Kafiye Türkçe Özet_4

Transkript

Kafiye Türkçe Özet_4
KAFİYE
Kafiye: Sülasi mücerredin ikinci babından ism-i fail müfret müzekkerdir. Ahirindeki “te”
vasfiyetten ismiyete nakil te’sidir. İlm-i nahivden bahseden bir kitaptır. Musannıfı: İbn-i
Hacib Hazretleridir.
Kelime: (s2s1) (‫) لفظ وضع لمعنى مفرد‬. Müfret bir mana için vazolunan lafızdır. Ve isim, fiil,
harf olmak üzere üç kısma ayrılır. Çünkü kelime ya kendi nefsinde bir mana üzerine delalet
eder veya etmez. Etmiyorsa ona harf denir. Kendi nefsinde bir mana üzerine delalet edenler de
ya üç zamandan (mazi, hal, istikbal) birine yakın olurlar veya olmazlar. Yakın olmayana isim,
olana ise fiil denir.
Kelam: (s2s6) ( ‫) ما تضمن كلمتين باالسناد‬. İsnad sebebiyle iki kelimeyi tezammün eden lafızdır.
Kelam ya iki isimden veya bir isimle bir fiilden hasıl olur.
İSİM
İsim: (s3s2) ( ‫ ) مادل على معنى فى نفسه غير مقترن باحداالزمنة الثالثة‬Üç zamandan birine yakın
olmaksızın kendi nefsinde bir mana üzerine delalet eden kelimedir. İsmin hâssalarından
bazıları: Lâm-ı tarifin, cerrin ve tenvinin dahil olmasıdır. Ayrıca müsnedün ileyh (fail,
müpteda) ve muzâf olmak ta isimlerin hususiyetlerindendir. İsimler iki kısımdır. Mureb ve
mebni
Mureb: (s3s5) ( ‫) المركب الذى لم يشبه مبنى االصل‬. Mebni asla benzemeyip, gayrisi ile ( amili ile
) terekküp eden kelimelerdir. (Mebni asıllar dörttür: Harf, mazi, Basralılara göre emr-i hazır
ve cümle)
Murebin hükmü: (s3s6) Amillerin değişmesi ile lafzan veya takdiren murebin ahirinin
değişmesidir.
İğrab: (s3s) ( ‫) مااختلف اخره به ليدل على المعانى المعتورت عليه‬. Mureb üzerine arız olan manalara
delalet etmesi için murebin ahiri kendisi sebebiyle değişen şeydir. (hareke ve harftir.)
Murebin nevileri üçtür: Rafi, nasp ve cer. Bunlardan rafi failiyyet alameti, nasp mef’uliyyet
alameti, cer ise izafet alametidir.
Amil: (s4s2) ( ‫) مابه يتقوم المعنى المقتضى لالعراب‬. İğrabı iktiza eden mana ancak kendisi
sebebiyle hasıl olan şeydir.
Müfret munsarıf (s4s3) ve cemi mükesser munsarıfların, halet-i raf’ı zamme, nasbı fetha,
cerri de kesre iledir.
Cemi müennes salimlerin, halet-i raf’ı zamme, nasbı ve cerri kesre iledir.
Gayri munsarıfların, halet-i raf’ı zamme, nasbı ve cerri fetha iledir.
Mütekellim ya’sının gayrisine muzaf olan esma-i sitte-i muğtellenin halet-i raf’ı vav,
nasbı elif, cerri de ya iledir.
Tesniye, isnâni ve zamire muzâf olan kilâ kelimesinin halet-i raf’ı elif, nasbı ve cerri ya
iledir.
Cemi müzekker salim, ülû, ışrûne ve ışrûnenin kardeşlerinin halet-i raf’ı vav, nasbı ve cerri
ya iledir.
İ’RAB-I TAKDÎRÎ (s5s3)
1
İğrab-ı takdiri iki sebepten dolayı olur; taazzürden dolayı (kelimenin iğrab almasına mani bir
durum olduğunda) “asan ve ğulamî gibi” istiskalden dolayı (İ’rab kelimeye ağır geldiğinde)
“kâzın ve müslimiyye” gibi. Bunun dışındaki yerlerde iğrab lafzîdir.
GAYR-İ MUNSARIF (s5s6)
Gayr-i munsarıf: ( ‫) مافيه علتان من تسع او واحدة منها تقوم مقامهما‬. Kendisinde dokuz illetten iki
illet veya iki illet makamına kaim bir illet bulunan kelimeye denir. Bu illetler: Adil, vasıf,
te’nis, marife, ucme, cemi, terkip, elif-nunu zaide ve vezn-i fiildir. Gayr-i munsarıfın hükmü;
kesre ve tenvini kabul etmemektir. Zaruret-i şiirden ve tenasüpten dolayı gayr-i munsarıflar
munsarıf hükmünde olurlar.
İki illet makamına kaim olanlar(s6s6) Cemi ve elifâ’tte’nistir. Elifâ’tte’nis demek, iki
müennes elifi demektir. Bunlar da elif-i maksure ile elif-i memdüdedir. Gayr-i munsarıf
alametleri:
1) Adil: (s6s7) Hakikaten (sülâse-meslese, ühara, cümea gibi) veya takdiren (ömera, züfera
gibi) ismin asıl siğasından çıkmasına denir.
2) Vasıf: (s7s1) Vasfın şartı vasfiyetin asıldan olmasıdır. Hatta ismiyyetin vasfiyyet
üzerine galip gelmesi vasfiyeti asliyeye zarar vermez. (merartü binisvetin erbeın) misalindeki
“erbeun” kelimesi aslında vasfiyet olmadığı için munsarıf kılındı. “esved, erkam ve edhem”
kelimeleri her ne kadar isim olsalar da asılları sıfat olduğu için gayr-i munsarıf kılındı. “ef’an,
ecdel ve ahyel” kelimelerinin ise aslında vasfiyet olup olmadığı şüpheli olduğu için gayr-i
munsarıflıkları zayıf oldu.
3) Te’nis: (s7s6) Müenneslik eğer “te” ile olursa te’nisin şartı alemiyettir. Te’nis-i
manevinin şartı, yine alemiyettir. Ancak te’nis-i manevinin te’sirinin vücubunun şartı; Ya üç
harften fazla olması, üç harfli olursa ortası harekeli olması veyahutta ucme olmasıdır. Hind
kelimesinde bu üç şarttan birisi bulunmadığı için gayri munsarıflığı vacip değil caizdir.
Te’nis-i manevi ile müzekker isimlenirse şartı; üç harften fazla olmasıdır.
4) Marife: (s8s2) Marifenin şartı alemiyettir.
5) Ucme: (s8s3) Ucmenin şartı acemiyette alem olması, üç harfli olursa ortası harekeli
olması veya üç harften fazla olmasıdır.
6) Cemi: (s8s6) Ceminin şartı; he’siz siğa-i münteh’el-cumû olmaktır. (Siğa-i münteh’elcumû: İlk iki harfi meftuh, üçüncü harfi elif, eliften sonra iki harekeli harfi veya ortası sakin
üç harfi olan kelimelere denir.)
7) Terkib: (s9s4) Terkibin şartı; alemiyyettir. Bununla beraber terkib-i izafi ve isnadi
olmamasıdır. (Bağlebekke gibi)
8) Elif-nunu zaide: (s9s6) Eğer isimde olursa şartı alemiyettir. Sıfatta olursa, Basralılara
göre “fağlânete” vezninde müennesinin olmamasıdır. Küfelilere göre ise “fağlâ” vezninde
müennesinin olmasıdır.
9) Vezn-i fiil: (s10s1) Şartı; Kelimenin fiile mahsus bir vezin üzerine olması veya te’yi
kabul etmediği halde evvelinde fiilin ziyadelerinden birisinin bulunmasıdır.
Alemiyyet kendisinde müessir olan gayr-i munsarıflarda (s10s4) alemiyyet nekre
kılındığı zaman o kelime munsarıf olur. Çünkü alemiyyet; sadece kendisinde alemiyyet şart
olan yerler ile bir de adil ve vezn-i fiil ile müessir olarak bulunur. Dolayısıyla alemiyyet nekre
kılındığı zaman, alemiyyetin yalnız müessir olarak bulunduğu yerlerde bir sebep, hem şart
hem de müessir olarak bulunduğu yerlerde ise hiçbir sebep (illet) olmadan o kelime munsarıf
olur. Fakat İmam-ı Sîbeveyh, alemiyyet nekre kılındıktan sonra, daha önceki vasfiyete itibar
ederek o kelimenin yine gayr-i munsarıf olabileceğini söylüyor. İmam-ı Ahfeş ise giden bir
illete tekrar itibar edilemeyeceğini ifade ediyor.
2
Bütün gayr-i munsarıflar (s11s3) lâm-ı tarifle ve muzâf olmakla, kesre ile olan cerri
kabul ederler.
MERFÛÂT (s11s5)
Merfûât: ( ‫) هو مااشتمل على علم الفاعلية‬. Failiyyet alameti (rafî) üzerine şamil olan
isimdir. Dokuz tanedir. Fail merfûâttandır.
1. Fail: (s11s6) ( ‫ ) هو مااسند اليه الفعل او شبهه وقدم عليه على جهة قيامه به‬Fiil veya şibih fiilin kendisi
ile kâim olması ciheti üzerine binâen, fiil veya şibih fiil kendisi üzerine tekaddüm olunduğu
halde, fiil veya şibih fiil kendisine isnat olunan isimdir. Failde asıl olan fiilini takip etmektir.
Failin Mef’ul Üzerine Tekaddümü Vacip Olan Dört Yer Vardır: (s12s1)
1. Failin failiyyetine, mef’ulün mef’uliyyetine delalet eden iğrab ve karine özürlendiği
zaman
2. Fail fiile bitişik zamir olduğu zaman
3. Fiilin mef’ulü illa’dan sonra geldiği zaman
4. Fiilin mef’ulü illa manasında olan bir şeyden sonra geldiği zaman failin takdimi
vaciptir.
Mef’ulün Fail Üzerine Tekaddümü Vacip Olan Dört Yer Vardır: (s12s4)
1. Mef’ul zamiri faile bitişdiği zaman
2. Fail, illa’dan sonra vaki olduğu zaman
3. Fail, illa manasında olan bir şeyden sonra olduğu zaman
4. Fail fiile bitişik olmadığı halde, mef’ul fiile bitişik zamir olduğu zaman mef’ulün
takdimi vaciptir.
TENAZU (s13s2)
İki fiil kendilerinden sonra gelen ism-i zahirde tenazu ettikleri zaman (ki bu tenazu bazı
kere failiyyette, bazı kere mef’uliyyette, bazen de muhtelif olur.) Basralılar ikinci fiili,
Kûfeliler ise birinci fiili amel ettirirler.
Eğer sen Basralılar gibi ikinci fiili amel ettirirsen; tenazu failiyyette olduğu zaman
birincisinde faili ism-i zahire muvafık olarak zamir getirirsin. Tenazu mef’uliyyette olduğunda
ise fiilin mef’ul yönünden zengin olup olmadığına bakarsın. Eğer zenginse hazfeder, değilse
ism-i zahir olarak getirirsin.
Kûfeliler gibi birinci fiili amel ettirirsen; tenazu failiyyette olduğunda faili zamir olarak
getirirsin. Tenazu mef’uliyette olduğunda ise bir mani olmadıkça yine zamir olarak getirirsin.
2.Nâib-i Fail: (s14s4)( ‫) كل مفعول خزف فاعله واقيم هو مقامه‬. Fail hazfolunup, fail makamına
ikame olunan her mef’uldür. Bir kelimenin nâib-i fail olmasının şartı, fiilin sigasının meçhul
olmasıdır. Alimtü babının ikinci, ağlemtü babının üçüncü mef’ulü, mef’ul-ü leh ve mef’ul-ü
meah naib-i fail olamaz. Kelamda mef’ul-ü bih bulunduğu zaman nâib-i fail olarak mef’ul-ü
bih tercih olunur. Mef’ul-ü bih bulunmadığı zaman ise bütün mef’uller müsavidir.
3
3.Müpteda: (s15s5) ( ‫هو االسم المجرد عن العوامل الفظية مسندا اليه او الصفة الواقعة بعد حرف النفى والف‬
‫)االستفهام رافعة لظاهر‬. İsm-i zahiri rafedici olduğu halde harf-i nefi veya elif-i istifhamdan sonra
vaki olan sıfat veya müsnedün ileyh olduğu halde lafzi amillerden soyulan isimdir.
4.Haber: (s16s1) ( ‫) هو المجرد المسند به المغاير للصفة المذكورة‬. Müptedanın tarifinde zikredilen
sıfata zıt olan, müsned-ü bih olan ve lafzi amillerden soyulan isimdir. Müpteda normalde
marife olan kelimelerden olur. Bazen hususilik vecihlerinden birisiyle (sıfatla, istifhamla,
nefiden sonra olmakla, zarf olan haberin tekaddümü ile, mütekellime nisbetle)
hususileştiğinde nekreden de olabilir. Haber bazı kere hazfolunur. Zarf vaki olan haberler
nahiv alimlerinin ekserisine göre mukadder bir cümle ile tevillidir.
Müptedanın Haber Üzerine Tekaddümü Vacip Olan Dört Yer Vardır: (s18s1)
1.
2.
3.
4.
Müpteda, kendisi için sadr-ı kelam olan bir şeye şamil olduğu zaman
Müpteda ile haber her ikisi de marife oldukları zaman
Müpteda ile haber, umumilik ve hususilikte müsavi oldukları zaman
Haber müpteda için fiil olduğu zaman, müptedanın takdimi vaciptir.
Haberin Müpteda Üzerine Tekaddümü Vacip Olan Dört Yer Vardır: (s18s5)
1.
2.
3.
4.
Müfred olan haber, kendisi için sadr-ı kelam olan bir şeyi tezammün ettiği zaman
Haber, müptedanın müptedalığını sahih kılıcı olduğu zaman
Müptedada haberin müteallikı için zamir olduğu zaman
Haber enne-i meftûhanın cümlesinden haber vaki olduğu zaman, haberin takdimi
vaciptir.
Müpteda Şart Manasını Tezammün Ettiğinde Habere Fa’nın Dühûlü Sahih Olurdu.
Buralar;(s18s1)
 Müpteda fiil ile sılelenmiş isim olduğu zaman
 Müpteda zarf ile sılelenmiş isim olduğu zaman
 Müpteda fiil ile vasıflanmış nekre olduğu zaman
 Müpteda zarf ile vasıflanmış nekre olduğu zaman
5.Kane babının ismi
6.İnne babının haberi
7.Cins-i nefi için olan la’nın haberi
8.Leyse’ye müşabih olan ma ve la’nın ismi
9.Nevâsıp ve cevâzımdan hâlî olan fiil-i müzari
MENSÛBÂT (s20s1)
4
Mensûbat: ( ‫) هو مااشتمل على علم المفعولية‬. Mef’uliyyet alameti (nasp) üzerine şamil olan
isimdir. Onüç tanedir.
1.Mef’ul-ü Mutlak: (s20s2) ( ‫) وهو اسم مافعله فاعل فعل مذكور بمعناه‬. Mef’ul-ü mutlak manasında
olan mezkür fiilin failinin işlemiş olduğu şeyin ismidir. Mef’ul-ü mutlak; adet, nevi ve te’kit
için olur. Bazı kere lafzının gayri de olabilir.
Mef’ul-ü Mutlağın Amilinin Vücûben ve Semaan Hazfolunduğu Yerler: (s20s8)
Sakyen, rağyen, haybeten, ced’an, hamden, şükran ve aceben
Mef’ul-ü Mutlağın Amilinin Vücûben ve Kıyasen Hazfolunduğu YerlerYedidir: (s20s9)
1. Mef’ul-ü mutlağın kendisinden haber vaki olmadığı isim üzerine dahil olan, nefi veya
nefi manasında olan bir şeyden sonra müsbet vaki olursa,
2. Mef’ul-ü mutlak mükerrer vaki olursa,
3. Tekaddüm eden cümlenin manasının eserini izah vaki olursa,
4. Mef’ul-ü mutlak manasında olan isim ve o ismin sahibi üzerine şamil olan cümleden
sonra ilaç olduğu halde (âzâî fiillerden) teşbih için vaki olursa,
5. Mef’ul-ü mutlağın gayriye ihtimali olmayan bir cümlenin manası vaki olursa,
6. Mef’ul-ü mutlağın gayriye ihtimali olan bir cümlenin manası vaki olursa,
7. Tesniye vaki olursa, mef’ul-ü mutlağın amili vücûben ve kıyasen hazfolunur.
2.Mef’ul-ü Bih: (s22s4) ( ‫) هو ما وقع عليه فعل الفاعل‬. Failin fiili kendisi üzerine vaki olan
şeyin ismidir. Dört yerde amili vücûben hazfedilir. Semâan,(s22s8) Münada’da, İzmar ala
şerîta’ti-ttefsir üzere ve Tahzir mevzilerindedir.
Münâdâ: (23s1) ( ‫) هو المطلوب اقباله بحرف نائب مناب ادعو لفظا او تقديرا‬. Lafzan veya takdiren ed’û- makamına kaim olan bir harf sebebi ile dönmesi talep olunandır. Münada, müfret marife
olursa ala mâ yürfeu bih mebnidir. Lam-ı istiğâse ile cerdir. Elif-i istiğâse ile meftuhtur.
Buraların dışında da mensuptur. Münadada terhim (kısaltma) caizdir.
Terhim:(s25s6) Hafiflik için münadanın ahirinde yapılan haziftir.
Mendüp: (s26s8) Va veya ya ile kendisi üzerine ağlanılandır. (Mu’reb ve mebnilik
hususunda münada gibidir.)
İzmar alâ şerita’tit’tefsir: (s27s8) ( ‫كل اسم بعده فعل او شبهه مشتغل عنه بضميره او متعلقه لو سلط‬
‫) عليه هو او مناسبه لنصبه‬. Herhangi bir isim ki kendisinden sonra fiil veya şibih olur, o fiil veya
şibih fiil de zamirinde veya müteallikında amel etmekle o isimden yüz çevirse, o fiil veya
şibih fiil o isim üzerine tekaddüm olunsa elbette o ismi nasp ederdi.
Tahzir: (s29s9) ( ‫) وهو معمول بتقدير اتق تحذيرا مما بعده او ذكر المحذر منه مكررا‬. Muhazzer-u minh
mükerrer olduğu halde zikrolunan veya ma ba’dinden sakındırmak için -ittekı- fiilinin takdiri
ile mamül olandır.
3.Mef’ûl-ü Fîh: (s30s5) ( ‫) هو ما فعل فيه فعل مذكور من زمان او مكان‬. Zaman veya mekandan
mezkür fiil kendisinde işlenilen şeyin ismidir. Mef’ul-ü fiihin lafzan nasp okunmasının şartı
Fî’nin gizlenmesidir. Fî, zarf-ı zamanların tamamında (ister zarf-ı zaman-ı müphem olsun,
5
isterse mahdud olsun) hazfolunur. Zarf-ı mekan-ı müphemde de hazfolunur. Zarf-ı mekan-ı
mahdutta ise hazfolunmaz.
4.Mef’ul-ü Leh: (s31s4) (‫) وهو ما فعل الجله فعل مذكور‬. Mezkür fiil kendisi için işlenilen şeyin
ismidir. Mef’ul-ü leh’in lafzan nasp olmasının şartı lam’ın gizlenmesidir. Mef’ul-ü leh’ten
lamın hazfinin şartları: Mef’ul-ü leh, muallel fiilin (sebebi sorulan fiilin) faili için bir iş
olacak, mef’ul-ü leh ile muallel fiilin failleri bir olacak, mef’ul-ü leh ile muallel fiil meydana
gelmekte birbirlerine yakın olacak.
5.Mef’ul-ü Meah: (s31s8) ( ‫) وهو المذكور بعدالواو لمصاحبة معمول فعل لفظا او معنى‬. Lafzan veya
manen olan fiilin mamülüne arkadaş olması için vav’dan sonra zikrolunan şeydir.
6.Hal: (s32s6) ( ‫) مايبين هيئة الفاعل او المفعول به لفظا او معنى‬. Lafzan veya manen olan fail ile
mef’ul-ü bihin hey’etini beyan eden şeydir. Halin amili; fiil, şibih fiil ve manayı fiildir. Halin
şartı nekre olmaktır.
7.Temyiz: (s34s3)( ‫) مايرفع الئبهام المستقر عن ذات مذكورة او مقدرة فى جملة او ماضاها او فى اضافة‬.
Mezkür veya mukadder zattan kararlaşan ibhamiyeti kaldıran şeydir.
8.Müstesna: (s36s1) Muttasıl ve munkatî olmak üzere iki kısımdır.
Muttasıl: ( ‫) وهو المخرج عن متعدد لفظا او تقديرا باالو اخواتها‬. İlla veya kardeşlerinden
biriyle lafzan veya takdiren adetlenicinin adedinden çıkarılandır.
Munkati: ( ‫) وهو المذكور بعد االواخواتها غير مخرج عن متعدد‬. Adetlenicinin adedinden
çıkarılmadığı halde, illa ve kardeşlerinden sonra zikrolunandır.
Dört Yerde Müstesnayı Nasp Okumak Vaciptir: (s36s4)
1.
2.
3.
4.
Tam mûcep kelamda sıfatın gayri olan illadan sonra geldiğinde,
Müstesna, müstesna-i minh üzerine tekaddüm ettiğinde,
Müstesna, müstesna-i munkatî olduğunda,
Halâ, adâ, mâ halâ, mâ adâ, leyse ve lâ yekûnü’den sonra, nasp okumak vaciptir.
Müstesna-i minh mezkür olup, kelam gayr-i mûcep olduğunda nasp caizdir fakat bedel
tercih olunur.
Müstesna-i minh gayr-i mezkür, kelam da gayr-i mûcep olduğunda amilin iktizasına göre
iğraplanır.
Müstesna; gayr, sivâ, sevâ ve hâşâ’dan sonra cer okunur.
İlla’da asıl olan istisnalık, gayr kelimesinde de asıl olan sıfatlıktır. Bazı kere illa sıfatlıkta
gayr üzerine, bazı kere de gayr istisnalıkta illa üzerine hamledilir. İllâ; hudutsuz nekre bir
cemiye tabi olduğu zaman istisnalık özürlendiği için sıfatlıkta gayr kelimesi üzerine
hamledilir.
9.Kane ve kardeşlerinin haberi
10.İnne ve kardeşlerinin ismi
11.Cins-i nefi için olan la’nın ismi: (s39s8) Amel etmesinin şartları; İsminin nekre olması,
muzâf veya şibih muzâf olması, ismi ile arasının faslolunmamasıdır.
6
12.Leyse’ye müşabih olan ma ve la’nın haberi: (s406) Ma ve la’nın amel etmesinin
şartları: İsimleri ile kendileri arası in ve haberleri dahil hiçbir şeyle faslolunmayacak,
menfilikleri illa ile bozulmayacak, la’nın bir şartı daha vardır ki ismi nekre olacak.
13.Nevasıptan birisi dahil olan fiil-i müzaridir.
MECRÛRÂT (s42s1)
Mecrûrât: ( ‫) هو مااشتمل على علم المضاف اليه‬. Muzafün ileyh alameti (cer) üzerine şamil olan
isimdir.
Muzâfün İleyh: (s42s2)( ‫) كل اسم نسب اليه شئ بواسطة حرف الجر لفظا او تقديرا‬. Mecrurda harf-i
cerin eseri bâkî olduğu halde lafzan veya takdiren olan bir harf-i cer vasıtasıyla kendisine
birşey nispet olunandır. İzafet, lafzıyye ve maneviyye olmak üzere iki kısımdır.
İzafet-i Maneviyye: (s42s5) ( ‫) ان يكون المضاف غير صفة مضافة الى معمولها‬. Muzâf olan
kelimenin, mamülüne muzâf olan sıfat-ı sarfiyenin gayrisi olmasıdır. İzafeti maneviyye; eğer
muzâfün ileyh marife olursa marifelik, nekre olursa hususilik ifade eder. İzafet-i
maneviyyenin şartı, muzafın lam-ı tariften soyulmasıdır.
İzafet-i Lafziyye: (s43s3) ( ‫) ان يكون المضاف صفة مضافة الى معمولها‬. Muzâf olan kelimenin,
mamülüne muzâf olan sıfat-ı sarfiye olmasına denir. İzafet-i lafzıyye sadece lafızda hafiflik
ifade eder.
Sahih veya sahihe mülhak olan bir isim mütekellim ya’sına muzâf olduğu zaman ahiri
kesrelenir. Mütekellim ya’sı ise sakindir veya fetha ile harekelidir.
TEVÂBİ (s46s4)
Tevâbî: ( ‫) كل ثان باعراب سابقه‬. Her ikisinin iğrabı bir cihetten olduğu halde, kendisinden
öncekinin iğrabı ile olan her ikincidir.
Naât: (s46s5) (‫) تابع يدل على معنى فى متبوعه مطلقا‬. Mutlak olarak metbuunda bir mana üzerine
delalet eden tabidir.
Nââtın faideleri: Tahsis, Tevzîh (izah), medih, zem ve te’kittir. Nâât mevsufun hali ile
vasıflanırsa on yerde mevsufa mutabakat eder. Bu on yer: Rafî, nasp, cer, Marife, nekre,
Müfret, tesniye, cemi, Müzekker ve müenneslikte. Eğer mevsufun müteallikının hali ile
vasıflanırsa ilk beş yerde mutabakat eder. Geri kalan beş yerde ise fiil gibidir.
7
Atıf: (s48s5) ( ‫) تابع مقصود بالنسبة مع متبوعه يتوسط بينه وبين متبوعه احدالحروف العشرة‬. On harften
birisi tabi ile metbû arasını ortalayan, metbûu ile beraber metbûuna nisbetle kastolunan
tabidir.
Zamir-i merfûu muttasıl üzerine birşey atfolunacağı zaman evvela munfasıl ile te’kitlenir.
Zamir-i mecrûr-u muttasıl üzerine birşey atfolunacağı zaman matufta câr iade olunur.
Te’kîd: (49s9) ( ‫) تابع يقرر امرالمتبوع فى النسبة اوالشمول‬. Nisbet veya şumulde metbûunun emrini
kararlaştıran tabidir. Lafzi ve manevi olmak üzere iki kısımdır:
Te’kîd-iLafzî: Evvelki lafzın bizzat tekrar etmesidir. Bütün lafızlarda olabilir.
Te’kîd-i manevi ise belli lafızlarda olur. Bu lafızlar: Nefsühü, aynühü, kilâhüma,
kiltâhüma, küllühü, ecmeu, ekteu ve ebsau’dur.
Zamir-i merfuu muttasıl nefs ve ayn kelimeleri ile te’kitleneceği zaman evvela munfasıl
ile te’kitlenir.
Bedel: (s51s6) ( ‫) تابع مقصود بما نسب الى المتبوع دونه‬. Metbûu kastolunmaksızın, metbûuna
nisbetle kastolunan tabidir.
Dört kısımdır:
1. Bedel-i kül min’el-kül: Bedel ile mübdel-i minhin aynı şey üzerine delalet etmelerine
denir.
2. Bedel-i bağz min’el-kül: Bedelin, mübdel-i minhin cüz’ü olmasına denir.
3. Bedel-i iştimal: Bedel ile mübdel-i minh arasında külliyet ve cüz’iyetin dışında bir alaka
olmasına denir.
4. Bedel-i galat: Mübdel-i minhi yanlış olarak telaffuz ettikten sonra bedeli zikretmeye denir.
Atf-ü Beyan: (s52s6) ( ‫) تابع غير صفة يوضح متبوعه‬. Metbûunu izah edip sıfatın gayri olan
tabidir.
8
MEBNÎ (s52s9)
Mebnî: ( ‫) ماناسب مبنى االصل او وقع غير مركب‬. Gayr-i mürekkep olduğu halde vaki olan veya mebnî asla münasip olan
isimdir. (Mebnî asıllar dört tane idi. Harf, mazi, basralılara göreemir bigayri’llâm ve cümledir.)
Mebnînin hükmü; amiller değiştiğinde kelimenin ahirinin değişmemesidir. Mebnînin lakapları: Zamme, fetha,
kesre ve vakıftır.
Mebnîler: Muzmarât, Esma-i işârât, mevsûlât, esmâ-i ef’âl, esvât, mürekkebât ve baz-ı zuruf’tur.
Muzmarât: (s53s5) Lafzan, manen veya hükmen zikri tekaddüm eden gaip veya muhatap veya mütekellim
için vazolunan isimdir. Zamirler muttasıl ve munfasıl olmak üzere iki kısımdır. Merfû ve mensup zamirleri
hem muttasıl hem munfasıl olurken mecrur zamirleri sadece muttasıl olurlar.
Toplam beş kısımdırlar: (s54s1)
1. Zamir-i merfûu muttasıllar: Darabe, darabâ, darabû, darabet, darabetâ, darabne, darabte, darabtümâ,
darabtüm, darabti, darabtümâ, darabtünne, darabtü, darabnâ
2. Zamir-i merfûu munfasıllar: Hüve, hümâ, hüm, hiye, hümâ, hünne, ente, entümâ, entüm, enti, entümâ,
entünne, ene, nahnü
3. Zamir-i mensûb-u muttasıllar: Darabehû, darabehümâ, darabehüm, darabehâ, darabehümâ,
darabehünne, darabeke, darabekümâ, darabeküm, darabeki, darabekümâ, darabekünne, darabenî,
darabenâ
4. Zamir-i mensûb-u munfasıllar: İyyâhü, iyyâhümâ, İyyâhüm, iyyâhâ, iyyâhümâ, iyyâhünne, iyyâke,
iyyâkümâ, iyyâküm, iyyâki, iyyâkümâ, iyyâkünne, iyyâye, iyyânâ
5. Zamir-i mecrûr-u muttasıllar: Lehû, lehümâ, lehüm, lehâ, lehümâ, lehünne, leke, lekümâ, leküm, leki,
lekümâ, lekünne, lî, lenâ
Zamirler normalde munfasıl olarak gelmez ancak muttasıl özürlendiği zaman munfasıl olarak gelir. Zamirin
muttasıl gelmesi özürlenip munfasıl olarak geldiği yerler: (s54s7)


Zamir amili üzerine tekaddüm ettiğinde
Bir faideden dolayı zamirle amili arasını ayırmakla
9




Zamirin amilini hazfetmekle
Zamirin amili amili manevi olduğunda
Zamir zamir-i merfu olup amili harf olduğunda
Sahibinin gayrisi üzerine cereyan eden bir sıfat zamire isnat olunduğunda
Zamir-i Fasıl: (s56s5) Haberin sıfata karışma ihtimali olan yerlerde, müpteda ile haber arasına haberin sıfata
karışmasını önlemek için bir merfû zamiri getirilir. Bu zamire, haberin sıfat mı yoksa haber mi olduğunu
ayırdığı için zamir-i fasıl denir.
Zamir-i şân (kıssa):(s57s2) Bazen cümlelerin evvelinde bir gaip zamiri gelir. Ve bu zamirler kendisinden
sonra gelen cümle ile tefsir olunur. Böyle zamirlere müzekkerse zamir-i şân, müennesse zamir-i kıssa denir.
Esmâ-i İşârât: (s57s7) Müşârun ileyh için vazolunan isimlere denir. Esmâ-i işaretler: Zâ, zâni, zeyni, tâ, tâni,
teyni, ülâi, zî, tî, tih, zih, tihî, zihî, zâke, zâkünne, zânikünne... Eama-i işaretlerden zâ, yakını işaret içindir.
Zâlike, uzağı işaret içindir. Zâke ise orta mesafeyi işaret içindir.
İsm-i Mevsul: (s58s8) Başlı başına bir cüz olmayıp ancak sıle ve âid ile bir cüz olan isimdir. İsm-i mevsuller:
Ellezî, elletî, ellezâni, elletâni, ülâ, ellezîne, ellâî, ellâi, ellâyi, ellâtî, ellevâtî, men, mâ, eyyün, eyyetün...
Ellezî ile haber vermenin şartları: (s59s6)



Ellezîyi cümlenin başına getirmek
Muhber-i anh (kendisinden haber verilen) mevziine ellezîye râcî zamir getirmek
Muhber-i anhı haber olarak tehir etmektir.
Bu üç şeyden birisi özürlendiği zaman haber vermek te özürlenir.
Ellezî ile haber vermenin özürlendiği yerler:(s60s1)







Zamir-i şân’da
Sıfatsız mevsufta
Mevsufsuz sıfatta
Amil olan mastarda
Hal’de
Ellezînin gayriye raci olan zamirde
Ellezînin gayriye raci olan zamire şamil olan isimde haber vermek özürlenmiştir.
Mâ-i İsmiyye: (s60s5) İsim olan mâ; mevsûle, istifhamiyye, şartiyye, mevsûfe, şey manasına tâmme ve sıfat
olur.
Esmâ-i Ef’al: (s61s2) Mazi veya emir manasında olan isimlerdir. Ruveyde, heyhâte, zâke gibi
Esvât: (s62s1) Kendisi ile bir ses hikaye olunan veya hayvanlara seslenilen bütün lafızlardır.
Mürekkebât: (s62s2) Aralarında nisbet olmayan iki kelimeden meydana gelen her isimdir.
Kinâyât: (s62s6) Kem ve kezâ adet içindir. Keyte ve zeyte hadis içindir. Kem-i istifhamiyyenin mümeyyizi,
müfret mensuptur. Kem-i haberiyenin mümeyyizi ise müfret mecrur veya mecmû mecrurdur.
Zurûf: (63s7) İzafetten kesilen zarflar da mebniyyâttandır. Kablü, ba’dü, haysü, izâ, iz, eyne, ennâ, meta,
eyyâne, keyfe, müz, münzü, ledâ, ledün vs...
Marife: (s65s5) ( ‫) ماوضع لشيء بعينه‬. Muayyen birşey için vazolunan isimdir. Marifenin nevileri altıdır:
1. Muzmarât
10
2.
3.
4.
5.
6.
Alem
Esmâ-i işarât
Mevsûlât
Lâm-ı tarifle ve nida harfiyle marife olanlar
Bu beşten birisine izafet-i maneviyye ile muzâf olan kelimelerdir.
Marifelerin marifelik dereceleri de bu sıralamaya göredir.
Nekre: (s65s5) ( ‫) ماوضع لشيءال بعينه‬. Gayr-i muayyen birşey için vazolunan isimdir.
Alem: (s65s7) Bir vazı ile, gayrısına şamil olmadığı halde muayyen birşey için vazolunan isimdir.
Esmâ-i Adet: (s66s1). Eşyanın fertlerinin miktarı için vazolunan lafızlardır. Arapçada adetlerin asılları
oniki’dir. Bunlar; birden ona kadar olanlar, mie (yüz) ve elf (bin)’dir.
Müzekker-Müennes: (s69s3) (‫) مافيه عالمة التانيثلفظا او تقديرا‬. Lafzan veya takdiren kendisinde müennes alameti
bulunan kelimeye müennes, bulunmayana da müzekker denir. Müennes alametleri üçtür: Ta-ü te’nis, elif-i
maksûre ve elif-i memdûdedir. Müennes hakiki ve lafzi olmak üzere iki kısımdır. Hayat sahiplerinden
karşısında erkeği bulunana müennes-i hakiki, bulunmayana ise müennes-i lafzi denir.
Tesniye: (s70s3) Müfredinin cinsinden olduğu halde, müfredi ile beraber, müfredinin misline delalet etmesi
için müfredinin ahirine meksür bir nun ile mâ kabli meftuh elif veya ya bitişendir. –Zeydâni ve zeydeyni gibi
Mecmû (cemi): (s71s1) Değişikliklerden bir değişiklik ile müfredinin harfleri ile kastolunan fertler üzerine
delalet edendir.
Cemi Müzekker Salim: (s71s4) Müfredinin cinsinden olduğu halde, müfredi ile beraber, daha fazlası üzerine
delalet etmesi için müfredinin ahirine meftuh bir nun ile mâ kabli mezmum vav veya ma kabli meksur ya
bitişendir. –Dâribûne ve dâribîne gibi
Cemi Müennes Salim: (s72s6) Müfredinin ahirine elif ve ta bitişendir. –Müslimât gibi
Cemi Mükesser: (s73s1) Müfredinin binası cemisinde değişendir. Ricâl gibi. Cemi kıllet vezinleri: Ef’ulün,
ef’âlün, ef’ıletün, fiğletün, fâilûne, fâilâtün’dür.
Mastar: (s73s) ( ‫) اسم الحدث الجارى على الفعل‬. Fiil üzerine cereyan eden hadesin ismidir. Sülasi mastarları semaî,
diğerleri kıyasîdir.
İsm-i Fail: (s74s2) ( ‫) ماشتق من فعل لمن قام به بمعنى الحدوث‬. Hudüs manasına olduğu halde fiil kendisi ile kaim olan zat
için fiilden müştak kılınan isimdir.
İsm-i Mef’ul: (s75s4) ( ‫) مااشتق منفعل لمن وقع عليه الفعل‬. Fiil kendisi üzerine vaki olan zat için fiilden müştak kılınan
isimdir.
İsm-i Fail ve İsm-i Mef’ulün Amel Etmesinin Şartları: (s75)
1. Eğer lâm-ı tarifli ise musağğar (ism-i tesğir) ve mevsuf (sıfatı olan bir kelime) olmamalıdır.
2. Lâm-ı tarifsiz ise bu iki şartla beraber beş şeyden birine itimat etmelidir:
d. İstifham
e. Nefi
a. Müpteda
b. Mevsuf
c. Zilhal
3. Mef’ul-ü bihi nasbedebilmek için hale veya istikbale delalet etmelidir.
11
Sıfat-ı Müşebbehe: (s75s8) ( ‫) ماشتق من فعل لمن قام به بمعنىالحدوث‬. Sübût manasına olduğu halde fiil kendisi ile kaim
olan zat için lazım fiilden müştak kılınandır.
İsm-i Tefdıl: (s77s7) ( ‫) ماشتق من فعل لموصوف بزيادة على غيره‬. Gayrısı üzerine bir ziyade ile mevsuf için olduğu
halde fiilden müştak kılınan isimdir. İsm-i Tefdıller, levn ve ayıp olmayan sülasiden yapılır.
İsm-i Tefdılin Amel Etmesinin Şartları: (s77s8) İsm-i tefdıl mef’ul-ü bihte amel etmez, bu şartlar failde
amel etmesinin şartlarıdır; İsm-i tefdıl lafzan ma kablinden sıfat olacak, Manen ma cera aleyhin müteallikı
için sıfat olacak, Kendi nefsine itibarla müfaddal olacak, Başkasına itibarla müfaddalün aleyh olacak, Kelam
menfi olacak
FİİL (s80s3)
Fiil: ( ‫) مادل على معنى فى نفسه مقترن باحداالزمنةالثالثة‬. Üç zamandan birine yakın olmaksızın kendi nefsinde bir mana
üzerine delalet eden kelimedir. Fiilin hâssaları: (s80s5) Kad, sin, sevfe ve cevâzımın dahil olması, ahirine
sakin müennes ta’sının bitişmesi vs...
Fiil-i Mazi: (s80s6) ( ‫) مادل على زمان قبل زمانك‬. Senin zamanından evvelki zamana delalet eden fiildir.
Fiil-i Müzari: (s80s8) ( ‫) مااشبه االسم باحد حروف نايت لوقوعه مشتركا‬. Neeyte harflerinden biriyle isme benzeyen fiildir.
Fiil-i müzari; en, len, key, izen ile nasp okunur. Ayrıca gizli en ile de nasp okunabilir. –En- hatta, lam-ı key,
lam-ı cuhûd, fe, vav ve ev’den sonra gizlenir. Fiil-i müzari; lem, lemmâ, emir lâmı, nehi la’sı, in, mehmâ,
mâ, men, eyne, metâ, ennâ, eyyü, haysümâ, izmâ, izâ mâ. Müzari gizli in ile de nasp olabilir. –İn- ise; emir,
nehi, istifham, temenni ve arazdan sonra gizlenir.
Emir: (s86s4) ( ‫) صيغة يطلب بها الفعل من الفاعل المخاطب‬. Muzaraat harfini hazfetmekle muhatap failden fiil kendisi
ile talep olunan sîgadır.
Müteaddî: (s87s6) Anlaşılması bir müteallak üzere muhtaç olan fiildir. Müteaddi fiillerin bazıları bir,
bazıları iki, bazıları da üç mef’ule müteaddi olurlar.
Lazım: Anlaşolması bir müteallaka muhtaç olmayandır.
Ef’al-i Kulubun Hassaları: (s88s5) İki mef’ulünden birisi zikrolunduğu zaman diğeri de zikrolunur. Ef’al-i
kulub iki mef’ul-ü arasını ortaladığında veya her ikisinden de sonra geldiğinde amel etmesi de, amelden
bozulması da caizdir. Tağlik vaki olması da caizdir. Ef’al-i kulubun fail ve mef’ulünün bir manada muttasıl
iki zamir olması caizdir.
Ef’âl-i Nâkısa: (s89s4) Faili bir sıfat üzerine kararlaştırmak için vazolunan fiillerdir. –Kâne, sâra
Nakıs fiillerin merfûuna isim, mensûbuna da haber denir. Nakıs fiillerin tamamının haberlerinin isimleri
üzerine tekaddüm etmesi caizdir. Kendileri üzerine tekaddüm hususunda ise üç kısımdır. Birinci kısım
kane’den râha’ya kadar olanlardır ki bunların haberleri kendileri üzerine tekaddüm edebilir. İkincisi
evvelinde mâ lafzı olanlardır. Bunların haberleri kendileri üzerine tekaddüm edemez. Üçüncüsü ise ihtilaflı
olup leyse’dir. Bazılarına göre leyse’nin haberi kendisi üzerine tekaddüm eder, bazılarına göre de edemez.
Ef’âl-i Mukârabe:(s91s5) Racâen, husûlen veya ahzen fiih olarak haberi faile yaklaştırmak için vazolunan
fiillerdir. –Asâ, kâde, dafika, kerabe, ceale, ehaze vs...
Fiil-i Taaccüp: (s92s7) Taaccüp inşası için vazolunan fiillerdir. Taaccüp için iki sîga vardır: “Mâ ef’alehü ve
ef’ıl bihi” Fiil-i taaccüpler gayr-i mutasarrıftır.
12
Ef’âl-i medih ve Zemm: (s93s6) Medih ve zemm inşası için vazolunan fiillerdir. “Niğme, bi’se” gibi. Ef’al-i
medih ve zemmin amel etmesinin şartları: Faillerinin lam-ı tarifli olması veya lam-ı tarifli kelimeye muzaf
olması veyahut ta nekre ile temyizlenmiş zamir olmasıdır. Medih ve zemm fiillerinden sonra bir mahsus
zikrolunur. Bu mahsus müpteda, mâ kabli de haberdir veya mahzüf müptedanın haberidir.
HARF (s94s8)
Harf: ( ‫) مادل على معنى فى غيره‬. Gayrısında bir mana üzerine delalet eden kelimedir. Harfler, fiil ve isimle bir
mana ifade ederler.
Harf-i Cer: (s95s1) ( ‫) ماوضع الفضاء بفعل او معناه الى ما يليه‬. Fiil veya manayı fiili kendisini takip eden şeye bağlamak
için vazolunan harflerdir. Yirmi tane harf-i cer vardır.
1.
2.
3.
4.
5.
Be
Min
İlâ
An
Alâ
11. Vavül-kasem
12. Ta’ül-kasem
13. Hâşa
14. Müz
15. Münzü
6. Lam
7. Fî
8. Kâf
9. Hatta
10. Rubbe
16. Halâ
17. Adâ
18. Levlâ
19. Keyme
20. Lealle
Hurûf-u Müşebbehe Bil’fiil: (s98s2) Fiile benzeyen harfler demektir ki altı tanedirler:
1. İnne
2. Enne
3. Keenne
4. Lâkinne
5. Leyte
6. Lealle
Elif-Nun maddesinin kesre okunduğu yerler: (s98s8)



İbtida (başlangıç) mevkiinde
Zandan ârî (soyulmuş) kavil maddesinden sonra
Sıle mevkiinde
Elif-Nun maddesinin fetha okunduğu yerler: (s98s9)






Fail mevkiinde
Mef’ul mevkiinde
Müpteda mevkiinde
Muzafün ileyh mevkiinde
Lev’den sonra
Levla’dan sonra
İkisinin de (kesre-fetha) caiz olduğu yerler: (s99s2) Fa-i ceza’dan ve İzâ-i müfâcee’den sonra
Atıf Harfleri: (s101s1) On tanedir:
1. Vav
2. Fe
3. Sümme
4. Hattâ
5. Ev
6. İmmâ
7. Em
8. Lâ
9. Bel
Tenbih harfleri: Elâ, emâ, hâ
Nidâ harfleri: Yâ, eyâ, heyâ, ey, hemze
Îcâb harfleri: Neam, belâ, iy, ecel, ceyr, inne
13
10. Lâkin
Ziyade harfleri: İn, en, mâ, lâ, min, be, lâm
Tefsir harfleri: Ey, en
Mastar harfleri: Mâ, en, enne
Tahdîd harfleri: hellâ, ellâ, levlâ, levmâ
Tevekkû harfi: Gad
İstifham harfleri: Hemze, hel
Şart harfleri: İn, lev, emmâ
Redî harfi: Kellâ
Tenvin: (s106s4) ( ‫) نون ساكنة تتبع حركة االخر اللتئكيد الفعل‬. Fiili te’kit için değil de kelimenin ahirinin harekesine tabi
olan sakin nun’dur. Tenvin beş kısımdır: Tenvin-i temekkün, tenkîr, ıvaz, mukabele ve terennüm
14

Benzer belgeler