8 ergonomi isgbolumu.com isg bolumu

Transkript

8 ergonomi isgbolumu.com isg bolumu
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
FİZİKSEL İŞ YERİ DÜZENLEME:
AYDINLATMA
• Aydınlatmayla İlgli Kavramlar
• Görme ve Göz
• Renk Kavramı
• Işıklık Oranı ve Yansıma
• Kamaşma ve Performans
• Işık Kaynakları
• Aydınlatma Türleri ve Seçimi
ERGONOMİ
Dr. H. Ali AYGÖR
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Aydınlatma ile ilgili kavramları
tanımlayabilecek,
• Görme olayı ve renk
düzenlemesini bilecek,
• Aydınlatmada kamaşma gibi
unsurların eliminasyonunu
anlayacak,
• Aydınlatma türleri ile onların
seçimi hakkında bilgi sahibi
olacaksınız.
ÜNİTE
8
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
GİRİŞ
Gün ışığında araba sürerken, golf oynarken, tarla da çalışırken kısacası
hayattaki pek çok aktivite için ışık kaynağı olarak güneşe bağlıyız. Bununla birlikte
insan aktiviteleri içeride ve akşamları devam ederken bazı suni aydınlatma
kaynakları sağlamak gereklidir. Fakat yine de iğne iplik geçirmek veya kâğıtları
tasnif etmek gibi basit görülebilir işlerin performansı için suni aydınlatmayla doğal
gün ışığı arasında fazla fark görülmez.
Göz yorulmasında
ışık en önemli
unsurdur.
Aydınlatma mühendisi sanat ve bilimin her ikisinden oluşur. Bilimsel yönleri
çeşitli aydınlatma parametreleri ve yeterli enerji aydınlatma sistemlerinin
tasarımını içerir. Bir mağazada sergiye ışık tutmak veya belli bir renk tasarımını
tamamlamak gibi işin sanatsal boyutu ise ışık kaynaklarının birleşiminde rol oynar.
İş kazaları ve üretim kayıpları yönünden büyük önem taşıyan yorgunluk türü
göz yorgunluğudur. İşçinin en çok enerji ve dikkatle çalışmaya katılan ilk organı
gözüdür. Göz yorgunluğu çok zaman iyice anlaşılmaz, genel bir rahatsızlık olarak
hissedilir.
Gözün yorulmasında, göz hastalıkları ve uygunsuz bakış dışında en önemli
etken ışık unsurudur. Kapalı iş yerlerinde ışık unsuru çok daha fazla önem kazanır.
Gözün yorulmasını önlemek için, görme işinin kolaylaştırılması, rahat görme
koşullarının yaratılması gerekir.
Bu sebeple aydınlatmanın iş kazaları ve üretim kayıpları oluşumundaki
etkisini ortaya koymak için “aydınlatma”yı teknik ve ergonomik açılardan
inceledik. Zira, bu bölümün hazırlanmasının amacı aydınlatmadaki temel
kavramların yanı sıra görme açısından uygun aydınlatmanın öneminin ve
tekniklerinin öğrenilmesidir.
GENEL KAVRAMLAR
Gözün ağ tabakasını uyarabilen ve görsel duyu oluşturabilen ışınım
enerjisine ışık denilir. Işınım enerjisi (radiant energy) tayfının yalnız, yaklaşık olarak
380-760 nanometre (1 nm = 10-9 m) dalga boyu bandında bulunan ışınımlar görsel
duyu oluşturabilir.
Bir ışık kaynağından yayımlanan toplam ışık akışının, yayımlanma süresi ile
çarpımına ışık miktarı veya ışık enerjisi denir, sembolü “Q” ve birimi ise lümensaniye (1m.s)’dir.
Işık akışı (Luminous flux) ise birim zamanda yayılan veya üretilen ışık miktarı
olup, sembolü “” ve birimi ise lümen (lm)’dir. Bir ışık kaynağının ürettiği toplam
ışık akışı veya bir yüzeye gelen ışık akışı lümen cinsinden ölçülür.
Lümen (lümen), uluslararası birim sisteminde ışık akısının birimidir. Her
yönde üniform olarak 1 kandela (cd) ışık yeğinliğinde ışık yayan bir nokta ışık
kaynağından, birim katı açı (1 steradyan) içerisinde yayılan ışık akışı 1 lümen olarak
tanımlanmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Aydınlatma (illumination), nesnelerin görülüp algılanabilmeleri için
yüzeylerine ışık uygulanmasıdır.
Aydınlatma düzeyi (illuminance level, illumination level), üniform
aydınlatılmış bir yüzeyin, birim alanına gelen toplam ışık akışıdır. sembolü “E”
olup, birimi ise (metrik sistemde) “lüks”tür. Diğer bir ifade ile Uluslararası Birim
(Metrik) Sistemi’nde lüks, (1m/m2), İngiliz birim (Metrik Olmayan) Sistemi’nde ise
fut kandil (footcandle), (1m/ft2) kullanılan aydınlık birimleridir. Aydınlık düzeyi
ölçümlerinde aydınlık-ölçer (lux-meter, illuminance-meter) kullanılır (Şekil 1).
Aydınlatma birimi
“lüks”tür.
Şekil 8.1. Aydınlatma düzeyini ölçen alet (lüksmetre, lux-meter, illuminance-meter)
Metrik ve metrik olmayan birim sistemlerinde kullanılan aydınlık düzeyi
birimleri arasındaki çevirme çarpanları şu şekildedir:





1 lm
1 lm-hr
1 fc
1 fot (ph)
1 lüks
= 1/683 ışık-Watt
= 60 1m – dk
= 1 lm/ft2
= 1 lm/cm2= 1041x
= 1 lümen/m2 = 1 metre – kandil
Işıklılık (luminance), parıltı ya da parlaklılık (brightness), bir ışık kaynağı ya
da aydınlatılmış bir yüzey üzerindeki bir noktanın, herhangi bir doğrultudaki
ışıklığı, söz konusu noktayı çevreleyen sonsuz küçük yüzey alanından, o doğrultuda
yayımlanan ışık yeğinliğinin, bu yüzey alanının o doğrultuya dik bir düzlem
üzerindeki iz düşüm alanına oranıdır. Parlaklığın sembolü “L” olup, birimi ise
Uluslararası Birim (Metrik) Sistemi’nde kandela/metre-kare, (cd/m2), İngiliz birim
(Metrik Olmayan) Sistemi’nde de futlambert (footlambert, fL) kullanılmaktadır.
Yüzeylerin ışıklılığı ışıklık-ölçer (luminance-meter) ile ölçülür.
Aydınlatılmış bir yüzeyin ışıklılığı, yüzeye çarpan ışık miktarına yani aydınlık
düzeyine ve yüzeyin ışık yansıtma katsayısına bağlıdır. Işık yansıtma katsayısı R (%)
olan ve E (1x) düzeyinde aydınlatılan bir yüzeyin ışıklılığı (cd/m2), “R=( ∏*L )/E”
formülünden hesabedilir.
Eğer aydınlık düzeyi (E) “fut kandil” cinsinden ölçülmüş veya hesaplanmış
ise, yüzey ışıklılığını (L) “futlambert” cinsinden hesaplamak için “R= L/E” formülü
kullanılır. Eğer ışıklılık “futlambert” cinsinden hesaplanmış ya da ölçülmüş ise bunu
“cd/m2” cinsinden ifade etmek için, önce 10.764 ile çarpmak sonra  sayısına
bölmek gerekir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Parıltı, ışıklı bir yüzeyin az ya da çok ışık yayımlar görünmesine bağlı olarak
yüzey ışıklılığının yarattığı görsel duyulanma sonucunda, çok parlak veya az parlak,
açık, koyu veya mat gibi varılan subjektif bir yargıdır, birimsizdir.
Işıklılık (parıltı) kontrastı (luminance contrast), aydınlatılmış bir nesnenin
ışıklılığı ile nesneyi çevreleyen fonun ışıklılığı arasindaki farkın sübjektif olarak
değerlendirilmesidir.
Işık verimi (luminous efficacy of a source) ise ışık kaynağının, tüketmiş
olduğu birim enerji başına ürettiği ışık akışı miktarıdır (Na=Lm/W) ki, birim:
lümen/Watt, (lm/W)’dir.
GÖRME VE GÖZ
Işık veriminin birimi
“lümen/W”tır.
Işığı algılayıp görmeyi sağlayan gözdür. Gözün anatomik yapısı kabaca bir
fotoğraf makinesinin benzetilebilir. Gözün ağ tabakası film, iris tabakası diyafram,
göz bebeği ise fotoğraf makinesinin objektif açıklığı işlevini görür.
Göz bebeği iris tabakasının ortasında bir deliktir. İris tabakası, göz içerisine
görme için yeterli miktarda ışık girebilmesi için göz bebeğinin büyüklüğünü ayarlar.
Göz bebeğine çok aydınlık ortamda küçülebilme, karanlık ortamlarda büyüyebilme
yeteneği verilmiştir.
Ağ tabakası koni ve çubuk denilen sinir uçlarından oluşmuştur. Sarı nokta
etrafında yoğunlaşmış olan koniler, gözün renk algılamasını sağlar. Koniler gün
ışığına karşı duyarlıdır, dolayısıyla gözün gündüz görmesini sağlar. Sarı noktadan
uzaklaştıkça ağ tabakasının çevresine doğru çubuk yoğunluğu artar. Çubuklar
gözün gece görmesini sağlar, renklere karşı duyarlı olmamakla birlikte, az aydınlık
ortamlarda mavi ışığa karşı duyarlıdırlar.
Cisimlerin ayırt edilip algılanabilmesi yani görülebilmesi için aydınlatılması
gerekir. Aydınlatılan cisim yüzeyinden yansıyarak gelen ışığın gözün saydam
tabakasında kırılması sonucunda, cismin görüntüsü oluşur. Saydam tabakada
oluşan görüntünün ağ tabaka üzerine düşmesi, kristal göz merceği ile sağlanır. Göz
merceği, cisim ile göz arasındaki uzaklığa göre dış bükeyliğini değiştirerek, kırılan
ışınların ağ tabakada bulunan sarı leke üzerine odaklanmasın sağlar. Buna gözün
optik uyumu denilir. Ağ tabaka üzerine düşen ışık, ışığa duyarlı sinir lifleri ile
ağtabakanın derinliklerindeki koni ve çubuklara iletilir.
Koniler gündüz görmesi durumunda, çubuklar ise, gece görmesi durumunda
çalışan ışık alıcılarıdır. Çubuklar, gelen ışığın yeğinliğine yani azlığına çokluğuna
göre koniler ise hem yeğinliğine hem de dalga boyuna göre elektrik sinyalleri
üretirler. Optik sinir lifleri kanalıyla beyne iletilen bu sinyallerin değerlendirilmesi
sonucunda cisim algılanıp görülür.
Normal görmede, her iki gözün cisim üzerine odaklanması sonucunda,
beyin, her iki gözün ağ tabakaları üzerinde oluşan görüntüleri tek bir görüntü
olarak yorumlar. Her iki gözün toplam görme alanı yatay olarak 180 m, düşey
olarak 130 m’dir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Göz bir cisme odaklandığında, görme alanının merkezinde, 1.4 derecelik açı
ile görülen kısmın görüntüsü sarı leke üzerine düşer. Sarı leke civarında, ışıklılığa
karşı çok duyarlı olan koniler bulunduğundan görüntüsü bu nokta üzerine düşen
cisim en ince ayrıntılarıyla görülür. Görüntünün ağ tabaka üzerine düşme noktası
sarı lekeden uzaklaştıkça görme netliği azalır. 1.4 – 20 derece arasındaki görme,
merkezî alandaki görme duyarlılığının %1’i kadardır. 20 derecenin ötesindeki
görme bulanık olmakla birlikte ışıklılık ve hareket değişimlerine karşı çok
duyarlıdır.
Görmede odaklanma
olduğunda, görme
alanında 1,4 derecelik
sarı leke ile oluşur.
Cisimlerin görülebilmesi, cismin büyüklüğü, ışıklık ve renk kontrastı, bakma
süresi ve ışıklılığı yani aydınlık düzeyi ile orantılıdır.
Göz bir cismi, diğer cisimlere göre farklı ışıklılıkta ve farklı renkte olduğu için
görür. Yani görme ışıklılık ve renk kontrastı ile olur. Eğer kâğıt ile yazı arasında
ışıklılık veya renk kontrastı yok ise yazılar okunamaz veya her yönden eşit düzeyde
aydınlatılmış bir cismin şeklini ve dokusunu algılayıp görmek çok zordur.
Işık tayfında birbirine yakın olmayan yani farklı renklere boyanmış iki yüzey
arasında renk kontrastı oluşur. Yüzeyleri kontrast renklere boyanmış bir cismin
şekli veya fona göre kontrast renkli bir cisim, renk kontrastı nedeniyle kolayca
algılanıp görülebilir. Örneğin siyah bir fonla, üzerindeki beyaz renkli bir cisim
arasındaki ışıklılık kontrastı %100’dür ve cisim kolayca görülebilir. Işık yansıtma
katsayısı %40 olan gri renkli bir cisim, aynı düzeyde aydınlatılmış, ışık yansıtma
katsayısı %80 olan gri renkli bir fon üzerine konulduğunda, ışıklılık kontrastı %50
olmasına rağmen zor görülür.
Gözün, cisimlerin en ince şekil ve doku ayrıntılarını, en küçük ışıklılık ve renk
kontrastlarını ve görüş alanı içerisindeki en zayıf hareketleri ayırt edip algılama
yeteneğine görme keskinliği (visual aquity) denilir.
Görme keskinliği, gözün belirli bir uzaklıktan algılayabildiği en küçük
ayrıntıyı görme açısının (minutes) tersi olarak ifade edilir. Gözün görme keskinliği
cismin büyüklüğüne, göze olan uzaklığına, kontrastına ve bakma süresine göre
değişir. Aydınlık düzeyinin yükseltilmesi ile gözün görme keskinliği artar.
Gözün ortama alışma özelliğine göz uyma (adaptasyon, adaptation) denilir.
Gözün biri “renk uyması”, diğeri “ışıklılık uyması” olmak üzere iki türlü uyması söz
konusudur.
Gözün ışıklılık uyması, aydınlık bir ortamdan karanlık bir ortama
girildiğinde gözün karanlığa alışma ve karanlıkta görmeye başlaması, ya da
karanlıktan aydınlığa çıkıldığında, kamaşmanın geçmesi yani gözün aydınlığa
alışması ve görmeye başlaması özelliğidir. Gözde görmeyi sağlamak için, ortamın
ışıklılık düzeyine göre bazı ayarlamalar olmasına, ışık duyarlılığını değiştirmesine
ışıklılık uyması denilir.
Gözün ışıklığa uyması üç şekilde olmaktadır:
 Göz bebeğinin daralıp genişlemesi
 Sinirsel uyum
 Foto-Kimyasal Uyum
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Otomobil farı, güneş gibi çok parlak ışık kaynaklarından gelen veya kötü
yerleştirilmiş bir ışık kaynağından yansıyan ışık, göz içerisinde saçılarak görme
alanını perdeler. Gözün görme yeteneğinin azalmasına, görüntünün bozulmasına
neden olan bu olaya göz kamaşması denilir.
Kamaşma, gözün
ışıklılık uyumu
sınırlarının
yetersizliğinde oluşur.
Göz, gelen ışığın miktarına göre, görmeyi başlatmak için kendiliğinden daha
önce değinilen ayarlamaları yaparak, çevrenin ışıklılık düzeyine uyum sağlamaya
çalışır. Göz kamaşması, gözün ışıklılık uyum sınırlarının veya hızının yetersiz
kalmasının sonucunda gerçekleşmektedir. Örneğin güneşe veya çıplak ışık
kaynağına bakılamamasının nedeni, göz merceğinde ve ağ tabakada yapılan
ayarlamalara rağmen, göze giren ışık miktarının değerlendirilemeyecek kadar
yüksek olması, yani gözün güneş veya çıplak lamba ışıklılığına uyum
sağlayamamasıdır. Bu tür göz kamaşmalarını gidermek veya etkisini azaltmak için,
aşırı derecede parlak yüzeylerin ışıklılığını azaltmak gerekir veya bu yüzeylere
renkli cam filtrelerle, güneş gözlüğü ile bakılmalıdır.
Göz kamaşması görmeyi zorlaştıran, görüntüyü bozan bir olgudur. Bu
nedenle, iç mekân aydınlatmasında görme alanı içerisinde aşırı derecede parlak
yüzeylerin ve ışık kaynaklarının bulunmamasına dikkat edilir.
Karanlık bir ortamdan aydınlığa çıkan bir kimsenin gözü kamaşır, bir süre
etrafını iyi göremez, ama bu kamaşma, göz yeni ışıklılık düzeyine alışınca kaybolur.
Bunun nedeni ise, gözün, değişen ışıklılık düzeyine uyum hızının yetersiz
kalmasıdır. Eğer karanlıktan aydınlığa veya aydınlıktan karanlık bir ortama geçiş
yavaş yavaş olursa göz değişen ışıklılığa zamanında uyum sağlayacak ve göz
kamaşması olmayacaktır. Benzer şekilde, çalışma odası ve koridor gibi bitişik
mekânların aydınlık düzeyleri arasındaki oran öngörülen değerlerden daha yüksek
olmamalıdır.
RENK KAVRAMI
Renk, gözün ışık tayfını oluşturan çeşitli dalga boyu bantlarına karşı
göstermiş olduğu psikolojik bir tepkidir. Bir nesnenin, algılanan rengi, onu
aydınlatan ışığın tayfsal bileşimine, nesnenin, üzerine düşen ışığın tayfsal
bileşenlerini yansıtma özelliğine ve nesneyi çevreleyen fon rengine göre
değişmektedir.
Aydınlık bir iç mekânın genel renk görünümü, kullanıcının psikolojisini
etkileyen ve ortamın atmosferini belirleyen önemli bir faktördür. Bu nedenle, iç
mekânların aydınlatılmasında ve dekorasyonunda kullanılacak etkileşim göz önüne
alınarak yapılması gerekmektedir.
Nesnelerin renk görünümü ile ışık arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılabilmesi
için, nesneleri aydınlatan ışığın tayfsal özellikleri, yani ışık rengi ile nesnelerin ışık
yansıtma ve yutma özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir.
Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor (viyolet) renklerden oluşan ışık tayfı
cam prizmadan geçirildiğinde beyaz ışık elde edilmiştir. Işık deneyleri sonucunda,
beyaz renkte görünen güneş ışığının, her biri farklı rengi hissettiren çeşitli dalga
boyu bantlarından oluştuğu anlaşılmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Normal insan gözünün yedi ayrı renk olarak algıladığı dalga boyu sınırlarının
yaklaşık değerleri Tablo 8.1’de verilmiştir.
Tablo 8.1. Yedi rengin (yaklaşık) dalga boyu
İnsan gözünün
algıladığı renkler,
aslında dalga boyu
sınırlarıdır.
Renk
Dalgaboyu (namometre)
Mor (Viyolet)
380 - 440
Mavi
440 - 490
Yeşil
490 - 560
Sarı
560 - 590
Turuncu
590 - 630
Kırmızı
630 - 760
Renk kontrastı, renkli yüzeyler arasındaki renk kontrastı nesnelerin daha
canlı ve belirgin görünmesini sağlar. Genellikle yeteri kadar geniş ve daha koyu
renkli bir fon üzerinde bulunan renkli bir desen daha parlak ve daha az gri
görünür. Aynı renkli desen daha açık renkli bir fon üzerinde daha sönük veya daha
gri renkli görünür.
Özet olarak nesne renklerinin algılanmasında, nesneden yansıyarak göze
gelen renkli ışığın yarattığı renk duyulaşması, nesneyi çevreleyen yüzeyin rengine
göre farklı olmaktadır.
Göz, nesne rengini, fon yüzeyinden yansıyarak göze gelen renkli ışığın
niteliğine ve niceliğine göre algılamaktadır. Fon renginin neden olduğu bu subjektif
renk algılama olgusuna, renk kontrastı etkilenmesi denilir.
IŞIKLIK ORANI ve YANSITMA
Işıklık oranı görme alanındaki herhangi iki yüzeyin ışıklıklarının oranıdır.
IES’in (1982) ofis çevrelerinde( bu ayrıca diğer iş çevrelerini de kapsar) maksimum
aydınlatma oranı için tavsiyeleri aşağıdadır:
 Cisimle hemen bitişikteki yüzey arasındaki ışıklılık oranı 3:1
 En karanlık yüzeyin ışıklılığı arasındaki oran, 10:1
 En parlak yüzeyin ışıklılığı arasındaki oran, 1:10
Pratik olarak 20/1’den daha az ayrıntılı ışıklık oranları sağlayan hiçbir gerçek
hayat aydınlatıcı çevreler yoktur. Ve bu tür oranlar yersiz görme rahatsızlıkları
veya geçici uyum zorluklarına neden olmaz.
Kokoschka ve Haubner, geçici uyumun küçük ışıklık oranlarıyla belki de bir
problem olmadığını destekleyici bir kanıt ileri sürerler. Bilgisayara numaralar ve
çeşitli ışıklık oranlarını kaydeden denekler yaptılar. İşi bitirmek için alınan zaman
ışıklık oranı 100:1 olana kadar artmadı ve o zaman bile artış çok küçüktü ve bu da
IES tavsiyelerinin uygulanmasında aklın ve düşüncenin nerede rol oynayacağını
ortaya çıkarır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Bir odanın içinde ışığın dağıtımı sadece ışığın miktarı ve aydınlatıcının
yerleşimi fonksiyonu değildir. Fakat duvarların, tavanın, ve diğer oda yüzeylerinin
yansıtmalarından da etkilenir. Çalışma alanlarının üzerindeki aydınlatmayı
maksimum yapmak için genel olarak oldukça aydınlık duvarlar ve tavanlar arzu
edilir ve diğer yüzeyler kullanmaktır. Bununla birlikte, görme alanındaki yüksek
yansıtıcının alanları göz kamaşmasına neden olan yansıtıcı kaynaklar olabilir. Bu ve
diğer nedenlerden dolayı ( pratik düşünceleri içeren) bir odadaki(ofis gibi)
yüzeylerin aydınlatıcıları genel olarak yerden tavana kadar artar.
 Duvar yüzeylerinin ortalama ışık yansıtma katsayısı % 50 ile % 70 arasında
olmalıdır.
 Döşeme yüzeyinin ışık yansıtma katsayısı % 20 ile % 40 arasında olmalıdır.
 Büro ve benzeri iş yerlerinde çalışma masası yüzeyi için uygun ışık
yansıtma katsayısı % 25 ile % 45 arasında olmalıdır.
GÖZ KAMAŞMASI VE PERFORMANS
Akkor lambalar vb.
yansıyarak kamaşma
oluşmasına neden
olur.
Genel olarak görme alanı içerisinde bulunan çıplak ışık kaynağı gibi aşırı
parlak yüzeyler, çok aydınlık ve çok karanlık mekânlar arasındaki aşırı ışıklılık farkı,
göz kamaşması denilen, gözün çevre ışıklılığına uyma zorluğuna ve sonuç olarak da
can sıkıntısına, rahatsızlığa veya görme performansının ve görüş netliğinin
azaltılmasına neden olur.
Görüş alanı içerisinde bulunan akkor lambalar ve güneş ışıklılığı “doğrudan
göz kamaşmasına”, beyaz kâğıt gibi parlak yüzeylerden yansıyarak göze gelen ışık
“yansımalarla göz kamaşması”na neden olur.
Diret göz kamaşmalarının etkileri genellikle can sıkma ve rahatsızlığın
birleşiminde oluşur. Bununla birlikte olağanüstü durumlarda, çok zor görme
işlerini içeren performansı da etkileyebilir. Göz kamaştıran ışık kaynağı
gözlemcinin görüş çizgisinden değişik açılarda yerleştirilmiş 100 W’lık tungsten
flamen akkor lambasıdır. Kaynak gözlemcinin görüş çizgisine çok yakın olduğunda
(5°) test edilen objenin görme netliği % 84 azalır. Bununla birlikte kaynak, görüş
çizgisine 40° olacak şekilde yerleştirilirse test edilen objenin görme netliği sadece
% 42 azalır.
IŞIK KAYNAKLARI
Elektrik enerjisini ışığa dönüştüren aygıta elektrik lambası denir. Lambalar,
elektrik enerjisinin ışığa dönüştürülmesinde uygulanan yönteme göre
sınıflandırılır. Flamandan elektrik akımı geçirilerek akkorlaşma sonucunda ışık
üretilen lambalara “akkor lambalar”, çeşitli gaz veya metal buharlarından elektrik
boşalımı sonucunda ışık üretilen lambalara “gaz boşalım lambaları” denilir.
Akkor lambaların havası boşaltılmış veya içerisine asal gaz doldurulmuş
tiplerine “standart akkor lamba”, asal gazla birlikte iyot veya brom gibi halojen
buharı içeren tiplerine “tungsten-halojen lambalar” denilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Gaz boşalım lambalarının alçak basınçlı ve yüksek basınçlı olmak üzere iki
tipi vardır. Floresan lambalar ve alçak basınç sodyum lambaları alçak basınçlı gaz
boşalım tipine, civa buharlı, metal alaşımlı ve yüksek basınçlı sodyum lambaları da
yüksek basınç gaz boşalım lamba tipine örnek teşkil ederler.
Şekil 8.2. Akkor lambaların yapısı
Gözün renkleri ve nesneleri görüp algılayabilmesi için mutlaka herhangi bir
ışık kaynağı ile aydınlatılmaları gerekir. Işık kaynakları ürettikleri ışığın rengine
göre sıcak – soğuk renkli ve düşük-yüksek renk sıcaklıklı lambalar şeklinden
tanımlandıkları gibi ürettikleri ışığın tayfsal enerji dağılımına göre de tanımlanır.
Bir ışık kaynağının tayfsal dağılımı, elektromanyetik tayfın gözle görünür
bölümünde (380-780 nm) bulunan her bir dalga boyunda yayımladığı enerji
miktarını gösterir.
Doğal ışık ve akkor lamba ışığının tayfsal bileşimlerinde her dalga boyunda
belirli miktarda enerji olduğundan tayfsal enerji dağılımları süreklidir. Buna karşılık
gaz boşalım lambaları belirli dalga boylarında enerji ürettiğinden tayfsal enerji
dağılımları kesiklidir.
Doğal ışıktaki her
dalga boyunun tayfsal
enerji dağılımları
süreklidir.
Floresan lambalar bir çeşit alçak basınç civa buharlı gaz boşalım lambasıdır.
İç yüzeyi floresan tozu veya fosforla kaplanmış uzun cam tüp içerisinde, alçak
basınçta civa ve bir miktarda asal gaz (argon-neon bazen kripton) bulunur. Tüm
gaz – boşalım lambaları gibi floresan lambalar, durultucu (ballast) denilen akım
sınırlayıcı aygıtla seri bağlanarak çalıştırılır.
Son yıllarda genel olarak yüksek yeğinlikli boşalım lambaları (HID) adı verilen
alçak basınç sodyum (LPS), yüksek basınç sodyum (HPS), civa buharlı ve metal
halojenli lambalar gibi akkor lambalara göre ışık verimi çok yüksek lambalar
üretilmiştir.
Bunlardan alçak basınç sodyum lambası yalnız 590 nm dalga boyunda sarı
renkli, diğerleri ise birkaç dalga boyunda ışık üretir. Bu tür lambaların ışığı altında
çevre soluklaşır, renkler griye yakın tonda görünür. Nesneleri gerçek renklerinden
farklı gösteren bu tür lambaların renk geri verim özellikleri zayıftır.
Diğer taraftan günümüzde LED teknolojisi gelişmiştir. LED,
İngilizcede Light Emitting Diode kelimelerinin kısaltılmış hâlidir ve “Işık Yayan
Diyot” anlamına gelir. LED’ler elektrik enerjisini ışığa dönüştüren yarı iletken devre
elemanlarıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
LED’lerin ortama yaydığı ışığın frekansı, spektrumun görünür ışık bölgesine
denk düşer. Bununla birlikte gözle görülemeyen frekansta ışık yayan kızılötesi
(infrared,IR) veya morötesi (ultraviole,UV) LED’ler de vardır. LED’in ışık yayma
mekanizmasının iyi anlaşılması için kuantum fiziği, kimya, elektronik ve
optik alanlarında bilgi sahibi olunması gereklidir.
LED’in en önemli kısmı yarı iletken malzemeden oluşan ve ışık yayan LED
çipidir. LED çipi noktasal bir ışık kaynağıdır ve kılıf içine yerleştirilmiş yansıtıcı
eleman sayesinde ışığın belirli bir yöne doğru yayılması sağlanır. Şeffaf kılıflı bir
LED’e dikkatli bakılırsa LED çipi gözle görülebilir.
AYDINLATMA TÜRLERİ VE SEÇİMİ
Işıklık, lambaların ışığını dağıtmaya, süzmeye ya da değiştirmeye yarayan ve
lambaların takılması, korunması ve elektrik bağlantılarının yapılması için gerekli
olan bir aygıttır. Aydınlatma için kullanılacak olan ışıklığın seçimi, ışıklığın maliyeti
ile yakından ilgilidir: ancak asıl önemli olanın, iyi bir görme performansının ve
görme konforunun sağlanması olduğu unutulmamalıdır.
Kullanılan ışıklık, mekanik ve elektrik bağlantıları açısından iyi yapılmalı ve
yerel elektrik şebekesi ile uyumlu olmalıdır. Işıklıkların yerleştirilmeleri,
kullanımları ve bakımları kolay ve tehlikesiz olmalıdır.
Makinelerin veya çalışanlarla doğrudan ilişkili olan materyal ve araçların
aydınlatılmasında, el lambalarının elektriksel açıdan güvenilirlikleri çok önemlidir.
Bu yüzden, buralardaki aydınlatmada, 50 voltun altında bir gerilim kullanılması
tavsiye edilmektedir. Eğer iş yeri havasında yanıcı, tutuşucu gaz ve buharlar
mevcutsa, buraların aydınlatma sisteminde özel ışıklıklar kullanılmalıdır.
Tavanı açık olan
yerlerde “gömülü
ışıklılar” ile aydınlatma
yapılmalıdır.
Genel aydınlatma için, göz kamaşmasına neden olmayan ve ışınlarının bir
kısmını tavana ve duvarların üst kısımlarına veren türde ışıklıklar kullanılmalıdır.
Göz kamaşmasına, yansımadan daha çok, ışık kaynağından çıkan yatay ve yataya
yakın doğrultudaki ışıklar neden olduğu için, çalışma alanında bu tür lambaların
maskelenmesi gerekir. Özellikle, üzerinde uğraşılan iş, uzun bir süre dikkatli bir
görme gerektirerek yapılmalıysa, gereksiz güç harcanmasının ve göz
yorgunluğunun önüne geçilmesi açısından ışık kaynağının maskelenmesine önem
verilmelidir.
Işık kaynağından çıkıp, tavana ve duvarların üst kısımlarına gelen ve
buralardan yansıyan ışınlar, ortamda bulunan eşyaların yapısının ve şeklinin iyi
biçimde algılanmasını sağlayan yumuşak gölgeler oluştururlar. Bu şekilde yansıyan
ışınlar özellikle parlak yüzeyli nesneler üzerindeki çalışma ve görmeyi kolaylaştırıp,
iyileştirdikleri için genel aydınlatmada kullanılan ışıklıkların, ışınların bir kısmını
tavana ve duvarların üst kısmına veren düzenekler içermelerine dikkat edilmelidir.
Üstten delikli ışıklıklar, üzerindeki küçük delikler yardımıyla, toplam ışığın
yüzde 10-15’ini üste doğru salan bu ışıklıklar, genel aydınlatma için uygundur. Bu
delikler, hem ışığın bir kısmının tavan ve duvarların üst bölgelerine gitmesini
sağlayarak etkili bir aydınlatma sağlarlar. Hem de yeterli havalandırmayı
sağlayarak tozların ışıklığın içinde birikmesini önler. Ancak bu deliklerin, ışıklığın
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
doğru yerinden ve doğru şekilde açılmamaları hâlinde, yarardan çok zararları olur.
Çünkü açılan bu deliklerden geçen ışınların veya bunların yansımalarının doğrudan
görme alanına ulaşması göz kamaşmasına neden olabilir.
Tamamen kapalı ışıklıklar iyi bir aydınlatma sağlar. Özellikle, büro
aydınlatması için en uygun olanıdır.
Karışık aydınlatma için ışıklıklar, karışık aydınlatma sistemlerinde kullanılan
bu ışıklıkların üzerinde, 5-8 cm genişliğinde iki adet delik vardır. Bu delikler
yardımıyla, ışık kaynağından çıkan ışığın yaklaşık % 40’ının yukarı, % 60’ının aşağı
yayılması sağlanır. Bu ışıklıklar, bu nedenle 40/60 ışıklıklar olarak tanımlanır. Büro
aydınlatması için uygundur.
Çıplak floresan lamba ışıklıkları uzun bir duyarlı bir çalışmanın yapıldığı
yerler için uygundur. Ancak, göz kamaşması yaratmamaları için, küçük boyutlu
odalarda kullanılmalı ve görüş çizgisinin en az 45˚ üstüne yerleştirilmemelidirler.
Gömülü ışıklıklar, tavanı açık olan yerlerin aydınlatılması amacıyla
kullanılabilir. Ama, bu tür ışıklıktan istenilen sonucun elde edilmesi için, kullanıldığı
odanın boyutlarının küçük, tavan ve duvarlarının açık renkli olması veya yapılan
aydınlatmanın en az 500 lüks dolayında olması gerekmektedir.
Işıklı tavanlar ve paralımlarda donatılmış tavanlar, genel olarak, paralım
ışıklıklar yardımıyla aydınlatılan tavanlardan daha iyi bir görme sağlar. Üstelik ışıklı
tavanların bakım ihtiyacı, paralım ışıklıklarla donatılmış tavanlardan daha fazladır.
Her iki tür ışıklandırmada, özellikle ışınları eğik verebilecek bir eğim sağlanırsa
(pencereden gelen gün ışığının yönünde), ışık kaynağından kaynaklanan zararlı
yansımalar en az düzeye indirilmiş olur.
YAPAY AYDINLATMA
Geceleyin veya gündüzün doğal aydınlığın yetersiz olduğu iç ve dış
mekânlar, yapay ışık kaynakları ile aydınlatılır.
Işık rengi, aydınlık
dağılımı
değiştirilebilmelidir.
Yapay ışık kaynakları, başta enerji tüketerek ışık ürettikleri için yapay
aydınlatma (suni aydınlatma) yapıların işletim maliyetini yükseltir. Ayrıca yapay
ışık kaynaklarının etkinliği, kirlenme ve eskime nedeniyle zamanla azaldığı için,
belirli sürelerle temizlenmeleri veya değiştirilmeleri gerekir. Diğer taraftan şekil,
renk ve iç mekânda dağılımları bakımından, yapay aydınlatma aygıtları iç mekân
mimarisi ile uyumlu olmayabilir.
Bu olumsuz yönlerine karşılık yapay aydınlatma aydınlık düzeyi değişken
değildir. İşlevsel ve estetik bakımdan istenilen düzeyde ve kalitede aydınlık
sağlanabilir. Gün ışığının giremediği mekânlar yapay ışık kaynakları ile
aydınlatılarak iç mekânların kullanılma etkinliği artırılabilir. Diğer taraftan ışık
rengi, aydınlık ve ışıklılık dağılımı istenildiği gibi değiştirilebilir.
Yapı iç mekânlarının mimari tasarımında ışık, yalnız görsel konfor için değil,
aynı zamanda aydınlatılacak çevrenin kullanıcılar üzerinde bırakmasını istediğimiz
duygusal etkilenmeyi sağlayacak bir tasarım elemanı olarak da kullanılabilir. Işık,
ortamın genel atmosferini belirleyen, dolayısıyla da ortamı kullanan insanların
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
duygusal tepkilerini etkileyen bir özelliğe sahiptir. Ortamın tanımı ve karakteri
büyük ölçüde aydınlık düzeyi ve dağılımına bağlıdır. Kullanılacak aydınlatma
armatürlerinin ışık doğrultusu ışık rengi, ışık dağılımı ve boyutsal nitelikleri, iç
mekânda mimarı çizgi, form, renk desen ve dokuların güçlendirilmesinde veya
zayıflatılmasında kullanılabilir.
Kontrol edilmiş yüksek düzeyde bir genel aydınlatma, mekân kullanıcıları
üzerinde uyarıcı bir etki yapar, onları daha dikkatli ve aktif kılar, çalışma isteğini
arttırır. Düşük düzeyde bir aydınlık ise, ortamda dinlendirici, samimi ve sakin bir
atmosfer yaratır. Aydınlık düzeyinin kontrol edilmesi ortamda, kullanım amacına
uygun bir atmosfer yaratmak bakımından gereklidir.
Bir ortamın aydınlığı “sert” veya “yumuşak” olarak nitelendirilebilir.
Yumuşak veya yayınık aydınlık gölgeleri azaltır, ortamda daha dinlendirici ve görsel
bakımdan daha az çekici bir atmosfer yaratır. İç mekân kullanıcıları üzerindeki
etkisi, kapalı bir günde dışarısının görüntüsü gibi fazla ilgi çekici olmaz. Ustaca
kullanılmış sert aydınlatma, oluşturduğu gölge ve parıltılarla ortamın mimarı
dokusunu vurgular, formuna güzellik katar. Bu etki, aşığı kontrol edilmemiş
(unshielded) dekoratif ışık kaynakları ile sağlanabilir. Bir ortamın atmosferini
çeşitlendirebilmek için birden fazla aydınlatma yöntemi kullanmak gerekebilir.
Mimari tasarımda renk, çevrenin yaratacağı duygusal etki bakımından
önemli bir faktör ve aydınlatma tasarımının ayrı bir boyutudur. Işık rengi,
aydınlatılan nesnelerin renk görünümünü etkilediğinden, iç mekânın atmosferine
katkısı büyüktür. Bununla birlikte, genel aydınlatmada kullanılacak renkli ışık
kaynakları, ışık rengi düşük doygunlukta olmalıdır. Çünkü doygun veya özel
renkler, ortamdaki malzemelerin ve insanların renk görünümünü bozar.
IŞIK KAYNAKLARININ SINIFLANDIRILMASI
Genel Aydınlatma
Gerekli aydınlık genel
aydınlatma
aygıtlarından
sağlanır.
Çalışma düzleminin her yerinde yaklaşık aynı düzeyde (üniform) aydınlık
sağlayan aydınlatma yöntemine genel aydınlatma yöntemi denilir. Genel
aydınlatma yönteminde aydınlatma aygıtları, iç mekânın mimarisine uygun olarak
simetrik bir düzenle tavan yüzeyine veya asma tavana yerleştirilir. Yapılan iş için
gerekli aydınlık düzeyinin tamamı genel aydınlatma sisteminden karşılanır. Bu
aydınlatma yönteminde çalışma düzlemi üniform aydınlandığı için, çalışma
masalarının veya iş makinelerin oda içerisindeki dağılımı daha sonra istenildiği gibi
düzenlenebilir. Bu yöntemin tesisi, aydınlatma aygıtlarının konumları ile mobilya
veya makineleri arasında bir koordinasyon gerektirmediği için daha kolaydır.
Genellikle atölye, büro gibi çok sayıda çalışma masası bulunan geniş iş yerlerinin
aydınlatılmasında uygulanan bir aydınlatma yöntemidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Genel-Lokal Aydınlatma
Genel-lokal aydınlatma yöntemi, çalışma masalarının, iş makineleri ve
mobilyaların oda içindeki konumlarının öncelik taşıdığı iş yerlerinde
uygulanmaktadır. Önce çalışma masalarının oda içindeki konumları belirlenir, daha
sonra genel aydınlatma aygıtları, çalışma alanları üzerinde yüksek düzeyde aydınlık
sağlayacak şekilde tavana yerleştirilir. Genel aydınlatmada olduğu gibi, iş için
gerekli aydınlık genel aydınlatma aygıtlarından sağlanır, ancak aydınlatma daha
çok çalışma masaları üzerine odaklanmış olduğundan ışık kullanımı daha etkindir.
Bu yöntemde yansımalarla veya doğrudan göz kamaşmasına, gölge oluşumuna ve
odanın diğer alanlarında çok karanlık bölgelerin kalmamasına dikkat edilmelidir.
Lokal Aydınlatma
Tavandan yansıtılan
ışık göz kamaşmasını
engeller.
Lokal aydınlatmada, yalnız görülmek istenilen yüzey veya nesne ile
çevresindeki küçük bir alan aydınlatılır. Işık kaynağı olarak taşınabilir masa
lambası, biraz uzağa konulmuş bir projektör veya tavandan çalışma masası üzerine
sarkıtılmış yansıtıcılı veya petekli floresan lamba armatür kullanılır. Küçük bir alan
üzerinde yüksek düzeyde aydınlık sağlanması bakımından ekonomiktir ancak öteki
çalışanlar için rahatsız edici göz kamaşmasına neden olabilir.
Tek başına lokal aydınlatma, çevre ile çalışma alanı arasında büyük ışıklılık
kontrastı oluşturur. Bu nedenle, göz uyumunda aşırı zorlanmaları önlemek
amacıyla çevrenin de, lokal aydınlık düzeyinin en az %20-30’u kadar genel
aydınlatılması gerekir.
Dolaylı-Lokal Aydınlatma
Bu aydınlatma yöntemi ahşap bölmeli açık-planlı geniş büro alanlarında yeni
uygulanmaya başlanmıştır. Çalışma alanı, mobilya içerisine gizlenmiş floresan
lambalarla lokal olarak aydınlatılır. Ortamın genel aydınlatılması ise gene mobilya
içerisine gizlenmiş fakat tavana doğru yönlendirilmiş aydınlatma aygıtları ile
dolaylı olarak sağlanır. Lokal ve genel aydınlatma aygıtlarının gözden gizlenmiş
olması ve ışığın tavandan yansıtılarak kullanılması ortamda gölge oluşumunu ve
doğrudan göz kamaşmasını önler.
İÇ MEKÂN AYDINLATMASI
Her iş yerinde bina, malzeme ve makina bakım projelerinin yanı sıra,
aydınlatma sisteminin de devamlı bakımı gerekmektedir. Bakım ve onarım
hizmetleri geciktirilen ya da tümü ile ihmal edilen aydınlatma sistemlerinin
verimliliği giderek azalır.
Genellikle tavandan ve olabildiği ölçülerde de yüksek monte edilmesi
önerilen aydınlatma sistemlerinin bakım, onarım ve temizlik hizmetlerinin montaj
aşamasında düşünülmesi çok önemlidir. Gereğinde aydınlatma düzenine
erişebilmek için bakım köprüleri ve bakım kabinleri gibi önlemler alınmalıdır.
Bakım hizmetlerinin devamlılığı için pratik ve kalıcı çözümler getirilmediğinde,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
yerden lambalara erişebilmek büyük sorunlara, hizmet kesintilerine ve kazalara
neden olabilir.
Gün ışığı aydınlatmalarının bina içinden ve dışından devamlı temizliği ve
camlarının devamlı temiz tutulması zorunludur. Yapay aydınlatma düzeninde;
lambaların gücünün zamanla düştüğü, aydınlatma düzeneklerinin tozlanması ve
kirlenmesinin de ışık verimliliğini azalttığı ve yansıtıcı yüzeylerin zamanla
renklerinin matlaşarak aydınlatma etkinliğini azalttığı dikkate alınarak gerekli ikmal
ve bakım hizmetlerinin yapılması öngörülmektedir. Devamlı ya da periyodik bakım
yaklaşımlarının, iş düzenini aksatmaması ve acil hâllerde de bakım ve ikmal
hizmetleri için önlemlerin alınmış olması önemlidir.
Aydınlatma düzeni, periyodik bakım yapmaya elverişli değilse, ömrü
tükenen lambalar ve ışıklıklar üzerine biriken tozlar nedeniyle, birkaç ay içinde
aydınlık düzeyi yarı yarıya düşebilir. Bu nedenle, daha proje aşamasında periyodik
bakım programının yapılması gerekir. Öte yandan, bakımı ve değiştirilmesi kolay
ekipman seçilmelidir.
Işıklıklar ve lambalar
periyodik olarak
temizlenmelidir.
Işıklıklar ve lambalar periyodik olarak temizlenmelidir. Bu temizlik genelde
altı ayda bir yapılır. Eğer iş yerinin havasında toz fazlaysa ışıklıkların ve lambaların
daha sık temizlenmesi gerekir. Bakım sıklığını belirlemek için lüksmetreyle ölçüm
yapılır. Aydınlık düzeyinde % 20 ile % 30 arasında düşme saptandığında temizliğin
tekrarlanması gerekir. Temizlik yapılırken tüm güvenlik önlemleri alınmalı, ışıklıklar
akım varken kesinlikle temizlenmemelidir.
Akkor lambalar tükeninceye kadar etkinlikleri azalmaz. Ancak floresan
lambalar için durum farklıdır. Işık etkenliği bir hayli düşmüş bir floresan lamba
uzun süre yanmaya devam eder. Bu nedenle, floresan lambalarda, lambanın
tükenmesini beklemek doğru olmaz. Işık etkinliği % 70’nin altına düşünce, eski
lambayı, yenisiyle değiştirmek daha ekonomik olur.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Tablo 8.2. İç mekânlar için önerilen aydınlık düzeyleri
İç Mekân Özelliği
Pek sık kullanılmayan ve
ayrıntılı görme
gerektirmeyen mekânların
genel aydınlatılması
İş yerlerinin genel
aydınlatılması
Aydınlık Düzeyi (lüks)
20
30
50
75
İşin Niteliği
Koyu renkli genel alanlar
100
150
200
300
500
Basit işler için kısa süre
kullanılan alanlar
750
1000
Kaba mekanik işler, derslik
ve konferans salonu gibi
ayrıntılı görme
gerektirmeyen işler.
Büro, mekanik atölye gibi
normal ayrıntıda görme
gerektiren işler.
1500
2000
Kalite kontrolü, dikiş ve el
oymacılığı gibi ayrıntılı
görme gerektiren işler.
3000
5000
Saatçilik ve elektronik
imalat gibi uzun süre
çalışılan hassas işler
Ek aydınlatma gerektiren
hassas işlerin yapıldığı iç
mekânlar
7500
Mikroelektronik gibi çok
10000
hassas işler
15000
Ameliyat gibi çok özel işler
20000
İş yerlerinde, tüm lambalar, her gün eşit saat yandığından, belli zaman
aralıklarıyla tüm lambaları değiştirmek doğru ve kolay olacaktır. Bu belli zaman
aralığı tüm lambaların % 20’sinin öldüğü zaman aralığı olarak alınabilir. Ancak
değiştirilen bu lambaları atmayıp aydınlatmanın daha az önemli olduğu koridor,
vestiyer gibi yerlerde kullanmak yerinde olur. Yine eskiyen bu lambalar değiştirme
tarihinden önce tükenen lambaların yerine kullanılmak amacıyla saklanabilir.
İş yerlerinin genel aydınlatma tasarımında çalışma düzlemi, ayakta çalışanlar
için döşemeden 0.85m, oturarak çalışanlar için 0.75 m yüksekliğinde yatay bir
düzlem olarak düşünülmelidir. Çalışma düzlemi yüksekliği ve eğim açısı farklı ise
belirtilmelidir. Genel dolaşım alanlarında ve mağazalarda aydınlatma tasarımına
esas alınacak yüzey, döşeme, duvar veya ortamdaki belirli bir düşey düzlem
olabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
GÜN IŞIĞI
Doğal aydınlatma,
meteorolojik koşullara
bağlıdır.
Yapıların gün ışığı ile aydınlatılmasında en büyük sorun, gün ışığının
meteorolojik koşullara bağlı olarak sürekli değişken olmasıdır. Dışarıdaki gün
ışığının nitelik ve nicelik olarak sürekli değişmesine paralel olarak, bina iç
mekânlarında oluşan gün ışığı aydınlığı da nitelik ve nicelik olarak sürekli değişir.
Bu nedenle yapı iç mekânlarında oluşacak gün ışığı aydınlığını ölçmek veya tahmin
etmek oldukça zordur. Tasarımcıların, yapı iç mekânlarında oluşacak gün ışığı
aydınlığını tahmin etmekte kullanabilecekleri çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu
yöntemlere değinmeden önce, yapıların gün ışığı ile aydınlatılmasında kullanılan
doğal ışık kaynaklarının özelliklerinden söz edilecektir.
Yapıların gün ışığı tasarımında güneş ve gökyüzü birincil (doğrudan) ışık
kaynakları olarak nitelendirilmiştir. Birinci gün ışığı kaynaklarının aydınlattığı mat
yansıtıcı ve yarı saydam yapı malzemeleri de ikinci (dolaylı) gün ışığı kaynakları
olarak ele alınır.
Gün ışığının renk özelliği yani tayfsal enerji bileşimi, atmosfer yapısına,
güneşin yükseliş (altitude) ve güney (azimuth) açısına ve coğrafi boylama göre
değişmektedir.
Gün ışığının renk özelliği, gün ışığı tasarımında ve aydınlık hesaplamalarında
göz önüne alınmaz. Fakat gün ışığı ile yapay ışık birlikte kullanılacaksa, gün ışığı
rengine yakın renkte ışık veren lamba seçmek gerekir.
Yapı iç mekânlarının aydınlatılmasında ışık rengi, aydınlatılan nesnelerin
renk görünümü ve ortamda yaratılan atmosferin psikolojik etkileri bakımından
önemlidir.
Pencere Tasarım Ölçütleri
Yapıların gün ışığı ile aydınlatılmasında gün ışığının iç mekânlara girmesi,
düşey veya tepe pencereleriyle sağlanır. Hangi tip pencere seçilirse seçilsin, iç
mekânın aydınlık niceliği ve niteliği bakımından, pencere tasarımı aşağıdaki
ölçütler göz önüne alınarak yapılmalıdır.
 Pencere alanı, iç mekânda yeterli düzeyde aydınlık sağlayacak büyüklükte
olmalı ve pencere camı en fazla ışık geçirecek nitelikte olmalıdır.
 Doğrudan güneş ışınları çalışma düzlemi üzerine gelmemelidir.
 Pencere ile pencere duvarı arasındaki ışıklılık kontrastı göz
kamaştırmayacak şekilde kontrol edilmelidir.
Yukarı kıvrılan ışık
tavan yüzeyinden
odaya yayılır.
 Pencere konumu, çalışma düzlemi aydınlığını azaltmamalı; (Cosine
reduction) ve yansımalarla göz kamaşmasına neden olmamalıdır (alçak
pencereler yüksek pencerelere kıyasla daha az aydınlık sağlar, buna
karşılık yüksek pencereden giren ışık yansımayla göz kamaşmasına neden
olur).
 Pencere, sıcak iklimlerde ısı kazancını, soğuk mevsimlerde ısı kaybını en
aza indirmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma

Bu ölçütler pencere yönüne, mevsime, güneşin konumuna, enleme,
yapının ısı yüküne ve kullanım amacına göre birbiriyle çalışabilir veya
bazıları daha fazla önemli olabilir. Bu nedenle pencere yönü, güneş ışığı
kontrol elemanları, cam tipi, cam eğimi ve ışık yansıtıcıları belirli şartlara
göre seçilmeli ve tasarlanmalıdır. Özellikle doğrudan güneş ışığının
kontrolü ve güneş ışınlarının ısı kazancı kontrolü ile ilgili ölçütler, güneşin
günlük ve mevsimlik hareketi nedeniyle her bir yön için farklı
düzenlemeler gerektirir.
Doğal Aydınlatmada Işık Kontrolü
Düşey pencerelerle gün ışığı aydınlatmasında, doğrudan güneş ışığının iç
mekâna girmesini engellemek amacıyla, pencere dışında veya içinde yatay veya
düşey konumlu güneş kontrol elemanları kullanılır. Bu elemanlar pencerenin
uzantısı olabildiği gibi pencereden ayrı olarak sonradan da takılabilir.
Aydınlatma açısından güneş kontrol elemanlarının işlevi, penceredeki
kontrastı azaltmak, dolayısıyla göz kamaşmasını önlemektedir. Diğer taraftan
güneş ışınlarının girmesini engellediği için yaz günlerinde iç mekânın aşırı
derecede ısınmasını önler. Aynı zamanda bazı güneş kontrol elemanlarının soğuk
kış günlerinde ısı kaybını azaltma etkisi de vardır.
Güneş kontrol elemanlarının etkinliği, kullanılan malzemenin cinsine ve
yüzey rengine, penceredeki konumuna ve uygulanan gölgeleme yöntemine
bağlıdır.
Yapıların gün ışığı ile aydınlatılmasında, iç mekâna giren ışık miktarı,
pencereden görünen gökyüzü parçasının büyüklüğüne bağlıdır. Pencere önünde
bulunan yüksek bina, ağaç vb. dış engeller, hem pencereden görünen gökyüzü
alanını azaltır hem de ışığın oda içerisinde daha derinlere girmesini engeller.
Gün ışığının oda içerisinde daha derinlere girmesini sağlamak amacıyla,
pencerelerde, içten prizmalı, ışığı yukarıya doğru kıran cam bloklar kullanılabilir.
Yukarıya doğru kırılan ışık, tavan yüzeyinden odanın derinliklerine doğru
yayılır. Cam bloklar ışığın çok az bir kısmını aşağıya doğru geçirdiğinden, normal
bakış doğrultusunda, cam blokların ışıklılığı göz kamaştırmayacak düzeydedir.
Böylece, hem oda içerisindeki gün ışığı aydınlık dağılımı iyileştirilmiş hem de
pencerelerin doğrudan göz kamaştırma etkisi azaltılmış olur.
Buna benzer başka bir yöntem, pencerelerde, çeşitli şekillerde
tasarlanmış, üst yüzeyi çok iyi ışık yansıtan yatay güneş kırıcılarının kullanılmasıdır.
Pencereden giren
ışığın kontrastı
azaltılmalıdır.
Tepeden yapılan doğal aydınlatmada, doğrudan güneş ışınlarının yayınık
gökyüzü ışığının göz kamaştırma etkisini azaltmak ve aynı zamanda iç mekânda
daha üniform aydınlık dağılımı sağlamak amacıyla, yarı-saydam veya ışık yansıtıcı
mat malzemelerden yararlanılır.
Diğer taraftan, gün ışığı ile aydınlatılan iç mekânlarda, gün ışığının çarptığı
yüzeylere hemen bitişiğinden yüzeyler arasında aşırı ışıklılık farkı (parıltı kontrastı)
göz kamaştırır. Özellikle pencere yüzeyi ile pencereyi çevreleyen duvar yüzeyi
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
arasında çok büyük ışıklılık farkı oluşabilir. Gün ışığı aydınlatmasında, yüzey
ışıklıkları arasındaki ışıklılık farkını azaltmak için birbirine dik yüzeyler arasında orta
ışıklıkta ara yüzey oluşturulur.
Pencere duvarının dıştan içe doğru genişletilmesi pencere duvarının
derinleştirilmesi veya dik duvar köşelerinin yuvarlatılması gibi uygulamalarla
pencerelerde ve yüzeyler arasındaki ışıklılık kontrastı yumuşatılabilir.
Ödev
Benzer şekilde pencere doğramalarının iç yüzeyleri açık renge boyanıp
oval veya V-şeklinde tasarlanarak rahatsız edici ışıklılık kontrastı azaltılabilir.
•Aydınlatma ile ilgili kavramların özetini çıkarınız.
•Bulunduğunuz ortamdaki aydınlatmanın türü nedir? Ne için o
türün seçilmiş olduğunu araştırınız.
•İş yerinde aydınlatma seçiminin yapılmasındaki kriterleri
değerlendirerek AVM'lerdeki aydınlatma düzeneklerini
değerlendiriniz.
•Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan
“ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Özet
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
•İş kazaları ve meslek hastalıkları yönünden büyük önem taşıyan
yorgunluk türü göz yorgunluğudur. İşçinin en çok enerji ve dikkatle
çalışmaya katılan ilk organı gözüdür. Göz yorgunluğu çok zaman
iyice anlaşılmaz, genel bir rahatsızlık olarak hissedilir.
•Aydınlatma düzeyi, üniform aydınlatılmış bir yüzeyin, birim alanına
gelen toplam ışık akışıdır. Diğer bir ifade ile Uluslararası Birim
(Metrik) Sistemi’nde lüks, (1m/m2), İngiliz birim (Metrik Olmayan)
Sistemi’nde ise fut kandil (footcandle), (1m/ft2) kullanılan aydınlık
birimleridir. Aydınlık düzeyi ölçümlerinde aydınlık-ölçer (lux-meter,
illuminance-meter) kullanılır.
•Işığı algılayan gözdür. Gözün anatomik yapısı kabaca bir fotoğraf
makinesinin benzetilebilir. Gözün ağ tabakası film, iris tabakası
diyafram, göz bebeği ise fotoğraf makinesinin objektif açıklığı
işlevini görür.
•Göz cisimleri, diğer cisimlere göre farklı ışıklılıkta ve farklı renkte
olduğu için görür. Yani görme ışıklılık ve renk kontrastı ile olur. Eğer
kâğıt ile yazı arasında ışıklılık veya renk kontrastı yok ise yazılar
okunamaz veya her yönden eşit düzeyde aydınlatılmış bir cismin
şeklini ve dokusunu algılayıp görmek çok zordur.
•Renk, gözün çeşitli dalga boyu bantlarına karşı göstermiş olduğu
psikolojik bir tepkidir. Bir nesnenin, algılanan rengi, onu aydınlatan
ışığın tayfsal bileşimine, nesnenin, üzerine düşen ışığın tayfsal
bileşenlerini yansıtma özelliğine ve nesneyi çevreleyen fon rengine
göre değişmektedir.
•Yapay ışık kaynakları yapay aydınlatma (suni aydınlatma) yapıların
işletim maliyetini yükseltir. Ayrıca yapay ışık kaynaklarının etkinliği,
kirlenme ve eskime nedeniyle zamanla azaldığı için, belirli sürelerle
temizlenmeleri veya değiştirilmeleri gerekir.
•Çalışma düzleminin her yerinde yaklaşık aynı düzeyde aydınlık
sağlayan aydınlatma yöntemine genel aydınlatma yöntemi denilir.
Bu yöntem üretimde sıklıklıkla kullanılmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Gözün yorulmasında ve göz hastalıklarının oluşmasındaki en önemli etken
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Işık
b) Kontrast
c) Kamaşma
d) İris
e) Işıklılık
2. Gözün, cisimlerin en ince şekil ve doku ayrıntılarını, en küçük ışıklılık ve renk
kontrastlarını ve görüş alanı içerisindeki en zayıf hareketleri ayırt edip algılama
yeteneğine ne ad verilir?
a) Göz-hareket konsantrasyonu
b) Görme keskinliği
c) Göz-hareket senkronizasyonu
d) Göz-hareket algılaması
e) Görme kalitesi
3. Gözün görme yeteneğinin azalmasına ve görüntünün bozulmasına ne ad
verilir?
a) Gözün seğirmesi
b) Görüntü bulanıklığı
c) Görüntü bozukluğu
d) Görüntü kontrastı
e) Göz kamaşması
4. Gözün ışıklılık uyum sınırlarının veya hızının yetersiz kalmasının sonucunda
hangi olay gerçekleşir?
a) Baş dönmesi
b) Miğde bulantısı
c) Göz kamaşması
d) Gözün dönmesi
e) Görme yetersizliği
5. Cisimle hemen bitişikteki yüzey arasındaki ışıklılık oranı nedir?
a) 4:1
b) 10:1
c) 20:1
d) 3:1
e) 25:1
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
20
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
6. Büro vb. iş yerlerinde çalışma masası yüzeyi için uygun ışık yansıtma katsayısı
nedir?
a) % 25 - 45
b) % 10 - 25
c) % 100
d) % 10 - 15
e) % 50 - 60
7. Akkor lambaların havası boşaltılmış veya içerisine asal gaz doldurulmuş
tiplerine ne ad verilir?
a) Asal gaz lambası
b) Havasız lamba
c) Akkor ışıklı lamba
d) Standart akkor lamba
e) Akkor aydınlatmalı gaz lambası
8. Yalnız 590 nm dalga boyunda sarı renkli, diğerleri ise birkaç dalga boyunda ışık
üretenler hangi lambalardır?
a) Sarı renkli basıncı yüksek lamba
b) Alçak basınç sodyum lambası
c) Düşük dalga boyunda lamba
d) 590 nm dalgalı sarı lamba
e) Sarı ve düşük dalga boyunda lamba
9. Çalışma düzleminin her yerinde yaklaşık aynı düzeyde (üniform) aydınlık
sağlayan aydınlatma yöntemine ne ad verilir?
a) Düzenli aydınlatma
b) Düzgün aydınlatma
c) Genel aydınlatma
d) Çalışma düzeni aydınlatması
e) Genel ışıklandırma
10.Yalnız görülmek istenilen yüzey veya nesne ile çevresindeki küçük bir alanı
aydınlatmaya ne ad verilir?
a) Çevre aydınlatması
b) Görünür aydınlatma
c) Floresan lambalı aydınlatma
d) Bölgesel ışıklandırma
e) Lokal aydınlatma
Cevap Anahtarı
1.A, 2.B, 3.E, 4.C, 5.D, 6.A, 7.D, 8.B, 9.C, 10.E
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
21
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Alexander, D. C., The Practice and Management of Industrial Egonomics, Prentice
Hall Inc., 1986.
Bailey, R.W., Human Performance Engineering, Prentice Hall, 2006
Bridger, R. S., Introduction to Ergonomics, McGraw-Hill, 2009.
Brüel&Kjaer, Environmental Noise, Brüel&Kjær Sound & Vibration Measurement
A/S., 2001.
Chaffin D., Anderson G., Occupational Biomechanics, New York: John Wiley&Sons
2004.
Chapanis, A., Introduction To Human Factors Considerations in System Design,
(Eds. M. Mitchell, P. Van Balen, K. Moe), NASA Pub., Washington, USA,
1976.
Charles, A., Ergonomics and Safety in Hand Tool Design, Lewis Publishers, 2009.
Corlett, E. N., Clark, T. S., The Ergonomics of Workspaces and Machines-A Design
Manual, Taylor and Francis, Bristol, 20055.
Corlett, E., Wilson, J., Manenica, I., , The Ergonomics of Working Postures, Taylor
& Francis, 2006.
Cushman, H., Nielson, S., Weim, W., 1983, Ergonomic Design for People at Work
Vol. 1, Kodak Human Factor, USA, 2003.
Das, B., Sengupta, Arijit K., Industrial Workstation Design: A Systematic
Ergonomics Approach, Applied Ergonomics, Vol 27 (3), Elsevier Science,
1996.
Dizdar,. E. N., Taşıt Ergonomisi, Z.K.Ü., Karabük Teknik Eğitim Fakültesi (Ders
Notları), Karabük, Eylül, 2002.
Dizdar, E. N., Antropometrik Optimizasyon, Z.K.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü (Ders
Notları), Karabük, Şubat, 2003.
Dizdar, E. N., Ergonomik İş İstasyonu Tasarımında İlk Adım: Antropometri, Mesleki
Sağlık ve Güvenlik Dergisi, (14) s. 38-44, Haziran, 2003.
Dizdar, E. N., İş Güvenliği, ZKÜ, Karabük TEF (Lisans Ders Kitabı), Alver Matbaası,
Ankara, Ekim, 2000.
Dizdar, E. N., İş Güvenliği, Murathan Yayınevi, (4. Baskı), 2008.
Dizdar, E. N., Üretim Sistemlerinde Olası İş Kazaları İçin Bir Erken Uyarı Modeli,
Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Mühendisliği (Doktora
Tezi), Ankara, 1998.
Dul, J., Weerdmeester B. A., Ergonomics For Beginners: A Quick Reference Guide,
Taylor & Francis; 2nd Ed., 2001.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
22
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
Eastman Kodak Company, Ergonomic Design for People at Work, Vol. 2, Van
Nostrand Reinhold, New York, 1986.
Fraser, T. M., Introduction to Industrial Ergonomics, Wall & Emerson, 1996.
Helander M. G, Landauer T. K., Prabhu P.V. (Ed), Handbook Of Human-Computer
Interaction, North-Holland, 1997
Helander, M. G., The Human Factors Profession, Handbook of Human Factors and
Ergonomics, (Ed. Salvendy G.) pp. 3-16, John Wiley&Sons Ltd., 1997.
Helander, M., A Guide to the Ergonomics of Manufacturing, Taylor & Francis,
1997.
Helander, M., Design For Manufacturability : A Systems Approach To Concurrent
Engineering, Taylor & Francis, 2002
ILO, Ergonomic Checkpoints, Geneva, 1996.
James, H., The Dictionary for Human Factors/Ergonomics, CRC, 1992.
Karwowski, W, Marras, S. W., The Occupational Ergonomics Handbook, C R C
Press, 2008
Karwowski, W., International Encylopedia of Ergonomics and Human Factors,
Taylor & Francis, 2001.
Kaya, M. D., Ergonomi: Antropometrik Verilerin Güncellenmesi Üzerine Bir
Araştırma, Detay Yayıncılık, 2010.
Kroemer, K. H. E., Kraemer A., Office Ergonomics, Taylor & Francis; 2nd Ed., 2001.
Kroemer, K. H. E., Kroemer H. B., Kroemer – Elbet K. E., Ergonomics – How to
Design for Ease and Efficiency, (2nd Edition), Prantice Hall, New Jersey,
2001.
Lee, G. C., Advances in Occupational Ergonomics and Safety, IOS Press, 1999.
Lehto, M.R., Buck, J. R., Introduction To Human Factors And Ergonomics For
Engineers, (Ed: Salvendy, G.), Taylor & Francis, 2008.
Marley, F., Applied Occupational Ergonomics : A Textbook, Kendall/Hunt
Publishing Company, 2008
Mccormick, Ernest J., Senders, Mark S., Human Factors in Engineering and Design,
5th Edition, Mcgraw- Hill International, 2008.
Mital, A., Advances in Industrial Ergonomics and Safety, Taylor & Francis, 2009.
Nebhard, D., A., Workplace Cross Trainigng, CRC Press, Taylor & Francis, Group
2007.
Neumann, W. P., (Ed), Inventory of Human Factors Tools and Methods: A WorkSystem Design Perspective, Ryerson University, 2007
Niebel, B., Freivalds, A., Methods, Standars and Work Design, Mcgraw Hill, 2003
Oborne, D., Ergonomics at Work: Human Factors in Design and Development, 3rd
Edition, John Wiley&Sons Ltd., 1995.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
23
Fiziksel İşyeri Düzenleme: Aydınlatma
OSHA, Easy Ergonomics, A Practical Approach for Improving the Workplace,
(Education and Training Unit, Cal/OSHA Consultation Service, California
Department of Industrial Relations), 1999
Pheasant S., Ergonomics, Work and Health, Mac Millian Press, Australia,2001.
Pheasant, S., Bodyspace: Anthropometry, Ergonomics And Design Of Work,
Prentice Hall, 2002
Phillips, C. A., Human Factors Engineering, John Wiley & Sons. 1999.
Pulat, M. B., Fundamentals of Industrial Ergonomics, Waveland Press, 1997.
Sabancı, A., 1999, Ergonomi, Baki Kitapevi, Adana, 1999.
Salvendy, G., Handbook of Human Factors and Ergonomics, 2nd Edition, John
Wiley&Sons Ltd., 1997.
Salvendy, G., Handbook of Industrial Engineering, 2nd Ed., John Wiley & Sons, Inc.,
1991.
Salvendy, G., Karwowski, W., Design of Work and Development of Personnel in
Advanced Manufacturing, John Wiley&Sons, 1994.
Sanders, M. S., McCormick, E., Human Factors in Engineering and Design,
McGraw-Hill Inc., Seventh Edition, Singapore, 1993.
Şimşek, M., 1994, Mühendislikte Ergonomik Faktörler, Marmara Üniversitesi
Yayınları, İstanbul, 1994.
Stelmach, G., (Ed)., Human Factors, Kees Michielsen of North-Holland, 2000.
Tayyari, F., Smith, J. L., Occuparional Ergonomics Principles and Application,
Chapman & Hall, First Ed., London, 1997.
Uslu, B. A., Ergonomi, Atılım Üniversitesi Yayınları, No: 5, Ankara, 2001.
Virginia Tech, Workplace Ergonomics Program, Virginia Politechnic Istitue and
State University, Environmental, Health And Safety Services, 2001.
Wickens, D. C., Gordon, S., Liu, Y., An Introduction To Human Factors Engineering,
Prentice Hall, 2007
Zandin, K B., Maynard, H. B., Maynard's Industrial Engineering Handbook,
Mcgraw-Hill, 2001.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
24

Benzer belgeler