kivi üretimi araştırma raporu

Transkript

kivi üretimi araştırma raporu
KİVİ ÜRETİMİ ARAŞTIRMA RAPORU
10.10.2013
ÜNYE TİCARET BORSASI
ÖNSÖZ
Türkiye genel anlamda bakıldığında geniş ve verimli alanları ile önemli bir tarım
ülkesidir. Yakın bir zamana kadar kendi kendine yeten ülkelerin başında gelen ülkemiz son
yıllarda uygulanan olumsuz tarım politikaları, siyasi-ekonomik gerekçeler, terör ve iç göç
olgusu gibi nedenler sonucunda bu özelliğini kaybetmiş ve tarım ürünü ithal eden ülkeler
arasına girmiştir.
Konuya bölgemiz açısından baktığımızda ise; Karadeniz Bölgesinin geleneksel
ürünlerinin ağırlıklı olarak fındık ve çay olduğu, buna bağlı olarak ciddi sayıda nüfusun
geçimini karşılamaya çalıştığı görülmektedir. Bunların dışında ürünler yetişse de bunların ı
insanlarımıza ciddi bir katkısı bulunmamaktadır. Yukarıda ülkemiz adına bahsettiğimiz
tarımda ki etkenlerin bölgemiz içinde geçerli olduğunu görmekteyiz. Özellikle genç nüfusun
tarımdan uzaklaşması ve göç hareketi bölgemizi de tarımsal anlamda ciddi olarak etkilemiştir.
Bu bağlamda bir yandan böyle olumsuz bir tablo var iken, bir yandan da bölge insanının
ekonomik gücüne katkıda bulunmak amacıyla fındık-çay gibi temel ürünlerde verimi artırma
çalışmalarına girişilmiş, fındık ve çaya alternatif olabilecek ve bölgemize uygun ürünlerin
üretilmesi yönünde çalışmalar başlamıştır. Kivi ürünü de bu çalışmalar sonucu bölgemizde
denenen ve olumlu sonuçlar alınan bir ürün olarak ortaya çıkmıştır. Dünyada İtalya’dan sonra
ikinci kivi üreticisi ülke haline gelen Türkiye yaklaşık
olarak dünyadaki kivi üretiminin
% 25’ini karşılar hale gelmiştir. Diğer yandan ülkemizde kivi üretilen alanların %70 kadarı da
bölgemizde yer almaktadır. Bu sonuçta göstermektedir ki kivi ürünü, bölgemizde
kabullenilmiş ve ekonomik bir değer olarak ortaya çıkmıştır.
Bu kapsamda üyelerimiz ile yapılan anketler ve görüşmelerde, bu konuya ilgi duyan
bazı üyelerimiz tarafından kivi konusunda bilgi sahibi olmak amacıyla Borsamızın bir çalışma
yapması talep edilmiştir. Üyelerimizin isteklerinin ön planda tutulduğu bir yönetim anlayışına
sahip olan Borsa Yönetim Kurulumuzda kivi konusunda bir araştırma yapılmasına karar
vermiş ve ortaya bu rapor çıkmıştır. Kivi üretim ve aşamaları-pazarlama aşamalarında
karşılaşılan sorunlar genel hatlarıyla ele alınmış, konuya ilgi duyan üyelerimize asgari
ölçülerde de olsa bir fikir verecek bir çalışma ortaya konulmuştur. Genel manada
üyelerimizden isteğimiz bu tarz taleplerin Borsamızdan sürekli olması ve bizlerin üyelerimize
faydalı olma yolunda çalışmalar yapması yönündedir.
Bu vesile ile raporda emeği geçen Borsa proje ekibimize teşekkür ediyor, tüm
üyelerimize saygılarımı sunuyor, iş hayatlarında bol kazanç ve sağlıklı günler diliyorum.
Mustafa USLU
Ünye Ticaret Borsası
Yönetim kurulu Başkanı
2
KİVİ YETİŞTİRİCİLİĞİ
Bu yüzyılın başlarına kadar doğal yetişme alanı olan Çin’in dışında pek
bilinmeyen kivi meyvesi, 1930’lu yıllardan itibaren Yeni Zelanda, 1970’li yıllardan
itibaren ise dünyanın farklı bölgelerinde kültürel olarak yetiştirilmeye başlanmıştır.
Kivi meyvesi vitamin ve aromatik maddeler bakımından zengin ve dekoratif
görünüşlüdür (Şekil 12). Bu özelliği nedeniyle kivi kısa sürede insanlar tarafından sevilmiş
ve dünyadaki toplam üretimi bir milyon tonun üzerine çıkmıştır.
Ülkemizde kivi araştırma ve üretim çalışmaların sadece 13 yıllık bir geçmişi
olmasına rağmen kivi meyvesi ülkemizde de büyük ilgi görmüş, üretimi ve tüketimi
konusunda beklenenin üzerinde bir talep ortaya çıkmıştır. özellikle çay ve fındığın
yetiştirildiği Doğu Karadeniz Bölgesinde kivi bitkisi yöre çiftçisi için alternatif bir ürün
haline gelmiştir. Karadeniz sahili dışında üretim yönünden önemli potansiyele sahip diğer
bir bölge de Marmara Bölgesidir. Büyük tüketim merkezlerinin yakın oluşu, soğuk hava
depolarının bulunuşu bu yörede üretimin büyük ölçüde artmasını teşvik etmektedir. Ege ve
Akdeniz Bölgelerinde denizden 200-500 metre yüksek nemli vadi içlerinde kivi üretimi
yapılabilmektedir. Akdeniz sahil kuşağında ise aşırı sıcaklar kivi yetiştiriciliğini zora
sokmakta, her gün sulama yapma zorunluluğu ürün maliyetini artırmaktadır. Ülkemizde
mevcut olan meyve tüketim alışkanlığı dikkate alındığında yılda 50.000 tonluk bir tüketim
ve en az 400 bin tonluk üretim potansiyelinden bahsetmek mümkündür.
Şekil 12. Dekoratif görünüşlü kivi meyvesi
BİTKİSEL öZELLİKLER
Gövde: Genç kivi omcalarında gövde gevrek yapılıdır. Sarılıcı özelliği nedeni
ile dikimden itibaren bir hereğe bağlanarak düzgün gelişmesi ve dik durması sağlanmalıdır.
Gövde ileriki yaşlarda odunlaşsa bile mevcut yükü taşıyamadığından mutlaka destek
sistemine ihtiyaç duymaktadır.
Kollar: Kollar gövdenin devamı sayılan yaşlı kalın sürgünlerdir. Kollar
destek sisteminin orta teline bağlanarak tutulmaktadır. Yaklaşık 150 cm uzunluğunda ve zıt
yönde bırakılan iki adet kol, gövde ile birlikte omcasının iskeletini oluşturmaktadır.
Kolların kış budamaları sırasında elden geçirilmesi ve birkaç yılda bir yenilenmesi
zorunludur.
3
Çubuklar: Çubuklar kollardan çıkan odunlaşmış bir yaşlı sürgünlerdir.
Sürgünlerin odunlaşması yaz ortasından başlar yaprak dökümünde son bulur. Sürgünler
uygun koşullarında 6-7 metre boylanabilirler. Sürgünlerin uç kısmı sarılıcı, tüylü ve kahve
renklidir. Sürgünlerden bazılarının uçları beş veya altıncı yapraktan itibaren körleşir.
Sürgünler üzerinde on ikinci göze kadar olan gözler meyve verme potansiyeline sahiptirler.
On üçüncü gözden itibaren oluşan gözlerin tamamı vejetatif yapıdadır. Bu gözlerden
meyve meydana gelmez. Çubukların orta kısımları çelik ve aşı kalemi için dip ve uç
kısımlarına oranla daha uygundur.
Gözler: Gözler bir yaşlı sürgünler üzerindeki yaprak koltuklarından çıkarlar.
İlkbaharda gözler patladığı zaman içlerinden bir önceki vejetasyon döneminde
gelişmelerini tamamlamış minyatür halde genç sürgünler doğar (Şekil 13). Çubuklar
üzerinde bulunan gözlerin tamamı uyanmaz. özellikle çubukların alt gözleri ile kuvvetli,
kalın ve boğum araları uzun olan çubuklarda uyanma az olur. Hayward çeşidinde gözlerin
yarısından azı uyanır ve sürer. Uyanmadan itibaren 3 hafta içinde sürgün boyları 15-20
cm'ye ulaşır.
Şekil 13. Kivilerde bir yıllık bir sürgün ve vejetasyon sonuna doğru sürgün üzerindeki bir göz
içerisinde gelişmesini tamamlamış minyatür bir sürgün.
Çiçekler: Kivilerde çiçekler yaprak koltuklarından tek tek veya salkım
halinde oluşurlar. Ticari olarak yetiştirilen kivi çeşitleri 2 evciklidir. Dişi ve erkek
bitkilerde çiçekler morfolojik olarak birbirlerine benzeseler de erkek çiçeklerde
yumurtalıklar, dişi çiçeklerde ise polenler fonksiyonel değildir. Dişi çiçeklerde polen
tozlarının içi boş ve yumuşaktır. Bunların çimlenme yeteneği yoktur. Erkek çiçekler 2-3
gün canlılıklarını muhafaza ederler. Bu süre dişi çiçeklerde 10 güne kadardır. Döllenen dişi
çiçeklerde dişicik tepesi kahverengileşir ve solar. Döllenmeyenlerde ise renk beyaz kalır ve
dişi organın görünüşü değişmez. Çiçeklenmeden sonra erkek çiçeklerde çiçek sapı
kuruyarak omcalar üzere kararmış bir vaziyette kalır. Kararmış ve kurumuş bu çiçek
kalıntılarına bakarak erkek omcaları tanımak mümkündür. Döllenme olması için bahçede
mutlaka tozlayıcı-erkek bitkilerin bulunması gerekir. Erkek çeşitlerden Matua, dişi çeşit
olan Hayward’dan biraz daha erken çiçek açtığından tozlanmayı garanti altına almak
bakımında bahçede ikinci bir erkek çeşit olan Tomuri’ye de yer verilmelidir. Yeterli bir
tozlanma için bir hektar alanda 10 adet arı kovanı bulundurulmalıdır. Kovanlar dişi
çiçeklerin % 15'i açınca bahçeye getirilmeli ve son çiçeklerin taç yaprakları döküldükten
sonra uzaklaştırılmalıdır. Kivi çiçekleri nektar içermediklerinden arılar için çekici
değildirler.
4
Meyve: Hayward çeşidinde meyve eni 4-5 cm, boyu 6-9 cm ve ağırlığı 40-150
g arasındadır. Meyve şekli silindirik ovaldir. Dıştan içe, tüyler, kabuk, dış meyve eti, iç
meyve eti, çekirdek, çekirdek evi, yumurtalık izleri ve meyve özünden meydana gelmiştir.
Kivi meyvesi %20 oranında kuru madde, %80 oranında su ihtiva eder. Kivi meyvesi C
vitamini bakımından çok zengindir. 100 gram taze meyvede 100-400 mg C vitamini
bulunur. Bu miktar yabani çeşitlerde 1100 mg’a kadar çıkar. Pazarlanabilir meyve
ağırlıkları 80-120 gr. olduğuna göre yarım kivi meyvesi yetişkin bir insanın günlük C
vitamini ihtiyacını fazlasıyla karşılamaktadır. 100 gr. meyve eti yalnızca 66 kalori verir. Bu
bakımdan kivi sağlık meyvesi olarak adlandırılır. Kivi meyvesinin içerisinde bulunan
klorofil pigmentleri meyvelere yeşil renk verirler.
Yaprak: Bir kivi bitkisinde toplam 2.000-3.000 adet yaprak bulunur.
Yapraklar sürgün üzerinde boğumların dip kısmından çıkarlar. Yaprakların ortalama çapı
20 cm kadardır. Bir bitkide ortalama yaprak alanı 40-60 m2’ dir. Bu da omcanın iz
düşümünün 2-3 katı kadardır. Bu durum kivi omcalarında fazla miktarda su tüketiminin
nedenini açıklamaya yeterlidir.
Kökler: Kivi saçak köklü bir bitkidir. Kökler çoğunlukla toprağın 40 cm'lik
üst kısmında bulunurlar. Kök hacmi toprak üstü organlarına oranla daha azdır. Toprak üstü
aksamın su tüketimini karşılayabilmesi için toprakta yeterli miktarda su bulunması gerekir.
Bu durum kivi yetiştiriciliğinde su ve sulamayı önemli hale getirir. Kökler kuraklıktan
zarar gördükleri gibi topraktaki aşırı sudan da zararlanırlar.
YETİŞME İSTEKLERİ
Kivinin yetiştiği doğal ortamlarda oransal nem % 70-80, yükseklik en az 300,
çoğunlukla 800-1400m dır. Buralarda sık yoğun sis görülse de yıllık 2000 saatin üzerinde
güneşlenme vardır. Vejetasyon döneminde su tüketimini karşılayacak bol yağış olur.
Vejetasyon döneminde en az 260 gün don olayı meydana gelmez. Genel olarak kivinin
yetiştirildiği ülkelerin coğrafik konumlarına bakıldığı zaman bu ülkelerin kuzey ve güney
yarım kürede 40. paraleller üzerinde veya bu paralele yakın oldukları görülür. Ülkemizde
de aynı paralel üzerinde bulunan Karadeniz ve Marmara Bölgeleri kivi yetiştiriciliğine en
uygun yörelerdir. Vejetasyon döneminde 8°C'nin üzerinde 1800-3.000 saat sıcaklık
toplamına sahip ekolojilerde kivi yetiştirilebilmektedir.
Don olayları kivi yetiştiriciliğine en çok kısıtlama getiren etmenlerden
birisidir. Gözlerin sürmesi ile hasat ve yaprak dökümü arasında 230-260 gün don olmayan
gelişme süresi gereklidir. Çok genel bir ifade ile bitkiler kışın -6,5 ile -10°C, ilkbaharda
sürgünler -0,5 °C, sonbaharda meyveler -2 °C'nin altındaki sıcaklıklarda zarar görürler.
Yağış, kivi yetiştiriciliğinde en önemli iklim etmendir. Kivi bitkisi yaklaşık 89 ay süren vejetasyon dönemi içinde iklime göre topraktan 800-1400 mm su tüketir.Kivi,
derin ve geçirgen toprakları sever. Suyu fazla tutan killi topraklar kivi yetiştiriciliğine
uygun değildir. Kivi tesisi edilecek bahçede taban suyu seviyesinin toprak yüzeyinde en az
90 cm aşağıda olması, bu derinliğin kesinlikle 60 cm’nin üzerine çıkmaması gerekir. Bu
durumda dahi kiviler yaklaşık 30 cm yükseltilmiş şerit yastıklar üzerine dikilmelidir.
BAHÇE TESİSİ
Kivi bahçesi kurulmadan önce arazinin tesviye edilmesi gerekir. Elverişli bir
toprak hazırlığı için kivi tesis edilecek toprağa iki yıl üst üste hububat ekilmesi, toprakta
5
bulunması muhtemel nematodların yok edilmesi bakımından gereklidir. Kivi bahçesi tesis
edilirken sıralar arası ve sıralar üzerinde bırakılacak mesafe 3 ile 5m arasında değişir.
Bahçe tesis edilirken her 7 veya 8 dişi omcaya 1 erkek omca hesap edilmelidir. Fidanlar
sonbahar veya ilkbaharda dikilebilir. Kış donları tehlikesi olmayan yörelerde sonbahar
dikimi daha uygundur.Kivi, kendi ağırlığını taşıma özelliğinde olmayan bir bitki türüdür.
Bitkiyi meydana getiren vejetatif ve generatif aksamın askıya alınması ve desteklenmesi
gerekir (Şekil 14). Bitki habitüsünün destek sistemi ile yukarıya kaldırılması, verim üzerine
müspet yönde etkili olduğu gibi, toprak işleme, sulama, mücadele ve hasat gibi işlerinin
daha kolay yapılmasına imkan sağlar. Bitki ağırlığını taşıyan ve destekleyen direkler, teller
ve herekler destek sisteminin unsurlarını oluştururlar. Direkler, ağaç, beton veya demir
malzemeden yapılabilir. Beton direkler 10 x 10 cm kesitinde olabilir. Direk boyları ise
uygulanacak terbiye şekline göre 2,5 – 3 m arasında olur. Ağaç direklerin çapı ise cinsine
ve kullanılacağı yere göre 8 - 12 cm arasında olmalıdır. Ağaç direkler çürümeye karşı
uygun bir yolla dayanıklı hale getirilmeli veya emprenye edilmiş olmalıdır. Ağaç ve beton
direkler toprağın 50-60 cm derinliğine çakılmış veya gömülmüş olmalıdır. Modern kivi
yetiştiriciliğinde omcalara şekil verilmesi ve bu şeklin yıllar boyu sürdürülmesi verimin
devamlılığını mümkün kılar. "T" sistemi dünyada en yaygın kullanılan bir terbiye şeklidir.
Bu terbiye şeklinde gövde yüksekliği 1.8m’dir. Gövdenin tepesinde, taşıyıcı telin hemen
altından sağa ve sola birer adet sabit kol bırakılır. Kollar orta tel üzerine bindirilerek
desteklenir. Kollar üzerinde 30-40 cm aralıklarla takriben 100 cm uzunluğunda ürün
çubukları oluşturulur ve çubuklar uçlarından dıştaki tellere bağlanarak desteklenir.
Şekil 14. Farklı biçimlerde oluşturulmuş destek sistemleri
BAHÇE BAKIM İŞLERİ
Şekil Budaması
Kivi omcalarına dikildikleri yıldan itibaren şekil verilmeye başlanır. İlk yıl
fidanlar dikildikten sonra alttan ikinci göz üzerinden budanır. Gözler sürmeye başlayınca
kuvvetli olan sürgün bırakılıp diğerleri tırnak bırakmadan dipten kesilir. Ancak dipteki
yapraklar koparılmamalıdır. Bırakılmış olan sürgünün dik büyümesini sağlamak amacıyla
omcanın yanına bir herek dikilmelidir (Şekil 15).
6
Gövdeyi oluşturacak olan bu sürgün hereğe fazla sıkı bağlanmamalı ve
sürgünün kıvrım oluşturacak şekilde hereğe sarılmamasına dikkat edilmelidir. Gövde
oluşturulurken dipten çıkan obur sürgünler sürekli temizlenmeli, büyüme mevsimi boyunca
gövde üzerinde gelişen yan dallar da temizlenmelidir. Eğer zamanla gövde cılızlaşırsa
tepesi üstten vurularak kuvvetli gelişecek olan yeni bir yan sürgünün lider duruma geçmesi
sağlanmalıdır. Eğer gövde kuvvetli gelişip erken bir zamanda tel seviyesine ulaşmış ise ilk
yıl yan kolların oluşturulması yoluna da gidilebilir. Bunu yapmak için gövde tepesi telin 10
cm altından kesilerek tepeden iki adet sürgünün kuvvetli gelişmesi sağlanır. Bu sürgünler
ters istikamette olmak üzere orta tele bağlanarak gelişmeleri sağlanır. Bu sürgünler sonraki
yıllarda omcanın ana kollarını oluşturacaklardır. İkinci yıl yapılan budamanın amacı kalıcı
ana kollar ve bunlara bağlı yan dalları oluşturmaktır. Kolların dengeyi sağlamak için eşit
kalınlıkta olması, orta tel boyunca düzgün olarak uzatılması gerekir. Bunu sağlamak için bu
kolların orta tele 45-60 cm aralıklarla fazla sıkıp boğmadan bağlanması gerekir. Yan dallar
kollardan 20-30 cm aralıklarla sağlı-sollu olarak çıkan dallardır. Bu dalların dış tele
bağlanması, kalan diğer dalların kesilerek atılması gerekir. Aksi taktirde istenmeyen dallar
zamanla diğerlerine sarılarak onların düzgün olarak gelişmelerini engellerler. İkinci yılı
izleyen kış döneminde kollar ve yan dallar uçlarından geriye doğru 0.65 cm kalınlığa kadar
olan yerden itibaren kesilip atılmalıdır. İlk ürün, üçüncü yılda bu dallardan çıkan
sürgünlerden elde edilmektedir.
Şekil 15. Fidanlar yanlarına dikilen hereklere bağlanarak dik ve düzgün büyümeleri sağlanır
Üçüncü yıl kolların bitişikteki omcaya 30-50 cm yaklaşıncaya kadar
uzatılması gerekir. Bunu sağlamak için uçtaki kuvvetli sürgünlerden biri lider olarak seçilip
orta tele bağlanır. Kollardan çıkan yan dalların kollara dik olarak gelişmesi sağlanır.
Kollarla rekabet edecek olan ve dış tel boyunca büyüyen paralel dallar kesilir. Üçüncü yıl
yapılan şekil budamalarıyla omca iskeleti oluşturulur. Meyveler son yılın sürgünlerinden
elde edilir. Üçüncü yılda yeterince gölgelenme olmadığı için meyvelerde güneş yanıklıkları
görülebilir. Üçüncü yıl vejetatif gelişmeyi teşvik etmek için meyve seyreltmesine
gidilmelidir. Üçüncü yılın sonundaki kış dinlenme döneminde yapılan budamalarla omca
üzerinde eşit aralıklı ve karşılıklı olarak dengelenmiş 15-20 adet çubuk bırakılmalıdır. Bu
dönemde yine obur dallar ve gövde üzerinden çıkan dallar kesilip atılır. Kollar ve yan
dallar dördüncü yıla girinceye kadar oluşturulmalıdır. Bundan sonra yapılacak budamalarla
meyve veren dallar yenilenir, omcanın çatısı korunur ve ürün yükü ayarlanır.
7
Ürün Budaması
Optimum düzeyde her yıl verim almak ve omcalara verilen şekli uzun yıllar
muhafaza etmek için kivilerde budamanın sürekli olarak yapılması zorunludur.
Kış Budaması: Kış budaması yapılırken önce omca üzerinde bulunan fakat
varlıkları istenmeyen ters yönde büyümüş, eğilmiş, bükülmüş, birbirini üstlemiş, rüzgardan
zarar görmüş dallar, komşu omcaların içerisine kadar girmiş dallar ve kollardan çıkan obur
dallar dipten çıkarılır. Çok kuvvetli dallar altında yaz boyunca gölgede kalmış zayıf dallar,
zayıf çiçek gözü teşekkül ettirdiklerinden bir sonraki yıl bu dallardan meydana gelen
meyveler de zayıf ve kalitesiz olacaktır. Genellikle daha küçük dallar kuvvetli dallara göre
daha az sayıda ve daha küçük meyve oluştururlar. Dik büyüyen kuvvetli dallar çoğunlukla
tellere bağlanırken kırılırlar. Böyle dallar aşırı geliştiklerinden zamanla diğer dalların
gölgede kalmalarına neden olurlar. Ayrıca bu dallar her ne kadar iri ve kaliteli meyveler
meydana getirmiş olsa da bu meyveler ana gövdeden çok uzakta teşekkül ettiklerinden arzu
edilmezler. Daha sonra omcanın gelişme durumu ve yaşına göre omca üzerinde belirli
sayıda çubuk bırakılır. Bu sayı dördüncü yaşta 12, beşinci yaşta 18, altıncı yaşta 24, yedi ve
yukarı yaşlarda 30 ile 40 arasında değişir. Çok gerekmedikçe ana kollar üzerinden çıkan
kısa boğumlu meyve dallarının budanmamaları gerekir. Çünkü bu dallar çok verimli
dallardır. Yaşlı dalların derin budanması gerekir. Eğer normal olarak bırakılacak bir yaşlı
dallar arasındaki mesafe 45 cm'den fazla ise bu durumda iki yaşlı dallar da bırakılabilir.
Ancak bu dalların bir önceki yıl meyve vermiş gözlerin 2-4 göz ilerisinden budanması
gereklidir. Dallar arasında sıkışıklığa yol açmamak için 1-2 bazen 3 yaşlı meyve dallarının
omcanın her tarafına eşit bir şekilde dağıtılmasına dikkat edilmelidir. Yaşlı dallar
kesildikten sonra eğer geriye yenilenecek dal kalmamış ise bu gibi durumlarda uzunluğu 35 cm olan yaşlı dal parçaları bırakılarak bunlardan sonraki yıllar için yeni sürgünler
oluşturulması yoluna gidilir. Yeni sürgünler elde edildikten sonra bu dal parçaları uygun
yerlerinden kesilip atılmalıdır. Çubuklar seyreltildikten sonra kalan çubukların uçları 10-14
göz üzerinden kısaltılarak uçlarından kenar tellere bağlanır. Eğer kollardan üç ve daha yaşlı
dallar varsa bu dalların dipten kesilerek yenilenmesi gerekir (Şekil 16). “Yenilenen Dal”
olarak adlandırılan bu dal 15 ile 40 cm kadar ana kollara yakın olmalı ve en az kendisinin
üzerinde meydana geldiği yaşlı meye dalı uzunluğunda olmalıdır. Budama, omcanın bir
ucundan başlanıp diğer ucuna doğru yapılır. Prensip olarak 1 cm kalınlığındaki dalların
tamamında uç alma veya kesme işlemi yapılmalıdır. Bırakılacak dal uzunluğu normal
gelişen dallarda 80-100 cm, kuvvetli gelişmiş dallarda 120-150 cm ve zayıf gelişen dallarda
40 cm olmalıdır. Eğer bir önceki yıl meyve verimi az olmuş ise o zaman aynı yıl meyve
verimini normalin üstünde beklemek gerekir. Böyle bir durumda bırakılacak dal uzunluğu
olması gerekenden 20 cm kadar daha kısa olmalıdır. Böylece daha az sayıda ve fakat daha
iri meyve elde edilmesi teşvik edilmiş olacaktır. Tersine olarak bir önceki yıl aşırı miktarda
verim elde edilmiş ise aynı yıl az sayıda meyve teşekkül edecek demektir. Bu gibi durumda
verimin daha da aşağı düşmemesi için şiddetli budamadan kaçınılmalı dallar normale göre
biraz daha uzun bırakılmalıdır. İzlenecek bir başka yöntem de dallar üzerindeki meyve
gözlerini sayıp bunlardan %10-14’ünü bırakıp diğerlerini kesmektir. Genel olarak bırakılan
bu gözlerin yarısından üzerinde 4-6 adet meyve veya meyve salkımı veren sürgünler elde
edilir. örneğin eğer bir dal 10 göz üzerinden budanmış ise bu gözlerin 5 tanesi sürecektir.
Her bir sürgünden 5 adet meyve elde edileceğinden bu daldan toplam 25 adet (yaklaşık 2.5
kg) meyve elde edilecek demektir. Bu orana göre normal bir kivi omcasından 75-100 kg
meyve elde edilebilir. Bu şekilde bir verim, zamanında sulanmış, bakım ve seyreltme
işlemleri usulüne göre yapılmış omcalar için geçerlidir.
8
Şekil 16. Budanmamış (1) ve budanmış (2) kivi omcaları, iki yaşlı kivi dalları (3) ve üç yaşlı
(4) dallarda dal yenilemeleri.
Erkek kivi omcalarını budamaktan maksat bunlardan çiçek zamanı maksimum
sayıda çiçek elde etmek ve bu çiçek verimliliğini her yıl devam ettirmektir. Ancak omca
çatısının genel yapısını bozmamaya dikkat etmek gerekir. Aksi taktirde budama ilaçlama
ve diğer bakım işleri güçleşir. Erkek omcalar budanırken izlenecek yollardan biri,
çiçeklenme bittikten sonra dalların çoğununun 15-30 cm üzerinden kesilip atılmasıdır. Aynı
yıl meydana gelecek yeni sürgünlerden ertesi yıl yeteri oranda çiçek elde edilebilecektir.
Erkek omcalar dişi omcalara oranla daha hafif budanırlar. Sadece ışık girişini engelleyen
bir birine girmiş dallarda şiddetli budama yapılır. Diğer dallarda hafif uç alma ile daha
fazla sayıda erkek çiçek açtırılması yoluna gidilir.
Yaz Budaması:
Kivilerde yaz budamaları, dallar arasına güneş ışığının sürekli olarak nüfuz
etmesini sağlamak, kış budaması ile omcalar arasında sağlanmış olan mesafe ve düzeni
sürdürmek, yeterli yaprak alanı oluşturarak meyve gelişimini sağlamak, budama sonrası
çubuklar üzerinde kalan gözlerin pişkinleşmesini ve ertesi yıl daha fazla ürün almak
amacıyla yapılır. Yaz budamalarına çiçeklenmeden hemen sonra başlanabilir. İlk önce
çiçek açmayan tellerden dışarıya sarkmış dallar kesilip atılır. Ayrıca çiçek açmış koltuk altı
meyve dalları da son meyveden itibaren 4-6 yaprak sayılarak kalan kısmı kesilir. Yaşlı
dallardan çıkan obur dallar ve diğer dallara sarılmış dallar da kesilip atılır. Yaz boyunca
vejetatif büyüme çok kuvvetli olabilir. Ertesi yıl varlığı istenmeyen dalların yaz budamaları
ile kesilip atılması gerekir. Yaşlı dalların yerine konacak dallarda uç alma yapılarak
bunların diğer dallara sarılması önlenmiş olunur. Yaz budamaları yapılırken aşırıya
kaçmamaya dikkat etmek gerekir. Aksi taktirde meyve yanıklıkları söz konusu olabilir. Yaz
budamalarında gövdeden çıkan obur dalların dipten kesilip çıkarılması gerekir (Şekil 17).
Şekil 17. Yaz budamaları ile bir birine girmiş olan sürgünle budanarak omcanın her tarafının
güneş ışığından yararlanması sağlanır.
9
Meyve Seyreltmesi
Kivilerde diğer meyvelerdeki gibi meyve dökümleri olmaz. Meydana gelen
tüm meyveler hasat zamanına kadar omca üzerinde kaldığından seyreltilmenin elle
yapılması gerekir. Kivilerde meyve seyreltmeye daha çiçekler açmadan başlamak
mümkündür. Çünkü çiçek açma döneminde yassılaşmış (fan) meyve oluşturacak gözleri
normal meyve gözlerinden ayırmak mümkündür. Meyveler teşekkül ettikten sonra
seyreltme işine ne kadar erken başlanılırsa kalan meyvelerin irileşmesi o oranda fazla olur.
Eğer kış budamaları usulüne uygun olarak yapılmış ise üçlü gruplar halinde oluşan
meyvelerde ortadaki iri olanının bırakılıp diğer ikisinin seyreltilmesi gerekir. Prensip olarak
yan yana duran her iki gözden 3 adet meyve oluşması, kalan meyvelerin seyreltilmesi
tavsiye edilir (Şekil 18).
Şekil 18. Seyreltilmiş ve normal yükleme yapılmış bir meyve dalı
Yabancı Ot Kontrolü
Kivi yüzlek köklü bir bitki olduğundan toprak işleme yolu ile yabancı otların
kontrol altına alınması doğru değildir. Çünkü toprak işleme sırasında köklerin önemli bir
kısmı zarar görebilir. Toprak işleme yerine omca altlarının gövdeye zarar vermeden ot
öldürücü ilaçlarla ilaçlanması, sıra aralarının ise çimenli bırakılarak sürekli biçilmesi
gerekir (Şekil 19).
Şekil 19. Yabancı ot kontrolünün sadece sıralar üzerinde yapıldığı bir kivi
bahçesi
Sulama
Kivi su tüketim ihtiyacı fazla alan bir meyve türüdür. Bir vejetasyon
döneminde 1500 mm’nin üzerinde su tüketilmektedir. Verim çağındaki bir dekar kivi
10
bahçesinden yaz aylarında her gün yaklaşık 6.5 ile 7.5m3 su tüketilmektedir. Genel olarak
hava sıcaklığının 21°C'nin üzerine çıktığı günlerde verim çağındaki bir omcanın her gün
100-150 litre su tüketebileceğini söylemek mümkündür. Kivi yetiştiriciliğinde en çok
damla sulama ve mini yağmurlama (mikrojet) sistemleri tercih edilmektedir. Minisprinkler
veya mikrojet sulama sistemi verim çağındaki kivi omcalarının sulanmasında tercih
edilmektedir. Çünkü omca altında daha fazla alan daha mütecanis bir şekilde sulanır.
Sulama sistemi kolay kurulur. Damla sulamada olduğu gibi sık sık tıkanma olmaz. Oransal
nemi düşük olan bölgelerde omca çevresindeki havanın nem oranı yükseltilmiş olunur.
Suda eriyen gübrelerin bu sistemle uygulanması kolaydır. Mini sprinkler sulamada 180–
540 cm yarıçaplı bir dairesel alan sulanabilir. Bu sulama yöntemi haftada 2 ile 4 kez
tekrarlanmalıdır. Her seferde 8 -12 saat sulama yapılmalıdır. Sulama başlıklarının
kapasitesi ortalama 60 Litre/saattir (Şekil 20).
Şekil 20. Yeni tesis edilmiş bir kivi bahçesinde destek ve sulama sitemi
Bir dekarlık sulama sistemi için gerekli malzemeler:
Basınçlı pompa 1 adet Filtre 1 adet Ana hat borusu (63mm çap, 6 atüye
dayanır) 35 m Lateral boru (20mm çap, 6 atüye dayanır) 250 m Damlatıcı (4 l/h, 0.5-5
atüde sabit debili) 100-200 adet Mini sprinkler 40-56 adet Bağlantı elemanları, kör tapalar,
vanalar, dirsekler, T’ler, tel askılardır.
Gübreleme
Kivi bahçesi tesis edilmeden 1-2 ay önce bahçe toprağı analiz ettirilmeli,
toprağın organik yapısı, kireç içeriği, kükürt ve diğer besin element seviyeleri
saptanmalıdır. Normal olarak 1 dekar alana dikim öncesi 4-6 ton ahır gübresi ve analiz
sonuçlarına göre fosfor ve potasyumlu gübreler verilmelidir. Dikimde azotlu gübre
kullanılmamalıdır. Ancak ilk iki yıl az, fakat sık aralıklarla azotlu gübre uygulanmalıdır.
Azot genç asmalarda büyümeyi sağlayan temel besin maddesidir. Azotlu gübrelerden
amonyum nitrat ve üre çok iyi azot kaynaklarıdır. Yıllara göre verilmesi gereken temel
bitki besin element miktarları (Çizelge 3)’de verilmiştir. Azotlu gübreler asma kök
bölgesine granül halde uygulanabildiği gibi sulama suyu ile sıvı formda da verilebilir. Eğer
azotlu gübreler sıvı formda veriliyorsa her iki haftada bir verilmelidir. Azotlu gübreler
asmalara Temmuz ayından sonra uygulanmamalıdır. Aksi takdirde bitkilerdeki vejetasyon
periyodu uzayarak yaprak dökümü geciktirilir ve sürgünler kışa pişkinleşmeden girdikleri
için kış soğuklarından zarar görürler.
11
Gübrelerin uygulanma dönemde toprağın yeterince nemli olması gerekir.
Bunu sağlamak için gübrelemenin ya sulamadan 1-2 gün sonra yapılması veya kuvvetli bir
yağmurdan sonra verilmesi gerekir.
Çizelge 1. Orta verimli topraklarda saf madde olarak omca başına verilmesi
gerekli gübre miktarları
Bitki yaşı
1
2
3
4
5
6
7
N (gr)
40-50
50-100
100-150
150-200
200-250
250-300
300-400
P2O5 (gr)
20-30
50-70
70-90
90-110
110-130
130-150
150-200
K20 (gr)
30-40
70-90
90-100
110-130
130-150
150-180
180-250
HASAT- DEPOLAMA
Kivi meyveleri omca üzerinde olgunlaşmayıp hasat edildikten belirli bir süre
sonra yeme olumuna gelirler. Diğer meyve türlerinde meyvelerin hasat olumuna gelmeleri
kolay anlaşıldığı halde kivilerin hasat olumuna gelip gelmedikleri sadece refraktometre ile
suda çözünen kuru madde (SÇKM) miktarı ölçülerek anlaşılır (Şekil 21).
Hasat zamanı SÇKM miktarı % 6.5 ile 7.5 arasında olmalıdır. Standart
olgunluğuna erişmiş kivi meyvelerinin tamamı bir seferde hasat edilir. Hasat yapılırken
yumuşak dokulu önlük giyilmelidir. Meyvelerin depolama esnasında hiçbir şekilde etilen
gazına maruz bırakılmamalıdır. Bunun için elma gibi hasat sonrasında etilen gazı yayan
meyvelerle aynı depoya konmamalıdır. Aksi takdirde çok kısa sürede meyveler yumuşar ve
depolama ömürleri kısalır. Meyveler depolamadan önce boy ve kalitelerine göre
sınıflandırılarak depoya konmalıdır. Meyveler depoya konurken sandıkların etrafı streç
film veya polietilen ile sarılması su kaybını ve solunumu azaltacağından depolama süresi
uzatılmış olur. Meyveler mümkün olduğu ölçüde 0°C'de ve %95 nispi nem oranında
depolanmalıdır. Kivi meyveleri dona karşı çok hassas olduklarından depolama esnasında
sıcaklığın 0°C'nin altına düşmemesi şarttır. Kivi meyvesi hasat zamanında dahi bünyesinde
yüksek oranda nişasta ihtiva eden birkaç meyve türünden biridir. Nişasta parçalanması
veya nişasta hidrolizi hasattan sonra başlar.
TÜRKİYE’DE KİVİ YETİŞTİRİCİLİĞİ
Türkiye diğer Akdeniz ülkelerinden daha geç kivi yetiştiriciliğine başlamış
olduğundanbu ülkelerin üretim potansiyellerine ulaşamamıştır. Ancak Türkiye’de kivi
yetiştiriciliğine ilgi her geçen zaman daha da artmaktadır.1986 yılında yapılan adaptasyon
çalışmaları neticesinde Türkiye’de Karadeniz, Marmara ve Ege bölgelerinin kivi
yetiştiriciliği için uygun ekolojik yapıya sahip oldukları saptanmıştır.
Türkiye’ de Kivi üretimi 21 ilde yapılmaktadır. Kivi üretimi yapılan illerin bölgelere
göre dağılımı;
Karadeniz Bölgesi’nde Artvin, Ordu, Giresun, Kocaeli, Trabzon ve Rize illerinde kivi
üretilmektedir. Türkiye’de en çok kivi Yalova’da yetiştirilmektedir.
12
Yıllar itibariyle Türkiye kivi ithalat ve ihracat değerleri
Yıllar
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
İthalat
(ton)
1.453
2.451
3.022
3.743
7.064
10.945
10.836
9.166
6.537
10.517
7.308
İthalat
İhracat
(1000$)
(ton)
829
18
901
45
945
12
1.048
114
2.086
57
3.277
6
3.767
4
3.126
9
1.936
51
3.276
18
2.353
61
Kaynak:FAO
İhracat
(1000$)
13
59
10
70
98
11
2
4
56
10
63
Türkiye’de yıllara göre kivi tüketim miktarları
Yıllar
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Türkiye’nin
Üretim
Miktarı
(ton)
[1]
1.400
2.350
2.500
5.500
4.000
8.000
10.962
15.242
19.530
23.689
26.554
İthalat
(ton)
[2]
İhracat
(ton)
[3]
1.453
2.451
3.022
3.743
7.064
10.945
10.836
9.166
6.537
10.517
7.308
Kaynak:FAO
18
45
12
114
57
6
4
9
51
18
61
Türkiye’nin
Tüketim
Miktarı
(ton)
[1+2-3]
2.835
4.756
5.510
9.129
11.007
18.939
21.794
24.399
26.016
34.188
33.801
DÜNYA KİVİ ÜRETİMİ KONUSUNDA İSTATİSTİKLER
Dünya kivi üretim miktarının kıtalar bazında dağılımı da şu şekildedir;
KITA
AMERİKA
ÜLKELERİ
AFRİKA
ÜLKELERİ
ASYA
ÜLKELERİ
AVRUPA
ÜLKELERİ
OKYANUS
YA
ÜLKELERİ
2003
TON
146.87
2
21
2004
TON
169.38
2
27
2005
TON
183.89
7
26
2006
TON
191.30
8
29
2007
TON
207.30
6
27
2008
TON
206.52
2
31
2009
TON
250.27
5
29
2010
TON
258.72
5
31
2011
TON
275.27
4
33
84.330
83.745
90.213
85.208
90.788
585.94
9
312.02
3
584.66
3
322.22
2
628.88
0
335.00
9
589.39
6
370.35
0
104.60
5
674.41
2
394.47
8
99.761
455.78
3
240.93
0
103.34
6
657.49
6
390.00
0
102.68
4
692.97
8
367.95
4
653.05
5
382.80
8
Kaynak:FAO
13
Kıtalar bazında üretim alanlarının büyüklüğü aşağıdaki gibidir:
KITA
AMERİKA
ÜLKELERİ
AFRİKA
ÜLKELERİ
ASYA ÜLKELERİ
AVRUPA
ÜLKELERİ
OKYANUSYA
ÜLKELERİ
2003
Ha
9.529
2004
Ha
10.834
2005
Ha
8.433
2006
Ha
8.325
2007
Ha
10.406
2008
Ha
10.404
2009
Ha
12.504
2010
Ha
12.626
2011
Ha
12.624
4
4
4
4
4
4
4
4
4
11.397
30.157
10.562
31.939
14.127
32.762
17.228
32.707
21.215
33.337
24.305
34.058
26.389
37.294
28.415
38.004
27.773
38.487
10.788
11.109
11.694
11.808
13.497
13.435
13.528
13.030
13.256
Kaynak:FAO
KITA
AMERİKA
ÜLKELERİ
AFRİKA
ÜLKELERİ
ASYA
ÜLKELERİ
AVRUPA
ÜLKELERİ
OKYANUSYA
ÜLKELERİ
TÜRKİYE
DÜNYA
2011 Kg/Dekar
2.180
825
369
1.800
2.776
137
1.562
Kaynak:FAO
Dünya ölçeğinde kivi üretim miktarı ve üretim alanları da şu şekildedir:
2003
DÜNYA
927.939
KİVİ
ÜRETİMİ
(TON)
DÜNYA
61.875
KİVİ
ÜRETİM
ALANI(Ha)
Kaynak:TUİK
2004
1.151.1
26
2005
1.181.0
21
2006
1.240.4
34
2007
1.257.8
67
2008
1.357.3
95
2009
1.423.80
0
2010
1.394.380
2011
1.438.92
3
64.448
67.020
70.072
78.459
82.206
89.719
92.079
92.144
Kivinin, üretilen ülkeler bazında milli ekonomilere katkısı da şu şekildedir:
ÜLKE
DEĞER
(1.000 $)
İTALYA
352.017
YENİ ZELANDA
297.692
ŞİLİ
193.403
FRANSA
59.867
YUNANİSTAN
114.523
JAPONYA
22.174
ABD
31.079
İRAN
25.756
PORTEKİZ
19.146
İSPANYA
19.027
KORE
8.207
TURKİYE
23.843
İSRAİL
3.327
AVUSTRALYA
2.443
İSVİÇRE
351
KIRGIZİSTAN
326
SLOVENYA
212
KIBRIS
123
KANADA
55
BULGARİSTAN
108
Kaynak: FAO
14
BÖLGEMİZDE KİVİ YETİŞTİRİCİLİĞİ
2012 yılı itibariyle Ordu’da 2.645 dekar alanda 6.707 ton kivi üretilmiştir. Burada
dikkat çeken ve dikkati çekmemiz gereken nokta şudur; Ordu’da dekar başına verimlilik
2.500 kg civarındadır. İlimiz bu verimlilik ortalamasıyla Türkiye, Dünya ve hatta en büyük
kivi üreticisi olan İtalya’nın verimlilik ortalamasından bile yüksektir. Uzman görüşleri; kivi
bahçelerine gerekli ve tekniğine uygun bakım yapılıp özen gösterilmiş olsa, dekar başına
verimlilik 5.000 kg’a kadar yükselebilir olduğu yönündedir. Yaklaşık 2.000 üretici
tarafından üretim yapılmaktadır. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere; kivi üretiminde
kısa zamanda çok büyük gelişme sağlanmıştır. Son 5-6 yılın verileri incelendiğinde kivi,
gerek dikili alan bakımında gerekse üretim miktarı bakımından 2-3 katına çıkmıştır. Kivi
üretimde ağaç başına ortalama verim de her yıl artmakta olup 2012 yılında 53 kg’a
ulaşmıştır. Bugün Ordu ili, Türkiye kivi üretiminin yaklaşık %20 sini karşılar durumdadır.
Henüz meyve vermeyen ağaçlar da dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda Ordu’nun kivi
üretiminde daha da önemli bir yere geleceği yorumu yapılabilir.
Fındık ve çay da yaşanan sorunlar, alternatif ya da ek gelir sağlayacak ürün
arayışlarını gündeme getirmiştir. Fındık ve çayın sökülerek yerine kivi dikilmesi talebiyse
tutarlı ya da sürdürülebilir değildir. Yukarıda da bahsedildiği gibi, bölgenin özellikle coğrafik
yapısı fındık ve çay üretimini zorunlu kılmaktadır. O halde, şimdilik alternatif ürün değil, ek
ürün arayışı konuya daha anlamlı bir vizyon olacaktır. Türkiye’de kivi üretimi yapılan
alanların %70’i Karadeniz Bölgesi’nde bulunmaktadır. Marmara Bölgesi kivi üretimi yapılan
alanların %27’sine, Akdeniz ve Ege Bölgesi ise %3’üne sahiptirler. Ordu’nun ekonomik
yapısını belirleyen ve yönlendiren temel ürün ve üretim ilişkisi fındıktır. Uygulanan teşvikler
ve ortaya konulan projeler bir türlü kentin makûs talihini
değiştirememiş, bunun sonucunda istihdam alanları daralmış, sanayisi gelişememiş, katma
değer üretme yeteneği yatırımsızlıktan beklentilerin çok altında kalmıştır. Sonuçta Kişi Başına
Düşen Milli Gelir Türkiye ortalamasının altında oluşmuş ve işsizlikle beraber yoksullukta
artmıştır. Bu tablo bir diğer sorun olan “göç” olgusunu ortaya çıkarmıştır.
Türkiye fındık üretiminin %25-30’u Ordu’dan sağlanmaktadır. Tabir yerindeyse
Ordu’da dağ-taş fındıktır. Bu yöreler için fındıktan vazgeçmek ve ya fındığa alternatif ürün
yetiştirmek, hem ekolojik, hem coğrafik olarak mümkün değildir. Üzerinde durulması gereken
önemli husus, fındığa ek gelir olabilecek, fizibilitesi iyi yapılmış
(Üretim şekli, pazarlama imkânları vs.) bir üretim maddesinin saptanmasıdır.Mevcut
gelişmeler ve çalışmalar kivinin fındığa iyi bir ek gelir olabileceğini işaret etmektedir.
Kontrollü bir şekilde bu konunun üzerinde durulması hem ilimiz, hembölgemiz hem de
ülkemiz için faydalı olacaktır. Ordu’da Merkez ve Merkez Köyler ile 14 ilçede yaklaşık 2.608
dekar alanda yıllık6.700-7.000 ton civarında kivi üretimi yapılmaktadır. Bu verilere göre
Ordu, Yalova’dan sonra en çok kivi üretilen kent konumundadır. Kivi üretimi ağırlıklı olarak;
Merkez, Perşembe, Fatsa, Ünye, Ulubey, Gülyalı, ikizce ve Kabadüz ilçelerinde
yapılmaktadır.
Türkiye’nin ekolojik yapısının kivi üretimi için uygun oluşu, üreticilerin kiviyi
sevmesi, üretim miktarı, verimliliği, kivi dikili alanların hızla artması kivi üretimini cazip
konuma getirmiştir. Böylece yerel halkın kiviyi benimsemesiyle birlikte, Türkiye kivi tüketim
miktarı da kivi üretimi ile doğru orantılı olarak yıllar geçtikçe artmaktadır.
15
2012 yılı itibariyle il bazında kivi üretim miktarı aşağıdaki gibidir.
İBBS3 adı
Toplu
meyveliklerin
alanı (dekar)
Üretim
(ton)
Ağaç başına
ortalama
verim (kg)
Meyve veren
yaşta ağaç
sayısı
İstanbul
Tekirdağ
Kırklareli
Balıkesir
Çanakkale
İzmir
Muğla
Bursa
Kocaeli
Sakarya
Düzce
Yalova
Antalya
Isparta
Adana
Mersin
Hatay
Zonguldak
Bartın
Kastamonu
Sinop
Samsun
Trabzon
Ordu
Giresun
Rize
Artvin
45
9
0
46
10
2
40
997
469
254
39
5.057
155
5
104
303
3
310
207
199
53
1.515
1.639
2.645
2.075
3.443
776
40
22
51
23
11
62
935
1.012
128
44
13.107
194
101
215
6
117
54
194
11
2.729
2.181
6.707
2.527
6.011
765
28
25
0
35
27
58
28
22
52
13
30
49
36
0
16
20
30
18
16
33
16
47
38
53
37
41
51
1.410
870
45
1.459
855
190
2.210
42.470
19.295
9.519
1.455
265.350
5.350
20
6.250
10.940
200
6.370
3.390
5.892
700
58.460
57.275
125.619
68.562
146.455
15.000
Meyve
vermeyen
yaşta ağaç
sayısı
850
130
40
2.640
650
0
225
35.868
4.085
2.400
395
131.600
3.850
165
1.000
3.914
0
13.640
2.533
7.175
4.410
24.277
30.049
26.444
27.524
26.565
41.680
Toplam ağaç
sayısı
2.260
1.000
85
4.099
1.505
190
2.435
78.338
23.380
11.919
1.850
396.950
9.200
185
7.250
14.854
200
20.010
5.923
13.067
5.110
82.737
87.324
152.063
96.086
173.020
56.680
Kaynak:TUİK
Yıllar itibariyle Türkiye kivi üretim miktarı, toplam kivi ağacı sayısı ve Ordu’nun Türkiye üretimindeki
payı aşağıdaki gibidir:
Yıllar
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
Türkiye’deki
Toplam Kivi
Ağacı Sayısı
(Adet)
20.000
44.000
80.000
116.000
160.000
225.000
315.000
485.000
505.000
570.000
709.000
875.000
981.000
962.000
980.000
1.039.000
1.247.000
Türkiye’nin
Üretim
Miktarı
(ton)
85
190
700
840
1.400
2.350
2.500
5.500
4.000
8.000
10.962
15.242
19.530
23.689
26.554
29.231
37.247
Ordu’nun Üretim
Miktarı
(ton)
Ordu’nun Türkiye Üretim Payı(%)
3
4
17
26
91
282
261
1.113
672
1.396
1.368
1.964
3.002
4.048
6.242
5.951
6.707
3,5
2,1
2,4
3,1
6,5
12
10,4
20,2
16,8
17,5
12,5
12,9
15,4
17,1
23,5
20,3
18
Kaynak:TUİK
16
DURUM ANALİZİ VE SORUNLAR
Doğu Karadeniz Bölgesinde ticari manada kivi yetiştiriciliğinin yeni yeni yapılıyor
olması beraberinde birçok sorunu da beraberinde getirmiştir.
Bu sorunları şöyle sıralayabiliriz;
1. Genelde tekniğine uygun bir şekilde, bahçelerin kurulmaması. Bu suretle yeni kurulan
kivi bahçelerinin mutlak suretle tekniğine uygun yapılması gerekmektedir. Kivi
bahçeleri tesis edilirken uzun vadeli düşünmek gerekmektedir. Tesis aşamasında
yapılan hataların sonraki yıllarda telafi edilmesi oldukça güçleşmektedir. Bunun için
kivi üreticilerinin uzman ve bilirkişilerle diyalog halinde çalışmaları gerekmektedir.
2. FAO’nun 2011 yılı verileri dikkate alındığında Türkiye’de kivi dikili alanların
büyüklüğü 21.410 hektar olarak görülmektedir. Aynı dönem için en büyük kivi
üreticisi olan İtalya’da kivi dikili alanların büyüklüğü 24.930 hektardır. Türkiye,
dünya kivi üretim alanından yaklaşık %25 oranında pay alarak, İtalya’dan sonra ikinci
sırada yer almaktadır. İtalya ile Türkiye arasında sadece 3.520 hektarlık fark olmasına
rağmen üretim miktarı bakımından bu fark 402.237 ton ile dikkat çekici
büyüklüktedir. Bu rakamlar da göstermektedir ki; Türkiye’de birim alandan alınan
ürün, yani verimlilik, oldukça düşüktür.
3. İlk tesis maliyeti dekar başına 5.000.-TL olarak tespit edilmiş olup; ilk 3 yıl ekonomik
anlamda ürün elde edilemeyeceği ve bu süre içinde üretim maliyetlerinin de oluşacağı
(direk, tel, sulama vs.) dikkate alınarak, ilk tesis aşamasında ciddi kamusal destekler
sağlanması gereklidir. Mevcut destekler yetersiz kalmaktadır.
4. 1990’lı yılların başlarında oldukça yüksek fiyatlara tane işi satılan bu ürün şimdilerde
üreticinin elinden kilosu 1-1,5.-TL’ye çıkmaktadır ki, bu durumda arz talep noktasında
bir dengesizlik hali olduğu sonucuna da varılabilir. (TUİK verilerine göre 2010 yılında
1 kg kivinin fiyatı 2,39.-TL, 2011 yılında da 2,48.-TL olarak tespit edilmiştir) Ülkemiz
için kivide bir arz fazlasından bahsetmek için henüz çok erkendir. Arz fazlası
dönemlerdekine benzer dramatik fiyat düşüşünün nedeni arzın kontrol edilememesi,
pazarlama eksikliği ve talep yapısıdır.
5. Türkiye 30 bin ton civarında kivi üretirken yıllık tüketim 50-60 bin ton civarındadır ve
bu fark ithalat ile kapatılmaktadır. Buna rağmen özellikle üretici aşamasında piyasa
fiyatının düşük olması arzın kontrolü ile alakalı bir konudur ki, bunun başında ürünü
uzun süre elde tutacak soğuk hava depoları gibi argümanların bulunmaması
gelmektedir. İktisat bilimi, piyasa denge fiyatının arz ve talebin çakıştığı noktada
oluştuğunu ifade eder. Denge fiyatlar dışında oluşacak fiyatlar, taraflarda
memnuniyetsizlik ortaya çıkartacaktır. Talep çok, arz az olur ise ürünün fiyatı yüksek
olacağından talep edenler bu yüksek fiyattan memnun olmayacaktır. Arz çok talep
düşük olur ise üretenler elde ettikleri gelirden memnun olmayacaklardır. Bunun
yanında arz ve talebin kontrolü de piyasa denge fiyatının oluşmasına etki etmektedir.
O halde arz ve talebin eşit şartlarda ifade edildiği bir denge noktası aranması
gerekmektedir. Kivi için bu denge noktası meselesine önem verilmedi ve ”Fındığa
alternatif ürün “ anlayışı ile hiçbir dayanağı olmadan üretici motive edildi. Oysa
17
pazarlama teknikleri konusunda mevcut proje olmadığı gibi arzın kontrolü ve talebin
yönlendirilmesi gibi projeler de yoktur.
6. “İşletmecilik pazarlama ile başlayıp pazarlama ile devam eden bir süreçtir”.
Ürettiğiniz ürün ne kadar kıymetli olursa olsun, şayet onu satamıyorsanız vepazar
çeşitliliği yaratamıyorsanız, hiçbir kıymete sahip değildir. Kivi, genellikle yaş meyve
olarak pazara arz ediliyor. Tüketici de bunu yine yaş meyve olarak tüketiyor. Ürün
dalından kopartılıyor ve hiçbir katma değer yüklenmeden satışa sunuluyor. Pazar ise
tek; yerel çevre… Bu arada üretim de tüketim eğiliminden daha hızlı bir trendle
artıyor… Bu durumun sonucu olarakta ilk zamanlar 10 TL’ler seviyesindeki kivinin
fiyatı zaman içinde hızla düşmüştür.
7. Önemle üzerinde durulması gereken bir konu da “ürüne katma değer kazandırmak” tır.
Artık, sanayi ötesi bir çağdayız. İnsanoğlunun teknolojiyi kullanarak ürüne
kazandırdığı katma değerin sınırı yoktur. Bir ürünün tercih edilebilir olmasının
kriterlerinden biri de; o ürünün sanayi tesislerinde katma değer kazanmış olmasıdır.
Dalından kopartılmış kivinin, sadece meyve olarak tüketilmesi rantabl değildir.
Ancak, kiviye dayalı sanayi yatırımlarının yoğunlaşması ile ürün çeşitliliğine
gidilmesi işin şeklini değiştirecektir. Örneğin; kivi likörü, votkası, kivi tozu, kivi cipsi,
kivi kurusu, kivi çayı, kivi kokulu ev ve oto parfümleri vs. kiviye katma değer
kazandıracak bu türden yatırımların olmaması, kivide ve dahi buna benzer ürünlerde
zaman içinde birçok sorunun ortaya çıkmasına sebeptir.
8. Tanıtım ve reklam da oldukça önemli bir diğer başlıktır. Ülkemiz açısından kivinin
yeni sayılabilecek bir ürün olduğuna yukarıda değinilmiştir. Kivi ilk yıllarda oldukça
yüksek fiyata satılan ve son derece kıymetli görülen bir üründü. Hatta tane işi satılır ve
manav dükkânlarının en korunaklı yerlerinde sergilenirdi. Haliyle kivinin “lüks
tüketim maddesi” olduğu yönünde bir psikoloji de oluşmuştu. Tane işi satılan bu
pahalı meyveyi, orta ve düşük gelir gurubuna sahip insanlar tüketemiyordu. Bu durum
yıllarca da böyle devam etti. Aradan geçen zamanda kivinin arzındaki artışa bağlı
olarak fiyatı düşmüş olabilir ama insanların da “kivinin fiyatı 1 TL olsa da alıp
tüketsek” gibi bir psikolojiye sahip olmadığı ortadadır. O halde yapılması gereken şey;
kivinin tanıtımını ve reklamını yapmaktır… Avrupa ülkelerinde en çok tüketilen ve en
ucuz meyvelerden biri kividir. Avrupalılar çok üretirken, ürettiklerini
değerlendirecekleri bir pazar da yaratmayı başarabilmişlerdir. Kiviye dair bir damak
zevki ve beslenme alışkanlığı oluşmuştur.
9. Tanıtım ve reklam sürecinin marka ile taçlandırılması bir süreçtir. Kivi’de bir marka
yaratılmasının vizyonu olmalıdır.
10. Pazarlama argümanının en önemli ayağı ulaşım kanallarıdır. Kivi üretilen yerlere
sanayi yatırımlarının yapılması ya da kivinin üretildiği yerden, sanayi yatırımlarının
yoğun olduğu yerlere hızlı ve ucuz yoldan ulaştırılması, ulaşım kanallarının çeşitliliği
ve kalitesi ile ilgilidir. Havayolu, Deniz Yolu, Demiryolu, güvenli Karayolu gibi…
11. Tarımda klasik destekleme dönemi artık kapandı (Taban fiyat garantili destekleme
alımı). Yeni dönemde” Tarım Havzaları Üretim Ve Destekleme Modeli” ile
belirlenmiş havzalarda, belirlenmiş ürünler dışında hiçbir tarımsal ürüne destek
verilmemektedir. Desteklenen ürünler arasında, yaş sebze ve meyveler, yani kivi,
yoktur. O halde kivi üreticisine devlet desteğinin olması gibi bir durum söz konusu
18
olmadığına göre iş başa düşüyor demektir. Yani, üretici örgütlülükleri sağlanmalıdır…
Kooperatifçilik öne çıkartılmalıdır ki, ürünün pazarlanması kooperatif tüzel kişiliği
altında daha profesyonelce yapılabilsin.
12. Kivi üreticileri örgütlü değildir. Adında kivi ibaresi geçen birçok dernek, kooperatif,
Birlik vs. olsa da üreticiyi bu örgütlülüklere tabi kılacak, bir takım mükellefiyetler
yükleyecek ve/veya yazılı taahhütler vererek bu taahhütlerini yerine getirmeleri için
zorlayacak yasal alt yapı yoktur. Üretici örgütleri aidat dahi toplayamıyor, tabir
yerinde ise “ayakta zor duruyor”. Bunun yanında ürün pazarlaması hususunda önceden
sipariş alınıp da kontrat ya da teslim sözleşmesi tanzim edilemiyor. Çünkü üretici
ürününü üyesi olduğu örgütlülük aracılığı ile satmak yerine bireysel davranmayı tercih
etmektedir. Üretici, üyesi bulunduğu örgüte, ürünü teslim edeceğine dair söz vermiş
olsa dahi, hasattan sonra ürününü bağlı olduğu örgüt vasıtası ile satmayıp bireysel
davranacağı kanaati, üretici örgütü tarafından daha önceden alıcı ile yapacağı
sözleşmenin hükümlerini zamanında ve eksiksiz yerine getirilemeyeceği endişesi, bu
örgütleri pazarlama teknikleri hususunda çekingen davranmaya itmektedir.
13. Üretici örgütleri kendi namlarına fatura ya da müstahsil makbuzu gibi belgeler
düzenleyerek kivi alım-satımı yapamamaktadırlar. Mevcut yasal alt yapı buna
müsaade etmemektedir. Birer aracı kurum durumunda olan bu örgütlülükler, alıcıyı
buluyor, malı buluyor ve malın alıcısından belli bir nispette komisyon alabiliyor.
Bunun yanında her türden vergi ve sosyal güvenlik primi açısından da mükellefler.
Garip bir durum; direkt ticaret yapmaları yasak ama direkt olarak vergi mükellefi
olmaları şart… Bunun yanında, kivi ticaretinde aslan payını başkalarına bırakıp da çok
cüzi komisyonlara razı olmak gibi bir durum da söz konusudur.
14. Kivide yaşanan sorunların temelinde arz fazlasından ziyade ürünün depolanamaması
geliyor. Ürünü depolayacak soğuk hava depolarının olmayışı hasattan kısa bir süre
sonra ürünün satılmasını zorunlu hale getirmektedir. Alıcılar bunun farkında olup ona
göre tavır belirlemektedirler ve ürünün fiyatını satıcı değil alıcı belirlemektedir. Soğuk
hava deposunda ortalama 7 ay gibi bir süre ürünün saklanması mümkündür. Üretici,
hasattan hemen sonra ürünü satmak zorunda kalmayınca, alıcının tavrı da buna bağlı
olarak değişecektir.
15. Her ne kadar Kivi Çin’de doğal olarak yetişse de, anavatanı Çin gibi görünse de
ekonomik anlamda ortaya çıkışı ve dünyaya yayılma merkezi olması hasebiyle kivinin
ana vatanı Yeni Zelanda’dır… Yeni Zelanda’da kividen 220 çeşit ürün elde ediliyor
ki, bunlar arasında ayakkabı boyası gibi çok uç örnekler de var. Ülkemizde ise kiviye
dayalı, katma değer yaratacak, bir sanayi iş kolu mevcut değildir. Kivi’de en büyük
alıcı Çin’dir ve Çin’e ihtiyacı olan kivinin %80’ini Yeni Zelanda satmaktadır. 2010
yılı verileriyle Yeni Zelanda Çin’e 57,2 milyon dolar tutarında kivi satmıştır. Aynı
periyotta Türkiye’nin Çin’e sattığı gıda maddelerinden elde edilen toplam gelir 31,2
milyon dolardır. Görüldüğü üzere; rekabet edilebilirse, Çin gibi muazzam bir pazar
vardır.
16. Ülkemizde Yalova, Ordu ve Rize sırası ile en çok kivi üretilen illerdir. Yalova ve
Rize’de kivi dikilebilecek alanların sınırına ulaşıldı ama Ordu için durum böyle değil.
Ordu’da kivi dikilebilecek arazi oldukça fazladır. Bu arazilere kivi dikilir ise Ordu kivi
19
üretiminde de lider il konumuna gelecektir. Şu anda yıllık 6.700 ton kivi
üretilmektedir.
17. İlimizde kiviye dair bir tacir yapılanması da mevcut değildir. Fındıkta olduğu gibi kivi
alıp satan tüccarlar yoktur. Alıcıların tamamı dışarıdan, özellikle de İstanbul’dan,
gelmektedir veya üretici bizzat ürününü o alıcıların ayağına götürmektedir.
18. Üretici örgütleri arasında da bir koordinasyon ya da işbirliği yoktur. Dağınık ve zayıf
örgütlülükler, ayakta kalabilme mücadelesi vermektedirler. Bu dağınıklığın ve zayıf
duruşun ortadan kaldırılması adına bir araya gelinip, daha geniş, tek bir çatı altında
toplanılması yeni bir açılım olarak gündeme alınabilir.
19. Marka ve imaj, çağın gerekliliklerindendir. Bu gün Ordu’da yetiştirilen kivi için “Ordu
Kivisi” imajı öne çıkartılmaya çalışılmaktadır ki, bu kesinlikle doğru bir vizyondur.
“Ordu Kivisi” gerek aroması, gerekse Ordu ilinin verimliliği açısından marka olma
özelliğine sahiptir. Özelde “Ordu Kivisi” genelde ise “Türk Kivisi”imajı ve
markasıyla, derinliği olan ve rekabet gerektiren piyasalara girilip, dahaciddi kazançlar
elde etmenin projeleri üretilmelidir.
Bütün bu sorunlara rağmen Kivi bitkisinin bölgemize ve genelde ülkemize bir
ekonomik değer katmaya başladığı bir gerçektir. Buna bağlı olarak üreticilerin, ürünlerini
değerlendirmek, kaliteli ve bilimsel üretim yapmak konusunda çalışmaları bulunmaktadır. Bu
amaçla doğu Karadeniz Bölgemizde Kivi Üreticileri Birlikleri adı altında yapılanmalar
başlamış olup bu yapılanma ile ilgili bilgileri içeren tablo aşağıda belirtilmiştir.
İli
İlçe
Birlik Adı
Tescil
Tarihi
Tescil Ortak
no
Sayısı
Adres
Artvin
Arhavi
Kivi
Üreticileri
Birliği
07.05.2007
388
18
Msazade Mah.İnönü Bulvarı Çaykur Çay Fabrikası
Arkası Belediye Dükkanları No: 83 08200 Arhavi /
Artvin
Kivi
Giresun Yağlıdere Üreticileri
Birliği
03.01.2006
125
17
Hürriyet Cad.No.82a Yağlıdere Giresun
Kivi
Üreticileri
Birliği
16.07.2007
430
17
Merkez Mahallesi Hacıhamdipaşa Sok. No:2
Güce/Giresun
Giresun Güce
Ordu
Gülyalı
Kivi
Üreticileri
Birliği
28.03.2007
369
17
Turnasuyu Köyü Yalı Mahallesi M.Kemal Bulvarı
No: 158 Güllyalı/Ordu
Ordu
Kivi
Perşembe Üreticileri
Birliği
06.06.2007
409
22
Ziraat Odası Düz Mah.Kum Sokak No:18 Perşembe
/Ordu
Ordu
Merkez
Kivi
Üreticileri
Birliği
20.06.2007
419
16
Şakiye Mahallesi Fatma Hatun Sokak No:33/1
Ordu
Rize
Ardeşen
Kivi
Üreticileri
Birliği
22.09.2005
82
64
Ziraat Odası Başkanlığı Ardeşen Tel:0464 415 20
05
Trabzon Merkez
Kivi
Üreticileri
Birliği
30.06.2006
251
16
Uzun Sokak. No : 65/A Trabzon
Trabzon Arsin
Kivi
Üreticileri
Birliği
21.07.2006
262
16
Yeşiltepe Mahallesi Orta Cadde Aras Kargo Üstü
Kat: 1 No :43 Arsin/ Trabzon
20
SONUÇ
Bir ürünü çok miktarda üretiyor olmak o ürüne bir çok alanda kesin bir avantaj
sağlamamaktadır. Önemli olan üretilen ürüne katma değer kazandırmaktır. Katma değer
kazandırdıkça rekabette de üstün gelinilebilinecektir. Kivi ülkemiz için, özellikle de bölgemiz
için yeni bir ürün olmasına rağmen şimdiden maddelerce sorunları oluşmuş ve bu sorunların
çoğu çözüm beklemektedir. Kiviye dair üretim ve yatırım yapılırken mevcut sorunların
giderilmesi ve yıllar itibariyle tıpkı fındıkta olduğu gibi, yapısal, yasal ve üretim-tüketim
başlıklarından gelen sorunlar birikmemelidir. Bir çok konuda olduğu gibi tarım politikamızın
dağınık ve gerçekçi olmaması, desteklerin yetersiz olması, kivi üreticisine alım desteği
verilmemesi, ürünün saklanabileceği soğuk hava depolarının olmaması, kurulan birliklerle
ilgili mevzuatın oluşturulmaması ve alım/satımların yapılmasında birliklerin kendi namlarına
müstahsil makbuzu yada fatura gibi belgeler düzenleyememeleri vb. gibi gerekçeler bu
üründe de sorunların devam etmesine neden olmaktadır. Bu bakımdan kiviye geleneksel
ürünlerimiz olan fındık ve çaya alternatif gözüyle bakma ya da böyle lanse etmek yanıltıcıdır.
Çünkü kivi sadeci meyve olarak tüketilmekte sanayide işlenerek farklı ürün gurupları olarak
değerlendirilememektedir. Fındık ve çay geleneksel ürünlerimiz olmasının yanında sanayide
işlenerek farklı ürün gurupları oluşturulmakta ve katma değer yaratılmaktadır. Buna ilave
olarak dik yamaçlı coğrafyamızda, ince tabakalı olan toprağın erozyonla yok olmasını
önleyen ciddi birer etmendir. Başka bir deyişle fındık ve çay belli rakımlardan sonra olmazsa
olmaz ürünlerdir. Bu nedenle Kivi ve ekolojik yapıya uygun diğer ürünler ek gelir kalemleri
olarak ele alınmalı ve öyle değerlendirilmeye çalışılmalıdır.
21
KAYNAKLAR:
1-Tarım Bakanlığı
2-Tarım Kütüphanesi.
3-Ordu Ticaret Borsası
4-Kivi Yetiştiricileri Birliği(Ordu)
5-TUİK
6-FAO
PROJE EKİBİ:
MEHMET GÜR (GENEL SEKRETER)
EBRU AYATA (KİMYA MÜHENDİSİ)
SEMA KURT (ZİRAAT MÜHENDİSİ)
22

Benzer belgeler

Kivi Yetiştiriciliği - Adana İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Kivi Yetiştiriciliği - Adana İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü uygulanacak terbiye şekline göre 2,5 – 3 m arasında olur. Ağaç direklerin çapı ise cinsine ve kullanılacağı yere göre 8 - 12 cm arasında olmalıdır. Ağaç direkler çürümeye karşı uygun bir yolla daya...

Detaylı