kısa dinamik terapi - Psikoterapi Enstitüsü

Transkript

kısa dinamik terapi - Psikoterapi Enstitüsü
KISA DİNAMİK TERAPİ
Hanna LEVENSON
Çeviri:
Pınar Turanlı
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 99
Kısa Dinamik Terapi
Hanna Levenson
Özgün adı:
Brief Dynamic Therapy
Copyright2010 by the American Psychological Association (APA). All rights
reserved.
ISBN 978-605-4817-01-6
Türkçe yayın hakları Psikoterapi Enstitüsü’ne aittir. Tüm hakları
saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda yayımlanamaz.
Birinci baskı: Haziran 2013
Editör: Tahir Özakkaş
Çeviri: Pınar Turanlı
Yayıma hazırlayan: Menekşe Arık & Sevgi Çorabatur
Baskı: İklim Ofset
Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul
Tel: 0212 577 77 45
www.iklimmatbaa.com
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE
DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285
Darıca-İZMİT
Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698
Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL
Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com
ii
KISA DİNAMİK TERAPİ
Hanna LEVENSON
Editör:
Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ
Çeviri:
Pınar Turanlı
iii
SUNUŞ
P
sikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyonellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç
duyacağı teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik deneyimleri paylaşan özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkıda
bulunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları,
Psikoterapi Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen
atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatüründen seçkileri içermektedir.
Hans Strupp ve Jeffrey Binder tarafından geliştirilen kısa psikoterapi metodolojisini günümüzde temsil eden, uygulayan ve
gerçekleştirdiği çok sayıda araştırma yoluyla daha da ileriye taşıyan Hanna Levenson’ın bu kitabı Süresi Sınırlı Dinamik Psikoterapi yaklaşımına güncellenmiş bir bakış açısı sunmaktadır.
Levenson’ın berrak kuramsal anlatımı çok çeşitli vakalardan örneklerle zenginleştirilerek okuyucunun zihninde yaklaşımın uygulanmasına dair canlı bir resim çizmektedir.
Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler, psikoterapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği taşıyan bu
yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız.
Tahir ÖZAKKAŞ
Psikoterapi Enstitüsü Başkanı
iv
Anlam ve duygu dolu ilişkilerimiz için
danışanlarıma ve öğrencilerime şükranla...
v
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ ................................................................................................... İV
SERİ ÖNSÖZÜ......................................................................................... Vİİ
1 GİRİŞ ...................................................................................................1
2 TARİHÇE............................................................................................15
3 TEORİ ................................................................................................33
4 TERAPİ SÜRECİ ..................................................................................80
5 DEĞERLENDİRME ............................................................................ 129
6 GELECEKTEKİ GELİŞMELER............................................................... 140
ANAHTARLAR TERİMLER SÖZLÜĞÜ.................................................... 147
vi
SERİ ÖNSÖZÜ
Kimileri, çağdaş klinik psikoterapi uygulamasında kanıta dayalı müdahale ve etkili sonuçların kuramın önemini geride bıraktığını öne sürebilir. Belki de öyledir. Ancak, bu serinin editörleri
olarak, bizim buradaki önerimiz bu ihtilafı tartışmak değildir.
Şunu biliyoruz ki, psikoterapistler şu veya bu kuramı benimser ve
uygular, çünkü kendi deneyimleri ve yıllar içinde biriken kanıtlar
sağlam bir psikoterapisine sahip olmanın terapi başarısını artırdığını ortaya koymaktadır. Ancak kuramın yardım etme sürecindeki
rolünü açıklamak güç olabilmektedir. Sorunların çözümüne dair
aşağıdaki hikaye, kuramın önemini anlatmamıza yardım eder:
Ezop, güneş ile rüzgar arasında süregiden ve kimin en güçlü olduğuna karar verecek bir çekişmeyi anlatan bir masal
anlatır. Dünyanın üzerinde, güneş ile rüzgar, caddede yürüyen bir adam fark ettiler ve rüzgar, bu adamın ceketini
çıkarttırabileceğine dair iddiaya gireceğini söyledi. Güneş
de bu çekişmeye katılmaya karar verdi. Rüzgar esti ve adam
gitgide daha çok ceketine sarıldı. Rüzgar ne kadar çok estiyse, adam da o kadar sıkıca ceketine sarıldı. Güneş ise, sıranın kendisine geldiğini söyledi. Bütün gücüyle daha çok
vii
sıcaklık yaymak için doğdu ve kısa sürede adam ceketini çıkardı.
Güneş ile rüzgar arasındaki adamın ceketini çıkarmak üzerine
bir yarışın psikoterapi teorileriyle ne işi olur? Biz, bu basit gibi
görünen hikayenin, her tür etkin müdahalenin ve dolayısıyla
olumlu sonuçların öncülü olarak teorinin önemini vurguladığını
düşünüyoruz. Rehberlik eden bir teori olmazsa, semptomu tedavi
ederken bireyin rolünü anlamamış olabiliriz. Ya da danışanlarımızla güç çatışmaları yaratabilir ve dolaylı yardım yollarının (güneş ışığı) doğrudan olanlar (rüzgar) kadar etkin olduğunu anlayamayabiliriz. Teorinin yokluğunda, tedavi gerekçesini gözden
kaçırmamız ve sosyal doğruluk veya o kadar basit görünen bir
şeyi yapmak istememe gibi durumlara kendimizi kaptırmamız
mümkün olabilir.
Tam anlamıyla teori nedir? APA Psikoloji Sözlüğü teoriyi “birbiriyle ilişkili bir dizi fenomeni tahmin etmek ya da açıklamak
iddiasında olan bir prensip ya da birbiriyle ilişkili prensipler bütünü” olarak tanımlar. Psikoterapide, bir teori, insan düşüncesini
ve davranışını açıklamak üzere kullanılan bir prensipler bütünüdür ve insanları değiştiren şeyin ne olduğunu içerir. Uygulamada,
bir teori, terapinin hedeflerini yaratır ve bu teorileri nasıl takip
etmek gerektiğini tanımlar. Haley (1997), bir psikoterapi teorisinin, vasat bir terapistin bile anlayabileceği ölçüde basit yazılmış
ancak geniş bir aralığa yayılan ihtimallerin de nedenlerini yeterince açıklayabilecek biçimde kapsamlı olması gerektiğine işaret
etmektedir. Buna ek olarak, bir teori, hem terapist hem de danışan için iyileşmenin mümkün olduğu yönünde ümitler üretirken
bir yandan da başarılı sonuçlar için doğru eylemlere rehberlik
eder.
viii
Teori, psikoterapistlerin geniş klinik uygulama alanında yönlerini bulmalarına olanak sağlayan pusuladır. Nasıl ki seyir aletleri
düşüncedeki ilerlemelere ve keşfedilecek bitimsiz alanlara uyum
sağlamak üzere modifiye edilmişse, psikoterapi teorileri de zamanla değişmiştir. Farklı teori ekolleri genellikle dalgalar olarak
anılmaktadır, ilk dalga, psikodinamik teoriler (örneğin; Adlerian,
psikanalitik); ikinci dalga, öğrenme teorileri (örneğin; davranışsal,
bilişsel davranışçı); üçüncü dalga, hümanist teoriler (insan merkezli, gestalt, varoluşçu); dördüncü dalga, feminist ve çok kültürlü teoriler; beşinci dalga, postmodern ve yapısalcı teoriler. Birçok
bakımdan, bu dalgalar, psikoterapinin nasıl adapte olduğunu ve
psikoterapinin kendi doğasındaki değişikliklere olduğu gibi, psikolojide, toplumda ve epistemolojideki değişikliklere nasıl yanıt
verdiğini açıklamaktadırlar. Psikoterapi ve ona rehberlik eden
teoriler dinamiktir ve etkilere yanıt verir. Geniş teori yelpazesi,
aynı zamanda, aynı insan davranışının farklı yollarla da kavramsallaştırılabileceğinin de kanıtıdır (Frew & Spiegler, 2008).
Teorinin merkezi önemi ve teorik düşünmenin doğal evrimi
şeklindeki iki kavramı aklımızda tutarak Psikoterapi Teorileri Serisini geliştirdik. Her ikimiz de teorinin ve her modelin ardındaki
karmaşık fikirler yelpazesinin büyüsüne kapılmış haldeyiz. Psikoterapi teorileri üzerine üniversitede ders veren öğretim üyeleri
olarak, yalnızca profesyoneller ve eğitimini sürdüren uzmanlar
için başlıca teorilerin özünü vurgulayan öğrenme materyalleri
yaratmakla kalmayıp aynı zamanda okuyucuları modellerin güncel durumuna dair bilgilendirmek istedik. Teori üzerine yazılan
kitaplarda, genellikle, özgün teoristin yaşam öyküsü modelin evrimini gölgede bırakır. Bundan farklı olarak, bizim niyetimiz, teorilerin geçmişi ve bağlamı kadar modern kullanımlarının da altını
çizmektir.
ix
Bu proje başladığında, iki önemli kararla yüz yüze geldik: hangi teoriler ele alınacaktı ve bu teorileri en iyi kim temsil edecekti?
Lisans düzeyindeki psikoterapi derslerinde hangi teorilerin öğretildiğini inceledik ve hangi teorilerin en çok ilgi gördüğünü belirleyebilmek için en popüler ve bilimsel kitapları, makaleleri ve
konferansları irdeledik. Sonrasında, güncel teorik uygulamadaki
en iyi zihinler üzerinden yazarlara dair bir ideal liste geliştirdik.
Her bir yazar, savunduğu yaklaşımın en bilgili uygulayıcısı ve o
kuramın en önde gelen savunucularından biridir. Her bir yazardan teorinin çekirdek yapılarını değerlendirmesini, teoriyi kanıta
dayalı uygulama bağlamında modern klinik çevreye oturtmasını
ve elbette teorinin eyleme döküldüğünde nasıl göründüğünü örneklendirmesini istedik.
Seri için planlanmış 24 kitap bulunmaktadır. Her bir kitap yalnız başına ele alınabileceği gibi psikoterapi teorilerinin anlatıldığı
derslerde kullanılmak üzere materyal üretmek için diğer başlıklarla birlikte kullanılabilir. Bu seçenek, eğitmene, bugün en dikkat
çekici olduğuna inandığı yaklaşımlara yer veren bir ders yaratma
olanağı tanımaktadır. Bu sonucu desteklemek için, APA Kitapları
aynı zamanda her bir yaklaşım için gerçek bir hastayla uygulamayı gösteren birer de DVD geliştirmiştir. Bu DVDlerden çoğu 6 seans terapi göstermektedir. Kullanımda olan DVD programları için
APA Kitapları ile temasa geçiniz (http://www.apa.org/pubs/
videos).
Psikodinamik psikoterapinin hep uzun süreli danışanlara uygun olduğu varsayılır ancak psikoterapi piyasası giderek kısa süreli terapiye yönelmektedir. Dr. Hanna Levenson, Kısa Dinamik Terapi kitabında, süresi sınırlı dinamik psikoterapi adı verilen, kısa
süreli terapi gerçekliğine uyan bir psikodinamik uygulama modelinin ana hatlarını çizmektedir. Bu yaklaşımı diğer kısa psikoterax
pi biçimleri bağlamında ele alan Dr. Levenson, kısa bir zaman
aralığında anlamı değişime ulaşılabildiğini göstermektedir. Bu
bütüncül, empatik yaklaşımı klinik örnekler yoluyla açıklayan Dr.
Levenson, kısa terapinin etkinliğine ilişkin araştırma sonuçlarına
da atıfta bulunmaktadır. Kısa, odaklı ve derin olma özelliği gösteren kısa süreli etkili psikodinamik klinik çalışmaya giden adımları
bir bir açıklayan bu pragmatik kitaptan okurlar büyük fayda görecektir.
—Jon Carlson ve Matt Englar-Carlson
KAYNAKLAR
Frew, J.& Spiegler, M. (2008). Contemporary psychotherapies for a
diverse world. Boston, MA: Lahaska Press.
Haley, J. (1997). Leaving home: The therapy of disturbed young
people. Newyork, NY:Routledge.
xi
1
GİRİŞ
K I S A S Ü R E L İ T E R A Pİ N E D İ R ?
K
ısa süreli terapiyi tanımlamak için sizlere 30 yıl önce klinik psikoloji alanında gerçek anlamda ilk iş deneyimimi
yaşamaya başladığımda başımdan geçen bir öyküyü sizlere anlatmak istiyorum. VA Tıp Merkezi’nde (VAMC) 3. sınıf psikiyatri öğrencilerine ve psikoloji doktora öncesi stajyerlerine kısa
süreli terapiyi öğretmek üzere çalışmaya başlamıştım. O esnada
ayakta hasta bakan psikiyatri bölümü, yardım arayışındaki Vietnam gazileriyle dolup taşıyordu. Hastalarını genellikle uzun süre
görmeye alışık olan (bazen onlarca yıl) uzmanlar çok yoğunlaşmışlardı. Görev listelerine her gün daha fazla hasta ekleniyordu ve
hiçbir hasta terapiyi sonlandırmıyordu. Ayaktan Tedavi Gören
Hastalar Servisi’nin Direktörü’yle yaptığım iş görüşmesinde bana
merkezde daha kısa süreli müdahale yöntemlerine ihtiyaç duyul-
duğunu, ancak "bunların hiçbir zaman işe yaramayacağını, çünkü
gazilerin VA’yı kendi evleri gibi gördüklerini" söylemişti. Yani yeni bir pozisyona başlamak için çok da elverişli bir ortam sayılmaz!
O dönem kullandığım eğitim modelinin standart bir üst limiti
vardı; model, 20 seanstan oluşuyordu. Bu teorik bir sebepten değil, merkezde eğitim alanların rotasyonunun 6 ay sürmesindendi.
Bu süre içerisinde danışanların ve stajyerlerin terapi yapmak için
yaklaşık 20 haftalarının olduğunu fark ettim. Eğitim, terapinin
süresi sınırlı yapısını yansıtmak üzere tasarlanmıştı. 21 hafta boyunca haftada 3 saatlik seminer/danışmanlık seanslarında buluştuk.
VA’da 20 yıl boyunca kaldım ve VA Kısa Süreli Terapi Programı olarak bilinen programı yönettim. Bu süre esnasında birkaç
yüz stajyer programı tamamladı. VA’dan emekli olduğumda aynı
20 seanslık modeli kullanıyordum. Ancak özeldeki terapilerin daha kısa süreli olmasına neden olan benzer mali (‘uygun maliyetli’)
sebeplerle VA psikiyatride çalışan iş arkadaşlarımın yatarak veya
ayaktan tedavi için gelenlere uyguladığı tedavilerin çoğunun süresi de gitgide kısalmıştı. Zaman geçtikçe, karmaşık vakaları Kısa
Süreli Terapi Programı’na yönlendiren iş arkadaşlarım, bu danışanların benim "kısa süreli" programımda diğer programlara
oranla en uzun süreyle görüleceklerini biliyorlardı. Kıssadan hisse, "kısa" dediğimiz şey bir noktada görenin gözündedir (ve zamanın ruhunu yansıtmaktadır).
Bu noktayı biraz daha vurgulamak adına psikanalitik odaklı,
uzun süreli terapisiyle bilinen bir eğitim merkezinde stajyerlik
yaparken yaşadığım ilk kısa süreli terapi vakasını hatırladım. Danışanıma terapiye başladıktan birkaç seans sonra onu sadece 3 ay
görebileceğimi söyleme ihtiyacı hissetmiştim. Bunu kendi kendi-
2
KISA DİNAMİK TERAPİ
me tekrar tekrar söyleyerek sesimde ona "yeterli" derecede ilgi
gösteremeyeceğimden kaynaklanabilecek herhangi bir suçluluk
izi kalmaması için çalıştım. Sonunda ona bunu söyleyecek cesareti topladığımda şöyle cevap verdi: "Gerçekten bu kadar uzun mu
sürecek?’
H E R KE S K I S A S Ü R E L İ T E R A P İ Y A PA R
Eğer terapist olarak çalışıyor veya terapist olmak üzere eğitim
alıyorsanız muhtemelen kısa süreli terapi yapıyorsunuzdur. 4000
ruh sağlığı profesyonelinin katıldığı ulusal bir araştırmada
Levenson ve Davidovitz (2000), psikologların neredeyse %90’ının
süresi sınırlı ve odaklı olmak üzere tasarlanmış bir terapi tarzını
uyguladıklarını, psikodinamik odaklı terapistlerinse Amerika’da1
planlanan kısa süreli terapilerin dörtte birini uyguladıklarını bulmuşlardır.
Buna ek olarak hepsi planlanmamış kısa süreli terapi yapmaktadır, çünkü danışanların çoğu, terapistlerin farklı bir fikri olsun
olmasın kısa bir süre terapide kalmayı tercih etmektedir. Örneğin
Olfson ve Pincus (1994) Amerika’da ayakta tedavi görenlerin
%70’inin terapiye 10 veya daha az seans devam ettiklerini ortaya
koymuşlardır. Tedaviler uzun süreli ve açık uçlu olarak düzenlense bile zaman içinde çoğu kişinin terapiyi sekizinci seansta bıraktığı (Phillips, 1985; Rau, 1989; Wierzbicki & Perarik, 1993), ortalama seansa devam etme sayısınınsa altı olduğu (Garfield, 1994)
görülmüştür. Murran ve arkadaşları (2009) tarafından belirtildiği
gibi "bu yüksek bırakma oranları 50 yıl önce ortaya çıkan oranlar1
Ancak bu durum bu terapistlerin kısa süreli terapi yapma konusunda kendilerini
yetkin hissettikleri anlamına gelmemektedir. Aslında Levenson ve Davidovitz (2000)
kısa süreli terapi yapan psikologların yarısının bu konuda herhangi bir eğitim almadıklarını ortaya koymuşlardır. Ve kısa süreli çalışmalar yapan bu psikodinamik terapistler
söz konusu alanda, diğer yönelimleri olan meslektaşlarından çok daha az eğitimli ve
yeteneklidirler.
Giriş
3

Benzer belgeler

süresi sınırlı dinamik psikoterapi

süresi sınırlı dinamik psikoterapi bulunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psikoterapi Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatüründ...

Detaylı