Avusturya Antla malar nda Belgrad ile lgili H k

Transkript

Avusturya Antla malar nda Belgrad ile lgili H k
belgrad
1638
XVIII. Yüzyıl OsmanlıAvusturya Antlaşmalarında
Belgrad ile İlgili Hükümler
YENİ TÜRKİYE 67/2015
Uğur Kurtaran*
Belgrad, Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda hâkim olduğu en önemli ve stratejik bölgelerden biridir. İlk olarak II. Murad döneminde kuşatılan bölge, 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilerek Osmanlı yönetimine
geçti. Bundan sonra Osmanlı’nın Batı’ya yapacağı
seferlerde önemli bir askeri üs haline getirilen
Belgrad, Osmanlı belgelerindeki adıyla “Belgrad-ı
darü’l cihad” haline geldi. Belgrad’ın fethi, Osmanlı-Macar ilişkilerinde de bir dönüm noktası
olmuş ve 1526 Mohaç Meydan Muharebesi’nde
Macaristan krallığı ortadan kaldırılmıştır. Bu savaşın ardından başlayan Osmanlı-Avusturya münasebetlerinde 1606 tarihli Zitvatoruk Antlaşması
ile taraflar arasında eşitlik dönemi; 1699 Karlofça
Antlaşması’ndan sonra Avusturya’nın Osmanlı’ya
karşı üstün olduğu dönem başlamıştır. Bu şekilde XVIII. yüzyıla gelindiğinde ise Avusturya ile
imzalanan 1718 tarihli Pasarofça Antlaşması’nda
Osmanlı Devleti’nin en önemli kaybı Belgrad’ın
Avusturya’ya bırakılmasıdır. Bu olayın ardından
1736’da tekrar başlayan yeni savaş süreci 1739 yılında imzalanan Belgrad Antlaşması ile sona ermiş
ve antlaşma ile Belgrad tekrar Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. 1747 yılında yapılan antlaşma temdidinde 1739 antlaşmasının şartları aynen kabul
edilmiştir. Son olarak taraflar arsında yüzyılın sonlarında 1791 yılında Ziştovi Antlaşması imzalanmıştır. Görüldüğü üzere Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin başlangıcından itibaren önem arz eden
Belgrad bölgesi, XVIII. yüzyılda da bu önemini
muhafaza etmiş ve taraflar arasındaki diplomatik
ilişkilere yansımıştır. Bizde Belgrad’ın önemine
binaen böyle bir çalışmayı yapmayı düşündük.
Çalışmamızın temel amacı Belgrad konusunun
XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya diplomatik ilişkilerine ne şekilde yansıdığını ortaya koymaktır.
(*) Yrd. Doç. Dr. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. e-mail: [email protected]
(**) Bu makale 22-26 Nisan 2015 tarihinde gerçekleştirilen III. Uluslararası Balkan Tarihi Araştırmaları Sempozyumu’nda sunulan bildirinin
genişletilmiş ve geliştirilmiş şeklidir.
Giriş
Balkanların Orta Avrupa’ya açılan kapısı olarak kabul edilen Belgrad şehri, “Ak
Hisar” anlamına gelmekte olup, Tuna ve Sava
nehirlerinin birleştiği yerde kurulmuştur1. Bu
yönüyle bölge Kuzey ve Orta Avrupa’yı Karadeniz ve Ege Denizi’ne bağladığı için tarih
boyunca önemli bir yerleşim merkezi olmuştur2. Yine Orta ve Batı Avrupa’yı Viyana ve
Budapeşte üzerinden İstanbul ve Ön Asya’ya
bağlayan ana yolların Belgrad’dan geçmesi,
şehri Yakın Doğu ile Orta Avrupa arasında
önemli bir konuma getirmiştir3. Tüm bu sebeplerden dolayı Belgrad, Osmanlı Tarihi boyunca önemini koruyan bir bölge olmuştur.
Nitekim bölge Osmanlı Devleti’nin kendilerinden önceki Romalılar, Macarlar ve Sırplar
gibi fethetmek ve elde tutmak istedikleri bir
şehirdir. Belgrad Osmanlı Tarihi’nin çeşitli
dönemlerinde hem “yayılma-fetih” hem de
“savunma-muhafaza” stratejileri için oldukça önemli bir bölge niteliğindedir. İşte bu
öneminden dolayı olsa gerek Osmanlılar tarafından şehre başta “Belgrad-ı darü’l cihad”
(cihad yurdu, evi, yurdu, kapısı, meydanı) olmak üzere değişik isimler4 verilmiştir5.
Osmanlı kaynaklarında ilk olarak Sultan II. Murad tarafından kuşatıldığı belirtilen Belgrad şehri, kesin olarak 1521 yılında
Kanuni Sultan Süleyman döneminde fethedilerek, Osmanlı hâkimiyetine alındı. Bu tarihten sonra, Batı seferleri için Osmanlı’nın
en önemli askeri üssü haline getirilen Belgrad
şehri, kısa aralıklar dışında6 1867 yılına kadar
yaklaşık 350 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kaldı.
1521 yılında Belgrad’ın fethi Osmanlı’nın Ba-
tı’ya yapacağı fetihlerin önünü açarken onları
Macarlar ile karşı karşıya getirdi. 1526 yılında
Mohaç Ovası’nda Macar Krallığı’nın ortadan
kaldırılması ile tarihteki Osmanlı-Avusturya
mücadeleleri başladı. Böylece XVI. yüzyılın
ilk yarısında başlayan Osmanlı-Avusturya
mücadeleleri XVIII. yüzyılın sonlarına kadar
devam etti. Belirtilen bu üç yüz yıllık süre
içerisinde taraflar arasında yapılan savaşlardaki önemli konulardan birisi olan Belgrad,
iki devlet arasındaki diplomatik ilişkilere de
yansıdı.
Bu sebeple Osmanlı Devleti’nin Batı’daki en büyük rakibi olan Avusturya ile olan
ilişkilerinde Belgrad’ın kilit rolü, iki devlet
arasındaki ilişkilerin daha iyi anlaşılması için
oldukça önem arz etmektedir. Nitekim ünlü
tarihçi Zınkeısen’in ifadesi ile “Osmanlı İmparatoluğu’nun Avrupa’daki kısmı gerek doğası,
gerekse kökeni ve genel yapısı bakımından
Avrupa’daki devletler topluluğundan farklı bir
dünya düzenine aittir”7. Bu nedenle bu yapının anlaşılması ve doğru değerlendirilmesi Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleri ile ilişkilerinin anlaşılması açısından oldukça önemlidir.
Çalışma bu öneme binaen hazırlanmış olup,
taraflar arasındaki tüm mücadele yıllarından
ziyade, sadece belirli bir dönemi olan XVIII.
(1) Selim Aslantaş, “Begrad-ı Dârü’l-Cihâd”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2011, Güz (15), s. 13; Belgrad
şehri Romalılar döneminde “Singidunum”, Sırpça’da “Beograd”,
Alman kaynaklarında “Griechische Weisenburg”, Macarca’da
“Nandor Fejervar”, şeklinde kullanılmakta olup, Osmanlı kaynaklarında “Beligrad ya da Bellegrad” şeklinde geçmektedir, Hakan
Karagöz, “1737-1739 Osmanlı-Avusturya Harbi ve Belgrad’ın
Geri Alınması”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Isparta 2008, s. 1.
(2) M. Cavid Baysun, “Belgrad”, İA. C. II, İstanbul 1979, s. 475; Divna Djurıc-Zamolo, “Belgrad”, DİA, C. 5, İstanbul 1992, s. 407.
(3) H. Karagöz, a.g.t., s. 1.
(4) Osmanlı Devleti’nin Belgrad için kullandığı diğer bazı isimler şunlardır: “Tuna Belgradı”, “Belgrad-ı Üngürüs”, “Belgrad-ı Semendire”, “Fütuh-ı Âbâd”, “İrem-Âbâd”, “Rasinü’l-Bünyad” ve “Sengin
Bünyâd”, H.Karagöz, a.g.t., s. 2.
(5) Bu isimler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. S. Aslantaş, a.g.m., s. 1314.
(6) Belgrad 1521’deki fethinden 1867 yılında tamamen Sırplara terkine kadar ki sürede dört kez kısa süreler ile Osmanlı hâkimiyetinden çıkmış olup, bunlar; Birincisi; Eylül 1688-Ekim 1690; İkincisi;
Ağustos 1717-Eylül 1739; Üçüncüsü; Kasım 1789-Ağustos 1791;
Dördüncü; Ocak 1807-Ekim 1813 tarihleridir, S. Aslantaş, a.g.m.,
s. 14; Başka bir kaynakta Osmanlı Devleti’nin Belgrad’ı (16891690; 1717-1739 ve 1789-1791) tarihlerinde olmak üzere üç kez
kaybettiği belirtilmektedir, bkz: Alexandar Fotic, “Belgrade”, Encylopedia of the Ottoman Empire, (Ed: Gabor Agoston-Bruce Masters), Newyork 1950, s. 89.
(7) Johann Wılhelm Zınkeısen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C. I,
(Çev: Nilüfer Epçeli), Yeditepe Yay. İstanbul 2011, s. Önsöz.
1639
YENİ TÜRKİYE 67/2015
Ayrıca çalışmamızda XVIII. yüzyılda Avusturya
ile yapılan antlaşmalarda Belgrad ile ilgili alınan
kararların uygulanışı ile taraflar arasındaki barış
sürecinde Belgrad ile ilgili yaşanan gelişmelerin
ilişkilerin gelişimi üzerindeki etkisinin ortaya
çıkarılması amaçlanmaktadır. Çalışmamızda bu
amaçları gerçekleştirmek için belirtilen döneme
ait antlaşma metinleri transkripte edilmiş ve bu
metinlerde geçen Belgrad ile ilgili hükümler tespit
edilmiştir.
yüzyıl ele alınmıştır. Nitekim 1699 Karlofça
antlaşması ile başlayan bu yüzyıl, gerek Osmanlı-Avusturya ilişkileri, gerekse Osmanlı’nın
diğer devletler ile olan ilişkilerinde önemli bir
dönüm noktası teşkil etmektedir. Karlofça ile
başlayan Osmanlı’nın askerî ve siyasal hayatındaki tedricî gerileme ve çözülme, devletin dış
politika ve diplomatik ilişkilerine de yansımıştır. Bu çerçevede XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya ilişkilerinde bir önceki yüzyıldaki eşitlik
sürecinin sona erdiği ve Avusturya’nın üstün
olduğu yüzyıldır8. Avusturya’nın bu üstünlüğü
diplomatik olarak taraflar arasındaki antlaşma
metinlerini yansımıştır.
1640
Çalışmamızda Avusturya’nın bu üstünlüğünü XVIII. yüzyıl antlaşma metinlerine nasıl taşıdığı ile belirtilen tarihlerde iki
devlet arasında yapılan antlaşmalarda Belgrad ile ilgili hükümlerin neler olduğu soruları
cevaplanmıştır. Nitekim daha önce belirttiğimiz üzere iki devlet arasındaki oldukça önem
arz eden Belgrad ile ilgili hükümlerin taraflar
arasındaki diplomatik ilişkilere ne şekilde
yansıdığı bilmek oldukça önemlidir.
Çalışmada belirtilen bu amaçları gerçekleştirmek için döneme ait Düvel-i Ecnebiye
Defterleri’nde 57/1 ve 59/3 numaralı “Nemçelü Ahidname Defterleri” ile değişik belge tasniflerinde istifade edilmiştir. Yine konu ile ilgili
döneme ait kronikler, araştırma ve inceleme
eserleri incelenmek suretiyle konuya farklı bir
bakış açısı kazandırılmak istenmiştir.
YENİ TÜRKİYE 67/2015
1. Osmanlı’nın Bölgeyi Fethine Kadar
Belgrad Şehri
Tarihin çok eski dönemlerinden beri
önemli bir bölge olan Belgrad’da ilk yerleşim
Neolitik dönemin ilk zamanlarına kadar gitmektedir. Bölgeye ilk yerleşenler ise M.Ö. 4-3.
yüzyıllarda Keltler’in bir kolu olan Skardiskiler
olup, ilk yerleşim merkezi ise onlar tarafından
kurulan Singidur bölgesidir9. Ardından M.Ö.
1. yüzyılda Romalılar tarafından ele geçirilen
Belgrad’ın Tuna ile Sava nehrinin birleştiği
noktada Singidunum (Roma Kalesi) şehri ku-
ruldu. Şehir yüzyılın sonlarında buradaki askeri kampın etrafında şekillenirken, M.S. 441
yılında Hunlar tarafından tahrip edildi10. Ardından Roma’nın 395 yılında ikiye ayrılmasıyla
bölge Doğu Roma (Bizans) nın elinde kaldı.
Bu tarihten sonra, Bulgarlar, Bizanslılar ve
Macarlar arasında sık sık el değiştiren bölge11
M.S. XIII. yüzyılda bir ara Sırpların eline geçti
ise de, 1319 yılında tekrar Macarların hâkimiyetine geçti12. 1403 yılında Sırplar tarafından
alınan ve Osmanlı tehlikesine karşı surlarla
çevrilen Belgrad şehri, daha sonra tekrar Macarlara bırakılarak, idare merkezi Semendire’ye taşındı13.
2. Berlgrad’ın Osmanlılar Tarafından
Fethinden XVIII. Yüzyıla Kadarki
Genel Durumu
Yukarıda belirttiğimiz üzere Belgrad
şehri stratejik konumundan dolayı, tarih boyunca pek çok medeniyetin hâkim olmak istediği bir yer olmuştur. Bu çerçevede bölge,
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan kısa bir
süre sonra Osmanlı idarecilerinin de dikkatini çekmiştir. Nitekim kuruluşundan itibaren gaza ve cihat politikası ile hareket eden
ve fetih politikasını Batı’ya çeviren Osmanlı
padişahları için Belgrad oldukça önemli bir
noktada bulunmaktadır. İlber Ortaylı’nın
tabiri ile “Osmanlı İmparatorluğu XIV. ve
XV. yüzyılda bir Balkan İmparatorluğu olarak doğup gelişti”14. Osmanlı kaynaklarında
Belgrad’ın ilk kez 1441 yılında Sultan II. Mu(8) Ali İbrahim Savaş Osmanlı Avusturya ilişkilerini başlıca üç bölüme ayırmaktadır; Bunların birincisi; Kanuni Sultan Süleyman’ın
saltanatı döneminden itibaren başlayarak, Osmanlı Devleti’nin
Avusturya Habsburg İmparatorluğu’na göre daha kuvvetli olduğu ve buna bağlı olarak müzakere pozisyonunun daha iyi olduğu
Zitvatoruk Barış Antlaşması’na (1606) kadar olan dönem; İkincisi; Zitvatoruk Barış Antlaşması’ndan başlayarak, Karlofça Barış
Antlaşması’na (1699) kadar olan ve her ne kadar Zitvatoruk Barışı
ile tarafların diplomatik olarak eşit haklara sahip olması sağlanmış
olsa da Osmanlı Devleti’nin askeri güç olarak Avusturya Habsburg
Hanedanı’ndan daha üstün olduğu dönem; Üçüncüsü; 1699 tarihli Karlofça Barış Antlaşması ile başlayan ve Osmanlı Devleti’nin
çözülme devrine rastlayan devre, bkz: Ali İbrahim Savaş, “XVIII.
Asırda Osmanlı-Avusturya İlişkileri”, Askeri Tarih Bülteni, S. 32,
Ankara 1992, s. 14.
(9) C. Baysun, a.g.m., s. 475; S. Aslantaş, a.g.m., s. 14.
(10)B. Djurdjev, “Belgrade”, El, Vol: 1, Leiden-London 1963, s. 1163.
(11)D. Zamolo, a.g.m., s. 407.
(12)S.Aslantaş, a.g.m., s. 15.
(13)D. Zamolo, a.g.m., s. 407-408.
(14)İlber Ortaylı, Osmanlı Barışı, Ufuk Yay., İstanbul 2006,s. 46.
(15)Âşık Paşazâde, Tevârih-i Âl-i Osman, Matbaa-i Âmire, İstanbul
1332, s. 125; Mehmed Neşri, Kitâb-ı Cihan-nüma, (Haz: F. R.
Unat- M. A. Köymen), TTK. Yay., Ankara 1995, s. 627; Oruç
Beğ, Oruç Beğ Tarihi, (Haz: Necdet Öztürk), Çamlıca Yay., İstanbul 2007, s. 61; Kuşatmanın tarihi Halil İnalcık tarafından 1440
olarak gösterilmekte, ve II. Murad’ın Begrad’tan dönüşünün bir
dönüm noktası olduğu belirtilmektedir, bkz: “1440’ta Macarları
Belgrad’tan atmak için başarısız bir denemeye kalkıştılar”, Halil
İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ (1300-1600), (Çev: Ruşen Sezer), YKY. İstanbul 2007, s. 27; Aynı müellif, Devlet-i Aliyye
Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, İş Bankası Kültür
Yay., İstanbul 2009, s. 106; Uzunçarşılı ise kuşatmanın tarihini
1439 olarak göstermektedir, bkz: İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. I, TTK. Yay. Ankara 2003, s. 419; Ancak Franz Babinger’in başını çektiği bir grup tarihçi tarafından Belgrad şehrinin
II. Murad’dan önce I. Bayezid döneminde kuşatılmış olabileceği
ileri sürülmüştür. Fakat bu görüşün sadece tek bir Osmanlı kroniği olan Oruç Bey Tarihi’ne dayandırılarak ileri sürülmesi ve diğer
Osmanlı kroniklerinde ve döneme Macar kaynaklarında I. Bayezid dönemine ait bir askeri gelişmeden bahsedilmemesi bu iddiaları geçersiz hale getirmektedir, S. Aslantaş, a.g. m., s. 18; Yine
I. Bayezid dönemi ile ilgili ansiklopedi maddelerinde Mükrimin
Halil Yinanç ve Halil İnalcık da bu dönemde Belgrad’a yönelik
bir kuşatmadan bahsetmemektedir, bkz: Mükrimin Halil Yinanç,
“Bayezid I”, İA., C. II, Eskişehir 1997, s. 369-392; Halil İnalcık,
“Bayezid”, Encylopedia opf Islam, (Second Edition V. I), s. 11171119; Yine aynı müellif, “Bayezid I”, İA. C. 5, İstanbul 1992, s.
231-234.
(16)C. Baysun, a.g.m., s. 476; Halil İnalcık, “Murad II”, İA. C. 31, İstanbul 2006, s. 168; Kuşatmanın süresi ile ilgili kaynaklarda farklı
görüşler mevcut olup, bunlardan Zinkeısen kuşatmanın tam yedi
ay sürdüğünü ve Osmanlıların 17 bin kayıp verdiğinden bahsetmektedir, J. W. Zınkeısen, a.g.e., s. 446.
(17)Şerif Baştav, Osmanlı-Türk Macar Tarihi Münasebetlerinde İlk Devir, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1991, s. 94;
Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, TTK.
Yay., Ankara 2010, s. 297; D. Zamola, a.g.m., s. 408; Jorga eserinde
Osmanlı kuvvetlerinin büyük bir zorlukla şehre girmeyi başardığını, ancak şehirdeki asıl birlikler tarafından bozguna uğratıldığı
için, bu seferin Osmanlılar için bir anlık başarı ile sonuçlandığı
belirtmektedir, bkz: Nıcolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi,
C. 1, (Çev: Nilüfer Epçeli), Yeditepe Yay. İstanbul 2005, s. 372.
(18)Selahattin Tansel, Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasî ve Askerî Faaliyeti, TTK. Yay. Ankara 1999, s. 119;
Yaşar Yücel-Ali Sevim, Klasik Dönemin Üç Hükümdarı Fatih Yavuz
Kanuni, TTK. Yay. Ankara 1991, s. 29-30; C. Baysun, a.g.m., s.
476; ZJ.W. Zınkeısen, a.g.e., s. 60; N. Jorga, a.g.e., s. 78; M.Cezar,
a.g.e, s. 472-473; Mehmet Maksudoğlu, Osmanlı Tarihi 1289-1922,
Ensar Yay. İstanbul 2012, s. 184; A. Fotıc, “a.g. m”, s. 89; V. J. Parry,
“The Reigns of Sulaıman The Magnificient 1520-1566”, A Hıstory
of Teh Ottoman Empıre to 1730, (Ed: M. A. Cook), Cambridge
1976, s.79; Osmanlı tarihinin bu dönemi ilgili başlıca kaynaklarından Tursun Bey, İbn Kemal ve Hoca Saadeddin Efendi’nin Belgrad’ın fethinin mutlak surette gerekli olduğuna dair ifadeleri için
bkz: S. Aslantaş, a.g.m., s. 21.
(19)İ. H. Uzunçarşılı, a.g.e, s. 15.
(20)Solak-zâde Mehmed Hemdemî, Tarih, C. I, (Neşr: Vahid Çabuk),
Kültür Bakanlığı Yay. Ankara 1989, s. 294; Halil İnalcık, “Mehmed II”, DİA. C. 28, İstanbul 2003, s. 398; Aynı Müellif, Klâsik
Çağ, s. 32; S. Tansel, a.g.e.., s. 127; Ziya Kazıcı, Osmanlı Devleti
Tarihi, Kayıhan Yay. İstanbul 2011, s. 135; Mehrdad Kia, Daily Life
in The Ottoman Empire, United States of America 2011, s. 4; Hans
H. A. Hötte, Atlas of Southeast Europa: Geopolitics and Hıstory,
Volume One: 1521-1699, Brill 2015, s. 3.
(21)H. Karagöz, a.g.t., s. 3.
(22)İbn Kemal, Tevârih-i Âl-i Osman, VIII. Defter, (Haz: Ahmet Uğur),
TTK. Yay. Ankara 1997, s. 126.
(23)S. Aslantaş, a.g.m., s. 23.
(24)M. Tayyib Gökbilgin “Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan ve
Avrupa Siyasetinin Sebep ve Âmilleri, Geçirdiği Safhalar”, Kanuni Armağanı, Ankara 1970, s. 6; Feridun Emecen, “Süleyman I”,
DİA. C. 38, İstanbul 210, s. 63.
(25)İ. H. Uzunçarşılı, a.g.e., s. 310-311; C. Baysun, a.g.m., s. 477; Yaşar
Yücel, Muhteşem Türk Kanuni İle 46 Yıl, TTK. Yay. Ankara 1991,
s. 16; Yusuf Yıldız, Osmanlı-Habsburg İlişkileri Kanuni-ŞarklenBusbecg, TTK. Yay., Ankara 2013, s .62; Kanuni’nin Belgrad seferinin sebeplerini hakkında dönemin kroniklerinde benzer ifadeler
geçmekte olup; Bunlardan Âli Mustafa ve Peçevî İbrahim Efendi
“Üngürüs (Macaristan) kralı Layoş isyan ederek, kendisine haraç
almaya varan çavuşu (elçiyi) bırakmayınca tedariki lâzım oldu”
şeklinde ifadeler yer almaktadır, bkz: Şefaattin Severcen, “Kanuni
Sultan Süleyman’ın İlk Yıllarında Osmanlı Fetih Politikası” Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 6, Yıl. 1995,
s. 116; Batılı bir kaynak olan Zınkeısen ise Kral Layoş ve danışmanlarının kendilerine teklif edilen utanç verici kabul etmelerinin
mümkün olmadığını belirtmekte ve Osmanlı elçilerinin hapse
atıldıktan sonra boğularak öldürüldüğünü, bu durumu haber alan
Kanuni’nin ise Macaristan’a karşı sefere çıktığını ifade etmektedir,
1641
YENİ TÜRKİYE 67/2015
rad tarafından kuşatıldığı belirtilmektedir15.
Buna göre karadan ve Tuna nehri yoluyla
başlatılan ilk Belgrad kuşatması yaklaşık altı
ay sürdü16. Ancak şiddetli mukavemet, Osmanlı askerleri arasındaki lojistik sıkınlar ile
salgın hastalıklar vs. gibi sebeplerle kuşatma
kaldırıldı17. II. Murad’ın 1441 yılındaki ilk
kuşatmasının ardından Belgrad üzerine yapılan ikinci Osmanlı kuşatması, 1456 yılında
Fatih Sultan Mehmed tarafından yapıldı18.
Uzunçarşılı seferin gerekçesini Osmanlıların
kuzeyden gelecek tehlikelere karşı Sırbistan’ı
elde tutabilmeleri için Tuna kenarının özellikle Belgrad Kalesi’nin alınmasıyla mümkün
olabileceğine bağlamaktadır19. Ancak yapılan
iyi hazırlıklar ve padişahın da bizzat sefere
katılmasına rağmen Belgrad alınamayarak,
kuşatma kaldırıldı20. Fakat alınan iki başarısız sonuca rağmen Osmanlı Devleti Batı’ya
yapacağı fetihler için önemli bir kilit nokta
olarak gördükleri Belgrad’ı ele geçirme düşüncesinden vaz geçmedi. Nitekim Belgrad
Kalesi’nin Macarlarda kalması ve Osmanlı
topraklarına karşı yapılan seferlerde askeri üs olarak kullanılması, Osmanlı Devleti
için büyük bir tehlike oluşturmaktaydı. Yine
Semendire’nin fethinden sonra kalenin Macarlar tarafından tahkim edilmiş olması da
durumu daha kritik hale getirmekteydi21. Bu
çerçevede Fatih’ten sonra, II. Bayezid döneminde 1498 yılında Belgrad tekrar kuşatıldı
ise de22 yine istenen netice elde edilemedi23.
Bu tarihten sonra 1520 Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar Belgrad ile ilgili önemli
bir gelişme yaşanmazken, 1520 yılında tahta
çıkan Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı fetih politikasını yeniden Batı’ya çevirdi24. Bu
çerçevede 1520’de Osmanlı tahtına geçen
Kanuni’nin Macar Kralı II. Layoş’a padişahın
cülusunu haber verme ve haraç talebiyle gönderdiği Osmanlı elçisi (Behram Çavuş)’un
Macar Kralı tarafından alıkonması üzerine
sefer hazırlıklarına başlandı25. Sefer için yapı-
YENİ TÜRKİYE 67/2015
1642
lan önemli hazırlıkların ardından bölge 1521
yılında fethedilerek26, Semendire sancağı ile
birlikte Bali Bey’e tevcih edilerek, bir Osmanlı sancağı haline getirildi27. Bu şekilde
Osmanlı hâkimiyetine alınan Belgrad Kalesi,
tahkim edilerek Osmanlı Devleti’nin Batı’ya
yapacağı fetihler için önemli bir askeri üs haline getirildi. Nitekim Belgrad’ın fethi Osmanlı Devleti’nin tabiî yayılma sahası olarak
gördükleri Orta Avrupa üzerine yürümek için
atılan önemli bir adımdır. Ayrıca 1521 yılında
Belgrad’ın fethi, Macaristan üzerindeki Osmanlı baskısının artmasına ve Macaristan’daki ekonomik durumun bozulmasına neden
oldu28. Yine Belgrad’ın düşmesi Osmanlıların
Macaristan içlerine ilerleme dönemini başlatırken, 1526 yılında Mohaç29’ta kazanılan galibiyet ile Macar Krallığı tarih sahnesinden silindi30. Bu olay aynı zamanda Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin başlangıcını oluştururken31,
Belgrad 1541 yılında oluşturulan Budin
Eyaleti’ne32 bağlı bir sancak haline getirildi33.
XVI. yüzyıldan itibaren giderek Müslüman
kimliği artan Belgrad şehri, XVII. yüzyılın
sonlarına kadar Osmanlı askeri seferlerinde
önemli bir geçiş noktası olma özelliğini korudu. Nitekim fethinden itibaren Osmanlı
ordusunun Avrupa seferlerinde en önemli üslerinden bir oldu ve darü’l-cihad adını
aldı34. Yine XVI ve XVII. yüzyıllarda kale Osmanlı savaşlarında silah ve iaşe deposu işlevi
görürken35, uzak savaş alanlarına mühimmat
sevki yapılan önemli bir merkezdir36. Ayrıca
o tarihlerde bu askeri önemlerinin yanı sıra
bölge, özellikle Habsburglar ile yapılan diplomatik münasebetler için bir toplantı merkezi
olarak da kullanıldı37. Bu şekilde XVII. yüzyılın sonlarına kadar bu askeri ve diplomatik
misyonunu koruyan Belgrad, 1683 II. Viyana
Kuşatmasından sonra, bir ara Avusturya’nın
eline geçti38. Ancak Köprülü Fazıl Mustafa
Paşa tarafından 1691 tarihinde geri alındı39.
1699 Karlofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti Avrupa’da çok önemli toprak kayıplarına
uğrarken40, antlaşmadan sonra Belgrad Kalesi yeniden Osmanlı Devleti’nin kuzeybatı serhat kalesine dönüştürülerek, tahkim edildi41.
Görüldüğü üzere Belgrad şehri Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında XVI.
yüzyıldan itibaren yapılan mücadelelerin ana
konularından birini oluşturmuştur. Nitekim
şehirde hâkimiyet kuran taraf, Güneydoğu
ve Orta Avrupa’daki üstünlüğü ele geçirdiği
gibi, askeri ve stratejik açıdan üstün duruma
geçmiştir. Taraflar arasında yaşanan bu askeri ve siyasi mücadeleler diplomatik alana da
yansımış ve Osmanlı Devleti ile Avusturya
arasında XVI. yüzyıldan itibaren yapılan antlaşma metinlerine yansımıştır. Taraflar arasında Belgrad ile ilgili bu hâkimiyet mücadelesi
ve diplomatik süreç XVIII. yüzyılda da büyük
ölçüde devam etmiştir.
bkz: J. W. Zınkeısen a.g.e., s. 442-443; Yine Kanuni’nin Belgrad
üzerine yaptığı seferin diğer sebepleri olarak, Osmanlı Devleti’nin
Balkanlardaki güvenliği sorunu, Şarklen’in Macaristan’ı egemenliği altına almak istemesi ile Macarlar’ın Osmanlı devleti aleyhine
antlaşmalar yapması gösterilebilir, H. Karagöz, a.g.t., s. 4.
(26)Feridun Ahmed Bey, Münşeatü’s-selâtin, C. I, İstanbul 1274, s.
515; Lütfi Paşa, Tevârih-i Âl-i Osman, İstanbul 1341, s. 303; Abraham O. Mendoze, “Belgrdae, Siege of 1521”, Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar
Mikaberidze), United States of America 2011, s. 210.
(27)D. Zamola, a.g.m., s. 29; Y. Yıldız, a.g.e., s. 63; David A. Norris,
Belgrade A Cultural Hıstory, Newyork 2009, s. 9; Halil İnalcık,
“The Heyday And Decline Of The Ottoman Empire”, The Cambridge History Of İslam Volume 1 A, (Ed: P. M. Halt, Ann K. S.
Lambton abd Bernard Lewis) Cambridge 1970, s. 324.
(28)Sadık Müfit Bilge, Osmanlı’nın Macaristanı (1526-1718), Kitabevi
Yay., İstanbul 2010, s. 16.
(29)Macaristan’ın güneyinde Tuna ile Drava nehirleri arasındaki bölgenin kuzeydoğusundaki Tuna’nın batı kolu üzerinde bulunan
bölge, XVI. ve XVII. yüzyıllarda Osmanlılara bağlı bir sancak merkezidir, Geza David, “Mohaç”, DİA. C. 30, İstanbul 2005, s. 231.
(30)Feridun Emecen, “Mohaç Muharebesi”, DİA. C. 30, İstanbul
2005, s. 235; Y. Yücel, a.g.e., s. 32.
(31)1526 yılındaki Mohaç Meydan Muharebesi sonucunda Macar
Krallığı’nın yıkılması ile Macaristan’ın kuzey ve kuzeybatı kısımlarının Avusturya’nın elinde kalması, XVI. yüzyıl boyunca devam
edecek olan Osmanlı-Avusturya mücadelelerinin başlıca sebebini
oluşturur, Kemal Beydilli, “Avusturya”, DİA. C. IV, İstanbul 1991,
s. 174; Perjes, “Mohaç ile birlikte, Macaristan’ın önce Türkler
sonra da Avusturyalılar arasında bölündüğünü ve Macaristan’daki
Türk hâkimiyetinin 1686 yılına kadar 150 yıldan fazla sürdüğünü”
ifade etmektedir, bkz:Geza Perjes, Mohaç Meydan Muharebesi,
(Özetl: Şerif Baştav), TTK. Yay. Ankara 1992, s. 5.
(32)Geza Davıd, “Budin”, DİA. C.6, İstanbul 1992, s. 345; Bu konu
ile ilgili bkz: Mustafa Işık, “Mohaç Savaşı ve Budin’de Osmanlı
Hâkimiyetinin Tesisi Meselesi (1526-1541), Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, C. 5, sayı: 22, Yaz 2012, s. 270-279.
(33)D. Zamola, a.g.m., s. 408.
(34)İ. H. Uzunçarşılı, a.g.a., s. 312; Z. Kazıcı, a.g.e., s. 175.
(35)Bkz. BOA. İE. ML. nr. 87/8225; nr. 87/8226.
(36)BOA. İE. AS. nr. 57/5171.
(37)S.Aslantaş, a.g.m., s. 29-30; BOA. C. HR. nr. 118/5885.
(38)Tatjana Kati, “Viyana Savaşı’ndan Sonra Sırbistan (1683-16999)”,
Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 765; Tahir Sevinç, “1695 ve 1696 Avusturya Seferlerinde Organizasyon ve
Lojistik”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,
Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 2010, s. 2.
(39)D. Zamola, a.g.m., s. 408; K. Beydilli, a.g.m., s. 174; Virginia
Aksan, Ottoman Wars 1700-1870: An Empire Besieged, Newyork
2007, s. 18; Kemal Çiçek, “II. Viyana Kuşatması ve Avrupa’dan
Dönüş (1683-1703)”, Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara
2002, s. 754.
(40)Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, C. I,
TTK. Yay. Ankara 1953, s. 25-26.
(41)S. Aslantaş, a.g.m., s. 30.
Osmanlı için XVIII. yüzyıl, devletin
II. Viyana Kuşatması sonrasında yaşadığı ağır
hezimetin etkisiyle Kutsal İttifakın Katolik
devletleri ile imzaladığı Karlofça Antlaşması
ve sonrasında 1700 yılında Rusya imzalanan
İstanbul Antlaşması ile başladı. Yeni yüzyıl
Osmanlı Devleti için önemli siyasî, askerî ve
ekonomik problemleri de beraberinde getirdi42. Osmanlı Devleti yüzyılın başlarında dış
politikasını Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları’nda kaybettiği yerleri geri almak üzere
şekillendirdi. Bu çerçevede XVIII. yüzyılda
Osmanlı Devleti’nin en çok mücadele edeceği devletlerinden birisi bir önceki yüzyılda
olduğu gibi Avusturya’dır. Nitekim Osmanlılara karşı oluşturulan Kutsal İttifak’a katılan ve 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile Erdel ve Temeşvar (Banat) hariç
tüm Macaristan’ı alan43 Avusturya’nın siyasi
ve askeri gücü yeni yüzyılda Osmanlı’ya göre
daha gelişmiş durumdadır44. Avusturya’nın
bundan sonraki yeni politikası başta Belgrad
olmak üzere Osmanlı’nın elindeki Balkan
topraklarını ele geçirerek, Osmanlı Devleti’ni
Balkanlar ve Avrupa’dan uzaklaştırmaktır.
Bu çerçevede XVIII. yüzyılda taraflar arasında yapılan savaşlar sonrasında imzalanan antlaşmaların bir kısmında Belgrad ile hükümler
mevcut olup, taraflar arasındaki diplomatik
ilişkileri önemli ölçüde şekillendirmiştir. Bu
sebeple XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya
ilişkilerini taraflar arasında imzalanan 1718,
1739, 1747, 1775 ve 1791 tarihli beş antlaşma ve bu antlaşmalarda geçen Belgrad ile ilgili hükümler ve bu hükümlerin uygulanması
konusu üzerinden ele alacağız.
3.1. 1718 Pasarofça Antlaşması
XVIII. yüzyıla ait bu ilk Osmanlı-Avusturya antlaşması 1716-1718 tarihli OsmanlıAvusturya savaşları sonrasında imzalanmıştır. Buna göre Karlofça’dan sonra kaybettiği
yerleri geri alma politikası ile hareket eden ve
bu çerçevede 1711 yılında Prut’ta imzaladığı
antlaşmaya Rusya’ya verdiği yerleri geri alan
Osmanlı Devleti’nin kendini olan güveni geri
gelmiştir45. Bunun üzerine 1716 yılında Venedik’e savaş açan Osmanlı Devleti, Karlofça’da
kaybettiği Mora Yarımadası’nı geri aldı. Fakat
işler Osmanlı Devleti’nin beklentilerinin dışında gelişti ve durumdan memnun olmayan
Avusturya Venedik ile birleşerek Osmanlı
Devleti’ne savaş açtı. İkili ittifak karşısında
zor durumda kalan Osmanlı Devleti, Petervaradin’de tarihinin en ağır yenilgilerinden
birini aldı46. Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesi üzerine ilerleyen Avusturya kuvvetleri
Orta Avrupa’nın merkezi konumundaki Belgrad’ı ele geçirdiler47. Bu şekilde Belgrad şehri
1521 yılındaki fethinden itibaren ikinci kez
Avusturyalıların eline geçmiş oldu. Ardından
Avusturya’nın saldırılarına devam etmesi üzerine Osmanlı Devleti Avusturya ile bir barış
yapmaya mecbur kaldı. Dönemin sadrazamı
Neveşehirli Damad İbrahim Paşa’nın sadaretinde İngiltere ve Felemenk devletlerinin tavassutu altında Avusturya ile XVIII. yüzyılın
ilk resmi antlaşması olan Pasarofça Antlaşması imzalandı48. 25 yıllık bir süre ile 20 madde
üzerinden imzalanan Pasarofça Antlaşması, Osmanlı dış politikası ve diplomasisi için
önemli bir prestij kaybı olmakla birlikte, aynı
zamanda saldırı politikalarının yerini savunma
anlayışına bıraktığı yeni bir dönemin başlangıcıdır. Pasarofça Antlaşması’nda “darü’l cihad”
Belgrad ile ilgili bir madde olup, bu madde
antlaşmanın ikinci maddesidir49. Antlaşma
(42)M. Alaadin Yalçınkaya, “XVIII. Yüzyıl: Islahat, Değişim ve Diplomasi Dönemi (1703-1789), Türkler, C. XII, (Ed: Güler Eren),
Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 479.
(43)V.Aksan, a.g.e., s. 18.
(44)Ali İbrahim Savaş, “XVIII. Asırda Osmanlı-Avusturya İlişkileri”,
Askeri Tarih Bülteni, S. 32, Ankara 1992, s. 32.
(45)A. Yalçınkaya, a.g.m., s. 486.
(46)Spencer C. Tucker, Battles That Changed History, California 2011,
s. 226.
(47)Kia, a.g. e., s. 11; Danalt Quatert, The Ottoman Empire 1700-1922,
Cambridge 2005, s. 41.
(48)BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s. 55-61;
Cemal Tukin, “Pasarofça”, İA, C. VI, İstanbul 1964, s. 514-523.
(49)Bkz: “Timok suyunun nehr-i Tuna’ya münsâb olduğu mahalden
nehr-i mezbûrun vasâtı ile tahmînen on saat yukarı toğru gidildikde zikr olunan Timok suyu hudûd olub İsperlek Banyosı arâziyi kâdîmesiyle Devlet-i Âliyye’m tarafında kalub Resve Devlet-i
Çasâriye de kalmak üzre dağlar arasından gidilmeyüb Perâkine(?)
varuldukda zikr olunan Perâkin Devlet-i Çasâriyye tarafında ve
Racana Devlet-i Âlîyye’m cânîbinde kalmak üzre ikisinin vasâtından münâsib mahalden geçilüb İstolaç’e varılub ândan nehr-i
Küçük Morava geçilüb öte kıyısıyla Cacaya varıla Caca ile Bilane
1643
YENİ TÜRKİYE 67/2015
3. XVIII. Yüzyıl Osmanlı-Avusturya
İlişkilerinde Belgrad
metinleri incelendiğinde bu maddenin yeni
belirlenen sınırlar ile ilgili olduğu görülmektedir. Buna göre Belgrad ile ilgili geçen ikinci
maddeye göre; Timok suyunun Tuna nehrine
döküldüğü yerden, Tuna nehrinin devamı boyunca tahminen on saat yukarı gidildiğinde
yer alan Timok suyu taraflar arasında hudut
olarak kabul edilmiştir. İsperlek Banyası Osmanlı Devleti’nde kalacak, buna karşılık Resve Avusturya’ya bırakılacaktır. Buradan dağlar
arasından gidilmeyerek, Perakin, Küçük Morava ve Dirin sularına doğru İstolaç (Tolaç),
Çaca (Csacsak) Bedke (Berka), Biline (Belina) ve Belgrad kaleleri Avusturya’da kalacaktır. Çokul ve Raca bölgeleri ise Osmanlı Devleti’nde kalacaktır. Ayrıca belirtilen sınırda
Timok suyundan iki tarafın halkıda ortaklaşa
yararlanabilmeleri kararlaştırılmıştır.
1644
Görüldüğü üzere 1718 Pasarofça
Antlaşması’nın ikinci maddesinde Belgrad
ile ilgili hükümler geçmekte ve buna göre;
Belgrad Kalesi, diğer bazı bölgeler ile birlikte
Avusturya Devleti’ne bırakılmaktadır. Antlaşmadan altı gün sonra taraflar arasında ve 20
maddeden Pasarofça Ticaret Antlaşması imzalandı50 ise de, antlaşma daha ziyade ticari
içeriklidir51 ve Belgrad ile ilgili herhangi bir
madde bulunmamaktadır.
YENİ TÜRKİYE 67/2015
3.2. 1739 Belgrad Antlaşması
1718 yılında imzalanan ve Osmanlı
Devleti için oldukça ağır şartlar taşıyan Pasarofça Antlaşması, taraflar arasında 25 yıllığına
imzalanmıştı. Ancak Avrupa siyasi arenasında
değişen şartlar ve yeni güçlerin ortaya çıkışı,
antlaşmanın belirtilen süresi dolmadan yeni
bir Osmanlı-Avusturya savaşının çıkmasına
neden oldu. 1736 yılında başlayacak olan bu
yeni savaşın sebebi, XVIII. yüzyıldan itibaren
Avrupa siyasetinde önemli bir güç olarak beliren Rusya’nın Osmanlı Devleti üzerindeki
çıkar ve politikalarıdır. Rusya yüzyılın başlarından itibaren belirlediği bu politikalarını
gerçekleştirmek için Avusturya Kralı VI. Şarl
ile bir antlaşma yaptı52. 1718 Pasarofça Antlaşması ile Belgrad’ı ele geçiren Avusturya’nın
başlıca amacı; Bosna-Hersek ve Balkanların
güneyine doğru genişleyerek, Balkanları hâkimiyet altına alarak Akdeniz’e inmektir53.
Bu şekilde taraflar arasında yaklaşık 3 yıl
kadar süren savaşta, Osmanlı Devleti Avusturya karşısında büyük bir üstünlük sağlayarak, Belgrad dahil olmak üzere Pasarofça ile
kaybettiği birçok bölgeyi geri aldı54. Ardından
yeniden ele geçirilen Belgrad Kalesi tahkim
edilerek55, askeri kuvvetler kaleye yerleştirildi56. Belgrad’ın yeniden fethi büyük şenlikler
ile ilan edilirken57 Avusturya tarafının barış
teklifi Bâb-ı Âli tarafından kabul edilerek,
Fransa’nın tavassutu ile taraflar arasında 18
Eylül 1739 tarihinde Belgrad Antlaşması imzalandı58. 23 madde ve bir hatimeden oluşan
antlaşma taraflar arasında 27 yıllığına imzalanırken, antlaşma maddelerinden dört tanesi
Belgrad ile ilgili hükümler içermektedir. Bu
maddeler antlaşma metninin 159, 260, 361 ve
6.62 maddelerini oluşturmaktadır.
beyninde yine mürûr olunub berren Bedka’ya varılub ândan Cokul arâzisini devr iderek Dirin suyu kenârında vâki‘ Bilineye varıla
zikr olunan Perâkin ve İstolaç ve Caca ve Bedka ve Biline Belgrad
kal‘âsıyla ma‘ân Devlet-i Çasâriyye zabtında bulunmağla arâzileriyle yine tasarruflarında kalub zikr olunan Çokul ile Racana arâziyi kâdîmeleri ile Devlet-i Âlîyye’m tarafında kal‘âlar ve zikr olunan
hudûda vâki‘ Timok suyunda tarafeynin re‘âyâsı müşterek olub
cemi‘-i menâfide ale’s-seviye intifâ ideler”, BOA. A. DVNS. DVE.
d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s. 57.
(50)Bkz: BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s.
63-66.
(51)Genel olarak Avusturya’ya ticaret alanında tanınan imtiyazlara yer
verilen antlaşma, Osmanlı için olumsuz şartlar içermektedir. Çünkü Avusturya’ya verilen bu ayrıcalıklar gümrük gelirlerini düşürerek, Osmanlı ekonomisini bozmuştur. Aslında antlaşma iki tarafın
birbirine verdikleri karşılıklı haklardan oluşmaktadır. Fakat daha
sonraki dönemlerde ekonominin dışa bağımlı hâle gelmesine yol
açacak bu imtiyazların verilmesi Osmanlı için olumsuz sayılabilecek bir gelişmedir, Uğur Kurtaran, Osmanlı Avusturya Diplomatik
İlişkileri 1526-1791, Ukde Yay. Kahramanmaraş 2009, s. 221.
(52)Karl, Roider, Austrias Eastern Questions 1700-1790, Princeten University Press, New Jersey 1982, s. 63.
(53)Cevat Erbakan, 1736-1739 Osmanlı-Rus ve Avusturya Savaşları,
Askeri Matbaa, İstanbul 1938, s. 6.
(54)M. Münir Aktepe, “Mahmud I”, İA. C. VII, İstanbul 1985, s. 162163; BOA. C. AS. nr. 988/ 43129.
(55)BOA. AE. SMHD. I., nr.19/ 1141.
(56)BOA. C. AS. nr. 120/ 5399; Bkz: “Fethedilen Belgrad kalesine
tayin olunan Farisan…”, BOA. C. AS. nr. 935/ 40513; Yine bkz:
BOA. C. AS. nr. 937/ 40619.
(57)Belgrad’ın fethini ilan için yapılan şenlikler hakkında bkz: BOA.
AE. SMHD. I., nr. 222/ 17604; BOA. C. AS. nr. 988/ 43125.
(58)BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 185191; Muahedat Mecmuası, C. V, İstanbul 1296, s. 120; C. Erbakan,
a.g. e., s. 62; Alexander Mikaberidze, “Belgrade Treaty of (1739)”,
Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar Mikaberidze), United States of America
2011, s.210.
(59)Bkz: “Belgrad kal‘ası velâdet-i hazret-i İsa’nın bin yediyüz otuz
yedi senesinde Roma İmparatoru tarafından istilâ olunub tahliye
ve Devlet-i Âlîyye-i Osmâniye’ye çevre-i atîkâ ve hâlâ mevcût olan
ta‘mîrât ve ittisâlinde olan istihkâmları ile teslîm oluna bundan
ma‘âda tersâne ve cepehâne ve mahzenler ve saltothâneler ve
varoş şehrinde mevcût beğlik ve avâm ebniyeler Devlet-i Âlîyye-i
larının yıkılmasına hemen başlanacaktır. Yine
daha önceki maddelerde belirtildiği gibi,
Belgrad seraskeri olan Vezir Ali Paşa ile beş
yüz adamı ile şehre girecektir. Ayrıca yine belirlenen şartlar gereğince şehrin istihkâmları
tamamen yıkılmadan başka hiç kimse şehre
girmeyecektir. Bu arada şehre giren Osmanlı
kuvvetleri yıkım olayına müdahale etmeyecekler ve şehir halkından vergi talebinde bulunmayacaklardır. Bu arada her iki taraftan
alınan esirler varsa karşılıklı olarak serbest bırakılacaktır. Yine Temeşvar eyaletinde bulunan Osmanlı askeri Nemçe İmparatoru’nun
halkına saldırıda bulunmayacaktır.
İkinci maddeye göre; Antlaşmanın
ikinci maddesi de Belgrad ile ilgili olup, buna
göre; Böğürdelen (Sabacz) Kalesi’nin eski
tahkimatı ile Osmanlı Devleti’ne teslim edileceği belirtilmektedir. Yine bu kalenin teslim
şartları da Belgrad Kalesi’ndeki ile aynı olacaktır. Buna göre Belgrad Kalesi’nde olduğu
gibi, Böğürdelen Kalesi’nin içindeki silah,
top, zahire ve cephane gibi malzemeler ile
Tuna ve Sava nehirlerindeki savaş gemileri
ile diğer gemileri Avusturya Devleti’ne verilecektir. Bu durumun temel sebebi olarak ise,
daha önce Belgrad’ta olduğu gibi Böğürdelen
Kalesi’nin de Osmanlı Devleti’ne verilmesinin karşılığı olduğu belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere XVIII. yüzyılda
Avusturya ile yapılan en önemli antlaşmalardan birisi olan Belgrad Antlaşması’nda Belgrad Kalesi ve şehri ile ilgili önemli maddeler
bulunmaktadır. Bu maddelerde 1718 yılında
kaybedilen Belgrad’ın tekrar Osmanlı hâkimiyetine alındığı görülmektedir. Ancak Belgrad Kalesi’nin etrafındaki askeri tahkimatla-
Üçüncü maddeye göre; Antlaşmanın
üçüncü maddesi Belgrad Kalesi’nin Osmanlı Devleti’ne bırakılmasını belirten önemli
maddelerden birisidir. Buna göre, Sırp eyaleti ile bu eyalete bağlı olan Belgrad Kalesi,
Osmanlı Devleti’ne teslim edilecektir. Yine
bu madde de taraflar arasındaki sınırların
da tespiti yapılmış olup, buna göre, Tuna ve
Sava nehri iki devlet eyaletleri arasında hudut
olarak kabule edilmiştir. Ayrıca Sırbistan’ın
Bosna tarafındaki sınırları ise daha önce imzalanan Karlofça Antlaşması şartlarına göre
belirlenecektir.
Altıncı maddeye göre; Antlaşmanın altıncı maddesine göre, daha önceki maddelerde belirtildiği üzere Belgrad Kalesi istihkâm-
Osmâniye’ye teslîm oluna kusur kalan kal‘ada ve şehirde cedîd
olan istihkâmlar ve cidârlar ve şanslar ki nehr-i Tuna ve nehr-i
Sava’nın karşusındadır sekerdim ve şiv yerlerine değin hedm olunalar şol vechile ki Devlet-i Âlîyye’ye teslîm olunan mahallere bir
dürlü zarâr isâbet itdirilmeye”, BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü
Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 186.
(60)Bkz: “Kezâlik Sapaç ya‘ni Böğürdelen kal‘ası Devlet-i Âlîyye’ye
teslîm oluna ve lâkin asıl heyeti Belgrad şurûtuna tatbîk oluna
ve bu iki kal‘aların derûnlarında bulunan eslihâ ve top ve zehâyir
ve cepehâne misillü ve sâ’ir nakli kâbil nesneler ve gerek Tuna
ve Sava’da mevcûd olan cenk gemileri ve sâ’ir sefîneleri Devlet-i
Âlîyye’me minvâl-i muharrer üzre virilen Belgrad ve Böğürdelen
kal‘alarının mukâbili olmak üzere Roma İmparatoru’nun tasarrufunda kala”, BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59
/ 3, s. 186.
(61)Bkz: “Sırp eyâleti ve bu eyâletin içinde vâki‘ Belgrad kal‘ası Devlet-i Âlîyye’ye Roma İmparatoru tarafından teslîm olunub nehr-i
Tuna ve nehr-i Sava iki devlet eyâletleri beyninde hudûd ola ve
Sırp eyâletlerinin hudûtları kezâlik Bosna tarafında Karloviçe nâm
mahalde akd olunan mevâdd üzre olalar”, BOA. A. DVNS. DVE.
d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 186.
(62)Bkz: “Bâlâda karâr-dâde olan mevâdd üzre istihkâmın hedmine
mübâşeret olunub itmâmı içün mümkün mertebede bilâ-te’hîr
müdâvemet oluna bundan gayrî esâs mevâddında tasrîh olunduğu
üzre Belgrad serâskeri sa‘âdetlü Ali Pâşâ hazretleri beşyüz mikdârı
âdemisi ile Belgrad şehrine dâhil olmağla yine meşrût olan şart
üzre şehr-i merkûmun istihkâmları külliyet ile hedm olunmaksızın
ta‘yîn olunan mahalden müşârün-ileyh pâşâ hazretleri ve zâbitanından ma‘âdası şehir içine tecâvüz iylemeyeler ve kezâlik kal‘anın
hedmi içün müra‘ât olunub hedm olunacak istihkâmları külliyet
ile hedm ve tahlîye oluncaya değin Osmanlı askeri kal‘a-i merkûmeye dâhil olmayalar ve esâs mevâddiyenin imzâsı gününden
sonra tarafeynde olan husûmet bi’l-külliye mündefi‘ ola ve tarafeynin re‘âyâsından cânîb-i âhâr virgü talebinde olmayalar ve kezâlik
esâs imzâsı gününden sonra bilmezlik ile tarafeynden üserâ ahz
olmuş ise bilâ- behâ redd olunmak üzre henüz tenbîh olunmamış
ise muhkem tenbîh oluna ve Mehadiye tarafına me’mûr olanlardan ma‘âda Temeşvar eyâletinde bulunan Osmanlı askeri Nemçe
İmparatoru’nun re‘âyâsına bir dürlü te‘addî eylemeye”, BOA. A.
DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59 / 3, s. 187.
1645
YENİ TÜRKİYE 67/2015
Antlaşmanın birinci maddesine göre;
1737 yılında Roma İmparatoru tarafından
istila edilen Belgrad Kalesi’nin tahliye edilerek, devam eden tamiratları ve eski tahkimatı ile Osmanlı Devleti’ne iade edileceği
kararlaştırıldı. Yine kalenin etrafındaki askeri
garnizonlar ile tersane, cephane ve kışla gibi
tesislerin Osmanlı Devleti’ne teslim edileceği
belirtilmiştir. Ayrıca bunların dışındaki kale
ve şehirde yeni yapılan istihkâmların ise boşaltılması istenmektedir. Son olarak, Osmanlı
Devleti’ne teslim edilen bu bölgelere Avusturya tarafından kesinlikle bir zarar verilmemesi gerektiği bildirilmiştir.
1646
rın yıkılması şartı vardır. Bu durum üzerine
Belgrad Kalesi’nin 3 Eylül 1739 yılında yıkılmasına başlanan tahkimat işleri, iki ay kadar sürdü. Kasım ayının sonlarına doğru tamamlanan tahkimat işlemelerinin ardından,
28 Mayıs 1740 yılında yıkım işleri tamamen
sona erdi 7 Haziran 1740’ta şehir tamamen
Osmanlı’ya teslim edildi63. Yine antlaşma ile
taraflar arasında Sava ve Tuna nehirlerinin sınır olarak belirlenmesi kararlaştırılmıştır. Nitekim antlaşma sonrasında Osmanlı Devleti
muhadditleri ve Nemçe muhadditleri aralarında yapılan ortak çalışmalar sonucunda sınır taşları olan humkalar koyularak 10 Mayıs
1741 tarihinde taraflar arasında yeni sınırlar
belirlendi64. Belirlenen yeni sınırlara göre
Belgrad Osmanlı sınırlarında kalırken, Belgrad’tan Bosna’ya varıncaya kadarki yüz altmış saatlik mesafedeki on bir kale ve çardak
dokuz yüzden fazla kasaba ve köy Osmanlı
Devleti’ne bırakıldı65. Bu antlaşma Osmanlı
Devleti’nin XVIII. yüzyılda Avusturya ile imzaladığı en kârlı antlaşma olup, aynı taraflar
arasında 48 yıllık uzun bir barış dönemini
başlatmıştır.
YENİ TÜRKİYE 67/2015
3.3. 1747 İstanbul Antlaşması
Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki 1747 tarihli bu antlaşma Osmanlı
Devleti ile Avusturya arasında yine Sultan
I. Mahmud döneminde 1739 tarihli Belgrad
Antlaşması’nın temdidi niteliğindedir. Antlaşmanın imzalanmasındaki başlıca nedenler ise, 1740 yılında Avrupa’da başlayan ve
8 yıl sürecek olan Avusturya Veraset Savaşları’dır. Savaş 1740 yılında Avusturya Kralı
VI. Karl’ın erkek varis bırakmadan ölmesi ve
yerine kızı Maria Theresia’nın geçmesi ile ilgilidir66. Buna göre, Avusturya tahtında hak
iddia eden asilzadelerin başlattığı mücadele
Avusturya’yı oldukça zor durumda bıraktı.
Bu durum karşısında Osmanlı Devleti’ne
mektuplar gönderen Avusturya Kraliçesi’nin
Belgrad Antlaşması’nın daimi kalmasını talep etmiştir. Onun bu talebi I. Mahmud tarafından kabul edilerek, 1739 tarihli Belgrad
Antlaşması, 27 Mayıs 1747 tarihinde süresiz
olarak yenilendi67. Ayrıca yeni antlaşmaya
Maria Thresia’nın kocası olan ve topraklarında Fransızların hak iddia ettikleri Toskana ve
Lonthingon Arşidükü Franz Stefan’da dâhil
edilerek, kendisine Bab-ı Âli tarafından 17
maddelik bir ahidname-i hümayun verildi68.
1739 Belgrad Antlaşması’nın taraflar
arasında süresiz olarak uzatıldığı bu antlaşma
taraflar arasında 1787 yılına kadar sürecek
yeni bir barış dönemini başlattı. 17 maddeden oluşan antlaşma metinlerinde konumuz
olan Belgrad ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
3.4. 1775 Tarihli Antlaşma
1739 Belgrad Antlaşması 1747 yılında
taraflar arasında süresiz bir şekilde uzatılmış
ve Avusturya ile Osmanlı arasında 1787 yılına kadar sürecek yeni bir barış dönemi başlamıştı. Aynı antlaşma (Belgrad) ile Rusya ile
de başlayan barış süreci 1768 yılında Rusların
Kırıma saldırısı ile bozuldu ve yapılan savaş
sonrasında yenilen Osmanlı Devleti Rusya ile
tarihin en ağır antlaşmalarından birisi olan
Küçük Kaynarca Antlaşması’nı imzaladı69.
Avusturya ise o tarihlerde Osmanlı ile Rusya arasındaki savaşa müdahale etmemekle
birlikte, Rusların Osmanlı Devleti’ni yenmesinden aldığı cesaretle, Bukovina bölgesinin
kendisine bırakılmasını istedi. Rusya karşısında aldığı ağır yenilginin şokunu üzerinden
atamayan Osmanlı Devleti, Avusturya ile de
yeni bir savaşı göze alamayarak, 8 Mayıs 1775
tarihinde Avusturya ile bir antlaşma imzala(63)Karagöz, a.g. t., s. 285.
(64)Ali İbrahim Savaş, “Osmanlı Diplomatikasına Ait Name-i Hümayun, Ahidname-i Hümayun ve Mektup Tahlilleri”, OTAM, Sayı: 7,
Ankara 1996, s. 167.
(65)Kurtaran, a.g.e., s. 174.
(66)Ali İbrahim Savaş, “Osmanlı Devleti İle Habsburg İmparatorluğu
Arasındaki Diplomatik İlişkiler”, Türkler, C. IX, (Ed: Güler Eren),
Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 566.
(67)BOA. HH. nr. 1428/ 58472; Şemdanizâde Fındıklılı Süleyman
Efendi, Mür’it-Tevarih, C. I, (Haz. M. Münir Aktepe), İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1974, s. 135.
(68)Bkz: “Taraf-ı hûmâyûn-ı hazret-i şehriyâriden hâlâ müntehâb
Roma İmparatoru ve Toskana’nın dükâ-i kebîri olan Françesko
nâm dükâya i‘tâ buyurılan ahidnâme-i hümâyûnun sûretidir”,
BOA. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59/ 3, s. 15-23
(69)Erim, s. 114-135.
3.5. 1791 Ziştovi Antlaşması
1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ve
sonrasında 1775 Avusturya ile imzalanan antlaşmanın ardından Osmanlı Devleti önemli bir güç kaybına uğradı. Aynı zamanda bu
durum Karadeniz, Balkanlar ve Kafkaslarda
yayılmak isteyen Avusturya ve Rusya’yı birbirine yaklaştırdı. Bu yakınlaşma XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti2ne karşı
birlikte hareket etmeye yönelik bir ittifaka
dönüştü71. Yapılan ittifak 1787-1792 yılları
arasında devam edecek olan yeni bir Osmanlı, Rus ve Avusturya Savaşı’nı başlattı. Ancak
o sırada Avrupa’da meydana gelen Fransız
İhtilali, Avrupa siyasetinde yeni politikaların
oluşmasını sağladı. Bu durum üzerine Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında 4 Ağustos 1791 yılında Ziştovi Antlaşması imzalandı72. Ardından yalnız kalan Rusya ile de bir yıl
sonra 1792 yılında Yaş Antlaşması imzalandı.
arasında yapılan beş antlaşmanın ikisinde
Belgrad ile ilgili maddelerin yer aldığı tespit
edilmiştir. Bu antlaşmalardan birincisi 1718
tarihli Pasarofça Antlaşması olup, antlaşmanın ikinci maddesi Belgrad ile ilgili hükümler
taşımaktadır. 1718 tarihli antlaşmanın bu iki
maddesi yeni belirlenen sınırlar ile ilgili olup,
buna göre Belgrad Kalesi’nin Avusturya’ya
bırakıldığı görülmektedir. XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya antlaşmalarında Belgrad ile
ilgili hükümlerin yer aldığı diğer antlaşma
1739 tarihli Belgrad Antlaşması’dır. Antlaşmanın 1, 2, 3 ve 6. maddeleri Belgrad ile ilgilidir. Bu maddeler incelendiğinde Pasarofça
ile kaybedilen Belgrad’ın Osmanlı Devleti’ne
geri verildiği ve taraflar arasındaki yeni sınırların buna göre çizildiği görülmektedir. Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgulardan birisi
de taraflar arasında 1739 Belgrad Antlaşması’ndan sonra imzalanan diğer üç antlaşmada
(1747, 1775 ve 1791) Belgrad ile ilgili herhangi bir maddenin bulunmamasıdır.
Kaynaklar
Arşiv Kaynakları
1791 tarihli Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki XVIII. yüzyıla ait olan bu
son antlaşma aynı zamanda tarihte 1526
Mohaç Meydan Muharebesi ile başlayan Osmanlı-Avusturya savaşlarını da sona erdirmiştir. 14 madde ve 1 sonuç bölümünden oluşan
ahidname metni incelendiğinde doğrudan
Belgrad bölgesi ile ilgili herhangi bir madde
bulunmadığını görmekteyiz.
BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi,
nr. 57/1; 59 / 3.
Sonuç
Diğer Kaynaklar
Sonuç olarak, Belgrad, 1521 yılındaki fethinden itibaren Osmanlı-Avusturya
ilişkilerinde sürekli bir mücadele konusu
olmuştur. Taraflar arasındaki bu mücadeleler sadece askeri alanda kalmamış, yapılan
antlaşmalara yansıyarak, diplomatik alana
taşınmıştır. Bu çerçevede XVIII. yüzyıl Osmanlı-Avusturya antlaşmalarının incelenmesine dayalı çalışmamızda bu yüzyılda taraflar
1647
BOA. İE. ML. nr. 87/8225; nr. 87/8226.
BOA. İE. AS. nr. 57/5171.
BOA. C. HR. nr. 118/5885.
BOA. AE. SMHD. I., nr. 222/ 17604; 19/ 1141.
BOA. C. AS. nr. 120/ 5399; 935/ 40513; 937/
40619; 988/ 43129.
BOA. HH. nr. 1428/ 58472.
AKSAN, Virginia, Ottoman Wars 1700-1870: An
Empire Besieged, Newyork 2007.
AKTEPE, M. Münir, “Mahmud I”, İA. C. VII,
İstanbul 1985, s. 158-165.
ASLANTAŞ, Selim, “Begrad-ı Dârü’l-Cihâd”,
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi,
2011, Güz (15), s. 13-37.
(70)Reşat Ekrem Koçu, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar 13001920 ve Lozan Muahedesi, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, İstanbul 1934, s. 104-105.
(71)Tahsin Ünal, Türk Siyasi Tarihi, Kamer Yay., İstanbul 1974, s. 96.
(72)BOA. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 59/ 3, s. 31-34.
YENİ TÜRKİYE 67/2015
dı. Antlaşma ile Bukovina ve çevresi Avusturya’ya bırakılırken, antlaşmada Belgrad ile
ilgili herhangi bir madde bulunmamaktadır70.
ÂŞIK PAŞAZÂDE, Tevârih-i Âl-i Osman, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1332.
BAŞTAV, Şerif, Osmanlı-Türk Macar Tarihi Münasebetlerinde İlk Devir, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1991.
BAYSUN, M. Cavid ,“Belgrad”, İA. C. II, İstanbul 1979, s. 475-485.
KATİ, Tatjana, “Viyana Savaşı’ndan Sonra Sırbistan (1683-1699)”, Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay.,
Ankara 2002, s. 765-772.
BEYDİLLİ, Kemal, “Avusturya”, DİA. C. IV,
İstanbul 1991, s. 174-177.
KİA, Mehrdad, Daily Life in The Ottoman Empire, United States of America 2011.
BİLGE, Sadık Müfit, Osmanlı’nın Macaristanı
(1526-1718), Ktabevi Yay., İstanbul 2010.
KOÇU, R. Ekrem, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar 1300-1920 ve Lozan Muahedesi, Muallim
Ahmet Halit Kitaphanesi, İstanbul 1934.
ÇİÇEK, Kemal, “II. Viyana Kuşatması ve Avrupa’dan Dönüş (1683-1703)”, Türkler, C. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 746-764.
DAVİD, Geza, “Mohaç”, DİA. C. 30, İstanbul
2005, s. 231-232.
DJURDJEV, B., “Belgrade”, El, Vol: 1, LeidenLondon 1963, s. 1163-1165.
EMECEN, Feridun, “Mohaç Muharebesi”,
DİA. C. 30, İstanbul 2005, s. 232-235.
ERBAKAN, Cevat, 1736-1739 Osmanlı-Rus ve
Avusturya Savaşları, Askeri Matbaa, İstanbul 1938.
ERİM, Nihat, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi
Tarih Metinleri, C. I, TTK. Yay. Ankara 1953.
1648
FERİDUN AHMED BEY, Münşeatü’s-selâtin,
C. I, İstanbul 1274.
FOTİC, Alexandar , “Belgrade”, Encylopedia of
the Ottoman Empire, (Ed: Gabor Agoston, Bruce Masters), Newyork 1950, s.89.
KURTARAN, Uğur, Osmanlı Avusturya Diplomatik İlişkileri 1526-1791, Ukde Yay. Kahramanmaraş
2009.
MEHMED NEŞRİ, Kitâb-ı Cihan-nüma, (Haz:
F. R. Unat- M. A. Köymen), TTK. Yay., Ankara 1995.
MENDOZE, Abraham O., “Belgrdae, Siege
of 1521”, Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A
Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar Mikaberidze),
United States of America 2011, s. 210.
MİKABERİDZE, Alexander, “Belgrade Treaty
of (1739)”, Conflict and Conguest in The Islamic Worl: A
Hıstorical Encyclopedia, (Ed: Alexandar Mikaberidze),
United States of America 2011, s.210.
MUAHEDAT MECMUASI, C. V, İstanbul
1296.
NORRİS, David A, Belgrade A Cultural Hıstory,
Newyork 2009.
GÖKBİLGİN, M. Tayyib, “Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan ve Avrupa Siyasetinin Sebep ve
Âmilleri, Geçirdiği Safhalar”, Kanuni Armağanı, Ankara
1970, s. 5-39.
ORTAYLI, İlber, Osmanlı Barışı, Ufuk yay., İstanbul 2006.
HÖTTE, Hans H. A., Atlas of Southeast Europa: Geopolitics and Hıstory, Volume One: 1521-1699,
Brill 2015.
PARRY, V. J., “The Reigns of Sulaıman The
Magnificient 1520-1566”, A Hıstory of Teh Otooman
Empıre to 1730, (Ed: M. A. Cook), Cambridge 1976,
s.103-133.
İBN KEMAL, Tevârih-i Âl-i Osman, VIII. Defter, (Haz: Ahmet uğur), TTK. Yay. Ankara 1997.
İNALCIK, Halil, “Bayezid I”, İA. C. 5, İstanbul 1992, s. 231-234.
________, “Bayezid”, Encylopedia opf Islam,
(Second Edition V. I), s. 1117-1119.
________, “Mehmed II”, DİA. C. 28, İstanbul
2003, s. 395-407.
YENİ TÜRKİYE 67/2015
KARAGÖZ, Hakan, “1737-1739 OsmanlıAvusturya Harbi ve Belgrad’ın Geri Alınması”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Basılmamış Doktora Tezi, Isparta 2008.
________, “Murad II”, İA. C. 31, İstanbul
2006, s. 164-172.
________, “The Heyday And Decline Of The
Ottoman Empire”, The Cambridge History Of İslam Volume 1 A, (Ed: P. M. Halt, Ann K. S. Lambton abd
Bernard Lewis) Cambridge 1970, s. 324-354.
ORUÇ BEĞ, Oruç Beğ Tarihi, (Haz: Necdet
Öztürk), Çamlıca Yay., İstanbul 2007.
PERJES, Geza, Mohaç Meydan Muharebesi,
(Özetl: Şerif Baştav), TTK. Yay. Ankara 1992.
QUATERT, Donalt, The Ottoman Empire 17001922, Cambridge 2005.
ROİDER, Karl, Austrias Eastern Questions 17001790, Princeten University Press, New Jersey 1982.
SAVAŞ, Ali İbrahim, “Osmanlı Devleti İle Habsburg İmparatorluğu Arasındaki Diplomatik İlişkiler”,
Türkler, C. IX, (Ed: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 555-566.
________, “XVIII. Asırda Osmanlı-Avusturya
İlişkileri”, Askeri Tarih Bülteni, S. 32, Ankara 1992, s.
23-54.
________, “Osmanlı Diplomatikasına Ait Name-i Hümayun, Ahidname-i Hümayun ve Mektup Tahlilleri”, OTAM, Sayı: 7, Ankara 1996, s. 219-253.
SEVERCEN, Şefaattin, “Kanuni Sultan Süleyman’ın İlk Yıllarında Osmanlı Fetih Politikası” Erciyes
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 6, Yıl.
1995, s. 115-131.
SEVİNÇ, Tahir, “1695 ve 1696 Avusturya Seferlerinde Organizasyon ve Lojistik”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış
Doktora Tezi, İstanbul 2010.
ŞEMDANİZÂDE FINDIKLILI SÜLEYMAN
EFENDİ, Mür’it-Tevarih, C. I, (Haz. M. Münir Aktepe), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları,
İstanbul 1974.
TANSEL, Selahattin, Osmanlı Kaynaklarına
Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasî ve Askerî Faaliyeti,
TTK. Yay. Ankara 1999.
TUCKER, Spencer C., Battles That Changed
History, California 2011.
TUKİN, Cemal, “Pasarofça”, İA, C. VI, İstan-
bul 1964, s. 514-523.
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, C. I-II, TTK. Yay. Ankara 2003.
ÜNAL, Tahsin, Türk Siyasi Tarihi, Kamer Yay.,
İstanbul 1974.
YALÇINKAYA, M. Alaaddin, “XVIII. Yüzyıl:
Islahat, Değişim ve Diplomasi Dönemi (1703-1789),
Türkler, C. XII, (Ed: Güler Eren), Yeni Türkiye Yayınları, s. 479-511.
YILDIZ, Yusuf, Osmanlı-Habsburg İlişkileri Kanuni-Şarklen-Busbecg, TTK. Yay., Ankara 2013.
YİNANÇ, Mükrimin Halil, “Bayezid I”, İA., C.
II, Eskişehir 1997, s. 369-392.
YÜCEL, Yaşar -Ali Sevim, Klasik Dönemin
Üç Hükümdarı Fatih Yavuz Kanuni, TTK. Yay. Ankara
1991.
YÜCEL, Yaşar, Muhteşem Türk Kanuni İle 46
Yıl, TTK. Yay. Ankara 1991.
ZAMOLO, Divna Djurıc, “Belgrad”, DİA, C.
5, İstanbul 1992, s.407-409.
Ekler
1649
Ek-1: Arşiv Belgeleri
(73)BOA. A. DVNS. DVE. d. Nemçelü Ahidnâmesi, nr. 57/1, s. 55-61.
YENİ TÜRKİYE 67/2015
1. Pasarofça Antlaşması Metinleri73
Ek-2: Resimler
RESİM 1: Tuna-Sava nehirleri ve Kalemegdan74
1650
YENİ TÜRKİYE 67/2015
RESİM 2: Tuna-Sava nehirleri ve Sava Kulesi75
RESİM 3: Kalemegdan76
(74)Karagöz, a.g.t.., s. 428.
(75)Karagöz, a.g.t., s. 428.
(76)Karagöz, a.g.t..,s. 430.
RESİM 4: Kalemegdan-Tuna ve Sava nehirleri77
RESİM 6: Kalemegdan surlar79
1651
YENİ TÜRKİYE 67/2015
RESİM 5: Kalemegdan78
(77)Karagöz, a.g.t.., s. 430
(78)Karagöz, a.g.t.., s. 431.
(79)Karagöz, a.g.t.., s. 432.

Benzer belgeler