pdf ındır - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası

Transkript

pdf ındır - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası
Editörden
TEKSTİL İŞVEREN
387 - Temmuz 2012
Türkiye Tekstil Sanayii
İşverenleri Sendikası Adına
İmtiyaz Sahibi
HALİT NARİN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
AV. BAŞAR AY
Yayın Danışma Kurulu
SEVİL BURSA
TUĞRUL BORNOVALI
AV. SAMİM ERGENELİ
Basın Müşaviri
MİNE ŞENKUL ERGÜVEN
Yayın Kurulu
LERZAN ÖZTÜRK
AV. ÇİĞDEM SUBAŞI
AV. ÖMER EMRE KAYNAK
BORA KOCAMAN
CEREN ERMİŞ
MERVE ŞENEREN
İdari Merkezi
TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ
İŞVERENLERİ SENDİKASI
Metrocity A Ofis Blok
Büyükdere Cad. No: 171 K.19
34330 1. Levent-İstanbul
Tel: (0212) 344 07 77 (pbx)
Fax: (0212) 344 07 66-67
İnternet Adresi
www.tekstilisveren.org.tr
Ofset Hazırlık
DÜNYA YAYINCILIK A.Ş.
Tel: (0216) 681 18 39
Grafik Tasarım ve Uygulama
ALİ BAYRAM
Basıldığı Yer
DÜNYA YAYINCILIK A.Ş.
“Globus Dünya Basınevi”
100. Yıl Mah. 34440
Bağcılar-İstanbul
Tel: (0212) 629 08 08
Basıldığı Tarih: 27 Ağustos 2012
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
ISSN: 1307-6566
Tekstil İşveren Dergisi,
Türkiye Tekstil Sanayii
İşverenleri Sendikası
tarafından aylık olarak
yayınlanır. Kaynak gösterilmek
suretiyle alıntı yapılabilir.
Dergide bulunan imzalı
yazıların sorumluluğu
yazarlara aittir.
TEKSTİLİN 2011 PERFORMANSI
Geçtiğimiz ay açıklanan iki ayrı araştırma, tekstil ve hazır giyimdeki kan kaybını bir kez daha ortaya koydu. Çalışmalardan biri İstanbul Sanayi Odası
(İSO), diğeri ise Türkiye İhracatçılar
Meclis'ne (TİM) ait. Hem İSO'nun açıkladığı '500 Büyük Şirket' hem de TİM'in
'İlk 1000 İhracatçı' listelerine bakıldığında
tekstilin verdiği fire açıkça görülüyor.
Daha da çarpıcı sonuç İSO'nun açıkladığı
listenin ilk yıllarına gidildiğinde ortaya çıkıyor. Bilindiği gibi İSO, en büyük şirketler
listesini ilk kez 1968 yılında açıklamaya
başladı. İşte o yılki 100 firmayı kapsayan
ilk liste ile geçtiğimiz ay açıklanan 500
büyük şirket listesi karşılaştırıldığında
ortaya çıkan tablo gerçekten üzücü.
Çünkü ilk listeye giren firmalardan sadece 14’ü bugünkü listede kendine yer
bulabilmiş. 44 yıllık süreç sonunda ilk listeden geriye kalan tek tekstil şirketi ise
Altınyıldız olmuş. İlk listede 24'üncü sırada bulunan Altınyıldız bugün 'İSO 500'
listesinde 222'nci sırada.
İSO'nun araştırmasının son 10 yılına bakıldığında ise kan kaybının özellikle bu
dönemde yaşandığı görülüyor. İlk 500
şirket içindeki tekstil ve hazır giyim işletmelerinin sayısı 2001'de 116 iken
2011 yılına gelindiğinde bu sayı 48'e kadar düşmüş. Yani 68 işletme son 10 yılda ya iflas etmiş ya da eski gücünü kaybettiği ve zayıfladığı için listeye girememiş.
işletmelerin kur ve faiz artışı nedeniyle kârlılığı 2011'de düşmüş, kaynak yapıları da bozulmuş. 2011'de İSO 500 listesine giren 48 tekstil ve hazır giyim işletmesinden 12'si zarar etmiş. 52 kuruluşun İSO 500 listesine girdiği 2010'da
ise tekstil ve hazır giyimde zarar eden
işletme sayısı sadece 6 idi. TİM'in araştırmasına göre ise ilk 500'e giren ihracatçıların kârlılığı yüzde 7.48'den yüzde
5.22'ye kadar düşmüş.
Peki, işletmeler için bundan sonraki süreç nasıl devam edecek?
En son yapılan İSO Beklenti Anketi'ne
göre işletmeler 2012 yılı ikinci yarısının
tüm göstergelerde ilk yarıya göre daha
olumlu geçmesini bekliyor. 2012 yılının
ikinci yarısında AB'deki krizin derinleşmeyeceği, iç talebin bir miktar hareketleneceği varsayılıyor. Ancak bunun
yanında aynı anket sanayicinin yatırım iştahının azaldığını da ortaya koyuyor.
Şüphesiz geleceğe dönük en kaygı verici beklenti de bu. Çünkü yatırım yapmayan işletmeler süreklilik gösteremez.
Bunu hem İSO hem de TİM'in son araştırmasında da gördük.
Tekstildeki bu yapısal değişim TİM'in
listesinde de kendini gösteriyor. Araştırmaya göre 2004 yılında 'İlk 1000
İhracatçı' arasına 257 tekstil ve hazır
giyim ihracatçısı girmeyi başarırken bu
rakam 2011'e gelindiğinde 160'a kadar
düşmüş.
Ortaya çıkan olumsuzluklar bununla
sınırlı değil. İSO 500 araştırmasına göre
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
1
İçindekiler
04
11
KAPAK
GÜNCEL
Tekstilciler fizibilite turunda
Sendikamıza Kızılay’dan altın madalya
12
16
GÜNCEL
BİZDEN
METEM’ler örnek oldu, OSB’lere
meslek okulları açılıyor
Sendikamızdan yeni bir
başucu kitapçığı: Yün
18
VERGİ DÜNYASI
2011’de vergi cezalarının
yüzde 99,9’u kaldırıldı
08
AYIN KONUSU
Türkiye 'kontrollü' inişe geçti
bütçe dışında herşey yolunda
22
20
YORUM
EKONOMİK DİYALOG
Verimliliğin üç tanrısı
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
2
Botoks ekonomisi
24
28
SÖYLEŞİ
GÜNCEL
Topkapı İplik, Alman
disipliniyle sektörde
fark yaratıyor
Tekstil, İSO 500'de fire vermeye
devam ediyor
32
36
İlk 1000 İhracatçı liginde
büyük değişim yaşanıyor
Kayseri tekstilde kriz öncesini arıyor
GÜNCEL
TEKSTİLİN KALELERİ
40
TEKNO-TEKSTİL
43
Tekstil dokumada çözgü makinesinin yeri
ENERJİ
Enerjide gözler “Linyit”te
50
TASARIM DÜNYASI
Aslı Güler eğlenceli, keyifli
ve feminen çizgileriyle
hızla ilerliyor
52
KÜLTÜR
SANAT
56
MEDYADAN
YANSIMALAR
60
GEZİ
62
İNGİLİZCE
ÖZETLER
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
3
Kapak
TEKSTİLCİLER FİZİBİLİTE TURUNDA
Yeni Teşvik Sistemi'nin 19 Haziran'da Resmi Gazete'de yayınlanmasıyla birlikte tekstil ve
hazır giyimde yatırım hazırlığı da başladı. Ancak tekstil ve hazır giyimciler şimdilik
yatırım turu ve fizibilite çalışmaları yürütüyor.
Yeni Teşvik Sistemi, Türkiye'ye farklı alanlarda yeni yatırımlar kazandırırken, süreç tekstil ve
hazır giyim açısından biraz daha ağır ilerliyor. Tekstil ve hazır giyimciler şimdilik yatırım turu
ve fizibilite çalışmaları yürütüyor. Bilindiği gibi Yeni Teşvik Sistemi, 19 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Karar, 1 Ocak 2012'den bugüne kadar yapılan yatırımları kapsayacak. Tekstil ve hazır giyim sektörü, yeni Teşvik Sistemi'ni beklemeden yatırıma soyunan girişimcilerin mağdur olmaması için yasanın 1 Ocak 2012 yerine yürürlük tarihinin en az 1 yıl öne çekilmesini istiyordu. İş dünyasının büyük bel bağladığı yürürlük tarihini öne çekme yönünde adım atılmamasına rağmen tekstil ve hazır giyimcilerin Yeni Teşvik
Sistemi çerçevesinde yatırım arayışları sürüyor. Ancak sektörün bugüne kadar yaptığı girişimler, özellikle büyük teşvikler öngören Doğu illerine yapılan ziyaretler ve fizibilite çalışmalarıyla
sınırlı kaldı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) öncülüğünde 180 işadamı haziran ayında önce Muş'a gitti. Ardından da 150 işadamıyla Şanlıurfa'ya ziyaret gerçekleştirildi. Ziyaret sonrası bilgi veren TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, "Bölgeler arasındaki farklılıkları giderebilmek için 6. Bölge’ye emek
yoğun sektörlerde yatırım yapmamız gerekiyor. Emek yoğun sektörler olarak hazır giyim, tekstil, deri, saraciye, ayakkabı, mobilya, kuyumculuk ile tarım makineleri sektörünü beraber götürdük. Şu anda yatırım konusunda bir motivasyon var. Özellikle 6. Bölge’de çok büyük avan-
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
4
tajlar söz konusu. Gerek yer gerekse kredi konusundaki avantajlar birçok firmayı şu anda
yeniden yatırım yapma konusunda motive
edebilir" diyor.
Ege'nin Doğu'ya
bakışı olumlu
Muş ziyaretine katılan isimlerden biri olan Ege
Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kızılgüneşler ise 6. Bölge olarak tanımlanan Doğu
ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri’nin sanayiciler için iş gücü maliyetleri açısından en
avantajlı bölge olarak öne çıktığını belirterek,
yaptıkları fizibilite sonucunda 6. Bölge'de
yer alan Muş, Van, Bingöl ve Diyarbakır'ı, 5.
Bölge’de bulunan Şanlıurfa ve Erzurum'u
tekstil ve konfeksiyon yatırımları için cazip gördüklerini belirtiyor. Tekstil ve hazır giyim sektörlerinin emek yoğun sektörler olduğuna işaret eden Kızılgüneşler, "Hazır giyim sektöründe, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde 1.5 milyon TL'lik yatırımla 500 kişinin istihdam edilebilmesi mümkün. 1990'lı yılların ikinci yarısında Adıyaman'da Egeli ihracatçıların girişimleriyle başlayan konfeksiyon yatırımları bugün o bölgede başarıya
ulaştı, önemli ihracatçı firmalar oluştu. Bugün Adıyaman'da tekstil ve konfeksiyon kümelenmesi var. Benzer bir kümelenmeyi
Muş, Van, Bingöl, Diyarbakır, Şanlıurfa, Erzurum'da oluşturabiliriz" diye konuştu. Türk
hazır giyim ve tekstil sektörlerinin geçmiş dönemlerde kadın istihdamına pozitif ayrımcılık sağlanması konusunda çok önemli ve kapsamlı projeler hazırladığına da vurgu yapan
Kızılgüneşler, şunları söylüyor: "Sektörümüzün bu talebi bugüne kadar kamudan tam
beklediği desteği bulamadı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yeni teşvik paketinin başarıya ulaşması için bu desteğin verilmesini olmazsa olmaz koşul olarak görüyoruz. Hazır giyim sektörünün istihdamının
yüzde 70'ten fazlası kadınlardan oluşuyor. Bu
sektörün, bu bölgede başarılı olabilmesi için
kadın istihdamına pozitif ayrımcılık konusunda
somut adımların atılması şart."
40 GÜNDE 5.5 MİLYARLIK YATIRIM SÖZÜ VERİLDİ
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, teşvik sisteminin uygulamaya girdiği 19 Haziran'dan 30
Temmuz'a kadar olan süreçte toplam 5.5 milyar lira sabit yatırım tutarında 480 adet müracaat yapıldığını söyledi. Çağlayan, aynı dönemde toplam yatırım tutarı 3.93 milyar lira ve öngörülen istihdamı 16 bin 247 kişi olan 340 projenin incelemelerinin tamamlanarak teşvik belgelerinin düzenlendiğini bildirdi. Çağlayan, 'böylelikle yapılan müracaatın neredeyse yüzde
75'inden fazlasının belgeye bağlandığını' kaydetti. Çağlayan, "Düzenlenen teşvik belgelerinin
sabit yatırım tutarları itibarıyla 2.26 milyar lirası, yani yüzde 57.3'ü bölgesel, 1.06 milyar lirası, yani yüzde 27'si genel ve 616 milyon lirası, yani yüzde 15.7'si büyük ölçekli yatırım uygulamaları kapsamındadır. Bu belgelerden 60 adedi, yani yüzde 18'i Organize Sanayi Bölgeleri'nde (OSB) gerçekleştirilecek yatırımlar için düzenlenmiş olup, bir alt bölge desteklerinden yararlanabileceklerdir. 33 adet yatırım ise yani yüzde 1'i ise öncelikli yatırımlar kapsamında
beşinci bölge desteklerinden yararlanma imkânı bulacaklardır" dedi.
Bölgeler itibariyle teşvik belgelerinin dağılımına bakıldığında ise 1. Bölge’de 99, 2. Bölge’de 53, 3. Bölge’de 67, 4. Bölge’de 43, 5. Bölge’de 29 ve 6. Bölge’de 49 belgenin düzenlendiğini
anlatan Zafer Çağlayan, 1. Bölge’nin yüzde 29 ile ilk sırada yer alırken, 6. Bölge’nin yüzde 14.4
ile 4. sırada yer aldığını ifade etti. 6. Bölge’de öngörülen istihdamın toplam istihdam içerisindeki
payının ise yüzde 17 seviyesinde olduğunu vurgulayan Çağlayan, bu bölgede istihdama büyük önem verdiklerini söyledi. Alt sektörler dikkate alındığında tekstil ve konfeksiyon yatırımlarının ilk sırada yer aldığını belirten Bakan Çağlayan, tekstil ve konfeksiyon sektörlerini
sırasıyla gıda-içki, madencilik, turizm, lastik-plastik, depolama, altyapı, eğitim ve makine imalat sektörlerinin takip ettiğini bildirdi.
Muş gezisine katılan isimlerden Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ünlütürk ise Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün geçmiş yıllarda Mısır,
Bulgaristan, Gürcistan, Türk Cumhuriyetleri’nde yatırımlara yöneldiğini anlatarak, o ülkelerdeki avantajların önemli bölümünün yeni teşvik paketinde yer aldığını, bu nedenle, Türk sanayicisinin yurtdışında yatırım yerine, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yatırımı tercih
etme konumuna geldiğini ifade ediyor. Ünlütürk, "Bugün Türkiye'de en fazla pamuk Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üretiliyor, tekstil ve konfeksiyon yatırımları ile bu bölgelerdeki
refahı artırabiliriz. Bu sayede hem bölgedeki terörün beslendiği yoksulluk azalacak hem de
tersine göç hızlanacak" diyor.
'Kümelenme' için il aranıyor
Tekstil ve hazır giyimcilerin Yeni Teşvik Sistemi'yle yeniden gündeme gelen 'kümelenme
modeli' için de arayışları sürüyor. 1990'lı yıllarda
Adıyaman'da başarıya ulaşan modeli bu kez
Doğu Karadeniz'de hayata geçirmek isteyen
tekstilciler henüz bu konuda da bir il belirlemiş
değil. Ancak plan ve proje şimdiden hazır. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin (TGSD) ön-
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
5
Kapak
OSB'LERE YATIRIM CAZİP OLDU
Yeni Teşvik Sistemi, organize sanayi bölgelerine (OSB) yaradı. Yeni Teşvik Sistemi'nde
OSB'lerde yapılan yatırımların, bir alt bölgede
yapılmış gibi destek görmesi yeni yatırımları da
bu bölgelere çekti. Örneğin 5'inci Bölge de bulunan Kahramanmaraş'taki OSB'de yapılacak
bir yatırım, 6'ncı Bölge’deki gibi devlet desteklerinden yararlanacak. Böyle olunca da zaten yatırımcılar açısından cazip olan bazı
OSB'ler iyice cazip hale geldi. Örneğin Yeni Teşvik Sistemi'nden sonra sadece Adana OSB'ye
3'ü yabancı 4 firma toplam değeri 1.2 milyar
Euro'luk yatırım sözü verdi. Bu üç yatırım tamamlandığında, 1.000 kişiye iş kapısı açılacak.
Adana Organize Sanayi Bölgesi Genel Sekreteri Mustafa Keskin'in verdiği bilgiye göre Organize Sanayi Bölgesi'nde Hintli, İspanyol ile
bir Alman firma arsa aldı. Keskin, Hindistan'dan
yatırım için gelen Aditya Birla Group'un 410
milyon Euro'luk, İspanya ve Kanada menşeli
Befesa Silvermet'in ise 53 dönümde 47 milyon
Euro'luk yatırımı hayata geçirmeyi planladığını söyledi. Keskin, Enovik Endüstriyel isimli
yapı kimyasalları üreten Alman firmasının ise
330 dönümde 300 milyon Euro tutarında yatırım yaparak 250 kişinin istihdamına imkân
sağlayacağını dile getirdi. Keskin, ayrıca Limak
Enerji'nin de elektrik üretimi için 410 milyon
Euro tutarında, 87 dönümde doğalgaz kombine çevrim santralı kuracağını söyledi. Keskin,
tesiste 100 işçinin istihdamının sağlanacağını
bildirdi.
Mardin Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Nasır Duyan ise 108 fabrikanın yer aldığı Birinci Organize Sanayi Bölgesi'nden (OSB)
sonra, 2. OSB'nin de önümüzdeki yıl içinde faa-
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
6
liyete geçeceğini söyledi. Mardin'e, yerli yatırımcıların yanında yabancı yatırımcıların da ilgi
gösterdiğine dikkat çeken Duyan, "Yeni teşvik
yasası ile birlikte ilimize İtalyan ortaklı dondurma fabrikası açmak için başvuru yapıldı. Alman ortaklı kozmetik fabrikamız 2 ay içinde
faaliyete geçecek" dedi. Mardin Valisi Turhan
Ayvaz da "Yeni teşvik sisteminde Mardin en
avantajlı bölge konumuna geldi. OSB'ye daha
önce Çin'den, Hollanda'dan yatırım yapıldı. Alman firması, Amerika, Çin, İtalya gibi birçok
yerli yabancı şirket Mardin'e yatırım yapmak
için geliyor. Yatırımcıların Mardin Organize Sanayi Bölgesi'ne olan ilgisi her geçen gün artıyor. Şu anda 200 üzerinde yatırımcı sırada bekliyor" dedi.
OSB'lerle ilgili bilgi veren Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ise temmuz ayı
itibariyle toplam 27 bin 542 hektar büyüklüğünde, 147 adet OSB'nin altyapı inşaatı tamamlanarak sanayicilerin hizmetine sunulduğunu ve bu bölgelerde 41 bin 608 adet firmanın üretime geçtiğini söyledi. Ergün, üretime geçen bu tesislerde yaklaşık 1 milyon 200
bin kişiye iş imkânı sağlandığını, tüm işletmeler üretime geçtiğinde bu rakamın yaklaşık 2 milyon kişiye ulaşacağının öngörüldüğünü söyledi. Bakan Ergün, bugün itibariyle Türkiye'de 261 adet OSB'nin tüzel kişilik
kazandığını belirterek, "2002 yılına kadar sadece 70 OSB projesi tamamlanırken, son 9.5
yıl içinde 77 OSB daha tamamlanarak bu sayı
147'ye ulaşmıştır. 2012 yılı Yatırım Programı'nda 65 adet OSB projemizin alt yapı ve
arıtma tesisini kredilendirme konusunda
çalışmalarımız ise devam ediyor. Ayrıca bu yılsonu itibariyle de 15 OSB projesinin tamamlanmasını hedefliyoruz" diye konuştu.
Ergün, 2002 yılına kadar OSB'lerde üretime
geçilen parsel sayısı 11 bin 395 iken, son 9.5
yılda 30 bin 168 parselde üretime geçildiğini belirterek, 11 binden fazla parselin inşaat, 6 bine yakınının ise proje aşamasında olduğunu ifade etti.
BABACAN'DAN DEĞİŞİKLİK SİNYALİ
Yeni Teşvik Sistemi konusunda işadamları bazı yeni taleplerde bulunurken Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan da değişiklik sinyali geldi. Babacan Yeni Teşvik Sistemi ile ilgili uygulama safhasında problemler, gözden kaçan noktalar olabileceğine işaret ederek, işin bütünlüğünü, felsefesini ilke ve prensiplerini bozmadan değişikliklerin her zaman yapılabileceğini
bildirdi. Bu konuda şeffaflık ve açıklığı çok önemsediklerini anlatan Babacan, bazı ülkelerde
pazarlıkla teşvik verildiğini, ancak kendilerinin bu hataya hiç düşmediklerini söyledi. Bazen
kendilerine de 'Büyük yatırım bak, özel bir şey istiyor, vermezsek kaçacak' denildiğini ancak
10 yıldır buna direndiklerini belirten Babacan, “Kaçsın, önemli olan ilke, prensip ve güven.
Hiç kimseye bir başkasından daha fazla, daha imtiyazlı bir teşvik veremeyiz. Güveni ancak
böyle sağlarız” diye konuştu. Yeni Teşvik Sistemi'nin oldukça kapsamlı bir program olduğunu belirten Babacan, 2009'da başlatılan teşvik programının omurgasıyla aynı olduğunu, ancak ilave olarak stratejik sektör kavramını getirdiklerini ifade etti. Stratejik sektörlere daha yoğunlaştırılmış teşvikler öngörüldüğünü belirten Babacan, çok ithalat yapılan, çok ticaret açığı verilen, ama Türkiye'de üretildiği zaman da yüksek katma değer oluşturacak tesislere ve
sektörlere ilave teşviklerin söz konusu olacağını kaydetti. Bu arada Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da atıl durumda olan hazır fabrika ve bina alanlarının teşvik sistemi kapsamına alınması yönünde işadamlarından talepler aldıklarını belirterek bu yönde düzenleme yapacaklarını söyledi. Çağlayan, “Bugüne kadar sadece faaliyet gösterilecek binanın faaliyetine ilişkin
harcamalar teşvik sisteminden yararlandırılırken, biz yeni dönemde hazır bina satın alma işlemlerini de teşvik sistemi kapsamına alıyoruz” dedi.
cülüğünde Ordu, Samsun, Tokat, Giresun, Sivas, Urfa, Diyarbakır ve Mardin illerinden birinde bir tekstil köyü kurulması planlanıyor.
Tekstil köyünün 10 bin kişilik bir istihdam yaratması hedefleniyor. TGSD Başkanı Cem
Negrin, "Köyü kuracağımız yer yeni Teşvik Yasası'na göre 5 ya da 6. Bölge’de olacak. Bizim
için kalifiye işgücü önemli. Çünkü 10 bin kişilik bir istihdam yaratacağız" diyor. Negrin'in
verdiği bilgiye göre en az 10 şirket için fabrikalar, otel, restoran ve antrepodan oluşacak
köyde, gömlekçi, pantoloncu, iç giyimci, fermuar da dâhil hazır giyimin her alanı olacak.
sağlanacak. Bilindiği gibi halen viskon elyaf Türkiye'de üretilmiyor. 42 farklı ülkede 133 binden
fazla çalışanı bulunan Aditya Birla, Asya Pasifik Bölgesi'nin en büyük işverenlerinden biri olarak biliniyor. Aditya Birla, dünyanın en büyük alüminyum yuvarlama firması. Asya’daki en büyük alüminyum üreticiliği ve dünyadaki en büyük 10 çimento üreticisinden biri olma gibi ünvanları
da bulunuyor.
En büyük tekstil yatırımı
Hintli'den
Yerli işletmelerin Yeni Teşvik Sistemi sonrasında arayışları sürerken, bilinen en büyük yatırım, dünyanın beşinci büyük akrilik iplik üreticisi Hintli Aditya Birla Group'tan geldi. Aditya Birla Group değeri 5 yıl içinde 410 milyon
Euro’ya ulaşacak yeni yatırımla, Adana Organize Sanayi Bölgesi’nde bir viskon elyaf üretim tesisi kurma kararı aldı. Şirket 1070 dönümlük arsasını şimdiden satın aldı. Yatırıma
işletme sermayesi de eklendiğinde 600 milyon dolara ulaşacak ve 550 kişiye istihdam
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
7
Ayın Konusu
TÜRKİYE 'KONTROLLÜ' İNİŞE GEÇTİ
BÜTÇE DIŞINDA HERŞEY YOLUNDA
Avrupa'daki krize rağmen yılın ilk yarısında ortaya çıkan verilere göre Türk ekonomisi
'kontrol' altında. Beklentilerin üzerinde gelen büyüme rakamı, iyileşmeye başlayan cari
açık ve işsizlikte yaşanan düşüşü sadece bütçe dengesi gölgeledi. Ancak beklentiler
yılsonuna kadar bu dengenin de sağlanacağı yönünde.
Avrupa'da dinmeyen kriz rüzgârına rağmen Türkiye ekonomisi, kimine göre 'kontrollü', kimine
göre de 'yumuşak' bir iniş süreci yaşamaya devam ediyor. Yılın ilk 6 ayında ortaya çıkan verilere göre ekonomide yılsonu hedeflerini tutturmak hiç de zor görünmüyor. Yılın ilk çeyreğindeki büyüme, yüzde 3.2 ile neredeyse tüm tahminleri aşan bir düzeyde gerçekleşti. Geçtiğimiz yılın en önemli sorunu olarak görülen cari açık cephesinde iyileşme başlarken, yıl ortasında ortaya çıkan bütçedeki kötüleşmenin ise yılsonuna kadar düzelmesi bekleniyor. İşte 2012'nin
ilk aylarında ortaya çıkan makro verilerde son durum...
BÜYÜME: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 3.2 büyüdü. Beklentiler büyümenin yüzde 2.5-2.8 düzeyinde olması yönündeydi. Buna göre
büyüme rakamı ihracatın da katkısıyla beklentilerin üzerinde gerçekleşmiş oldu. Böylece Türkiye ekonomisinin 2009 yılının son çeyreğinde başlayan kesintisiz büyüme süreci 30 aylık bir
döneme ulaştı. Büyüme 2011 dördüncü çeyrekte yüzde 5.2, 2011 yılı genelinde ise yüzde 8.5
olarak gerçekleşmişti. İlk çeyrekte gayri safi yurtiçi hasıla ise cari fiyatlarla yüzde 14.2 artışla 329.2 milyon lira oldu. Ulaştırma yüzde 4.7, inşaat yüzde 2.8, toptan ve perakende sektörü
ise yüzde 0.9 büyüdü. Bu arada geçen yıl ilk çeyrekte yüzde 8.6, 2011’in tamamında yüzde 5.3
olan hanehalkı tüketiminin büyümeye katkısı 2012 yılının ilk çeyreğinde sıfır oldu. Verilere göre
stoklar yüzde 3.2 seviyesinde gerçekleşen büyümeyi 2.3 puan aşağı çekerken, ihracat ise yüzde 3.2’lik büyümeyi 4.5 puan yukarı çekti. Net ihracat 2011’in ilk çeyreğinde büyümeyi yüzde
5.3, 2011’in tamamında ise yüzde 1.4 aşağı çekmişti. Büyümeyle ilgili rakamlar hükümeti de
memnun etti. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, açıklanan verilerin ekonominin 2012-2014
dönemi Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen büyüme öngörüleri ile uyumlu seyrettiğine
işaret ettiğini söyledi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ise “Açıklanan rakamSayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
8
lar OVP’de belirttiğimiz yüzde 4’lük büyüme
oranını rahatlıkla yakalayacağımızı gösteriyor. Ekonomide yaşanan bu olumlu gelişmeler ‘Memlekette işler kötü’ diyenlere de
aslında iyi bir cevap” diye konuştu. Büyüme
verilerinin kendisi için sürpriz olmadığını belirten Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise
“2012 yılının ilk altı ayında ihracatımızın
gösterdiği performans bunun kanıtı. İhracatın
büyüme üzerindeki pozitif etkisini çok net bir
şekilde görmeye başladık" dedi.
İHRACAT: Türkiye’nin ihracatı en son açıklanan temmuz ayı verilerine göre bu yılın ilk
7 ayında yüzde 10 artışla 85 milyar 221 milyon dolar rakamını yakaladı. İhracatta haziran ayındaki artış yüzde 3.59'da kalırken, temmuzda ise yüzde 5.5 düşüş yaşandı. Tekstil
ve hazır giyim ihracatında ise yılın ilk yarısında
ibre aşağı yönlüydü. İlk 7 ayda Yunanistan, İspanya, İtalya, Belçika ve Hollanda gibi Avrupa pazarlarında yaşanan daralmaya bağlı olarak tekstil ihracatı yüzde 4.7, hazır giyim ih-
Ekonomi
BÜYÜME ORANLARI (%)
2005
2006
2007
2008
2009
2010-1. Çeyrek
2010-2. Çeyrek
2010-3. Çeyrek
2010-4. Çeyrek
2010
2011-1. Çeyrek
2011-2. Çeyrek
2011-3. Çeyrek
2011-4. Çeyrek
2011
2012-1. Çeyrek
8.4
6.9
4.7
0.7
-4.8
12.6
10.4
5.3
9.3
9.2
11.9
9.1
8.4
5.2
8.5
3.2
racatı ise yüzde 4.2 oranında düştü. Her iki
sektörde de kan kaybının fazla olmamasında, ihracatçıların yeni ve alternatif pazarlara yönelmesinin etkisi büyük oldu.
ENFLASYON: Enflasyon ilk 7 aylık süreçte
Merkez Bankası’nın beklentileri doğrultusunda gerçekleşti. Hatta en son açıklanan haziran ve temmuz ayı enflasyonları gıda ve giyim fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle beklentilerin de altında kaldı. Haziranda, tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) aylık bazda bir önceki aya göre yüzde 0.90 düşerken, üretici fiyatları endeksinde (ÜFE) ise aylık bazda
yüzde 1.43 gerileme yaşandı. Hazirandan sonra temmuzda da enflasyon eksi çıktı. TÜFE
temmuzda yüzde 0.41 ile beklentilerden
daha fazla geriledi. ÜFE’de ise artış beklentisine karşılık temmuzda yüzde 0.30 gerileme görüldü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
verilerine göre, temmuzda TÜFE yıllık bazda yüzde 6.31, ÜFE ise yüzde 10.34 arttı. Bu
arada haziranda giyim ve ayakkabı fiyatlarındaki düşüş yüzde 1.18, temmuz ayında ise
yüzde 4.84 oldu.
İSTİHDAM: İşsizlik oranında yılın ilk yarısında son 10 yılın en düşük düzeyi yakalandı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, işsizlik oranı mayıs ayında geçen yılın aynı döne-
ENFLASYONDAKİ DEĞİŞİM
(TÜFE-%)
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
2011
0.41
0.73
0.42
0.87
2.42
-1.43
-0.41
0.73
0.75
3.27
1.73
0.58
2012
0.56
0.56
0.41
1.52
-0.21
-0.90
-0.23
-
mine göre 1.2 puan azalarak yüzde 8.2'ye geriledi. Böylece işsizlik oranı 2001 krizinden bu yana
en düşük düzeyini gördü. İşsizlik oranı 2001’in üçüncü çeyreğinde yüzde 7.8’di. Türkiye genelinde işsiz sayısı ise mayısta geçen yılın aynı dönemine göre 278 bin kişi azalarak 2 milyon 272
bin kişiye düştü. Tarım dışı işsizlik oranı aynı dönemde yüzde 12'den yüzde 10.4'e gerilerken,
Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı ise yüzde 50.5'te sabit kaldı. İstihdam verilerini değerlendiren Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''İşsizlik oranında görülen yüzde 8.2'lik seviye,
2012 Orta Vadeli Program'da belirtilen yüzde 10.4'lük orandan yüzde 2.2 daha düşük" dedi. Çağlayan, "Net ihracat ile büyüyen ülkemizde, yatırım teşviklerinin de etkisinin görülmesiyle birlikte, önümüzdeki dönemde daha düşük işsizlik oranları göreceğiz" diye konuştu. İsİŞSİZLİK ORANLARI (%)
tanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları
2011
Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle de "HaOCAK
11.9
ziran, temmuzda da iyileşmenin olacağını göŞUBAT
11.5
rüyoruz" dedi.
MART
10.8
NİSAN
9.9
SANAYİ ÜRETİMİ: Sanayi üretiminde yılın ilk
MAYIS
9.4
6 ayı, istihdam artışına paralel olarak yükHAZİRAN
9.2
selişini sürdürdü. Türkiye İstatistik Kurumu
TEMMUZ
9.1
verilerine göre, sanayi üretimi haziran ayınAĞUSTOS
9.2
da önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.7 artEYLÜL
8.8
tı. Yılın ilk 6 ayında en yüksek artış ise yüzde
EKİM
9.1
5.9 ile mayıs ayında yakalandı. Sanayi üretiKASIM
9.1
minde kesintisiz artış ise 31’inci aya ulaştı. SaARALIK
9.8
nayi üretim rakamlarını değerlendiren Eko2012
nomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Endeks haziOCAK
10.2
ran ayları içindeki en yüksek seviyesini bu ay
ŞUBAT
10.4
yakalamıştır. 2009 Aralık ayından bu yana 31
MART
9.9
aydır sanayi üretim endeksi istikrarlı şekilNİSAN
9.0
de artmaktadır. Ara malı imalatının haziran
MAYIS
8.2
ayında yüzde 6.3 artış elde etmesi; hatta yılSayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
9
Ayın Konusu
SANAYİ ÜRETİMİNDEKİ DEĞİŞİM (%)
AYLAR
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
2012
1.5
4.4
2.6
1.5
5.9
2.7
-
2011
19.0
13.9
10.2
8.8
8.0
6.8
6.9
3.7
12.0
7.3
8.4
3.7
2010
12.8
17.6
21.4
16.9
14.9
10.0
8.8
10.8
10.4
9.9
9.4
16.7
2009
-21.5
-24.0
-21.5
-18.8
-17.1
-9.9
-8.9
-6.5
-9.6
6.2
-3.0
23.9
2008
11.2
9.2
3.5
7.5
3.0
2.3
4.4
-3.4
-4.0
-6.3
-12.9
-17.4
başından bu yana istikrarlı şekilde artması üretimin yakın gelecekte devam edeceğini göstermektedir” dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ise “Sanayi üretim verileri
değerlendirildiğinde Türkiye büyümesinin öngörülen seviyelerde devam ettiğini görmekteyiz.
Mevsimsel dalgalanmalar olmakla birlikte yılsonunda Türkiye, Orta Vadeli Program'da yer alan
yüzde 4'lük büyüme tahminini yakalayacaktır. Dünyanın geçtiği bu çalkantılı dönemde aylık bazda bazen dalgalanmalar olabilir. Sonuç olarak gelişmiş ekonomilerden her gün gelen farklı
haberlerin beklentileri iyice bozduğu günümüzde bu sonuçlar doğaldır. Fakat şu an için tahminlerimizi, öngörülerimizi güncellememizi gerektirecek bir durum yoktur” dedi.
BÜTÇE: İlk 6 ayda sanayi üretimi, büyüme, istihdam ve ihracat gibi veriler yüz güldürmesine rağmen bütçede beklenen performans sağlanamadı. Personel ödeneklerinde beklenenin üzerindeki artış ve sosyal güvenlik harcamaları yılın ilk yarısında bütçe performansının
bozulmasına yol açtı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe dengesinde yılın ilk 6 ayına göre
performansta ciddi bir bozulmanın söz konusu olduğunu belirterek, 2013 yılı bütçe hazırlıkları sırasında ek tedbire ihtiyaç olup olmadığını değerlendireceklerini söyledi. Şimşek, “Gerekirse ilave tedbirler alınabilir” dedi. Şimşek, haziran ayına bakıldığında bütçe açığının 6.3
milyar lira olduğunu belirterek, “Bu çok büyük bir rakam” dedi. Şimşek, yılın ilk 6 ayında ise
açığın 6.7 milyar lira olarak gerçekleştiğini vurguladı. Bütçe dengesi performansını geçen yılın aynı dönemi ile kıyaslayan Şimşek, geçen yılın ilk 6 ayında bütçenin 2.9 milyar lira fazla
verdiğini, bu yıl ise geçen seneye göre bütçe performansında 9.6 milyar liralık düşüşün söz
konusu olduğunu söyledi. Bütçe performansının bozulmasında ekonomideki yavaşlamanın
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
10
da büyük etkisinin olduğunu ifade eden
Şimşek, “Özellikle vergi gelirleri arasında
KDV neredeyse yerinde saymıştır nominal
olarak” diye konuştu. Şimşek, bütçe performansının bozulmasına personel ve sosyal güvenlik transferlerinde yaşanan yüksek
artışların da etkili olduğunu belirterek, personel giderinde geçen seneye göre 7 milyar
liralık, sosyal güvenlik transferinde de 7.4
milyar liralık ilave artış olduğunu kaydetti.
Şimşek, yılın ilk altı aylık döneminde performansın bozulması nedeniyle bundan
sonraki süreçte kemerlerin daha çok sıkılacağı mesajını verdi. Kamu kurumlarını, yılın geri kalanında ‘ilave kaynak istememeleri’ konusunda uyaran Şimşek, 2013 yılı bütçe hazırlıklarına başladıklarını belirterek, çalışmalar sırasında ilave tedbiri değerlendireceklerini kaydetti.
CARİ AÇIK: Ekonominin yumuşak karnı olarak nitelendirilen cari işlemler açığındaki düşüş yılın ilk 6 ayında da devam etti. Cari işlemler dengesi haziranda 4.25 milyar dolar
açık verirken yılın ilk yarısındaki açık ise yüzde 30 düşüşle 31.08 milyar dolar oldu. Yıllık
kümülatif açık ise ekonomideki yavaşlama ve
dış ticaret dengesindeki dengelenme sürecine paralel haziranda bir yıllık bir aranın ardından ilk kez 63.5 milyar dolara geriledi ve
bu yıl ilk kez Orta Vadeli Program'da yer alan
65 milyar dolarlık hedefin altına indi. Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek, "Haziran ayı cari açık
kalemindeki düşüş daha da belirgin hale gelmiştir. Yılsonu için öngördüğümüz 65 milyar
dolarlık cari açık hedefinin şimdiden altına inmiş olduk" dedi. Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan ise cari açıktaki iyileşmenin ihracat artışından kaynaklandığını söyledi. Haziran ayındaki cari açık rakamının aylık bazda
son 10 ayın en düşük açığı olduğunu belirten Çağlayan, “İlk 6 ayda cari açık 44.7 milyardan 31.1 milyar dolara indi. Geçen yıla göre
13.6 milyar gerileme var. Bu gerilemenin yaklaşık 11 milyar doları mal ve hizmet ihracat
artışından geliyor. İthalattaki gerilemenin etkisi ise 2 milyar dolar civarında. Bunu Avrupa ve Ortadoğu krizlerine rağmen ihracatını artırmayı başarmış sanayicimize, işadamımıza borçluyuz” dedi.
Güncel
SENDİKAMIZA KIZILAY’DAN ALTIN MADALYA
Türk Kızılayı, bağışlarıyla destek veren işadamları, sanatçılar, sivil toplum örgütleri, gazeteciler ve vatandaşları ‘altın madalya’ ile
ödüllendirdi. 10 Ağustos 2012 tarihinde,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törende, Kayseri’deki Özel Türkiye
Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Kızılay
Hastanesi’nin yapımını üstlenen ve yaptığı
deprem yardımları ile zor zamanda milletinin yanında yer alan sendikamız da ‘altın madalya’ya layık görüldü. Toplam 170 bağışçının ödüllendirildiği törende Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın altın madalyasını sendikamız Yönetim Kurulu Başkanı
Halit Narin, Başbakan Erdoğan’ın elinden aldı.
Türk Kızılayı’nın 144’üncü kuruluş yıldönümü nedeniyle Haliç Kongre Merkezi’nde
düzenlenen iftar programı ve ödül gecesine
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı
sıra Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci
Egemen Bağış, İçişleri eski Bakanı Abdülkadir
Aksu, işadamları, sanatçılar, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasına Kızılay yöneticileri ve
bağışçılarına teşekkür ederek başlayan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iftar davetine katılan Kızılay‘ın kurucularından Ömer
Paşa’nın ve Marko Paşa‘nın yakınlarına geceye geldikleri için teşekkür etti. En büyük
takdiri ve teşekkürü Kızılay‘ı destekleyen bağışçıların hak ettiğini belirten Erdoğan, “Bugün kendilerine altın madalya takdim edilen 170 bağışçımızın şahsında, Türkiye genelindeki, yurtdışındaki tüm Kızılay sevdalılarına, şahsım, ülkem ve milletim adına en kalbi şükranlarımı, minnet ifadelerimi sunmak istiyorum” dedi.
Gecede bir konuşma yapan Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ise, dünyanın her yerine
yardım ulaştıran, ihtiyaç sahibi ailelerin yarasını saran Türk Kızılayı’nın gücünü milletinden ve
bağışçılarından aldığını belirterek, bu desteğin daim olmasını vurguladı. Türk Kızılayı’nın yurtiçi ve yurtdışı insani yardım operasyonlarını başarıyla yürüttüğünü söyleyen Akar, bu başarıda hükümetin de büyük katkısı olduğunu sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından Başbakan Erdoğan tarafından, 2011 yılında Kızılay'ın Somali, Van, Libya, Pakistan operasyonlarına
üst düzey bağışta bulunan ve aralarında Türkiye Tekstil Sanayici İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, Avrupa Birliği Delegasyonu'ndan
Büyükelçi Yardımcısı Tibor Varadi, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dilek Sabancı, Hülya Avşar ve Acun Ilıcalı'nın da yer aldığı 170 bağışçıya altın madalyaları verildi.
Sendikamız Yönetim Kurulu tarafından, 2006 yılında Kayseri Valiliği’nin talebi
doğrultusunda, sağlık alanında kullanılmak üzere Kayseri Valiliği İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği’ne nakdi yardım yapılmasına karar verilmişti. Sendikamız
bünyesinde faaliyet gösteren Türk Tekstil Vakfı tarafından yapılan yardım, valilik tarafından yeni Kızılay Hastanesi’nin yapımında ve tıbbi cihazlarının alımında
kullanılmıştır. Resmi açılış töreni 17 Mayıs 2008’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen hastaneye, “Özel Türkiye Tekstil Sanayii
İşverenleri Sendikası Kızılay Hastanesi” adı verilmiştir. Üyelerimizin faaliyet gösterdiği Kayseri’de tüm yeni teknolojilere sahip böyle bir sağlık tesisinin kurulması, üye işyerlerimizde çalışanların bu tesisten öncelikli faydalanması için önemli
bir imkân sağlamıştır.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
11
Güncel
METEM’LER ÖRNEK OLDU, OSB’LERE
MESLEK OKULLARI AÇILIYOR
Sendikamızın, Türk Tekstil Vakfı ile birlikte hayata geçirdiği METEM’ler devletin mesleki
eğitim politikasına da örnek oldu. Özel sektör OSB’lerde meslek okulları açabilecek.
Açılacak okullarda öğrenci başına 5 bin liraya kadar teşvik verilecek.
Sendikamızın, Türk Tekstil Vakfı ile birlikte hayata geçirdiği Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezleri (METEM) devletin mesleki eğitim politikasına da örnek oldu. Hükümet, iş dünyasının
kalifiye eleman sorununa çözüm için, Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB) eğitim merkezi
açacak olan özel sektöre, öğrenci başına 5 bin lira teşvik verecek. Karar, özellikle tekstil ağırlıklı OSB’lere eğitimli teknik eleman yetiştiren ve ilki Çerkezköy’de 2007 yılında hizmete açılan METEM’lerin çok yerinde bir girişim olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Torba Yasa olarak bilinen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 11 Temmuz'da onaylanan kanunla Organize Sanayi Bölgeleri'nde (OSB) açılacak özel meslek liselerine öğrenci
başına para verilmesi yasalaştı. Buna göre OSB'lerde kurulacak özel mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci için, öğrencinin devlete maliyetinin 1.5 katına kadar ödeme yapılacak. Bilgi veren yetkililer, meslek ve teknik liselerde okuyan bir öğrencinin devlete maliyetinin 3 bin 300 TL olduğunu ifade etti. Buna göre OSB'lerde kurulacak okullar için öğrenci başına yaklaşık 5 bin TL ödenecek. Uygulama önümüzdeki yıldan itibaren başlayacak. Uygulama kapsamında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bütün
OSB'lerde okul açmayı planlıyor. Bakanlığın da olumlu baktığı bu gelişme ile iş dünyası kalifiye elemanı artık kendisi yetiştirecek. Bu fikrin ilk örneği Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası ve Türk Tekstil Vakfı tarafından METEM adıyla Çerkezköy’de hayata geçirilmişti.
Sonraki METEM’ler ise Kayseri ve Adana’da kuruldu. Tekstil eğitimi verilen bu okulların açılmasıyla birlikte diğer alanlarda da eğitim verilen okullar girişimciler tarafından kurulmaya
başlandı. Şimdi beklenen teşvikin gelmesiyle özellikle OSB'lerdeki okul sayısında kısa sürede büyük artış yaşanması bekleniyor.
Birçok önemli düzenleme getiren Torba Yasa'nın 42. Maddesi’yle, 5580 Sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanunu'nun 12. Maddesi’ne şu ekleme yapıldı: "Bu kanun kapsamında organize
sanayi bölgelerinde açılan mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğSayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
12
renci için, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından başlamak üzere, resmî okullarda öğrenim gören bir öğrencinin okul türüne
göre devlete maliyetinin bir buçuk katını geçmemek üzere, her eğitim öğretim yılı itibarıyla Maliye Bakanlığı ile bakanlık tarafından
müştereken belirlenen tutarda, bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten eğitim ve öğretim desteği yapılabilir."
Buna göre OSB'lerdeki her bir öğrenci için
kaç para ödeneceğine dair net rakam, Maliye ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek. Ayrıca kanunla, Bakanlar Kurulu'na OSB dışında açılacak mesleki ve teknik eğitim okullarına da aynı desteği verme
yetkisi tanındı. Organize Sanayi Bölgeleri’nde
kurulacak okullar, reel sektörün ihtiyacı olan
ara elemanları yetiştirecek. Türkiye'de halen yaklaşık 2.5 milyon işsize karşın işadamları ara eleman bulamamaktan yakınıyor. OSB'lerdeki mesleki ve teknik okullar,
özel okul statüsünde olacak. Bu okulların öğretmen dâhil her türlü ihtiyacı, OSB ve belirlediği okul yönetimi tarafından karşılanacak. Devlet ise öğrenci sayısına göre, her bir
öğrenci için ödeme yapacak. Özel okul
mantığıyla çalışacak olan bu eğitim kurumları, doğrudan sanayi sektörüne istihdam garantili ara eleman yetiştirecek. Özel
sanayi meslek liseleri olarak konumlanacak
bu okullar, tam gün eğitim verecek. Kâr
amacı güdülmeyen bu okullarda sanayinin
ihtiyaçları dikkate alınarak eğitim yapılacak.
Öğrenciler işyerlerinde uzun süreli uygulamalı eğitim fırsatı yakalayacak. İstihdam garantisi nedeniyle bu okullara büyük talep olması bekleniyor.
Bilindiği gibi sanayi tesislerinin kurulup çalışabilmesi için işçiye ve teknik elemana ihtiyaç var. Ülkemizde de genç nüfus sayısının fazla olmasından dolayı işgücü fazlalığı
olduğu bir gerçek. Ancak işgücü fazlalığına
rağmen ülkemizde kalifiye eleman adı verilen nitelikli eğitimli teknik eleman bulmak
zor. Bu sorunu yıllardır iş dünyası da dile getiriyor. Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri
Derneği (DETGİS) Başkanı İsa Dal, kentte,
makine ve tekstil alanında yaklaşık 2 bin teknik eleman ihtiyacının bulunduğunu belirterek, ihtiyacın karşılanması için mesleki eğitimin önem taşıdığını belirtiyor. Dal, tekstil
sektöründe meslek lisesi mezunlarına ihtiyaç duyulduğunu, sektördeki Ar-Ge açığının da mesleki eğitim mezunlarıyla kapatılabileceğini belirterek, “Denizli'de makine ve
tekstil alanında bin 500 ile 2 bin arasında teknik elemana ihtiyaç var. Meslek liselerinden
mezun olacak 200 gencin bu ihtiyaca cevap
vermesi imkânsız” diyor. Kentteki gençlere, geleceklerini garantiye almaları için
mesleki ve teknik eğitime yönelmeleri tavsiyesinde bulunun Dal, Türkiye'nin, Avrupa'da
kişi başına milli geliri en hızlı artan ülke olduğunu, bu nedenle önümüzdeki 5-10 yıl
içinde de mesleki eğitimin, lisans eğitiminin
önüne geçeceğini ifade ediyor. TÜİK rakamlarına göre, Türkiye'de 26 milyon iş gücünün, 9.5 milyonunun ilkokul mezunu, 4.5
milyonunun lisans altı ya da lisans, 2.5 milyonunun mesleki eğitimden geldiğini ifade
eden Dal, şunları söylüyor: “Bu orantısızlığa bakarsanız, neden katma değer üretemediğimizi ve neden mesleki eğitim sahibi
kişilerin olması gerektiği yerde, lisans me-
METEM’LER SANAYİCİYİ MEMNUN ETTİ
Sendikamız tarafından Türkiye’de ilk kez tekstil sanayi için kalifiye eleman yetiştirmeye
yönelik eğitim veren METEM’lerin hayata geçirilmesi sanayiciyi memnun etti. Sanayi için kalifiye eleman ihtiyacını en fazla hisseden bölgelerden Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nin Başkanı Bekir Sütcü, sanayicilerin vasıflı teknik eleman bulma konusunda sıkıntılı olduklarını vurgulayarak, bu açığı Adana'da METEM'in kapattığını belirtiyor. Sütçü, "Organize Sanayi Bölgesi olarak METEM çok önem verdiğimiz bir okulumuzdur. METEM’e neden
önem veriyoruz? Organize Sanayi Bölgesi olarak, sanayiciler olarak eli anahtar tutan teknik
elemana şiddetle ihtiyacımız var'' dedi. Sütçü, sanayiciler olarak eli anahtar tutan ya da tutacak olan eleman istediklerini ancak, gelenlerin çoğunun hayatında ilk defa bir sanayi kuruluşu gördüklerini vurgulayarak, “Bu arkadaşların çoğu ya bir hafta dayanıyor ya da on gün
sonra ürküp gidiyorlar. Gelenler arasında çok azı, yani yüzde 10 ya da yüzde 15'i başarılı olup
kalıyor. Bu yüzden METEM, biz sanayiciler için büyük bir avantaj'' diyor. METEM'deki makine donanımı sayesinde öğrencilerin uygulamalı olarak kaliteli eğitim görebildiklerini vurgulayan Sütcü, “Teoriden pratiğe geçiş öğrenciler için çok daha kolay oluyor. Burada eğitim
gören öğrenciler makinelere alışkın ve aşina olduklarından makinelerden korkmayan, ben
bunu rahatlıkla başarabilirim, diyen öğrenciler yetişiyor. METEM'in böyle bir zemin hazırlamasının hem memleket için hem de Organize Sanayi Bölgesi için çok faydalı olduğunu biliyorum. Biz Organize Sanayi Bölgesi yönetimi olarak METEM için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Onların sosyal aktiviteleri ile ilgili, tanıtımları ile ilgili, öğrencilerin stajlarıyla ilgili
elimizden ne geliyorsa okul müdürümüzle birlikte hareket ediyoruz, destek olmaya çalışıyoruz”
ifadelerini kullanıyor. Sarıçam Belediye Başkanı Ahmet Zenbilci ise, METEM sayesinde Sarıçam İlçesi’nin daha da hareketlendiğini belirterek, “METEM sayesinde üzerimizdeki yük hafifledi. Neydi bu yük? Bizlere iş için başvuran gençlerimize ‘ne iş yapabilirsin’ diye sorduğumuzda ‘ne iş olsa yaparım’ yanıtını alıyorduk. Ama herkes, her işi yapamaz. Özellikle teknik
gerektiren işlerde eğitimli olmak lazım METEM'de yetişen gençler artık sanayicilerimizin yanında rahatlıkla iş imkânı bulabiliyor” diyor.
zunu olanların olduğunu göreceksiniz. Sektörlerde nitelikli elemanlar çoğunlukla üniversitelerden değil, meslek sahibi kişiler arasında aranmaktadır. Tekstil ve makine sektöründe
de teknik eleman ihtiyacı var. Lise öğrenimine başlayacak öğrencilere, meslek lisesini seçmelerini öneriyoruz.”
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
13
Güncel
Mardin Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Nasır Duyan ise 4 bin kişinin istihdam
edildiği OSB'de fabrikaların ara ve kalifiye eleman ihtiyacı çektiklerini, bunun için de
Avusturya Hükümeti tarafından OSB'de torna, elektrik ve bilgisayar üzerine eğitim veren bir atölye okulunun açıldığını belirtiyor.
Öğrencilere sigorta da yapılsın önerisi
OSB'lerde özel meslek liseleri kurulmasına izin veren düzenlemeyi değerlendiren
İnsan Kaynakları Yöneticileri Derneği (İKAYDER) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öz
ise bu adımı sanayideki kalifiyeli teknik eleman açığını ortadan kaldıracak önemli bir
adım olarak nitelendiriyor. Öz, bir adım daha öteye gidilerek öğrencilerin sigorta kapsamına alınmasını öneriyor. Atılan adımın faaliyet gösteren OSB'ler için bulunmaz
bir nimet olduğunu söyleyen Öz, "OSB'lere uygulanan bu özel teşvikle sanayimizin
gelişiminde en önemli sorun olan nitelikli eleman açığı ortadan kalkmış olacak. Bu
yasayla hem sanayicilerimizin yüzü gülecek hem de bu okullarda okuyan öğrencilerimiz okurken para kazanacak, işsizlik gibi bir sorunla da büyük ölçüde karşılaşmayacak” diyor. Sanayisi gelişmiş ülkelerde kalifiyeli ve teknik becerisi yüksek eleman gücünün oluşturulmasının ancak mesleki ve teknik eğitimle doğru orantılı olduğunu ifade eden Öz, "Gelişmiş ülkelerde mesleki ve teknik eğitim yüzde 65 oranında yoğunluktayken, ülkemizde bu durum maalesef daha alt seviyelerde bulunmaktadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın OSB'lere sağladığı bu özel teşvikle
ülkemizde ve özellikle Bursa'da özel meslek liselerinin sayısı önemli ölçüde artarak Avrupa Birliği normlarının üzerinde meslek liselerine sahip olacağız. OSB'lerimiz nitelikli eleman açıklarını kendi özel meslek liselerinden karşılar duruma gelecektir” ifadesini kullanıyor.
Yeni teşvik sistemiyle OSB'lerde kurulacak özel meslek liselerinin, sanayiciye olduğu
kadar bu okullarda öğrenim görecek öğrenciye de büyük yararlar getireceğini belirten Öz, şunları söylüyor: “Milli Eğitim Bakanlığı teşvik kapsamında OSB içerisinde kurulacak özel meslek liselerine öğrenci başına nakdi destek sağlayacak. Bu okullardan
mezun olan öğrencilerimiz, işsizlik gibi bir sorunla karşılaşmayacaklar. Bakanlığın attığı bu adımı ülke sanayisinin gelişimi açısından oldukça faydalı olarak görüyoruz.”
ÇERKEZKÖY METEM’E YENİ BÖLÜMLER
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası ve Türk Tekstil Vakfı tarafından kurulan METEM’lerin ilki olan Çerkezköy Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi bünyesinde
yeni bölümler açılacak. Tekirdağ İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu, 25 Temmuz’da
Vali Zübeyir Kemelek başkanlığında yaptığı toplantıda, Çerkezköy Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi bünyesinde 2012-2013 yılından itibaren uygulanmak üzere Anadolu Meslek Lisesi okul türünde, “Tekstil Teknolojisi Alanı” ve buna
bağlı “Tekstil Boyacılığı”, “Endüstriyel Düz Örme ve Endüstriyel Yuvarlak Örme Dalları” ile “Endüstriyel Otomasyon Teknolojisi Alanı” ve buna bağlı “Mekatronik Dalı”nın
açılmasına karar verdi. Toplantıda ekli işgücü eğitim planında belirtilen mesleklerdeki
işgücü yetiştirme meslek kurslarının açılmasına, toplum yararına çalışma programları kapsamında Çalışma ve İş Kurumu’na gelen projelerden Orman İşletme Müdürlüğü’nün 4 ay süreli 10 kişilik ağaçlandırma ve fidan dikimi projelerinin uygun
görülmesine de karar verdi.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
14
NARİN: BENSİYON
ENNEKAVİ
GÖNLÜMÜZDE
YAŞAYACAK
12 Temmuz 2012 tarihinde hayata veda
eden Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Danışma Kurulu Üyesi
Bensiyon Ennekavi’nin vefatı sendikamızda da büyük üzüntü yarattı. Bensiyon Ennekavi’nin vefatının ardından bir
açıklama yapan sendikamız Yönetim
Kurulu Başkanı Halit Narin, Ennekavi’nin hem Emakets hem de Türkiye
Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’ndaki çalışmalarıyla örnek bir işadamı olduğunu söyledi. Ennekavi’nin tekstil sektörüne katkılarının daima hatırlanacağını söyleyen Halit Narin, “Kendisi yün iplik konusunda derin tecrübe
sahibiydi” dedi.
Sendikamız Yönetim Kurulu Başkanı
Halit Narin, mesajının son bölümünde
Bensiyon Ennekavi’nin ‘uzlaşmacı’ kişiliğine de dikkat çekerek, “Ennekavi’nin
vefatı tekstil camiasında büyük üzüntü
yaratmıştır. Tüm sevenlerine ve ailesine sabır diliyorum. Ennekavi gönlümüzde sonsuza kadar yaşayacaktır”
açıklamasına yer verdi.
Güncel
SEDİKAMIZIN DANIŞMA KURULU ÜYESİ
BENSİYON ENNEKAVİ’Yİ KAYBETTİK
hipti. Bu hususu, kendi işinden
daha çok önemserdi. Kendi üzüntüsünü dışarıya aksettirmez, hep
içine atardı. Daima yüzü gülen bir
insandı. Arkadaşlarının rahatlıkla
güveneceği bir sırdaştı.”
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Danışma Kurulu Üyesi Bensiyon Ennekavi, 12 Temmuz 2012 tarihinde hayata veda etti. 8 Nisan 1937 yılında doğan Ennekavi, sendikamız üye işyerlerinden
Emateks Yün İplik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin
Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyordu. Ennekavi’nin cenaze merasimi 13
Temmuz 2012 tarihinde Ortaköy ETZ Ahayim Sinagogu’nda icra edildi.
Bensiyon Ennekavi , daha 15 yaşında babası Hayim Ennekavi’nin yanında iş
hayatına başladı. 1964 yılına kadar iplik fabrikalarına hammadde satarak
ticaret yapan Ennekavi, 1964 yılında ArYün İplik Fabrikası’nı Gandur’lardan
kiralayarak iplik imalat sanayine ilk
adımı attı. 1966 yılında kardeşleriyle birlikte aile şirketi olan Emateks Yün İplik San. ve Tic. A.Ş.’yi kuran Ennekavi,
kuruluşundan vefatına kadar geçen
sürede şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü.
İş hayatı boyunca Emakent Kumaş Pazarlama Yönetim Kurulu Başkanlığı,
EMKO İnşaat Şirketi Yönetim Kurulu
Üyeliği de Bensiyon Ennekavi’nin yaptığı
ortaklık işler arasında yer aldı. Tekstil sektöründe ştrayhgarn yün iplik mevzuunda
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri
Sendikası Danışma Kurulu Üyesi
Bensiyon Ennekavi’nin bu görevinin
yanı sıra İplik Dokuma Meslek Komitesi Üyeliği, Ortaköy Cemaati
Vakfı Başkan Vekilliği gibi sosyal faaliyetleri de oldu. Sain Benoit’te öğrenim alan ve kitap okumayı çok seven Ennekavi, bilhassa Osmanlı tarihini çok derinlikli olarak araştırmayı seven kimliği ile de biliniyordu.
duayen denilebilecek derin bir bilgiye
sahip olan Ennekavi, bu bildiklerini aktarmaktan büyük keyif alırdı.
Emateks Yün İplik San. ve Tic. A.Ş.
Başkan Vekili Mordi Ennekavi, ağabeyi Bensiyon Ennekavi’yi şu sözlerle anlattı: “Hayata daima pozitif bakar, arkadaşlığa çok önem verirdi. Ayrıca çok
iyi bir ara bulucu idi. İster iş dünyası ister arkadaş çevresi ister cemaat dünyasından birçok uzlaşmazlıkları tatlıya
bağlamasını başarma özelliğine sa-
1961 yılında Vida Ennekavi ile hayatını birleştiren Bensiyon Ennekavi, 2 kız ve 1 erkek çocuk babası idi. Ennekavi’nin, 6 torunu bulunuyor.
1966 yılında temeli atılan Emateks,
Bensiyon, Mordi ve İshak Ennekavi
(yanda, soldan sağa) kardeşler
tarafından kuruldu.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
15
Bizden
SENDİKAMIZDAN YENİ BİR BAŞUCU KİTAPÇIĞI: YÜN
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası, tekstil ve hazır giyim sektörünün
yararlanabileceği önemli bir başucu kitapçığına daha imza attı. Geçtiğimiz Mayıs ayında Tekstil İşveren Dergisi okurlarına ücretsiz olarak dağıttığımız 'Karbon Elyaf' kitapçığından sonra, bu kez de yünü tanıtan bir kitapçık hazırladık. Sendikamız,
1977 yılından beri üyesi olduğu Uluslararası Yünlü Tekstil Federasyonu (IWTO) tarafından yayınlanan 'YÜN Kitapçığı' ve kısa
DVD filmini Türkçe’ye çevirdi. Tüm abonelerimize ve sendikamız üyelerine ücretsiz sunulan kitapçık ve DVD'de yünün yapısından özelliklerine kadar birçok bilgi yer alıyor.
Kitapçıkta verilen bilgiye göre yün elyafının benzersiz özelliklerinden
bazıları şöyle sıralanıyor:
- Yün çevre dostu ve yenilenebilir bir tekstil elyafıdır.
- Ateşe dayanıklılık özelliği vardır.
- Nem kontrolü sağlar.
- Mükemmel bir yalıtkandır.
- Nefes alabilirlik ve ses absorpsiyonu özellikleri vardır.
- Doğru bir şekilde seçilir ve işlem görürse, cilde yakın yumuşaklık özelliği mevcuttur.
- Tamamen biyolojik olarak parçalanabilir (çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilir).
- Düşük karbon etkisine sahiptir.
- Alerji düzeyi düşüktür ve toksik kimyasal maddeleri emer.
IWTO'nun yünün kullanımını artırmak için hazırladığı kitapçıkta şu görüşlere yer veriliyor:
"Bütün bu olumlu özelliklerine rağmen, başta tüketiciler olmak üzere sanayi ve hükümetler yünün sağlayabileceği faydaların farkında değildir. Bu nedenle yünün kullanımının desteklenmesi gerekmektedir. Geçmiş yıllarda sentetik lif ile kıyaslandığında üretim ve tüketim
açısından daha iyi performans gösteren doğal lifler günümüzde ters yönde değişme göstermektedir. Artık daha çok sentetik lif üretimi ve tüketimi yapılmaktadır. Bunun nedeni en
başta tüketicilerin önyargıları, yün hakkında doğru bilinen yanlışlar ve önyargılardır.
Örneğin; yün doğal elyaf olduğundan dolayı üretimi sınırlıdır ve sınırlı üretim sebebiyle pahalı bir elyaftır. Yün eski moda elyaf olarak algılanmaktadır. Sürekli inovasyonların yaşandığı tekstil sektöründe yün ipliğine ve kumaşına alternatif ürünler çıkmaktadır. Fiyat olarak da
daha avantajlı olan bu ürünler moda markalar tarafından tercih edilmektedir.
Geçmişte kullanılan yün paltoların yerini günümüzde daha hafif sentetikler almıştır. Kışların daha ılıman
geçmesi, daha kaliteli ve iyi ısıtıcıların yaşam alanlarında ve ulaşım araçlarında yer almasıyla birlikte;
ağır yün kazakların, paltoların kullanımını gereksizleştirmiştir. Tüketiciler yünün keçeleşmesi, yıkanmaması ve bakım zorlukları nedeniyle çekingen davranmaktadır. Fakat günümüzde hem yüzde 100 yün
içeren hem de karışımında yün bulunduran giysiler
makinede yıkanabilmektedir. Tüketicilerin aklında ‘yün
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
16
kaşındırır’ düşüncesi vardır. Bu
durum 30 mikrondan daha kalın oranda yün içeren giysiler
için geçerlidir. İnce yünlerden
yapılan giysiler kaşındırmaz
ve deriyi rahatsız etmezler."
Günümüzde yün kullanımının konfeksiyon, döşemecilik ve halıcılıkla
sınırlı kalmayıp teknik
uygulamalarda da giderek arttığına dikkat
çekilen kitapçıkta,
"Yün lifi benzersiz
özellikleri sayesinde
teknik uygulamalarda istenilen pek
çok özelliği karşılayabilen ender liflerdendir" deniliyor. Kitapçıkta yünün kullanım alanları ise şöyle sıralanıyor:
Giyim: Yün sahip olduğu eşsiz özellikler sayesinde konfeksiyon sektörü için değerli bir
elyaftır.
Halıcılık ve döşemecilik: Yün halıcılık ve iç
mekân döşemeciliği için de değerli bir elyaftır. Yeni eğirme teknolojileri ile yünden çok
ince iplikler eğrilebilmekte, bu ipliklerden
elde edilen kumaşlar uçakların iç döşemelerinde kullanılmaktadır.
Medikal: Yün lifi medikal alanda; sargılarda, basınçlı bandajlarda, yara sargı bezlerinde, yaralanmayı önleme amaçlı özel giysilerde kullanılmaktadır.
Yalıtım: Yün sıcak tutma özelliği sebebiyle
iç/dış giyimde ayrıca yatak takımlarında
kullanılmaktadır. Bu kullanım aslında yünün
sıcaklığı koruma etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu sayede gün içinde sıcaklık değişimlerini azaltmakta ve ısıtma ve soğutma
enerjilerinden tasarruf sağlamaktadır.
Koruyucu Giysiler: Yünlü kumaşlar özellikle
yangın söndürme ve metal işleme endüstrisinde kullanılmaktadır. Ayrıca havacılık alanında, uçuş personelinin giysilerinde, polis
üniformalarında ve askeri üniformalarda da
yün lifi kullanılmaktadır.
ATATÜRK'ÜN KÜLTÜREL MİRASINI YENİDEN
YAYINLADIK: 'FOTOĞRAFLARLA NUTUK'
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ile birlikte gerçekleştirdiği kültür projesi kapsamında yeni bir çalışmaya daha imza attı. Bugüne kadar 'Osmanlı Kostümleri’, 'Çanakkale Şehitlikleri', 'Türkiye Tekstil Tarihi', 'Devlet-i Aliyye', 'Bir Amerikan Diplomatının İstanbul Anıları' gibi eserleri Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'yla birlikte yayınlayan
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası son olarak Ulu Önder Atatürk'ün 'Nutuk'unu özel fotoğraflarla yeniden yorumladı.
'Fotoğraflarla Nutuk' adıyla hazırlanın kitap
614 sayfadan oluşuyor.
sunuş yazısını yazan Sebahattin Özel ve
Erol Şadi Erdinç'in verdiği bilgiye göre
Nutuk'taki dilin günümüz ilk ve ortaöğretim
öğrencileri tarafından rahatça anlaşılabilmesi
için metnin özünü zedelemeden bir sadeleştirmeye gidildi. Ayrıca metin fotoğraflarla da
zenginleştirildi, daha çok konunun uzmanları
açısından önem taşıyan 'Belgeler' bölümü ise bu
cildin kapsamına alınmadı.
Genelkurmay ATESE Başkanlığı, İstanbul
Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi ve Türkiye İş Bankası Müzesi'nin de fotoğraflarla katkı sağladığı yeni
Nutuk’un her türlü yanlışlık ve eksiklikten
arınması için titiz ve yoğun bir çaba harcandı.
Bu bağlamda uzman kurum ve kişilerle işbirliğine ayrı bir önem verildi. Nutuk'un
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu yüce önderimiz
Mustafa Kemal Atatürk'ün, imparatorluğun küllerinden genç, çağdaş ve milletin egemenliğine dayalı bir
devletin doğuşunu kaleme aldığı ölümsüz eseri Nutuk,
bizlerin en büyük tarihi hazinelerinden ve kültürel miraslarından biridir.
Özel muhafazasıyla birlikte sunulan "Fotoğraflarla Nutuk"ta ayrıca Sendikamız Yönetim Kurulu
Başkanı Halit Narin'in de bir sunuş yazısı yer alıyor.
Narin’in sunuş yazısında şu sözlere yer verildi:
Nutuk aslen 19 Mayıs 1919'dan 1927'ye kadar Türk milletinin yaşadığı İstiklal Savaşı'nı ve yeni
Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarını kapsayan 8 yıllık bir tarih dilimini kapsar. Nutuk hem İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet'in kuruluş dönemi tarihinin birinci elden kaynağı; hem de Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde işgale uğrayan vatanın kurtarılışının ve yeni Türk devletinin kuruluşu için verilen siyasi, sosyal ve askeri mücadelenin, millete ve tarihe sunulmuş raporudur.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan İkinci Büyük Kongresi'nde Atatürk 6 gün boyunca, toplam 36 saat 33 dakikada okuduğu Nutuk'un son bölümünde yeni Türk devletinin iki temel özelliğini Türk ulusuna şu cümlelerle
açıklamıştır:
'Efendiler, bu nutkumla milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklalini nasıl kazandığını; ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.'
Yüce önderimiz, bu sözlerinin ardından da Gençliğe hitabe ile kurmuş olduğu milli ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni koruma ve savunma görevini gelecek kuşaklara miras bırakmıştır.
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası olarak Cumhuriyet'imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün siyasi, askeri ve kültürel alanlardaki dehasının kusursuz bir tezahürü olan Nutuk adlı eserini Türkiye İş Bankası Kültür yayınları ile yaptığımız ortak çalışmanın sonucunda sizlerle paylaşmaktan büyük onur duymaktayız."
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
17
Vergi Dünyası
2011’DE VERGİ CEZALARININ YÜZDE 99,9’U KALDIRILDI
Tekstil İşveren’in bu sayısında, çarpıcı verilerle vergide
uzlaşma konusunu açıklayacağız. Ancak bu uzlaşma, belli
tutarın üzerindeki vergi ve cezalarla ilgili…
Başlıkta da belirttiğimiz
gibi 2011 yılında, Maliye Bakanlığı’nda yapılan uzlaşma
görüşmelerinde, vergi cezalarının yüzde 99,9’u kaldırıldı.
“PEKİ…
vergiler
ne
oldu?”
Onu da açıklayalım.
Vergilerin de yüzde 92’si
kaldırıldı yani silindi.
Hemen belirtelim, bu sıfırlama ya da büyük indirim,
yüksek tutardaki vergi ve cezalar için söz konusu…
Büyük vergi
ve cezalarda
“Bu kadar indirim inanılır
gibi değil. Bir yanlışlık olmasın?”
diyenler için açıklayalım;
kaynak sağlam.
Bilgileri Maliye Bakanlığı
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın,
Mayıs 2012’de yayımladığı
“2011
Yılı
Faaliyet
Raporu”ndan aldık.
İsterseniz tabloyu birlikte
inceleyelim.
- Maliye Bakanlığı “Merkezi Uzlaşma Komisyonu”
diye bir komisyon var. Bir
vergi ve ceza geldiğinde, yüksek tutardaki vergi ve cezalar
için (örneğin 3 milyon lirayı
aşanlar için) bu komisyona,
“uzlaşma” talebi ile (tarhiyat
öncesi uzlaşma talep etmeyenler) başvuruda bulunuluyor.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
18
Prof. Dr. Şükrü KIZILOT
- Komisyon Gelir İdaresi Başkanı,
Başkan Yardımcısı ve Gelir Yönetimi
Daire Başkanı’ndan oluşuyor.
- 2011 yılında, Merkezi Uzlaşma
Komisyonu’na 37 mükellef başvuruda
bulunmuş. Bunlardan 27’si ile uzlaşmaya varılmış.
- Sonuçlar şu şekilde;
•
807 milyon TL vergi, uzlaşmada 55 milyon liraya indirilmiş. Yani
verginin yüzde 93’ü silinmiş.
• 1 milyar 116 milyon TL ceza da 270
bin TL’ye indirilmiş yani yüzde
99,9’u silinmiş.
Görüldüğü gibi, 2011 yılında yüksek
tutarlardaki vergi ve cezalarda, yüksek
oranda indirim yapılmış.
Diğer komisyon
İkinci sırada “Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu” var.
Vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerdeki vergi dairelerinin uzlaşma yetkisini aşan ancak 3 milyon
liranın altında kalan uzlaşma taleplerini inceleyen bu komisyona, 2011 yılında;
- 72 mükellef başvuruda bulunmuş.
Bunların 58’i ile uzlaşma sağlamış.
- Sonuçlar şu şekilde;
• 221 milyon 019 bin TL vergi, 28 milyon 674 bin TL’ye indirilmiş. Yani
vergilerin yüzde 87’si silinmiş.
• 311 milyon 719 bin TL ceza ise, 863
bin TL’ye indirilmiş yani cezaların
yüzde 99,9’u silinmiş.
Görüldüğü yüksek tutardaki vergi
ve cezalar için vergi mahkemesinde
dava açmadan “uzlaşma” yolunu denemekte yarar var.
MERKEZİ UZLAŞMA KOMİSYONU VE KOORDİNASYON UZLAŞMA KOMİSYONU SONUÇLARI (2011 YILI)
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
19
Ekonomik Diyalog
VERİMLİLİĞİN ÜÇ TANRISI
İşletme öğrenimi görenlerin veya işletme yöneten sanayicilerin, yani hayat üniversitesi mezunlarının ilk öğrendikleri şey
“büyümezsen, kâr edemezsin” ilkesidir.
Buna “ölçek ekonomisi” veya İngilizcede
“Economies of Scale” denir. Anlamı şudur:
Belli bir büyüklüğe ulaşmayan işletmeler
rantabl çalışamaz. Yani güdük işletmelerin
maliyet düşürmesi ve dolayısıyla kâr etmesi imkânsız olmasa bile, çok güçtür.
Fırsat ve tehlike
Şüphe yok ki, bu doğru bir tespittir. Gerek insan kaynağının (mühendislerin, ustaların-işçilerin ve satıcıların) uzmanlaşması
gerekse hünerli özel makineler kullanabilmek için asgari bir üretim hacmine ulaşmak
şarttır. Aksi takdirde üretimde rekabetçi kalite tutturulamaz. Kalite tutmayınca üretilen
mallar kârlı fiyatla satılamaz. Ancak ölçek
ekonomisine ulaşma gayretleri, yarattığı
fırsat kadar belaya da sebep olur. Çünkü ölçek ekonomisi ister istemez “sabit giderle-
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
20
ri” artırır. Sabit giderlerin artması, başa-baş
noktasının yukarı gitmesi sonucunu doğurur.
O zaman da “ne fiyata olursa olsun yeter ki
çok satılsın” düsturu işletmeye hâkim olmaya
başlar. Fiyat düştükçe, birim başına brüt kâr
azalır. Birim başına brüt kâr miktarı azal-
Ege CANSEN
teneği kısıtlı firmalar için kurtuluş formülüdür.
Hız ekonomisi
dıkça, başa-baş noktası daha da yukarılara
çıkar. İşte bu tam bir tuzaktır.
İnovasyon
İnovasyon (yenilikçilik), icatların ticarileştirilmesi demektir. İnovasyon, üründe
değişiklik yani bir yenilik yapmak demektir.
Ama üründe yapılan her değişiklik, inovasyon (yenilik) değildir. Bir değişikliğin “yenilik” olması için daha önceki ürünlerin yapamadığı bir şeyi yapması, tüketiciye eski
ürünün veremediği bir tatmini vermesi gerekir.
Kısaca müşteriye “ek bir fayda” sağlamayan değişiklikler “inovasyon” değildir.
Eğer bir işletme yeteri kadar yenilikçi ise “ölçek ekonomisi” onun için hiçbir tehlike arz
etmez. Tam aksine, üretimde ekonomik
ölçeğe ulaşan üstelik “inovativ” ürün geliştirmesi yapabilen işletmeler, hiçbir engelle karşılaşmadan yüksek kârlılığa ulaşabilirler.
karada (denizde ve de havada) ölüm yoktur. Bunlar, gerek iç gerek dış piyasalarda at koşturtabilirler.
Yenilikçi değişiklikler yapamıyoruz,
diyenlere ise bir tavsiyem var. Onlar da
“hız” ve “odaklanma” ekonomilerinden yararlanarak kârlı bir şekilde hayatlarını sürdürmeyi denesinler. İşletmecilik, sadece
“ölçek” ekonomisinden ibaret değildir.
Hızlı olmak ve odaklanmak, yenilikçilik ye-
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki, ölçek
ekonomisinin işaret ettiği ideal bir firma büyüklüğü yoktur. Nasıl doğada her ebatta “becerikli” canlı varsa, iş hayatında da çeşitli büyüklüklerde pek çok başarılı firma olabilir.
Bunların en büyüğü ölçek ekonomisinden en
fazla istifade eder demek yanlıştır. Çünkü işletmede ekonomiklik “ölçek”, “hız”, “odaklılık” niteliklerinin çarpımından ortaya çıkar.
Hatta burada “büyük, ne küçük kadar hızlı
olabilir, ne de küçük kadar odaklanabilir” ilişkisini akılda tutmak gereklidir.
İnovasyon yapamayanlar
ne yapsın?
Her derde deva olan yenilikçi yeteneği olanlar, yani müşteriye ek bir fayda sağlayan ürünler geliştirebilen firmalar için
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
21
Yorum
BOTOKS EKONOMİSİ
2012, dünyadaki merkez bankalarının
başrol alacakları bir yıl olacaktı. Şu ana kadar
belirleyici rol aldıkları söylenebilir. Bu yılın ikinci yarısından sonra toparlanamayan ve daha
da kötüye giden Yunanistan ile beraber İspanya
ve İtalya’nın hızla girdabın içine düşmesi bütün dengeleri değiştirmiş durumda. Bu süreçte elinde parayı ve ekonomik gücü bulunduran Almanya’nın zorlamalarına ek, ABD de
sık sık devreye girerek, bir türlü toparlanma
sinyalleri gelmeyen Avrupa’ya akıl veriyor. Avrupa Merkez Bankası'nın toplantıları öncesinde
AMB ve Euro Bölgesi liderlerinin üzerindeki
borç krizini çözmek üzere daha kararlı adımlar atmasına yönelik baskısını artırıyor. Başta sorunlu ülkelerin borçlanma maliyetlerini
düşürmesi ve büyüme odaklı ekonomi politikalarına geçilmesi için sürekli açıklamalarda
bulunuyor. Böyle bir ortamda AMB Başkanı
Draghi’nin açıklamaları da tutarsızlaşıyor ve
piyasaları tatmin etmiyor.
Bir genelleme yaparsak, ABD parasal
genişmelerle tüketimi ve üretimi destekleyerek, istihdamı ve düşen ev fiyatlarını eski se-
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
22
viyelerine çekmeye çalışıyor. Kıta Avrupası’nda
ise Almanya sıkı mali politikalarla, parasal genişlemelere rağbet etmeden kamu borç stoklarını, hane halkının borçluluk oranlarını ve
bankalarının mali yapılarını güçlendirmeye çalışıyor.
Politikacılar vs.
Merkez Bankaları
ABD Merkez Bankası FED ve diğer merkez bankaları, neredeyse 6. yılına giren kredi krizini çözmek için, para basmakla sonuçlanabilecek türde bir tahvil alım programına
doğru ilerliyor. Avrupa Merkez Bankası’nın
(AMB) benzer uygulama yapmasının önündeki
en büyük engelse Almanya. Alman politika yapıcıları AMB'yi, ekonomik krizle boğuşmakta güçlük çeken hükümetleri kurtarmasına izin
vermeyen kurallara uymaya zorluyor. AMB
Başkanı Mario Draghi ise kurtlarla dans misali, bankanın alman üyelerini masa başında
oyalarken, yeni tahvil alımları ve parasal genişlemeye göz kırpıyor hatta aktif hale getiri-
yor. Draghi, Temmuz ayının sonunda 200 milyar Euro’nun üzerinde ülke tahvili satın aldı ve
bankalara 1 trilyon Euro’yu bulan sınırsız
kredi verdi. Ancak AMB Başkanı, Almanya
Merkez Bankası'nın karşı çıktığı planı savunduğu anda da İspanyol ve İtalyan tahvilleri değer kaybetti. İspanya'nın 10 yıllık borçlanma
maliyetleri 45 baz puan artarak yüzde 7.18'e
çıktı. Merkez bankacılar ve siyasi liderlerin sözlü garantileri üzerine hızlı yükselişler gösteren hisse senetleri ve bazı tahviller güçlü satışlarla karşılaştı. Avrupa’daki bu çok başlılık
sonucunda, krizle mücade yolunda durum kötüleşerek sürmekte.
Uzmanlara göre 2008 ve 2009 finansal krizleri sırasında olduğunun tersine, merkez
bankaları zor durumdan çıkmaya çalışan küresel ekonomi için kurtarıcı olamaz. Daha iyi
politika araçları ile donanmış diğer hükümet
oluşumlarının devreye girmesi gerekiyor.
Üstüne yüklenen sorumluluklardan bunalan
AMB Başkanı Draghi de "Merkez bankaları
hükümetlerin yerini alamaz" sözüyle bu durumu özetliyor. Dikkat çekici özetlerin en
Levent OĞUZ
Ekonomist
kötümseri de ekonomist Prof.Rubini’den geliyor. Avrupa’da devam eden politik kargaşayı ‘yavaş çekim bir tren kazası’ olarak tanımlayan Rubini, Euro Bölgesi’nin er ya da geç dağılacağını öngörüyor.
Yunanistan’ın 2013 yılına kadar Euro Bölgesi’nden ayrılacağı, gelecek bir kaç yılda 2
veya 3 üyenin Euro Bölgesi’nden çıkacağı kehaneti de dikkat çekiyor. Popüler ekonomi kültürünün bir parçası haline gelen Rubini’nin kehanetleri kadar keskin olmasa da Avrupa’da
da 2013 yılının resesyon yılı olacağı düşüncesi hakim. Ekonomilerinde kriz yaşayan ülkelerin politikacıları, yeni harcama kısıntılarına
ya da vergi artırımlarına gitmeyerek sert
tedbirler almayacaklarını açıkça dile getiriyorlar. Halka daha fazla yüklenmeyecekleri
belli olan Euro Bölgesi’ndeki ülkeler artık tahvil alımları ve bankalardaki sorunlu varlıkların yönetimi için politika belirlemeye çalışıyor.
Her ne kadar İspanya gibi ülkelerin tahvillerinin satın alınmasının, bu ülkelerin üzerindeki
bütçe açıklarını kapama yolundaki baskıları
azaltacak olsa da AMB’nin tek ülke tahvili almaktansa, bölge ülkelerinin tahvillerinden
oluşturulacak bir sepeti alması farklı bir yöntem olarak öneriliyor.
Ancak burada kritik bir eşik var. Büyüme oranının, Orta Vadeli Program'da 2012 için öngörülen yüzde 4’ün üzerine çıkması. İşte o durumda cari işlemleri aşağı çekmek için verdiğimiz tüm uğraşın boşa çıktığına tanık olabiliriz. Ama buna, kötü senaryonun iyisi, denebilir. Çünkü Euro Bölgesi’nden ayrılan ülkelerin yaratacağı kriz, çok daha kötü bir senaryoyu gündeme getirecektir. Euro Bölgesi’nin dağılması krizi derinleştirecek, uluslararası risk alma iştahı ve yükselen piyasa
ekonomilerine fon akımları azalacaktır. Fon
akışının zayıflamasıyla ülkemizde azalan döviz miktarı, kurları yukarıya doğru baskılayacaktır. Bu da 30 yıllık korkumuz enflasyonun
habercisi olacaktır. Enflasyonla beraber büyüme üzerinde olumsuz etki yaratacak yatırım ve dayanıklı tüketim harcamalarının kısılması beraberinde kredi talebini azaltır.
Hem riskin artması hem de dış piyasalardan
borçlanma olanaklarının azalması da kredi arzını sınırlar. Arzın ve talebin zayıflamasıyla kredi hacminin artış hızında yavaşlama kaçınılmaz olacaktır. Bunların sonucunda cari açık-
ta daralma yaşanacaktır, ancak ekonominin
dinamikleri yapısal olarak bozulacağından toparlanma süreci ülkemiz için son derece
sancılı olacaktır.
Botokslu soru
Merkez bankalarının ülke tahvilleri alarak
başlattıkları parasal genişlemeye AMB’de
katılırsa iyinin kötüsü olan senaryo sahneye konacak. Piyasalara para pompalayarak düzeltmek ve düzenlemek, kırışıklara botoks enjekte edilerek yok edilmesine benzetiliyor. Erken başlanan botokslar nasıl daha fazla yarar
sağlıyorsa, parasal genişleme yolunu seçen
ABD’nin, AB’ye göre daha fazla toparlanma ihtimali olduğu görülüyor. Ama botoks kullanmaya başlamak, onu ömür boyu sürdürmem gerekir mi, sorusunu da beraberinde getiriyor. Merkez bankaları bu botoks ekonomisini ilelebet sürdürebilir mi sorusu da, paradigmaları değişen ekonominin yeni sorunsalı olarak karşımızda tüm kırışıklıklarıyla duruyor.
İyinin kötüsü
tercih olabilir mi?
Euro Bölgesi’nde uygulanan politikaları yakından takip etmemiz gerekmektedir. Her ne
kadar ihracat yaptığımız bölgeleri çeşitlendirsek de, övgüler yağdırılan küreselleşmenin yaratacağı sorunlar o pazar kaybından çok
daha fazlasıdır. Yakın zamanda tekrar yüksek
sesle Brüksel’den gönderilen mesajlar doğru çıkarsa, uygulanan politikalar sonucunda
Yunanistan, Euro Bölgesi'nde kalır ve başta İspanya olmak üzere Portekiz ile İtalya'daki
kamu borçları ve bankaların sermaye problemleri çözülürse, kötü haberlerin sonuna gelindiğini düşünebiliriz. Bu da beraberinde
risk alma iştahında düzelme getirecektir. Bu
iyimser durum, piyasa faizinin iyice düşmesine neden olur ardından da kredi talebi ve kredi arzının canlanmasına yol açabilir. Kredi hacminde yükselme eğilimi günün sonunda ekonomik büyümenin performansını artıracaktır.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
23
Söyleşi
TOPKAPI İPLİK, ALMAN DİSİPLİNİYLE
SEKTÖRDE FARK YARATIYOR
Topkapı İplik firması, sahip olduğu sertifikalarla çevreye, çalışana, tedarikçiye ve
müşterilerine verdiği önemi gösteriyor. Firma, tekstil sektöründe faaliyet gösteren diğer
firmaların da bu belgeye sahip olmasıyla sektördeki ürün ve yönetim standardının daha da
yükseleceğine inanıyor.
Aylık 450 bin ton civarında üretim gerçekleştiren ve Alman disiplinine sahip yönetim anlayışıyla sektörde fark yaratan Topkapı İplik Sanayi ve Ticaret A.Ş., çalışan memnuniyeti, kaliteli üretim, güvenlik ve daha birçok konuya azami derecede önem veriyor. Yönetimden kaynaklı
Alman disiplini, şirketin çalışan memnuniyeti ve profesyonelliğini de
kanıtlıyor. Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın üye işyerleri arasında yer alan Topkapı İplik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Seher Akıncı, Satış Pazarlama Temsilcisi Vehbi Bayrak, İthalat, İhracat ve Kambiyo Şefi Ramazan Nehir, İnsan Kaynakları Şefi Nihat Köksal ve Finans Yöneticisi Tahsin
Şahin ile bir araya geldik ve firmanın kurulduğu günden bu güne süreçlerini, sahip olduğu sertifikaları ve bu sertifikaların önemini konuştuk.
Öncelikle kısaca firmanızdan bahseder misiniz?
1972 yılında kurulan firmamız 40 yıldan fazla bir süredir sektörde faaliyet gösteriyor. İlk kuruluş Topkapı’da Abdi İpekçi Spor Salonu’na
yakın bir yerde ve Topkapı İplik A.Ş. unvanını da kurulduğu bölgenin adından almıştır. Firma Topkapı'da bulunan fabrikalarındaki üreSayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
24
timine yaklaşık altı yıl devam etmiş ancak gerek fabrika binalarının büyümeye yetersiz
kalması gerekse de o yıllarda iplik üretimi-
nin Trakya tarafına kayması nedeniyle, 1978
yılında Hadımköy’e taşınmıştır. Bu tarihten
itibaren yaklaşık 35 yıldır Hadımköy’de 60 bin
metrekaresi kapalı, 150 bin metrekaresi açık
alana sahip tesislerinde ham iplik ve örme
kumaş imalatı ve satışı konularında faaliyetine devam etmektedir. Bugün işin başında ikinci kuşak bulunmaktadır. Firma ikinci kuşak tarafından yönetiliyor ancak bir taraftan da üçüncü kuşak yönetime hazırlanıyor.
Tekstil sektöründe fark yaratmak adına firma olarak neler yapıyorsunuz?
Bugün ülkemizde aynı sektörde faaliyet
gösteren çok sayıda firma var. Ülkemizin birçok bölgesinde kurulu bu firmalar kendilerine özgü üstünlük ve avantaja sahipler. Bu
firmaların bir kısmı teşvik imkânlarının olduğu bölgelerde üretim yaptıkları için doğal
olarak teşvik sisteminin sağladığı imkânlardan faydalanıyor. Tabii ki bu durum ürün
maliyeti açısından çok büyük avantaj ve farklılıkları da beraberinde getiriyor. Teşvik
mevzuatının destek veremediği bir bölgede
bulunan firmamız bu imkânlardan faydalanamıyor.
Ürün kalitesi, çevre yönetimi, iş sağlığı ve
güvenliği, sosyal sorumluluk konuları firmanız açısından ne kadar önemli? Bu konularda nelere dikkat ediyorsunuz?
Yoğun bir rekabet ortamının yaşandığı ve teşvik mevzuatı imkânlarının ürün maliyetlerini ve dolayısıyla satış fiyatlarını farklı etkilediği ülkemiz piyasasına Çin, Hindistan, Pakistan gibi Uzakdoğu’dan gelen ucuz iplik ve
tekstil ürünlerinin olumsuz etkilerini de
eklememiz gerekiyor. Bu özelliklere sahip
tekstil sektörü piyasasında faaliyet göstermekte olan firmaların üretimlerinde farklılık yaratmaları, faaliyetlerini sürdürme
açısından hayati derecede önem arz ediyor.
Topkapı İplik olarak biz de üretimde farklılık yaratma konusuna azami önem vermekteyiz. Üzerinde dikkatle durduğumuz konuları şu şekilde sıralayabiliriz;
- Şirketimiz; 1999 yılında Türkiye’de or-
-
-
-
ganik iplik üretimine ilk başlayan firmalardan biri olarak hâlâ organik pamuk üretimi yapmakta ve bu konuda her yıl yetkili birimler tarafından denetlenerek yenilenen “GOTS” sertifikasına sahip bulunmaktadır.
2006 yılında yine Türkiye’de ilk Fair Trade iplik üretimine başlayan firmamız halen Fair
Trade’e azami önem vermektedir. Bilindiği gibi "adil ticaret" anlamına gelen "Fair Trade", üretimin her aşamasında çalışan insan emeğine, doğaya ve çevreye değer veren bir
aktivitedir. Dünya çapındaki bu aktivite içinde yer alan şirketimiz FLO sertifikasına sahiptir.
Şirketimiz iplik üretimini modern teknolojiye sahip “com compact” makineler ile yapmakta
ve bu sebeple istenen vasıfla ipliği daha kaliteli elde etmektedir.
Yine bu çerçevede şirketimiz, ürün kalitesini üst düzeyde tutmakta ve ürün çeşitliliğini artırmaktadır. Sahip olduğu modern makineler ve yaklaşık yarım asra dayanan tecrübe, şirketimize bu imkânı vermektedir.
Satış sonrası servis sağlamak ve satmış olduğumuz ürünlerin arkasında durmak şirketimizin satış politikaları arasında yer almaktadır.
Ürün kalitesi, çevre yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal sorumluluk konuları Topkapı İplik A.Ş.’nin farklılık yaratmak adına üzerinde önemle durduğu konulardır.
Şirketimizin önem verdiği konuların başında; ürün kalitesini üst düzeyde tutmak ve bunu istikrarlı bir şekilde sürdürmek gelir. Ancak bunu başarmak yalnızca niyetle olmaz. Şirketin
sahip olduğu teknolojinin de buna imkân vermesi gerekir. Topkapı İplik yönetimi bu anlayışa sahip olduğu gibi üretimde kullanılan makineler de üstün kaliteli ürün üretme özelliklerine sahiptir. Bu anlayış çerçevesinde üretim yapmakta olan şirketimiz ISO 9001:2008 kalite yönetimi sertifikasına sahiptir.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
25
Söyleşi
geçirilmesi, sürekli işbaşı eğitimleri verilerek bilgilerinin pekiştirilmesi, çalışana verilmesi gereken sosyal güvenlik haklarının
tam olarak yerine getirilmesi ve her bir çalışanımıza şirketin sağladığı ferdi kaza sigortası çalışanlarımızın memnuniyetini ve aidiyet duygusunu artırmaktadır. Bu özellikleriyle şirketimiz, istifa oranlarının minimum
düzeyde olduğu firmaların başında gelmektedir.
Çevre yönetimine gelince, şirketimiz çevre yönetimi konusuna gereken önemi vermektedir.
Şirket çalışanlarının tamamında çevre bilinci oluşmuştur. Şirketimiz bu çalışmalar sonucu
ISO 14001:2004, OHSAS 18001:2007 ve OEKO-TEKS standart 100 sertifikalarına sahiptir. Bu
çerçevede şirketimizin üretim yapılmayan alanlarının tamamı ağaçlandırılmıştır. Bu ağaçların korunması ve temiz tutulması için gereken özen ve çabayı gösteriyoruz.
İş sağlığı ve güvenliği açısından şirketimizin öncelikli amacı, tüm çalışanlarımıza insana yakışır bir çalışma ortamı sunmaktır. İş ortamının sağlık açısından elverişli durumda olması,
doktora kolay ulaşma imkânı sağlanması, ulaşım sorunlarının çözülmesi önemle üzerinde
durduğumuz konulardır. İş güvenliği açısından çalışanlarımıza üzerinde çalıştığı makinalar
ve ortam hakkında bilgilendirme yapılmakta, sürekli eğitim desteğiyle güvenli iş ortamı sağlanarak iş kazalarının minimum düzeye indirilmesi amaçlanmaktadır.
Topkapı İplik, Türkiye ve Avrupa’nın SA 8000 belgesine sahip ilk iplik firmasıdır. SA 8000 standardına uygun çalışan bir kuruluşta sağlık ve güvenlik koşulları çalışanların yaşlarının çalışmaya uygunluğu, ırk, cinsiyet, din gibi sosyal ayrımlara dayalı iş ve ücret koşullarında farklılık gözetilmediği gibi çalışma ve mesai saatlerinin uygunluğu, ücretin yeterliliği, örgütlenme ve toplu sözleşme hakkı sistemli olarak güvence altına alınmış demektir. Standardın birincil amacı; şirketlerdeki ve alt tedarikçilerdeki haksız ve gayri insani uygulamalara
ve çalışma koşullarına dikkat çekmek ayrıca bunların azaltılmasına katkıda bulunmaktır. Biz firma olarak bu belgeleri almak için
özel bir çalışma yapmadık, sadece çalışmalarımızı güncelledik.
Çalışan memnuniyeti firmanız için ne kadar önemli ve bu
memnuniyeti nasıl sağlıyorsunuz?
Çalışanların memnuniyeti şirketimizce en fazla önem verdiğimiz
ve titizlikle üzerinde durduğumuz konuların başında gelir. İş ortamının insana yakışır olması, üretim sürecinde çalışanların görüş ve önerilerinin alınarak uygulamaya konulması, görev tanımları
eksizsiz yapılarak kendilerine verilmesi, işe başlayanların şirketi ve işini iyi tanıması için kısa süreli bir oryantasyon eğitiminden
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
26
Şirketimizde işe başlayan çalışanların büyük
bir kısmı istifa etmemekte ve emekli olmak
suretiyle işten ayrılmaktadır. Çevre köylerde şirketimizden emekli olmuş çok sayıda
insan bulunması ve onların çocukları ve torunlarının da hâlâ şirketimizde çalışıyor olması, çalışan memnuniyetinin en büyük
göstergesi olup bu durum yönetimimizi de
memnun etmektedir.
Firma olarak sahip olduğunuz kalite belgelerinden, bu belgelerin tekstil sektöründeki öneminden bahseder misiniz?
Şirketimizin muhtelif toplam 14 konuda
sertifikası bulunmaktadır. Bu sertifikaların
her biri kendi konularında çok önemlidir. Bu
sertifikalar gösteriyor ki şirketimiz dünya
standartlarında bir yönetim anlayışına ve üretim yapma kararlılığına sahiptir. Sahip olduğumuz belgeler, "yönetime entegre yönetim sistemi" adını verdiğimiz bir oto kontrol sistemiyle takip edilmekte ve yönetilmektedir. Sahip olduğumuz sertifikalar
çevreye, çalışana, tedarikçiye müşteriye
verilen önemin birer göstergesidir. Tekstil
sektöründeki diğer firmaların da bu sertifikalara sahip olması en büyük temennimizdir. Bunun gerçekleşmesi halinde sektörümüzde ürün ve yönetim standardının daha
da yükseleceğine inanmaktayız. Bizim sahip olduğumuz belgeler içerisinde alınması en zor olanı; SA sosyal sorumluluk belgesi.
2009 yılında bir kanun çıkıyor. Kanun, belgelerle ilgili çevreye dair maliyetleri azaltma kapsamında bir kanun ve o kanuna göre
belge almak için yaptığımız harcamaların
yüzde 50’sini devlet karşılıyor. Bu bir adımdır. Bizim bu konularda daha önde gitmemiz doğru olur. Dünyada, Avrupa’da özellikle
şirketler bu güne kadar hep finansallarıyla
takip ediliyordu. Finansalınız ne kadar iyiyse o kadar iyi bir şirketsiniz. 2007 yılında başlayan bir organizasyonla şirketlerin artık sosyal sorumluluklarının sürdürülebilirlikleriyle
de firma başarısı ölçülür oldu. Bu oluşumla global bir raporlama sistemi yapılıyor. İstanbul gibi bir yerde bu kadar legal ve dünya standartlarında üretim yapmak zor. Bunun yanında ürettiğimiz ürünlerin kalitesi de
çok önemli. Yaptığımız iplik dünyanın en iyi
ipliklerinden bir tanesi.
TOPKAPI İPLİK FİRMASI SERTİFİKA VE BELGE LİSTESİ
Üretim ve ihracat kapasiteniz hakkında bilgi verir misiniz?
Üretimimizde vardiya halinde çalışarak
kapasitemizin tamamını kullanmakta ve
aylık toplam 450 bin ton civarında iplik
üretmekteyiz. Üretimimizin yaklaşık yüzde
20’lik kısmını iç piyasaya, yüzde 80’lik kısmını
da Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda gibi ülkelere ihraç etmekteyiz. İhracat yaptığımız
firmalarla ilişkilerimiz uzun yıllara ve karşılıklı güvene dayanmaktadır. Bu sebeple ihracat rakamlarımızda istikrarlı bir trend vardır. Şirketimizin Textile Exchange, Supima
ve Cotton USA gibi organizasyonlara da üyelikleri bulunmaktadır.
Çin’in atağa geçmesi sektör için tehditkâr
bir unsur oldu mu?
Eskiden Avrupa ve Amerika'da daha düşük
kalitede Çin ürünleri görüyorduk. Ama şimdilerde çok kaliteli ürünler yapıyorlar. Bizim
• ISO 9001:2008 - Kalite Sistem Sertifikası
• ISO 14001:2004 - Çevre Sistem Sertifikası
• OHSAS 18001:2007 - İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetin Sistem Sertifikası
• SA 8000 - Sosyal Sorumluluk Sistem Sertifikası
• GOTS - Global Organik Tesktil Standardı Sertifikası
• OE Blended Standart (of Organic Exchange/Textile Exchange)
• OE 100 Standart (of the Organic Exchange/Textile Exchange)
• FLO - Fairtrade Standartları Uygunluk Sertifikası
• Oeko-Tex Standard 100 - Textilde Güven Sertifikası
• Supima - Amerikan Pima Pamuk Kullanım Sertifikası
• Cotton USA - Amerikan Pamuk Kullanım Sertifikası
• Textile Exchange - Üyelik Sertifikası
• BCI - Better Cotton Üyeliği
• GRI Global Reporting Initietive, Sustainability Report 2007
ise Avrupa'ya yakınlık gibi bir avantajımız var. Tekstilde hızlı siparişler çok yoğun. Stok finansına kimse girmek istemiyor. Dolayısıyla biz o yönden bir avantaj içerisindeyiz. Fakat Çin’den
gelen ürünlere anti-damping gibi bir şey uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda devlete de görev düşüyor.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
27
Güncel
TEKSTİL, İSO 500'DE FİRE VERMEYE DEVAM EDİYOR
İSO'nun her yıl açıkladığı '500 Büyük Sanayi Kuruluşu' araştırmasına göre tekstilde
erozyon sürüyor. 2010'de listede 52 işletme ile yer alan tekstil ve hazır giyim sektörü
2011'de 4 fire daha verdi.
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) her yıl geleneksel olarak açıkladığı '500 Büyük Sanayi
Kuruluşu' araştırmasına göre, tekstil ve hazır giyim sektörü zayıflamaya devam ediyor. '500 Büyük' listesinde her yıl 3-5 firmayı kaybeden tekstil ve hazır giyim sektörü
2011'de de 4 fire verdi. 2011'de 7 yeni işletme listeye girerken, 11 işletme listeden çıktı. Böylece İSO 500'e giren dokuma, giyim ve deri sanayi işletmeleri sayısı 2011'de 48
oldu. Bu rakam bir önceki yıl 52 idi. İlk 500 şirket içindeki sektör işletmelerinin sayısı
2002'de 111 iken, bu rakam büyük krizin yaşandığı 2008'de en dip seviyeyi görmüş ve
47'ye kadar düşmüştü. Yine İSO'nun araştırmasına göre 2011'de ilk 100 büyük şirket
içinde sadece Sanko Tekstil ve Korteks Mensucat yer alabildi. Bir önceki yıl ilk 100 içinde Advansa da bulunuyordu.
İSO 500'de tekstil ve hazır giyimde yaşanan erozyonun boyutu geçmişe dönük yapılan araştırmayla daha da çarpıcı hale geliyor. Buna göre kriz yılı olan 2001'de '500 Büyük' listesine
116 tekstil ve hazır giyimci girerken, 2011 yılına gelindiğinde listede 48 işletme kaldı. Yani 68
işletme 11 yılda 'devler liginden' ayrıldı.
Tekstildeki bu yapısal değişim istihdamda da kendini gösterdi. Geçtiğimiz yıl tekstil ve hazır
giyimin yarattığı istihdam genel anlamda artış gösterirken, bu tablo yaşanan fireler nedeniyle
İSO 500'e yansımadı. 2011'de dokuma, giyim eşyası ve ayakkabı sektörünün istihdamdaki payı
İSO 500'de yüzde 15.1'den 13.9'a düştü. Tekstilin istihdamdaki payı 2009 yılında yüzde 14.9,
1982 yılında ise yüzde 26.3 düzeyindeydi.
2011'de listeye giren 48 tekstil ve hazır giyim işletmesinden 12'si zarar etti. 52 kuruluşun İSO
500 listesine girdiği 2010'da ise tekstil ve hazır giyimde zarar eden işletme sayısı sadece 6 idi.
2011'de zarar eden tekstil ve hazır giyim işletmesi sayısında 2 kat artış yaşanmasına rağmen
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
28
DOKUMA, GİYİM EŞYASI, DERİ VE AYAKKABI SANAYİİ
No. 2011 2010
sırası sırası
1
64
64
2
88
87
3
108 130
4
115 123
5
144 131
6
150 151
7
161 173
8
184 251
9
206 198
10 222 282
11 237 216
12 240 192
13 250 275
14 255 242
15 284 248
16 288 272
17 292 327
18 293 286
19 298 411
20 300 441
21 311 278
22 327 308
23 330 382
24 339 386
25 342 284
26 353 325
27 359 389
28 365 378
29 368 479
30 369 358
31 372 349
32 386 337
33 387 427
34 391 357
35 394 351
36 395
37 400 394
38 407 356
39 411 437
40 413 439
41 445
42 460
43 465
44 468
45 488 354
46 490
47 496
48 500 432
Şirketin ismi
Şehir
Sanko Tekstil İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş.
Korteks Mensucat San. ve Tic. A.Ş.
Gülsan Sentetik Dokuma San. ve Tic. A.Ş.
Kordsa Global Endüstriyel İplik ve Kord Bezi San. ve Tic. A.Ş.
Zorluteks Tekstil Tic. ve San. A.Ş.
Merinos Halı San. ve Tic. A.Ş.
Orta Anadolu Tic. ve San. İşl. T.A.Ş.
Beyteks Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Menderes Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Altınyıldız Mensucat ve Konfeksiyon Fabrikaları A.Ş.
Yeşim Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Bossa Tic. ve San. İşletmeleri T.A.Ş.
Boyteks Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Hugo Boss Tekstil Sanayi Ltd. Şti.
Matesa Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Gap Güneydoğu Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Aydınlı Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.
Kipaş Mensucat İşletmeleri A.Ş.
Ongan Tekstil San. ve Dış Tic. A.Ş.
Aunde Teknik Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Mem Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Küçükçalık Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Flokser Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Gürteks İplik San. ve Tic. A.Ş.
Sarar Giyim Tekstil Enerji San. ve Tic. A.Ş.
Üniteks Tekstil Gıda Motorlu Araçlar San. ve Tic. A.Ş.
YÜNSA Yünlü San. ve Tic. A.Ş.
Akbaşlar Tekstil Enerji San. ve Tic. A.Ş.
Selçuk İplik San. ve Tic. A.Ş.
Erdem Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Anateks Anadolu Tekstil Fabrikaları A.Ş.
Baydemirler Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Şireci Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
İşbir Sentetik Dokuma Sanayi A.Ş.
Kipaş Denim İşletmeleri A.Ş.
Bilkont Dış Ticaret ve Tekstil Sanayi A.Ş.
Erak Giyim San. ve Tic. A.Ş.
Akteks Akrilik İplik San. ve Tic. A.Ş.
SUNJÜT Suni Jüt San. ve Tic. A.Ş
Royal Halı İplik Tekstil Mobilya San. ve Tic. A.Ş.
Sun Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Yakupoğlu Tekstil ve Deri San. Tic. A.Ş.
Özdilek Ev Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Şık Makas Giyim San. ve Tic. A.Ş.
Dinarsu İmalat ve Ticaret T.A.Ş.
Penti Çorap San. ve Tic. A.Ş.
Ozanteks Tekstil San. ve Tic. A.Ş.
Gaziantep
İstanbul
Gaziantep
İstanbul
İstanbul
Gaziantep
Kayseri
Adana
Denizli
İstanbul
Bursa
Adana
Kayseri
Ege Bölgesi
Kahramanmaraş
İstanbul
İstanbul
Kahramanmaraş
İstanbul
Bursa
Kahramanmaraş
İnegöl
İstanbul
Gaziantep
Eskişehir
Ege Bölgesi
İstanbul
Bursa
Gaziantep
Kahramanmaraş
Malatya
İstanbul
Gaziantep
Balıkesir
Kahramanmaraş
İstanbul
İstanbul
Gaziantep
İstanbul
Gaziantep
İstanbul
Ege Bölgesi
Ankara
Bursa
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Denizli
Üretimden
satışlar (TL)
1.025.063.603
746.257.262
634.594.016
613.767.518
522.725.832
476.419.901
454.825.929
408.408.586
372.056.566
347.808.258
329.130.904
326.530.798
309.188.350
299.262.123
278.377.471
276.292.587
273.840.249
272.635.350
264.503.121
264.160.739
253.993.199
241.432.684
238.341.979
233.333.737
231.703.525
224.218.966
220.628.837
216.997.834
213.075.486
212.202.626
210.698.242
199.155.970
198.806.411
197.966.806
197.590.575
196.911.946
194.799.901
192.344.230
189.704.940
188.868.637
171.272.310
168.879.082
168.680.969
164.025.018
163.648.643
162.043.796
160.612.078
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
29
Güncel
kâr eden 36 kuruluşun elde ettiği toplam kâr 1 milyar 458 milyon lira oldu. 2010 yılında kâr
açıklayan 46 kuruluşun kârı 1 milyar 76 milyon lira idi.
Kâr-zarar cephesinde İSO 500'ün tamamında ise daha kötü bir tablo yaşandı. TÜPRAŞ'ın Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu olarak yeniden zirveye oturduğu araştırmaya göre 2011'de
kâr eden kuruluş sayısı 380, zarar eden kuruluş sayısı 120 olurken, kâr eden kuruluş sayısı
2010'a göre 54 kuruluş azaldı. 2010'da zarar eden kuruluş sayısının 66 olduğu göz önüne alındığında, 2011'de bu sayının neredeyse ikiye katlandığı dikkati çekiyor. İSO genelinde 2010 yılında yüzde 7.6 olan satış kârlılık oranı, 2011'de yüzde 5.6'ya geriledi. Özel kuruluşlarda ise
bu oran 2011'de dönem kâr ve zarar toplamındaki düşüşün etkisiyle yüzde 5.9'dan yüzde 4.8'e
indi. Vergi öncesi dönem kâr ve zarar toplamına bakıldığında, cari fiyatlarla yüzde 5.5, sabit
fiyatlarla yüzde 15.9 oranında küçülme görüldü.
Toplam borçlar yüzde 20.1 arttı
2011 yılında İSO 500'de toplam borçlar yüzde 20.1 oranında artış gösterirken, özel kuruluş-
ların borçları yüzde 26.6 arttı, kamu kuruluşlarında ise yüzde 38.3 düştü. Özel kuruluşlarda borç artışının daha yüksek olmasının, kurlardaki yukarı doğru hareket nedeniyle dış borcu olan kuruluşların TL karşılığı borçlarının artmasından kaynaklandığı belirtildi.
İSO 500 araştırması, işletmelerin kur ve faiz
artışı nedeniyle kârlılığın olumsuz etkilendiğini ve kaynak yapısının da bozulduğunu ortaya koydu. 2011'de sanayi sektöründeki
olumlu gelişmeye rağmen, özel şirketlerde
2010 yılında yüzde 54.4 olan toplam borç oranı 2011'de son 7 yılın en yüksek düzeyi olan
yüzde 58.5'e yükselirken, özkaynak payı ise
yüzde 45.6'dan yüzde 41.5'e geriledi. Kamuda
ise 2010'da yüzde 32.9 olan toplam borç oranı 2011'de yüzde 21.4'e geriledi, özkaynak
payı yüzde 67.1'den 78.6'ya yükseldi. Kaynak
yapısındaki bozulma, toplam borçlar/özkaynak oranlarında da görüldü. İSO 500'deki
özel kuruluşlarda bu oran 2008'de yüzde
119.3 ile tepe yaparken, 2009'da yüzde
103.8'e geriledi, 2010'da yüzde 119.2'ye,
2011'de ise yüzde 140.7'ye yükseldi. Bu
oranın, bu kadar hızlı yükselmesinin, kaynak
yapısındaki hızlı bozulmayı ortaya koyduğuna
dikkat çekilirken, borç/özkaynak makasının
açılmasının kur ve faizlerin artması durumunda özellikle kârlılığı olumsuz etkilediği belirtildi.
Çalışan sayısı yüzde 4.3 arttı
İSO 500'E GÖRE İLK 10 KURULUŞ
SIRA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
KURULUŞ
TÜPRAŞ
Ford Otomotiv
Oyak Renault
EÜAŞ
TOFAŞ
Arçelik
Ereğli Demir Çelik
İSDEMİR
İÇDAŞ
Aygaz
30
ÜRETİMDEN SATIŞLAR (TL)
27.409.868.901
8.533.757.811
7.357.961.625
7.027.130.941
6.366.477.476
6.231.566.091
5.274.727.229
5.099.690.583
4.882.363.871
4.577.117.597
2011 yılında İSO 500 genelinde çalışan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 4.3 oranında
arttı. Bu oran özel kuruluşlarda yüzde 5.1
oranında artarken, buna karşılık kamu kuruluşlarında yüzde 1.3 azalış gözlendi.
İSO 500'deki sanayi kuruluşlarının ihracatı
ise geçen seneye oranla yüzde 17.8 arttı. Anılan dönemde Türkiye ihracatı da yüzde 18.5
artmıştı. İSO 500'ün toplam üretimden satışları da cari fiyatlarla yüzde 27, sabit fiyatlarla yüzde 13.1 arttı. Özel kuruluşlarda üretimden satışlar cari fiyatlarla yüzde 29.4, sabit fiyatlarla yüzde 15.2 arttı. Özel kuruluşlarda çalışan başına satış hasılatında ilk sı-
rada imalat sanayi yer aldı. Kimya, petrol
ürünleri, lastik, plastik, elektrik ana metal
sanayi ortalamaları aştı. Çalışan başına satış hasılatında son sıralarda dokuma, giyim
eşyası, deri ve ayakkabı sanayii geldi.
İSO 500 araştırmasına göre, 2011 yılında en
fazla sıçrama yapan şirket 2010'da 444. sıradayken 289 sıra atlayarak 155. sıraya
yükselen Çebitaş Demir Çelik Endüstrisi A.Ş.
oldu. Şirket, geçtiğimiz yıl 289 basamak birden yükseldi. Aliağa Nemrut Ağır Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan ve toplamda yaklaşık
200 bin metre karelik alan üzerine kurulu
Çebitaş'ı, 248 basamak yükselerek 471. sıradan 223. sıraya yükselen Elita Gıda San. ve
Tic. Ltd. Şirketi ile 318. sıradan 78. sıraya yükselerek 240 basamak atlayan MMK Metalurji San. Tic. ve Liman İşletmeciliği A.Ş. izledi. MMK Metalurji, bu performansıyla ilk
100'e de girmeyi başardı. Geçtiğimiz yıl en
fazla sıçrama yapan şirketler sıralamasında Altınyıldız da yer aldı. Altınyıldız Mensucat, 60 sıra birden atladı.
Listeye 74 yeni şirket girdi
İSO 500 listesine 2011'de 74 yeni şirket dâhil olurken, bazı şirketler isim beyan etmedi. Yolbulan Baştuğ Metalurji Sanayi A.Ş., listeye ilk defa girmesine rağmen 39. sırada yer
almasıyla dikkati çekerken, İSO 500 listesinde
dikkati çeken bir diğer şirket de Eren Enerji
2011'DE EN FAZLA İHRACAT YAPAN 10 KURULUŞ
SIRA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
KURULUŞ
TÜPRAŞ-Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.
Ford Otomotiv Sanayi A.Ş.
Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş.
TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.
Arçelik A.Ş.
Vestel Elektronik San. ve Tic. A.Ş.
Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş.
OMV Petrol Ofisi A.Ş.
İçdaş Çelik
PETKİM Petrokimya Holding A.Ş.
İHRACAT (Bin Dolar)
4.245.426
3.472.580
3.213.577
2.410.866
1.870.482
1.556.164
1.446.598
1.401.944
1.289.277
834.223
2011'DE EN FAZLA KÂR EDEN İLK 10 KURULUŞ
SIRA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
KURULUŞ
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
EÜAŞ Elektrik Üretim A.Ş.
TÜPRAŞ-Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü
Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.
Ford Otomotiv Sanayi A.Ş.
Ülker Bisküvi Sanayi A.Ş.
PHILSA Philip Morris
Tüprag Metal Madencilik
DÖNEM KÂRI (TL)
1.792.792.942
1.309.891.386
1.259.093.425
841.485.455
837.133.941
800.907.738
673.879.139
627.076.540
548.035.628
Elektrik Üretim A.Ş. oldu. Şirket, özel kuruluşlar sıralamasında 45. sırada yer aldı. Listeye
bu yıl yeni giren tekstil işletmeleri arasında ise Bilkont, Sun Tekstil, Penti, Dinarsu ve Özdilek de yer aldı. Listeye yeni giren bir tekstil işletmesi ise isminin açıklanmasını istemedi.
İSO 500'de bu yıl dikkat çeken bir diğer gelişme ise Anadolu'daki işletmelerin yükselişini sürdürmesi oldu. Listeye sanayinin merkezi Kocaeli'nden 92 işletme girerken, İSO 500'e Çerkezköy'den 21, Denizli'den 12, Kayseri'den 14, Samsun'dan 5, Mersin'den ise 9 işletme girdi. Gaziantep ise İSO 500'deki işletme sayısını 16'dan 19'a çıkardı.
'Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu' araştırmasını değerlendiren İSO Başkanı Tanıl Küçük sonuçların 2011'in sanayi kuruluşları açısından pek parlak geçmediğini ortaya koyduğunu söyledi. Küçük, "2011 yılında sanayi kuruluşlarında üretimden satışa toplamdan satışlar artarken, dönem kâr ve zararları ile yaratılan katma değer geriledi. Mali yapı bozuldu. Kârlılık ve katma değerin gerilemesinin sebebi kur ve kredi faizlerinde artıştır. Türkiye'de borçlanmaya bağlı bir yapı var. Borçlanmaya aşırı bağlılığın sebebi kaynak yaratmada sıkıntılardır. Yani kurların ve kredi faizlerinin artışı cari açıktan kaynaklanıyor, kırılganlıktan. Cari açık
ve kaynak yaratamamadan kaygılanıyoruz. Aksi takdirde gereken yapısal dönüşümü hayata geçiremeyecek orta gelir tuzağına takılacağız" dedi.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
31
Güncel
İLK 1000 İHRACATÇI LİGİNDE BÜYÜK DEĞİŞİM YAŞANIYOR
TİM'in açıkladığı "İlk 1000 İhracatçı" araştırmasına göre, kârlar bir önceki yıla göre
düşerken, listedeki tekstil ve hazır giyim şirketleri de azaldı. Son 8 yılda 100'e yakın tekstil
ve hazır giyim ihracatçısı listeden düştü. Tekstil ve hazır giyimde birkaç yıl öncesinde
listenin zirvesinde olan "dış ticaret sermaye şirketi" ve "sektörel dış ticaret şirketleri" de
bugün artık listede yok.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) her yıl düzenli olarak açıkladığı 'İlk 1000 İhracatçı Araştırması'nın 2011 yılı sonuçları, İSO 500'deki tabloyu aratmadı. İlk 500'e giren ihracatçıların kârlılığı
yüzde 7.48'den yüzde 5.22'ye düştü. İkinci 500'ün kârlılığı ise yüzde 4.9'dan yüzde 5.52'ye yükseldi. 'İlk 1000 İhracatçı' araştırmasına göre en çarpıcı değişim tekstil ve hazır giyim cephesinde yaşandı. Araştırmaya göre 2004 yılında 'İlk 1000 İhracatçı' arasına 257 tekstil ve hazır giyim ihracatçısı
girmeyi başarırken bu rakam 2011'e gelindiğinde 160'a kadar düştü. Uzmanlar, Türkiye'nin tekstil ve hazır giyim ihracatı artmasına rağmen yaşanan bu düşüşün ihracatın çeşitlenmeye başladığının göstergesi olduğu ve yapısal bir dönüşümün sonucu olduğu görüşünde. Uzmanlar, yaşanan bu sektörel değişime rağmen 'İlk 1000' firmanın toplam ihracat içindeki ağırlığına bakıldığında
yıllar itibariyle istikrarlı bir dağılımın görüldüğünü belirtiyor.
Tekstil ve hazır giyim açısından yaşanan bir diğer değişiklik ise "dış ticaret sermaye şirketi" ve "sektörel dış ticaret şirketi" olarak faaliyet gösteren firmalardaki erozyon oldu. Bir dönem ihracatçı-
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
32
ları tek çatı altında yurtdışına ulaştırdığı için revaçta olan ve listenin en üst sıralarında kendisine yer edinen bu şirketlerin listedeki ağırlığı azaldı. Örneğin 1.7 milyar dolarlık ihracatıyla 2004 yılında 4'üncü sırada bulunan GİSAD,
2011 yılına gelindiğinde ise listede kendine yer
bulamadı. Aynı şekilde 2004 yılında şampiyonlar
liginde kendine yer bulan TRİSAD Dış Ticaret,
Hedef Konfeksiyon Dış Ticaret, LGS Dış Ticaret ve Evtekssan gibi bu kategoride olan şirketler de 2011’e gelindiğinde listeden düştü.
2004 yılında 791 milyon dolar ihracatla 9'uncu sırada bulunan GSD Dış Ticaret ise 2011 yı-
lında 1 milyar doları aşan ihracatıyla tekstilciler içinde 1'inci, Türkiye genelinde ise 11'inci
oldu. GSD yakaladağı bu ihracat rakamına rağmen önümüzdeki yıl açıklanacak '1000 Büyük
İhracatçı' listesinde yer almayacak. Çünkü GSD
Holding, gümrüklerdeki 'kırmızı hat' uygulamasını gerekçe göstererek bu şirketi kapatma kararı aldı. GSD, 26 yıl aradan sonra kepenk
indirme kararı alırken bir başka dış ticaret sermaye şirketi olan TGS hızlı bir yükseliş içine girdi. 1999 yılında kurulan, 2004'de ise "Dış Ticaret
Sermaye Şirketi" ünvanını kazanan TGS, 2009
yılında 469 milyon dolar ihracatla TİM'in listesinde 19'uncu oldu. Şirket 2010'da 4 basamak
ilerleyerek 15'inci olurken 2011'de ise 743 milyon dolar ihracatla 16'ncı sırada yer aldı.
Dış ticaret şirketleri cephesinde bu gelişmeler yaşanırken 8 yılda tekstil ve hazır giyim firmalarının yaklaşık 100'e yakını fire verdi. 2004
yılında listede yer alan Mintay Tekstil, Uki, Berdan Tekstil, Aydın Örme, Ekoten Tekstil gibi
sektörün bilinen isimleri bugün artık ilk 1000
ihracatçı içinde yok. Kimi ya faaliyetine son verdi, kiminin de ihracatı 'ilk 1000'e girmeye yetmediği için listeden düştü. Buna karşılık Zorlu, Akkök, Sanko, Kordsa ve Yeşim gibi birçok
firma ihracatta istikrarlı yükselişini sürdürdü.
TİM verilerine göre tekstil ve hazır giyim ihracatında ilk sırayı GSD alırken, onu TGS Dış Ticaret izledi. Akkök Grup şirketlerinin ihracatını yapan Ak-Pa Tekstil İhracat A.Ş. ise 377 milyon dolarlık ihracatla 3'üncü sırada yer aldı. AkPa'yı ise Sanko, Kordsa, Zorlu ve Yeşim takip
etti.
TÜRKİYE ASLAN GİBİ ALIP, KEDİ GİBİ SATIYOR
Türkiye, ilk 6 ayda yapmış
olduğu ihracatının yaklaşık
yüzde 57'sini mal mukabili
ödeme şekliyle, buna karşılık
ithalatının yüzde 45'ini ise
peşin ödeme sistemiyle gerçekleştirdi. Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK) verilerine
göre Türkiye, yılın ilk yarısında gerçekleştirdiği 74 milyar
372 milyon dolarlık ihracatının 42 milyar 533 milyon
847 bin dolarlık (yüzde 57)
kısmını mal mukabili olarak
yaparken, 12 milyar 318 milyon 104 bin dolarlık (yüzde 16.5) kısmını vesaik mukabili, 9 milyar 714 milyon 19 bin dolarını (yüzde 13) peşin, 7 milyar 611 milyon 213 bin dolarını (10.2) akreditif ödeme sistemi ile yaptı. Buna karşılık 2012 ilk yarıyılında yapılan 117 milyar 163 milyon dolarlık ithalatın 53 milyar 158 milyon 243 bin dolarını (yüzde 45.3) peşin, 26 milyar 26 milyon 689
bin dolarını (yüzde 22.2) akreditif, 20 milyar 503 milyon 639 bin dolarını (yüzde 17.5) mal
mukabili , 7 milyar 485 milyon 866 bin dolarını (yüzde 6,39 ) vesaik mukabili, 5 milyar 663
milyon 192 bin dolarını (Yüzde 4,83) vadeli akreditif olarak gerçekleşti. Türkiye'nin yıllar itibariyle ihracatının sürekli artmasına, ihraç pazarlarının çeşitlenmesine rağmen ihracatının ve
ithalatının ödeme şekillerinde ağırlık oranlarının çok fazla değişmediği, ancak peşin ihracatın 2010 yılında yüzde 8, 2011 yılında yüzde 7’si peşin yapılırken, 2012'nin ilk yarısında yüzde 13'ünün peşin yapıldığı görüldü. Buna karşın ithalatın peşin ağırlığının çok fazla değişmediği son 2 yılda sadece yüzde 2 oranında düştüğü gözlemlendi. İhracat ve ithalat ödeme
şekilleri hakkında değerlendirmede bulunan İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri
(İTKİB) Başkanı İsmail Gülle, ''Ödeme şekilleri sorunu, yeni bir konu değil. Mal mukabili veya
vadeli ihracat yüzünden 2008 krizinin akabinde pek çok Avrupalı ülkenin batması üzerine
İngiltere ve Almanya gibi ülkelerdeki bir çok büyük kuruluş ihracatçı firmalarımızı mağdur
etti. Bu, ödeme şeklindeki bozukluktan kaynaklanıyor. Türkiye, 1980'li ve 90'lı yıllarda başlayan ve o zamandan kalan bu mal mukabili ödeme şeklini aşamadı, bu alışkanlık oldu. İlişkiler çok girift olduğu için bir dönem sonra da bizim firmalarımız bunu isteyemediler. Bunun neticesinde de maalesef böyle mal mukabili veya vadeli gibi son derece saçma yöntemleri terk edemedik" değerlendirmelerinde bulundu. İthalatın peşin ödenmesine de değinen
Gülle, ''Biz yıllardan beri Çin'den hammadde alırız. Para gider, mallar gelir. Bizim firmalarımız milyarlarca dolarlık işleri bir ilişkiye ilişkin getirmiş olduğu samimiyete ve gerçekliğe bağlamış. Bu olayın köküne kadar yanlış olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Türk firmalarının ithalatı peşin yapıp, ihracatını ise vadeli yapmasını "Türkiye aslan gibi alıp, kedi gibi
satıyor" şeklinde nitelendiren Gülle, şunları söyledi: "Avrupalılar son derece menfaatini düşünen, menfaatinin gereğini son kuruşuna kadar yapan insanlar. Bunlar menfaatleri için çocuk işçi de görmezler, mahkum da görmezler, çevreyi de görmezler, hiç bir şeyi görmezler.
Menfaatlerinin bittiği yerde her şeyi görürler. Avrupa'nın kendisi risk grubunda olduğu halde bizi risk grubunda görüp, ödeme sistemlerini ona göre belirlemeleri tamamen bir strateji. Bu firmaların oluşturmuş olduğu bir düzendir. Avrupalılar süreler koyuyor. İhracatçımız
malı satıyor. Avrupalı kendi finansmanını kullanmıyor. Bu tür düzenleri değiştirmek bu değişimin akabinde gelebilecek her türlü sorgulamalara da engel olmak gerek."
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
33
Güncel
İHRACATTA İLK 1000 FİRMA ARASINA GİREN TEKSTİL VE HAZIR GİYİM ŞİRKETLERİ
2011 2010 ŞİRKET
11
16
31
33
38
48
52
56
64
65
66
70
81
96
101
106
111
114
122
133
142
148
152
167
175
185
188
211
229
230
234
238
240
247
248
251
255
256
259
263
266
270
272
276
277
290
297
308
320
324
325
329
345
11
15
26
54
37
44
55
42
38
74
63
65
120
67
116
113
127
110
139
117
159
166
182
162
151
198
212
219
192
757
265
223
297
231
232
257
234
146
227
346
260
…
282
327
263
300
310
380
221
317
424
639
…
İHRACATI
(Milyon $)
GSD DIŞ TİC. A.Ş.
TGS DIŞ TİC. A.Ş.
AK-PA TEKSTİL İHR.
SANKO DIŞ TİC. A.Ş.
KORDSA GLOBAL
ZORLU DIŞ TİCARET
YEŞİM SATIŞ MAĞA.Ş.
BİRGİ BİRLEŞİK GİYİM
TÜRKMEN GRUP
TAHA PAZ. VE MAĞ
DTS DENİZLİ TEKS.
MENDERES TEKSTİL
İPEK TEKS. PAZ. SAN.
İLERİ GİYİM SAN.
BOYTEKS TEKSTİL
ÜNİTEKS
ERPA HAZIR GİYİM
GAP GÜNEYDOĞU TEKS.
MERİNOS HALI
BOSSA TİC. VE SAN.
SUNJÜT SUNİ JÜT SAN.
ORTA ANADOLU T.A.Ş.
KİPAŞ PAZ. VE TİC.
REAL İÇ VE DIŞ TİC
KÜÇÜKÇALIK TEKS.
BAYKANLAR TEKS.
İSKUR İPLİK KUMAŞ
ETİK DIŞ TİC.
ÖZAK TEKS.KONF.
ERAK TEKSTİL
TAYPA TEKS.
KETS TEKS.
NAZ DIŞ TİCARET
HİSAR GİYİM
MATESA TEKSTİL
EDA DIŞ TİC.
DOST KARDEŞLER TEKS.
MEDİT TEKSTİL
TANER TRİKO
YILTEKS A.Ş.
OĞUZHAN TEKS.
R&E GRUP TEKSTİL
KÜÇÜKER TEKSTİL
EFES TEKS. SAN.
KARTAL HALI
GES TEKSTİL
KASAR VE DUAL TEKST.
KARBEL TEKSTİL
HAMARATLI TEKS.
AYKA TEKS. SAN.
EREN TEKSTİL
BİLKONT DIŞ TİC.
NADİR TEKS.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
34
1.079.6
743.2
377.4
353.6
298.0
252.2
235.5
223.3
195.4
193.7
191.2
182.2
160.8
131.7
128.8
122.2
116.3
114.5
110.5
104.9
99.0
95.2
92.5
83.5
81.0
78.0
77.2
70.7
66.2
66.1
64.8
64.6
64.0
63.3
63.1
62.8
62.0
61.1
60.5
60.2
59.9
58.9
58.8
58.3
58.1
55.3
54.2
52.9
50.5
50.2
50.1
49.7
47.4
2011 2010 ŞİRKET
349
354
355
361
381
393
427
430
438
440
441
443
451
459
462
468
470
479
480
482
485
492
496
500
502
506
507
515
520
522
532
536
538
539
546
565
570
571
577
584
589
615
617
618
624
655
656
660
661
665
671
687
693
434
556
363
347
489
890
371
374
519
498
394
426
406
562
462
430
381
410
631
507
468
534
448
673
772
…
593
877
581
736
194
461
627
537
544
698
557
634
788
730
595
524
…
680
613
494
802
567
707
510
618
433
765
İHRACATI
(Milyon $)
OZ TEKSTIL
GÖZEK TEKS.
FLOKSER TEKS.
SARAR GİYİM
TEKSİM GİYİM
GÜLSAN SENTETİK
SÖKTAŞ A.Ş.
AYDIN TEKS.
ALTINYILDIZ
APS GİYİM SAN.
İŞBİR SENTETİK
MİLTEKS TEKSTİL
DINA VANELLI TEKS.
KOTON
FİSTAŞ DIŞ TİC.
S.B.S.TEKSTİL
AY-TİM TEKS.
KAPLANLAR TEKS.
SEPA MENSUCAT
ALPİN TEKS.
SUFİ ÇORAP
FLAŞ TEKS.
BAHARİYE TEKSTİL
İSKUR TEKSTİL
AYDINLI DERİ KONF.
FİNTEKS TEKS.VE HALI
FUNİTEKS BOYA TEKS.
OĞUZ TEKS.
TORAMAN TEKS.
SAFYÜN HALI
ÇAK TEKSTİL
AKIN TEKSTİL
MOGUL KUMAŞ
RİTAŞ PAZARLAMA
ÜNVER TEKSTİL
HATEKS HATAY TEKS.
ORKUM GİYİM
DOST DOKUMACILIK
PİRAMİT GOLTEKS
CANAN İPLİKÇİLİK
ÖZDILEK TEKSTIL
GAMATEKS TEKS.
ERDEM TEKSTİL
DOĞAN TEKS.
BOSSAN TEKSTİL
AKTEK GİY.SAN.
TURAN TEKS. SAN.
ROYAL HALI
GENÇ TEKSTİL
RÜYA İÇ VE DIŞ TİC.
İNTEKS ULUSL.TEKS.
MİNTAY DIŞ TİC. A.Ş.
SELÇUK İPLİK SAN.
46.9
46.5
46.5
46.2
43.5
42.8
40.8
40.5
39.9
39.8
39.6
39.6
38.6
38.0
37.6
37.2
36.9
34.6
36.2
35.9
35.8
35.5
35.1
34.7
34.6
34.4
34.3
33.9
33.7
33.6
33.1
32.9
32.9
32.9
32.5
31.5
31.3
31.3
31.1
30.7
30.5
29.3
29.2
29.2
28.9
27.4
27.4
27.2
27.2
27.1
26.9
26.2
26.1
2011 2010 ŞİRKET
695 606 ŞAHİNTÜRKLER
700 716 BTD TEKS. SAN.
704 603 ENKAY MODA KONF.
705 551 GÜRTEKS PAZ. A.Ş.
708 693 COATS TÜRKİYE
712 649 TURKUAZ DIŞ TİC.
713 820 SÜPER TEKSTİL
714 696 YNS TEKS. VE KONF.
719
… VENÜS GİYİM
721 644 İNTERTEKS
729 789 EDİRNE GİYİM
739 492 AKKUŞ TEKS. SAN.
741 897 AYDIN TEKSTİL
744 934 PİNEKS TEKS.
747 834 GÜRMEN GİYİM
757 356 BANDOLERA TEKS.
761 520 İNTER TEKSTİL
769 657 AKTEKS AKRİLİK İPLİK
770 807 İBİŞLER TEKS.
771 869 NACİ ÇORAP
772 671 AL TEKSTİL KONF.
783 954 MERKOTEKS TEKS.
784
… EREN HAZIR GİY.
810
… YFA TEKSTİL
817 915 DEGÜ TEKS. SAN.
822
… AYTEK KONF.TİC.
830 1006 KÖKTEN TEKS.
842
… BJ TEKS.TİC.
848 819 DOMİNO TEKS.
852
… DİNARSU HALI
855 741 BERTEKS A.Ş.
861 747 KIVANÇ TEKS.
869 648 AKPAR TEKSTİL
876 804 POLEN TEKS.
886 637 ERENKO TEKS.
895
… MURAT TEKS.
897 956 GÜLER DIŞ TİC.
911
… MODİUM KONF.
916 883 NATURAL TEKS.
917
… ANTEKS
919 917 KAYNAK İPLİK
925
… HASIRCI TEKSTİL
943 860 ÖRSAN TEKSTİL
945
… YAKO TEKS.
951
… MARKS&SPENCER
952 831 LEFAXX JEANS
953
… POST HALI
954
… AR-AL TEKSTİL
962 951 OCZ TEKSTİL
974
… TEKSİS TEKS.
985 944 HARPUT TEKSTİL
996 422 MODAVİZYON
998
… KARACASU TEKS.
999
… TOPKAPI İPLİK
İHRACATI
(Milyon $)
26.0
25.8
25.6
25.6
25.5
25.2
25.2
25.2
24.9
24.8
24.6
24.3
24.3
24.2
24.2
24.0
24.0
23.7
23.7
23.7
23.7
23.5
23.4
22.5
22.3
22.3
22.0
21.6
21.5
21.4
21.2
21.2
21.0
20.8
20.6
20.5
20.5
20.0
20.0
20.0
19.9
19.8
19.5
19.5
19.2
19.2
19.2
19.2
19.1
18.8
18.6
18.6
18.5
18.5
Tekstil ve hazır giyimde bu gelişmeler yaşanırken 2011 yılının ihracat liderleri sırasıyla
TÜPRAŞ, Ford Otosan ve Oyak Renault oldu.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ilk 1000 ihracatçının kendi içinde incelendiğinde, "İlk 500"
ile "İkinci 500" arasında ciddi bir fark olduğunun görüldüğünü belirterek, "İlk 500 ihracatçı firma, ilk 1000 firmanın yaptığı ihracatın yüzde 85.6'sını gerçekleştirirken, ikinci 500 firma
geri kalan yüzde 14.4'ünü yapmaktadır. Diğer
taraftan ilk 500 firma, tüm ihracatın yüzde
53.4'ünü gerçekleştirmektedir" dedi. TİM Başkanı Büyükekşi'nin açıkladığı araştırma sonuçlarında dikkat çeken bölümler şöyle:
• 1000 içerisinde 475 firma İstanbul'dan
ihracat yapıyor. Bunu 66 firma ile İzmir, 63
firma ile Gaziantep, 62 firma ile Kocaeli, 48
firma ile Bursa, 45 firma ile Ankara, 23 firma ile Denizli, 17 firma Hatay ve 14 firma
ile Manisa takip ediyor.
• Geçen sene İstanbul ilk 1000'den 8 firma
kaybetti. Bunların yerine Anadolu'dan yeni firmalar listeye girdi. Örneğin Gaziantepli
firma sayısı 53'ten 63'e çıktı. Kocaelili firma sayısı 44'den 62'ye çıktı.
• İlk 1000 ihracatçı firmanın bölgesel dağılımına bakıldığında, Marmara Bölgesi'nin büyük bir
ağırlığı olduğu görülüyor. Marmara'dan 614 firma ilk 1000 ihracatçı firma arasında yer aldı.
Bunu 118 firma ile Ege Bölgesi, 83 firma ile Güneydoğu Anadolu, 76 firma ile İç Anadolu, 69
firma ile Akdeniz ve yine 34 firma ile Doğu Anadolu bölgeleri takip etti.
• İlk 1000 ihracatçı firmanın yüzde 69'unun üretici ihracatçı, yüzde 20.6'sının grup dış ticaret şirketi, yüzde 10.4'ünün de sektörel sermaye dış ticaret şirketi olduğu görüldü.
• 2011 yılının üretici ihracatçı firma sıralaması TÜPRAŞ, Ford, Oyak Renault, TOFAŞ, Arçelik, Toyota, HABAŞ, İÇDAŞ, Bosch ve Eti Maden oldu.
• İlk 10 grup dış ticaret firmaları sıralaması ise Vestel, Diler Dış Ticaret, Yücel Boru, Kaptan Metal, Ekom Eczacıbaşı, Ak-Pa Tekstil, Başak Metal, Ram Dış Ticaret ve Yeşim Satış Mağazaları oldu.
• Sektörel dış ticaret şirketleri sıralaması ise şu şekilde oluştu: Kibar Dış Ticaret , GSD, Şişecam, TGS Dış Ticaret, Pergamon, Çolakoğlu, Sanko, Birgi Birleşik Giyim, Yüksel Dış Ticaret
ve Türkmen Grup.
• Türkiye genelinde 16 il, 1 milyar dolar eşiğini geçti. Firma düzeyinde ise 12 şirket 1 milyar dolar ve üzerinde ihracat yaptı.
• 500 milyon ile 1 milyar arası ihracat yapan 10 firma, 100 milyon dolar ile 500 milyon dolar arası 118, 50 milyon ile 100 milyon dolar arasında 186, 25 milyon ile 50 milyon arasında 392 firma var. 25 milyon dolardan az ihracat gerçekleştiren 282 ihracatçı firma bulunuyor.
• 500. firmanın ihracatı 34.9 milyon dolar iken, 1000. firmanın ihracatı 17 milyon dolar oldu.
• İlk 500 firma AB ağırlıklı, ikinci 500'ü ise AB dışındaki coğrafyalara daha çok ihracat
yaptı. İlk 1000 firma içinde AB'ye yapılan ihracat geçen yıla göre düşerek yüzde 44.55
oldu.
• 2011'in 1'incisi 4 milyar 283 milyon dolar ile TÜPRAŞ, ikincisi 3 milyar 474 milyon dolar ile Ford
Otomotiv ve üçüncü sırada 3 milyar 212 milyon dolar ile Oyak Renault oldu.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
35
Tekstilin Kaleleri
38
KAYSERİ TEKSTİLDE
KRİZ ÖNCESİNİ ARIYOR
2011 yılında 1.4 milyar
dolar ihracata imza atan
Kayseri’de bu ihracatın
323.9 milyon dolarını
tekstil, 12.3 milyon
dolarını ise hazır giyim ve
konfeksiyon sektörü
üstleniyor. Sümerbank,
Orta Anadolu ve Birlik
Mensucat’ın tekstil
fakültesi gibi elaman
yetiştirdiği kentte tekstil
sektörü liderliği ne yazık
ki mobilya sektörüne
kaptırdı.
G
lobal krizinin ardından Kayseri ekonomisinde dengeler değişti. İşyeri sayısı, üretim değeri, yarattığı katma değer ve ihracatı ile hem Kayseri hem de ülke ekonomisinde önemli
payı olan tekstil sektörü, 2008’in son çeyreğinde etkisini göstermeye başlayan global krizden oldukça olumsuz etkilendi. Sektörde kriz öncesi yıl olan 2007’de 16.2 milyar dolar olan
dış ticaret hacmi, 2008’i toplamda 16.5 milyar dolar seviyesi ile kapattı. Krizin hemen her
sektörde artık etkisini gösterdiği 2009 yılında ise sektörün dış ticaret hacmi 13.9 milyar dolara geriledi. Bu arada tekstil ürünlerinde 2005 yılında 8.8 milyar dolar düzeyinde olan ülke
ihracatı, kriz öncesinde düzenli artışla 2007’de 10.8 milyar dolara, 2008’de 11.4 milyar dolara yükselirken, 2009 yılında bu rakam krizin etkisiyle yüzde 15.6 düşüşle 9.6 milyar dolara geriledi.
Sektörün, global kriz nedeniyle ülke genelinde yaşadığı bu daralma, Kayseri için de yaşandı ve kent ekonomisinde tekstil, lokomotif görevini yitirdi.
Buna göre kriz öncesinde ham bez, havlu, iplik, ev tekstili, makine halısı ve kadife üretimiyle tekstil sektörü Kayseri ekonomisinin lokomotifi konumundaydı. Bölgede bu alanda faaliyet gösteren irili ufaklı 50’ye yakın fabrika ve bir o kadar da ev tekstili
üreticisi bulunuyordu. Yıllık ortalama 20 milyon metre ham bez
dokunan kentte, 30 bin ton pamuklu, viskon polyester ve keten
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
36
karışımlı değişik iplik üretiliyordu. Bunların yanı sıra kentte yılda ortalama 5 bin ton
havlu ve bornoz dokunuyor, 30 milyon metrekare makine halısı üretiliyordu. Ev tekstili üretimi ise 4 milyon adetti. 2 milyon yaylı yatak, 3 milyon metreküp sünger, 60 bin
ton keçe, üç bin ton yataklık, yorganlık, yas-
Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Meclis Başkanı
Nureddin Okandan:
“KAYSERİ SANAYİCİSİ AB’Yİ HEDEF ALMALIDIR”
tıklık elyaf ürün, sektörün ürün gamının
uzantılarıydı. Yine bu kuruluşlarda yaklaşık
2.5 milyon metrekarelik kapalı alanda üretim yapılıyor, 30 bin dolayında kişi istihdam
ediliyordu.
Krizin ardından bugün artık Kayseri ekonomisinde lokomotif sektör olarak mobilya göze çarpıyor. Ve tekstil sektörü, kent
ekonomisini sırtlayan sektörler sıralamasında mobilya, makine ve gıda sektörlerinin ardından dördüncü sırada geliyor. Kent
ekonomisinde tekstilin payının azalmasında, Uzakdoğu’dan yapılan ithalat ve hammadde temininde karşılaşılan sorunların da
payı bulunuyor. Kente ayrıca krizin faturası, Kayseri'nin köklü tekstil kuruluşlarının
yeniden yapılanma sürecine girmesi veya
faaliyetlerini durdurması olarak da ödendi. Bazı işletmeler kriz nedeniyle kapanırken, bazı işletmeler düşük kapasite ile
çalışmaya başladı.
Ancak yine de kentte, 1935 yılında kurulan
Sümerbank Bez Fabrikası ile varlık kazanan tekstil sektörü, halen istihdamın yüzde 25'ini karşılıyor. Kayseri’de bugün top-
Tekstil sektörünün, Kayseri sanayi sektöründe toplam işyerlerinin yaklaşık yüzde 8’ini oluşturduğu, istihdamın yaklaşık
yüzde 25’ini karşıladığını belirten Kayseri Sanayi Odası (KAYSO)
Meclis Başkanı Nureddin Okandan, “Sektörde iki firma, odamızın
bilgisi dâhilinde, tesisini yurtdışına taşıdı. Altı yedi firma ise üretimini durdurdu. Bölgemizde tekstil sektöründeki daralma, dünyada baş gösteren krizden önce başlamıştı. Buna etken olarak da
tekstil sanayicimizin en önemli yükü olan işçilik maliyeti ve enerji fiyatlarının yüksek oluşu belirtilebilir” dedi. Dünyada yaşanmakta olan ekonomik sorunların tekstilcileri yıprattığını hatırlatan Okandan, “Tekstilde faaliyet gösteren odamıza üye 120 firma var. Üye firmalardan 49'u faal durumda ihracat yapıyor. Üyemiz firmaların verdikleri beyanlara göre Kayseri’de sektörün ihracatı 2011 yılında 370 milyon dolara yükselmiştir. Üç
yılda tekstil sektörünün ihracatı yaklaşık yüzde 15 artmıştır. 2011 yılı itibariyle Kayseri ihracatının yüzde 24’ü tekstil sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir” dedi. Kayseri sanayicisinin AB'yi hedef alıp, üretimini ona göre yönlendirdiğini ifade eden Okandan, Kayseri tekstil sektörünün katma değeri yüksek ürünlere önem verdiğini söyledi. Okandan, “ Bizlerin
artık geriye dönüp Uzakdoğu ülkeleriyle nasıl rekabet edeceğimize değil, akıllı çok fonksiyonlu teknik tekstile odaklanmamız gerektiğine inanıyorum. Üyelerimiz arasında bu çalışmalarda hayli yol alanlar vardır. Dolayısıyla yeni açıklanan teşvik sisteminin genel olarak olumlu olduğuna, fakat yönetmelikleri irdelememiz gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Hasyüncü:
“ORTA ANADOLU VE BİRLİK MENSUCAT, TEKSTİL
FAKÜLTESİ GİBİ ELEMAN YETİŞTİRDİ”
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı ve
Beşler Tekstil A.Ş. ortaklarından Ahmet Hasyüncü, insanların kendilerini eski kârlara göre ayarladığını, ancak kârlarda daralma yaşandığını, asıl problemin de bundan kaynaklandığını söyledi. Hasyüncü, “Son aylarda tekstilde iş yapanlar başarılı oldular. Her sektörün problemi kendilerini eski kârlılığa göre ayarlamaları. Bütün dünyada, tüm sektörlerde kârlarda daralma oldu. İnsanlar
kendisini o kârlara göre ayarladılar. Tekstildeki sıkıntı kriz döneminde olan değildi. Yıllardır sıkıntı yaşayan firmalardı. Ama
nasıl ki sağlam olmayan bir bina ufak bir sarsıntıda yıkılırsa, sağlam olmayan o firmalar da bu sarsıntıya dayanamadılar” şeklinde konuştu. Kayseri'de tekstil dendiğinde kamu yatırımı olarak Sümerbank Bez Fabrikası'nı,
özel sektörde ise Orta Anadolu ve Birlik Mensucat'ın göründüğünü belirten Hasyüncü, “Gerek Sümerbank gerekse Orta Anadolu ve Birlik Mensucat neredeyse tekstil fakültesi gibi eleman yetiştirmiş, bu yetişen elemanlar Kayseri'de tekstil sektörünü lokomotif sektör haline
getirmiş. Sonrasında Çetinkaya, Silteks, vb. gibi tekstil üreten çok sayıda firma gelmiş. Belki nihai ürün yapmıyoruz ama hammadde olarak Kayseri tekstilde iyi bir noktada” dedi.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
37
Tekstilin Kaleleri
Karsu Tekstil Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi
Nevzat Seyok:
“BAŞARININ YOLU İLK VE FARKLI OLMAKTAN GEÇİYOR”
Günümüzde katma değerli ürün üretmenin ve rekabet gücünü
artırmanın yolunun, Ar-Ge’den geçmekte olduğunu ifade eden Karsu Tekstil Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Seyok,
“Farklı ve özellikli ürünler tasarlanabilmesi gerekmektedir. Üretim yeri bakımından sürekli yer değiştiren tekstil ürünlerinin, bilgi yoğun ürünlerin tutkal vazifesi görmesi sonucunda kolaylıkla
başka ülkelerin kontrolüne geçememesi gerekir” dedi. İtalya’nın
yüksek işçilik ve enerji maliyetlerine rağmen tekstil ve konfeksiyonda Çin’den sonra yaklaşık 50 milyar dolarlık bir tekstil ihracatı hacmiyle ikinci sırada yer almasında Ar-Ge kültürünün yerleşmiş olmasının çok büyük etkisi olduğunu söyleyen Seyok, “Karsu, özellikli ürünleriyle fark yaratarak, müşterilerine de farklı olmanın yolunu açtı” açıklamasında
bulundu. Tekstil sektörünün gerek istihdam, gerekse yarattığı katma değer bakımından Türkiye için her zaman en önemli sektör olduğunu ve bundan sonrada olmaya devam edeceğini söyleyen Seyok, “2001 ve 2008 ekonomik krizleri ve de 2000’li yıllardan itibaren başta Çin
olmak üzere yakın ve Uzakdoğu’nun şiddetli rekabeti, Türk tekstil sektörünün yenilenerek
gelişimine önemli bir katkı sunmuştur. Bugün gelinen noktada ise Türkiye, dünyanın en önemli pazarı Avrupa’ya yakınlığı, esnek üretim gücü ve de uzmanlaşmış kadroları ile global markaların tedarikçisi olmanın yanında, sektörde her geçen gün büyüyen kendi markaları ile varlığını pekiştirdi” dedi. Türk tekstil sektörünün geleceğine umutla baktığını ve yöneticilerin de
bu sektöre umutla bakmaları gerektiğini ifade eden Seyok, “Kur politikaları, ithalat önlemleri, sektörel teşvikler, yüksek enerji maliyetleri, yüksek istihdam vergileri ve kayıt dışı gibi noktalar bu sektörün can alıcı noktalarıdır” diye konuştu.
Saygın Tekstil firmasının kurucusu Sami Yangın:
“TÜRKİYE TEKSTİL SEKTÖRÜ KORUNMALIDIR”
Kayseri'de faaliyet gösteren Saygın Tekstil firmasının kurucusu Sami Yangın'a göre, tekstilin yıldızı hiç sönmeyecek. Çünkü insanoğlu hep giyinip, kuşanmak durumunda. Yangın, bütün bu sebeplerden dolayı Türkiye’nin tekstil sektörünü korumak durumunda olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu korumanın
niteliği sübvansiyonlarla değil, sorunların tespit edilip, doğru çözümler bulunması biçiminde olmalı.” Kayseri’nin çok eski bir ticaret şehri olduğunu hatırlatan Sami Yangın, bölgede sektörün
18. ve 19. yüzyıllarda halıcılık başta olmak üzere çeşitli sektörlerle varlık gösterdiğini söyledi. Özellikle 1930'lu yıllılardan itibaren Kayseri'de tekstil üretiminin geliştiğini ve 1950 sonrasında bu artışın ivme kazandığını ifade eden Yangın, sözlerine şöyle devam etti: “70'li ve 80'li
yıllarda ciddi tekstil yatırımları ile iplikten denime, giyimlik kumaştan döşemelik kumaşa,
kadife ve havludan halıya çeşitli tekstil ürünleri üretilir, yurtiçinde ve yurtdışında pazarlanır olmuştur. Bir bakıma Kayseri için sektör, üretim, istihdam ve ihracat açısından çok önemli bir fonksiyona sahiptir.”
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
38
lam işyeri sayısı 9 bin 500’ü aşıyor. Bu işletmelerin sektörel dağılımına bakıldığında, tekstil ürünleri imalatının aldığı payın
yüzde 8 olduğu görülüyor. Bu arada Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre
2011 yılında 1.4 milyar dolar ihracata imza
atan kentte, bu ihracatın 323.9 milyon dolarını tekstilin; 12.3 milyon dolarını ise hazır giyim ve konfeksiyon ürünlerinin üstlendiği görülüyor. Halen Kayseri'de iplik, ev
tekstil ürünleri, çorap, kumaş, halı, dar dokuma, sargı bezi gibi farklı ürünlerde sanayi
odasına kayıtlı faaliyet gösteren firma sayısının ise 120 olduğu görülüyor.
Başyazıcıoğlu Tekstil Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
Murat Başyazıcıoğlu:
“AĞIR REKABET KOŞULLARI TEKSTİL
ÜRETİCİLERİNİ ZORLUYOR”
Kentte son yıllarda krizin de etkisiyle tekstil sektörünün yaşadığı değişimi konuştuğumuz sektör aktörleri, kriz sonrasında kâr
marjlarında önemli miktarda düşüş yaşandığını vurguluyor. Sektör temsilcileri,
Kayseri tekstil sektörünün sacayağından biri
olan ev tekstil sektöründe yaşanan küçülmeye dikkat çekerken, çorap sektöründe İstanbul’dan sonra ikinci büyük üretim üssü
olarak bilinen kentte bu alanda da krizin izlerinin hâlâ sürdüğünü belirtiyor. Kayserili tekstilcilerin dikkat çektiği bir diğer nokta ise istihdam üzerindeki yükler ve enerji fiyatları.
Başyazıcıoğlu Tekstil Sanayi A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi Murat Başyazıcıoğlu, rekabet şartlarının çok ağır olmasından dolayı
birçok üreticinin, üretimlerini işgücü yönünden ucuz olan ülkelere kaydırmak zorunda kaldıklarını söyledi. Türkiye’nin tekstil
alanında son dönemde büyük bir ivme yakalamasına karşın üretimde kullanılan makineler konusunda dışa bağımlılığın büyük
bir eksiklik olduğunu kaydeden Başyazıcıoğlu, yerli üreticilere ise
kendilerini geliştirmeleri tavsiyesinde bulundu. Tekstil sektöründe stratejik öneme sahip pamuk üretimi konusunda yıllık üretimin 500 bin ton olmasına karşın tüketimin 1.5 milyon ton olduğunu hatırlatan Başyazıcıoğlu, pamuk ihracatçısı Türkiye’nin
son dönemde yurtdışından pamuk ithal eder duruma gelmesini ise sektör açısından kaygı verici bulduğunu belirtti. Dünyada tekstil sektöründe yaşanan ağır rekabet koşulları nedeniyle çok sayıda yerli üreticinin ya başka alanlara yöneldiğini ya da fabrikalarını işgücü açısından daha ucuz olan ülkelere taşımak zorunda kaldığını ifade eden Başyazıcıoğlu, “Türkiye,
tekstil konusunda Avrupa’nın arka bahçesi gibi davranıyor. Bu anlamda gelen taleplere en kısa
süre içerisinde karşılık verebiliyor. Bu durum ülkemiz açısından son derece sevindirici bir gelişme. Ancak firmalarımızın da bu anlamda kendilerini yenilemeleri gerekmektedir” dedi. Özellikle üretim yapılan makinelerin yurtdışından gelmesinin yerli üreticiler açısından en büyük
dezavantaj olarak görüldüğüne dikkati çeken Başyazıcıoğlu, bu eksikliğin bir an önce aşılması
ve tekstilcilerin makine konusunda dışa bağımlılığının ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Pamuk üretimi konusunun da Türkiye’de henüz istenilen düzeyde olmadığını hatırlatan Başyazıcıoğlu, “Bir dönem yurtdışına pamuk ihraç eden Türkiye, gelinen noktada tüketilen pamuğun yarısından fazlasını ithal etmek durumunda kalmaktadır. Yıllık 500 ton pamuk üretimi gerçekleştirilen ülkemizde ihtiyaç duyulan miktar ise 1.5 milyon tonun üzerinde.
Bu nedenle yurtdışından ithal edilmek zorunda kalınan bölüm ise hem üreticileri hem de işletmeleri zor durumda bırakmaktadır” dedi. Kayseri’de boyalı iplik üretimi gerçekleştiren yaklaşık 6 fabrika bulunduğunu söyleyen Başyazıcıoğlu, bu firmaların da kendilerini sürekli yenilemeleri gerektiğini, yenilenme gereği duymayan firmaların, bir süre sonra ileriye yönelik
yatırım yapamaz hale geleceklerini hatırlattı.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
39
Tekno-Tekstil
TEKSTİL DOKUMADA ÇÖZGÜ MAKİNESİNİN YERİ
Çözgü ipliklerinin özelliğine göre birbirine paralel ve eşit gerginlikte, uygun çözgü
hazırlama makinesi kullanılarak dokuma levendi üzerinde toplanmasıyla uygulanan
kumaş dokuma tekniği, tekstil firmaları açısından büyük öneme sahip. Türkiye’de kimi
tekstil firmalarının kullanmakta olduğu bu makine, dokuma işleminin ilk aşamalarından
olması dolayısıyla tekstil firmalarının gözdesi.
Dokuma kumaşta boyuna yönde olan ipliklere çözgü denir. Dokuma, çözgü ve atkı ipliklerinin birbiriyle 90 derecelik bir açıyla bağlantı yapmasıdır. Dokuma makinesinde kumaş dokuyabilmek için çözgü ipliklerinin belirli bir düzende çözgü levendinin üzerinde toplanması
gerekir. Dokuma makinesinde kumaş dokuyabilmek için çözgü ipliklerinin istenen özelliklere göre (çözgü sayısı, rengi, uzunluğu) birbirine paralel ve eşit gerginlikte uygun çözgü hazırlama makinesi kullanılarak dokuma levendi üzerinde toplanması işlemidir. Konik ve seri
olmak üzere iki çeşit çözgü hazırlama işlemi vardır. Konik Çözgü Hazırlama, cağlıktan gelen çözgü ipliklerinin belirlenen genişlikte kalbalar (bant) hâlinde üzerinde konik plakalar bulunan tambur üzerine istenen sayıda ve uzunlukta sarılması, daha sonra dokuma levendi üzerine aktarılması işlemidir. Cağlık, konik çözgü makinesinde bobinlerin üzerine dizildiği metal sehpadır. Cağlık, bobinlerden gelen iplik uçlarının eşit gerginlikte, birbirine paralel ve düzgün bir şekilde tambur üzerine aktarılmasını sağlayan en önemli elemandır. Cağlıklar ’V’ şeklinde ve paralel şekilde olmak üzere iki tiptir. Cağlık üzerinde, çözgü ipliklerinin düzgün bir
şekilde sevk edilebilmesini sağlayan üç bölüm vardır.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
40
Fren Tertibatı, çözgü ipliklerinin sabit gerilim altında bobinlerden sağılmasını sağlar.
Çözgü ipliklerinin eşit gerginlikte bobinlerden sağılmasını ve makinenin duruşu sırasında ipliklerin gerginliğinin sabit kalmasını sağlayan bölümdür. Her bobinden alınan
iplik uçları frenlerden geçirilir. İplik yoklayıcı, fren tertibatından geçirilen çözgü iplikleri sırası ile seramik tutuculardan ve iplik
yoklayıcılardan geçirilir. İplik tutucuları ipliklerin düzgün bir şekilde sevk edilmesini
sağlar. İplik yoklayıcıları, çözgü ipliği koptuğu
zaman veya bobin üzerinde iplik bittiği zaman
makineyi otomatik olarak durdurur. Maki-
ne iplik kopmasından dolayı durduğunda,
yoklayıcıların bulunduğu bölümündeki lamba yanar ve ipliğin üzerinden geçtiği kanca
yukarı kalkarak kopan ipliğin yeri belirlenir.
İğler, bobinlerin üzerine dizildiği parçalardır. Bobinlerin üzerinden ipliklerin düzgün
bir şekilde sağılması için bobinleri sabit tutmaya yarar.
Çapraz tarağı bir dişi, alt ve üst tarafından lehimli, diğeri serbest olmak üzere sıralanmış
özel bir taraktır. Çapraz tarağının her dişinden bir çözgü teli geçirilerek çözgü ipliklerinin çapraza alınmasını sağlar. Her kalba başlangıcında, çapraz tarağı yukarı kaldırılarak birinci çapraz ipliği ağızlıktan geçirilir, daha sonra aşağı indirilerek ikinci çapraz ipliği geçirilir.
Support, üzerinde çapraz tarağı, toplama tarağı (V-tarak), kumpas, kızak sabitleştirme
ve kaydırma aparatı, çapraza alma kolu, toplama tarağının konikliğine göre ayarlanabilen aparatı ve cetveli gibi aksamları taşır.
Support çözgü ipliklerinin istenen genişlikte yan yana kalbalar halinde tambur üzerine sarılmasını sağlayan elemandır.
Toplama tarağı, ortasında bulunan vida
yardımıyla açılır kapanır durumdadır. Çap-
raz tarağından gelen çözgü ipliklerinin kalba enini ve santimetredeki sıklığını belirleyerek tambur üzerine sarılmasını sağlar. Support Kızağı’nın görevi tambur üzerine kalba sarımı yapılırken support tertibatını tamburun konik kısmına doğru kaydırmaktır. Üzerinde konik plakaların bulunduğu, çözgü ipliklerinin kalbalar hâlinde üzerine sarıldığı 4 metre genişliği ve
4-5 metre uzunluğu olan içi boş silindire konik tambur denir. Tamburun üzerinde kalba uçlarının sarılmasını sağlayan çiviler vardır. Tambur üzerinde istenen toplam çözgü tel sayısı
tamamlandıktan sonra, bütün çözgüler eşit gerginlikte tamburun arkasına takılan dokuma
levendi üzerine aktarılır.
Cağlıktan gelen çözgü ipliklerinin toplama tarağından geçerek
birbirine paralel ve eşit gerginlikte levent üzerine sarılmasıyla seri çözgü hazırlanır. Seri çözgüde hazırlanan leventler birleştirilerek istenen çözgü tel sayısı elde edilir.
Bilgisayarlı ve bilgisayarsız halı dokuma
1970'li yıllardan bu yana halı ve kadife ile ilgili konfeksiyon
bölümü makinelerinin imalatını yapmakta olan ANMAK A.Ş.,
halı, dokuma tezgâhından çıktıktan sonra ürettiği makinelerden geçmek suretiyle satışa sunmakta ve kullanılır hale
getirmektedir. 80'in üzerinde halı konfeksiyon tesisini halıcılık sektörüne kazandıran ANMAK A.Ş., bugün de yurtiçi ve
yurtdışındaki müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için geniş servis ağı ile hızlı ve etkin bir şekilde hizmet vermektedir. Kullanmakta olduğu AN016 konik çözgü makinesi, günümüz şartlarında çalışan bilgisayarlı ve bilgisayarsız halı
dokuma tezgâhlarının çözgü ihtiyacını hızlı ve kaliteli bir şekilde karşılamak üzere dizayn edilmiş bir makinedir.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
41
Tekno-Tekstil
ANMAK AN016 KONİK ÇÖZGÜ MAKİNESİ
Teknik Özellikler
İplik Türü
Tambur Çalışma
Eni Tambur Çapı
Levent Çalışma Eni
Levent Çalışma
Çapı Fren Mesafesi
Çalışma Hızı
Bütün İplik Türleri
Max 3600 mm
950 mm
Max 2500 mm
Max 1250 mm
1.5 – 6
Cağ Tambur arası 0-600 ml/dk,
Tambur Levent arası 0-120 ml/dk
İplik koptuğu zaman lamel kontrol sayesinde
otomatik duruş.
Tambur motoru 7,5 KQ AC, Levent motoru 22 KW AC
PLC kontrollü ve kolay kullanım için ergonomik ekran
Kapı sayısı: 2 / Derinliğine bobin sayısı: 36
Yüksekliğine bobin sayısı: 8 Toplam Bobin Sayısı: 576
Rondela Ağırlıklı (40-60 gr her tel için)
Cağlıktaki bobin sayısı, otomatik baş ayarı, yağ ayarlı
tansiyon kontrolü
Kapuş Kontrol
Güç
Kontrol
Cağlık
Tansiyon Kontrol
Opsiyonel
Hızlı ve kaliteli çözgü imkânı
1975 yılında kurulan Küçüker Makine, kurulduğu günden bu yana faaliyetleriyle konusunda dünya çapında bilinen bir marka olmuştur. 5 bin metrekare kapalı alana sahip tesisleriyle faaliyetine devam eden Küçüker Makine, tekstil sektöründeki tecrübelerini, imalat sanayinin teknolojisi ve kaliteli, güvenilir, dinamik kadrosu ile bütünleştirme sonucunda dokuma hazırlık grubu olan “seri çözgü – haşıl makinesi – konik çözgü” üretiminde lider olmuş ve Türkiye’nin bu
dalda ilk ve tek ihracatçı firması konumuna gelmiştir.
Mühendislik ve Ar-Ge’ye de önem veren Küçüker Makine, mühendislik kadrosundaki global vizyonu, sistemli ve kayıtlı çalışması ve müşterilerine uluslararası standartlarda servis
hizmeti çalışmaları ile farklılığını ortaya koymuş ve dünya pazarlarında adını duyurmuştur.
Seri ve konik çözgü makineleriyle müşterilerine hizmet sunan Küçüker Makine, bu konuda
da en iyisini yapmayı hedeflemektedir. Seri çözgü makinesi olarak ürettiği PLC kontrollü, hidSayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
42
rolik fren ve baskı tertibatına sahip,
1000m/dk. hıza çıkabilen makinesiyle, modern teknoloji ile üretilmiş, sağlam ve güvenilir bir makine imkânı sunarak birçok ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir.
1000m/dk. çözgü hızına, 200m/dk. levent aktarma hızına sahip, tam otomatik konik
çözgü makinası ise hidrolik disk fren tertibatına sahiptir. Makine Operatörü; dokunmatik ekran vasıtası ile iplik bilgilerini girer,
tüm hesaplamaları ve sarım ayarlarını PLC
yapar. Bant geçişleri otomatiktir. Üç adet Servo motoru bulunan konik çözgü makinesi,
cam elyaf hariç bilinen tüm iplik çeşitlerinin
çözgüsünde başarıyla görev yapar. Firmada ayrıca 20 Denye PES iplikten 1200 Denye’ye kadar çalışan makineler mevcuttur ve
tam otomatik tansiyon ayarlı cağlık seçeneği
bulunmaktadır.
İsteğe göre dizayn edilebilir
cağlık bölümü
Seri çözgü makinesi dokuma öncesi hazırlık
makinesidir. Hazır bobinlerden çok telli iplikler
taraklardan ayrılarak makine sarım alanına
tansiyon gerilimler vasıtasıyla dengeli bir
gerilim şeklinde levente aktarılır. Çoklu bobin iplerini tezgâhta kullanılmak üzere levente
çoklu sararak dokumaya hazır hale getirir.
Makinenin cağlık kısmı isteğe göre dizayn edilebilmektedir. Cağlık ip koptuları dijital göstergeli ve kopuk kontrollü PLC destekli denetime tabidir. Seri çözgü makinesi kafası hidrolik oransal kontrollü veya PLC invertör kontrollü olarak da dizayn edilmektedir. Küçüker
Makine tarafından üretilen seri çözgü makinesinin teknik özellikleri ise şöyle sıralanıyor:
• Makine çalışma hızı 650m/dk. kademesiz hız kontrollü.
• Levent yükleme pönomatik, frenleme
hidrolik.
• Tambur baskısı ebonit.
• Çözgü makinası komple PLC destekli.
• İplik gerilimi rondela ağırlıklı ve yağ
tansiyonlu.
• Tozdan arındırma gezer üfleyici.
• Kopuk kontrol mekanik hissedicili, dijital göstergeli.
Enerji
ENERJİDE GÖZLER “LİNYİT”TE
Toplam 11.5 milyar ton linyit rezervine sahip olan Türkiye, linyit konusunda zengin
ülkeler arasında yer alıyor. Bu rezerv değerlendirildiği takdirde Türkiye’nin bölgesel
kalkınma, dış açığın azaltılması, arz güvenliği, elektrik maliyetlerinin düşürülmesi,
istihdam, katma değerin yurtiçinde kalması, rekabetçi sanayinin yaratılması gibi birçok
sorunun çözümüne yönelik önemli adımlar atılacak.
Enerji konusu Türkiye için hayati önem teşkil eden konulardan bir tanesi. Zira cari açığın 50 milyar doları aşan bir rakamla yüzde 70’ine yakınını ithal enerji faturasının
oluşturduğunu düşündüğümüzde, enerji
sorununun çözümü için alternatif kaynaklar büyük öneme sahip. Bunun yanı sıra birincil enerji kaynaklarında dışa bağımlılık
oranı yüzde 75’e yakın. Birincil kaynaklara baktığımızda karşımıza çıkan tablo,
Türkiye’nin ürettiği enerjinin yüzde 32’sini
doğalgaz, yüzde 31’ini petrol, yüzde 20’sini
kömür ve yüzde 9’unu hidroelektrik kaynaklardan karşıladığını görüyoruz. Diğer
kaynaklar ise yüzde 8’lik bir paya sahip. İh-
tiyacı karşılamak için yapılan ithalata baktığımızda da karşımıza yüzde 97 doğalgaz, yüzde 93 petrol ve yüzde 20 kömür ithalatı tablosu çıkıyor.
Konuyla ilgili bir rapor hazırlayan uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi Deloitte, hazırladığı rapor ile linyit rezervlerinin elektrik enerjisi üretiminde kullanımını tartışmak ve
model bulunmasına yönelik önerilerde bulunuyor. Türkiye’nin linyit rezervleri açısından zengin bir ülke olduğuna da değinilen raporda bu rezervlerin değerlendirilmesiyle bölgesel kalkınma, dış açığın azaltılması, arz güvenliği, elektrik maliyetlerinin düşürülmesi, istihdam,
katma değerin yurtiçinde kalması, rekabetçi sanayi yaratılması gibi kalkınma amacına uygun birçok olumlu etkinin de ortaya çıkacağı da vurgulanıyor.
Özel sektörde linyit santraline başvuru sadece yüzde 3
Rapora göre, özel sektörde toplam 51.612 MW başvurunun yaklaşık yüzde 72’sini doğalgaz santrali başvuruları oluştururken, linyit santraline başvurular ise sadece yüzde 3 düSayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
43
Enerji
TÜRKİYE LİNYİT REZERVİ
BÖLGELER ...............................................................................REZERV MİKTARI
Afşin-Elbistan* ..................................................................................1.915 milyon ton
Elbistan*...............................................................................................420 milyon ton
Konya-Karapınar ...............................................................................1.280 milyon ton
Trakya...................................................................................................498 milyon ton
Manisa-Soma-Eynez .............................................................................170 milyon ton
Eskişehir-Alpu ......................................................................................275 milyon ton
*Afşin-Elbistan linyitleri 1000-1500 kcal/kg alt ısıl değeri içerisindedir. Ülkemiz toplam
linyit rezervinin yaklaşık yarısı bu bölgemizde bulunmaktadır.
Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
zeyinde kalıyor. Benzer şekilde yapımı devam eden santraller içerisinde de linyitin ağırlığı çok düşük. Aralık 2011 itibariyle, lisans almış ve yapımı devam eden linyit santralleri ise
1.457 MW toplamında. Ancak bu projelerin ilerlemeleri alt seviyelerde olduğu gibi lisansın verildiği tarihten bu yana normal yapım sürelerini aşan zamanlamalar söz konusu.
En büyük kömür rezervi 247 milyar ton ile ABD’ye ait
T.B.M.M. araştırmasına da yer verilen rapora göre, kömür rezervleri dünya üzerinde 70’ten
fazla ülkede bulunuyor. En büyük rezerv 247 milyar ton ile ABD’ye ait. Bu ülkeyi 157 milyar ton ile Rusya ve 114.5 milyar ton ile Çin izliyor. Dünya kömür ticaretinin yüzde 91.3’ünü
9 ülke elinde bulunduruyor.
Türkiye’nin linyit rezervi toplam 11.5 milyar ton
Araştırmada, Türkiye'nin linyit açısından “zengin” bir ülke olduğu kaydediliyor. Raporda,
Almanya, Türkiye, Yunanistan, Polonya’da linyit üretiminin Avrupa’nın yaklaşık yüzde 70’ini
oluşturduğu ifade ediliyor. Rapora göre, Türkiye’de çok sınırlı doğalgaz ve petrol rezervlerine karşın, 535 milyon tonu görünür olmak üzere, yaklaşık 1.3 milyar ton taşkömürü ve 9.8 milyar tonu görünür rezerv niteliğinde toplam 11.5 milyar ton linyit rezervi bulunuyor.
Linyit sahalarının yüzde 86’sı kamu elinde
Raporda, yüzde 86 gibi yüksek bir oranla linyit sahalarının büyük bölümünün kamu sektörünün elinde bulunduğu da belirtiliyor ve
"Kamu sektörü, liberalizasyon ve kamu finansman yetersizliği nedeniyle sektörden
çekilmektedir. Bu açıdan kamunun elindeki linyit kaynaklarının değerlendirilmesinde kamu-özel sektör işbirliği modelleri gündeme gelmektedir. Bu modellerin uygulanması ile zengin linyit rezervleri değerlendirilerek ekonomiye kazandırılabilecek,
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
44
sektörel ve makro ekonomik hedefler gerçekleştirilebilecektir" deniliyor.
Linyit santrallerinin yaygınlaştırılması ve
mevcut kaynakların ekonomiye kazandırılması için değişik yöntemlerin bulunduğuna işaret edilen raporda, yürürlükteki
mevzuatla "yap işlet devret" ve "yap-işlet"
gibi modellerin linyit santralleri özelinde yatırımı teşvik edici unsurlarının bulunmadığına dikkat çekiliyor. Bu çerçevede, işletme süresi ile hedeflenen güç ve rezerv durumunun örtüşmemesi, kamu ortaklığına
ilişkin hüküm bulunmayışı ve alım garantisi konularının öncelikle çözüme kavuşturulması gerektiği belirtilerek, "Yapılması gereken tüm bu düzenlemeler dikkate
alındığında mevcut koşullarda linyit sahalarının değerlendirilmesinde 'yap-işletdevret' modelinin uygulanması anlamlı
olmaktadır" deniliyor. Kurulacak yeni linyit santrallerinde ihale kriteri olarak kurulacak şirkette EÜAŞ'a en yüksek payı teklif eden, alım garantisi süresini veya işletmeye geçiş süresini en kısa teklif eden şirketler tercih edilecek.
EÜAŞ’nin 16 GW’ı kademeli
olarak özelleştirilecek
Raporda linyit santrallerinin özelleştirilmelerine de değiniliyor. Ocak 2012 itibariyle
yaklaşık 24 GW olan EÜAŞ kurulu gücünün,
16 GW’ının kademeli olarak
özelleştirilmesi hedefleniyor. Özelleştirilecek bu
16 GW’lık kurulu güç
arasında, EÜAŞ
tarafından işle-
tilen tüm linyit santralleri yer alıyor.
Özelleştirme İdaresi tarafından özelleştirilmesi planlanan linyit yakıtlı santrallerde
kömür rezervinin yeterli olması durumunda, mevcut tesisin ek ünite yapılması
koşulu ile özel sektöre devri planlanıyor.
Sistem ihtiyacına cevap vermesi
için linyit santralleri şart
Raporda, Türkiye'nin enerji üretiminde
linyit santrallerini devreye sokmasının zorunlu olduğu düşüncesi ise şöyle açıklanıyor: "Türkiye elektrik piyasasında hidrolik
santrallerin su gelirlerinin düzensiz olması, yenilenebilir enerji kaynaklarının yüklerinin stabil olmaması, mevcut linyit santrallerinin yaşlı olması ve emre amade
kapasitelerinin sürekli düşmesi, nükleer
santral yapımının uzun süre gerektirmesi,
yaz ve kış puantlarının riskli bir hal alması, yüksek talep artışının sürmesinin beklenmesi gibi etkenlerle sistemin, gerek günümüzde gerekse gelecek yıllarda, baz ve
puant yüke cevap verebilecek santrallere
ihtiyacı bulunmaktadır. Dışa bağımlılığın azaltılması ve arz güvenliğinin sağlanması hedefi doğrultusunda sistem ihtiyacına cevap
verebilecek santraller olarak linyit santralleri tek seçenek olarak görülmektedir.
Linyit santrallerinin diğer önemli avantajları arasında tedarik güvenilirliği ve maliyet avantajı sayılabilir. Özel sektör yatırımlarının gaz ağırlıklı olması ve gazın ülke dışından gelmesi
tedarik riskini de beraberinde getirmektedir. Özellikle önümüzdeki dönemde kurak yılların her zamankinden uzun süreceğine ilişkin beklentiler de linyit santrallerinin önemini her zamankinden daha fazla artırmaktadır. Tüm bu unsurlar dikkate alındığında sistem güvenliği için de
linyit santrallerinin yapılmasının zorunlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır."
Termik santraller Türkiye için çok önemli
Türkiye linyitlerinin Tunçbilek ve Soma linyitleri hariç, büyük bir bölümü
düşük ısıl değere sahip olup yüksek oranda kül, uçucu madde, nem ve kükürt içermektedir. Yakıtların emisyon değerleri linyitte 900 gr/kWh, taş
kömüründe 800 gr/kWh, petrolde 800 gr/kWh, doğalgazda 400 gr/kWh'dir.
Bununla birlikte, linyitlerin yaklaşık yüzde 80'i sanayi ve tesislerinde kullanım standartlarında olmadığından, termik santraller ülkemiz için ayrı
bir önem taşımaktadır. Son yıllardaki yeni yakma teknolojileri ile kömürdeki
emisyon oranları çok daha aşağılara çekilmiş ve doğalgaz emisyon oranlarına yaklaşmıştır. Bu durum ülkemiz linyit kaynaklarının enerji üretimi amacıyla kullanılması yönünde bir fırsat olarak görülmektedir.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
45
Fuarlara Katılımı Teşvik Projesi
ULUSLARARASI FUARLAR, İŞLETMELERİN
YENİ TASARIMLARINA YÖN VERİYOR
katılan Bahariye Mensucat İşletme Müdürü Hasan Karakaya ise "Fuarı ziyaret etmedeki
amacımız, mevcut iplik ve hammaddelerimize yeni ve alternatif tedarikçi araştırmak ve aynı
zamanda sıra dışı ürünleri takip etmek olmuştur. Her ne kadar ürünler standart olsa da
üretici alternatifleri tespit edilmiştir" dedi.
Karakaya, fuarda daha çok dokuma ve örgü
sektörüne hitap eden ince ipliklerin sergilendiğini de söyledi.
Sendikamızın yürüttüğü 'Fuarlara Katımı Teşvik Projesi' kapsamında uluslararası fuarlara katılan veya ziyaret eden işletmeler tasarımlarına ve yeni koleksiyonlarına bu fuarlarda yön veriyor.
Bu firmalardan biri de Kom markasıyla üretim yapan Pisa Tekstil. Pitti İmmagine Uomo Fuarı'na
Mali ve İdari İşler Müdürü Belkız Eryüksel, Pazarlama Koordinatörü Burak Eryasun ve Merserize Pazarlama Sorumlusu Ohannes Capan'dan oluşan 3 kişilik heyetle katılan Pisa Tekstil de yeni
sezon koleksiyonlarını oluştururken bu fuardan esinlendi. Bu yıl 82'ncisi düzenlenen fuara 390'ı
İtalya dışından olmak üzere toplam bin 65 marka, 19 bin alım ofisi ve 32 bin ziyaretçinin katıldığını belirten Pisa Tekstil yetkilileri, "Fuar her sene olduğu gibi yine özenle hazırlanmıştı" dediler.
En son moda renkler, çizgiler, desenler, ince detaylar ve tamamlayıcı aksesuarlarla fuarın yine
tüm dünya modasına yön verir nitelikte olduğunu anlatan Pisa Tekstil yetkilileri, "Örneğin tişörtlerde beden kumaşı olarak genellikle düz renkler seçilmiş, fakat üzerindeki yaka, pat, kol bandı
gibi aksesuarlarda çok renkli ve yaratıcı tasarımlar uygulanarak ürün son derece albenili hale getirilmişti. Biz de 2012-2013 koleksiyonlarımızı, bu görmüş olduğumuz tasarımlardan esinlenerek
hazırlayacağız ve özellikle ihracat müşterilerimizle dünya modasının nereye doğru gittiği konusunda aynı dili konuşuyor olacağız" dediler.
23-25 Mart 2012 tarihleri arasında Almanya'nın Köln şehrinde düzenlenen
H&H Fuarı'na katılan Ormo Yün yetkilileri ise bu fuara 1984 yılından 1996'ya
kadar stand açarak, 1996'dan sonra ise ziyaretçi olarak katıldıklarını söylediler. Fuarda şirketlerini bu yıl Adnan Öcalgiray, Giray Öcalgiray, Özlem Karakaş, Osman Kılıç, Banu Demircioğlu, İlhan Suyabatmaz, Özlem Suyabatmaz, Elif Okumuş, Dilruba Dağıstani, Burcu Ulu ve Seda Akdoğanlar'ın temsil ettiğini anlatan yetkililer son 3 yıldır da müşterilerle daha yakın iletişim
kurabilmek için toplantı odası kiraladıklarını belirterek, "1984 yılından beri
fuarlara katılarak iplik ve renk eğilimlerini yakından takip eme konusunda
lider firmalardan biri olduk" dediler.
29-31 Mart 2012 tarihleri arasında Pekin'de düzenlenen Yarn Expo Fuarı'na
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
46
Hasan Karakaya, fuar ziyareti sırasında Çin ile
ticaret olasılığı konusundaki fikirlerini de şöyle paylaştı: "Çin ile ticaret pekâlâ mümkün ve
kârlı olabilir. Ancak üreticilerin büyük çoğunluğu İngilizce bilmedikleri için her an, her
konu için bir yanlış anlama olabilir. Sağlam bir
iletişim ve kontrol mekanizması şart. Verilecek olan sipariş yola çıkmadan önce kesinlikle detaylı kontrol edilmeli, mümkünse üretim
süreci fiilen takip edilmelidir. Kumaş yerine iplik, iplik yerine elyaf, renkli yerine ekru tercih
edilmeli, güven tesis edilinceye kadar büyük risk
alınmamalıdır."
Katıldıkları ISPO Fuarı ile ilgili bilgi veren Öztek yetkilileri ise özellikle teknik tekstil sektöründeki gelişmeleri ve artan talepleri tespit ettiklerini belirterek, "Üretim ve pazarlama faaliyetlerimizde olumlu adımlar atmak için
önemli bilgiler edindik" dediler.
FUAR TAKVİMİ (EKİM-KASIM-ARALIK 2012 / OCAK 2013)
TARİH
FUAR
EKİM
03.10.2012 - 06.10.2012
Lahor (Pakistan) IGATEX-Uluslararası Tekstil Makineleri Fuarı
15.10.2012 - 18.10.2012
Tahran (İran) 18. İran Tekstil Fuarı
17.10.2012-21.10.2012
Diyarbakır (Türkiye) 4. Ortadoğu Moda Fuarı
22.10.2012-25.10.2012
Şanghay (Çin) Intertextile Shengai-Hazır Giyim, Tekstil, Kumaş ve Aksesuarları Fuarı
22.10.2012-24.10.2012
Şanghay (Çin) Uluslararası Çin İplik Fuarı
22.10.2012-24.10.2012
Şanghay (Çin) Cinte TechTexil-Tekstil Makineleri Fuarı
31.10.2012-02.11.2012
İstanbul (Türkiye) Texbridge-Kumaş ve Aksesuarları Fuarı
KASIM
01.11.2012-03.11.2012
Şanghay (Çin) Desing Shanhgai-Yenilikçi Tasarım Ürünleri Fuarı
07.11.2012-10.11.2012
İstanbul (Türkiye) AYMOD-9. Uluslararası Ayakkabı Fuarı
08.11.2012-10.11.2012
Guangzhou (Çin) Canton Tekstil-Giyim Kumaş ve Aksesuarları Fuarı
08.11.2012-11.11.2012
İstanbul (Türkiye) DOMOTEX Middle East-Ortadoğu Halı ve Yer Döşemeleri Fuarı
08.11.2012-11.11.2012
Denizli (Türkiye) Konfeksiyon Aksesuarları, Kumaş, İplik ve Yan Sanayi Fuarı
14.11.2012-16.11.2012
Tokyo (Japonya) JAPANTEX-31. Ev Tekstil Fuarı
15.11.2012-18.11.2012
Kişinev (Moldova) Karadeniz Tekstil ve Deri İşleme Sanayi Ekipmanları Fuarı
23.11.2012-25.11.2012
Floransa (İtalya) Pitti Immagine Modaprima- Giyim ve Moda Fuarı
ARALIK
02.12.2012-07.12.2012
Bangalore (Hindistan) INDIA ITME-Uluslararası Hindistan Tekstil Makineleri Fuarı
OCAK 2013
08.01.2013-11.01.2013
Floransa (İtalya) Pitti Immagine Uomo-Erkek Giyim Fuarı
08.01.2013-11.01.2013
Floransa (İtalya) Pitti Immagine W-Woman-Bayan Giyim ve Moda Fuarı
09.01.2013-12.01.2013
Frankfurt (Almanya) HEIMTEXTIL-Uluslararası Ev Tekstil Fuarı
12.01.2013-15.01.2013
Hannover (Almanya) DOMOTEX Hannover Fuarı
13.01.2013-14.01.2013
Amsterdam (Hollanda) Kleine Fabriek-Çocuk Giyim ve Moda Fuarı
14.01.2013-16.01.2013
New York (ABD) Texworld USA-Kumaş Fuarı
15.01.2013-17.01.2013
Berlin (Almanya) BREAD & BUTTER BERLIN-Marka Fuarı
17.01.2013-19.01.2013
Floransa (İtalya) Pitti Bimbo-Çocuk Giyim Fuarı
19.01.2013-22.01.2013
Paris (Fransa) Pret a Porter Paris-Uluslararası Hazır Giyim Fuarı
22.01.2013-24.01.2013
Düsseldorf (Almanya) CPD-Düsseldorf-Bayan Hazır Giyim ve Aksesuar Fuarı
23.01.2013-25.01.2013
Floransa (İtalya) Pitti Filati-İplik Fuarı
23.01.2013-25.01.2013
Floransa (İtalya) Pitti Immagine Filati-Tekstil, Kumaş ve Ev Tekstili Fuarı
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
47
Moda
'MUNZUR'UN SESSİZ ÇIĞLIĞI' DEFİLESİ
Tunceli'nin Pertek İlçesi'nde modacı Gülendam Ergen'in hazırlayıp 'Munzur'un Sessiz Çığlığı' adını verdiği yöresel ve otantik kıyafetler ünlü mankenler tarafından sunuldu. 27 Temmuz’da düzenlenen defile Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında yapıldı. Defileye mankenler Merve İldeniz, Ece Gürsel, Yeliz Öney'in de aralarında bulunduğu 12 manken katıldı. Pertek Termal Otel tesislerinde düzenlenen ve 50 yöresel, otantik kıyafetin sunulduğu
defileyi Tunceli, Elazığ başta olmak üzere çevre yerleşim birimlerinden gelen ve aralarında ilk kez bir defile izleyen yaklaşık 2 bin kişi ilgiyle izledi. Modacı Gülendam Ergen "Tunceli'nin sesinin Batı’da daha olumlu ve güzel duyulması için defilemizin adını ‘Munzur'un
Sessiz Çığlığı’ olarak kararlaştırdık" dedi.
PARİS DEĞİL YAKAKÖY
Muğla'nın Bodrum İlçesi'nde yaşayan modacı Saruhan İren'in, Yakaköy
Köyü'nde düzenlediği 'Zamansız Giysiler Yaşsız Kadınlar' defilesi dünyaca
ünlü Paris Moda Günleri'ni aratmadı. Birbirinden güzel elbiseleri, farklı meslek gruplarından amatör mankenler sergiledi. 17 Temmuz'da yapılan defilede, İren'in son iki yıl içinde tasarladığı el yapımı 44 elbise sunuldu. Elbiseleri, oyuncu Tiraje Başaran, eski manken Merve İldeniz'in
de aralarında bulunduğu doktor, mühendis, eczacı, turizmci, öğrenci, veteriner, butik işletmecileri, işkadınlarından oluşan amatör mankenler sundu. Ege ve Akdeniz'e özgü, özgürlük ve rahatlığın yanı sıra şıklığı, kadının çekiciliğini ön plana çıkaran, kullanımı rahat giysiler tasarladığını belirten Saruhan İren, "İpek, şifon, bürümcük
ve yörenin el dokuması kumaşlarından yaptığım ve modası asla geçmeyen giysilerin beğenilmesi beni çok mutlu etti" dedi. Saruhan İren, Bodrum'da daha önce de 'Uzaylılar ve
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
48
Dünyalılar', 'M.Ö. 2001- M.S. 2001', 'Tanrılar ve Tanrıçalar', 'İpek Yolu', 'Bir Kış Masalı', 'Millenium' ve 'Metamorfoz' adlı defileler düzenlemişti.
ROMA BÜYÜKELÇİLİĞİ'NDE
MODA HAFTASI
İSTANBUL MODA
HAFTASI İÇİN IMG İLE
STARTEJİK İŞBİRLİĞİ
Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği, 7 Temmuz'da başlayıp, 11 Temmuz'a kadar süren Roma
Moda Haftası kapsamında, tasarımını Gianni Molaro'nun yaptığı 'Art Couture' defilesine evsahipliği yaptı. 'Art Couture' defilesinde, kreasyonundan 15 parçayı sergileyen tasarımcı Molaro, defile sonrası yaptığı açıklamada, "Ülkenizi gayet iyi tanıyorum ve hayranım" dedi. Daha
önce Ankara, İstanbul, Truva, Pamukkale gibi Türkiye'de pek çok yeri gezdiğini ifade eden
modacı Gianni Molaro, Türkiye'nin, Akdeniz'in en güzel ülkelerinden biri olduğunu belirterek, ''Ne yazık ki, 2 sene önce gidip keşfettim Türkiye'yi. Bu daha önce de olabilirdi. Bir
daha gelmeyi ümit ediyorum" diye konuştu.
İstanbul Moda Haftası Komitesi (Istanbul Fashion Week/IFW), tüm dünyanın takip ettiği New York, Londra,
Milano, Berlin, Moskova, Tokyo, Sidney ve Hindistan gibi dünyanın önde
gelen moda haftalarını düzenleyen
IMG ile stratejik işbirliği yapma kararı aldı. 10-13 Ekim 2012 tarihlerinde 7'ncisi düzenlenecek IFW öncesinde, İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, 11 Temmuz'da
bir basın toplantısı yaparak işbirliğini duyurdu. İşbirliğinin detaylarının
paylaşılacağı basın toplantısına, IFW
Komite Başkanı Volkan Atik, Birleşmiş Markalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Öncel, Moda Tasarımcıları Derneği Başkanı Mehtap
Elaidi ve İstanbul Moda Akademisi Direktörü Seda Lafçı ile IMG Moda, Global Üretim Direktörü Jarrad Clark da
katıldı.
TÜRK TEKSTİLİ NEW YORK'TA VİTRİNE ÇIKTI
Moda dünyasının en prestijli fuarlarından 'Premiere Vision', 11 - 12 Temmuz tarihlerinde New York'ta gerçekleştirildi. 2013 - 2014 sonbahar- kış
koleksiyonlarının tanıtıldığı fuarda, Türk tekstil firmaları boy gösterdi. 22
Türk firması Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) tarafından düzenlenen milli katılım organizasyonu ile fuarda yer alırken, Türk tekstilinin geldiği nokta Amerika vitrininden dünyanın beğenisine sunuldu. Fantezi kadın ve erkek giyim, karışık rahat, spor ürünler, özel ve teknik ürünler ile 2013 - 2014 sonbahar- kış koleksiyonlarının tanıtıldığı fuara, 16 ülkeden 113 firma katıldı. 4'ü Bursa'dan olmak üzere 22 Türk firmasının
katıldığı fuarda, dünyanın en büyük moda markalarının yetkilileri, özel
tasarımı ve renkli yapısıyla ziyaretçilerin oldukça dikkatini çeken UTİB standını ziyaret ederek, Türk firmalarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Moda
tasarımcıları tarafından gelecek sezonlardaki eğilimlerin belirlenmesi
bakımından öne çıkan fuar, moda endüstrisinin önde gelen oyuncularının son tasarım ve stillerini sergiledikleri bir platform olarak görülüyor.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
49
Tasarım Dünyası
ASLI GÜLER EĞLENCELİ, KEYİFLİ VE FEMİNEN
ÇİZGİLERİYLE HIZLA İLERLİYOR
Cin Ali koleksiyonun başrolünde
Koleksiyonlarını yaratma sürecindeki etkilendikleri çok değişken olabiliyor. Bazen seyahat ettiği bir şehirden, bazen bir şarkıdan, bazen vintage bir parçadan esinlenip koleksiyonu oluşturabiliyor.
Koleksiyona kendi hayatından detaylar eklemek çok hoşuna gidiyor. Örneğin 2011 kış koleksiyonunda 1970’lerden esinlenirken,
1970’lerde o kuşağa okumayı öğreten kült kahraman ‘Cin Ali’yi koleksiyonun başrolüne getirdi.
Rahat ama feminen
Onun koleksiyonları eğlenceli, keyifli ve feminen çizgiler taşıyor. Aslı Güler koleksiyonu rahat ama feminen kalıplarıyla 34’den 42 bedene kadar genç ve kendini genç hisseden, yaşamdan keyif alan tüm kadınlara hem günlük
hem de gece giyilebilecek seçenekler sunuyor. 2012 yazıyla beraber erkekler için bir tişört
koleksiyonu da yapmaya başladı. Erkek koleksiyonu da bayan koleksiyonu gibi eğlenceli, esprili ve şık detaylar sunuyor.
“Uluslararası alanda en beğendiğiniz moda tasarımcıları kimler?” sorusuna şu cevabı veriyor; “Marc Jacobs’ın Marc by Marc Jacobs
Son yılların yükselen moda yıldızlarından Aslı Güler, genç
ve kendisini genç hisseden herkese hitap ettiği, eğlenceli,
keyifli ve feminen çizgileriyle tutkunlarını her geçen gün
artırıyor.
Tasarımcı Aslı Güler, son yılların yükselen moda yıldızlarından… Ortadoğu Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde okurken, moda tasarımına olan merakı onu okul biter bitmez
bu alanda da eğitim almaya yöneltti. Daha okul yıllarında el örgüsü atkılar, bere ve çantalar yapıp satmanın yanı sıra kendi giysilerini de kendisi dikmeye başlamıştı.
Londra’da aldığı eğitim sonrası 1999 yılında İstanbul’a yerleşip, önemli iç piyasa markalar ve ihracat firmaları için koleksiyonlar tasarlamaya başladı. 2008 yılında kendi adını marka yaparak, Aslı
Güler markasını yarattı.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
50
Aylin SARAÇOĞLU
adındaki genç markasını, Miu Miu ve Moschino Cheap and Chic’in eğlenceli detaylarını, koleksiyon enerjisini çok beğeniyorum. Ayrıca
Burberry tasarımcısı Christopher Bailey’nin
klasik parçaları her sezon farklı ve modern şekillerde yorumlamasına hayranım.”
Kendi markasıyla İstanbul Fashion Week’de
defileler düzenleyerek koleksiyonlarını tanıtıyor. Galata Moda etkinliklerinde en çok ilgi gören standlar arasında onun standı yer alıyor.
Ayrıca her sezon Paris’te yapılan Premeier Vision Fuarı’nı ziyaret ederek, sonraki sezonlar
için renk, kumaş ve aksesuar trendlerini yakından takip ediyor.
Yeni dokularla farklı modeller
Her sezon farklı kumaşlar kullanmaya dikkat
ediyor. Yeni dokularla farklı modeller yaratmak
onu heyecanlandırıyor.
ceki koleksiyonlarından birinin ismi “Bir
Yaz Gecesi Rüyası” idi.
Sıcak bir yaz gecesi genç bir kızın gördüğü rüyayı betimleyen koleksiyonda; yaz
günlerinde yumuşacık dokunuşuyla serin tutan keten karışımlı üstler, naif bahar çiçeklerinin açtığı tulumlar, elbiseler, sevimli şortlar, keten ve dantelin
kombinlendiği romantik üstler ve elbiseler pastoral bir maceraya sürüklüyordu. Pastel tonların hâkim olduğu
koleksiyonda volanlar, romantik danteller ve fiyonklar, akışkan kumaşları hareketlendirerek sürprizli bir görüntü
sunuyordu.
Bu koleksiyondaki fiyonk ve dantel detayları çok beğenilip, pek çok firma tarafından da tekrarlandı.
Batı Yakası Kızları
Koleksiyonlarının vazgeçilmez kumaşı örme
kumaşlar—dökümlü penye kumaşlar, vücudu kavrayan çelikli interloklar...
2012 Yaz koleksiyonu ise Batı Yakası Kızları ismini taşıyor. Asetattan motorcu ceketleri, lazer kesimle desen verilmiş deri şortlar, dökümlü, pileli pantolonlar gibi maskülen parçalar, patchwork
gepiyerler, keten tulumlar, desenli maksi etekler gibi feminen parçalarla kombinleniyor.
Aslı Güler markası tüm Bilstore’lar, Galata La
Mariquita Butik, Antalya Berrin Şentay Butik’te
tutkunlarıyla buluşuyor.
Modern kadının sembolü haline gelmiş motosiklet figürleri kadın elbiselerinde minik desenler halinde, bayan ve erkek tişörtlerinde eğlenceli baskılar olarak ortaya çıkıyor. Feminenin maskülenle
çakıştığı, doğal ile yapayın birbirini tamamladığı koleksiyonun ana renkleri de kontrastlardan meydana geliyor.
İşine tüm gücüyle sarılmak
Çağla yeşili ve şeker pembesinin tazeliği, haki, siyah ve bejin ağırbaşlılığı ile dengeleniyor.
Genç ve başarılı bir moda tasarımcısı olarak
arkadan gelen yeni kuşak tasarımcılara neleri
önerirsiniz? Sorusunu ise şöyle cevaplıyor; “En
başta çok çalışmalarını ve çabuk yılmamalarını öğütlemem gerekiyor. Bizim mesleğimiz
dışarıdan göründüğü kadar eğlenceli, kolay bir
meslek değil. Gecesi gündüzüne karışmış, bol
koşuşturmalı, çok stresli bir iş. İşlerine tüm
güçleriyle sarılırlarsa başarı ardından gelecektir.”
Podyuma giren kırmızı bir scooter ile başlayan, ardından gelen transparan yağmurluk ile sezonun en büyük trendlerinden birine göz kırpan bu defile çok konuşuldu, çok beğenildi.
Sonbaharda defile gerçekleştirecek
Şimdilerde sonbaharda gerçekleştirmeyi düşündüğü 2013 yaz koleksiyonunu tanıtacağı defileye
hararetle hazırlanıyor.
Akasya Asıltürkmen hem yakın arkadaşı hem
de Aslı Güler koleksiyonunu kendine çok yakıştıran genç bir oyuncu.
Kendi markasının dışında, Hadımköy’de yer alan İnteks İhracat firmasına da koleksiyonlar hazırlıyor.
Buradaki müşteriler Inditex gruptan Stradivarius, Pull&Bear, Zara Girls, İsveç’ten Lindex, İngiltere’den Dorothy Perkins ve Internacionale. Zaten bu şekilde dünyanın en önde gelen markalarının tasarımlarını yapıyor. Ama onun asıl hedefi Aslı Güler markasıyla Amerika ve Avrupa’da satış noktaları kurmak. Şimdilerde bu proje üstünde çalışıyor.
Neşeli koleksiyonlarının teması da esprili çıkışlar taşıyor. Çok büyük ilgi gören, daha ön-
Aslı Güler Koleksiyonu’nun hem yurt içinde hem yurt dışında satış noktalarını artırarak dünya çapında bir marka olmasını sağlamayı hedefliyor.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
51
Kültür-Sanat
SİNEMALARDA NE VAR, NE YOK...
EFSANE KADRO
GERİ DÖNDÜ
COLIN FARRELL’DAN
“GERÇEĞE ÇAĞRI”
2010 Yılının 13 Ağustos’unda efsane
kadrosuyla vizyona giren ve 235 bin
795 seyirciyi sinemaya çekerek Türkiye’de 2010 yılında en çok izlenen 20
yabancı filmden bir tanesi olan “Cehennem Melekleri” (The Expendables), 17 Ağustos’ta müthiş kadrosuna iki efsane isim daha ekleyerek savaş için geri dönüyor. Simon West’in
yönetmen koltuğuna oturduğu filmde, Hollywood’da aksiyon filmlerinin
özdeşleştiği isimlerden Sylvester
Stallone, Liam Hemsworth, Arnold
Schwarzenegger, Jet Li, Simon West
ve Bruce Willis rol alıyor. Filmde: Cehennem Melekleri ekibi ve topluluğa yeni katılan Billy the Kid (Liam Hemsworth) ile Maggie (Yu Nan), Bay
Church (Bruce Willis) görünüşte basit bir iş için tutulunca tekrar bir araya gelirler. İş, Barney ve eski paralı askerlerden oluşan ekibi için çantada keklik gibi görünmektedir. Ne var ki, işler ters gidip içlerinden biri
acımasızca öldürülünce, Cehennem Melekleri, düşman bölgesinde intikam peşine düşmek zorunda kalır. İntikam almayı kafasına koyan ekip,
düşman kuvvetlere ağır kayıplar verdirir, ortalığı toz duman eder ve umulmadık bir tehdidi tam zamanında ortadan kaldırır: Dünyadaki güç dengelerini değiştirmeye fazlasıyla yetecek, nükleer silâh yapımında kullanılabilecek, beş ton plütonyum. Ancak, kardeşlerini hiç acımadan öldüren, alçak düşmanlarının hak ettiğini bulmasını sağlamalarına kıyasla
bunun bir önemi yoktur.
Dünyanın
en
önemli bilimkurgu yazarlarından
biri olan Philip K.
Dick’in “We Can
Remember It For
You Wholesale”
adlı ünlü kısa hikâyesinden ilham
alınarak yeniden
çekilen “Gerçeğe
Çağrı” (Total Recall), sinemalarımızda bu ay vizyona giren en ilginç filmlerden biri. Gerçeklik ve hafıza hakkında bir aksiyon, gerilim filmi olan “Gerçeğe Çağrı”nın yönetmen koltuğunda Len Wiseman oturuyor. Başrollerde ise Colin Farrell, Kate Beckinsale, Jessica Biel, Bryan Cranston, John Cho ve Bill
Nighy var. “Gerçeğe Çağrı”da öykü şöyle gelişiyor: Bir fabrika işçisi
olan Douglas Quaid (Colin Farrell), mutludur, çok sevdiği güzel bir
karısı (Kate Beckinsale) vardır. Ancak, korkunç bir prosedür hatası
yüzünden Quaid, aranan bir adam olur ve kendisini, lider Cohaagen
(Bryan Cranston), tarafından kontrol edilen, polis güçlerinden kaçarken
bulur. Quaid bir isyancı (Jessica Biel) ile birlik olarak, yer altındaki
direnişin liderine (Bill Nighy) ulaşmak ve Cohaagen’ı durdurmak ister. Gerçekle hayal arasındaki çizgi iyice bulanıklaşırken, Quaid’in dünyasının kaderi de, kendi gerçek kimliğini, gerçek aşkını ve gerçek kaderini bulmasına bağlıdır.
BİR DE ROMANTİK KOMEDİ:
“NE ADAM AMA”
Başrollerinden birini çalışmalarını Almanya’da sürdüren aktristimiz Sibel Kekilli’nin yorumladığı “Ne Adam Ama” (What A Man), şu sıralar vizyonda. Matthias Schweighöfer’in senaryosunu Doron Wisotzky ile birlikte yazdığı ve yönettiği “Ne Adam Ama”, romantik komedilerden hoşlanan
sinemaseverlere hitap eden bir yapıt. “Ne Adam Ama”da olaylar şöyle gelişiyor: Alex (Matthias Schweighofer), genç, yakışıklı fakat biraz talihsiz bir
öğretmendir. Kız arkadaşı Caroline (Mavie Hörbiger) tarafından terk edildikten sonra artık bir şeyleri değiştirmesi gerektiğini de fark eder. Kendisinden, kadınların ilgisini çekecek, güven veren, modern bir erkek yaratmak zorundadır. Sürprizlerle dolu kız arkadaşı Nele (Sibel Kekilli) ve
en iyi arkadaşı Okke (Elyas M'Barek), ona bu konuda yardımcı olacaklardır. Okke biraz maço bir hovardadır ve Alex'e bu işin püf noktalarını sonuna kadar öğretmeye kararlıdır. Alex, “Kadınların istediği erkek nasıl olunur?” sorusuna yanıt ararken bir yandan da onu olduğu gibi sevecek bir
kadının özlemini çekmeye başlar.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
52
KİTAP KURTLARI İÇİN...
ÖYKÜCÜ AYŞE KULİN’LE
TANIŞIN
Ayşe Kulin bugün pek çok okurun yeni romanını heyecanla beklediği bir yazar olsa da, o aslında yazarlığa öykü ile başladı. Hatta ilk ödüllerini de öyküyle aldı: 1995 Haldun Taner Öykü
Birinciliği ve 1996 Sait Faik Hikâye Armağanı... “Ama sonradan yazmış olduğum romanlarımın sesi, öykülere oranla o kadar güçlü çıktı ki öykülerim âdeta sessizleştirip sindiler. Zaten
romanlarımdaki güçlü kadınlara inat, öykü kahramanlarım hep sessiz sedasız yaşanmış hayatların, kırsal törelerin, toplumsal sorunların, mahalle baskılarının ezdiği, sakin ve sessiz kadınlardı” diyor Ayşe Kulin... Bu sebeple de, bir tek cilt altında toplanan “Güneşe Dön Yüzünü”,
“Foto Sabah Resimleri”, “Geniş Zamanlar” adlı öykü kitaplarını “Sessiz Öyküler” adıyla yeniden okurlara sunuyor ve ekliyor: “Bu kez öykü kahramanlarımın birlikte çok daha güçlü bir ses vermeleri umuduyla, sevgili okurlarıma keyifli okumalar diliyorum.”
YETİŞKİN BEYNİ
SIRLARLA DOLU
Modern hayatın yarattığı stres ve kötü gıdalarla beslenme pek çok organımızı olduğu gibi beynimizi de vuruyor. Hele erken yaşlarda başlayan unutkanlık ve konsantrasyon azlığı gibi sorunlar çoğumuzun aklında ilerleyen yaşlarda bunama,
demans ya da alzheimer gibi kabusa dönen hastalıklardan birine yakalanıp yakalanmayacağımız sorularını getiriyor. Yaşlanmaktan korkuyoruz. Hastalanmaktan
korkuyoruz. En çok da aklımızı yitirmekten korkuyoruz. Ayakkabılarımızı bağlamayı unutacak mıyız? Kelimeleri karıştıracak mıyız? Beynimiz kaçınılmaz bir heyelana mı kapılıyor? Barbara Strauch’un kaleme aldığı “Yetişkin Beyninin Sırları” adlı kitap, tüm bu sorular için şaşırtıcı yanıtlar içeriyor. Kitapta okuru orta yaşlı beyni ne kadar hafife aldığımızı kanıtlayan sinirbilimciler ve psikologlar bekliyor. Biz anahtarımızı bulamazken, beynimiz hâlâ şaşırtıcı yetenekler geliştiriyor
çünkü. Belki bir miktar bozmaddeyi kaybediyoruz ama bilgiyi daha hızlı işlememizi sağlayan akmadde de
artıyor. Barbara Strauch beslenmeden gıda takviyelerine, egzersizden çevre ve genetiğe her şeyin lehte
ve aleyhte delillerini gözden geçiriyor. Uzun sözün kısası, en akıllı yıllarınız geride değil, önünüzde...
YAZIN POLİSİYE OKUNUR,
DİYENLER İÇİN...
Yaz aylarında polisiye okunur! Bu, tüm dünyada yazın polisiye kitapların satışlarının
gözle görünür biçimde artmasından da anlaşılabilen bir gerçek... O halde alın size okurken kanınızı dondurarak serinlemenizi sağlayacak polisiye bir roman: Tania Carver
imzalı “Emanetçi”. Kitapta korkunç bir katil işbaşında. Hedefinde ise kadınlar var, ama
sadece hamile kadınlar... Önce onları uyuşturuyor, sonra karınlarını kesip doğmamış çocuklarını alıyor. Dedektif Phil Brennan, cinayet mahalini gördüğünde dünyanın en vahşi katillerinden biriyle karşı karşıya olduğunu anlamakta gecikmiyor. Sevgisiz büyüyen Phil kötülüğü tanıyor, ama yaşadığı hiçbir şey bu gördüklerinden daha korkunç olamaz. Polis teşkilatının yardım isteği üzerine soruşturmaya dahil olan psikolog Marina Esposito ise bir süre önce Phil ile yaşadığı aşkı bir kenara bırakmak zorunda. Çünkü başka bir hamile kadını daha öldürmeden önce katili bulmaları gerekiyor. Üstelik Marina da karnında bir bebek taşıyor.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
53
Kültür-Sanat
SERGİLERİ GEZERKEN...
KAĞIDIN YENİDEN DOĞUŞU: “KATI”
15. ve 18. yüzyıllar arasında Osmanlı topraklarında altın devrini yaşayarak sonrasında unutulmaya yüz tutmuş olan “katı” sanatı; modernize edilerek günümüze uyarlanan örnekleri ile gelecek nesillere aktarılıyor. Dürdane Ünver öncülüğünde hazırlanarak 15-17 Eylül tarihleri arasında İstanbul Sapphire, Seyir Terası’nda sanatseverlerin izlenimine sunulacak olan 15 tasarımcının ürünleri, bizleri geçmişten günümüze uzanan bir yolculuğa davet ediyor. Cumhuriyet Dönemi’nde Ord. Prof.
Dr. Süheyl Ünver’in kişisel çabalarıyla gün ışığına çıkarılan “katı” (kağıt oyma) sanatının geniş kitlelere tanıtılarak gelecek nesillere aktarılması adına 2004 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren
ve 2006 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na “katı” sanatını geleneksel sanatlarımızın bir parçası olarak resmi anlamda kabul ettiren Dürdane Ünver; genç “katı” sanatçıları ile birlikte yer alacağı son
dönem sergisinde sanatseverler ile bir araya geliyor. Türkiye’de bir ilke imza atarak 2 senelik bir
araştırma sürecine dayanan ve 14. yüzyıldan itibaren yapılmış olan yazma eser ciltlerine ışık tutan
sergide 50’ye yakın çağdaş eser sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. İstanbul Sapphire, Seyir Terası’nın evsahipliğinde organize edilerek günümüze uzanan bu değerli hazineleri genç nesiller ile buluşturan etkinlik
17 Eylül’e kadar izlenime açık olacak.
USTALARLA GENÇLER BİR ARADA
Sergide yer alan bir
Temür Köran
tablosu...
Evin Sanat Galerisi, 28 Eylül’e kadar sürecek bir karma sergiyle farklı kuşaklardan sanatçıların eserlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Sergide Nuri İyem’in resimlerine, seramik sanatına elli yılı aşkın bir süre olağanüstü eserler kazandırmış
Nasip İyem’in özel koleksiyondan işleri eşlik ediyor. Türk resminin en büyük ustalarından Neş’e Erdok’un resimlerini de bu karmada izlemek mümkün. Heykel
sanatımızın en önemli sanatçılarından Rahmi Aksungur ve Mehmet Aksoy, karma
sergiyi üç boyutlu işleriyle zenginleştiriyor. Figür geleneğini günümüz anlayışıyla
yorumlayan orta kuşağın en başarılı sanatçıları Temür Köran ve Hakan Gürsoytrak farklı dönemlerine ait resimleriyle izleyiciyle buluşuyor. Sağlam deseni, uyumlu ışık ve renk anlayışı ile ürettiği yapıtlarıyla tanınan Cansen Ercan ve resimlerinde kadın bedenine alternatif bir bakış getiren Zulal’in güçlü portreleri de
bu sergide izlenebiliyor. Genç sanatçılardan Emin Turan, Hakan Cingöz, Setenay Alpsoy ve Aylin Zaptçıoğlu’nun eserleri de yaz karmasında yer alıyor.
THEODOSIUS LİMANI, RAHMİ KOÇ MÜZESİ’NE TAŞINDI
Yenikapı’da başlayan Marmaray ve Metro projeleri inşaat alanında ortaya çıkan Theodosius Limanı kalıntıları, son
yılların en dikkat çekici arkeolojik buluntuları olarak kabul ediliyor. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı’na bağlı İstanbul Üniversitesi Yenikapı Batıkları Projesi ekibi tarafından yürütülen kazıda, Theodosius Limanı buluntularının ortaya çıkarıldığı ilk anlarda, kazı alanında çalışan arkeologlar tarafından çekilen fotoğrafların yer aldığı ‘Yenikapı’nın Eski Gemileri’ sergisi Rahmi M. Koç Müzesi’nde
sergilenmeye devam ediyor. Günümüzden yaklaşık 1000-1500 yıl öncesine ait kalıntıların, gün yüzüne çıkarıldığı
ilk anlarda çekilen, fotoğraflarından oluşan sergide; İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri arşivinden seçilen toplam 31 adet fotoğraf, 12 batığın bire bir ölçekli foto-mozaik çıktısı ve biri 3 boyutlu olmak üzere toplam 4 adet liman ve batık illüstrasyonu yer alıyor. Ayrıca sergide, kazı bölgesindeki araştırmanın uzmanlar tarafından aktarıldığı, bir video belgesel yayınlanıyor.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
54
ETKİNLİKLERDEN...
BALKAN GÖÇÜ, FOTOĞRAF FESTİVALİNDE
Türkiye’nin tek uluslararası fotoğraf festivali Bursa Fotofest 2012; Balkan Göçü’nün 100. yılında, “Centennial of Balkan Immigration /100. Yılında Balkan Göçü”
sergisiyle Türkiye’de daha önce görülmemiş bir projeye imza atıyor. 15-21 Eylül 2012 tarihleri arasında
gerçekleştirilecek festivalde; Selanik Balkan Savaşları Müzesi’nin arşivinden seçilen 75 fotoğraf, Türkiye’nin en çok Balkan göçmen kabul eden bölgesinde,
Bursa’da sergilenecek. Selanik Balkan Savaşları
Müzesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen “Centennial of
Balkan Immigration /100. Yılında Balkan Göçü” sergisi; sadece savaş koşullarına değil, zamanın insanlarına da ışık tutuyor. Müzenin arşivinde bulunan binlerce fotoğraf arasından seçilerek Yunanistan’da basılan ve Türkiye’ye gönderilen 75 adet cam negatif, 1912-18
arasında altı yıllık döneme ait… Aynı zamanda Ortadoğu ve Doğu Avrupa’nın en büyük fotoğraf festivali olan Bursa Fotofest 2012; bu yıl “İnsanlığın İzleri” konu başlığı ile gerçekleştiriliyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa
Kent Konseyi ve Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği (BUFSAD) işbirliğiyle, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) ana
sponsorluğunda düzenlenen ve gelenekselleşme hedefiyle hayata geçirilen festival; dünyanın farklı bölgelerinde
yaşayan insanların, savaşlara, ekonomik problemlere ve doğal kaynakların tükenme tehlikesine rağmen, yaşamın her alanında verdiği o soylu mücadeleyi anlatan fotoğrafları zengin bir programla Bursa’da fotoğraf meraklıları ile buluşturuyor. Bursa Fotofest 2012; dünyanın farklı köşelerinden binlerce fotoğraf meraklısını 15-21 Eylül 2012 tarihleri arasında Bursa’da ağırlamaya hazırlanıyor.
SCORPIONS BİLETLERİ SATIŞTA
“Send Me An Angel”, ”Still Loving You”, ”Hurricane”, ”Always Somewhere”, ”Humanity” gibi birçok ölümsüz şarkı ile tüm dünyada 100 milyondan fazla albüm satan ve birçok ödüle layık görülen efsane grup Scorpions yeniden Türkiye’ye geliyor. 17 Ekim’de İzmir Arena’da ve 19 Ekim’de
İstanbul Küçükçiftlik Park’ta UNILIFE organizasyonu ile sahne alacak
olan grubun konser biletleri satışa çıktı. Scorpions hayranlarının konser biletlerini almak için acele etmesinde yarar var. Grup ülkemize “Comeblack” albümünün tanıtımı kapsamında geliyor. 2010 yılında başlayan ve hâlâ devam eden ‘Farewell’ dünya turnesi sonrasında 46 yıllık müzik serüvenlerini sonlandıracağını açıklayan Scorpions, aynı yıl çıkan “Sting
in the Tail” albümlerinin başarısının ardından kariyerlerine devam etme
kararı aldı. Yıllardır kendilerini gönülden destekleyen hayranlarına ve
The Beatles, The Rolling Stones gibi gruba müzik kariyerlerinde ilham veren efsanevi isimlere bir teşekkür
niteliğinde olan “Comeblack” albümünde, “Rock You Like A Hurricane”, “Wind Of Change” ve “Still Loving
You” gibi ölümsüz şarkılar, Klaus Meine, Rudolf Schenker ve Jabs & co.‘nun yaratıcılığı eşliğinde günümüz
teknolojisinin olanaklarıyla yeniden kaydedildi. Efsane grup, onbinlerce kişinin katıldığı 2010 konserinin ardından İzmir ve İstanbul konserleri ile 2012’ye de damga vurmaya hazırlanıyor. Fiyatları 67 TL ve 265 TL arasında değişen yüzde 30 indirimli dönem biletleri, Biletix’te.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
55
Medyadan Yansımalar
DÜNYA
23 Temmuz
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
56
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
57
Güncel
HÜRRİYET / PAZAR KEYİF
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
58
5 Ağustos
VATAN
11 Ağustos
YENİŞAFAK
11 Ağustos
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
59
Gezi
AKDENİZ’İN “NAR”I
Anadolu’nun en eski halklarından olan Luvilerin dilinde Side, “nar” demekmiş… Bugün de bir
nar cenneti olan Side, asıl gücünü turizmden alıyor: Tarih ve turizmin iç içe geçtiği Side’nin
turizm sezonu, tam 9 ay sürüyor…
Atalarımız bolluk ve bereket simgesi “nar” ile isimlendirmişler Side’yi, belki bir anlamda bereket ile kutsamışlar. Belki de bu bereket nedeniyle Side, tarih boyunca yolu Anadolu’dan, Akdeniz’den geçen her halkın, milletin hak iddia ettiği, zenginliklerinden faydalandığı, eserler bıraktığı bir bölge olmuş. Kimler yok ki… Hitit yazıtlarında Side’den söz ediliyor, Yunanların M.Ö.
7. Yüzyıl’da Side’ye yerleştikleri biliniyor, Lidyalılar, Persler, Büyük İskender komutasındaki Makedonyalılar, İskender’in ardıllarından Ptolemaioslar, Romalılar, Bizanslılar ve Türkler… Özellikle M.S. 2. ve 3. Yüzyıllar’da en zengin ve parlak dönemini yaşayan Side, bugün oldukça iyi korunmuş tarihi eserleriyle bile on binlerce turisti kendisine çekmeyi başarıyor.
Ama günümüzde Side denildiğinde ilk akla gelen upuzun ve tertemiz kumsalları. 8 kilometrelik sahil şeridinde tam 14 mavi bayrak ile Antalya’nın en temiz denizine sahip olan Side, bu
avantajını iyi kullanarak, 50 bine yakın yatak kapasitesiyle de Antalya ve bölge turizminin de en
büyük gelirini elde ediyor. Side Belediyesi’nin açıkladığı rakamlara göre Side’nin turizm gelirleri, tüm gelirlerin yüzde 15’ine yakınını oluşturuyor.
Akdeniz ikliminin egemen olduğu Side’de yazlar sıcak ve yağışsız, kışlar ılık ve yağışlıdır. Ortalama hava sıcaklığı kışın 15, yazın 30 dereceyken, ortalama deniz suyu sıcaklığı ise kışın 12, yazın 25 derecedir. Dolayısıyla, “9 ay süren turizm sezonu” sözünün gerçekliğini tartışmak da
gereksizdir. Bunun yanı sıra Side, sırtını yasladığı Toroslardaki dağcılık ve trekking rotalarıyla, Toroslardan beslenen Manavgat’ın canlandırdığı eşsiz coğrafyası ve doğasıyla da son derece canlı bir bölgedir.
Antik atalarımızın bu bölgeye bereketi simgeleyen “Nar” ismini vermeleri
de boşuna olmasa gerek…
Side’nin adı hep tatil ile hele de “deniz-kum-güneş” ile anılsa da az önce
söylediğimiz gibi Side, sayısız halkların konakladığı, eserler bıraktığı inanılmaz bir tarihi zenginliği de bünyesinde barındırıyor. Dünyada kent yaşamının tarihle iç içe olduğu çok az yer vardır ve Side, bunlardan biriSayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
60
dir. Bu anlamda, Side’nin bir turizm merkezi olarak tanıtımında Side’nin geçmişi ve tarihsel zenginliği de önemli bir yer tutuyor. İsterseniz gelin, bu tarihi zenginliğe biraz daha
yakından bakalım…
Az önce anlattık, Side, özellikle M.S. 2. ve 3.
Yüzyıllar’da en parlak ve zengin dönemini yaşamış, bu döneme ait eşsiz eserlerin bir kısmı halen ayakta ve kullanılabilir durumda. Örneğin, kentin giriş kapısı halen ayakta ve kullanılıyor… Antik kapıdan sütunlu iki ana caddeye çıkılıyor ve caddelerin her iki yanında sıralanmış dükkânları takiben çağının nadir ör-
MUTLAKA GİDİN, GÖRMEDEN DÖNMEYİN
neklerinden olan amfi tiyatro ve agoraya ulaşılıyor. Ama önce Side Antik Kenti’nin çeşmesinden de size biraz bahsedelim. Kent kapısının hemen karşısında yer alan ve
“Nymphaeum” olarak anılan Vespasianus
Çeşmesi, Anadolu’daki en büyük çeşme olarak da biliniyor. Kentin meşhur amfi tiyatrosu ise iki katlı ve 20 metre yükseklikte kemerli
bir yapı üzerine oturtulmuş. 15 bin kişilik oturma düzenine sahip olan bu devasa yapı, antik çağda yamaçlara inşa edilen amfi tiyatrolardan farklı olarak düz bir zemine, kemerli
bir yapı ile inşa edilmiş. Cavea, orkestra ve
sahne olmak üzere üç bölümden oluşan tiyatro, Antik çağın en büyük ve önemli tiyatroları arasında gösteriliyor. Yine antik kentlerin toplanma ve sosyal alanları olarak öne
çıkan agoranın heybeti ise yapı ayakta olmasa
da bugün bile anlaşılabiliyor. 100 x 100 metre boyutlarındaki agora portiklerle çevrelenmiş ve üç yanında dükkânlar yer alıyor.
Agoranın güneyindeki caddeyi takip ederseniz üç salondan oluşan ve dört tarafı portiklerle çevrili Gymnasium’a, kuzey-güney doğrultusundaki ana caddeyi takip ederseniz de
amfi tiyatroya ulaşıyorsunuz. Gelelim Side denilince ilk akla gelen antik yapıya… M.S. 150
yılında Korinth düzeninde yapılan dünyaca
ünlü Apollon Tapınağı, Antik çağda Side’nin
Side, yakın çevresindeki zenginliklerle de
dikkat çekiyor. Örneğin Titreyen Göl… Hakkında ilginç efsaneler anlatıla gelen Titreyen
Göl’ün ardından Manavgat’a uğrayabilir, buz
gibi sularıyla ünlü Manavgat Şelalesi’nde serinleyebilirsiniz. Öyle onlarca metre yükseklikten dökülmemesine rağmen, Manavgat
Şelalesi, geniş bir alan üzerinde gürül gürül akışı ile görülmeye değer bir manzara oluşturuyor. Şelalenin hemen yanı başında doğa ile iç
içe piknik yapılabilir ve çevresindeki lokantalarda taze balık yenilebilir. Eğer dilerseniz buradan Köprüçayı Vadisi’ni takip ederek Güğlenpınar ve Beloluk Yaylaları’na çıkıp Akdeniz’i kuşbakışı izleyebilir ya da Sorgun’un yeşil ile iç içe plajlarında dinlenebilirsiniz. Yine
Side’nin oldukça yakın çevresinde Etenna Antik Kenti, Selge Antik Kenti, Seleukia Antik
Kenti, Kurşunlu Şelalesi, Köprüçay Kanyonu,
Aspendos ve Perge Antik Kentleri, iyi birer gezi
rotası olabilir.
Side ve yakın çevresi bu kadar zengin bir
içerik ve coğrafyaya sahip olunca, sadece gezmekle yetinmeyip, birbirinden farklı onlarca
sportif etkinliğe de katılabilirsiniz. Örneğin Toroslar’da nehir raftingi ve kano yapabileceğiniz gibi, Side sahillerinde su altı dünyasına dalabilir ya da deniz üzerinde parasailing deneyimleyebilirsiniz. Özellikle parasailing için en
doğru adreslerden birinin Side olduğunu da
belirtelim ki bu keyfi ıskalamayın. Yine To-
roslara düzenlenen günlük jeep safariler ya da
İngiliz, Arap ve Haflinger atlarıyla yapılan binicilik turları da tatilinizi unutulmaz kılabilir.
baş tanrılarından olan Apollon adına, Roma Barışı olarak adlandırılan dönemde inşa edilmiş.
Işık, güzellik ve sanat tanrısı olarak kutsanan
Apollon adına inşa edilen tapınak 17 x 30 m. boyutlu dikdörtgen bir plana sahip ve üzerinde 8,90
m. yüksekliğinde, 6 x 11 dizisinde başlıklı sütunlar bulunur. Side, M.S. 3. Yüzyıl’dan itibaren
bir Hıristiyan kentine dönüşmeye başlayınca,
Apollon Tapınağı da büyük bir bazilikanın atriumu içinde kalmış ve tapınağın bir bölümü bazilika yapımında kullanılmak üzere sökülmüş. Bugün ayakta olan ve eşsiz bir görünüme sahip olan köşe yapı ise 1983-1990 yılları
arasında restore edilerek ayağa kaldırılmıştır.
Hemen eklemeliyiz ki, Apollon Tapınağı’nın hemen yanı başında Athena adına inşa edilmiş bir
tapınak daha bulunmasına rağmen, bu tapınak
kalıntıları arasından restore edilerek ayağa kaldırılan bir bölüm olmadığı için ne yazık ki hep gölgede kalmış ve tanıtılamamıştır.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
61
Summaries in English
TURKEY MAKES ‘CONTROLLED’ LANDING:
ALL IS WELL BUT THE BUDGET
Despite the unrelenting winds of crisis blowing throughout Europe, the Turkish economy
is going through a ‘controlled’, or ‘soft’ landing.
According to the data from the first six months
of the year, the economy will have an easy time
reaching its annual goals. The 3.2 per cent
growth in Q1 was above all projections, taking
Turkey’s uninterrupted growth since the last
quarter of 2009 to the 30-month mark. Another surprise came from industrial production, considered as the prime indicator of
growth. Industrial production increased by 5.9
per cent, way above the estimated 3.5 per cent
and reached 30 months of uninterrupted
growth. According to the recently announced
July data, Turkey’s exports increased by 10 per
cent in the first 7 months of the year and reached 85 billion 221 million dollars. The inflation rate continues to fall.
The June inflation rate was lower than expected mainly due to the decrease in the prices of food and clothing. The consumer price index fell by 0.90 per cent from the previous month, while the manufacturing price index fell by 1.43 per cent. The decrease was
sustained in July.
The best news among macro economic
data came from employment. According to the
data from the Turkish Statistical Institute the
rate of unemployment was 9.0 per cent in April. The same rate was 9.9 per cent in April
2011. Recent data indicate that while the total number of unemployed was 2,637,000 in
April 2011, the figure came down to 2,435,000
in April 2012.
Regarded as the major problem in the economy in 2011, the current account deficit also
started to improve, while the budget could not
deliver the expected performance. However,
the budget is expected to improve by the end
of 2012 from the dowturn it witnessed in the
middle of the year.
A NEW REFERENCE BOOK FROM OUR ASSOCIATION: WOOL
Our association brought out another
major reference book for the textile and ready-to-wear sectors. A member of the International Wool Textile Organization (IWTO)
since 1977, our Association had the organization’s “WOOL Handbook” and the short
DVD film translated into Turkish. The handbook and the DVD offered free of charge to
all members and subscribers includes a wide
range of information regarding the structure and features of wool. According to the
handbook, some of the unique characteristics of the wool fiber include “fire resistance, moisture absorption, insulation, sound
absorption and low carbon effect.” The
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
62
handbook published by the IWTO with a view
to increasing the use of wool includes the following statements: “Despite all these positive features, the industry, governments or
the consumers are not aware of the benefits offered by wool. That is why the use of
wool needs to be supported. Natural fibers
which performed better than synthetic fibers
in terms of production and consumption in
previous years have now started displaying
a reverse trend. Nowadays, the production
and consumption of synthetic fibers are on
the rise. The main reason for this is the bias
of the customers, common misconceptions
and prejudices about wool."
METEM SETS AN EXAMPLE, INDUSTRIAL ZONES
WILL HOST VOCATIONAL SCHOOLS
The omnibus bill ratified by Mr. Abdullah Gül, President of the Republic
on July 11 introduced a provision stipulating payments for each student
enrolled in private vocational schools to be opened up in industrial zones.
This means that for each student enrolled in the private vocational and technical schools to be set up in industrial zones, 1.5 times the cost of the student for the government will be paid to the school. Officials report that the
cost of a student in a vocational or technical school for the government is
3,300 TL, making the payment to be made to the schools around 5,000 TL
per student. The implementation will begin next year. The Union of Chambers and Commodity Exchanges of Turkey is planning to open up schools in all industrial zones. The ministry also approves this initiative which
will enable the business world to train qualified staff. The idea was first
conceived by the Turkish Textile Employers’ Association and the Turkish
Textile Foundation which opened the first technical and vocational school in Çerkezköy known by the acronym METEM. Subsequent METEMs were
set up in Kayseri and Adana. Following the launch of these schools offering training in textile, enterpreneurs from different fields started to open
other vocational schools. The much-awaited incentive is expected to lead
to a rapid increase in the number of schools in industrial zones.
TEXTILE PRODUCERS ON FEASIBILITY TOUR
The new incentive system is enabling
new investments in different industries in Turkey, while the process advances somewhat
more slowly in the textile and ready-to-wear
sectors. Textile and ready-to-wear producers
are now touring the country for potential investments and feasibility work. The new incentive system became effective following its
publication in the Official Gazette on of June
19, 2012. The resolution covers all investments
made since January 1, 2012 to date. The textile and ready-to-wear sectors had requested
that the resolution retroactively cover investments made at least one year prior to its
date of entry into force in order to protect the
interest of the investors who did not wait for
the new incentive system. Although no action was taken regarding the industry’s demand,
companies continue to seek new investment
opportunities under the new incentive system.
However, the initiatives taken so far have been
limited to visits paid to the provinces in Eastern Turkey where incentives are the greatest
and some feasibility work. Led by the Turkish
Exporters Assembly, 180 businessmen visited Muş at first in June, followed by a visit to
Şanlıurfa with 150 businessmen. The visits are
expected to lay the grounds for a “cluster model”. Textile producers wish to disseminate the
model which had become a success in Adıyaman in the 1990s to Eastern Turkey and the
Black Sea regions with no specific provinces
identified so far. While local businesses continue their search in the scope of the new incentive system, 480 new applications were
made in the 40 days which have elapsed sin-
ce the promulgation of the resolution, amounting to 5.5 billions TL of fixed investments.
The biggest textile investment so far came
from the Indian Aditya Birla Group, the fifth largest producer of acrylic yarn in the world. Aditya Birla Group decided to set up a viscose fiber manufacturing plant in the Adana Industrial Zone with a new investment due to increase its value to 410 million euros in the next
5 years.
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
63
Tebessüm
Sayı: 388 - Ağustos-Eylül 2012
64
Gülşen KARAGÖZ

Benzer belgeler