,8
3,8
0,1
2,8
3,0
3,0
0,4
4,1
4,1
0,1
3,8
3,7
0,6
4,2
4,5
-1,2
4,7
4,3
1,6
4,0
4,1
-0,8
3,8
3,9
-0,5
3,0
3,2
-1,3
4,1
3,6
4,2
4,8
4,1
3,9
2,8
204
Toplum Destekli Polislik Biriminde Çalışan Personelin Toplum Destekli…
6-10 Yıl
4,2
3,7
4,4
11-15 Yıl
4,2
3,9
4,2
16 Yıl ve Üzeri
4,0
3,9
4,3
F
1,3
2,5
0,6
TDP’de Çalışma Süresi
3,7
1-5 Yıl
4,1
4,3
6-10 Yıl
4,1
3,9
4,2
T
0,1
-1,7
0,7
En Uzun Süre Çalışılan Şube
3,7
TDP
4,0
4,2
3,8
Asayiş
4,1
4,3
4,0
Çevik Kuvvet
4,2
4,3
3,7
Diğer
4,2
4,5
1,6
F
0,5
1,1
*. Değişkenler arasındaki fark 0,05 seviyesinde anlamlıdır.
**. Değişkenler arasındaki fark 0,01 seviyesinde anlamlıdır.
4,7
4,7
4,7
0,7
4,1
3,9
3,9
1,7
4,0
3,7
3,7
0,8
3,0
3,1
3,1
2,8*
4,7
4,8
-1,0
4,0
4,0
0,2
3,8
3,8
0,1
3,0
2,9
0,8
4,7
4,8
4,6
4,7
0,7
4,0
4,1
4,0
3,9
0,7
3,6
3,9
3,7
3,6
0,9
3,0
2,9
2,8
3,1
0,5
TARTIŞMA VE SONUÇ
TDP felsefesi 1980’li yılların başından itibaren özellikle ABD gibi gelişmiş ülkelerde 2000’li
yılların başından itibaren de Türkiye’de polislik mantalitesine hakim olan yeni bir felsefedir. TDP
tarzı felsefelerin herhangi bir organizasyonda etkili bir şekilde kullanılabilmesi için o felsefenin
özellikle organizasyonda uygulayıcı konumda bulunan personel tarafından öğrenilmesi, kabul
edilmesi ve içselleştirilmesi gerekmektedir. TDP felsefesinin Türk Polis Teşkilatındaki uygulayıcıları TDP Şubelerinde çalışan emniyet personelidir. Bu çalışmada Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde
TDP Şube Müdürlüklerinde çalışan personelin TDP ile ilgili algıları ölçülmeye çalışılmıştır.
Öncelikle personelin genel TDP bilgisinin ne seviyede olduğu araştırılmıştır. TDP şubesi
Emniyet Teşkilatındaki birimlerin büyük bir kısmını oluşturan genel hizmet birimlerinden farklı
olarak polisliğin bir servisten ziyade hizmet olarak sunulduğu bir birimdir. Diğer bir ifadeyle, TDP
şubelerinde görev alan polisler geleneksel polislik anlayışından farklı olarak Emniyet teşkilatı
içinde yeni şekillenen bir felsefe doğrultusunda görev yapmaktadırlar. Dolayısıyla bu birimde
çalıştırılacak personele TDP anlayışının anlatılması ve felsefesinin öğretilmesi oldukça önemlidir.
Bu bağlamda anket soruları hazırlanırken “TDP uygulamasının dünyadaki tarihi gelişimi hakkında
bilgi sahibiyim” ifadesi ile birlikte TDP’nin tarihsel gelişiminde önemli rol oynayan “Kırık
Pencereler Teorisi hakkında bilgi sahibiyim” ifadesi de anket sorularına dâhil edilmiştir. Ayrıca
sözkonusu bilgilendirmelerin TDP şubesinde göreve yeni başlayacak olan personele oryantasyon
şeklinde verilmesinin verimliliği arttıracağı düşünüldüğünden hizmetiçi eğitimle ilgili sorulara
“Toplum Destekli Polislikle ilgili birime gelmeden önce yeterli bir eğitim verildi” dahil edilmiştir.
Gerek tarihsel gelişim ile ilgili iki soru gerekse TDP ile ilgili hizmetiçi eğitimi kapsayan sorulara
verilen cevaplar incelendiğinde 4’e yakın yüksek değerler bulunmuştur. Diğer bir ifadeyle
personelin genel olarak TDP konusunda bilgi sahibi olduğu, Kırık Pencereler gibi TDP anlayışına
yön veren önemli çalışmalara vakıf olduğu ve TDP biriminde göreve başlama süreci ile birlikte
süreklilik arzeden bir hizmetiçi eğitime tabi olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan anket çalışmasında TDP birimlerinde çalışanların TDP unsurlarına ait algı düzeyleri
ölçülmüştür. Ayrıca bu algı düzeylerinin katılımcıların demografik değişkenlere göre farklılaşıp
farklılaşmadığı da analiz edilmiştir. Bulgular demografik değişkenlerin katılımcıların algılarını
etkilemediğini göstermiştir. Bir diğer ifadeyle, katılımcılar cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, medeni hal,
rütbe ve kıdem gibi özelliklerine bakılmaksızın aynı düzeyde TDP algısına sahiptirler.
Ankette araştırılan konulardan bir tanesi de TDP Felsefesinin kurumsallaşma düzeyidir. Çalışma dâhilinde kullanılan kurumsallaşma kavramı bir organizasyon tarafından sunulan hizmetlerin,
organizasyonun görev aldığı her bölgede aynı düşünce ve aynı felsefe ile sunulması anlamına
gelmektedir. Bulgular TDP personelinin TDP’in kurumsallaşması konusundaki algı seviyesinin 3
yani kararsız seviyesinde olduğunu göstermiştir. Ayrıca anketteki en düşük değerlendirmenin 2,8
205
F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 2013-24/1
ile “TDP olarak çalıştığım ildeki emniyet müdürünün değişmesi halinde yaptığımız TDP uygulamaları da değişmez” sorusu için yapıldığı tespit edilmiştir. Bu değerler TDP felsefesinin kurumsallaşma konusunda istenilen seviyeye henüz ulaşamadığını göstermektedir. Kurumsallaşma ile ilgili
yaşanan sıkıntının kanımızca en büyük nedeni henüz Emniyet Teşkilatının TDP anlayışını tam
olarak idrak edememesi ve içselleştirememesidir. Aslında Emniyet Teşkilatında görev alan
personel sayısının 250 bini geçtiği düşünüldüğünde, bu kadar kalabalık bir teşkilatın bir anda
geleneksel polislik anlayışını terk ederek yeni bir polislik anlayışı olan ve suçla mücadele yerine
suça neden olan unsurlarla mücadele ederek suçu engellemeyi ve halkın desteğini yanına almayı
hedefleyen bir felsefe değişikliğine geçmesinin zaman alacağı aşikârdır. Bunun yanında özellikle
üst düzey yönetici olarak görev yapan personelin TDP konusunda görüş ayrılıklarına düştükleri
düşünülmektedir. TDP birimlerinin yapmış oldukları bazı faaliyetlerin TDP dışında Sosyal
hizmetler gibi değişik kurumların görevi olduğu dolayısıyla projeler planlanırken başka kurumların
asli görev alanına giren konulara müdahil olunmaması gerektiği söylemleri Emniyet Teşkilatı
içinde sık sık rastlanan ifadelerdir. Ancak bunun tam olarak anlaşılabilmesi için hedef kitlenin üst
düzey yöneticiler olduğu bir algı çalışmasının yapılmasında fayda olduğu mülahaza edilmektedir.
Emniyet teşkilatının personel istihdamı konusunda bir hareketliliğe sahip olduğu ve özellikle üst
düzey görevlerde bulunan personelin görev yerlerinin sık sık değişebileceği düşünüldüğünde,
yapılan projelerin ve sağlanan hizmetin aynı boyutta kalmasının ancak ve ancak kurumsallaşma
vasıtasıyla sağlanabileceği düşünülmektedir. Kurumsallaşma vasıtasıyla TDP hizmetleri yönetici
kademesinde meydana gelen değişikliklerden olumsuz manada etkilenmeyeden ve kesintiye
uğramadan halka sunulabilecektir.
TDP personelinin genel TDP algısı ile TDP unsurlarının farkındalığı konusundaki algıları
değerlendirildiğinde 4 ve 4ün üzerinde skorların mevcut bulunduğu görülmektedir. TDP unsurlarının tamamında görülen yüksek skorlar TDP birimlerinde çalışan personelin TDP felsefesinin
anlamı, TDP’nin unsurlarının içeriği ve amaçları konularında bilinçli oldukları sonucunu ortaya
koymaktadır. TDP unsurlarından özellikle halkla ilişkiler boyutundaki skorlar literatür taraması
sırasında elde edilen sonuçlarla benzerlik arzetmektedir. Literatür taraması sırasında halkla ilişkiler
boyutunun polisler tarafından en çok anlaşılan boyut olduğu görülmüştür. Yapılan anlizler
sonucunda halkla ilşkiler boyutu 4,7 ile en yüksek değeri alan unsur olarak not edilmiştir.
Çalışmada salt TDP unsurlarının algı seviyesi ölçülmekle kalmamış, ayrıca sözkonusu
unsurlara ait faaliyetlerin mevcut durum içerisinde ne kadar uygulandığı konusunda da ankete
katılan personele sorular yöneltilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde “Halkla ilişkiler” ve “Proaktif
polislik uygulamaları”boyutlarında mevcut durum ile algının çok benzer neticeler verdikleri ve
sonuçların örtüştüğü tespit edilmiştir. TDP’nin tarihsel gelişimi incelendiğinde özellikle Türkiye’de
yapılan TDP projelerinde halkla ilişkiler bağlamında halka ulaşılması ve halk ile diyaloğun
geliştirilerek suçu önleyici tedbirler alınması konularının ön plana çıktığı bilinmektedir. Bunun
neticesi olarak da her iki unsur ile ilgili hem yüksek algı hemde yüksek mevcut durumu sonucu
ortaya çıkmıştır.
Ancak TDP felsefesinin diğer iki unsuru olan “Kaynakların etkin değerlendirilmesi” ve “Suç
korkusunun azaltılması” konularında mevcut durum ile algı arasında farklılıkların olduğu
görülmektedir. Kaynakların etkin değerlendirilmesi ile ilgili genel görüş 4,2 iken mevcut durum
sorulduğunda bu değerin 3,3’e kadar düştüğü görülmektedir. Bir diğer ifade ile algı ile uygulama
arasında bir tezatlık ortaya çıkmaktadır. Bu sonuçlara göre TDP birimlerinde çalışan personel TDP
felsefesinin uygulanmasının organizasyona ait kaynakların etkin olarak kullanılmasında faydalı
olacağı görüşünü benimsemektedir. Ancak aynı personel mevcut durumda TDP birimlerinden
kaynakların etkin bir şekilde kullanılması adına istenilen düzeyde yararlanılmadığını düşünmektedir. TDP birimlerinde çalışan personelin kaynakların etkin değerlendirilmesi konusunda yetkili
personel olmadığı, kaynakları kullanmaya yetkili personele bilgi aktarımı sağladığı düşünüldüğünde bu sonucun daha önce işaret edilen kurumsallaşma problemiyle yakından ilişkili olduğu
görülmektedir.
206
Toplum Destekli Polislik Biriminde Çalışan Personelin Toplum Destekli…
Suç korkusunun azaltılması konusunda ise tersine bir durum söz konusudur. Ankete katılan
personelin suç korkusunun azaltılması konusunda algı düzeylerinin (3,6) mevcut duruma (4,2) göre
daha düşük olduğu göze çarpmaktadır. Mevcut durumda görülen yüksek skorlar ile TDP personeli,
uygulamada vatandaşın suç korkusunu azaltmaya yönelik çalışmaların mevcudiyetine işaret
etmektedir. Bu çalışmaları uygulamakla beraber suç korkusunun azaltılması konusunda personelin
yeterince bilinçli olmadığı düşünülebilir. Burada TDP eğitimlerini planlayan personelin özellikle
suç korkusunu azaltmanın önemine dair çalışmalar hazırlaması ve bunu hizmetiçi eğitimler
vasıtasıyla TDP personeline aktarmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
KAYNAKLAR
Bullock, K. (2010). “Generating and Using Community Intelligence: The Case of Neighborhood
Policing, International Journal of Police Science and Management, C.12, S.1, ss.1-11.
Carter, D. (2000), “Reflections on the Move to Community Policing”, http://webs.wichita.edu/depttools/
depttoolsmemberfiles/rcpi/Policy Papers/Reflections on Comm Pol.pdf , (erişim tarihi :15.06.2012).
Colvin, C. ve Goh, A. (2006). “Elements Underlying Community Policing: Validation of Construct”,
Police Practice and Research, C.7., S.1., ss.19-33.
Cheurprakobkit, S. (2002). “Community Policing: Training, Definitions and Policy Implications”,
Policing: An International Journal of Police Strategies and Management, C.24, S.4, ss.709-725.
Community Policing Defined. (2012). COPS: Community Oriented Policing: http://www.cops.usdoj.
gov/Publications/e051229476_CP-Defined-TEXT_v8_092712.pdf (erişim tarihi :15.06.2012).
Delice, M. ve Duman, A. (2012). Toplum Destekli Polislik Kapsamında Halkın Polis Algısının
Ölçülmesi. Polis Bilimleri Dergisi, 14(2), 1-31.
Delice, M. (2013). Halkın Bıçak ve Bıçakla İşlenen Suçlar Algısının Ölçülmesi: Erzurum İli Örneği.
Adli Bilimler Dergisi, 12(2), xx-xx.
Ferraro, K. F. (1995) Fear of Crime: Interpreting Victimization Risk, Albany: State
University of New York Press Yayınları.
Field, A. (2005). Discovering Statistics Using SPSS: Second Edition. Thousands Oak, CA: SAGE
Publications Inc.
Gianakis, G. ve Davis, J. III. (1998), “Reinventing or Repackaging Public Services? The Case of
Community-Oriented Policing.”Public Administration Review C. 58, S.6, ss.485-98.
Gölge, S. (2010), “Polis İmajı ve Algılamsaında Halkla İlişkiler”, Yıldız Dilek Ertürk, (Ed.), Polis ve
Halkla İlişkiler,(s.333-355), İstanbul: Kutup Yıldızı Yayınları
Güçdemir, Y. (2010), “Halkla İlişkiler Alanına Genel Bir Bakışla Emniyet Teşkilatında Halkla
İlişkilerin Önemi”, Yıldız Dilek Ertürk, (Ed.), Polis ve Halkla İlişkiler,(s.3-20), İstanbul: Kutup Yıldızı
Yayınları
Gül, S. K. (2010). “Toplum Destekli Polislikte Polis Yöneticilerinin Rolü”, (Ed. Alper Sözer), Toplum
Destekli Polislik: Toplum, Suç ve Güvenlik, ss.137-155, Adalet Yayınevi, Ankara.
Hess, K. M. ve Orthmann, C. H. (2011). Introduction to Law Enforcement and Criminal Justice. New
York: Delmar Yayınları.
Innes, M., Abbott, L., Lowe, T. ve Roberts, C. (2009), “Seeing Like a Citizen: Field Experiments in
Community Intelligence-Led Policing”, Police Practice and Research, C.10, S.2, ss. 99-114.
Kelling, G. (2000), “Police and Communities: The Quiet Revolution”, Oliver, Williard (Ed.),
Community Policing Classical Readings, (s.60-70), Upper Saddle River, New Jersey: Prentice Hall
Yayınları.
Kohm, S. (2000), “Spatial Dimensions of Fear in a High-Crime Community: Fear of Crime or Fear of
Disorder?”, Canadian Journal of Criminology & Criminal Justice, C.51, S.1, ss. 1-30.
207
F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 2013-24/1
Moore, M., Trojanowicz, R. ve Kelling, G. (2000) “Crime and policing”, Oliver, Williard (Ed.),
Community Policing Classical Readings, (s.41-59), Upper Saddle River, New Jersey: Prentice Hall
Yayınları.
Murray, J. (2005), “Policing Terrorism: A Threat to Community Policing or Just a
Shift in Priorities?” , Police Practice & Research C.6, S.4, ss.347-61.
Nunnally, C. (1978). Psychometric Theory. New York, NY: McGraw-Hill.
Oliver, W. (1998), Community oriented policing: A systematic approach to policing. Upper Saddle
River, NJ: Prentice-Hall Yayınları.
Oliver, W. (2006) “The Fourth Era of Policing: Homeland Security”, International Review of Law, C.20,
S.1-2, ss. 49-62.
Peaslee, L. (2009), “Community Policing and Social Service Partnerships: Lessons from New England”,
Police Practice and Research, C.10, S.2,ss 115-131.
Schmallager, F. (2004),Criminal Justice Today, Upple Suddle River, New Jersey: Pearson Prentice Hall
Yayınları.
Steinheider, B. ve Wuestewald, T.(2008). “From the Bottom-up: Sharing Leadership in a Police
Agency. Police Practice and Research, C.9, S.2,ss 145-163.
Toplum Destekli Polislik (TDP) Hizmet Standardı Ve Uygulamaları, http://www.asayis.pol.tr/belge/
TDP_Hizmet_Standardi_ve_Uygulamalari.pdf , (erişim tarihi :15.06.2012).
Trojanowicz, R. ve Bucqueroux, B. (1990), Community Policing: A Contemporary Perspective,
Cincinnati, OH:Anderson Yayınları.
Uludağ, Ş. (2010), Vatandaşların Suç Korku (güvenlik Endişesi) Seviyesine Etki Eden Faktörler ve
Alınabilecek Önlemler: Malatya örneği. Polis Bilimleri Dergisi, 12(1), 1-28.
Williams, J. ve Sloan, R. (1990), Turning Concept Into Practice: The Aurora, Colorado Story. E.
Lansing, MI: Michigan University National Center for Community Policing.
Zengin, C. (2012), “ Polis Eğitim Fonksiyonunun Yönetsel Performansinin Değerlendirilmesi: Tematik
Denetim Yönteminin Uygulanabilirliği”, Polis Bilimleri Dergisi, C.14, S.1, ss. 101-134.
208

Benzer belgeler