nicola tesla - ÇORUM / DODURGA / Dodurga Çok Programlı

Transkript

nicola tesla - ÇORUM / DODURGA / Dodurga Çok Programlı
Bilim ,insanların kendilerine ve etrafında gerçekleşen olaylara duyduğu merak sonucu ortaya çıkmıştır.Bilim insanların daha iyi yaşam koşullarına
kavuşmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olmuştur. Bilim, başka deyişle ilim,bizim çabalarımızın ürünüdür. Aynı zamanda hayatımızın da ayrılmaz parçası ve yönlendiricisidir. Hele ki günümüz dünyasında gelişen teknoloji sayesinde varoluşun uçsuz bucaksız ve muhteşem dünyasında yeni şeyler
keşfedip bu buluş ve icatlara hayran olmaktayız. Biz de Dodurga Çok Programlı Lisesi olarak bu eşsiz serüvene sizin için bir kapı aralamak istedik. Bu
amaçla öğrencilerimizle geçmişten günümüze kadar olan bilimsel ve teknolojik gelişmeleri araştırıp sizin için bir araya getirdik.
Bu derginin hazırlanması esnasında emeği geçen saygıdeğer öğretmenlerime ve sevgili öğrencilerime teşekkür ediyor, ilk dergimizi çıkarmanın
gururu ve yeni sayılarda da buluşmanın ümidiyle saygılarımı sunuyorum .
Sinan MOL
Okul Müdürü
İÇİNDEKİLER
Nicola TESLA…………………………….. ………..…. 1
Cahit Arf ……………..…………………….………......5
Lösemi……………………….……………….………7
Epilepsi………….……………………………….….….9
İlk Yerli Füze …………………………..……...….….11
Minyatür Kamera………………………..…….…..12
Gezegen Avcısı………………………………………..12
Mobil Robot ………………..………..……..…….13
Haliç Bakterisi…...………………………….…...14
Arkeoloji………………..……………………...……15
Uzay Mühendisliği……..……..………………...17
Atatürk ve Bilim………………………...….…….19
Karga……………..……………………………….…….21
Kasımpatı……………………………….........……23
,
İlginç Bilgiler……………………………..….….…..24
Okulumuz ve bilim -teknik………………………...25
Bulmaca………………………………..…..………....26
Yıl:1 Sayı:1
ARALIK 2013
SAHİBİ:
Dodurga Çok Programlı Lisesi
Müdürü Sinan MOL
EDİTÖR
Z.Gamze YÜKSEL
YAYIN KURULU
Hüseyin OLGUN
Çağlar KÖROĞLU
Halil İbrahim KARAMAN
YAYIN EKİBİ
Bünyamin İPEK
Aslı SEVİÇ
Eren ARSLAN
Ahu ÇOLAK
Enes BOLAT
Cansu DERTLİ
Mehmet Buğra AKBAŞ
Cansel KAYA
Serhat KARADEMİR
Ebru ÇETİN
Furkan BİÇER
Ezgi İRDELİ
Hilal KARAKAYA
İlknur KAPLAN
Merve DOĞAN
Nergiz KABAKÇI
Pınar EROL
Sündüs YALÇIN
NİCOLA TESLA
(Sırpça: Никола Тесла; 10 Temmuz 1856, Smiljan – 7 Ocak
1943, New York),
Sırp asıllı Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanıdır. Aslında
dünyadaki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla 'kökünden' değiştirebilecek birçok 'kullanılan ve kullanılmayan' deneye/buluşa da imza
atmasına rağmen, ders kitaplarında adı nadiren geçer.
Özellikle 'elektriğin kablosuz taşınabilmesi' gibi bir buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar benzersiz bir mucit olduğunu açıklar. En büyük düşü olan “Kablosuz Enerji Aktarımı” konusunda deneyler
yapmış, kilometrelerce ötedeki lambaları kablosuz olarak aydınlatmıştır. Edison ile arasında amansız bir bilimsel mücadele geçmiştir. Elektrik üzerine yaptığı sayısız deneyler ve buluşlar vardır. 7 Ocak
1943 yılında kendisine ait patent aldığı 700 buluşla en
çok patent sahibi kişi olarak dünya tarihine geçmiştir.
Floresan lambadan hızölçere, neon ışıktan radara, mikrodalga fırından
elektron mikroskobuna kadar günümüzde kullanılan birçok teknolojinin mucidi olan Tesla, yine de çok az kişi tarafından tanınan ve bu icatların babası olduğu bilinmeyen bir insandır.
Dönen manyetik alanı da icat eden Nikola Tesla, böylece “komütatör”
denen aygıtı da tarihe gömmüştür. Transformatörler üzerine de birçok
çalışma yapan ve günümüzde kullanılan mekanik güç ile ilgili birçok
aletin mucidi olan Tesla, ABD ile Kanada sınırında yer alan ünlü Niyagara Şelalesi’nde elektrik üretecek bir hidroelektrik santrali de yapmıştır.
si; radyasyonun
Radyasyon Tedavi
iksel rahatsızlıkkireçleme gibi fiz
özelliği olduğunu
larda tedavi edici
ışıklarını, hızFlüoresan lambayı, neon
şleme
ölçeri, otomobillerdeki ate
ini, elektron
sistemini, radarın temeller
lga fırını da Nikola
mikroskobunu ve mikroda
lerin sayısı
Tesla'nın icat ettiğini bilen
sınırlıdır.
melleri
Radyo; Te
inde
incelendiğ la’nın icadı
Tes
kesinlikle
,
rülmüştür
olduğu gö
1
Deniz Altı Torpidoları; radyo kontrol antenleri için güvertenin
metal yüzeyinin kullanılabileceğini fark etmiştir, antenler gizli
(içeride) olacağı için
geminin suyun içinde
farklı derinliklerde hareket edebileceğini
iddia etmiş ve üretilen
ilk torpidonun mühendisliğini yapmıştır.
Yüksek gerilim ve yüksek frekanslı elektrik
iletimi konusundaki
araştırmalar, Nikola
Tesla'yı Colorado
Springs yakınlarındaki
bir dağın üzerine Dünya'nın en güçlü radyo
vericisini kurup çalıştırmaya yöneltti
Tesla çalışırken
Nicola Tesla ;
“...Bu ışık patlamalarını hala zaman zaman yaşıyorum. Yeni bir fikrin zihnimde
parıldayıvermesi gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Ama artık eskisi kadar heyecan
verici değil bu, eskiye nazaran daha etkisiz. Gözlerimi kapattığımda, ilk önce
mutlaka çok koyu ve tek tonlu bir mavi fon görüyorum. Tıpkı açık ama yıldızsız
bir gecede olduğu gibi. Birkaç saniye içinde bu alan parıltılar saçan ve bana
doğru ilerleyen yeşil ışıltılarla doluyor. Neden sonra sağ tarafımda birbirine paralel ve yakın ışınların oluşturduğu iki ayrı sistem görüyorum. bu iki sistem birbirleri ile dik açı oluşturacak şekilde duruyorlar; sarı, yeşil ve altın renklerinin
hakim olmasına karşın, her türlü rengi içeriyorlar. Sonra bu çizgiler daha da
parlaklaşmaya başlıyor ve her yere parıltılar saçan belirgin noktalar serpiliyor.
Bu resim yavaş yavaş görüntü alanımdan çıkıyor ve sola doğru kayarak yok
olup gidiyor, yerini pek de hoş olmayan ölü bir griliğe bırakıyor. burayı çabucak
kabaran ve kendilerine canlı formlar vermeye çalışıyormuş gibi duran bulutlar
doldurmaya başlıyor. İşin ilginç yanı şu ki, ikinci aşamaya geçilinceye değin bu
griliği belirgin bir şekle benzetemiyorum. Her seferinde, uyuyakalmadan az önce, gözlerimde kimi şeylerin ya da insanların görüntüleri canlanıyor. onları gördüğüm anda anlıyorum ki bilincimi yitirmek üzereyim. Eğer ortaya çıkmıyorlarsa
ya da bunu reddediyorlarsa biliyorum ki bu uykusuz bir gece geçireceğim anlamına geliyor...[5]”
2
Radyo dalgaları ile elektriğin iletilmesi gibi birçok icadın mimarı Tesla, söylentiye göre Philadelphia Deneyi
diye tabir edilen İkinci Dünya Savaşı döneminde geçen bir çalışmada da yer almıştır. Bu bilginin gerçekliği
henüz kanıtlanmamakla birlikte, söz konusu deneyde
Tesla, Amerika’nın isteği doğrultusunda Philadelphia’da oluşturulan bir denizaltı laboratuarında denizaltının kısmı bir şekilde görünmezliğini sağladı. Yüksek bir elektromanyetik alan oluşturarak zaman/mekan sürekliliğini değiştirdiği ve böylece mürettebatla birlikte denizaltının da görünmezliğini sağladığı rivayet edilir.
Tesla ve Edison Rekabeti
Tesla, Edison’a çalışmalarından ve alternatif akım planından bahseder. Edison alternatif akımıyla fazla ilgilenmez ve Tesla‘ya bir görev verir.
Tesla, Edison tarafından kendisine verilen görevi her ne kadar sevmemiş olsa da Edison‘un kendisine laboratuar açmasını sağlayacak kadar bir para ödeyeceğini öğrenince görevi birkaç ay içinde tamamlar. Edison’un kendisine söz verdiği ücreti talep ettiğinde, Edison şaşırmış bir şekilde “Tam bir Amerikalı gibi düşünmeye başladığında Amerikan şakalarından da anlayabileceğini” söyler ve bir ücret ödemez. Bunun
üzerine Tesla derhal istifa eder. Kısa süren birlikte çalışma dönemini, uzun süreli bir rekabet izleyecektir.
Edison ile arasındaki rekabet uzun yıllar sürdü. Edison, ticari zekası yüksek bir bilim insanıydı. Yaptığı icatlar ve aldığı patentler sayesinde kurduğu şirketi ona çok büyük paralar getirdi. Çok büyüdü ve dönemin en
zenginleri arasına girdi.
Nikola Tesla'nın kendine özgü bir tutarsızlığı da, kendisine iki şeref
unvanı verildiği zaman ortaya çıktı. Birini reddetti. 1912'de Nikola
Tesla ve Thomas Edison'un 40.000 dolarlık Nobel Ödülü'nü paylaşmaya seçildikleri açıklandı. Nikola Tesla, bu ödülü de reddetti. Her
nasılsa, Thomas Edison'u sevenler tarafından kurulan AIEE Edison
madalyasını 1917'de Nikola Tesla'ya layık görüldüğünde, bunu kabul
etmeye yanaşabildi.
Yıllar geçtikçe, ondan, gittikçe daha az haber alınmaya başlandı. Bazen gazeteci ve biyografi yazarları onu
arayıp röportaj yapmak istiyorlardı. Gittikçe garipleşti, gerçeklerden uzaklaştı, aldatıcı hayalciliğe yöneldi.
Not alma alışkanlığı edinmemişti. Her zaman tüm araştırma ve deneylerine ait tüm bilgiyi aklında tutabildiğini iddia ve ispat etti. 150 yıl yaşamaya kararlı olduğunu ve 100 yaşının üstüne eriştiği zaman, araştırma
ve deneyleri sırasında topladığı bütün bilgiyi etraflıca anlatarak, anılarını yazacağını söyledi. II. Dünya Savaşı sırasında öldüğü zaman, kasasına askeri yöneticiler el koydular ve kayıtların cinsine ait herhangi bir
şey duyulmadı.
3
"Yakından ve uzaklardan gelen kükreyen sesler
beni korkuya sürüklüyordu ve bunların ne olduğunu bir türlü ayırt edemiyordum. Güneş
ışınlarının önü periyodik olarak kesildiğinde
bu beynim üzerinde öylesine büyük bir güç alanı yaratıyordu ki kendimden geçiyordum. Bir
köprü ya da bunun gibi bir yapının altından geçebilmek için tüm irademi zorlamam gerekiyordu çünkü kafatasım üzerinde dayanılmaz bir
basınç hissediyordum. Karanlıkta bir yarasa kadar duyarlı olabiliyordum, metrelerce uzaklıktaki bir nesnenin varlığını alnımda hissettiğim
bir ürperti sayesinde fark edebiliyordum... "
Nikola Tesla şüphesiz büyük bir dahiydi; belki de son yüzyılın en büyük dahisi. Ancak dehasını bilimin hizmetine veren bu büyük insanın çalışmaları pek çok büyük
şirketin gelir kaynaklarını tehlikeye attığı için hayatı boyunca çalışmaları engellenmeye çalışıldı ve hiç bir zaman hak ettiği değeri görmedi. Kendisinden çok daha
önemsiz pek çok bilim insanının ismini tarihe yazdırdığı bir çağda Tesla bir otel
odasında borç batağında hayatını kaybetti. Ancak deha yok olmaz ve ne yapılırsa
yapılsın engellenemez. Günümüzde Tesla'nın değeri artık çok daha iyi anlaşılıyor
ve bu büyük bilim insanı tarihteki altın yaldızlı yerini yavaş yavaş alıyor.
4
Hazırlayan: Merve DOĞAN
CAHİT ARF
11 Ekim 1910 tarihinde Selanik ilinde doğmuştur. Bu dönemde bu bölge, Osmanlı Devleti’nin elinde bulunuyordu. 1912 yılında ilk Balkan Savaşı çıktığında, ünlü matematikçi iki yaşındaydı. Osmanlı Devleti
Balkan Savaşını kaybettiğinde ise Cahit ARF, ailesi ile birlikte İstanbul’a kaçmıştır. Arf, bu tarihten sonra
İstanbul’da yaşamaya başlamıştır. Ünlü bilim adamını burada ilk olarak Beşiktaş Sultanisi, sonra da İstanbul Sultanisi’nde eğitim görmüştür. Ünlü bilim adamı 9 yaşına bastığı zaman, ARF ailesi İstanbul’dan
Ankara’ya taşındı. Bu taşınmadan kısa bir süre sonra da, İzmir’e taşınıldı. Tabi bu arada Cahit ARF, sürekli okul değiştirmek zorunda kalıyordu.
Cahit ARF’ın matematik bilimine olan ilgisi,
İzmir’deki okulunda daha da arttı. Bu ilginin artmasında ise, okulunda Cahit ARF’a
öklit bağlantısıyla ilgili geometri soruları
çözdüren hocasıydı. Hoca, onun matematik
ilgisini bir nevi körüklemişti.
Takvimler 1926 yılını gösterdiğinde, ARF
yaşamak için ailesi tarafından Fransa’daki
amcasının yanına gönderildi. Burada ise, üç yıllık liseyi iki yılda bitirme başarısı göstermiştir. Bu noktada,
Cahit ARF’ın matematik zekası ortaya çıkmıştır. ARF, okuduğu okulda matematik sınavında en yüksek
notları almayı başararak okulu erken bitirme başarısı göstermiştir. Daha sonradan ARF, maddi nedenlerden dolayı ailesi tarafından İstanbul’a çağırılmıştır. Tabi ARF’ın Fransa macerası burada bitmemiştir. Ordinaryüs’e Türkiye’ye dönüşün ardından bir burs vasıtasıyla Paris yolu açılmıştır. Eğitimine Paris’te devam eden ARF, buradan iki sene sonra mezun olmuş ve doktorasını tamamlamıştır. Cahit ARF,
kendisine kariyer olarak öğretmenlik yapmayı seçmiştir ve bu hedef uğruna Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Cahit ARF, yaptığı iş ne olursa olsun her zaman matematik ilgisini ve araştırmasını sürdürmeye devam etti. Ve bu hedef doğrultusunda, İstanbul Üniversitesi’nin Matematik Bölümüne öğretim
üyesi olarak katıldı.
ARF, lise yıllarında geometrik problemleri üzerine birtakım sorular
sormaya başlamıştır. Bu sorular, geometri sorularında hangi soruların cetvelle çözülüp çözülemediği üzerineydi. Daha sonradan
Galois teoremini öğrendi. Bu teoremi öğrendikten sonra, Galois
cebir denklemlerinin listesini hazırlamaya karar verdi. Fakat kendisinin bu yapmak istediğini Jordan önceden yapmıştı ve bununla ilgili de bir kitap hazırlamıştı. Ama Jordan’ın hazırladığı bu kitapları okuyamadı. Ve ARF için bu konu artık bir projeye dönüştü. Başa çıkılamayan bir proje. Ve bu proje kapsamında Almanya’nın Göttingen bölgesine gitti. Burada Helmut Hasse danışman oldu ve Cahit ARF, doktora çalışmasında bulundu. Buradaki çalışmalarında Hasse-Arf teoremini
geliştirdi ve bu projedeki çalışmasını sona erdirdi.
5
ARF, bu çalışmasının ardında İstanbul Üniversitesi’ne çalışmak için geri döndü.
Başarılarından dolayı 1943 yılında profesörlük, 1955 yılında ise ordinaryüs
profesörlük kavramları matematik dehasına verilmeye uygun görüldü.
Cahit ARF, matematik alanında olağanüstü katkı ve çalışmalar
yapmıştır. Bu çalışmalar ise, her zaman önemsenerek ödülsüz
bırakılmamıştır. KATÜ, ODTÜ ve İTÜ gibi teknik üniversitelerden
aldığı doktora unvanları, başarılarının meyvesini aldığının
kanıtlarıdır.
Öğretmenlik sevgisi, onu 1963 yılında Robert Koleji’nde öğretmenlik yapmaya itti. Bir sene sonra ise buradan ayrılarak Amerika’da bir enstitüde çalıştı. 1967 yılında ise ARF’ın diğer üniversitesi Ankara’da bulunan ODTÜ oldu. Burada 3 sene çalıştıktan sonra emekli oldu. Emekli olmak, onu matematik ve bilim sevdasından vazgeçirememişti. Emekliliğinden hemen bir sene sonra TUBİTAK kuruldu ve bu kurumun kurulmasında çok önemli roller üstlendi. Ve bu kurumda yıllarca başkanlık yapmıştır.
Matematik profesörü, hayatını adadığı matematikte en önemli çalışmalarını cebir ve sayılar teorisi alanında yapmıştır. Arf sabitleri denilen kavram da, sayılar teorisi alanındaki çalışmalarının bir meyvesidir.
Almanya’da hazırlamış olduğu Hasee-Arf teoremi de, bir diğer önemli başarı meyvesidir. Bunların dışında
uygulamalı matematik dalında yayımladığı birçok makaleyle matematik bilimine hizmet vermiştir.
6
Hazırlayan: Ebru ÇETİN
İ
M
E
S
LÖ
LÖSEMİ NEDİR?
Herhangi bir etkiyle damarlarımızda dolaşan kanın esas yapım yeri olan kemik iliğimizdeki
ana hücrelerde oluşan şifre değişikliği ile blast adını verdiğimiz olgun olmayan kan hücrelerinde
artış meydana gelmektedir. Bu hücreler hızla yayılarak kemik iliğini, lenf bezlerini, dalağı, karaciğeri, beyin ve merkezi sinir sistemini tutmaktadır .Yani kan hücrelerinin özellikle
de akyuvarların normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.
Lösemi her yaşta görülmektedir. En sık çocukluk çağında 2-5 yaşlarında artmaktadır. 1 yaşın altında, 10 yaşın üstündeki yeni vakalarda tedaviye cevap azalmaktadır.
LÖSEMİNİN NEDENLERİ?
Lösemi nedenleri henüz tam olarak aydınlatılmamıştır. Sitogenetik ve moleküler tekniklerdeki yeni gelişmelerle; genetik yatkınlıklar, radyasyon, benzen ve türevleri (bali, vs.), böcek
ilaçları gibi kimyasal maddeler, bazı kalıtsal hastalıklar ve bazı viral hastalıkların hep birlikte lösemiye neden oldukları çalışmalarla gösterilmiştir.

7
BELİRTİLERİ
* İştahsızlık
* Kansızlık
* Zayıflama
* Bacaklarda kemik ağrıları
* Cilt altında kanamaları (kı
rmızı noktalar
veya morarmalar)
* Burun ve dişeti kanamalar
ı
* Ateş
rdan,
etraflarındaki insanla
Lösemili çocuklarımız
ak için
op almamak ve korunm
kr
mi
n
da
su
n,
da
va
ha
r.
maske takmaktadırla
TEDAVİSİ VAR MI?
Tedavi öncelikle genel durumun düzeltilmesi
İLK TEDAVİ
yöntemleri ile başlar. Bu safhada kan veya kanın
Çok yüksek doz, birbirinden farklı en az
içindeki özel hücrelerini donörlerden ( gönüllü
6 çeşit ilacın 4-6 hafta içerisinde damar-
kan verici kişi ) alınarak lösemili hastaya veril-
dan ve ağızdan verilmesidir. Burada
mesi, enfeksiyon mevcutsa gerekli mücadelele-
amaç, blast adı verilen kötü huylu ana
rin yapılması, böbreklerin, karaciğer ve kalbin
hücrelerin yok edilmesidir.
kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunma
önlemlerinin alınması çok önemlidir.
Ancak bu kemoterapi ilaçları, maalesef
yalnızca kötü hücreleri etkilememekte,
Ayrıca hastaların ve ailelerin hastalık hakkında
vücudumuzun iyi, faydalı hücrelerini de
bilgilendirilmesi, löseminin umutsuz değil, tersi-
yok etmektedir. Bu nedenle, çocukları-
ne iyi bir tedavi ve moral desteği ile lösemide
mızın saçları dökülmekte, ağızlarında,
%85'lere varan oranda iyileşmenin sağlandığının
bağırsaklarında yaralar açılmakta, hal-
açıklanması tedavinin ikinci basamağıdır.
sizleşmektedirler.
8
Hazırlayan: Ahu ÇOLAK
İ
S
P
E
L
EPİ
Epilepsi (Sara olarak da bilinir.) Beyin içinde
bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir
elektro-kimyasal boşalma yapması sonucu
ortaya çıkan nörolojik bozukluk, hastalıktır.
Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin
aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur.
Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur.
Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar.
Bazı nöbetlerden önce korku hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişi yere düşebilir, bazen ağzı köpürebilir.
Belirtileri
Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa
süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır,
ve beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik
yayılması sonucu ortaya çıkar.
Epilepsi belirtileri her kişide farklı seyreder.
Belirtilerin hepsi görülmeyebilir.
9

Bilinç kaybı

Bayılma

Titreme, yere düşme

Otururken uzaklara dalma

Nefes darlığı, nefes kesilmesi

Dokularda ve yüzde morarma

Aşırı tükürük salgılanması

İdrar kaçırma

Hareketlerini kontrol edememe

Kriz sonrası şaşkınlık, uyku hâli.

Halüsinasyon
Tedavi
Epilepsi, mutlaka doktora başvurulması ve doktorun gerekli gördüğü sürece kontrol altında
kalınması gereken bir hastalıktır.
Bu durum, epilepsinin ömür boyu devam edeceği şeklinde algılanmamalı. Epilepsinin bazı
türleri hasta belli yaşlara geldiğinde kendiliğinden tamamen düzelebilir ve ilaç tedavisine gerek duyulmayabilir.Ancak bu hassaslık derecesinede bağlı olabilir. Ancak bu kararı doktor vermelidir.
İlkyardım
1. Kişi güvenli bir yere yatırılır. Etrafındaki eşyalar
çarpma tehlikesine karşı uzaklaştırılır.
2. Başı yere çarpmasın diye el yardımıyla desteklenir.
3. Kesinlikle soğan, kolonya gibi şeyler koklatılmaz.
4. Kişinin hareketleri durdurulmaya çalışılmamalıdır.
Bilinçsiz yapıldığından ne kadar uğraşılsa da bir yararı
olmayacaktır.
5. Üzerindeki sıkı giysiler gevşetilir, çıkarılır.
6. Ayıltmak için uğraşmanıza gerek yoktur. Kişi yavaş
yavaş kendine gelir.
7. Kişi kendine geldikten sonra yorgunluk, geçici olarak bilinç kaybı, sersemlik olabilir. Bu yüzden bir süre
dinlendirilmelidir. Kendine geldikten sonra hastaneye
götürülmelidir.
8. 8. Kişi dişlerini sıkıyorsa ağzına elinizi kesinlikle uzatmayınız sert ve temiz bir cisimle dilinin solunum yolunu
tıkamasını önleyiniz. .
10
Hazırlayan: Ahu ÇOLAK
Türkiye’nin İlk Yerli Füze Yakıtı Üretildi
TÜBİTAK, şimdiye kadar yurt dışından ithal edilen
füze yakıtını yerli imkanlarla üretmeyi başardı.
çerek uluslararası standartlara uygunluk sertifikası aldı.
Füze yakıtının dünyada sadece birkaç gelişmiş
ülke tarafından üretildiğini açıklayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Stratejik bir
ürün olan füze yakıtı kolay temin edilmiyor. Satan ülkeler bazı şartlar koyabiliyor. Savaş anında
temin etme sorunu olabiliyor. Yerli olarak üretmemiz çok önemli.” dedi.
Dünyadaki En İyi Füze Yakıtı
Savunma sanayinde önemli projelere imza atan
TÜBİTAK, milli seyir füzesi, beton delici bomba,
akıllı bomba, lazer güdümlü füze dedektörü, füze
ve güdüm kitlerinde kullanılan ısıl pilleri yerli olarak geliştirerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanımına sundu.
Kurum mühendisleri son olarak dünyada sadece
gelişmiş birkaç ülkenin üretebildiği füze yakıtını
yerli imkanlarla geliştirmeyi başardı. JP-10 kodlu
yakıt, TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME)
araştırmacılarının 2 yıllık çalışması sonucu geliştirildi ve enstitünün altyapı imkanları kullanılarak
mini pilot tesiste üretilmeye başlandı. Tesiste
üretilen 100 litrelik JP-10 sentetik yakıtı, geçtiğimiz aylarda ROKETSAN A.Ş.’ye araştırmalarında
kullanmak üzere teslim edildi.
Özel reaktörlerde bir dizi kimyasal reaksiyon ile
üretilen füze yakıtı, kalite açısından da sınıfı ge-
JP-10 füze yakıtının dünyada üretilen en iyi füze
yakıtı olduğunu açıklayan Bakan Nihat Ergün, yakıtın yüksek itme gücüne sahip olduğunu söyledi.
JP-10’un yine TÜBİTAK tarafından geliştirilen milli
füze SOM’un yakıtı olarak kullanılabileceğine de
değinen Bakan Ergün,
yeni geliştirilecek tüm
turbojet motorlu füzelere de uygun
olduğunu
kaydetti. Ergün, bu tür stratejik ürünler sayesinde savunma
sanayinde dışa bağımlılığın azaltılmasının ayrı bir
önem taşıdığını da belirtti.TÜBİTAK UME’de kurulan mini füze yakıtı tesisinin günlük 10 litrelik kapasiteye sahip olduğunu dile getiren Ergün, “Şu
anda manuel sistem olan pilot üretim tesisinde
yapılan optimizasyon çalışmalarıyla bilgisayar
kontrollü tam otomatik pilot tesis kurulması için
gerekli olan bütün hazırlıklar yapıldı. TÜBİTAK
UME bu yeni pilot tesis için fizibilite çalışmasını
tamamladı. Kurulacak olan yeni tesiste üretim
kapasitesi günlük 100 litreye kadar çıkabilecek.
11
MİNYATÜR KAMERA!
TUBİTAKIN desteklediği “Minyatür Kızılötesi Kamera
Modülü Geliştirilmesi” projesi ile ODTÜ Mikro Elektro
Mekanik Sistemler Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde
Türkiye’de ilk defa soğutmasız minyatür kızılötesi kamera
geliştirildi. Dünyada çok az sayıda ülkede üretilen kızılötesi kamera, tasarım aşaması biter bitmez yurt dışından
sipariş aldı.
ODTÜ Mikro Elektro Mekanik Sistemler (MEMS) Araştırma ve Uygulama Merkezi düşük maliyetli soğutmasız
kızılötesi görüntüleme sensörlerini kullanan minyatür
kızılötesi kamera modülü geliştirdi
GEZEGEN AVCISI
WASHINGTON – NASA’nın ‘gezegen avcısı’ Kepler
Science dergi-
teleskopu, Güneş Sistemi dışında üç Dünya benzeri
sinin internet
gezegen keşfetti. Bilim insanları tarafından dün
sitesinde ya-
yapılan açıklamada, gezegenlerin yaşama olanak
yımlanan ha-
veren şartlara sahip olabileceği, hatta bugüne ka-
bere göre,
dar keşfedilen ‘en Dünya benzeri’ gezegenin de
elverişli boyutta ve yıldızlarına konumları itibarıyla
bulunmuş olabileceği ifade edildi. Büyük miktarda
doğru yerde bulunan gezegenlerin keşfinin, yaşa-
su bulundurduğu düşünülen gezegenlerde yaşa-
mın izlerinin arandığı gezegenler araştırmasında bir
mın ne sevi-
kilometre taşı olduğu belirtildi.
yede olabi-
Kepler teleskobunun gözlemlerini inceleyen
leceği me-
ekibin başında bulunan bilim adamı William
rak konusu.
Borucki, uzaktaki ikilinin, astronomların şimdiye kadar bulduğu, yaşanabilir gezegenler
açısından en iyi adaylar olduklarını söyledi.
12
Hazırlayan: Eren ARSLAN & Serhat KARADMİR
Maden Kazalarında Arama Kurtarmayı Mobil Robot Yapacak
arilen aram
ti
ş
le
k
e
rç
e
sı g
aları sonra
Maden kaz
alışmaları,
obil
kurtarma ç
kontrollü m
n
ta
k
a
z
u
i
acak.
geliştirdiğ
ekilde yapıl
ş
TÜBİTAK’ın
ir
b
li
n
e
v
lı ve gü
robot ile hız
Maden kazalarının ardından başlatılan aramakurtarma çalışmalarında, madenin ve galerilerin
kazadan sonraki mevcut durumunun bilinememesi
kayıp riskini artırıyor. Arama-kurtarma ekipleri doğrudan madene girip olası gaz sızıntısı tehlikesine
karşın ellerindeki gaz dedektörleri ile ölçüm yapıyor. Ancak ölçülen gaz seviyesi tehlikeli değerlere
ulaştığında ekipler kendini doğrudan tehlikenin
içinde buluyor.
deki video ekipmanları ve sensörler sayesinde kaza
bölgesinde mevcut durumu gösterir verileri arama
-kurtarma ekibine aktaracak. Kurtarma ekipleri,
robotlardan gelen bilgilere göre kaza yerine ulaşıp
müdahale edecek.
Genellikle galerilerde meydana gelen göçük, grizu
patlaması ve yangınlar şeklinde ortaya çıkan kazalar; karbonmonoksit zehirlenmesi, metan gazı ve
karbondioksit boğulması ya da sel ve su baskını
Arama-kurtarma çalışmalarında yaşanan yaralan- şeklinde de olabiliyor.
ma, gaz zehirlenmesi gibi tehlikeli durumların ortadan kaldırılması için TÜBİTAK ile Türkiye Kömür İş- Türkiye’de göçük, grizu patlaması, gaz zehirlenmeletmeleri Kurumu (TKİ) işbirliğiyle önemli bir proje- si, sel ve su baskını gibi nedenlere bağlı olarak yaye imza atılıyor. Proje kapsamında kazalara hızlı ve şanan maden kazaları 1941 yılından bu yana 4 bin
güvenli bir şekilde müdahale edilmesi için TÜBİTAK can aldı. Bu can kayıplarının bir kısmı kaza anında
tarafından uzaktan kontrollü mobil robot geliştiril- gerçekleşmesine karşın asıl çoğunluğu kazadan
di. Ekim ayı itibariyle kullanılmaya başlanacak ro- sonra hayatta kalan madencilere zamanında ulaşıbot; göçük, yangın ve gaz sızıntısına karşı arama ve lamamasından kaynaklanıyor.
kurtarma ekibinden önce madene girerek üzerin13
Haliç bakterisinden elektrik üretimi !
Yıldız Teknik Üniversitesi'nde 7 kişilik bir ekip,
Haliç'in tabanından alınan bakterilerden elektrik
üretti.
TÜBİTAK’ın geliştirdiği uzaktan kontrollü mobil
robot ile hızlı ve güvenli bir şekilde yapılacak.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nin bilim insanları, yenilenebilir enerji alanında devrim sayılacak bir buluşa imza attı. Üniversitenin öğretim üyesi
Prof. Dr. Bestamin Özkaya ve ekibi Haliç'in tabanından aldıkları bakteriyle elektrik üretti. Bilim insanları, ürettikleri elektrikle led lamba yakmayı başardı. 5 yıldır sürdürülen ve Türkiye'de ilk olma özelliği taşıyan
projeye TÜBİTAK 500 bin liralık destek verdi.
PİLLERLE AYNI ÖZELLİKTE
Bakteriden üretilen elektriğin depolandığı sisteme 'Mikrobiyal
Yakıt Hücreleri' deniyor.
Çalışma prensibi, normal pillerle aynı olan hücreler, hem enerji elde
edilebilme potansiyeli taşıyor hem de çevre dostu olarak nitelendiriliyor. Bu nedenle hücreler, alternatif enerji kaynakları içinde önemli bir
yere sahip. Pillerin kimyası, mikrobiyal yakıt hücrelerinde reaksiyonlarla aynı özelliklere sahip.
14
Hazırlayan: Enes BOLAT & Furkan BİÇER
ARKEOLOJİ
Arkeoloji Nedir?
Eski zamanları, bütün abidelerine ve maddi kalıntılarına bakarak inceleyen, tarihe yardımcı olan bir bilim
dalı.
Yunancadaki arkhaios, eski ve logos, bilim kelimelerinden gelir. Arkeolojinin inceleme sahasına her türlü sanat eserleri, şehir kalıntıları, abideler ve çeşitli eşyalar
girer.
15
Arkeolojinin temeli, insan tarafından yapılmış
elle tutulan her eseri inceleyerek, her biriyle
insanlık tarihinin bir safhasını ortaya çıkartmaktır. Arkeologlar, bu incelemeleri esnasında filoloji, antropoloji, jeoloji, etnografya, coğrafya,
nümismatik, sanat tarihi gibi yardımcı ilim dallarından geniş çapta faydalanırlar.
.
Arkeolagların Görevleri;
1.
Eski çağlardan günümüze kalmış toprak veya su altındaki
eserleri gün ışığına çıkarmak
2.
Kazılardan elde edilen eserleri temizler
3.
Eserlerin kaydını tutar,korunmasını sağlar ve halkın bilgisine
sunar
4.
Kültür Bakanlığında çalışması durumund;kazılarda gözlemci
olarak görevlendirilebilir
5.
Müzelerde çalışanlar koleksiyoncuların denetimini yapar
Mesleğin getirdiği özellikler;
1.
Üst düzeyde genel yeteneğe ve özellikle sözel düşünme ve
neden-sonuç ilişkisini ortaya çıkarabilme gücüne sahip
2.
Tarih ve kültür konularına meraklı ve bu alanlarda başarılı
3.
İyi bir gözlemci ve araştırıcı
4.
Açık havada çalışma yapmaktan hoşlanan
5.
Bedence sağlam,kişiler olması gerekir
Çanakkale on sekiz mart
Ünivesitesi(arkeoloji)
16
Hazırlayan: Cansu DERTLİ
UZAY MÜHENDİSLİĞİ
Uzay Mühendisliği, dünya çevresindeki hava-uzaydan
ekonomik, bilimsel ve teknolojik amaçlı hizmet ve ürün
sağlamayı Amaçlayan bir mühendislik dalıdır. Uzay mühendisleri sivil ve Askeri kuruluşlarda, dünya çevresinde
yörüngeye konacak insanlı ve insansız hava-uzay araçlarını ve bunları yörüngeye koyacak roketleri tasarlayan ve
inşa eden, görev ve yol planlarını Hesaplayan, sürekli
kontrol ederek, görevlerini yerine yetirmelerini sağlayan
mühendislerdir. Ayrıca, hava-uzay araçlarında yapılacak
bilimsel ve teknolojik amaçlı deneylerin gerçekleştirilmesinde de görev alırlar.
Uzay Mühendisliği Bölümü 1983 yılında Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi ile eş zamanlı olarak kurulmuştur. Bölümün misyonu ulusal ve uluslar arası düzeyde endüstri ve araştırma kurumlarında üretim, uygulama ve Ar-Ge çalışmalarında başarı ile görev alabilecek, yaratıcı düşünce yapısına sahip ve kendini geliştirmeye yönelik öğrenme yetisini kazanmış, sosyal nitelikleri kuvvetli, çevreye duyarlı ve çağdaş mezunlar vermek, ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi üretimini sağlayacak bilimsel ve uygulamalı araştırmalar
yapmak, bunları yayınlamak ve kullanıma sokmaktır.
İŞ OLANAKLARI:










TÜBİTAK-UZAY,TÜBİTAK- MAM, TÜBİTAKSAGE
TAI (TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayi), TEI (TUSAŞ
Motor Sanayi)
THY (Türk Hava Yolları), Özel Hava Yolları
ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN
ARÇELİK, NETAŞ, TEKFEN, ELIAR, DATACORE
İTÜ-UHUZAM, INTA
DELTA Aerospace
KALE-ALTINAY, KALETRON
HAVA İKMAL BAKIM MERKEZLERİ
ABD ve Avrupa'daki Hava-Uzay Müh. bölümleri olan
üniversiteler
17
Başlıca Araştırma Alanları:













Piko-nano-mikro uydu tasarım, üretim ve testleri,
Döner kanatlı hava uzay araçları tasarımı ve prototip üretimi,
Savunma teknolojileri,
Hesaplamalı akışkanlar mekaniği,
Deneysel akışkanlar mekaniği,
Aerodinamik, Aeroakustik, Plazma fiziği,
Akışkan yapı etkileşimi, aeroelastisite,
Çok disiplinli analiz ve optimizasyon,
İnsansız hava ve uzay araçları,
Hava-uzay elektroniği ve optik sistemler,
Telemanipülatör tasarımı ve kontrolü,
Robot sistemlerinin tasarımı,
Kabarcıklı sıvılarda dalgalar ve kavitasyon,
Eğitim Veren Üniversiteler ;
-ODTÜ ,
-İstanbul Teknik Üniversitesi
-Türk Hava Kurumu
18
Hazırlayan: Ezgi DERELİ
ATATÜRK VE BİLİM
19
Atatürk’ün ideolojisinde, insan düşünce ve faaliyetlerinin mümkün olan en büyük ölçüde akılcı
doğrultuda ve arı bir bilim tabanı üzerine oturtulması gereği, bir temel ilke, bir kültür ana öğesi
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’nin çağdaş bir devlet haline gelmesini önleyen bütün engelleri ortadan kaldıran Atatürk,
akıl ve bilim çağına geçmenin tek kurtuluş yolu olduğunu açıkça belirtmiş ve bu konuda ortaya
çıkan problemleri doğru bir biçimde teşhis etmiş ve etkili uygulamalarla problemlerin çözümü
yolunda önemli mesafeler alınmasını sağlamıştır. Atatürk, bilimi, aklı objektif düşünceyi ve özel
olarak tarihten alınacak dersleri, temele koymak suretiyle, Türk milletini kısa bir süre içinde büyük bir değişmeye götürmüş, birçok inkılâbı icraat programı içine alabilmiş, dünyanın hayret dolu
gözleri önünde bu büyük başarıya ulaşabilmiştir.
Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesiyle beraber, geleceğin bilimsel çalışmalarla sağlanacağını ifade
eden Atatürk, 1923’de şunları söylemiştir:
“Arkadaşlar, bundan sonra pek mühim zaferlere kavuşacağız. Fakat, bu zaferler, süngü ile değil,
iktisat ve ilim zaferleri olacaktır. Ordularımızın şimdiye kadar istihsal ettiği muzafferiyetler, memleketimizi halâs-ı hakikîye sevketmiş sayılmaz. Bu zaferler ancak müstakbel zaferlerimiz için kıymetli bir zemin hazırlamıştır. Muzafferiyât-ı askeriyemizle mağrur olmaya bu yeni ilim ve iktisat
zaferlerimize hazırlanalım. “
Bilimsel değişmelerin toplumları nasıl etkilediğini ve değişmeye uymadan Türk milletinin de yaşayamayacağını 30 Ağustos 1924’de Atatürk şu şekilde ifade etmektedir:
“Efendiler, medeniyet yolunda muvaffakiyet yenilenmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne tekâmül ve terakki yolu budur. Medeniyetin buluşlarının, fennin harikalarının, cihanı değişmeden değişmeye sürüklediği bir devirde,
asırlık köhne zihniyetlerle, maziperestlikle mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir”
“Türk milletinin yürümekte olduğu terakkî ve medeniyet yolunda elinde
ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir.”
“Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek
yol gösterici bilimdir, tekniktir”
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, bilimdir”
20
Hazırlayan: Sündüs YALÇIN
KARGA
Karga, kargagiller (Corvidae) familyasından Corvus cinsini oluşturan, iri
yapılı, düz gagalı, pençeli, tüyleri çoğunlukla siyah, yüksek ve rahatsız
edici sesli kuş türlerinin ortak adı. Daha büyük ve genellikle leş yiyici
olanlarına karakarga veya kuzgun denir.
Kargalar tuhaf sesleri, siyah renkleri, parlak cisimlere olan düşkünlükleri
ile mitolojiye ve sanata sıklıkla konu olmuşlardır. Kimi öykülerde akılsız
tasvir edilmelerine rağmen bazı araştırmalar karganın en zeki kuş olabileceğini göstermektedir. Kargaların, köpekgillerden kurt vb. hayvanlarla
belki de eşit zekaya sahip olduğu düşünülmektedir. Kargaların beyni vücutlarına oranla çok büyüktür ve beyinlerindeki nöron sayısı çok fazladır. Kuzgunun beyni vücut ağırlığının % 1.3’üdür (bu oran insanda % 1.5,
tavukta % 0.1’dir). Ağırlık olarak kuzgun beyni 12-17 gramdır ki bu da
bütün kuşlar arasında en ağır beyindir.
Kargalar ses taklidi konusunda oldukça yetenekli hayvanlardır. Yapılan
bazı çalışmalarda yaklaşık 100 kelimeyi ve 50 tam cümleyi öğrenebilen
kargalar görülmüştür. Bazı kargaların sahiplerinin seslerini taklit ederek
köpek ve atları kızdırdıkları görülür. Aynı zamanda oldukça meraklı hayvanlar olan kargaların mektup, çamaşır mandalı, araba anahtarı gibi
nesneleri çaldığı da sıklıkla görülür. Bunun dışında; kargalar üzerinde
yapılan deneyler onların problemleri aşmak için alet kullanabildiklerini
göstermiştir ki bu doğada çok çok az rastlanan bir durumdur.
Kargalar hemen hemen her şeyi yerler. Çöplükleri karıştırırlar, böcek, kurt, fare, leş, böğürtlen, mısır gibi
çok çeşitli besinlerle beslenirler. Yetişkin bir karga günde 300 gramdan fazla yiyecek tüketir. Bilindiği kadarıyla, kargalar ceviz, palamut, incir gibi orman ürünlerini de tüketirler. Onları tüketirken, bir yandan da
yayılmalarını sağlayarak doğaya katkıda bulunurlar.
Kargaların ekinlere zarar verdiği konusunda yaygın bir inanış vardır. Oysaki kargalar her türlü ekin zararlısını yiyerek zaman zaman çiftçilere faydalı da olurlar.
Karga genel bir tür adıdır. Doğada kırktan fazla karga türü yaşamaktadır. Kargalar yanlış bir şekilde 150200 yıl yaşayabilen hayvanlar olarak bilinir ancak bir karga ortalama olarak 13-20 yıl arasında yaşar. İri
bir karga türü olan Kuzgunlar biraz daha uzun yaşayabilmektedir.
21
Kargalar genellikle sosyal kuşlardır, ancak kuzgunlar bunun dışındadır. Genellikle çiftler halinde ya
da uzak, dağlık bölgelerde küçük gruplar halinde yaşarlar, nadiren yüzlercesi, binlercesi bir araya
gelir. Yükseklerde, birbirine yakın uçan iki siyah nokta görüp de “kuzgun” derseniz, yanılma olasılığınız fazla değildir. Kuzgunlar insanlardan çekinirler ve engebeli arazileri severler. Görece yalıtılmışlıkları, etkileyici cüsseleriyle birleşerek onları özellikle güçlü bir kader simgesi haline getirir.
Kuzgun bir çok edebi esere konu olmuştur bunlardan bazıları ;
Shakespeare, Othello’sunda kuzgunların ölümü önceden haber verebildikleri batıl
inancına bir gönderme yapar. Kahraman şöyle der : “…ama kuzgunlar nasıl vebalı
evin damına üşüşür, bu da gelip aklıma takılıyor.”
Charles Dickens’in yazdığı Barnaby Rudge’da romana adını veren esas karakter, yanında Chip adını veren evcil kuzgunuyla dolaşır. Barnaby iyi niyetli, saflık derecesinde sade bir adamdır. Kuzgun ise onun göremediği iblis güçlerin sürekli anımsatıcısıdır. Kuzgun neredeyse saçma denecek sözler söyler, ama bunlar genelde kehanet
doludur.
Edgar Allan Poe’nun 1845’te yayınladığı ““Kuzgun” adlı şiiri de edebiyat tarihinin
önemli eserlerindendir. Bir bölümü şu şekildedir :
“Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
Gerçi yolunmuş sorgucun dedim, ama korkmuyorsun
Gelmekten, kocamış Kuzgun, gecelerin kıyısından;
Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm Kıyısından?
Dedi Kuzgun: Hiçbir zaman.”
22
Hazırlayan: Hilal KARAKAYA
KASIMIN HÜZÜNLÜ GÜZELİ : KASIMPATI
ÇİNLİLER BOŞUNA ‘ALTIN ÇİÇEK’ DEMEMİŞLER ONA.
BAHÇELERİN VAZGEÇİLMEZİ, VAZOLARIN EN SADIK
DOSTLARINDAN BİRİDİR. SICAK RENKLERİYLE İÇİMİZİ
ISITIR SOĞUK GÜNLERDE...
Kasımpatı sonbahardan itibaren bahçe ve balkonlarımıza renk katar. Latince adı Chrysanthemum indicadır. Composeae bileşikgiller (papatyagiller) ailesinin bir üyesidir. Aslında 20 botanik türü olan bu
güzel çiçekli bitkinin, her sene artan meraklı üreticilerin katkılarıyla melez sayıları belki de yüzlerle
ifade edilir. Top gibi iri olan ya da papatyayı andıran çiçekleri, beyazdan başlayarak sarı tonlarıyla kırmızı ve bordoya değin sıcak renkleri içerir. Kasımpatı mevsimlik ya da çok yıllık bir bitkidir.
ALTIN ÇİÇEK DERLER ONA..
M.Ö. 500 yıllarına uzanan, uzun ve bereketli bir ömürden söz ediyoruz. Anavatanı Çin, Tibet ve Japonya’dır. Uzun yıllar C. indicum adıyla botanik literatürüne geçmiştir. Çinlilerin ‘altın çiçek’ diye adlandırdıkları bu efsane bitki o devirden kalan antika, çok değerli seramik üstü resimlere göre günümüzde
gerçek görüntüsünden çok kaybetmiştir. 1605’de mavi kasımpatının baskısı bulunan Çin porselenlerinin ticaretini yapan Hollandalı tüccarlardan çiçeğin aslını isteyenler olmuş. Ne yazık ki mavi kasımpatı
yalnızca seramik sanatında varmış! (Hala da öyle) Hollanda’ya 1690’da, Paris’teki ünlü bitki bahçelerine bir asır sonra giriş yaparak günümüzün en çok sevilen kesme çiçeklerinden biri haline gelmiş. Doğal rengi beyaz ve sarının tonlarıdır ama melezler sayesinde mavi hariç hemen her rengi bulunur.
23
Hazırlayan: Cansel KAYA
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan
ölmeden dokuz gün yaşayabilir.
Hapşırdığınız zaman kalbinizde dahil
olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur.
Denize atılan kağıt 3 hafta teneke 100
yıl ,plastik 400 yıl yok olmadan dayanabilmektedirler.
Albert Einstein’ın beyni
İngilterede bir sergide
sergileniyor.
Sahra çölündeki tidikelt kasabasına 10 yıl boyunca hiç yağmur
yağmamıştır.
24
Hazırlayan: Nergis KABAKÇI
25
BULMACA
SOLDAN SAĞA
YUKARIDAN AŞAĞIYA
2.
1.
Pasteur'den önce Mikrobu bulan ilk bilim
adami.
5.
3. 17. yüzyilin önde gelen gezginlerindendir.
Kirk yili askin süreyle Osmanli topraklarini gezmis ve gördüklerini Seyahatnâme adli eserinde
toplamistir. Bu gezginimiz kimdir?
Ses olayini ilk defa fiziki yönden ele alip
açiklayip izah getiren ilk bilgindir.
6.
Füzeciligin atasi olan ünlü Türk bilim adami
Dünyanin en meshur 20 astrononumdan biri
trigonometrinin mucidi, sinus ve kosinüs
4.
tabirlerini kullanan ilk bilgin.
mimar.
7.
Dünyaca ünlü Türk tip doktorunun ismi,
9.
Havan topunu icad eden yivli toplari döktüren
6.
Dünyanin döndügünü ilk bulan bilim adami Ümit Burnu, Amerika kitasinin varligini Kristof
Colomb'un Kesfinden 500 sene önce bildirmistir. Matematik, Jeoloji, Cografya, Tip, Felsefe,
Fizik, Astronomi gibi dallarda eserler yazmistir.
Çagin En Büyük Alimidir.
Padisah
Seviyesine bugün dahi ulasilamayan dahi
10. Doktorlarin sultani. Eserleri Avrupa
8. Ilk cebir kitabini yazan ve batiya cebiri ögreten bilgin.
üniversitelerinde 600 sene temel kitap olarak
okutulan dahi doktor.
11. Ünlü Bir türk astronomi ve matematik bilginidir.
12.
Kendi gelistirdigi takma kanatlarla uçmayi
basaran ilk insan.
26
27
Hazırlayan: İlknur KAPLAN
KAYNAKÇA:
http://www.bilim.org
http://www..ensroncws.com/programlar/science
http://www..doğa ve teknoloji.com
http://www.bilimsel.org/koli-basilinden-benzin-urettiler.html
http://www.bilimhaber.org/
http://www.fencebilim.com/fen/fenbulmaca.html
http://www.aa.com.tr/bilim teknoloji
http://www.güncelbilim.org
http://www.vikipedi.com
www.evbahce.com.tr
Bitki Anatomisi ve Gelişimi Kitabı
Hayvanlar Alemi Kitabı
www.taklaciguvercin.com/kargala
www.losev.org.tr/
www.turkepilepsi.org.tr
www.tubitak.gov.tr
28
29
30
31
ETÇİLER
GIDA GÜBRE KÖMÜR SAN VE TİC.LTD.ŞTİ
Esentepe mah.Yunusemre Bulvarı NO:1
Dodurga /ÇORUM
CEP:0543 765 5456
32

Benzer belgeler

Nikola Tesla ve Thomas Edison

Nikola Tesla ve Thomas Edison dünyadaki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla 'kökünden' değiştirebilecek birçok 'kullanılan ve kullanılmayan' deneye/buluşa da imza atmasına rağmen, ders kitaplarında adı nadiren geçer. Özel...

Detaylı