fornicatress
Transkript
fornicatress
Kur’an-ı Kerim Sözlüğü Dictionary of the Holy Quran ﺍﺣﻤﺪ ﺳﺪﺍﺩ ﺍﻭﺳﺘﻮﻥ ١٤٣٦ - 2015 ﺑﺴﻢ ﺍﷲ ﻟﺮﲪﻦ ﺍﻟﺮﺣﻴﻢ Takdim Bu sözlükte Kur’an-ı Kerim’de geçen kelimelerin tamamına yakını Kur’an’da kullanıldıkları biçimleriyle yer almaktadır. Kelimelerin manaları hem köklerine hem de ayetlerde aldıkları anlamlara göre düzenlenmiştir. Sözlüğün özellikleri aşağıda açıklandığı gibidir: - Kelimeler, Kur’an-ı Kerim’de geçtiği şekliyle verilmiştir. - Kelimelerin son harflerinin harekeleri çoğu zaman dikkate alınmamıştır. - Sözlük, Arapça harf sırasında düzenlenmiştir. - Kitabın genel düzeni soldan sağa şeklindedir. - Bazı hallerde aynı kelimenin değişik yazılışları yan yana verilmiştir. - Açıklamaların anlamı şöyledir: Đngilizce Anlam He has mercy - Türkçe Anlam Merhamet eder Fiil Kalıbı 1 Kök Harfler ﺭﺣﻢ Kelime ﻢ ﺣ ﺮ ﻳ Fiillerin mansub ve meczum halleri “yapması, etmesi” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kelimelerin anlamları başlarına gelen ( إن،45 ،65 ،2 ، )أنgibi harflerle tamamlanır. Mesela: Yapmanız ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ Sizin yapmanız için ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﹶﺍ ﹾﻥ Yapmayacaksınız ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﻦ ﹶﻟ Yapmadınız ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﻢ ﹶﻟ Yapmayın ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﹶﻻ Eğer yaparsanız ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﺍ ﹾﻥ Aranan kelimenin bulunamaması halinde aşağıdaki değişiklikleri yaparak yeniden arayın: - Kelimenin başında yer alan bağlaçları ve benzeri harfleri ( ل، ف، )وçıkarın, - Kelimenin sonunda bulunan zamirleri (4 آ،4 ه،> ه،?) çıkarın, - Kelimenin başında ve sonunda bulunun te’kid harflerini ( ن ّ ، )لçıkarın. Buna rağmen bulunmayan kelimeler olursa kelimenin ortasında veya sonunda geçen () ي veya ( )ىharflerinin yerine ( ) اelif harfi koyarak veya bunun tersini yaparak tekrar arayın. Gerekirse ( ) اelif ve ( ) ءhemze harflerini birbiriyle değiştirerek arama yapın. Kullanılan kısaltmalar: Dş: Dişil (Müennes) Çğ: Çoğul Tesbit ettiğiniz hataları, eksiklikleri, fazlalıkları aşağıdaki posta adresine bildirin: [email protected] Tevfik Allah’tandır. Telif Hakkı © Copyright: Ahmet Sedat Üstün, 2011 i ﺑﺴﻢ ﺍﷲ ﻟﺮﲪﻦ ﺍﻟﺮﺣﻴﻢ Preface This dictionary covers almost all of the words used in Quran in the form they are used. Meanings of the words are arranged both according to their roots and the way they are used in Quran. The features of this dictionary are as follows: - Words are given in the form they are used in Quran. The signs (declensions) of the last letters of the words are not usually taken into consideration. Words are listed in alphabetical order in Arabic. In general, present tenses of the verbs are given together with their past tenses. Singular nouns are given with their broken plurals. In some cases, masculine and feminine forms of nouns are given together. In some cases, different spellings of one word are given together. Meanings of the columns are as follows: English Meaning He has mercy - Turkish Meaning Merhamet eder Verb From 1 Root Letters ﺭﺣﻢ Word ﻢ ﺣ ﺮ ﻳ For verbs’ (بSTUV) and (ورXYV) forms, the meaning is given as “That he does, that you do”. The meanings of such verbs are completed with letters such as ( إن،45 ،65 ،2 ، )أنin front of them. For example: That you (pl) do ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ For you (pl) to do ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﹶﺍ ﹾﻥ You (pl) will not do ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﻦ ﹶﻟ You (pl) did not do ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﻢ ﹶﻟ Do not do (imp, pl) ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﹶﻻ If you do ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻔ ﺍ ﹾﻥ If the searched word is not found, make the following changes and search again: - Delete the particles and similar letters ( ل، ف، )وat the beginning of the word, - Delete the pronouns (4 آ،4 ه،> ه،?) at the end of the word, - Delete the emphasis letters at the beginning ( )لand at the end (ّ )نof the word. If it is still not found, replace the letters ( )يand ( )ىwith ( )اor vice versa and search again. Abbreviations used in the dictionary: Fm Pl Imp : Feminine : Plural : Imperative Please send your comments and correction suggestions to: [email protected] Success is from Allah. © Copyright: Ahmet Sedat Üstün, 2011 ii Kaynaklar / Bibliography 1. A Dictionary of Modern Written Arabic, Hans Wehr 2. The Dictionary of the Holy Quran, Malik Gulam Farid 3. The Easy Dictionary of the Qur'an, Shaikh AbdulKarim Parekh 4. Explanatory Dictionary of the Holy Quran 5. www.openburhan.com 6. www.corpusquran.com 7. www.hasenat.com iii Fiil Kalıpları / Verb Forms ﺭ ﹾﻗ ﻢ ﺍﳌﹶﺎﺿﻲ ﻉ ﺍ ﹸﳌﻀﺎ ﹺﺭ ﺍ َﻷ ﻣ ﺮ ﺼ ﺪ ﺭ ﺍ ﹶﳌ ﺍ ﺳ ﻢ ﺍﻟﻔﹶﺎ ﻋ ﹺﻞ ﺍ ﺳ ﻢ ﺍ ﹶﳌ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹺﻝ Kalıp Geçmiş Zaman Geniş Zaman Emir Mastar Đsmi Fail Đsmi Mef'ul Form Past Present Imperative Noun Active Participle Passive Participle 1 ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹸﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻓ ﻌ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ 1 ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻓ ﻌ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ 1 ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ 1 ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹸﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﹸﻓ ﻌ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ 1 ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻓ ﻌ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ 1 ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ 2 ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹶﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹾﻞ ﺗ ﹾﻔ ﻌﻴﻞﹲ/ﺗ ﹾﻔ ﻌﹶﻠ ﹲﺔ ﻣ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ 3 ﻓﹶﺎ ﻋ ﹶﻞ ﻳﻔﹶﺎ ﻋ ﹸﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹾﻞ ﻓﻌﺎﻝﹲ /ﻣﻔﹶﺎ ﻋﹶﻠ ﹲﺔ ﻣﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ 4 ﹶﺃ ﹾﻓ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﺃ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﹺﺇ ﹾﻓﻌﺎ ﹲﻝ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﹲﻞ 5 ﺗ ﹶﻔ ﻌ ﹶﻞ ﻳﺘ ﹶﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺗ ﹶﻔ ﻌ ﹾﻞ ﺗ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣﺘ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣﺘ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ 6 ﺗﻔﹶﺎ ﻋ ﹶﻞ ﻳﺘﻔﹶﺎ ﻋ ﹸﻞ ﺗﻔﹶﺎ ﻋ ﹾﻞ ﺗﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣﺘﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣﺘﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ 7 ﺍﻧ ﹶﻔ ﻌ ﹶﻞ ﻳﻨ ﹶﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺍﻧ ﹶﻔ ﻌ ﹾﻞ ﺍﻧ ﻔﻌﺎ ﹲﻝ ﻣﻨ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ - 8 ﺍ ﹾﻓﺘ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔﺘ ﻌ ﹸﻞ ﺍ ﹾﻓﺘ ﻌ ﹾﻞ ﺍ ﹾﻓﺘﻌﺎ ﹲﻝ ﻣ ﹾﻔﺘ ﻌ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔﺘ ﻌ ﹲﻞ 9 ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﱠﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﱡﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﱠﻞ ﺍ ﹾﻓﻌﻼ ﹲﻝ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﱞﻞ - 10 ﺍ ﺳﺘ ﹾﻔ ﻌ ﹶﻞ ﺴﺘ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﻳ ﺍ ﺳﺘ ﹾﻔ ﻌ ﹾﻞ ﺍ ﺳﺘ ﹾﻔﻌﺎ ﹲﻝ ﺴﺘ ﹾﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣ ﺴﺘ ﹾﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣ 11 ﺍ ﹾﻓﻌﺎ ﱠﻝ - - - - - iv ﺍ ﺃ َﺀ – ﹶﺍ 1 ﺃﻣﻦ ﻢﻨﺘَﺀ ﹶﺍﻣ 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹸﺬ ﺗَﺀﹶﺍ ﺭﺑﺐ ﺏ ﺎﺭﺑ َﺀﹶﺍ 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺳ َﺀﹶﺍ Teslim oldunuz mu, Müslüman oldunuz mu 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﺘﻤ ﺳﹶﻠ َﺀﹶﺍ Did you (pl) get scared? Korktunuz mu 4 ﺷﻔﻖ ﻢ ﺘﺷ ﹶﻔ ﹾﻘ َﺀﹶﺍ Do I become grateful? Şükreder miyim 1 ﺷﻜﺮ ﺮ ﺷ ﹸﻜ َﺀﹶﺍ Foreign? Yabancı mı ﻋﺠﻢ ﻲ ﻤ ﺠ ﻋ َﺀﹶﺍ Did you acknowledge, accept? Kabul ettiniz mi 4 ﻗﺮﺭ ﻢ ﺗﺭ ﺮ َﺀﹶﺍ ﹾﻗ Do I give birth? Doğurur muyum 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﻟَﺀﹶﺍ Was it thrown? Atıldı mı 4 ﻟﻘﻲ ﻰ ﻘ َﺀﹸﺍﹾﻟ Allah? Allah mı ﺃﷲ ﻪ َﺀﹶﺍﻟﱠﻠ Is a deity? Bir ilah mı ﺃﻟﻪ ﻪ ﺍﹶﻟَﺀ Are our gods? Đlahlarımız mı ﺃﻟﻪ ﺎﺘﻨﻬ ﻟﺀَﺁ Did you become sure? Emin mi oldunuz ﺃﻣﻦ ﻢ ﺘﻨﻣ َﺀﹶﺍ You? Sen mi ﺖ ﻧَﺀﹶﺍ You (pl)? Siz mi ﻢ ﺘﻧَﺀﹶﺍ Did you warn them Onları uyardın mı It was thrown, given Atıldı, verildi I inform you Size haber veririm Surely you Şüphesiz sen ﻚ ﻧﺍ - ﻚ ﻨﺋ Surely you (pl) Şüphesiz siz ﻢ ﻧ ﹸﻜﺍ - ﻢ ﻨ ﹸﻜﺋ Go, come, bring, give Git, gel, getir, ver (Interrogative particle; question prefix) - mi? mı? Did you (pl) became sure Emin mi oldunuz Do I take, accept? Edinir miyim Are lords? Rabler mi? Do I prostrate? Secde eder miyim Did you (pl) submit, become Muslim? 1 ﻧﺬﺭ ﻢﺗﻬﺭ ﻧ ﹶﺬَﺀﹶﺍ 4 ﻟﻘﻲ ﻲ ﻘ ُﺀﹾﻟ 2 ﻧﺒﺄ ﺒﹸﺌﻜﹸﻢﻧ ﹸﺍ- ﺒﹸﺌﻜﹸﻢﻧﺅ 1 1 ﺃﰐ ﺖ ﺍﹾﺋ To swear Yemin etti 8 ﺃﱃ ﻲﺗﻠﻳ ﹾﺄ - ﺘﻠﹶﻲﺍﹾﺋ To consult together Đstişare etti 8 ﺃﻣﺮ ﺮ ﻤ ﺗﻳ ﹾﺄ - ﺮ ﻤ ﺘﺍﹾﺋ Consult together (imp, pl) Birbirinize emredin 8 ﺃﻣﺮ ﻭﺍﻤﺮ ﺘﺍﹾﺋ Trustee Güvenilen 8 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻤ ﺗﺅ ﹸﺍ Come to us, bring to us Bize gel, getir 1 ﺃﰐ ﺎﺘﻨﺍﹾﺋ Bring us (imp) Bize getir 1 ﺃﰐ ﺎ ﺑﹺـﺘﻨﺍﹾﺋ Come (imp, pl) Gelin 1 ﺃﰐ ﻮﺍﹸﺍﹾﺋﺘ Bring (imp, pl) Getirin 1 ﺃﰐ ﻮﺍ ﺑﹺـﹸﺍﹾﺋﺘ Come (imp, pl) to us Bize getirin 1 ﺃﰐ ﺎﻮﻧﹸﺍﹾﺋﺘ Come (imp, pl) to me Bana gelin 1 ﺃﰐ ﻮﻧﹺﻲﹸﺍﹾﺋﺘ Come (imp, dual) Gelin, gidin (ikil) 1 ﺃﰐ ﺎﺘﻴﺍﹾﺋ Go to him (imp, dual) Ona gidin (ikil) 1 ﺃﰐ ﻩ ﺎﺘﻴﺍﹾﺋ Is it then? O zaman mı Permit (imp) Đzin ver Leaders Önderler, imamlar If it happens? Eğer olursa mı ﻦ ﺋﹶﺍ Really? Gerçekten mi ﻦ ﺋﹶﺍ Are we really? Gerçekten biz mi Shall I inform you? Size haber vereyim mi 2 ﻧﺒﺄ ﻢ ﺒﹸﺌ ﹸﻜﻧﺅ ﹶﺍ Was it revealed, sent down? Đndirildi mi 4 ﻧﺰﻝ ﻧ ﹺﺰ ﹶﻝﹶﺍ ُﺀ Are you really? Gerçekten sen mi ﻚ ﻨﺋﹶﺍ Are you (pl) really? Gerçekten siz mi ﻨﻜﹸﻢﺋﹶﺍ Come, bring (imp) Gel, getir 1 ﺃﰐ ﺕ ﺍﹾﺃ Order (imp, pl) each other, enjoin Birbirinize emredin, danışın 8 ﺃﻣﺮ ﻭﺍﻤﺮ ﺗﺍﹾﺃ Come (imp) to us Bize gel 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻨﺍﹾﺃ Bring (imp) to us Bize getir 1 ﺃﰐ ﺎ ﺑﹺـﺗﻨﺍﹾﺃ ﺍﺫﹶﺍ َﺀ- ﺋﺬﹶﺍﹶﺍ 1 ﺃﺫﻥ ﺍﹾﺋ ﹶﺬ ﹾﻥ ﺃﻣﻢ ﻤ ﹰﺔ ﺋﹶﺍ ﺎ ﹶﺍ ِﺀﻧ- ﺎﺋﻨﹶﺍ 2 Is it then? O zaman mı Is it a libel? Đftira mı Father ﺍﺫﹶﺍﹶﺍ ﺃﻓﻚ ﺋ ﹾﻔﻜﹰﺎ ﹶﺍ-ﺍﻓﹾﻜﹰﺎﹶﺍ Baba, ata ﺃﺑﻮ ﺎ ﹶﺍﺑ- ﺏ ﹶﺍ Grass, pasture Ot, mera ﺃﺑﺐ ﺎﹶﺍﺑ Fathers, forefathers Babalar, atalar, cedler ﺃﺑﻮ ﺎ ٌﺀﺁﺑ Your forefathers Ataların ﺃﺑﻮ ﻚ ﺋﺎﺁﺑ Your (pl) fathers, forefathers Atalarınız ﺋﻜﹸﻢ ﺃﺑﻮﺎ ﺁﺑ- ﺅﻛﹸﻢ ﺎ ﺁﺑ- ﺎ َﺀﻛﹸﻢﺁﺑ Our fathers, forefathers Atalarımız ﺃﺑﻮ ﺎﺋﻨﺎ ﺁﺑ- ﺎﺅﻧ ﺎ ﺁﺑ- ﺎﺎ َﺀﻧﺁﺑ Their fathers, forefathers Onların ataları ﺃﺑﻮ ﺋﻬﹺﻢﺎ ﺁﺑ- ﻢ ﻫ ﺎ َﺀ ﺁﺑ- ﻢ ﻫ ﺅ ﺎﺁﺑ Their (fm, pl) fathers Babaları (dş) ﺃﺑﻮ ﻦ ﺋ ﹺﻬﺂﺁﺑ My forefathers Atalarım ﺃﺑﻮ ﻲﺂﺋﺁﺑ Swarms / flocks (birds) Sürüler halinde ﺃﺑﻞ ﺎﺑﹺﻴ ﹶﻞﹶﺍﺑ Goblets, jugs Đbrikler, sürahiler ﺑﺮﻕ ﻖ ﺎﺭﹺﻳﹶﺍﺑ Your (pl) father Babanız, atanız ﺃﺑﻮ ﻢ ﺎ ﹸﻛﹶﺍﺑ To Allah? In Allah? Allah’a mı ﺃﷲ ﻪ ﹶﺍﺑﹺﺎﻟﱠﻠ To make himself clear Açıkladı ﺑﲔ ﲔ ﻳﹺﺒ - ﺎ ﹶﻥﹶﺍﺑ Our father Atamız, babamız ﺃﺑﻮ ﺎﺎﻧﹶﺍﺑ His father Onun babası ﺃﺑﻮ ﻩ ﺎﹶﺍﺑ Their father Onların babası ﺃﺑﻮ ﻢ ﻫ ﺎﹶﺍﺑ O my father! Babacığım ﺃﺑﻮ ﺖ ﺑﹶﺍ To be sad, to be grieved Üzüldü 8 ﺑﺄﺱ ﺲ ﺌﺘﺒﻳ - ﺲ ﺘﹶﺌﺑﺍ To invent, to originate Đcat etti, uydurdu, yarattı 8 ﺑﺪﻉ ﻉ ﺪ ﺘﺒﻳ - ﻉ ﺪ ﺘﺑﺍ They invented it Onu uydurdular 8 ﺑﺪﻉ ﺎﻮﻫﺪﻋ ﺘﺍﺑ Cut off, one without posterity Soyu kesik ﺑﺘﺮ ﺮ ﺘﺑﹶﺍ Seek (imp) Ara, yol tut 8 ﺑﻐﻰ ﺘ ﹺﻎﺑﺍ Seeking, desiring Arama, isteme 8 ﺑﻐﻰ ﺎ َﺀﺘﻐﺑﺍ 4 3 Your seeking Đstemeniz 8 ﺑﻐﻰ ﻢ ﺅ ﹸﻛ ﺎﺘﻐﺑﺍ Seek (imp, pl) Arayın 8 ﺑﻐﻰ ﻮﺍﺘﻐﺑﺍ They sought, desired Aradılar, istediler 8 ﺑﻐﻰ ﻮﺍﺘﻐﺑ ﺍ- ﺍﻐﻮ ﺘﺑﺍ I seek Ararım 8 ﺑﻐﻰ ﻲﺘﻐﺑﹶﺍ To seek, desire Aradı, istedi 8 ﺑﻐﻰ ﻲﺘﻐﺒﻳ - ﻰﺘﻐﺑﺍ You sought Aradın 8 ﺑﻐﻰ ﺖ ﻴﻐ ﺘﺑﺍ He tested him Onu denedi 8 ﺑﻐﻰ ﻩ ﻼ ﺘ ﹶﺑﺍ Test, try (imp, pl) Deneyin, imtihan edin 8 ﺑﻐﻰ ﺘﻠﹸﻮﺍﺑﺍ He was tested Đmtihan edildi 8 ﺑﻐﻰ ﻲ ﻠﺘﺑﹸﺍ To test, to try Denedi, sınadı 8 ﺑﻠﻰ ﻲﺘﻠﺒﻳ - ﺘﻠﹶﻲﺑﺍ To pray Dua etti, niyaz etti 8 ﻞ ﺘ ﹺﻬ ﹸﻞﺒﻳ - ﻬ ﹶﻞ ﺘﺑﺍ Seas Denizler ﲝﺮ ﺤ ﹴﺮ ﺑﹶﺍ Always, ever, forever, eternal Ebediyen, sonsuza kadar ﺃﺑﺪ ﺍﺑﺪﹶﺍ To create, start, initiate, invent Yarattı, başlattı 4 ﺑﺪﺃ ﺉ ﺪ ﺒﻳ - ﺪﹶﺃ ﺑﹶﺍ To show, reveal Gösterdi, açığa vurdu 4 ﺑﺪﺃ ﻱﺒﺪﻳ - ﺑﺪٰﻱﹶﺍ To change Değiştirdi 4 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﺑﹶﺍ That I change it (him) Benim değiştirmem 2 ﺑﺪﻝ ﻪ ﺪﹶﻟ ﺑﹸﺍ I absolve, acquit Temize çıkarırım 2 ﺑﺮﺃ ﺉ ﺮ ﺑﹸﺍ I cure, heal Đyileştiririm 4 ﺑﺮﺃ ﺉ ﺑ ﹺﺮﹸﺍ To heal Đyileştirdi 4 ﺑﺮﺃ ﺉ ﺒ ﹺﺮﻳ - ﺉ ﺮ ﺍﹶﺑ Righteous (pl) Đyiler ﺑﺮﺭ ﺍ ﹺﺭﺑﺮﹶﺍ Abraham (pbuh) Đbrahim (AS) That I give up Benim durmam, dinlenmem 1 ﺑﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺑﹶﺍ I cease / give up Dururum, dinlenirim 1 ﺑﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺑﹶﺍ Leper Cüzzamlı ﺑﺮﺹ ﺹ ﺮ ﺑﹶﺍ To strengthen, make it firm, determine, settle Güçlendirdi, belirledi, karar verdi ﺑﺮﻡ ﻡ ﺒ ﹺﺮﻳ - ﻡ ﺮ ﺑﹶﺍ ﻢ ﻴﺍﻫﺑﺮﺍ 4 4 They determined / settled Karar verdiler 4 ﺑﺮﻡ ﻮﺍﺮﻣ ﺑﹶﺍ Was given to destruction Mahrum edildi 4 ﺑﺴﻞ ﺴ ﹸﻞ ِ ﺑﹸﺍ Were given to destruction (pl) Mahrum edildiler 4 ﺑﺴﻞ ﺴﻠﹸﻮﺍ ِ ﺑﹸﺍ To receive glad tidings Müjdelendi 4 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﻳ - ﺮ ﺸ ﺑﹶﺍ Did you give me glad tidings? Bana müjde mi verdiniz 2 ﺑﺸﺮ ﻮﻧﹺﻰﺗﻤﺮ ﺸ ﺑﹶﺍ Receive glad tidings (imp, pl) Müjdelenin 4 ﺑﺸﺮ ﻭﺍﺸﺮ ﺑﹶﺍ Eyes Gözler ﺑﺼﺮ ﺍﺎﺭﺑﺼ ﹶﺍ- ﺭ ﺎﺑﺼﹶﺍ Your (pl) eyes Gözleriniz ﺑﺼﺮ ﺭﻛﹸﻢ ﺎﺑﺼ ﹶﺍ- ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﺎﺑﺼﹶﺍ Our eyes Gözlerimiz ﺑﺼﺮ ﺎﺭﻧ ﺎﺑﺼﹶﺍ Her eyes, their eyes Onun gözleri (dş) ﺑﺼﺮ ﺎﺭﻫ ﺎﺑﺼﹶﺍ Their eye-sights, eyes Onların gözleri ﺑﺼﺮ -ﻢﺭﻫ ﺎﺑﺼﹶﺍ-ﻢﺎ ﹺﺭﻫﺑﺼﹶﺍ ﻢﺭﻫ ﺎﺑﺼﹶﺍ Their (fm, pl) eye-sights, eyes Onların (dş) gözleri ﺑﺼﺮ ﻦ ﻫ ﺎ ﹺﺭﺑﺼﹶﺍ See (imp) Gör ﺑﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺑﹶﺍ To see, observe Gördü 4 ﺑﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺒﻳ - ﺮ ﺼ ﺑﹶﺍ We saw Gördük 4 ﺑﺼﺮ ﺎﺮﻧ ﺼ ﺑﹶﺍ Observe them (imp) Onları gözet 4 ﺑﺼﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺼ ﺑﹶﺍ To invalidate, to make it vain, void Boşa çıkardı, iptal etti 4 ﺑﻌﺚ ﻄ ﹸﻞ ﺒﻳ - ﺑ ﹶﻄ ﹶﻞﹶﺍ Did he send Gönderdi mi 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹶ ﺑﹶﺍ I will be raised Diriltilirim 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹸ ﺑﹸﺍ Raise, send (imp) Kaldır, gönder 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹾ ﺑﺍ Send, appoint (imp, pl) Gönderin 1 ﺑﻌﺚ ﻌﺜﹸﻮﺍ ﺑﺍ I seek, desire Ararım, isterim 1 ﺑﻐﻲ ﻲﺑﻐﹶﺍ I seek for you Sizin için ararım 1 ﺑﻐﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺑﻐﹶﺍ To run away, flee Kaçtı 1 ﺃﺑﻖ ﻖ ﻳ ﹾﺄﹺﺑ - ﻖ ﺑﹶﺍ To retain, leave unchanged Bıraktı, baki kıldı 4 ﺑﻘﻲ ﻲﺒﻘﻳ - ﺑﻘٰﻲﹶﺍ 5 ﺑﻘﻲ ﺑﻘﹶﻰﹶﺍ Sabah, bakire ﺑﻜﺮ ﺍﺑﻜﹶﺎﺭ ﹶﺍ- ﺑﻜﹶﺎ ﹺﺭﺍ Mute, dumb Dilsiz ﺑﻜﻢ ﻢ ﺑ ﹶﻜﹶﺍ To make cry Ağlattı ﺑﻜﻲ ﻲﺒﻜﻳ - ﺑﻜﹶﻲﹶﺍ Camel, cloud Deve, bulut ﺃﺑﻞ ﺍﹺﺑ ﹲﻞ To give up hope Ümit kesti 4 ﺑﻠﺲ ﺲ ﻠﺒﻳ - ﺲ ﺑﹶﻠﹶﺍ Swallow (fm, imp) Yut (dş) 1 ﺑﻠﻊ ﻲﺑﹶﻠﻌﺍ That I reach Benim ulaşmam 1 ﺑﻠﻎ ﺑﹸﻠ ﹶﻎﹶﺍ I reach Ulaşırım, erişim 1 ﺑﻠﻎ ﺑﹸﻠ ﹸﻎﹶﺍ Make reach Ulaştır 1 ﺑﻠﻎ ﻠ ﹾﻎﺑﹶﺍ I announce, give notice Tebliğ ederim, ulaştırırım 2 ﺑﻠﻎ ﺑﱢﻠ ﹸﻎﹸﺍ To announce, give notice Tebliğ etti, bildirdi 4 ﺑﻠﻎ ﻠ ﹸﻎﺒﻳ - ﺑﹶﻠ ﹶﻎﹶﺍ I announced, gave notice Tebliğ ettim 4 ﺑﻠﻎ ﺖ ﻐ ﺑﹶﻠﹶﺍ I gave notice to you Size tebliğ ettim 4 ﺑﻠﻎ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻐ ﺑﹶﻠﹶﺍ I give notice to you Size tebliğ ederim 4 ﺑﻠﻎ ﻢ ﻐ ﹸﻜ ﺑﱢﻠﹸﺍ Announce (imp) it Onu ulaştır 4 ﺑﻠﻎ ﻪ ﻐ ﻠﺑﹶﺍ They announced, gave notice Tebliğ ettiler 4 ﺑﻠﻎ ﻮﺍﺑﹶﻠﻐﹶﺍ To test, try Denedi, imtihan etti 4 ﺑﻠﻰ ﻲﺒﻠﻳ - ﺑﻠﹶﻲﹶﺍ Iblees, satan Đblis, şeytan Son Oğul ﺑﲏ ﺑ ﹺﻦ ﺍ- ﻦ ﺑ ﺍ- ﻦ ﺑﺍ Son Oğul ﺑﲏ ﺎﺀﺑﻨ ﹶﺍ- ﻦ ﺑﺍ Wayfarers Yol oğlu, yolcu ﺑﲏ ﺴﺒﹺﻴ ﹺﻞ ﻦ ﺍﻟ ﺑﺍ Son of my mother Anamın oğlu ﺑﲏ ﻡ ﻦ ﹸﺍ ﺑﺍ Build (imp) for me Benim için bina et, inşa et ﺑﲏ ﻟﻰ ﺑ ﹺﻦﺍ Son of Mary Meryem’in oğlu ﺑﲏ ﻢ ﻳﺮ ﻣ ﻦ ﺑﺍ Sons Oğullar ﺑﲏ ﺎ ِﺀﺑﻨ ﹶﺍ- ﺎ َﺀﺑﻨ ﹶﺍ- ﺍﺎﺅﺑﻨﹶﺍ More lasting Daha kalıcı, baki Morning, virgin 4 4 ﺲ ﻴﺑﻠﺍ 6 1 Your (pl) sons Oğullarınız ﻢ ﺑﲏ ﺋ ﹸﻜﺎﺑﻨ ﹶﺍ- ﺎ َﺀﻛﹸﻢﺑﻨ ﹶﺍ-ﻢ ﺅ ﹸﻛ ﺍﹶﺑﻨﺎ Our sons Oğullarımız ﺑﲏ ﺎﺋﻨﺎﺑﻨ ﹶﺍ- ﺎﺎ َﺀﻧﺑﻨﹶﺍ Their sons Onların oğulları ﺑﲏ ﻢ ﻫ ﺎ َﺀﺑﻨﹶﺍ Their (fm, pl) sons Onların (dş) oğulları ﺑﲏ ﻦ ﺋ ﹺﻬﺎﺑﻨﹶﺍ Daughter Kız, kız evlat ﺑﲏ ﺖ ﻨﺑﺍ - ﺔﺑﻨﺍ My daughters (dual) Kızlarım (ikil) ﺑﲏ ﻲ ﺘﻨﺑﺍ Your son Senin oğlun ﺑﲏ ﻚ ﻨﺑﺍ His son Onun (er) oğlu ﺑﲏ ﻪ ﻨﺑﺍ Her son Onun (dş) oğlu ﺑﲏ ﺎﻨﻬﺑﺍ Build (imp, pl) Đnşa edin ﺑﲎ ﻮﺍﺑﻨﹸﺍ My son Oğlum ﺑﲏ ﺑﻨﹺﻰﺍ Two sons (dual) Đki oğlu (ikil) ﺑﲏ ﻲ ﻨﺑﺍ Father Baba ﺃﺑﻮ ﻲ ﹶﺍﹺﺑ- ﺎ ﹶﺍﺑ- ﻮﹶﺍﺑ They rejected Reddettiler ﺃﰉ ﺍﺑﻮﹶﺍ Doors, gates Kapılar ﺑﻮﺏ ﺎﺍﺑﺑﻮ ﹶﺍ- ﺏ ﺍﺑﻮﹶﺍ Its (fm) gates Onu kapıları ﺑﻮﺏ ﺎﺑﻬﺍﺑﻮ ﹶﺍ- ﺎﺍﹺﺑﻬﺑﻮﹶﺍ His parents Onun ana-babası, ebeveyni ﺃﺑﻮ ﻩ ﺍﺑﻮﹶﺍ Your (fm) father Senin (dş) baban ﺃﺑﻮ ﻙ ﻮﹶﺍﺑ Our father Babamız ﺃﺑﻮ ﺎﻮﻧﹶﺍﺑ Their father Onların babası ﺃﺑﻮ ﻢﻮﻫﹶﺍﺑ Their (dual) father O ikisinin babası ﺃﺑﻮ ﺎﻫﻤ ﻮﹶﺍﺑ Your parents Senin anan-baban, ebeveynin ﺃﺑﻮ ﻚ ﻳﻮ ﺑﹶﺍ Your (pl) parents Sizin ana-babanız, ebeveyniniz ﺃﺑﻮ ﻢ ﻳ ﹸﻜﻮ ﺑﹶﺍ His parents Onun ana-babası, ebeveyni ﺃﺑﻮ ﻪ ﻳﻮ ﺑﹶﺍ Father, my father Baba, babam ﺃﺑﻮ ﹶﺍﺑﹺﻲ To reject, refuse Reddetti, kaçındı ﺃﺑﻮ ﻰﻳ ﹾﺄﺑ - ﻰﹶﺍﺑ 1 1 1 7 ﺑﻴﺾ ﺾ ﻴﺑﹶﺍ 9 ﺑﻴﺾ ﺾ ﻴﺒﻳ - ﺾ ﻴﺑﺍ 9 ﺑﻴﺾ ﺖ ﻀ ﻴﺑﺍ ﺃﺑﻮ ﻢ ﹶﺍﺑﹺﻴ ﹸﻜ 1 ﺃﰉ ﻦ ﻴﺑﹶﺍ 2 ﺑﺄﻥ ﻦ ﻴﺑﹸﺍ Babamız ﺃﺑﻮ ﺎﹶﺍﺑﹺﻴﻨ His father Onun babası ﺃﺑﻮ ﻪ ﹶﺍﺑﹺﻴ Their father Onların babası ﺃﺑﻮ ﻢ ﹶﺍﺑﹺﻴ ﹺﻬ That which comes, will come Gelen, gelecek 1 ﺃﰐ ﺕ ﺁ Give (imp) Ver 4 ﺃﰐ ﺕ ﺁ Come, give (imp) Gel, ver 1 ﺃﰐ ﺕ ﹾﺃ He came Geldi 1 ﺃﰐ ﺎﹶﺍﺗ He gave Verdi 4 ﺃﰐ ﺎﺁﺗ Do you (pl) come? Gelir misiniz 1 ﺃﰐ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﺄﺗﹶﺍ Do you take it (him)? Onu edinir misiniz 1 ﺃﺧﺬ ﻪ ﻧﺧﺬﹸﻭ ﺗ ﹾﺄﹶﺍ He came to you Sana geldi 1 ﺃﰐ ﻙ ﺎﹶﺍﺗ He gave you Sana verdi 4 ﺃﰐ ﻙ ﺎﺁﺗ He came to you (pl) Size geldi 1 ﺃﰐ ﻢ ﺎ ﹸﻛﹶﺍﺗ He gave you (pl) Size verdi 4 ﺃﰐ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺁﺗ Do you enjoin, order? Emreder misiniz 1 ﺃﻣﺮ ﻭ ﹶﻥﻣﺮ ﺗ ﹾﺄﹶﺍ He gave me Bana verdi 4 ﺃﰐ ﻲ ﺎﹺﻧ ﺁﺗ-ﺎﻧﹺﻲ ﺁﺗ-ﻥ ﺎﺁﺗ He came to us Bize geldi 1 ﺃﰐ ﺎﺎﻧﹶﺍﺗ He gave us Bize verdi 4 ﺃﰐ ﺎﺎﻧﺁﺗ He gave him Ona (er) verdi 4 ﺃﰐ ﻩ ﺎﺁﺗ He came to her Ona (dş) geldi 1 ﺃﰐ ﺎﺎﻫﹶﺍﺗ White Beyaz To become white Ağardı Became white (fm) Ağardı (dş) Your (pl) father Babanız They rejected (fm, pl) Reddettiler (dş) I proclaim, make clear Beyan ederim Our father 8 He gave her (it) Ona (dş) verdi 4 ﺃﰐ ﺎﺎﻫﺁﺗ He came to them Onlara geldi 1 ﺃﰐ ﻢﺎﻫﹶﺍﺗ He gave them Onlara verdi 4 ﺃﰐ ﻢ ﻫ ﺎﺁﺗ He gave them (dual) O ikisine verdi 4 ﺃﰐ ﺎﻫﻤ ﺎﺁﺗ Following, complying with Tabi olmak, uymak 8 ﺗﺒﻊ ﻉ ﺎﺗﺒﺍ I follow Tabi olurum 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺗﹺﺒﹶﺍ Follow (imp) Tabi ol 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺗﹺﺒﺍ To follow, comply with Takip etti, tabi oldu, uydu 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﻳ - ﻊ ﺒﺗﺍ To follow Takip etti 4 ﺗﺒﻊ ﺆ ﺘﹺﺒﻳ - ﻊ ﺒﺗﹶﺍ You followed Tabi oldun 8 ﺗﺒﻊ ﺖ ﻌ ﺒﺗﺍ I followed Tabi oldum 8 ﺗﺒﻊ ﺖ ﻌ ﺒﺗﺍ You (pl) followed Tabi oldunuz 8 ﺗﺒﻊ ﻢ ﺘﻌ ﺒﺗﺍ You followed me Bana tabi oldun 8 ﺗﺒﻊ ﺘﻨﹺﻰﻌ ﺒﺗﺍ He followed them Onlara tabi oldu 8 ﺗﺒﻊ ﻢ ﻬ ﺘﻌ ﺒﺗﺍ I follow you Sana tabi olurum 8 ﺗﺒﻊ ﻚ ﻌ ﺗﹺﺒﹶﺍ He followed you Sana tabi oldu 8 ﺗﺒﻊ ﻚ ﻌ ﺒﺗﺍ He followed you (dual) Siz ikinize tabi oldu 8 ﺗﺒﻊ ﺎﻌ ﹸﻜﻤ ﺒﺗﺍ He followed me Bana tabi oldu 8 ﺗﺒﻊ ﻌ ﹺﻦ ﺒﺗﺍ We made them follow Ardı ardına getirdik 4 ﺗﺒﻊ ﺎﻌﻨ ﺒﺗﹶﺍ We followed Tabi olduk 8 ﺗﺒﻊ ﺎﻌﻨ ﺒﺗﺍ We followed you (pl) Size tabi olduk 8 ﺗﺒﻊ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻌﻨ ﺒﺗﺍ We followed them Onlara tabi olduk 8 ﺗﺒﻊ ﻢﺎﻫﻌﻨ ﺒﺗﹶﺍ He followed me Bana tabi oldu 8 ﺗﺒﻊ ﻌﻨﹺﻰ ﺒﺗﺍ He followed him Onu takip etti 4 ﺗﺒﻊ ﻪ ﻌ ﺒﺗﹶﺍ Let me follow him Ben ona tabi olayım 8 ﺗﺒﻊ ﻪ ﻌ ﺗﹺﺒﹶﺍ Follow (imp) it (her) Ona uy 8 ﺗﺒﻊ ﺎﻌﻬ ﺗﹺﺒﺍ 9 He followed them Onları takip etti 4 ﺗﺒﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﺒﺗﹶﺍ They followed Takip ettiler 4 ﺗﺒﻊ ﻮﺒﻌﺗﹶﺍ They were followed Takip edildiler, peşlerine takıldı 4 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺗﹺﺒﻌﹸﺍ They followed Takip ettiler 4 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺗﹺﺒﻌﹸﺍ They were followed Tabi olundular 8 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺗﹺﺒﻌﹸﺍ They followed Tabi oldular, takip ettiler 8 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺒﻌﺗﺍ Follow (imp, pl) Tabi olun, uyun, takip edin 8 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺗﹺﺒﻌﺍ They followed you Sana tabi oldular 8 ﺗﺒﻊ ﻙ ﻮﺒﻌﺗﺍ Comply (imp) with me, follow me Bana tabi olun 8 ﺗﺒﻊ ﻮﻧﹺﻰﺗﹺﺒﻌ ﺍ- ﻥ ﻮﺗﹺﺒﻌﺍ They followed him Ona tabi oldular 8 ﺗﺒﻊ ﻩ ﻮﺒﻌﺗﺍ Comply (imp) with him, follow him Ona tabi olun 8 ﺗﺒﻊ ﻩ ﻮﺗﹺﺒﻌﺍ They followed them Onları takip ettiler 8 ﺗﺒﻊ ﻢﻮﻫﺒﻌﺗﹶﺍ They followed them Onlara tabi oldular 8 ﺗﺒﻊ ﻢﻮﻫﺒﻌﺗﺍ Do you (pl) build Bina eder misiniz 1 ﺑﲎ ﻮ ﹶﻥﺒﻨﺗﹶﺍ She came O geldi (dş) 1 ﺃﰐ ﺖ ﺗﹶﺍ She gave O (dş) verdi 4 ﺃﰐ ﺖ ﺗﺁ Do you take, accept Edinir misin 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹸﺬ ﺘﺗﹶﺍ Do you take us, accept us Bizi edinir misin 8 ﺃﺧﺬ ﺎﺨ ﹸﺬﻧ ﺘﺗﹶﺍ Do you get deserted Terk edilir misiniz 1 ﺗﺮﻙ ﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﺗﹶﺍ She came to you Sana geldi (dş) 1 ﺃﰐ ﻚ ﺘﺗﹶﺍ She came to you (pl) Size geldi (dş) 1 ﺃﰐ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺗﹶﺍ She came to them Onlara geldi (dş) 1 ﺃﰐ ﻢ ﻬ ﺘﺗﹶﺍ Do you dispute with me Benime mücadele eder misiniz 3 ﺟﺪﻝ ﻧﻨﹺﻲﺩﻟﹸﻮ ﺎﺗﺠﹶﺍ Do you make Kılar mısın 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺠ ﺗﹶﺍ Do you (pl) dispute with us Bizimle tartışır mısınız 3 ﺣﺠﺞ ﺎﻧﻨﻮﺎﺟﺗﺤﹶﺍ Do you (pl) dispute with me Benimle tartışır mısınız 3 ﺣﺠﺞ ﻲﻮﻧﺎﺟﺗﺤﹶﺍ 10 Do you (pl) tell them Onlara söyler misiniz 2 ﺣﺪﺙ ﻢﻧﻬﺪﺛﹸﻮ ﺤ ﺗﹶﺍ Taking Edinmek 8 ﺃﺧﺬ ﺫ ﺎﺗﺨﺍ Your (pl) taking Edinmeniz 8 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺫ ﹸﻛ ﺎﺗﺨﺍ I take, accept Edinirim 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹸﺬ ﺗﹶﺍ That I take Benim edinmem 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹾﺬ ﺗﹶﺍ To take, adopt, seize, appoint Edindi, benimsedi 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹸﺬ ﺘﻳ - ﺨ ﹶﺬ ﺗﺍ You took Aldınız 8 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺗ ﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ She took O (dş) edindi 8 ﺃﺧﺬ ﺕ ﺨ ﹶﺬ ﺗﺍ You took Sen edindin 8 ﺃﺧﺬ ﺕ ﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ I took Ben edindim 8 ﺃﺧﺬ ﺕ ﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ You (pl) took Siz edindiniz 8 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺗﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ You (pl) took him Onu edindiniz 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﻮﺗﻤﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ You (pl) took them Onları edindiniz 8 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﻮﺗﻤﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ Indeed I take Mutlaka alırım, edinirim 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﱠﻥ ﺗﹶﺍ We took him (it) Onu edinirdik 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺎﺨ ﹾﺬﻧ ﺗﹶﺍ We took them Onları edindik, tuttuk 8 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺎﺨ ﹾﺬﻧ ﺗﹶﺍ Take (imp) him Onu edin, tut 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ He took it Onu aldı, tuttu 8 ﺃﺧﺬ ﺎﺨ ﹶﺬﻫ ﺗﺍ They took Edindiler 8 ﺃﺧﺬ ﺨﺬﹸﻭﺍ ﺗﺍ Take, appoint (imp) Edinin 8 ﺃﺧﺬ ﺨﺬﹸﻭﺍ ﺗﺍ They appointed you Seni edindiler 8 ﺃﺧﺬ ﻙ ﺨﺬﹸﻭ ﺗﺍ Appoint (imp) me Beni edinin 8 ﺃﺧﺬ ﺨﺬﹸﻭﻧﹺﻰ ﺗﺍ They appointed him Onu edindiler 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺨﺬﹸﻭ ﺗﺍ Appoint (imp) him Onu (er) edinin 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺨﺬﹸﻭ ﺗﺍ They appointed her Onu (dş) edindiler 8 ﺃﺧﺬ ﻫﺎ ﺨﺬﹸﻭ ﺗﺍ They appointed them Onları edindiler 8 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺨﺬﹸﻭ ﺗﺍ 11 Take, appoint (imp, fm) Edin, tut (dş) 8 ﺃﺧﺬ ﻯﺨﺬ ﺗﺍ Do you (pl) fear them Onlardan korkar mısınız 1 ﺧﺸﻲ ﻢﻧﻬﻮ ﺸ ﺨ ﺗﹶﺍ Do you (pl) call them Çağırır mısınız, dua eder misiniz 1 ﺩﻋﻮ ﻋﻮ ﹶﻥ ﺪ ﺗﹶﺍ Do you leave, abandon Bırakır mısın 1 ﻭﺫﺭ ﺭ ﺗ ﹶﺬﹶﺍ Companions of equal age Yaşıt eşler ﺗﺮﺏ ﺎﺍﺑﺗﺮ ﹶﺍ- ﺏ ﺍﺗﺮﹶﺍ Given favor, spoiled Nimet verildi, şımartıldı 4 ﺗﺮﻑ ﻑ ﺗ ﹺﺮﹸﺍ To give favor Nimet verdi 4 ﺗﺮﻑ ﻑ ﺘ ﹺﺮﻳ - ﻑ ﺮ ﺗﹶﺍ You (pl) were given favor Size nimet verildi 4 ﺗﺮﻑ ﻢ ﺘﺗ ﹺﺮ ﹾﻓﹸﺍ We had given luxuries, comforts Nimet verdik 4 ﺗﺮﻑ ﺎﺮ ﹾﻓﻨ ﺗﹶﺍ We gave them favor Onlara nimet verdik 4 ﺗﺮﻑ ﻢ ﻫ ﺎﺮ ﹾﻓﻨ ﺗﹶﺍ They were given favor Onlara nimet verildi 4 ﺗﺮﻑ ﺗ ﹺﺮﻓﹸﻮﺍﹸﺍ Leave, let go, quit (imp) Terk et 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺗﹸﺍ Leave, let go, quit (imp, fm) Terk et (dş) 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺗﺍ Do you like Đster misin 4 ﺭﻭﺩ ﺪ ﺗﺮﹺﻳﹶﺍ Do you (pl) like Đster misiniz 4 ﺭﻭﺩ ﻭ ﹶﻥﺗﺮﹺﻳﺪﹶﺍ Do you want to replace Değiştirmek ister misiniz 10 ﺑﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﺘﺴ ﺗﹶﺍ Became full Derlendi, toplandı, dolunay oldu 8 ﺗﺴﻖ ﻖ ﺴ ِ ﺘﻳ - ﻖ ﺴ ﺗﺍ Do you endure Sabreder misiniz 1 ﺻﱪ ﻭ ﹶﻥﺼﹺﺒﺮ ﺗﹶﺍ Do you worship Kulluk eder misiniz 1 ﻋﺒﺪ ﻭ ﹶﻥﺒﺪﻌ ﺗﹶﺍ Do you get astonished Şaşıyor musun (dş) 1 ﻋﺠﺐ ﲔ ﺠﹺﺒ ﻌ ﺗﹶﺍ Do you (dual) threaten me Beni tehdit mi ediyorsunuz (ikil) 1 ﻭﻋﺪ ﺍﹺﻧﻨﹺﻲﻌﺪ ﺗﹶﺍ Do you (pl) know Bilir misiniz 1 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﹶﻠﻤ ﺗﹶﺍ Do you (pl) teach Öğretir misiniz 2 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﱢﻠﻤ ﺗﹶﺍ Fear (imp), guard, be careful Kork, sakın 8 ﻭﻗﻲ ﺗ ﹺﻖﺍ The most fearing En takvalı ﻭﻗﻲ ﺗﻘﹶﺎﹶﺍ The most fearing of you En takvalınız ﻭﻗﻲ ﻢ ﺗﻘﹶﺎ ﹸﻛﹶﺍ 12 Do you (pl) kill Öldürür müsünüz 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻘﹶﺍ To make perfect Mükemmel yaptı 4 ﺗﻘﻦ ﻦ ﻘ ﺘﻳ - ﻦ ﺗ ﹶﻘﹶﺍ Fear (imp, pl), guard, be careful Korunun, sakının 8 ﻭﻗﻲ ﺗﻘﹸﻮﺍﺍ That they may fear Sakınmaları 8 ﻭﻗﻲ ﺍﺗ ﹶﻘﻮﺍ They feared Korundular, sakındılar 8 ﻭﻗﻲ ﺍﺗ ﹶﻘﻮ ﺍ- ﺗﻘﹶﻮﺍﺍ Do you (pl) say Der misiniz 1 ﻗﻮﻝ ﺗﻘﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥﹶﺍ Fear (imp, pl) me Benden korkun, sakının 8 ﻭﻗﻲ ﻥ ﺗﻘﹸﻮﺍ Fear (imp, pl) him Ondan sakının 8 ﻭﻗﻲ ﻩ ﺗﻘﹸﻮﺍ The most fearing En takvalı 8 ﻭﻗﻲ ﺗﻘﹶﻰﹶﺍ To fear, guard, be careful Korundu, sakındı, korudu 8 ﻭﻗﻲ ﻲﺘﻘﻳ - ﺗﻘﹶﻰﺍ You feared (fm, pl) Sakındınız (dş) 8 ﻭﻗﻲ ﻦ ﺘﻴﺗ ﹶﻘﺍ Fear (fm, pl) Korkun, sakının (dş) 8 ﻭﻗﻲ ﲔ ﻘ ﺗﺍ To recline Yaslandı 8 ﺃﻭﻛﺄ ﻜ ﹸﺊ ﺘﻳ - ﺗ ﹶﻜﹶﺎﺍ That I read Benim okumam 1 ﺗﻠﻰ ﺗ ﹸﻞﹶﺍ Read (imp) Oku 1 ﺗﻠﻰ ﺗ ﹸﻞﹸﺍ I read Ben okurum 1 ﺗﻠﻰ ﻮ ﺗﹸﻠﹶﺍ Read (imp, pl) it (them) Onu okuyun 1 ﺗﻠﻰ ﺎﺗﻠﹸﻮﻫﺍ So that I complete Benim tamamlamam 4 ﲤﻢ ﻢ ﺗﹸﺍ To complete, finish, perfect Tamamladı 4 ﲤﻢ ﻢ ﺘﻳ - ﻢ ﺗﹶﺍ Do you (pl) help me Bana yardım mı edersiniz 4 ﻣﺪﺩ ﻧ ﹺﻦﻭﻤﺪ ﺗﹶﺍ Consult together (imp) Anlaşın 8 ﺃﻣﺮ ﻭﹾﺃﻤﺮ ﺗﹾﺃ Complete (imp) Tamamla 4 ﲤﻢ ﻢ ﻤ ﺗﹶﺍ You completed Tamamladın 4 ﲤﻢ ﺖ ﻤ ﻤ ﺗﹶﺍ I completed Tamamladım 4 ﲤﻢ ﺖ ﻤ ﻤ ﺗﹶﺍ We completed Tamamladık 4 ﲤﻢ ﺎﻤﻨ ﻤ ﺗﹶﺍ We completed it Onu tamamladık 4 ﲤﻢ ﺎﺎﻫﻤﻨ ﻤ ﺗﹶﺍ 13 He completed her (it) Onu (dş) tamamladı 4 ﲤﻢ ﺎﻤﻬ ﺗﹶﺍ He completed them (fm, pl) Onları (dş) tamamladı 4 ﲤﻢ ﻦ ﻬ ﻤ ﺗﹶﺍ Complete (imp, pl) Tamamlayın 4 ﲤﻢ ﻮﺍﺗﻤﹶﺍ Give (imp) us Bize ver 4 ﺃﰐ ﺎﺗﻨﺁ Come to us Bize gel 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻨﹾﺃ Do you (pl) inform Haber verir misiniz 2 ﻧﺒﺄ ﺒﺌﹸﻮ ﹶﻥﻨﺗﹶﺍ Do you prohibit Bizi yasaklar mısın 1 ﻰ ﺎﺎﻧﻨﻬﺗﹶﺍ Do you find the right way Hidayete erer misin 8 ﻫﺪﻯ ﻱﺘﺪﻬ ﺗﹶﺍ Do you destroy us Bizi helak eder misin 4 ﻫﻠﻚ ﺎﻠ ﹸﻜﻨﻬ ﺗﹶﺍ Give (imp) them Onlara ver 4 ﺃﰐ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺁ They came Geldiler 1 ﺃﰐ ﺍﺗﻮﹶﺍ They are provided, are given Verildiler 4 ﺃﰐ ﺍﺗﻮﹸﺍ They gave Verdiler 4 ﺃﰐ ﻮﺍﺁﺗ Give (imp, pl) Verin 4 ﺃﰐ ﻮﺍﺁﺗ Come (imp, pl) Gelin 1 ﺃﰐ ﻮﺍﹾﺃﺗ They gave Verdiler 4 ﺃﰐ ﺍﺗﻮ ﺁ- ﺍﺗﻮ ﺁ- ﻮﺍﺁﺗ They brought Getirdiler, yaptılar 1 ﺃﰐ ﺍ ﺑﹺـﺗﻮﹶﺍ They were given Verildiler 4 ﺃﰐ ﻮﹾﺃ ﺑﹺـﹸﺍﺗ Bring (imp, pl) Getirin 1 ﺃﰐ ﻮﺍ ﺑﹺـﹾﺃﺗ Did you (pl) advise each other Tavsiyeleştiniz mi 6 ﻭﺻﻰ ﺍﺻﻮ ﺍﺗﻮﹶﺍ I turn, repent Ben tevbe ederim 1 ﺗﻮﺏ ﺏ ﻮﹶﺍﺗ They came to you Sana geldiler 1 ﺃﰐ ﻙ ﻮ ﺗﹶﺍ I recline Dayanırım, yaslanırım 5 ﻭﻛﺄ ﻮ ﱠﻛﹸﺎ ﺗﹶﺍ Bring (imp, pl) to us Bize getirin 1 ﺃﰐ ﺎﻮﻧﹾﺃﺗ Give (imp, pl) me Bana verin 4 ﺃﰐ ﻮﻧﹺﻲﺁﺗ Bring (imp, pl) to me Bana getirin 1 ﺃﰐ ﻮﻧﹺﻲﹾﺃﺗ 14 They came to him Ona geldiler 1 ﺃﰐ ﻩ ﻮ ﺗﹶﺍ They gave him (it) Onu verdiler 4 ﺃﰐ ﻩ ﻮ ﺗﺁ Give (imp, pl) them Onlara (er) verin 4 ﺃﰐ ﻢ ﻫ ﻮﺁﺗ Give (imp, pl) them (fm, pl) Onlara (dş) verin 4 ﺃﰐ ﻦ ﻫ ﻮﺁﺗ Give (imp) Ver 4 ﺃﰐ ﻲﺁﺗ To give Verdi 4 ﺃﰐ ﻲﺆﺗ ﻳ - ﻰﺁﺗ To come Geldi 1 ﺃﰐ ﻲﻳ ﹾﺄﺗ - ﻰﹶﺍﺗ He brought Getirdi 1 ﺃﰐ ﻰ ﺑﹺـﹶﺍﺗ They (dual) came Geldiler (ikil) 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻴﹶﺍ Go (imp, dual) Gidin (ikil) 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻴﹾﺃ Go (imp, dual) to him Ona gidin (ikil) 1 ﺃﰐ ﻩ ﺎﺗﻴﹾﺃ You came Sen geldin 1 ﺃﰐ ﺖ ﻴﺗﹶﺍ You gave Sen verdin 4 ﺃﰐ ﺖ ﻴﺗﺁ I gave Ben verdim 4 ﺃﰐ ﺖ ﻴﺗﺁ That which comes, will come Gelen, gelir, gelecek 1 ﺃﰐ ﻴ ﹲﺔﺗﺁ I gave you Sana verdim 4 ﺃﰐ ﻚ ﺘﻴﺗﺁ I gave you (pl) Size verdim 4 ﺃﰐ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻴﺗﺁ You gave Verdiniz 4 ﺃﰐ ﻢ ﺘﻴﺗﺁ You (pl) gave them (fm, pl) Onlara (dş) verdiniz 4 ﺃﰐ ﻦ ﻫ ﻮﺘﻤﻴﺗﺁ You gave us Bize verdin 4 ﺃﰐ ﺎﺘﻨﻴﺗﺁ You gave me Bana verdin 4 ﺃﰐ ﺘﻨﹺﻲﻴﺗﺁ You gave them (fm, pl) Onlara (dş) verdin 4 ﺃﰐ ﻦ ﻬ ﺘﻴﺗﺁ I give you (I will give you) Sana veririm (vereceğim) 4 ﺃﰐ ﻚ ﻴﺁﺗ I give you (pl) (I will give you) Size veririm (vereceğim) 4 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺁﺗ They (fm, pl) came Geldiler (dş) 3 ﺃﰐ ﻦ ﻴﺗﹶﺍ They (fm, pl) give Verirler (dş) 4 ﺃﰐ ﲔ ﺗﺁ 15 We came Geldik 1 ﺃﰐ ﺎﻴﻨﺗﹶﺍ We gave Verdik 4 ﺃﰐ ﺎﻴﻨﺗﺁ We came to you Sana geldik 1 ﺃﰐ ﻙ ﺎﻴﻨﺗﹶﺍ We gave you Sana verdik 4 ﺃﰐ ﻙ ﺎﻴﻨﺗﺁ We gave you (pl) Size verdik 4 ﺃﰐ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻴﻨﺗﺁ We gave him Ona (er) verdik 4 ﺃﰐ ﻩ ﺎﻴﻨﺗﺁ We gave her Ona (dş) verdik 4 ﺃﰐ ﺎﺎﻫﻴﻨﺗﺁ We gave them Onlara verdik 4 ﺃﰐ ﻢ ﻫ ﺎﻴﻨﺗﺁ We gave them (dual) O ikisine verdik 4 ﺃﰐ ﺎﻫﻤ ﺎﻴﻨﺗﺁ Surely I come to them Mutlaka onlara gelirim, sokulurum 1 ﺃﰐ ﻢ ﻬ ﻨﻴﺗﺁ Ona gelir, gelecek 1 ﺃﰐ ﻪ ﻴﺁﺗ Onlara gelir, gelecek 1 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹺﻬﺁﺗ To reward, give reward Mükafatlandırdı, ödül verdi 4 ﺛﺄﺏ ﺐ ﻴﻳﺜ - ﺏ ﹶﺍﺛﹶﺎ He rewarded you (pl) Sizi mükafatlandırdı 4 ﺛﺄﺏ ﻢ ﺑ ﹸﻜﹶﺍﺛﹶﺎ He rewarded them Onları mükafatlandırdı 4 ﺛﺄﺏ ﻢ ﻬ ﺑﹶﺍﺛﹶﺎ Articles, household stuff Eşya, mal ﺃﺛﺚ ﹶﺍﺛﹶﺎﺛﹰﺎ Footsteps, traces, marks Eserler, izler ﺃﺛﺮ ﺍ ﺁﺛﹶﺎﺭ- ﺁﺛﹶﺎ ﹺﺭ To plough Tarla sürdü ﺃﺛﺮ ﲑ ﺜﻳ - ﺭ ﹶﺍﺛﹶﺎ Vestige, remnant Kalıntı ﺃﺛﺮ ﺓ ﺭ ﹶﺍﺛﹶﺎ Their signs, marks Onların eserleri, izleri ﺃﺛﺮ ﻢ ﺁﹶﺛﺎ ﹺﺭﻫ- ﻢ ﻫ ﺭ ﺁﺛﹶﺎ Their (dual) signs, marks O ikisinin eserleri, izleri ﺃﺛﺮ ﺎﻫﻤ ﺁﺛﹶﺎ ﹺﺭ They ploughed Sürdüler, aktardılar 4 ﺃﺛﺮ ﻭﺍﹶﺍﺛﹶﺎﺭ 8 ﺛﻘﻞ ﻢ ﺘﺍﺛﱠﺎﹶﻗ ﹾﻠ ﺃﰒ ﹶﺍﺛﹶﺎﻣﹰﺎ It is that which comes to him (it), it will come to it It is that which comes to them, it will come 4 You (pl) became heavy, clung Ağırlaştınız, çakılıp kaldınız Heavy punishment Ağır ceza To fix, tie, make fixed Sabitledi, bağladı 4 ﺛﺒﺖ ﺖ ﻳﹾﺜﹺﺒ - ﺖ ﺒﹶﺍﹾﺛ Hold firm (imp), persevere Sebat edin 1 ﺛﺒﺖ ﻮﺍﺒﺘﹸﺍﹾﺛ 16 To overcome, subdue Sindirdi, yendi 4 ﺛﺨﻦ ﻦ ﺨ ﻳﹾﺜ - ﻦ ﺨ ﹶﺍﹾﺛ You overcame Vurup sindirdiniz 4 ﺛﺨﻦ ﻢ ﺘﻨﹶﺍﹾﺛﺨ You overcame them Onları vurup sindirdiniz 4 ﺛﺨﻦ ﻢ ﻫ ﻮﺘﻤﻨﹶﺍﹾﺛﺨ Trace, mark, work Eser, iz ﺃﺛﺮ ﹶﺍﹶﺛ ﹺﺮ To prefer, choose Seçti, tercih etti, üstün kıldı 4 ﺃﺛﺮ ﺮ ﺛﺆ ﻳ - ﺮ ﺁﹶﺛ He chose you, preferred you Seni üstün kıldı 4 ﺃﺛﺮ ﻙ ﺮ ﺁﹶﺛ He raised dust Savurdu, toz çıkardı 4 ﺛﻮﺭ ﺮ ﹶﻥ ﹶﺍﹶﺛ My trace, mark, work Benim izim, eserim ﺃﺛﺮ ﹶﺍﹶﺛﺮﹺﻱ Weights Ağırlıklar ﺛﻘﻞ ﹶﺍﹾﺛﻘﹶﺎ ﹰﻻ- ﹶﺍﹾﺛﻘﹶﺎ ﹲﻝ Your weights Sizin ağırlıklarınız ﺛﻘﻞ ﻢ ﹶﺍﹾﺛﻘﹶﺎﹶﻟ ﹸﻜ Her weights Onun (dş) ağırlıkları ﺛﻘﻞ ﺎﹶﺍﹾﺛﻘﹶﺎﹶﻟﻬ Their weights Onların ağırlıkları ﺛﻘﻞ ﻟﻬﹺﻢ ﹶﺍﹾﺛﻘﹶﺎ- ﻢ ﻬ ﹶﺍﹾﺛﻘﹶﺎﹶﻟ She became heavy Ağırlaştı, ağır geldi (dş) ﺛﻘﻞ ﺖ ﹶﺍﹾﺛ ﹶﻘﹶﻠ Tamarisk Ilgın ağacı ﺃﺛﻞ ﹶﺍﹾﺛ ﹴﻞ Sin Günah ﺃﰒ ﺎﺍﹾﺛﻤ - ﻢ ﺍﹾﺛ Sinner Günahkar ﺃﰒ ﺎﺛﻤ ﺁ- ﻢ ﺛﺁ Later? Sonra mı ﰒ ﻢ ﻢ = ﹶﺍ ﹸﺛ ﹶﺍﹸﺛ Bore fruits, came to fruition Meyve verdi ﲦﺮ ﺮ ﻤ ﻳﹾﺜ - ﺮ ﻤ ﹶﺍﹾﺛ Your sin Senin günahın ﺃﰒ ﻚ ﻤ ﺍﹾﺛ His sin Onun günahı ﺃﰒ ﻪ ﻤ ﺍﹾﺛ Their (dual) sin O ikisinin günahı ﺃﰒ ﺎﻬﻤ ﻤ ﺍﹾﺛ My sin Benim günahım ﺃﰒ ﻲﺍﹾﺛﻤ Sinners Günahkarlar ﺃﰒ ﲔ ﻤ ﺛﺁ Two Đki ﺛﲏ ﻥ ﺎ ﺍﹾﺛﻨ- ﺎﺍﹾﺛﻨ Two Đki ﺛﲏ ﻴ ﹺﻦﺘﻨ ﺍﹾﺛ- ﻴ ﹺﻦﻨ ﺍﹾﺛ- ﺎﻨﺘﺍﹾﺛ Twelve On iki 1 4 ﺮ ﹶﺓ ﺸ ﻋ ﺎﻨﺘﺍﹾﺛ 17 Two Đki ﺛﲏ ﻲ ﻨ ﺍﹾﺛ- ﻲ ﺘﻨﺍﹾﺛ Sinner, wicked Çok günahkâr ﺃﰒ ﺎﻴﻤ ﹶﺍﺛ- ﻢ ﻴﹶﺍﺛ Did you come to us Bize mi geldin, getirdin 1 ﺟﻴﺄ ﺎﺘﻨﹶﺍ ﹺﺟﹾﺌ To bring, direct Getirdi, yöneltti 4 ﺟﻴﺄ ﻳﺠﹺﻲ ُﺀ - ﺎ َﺀﹶﺍﺟ He directed her Onu (dş) yöneltti 4 ﺟﻴﺄ ﺎﺂ َﺀﻫﹶﺍﺟ To reply, answer Cevap verdi 4 ﺟﺄﺏ ﺐ ﻳﺠﹺﻴ - ﺏ ﺎﹶﺍﺟ Bitter water Acı su ﺃﺟﺞ ﺎﺎﺟ ﹸﺍﺟ- ﺝ ﺎﹸﺍﺟ To protect, give shelter Korudu, sığındırdı 4 ﺟﺄﺭ ﲑ ﺠ ﻳ ﹺ - ﺭ ﺎﹶﺍﺟ You (pl) replied Cevap verdiniz 4 ﺟﺄﺏ ﻢ ﺘﺒﺟ ﹶﺍ You (pl) were replied Size cevap verildi 4 ﺟﺄﺏ ﻢ ﺘﺒﹸﺍ ﹺﺟ He chose Seçti 8 ﺟﺄﺏ ﺎﺘﺒﺟ ﺍ He chose you (pl) Sizi seçti 8 ﺟﺄﺏ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺘﺒﺟ ﺍ He chose him Onu seçti 8 ﺟﺄﺏ ﻩ ﺎﺘﺒﺟ ﺍ To choose, invent, make up Seçti, derledi 8 ﺟﺄﺏ ﺘﺒﹺﻲﺠ ﻳ - ﺘﺒٰﻲﺟ ﺍ You chose Derledin, seçtin 8 ﺟﺄﺏ ﺖ ﻴﺒﺘﺟ ﺍ You invented it Onu (dş) derledin 8 ﺟﺄﺏ ﺎﺘﻬﻴﺒﺘﺟ ﺍ We chose Derledik, seçtik 8 ﺟﺄﺏ ﺎﻴﻨﺒﺘﺟ ﺍ We chose them Onları seçtik 8 ﺟﺄﺏ ﻢ ﻫ ﺎﻴﻨﺒﺘﺟ ﺍ To tear, uproot Söktü, çekti 8 ﺟﺜﺚ ﺚ ﺘ ﱡﺠ ﻳ - ﺚ ﺘ ﱠﺟ ﺍ Was uprooted (fm) Söküldü (dş) 8 ﺟﺜﺚ ﺖ ﺘﱠﺜﺟ ﺍ To commit Kötülük işledi 8 ﺟﺮﺡ ﺡ ﺘ ﹺﺮﺠ ﻳ - ﺡ ﺮ ﺘﺟ ﺍ They committed Kötülük işlediler 8 ﺟﺮﺡ ﻮﹾﺃﺮﺣ ﺘﺟ ﺍ To assemble, meet, to come together Toplandı 8 ﲨﻊ ﻊ ﻤ ﺘﺠ ﻳ - ﻊ ﻤ ﺘﺟ ﺍ She (they) met, gathered (fm) Toplandı (dş) 8 ﲨﻊ ﺖ ﻌ ﻤ ﺘﺟ ﺍ They came together Toplandılar 8 ﲨﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺘﺟ ﺍ To avoid, stay away Kaçındı 8 ﺟﻨﺐ ﺐ ﺘﹺﻨﺠ ﻳ - ﺐ ﻨﺘﺟ ﺍ 18 They avoided Kaçındılar 8 ﺟﻨﺐ ﻮﺍﻨﺒﺘﺟ ﺍ Avoid (imp, pl) Kaçının 8 ﺟﻨﺐ ﻮﺍﺘﹺﻨﺒﺟ ﺍ Avoid (imp, pl) him (it) Ondan kaçının 8 ﺟﻨﺐ ﻩ ﻮﺘﹺﻨﺒﺟ ﺍ That I find Benim bulmam 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﹶﺍ ﹺﺟ I find Bulurum 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﹶﺍ ﹺﺟ Graves, tombs Mezarlar ﺟﺪﺙ ﺍﺙﺟﺪ ﹶﺍ More fitted, more inclined Daha yatkın ﺟﺪﺭ ﺭ ﺪ ﺟ ﹶﺍ Indeed I find Mutlaka bulurum ﻭﺟﺪ ﺪ ﱠﻥ ﹶﺍ ﹺﺟ Reward, payment, fee, wage Karşılık, ücret, ödül, mükafat ﺃﺟﺮ ﻮﺭ ﹸﺍﺟ- ﺮ ﺟ ﹶﺍ To hire, pay wage for service, work for wage Ücretle tuttu, ücretle çalıştı ﺃﺟﺮ ﺮ ﺟ ﻳ ﹾﺄ - ﺮ ﺟ ﹶﺍ My guilt, my crime Suçum ﺟﺮﻡ ﻲﺍﻣﺟﺮ ﹶﺍ To commit sin Günah işledi 4 ﺟﺮﻡ ﻡ ﺠ ﹺﺮ ﻳ - ﻡ ﺮ ﺟ ﹶﺍ We committed sin Suç işledik 4 ﺟﺮﻡ ﺎﻣﻨ ﺮ ﺟ ﹶﺍ They committed sin Suç işlediler 4 ﺟﺮﻡ ﻮﺍﺮﻣ ﺟ ﹶﺍ Give (imp) him (asylum) Ona aman ver 4 ﺟﺄﺭ ﻩ ﺮ ﹶﺍ ﹺﺟ His reward Onun (er) ücreti, karşılığı ﺃﺟﺮ ﻩ ﺮ ﺟ ﹶﺍ- ﻩ ﺮ ﺟ ﹶﺍ Her reward Onun (dş) ücreti, karşılığı ﺃﺟﺮ ﺎﺮﻫ ﺟ ﹶﺍ Their reward / remuneration Onların ücreti, karşılığı ﺃﺟﺮ ﻢﺮﻫ ﺟ ﹶﺍ- ﻢ ﻫ ﺮ ﺟ ﹶﺍ My reward Benim ücretim, karşılığım ﺃﺟﺮ ﻱ ﺟ ﹺﺮ ﹶﺍ Did we whimper Sızlandık mı ﺟﺰﻉ ﺎﻋﻨ ﺟ ﹺﺰ ﹶﺍ Objects, bodies, forms, figures Cisimler ﺟﺴﻢ ﻡ ﺎﺟﺴ ﹶﺍ Their bodies, forms, figures Onların cisimleri, kalıpları ﺟﺴﻢ ﻢ ﻬ ﻣ ﺎﺟﺴ ﹶﺍ Did he do Yaptı mı 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﺟ ﹶﺍ I do Yaparım, kılarım 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺟ ﹶﺍ Let me do Yapayım 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺟ ﹶﺍ Do (imp), make, place, give Yap, kıl 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺟ ﺍ 1 1 1 19 Did you (pl) do Yaptınız mı 1 ﺟﻌﻞ ﻢﻌ ﹾﻠﺘ ﺟ ﹶﺍ Did we do Yaptık mı 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ ﹶﺍ Make (imp) us, give us Bizi kıl, bize ver 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ ﺍ Indeed I make you Mutlaka seni kılarım 1 ﺟﻌﻞ ﻚ ﻨﻌﹶﻠ ﺟ ﹶﺍ Make me (imp), give me Beni kıl, bana ver 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻠﻨﹺﻰ ﺟ ﺍ Make him (imp), give him Onu kıl, ona ver 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﻌ ﹾﻠ ﺟ ﺍ Make (imp, pl), do, give Kılın, yapın, verin 1 ﺟﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﹾﺃ ﺟ ﺍ For this reason -dan dolayı, için ﺃﺟﻞ ﺟ ﹺﻞ ﹶﺍ Time, period Ecel, süre ﺃﺟﻞ ﻼ ﺟ ﹰ ﹶﺍ- ﺟ ﹲﻞ ﹶﺍ To fix or appoint a term Tayin etti, belirledi 1 ﺃﺟﻞ ﺟ ﹸﻞ ﺆ ﻳ - ﹶﺍ ﹺﺟ ﹶﻞ To appoint Ecel tayin etti, süre belirledi 2 ﺃﺟﻞ ﺟ ﹸﻞ ﺆ ﻳ - ﺟ ﹶﻞ ﹶﺍ Urge (imp), summon, arouse Sür, topla, saldır 4 ﺟﻠﺐ ﺐ ﻠﺟ ﹶﺍ To collect, assault Saldırdı, sürdü, topladı 4 ﺟﻠﺐ ﺐ ﻠﺠ ﻳ - ﺐ ﺟﹶﻠ ﹶﺍ You appointed Tayin ettin, belirledin 2 ﺃﺟﻞ ﺖ ﺟ ﹾﻠ ﹶﺍ It was appointed, deferred Tecil edildi, ertelendi (dş) 2 ﺃﺟﻞ ﺖ ﺟﹶﻠ ﹸﺍ Flog (imp, pl), beat Değnek vurun 1 ﺟﻠﺪ ﻭﺍﻠﺪﺟ ﺍ Flog (imp, pl) them Onlara değnek vurun 1 ﺟﻠﺪ ﻢ ﻫ ﻭﻠﺪﺟ ﺍ Our term, period, time Bizim ecelimiz, süremiz ﺃﺟﻞ ﺎﺟﹶﻠﻨ ﹶﺍ His term Onun (er) eceli, süresi ﺃﺟﻞ ﻪ ﺟﹶﻠ ﹶﺍ- ﻪ ﻠﺟ ﹶﺍ Her term Onun (dş) eceli, süresi ﺃﺟﻞ ﺎﺟﹸﻠﻬ ﹶﺍ- ﺎﺟﹶﻠﻬ ﹶﺍ Their term Onların (er) eceli, süresi ﺃﺟﻞ ﻢ ﻬ ﺟﹸﻠ ﹶﺍ Their (fm, pl) term Onların (dş) eceli, süresi ﺃﺟﻞ ﻦ ﻬ ﺟﹶﻠ ﹶﺍ- ﻦ ﻬ ﺟﹸﻠ ﹶﺍ Two terms, periods Đki süre, iki ecel ﺃﺟﻞ ﻴ ﹺﻦﺟﹶﻠ ﹶﺍ To combine Birleştirdi 4 ﲨﻊ ﻊ ﻤ ﺠ ﻳ - ﻊ ﻤ ﺟ ﹶﺍ They collected Topladılar 4 ﲨﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺟ ﹶﺍ Collect (imp, pl), get together Toplayın, toplanın 4 ﲨﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺟ ﹶﺍ 20 All, all of them Hepsi, tamamı Keep (imp) me away Beni uzak tut Embryos, hidden Ceninler, gizli olanlar Incline (imp) Yanaş, meylet Wings Kanatlar Proclaim (imp, pl), manifest, publish Açığa vurun Rewards, fees Your (pl) rewards, fees Their rewards, fees Their (fm) rewards, fees 1 1 1 Ücretler, karşılıklar, ödüller, mehirler Sizin ücretleriniz, karşılıklarınız Onların (er) ücretleri, karşılıkları Onların (dş) ücretleri, karşılıkları ﲨﻊ ﲔﻤﻌ ﺟ ﹶﺍ- ﻮﻥﻤﻌ ﺟ ﹶﺍ ﺟﻨﺐ ﺒﻨﹺﻲﻨﺟ ﹸﺍ ﺟﻨﻦ ﻨ ﹲﺔﹶﺍ ﹺﺟ ﺟﻨﺢ ﺢ ﻨﺟ ﺍ ﺟﻨﺢ ﺔ ﺤ ﺟﹺﻨ ﹶﺍ ﺟﻬﺮ ﻭﺍﻬﺮ ﺟ ﺍ ﺃﺟﺮ ﻮﺭﹸﺍﺟ ﺃﺟﺮ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﻮﹸﺍﺟ ﺃﺟﺮ ﻢ ﻫ ﺭ ﻮﹸﺍﺟ ﺃﺟﺮ ﻦ ﻫ ﺭ ﻮﹸﺍﺟ I respond to Đcabet ederim, karşılık veririm 4 ﺟﺄﺏ ﺐ ﹸﺍﺟﹺﻴ It was accepted, answered Đcabet olundu, kabul edildi 4 ﺟﺄﺏ ﺖ ﺒﹸﺍﺟﹺﻴ Accept (imp, pl) answer Đcabet edin, uyun 4 ﺟﺄﺏ ﻮﺍﹶﺍﺟﹺﻴﺒ Events, stories Konuşmalar, haberler ﺣﺪﺙ ﻳﺚﺎﺩﹶﺍﺣ To surround, contain, encompass She surrounded, encompassed Kuşattı, çevreledi, kavradı 4 ﺣﺄﻁ ﻂ ﻴ ﹸﻳﺤ - ﻁ ﺎ ﹶﹶﺍﺣ Kuşattı, çevreledi, kavradı (dş) 4 ﺣﺄﻁ ﺖ ﺎ ﹶﻃﹶﺍﺣ I like Ben severim 4 ﺣﺒﺐ ﺐ ﺣ ﹸﺍ To love, like Sevdi 4 ﺣﺒﺐ ﺐ ﺤ ﻳ - ﺐ ﺣ ﹶﺍ Dearer, liked more Daha sevimli, daha sevgili ﺣﺒﺐ ﺐ ﺣ ﹶﺍ- ﺐ ﺣ ﹶﺍ His loved ones Sevdikleri, sevgili kulları ﺣﺒﺐ ﻩ ﺅ ﺎﺣﺒ ﹶﺍ Priests, rabbis, scholars Rahipler ﺣﱪ ﺭ ﺎﺣﺒ ﹶﺍ Their priests Onların rahipleri ﺣﱪ ﻢ ﻫ ﺭ ﺎﺣﺒ ﹶﺍ You loved, liked Sen sevdin 4 ﺣﺒﺐ ﺖ ﺒﺒﺣ ﹶﺍ I loved, liked Ben sevdim 4 ﺣﺒﺐ ﺖ ﺒﺒﺣ ﹶﺍ To frustrate, make it go in vain Boşa çıkardı, heder etti 4 ﺣﺒﻂ ﻂ ﺤﹺﺒ ﹸ ﻳ - ﻂ ﺒ ﹶﺣ ﹶﺍ To burn, scorch Yaktı 8 ﺣﺮﻕ ﻕ ﺘ ﹺﺮﺤ ﻳ - ﻕ ﺮ ﺘﺣ ﺍ 21 She burnt Yaktı (dş) 8 ﺣﺮﻕ ﺖ ﺮﹶﻗ ﺘﺣ ﺍ To expect Ümit etti, bekledi 8 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﺘﺤ ﻳ - ﺐ ﺴ ﺘﺣ ﺍ To bear, to carry Taşıdı, yüklendi 8 ﲪﻞ ﻤ ﹸﻞ ﺘﺤ ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﺘﺣ ﺍ They assumed burden Yüklendiler 8 ﲪﻞ ﻤﻠﹸﻮﺍ ﺘﺣ ﺍ To take under control, destroy Sürükledi, kontrol altına aldı 8 ﺣﻨﻚ ﻚ ﺘﹺﻨﺤ ﻳ - ﻚ ﻨﺘﺣ ﺍ Indeed I take under control Mutlaka sürüklerim 8 ﺣﻨﻚ ﻦ ﺘﹺﻨ ﹶﻜﺣ ﹶﺍ One, single, only, anyone Bir, tek, bir kimse ﻭﺣﺪ ﺍﺣﺪ ﹶﺍ- ﺪ ﺣ ﹶﺍ Eleven On bir One, anyone (fm) Bir, birisi (dş) ﻭﺣﺪ ﺍﺣﺪ ﺍ One of the two (fm) Đkisinden biri (dş) ﻭﺣﺪ ﺎﻫﻤ ﺍﺣﺪ ﺍ One of them (fm) Onlardan biri (dş) ﻭﺣﺪ ﻦ ﻫ ﺍﺣﺪ ﺍ That I tell Benim söylemem 1 ﺣﺪﺙ ﺙ ﺪ ﹶ ﺣ ﹸﺍ To make happen Meydana getirdi 4 ﺣﺪﺙ ﺙ ﺪ ﹸ ﺤ ﻳ - ﺙ ﺪ ﹶ ﺣ ﹶﺍ One of you Sizden biri ﻭﺣﺪ ﺪﻛﹸﻢ ﺣ ﹶﺍ- ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﺣ ﹶﺍ One of the two of you Đkinizden biri ﻭﺣﺪ ﺎﺪ ﹸﻛﻤ ﺣ ﹶﺍ One of us Bizden biri ﻭﺣﺪ ﺎﺪﻧ ﺣ ﹶﺍ One of them Onlardan biri ﻢ ﻭﺣﺪ ﻫ ﺪ ﺣ ﹶﺍ- ﻢﺪﻫ ﺣ ﹶﺍ- ﻢ ﻫ ﺪ ﺣ ﹶﺍ One of the two of them O ikisinden biri ﻭﺣﺪ ﺎﻫﻤ ﺪ ﺣ ﹶﺍ- ﺎﻫﻤ ﺪ ﺣ ﹶﺍ One, anyone (fm) Bir, birisi (dş) ﻭﺣﺪ ﻯﺣﺪ ﺍ Beware (imp), be cautious Sakın, çekin 1 ﺣﺬﺭ ﺭ ﺣ ﹶﺬ ﺍ Be cautious of them Onlardan sakın 1 ﺣﺬﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺣ ﹶﺬ ﺍ Beware (imp, pl), be cautious Sakının 1 ﺣﺬﺭ ﻭﹾﺃﺣ ﹶﺬﺭ ﺍ Be cautious (imp, pl) of him Ondan sakının 1 ﺣﺬﺭ ﻩ ﻭﺣ ﹶﺬﺭ ﺍ Be cautious (imp, pl) of them Onlardan sakının 1 ﺣﺬﺭ ﻢ ﻫ ﻭﺣ ﹶﺬﺭ ﺍ Greediest En hırslı ﺣﺮﺹ ﺹ ﺮ ﺣ ﹶﺍ Clans, sects Hizipler, gruplar, topluluklar ﺣﺰﺏ ﺏ ﺍﺣﺰ ﹶﺍ ﺮﻋﺸ ﺪ ﺣ ﹶﺍ 22 ﺣﺴﺲ ﺲ ﺤ ﻳ - ﺲ ﺣ ﹶﺍ ﺣﺴﻦ ﺎﺎﻧﺣﺴ ﺍ - ﺎ ﹸﻥﺣﺴ ﺍ 1 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﺣ ﹶﺍ 4 ﺣﺴﻦ ﻦ ﺴ ِ ﺣ ﹶﺍ ﺣﺴﻦ ﻦ ﺴ ﺣ ﹶﺍ- ﻦ ﺴ ﺣ ﹶﺍ 4 ﺣﺴﻦ ﻦ ﺴ ِﺤ ﻳ - ﻦ ﺴ ﺣ ﹶﺍ 4 ﺣﺴﻦ ﻢ ﺘﻨﺣﺴ ﹶﺍ Onun en güzeli ﺣﺴﻦ ﻪ ﻨﺴ ﺣ ﹶﺍ The best of it (her) Onun en güzeli ﺣﺴﻦ ﺎﺴﹺﻨﻬ ﺣ ﹶﺍ They did good Đyilik ettiler 4 ﺣﺴﻦ ﻮﺍﺴﻨ ﺣ ﹶﺍ Do (imp, pl) good Đyilik edin 4 ﺣﺴﻦ ﻮﹾﺃ ﻨﺴ ِ ﺣ ﹶﺍ They perceived Hissettiler 4 ﺣﺴﺲ ﻮﹾﺃﺣﺴ ﹶﺍ Assemble (imp, pl), gather together Toplayın 1 ﺣﺸﺮ ﻭﺍﺸﺮ ﺣ ﹸﺍ He counted it (him) Onu (er) saydı 4 ﺣﺼﻰ ﺎﺣﺼ ﹶﺍ He counted, calculated, computed Saydı 4 ﺣﺼﻰ ﺎﺣﺼ ﹶﺍ He counted it (her) Onu (dş) saydı 4 ﺣﺼﻰ ﺎﺎﻫﺣﺼ ﹶﺍ He counted them Onları saydı 4 ﺣﺼﻰ ﻢ ﻫ ﺎﺣﺼ ﹶﺍ To count, calculate, compute Saydı, hesapladı 4 ﺣﺼﻰ ﻲﺤﺼ ﻳ - ﺣﺼٰﻲ ﹶﺍ Was prevented, closed Engellendi, kapandı 4 ﺣﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺣ ﹸﺍ To prevent, close Engelledi, kapadı 4 ﺣﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺤ ﻳ - ﺮ ﺼ ﺣ ﹶﺍ You were prevented, held back Engellendiniz 4 ﺣﺼﺮ ﻢ ﺗﺮ ﺼ ﺣ ﹸﺍ They were prevented Engellendiler 4 ﺣﺼﺮ ﻭﹾﺃﺼﺮ ﺍﹸﺣ Confine (imp, pl) them, close them Onları engelleyin, hapsedin 1 ﺣﺼﺮ ﻢ ﻫ ﻭﺼﺮ ﺣ ﺍ They (fm, pl) got married Evlendiler (dş) 4 ﺣﺼﻦ ﻦ ﺼ ﺣ ﹸﺍ To protect Korudu 4 ﺣﺼﻦ ﻦ ﺼ ﺤ ﻳ - ﻦ ﺼ ﺣ ﹶﺍ She protected her chastity Namusunu korudu (dş) 4 ﺣﺼﻦ ﺖ ﻨﺼ ﺣ ﹶﺍ To feel, sense, perceive Hissetti Kindness, goodness, favor Đhsan, iyilik Did he assume Sandı mı Be good (imp), make it well Đyilik yap Better, best Daha güzel, en güzel To do well, be kind Đyilik etti, güzelleştirdi You did good Đyilik yaptınız The best of it (him) 4 23 Count (imp, pl) Sayın (emir) 4 ﺣﺼﻰ ﻮﺍﺣﺼ ﹶﺍ He counted Saydı 4 ﺣﺼﻰ ﻰﺣﺼ ﹶﺍ We counted Saydık 4 ﺣﺼﻰ ﺎﻴﻨﺼ ﺣ ﹶﺍ We counted it (him) Biz onu saydık 4 ﺣﺼﻰ ﻩ ﺎﻴﻨﺼ ﺣ ﹶﺍ To bring, make ready, prepare Getirdi, hazır etti 4 ﺣﻀﺮ ﺮ ﻀ ﺤ ﻳ - ﺮ ﻀ ﺣ ﹶﺍ She prepared, brought Hazırladı, getirdi 4 ﺣﻀﺮ ﺕ ﺮ ﻀ ﺣ ﹶﺍ She was prepared, brought Hazırlandı, getirildi 4 ﺣﻀﺮ ﺕ ﺮ ﻀ ﺣ ﹸﺍ I encompassed Đhata ettim, kuşattım 4 ﺣﺄﻁ ﺖ ﺣ ﹾﻄ ﹶﺍ We encompassed Đhata ettik, kuşattık 4 ﺣﺄﻁ ﺎﺣ ﹾﻄﻨ ﹶﺍ To press, insist Sıkıştırdı, zorladı 4 ﺣﻔﻲ ﻲﺤﻔ ﻳ - ﺣﻔٰﻲ ﹶﺍ Protect (imp, pl), watch Gözetin, koruyun 1 ﺣﻔﻆ ﺣ ﹶﻔﻈﹸﻮﹾﺃ ﺍ Is it true, right Gerçek mi, hak mı ﺣﻘﻖ ﻖ ﺣ ﹶﺍ More worthy, more deserving Daha fazla hak eden, daha layık ﺣﻘﻖ ﻖ ﺣ ﹶﺍ- ﻖ ﺣ ﹶﺍ To prove, justify, establish Yerleştirdi, gerçekleştirdi ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﻳ - ﻖ ﺣ ﹶﺍ Ages, very long periods of time, eternity Çağlar, devirler, çok uzun süreler ﺣﻘﺐ ﺎﺣﻘﹶﺎﺑ ﹶﺍ Sand hills Kum tepeleri ﺣﻘﻒ ﺣﻘﹶﺎﻑ ﹶﺍ Judge (imp), decide Hüküm ver ﺣﻜﻢ ﺣﻜﹸﻢ ﹸﺍ He who judges best En hikmetli, en iyi hükmeden ﺣﻜﻢ ﻢ ﺣ ﹶﻜ ﹶﺍ I judge Hükmederim 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺣ ﹸﻜ ﹶﺍ To strengthen, fortify Sağlamlaştırdı, açıkladı 4 ﺣﻜﻢ ﻢ ﻜ ﺤ ﻳ - ﻢ ﺣ ﹶﻜ ﹶﺍ Strengthened, explained (fm) Sağlamlaştırıldı, açıklandı 4 ﺣﻜﻢ ﺖ ﻤ ﻜ ﺣ ﹸﺍ Was allowed Helal kılındı 4 ﺣﻠﻞ ﺣ ﱠﻞ ﹸﺍ 4 ﺣﻠﻞ ﺤ ﱡﻞ ﻳ - ﺣ ﱠﻞ ﹶﺍ 4 1 To make lawful, permit, settle, Helal kıldı, bekletti, yerleşti, solve çözdü Confused dreams Karışık rüyalar ﺣﻠﻢ ﻼ ﹴﻡ ﺣ ﹶ ﹶﺍ Their dreams Onların rüyaları, hayalleri ﺣﻠﻢ ﻢﻣﻬ ﺣﻠﹶﺎ ﹶﺍ Made lawful, permitted (fm) Helal kılındı (dş) ﺣﻠﻞ ﺖ ﺣﱠﻠ ﹸﺍ 4 24 Remove (imp), untie Çöz 1 ﺣﻠﻞ ﺣﹸﻠ ﹾﻞ ﹸﺍ We made lawful Helal kıldık 4 ﺣﻠﻞ ﺎﺣﹶﻠ ﹾﻠﻨ ﹶﺍ He settled us Bizi yerleştirdi 4 ﺣﻠﻞ ﺎﺣﱠﻠﻨ ﹶﺍ They settled Yerleştirdiler 4 ﺣﻠﻞ ﺣﻠﱡﻮﹾﺃ ﹶﺍ Burdens, loads Yükler ﲪﻞ ﺎ ﹺﻝﺣﻤ ﹶﺍ Ahmed, Prophet Muhammed's name Ahmed ﲪﺪ ﺪ ﻤ ﺣ ﹶﺍ I bear the load, carry Ben yüklenirim, taşırım 1 ﲪﻞ ﻤ ﹸﻞ ﺣ ﹶﺍ Load (imp), burden Yükle 1 ﲪﻞ ﻤ ﹾﻞ ﺣ ﺍ I load you on, mount you Sizi yüklerim, bindiririm 1 ﲪﻞ ﻢ ﻤﹸﻠ ﹸﻜ ﺣ ﹶﺍ Black, color of dust Kara, toz rengi ﺣﻮﻱ ﻯﺣﻮ ﹶﺍ To give life, make live Diriltti, yaşattı, hayat verdi 4 ﺣﻴﻲ ﺤﹺﻴﻲ ﻳ - ﺎﺣﻴ ﹶﺍ Alive, living (pl) Diri, canlı (çğ) 4 ﺣﻴﻲ ﺎ ٍﺀﺣﻴ ﹶﺍ- ﺎ ًﺀﺣﻴ ﹶﺍ- ﺎ ٌﺀﺣﻴ ﹶﺍ He gave you life, resurrected you Sizi diriltti 4 ﺣﻴﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺣﻴ ﹶﺍ He gave her life Onu (dş) diriltti 4 ﺣﻴﻲ ﺎﺎﻫﺣﻴ ﹶﺍ He gave them life Onları diriltti 4 ﺣﻴﻲ ﻢ ﻫ ﺎﺣﻴ ﹶﺍ Encompassed, surrounded Đstila edildi, kuşatıldı 4 ﺣﺄﻁ ﻂ ﻴ ﹶﹸﺍﺣ I give life Diriltirim 4 ﺣﻴﻲ ﺣﻴﹺﻲ ﹸﺍ You gave us life Bizi yaşattın, dirilttin 4 ﺣﻴﻲ ﺎﺘﻨﻴﻴﺣ ﹶﺍ We gave life Yaşattık, hayat verdik 4 ﺣﻴﻲ ﺎﻴﻨﻴﺣ ﹶﺍ We gave him life Onu dirilttik, canlandırdık 4 ﺣﻴﻲ ﻩ ﺎﻴﻨﻴﺣ ﹶﺍ We gave her life Onu (dş) dirilttik, canlandırdık 4 ﺣﻴﻲ ﺎﺎﻫﻴﻨﻴﺣ ﹶﺍ Brother Erkek kardeş ﺃﺧﻮ ﺥ ﹶﺍ ﹺ- ﺎ ﹶﺍﺧ- ﺥ ﹶﺍ I fear Korkarım 1 ﺧﻮﻑ ﻑ ﺎﹶﺍﺧ I oppose you Size muhalefet ederim 3 ﺧﻠﻒ ﻢ ﻟ ﹶﻔ ﹸﻜﺎﹸﺍﺧ Our brother Erkek kardeşimiz ﺃﺧﻮ ﺎﺎﻧﹶﺍﺧ His brother Onun erkek kardeşi ﺃﺧﻮ ﻩ ﺎﹶﺍﺧ 25 Their brother Onların erkek kardeşi ﺃﺧﻮ ﻢ ﻫ ﺎﹶﺍﺧ Your news, matters Haberleriniz ﺧﱪ ﺎ ﹺﺭﻛﹸﻢﺧﺒ ﹶﺍ- ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﺎﺧﺒ ﹶﺍ Her (its) news Onun haberleri ﺧﱪ ﺎﺭﻫ ﺎﺧﺒ ﹶﺍ To become humble Saygı duydu, boyun eğdi 4 ﺧﺒﺖ ﺖ ﺨﹺﺒ ﻳ - ﺖ ﺒﺧ ﹶﺍ They humbled themselves Gönülden boyun eğdiler 4 ﺧﺒﺖ ﺍﺘﻮﺒﺧ ﹶﺍ Sister Kız kardeş ﺃﺧﻮ ﺖ ﺧ ﹸﺍ To choose Seçti 8 ﺧﺄﺭ ﺭ ﺎﺨﺘ ﻳ - ﺭ ﺎﺧﺘ ﺍ To betray Đhanet etti 8 ﺧﺄﻥ ﺎ ﹸﻥﺨﺘ ﻳ - ﺎ ﹶﻥﺧﺘ ﺍ I chose Seçtim 8 ﺧﺄﺭ ﺕ ﺮ ﺘﺧ ﺍ I chose you Seni seçtim 8 ﺧﺄﺭ ﻚ ﺗﺮ ﺘﺧ ﺍ We chose Seçtik 8 ﺧﺄﺭ ﺎﺮﻧ ﺘﺧ ﺍ We chose them Onları seçtik 8 ﺧﺄﺭ ﻢ ﻫ ﺎﺮﻧ ﺘﺧ ﺍ To choose a person specifically for oneself Seçti, has kıldı 8 ﺧﺼﺺ ﺺ ﺘﺨ ﻳ - ﺺ ﺘﺧ ﺍ To quarrel, dispute Tartıştı, çekişti 8 ﺧﺼﻢ ﻢ ﺼ ﺘﺨ ﻳ - ﻢ ﺼ ﺘﺧ ﺍ They disputed, quarreled Tartıştılar 8 ﺧﺼﻢ ﻮﺍﺼﻤ ﺘﺧ ﺍ Your sister Kız kardeşin ﺃﺧﻮ ﻚ ﺘﺧ ﹸﺍ Alternation, difference, contradiction Art arda gelmesi, çelişki, ihtilaf 8 ﺧﻠﻒ ﻼﻓﹰﺎ ﺘ ﹶﺧ ﺍ- ﻑ ﻼ ﺘ ﹶﺧ ﺍ Forgery, invention Uydurma 8 ﺧﻠﻖ ﻕ ﺘﻠﹶﺎﺧ ﺍ Mixed up Birbirine karıştı 8 ﺧﻠﻂ ﻂ ﺘﹶﻠ ﹶﺧ ﺍ It was disputed Đhtilaf edildi, ayrılığa düşüldü 8 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺘﺧ ﹸﺍ To dispute, be in contradiction Đhtilaf etti, farklı oldu 8 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺘﺨ ﻳ - ﻒ ﺘﹶﻠﺧ ﺍ You (pl) disputed Đhtilaf ettiniz 8 ﺧﻠﻒ ﻢ ﺘﺘﹶﻠ ﹾﻔﺧ ﺍ They disputed Đhtilaf ettiler 8 ﺧﻠﻒ ﺘﹶﻠﻔﹸﻮﹾﺃﺧ ﺍ His sister Onun (er) kız kardeşi ﺃﺧﻮ ﻪ ﺘﺧ ﹸﺍ Her sister Onun (dş) kız kardeşi ﺃﺧﻮ ﺎﺘﻬﺧ ﹸﺍ- ﺎﺘﻬﺧ ﹸﺍ Two sisters Đki kız kardeş ﺃﺧﻮ ﻴ ﹺﻦﺘﺧ ﹸﺍ 26 Secret lovers Gizli dostlar ﺧﺪﻥ ﻥ ﺍﺧﺪ ﹶﺍ Pit, ditch Hendek ﺧﺪﺩ ﺩ ﻭﺧﺪ ﹸﺍ He was taken, grabbed Yakalandı 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﹸﺍ That which takes, catches, grabs Tutan, yakalayan, tutar, yakalar 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹲﺬ ﺁ Grabbing Yakalama, yakalayış ﺃﺧﺬ ﺧ ﹶﺬ ﹰﺓ ﹶﺍ- ﺧﺬﹰﺍ ﹶﺍ- ﺧ ﹸﺬ ﹶﺍ To punish, reprimand Ceza verdi 3 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﺍﻳﺆ - ﺧ ﹶﺬ ﺁ To take, seize, grab Aldı, tuttu, yakaladı 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﻳ ﹾﺄ - ﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ She took, grabbed Tuttu, yakaladı (dş) 1 ﺃﺧﺬ ﺕ ﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ I took, grabbed Tuttum, yakaladım 1 ﺃﺧﺬ ﺕ ﺧ ﹾﺬ ﹶﺍ It (she) grabbed you Sizi yakaladı 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ You grabbed, took Yakaladınız, edindiniz 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺗﺧ ﹾﺬ ﹶﺍ She grabbed him Onu (er) yakaladı 1 ﺃﺧﺬ ﻪ ﺗﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ I grabbed her Onu (dş) yakaladım 1 ﺃﺧﺬ ﺎﺗﻬﺧ ﹾﺬ ﹶﺍ She grabbed them Onları yakaladı 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻬ ﺗﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ I grabbed them Onları yakaladım 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻬ ﺗﺧ ﹾﺬ ﹶﺍ They (fm, pl) took, grabbed Tuttular, aldılar (dş) 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹾﺬ ﹶﻥ ﹶﺍ We took, grabbed Yakaladık 1 ﺃﺧﺬ ﺎﺧ ﹾﺬﻧ ﹶﺍ We grabbed him Onu yakaladık, aldık 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺎﺧ ﹾﺬﻧ ﹶﺍ We grabbed them Onları yakaladık, aldık 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺎﺧ ﹾﺬﻧ ﹶﺍ He grabbed him Onu yakaladı 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ His grabbing Onu yakalaması 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ He grabbed them Onları yakaladı 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ Their grabbing Onların yakalanması 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺬ ﺧ ﹶﺍ They were grabbed Yakalandılar 1 ﺃﺧﺬ ﺧﺬﹸﻭﹾﺃ ﹸﺍ Those who take, catch Yakalayanlar 1 ﺃﺧﺬ ﻦ ﻳﺧﺬ ﺁ That which takes it Onu alan, alacak 1 ﺃﺧﺬ ﻪ ﻳﺧﺬ ﺁ 27 Other Diğer, başka ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺁ Other (pl) Diğer, başka (çğ) ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﹸﺍ- ﺮ ﺧ ﹸﺍ End, final, hereafter Son, ahiret ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺁ- ﺮ ﺧ ﺁ Other Diğer ﺃﺧﺮ ﺧ ﹺﺮ ﺁ- ﺮ ﺧ ﺁ- ﺮ ﺧ ﺁ To postpone Tehir etti, erteledi, süre verdi ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺆ ﻳ - ﺮ ﺧ ﹶﺍ Other (fm) Diğer (dş) ﺃﺧﺮ ﺍﺧﺮ ﹸﺍ Taking out, extracting, expelling Çıkarma 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺍﺧﺮ ﺍ -ﺝ ﺍﺧﺮ ﺍ - ﺝ ﺍ ﹴﺧﺮ ﺍ Your removal Sizin çıkarılmanız 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﺍ ﹺﺟ ﹸﻜﺧﺮ ﺍ Their removal Onların çıkarılması 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻬ ﺟ ﺍﺧﺮ ﺍ Your rear, those after you (pl) Sonrakileriniz, arkanız ﺃﺧﺮ ﻢ ﺍ ﹸﻛﺧﺮ ﹸﺍ Other two Diğer iki ﺃﺧﺮ ﻥ ﺍﺧﺮ ﺁ Those after them Sonrakileri ﺃﺧﺮ ﻢ ﻫ ﺍﺧﺮ ﹸﺍ To destroy, demolish, ruin Harap etti, yıktı 4 ﺧﺮﺏ ﺏ ﺨ ﹺﺮ ﻳ - ﺏ ﺮ ﺧ ﹶﺍ She (it) postponed Erteledi 2 ﺃﺧﺮ ﺕ ﺮ ﺧ ﹶﺍ You postponed Erteledin 2 ﺃﺧﺮ ﺕ ﺮ ﺧ ﹶﺍ Last, final, hereafter Ahiret, son ﺃﺧﺮ ﺮ ﹲﺓ ﺧ ﺁ You postponed me Beni erteledin 2 ﺃﺧﺮ ﺗﻨﹺﻲﺮ ﺧ ﹶﺍ- ﺗ ﹺﻦﺮ ﺧ ﹶﺍ You postponed us Bizi erteledin 2 ﺃﺧﺮ ﺎﺗﻨﺮ ﺧ ﹶﺍ Take out (imp), remove Çıkar 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺧ ﹺﺮ ﹶﺍ That I am removed Benim çıkarılmam 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺧ ﹸﺍ I am taken out Çıkarılırım 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺧ ﹸﺍ Come out (imp) Çık 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺧ ﹸﺍ He was taken out Çıkarıldı 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺧ ﹺﺮ ﹸﺍ To remove, bring forth, drive out Çıkardı, öne getirdi 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻳ - ﺝ ﺮ ﺧ ﹶﺍ She took out Dışarı çıkardı 4 ﺧﺮﺝ ﺖ ﺟ ﺮ ﺧ ﹶﺍ She was taken out Çıkarıldı 4 ﺧﺮﺝ ﺖ ﺟ ﺧ ﹺﺮ ﹸﺍ 28 2 She took you out Seni çıkardı 4 ﺧﺮﺝ ﻚ ﺘﺟ ﺮ ﺧ ﹶﺍ You were taken out Çıkarıldınız 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﺘﺟ ﺧ ﹺﺮ ﹸﺍ He took you out Seni çıkardı 4 ﺧﺮﺝ ﻚ ﺟ ﺮ ﺧ ﹶﺍ He took you (pl) out Sizi çıkardı 4 ﺧﺮﺝ ﺟﻜﹸﻢ ﺮ ﺧ ﹶﺍ We took out Çıkardık 4 ﺧﺮﺝ ﺎﺟﻨ ﺮ ﺧ ﹶﺍ Take (imp) us out Bizi çıkar 4 ﺧﺮﺝ ﺎﺟﻨ ﺧ ﹺﺮ ﹶﺍ We take them out Onları çıkardık 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻫ ﺎﺟﻨ ﺮ ﺧ ﹶﺍ Take (imp) me out Beni çıkar 4 ﺧﺮﺝ ﺟﻨﹺﻰ ﺧ ﹺﺮ ﹶﺍ He took me out Beni çıkardı 4 ﺧﺮﺝ ﺟﻨﹺﻲ ﺮ ﺧ ﹶﺍ He took him out Onu çıkardı 4 ﺧﺮﺝ ﻪ ﺟ ﺮ ﺧ ﹶﺍ He took the two of them out O ikisini çıkardı 4 ﺧﺮﺝ ﺎﻬﻤ ﺟ ﺮ ﺧ ﹶﺍ Go (imp, pl) out Çıkın 1 ﺧﺮﺝ ﻮﺍﺮﺟ ﺧ ﺍ Take (imp, pl) out Çıkarın 4 ﺧﺮﺝ ﻮﹾﺃﺧ ﹺﺮﺟ ﹶﺍ They were taken out Çıkarıldılar 4 ﺧﺮﺝ ﻮﹾﺃﺧ ﹺﺮﺟ ﹸﺍ They took you out Sizi çıkardılar 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻮ ﹸﻛﺮﺟ ﺧ ﹶﺍ Take (imp, pl) them out Onları çıkarın 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻫ ﻮﺧ ﹺﺮﺟ ﹶﺍ Did you puncture it Onu deldin mi 1 ﺧﺮﻕ ﺎﺘﻬﺮ ﹾﻗ ﺧ ﹶﺍ We postponed, delayed Erteledik, geciktirdik, tehir ettik 2 ﺃﺧﺮ ﺎﺮﻧ ﺧ ﹶﺍ Postpone (imp) us, delay us Bizi ertele, geciktir 2 ﺃﺧﺮ ﺎﺮﻧ ﺧ ﹶﺍ Our end, the last of us Sonumuz, sonuncumuz ﺃﺧﺮ ﺎﺧ ﹺﺮﻧ ﺁ His (its) end Onun sonu ﺃﺧﺮ ﻩ ﺮ ﺧ ﺁ Others Diğerleri ﺃﺧﺮ ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺁ- ﻭ ﹶﻥﺧﺮ ﺁ Other (fm) Diğer (dş) ﺃﺧﺮ ﻯﺧﺮ ﹸﺍ Last ones, those who came later Sonrakiler, arkadan gelenler ﺃﺧﺮ ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺁ To disgrace Rezil etti 4 ﺧﺰﻱ ﺨﺰﹺﻱ ﻳ - ﻯﺧﺰ ﹶﺍ You disgraced (someone) Rezil ettin 4 ﺧﺰﻱ ﺖ ﻳﺰ ﺧ ﹶﺍ 29 You disgraced him Onu rezil ettin 4 ﺧﺰﻱ ﻪ ﺘﻳﺰ ﺧ ﹶﺍ Remain (imp, pl) rejected Sinin, kalın 1 ﺧﺲﺀ ﻭﺍﺴﺆ ﺧ ﺍ To decrease Azalttı 4 ﺧﺴﺮ ﺮ ﺴ ِﺨ ﻳ - ﺮ ﺴ ﺧ ﹶﺍ Biggest losers En çok ziyana uğrayanlar ﺧﺴﺮ ﻦ ﺴﺮﹺﻳ ﺧ ﹶﺍ- ﻭ ﹶﻥﺴﺮ ﺧ ﹶﺍ Fear (imp, pl) Korkun 1 ﺧﺸﻲ ﺍﺸﻮ ﺧ ﺍ Fear (imp, pl) me Benden korkun 1 ﺧﺸﻲ ﻮﻧﹺﻲ ﺸ ﺧ ﺍ- ﻥ ﻮ ﺸ ﺧ ﺍ That you fear them Onlardan korkmanız 1 ﺧﺸﻲ ﻢ ﻫ ﻮ ﺸ ﺧ ﺍ Green Yeşil ﺧﻀﺮ ﻀ ﹺﺮ ﺧ ﹶﺍ To make a mistake, err Hata etti 4 ﺧﻄﺄ ﻄ ﹸﺊ ﺨ ﻳ - ﺧ ﹶﻄﹶﺎ ﹶﺍ You made a mistake, erred Hata ettiniz 4 ﺧﻄﺄ ﻢﺧ ﹶﻄ ﹾﺄﺗ ﹶﺍ We made a mistake, erred Hata ettik 4 ﺧﻄﺄ ﺎﺧ ﹶﻄ ﹾﺄﻧ ﹶﺍ Lower (imp) Đndir 1 ﺧﻔﺾ ﺾ ﻔ ﺧ ﺍ More secret Daha gizli ﺧﻔﻲ ﺧﻔﹶﻰ ﹶﺍ I keep it hidden Gizlerim 4 ﺧﻔﻲ ﻲﺧﻔ ﹸﺍ It was hidden Saklandı, gizlendi 4 ﺧﻔﻲ ﻲ ﻔ ﺧ ﹸﺍ To hide, keep it secret Sakladı, gizledi 4 ﺧﻔﻲ ﻲﺨﻔ ﻳ - ﺧﻔﹶﻰ ﹶﺍ You (pl) concealed, hid Gizlediniz 4 ﺧﻔﻲ ﻢ ﺘﻴﺧ ﹶﻔ ﹶﺍ I hide it Ben onu gizlerim 4 ﺧﻔﻲ ﺎﻴﻬﺧﻔ ﹸﺍ Friends Dostlar ﺧﻠﻞ ﻼ ُﺀ ﺧ ﱠ ﹶﺍ To make eternal Ebedi kıldı 4 ﺧﻠﺪ ﺪ ﻠﺨ ﻳ - ﺪ ﺧﹶﻠ ﹶﺍ It made him eternal Onu ebedi kıldı 4 ﺧﻠﺪ ﻩ ﺪ ﺧﹶﻠ ﹶﺍ To make sincerely Đhlasla yaptı, has kıldı 4 ﺧﻠﺺ ﺺ ﻠﺨ ﻳ - ﺺ ﺧﹶﻠ ﹶﺍ We purified Temizledik, halis kıldık 4 ﺧﻠﺺ ﺎﺼﻨ ﺧﹶﻠ ﹶﺍ We made them purified Onları ihlaslı kıldık 4 ﺧﻠﺺ ﻢ ﻫ ﺎﺼﻨ ﺧﹶﻠ ﹶﺍ They purified, were sincere Halis kıldılar 4 ﺧﻠﺺ ﻮﺍﺧﹶﻠﺼ ﹶﺍ Put off, take off(imp) Çıkar 1 ﺧﻠﻊ ﻊ ﺧﹶﻠ ﺍ 30 4 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﻳ - ﻒ ﺧﹶﻠ ﹶﺍ I broke my promise to you (pl) Size olan sözümden döndüm 4 ﺧﻠﻒ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺧﹶﻠ ﹾﻔ ﹶﺍ You (pl) broke your promise Sözünüzden döndünüz 4 ﺧﻠﻒ ﻢ ﺘﺧﹶﻠ ﹾﻔ ﹶﺍ We broke our promise Sözümüzden döndük 4 ﺧﻠﻒ ﺎﺧﹶﻠ ﹾﻔﻨ ﹶﺍ Be my successor Benim yerime geç 1 ﺧﻠﻒ ﺧﹸﻠ ﹾﻔﻨﹺﻲ ﺍ They broke their promise Vaadlerinden döndüler 4 ﺧﻠﻒ ﺧﹶﻠﻔﹸﻮﺍ ﹶﺍ I create Ben yaratırım 1 ﺧﻠﻖ ﻖ ﺧﹸﻠ ﹶﺍ That I betray him Benim ona ihanet etmem 1 ﺧﺄﻥ ﻪ ﻨﺧ ﹶﺍ Brother Erkek kardeş ﺃﺧﻮ ﻲ ﹶﺍﺧ- ﺎﻮ – ﹶﺍﺧﹶﺍﺧ Sisters Kız kardeşler ﺃﺧﻮ ﺍﺕﺧﻮ ﹶﺍ Your (pl) sisters Kız kardeşleriniz ﺃﺧﻮ ﺗﻜﹸﻢﺍﺧﻮ ﹶﺍ- ﺗﻜﹸﻢﺍﺧﻮ ﹶﺍ Their (fm, pl) sisters Onların kız kardeşleri ﺃﺧﻮ ﻦ ﺗ ﹺﻬﺍﺧﻮ ﹶﺍ Your (pl) maternal uncles Dayılarınız ﺧﺄﻝ ﻢ ﻟ ﹸﻜﺍﺧﻮ ﹶﺍ Brothers Erkek kardeşler ﺃﺧﻮ ﺎﺍﻧﺧﻮ ﺍ - ﺍ ﹸﻥﺧﻮ ﺍ Your (pl) brothers Sizin erkek kardeşleriniz ﺍﹺﻧﻜﹸﻢ ﺃﺧﻮﺧﻮ ﺍ-ﻧﻜﹸﻢﺍﺧﻮ ﺍ- ﻢ ﻧ ﹸﻜﺍﺧﻮﺍ Our brothers Bizim erkek kardeşlerimiz ﺃﺧﻮ ﺎﺍﹺﻧﻨﺧﻮ ﺍ Their brothers Onların (er) erkek kardeşleri ﺃﺧﻮ ﻢ ﺍﹺﻧ ﹺﻬﺧﻮ ﺍ- ﻢﻧﻬﺍﺧﻮ ﺍ -ﻢﻧﻬﺍﺧﻮ ﺍ Their (fm) brothers Onların (dş) erkek kardeşleri ﺃﺧﻮ ﻦ ﺍﹺﻧ ﹺﻬﺧﻮ ﺍ Brothers Erkek kardeşler ﺃﺧﻮ ﻮﹲﺓ ﺧ ﺍ Your brothers Senin erkek kardeşlerin ﺃﺧﻮ ﻚ ﺗﻮ ﺧ ﺍ His brothers Onun erkek kardeşleri ﺃﺧﻮ ﻪ ﺗﻮ ﺧ ﺍ My brothers Benim erkek kardeşlerim ﺃﺧﻮ ﻲﻮﺗ ﺧ ﺍ Your brother Senin erkek kardeşin ﺃﺧﻮ ﻙ ﻮﹶﺍﺧ His brother Onun erkek kardeşi ﺃﺧﻮ ﻩ ﻮﹶﺍﺧ Their brother Onların erkek kardeşi ﺃﺧﻮ ﻢ ﻫ ﻮﹶﺍﺧ Your two brothers Đki kardeşiniz ﺃﺧﻮ ﻢ ﻳ ﹸﻜﻮ ﺧ ﹶﺍ To break (a promise) Sözünden döndü 31 Brother, my brother Erkek kardeş, kardeşim ﺃﺧﻮ ﻲﹶﺍﺧ Best ones, elected ones Hayırlılar ﺧﲑ ﺎ ﹺﺭﺧﻴ ﹶﺍ Your brother Senin erkek kardeşin ﺃﺧﻮ ﻚ ﻴﹶﺍﺧ His brother Onun erkek kardeşi ﺃﺧﻮ ﻪ ﻴﹶﺍﺧ ﺃﻭﺩ ﺩ ﻭﻳﺆ - ﺩ ﺁ ﺃﺩﺩ ﺍﺍﺩ ﺃﺩﺩﻱ ﺍﺀ ﹶﺍﺩ- ﺍ ٌﺀﹶﺍﺩ To make tired, incline towards Yordu its end Disastrous, abominable Felaketli Paying, fulfilling Ödeme, eda etme 1 To transact, manage, roll over Đcra etti 4 ﺩﺃﺭ ﺮ ﻳﻳﺪ - ﺭ ﺍﹶﺍﺩ To fall into dispute Atıştı, çekişti 6 ﺩﺭﺃ ﺭﹸﺍ ﺍﻳﺪ - ﺭﹶﺍ ﺍﺍﺩ You fell into dispute Birbirinizle atıştınız 6 ﺩﺭﺃ ﻢ ﺗﺭﹾﺃ ﺍﺍﺩ To follow one another Art arda gelip toplandı 6 ﺩﺭﻙ ﻙ ﺭ ﺍﻳﺪ - ﻙ ﺭ ﺍﺍﺩ They followed one another Art arda gelip toplandılar 6 ﺩﺭﻙ ﺭﻛﹸﻮﹾﺃ ﺍﺍﺩ Backs Arkalar ﺩﺑﺮ ﺭ ﺎﺩﺑ ﹶﺍ Setting, retreat Batış ﺩﺑﺮ ﺭ ﺎﺩﺑ ﺍ Your (pl) backs Arkalarınız ﺩﺑﺮ ﻢ ﺎ ﹺﺭ ﹸﻛﺩﺑ ﹶﺍ Their (fm) backs Onların arkaları ﺩﺑﺮ ﺎﺎ ﹺﺭﻫﺩﺑ ﹶﺍ Their backs Onların (er) arkaları ﺩﺑﺮ ﻢ ﻫ ﺎ ﹺﺭﺩﺑ ﹶﺍ- ﻢﺭﻫ ﺎﺩﺑ ﹶﺍ To retreat, turn back Geri döndü, geri çekildi 4 ﺩﺑﺮ ﺮ ﺪﹺﺑ ﻳ - ﺮ ﺑﺩ ﹶﺍ To refute Reddetti 4 ﺩﺣﺾ ﺾ ﺣ ﺪ ﻳ - ﺾ ﺣ ﺩ ﹶﺍ Sakladı, depoladı 8 ﺩﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺪ ﻳ - ﺮ ﺧ ﺩ ﺍ Girdir, sok 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹾﻞ ﺩ ﹶﺍ Enter (imp) Gir 1 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹾﻞ ﺩ ﹸﺍ He (it) was entered Sokuldu 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹶﻞ ﺩ ﹸﺍ To make enter, admit, insert Girdirdi, soktu 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻳ - ﺧ ﹶﻞ ﺩ ﹶﺍ Enter (imp, dual) Girin (ikil) 1 ﺩﺧﻞ ﻼ ﺧ ﹶ ﺩ ﺍ Indeed I will make enter Mutlaka sokarım 4 ﺩﺧﻞ ﻦ ﺧﹶﻠ ﺩ ﹸﺍ To keep, preserve, store, put away Make enter (imp), insert, admit 32 Make us enter Bizi sok 4 ﺩﺧﻞ ﺎﺧ ﹾﻠﻨ ﺩ ﹶﺍ We made him enter Onu soktuk 4 ﺩﺧﻞ ﻩ ﺎﺧ ﹾﻠﻨ ﺩ ﹶﺍ We made them enter Onları soktuk 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻫ ﺎﺧ ﹾﻠﻨ ﺩ ﹶﺍ Indeed I make you (pl) enter Mutlaka sizi sokarım 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻨ ﹸﻜﺧﹶﻠ ﺩ ﹸﺍ Indeed I make them enter Mutlaka onları sokarım 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻬ ﻨﺧﹶﻠ ﺩ ﹸﺍ Make me enter (imp) Beni sok 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹾﻠﻨﹺﻰ ﺩ ﹶﺍ Make them enter (imp) Onları sok 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻬ ﺧ ﹾﻠ ﺩ ﹶﺍ Make (imp, pl) them enter Sokun 4 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺩ ﹶﺍ Enter (imp, pl) Girin 1 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺩ ﹸﺍ They were made enter Sokuldular 4 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺩ ﹸﺍ Enter (imp, pl) into it (her) Ona girin 1 ﺩﺧﻞ ﺎﺧﻠﹸﻮﻫ ﺩ ﺍ Enter (imp, fm) Gir (dş) 1 ﺩﺧﻞ ﻲﺧﻠ ﺩ ﹸﺍ That I know Benim bilmem 1 ﺩﺭﻱ ﺩ ﹺﺭ ﹶﺍ Avert (imp) Savın 1 ﺩﺭﺃ ﻭﺍﺭﺅ ﺩ ﺍ Conveyed, informed, let know Bildirdi 4 ﺩﺭﻱ ﺍﺩﺭ ﹶﺍ Informed you Sana bildirdi 4 ﺩﺭﻱ ﻙ ﺍﺩﺭ ﹶﺍ Informed you (pl), made you know Size bildirdi 4 ﺩﺭﻱ ﺍﻛﹸﻢﺩﺭ ﹶﺍ To convey, inform, let know Bildirdi 4 ﺩﺭﻱ ﺪﺭﹺﻱ ﻳ - ﺩﺭٰﻱ ﹶﺍ To overtake, overcome, catch up, comprehend He overtook him, he caught up Anladı, kavradı, yetişti, yakaladı 1 ﺩﺭﻙ ﻙ ﺪ ﹺﺭ ﻳ - ﻙ ﺭ ﺩ ﹶﺍ Ona yetişti, yakaladı 1 ﺩﺭﻙ ﻪ ﺭ ﹶﻛ ﺩ ﹶﺍ I know Bilirim 1 ﺩﺭﻱ ﺩﺭﹺﻱ ﹶﺍ Prophet Idris (pbuh) Đdris (AS) Call (imp), invite, pray Dua et, çağır 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺩ ﹸﺍ To desire, ask, demand, cry out Đstedi, iddia etti 8 ﺩﻋﻮ ﻲﺪﻋ ﻳ - ﺩﻋٰﻲ ﺍ Call (imp) them (fm) Onları (dş) çağırın 1 ﺩﻋﻮ ﻦ ﻬ ﻋ ﺩ ﺍ I call, invite, pray Ben dua ederim 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺩﻋ ﹶﺍ ﺲ ﺩﺭﹺﻳ ﺍ 33 Call (imp, pl), invite, pray Dua edin, çağırın, davet edin 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺍﺩﻋ ﹸﺍ Did you (pl) call them Onları çağırdınız mı 1 ﺩﻋﻮ ﻢﻮﻫﺗﻤﻮ ﻋ ﺩ ﹶﺍ I call you (pl) Ben sizi çağırırım 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻋﻮ ﹸﻛ ﺩ ﹶﺍ Bana dua edin 1 ﺩﻋﻮ ﻮﻧﹺﻲﺩﻋ ﺍ Ona dua edin, onu çağırın 1 ﺩﻋﻮ ﻩ ﻮﺩﻋ ﺍ Call (imp, pl) them Onları çağırın 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻫ ﻮﺩﻋ ﺍ Adopted sons Evlatlıklar ﺩﻋﻮ ﺎﺀﻋﻴ ﺩ ﹶﺍ Your adopted sons Evlatlıklarınız ﺩﻋﻮ ﻢ ﺎ َﺀ ﹸﻛﻋﻴ ﺩ ﹶﺍ Their adopted sons Onların evlatlıkları ﺩﻋﻮ ﻢ ﺋ ﹺﻬﺎﻋﻴ ﺩ ﹶﺍ Repel (imp), defend Sav, savuştur, savun 1 ﺩﻓﻊ ﻊ ﺩﹶﻓ ﺍ Repel (imp, pl), defend Savunun 1 ﺩﻓﻊ ﻮﺍﺩﹶﻓﻌ ﺍ He remembered Hatırladı 8 ﺫﻛﺮ ﺮ ﺩ ﹶﻛ ﺍ I lead, show Göstereyim, delil olayım 1 ﺩﻟﻞ ﺩ ﱡﻝ ﹶﺍ I lead you, show you Sana göstereyim 1 ﺩﻟﻞ ﻚ ﺩﱡﻟ ﹶﺍ I lead you (pl), show you Size göstereyim 1 ﺩﻟﻞ ﻢ ﺩﻟﱡﻜ ﹶﺍ To deliver, present, lower Saldı, indirdi, sundu 4 ﺩﻟﻮ ﻲﺪﻟ ﻳ - ﺩﻟﹶﻲ ﹶﺍ Adam Adem To come near, be close; to lower, drop Yaklaştı, alçaldı Closer, lower, less Daha yakın, daha alçak, az To compromise, to hold in light esteem Taviz verdi, yağcılık yaptı, küçümsedi Most grievous, bitter Daha müthiş Return (imp), give back Teslim edin To pay back, restore, return Đade etti, geri verdi, teslim etti Then (past) O zaman (geçmiş) ﺍ ﹾﺫ Then (present and future) O zaman (şimdi ve gelecek) ﺍﺫﹶﺍ Then, in that case Öyleyse, o zaman ﺫﹰﺍﺍ Call upon (imp, pl) me, pray unto me Call (imp, pl) him, pray unto him ﻡ ﺩ ﺁ- ﻡ ﺩ ﺁ ﺩﻧﻮ ﺪﻧﹺﻲ ﻳ - ﺩﻧٰﻲ ﹶﺍ ﺩﻧﻮ ﻰﺩﻧ ﹶﺍ ﺩﻫﻦ ﻦ ﻫ ﺪ ﻳ - ﻦ ﻫ ﺩ ﹶﺍ ﺩﻫﻲ ﻰﺩﻫ ﹶﺍ 2 ﺃﺩﻱ ﻭﺍﹶﺍﺩ 2 ﺃﺩﻱ ﻱﺆﺩ ﻳ - ﻱﹶﺍﺩ 1 34 4 To broadcast, propagate, spread Yaydı 4 ﺫﻳﻊ ﻊ ﻳﻳﺬ - ﻉ ﹶﺍﺫﹶﺍ They propagated / spread Yaydılar 4 ﺫﻳﻊ ﻮﹾﺃﹶﺍﺫﹶﺍﻋ To make taste Tattırdı 4 ﺫﻭﻕ ﻖ ﻳﻳﺬ - ﻕ ﹶﺍﺫﹶﺍ He made taste it (her) Onu tattırdı 4 ﺫﻭﻕ ﺎﹶﺍﺫﹶﺍﹶﻗﻬ He made them taste Onlara tattırdı 4 ﺫﻭﻕ ﻢ ﻬ ﹶﺍﺫﹶﺍﹶﻗ Proclamation, announcement Bildiri ﺃﺫﻥ ﹶﺍﺫﹶﺍ ﹲﻥ Ears Kulaklar ﺃﺫﻥ ﺁﺫﹶﺍ ﹶﻥ- ﺁﺫﹶﺍ ﹲﻥ Our ears Kulaklarımız ﺃﺫﻥ ﺎﺁﺫﺍﹺﻧﻨ Their ears Onların kulakları ﺃﺫﻥ ﻢ ﺁﺫﹶﺍﹺﻧ ﹺﻬ Their torment Onların eziyeti ﺃﺫﻱ ﻢ ﻫ ﹶﺍﺫﹶﺍ I slaughter Boğazlarım, keserim 1 ﺫﺑﺢ ﺢ ﺑﹶﺍ ﹾﺫ I slaughter you Seni boğazlarım 1 ﺫﺑﺢ ﻚ ﺤ ﺑﹶﺍ ﹾﺫ Indeed I slaughter Mutlaka keserim 1 ﺫﺑﺢ ﻦ ﺤ ﺑﹶﺍ ﹾﺫ Indeed I slaughter him Onu boğazlarım 1 ﺫﺑﺢ ﻪ ﻨﺤ ﺑﹶﺍ ﹾﺫ Chins, jaws Çeneler 4 ﺫﻭﻕ ﻥ ﹶﺍ ﹾﺫﻗﹶﺎ We made (someone) taste Tattırdık 4 ﺫﻭﻕ ﺎﹶﺍ ﹶﺫ ﹾﻗﻨ We made you taste Sana tattırdık 4 ﺫﻭﻕ ﻙ ﺎﹶﺍ ﹶﺫ ﹾﻗﻨ We made him taste Ona tattırdık 4 ﺫﻭﻕ ﻩ ﺎﹶﺍ ﹶﺫ ﹾﻗﻨ I remember, invoke Zikrederim, anarım 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹶﺍ ﹾﺫ ﹸﻛ Remember (imp), call to mind, invoke Zikret, an 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹸﺍ ﹾﺫ ﹸﻛ I will remember you Sizi anayım 1 ﺫﻛﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﹶﺍ ﹾﺫ ﹸﻛ Zikrederler, anarlar (dş) 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹶﻥ ﹸﺍ ﹾﺫ ﹸﻛ Beni zikret, an 1 ﺫﻛﺮ ﺮﻧﹺﻲ ﹸﺍ ﹾﺫ ﹸﻛ Onu anayım 1 ﺫﻛﺮ ﻩ ﺮ ﹶﺍ ﹾﺫ ﹸﻛ Zikredin, anın 1 ﺫﻛﺮ ﻭﺍﹸﺍ ﹾﺫ ﹸﻛﺮ Beni zikredin, anın 1 ﺫﻛﺮ ﻭﻧﹺﻲﺍ ﹾﺫ ﹸﻛﺮ They (fm, pl) remember, invoke Remember (imp) me, invoke me I will remember him Remember (imp, pl), call to mind, invoke Remember (imp, pl) me, invoke me 35 Remember (imp, pl) him, invoke him Onu zikredin, anın More humiliated, meaner En düşkün, alçak To humiliate Zelil etti, alçalttı Humble, humiliated Alçak gönüllü, aşağılanmış Like that? Şunun gibi mi Most humiliated ones En alçaklar He proclaimed, announced, called Proclaim (imp), announce, call 1 4 ﺫﻛﺮ ﻩ ﻭﺍ ﹾﺫ ﹸﻛﺮ ﺫﻟﻞ ﹶﺍ ﹶﺫ ﱠﻝ ﺫﻟﻞ ﺬ ﱡﻝ ﻳ - ﹶﺍ ﹶﺫ ﱠﻝ ﺫﻟﻞ ﺫﱠﻟ ﹰﺔ ﹶﺍ- ﺫﱠﻟ ﹲﺔ ﹶﺍ ﻚ ﻟﹶﺍ ﹶﺫ ﺫﻟﻞ ﲔ ﹶﺍ ﹶﺫﱢﻟ Bildirdi, ilan etti 2 ﺃﺫﻥ ﹶﺍ ﱠﺫ ﹶﻥ Bildir, ilan et 2 ﺃﺫﻥ ﹶﺍ ﱢﺫ ﹾﻥ Ear Kulak ﺃﺫﻥ ﹸﺍ ﹸﺫ ﹲﻥ Permitted Đzin verildi ﺃﺫﻥ ﺫ ﹶﻥ ﹸﺍ I give you permission Ben izin veririm 1 ﺃﺫﻥ ﺁ ﹶﺫ ﹶﻥ Permit (imp), give permission Đzin ver 1 ﺃﺫﻥ ﹾﺃ ﹶﺫ ﹾﻥ Permission Đzin ﺃﺫﻥ ﻥ ﺍ ﹾﺫ - ﺍ ﹾﺫ ﹲﻥ To permit, give permission Đzin verdi 1 ﺃﺫﻥ ﺆ ﹶﺫ ﹸﻥ ﻳ - ﺫ ﹶﻥ ﹶﺍ To proclaim, announce, call Đlan etti, bildirdi 2 ﺃﺫﻥ ﺆ ﱢﺫ ﹸﻥ ﻳ - ﹶﺍ ﱠﺫ ﹶﻥ To proclaim, announce, call Đlan etti, bildirdi 4 ﺃﺫﻥ ﺫ ﹸﻥ ﺆ ﻳ - ﺁ ﹶﺫ ﹶﻥ We called, informed Bildirdik 4 ﺃﺫﻥ ﺎﺁ ﹶﺫﻧ We called you, informed you Sana bildirdik 4 ﺃﺫﻥ ﻙ ﺎﺁ ﹶﺫﻧ She listened Onu dinledi 1 ﺃﺫﻥ ﺖ ﻧﺫ ﹶﺍ You gave permission Đzin verdin 1 ﺃﺫﻥ ﺖ ﻧﺫ ﹶﺍ I called Bildirdim 4 ﺃﺫﻥ ﺖ ﻧﺁ ﹶﺫ I called you, informed you (pl) Size bildirdim 4 ﺃﺫﻥ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺁﺫﹶﻧ His permission Onun izni ﺃﺫﻥ ﻪ ﺍ ﹾﺫﹺﻧ Be informed (imp, pl) Bilin ﺃﺫﻥ ﻮﹾﺃﹾﺃ ﹶﺫﻧ My permission Benim iznim ﺃﺫﻥ ﺍ ﹾﺫﻧﹺﻰ His two ears Đki kulağı ﺃﺫﻥ ﻪ ﻴﻧﹸﺍ ﹸﺫ 4 36 Go (imp) Git 1 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺍ ﹾﺫ To remove, get rid of Giderdi 4 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻳ ﹾﺬ - ﺐ ﻫ ﹶﺍ ﹾﺫ Go (imp, dual) Đkiniz gidin 1 ﺫﻫﺐ ﺎﻫﺒ ﺍ ﹾﺫ You removed, exhausted Giderdiniz, tükettiniz 4 ﺫﻫﺐ ﻢ ﺘﺒﻫ ﹶﺍ ﹾﺫ Go (imp, pl) Gidin 1 ﺫﻫﺐ ﻮﹾﺃﻫﺒ ﺍ ﹾﺫ Đncitin, eziyet edin 4 ﺃﺫﻱ ﺁﺫﹸﻭ Eziyet ettiler 4 ﺃﺫﻱ ﺍﺁ ﹶﺫﻭ O ikisine eziyet edin 4 ﺃﺫﻱ ﺎﻫﻤ ﺁﺫﹸﻭ ﺃﺫﻱ ﹶﺍﺫﹰﻯ Torture (imp, pl), give them discomfort They gave discomfort, tormented Give the two of them discomfort, punish (imp) Discomfort, illness, torment Eza, sıkıntı To disturb, give discomfort, torment You gave discomfort, tormented You gave discomfort to us, tormented Zarar verdi, rahatsız etti 4 ﺃﺫﻱ ﻱﺆﺫ ﻳ - ﺁﺫﹶﻯ Eziyet ettiniz 4 ﺃﺫﻱ ﻢ ﺘﻳﺁ ﹶﺫ Bize eziyet ettiniz 4 ﺃﺫﻱ ﺎﻮﻧﺘﻤﻳﺁ ﹶﺫ Raised couches / thrones Tahtlar, kerevetler ﺃﺭﻙ ﻚ ﺋﺍﹶﺍﺭ To bring home in evening Akşam eve getirdi 4 ﺭﻭﺡ ﺢ ﻳﺮﹺﻳ - ﺡ ﺍﹶﺍﺭ To desire, want, wish, decree Niyet etti, istedi, irade etti 4 ﺭﻭﺩ ﺪ ﻳﺮﹺﻳ - ﺩ ﺍﹶﺍﺭ They (dual) wanted Đstediler (ikil) 4 ﺭﻭﺩ ﺍﺍﺩﹶﺍﺭ He wished me Beni irade etti, benim için istedi 4 ﺭﻭﺩ ﻰ ﺩﹺﻧ ﺍﹶﺍﺭ They wished Đstediler 4 ﺭﻭﺩ ﻭﺍﺍﺩﹶﺍﺭ ﺭﺫﻝ ﺎﺫﹸﻟﻨ ﺍﹶﺍﺭ ﺭﻏﺐ ﺐ ﻏ ﺍﹶﺍﺭ Our meanest ones, lowly ones Is it who desires, does he desire En rezillerimiz Đsteyen mi, ister mi He showed you Sana gösterdi 4 ﺭﺃﻱ ﻙ ﺍﹶﺍﺭ He showed you (pl) Size gösterdi 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﺍ ﹸﻛﹶﺍﺭ He showed them to you Sana onları gösterdi 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﺍ ﹶﻛﹶﺍﺭ He showed me Bana gösterdi 4 ﺭﺃﻱ ﺍﻧﹺﻲﹶﺍﺭ He showed him Ona onu gösterdi 4 ﺭﺃﻱ ﻩ ﺍﹶﺍﺭ To show Gösterdi 4 ﺭﺃﻱ ﻳﺮﹺﻱ - ﹶﺍﺭٰﻱ 37 1 ﺭﺃﻱ ﺖ ﻳﺭﹶﺍ ﹶﺍ 1 ﺭﺃﻱ ﻚ ﺘﻳﺭﹶﺍ ﹶﺍ 1 ﺭﺃﻱ ﺘﻜﹸﻢﻳﺭﹶﺍ ﹶﺍ 1 ﺭﺃﻱ ﻢﻳﺘﺭﹶﺍ ﹶﺍ 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﺘﻳﺭﹶﺍ ﹶﺍ ﺭﺑﺐ ﺎﺎﺑﺭﺑ ﹶﺍ- ﺏ ﺎﺭﺑ ﹶﺍ ﺭﺑﻮ ﺮﺑﹺﻲ ﻳ - ﺭﺑٰﻲ ﹶﺍ ﺃﺭﺏ ﺔ ﺑﺭ ﺍ Dört ﺭﺑﻊ ﺑ ﹴﻊﺭ ﹶﺍ- ﻊ ﺑﺭ ﹶﺍ- ﻊ ﺑﺭ ﹶﺍ Four Dört ﺭﺑﻊ ﻌ ﹶﺔ ﺑﺭ ﹶﺍ- ﻌ ﹲﺔ ﺑﺭ ﹶﺍ Forty Kırk ﺭﺑﻊ ﲔ ﻌ ﺑﺭ ﹶﺍ More numerous Daha çok, daha fazla ﺭﺑﻮ ﻰﺭﺑ ﹶﺍ To doubt Şüphe etti 8 ﺭﻳﺐ ﺏ ﺎﺮﺗ ﻳ - ﺏ ﺎﺭﺗ ﺍ She doubted Şüphe etti 8 ﺭﻳﺐ ﺖ ﺑﺎﺭﺗ ﺍ They doubted Şüphe ettiler 8 ﺭﻳﺐ ﻮﺍﺎﺑﺭﺗ ﺍ You (pl) doubted Şüphe ettiniz 8 ﺭﻳﺐ ﻢ ﺘﺒﺗﺭ ﺍ To turn back, return Geri döndü, dinden çıktı 8 ﺭﺩﺩ ﺪ ﺗﺮ ﻳ - ﺪ ﺗﺭ ﺍ They (dual) turned back Geri döndüler (ikil) 8 ﺭﺩﺩ ﺍﺗﺪﺭ ﺍ They turned back Döndüler, dinden çıktılar 8 ﺭﺩﺩ ﻭﺍﺗﺪﺭ ﺍ To select, become contended Razı oldu 8 ﺭﺿﻮ ﻰﺗﻀﺭ ﺍ- ﺗﻀٰﻲﺭ ﺍ To rise Yükseldi 8 ﺭﻗﻲ ﻲﺗﻘﺮ ﻳ - ﺗﻘٰﻲﺭﺍ Watch(imp), wait Gözetle, bekle 8 ﺭﻗﺐ ﺐ ﻘ ﺗﺭ ﺍ To watch, wait Bekledi, gözetledi 8 ﺭﻗﺐ ﺐ ﻘ ﺗﺮ ﻳ - ﺐ ﺗ ﹶﻘﺭ ﺍ Watch (imp) them Onları gözetleyin 8 ﺭﻗﺐ ﻢ ﻬ ﺒﻘ ﺗﺭ ﺍ Watch(imp, pl), wait Gözetleyin, bekleyin 8 ﺭﻗﺐ ﻮﺍﻘﺒ ﺗﺭ ﺍ Its sides Onun kenarları ﺭﺟﻮ ﺎﺋﻬﺎﺭﺟ ﹶﺍ Did you see, did you think Gördün mü, düşündün mü Did you see you, did you think of yourself Did you see yourselves (did you think) Did you see them , did you think of them Seni gördün mü, kendini düşündün mü Kendinizi gördünüz mü (düşündünüz mü) Onları gördün mü, onları düşündün mü Did you (pl) see Gördünüz mü Lords, gods Rabler To make it increase Arttırdı Physical desire Fiziki arzu Four 4 38 To postpone, defer Geri bıraktı 4 ﺭﺟﻮ ﺮﺟﹺﻲ ﻳ - ﺭﺟٰﻲ ﹶﺍ I turn back Dönerim 1 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺭ ﹺﺟ ﹶﺍ Turn back (imp) return Dön, geri dön 1 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺭ ﹺﺟ ﺍ To send back, take back Geri döndü, döndürdü 4 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺮ ﹺﺟ ﻳ - ﻊ ﺟ ﺭ ﹶﺍ Turn us back (imp) Bizi döndür 1 ﺭﺟﻊ ﺎﻌﻨ ﺭ ﹺﺟ ﺍ Turn back (imp, pl) Dönün 1 ﺭﺟﻊ ﻮﺍﺭ ﹺﺟﻌ ﺍ Turn (imp, pl) me back Beni geri döndürün 1 ﺭﺟﻊ ﻥ ﻮﺭ ﹺﺟﻌ ﺍ Turn back (imp, fm) Dön (dş) 1 ﺭﺟﻊ ﻲﺭ ﹺﺟﻌ ﺍ Feet Ayaklar ﺭﺟﻞ ﺟ ﹲﻞ ﺭ ﹶﺍ Your feet Ayaklarınız ﺭﺟﻞ ﻠﻜﹸﻢﺟ ﺭ ﹶﺍ- ﻢ ﺟﹶﻠ ﹸﻜ ﺭ ﹶﺍ Their feet Ayakları ﺭﺟﻞ ﻠﻬﹺﻢﺟ ﺭ ﹶﺍ- ﻢ ﻬ ﺟﹸﻠ ﺭ ﹶﺍ Their (fm, pl) feet Ayakları (dş) ﺭﺟﻞ ﻦ ﻠ ﹺﻬﺟ ﺭ ﹶﺍ Indeed I stone you Mutlaka seni taşlarım 1 ﺭﺟﻢ ﻚ ﻨﻤ ﺟ ﺭ ﹶﺍ Make (imp) him wait Onu beklet 4 ﺭﺟﻮ ﻪ ﺭ ﹺﺟ ﹶﺍ Hope (imp, pl) Umun 1 ﺭﺟﻮ ﻮﺍﺭﺟ ﹸﺍ Wombs Rahimler ﺭﺣﻢ ﻡ ﺎﺭﺣ ﹶﺍ Your wombs Rahimleriniz ﺭﺣﻢ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﺎﺭﺣ ﹶﺍ Their wombs Onların rahimleri ﺭﺣﻢ ﻦ ﻣ ﹺﻬ ﺎﺭﺣ ﹶﺍ Most merciful En merhametli ﺭﺣﻢ ﻢ ﺣ ﺭ ﹶﺍ Have mercy (imp) Merhamet et 1 ﺭﺣﻢ ﻢ ﺣ ﺭ ﺍ Have mercy (imp) on us Bize merhamet et 1 ﺭﺣﻢ ﺎﻤﻨ ﺣ ﺭ ﺍ Have mercy (imp) on the two of them O ikisine merhamet et 1 ﺭﺣﻢ ﺎﻬﻤ ﻤ ﺣ ﺭ ﺍ Ruined you Sizi mahvetti 4 ﺭﺩﻱ ﻢ ﺍ ﹸﻛﺭﺩ ﹶﺍ To ruin, destroy Mahvetti, helak etti 4 ﺭﺩﻱ ﻱﺮﺩ ﻳ - ﺭﺩٰﻱ ﹶﺍ I wished, ordered Đstedim, irade ettim 4 ﺭﻭﺩ ﺕ ﺩ ﺭ ﹶﺍ You wished, wanted Đstediniz, irade ettiniz 4 ﺭﻭﺩ ﻢ ﺗﺩ ﺭ ﹶﺍ 39 They (fm, pl) wished, wanted Đstediler (dş) 4 ﺭﻭﺩ ﺩ ﹶﻥ ﺭ ﹶﺍ We wished, wanted Đstedik 4 ﺭﻭﺩ ﻧﺎﺩ ﺭ ﹶﺍ We wished him Onu istedik 4 ﺭﻭﺩ ﻩ ﺎﺩﻧ ﺭ ﹶﺍ The meanest, most lowly Daha, en düşük, alçak ﺭﺫﻝ ﺭ ﹶﺫ ﹺﻝ ﹶﺍ The meanest, most lowly ones En düşükler ﺭﺫﻝ ﺭ ﹶﺫﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﹶﺍ Give (imp) sustenance Rızık ver 1 ﺭﺯﻕ ﻕ ﺯ ﺭ ﹸﺍ Give (imp) us sustenance Bize rızık ver 1 ﺭﺯﻕ ﺎﺯ ﹾﻗﻨ ﺭ ﹸﺍ Give (imp) them sustenance Onlara rızık ver 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﻬ ﺯ ﹾﻗ ﺭ ﹸﺍ Give (imp, pl) them sustenance Onları rızıklandırın 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﻫ ﺯﻗﹸﻮ ﺭ ﹸﺍ To make it fixed Sabitleştirdi, sağlamlaştırdı 4 ﺭﺳﻮ ﻲﺮﺳ ﻳ - ﺭﺳٰﺎ ﹶﺍ He made it (her) fixed Onu sabitleştirdi 4 ﺭﺳﻮ ﺎﺎﻫﺭﺳ ﹶﺍ Send (imp) Gönder 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹾﻞ ﺭ ﹶﺍ He was sent Gönderildi 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹶﻞ ﺭ ﹸﺍ To send Gönderdi 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹸﻞ ﺮ ﻳ - ﺳ ﹶﻞ ﺭ ﹶﺍ She (fm) sent O (dş) gönderdi 4 ﺭﺳﻞ ﺖ ﺳﹶﻠ ﺭ ﹶﺍ You sent Gönderdin 4 ﺭﺳﻞ ﺖ ﺳ ﹾﻠ ﺭ ﹶﺍ I was sent Gönderildim 4 ﺭﺳﻞ ﺖ ﺳ ﹾﻠ ﺭ ﹸﺍ You (pl) were sent Gönderildiniz 4 ﺭﺳﻞ ﻢ ﺘﺳ ﹾﻠ ﺭ ﹸﺍ We sent Gönderdik 4 ﺭﺳﻞ ﺎﺳ ﹾﻠﻨ ﺭ ﹶﺍ We were sent Gönderildik 4 ﺭﺳﻞ ﺎﺳ ﹾﻠﻨ ﺭ ﹸﺍ We sent you Seni gönderdik 4 ﺭﺳﻞ ﻙ ﺎﺳ ﹾﻠﻨ ﺭ ﹶﺍ We sent him Onu gönderdik 4 ﺭﺳﻞ ﻩ ﺎﺳ ﹾﻠﻨ ﺭ ﹶﺍ Send (imp) him Onu gönder 4 ﺭﺳﻞ ﻪ ﺳ ﹾﻠ ﺭ ﹶﺍ I send him Onu gönderirim 4 ﺭﺳﻞ ﻪ ﺳﹶﻠ ﺭ ﹸﺍ They were sent Gönderildiler 4 ﺭﺳﻞ ﺳﻠﹸﻮﺍ ﺭ ﹸﺍ They sent Gönderdiler 4 ﺭﺳﻞ ﺳﻠﹸﻮﹾﺃ ﺭ ﹶﺍ 40 ﺭﺳﻞ ﻥ ﺳﻠﹸﻮ ﺭ ﹶﺍ Üs, gözetleme ﺭﺻﺪ ﺎﺩﹰﺍﺭﺻ ﺍ Earth, world, land, home Yeryüzü, dünya, toprak, yer, yurt ﺃﺭﺽ ﺎﺭﺿ ﹶﺍ- ﺽ ﺭ ﹶﺍ To please Razı etti 4 ﺭﺿﻮ ﻲﺮﺿ ﻳ - ﺭﺿٰﻲ ﹶﺍ To suckle a child Emzirdi 4 ﺭﺿﻊ ﻊ ﺿ ﺮ ﻳ - ﻊ ﺿ ﺭ ﹶﺍ She suckled Emzirdi (dş) 4 ﺭﺿﻊ ﺖ ﻌ ﺿ ﺭ ﹶﺍ They (fm, pl) suckled Emzirdiler (dş) 4 ﺭﺿﻊ ﻦ ﻌ ﺿ ﺭ ﹶﺍ They (fm, pl) suckled you (pl) Sizi emzirdiler 4 ﺭﺿﻊ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻌ ﺿ ﺭ ﹶﺍ Suckle (imp, fm) him Onu emzir (dş) 4 ﺭﺿﻊ ﻪ ﻴﺿﻌ ﺭ ﹶﺍ Your land Sizin yeriniz, yurdunuz ﺃﺭﺽ ﻢ ﺿ ﹸﻜ ﺭ ﹶﺍ Our land Yerimiz, yurdumuz ﺃﺭﺽ ﺎﺿﻨ ﺭ ﹶﺍ Their land Onların yeri, yurdu ﺃﺭﺽ ﻢ ﻬ ﺿ ﺭ ﹶﺍ My land Yerim, yurdum ﺃﺭﺽ ﻰﺭﺿ ﹶﺍ Did you get contended Razı oldunuz mu 1 ﺭﺿﻮ ﻢﻴﺘﺭﺿ ﹶﺍ Pasture (imp) Otlatın 1 ﺭﻋﻰ ﺍﻋﻮ ﺭ ﺍ Turn, approach, beseech Yönel, yaklaş, yalvar ﺭﻏﺐ ﺐ ﺭ ﹶﻏ ﺍ Embark, mount (imp) Bin (emir) 1 ﺭﻛﺐ ﺐ ﺭ ﹶﻛ ﺍ Embark, mount (imp, pl) Binin 1 ﺭﻛﺐ ﻮﺍﺭ ﹶﻛﺒ ﺍ To overturn, revert back Ters çevirdi, baş aşağı etti 4 ﺭﻛﺲ ﺲ ﻛ ﺮ ﻳ - ﺲ ﺭ ﹶﻛ ﹶﺍ Cast them back Onları baş aşağı etti ﺭﻛﺲ ﻢﺴﻬ ﺭ ﹶﻛ ﹶﺍ They were cast back Baş aşağı atıldılar 4 ﺭﻛﺲ ﻮﹾﺃﻛﺴ ﺭ ﹸﺍ Strike (imp), urge Çarp, vur 1 ﺭﻛﺾ ﺾ ﺭ ﹸﻛ ﹸﺍ Bow down (imp, pl) Rüku edin 1 ﺭﻛﻊ ﻮﺍﺭ ﹶﻛﻌ ﺍ Bow down (imp, fm) Rüku et (dş) 1 ﺭﻛﻊ ﻲﺭ ﹶﻛﻌ ﺍ Iram, name of a nation Đrem Show (imp) us Bize göster Send (imp) me Bana gönderin Base, outpost, watch 4 ﻡ ﺭ ﺍ 4 41 ﺭﺃﻱ ﺎﹶﺍ ﹺﺭﻧ Show (imp) us Bana göster 4 ﺭﺃﻱ ﹶﺍ ﹺﺭﻧﹺﻲ To scare, make fear, strike terror, terrify Korkuttu 4 ﺭﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺮ ﻳ - ﺐ ﻫ ﺭ ﹶﺍ Fear (imp) me Benden korkun 1 ﺭﻫﺐ ﻥ ﻮﻫﺒ ﺭ ﺍ Is my family Benim ailem mi ﺭﻫﻂ ﻲﻫﻄ ﺭ ﹶﺍ To cover, oppress Güçlük çıkardı 4 ﺭﻫﻖ ﻖ ﻫ ﺮ ﻳ - ﻖ ﻫ ﺭ ﹶﺍ Show (imp, pl) us Bana gösterin 4 ﺭﺃﻱ ﻲ ﻭﹺﻧ ﹶﺍﺭ- ﻭﻧﹺﻲﹶﺍﺭ I see Görürüm 1 ﺭﺃﻱ ﻯﹶﺍﺭ To show Gösterdi 4 ﺭﺃﻱ ﻳﺮﹺﻱ - ﻯﹶﺍﺭ It was wished Đstendi 4 ﺭﻭﺩ ﺪ ﹸﺍﺭﹺﻳ I wish, want Đsterim 4 ﺭﻭﺩ ﺪ ﹸﺍﺭﹺﻳ I show you Size gösteririm 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﹸﺍﺭﹺﻳ ﹸﻜ We showed Gösterdik 4 ﺭﺃﻱ ﺎﻳﻨﺭ ﹶﺍ We showed you Sana gösterdik 4 ﺭﺃﻱ ﻙ ﺎﻳﻨﺭ ﹶﺍ We showed them to you Sana onları gösterdik 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﺎ ﹶﻛﻳﻨﺭ ﹶﺍ We showed him Onu gösterdik 4 ﺭﺃﻱ ﻩ ﺎﻳﻨﺭ ﹶﺍ To incite Tahrik etti, oynattı 1 ﺃﺯﺯ ﺯ ﻳﹸﺎ - ﺯ ﹶﺍ Incitement, confusion Oyun, tahrik ﺃﺯﺯ ﺯﹰﺍ ﹶﺍ To cause to slip, deviate Kaydırdı, saptırdı, döndürdü 4 ﺯﻳﻎ ﻳﺰﹺﻳ ﹸﻎ - ﻍ ﺍ ﹶﹶﺍﺯ To drive Yürüttü 4 ﺯﺟﻮ ﺰﺟﹺﻲ ﻳ - ﺯﺟٰﻲ ﹶﺍ To increase, exceed Arttı, çoğaldı 8 ﺯﻳﺪ ﺩ ﺍﺰﺩ ﻳ - ﺩ ﺍﺯﺩ ﺍ They increased Arttılar 8 ﺯﻳﺪ ﻭﺍﺍﺩﺯﺩ ﺍ He was repulsed, driven out Vazgeçirildi 8 ﺯﺟﺮ ﺮ ﺩ ﹺﺟ ﺯ ﺍ To look down, despise Hor gördü 8 ﺯﺭﻱ ﺩﺭﹺﻱ ﺰ ﻳ - ﺩﺭٰﻱ ﺯ ﺍ Name of the father of Prophet Abraham To strengthen, assist, help, sympathize He strengthened him ﺭ ﺯ ﺁ Azer, Hz Đbrahim’in babası Kuvvetlendirdi 4 ﺃﺯﺭ ﺭ ﺆ ﹺﺯ ﻳ - ﺭ ﺯ ﺁ Onu kuvvetlendirdi 4 ﺃﺯﺭ ﻩ ﺭ ﺯ ﺁ 42 ﺃﺯﺭ ﺯﺭﹺﻱ ﹶﺍ 1 ﺃﺯﻑ ﻑ ﺯ ﻳ ﹾﺄ - ﻑ ﹶﺍ ﹺﺯ 1 ﺃﺯﻑ ﺖ ﹶﺍ ﹺﺯﹶﻓ Yaklaşan ﺃﺯﻑ ﺁ ﹺﺯﹶﻓ ﹸﺔ Cleaner Daha temiz ﺯﻛﻮ ﺯﻛﹶﻰ ﹶﺍ To make slip Kaydırdı, saptırdı ﺯﻟﻞ ﻳ ﹺﺰ ﱡﻝ - ﺯ ﱠﻝ ﹶﺍ Arrows Oklar ﺯﱂ ﻻ ﹺﻡﹶﺍﺯ To make approach Yaklaştırdı 4 ﺯﻟﻒ ﻒ ﻟﺰ ﻳ - ﻒ ﺯﹶﻟ ﹶﺍ She was drawn near Yaklaştırıldı 4 ﺯﻟﻒ ﺖ ﻟ ﹶﻔﺯ ﹸﺍ We made approach Yaklaştırdık 4 ﺯﻟﻒ ﺎﺯﹶﻟ ﹾﻔﻨ ﹶﺍ To make slip, fall Kaydırdı, düşürdü 4 ﺯﻟﻖ ﻖ ﻟﺰ ﻳ - ﻖ ﺯﹶﻟ ﹶﺍ He made the two of them slip O ikisini kaydırdı 4 ﺯﻟﻞ ﺎﻬﻤ ﺯﱠﻟ ﹶﺍ Companions, mates, wives, husbands Eşler ﺯﻭﺝ ﺎﺍﺟﺯﻭ ﹶﺍ- ﺝ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ Your wives Senin eşlerin ﺯﻭﺝ ﻚ ﺍ ﹺﺟﺯﻭ ﹶﺍ- ﻚ ﺟ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ Your (pl) wives Sizin eşleriniz ﺍ ﹺﺟﻜﹸﻢ ﺯﻭﺝﺯﻭ ﹶﺍ-ﻢ ﺟ ﹸﻜ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ-ﻢ ﺟ ﹸﻜ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ Our wives Bizim eşlerimiz ﺯﻭﺝ His wives Onun eşleri ﻪ ﺯﻭﺝ ﺍ ﹺﺟﺯﻭ ﹶﺍ- ﻪ ﺟ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ- ﻪ ﺟ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ Their wives Onların eşleri ﻢ ﺯﻭﺝﺟﻬ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ-ﺍ ﹺﺟﻬﹺﻢﺯﻭ ﹶﺍ-ﻢ ﻬ ﺟ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ Their (fm, pl) husbands Onların (dş) eşleri ﺯﻭﺝ ﻦ ﻬ ﺟ ﺍﺯﻭ ﹶﺍ That I increase Benim arttırışım, arttırmam 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﹶﺍ ﹺﺯﻳ Indeed I increase Mutlaka arttırırım 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﱠﻥ ﹶﺍﺯﹺﻳ Indeed I increase you (pl) Mutlaka sizi arttırırım 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺪ ﹶﺍﺯﹺﻳ She was adorned, beautified Süslendi 5 ﺯﻳﻦ ﺖ ﻨﻳﺯ ﺍ Indeed I adorn (it) Mutlaka süslerim 2 ﺯﻳﻦ ﻦ ﻨﻳﺯ ﹸﺍ I ask Sorarım, isterim 1 ﺳﺌﻞ ﺳﹶﺌ ﹸﻞ ﹶﺍ Ask (imp) Sor 1 ﺳﺌﻞ ﺳﹶﺌ ﹾﻞ ﺍ My back, strength Arkam, kuvvetim To approach, arrive suddenly Yaklaştı, aniden geldi She approached Yaklaştı (dş) That which approaches 4 43 ﺎﺍ ﹺﺟﻨﺯﻭ ﹶﺍ That I ask you Benim sana sormam, istemem 1 ﺳﺌﻞ ﻚ ﺳﹶﺌﹶﻠ ﹶﺍ I ask you Sana sorarım 1 ﺳﺌﻞ ﻚ ﺳﹶﺌﹶﻠ ﹶﺍ That I ask you (pl) Benim size sorarım, istemem 1 ﺳﺌﻞ ﺳﹶﺌﹸﻠﻜﹸﻢ ﹶﺍ Ask (imp) him Ona sor 1 ﺳﺌﻞ ﻪ ﺳﹶﺌ ﹾﻠ ﺍ Ask (imp, pl) Sorun 1 ﺳﺌﻞ ﺳﹶﺌﻠﹸﻮﺍ ﺍ Ask (imp, pl) them Onlara sorun 1 ﺳﺌﻞ ﻢ ﻫ ﺳﹶﺌﻠﹸﻮ ﺍ Ask (imp, pl) them (fm, pl) Onlara (dş) sorun, isteyin 1 ﺳﺌﻞ ﻦ ﻫ ﺳﹶﺌﻠﹸﻮ ﺍ To do bad, evil, offend, insult, damage Kötülük yaptı, zarar verdi 4 ﺳﻮﺀ ﻳﺴِﻲ ُﺀ - ﺎ َﺀﹶﺍﺳ They did evil Kötülük yaptılar 4 ﺳﻮﺀ ﺍﺎﺅﹶﺍﺳ You did evil Kötülük yaptınız 4 ﺳﻮﺀ ﻢ ﺗﺳ ﹾﺄ ﹶﺍ Captives, prisoners Esirler ﺃﺳﺮ ﻯﺎﺭﹸﺍﺳ Fables, tales, stories Masallar ﺳﻄﺮ ﺮ ﻴﻃ ﺎﹶﺍﺳ To wash down, swallow easily Yuttu 4 ﺳﻮﻍ ﻳﺴِﻴ ﹸﻎ - ﻍ ﺎ ﹶﹶﺍﺳ To make flow, pour out Akıttı, döktü 4 ﺳﻴﻞ ﻳﺴِﻴ ﹸﻞ - ﺎ ﹶﻝﹶﺍﺳ To feed the cattle, send to pasture Otlattı 4 ﺳﻮﻡ ﻢ ﻳﺴِﻴ - ﻡ ﺎﹶﺍﺳ Armlets, bracelets Bilezikler ﺳﻮﺭ ﺭ ﺎ ﹺﻭﹶﺍﺳ Reasons, roads, relatives Sebep, yol, akraba ﺳﺒﺐ ﺏ ﺎﺳﺒ ﹶﺍ Tribes, descendants Torunlar, kabileler ﺳﺒﻂ ﻁ ﺎﺳﺒ ﹶﺍ To make it flow, complete Akıttı, tamamladı 4 ﺳﺒﻎ ﺴﹺﺒ ﹸﻎ ﻳ - ﺒ ﹶﻎﺳ ﹶﺍ To hire Kiraladı, ücretle çalıştırdı 10 ﺃﺟﺮ ﺮ ﺘ ﹾﺄ ﹺﺟﺴ ﻳ - ﺮ ﺟ ﺘ ﹾﺄﺳ ﺍ You hired Ücretle tuttun 10 ﺃﺟﺮ ﺕ ﺮ ﺟ ﺘ ﹾﺄﺳ ﺍ Hire (imp) him Onu ücretle tut 10 ﺃﺟﺮ ﻩ ﺮ ﺘ ﹾﺄ ﹺﺟﺳ ﺍ To seek to delay, be late, be delayed Geciktirdi 10 ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻳ - ﺮ ﺧ ﺘ ﹾﺄﺳ ﺍ To ask for permission Đzin istedi 10 ﺃﺫﻥ ﺫ ﹸﻥ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻳ - ﺘ ﹾﺄ ﹶﺫ ﹶﻥﺳﺍ Senden izin istedi 10 ﺃﺫﻥ ﻚ ﻧﺘ ﹾﺄ ﹶﺫﺳ ﺍ Senden izin istediler 10 ﺃﺫﻥ ﻙ ﻮﺘ ﹾﺄ ﹶﺫﻧﺳ ﺍ He asked for permission from you They asked for permission from you 44 To ask permission, beg pardon Đzin istedi, af istedi 10 ﺃﻧﺲ ﺲ ﺘ ﹾﺄﹺﻧﺴ ﻳ- ﺲ ﻧﺘ ﹾﺄﺳﺍ To explain clearly Açıkladı, açığa çıktı 10 ﺑﲔ ﲔ ﺘﹺﺒﺴ ﻳ - ﺎ ﹶﻥﺘﺒﺳ ﺍ Exchange, replace Değiştirme 10 ﺑﺪﻝ ﺍ ﹶﻝﺒﺪﺘﺳ ﺍ To ask or wish to exchange, replace Değiştirmek istedi 10 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﺘﺴ ﻳ- ﺪ ﹶﻝ ﺒﺘﺳ ﺍ Thick silk Kalın ipek ﺃﺳﺘﱪﻕ ﻕ ﺮ ﺒﺘﺳ ﺍ To rejoice Sevindi 10 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﺸ ﺒﺘﺳ ﺍ Rejoice (imp, pl) Sevinin 10 ﺑﺸﺮ ﻭﺍﺸﺮ ﺒﺘﺳ ﺍ To rush, race Yarıştı 10 ﺳﺒﻖ ﻖ ﺘﹺﺒﺴ ﻳ - ﻖ ﺒﺘﺳ ﺍ They (dual) raced Yarıştılar (ikil) 10 ﺳﺒﻖ ﺒﻘﹶﺎﺘﺳ ﺍ They raced, rushed Yarıştılar, koştular 10 ﺳﺒﻖ ﺒﻘﹸﻮﺍﺘﺳ ﺍ Race (imp, pl) Yarışın 10 ﺳﺒﻖ ﺘﹺﺒﻘﹸﻮﺍﺳ ﺍ To take cover, hide Örtündü 8 ﺳﺘﺮ ﺮ ﺘﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﺘﺘﺳ ﺍ To make exception Đstisna yaptı 10 ﺛﲏ ﺘﹾﺜﻨﹺﻲﺴ ﻳ- ﺘﹾﺜﻨٰﻲﺳ ﺍ To accept, respond, answer Kabul etti, cevap verdi 10 ﺟﻮﺏ ﺘﺠﹺﻴﺐﺴ ﻳ - ﺏ ﺎﺘﺠﺳ ﺍ They responded Cevap verdiler 10 ﺟﻮﺏ ﻮﹾﺃﺎﺑﺘﺠﺳ ﺍ To seek protection or refuge Sığındı, yakına gelmek istedi 10 ﺟﻮﺭ ﲑ ﺠ ﺘ ﹺﺴ ﻳ - ﺭ ﺎﺘﺠﺳ ﺍ He sought your protection Sana sığındı 10 ﺟﻮﺭ ﻙ ﺭ ﺎﺘﺠﺳ ﺍ So that I respond, accept Cevap vereyim, kabul edeyim 10 ﺟﻮﺏ ﺐ ﺠ ﺘ ﹺﺳ ﹶﺍ Respond (imp), accept Kabul et 10 ﺟﻮﺏ ﺐ ﺠ ﺘ ﹺﺳ ﺍ You responded Kabul ettiniz 10 ﺟﻮﺏ ﻢ ﺘﺒﺠ ﺘﺳ ﺍ We responded Kabul ettik 10 ﺟﻮﺏ ﺎﺒﻨﺠ ﺘﺳ ﺍ Was responded, accepted Cevap verildi, uyuldu 10 ﺟﻮﺏ ﺐ ﺘﺠﹺﻴﺳ ﹸﺍ Respond (imp, pl), accept Cevap verin, uyun 10 ﺟﻮﺏ ﻮﺍﺘﺠﹺﻴﺒﺳ ﺍ To love, prefer Sevdi, tercih etti 10 ﺣﺒﺐ ﺐ ﺤ ﺘﺴ ﻳ - ﺐ ﺤ ﺘﺳ ﺍ They loved, preferred Sevmek istediler, tercih ettiler 10 ﺣﺒﺐ ﻮﹾﺃﺤﺒ ﺘﺳ ﺍ To become exhausted Yoruldu 10 ﺣﺴﺮ ﺮ ﺴ ِﺤ ﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﺴ ﺤ ﺘﺳ ﺍ 45 To protect Korudu 10 ﺣﻔﻆ ﻆ ﻔ ﹸ ﺤ ﺘﺴ ﻳ - ﻆ ﺤ ﹶﻔ ﹶ ﺘﺳ ﺍ They were entrusted Korumaları 10 ﺣﻔﻆ ﻔﻈﹸﻮﹾﺃ ﺤ ﺘﺳ ﹸﺍ To earn a lawful right Hak sahibi oldu, hak etti 10 ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﺘﺴ ﻳ - ﻖ ﺤ ﺘﺳ ﺍ They (dual) earned a right Hak ettiler (ikil) 10 ﺣﻘﻖ ﺤﻘﱠﺎ ﺘﺳ ﺍ To overpower, overcome Hakim oldu, etkisi altına aldı 10 ﺣﻮﺫ ﺤ ﹺﻮ ﹸﺫ ﺘﺴ ﻳ - ﻮ ﹶﺫ ﺤ ﺘﺳ ﺍ Embarrassment, bashfulness Utanma 10 ﺣﻴﻲ ﺎ ٍﺀﺤﻴ ﺘﺳ ﺍ To let live, be shy, embarrassed Sağ bıraktı, utandı, çekindi 10 ﺣﻴﻲ ﺤﻴﹺﻲ ﺘﺴ ﻳ - ﺤﻴٰﻲ ﺘﺳ ﺍ Leave them alive (imp, pl) Sağ bırakın 10 ﺣﻴﻲ ﻮﺍﺤﻴ ﺘﺳ ﺍ To bring out, take out, extract Çıkardı 10 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﺘﺴ ﻳ - ﺝ ﺮ ﺨ ﺘﺳ ﺍ He took her out Onu çıkardı 10 ﺧﺮﺝ ﺎﺟﻬ ﺮ ﺨ ﺘﺳ ﺍ To bluff, scorn, contempt Küçümsedi, küçük düşürdü 10 ﺧﻔﻒ ﻒ ﺨ ﺘﺴ ﻳ - ﻒ ﺨ ﺘﺳ ﺍ To seek to hide, hide Gizlendi 10 ﺧﻔﻲ ﻲﺨﻔ ﺘﺴ ﻳ - ﺨﻔٰﻲ ﺘﺳ ﺍ To seek to choose, choose Seçti 10 ﺧﻠﺺ ﺺ ﻠﺨ ﺘﺴ ﻳ - ﺺ ﺨﹶﻠ ﺘﺳ ﺍ I choose him Onu seçerim 10 ﺧﻠﺺ ﻪ ﺼ ﻠﺨ ﺘﺳ ﹶﺍ That I choose him Onu seçeyim 10 ﺧﻠﺺ ﻪ ﺼ ﻠﺨ ﺘﺳ ﹶﺍ Yerine bıraktı, halife etti 10 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﺘﺴ ﻳ - ﻒ ﺨﹶﻠ ﺘﺳ ﺍ Derece derece yaklaştırdı 10 ﺩﺭﺝ ﺝ ﺪ ﹺﺭ ﺘﺴ ﻳ - ﺝ ﺭ ﺪ ﺘﺳ ﺍ Emzirtti 10 ﺭﺿﻊ ﻊ ﺿ ﺮ ﺘﺴ ﻳ - ﻊ ﺿ ﺮ ﺘﺳ ﺍ To steal Çaldı 8 ﺳﺮﻕ ﻕ ﺘ ﹺﺮﺴ ﻳ - ﻕ ﺮ ﺘﺳ ﺍ To spread fear, terrify Korku saldı 10 ﺭﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺮ ﺘﺴ ﻳ - ﺐ ﻫ ﺮ ﺘﺳ ﺍ They terrified them Onlara korku saldılar 10 ﺭﻫﺐ ﻢ ﻫ ﻮﻫﺒ ﺮ ﺘﺳ ﺍ Try to cause one to slip, fail Kaydırdı, saptırdı 10 ﺯﻟﻞ ﺘ ﹺﺰ ﱡﻝﺴ ﻳ - ﺰ ﱠﻝ ﺘﺳ ﺍ He made them slip Onları kaydırdı 10 ﺯﻟﻞ ﻢ ﻬ ﺰﱠﻟ ﺘﺳ ﺍ To mock at, ridicule Alay etti 10 ﺳﺨﺮ ﺮ ﺨ ﺴ ﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﺨ ﺴ ﺘﺳ ﺍ To ask for water Su istedi 10 ﺳﻘﻲ ﺴﻘﹶﻰ ﺘﺳ ﺍ- ﺴﻘﹶﺎ ﺘﺳ ﺍ He asked for water from him Ondan su istedi 10 ﺳﻘﻲ ﻩ ﺴﻘﹶﺎ ﺘﺳ ﺍ To appoint as nominee, as caliph To bring gradually, persuade, induce To give the child to a wetnurse 46 To ask for water Su istedi 10 ﺳﻘﻲ ﻲﺴﻘ ﺘﺴ ﻳ - ﺴﻘﹶﻲ ﺘﺳ ﺍ To call as witness, to cite Şahit tuttu 10 ﺷﻬﺪ ﺪ ﺸ ﹺﻬ ﺘﺴ ﻳ - ﺪ ﻬ ﺸ ﺘﺳ ﺍ Call (imp, pl) witness Şahit tutun 10 ﺷﻬﺪ ﻭﹾﺃﺸ ﹺﻬﺪ ﺘﺳ ﺍ To cry for help Yardım için bağırdı 10 ﺻﺮﺥ ﺥ ﺼ ﹺﺮ ﺘﺴ ﻳ- ﺥ ﺮ ﺼ ﺘﺳ ﺍ To be weak, to be deemed weak Zayıf oldu, zayıf görüldü 10 ﺿﻌﻒ ﻒ ﻌ ﻀ ﺘﺴ ﻳ - ﻒ ﻌ ﻀ ﺘﺳ ﺍ They were deemed weak Zayıf görüldüler 10 ﺿﻌﻒ ﻌﻔﹸﻮﺍ ﻀ ﺘﺳ ﹸﺍ They deemed me weak Beni zayıf gördüler 10 ﺿﻌﻒ ﻌﻔﹸﻮﻧﹺﻲ ﻀ ﺘﺳ ﺍ To be able to Yapabildi 10 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﺘﻄﺴ ﻳ - ﻉ ﺘﻄﹶﺎﺳ ﺍ They were able to Yapabildiler 10 ﻃﻮﻉ ﻮﺍﺘﻄﹶﺎﻋﺳ ﺍ You were able to Yapabildin 10 ﻃﻮﻉ ﺖ ﻌ ﺘ ﹶﻄﺳ ﺍ I was able to Yapabildim 10 ﻃﻮﻉ ﺖ ﻌ ﺘ ﹶﻄﺳ ﺍ You (pl) were able to Yapabildiniz 10 ﻃﻮﻉ ﻢ ﺘﻌ ﺘ ﹶﻄﺳ ﺍ To ask for food Yiyecek istedi 10 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻌ ﺘ ﹾﻄﺴ ﻳ - ﻢ ﻌ ﺘ ﹾﻄﺳ ﺍ They (dual) asked for food Yiyecek istediler (ikil) 10 ﻃﻌﻢ ﺎﻌﻤ ﺘ ﹾﻄﺳ ﺍ We were able to Yapabildik 10 ﻃﻮﻉ ﺎﻌﻨ ﺘ ﹶﻄﺳ ﺍ To seek refuge, to take refuge Sığındı 10 ﻋﻮﺫ ﻴ ﹸﺬﺘﻌﺴ ﻳ - ﺎ ﹶﺫﺘﻌﺳﺍ To seek help Yardım istedi 10 ﻋﻮﻥ ﲔ ﻌ ﺘﺴ ﻳ - ﺎ ﹶﻥﺘﻌﺳ ﺍ To plea, to seek to remove Özür diledi, değişiklik istedi 10 ﻋﺘﺐ ﺐ ﺘﻌ ﺘﺴ ﻳ - ﺐ ﺘﻌ ﺘﺳ ﺍ That they seek to hasten Acele istemeleri 10 ﻋﺠﻞ ﻢ ﻬ ﺎﹶﻟﻌﺠ ﺘﺳ ﺍ To seek to hasten, to be in a hurry Acele etti 10 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹸﻞ ﻌ ﹺ ﺘﺴ ﻳ - ﺠ ﹶﻞ ﻌ ﺘﺳ ﺍ You (pl) sought to hasten Acele istediniz 10 ﻋﺠﻞ ﻢﺠ ﹾﻠﺘ ﻌ ﺘﺳ ﺍ Seek (imp) refuge Sığın 10 ﻋﻮﺫ ﻌ ﹾﺬ ﺘﺳ ﺍ To save or safeguard oneself Kendini korudu, korundu 10 ﻋﺼﻢ ﻢ ﺼ ﻌ ﺘﺴ ﻳ - ﻢ ﺼ ﻌ ﺘﺳ ﺍ Đffetli oldu, iffet gösterdi 10 ﻋﻔﻒ ﻒ ﻌ ﺘﺴ ﻳ - ﻒ ﻌ ﺘﺳ ﺍ Üstün geldi 10 ﻋﻠﻮ ﻲﻌﻠ ﺘﺴ ﻳ - ﻌﻠﹶﻲ ﺘﺳ ﺍ Yerleştirdi 10 ﻋﻤﺮ ﺮ ﻤ ﻌ ﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﻤ ﻌ ﺘﺳ ﺍ To be chaste, modest, virtuous, pure To reach superiority, dominate To settle 47 Made you to dwell Sizi yerleştirdi 10 ﻋﻤﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻤ ﻌ ﺘﺳ ﺍ He asked for help Yardım istedi 10 ﻋﻮﻥ ﻦ ﻌ ﺘﺳ ﺍ Ask for help (imp, pl) Yardım dileyin 10 ﻋﻮﻥ ﻮﺍﻴﻨﺘﻌﺳ ﺍ To cry for aid, ask for help Yardım istedi 10 ﻏﻮﺙ ﺚ ﻴ ﹸﺘﻐﺴ ﻳ - ﺙ ﺎ ﹶﺘﻐﺳ ﺍ He asked him for help Ondan yardım istedi 10 ﻏﻮﺙ ﻪ ﺎﹶﺛﺘﻐﺳ ﺍ To get covered up Büründü, örtündü 10 ﻏﺸﻮ ﻲﻐﺸ ﺘﺴ ﻳ - ﻐﺸٰﻲ ﺘﺳ ﺍ They got covered up Büründüler 10 ﻏﺸﻮ ﺍﺸﻮ ﻐ ﺘﺳ ﺍ Ask for forgiveness Đstiğfar, Bağışlanma dileme 10 ﻏﻔﺮ ﺭ ﻐﻔﹶﺎ ﺘﺳ ﺍ I ask for forgiveness Bağışlanma dilerim 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺳ ﹶﺍ Ask (imp) for forgiveness Bağışlanma dile 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺳ ﺍ To ask forgiveness Bağışlanma diledi 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﺘﺳ ﺍ You asked for forgiveness Bağışlanma diledin 10 ﻏﻔﺮ ﺕ ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﺘﺳ ﺍ Did you ask for forgiveness Bağışlanma diledin mi 10 ﻏﻔﺮ ﺕ ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﺘﺳ ﺍ ﺕ = َﺀ ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﺘﺳ ﹶﺍ Indeed I ask for forgiveness Mutlaka Bağışlanma dilerim 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﱠﻥ ﻔ ﻐ ﺘﺳ ﺍ Ask (imp) him for forgiveness Ondan Bağışlanma dile 10 ﻏﻔﺮ ﻩ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺳ ﺍ Ask (imp, pl) for forgiveness Bağışlanma dileyin 10 ﻏﻔﺮ ﻭﺍﻔﺮ ﻐ ﺘﺳ ﺍ They asked for forgiveness Bağışlanma dilediler 10 ﻏﻔﺮ ﻭﹾﺃﻐ ﹶﻔﺮ ﺘﺳ ﺍ Ask (imp, pl) him for forgiveness Ondan Bağışlanma dileyin 10 ﻏﻔﺮ ﻩ ﻭﻔﺮ ﻐ ﺘﺳ ﺍ Ask (imp) me for forgiveness Benden Bağışlanma dile 10 ﻏﻔﺮ ﻔﺮﹺﻱ ﻐ ﺘﺳ ﺍ To become thick Kalınlaştı 10 ﻏﻠﻆ ﻆ ﻠ ﹸﻐ ﺘﺴ ﻳ - ﻆ ﻐﹶﻠ ﹶ ﺘﺳ ﺍ To do without, be rich, disdain Kendini yeterli gördü, zengin oldu, kaçındı 10 ﻏﲏ ﻐﻨﹺﻲ ﺘﺴ ﻳ - ﻐﻨٰﻲ ﺘﺳ ﺍ Fetva istedi 10 ﻓﱵ ﻲﺘ ﹾﻔﺘﺴ ﻳ - ﺘ ﹾﻔﺘٰﻲﺳ ﺍ Zafer istedi, açılış istedi 10 ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﺘ ﹾﻔﺴ ﻳ - ﺢ ﺘﺘ ﹾﻔﺳ ﺍ Zafer istediler, açılış istediler 10 ﻓﺘﺢ ﻮﹾﺃﺘﺤﺘ ﹾﻔﺳ ﺍ Ask (imp) them for judgment Onlara sor, fetva iste 10 ﻓﱵ ﻢ ﺘ ﹺﻬﺘ ﹾﻔﺳ ﺍ To remove, expel, provoke, incite Çıkardı, yerinden oynattı 10 ﻓﺰﺯ ﺰ ﻔ ﺘﺴ ﻳ - ﺰ ﺘ ﹶﻔﺳ ﺍ To ask for an judgment, ask, inquire To ask for victory, ask for opening They asked for victory, for opening 48 Provoke (imp) Yerinden oynat 10 ﻓﺰﺯ ﺯ ﺘ ﹾﻔ ﹺﺰﺳ ﺍ To be straight Doğru oldu, doğru gitti 10 ﻗﻮﻡ ﻢ ﻴﺘﻘﺴ ﻳ - ﻡ ﺘﻘﹶﺎﺳ ﺍ They became straight Doğru oldular, doğru gittiler 10 ﻗﻮﻡ ﻮﹾﺃﺘﻘﹶﺎﻣﺳ ﺍ To seek to advance, precede, come before Önceden geldi, önden gönderdi 10 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﺘ ﹾﻘﺴ ﻳ - ﻡ ﺪ ﺘ ﹾﻘﺳ ﺍ To remain firm, stabilize Karar buldu, yerinde durdu 10 ﻗﺮﺭ ﺮ ﻘ ﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﺘ ﹶﻘﺳ ﺍ To seek to divide, to draw lots Bölüştü, kura çekti 10 ﻗﺴﻢ ﻢ ﺴ ِ ﺘ ﹾﻘﺴ ﻳ - ﻢ ﺴ ﺘ ﹾﻘﺳ ﺍ Be (imp) straight Dosdoğru ol 10 ﻗﻮﻡ ﻢ ﻘ ﺘﺳ ﺍ Be (imp, dual) straight Dosdoğru olun (ikil) 10 ﻗﻮﻡ ﺎﻴﻤﺘﻘﺳ ﺍ Be (imp, pl) straight Dosdoğru olun 10 ﻗﻮﻡ ﻮﺍﻘﻴﻤ ﺘﺳ ﺍ To submit, humble, resign Boyun eğdi 10 ﻛﲔ ﲔ ﻜ ﺘﺴ ﻳ - ﺘﻜﹶﺎ ﹶﻥﺳ ﺍ They submitted Boyun eğdiler 10 ﻛﲔ ﻮﺍﺘﻜﹶﺎﻧﺳ ﺍ Arrogance Büyüklenme 10 ﻛﱪ ﺎﺭﹰﺍﺘ ﹾﻜﺒﺳ ﺍ To act arrogantly, to be haughty Tekebbür etti, büyüklendi 10 ﻛﱪ ﺮ ﺘ ﹾﻜﹺﺒﺴ ﻳ - ﺮ ﺒﺘ ﹾﻜﺳ ﺍ You became arrogant Büyüklendin 10 ﻛﱪ ﺕ ﺮ ﺒﺘ ﹾﻜﺳ ﹶﺍ You (pl) became arrogant Büyüklendiniz 10 ﻛﱪ ﻢ ﺗﺮ ﺒﺘ ﹾﻜﺳ ﺍ They became arrogant Büyüklendiler 10 ﻛﱪ ﻭﹾﺃﺒﺮﺘ ﹾﻜﺳ ﺍ To want to increase Çoğaldı, çokluk istedi 10 ﻛﺜﺮ ﺮ ﺜﺘ ﹾﻜﺴ ﻳ - ﺮ ﺘ ﹾﻜﹶﺜﺳ ﺍ I increased Çoğalttım 10 ﻛﺜﺮ ﺕ ﺮ ﺘ ﹾﻜﹶﺜﺳ ﺍ You increased, you went too far Çok ettiniz, çok uğraştınız 10 ﻛﺜﺮ ﻢﺮﺗ ﺘ ﹾﻜﹶﺜﺳ ﺍ To enjoy, utilize, make use of Faydalandı 10 ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﺘﺴ ﻳ - ﻊ ﺘﻤ ﺘﺳ ﺍ You (pl) enjoyed Faydalandınız 10 ﻣﺘﻊ ﻢﻌﺘ ﺘﻤ ﺘﺳ ﺍ They enjoyed Faydalandılar 10 ﻣﺘﻊ ﻮﹾﺃﺘﻌﻤ ﺘﺳ ﺍ Grasp (imp), hold fast Yapış, tut 10 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﺘﺳ ﺍ To grasp, hold fast Yapıştı, tuttu 10 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﺘﺴ ﻳ - ﻚ ﺴ ﻤ ﺘﺳ ﺍ Listen (imp) Dinle 10 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺘﺳ ﺍ To listen Dinledi 10 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺘﺴ ﻳ - ﻊ ﻤ ﺘﺳ ﺍ 49 They listened Dinlediler 10 ﲰﻊ ﻮﻤﻌ ﺘﺳ ﺍ Listen (imp, pl) Dinleyin 10 ﲰﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺘﺳ ﺍ They listened to him Onu dinlediler 10 ﲰﻊ ﻩ ﻮﻤﻌ ﺘﺳ ﺍ To ask for news Haber sordu 10 ﻧﺒﺄ ﻨﹺﺒ ﹸﺊﺘﺴ ﻳ - ﺒﹶﺎﻨﺘﺳ ﺍ To draw conclusion, deduce Sonuç çıkardı, tahlil etti 10 ﻧﺒﻂ ﻂ ﻨﹺﺒ ﹸﺘﺴ ﻳ - ﻂ ﺒ ﹶﻨﺘﺳ ﺍ To copy, reproduce, record Kaydetti 10 ﻧﺴﺦ ﺦ ﺴ ِ ﻨﺘﺴ ﻳ - ﺦ ﺴ ﻨﺘﺳ ﺍ To ask for help Yardım istedi 10 ﻧﺼﺢ ﺮ ﺼ ﻨﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﺼ ﻨﺘﺳ ﺍ He asked him for help Ondan yardım istedi 10 ﻧﺼﺢ ﻩ ﺮ ﺼ ﻨﺘﺳ ﺍ They asked you (pl) for help Sizden yardım istediler 10 ﻧﺼﺢ ﻢ ﻭ ﹸﻛﺼﺮ ﻨﺳﺘ ﺍ To save, take it back, retrieve Kurtardı, geri aldı 10 ﻧﻘﺬ ﻘ ﹸﺬ ﻨﺘﺴ ﻳ - ﻨ ﹶﻘ ﹶﺬﺘﺳ ﺍ To seek to marry, desire to marry Nikahladı 10 ﻧﻜﺢ ﺢ ﻜ ﻨﺘﺴ ﻳ - ﺢ ﻨ ﹶﻜﺘﺳ ﺍ To disdain Çekindi 10 ﻧﻜﻒ ﻒ ﻜ ﻨﺘﺴ ﻳ - ﻒ ﻨ ﹶﻜﺘﺳ ﺍ They disdained Çekindiler 10 ﻧﻜﻒ ﻨ ﹶﻜﻔﹸﻮﹾﺃﺳﺘ ﺍ They were mocked at Alay edildi 10 ﻫﺰﺃ ﺉ ﻬ ﹺﺰ ﺘﺳ ﹸﺍ Mock (imp, pl) Alay edin 10 ﻫﺰﺃ ﻬ ﹺﺰﺋﹸﻮﹾﺃ ﺘﺳ ﺍ To make fun of, ridicule, mock Alay etti 10 ﻫﺰﺃ ﺉ ﻬ ﹺﺰ ﺘﺴ ﻳ - ﺰﹶﺍ ﻬ ﺘﺳ ﺍ She led astray Ayarttı, şaşırttı (dş) 10 ﻫﻮﻱ ﺕ ﻮ ﻬ ﺘﺳ ﺍ She led him astray Onu ayarttı 10 ﻫﻮﻱ ﺕ ﻮ ﻬ ﺘﺳ ﺍ Ayarttı, şaşırttı 10 ﻫﻮﻱ ﻬﻮﹺﻱ ﺘﺴ ﻳ - ﻱﻬﻮ ﺘﺳ ﺍ Eşit oldu, durdu, oturdu 8 ﺳﻮﻱ ﺘﻮﹺﻱﺴ ﻳ - ﺘﻮٰﻱﺳ ﺍ It (she) came to rest Durdu, oturdu (dş) 8 ﺳﻮﻱ ﺕ ﻮ ﺘﺳ ﺍ To take in full measure, exhaust Tam ölçtü 10 ﻭﰲ ﻲﻮﻓ ﺘﺴ ﻳ - ﻮﻓﹶﻲ ﺘﺳ ﺍ To kindle, desire to kindle Yaktı, tutuşturdu 10 ﻭﻗﺪ ﺪ ﻗﻮ ﺘﺴ ﻳ - ﺪ ﻮﹶﻗ ﺘﺳ ﺍ Turned (towards) Yöneldi 8 ﺳﻮﻱ ﺍﻟﹶﻰ ﻯﺘﻮﺳ ﺍ You boarded, embarked Yerleştin, kuruldun 8 ﺳﻮﻱ ﺖ ﻳﻮ ﺘﺳ ﺍ You (pl) sat Yerleştiniz 8 ﺳﻮﻱ ﻢ ﺘﻳﻮ ﺘﺳ ﺍ To lead astray, entice, infatuate To become equal, turn to, rest, sit 50 To give up hope Ümit kesti 10 ﻳﺄﺱ ﺲ ﺌﻴﺘﺴ ﻳ - ﺲ ﻴﹶﺌﺘﺳ ﺍ They gave up hope Ümit kestiler 10 ﻳﺄﺱ ﻮﺍﻴﹶﺌﺴﺘﺳ ﺍ To become easy Kolaylaştı 10 ﻳﺴﺮ ﺮ ﺴ ِ ﻴﺘﺴ ﻳ - ﺮ ﺴ ﻴﺘﺳ ﺍ To become certain, convinced They (she) became convinced They (she) became convinced of it Emin oldu, yakin elde etti 10 ﻳﻘﻦ ﻦ ﻘ ﻴﺘﺴ ﻳ - ﻦ ﻴ ﹶﻘﺘﺳ ﺍ Kanaat getirdi 10 ﻳﻘﻦ ﺖ ﻨﻴ ﹶﻘﺘﺳ ﺍ Ona kanaat getirdi 10 ﻳﻘﻦ ﺎﺘﻬﻨﻴ ﹶﻘﺘﺳ ﺍ That I prostrate Benim secde etmem 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺳ ﹶﺍ I prostrate Secde ederim 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺳ ﹶﺍ Prostrate (imp) Secde et 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺳ ﹸﺍ Prostrate (imp, pl) Secde edin 1 ﺳﺠﺪ ﻭﺍﺠﺪ ﺳ ﹸﺍ Prostrate (imp, fm) Secde et (dş) 1 ﺳﺠﺪ ﻱﺠﺪ ﺳ ﺍ Dawns, early mornings Seherler ﺳﺤﺮ ﺎ ﹺﺭﺳﺤ ﹶﺍ Prophet Ishaq (Isaac), pbuh Đshak (AS) A magic? Sihir mi To enrage, make angry Kızdırdı, öfkelendirdi Travel by night (imp) ﻕ ﺎﺳﺤ ﺍ ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺳ ﹶﺍ 4 ﺳﺨﻂ ﻂ ﺨﹸ ﺴ ﻳ - ﻂ ﺨﹶ ﺳ ﹶﺍ Yürüt 4 ﺳﺮﻱ ﺳ ﹺﺮ ﹶﺍ To take captive Esir aldı 1 ﺃﺳﺮ ﺮ ﺳ ﻳ ﹾﺄ - ﺮ ﺳ ﹶﺍ To confide, to appeal in private Sakladı, gizledi 4 ﺳﺮﺭ ﺮ ﺴ ِ ﻳ - ﺮ ﺳ ﹶﺍ Israel Đsrail Secrets Sırlar ﺳﺮﺭ ﺭ ﺍﺳﺮ ﺍ Secretly Gizli gizli ﺳﺮﺭ ﺍﺭﹰﺍﺳﺮ ﺍ Their secrets Onların sırları ﺳﺮﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺍﺳﺮ ﺍ Waste, squandering, extravagance Đsraf 4 ﺳﺮﻑ ﺍﻓﹰﺎﺳﺮ ﺍ Our waste, extravagance Đsrafımız 4 ﺳﺮﻑ ﺎﺍﹶﻓﻨﺳﺮ ﺍ To travel by night Geceleyin yürüttü 4 ﺳﺮﻱ ﺴﺮﹺﻱ ﻳ - ﺳﺮٰﻱ ﹶﺍ Let me set you (pl, fm) free Sizi serbest bırakayım 2 ﺳﺮﺥ ﻦ ﺣ ﹸﻜ ﺮ ﺳ ﹸﺍ ﻴ ﹸﻞﺍﺋﺳﺮ ﺍ 51 ﺳﺮﺭ ﺕ ﺭ ﺮ ﺳ ﹶﺍ ﺳﺮﻉ ﻉ ﺮ ﺳ ﹶﺍ 4 ﺳﺮﻑ ﻑ ﺴ ﹺﺮ ﻳ - ﻑ ﺮ ﺳ ﹶﺍ Aşırı gittiler 4 ﺳﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮﺍ ﺳ ﹶﺍ He hid it (her) Onu sakladı 4 ﺳﺮﺭ ﺎﺮﻫ ﺳ ﹶﺍ Their frames, joints Bağları, yapıları ﺃﺳﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺳ ﹶﺍ They hid Sakladılar, gizlediler 4 ﺳﺮﺭ ﻭﺍﺳﺮ ﹶﺍ Hide (imp, pl) Saklayın, gizleyin 4 ﺳﺮﺭ ﻭﺍﺳﺮ ﹶﺍ They hid him Onu sakladılar 4 ﺳﺮﺭ ﻩ ﻭﺳﺮ ﹶﺍ Captives Esirler ﺃﺳﺮ ﻯﺳﺮ ﹶﺍ He made someone travel Yürüttü, seyahat ettirdi 4 ﺳﺮﻱ ﻯﺳﺮ ﹶﺍ Established, based Kuruldu, tesis edildi 2 ﺃﺳﺲ ﺲ ﺳ ﹸﺍ To establish, found, set up, base Kurdu, bina etti 2 ﺃﺳﺲ ﺲ ﺳ ﻳﹶﺎ - ﺲ ﺳ ﹶﺍ They were able Güç yetirdiler 10 ﻃﻮﻉ ﻮﺍﺳﻄﹶﺎﻋ ﺍ Run (imp, pl), work Koşun 1 ﺳﻌﻲ ﺍﻌﻮ ﺳ ﺍ To make one angry, to provoke Kızdırdı, öfkelendirdi 4 ﺃﺳﻒ ﻒ ﺳ ﺆ ﻳ - ﻒ ﺳ ﺁ Grieved Üzgün ﺃﺳﻒ ﺳﻔﹰﺎ ﹶﺍ Grief Üzüntü ﺃﺳﻒ ﻔﹰﺎﹶﺍﺳ Journeys, books Seferler, kitaplar ﺳﻔﺮ ﺳﻔﹶﺎ ﹺﺭ ﹶﺍ- ﺍﺳﻔﹶﺎﺭ ﹶﺍ Our journeys Seferlerimiz ﺳﻔﺮ ﺎﺳﻔﹶﺎ ﹺﺭﻧ ﹶﺍ To result in; shine, spread light Parladı, sonuçlandı, ağardı, açtı ﺳﻔﺮ ﺮ ﻔ ﺴ ﻳ - ﺮ ﺳ ﹶﻔ ﺃ Lowest Alçak, en alçak ﺳﻔﻞ ﺳ ﹶﻔ ﹸﻞ ﹶﺍ Lowest ones En alçaklar ﺳﻔﻞ ﲔ ﻠﺳ ﹶﻔ ﹶﺍ They made us angry Bizi kızdırdılar ﺃﺳﻒ ﺎﺳﻔﹸﻮﻧ ﺁ My grief Vah, yazık ﺃﺳﻒ ﺳﻔﹶﻰ ﹶﺍ To give water to drink Suladı, su verdi ﺳﻘﻲ ﻲﺴﻘ ﻳ - ﺳﻘٰﻲ ﹶﺍ I spoke secretly Gizledim, gizli söyledim Most rapid, swiftest En seri, en çabuk To excess, transgress, waste Đsraf etti, aştı, aşırılık yaptı They went to excess 4 4 4 4 52 Cause (imp) to fall Düşür 4 ﺳﻘﻂ ﻂ ﻘ ﹾ ﺳ ﹶﺍ To cause (imp) to fall Düşürdü 4 ﺳﻘﻂ ﻂ ﻘ ﹸ ﺴ ﻳ - ﻂ ﺳ ﹶﻘ ﹶ ﹶﺍ We gave water Suladık, su verdik 4 ﺳﻘﻲ ﺎﻴﻨﺳ ﹶﻘ ﹶﺍ We gave water to you Size su verdik 4 ﺳﻘﻲ ﺎﻛﹸﻢﻴﻨﺳ ﹶﻘ ﹶﺍ We gave water to you with it Size onunla su verdik 4 ﺳﻘﻲ ﻩ ﻮﺎ ﹸﻛﻤﻴﻨﺳ ﹶﻘ ﹶﺍ We gave water to them Onlara su verdik 4 ﺳﻘﻲ ﻢﺎﻫﻴﻨﺳ ﹶﻘ ﹶﺍ Settle (imp) Yerleş 1 ﺳﻜﻦ ﻦ ﺳ ﹸﻜ ﹸﺍ To settle Yerleştirdi 4 ﺳﻜﻦ ﻦ ﻜ ﺴ ﻳ - ﻦ ﺳ ﹶﻜ ﹶﺍ We settled Yerleştirdik 4 ﺳﻜﻦ ﺎﺳ ﹶﻜﻨ ﹶﺍ We settled him Onu yerleştirdik 4 ﺳﻜﻦ ﻩ ﺎﺳ ﹶﻜﻨ ﹶﺍ I settled Yerleştirdim 4 ﺳﻜﻦ ﺖ ﻨﺳ ﹶﻜ ﹶﺍ Settle (imp, pl) Yerleşin 1 ﺳﻜﻦ ﻮﹾﺃﺳ ﹸﻜﻨ ﹸﺍ Settle (imp, pl) them (fm) Onları iskan edin, yerleştirin 4 ﺳﻜﻦ ﻦ ﻫ ﻮﻜﻨ ﺳ ﹶﺍ Islam, safety, peace, surrender Your (pl) Islam, your becoming Muslims Their Islam, their becoming Muslims Đslam, emniyet, barış ﺳﻠﻢ ﻡ ﻼ ﺳ ﹶ ﺍ Sizin Đslamınız, Müslümanlığınız ﺳﻠﻢ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﻼ ﺳ ﹶ ﺍ Onların Đslamı, Müslümanlığı ﺳﻠﻢ ﻢ ﻣ ﹺﻬ ﻼ ﺳ ﹶ ﺍ Weapons, arms Silahlar ﺳﻠﺢ ﺕ ﺎﻠﺤﺳ ﹶﺍ Your (pl) weapons, arms Silahlarınız ﺳﻠﺢ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺤ ﻠﺳ ﹶﺍ Their weapons, arms Onların silahları ﺳﻠﺢ ﻢ ﻬ ﺘﺤ ﻠﺳ ﹶﺍ To do in the past Geçmişte yaptı 4 ﺳﻠﻒ ﻒ ﻠﺴ ﻳ - ﻒ ﺳﹶﻠ ﹶﺍ She did in the past Geçmişte yaptı 4 ﺳﻠﻒ ﺖ ﺳﹶﻠ ﹶﻔ ﹶﺍ Your (pl) did in the past Geçmişte yaptınız 4 ﺳﻠﻒ ﻢ ﺘﺳﹶﻠ ﹾﻔ ﹶﺍ Enter, follow, tie Yolundan git, bindir, bağla 1 ﺳﻠﻚ ﻚ ﺳﹸﻠ ﹸﺍ Enter (imp) him, tie him Onu bağlayın 1 ﺳﻠﻚ ﻩ ﺳﹸﻠﻜﹸﻮ ﹸﺍ Follow (imp, fm), enter Yolundan git (dş) 1 ﺳﻠﻚ ﻰﺳﹸﻠﻜ ﹸﺍ Surrender (imp) Teslim ol 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﻠﺳ ﹶﺍ 53 That I surrender Benim teslim olmam 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﻠﺳ ﹸﺍ To surrender, submit, become Muslim Teslim oldu, Müslüman oldu 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﻠﺴ ﻳ - ﻢ ﺳﹶﻠ ﹶﺍ They (dual) submitted Teslim oldular (ikil) 4 ﺳﻠﻢ ﺎﺳﹶﻠﻤ ﹶﺍ I submitted Teslim oldum 4 ﺳﻠﻢ ﺖ ﻤ ﺳﹶﻠ ﹶﺍ You (pl) submitted Teslim oldunuz 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﺘﻤ ﺳﹶﻠ ﹶﺍ We submitted Teslim olduk 4 ﺳﻠﻢ ﺎﻤﻨ ﺳﹶﻠ ﹶﺍ They submitted Teslim oldular 4 ﺳﻠﻢ ﻮﺍﺳﹶﻠﻤ ﹶﺍ Submit (imp, pl), surrender Teslim olun 4 ﺳﻠﻢ ﻮﺍﻠﻤﺳ ﹶﺍ We caused to flow Akıttık 4 ﺳﻴﻞ ﺎﺳ ﹾﻠﻨ ﹶﺍ Name Đsim, ad ﲰﻮ ﺎﺀﺳﻤ ﹶﺍ- ﻢ ﺳ ﺍ Names Đsimler ﲰﻮ ﺎ ٌﺀﺳﻤ ﹶﺍ His names Onun isimleri ﲰﻮ ﻪ ﺋﺎﺳﻤ ﹶﺍ Their names Onların isimleri ﲰﻮ ﻢ ﺋ ﹺﻬﺎﺳﻤ ﹶﺍ Prophet Ishmael (pbuh) Đsmail I hear Đşitirim 1 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺳ ﹶﺍ Hear (imp) Đşit 1 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺳ ﹶﺍ To make someone hear Đşittirdi 4 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﻳ - ﻊ ﻤ ﺳ ﹶﺍ He made them hear Onlara işittirdi 4 ﲰﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﻤ ﺳ ﹶﺍ Hear (imp, pl) Đşitin 1 ﲰﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺳ ﺍ Hear (imp, pl) me Beni işitin 1 ﲰﻊ ﻥ ﻮﻤﻌ ﺳ ﺍ To nourish, feed Besledi 4 ﲰﻦ ﻦ ﻤ ﺴ ﻳ - ﻦ ﻤ ﺳ ﹶﺍ His name Đsmi ﲰﻮ ﻪ ﻤ ﺳ ﺍ Corrupted Bozulan ﺃﺳﻦ ﺳ ﹴﻦ ﺁ Worst En kötüsü ﺳﻮﺃ ﻮﹶﺍ ﺳ ﹶﺍ Markets Çarşılar ﺳﻮﻕ ﻕ ﺍ ﹺﺳﻮ ﹶﺍ Example, pattern Numune, örnek ﺃﺳﻮ ﻮ ﹲﺓ ﺳ ﹸﺍ ﻴ ﹸﻞﺎﻋﺳﻤ ﺍ 54 ﺳﻮﺩ ﺩ ﻮ ﺳ ﹶﺍ 9 ﺳﻮﺩ ﺩ ﻮ ﺴ ﻳ - ﺩ ﻮ ﺳ ﺍ 9 ﺳﻮﺩ ﺕ ﺩ ﻮ ﺳ ﺍ ﺳﻮﺭ ﺭﹲﺓ ﺳ ﹺﻮ ﹶﺍ 1 ﺃﺳﻮ ﻰﺁﺳ 1 ﺃﺳﻮ ﻳ ﹾﺄﺳٰﻲ - ﻲ ﺳ ﹶﺍ ﺃﺳﺮ ﻯﺳﺮ ﹶﺍ- ﲑﹰﺍﹶﺍﺳ 1 ﺷﻴﺄ ﺎ ُﺀﹶﺍﺷ Đşaret etti 4 ﺷﻮﺭ ﲑ ﺸ ﻳ - ﺭ ﺎﹶﺍﺷ She pointed to Đşaret etti 4 ﺷﻮﺭ ﺕ ﺭ ﺎﹶﺍﺷ Separately, in scattered groups Ayrı ayrı, parça parça, bölükler halinde ﺷﺘﺖ ﺎﺎﺗﺷﺘ ﹶﺍ To become strong, intensify Şiddetlendi, kuvvetlendi 8 ﺷﺪﺩ ﺪ ﺘﺸ ﻳ - ﺪ ﺘﺷ ﺍ Intensified, became violent Şiddetlendi 8 ﺷﺪﺩ ﺕ ﺪ ﺘﺷ ﺍ He bought him Onu satın aldı 8 ﺷﺮﻱ ﻩ ﺍﺘﺮﺷ ﺍ To buy Satın aldı 8 ﺷﺮﻱ ﺘﺮﹺﻱﺸ ﻳ - ﺘﺮٰﻱﺷ ﺍ They bought Satın aldılar 8 ﺷﺮﻱ ﺍﺮﻭ ﺘﺷ ﺍ- ﺍﺮﻭ ﺘﺷ ﺍ To flame, burn, become white Alev aldı, parladı, tutuştu (ağardı) 8 ﺷﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺘﺸ ﻳ - ﻌ ﹶﻞ ﺘﺷ ﺍ To complain Şikayet etti 8 ﺷﻜﻮ ﻲﺘﻜﺸ ﻳ - ﺘﻜٰﻲﺷ ﺍ To contain, include Đçerdi, içinde bulundurdu 8 ﴰﻞ ﻤ ﹸﻞ ﺘﺸ ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﺘﺷ ﺍ Contained Đçerdi 8 ﴰﻞ ﺖ ﻤﹶﻠ ﺘﺷ ﺍ To desire, have appetite for Đstedi, arzu etti, canı çekti 8 ﺷﻬﻮ ﺘﻬﹺﻲﺸ ﻳ - ﺘﻬٰﻲﺷ ﺍ Desired Đstedi, arzuladı 8 ﺷﻬﻮ ﺖ ﻬ ﺘﺷ ﺍ Jealous, niggardly Kıskanç, cimri ﺷﺤﺢ ﺤ ﹰﺔ ﺷ ﹶﺍ Power, maturity, strength Güç, rüşt ﺷﺪﺩ ﺪ ﺷ ﹶﺍ Stronger, more violent Daha şiddetli, en şiddetli ﺷﺪﺩ ﺪ ﺷ ﹶﺍ- ﺪ ﺷ ﹶﺍ- ﺪ ﺷ ﹶﺍ Very hard, difficult, stern Çok çetin, katı, sert ﺷﺪﺩ ﺍ ُﺀﺷﺪ ﹶﺍ Black Siyah, kara To become black Karardı She became black Karardı (dş) Bracelet Bilezik I grieve Üzülürüm, acırım To be sad, to grieve Üzüldü Captive Esir I wish, will Dilerim To point to, indicate 55 ﺷﺪﺩ ﺩ ﺪ ﺷ ﹸﺍ Güçlü çağınız ﺷﺪﺩ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﺷ ﹶﺍ His strong age Güçlü çağı ﺷﺪﺩ ﻩ ﺪ ﺷ ﹶﺍ Their (dual) strong age O ikisinin güçlü çağı ﺷﺪﺩ ﺎﻫﻤ ﺪ ﺷ ﹶﺍ Insolent Küstah ﺃﺷﺮ ﺮ ﺷ ﹶﺍ Evil? Şer mi, kötülük mü ﺷﺮﺭ ﺮ ﺷ ﹶﺍ Evil ones Kötüler, şerliler ﺷﺮﺭ ﺍ ﹺﺭﺷﺮ ﹶﺍ Conditions Şartlar ﺷﺮﻁ ﺍﻁﺷﺮ ﹶﺍ Its (her) conditions Onun şartları ﺷﺮﻁ ﺎﺍ ﹸﻃﻬﺷﺮ ﹶﺍ Morning Kuşluk, sabah ﺷﺮﻕ ﻕ ﺍ ﹺﺷﺮ ﺍ To make one drink Đçirdi 4 ﺷﺮﺏ ﺏ ﺸ ﹺﺮ ﻳ - ﺏ ﺮ ﺷ ﹶﺍ They were made to drink Đçirildi 4 ﺷﺮﺏ ﻮﺍﺷ ﹺﺮﺑ ﹸﺍ Drink (imp, pl) Đçin (emir) 1 ﺷﺮﺏ ﻮﺍﺮﺑ ﺷ ﺍ Drink (imp, fm) Đç (emir, dş) 1 ﺷﺮﺏ ﺮﺑﹺﻲ ﺷ ﺍ Expand (imp) Genişlet 1 ﺷﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺷ ﺍ To shine Parladı, aydınlandı 4 ﺷﺮﻕ ﻕ ﺸ ﹺﺮ ﻳ - ﻕ ﺮ ﺷ ﹶﺍ It (she) shone Parladı, aydınlandı 4 ﺷﺮﻕ ﺖ ﺮﹶﻗ ﺷ ﹶﺍ That I associate partners Benim ortak koşmam 4 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺷ ﹺﺮ ﹸﺍ I associate partners Ortak koşarım 4 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺷ ﹺﺮ ﹸﺍ That I associate partners Benim ortak koşmam 4 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺷ ﹺﺮ ﹸﺍ To associate partners to Allah Ortak koştu 4 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﻳ - ﻙ ﺮ ﺷ ﹶﺍ You associated partners Ortak koştun 4 ﺷﺮﻙ ﺖ ﺮ ﹾﻛ ﺷ ﹶﺍ You (pl) associated partners Ortak koştunuz 4 ﺷﺮﻙ ﻢ ﺘﺮ ﹾﻛ ﺷ ﹶﺍ You (pl) associated partners to me Bana ortak koştunuz 4 ﺷﺮﻙ ﻥ ﻮﺘﻤﺮ ﹾﻛ ﺷ ﹶﺍ We associated partners Ortak koştuk 4 ﺷﺮﻙ ﺎﺮ ﹾﻛﻨ ﺷ ﹶﺍ Make him a partner Onu ortak kıl 4 ﺷﺮﻙ ﻪ ﺷ ﹺﺮ ﹾﻛ ﹶﺍ Strengthen (imp) Kuvvetlendir Your (pl) strong age 1 56 They associated partners Ortak koştular 4 ﺷﺮﻙ ﺮﻛﹸﻮﺍ ﺷ ﹶﺍ To act unjustly, excessively Adaletsizlik yaptı 4 ﺷﻄﻂ ﻂ ﺸﱡ ﻳ - ﻂ ﺷ ﱠ ﹶﺍ Hair, wool (pl) Kıl, yapağı ﺷﻌﺮ ﺎ ﹺﺭﺷﻌ ﹶﺍ Their hair, wool (pl) Onların kılları, yapağıları ﺷﻌﺮ ﺎﺎ ﹺﺭﻫﺷﻌ ﹶﺍ To inform, make one realize Bildirdi, şuuruna vardırdı ﺷﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺸ ﻳ - ﺮ ﻌ ﺷ ﹶﺍ To become afraid Korktu 4 ﺷﻔﻖ ﻖ ﻔ ﺸ ﻳ - ﻖ ﺷ ﹶﻔ ﹶﺍ You (pl) became afraid Korktunuz 4 ﺷﻔﻖ ﻢﺷ ﹶﻔ ﹾﻘﺘ ﹶﺍ They (fm) became afraid Korktular (dş) 4 ﺷﻔﻖ ﻦ ﺷ ﹶﻔ ﹾﻘ ﹶﺍ More difficult Daha zor, daha çetin ﺷﻘﻖ ﻖ ﺷ ﹶﺍ I make it hard Zorlaştırırım ﺷﻘﻖ ﻖ ﺷ ﹶﺍ More wretched, unfortunate En şaki, bedbaht, azgın ﺷﻘﻮ ﺷﻘﹶﻰ ﹶﺍ- ﺷﻘﹶﺎ ﹶﺍ Most unfortunate of them En azgınları ﺷﻘﻮ ﺎﺷﻘﹶﺎﻫ ﹶﺍ That I give thanks Benim şükretmem 1 ﺷﻜﺮ ﺮ ﺷ ﹸﻜ ﹶﺍ I give thanks Şükrederim 1 ﺷﻜﺮ ﺮ ﺷ ﹸﻜ ﹶﺍ Thank (imp), be thankful, be grateful Şükret 1 ﺷﻜﺮ ﺮ ﺷ ﹸﻜ ﹸﺍ Give (imp, pl) thanks Şükredin 1 ﺷﻜﺮ ﻭﺍﺷ ﹸﻜﺮ ﹸﺍ I complain Şikayet ederim 1 ﺷﻜﻮ ﺷﻜﹸﻮ ﹶﺍ To shrink, repel, be disgusted Ürktü, burkuldu, sıkıldı 8 ﴰﺰ ﺰ ﺌﻤ ﺸ ﻳ - ﺰ ﻤﹶﺌ ﺷ ﺍ Startled, repelled Ürktü 8 ﴰﺰ ﺕ ﺯ ﻤﹶﺎ ﺷ ﺍ To rejoice Sevindi 4 ﴰﺖ ﺖ ﻤ ﺸ ﻳ - ﺖ ﻤ ﺷ ﹶﺍ Witnesses Şahitler ﺷﻬﺪ ﺩ ﺎﺷﻬ ﹶﺍ I bear witness Ben şehadet ederim 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺷ ﹶﺍ I call witness Ben şahit tutarım 4 ﺷﻬﺪ ﺪ ﺷ ﹺﻬ ﹸﺍ Bear witness Şahit ol 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺷ ﺍ To call witness Şahit tuttu 4 ﺷﻬﺪ ﺪ ﺸ ﹺﻬ ﻳ - ﺪ ﻬ ﺷ ﹶﺍ I called witness Ben şahit tuttum 4 ﺷﻬﺪ ﺕ ﺪ ﻬ ﺷ ﹶﺍ 1 57 I called them witness Onları şahit tuttum 4 ﺷﻬﺪ ﻢ ﻬ ﺗﺪ ﻬ ﺷ ﹶﺍ He witnessed them Onlara şahit oldu 4 ﺷﻬﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻬ ﺷ ﹶﺍ Did they witness Şahit oldular mı 1 ﺷﻬﺪ ﻭﺍﺷ ﹺﻬﺪ ﹶﺍ Call witness (imp, pl) Şahit tutun 4 ﺷﻬﺪ ﻭﺍﺷ ﹺﻬﺪ ﹶﺍ Bear witness (imp, pl) Şahit olun 1 ﺷﻬﺪ ﻭﹾﺃﻬﺪ ﺷ ﺍ Months Aylar ﺷﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺷ ﹶﺍ Things, belongings, property Eşya, şeyler ﺷﻴﺊ ﺎ َﺀﺷﻴ ﹶﺍ Their belongings Onların eşyaları ﺷﻴﺊ ﻢ ﻫ ﺎ َﺀﺷﻴ ﹶﺍ Groups, parties, sects Gruplar, hizipler ﺷﻴﻊ ﻉ ﺎ ﹺﺷﻴ ﹶﺍ Your (pl) groups, parties, sects Sizin hizipleriniz ﺷﻴﻊ ﻢ ﻋ ﹸﻜ ﺎﺷﻴ ﹶﺍ Their groups, parties, sects Onların hizipleri ﺷﻴﻊ ﻋﻬﹺﻢ ﺎﺷﻴ ﹶﺍ To hit, strike, happen, befall Đsabet etti, başına geldi 4 ﺻﻮﺏ ﺐ ﻴﻳﺼ - ﺏ ﺎﹶﺍﺻ It struck Đsabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﺖ ﺑﺎﹶﺍﺻ It struck you (pl) Size isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺑﺎﹶﺍﺻ It struck him Ona isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﻪ ﺘﺑﺎﹶﺍﺻ It struck them Onlara isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﻬ ﺘﺑﺎﹶﺍﺻ Their fingers Onların parmakları ﺻﺒﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﺎﹺﺑﹶﺍﺻ It struck you Sana isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﻚ ﺑﺎﹶﺍﺻ It struck you (pl) Size isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﺑ ﹸﻜﺎﹶﺍﺻ It struck him Ona isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﻪ ﺑﺎﹶﺍﺻ It struck her Ona (dş) isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﺎﺑﻬﺎﹶﺍﺻ It struck them Onlara isabet etti 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﻬ ﺑﺎﹶﺍﺻ Evenings Akşamlar ﺃﺻﻞ ﺎ ﹺﻝﺁﺻ I incline Meylederim ﺻﺒﻮ ﺐ ﺻ ﹶﺍ Dawn, morning Tan, sabah ﺻﺒﺢ ﺡ ﺎ ﹺﺻﺒ ﺍ It struck you (pl) Đsabet ettiniz, başına getirdiniz ﺻﻮﺏ ﻢ ﺘﺒﺻ ﹶﺍ 1 4 58 To become, to come to morning Oldu, sabahladı 1 ﺻﺒﺢ ﺢ ﺼﹺﺒ ﻳ - ﺢ ﺒﺻ ﹶﺍ It became Oldu 1 ﺻﺒﺢ ﺖ ﺤ ﺒﺻ ﹶﺍ You (pl) became Oldunuz 1 ﺻﺒﺢ ﻢ ﺘﺤ ﺒﺻ ﹶﺍ They became Oldular 1 ﺻﺒﺢ ﻮﺍﺒﺤﺻ ﹶﺍ Be patient (imp), endure, tolerate Sabret 1 ﺻﱪ ﺮ ﺻﹺﺒ ﺍ How tolerant they are Ne kadar sabırlılar ﺻﱪ ﻢ ﻫ ﺮ ﺒﺻ ﹶﺍ Be patient (imp, pl), endure, tolerate Sabredin 1 ﺻﱪ ﻭﺍﺻﹺﺒﺮ ﺍ We strike Đsabet ettirdik, başına getirdik 4 ﺻﻮﺏ ﺎﺒﻨﺻ ﹶﺍ We strike them Onlara isabet ettirdik, başına getirdik 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﻫ ﺎﺒﻨﺻ ﹶﺍ People, fellows, companions Arkadaşlar, halk, topluluk ﺻﺤﺐ ﺏ ﺎﺻﺤ ﹶﺍ Onların arkadaşları ﺻﺤﺐ ﻢ ﺎﹺﺑ ﹺﻬﺻﺤ ﹶﺍ Their people, fellows, companions To issue, release, take away, declare Çıktı, aldı, serbest bıraktı 4 ﺻﺪﺭ ﺭ ﺪ ﺼ ﻳ - ﺭ ﺪ ﺻ ﹶﺍ Declare (imp) Đlan et, beyan et 1 ﺻﺪﻉ ﻉ ﺪ ﺻ ﺍ More correct, truer Daha doğru ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺻ ﹶﺍ I give alms, charity Sadaka veririm 5 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺻ ﹶﺍ Did you tell the truth Doğru söyledin mi 1 ﺻﺪﻕ ﺖ ﺪ ﹾﻗ ﺻ ﹶﺍ Heavy burden Ağır yük ﺃﺻﺮ ﺍﺻﺮ ﺍ - ﺮ ﺻ ﺍ To insist Israr etti 4 ﺻﺮﺭ ﺮ ﺼ ﻳ - ﺮ ﺻ ﹶﺍ Avert (imp), turn away, repel Uzaklaştır, sav 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺻ ﹺﺮ ﺍ Their burden Onların yükü ﺃﺻﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺻ ﺍ They persisted Israr ettiler ﺻﺮﺭ ﻭﺍﺻﺮ ﹶﺍ My burden Benim yüküm ﺃﺻﺮ ﺻﺮﹺﻱ ﺍ To hunt Avlandı 8 ﺻﻴﺪ ﺩ ﺼﻄﹶﺎ ﻳ - ﺩ ﺻﻄﹶﺎ ﺍ Hunt (imp, pl) Avlanın 8 ﺻﻴﺪ ﻭﺍﺻﻄﹶﺎﺩ ﺍ Be patient (imp) Sabırlı ol 8 ﺻﱪ ﺮ ﺻ ﹶﻄﹺﺒ ﺍ To be patient, endure, tolerate Sabretti 8 ﺻﱪ ﺮ ﺼ ﹶﻄﹺﺒ ﻳ - ﺮ ﺒﺻ ﹶﻄ ﺍ 4 59 To cry for help Yardım için bağırdı 8 ﺻﺮﺥ ﺥ ﺼ ﹶﻄ ﹺﺮ ﻳ - ﺥ ﺮ ﺻ ﹶﻄ ﺍ He chose Seçti 8 ﺻﻔﻮ ﺻ ﹶﻄ ﹶﻔﺎ ﺍ He chose you (fm) Seni (dş) seçti 8 ﺻﻔﻮ ﻙ ﺻ ﹶﻄﻔﹶﺎ ﺍ He chose him Onu seçti 8 ﺻﻔﻮ ﻩ ﺻ ﹶﻄﻔﹶﺎ ﺍ To choose Seçti 8 ﺻﻔﻮ ﻲﺼ ﹶﻄﻔ ﻳ - ﺻ ﹶﻄﻔٰﻲ ﺍ I chose Seçtim 8 ﺻﻔﻮ ﺖ ﻴﺻ ﹶﻄ ﹶﻔ ﺍ I chose you Seni seçtim 8 ﺻﻔﻮ ﻚ ﺘﻴﺻ ﹶﻄ ﹶﻔ ﺍ We chose Seçtik 8 ﺻﻔﻮ ﺎﻴﻨﺻ ﹶﻄ ﹶﻔ ﺍ We chose him Onu seçtik 8 ﺻﻔﻮ ﻩ ﺎﻴﻨﺻ ﹶﻄ ﹶﻔ ﺍ To get warm Isındı 8 ﺻﻠﻲ ﻲﺼ ﹶﻄﻠ ﻳ - ﺻ ﹶﻄﻠﹶﻲ ﺍ To develop, make, create, choose Yaptı, yarattı, geliştirdi, seçti 8 ﺻﻨﻊ ﻊ ﺼ ﹶﻄﹺﻨ ﻳ - ﻊ ﻨﺻ ﹶﻄ ﺍ I prepared, chose Yetiştirdim, seçtim 8 ﺻﻨﻊ ﺖ ﻌ ﻨﺻ ﹶﻄ ﺍ I chose you Seni yetiştirdim 8 ﺻﻨﻊ ﻚ ﺘﻌ ﻨﺻ ﹶﻄ ﺍ To raise, elevate, lift up Yükseltti 4 ﺻﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺼ ﻳ - ﺪ ﻌ ﺻ ﹶﺍ Smaller Daha küçük ﺻﻐﺮ ﺮ ﻐ ﺻ ﹶﺍ Chains, fetters Zincirler ﺻﻔﺪ ﺩ ﺻﻔﹶﺎ ﹶﺍ He chose you (pl) Sizi seçti 4 ﺻﻔﻮ ﻢ ﺻﻔﹶﺎ ﹸﻛ ﹶﺍ To choose Seçti, tercih etti 4 ﺻﻔﻮ ﻲﺼﻔ ﻳ - ﺻﻔٰﻲ ﹶﺍ Overlook (imp), pardon Hoş gör 1 ﺻﻔﺢ ﺢ ﺻ ﹶﻔ ﺍ Overlook (imp, pl), pardon Hoş görün 1 ﺻﻔﺢ ﻮﺍﺻ ﹶﻔﺤ ﺍ Root Kök ﺃﺻﻞ ﺻ ﹺﻞ ﹶﺍ Descendants, offsprings Sulbler, zürriyetler ﺻﻠﺐ ﺏ ﻼﹶﺍﺻ Your descendants, offsprings Soyunuz, zürriyetiniz ﺻﻠﺐ ﻢ ﻼﹺﺑ ﹸﻜ ﺻﹶ ﹶﺍ Is your prayer Namazın mı ﺻﻠﻮ ﻚ ﺗﻼ ﺻﹶ ﹶﺍ Correction, rectification, set in order Islah, düzeltme 4 ﺻﻠﺢ ﺎﻼﺣ ﺻﹶ ﺍ - ﺡ ﻼ ﺻﹶ ﺍ Its correction Onun ıslahı 4 ﺻﻠﺢ ﺎﺣﻬ ﻼ ﺻﹶ ﺍ 60 Indeed I hang you (pl) Mutlaka sizi asarım 2 ﺻﻠﺐ ﻢ ﻨ ﹸﻜﺒﺻﱢﻠ ﹸﺍ Correct (imp), improve Islah et 4 ﺻﻠﺢ ﺢ ﻠﺻ ﹶﺍ To correct, repair, improve, reform Đyileştirdi, ıslah etti, düzeltti 4 ﺻﻠﺢ ﺢ ﻠﺼ ﻳ - ﺢ ﺻﹶﻠ ﹶﺍ They (dual) corrected Islah ettiler (ikil) 4 ﺻﻠﺢ ﺎﺻﹶﻠﺤ ﹶﺍ We corrected Islah ettik 4 ﺻﻠﺢ ﺎﺤﻨ ﺻﹶﻠ ﹶﺍ They corrected Islah ettiler 4 ﺻﻠﺢ ﻮﺍﺻﹶﻠﺤ ﹶﺍ Correct (imp, pl), improve Islah edin 4 ﺻﻠﺢ ﻮﺍﻠﺤﺻ ﹶﺍ Its root Onun kökü ﺃﺻﻞ ﺎﺻﹸﻠﻬ ﹶﺍ Is your prayer Namazın mı ﺻﻠﻮ ﻚ ﺗﺻﻠﹶﻮﺍ ﹶﺍ Burn (imp, pl) in it, enter it (fire) O ateşe girin 1 ﺻﻠﻲ ﺎﻮﻫ ﺻﹶﻠ ﺍ To burn, to put into fire Ateşe soktu, yaktı 4 ﺻﻠﻲ ﻲﺼﻠ ﻳ - ﺻﻠﹶﻲ ﹶﺍ Deaf Sağır ﺻﻤﻢ ﻢ ﺻ ﹶﺍ To make deaf Sağır etti 4 ﺻﻤﻢ ﻢ ﺼ ﻳ - ﻢ ﺻ ﹶﺍ He made them deaf Onları sağır etti 4 ﺻﻤﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﺻ ﹶﺍ Idols, false gods Putlar ﺻﻨﻢ ﺎﺎﻣﺻﻨ ﹶﺍ- ﻡ ﺎﺻﻨ ﹶﺍ Your (pl) false gods Putlarınız ﺻﻨﻢ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﺎﺻﻨ ﹶﺍ Do (imp), make Yap, inşa et ﺻﻨﻊ ﻨ ﹺﻊﺻ ﺍ Sounds, voices Sesler ﺻﻮﺕ ﺕ ﺍﺻﻮ ﹶﺍ Your voices Sesleriniz ﺻﻮﺕ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺍﺻﻮ ﹶﺍ Their voices Onların sesleri ﺻﻮﺕ ﻢ ﻬ ﺗﺍﺻﻮ ﹶﺍ Wools Yünler ﺻﻮﻑ ﺍﻑﺻﻮ ﹶﺍ Their wools Onların yünleri ﺻﻮﻑ ﺎﻓﻬﺍﺻﻮ ﹶﺍ Roots Kökler ﺃﺻﻞ ﻮ ﹺﻝﹸﺍﺻ Its roots Kökleri ﺃﺻﻞ ﺎﻟﻬﻮﹸﺍﺻ I strike Đsabet ettiririm ﺻﻮﺏ ﺐ ﻴﹸﺍﺻ Evening Akşam ﺃﺻﻞ ﻼ ﻴ ﹰﹶﺍﺻ 1 4 61 To illuminate, light Aydınlattı 4 ﺿﻮﺃ ﻲ ُﺀﻳﻀ - ﺎ َﺀﹶﺍﺿ Lighted Aydınlattı 4 ﺿﻮﺃ ﺕ ﺎ َﺀﹶﺍﺿ To lose Zayi etti, kaybetti 4 ﺿﻴﻊ ﻊ ﻴﻳﻀ - ﻉ ﺎﹶﺍﺿ They lost Zayi ettiler, kaybettiler 4 ﺿﻴﻊ ﻮﺍﺎﻋﹶﺍﺿ To make one laugh Güldürdü 4 ﺿﺤﻚ ﻚ ﺤ ﻀ ﻳ - ﻚ ﺤ ﺿ ﹶﺍ Strike (imp), beat, give example Vur, misal ver 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﺿ ﹺﺮ ﺍ Strike (imp, pl), give example Vurun, misal verin 1 ﺿﺮﺏ ﻮﹾﺃﺿ ﹺﺮﺑ ﺍ Strike (imp, pl) him, give him example Strike (imp, pl) them (fm), give example Onu dövün, ona vurun, misal verin 1 ﺿﺮﺏ ﻩ ﻮﺿ ﹺﺮﺑ ﺍ Onları (dş) dövün, misal verin 1 ﺿﺮﺏ ﻦ ﻫ ﻮﺿ ﹺﺮﺑ ﺍ To plead humbly Tazarru etti, yalvardı 5 ﺿﺮﻉ ﻉ ﺮ ﻀ ﻳ - ﻉ ﺮ ﺿ ﺍ He was compelled Zorda kaldı, mecbur oldu 8 ﺿﺮﺭ ﺮ ﺿ ﹸﻄ ﺍ To compel Zorladı 8 ﺿﺮﺭ ﺮ ﻀ ﹶﻄ ﻳ - ﺮ ﺿ ﹶﻄ ﹶﺍ You (pl) were compelled Zorda kaldınız, mecbur oldunuz 8 ﺿﺮﺭ ﻢ ﺗﺭ ﺿ ﹸﻄ ﹺﺮ ﺍ I compel him Onu zorlarım 8 ﺿﺮﺭ ﻩ ﺮ ﺿ ﹶﻄ ﹶﺍ Double, manifold Kat kat ﺿﻌﻒ ﺎﻓﹰﺎﺿﻌ ﹶﺍ Weaker Daha zayıf ﺿﻌﻒ ﻒ ﻌ ﺿ ﹶﺍ Mixed Karışık ﺿﻐﺚ ﺙ ﺎ ﹸﺿﻐ ﹶﺍ Hatred Kin ﺿﻐﻦ ﺎﻥﺿﻐ ﹶﺍ Your (pl) hatred Kininiz ﺿﻐﻦ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺎﺿﻐ ﹶﺍ Their hatred Kinleri ﺿﻐﻦ ﻢ ﻬ ﻧﺎﺿﻐ ﹶﺍ More misguided, worse in error Daha sapık ﺿﻠﻞ ﺿ ﱡﻞ ﹶﺍ I go astray Saparım 1 ﺿﻠﻞ ﺿ ﱡﻞ ﹶﺍ He led him astray, left him in error Hatada bıraktı, saptırdı 4 ﺿﻠﻞ ﻀ ﱡﻞ ﻳ - ﺿ ﱠﻞ ﹶﺍ They (dual) led us astray Bizi saptırdılar (ikil) 4 ﺿﻠﻞ ﺎﻼﻧ ﺿﱠ ﹶﺍ You (pl) led astray Saptırdınız 4 ﺿﻠﻞ ﻢ ﺘﺿﹶﻠ ﹾﻠ ﹶﺍ They (fm, pl) led astray Saptırdılar (dş) 4 ﺿﻠﻞ ﻦ ﺿﹶﻠ ﹾﻠ ﹶﺍ 62 He led us astray Bizi saptırdı 4 ﺿﻠﻞ ﺎﺿﱠﻠﻨ ﹶﺍ Indeed I lead them astray Mutlaka onları saptırırım 4 ﺿﻠﻞ ﻢ ﻬ ﻨﺿﱠﻠ ﹸﺍ He led me astray Beni saptırdı 4 ﺿﻠﻞ ﺿﱠﻠﻨﹺﻲ ﹶﺍ He led him astray Onu saptırdı 4 ﺿﻠﻞ ﻪ ﺿﱠﻠ ﹶﺍ He led them astray Onları saptırdı 4 ﺿﻠﻞ ﻢ ﻬ ﺿﱠﻠ ﹶﺍ They led astray Saptırdılar 4 ﺿﻠﻞ ﺿﻠﱡﻮﺍ ﹶﺍ They led us astray Bizi saptırdılar 4 ﺿﻠﻞ ﺎﺿﻠﱡﻮﻧ ﹶﺍ Thrust, draw, enter Koy, bastır, çek 1 ﺿﻤﻢ ﻢ ﻤ ﺿ ﹸﺍ I lose Zayi ederim, kaybederim 4 ﺿﻴﻊ ﻊ ﻴﹸﺍﺿ To obey Đtaat etti 4 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﻳﻄ - ﻉ ﹶﺍﻃﹶﺎ They obeyed Đtaat ettiler 4 ﻃﻮﻉ ﻮﹶﺍﻃﹶﺎﻋ They obeyed us Bize itaat ettiler 4 ﻃﻮﻉ ﺎﻮﻧﹶﺍ ﹶﻃﺎﻋ They obeyed him Ona itaat ettiler 4 ﻃﻮﻉ ﻩ ﻮﹶﺍﻃﹶﺎﻋ To be able to do, afford Gücü yetti 4 ﻃﻮﻕ ﻖ ﻴﻳﻄ - ﻕ ﹶﺍﻃﹶﺎ Sides, ends Taraflar, kenarlar, uçları ﻃﺮﻑ ﻑ ﺍﹶﺍ ﹾﻃﺮ Its sides, ends Onun etrafı, kenarları ﻃﺮﻑ ﺎﻓﻬﺍﹶﺍ ﹾﻃﺮ Throw (imp, pl) Atın 1 ﻃﺮﺡ ﻮﺮﺣ ﺍ ﹾﻃ Throw (imp, pl) him Onu atın 1 ﻃﺮﺡ ﻩ ﻮﺮﺣ ﺍ ﹾﻃ He obeyed Đtaat etti 4 ﻃﻮﻉ ﻊ ﹶﺍ ﹶﻃ Feeding, giving food Doyurma, yiyecek verme 4 ﻃﻌﻢ ﻡ ﺎﺍ ﹾﻃﻌ You (pl) obeyed Đtaat ettiniz 4 ﻃﻮﻉ ﻢﻌﺘ ﹶﺍ ﹶﻃ You (pl) obeyed them Onlara itaat ettiniz 4 ﻃﻮﻉ ﻢ ﻫ ﻮﺘﻤﻌ ﹶﺍ ﹶﻃ To feed, give food Doyurdu, besledi 4 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻳ ﹾﻄ - ﻢ ﻌ ﹶﺍ ﹾﻃ He fed him Onu doyurdu 4 ﻃﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﹶﺍ ﹾﻃ He fed them Onları doyurdu 4 ﻃﻌﻢ ﻢﻤﻬ ﻌ ﹶﺍ ﹾﻃ Feed (imp, pl) Doyurun 4 ﻃﻌﻢ ﻮﺍﻌﻤ ﹶﺍ ﹾﻃ 63 They (fm, pl) obeyed Đtaat ettiler (dş) 4 ﻃﻮﻉ ﻦ ﻌ ﹶﺍ ﹶﻃ Obey (imp, fm, pl) Đtaat edin (dş) 4 ﻃﻮﻉ ﻦ ﻌ ﻃ ﹶﺍ We obeyed Đtaat ettik 4 ﻃﻮﻉ ﺎﻌﻨ ﹶﺍ ﹶﻃ They (fm) obeyed you (pl) Size itaat ettiler (dş) 4 ﻃﻮﻉ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻌ ﹶﺍ ﹶﻃ To make someone to transgress, seduce Azdırdı 4 ﻃﻐﻲ ﻲﻳ ﹾﻄﻐ - ﹶﺍ ﹾﻃﻐٰﻲ More rebellious Daha azgın ﻃﻐﻲ ﻰﹶﺍ ﹾﻃﻐ I made one transgress Azdırdım 4 ﻃﻐﻲ ﺖ ﻴﻐ ﹶﺍ ﹾﻃ I made him transgress Onu azdırdım 4 ﻃﻐﻲ ﻪ ﺘﻴﻐ ﹶﺍ ﹾﻃ To extinguish Söndürdü 4 ﻃﻔﺄ ﻔﺌﹸﻮﺍ ﻳ ﹾﻄ - ﹶﺍ ﹾﻃ ﹶﻔﹶﺎ Children Çocuklar ﻃﻔﻞ ﹶﺍ ﹾﻃﻔﹶﺎ ﹸﻝ He extinguished it Onu söndürdü 4 ﻃﻔﺄ ﺎﹶﺍ ﹾﻃ ﹶﻔﹶﺎﻫ That I rise, look Benim yükselmem, bakmam 8 ﻃﻠﻊ ﻊ ﹶﺍ ﱠﻃﹶﻠ I rise, look Ulaşırım, bakarım 8 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻠﹶﺍ ﱠﻃ To tell, explain Anlattı, açıkladı 4 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻠﻳ ﹾﻄ - ﻊ ﹶﺍ ﹾﻃﹶﻠ To understand, perceive, rise Bilgi edindi, anladı, yükseldi 8 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻠﻳ ﱠﻄ - ﻊ ﺍ ﱠﻃﹶﻠ You understood Muttali oldun, anladın 8 ﻃﻠﻊ ﺖ ﻌ ﺍ ﱠﻃﹶﻠ To be content, comforted, calm Huzur buldu, mutmain oldu 12 ﻃﻤﻦ ﻦ ﺌﻤ ﻳ ﹾﻄ - ﻤﹶﺎ ﱠﻥ ﺍ ﹾﻃ You (pl) became content Mutmain oldunuz, güven buldunuz 12 ﻃﻤﻦ ﻢ ﺘﻨﻤ ﹾﺄﻧ ﺍ ﹾﻃ They became content Tatmin oldular 12 ﻃﻤﻦ ﻮﹾﺃﻤﹶﺎﻧ ﺍ ﹾﻃ Destroy (imp), deface, obliterate Sil süpür 1 ﻃﻤﺲ ﺲ ﻤ ﺍ ﹾﻃ I hope Ümit ederim 1 ﻃﻤﻊ ﻊ ﻤ ﹶﺍ ﹾﻃ Cleaner Daha temiz ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﹶﺍ ﹾﻃ Clean (imp, pl) yourselves well Tam temizlenin ﻃﻬﺮ ﺮﻭﹾﺃ ﻬ ﺍ ﱠﻃ In stages Tavırdan tavıra ﻃﻮﺭ ﺍﺍﺭﹶﺍ ﹾﻃﻮ To ascribe evil omen, get bad omen We were made to have bad omen 5 Uğursuz saydı 5 ﻃﲑ ﺮ ﻴﻳ ﱠﻄ - ﺮ ﻴﺍ ﱠﻃ Uğursuzluğa uğradık 5 ﻃﲑ ﺎﺮﻧ ﻴﺍ ﱠﻃ 64 Obey (imp, pl) Đtaat edin 4 ﻃﻮﻉ ﻮﺍﻴﻌﹶﺍﻃ Obey (imp, pl) me Bana itaat edin 4 ﻃﻮﻉ ﻥ ﻮﻴﻌﹶﺍﻃ To give victory Zafer verdi 4 ﻇﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻳ ﹾﻈ - ﺮ ﹶﺍ ﹾﻇ ﹶﻔ He gave you victory Size zafer verdi 4 ﻇﻔﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﹶﺍ ﹾﻇ ﹶﻔ Darker, more cruel Daha zalim, daha karanlık ﻇﻠﻢ ﻢ ﹶﺍ ﹾﻇﹶﻠ To become dark, victimize, torture Karardı, zulmetti 4 ﻇﻠﻢ ﻢ ﻠﻳ ﹾﻈ - ﻢ ﹶﺍ ﹾﻇﹶﻠ I think, believe Zannederim, inanırım 1 ﻇﻨﻦ ﻦ ﹶﺍ ﹸﻇ I think you Seni zannederim 1 ﻇﻨﻦ ﻚ ﻨﹶﺍ ﹸﻇ I think him Onu zannederim 1 ﻇﻨﻦ ﻪ ﻨﹶﺍ ﹸﻇ To show, reveal to make appear Açtı, açıkladı, bildirdi, gösterdi 4 ﻇﻬﺮ ﺮ ﻳ ﹾﻈ ﹺﻬ - ﺮ ﻬ ﹶﺍ ﹾﻇ He showed it (him) Onu gösterdi 4 ﻇﻬﺮ ﻩ ﺮ ﻬ ﹶﺍ ﹾﻇ To return, to give back Geri getirdi, geri verdi 4 ﻋﻮﺩ ﺪ ﻴﻳﻌ - ﺩ ﺎﹶﺍﻋ To give shelter Sığındırdı 4 ﻋﻮﺫ ﻴ ﹸﺬﻳﻌ - ﺎ ﹶﺫﹶﺍﻋ To help Yardım etti 4 ﻋﻮﻥ ﲔ ﻌ ﻳ - ﺎ ﹶﻥﹶﺍﻋ Helped him Ona yardım etti 4 ﻋﻮﻥ ﻪ ﻧﺎﹶﺍﻋ That I worship Benim tapmam 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻋ ﹶﺍ I worship Taparım, kulluk ederim 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻋ ﹶﺍ Worship (imp) Tap, ibadet et 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻋ ﹸﺍ Worship (imp) me Bana tap 1 ﻋﺒﺪ ﺪﻧﹺﻰ ﺒﻋ ﺍ Worship (imp) him Ona tap 1 ﻋﺒﺪ ﻩ ﺪ ﺒﻋ ﺍ Worship (imp, pl) Tapın 1 ﻋﺒﺪ ﻭﺍﺒﺪﻋ ﹸﺍ Worship (imp, pl) me Bana ibadet edin 1 ﻋﺒﺪ ﻭﻧﹺﻲﺒﺪﻋ ﺍ- ﻥ ﻭﺒﺪﻋ ﹸﺍ Worship (imp, pl) him Ona ibadet edin 1 ﻋﺒﺪ ﻩ ﻭﺒﺪﻋ ﺍ To draw a lesson Đbret aldı 8 ﻋﱪ ﺮ ﺘﹺﺒﻌ ﻳ - ﺮ ﺒﺘﻋ ﺇ Draw (imp, pl) a lesson Đbret alın 8 ﻋﱪ ﻭﺍﺘﹺﺒﺮﻋ ﺍ To prepare Hazırladı 4 ﻋﺘﺪ ﺪ ﺘﻌ ﻳ - ﺪ ﺘﻋ ﹶﺍ 65 To count Saydı 8 ﻋﺪﺩ ﺪ ﺘﻌ ﻳ - ﺪ ﺘﻋ ﺍ To transgress, exceed Aşırı gitti 8 ﻋﺪﻭ ﻱﺘﺪﻌ ﻳ - ﺘﺪٰﻱﻋ ﺍ She prepared Hazırladı 4 ﻋﺘﺪ ﺕ ﺪ ﺘﻋ ﹶﺍ We prepared Hazırladık 4 ﻋﺘﺪ ﺎﺪﻧ ﺘﻋ ﹶﺍ They transgressed, exceeded Haddi aştılar, saldırdılar 8 ﻋﺪﻭ ﻭﹾﺃﺘﺪﻋ ﺍ Attack (imp, pl) Saldırın 8 ﻋﺪﻭ ﻭﹾﺃﺘﺪﻋ ﺍ He transgressed, exceeded, attacked Haddi aştı, saldırdı 8 ﻋﺪﻭ ﻯﺘﺪﻋ ﺍ We transgressed Haddi aştık 8 ﻋﺪﻭ ﺎﻳﻨﺪ ﺘﻋ ﺍ To make excuses, apologize Özür diledi, mazeret gösterdi 8 ﻋﺬﺭ ﺭ ﺬ ﺘﻌ ﻳ - ﺭ ﺘ ﹶﺬﻋ ﺍ He seized you Seni çarptı 8 ﻋﺮﻭ ﻙ ﺍﺘﺮﻋ ﺍ To seize, possess Çarptı 8 ﻋﺮﻭ ﺘﺮﹺﻱﻌ ﻳ - ﺘﺮٰﻱﻋ ﺍ To confess Đtiraf etti 8 ﻋﺮﻑ ﻑ ﺘ ﹺﺮﻌ ﻳ - ﻑ ﺮ ﺘﻋ ﺍ We confessed Đtiraf ettik 8 ﻋﺮﻑ ﺎﺮ ﹾﻓﻨ ﺘﻋ ﺍ They confessed Đtiraf ettiler 8 ﻋﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮﺍ ﺘﻋ ﺍ I keep myself away Uzak dururum 8 ﻋﺰﻝ ﺘ ﹺﺰ ﹸﻝﻋ ﹶﺍ To separate oneself, keep away Terk etti, ayrıldı, uzak durdu 8 ﻋﺰﻝ ﺘ ﹺﺰ ﹸﻝﻌ ﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﺘﻋ ﺍ I separated myself Terk ettim, uzak durdum 8 ﻋﺰﻝ ﺖ ﺰﹾﻟ ﺘﻋ ﺍ You (pl) separated yourselves Onları terk ettiniz from them 8 ﻋﺰﻝ ﻢ ﻫ ﻮﺘﻤﺰﹾﻟ ﺘﻋ ﺍ I separate myself from you Sizi terk ederim 8 ﻋﺰﻝ ﻢ ﺘ ﹺﺰﹸﻟ ﹸﻜﻋ ﹶﺍ He left them Onları terk etti 8 ﻋﺰﻝ ﻢ ﻬ ﺰﹶﻟ ﺘﻋ ﺍ Keep (imp, pl) yourselves away, leave Uzak durun, terk edin 8 ﻋﺰﻝ ﺘ ﹺﺰﻟﹸﻮﹾﺃﻋ ﺍ They left you Sizi terk ettiler, bıraktılar 8 ﻋﺰﻝ ﻢ ﺰﻟﹸﻮ ﹸﻛ ﺘﻋ ﺍ Leave (imp, pl) me Beni terk edin, bırakın 8 ﻋﺰﻝ ﻥ ﺘ ﹺﺰﻟﹸﻮﻋ ﺍ To grab, hold fast Yapıştı, tuttu 8 ﻋﺼﻢ ﻢ ﺼ ﺘﻌ ﻳ - ﻢ ﺼ ﺘﻋ ﺍ They grabbed Sarıldılar, yapıştılar 8 ﻋﺼﻢ ﻮﹾﺃﺼﻤ ﺘﻋ ﺍ Grab (imp, pl) Sarılın, yapışın 8 ﻋﺼﻢ ﻮﹾﺃﺼﻤ ﺘﻋ ﺍ 66 Drag (imp, pl) Sürükleyin 1 ﻋﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﻋ ﺍ Drag (imp, pl) him Onu sürükleyin 1 ﻋﺘﻞ ﻩ ﺘﻠﹸﻮﻋ ﺍ To make umrah, visit Kaaba Umre yaptı 8 ﻋﻤﺮ ﺮ ﻤ ﺘﻌ ﻳ - ﺮ ﻤ ﺘﻋ ﺍ To make it known, make it found Bildirdi, buldurdu 4 ﻋﺜﺮ ﺮ ﺜﻌ ﻳ - ﺮ ﻋﹶﺜ ﹶﺍ We made (it) known Haberdar ettik 4 ﻋﺜﺮ ﺎﺮﻧ ﻋﹶﺜ ﹶﺍ Tree trunks Kütükler ﻋﺠﺰ ﺯ ﺎﻋﺠ ﹶﺍ To please, delight, appeal Hoşa gitti, cezbetti 4 ﻋﺠﺐ ﺐ ﺠ ﻌ ﹺ ﻳ - ﺐ ﺠ ﻋ ﹶﺍ She pleased you (pl) Sizin hoşunuza gitti (dş) 4 ﻋﺠﺐ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺒﺠ ﻋ ﹶﺍ It (he) pleased you Senin hoşuna gitti 4 ﻋﺠﺐ ﻚ ﺒﺠ ﻋ ﹶﺍ It (he) pleased you (pl) Sizin hoşunuza gitti 4 ﻋﺠﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺠ ﻋ ﹶﺍ To frustrate, escape Aciz bıraktı, kaçtı 4 ﻋﺠﺰ ﺰ ﺠ ﻌ ﹺ ﻳ - ﺰ ﺠ ﻋ ﹶﺍ Did I become frustrated Aciz mi oldum 4 ﻋﺠﺰ ﺕ ﺰ ﺠ ﻋ ﹶﺍ To hasten, cause to hasten Acele ettirdi 4 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹸﻞ ﻌ ﹺ ﻳ - ﺠ ﹶﻞ ﻋ ﹶﺍ Did you hasten Acele mi ettiniz 4 ﻋﺠﻞ ﻢﺠ ﹾﻠﺘ ﻋ ﹺ ﹶﺍ He made you hasten Seni acele ettirdi 4 ﻋﺠﻞ ﻚ ﺠﹶﻠ ﻋ ﹶﺍ Stranger, foreign Yabancı ﻋﺠﻢ ﺎﻤﻴ ﺠ ﻋ ﹶﺍ- ﻲ ﻤ ﺠ ﻋ ﹶﺍ Strangers, foreigners Yabancılar ﻋﺠﻢ ﲔ ﻤ ﺠ ﻋ ﹶﺍ It was prepared Hazırlandı 4 ﻋﺪﺩ ﺪ ﻋ ﹸﺍ To prepare Hazırladı 4 ﻋﺪﺩ ﺪ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﹶﺍ Enemies Düşmanlar ﻋﺪﻭ ﺍ ًﺀﻋﺪ ﹶﺍ- ﺍ ُﺀﻋﺪ ﹶﺍ Your (pl) enemies Sizin düşmanlarınız ﻋﺪﻭ ﻢ ﺋ ﹸﻜﺍﻋﺪ ﹶﺍ It was prepared Hazırlandı 4 ﻋﺪﺩ ﺕ ﺪ ﻋ ﹸﺍ I act justly, be fair Adalet ederim 1 ﻋﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﻋ ﹶﺍ Be just (imp, pl), fair Adil olun 1 ﻋﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮﹾﺃ ﻋ ﺍ They prepared Hazırlık yaptılar 4 ﻋﺪﺩ ﻭﹾﺃﻋﺪ ﹶﺍ Prepare (imp, pl) Hazırlık yapın 4 ﻋﺪﺩ ﻭﹾﺃﻋﺪ ﹶﺍ 67 I punish, chastise, torment Azap ederim 2 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻋ ﱢﺬ ﹸﺍ Indeed I torment him Mutlaka ona azap ederim 2 ﻋﺬﺏ ﻪ ﻨﺑﻋ ﱢﺬ ﹸﺍ I torment him Ona azap ederim 2 ﻋﺬﺏ ﻪ ﺑﻋ ﱢﺬ ﹸﺍ I torment them Onlara azap ederim 2 ﻋﺬﺏ ﻢ ﻬ ﺑﻋ ﱢﺬ ﹸﺍ Bedouins Bedeviler ﻋﺮﺏ ﺏ ﺍﻋﺮ ﹶﺍ Desertion Yüz çevirme ﻋﺮﺽ ﺍﺿﹰﺎﻋﺮ ﺍ Their desertion Onların yüz çevirmesi ﻋﺮﺽ ﻢ ﻬ ﺿ ﺍﻋﺮ ﺍ Araf Heights A’raf ﻋﺮﻑ ﻑ ﺍﻋﺮ ﹶﺍ Lame Topal ﻋﺮﺝ ﺝ ﺮ ﹺ ﻋ ﹶﺍ Desert (imp), leave, turn away Yüz çevir, vazgeç 4 ﻋﺮﺽ ﺽ ﻋ ﹺﺮ ﹶﺍ To desert, leave, turn away Yüz çevirdi 4 ﻋﺮﺽ ﺽ ﻌ ﹺﺮ ﻳ - ﺽ ﺮ ﻋ ﹶﺍ You (pl) turned away Yüz çevirdiniz 4 ﻋﺮﺽ ﻢ ﺘﺿ ﺮ ﻋ ﹶﺍ They turned away Yüz çevirdiler, vazgeçtiler 4 ﻋﺮﺽ ﻮﺍﺮﺿ ﻋ ﹶﺍ Yüz çevirin, vazgeçin 4 ﻋﺮﺽ ﻮﹾﺃﻋ ﹺﺮﺿ ﹶﺍ Daha aziz, daha kıymetli 4 ﻋﺰﺯ ﺰ ﻋ ﹶﺍ Şeref verdi, aziz kıldı 4 ﻋﺰﺯ ﺰ ﻌ ﻳ - ﺰ ﻋ ﹶﺍ ﻋﺰﺯ ﺰ ﹶﺓ ﻋ ﹶﺍ- ﺓ ﺰ ﻋ ﹶﺍ ﻋﺼﺮ ﺭ ﺎﻋﺼ ﺍ Desert (imp, pl), leave, turn away More honorable, more powerful To give honor, make honorable More honorable, more powerful Daha şerefli, daha güçlü Whirlwind Kasırga I press wine Sıkarım (şarap) 1 ﻋﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻋ ﹶﺍ I rebel Đsyan ederim, karşı gelirim 1 ﻋﺼﻲ ﻲﻋﺼ ﹶﺍ They are given Onlara verilir 4 ﻋﻄﻮ ﻋﻄﹸﻮﹾﺃ ﹸﺍ To give Verdi 4 ﻋﻄﻮ ﻲﻌﻄ ﻳ - ﻋﻄﹶﻲ ﹶﺍ We gave Verdik 4 ﻋﻄﻮ ﺎﻴﻨﻋ ﹶﻄ ﹶﺍ We gave you Sana verdik 4 ﻋﻄﻮ ﻙ ﺎﻴﻨﻋ ﹶﻄ ﹶﺍ Sana öğüt veririm 1 ﻭﻋﻆ ﻚ ﻋ ﹸﻈ ﹶﺍ Size öğüt veririm 1 ﻭﻋﻆ ﻢ ﻋ ﹸﻈ ﹸﻜ ﹶﺍ I admonish you, give you counsel I admonish you (pl), give you counsel 68 ﻋﻈﻢ ﻢ ﻋ ﹶﻈ ﹶﺍ 4 ﻋﻈﻢ ﻢ ﻈ ﻌ ﻳ - ﻢ ﻋ ﹶﻈ ﹶﺍ Affet 1 ﻋﻔﻮ ﻒ ﻋ ﹸﺍ Forgive (imp) us Bizi affet 1 ﻋﻔﻮ ﺎﻋﻨ ﻒ ﻋ ﹸﺍ Forgive (imp, pl) Affedin 1 ﻋﻔﻮ ﻋﻔﹸﻮﹾﺃ ﹸﺍ Heels Ökçeler ﻋﻘﺐ ﺏ ﻋﻘﹶﺎ ﹺ ﹶﺍ Your heels Ökçeleriniz ﻋﻘﺐ ﻢ ﻋﻘﹶﺎﹺﺑ ﹸﻜ ﹶﺍ Our heels Ökçelerimiz ﻋﻘﺐ ﺎﻋﻘﹶﺎﹺﺑﻨ ﹶﺍ To punish Cezalandırdı, karşılık verdi 4 ﻋﻘﺐ ﺐ ﻘ ﻌ ﻳ - ﺐ ﻋ ﹶﻘ ﹶﺍ He punished them Onları cezalandırdı 4 ﻋﻘﺐ ﻢ ﻬ ﺒﻋ ﹶﻘ ﹶﺍ Mountains Dağlar ﻋﻠﻢ ﻼ ﹺﻡ ﻋ ﹶ ﹶﺍ That I know Benim bilmem 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ I know Bilirim 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ He who knows better, knows best Daha iyi bilen, en iyi bilen 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ Know (imp) Bil 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻋﹶﻠ ﺍ Know (imp, pl) Bilin 1 ﻋﻠﻢ ﻮﺍﻋﹶﻠﻤ ﺍ To declare, announce, make public Đlan etti, açığa vurdu 4 ﻋﻠﻦ ﻦ ﻠﻌ ﻳ - ﻦ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ I declared Đlan ettim 4 ﻋﻠﻦ ﺖ ﻋﻠﹶﻨ ﹶﺍ You declared Açığa vurdunuz 4 ﻋﻠﻦ ﻢ ﺘﻋﻠﹶﻨ ﹶﺍ Superior ones Üstün olanlar (çğ) ﻋﻠﻮ ﻮ ﹶﻥ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ Highest Daha yüksek, üstün ﻋﻠﻮ ﻋﻠﹶﻰ ﹶﺍ Deeds, works, activities Đşler, ameller, faaliyetler ﻋﻤﻞ ﺎ ﹰﻻﻋﻤ ﹶﺍ- ﺎ ﹲﻝﻋﻤ ﹶﺍ Your deeds, works Đşleriniz ﻟﻜﹸﻢ ﻋﻤﻞﺎﻋﻤ ﺎﹶﻟﻜﹸﻢ ﹶﺍﻋﻤ ﺎﹸﻟﻜﹸﻢ ﹶﺍﻋﻤ ﹶﺍ Our deeds, works Đşlerimiz ﻋﻤﻞ Their deeds, works Onların işleri, amelleri ﻟﻬﹺﻢ ﻋﻤﻞﺎﻋﻤ ﻢ ﹶﺍﺎﹶﻟﻬﻋﻤ ﹶﺍ-ﻢﺎﹸﻟﻬﻋﻤ ﹶﺍ Your (pl) paternal uncles Amcalarınız ﻋﻤﻢ Greater, greatest Daha büyük, en büyük To glorify, exalt, extol, dignify, honor Yüceltti, büyüttü Forgive (imp) 69 ﺎﺎﹸﻟﻨﻋﻤ ﹶﺍ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﺎﻋﻤ ﹶﺍ That I do, perform Benim yapmam 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹶﻞ ﻋ ﹶﺍ I do, perform Yaparım, işlerim 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹸﻞ ﻋ ﹶﺍ Do (imp), perform Yap, işle 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹾﻞ ﻋ ﺍ Do (imp, pl), perform Yapın, işleyin 1 ﻋﻤﻞ ﻤﻠﹸﻮﺍ ﻋ ﺍ Blind Kör, âmâ ﻋﻤﻲ ﻰﻋﻤ ﹶﺍ Grapes, grapevines Üzümler ﻋﻨﺐ ﺎﺎﺑﻋﻨ ﹶﺍ- ﺏ ﺎ ﹴﻋﻨ ﹶﺍ Necks Boyunlar ﻋﻨﻖ ﻕ ﺎ ﹺﻋﻨ ﹶﺍ Their necks Onların boyunları ﻧﻖ ﻢ ﻗ ﹺﻬﺎﻋﻨ ﹶﺍ- ﻢﺎﹸﻗﻬﻋﻨ ﹶﺍ To put someone into hardship Sıkıntıya soktu, zorladı 4 ﻋﻨﺖ ﺖ ﻌﹺﻨ ﻳ - ﺖ ﻨﻋ ﹶﺍ It put you into hardship Sizi sıkıntıya soktu 4 ﻋﻨﺖ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻨﻋ ﹶﺍ In his presence? Onun katında mı ﻋﻨﺪ ﻩ ﺪ ﻨﹶﺍﻋ I make covenant And veririm, ahit veririm 1 ﻋﻬﺪ ﺪ ﻬ ﻋ ﹶﺍ That I make covenant Benim ahitleşmem 1 ﻋﻬﺪ ﺪ ﻬ ﻋ ﹶﺍ I take refuge Sığınırım 1 ﻋﻮﺫ ﻮ ﹸﺫﹶﺍﻋ I make defective Kusurlu yaparım, ayıplı yaparım 1 ﻋﻴﺐ ﺐ ﻴﹶﺍﻋ I make it (her) defective Onu kusurlu yaparım 1 ﻋﻴﺐ ﺎﺒﻬﻴﹶﺍﻋ They are returned Đade edilirler 4 ﻋﻮﺩ ﻭﺍﻴﺪﹸﺍﻋ I make one to take refuge Ismarlarım, sığındırırım 1 ﻋﻮﺫ ﻴ ﹸﺬﹸﺍﻋ I make her to take refuge in you Onu sana sığındırırım 1 ﻋﻮﺫ ﺎﻴ ﹸﺬﻫﹸﺍﻋ Eyes Gözler ﻋﲔ ﻴ ﹴﻦﻋ ﹶﺍ- ﻦ ﻴﻋ ﹶﺍ Your (pl) eyes Gözleriniz ﻋﲔ ﻢ ﻴﹺﻨ ﹸﻜﻋ ﹶﺍ- ﻨﻜﹸﻢﻴﻋ ﹶﺍ Our eyes Gözlerimiz ﻋﲔ ﺎﻴﹺﻨﻨﻋ ﹶﺍ Their eyes Onların (er) gözleri ﻋﲔ ﻢ ﻴﹺﻨ ﹺﻬﻋ ﹶﺍ- ﻢﻨﻬﻴﻋ ﹶﺍ- ﻢﻨﻬﻴﻋ ﹶﺍ Their (fm) eyes Onların (dş) gözleri ﻋﲔ ﻦ ﻬ ﻨﻴﻋ ﹶﺍ Help (imp, pl) me Bana yardım edin 1 ﻋﻮﻥ ﻮﻧﹺﻲﻴﻨﹶﺍﻋ To backbite Gıybet etti 8 ﻏﻴﺐ ﺏ ﺎﻐﺘ ﻳ - ﺏ ﺎﺍ ﹾﻏﺘ 70 He took a handful Avuçladı 8 ﻏﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺘﺍ ﹾﻏ To wash oneself Yıkandı 8 ﻏﺴﻞ ﺴ ﹸﻞ ِ ﺘﻐ ﻳ - ﺴ ﹶﻞ ﺘﺍ ﹾﻏ Leave (imp, pl), go Ayrılın, gidin 1 ﻏﺪﻭ ﻭﺍﹸﺍ ﹾﻏﺪ To stir up, incite desire, rouse, kindle Kışkırttı, tahrik etti, karıştırdı 4 ﻏﺮﻭ ﻐﺮﹺﻱ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏﺮٰﻱ To drown Suda boğdu 4 ﻏﺮﻕ ﻕ ﻐ ﹺﺮ ﻳ - ﻕ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻏ We drowned (them) Boğduk 4 ﻏﺮﻕ ﺎﺮ ﹾﻗﻨ ﹶﺍ ﹾﻏ We drowned him Onu boğduk 4 ﻏﺮﻕ ﻩ ﺎﺮ ﹾﻗﻨ ﹶﺍ ﹾﻏ We drowned them Onları boğduk 4 ﻏﺮﻕ ﻢ ﻫ ﺎﺮ ﹾﻗﻨ ﹶﺍ ﹾﻏ They were drowned Boğuldular 4 ﻏﺮﻕ ﹸﺍ ﹾﻏ ﹺﺮﻗﹸﻮﺍ He stirred up Karıştırdı 4 ﻏﺮﻭ ﻱﹶﺍ ﹾﻏﺮ We stirred up Karıştırdık 4 ﻏﺮﻭ ﺎﻳﻨﺮ ﹶﺍ ﹾﻏ Wash (imp, pl), wash yourselves Yıkanın, yıkayın 1 ﻏﺴﻞ ﺴﻠﹸﻮﹾﺃ ِ ﺍ ﹾﻏ To cover Örttü, sardı 4 ﻏﺸﻮ ﻲﻐﺸ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏﺸٰﻲ It was covered Kaplandı, örtüldü 4 ﻏﺸﻮ ﺖ ﻴﺸ ﹸﺍ ﹾﻏ We covered Kapladık 4 ﻏﺸﻮ ﺎﻴﻨﺸ ﹶﺍ ﹾﻏ We covered them Onları kapattık, örttük 4 ﻏﺸﻮ ﻢ ﻫ ﺎﻴﻨﺸ ﹶﺍ ﹾﻏ Lower (imp) Alçalt, indir 1 ﻏﻀﺾ ﺾ ﻀ ﹸﺍ ﹾﻏ To make dark Kararttı 4 ﻏﻄﺶ ﺶ ﻄ ﻐ ﻳ - ﺶ ﹶﺍ ﹾﻏ ﹶﻄ Forgive (imp), pardon Bağışla 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﺍ ﹾﻏ Forgive us Bizi bağışla 1 ﻏﻔﺮ ﺎﺮ ﹶﻟﻨ ﻔ ﺍ ﹾﻏ To make someone neglectful Gaflete düşürdü 4 ﻏﻔﻞ ﻔ ﹸﻞ ﻐ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏ ﹶﻔ ﹶﻞ We made neglectful Gafil bıraktık, alıkoyduk 4 ﻏﻔﻞ ﺎﹶﺍ ﹾﻏ ﹶﻔ ﹾﻠﻨ Fetters, shackles, yokes Kelepçeler, halkalar, bukağılar ﻏﻠﻞ ﻼ ﹰﻻ ﹶﺍ ﹾﻏ ﹶ- ﻼ ﹸﻝ ﹶﺍ ﹾﻏ ﹶ Indeed I will be victorious Mutlaka galip gelirim, yenerim 1 ﻏﻠﺐ ﻦ ﺒﻠﹶﺍ ﹾﻏ Be thick (imp), hard, harsh Kalın ol, sert ol 1 ﻏﻠﻆ ﻆ ﹸﺍ ﹾﻏﹸﻠ ﹾ To close eyes on something, disdain Gözünü yumdu, tenezzül etmedi 4 ﻏﻤﺾ ﺾ ﻤ ﻐ ﻳ - ﺾ ﻤ ﹶﺍ ﹾﻏ 71 He made rich, availed, saved Zengin kıldı, ihtiyaçsız kıldı 4 ﻏﲏ ﺎﹶﺍ ﹾﻏﻨ He made them rich Onları zengin kıldı 4 ﻏﲏ ﻢ ﻫ ﺎﹶﺍ ﹾﻏﻨ She availed (fm) Fayda verdi (dş) 4 ﻏﲏ ﺖ ﻨﹶﺍ ﹾﻏ I avail, save Fayda veririm, savarım 4 ﻏﲏ ﹸﺍ ﹾﻏﻨﹺﻲ To make rich, avail, save Zenginleştirdi, kurtardı, fayda verdi 4 ﻏﲏ ﻐﻨﹺﻲ ﻳ - ﻰﹶﺍ ﹾﻏﻨ ﻏﲏ ﺎ َﺀ ﹶﺍ ﹾﻏﹺﻨﻴ- ﺎ ُﺀﹶﺍ ﹾﻏﹺﻨﻴ Rich ones, those free from want To cause someone to go astray Zenginler Azdırdı 4 ﻏﻮﻱ ﻐﻮﹺﻱ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏﻮٰﻱ You have sent me astray Beni azdırdın 4 ﻏﻮﻱ ﺘﻨﹺﻲﻳﻮ ﹶﺍ ﹾﻏ We made go astray Azdırdık 4 ﻏﻮﻱ ﺎﻳﻨﻮ ﹶﺍ ﹾﻏ We made you (pl) go astray Sizi azdırdık 4 ﻏﻮﻱ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻳﻨﻮ ﹶﺍ ﹾﻏ We made them go astray Onları azdırdık 4 ﻏﻮﻱ ﻢ ﻫ ﺎﻳﻨﻮ ﹶﺍ ﹾﻏ 4 ﻏﻮﻱ ﻢ ﻬ ﻨﻳﹸﺍ ﹾﻏ ﹺﻮ ﻏﲑ ﺮ ﻴﹶﺍ ﹶﻏ ﺃﻓﻒ ﻑ ﹸﺍ Indeed I make them go astray Mutlaka onları azdırırım Different than? Başka mı Ugh, fie (word of contempt) Öf Hearts, breasts, bosoms Kalpler, sineler ﻓﺄﺩ ﺪ ﹰﺓ ﺌ ﹶﺍ ﹾﻓ- ﺪ ﹸﺓ ﺌﹶﺍ ﹾﻓ Their breasts, hearts Onların kalpleri ﻓﺄﺩ ﻢﺗﻬﺪ ﺌ ﹶﺍ ﹾﻓ- ﻢ ﻬ ﺗﺪ ﺌﹶﺍ ﹾﻓ He gave as spoil of war Ganimet verdi 4 ﻓﻴﺄ ﹶﺍﻓﹶﺎ َﺀ Did you take Edindiniz mi 8 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺗﺨ ﹾﺬ ﺗﺍ ﻑ ﻢ = ﹶﺍ ﺗﺨ ﹾﺬ ﺗﹶﺍﻓﹶﺎ Did he choose you Sizi seçti mi 4 ﻢ ﺻﻔﻮ ﺻﻔﹶﺎ ﹸﻛ ﻑ ﹶﺍ ﺻﻔﹶﺎﻛﹸﻢ = ﹶﺍ ﹶﺍﹶﻓﹶﺎ To pour, proceed, return Aktı, akın etti, döndü 4 ﻓﻴﺾ ﺾ ﻴﻳﻔ - ﺽ ﹶﺍﻓﹶﺎ Horizons Ufuklar ﺃﻓﻖ ﻕ ﺁﻓﹶﺎ To regain consciousness, awake Ayıldı, kendine geldi ﻓﻮﻕ ﻖ ﻴﻳﻔ - ﻕ ﹶﺍﻓﹶﺎ That which fabricates libel Yalancı, iftiracı ﺃﻓﻚ ﻙ ﹶﺍﻓﱠﺎ Did he become sure Emin mi oldu 1 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﻑ ﹶﺍ = ﹶﺍﻣﻦ ﹶﺍﹶﻓﹶﺎ Emin mi oldunuz 1 ﺃﻣﻦ ﻢ ﺘﻨﻣ ﻑ ﹶﺍ ﻢ= ﹶﺍﻨﺘﹶﺍﹶﻓﹶﺎﻣ Emin mi oldular 1 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﻑ ﹶﺍ ﻮﺍ= ﹶﺍﻣﻨ ﹶﺍﹶﻓﹶﺎ Did you (pl) become sure Did they become sure 4 72 ﺍ ﹾﻥ ﻑ ﺎﻥﹾ= ﹶﺍﹶﺍﹶﻓ If? Eğer? Shall I inform you (pl) Size haber vereyim mi You? Sen mi ﺖ ﻑ ﺍﹶﻧ = ﹶﺍﹶﺍﹶﻓﺎﹶﻧﺖ You (pl)? Siz mi ﻢ ﺘﻑ ﺍﹶﻧ = ﹶﺍﺘﻢﹶﺍﹶﻓﺎﹶﻧ Vain, untrue? Bâtılı mı Our torment? Azabımızı mı Favors? 2 ﻧﺒﺄ ﺒﹸﺌﻜﹸﻢﻧﻑ ﹸﺍ ﺒﹸﺌﻜﹸﻢ= ﹶﺍﻧﹶﺍﹶﻓﹸﺎ ﺑﻄﻞ ﻃ ﹺﻞ ﺎﺏ ﺍﹾﻟﺒ ﻑ ﹺ ﻃﻞﹺ= ﹶﺍ ﺎﹶﺍﹶﻓﺒﹺﺎﹾﻟﺒ ﻋﺬﺏ ﺎﻋﺬﹶﺍﹺﺑﻨ ﺏ ﻑ ﹺ ﺎ= ﹶﺍﻌﺬﹶﺍﹺﺑﻨ ﹶﺍﹶﻓﹺﺒ Nimeti mi ﻧﻌﻢ ﺔ ﻤ ﻌ ﺏ ﹺﻧ ﻑ ﹺ = ﹶﺍﻤﺔ ﻌ ﹶﺍﹶﻓﹺﺒﹺﻨ This? Bunu mu ﻫﺬﺃ ﻫﺬﹶﺍ ﺏ ﻑ ﹺ ﻬﺬﹶﺍ= ﹶﺍ ﹶﺍﹶﻓﹺﺒ Do you (pl) believe Đnanır mısınız 4 ﺃﻣﻦ ﻮ ﹶﻥﻣﻨ ﺆ ﺗ ﻑ ﻮﻥﹶ= ﹶﺍﻣﻨ ﺆ ﺘﹶﺍﹶﻓ Do you (pl) come Gider misiniz 1 ﺃﰐ ﻮﻥﺗ ﹾﺄﺗ ﻑ ﻮﻥﹶ= ﹶﺍﺘ ﹾﺄﺗﹶﺍﹶﻓ To give legal opinion, decree, ruling Fetva verdi, hüküm verdi 4 ﻓﱵ ﻲﻳ ﹾﻔﺘ - ﹶﺍ ﹾﻓﺘٰﻲ Do you (pl) take Onu edinir misiniz 8 ﺃﺧﺬ ﻪ ﻧﺨﺬﹸﻭ ﺘﺗ ﻑ = ﹶﺍﻧﻪﺨﺬﹸﻭ ﺘﺘﹶﺍﹶﻓ Open (imp) Aç 1 ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﺍ ﹾﻓ She paid as ransom Feda etti, fidye verdi 8 ﻓﺪﻱ ﺕ ﺪ ﺘﺍ ﹾﻓ They paid ransom, sacrificed Feda ettiler, fidye verdiler 8 ﻓﺪﻱ ﺍﺪﻭ ﺘﺍ ﹾﻓ He paid ransom, sacrificed Feda etti, fidye verdi 8 ﻓﺪﻱ ﻯﺘﺪﺍ ﹾﻓ Libel, fabrication, slander Đftira, uydurma 8 ﻓﺮﻱ ﺍ ًﺀﺘﺮﺍ ﹾﻓ He fabricated it, invented it Onu uydurdu 8 ﻓﺮﻱ ﻩ ﺍﺘﺮﺍ ﹾﻓ To fabricate, invent, slander, forge Đftira etti, uydurdu 8 ﻓﺮﻱ ﺘﺮﹺﻱﻳ ﹾﻔ - ﻯﺘﺮﺍ ﹾﻓ I fabricated, forged Ben uydurdum 8 ﻓﺮﻱ ﺖ ﻳﺮ ﺘﺍ ﹾﻓ I fabricated it, forged it Onu ben uydurdum 8 ﻓﺮﻱ ﻪ ﺘﻳﺮ ﺘﺍ ﹾﻓ We fabricated, forged Biz uydurduk 8 ﻓﺮﻱ ﺎﻳﻨﺮ ﺘﺍ ﹾﻓ Do you hope Ümit eder misiniz 1 ﻃﻤﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺗ ﹾﻄ ﻑ ﻮﻥﹶ= ﹶﺍﻤﻌ ﺘ ﹾﻄﹶﺍﹶﻓ Do you worship Kulluk eder misiniz 1 ﻋﺒﺪ ﻭﻥﺒﺪﻌ ﺗ ﻑ ﻭﻥﹶ= ﹶﺍﺒﺪﻌ ﺘﹶﺍﹶﻓ Do you doubt him Ondan şüphe mi edersiniz 3 ﻣﺮﻱ ﻪ ﻧﻭﺎﺭﺗﻤ ﻑ = ﹶﺍﻧﻪﻭﺎﺭﺘﻤﹶﺍﹶﻓ Give (imp) us legal decree, opinion Bize fetva ver, çözüm bildir 4 ﻓﱵ ﺎﺘﻨﹶﺍ ﹾﻓ 73 Do you destroy us Bizi helak eder misin 4 ﻫﻠﻚ ﻦ ﻠ ﹸﻜﻬ ﺗ ﻑ ﺎ= ﹶﺍﻠ ﹸﻜﻨﻬ ﺘﹶﺍﹶﻓ Give (imp, pl) me legal decree, opinion Bana fetva verin 4 ﻓﱵ ﻮﻧﹺﻲﹶﺍ ﹾﻓﺘ Did he assume Zannetti mi 1 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﺣ ﻑ = ﹶﺍﺴﺐ ِﺤ ﹶﺍﹶﻓ Did you (pl) assume Zannettiniz mi 1 ﺣﺴﺐ ﻢﺒﺘﺴ ِ ﺣ ﻑ ﻢ= ﹶﺍﺒﺘﺴ ِﺤ ﹶﺍﹶﻓ The decree? Hükmü mü ﺣﻜﻢ ﻢ ﺣ ﹾﻜ ﻑ = ﹶﺍﺤ ﹾﻜﻢ ﹶﺍﹶﻓ Did you see Gördün mü 1 ﺭﺃﻱ ﺖ ﻳﺭ َﺀ ﻑ = ﹶﺍﻳﺖﺮ َﺀ ﹶﺍﹶﻓ Did you (pl) see Gördünüz mü 1 ﺭﺃﻱ ﻢﻳﺘﺭ َﺀ ﻑ ﻢ= ﹶﺍﻳﺘﺮ َﺀ ﹶﺍﹶﻓ Pour down (imp) Boşalt, dök, yağdır 4 ﻓﺮﻍ ﻍ ﹶﺍ ﹾﻓ ﹺﺮ ﹾ That I pour down Boşaltayım, dökeyim 4 ﻓﺮﻍ ﻍ ﹸﺍ ﹾﻓ ﹺﺮ ﹾ To pour down, empty Döktü, yağdırdı, boşalttı 4 ﻓﺮﻍ ﻍ ﻳ ﹾﻔ ﹺﺮ ﹸ - ﻍ ﺮ ﹶ ﹶﺍ ﹾﻓ Separate (imp) Ayır 1 ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﹸﺍ ﹾﻓ Magic? Sihir mi ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺴ ِ ﹶﺍﹶﻓ Make (imp, pl) room Genişleyin 1 ﻓﺴﺢ ﻮﺍﺴﺤ ﺍ ﹾﻓ To spoil, corrupt Đfsad etti, bozdu 4 ﻓﺴﺪ ﺪ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻔ - ﺪ ﺴ ﹶﺍ ﹾﻓ They spoilt it Onu ifsad ettiler, bozdular 4 ﻓﺴﺪ ﺎﻭﻫﺴﺪ ﹶﺍ ﹾﻓ More eloquent Daha fasih, güzel konuşan ﻓﺼﺢ ﺢ ﺼ ﹶﺍ ﹾﻓ He poured, went rapidly Döküldü, hızla gitti 4 ﻓﻴﺾ ﺾ ﹶﺍﹶﻓ Sexual intercourse Cinsi temas 4 ﻓﻀﻮ ﺎﻯﹶﺍ ﹾﻓﻀ To go into each other Kaynaştı, karıştı, katıldı, geçti 4 ﻓﻴﺾ ﻲﻳ ﹾﻔﻀ - ﺍﹶﻓﻀٰﻲ You (pl) went into Yayıldınız, daldınız 4 ﻓﻴﺾ ﻢ ﺘﻀ ﹶﺍﹶﻓ Did it seem long (prolonged) Uzadı mı 1 ﻃﻮﻝ ﻑ ﻃﹶﺎ ﹶﻝ ﹶﺍﹶﻓﻄﹶﺎ ﹶﻝ = ﹶﺍ Did you disobey Đsyan mı ettin 1 ﻋﺼﻲ ﺖ ﻴﺼ ﻋ ﻑ ﺖ = ﹶﺍ ﻴﺼ ﻌ ﹶﺍﹶﻓ Do (imp) Yap 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺍ ﹾﻓ Do (imp, pl) Yapın 1 ﻓﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺍ ﹾﻓ Did We get tired Yorulduk mu 1 ﻋﻴﻲ ﺎﻋﻴﹺﻴﻨ ﻑ ﺎ = ﹶﺍﻌﻴﹺﻴﻨ ﹶﺍﹶﻓ Different than? Başka mı ﻏﲑ ﺮ ﻴﻑ ﹶﻏ ﺮ = ﹶﺍ ﻴﻐ ﹶﺍﹶﻓ 74 ﺃﻓﻖ ﻕ ﺁﻓﹶﺎ- ﹸﺍﹸﻓ ﹺﻖ ﺃﻓﻚ ﻚ ﻓﹸﺍ ﺃﻓﻚ ﺍ ﹾﻓﻜﹰﺎ - ﻚ ﺍ ﹾﻓ ﺃﻓﻚ ﻚ ﻓﻳ ﹾﺄ - ﻚ ﹶﺍﹶﻓ Horizon Ufuk He was turned away Çevrildi Libel, lie Yalan, uydurma, iftira To forge, fabricate, invent, make turn away Đftira etti, uydurdu, geri çevirdi Always? Her ne zaman mı Your (pl) libel Sizin iftiranız To set, disappear Battı, kayboldu, yok oldu Is it not Değil mi It (she) set, disappeared Battı 1 ﺃﻓﻞ ﺖ ﹶﺍﹶﻓﹶﻠ To succeed, be successful, be saved Başardı, kurtuldu 4 ﻓﻠﺢ ﺢ ﻠﻳ ﹾﻔ - ﺢ ﹶﺍ ﹾﻓﹶﻠ Did it not Olmadı mı Those which set, disappear Batanlar What Ne Who Kim ﻦ ﻣ ﻑ ﻦ = ﹶﺍ ﻤ ﹶﺍﹶﻓ From? -den mi ﻦ ﻣ ﻑ ﻦ = ﹶﺍ ﻤ ﹶﺍﹶﻓ Branches Dallar Do we make Kılar mıyız Do we strike Vurur muyuz Are they Onlar mı Groups, crowds, multitudes Bölükler, gruplar ﻓﻮﺝ ﺍﺝﹶﺍ ﹾﻓﻮ In groups, crowds, multitudes Bölük bölük ﻓﻮﺝ ﺎﺍﺟﹶﺍ ﹾﻓﻮ Mouths Ağızlar ﻓﻮﻩ ﺍﻩﺃ ﹾﻓﻮ Your (pl) mouths Ağızlarınız ﻓﻮﻩ ﻢ ﻫ ﹸﻜ ﺍﹶﺍ ﹾﻓﻮ Their mouths Onların ağızları ﻓﻮﻩ ﻢ ﻫ ﹺﻬ ﺍﹶﺍ ﹾﻓﻮ That I succeed Benim başarmam 1 ﻓﻮﺯ ﺯ ﹶﺍﻓﹸﻮ I entrust, commit Ismarlarım, bırakırım 2 ﻓﻮﺽ ﺽ ﻮ ﹸﺍﹶﻓ 1 1 ﺎﻑ ﹸﻛﱠﻠﻤ ﺎ = ﹶﺍﹶﺍﹶﻓ ﹸﻜﱠﻠﻤ 1 ﺃﻓﻚ ﻜﻬﹺﻢ ﺍ ﹾﻓ - ﻢ ﻬ ﺍ ﹾﻓ ﹸﻜ ﺃﻓﻞ ﻓ ﹸﻞﻳ ﹾﺄ - ﹶﺍﹶﻓ ﹶﻞ ﻑ ﹶﻻ ﻼ = ﹶﺍ ﹶﺍﹶﻓ ﹶ ﻢ ﻑ ﹶﻟ ﻢ = ﹶﺍ ﹶﺍﹶﻓﹶﻠ ﺃﻓﻞ ﲔ ﻠﻓﺁ ﺎﻑ ﻣ ﺎ = ﹶﺍﹶﺍﹶﻓﻤ ﻓﻨﻦ ﻥ ﺎﹶﺍ ﹾﻓﻨ 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺠ ﻧ ﻑ ﻌ ﹸﻞ = ﹶﺍ ﺠ ﻨﹶﺍﹶﻓ 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﻀ ﹺﺮ ﻧ ﻑ ﺏ = ﹶﺍ ﻀ ﹺﺮ ﻨﹶﺍﹶﻓ ﻢ ﻫ ﻑ ﻢ = ﹶﺍﹶﺍﹶﻓﻬ 75 ﻲﻲ = ﹶﺍ ﻓﹶﺍﻓ Is there in it Đçinde mi, var mı Pour (imp, pl), hasten Akın edin Performance Kılma, kılınma To perform, to make stand Yaptı, kıldı, ayağa kaldırdı Your settlement Đkametiniz, oturmanız He performed it Onu kıldı They performed, held upright Kıldılar, doğru tuttular Words, sayings Sözler, laflar To bury, put in a tomb Gömdü, kabre koydu He buried him ﻓﻴﺾ ﻮﹾﺃﻴﻀﹶﺍﻓ ﻗﻮﻡ ﺍﻗﹶﺎ ﹺﻡ ﻗﻮﻡ ﻢ ﻴﻳﻘ - ﻡ ﹶﺍﻗﹶﺎ ﻗﻮﻡ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻣ ﺍﻗﹶﺎ 4 ﻗﻮﻡ ﻪ ﻣ ﹶﺍﻗﹶﺎ 4 ﻗﻮﻡ ﻮﺍﹶﺍﻗﹶﺎﻣ ﻗﻮﻝ ﹶﺍﻗﹶﺎﻭﹺﻳ ﹺﻞ 4 ﻗﱪ ﺮ ﻳ ﹾﻘﹺﺒ - ﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻗ Onu kabre koydu 4 ﻗﱪ ﻩ ﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻗ Turn (imp) towards Yüzünü dön 4 ﻗﺒﻞ ﹶﺍ ﹾﻗﹺﺒ ﹾﻞ To approach, draw near, turn towards Yüzünü döndü, yöneldi 4 ﻗﺒﻞ ﻳ ﹾﻘﹺﺒ ﹸﻞ - ﺒ ﹶﻞﹶﺍ ﹾﻗ She turned towards Yüzünü döndü (dş) 4 ﻗﺒﻞ ﺒﻠﹶﺖﹶﺍ ﹾﻗ We turned towards Yöneldik 4 ﻗﺒﻞ ﺎﺒ ﹾﻠﻨﹶﺍ ﹾﻗ They turned towards Yöneldiler 4 ﻗﺒﻞ ﺒﻠﹸﻮﺍﹶﺍ ﹾﻗ To take fire/light Ateş aldı 8 ﻗﺒﺲ ﺲ ﺘﹺﺒﻳ ﹾﻘ - ﺲ ﺒﺘﺍ ﹾﻗ Its time was appointed Vakti belirlendi 2 ﻭﻗﺖ ﺖ ﺘﹸﺍﱢﻗ To fight, kill each other Savaştı, birbirini öldürdü 8 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﺘﻳ ﹾﻘ - ﺘ ﹶﻞﺘﺍ ﹾﻗ They fought, killed each other Savaştılar, birbirini öldürdüler 8 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﺍﺘﺍ ﹾﻗ To attempt, make an attempt Atıldı, aştı, kendini attı 8 ﻗﺤﻢ ﻢ ﺤ ﺘﻳ ﹾﻘ - ﻢ ﺤ ﺘﺍ ﹾﻗ To follow, imitate, copy Uydu, taklit etti 8 ﻗﺪﻭ ﻱﺘﺪﻳ ﹾﻘ - ﺘﺪٰﻱﺍ ﹾﻗ Follow him Ona uy 8 ﻗﺪﻭ ﻩ ﺪ ﺘﺍ ﹾﻗ Come (imp) near Yaklaş 8 ﻗﺮﺏ ﺏ ﺘ ﹺﺮﺍ ﹾﻗ To draw near, come near, approach Yaklaştı 8 ﻗﺮﺏ ﺏ ﺘ ﹺﺮﻳ ﹾﻘ - ﺏ ﺮ ﺘﺍ ﹾﻗ It (she) approached Yaklaştı 8 ﻗﺮﺏ ﺖ ﺑﺮ ﺘﺍ ﹾﻗ To commit a sin, earn Günah işledi, kazandı 8 ﻗﺮﻑ ﻑ ﺘ ﹺﺮﻳ ﹾﻘ - ﻑ ﺮ ﺘﺍ ﹾﻗ 4 76 4 You (pl) earned Kazandınız 8 ﻗﺮﻑ ﻢﺮ ﹾﻓﺘ ﺘﺍ ﹾﻗ You (pl) earned them Onları kazandınız 8 ﻗﺮﻑ ﺎﻮﻫﺘﻤﺮ ﹾﻓ ﺘﺍ ﹾﻗ That I kill Öldüreyim 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹾﻞﹶﺍ ﹾﻗ Did you kill Öldürdün mü 1 ﻗﺘﻞ ﺖ ﺘ ﹾﻠﹶﺍﹶﻗ I kill you Seni öldürürüm 1 ﻗﺘﻞ ﻚ ﺘﹶﻠﹶﺍ ﹾﻗ Indeed I kill you Mutlaka seni öldürürüm 1 ﻗﺘﻞ ﻚ ﻨﺘﹶﻠﹶﺍ ﹾﻗ Kill (imp, pl) Öldürün 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﹾﺃﹸﺍ ﹾﻗ Kill (imp, pl) him Onu öldürün 1 ﻗﺘﻞ ﻩ ﺘﻠﹸﻮﺍ ﹾﻗ Kill (imp, pl) them Onları öldürün 1 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻫ ﺘﻠﹸﻮﺍ ﹾﻗ Feet Ayaklar ﻗﺪﻡ ﻡ ﺍﹶﺍ ﹾﻗﺪ Your (pl) feet Ayaklarınız ﻗﺪﻡ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﺍﹶﺍ ﹾﻗﺪ Our feet Ayaklarımız ﻗﺪﻡ ﺎﻣﻨ ﺍ ﹶﺍ ﹾﻗﺪ- ﺎﻣﻨ ﺍﹶﺍ ﹾﻗﺪ Former ones, old ones, ancient ones Eskiler ﻗﺪﻡ ﻮ ﹶﻥﺪﻣ ﹶﺍ ﹾﻗ Put (imp, fm) him, throw him Onu koy, bırak ﻗﺬﻑ ﻪ ﻴﺬﻓ ﺍ ﹾﻗ To confirm, affirm Đkrar etti, kabul etti 4 ﻗﺮﺭ ﺮ ﻘ ﻳ - ﺮ ﹶﺍﹶﻗ Read (imp, pl) Okuyun 1 ﻗﺮﺃ ﻭﺍﺮﺅ ﺍ ﹾﻗ Read (imp) Oku 1 ﻗﺮﺃ ﺮﹾﺃ ﺍ ﹾﻗ To make one read Okuttu 4 ﻗﺮﺃ ﺉ ﻳ ﹾﻘ ﹺﺮ - ﺮﹶﺍ ﹶﺍ ﹾﻗ Closer Daha yakın ﻗﺮﺏ ﺏ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ- ﺏ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ Most close ones of them Onların en yakınları ﻗﺮﺏ ﻢ ﻬ ﺑﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ Close relative Yakın akrabalar ﻗﺮﺏ ﲔ ﺮﹺﺑ ﹶﺍ ﹾﻗ- ﻮ ﹶﻥﺮﺑ ﹶﺍ ﹾﻗ You have ratified Kabul ettiniz, ikrar ettiniz 4 ﻗﺮﺭ ﻢ ﺗﺭ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ We confirmed Kabul ettik, ikrar ettik 4 ﻗﺮﺭ ﺎﺭﻧ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ To lend, advance a loan Ödünç verdi, borç verdi 4 ﻗﺮﺽ ﺽ ﻳ ﹾﻘ ﹺﺮ - ﺽ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ You (pl) lent Borç verdiniz 4 ﻗﺮﺽ ﻢ ﺘﺿ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ They lent Borç verdiler 4 ﻗﺮﺽ ﻮﺍﺮﺿ ﹶﺍ ﹾﻗ 77 ﻗﺮﺽ ﻮﺍﹶﺍ ﹾﻗ ﹺﺮﺿ Yakın mı ﻗﺮﺏ ﺐ ﹶﺍﹶﻗﺮﹺﻳ More just, fairer Adil, daha adil ﻗﺴﻂ ﻂ ﺴﹸ ﹶﺍ ﹾﻗ To be just, act justly, deal fairly Adil oldu 4 ﻗﺴﻂ ﻂ ﺴﹸ ِ ﻳ ﹾﻘ - ﻂ ﺴﹶ ﹶﺍ ﹾﻗ Be (imp, pl) just, fair Adaletli olun 4 ﻗﺴﻂ ﺴﻄﹸﻮﺍ ِ ﹶﺍ ﹾﻗ I swear Yemin ederim, kasem ederim 4 ﻗﺴﻢ ﻢ ﺴ ِ ﹸﺍ ﹾﻗ To swear by, to take an oath Yemin etti 4 ﻗﺴﻢ ﻢ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻘ - ﻢ ﺴ ﹶﺍ ﹾﻗ You (pl) swore Yemin ettiniz 4 ﻗﺴﻢ ﻢﻤﺘ ﺴ ﹶﺍ ﹾﻗ They swore Yemin ettiler 4 ﻗﺴﻢ ﻮﺍﺴﻤ ﹶﺍ ﹾﻗ To shiver, tremble Ürperdi, titredi ﻗﺸﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺸ ﻳ ﹾﻘ - ﺮ ﻌ ﺸ ﺍ ﹾﻗ Be moderate (imp) Ölçülü ol 1 ﻗﺼﺪ ﺪ ﺼ ﺍ ﹾﻗ To give up, cease Bıraktı, son verdi 4 ﻗﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻳ ﹾﻘ - ﺮ ﺼ ﹶﺍ ﹾﻗ Tell (imp), relate Anlat 1 ﻗﺼﺺ ﺺ ﺼ ﹺ ﹸﺍ ﹾﻗ Remotest, furthest Öbür ucu, uzak, en uzak ﻗﺼﻮ ﻰﹶﺍ ﹾﻗﺼ Decree (imp), decide Đcra et 1 ﻗﻀﻲ ﺾ ﺍ ﹾﻗ ﹺ Decree (imp, pl), decide Hükmünüzü uygulayın 1 ﻗﻀﻲ ﻮﹾﺃﹸﺍ ﹾﻗﻀ Sides, zones, regions, limits Uçlar, bucaklar, sınırlar ﻗﻄﺮ ﹶﺍ ﹾﻗﻄﹶﺎ ﹺﺭ Its boundaries, limits Onun sınırları ﻗﻄﺮ ﺎﹶﺍ ﹾﻗﻄﹶﺎ ﹺﺭﻫ Indeed I cut Mutlaka keserim 2 ﻗﻄﻊ ﻦ ﻌ ﹸﺍﹶﻗ ﱢﻄ Cut (imp, pl) Kesin 1 ﻗﻄﻊ ﻮﹾﺃﺍ ﹾﻗ ﹶﻄﻌ Indeed I sit Mutlaka otururum 1 ﻗﻌﺪ ﺪ ﱠﻥ ﻌ ﹶﺍ ﹾﻗ Sit (imp, pl) Oturun 1 ﻗﻌﺪ ﻭﹾﺃﻌﺪ ﹸﺍ ﹾﻗ Locks Kilitler ﻗﻔﻞ ﹶﺍ ﹾﻗﻔﹶﺎ ﹲﻝ Its (their) locks Onun (onların) kilitleri ﻗﻔﻞ ﺎﹶﺍ ﹾﻗﻔﹶﺎﹸﻟﻬ That I say Benim demem ﻗﻮﻝ ﹶﺍﹸﻗ ﹾﻞ Less Daha az ﻗﻠﻞ ﹶﺍﹶﻗ ﱠﻞ- ﹶﺍﹶﻗ ﱡﻞ Lend (imp, pl) Borç verin Is it close 4 1 78 ﻗﻠﻞ ﻘ ﱡﻞ ﻳ - ﹶﺍﹶﻗ ﱠﻞ Kalemler ﻗﻠﻢ ﻡ ﻼ ﹶﺍ ﹾﻗ ﹶ Their pens Onların kalemleri ﻗﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻣ ﻼ ﹶﺍ ﹾﻗ ﹶ They carried Taşıdılar 4 ﻗﻠﻞ ﺖ ﹶﺍﹶﻗﱠﻠ To withhold, stop Tuttu, durdu 4 ﻗﻠﻊ ﻊ ﻠﻳ ﹾﻘ - ﻊ ﹶﺍ ﹾﻗﹶﻠ Withhold (imp, fm) Tut 4 ﻗﻠﻊ ﻰ ﻌ ﻠﹶﺍ ﹾﻗ Establish, set, make stand Kıl, çevir, dosdoğru yap 4 ﻗﻮﻡ ﻢ ﻗﹶﺍ You established Kıldın 4 ﻗﻮﻡ ﺖ ﻤ ﹶﺍﹶﻗ You (pl) established Kıldınız 4 ﻗﻮﻡ ﻢ ﺘﻤ ﹶﺍﹶﻗ They (fm, pl) established Kıldılar (dş) 4 ﻗﻮﻡ ﻦ ﻤ ﻗﹶﺍ To satisfy, suffice Yetti, ikna etti 4 ﻗﲏ ﻳ ﹾﻘﻨﹺﻲ - ﹶﺍ ﹾﻗﻨٰﻲ Be obedient (imp, fm) Gönülden bağlan 1 ﻗﻨﺖ ﻲﻨﺘﹸﺍ ﹾﻗ It sufficed Yetti 4 ﻗﲏ ﻰﹶﺍ ﹾﻗﻨ Forces, strengths Kuvvetler, kuvvet alacak şeyler ﻗﻮﺕ ﺕ ﺍﹶﺍ ﹾﻗﻮ Her forces Onun kuvvetleri ﻗﻮﺕ ﺎﺗﻬﺍﹶﺍ ﹾﻗﻮ That I say Benim demem 1 ﻗﻮﻝ ﹶﺍﻗﹸﻮ ﹶﻝ I say Derim, söylerim 1 ﻗﻮﻝ ﹶﺍﻗﹸﻮ ﹸﻝ More correct, more upright Daha doğru, en doğru ﻗﻮﻡ ﻡ ﻮ ﹶﺍ ﹾﻗ- ﻡ ﻮ ﹶﺍ ﹾﻗ Establish (imp, pl) Dosdoğru kılın, ayağa kaldırın 4 ﻗﻮﻡ ﻮﺍﻴﻤﹶﺍﻗ I become Olurum 1 ﻛﻮﻥ ﻙ ﹶﺍ Great ones, leaders Büyükler, ileri gelenler ﻛﱪ ﺮ ﹶﺍﻛﹶﺎﹺﺑ I will almost do it Neredeyse yapacağım ﻛﻮﺩ ﺩ ﹶﺍﻛﹶﺎ Devourers, eaters Çok yiyenler ﺃﻛﻞ ﹶﺍﻛﱠﺎﻟﹸﻮ ﹶﻥ Did it become Oldu mu ﻛﻮﻥ ﹶﺍﻛﹶﺎ ﹶﻥ Greater, greatest Daha büyük, en büyük ﻛﱪ ﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻛ To glorify, praise Yüceltti ﻛﱪ ﺮ ﻳ ﹾﻜﹺﺒ - ﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻛ To carry Taşıdı Pens 4 1 1 4 79 They (fm) glorified him Onu büyüttüler, büyüklüğünü anladılar 4 ﻛﱪ ﻪ ﻧﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻛ To take by measure Ölçerek aldı 8 ﻛﻴﻞ ﺎ ﹸﻝﻳ ﹾﻜﺘ - ﺎ ﹶﻝﺍ ﹾﻛﺘ They took by measure Ölçtüler 8 ﻛﻴﻞ ﺎﻟﹸﻮﹾﺃﺍ ﹾﻛﺘ Write (imp) Yaz (emir) 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﹸﺍ ﹾﻛ Write (imp)us Bizi yaz 1 ﻛﺘﺐ ﺎﺒﻨﺘﺍ ﹾﻛ Write (imp, pl) it (him) Onu yazın 1 ﻛﺘﺐ ﻩ ﻮﺘﺒﺍ ﹾﻛ To have something written Yazdırdı 8 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﺘﻳ ﹾﻜ - ﺐ ﺘﺘﺍ ﹾﻛ He had them written Onları yazdırdı 1 ﻛﺘﺐ ﺎﺒﻬﺘﺘﺍ ﹾﻛ To earn, gain Đktisap etti, kazandı 8 ﻛﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﺘﻳ ﹾﻜ - ﺐ ﺴ ﺘﺍ ﹾﻛ She earned, gained Đktisap etti, kazandı 8 ﻛﺴﺐ ﺖ ﺒﺴ ﺘﺍ ﹾﻛ They (fm, pl) earned, gained Đktisap ettiler, kazandılar (dş) 8 ﻛﺴﺐ ﻦ ﺒﺴ ﺘﺍ ﹾﻛ They earned, gained Đktisap ettiler, kazandılar 8 ﻛﺴﺐ ﻮﹾﺃﺴﺒ ﺘﺍ ﹾﻛ Much, many, more, most Çok, daha çok, en çok ﻛﺜﺮ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ- ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ To increase, become more Çoğaldı, çoğalttı 4 ﻛﺜﺮ ﺮ ﺜﻳ ﹾﻜ - ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ You lengthened, increased Çoğalttın, ileri gittin 4 ﻛﺜﺮ ﺕ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ Most of you (pl) Çoğunuz ﻛﺜﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ- ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ Most of them Onların çoğu ﻢ ﻛﺜﺮ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ ﹺﺮﻫ- ﻢﺮﻫ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ-ﻢﺮﻫ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ They lengthened, increased Çoğalttılar, ileri gittiler 4 ﻛﺜﺮ ﻭﺍﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜﺮ To be niggardly, miserly Cimrilik yaptı 4 ﻛﺪﻱ ﻱﻳ ﹾﻜﺪ - ﹶﺍ ﹾﻛﺪٰﻱ Did you (pl) deny Yalanladınız mı 2 ﻛﺬﺏ ﻢﺑﺘﹶﺍ ﹶﻛ ﱠﺬ Honor, glory Đkram, cömertlik, yücelik ﻛﺮﻡ ﺍ ﹺﻡﺍ ﹾﻛﺮ Compulsion, forcing Zorlama ﻛﺮﻩ ﻩ ﺍﺍ ﹾﻛﺮ Their (fm, pl) compulsion Onların (dş) zorlanması ﻛﺮﻩ ﻦ ﻫ ﹺﻬ ﺍﺍ ﹾﻛﺮ Most honorable En cömert, en kerim, en şerefli ﻛﺮﻡ ﻡ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ To honor, revere, glorify, give blessing Đkram etti, şereflendirdi ﻛﺮﻡ ﻡ ﻳ ﹾﻜ ﹺﺮ - ﻡ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ Your (pl) most honorable one En şerefliniz ﻛﺮﻡ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ 80 4 Bana ikram etti 4 ﻛﺮﻡ ﻣ ﹺﻦ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ Ona ikram etti 4 ﻛﺮﻡ ﻪ ﻣ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ Honor (imp, fm), give blessing Değer ver, ikram et (dş) 4 ﻛﺮﻡ ﻲﹶﺍ ﹾﻛ ﹺﺮﻣ He was compelled Zorlandı 4 ﻛﺮﻩ ﻩ ﹸﺍ ﹾﻛ ﹺﺮ To compel, force Zorladı 4 ﻛﺮﻩ ﻩ ﻳ ﹾﻜ ﹺﺮ - ﻩ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ You compelled Zorladın 4 ﻛﺮﻩ ﺖ ﻫ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ You compelled us Bizi zorladın 4 ﻛﺮﻩ ﺎﺘﻨﻫ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ Clothe (imp, pl) them Onları giydirin 1 ﻛﺴﻮ ﻢ ﻫ ﻮﹸﺍ ﹾﻛﺴ Remove, get rid of Aç, kaldır, gider 1 ﻛﺸﻒ ﻒ ﺸ ﺍ ﹾﻛ Your infidels? Sizin kafirleriniz mi ﻛﻔﺮ ﺭ ﹸﻛﻢ ﹶﺍ ﹸﻛﻔﱠﺎ That I disbelieve Benim inkar etmem 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ ﹸﻔ I disbelieve, reject, show ingratitude Nankörlük ederim, inkar ederim 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ ﹸﻔ Reject (imp), disbelieve Đnkar et, inanma 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﹸﺍ ﹾﻛ ﹸﻔ Did you disbelieve Đnkar mı ettin 1 ﻛﻔﺮ ﺕ ﺮ ﹶﺍ ﹶﻛ ﹶﻔ Did you (pl) disbelieve Đnkar mı ettiniz 1 ﻛﻔﺮ ﻢﺮﺗ ﹶﺍ ﹶﻛ ﹶﻔ Indeed I cover, forgive, wipe out Mutlaka örterim 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﱠﻥ ﹸﺍ ﹶﻛ ﱢﻔ How disbelieving Ne kadar inkarcı ﻛﻔﺮ ﻩ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ ﹶﻔ Reject (imp, pl), disbelieve Đnkar edin 1 ﻛﻔﺮ ﻭﹾﺃﹸﺍ ﹾﻛ ﹸﻔﺮ To entrust, ward, leave Kefil etti, bıraktı 4 ﻛﻔﻞ ﻔ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻜ - ﹶﺍ ﹾﻛ ﹶﻔ ﹶﻞ Leave it (her) to me Onu bana bırak 4 ﻛﻔﻞ ﺎﻔ ﹾﻠﻨﹺﻴﻬ ﹶﺍ ﹾﻛ Fruits, food Yemiş ﺃﻛﻞ ﹸﺍ ﹸﻛ ﹴﻞ To eat Yedi 1 ﺃﻛﻞ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹸﻞ - ﹶﺍ ﹶﻛ ﹶﻞ They (dual) ate Yediler (ikil) 1 ﺃﻛﻞ ﻼ ﹶﺍ ﹶﻛ ﹶ Eating Yeme, yiyiş 1 ﺃﻛﻞ ﻼ ﹶﺍ ﹾﻛ ﹰ That I speak, talk Benim konuşmam 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﹸﺍ ﹶﻛﱢﻠ I speak, talk Konuşurum 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﹸﺍ ﹶﻛﱢﻠ He honored me, gave me blessing He honored him, gave him blessing 81 ﺃﻛﻞ ﻪ ﹶﺍ ﹶﻛﹶﻠ Onun yenilmesi, yemişleri ﺃﻛﻞ ﻪ ﹸﺍ ﹸﻛﹸﻠ Its (her) fruits, crops Onun yenilmesi, yemişleri ﺃﻛﻞ ﺎ ﹸﺍ ﹸﻛﹶﻠﻬ- ﺎﹸﺍ ﹸﻛﹸﻠﻬ Their eating Onların yenmesi ﺃﻛﻞ ﻢ ﻠ ﹺﻬﹶﺍ ﹾﻛ They ate Yediler ﺃﻛﻞ ﹶﺍ ﹶﻛﻠﹸﻮﹾﺃ Those who eat Yiyenler ﺃﻛﻞ ﻦ ﻠﹺﻴﻛ ﺁ- ﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺁ Sheaths, clusters Tomurcuklar, kabuklar, salkımlar ﻛﻤﻢ ﺎﻡﹶﺍ ﹾﻛﻤ Its sheaths, clusters Onun salkımları ﻛﻤﻢ ﺎﻣﻬ ﺎﹶﺍ ﹾﻛﻤ To perfect, complete Tamamladı, mükemmel kıldı 4 ﻛﻤﻞ ﻤ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻜ - ﻤ ﹶﻞ ﹶﺍ ﹾﻛ I perfected Kemale erdirdim 4 ﻛﻤﻞ ﺖ ﻤ ﹾﻠ ﹶﺍ ﹾﻛ Blind by birth Doğuştan kör ﻛﻤﻪ ﻪ ﻤ ﹶﺍ ﹾﻛ That I become Olurum, benim olmam 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﹶﺍ ﹸﻛ To conceal, keep secret, hide Sakladı, gizledi 4 ﻛﻨﻦ ﻦ ﻜ ﻳ - ﻦ ﹶﺍ ﹶﻛ Shelters, covers Barınaklar, örtüler ﻛﻨﻦ ﺎﻧﹰﺎﹶﺍ ﹾﻛﻨ Shelters, covers Örtüler ﻛﻨﻦ ﻨ ﹰﺔﻛ ﹶﺍ You concealed, hid Sakladınız, içinizde tuttunuz ﻛﻨﻦ ﻢ ﺘﻨﹶﺍ ﹾﻛﻨ Cups, goblets Kadehler, bardaklar ﻛﻮﺏ ﺏ ﺍﹶﺍ ﹾﻛﻮ That I become Benim olmam 1 ﻛﻮﻥ ﹶﺍﻛﹸﻮ ﹶﻥ Indeed I become Mutlaka olurum 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﺃﻛﹸﻮ I plot, plan Düzen kurarım 1 ﻛﻴﺪ ﺪ ﻴﹶﺍﻛ Indeed I plot Mutlaka düzen kurarım 1 ﻛﻴﺪ ﺪ ﱠﻥ ﻴﹶﺍﻛ Family, relatives, followers, people Aile, akrabalar, insanlar, ümmet ﺃﻭﻝ ﺁ ﹺﻝ- ﺁ ﹶﻝ- ﺁ ﹸﻝ Be aware (imp, pl) Dikkat edin Kinship, relation Akrabalık But, except -den başka, hariç To stop Geri durdu He ate it Onu yedi Its (his) fruits, crops 1 1 4 ﹶﺍ ﹶﻻ ﺃﻟﻞ ﻻ ﺍ ﺍ ﱠﻻ 1 82 ﺃﻟﻮ ﻳ ﹾﺄﻟﹸﻮ - ﹶﺍ ﹶﻻ For not Olmaması için ﹶﺍ ﱠﻻ = ﹶﺍ ﹾﻥ ﹶﻻ If not Olmazsa ﺍ ﹾﻥ ﹶﻻ = ﺍ ﱠﻻ Except Allah Allah'tan başka Gifts, bounties, benefits Nimetler ﺃﻟﻮ ﺁ ﹶﻻ َﺀ- ﺁ ﹶﻻ ِﺀ Thousands Binlerce ﺃﻟﻒ ﻑ ﺁ ﹶﻻ Now Şimdi ﺃﻥ ﹶﺍﻟﹾﺂ ﹶﻥ To soften Yumuşattı ﻟﲔ ﲔ ﻠﻳ - ﹶﺍ ﹶﻻ ﹶﻥ Now? Şimdi mi ﺃﻥ ﺁ ﹶﻻﻥﹶ= َﺀ ﹶﺍﻟﹾﺂ ﹶﻥ Understanding, reason Anlayış, akıl ﻟﺒﺐ ﺏ ﺎ ﹺﹶﺍﹾﻟﺒ To lessen Azalttı 1 ﺃﻟﺖ ﺖ ﻟﻳ ﹾﺄ - ﺖ ﹶﺍﹶﻟ To tangle, entangle, roll up Dolaştı 8 ﻟﻔﻒ ﻒ ﺘﻳ ﹾﻠ - ﻒ ﺘﺍﹾﻟ They entangled Birbirine dolaştı 8 ﻟﻔﻒ ﺖ ﺘ ﱠﻔﺍﹾﻟ To look back Arkaya baktı 8 ﻟﻔﺖ ﺖ ﻔ ﺘﻳ ﹾﻠ - ﺖ ﺘ ﹶﻔﺍﹾﻟ They (dual) met Karşılaştılar (ikil) 8 ﻟﻘﻲ ﺎﺘ ﹶﻘﺘﺍﹾﻟ To pick up, lift, gather Aldı, kaldırdı, topladı 8 ﻟﻘﻂ ﻂ ﻘ ﹸ ﺘﻳ ﹾﻠ - ﻂ ﺘ ﹶﻘ ﹶﺍﹾﻟ He picked it (him) up Onu aldı 8 ﻟﻘﻂ ﻪ ﺘ ﹶﻘ ﹶﻄﺍﹾﻟ He swallowed Yuttu 8 ﻟﻘﻢ ﻢ ﺘ ﹶﻘﺍﹾﻟ He swallowed it (him) Onu yuttu 8 ﻟﻘﻢ ﻪ ﻤ ﺘ ﹶﻘﺍﹾﻟ To meet, to come together Karşılaştı, buluştu, birleşti 8 ﻟﻘﻲ ﻲﺘﻘﻳ ﹾﻠ - ﺘﻘﹶﻲﺍﹾﻟ You (pl) met Karşılaştınız 8 ﻟﻘﻲ ﻢ ﺘﻴﺘ ﹶﻘﺍﹾﻟ To search, petition, request Aradı, istedi 8 ﳌﺲ ﺲ ﻤ ﺘﻳ ﹾﻠ - ﺲ ﻤ ﺘﺍﹾﻟ Search (imp, pl) Arayın 8 ﳌﺲ ﻮﺍﻤﺴ ﺘﺍﹾﻟ We diminished Eksilttik 1 ﺃﻟﺖ ﺎﺘﻨﹶﺍﹶﻟ We diminished them Onları eksilttik 1 ﺃﻟﺖ ﻢ ﻫ ﺎﺘﻨﹶﺍﹶﻟ Which, who (fm or plural) Ki o (dş), ki onlar (akılsız çoğul) Wrongdoing, deviation from right Haktan sapma, ilhad ﺍ ﱠﻻ ﺍﻟﻠﱠﻪ 4 ﻲﺍﱠﻟﺘ 4 83 ﳊﺪ ﺩ ﺎﺍﹾﻟﺤ ﳊﻒ ﺎﻓﹰﺎﺍﹾﻟﺤ 4 ﳊﺪ ﺪ ﺤ ﻳ ﹾﻠ - ﺪ ﺤ ﹶﺍﹾﻟ Kavuşturdu, birleştirdi, kattı 4 ﳊﻖ ﻖ ﺤ ﻳ ﹾﻠ - ﻖ ﺤ ﹶﺍﹾﻟ You (pl) joined Kattınız 4 ﳊﻖ ﻢﺤ ﹾﻘﺘ ﹶﺍﹾﻟ We joined Kattık 4 ﳊﻖ ﺎﺤ ﹾﻘﻨ ﹶﺍﹾﻟ Join (imp) me Beni kat 4 ﳊﻖ ﺤ ﹾﻘﻨﹺﻲ ﹶﺍﹾﻟ Most rigid, most violent En sert ﻟﺪﺩ ﺪ ﹶﺍﹶﻟ Two males? Đki erkek mi ﺫﻛﺮ ﻳ ﹺﻦﺮ ﻳ ﹺﻦ = َﺀ ﺍﹶﻟ ﱠﺬ ﹶﻛﺮ ﺁﻟ ﱠﺬ ﹶﻛ That who, that which Ki o (er) ﻱﺍﱠﻟﺬ Those who, those which Ki onlar (er) ﻦ ﻳﹶﺍﹼﻟﺬ Those who (dual) Ki onlar (ikil) ﻳ ﹺﻦﺍﱠﻟ ﹶﺬ To your lord? Rabbine mi To bind, tie Yapıştırdı, birleştirdi, bağladı We bound, tied Imploringly, pleadingly, entreatingly Israrla isteyerek, yüzsüzlükle To deviate, refer, distort Saptı, bozdu To join, annex ﺭﺑﺐ ﻚ ﺑﺮ ﻟﹶﺍ 4 ﻟﺰﻡ ﻡ ﻳ ﹾﻠ ﹺﺰ - ﻡ ﺰ ﹶﺍﹾﻟ Bağladık 4 ﻟﺰﻡ ﺎﻣﻨ ﺰ ﹶﺍﹾﻟ We bound him Onu bağladık 4 ﻟﺰﻡ ﻩ ﺎﻣﻨ ﺰ ﹶﺍﹾﻟ He bound them Onları bağladı 4 ﻟﺰﻡ ﻢ ﻬ ﻣ ﺰ ﹶﺍﹾﻟ Are you not Değil misin ﻟﻴﺲ ﺖ ﺴ ﺖ = ﹶﺍ ﹶﻟ ﺴ ﹶﺍﹶﻟ Am I not Değil miyim ﻟﻴﺲ ﺖ ﺴ = ﹶﺍ ﹶﻟﺴﺖ ﹶﺍﹶﻟ Languages, tongues Diller, lisanlar ﻟﺴﻦ ﺔ ﻨﺴ ِ ﹶﺍﹾﻟ Your languages Dilleriniz ﻟﺴﻦ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻨﺴ ِ ﹶﺍﹾﻟ- ﻢ ﺘ ﹸﻜﻨﺴ ِ ﹶﺍﹾﻟ Their languages Onların dilleri ﺘﻬﹺﻢ ﻟﺴﻦﻨﺴ ِ ﹶﺍﹾﻟ-ﻢ ﻬ ﺘﻨﺴ ِ ﹶﺍﹾﻟ-ﻢ ﻬ ﺘﻨﺴ ِ ﹶﺍﹾﻟ Curse (imp) them Onlara lanet et Babble( imp, pl), make noise He made friendship, joined Boş şeyler konuşun, gürültü edin Yakınlaştırdı, birleştirdi, bağladı 1 ﻟﻌﻦ ﻢﻨﻬﻌ ﺍﹾﻟ 1 ﻟﻐﻮ ﺍﻐﻮ ﺍﹾﻟ 2 ﺃﻟﻒ ﻒ ﹶﺍﱠﻟ Thousand Bin (sayı) ﺃﻟﻒ ﹶﺍﹾﻟﻔﹰﺎ- ﻒ ﹶﺍﹾﻟ- ﻒ ﹶﺍﹾﻟ To bring together, bind, unite Birleştirdi, yaklaştırdı ﺃﻟﻒ ﻒ ﻳﹶﺎﱢﻟ - ﻒ ﹶﺍﱠﻟ 84 ﻟﻔﻒ ﹶﺍﹾﻟﻔﹶﺎﻓﹰﺎ 4 ﻟﻔﻮ ﻲﻳ ﹾﻠﻔ - ﹶﺍﹾﻟﻔٰﻲ Birleştirdin 2 ﺃﻟﻒ ﺖ ﹶﺍﱠﻟ ﹾﻔ They found Buldular 4 ﻟﻔﻮ ﺍﹶﺍﹾﻟ ﹶﻔﻮ He found Buldu 4 ﻟﻔﻮ ﹶﺍﹾﻟﻔﹶﻰ They (dual) found Buldular (ikil) 4 ﻟﻔﻮ ﺎﹶﺍﹾﻟ ﹶﻔﻴ Two thousand Đki bin ﺃﻟﻒ ﻴ ﹺﻦﹶﺍﹾﻟ ﹶﻔ We found Bulduk 4 ﻟﻔﻮ ﺎﻴﻨﹶﺍﹾﻟ ﹶﻔ Throw (imp), cast At, bırak 4 ﻟﻘﻲ ﹶﺍﹾﻟ ﹺﻖ He threw Attı 4 ﻟﻘﻲ ﹶﺍﹾﻟﻘﹶﺎ Nicknames, call names Lakaplar ﻟﻘﺐ ﺏ ﹶﺍﹾﻟﻘﹶﺎ ﹺ He threw it (him) Onu attı 4 ﻟﻘﻲ ﻩ ﹶﺍﹾﻟﻘﹶﺎ He threw it (her) Onu (dş) attı 4 ﻟﻘﻲ ﺎﹶﺍﹾﻟﻘﹶﺎﻫ She threw Attı (dş) 4 ﻟﻘﻲ ﺖ ﹶﺍﹾﻟ ﹶﻘ Throw (imp) it (him) Onu at 4 ﻟﻘﻲ ﻪ ﻘ ﹶﺍﹾﻟ Throw (imp) it (her) Onu at 4 ﻟﻘﻲ ﺎﻘﻬ ﹶﺍﹾﻟ They threw Attılar 4 ﻟﻘﻲ ﺍﹶﺍﹾﻟ ﹶﻘﻮ Throw (imp, pl) Atın 4 ﻟﻘﻲ ﹶﺍﹾﻟﻘﹸﻮﺍ They were thrown Atıldılar 4 ﻟﻘﻲ ﹸﺍﹾﻟﻘﹸﻮﺍ They threw Attılar 4 ﻟﻘﻲ ﻮﹾﺃ ﹶﺍﹾﻟ ﹶﻘ- ﺍﺃﹾﻟ ﹶﻘﻮ Throw (imp, pl) it (him) Onu atın 4 ﻟﻘﻲ ﻩ ﹶﺍﹾﻟﻘﹸﻮ Throw (imp) At (emir) 4 ﻟﻘﻲ ﻘﻲ ﹶﺍﹾﻟ It was thrown Atıldı 4 ﻟﻘﻲ ﻲ ﻘ ﹸﺍﹾﻟ To throw, cast Attı, yerleştirdi 4 ﻟﻘﻲ ﻲﻠﻘ ﻳ- ﹶﺍﹾﻟﻘﹶﻰ Throw (imp, dual) Atın (ikil) 4 ﻟﻘﻲ ﺎﻘﻴ ﹶﺍﹾﻟ Throw (imp, dual) it (him) Onu atın (ikil) 4 ﻟﻘﻲ ﻩ ﺎﻘﻴ ﹶﺍﹾﻟ Dense, which goes into one another Birbirine dolaşmış, sarmaş dolaş To find Buldu You brought together 85 I threw Attım 4 ﻟﻘﻲ ﺖ ﻴﹶﺍﹾﻟ ﹶﻘ We threw Attık 4 ﻟﻘﻲ ﺎﻴﻨﹶﺍﹾﻟ ﹶﻘ Throw (imp) it Onu at 4 ﻟﻘﻲ ﻪ ﻴﹶﺍﹾﻟﻘ Your (pl)? Sizin mi Those who (fm, pl) Ki onlar (dş) ﻲﺍﻟﻠﱠﺎﺋ Al-lat, name of false deity Lat, put adı ﺕ ﺍﻟﻠﱠﺎ Those who (fm, pl) Ki onlar (dş) ﻲﻼﺗ ﺍﻟ ﹶ Those who (dual) Ki onlar (ikil) ﻥ ﺍﻟﱠﻠﺬﹶﺍ Allah Allah O Allah! Ey Allah’ım! To suffer pain Acı çekti Did it not Olmadı mı Did you not see Görmedin mi? 1 ﺭﺃﻱ ﺮ ﺗ ﻢ ﺮ = ﹶﺍ ﹶﻟ ﺗ ﻢ ﹶﺍﹶﻟ Did he not do Yapmadı mı 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺠ ﻳ ﻢ ﻌﻞﹾ= ﹶﺍ ﹶﻟ ﺠ ﻳ ﻢ ﹶﺍﹶﻟ Will it not Olmayacak mı That it will not Olmayacağını mı We made soft Yumuşattık God, deity Đlah It (he) diverted Oyaladı, alıkoydu It (he) diverted you (pl) ﻢ ﻢ = ﹶﺍ ﹶﻟ ﹸﻜ ﹶﺍﹶﻟ ﹸﻜ ﻪ ﺍﹶﻟﱠﻠ ﻢ ﻬ ﺍﻟﱠﻠ 1 ﺃﱂ ﻢ ﻳ ﹾﺄﹶﻟ - ﻢ ﻟﹶﺍ ﻢ ﻢ = ﹶﺍ ﹶﻟ ﹶﺍﹶﻟ ﻦ ﻦ = ﹶﺍ ﹶﻟ ﹶﺍﹶﻟ ﻦ ﹶﺍﻟﱠﻦ = ﹶﺍ ﹾﻥ ﹶﻟ ﺃﻟﻦ ﺎﹶﺍﹶﻟﻨ ﺃﻟﻪ ﺔﻟﻬ ﺁ- ﻪ ﺍﹶﻟ 4 ﳍﻲ ﺎﹶﺍﹾﻟﻬ Sizi oyaladı 4 ﳍﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﹶﺍﹾﻟﻬ To divert, distract Oyaladı, alıkoydu 4 ﳍﻲ ﻳ ﹾﻠﻬﹺﻲ - ﹶﺍﹾﻟﻬٰﻲ False gods Đlahlar ﺃﻟﻪ ﻬ ﹰﺔ ﻟ ﺁ- ﻬ ﹲﺔ ﻟﺁ Your false gods Senin ilahların ﺃﻟﻪ ﻚ ﺘﻬ ﻟﺁ Your (pl) false gods Sizin ilahlarınız ﺃﻟﻪ ﺘﻜﹸﻢﻬ ﻟ ﺁ- ﻢ ﺘ ﹸﻜﻬ ﻟﺁ Our false gods Bizim ilahlarımız ﺃﻟﻪ ﺎﺘﻨﻬ ﻟ ﺁ- ﺎﺘﻨﻬ ﻟﺁ Their false gods Onların ilahları ﺃﻟﻪ ﺘﻬﹺﻢﻬ ﻟ ﺁ- ﻢ ﻬ ﺘﻬ ﻟﺁ 1 86 My false gods Benim ilahlarım ﺃﻟﻪ ﻰﻬﺘ ﻟﺁ Your deity, god Senin ilahın ﺃﻟﻪ ﻚ ﺍﹶﻟ ﹺﻬ - ﻚ ﻬ ﺍﹶﻟ Your (pl) deity, god Sizin ilahınız ﺃﻟﻪ ﻢ ﻬ ﹸﻜ ﺍﹶﻟ - ﻢ ﻬ ﹸﻜ ﺍﹶﻟ To inspire Đlham etti ﳍﻢ ﻢ ﻳ ﹾﻠ ﹺﻬ - ﻢ ﻬ ﹶﺍﹾﻟ Their? Onlar için mi He inspired it (her) Ona ilham etti Our deity, god 4 ﻢ ﻬ ﻢ = ﹶﺍ ﹶﻟ ﻬ ﹶﺍﹶﻟ ﳍﻢ ﻬﺎ ﻤ ﻬ ﹶﺍﹾﻟ Bizim ilahımız ﺃﻟﻪ ﺎﻬﻨ ﺍﹶﻟ His deity, god Onun ilahı ﺃﻟﻪ ﻪ ﻬ ﺍﹶﻟ Two gods Đki ilah ﺃﻟﻪ ﻴ ﹺﻦﻬ ﺍﹶﻟ That if Ki eğer Tablets, plates Levhalar ﻟﻮﺡ ﺡ ﺍ ﹴﹶﺍﹾﻟﻮ Colors Renkler ﻟﻮﻥ ﺍ ﹸﻥﹶﺍﹾﻟﻮ Your (pl) colors Renkleriniz ﻟﻮﻥ ﻢ ﺍﹺﻧ ﹸﻜﹶﺍﹾﻟﻮ His colors Onun renkleri ﻟﻮﻥ ﻪ ﻧﺍﹶﺍﹾﻟﻮ Her colors Onun renkleri ﻟﻮﻥ ﺎﻧﻬﺍﹶﺍﹾﻟﻮ Thousands Binlerce ﺃﻟﻒ ﻑ ﹸﺍﻟﹸﻮ Towards, to -a doğru ﺍﻟﹶﻰ To me Bana ﻲ ﺍﹶﻟ To swear Yemin etti Ilyas (Elias) (pbuh) Đlyas (AS) ﺱ ﺎﺍﹾﻟﻴ Ilyas (Elias) (pbuh) Đlyas (AS) ﲔ ﺳ ﺎﺍﹾﻟﻴ Is it not Değil mi Prophet Elisha (pbuh) Elyesa (AS) To you Sana (er) ﻚ ﻴﺍﹶﻟ To you (fm) Sana (dş) ﻚ ﻴﺍﹶﻟ To you (pl) Size ﻢ ﻴ ﹸﻜﺍﹶﻟ 4 ﻮ ﹶﺍﱠﻟ ﹺﻮ = ﹶﺍ ﹾﻥ ﹶﻟ 4 ﺃﻟﻮ ﻟﻴﺲ ﻲﺆﻟ ﻳ - ﺁﻟﹶﻲ ﺲ ﻴﺲ = ﹶﺍ ﹶﻟ ﻴﹶﺍﹶﻟ ﻊ ﺴ ﻴﹶﺍﹾﻟ 87 ﺎﻴ ﹸﻜﻤﺍﹶﻟ To you (dual) Siz ikinize Painful, grievous Elim, acıklı, elemli To us Bize ﺎﻴﻨﺍﹶﻟ To him Ona (er) ﻪ ﻴﺍﹶﻟ To her Ona (dş) ﺎﻴﻬﺍﹶﻟ To them Onlara ﻢ ﻴ ﹺﻬﺍﹶﻟ To them (fm) Onlara (dş) ﻦ ﻴ ﹺﻬﺍﹶﻟ Today Bugün Or, else Yoksa, veya Mother Anne ﺃﻣﻢ ﺕ ﺎﻣﻬ ﹸﺍ- ﻡ ﹸﺍ Mother Anne ﺃﻣﻢ ﻡ ﹸﺍ- ﻡ ﹸﺍ- ﻡ ﹸﺍ- ﻡ ﹸﺍ To seek, turn to, come Aradı, yöneldi, geldi ﺃﻣﻢ ﻡ ﺆ ﻳ - ﻡ ﹶﺍ As for -e göre, -e gelince ﺎﹶﺍﻣ Either … or Eğer, ne … ne de.. ﺎﺍﻣ Your (pl) maid-servants Cariyeleriniz To kill Öldürdü He killed him Onu öldürdü Or what Yoksa ne That which orders Emreden ﺃﻣﺮ ﺭ ﹲﺓ ﺎﹶﺍﻣ Front Önünde, önü ﺃﻣﻢ ﻡ ﺎﹶﺍﻣ Leader, book, road Önder, kitap, yol ﺃﻣﻢ ﺎﺎﻣﺍﻣ - ﺎ ﹴﻡﺍﻣ His front, in front of him Önünde ﺃﻣﻢ ﻪ ﻣ ﺎﹶﺍﻣ Their leaders Önderleri ﺃﻣﻢ ﻢ ﻣ ﹺﻬ ﺎﺍﻣ Entrusted things Emanetler ﺃﻣﻦ ﺕ ﺎﺎﻧﹶﺍﻣ Your (pl) entrusted things Emanetleriniz ﺃﻣﻦ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﺎﻧﹶﺍﻣ Their entrusted things Onların emanetleri ﺃﻣﻦ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺎﺎﻧﹶﺍﻣ ﺃﱂ ﻳﻮﻡ ﺎﻴﻤ ﹶﺍﻟ- ﻢ ﻴﻟﹶﺍ ﻡ ﻮ ﻴﺍﹾﻟ ﻡ ﹶﺍ ﺃﻣﻮ ﻢ ﺋ ﹸﻜﺎﺍﻣ 4 ﻣﻮﺕ ﺖ ﻴﻳﻤ - ﺕ ﺎﹶﺍﻣ 4 ﻣﻮﺕ ﻪ ﺗﺎﹶﺍﻣ ﺎﺫﹶﺍﹶﺍﻣ 88 Entrusted thing Emanet ﺃﻣﻦ ﺎﺕﺎﻧ ﹶﺍﻣ- ﻧ ﹶﺔﺎﹶﺍﻣ His entrusted thing Onun emaneti ﺃﻣﻦ ﻪ ﺘﻧﺎﹶﺍﻣ Vain desires, delusions Kuruntular ﻣﲏ ﻲ ﺎﹺﻧ ﹶﺍﻣ- ﻲ ﺎﹺﻧﹶﺍﻣ Your (pl) vain desires, delusions Kuruntularınız ﻣﲏ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺎﹺﻧﹶﺍﻣ Their vain desires, delusions Onların kuruntuları ﻣﲏ ﻢ ﻬ ﻴﺎﹺﻧﹶﺍﻣ Maid-servant Cariye ﺃﻣﻮ ﻣ ﹲﺔ ﹶﺍ Nation, people, time Topluluk, ümmet, zaman ﺃﻣﻢ ﻢ ﻣ ﹸﺍ- ﺔﹸﺍﻣ Uneven, height Tümsek ﺃﻣﺖ ﺎﻣﺘ ﹶﺍ To be apart, aside Ayrıldı 8 ﻣﻴﺰ ﺯ ﺎﻤﺘ ﻳ - ﺯ ﺎﻣﺘ ﺍ Be apart (imp, pl), aside Ayrılın, çekilin 8 ﻣﻴﺰ ﻭﺍﺎﺯﻣﺘ ﺍ To examine, test Đmtihan etti, sınadı 8 ﳏﻦ ﻦ ﺤ ﺘﻨﻳ - ﻦ ﺤ ﺘﻣ ﺍ Examine them (fm) Onları (dş) imtihan edin 8 ﳏﻦ ﻦﻮﻫﺤﻨ ﺘﻣ ﺍ To doubt, dispute Şüphe etti, çekişti 8 ﻣﺮﻱ ﺘﺮﹺﻱﻤ ﻳ - ﺘﺮٰﻱﻣ ﺍ Your baggage Eşyalarınız, mallarınız ﻣﺘﻊ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻌ ﺘﻣ ﹶﺍ I grant you (provision for divorce) Size boşanma bedeli vereyim 2 ﻣﺘﻊ ﻦ ﻌ ﹸﻜ ﺘﻣ ﹸﺍ I grant provision Onu faydalandırırım 2 ﻣﺘﻊ ﻪ ﻌ ﺘﻣ ﹸﺍ Your community Sizin ümmetiniz ﺃﻣﻢ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻣ ﹸﺍ You (fm) became full Doldun (dş) 1 ﻣﻸ ﺕ ﺘﹶﻠ ﹾﺄﻣ ﺍ You killed us Bizi öldürdün 4 ﻣﻮﺕ ﺎﺘﻨﻣ ﹶﺍ Examples, likes Misaller, örnekler ﻣﺜﻞ ﻣﺜﹶﺎ ﹸﻝ ﹶﺍ Sizin misaliniz ﻣﺜﻞ ﻣﺜﹶﺎﹶﻟﻜﹸﻢ ﹶﺍ- ﻣﺜﹶﺎﹸﻟﻜﹸﻢ ﹶﺍ Onun, onların misali ﻣﺜﻞ ﺎﻟﻬﻣﺜﹶﺎ ﹶﺍ- ﺎﻣﺜﹶﺎﹸﻟﻬ ﹶﺍ Onların misali, benzerleri ﻣﺜﻞ ﻢﻣﺜﹶﺎﹶﻟﻬ ﹶﺍ Best of them En akıllıları ﻣﺜﻞ ﻢ ﻬ ﻣﹶﺜﹸﻠ ﹶﺍ To help Yardım etti ﻣﺪﺩ ﺪ ﻤ ﻳ - ﺪ ﻣ ﹶﺍ Distance Mesafe, uzaklık, süre, mesafe ﻣﺪﺩ ﺪﹰﺍ ﹶﺍﻣ-ﺪ ﻣ ﹶﺍ Your examples, those like you Her examples, those like her, them Their examples, those like them 4 89 We reinforced you (pl) Size imkan verdik 4 ﻣﺪﺩ ﺎﻛﹸﻢﺩﻧ ﺪ ﻣ ﹶﺍ We reinforced them Onlara imkan verdik 4 ﻣﺪﺩ ﻢﺎﻫﺩﻧ ﺪ ﻣ ﹶﺍ He reinforced you (pl) Size imdat etti, verdi 4 ﻣﺪﺩ ﺪﻛﹸﻢ ﻣ ﹶﺍ Order (imp) Emret 1 ﺃﻣﺮ ﺮ ﻣ ﹾﺃ Most bitter En acı ﻣﺮﺭ ﺮ ﻣ ﹶﺍ Matter, affair, order Đş, konu, emir ﺃﻣﺮ ﻮﺭ ﹸﺍﻣ- ﺮ ﻣ ﹶﺍ To order Emretti ﺃﻣﺮ ﺮ ﻣ ﻳ ﹾﺄ - ﺮ ﻣ ﹶﺍ Man, person Kişi ﻣﺮﺃ ﺉ ﻣ ﹺﺮ ﹴ ﺍ- ﺅ ﺮ ﻣ ﺍ Woman, wife Kadın, karı ﻣﺮﺃ ﺕ ﺮﹶﺍ ﻣ ﺍ- ﺮﹶﺋ ﹲﺔ ﻣ ﺍ Two women Đki kadın ﻣﺮﺃ ﻴ ﹺﻦﺘﺮﹶﺋﺍﻣ -ﻥ ﺎﺮﹶﺋﺘ ﻣ ﺍ Your wife Senin karın ﻣﺮﺃ ﻚ ﺘﺮﹶﺋ ﻣ ﺍ His wife Onun karısı ﻣﺮﺃ ﻪ ﺘﺮﹶﺋ ﻣ ﺍ- ﻪ ﺘﺮﹶﺋ ﻣ ﺍ My wife Benim karım ﻣﺮﺃ ﻲﺮﹶﺋﺘ ﻣ ﺍ Man, person Kişi, adam ﻣﺮﺃ ﺮﹶﺍ ﻣ ﺍ Issue, affair Đş, konu ﺃﻣﺮ ﺮﹰﺍﺍﻣ Two women Đki kadın ﻣﺮﺃ ﲔ ﺘ ﹺﺍﹶﺋﻣﺮ ﺍ Woman, wife Kadın, karı ﻣﺮﺃ ﺎﺀ ﹺﻧﺴ- ﺮﹶﺍ ﹲﺓ ﻣ ﺍ You ordered Emrettin 1 ﺃﻣﺮ ﺕ ﺮ ﻣ ﹶﺍ I ordered Emrettim 1 ﺃﻣﺮ ﺕ ﺮ ﻣ ﹶﺍ You were ordered Emrolundun 1 ﺃﻣﺮ ﺕ ﺮ ﻣ ﹸﺍ I was ordered Emrolundum 1 ﺃﻣﺮ ﺕ ﺮ ﻣ ﹸﺍ I ordered you Sana emrettim 1 ﺃﻣﺮ ﻚ ﺗﺮ ﻣ ﹶﺍ You ordered me Bana emrettin 1 ﺃﻣﺮ ﺗﻨﹺﻲﺮ ﻣ ﹶﺍ You ordered them Onlara emrettin 1 ﺃﻣﺮ ﻢ ﻬ ﺗﺮ ﻣ ﹶﺍ He ordered you (pl) Size emretti 1 ﺃﻣﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻣ ﹶﺍ Your (pl) affair, order Sizin işiniz, emriniz ﺃﻣﺮ ﺮﻛﹸﻢ ﻣ ﹶﺍ- ﺮﻛﹸﻢ ﻣ ﹶﺍ- ﻢ ﻣ ﹺﺮ ﹸﻛ ﹶﺍ 1 90 He ordered us Bize emretti 1 ﺃﻣﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﹶﺍ We ordered Emrettik 1 ﺃﻣﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﹶﺍ We were ordered Emrolunduk 1 ﺃﻣﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﹸﺍ Our matter, affair, order Đşimiz, emrimiz ﺃﻣﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﹶﺍ- ﺎﻣ ﹺﺮﻧ ﹶﺍ- ﺎﺮﻧ ﻣ ﹶﺍ Indeed I order them Mutlaka onlara emrederim 1 ﺃﻣﺮ ﻢ ﻬ ﻧﺮ ﻣ ﺁ He ordered him Ona emretti 1 ﺃﻣﺮ ﻩ ﺮ ﻣ ﹶﺍ I order him Onu emrederim 1 ﺃﻣﺮ ﻩ ﺮ ﻣ ﺁ His order, his affair Onun emri, işi ﺃﻣﺮ ﻩ ﻣ ﹺﺮ ﹶﺍ- ﻩ ﺮ ﻣ ﹶﺍ Her order, affair Onun (dş) emri, işi ﺃﻣﺮ ﺎﻣ ﹺﺮﻫ ﹶﺍ- ﺎﺮﻫ ﻣ ﹶﺍ He ordered them Onlara emretti ﺃﻣﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﻣ ﹶﺍ Their affairs, orders Onların işleri, emirleri ﺃﻣﺮ ﻢﻣ ﹺﺮﻫ ﹶﺍ- ﻢ ﻫ ﺮ ﻣ ﹶﺍ- ﻢﺮﻫ ﻣ ﹶﺍ They ordered Emrettiler 1 ﺃﻣﺮ ﻭﺍﻣﺮ ﹶﺍ They were ordered Emrolundular 1 ﺃﻣﺮ ﻭﺍﻣﺮ ﹸﺍ Those who order Emredenler ﺃﻣﺮ ﻭ ﹶﻥﻣﺮ ﺁ My matter, affair Đşim ﺃﻣﺮ ﻣﺮﹺﻱ ﹶﺍ Yesterday Dün ﺃﻣﺲ ﺲ ﻣ ﹺ ﹶﺍ- ﺲ ﻣ ﹶﺍ Keeping, retaining, holding, grasping Tutma, yakalama 4 ﻣﺴﻚ ﻙ ﺎﻣﺴ ﺍ To reach evening Akşamladı 4 ﻣﺴﻮ ﻤﺴِﻲ ﻳ - ﻣﺴٰﻲ ﹶﺍ Wipe (imp, pl) Mesh edin 1 ﻣﺴﺢ ﻮﹾﺃﺴﺤ ﻣ ﺍ Hold (imp) Tut 4 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻣ ﹶﺍ To keep, retain, hold, grasp Tuttu, durdurdu 4 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﻳ - ﻚ ﺴ ﻣ ﹶﺍ You (pl) held Tuttunuz 4 ﻣﺴﻚ ﻢ ﺘﺴ ﹾﻜ ﻣ ﹶﺍ They (fm, pl) held Tuttular (dş) 4 ﻣﺴﻚ ﻦ ﺴ ﹾﻜ ﻣ ﹶﺍ He held them (dual) O ikisini tuttu 4 ﻣﺴﻚ ﺎﻬﻤ ﺴ ﹶﻜ ﻣ ﹶﺍ Hold (imp, pl) them (fm, pl) Onları (dş) tutun 4 ﻣﺴﻚ ﻦ ﻫ ﺴﻜﹸﻮ ِ ﻣ ﹶﺍ Mixed Karışık ﻣﺸﺞ ﺝ ﺎ ﹴﻣﺸ ﹶﺍ 1 91 Walk (imp, pl) Yürüyün 1 ﻣﺸﻲ ﻮﺍﻣﺸ ﹸﺍ Pass (imp, pl) Geçin 1 ﻣﻀﻲ ﻮﺍﻣﻀ ﹸﺍ I go, pass Geçerim 1 ﻣﻀﻲ ﻲ ﻀ ﻣ ﹶﺍ Rain (imp) Yağdır 4 ﻣﻄﺮ ﺮ ﻄ ﻣ ﹶﺍ To rain Yağdırdı 4 ﻣﻄﺮ ﺮ ﻄ ﻤ ﻳ - ﺮ ﻣ ﹶﻄ ﹶﺍ It was rained Yağmura tutuldu 4 ﻣﻄﺮ ﺕ ﺮ ﻄ ﻣ ﹸﺍ We rained, showered Yağdırdık 4 ﻣﻄﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﹶﻄ ﹶﺍ Intestines Bağırsaklar ﻣﻌﻲ ﺎ َﺀﻣﻌ ﹶﺍ Their intestines Onların bağırsakları ﻣﻌﻲ ﻢ ﻫ ﺎ َﺀﻣﻌ ﹶﺍ Your mother Annen ﺃﻣﻢ ﻚ ﻣ ﹸﺍ Your (fm) mother Annen (dş) ﺃﻣﻢ ﻚ ﻣ ﹸﺍ- ﻚ ﻣ ﹸﺍ Wait (imp, pl), stay Durun, bekleyin 1 ﻣﻜﺚ ﻣ ﹸﻜﺜﹸﻮﺍ ﹸﺍ He gave opportunity Đmkan verdi 4 ﻣﻜﻦ ﻦ ﻣ ﹶﻜ ﹶﺍ Hope Ümit 1 ﺃﻣﻞ ﻼ ﻣ ﹰ ﹶﺍ- ﻣ ﹸﻞ ﹶﺍ To hope Ümit etti, umdu 1 ﺃﻣﻞ ﻣ ﹸﻞ ﻳ ﹾﺄ - ﻣ ﹶﻞ ﹶﺍ To dictate, have something written Yazdırdı 4 ﻣﻠﻞ ﻤ ﱡﻞ ﻳ - ﻣ ﱠﻞ ﹶﺍ Poverty Fakirlik 4 ﻣﻠﻖ ﻕ ﻼ ﹴﺍﻣ Indeed I fill Doldururum 4 ﻣﻸ ﻸ ﱠﻥﹶﺍﻣ I have Malikim 1 ﻣﻠﻚ ﻚ ﻠﻣ ﹶﺍ He caused delusions Boş emellere düşürdü 4 ﻣﻠﻮ ﻣﻠﹶﻰ ﹶﺍ I give respite Mühlet veririm 4 ﻣﻠﻮ ﻲﻣﻠ ﹸﺍ I gave respite Mühlet verdim 4 ﻣﻠﻮ ﺖ ﻴﻣﹶﻠ ﹶﺍ Nations, peoples Ümmetler, milletler, topluluklar ﺃﻣﻢ ﺎﻣﻤ ﹸﺍ- ﻢ ﻣ ﹸﺍ Or who Yoksa kim ﻣﻦ ﻦﹶﺍﻣ Safety, security Emniyet ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﹶﺍ I believe, I trust Güvenirim, inanırım ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺁ 4 92 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺁ To believe, to make safe, give Đman etti, inandı, emin kıldı safety 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻳ - ﻦ ﻣ ﺁ To be safe, to trust Emniyette oldu, güvendi 1 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﻳ ﹾﺄ - ﻦ ﻣ ﹶﺍ We believed Đman ettik 4 ﺃﻣﻦ ﺎﻣﻨ ﺁ Safety, peace Emniyet, barış, güvenlik ﺃﻣﻦ ﻨﹰﺎﹶﺍﻣ In safety Emniyet içinde 1 ﺃﻣﻦ ﻨﹰﺎﺁﻣ To discharge Attı 4 ﻣﲏ ﻤﻨﹺﻲ ﻳ - ﻣﻨٰﻲ ﹶﺍ Safety, security Emniyet, güvenlik ﺃﻣﻦ ﻨ ﹰﺔﻣ ﹶﺍ I trusted Güvendim 1 ﺃﻣﻦ ﺖ ﻨﹶﺍﻣ She believed Đman etti (dş) 4 ﺃﻣﻦ ﺖ ﻨﻣ ﺁ I believed Đman ettim 4 ﺃﻣﻦ ﺖ ﻨﺁﻣ In safety Emniyet içinde ﺃﻣﻦ ﻨ ﹰﺔﻣ ﺁ I trusted you (pl) Size güvendim 1 ﺃﻣﻦ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻨﹶﺍﻣ You (pl) became sure Emin oldunuz 1 ﺃﻣﻦ ﻢ ﺘﻨﹶﺍﻣ You (pl) believed Đman ettiniz 4 ﺃﻣﻦ ﻢ ﺘﻨﺁﻣ I trust you (pl) Size güvenirim 4 ﺃﻣﻦ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻣ ﺁ Distribute (imp), give Dağıt, ver 1 ﻣﻨﻦ ﻦ ﻨﻣ ﹸﺍ He made them safe Onları emin kıldı 4 ﺃﻣﻦ ﻢﻨﻬﻣ ﺁ They believed Đman ettiler 4 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﺁ Believe (imp, pl) Đman edin 4 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﺁ Those who are safe Emin olanlar, emniyet içinde olanlar ﺃﻣﻦ ﻮ ﹶﻥﻣﻨ ﺁ His desire Temennisi, kuruntusu ﻣﲏ ﻪ ﺘﻴﻣﹺﻨ ﹸﺍ ﺃﻣﻦ ﲔ ﻣﹺﻨ ﺁ ﻣﲏ ﻢ ﻬ ﻨﻴﻨﻣ ﹸﺍ Believe (imp) Đman et Indeed I give them false desires Emin olanlar, emniyet içinde olanlar Mutlaka onlara kuruntu veririm His mother Annesi ﺃﻣﻢ ﻪ ﻣ ﹸﺍ- ﻪ ﻣ ﹸﺍ- ﻪ ﻣ ﹸﺍ Her mother Annesi (dş) ﺃﻣﻢ ﺎﻣﻬ ﹸﺍ Those who are safe 93 2 Mothers Anneler ﺃﻣﻢ ﺕ ﺎﻣﻬ ﹸﺍ Your (pl) mothers Anneleriniz ﺃﻣﻢ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﻣﻬ ﹸﺍ- ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﻣﻬ ﹸﺍ Their mothers Onların anneleri ﺃﻣﻢ ﺗﻬﹺﻢﺎﻣﻬ ﹸﺍ- ﻢ ﻬ ﺗﺎﻣﻬ ﹸﺍ To give respite Süre verdi, mühlet verdi 4 ﻣﻬﻞ ﻤ ﹺﻬ ﹸﻞ ﻳ - ﻬ ﹶﻞ ﻣ ﹶﺍ Give (imp) respite Onlara mühlet ver 4 ﻣﻬﻞ ﻢ ﻬ ﻣ ﹺﻬ ﹾﻠ ﹶﺍ Dead ones Ölüler ﻣﻮﺕ ﺎﺍﺗﻣﻮ ﹶﺍ- ﺕ ﺍﻣﻮ ﹶﺍ Wealths, properties Mallar, zenginlikler ﻣﻮﻝ ﺍ ﹰﻻﻣﻮ ﹶﺍ- ﺍ ﹲﻝﻣﻮ ﹶﺍ Your (pl) wealths, properties Mallarınız ﺍﹶﻟﻜﹸﻢ ﻣﻮﻝﻣﻮ ﹶﺍ-ﺍﹸﻟﻜﹸﻢﻣﻮ ﹶﺍ-ﻢ ﻟ ﹸﻜﺍﻣﻮ ﹶﺍ Our wealths, properties Mallarımız ﻣﻮﻝ Their wealths, properties Onların malları ﻢ ﻣﻮﻝﺍﹸﻟﻬﻣﻮ ﹶﺍ- ﻟﻬﹺﻢﺍﻣﻮ ﹶﺍ-ﻢ ﻬ ﺍﹶﻟﻣﻮ ﹶﺍ I die Ölürüm Matters, things, orders ﺎﻟﻨﺍﻣﻮ ﹶﺍ- ﺎﺍﹸﻟﻨﻣﻮ ﹶﺍ ﻣﻮﺕ ﺕ ﻮﹶﺍﻣ Đşler, emirler ﺃﻣﺮ ﺭ ﻮﹸﺍﻣ Illiterate Okuma bilmeyen ﺃﻣﻢ ﻲ ﻣ ﹸﺍ I kill Öldürürüm ﻣﻮﺕ ﺖ ﻴﹸﺍﻣ Trustworthy, safe, secure Emin, güvenilir ﺃﻣﻦ ﲔ ﻣ ﹶﺍ Illiterate ones Okuma bilmeyenler ﺃﻣﻢ ﻦ ﻴﻣ ﹸﺍ Those who come Gelenler ﺃﻣﻢ ﲔ ﻣ ﺁ Illiterate ones Okuma bilmeyenler ﺃﻣﻢ ﲔ ﻴﻣ ُ - ﻮ ﹶﻥﻣﻴ ﹸﺍ To, that, so that ki, --ması için ﹶﺍ ﹾﻥ If, not Şayet, eğer, değil ﺍ ﹾﻥ Boiling water Kaynar su That ki, --ması için ﹶﺍ ﱠﻥ Indeed, surely Mutlaka, gerçekten ﺍ ﱠﻥ That, for Olması, olduğu ﹶﺍ ﱠﻥ- ﹶﺍ ﹾﻥ Not --- except -den başka değil ﺍﻟﱠﺎ…ﺍ ﹾﻥ Do we believe Đman eder miyiz 1 4 ﺃﱐ 4 94 ﺃﻣﻦ ﻥ ﺁ ﻦ ﻣ ﺆ ﻧ ﻦ = ﹶﺍ ﻣ ﺆ ﻧﹶﺍ I Ben ﺎﹶﺍﻧ That we Ki biz ﺎﹶﺍﻧ Indeed we Şüphesiz biz ﺎﺍﻧ Parts, hours Saatler, vakitler To repent, to turn to Tevbe etti, döndü, yöneldi They repented, turned to Yöneldiler Female, females ﺃﱐ ﺎ ِﺀ ﺁﻧ- ﺎ َﺀﺁﻧ 4 ﻧﻮﺏ ﺐ ﻳﻨﹺﻴ - ﺏ ﺎﹶﺍﻧ 4 ﻧﻮﺏ ﻮﺍﺎﺑﹶﺍﻧ Dişi, dişiler ﺃﻧﺚ ﺎﺛﹰﺎﺍﻧ - ﺙ ﺎ ﹲﺍﻧ Human, humans Đnsanlar ﺃﻧﺲ ﻲ ﺳ ﺎ ﹶﺍﻧ- ﺱ ﺎﹸﺍﻧ Human, humans Đnsanlar ﺃﻧﺲ ﻲ ﺳ ﺎﹶﺍﻧ Animals Yaratıklar ﺃﱎ ﺎﻡﹶﺍﻧ Fingers, finger-tips Parmak uçları ﳕﻞ ﻣ ﹶﻞ ﺎﹶﺍﻧ Its preparation (of food) Hazırlanması ﺃﱐ ﻩ ﺎﺍﻧ Its time to come, to draw near Zamanı geldi ﺃﱐ ﻳ ﹾﺄﻧﹺﻲ - ﹶﺍﻧٰﻲ I inform you (pl) Size haber veririm 4 ﻧﺒﺄ ﻢ ﺒﹸﺌ ﹸﻜﻧﹸﺍ Inform (imp) them Onlara haber ver 4 ﻧﺒﺄ ﻢ ﻬ ﺍﹶﻧﹺﺒﹾﺌ Inform (imp, pl) me Bana haber verin 4 ﻧﺒﺄ ﺍﹶﻧﹺﺒﺌﹸﻮﻧﹺﻲ To inform Haber verdi 4 ﻧﺒﺄ ﻨﹺﺒ ﹸﺊﻳ - ﺒﹶﺄﻧﹶﺍ Information, news Haberler ﻧﺒﺄ ﺍﺎﺅ ﺍﹶﻧﺒ- ﺎ ٌﺀﺍﹶﻧﺒ Your news Sizin haberleriniz ﻧﺒﺄ ﻢ ﺋ ﹸﻜﺂﺍﹶﻧﺒ Her news Onun haberleri ﻧﺒﺄ ﺎﺋﻬﺂﺍﹶﻧﺒ He informed you Sana haber verdi 4 ﻧﺒﺄ ﻙ ﺒﹶﺄﺍﹶﻧ He informed them Onlara haber verdi 4 ﻧﺒﺄ ﻢ ﻫ ﺒﹶﺄﻧﹶﺍ To make grow Büyüttü 4 ﻧﺒﺖ ﺖ ﻨﹺﺒﻳ - ﺖ ﺒﻧﹶﺍ She made grow Büyüttü (dş) 4 ﻧﺒﺖ ﺖ ﺘﺒﹶﺍﻧ He made you (pl) grow Sizi büyüttü 4 ﻧﺒﺖ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺒﺍﹶﻧ We made grow Bitirdik, büyüttük 4 ﻧﺒﺖ ﺎﺘﻨﺒﺍﹶﻧ 95 He made her grow Onu büyüttü 4 ﻧﺒﺖ ﺎﺘﻬﺒﺍﹶﻧ To make flow, gush Aktı, akıttı, fışkırdı 7 ﲜﺲ ﺲ ﺠ ﺒ ﹺﻨﻳ - ﺲ ﺠ ﺒﻧﺍ It (she) gushed Fışkırdı 7 ﲜﺲ ﺖ ﺴ ﺠ ﺒﻧﺍ Throw back Geriye at, fırlat 1 ﻧﺒﺬ ﻧﹺﺒ ﹾﺬﺍ Their being sent forth Gönderilmeleri 7 ﺑﻌﺚ ﻢ ﻬ ﺎﹶﺛﻧﹺﺒﻌﺍ To come forth Öne atıldı 7 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹸ ﺒﻨﻳ - ﺚ ﻌ ﹶ ﺒﻧﺍ To be proper, appropriate Uygun oldu, yaraştı 7 ﺑﻐﻲ ﻲﺒﻐﻨﻳ - ﺒﻐٰﻲﻧﺍ We turned to Yöneldik 4 ﻧﻮﺏ ﺎﺒﻨﻧﹶﺍ Prophets Peygamberler ﻧﺒﺄ ﺎ ٌﺀﻧﹺﺒﻴﹶﺍ You (singular, ms) Sen (er) ﺖ ﻧﹶﺍ You (singular, fm) Sen (dş) ﺖ ﻧﹶﺍ To withdraw Çekildi, geri çekildi 8 ﻧﺒﺬ ﺘﹺﺒ ﹸﺬﻨﻳ - ﺒ ﹶﺬﺘﻧﺍ She withdrew Çekildi, uzaklaştı 8 ﻧﺒﺬ ﺕ ﺒ ﹶﺬﺘﻧﺍ To disperse, scatter Saçıldı, dağıldı 8 ﻧﺜﺮ ﺮ ﺜﺘﻨﻳ - ﺮ ﺘﹶﺜﻧﺍ Dispersed, scattered Saçıldı, dağıldı 8 ﻧﺜﺮ ﺕ ﺮ ﺘﹶﺜﺍﻧ To disperse Yayıldı 8 ﻧﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺘﻨﻳ - ﺮ ﺸ ﺘﻧﺍ Disperse (imp, pl) Dağılın, yayılın 8 ﻧﺸﺮ ﻭﺍﺸﺮ ﺘﻧﺍ Help (imp) Yardım et 8 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺘﻧﺍ To help, triumph Yardım etti, zafer kazandı, intikam aldı 8 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺘﻨﻳ - ﺮ ﺼ ﺘﻧﺍ They triumphed Zafer kazandılar 8 ﻧﺼﺮ ﻭﹾﺃﺼﺮ ﺘﻧﺍ Watch (imp), look, wait Bekle, gözet 8 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻈ ﺘﻧﺍ To watch, look, wait Bekledi, gözetti 8 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻈ ﺘﻨﻳ - ﺮ ﺘ ﹶﻈﻧﺍ Watch (imp, pl), look, wait Gözetleyin, bekleyin 8 ﻧﻈﺮ ﻭﺍﻈﺮ ﺘﻧﺍ Revenge Đntikam 8 ﻧﻘﻢ ﻡ ﺘﻘﹶﺎﻧﺍ To revenge, take revenge Đntikam aldı 8 ﻧﻘﻢ ﻢ ﻘ ﺘﻨﻳ - ﻢ ﺘ ﹶﻘﻧﺍ We revenged Đntikam aldık 8 ﻧﻘﻢ ﺎﻤﻨ ﺘ ﹶﻘﻧﺍ 96 You (pl) Siz (er) ﻢ ﺘﻧﹶﺍ You (dual) Siz ikiniz (ikil) ﺎﺘﻤﻧﹶﺍ They desisted, ceased Son verdiler, kaçındılar 8 ﻲ ﻮﺍﺘﻬﻧ ﺍ- ﺍﻬﻮ ﺘﻧﺍ To desist, cease Son verdi, kaçındı 8 ﻲ ﺘﻬﹺﻲﻨﻳ - ﻰﺘﻬﻧﺍ Female Dişi ﺃﻧﺚ ﺎﺙﺍﻧ - ﻧﺜﹶﻰﹸﺍ Two females Đki dişi ﺃﻧﺚ ﻴ ﹺﻦﻴﺍﹸﻧﹶﺜ He saved you (pl) Sizi kurtardı 4 ﳒﻮ ﻢ ﹶﺍﳒﹶﺎ ﹸﻛ He saved us Bizi kurtardı 4 ﳒﻮ ﺎﹶﺍﳒﹶﺎﻧ He saved him Onu kurtardı 4 ﳒﻮ ﻩ ﺎﻧﺠﹶﺍ He saved them Onları kurtardı 4 ﳒﻮ ﻢ ﻫ ﹶﺍﳒﹶﺎ To save, rescue Kurtardı 4 ﳒﻮ ﻨﺠﹺﻲﻳ - ﻰﻧﺠﹶﺍ You saved us Sen bizi kurtardın 4 ﳒﻮ ﺎﺘﻨﻴﹶﺍ ﹶﳒ Gospel Đncil We saved Kurtardık 4 ﳒﻮ ﺎﻴﻨﹶﺍ ﹶﳒ We saved you (pl) Sizi kurtardık 4 ﳒﻮ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻴﻨﹶﺍ ﹶﳒ We saved him Onu kurtardık 4 ﳒﻮ ﻩ ﻴﻨﺎﺠ ﻧﹶﺍ We saved them Onları kurtardık 4 ﳒﻮ ﻢ ﻫ ﺎﻴﻨﹶﺍ ﹶﳒ Sacrifice (imp) Kurban kes 1 ﳓﺮ ﺮ ﺤ ﻧﺍ We? Biz mi ﳓﻦ ﻦ ﺤ ﻧَ ﻦ = ﺍ ﺤ ﻧﹶﺍ Partners, equals Eşler, ortaklar, denkler ﻧﺪﺩ ﺍﺩﹰﺍﻧﺪﹶﺍ Do we call, pray Çağırır mıyız, dua eder miyiz 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺍﺪﻋ ﻧ ﻮﺍ = ﹶﺍﺪﻋ ﻧﹶﺍ Warn (imp) Uyar 4 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﺍﹶﻧ He was warned, admonished Uyarıldı 4 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﺍﹸﻧ To warn, admonish Đkaz etti, uyardı 4 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﻳ - ﺭ ﻧ ﹶﺬﹶﺍ You warned, admonished Uyardın 4 ﻧﺬﺭ ﺕ ﺭ ﻧ ﹶﺬﹶﺍ I warned, admonished Uyardım 4 ﻧﺬﺭ ﺕ ﺭ ﺍﹶﻧ ﹶﺬ ﻴ ﹺﻞﺍﳒ 97 I warned you (pl) Sizi uyardım 4 ﻧﺬﺭ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺭ ﺍﹶﻧ ﹶﺬ You warned them Onları uyardın 4 ﻧﺬﺭ ﻢﺗﻬﺭ ﻧ ﹶﺬﹶﺍ That I warn you (pl) Siz uyarmam için 4 ﻧﺬﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﺬ ﺍﹸﻧ We warned you (pl) Sizi uyardık 4 ﻧﺬﺭ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺭﻧ ﺍﹶﻧ ﹶﺬ He warned them Onları uyardı 4 ﻧﺬﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺍﹶﻧ ﹶﺬ Warn (imp) them Onları uyar 4 ﻧﺬﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺬ ﺍﹶﻧ Warn (imp, pl) Uyarın 4 ﻧﺬﺭ ﻭﺍﺬﺭ ﺍﹶﻧ Be warned (imp, pl) Uyarılın 4 ﻧﺬﺭ ﻭﺍﺬﺭ ﺍﹸﻧ To get intoxicated Aklı giderildi, sarhoş oldu 4 ﻧﺰﻑ ﻑ ﻨ ﹺﺰﻳ - ﻑ ﺰ ﻧﹶﺍ Send down, reveal (imp) Đndir 4 ﻧﺰﻝ ﻧ ﹺﺰ ﹾﻝﹶﺍ Revealed, sent down Đndirildi, vahyedildi 4 ﻧﺰﻝ ﻧ ﹺﺰ ﹶﻝﹸﺍ To send down, reveal Đndirdi, açıkladı 4 ﻧﺰﻝ ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻧﹶﺍ You revealed, sent down Đndirdin 4 ﻧﺰﻝ ﺖ ﺰﹾﻟ ﺍﹶﻧ I revealed, sent down Đndirdim 4 ﻧﺰﻝ ﺖ ﺰﹾﻟ ﺍﹶﻧ Revealed, sent down Đndirildi 4 ﻧﺰﻝ ﺖ ﺍﹸﻧ ﹺﺰﹶﻟ You (pl) sent it down Siz onu indirdiniz 4 ﻧﺰﻝ ﻩ ﻮﺘﻤﺰﹾﻟ ﻧﹶﺍ I sent it down to you (pl) Size onu indirdim 4 ﻧﺰﻝ ﻩ ﻮﺘﻤﺰﹾﻟ ﻧﹶﺍ We revealed, sent down Đndirdik 4 ﻧﺰﻝ ﺎﺰﹾﻟﻨ ﺍﹶﻧ We revealed it, sent down Onu biz indirdik 4 ﻧﺰﻝ ﻩ ﺎﺰﹾﻟﻨ ﺍﹶﻧ We revealed it, sent down Onu biz indirdik 4 ﻧﺰﻝ ﺎﺎﻫﺰﹾﻟﻨ ﻧﹶﺍ Send to me Bana indir 4 ﻧﺰﻝ ﺍﹶﻧ ﹺﺰﹾﻟﻨﹺﻰ He sent it down Onu indirdi 4 ﻧﺰﻝ ﻪ ﺰﹶﻟ ﺍﹶﻧ Human Đnsan ﺃﻧﺲ ﺲ ﻧﺍ To see, sense, perceive Gördü, hissetti, anladı ﺃﻧﺲ ﺲ ﺆﹺﻧ ﻳ - ﺲ ﻧﺁ Kinships, generations Nesebler, soylar ﻧﺴﺐ ﺏ ﺎﺍﹶﻧﺴ Human Đnsan ﺃﻧﺲ ﺎ ﹲﻥﻧﺴﺍ 98 4 He made me forget it Onu bana unutturdu 4 ﻧﺴﻲ ﻪ ﺎﻧﹺﻴﻧﺴﹶﺍ He had it forgotten Onu unutturdu 4 ﻧﺴﻲ ﻩ ﺎﻧﺴﹶﺍ He made them forget it Onlara unutturdu 4 ﻧﺴﻲ ﻢ ﻫ ﺎﺍﹶﻧﺴ To make forget Unutturdu 4 ﻧﺴﻲ ﻨﺴِﻲﻳ - ﻧﺴٰﻲﹶﺍ I saw, sensed, perceived Gördüm, hissettim 4 ﺃﻧﺲ ﺖ ﺴ ﻧﺁ You (pl) saw, sensed Gördünüz, hissettiniz 4 ﺃﻧﺲ ﻢ ﺘﺴ ﻧﺁ Do we prostrate Secde eder miyiz 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺴ ﻧ ﺪ = ﹶﺍ ﺠ ﺴ ﻧﹶﺍ To pass, detach Sıyrıldı, geçti, çıktı 7 ﺳﻠﺦ ﺦ ﻠﺴ ﻨﻳ - ﺦ ﺴﹶﻠ ﻧﺍ They made you (pl) forget Size unutturdular 4 ﻧﺴﻲ ﻮﻛﹸﻢ ﺴ ﺍﹶﻧ Man, human being Đnsan ﺃﻧﺲ ﻴﹰﺎﺴ ِ ﻧﺍ To build, create, make grow Yarattı, inşa etti, büyüttü ﻧﺸﺄ ﺸ ﹸﺊ ﻨﻳ - ﺸﹶﺄ ﻧﹶﺍ Building, creation Üretme, yaratma ﻧﺸﺄ ﺎ ًﺀﻧﺸﺍ You (pl) built, created Yarattınız 4 ﻧﺸﺄ ﻢ ﺗﺸ ﹾﺄ ﺍﹶﻧ He created you (pl) Sizi yarattı 4 ﻧﺸﺄ ﻢ ﺸﹶﺄ ﹸﻛ ﺍﹶﻧ We created Yarattık 4 ﻧﺸﺄ ﺎﺸ ﹾﺄﻧ ﺍﹶﻧ We created him Onu yarattık 4 ﻧﺸﺄ ﻩ ﺎﺸ ﹾﺄﻧ ﺍﹶﻧ We created them (fm) Onları (dş) yarattık 4 ﻧﺸﺄ ﻦ ﻫ ﺎﺸ ﹾﺄﻧ ﺍﹶﻧ He created her Onu yarattı 4 ﻧﺸﺄ ﺎﺸﹶﺄﻫ ﻧﹶﺍ To raise, resurrect Diriltti, kaldırdı 4 ﻧﺸﺮ ﺮ ﺸ ﻨﻳ - ﺮ ﺸ ﻧﹶﺍ We resurrected Dirilttik 4 ﻧﺸﺮ ﺎﺮﻧ ﺸ ﺍﹶﻧ He resurrected him Onu diriltti 4 ﻧﺸﺮ ﻩ ﺮ ﺸ ﺍﹶﻧ To raise, bring it together Kaldırdı, birleştirdi 4 ﻧﺸﺮ ﺰ ﺸ ﻨﻳ - ﺰ ﺸ ﻧﹶﺍ Be raised (imp, pl) Kalkın 1 ﻧﺸﺮ ﻭﺍﺸﺰ ﻧﹸﺍ To split Yardı, yarıldı, ayırdı 7 ﺷﻘﻖ ﻖ ﺸ ﻨﻳ - ﻖ ﺸ ﻧﺍ She split Yarıldı 7 ﺷﻘﻖ ﺖ ﺸ ﱠﻘ ﻧﺍ Erected stones Dikili taşlar ﻧﺼﺐ ﺏ ﺎﺍﹶﻧﺼ 99 4 Helpers Yardımcılar ﻧﺼﺮ ﺍﺎﺭ ﺍﹶﻧﺼ- ﺭ ﺎﺍﹶﻧﺼ My helpers Yardımcılarım ﻧﺼﺮ ﺎﺭﹺﻱﺍﹶﻧﺼ Work (imp), toil, rise Doğrul, giriş, uğraş, işe koyul 1 ﻧﺼﺐ ﺐ ﺼ ﻧﺍ To be silent, keep quite Sustu, sessiz oldu 4 ﻧﺼﺖ ﺖ ﺼ ﻨﻳ - ﺖ ﺼ ﻧﹶﺍ Be silent (imp, pl) Sessiz olun 4 ﻧﺼﺖ ﻮﺍﺼﺘ ﻧﹶﺍ That I give advice Benim nasihat etmem 1 ﻧﺼﺢ ﺢ ﺼ ﺍﹶﻧ I give advice, advise Nasihat ederim 1 ﻧﺼﺢ ﺢ ﺼ ﺍﹶﻧ Help (imp) Yardım et 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻧﹸﺍ To turn away, go away, depart Döndü, ayrıldı, gitti 7 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺼ ﹺﺮ ﻨﻳ - ﻑ ﺮ ﺼ ﻧﺍ They departed Savuştular 7 ﺻﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮﺍ ﺼ ﻧﺍ Help (imp) us Bize yardım et 1 ﻧﺼﺮ ﺎﺮﻧ ﺼ ﻧﹸﺍ Help (imp) me Bana yardım et 1 ﻧﺼﺮ ﺮﻧﹺﻰ ﺼ ﺍﻧ Help (imp, pl) Yardım edin 1 ﻧﺼﺮ ﻭﺍﺼﺮ ﺍﹸﻧ Do we feed Yedirir miyiz 1 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻧ ﹾﻄ ﻢ = ﹶﺍ ﻌ ﻧ ﹾﻄﹶﺍ To make speak Konuşturdu 4 ﻧﻄﻖ ﻖ ﻄ ﻨﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻄﹶﺍ Has made us speak Bizi konuşturdu 4 ﻧﻄﻖ ﺎﺍﹶﻧ ﹶﻄ ﹶﻘﻨ To leave, to set out Gitti, ayrıldı, yola çıktı 7 ﻃﻠﻖ ﻖ ﻠﻨ ﹶﻄﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻄﹶﻠﺍ They (dual) set out Yola çıktılar (ikil) 7 ﻃﻠﻖ ﻧ ﹶﻄﹶﻠﻘﹶﺎﺍ You (pl) set out Yola çıktınız 7 ﻃﻠﻖ ﻢ ﺘﺍﻧ ﹶﻄﹶﻠ ﹾﻘ Go (imp, pl), set out, leave Gidin, fırlayın 7 ﻃﻠﻖ ﻠﻘﹸﻮﺍﻧ ﹶﻄﺍ They set out Yola çıktılar 7 ﻃﻠﻖ ﺍﻧ ﹶﻄﹶﻠﻘﹸﻮﺍ Let me look, watch Bakayım 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻧ ﹸﻈﹶﺍ Look, watch, wait Bak, bekle 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻧ ﹸﻈﹸﺍ To give respite Süre verdi 4 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻈ ﻨﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻈﹶﺍ Look (imp) at us Bize bak 1 ﻧﻈﺮ ﺎﺮﻧ ﻧ ﹸﻈﹸﺍ Give me respite Bana süre ver 4 ﻧﻈﺮ ﺮﻧﹺﻲ ﻈ ﺍﹶﻧ 100 Look, wait (imp, pl) Bakın, bekleyin 1 ﻧﻈﺮ ﻭﹾﺃﻧ ﹸﻈﺮﺍ Look (imp, pl) at us Bize bakın 1 ﻧﻈﺮ ﺎﻭﻧﺍﻧ ﹸﻈﺮ Cattle Hayvanlar, sığırlar ﻧﻌﻢ ﺎﺎﻣﻧﻌ ﹶﺍ- ﻡ ﺎﻧﻌﹶﺍ Your cattle Hayvanlarınız ﻧﻌﻢ ﻣﻜﹸﻢ ﺎﻧﻌ ﹶﺍ- ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﺎﻧﻌﹶﺍ Their cattle Onların hayvanları ﻧﻌﻢ ﻢ ﻬ ﻣ ﺎﻧﻌﹶﺍ Favors Nimetler ﻧﻌﻢ ﻌ ﹺﻢ ﻧﹶﺍ To give favor Nimet verdi 4 ﻧﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻨﻳ - ﻢ ﻌ ﻧﹶﺍ You gave favor Nimet verdin 4 ﻧﻌﻢ ﺖ ﻤ ﻌ ﻧﹶﺍ I gave favor Nimet verdim 4 ﻧﻌﻢ ﺖ ﻤ ﻌ ﻧﹶﺍ We gave favor Nimet verdik 4 ﻧﻌﻢ ﺎﻤﻨ ﻌ ﻧﹶﺍ His favors Onun nimetleri ﻧﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﻧﹶﺍ He gave favor to her Ona nimet verdi 4 ﻧﻌﻢ ﺎﻤﻬ ﻌ ﻧﹶﺍ To shake Salladı 4 ﻧﻐﺾ ﺾ ﻐ ﻨﻳ - ﺾ ﻐ ﻧﹶﺍ Nose Burun ﺃﻧﻒ ﻒ ﻧﹶﺍ Just now Az önce, demin ﺃﻧﻒ ﺁﻧﹺﻔﹰﺎ Spending Đnfak, harcama ﻧﻔﻖ ﻕ ﻧﻔﹶﺎ ﹺﺍ Spoils, booty (of war) Harp ganimetleri ﻧﻔﻞ ﻧﻔﹶﺎ ﹸﻝﹶﺍ To gushed forth Yarıldı, fışkırdı 4 ﻓﺠﺮ ﺮ ﺠ ﻨ ﹶﻔ ﹺﻳ - ﺮ ﺠ ﻧ ﹶﻔﺍ Gushed forth Fışkırdı 4 ﻓﺠﺮ ﺕ ﺮ ﺠ ﻧ ﹶﻔﺍ I breathe, blow Üflerim 1 ﻧﻔﺦ ﺦ ﺍﹶﻧ ﹸﻔ Blow (imp, pl) Üfleyin, körükleyin 1 ﻧﻔﺦ ﻮﺍﺍﹸﻧ ﹸﻔﺨ Go beyond (imp, pl) Geçin gidin 1 ﻧﻔﺬ ﺍﹸﻧ ﹸﻔﺬﹸﻭﺍ Go forth (imp, pl) Sefere çıkın 1 ﻧﻔﺮ ﻭﺍﻔﺮ ﻧﺍ Persons, selves Kişiler, canlar, kendileri ﻧﻔﺲ ﺲ ﻧ ﹸﻔﹶﺍ Yourselves Kendiniz ﺴﻜﹸﻢ ﻧﻔﺲ ﻧ ﹸﻔ ﹶﺍ-ﺴﻜﹸﻢ ِ ﻧ ﹸﻔﹶﺍ-ﺴﻜﹸﻢ ﻧ ﹸﻔﹶﺍ Ourselves Kendimiz ﻧﻔﺲ 4 101 ﺎﺴﻨ ِ ﺍﹶﻧ ﹸﻔ- ﺎﺴﻨ ﺍﹶﻧ ﹸﻔ Themselves Kendileri ﺴﻬﹺﻢ ﻧﻔﺲ ِ ﻧ ﹸﻔ ﹶﺍ- ﻢﺴﻬ ﻧ ﹸﻔﹶﺍ-ﻢﺴﻬ ﻧ ﹸﻔﹶﺍ Themselves (fm, pl) Kendileri (dş) ﻧﻔﺲ ﻦ ﺴ ﹺﻬ ِ ﺍﹶﻧ ﹸﻔ Breaking Kopma 7 ﻓﺼﻢ ﻡ ﺎﻔﺼ ﻧﺍ To break Koptu, kırıldı 7 ﻓﺼﻢ ﻢ ﺼ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﻢ ﺼ ﻧ ﹶﻔﺍ To disperse Dağıldı 7 ﻓﻀﺾ ﺾ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﺾ ﻧ ﹶﻔﺍ They dispersed Akın ettiler 7 ﻓﻀﺾ ﻮﺍﺍﻧ ﹶﻔﻀ To cleave asunder Yarıldı, açıldı 7 ﻓﻄﺮ ﺮ ﻄ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻔ ﹶﻄﺍ Is cleft asunder Yarıldı, çatladı 7 ﻓﻄﺮ ﺕ ﺮ ﺍﻧ ﹶﻔ ﹶﻄ To spend, give Harcadı, infak etti 4 ﻧﻔﻖ ﻖ ﻔ ﻨﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻔﹶﺍ You spent Sarf ettin, infak ettin 4 ﻧﻔﻖ ﺖ ﺍﹶﻧ ﹶﻔ ﹾﻘ You (pl) spent Đnfak ettiniz 4 ﻧﻔﻖ ﻢ ﺘﺍﹶﻧ ﹶﻔ ﹾﻘ They spent Đnfak ettiler 4 ﻧﻔﻖ ﺍﹶﻧ ﹶﻔﻘﹸﻮﺍ Spend, give (imp, pl) Đnfak edin, harcayın 4 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮﹾﺃ ﺍﹶﻧ To split, open, turn Yarıldı, açıldı, döndü, dönüştü 7 ﻓﻠﻖ ﻖ ﻠﻨ ﹶﻔﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻔﹶﻠﺍ To save, rescue Kurtardı 4 ﻧﻘﺬ ﻘ ﹸﺬ ﻨﻳ - ﻧ ﹶﻘ ﹶﺬﹶﺍ He saved you (pl) Sizi kurtardı 4 ﻧﻘﺬ ﻢ ﺍﹶﻧ ﹶﻘ ﹶﺬ ﹸﻛ Decrease (imp), lessen Eksilt, noksanlaştır 1 ﻧﻘﺺ ﺺ ﺍﹸﻧ ﹸﻘ Galled, weighed down heavily Ağırlığı çöktü, çatırdattı 4 ﻧﻘﺾ ﺾ ﻘ ﻨﻳ - ﺾ ﻧ ﹶﻘﹶﺍ To collapse Yıkıldı 7 ﻗﻀﺾ ﺾ ﻨ ﹶﻘﻳ - ﺾ ﻧ ﹶﻘﺍ To turn, turn back Döndü, geri döndü 7 ﻗﻠﺐ ﺐ ﻠﻨ ﹶﻘﻳ - ﺐ ﻧ ﹶﻘﹶﻠﺍ You (pl) turned back Döndünüz 7 ﻗﻠﺐ ﻢ ﺘﺒﻧ ﹶﻘﹶﻠﺍ They turned back Döndüler 7 ﻗﻠﺐ ﻮﹾﺃﻧ ﹶﻘﹶﻠﺒﺍ That you Ki sen ﻚ ﻧﹶﺍ Indeed you Muhakkak sen ﻚ ﻧﺍ Indeed you (fm) Muhakkak sen (dş) ﻚ ﻧﺍ Breaking Bozarak ﻧﻜﺚ 102 ﻧﻜﹶﺎﺛﹰﺎﹶﺍ ﻧﻜﻞ ﺍﹶﻧﻜﹶﺎ ﹰﻻ 4 ﻧﻜﺢ ﺢ ﻜ ﻨﻳ - ﺢ ﻧ ﹶﻜﹶﺍ Sana nikah edeyim 4 ﻧﻜﺢ ﻚ ﺤ ﻜ ﻧﹸﺍ Marry (imp, pl) Nikah edin 4 ﻧﻜﺢ ﻮﺍﻜﺤ ﻧﹶﺍ Marry (imp, pl) them (fm) Onları (dş) nikahlayın 4 ﻧﻜﺢ ﻦ ﻫ ﻮﻜﺤ ﻧﺍ To fall, lose the luster Düştü, söndü, bulanıklaştı 7 ﻛﺪﺭ ﺭ ﺪ ﻨ ﹶﻜﻳ - ﺭ ﺪ ﻧ ﹶﻜﺍ To fall, lose luster Döküldü, bulanıklaştı 7 ﻛﺪﺭ ﺕ ﺭ ﺪ ﻧ ﹶﻜﺍ Harshest, abominable En çirkin ﻧﻜﺮ ﺮ ﺍﹶﻧ ﹶﻜ To deny Đnkâr etti ﻧﻜﺮ ﺮ ﻜ ﻨﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻜﹶﺍ That you (pl) Ki siz ﻢ ﻧ ﹸﻜﹶﺍ Indeed you (pl) Muhakkak siz ﻢ ﻧ ﹸﻜﺍ Do we compel you to it Sizi ona zorlar mıyız So that Ki ﺎﻧﻤﹶﺍ Indeed, only Ancak, yalnız ﺎﻧﻤﺍ Indeed that Şüphesiz o So that we Ki biz ﺎﻧﻨﹶﺍ Indeed we Muhakkak biz ﺎﻧﻨﺍ Indeed I Muhakkak ben ﻧﻨﹺﻲﺍ So that he Ki o ﻪ ﻧﹶﺍ Indeed he Muhakkak o (er) ﻪ ﻧﺍ Forbid (imp), prohibit Yasakla So that she Ki o (dş) ﺎﻧﻬﹶﺍ Indeed she Şüphesiz o (dş) ﺎﻧﻬﺍ Rivers Nehirler I forbade you Sizi men ettim I forbade you (dual) Đkinizi men ettim Fetters Bukağılar To marry Nikahladı I marry you to 4 4 ﻟﺰﻡ ﺎﻮﻫﻣ ﹸﻜﻤ ﻧ ﹾﻠ ﹺﺰ ﺎ= ﹶﺍﻮﻫﻣ ﹸﻜﻤ ﻧ ﹾﻠ ﹺﺰﹶﺍ ﺎﺍ ﱠﻥ ﻣ = ﺎﻧﻤﺍ 1 103 ﻲ ﻪ ﻧﺍ ﺮ ﺍﺎﺭﻧﻬ ﹶﺍ- ﺭ ﺎﻧﻬﹶﺍ 1 ﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻧﻬﹶﺍ 1 ﻲ ﺎﻬ ﹸﻜﻤ ﻧﹶﺍ So that they Ki onlar ﻢ ﻬ ﻧﹶﺍ Indeed they Muhakkak onlar ﻢ ﻬ ﻧﺍ That the two Ki o ikisi ﺎﻬﻤ ﻧﹶﺍ Indeed the two of them Muhakkak o ikisi ﺎﻬﻤ ﻧﺍ Indeed they (fm) Muhakkak onlar (dş) ﻦ ﻬ ﻧﺍ How, from where, why Nereden, nasıl, niçin ﻰﹶﺍﻧ So that I Ki ben ﻲﹶﺍﻧ Indeed I Şüphesiz ben ﻧﻲﺍ I turn, face Yönelirim, dönerim 4 ﻧﻮﺏ ﺐ ﹸﺍﻧﹺﻴ Turn (imp, pl) face Dönün, yönelin 4 ﻧﻮﺏ ﻮﺍﹶﺍﻧﹺﻴﺒ Vessels, cups Kaplar, kadehler ﺃﱐ ﺔ ﻴﹶﺍﹺﻧ Boiling Kaynayan ﺃﱐ ﺔ ﻴﺁﹺﻧ Are these Bunlar mı Is this Bu mu Like this? Böyle mi To humiliate Aşağıladı 4 ﻫﻮﻥ ﲔ ﻳ ﹺﻬ - ﺎ ﹶﻥﹶﺍﻫ He humiliated me Beni alçalttı 4 ﻫﻮﻥ ﻧ ﹺﻦﺎﹶﺍﻫ That I give, bestow Benim vermem 1 ﻭﻫﺐ ﺐ ﻫ ﹶﺍ Go gown (imp), descend Đn 1 ﻫﺒﻂ ﻂ ﻫﹺﺒ ﹾ ﺍ Go gown (imp, dual) descend Đnin (ikil) 1 ﻫﺒﻂ ﻫﹺﺒﻄﹶﺎ ﺍ Go gown (imp, pl) Đnin 1 ﻫﺒﻂ ﻫﹺﺒﻄﹸﻮﺍ ﺍ They found the right way Doğru yolu buldular 8 ﻫﺪﻱ ﻭﹾﺃﺘﺪﻫ ﺍ To find the right way Doğru yolu buldu 8 ﻫﺪﻱ ﻱﺘﺪﻬ ﻳ - ﻯﺘﺪﻫ ﺍ I found the right way Doğru yolu buldum 8 ﻫﺪﻱ ﺖ ﻳﺪ ﺘﻫ ﺍ You(pl)found the right way Doğru yolu buldunuz 8 ﻫﺪﻱ ﻢ ﺘﻳﺪ ﺘﻫ ﺍ Stirred Sarstı 8 ﻫﺰﺯ ﺰ ﺘﻫ ﺍ ﺆ ﹶﻻ ِﺀ ﻫ ﺆ ﹶﻻ ِﺀ = ﹶﺍ ﻫ ﹶﺍ ﻫٰﺬﹶﺍ ﻫٰﺬﹶﺍ = ﹶﺍ ﹶﺍ ﹶﺍﻫٰ ﹶﻜﺬﹶﺍ = ﹶﺍ ﻫٰ ﹶﻜﺬﹶﺍ 104 ﻫﺰﺯ ﺕ ﺰ ﺘﻫ ﺍ ﻫﺠﺮ ﺮ ﺠ ﻫ ﹸﺍ 1 ﻫﺠﺮ ﺮﻧﹺﻰ ﺠ ﻫ ﺍ Onları bırak 1 ﻫﺠﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺠ ﻫ ﺍ Leave them (fm) alone Onları (dş) yalnız bırakın 1 ﻫﺠﺮ ﻦ ﻫ ﻭﺠﺮ ﻫ ﹸﺍ I guide you Sana yol göstereyim 1 ﻫﺪﻱ ﻙ ﺪ ﻫ ﹶﺍ That I guide you (pl) Size yol göstereyim 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻫ ﹶﺍ Guide (imp) us Bizi ilet 1 ﻫﺪﻱ ﺎﺪﻧ ﻫ ﺍ Guide (imp, pl) them Onları iletin 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﻫ ﻭﻫﺪ ﺍ Better guided Daha doğru yolda ﻫﺪﻱ ﻯﻫﺪ ﹶﺍ That I guide you Sana yol göstereyim 1 ﻫﺪﻱ ﻚ ﻳﺪ ﻫ ﹶﺍ That I guide you (pl) Size yol göstereyim 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﻳ ﹸﻜﻫﺪ ﹶﺍ Is this? Bu mu I beat down leaves Silkelerim Like this? Böyle mi People, relatives, community Đnsanlar, akrabalar, ehil On which a name is invoked, consecrated Adına kesildi To slaughter in one’s name Adına kesti Crescents It (she) stirred Titreşti, sarsıldı Leave (imp) Uzaklaştır, def et Leave (imp) me Beni bırak Leave them alone 8 ﻫﺬﹶﺍ ﻫﺬﹶﺍ = ﹶﺍ ﹶﺍ ﻫﺸﺶ ﺶ ﻫ ﹶﺍ ﻫ ﹶﻜﺬﹶﺍ ﻫ ﹶﻜﺬﹶﺍ = ﹶﺍ ﹶﺍ ﺃﻫﻞ ﻫ ﹲﻞ ﹶﺍ 4 ﻫﻠﻞ ﻫ ﱠﻞ ﹸﺍ 4 ﻫﻠﻞ ﻳ ﹺﻬ ﱡﻞ - ﻫ ﱠﻞ ﹶﺍ Hilaller ﻫﻠﻞ ﺔ ﻫﱠﻠ ﺃ Your people, family Senin ehlin, ailen ﺃﻫﻞ ﻚ ﻫﹶﻠ ﹶﺍ- ﻚ ﻠﻫ ﹶﺍ To destroy Helak etti, yok etti 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻳ - ﻚ ﻫﹶﻠ ﹶﺍ I destroyed Helak ettim 4 ﻫﻠﻚ ﺖ ﻫﹶﻠ ﹾﻜ ﹶﺍ She destroyed him Onu helak etti (dş) 4 ﻫﻠﻚ ﻪ ﺘﻫﹶﻠ ﹶﻜ ﹶﺍ You destroyed them Sen onları helak ettin 4 ﻫﻠﻚ ﻢ ﻬ ﺘﻫﹶﻠ ﹾﻜ ﹶﺍ Your (pl) people, family Aileleriniz ﺃﻫﻞ ﻢ ﻠ ﹸﻜﻫ ﹶﺍ We destroyed Helak ettik ﻫﻠﻚ ﺎﻫﹶﻠ ﹾﻜﻨ ﹶﺍ 4 105 We destroyed it (her) Onu helak ettik 4 ﻫﻠﻚ ﺎﺎﻫﻫﹶﻠ ﹾﻜﻨ ﹶﺍ We destroyed them Onları helak ettik 4 ﻫﻠﻚ ﻢ ﻫ ﺎﻫﹶﻠ ﹾﻜﻨ ﹶﺍ He destroyed me Beni helak etti 4 ﻫﻠﻚ ﻲ ﻫﹶﻠ ﹶﻜﹺﻨ ﹶﺍ They were destroyed Helak edildiler 4 ﻫﻠﻚ ﻠﻜﹸﻮﺍﻫ ﹸﺍ Our people Ehlimiz ﺃﻫﻞ ﺎﻠﻨﻫ ﹶﺍ- ﺎﻫﹶﻠﻨ ﹶﺍ His people Onun ehli ﺃﻫﻞ ﻪ ﻠﻫ ﹶﺍ- ﻪ ﻫﹶﻠ ﹶﺍ- ﻪ ﻫﹸﻠ ﹶﺍ Her people Onun (dş) ehli ﺃﻫﻞ ﺎﻠﻬﻫ ﹶﺍ- ﺎﻫﹸﻠﻬ ﹶﺍ- ﺎﻠﻬﻫ ﹶﺍ Their people Onların ehli, akrabaları ﺃﻫﻞ ﻢ ﻠ ﹺﻬﻫ ﹶﺍ Their (fm) people Onların (dş) ehli ﺃﻫﻞ ﻦ ﻠ ﹺﻬﻫ ﹶﺍ Our people Ehlimiz, ailelerimiz ﺃﻫﻞ ﺎﻫﻠﹸﻮﻧ ﹶﺍ My people Benim ailem, ehlim ﺃﻫﻞ ﻲﻫﻠ ﹶﺍ Your (pl) people Ehliniz, aileleriniz ﺃﻫﻞ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻫﻠ ﹶﺍ Their people Onların ehli, akrabaları ﺃﻫﻞ ﻢ ﻴ ﹺﻬﻫﻠ ﹶﺍ Are they Onlar mı It worried them Onları kaygıya düşürdü Desires ﻢﹶﺍﻫ ﳘﻢ ﻢ ﻬ ﺘﻤ ﻫ ﹶﺍ Hevalar, arzular ﻫﻮﻱ ﺍﺀﻫﻮ ﹶﺍ Your desires Sizin hevalarınız ﻫﻮﻱ ﺍ َﺀﻛﹸﻢﻫﻮ ﹶﺍ Their desires Onların hevaları ﻫﻮﻱ ﺋﻬﹺﻢﺍﻫﻮ ﹶﺍ- ﻢﺍ َﺀﻫﻫﻮ ﹶﺍ To throw down, destroy Yıktı, devirdi ﻫﻮﻱ ﻬﻮﹺﻱ ﻳ - ﻫﻮٰﻱ ﹶﺍ Easier Daha kolay ﻫﻮﻥ ﻮ ﹸﻥ ﻫ ﹶﺍ Or Veya And not? Ve değil mi That which turns (to Allah), repents Those who turn (to Allah), repent 4 4 ﻭ ﹶﺍ ﻭ ﻭ = ﹶﺍ ﹶﺍ Yönelen ﺃﻭﺏ ﺏ ﺍﹶﺍﻭ Yönelenler ﺃﻭﺏ ﲔ ﺍﹺﺑﹶﺍﻭ I bury, cover Örterim, gömerim 3 ﻭﺭﻱ ﻱ ﺍ ﹺﺭﹸﺍﻭ He gave you (pl) shelter Sizi barındırdı, sığındırdı 4 ﺃﻭﻱ ﻢ ﺍ ﹸﻛﺁﻭ 106 ﺃﻭﻩ ﻩ ﺍﺃﻭ 4 ﺃﻭﻱ ﺆﻭﹺﻱ ﻳ - ﺁﻭٰﻱ Sığındı 1 ﺃﻭﻱ ﻳ ﹾﺄﻭﹺﻱ - ﹶﺍﻭٰﻱ He praised Tesbih etti 2 ﺃﻭﺏ ﺏ ﻭ ﹶﺍ Wools, hairs Tüyler, kıllar ﻭﺑﺮ ﺎﺭﻭﺑ ﹶﺍ Their wools Onların yünleri ﻭﺑﺮ ﺎﺎ ﹺﺭﻫﻭﺑ ﺍ Sing (imp), praise Tesbih edin, çınlayın 2 ﺃﻭﺏ ﻭﺑﹺﻲ ﹶﺍ Was given Verildi 4 ﺃﰐ ﺕ ﺍﹸﻭ Pegs, spikes, stakes Direkler, kazıklar ﻭﺗﺪ ﺎﺩﹰﺍﻭﺗ ﹶﺍ They were given Onlara verildi 4 ﺃﰐ ﻮﺍﺍﹸﻭﺗ It was given to them (they were given it) Onlara o verildi 4 ﺃﰐ ﻩ ﻮﺍﹸﻭﺗ Was given Verildi 4 ﺃﰐ ﻲ ﺗﺍﹸﻭ She was given Verildi (dş) 4 ﺃﰐ ﺖ ﻴﺗﺍﹸﻭ You were given Sana verildi 4 ﺃﰐ ﺖ ﻴﺍﹸﻭﺗ You (pl) were given Size verildi 4 ﺃﰐ ﻢ ﺘﻴﺍﹸﻭﺗ He (it) was given to me (I was given him) O bana verildi 4 ﺃﰐ ﻪ ﺘﻴﺍﹸﻭﺗ Indeed I am given Mutlaka bana verilir 4 ﺃﰐ ﻦ ﻴﺗﺍﹸﻭ We were given Bize verildi 4 ﺃﰐ ﺎﻴﻨﺍﹸﻭﺗ Idols, false gods Putlar ﻭﺛﻦ ﺎﻭﺛﹶﺎﻧ ﹶﺍ- ﻥ ﻭﺛﹶﺎ ﹶﺍ To bind, tie Bağladı 4 ﻭﺛﻖ ﻖ ﺛﻮ ﻳ- ﻖ ﻭﹶﺛ ﹶﺍ To fear, dread Korktu, çekindi 4 ﻭﺟﺲ ﺲ ﻮ ﹺﺟ ﻳ- ﺲ ﺟ ﻭ ﹶﺍ To agitate, to prick, make run Koşturdu 4 ﻭﺟﻒ ﻒ ﻮ ﹺﺟ ﻳ- ﻒ ﺟ ﻭ ﹶﺍ You made run Koşturdunuz 4 ﻭﺟﻒ ﻢ ﺘﺟ ﹾﻔ ﻭ ﹶﺍ Was revealed Vahyolundu 4 ﻭﺣﻲ ﻲ ﺣ ﺍﹸﻭ To reveal, inspire Vahyetti, ilham etti 4 ﻭﺣﻲ ﻲﻮﺣ ﻳ- ﻰﻭﺣ ﹶﺍ I revealed Vahyettim 4 ﻭﺣﻲ ﺖ ﻴﺣ ﻭ ﹶﺍ Tender hearted, merciful Yanık, içli, yumuşak kalpli, çok ah eden To give refuge Sığındırdı, sığınma sağladı To take refuge 107 ﻭﺣﻲ ﺎﻴﻨﺣ ﻭ ﹶﺍ Vadiler ﻭﺩﻱ ﻳ ﹲﺔﺩ ﻭ ﹶﺍ Their valleys Onların vadileri ﻭﺩﻱ ﻢ ﺘ ﹺﻬﻳﺩ ﻭ ﹶﺍ They were made to suffer Eziyet edildiler 4 ﺃﺫﻱ ﺍﹸﻭﺫﹸﻭﹾﺃ Was made to suffer Eziyet edildi 4 ﺃﺫﻱ ﻱ ﺫ ﺍﹸﻭ We were made to suffer Bize eziyet edildi 4 ﺃﺫﻱ ﺎﻳﻨﺍﹸﻭﺫ To kindle, ignite Tutuşturdu, yaktı 4 ﻭﺭﻱ ﻮﺭﹺﻱ ﻳ- ﻭﺭٰﻱ ﹶﺍ To cause to inherit Mirasçı kıldı 4 ﻭﺭﺙ ﺙ ﻮ ﹺﺭ ﹸ ﻳ- ﺙ ﺭ ﹶ ﻭ ﹶﺍ You (pl) were made to inherit Varis kılındınız 4 ﻭﺭﺙ ﻢ ﺘﺍﹸﻭ ﹺﺭﹾﺛ You (pl) were made to inherit it Ona varis kılındınız 4 ﻭﺭﺙ ﺎﻮﻫﺘﻤﺍﹸﻭ ﹺﺭﹾﺛ He made you inherit Sizi varis kıldı 4 ﻭﺭﺙ ﻢ ﺭﹶﺛ ﹸﻜ ﻭ ﹶﺍ We made inherit Mirasçı kıldık 4 ﻭﺭﺙ ﺎﺭﹾﺛﻨ ﻭ ﹶﺍ We made inherit it Ona mirasçı kıldık 4 ﻭﺭﺙ ﺎﺎﻫﺭﹾﺛﻨ ﻭ ﹶﺍ They were made to inherit Varis kılındılar 4 ﻭﺭﺙ ﺍﹸﻭ ﹺﺭﺛﹸﻮﺍ To lead Önünde gitti, götürdü 4 ﻭﺭﺩ ﺩ ﻮ ﹺﺭ ﻳ- ﺩ ﺭ ﻭ ﹶﺍ He led them Önlerinden gitti 4 ﻭﺭﺩ ﻢ ﻫ ﺩ ﺭ ﻭ ﹶﺍ Burdens Yükler ﻭﺯﺭ ﺍﺍﺭﻭﺯ ﹶﺍ- ﺭ ﺍﻭﺯ ﹶﺍ Her burdens Onun yükleri ﻭﺯﺭ ﺎﺭﻫ ﺍﻭﺯ ﹶﺍ Their burdens Onların yükleri ﻭﺯﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺍﻭﺯ ﹶﺍ Guide (imp) Sevk et 4 ﻭﺯﻉ ﻉ ﻭ ﹺﺯ ﹶﺍ To bestow guidance, help Sevketti, yöneltti 4 ﻭﺯﻉ ﻉ ﻮ ﹺﺯ ﻳ- ﻉ ﺯ ﻭ ﹶﺍ Guide (imp) me Beni sevk et 4 ﻭﺯﻉ ﻋﻨﹺﻲ ﻭ ﹺﺯ ﹶﺍ Medium, average Orta, mutedil ﻭﺳﻂ ﻂ ﺳ ﹸ ﻭ ﹶﺍ Most moderate of them Ortaları, mutedilleri ﻭﺳﻂ ﻢ ﻬ ﺳ ﹸﻄ ﻭ ﹶﺍ He recommended me Bana tavsiye etti 4 ﻭﺻﻲ ﺎﻧﹺﻲﻭﺻ ﹶﺍ To recommend Tavsiye etti 4 ﻭﺻﻲ ﻲﻮﺻ ﻳ- ﻭﺻٰﻲ ﹶﺍ We revealed Vahyettik Valleys 4 108 To try to do, be active Gayret etti 4 ﻭﺿﻊ ﻊ ﺿ ﻮ ﻳ- ﻊ ﺿ ﻭ ﹶﺍ They tried Gayret ettiler 4 ﻭﺿﻊ ﻮﺍﺿﻌ ﻭ ﹶﺍ To hide, conceal Sakladı, yığdı 4 ﻭﻋﻲ ﻲﻮﻋ ﻳ- ﻭﻋٰﻲ ﹶﺍ Or did you wonder Şaşırdınız mı 1 ﻋﺠﺐ ﻢﺒﺘﺠ ﻋ ﹺ ﻭ ﻢ = ﹶﺍﺒﺘﺠ ﻋ ﹺ ﻭ ﹶﺍ To threaten Tehdit etti 4 ﻭﻋﺪ ﺪ ﻋ ﻮ ﻳ- ﺪ ﻋ ﻭ ﹶﺍ Did you give advice Nasihat ettin mi 1 ﻭﻋﻆ ﺖ ﻋ ﹾﻈ ﻭ ﺖ = ﹶﺍ ﻋ ﹾﻈ ﻭ ﹶﺍ To keep Sakladı, yığdı 4 ﻭﻋﻲ ﻰﻭﻋ ﹶﺍ Their baggage, belongings Yükleri, eşyaları ﻭﻋﻲ ﻢ ﺘ ﹺﻬﻴﻋ ﻭ ﹶﺍ Measure exactly Tam ölç 4 ﻭﰲ ﻑ ﻭ ﹶﺍ That I fulfill Yerine getireyim 4 ﻭﰲ ﻑ ﺍﹸﻭ To rush, hasten Koştu 4 ﻭﻓﺾ ﺾ ﻓﻮ ﻳ- ﺾ ﻭﹶﻓ ﹶﺍ Perform measurement exactly, fulfill (imp, pl) Ölçüyü tam yapın, yerine getirin 4 ﻭﰲ ﻭﻓﹸﻮﺍ ﹶﺍ Performed, fulfilled Ödedi, yerine getirdi 4 ﻭﰲ ﻭﻓﹶﻰ ﹶﺍ I perform, fulfill Ben yerine getiririm 4 ﻭﰲ ﻲﺍﹸﻭﻓ To perform a promise, pay a debt, fulfill Đcra etti, ödedi, yerine getirdi 4 ﻭﰲ ﻲﻮﻓ ﻳ- ﻭﻓﹶﻰ ﹶﺍ Kindle (imp), set fire Tutuştur 4 ﻭﻗﺪ ﺪ ﻗﻭ ﹶﺍ To kindle, set fire to Tutuşturdu, yaktı 4 ﻭﻗﺪ ﺪ ﻗﻮ ﻳ- ﺪ ﻭﹶﻗ ﹶﺍ They kindled Tutuşturdular 4 ﻭﻗﺪ ﻭﺍﻭﹶﻗﺪ ﹶﺍ To cause, cast, instill, make fall Attı, düşürdü 4 ﻭﻗﻊ ﻊ ﻗﻮ ﻳ- ﻊ ﻭﹶﻗ ﹶﺍ First Đlk, birinci ﺃﻭﻝ ﻭ ﹲﻝ ﹶﺍ Those Şunlar, onlar ﻚ ﺌﺍﹸﻭﹶﻟ Here for you (pl) Đşte siz ﺌﻜﹸﻢﺍﹸﻭﹶﻟ Is it not Değil mi Who (pl) Ki onlar (çğ) ﺍﹸﻭ ﹶﻻ ِﺀ Who (fm, pl) Ki onlar (dş) ﺕ ﻭ ﹶﻻ ﹸﺍ Children Çocuklar, evlatlar ﻭ ﹶﻻ ﻭ ﹶﻻ = ﹶﺍ ﹶﺍ ﻭﻟﺪ 109 ﺍﻭ ﹶﻻﺩ ﹶﺍ- ﺩ ﻻﹶﺍﻭ Your children Evlatlarınız ﺩﻛﹸﻢ ﻭﻟﺪ ﻭ ﹶﻻ ﹶﺍ-ﺩﻛﹸﻢ ﻭ ﹶﻻ ﻢ ﹶﺍ ﺩ ﹸﻛ ﻭ ﹶﻻ ﹶﺍ Their children Onların evlatları ﻢ ﻭﻟﺪﺩﻫ ﻭ ﹶﻻ ﹶﺍ-ﻢﺩﻫ ﻭ ﹶﻻ ﹶﺍ-ﻢ ﻫ ﺩ ﻭ ﹶﻻ ﹶﺍ Their (fm, pl) children Onların (dş) evlatları ﻭﻟﺪ ﻦ ﻫ ﺩ ﻭ ﹶﻻ ﹶﺍ Their first ones Öncekileri ﺃﻭﻝ ﻢ ﻫ ﺍﹸﻭ ﹶﻻ First of the two O ikisinin birincisi ﺃﻭﻝ ﺎﻫﻤ ﺍﹸﻭﻻ To make enter, insert Soktu, girdirdi ﻭﰿ ﺞ ﻟﻮ ﻳ- ﺞ ﻭﹶﻟ ﹶﺍ Did not Olmadı mı Then O zaman Our first ones, earlier ones Öncekilerimiz If Eğer Owners Sahipleri ﺃﻭﻝ ﻲ ﺍﹸﻭﻟ-ﺍﹸﻭﻟﹸﻮﺍ First ones, earlier ones Đlkler, öncekiler ﺃﻭﻝ ﲔ ﻟﻭ ﹶﺍ- ﻭﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﹶﺍ Closer, more worthy, superior Daha yakın, daha üstün, layık ﻭﱄ ﻭﻟﹶﻰ ﹶﺍ First (fm) Đlk, birinci (dş) ﺃﻭﻝ ﺍﹸﻭﻟﹶﻰ Owners Sahipleri ﺃﻭﻝ ﻲﺍﹸﻭﻟ Owners of understanding Anlayış sahipleri ﺃﻭﻝ ﺏ ﺎ ﹺﻰ ﺍﻟﹾﺎﻟﺒﻭﻟ ﹸﺍ Woe to you Sana yazıklar olsun ﻭﱄ ﻚ ﻭﻟﹶﻰ ﹶﻟ ﹶﺍ Friends Dostlar, veliler ﻭﱄ ﺎ َﺀﻟﻴﻭ ﹶﺍ- ﺎ ُﺀﻟﻴﻭ ﹶﺍ Your friends Dostlarınız ﻭﱄ ﺋﻜﹸﻢﺎﻟﻴﻭ ﹶﺍ- ﻢ ﺅ ﹸﻛ ﺂﻟﻴﻭ ﹶﺍ His friends Onun dostları ﻭﱄ ﻩ ﺎ َﺀﻟﻴﻭ ﹶﺍ- ﻩ ﺅ ﺎﻟﻴﻭ ﹶﺍ Their friends Onların dostları ﻭﱄ ﺋﻬﹺﻢﺎﻟﻴﻭ ﹶﺍ- ﻢﺅﻫ ﺎﻟﻴﻭ ﹶﺍ Two closer persons Daha layık, daha yakın iki kişi ﻭﱄ ﻥ ﺎﻭﹶﻟﻴ ﹶﺍ And is it not Ve değil mi ﻟﻴﺲ ﺲ ﻴﺲ = ﹶﺍ ﻭ َﹶﻟ ﻴﻭﹶﻟ ﹶﺍ First ones, earlier ones Đlkler, öncekiler ﻭﱄ ﲔ ﻟﻭ ﹶﺍ Who Kim ﻣﻦ ﻦ ﻣ ﻭ ﻦ = ﹶﺍﻭﻣ ﹶﺍ Weakest En zayıf ﻭﻫﻦ ﻦ ﻫ ﻭ ﹶﺍ 4 ﻢ ﻭ ﹶﻟ ﻢ = ﹶﺍ ﻭﹶﻟ ﹶﺍ ﺎﻭ ﹶﻟﻤ ﺎ = ﹶﺍﻭﹶﻟﻤ ﹶﺍ ﺃﻭﻝ ﺎﻟﻨﻭ ﹶﺍ ﻮ ﻭ ﹶﻟ ﻮ = ﹶﺍ ﻭﹶﻟ ﹶﺍ 110 They gave shelter Barındırdılar 4 ﺃﻭﻱ ﺍﻭﻭ ﺁ Take (imp) shelter Sığının 1 ﺃﻭﻱ ﻭﺍﹾﺃﻭ He took shelter Sığındı 1 ﺃﻭﻱ ﻯﹶﺍﻭ I take shelter Sığınırım 1 ﺃﻭﻱ ﺁﻭﹺﻱ To give shelter Sığındırdı 1 ﺃﻭﻱ ﺆﻭﹺﻱ ﻳ - ﻯﺁﻭ We took shelter Sığındık 1 ﺃﻭﻱ ﺎﻳﻨﻭ ﹶﺍ We gave shelter Sığındırdık 4 ﺃﻭﻱ ﺎﻳﻨﻭ ﺁ We gave shelter to two of them O ikisini sığındırdık 4 ﺃﻭﻱ ﺂﻫﻤ ﺎﻳﻨﻭ ﺁ Yes Evet Which Hangi, hangisi Only Yalnız ﺎﺍﻳ Whichever Hangisi olursa ﻳﹰﺎﹶﺍ Their return Dönüşleri Revelations, signs ﻱﺍ ﻱ ﹶﺍ- ﻱ ﹶﺍ- ﻱ ﹶﺍ ﺃﻭﺏ ﻢ ﻬ ﺑﺎﺍﻳ Ayetler, işaretler ﺃﻳﻲ ﺕ ﺎﺁﻳ Your revelations, signs Senin ayetlerin ﺃﻳﻲ ﻚ ﺗﺎﺁﻳ Our revelations, signs Bizim ayetlerimiz ﺃﻳﻲ ﺎﺗﻨﺎ ﺁﻳ- ﺎﺗﻨﺎﺁﻳ His revelations, signs Onun ayetleri ﺃﻳﻲ ﻪ ﺗﺎ ﺁﻳ- ﻪ ﺗﺎﺁﻳ Its (her) signs Onun ayetleri, işaretleri ﺃﻳﻲ ﺎﺗﻬﺎﺁﻳ My revelations, signs Benim ayetlerim ﺃﻳﻲ ﻲﺎﺗ ﺁﻳ- ﺎﺗﻰﺁﻳ Only you Seni, sana You (pl) Sizi, size Days Günler Unmarried woman ﻙ ﻳﹶﺎﺍ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺍﻳ ﻳﻮﻡ ﺎﺎﻣ ﹶﺍﻳ- ﻡ ﺎﹶﺍﻳ Evli olmayan kadın ﺃﱘ ﻰﺎﻣ ﹶﺍﻳ- ﺎﺎﻣﹶﺍﻳ Does he order you (pl) Size emreder mi ﺃﻣﺮ ﺮﻛﹸﻢ ﻣ ﻳ ﹾﺄﹶﺍ When Ne zaman ﺎ ﹶﻥﹶﺍﻳ Only us Bizi, bize ﺎﺎﻧﺍﻳ 111 ﻩ ﺎﺍﻳ Only him Onu, ona Only them Onları, onlara ﻢ ﻫ ﺎﺍﻳ Only me Beni, bana ﻱ ﺎﺍﻳ Do they seek, desire Đsterler mi, ararlar mı Verse, sign Ayet, işaret, delil Giving Verme, veriş Your revelation, sign Senin ayetin O! (fm) Ey (dş) Two signs Đki ayet Does he like Sever mi Does he assume 1 4 ﺑﻐﻲ ﻮ ﹶﻥﺘﻐﺒﻳﹶﺍ ﺃﻳﻲ ﺕ ﺎ ﺁﻳ- ﻳ ﹲﺔﺁ ﺃﰐ ﺎ ِﺀﻳﺘ ﺍ- ﺎ َﺀﻳﺘﺍ ﺃﻳﻲ ﻚ ﺘﻳﺁ ﺎﺘﻬﻳﹶﺍ ﺃﻳﻲ ﻴ ﹺﻦﺘﻳﺁ 4 ﺣﺒﺐ ﺐ ﺤ ﻳ ﺐ = ﹶﺍ ﺤ ﻳﹶﺍ Sanar mı 1 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ﺤ ﻳ ﺐ = ﹶﺍ ﺴ ﺤ ﻳﹶﺍ Do they assume Sanarlar mı 1 ﺣﺴﺐ ﻮ ﹶﻥﺴﺒ ﺤ ﻳ ﻮ ﹶﻥ = ﹶﺍﺴﺒ ﺤ ﻳﹶﺍ Hands Eller ﻳﺪﻱ ﺪ ﻳﹶﺍ To strengthen, support Destekledi 2 ﺃﻳﺪ ﺪ ﻳﺆ ﻳ - ﺪ ﻳﹶﺍ I supported Destekledim 2 ﺃﻳﺪ ﺕ ﺪﹶﺍﻳ I supported you Seni destekledim 2 ﺃﻳﺪ ﻚ ﺗﺪﹶﺍﻳ He supported you Seni destekledi 2 ﺃﻳﺪ ﻙ ﺪ ﻳﹶﺍ He supported you (pl) Sizi destekledi 2 ﺃﻳﺪ ﺪﻛﹸﻢ ﻳﹶﺍ We supported Destekledik 2 ﺃﻳﺪ ﺎﺪﻧ ﻳﹶﺍ We supported him Onu destekledik 2 ﺃﻳﺪ ﻩ ﺎﺪﻧ ﻳﹶﺍ He supported him Onu destekledi 2 ﺃﻳﺪ ﻩ ﺪ ﻳﹶﺍ He strengthened them, supported them Onları destekledi 2 ﺃﻳﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻳﹶﺍ Hands Eller ﻳﺪﻱ ﻱ ﺪ ﻳ ﹶﺍ- ﻱﻳﺪﹶﺍ Your hands Sizin elleriniz ﻳﺪﻱ ﻳﻜﹸﻢﺪ ﻳ ﹶﺍ- ﻳﻜﹸﻢﻳﺪﹶﺍ Our hands Bizim ellerimiz ﻳﺪﻱ ﺎﻳﻨﻳﺪﹶﺍ Their hands Onların elleri ﻳﺪﻱ ﻳﻬﹺﻢﻳﺪ ﹶﺍ- ﻢ ﻬ ﻳﺪ ﻳﹶﺍ 112 Their (dual) hands O ikisinin elleri ﻳﺪﻱ ﺎﻬﻤ ﻳﺪ ﻳﹶﺍ Their (fm, pl) hands Onların (dş) elleri ﻳﺪﻱ ﻦ ﻳ ﹺﻬﻳﺪ ﹶﺍ- ﻦ ﻬ ﻳﺪ ﻳﹶﺍ Do they ascribe partners Ortak koşarlar mı 4 ﺷﺮﻙ ﺸ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﻳﹶﺍ Does he hope Ümit eder mi 1 ﻃﻤﻊ ﻊ ﻤ ﻳ ﹾﻄﹶﺍ Does he promise you (pl) Size vaad eder mi 1 ﻭﻋﺪ ﺪﻛﹸﻢ ﻌ ﻳﹶﺍ Awake Uyanık ﻳﻘﻆ ﻳﻘﹶﺎﻇﹰﺎﹶﺍ To believe firmly Kesin olarak inandı ﻳﻘﻦ ﻦ ﻗﻮ ﻳ- ﻦ ﻳ ﹶﻘﹶﺍ Wood, grove Eyke ﺔ ﻳ ﹶﻜﹶﺍ Which of you Hanginiz ﻢ ﻳ ﹸﻜﹶﺍ Protection, covenant Ülfet, alıştırılma 4 ﺃﻟﻒ ﻳﻼﹶﻑﺍ Their protection, covenant Onların ülfeti, alıştırılması 4 ﺃﻟﻒ ﻓﻬﹺﻢﻼ ﻳ ﹶﺍ Which Hangisi 4 ﺎﻳﻤﹶﺍ Oaths, right sides, right hands Yeminler, sağlar, sağ eller ﳝﻦ ﺎ ﹲﻥﻳﻤﹶﺍ ﺃﻣﻦ ﺎﺎﻧﺍﳝ - ﺎ ﹲﻥﻳﻤﺍ ﳝﻦ ﻧﻜﹸﻢﺎﻳﻤﹶﺍ-ﺎﹺﻧﻜﹸﻢﻳﻤﹶﺍ-ﻧﻜﹸﻢﺎﻳﻤﹶﺍ Faith Đman Your (pl) oaths, right hands Yeminleriniz, sağ elleriniz Your (pl) faith Đmanınız 4 ﺃﻣﻦ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺎﺍﳝ-ﺎﹺﻧﻜﹸﻢﺍﳝ-ﻧﻜﹸﻢﺎﺍﳝ His faith Onun imanı 4 ﺃﻣﻦ ﻪ ﻧﺎﺍﳝ - ﻪ ﺎﹺﻧﺍﳝ Her faith Onun (dş) imanı 4 ﺃﻣﻦ ﺎﺎﹺﻧﻬﺍﳝ - ﺎﻧﻬﺎﺍﳝ Their oaths, rights Onların yeminleri, sağları ﳝﻦ ﻢ ﺎﹺﻧ ﹺﻬﻳﻤﹶﺍ Their faith Onların imanı ﺃﻣﻦ ﺎﹺﻧﻬﹺﻢﺍﳝ- ﻢﻧﻬﺎﺍﳝ-ﻢ ﻬ ﻧﺎﻳﻤﺍ Their (fm, pl) faith Onların (dş) imanı ﳝﻦ ﻦ ﺎﹺﻧ ﹺﻬﺍﳝ - ﻦ ﻬ ﻧﺎﻳﻤﹶﺍ Does he grab him Onu tutar mı ﻣﺴﻚ ﻪ ﺴ ﹸﻜ ِ ﻤ ﻳﹶﺍ Right side Sağ taraf ﳝﻦ ﻤ ﹺﻦ ﻳ ﹶﺍ- ﻦ ﻤ ﻳﹶﺍ Where Nerede, nereye ﺃﻳﻦ ﻦ ﻳﹶﺍ Which of us Hangimiz Wherever Her nerede 4 4 4 ﺎﻳﻨﹶﺍ ﺎﻨﻤﻳﹶﺍ 113 O! Ey Which of them Onların hangisi Ayyub, Job Eyüp Does he like Sever mi, ister mi ﺎﺘﻬﻳ ﹶﺍ- ﺎﻳﻬﹶﺍ ﻢ ﻬ ﻳﹶﺍ ﺏ ﻮﹶﺍﻳ 1 114 ﻭﺩﺩ ﺩ ﻮ ﻳﹶﺍ ب With, in, from Đle, içinde, -den Well Kuyu Evil, bad Ne kötü It became bad Sıkıntılı oldu Evil is that, bad is that ﺏ ﹺ ﺑﺄﺭ ﹺﺑﹾﺌ ﹴﺮ ﺑﺄﺱ ﺲ ﹺﺑﹾﺌ 1 ﺑﺄﺱ ﺱ ﺒﹶﺄﻳ - ﺲ ﺌﺑ Ne kötüdür o ki 1 ﺑﺄﺱ ﺎﺴﻤ ﹺﺑﹾﺌ Wretched Şiddetli 1 ﺑﺄﺱ ﺲ ﻴ ﹴﺑﺌ To incur Uğradı 1 ﺑﻮﺃ ﻮ ُﺀﻳﺒ - ﺎ َﺀﺑ Miserable Zayıf, zavallı ﺑﺄﺱ ﺲ ﺋﺎﺑ They incurred Uğradılar ﺑﻮﺃ ﺎﺀُﻭﺑ Door, gate Kapı ﺑﻮﺏ ﺏ ﺎﺑ Babel Babil To spend the night Geceledi The best judge En iyi hüküm veren The one who kills 1 ﺎﹺﺑ ﹶﻞﺑ ﺑﻴﺖ ﺖ ﻳﺒﹺﻴ - ﺕ ﺎﺑ ﺣﻜﻢ ﺣ ﹶﻜ ﹺﻢ ﺏ ﹶﺍ ﺣ ﹶﻜ ﹺﻢ = ﹺ ﹺﺑﹶﺎ Tüketen ﲞﻊ ﻊ ﺧ ﺎﺑ Visitor, Bedouin Ziyaretçi, bedevi ﺑﺪﻭ ﺩ ﺎﺑ To perish Yok oldu 1 ﺑﻴﺪ ﺪ ﻳﺒﹺﻴ - ﺩ ﺎﺑ To hasten Acele etti 1 ﺑﺪﺭ ﺭ ﺩ ﺎﻳﺒ - ﺭ ﺩ ﺎﺑ Bedouins Bedeviler ﺑﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﺎﺩﺑ Simple, immature Basit ﺑﺪﻭ ﻱ ﺩ ﺎﺑ With permission Đzniyle ﺃﺫﻥ ﻥ ﺏ ﹺﺇ ﹾﺫ ﻥ = ﹺ ﹺﺑﹺﺈ ﹾﺫ With his permission O’nun izniyle ﺃﺫﻥ ﻪ ﺍ ﹾﺫﹺﻧ ﺏ ﻪ = ﹺ ﺎ ﹾﺫﹺﻧﹺﺑ To perish Yok oldu, boş oldu ﺑﻮﺭ ﺭ ﻮﻳﺒ - ﺭ ﺎﺑ Creator Yaratıcı, yaratan ﺑﺮﺃ ﺉ ﺎ ﹺﺭﺑ Your Creator Yaratıcınız ﺑﺮﺃ ﻢ ﺋ ﹸﻜﺎ ﹺﺭﺑ Cold Soğuk ﺑﺮﺩ ﺩ ﺎ ﹺﺭﺑ 1 1 115 Clear, level Açık, düz ﺑﺮﺯ ﺯ ﹰﺓ ﺎ ﹺﺭﺑ Those who come forth Ortaya çıkanlar, çıkacaklar ﺑﺮﺯ ﻭ ﹶﻥﺎ ﹺﺭﺯﺑ To bless Bereketlendirdi, mübarek kıldı 3 ﺑﺮﻙ ﻙ ﺎ ﹺﺭﻳﺒ - ﻙ ﺭ ﺎﺑ We blessed Bereketlendirdik 3 ﺑﺮﻙ ﺎﺭ ﹾﻛﻨ ﺎﺑ That which emerges Doğan, doğarken ﺑﺰﻍ ﺎ ﹺﺯ ﹶﻏ ﹰﺔ ﺑ- ﺎﺯﹺﻏﹰﺎﺑ That which emerges Doğan, doğarken ﺑﺰﻍ ﺎ ﹺﺯ ﹶﻏ ﹰﺔﺑ Power, difficulty, punishment Zorluk, cezalandırma, kuvvet, düşmanlık ﺑﺄﺱ ﺎﺑ ﹾﺄﺳ -ﺱ ﺑ ﹾﺄ Poverty, difficulty, war Yoksulluk, zorluk, savaş ﺑﺄﺱ ﺎ ٌﺀﺑ ﹾﺄﺳ Distorted Asık (yüz), üzüntülü ﺑﺴﺮ ﺮﹲﺓ ﺳ ﺎﺑ That which extends Uzatan ﺑﺴﻂ ﻂ ﺳ ﹲ ﺎﺑ Those who extend Uzatanlar ﺑﺴﻂ ﺳﻄﹸﻮﺍ ﺎﺑ Those who extend Uzatanlar ﺑﺴﻂ ﺳﻄﹸﻮﻥ ﺎﺑ High, tall Yüksek ﺑﺴﻖ ﺕ ﺳﻘﹶﺎ ﺎﺑ Your power Gücünüz ﺑﺄﺱ ﻢ ﺳ ﹸﻜ ﺑ ﹾﺄ With the name of Đsmiyle, adıyla ﲰﻮ ﺳ ﹺﻢ ﺏ ﺍ ﺳ ﹺﻢ = ﹺ ﺑﹺﺎ Our power Gücümüz ﺑﺄﺱ ﺎﺳﻨ ﺑ ﹾﺄ - ﺎﺳﻨ ﺑ ﹾﺄ His power Onun gücü ﺑﺄﺱ ﻪ ﺳ ﺑ ﹾﺄ Their power Onların gücü ﺑﺄﺱ ﻢ ﻬ ﺳ ﺑ ﹾﺄ To have relations Birlikte yaşadı, cinsi temas etti 3 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺷ ﺎﻳﺒ - ﺮ ﺷ ﺎﺑ Have relations with them Kadınlara yaklaşın 3 ﺑﺸﺮ ﻦ ﻫ ﻭﺷﺮ ﺎﺑ People, community Arkadaşları, topluluğu ﺻﺤﺐ ﺏ ﺎ ﹺﺻﺤ ﺏ ﹶﺃ ﺏ= ﹺ ﺎ ﹺﺻﺤ ﹺﺑﹶﺄ False, vain Batıl, yanlış ﺑﻄﻞ ﻃ ﹲﻞ ﺎﺑ In vain, wrongfully Batıl olarak, boş yere ﺑﻄﻞ ﻼ ﻃ ﹰ ﺎﺑ Secret Gizli ﺑﻄﻦ ﻦ ﻃ ﺎﺑ Secretly Gizlice ﺑﻄﻦ ﻨ ﹰﺔﻃ ﺎﺑ Its secret Gizlisi, iç yüzü ﺑﻄﻦ ﻪ ﻨﻃ ﺎ ﺑ- ﻪ ﻨﻃ ﺎﺑ 116 To sell Sattı 1 ﺑﻴﻊ ﻊ ﻳﹺﺒﻴ - ﻉ ﺎﺑ Remove (imp), make it far away Uzaklaştır 3 ﺑﻌﺪ ﺪ ﻋ ﺎﺑ To remove, make it far away Ayırdı, uzaklaştırdı 3 ﺑﻌﺪ ﺪ ﻋ ﺎﻳﺒ - ﺪ ﻋ ﺎﺑ Desiring, disobeying Ölçüyü aşarak ﺑﻐﻲ ﻍ ﺎ ﹴﺑ Remaining, lasting Kalıcı, baki ﺑﻘﻲ ﻕ ﺎ ﹴﺑ Those who remain, will remain Kalıcı olanlar, baki olanlar, kalacaklar ﺑﻘﻲ ﺕ ﺎﻗﻴﺎﺑ Remaining, lasting Kalıcı, baki olan ﺑﻘﻲ ﻴ ﹲﺔﻗﺎﺑ Remaining, lasting Kalıcı, baki olan ﺑﻘﻲ ﺕ ﺎﻗﻴﺎ ﺑ- ﻴ ﹰﺔﻗﺎﺑ Remaining ones Geri kalanlar ﺑﻘﻲ ﲔ ﻗﺎﺑ Affair, situation, case Durum, hal, mesele ﺑﻮﻝ ﺎ ﹸﻝﺑ In hereafter Ahirete ﺃﺧﺮ ﺓ ﺮ ﺧ ﺏ ﺍﻟﹾﺂ ﺓ = ﹺ ﺮ ﺧ ﺑﹺﺎﻟﹾﺂ In mornings Seherlerde ﺳﺤﺮ ﺎ ﹺﺭﺳﺤ ﺏ ﺍ َﻷ ﺎ ﹺﺭ = ﹺﺳﺤ ﺑﹺﺎ َﻷ With protection Takva ile ﻭﻗﻲ ﻯﺘ ﹾﻘﻮﺏ ﺍﻟ ﻯ = ﹺﺘ ﹾﻘﻮﺑﹺﺎﻟ With her Onunla (dş) With truth Hak ile With religion Dini With him Onunla (er) ﻱﺏ ﺍﱠﻟﺬ ﻱ = ﹺﺑﹺﺎﱠﻟﺬ With them Onlarla (er) ﻦ ﻳﺏ ﺍﱠﻟﺬ ﻦ = ﹺ ﻳﺑﹺﺎﱠﻟﺬ With the messenger Elçiye, elçi ile With pages Sayfaları With patience ﻲﺏ ﺍﱠﻟﺘ ﻲ = ﹺﺑﹺﺎﱠﻟﺘ ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﺏ ﺍﹾﻟ ﻖ = ﹺ ﺤ ﺑﹺﺎﹾﻟ ﺩﻳﻦ ﻳ ﹺﻦﺪ ﺏ ﺍﻟ ﻳ ﹺﻦ = ﹺﺪ ﺑﹺﺎﻟ ﺭﺳﻞ ﻮ ﹺﻝﺮﺳ ﺏ ﺍﻟ ﻮ ﹺﻝ = ﹺﺮﺳ ﺑﹺﺎﻟ ﺯﺑﺮ ﺑ ﹺﺮﺰ ﺏ ﺍﻟ ﺑ ﹺﺮ = ﹺﺰ ﺑﹺﺎﻟ Sabırla, sabrı ﺻﱪ ﺒ ﹺﺮﺼ ﺏ ﺍﻟ ﺒ ﹺﺮ = ﹺﺼ ﺑﹺﺎﻟ With false gods Tağutu ﻃﻐﻲ ﺕ ﺏ ﺍﻟﻄﱠﺎﻏﹸﻮ ﺕ= ﹺ ﺑﹺﺎﻟﻄﱠﺎﻏﹸﻮ That which reaches Ulaşan, erişen ﺑﻠﻎ ﻐ ﹲﺔ ﻟﺎ ﺑ- ﻟ ﹸﻎﺎﺑ That which reaches (fm) Ulaşan, erişen, ulaşacak (dş) ﺑﻠﻎ ﻐ ﹲﺔ ﻟﺎﺑ That which reaches him Ona ulaşan, ulaşacak ﺑﻠﻎ ﻪ ﻐ ﻟﺎﺑ Those who reach him Ona ulaşanlar, ulaşırlar ﺑﻠﻎ ﻩ ﻮﻟﻐﺎﺑ 117 ﻏﻴﺐ ﺐ ﻴ ﹺﻐ ﺏ ﺍﹾﻟ ﺐ= ﹺ ﻴ ﹺﻐ ﺑﹺﺎﹾﻟ Ona ulaşanlar, ulaşırlar ﺑﻠﻎ ﻪ ﻴﻟﻐﺎﺑ With pen Kalem ile ﻗﻠﻢ ﺏ ﺍﹾﻟ ﹶﻘﹶﻠ ﹺﻢ ﺑﹺﺎﹾﻟ ﹶﻘﹶﻠ ﹺﻢ = ﹺ With book Kitaba, kitap ile ﻛﺘﺐ ﺏ ﺎ ﹺﻜﺘ ﺏ ﺍﹾﻟ ﺏ= ﹺ ﺎ ﹺﻜﺘ ﺑﹺﺎﹾﻟ With Allah Allah’a, Allah ile ﺍﷲ ﻪ ﺏ ﺍﻟﹼﻠ ﻪ = ﹺ ﺑﹺﺎﻟﹼﻠ With believers Müminlere ﺃﻣﻦ ﲔ ﻣﹺﻨ ﺆ ﻤ ﺏ ﺍﹾﻟ ﲔ= ﹺ ﻣﹺﻨ ﺆ ﻤ ﺑﹺﺎﹾﻟ By forelocks Perçemden ﻧﺼﻲ ﺔ ﻴﺻ ﺎﺏ ﺍﻟﻨ ﺔ = ﹺ ﻴﺻ ﺎﺑﹺﺎﻟﻨ By stars Yıldızlarla ﳒﻢ ﺠ ﹺﻢ ﻨﺏ ﺍﻟ ﺠ ﹺﻢ = ﹺ ﻨﺑﹺﺎﻟ Their affairs, case Onların halleri, işleri ﺑﻠﻮ ﻢ ﻬ ﺎﹶﻟﺑ With parents Ana-babaya ﻭﻟﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺍﺏ ﺍﹾﻟﻮ ﻳ ﹺﻦ = ﹺﺪ ﻟﺍﺑﹺﺎﹾﻟﻮ By night Geceleyin ﻟﻴﻞ ﻴ ﹺﻞﺏ ﺍﱠﻟ ﻴ ﹺﻞ = ﹺﺑﹺﺎﱠﻟ By day Güne, gününe ﻳﻮﻡ ﻮ ﹺﻡ ﻴﺏ ﺍﹾﻟ ﻮ ﹺﻡ = ﹺ ﻴﺑﹺﺎﹾﻟ In front Önde ﺃﻣﻢ ﺎ ﹴﻡﺏ ﹺﺇﻣ ﺎ ﹴﻡ = ﹺﹺﺑﹺﺈﻣ To become manifest Ayrıldı, açık oldu ﺑﲔ ﲔ ﻳﹺﺒ - ﺎ ﹶﻥﺑ For that Şunun için ﺏ ﹶﺍ ﹾﻥ ﹺﺑﹶﺎ ﹾﻥ = ﹺ For that Şundan dolayı, çünkü ﺏ ﹶﺍ ﱠﻥ ﹺﺑﹶﺎ ﱠﻥ = ﹺ Because we Çünkü biz ﺎﺏ ﹶﺍﻧ ﺎ = ﹺﹺﺑﹶﺎﻧ Because you (pl) Çünkü siz ﻢ ﻧ ﹸﻜﺏ ﹶﺍ ﻢ = ﹺ ﻧ ﹸﻜﹺﺑﹶﺎ Because we Çünkü biz ﺎﻧﻨﺏ ﹶﺍ ﺎ = ﹺﻧﻨﹺﺑﹶﺎ Because he Çünkü o ﻪ ﻧﺏ ﹶﺍ ﻪ = ﹺ ﻧﹺﺑﹶﺎ Because they Çünkü onlar Which Hangi Our signs Ayetlerimizi To pledge allegiance Biat etti, söz verdi You contracted Take their (fm) allegiance To unseen Gaybe, görünmeyene Those who reach him 1 ﻢ ﻬ ﻧﺏ ﹶﺍ ﻢ = ﹺ ﻬ ﻧﹺﺑﹶﺎ ﻱ ﺏ ﹶﺍ ﻱ= ﹺ ﹺﺑﹶﺎ ﺃﻳﻲ ﺎﺗﻨﺎﺏ ﺁﻳ ﺎ = ﹺﺗﻨﺎﺑﹺﺂﻳ 3 ﺑﻴﻊ ﻊ ﺎﹺﻳﻳﺒ - ﻊ ﻳﺎﺑ Sözleştiniz 3 ﺑﻴﻊ ﻢ ﺘﻌ ﻳﺎﺑ Biatlarını (dş) al 3 ﺑﻴﻊ ﻦ ﻬ ﻌ ﺎﹺﻳﺑ 118 ﳝﻦ ﻢ ﺎﹺﻧ ﹺﻬﻳﻤﺏ ﹶﺃ ﻢ = ﹺ ﺎﹺﻧ ﹺﻬﻳﻤﹺﺑﹶﺄ 2 ﺑﺘﻚ ﻚ ﺘﺒﻳ - ﻚ ﺘﺑ Kendini adadı 2 ﺑﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﺒﻳ - ﺘ ﹶﻞﺑ To spread Yaydı 1 ﺑﺜﺚ ﺚ ﺒ ﱡﻳ - ﺚ ﺑ ﱠ With the third Üçüncü ile ﺛﻠﺚ ﺚ ﻟﺏ ﺛﹶﺎ ﺚ= ﹺ ﻟﹺﺑﺜﹶﺎ My grief Benim tasam ﺑﺜﺚ ﺑﺜﱢﻲ Seas Denizler ﲝﺮ ﺭ ﺎﹺﺑﺤ To scratch, look for Aradı, eşeledi ﲝﺚ ﺚ ﺤ ﹸ ﺒﻳ - ﺚ ﺤ ﹶ ﺑ With stones Taşları ﺣﺠﺮ ﺓ ﺭ ﺎﺣﺠ ﺏ ﺓ = ﹺ ﺭ ﺎﺤﺠ ﹺﺑ Sea, big river Deniz, büyük nehir ﲝﺮ ﺤ ﹺﺮ ﺑ - ﺮ ﺤ ﺑ - ﺮ ﺤ ﺑ Two seas Đki deniz ﲝﺮ ﻳ ﹺﻦﺮ ﺤ ﺑ - ﻥ ﺍﺤﺮ ﺑ Two seas Đki deniz ﲝﺮ ﻳ ﹺﻦﺮ ﺤ ﺑ With praise Hamd ile, övgü ile ﲪﺪ ﺪ ﻤ ﺣ ﺏ ﺪ = ﹺ ﻤ ﺤ ﹺﺑ An invented camel name Uyduruk bir deve adı Low, little Düşük, az To deprive, diminish Azalttı, mahrum etti Stinginess Cimrilik To be stingy Cimrilik etti They became stingy At their rights Sağlarında To cut off Kesti, yardı To devote 1 ﺓ ﲑ ﺤ ﺑ ﲞﺲ ﺎﺨﺴ ﺑ - ﺲ ﺨ ﺑ ﲞﺲ ﺲ ﺨ ﺒﻳ - ﺲ ﺨ ﺑ ﲞﻞ ﻞﺑﺨ 1 ﲞﻞ ﺨ ﹸﻞ ﺒﻳ - ﺨ ﹶﻞ ﺑ Cimrilik ettiler 1 ﲞﻞ ﺨﻠﹸﻮﹾﺍ ﺑ They began Başladılar 1 ﺑﺪﺃ ﺅ ﺪ ﺑ They began with you Size başladılar 1 ﺑﺪﺃ ﻢ ﺪﺀُﻭ ﹸﻛ ﺑ To become apparent Göründü, ortaya çıktı 1 ﺑﺪﻭ ﺍﺑﺪ To begin, create Başlattı, yarattı 1 ﺑﺪﺃ ﺪﹸﺃ ﺒﻳ - ﺪﹶﺃ ﺑ To become apparent Göründü, ortaya çıktı 1 ﺑﺪﻭ ﻭﺒﺪﻳ - ﺍﺑﺪ Hastily Aceleye getirerek ﺑﺪﺭ ﺍﺭﹰﺍﹺﺑﺪ With his house Onun evini ﺩﻭﺭ ﻩ ﺍ ﹺﺭﺏ ﺩ ﻩ = ﹺ ﺍ ﹺﺭﹺﺑﺪ 1 119 He began with you Size başladı 1 ﺑﺪﺃ ﻢ ﺪﹶﺃ ﹸﻛ ﺑ We began Başladık 1 ﺑﺪﺃ ﺎﺪﹾﺃﻧ ﺑ It became apparent Ortaya çıktı 1 ﺑﺪﻭ ﺕ ﺪ ﺑ Badr Bedir ﺑﺪﺭ ﺪ ﹴﺭ ﺑ First Đlk ﺑﺪﻉ ﻋﹰﺎﹺﺑﺪ Change (imp) Değiştir 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹾﻝ ﺑ To change Değiştirdi 1 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﺑ To change Değiştirdi 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﺑ As exchange Bedel, karşılık olarak ﺑﺪﻝ ﺪ ﹰﻻ ﺑ We changed Değiştirdik 2 ﺑﺪﻝ ﺎﺪﹾﻟﻨ ﺑ We changed them Onları değiştirdik 2 ﺑﺪﻝ ﻢ ﻫ ﺎﺪﹾﻟﻨ ﺑ He changed him Onu değiştirdi 2 ﺑﺪﻝ ﻪ ﺪﹶﻟ ﺑ Change (imp) it Onu değiştir 2 ﺑﺪﻝ ﻪ ﺪﹾﻟ ﺑ They changed Değiştirdiler 2 ﺑﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮﺍ ﺑ Body Beden ﺑﺪﻥ ﺪ ﹲﻥ ﺑ Camels and cattle Büyükbaş kurbanlık ﺑﺪﻥ ﺪ ﹶﻥ ﺑ Your body Senin bedenin ﺑﺪﻥ ﻚ ﺪﹺﻧ ﺑ Desert Çöl ﺑﺪﻭ ﺪ ﹺﻭ ﺑ Creator Örneksiz yaratan ﺑﺪﻉ ﻊ ﻳﺑﺪ Owned by Sahip olduğu To spend, waste Ziyan etti, israf etti Like this Đşte böylece Their sin Onların günahını Owner of Sahip olana Land Kara, toprak ﺑﺮﺭ ﺮ ﺑ - ﺮ ﺑ Righteousness Đyilik, fazilet, doğruluk ﺑﺮﺭ ﺮ ﹺﺑ- ﺮ ﹺﺑ- ﺮ ﹺﺑ ﺕ ﺏ ﺫﹶﺍ ﺕ= ﹺ ﹺﺑﺬﹶﺍ 2 ﺑﺬﺭ ﺭ ﺒ ﱢﺬﻳ - ﺭ ﺑ ﱠﺬ ﻚ ﻟﺏ ﹶﺫ ﻚ= ﹺ ﻟﹺﺑ ﹶﺬ ﻢ ﺏ ﺫﹶﻧﹺﺒ ﹺﻬ ﻢ = ﹺ ﹺﺑﺬﹶﻧﹺﺒ ﹺﻬ ﻱﺏ ﺫ ﻱ = ﹺﹺﺑﺬ 120 To act righteously Nazik oldu, iyi oldu 1 ﺑﺮﺭ ﺮ ﺒﻳ - ﺮ ﺑ To create Yarattı 1 ﺑﺮﺃ ﺮﹸﺃ ﺒﻳ - ﺉ ﺑ ﹺﺮ They became cleared Beri oldular, uzak oldular 1 ﺑﺮﺃ ﺍﺮﺀَﺍﺅ ﺑ On land Karada ﺑﺮﺭ ﺮﹰﺍ ﺑ To clear, absolve Temize çıkardı 2 ﺑﺮﺭ ﺉ ﺮ ﺒﻳ - ﺃﺑﺮ To create Yarattı 1 ﺑﺮﺃ ﺮﹸﺃ ﺒﻳ - ﺮﹶﺃ ﺑ Clear ones Uzak (çoğul) ﺑﺮﺃ ﺍﺀﺑﺮ Clear, absolved Uzak ﺑﺮﺃ ﺍ ٌﺀﺑﺮ Warning, declaration Đhtar, uyarı ﺑﺮﺃ ﺍﺀﹲﺓﺑﺮ Those who give, return Verenler, iade edenler ﺭﺩﺩ ﻯﺭﺁﺩ ﺏ ﻯ = ﹺﺁﺩﹺﺑﺮ He absolved him Onu beraat ettirdi ﺑﺮﺭ ﻩ ﺮﹶﺍ ﺑ To the lord Rabbine ﺭﺑﺐ ﺏ ﺭ ﺏ ﺏ= ﹺ ﺮ ﹺﺑ To your (pl) lord Rabbinize ﺭﺑﺐ ﻢ ﺑ ﹸﻜﺭ ﺏ ﻢ = ﹺ ﺑ ﹸﻜﺮ ﹺﺑ To their lord Onların rabbine ﺭﺑﺐ ﻢ ﺑ ﹺﻬﺭ ﺏ ﻢ = ﹺ ﺑ ﹺﻬﺮ ﹺﺑ To leave Terk etti ﺑﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺒﻳ - ﺡ ﺑ ﹺﺮ With his mercy Onun rahmetiyle ﺭﺣﻢ ﻪ ﺘﻤ ﺣ ﺭ ﺏ ﻪ = ﹺ ﺘﻤ ﺣ ﺮ ﹺﺑ Hail Dolu (yağış cinsi) ﺑﺮﺩ ﺩ ﺮ ﺑ To become cold Soğudu ﺑﺮﺩ ﺩ ﺮ ﺒﻳ - ﺩ ﺮ ﺑ Cold Soğuk ﺑﺮﺩ ﺩﹰﺍﺑﺮ Dutiful Faziletli ﺑﺮﺭ ﺓ ﺭ ﺮ ﺑ To come forth Öne çıktı, göründü 1 ﺑﺮﺯ ﺯ ﺮ ﺒﻳ - ﺯ ﺮ ﺑ To make manifest Gösterdi 2 ﺑﺮﺯ ﺯ ﺮ ﺒﻳ - ﺯ ﺮ ﺑ Was made manifest Öne çıkarıldı 2 ﺑﺮﺯ ﺕ ﺯ ﺮ ﺑ Curtain, obstacle Perde, engel ﺑﺮﺯﺡ ﺎﺯﺧ ﺮ ﺑ - ﺥ ﺯ ﺮ ﺑ They came out, appeared Göründüler ﺑﺮﺯ ﻭﹾﺍﺮﺯ ﺑ With his messenger Elçisi ile ﺭﺳﻞ ﻪ ﻟﻮﺭﺳ ﺏ ﻪ = ﹺ ﻟﻮﺮﺳ ﹺﺑ 2 1 1 1 121 With my messenger Elçim ile ﺭﺳﻞ ﻰﻮﻟﺭﺳ ﺏ ﻰ = ﹺﻮﻟﺮﺳ ﹺﺑ Lightning Şimşek ﺑﺮﻕ ﻕ ﺮ ﺑ To be dazzled Parladı, gözü alındı, kamaştı ﺑﺮﻕ ﻕ ﺮ ﺒﻳ - ﻕ ﺑ ﹺﺮ Its lightning Onun şimşeği ﺑﺮﻕ ﻪ ﻗﺮ ﺑ Blessings Bereketler ﺑﺮﻙ ﺕ ﺮﻛﹶﺎ ﺑ - ﺕ ﺮﻛﹶﺎ ﺑ His blessings Onun bereketleri ﺑﺮﻙ ﻪ ﺗﺮﻛﹶﺎ ﺑ Evidence Delil ﺑﺮﻫﻦ ﺎ ﹲﻥﺮﻫ ﺑ Two evidences Đki delil ﺑﺮﻫﻦ ﻥ ﺎﺎﻧﺮﻫ ﺑ Your evidence Deliliniz ﺑﺮﻫﻦ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺎﺮﻫ ﺑ Towers, constellations Burçlar ﺑﺮﺝ ﺎﻭﺟﺑﺮ - ﺝ ﻭﺑﺮ Clear, innocent Uzak, suçsuz ﺑﺮﺃ ﺑﺮﹺﻳﺌﹰﺎ - ﺑﺮﹺﻱ ٌﺀ Clear, innocent Suçsuz ﺑﺮﺃ ﺑﺮﹺﻳﺌﹰﺎ Clear ones, innocents Uzak olanlar, suçsuz olanlar ﺑﺮﺃ ﺑﺮﹺﻳﺌﹸﻮ ﹶﻥ Creatures Yaratılanlar, halk ﺑﺮﺃ ﺔ ﻳﺑ ﹺﺮ To rise Doğdu, yükseldi 1 ﺑﺰﻍ ﻍ ﺰ ﹸ ﺒﻳ - ﻍ ﺰ ﹶ ﺑ To crumble Parçaladı 1 ﺑﺴﺲ ﺲ ﻳﹺﺒ - ﺲ ﺑ In pieces Parça parça ﺑﺴﺲ ﺴﹰﺎ ﺑ Expanse Sergi ﺑﺴﻂ ﺎﻃﹰﺎﹺﺑﺴ With way, road Yola, yol ile ﺳﺒﻞ ﺳﺒﹺﻴ ﹴﻞ ﺏ ﺴﺒﹺﻴ ﹴﻞ = ﹺ ﹺﺑ Crumbled Parçalandı 1 ﺑﺴﺲ ﺖ ﺴ ﺑ To frown Kaşını çattı, yüzünü astı 1 ﺑﺴﺮ ﺮ ﺴ ﺒﻳ - ﺮ ﺴ ﺑ Expanse Genişlik ﺑﺴﻂ ﻂ ﺴ ﺑ To expand Yaydı, genişletti, uzattı 1 ﺑﺴﻂ ﻂ ﺴﹸ ﺒﻳ - ﻂ ﺴﹶ ﺑ It expanded Genişledi 1 ﺑﺴﻂ ﺖ ﻄﺑﺴ You expanded Uzattın 1 ﺑﺴﻂ ﺖ ﺴ ﹾﻄ ﺑ Expanse Genişlik, büyüklük ﺑﺴﻂ ﺴ ﹶﻄ ﹰﺔ ﺑ 122 1 ﺑﺴﻖ ﻖ ﺴ ﺒﻳ - ﻖ ﺴ ﺑ ﲰﻮ ﺳ ﹺﻢ ﺍ ﺏ ﺴ ﹺﻢ = ﹺ ﹺﺑ 2 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺑ 2 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺑ Şer ile ﺷﺮﺭ ﺮ ﺷ ﺏ ﺮ = ﹺ ﺸ ﹺﺑ Human Đnsan, beşer ﺑﺸﺮ ﺍﺸﺮ ﺑ - ﺮ ﺸ ﺑ Give glad tidings (imp) Müjde verdi, müjdeledi ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﻳ - ﺮ ﺸ ﺑ Glad tidings Müjde ﺑﺸﺮ ﻯﺸﺮ ﺑ - ﺮﹰﺍﺑﺸ Your (pl) glad tidings Müjdeniz ﺑﺸﺮ ﻢ ﺍ ﹸﻛﺸﺮ ﺑ We gave you glad tidings Seni müjdeledik 2 ﺑﺸﺮ ﻙ ﺎﺮﻧ ﺸ ﺑ We gave him glad tidings Onu müjdeledik 2 ﺑﺸﺮ ﻩ ﺎﺮﻧ ﺸ ﺑ We gave her glad tidings Onu müjdeledik 2 ﺑﺸﺮ ﺎﺎﻫﺮﻧ ﺸ ﺑ Give (imp) him glad tidings Onu müjdele 2 ﺑﺸﺮ ﻩ ﺮ ﺸ ﺑ Give (imp) them glad tidings Onları müjdele 2 ﺑﺸﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺸ ﺑ They gave him glad tidings Onu müjdelediler 2 ﺑﺸﺮ ﻩ ﻭﺸﺮ ﺑ Glad tidings Müjde ﺑﺸﺮ ﻯﺸﺮ ﺑ Two human beings Đki insan ﺑﺸﺮ ﻳ ﹺﻦﺮ ﺸ ﺑ With a thing Bir şey ile ﺷﻲﺀ ﻰ ٍﺀ ﺷ ﺏ ﻰ ٍﺀ = ﹺ ﺸ ﹺﺑ That which gives glad tidings Müjde veren ﺑﺸﺮ ﺍﺸﲑ ﺑ - ﲑ ﺸ ﺑ Eyes, insights Gözler, görüşler, deliller ﺑﺼﺮ ﺮ ﺋﺎﺑﺼ That they keep from Onları alıkoymaları ﺻﺪﺩ ﻢ ﻫ ﺪ ﺻ ﺏ ﻢ = ﹺ ﻫ ﺪ ﺼ ﹺﺑ Eye, insight Göz, görüş ﺑﺼﺮ ﺎﺭﺑﺼ ﹶﺃ- ﺮ ﺼ ﺑ To see, watch Gördü, gözetledi ﺑﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺒﻳ - ﺮ ﺼ ﺑ To make see Gösterdi, idrak ettirdi ﺑﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺒﻳ - ﺮ ﺼ ﺑ She saw Gördü (dş) ﺑﺼﺮ ﺕ ﺮ ﺼ ﺑ I saw Gördüm ﺑﺼﺮ ﺕ ﺮ ﺼ ﺑ To rise, be tall Yükseldi, üstün oldu In the name of Đsmiyle, adıyla Give glad tidings (imp) Müjde ver, müjdele Given glad tidings Müjdelendi With evil 1 2 2 1 123 Your eye, insight Gözün, görüşün ﺑﺼﺮ ﻙ ﺮ ﺼ ﺑ His eye, insight Gözü, görüşü ﺑﺼﺮ ﻩ ﺼ ﹺﺮ ﺑ Expanse, abundance Genişlik, büyüklük ﺑﺴﻂ ﺼ ﹶﻄ ﹰﺔ ﺑ Onion Soğan ﺑﺼﻞ ﻞﺑﺼ Its onion Onun soğanı ﺑﺼﻞ ﺎﻠﻬﺼ ﺑ That which sees Gören ﺑﺼﺮ ﺍﺼﲑ ﺑ - ﲑ ﺼ ﺑ Insight Görüş, basiret ﺑﺼﺮ ﲑ ﹲﺓ ﺼ ﺑ Commercial goods Ticaret malları ﺑﻀﻊ ﺔ ﻋ ﺎ ﹺﺑﻀ- ﻋ ﹲﺔ ﺎﹺﺑﻀ Our commercial goods Ticaret mallarımız ﺑﻀﻊ ﺎﺘﻨﻋ ﺎﹺﺑﻀ Their commercial goods Onların ticaret malları ﺑﻀﻊ ﻢ ﻬ ﺘﻋ ﺎﹺﺑﻀ With harm Zarar ile ﺿﺮﺭ ﺮ ﺿ ﺏ ﺮ = ﹺ ﻀ ﹺﺑ A few, 3 to 9 Birkaç, 3 ila 9 ﺑﻀﻊ ﻀ ﹺﻊ ﹺﺑ- ﻊ ﻀ ﹺﺑ To lag behind Yavaş oldu, geride kaldı ﺑﻄﺄ ﺆ ﺒ ﱢﻄﻳ - ﺆ ﺑ ﱠﻄ Inner parts Đçindekiler, etraftakiler ﺑﻄﻦ ﻦ ﺋﺑﻄﹶﺎ Its inner parts Onun içindekiler ﺑﻄﻦ ﺎﻨﻬﺋﺑﻄﹶﺎ Intimates Sırdaş ﺑﻄﻦ ﻧ ﹰﺔﹺﺑﻄﹶﺎ To boast, exult Şımardı, böbürlendi ﺑﻄﺮ ﺮ ﺒ ﹶﻄﻳ - ﺮ ﻄ ﺑ Boasting Böbürlenerek ﺑﻄﺮ ﺑﻄﹶﺮﹰﺍ She boasted Böbürlendi ﺑﻄﺮ ﺕ ﺮ ﻄ ﺑ Seizing, holding Yakalama ﺑﻄﺶ ﺎﺑ ﹾﻄﺸ - ﺶ ﺑ ﹾﻄ Seizing, holding Yakalama ﺑﻄﺶ ﺸ ﹶﺔ ﺑ ﹾﻄ - ﺶ ﺑ ﹾﻄ To seize, hold Yakaladı ﺑﻄﺶ ﺶ ﻄ ﺒﻳ - ﺶ ﺑ ﹶﻄ Seizing, holding Yakalama ﺑﻄﺶ ﺸ ﹶﺔ ﺑ ﹾﻄ You (pl) seized, held Yakaladınız 1 ﺑﻄﺶ ﻢ ﺘﺸ ﺑ ﹶﻄ You seized us Bizi yakaladın 1 ﺑﻄﺶ ﺎﺘﻨﺸ ﺑ ﹾﻄ To become futile, vain Batıl oldu, boş oldu 1 ﺑﻄﻞ ﺒ ﹸﻄ ﹸﻞﻳ - ﺑ ﹶﻄ ﹶﻞ 2 1 1 1 124 ﺑﻄﻦ ﺑ ﹾﻄ ﹺﻦ - ﻦ ﺑ ﹾﻄ 1 ﺑﻄﻦ ﻦ ﺒ ﹸﻄﻳ - ﻦ ﺑ ﹶﻄ 1 ﺑﻄﻦ ﻪ ﺑ ﹾﻄﹺﻨ Benim karnım ﺑﻄﻦ ﺑ ﹾﻄﻨﹺﻲ Bellies Karınlar ﺑﻄﻦ ﻥ ﺑﻄﹸﻮ - ﺑﻄﹸﻮ ﹲﻥ His bellies Onun karınları ﺑﻄﻦ ﻪ ﺑﻄﹸﻮﹺﻧ Their (fm) bellies Onların (dş) karınları ﺑﻄﻦ ﺎﺑﻄﹸﻮﹺﻧﻬ Their bellies Onların karınları ﺑﻄﻦ ﻢ ﺑﻄﹸﻮﹺﻧ ﹺﻬ With injustice, cruelty Zulüm ile ﻇﻠﻢ ﺏ ﹸﻇ ﹾﻠ ﹴﻢ ﹺﺑ ﹸﻈ ﹾﻠ ﹴﻢ = ﹺ To Aad Ad kavmine Sending, resurrecting Gönderme, dirilme, diriltilme To send, appoint, resurrect Kaldırdı, uyandırdı, diriltti, gönderdi Turned inside out Đçi dışına çıkarıldı To turn inside out Belly Karın, göbek To be concealed Saklı oldu, gizli oldu His belly Onun karnı My belly ﺩ ﺎﺏ ﻋ ﺩ = ﹺ ﺎﹺﺑﻌ ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹲ ﺑ 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹸ ﺒﻳ - ﺚ ﻌ ﹶ ﺑ 1 ﺑﻌﺜﺮ ﺮ ﺜﻌ ﺑ Alt-üst oldu ﺑﻌﺜﺮ ﺮ ﺜﻌ ﺒﻳ - ﺮ ﻌﹶﺜ ﺑ Turned inside out Đçi dışına çıkarıldı ﺑﻌﺜﺮ ﺕ ﺮ ﺜﻌ ﺑ Your (pl) resurrection Diriltilmeniz ﺑﻌﺚ ﻢ ﻌﹸﺜ ﹸﻜ ﺑ He resurrected us Bizi diriltti, kaldırdı 1 ﺑﻌﺚ ﺎﻌﹶﺜﻨ ﺑ We sent, resurrected Gönderdik, dirilttik 1 ﺑﻌﺚ ﺎﻌﹾﺜﻨ ﺑ We resurrected you (pl) Sizi dirilttik 1 ﺑﻌﺚ ﺎﻛﹸﻢﻌﹾﺜﻨ ﺑ We resurrected them Onları dirilttik, gönderdik 1 ﺑﻌﺚ ﻢ ﻫ ﺎﻌﹾﺜﻨ ﺑ We resurrected you (pl) Onu diriltti, gönderdi 1 ﺑﻌﺚ ﻪ ﻌﹶﺜ ﺑ Distance Uzaklık ﺑﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺑ Then, later, after that Sonra ﺑﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺑ - ﺪ ﻌ ﺑ - ﺪ ﻌ ﺑ To become distant Uzak oldu 1 ﺑﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺒﻳ - ﺪ ﻌ ﺑ Be distant Uzak olsun 1 ﺑﻌﺪ ﺪﹰﺍﺑﻌ Became distant Uzak geldi 1 ﺑﻌﺪ ﺕ ﺪ ﻌ ﺑ 125 ﺑﻌﺪ ﺕ ﺪ ﻌ ﺑ Senden sonra ﺑﻌﺪ ﻙ ﺪ ﻌ ﺑ After you (pl) Sizden sonra ﺑﻌﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻌ ﺑ After that -den sonra ﺑﻌﺪ ﺎﺪﻣ ﻌ ﺑ After him Ondan sonra ﺑﻌﺪ ﻩ ﺪ ﻌ ﺑ - ﻩ ﺪ ﻌ ﺑ After her Ondan (dş) sonra ﺑﻌﺪ ﺎﺪﻫ ﻌ ﺑ - ﺎﺪﻫ ﻌ ﺑ After them Onlardan sonra ﺑﻌﺪ ﻢﺪﻫ ﻌ ﺑ After them (fm) Onlardan (dş) sonra ﺑﻌﺪ ﻦ ﻫ ﺪ ﻌ ﺑ After me Benden sonra ﺑﻌﺪ ﻯﻌﺪ ﺑ By your might Senin izzetin için ﻋﺰﺯ ﻚ ﺗﺰ ﻋ ﺏ ﻚ= ﹺ ﺗﺰ ﻌ ﹺﺑ Difficult Zor, güç, güçlü ﻋﺰﺯ ﻋﺰﹺﻳ ﹴﺰ ﺏ ﻌﺰﹺﻳ ﹴﺰ = ﹺ ﹺﺑ Chastity Đsmeti, namusu ﻋﺼﻢ ﺼ ﹺﻢ ﻋ ﺏ ﺼ ﹺﻢ = ﹺ ﻌ ﹺﺑ Some Bazı ﺎ ﺑﻌﺾﻌﻀ ﺑ -ﺾ ﻌ ﹴ ﺑ -ﺾ ﻌ ﺑ-ﺾ ﻌ ﺑ Some of you (pl) Sizin bazılarınız ﻀﻜﹸﻢ ﺑﻌﺾ ﻌ ﺑ- ﻀﻜﹸﻢ ﻌ ﺑ- ﻀﻜﹸﻢ ﻌ ﺑ Some of us Bazılarımız ﺑﻌﺾ ﺎﻀﻨ ﻌ ﺑ Some of it Onun bir kısmı ﺑﻌﺾ ﻪ ﻀ ﻌ ﺑ Some of it Onun (dş) bir kısmı ﺑﻌﺾ ﺎﻀﻬ ﻌ ﺑ - ﺎﻀﻬ ﻌ ﺑ - ﺎﻀﻬ ﻌ ﺑ Some of them Onların bazıları ﺑﻌﺾ ﻢﻀﻬ ﻌ ﺑ - ﻢﻀﻬ ﻌ ﺑ Husband Koca, eş ﺑﻌﻞ ﻌ ﹲﻞ ﺑ Name of false deity Put adı Her husband Kocası ﺑﻌﻞ ﺎﻠﻬﻌ ﺑ My husband Kocam ﺑﻌﻞ ﻲﻌﻠ ﺑ Promise, word Ahdi, sözü ﻋﻬﺪ ﺪ ﻬ ﻋ ﺏ ﺪ = ﹺ ﻬ ﻌ ﹺﺑ Mosquito Sivrisinek ﺑﻌﺾ ﺿ ﹰﺔ ﻮﺑﻌ Their husbands Onların (dş) kocaları ﺑﻌﻞ ﻦ ﺘ ﹺﻬﻮﹶﻟﺑﻌ - ﻦ ﻬ ﺘﻮﹶﻟﺑﻌ Far Uzak ﺑﻌﺪ ﺍﻴﺪﺑﻌ - ﺪ ﻴﺑﻌ Became distant Uzaklaştı After you 1 ﻼ ﻌ ﹰ ﺑ 126 ﺑﻌﺮ ﻌ ﹴﲑ ﺑ Camel Deve Isa, Jesus (pbuh) Đsa’yı (as) Prostitution Fuhuş ﺑﻐﻲ ﺎ ِﺀﹺﺑﻐ Mules Katırlar ﺑﻐﻞ ﺎ ﹶﻝﹺﺑﻐ Transgressed Haddi aştı (dş) ﺑﻐﻲ ﺖ ﻐ ﺑ Suddenly Aniden ﺑﻐﺖ ﺘ ﹰﺔﻐ ﺑ Hatred Kin ﺑﻐﺾ ﺎ ٌﺀﻐﻀ ﺑ They desired, sought, transgressed Đstediler, aradılar, haddi aştılar ﺑﻐﻲ ﺍﻐﻮ ﺑ Rebellion, envy Aşırılık ﺑﻐﻲ ﻲ ﻐ ﺑ Was transgressed Aşırı gidildi ﺑﻐﻲ ﻲ ﻐ ﺑ Rebellion, envy Aşırılık ﺑﻐﻲ ﻐ ﹺﻲ ﺑ - ﻲ ﻐ ﺑ - ﻲ ﻐ ﺑ ﺑﻐﻲ ﻲﺒﻐﻳ - ﻰﺑﻐ To desire, seek, transgress ﻰﻴﺴﺏ ﻋ ﻰ = ﹺﻴﺴﹺﺑﻌ 1 1 Azdı, istedi, aradı, haddi aştı 1 Rebellious, unchaste Đffetsiz, asi ﺑﻐﻲ ﻴﹰﺎﻐ ﺑ With excess Aşırılıkla ﺑﻐﻲ ﻴﹰﺎﺑﻐ Your (pl) excesses Azgınlığınız ﺑﻐﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻐ ﺑ Their excesses Onların azgınlığı ﺑﻐﻲ ﻢ ﻐﹺﻴ ﹺﻬ ﺑ Is able to Gücü yeter ﻗﺪﺭ ﺩ ﹴﺭ ﺏ ﻗﹶﺎ ﺩ ﹴﺭ = ﹺ ﹺﺑﻘﹶﺎ Cattle, cow Sığır, inek ﺑﻘﺮ ﺑ ﹶﻘ ﹺﺮ - ﺮ ﺑ ﹶﻘ Cattles, cows Sığırlar, inekler ﺑﻘﺮ ﺕ ﺍﺑ ﹶﻘﺮ Cattle, cow Sığır, inek ﺑﻘﺮ ﺕ ﺍﺑ ﹶﻘﺮ - ﺮ ﹲﺓ ﺑ ﹶﻘ Spot Çalılık yer ﺑﻘﻊ ﺔ ﻌ ﺑ ﹾﻘ Vegetables Sebzeler ﺑﻘﻞ ﺑ ﹾﻘ ﹺﻞ Its vegetables Onun sebzeleri ﺑﻘﻞ ﺎﻠﻬﺑ ﹾﻘ To remain, stay Baki kaldı, geriye kaldı ﺑﻘﻲ ﺒﻘٰﻲﻳ - ﻲ ﻘ ﺑ That which remains Bakiye, geriye kalan ﺑﻘﻲ ﻴ ﹲﺔﻘ ﺑ That which remains Bakiye, geriye kalan ﺑﻘﻲ ﺖ ﻴﻘ ﺑ 127 1 ﻗﻮﻉ ﺔ ﻌ ﻗﻴ ﺏ ﺔ = ﹺ ﻌ ﻴﹺﺑﻘ In even land Düz arazide For you, to you Seni, sana, senin için Sufficient Yeter, kâfi gelir To cry, weep Ağladı She cried, wept Ağladı (dş) Mecca Mekke Young, fresh Körpe ﺑﻜﺮ ﺮ ﹺﺑ ﹾﻜ Early Sabah, erken, evvel ﺑﻜﺮ ﺮ ﹰﺓ ﺑ ﹾﻜ Because of their denial Küfürlerinden dolayı ﻛﻔﺮ ﻢ ﻫ ﺏ ﹸﻛ ﹾﻔ ﹺﺮ ﻢ = ﹺ ﻫ ﹺﺑ ﹸﻜ ﹾﻔ ﹺﺮ All, each Hepsini, tamamını ﻛﻞ ﺏ ﹸﻛ ﱢﻞ ﹺﺑ ﹸﻜ ﱢﻞ = ﹺ With my speaking Konuşmamla ﻛﻠﻢ ﻲﻼﻣ ﺏ ﹶﻛ ﹶ ﻲ = ﹺﻼﻣ ﹺﺑ ﹶﻜ ﹶ For you (pl), to you Sizi, size, sizin için Dumb Dilsiz ﺑﻜﻢ ﺎﺑ ﹾﻜﻤ - ﻢ ﺑ ﹾﻜ - ﻢ ﺑ ﹾﻜ Weeping, crying Ağlayarak ﺑﻜﻲ ﻴﹰﺎﻜ ﺑ On the contrary, never, but Aksine, hayır, fakat To test, try Đmtihan etti, sınadı Test, trial ﻚ ﹺﺑ ﻛﻔﻲ ﻑ ﺏ ﻛﹶﺎ ﻑ= ﹺ ﹺﺑﻜﹶﺎ 1 ﺑﻜﻲ ﻲﺒﻜﻳ - ﺑﻜٰﻲ 1 ﺑﻜﻲ ﺖ ﺑ ﹶﻜ ﺑ ﱠﻜ ﹶﺔ ﻢ ﹺﺑ ﹸﻜ ﺑ ﹾﻞ ﺑﻠﻮ ﺒﻠﹸﻮﻳ - ﻼ ﺑ ﹶ Đmtihan, deneme ﺑﻠﻮ ﺑﻠﹶﺎ ًﺀ - ﺑﻠﹶﺎ ٌﺀ Test, trial Đmtihan, deneme ﺑﻠﻮ ﺍﺑﻠٰﺆ Cities, countries Şehirler ﺑﻠﺪ ﺩ ﹺﺑﻠﹶﺎ Announcement Tebliğ, duyurma, bildirme ﺑﻠﻎ ﻼﻏﹰﺎ ﺑ ﹶ - ﻍ ﻼﹲ ﺑ ﹶ City, country Şehir, belde ﺑﻠﺪ ﺩ ﹺﺑﻠﹶﺎ- ﺪ ﺑﹶﻠ City, country Şehir, belde ﺑﻠﺪ ﺍﺑﹶﻠﺪ - ﺪ ﺑﹶﻠ City, country Belde ﺑﻠﺪ ﺪ ﹲﺓ ﺑ ﹾﻠ To swallow Yuttu 1 ﺑﻠﻊ ﻊ ﺒﹶﻠﻳ - ﻊ ﻠﺑ Convey (imp) Bildir, tebliğ et 2 ﺑﻠﻎ ﺑﱢﻠ ﹾﻎ To convey Bildirdi, tebliğ etti, ulaştırdı 2 ﺑﻠﻎ ﺒﱢﻠ ﹸﻎﻳ - ﺑﱠﻠ ﹶﻎ 1 128 To reach Erişti, ulaştı 1 ﺑﻠﻎ ﺒﹸﻠ ﹸﻎﻳ - ﺑﹶﻠ ﹶﻎ They (dual) reached Ulaştılar (ikil) 1 ﺑﻠﻎ ﺎﺑﹶﻠﻐ She reached Ulaştı, erişti (dş) 1 ﺑﻠﻎ ﺖ ﻐ ﺑﹶﻠ You reached Ulaştın 1 ﺑﻠﻎ ﺖ ﻐ ﺑﹶﻠ I reached Ulaştım 1 ﺑﻠﻎ ﺖ ﻐ ﺑﹶﻠ You conveyed Bildirdin 2 ﺑﻠﻎ ﺖ ﻐ ﺑﱠﻠ They (fm) reached Ulaştılar (dş) 1 ﺑﻠﻎ ﻦ ﻐ ﺑﹶﻠ We reached Ulaştık 1 ﺑﻠﻎ ﺎﻐﻨ ﺑﹶﻠ It reached me Bana ulaştı 1 ﺑﻠﻎ ﻲ ﻐﹺﻨ ﺑﹶﻠ They reached Ulaştılar 1 ﺑﻠﻎ ﻮﺍﺑﹶﻠﻐ We tested, tried Đmtihan ettik 1 ﺑﻠﻮ ﺎﻮﻧ ﺑﹶﻠ We tested them Onları imtihan ettik 1 ﺑﻠﻮ ﻢﺎﻫﻮﻧ ﺑﹶﻠ Yes Evet That which reaches Ulaşan, etkili ﺑﻠﻎ ﻴﻐﹰﺎﺑﻠ - ﻴﻎﺑﻠ Night Geceyi ﻟﻴﻞ ﻴ ﹴﻞﺏ ﹶﻟ ﻴ ﹴﻞ = ﹺﹺﺑﹶﻠ For what Ne için For what, for that Neden dolayı, çünkü, şu sebepten Water Suyu With lamps Kandillerle With forgiveness Bağışlama ile With our own will Đrademizle Who that Kim ki Constructed Bina etti To us Bize Construction workers Bina ustası ﺑﲏ ﺎ ٌﺀﺑﻨ Construction, building Bina ﺑﲏ ﺎ ٌﺀﹺﺑﻨ ﺑﻠﹶﻰ ﻡ ﺏ ﻢ = ﹺ ﹺﺑ ﺎﺏ ﻣ ﺎ = ﹺﹺﺑﻤ ﻣﺎﺀ ﺎ ٍﺀﺏ ﻣ ﺎ ٍﺀ = ﹺﹺﺑﻤ ﺻﺒﺢ ﺢ ﺎﺑﹺﻴﻣﺼ ﺏ ﺢ = ﹺ ﺎﺑﹺﻴﻤﺼ ﹺﺑ ﻏﻔﺮ ﺓ ﺮ ﻔ ﻐ ﻣ ﺏ ﺓ = ﹺ ﺮ ﻔ ﻐ ﻤ ﹺﺑ ﻣﻠﻚ ﺎﻜﻨ ﻣ ﹾﻠ ﺏ ﺎ = ﹺﻜﻨ ﻤ ﹾﻠ ﹺﺑ ﻦ ﻣ ﺏ ﻦ = ﹺ ﻤ ﹺﺑ ﺑﲏ ﺎﺑﻨ ﺎﹺﺑﻨ 129 Daughters Kızlar, kız evlatlar ﺑﲏ ﺕ ﺎﺑﻨ Your daughters Senin kızların ﺑﲏ ﻚ ﺗﺎﺑﻨ Your (pl) daughters Sizin kızlarınız ﺑﲏ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﺑﻨ My daughters Kızlarım ﺑﲏ ﻲﺎﺗﺑﻨ Fingertips Parmak uçları ﺑﻨﻦ ﻥ ﺎﺑﻨ His fingertips Onun parmak uçları ﺑﻨﻦ ﻪ ﻧﺎﺑﻨ He built it Onu bina etti 1 ﺑﲏ ﺎﺎﻫﺑﻨ To build Bina etti, yaptı 1 ﺑﲏ ﺒﻨﹺﻲﻳ - ﺑﻨٰﻲ With the favor Nimet ile ﻧﻌﻢ ﺔ ﻤ ﻌ ﺏ ﹺﻧ ﺔ = ﹺ ﻤ ﻌ ﹺﺑﹺﻨ Sons Oğulları ﺑﲏ ﻮﺑﻨ They built Bina ettiler ﺑﲏ ﺍﻨﻮﺑ Sons Oğullar ﺑﲏ ﺎﺀﺑﻨ ﹶﺃ- ﻮﻥﺑﻨ Sons Oğullar ﺑﲏ ﺑﻨﹺﻲ My sons Oğullarım ﺑﲏ ﻲ ﺑﹺﻨ O my son Oğulcuğum ﺑﲏ ﻲ ﻨﺑ Buildings Binalar ﺑﲏ ﺎﺎﻧﻨﻴﺑ - ﺎ ﹲﻥﻨﻴﺑ His buildings Onun binaları ﺑﲏ ﻪ ﻧﺎﻨﻴﺑ Their buildings Onların binaları ﺑﲏ ﻢ ﻬ ﻧﺎﻨﻴﺑ - ﻢﻧﻬﺎﻨﻴﺑ Sons Oğullar ﺑﲏ ﺑﻨﹺﻲ - ﺑﻨﹺﲔ We built Bina ettik 1 ﺑﲏ ﺎﻴﻨﻨﺑ We built it Onu bina ettik 1 ﺑﲏ ﻫﺎ ﺎﻴﻨﻨﺑ His son Oğlu ﺑﲏ ﻪ ﺑﻨﹺﻴ With him, to him Onunla, onu With her, to her Onunla, onu (dş) That which guides Yol gösteren He was bewildered Şaşırıp kaldı 1 ﻪ ﹺﺑ ﺎﹺﺑﻬ 1 130 ﻫﺪﻱ ﺩ ﺎﺏ ﻫ ﺩ = ﹺ ﺎﹺﺑﻬ ﺖ ﺖ ﺑ ﹺﻬ ﺖ ﺖ ﻬ ﺒﻳ - ﺖ ﻬ ﺑ ﺖ ﺎﺎﻧﻬﺘ ﺑ - ﺎ ﹲﻥﻬﺘ ﺑ Güzel oldu ﺞ ﺞ ﻬ ﺒﻳ - ﺞ ﺑ ﹺﻬ Beauty Güzellik ﺞ ﺔ ﺠ ﻬ ﺑ Their guidance Onların hidayetleri ﻫﺪﻱ ﻢ ﻫ ﺍﻫﺪ ﺏ ﻢ = ﹺ ﻫ ﺍﻬﺪ ﹺﺑ This, with this Bu, bunu Them Onları, onlarla Them (dual) Onları, onlarla (ikil) ﺎﻫﻤ ﺏ ﺎ = ﹺﹺﺑ ﹺﻬﻤ Them (fm) Onları, onlarla (dş) ﻦ ﻫ ﺏ ﻦ = ﹺ ﹺﺑ ﹺﻬ Beautiful Güzel ﺞ ﺑﻬﹺﻴ ﹴﺞ Beast, animal Hayvan ﻢ ﺔ ﻤ ﺑﻬﹺﻴ To settle Yerleştirdi ﺑﻮﺃ ﻮﹸﺃ ﺒﻳ - ﻮﹶﺃ ﺑ With a valley Bir vadiye ﻭﺩﻱ ﺩ ﺍﺏ ﻭ ﺩ = ﹺ ﺍﹺﺑﻮ Destruction Helak, imha, yok olma ﺑﻮﺭ ﺍ ﹺﺭﺑﻮ He settled you (pl) Sizi yerleştirdi 2 ﺑﻮﺃ ﻢ ﻮﹶﺃ ﹸﻛ ﺑ We settled Belirledik, yerleştirdik 2 ﺑﻮﺃ ﺎﻮﹾﺃﻧ ﺑ Ruined Vahşi, helaki hak eden ﺑﻮﺭ ﻮﺭﹰﺍﺑ Was blessed Mübarek kılındı ﺑﺮﻙ ﻙ ﻮ ﹺﺭﺑ With me, to me Beni, bana, benimle At night Geceleyin Declaration To bewilder Şaşırdı Slander Bühtan, iftira To become beautiful 1 ﻫﺬﹶﺍ ﺏ ﻬﺬﹶﺍ = ﹺ ﹺﺑ ﻢ ﻫ ﺏ ﻢ = ﹺ ﹺﺑ ﹺﻬ 2 3 ﻲ ﹺﺑ-ﺑﹺﻲ ﺑﻴﺖ ﺎﺗﹰﺎﺑﻴ Beyan, bildiri, açıklama ﺑﲔ ﺎ ﹲﻥﺑﻴ Its declaration Onun açıklanması ﺑﲔ ﻪ ﻧﺎﺑﻴ Home, house Ev, mesken ﺑﻴﺖ ﺎﻴﺘﺑ - ﺖ ﻴﺑ Home, house Ev, mesken ﺑﻴﺖ ﺕ ﻮﺑﻴ - ﺖ ﻴﺑ To spend the night, plan by night Geceledi, geceleyin kurdu, planladı ﺑﻴﺖ ﺖ ﻴﺒﻳ - ﺖ ﻴﺑ Your home Senin evin ﺑﻴﺖ ﻚ ﺘﻴﺑ 131 His home Onun evi ﺑﻴﺖ ﻪ ﺘﻴﺑ Her home Onun (dş) evi ﺑﻴﺖ ﺎﺘﻬﻴﺑ My home Benim evim ﺑﻴﺖ ﻲ ﺘﻴﺑ With hand, in hand Elden, el ile ﻳﺪﻱ ﺪ ﻴﹺﺑ With your hand, in your hand Senin elinde, senin elin ile ﻳﺪﻱ ﻙ ﺪ ﻴﹺﺑ With his hand, in his hand Onun eliyle, onun elinde ﻳﺪﻱ ﻩ ﺪ ﻴﹺﺑ Egg Yumurta ﺑﻴﺾ ﺾ ﻴﺑ White Beyaz ﺑﻴﺾ ﺎﺀﻴﻀﺑ - ﺾ ﺑﹺﻴ White Beyaz ﺑﻴﺾ ﺎ ٌﺀﻴﻀﺑ Churches Kiliseler ﺑﻴﻊ ﻊ ﻴﹺﺑ Commercial transaction Alış-veriş, satış ﺑﻴﻊ ﻊ ﻴﺑ - ﻊ ﻴﺑ - ﻊ ﻴﺑ Your commercial transaction Alış-verişiniz ﺑﻴﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻴﺑ Your pledge Biatınız ﺑﻴﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻴﺑ Clear Açık ﺑﲔ ﻴ ﹴﻦﺑ Make clear (imp) Beyan et, açıkla ﺑﲔ ﻦ ﻴﺑ Front, in front of Ön, önünde Between Arasında To make clear Açıkladı, açıklığa kavuşturdu In front of them Önlerinde In front of him Önünde We made clear Açıkladık Clear ones, evidences Apaçık ayetler, deliller We made it clear Onu açıkladık Clear one, evidence Apaçık ayet, delil Between you Seninle arasında Between you (pl) Aranızda 2 ﻱ ﺪ ﻳ ﻦ ﻴﺑ -ﻱﻳﺪﻦ ﹶﺃ ﻴﺑ ﻴ ﹺﻦﺑ - ﻦ ﻴﺑ 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﻳ - ﻦ ﻴﺑ ﻢ ﻳ ﹺﻬﻳﺪﻦ ﹶﺃ ﻴﺑ ﻪ ﻳﺪ ﻳ ﻦ ﻴﺑ 2 2 ﺑﲔ ﺎﻴﻨﺑ ﺑﲔ ﺕ ﺎﻴﻨﺑ ﺑﲔ ﻩ ﺎﻴﻨﺑ ﺑﲔ ﺖ ﻨﻴﺑ - ﻨ ﹲﺔﻴﺑ ﻚ ﻴﹺﻨﺑ - ﻚ ﻨﻴﺑ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻴﺑ 132 ﺎﻴﹺﻨﻨﺑ - ﺎﻨﻨﻴﺑ Between us Aramızda Between him Onunla (er) arasında Between her Onunla (dş) arasında, onlarla arasında Between them Onların (er) arasında Between the two O ikisinin arasında Between them (fm) Onların (dş) arasında They made clear Açıkladılar Between me Benimle arasında Homes Evler ﺑﻴﺖ ﺎﻮﺗﺑﻴ -ﺕ ﻮﺑﻴ Your (pl) homes Evleriniz ﺑﻴﺖ ﺗﻜﹸﻢﻮﺑﻴ - ﺗﻜﹸﻢﻮﺑﻴ Your (fm, pl) homes Evleriniz (dş) ﺑﻴﺖ ﻦ ﺗ ﹸﻜﻴﻮﺑ Our homes Evlerimiz ﺑﻴﺖ ﺎﺗﻨﻮﺑﻴ Their homes Onların evleri ﺑﻴﺖ ﻢ ﻬ ﺗﻮﺑﻴ - ﻢ ﻬ ﺗﻮﺑﻴ Their (fm) homes Onların (dş) evleri ﺑﻴﺖ ﻦ ﺗ ﹺﻬﻮﺑﻴ ﻪ ﻨﻴﺑ ﺎﻨﻬﻴﺑ ﻢ ﻴﹺﻨ ﹺﻬﺑ - ﻢ ﻬ ﻨﻴﺑ ﺎﻴﹺﻨ ﹺﻬﻤﺑ - ﺎﻬﻤ ﻨﻴﺑ ﻦ ﻬ ﻨﻴﺑ 2 ﺑﲔ ﻮﺍﻴﻨﺑ ﻴﻨﹺﻲﺑ 133 ت You hold responsible Sorumlu tutarsın 3 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﺍﺗﺆ That you hold us responsible Bizi sorumlu tutman 3 ﺃﺧﺬ ﺎﺧ ﹾﺬﻧ ﺍﺗﺆ That you hold me responsible Beni sorumlu tutman 3 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹾﺬﻧﹺﻰ ﺍﺗﺆ That you (pl) are given Size verilmesi 4 ﺃﰐ ﻮ ﺗﺆ ﺗ That you (pl) give Vermeniz 4 ﺃﰐ ﻮﺍﺆﺗ ﺗ You (pl) give Verirsiniz 4 ﺃﰐ ﻮ ﹶﻥﺆﺗ ﺗ You (pl) give them (fm) Onlara (dş) verirsiniz 4 ﺃﰐ ﻦ ﻬ ﻧﻮﺆﺗ ﺗ That you (pl) are given it Onun size verilmesi 4 ﺃﰐ ﻩ ﻮ ﺗﺆ ﺗ You (pl) give it Onu verirsiniz 4 ﺃﰐ ﺎﻮﻫﺆﺗ ﺗ You give Verirsin 4 ﺃﰐ ﻲﺆﺗ ﺗ You (pl) prefer Tercih edersiniz 4 ﺃﺛﺮ ﻭ ﹶﻥﺛﺮﺆ ﺗ That you (pl) deliver Teslim etmeniz 2 ﺃﺩﻱ ﻭﺍﺆﺩ ﺗ You (pl) deliver Verirsiniz, teslim edersiniz 2 ﺃﺩﻱ ﻭ ﹶﻥﺆﺩﺗ That you (pl) harm, torment Eziyet vermeniz 4 ﺃﺫﻱ ﺆﺫﹸﻭﺍ ﺗ You (pl) harm, torment Eziyet verirsiniz 4 ﺃﺫﻱ ﺆﺫﹸﻭ ﹶﻥ ﺗ You (pl) harm me Bana eziyet edersiniz 4 ﺃﺫﻱ ﻧﻨﹺﻲﺆﺫﹸﻭ ﺗ She incites Tahrik eder, oynatır 4 ﺃﺯﺯ ﺯ ﺆ ﺗ She incites them Onları tahrik eder 4 ﺃﺯﺯ ﻢ ﻫ ﺯ ﺆ ﺗ You are turned Çevrilirsiniz 1 ﺇﻓﻚ ﺆﹶﻓﻜﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ You are ordered Emrolunursun 1 ﺃﻣﺮ ﺮ ﻣ ﺆ ﺗ You (pl) are ordered Emrolunursunuz 1 ﺃﻣﺮ ﺮﻭ ﹶﻥﺆﻣ ﺗ That she (it) believes Đman etmesi 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﺗ You believe Đman edersin 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﺗ That you believe Đnanman 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﺗ Indeed you believe Kesinlikle inanırsın 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﺗ 134 That you (pl) believe Đman etmeniz 4 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﺆ ﺗ You (pl) believe Đnanırsınız 4 ﺃﻣﻦ ﻮ ﹶﻥﻣﻨ ﺆ ﺗ It gives shelter Barındırır 4 ﺃﻭﻱ ﺗﹾﺌﻮﹺﻱ It gives him shelter Onu barındırır 4 ﺃﻭﻱ ﻪ ﺆﻭﹺﻳ ﺗ Those (fm) who repent Tevbe eden kadınlar 1 ﺗﻮﺏ ﺕ ﺎﺋﺒﺎﺗ Those who repent Tevbe eden erkekler 1 ﺗﻮﺏ ﻮ ﹶﻥﺋﺒﺎﺗ To repent, accept repentance, turn Tevbe etti, tevbeyi kabul etti, döndü 1 ﺗﻮﺏ ﺏ ﻮﻳﺘ - ﺏ ﺎﺗ They (dual) repented Tevbe ettiler (ikil) 1 ﺗﻮﺏ ﺎﺎﺑﺗ That which follows Tabi olan 1 ﺗﺒﻊ ﺎﹺﺑ ﹴﻊﺗ Those who follow Tabi olanlar 1 ﺗﺒﻊ ﲔ ﻌ ﺎﹺﺑﺗ They repented Tevbe ettiler 1 ﺗﻮﺏ ﻮﺍﺎﺑﺗ Chest, box Tabut, sandık She refuses Reddeder (dş) 1 ﺃﰊ ﻰﺗ ﹾﺄﺑ You (she) come to us Bize gelirsin, gelir (dş) 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻨﺗ ﹾﺄ Indeed you (pl) come to me Mutlaka bana gelirsiniz 1 ﺃﰐ ﻨﻨﹺﻲﺗﺗ ﹾﺄ It comes to them Onlara gelir 1 ﺃﰐ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺗ ﹾﺄ That you (pl) come Gelmeniz 1 ﺃﰐ ﻮﺍﺗ ﹾﺄﺗ You (pl) come Gelirsiniz 1 ﺃﰐ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﺄﺗ You (pl) come to us Bize gelirsiniz 1 ﺃﰐ ﺎﻧﻨﻮﺗ ﹾﺄﺗ You (pl) come to me Bana gelirsiniz 1 ﺃﰐ ﻮﻧﹺﻲﺗ ﹾﺎﺗ You (she) come Gelirsin, gelir (dş) 1 ﺃﰐ ﻰ ﺗﺗ ﹾﺄ - ﻲﺗ ﹾﺄﺗ It comes to you (pl) Size gelir 1 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺗ ﹾﺎﺗ It comes to us Bize gelir 1 ﺃﰐ ﺎﻴﻨﺗ ﹾﺄﺗ Indeed it comes to you (pl) Mutlaka size gelir 1 ﺃﰐ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻴﺗﺗ ﹾﺄ It comes to them Onlara gelir 1 ﺃﰐ ﻢﻴﻬﺗﺗ ﹾﺄ - ﻢ ﻴ ﹺﻬﺗ ﹾﺄﺗ To cause sin Günaha sokma 2 ﺃﰒ ﺎﻴﻤﺗ ﹾﺄﺛ - ﻴﻢﺗ ﹾﺄﺛ ﺕﺑﻮﺎﺗ 135 You work for me at cost Bana ücretle çalışırsın 1 ﺃﺟﺮ ﺮﻧﹺﻲ ﺟ ﺗ ﹾﺄ You (it) hold, grab Tutarsın, yakalarsın, tutar, yakalar (dş) 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﺗ ﹾﺄ That you (it) hold, grab Tutman, tutması 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹾﺬ ﺗ ﹾﺄ That it holds you (pl), grabs Sizi yakalaması 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺧ ﹾﺬ ﹸﻛ ﺗ ﹾﺄ It holds him Onu tutar 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺧ ﹸﺬ ﺗ ﹾﺄ It holds them Onları tutar 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺧ ﹸﺬ ﺗ ﹾﺄ That you (pl) hold, grab Tutmanız, edinmeniz 1 ﺃﺧﺬ ﺧﺬﹸﻭﹾﺍ ﺗ ﹾﺄ You (pl) hold, grab Tutarsınız 1 ﺃﺧﺬ ﺧﺬﹸﻭ ﹶﻥ ﺗ ﹾﺄ You (pl) hold it Onu tutarsınız 1 ﺃﺧﺬ ﻪ ﻧﺧﺬﹸﻭ ﺗ ﹾﺄ You (pl) hold it Onu tutarsınız 1 ﺃﺧﺬ ﺎﻧﻬﺧﺬﹸﻭ ﺗ ﹾﺄ That you (pl) hold it Onu tutmanız 1 ﺃﺧﺬ ﻫﺎ ﺧﺬﹸﻭ ﺗ ﹾﺄ To postpone Erteledi, tehir etti 2 ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺗ ﹾﺄ He proclaimed Đlan etti, bildirdi 5 ﺃﺫﻥ ﺗﹶﺄ ﱠﺫ ﹶﻥ Times Kere, defa ﺗﺮﻭ ﺭ ﹰﺓ ﺎﺗ That which leaves, deserts Terk eden ﺗﺮﻙ ﻙ ﺎ ﹺﺭﺗ Those who leave, desert Terk edenler ﺗﺮﻙ ﻲﺎ ﹺﺭﻛ ﺗ- ﺎ ﹺﺭﻛﹸﻮﺍﺗ Those who leave, desert Terk edenler ﺗﺮﻙ ﻲﺎ ﹺﺭﻛﺗ That you grieve Üzülmen 1 ﺃﺳﻮ ﺱ ﺗ ﹾﺄ You (pl) take them captives Esir alırsınız 1 ﺃﺳﻮ ﻭ ﹶﻥﺳﺮ ﺗ ﹾﺄ You (pl) grieve Üzülürsünüz 1 ﺃﺳﻮ ﺍﺳﻮ ﺗ ﹾﺄ You make turn Çevirirsin, vazgeçirirsin 1 ﺃﻓﻚ ﻚ ﻓﺗ ﹾﺄ You make us turn, give up Bizi çevirmen 1 ﺃﻓﻚ ﺎﻓ ﹶﻜﻨﺗ ﹾﺄ That you eat Yemen 1 ﺃﻛﻞ ﺗ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹾﻞ You eat, she eats, they eat Yersin, yer (dş), yerler 1 ﺃﻛﻞ ﺄ ﹸﻛ ﹸﻞﺗ You eat it, she eats it, they eat it Onu yersin 1 ﺃﻛﻞ ﻪ ﺗ ﹾﺄ ﹸﻛﹸﻠ That you (pl) eat Yemeniz 1 ﺃﻛﻞ ﺗ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮﹾﺍ 136 You (pl) eat Yersiniz 1 ﺃﻛﻞ ﺗ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ That you (pl) eat it Onu yemeniz 1 ﺃﻛﻞ ﺎﺗ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮﻫ By Allah Allah adına, Allah’a and olsun You (pl) grieve Elem çekersiniz 1 ﺃﱂ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﺄﹶﻟﻤ Those who read, recite Okuyanlar 1 ﺗﻠﻮ ﺕ ﺎﻟﻴﺎﺗ You order, it (she) orders Emredersin, emreder (dş) 1 ﺃﻣﺮ ﺮ ﻣ ﺗ ﹾﺄ It (she) orders you Sana emreder 1 ﺃﻣﺮ ﻙ ﺮ ﻣ ﺗ ﹾﺄ Bize emredersin, emreder 1 ﺃﻣﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﺗ ﹾﺄ Onlara emredersin, emreder 1 ﺃﻣﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﻣ ﺗ ﹾﺄ You (pl) order Emredersiniz 1 ﺃﻣﺮ ﻭ ﹶﻥﻣﺮ ﺗ ﹾﺄ You (pl) order us Bize emredersiniz 1 ﺃﻣﺮ ﺎﻧﻨﻭﻣﺮ ﺗ ﹾﺄ You (pl) order me Bana emredersiniz 1 ﺃﻣﺮ ﻲﻭﻧﻣﺮ ﺗ ﹾﺄ You (fm) order Emredersin (dş) 1 ﺃﻣﺮ ﻦ ﻣﺮﹺﻳ ﺗ ﹾﺄ You trust us Bize güvenirsin, güvenir (dş) 1 ﺃﻣﻦ ﺎﻣﻨ ﺗ ﹾﺄ You trust him to us Onu emanet edersin 1 ﺃﻣﻦ ﻪ ﻨﻣ ﺗ ﹾﺄ Interpretation, explanation Tevil, açıklama, yorum ﺃﻭﻝ ﻼ ﺗ ﹾﺄﻭﹺﻳ ﹰ - ﺗ ﹾﺄﻭﹺﻳﻞ Its interpretation Onun tevili ﺃﻭﻝ ﻪ ﺗ ﹾﺄﻭﹺﻳﹸﻠ- ﻪ ﺗ ﹾﺄﻭﹺﻳﹶﻠ- ﻪ ﻠﺗ ﹾﺄﻭﹺﻳ Accept our repentance (imp) Tevbemizi kabul et 1 ﺗﻮﺏ ﺐ ﺗ Perish (imp) Kurusun, kurudu 1 ﺗﺒﺐ ﺐ ﺗ Destruction Boş, yıkım ﺗﺒﺐ ﺏ ﺎ ﹴﺗﺒ Destruction Helak, yıkım ﺗﱪ ﺎﺭﹰﺍﺗﺒ To be sacred Mübarek oldu 6 ﺑﺮﻙ ﻙ ﺭ ﺎﺘﺒﻳ - ﻙ ﺭ ﺎﺗﺒ Onlara (dş) yaklaşmanız 3 ﺑﺸﺮ ﻦ ﻫ ﻭﺷﺮ ﺎﺗﺒ Alış-veriş yaptınız 6 ﺑﻴﻊ ﻢ ﺘﻌ ﻳﺎﺗﺒ Perish (imp, fm) Kurusun, kurusun 1 ﺗﺒﺐ ﺖ ﺒﺗ I repented, turned Tevbe ettim, döndüm 1 ﺗﻮﺏ ﺖ ﺒﺗ You order us, it (she) orders us You order them, it (she) orders them That you have relations with them (fm) You (pl) made commercial transaction 137 ﻪ ﺎﻟﹼﻠﺗ You grieve Üzülürsün 8 ﺑﺄﺱ ﺲ ﺌﺘﺒﺗ That you grieve Üzülmen 8 ﺑﺄﺱ ﺲ ﺌﺘﺒﺗ That you (pl) seek Đstemeniz, aramanız 5 ﺑﻐﻲ ﻮﺍﺘﻐﺒﺗ You (pl) seek, desire Đstersiniz 5 ﺑﻐﻲ ﻮ ﹶﻥﺘﻐﺒﺗ You (she) seek, desire Đstersin, ister (dş) 5 ﺑﻐﻲ ﻲ ﻐ ﺘﺒﺗ - ﻲﺘﻐﺒﺗ Devout yourself (imp) Kendini ada, yönel 5 ﺑﺘﻞ ﺘ ﹾﻞﺒﺗ To devout oneself Yöneldi, kendini adadı 5 ﺑﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﺒﺘﻳ - ﺘ ﹶﻞﺒﺗ You (pl) repented, turned Tevbe ettiniz, döndünüz 1 ﺗﻮﺏ ﻢ ﺘﺒﺗ Devotion Yöneliş 2 ﺑﺘﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺒﺘﺗ That you (pl) deprive, lessen Eksik vermeniz 1 ﲞﺲ ﻮﺍﺨﺴ ﺒﺗ You (pl) deprive, lessen Eksik verirsiniz 1 ﲞﺲ ﻮ ﹶﻥﺨﺴ ﺒﺗ That you (pl) act miserly Cimrilik yapmanız 1 ﲞﻞ ﺨﻠﹸﻮﺍ ﺒﺗ You (pl) act miserly Cimrilik yaparsınız 1 ﲞﻞ ﺨﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﺗ It is clarified Açıklanır, gösterilir 4 ﺑﺪﻭ ﺪ ﺒﺗ That she changes Değiştirmesi 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹶﻝ ﺒﺗ It (she) changes Dönüştürür, değiştirir 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﺗ It is changed Dönüştürülür, değiştirilir 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﺗ To change Değiştirdi 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﺘﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﺒﺗ That you (pl) manifest Açığa vurmanız 4 ﺑﺪﻭ ﻭﺍﺒﺪﺗ You (pl) manifest Açığa vurursunuz 4 ﺑﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﺒﺪﺗ You (pl) manifest it Onu açığa vurursunuz 4 ﺑﺪﻭ ﺎﻧﻬﻭﺒﺪﺗ That you (pl) manifest it Onu açığa vurmanız 4 ﺑﺪﻭ ﻩ ﻭﺒﺪﺗ She manifests it Açar, açığa vurur (dş) 4 ﺑﺪﻭ ﻱﺒﺪﺗ Change, changing Dönüştürme, değiştirme 2 ﺑﺪﻝ ﻼ ﻳ ﹰﺒﺪﺗ - ﻳ ﹲﻞﺒﺪﺗ You waste away Saçıp savurursun 2 ﺑﺬﺭ ﺭ ﺒ ﱢﺬﺗ That you waste away Saçıp savurman 2 ﺑﺬﺭ ﺭ ﺒ ﱢﺬﺗ 138 Wasting Saçıp savurma 2 ﺑﺬﺭ ﻳﺮﹰﺍﺒﺬﺗ To be destroyed Helak oldu, yok oldu 1 ﺗﱪ ﺮ ﺒﺘﻳ - ﺮ ﺗﹺﺒ To destroy Yok etti, mahvetti 2 ﺗﱪ ﺮ ﺒﺘﻳ - ﺮ ﺒﺗ You heal Đyileştirirsin 4 ﺑﺮﺃ ﺉ ﺒ ﹺﺮﺗ They disowned Uzaklaştılar 5 ﺑﺮﺃ ﻭﺍﺮﺅ ﺒﺗ He disowned Uzaklaştı 5 ﺑﺮﺃ ﺮﹶﺃ ﺒﺗ We disowned Uzaklaştık 5 ﺑﺮﺃ ﺎﺮﹾﺃﻧ ﺒﺗ To display oneself Kendini gösterme 5 ﺑﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺒﺗ To display oneself Kendini gösterdi 5 ﺑﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺒﺘﻳ - ﺝ ﺮ ﺒﺗ They displayed themselves (fm) Kendilerini (dş) gösterdiler 5 ﺑﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺮ ﺒﺗ We destroyed Mahvettik 2 ﺗﱪ ﺎﺮﻧ ﺒﺗ That you (pl) do good Đyilik etmeniz 1 ﺑﺮﺭ ﻭﺍﺒﺮﺗ You (pl) do good Đyilik ettiniz 1 ﺑﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﺒﺮﺗ You (pl) do them good Onlara iyilik edersiniz 1 ﺑﺮﺭ ﻢ ﻫ ﻭﺒﺮﺗ You expand Açarsın 1 ﺑﺴﻂ ﻂ ﺴﹸ ﺒﺗ That You expand it Onu açman 1 ﺑﺴﻂ ﺎﺴ ﹾﻄﻬ ﺒﺗ That it is given to destruction Mahrum etmesi 1 ﺑﺴﻞ ﺴ ﹶﻞ ﺒﺗ She smiled Gülümsedi 5 ﺑﺴﻢ ﻢ ﺴ ﺒﺗ That you give glad tidings Müjdelemen 2 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﺗ You give glad tidings Müjdelersin 2 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﺗ You (pl) give glad tidings Müjdelersiniz 2 ﺑﺸﺮ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﺒﺗ Giving insight Gözünü açma ﺑﺼﺮ ﺮ ﹰﺓ ﺼ ﺒﺗ You (pl) see Görürsünüz 4 ﺑﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﺒﺗ That you (pl) cancel it Đptal etmeniz 4 ﺑﻄﻞ ﻄﻠﹸﻮﹾﺍ ﺒﺗ You (pl) cancel it Đptal edersiniz, boşa çıkarırsınız 4 ﺑﻄﻞ ﻄﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﺗ He followed, obeyed Takip etti, tabi oldu 1 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺗﹺﺒ 139 People of Tubba Tubba kavmi Following Tabi olarak You (pl) followed, obeyed Tabi oldunuz Indeed you (pl) are resurrected ﺒ ﹴﻊﺗ ﺗﺒﻊ ﻌﹰﺎﺗﺒ 1 ﺗﺒﻊ ﻢ ﺘﻌ ﺒﺗ Muhakkak diriltilirsiniz 1 ﺑﻌﺚ ﻦ ﻌﹸﺜ ﺒﺗ You (pl) are resurrected Diriltilirsiniz 1 ﺑﻌﺚ ﻌﺜﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﺗ He followed you, obeyed you Sana tabi oldu 1 ﺗﺒﻊ ﻚ ﻌ ﺗﹺﺒ We followed Tabi olduk 1 ﺗﺒﻊ ﺎﻌﻨ ﺒﺗ He followed me Bana tabi oldu 1 ﺗﺒﻊ ﻌﻨﹺﻲ ﺗﹺﺒ They followed Tabi oldular 1 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺗﹺﺒﻌ That you seek, desire Đstemen, araman 1 ﺑﻐﻲ ﺒ ﹺﻎﺗ That you (pl) seek, desire Đstemeniz 1 ﺑﻐﻲ ﻮﺍﺒﻐﺗ You (pl) seek, desire Đstersiniz 1 ﺑﻐﻲ ﻮ ﹶﻥﺒﻐﺗ You (pl) desire it Onu istersiniz 1 ﺑﻐﻲ ﺎﻧﻬﻮﺒﻐﺗ She exceeds (limits) Haddi aşar (dş) 1 ﺑﻐﻲ ﻲﺒﻐﺗ She leaves, lets it remain Bırakır, baki kılar (dş) 1 ﺑﻘﻲ ﻲﺒﻘﺗ You (pl) cry, weep Ağlarsınız 1 ﺑﻜﻲ ﺒﻜﹸﻮ ﹶﻥﺗ That you reach Ulaşman 1 ﺑﻠﻎ ﺒﹸﻠ ﹶﻎﺗ That you (pl) reach Ulaşmanız 1 ﺑﻠﻎ ﻮﺍﺒﹸﻠﻐﺗ She tests, examines Dener, sınar (dş) 1 ﺑﻠﻲ ﺒﻠﹸﻮﹾﺍﺗ -ﺒﻠﹸﻮﺗ You (pl) are tested, tried Đmtihan edilirsiniz 1 ﺑﻠﻲ ﻮ ﱠﻥ ﺒﹶﻠﺗ Tested, tried Denenir, sınanır 1 ﺑﻠﻲ ﺒﻠﹶﻰﺗ You (pl) build Bina edersiniz 1 ﺑﲏ ﻮ ﹶﻥﺒﻨﺗ Bewilders Şaşırtır 1 ﺖ ﺖ ﻬ ﺒﺗ It bewilders them Onları şaşırtır 1 ﺖ ﻢ ﻬ ﺘﻬ ﺒﺗ You settle, post Hazırlarsın, yerleştirirsin 2 ﺑﻮﺃ ﺉ ﻮ ﺒﺗ Settle (imp, dual) Yerleşin (ikil) 5 ﺑﻮﺃ ﻮﺀَﺍ ﺒﺗ 140 Settle (imp, pl) Yerleşin 5 ﺑﻮﺃ ﻭﺍﻮﺅ ﺒﺗ That you incur Yüklenmen, uğraman 1 ﺑﻮﺃ ﻮﹶﺃﺗﺒ It perishes Ziyan olur, batar 1 ﺑﻮﺭ ﺭ ﻮﺗﺒ Clarification Açıklama ﺑﲔ ﺎﻧﹰﺎﺒﻴﺗ That it (she) will perish Yok olması (dş) 1 ﺑﻴﺪ ﺪ ﺗﺒﹺﻴ It (she) becomes white Ağarır (dş) 9 ﺑﻴﺾ ﺾ ﻴﺒﺗ That which supports Arka çıkan ﺗﺒﻊ ﺗﺒﹺﻴﻌﹰﺎ That you make clear Açıklarsın 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﺗ To become clear Açıklandı, açığa çıktı 5 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﺘﻳ - ﻦ ﻴﺒﺗ It (she) became clear Açığa çıktı (dş) 5 ﺑﲔ ﺖﻴﻨﺒﺗ Indeed you make clear Mutlaka sen açıklarsın 5 ﺑﲔ ﻦ ﻨﻴﺒﺗ Indeed you make it clear O mutlaka sen onu açıklarsın 2 ﺑﲔ ﻪ ﻨﻨﻴﺒﺗ Clarify (imp, pl) Araştırın 5 ﺑﲔ ﻮﺍﻴﻨﺒﺗ That you (pl) change Değiştirmeniz 5 ﺑﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮﺍ ﺒﺘﺗ That you follow Uyman, tabi olman 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﺗ That you follow Uyman, tabi olman 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﺗ - ﻊ ﺘﹺﺒﺗ Indeed that you (pl) follow Tabi olmanız 8 ﺗﺒﻊ ﺎ ﱢﻥﺘﹺﺒﻌﺗ That you follow me Bana tabi olman 8 ﺗﺒﻊ ﻌ ﹺﻦ ﺘﹺﺒﺗ It (she) follows it (her) Onu takip eder (dş) 1 ﺗﺒﻊ ﺎﻌﻬ ﺒﺘﺗ That you (pl) follow Takip etmeniz 8 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺘﹺﺒﻌﺗ You (pl) follow Tabi olursunuz 8 ﺗﺒﻊ ﻮ ﹶﻥﺘﹺﺒﻌﺗ That you (pl) follow us Bize tabi olmanız 8 ﺗﺒﻊ ﺎﻮﻧﺘﹺﺒﻌﺗ Ruin Ziyan 2 ﺗﺒﺐ ﺐ ﺘﺒﹺﻴ ﹴﺗ Destruction Đmha, yok etme 2 ﺗﱪ ﺘﺒﹺﲑﹰﺍﺗ Draw away (dual) Uzaklaşır (ikil) 1 ﺟﻔﻮ ﺎﻓﹶﻰﺘﺠﺗ That you take Edinmen 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﺘﺗ 141 You take Edinirsin 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹸﺬ ﺘﺗ That you (pl) take Edinmeniz 8 ﺃﺧﺬ ﺨﺬﹸﻭﺍ ﺘﺗ You (pl) take Edinirsiniz 8 ﺃﺧﺬ ﺨﺬﹸﻭ ﹶﻥ ﺘﺗ You (pl) take it (him) Onu edinirsiniz 8 ﺃﺧﺬ ﻪ ﻧﺨﺬﹸﻭ ﺘﺗ You receive admonition Öğüt alırsınız 5 ﺫﻛﺮ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹶﺬ ﱠﻛﺮﺗ In succession Ardı ardına ﻭﺗﺮ ﻯﺘﺮﺗ - ﺍﺘﺮﺗ You leave, desert Terk edersin 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺘﺗ That you leave it, desert it Onu terk etmen 1 ﺗﺮﻙ ﻪ ﺮ ﹾﻛ ﺘﺗ That you (pl) are left Terk edilmeniz 1 ﺗﺮﻙ ﺮﻛﹸﻮﹾﺍ ﺘﺗ You (pl) are left Terk edilirsiniz 1 ﺗﺮﻙ ﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﺗ That you separate Ayrılığa düşmeniz 5 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮﺍ ﺘ ﹶﻔﺗ That you (pl) think deeply Tefekkür etmeniz 5 ﻓﻜﺮ ﻭﺍﺘ ﹶﻔ ﱠﻜﺮﺗ You (pl) think deeply Tefekkür edersiniz 5 ﻓﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹶﻔ ﱠﻜﺮﺗ It (they) turn, transform Ters döner 5 ﻗﻠﺐ ﺐ ﺘ ﹶﻘﱠﻠﺗ That you (pl) be righteous Sakınmanız 8 ﻭﻗﻲ ﺘﻘﹸﻮﺍﺗ You (pl) be righteous Korunursunuz, sakınırsınız 8 ﻭﻗﻲ ﺘﻘﹸﻮ ﹶﻥﺗ That you be arrogant Büyüklenmen 8 ﻛﱪ ﺮ ﺒﺘ ﹶﻜﺗ They (dual) meet Karşılarlar 5 ﻟﻘﻲ ﺘﹶﻠﻘﱠﺎﺗ They (dual) meet them Onları karşılarlar 5 ﻟﻘﻲ ﻢ ﻫ ﺘﹶﻠﻘﱠﺎﺗ You read, recite Okursun 1 ﺗﻠﻮ ﻮ ﺘﹸﻠﺗ - ﺘﻠﹸﻮﺗ That you (pl) read, recite Okumanız 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹸﻮﺍﺗ You (pl) read, recite Okursunuz 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹸﻮ ﹶﻥﺗ It is read Okunur 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹶﻰﺗ You dispute Çekişirsin 6 ﻣﺮﻱ ﻯﺎﺭﺘﻤﺗ That you (pl) desire Arzu etmeniz 5 ﻣﲏ ﺍﻨﻮﻤ ﺘﺗ That you (pl) speak secretly Gizli konuşmanız 6 ﳒﻮ ﺍﺟﻮ ﺎﺘﻨﺗ 142 Comes down continuously Akın akın iner 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﺘﺗ That you (dual) repent, turn Đkinizin tevbe etmesi 1 ﺗﻮﺏ ﺎﻮﺑﺗﺘ They cause to die Vefat ettirirler 5 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﺎ ﺘﺗ They cause them to die Onları vefat ettirirler 5 ﻭﰲ ﻢ ﻫ ﻮﻓﱠﺎ ﺘﺗ That you (pl) turn Dönmeniz 5 ﻭﱄ ﺍﻮﱠﻟﻮ ﺘﺗ Firmness Sabitleştirme 2 ﺛﺒﺖ ﺗﹾﺜﺒﹺﻴﺘﹰﺎ Blame Kınama 2 ﺛﺮﺏ ﺐ ﻳﺗﹾﺜ ﹺﺮ You overcome Yakalarsın 1 ﺛﻘﻒ ﻦ ﺗﹾﺜ ﹶﻘ ﹶﻔ You overcome them Onları yakalarsın 1 ﺛﻘﻒ ﻢ ﻬ ﻨﺗﹾﺜ ﹶﻘ ﹶﻔ It ploughs Tarla sürer 4 ﺛﻮﺭ ﺮ ﻴﺜﺗ You cry for help Yalvarırsın 1 ﺟﺄﺭ ﺮ ﺠﹶﺌ ﺗ That you (pl) cry for help Yalvarmanız 1 ﺟﺄﺭ ﻭﺍﺠﹶﺌﺮ ﺗ You (pl) cry for help Yalvarırsınız 1 ﺟﺄﺭ ﻭ ﹶﻥﺠﹶﺌﺮ ﺗ You dispute Mücadele edersin 3 ﺟﺪﻝ ﺩ ﹸﻝ ﺎﺗﺠ That you dispute Mücadele etmen 3 ﺟﺪﻝ ﺩ ﹾﻝ ﺎﺗﺠ She disputes with you Seninle mücadele eder (dş) 3 ﺟﺪﻝ ﻚ ﺩﹸﻟ ﺎﺗﺠ That (pl) you dispute Mücadele etmeniz 3 ﺟﺪﻝ ﺩﻟﹸﻮﺍ ﺎﺗﺠ That (pl) you dispute with me Benimle mücadele etmeniz 3 ﺟﺪﻝ ﻧﻨﹺﻰﺩﻟﹸﻮ ﺎﺗﺠ Commerce Ticaret ﲡﺮ ﺓﺎﺭﺗﺠ Their commerce Ticaretleri ﲡﺮ ﻢ ﻬ ﺗﺭ ﺎﺗﺠ You strive Cihad edersin 3 ﺟﻬﺪ ﺪ ﻫ ﺎﺗﺠ You (pl) strive Cihad edersiniz 3 ﺟﻬﺪ ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﺗﺠ To pass, overlook Geçti, affetti 6 ﺟﻮﺯ ﺯ ﻭ ﺎﺘﺠﻳ - ﺯ ﻭ ﺎﺗﺠ You avoid Kaçınırsın 8 ﺟﻨﺐ ﺐ ﺘﹺﻨﺠ ﺗ That you (pl) avoid Kaçınmanız 8 ﺟﻨﺐ ﻮﹾﺍﺘﹺﻨﺒﺠ ﺗ That you find Bulman 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﺠ ﺗ ﹺ 143 You find, she finds Bulursun, bulur (dş) 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﺠ ﺗ ﹺ Indeed you find Mutlaka bulursun 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﱠﻥ ﺠ ﺗ ﹺ That you find (pl) Bulmanız 1 ﻭﺟﺪ ﻭﺍﺠﺪ ﺗ ﹺ You (pl) find Bulursunuz 1 ﻭﺟﺪ ﻭﻥﺠﺪ ﺗ ﹺ That you find (pl) it Onu bulmanız 1 ﻭﺟﺪ ﻩ ﻭﺠﺪ ﺗ ﹺ To try to swallow, gulp Yutmaya çalıştı 5 ﺟﺮﻉ ﻉ ﺮ ﺠ ﺘﻳ - ﻉ ﺮ ﺠ ﺗ You (pl) commit (sin) Suç işlersiniz 4 ﺟﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﺠ ﹺﺮﻣ ﺗ It (she) flows Akar 1 ﺟﺮﻱ ﻱ ﺠ ﹺﺮ ﺗ -ﺠﺮﹺﻱ ﺗ They (pl) flow Akarlar (ikil) 1 ﺟﺮﻱ ﻥ ﺎﺠ ﹺﺮﻳ ﺗ You are recompensed Karşılığınız verilir 1 ﺟﺰﻱ ﻭ ﹶﻥ ﺰ ﺠ ﺗ It (she) is recompensed Karşılığı verilir 1 ﺟﺰﻱ ﻯﺠﺰ ﺗ It (she) recompenses, rewards Karşılık verir, ödül verir 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻱ ﺗ To spy Gizli hallerini araştırdı 5 ﺟﺴﺲ ﺲ ﺴ ﺠ ﺘﻳ - ﺲ ﺴ ﺠ ﺗ That you (pl) spy Araştırmanız 5 ﺟﺴﺲ ﻮﺍﺴﺴ ﺠ ﺗ You do, make, place Yaparsın 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺠ ﺗ That you do, make, place Yapman 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺠ ﺗ That you do, make, place Yapman 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺠ ﺗ - ﻌ ﹶﻞ ﺠ ﺗ That you make us Bizi yapman 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺠ ﺗ That you make me Beni yapman 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻠﻨﹺﻲ ﺠ ﺗ That you (pl) do, make, place Yapmanız 1 ﺟﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺠ ﺗ You (pl) do, make, place Yaparsınız 1 ﺟﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺠ ﺗ You (pl) do it Onu yaparsınız 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﻧﻌﻠﹸﻮ ﺠ ﺗ It (she) shone Tecelli etti, kendini gösterdi 5 ﺟﻠﻮ ﺠﻠﱠﺎ ﺗ - ﺠﻠﱠﻰ ﺗ That you collect, gather Toplamanız, bir araya getirmeniz 1 ﲨﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺠ ﺗ To avoid Kaçındı 5 ﺟﻨﺐ ﺐ ﻨﺠ ﺘﻳ - ﺐ ﻨﺠ ﺗ That you raise your voice Sesini yükseltmen 1 ﺟﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺠ ﺗ 144 That you (pl) raise your voice Sesinizi yükseltmeniz 1 ﺟﻬﺮ ﻭﺍﻬﺮ ﺠ ﺗ You be ignorant Cahillik edersiniz 1 ﺟﻬﻞ ﻬﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺠ ﺗ That you be hungry Acıkman 1 ﺟﻮﻉ ﻉ ﻮﺗﺠ You (pl) argue Mücadele edersiniz, çekişirsiniz 3 ﺣﺠﺞ ﻮ ﹶﻥﺎﺟﺗﺤ You (pl) argue with us Bizimle çekişirsiniz 3 ﺣﺠﺞ ﺎﻧﻨﻮﺎﺟﺗﺤ You (pl) argue with me Benimle çekişirsiniz 3 ﺣﺠﺞ ﻰﻮﻧﺎﺟﺗﺤ You (pl) urge each other Birbirinizi teşvik edersiniz 6 ﺣﻀﺾ ﻮ ﹶﻥﺎﺿﺗﺤ Talking to each other Konuşma ﺣﻮﺭ ﺭﺎﻭﺗﺤ Your (dual) dialogue Đkinizin konuşması ﺣﻮﺭ ﺎﺭ ﹸﻛﻤ ﻭ ﺎﺗﺤ You (pl) are welcome Ağırlanırsınız 1 ﺣﱪ ﻭ ﹶﻥﺒﺮﺤ ﺗ You (pl) detain Alıkoyarsınız, tutarsınız 1 ﺣﺒﺲ ﻮ ﹶﻥﺤﹺﺒﺴ ﺗ You (pl) detain them (dual) O ikisini alıkoyarsınız 1 ﺣﺒﺲ ﺎﻬﻤ ﻧﻮﺤﹺﺒﺴ ﺗ That it perishes Yok olması 1 ﺣﺒﻂ ﻂ ﺒ ﹶﺤ ﺗ That you (pl) like Sevmeniz 4 ﺣﺒﺐ ﻮﺍﺤﺒ ﺗ You (pl) like Seversiniz 4 ﺣﺒﺐ ﻮ ﹶﻥﺤﺒ ﺗ You (pl) like it Onu seversiniz 4 ﺣﺒﺐ ﺎﻧﻬﻮﺤﺒ ﺗ You (pl) like them Onları seversiniz 4 ﺣﺒﺐ ﻢ ﻬ ﻧﻮﺤﺒ ﺗ Under, below, beneath Aşağı, alt ﲢﺖ ﺖ ﺤ ﺗ - ﺖ ﺤ ﺗ Beneath you (fm) Senin altında ﲢﺖ ﻚ ﺘﺤ ﺗ Beneath him Onun altında ﲢﺖ ﻪ ﺘﺤ ﺗ Beneath them Onların altında ﲢﺖ ﺎﺘﻬﺤ ﺗ - ﺎﺘﻬﺤ ﺗ Beneath them Onların altında ﲢﺖ ﻢ ﺘ ﹺﻬﺤ ﺗ Beneath me Benim altımda ﲢﺖ ﻲﺤﺘ ﺗ It (she) talks, tells Söylersin, söyler (dş) 2 ﺣﺪﺙ ﺙ ﺪ ﹸ ﺤ ﺗ You (pl) fear Çekinirsiniz 1 ﺣﺬﺭ ﻭ ﹶﻥﺤ ﹶﺬﺭ ﺗ You (pl) cultivate Ekersiniz 1 ﺣﺮﺙ ﺮﺛﹸﻮ ﹶﻥ ﺤ ﺗ 145 That you want ambitiously Haris olman, istemen 1 ﺣﺮﺹ ﺹ ﺤ ﹺﺮ ﺗ That you move Hareket ettirmen 1 ﺣﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺤ ﺗ That you make it forbidden Haram kılarsın 2 ﺣﺮﻡ ﻡ ﺮ ﺤ ﺗ That you (pl) make it forbidden Haram kılmanız 2 ﺣﺮﻡ ﻮﹾﺍﺮﻣ ﺤ ﺗ They searched Aradılar 5 ﺣﺮﻱ ﺍﺮﻭ ﺤ ﺗ Freeing Hürriyet verme 2 ﺣﺮﺭ ﺮ ﺤﺮﹺﻳ ﺗ That you grieve Hüzünlenmen 1 ﺣﺰﻥ ﺰ ﹾﻥ ﺤ ﺗ That you (pl) grieve Hüzünlenmeniz 1 ﺣﺰﻥ ﻮﺍﺰﻧ ﺤ ﺗ You (pl) grieve Hüzünlenirsiniz 1 ﺣﺰﻥ ﻮ ﹶﻥﺰﻧ ﺤ ﺗ That you (fm) grieve Hüzünlenmen (dş) 1 ﺣﺰﻥ ﺰﻧﹺﻰ ﺤ ﺗ That you feel Hissedersin 4 ﺣﺴﺲ ﺲ ﺤ ﺗ You assume Sanarsın 1 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ﺤ ﺗ Indeed you assume Mutlaka sanarsın 1 ﺣﺴﺐ ﻦ ﺒﺴ ﺤ ﺗ That you assume Sanman 1 ﺣﺴﺐ ﻦ ﺒﺴ ﺤ ﺗ Indeed you assume them Mutlaka onları sanarsın 1 ﺣﺴﺐ ﻢ ﻬ ﻨﺒﺴ ﺤ ﺗ You assume her Onu sanarsın 1 ﺣﺴﺐ ﺎﺒﻬﺴ ﺤ ﺗ You assume them Onları sanarsın 1 ﺣﺴﺐ ﻢ ﻬ ﺒﺴ ﺤ ﺗ You (pl) assume him Onu sanarsınız 1 ﺣﺴﺐ ﻪ ﻧﻮﺴﺒ ﺤ ﺗ That you (pl) assume him Onu sanmanız 1 ﺣﺴﺐ ﻩ ﻮﺴﺒ ﺤ ﺗ You are jealous Haset edersin 1 ﺣﺴﺪ ﺪ ﺴ ﺤ ﺗ You (pl) are jealous of us Bize haset edersiniz 1 ﺣﺴﺪ ﺎﻧﻨﻭﺴﺪ ﺤ ﺗ Inquire (imp, pl) Araştırın 5 ﺣﺴﺲ ﻮﹾﺍﺴﺴ ﺤ ﺗ That you be good Đyilik yapmanız, geçinmeniz 4 ﺣﺴﻦ ﻮﹾﺍﺴﻨ ِﺤ ﺗ You (pl) kill Öldürürsünüz 1 ﺣﺴﺲ ﻮ ﹶﻥﺤﺴ ﺗ You (pl) kill them Onları öldürürsünüz 1 ﺣﺴﺲ ﻢ ﻬ ﻧﻮﺤﺴ ﺗ You are gathered Haşrolunursunuz, toplanırsınız 1 ﺣﺸﺮ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﺤ ﺗ 146 ﺣﺼﻦ ﻦ ﺼ ﺤ ﺗ ﺣﺼﻦ ﻨﹰﺎﺤﺼ ﺗ 4 ﺣﺼﻦ ﻢ ﻨ ﹸﻜﺼ ﺤ ﺗ Korursunuz, saklarsınız 4 ﺣﺼﻦ ﻮ ﹶﻥﺼﻨ ﺤ ﺗ That you (pl) count Sayıp bitirmeniz 4 ﺣﺼﻲ ﻮﺤﺼ ﺗ That you (pl) count it Onu saymanız 4 ﺣﺼﻲ ﻩ ﻮﺤﺼ ﺗ That you (pl) count it Onu (dş), onları saymanız 4 ﺣﺼﻲ ﺎﻮﻫﺤﺼ ﺗ That you encompass Kuşatman, anlaman 4 ﺣﻮﻁ ﻂ ﺤ ﹾ ﺗ You judge, decree Hüküm verirsin 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﺗ That you (pl) judge, decree Hüküm vermeniz 1 ﺣﻜﻢ ﻮﹾﺍﺤ ﹸﻜﻤ ﺗ You (pl) judge, decree Hüküm verirsiniz 1 ﺣﻜﻢ ﻮ ﹶﻥﺤ ﹸﻜﻤ ﺗ It settles, comes down Yerleşir, iner 1 ﺣﻠﻞ ﺤ ﱡﻞ ﺗ It becomes lawful Helal olur 1 ﺣﻠﻞ ﺤ ﱡﻞ ﺗ Dissolution Bozma, çözme ﺣﻠﻞ ﺤﱠﻠ ﹶﺔ ﺗ That you shave Tıraş etmeniz 1 ﺣﻠﻖ ﻠﻘﹸﻮﹾﺍﺤ ﺗ That you (pl) violate Hürmetsizlik etmeniz 4 ﺣﻠﻞ ﺤﻠﱡﻮﺍ ﺗ That you lay the burden Yüklemen 1 ﲪﻞ ﻞﺤﻤ ﺗ Yüklersin 1 ﲪﻞ ﻤ ﹸﻞ ﺤ ﺗ Yüklemen, saldırman 1 ﲪﻞ ﻤ ﹾﻞ ﺤ ﺗ That you lay the burden on us Bize yüklemen 1 ﲪﻞ ﺎﻤ ﹾﻠﻨ ﺤ ﺗ She (they) carries him (it) Onu taşır, taşırlar 1 ﲪﻞ ﻪ ﻤﹸﻠ ﺤ ﺗ That you mount them Onları bindirmen 1 ﲪﻞ ﻢ ﻬ ﻤﹶﻠ ﺤ ﺗ You (pl) are laden Yüklenirsiniz 1 ﲪﻞ ﻤﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺤ ﺗ That you break your oath Yeminini bozman 1 ﺣﻨﺚ ﺚ ﻨ ﹾﺤ ﺗ Change, transformation Değişiklik, dönüşme 2 ﺣﻮﻝ ﻼ ﺤﻮﹺﻳ ﹰ ﺗ - ﺤﻮﹺﻳﻞ ﺗ You give life Yaşatırsın, hayat verirsin 4 ﺣﻴﻲ ﺤ ﹺﻲ ﺗ She protects Korur Chaste, modest Namuslu That it protects you (pl) Sizi koruması You (pl) protect, store You lay the burden; It (she) bears That you put the burden, attack 4 147 Greeting Selamlama ﺣﻴﻲ ﺔﺤﻴ ﺗ Their greeting Onların selamlamaları ﺣﻴﻲ ﻢ ﻬ ﺘﻴﺤ ﺗ You avoid Kaçarsın 1 ﺣﻴﺪ ﺪ ﻴﺗﺤ That you (pl) encompass Kavramanız 4 ﺣﻮﻁ ﻴﻄﹸﻮﺍﺗﺤ You (pl) live Yaşarsınız 1 ﺣﻴﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻴﺤ ﺗ You give life Yaşatırsın, hayat verirsin 4 ﺣﻴﻲ ﺤﻴﹺﻲ ﺗ Enmity Düşmanlık ﺧﺼﻢ ﻢ ﺻ ﺎﺗﺨ That you address Hitap etmen 3 ﺧﻄﺐ ﺐﺎﻃﺗﺨ That you address me Bana hitap etmen 3 ﺧﻄﺐ ﺒﻨﹺﻰﻃ ﺎﺗﺨ You fear Korkarsın 1 ﺧﻮﻑ ﻑ ﺎﺗﺨ That you fear (dual) Korkmanız (ikil) 1 ﺧﻮﻑ ﺎﻓﹶﺎﺗﺨ That you keep silent Sessiz kalman 3 ﺧﻔﺖ ﺖ ﻓﺎﺗﺨ Indeed you fear Korkarsın 1 ﺧﻮﻑ ﻦ ﺎﹶﻓﺗﺨ That you (pl) fear Korkmanız 1 ﺧﻮﻑ ﺎﻓﹸﻮﺍﺗﺨ You (pl) fear Korkarsınız 1 ﺧﻮﻑ ﺎﻓﹸﻮ ﹶﻥﺗﺨ You (pl) fear them Onlardan korkarsınız 1 ﺧﻮﻑ ﻢ ﻬ ﻧﺎﻓﹸﻮﺗﺨ That you (pl) fear them Onlardan korkmanız 1 ﺧﻮﻑ ﻢ ﻫ ﺎﻓﹸﻮﺗﺨ That you (fm) fear Korkman (dş) 1 ﺧﻮﻑ ﻲﺎﻓﺗﺨ You associate Karışırsın 3 ﺧﻠﻂ ﻂ ﻟ ﹸﺎﺗﺨ That you (pl) associate with them Onlarla karışmanız 3 ﺧﻠﻂ ﻢ ﻫ ﻟﻄﹸﻮﺎﺗﺨ That they humble Saygı duysun 4 ﺧﺒﺖ ﺖ ﺨﹺﺒ ﺗ You (pl) betray, deceive Đhanet edersiniz 8 ﺧﻮﻥ ﻮ ﹶﻥﺘﺎﻧﺗﺨ That you (pl) dispute Çekişmeniz 8 ﺧﺼﻢ ﻤﻮﺍ ﺼ ﺘﺨ ﺗ You (pl) dispute Çekişirsiniz 8 ﺧﺼﻢ ﻮﻥﺼﻤ ﺘﺨ ﺗ You (pl) differ Đhtilaf edersiniz 8 ﺧﻠﻒ ﻠﻔﹸﻮﻥﺘﺨ ﺗ Falls down Yıkılır 1 ﺧﺮﺭ ﺮ ﺨ ﺗ 148 It comes out Çıkarsın, çıkar (dş) 1 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﺗ That it comes out Çıkman 1 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﺗ That you bring forth Çıkarman 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﺗ You bring forth Çıkarırsın 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﺗ That you come out Çıkman 1 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﺗ - ﺝ ﺮ ﺨ ﺗ You bring us forth Bizi çıkarman 4 ﺧﺮﺝ ﺎﺟﻨ ﺨ ﹺﺮ ﺗ That you (pl) come out Çıkmanız 1 ﺧﺮﺝ ﻮﺍﺮﺟ ﺨ ﺗ That you (pl) drive out Çıkarmanız 4 ﺧﺮﺝ ﻮﺍﺨ ﹺﺮﺟ ﺗ You (pl) come out Çıkarsınız 1 ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺨ ﺗ You (pl) are brought forth Çıkarılırsınız 4 ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺨ ﺗ You (pl) bring forth Çıkarırsınız 4 ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺨ ﹺﺮﺟ ﺗ That you (pl) bring him forth Onu çıkarmanız 4 ﺧﺮﺝ ﻩ ﻮﺨ ﹺﺮﺟ ﺗ That you (pl) drive them (fm) out Onları (dş) çıkarmanız 4 ﺧﺮﺝ ﻦ ﻫ ﻮﺨ ﹺﺮﺟ ﺗ They guess Tahmin ederler 1 ﺧﺮﺹ ﻮ ﹶﻥﺮﺻ ﺨ ﺗ That you cut out Yırtman, delmen 1 ﺧﺮﻕ ﻕ ﺨ ﹺﺮ ﺗ That you disgrace us Bizi rezil etmen 4 ﺧﺰﻱ ﺎﺨ ﹺﺰﻧ ﺗ That you disgrace me Beni rezil etmen 4 ﺧﺰﻱ ﺨ ﹺﺰﻧﹺﻲ ﺗ That you (pl) disgrace me Beni rezil etmeniz 4 ﺧﺰﻱ ﻥ ﻭﺨﺰ ﺗ That you (pl) give less Eksiltmeniz 4 ﺧﺴﺮ ﻭﺍﺴﺮ ِﺨ ﺗ Loss Ziyan, kayıp ﺧﺴﺮ ﺴ ﹴﲑ ِﺨ ﺗ You fear, that you fear Korkarsın 1 ﺧﺸﻲ ﺎﺨﺸ ﺗ You fear him Ondan korkarsın 1 ﺧﺸﻲ ﻩ ﺎﺨﺸ ﺗ That you humble Saygı duyman, ürpermen 1 ﺧﺸﻊ ﻊ ﺸ ﺨ ﺗ That you (pl) fear Korkmanız 1 ﺧﺸﻲ ﺍﺸﻮ ﺨ ﺗ You (pl) fear Korkarsınız 1 ﺧﺸﻲ ﻮ ﹶﻥ ﺸ ﺨ ﺗ You (pl) fear them Onlardan korkarsınız 1 ﺧﺸﻲ ﻢ ﻬ ﻧﻮ ﺸ ﺨ ﺗ 149 That you (pl) fear him Ondan korkmanız 1 ﺧﺸﻲ ﻩ ﻮ ﺸ ﺨ ﺗ That you (pl) fear them Onlardan korkmanız 1 ﺧﺸﻲ ﻢ ﻫ ﻮ ﺸ ﺨ ﺗ You fear, that you fear Korkarsın 1 ﺧﺸﻲ ﻰﺨﺸ ﺗ That you (pl, fm) be soft Yumuşak söylemeniz (dş) 1 ﺧﻀﻊ ﻦ ﻌ ﻀ ﺨ ﺗ You write Yazarsın 1 ﺧﻄﻂ ﻂ ﺨﱡ ﺗ It snatches Kapar 1 ﺧﻄﻒ ﻒ ﺨ ﹶﻄ ﺗ It snatches him Onu kapar 1 ﺧﻄﻒ ﻪ ﺨ ﹶﻄ ﹸﻔ ﺗ You write it Onu yazarsın 1 ﺧﻄﻂ ﻪ ﺨ ﱡﻄ ﺗ That you fear Korkman 1 ﺧﻮﻑ ﻒ ﺨ ﺗ That you (pl) hide Gizlemeniz 4 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹸﻮﺍ ﺗ You (pl) hide Gizlersiniz 4 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ That you (pl) hide it (him) Onu gizlemeniz 4 ﺧﻔﻲ ﻩ ﺨﻔﹸﻮ ﺗ That you (pl) hide it (her) Onu gizlemeniz 4 ﺧﻔﻲ ﺎﺨﻔﹸﻮﻫ ﺗ It remains hidden Gizli kalır 1 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹶﻰ ﺗ You (they) hide Gizlersin, gizler 4 ﺧﻔﻲ ﻲﺨﻔ ﺗ Lessening, lightening Hafifletme ﺧﻔﻒ ﻒ ﻴﺨﻔ ﺗ Emptied Boşaldı 1 ﺧﻠﻮ ﺖ ﺨﱠﻠ ﺗ Live forever Ebedi yaşarsınız 1 ﺧﻠﺪ ﻭ ﹶﻥﺨﹸﻠﺪ ﺗ You violate Sözünden dönersin 4 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﺗ That you violate it Ondan dönmemen 4 ﺧﻠﻒ ﻪ ﺨﹶﻠ ﹶﻔ ﺗ You create Yaratırsın 1 ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨﹸﻠ ﺗ You (pl) create Yaratırsınız 1 ﺧﻠﻖ ﺨﹸﻠﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ You (pl) create it (him) Onu yaratırsınız 1 ﺧﻠﻖ ﻪ ﻧﺨﹸﻠﻘﹸﻮ ﺗ Scaring Korkutarak ﺧﻮﻑ ﻑ ﻮ ﺨ ﺗ That you (pl) betray, deceive Đhanet etmeniz ﺧﻮﻥ ﻮﺍﻮﻧﺗﺨ Scaring Korkutma ﺧﻮﻑ ﺨﻮﹺﻳﻔﹰﺎ ﺗ 1 150 You (pl) choose Seçersiniz 5 ﺧﲑ ﻭ ﹶﻥﻴﺮﺨ ﺗ It overtook him Ona yetişti 6 ﺩﺭﻙ ﻪ ﺭ ﹶﻛ ﺍﺗﺪ You (pl) contracted for debt Borçlandınız 6 ﺩﻳﻦ ﻢﻨﺘﺍﻳﺗﺪ To ponder Derin düşündü 5 ﺩﺑﺮ ﺮ ﺑﺪ ﺘﻳ - ﺮ ﺑﺪ ﺗ You (pl) store Biriktirirsiniz 8 ﺫﺧﺮ ﻭﻥﺧﺮ ﺪ ﺗ That you make enter Sokman 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹺﻞ ﺪ ﺗ Indeed you enter Mutlaka girersin 1 ﺩﺧﻞ ﻦ ﺧﹸﻠ ﺪ ﺗ That you enter Girmeniz 4 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺪ ﺗ That you enter it Ona girmeniz 1 ﺩﺧﻞ ﺎﺧﻠﹸﻮﻫ ﺪ ﺗ You (pl) study Ders görürsünüz 1 ﺩﺭﺱ ﻮ ﹶﻥﺭﺳ ﺪ ﺗ It overtakes, comprehends Yetişir, idrak eder 4 ﺩﺭﻙ ﻙ ﺪ ﹺﺭ ﺗ It overtakes it Ona yetişir 4 ﺩﺭﻙ ﻪ ﺪ ﹺﺭ ﹸﻛ ﺗ You (pl) know Bilirsiniz 1 ﺩﺭﻱ ﻭ ﹶﻥﺪﺭ ﺗ You know Bilirsin 1 ﺩﺭﻱ ﺪﺭﹺﻱ ﺗ That you call, that she calls Çağırman, dua etmen, dua etmesi (dş) 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺪ ﺗ That you call them Onları çağırman 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻬ ﻋ ﺪ ﺗ That you (pl) call Çağırmanız, dua etmeniz 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺍﺪﻋ ﺗ - ﻮﺪﻋ ﺗ You (pl) call Çağırırsınız 1 ﺩﻋﻮ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﺗ You (pl) ask for Đstersiniz 8 ﺩﻋﻮ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﺗ You (pl) are called Çağırılırsınız 1 ﺩﻋﻮ ﻮ ﹶﻥ ﻋ ﺪ ﺗ That you (pl) call us Bizi çağırmanız 1 ﺩﻋﻮ ﺎﻮﻧﺪﻋ ﺗ You (pl) call us Bizi çağırırsınız 1 ﺩﻋﻮ ﺎﻧﻨﻮﺪﻋ ﺗ You (pl) call me Beni çağırırsınız 1 ﺩﻋﻮ ﻧﻨﹺﻲﻮﺪﻋ ﺗ You (pl) call him Onu çağırırsınız 1 ﺩﻋﻮ ﻪ ﻧﻮﺪﻋ ﺗ You (pl) call them Onları çağırırsınız 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻫ ﻮﺪﻋ ﺗ It (she) is called Çağırılır 1 ﺩﻋﻮ ﻰﺪﻋ ﺗ 151 That you (pl) give Vermeniz 1 ﺩﻟﻮ ﺪﻟﹸﻮﺍ ﺗ It (she) came down Sarktı 1 ﺩﻟﻮ ﺪﻟﱠﻰ ﺗ It destroys Yıkar, mahveder ﺩﻣﺮ ﺮ ﻣ ﺪ ﺗ Destruction Yıkma, mahvetme ﺩﻣﺮ ﲑﹰﺍﺪﻣ ﺗ You compromise Taviz verirsin, yumuşak davranırsın 4 ﺩﻫﻦ ﻦ ﻫ ﺪ ﺗ It revolves Dönerler 1 ﺩﻭﺭ ﺭ ﻭﺗﺪ 4 ﺩﻭﺭ ﻭ ﹶﻥﻳﺮﺗﺪ 4 ﺩﻭﺭ ﻬﺎ ﻧﻭﻳﺮﺗﺪ You (pl) make revolve, carry Döndürürsünüz out You (pl) make it revolve, carry Onu döndürürsünüz it out That you slaughter Kesmeniz, boğazlamanız 1 ﺫﺑﺢ ﻮﺍﺑﺤﺗ ﹾﺬ You (it) leave Bırakır 1 ﻭﺫﺭ ﺭ ﺗ ﹶﺬ That you leave Bırakması 1 ﻭﺫﺭ ﺭ ﺗ ﹶﺬ That you (pl) leave Bırakmanız 1 ﻭﺫﺭ ﺭ ﱠﻥ ﺗ ﹶﺬ That you leave me Beni bırakman 1 ﻭﺫﺭ ﺭﻧﹺﻰ ﺗ ﹶﺬ That you (pl) leave them Onları bırakman 1 ﻭﺫﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺗ ﹶﺬ It disperses Savurur 1 ﺫﺭﻭ ﻭﺗ ﹾﺬﺭ You (pl) leave Bırakırsınız 1 ﻭﺫﺭ ﻭ ﹶﻥﺗ ﹶﺬﺭ It disperses it (him) Onu savurur 1 ﺫﺭﻭ ﻩ ﻭﺗ ﹾﺬﺭ That you (pl) leave it Onu bırakmanız 1 ﻭﺫﺭ ﺎﻭﻫﺗ ﹶﺬﺭ It disperses it (her) Onu savurur 1 ﺫﺭﻭ ﺎﻭﻫﺗ ﹶﺬﺭ You remember Anarsın, zikredersin 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﺗ ﹾﺬ ﹸﻛ She reminds Hatırlatır 2 ﺫﻛﺮ ﺮ ﺗ ﹶﺬ ﱢﻛ He received admonition, remembered Öğüt aldı, düşündü, hatırladı 5 ﺫﻛﺮ ﺮ ﺘ ﹶﺬ ﱠﻛﻳ - ﺮ ﺗ ﹶﺬ ﱠﻛ Reminder Hatırlatma, öğüt 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻛ ﺗ ﹾﺬ They received admonition, remembered Öğüt aldılar, iyice düşündüler 5 ﺫﻛﺮ ﻭﺍﺗ ﹶﺬ ﱠﻛﺮ That you (pl) remember Anmanız, zikretmeniz 1 ﺫﻛﺮ ﻭﺍﺗ ﹾﺬ ﹸﻛﺮ They received admonition, remembered Öğüt alırlar, iyice düşünürler 5 ﺫﻛﺮ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹶﺬ ﱠﻛﺮﺗ = ﻭ ﹶﻥﺗ ﹶﺬ ﱠﻛﺮ 152 ﺫﻛﺮ ﻛﲑﹺﻱ ﺗ ﹾﺬ ﺫﻟﻞ ﺬ ﱡﻝ ﺗ ﺫﻟﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺗ ﹾﺬﻟ 1 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺗ ﹾﺬ Gitmen 1 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺗ ﹾﺬ - ﺐ ﻫ ﺗ ﹾﺬ That you (pl) go Gitmeniz 1 ﺫﻫﺐ ﻮﹾﺍﻫﺒ ﺗ ﹾﺬ You (pl) go Gidersiniz 1 ﺫﻫﺐ ﻮ ﹶﻥﻫﺒ ﺗ ﹾﺬ She forgets Geçer, vazgeçer 1 ﺫﻫﻞ ﻫ ﹸﻞ ﺗ ﹾﺬ They (dual) keep back Geride tutarlar (ikil) 1 ﺫﻭﺩ ﺍﻥﺗﺬﹸﻭﺩ That you (pl) taste Tatmanız 1 ﺫﻭﻕ ﺗﺬﹸﻭﻗﹸﻮﹾﺍ That you see Görmen 1 ﺭﺃﻱ ﺮ ﺗ They (dual) see Görürler (ikil) 1 ﺭﺃﻱ ﺍﺀﺗﺮ Ribs Kaburga kemikleri ﺗﺮﺏ ﺐ ﺋ ﹺﺍﺗﺮ They (dual) see Birbirini gördü ﺭﺃﻱ ﺕ ﺍﺀﺗﺮ Dust Toprak ﺗﺮﺏ ﺎﺍﺑﺗﺮ -ﺏ ﺍﺗﺮ Inheritance Miras ﻭﺭﺙ ﺙ ﺍ ﹶﺗﺮ Mutual consent Karşılıklı rıza ile ﺭﺿﻮ ﺽ ﺍ ﹴﺗﺮ They agreed Anlaştılar, rızalaştılar 6 ﺭﺿﻮ ﺍﺿﻮ ﺍﺗﺮ You agreed Anlaştınız, rızalaştınız 6 ﺭﺿﻮ ﻢﻴﺘﺿ ﺍﺗﺮ Collar bones Boğaz, gırtlak ﺗﺮﻕ ﻰﺍﻗﺗﺮ You see me Sen beni görürsün 1 ﺭﺃﻱ ﺍﻧﹺﻲﺗﺮ You see him Sen onu görürsün 1 ﺭﺃﻱ ﻩ ﺍﺗﺮ You see them Sen onları görürsün 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻫ ﺍﺗﺮ She seeks to seduce Şehvetle arzular (dş) 3 ﺭﻭﺩ ﺩ ﺍ ﹺﻭﺗﺮ Waiting Bekleme ﺭﺑﺺ ﺺ ﺑﺮ ﺗ To wait Bekledi, fırsat bekledi ﺭﺑﺺ ﺺ ﺑﺮ ﺘﻳ - ﺺ ﺑﺮ ﺗ My reminding Öğüdüm, hatırlatmam You humiliate Zelil edersin, alçaltırsın Humiliation Đndirme, eğme, zelil etme That you go Gitmen That you go 4 1 153 5 You (pl) waited Beklediniz 5 ﺭﺑﺺ ﻢ ﺘﺼ ﺑﺮ ﺗ Wait (imp, pl) Bekleyin 5 ﺭﺑﺺ ﻮﺍﺑﺼﺮ ﺗ You wait Beklersiniz 5 ﺭﺑﺺ ﻮ ﹶﻥﺑﺼﺮ ﺘﺗ = ﻮ ﹶﻥﺑﺼﺮ ﺗ That you (pl) doubt Şüphe etmeniz 8 ﺭﻳﺐ ﻮﺍﺎﺑﺮﺗ ﺗ That you (pl) turn back Arkanıza dönmeniz 8 ﺭﺩﺩ ﻭﺍﺗﺪﺮ ﺗ With distinct recitation Tane tane, ağır ağır ﺭﺗﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺮﺗ ﺗ That you (pl) inherit Mirasçı olmanız 1 ﻭﺭﺙ ﺗ ﹺﺮﺛﹸﻮﺍ They are returned Döndürülür (dş) 1 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺟ ﺮ ﺗ That you (pl) return Döndürmeniz 1 ﺭﺟﻊ ﻮﺮ ﹺﺟﻌ ﺗ You (pl) return Döndürürsünüz 1 ﺭﺟﻊ ﻌﻮ ﹶﻥ ﺮ ﹺﺟ ﺗ You (pl) are returned Döndürülürsünüz 1 ﺭﺟﻊ ﻮ ﹶﻥﺟﻌ ﺮ ﺗ You (pl) return it (him) Onu döndürürsünüz 1 ﺭﺟﻊ ﺎﻧﻬﻮﺮ ﹺﺟﻌ ﺗ You (pl) return them Onları döndürürsünüz 1 ﺭﺟﻊ ﻦ ﻫ ﻮﺮ ﹺﺟﻌ ﺗ It quakes Sarsılır 1 ﺭﺟﻒ ﻒ ﺟ ﺮ ﺗ That you (pl) stone me Beni taşlamanız 1 ﺭﺟﻢ ﻥ ﻮﺟﻤ ﺮ ﺗ That you expect, hope Umman, ümit etmen 1 ﺭﺟﻮ ﻮﺮﺟ ﺗ That you (pl) expect, hope Ummanız, ümit etmeniz 1 ﺭﺟﻮ ﻮﺍﺮﺟ ﺗ You (pl) expect, hope Umarsınız 1 ﺭﺟﻮ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺗ That you (pl) expect it Onu ummanız 1 ﺭﺟﻮ ﻫﺎ ﻮﺮﺟ ﺗ You defer Geri bırakırsın 4 ﺭﺟﻮ ﺮﺟﹺﻲ ﺗ That you have mercy on us Bize merhamet etmen 1 ﺭﺣﻢ ﺎﻤﻨ ﺣ ﺮ ﺗ That you have mercy on fV Bana merhamet etmen 1 ﺭﺣﻢ ﻤﻨﹺﻲ ﺣ ﺮ ﺗ You are given mercy Merhamet olunursunuz 1 ﺭﺣﻢ ﻮ ﹶﻥﺣﻤ ﺮ ﺗ That it is rejected Reddedilmesi 1 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺮ ﺗ You (pl, fm) desire Đstersiniz (dş) 4 ﺭﻭﺩ ﺩ ﹶﻥ ﺗ ﹺﺮ You are rejected, turned Döndürülürsünüz 1 ﺭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﺮﺩ ﺗ 154 He falls Aşağı düşer 5 ﺭﺩﻱ ﻯﺮﺩ ﺗ You perish Helak olursun 1 ﺭﺩﻱ ﻯﺮﺩ ﺗ You ruin me Beni helak edersin 4 ﺭﺩﻱ ﻳ ﹺﻦﺮﺩ ﺗ You give sustenance Rızık verirsin 1 ﺭﺯﻕ ﻕ ﺯ ﺮ ﺗ You (pl) are given sustenance Ondan rızıklandırılırsınız from it 1 ﺭﺯﻕ ﻪ ﺯﻗﹶﺎﹺﻧ ﺮ ﺗ You agree Razı olursun 1 ﺭﺿﻮ ﺎﺮﺿ ﺗ You agree on it (him) Ondan razı olursun 1 ﺭﺿﻮ ﻩ ﺎﺮﺿ ﺗ You agree on it (her) Ondan razı olursun 1 ﺭﺿﻮ ﺎﺎﻫﺮﺿ ﺗ That you (pl) agree Razı olmanız 1 ﺭﺿﻮ ﺍﺿﻮ ﺮ ﺗ You (pl) agree Razı olursunuz 1 ﺭﺿﻮ ﻮ ﹶﻥ ﺿ ﺮ ﺗ You (pl) agree on it (her) Ondan razı olursunuz 1 ﺭﺿﻮ ﺎﻧﻬﻮ ﺿ ﺮ ﺗ You agree Razı olursun 1 ﺭﺿﻮ ﻰﺮﺿ ﺗ You (pl) desire Đstersiniz 1 ﺭﻏﺐ ﻮ ﹶﻥﺮ ﹶﻏﺒ ﺗ That it be raised Yükseltilmesi 1 ﺭﻓﻊ ﻊ ﺮﹶﻓ ﺗ That you (pl) raise Yükseltmeniz 1 ﺭﻓﻊ ﻮﺍﺮﹶﻓﻌ ﺗ You respect Tutman, uyman 1 ﺭﻗﺐ ﺐ ﺮﹸﻗ ﺗ You ascend, rise Çıkarsın, yükselirsin 1 ﺭﻗﻲ ﺮﹶﻗﻰ ﺗ To leave, desert Terk etti 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺘﻳ - ﻙ ﺮ ﺗ Indeed you mount Mutlaka binersin 1 ﺭﻛﺐ ﻦ ﺒﺮ ﹶﻛ ﺗ That you (pl) mount Binmeniz 1 ﺭﻛﺐ ﻮﺍﺮ ﹶﻛﺒ ﺗ You (pl) mount Binersiniz 1 ﺭﻛﺐ ﻮ ﹶﻥﺮ ﹶﻛﺒ ﺗ That you (pl) mount it Ona binmeniz 1 ﺭﻛﺐ ﺎﻮﻫﺮ ﹶﻛﺒ ﺗ I left Terk ettim 1 ﺗﺮﻙ ﺖ ﺮ ﹾﻛ ﺗ You (pl) left Terk ettiniz, bıraktınız 1 ﺗﺮﻙ ﻢ ﺘﺮ ﹾﻛ ﺗ You (pl) left it (her) Onu terk ettiniz 1 ﺗﺮﻙ ﺎﻮﻫﺘﻤﺮ ﹾﻛ ﺗ That you flee Kaçmanız 1 ﺭﻛﺾ ﻮﺍﺮ ﹸﻛﻀ ﺗ 155 You (pl, fm) left Terk ettiler, bıraktılar (dş) 1 ﺗﺮﻙ ﻦ ﺮ ﹾﻛ ﺗ You incline Yanaşırsın, meyledersin 1 ﺭﻛﻦ ﻦ ﺮ ﹶﻛ ﺗ We left Terk ettik 1 ﺗﺮﻙ ﺎﺮ ﹾﻛﻨ ﺗ We left it (her) Onu terk ettik 1 ﺗﺮﻙ ﺎﺎﻫﺮ ﹾﻛﻨ ﺗ That you (pl) incline Yanaşmanız, meyletmeniz 1 ﺭﻛﻦ ﻮﹾﺍﺮ ﹶﻛﻨ ﺗ He left him Onu terk etti 1 ﺗﺮﻙ ﻪ ﺮ ﹶﻛ ﺗ He left them Onları terk etti 1 ﺗﺮﻙ ﻢ ﻬ ﺮ ﹶﻛ ﺗ They left Terk ettiler 1 ﺗﺮﻙ ﺮﻛﹸﻮﹾﺍ ﺗ They left you Seni terk ettiler 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮﻛﹸﻮ ﺗ It (she) throws Atar (dş) 1 ﺭﻣﻲ ﻲﺮﻣ ﺗ They throw Onlara atarlar 1 ﺭﻣﻲ ﻴﻬﹺﻢﺮﻣ ﺗ That you see me Beni görürsen 1 ﺭﺃﻱ ﻥ ﺮ ﺗ You terrify Korkutursunuz 4 ﺭﻫﺐ ﻮ ﹶﻥﻫﺒ ﺮ ﺗ It covers Sarar 1 ﺭﻫﻖ ﻖ ﻫ ﺮ ﺗ That you be hard on me Bana güçlük çıkarman 4 ﺭﻫﻖ ﻫ ﹾﻘﻨﹺﻲ ﺮ ﺗ It covers it Onu sarar 1 ﺭﻫﻖ ﺎﻫ ﹸﻘﻬ ﺮ ﺗ It covers them Onları sarar 1 ﺭﻫﻖ ﻢ ﻬ ﻫ ﹸﻘ ﺮ ﺗ That you (pl) see Görmeniz 1 ﺭﺃﻱ ﺍﺮﻭ ﺗ You (pl) see Görürsünüz 1 ﺭﺃﻱ ﻭ ﹶﻥ ﺮ ﺗ Indeed you (pl) see Mutlaka görürsünüz 1 ﺭﺃﻱ ﻭ ﱠﻥ ﺮ ﺗ Indeed you (pl) see it Mutlaka onu görürsünüz 1 ﺭﺃﻱ ﺎﻧﻬﻭ ﺮ ﺗ You (pl) see it Onu görürsünüz 1 ﺭﺃﻱ ﺎﻧﻬﻭ ﺮ ﺗ You (pl) see them Onları görürsünüz 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﻧﻭ ﺮ ﺗ That you (pl) see it Onu görmeniz 1 ﺭﺃﻱ ﺎﻭﻫ ﺮ ﺗ You see Görürsün 1 ﺭﺃﻱ ﻯﺗﺮ You (pl) bring in Akşam getirirsiniz 4 ﺭﻭﺡ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹺﺮﳛ 156 You desire, she desire Đstersin, ister (dş) 4 ﺭﻭﺩ ﺪ ﺗﺮﹺﻳ You (pl) desire Đstersiniz 4 ﺭﻭﺩ ﻭ ﹶﻥﺗﺮﹺﻳﺪ You (fm) see Görürsün (dş) 1 ﺭﺃﻱ ﻦ ﺮﹺﻳ ﺗ You show me Bana gösterirsin 4 ﺭﺃﻱ ﻲﻳﻨﺗ ﹺﺮ Ends Son verir 1 ﺯﻭﻝ ﺍ ﹸﻝﺗﺰ It visits Ziyaret eder 1 ﺯﻭﺭ ﺭ ﻭ ﺍﺗﺰ That you increase Arttırman 1 ﺯﻳﺪ ﺩ ﺗ ﹺﺰ They (it) increase Arttırır 1 ﺯﻳﺪ ﺩ ﺍﺰﺩ ﺗ They look down upon Hor gördü 8 ﺯﺭﻱ ﺩﺭﹺﻱ ﺰ ﺗ It (she) bears Yüklenir (dş) 1 ﻭﺯﺭ ﺭ ﺗ ﹺﺰ You (pl) grow Bitirirsiniz, büyütürsünüz 1 ﺯﺭﻉ ﻮ ﹶﻥﺭﻋ ﺰ ﺗ You (pl) it grow Onu büyütürsünüz 1 ﺯﺭﻉ ﻪ ﻧﻮﺭﻋ ﺰ ﺗ You (pl) claim Sanarsınız 1 ﺯﻋﻢ ﻮ ﹶﻥﻋﻤ ﺰ ﺗ That you cause to deviate Kaydırman 4 ﺯﻳﻎ ﻍ ﺗ ﹺﺰ ﹾ That you ascribe purity Temize çıkarmanız 2 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱡﻮﺍ ﺗ Purifies Temizlenir 2 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱠﻰ ﺗ You purify Temizlersin 2 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱢﻲ ﺗ You purify them Onları temizlersin 2 ﺯﻛﻮ ﻢ ﺰﻛﱢﻴ ﹺﻬ ﺗ That they slip Kayması 1 ﺯﻟﻞ ﺗ ﹺﺰ ﱠﻝ That it departs, perishes Çıkması, yok olması 1 ﺯﻫﻖ ﻖ ﻫ ﺰ ﺗ Take provision (imp, pl) Azıklanın 5 ﺯﻭﺩ ﻭﹾﺍﻭﺩ ﺰ ﺗ That it ends, perishes Zeval bulması, yok olması 1 ﺯﻭﻝ ﻭ ﹶﻝﺗﺰ That they (dual) end, perish Zeval bulmaları, yok olmaları (ikil) 1 ﺯﻭﻝ ﻭ ﹶﻻﺗﺰ You (pl) increase me Beni arttırırsınız 1 ﺯﻳﺪ ﻧﻨﹺﻲﻭﺗﺰﹺﻳﺪ They separated Birbirinden ayrıldılar 5 ﺯﻭﻝ ﻳﻠﹸﻮﺍﺰ ﺗ It grieves you (pl) Sizi üzer 1 ﺳﻮﺃ ﻢ ﺆ ﹸﻛ ﺴ ﺗ 157 That you ask Sorman 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹶﻞ ﺗ You ask Sorarsın, istersin 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹸﻞ ﺗ Sorulursun, sorulur 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹸﻞ ﺗ Mutlaka sorulursunuz 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺌﹸﻠ ﺗ That you ask me Bana sorman, benden istemen 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹾﻠﹺﻨﻰ ﺗ - ﺴﹶﺌ ﹾﻠ ﹺﻦ ﺗ You ask them Onlardan istersin, sorarsın 1 ﺳﺄﻝ ﻢﺴﹶﺌﹸﻠﻬ ﺗ That you ask (pl) Sormanız 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌﻠﹸﻮﺍ ﺗ You ask (pl) Sorarsınız, istersiniz 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ You are asked Sorulursunuz 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ That you be weary Üşenmeniz 1 ﺳﺄﻡ ﻮﺍﺴﹶﺌﻤ ﺗ It grieves them Onları üzer 1 ﺳﻮﺃ ﻢ ﻫ ﺆ ﺴ ﺗ To ask each other Soruştu, birbirine sordu 6 ﺳﺄﻝ ﺎﹶﺋ ﹸﻞﺘﺴﻳ - ﺎﹶﺋ ﹶﻞﺗﺴ You (pl) ask each other Soruşursunuz, istersiniz 6 ﺳﺄﻝ ﺎﹶﺋﻠﹸﻮ ﹶﻥﺘﺴﺗ = ﺎﹶﺋﻠﹸﻮ ﹶﻥﺗﺴ That it falls down Dökülmesi 3 ﺳﻘﻂ ﻂ ﻗ ﹾﺎﺗﺴ You glorify Tesbih edersin 2 ﺳﺒﺢ ﺢ ﺒﺴ ﺗ You (pl) glorify Tesbih edersiniz 2 ﺳﺒﺢ ﻮ ﹶﻥﺒﺤﺴ ﺗ That you (pl) glorify Him Onu tesbih etmeniz 2 ﺳﺒﺢ ﻩ ﻮﺒﺤﺴ ﺗ It (she) passes, overtakes Geçer 1 ﺳﺒﻖ ﻖ ﺴﹺﺒ ﺗ That you (pl) insult Sövmeniz 1 ﺳﺒﺐ ﻮﺍﺴﺒ ﺗ Glorification Tesbih, tesbih etme ﺳﺒﺢ ﺴﺒﹺﻴﺢ ﺗ His glorification Onun tesbih etmesi ﺳﺒﺢ ﻪ ﺤ ﺴﺒﹺﻴ ﺗ Their glorification Onların tesbih etmesi ﺳﺒﺢ ﻢ ﻬ ﺤ ﺴﺒﹺﻴ ﺗ You (pl) postpone Geri kalırsınız 10 ﺃﺧﺮ ﻭ ﹶﻥﺨﺮ ﺘﹾﺌﺴ ﺗ That you (pl) ask permission Đzin istemeniz 10 ﺃﻧﺲ ﻮﺍﺘ ﹾﺄﹺﻧﺴﺴ ﺗ You (pl) seek to change Değişmek istersiniz 10 ﺑﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﺘﺴ ﺗ That it becomes clear Belli olması 10 ﺑﲔ ﲔ ﺘﹺﺒﺴ ﺗ You are asked, it (she) is asked You are asked, it (she) is asked 158 You cover yourselves Sakınırsınız, gizlenirsiniz 8 ﺳﺘﺮ ﻭ ﹶﻥﺘﺮﺘﺴ ﺗ You (pl) respond Đcabet edersiniz 10 ﺟﻮﺏ ﻮ ﹶﻥﺘﺠﹺﻴﺒﺴ ﺗ You take out Çıkarırsın 10 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﺘﺴ ﺗ That you (pl) take out Çıkarmanız 10 ﺧﺮﺝ ﻮﺍﺨ ﹺﺮﺟ ﺘﺴ ﺗ You (pl) take out Çıkarırsınız 10 ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺨ ﹺﺮﺟ ﺘﺴ ﺗ You (pl) find it light Onu hafif bulursunuz 10 ﺧﻔﻒ ﺨﻔﱡﻮ ﹶﻥ ﺘﺴ ﺗ That you (pl) have a baby suckle Emzirtmeniz 10 ﺭﺿﻊ ﻮﺍﺿﻌ ﺮ ﺘﺴ ﺗ To be able Gücün yetmesi 10 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻄ ﺘﺴ ﺗ To be able Gücün yetmesi 10 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﺘﻄﺴ ﺗ That you (pl) are able Gücünüzün yetmesi 10 ﻃﻮﻉ ﻮﺍﻴﻌﺘﻄﺴ ﺗ You (pl) are able Gücünüz yeter 10 ﻃﻮﻉ ﻮ ﹶﻥﻴﻌﺘﻄﺴ ﺗ That you hasten Acele istemen 10 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹾﻞ ﻌ ﹺ ﺘﺴ ﺗ You (pl) hasten Acele istersiniz 10 ﻋﺠﻞ ﻥ ﺠﻠﹸﻮ ﻌ ﹺ ﺘﺴ ﺗ That you (pl) hasten it Onu acele istemeniz 10 ﻋﺠﻞ ﻩ ﺠﹸﻠﻮ ﻌ ﹺ ﺘﺴ ﺗ You ask forgiveness Bağışlanma dilersin 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺴ ﺗ That you ask forgiveness Bağışlanma dilemen 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺴ ﺗ You (pl) ask forgiveness Bağışlanma dilersiniz 10 ﻏﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﻔﺮ ﻐ ﺘﺴ ﺗ You call for help Yardım istersin 10 ﻏﻮﺙ ﺚ ﻴ ﹸﺘﻐﺴ ﺗ You (pl) call for help Yardım istersiniz 10 ﻏﻮﺙ ﻴﺜﹸﻮ ﹶﻥﺘﻐﺴ ﺗ That you inquire Sorman, fetva istemen 10 ﻓﱵ ﺖ ﺘ ﹾﻔﺴ ﺗ You ask for victory Fetih istersin 10 ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﺘ ﹾﻔﺴ ﺗ That you (pl) ask for victory Fetih istemeniz 10 ﻓﺘﺢ ﻮﺍﺘﺤﺘ ﹾﻔﺴ ﺗ You (dual) inquire Fetva istersiniz (ikil) 10 ﻓﱵ ﻥ ﺎﺘﻴﺘ ﹾﻔﺴ ﺗ You go forward Đleri geçersiniz 10 ﻗﺪﻡ ﻮ ﹶﻥﺪﻣ ﺘ ﹾﻘﺴ ﺗ That you (pl) seek division Paylaşmanız 10 ﻗﺴﻢ ﻮﺍﺴﻤ ِ ﺘ ﹾﻘﺴ ﺗ You pretend to be great Büyüklük taslarsın 10 ﻛﱪ ﺮ ﺘ ﹾﻜﹺﺒﺴ ﺗ 159 You (pl) pretend to be great Büyüklük taslarsınız 10 ﻛﱪ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﺴ ﺗ You want more Çokluk istersin 10 ﻛﺜﺮ ﺮ ﺜﺘ ﹾﻜﺴ ﺗ You listen Dinlersin 10 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺘﺴ ﺗ You (pl) listen Dinlersiniz 10 ﲰﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺘﺴ ﺗ You (pl) ridicule Alay edersiniz 10 ﻫﺰﺃ ﻬ ﹺﺰﺋﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﺴ ﺗ That you may sit firmly Yerleşmeniz 8 ﺳﻮﻱ ﻭﺍﺘﻮﺴ ﺗ It equals Eşit olur, bir olur 8 ﺳﻮﻱ ﺘﻮﹺﻱﺴ ﺗ That you prostrate Secde etmen 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺴ ﺗ You prostrate Secde edersin 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺴ ﺗ That you (pl) prostrate Secde etmeniz 1 ﺳﺠﺪ ﻭﺍﺠﺪ ﺴ ﺗ That you bewitch Büyülemen 1 ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺴ ﺗ You are bewitched Büyülenirsin, sihirlenirsin 1 ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺴ ﺗ That you bewitch us Bizi büyülemen 1 ﺳﺤﺮ ﺎﺮﻧ ﺤ ﺴ ﺗ You (pl) are bewitched Büyülenirsiniz 1 ﺳﺤﺮ ﻭ ﹶﻥﺤﺮ ﺴ ﺗ That you (pl) ridicule Alay etmeniz 1 ﺳﺨﺮ ﻭﺍﺨﺮ ﺴ ﺗ You (pl) ridicule Alay edersiniz 1 ﺳﺨﺮ ﻭ ﹶﻥﺨﺮ ﺴ ﺗ Pleases Sevindirir, içini açar 1 ﺳﺮﺭ ﺮ ﺴ ﺗ You conceal Gizlersin 4 ﺳﺮﺭ ﺮ ﺴ ِ ﺗ You (pl) release Salıverirsiniz 1 ﺳﺮﺡ ﻮ ﹶﻥﺮﺣ ﺴ ﺗ That you (pl) exceed Đsraf etmeniz 4 ﺳﺮﻑ ﺴ ﹺﺮﻓﹸﻮﺍ ﺗ You (pl) conceal Gizlersiniz 4 ﺳﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﺴﺮ ِ ﺗ Releasing Bırakma ﺳﺮﺡ ﺢ ﺴﺮﹺﻳ ﺗ To be able Gücünün yetmesi ﻃﻮﻉ ﻊ ﻄ ﺴ ﺗ Nine Dokuz ﺗﺴﻊ ﺎﺴﻌ ﺗ - ﻊ ﺴ ﺗ Nine Dokuz ﺗﺴﻊ ﻌ ﹸﺔ ﺴ ﺗ - ﻊ ﺴ ﺗ Ninety Doksan ﺗﺴﻊ ﻮ ﹶﻥﺴﻌ ﺗ 10 160 They run, move Çalışır, koşar (dş) 1 ﺳﻌﻲ ﻰﺴﻌ ﺗ You shed Dökersiniz 1 ﺳﻔﻚ ﻔﻜﹸﻮ ﹶﻥ ﺴ ﺗ It (they) falls Düşer 1 ﺳﻘﻂ ﻂ ﺴ ﹸﻘ ﹸ ﺗ It is made to fall Düşürülür 1 ﺳﻘﻂ ﻂ ﻘ ﹶ ﺴ ﺗ It is watered Sulanır 1 ﺳﻘﻲ ﺴﻘﹶﻰ ﺗ Gives water Sular 1 ﺳﻘﻲ ﻲﺴﻘ ﺗ That it is inhabited Meskun olması 1 ﺳﻜﻦ ﺴﻜﹶﻦ ﺗ You rest Dinlenirsin, sakinleşirsin 1 ﺳﻜﻦ ﻦ ﺴ ﹸﻜ ﺗ That it is inhabited Meskun olması 1 ﺳﻜﻦ ﻦ ﺴ ﹶﻜ ﺗ That you (pl) rest Dinlenmeniz, sakinleşmeniz 1 ﺳﻜﻦ ﻮﺍﺴ ﹸﻜﻨ ﺗ You (pl) rest Dinlenirsiniz, sakinleşirsiniz 1 ﺳﻜﻦ ﻮ ﹶﻥﺴ ﹸﻜﻨ ﺗ That you (pl) go into Yola girmeniz 1 ﺳﻠﻚ ﺴﹸﻠﻜﹸﻮﺍ ﺗ That you (pl) greet Selam vermeniz 2 ﺳﻠﻢ ﻮﺍﺴﱢﻠﻤ ﺗ You (pl) submit, become Muslim Selamete erersiniz, Müslüman olursunuz 4 ﺳﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻠﻤﺴ ﺗ Submission, greeting Selam, teslimiyet ﺳﻠﻢ ﻴﻤﹰﺎﺴﻠ ﺗ That you hear Đşitmen 1 ﲰﻊ ﻊﺴﻤ ﺗ You hear Đşitirsin 1 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﺗ You make hear Đşittirirsin 1 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﺗ You (pl) hear Đşitirsiniz 1 ﲰﻊ ﻦ ﻌ ﻤ ﺴ ﺗ That you (pl) hear Đşitmeniz 1 ﲰﻊ ﻮﹾﺍﻤﻌ ﺴ ﺗ You (pl) hear Đşitirsiniz 1 ﲰﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺴ ﺗ It is named Đsim verildi 2 ﲰﻮ ﻰﺴﻤ ﺗ Naming Đsim verme ﲰﻮ ﻴ ﹶﺔﻤ ﺴ ﺗ A spring in Paradise Cennette bir pınar It turns black Kararır 9 ﺳﻮﺩ ﺩ ﻮ ﺴ ﺗ They c limbed over the wall Duvarı aşarlar 5 ﺳﻮﺭ ﻭﹾﺍﻮﺭ ﺴ ﺗ ﻴ ﹴﻢﺴﹺﻨ ﺗ 161 It is leveled Düzeltilirler, yerle bir edilirler 1 ﺳﻮﻱ ﻯﺴﻮ ﺗ It travels, goes Yürür 1 ﺳﲑ ﲑ ﺴ ِ ﺗ You (pl) pasture Otlatırsınız 4 ﺳﻮﻡ ﻮﻥﺗﺴِﻴﻤ You want, wish Đstersin 1 ﺷﻴﺄ ﺎ ُﺀﺗﺸ You (pl) want, wish Đstersiniz 1 ﺷﻴﺄ ﻭ ﹶﻥﺎﺅﺗﺸ It became alike Benzedi 6 ﺷﺒﻪ ﻪ ﺑﺎﺗﺸ They became alike Benzedi 6 ﺷﺒﻪ ﺖ ﻬ ﺑﺎﺗﺸ You (pl) oppose Muhalefet edersiniz 3 ﺷﻘﻖ ﺎﻗﱡﻮ ﹶﻥﺗﺸ Consultation Danışma, istişare ﺷﻮﺭ ﻭ ﹴﺭ ﺎﺗﺸ To consult Danıştı, istişare etti 6 ﺷﻮﺭ ﺭ ﻭ ﺎﺘﺸﻳ - ﺭ ﻭ ﺎﺗﺸ Tat you (pl) exchange Değişmeniz 8 ﺷﺮﻱ ﻭﺍﺘﺮﺸ ﺗ She complains Şikayet eder (dş) 8 ﺷﻜﻮ ﻲﺘﻜﺸ ﺗ They desire Đster, iştihası çeker 8 ﺷﻬﻮ ﺘﻬﹺﻲﺸ ﺗ They desire it Onu canı çeker 8 ﺷﻬﻮ ﻪ ﺘﻬﹺﻴﺸ ﺗ They stare Donup kalır, belerir 1 ﺷﺨﺺ ﺺ ﺨ ﺸ ﺗ You (pl) drink Đçersiniz 1 ﺷﺮﺏ ﻮ ﹶﻥﺮﺑ ﺸ ﺗ You associate partners Şirk koşarsın 1 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﺗ That you associate partners Şirk koşman 1 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﺗ That you associate partners Şirk koşman 1 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﺗ - ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﺗ That you (pl) associate partners Şirk koşmanız 1 ﺷﺮﻙ ﺸ ﹺﺮﻛﹸﻮﹾﺍ ﺗ You (pl) associate partners Şirk koşarsınız 1 ﺷﺮﻙ ﺸ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ That you be unjust Zulmetmen, aşırı gitmen 1 ﺷﻄﻂ ﻂ ﻄ ﹾ ﺸ ﺗ You (pl) perceive Şuur edersiniz, anlarsınız 1 ﺷﻌﺮ ﻭ ﹶﻥﻌﺮ ﺸ ﺗ It split Parçalandı 5 ﺷﻘﻖ ﻖ ﺸ ﱠﻘ ﺗ That you suffer Güçlük çekmen, sıkıntı çekmen 1 ﺷﻘﻮ ﺸﻘﹶﻰ ﺗ You give thanks Şükredersin 1 ﺷﻜﺮ ﺮ ﺸ ﹸﻜ ﺗ 162 That you give thanks Şükretmen 1 ﺷﻜﺮ ﻭﹾﺍﺸ ﹸﻜﺮ ﺗ You (pl) give thanks Şükredersiniz 1 ﺷﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﺸ ﹸﻜﺮ ﺗ That you rejoice Sevindirmen 4 ﴰﺖ ﺖ ﻤ ﺸ ﺗ You witness, see Şahit olursun, görürsün 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﺗ That you witness, see Şahit olman, görmen 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﺗ That you witness, see Şahit olman 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﺗ - ﺪ ﻬ ﺸ ﺗ You (pl) witness, see Şahit olursunuz, görürsünüz 1 ﺷﻬﺪ ﻭ ﹶﻥﻬﺪ ﺸ ﺗ That you witness me Bana şahit olmanız 1 ﺷﻬﺪ ﻥ ﻭﻬﺪ ﺸ ﺗ That it spreads Yayılması 1 ﺷﻴﻊ ﻊ ﻴﺗﺸ Keep me as companion (imp) Benimle arkadaşlık yapman 3 ﺻﺤﺐ ﺒﻨﹺﻲﺣ ﺎﺗﺼ That it becomes Olması 4 ﺻﺒﺢ ﺢ ﺼﹺﺒ ﺗ It becomes Olur 4 ﺻﺒﺢ ﺢ ﺼﹺﺒ ﺗ That they become Olmaları 4 ﺻﺒﺢ ﻮﹾﺍﺼﹺﺒﺤ ﺗ They become Olurlar 4 ﺻﺒﺢ ﻮ ﹶﻥﺼﹺﺒﺤ ﺗ You endure Sabredersin 1 ﺻﱪ ﺮ ﺼﹺﺒ ﺗ That you (pl) endure Sabretmeniz 1 ﺻﱪ ﻭﹾﺍﺼﹺﺒﺮ ﺗ You (pl) endure Sabredersiniz 1 ﺻﱪ ﻭ ﹶﻥﺼﹺﺒﺮ ﺗ That it strikes you Sana isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﻚ ﺒﺼ ﺗ That it strikes you (pl) Size isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺼ ﺗ That it strikes them Onlara isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﻬ ﺒﺼ ﺗ Give (imp) charity Tasadduk et, sadaka ver 5 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺼ ﺗ To give charity Tasadduk etti, sadaka verdi 5 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺼ ﺘﻳ - ﻕ ﺪ ﺼ ﺗ 5 ﺻﺪﻕ ﺪﻗﹸﻮﹾﺍ ﺼ ﺗ 2 ﺻﺪﻕ ﺪﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺼ ﺗ That you (pl) give charity You (pl) admit the truth Tasadduk etmeniz, sadaka vermeniz Tasdik edersiniz, doğrularsınız You (pl) hinder, turn away Çevirirsiniz, engellersiniz 1 ﺻﺪﺩ ﻭﻥﺼﺪ ﺗ That you (pl) hinder us Bizi çevirmeniz 1 ﺻﺪﺩ ﺎﻭﻧﺼﺪ ﺗ 163 ﺻﺪﻱ ﻯﺼﺪ ﺗ El çırpma, dikkat etme ﺻﺪﻱ ﻳ ﹰﺔﺪ ﺼ ﺗ Confirmation Tasdik, doğrulama ﺻﺪﻕ ﻖ ﻳﺼﺪ ﺗ That you avert Savman, çevirmen, bertaraf etmen 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺼ ﹺﺮ ﺗ You (pl) are averted Çevrilirsiniz 1 ﺻﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﺼ ﺗ Directing Döndürülme ﺻﺮﻑ ﻒ ﻳﺼ ﹺﺮ ﺗ You (pl) warm yourselves Isınırsınız 8 ﺻﻠﻲ ﺼ ﹶﻄﻠﹸﻮﻥ ﺗ You (pl) climb Tırmanırsınız 4 ﺻﻌﺪ ﻭﻥﻌﺪ ﺼ ﺗ That you turn Döndürmen 2 ﺻﻌﺮ ﺮﺼﻌ ﺗ That it inclines Meyletmesi 1 ﺻﻐﻮ ﻰﺼﻐ ﺗ - ﺎﻯﺼﻐ ﺗ You attribute Vasıflandırırsın 1 ﻭﺻﻒ ﻒ ﺼ ﺗ That you (pl) overlook Hoş görmeniz 1 ﺻﻔﺢ ﻮﺍﺼ ﹶﻔﺤ ﺗ You (pl) attribute Vasıflandırırsınız 1 ﻭﺻﻒ ﺼﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ It reaches Uzatır, ulaşır 1 ﻭﺻﻞ ﺼ ﹸﻞ ﺗ That you pray Namaz kılman 2 ﺻﻠﻮ ﺼ ﱢﻞ ﺗ That you correct, reform Islah edersin, düzeltirsin 4 ﺻﻠﺢ ﺢ ﻠﺼ ﺗ That you (pl) correct, reform Islah etmeniz, düzeltmeniz 4 ﺻﻠﺢ ﻮﹾﺍﻠﺤﺼ ﺗ It burns Ateşe girer 1 ﺻﻠﻲ ﺼﻠﹶﻰ ﺗ Burning Yakma ﺻﻠﻲ ﻴ ﹸﺔﻠﺼ ﺗ That you are brought up Yetiştirilmen 1 ﺻﻨﻊ ﻊ ﻨﺼ ﺗ You (pl) make Yaparsınız 1 ﺻﻨﻊ ﻮﻥﻨﻌﺼ ﺗ That you (pl) fast Oruç tutmanız 1 ﺻﻮﻡ ﻮﺍﻮﻣﺗﺼ It strikes, befalls Đsabet eder 4 ﺻﻮﺏ ﺐ ﻴﺗﺼ That it strikes you (pl) Size isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﻜﻴﺒﺗﺼ Indeed it strikes, befalls Mutlaka isabet eder 4 ﺻﻮﺏ ﻦ ﺒﻴﺗﺼ That it strikes us Bize isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﺎﺒﻨﻴﺗﺼ You give attention Yönelirsin Clapping 5 164 That it strikes them Onlara isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﻢﺒﻬﻴﺗﺼ That you (pl) harm Zarar vermeniz 4 ﺻﻮﺏ ﻮﺍﻴﺒﺗﺼ It reaches Varır, döner 1 ﺻﲑ ﲑ ﺼ ﺗ That she is harmed Zarara uğratılması (dş) 3 ﺿﺮﺭ ﺭ ﺎﺗﻀ That you (pl) harm them (fm) Onları (dş) zarara uğratmanız 3 ﺿﺮﺭ ﻦ ﻫ ﻭﺎﺭﺗﻀ You (pl) laugh Gülersiniz 1 ﺿﺤﻚ ﺤﻜﹸﻮ ﹶﻥ ﻀ ﺗ You are exposed to sun Güneşten yanarsın 1 ﺿﺤﻮ ﻰﻀﺤ ﺗ That you (pl) give example Misal vermeniz 1 ﺿﺮﺏ ﻮﹾﺍﻀ ﹺﺮﺑ ﺗ To supplicate humbly Yalvardı 5 ﺿﺮﻉ ﻉ ﺮ ﻀ ﺘﻳ - ﻉ ﺮ ﻀ ﺗ Humbly Yalvararak ﺿﺮﻉ ﻋﹰﺎﻀﺮ ﺗ That you (pl) supplicate humbly Yalvarmanız 5 ﺿﺮﻉ ﻮﺍﺮﻋ ﻀ ﺗ You (pl) harm Zarar verirsiniz 1 ﺿﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﻀﺮ ﺗ You (pl) harm him Ona zarar verirsiniz 1 ﺿﺮﺭ ﻪ ﻧﻭﻀﺮ ﺗ That you (pl) harm him Ona zarar vermeniz 1 ﺿﺮﺭ ﻩ ﻭﻀﺮ ﺗ That she (it) gives birth, lays down Doğurması, koyması 1 ﻭﺿﻊ ﻊ ﻀ ﺗ She (it) gives birth, lays down Doğurur, koyar (dş) 1 ﻭﺿﻊ ﻊ ﻀ ﺗ That you (pl) put down Bırakmanız 1 ﻭﺿﻊ ﻮﺍﻀﻌ ﺗ You (pl) put down Bırakırsınız 1 ﻭﺿﻊ ﻮ ﹶﻥﻀﻌ ﺗ That she gets confused Yanılması, şaşırması (dş) 1 ﺿﻠﻞ ﻀ ﱠﻞ ﺗ You let go astray Saptırırsın 4 ﺿﻠﻞ ﻀ ﱡﻞ ﺗ That you (pl) go astray Sapmanız 1 ﺿﻠﻞ ﻀﻠﱡﻮﺍ ﺗ Error, vain Sapıklık, hiçlik ﺿﻠﻞ ﻴ ﹴﻞﻀﻠ ﺗ That you (pl) distress Sıkıştırmanız 2 ﺿﻴﻖ ﻴﻘﹸﻮﺍﻀ ﺗ That you (pl) step Ayak basmanız 1 ﻭﻃﺄ ﻭﺗ ﹶﻄﺆ That you (pl) step on it Ona ayak basmanız 1 ﻭﻃﺄ ﺎﺗ ﹶﻄﺌﹸﻮﻫ That you (pl) step them Onlara ayak basmanız 1 ﻭﻃﺄ ﻢ ﻫ ﺗ ﹶﻄﺌﹸﻮ 165 It prolonged Geçti, birbirini takip etti, uzadı 6 ﻃﻮﻝ ﻭ ﹶﻝ ﺗﻄﹶﺎ That you send away Kovman 1 ﻃﺮﺩ ﺩ ﺮ ﺗ ﹾﻄ That you send them away Onları kovman 1 ﻃﺮﺩ ﻢ ﻫ ﺩ ﺮ ﺗ ﹾﻄ That you obey Đtaat etmen 4 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻄ ﺗ - ﻄ ﹺﻊ ﺗ You (pl) feed, give food Yedirirsiniz 4 ﻃﻌﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﻤ ﺗ ﹾﻄ That you obey him Ona itaat etmen 4 ﻃﻮﻉ ﻪ ﻌ ﻄ ﺗ That you obey them (dual) O ikisine itaat etmen 4 ﻃﻮﻉ ﺎﻬﻤ ﻌ ﻄ ﺗ That you (pl) transgress Aşmanız 1 ﻃﻐﻲ ﺍﻐﻮ ﺗ ﹾﻄ It rises Doğar, yükselir, çıkar 1 ﻃﻠﻊ ﻊ ﺗ ﹾﻄﹸﻠ It mounts up Çıkar, yetişir, yükselir 8 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻠﺗ ﱠﻄ That they find satisfaction Mutmain olması, huzur bulması 12 ﻃﻤﻦ ﻦ ﺌﻤ ﺗ ﹾﻄ They find satisfaction Mutmain olur, huzur bulur 12 ﻃﻤﻦ ﻦ ﺌﻤ ﺗ ﹾﻄ You (pl) expect, hope Ümit edersiniz 1 ﻃﻤﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺗ ﹾﻄ You purify Temizlersin 5 ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺗ ﹶﻄ They (fm) gets clean Temizlenirler (dş) 5 ﻃﻬﺮ ﺮ ﹶﻥ ﻬ ﺗ ﹶﻄ You purify them Onları temizlersin 5 ﻃﻬﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﻬ ﺗ ﹶﻄ Cleaning Tertemiz yapma ﻃﻬﺮ ﺗ ﹾﻄﻬﹺﲑﹰﺍ He volunteered Gönüllü yaptı 5 ﻃﻮﻉ ﻉ ﻮ ﺗ ﹶﻄ We have been cursed Uğursuzluğa uğradık 5 ﻃﲑ ﺎﺮﻧ ﻴﺗ ﹶﻄ You obey Uyarsın, itaat edersin 4 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﺗﻄ That you (pl) obey Uymanız, itaat etmeniz 4 ﻃﻮﻉ ﻮﺍﻴﻌﺗﻄ That you (pl) obey him Ona uymanız, itaat etmeniz 4 ﻃﻮﻉ ﻩ ﻌﻮ ﻴﺗﻄ You (dual) supported each other Birbirini desteklersiniz (ikil) 6 ﻇﻬﺮ ﺍﻫﺮ ﺗﻈﹶﺎ You (pl) supported each other Birbirinizi desteklersiniz 6 ﻇﻬﺮ ﻭ ﹶﻥﻫﺮ ﺗﻈﹶﺎ You (pl) declare unlawful Zihar yaparsınız 3 ﻇﻬﺮ ﻭ ﹶﻥﻫﺮ ﺗﻈﹶﺎ That you oppress Zulmetmen 1 ﻇﻠﻢ ﻢﺗ ﹾﻈﻠ 166 You (she) oppress Zulmedersin, zulmeder 1 ﻇﻠﻢ ﻢ ﻠﺗ ﹾﻈ You are (she is) oppressed Zulmedilirsin, zulmedilir 1 ﻇﻠﻢ ﻢ ﺗ ﹾﻈﹶﻠ That you (pl) oppress Zulmetmeniz 1 ﻇﻠﻢ ﻮﹾﺍﻠﻤﺗ ﹾﻈ You (pl) oppress Zulmedersiniz 1 ﻇﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻠﻤﺗ ﹾﻈ You are oppressed Zulmedilirsiniz 1 ﻇﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻈﹶﻠﻤ That you feel thirst Susuzluk çekmen 1 ﻇﻤﺄ ﻤﹸﺄ ﺗ ﹾﻈ You presume Zannedersin 1 ﻇﻨﻦ ﻦ ﺗ ﹸﻈ You (pl) presume Zannedersiniz 1 ﻇﻨﻦ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹸﻈﻨ You come to noon Öğle zamanına girersiniz 4 ﻇﻬﺮ ﻭ ﹶﻥﺗ ﹾﻈ ﹺﻬﺮ That you (pl) know each other Tanışmanız, birbirinizi bilmeniz 6 ﻋﺮﻑ ﺭﻓﹸﻮﺍ ﺎﺗﻌ You disagreed Anlaşmadınız 6 ﻋﺴﺮ ﻢﺮﺗﺎﺳﺗﻌ He took ( a knife) Bıçak aldı ﻋﻄﻮ ﺎﻃﹶﻰﺗﻌ Come (imp, pl) Gelin ﻋﻠﻮ ﺍﺎﹶﻟﻮﺗﻌ High, exalted Yüce, yüksek ﻋﻠﻮ ﺎﻟﹶﻰﺗﻌ Come (imp, pl, fm) Gelin (dş) 6 ﻋﻠﻮ ﻦ ﻴﺎﹶﻟﺗﻌ To help each other Yardımlaştı 6 ﻋﻮﻥ ﻭ ﹸﻥ ﺎﺘﻌﻳ - ﻭ ﹶﻥ ﺎﺗﻌ Help (imp, pl) each other Yardımlaşın 6 ﻋﻮﻥ ﻮﺍﻭﻧ ﺎﺗﻌ You (pl) amuse yourselves Eğlenirsiniz 1 ﻋﺒﺚ ﺒﺜﹸﻮ ﹶﻥﻌ ﺗ You worship Taparsın, ibadet edersin 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﺗ That you worship Tapman 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﺗ That you (pl) worship Tapmanız, ibadet etmeniz 1 ﻋﺒﺪ ﻭﹾﺍﺒﺪﻌ ﺗ You (pl) worship Taparsınız, ibadet edersiniz 1 ﻋﺒﺪ ﻭ ﹶﻥﺒﺪﻌ ﺗ You (pl) interpret Tabir edersiniz 1 ﻋﱪ ﻭ ﹶﻥﺒﺮﻌ ﺗ That you (pl) transgress Aşırı gitmeniz 8 ﻋﺪﻭ ﻭﺍﺘﺪﻌ ﺗ You (pl) count Sayarsınız 8 ﻋﺪﺩ ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻌ ﺗ You (pl) count them Onu sayarsınız 8 ﻋﺪﺩ ﺎﻧﻬﻭﺘﺪﻌ ﺗ 6 167 That you (pl) transgress them Onda aşırı gitmeniz 8 ﻋﺪﻭ ﺎﻭﻫﺘﺪﻌ ﺗ That you (pl) apologize Özür dilemeniz 8 ﻋﺬﺭ ﻭﺍﺬﺭ ﺘﻌ ﺗ That you (pl) commit evil Kötülük yapmanız 1 ﻋﺜﻮ ﺍﻌﹶﺜﻮ ﺗ That you wonder Şaşırman 1 ﻋﺠﺐ ﺐ ﺠ ﻌ ﺗ It pleases you Seni hoşlandırır, hoşuna gider 4 ﻋﺠﺐ ﻚ ﺒﺠ ﻌ ﹺ ﺗ That it pleases you Hoşuna gitmesi 4 ﻋﺠﺐ ﻚ ﺒﺠ ﻌ ﹺ ﺗ You wonder Şaşarsınız 1 ﻋﺠﺐ ﻮ ﹶﻥﺠﺒ ﻌ ﺗ You (fm) wonder Şaşarsın (dş) 1 ﻋﺠﺐ ﲔ ﺠﹺﺒ ﻌ ﺗ That you hasten Acele etmen 5 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹾﻞ ﻌ ﺗ - ﺠ ﹶﻞ ﻌ ﺗ To hasten Acele etti 5 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹸﻞ ﻌ ﺘﻳ - ﺠ ﹶﻞ ﻌ ﺗ That you pass beyond Ötesine geçirmen 1 ﻋﺪﻭ ﺪ ﻌ ﺗ You (dual) promise me Bana vaad ediyorsunuz (ikil) 1 ﻭﻋﺪ ﺍﹺﻧﻨﹺﻲﻌﺪ ﺗ That you do justice Adalet yapman 1 ﻋﺪﻝ ﺪ ﹾﻝ ﻌ ﺗ That you (pl) do justice Adalet yapmanız 1 ﻋﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮﺍ ﻌ ﺗ You promise us Bize vaad edersin 1 ﻭﻋﺪ ﺎﺪﻧ ﻌ ﺗ That you (pl) count Saymanız 1 ﻋﺪﺩ ﻭﺍﻌﺪ ﺗ That you (pl) exceed Aşmanız 1 ﻋﺪﻭ ﻭﹾﺍﻌﺪ ﺗ You (pl) count Sayarsınız 1 ﻋﺪﺩ ﻭ ﹶﻥﻌﺪ ﺗ That you torment Azap etmen 2 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﺗ You torment, punish Azap edersin, cezalandırırsın 2 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﺗ That you torment them Onlara azap etmen 2 ﻋﺬﺏ ﻢ ﻬ ﺑﻌ ﱢﺬ ﺗ They ascend Yükselir 1 ﻋﺮﺝ ﺝ ﺮ ﻌ ﺗ you turn away Yüz çevirirsin 4 ﻋﺮﺽ ﺽ ﻌ ﹺﺮ ﺗ That you turn away Yüz çevirmen 1 ﻋﺮﺽ ﺽ ﻌ ﹺﺮ ﺗ Indeed you turn away Mutlaka yüz çevirirsin 4 ﻋﺮﺽ ﻦ ﺿ ﻌ ﹺﺮ ﺗ That you (pl) turn away Yüz çevirmeniz 4 ﻋﺮﺽ ﻮﹾﺍﻌ ﹺﺮﺿ ﺗ 168 You (pl) are presented Arz olunursunuz 4 ﻋﺮﺽ ﻮ ﹶﻥﺮﺿ ﻌ ﺗ You know, recognize Bilirsin, tanırsın 1 ﻋﺮﻑ ﻑ ﻌ ﹺﺮ ﺗ You recognize them Onları tanırsın 1 ﻋﺮﻑ ﻢﻌ ﹺﺮﹸﻓﻬ ﺗ You recognize it (her) Onu tanırsınız 1 ﻋﺮﻑ ﺎﻧﻬﻌ ﹺﺮﹸﻓﻮ ﺗ That you become naked Çıplak kalman 1 ﻋﺮﻱ ﻯﻌﺮ ﺗ You honor Aziz edersin 4 ﻋﺰﺯ ﺰ ﻌ ﺗ That you (pl) honor him Onu desteklemeniz 4 ﻋﺰﺭ ﻩ ﻭﺰﺭ ﻌ ﺗ That you (pl) resolve, decide Azmetmeniz 1 ﻋﺰﻡ ﻮﹾﺍﻌ ﹺﺰﻣ ﺗ Destruction Yıkım ﺗﺴﻊ ﺎﻌﺴ ﺗ 1 ﻋﻀﻞ ﻦ ﻫ ﻀﻠﹸﻮ ﻌ ﺗ 1 ﻭﻋﻆ ﻌﻈﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ ﻋﻔﻒ ﻒ ﻌ ﱡﻔ ﺗ That you (pl) hinder them (fm) Onlara engel olmanız You (pl) give advice Öğüt verirsiniz, vaaz edersiniz Restraint, chastity Đffetlilik That you (pl) forgive Affetmeniz 1 ﻋﻔﻮ ﻌﻔﹸﻮﺍ ﺗ You (pl) use reason Akledersiniz 1 ﻋﻘﻞ ﻘﻠﹸﻮﻥ ﻌ ﺗ You know Bilirsin 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﺗ That you know Bilmen 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﺗ That you know Bilmen 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﺗ - ﻢ ﻌﹶﻠ ﺗ To learn Öğrendi 5 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﱠﻠ ﺘﻳ - ﻢ ﻌﱠﻠ ﺗ That you teach me Bana öğretmen 2 ﻋﻠﻢ ﻤ ﹺﻦ ﻌﱢﻠ ﺗ You know it (her) Sen onu bilirsin 1 ﻋﻠﻢ ﺎﻤﻬ ﻌﹶﻠ ﺗ You know them Sen onları bilirsin 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﻌﹶﻠ ﺗ That you (pl) know Bilmeniz 1 ﻋﻠﻢ ﻮﹾﺍﻌﹶﻠﻤ ﺗ You (pl) know Bilirsiniz 1 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﹶﻠﻤ ﺗ You (pl) teach Öğretirsiniz 2 ﻋﻠﻢ ﻤﻮ ﹶﻥ ﻌﱢﻠ ﺗ You (pl) know them Onları bilirsiniz 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻧﻮﻌﹶﻠﻤ ﺗ You (pl) teach them (fm) Onlara (dş) öğretirsiniz 2 ﻋﻠﻢ ﻦ ﻬ ﻧﻮﻌﱢﻠﻤ ﺗ 169 That you (pl) know them Onları bilmeniz 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻫ ﻮﻌﹶﻠﻤ ﺗ Surely you (pl) reach Mutlaka yükselirsiniz 1 ﻋﻠﻮ ﻦ ﻌﹸﻠ ﺗ You (pl) reveal Açığa vurursunuz 4 ﻋﻠﻦ ﻮ ﹶﻥﻠﻨﻌ ﺗ That you (pl) rise Büyüklenmeniz 1 ﻋﻠﻮ ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺗ He intended Đstedi, taammüden yaptı 5 ﻋﻤﺪ ﺕ ﺪ ﻤ ﻌ ﺗ You do, make Yaparsın 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹸﻞ ﻌ ﺗ That you do, make Yapman 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹾﻞ ﻌ ﺗ You (pl) do, make Yaparsınız 1 ﻋﻤﻞ ﻤﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻌ ﺗ They become blind Kör olur 1 ﻋﻤﻲ ﻰﻌﻤ ﺗ Surely you (pl) come back Mutlaka dönersiniz 1 ﻋﻮﺩ ﺩ ﱠﻥ ﻮﺗﻌ That you (pl) come back Dönmeniz 1 ﻋﻮﺩ ﻭﺍﻮﺩﺗﻌ You (pl) come back Dönersiniz 1 ﻋﻮﺩ ﻭ ﹶﻥﻮﺩﺗﻌ That you (pl) oppress Adaletten ayrılmanız 1 ﻋﻮﻝ ﻮﻟﹸﻮﺍﺗﻌ That they be conscious of it Onu bellesin 1 ﻭﻋﻲ ﺎﻴﻬﻌ ﺗ Mutual loss Aldanış ﻏﱭ ﺑ ﹺﻦﺎﺗﻐ To wink at each other Kaş-göz işareti yaptı 6 ﻏﻤﺰ ﺰ ﻣ ﺎﺘﻐﻳ - ﺰ ﻣ ﺎﺗﻐ That you (pl) wash yourselves Yıkanmanız 8 ﻏﺴﻞ ﺴﻠﹸﻮﺍ ِ ﺘﻐ ﺗ It sets Batar 1 ﻏﺮﺏ ﺏ ﺮ ﻐ ﺗ That you drown Batırman, boğman 4 ﻏﺮﻕ ﻕ ﻐ ﹺﺮ ﺗ Surely it deceives you (pl) Sizi mutlaka aldatır 1 ﻏﺮﺭ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺮ ﻐ ﺗ It covers Sarıp örter 1 ﻏﺸﻮ ﺎﻐﺸ ﺗ It covers it Onu sarıp örter 1 ﻏﺸﻮ ﺎﺎﻫﻐﺸ ﺗ It covers Kaplar, sarıp örter 1 ﻏﺸﻮ ﻰﻐﺸ ﺗ That you forgive Bağışlaman 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺗ That you forgive Bağışlaman 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺗ - ﺮ ﻔ ﻐ ﺗ That you (pl) forgive Bağışlamanız 1 ﻏﻔﺮ ﻭﺍﻔﺮ ﻐ ﺗ 170 You (pl) become unaware Gafil olursunuz 1 ﻏﻔﻞ ﻐ ﹸﻔﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ You defeat Baskın çıkarsınız, galip gelirsiniz 1 ﻏﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﻠﺒﻐ ﺗ You (pl) commit excess Aşırı gitmeniz 1 ﻏﻠﻮ ﻐﻠﹸﻮﺍ ﺗ That you (pl) close your eyes Gözünüzü yummanız 4 ﻏﻔﺮ ﻮﺍﻤﻀ ﻐ ﺗ That it flourishes Şenlenmesi, süslenmesi 1 ﻏﲏ ﻦ ﻐ ﺗ That it avails Fayda vermesi 4 ﻏﲏ ﻐ ﹺﻦ ﺗ It avails Fayda verir 4 ﻏﲏ ﻲ ﻐﹺﻨ ﺗ - ﻐﻨﹺﻲ ﺗ They decrease Eksiltir 1 ﻏﻴﺾ ﺾ ﻴﺗﻐ Raging Öfkelenme ﻏﻴﻆ ﻈﹰﺎﻐﻴ ﺗ Boasting Öğünme ﻓﺨﺮ ﺮ ﺧ ﺗﻔﹶﺎ You (pl) ransom them Onlarla fidyeleşirsiniz ﻓﺪﻱ ﻢ ﻫ ﻭﺗﻔﹶﺎﺩ Fault Aykırılık, uygunsuzluk ﻓﻮﺕ ﺕ ﻭ ﺗﻔﹶﺎ That you cease, stop Durman 1 ﻓﺘﺄ ﺍﺘﺆﺗ ﹾﻔ - ﺘﹸﺄﺗ ﹾﻔ They are opened Açılır 2 ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﺗ ﹶﻔ That you (pl) invent Đftira etmeniz, uydurmanız 1 ﻓﺮﻱ ﻭﺘﺮﺗ ﹾﻔ You (pl) invent Đftira edersiniz, uydurursunuz 1 ﻓﺮﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺮﺗ ﹾﻔ That you invent Đftira etmen 1 ﻓﺮﻱ ﻱ ﺘ ﹺﺮﺗ ﹾﻔ You (pl) are tested, tried Đmtihan edilirsiniz, sınanırsınız 1 ﻓﱳ ﻮ ﹶﻥﺘﻨﺗ ﹾﻔ That you put me to trial Beni imtihan etmen 1 ﻓﱳ ﻲﺘﻨﺗ ﹾﻔ Their duties Onların işleri, vazifeleri ﺗﻔﺚ ﻢ ﻬ ﺗ ﹶﻔﹶﺜ That you cause to flow Fışkırtman, akıtman 1 ﻓﺠﺮ ﺮ ﺠ ﺗ ﹾﻔ That you cause to flow Fışkırtman, akıtman 2 ﻓﺠﺮ ﺮ ﺠ ﺗ ﹶﻔ Flowing, gushing forth Fışkırma, yarılma ﻓﺠﺮ ﺗ ﹾﻔﺠﹺﲑﹰﺍ You exult, rejoice Sevinirsin, öğünürsün 1 ﻓﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺗ ﹾﻔ That you exult, rejoice Sevinmen, öğünmen 1 ﻓﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺗ ﹾﻔ That you (pl) exult, rejoice Sevinmeniz, öğünmeniz 1 ﻓﺮﺡ ﻮﹾﺍﺮﺣ ﺗ ﹾﻔ 171 3 You (pl) exult, rejoice Sevinirsiniz, öğünürsünüz 1 ﻓﺮﺡ ﻮ ﹶﻥﺮﺣ ﺗ ﹾﻔ That you (pl) make obligatory Farz kılmanız, belirlemeniz 1 ﻓﺮﺽ ﻮﹾﺍﺗ ﹾﻔ ﹺﺮﺿ Became divided Ayrılığa düştü 5 ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﺗ ﹶﻔ That you become divided Ayrılığa düşmeniz 5 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮﹾﺍ ﺗ ﹶﻔ You (pl) flee, run away Kaçarsınız, firar edersiniz 1 ﻓﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﻔﺮ ﺗ Division Ayrılık ﻓﺮﻕ ﺗ ﹾﻔﺮﹺﻳﻘﹰﺎ Make room (imp, pl) Yer açın, genişleyin 5 ﻓﺴﺢ ﻮﹾﺍﺴﺤ ﺗ ﹶﻔ You cause corruption Bozgunculuk yaparsın 4 ﻓﺴﺪ ﺪ ﺴ ِ ﺗ ﹾﻔ Surely you (pl) cause corruption Mutlaka bozgunculuk yaparsınız 4 ﻓﺴﺪ ﺪ ﱠﻥ ﺴ ِ ﺗ ﹾﻔ 4 ﻓﺴﺪ ﻭﹾﺍﺴﺪ ِ ﺗ ﹾﻔ 1 ﻓﺴﻖ ﺴﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ ﹾﻔ ﻓﺴﺮ ﺍﻴﺮﺴ ِ ﺗ ﹾﻔ That you (pl) cause corruption Bozgunculuk yapmanız You disobey defiantly Fasıklık yaparsınız, asilik yaparsınız Explanation, interpretation Tefsir, açıklama That you (dual) lose heart Cesaretinizi kaybetmeniz (ikil) 1 ﻓﺸﻞ ﻼ ﺸﹶ ﺗ ﹾﻔ That you (pl) lose heart Cesaretinizi kaybetmeniz 1 ﻓﺸﻞ ﺸﻠﹸﻮﹾﺍ ﺗ ﹾﻔ Explanation, detail Tafsil, açıklama ﻓﺼﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺗ ﹾﻔﺼ - ﻴ ﹶﻞﺗ ﹾﻔﺼ That you (pl) shame me Beni mahcup etmeniz ﻓﻀﺢ ﻥ ﻮﻀﺤ ﺗ ﹾﻔ Excellence, preference Faziletlilik, lutfetme ﻓﻀﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺗ ﹾﻔﻀ You do Yaparsın 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺗ ﹾﻔ That you do Yapman 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺗ ﹾﻔ That you (pl) do Yapmanız 1 ﻓﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﹾﺍ ﺗ ﹾﻔ You (pl) do Yaparsınız 1 ﻓﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺗ ﹾﻔ That you (pl) do it Onu yapmanız 1 ﻓﻌﻞ ﻩ ﻌﻠﹸﻮ ﺗ ﹾﻔ He inspected Teftiş etti 5 ﻓﻘﺪ ﺪ ﺗ ﹶﻔ ﱠﻘ You lose, miss Kaybedersiniz 1 ﻓﻘﺪ ﻭ ﹶﻥﻘﺪ ﺗ ﹾﻔ You understand Anlarsınız 1 ﻓﻘﻪ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻔ ﹶﻘﻬ To think deeply, ponder Düşündü, tefekkür etti 5 ﻓﻜﺮ ﺮ ﺘ ﹶﻔ ﱠﻜﻳ - ﺮ ﺗ ﹶﻔ ﱠﻜ 172 1 You (pl) wonder That you (pl) succeed You (pl) succeed Şaşarsınız Başarmanız, kurtuluşa ermeniz Başarırsınız, kurtuluşa erersiniz 5 ﻓﻜﻪ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹶﻔ ﱠﻜﻬ 4 ﻓﻠﺢ ﻮﺍﻠﺤﺗ ﹾﻔ 4 ﻓﻠﺢ ﻮ ﹶﻥﻠﺤﺗ ﹾﻔ That you (pl) think me weak in mind Beni aklen zayıf görmeniz 2 ﻓﻨﺪ ﻥ ﻭﻨﺪﺗ ﹶﻔ It boils Kaynar 1 ﻓﻮﺭ ﺭ ﺗﻔﹸﻮ That it returns Dönmesi 1 ﻓﻴﺄ ﻲ َﺀﺗﻔ It flows Dolar, taşar, akar 1 ﻓﻴﺾ ﺾ ﻴﺗﻔ You engage in Dalarsınız 4 ﻓﻴﺾ ﻮ ﹶﻥﻴﻀﺗﻔ That you protect Koruman 1 ﻭﻗﻲ ﺗ ﹺﻖ Protection, precaution Korunma ﻭﻗﻲ ﺗﻘﹶﺎ ﹰﺓ You fight Savaşırsın, savaşır 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹸﻞﺗﻘﹶﺎ That you (pl) fight Savaşmanız 3 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮﺍﺗﻘﹶﺎ You (pl) fight Savaşırsınız 3 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮ ﹶﻥﺗﻘﹶﺎ You (pl) fight them Onlarla savaşırsınız 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻬ ﻧﺗﻠﹸﻮﺗﻘﹶﺎ That you (pl) fight them Onlarla savaşmanız 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻫ ﺗﻠﹸﻮﺗﻘﹶﺎ Manner of being conscious of him Ondan sakınılması ﻭﻗﻲ ﻪ ﺗﺗﻘﹶﺎ They swore to each other Yeminleştiler 6 ﻗﺴﻢ ﻮﺍﺳﻤ ﺗﻘﹶﺎ He accepted Kabul etti 5 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹶﻞﺗ ﹶﻘ Accept (imp) Kabul et 5 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹾﻞﺗ ﹶﻘ It is accepted Kabul edildi 5 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹶﻞﺗ ﹸﻘ That it is accepted Kabul edilir 1 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹶﻞﺗ ﹾﻘ He accepted her Onu kabul etti 5 ﻗﺒﻞ ﺎﺒﹶﻠﻬﺗ ﹶﻘ That you (pl) accept Kabul etmeniz 1 ﻗﺒﻞ ﺒﻠﹸﻮﺍﺗ ﹾﻘ You kill Öldürürsün 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﺗ ﹾﻘ That you kill me Beni öldürmen 1 ﻗﺘﻞ ﺘﹶﻠﻨﹺﻰﺗ ﹾﻘ That you (pl) kill Öldürmeniz 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﹾﺍﺗ ﹾﻘ 173 You (pl) kill Öldürürsünüz 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻘ That you (pl) kill him Onu öldürmeniz 1 ﻗﺘﻞ ﻩ ﺘﻠﹸﻮﺗ ﹾﻘ That you (pl) kill them Onları öldürmeniz 1 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻫ ﺘﻠﹸﻮﺗ ﹾﻘ Killing Katletme ﻗﺘﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺗ ﹾﻘﺘ That you (pl) overpower Kadir olmanız, elde etmeniz 1 ﻗﺪﺭ ﻭﺍﺪﺭ ﺗ ﹾﻘ It preceded Önden geldi 5 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﺗ ﹶﻘ That you (pl) send forth Önden göndermeniz 2 ﻗﺪﻡ ﻮﺍﺪﻣ ﺗ ﹶﻘ Measure, fate, appraisal Ölçü, kader, takdir ﻗﺪﺭ ﺍﻳﺮﺗ ﹾﻘﺪ - ﺮ ﻳﺪ ﺗ ﹾﻘ It becomes cool Aydınlanır 1 ﻗﺮﺭ ﺮ ﺗ ﹶﻘ You read Okursun 1 ﻗﺮﺃ ﺮﹶﺃ ﺗ ﹾﻘ You read it Onu okursun 1 ﻗﺮﺃ ﻩ ﺮﹶﺃ ﺗ ﹾﻘ You approach Yaklaşırsın 1 ﻗﺮﺏ ﺏ ﺮ ﺗ ﹾﻘ That you (dual) approach Yaklaşmanız (ikil) 1 ﻗﺮﺏ ﺎﺮﺑ ﺗ ﹾﻘ They bring you close Sizi yaklaştırır 1 ﻗﺮﺏ ﻢ ﺑ ﹸﻜﺮ ﺗ ﹶﻘ That you (pl) approach Yaklaşmanız 1 ﻗﺮﺏ ﻮﹾﺍﺮﺑ ﺗ ﹾﻘ That you (pl) approach me Bana yaklaşmanız 1 ﻗﺮﺏ ﻥ ﻮﺮﺑ ﺗ ﹾﻘ That you (pl) approach it Ona yaklaşmanız 1 ﻗﺮﺏ ﺎﻮﻫﺮﺑ ﺗ ﹾﻘ That you (pl) approach them (fm) Onlara (dş) yaklaşmanız 1 ﻗﺮﺏ ﻦ ﻫ ﻮﺮﺑ ﺗ ﹾﻘ It passes Geçer 1 ﻗﺮﺽ ﺽ ﺗ ﹾﻘ ﹺﺮ That you lend Borç vermen 4 ﻗﺮﺽ ﺽ ﺗ ﹾﻘ ﹺﺮ It passes them Onları geçer 1 ﻗﺮﺽ ﻢ ﻬ ﺿ ﺗ ﹾﻘ ﹺﺮ That you (pl) lend Borç vermeniz 4 ﻗﺮﺽ ﻮﹾﺍﺗ ﹾﻘ ﹺﺮﺿ That you (pl) do justice Adaletli davranmanız 4 ﻗﺴﻂ ﺴﻄﹸﻮﺍ ِ ﺗ ﹾﻘ That you (pl) swear Yemin etmeniz 4 ﻗﺴﻢ ﻮﺍﺴﻤ ِ ﺗ ﹾﻘ Shivers Ürperir 1 ﻗﺸﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺸ ﺗ ﹾﻘ That you (pl) shorten Kısaltmanız 1 ﻗﺼﺮ ﻭﹾﺍﺼﺮ ﺗ ﹾﻘ 174 That you narrate Anlatman 1 ﻗﺼﺺ ﺺ ﺼ ﺗ ﹾﻘ You judge, rule Đcra edersin, hüküm verirsin 1 ﻗﻀﻲ ﻲﺗ ﹾﻘﻀ It is cut off Kesilir 2 ﻗﻄﻊ ﻊ ﺗ ﹶﻘ ﱠﻄ It cut off, severed Koptu, ayrıldı 5 ﻗﻄﻊ ﺖ ﻌ ﺗ ﹶﻘ ﱠﻄ That you (pl) cut off Koparmanız, kesmeniz 2 ﻗﻄﻊ ﻮﺍﺗ ﹶﻘ ﱢﻄﻌ They cut off, severed Kestiler 5 ﻗﻄﻊ ﻮﹾﺍﺗ ﹶﻘ ﱠﻄﻌ You (pl) cut Kesersiniz 1 ﻗﻄﻊ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻘ ﹶﻄﻌ That it falls Düşmesi 1 ﻭﻗﻊ ﻊ ﺗ ﹶﻘ That you sit Oturman 1 ﻗﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺗ ﹾﻘ That you sit Oturman 1 ﻗﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺗ ﹾﻘ - ﺪ ﻌ ﺗ ﹾﻘ That you (pl) sit Oturmanız 1 ﻗﻌﺪ ﻭﹾﺍﻌﺪ ﺗ ﹾﻘ That you (pl) pursue Ardına düşmen 1 ﻗﻔﻮ ﻒ ﺗ ﹾﻘ That you say Demen 1 ﻗﻮﻝ ﺗ ﹸﻘ ﹾﻞ Turning Çevrilmesi ﻗﻠﺐ ﺐ ﺗ ﹶﻘﱡﻠ Movement Dolaşma, gezinme ﻗﻠﺐ ﺐ ﺗ ﹶﻘﱡﻠ They are turned Döndürülür, çevrilir ﻗﻠﺐ ﺐ ﺗ ﹶﻘﱠﻠ Your movement Dolaşman, hareketin ﻗﻠﺐ ﻚ ﺒﺗ ﹶﻘﱡﻠ Their movement Onların dolaşması, gezmesi ﻗﻠﺐ ﺗ ﹶﻘﱡﻠﹺﺒﻬﹺﻢ - ﻢ ﻬ ﺒﺗ ﹶﻘﱡﻠ You (pl) are turned Döndürülürsünüz, çevrilirsiniz 1 ﻗﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻘﹶﻠﺒ That you stand, perform prayer Ayakta durman, namaz kılman 1 ﻗﻮﻡ ﻢ ﺗ ﹸﻘ That you (pl) give up hope Ümit kesmeniz 1 ﻗﻨﻂ ﻨﻄﹸﻮﺍﺗ ﹾﻘ That you oppress Üzmen, ezmen, küçümsemen 1 ﻗﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺗ ﹾﻘ Righteousness Takva, sakınma ﻭﻗﻲ ﺍﺗ ﹾﻘﻮ Her righteousness Onun takvası ﻭﻗﻲ ﺎﺍﻫﺗ ﹾﻘﻮ Their righteousness Onların takvası ﻭﻗﻲ ﻢ ﻫ ﺍﺗ ﹸﻘﻮ He invented words Söz uydurdu ﻗﻮﻝ ﻮ ﹶﻝ ﺗ ﹶﻘ 2 5 175 That you say Demen 1 ﻗﻮﻝ ﺗﻘﹸﻮ ﹶﻝ You say Dersin, söylersin 1 ﻗﻮﻝ ﺗﻘﹸﻮ ﹸﻝ Indeed you say Muhakkak dersin, söylersin 1 ﻗﻮﻝ ﻦ ﺗﻘﹸﻮﹶﻟ He invented that word O sözü uydurdu 5 ﻗﻮﻝ ﻪ ﻮﹶﻟ ﺗ ﹶﻘ That you (pl) say Demeniz 1 ﻗﻮﻝ ﺗﻘﹸﻮﻟﹸﻮﺍ You (pl) say Dersiniz, söylersiniz 1 ﻗﻮﻝ ﺗﻘﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥ Ayağa kalkman 1 ﻗﻮﻡ ﻡ ﺗﻘﹸﻮ Ayağa kalkarsın, kalkar, gelir, olur 1 ﻗﻮﻡ ﻡ ﺗﻘﹸﻮ That you stand, come Ayağa kalkmanız, olmanız 1 ﻗﻮﻡ ﻮﹾﺍﺗﻘﹸﻮﻣ Righteousness Takva, korkma, koruma, sakınma ﻭﻗﻲ ﻯﺗ ﹾﻘﻮ Mould, shape Biçim, şekil ﻗﻮﻡ ﺗ ﹾﻘ ﹺﻮ ﹴﱘ Righteous Takva sahibi, sakınan ﻭﻗﻲ ﻴﹰﺎﻘ ﺗ It protects you (pl) Sizi korur ﻭﻗﻲ ﻴﻜﹸﻢﺗﻘ That you perform Đkame etmeniz, icra etmeniz 4 ﻗﻮﻡ ﻮﹾﺍﻴﻤﺗﻘ That you become, it becomes Olman, olması 1 ﻛﻮﻥ ﻚ ﺗ Competition in increase Çokluk, çokluk kuruntusu ﻛﺜﺮ ﺮ ﺗﻜﹶﺎﹸﺛ It almost happens Neredeyse olur 1 ﻛﻮﺩ ﺩ ﺗﻜﹶﺎ He claimed to be great Büyüklendi 5 ﻛﱪ ﺮ ﺒﺗ ﹶﻜ That you (pl) magnify Yüceltmeniz 2 ﻛﱪ ﻭﺍﺒﺮﺗ ﹶﻜ Magnifying Yüceltme, tekbir ﻛﱪ ﺗ ﹾﻜﺒﹺﲑﹰﺍ You (pl) write Yazarsınız 1 ﻛﺘﺐ ﺒﻮﻥﺘﺗ ﹾﻜ That you (pl) write it Onu yazmanız 1 ﻛﺘﺐ ﻩ ﻮﺘﺒﺗ ﹾﻜ That you (pl) write it Onu yazmanız 1 ﻛﺘﺐ ﺎﻮﻫﺘﺒﺗ ﹾﻜ You keep secret Saklarsın, gizlersin 1 ﻛﺘﻢ ﻢ ﺘﺗ ﹾﻜ That you (pl) keep secret Saklamanız 1 ﻛﺘﻢ ﻮﹾﺍﺘﻤﺗ ﹾﻜ You (pl) keep secret Saklarsınız 1 ﻛﺘﻢ ﻮ ﹶﻥﺘﻤﺗ ﹾﻜ That you stand, perform prayer That you stand, it stands, comes 176 You (pl) keep it secret Onu saklarsınız 1 ﻛﺘﻢ ﻪ ﻧﻮﺘﻤﺗ ﹾﻜ You lie, she lies Yalan söylersin, söyler 1 ﻛﺬﺏ ﺏ ﺬ ﺗ ﹾﻜ You deny, she denies Yalanlarsın, yalanlar 2 ﻛﺬﺏ ﺏ ﺗ ﹶﻜ ﱢﺬ You deny (dual) Yalanlarsınız (ikil) 2 ﻛﺬﺏ ﻥ ﺎﺗ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ That you (pl) deny Yalanlamanız 2 ﻛﺬﺏ ﻮﹾﺍﺗ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ You (pl) lie Yalan söylersiniz 1 ﻛﺬﺏ ﻮ ﹶﻥﺬﺑ ﺗ ﹾﻜ You (pl) deny Yalanlarsınız 2 ﻛﺬﺏ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ Denial Yalanlama ﻛﺬﺏ ﺐ ﻳ ﹴﺗ ﹾﻜﺬ You (pl) honor, offer Đkram edersiniz 4 ﻛﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻜ ﹺﺮﻣ You compel, force Zorlaman 4 ﻛﺮﻩ ﻩ ﺗ ﹾﻜ ﹺﺮ You (pl) compel, force Zorlamanız 4 ﻛﺮﻩ ﻮﺍﺗ ﹾﻜ ﹺﺮﻫ That you (pl) dislike Hoşlanmamanız 1 ﻛﺮﻩ ﻮﹾﺍﺮﻫ ﺗ ﹾﻜ You earn, she earns Kazanırsın 1 ﻛﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﺗ ﹾﻜ You (pl) earn Kazanırsınız 1 ﻛﺴﺐ ﻮ ﹶﻥﺴﺒ ِ ﺗ ﹾﻜ You disbelieve Đnkar edersin 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﺗ ﹾﻜ ﹸﻔ That you disbelieve Đnkar etmen 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﺗ ﹾﻜ ﹸﻔ That you (pl)disbelieve Đnkar etmeniz 1 ﻛﻔﺮ ﻭﺍﺗ ﹾﻜ ﹸﻔﺮ You (pl) disbelieve Đnkar edersiniz 1 ﻛﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﺗ ﹾﻜ ﹸﻔﺮ That you disbelieve me Beni inkar etmeniz 1 ﻛﻔﺮ ﻥ ﻭﺗ ﹾﻜ ﹸﻔﺮ It is burdened Yüklenir, teklif edilir 2 ﻛﻠﻒ ﻒ ﺗ ﹶﻜﱠﻠ Speaks Konuşur 5 ﻛﻠﻢ ﻢ ﺗ ﹶﻜﱠﻠ That you speak Senin konuşman 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﺗ ﹶﻜﱢﻠ You speak, they speak Konuşursun, konuşur 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﺗ ﹶﻜﱢﻠ They speak to us Bize konuşur 2 ﻛﻠﻢ ﺎﻤﻨ ﺗ ﹶﻜﱢﻠ It speaks to them Onlara konuşur 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﺗ ﹶﻜﱢﻠ That you (pl) speak to me Bana konuşursunuz 2 ﻛﻠﻢ ﻥ ﻮﺗ ﹶﻜﱢﻠﻤ 177 ﻛﻠﻢ ﻴﻤﹰﺎﺗ ﹾﻜﻠ 4 ﻛﻤﻞ ﻤﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﹾﻜ Olman, olması 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﺗ ﹸﻜ Hides, conceals Gizler 4 ﻛﻨﻦ ﻦ ﻜ ﺗ You hoard Biriktirirsiniz 1 ﻛﱰ ﻭ ﹶﻥﺗ ﹾﻜﹺﻨﺰ It is branded Dağlanır 1 ﻛﻮﻱ ﺍﺗ ﹾﻜﻮ That you be, become Olman 1 ﻛﻮﻥ ﺗﻜﹸﻮ ﹶﻥ You be, become Olursun 1 ﻛﻮﻥ ﺗﻜﹸﻮ ﹸﻥ That you (dual) be, become Olmanız (ikil) 1 ﻛﻮﻥ ﺎﺗﻜﹸﻮﻧ Indeed you be, become Mutlaka olman 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﺗﻜﹸﻮ That you (pl) be, become Olmanız 1 ﻛﻮﻥ ﻮﺍﺗﻜﹸﻮﻧ You(pl) be, become Olursunuz 1 ﻛﻮﻥ ﻮ ﹶﻥﺗﻜﹸﻮﻧ It is branded Dağlanır 1 ﻛﻮﻱ ﻯﺗ ﹾﻜﻮ To recite, read, follow Okudu, takip etti 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹸﻮﻳ - ﺗﻠﹶﺎ Meeting Buluşma ﻟﻘﻲ ﻕ ﺗﻠﹶﺎ ﹺ It followed it Onu izledi ﺗﻠﻮ ﺎﻼﻫ ﺗ ﹶ Its recitation, reading Onun okuması ﺗﻠﻮ ﻪ ﺗﻭ ﻼ ﺗ ﹶ That they stay, remain Kalmaları, durmaları 5 ﻟﺒﺚ ﺒﺜﹸﻮﺍﺗﹶﻠ That you (pl) mix Karıştırmanız 1 ﻟﺒﺲ ﻮﺍﺗ ﹾﻠﹺﺒﺴ You (pl) mix Karıştırırsınız 1 ﻟﺒﺲ ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻠﹺﺒﺴ You (pl) wear it Onu giyersiniz 1 ﻟﺒﺲ ﺎﻧﻬﻮﺒﺴﺗ ﹾﻠ They delight Hoşlanır, lezzet alır 1 ﻟﺬﺫ ﺗﹶﻠ ﱡﺬ Blazing Alev saçar ﻟﻈﻲ ﺗﹶﻠﻈﱠﻰ That you turn us away Bizi çevirmen 1 ﻟﻔﺖ ﺎﺘﻨﻔ ﺗ ﹾﻠ It scorches, burns Yakar 1 ﻟﻔﺢ ﺢ ﺗ ﹾﻠ ﹶﻔ Towards Taraf ﻟﻘﻲ ﺗ ﹾﻠﻘﹶﺎ َﺀ Speaking Konuşma That you (pl) complete Tamamlamanız That you be, become; it becomes 1 178 He received them Onları aldı 5 ﻟﻘﻲ ﻢ ﻫ ﺗﹶﻠﻘﱠﺎ It swallows Yutar 1 ﻟﻘﻒ ﻒ ﺗ ﹾﻠ ﹶﻘ That it swallows Yutması 1 ﻟﻘﻒ ﻒ ﺗ ﹾﻠ ﹶﻘ That you (pl) throw, give Atmanız, vermeniz 1 ﻟﻘﻲ ﺗ ﹾﻠﻘﹸﻮﺍ - ﺗ ﹾﻠﻘﹸﻮ You (pl) throw, give Atarsınız, verirsiniz 1 ﻟﻘﻲ ﺗ ﹾﻠﻘﹸﻮ ﹶﻥ You (pl) receive them Onu alırsınız 5 ﻟﻘﻲ ﻪ ﻧﻮ ﺗﹶﻠ ﱠﻘ That you (pl) meet it Onunla karşılaşmanız 1 ﻟﻘﻲ ﻩ ﻮ ﺗ ﹾﻠ ﹶﻘ He received Aldı 5 ﻟﻘﻲ ﺗﹶﻠﻘﱠﻰ You are given Sana verildi 5 ﻟﻘﻲ ﺗﹶﻠﻘﱠﻰ It is thrown, given Atılır 1 ﻟﻘﻲ ﺗ ﹾﻠﻘﹶﻰ That you throw, give Senin atman 1 ﻟﻘﻲ ﻲ ﻘ ﺗ ﹾﻠ That, those Şu, o (dş), şunlar, onlar ﻚ ﺗ ﹾﻠ That for you Đşte sizin için ﺗ ﹾﻠﻜﹸﻢ That for you (dual) Đşte siz ikiniz için That you (pl) blame Ayıplamanız 1 ﳌﺰ ﻭﺍﻤﺰ ﺗ ﹾﻠ He put him down Alnı üzerine yatırdı 1 ﺗﻠﻞ ﻪ ﺗﱠﻠ That it diverts you (pl) Sizi alıkoyması 4 ﳍﻮ ﻢ ﺗ ﹾﻠ ﹺﻬ ﹸﻜ You become distracted from it Ondan gafil olursun 1 ﳍﻮ ﻰﺗﹶﻠﻬ It diverts them Onları oyalar, alıkoyar 4 ﳍﻮ ﻢ ﺗ ﹾﻠﻬﹺﻴ ﹺﻬ That you (pl) distort Sapmanız, eğip bükmeniz 1 ﻟﻮﻱ ﺍﺗ ﹾﻠﻮ I read it, recited it Onu okudum 1 ﺗﻠﻮ ﻪ ﺗﻮ ﺗﹶﻠ That you (pl) blame me Beni kınamanız 1 ﻟﻮﻡ ﻮﻧﹺﻲﺗﻠﹸﻮﻣ That you (pl) distort Sapmanız, eğip bükmeniz 1 ﻟﻮﻱ ﻭﹾﺍﺗ ﹾﻠﻮ You (pl) cast a glance Dönüp bakarsınız 1 ﻟﻮﻱ ﻮ ﹶﻥ ﺗ ﹾﻠ - ﻭ ﹶﻥﺗ ﹾﻠﻮ It was read Okundu 1 ﺗﻠﻮ ﺖ ﻴﻠﺗ It relaxes, softens Yumuşar 1 ﻟﲔ ﲔ ﻠﺗ ﻤﺎ ﺗ ﹾﻠ ﹸﻜ 179 ﲤﻢ ﻢ ﺘﻳ - ﻢ ﺗ ﻣﺜﻞ ﻴ ﹲﻞﺎﺛﺗﻤ 3 ﻣﺮﻱ ﺎ ﹺﺭﺗﻤ Tartıştılar 1 ﻣﺮﻱ ﺍﺭﻭ ﺎﺗﻤ You argued about it Onun hakkında tartışırsınız 3 ﻣﺮﻱ ﻪ ﻧﻭﺎﺭﺗﻤ You doubt Şüphe edersin 1 ﻣﺮﻱ ﻯﺎﺭﺗﻤ Completely Tamamen, tamamlamak için ﲤﻢ ﺎﻣﹰﺎﺗﻤ That it dies Ölmesi 1 ﻣﻮﺕ ﺖ ﻤ ﺗ It became complete Tamam oldu 1 ﲤﻢ ﺖ ﻤ ﺗ That you (pl) doubt Şüphe edersiniz 8 ﻣﺮﻱ ﺮ ﱠﻥ ﺘﻤ ﺗ You (pl) doubt Şüphe edersiniz 8 ﻣﺮﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺮﻤ ﺗ Benefited Faydalandı 5 ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﺗ Benefit (imp) Faydalanması 5 ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﺗ Benefit (imp, pl) Faydalanın 5 ﻣﺘﻊ ﻮﺍﺘﻌﻤ ﺗ You (pl) benefit Faydalandırılırsınız 5 ﻣﺘﻊ ﻮ ﹶﻥﺘﻌﻤ ﺗ He appeared Göründü, temessül etti ﻣﺜﻞ ﻤﱠﺜ ﹶﻞ ﺗ That you extend Gözünü dikmem 1 ﻣﺪﺩ ﺪ ﱠﻥ ﻤ ﺗ You help me Bana yardım edersiniz 4 ﻣﺪﺩ ﻧ ﹺﻦﻭﻤﺪ ﺗ It passes Geçer 1 ﻣﺮﺭ ﺮ ﻤ ﺗ You (pl) boast Böbürlenirsiniz 1 ﻣﺮﺡ ﻮ ﹶﻥﺮﺣ ﻤ ﺗ You (pl) pass Geçersiniz 1 ﻣﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﻤﺮ ﺗ It touches Dokunur 1 ﻣﺴﺲ ﺲ ﻤ ﺗ That it touches you (pl) Size dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﺴ ﹸﻜ ﺴ ﻤ ﺗ That it touches him Ona dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﻪ ﺴ ﺴ ﻤ ﺗ You retain, hold Tutarsın 4 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﺗ That it touches you (pl) Size dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﺴ ﹸﻜ ﻤ ﺗ To become complete Tamam oldu, bitti, yerine geldi Statues, symbols Heykeller, semboller That you dispute Tartışman They argued 180 1 That you (pl) retain, hold Tutmanız 4 ﻣﺴﻚ ﺴﻜﹸﻮﹾﺍ ِ ﻤ ﺗ That you (pl) retain them (fm) Onları tutmanız 4 ﻣﺴﻚ ﻦ ﻫ ﺴﻜﹸﻮ ِ ﻤ ﺗ That it touches us Bize dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﻨﺎﺴ ﻤ ﺗ You (pl) reach evening Akşam edersiniz, gecelersiniz 4 ﻣﺴﻮ ﻮ ﹶﻥﻤﺴ ﺗ That it touches her Ona dokunmanız 1 ﻣﺴﺲ ﺎﻮﻫﻤﺴ ﺗ That you (pl) touches them (fm) Onlara (dş) dokunmanız 1 ﻣﺴﺲ ﻦ ﻫ ﻮﻤﺴ ﺗ That you walk Yürümen 1 ﻣﺸﻲ ﺶ ﻤ ﹺ ﺗ You (pl) walk Yürürsünüz 1 ﻣﺸﻲ ﻮ ﹶﻥﻤﺸ ﺗ You walk Yürürsün 1 ﻣﺸﻲ ﻲﻤﺸ ﺗ You plan, plot Tuzak kurarsınız 1 ﻣﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﻤ ﹸﻜﺮ ﺗ That you possess, have power Malik olman 1 ﻣﻠﻚ ﻚ ﻠﻤ ﺗ You possess, they possess Malik olursun, malik olur (dş) 1 ﻣﻠﻚ ﻚ ﻠﻤ ﺗ You possess them Onlara malik olursun 1 ﻣﻠﻚ ﻢ ﻬ ﻠ ﹸﻜﻤ ﺗ You possess (pl) Malik olursunuz 1 ﻣﻠﻚ ﻠﻜﹸﻮ ﹶﻥﻤ ﺗ It is dictated Yazdırılır 4 ﻣﻠﻮ ﻤﻠﹶﻰ ﺗ That you (pl) remind favors Başa kakmanız 1 ﻣﻨﻦ ﻦ ﻤ ﺗ To wish Temenni etti, istedi 5 ﻣﲏ ﻨٰﻰﻤ ﺘﻳ - ﻨٰﻰﻤ ﺗ They forbid them Onları men eder 1 ﻣﻨﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﻨﻤ ﺗ That you remind favors Başa kakman 1 ﻣﻨﻦ ﻦ ﻨﻤ ﺗ That you remind it Onu başa kakman 1 ﻣﻨﻦ ﺎﻨﻬﻤ ﺗ They wished Temenni ettiler, istediler 5 ﻣﲏ ﻮﹾﺍ ﻨﻤ ﺗ - ﻮ ﻨﻤ ﺗ Wish (imp, pl) Temenni edin 5 ﻣﲏ ﺍﻨﻮﻤ ﺗ That you (pl) remind favors Başa kakmanız 1 ﻣﻨﻦ ﻮﺍﻤﻨ ﺗ You (pl) wish Temenni edersiniz, istersiniz 5 ﻣﲏ ﻮ ﹶﻥ ﻨﻤ ﺗ You emit Dökersiniz 4 ﻣﲏ ﻮ ﹶﻥﻤﻨ ﺗ He wished Temenni etti 5 ﻣﲏ ﻰﻤﻨ ﺗ 181 ﻣﲏ ﻰﻤﻨ ﺗ ﻣﻬﺪ ﻤﻬﹺﻴﺪﹰﺍ ﺗ 1 ﻣﻮﺕ ﺕ ﻮﺗﻤ Ölürsün, ölür 1 ﻣﻮﺕ ﺕ ﻮﺗﻤ Indeed you (pl) die Mutlaka ölmeniz 1 ﻣﻮﺕ ﻦ ﺗﻮﺗﻤ You (pl) die Ölürsünüz 1 ﻣﻮﺕ ﻮ ﹶﻥﻮﺗﺗﻤ It shakes Çalkalanır 1 ﻣﻮﺭ ﺭ ﻮﺗﻤ It shakes Çalkalaması, sarsması 1 ﻣﻴﺪ ﺪ ﻴﺗﻤ It bursts Çatlar 5 ﻣﻴﺰ ﺰ ﻴﻤ ﺗ That you (pl) incline Meyletmeniz 1 ﻣﻴﻞ ﻴﻠﹸﻮﹾﺍﺗﻤ That you (pl) call each other Birbirini çağırmanız 6 ﻧﺒﺰ ﻭﺍﺑﺰﺎﺗﻨ Hold secret council (imp, pl) Fısıldaşın, gizli konuşun 6 ﳒﻮ ﺍﺟﻮ ﺎﺗﻨ You (pl) held secret council Fısıldaştınız, gizli konuştunuz 6 ﳒﻮ ﻢ ﺘﻴﺟ ﺎﺗﻨ Calling Çağırışma ﻧﺪﻭ ﺩ ﺎﺗﻨ They called each other Birbirine seslendiler 6 ﻧﺪﻭ ﺍﺩﻭ ﺎﺗﻨ - ﻭﺍﺎﺩﺗﻨ You (pl) disputed Çekiştiniz 6 ﻧﺰﻉ ﻢ ﺘﻋ ﺯ ﺎﺗﻨ That you (pl) dispute Çekişmeniz 6 ﻧﺰﻉ ﻮﺍﺯﻋ ﺎﺗﻨ You (pl) help each other Yardımlaşırsınız 6 ﻧﺼﺮ ﺮﻭ ﹶﻥ ﺻ ﺎﺗﻨ You reach Erişir, erişirsin 1 ﻧﻴﻞ ﺎ ﹸﻝﺗﻨ You reach it Ona erişirsin 1 ﻧﻴﻞ ﻪ ﺎﹸﻟﺗﻨ That you (pl) reach Erişmeniz 1 ﻧﻴﻞ ﺎﻟﹸﻮﹾﺍﺗﻨ Receiving Uzanma, erişme, elde etme ﻧﻮﺵ ﺵ ﻭ ﺎﺗﻨ You (pl) are informed Haber verilirsiniz 2 ﻧﺒﺄ ﺆ ﱠﻥ ﺒﻨﺗ Surely you inform Muhakkak haber verirsin 2 ﻧﺒﺄ ﻦ ﺒﹶﺌﻨﺗ Surely you inform them Muhakkak onlara haber verirsin 2 ﻧﺒﺄ ﻢ ﻬ ﻨﺒﹶﺌﻨﺗ You inform them Onlara haber verirsin 2 ﻧﺒﺄ ﻢ ﻬ ﺒﹸﺌﻨﺗ It is emitted Döküldü, atıldı Furnishing Döşeyiş That you die Ölmen You die 4 182 You (pl) inform Haber verirsiniz 2 ﻧﺒﺄ ﺒﺌﹸﻮ ﹶﻥﻨﺗ You (pl) inform him Onu haber verirsiniz 2 ﻧﺒﺄ ﻪ ﻧﺒﺌﹸﻮﻨﺗ It grows Biter, yetişir, çıkar 1 ﻧﺒﺖ ﺖ ﺒﻨﺗ It makes grow Bitirir, çıkarır 4 ﻧﺒﺖ ﺖ ﻨﹺﺒﺗ That you (pl) make grow Bitirmeniz 4 ﻧﺒﺖ ﻮﺍﻨﹺﺒﺘﺗ You (pl) spread Yayılırsınız 8 ﻧﺸﺮ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﺘﻨﺗ You (dual) help each other Yardımlaşmanız, başarmanız (ikil) 8 ﻧﺼﺮ ﻥ ﺍﺼﺮ ﺘﻨﺗ That you cease, stop Son vermen, vazgeçmen 8 ﻲ ﻪ ﺘﻨﺗ That you (pl) cease, stop Son vermeniz 8 ﻲ ﻮﺍﺘﻬﻨﺗ It saves you Sizi kurtarır 4 ﳒﻮ ﻨﺠﹺﻴﻜﹸﻢﺗ You (pl) carve Yontarsınız 1 ﳓﺖ ﻮ ﹶﻥﺤﺘ ﻨﺗ That you warn, admonish Uyarman 4 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﺗ You warn, admonish Uyarırsın, korkutursun 4 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﺗ That you warn them Onları uyarman 4 ﻧﺬﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺬ ﻨﺗ You take away Çekip alırsın 1 ﻧﺰﻉ ﻉ ﻨ ﹺﺰﺗ That it is revealed, sent down Đndirilmesi 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹶﻝ ﻨﺗ You reveal, send down Đndirmen 4 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹶﻝ ﻨﺗ They descend, come down Đner 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﺘﺗ = ﺰ ﹸﻝ ﻨﺗ They brought down Đndirdiler 5 ﻧﺰﻝ ﺖ ﺰﹶﻟ ﻨﺗ Revelation, sending down Đndirme ﻧﺰﻝ ﻼ ﺗﱰﹺﻳ ﹰ - ﻨﺰﹺﻳ ﹲﻞﺗ That you forget Unutman 1 ﻧﺴﻲ ﺲ ﻨﺗ That you (pl) forget Unutmanız 1 ﻧﺴﻲ ﻮﹾﺍ ﺴ ﻨﺗ You (pl) forget Unutursunuz 1 ﻧﺴﻲ ﻮ ﹶﻥ ﺴ ﻨﺗ You forget Unutursun 1 ﻧﺴﻲ ﻰﻨﺴﺗ You are forgotten Unutulursun 1 ﻧﺴﻲ ﻰﻨﺴﺗ It splits, cracks Yarılır 7 ﺷﻘﻖ ﻖ ﺸ ﻨﺗ 183 You help Yardım edersin 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻨﺗ You are helped Yardım olunursun 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻨﺗ That you (pl) help Yardım etmeniz 1 ﻧﺼﺮ ﻭﹾﺍﺼﺮ ﻨﺗ You are (pl) helped Yardım olunursunuz 1 ﻧﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﻨﺗ That you (pl) help him Ona yardım etmeniz 1 ﻧﺼﺮ ﻩ ﻭﺼﺮ ﻨﺗ You speak Konuşursunuz 1 ﻧﻄﻖ ﻄﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﺗ You (pl) look Bakarsınız 1 ﻧﻈﺮ ﻭ ﹶﻥﻨ ﹸﻈﺮﺗ That you (pl) give me respite Bana mühlet vermeniz 4 ﻧﻈﺮ ﻥ ﻭﻈﺮ ﻨﺗ You blow, breathe Üflersin 1 ﻧﻔﺦ ﺦ ﻨ ﹸﻔﺗ That it runs out, finishes Tükenmesi 1 ﻧﻔﺪ ﺪ ﻨ ﹶﻔﺗ That you (pl) go beyond Geçip gitmeniz 1 ﻧﻔﺬ ﻨ ﹸﻔﺬﹸﻭﺍﺗ You (pl) go beyond Geçip gidersiniz 1 ﻧﻔﺬ ﻨ ﹸﻔﺬﹸﻭ ﹶﻥﺗ That you (pl) go forth (to fight) Sefere çıkmanız 1 ﻧﻔﺮ ﻭﹾﺍﻔﺮ ﻨﺗ To breathe Nefes aldı 5 ﻧﻔﺲ ﺲ ﻨ ﱠﻔﺘﻳ - ﺲ ﻨ ﱠﻔﺗ It benefits Fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﻊ ﻨ ﹶﻔﺗ That it benefits you (pl) Size fayda vermesi 1 ﻧﻔﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻨ ﹶﻔﺗ That it benefits him Ona fayda vermesi 1 ﻧﻔﻊ ﻪ ﻌ ﻨ ﹶﻔﺗ It benefits them Ona fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﺎﻌﻬ ﻨ ﹶﻔﺗ It benefits them Onlara fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﻨ ﹶﻔﺗ You spend Đnfak edersin, harcarsın 4 ﻧﻔﻖ ﻖ ﻔ ﻨﺗ That you (pl) spend Đnfak etmeniz 4 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮﹾﺍ ﻨﺗ You (pl) spend Đnfak edersiniz 4 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﺗ You save Kurtarırsın 4 ﻧﻘﺬ ﻘ ﹸﺬ ﻨﺗ You make deficient Eksik tutarsın, eksiltirsin 1 ﻧﻘﺺ ﺺ ﻨ ﹸﻘﺗ That you (pl) deficient Eksiltmeniz 1 ﻧﻘﺺ ﻮﹾﺍﻨ ﹸﻘﺼﺗ You break your promise Bozarsın 1 ﻧﻘﺾ ﺾ ﻨ ﹸﻘﺗ 184 You (pl) break your promise Bozmanız 1 ﻧﻘﺾ ﻮﹾﺍﻨ ﹸﻘﻀﺗ You turn Dönersin 7 ﻗﻠﺐ ﺐ ﻠﻨ ﹶﻘﺗ That you (pl) turn Dönmeniz 7 ﻗﻠﺐ ﻮﺍﻠﺒﻨ ﹶﻘﺗ You resent, take revenge Đntikam alırsın, kızarsın 1 ﻧﻘﻢ ﻢ ﻘ ﻨﺗ You (pl) resent, take revenge Đntikam alırsınız, kızarsınız 1 ﻧﻘﻢ ﻮ ﹶﻥﻘﻤ ﻨﺗ That you marry Nikah etmen 1 ﻧﻜﺢ ﺢ ﻜ ﻨﺗ You marry Nikah edersin 1 ﻧﻜﺢ ﺢ ﻜ ﻨﺗ That you (pl) marry Nikah etmeniz 4 ﻧﻜﺢ ﻮﺍﻜﺤ ﻨﺗ That you marry them (fm) Onları (dş) nikah etmeniz 1 ﻧﻜﺢ ﻦ ﻫ ﻮﻜﺤ ﻨﺗ You deny Đnkar edersin 4 ﻧﻜﺮ ﺮ ﻜ ﻨﺗ You (pl) deny Đnkar edersiniz 4 ﻧﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﻜﺮ ﻨﺗ You (pl) turn back Dönersiniz 1 ﻧﻜﺺ ﻮ ﹶﻥﻜﺼ ﻨﺗ Punishment Ceza, bastırma ﻧﻜﻞ ﻼ ﻴ ﹰﻨﻜﺗ You forbid us Bizi yasaklarsın 1 ﻲ ﺎﺎﻧﻨﻬﺗ That you repel Azarlaman 1 ﺮ ﺮ ﻬ ﻨﺗ That you repel them (dual) O ikisini azarlaman 1 ﺮ ﺎﻫﻤ ﺮ ﻬ ﻨﺗ You (pl) forbid Yasaklarsınız 1 ﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻬ ﻨﺗ You are forbidden Yasaklanırsınız 1 ﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻬ ﻨﺗ It forbids, keeps away Yasaklar, alıkoyar (dş) 1 ﻲ ﻰﻨﻬﺗ Burdens Ağır gelir 1 ﻧﻮﺃ ﻮ ُﺀﺗﻨ Oven Tandır ﺗﻨﻮﺭ ﺭ ﻮ ﻨﺗ That you (dual) slacken Gevşemeniz (ikil) 1 ﻭﱐ ﺎﺗﹺﻨﻴ That you immigrate Hicret etmeniz 3 ﻫﺠﺮ ﻭﹾﺍﺎ ﹺﺟﺮﺗﻬ That you (pl) become guided Hidayet bulmanız 8 ﻫﺪﻱ ﻭﺍﺘﺪﻬ ﺗ You (pl) become guided Hidayet bulursunuz 8 ﻫﺪﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻬ ﺗ She recognizes Tanır (dş) 8 ﻫﺪﻱ ﻱﺘﺪﻬ ﺗ 185 It stirs, moves Titrer, hareket eder (dş) 8 ﻫﺰﺯ ﺰ ﺘﻬ ﺗ Rise from sleep for prayer (imp) Teheccüde kalk 5 ﻫﺠﺪ ﺪ ﺠ ﻬ ﺗ You (pl) speak evil Saçmalarsınız 1 ﻫﺠﺮ ﻭ ﹶﻥﺠﺮ ﻬ ﺗ That you (pl) guide Hidayet etmeniz 1 ﻫﺪﻱ ﻭﹾﺍﻬﺪ ﺗ You guide Hidayet edersin 1 ﻫﺪﻱ ﻱﻬﺪ ﺗ You destroy Helak edersin 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﺗ Destruction Tehlike ﻫﻠﻚ ﻬﹸﻠﻜﹶﺔ ﺗ You destroy us Bizi helak edersin 4 ﻫﻠﻚ ﺎﻠ ﹸﻜﻨﻬ ﺗ That you (pl) weaken Gevşemeniz 1 ﻭﻫﻦ ﻮﺍﺗ ﹺﻬﻨ Desires Hoşlanır, ister 1 ﻫﻮﻱ ﻯﻬﻮ ﺗ Inclines Meyleder 1 ﻫﻮﻱ ﻬﻮﹺﻱ ﺗ He who accepts repentance much Çok tevbe eden, tevbeleri çok kabul eden ﺗﻮﺏ ﺎﺍﺑﺗﻮ - ﺏ ﺍﺗﻮ Those who repent much Tevbe edenler ﺗﻮﺏ ﲔ ﺍﹺﺑﺗﻮ It became hidden Gizlendi 6 ﻭﺭﻱ ﺕ ﺭ ﺍﺗﻮ They advised each other Birbirine tavsiye ettiler 6 ﻭﺻﻲ ﺍﺻﻮ ﺍﺗﻮ You made appointment Vaadleştiniz, sözleştiniz 6 ﻭﻋﺪ ﻢ ﺗﺪﺍﻋﺗﻮ That you make promises to them (fm) Onlarla (dş) sözleşmeniz 3 ﻭﻋﺪ ﻦ ﻫ ﻭﻋﺪ ﺍﺗﻮ Repentance Tevbe ﺗﻮﺏ ﺏ ﻮ ﹺ ﺗ Repentance Tevbe ﺗﻮﺏ ﺑ ﹰﺔﻮ ﺗ Their repentance Onların tevbeleri ﺗﻮﺏ ﻢ ﻬ ﺘﺑﻮ ﺗ Repent, turn (imp, pl) Tevbe edin 1 ﺗﻮﺏ ﻮﺍﻮﺑﺗ That you feel scared Korkman 1 ﻭﺟﻞ ﺟ ﹾﻞ ﻮ ﺗ He turned towards Yöneldi 5 ﻭﺟﻪ ﻪ ﺟ ﻮ ﺗ Likes, wants Đster, sever (dş) 1 ﻭﺩﺩ ﺩ ﻮ ﺗ You (pl) like, want Đstersiniz 1 ﻭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﻮﺩ ﺗ Torah Tevrat ﺍ ﹶﺓﻮﺭ ﺗ 186 You (pl) ignite, kindle Tutuşturursunuz, çakarsınız 4 ﻭﺭﻱ ﻭ ﹶﻥﻮﺭﺗ She whispers Fısıldar, vesvese verir (dş) 1 ﻭﺳﻮﺱ ﺱ ﺳ ﹺﻮ ﻮ ﺗ You (pl) make a will Vasiyet edersiniz 4 ﻭﺻﻲ ﻮ ﹶﻥﻮﺻﺗ Will, recommendation Tavsiye ﻭﺻﻲ ﻴ ﹰﺔﺻ ﻮ ﺗ You (pl) are promised Vaad olunursunuz 1 ﻭﻋﺪ ﻭ ﹶﻥﻋﺪ ﻮﺗ You (pl) threaten Tehdit edersiniz 4 ﻭﻋﺪ ﻭ ﹶﻥﻋﺪ ﻮﺗ You (pl) are given advice Size öğüt verilir 1 ﻭﻋﻆ ﻋﻈﹸﻮ ﹶﻥ ﻮﺗ They make them die Onları öldürürler 5 ﻭﰲ ﻢ ﻫ ﻮﻓﱠﺎ ﺗ It made him die Onu öldürdü 5 ﻭﰲ ﻪ ﺘﻮﱠﻓ ﺗ They made them die Onları öldürdü 5 ﻭﰲ ﻢ ﻬ ﺘﻮﱠﻓ ﺗ Make us die Bizi öldür 5 ﻭﰲ ﺎﻮﱠﻓﻨ ﺗ Make me die Beni öldür 5 ﻭﰲ ﻮﱠﻓﻨﹺﻲ ﺗ You are paid in full Tam olarak ödenir 2 ﻭﰲ ﻮ ﹶﻥ ﻮﱠﻓ ﺗ It is paid in full Đfa edilir, ödenir 2 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﻰ ﺗ To make die Öldürdü, tamamını aldı 5 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﻰ ﺘﻳ - ﻮﻓﱠﻰ ﺗ You made me die Beni öldürdün 5 ﻭﰲ ﺘﻨﹺﻲﻴﻮﱠﻓ ﺗ Reconciliation, success Ara bulmak, uyum, başarı ﻭﻓﻖ ﻴﻘﹰﺎﻮﻓ ﺗ My success Başarım ﻭﻓﻖ ﻲﻴﻘﻮﻓ ﺗ You (pl) kindle Yakarsınız, tutuşturursunuz 4 ﻭﻗﺪ ﻭ ﹶﻥﻗﺪﻮﺗ That you (pl) respect him Ona saygı göstermeniz 2 ﻭﻗﺮ ﻩ ﻭﻮﱢﻗﺮ ﺗ You (pl) believe firmly Kesin inanırsınız 4 ﻳﻘﻦ ﻮ ﹶﻥﻗﻨﻮﺗ Put your trust (imp) Tevekkül et 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛ ﹾﻞﺗ To put trust Vekil etti, tevekkül etti 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛ ﹸﻞ ﺘﻳ - ﻮ ﱠﻛ ﹶﻞ ﺗ I put my trust Tevekkül ettim 5 ﻭﻛﻞ ﺖ ﻮ ﱠﻛ ﹾﻠ ﺗ We put our trust Tevekkül ettik 5 ﻭﻛﻞ ﺎﻮ ﱠﻛ ﹾﻠﻨ ﺗ Put your trust (imp, pl) Tevekkül edin 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛﻠﹸﻮﺍ ﺗ 187 ﻭﻛﺪ ﺎﺪﻫ ﻴﻮﻛ ﺗ 5 ﻭﱄ ﻮ ﱠﻝ ﺗ Ona dost olur 5 ﻭﱄ ﻩ ﻮ ﱠﻻ ﺗ You cause to enter Sokarsın 4 ﻭﰿ ﺞ ﻟﻮﺗ They turned away Yüz çevirdiler, döndüler 5 ﻭﱄ ﻮﻟﱠﻮﺍ ﺗ That you (pl) turn away Dönmeniz 2 ﻭﱄ ﻮﱡﻟﻮﺍ ﺗ You (pl) turn away Dönersiniz 2 ﻭﱄ ﻮﻟﱡﻮ ﹶﻥ ﺗ That you (pl) befriend them Onları dost edinmeniz 5 ﻭﱄ ﻢ ﻫ ﻮ ﻮﱠﻟ ﺗ That you (pl) turn your back to them Onlara arkanızı dönmeniz 2 ﻭﱄ ﻢ ﻫ ﻮﻟﱡﻮ ﺗ To turn, to befriend Yüz çevirdi, dost edindi 5 ﻭﱄ ﻮﻟﱠﻰ ﺘﻳ - ﻮﻟﱠﻰ ﺗ You (pl) turned away Yüz çevirdiniz 5 ﻭﱄ ﻢ ﺘﻴﻮﱠﻟ ﺗ That you (pl) despair Ümit kesmeniz 1 ﻳﺄﺱ ﻮﺍﻴﹶﺌﺴﺗ It became easy Kolay geldi 5 ﻳﺴﺮ ﺮ ﺴ ﻴﺗ That you (pl) intend Kasdetmeniz 5 ﳝﻢ ﺍﻤﻮ ﻤ ﻴﺗ Do (imp, pl) tayammum Teyemmüm edin 5 ﳝﻢ ﺍﻤﻮ ﻤ ﻴﺗ Fig Đncir ﺗﲔ ﲔ ﺗ Their confirmation Onların te’kidi, pekiştirilmesi Turn away (imp) Dön He befriends him 188 ث To come back, return Geri döndü 1 ﺛﻮﺏ ﺏ ﻳﺜﹸﻮ - ﺏ ﺛﹶﺎ Fixed Sabit 2 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺛﹶﺎﹺﺑ That which pierces Delici ﺛﻘﺐ ﺐ ﻗﺛﹶﺎ Third Üçüncü ﺛﻠﺚ ﻟﹶﺜ ﹲﺔ ﺛﹶﺎ- ﺚ ﻟ ﹲﺛﹶﺎ Eighth Sekizinci ﲦﻦ ﻦ ﻣ ﺛﹶﺎ The eighth of them Onların sekizincisi ﲦﻦ ﻢ ﻬ ﻨﻣ ﺛﹶﺎ Second Đkinci ﺛﲏ ﻲ ﺛﹶﺎﹺﻧ Twisting Eğip büken ﺛﲏ ﻲ ﺛﹶﺎﹺﻧ Dweller Yaşayan, oturan ﺛﻮﻱ ﺛﹶﺎﻭﹺﻳﹰﺎ Groups Birlikler ﺛﱯ ﺕ ﺎﹸﺛﺒ Make firm (imp) Sabit kıl 1 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﹶﺛ To be firm Sebat etti 1 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻳﹾﺜ - ﺖ ﺒﹶﺛ To make firm Sabit kıldı, sağlamlaştırdı 1 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻳﹶﺜ - ﺖ ﺒﹶﺛ We made you firm Seni sabit kıldık 1 ﺛﺒﺖ ﻙ ﺎﺘﻨﺒﹶﺛ Make firm (imp, pl) Sabitleştirin 1 ﺛﺒﺖ ﻮﺍﺒﺘﹶﺛ To perish Yok oldu 1 ﺛﱪ ﺮ ﺒﻳﹾﺜ - ﺮ ﺒﹶﺛ To make lag behind Durdurdu, geri bıraktı 1 ﺛﺒﻂ ﻂ ﺒ ﹸﻳﹶﺜ - ﻂ ﺒ ﹶﹶﺛ He made them lag behind Onları geri bıraktı 1 ﺛﺒﻂ ﻢ ﻬ ﺒ ﹶﻄﹶﺛ Its firmness Onun sabitliği ﺛﺒﺖ ﺎﺗﻬﻮﹸﺛﺒ Perishing Yok oluş ﺛﱪ ﻮﺭﹰﺍﹸﺛﺒ To rain abundantly Döküldü, çok yağmur yağdı ﺛﺠﺞ ﺞ ﻳﹸﺜ - ﺞ ﹶﺛ Abundant rain Bol yağış ﺛﺠﺞ ﺎﺎﺟﹶﺛﺠ To blame, reproach Suçladı, azarladı ﺛﺮﺏ ﺏ ﺮ ﻳﹶﺜ - ﺏ ﺮ ﹶﺛ Soil, earth Toprak, yer ﺛﺮﻱ ﻯﹶﺛﺮ Serpent, snake Yılan ﺛﻌﺐ ﺎ ﹲﻥﻌﺒ ﹸﺛ 1 2 189 ﺛﻘﻞ ﺛﻘﹶﺎ ﹰﻻ - ﺛﻘﹶﺎ ﹶﻝ 1 ﺛﻘﺐ ﺐ ﻳﹾﺜ ﹸﻘ - ﺐ ﹶﺛ ﹶﻘ Buldu, yakaladı 1 ﺛﻘﻒ ﻒ ﻳﹾﺜ ﹶﻘ - ﻒ ﻘ ﹶﺛ You (pl) found them Onları yakaladınız 1 ﺛﻘﻒ ﻢﻮﻫﺘﻤﻘ ﹾﻔ ﹶﺛ They are found Bulundular, yakalandılar 1 ﺛﻘﻒ ﻘﻔﹸﻮﺍ ﹸﺛ To become heavy Ağır geldi 1 ﺛﻘﻞ ﻳﹾﺜ ﹸﻘ ﹸﻞ - ﹶﺛ ﹸﻘ ﹶﻞ Two groups (humans and jinns) Đki sınıf (cinler ve insanlar) ﺛﻘﻞ ﻥ ﻼ ﹶﺛ ﹶﻘ ﹶ- ﻥ ﹶﺛ ﹶﻘﻠﹶﺎ It became heavy Ağır geldi (dş) ﺛﻘﻞ ﺖ ﹶﺛ ﹸﻘﹶﻠ Heavy Ağır ﺛﻘﻞ ﻼ ﻴ ﹰ ﹶﺛﻘ- ﻘﻴﹺﻞ ﹶﺛ Three Üçer ﺛﻠﺚ ﺙ ﹸﺛﻠﹶﺎ ﹶ Three Üç ﺛﻠﺚ ﻼﹶﺛ ﹲﺔ ﹶﺛ ﹶ-ﻼﹶﺛ ﹲﺔ ﹶﺛ ﹶ Thirty Otuz ﺛﻠﺚ ﲔ ﺛﻼ ﹶﺛ ﹶ- ﹶﺛﻠﹶﺎﺛﹸﻮ ﹶﻥ A company Bir topluluk ﺛﻠﻞ ﹸﺛﱠﻠ ﹲﺔ One third Üçte bir ﺛﻠﺚ ﺚ ﹸﺛﹸﻠ ﹸ Two thirds Üçte iki ﺛﻠﺚ ﻥ ﹸﺛﹸﻠﺜﹶﺎ- ﹸﺛﹸﻠﺜﹶﺎ Two thirds of it Onun üçte biri ﺛﻠﺚ ﻪ ﹸﺛﹸﻠﹶﺜ Two thirds Üçte iki ﺛﻠﺚ ﹸﺛﹸﻠﹶﺜ ﹺﻲ There, where Orada, nerede ﲦﻢ ﻢ ﹶﺛ Then, after that, later Sonra ﲦﻢ ﻢ ﹸﺛ Eight Sekiz ﲦﻦ ﻴ ﹲﺔﺎﹺﻧ ﹶﺛﻤ- ﻲ ﺎﹺﻧﹶﺛﻤ Eighty Seksen ﲦﻦ ﲔ ﺎﹺﻧﹶﺛﻤ Fruit, produce Meyve ﲦﺮ ﺕ ﺍﻤﺮ ﹶﺛ- ﺮ ﻤ ﹶﺛ Fruits Meyveler ﲦﺮ ﺕ ﺍﻤﺮ ﹶﺛ Fruits Meyveler ﲦﺮ ﺓ ﺮ ﻤ ﹶﺛ Its fruits Onun meyveleri ﲦﺮ ﻩ ﻤ ﹺﺮ ﹶﺛ One eighth Sekizde bir ﲦﻦ ﻦ ﻤ ﹸﺛ Weight Ağırlık To pierce Deldi To find, catch 1 190 Price, cost Fiyat, değer, paha People of Thamud Semud kavmi To fold up Katlandı, saklandı Reward ﲦﻦ ﻨﹰﺎ ﹶﺛﻤ- ﻤ ﹴﻦ ﹶﺛ ﺍﻮﺩ ﹶﺛﻤ- ﺩ ﻮ ﹶﺛﻤ- ﺩ ﻮﹶﺛﻤ ﺛﲏ ﻳﹾﺜﻨﹺﻲ - ﹶﺛﻨٰﻲ Ödül, mükafat ﺛﻮﺏ ﺎﺍﺑ ﹶﺛﻮ- ﺏ ﺍﹶﺛﻮ To live, settle Yaşadı, sakin oldu ﺛﻮﻱ ﻳﹾﺜﻮﹺﻱ - ﹶﺛﻮٰﻱ Been rewarded Karşılığı verildi ﺛﻮﺏ ﺏ ﻮ ﹸﺛ Clothes Elbise ﺛﻮﺏ ﺏ ﺎﺛﻴ - ﺏ ﻮ ﹶﺛ To reward Mükafat verdi ﺛﻮﺏ ﺏ ﻮ ﻳﹶﺜ - ﺏ ﻮ ﹶﺛ Clothes (pl) Elbiseler ﺛﻮﺏ ﺎﺎﺑﺛﻴ - ﺏ ﺎﺛﻴ My clothes (pl) Elbiselerin ﺛﻮﺏ ﻚ ﺑﺎﺛﻴ Your (pl) clothes (pl) Elbiseleriniz ﺛﻮﺏ ﻢ ﺑ ﹸﻜﺎﺛﻴ Their clothes (pl) Onların elbiseleri ﺛﻮﺏ ﻢ ﻬ ﺑﺎﺛﻴ Their (fm) clothes (pl) Onların (dş) elbiseleri ﺛﻮﺏ ﻦ ﻬ ﺑﺎﺛﻴ Previously married women Dullar ﺛﻴﺐ ﺕ ﺎﻴﺒﹶﺛ 1 2 2 191 ج You came Geldin 1 ﺟﻴﺄ ﺖ ﹺﺟﹾﺌ I came Geldim 1 ﺟﻴﺄ ﺖ ﹺﺟﹾﺌ You (fm) came Geldin (dş) 1 ﺟﻴﺄ ﺖ ﹺﺟﹾﺌ I came to you Sana geldim 1 ﺟﻴﺄ ﻚ ﺘﹺﺟﹾﺌ I came to you (pl) Size geldim 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﺘ ﹸﻜﹺﺟﹾﺌ I brought to you (pl) Size getirdim 1 ﺟﻴﺄ ﺏ ﻢ ﹺ ﺘ ﹸﻜﹺﺟﹾﺌ You (pl) came Geldiniz 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﺘﹺﺟﹾﺌ You (pl) came to us Bize geldiniz 1 ﺟﻴﺄ ﺎﻮﻧﺘﻤﹺﺟﹾﺌ You came to us Bize geldin 1 ﺟﻴﺄ ﺎﺘﻨﹺﺟﹾﺌ You came to them Onlara geldin 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﻬ ﺘﹺﺟﹾﺌ To cry for help Feryat etti 1 ﺟﺄﺭ ﺮ ﺠﹶﺌ ﻳ - ﺮ ﺟﹶﺌ We came Geldik 1 ﺟﻴﺄ ﺎﹺﺟﹾﺌﻨ We came to you Sana geldik 1 ﺟﻴﺄ ﻙ ﺎﹺﺟﹾﺌﻨ We came to you (pl) Size geldik 1 ﺟﻴﺄ ﺎﻛﹸﻢﹺﺟﹾﺌﻨ We came to them Onlara geldik 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﻫ ﺎﹺﺟﹾﺌﻨ To come Geldi 1 ﺟﻴﺄ ﻳﺠﹺﻲ ُﺀ - ﺎ َﺀﺟ He brought Getirdi 1 ﺟﻴﺄ ﺎ َﺀ ﺑﹺـﺟ She came Geldi (dş) 1 ﺟﻴﺄ ﺕ ﺎ َﺀﺟ She came to you Sana geldi (dş) 1 ﺟﻴﺄ ﻚ ﺗﺎ َﺀﺟ She came to you (pl) Size geldi (dş) 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎ َﺀﺟ She came to us Bize geldi (dş) 1 ﺟﻴﺄ ﺎﺗﻨﺎ َﺀﺟ She came to him Ona geldi (dş) 1 ﺟﻴﺄ ﻪ ﺗﺎ َﺀﺟ She came to her, to them Ona (dş) geldi, onlara geldi 1 ﺟﻴﺄ ﺎﺗﻬﺎ َﺀﺟ She came to them Onlara geldi 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﻬ ﺗﺎ َﺀﺟ That which deviates Sapan yol ﺟﻮﺭ ﺮ ﺋﺎﺟ 192 He came to you Sana geldi 1 ﺟﻴﺄ ﻙ ﺎ َﺀﺟ He came to you (pl) Size geldi 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﺎ َﺀ ﹸﻛﺟ He came to us Bize geldi 1 ﺟﻴﺄ ﺎﺎ َﺀﻧﺟ He came to me Bana geldi 1 ﺟﻴﺄ ﺎ َﺀﻧﹺﻲﺟ He came to him Ona geldi 1 ﺟﻴﺄ ﻩ ﺎ َﺀﺟ He came to her Ona (dş) geldi 1 ﺟﻴﺄ ﺎﺎ َﺀﻫﺟ He came to them Onlara geldi 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﻫ ﺎ َﺀﺟ They came Geldiler 1 ﺟﻴﺄ ﻭﺍﺎﺅ ﺟ- ﺎ ُﺀﻭﺟ They came to you Sana geldiler 1 ﺟﻴﺄ ﻙ ﺎﺀُﻭﺟ They came to you (pl) Size geldiler 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﺎﺀُﻭ ﹸﻛﺟ They came to her, to them Ona (onlara) geldiler 1 ﺟﻴﺄ ﺎﺎﺀُﻭﻫﺟ They came to them Onlara geldiler 1 ﺟﻴﺄ ﻢﺎﺀُﻭﻫﺟ To carve, cut Yonttu 1 ﺟﻮﺏ ﺏ ﻮﻳﺠ - ﺏ ﺎﺟ They carved Yonttular ﺟﻮﺏ ﻮﺍﺎﺑﺟ Fallen on face Yüzüstü olanlar ﺟﺜﻢ ﲔ ﻤ ﺛﺎﺟ To bend on knees Diz çöktü ﺟﺜﻮ ﺠﺜﹸﻮ ﻳ - ﺎﺛﹶﻰﺟ Bent on knees Diz çökmüş ﺟﺜﻮ ﻴ ﹰﺔﺛﺎﺟ Argue, dispute (imp) Mücadele et, tartış 3 ﺟﺪﻝ ﺩ ﹾﻝ ﺎﺟ To argue, dispute Mücadele etti, tartıştı 3 ﺟﺪﻝ ﺩ ﹸﻝ ﺎﻳﺠ - ﺩ ﹶﻝ ﺎﺟ You (pl) argued, disputed Tartıştınız, mücadele ettiniz 3 ﺟﺪﻝ ﻢ ﺘﺩﹾﻟ ﺎﺟ You argued with us Bizimle tartıştın 3 ﺟﺪﻝ ﺎﺘﻨﺩﹾﻟ ﺎﺟ Dispute with them (imp) Onlarla mücadele et 3 ﺟﺪﻝ ﻢ ﻬ ﺩﹾﻟ ﺟﺎ They disputed Tartıştılar, mücadele ettiler 3 ﺟﺪﻝ ﺩﻟﹸﻮﺍ ﺎﺟ They disputed with you Seninle tartıştılar 3 ﺟﺪﻝ ﻙ ﺩﻟﹸﻮ ﺎﺟ Neighbor Komşu, yakın ﺟﻮﺭ ﺭ ﺎﺟ Those which flow Akanlar ﺟﺮﻱ ﺕ ﺎﺎ ﹺﺭﻳﺟ 1 193 That which flows Akan ﺟﺮﻱ ﻳ ﹲﺔﺎ ﹺﺭﺟ That which gives Veren ﺟﺰﻱ ﺎ ﹴﺯﺟ To enter Girdi, araştırdı 1 ﺟﻮﺱ ﺱ ﻮﻳﺠ - ﺱ ﺎﺟ They entered Girdiler, sokuldular 1 ﺟﻮﺱ ﻮﺍﺎﺳﺟ To become hungry Acıktı 1 ﺟﻮﻉ ﻉ ﻮﻳﺠ - ﻉ ﺎﺟ That which makes, will make Yapan, koyan, kılan ﺟﻌﻞ ﻋ ﹲﻞ ﺎﺟ That which makes you, will make you Seni öyle yapan, yapacak ﺟﻌﻞ ﻚ ﻋﹸﻠ ﺎﺟ Those who make, will make Yapanlar ﺟﻌﻞ ﻋﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﺟ Those who make it will make it Onu yapanlar ﺟﻌﻞ ﻩ ﻋﻠﹸﻮ ﺎﺟ Goliath Calut Firmly fixed Donmuş, sabit ﲨﺪ ﺪ ﹰﺓ ﻣ ﺎﺟ That which collects, will collect Toplayan ﲨﻊ ﻊ ﻣ ﺎﺟ Jinns, unseen creatures Cinler ﺟﻨﻦ ﺎ ﱞﻥﺟ Side Yan, taraf ﺟﻨﺐ ﺐ ﺎﹺﻧ ﹴ ﺟ- ﺐ ﺎﹺﻧﺟ His side Yanı, yan tarafı ﺟﻨﺐ ﻪ ﺎﹺﻧﹺﺒﺟ Strive, struggle (imp) Mücadele et, cihat et 3 ﺟﻬﺪ ﺪ ﻫ ﺎﺟ To strive, struggle Cihat etti, mücadele etti 3 ﺟﻬﺪ ﺪ ﻫ ﺎﻳﺠ - ﺪ ﻫ ﺎﺟ Seninle mücadele etti (ikil) 3 ﺟﻬﺪ ﻙ ﺍﻫﺪ ﺎﺟ Onlarla mücadele et 3 ﺟﻬﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻫ ﺎﺟ They strove Cihat ettiler 3 ﺟﻬﺪ ﻭﺍﻫﺪ ﺎﺟ Strive, struggle (imp, pl) Cihat edin 3 ﺟﻬﺪ ﻭﺍﻫﺪ ﺎﺟ Ignorant Cahil ﺟﻬﻞ ﻞﺎﻫﺟ Ignorants Cahiller ﺟﻬﻞ ﲔ ﻠﻫ ﺎ ﺟ- ﻫﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﺟ Ignorance Cahiliye ﺟﻬﻞ ﺔ ﻴﻠﻫ ﺎﺟ Ignorants Cahiller ﺟﻬﻞ ﲔ ﻠﻫ ﺎﺟ To become a neighbor Komşu oldu ﺟﻮﺭ ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺠ - ﺭ ﻭ ﺎﺟ They (dual) struggled with you Strive, struggle (imp) with them ﺕ ﺎﻟﹸﻮﺟ 3 194 He crossed Geçti 3 ﺟﻮﺯ ﺯ ﻭ ﺎﺟ They (dual) crossed Geçtiler (ikil) 3 ﺟﻮﺯ ﺍﻭﺯ ﺎﺟ We crossed Geçtik 3 ﺟﻮﺯ ﺎﺯﻧ ﻭ ﺎﺟ He crossed it Onu geçti 3 ﺟﻮﺯ ﻩ ﺯ ﻭ ﺎﺟ Well, cistern Kuyu ﺟﺒﺐ ﺐ ﺟ Very powerful Çok güçlü, Cebbâr ﺟﱪ ﺭ ﺎﺟﺒ Oppressors Zorbalar ﺟﱪ ﻦ ﺎﺭﹺﻳﺟﺒ Mountains Dağlar ﺟﺒﻞ ﺎ ﹲﻝﹺﺟﺒ Foreheads Alınlar ﺟﺒﻪ ﺎﻩﹺﺟﺒ Their foreheads Onların alınları ﺟﺒﻪ ﻢ ﻬ ﻫ ﺎﹺﺟﺒ Idol, false god Put ﺟﺒﺖ ﺖ ﺒﹺﺟ Gabriel Cebrail Mountain Dağ ﺟﺒﻞ ﺎ ﹲﻝ ﹺﺟﺒ- ﻞﺟﺒ Generation Nesil, kuşak ﺟﺒﻞ ﻼ ﹺﺟﹺﺒ Generation Nesil ﺟﺒﻞ ﹺﺟﹺﺒﱠﻠ ﹶﺔ Forehead Alın, şakak ﺟﱭ ﻦ ﻴﺟﹺﺒ Kneeled down Diz çökmüş ﺟﺜﻮ ﻴﹰﺎﺜﹺﺟ To deny, reject Đnkar etti 1 ﺟﺤﺪ ﺪ ﺤ ﺠ ﻳ - ﺪ ﺤ ﺟ They denied, rejected Đnkâr ettiler 1 ﺟﺤﺪ ﻭﺍﺤﺪ ﺟ Hell Cehennem ﺟﺤﻢ ﺎﻴﻤﺟﺤ - ﻢ ﻴﺤ ﺟ Greatness, majesty Şan ﺟﺪﺩ ﺪ ﺟ Wall Duvar ﺟﺪﺭ ﺍﺍﺭ ﹺﺟﺪ- ﺭ ﺍﹺﺟﺪ Dispute Tartışma ﺟﺪﻝ ﺍ ﹶﻝﹺﺟﺪ Our dispute Tartışmamız ﺟﺪﻝ ﺎﺍﹶﻟﻨﹺﺟﺪ Tracts, streams Yollar, dereler ﺟﺪﺩ ﺩ ﺪ ﺟ Walls Duvarlar ﺟﺪﺭ ﺪ ﹴﺭ ﺟ ﺒﺮﹺﻳ ﹸﻞﹺﺟ 195 Regarding dispute Tartışma, tartışma bakımından ﺟﺪﻝ ﺪ ﹰﻻ ﺟ New Yeni ﺟﺪﺩ ﺍﻳﺪﺟﺪ - ﺪ ﻳﺟﺪ In fragments, pieces Paramparça ﺟﺬﺫ ﺟﺬﹶﺍﺫﹰﺍ Tree trunk Ağaç gövdesi ﺟﺬﻉ ﹺﺟﺬﹾﻉ Ember Kor ﺟﺬﻭ ﺓ ﻭ ﺟ ﹾﺬ Branches Dallar ﺟﺬﻉ ﻉ ﺟﺬﹸﻭ ﹺ To pull Çekti ﺟﺮﺭ ﺮ ﺠ ﻳ - ﺮ ﺟ Locust Çekirge ﺟﺮﺩ ﺩ ﺍﺟﺮ To commit Đşledi, yaptı ﺟﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺠ ﻳ - ﺡ ﺮ ﺟ You (pl) committed Đşlediniz, kazandınız ﺟﺮﺡ ﻢﺣﺘ ﺮ ﺟ Dry, barren Kuru ﺟﺮﺯ ﺯﹰﺍﺟﺮ - ﺯ ﺮ ﺟ Cliff Uçurum ﺟﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺟ He committed a crime Suç işledi ﺟﺮﻡ ﻡ ﺮ ﺟ No doubt Şüphe yok ﺟﺮﻡ (ﻡ )ﻻ ﺮ ﺟ Injuries, wounds Yaralamalar ﺟﺮﺡ ﺡ ﻭﺟﺮ To flow Aktı 1 ﺟﺮﻱ ﺠﺮﹺﻱ ﻳ - ﻯﺟﺮ They (pl, fm) flow Akarlar (dş) 1 ﺟﺮﻱ ﻦ ﻳﺮ ﺟ Piece, part, portion Parça, kısım ﺟﺰﺃ ﺰﺀًﺍ ﺟ - ﺰ ٌﺀ ﺟ Reward, recompense Karşılık, ceza, mükafat ﺟﺰﻱ ﺍ ٌﺀﺟﺰ Rewards, recompenses Karşılıklar ﺟﺰﻱ ﺍﺍﺅﺟﺰ Your rewards Karşılıklarınız ﺟﺰﻱ ﻢ ﺅ ﹸﻛ ﺍﺟﺰ His rewards Onun karşılıkları ﺟﺰﻱ ﻩ ﺅ ﺍﺟﺰ Their rewards Onların karşılıkları ﺟﺰﻱ ﻢ ﻫ ﺅ ﺍﺟﺰ He rewarded them Onlara karşılıklarını verdi 1 ﺟﺰﻱ ﻢ ﻫ ﺍﺟﺰ To act impatiently Sızlandı, sabırsızlandı 1 ﺟﺰﻉ ﻉ ﺰ ﺠ ﻳ - ﻉ ﺟ ﹺﺰ We acted impatiently Sızlandık 1 ﺟﺰﻉ ﺎﻋﻨ ﺟ ﹺﺰ 1 1 196 ﺟﺰﻉ ﺎﻭﻋﺟﺰ 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻱ ﻳ - ﻯﺟﺰ 1 ﺟﺰﻱ ﺖ ﻳﺰ ﺟ ﺟﺰﻱ ﻳ ﹶﺔﺰ ﹺﺟ 1 ﺟﺰﻱ ﻢ ﻬ ﺘﻳﺰ ﺟ Karşılığını verdik 1 ﺟﺰﻱ ﺎﻳﻨﺰ ﺟ We rewarded them Onlara karşılığını verdik 1 ﺟﺰﻱ ﻢﺎﻫﻳﻨﺰ ﺟ Body Ceset ﺟﺴﺪ ﺪﹰﺍﺟﺴ To spy, investigate privacies Gizli hallerini araştırdı, casusluk yaptı ﺟﺴﺲ ﺲ ﺴ ﺟ Object, body Cisim ﺟﺴﻢ ﻢ ﺴ ﹺﺟ It was done, made Yapıldı ﺟﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﺟ To do, make, create, put Yaptı, koydu, yarattı, kıldı 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺠ ﻳ - ﻌ ﹶﻞ ﺟ They (dual) did, made Yaptılar (ikil) 1 ﺟﻌﻞ ﻼ ﻌ ﹶ ﺟ She did, made Yaptı (dş) 1 ﺟﻌﻞ ﺖ ﻌﹶﻠ ﺟ I did, made Yaptım 1 ﺟﻌﻞ ﺖ ﻌ ﹾﻠ ﺟ You (pl) did Yaptınız 1 ﺟﻌﻞ ﻢ ﺘﻌ ﹾﻠ ﺟ She did it, made it Onu yaptı (dş) 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﺘﻌﹶﻠ ﺟ He made you Sizi yaptı 1 ﺟﻌﻞ ﻌﹶﻠﻜﹸﻢ ﺟ We did, made Yaptık 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ We made you Seni yaptık 1 ﺟﻌﻞ ﻙ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ We made you (pl) Sizi yaptık 1 ﺟﻌﻞ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ We made him Onu yaptık 1 ﺟﻌﻞ ﻩ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ We made her, them Onu (dş), (onları) yaptık 1 ﺟﻌﻞ ﺎﺎﻫﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ We made them Onları yaptık 1 ﺟﻌﻞ ﻢ ﻫ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ We made them (fm) Onları (dş) yaptık 1 ﺟﻌﻞ ﻦ ﻫ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺟ He made me Beni yaptı 1 ﺟﻌﻞ ﻌﹶﻠﻨﹺﻰ ﺟ Impatiently Sızlanarak To reward, recompense Karşılığını verdi, kurtardı I rewarded Karşılığını verdim Tax, tribute Cizye, vergi I rewarded them Onlara karşılığını verdim We rewarded 2 1 197 He made him Onu yaptı 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﻌﹶﻠ ﺟ He made her, them Onu (dş), (onları) yaptı 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌﹶﻠﻬ ﺟ He made them Onları yaptı 1 ﺟﻌﻞ ﻢ ﻬ ﻌﹶﻠ ﺟ They did, made Yaptılar 1 ﺟﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﺍ ﺟ Foam, scum Köpük ﺟﻔﺄ ﺟﻔﹶﺎ ًﺀ Bowls Leğenler, çanaklar ﺟﻔﻦ ﻥ ﹺﺟﻔﹶﺎ He displayed Açığa çıkardı, parladı ﺟﻠﻮ ﺟﻠﱠﺎ Exile Sürgün ﺟﻠﻮ ﻼ َﺀ ﺟ ﹶ Their (fm) outer garments Örtüleri (dş) ﺟﻠﺐ ﻦ ﺟﻠﹶﺎﺑﹺﻴﹺﺒ ﹺﻬ Majesty Celal, yücelik ﺟﻠﻞ ﻼ ﹺﻝﺟ He displayed it Onu açtı ﺟﻠﻮ ﺎﻼﻫ ﺟ ﱠ Skin Deri ﺟﻠﺪ ﺩﺟﹸﻠﻮ - ﹺﺟﻠﹾﺪ Lash Değnek ﺟﻠﺪ ﺪ ﹰﺓ ﺟ ﹾﻠ To sit Oturdu ﺟﻠﺲ ﺲ ﻠﺠ ﻳ - ﺲ ﺟﹶﻠ Skins Deriler ﺟﻠﺪ ﺩ ﻮ ﺟﹸﻠ Your (pl) skins Derileriniz ﺟﻠﺪ ﻢ ﺩ ﹸﻛ ﺟﻠﹸﻮ Their skins Onların derileri ﺟﻠﺪ ﻢﺩﻫ ﺟﻠﹸﻮ To make apparent Açtı, açığa çıkardı ﺟﻠﻮ ﺠﻠﱢﻲ ﻳ - ﺟﻠﱠﻰ Much, abundant Çok ﲨﻢ ﺎﺟﻤ Beauty Güzellik ﲨﻞ ﻤﺎ ﹲﻝ ﺟ Camels Develer ﲨﻞ ﺎﹶﻟ ﹲﺔ ﹺﺟﻤ- ﺖ ﺎﹶﻟﹺﺟﻤ To run wild Kaçtı, koştu 1 ﲨﺢ ﺢ ﻤ ﺠ ﻳ - ﺢ ﻤ ﺟ It was gathered Toplandı 1 ﲨﻊ ﻊ ﻤ ﺟ Group Topluluk ﲨﻊ ﻤ ﹺﻊ ﺟ - ﻊ ﻤ ﺟ To collect, gather, get together Topladı ﲨﻊ ﻊ ﻤ ﺠ ﻳ - ﻊ ﻤ ﺟ Together Toplu olarak ﲨﻊ ﻌﹰﺎﺟﻤ 2 2 1 2 1 198 Two groups Đki topluluk ﲨﻊ ﻥ ﺎﻤﻌ ﺟ Friday Cuma ﲨﻊ ﺔ ﻌ ﻤ ﺟ Your group Topluluğunuz, çokluğunuz ﲨﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻤ ﺟ We brought you (pl) together Sizi topladık 1 ﲨﻊ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻌﻨ ﻤ ﺟ We brought them together Onları topladık 1 ﲨﻊ ﻢ ﻫ ﺎﻌﻨ ﻤ ﺟ Its collection Onun toplanması ﲨﻊ ﻪ ﻌ ﻤ ﺟ He brought them together Onları topladı ﲨﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﻤ ﺟ Their collection Onların toplanması ﲨﻊ ﻢ ﻌ ﹺﻬ ﻤ ﺟ They gathered Toplandılar ﲨﻊ ﻮﹾﺍﻤﻌ ﺟ Camel Deve ﲨﻞ ﻤ ﹲﻞ ﺟ Together, all at once Topluca ﲨﻞ ﻤﹶﻠ ﹰﺔ ﺟ All, together Hepsi, herkes, tamamı, topluca ﲨﻊ ﺎﻴﻌﺟﻤ - ﻊ ﻴﺟﻤ Beautiful, pretty Güzel ﲨﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺟﻤ - ﻴ ﹲﻞﺟﻤ Jinn Cin ﺟﻨﻦ ﻦ ﹺﺟ To hide, cover Örttü, gizledi ﺟﻨﻦ ﻦ ﺠ ﻳ - ﻦ ﺟ Gardens Bahçeler, cennetler ﺟﻨﻦ ﺕ ﺎﺟﻨ Their gardens Onların bahçeleri ﺟﻨﻦ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺎﺟﻨ Wing Kanat ﺟﻨﺢ ﺡ ﺎﺟﻨ Sin Günah ﺟﻨﺢ ﺡ ﺎﺟﻨ Your wing Kanadın ﺟﻨﺢ ﻚ ﺣ ﺎﺟﻨ - ﻚ ﺣ ﺎﺟﻨ His two wings Đki kanadı ﺟﻨﺢ ﻪ ﻴﺣ ﺎﺟﻨ Side Yan ﺟﻨﺐ ﺐ ﻨﺟ Far Uzak ﺟﻨﺐ ﺐ ﻨﺟ To remove from Çıkardı ﺟﻨﺐ ﺐ ﻨﺠ ﻳ - ﺐ ﻨﺟ Close Yakın ﺟﻨﺐ ﺐ ﺑـ ﻨ ﹺﺟ Unclean Cünüp ﺟﻨﺐ ﺒﹰﺎﺟﻨ 1 1 1 2 199 ﺟﻨﺐ ﻪ ﻨﹺﺒﺟ Cennet ﺟﻨﻦ ﻨ ﹸﺔﺠ ﹶﺍﹾﻟ Garden Bahçe, cennet ﺟﻨﻦ ﻨ ﹲﺔﺟ Shield, shelter Kalkan, sığınak ﺟﻨﻦ ﻨ ﹰﺔﺟ Jinns Cinler ﺟﻨﻦ ﻨ ﹲﺔﹺﺟ Insanity Cinnet, delilik ﺟﻨﻦ ﻨ ﹲﺔﹺﺟ Two gardens Đki cennet ﺟﻨﻦ ﻴ ﹺﻦﺘﻨﺟ - ﻥ ﺎﻨﺘﺟ Your garden Senin bahçen ﺟﻨﻦ ﻚ ﺘﻨﺟ - ﻚ ﺘﻨﺟ His garden Onun bahçesi ﺟﻨﻦ ﻪ ﺘﻨﺟ My garden, my paradise Benim bahçem, cennetim ﺟﻨﻦ ﻲﻨﺘﺟ Two gardens Đki cennet ﺟﻨﻦ ﻴ ﹺﻦﺘﻨﺟ Their two gardens Onların bahçeleri (ikil) ﺟﻨﻦ ﻴﻬﹺﻢﺘﻨﺟ To incline, approach Yanaştı, meyletti 1 ﺟﻨﺢ ﺢ ﻨﺠ ﻳ - ﺢ ﻨﺟ They inclined, approached Yanaştılar 1 ﺟﻨﺢ ﻮﺍﻨﺤﺟ Army Ordu ﺟﻨﺪ ﺪ ﻨﺟ - ﺍﻨﺪﺟ - ﺪ ﻨﺟ Our army Ordumuz ﺟﻨﺪ ﺎﺪﻧ ﻨﺟ Unjustly Adaletsizlikle ﺟﻨﻒ ﻔﹰﺎﺟﻨ Sides Yanlar ﺟﻨﺐ ﺏﻨﻮﺟ Your (pl) sides Yanlarınız ﺟﻨﺐ ﻢ ﻮﹺﺑ ﹸﻜﺟﻨ Her (their) sides Onun (onların) yanları ﺟﻨﺐ ﺎﺑﻬﻮﺟﻨ Their sides Onların yanları ﺟﻨﺐ ﻮﹺﺑﻬﹺﻢﺟﻨ - ﻢ ﻬ ﺑﻮﺟﻨ Armies, troops Ordular ﺟﻨﺪ ﺩ ﻮﺟﻨ His armies, troops Onun orduları ﺟﻨﺪ ﻩ ﺩ ﻮﺟﻨ - ﻩ ﺩ ﻮﺟﻨ - ﻩ ﺩ ﻮﺟﻨ Their (dual) armies, troops O ikisinin orduları ﺟﻨﺪ ﺎﻫﻤ ﺩ ﻮﺟﻨ Fruit Meyve ﺟﲏ ﻰﺟﻨ Ripe Olgun ﺟﲏ ﺎﺟﹺﻨﻴ On his side Yanı üzerinde Paradise 200 Struggle Cihad, mücadele ﺟﻬﺪ ﺎﺩﹰﺍﹺﺟﻬ His struggle Onun cihadı ﺟﻬﺪ ﻩ ﺩ ﺎﹺﺟﻬ Openly, plainly, publicly Açıkça ﺟﻬﺮ ﺎﺭﹰﺍﹺﺟﻬ Their provisions Onların malzemeleri ﺟﻬﺰ ﻢ ﻫ ﺎ ﹺﺯﺟﻬ Ignorance Cehalet, cahillik ﺟﻬﻞ ﺔ ﺎﹶﻟﺟﻬ Effort, labor Güç, gayret ﺟﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺟ Their effort Güçleri ﺟﻬﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻬ ﺟ Open, plain, public Açıktan, açıkça, açık ﺟﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺟ ﺟﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺠ ﻳ - ﺮ ﻬ ﺟ To make openly, make public, Açığa vurdu, yüksek sesle speak loudly konuştu 1 Openly, plainly, publicly Açıktan, açıkça, açık ﺟﻬﺮ ﺮ ﹰﺓ ﻬ ﺟ - ﺍﻬﺮ ﺟ Your open issues, what you openly Açığınız, açığa vurduğunuz ﺟﻬﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻬ ﺟ To furnish, provide Teçhiz etti, donattı 2 ﺟﻬﺰ ﺰ ﻬ ﺠ ﻳ - ﺰ ﻬ ﺟ He furnished them Onları donattı 2 ﺟﻬﺰ ﻢﺰﻫ ﻬ ﺟ To be ignorant Cahil oldu 1 ﺟﻬﻞ ﻬ ﹸﻞ ﺠ ﻳ - ﻬ ﹶﻞ ﺟ Hell Cehennem Very ignorant Çok cahil ﺟﻬﻞ ﻮ ﹰﻻﺟﻬ Air, atmosphere Hava, uzay ﺟﻮﻭ ﻮ ﺟ Answer, response Cevap ﺟﻮﺏ ﺏ ﺍﺟﻮ Ponds, cisterns Havuzlar, sarnıçlar ﺟﻮﺏ ﺏ ﺍ ﹺﺟﻮ Those which flow, run Akanlar ﺟﺮﻱ ﺍ ﹺﺭﺟﻮ Hunting animals Avcı hayvanlar ﺟﺮﺡ ﺡ ﺍ ﹺﺭﺟﻮ Mount Judi Cudi dağı Hunger Açlık His interior Onun karnı, ortası It was brought Getirildi Horses Atlar ﻢ ﻨﻬ ﺟ ﻯ ﺩ ﻮ ﺟ 1 201 ﺟﻮﻉ ﻉ ﻮ ﹴﺟ ﺟﻮﻑ ﻪ ﻓﻮ ﺟ ﺟﻴﺄ ﺟﹺﻲ َﺀ ﺟﻮﺩ ﺩ ﺎﹺﺟﻴ Bosom Sine, koyun ﺟﻴﺐ ﺐ ﻴﺟ Your bosom Koynun, sinen ﺟﻴﺐ ﻚ ﻴﹺﺒﺟ Neck Boyun ﺟﻴﺪ ﺪﹺﺟﻴ Her neck Onun (dş) boynu ﺟﻴﺪ ﺎﺪﻫ ﺟﹺﻴ Their (fm) bosoms Yakaları (dş) ﺟﻴﺐ ﻦ ﻮﹺﺑ ﹺﻬﺟﻴ 202 ح ﺣﺠﺞ ﺝ ﺎﺣ ﺣﺠﺞ ﺝ ﺎﻳﺤ - ﺝ ﺎﺣ ﺣﻮﺝ ﺟ ﹰﺔ ﺎﺣ ﺣﺠﺞ ﻢ ﺘﺠ ﺟ ﺎﺣ Perde, engel ﺣﺠﺰ ﺎﺟﹺﺰﹰﺍﺣ Those who prevent Engelleyenler ﺣﺠﺰ ﻦ ﺎ ﹺﺟﺰﹺﻳﺣ He disputed with you Seninle tartıştı 3 ﺣﺠﺞ ﻚ ﺟ ﺣﺎ He disputed with him Onunla tartıştı 3 ﺣﺠﺞ ﻪ ﺟ ﺎﺣ They disputed with you Seninle tartıştılar 3 ﺣﺠﺞ ﻙ ﻮﺎﺟﺣ You oppose Düşman oldu 3 ﺣﺪﺩ ﺩ ﺎﻳﺤ - ﺩ ﺎﺣ Those who are cautious Uyanıklar, tedbirliler ﺣﺬﺭ ﻭ ﹶﻥﺫﺭ ﺎﺣ To fight, make war Harbetti, savaştı 1 ﺣﺮﺏ ﺏ ﺎ ﹺﺭﻳﺤ - ﺏ ﺭ ﺎﺣ He called to account Hesaba çekti 3 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺳ ﺎﺣ We called to account Hesaba çektik 3 ﺣﺴﺐ ﺎﺒﻨﺳ ﺎﺣ We called her to account Onu hesaba çektik 3 ﺣﺴﺐ ﺎﺎﻫﺒﻨﺳ ﺎﺣ Those who call to account Hesaba çekenler, hesap görenler ﺣﺴﺐ ﲔ ﺳﹺﺒ ﺎﺣ Jealous Haset eden ﺣﺴﺪ ﺪ ﺳ ﺎﺣ Forbid Hâşâ ﺣﻮﺵ ﺵ ﺎﺣ Those who gather, collect Toplayıcılar, toplayanlar ﺣﺸﺮ ﻦ ﺷﺮﹺﻳ ﺎﺣ Violent storm Kum fırtınası, taş yağdıran kasırga ﺣﺼﺐ ﺎﺻﺒ ﺎﺣ Present, ready Hazır ﺣﻀﺮ ﺮﹰﺍﺎﺿﺣ Daily, presently Günlük, hemen yapılan ﺣﻀﺮ ﺮ ﹰﺓ ﺿ ﺎﺣ Present Mevcut ﺣﻀﺮ ﺿﺮﹺﻱ ﺎﺣ Former state Eski hal ﺣﻔﺮ ﺓ ﺮ ﻓﺎﺣ That which protects Koruyan ﺣﻔﻆ ﻓﻈﹰﺎﺎ ﺣ- ﻆ ﻓ ﹲﺎﺣ Pilgrims Hacılar To dispute Tartıştı, çekişti Need, requirement Đhtiyaç, hacet You (pl) disputed Tartıştınız Barrier 3 3 203 ﺣﻔﻆ ﺕ ﻓﻈﹶﺎﺎﺣ ﺣﻔﻆ ﻓﻈﹸﻮﹾﺍﺎﺣ Koruyanlar ﺣﻔﻆ ﲔ ﻈ ﻓﺎ ﺣ- ﻓﻈﹸﻮ ﹶﻥﺎﺣ Those who protect Koruyanlar ﺣﻔﻆ ﲔ ﻈ ﻓﺎﺣ Surrounding Çevreleyen ﺣﻔﻒ ﲔ ﺎﱢﻓﺣ Surrounded Kuşattı, çevreledi ﺣﻴﻖ ﻕ ﺎﺣ Inevitable reality Gerçekleşecek olan ﺣﻘﻖ ﺎﱠﻗ ﹸﺔﺣ Those who decree, judge Hüküm verenler ﺣﻜﻢ ﲔ ﻤ ﻛ ﺎﺣ Came in between Araya girdi ﺣﻮﻝ ﺎ ﹶﻝﺣ An invented name for camels Uyduruk aygır deve adı Those who praise Hamd edenler, övenler ﲪﺪ ﻭ ﹶﻥﻣﺪ ﺎﺣ Those who bear (fm) Yüklenenler (dş) ﲪﻞ ﺕ ﻼ ﻣ ﹶ ﺎﺣ Those who bear Yüklenenler ﲪﻞ ﲔ ﻠﻣ ﺎﺣ Intensely hot Kızgın ﲪﻲ ﻴ ﹲﺔﻣ ﺎﺣ Love, affection Sevgi ﺣﺒﺐ ﺐ ﺣ - ﺐ ﺣ Grain Tane ﺣﺒﺐ ﺎﺣﺒ - ﺐ ﺣ Grain Tane ﺣﺒﺐ ﺔ ﺒﺣ - ﺐ ﺣ To love, want Sevdi ﺣﺒﺐ ﺐ ﺤ ﻳ - ﺐ ﺣ Regarding love Sevgi bakımından ﺣﺒﺐ ﺒﹰﺎﺣ Their ropes Onların ipleri ﺣﺒﻞ ﻢ ﻬ ﺎﹸﻟﺣﺒ - ﻢ ﻬ ﺎﹶﻟﺣﺒ Endeared Sevdirdi ﺣﺒﺐ ﺐ ﺒﺣ Grain Tane ﺣﺒﺐ ﺔ ﺒﺣ To delight Mutlu etti 1 ﺣﱪ ﺮ ﺒﺤ ﻳ - ﺮ ﺒﺣ To imprison, keep Alıkoydu, hapsetti 1 ﺣﺒﺲ ﺲ ﺤﹺﺒ ﻳ - ﺲ ﺒﺣ To become worthless Boşa gitti, heba oldu 1 ﺣﺒﻂ ﻂ ﺤﹺﺒ ﹸ ﻳ - ﻂ ﺣﹺﺒ ﹶ They became worthless Boşa gitti 1 ﺣﺒﻂ ﺖ ﺣﹺﺒ ﹶﻄ Those who protect (fm) Koruyanlar (dş) Keep, protect (imp, pl) Muhafaza edin, koruyun Those who protect 3 1 ﺎ ﹴﻡﺣ 1 2 204 ﺣﺒﻚ ﻚ ﺒﺣ ﺣﺒﻞ ﺒ ﹲﻞﺣ ﺣﺒﺐ ﻪ ﺒﺣ ﺣﺘﻢ ﺎﺘﻤﺣ Pathways, orbits Yollar, yörüngeler Rope, vein Đp, damar Its love, lovingly Onun sevgisi, severek Inevitable Kesin Until, so that Nihayet, -e kadar, ta ki Rapidly Çabucak ﺣﺜﺚ ﻴﺜﹰﺎﺣﺜ Pilgrimage Hac ﺣﺠﺞ ﺞ ﺣ Making pilgrimage Haccetme ﺣﺠﺞ ﺞ ﺣ To make pilgrimage Haccetti ﺣﺠﺞ ﺞ ﺤ ﻳ - ﺞ ﺣ Barrier, curtain Perde, örtü ﺣﺠﺐ ﺎﺎﺑﺣﺠ - ﺏ ﺎﺣﺠ Stones Taşlar ﺣﺠﺮ ﺭ ﹰﺓ ﺎﺣﺠ Evidence Hüccet, delil ﺣﺠﺞ ﺠ ﹲﺔ ﺣ Our evidence Hüccetimiz ﺣﺠﺞ ﺎﺘﻨﺠ ﺣ Their evidence Onların hüccetleri ﺣﺠﺞ ﻢﺘﻬﺠ ﺣ - ﻢ ﻬ ﺘﺠ ﺣ Years Seneler ﺣﺠﺞ ﺠ ﹴﺞ ﺣ Partition, forbidden, understanding Bölme, yasak, akıl ﺣﺠﺮ ﺮ ﺠ ﺣ Stone Taş ﺣﺠﺮ ﺭ ﹰﺓ ﺎﺣﺠ - ﺮ ﺠ ﺣ Cells, chambers Hücreler, odalar ﺣﺠﺮ ﺕ ﺍﺠﺮ ﺣ Your bosoms, guardianship Sineleriniz, velayetiniz ﺣﺠﺮ ﻢ ﻮ ﹺﺭ ﹸﻛﺣﺠ Gardens Bahçeler ﺣﺪﻕ ﻖ ﺋﺍﺣﺪ - ﻖ ﺋﺍﺣﺪ Sharp Keskin ﺣﺪﺩ ﺩ ﺍﺣﺪ Elevation Yüksek yer ﺣﺪﺏ ﺏ ﺪ ﹴ ﺣ Tell, say Anlat, söyle ﺣﺪﺙ ﺙ ﺪ ﹾ ﺣ Limits Sınırlar, hudutlar ﺣﺪﺩ ﺩ ﻭﺣﺪ His limits Onun hudutları ﺣﺪﺩ ﻩ ﺩ ﻭﺣﺪ Talking, news, word, new Konuşma, haber, söz, yeni ﺣﺪﺙ ﻳﺜﹰﺎﺣﺪ - ﺚ ﻳ ﹲﺣﺪ ﻰﺣﺘ 2 205 Iron Demir ﺣﺪﺩ ﺪ ﻳﺣﺪ Precaution, preparation Tedbir, hazırlık, korunma tedbirleri ﺣﺬﺭ ﺭ ﺣ ﹾﺬ Fear Korku ﺣﺬﺭ ﺭ ﺣ ﹶﺬ - ﺭ ﺣ ﹶﺬ Your (pl) precaution Tedbiriniz ﺣﺬﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﺣ ﹾﺬ Their precaution Onların tedbirleri ﺣﺬﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺣ ﹾﺬ Hot Sıcak ﺣﺮﺭ ﺮ ﺣ Free Hür ﺣﺮﺭ ﺮ ﺣ Regarding heat Sıcaklık bakımından ﺣﺮﺭ ﺮﹰﺍ ﺣ Forbidden, respectable Haram, hürmetli ﺣﺮﻡ ﺎﺍﻣﺣﺮ - ﻡ ﺍﺣﺮ War Savaş, harp ﺣﺮﺏ ﺏ ﺮ ﺣ Field, tilth Tarla, ekin ﺣﺮﺙ ﺙ ﺮ ﹲ ﺣ Your (pl) field, tilth Tarlanız ﺣﺮﺙ ﺮﹶﺛﻜﹸﻢ ﺣ - ﻢ ﺛ ﹸﻜﺮ ﺣ His field, tilth Onun tarlası ﺣﺮﺙ ﻪ ﺛﺮ ﺣ Blame, discomfort Zorluk, itiraz ﺣﺮﺝ ﺎﺮﺟ ﺣ - ﺝ ﺮ ﺣ Determination Azim ﺣﺮﺩ ﺩ ﺮ ﺣ Guards Bekçiler, nöbetçiler ﺣﺮﺱ ﺳﹰﺎﺣﺮ You desired Hırslandın, hırslı oldun 1 ﺣﺮﺹ ﺖ ﺻ ﺮ ﺣ You (pl) desired Hırslandınız, hırslı oldunuz 1 ﺣﺮﺹ ﻢ ﺘﺻ ﺮ ﺣ Urge (imp), encourage Teşvik et 2 ﺣﺮﺽ ﺽ ﺮ ﺣ Fatally ill Helake yüz tutarak ﺣﺮﺽ ﺿﹰﺎﺣﺮ Edge Kenar ﺣﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺣ He burned Yaktı 2 ﺣﺮﻕ ﻕ ﺮ ﺣ Burn (imp, pl) Yakın (emir) 2 ﺣﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮ ﺣ Burn (imp, pl) him Onu yakın (emir) 2 ﺣﺮﻕ ﻩ ﺮﻗﹸﻮ ﺣ He has forbidden Haram kıldı 2 ﺣﺮﻡ ﻡ ﺮ ﺣ It was forbidden Haram kılındı 2 ﺣﺮﻡ ﻡ ﺮ ﺣ 206 Sacred, forbidden, in ihram Haram, yasak, ihramlı, hürmetli, ﺣﺮﻡ ﻣﹰﺎﺣﺮ - ﻡ ﺮ ﺣ Safe place Harem, güvenli yer ﺣﺮﻡ ﻣﹰﺎﺣﺮ Prohibitions Hürmetler, yasaklar ﺣﺮﻡ ﺕ ﺎﺮﻣ ﺣ - ﺕ ﺎﺮﻣ ﺣ It was forbidden Haram kılındı 2 ﺣﺮﻡ ﺖ ﻣ ﺮ ﺣ We have forbidden Haram kıldık 2 ﺣﺮﻡ ﺎﻣﻨ ﺮ ﺣ He forbade it Onu haram kıldı 2 ﺣﺮﻡ ﺎﻣﻬ ﺮ ﺣ He forbade those two O ikisini haram kıldı 2 ﺣﺮﻡ ﺎﻬﻤ ﻣ ﺮ ﺣ They forbade Haram kıldılar 2 ﺣﺮﻡ ﻮﹾﺍﺮﻣ ﺣ Heat Sıcaklık ﺣﺮﺭ ﺭ ﻭﺣﺮ Silk Đpek ﺣﺮﺭ ﺍﺣﺮﹺﻳﺮ - ﺮ ﺣﺮﹺﻳ Ambitious, concerned Hırslı, düşkün ﺣﺮﺹ ﺺ ﺣﺮﹺﻳ Fire Yangın ﺣﺮﻕ ﻖ ﺣﺮﹺﻳ Group, sect, party Hizip, grup, taraf, topluluk ﺣﺰﺏ ﺏ ﺰ ﺣ His party Onun hizbi ﺣﺰﺏ ﻪ ﺑﺰ ﺣ Two groups Đki grup ﺣﺰﺏ ﻴ ﹺﻦﺑﺰ ﺣ Grief Hüzün ﺣﺰﻥ ﺰ ﹶﻥ ﺣ Grief Hüzün ﺣﺰﻥ ﻥ ﺰ ﺣ To grieve Üzüldü, hüzünlendi ﺣﺰﻥ ﺰ ﹸﻥ ﺤ ﻳ - ﺣ ﹺﺰ ﹶﻥ With grief Üzüntüyle ﺣﺰﻥ ﻧﹰﺎﺣﺰ My grief Hüznüm, üzüntüm ﺣﺰﻥ ﺰﻧﹺﻲ ﺣ Reckoning, account Hesap, ölçü, düşünce ﺣﺴﺐ ﺎﺎﺑﺣﺴ - ﺏ ﺎﺣﺴ Your account Senin hesabın ﺣﺴﺐ ﻚ ﺎﹺﺑﺣﺴ His account Onun hesabı ﺣﺴﺐ ﻪ ﺑﺎﺣﺴ - ﻪ ﺑﺎﺣﺴ Their account Onların hesabı ﻢ ﺣﺴﺐﺑﻬﺎﺣﺴ ﻢﺑﻬﺎﺣﺴ ﺎﹺﺑﻬﹺﻢﺣﺴ My account Hesabım ﺣﺴﺐ ﻪﺎﹺﺑﻴﺣﺴ Beautiful Güzel ﺣﺴﺐ ﺎ ﹲﻥﺣﺴ 1 207 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ﺤ ﻳ - ﺐ ﺴ ِ ﺣ ﺣﺴﺐ ﺎﺎﻧﺴﺒ ﺣ - ﻥ ﺎﺴﺒ ﺣ 1 ﺣﺴﺐ ﺖ ﺒﺴ ِ ﺣ Düşündün, zannettin 1 ﺣﺴﺐ ﺖ ﺒﺴ ِ ﺣ You (pl) thought Düşündünüz, zannettiniz 1 ﺣﺴﺐ ﻢ ﺘﺒﺴ ِ ﺣ He thought it Onu zannetti 1 ﺣﺴﺐ ﻪ ﺘﺒﺴ ِ ﺣ You thought them Onları zannettin 1 ﺣﺴﺐ ﻢ ﻬ ﺘﺒﺴ ِ ﺣ That which is enough for you Sana yetecek olan ﺣﺴﺐ ﻚ ﺒﺴ ﺣ - ﻚ ﺒﺴ ﺣ That which is enough for us Bize yetecek olan ﺣﺴﺐ ﺎﺒﻨﺴ ﺣ That which is enough for him Ona yetecek olan ﺣﺴﺐ ﻪ ﺒﺴ ﺣ That which is enough for them Onlara yetecek olan ﺣﺴﺐ ﻢ ﻬ ﺒﺴ ﺣ They thought Düşündüler, zannettiler ﺣﺴﺐ ﻮﹾﺍﺴﺒ ِ ﺣ That which is enough for me Bana yetecek olan ﺣﺴﺐ ﻲ ﺴﹺﺒ ﺣ To become jealous Haset etti, kıskandı ﺣﺴﺪ ﺪ ﺴ ِﺤ ﻳ - ﺪ ﺴ ﺣ With jealousy Haset ederek ﺣﺴﺪ ﺪﹰﺍﺣﺴ Regrets Üzüntüler ﺣﺴﺮ ﺕ ﺍﺴﺮ ﺣ Regret Üzüntü ﺣﺴﺮ ﺮ ﹰﺓ ﺴ ﺣ - ﺮ ﹲﺓ ﺴ ﺣ Our regret Üzüntümüz ﺣﺴﺮ ﺎﺗﻨﺮ ﺴ ﺣ My regret Yazık bana ﺣﺴﺮ ﻰﺮﺗ ﺴ ﺣ Good, pretty Güzel, iyi ﺣﺴﻦ ﺴ ﹴﻦ ﺣ Became good Güzel oldu ﺣﺴﻦ ﻦ ﺴ ﺣ Beauty, kindness, being good Güzellik ﺣﺴﻦ ﺎﺴﻨ ﺣ - ﻦ ﺴ ﺣ Kindly Güzellikle, iyilikle ﺣﺴﻦ ﻨﹰﺎﺣﺴ Good deeds, good things Đyiler, güzeller, iyilikler, güzellikler ﺣﺴﻦ ﺕ ﺎﺴﻨ ﺣ - ﺕ ﺎﺴﻨ ﺣ Good deed Đyi, güzel, iyilik, güzellik ﺣﺴﻦ ﻨ ﹲﺔﺴ ﺣ Became good Güzel oldu ﺣﺴﻦ ﺖ ﻨﺴ ﺣ To think, calculate, assume Düşündü, hesap etti, zannetti Calculation Hesap, hesap ölçüsü She thought Zannetti You thought 1 1 1 1 1 208 Their beauties Güzellikleri (dş) ﺣﺴﻦ ﻦ ﻬ ﻨﺴ ﺣ Best, most beautiful En güzel ﺣﺴﻦ ﻰﺴﻨ ﺣ Two good things Đki güzellik ﺣﺴﻦ ﻴ ﹺﻦﻴﻨﺴ ﺣ In succession Art arda ﺣﺴﻢ ﺎﻮﻣ ﺴ ﺣ As reckoner Hesap görücü olarak ﺣﺴﺐ ﺣﺴِﻴﺒﹰﺎ Tired Yorgun ﺣﺴﺮ ﲑ ﺴ ِ ﺣ Sound Ses ﺣﺴﺲ ﺲ ﺣﺴِﻴ Its sound Onun sesi ﺣﺴﺲ ﺎﺴﻬ ﻴﺴ ِ ﺣ Gathering Toplanma ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺣ Was gathered Toplanıldı ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺣ To gather, collect Topladı, bir araya getirdi, kaldırdı 1 ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺤ ﻳ - ﺮ ﺸ ﺣ It was gathered Toplanıldı 1 ﺣﺸﺮ ﺕ ﺮ ﺸ ﺣ You put me together Beni bir araya getirdin 1 ﺣﺸﺮ ﺗﻨﹺﻲﺮ ﺸ ﺣ We put me together Onları bir araya getirdik 1 ﺣﺸﺮ ﻢ ﻫ ﺎﺮﻧ ﺸ ﺣ Its harvest Onun hasadı ﺣﺼﺪ ﻩ ﺩ ﺎﺣﺼ Firewood Odun, atılan şey ﺣﺼﺐ ﺐ ﺼ ﺣ It became clear Açığa çıktı ﺣﺼﺤﺺ ﺺ ﺤ ﺼ ﺣ You harvested Hasat ettiniz, kestiniz 1 ﺣﺼﺪ ﻢ ﺗﺪ ﺼ ﺣ It prevented Kısıtladı, mani oldu 1 ﺣﺼﺮ ﺕ ﺮ ﺼ ﺣ It is made apparent Gösterildi 2 ﺣﺼﻞ ﺼ ﹶﻞ ﺣ Chaste Şerefli, nefsine hakim ﺣﺼﺮ ﻮﺭﹰﺍﺣﺼ Fortresses Kaleler ﺣﺼﻦ ﻮ ﹸﻥﺣﺼ Their fortresses Onların kaleleri ﺣﺼﻦ ﻢﻧﻬﻮﺣﺼ Harvested, cut Biçilmiş, yıkılmış ﺣﺼﺪ ﺪ ﻴﺣﺼ Prison Hisar, hapis ﺣﺼﺮ ﲑﹰﺍﺣﺼ He urged Teşvik etti ﺣﻀﺾ ﺾ ﺣ 1 1 209 To be present, come Hazır oldu, geldi 1 ﺣﻀﺮ ﺮ ﻀ ﺤ ﻳ - ﺮ ﻀ ﺣ They came to his presence Onun huzuruna geldiler 1 ﺣﻀﺮ ﻩ ﻭﻀﺮ ﺣ Debris Çöp ﺣﻄﻢ ﺣﻄﹶﺎﻣﹰﺎ Firewood Odun, yakıt ﺣﻄﺐ ﺎﺣ ﹶﻄﺒ - ﺐ ﺣ ﹶﻄ Repentance Tevbe ﺣﻄﻂ ﺣ ﱠﻄ ﹲﺔ Crusher Hutame, parçalayan ﺣﻄﻢ ﻤ ﹲﺔ ﺣ ﹶﻄ Share, portion Hisse ﺣﻈﻆ ﺎﺣﻈ - ﻆ ﺣ ﱞ Grandchild Torun ﺣﻔﺪ ﺪ ﹰﺓ ﺣ ﹶﻔ Pit Çukur ﺣﻔﺮ ﺓ ﺮ ﺣ ﹾﻔ To protect, keep Korudu ﺣﻔﻆ ﻆ ﺤ ﹶﻔ ﹸ ﻳ - ﻆ ﻔ ﹶ ﺣ Protecting Koruyarak ﺣﻔﻆ ﺣﻔﹾﻈﹰﺎ Protectors Koruyucular ﺣﻔﻆ ﺣ ﹶﻔ ﹶﻈ ﹰﺔ We protected Koruduk 1 ﺣﻔﻆ ﺎﻔ ﹾﻈﻨ ﺣ We protected her Onu koruduk 1 ﺣﻔﻆ ﺎﺎﻫﻔ ﹾﻈﻨ ﺣ Their (dual) protection O ikisinin korunması ﺣﻔﻆ ﺎﻬﻤ ﺣ ﹾﻔ ﹸﻈ We bordered Etrafını çevirdik ﺣﻔﻒ ﺎﺣ ﹶﻔ ﹾﻔﻨ We bordered them (dual) O ikisinin etrafını çevirdik ﺣﻔﻒ ﺎﻫﻤ ﺎﺣ ﹶﻔ ﹾﻔﻨ Well informed Bilen, haberdar ﺣﻔﻲ ﻰ ﻔ ﺣ Gracious Lütufkar, cömert, kuşatan ﺣﻔﻲ ﺎﻔﻴ ﺣ Protector Koruyucu, muhafız ﺣﻔﻆ ﻴﻈﹰﺎﺣﻔ - ﻆ ﻴ ﹲﺣﻔ Truth Hak, gerçek, hak olarak ﺣﻘﻖ ﺣ ﹼﻘﹰﺎ - ﻖ ﺣ Long period Uzun zaman ﺣﻘﺐ ﺣﻘﹸﺒﹰﺎ It proved true, deserved Hak oldu 1 ﺣﻘﻖ ﺖ ﺣ ﱠﻘ It was obligated Layık kılındı, haklandı, yaraştı 1 ﺣﻘﻖ ﺖ ﺣ ﱠﻘ His right, due Onun hakkı ﺣﻘﻖ ﻪ ﺣ ﱠﻘ Obligation Görev, borç ﺣﻘﻖ ﻖ ﻴﺣﻘ 1 210 Judges Hakimler ﺣﻜﻢ ﺣﻜﱠﺎ ﹺﻡ Judgment, decision Hüküm ﺣﻜﻢ ﻢ ﺣ ﹾﻜ Arbitrator Hakem ﺣﻜﻢ ﻤﺎ ﺣ ﹶﻜ - ﻢ ﺣ ﹶﻜ To judge, decree Hüküm verdi 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﻳ - ﻢ ﺣ ﹶﻜ I decreed, judged Hüküm verdin 1 ﺣﻜﻢ ﺖ ﻤ ﺣ ﹶﻜ Wisdom Hikmet, sebepsiz iş yapmama ﺣﻜﻢ ﻤ ﹲﺔ ﺣ ﹾﻜ You (pl) judged Hüküm verdiniz ﺣﻜﻢ ﻢ ﺘﻤ ﺣ ﹶﻜ His judgment Onun hükmü ﺣﻜﻢ ﻪ ﻤ ﺣ ﹾﻜ - ﻪ ﻤ ﺣ ﹾﻜ Their judgment Onların hükmü ﺣﻜﻢ ﻢ ﻤ ﹺﻬ ﺣ ﹾﻜ Wise Hakim, hikmet sahibi ﺣﻜﻢ ﺎﻴﻤﺣﻜ - ﻢ ﻴﺣﻜ Lawful, dwelling Helal, oturan ﺣﻠﻞ ﺣ ﱞﻞ Lawful Helal ﺣﻠﻞ ﻼ ﺣ Wives Zevceler, eşler ﺣﻠﻞ ﺋ ﹸﻞﻼ ﺣ ﹶ Habitual swearer Çok yemin eden ﺣﻠﻞ ﻑ ﺣﻠﱠﺎ Lawful, lawfully Helal, helal olarak ﺣﻠﻞ ﻼ ﹰﻻ ﺣ ﹶ - ﻼ ﹲﻝ ﺣ ﹶ You (pl) swore Yemin ettiniz ﺣﻠﻒ ﻢ ﺘﺣﹶﻠ ﹾﻔ Throat Gırtlak, boğaz ﺣﻠﻖ ﻡ ﺣ ﹾﻠﻘﹸﻮ You came out of ihram Đhramdan çıktınız ﺣﻠﻞ ﻢ ﺘﺣﹶﻠ ﹾﻠ Puberty Erginlik çağı ﺣﻠﻢ ﻢ ﺣﹸﻠ They were adorned Süslendiler ﺣﻠﻲ ﺣﻠﱡﻮﺍ Ornament Süs ﺣﻠﻲ ﻴ ﹰﺔﺣ ﹾﻠ - ﻴ ﹲﺔﺣ ﹾﻠ Forbearing Sabırlı, nezaketli, mühlet veren ﺣﻠﻢ ﺎﻴﻤﺣﻠ - ﻢ ﻴﻠﺣ Their ornaments Onların ziynetleri ﺣﻠﻲ ﻢ ﻴ ﹺﻬﻠﺣ Mud Balçıklı ﲪﺄ ﺔ ﻤﹶﺌ ﺣ Mud Balçık ﲪﺄ ﻤﹴﺈ ﺣ - ﺎﻤ ﺣ Donkey Eşek ﲪﺮ ﺭ ﺎﺣﻤ 1 1 1 211 Your donkey Eşeğin ﲪﺮ ﻙ ﺎ ﹺﺭﺣﻤ Carrier Taşıyıcı, hamal ﲪﻞ ﺎﻟﹶﺔﺣﻤ Praise Hamd, övgü ﲪﺪ ﺪ ﻤ ﺣ Your praise Senin hamdin, övgün ﲪﺪ ﻙ ﺪ ﻤ ﺣ His praise Onun hamdi övgüsü ﲪﺪ ﻩ ﺪ ﻤ ﺣ Donkeys Eşekler ﲪﺮ ﺮ ﻤ ﺣ Red Kırmızı ﲪﺮ ﺮ ﻤ ﺣ Load Yük ﲪﻞ ﻤ ﹴﻞ ﺣ It was loaded Yükletildi ﲪﻞ ﻤ ﹶﻞ ﺣ Load Yük ﲪﻞ ﻼ ﻤ ﹰ ﺣ - ﻤ ﹸﻞ ﺣ To carry, take load Taşıdı, yüklendi ﲪﻞ ﻤ ﹸﻞ ﺤ ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﺣ Carrying Yüklenerek ﲪﻞ ﻼ ﻤ ﹰ ﺣ She took the load Yüklendi (dş) 1 ﲪﻞ ﺖ ﻤﹶﻠ ﺣ It was loaded Yükletildi 1 ﲪﻞ ﺖ ﻤﹶﻠ ﺣ - ﺖ ﻤﹶﻠ ﺣ You (pl) were loaded Size yükletildi 2 ﲪﻞ ﻢ ﺘﻤ ﹾﻠ ﺣ She took that load Onu yüklendi (dş) 1 ﲪﻞ ﻪ ﺘﻤﹶﻠ ﺣ You loaded Sen yükledin 1 ﲪﻞ ﻪ ﺘﻤ ﹾﻠ ﺣ We loaded Yükledik 1 ﲪﻞ ﺎﻤ ﹾﻠﻨ ﺣ We were loaded Bize yükletildi 2 ﲪﻞ ﺎﻤ ﹾﻠﻨ ﺣ We loaded you (pl) Sizi yükledik, taşıdık 1 ﲪﻞ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻤ ﹾﻠﻨ ﺣ We loaded him Onu yükledik, taşıdık 1 ﲪﻞ ﻩ ﺎﻤ ﹾﻠﻨ ﺣ We loaded them Onları yükledik, taşıdık 1 ﲪﻞ ﻢ ﻫ ﺎﻤ ﹾﻠﻨ ﺣ His load Onun yükü ﲪﻞ ﻪ ﻤﹸﻠ ﺣ He took that load O onu yüklendi ﲪﻞ ﺎﻤﹶﻠﻬ ﺣ Her load Onun (dş) yükü ﲪﻞ ﺎﻠﻬﻤ ﺣ - ﺎﻤﹶﻠﻬ ﺣ Their loads Onların (dş) yükleri ﲪﻞ ﻦ ﻬ ﻤﹶﻠ ﺣ 2 1 1 212 ﲪﻞ ﻤﻠﹸﻮﺍ ﺣ Yük taşıyan ﲪﻞ ﻮﹶﻟ ﹰﺔﺣﻤ Effort, disdain Öfke ve gayret, koruyuculuk ﲪﻲ ﻴ ﹶﺔﻤ ﺣ Praiseworthy Övülmeye layık ﲪﺪ ﺍﻴﺪﺣﻤ - ﺪ ﻴﺣﻤ Donkeys Eşekler ﲪﺮ ﻤ ﹺﲑ ﺣ Boiling water, intimate friend Kaynar su, yakın arkadaş ﲪﻢ ﺎﻴﻤﺣﻤ - ﻢ ﻴﺣﻤ Throats Boğazlar, gırtlaklar ﺣﻨﺠﺮ ﺮ ﺎ ﹺﺟﺣﻨ Affection Kalp yumuşaklığı ﺣﻨﻦ ﺎﻧﹰﺎﺣﻨ Sin Günah ﺣﻨﺚ ﺚ ﻨ ﹲﺣ Upright ones Düzler, doğrular ﺣﻨﻒ ﻨﻔﹶﺎ َﺀﺣ Roasted Kızarmış ﺣﻨﺬ ﺬ ﺣﻨﹺﻴ Upright, true Düz, dik, doğru ﺣﻨﻒ ﺣﻨﹺﻴﻔﹰﺎ - ﻒ ﻴﺣﹺﻨ Hunain, compassion Huneyn, şefkat ﺣﻨﻦ ﻴ ﹴﻦﻨﺣ Disciples Havariler ﺣﻮﺭ ﻦ ﻳﺍ ﹺﺭﺣﻮ - ﻮ ﹶﻥﺍ ﹺﺭﻳﺣﻮ Entrails Bağırsak ﺣﻮﻱ ﺎﺍﻳﺣﻮ Sin Günah ﺣﻮﺏ ﺎﻮﺑ ﺣ Fish Balık ﺣﻮﺕ ﺕ ﻮﺣ Their (dual) fish O ikisinin balığı ﺣﻮﺕ ﺎﻬﻤ ﺗﻮﺣ Houri, fair one Huri ﺣﻮﺭ ﺭ ﻮﺣ Power, authority Güç, kuvvet ﺣﻮﻝ ﻮ ﹲﻝ ﺣ Around, surroundings Etraf ﺣﻮﻝ ﻮ ﹶﻝ ﺣ - ﻮ ﹺﻝ ﺣ Transfer Çıkma, ayrılma ﺣﻮﻝ ﻮ ﹰﻻ ﺣ Around you Senin etrafında ﺣﻮﻝ ﻚ ﻟﻮ ﺣ Around you (pl) Etrafınızda ﺣﻮﻝ ﻢ ﻮﹶﻟ ﹸﻜ ﺣ Around him Onun etrafında ﺣﻮﻝ ﻪ ﻮﹶﻟ ﺣ Around her Onun (dş) etrafında ﺣﻮﻝ ﺎﻮﹶﻟﻬ ﺣ They were loaded Onlara yükletildi Load bearing 2 213 Around them Onların etrafında ﺣﻮﻝ ﻢ ﻟ ﹺﻬﻮ ﺣ - ﻢ ﻬ ﻮﹶﻟ ﺣ Two years Đki yıl ﺣﻮﻝ ﻴ ﹺﻦﻮﹶﻟ ﺣ Alive, living Canlı, diri olarak, diri ﺣﻴﻲ ﻴﹰﺎﺣ - ﻲ ﺣ To live, to greet Yaşadı, selamladı ﺣﻴﻲ ﺎﺤﻴ ﻳ - ﻲ ﺣ Alive, living Canlı, diri olarak, diri ﺣﻴﻲ ﺎﺣﻴ Life Hayat ﺣﻴﻲ ﺣﻴٰﻮ ﹸﺓ - ﺎ ﹲﺓﺣﻴ Your (pl) life Sizin hayatınız ﺣﻴﻲ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﺣﻴ Our life Bizim hayatımız ﺣﻴﻲ ﺎﺗﻨﺎﺣﻴ My life Benim hayatım ﺣﻴﻲ ﻲﺎﺗﺣﻴ Snake Yılan ﺣﻴﻲ ﻴ ﹲﺔﺣ Fish Balıklar ﺣﻮﺕ ﺎ ﹲﻥﻴﺘﺣ Their fish Onların balıkları ﺣﻮﺕ ﻢ ﻬ ﻧﺎﻴﺘﺣ Where, wherever Nerede, her nerede ﺣﻴﺚ ﺚ ﻴ ﹸﺣ Confused Şaşkın ﺣﲑ ﺍ ﹶﻥﻴﺮﺣ Barrier was placed Engel konuldu ﺣﻮﻝ ﻴ ﹶﻞﺣ Plan Çare ﺣﻮﻝ ﻴﹶﻠ ﹰﺔﺣ Time, period Zaman, süre, devir ﺣﲔ ﲔ ﺣ Then, at that time O zaman Greet (imp, pl) Selamlayın Life Hayat That they greet you Seni selamlamaları You were greeted Selamlandınız 1 1 ﺬ ﺌﻨﻴﺣ ﺣﻴﻲ ﻮﺍﺣﻴ ﺣﻴﻲ ﺍ ﹸﻥﻴﻮﺣ 2 ﺣﻴﻲ ﻙ ﻮ ﻴﺣ 2 ﺣﻴﻲ ﻢﻴﺘﻴﺣ 2 214 خ ﺧﻴﺐ ﲔ ﺋﹺﺒﺎﺧ Boş söze dalanlar ﺧﻮﺽ ﲔ ﻀ ﺋﺎﺧ Fearful Korkarak ﺧﻮﻑ ﻔﹰﺎﺎﺋﺧ Fearful ones Korkanlar ﺧﻮﻑ ﲔ ﻔ ﺋﺎﺧ Treachery Hainlik ﺧﻮﻥ ﻨ ﹶﺔﺋﺎﺧ Traitors Hainler ﺧﻮﻥ ﲔ ﺋﹺﻨﺎﺧ To fail Perişan oldu ﺧﻴﺐ ﺐ ﻴﻳﺨ - ﺏ ﺎﺧ Seal, the last one Mühür, sonuncu ﺧﺘﻢ ﻢ ﺗﺎﺧ That which deceives Aldatan ﺧﺪﻉ ﻉ ﺩ ﺎﺧ That which deceives them Onları aldatan ﺧﺪﻉ ﻢ ﻬ ﻋ ﺩ ﺎﺧ Çıkan ﺧﺮﺝ ﺝ ﺎ ﹺﺭ ﹴﺧ Çıkanlar ﺧﺮﺝ ﲔ ﺎ ﹺﺭ ﹺﺟﺧ Keepers Hazinelerde tutanlar ﺧﺰﻥ ﲔ ﺎ ﹺﺯﹺﻧﺧ Humbled Aciz ﺧﺴﺄ ﺳﹰﺄ ﺎ ﺧ- ﺌﹰﺎﺎﺳﺧ Despised ones Aşağılıklar ﺧﺴﺄ ﲔ ﺌﺳ ﺎﺧ Loss, losers Ziyan, ziyanda olan ﺧﺴﺮ ﺮﺎﺳﺧ Loss, loser Ziyan, ziyanda olan ﺧﺴﺮ ﺮﹲﺓ ﺳ ﺎﺧ Losers Ziyanda olanlar ﺧﺴﺮ ﻦ ﺳﺮﹺﻳ ﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﺳﺮ ﺎﺧ Losers Ziyanda olanlar ﺧﺴﺮ ﻦ ﺳﺮﹺﻳ ﺎﺧ Humbled Huşu içinde, baş eğmiş ﺧﺸﻊ ﻌ ﹲﺔ ﺷ ﺎ ﺧ- ﻌﹰﺎﺎﺷﺧ Humbled women Huşu duyan kadınlar ﺧﺸﻊ ﺕ ﺎﺷﻌ ﺎ ﺧ- ﺕ ﺎﺷﻌ ﺎﺧ ﺧﺸﻊ ﻌ ﹲﺔ ﺷ ﺎﺧ ﺧﺸﻊ ﲔ ﻌ ﺷ ﺎ ﺧ- ﻮ ﹶﻥﺷﻌ ﺎﺧ ﺧﺸﻊ ﲔ ﻌ ﺷ ﺎﺧ ﺧﺼﺺ ﺻ ﹰﺔ ﺎﺧ Disappointed ones Ümitsizler Vain talkers That which comes out, will come out Those who come out, will come out Humbled, barren Humbled men Humbled men Exclusively Huşu duyan, baş eğmiş, boş, kuru Huşu duyan, mütevazı erkekler Huşu duyan, mütevazı erkekler Özellikle, sadece 215 ﺧﻮﺽ ﺽ ﻮﻳﺨ - ﺽ ﺎﺧ ﺧﻀﻊ ﲔ ﻌ ﺿ ﺎﺧ ﺧﻮﺽ ﻮﺍﺎﺿﺧ Günahkâr, hatalı, günah, hata ﺧﻄﺄ ﻃﹶﺌ ﹲﺔ ﺎﺧ Sinners Günahkârlar, hatalılar ﺧﻄﺄ ﲔ ﺌﻃ ﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﻃﺆ ﺎﺧ Sinners Günahkârlar, hatalılar ﺧﻄﺄ ﲔ ﺌﻃ ﺎﺧ To address Hitap etti, laf attı 1 ﺧﻄﺐ ﺐ ﻃ ﺎﻳﺨ - ﺐ ﺎ ﹶﻃﺧ He addressed them Onlara hitap etti 1 ﺧﻄﺐ ﻢ ﻬ ﺒﺎ ﹶﻃﺧ To fear Korktu 1 ﺧﻮﻑ ﻑ ﺎﻳﺨ - ﻑ ﺎﺧ She feared Korktu (dş) 1 ﺧﻮﻑ ﺖ ﺎﹶﻓﺧ To speak in a low tone Alçak sesle konuştu 3 ﺧﻔﺖ ﺖ ﻓﺎﻳﺨ - ﺖ ﺎﹶﻓﺧ That which brings down Alçaltıcı ﺧﻔﺾ ﻀ ﹲﺔ ﻓﺎﺧ They feared Korktular 1 ﺧﻮﻑ ﺎﻓﹸﻮﺍﺧ Fear me (imp, pl) Benden korkun 1 ﺧﻮﻑ ﻥ ﺎﻓﹸﻮﺧ Hidden, secret Gizli, saklı ﺧﻔﻲ ﻴ ﹲﺔﻓﺎﺧ Maternal uncle Dayı ﺧﻮﻝ ﺎ ﹲﻝﺧ Maternal aunts Teyzeler ﺧﻮﻝ ﺕ ﺎﻟﹶﺎﺧ Your maternal aunts Teyzelerin ﺧﻮﻝ ﻚ ﺗﺎ ﹶﻻﺧ Your (pl) maternal aunts Teyzeleriniz ﺧﻮﻝ ﺗﻜﹸﻢﺎ ﹶﻻ ﺧ- ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎ ﹶﻻﺧ Maternal aunt Teyze ﺧﻮﻝ ﺎﹶﻟ ﹲﺔﺧ Eternal Sonsuz, ebedi ﺧﻠﺪ ﺍﻟﺪﺎ ﺧ- ﺪ ﻟﺎﺧ Eternal ones Ebedi kalanlar ﺧﻠﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﻟﺪﺎﺧ Two eternals Đki ebedi ﺧﻠﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺎﺧ Eternal ones Ebedi kalanlar ﺧﻠﺪ ﻦ ﻳﻟﺪﺎﺧ Exclusive, exclusively Halis, saf, has, özel ﺧﻠﺺ ﺎﻟﺼﺎ ﺧ- ﺺ ﻟﺎﺧ Exclusive, exclusively Halis, saf, has, özel ﺧﻠﺺ ﺼ ﹰﺔ ﻟﺎ ﺧ- ﺼ ﹲﺔ ﻟﺎﺧ To talk vain Boş konuştu Those who are in humility Boyun eğenler They engaged in vain talk Boş konuştular Sinner, sin, mistake 1 1 216 Those who stay behind Geride kalanlar ﺧﻠﻒ ﲔ ﻔ ﻟﺎﺧ Creator Yaratıcı, yaratan ﺧﻠﻖ ﻖ ﻟﺎﺧ Creators Yaratanlar ﺧﻠﻖ ﲔ ﻘ ﻟﺎ ﺧ- ﻟﻘﹸﻮ ﹶﻥﺎﺧ Creators Yaratanlar ﺧﻠﻖ ﲔ ﻘ ﻟﺎﺧ Your maternal uncle Dayın ﺧﻮﻝ ﻚ ﻟﺎﺧ Past Geçmiş ﺧﻠﻮ ﺔ ﻴﻟﺎﺧ Extinguished, extinct (pl) Hareketsiz olanlar ﲬﺪ ﻦ ﻳﻣﺪ ﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﻣﺪ ﺎﺧ Extinguished, extinct (pl) Hareketsiz olanlar ﲬﺪ ﻦ ﻳﻣﺪ ﺎﺧ Fifth Beşinci To betray, deceive Đhanet etti They (dual) betrayed them (dual) ﺴ ﹲﺔ ﲬﺲ ﻣ ﺎﺧ- ﺴ ﹶﺔ ﻣ ﺎﺲ – ﺧ ﻣ ﺎﺧ ﺧﻮﻥ ﻮ ﹸﻥﻳﺨ - ﺎ ﹶﻥﺧ O ikisi o ikisine ihanet etti ﺧﻮﻥ ﺎﻫﻤ ﺎﻧﺘﺎﺧ They betrayed Đhanet ettiler ﺧﻮﻥ ﻮﺍﺎﻧﺧ Fallen, hollow Yere serilmiş, içi boş ﺧﻮﻱ ﻳ ﹲﺔﺎ ﹺﻭﺧ Hidden Saklı, gizli ﺧﺒﺄ ﺒ ﹶﺊﺧ Bad, evil (pl) Pisler, kötüler ﺧﺒﺚ ﺚ ﺋ ﹶﺎﺧﺒ Ruin, confusion Fitne, bozgunculuk ﺧﺒﻞ ﺎ ﹰﻻﺧﺒ Subsided Dindi (dş) 1 ﺧﺒﻮ ﺖ ﺒﺧ Became bad Kötü oldu 1 ﺧﺒﺚ ﺚ ﺒ ﹶﺧ News, affairs Haber ﺧﱪ ﺮ ﺒﺧ News, information Tecrübe, haber ﺧﱪ ﺮﹰﺍﺧﺒ Bread Ekmek ﺧﺒﺰ ﺍﺒﺰﺧ To subside Dindi, sönmeye yüz tuttu ﺧﺒﻮ ﻮﺨﺒ ﻳ - ﻰﺧﺒ Bad, evil Kötü, pis ﺧﺒﺚ ﺚ ﻴ ﹸﺧﹺﺒ Bad, evil (fm, pl) Kötüler, pisler (dş) ﺧﺒﺚ ﺕ ﺧﺒﹺﻴﺜﹶﺎ Bad, evil (fm) Kötü, pis (dş) ﺧﺒﺚ ﺔ ﺧﺒﹺﻴﹶﺜ - ﺧﺒﹺﻴﹶﺜ ﹲﺔ Bad, evil (pl) Kötüler, pisler (er) ﺧﺒﺚ ﲔ ﺜﺧﺒﹺﻴ - ﺧﺒﹺﻴﺜﹸﻮ ﹶﻥ 1 217 1 ﺧﺒﺚ ﲔ ﺜﺧﺒﹺﻴ Haberdar, bilen ﺧﱪ ﺍﺧﹺﺒﲑ - ﲑ ﺧﹺﺒ Seal Son, mühür ﺧﺘﻢ ﻡ ﺎﺧﺘ Its seal, end Onun sonu, mührü ﺧﺘﻢ ﻪ ﻣ ﺎﺧﺘ Treacherous Hain ﺧﺘﺮ ﺭ ﺎﺧﺘ To seal Mühürledi ﺧﺘﻢ ﻢ ﺘﺨ ﻳ - ﻢ ﺘﺧ Cheek Yanak, yüz ﺧﺪﺩ ﺪ ﺧ Your cheek Yanağın ﺧﺪﺩ ﻙ ﺪ ﺧ To deceive Aldattı 1 ﺧﺪﻉ ﻉ ﺪ ﺨ ﻳ - ﻉ ﺪ ﺧ Take (imp) Al, tut 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹾﺬ To forsake, desert Yüzüstü bıraktı, yardım etmedi 1 ﺧﺬﻝ ﺨ ﹸﺬ ﹸﻝ ﻳ - ﺧ ﹶﺬ ﹶﻝ Take it (imp) Onu tut, al 1 ﺃﺧﺬ ﺎﺧ ﹾﺬﻫ Take (imp, pl) Alın, tutun 1 ﺃﺧﺬ ﺧﺬﹸﻭﺍ Deserter Yalnız bırakan ﺧﺬﻝ ﺧﺬﹸﻭ ﹰﻻ Take it (imp, pl) Onu alın, tutun 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺧﺬﹸﻭ Take them (imp, pl) Onları alın, tutun 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺧﺬﹸﻭ Destruction Harap olması ﺧﺮﺏ ﺏ ﺍ ﹺﺧﺮ Their destruction Onların harap olması ﺧﺮﺏ ﺎﺍﹺﺑﻬﺧﺮ Payment, tax Ödeme, vergi ﺧﺮﺝ ﺝ ﺍﺧﺮ To come out Çıktı ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﻳ - ﺝ ﺮ ﺧ Payment, tax Ödeme, vergi ﺧﺮﺝ ﺟﹰﺎﺧﺮ You came out Çıktın 1 ﺧﺮﺝ ﺖ ﺟ ﺮ ﺧ You (pl) came out Çıktınız 1 ﺧﺮﺝ ﻢ ﺘﺟ ﺮ ﺧ They (fm) came out Çıktılar (dş) 1 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺮ ﺧ We came out Çıktık 1 ﺧﺮﺝ ﺎﺟﻨ ﺮ ﺧ They came out Çıktılar 1 ﺧﺮﺝ ﻮﹾﺍﺮﺟ ﺧ Bad, evil (pl) Kötüler, pisler (er) All-aware 1 1 218 ﺧﺮﺩﻝ ﺩ ﹴﻝ ﺮ ﺧ ﺧﺮﺭ ﺮ ﺨ ﻳ - ﺮ ﺧ ﺧﺮﺹ ﻮ ﹶﻥﺍﺻﺧﺮ 1 ﺧﺮﺭ ﻭﺍﺧﺮ 1 ﺧﺮﺹ ﺱ ﺮ ﺨ ﻳ - ﺹ ﺮ ﺧ ﺧﺮﻃﻢ ﻮ ﹺﻡ ﺮ ﹸﻃ ﺧ 1 ﺧﺮﻑ ﻕ ﺮ ﺨ ﻳ - ﻕ ﺮ ﺧ Onu deldi 1 ﺧﺮﻕ ﺎﺮﹶﻗﻬ ﺧ They falsely attributed Uydurdular 1 ﺧﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮﹾﺍ ﺧ Exit Çıkış ﺧﺮﺝ ﺝ ﻭ ﹴﺧﺮ Treasures Hazineler ﺧﺰﻥ ﻦ ﺋﺍﺧﺰ Its treasures Onun hazineleri ﺧﺰﻥ ﻪ ﻨﺋﺍﺧﺰ Keepers, guards Muhafızlar ﺧﺰﻥ ﺔﺰﻧ ﺧ Its keepers, guards Onun muhafızları ﺧﺰﻥ ﺎﺘﻬﻧﺰ ﺧ Humiliation, disgrace Rezillik, rezil etmek ﺧﺰﻱ ﻯ ﺰ ﺧ He became humiliated Rezil oldu, aşağılandı 1 ﺧﺰﻱ ﻯﺨﺰ ﻳ - ﻱ ﺧ ﹺﺰ He became despised Rezil oldu, aşağılandı 1 ﺧﺰﻱ ﺆ ﺴ ﺨ ﻳ - ﺴ ﹶﺊ ﺧ Loss Ziyan, zarar ﺧﺴﺮ ﺎﺭﹰﺍﺧﺴ Loss Ziyan, kayıp ﺧﺴﺮ ﺍﺴﺮ ﺧ - ﺴ ﹴﺮ ﺧ To lose Kaybetti, ziyan etti ﺧﺴﺮ ﺮ ﺴ ﺨ ﻳ - ﺮ ﺴ ِ ﺧ Loss Kayıp ﺧﺴﺮ ﺎﺍﻧﺴﺮ ﺧ - ﺍ ﹸﻥﺴﺮ ﺧ They lost Kaybettiler 1 ﺧﺴﺮ ﻭﺍﺴﺮ ِ ﺧ To cause to swallow Batırdı, yere geçirdi 1 ﺧﺴﻒ ﻒ ﺴ ِﺨ ﻳ - ﻒ ﺴ ﺧ We caused to swallow Yere geçirdik 1 ﺧﺴﻒ ﺎﺴ ﹾﻔﻨ ﺧ Wood, wooden Tahta, ahşap ﺧﺸﺐ ﺐ ﺸ ﺧ In humility Düşük, düşkün ﺧﺸﻊ ﻌﹰﺎﺧﺸ Mustard Hardal To fall down Yere kapandı, düştü Liars Yalancılar They fell down Yere kapandılar To guess, lie Uydurdu, yalan söyledi Nose Burun To tear, falsely attribute Deldi, uydurdu He made a hole in it 1 1 219 To humble Teslim oldu, huşu duydu 1 ﺧﺸﻊ ﻊ ﺸ ﺨ ﻳ - ﻊ ﺸ ﺧ Humbled, fell down Alçaldı, düştü 1 ﺧﺸﻊ ﺖ ﻌ ﺸ ﺧ Humbleness, humility Huşu ﺧﺸﻊ ﻮﻋﹰﺎﺧﺸ - ﻉ ﻮﺧﺸ To fear Korktu 1 ﺧﺸﻲ ﻰﺨﺸ ﻳ - ﻲ ﺸ ﺧ I feared Korktum 1 ﺧﺸﻲ ﺖ ﻴﺸ ﺧ Fear Korku ﺧﺸﻲ ﻴ ﹲﺔﺸ ﺧ His fear Onun korkusu ﺧﺸﻲ ﻪ ﺘﻴﺸ ﺧ We feared Korktuk ﺧﺸﻲ ﺎﻴﻨﺧﺸ Poverty Đhtiyaç ﺧﺼﺺ ﺻ ﹲﺔ ﺎﺧﺼ Enmity, opponents Düşmanlık, düşmanlar ﺧﺼﻢ ﺎ ﹺﻡﺧﺼ To fasten Koydu, birleştirdi, örttü ﺧﺼﻒ ﻒ ﺼ ﺨ ﻳ - ﻒ ﺼ ﺧ Opponent Hasım ﺧﺼﻢ ﺼ ﹺﻢ ﺧ Two opponents Đki hasım ﺧﺼﻢ ﻥ ﺎﺼﻤ ﺧ Argumentative Kavgacı ﺧﺼﻢ ﻮ ﹶﻥﺼﻤ ﺧ Opponent Hasım, düşman ﺧﺼﻢ ﺎﻴﻤﺧﺼ - ﻢ ﻴﺧﺼ You (pl) engaged in vain talk Boş konuştunuz ﺧﻮﺽ ﻢ ﺘﻀ ﺧ Green Yeşil ﺍ ﺧﻀﺮﻀﺮ ﺧ - ﺮﻯﺧﻀ - ﺮ ﻀ ﺧ Green plant Yeşillik ﺧﻀﺮ ﺮﹰﺍﺧﻀ To be soft Yumuşak konuştu ﺧﻀﻊ ﻊ ﻀ ﺨ ﻳ - ﻊ ﻀ ﺧ Sin, mistake, fault Hata, günah, suç ﺧﻄﺄ ﺧ ﹾﻄﺌﹰﺎ By mistake Hata ile ﺧﻄﺄ ﺧﻄﹶﺌﹰﺎ Sin, mistake, fault Hata ﺧﻄﺄ ﻄﹶﺎ ٌﺀﺧ Address, speaking Konuşma ﺧﻄﺐ ﺧﻄﹶﺎﺑﹰﺎ - ﺏ ﺧﻄﹶﺎ ﹺ Sins, faults Günahlar, hatalar ﺧﻄﺄ ﺎﺧﻄﹶﺎﻳ Your (pl) sins, faults Sizin hatalarınız ﺧﻄﺄ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺧﻄﹶﺎﻳ Our sins, faults Bizim hatalarımız ﺧﻄﺄ ﺎﺎﻧﺧﻄﹶﺎﻳ 1 1 1 1 220 ﺧﻄﺄ ﻢ ﻫ ﺎﺧﻄﹶﺎﻳ Görev, iş ﺧﻄﺐ ﺐ ﺧ ﹾﻄ Address, speaking Konuşma ﺧﻄﺐ ﺔ ﺒﺧ ﹾﻄ Your duty, affair Görevin ﺧﻄﺐ ﻚ ﺒﺧ ﹾﻄ Your (pl) duty, affair Göreviniz ﺧﻄﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺧ ﹾﻄ Your (dual) duty, affair Đkinizin görevi, durumu ﺧﻄﺐ ﺎﺒ ﹸﻜﻤﺧ ﹾﻄ Your (fm, pl) duty, affair Sizin (dş) durumunuz ﺧﻄﺐ ﻦ ﺒ ﹸﻜﺧ ﹾﻄ To write Yazdı 1 ﺧﻄﻂ ﻂ ﺨﱡ ﻳ - ﻂ ﺧ ﱠ To snatch Kaptı, aldı 1 ﺧﻄﻒ ﻒ ﺨ ﹶﻄ ﻳ - ﻒ ﻄ ﺧ Snatching Söz kapma ﺧﻄﻒ ﺧ ﹾﻄ ﹶﻔ ﹲﺔ Footsteps Adımlar ﺧﻄﻮ ﺕ ﺍﺧ ﹸﻄﻮ Sins, faults Hatalar ﺧﻄﺄ ﺕ ﻴﺌﹶﺎﺧﻄ Your (pl) sins, faults Hatalarınız ﺧﻄﺄ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻴﺌﹶﺎﺧﻄ Their sins, faults Onların hataları ﺧﻄﺄ ﻢ ﺗ ﹺﻬﻴﺌﹶﺎﺧﻄ Sin, mistake, fault Hata, günah ﺧﻄﺄ ﻴﹶﺌ ﹰﺔﺧﻄ - ﻴﹶﺌ ﹲﺔﺧﻄ His mistake Onun hatası ﺧﻄﺄ ﻪ ﺘﻴﹶﺌﺧﻄ My mistake Benim hatam ﺧﻄﺄ ﻰﻴﹶﺌﺘﺧﻄ Lightly Hafif olarak ﺧﻔﻒ ﺧﻔﹶﺎﻓﹰﺎ I feared Korktum 1 ﺧﻮﻑ ﺖ ﺧ ﹾﻔ You (fm) feared Korktun (dş) 1 ﺧﻮﻑ ﺖ ﺧ ﹾﻔ I feared you (pl) Sizden korktum 1 ﺧﻮﻑ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺧ ﹾﻔ You (pl) feared Korktunuz 1 ﺧﻮﻑ ﻢ ﺘﺧ ﹾﻔ To lower, bring down Đndirdi 1 ﺧﻔﺾ ﺾ ﻔ ﺨ ﻳ - ﺾ ﺧ ﹶﻔ To be light Hafifledi, hafif geldi 1 ﺧﻔﻒ ﻒ ﺨ ﻳ - ﻒ ﺧ It became light Hafif geldi (dş) ﺧﻔﻒ ﺖ ﺧ ﱠﻔ He made it light Hafifletti ﺧﻔﻒ ﻒ ﺧ ﱠﻔ Their sins, faults Onların hataları Affair, business 221 ﺧﻔﻲ ﺨﻔٰﻰ ﻳ - ﻲ ﻔ ﺧ ﺧﻔﻲ ﻴ ﹰﺔﺧ ﹾﻔ ﺧﻔﻒ ﻴﻔﹰﺎﺧﻔ ﺧﻔﻲ ﻴﹰﺎﻔ ﺧ - ﻲ ﻔ ﺧ ﺧﻠﻮ ﻼ ﺧ ﹶ ﺧﻠﻒ ﻒ ﺋﺧﻠﹶﺎ - ﻒ ﺋﺧﻠﹶﺎ ﺧﻠﻖ ﻕ ﻼ ﺧ ﱠ Çaprazlama ﺧﻠﻒ ﻑ ﻼ ﺧ ﹶ After you Senin ardından ﺧﻠﻒ ﻚ ﻼﹶﻓﺧ Share, portion Pay, hisse ﺧﻠﻖ ﻕ ﻼﹴ ﺧ ﹶ - ﻕ ﻼ ﺧ ﹶ Your (pl) share Sizin payınız ﺧﻠﻖ ﻢ ﻗ ﹸﻜﻼ ﺧ ﹶ Their share Onların payı ﺧﻠﻖ ﻢ ﻗ ﹺﻬﻼ ﺧ ﹶ Friendship; between, among Dostluk, arasında ﺧﻠﻞ ﻼ ﹲﻝ ﺧ ﹶ Among you Sizin aranız ﺧﻠﻞ ﻢ ﻼﹶﻟ ﹸﻜ ﺧ ﹶ In its midst Onun arasında, içinde ﺧﻠﻞ ﻪ ﻟﻼ ﺧ ﹶ In its midst Onun (dş) arasında, içinde ﺧﻠﻞ ﺎﻼﹶﻟﻬﺧ Between them O ikisinin arasında ﺧﻠﻞ ﺎﻬﻤ ﻼﹶﻟﺧ Passed Geçti (dş) ﺧﻠﻮ ﺖ ﺧﹶﻠ Eternity Ebedilik ﺧﻠﺪ ﺪ ﺧ ﹾﻠ To be eternal Ebedi oldu 1 ﺧﻠﺪ ﺪ ﺨﹸﻠ ﻳ - ﺪ ﺧﹶﻠ They secluded themselves Çekildiler 1 ﺧﻠﺺ ﻮﺍﺧﹶﻠﺼ To mix Karıştırdı 1 ﺧﻠﻂ ﻂ ﻠ ﹸﺨ ﻳ - ﻂ ﺧﹶﻠ ﹶ Partners Ortaklar ﺧﻠﻂ ﺧﹶﻠﻄﹶﺎ ٌﺀ They mixed Karıştırdılar ﺧﻠﻂ ﺧﹶﻠﻄﹸﻮﺍ To remove Çıkardı ﺧﻠﻊ ﻊ ﺨﹶﻠ ﻳ - ﻊ ﺧﹶﻠ That which comes after Halef, arka, arkadan gelen ﺧﻠﻒ ﻒ ﺧ ﹾﻠ To hide Gizlendi, gizli kaldı Secretly Gizlice Light Hafif Hidden, secret Gizli, saklı They met in private Baş başa kaldı Successors Halifeler, arkadan gelenler Supreme creator Hakkıyla yaratan Opposite sides 1 1 1 1 222 ﺧﻠﻒ ﻒ ﺨﹸﻠ ﻳ - ﻒ ﺧﹶﻠ Halifeler, arkadan gelenler ﺧﻠﻒ ﺧﹶﻠﻔﹶﺎ ٌﺀ In succession Birbiri ardınca gelen ﺧﻠﻒ ﺧ ﹾﻠ ﹶﻔ ﹰﺔ You did after me Benden sonra yaptınız ﺧﻠﻒ ﻮﻧﹺﻰﺘﻤﺧﹶﻠ ﹾﻔ Your back, after you Arkan, senden sonra ﺧﻠﻒ ﻚ ﺧ ﹾﻠ ﹶﻔ Your back, after you (pl) Arkanız, sizden sonra ﺧﻠﻒ ﻢ ﺧ ﹾﻠ ﹶﻔ ﹸﻜ Our back, after us Arkamız, bizden sonra ﺧﻠﻒ ﺎﺧ ﹾﻠ ﹶﻔﻨ His back, after him Arkası, ondan sonra ﺧﻠﻒ ﻪ ﻔ ﺧ ﹾﻠ Her back, after her Arkası, ondan sonra (dş) ﺧﻠﻒ ﺎﺧ ﹾﻠ ﹶﻔﻬ Their back, after them Arkaları, onlardan sonra ﺧﻠﻒ ﻢ ﻔ ﹺﻬ ﺧ ﹾﻠ - ﻢ ﻬ ﺧ ﹾﻠ ﹶﻔ Creation, creature Yaratış, yaratılış, yaratık ﺧﻠﻖ ﻖ ﺧ ﹾﻠ Moral character Ahlak ﺧﻠﻖ ﻖ ﺧﹸﻠ It was created Yaratıldı ﺧﻠﻖ ﻖ ﻠﺧ To create Yarattı ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨﹸﻠ ﻳ - ﻖ ﺧﹶﻠ Creation, creature Yaratış, yaratılış, yaratık ﺧﻠﻖ ﺧ ﹾﻠﻘﹰﺎ You created Yarattın ﺧﻠﻖ ﺖ ﺧﹶﻠ ﹾﻘ I created Yarattım ﺧﻠﻖ ﺖ ﺧﹶﻠ ﹾﻘ It was created Yaratıldı ﺧﻠﻖ ﺖ ﻠ ﹶﻘﺧ I created you Seni yarattım ﺧﻠﻖ ﻚ ﺘﺧﹶﻠ ﹾﻘ You created me Beni yarattın ﺧﻠﻖ ﺘﻨﹺﻲﺧﹶﻠ ﹾﻘ You created him Onu yarattın ﺧﻠﻖ ﻪ ﺘﺧﹶﻠ ﹾﻘ He created you Seni yarattı ﺧﻠﻖ ﻚ ﺧﹶﻠ ﹶﻘ He created you (pl) Sizi yarattı ﺧﻠﻖ ﻢ ﺧﹶﻠ ﹶﻘ ﹸﻜ Your creation Sizin yaratılışınız ﺧﻠﻖ - ﻢ ﺧ ﹾﻠ ﹶﻘ ﹸﻜ - ﻢ ﻘ ﹸﻜ ﺧ ﹾﻠ ﻢ ﺧ ﹾﻠ ﹸﻘ ﹸﻜ We created Yarattık ﺧﻠﻖ ﺎﺧﹶﻠ ﹾﻘﻨ To come after, follow Arkasından geldi Successors 1 223 1 We created you (pl) Sizi yarattık ﺧﻠﻖ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺧﹶﻠ ﹾﻘﻨ We created him Onu yarattık ﺧﻠﻖ ﻩ ﺎﺧﹶﻠ ﹾﻘﻨ We created them Onları yarattık ﺧﻠﻖ ﻢ ﻫ ﺎﺧﹶﻠ ﹾﻘﻨ We created them (dual) O ikisini yarattık ﺧﻠﻖ ﺎﻫﻤ ﺎﺧﹶﻠ ﹾﻘﻨ He created me Beni yarattı ﺧﻠﻖ ﺧﹶﻠ ﹶﻘﻨﹺﻲ He created me him Onu yarattı ﺧﻠﻖ ﻪ ﺧﹶﻠ ﹶﻘ His creation Onun yaratılışı ﺧﻠﻖ ﻪ ﺧ ﹾﻠ ﹶﻘ His creation Yaratılışı ﺧﻠﻖ ﻪ ﻘ ﺧ ﹾﻠ He created her Onu yarattı ﺧﻠﻖ ﺎﺧﹶﻠ ﹶﻘﻬ He created them Onları yarattı ﺧﻠﻖ ﻢ ﻬ ﺧﹶﻠ ﹶﻘ Their creation Onların yaratılışı ﺧﻠﻖ ﻢ ﻬ ﺧ ﹾﻠ ﹶﻘ He created them (fm) Onları (dş) yarattı ﺧﻠﻖ ﻦ ﻬ ﺧﹶﻠ ﹶﻘ Their creation Onların (dş) yaratılışı ﺧﻠﻖ ﻦ ﻘ ﹺﻬ ﺧ ﹾﻠ They created Yarattılar ﺧﻠﻖ ﺧﹶﻠﻘﹸﻮﺍ They were created Yaratıldılar ﺧﻠﻖ ﻠﻘﹸﻮﺍﺧ Friendship Dostluk ﺧﻠﻞ ﺧﱠﻠ ﹲﺔ They are left behind Geri bırakıldılar 2 ﺧﻠﻒ ﺧﱢﻠﻔﹸﻮﺍ Leave (imp, pl) Serbest bırakın 2 ﺧﻠﻮ ﺧﻠﱡﻮﹾﺍ They met in private Yalnız kaldılar 1 ﺧﻠﻮ ﺍﺧﹶﻠﻮ Eternity Ebedilik ﺧﻠﺪ ﺩ ﺧﻠﹸﻮ To pass, be alone Yalnız kaldı, geçti ﺧﻠﻮ ﺨﻠﹸﻮ ﻳ - ﺧﻠﹶﻰ Successor Halife ﺧﻠﻒ ﻴ ﹶﻔ ﹰﺔﻠﺧ Friend Dost ﺧﻠﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺧﻠ - ﻴ ﹲﻞﺧﻠ Wine, intoxicant Şarap, içki, örtü ﲬﺮ ﺍﻤﺮ ﺧ - ﻤ ﹴﺮ ﺧ Their (fm) head covers Onların (dş) başörtüleri ﲬﺮ ﻦ ﻫ ﻤ ﹺﺮ ﺧ Five Beş ﲬﺲ ﺴ ﹲﺔ ﻤ ﺧ 1 224 One fifth Beşte biri ﲬﺲ ﻪ ﺴ ﻤ ﺧ Fifteen Elli ﲬﺲ ﲔ ﺴ ِ ﻤ ﺧ Bitter Acı, buruk meyve ﲬﻂ ﻂ ﻤ ﺧ Pigs Domuzlar ﺧﱰﺭ ﺮ ﺎﺯﹺﻳﺧﻨ Pig Domuz ﺧﱰﺭ ﺮ ﻳﻨ ﹺﺰﺧ Stealthy Sinsi ﺧﻨﺲ ﺎﺱﺧﻨ Those who withdraw Görünüp sinenler ﺧﻨﺲ ﺲ ﻨ ﹺﺧ Lowing sound Böğürme ﺧﻮﺭ ﺭ ﺍﺧﻮ Those who are left behind Geride kalanlar ﺧﻠﻒ ﻒ ﻟﺍﺧﻮ Vain talk Boş konuşma ﺧﻮﺽ ﺽ ﻮ ﹴ ﺧ Their vain talk Boş konuşmaları ﺧﻮﺽ ﻢ ﺿ ﹺﻬ ﻮ ﺧ Fear Korku ﺧﻮﻑ ﻮﻓﹰﺎ ﺧ - ﻑ ﻮ ﺧ Their fear Korkuları ﺧﻮﻑ ﻢ ﻓ ﹺﻬﻮ ﺧ Treacherous Hain ﺧﻮﻥ ﺎﺍﻧﺧﻮ - ﻥ ﺍﺧﻮ To bestow, grant Verdi, ihsan etti ﺧﻮﻝ ﻮ ﹸﻝ ﺨ ﻳ - ﻮ ﹶﻝ ﺧ We bestowed Verdik ﺧﻮﻝ ﺎﻮﹾﻟﻨ ﺧ We bestowed you (pl) Size verdik ﺧﻮﻝ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻮﹾﻟﻨ ﺧ We bestowed him Ona verdik ﺧﻮﻝ ﻩ ﺎﻮﹾﻟﻨ ﺧ He bestowed him Ona verdi ﺧﻮﻝ ﻪ ﻮﹶﻟ ﺧ Needle Đğne ﺧﻴﻂ ﻁ ﺎﺧﻴ Tents Çadırlar ﺧﻴﻢ ﺎ ﹺﻡﺧﻴ Treachery, deception Hainlik ﺧﻮﻥ ﻧ ﹰﺔﺎﺧﻴ Your treachery Senin hainliğin ﺧﻮﻥ ﻚ ﺘﻧﺎﺧﻴ Good, better Hayır, daha hayırlı, iyi, daha iyi ﺧﲑ ﺍﻴﺮﺧ - ﺮ ﻴﺧ Good deeds, good ones Hayırlılar ﺧﲑ ﺕ ﺍﻴﺮﺧ Right to choose, choice Seçme hakkı, seçim ﺧﲑ ﺮ ﹸﺓ ﻴﺧ 2 225 ﺧﻴﻂ ﻂ ﻴ ﹲﺧ Korkarak ﺧﻮﻑ ﻴ ﹶﻔ ﹰﺔﺧ Your (pl) fear Sizin korkunuz ﺧﻮﻑ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻴ ﹶﻔﺧ His fear Onun korkusu ﺧﻮﻑ ﻪ ﺘﻴ ﹶﻔﺧ Horse, horseman At, atlı ﺧﻴﻞ ﻴ ﹲﻞﺧ Your horsemen Atlıların ﺧﻴﻞ ﻚ ﻠﻴﺧ Yarn Đplik In fear 226 د Two pursuing their way Sürekli hareket eden (ikil) ﺩﺃﺏ ﻴ ﹺﻦﺒﺋﺍﺩ Turn of misfortune Felaket ﺩﻭﺭ ﺮ ﹲﺓ ﺋﺍﺩ Continuous Devamlı, sürekli ﺩﻭﻡ ﻢ ﺋﺍﺩ Continuous ones Devamlı olanlar ﺩﻭﻡ ﻮ ﹶﻥﺋﻤﺍﺩ Behavior Durum, gidiş ﺩﺃﺏ ﺏ ﺩﹾﺃ ﹺ As usual Adet üzere ﺩﺃﺏ ﺩﺃﹶﺑﹰﺎ Moving creature Canlı, hareket eden ﺩﺑﺐ ﺑ ﹲﺔﺍﺩ Remnant, remaining Arka, art ﺩﺑﺮ ﺮ ﺍﹺﺑﺩ Invalid Batıl ﺩﺣﺾ ﻀ ﹲﺔ ﺣ ﺍﺩ ﺩﺧﺮ ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺍ ﺩ- ﻭ ﹶﻥﺧﺮ ﺍﺩ ﺩﺧﺮ ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺍﺩ Humbled, humiliated (pl) Humbled, humiliated (pl) Küçülmüş olanlar, boyun eğmişler Küçülmüş olanlar, boyun eğmişler Those who enter Girenler ﺩﺧﻞ ﲔ ﻠﺧ ﺍ ﺩ- ﺧﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺍﺩ Those who enter Girenler ﺩﺧﻞ ﲔ ﻠﺧ ﺍﺩ Home Ev, yurt ﺩﻭﺭ ﺭ ﺍﺩ To revolve Etrafında döndü ﺩﻭﺭ ﺭ ﻭﻳﺪ - ﺭ ﺍﺩ Your (pl) home Eviniz ﺩﻭﺭ ﻢ ﺍ ﹺﺭ ﹸﻛﺩ Their home Evleri ﺩﻭﺭ ﻢ ﻫ ﺍ ﹺﺭﺩ Caller, inviter Davetçi, çağıran, davet eden ﺩﻋﻮ ﻴﹰﺎﺍﻋ ﺩ- ﻲ ﻋ ﺍﺩ That which repels Uzaklaştıran, savan ﺩﻓﻊ ﻊ ﻓﺍﺩ To defend, repel Savundu ﺩﻓﻊ ﻊ ﻓﺍﻳﺪ - ﻊ ﺍﹶﻓﺩ Ejected Atılan ﺩﻓﻖ ﻓ ﹴﻖﺍﺩ To continue, last, as long as Devam etti, sürdü, durdukça, oldukça 1 ﺩﻭﻡ ﻡ ﻭﻳﺪ - ﻡ ﺍﺩ As long as it exists Durdukça, oldukça (dş) 1 ﺩﻭﻡ ﺖ ﻣ ﺍﺩ As long as they exist Durdukça, oldukça (çğ) 1 ﺩﻭﻡ ﻮﺍﺍﻣﺩ Close, near Yakın ﺩﻧﻮ ﻥ ﺍﺩ 1 3 227 To acknowledge Benimsedi Close, near Yakın David (pbuh) Davud (AS) To alternate Sırayla döndürdü Remnant, remaining Arka, art To dispose, manage Düzenledi, idare etti His back Arkası, ardı To spread Düzenledi, döşedi, yaydı He spread it 1 ﺩﻳﻦ ﻦ ﻳﻳﺪ - ﺍ ﹶﻥﺩ ﺩﻧﻮ ﻴ ﹲﺔﺍﹺﻧﺩ ﺩ ﻭﺍﻭ ﺩ- ﺩ ﻭ ﺍﺩ ﺩﻭﻝ ﺍ ﹺﻭ ﹸﻝﻳﺪ - ﻭ ﹶﻝ ﺍﺩ ﺩﺑﺮ ﺑ ﹴﺮﺩ - ﺮ ﺑﺩ ﺩﺑﺮ ﺮ ﺑﺪ ﻳ - ﺮ ﺑﺩ ﺩﺑﺮ ﻩ ﺮ ﺑﺩ 1 ﺩﺣﻮ ﻮﺪﺣ ﻳ - ﺎﺩﺣ Onu döşedi, yaydı 1 ﺩﺣﻮ ﺎﺎﻫﺩﺣ To repel Kovdu 1 ﺩﺣﺮ ﺮ ﺣ ﺪ ﻳ - ﺮ ﺣ ﺩ To refute Reddetti 1 ﺩﺣﺾ ﺾ ﺣ ﺪ ﻳ - ﺾ ﺣ ﺩ Repelled ones Kovulanlar, kovulurlar ﺩﺣﺮ ﻮﺭﹰﺍﺩﺣ Smoke Duman ﺩﺧﻦ ﺎ ﹲﻥﺩﺧ To humble Boyun büktü 1 ﺩﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺪ ﻳ - ﺮ ﺧ ﺩ To enter Girdi 1 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻳ - ﺧ ﹶﻞ ﺩ Deception Vasıta, hile ﺩﺧﻞ ﻼ ﺧ ﹰ ﺩ She entered Girdi (dş) 1 ﺩﺧﻞ ﺖ ﺧﹶﻠ ﺩ You entered Girdin 1 ﺩﺧﻞ ﺖ ﺧ ﹾﻠ ﺩ It was entered Girildi 1 ﺩﺧﻞ ﺖ ﺧﹶﻠ ﺩ You (pl) entered Girdiniz 1 ﺩﺧﻞ ﻢ ﺘﺧ ﹾﻠ ﺩ You (pl) entered it Ona girdiniz 1 ﺩﺧﻞ ﻩ ﻮﺘﻤﺧ ﹾﻠ ﺩ You (pl) entered his presence Ona girdi, onun yanına girdi 1 ﺩﺧﻞ ﻪ ﺧﹶﻠ ﺩ They entered Girdiler 1 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺩ They entered it Ona girdiler 1 ﺩﺧﻞ ﻩ ﺧﻠﹸﻮ ﺩ To repel, dispute Savdı, tartıştı 1 ﺩﺭﺃ ﺭﹸﺃ ﺪ ﻳ - ﺭﹶﺃ ﺩ Their lessons, studies Onların dersleri ﺩﺭﺱ ﻢ ﺘ ﹺﻬﺳ ﺍﺩﺭ 3 2 228 ﺩﺭﻫﻢ ﻢ ﻫ ﺍﺩﺭ ﺩﺭﻱ ﺪﺭﹺﻱ ﻳ - ﺩﺭٰﻱ Dereceler ﺩﺭﺝ ﺕ ﺎﺭﺟ ﺩ Degree Derece ﺩﺭﺝ ﺟ ﹲﺔ ﺭ ﺩ To study Ders aldı, okudu 1 ﺩﺭﺱ ﺱ ﺭ ﺪ ﻳ - ﺱ ﺭ ﺩ You studied Ders aldın 1 ﺩﺭﺱ ﺖ ﺳ ﺭ ﺩ They studied Ders aldılar, okudular 1 ﺩﺭﺱ ﻮﺍﺭﺳ ﺩ Layer Tabaka ﺩﺭﻙ ﻙ ﺭ ﺩ To overtake Yetişti ﺩﺭﻙ ﻙ ﺪ ﹺﺭ ﻳ - ﻙ ﺭ ﺩ To be overtaken Yetişilme ﺩﺭﻙ ﻛﹰﺎﺩﺭ Pearl, brilliant Đnci, parlak ﺩﺭﺭ ﻱ ﺭ ﺩ To bury Örttü, gömdü, sakladı ﺩﺳﺲ ﺱ ﺪ ﻳ - ﺱ ﺩ He buried it Onu örttü ﺩﺳﺲ ﺎﺎﻫﺩﺳ Nails Çiviler ﺩﺳﺮ ﺳ ﹴﺮ ﺩ Disregard (imp) Bırak, aldırma 1 ﻭﺩﻉ ﻉ ﺩ To repulse Đtip kaktı 1 ﺩﻋﻊ ﻉ ﺪ ﻳ - ﻉ ﺩ Repulse, thrust Đtiliş, kakılış ﺩﻋﻊ ﻋﹰﺎ ﺩ To call, pray Çağırdı, dua etti ﺩﻋﻮ ﻮﺪﻋ ﻳ - ﺎﺩﻋ Call, prayer Dua, çağrı ﺩﻋﻮ ﺎ ٌﺀﺩﻋ Your prayer Duan ﺩﻋﻮ ﻚ ﺋﺎﺩﻋ Your (pl) prayer Duanız ﺩﻋﻮ ﺅﻛﹸﻢ ﺎﺩﻋ Your (pl) prayer Duanız ﺩﻋﻮ ﻢ ﺎ َﺀ ﹸﻛﺩﻋ His prayer Onun duası ﺩﻋﻮ ﻩ ﺎ َﺀﺩﻋ Their prayer Onların duası ﺩﻋﻮ ﻢ ﺋ ﹺﻬﺎﺩﻋ My prayer Duam ﺩﻋﻮ ﻲﺎﺋﺩﻋ He called you (pl) Siz çağırdı ﺩﻋﻮ ﺎﻛﹸﻢﺩﻋ Dirhams Dirhemler To know Bildi Degrees 1 1 1 1 229 He called me, prayed to me Beni çağırdı, bana dua etti 1 ﺩﻋﻮ ﻥ ﺎﺩﻋ He called us Bizi çağırdı, bize dua etti 1 ﺩﻋﻮ ﺎﺎﻧﺩﻋ He called him Onu çağırdı, ona dua etti 1 ﺩﻋﻮ ﻩ ﺎﺩﻋ They called, prayed (dual) Dua ettiler (ikil) 1 ﺩﻋﻮ ﺍﻋﻮ ﺩ They called, prayed Dua ettiler 1 ﺩﻋﻮ ﺍﻋﻮ ﺩ Prayers Dualar ﺩﻋﻮ ﺍﻋﻮ ﺩ They were called Çağırıldılar 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺍﺩﻋ They called, prayed Dua ettiler, çağırdılar, isnat ettiler 1 ﺩﻋﻮ ﻮﹾﺍ ﻋ ﺩ - ﺍﻋﻮ ﺩ Their prayer Onların duası ﺩﻋﻮ ﻢ ﻫ ﺍﻋﻮ ﺩ I called, invited Çağırdım ﺩﻋﻮ ﺕ ﻮ ﻋ ﺩ Call, invitation Davet, çağrı ﺩﻋﻮ ﻮ ﹲﺓ ﻋ ﺩ Your call, prayer Senin davetin, duan ﺩﻋﻮ ﻚ ﺗﻮ ﻋ ﺩ Your (pl) call, prayer Sizin davetiniz, duanız ﺩﻋﻮ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻮ ﻋ ﺩ Your (dual) call, prayer Đkinizin daveti, duası ﺩﻋﻮ ﺎﺗ ﹸﻜﻤﻮ ﻋ ﺩ You called them Onları çağırdınız 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻫ ﻮﺗﻤﻮ ﻋ ﺩ I called them Onları çağırdım 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻬ ﺗﻮ ﻋ ﺩ They called them Onları çağırdılar 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻫ ﻮ ﻋ ﺩ He was called Çağırıldı 1 ﺩﻋﻮ ﻲ ﻋ ﺩ You (pl) were called Çağırıldınız 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﺘﻴﺩﻋ Warmth Isınma, ısınacak şey ﺩﻓﺄ ﺩ ﹾﻓ ﹲﺊ Repelling Def etme, savma ﺩﻓﻊ ﻊ ﺩ ﹾﻓ To defend, repel, give, pay Def etti, savdı, savundu, verdi, ödedi 1 ﺩﻓﻊ ﻊ ﺪﹶﻓ ﻳ - ﻊ ﺩﹶﻓ You paid, gave Verdiniz 1 ﺩﻓﻊ ﻢ ﺘﻌ ﺩﹶﻓ To crush Parça parça oldu 1 ﺩﻛﻚ ﻙ ﺪ ﻳ - ﻙ ﺩ Level, crushed Parça parça, dümdüz ﺩﻛﻚ ﺩﻛﱠﺎ َﺀ - ﺩ ﹼﻛﹰﺎ Crushing Çarpma ﺩﻛﻚ ﺩ ﱠﻛ ﹰﺔ 1 230 It was crushed Çarptırıldı 1 ﺩﻛﻚ ﺖ ﺩ ﱠﻛ They (dual) were crushed Çarptırıldı (ikil) 1 ﺩﻛﻚ ﺎﺩ ﱠﻛﺘ To guide Gösterdi, rehberlik yaptı 1 ﺩﻟﻞ ﺪ ﱡﻝ ﻳ - ﺩ ﱠﻝ He guided Yönlendirdi, sürükledi 1 ﺩﻟﻞ ﺩ ﱠﻻ He guided them (dual) O ikisine yol gösterdi 1 ﺩﻟﻞ ﺎﻫﻤ ﺩ ﱠﻻ To decline Zeval buldu, sarktı 1 ﺩﻟﻚ ﻚ ﺪﹸﻟ ﻳ - ﻚ ﺩﹶﻟ He guided them Onlara rehberlik yaptı 1 ﺩﻟﻞ ﻢ ﻬ ﺩﱠﻟ Bucket Kova ﺩﻟﻮ ﻮ ﺩﹾﻟ Decline Sarkma, zeval, aşağıya inme ﺩﻟﻚ ﻙ ﺩﻟﹸﻮ His bucket Kovası ﺩﻟﻮ ﻩ ﻮ ﺩﹾﻟ To come down Sarktı ﺩﱄ ﺪﻟﱢﻲ ﻳ - ﺩﻟﱠﻲ Indication, evidence Delil ﺩﻟﻞ ﻼ ﻴ ﹰﺩﻟ - ﻴ ﹲﻞﺩﻟ Blood Kan ﺩﻣﻲ ﺎﺩﻣ - ﻡ ﺩ Bloods Kanlar ﺩﻣﻲ ﺎﺀﺩﻣ Your (pl) bloods Kanlarınız ﺩﻣﻲ ﺎ َﺀﻛﹸﻢﺩﻣ - ﻢ ﺎ ِﺀ ﹸﻛﺩﻣ Their bloods Onların kanları ﺩﻣﻲ ﺎﺅﻫ ﺎﺩﻣ As long as you exist Sen oldukça 1 ﺩﻭﻡ ﺖ ﻣ ﺩ As long as I exist Ben oldukça 1 ﺩﻭﻡ ﺖ ﻣ ﺩ As long as you (pl) exist Siz oldukça 1 ﺩﻭﻡ ﻢ ﺘﻣ ﺩ Destroyed Azabı başlarına geçirdi, mahvetti 1 ﺩﻣﺪﻡ ﻡ ﺪ ﻣ ﺪ ﻳ - ﻡ ﺪ ﻣ ﺩ To destroy Yıktı 2 ﺩﻣﺮ ﺮ ﻣ ﺪ ﻳ - ﺮ ﻣ ﺩ We destroyed Yıktık 2 ﺩﻣﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﺩ We destroyed it Onu yıktık, helak ettik 2 ﺩﻣﺮ ﺎﺎﻫﺮﻧ ﻣ ﺩ We destroyed them Onları yıktık, helak ettik 2 ﺩﻣﺮ ﻢ ﻫ ﺎﺮﻧ ﻣ ﺩ Tear Gözyaşı ﺩﻣﻊ ﻣ ﹺﻊ ﺩ To break one’s brain Beyni parçaladı ﺩﻣﻎ ﻣ ﹸﻎ ﺪ ﻳ - ﻣ ﹶﻎ ﺩ 1 1 231 ﺩﻧﻮ ﻮﺪﻧ ﻳ - ﺎﺩﻧ ﺩﻧﻮ ﺎﻧﻴﺩ Dopdolu ﺩﻫﻖ ﺎﻗﹰﺎﺩﻫ Murky oil Kırmızı deri, kızaran yağ ﺩﻫﻦ ﻥ ﺎﺩﻫ Time Zaman ﺩﻫﺮ ﺮ ﻫ ﺩ Oil Yağ ﺩﻫﻦ ﻫ ﹺﻦ ﺩ Turns of misfortune Belalar ﺩﻭﺭ ﺮ ﺋﺍﺩﻭ Moving creatures Canlılar ﺩﺑﺐ ﺏ ﺍﺩﻭ Circulating thing Dolaşan şey ﺩﻭﻝ ﻭﹶﻟ ﹰﺔﺩ Other than, lower, close -den başka, aşağı, yakın ﺩﻭﻥ ﻥ ﻭ ﺩ- ﻭ ﹶﻥﺩ Other than you Senden başka ﺩﻭﻥ ﻚ ﻭﹺﻧﺩ Other than you (pl) Sizden başka ﺩﻭﻥ ﻢ ﻭﹺﻧ ﹸﻜﺩ Other than us Bizden başka ﺩﻭﻥ ﺎﻭﹺﻧﻨﺩ Other than him Ondan başka ﺩﻭﻥ ﻪ ﻭﹺﻧﺩ Other than her Ondan başka ﺩﻭﻥ ﺎﻭﹺﻧﻬﺩ Other than them Onlardan başka ﺩﻭﻥ ﻭﹺﻧﻬﹺﻢﺩ Other than them (dual) O ikisinden başka ﺩﻭﻥ ﺎﻭﹺﻧ ﹺﻬﻤﺩ Other than me Benden başka ﺩﻭﻥ ﻭﻧﹺﻲﺩ Homes Evler, yurtlar ﺩﻭﺭ ﺎ ﹺﺭﺩﻳ Inhabitant, nobody Kişi, yaşayan, hiç kimse ﺩﻭﺭ ﺎﺭﹰﺍﺩﻳ Your (pl) homes Evleriniz ﺩﻭﺭ ﻢ ﺎ ﹺﺭ ﹸﻛﺩﻳ Our homes Evlerimiz ﺩﻭﺭ ﺎﺎ ﹺﺭﻧﺩﻳ Their homes Evleri ﺩﻭﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺎﺩﻳ - ﻢ ﻫ ﺎ ﹺﺭﺩﻳ Blood money Diyet, kan parası ﻭﺩﻱ ﻳ ﹲﺔﺩ Debt Borç ﺩﻳﻦ ﻦ ﻳﺩ My religion Benim dinim ﺩﻳﻦ ﻳ ﹺﻦﺩ To approach Yaklaştı Close, near, world Dünya, yakın Full 1 232 Religion Din ﺩﻳﻦ ﺎﺩﻳﻨ -ﻦ ﻳﺩ Coin Dinar ﺩﻧﺮ ﺎ ﹴﺭﻳﻨﺩ Your (pl) religion Dininiz ﺩﻳﻦ ﻳﹺﻨﻜﹸﻢ ﺩ- ﻨﻜﹸﻢﻳ ﺩ- ﻢ ﻨ ﹸﻜﻳﺩ His religion Onun dini ﺩﻳﻦ ﻪ ﻳﹺﻨﺩ Their religion Onların dini ﺩﻳﻦ ﻳﹺﻨﻬﹺﻢ ﺩ- ﻢﻨﻬﻳ ﺩ- ﻢ ﻬ ﻨﻳﺩ My religion Benim dinim ﺩﻳﻦ ﻳﻨﹺﻲﺩ 233 ذ ﺫﺃﺏ ﺐ ﺫﹾﺋ Wolf Kurt Possessor, owner Sahibi (er) That which tastes, will taste Tadan, tadacak ﺫﻭﻕ ﺋ ﹶﻘ ﹸﺔﺫﹶﺍ Those who taste, will taste Tadanlar ﺫﻭﻕ ﺋﻘﹸﻮﹶﺫﺍ Those who taste, will taste Tadanlar, tadacaklar ﺫﻭﻕ ﺋﻘﹸﻮ ﹶﻥﺫﹶﺍ Possessor, owner (fm) Sahibi (dş) Those who scatter Savuranlar To taste Tattı They tasted (dual) ﻱ ﺫ- ﺫﹶﺍ – ﺫﹸﻭ ﺕ ﺫﹶﺍ- ﺕ ﺫﹶﺍ- ﺕ ﺫﹶﺍ ﺫﺭﻭ ﺕ ﺎﺫﹶﺍ ﹺﺭﻳ 1 ﺫﻭﻕ ﻕ ﻳﺬﹸﻭ - ﻕ ﺫﹶﺍ Tattılar (ikil) 1 ﺫﻭﻕ ﺫﹶﺍﻗﹶﺎ She tasted Tattı (dş) 1 ﺫﻭﻕ ﺖ ﺫﹶﺍﹶﻗ They tasted Tattılar 1 ﺫﻭﻕ ﺫﹶﺍﹸﻗﻮﺍ Those (fm) who remember Zikredenler (dş) ﺫﻛﺮ ﺕ ﺍﻛﺮ ﺫﹶﺍ Those who remember Zikredenler ﺫﻛﺮ ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﺫﹶﺍ That Şu, o (er) ﻚ ﻟﺫﺍ Those two Şu ikisi ﻚ ﺫﹶﺍﹺﻧ That which goes, will go Giden, gidecek ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺫﹶﺍ Fly Sinek ﺫﺑﺐ ﺎﺎﺑ ﹸﺫﺑ- ﺏ ﺎﹸﺫﺑ It was slaughtered Boğazlandı, kesildi ﺫﺑﺢ ﺢ ﹸﺫﹺﺑ Animal for sacrifice Kurbanlık, kesilecek hayvan ﺫﺑﺢ ﺑ ﹴﺢﺫ To slaughter Boğazladı, kesti 1 ﺫﺑﺢ ﺢ ﺑﻳ ﹾﺬ - ﺢ ﺑﹶﺫ They slaughtered Kestiler 1 ﺫﺑﺢ ﻮﺍﺑﺤﹶﺫ They slaughtered it Onu kestiler 1 ﺫﺑﺢ ﺎﻮﻫﺑﺤﹶﺫ Leave (imp) Bırak 1 ﻭﺫﺭ ﺭ ﹶﺫ To create, spread Yarattı, yaydı, çoğalttı 1 ﺫﺭﺃ ﺭ ُﺀ ﻳ ﹾﺬ - ﺭ َﺀ ﹶﺫ Length Uzunluk ﺫﺭﻉ ﺍﻋﹰﺎﺫﺭ 1 234 ﺫﺭﻉ ﻪ ﻴﻋ ﺍﺫﺭ 1 ﺫﺭﺃ ﻢ ﺭﹶﺍ ﹸﻛ ﹶﺫ 1 ﺫﺭﺃ ﺎﺭﹾﺃﻧ ﹶﺫ Zerre ﺫﺭﺭ ﺓ ﺭ ﹶﺫ Uneasiness Sıkıntı ﺫﺭﻉ ﺎﺭﻋ ﹶﺫ- ﻉ ﺭ ﹶﺫ Its length Onun uzunluğu ﺫﺭﻉ ﺎﻋﻬ ﺭ ﹶﺫ Leave (imp) us Bizi bırak 1 ﻭﺫﺭ ﺎﺭﻧ ﹶﺫ Leave (imp) me Beni bırak 1 ﻭﺫﺭ ﺭﻧﹺﻲ ﹶﺫ Leave (imp) them Onları bırak 1 ﻭﺫﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﹶﺫ Leave (imp, pl) Bırakın 1 ﻭﺫﺭ ﻭﺍﹶﺫﺭ Scattering, dispersing Savurma ﺫﺭﻭ ﺍﺭﻭ ﹶﺫ Leave (imp, pl) me Beni bırakın 1 ﻭﺫﺭ ﻭﻧﹺﻲﹶﺫﺭ Leave (imp, pl) him Onu bırakın 1 ﻭﺫﺭ ﻩ ﻭﹶﺫﺭ Leave (imp, pl) her Onu bırakın 1 ﻭﺫﺭ ﺎﻭﻫﹶﺫﺭ To scatter, disperse Savurdu 1 ﺫﺭﻭ ﻭﻳ ﹾﺬﺭ - ﻯﹶﺫﺭ Generations Nesiller ﺫﺭﺭ ﺕ ﺎﺭﻳ ﹸﺫ Our generations Nesillerimiz ﺫﺭﺭ ﺎﺗﻨﺎﺭﻳ ﹸﺫ Their generations Onların nesilleri ﺫﺭﺭ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺎﺭﻳ ﹸﺫ Generation Zürriyet, nesil ﺫﺭﺭ ﻳ ﹲﺔﺭ ﹸﺫ Our generation Neslimiz ﺫﺭﺭ ﺎﺘﻨﻳﺭ ﹸﺫ His generation Onun nesli ﺫﺭﺭ ﻪ ﺘﻳﺭ ﹸﺫ- ﻪ ﺘﻳﺭ ﹸﺫ Her generation Onun nesli ﺫﺭﺭ ﺎﺘﻬﻳﺭ ﹸﺫ Their generation Onların nesli ﺫﺭﺭ ﻢ ﻬ ﺘﻳﺭ ﹸﺫ- ﻢ ﻬ ﺘﻳﺭ ﹸﺫ Their (dual) generation O ikisinin nesli ﺫﺭﺭ ﺎﺘ ﹺﻬﻤﻳﺭ ﹸﺫ My generation Benim neslim ﺫﺭﺭ ﻲﻳﺘﺭ ﹸﺫ Taste (imp) Tat (emir) ﺫﻭﻕ ﻕ ﹸﺫ Its two arms Đki kolu He created you (pl) Sizi yarattı We created Yarattık Atom, particle 1 235 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹶﺫ ﹶﻛ 2 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹶﺫ ﱢﻛ Anıldı, hatırlandı 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻛ ﹸﺫ He was reminded Hatırlatıldı 2 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹸﺫ ﱢﻛ Reminder, admonition Zikir, hatırlama, öğüt ﺫﻛﺮ ﺍﺫ ﹾﻛﺮ - ﺮ ﺫ ﹾﻛ To remember, mention Hatırladı, zikretti 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻳ ﹾﺬ ﹸﻛ - ﺮ ﹶﺫ ﹶﻛ To remind Hatırlattı 2 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻳ ﹶﺬ ﱢﻛ - ﺮ ﹶﺫ ﱠﻛ Males Erkekler ﺫﻛﺮ ﺎﺍﻧ ﹸﺫ ﹾﻛﺮ- ﺍ ﹶﻥﹸﺫ ﹾﻛﺮ Its remembrance Onun söylenmesi ﺫﻛﺮ ﺎﺍﻫﺫ ﹾﻛﺮ Their reminder Onların uyarılması ﺫﻛﺮ ﻢ ﻫ ﺍﺫ ﹾﻛﺮ You remembered, mentioned Zikrettin, andın 1 ﺫﻛﺮ ﺕ ﺮ ﹶﺫ ﹶﻛ You (pl) were reminded Size öğüt verildi 2 ﺫﻛﺮ ﻢﺮﺗ ﹸﺫ ﱢﻛ Your remembrance Senin şanın, anılman ﺫﻛﺮ ﻙ ﺮ ﺫ ﹾﻛ Your (pl) remembrance Sizin şanınız, anmanız ﺫﻛﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺫ ﹾﻛ Our remembrance Bizim şanımız, anmamız ﺫﻛﺮ ﺎﺫ ﹾﻛ ﹺﺮﻧ He remembered him Onu andı 1 ﺫﻛﺮ ﻩ ﺮ ﹶﺫ ﹶﻛ Remind (imp) them Onlara hatırlat 2 ﺫﻛﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﹶﺫ ﱢﻛ Their remembrance Onların şanı, anması ﺫﻛﺮ ﻢ ﻫ ﺫ ﹾﻛ ﹺﺮ They were reminded Onlara öğüt verildi 2 ﺫﻛﺮ ﻭﺍﻛﺮّ ﹸﺫ They remembered, mentioned Andılar, zikrettiler 1 ﺫﻛﺮ ﻭﹾﺍﹶﺫ ﹶﻛﺮ Remembrance, reminder Zikir, hatırlama, öğüt ﺫﻛﺮ ﻯﺫ ﹾﻛﺮ My remembrance Benim zikrim ﺫﻛﺮ ﺫ ﹾﻛﺮﹺﻱ Two males Đki erkek ﺫﻛﺮ ﻳ ﹺﻦﺮ ﹶﺫ ﹶﻛ Males Erkekler ﺫﻛﺮ ﺭ ﹸﺫﻛﹸﻮ Our males Erkeklerimiz ﺫﻛﺮ ﺎﹸﺫﻛﹸﻮ ﹺﺭﻧ You slaughtered Temizlediniz, kestiniz ﺫﻛﻮ ﻢ ﺘﻴﹶﺫ ﱠﻛ Male Erkek Remind (imp) Hatırlat, öğüt ver He was remembered, mentioned 236 2 Humility Tevazu, alçak gönüllülük ﺫﻟﻞ ﹸﺫ ﱠﻝ Humiliation Zillet, alçaklık ﺫﻟﻞ ﺫﱠﻟ ﹲﺔ That Şu, o ﻚ ﻟﹶﺫ That for you (pl) Sizin için şu ﻢ ﻟ ﹸﻜﹶﺫ That for you (dual) Siz ikiniz için şu ﺎﻟ ﹸﻜﻤﹶﺫ That for them (fm) Onlar (dş) için şu ﻦ ﻟ ﹸﻜﹶﺫ To subdue, tame Zelil etti, boyun eğdirdi Subservient Zillet, boyun eğme It was subdued Boyun eğdirildi, alçaltıldı We subdued ﺫﻟﻞ ﻳ ﹶﺬﱢﻟ ﹸﻞ - ﹶﺫﱠﻟ ﹶﻞ ﺫﻟﻞ ﻼ ﹸﺫﹸﻟ ﹰ 2 ﺫﻟﻞ ﺖ ﹸﺫﱢﻟﹶﻠ Boyun eğdirdik, alçalttık 2 ﺫﻟﻞ ﺎﹶﺫﱠﻟ ﹾﻠﻨ We subdued them Ona boyun eğdirdik, alçalttık 2 ﺫﻟﻞ ﺎﺎﻫﹶﺫﱠﻟ ﹾﻠﻨ Humiliation Zillet, boyun eğme ﺫﻟﻞ ﹶﺫﹸﻟﻮ ﹰﻻ- ﹶﺫﻟﹸﻮ ﹲﻝ Covenant of protection Koruma sorumluluğu ﺫﻣﻢ ﻣ ﹲﺔ ﺫ Sin Günah ﺫﻧﺐ ﻮﺏ ﹸﺫﻧ- ﺐ ﻧﹶﺫ Your sin Senin günahın ﺫﻧﺐ ﻚ ﻧﹺﺒﹶﺫ Your (fm) sin Senin (dş) günahın ﺫﻧﺐ ﻚ ﺫﹶﻧﹺﺒ His sin Onun günahı ﺫﻧﺐ ﻪ ﻧﹺﺒﹶﺫ Their sin Onların günahı ﺫﻧﺐ ﻢ ﺫﹶﻧﹺﺒ ﹺﻬ Sins Günahlar ﺫﻧﺐ ﺎﻮﺑ ﹶﺫﻧ- ﺏ ﻮﹸﺫﻧ Portion, share Pay, hisse ﺫﻧﺐ ﺏ ﻮ ﹺ ﹶﺫﻧ- ﺎﻮﺑﹶﺫﻧ Your (pl) sins Sizin günahlarınız ﺫﻧﺐ ﻮﹺﺑﻜﹸﻢﹸﺫﻧ Our sins Bizim günahlarımız ﺫﻧﺐ ﺎﺑﻨﻮ ﹸﺫﻧ- ﺎﻮﹺﺑﻨﹸﺫﻧ Their sins Onların günahları ﺫﻧﺐ ﻢ ﻮﹺﺑ ﹺﻬﹸﺫﻧ Removal, taking away Giderme ﺫﻫﺐ ﺏ ﺎ ﹴﹶﺫﻫ Gold Altın ﺫﻫﺐ ﺒﹰﺎ ﹶﺫﻫ- ﺐ ﻫ ﹶﺫ To go, make go Gitti, giderdi ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻳ ﹾﺬ - ﺐ ﻫ ﹶﺫ 2 1 237 To leave Ayrıldı 1 ﺫﻫﺐ ﻦ ﻋ ﺐ ﻫ ﹶﺫ She went Gitti, giderdi 1 ﺫﻫﺐ ﺖ ﺒﻫ ﹶﺫ We went Gittik 1 ﺫﻫﺐ ﺎﺒﻨﻫ ﹶﺫ They went Gittiler 1 ﺫﻫﺐ ﻮﺍﻫﺒ ﹶﺫ To forget Unuttu 1 ﺫﻫﻞ ﻫ ﹸﻞ ﻳ ﹾﺬ - ﻫ ﹶﻞ ﹶﺫ Possessor, owner Sahibi (er) Possessor, owner (dual) Sahibi (er, ikil) ﻱ ﹶﺫﻭ-ﺍﹶﺫﻭ Possessor, owner (fm, dual) Sahibi (dş, ikil) ﻲﺍﺗ ﹶﺫﻭ- ﺎﺍﺗﹶﺫﻭ Taste (imp, pl) Tadın 1 ﺫﻭﻕ ﺫﹸﻭﻗﹸﻮﺍ Taste (imp, pl) it Onu tadın 1 ﺫﻭﻕ ﻩ ﺫﹸﻭﻗﹸﻮ Possessor, owner Sahibi (er) Possessor, owner (pl) Sahibi (er, çoğul) ﺫﹸﻭ ﻱﺫ ﹶﺫﻭﹺﻱ- ﻱﺫ 238 ر Show off, to be seen Riya, gösteriş ﺭﺃﻱ ﹺﺭﺋﹶﺎ ٌﺀ Heads Başlar, kafalar ﺭﺃﺱ ﺱ ﻭ ﺭ ُﺀ Your (pl) heads Başlarınız ﺭﺃﺱ ﻢ ﺳ ﹸﻜ ﺭﺀُﻭ - ﻢ ﺳ ﹸﻜ ﻭﺭﺅ Their heads Onların başları ﺭﺃﺱ ﻢ ﺳ ﹺﻬ ﺭﺀُﻭ - ﻢ ﻬ ﺳ ﺭﺀُﻭ Compassionate Şefkatli ﺭﺃﻑ ﻑ ﻭﺭﺅ Dream, vision Rüya, görüş ﺭﺃﻱ ﺎﺅﻳ ﺭ In appearance Gösteriş, gösterişçe ﺭﺃﻱ ﹺﺭﺋﹾﻴﹰﺎ Your dream Rüyan ﺭﺃﻱ ﻙ ﺎﺅﻳ ﺭ My dream Rüyam ﺭﺃﻱ ﻯ ﺎﺅﻳ ﺭ Strengthen (imp, pl) Bağlanın, birbirinizi kuvvetlendirin ﺭﺑﻂ ﺍﹺﺑﻄﹸﻮﹾﺍﺭ Fourth Dördüncü ﺭﺑﻊ ﻊ ﺍﹺﺑﺭ Their fourth one Dördüncüleri ﺭﺑﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﺍﹺﺑﺭ Rising, exceeding Yükselen, artan ﺭﺑﻮ ﺍﺑﹺﻴﹰﺎﺭ Rising, exceeding Yükselen, artan ﺭﺑﻮ ﻴ ﹰﺔﺍﹺﺑﺭ She saw him Onu gördü (dş) 1 ﺭﺃﻱ ﻪ ﺗﺭﹶﺍ She saw them Onları gördü (dş) 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﺗﺭﹶﺍ Those who return, will return Dönenler, dönecekler ﺭﺟﻊ ﻮ ﹶﻥﺍ ﹺﺟﻌﺭ That which quakes Sarsılan ﺭﺟﻒ ﺍ ﹺﺟ ﹶﻔ ﹸﺔﺭ Those who are merciful Merhametliler ﺭﺣﻢ ﲔ ﻤ ﺣ ﺍﺭ That which takes back Geri çeviren ﺭﺩﺩ ﺩ ﺍﺭ That which follows Takip eden, arkadan gelen ﺭﺩﻑ ﺩﹶﻓ ﹸﺔ ﺍﺭ That which turns you back Seni döndüren, döndürecek ﺭﺩﺩ ﻙ ﺩ ﺍﺭ Those who turn him back Onu döndürenler, döndürecek ﺭﺩﺩ ﻩ ﻭﺍﺩﺭ Those who give Geri verenler, verecekler ﺭﺩﺩ ﻱﺍﺩﺭ Those who provide sustenance Rızık verenler ﺭﺯﻕ ﲔ ﻗﺍ ﹺﺯﺭ 3 239 Head Baş, kafa ﺭﺃﺱ ﺱﺭ ُﺀﻭ - ﺱ ﺭﹾﺃ ﹺ Those who are firm Đlimde ileri gidenler ﺭﺳﺦ ﻮ ﹶﻥﺳﺨ ﺭﺍ His head Başı, kafası ﺭﺃﺱ ﻪ ﺳ ﺭﹾﺃ My head Başım ﺭﺃﺱ ﻲﺭﹾﺃﺳ Fixed ones Sabit olanlar ﺭﺳﻮ ﺕ ﺎﺳﻴ ﺍ ﺭ- ﺕ ﺎﺳﻴ ﺍﺭ Guided ones Doğru yolda olanlar ﺭﺷﺪ ﻭ ﹶﻥﺷﺪ ﺍﺭ Pleased, satisfied Hoşnut olan ﺭﺿﻮ ﻴ ﹲﺔﺿ ﺍﺭ Listen to us Bizi dinle ﺭﻋﻲ ﺎﻋﻨ ﺍﺭ Those who observe, obey Riayet edenler, uyanlar ﺭﻋﻲ ﻮ ﹶﻥﺍﻋﺭ He turned, went Döndü, gitti ﺭﻭﻍ ﻍ ﺍ ﹶﺭ That which desires Đstekli ﺭﻏﺐ ﺐ ﻏ ﺍﺭ That which does not desire Đsteksiz ﺭﻏﺐ ﻦ ﻋ ﺐ ﻏ ﺍﺭ Those who desire Đstekliler ﺭﻏﺐ ﻮ ﹶﻥﻏﺒ ﺍﺭ Compassion Acıma, şefkat ﺭﺃﻑ ﺭﹾﺃﹶﻓ ﹲﺔ That which raises Yükselten ﺭﻓﻊ ﻌ ﹲﺔ ﻓﺍ ﺭ- ﻊ ﻓﺍﺭ That which raises Yükselten ﺭﻓﻊ ﻌ ﹲﺔ ﻓﺍﺭ That which raises you, will raise you Seni yükselten, yükseltecek ﺭﻓﻊ ﻚ ﻌ ﻓﺍﺭ That which cures Tedavi eden, iyileştiren ﺭﻗﻲ ﻕ ﺍ ﹴﺭ Bowing down Rükû ederek ﺭﻛﻊ ﻌﹰﺎﺍﻛﺭ Those who bow down Rükû edenler ﺭﻛﻊ ﲔ ﻌ ﻛ ﺍ ﺭ- ﻮ ﹶﻥﻛﻌ ﺍﺭ Those who bow down Rükû edenler ﺭﻛﻊ ﲔ ﻌ ﻛ ﺍﺭ It got stained Paslandı 1 ﺭﻳﻦ ﺍ ﹶﻥﺭ He saw him (it) Onu gördü 1 ﺭﺃﻱ ﻩ ﺭﹶﺍ She saw him (it) Onu (dş) gördü 1 ﺭﺃﻱ ﺎﺭﹶﺍﻫ They saw Gördüler 1 ﺭﺃﻱ ﻭﹾﺍ ﺭﹶﺃ - ﻭﹾﺍ ﺭﹶﺃ – ﺍﺭﹶﺃﻭ To try to seduce Baştan çıkarmak istedi 3 ﺭﻭﺩ ﺩ ﺍ ﹺﻭﻳﺮ - ﺩ ﻭ ﺍﺭ 1 240 She tried to seduce Baştan çıkarmak istedi (dş) 3 ﺭﻭﺩ ﺕ ﺩ ﻭ ﺍﺭ I tried to seduce Baştan çıkarmak istedim 3 ﺭﻭﺩ ﺕ ﺩﺍﻭ ﺭ- ﺕ ﺩ ﻭ ﺍﺭ You (fm, pl) tried to seduce Baştan çıkarmak istediniz (dş) 3 ﺭﻭﺩ ﻦ ﺗﺩ ﻭ ﺍﺭ She tried to seduce me Beni baştan çıkarmak istedi 3 ﺭﻭﺩ ﺗﻨﹺﻰﺩ ﻭ ﺍﺭ She tried to seduce him Onu baştan çıkarmak istedi 3 ﺭﻭﺩ ﻪ ﺗﺩ ﻭ ﺍﺭ I tried to seduce him Onu baştan çıkarmak istedim 3 ﺭﻭﺩ ﻪ ﺗﺩ ﻭ ﺍﺭ They tried to seduce Baştan çıkarmak istediler 3 ﺭﻭﺩ ﻭﻭﺩ ﺍﺭ They tried to seduce him Onu baştan çıkarmak istediler 3 ﺭﻭﺩ ﻩ ﻭﻭﺩ ﺍﺭ They saw you Seni gördüler 1 ﺭﺃﻱ ﻙ ﻭ ﺭﹶﺍ They saw him Onu gördüler 1 ﺭﺃﻱ ﻩ ﻭ ﺭﹶﺃ They saw her (it) Onu (dş) gördüler 1 ﺭﺃﻱ ﺎﻭﻫ ﺭﹶﺍ They saw them Onları gördüler 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻫ ﻭ ﺭﹶﺍ Sight, opinion Görme, görüş, rey ﺭﺃﻱ ﻱ ﺭﹾﺃ To see Gördü 1 ﺭﺃﻱ ﺭﺃﹶﻯ - ﺭﺍﹶﻯ You saw Sen gördün 1 ﺭﺃﻱ ﺖ ﻳﺭﹶﺍ I saw Ben gördüm 1 ﺭﺃﻱ ﺖ ﻳﺭﹶﺍ You (pl) saw Siz gördünüz 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﺘﻳﺭﹶﺍ You (pl) saw him (it) Onu gördünüz 1 ﺭﺃﻱ ﻩ ﻮﺘﻤﻳﺭﹶﺃ You saw him (it) Onu gördün 1 ﺭﺃﻱ ﻪ ﺘﻳﺭﹶﺍ I saw them Onları gördüm 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﺘﻳﺭﹶﺍ You saw them Onları gördün 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﺘﻳﺭﹶﺃ They (fm) saw him O kadınlar onu gördü 1 ﺭﺃﻱ ﻪ ﻨﻳﺭﹶﺍ Lord, authority Rab, efendi, sahip ﺭﺑﺐ ﺎﺭﺑ - ﺏ ﺭ Usury, increase Faiz, artma ﺭﺑﻮ ﺭﹺﺑﹰﺎ Your step daughters Üvey kızlarınız ﺭﺑﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺋﺎﺭﺑ Tied, tethered Bağlı, bağlanan ﺭﺑﻂ ﻁ ﺎﹺﺭﺑ 241 ﺭﺑﻊ ﻉ ﺎﺭﺑ ﺭﺑﺐ ﲔ ﻴﺎﹺﻧﺭﺑ - ﻮ ﹶﻥﺎﹺﻧﻴﺭﺑ ﺭﺑﻮ ﺖ ﺑﺭ 1 ﺭﺑﺢ ﺢ ﺑﺮ ﻳ - ﺢ ﺭﹺﺑ 1 ﺭﺑﺢ ﺖ ﺤ ﺭﹺﺑ Bağladı, güçlendirdi ﺭﺑﻂ ﻂ ﺑ ﹸﺮ ﻳ - ﻂ ﺑ ﹶﺭ We connected, strengthened Bağladık ﺭﺑﻂ ﺎﺑ ﹾﻄﻨﺭ One fourth Dörtte bir ﺭﺑﻊ ﻊ ﺑﺭ Your lord Rabbin ﺭﺑﺐ ﻚ ﺑﺭ - ﻚ ﺑﺭ - ﻚ ﺑﺭ Your (pl) lord Rabbiniz ﺭﺑﺐ ﺑﻜﹸﻢﺭ - ﺑﻜﹸﻢﺭ - ﻢ ﺑ ﹸﻜﺭ Your (dual) lord Đkinizin rabbi ﺭﺑﺐ ﺎﺑ ﹸﻜﻤﺭ - ﺎﺑ ﹸﻜﻤﺭ Perhaps Belki, her halde Our lord Rabbimiz ﺭﺑﺐ ﺎﺑﻨﺭ - ﺎﺑﻨﺭ - ﺎﺑﻨﺭ His lord Onun Rabbi ﺭﺑﺐ ﻪ ﺑﺭ - ﻪ ﺑﺭ - ﻪ ﺑﺭ Her lord Onun (dş) Rabbi ﺭﺑﺐ ﺎﺑﻬﺭ - ﺎﺑﻬﺭ Their lord Onların rabbi ﺭﺑﺐ ﺑﻬﹺﻢﺭ - ﻢﺑﻬﺭ - ﻢ ﻬ ﺑﺭ Their (dual) lord O ikisinin Rabbi ﺭﺑﺐ ﺎﻬﻤ ﺑﺭ - ﺎﻬﻤ ﺑﺭ High ground Yüksek yer ﺭﺑﻮ ﺓ ﻮ ﺑﺭ My lord Rabbim ﺭﺑﺐ ﻲ ﺑﺭ - ﻲﺭﺑ To increase, swell Arttı, çoğaldı ﺭﺑﻮ ﻮﺍﺮﺑ ﻳ - ﻰﺭﺑ They brought me up Beni büyüttüler (ikil) ﺭﺑﻮ ﺎﻧﹺﻲﺑﻴﺭ Worshippers, religious scholars Rabbaniler ﺭﺑﺐ ﻮ ﹶﻥﺑﻴﹺﺭ To enjoy Gezmek, oynamak ﺭﺗﻊ ﻊ ﺗﺮ ﻳ - ﻊ ﺗﺭ Joined Bitişik ﺭﺗﻖ ﻘﹰﺎﺭﺗ - ﻖﺭﺗ Recite (imp) Tane tane oku 2 ﺭﺗﻞ ﺗ ﹺﻞﺭ - ﺗ ﹾﻞﺭ To recite Tane tane okudu 2 ﺭﺗﻞ ﺗ ﹸﻞﺮ ﻳ - ﺗ ﹶﻞﺭ Four Dörder Worshippers, religious scholars Ruhbanlar It swelled Kabardı To profit Kâr etti It profited Kâr etti To attach, connect, strengthen ﺎﺑﻤﺭ 2 1 242 We recited Tane tane okuduk 2 ﺭﺗﻞ ﺎﺗ ﹾﻠﻨﺭ We recited it Onu tane tane okuduk 2 ﺭﺗﻞ ﻩ ﺎﺗ ﹾﻠﻨﺭ It was shaken Sarsıldı 2 ﺭﺟﺞ ﺝ ﺭ Shaking Sarsıntı ﺭﺟﺞ ﺟﹰﺎ ﺭ Men Adamlar ﺭﺟﻞ ﺎ ﹰﻻ ﹺﺭﺟ- ﺎ ﹲﻝﹺﺭﺟ Your (pl) men Adamlarınız ﺭﺟﻞ ﻢ ﻟ ﹸﻜﺎﹺﺭﺟ It was shaken Sarsıldı ﺭﺟﺞ ﺖ ﺟ ﺭ Filth, punishment Pis, pislik, azap, ceza ﺭﺟﺰ ﺍﺟﺰ ﹺﺭ- ﺰ ﺟ ﹺﺭ Filth, punishment Pis, pislik, azap, ceza ﺭﺟﺲ ﺎﺟﺴ ﹺﺭ- ﺲ ﺟ ﺭ Their filth, evil Onların pislikleri ﺭﺟﺲ ﻢ ﺴ ﹺﻬ ِ ﺟ ﹺﺭ Return Dönüş ﺭﺟﻊ ﻊ ﺟ ﺭ To return, turn back Geri döndü, döndürdü 1 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺮ ﹺﺟ ﻳ - ﻊ ﺟ ﺭ I was returned Döndürüldüm 1 ﺭﺟﻊ ﺖ ﻌ ﺭ ﹺﺟ You (pl) returned Döndünüz 1 ﺭﺟﻊ ﻢ ﺘﻌ ﺟ ﺭ He returned you Sana geri döndü 1 ﺭﺟﻊ ﻚ ﻌ ﺟ ﺭ We returned Döndük 1 ﺭﺟﻊ ﺎﻌﻨ ﺟ ﺭ We returned Sana geri döndürdük 1 ﺭﺟﻊ ﻙ ﺎﻌﻨ ﺟ ﺭ That it returns Onun döndürülmesi 1 ﺭﺟﻊ ﻪ ﻌ ﺟ ﺭ They returned Döndüler 1 ﺭﺟﻊ ﻮﺍﺟﻌ ﺭ Return Dönüş ﺭﺟﻊ ﻰﺟﻌ ﺭ Quake, shaking Zelzele, deprem ﺭﺟﻒ ﺟ ﹶﻔ ﹲﺔ ﺭ Foot Ayak ﺭﺟﻞ ﺟ ﹲﻞ ﹺﺭ Man Adam ﺭﺟﻞ ﻼ ﺟ ﹰ ﺭ - ﺟ ﹲﻞ ﺭ Two men Đki adam ﺭﺟﻞ ﻴ ﹺﻦﺟﹶﻠ ﺭ - ﻥ ﻼ ﺟ ﹶ ﺭ Your infantry Yayaların ﺭﺟﻞ ﻚ ﻠﺭ ﹺﺟ Two men Đki adam ﺭﺟﻞ ﻴ ﹺﻦﺟﹶﻠ ﺭ 2 243 Two feet Đki ayak ﺭﺟﻞ ﻴ ﹺﻦﺟﹶﻠ ﹺﺭ Stoning, guessing Taşlama, tahmin ﺭﺟﻢ ﻤﹰﺎﺭﺟ We stoned you Seni taşladık ﺭﺟﻢ ﻙ ﺎﻤﻨ ﺟ ﺭ Stoning, guessing Taşlamalar, tahminler ﺭﺟﻢ ﻮﻣﹰﺎﺭﺟ Rejected, stoned Kovulmuş, taşlanmış ﺭﺟﻢ ﻢ ﺭﺟﹺﻴ Their bags Onların torbaları ﺭﺣﻞ ﻢ ﻟ ﹺﻬﺎﹺﺭﺣ Became vast, wide Geniş oldu ﺭﺣﺐ ﺖ ﺒﺣ ﺭ Bag Torba ﺭﺣﻞ ﺎﻝ ﹺﺭﺣ- ﺣ ﹺﻞ ﺭ Journey Yolculuk, seyahat ﺭﺣﻞ ﺣﹶﻠ ﹶﺔ ﹺﺭ His bag Torbası ﺭﺣﻞ ﻪ ﻠﺣ ﺭ To have mercy Merhamet etti ﺭﺣﻢ ﻢ ﺣ ﺮ ﻳ - ﻢ ﺣ ﺭ Regarding mercy Merhametçe ﺭﺣﻢ ﻤﹰﺎﺭﺣ Those who are merciful Merhametli olanlar ﺭﺣﻢ ﺎ ُﺀﺣﻤ ﺭ Most Gracious Rahman, şefkatli ﺭﺣﻢ ﻤﺎ ﹸﻥﺭﺣ Mercy Rahmet ﺭﺣﻢ ﺖﺣﻤ ﺭ - ﻤ ﹲﺔ ﺣ ﺭ Your mercy Senin rahmetin ﺭﺣﻢ ﻚ ﺘﻤ ﺣ ﺭ Our mercy Bizim rahmetimiz ﺭﺣﻢ ﺎﺘﻨﻤ ﺣ ﺭ His mercy Onun rahmeti ﻪ ﺭﺣﻢ ﺘﻤ ﺣ ﺭ - ﻪ ﺘﻤ ﺣ ﺭ - ﻪ ﺘﻤ ﺣ ﺭ My mercy Benim rahmetim ﺭﺣﻢ ﻲﻤﺘ ﺣ ﺭ Most Gracious Rahman, şefkatli ﺭﺣﻢ ﻤ ﹺﻦ ﺣ ﺭ - ﻦ ﻤ ﺣ ﺭ We had mercy Merhamet ettik 1 ﺭﺣﻢ ﺎﻤﻨ ﺣ ﺭ We had mercy upon them Onlara merhamet ettik 1 ﺭﺣﻢ ﻢ ﻫ ﺎﻤﻨ ﺣ ﺭ He had mercy upon him Ona merhamet etti 1 ﺭﺣﻢ ﻪ ﻤ ﺣ ﺭ Pure drink Saf içecek ﺭﺣﻖ ﻴ ﹴﻖﺭﺣ Most Merciful Rahim, merhametli ﺭﺣﻢ ﺎﻴﻤﺭﺣ - ﻢ ﻴﺭﺣ Gently Yumuşak ﺭﺧﻮ ﺎ ًﺀﺭﺧ 1 1 1 244 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺮ ﻳ - ﺩ ﺭ ﺭﺩﺃ ﺩﹰﺍ ﹺﺭ- ﺀﹰﺍﹺﺭﺩ 1 ﺭﺩﺩ ﺕ ﺩ ﺭ Döndürüldüm, çevrildim 1 ﺭﺩﺩ ﺕ ﺩ ﺩ ﺭ We turned back Geri verdik, geri çevirdik 1 ﺭﺩﺩ ﺎﺩﻧ ﺩ ﺭ We turned him back Onu geri çevirdik 1 ﺭﺩﺩ ﻩ ﺎﺩﻧ ﺩ ﺭ It followed, came after Arkasından geldi 1 ﺭﺩﻑ ﻑ ﺩ ﺭ Barrier Sağlam duvar ﺭﺩﻡ ﺎﺩﻣ ﺭ He turned it back Onu geri çevirdi 1 ﺭﺩﺩ ﺎﺩﻫ ﺭ That they (fm) are taken back Geri alınmaları 1 ﺭﺩﺩ ﻦ ﻫ ﺩ ﺭ They turned back Geri çevirdiler 1 ﺭﺩﺩ ﻭﺍﺭﺩ They were turned back Geri çevrildiler 1 ﺭﺩﺩ ﻭﺍﺭﺩ They turned him back Onu götürdüler 1 ﺭﺩﺩ ﻩ ﻭﺭﺩ Turn (imp, pl) him back Ona götürün 1 ﺭﺩﺩ ﻩ ﻭﺭﺩ Turn (imp, pl) it back Onu iade edin, karşılık verin 1 ﺭﺩﺩ ﺎﻭﻫﺭﺩ Low, abject Düşük, alçak ﺭﺫﻝ ﻳﻞﺭﺫ All-Provider Bol rızık veren ﺭﺯﻕ ﻕ ﺍﺭﺯ Provision Rızık ﺭﺯﻕ ﻗﹰﺎ ﹺﺭﺯ- ﻕ ﺯ ﹺﺭ To provide sustenance Rızık verdi 1 ﺭﺯﻕ ﻕ ﺯ ﺮ ﻳ - ﻕ ﺯ ﺭ He provided you (pl) Size rızık verdi 1 ﺭﺯﻕ ﺯﹶﻗﻜﹸﻢ ﺭ Your provision Sizin rızkınız ﺭﺯﻕ ﻢ ﺯﹸﻗ ﹸﻜ ﹺﺭ- ﻢ ﺯﹶﻗ ﹸﻜ ﹺﺭ We were provided Bize rızık verildi ﺭﺯﻕ ﺎﺭ ﹺﺯ ﹾﻗﻨ Our provision Bizim rızkımız ﺭﺯﻕ ﺎﺯﹸﻗﻨ ﹺﺭ We provided you (pl) Size rızık verdik 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺯ ﹾﻗﻨ ﺭ We provided him Ona rızık verdik 1 ﺭﺯﻕ ﻩ ﺎﺯ ﹾﻗﻨ ﺭ We provided them Onlara rızık verdik 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﻫ ﺎﺯ ﹾﻗﻨ ﺭ To return, turn back Đade etti, geri verdi As helper Yardımcı olarak It was returned Đade edildi I was returned 1 1 245 ﺭﺯﻕ ﺯﹶﻗﻨﹺﻲ ﺭ Onun rızkı ﺭﺯﻕ ﻪ ﻗﺯ ﹺﺭ- ﻪ ﺯﹸﻗ ﹺﺭ- ﻪ ﺯﹶﻗ ﹺﺭ Her provision Onun (dş) rızkı ﺭﺯﻕ ﺎﺯﹶﻗﻬ ﹺﺭ- ﺎﺯﹸﻗﻬ ﹺﺭ He provided them Onlara rızık verdi ﺭﺯﻕ ﻢ ﻬ ﺯﹶﻗ ﺭ Their provision Onların rızkı ﺭﺯﻕ ﻢﺯﹸﻗﻬ ﹺﺭ- ﻢﺯﹶﻗﻬ ﹺﺭ- ﻢ ﻗ ﹺﻬﺯ ﹺﺭ Their (fm) provision Onların (dş) rızkı ﺭﺯﻕ ﻦ ﻬ ﺯﹸﻗ ﹺﺭ They were provided Rızıklandırıldılar ﺭﺯﻕ ﺭ ﹺﺯﻗﹸﻮﺍ Rass, a place Res, bir yer adı ﺭﺳﺲ ﺱ ﺭ Messages Vahiyler, mesajlar ﺭﺳﻞ ﺕ ﺎ ﹶﻻ ﹺﺭﺳ- ﺕ ﺎ ﹶﻻﹺﺭﺳ His messages Onun vahiyleri ﺭﺳﻞ ﻪ ﺗﺎ ﹶﻻﹺﺭﺳ My messages Benim vahiylerim ﺭﺳﻞ ﻲﺎ ﹶﻻﺗﹺﺭﺳ Message Elçilik ﺭﺳﻞ ﺎﹶﻟ ﹲﺔﹺﺭﺳ His message Onun risaleti, mesajı ﺭﺳﻞ ﻪ ﺘﺎﹶﻟﹺﺭﺳ Messengers, prophets Peygamberler, elçiler ﺭﺳﻞ ﻼ ﺳ ﹰ ﺭ - ﺳ ﹲﻞ ﺭ Your messengers Senin elçilerin ﺭﺳﻞ ﻚ ﻠﺳ ﺭ Your (pl) messengers Sizin elçileriniz ﺭﺳﻞ ﻢ ﺳﹸﻠ ﹸﻜ ﺭ Our messengers Bizim elçilerimiz ﺭﺳﻞ ﺎﻠﻨﺳ ﺭ - ﺎﺳﹸﻠﻨ ﺭ - ﺎﺳﹶﻠﻨ ﺭ His messengers Onun elçileri ﺭﺳﻞ ﻪ ﺳﹶﻠ ﺭ - ﻪ ﻠﺳ ﺭ Their messengers Onların elçileri ﺭﺳﻞ ﻢ ﻬ ﺳﹸﻠ ﺭ My messengers Benim elçilerim ﺭﺳﻞ ﻲﺳﻠ ﺭ Messenger, prophet Peygamber, elçi ﺭﺳﻞ ﻮ ﹶﻻﺭﺳ - ﻮ ﹲﻝﺭﺳ Your (pl) messenger Peygamberiniz ﺭﺳﻞ ﻢ ﻮﹶﻟ ﹸﻜﺭﺳ Our messenger Peygamberimiz ﺭﺳﻞ ﺎﻟﻨﻮﺭﺳ - ﺎﻮﹸﻟﻨﺭﺳ His messenger Onun Peygamberi ﺭﺳﻞ ﻪ ﻟﻮﺭﺳ - ﻪ ﻮﹶﻟﺭﺳ - ﻪ ﻮﹸﻟﺭﺳ Her messenger Onun (dş) elçisi ﺭﺳﻞ ﺎﻮﹸﻟﻬﺭﺳ Their messengers Onların elçileri ﻟﻬﹺﻢ ﺭﺳﻞﻮﺭﺳ -ﻢﻮﹶﻟﻬﺭﺳ -ﻢ ﻬ ﻮﹸﻟﺭﺳ He provided me Bana rızık verdi His provision 1 1 1 246 ﺭﺷﺪ ﺩ ﺎﺭﺷ - ﺩ ﺎﺭﺷ ﺭﺷﺪ ﺪ ﺷ ﺭ Doğruluk ﺭﺷﺪ ﺍﺷﺪ ﺭ - ﺪ ﺷ ﺭ Rightly Doğrulukla ﺭﺷﺪ ﺪﹰﺍﺭﺷ His righteousness Doğruluğu ﺭﺷﺪ ﻩ ﺪ ﺷ ﺭ Right Doğru ﺭﺷﺪ ﺪ ﻴﺭﺷ Guard, observer Gözetleyici ﺭﺻﺪ ﺪﹰﺍﺭﺻ Suckling Süt emzirmek ﺭﺿﻊ ﺔ ﻋ ﺎﺭﺿ They became pleased Razı oldular ﺭﺿﻮ ﻮﺍﺭﺿ Approval, pleasure Rıza, razılık ﺭﺿﻮ ﺎﺍﻧﺿﻮ ﹺﺭ- ﺍ ﹲﻥﺿﻮ ﹺﺭ His approval Onun rızası ﺭﺿﻮ ﻪ ﻧﺍﺿﻮ ﹺﺭ To become pleased Razı oldu ﺭﺿﻮ ﻰﺮﺿ ﻳ - ﻲ ﺿ ﺭ Pleasing Razı olarak ﺭﺿﻮ ﻴﹰﺎﺿ ﺭ I became pleased Razı oldum 1 ﺭﺿﻮ ﺖ ﻴﺭﺿ You (pl) became pleased Razı oldunuz 1 ﺭﺿﻮ ﻢ ﺘﻴﺿ ﺭ Moist, wet Islak, yaş ﺭﻃﺐ ﺐ ﺭ ﹾﻃ ﹴ Fresh date Taze hurma ﺭﻃﺐ ﺭﻃﹶﺒﹰﺎ Shepherds Çobanlar ﺭﻋﻲ ﺎ ٌﺀﹺﺭﻋ Its observance Riayeti, uygunluğu ﺭﻋﻲ ﺎﺘﻬﻳﺎﹺﺭﻋ Terror Korku ﺭﻋﺐ ﺎﻋﺒ ﺭ - ﺐ ﻋ ﺭ Thunder Gök gürültüsü ﺭﻋﺪ ﺪ ﻋ ﺭ They observed it Ona riayet ettiler ﺭﻋﻲ ﺎﻮﻫ ﻋ ﺭ Desire, hope Rağbet, umma ﺭﻏﺐ ﺭﻏﹶﺒﹰﺎ Freely Serbestçe ﺭﻏﺪ ﺍﺭ ﹶﻏﺪ Dust, particles Toz ﺭﻓﺖ ﺗﺎﺭﻓﹶﺎ - ﺕ ﺭﻓﹶﺎ Approach, sexual relation Kadınlara yaklaşmak ﺭﻓﺚ ﺚ ﺭﹶﻓ ﹲ Right, rightness Doğruluk It became right Doğru oldu Righteousness 1 1 1 247 Gift Hediye ﺭﻓﺪ ﺪ ﹺﺭ ﹾﻓ Cushion Yastık ﺭﻓﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺭ ﹾﻓ To raise Yükseltti, kaldırdı 1 ﺭﻓﻊ ﻊ ﺮﹶﻓ ﻳ - ﻊ ﺭﹶﻓ It (she) was raised Yükseltildi 1 ﺭﻓﻊ ﺖ ﻌ ﻓﺭ We raised Yükselttik 1 ﺭﻓﻊ ﺎﻌﻨ ﺭﹶﻓ We raised him Onu yükselttik 1 ﺭﻓﻊ ﻩ ﺎﻌﻨ ﺭﹶﻓ He raised him Onu yükseltti 1 ﺭﻓﻊ ﻪ ﻌ ﺭﹶﻓ He raised her Onu (dş) yükseltti 1 ﺭﻓﻊ ﺎﻌﻬ ﺭﹶﻓ That which raises Yükselten, yükseltecek ﺭﻓﻊ ﻊ ﻴﺭﻓ Companion Arkadaş ﺭﻓﻖ ﻴﻘﹰﺎﺭﻓ - ﻖ ﻴﻓﺭ Page, parchment Sayfa ﺭﻗﻖ ﻕ ﺭ Necks, slaves Boyunlar, esirler ﺭﻗﺐ ﺏ ﹺﺭﻗﹶﺎ ﹺ Neck, slave Boyun, esir ﺭﻗﺐ ﺏ ﹺﺭﻗﹶﺎ ﹺ- ﺔ ﺒﺭﹶﻗ Those who are asleep Uyuyanlar ﺭﻗﺪ ﺩ ﺭﻗﹸﻮ That which watches Gözetleyen ﺭﻗﺐ ﺎﻴﺒﺭﻗ - ﺐ ﻴﺭﻗ That you ascend Göğe çıkman ﺭﻗﻲ ﻚ ﻴﻗﺭ Inscribed Yazılmış ﺭﻗﻢ ﻢ ﻴﻗﺭ Camels, mounts Develer, binekler ﺭﻛﺐ ﺏ ﹺﺭﻛﹶﺎ Mass, heap Yığın ﺭﻛﻢ ﺭﻛﹶﺎﻣﹰﺎ Caravan Kervan ﺭﻛﺐ ﺐ ﺭ ﹾﻛ To ride, mount Bindi (ata, gemiye) 1 ﺭﻛﺐ ﺐ ﺮ ﹶﻛ ﻳ - ﺐ ﻛ ﺭ To assemble Birleştirdi 2 ﺭﻛﺐ ﺐ ﺮ ﱢﻛ ﻳ - ﺐ ﺭ ﱠﻛ They (dual) mounted Đkisi bindi 1 ﺭﻛﺐ ﺎﻛﺒ ﺭ Riding Binerek, binitli olarak ﺭﻛﺐ ﺎﺎﻧﺭ ﹾﻛﺒ He assembled you Seni terkip etti, birleştirdi 2 ﺭﻛﺐ ﻚ ﺒﺭ ﱠﻛ They mounted Bindiler 1 ﺭﻛﺐ ﻮﺍﻛﺒ ﺭ 1 248 Sound Fısıltı ﺭﻛﺰ ﺍﹺﺭ ﹾﻛﺰ That which bows down Rükû eden ﺭﻛﻊ ﺭ ﱠﻛ ﹺﻊ To bow down Rükû etti ﺭﻛﻊ ﻊ ﺮ ﹶﻛ ﻳ - ﻊ ﺭ ﹶﻛ Bowing down Rükû ederek ﺭﻛﻊ ﺭﻛﱠﻌﹰﺎ Support Destek ﺭﻛﻦ ﺭ ﹾﻛ ﹴﻦ Its support Onun desteği ﺭﻛﻦ ﻪ ﺭ ﹾﻛﹺﻨ Their mounts Onların binekleri ﺭﻛﺐ ﻢ ﻬ ﺑﺭﻛﹸﻮ Your (pl) spears Mızraklarınız ﺭﻣﺢ ﻢ ﺣ ﹸﻜ ﺎﹺﺭﻣ Ash Kül ﺭﻣﺪ ﺩ ﺎﺭﻣ Pomegranate Nar ﺭﻣﻦ ﺎ ﹶﻥﺭﻣ Gesture Đşaret ﺭﻣﺰ ﺍﻣﺰ ﺭ Ramadan Ramazan To throw Attı 1 ﺭﻣﻲ ﻲﺮﻣ ﻳ - ﻰﺭﻣ You threw Attın 1 ﺭﻣﻲ ﺖ ﻴﻣ ﺭ Decomposed Çürümüş ﺭﻣﻢ ﻢ ﻴﻣ ﺭ Pledge Rehin ﺭﻫﻦ ﺎ ﹲﻥﹺﺭﻫ He feared Korktu ﺭﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺭ Fear Korku ﺭﻫﺐ ﺐ ﻫ ﺭ Fearing Korkarak ﺭﻫﺐ ﺒﹰﺎﺭﻫ Monk Rahip, ruhban ﺭﻫﺐ ﺎﺎﻧﻫﺒ ﺭ - ﻥ ﺎﻫﺒ ﺭ Their monks Onların rahipleri ﺭﻫﺐ ﻢ ﻬ ﻧﺎﻫﺒ ﺭ Monasticism Ruhbanlık ﺭﻫﺐ ﻴ ﹰﺔﺎﹺﻧﻫﺒ ﺭ Fear Korku ﺭﻫﺐ ﺒ ﹰﺔﻫ ﺭ Family, tribe Aile, kabile ﺭﻫﻂ ﻂ ﻫ ﹲ ﺭ Your family Senin ailen, kabilen ﺭﻫﻂ ﻚ ﻫ ﹸﻄ ﺭ My family Benim ailem, kabilem ﺭﻫﻂ ﻲﻫﻄ ﺭ 1 ﺎ ﹶﻥﻣﻀ ﺭ 1 249 Cover Örtü ﺭﻫﻖ ﻘﹰﺎﺭﻫ At rest Sakin, olduğu gibi ﺭﻫﻮ ﺍﻫﻮ ﺭ Pledge Rehin ﺭﻫﻦ ﲔ ﻫ ﺭ Pledge Rehin ﺭﻫﻦ ﻨ ﹲﺔﻴﺭﻫ Its evening course Onun akşam esişi ﺭﻭﺡ ﺎﺣﻬ ﺍﺭﻭ Firm ones, mountains Sabit olanlar, dağlar ﺭﺳﻮ ﻲ ﺳ ﺍﺭﻭ Motionless Hareketsiz ﺭﻛﺪ ﺪ ﻛ ﺍﺭﻭ Mercy, rest Rahmet, rahatlık, ﺭﻭﺡ ﺡ ﻭ ﺭ Spirit Ruh ﺭﻭﺡ ﺎﻭﺣ ﺭ- ﺡ ﻭﺭ Our spirit Ruhumuz ﺭﻭﺡ ﺎﺣﻨ ﻭ ﺭ- ﺎﺣﻨ ﻭﺭ His spirit Onun ruhu ﺭﻭﺡ ﻪ ﺣ ﻭﺭ My spirit Ruhum ﺭﻭﺡ ﻲﻭﺣﺭ Meadows, gardens Bahçeler ﺭﻭﺽ ﺕ ﺎﻭﺿ ﺭ Garden Bahçe, otlak ﺭﻭﺽ ﺔﻭﺿ ﺭ Fright Korku ﺭﻭﻉ ﻉ ﻭ ﺭ Rome, Romans Roma, Romalılar ﺭﻭﻡ ﻡ ﻭ ﺭ A little Biraz ﺭﻭﺩ ﺪﹰﺍﻭﻳ ﺭ Winds Rüzgârlar ﺭﻭﺡ ﺡ ﺎ ﹺﹺﺭﻳ Doubt Şüphe ﺭﻳﺐ ﺐ ﻳﺭ Doubt Şüphe ﺭﻳﺐ ﺒ ﹰﺔ ﺭﹺﻳ- ﺒ ﹲﺔﺭﹺﻳ Their doubts Onların şüpheleri ﺭﻳﺐ ﻢ ﻳﹺﺒ ﹺﻬﺭ Wind, power Rüzgâr, kuvvet ﺭﻭﺡ ﺢ ﺭﹺﻳ Scented plants Reyhan, hoş kokulu bitki ﺭﻭﺡ ﺎ ﹲﻥﻳﺤﺭ Your (pl) wind, power Rüzgarınız, kuvvetiniz ﺭﻭﺡ ﻢ ﳛ ﹸﻜ ﹺﺭ Adornment Süs, güzellik ﺭﻳﺶ ﺭﹺﻳﺸﹰﺎ Elevation, high place Yüksek yer ﺭﻳﻊ ﻊﹺﺭﻳ 250 ز Those who drive Sürenler ﺯﺟﺮ ﺕ ﺍﺍ ﹺﺟﺮﺯ Provision Azık ﺯﻭﺩ ﺩ ﺍﺯ To increase Arttı, arttırdı 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﻳﺰﹺﻳ - ﺩ ﺍﺯ She increased Arttırdı (dş) 1 ﺯﻳﺪ ﺕ ﺩ ﺍﺯ She increased it Onu arttırdı (dş) 1 ﺯﻳﺪ ﻪ ﺗﺩ ﺍﺯ She increased them Onları arttırdı (dş) 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﻬ ﺗﺩ ﺍﺯ He increased you (pl) Sizi arttırdı 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﺩ ﹸﻛ ﺍﺯ He increased him Onu arttırdı 1 ﺯﻳﺪ ﻩ ﺩ ﺍﺯ He increased them Onları arttırdı 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﻫ ﺩ ﺍﺯ They increased Arttırdılar 1 ﺯﻳﺪ ﻭﺍﺩﺯ They increased you (pl) Sizi arttırdılar 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﻭ ﹸﻛﺍﺩﺯ They increased them Onları arttırdılar 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﻫ ﻭﺍﺩﺯ To visit Ziyaret etti 1 ﺯﻭﺭ ﺭ ﻭﻳﺰ - ﺭ ﺍﺯ Those who grow Ekinciler ﺯﺭﻉ ﻮ ﹶﻥﺍ ﹺﺭﻋﺯ He strayed, deviated Şaştı, saptı 1 ﺯﻳﻎ ﻍ ﺍ ﹶﺯ She strayed, deviated Şaştı, saptı 1 ﺯﻳﻎ ﺖ ﺍ ﹶﻏﺯ They strayed, deviated Şaştılar, saptılar 1 ﺯﻳﻎ ﺍﻏﹸﻮﺍﺯ To end, cease Bitti, sona erdi 1 ﺯﻭﻝ ﺍ ﹸﻝﻳﺰ - ﺍ ﹶﻝﺯ It ceased Son buldu 1 ﺯﻭﻝ ﺖ ﺍﹶﻟﺯ They (dual) ceased Son buldu (ikil) 1 ﺯﻭﻝ ﺎﺍﹶﻟﺘﺯ Adulterer, fornicator Zina eden erkek ﺯﱐ ﺍﻧﹺﻰ ﺯ- ﻥ ﺍﺯ Adulterer, fornicator Zina eden erkek ﺯﱐ ﺍﻧﹺﻲﺯ Adulteress, fornicatress Zina eden kadın ﺯﱐ ﻴ ﹲﺔﺍﹺﻧﺯ Those keen to give up Zahidler ﺯﻫﺪ ﻦ ﻳﻫﺪ ﺍﺯ That which vanishes, perishes Yok olan ﺯﻫﻖ ﻖ ﻫ ﺍﺯ 251 Angels of hell Zebani ﺯﺑﻦ ﻴ ﹲﺔﺎﹺﻧﺯﺑ Foam Köpük ﺯﺑﺪ ﺍﺑﺪﺯ - ﺪ ﺑﺯ Blocks Kütle ﺯﺑﺮ ﺮ ﺑﺯ Books, sects Kitaplar, kitleler ﺯﺑﺮ ﺍﺑﺮﺯ - ﺮﺯﺑ Zaboor Zebur ﺯﺑﺮ ﺍﻮﺭﺯﺑ - ﺭ ﻮﺯﺑ Glass Cam ﺯﺟﺞ ﺟ ﹲﺔ ﺎﺯﺟ Cry, shout Çığlık ﺯﺟﺮ ﺮ ﺟ ﺯ Strongly Zorlayarak ﺯﺟﺮ ﺍﺟﺮ ﺯ It is removed Uzaklaştırıldı ﺯﺣﺰﺡ ﺡ ﺣ ﹺﺰ ﺯ Advancing Đlerleyerek ﺯﺣﻒ ﻔﹰﺎﺯﺣ Gold, ornament Altın, süs ﺯﺧﺮﻑ ﺮﻓﹰﺎ ﺧ ﺯ - ﻑ ﺮ ﺧ ﺯ Its ornaments Süsleri ﺯﺧﺮﻑ ﺎﺮﹶﻓﻬ ﺧ ﺯ Increase (imp) Arttır 1 ﺯﻳﺪ ﺩ ﹺﺯ We increased Arttırdık 1 ﺯﻳﺪ ﺎﺩﻧ ﹺﺯ We increased them Onları arttırdık 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﻫ ﺎﺩﻧ ﹺﺯ Increase (imp) me Beni arttır 1 ﺯﻳﺪ ﺩﻧﹺﻲ ﹺﺯ Increase (imp) him Onu arttır 1 ﺯﻳﺪ ﻩ ﺩ ﹺﺯ Carpets Halılar ﺯﺭﺏ ﻰ ﺍﹺﺑﺯﺭ Those who grow, growers Ekinciler ﺯﺭﻉ ﻉ ﺍﺯﺭ You (pl) visited Ziyaret ettiniz ﺯﻭﺭ ﻢ ﺗﺭ ﺯ Crop Bitki, ekin ﺯﺭﻉ ﺎﺭﻋ ﺯ - ﻉ ﺭ ﺯ To sow, grow Ekti, dikti ﺯﺭﻉ ﻉ ﺭ ﺰ ﻳ - ﻉ ﺭ ﺯ Blue-eyed Gök gözlü, kör ﺯﺭﻕ ﺭﻗﹰﺎ ﺯ Crops Ekinler ﺯﺭﻉ ﻉ ﻭ ﹴﺯﺭ To claim, believe Đddia etti, zannetti ﺯﻋﻢ ﻢ ﻋ ﺰ ﻳ - ﻢ ﻋ ﺯ You claimed Zannettin ﺯﻋﻢ ﺖ ﻤ ﻋ ﺯ 1 1 1 252 ﺯﻋﻢ ﻢ ﺘﻤ ﻋ ﺯ Zanları ﺯﻋﻢ ﻢ ﻤ ﹺﻬ ﻋ ﺯ That which claims Zanneden ﺯﻋﻢ ﻢ ﻴﺯﻋ Sighing, roaring Gürleme ﺯﻓﺮ ﺍﻓﲑﺯ - ﺮ ﻴﻓﺯ Zaqqum tree Zakkum ağacı ﺯﻗﻢ ﻮ ﹺﻡ ﺯﱡﻗ It became pure Temiz oldu 1 ﺯﻛﻮ ﺯﻛﹶﺎ To clean, clear Temizledi 2 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱢﻲ ﻳ - ﺯﻛﱠﺎ Zakat, alms Zekât ﺯﻛﻮ ﺯﻛﹶﺎ ﹲﺓ He cleaned it (her) Onu temizledi ﺯﻛﻮ ﺎﺯﻛﱠﺎﻫ Zechariah (pbuh) Zekeriya (AS) Zakat, alms Zekât It became pure Temiz oldu Clean, innocent You (pl) claimed Zannettiniz Their claim 1 2 ﺎﺯ ﹶﻛ ﹺﺮﻳ ﺯﻛﻮ ﺯﻛﹶﻮﺍ ﹶﺓ ﺯﻛﻮ ﺯﻛﹶﻰ Temiz, masum ﺯﻛﻮ ﻴ ﹰﺔﻛ ﺯ - ﻴﹰﺎﻛ ﺯ Clean, innocent Temiz, masum ﺯﻛﻮ ﻴ ﹰﺔﻛ ﺯ You (pl) ceased Son verdiniz ﺯﻭﻝ ﻢ ﺘﹺﺯﹾﻟ Shaking, earthquake Zelzele, sarsıntı ﺯﻟﺰﻝ ﺍ ﹰﻻ ﹺﺯﹾﻟﺰ- ﺍ ﹶﻝﹺﺯﹾﻟﺰ Its earthquake Onun sarsıntısı ﺯﻟﺰﻝ ﺎﺍﹶﻟﻬﹺﺯﹾﻟﺰ To shake, quake Sarsıldı 1 ﺯﻟﺰﻝ ﺰﹾﻟ ﹺﺰ ﹸﻝ ﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﺯﹾﻟ It was shaken Sarsıldı 1 ﺯﻟﺰﻝ ﺖ ﺯﹾﻟ ﹺﺰﹶﻟ Shaking, earthquake Zelzele, sarsıntı ﺯﻟﺰﻝ ﺰﹶﻟ ﹶﺔ ﺯﹾﻟ - ﺰﹶﻟ ﹲﺔ ﺯﹾﻟ They were shaken Sarsıldılar ﺯﻟﺰﻝ ﺯﹾﻟ ﹺﺰﻟﹸﻮﺍ Near, approaching Yakın, yaklaşan ﺯﻟﻒ ﺯﹾﻟﻔﹰﺎ Near, approaching Yakın, yaklaşan ﺯﻟﻒ ﺯﹾﻟﻔﹶﻰ - ﺯﹾﻟ ﹶﻔ ﹰﺔ Near, approaching Yakın, yaklaşan ﺯﻟﻒ ﺯﹾﻟﻔﹶﻰ Slippery Kaygan, kayan ﺯﻟﻖ ﺯﹶﻟﻘﹰﺎ You (pl) slipped Kaydınız ﺯﻟﻞ ﻢ ﺘﺯﹶﻟ ﹾﻠ 1 1 1 253 ﺯﻣﺮ ﺮﹰﺍﺯﻣ ﺯﻣﻬﺮ ﺍﻬﺮﹺﻳﺮ ﻣ ﺯ Groups, in groups Bölük bölük Freezing cold Şiddetli soğuk Ginger Zencefil Adultery, fornication Zina ﺯﱐ ﻰﹺﺯﻧ Base, ignoble Soysuz ﺯﱎ ﻴ ﹺﻢﺯﹺﻧ Splendor Süs ﺯﻫﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻫ ﺯ To vanish, perish Çıktı, yok oldu ﺯﻫﻖ ﻖ ﻫ ﺯ That which vanishes, perishes Yok olan ﺯﻫﻖ ﻮﻗﹰﺎﺯﻫ End Son bulma ﺯﻭﻝ ﺍ ﹲﻝﺯﻭ Pair, mate, spouse Eş, karı veya koca ﺯﻭﺝ ﺎﻭﺟ ﺯ - ﺝ ﻭ ﺯ Two pairs Đki eş ﺯﻭﺝ ﻥ ﺎﻭﺟ ﺯ It was paired, mated Eşleştirildi ﺯﻭﺝ ﺖ ﺟ ﻭ ﺯ Your wife Eşin ﺯﻭﺝ ﻚ ﺟ ﻭ ﺯ - ﻚ ﺟ ﻭ ﺯ We paired Eşleştirdik 1 ﺯﻭﺝ ﺎﺟﻨ ﻭ ﺯ We married her to you Onu seninle evlendirdik 1 ﺯﻭﺝ ﺎﺎ ﹶﻛﻬﺟﻨ ﻭ ﺯ We married them Onları evlendirdik 1 ﺯﻭﺝ ﻢ ﻫ ﺎﺟﻨ ﻭ ﺯ His wife Onun eşi ﺯﻭﺝ ﻪ ﻭ ﹺﺟ ﺯ - ﻪ ﺟ ﻭ ﺯ Her spouse Onun (dş) eşi ﺯﻭﺝ ﺎﺟﻬ ﻭ ﺯ - ﺎﻭ ﹺﺟﻬ ﺯ Two pairs Đki eş ﺯﻭﺝ ﻴ ﹺﻦﺟ ﻭ ﺯ False, lie Yalan, kötü söz, tezvir ﺯﻭﺭ ﻭﺭﹰﺍ ﺯ-ﺭ ﻭﺯ Increase Artış ﺯﻳﺪ ﺩﹲﺓ ﺎﹺﺯﻳ Oil Yağ ﺯﻳﺖ ﺖ ﻳﺯ Its oil Onun yağı ﺯﻳﺖ ﺎﺘﻬﻳﺯ Olive Zeytin ﺯﻳﱳ ﺎﻮﻧﻳﺘﺯ - ﻮ ﹲﻥﻳﺘﺯ Olive Zeytin özellikli ﺯﻳﱳ ﺔ ﻧﻮﻳﺘﺯ Zayd Zeyd ﻼ ﻴ ﹰﺠﹺﺒ ﻧﺯ 1 1 ﺪ ﻳﺯ 254 ﺯﻳﻎ ﻳ ﹲﻎﺯ 2 ﺯﻳﻞ ﺎﻳ ﹾﻠﻨﺯ Süslendi 2 ﺯﻳﻦ ﻦ ﻳﺯ To adorn, beautify Süsledi 2 ﺯﻳﻦ ﻦ ﻳﺰ ﻳ - ﻦ ﻳﺯ We adorned Süsledik 2 ﺯﻳﻦ ﺎﻳﻨﺯ We adorned it Onu süsledik 2 ﺯﻳﻦ ﺎﺎﻫﻳﻨﺯ Adornment Süs, ziynet ﺯﻳﻦ ﻨ ﹲﺔﺯﹺﻳ Your adornment Ziynetleriniz ﺯﻳﻦ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻨﺯﹺﻳ Its (his) adornment Onun ziyneti ﺯﻳﻦ ﻪ ﺘﻨﺯﹺﻳ Its (her) adornment Onun (dş) ziyneti ﺯﻳﻦ ﺎﺘﻬﻨ ﺯﹺﻳ- ﺎﺘﻬﻨﺯﹺﻳ Their (fm) adornment Onları (dş) ziyneti ﺯﻳﻦ ﻦ ﻬ ﺘﻨ ﺯﹺﻳ- ﻦ ﺘ ﹺﻬﻨﺯﹺﻳ He adorned it (him) Onu süsledi 2 ﺯﻳﻦ ﻪ ﻨﻳﺯ They adorned Süslediler 2 ﺯﻳﻦ ﻮﺍﻳﻨﺯ Deviation Eğrilik We separated Ayırdık It was adorned 255 س ﺳﺄﻝ ﺍ ﹺﻝﺳﺆ 1 ﺳﺄﻝ ﺌ ﹶﻞﺳ Sordu, istedi 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹸﻞ ﻳ - ﺳﹶﺌ ﹶﻞ It (she) was asked Soruldu (dş) 1 ﺳﺄﻝ ﺖ ﺌﹶﻠﺳ Your request, question Đsteğin 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﺆﹶﻟ ﺳ They were asked Soruldular 1 ﺳﺄﻝ ﺌﻠﹸﻮﺍﺳ To be evil Kötü oldu 1 ﺳﻮﺃ ﻮ ُﺀﻳﺴ - ﺎ َﺀﺳ Freed camel Serbest bırakılmış deve It became evil Kötü oldu Request, question Sual, soru, istek It (he) was asked Soruldu To ask Women who fast, move about Men who fast, move about ﺒ ﹲﺔﺎﺋﺳ 1 Oruç tutan kadınlar, seyahat edenler Oruç tutan erkekler, seyahat edenler ﺳﻮﺃ ﺖ ﺎﹶﺋﺳ ﺳﻴﺢ ﺕ ﺎﺋﺤﺎﺳ ﺳﻴﺢ ﻮ ﹶﻥﺋﺤﺎﺳ Easy to swallow Đçimi kolay ﺳﻮﻍ ﺎﺋﻐﺎ ﺳ- ﺋ ﹲﻎﺎﺳ That which drives Sevk eden, süren ﺳﻮﻕ ﻖ ﺋﺎﺳ That which asks Đsteyen 1 ﺳﺄﻝ ﺋ ﹲﻞﺎﺳ Those who ask Đsteyenler 1 ﺳﺄﻝ ﲔ ﻠﺋﺎﺳ Those who swim Yüzenler ﺳﺒﺢ ﺕ ﺎﺎﹺﺑﺤﺳ Armors Zırhlar ﺳﺒﻎ ﺕ ﺎﺎﹺﺑﻐﺳ That which outruns, precedes Öne geçen, yarışan ﺳﺒﻖ ﻖ ﺎﹺﺑﺳ To race, precede Yarıştı 3 ﺳﺒﻖ ﻖ ﺎﹺﺑﻳﺴ - ﻖ ﺑﺎﺳ Forerunners Yarışanlar, geçenler 1 ﺳﺒﻖ ﺕ ﺎﹺﺑﻘﹶﺎﺳ Race (imp, pl) Yarışın 1 ﺳﺒﻖ ﺎﹺﺑﻘﹸﻮﺍﺳ Forerunners Önde gidenler, öncekiler ﺳﺒﻖ ﲔ ﻘ ﺎﹺﺑ ﺳ- ﺎﹺﺑﻘﹸﻮ ﹶﻥﺳ Forerunners Önde gidenler, öncekiler ﺳﺒﻖ ﲔ ﻘ ﺎﹺﺑﺳ I will recite Okuyacağım 1 ﺗﻠﻮ ﺗﻠﹸﻮﺳﹶﺄ He (it) will come to you (pl) Size gelecek 1 ﺃﰐ ﻴﻜﹸﻢﺂﺗﺳ 256 Prostrating Secde ederek ﺳﺠﺪ ﺎﺟﹺﺪﹰﺍﺳ Those who prostrate Secde edenler ﺳﺠﺪ ﻦ ﻳﺎ ﹺﺟﺪ ﺳ- ﺎﺟﹺﺪﻭ ﹶﻥﺳ Those who prostrate Secde edenler ﺳﺠﺪ ﻦ ﻳﺎ ﹺﺟﺪﺳ Their territory Onların yurtları ﺳﻮﺡ ﻢ ﺘ ﹺﻬﺣ ﺎﺳ Magician Sihirbaz ﺳﺤﺮ ﺮ ﺣ ﺎﺳ Two magicians Đki sihirbaz ﺳﺤﺮ ﻥ ﺍﺣﺮ ﺎﺳ Magicians Sihirbazlar ﺳﺤﺮ ﻭ ﹶﻥﺣﺮ ﺎﺳ Bank, shore Sahil, kıyı ﺳﺤﻞ ﺣ ﹸﻞ ﺎﺳ Those who ridicule, mock Alay edenler ﺳﺨﺮ ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺎﺳ Our chiefs Beylerimiz, efendilerimiz ﺳ ﻮﺩ ﺎﺗﻨﺩ ﺎﺳ Their sixth one Onların altıncısı ﺳﺪﺱ ﻢ ﻬ ﺳ ﺩ ﺎﺳ He travelled, went, walked Yola çıktı, yürüdü, seyir yaptı ﺳﲑ ﺭ ﺎﺳ That which goes freely Görünen, ortaya çıkan ﺳﺮﺏ ﺏ ﺎ ﹺﺭﺳ Hasten, run (imp, pl) Koşun ﺳﺮﻉ ﻮﺍﺎ ﹺﺭﻋﺳ That which steals Hırsız ﺳﺮﻕ ﺎ ﹺﺭﹶﻗ ﹸﺔ ﺳ- ﻕ ﺎ ﹺﺭﺳ That which steals Hırsız ﺳﺮﻕ ﺎ ﹺﺭﹶﻗ ﹸﺔﺳ Those who steal Hırsızlar ﺳﺮﻕ ﲔ ﻗﺎ ﹺﺭ ﺳ- ﺎ ﹺﺭﻗﹸﻮ ﹶﻥﺳ Those who steal Hırsızlar ﺳﺮﻕ ﲔ ﻗﺎ ﹺﺭﺳ I will have it (him) covered Onu sardıracağım 4 ﺭﻫﻖ ﻪ ﻫ ﹸﻘ ﺭ ﺳﹸﺄ I will show you (pl) Size göstereceğim 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻭﺭﹺﻳ ﹸﻜ ﺳﹸﺄ - ﻢ ﺳﹸﺄﺭﹺﻳ ﹸﻜ I will ask for forgiveness Đstiğfar edeceğim 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺳ ﺳﹶﺎ I will make deviate Döndüreceğim 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺻ ﹺﺮ ﺳﹶﺄ I will make enter the fire Ateşe sokacağım 4 ﺻﻠﻲ ﻲﺻﻠ ﺳﹸﺄ I will make him enter the fire Onu ateşe sokacağım 4 ﺻﻠﻲ ﻪ ﻴﺻﻠ ﺳﹸﺄ Hour, time of judgment Kıyamet saati, zaman, saat ﺳﻮﻉ ﻋ ﹸﺔ ﺎﺳ Low, below Alt, aşağı ﺳﻔﻞ ﻞﺎﻓﺳ 1 3 257 Its downside, its lowest Onun altı, aşağı tarafı ﺳﻔﻞ ﺎﻓﹶﻠﻬﺎﺳ Low ones Aşağılar ﺳﻔﻞ ﲔ ﻠﻓﺎﺳ Leg, shin Ayak, bacak ﺳﻮﻕ ﻕ ﺎﺳ Falling Düşen ﺳﻘﻂ ﻄﹰﺎﺎﻗﺳ Two legs Đki ayak ﺳﻮﻕ ﻲ ﺎﹶﻗﺳ Her two legs, shins Onun (dş) iki ayağı ﺳﻮﻕ ﺎﻴﻬﺎﹶﻗﺳ I will write Yazacağım 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﺳﹶﺄ ﹾﻛ I will write it Onu yazacağım 1 ﻛﺘﺐ ﺎﺒﻬﺘﺳﹶﺎ ﹾﻛ Stationary Sakin, hareketsiz ﺳﻜﻦ ﻨﹰﺎﺎﻛﺳ To ask Sordu, istedi 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺄ ﹸﻝ ﻳ - ﺳﹶﺄ ﹶﻝ Top flow Aktı, sel oldu 1 ﺳﻴﻞ ﺴﻴ ﹸﻞ ِ ﻳ - ﺎ ﹶﻝﺳ It flowed Sel aktı (dş) 1 ﺳﻴﻞ ﺖ ﺎﹶﻟﺳ You asked Sordun 1 ﺳﺄﻝ ﺖ ﺳﹶﺄﹾﻟ I asked Sordum, istedim 1 ﺳﺄﻝ ﺖ ﺳﹶﺄﹾﻟ I asked you Sana sordum, senden istedim 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﺘﺳﹶﺄﹾﻟ I asked you (pl) Size sordum, sizden istedim 1 ﺳﺄﻝ ﺘﻜﹸﻢﺳﹶﺄﹾﻟ You (pl) asked Sordunuz, istediniz 1 ﺳﺄﻝ ﻢ ﺘﺳﹶﺄﹾﻟ You (pl) asked him Ondan istediniz 1 ﺳﺄﻝ ﻩ ﻮﺘﻤﺳﹶﺄﹾﻟ You (pl) asked them (fm) Onlara (dş) sordunuz 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﻫ ﻮﺘﻤﺳﹶﺄﹾﻟ You asked them Onlara sordun 1 ﺳﺄﻝ ﻢ ﻬ ﺘﺳﹶﺄﹾﻟ I will throw Atacağım 4 ﻟﻘﻲ ﻲﺳﹸﺄﹾﻟﻘ -ﻰﺳﹸﺄﹾﻟﻘ He asked you Sana sordu 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﺳﹶﺄﹶﻟ Sound, intact Sağlam ﺳﻠﻢ ﻢﺎﻟﺳ Sound ones Sağlamlar ﺳﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻟﻤﺎﺳ He asked her Ona (dş) sordu 1 ﺳﺄﻝ ﺎﺳﹶﺄﹶﻟﻬ He asked them Onlara sordu 1 ﺳﺄﻝ ﻢ ﻬ ﺳﹶﺄﹶﻟ 258 ﺳﺄﻝ ﺳﹶﺄﻟﹸﻮﺍ Gaflet içindekiler ﲰﺪ ﻭ ﹶﻥﻣﺪ ﺎﺳ Conversing by night Geceleyin konuşarak ﲰﺮ ﺮﹰﺍﺎﻣﺳ Samiri Samiri ﲰﺮ ﻱ ﻣ ﹺﺮ ﺎﺳ I will inform Haber vereceğim 2 ﻧﺒﺄ ﺒ ﹸﺊﻧﺳﹸﺄ I will inform you Sana haber vereceğim 2 ﻧﺒﺄ ﻚ ﺒﹸﺌﻧﺳﹸﺄ I will send down Đndireceğim 4 ﻧﺰﻝ ﻧ ﹺﺰ ﹸﻝﺳﹸﺄ Awakened Uyanık ﺳﻬﺮ ﺓ ﺮ ﻫ ﺎﺳ He drew lots Kura çekti ﺳﻬﻢ ﻢ ﻫ ﺎﺳ Neglectful Gafil, ihmalkâr ﺳﻬﻮ ﻮ ﹶﻥﺎﻫﺳ To level Eşitledi, hizaya getirdi 3 ﺳﻮﻱ ﺎﻭﹺﻱﻳﺴ - ﺎﻭٰﻯﺳ I will take shelter Sığınacağım 1 ﺃﻭﻱ ﺂﻭﹺﻱﺳ Saba Sebe ﺳﺒﺄ ﺒﹴﺈﺳ Rest Đstirahat ﺳﺒﺖ ﺎﺗﹰﺎﺳﺒ Relations, means Sebep, yol, akraba ﺳﺒﺐ ﺎﺒﺒﺳ - ﺐ ﺒ ﹴﺳ Sabbath Cumartesi, tatil günü ﺳﺒﺖ ﺖ ﺒﺳ Their sabbath Onların tatil günü ﺳﺒﺖ ﻢ ﺘ ﹺﻬﺒﺳ Glorify (imp) Tesbih et 2 ﺳﺒﺢ ﺢ ﺒﺳ To glorify Tesbih etti, yüceltti 2 ﺳﺒﺢ ﺢ ﺒﺴ ﻳ - ﺢ ﺒﺳ Swimming, occupation Yüzme, meşguliyet ﺳﺒﺢ ﺤﹰﺎﺳﺒ Glory Subhan, münezzeh, yüce ﺳﺒﺢ ﺎ ﹶﻥﺒﺤﺳ Glory be to Allah Allah münezzehtir, yücedir ﺳﺒﺢ ﻪ ﺎ ﹶﻥ ﺍﻟﱠﻠﺒﺤﺳ Glory be to You Sen münezzehsin, yücesin ﺳﺒﺢ ﻚ ﻧﺎﺒﺤﺳ Glory be to Him O münezzehtir, yücedir ﺳﺒﺢ ﻪ ﻧﺎﺒﺤﺳ Glorify (imp) Him Onu tesbih et 2 ﺳﺒﺢ ﻪ ﺤ ﺒﺳ Glorify (imp, pl) Tesbih edin 2 ﺳﺒﺢ ﻮﺍﺒﺤﺳ They asked Sordular Those who amuse themselves 1 3 259 ﺳﺒﺢ ﻩ ﻮﺒﺤﺳ Vahşi hayvanlar ﺳﺒﻊ ﻊ ﺒﺳ Seven Yedi (sayı) ﺳﺒﻊ ﻌ ﹲﺔ ﺒﺳ - ﺎﺒﻌﺳ – ﻊ ﺒﺳ Seventy Yetmiş ﺳﺒﻊ ﲔ ﻌ ﺒﺳ - ﻮ ﹶﻥﺒﻌﺳ To precede Önceden geldi, geçti ﺳﺒﻖ ﻖ ﺴﹺﺒ ﻳ - ﻖ ﺒﺳ In race, racing Yarışarak ﺳﺒﻖ ﻘﹰﺎﺳﺒ It (she) preceded Geçti (dş) 1 ﺳﺒﻖ ﺖ ﺒ ﹶﻘﺳ It (he) preceded you (pl) Sizi geçti 1 ﺳﺒﻖ ﻢ ﺒ ﹶﻘ ﹸﻜﺳ They preceded Geçtiler 1 ﺳﺒﻖ ﺒﻘﹸﻮﹾﺍﺳ They preceded us Bizi geçtiler 1 ﺳﺒﻖ ﺎﺒﻘﹸﻮﻧﺳ Way Yollar ﺳﺒﻞ ﻼ ﺒ ﹰﺳ - ﺒ ﹲﻞﺳ Our ways Bizim yollarımız ﺳﺒﻞ ﺎﺒﹶﻠﻨﺳ Way Yol ﺳﺒﻞ ﻼ ﺳﺒﹺﻴ ﹰ - ﺳﺒﹺﻴ ﹲﻞ Your way Senin yolun ﺳﺒﻞ ﻚ ﻠﺳﺒﹺﻴ Our way Bizim yolumuz ﺳﺒﻞ ﺎﺳﺒﹺﻴﹶﻠﻨ His way Onun yolu ﺳﺒﻞ ﻪ ﺳﺒﹺﻴﹶﻠ Their way Onların yolu ﺳﺒﻞ ﻢ ﻬ ﺳﺒﹺﻴﹶﻠ My way Benim yolum ﺳﺒﻞ ﻲﺳﺒﹺﻴﻠ You will see Göreceksin ﺑﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺒﺘﺳ Six Altı ﺳﺘﺖ ﺔ ﺘﺳ You will find Bulacaksın 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﺠ ﺘ ﹺﺳ You will find me Beni bulacaksın 1 ﻭﺟﺪ ﺪﻧﹺﻲ ﺠ ﺘ ﹺﺳ You (pl) will find Bulacaksınız 1 ﻭﺟﺪ ﻭ ﹶﻥﺠﺪ ﺘ ﹺﺳ You (pl) will be called Çağırılacaksınız 1 ﺩﻋﻮ ﻮ ﹶﻥ ﻋ ﺪ ﺘﺳ You will mention Anacaksınız 1 ﺫﻛﺮ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹾﺬ ﹸﻛﺮﺳ You will mention them Onları (dş) anacaksınız 1 ﺫﻛﺮ ﻦ ﻬ ﻧﻭﺘ ﹾﺬ ﹸﻛﺮﺳ Glorify (imp, pl) Him Onu tesbih edin Wild animals 2 1 4 260 ﺳﺘﺮ ﺮﹰﺍﺳﺘ 4 ﺭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﺮﺩ ﺘﺳ Emzirteceksiniz 1 ﺭﺿﻊ ﻊ ﺿ ﺮ ﺘﺳ You (pl) will know Bileceksiniz 1 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﹶﻠﻤ ﺘﺳ You (pl) will be defeated Yenileceksiniz 1 ﻏﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﻐﹶﻠﺒ ﺘﺳ It will be written Yazılacak (dş) 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﺘ ﹾﻜﺳ Sixty Altmış ﺳﺘﺖ ﲔ ﺘﺳ It covered with darkness Karardı, sakinleşti ﺳﺠﻮ ﻰﺳﺠ - ﺎﺳﺠ To prostrate Secde etti ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺴ ﻳ - ﺪ ﺠ ﺳ Prostrating Secde ederek ﺳﺠﺪ ﺪﹰﺍﺳﺠ They prostrated Secde ettiler ﺳﺠﺪ ﻭﺍﺠﺪ ﺳ They were made to boil Kaynatıldı (dş) ﺳﺠﺮ ﺕ ﺮ ﺠ ﺳ Scroll Yazı tomarı ﺳﺠﻞ ﺠ ﱢﻞ ﺳ ﹺ Prison Zindan, hapis ﺳﺠﻦ ﻦ ﺠ ﺳ - ﻦ ﺠ ﺳ Those who prostrate Secde edenler ﺳﺠﺪ ﺩ ﻮﺳﺠ Baked clay Pişmiş balçık ﺳﺠﻞ ﻴ ﹴﻞﺳﺠ Sijjin Siccin ﺳﺠﻦ ﲔ ﺠ ﺳ Cloud Bulut ﺳﺤﺐ ﺎﺎﺑﺳﺤ - ﺏ ﺎﺳﺤ Magician Sihirbaz ﺳﺤﺮ ﺎ ﹴﺭﺳﺤ Forbidden Yasak ﺳﺤﺖ ﺖ ﺤ ﺳ Dawn Seher vakti ﺳﺤﺮ ﺤ ﹴﺮ ﺳ Magic Sihir ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺳ To bewitch, delude Sihirledi ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺴ ﻳ - ﺮ ﺤ ﺳ Two magics Đki sihir ﺳﺤﺮ ﻥ ﺍﺤﺮ ﺳ Magicians Sihirbazlar ﺳﺤﺮ ﺮ ﹸﺓ ﺤ ﺳ Your magic Senin sihrin ﺳﺤﺮ ﻙ ﺤ ﹺﺮ ﺳ Cover Örtü You (pl) will be returned Döndürüleceksiniz You will have it suckle 1 1 1 261 His magic Onun sihri ﺳﺤﺮ ﻩ ﺤ ﹺﺮ ﺳ Their magic Onların sihri ﺳﺤﺮ ﻢ ﻫ ﺤ ﹺﺮ ﺳ Their (dual) magic O ikisinin sihri ﺳﺤﺮ ﺎﻫﻤ ﺤ ﹺﺮ ﺳ They bewitched Sihirlediler ﺳﺤﺮ ﻭﹾﺍﺤﺮ ﺳ Away with Uzak olsunlar ﺳﺤﻖ ﻘﹰﺎﺳﺤ Far off Uzak ﺳﺤﻖ ﻴ ﹴﻖﺳﺤ He ridiculed, mocked Alay etti, maskara etti 1 ﺳﺨﺮ ﺮ ﺨ ﺳ To subject, make subservient Boyun eğdirdi, kontrol altına aldı 2 ﺳﺨﺮ ﺮ ﺨ ﺴ ﻳ - ﺮ ﺨ ﺳ We subjected Boyun eğdirdik 1 ﺳﺨﺮ ﺎﺮﻧ ﺨ ﺳ We subjected it (her) Ona boyun eğdirdik 1 ﺳﺨﺮ ﺎﺎﻫﺮﻧ ﺨ ﺳ He subjected it (her) Ona boyun eğdirdi 1 ﺳﺨﺮ ﺎﺮﻫ ﺨ ﺳ They mocked Alay ettiler 1 ﺳﺨﺮ ﻭﺍﺨﺮ ﺳ Mocking Alay 1 ﺳﺨﺮ ﻳﹰﺎﺨ ﹺﺮ ﺳ For service Hizmetinde ﺳﺨﺮ ﻳﹰﺎﺨ ﹺﺮ ﺳ Anger, wrath Kızgınlık, öfke ﺳﺨﻂ ﻂ ﺨ ﺳ He became angry Kızdı, hoşlanmadı ﺳﺨﻂ ﻂ ﺨﹶ ﺳ Barrier Sed ﺳﺪﺩ ﺪﹰﺍ ﺳ Lote tree Sedir ağacı ﺳﺪﺭ ﺓﺪﺭ ﺳ -ﺪ ﹴﺭ ﺳ One sixth Altıda bir ﺳﺪﺱ ﺱ ﺪ ﺳ Neglected Başıboş ﺳﺪﻱ ﻯﺳﺪ Right, appropriate Doğru ﺳﺪﺩ ﺍﻳﺪﺳﺪ Two barriers, mountains Đki sed ﺳﺪﺩ ﻳ ﹺﻦﺪ ﺳ Secret Gizli, saklı, sır ﺳﺮﺭ ﺮ ﺳ Secret, secretly Gizli, gizlice ﺳﺮﺭ ﺮﹰﺍ ﺳ Ease Bolluk ﺳﺮﺭ ﺍ ُﺀﺳﺮ Secrets Sırlar ﺳﺮﺭ ﺮ ﺋﺍﺳﺮ 1 1 262 Mirage Serap ﺳﺮﺏ ﺎﺍﺑﺳﺮ - ﺏ ﺍ ﹴﺳﺮ Garments Giyecekler, giyimler ﺳﺮﺑﻞ ﻴ ﹶﻞﺍﹺﺑﺳﺮ Their garments Giyecekleri, giyimleri ﺳﺮﺑﻞ ﻢﺍﺑﹺﻴﹸﻠﻬﺳﺮ Lamp Lamba ﺳﺮﺝ ﺎﺍﺟﺳﺮ Release Salıverme, bırakma ﺳﺮﺡ ﺍﺣﹰﺎﺳﺮ Its walls Onun duvarları ﺳﺮﺩﻕ ﺎﺩﹸﻗﻬ ﺍﺳﺮ Swift, swiftly Hızla ﺳﺮﻉ ﺍﻋﹰﺎﺳﺮ Going freely Serbestçe giderek ﺳﺮﺏ ﺑﹰﺎﺳﺮ Release (imp, pl) Bırakın, salın 2 ﺳﺮﺡ ﻮﺮﺣ ﺳ Release (imp, pl) them (fm) Onları (dş) serbest bırakın 2 ﺳﺮﺡ ﻦ ﻫ ﻮﺮﺣ ﺳ Links of armor Zırh baklası ﺳﺮﺩ ﺩ ﺮ ﺳ Thrones, couches Tahtlar, döşekler ﺳﺮﺭ ﺍﺮﺭ ﺳ - ﺭ ﺮ ﺳ To steal Çaldı, hırsızlık yaptı ﺳﺮﻕ ﻕ ﺴ ﹺﺮ ﻳ - ﻕ ﺮ ﺳ Your secrets Sizin sırrınız, gizliniz ﺳﺮﺭ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺳ Eternal, continuous Sonsuz, ebedi ﺳﺮﻣﺪ ﺍﻣﺪ ﺮ ﺳ Their secrets Onların sırrı, gizlisi ﺳﺮﺭ ﻢ ﻫ ﺮ ﺳ Happily Sevinçli ﺳﺮﺭ ﻭﺭﹰﺍﺳﺮ Stream Su arkı ﺳﺮﻱ ﻳﹰﺎﺳ ﹺﺮ Swift Çabuk, hızlı ﺳﺮﻉ ﻊ ﻳﺳ ﹺﺮ It was spread out Yayıldı ﺳﻄﺢ ﺖ ﺤ ﻄ ﺳ He ran, strived Koştu, çalıştı ﺳﻌﻲ ﺎﺳﻌ Abundance Genişlik ﻭﺳﻊ ﻌ ﹰﺔ ﺳ His abundance, wealth Onun genişliği, zenginliği ﻭﺳﻊ ﻪ ﺘﻌ ﺳ They were made happy Mutlu kılındılar ﺳﻌﺪ ﻭﺍﻌﺪ ﺳ Madness Çılgınlık ﺳﻌﺮ ﻌ ﹴﺮ ﺳ It was set ablaze Alevlendirildi ﺳﻌﺮ ﺕ ﺮ ﻌ ﺳ 1 1 1 2 263 They ran, strived Koştular ﺳﻌﻲ ﺍﻌﻮ ﺳ Effort, Çalışma ﺳﻌﻲ ﻲ ﻌ ﺳ To strive, run Çalıştı, koştu ﺳﻌﻲ ﻰﺴﻌ ﻳ - ﻰﺳﻌ Running Koşarak, çalışarak ﺳﻌﻲ ﻴﹰﺎﺳﻌ Happy, glad Mutlu ﺳﻌﺪ ﺪ ﻴﻌ ﺳ Blazing fire Çılgın ateş ﺳﻌﺮ ﺮﹰﺍﻌﻴ ﺳ - ﻌ ﹺﲑ ﺳ You effort Çalışmanız ﺳﻌﻲ ﻴﻜﹸﻢﻌ ﺳ - ﻴﻜﹸﻢﻌ ﺳ His effort Onun çalışması ﺳﻌﻲ ﻪ ﻴﻌ ﺳ - ﻪ ﻌﹺﻴ ﺳ Her effort Onun (dş) çalışması ﺳﻌﻲ ﺎﻴﻬﻌ ﺳ Their effort Onların çalışması ﺳﻌﻲ ﻢ ﻬ ﻴﻌ ﺳ Foolish Sersem ﺳﻔﻪ ﻫ ﹲﺔ ﺳﻔﹶﺎ Journey Sefer, yolculuk ﺳﻔﺮ ﺍﺳ ﹶﻔﺮ - ﺳ ﹶﻔ ﹴﺮ Scribes Yazıcılar ﺳﻔﺮ ﺓ ﺮ ﺳ ﹶﻔ Our journey Seferimiz, yolculuğumuz ﺳﻔﺮ ﺎﺳ ﹶﻔ ﹺﺮﻧ Lowest En alt, en aşağı ﺳﻔﻞ ﺳ ﹾﻔﻠﹶﻰ To become foolish Sefih oldu, beyinsiz oldu ﺳﻔﻪ ﻪ ﺴ ﹶﻔ ﻳ - ﻪ ﻔ ﺳ In foolishness Sersemlikle ﺳﻔﻪ ﺳﻔﹶﻬﹰﺎ Fools Beyinsizler ﺳﻔﻪ ﺎ َﺀﺳ ﹶﻔﻬ - ﺎ ُﺀﺳ ﹶﻔﻬ Ship Gemi ﺳﻔﻦ ﺔ ﻨﻴﺳﻔ Fool, in foolishness Sersem, sersemlikle ﺳﻔﻪ ﺎﻴﻬﺳﻔ - ﻪ ﻴﺳﻔ Our fool one Bizim sersemimiz ﺳﻔﻪ ﺎﻬﻨ ﻴﺳﻔ He gave water Su verdi ﺳﻘﻲ ﺳﻘﹶﺎ He gave them water Onları suladı ﺳﻘﻲ ﻢ ﻫ ﺳﻘﹶﺎ Giving water, drinking cup Sulama, su verme, su kabı ﺳﻘﻲ ﻳ ﹶﺔﺳﻘﹶﺎ Hell Cehennem It was made fall Düşürüldü 1 1 ﺮ ﺳ ﹶﻘ - ﺮ ﺳ ﹶﻘ - ﺮ ﺳ ﹶﻘ ﺳﻘﻂ 264 ﻂ ﻘ ﹶ ﺳ To fall Düştü ﺳﻘﻂ ﻂ ﺴ ﹸﻘ ﹸ ﻳ - ﻂ ﺳ ﹶﻘ ﹶ They fell Düştüler ﺳﻘﻂ ﺳ ﹶﻘﻄﹸﻮﺍ Roof Tavan ﺳﻘﻒ ﺳ ﹾﻘﻔﹰﺎ - ﻒ ﺳ ﹾﻘ Roofs Tavanlar ﺳﻘﻒ ﺳﻘﹸﻔﹰﺎ We directed Sevk ettik ﺳﻮﻕ ﺎﺳ ﹾﻘﻨ We directed it Onu sevk ettik ﺳﻮﻕ ﻩ ﺎﺳ ﹾﻘﻨ They were watered Sulandılar ﺳﻘﻲ ﺳﻘﹸﻮﺍ To water, give water Suladı, su verdi ﺳﻘﻲ ﻲﺴﻘ ﻳ - ﺳﻘﹶﻰ Watering Sulanması ﺳﻘﻲ ﺎﺳ ﹾﻘﻴ Its watering Onun sulanması ﺳﻘﻲ ﺎﺎﻫﺳ ﹾﻘﻴ You gave water Suladın ﺳﻘﻲ ﺖ ﻴﺳ ﹶﻘ Ill, sick Hasta ﺳﻘﻢ ﻢ ﻴﻘ ﺳ Intoxicated, drunk Sarhoşlar ﺳﻜﺮ ﺍﻯﺳﻜﹶﺎﺭ It calmed Sakinleşti ﺳﻜﺖ ﺖ ﺳ ﹶﻜ Intoxicant Đçki ﺳﻜﺮ ﺳﻜﹶﺮﹰﺍ Made intoxicated Döndürüldü, sarhoş edildi ﺳﻜﺮ ﺕ ﺮ ﺳ ﱢﻜ Intoxication, stupor Sarhoşluk ﺳﻜﺮ ﺕ ﺮ ﺳ ﹾﻜ - ﺮ ﹸﺓ ﺳ ﹾﻜ Their intoxication Onların sarhoşluğu ﺳﻜﺮ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺮ ﺳ ﹾﻜ Rest, assurance Sükûnet ﺳﻜﻦ ﻦ ﺳ ﹶﻜ To dwell, inhabit Yerleşti, yaşadı ﺳﻜﻦ ﻦ ﺴ ﹸﻜ ﻳ - ﻦ ﺳ ﹶﻜ Place of rest Dinlenme yeri/zamanı ﺳﻜﻦ ﺳﻜﹶﻨﹰﺎ You (pl) inhabited Yerleştiniz ﺳﻜﻦ ﻢﻨﺘﺳ ﹶﻜ Knife Bıçak ﺳﻜﻦ ﺳﻜﱢﻴﻨﹰﺎ Tranquility Sükûnet, huzur ﺳﻜﻦ ﻨ ﹲﺔﻴﺳﻜ His tranquility Onun sükuneti ﺳﻜﻦ ﻪ ﺘﻨﻴﺳﻜ Ask (imp) Sor ﺳﺄﻝ ﺳ ﹾﻞ 1 1 1 1 265 ﺳﻠﺢ ﺳﻼﹶﺡ ﺳﻠﺴﻞ ﺳ ﹶﻞ ﻼ ﺳ ﹶ - ﺳ ﹸﻞ ﺳﻠﹶﺎ Öz ﺳﻠﻞ ﺔ ﻼﹶﻟ ﺳ ﹶ Peace, greeting, He who gives peace Selam, huzur, selamet veren ﺳﻠﻢ ﺎﻼﻣ ﺳ ﹶ - ﻡ ﻼ ﺳ ﹶ Salsabil, a spring in paradise Selsebil, cennete bir pınar Chain Zincir He gave power Yetki verdi Authority Weapon Silah Chains Zincirler Essence, extract ﻼ ﺴﺒﹺﻴ ﹰ ﺳ ﹾﻠ ﺳﻠﺴﻞ ﺔ ﺴﹶﻠ ِ ﺳ ﹾﻠ ﺳﻠﻂ ﻂ ﺳﱠﻠ ﹶ Saltanat, kuvvet, delil, yetki ﺳﻠﻂ ﺎﺳ ﹾﻠﻄﹶﺎﻧ - ﺳ ﹾﻠﻄﹶﺎ ﹲﻥ His authority Onun saltanatı ﺳﻠﻂ ﻪ ﻧﺳ ﹾﻠﻄﹶﺎ My authority Saltanatım ﺳﻠﻂ ﻪ ﺳ ﹾﻠﻄﹶﺎﻧﹺﻴ He gave them power Onlara yetki verdi 2 ﺳﻠﻂ ﻢ ﻬ ﺳﱠﻠ ﹶﻄ Passed, left in the past Geçti, geçmişte kaldı 1 ﺳﻠﻒ ﻒ ﺳﹶﻠ Precedent Geçmiş, selef ﺳﻠﻒ ﺳﻠﹶﻔﹰﺎ Smite Đncitti ﺳﻠﻖ ﻖ ﺳﹶﻠ They smite you Sizi incittiler ﺳﻠﻖ ﻢ ﺳﹶﻠﻘﹸﻮ ﹸﻛ He let you enter Sizi soktu 1 ﺳﻠﻚ ﻢ ﺳﹶﻠ ﹶﻜ ﹸﻜ We let him enter Onu soktuk 1 ﺳﻠﻚ ﻩ ﺎﺳﹶﻠ ﹾﻜﻨ He let him enter Onu soktu 1 ﺳﻠﻚ ﻪ ﺳﹶﻠ ﹶﻜ Peace Teslimiyet, barış ﺳﻠﻢ ﻢ ﺳﹶﻠ Peace Barış ﺳﻠﻢ ﺳ ﹾﻠ ﹺﻢ He saved Kurtardı ﺳﻠﻢ ﻢ ﺳﱠﻠ Peace, Islam Barış, güvenlik, Đslam ﺳﻠﻢ ﺳ ﹾﻠ ﹺﻢ Stairs, ladder Merdiven ﺳﻠﻢ ﺎﺳﱠﻠﻤ - ﻢ ﺳﱠﻠ In peace Selametle ﺳﻠﻢ ﺳﻠﹶﻤﹰﺎ You submitted Teslim ettiniz 2 ﺳﻠﻢ ﻢﻤﺘ ﺳﱠﻠ Greet (imp, pl) Selam edin 2 ﺳﻠﻢ ﻮﺍﺳﱢﻠﻤ 2 2 266 ﺳﺄﻝ ﻢﺳ ﹾﻠﻬ Bıldırcın ﺳﻠﻮ ﺍﻯﺳ ﹾﻠﻮ Sound, intact Temiz, sağlam ﺳﻠﻢ ﻴ ﹴﻢﺳﻠ Solomon (pbuh) Süleyman (AS) Eye of a needle Đğne deliği ﲰﻢ ﻢ ﺳ Sky Gök ﲰﻮ ﺎ ُﺀﺳﻤ Listeners Dinleyenler ﲰﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﺎﻋ ﺳ He named you (pl) Sizi isimlendirdi ﲰﻮ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺳﻤ Fat Besili, şişman ﲰﻦ ﻥ ﺎﺳﻤ Skies, heavens Gökler ﲰﻮ ﺕ ﺍﺎﻭﺳﻤ - ﺕ ﺍﺎﻭﺳﻤ Hearing, ear Đşitme, kulak ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺳ To hear Đşitti, duydu ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﻳ - ﻊ ﻤ ﺳ Hearing Duyarak ﲰﻊ ﻌﹰﺎﺳﻤ She heard Duydu (dş) 1 ﲰﻊ ﺖ ﻌ ﻤ ﺳ You (pl) heard Duydunuz 1 ﲰﻊ ﻢ ﺘﻌ ﻤ ﺳ You (pl) heard him Onu duydunuz 1 ﲰﻊ ﻩ ﻮﺘﻤﻌ ﻤ ﺳ Your ears, your hearing Kulaklarınız, işitmeniz ﲰﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻤ ﺳ We heard Duyduk, işittik 1 ﲰﻊ ﺎﻌﻨ ﻤ ﺳ He heard him Onu duydu 1 ﲰﻊ ﻪ ﻌ ﻤ ﺳ His hearing, ear Onun kulağı, işitmesi ﲰﻊ ﻪ ﻌ ﻤ ﺳ Their hearing, ear Onların kulakları, işitmeleri ﲰﻊ ﻢﻌﻬ ﻤ ﺳ - ﻢ ﻌ ﹺﻬ ﻤ ﺳ They heard Duydular ﲰﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺳ Ceiling Tavan ﲰﻚ ﻚﺳﻤ Its ceiling Onun tavanı, boyu ﲰﻚ ﺎﻤ ﹶﻜﻬ ﺳ Scorching fire Kavurucu, zehirli ateş ﲰﻢ ﻮ ﹴﻡﺳﻤ Name (imp, pl) them Onları isimlendirin ﲰﻮ ﻢ ﻫ ﻮﺳﻤ Ask (imp) them Onlara sor Quail 1 ﺎ ﹸﻥﻴﻤﺳﹶﻠ 2 1 1 2 267 ﲰﻮ ﻲﺴﻤ ﻳ - ﻰﺳﻤ ﲰﻮ ﻴﹰﺎﻤ ﺳ 2 ﲰﻮ ﺖ ﻴﻤ ﺳ Đsim verdiniz, adlandırdınız 2 ﲰﻮ ﻢﻴﺘﻤ ﺳ You (pl) named them Ona isim verdiniz 2 ﲰﻮ ﺎﻮﻫﺘﻤﻴﻤ ﺳ I named her Ona isim verdim 2 ﲰﻮ ﺎﺘﻬﻴﻤ ﺳ All-hearing, hearing Semî, işiten ﲰﻊ ﻴﻌﹰﺎﺳﻤ - ﻊ ﻴﺳﻤ Fat Semiz ﲰﻦ ﲔ ﻤ ﹴ ﺳ Tooth Diş ﺳﻨﻦ ﻦ ﺳ We will give Vereceğiz 4 ﺃﰐ ﻲﺆﺗ ﻨﺳ We will give them Onlara vereceğiz 4 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹺﻬﺆﺗ ﻨﺳ Flash Parıltı ﺳﻨﻮ ﺎﺳﻨ Spikes, ears Başaklar ﺳﻨﺒﻞ ﺎﹺﺑ ﹶﻞﺳﻨ Spikes, ears Başaklar ﺳﻨﺒﻞ ﺕ ﻼ ﺒ ﹶﻨﺳ Spike, ear Başak ﺳﻨﺒﻞ ﺔ ﺒﹶﻠﻨﺳ Its spikes, ears Başakları ﺳﻨﺒﻞ ﻪ ﻠﺒﻨﺳ Slumber Uyuklama ﻭﺳﻦ ﻨ ﹲﺔﺳ Way, situation, rule Sünnet, yol, kural ﺳﻨﻦ ﺖ ﻨﺳ - ﻨ ﹸﺔﺳ Year Sene, yıl ﺳﻨﻮ ﺔ ﻨﺳ - ﻨ ﹰﺔﺳ - ﻨ ﹲﺔﺳ Our way Bizim sünnetimiz ﺳﻨﻦ ﺎﺘﻨﻨﺳ We will recompense Karşılığını vereceğiz 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻱ ﻨﺳ We will make enter Sokacağız 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻨﺳ We will make them enter Onları sokacağız 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻬ ﺧﹸﻠ ﺪ ﻨﺳ Fine silk Sündüs, ince ipek We will call Çağıracağız 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺪ ﻨﺳ We will try to get permission Đzin isteyeceğiz 3 ﺭﻭﺩ ﺩ ﺍ ﹺﻭﻨﺮﺳ To name Đsim verdi Name, similarity Đsim, benzerlik I named Đsim verdim You (pl) named 2 ﺱ ﺪ ﹴ ﻨﺳ 268 We will show Göstereceğiz 4 ﺭﺃﻱ ﻨﺮﹺﻱﺳ We will show them Onlara göstereceğiz 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻨﺮﹺﻳ ﹺﻬﺳ We will increase Arttıracağız 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﻨﺰﹺﻳﺳ 10 ﺩﺭﺝ ﻢ ﻬ ﺟ ﺪ ﹺﺭ ﺘﺴ ﻨﺳ 1 ﻭﺳﻢ ﻢ ﺴ ِ ﻨﺳ We will gradually lead them We will brand Onları yavaş yavaş yaklaştıracağız Damgalayacağız, işaretleyeceğiz We will brand him Onu damgalayacağız 1 ﺳﻮﻡ ﻪ ﻤ ﺴ ِ ﻨﺳ We will strengthen Kuvvetlendireceğiz 1 ﺷﺪﺩ ﺪ ﺸ ﻨﺳ We will obey Đtaat edeceğiz 1 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﻨﻄﺳ We will obey you (pl) Size itaat edeceğiz 1 ﻃﻮﻉ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻴﻨﻄﺳ We will punish Azap edeceğiz 1 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﻨﺳ We will punish them Onlara azap edeceğiz 1 ﻋﺬﺏ ﻢﺑﻬﻌ ﱢﺬ ﻨﺳ We will return it Onu döndüreceğiz, iade edeceğiz 4 ﻋﻮﺩ ﺎﺪﻫ ﻴﻨﻌﺳ We will become free Boş kalacağız 1 ﻓﺮﻍ ﻍ ﺮ ﹸ ﻨ ﹾﻔﺳ We will kill Öldüreceğiz 2 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﻨ ﹶﻘﺳ We will make read Okutacağız 4 ﻗﺮﺃ ﺅ ﻨ ﹾﻘ ﹺﺮﺳ We will make you read Seni okutacağız 4 ﻗﺮﺃ ﻚ ﻨ ﹾﻘ ﹺﺮﹸﺋﺳ We will say Diyeceğiz 1 ﻗﻮﻝ ﻨﻘﹸﻮ ﹸﻝﺳ We will write Yazacağız 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﻨ ﹾﻜﺳ We will throw Atacağız, bırakacağız 4 ﻟﻘﻲ ﻲﻨ ﹾﻠﻘﺳ We will grant Faydalandıracağız 2 ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﻨﺳ We will grant them Onları faydalandıracağız 2 ﻣﺘﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﺘﻤ ﻨﺳ Ways, situations, rules Hayat yolları, sünnetler ﺳﻨﻦ ﻦ ﻨﺳ We will look Bakacağız 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﻨﺳ We will make easy Kolaylaştıracağız 2 ﻳﺴﺮ ﺮ ﺴ ﻴﻨﺳ We will make it easy Onu kolaylaştıracağız 2 ﻳﺴﺮ ﻩ ﺮ ﺴ ﻴﻨﺳ Years Seneler, yıllar ﺳﻨﻮ ﲔ ﺳﹺﻨ 269 Its plains Onun ovaları ﺳﻬﻞ ﺎﻟﻬﻮﺳﻬ Evil Kötü, kötülük ﺳﻮﺃ ﻮ ٍﺀ ﺳ- ﻮﺀﹰﺍ ﺳ- ﻮ ٌﺀﺳ Your (pl) private parts Edep yerleriniz ﺳﻮﺃ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻮﺀَﺍ ﺳ Their (dual) private parts O ikisinin edep yerleri ﺳﻮﺃ ﺎﻬﻤ ﺗﻮﺀَﺍ ﺳ Dead body Ceset ﺳﻮﺃ ﺀ ﹶﺓﺳﻮ He fashioned Düzenledi ﺳﻮﻱ ﺍﺳﻮ Same, equal Aynı, eşit ﺳﻮﻱ ﺍ ًﺀﺳﻮ - ﺍ ٌﺀﺳﻮ Name of a false god Put adı He fashioned you Seni düzenledi 2 ﺳﻮﻱ ﻙ ﺍﺳﻮ He fashioned him Onu düzenledi 2 ﺳﻮﻱ ﻩ ﺍﺳﻮ He leveled it Onu (dş) düzenledi 2 ﺳﻮﻱ ﺎﺍﻫﺳﻮ He fashioned them Onları (dş) düzenledi 2 ﺳﻮﻱ ﻦ ﻫ ﺍﺳﻮ Evil Kötü ﺳﻮﺃ ﻮﺍﹶﻯﺳ Black Siyah, kara ﺳﻮﺩ ﺩ ﻮﺳ Wall Sur, duvar ﺳﻮﺭ ﻮ ﹴﺭﺳ Surah, chapter Sure ﺳﻮﺭ ﺭﹲﺓ ﻮﺳ Whip Kamçı ﺳﻮﻁ ﻁ ﻮ ﹶ ﺳ Will, shall …cak, …cek Leg, stem Gövde, sap, bacak ﺳﻮﻕ ﻕ ﻮ ﹺﺳ Its stem Gövdesi, sapı ﺳﻮﻕ ﻪ ﻗﻮﺳ Enticed Peşinden sürükledi ﺳﻮﻝ ﻮ ﹶﻝ ﺳ It enticed Peşinden sürükledi (dş) ﺳﻮﻝ ﺖ ﻮﹶﻟ ﺳ He fashioned Düzenledi ﺳﻮﻱ ﻯﺳﻮ Even Denk, orta ﺳﻮﻱ ﻯﺳﻮ Even Düz ﺳﻮﻱ ﻱ ﺳ ﹺﻮ Well proportioned Düzgün ﺳﻮﻱ ﻳﹰﺎﺳ ﹺﻮ 2 ﺎﺍﻋﺳﻮ ﻑ ﻮ ﺳ 2 270 I fashioned Düzenledim 2 ﺳﻮﻱ ﺖ ﻳﻮ ﺳ I fashioned him Onu düzenledim 2 ﺳﻮﻱ ﻪ ﺘﻳﻮ ﺳ He became distressed Üzüldü 1 ﺳﻮﺃ ﻲ َﺀﺳ Evil Kötü ﺳﻮﺃ ﺌﹰﺎﺳﻴ - ﻴ ﹸﺊﺳ Evil deeds Kötülükler, çirkinlikler ﺳﻮﺃ ﺕ ﻴﺌﹶﺎﺳ Your (pl) evil deeds Sizin kötülükleriniz ﺳﻮﺃ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻴﺌﹶﺎﺳ Our evil deeds Bizim kötülüklerimiz ﺳﻮﺃ ﺎﺗﻨﻴﺌﹶﺎﺳ His evil deeds Onun kötülükleri ﺳﻮﺃ ﻪ ﺗﻴﺌﹶﺎﺳ Their evil deeds Onların kötülükleri ﺳﻮﺃ ﻢ ﺗ ﹺﻬﻴﺌﹶﺎﺳ Evil Kötülük, çirkinlik, günah ﺳﻮﺃ ﻴﹶﺌ ﹲﺔﺳ It became evil Kötüleşti, karardı 1 ﺳﻮﺃ ﺖ ﻴﹶﺌﺳ He will give Verecek 4 ﺃﰐ ﻲﺆﺗ ﻴﺳ He will give us Bize verecek 4 ﺃﰐ ﺎﻴﻨﺆﺗ ﻴﺳ He will give him Ona verecek 4 ﺃﰐ ﻪ ﻴﺆﺗ ﻴﺳ His evil deed Onun kötülüğü ﺳﻮﺃ ﻪ ﻴﹸﺌﺳ He (it) will come Gelecek 1 ﺃﰐ ﻲﻴ ﹾﺄﺗﺳ He (it) will come to them Onlara gelecek 1 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹺﻬﻴ ﹾﺄﺗﺳ Caravan, travelers Kervan, yolcular ﺳﲑ ﺭﹲﺓ ﺎﺳﻴ He will cancel Đptal edecek 4 ﺑﻄﻞ ﻄ ﹸﻞ ﺒﻴﺳ He will cancel it Onu iptal edecek 4 ﺑﻄﻞ ﻪ ﻄﹸﻠ ﺒﻴﺳ They will be recompensed Karşılıkları verilecek 1 ﺟﺰﻱ ﻭ ﹶﻥ ﺰ ﺠ ﻴﺳ He will recompense Karşılığını verecek 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻱ ﻴﺳ He will recompense them Onlara karşılığını verecek 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻳﻬﹺﻢ ﻴﺳ He will do Yapacak 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺠ ﻴﺳ He will be removed far Uzaklaştırılacak 2 ﺟﻨﺐ ﺐ ﻨﺠ ﻴﺳ He will be removed far from it Ondan uzaklaştırılacak 2 ﺟﻨﺐ ﺎﺒﻬﻨﺠ ﻴﺳ 271 He will make it worthless Boşa çıkaracak 4 ﺣﺒﻂ ﻂ ﺤﹺﺒ ﹸ ﻴﺳ He will gather Toplayacak 1 ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺤ ﻴﺳ He will gather them Onları toplayacak 1 ﺣﺸﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺸ ﺤ ﻴﺳ They will swear Yemin edecekler 1 ﺣﻠﻒ ﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥﺤ ﻴﺳ Travel (imp, pl) Dolaşın, seyahat edin 1 ﺳﻴﺢ ﻮﺍﻴﺤﺳ Chief, noble Efendi, başkan ﺳ ﻮﺩ ﺍﻴﺪﺳ He will make enter Sokacak 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻴﺳ He will make them enter Onları sokacak 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻬ ﺧﹸﻠ ﺪ ﻴﺳ They will enter Girecekler 1 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺪ ﻴﺳ Her husband Efendisi ﺳ ﻮﺩ ﺎﺪﻫ ﻴﺳ He will receive admonition Öğüt alacak ﺫﻛﺮ ﺮ ﻴ ﱠﺬ ﱠﻛﺳ Traveling, journey Yürüyüş, gidiş ﺳﲑ ﺍﻴﺮﺳ - ﺮ ﻴﺳ They were moved Yürütüldü (dş) ﺳﲑ ﺕ ﺮ ﻴﺳ State Durum, suret ﺳﲑ ﺕ ﲑ ﺳ Its state Onun durumu ﺳﲑ ﺎﺗﻬﺮﺳﻴ He will have mercy Merhamet edecek 1 ﺭﺣﻢ ﻢ ﺣ ﺮ ﻴﺳ He will have mercy on them Onlara merhamet edecek 1 ﺭﺣﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﺣ ﺮ ﻴﺳ Travel (imp, pl) Gezin, dolaşın 1 ﺳﲑ ﻭﺍﺳﲑ He will see Görecek 1 ﺭﺃﻱ ﻯﻴﺮﺳ He will show Gösterecek 4 ﺭﺃﻱ ﻴﺮﹺﻱﺳ He will show you (pl) Size gösterecek 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻴﺮﹺﻳ ﹸﻜﺳ They will enter the fire Ateşe girecekler 1 ﺻﻠﻲ ﻮ ﹶﻥ ﺼﹶﻠ ﻴﺳ He will enter the fire Ateşe girecek 1 ﺻﻠﻲ ﺼﻠﹶﻰ ﻴﺳ It will strike Đsabet edecek 4 ﺻﻮﺏ ﺐ ﻴﻴﺼﺳ It will strike them Onlara isabet edecek 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﻬ ﺒﻴﻴﺼﺳ Their necks will be encircled Boyunlarına dolanacak 2 ﻃﻮﻕ ﻮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﻴ ﹶﻄﺳ 5 1 272 He will know Bilecek 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻴﺳ They will know Bilecekler 1 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﹶﻠﻤ ﻴﺳ It will be forgiven Bağışlanacak 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﻴﺳ They will defeat Galip gelecekler 1 ﻏﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﻠﺒﻐ ﻴﺳ It was driven Sevk edildi 1 ﺳﻮﻕ ﻖ ﻴﺳ He will say Diyecek 1 ﻗﻮﻝ ﻴﻘﹸﻮ ﹸﻝﺳ They will say Diyecekler 1 ﻗﻮﻝ ﻴﻘﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥﺳ They will deny Đnkar edecekler 1 ﻛﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﻴ ﹾﻜ ﹸﻔﺮﺳ He will suffice Yetecek 1 ﻛﻔﻲ ﻲﻴ ﹾﻜﻔﺳ He will suffice for you against them Onlara karşı sana yetecek 1 ﻛﻔﻲ ﻢ ﻬ ﻴ ﹶﻜﻴ ﹾﻜﻔﺳ It will become Olacak 1 ﻛﻮﻥ ﻴﻜﹸﻮ ﹸﻥﺳ Flood Akmak, sel ﺳﻴﻞ ﻴ ﹶﻞﺳ Mark Đşaret ﺳﻮﻡ ﺎﻴﻤﺳ Their marks Đşaretleri ﺳﻮﻡ ﻢ ﻫ ﺎﻴﻤﺳ Mount Sinai Sina dağı He will reach Erişecek 1 ﻧﻴﻞ ﺎ ﹸﻝﻴﻨﺳ He will reach them Onlara erişecek 1 ﻧﻴﻞ ﻢ ﻬ ﺎﹸﻟﻴﻨﺳ They will shake Sallayacaklar 1 ﻧﻐﺾ ﻮ ﹶﻥﻐﻀ ﻨﻴﺳ They will spend Đnfak edecekler 1 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﺳﻴ They will spend it Onu infak edecekler 1 ﻧﻔﻖ ﺎﻧﻬﻔﻘﹸﻮ ﻨﺳﻴ Mount Sinai Sina dağı He will guide me Bana yol gösterecek 1 ﻫﺪﻱ ﻳ ﹺﻦﻬﺪ ﻴﺳ He will guide them Onlara yol gösterecek 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﻳ ﹺﻬﻬﺪ ﻴﺳ It will be defeated Yenilecek 1 ﻫﺰﻡ ﻡ ﺰ ﻬ ﻴﺳ Evil Kötü ﺳﻮﺃ ﻰ ُﺀﺳﻴ ﺎ َﺀﻴﻨﺳ ﲔ ﻴﹺﻨﺳ 273 ش You wanted Đstedin 1 ﺷﻴﺄ ﺖ ﺷﹾﺌ You (pl) wanted Đstediniz 1 ﺷﻴﺄ ﻢﺷﹾﺌﺘ You (dual) wanted Siz ikiniz istediniz 1 ﺷﻴﺄ ﺎﺘﻤﺷﹾﺌ We wanted Đstedik 1 ﺷﻴﺄ ﻨﺎﺷﹾﺌ To want, will Đstedi, diledi 1 ﺷﻴﺄ ﺎ ُﺀﻳﺸ - ﺎ َﺀﺷ They wanted Đstediler 1 ﺷﻴﺄ ﻭ ﺎﹶﺃﺷ Staring Donakalmış ﺷﺨﺺ ﺼ ﹲﺔ ﺧ ﺎﺷ Those who drink Đçenler ﺷﺮﺏ ﲔ ﺎ ﹺﺭﹺﺑ ﺷ- ﻮ ﹶﻥﺎ ﹺﺭﺑﺷ Those who drink Đçenler ﺷﺮﺏ ﲔ ﺎ ﹺﺭﹺﺑﺷ Be (imp) partner Ortak ol 1 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺎ ﹺﺭﺷ Be (imp) partner to them Onlara ortak ol 1 ﺷﺮﻙ ﻢ ﻬ ﺎ ﹺﺭ ﹾﻛﺷ Side Taraf ﺷﻄﺄ ﺊ ﻃ ﺎﺷ Poet Şair ﺷﻌﺮ ﺮ ﻋ ﺎﺷ Intercessors Şefaat edenler ﺷﻔﻊ ﲔ ﻌ ﻓﺎﺷ They opposed Karşı geldiler ﺷﻘﻖ ﺎﻗﱡﻮﺍﺷ Grateful, thankful Şükreden ﺷﻜﺮ ﺍﻛﺮ ﺎ ﺷ- ﺮ ﻛ ﺎﺷ Grateful ones Şükredenler ﺷﻜﺮ ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﺎ ﺷ- ﻭ ﹶﻥﻛﺮ ﺎﺷ Grateful ones Şükredenler ﺷﻜﺮ ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﺎﺷ Manner Yapı, kabiliyet ﺷﻜﻞ ﻛﻠﹶﺔ ﺎﺷ His manner Yapısı ﺷﻜﻞ ﻪ ﺘﻛﹶﻠ ﺎﺷ Lofty Yüce ﴰﺦ ﺕ ﺎﻣﺨ ﺎﺷ Affair, matter Đş ﺷﺄﻥ ﺷ ﹾﺄ ﹲﻥ That which has hatred for you Sana kin besleyen ﺷﻨﺄ ﻚ ﺎﹺﻧﹶﺌﺷ Their affair Onların işleri ﺷﺄﻥ ﻢ ﺷ ﹾﺄﹺﻧ ﹺﻬ Witness Şahit, gören ﺷﻬﺪ ﺍﻫﺪ ﺎ ﺷ- ﺪ ﻫ ﺎﺷ 3 274 Witnesses Şahitler ﺷﻬﺪ ﻦ ﻳﻫﺪ ﺎ ﺷ- ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﺷ Witnesses Şahitler ﺷﻬﺪ ﻦ ﻳﻫﺪ ﺎﺷ Consult (imp) Müşavere et, danış 3 ﺷﻮﺭ ﺭ ﺎ ﹺﻭﺷ To consult Đstişare etti, müşavere etti, danıştı 3 ﺷﻮﺭ ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺸ - ﺭ ﻭ ﺎﺷ Consult (imp) them Onlarla istişare et 3 ﺷﻮﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺎ ﹺﻭﺷ It was made to appear Benzetildi ﺷﺒﻪ ﻪ ﺒﺷ Winter Kış ﺷﺘﻮ ﺎ ِﺀﺷﺘ Divided, diverse Dağınık ﺷﺘﺖ ﻰﺷﺘ Tree, vegetation Ağaç, ot ﺷﺠﺮ ﺮ ﺠ ﺷ Arose Ortaya çıktı ﺷﺠﺮ ﺮ ﺠ ﺷ Tree Ağaç ﺷﺠﺮ ﺕ ﺮ ﺠ ﺷ - ﺮ ﹲﺓ ﺠ ﺷ Its tree Onun ağacı ﺷﺠﺮ ﺎﺗﻬﺮ ﺠ ﺷ Their trees Onun ağaçları ﺷﺠﺮ ﺎﺮﻫ ﺠ ﺷ Greed, stinginess Bencillik ﺷﺤﺢ ﺢ ﺷ To become greedy Cimri oldu, aç gözlü oldu ﺷﺤﺢ ﺢ ﺸ ﻳ - ﺢ ﺷ Their fat Onların iç yağları ﺷﺤﻢ ﺎﻬﻤ ﻣ ﻮﺷﺤ To bind, reinforce Bağladı, kuvvetlendirdi ﺷﺪﺩ ﺪ ﺸ ﻳ - ﺪ ﺷ Firm, strong Şiddetli, çetin ﺷﺪﺩ ﺍﺍﺩﺷﺪ - ﺩ ﺍﺷﺪ We strengthened Bağladık 1 ﺷﺪﺩ ﺎﺩﻧ ﺪ ﺷ Bind firmly (imp, pl) Bağlayın 1 ﺷﺪﺩ ﻭﺍﺷﺪ Severe Şiddetli ﺷﺪﺩ ﺍﻳﺪﺷﺪ - ﺪ ﻳﺷﺪ Bad, evil Kötü, şer, daha kötü, kötülük ﺷﺮﺭ ﺍﺷﺮ - ﺮ ﺷ Drink Đçecek ﺷﺮﺏ ﺎﺍﺑﺷﺮ - ﺏ ﺍﺷﺮ Your drink Đçeceğin ﺷﺮﺏ ﻚ ﺍﹺﺑﺷﺮ His drink Onun içeceği ﺷﺮﺏ ﻪ ﺑﺍﺷﺮ Drinking Đçiş, içme ﺷﺮﺏ ﺏ ﺮ ﺷ 1 275 1 1 ﺷﺮﺏ ﺏ ﺮ ﺷ 1 ﺷﺮﺏ ﺏ ﺮ ﺸ ﻳ - ﺏ ﺷ ﹺﺮ Đçtiler 1 ﺷﺮﺏ ﻮﹾﺍﺷ ﹺﺮﺑ To expand, open Açtı, genişletti 1 ﺷﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺸ ﻳ - ﺡ ﺮ ﺷ Disperse (imp) Dağıt 2 ﺷﺮﺩ ﺩ ﺮ ﺷ Small group Küçük topluluk ﺷﺮﺫﻡ ﻣ ﹲﺔ ﺫ ﺮ ﺷ Spark Kıvılcım ﺷﺮﺭ ﺮ ﹴﺭ ﺷ He ordained Kanun koydu, yol belirledi ﺷﺮﻉ ﻉ ﺮ ﺷ Visibly Görünür şekilde ﺷﺮﻉ ﻋﹰﺎﺷﺮ Law Şeriat, kanun ﺷﺮﻉ ﻋ ﹰﺔ ﺮ ﺷ They ordained Din olarak kabul ettiler ﺷﺮﻉ ﻮﺍﺮﻋ ﺷ East, eastern Doğulu, doğuda ﺷﺮﻕ ﺔ ﻴﻗﺮ ﺷ - ﻴﹰﺎﻗﺮ ﺷ East, eastern Doğulu, doğuda ﺷﺮﻕ ﺔ ﻴﻗﺮ ﺷ Polytheism Şirk, ortak koşma ﺷﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺷ Partners Ortaklar ﺷﺮﻙ ﺮﻛﹶﺎ ُﺀ ﺷ - ﺮﻛﹶﺎ َﺀ ﺷ Your (pl) partners Ortaklarınız ﺷﺮﻙ ﻢ ﺅ ﹸﻛ ﺮﻛﹶﺎ ﺷ - ﻢ ﺮﻛﹶﺎ َﺀ ﹸﻛ ﺷ Our partners Ortaklarımız ﺷﺮﻙ ﺎﺋﻨﺮﻛﹶﺎ ﺷ - ﺎﺅﻧ ﺮﻛﹶﺎ ﺷ Their partners Onların ortakları ﺷﺮﻙ ﺋﻬﹺﻢﺮﻛﹶﺎ ﺷ -ﻢﺅﻫ ﺮﻛﹶﺎ ﺷ My partners Benim ortaklarım ﺷﺮﻙ ﺮﻛﹶﺎﺀِﻱ ﺷ Your (pl) polytheism Sizin şirkiniz ﺷﺮﻙ ﻢ ﻛ ﹸﻜ ﺮ ﺷ His evil Onun şerri, kötülüğü ﺷﺮﺭ ﻩ ﺮ ﺷ They sold Sattılar ﺷﺮﻱ ﺍﺮﻭ ﺷ They sold him Onu sattılar ﺷﺮﻱ ﻩ ﻭ ﺮ ﺷ Ordained way, law Şeriat, kanun, yol ﺷﺮﻉ ﺔ ﻌ ﺷﺮﹺﻳ Partner Ortak ﺷﺮﻙ ﻚ ﺷﺮﹺﻳ Its shoot Filizi ﺷﻄﺄ ﻩ ﺷ ﹾﻄﹶﺄ - ﻪ ﺷ ﹾﻄﹶﺌ Share of drinking Su içme hakkı To drink Đçti They drank 276 1 1 Direction Yön, taraf ﺷﻄﺮ ﺮ ﺷ ﹾﻄ Its direction Onun tarafı, yönü ﺷﻄﺮ ﻩ ﺮ ﺷ ﹾﻄ Injustice Adaletsizlik ﺷﻄﻂ ﺷﻄﹶﻄﹰﺎ Symbols Nişaneler, şiarlar ﺷﻌﺮ ﺮ ﺋﺎﺷﻌ Columns Kollar, dallar, gruplar ﺷﻌﺐ ﺐ ﻌ ﹴ ﺷ Poetry Şiir ﺷﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺷ To realize, understand Anladı, şuur etti ﺷﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺸ ﻳ - ﺮ ﻌ ﺷ Poets Şairler ﺷﻌﺮ ﺍ ُﺀﻌﺮ ﺷ Sirius Şi’ra yıldızı ﺷﻌﺮ ﻯﻌﺮ ﺷ Nations Milletler, dallar ﺷﻌﺐ ﻮﺑﹰﺎﺷﻌ Shuaib (pbuh) Şuayb (AS) He impassioned her Onu etkiledi Occupation Meşguliyet To keep busy Alıkoydu, meşgul etti It kept us busy 1 ﺎﻴﺒﻌ ﺷ - ﺐ ﻴﻌ ﺷ ﺷﻐﻒ ﺎﻐ ﹶﻔﻬ ﺷ ﺷﻐﻞ ﻐ ﹴﻞ ﺷ ﺷﻐﻞ ﻐ ﹸﻞ ﺸ ﻳ - ﻐ ﹶﻞ ﺷ Bizi meşgul etti ﺷﻐﻞ ﺎﺘﻨﻐﹶﻠ ﺷ Healing Şifa ﺷﻔﻲ ﺷﻔﹶﺎ ٌﺀ Intercession Şefaat, tavsiye, yol ﺷﻔﻊ ﻋ ﹲﺔ ﺷﻔﹶﺎ Their intercession Onların şefaati ﺷﻔﻊ ﻢ ﻬ ﺘﻋ ﺷﻔﹶﺎ Two lips Đki dudak ﺷﻔﻪ ﻴ ﹺﻦﺘﺷ ﹶﻔ Even Çift ﺷﻔﻊ ﺷ ﹾﻔ ﹺﻊ To intercede Şefaat etti ﺷﻔﻊ ﻊ ﺸ ﹶﻔ ﻳ - ﻊ ﺷ ﹶﻔ Intercessors Şefaatçiler ﺷﻔﻊ ﺎ َﺀﺷ ﹶﻔﻌ - ﺍﺎﺅﺷ ﹶﻔﻌ Your (pl) intercessors Sizin şefaatçileriniz ﺷﻔﻊ ﻢ ﺎ َﺀ ﹸﻛﺷ ﹶﻔﻌ Our intercessors Şefaatçilerimiz ﺷﻔﻊ ﺎﺅﻧ ﺎﺷ ﹶﻔﻌ Twilight glow Şafak ﺷﻔﻖ ﺷ ﹶﻔ ﹺﻖ Brink Kenar ﺷﻔﻮ ﺷﻔﹶﺎ - ﺷﻔﹶﻰ 1 1 277 ﺷﻔﻲ ﻲﺸﻔ ﻳ - ﺷﻔﹶﻰ Şefaatçi ﺷﻔﻊ ﻊ ﻴﺷﻔ Great trouble Büyük zorluk ﺷﻘﻖ ﻖ ﺷ To cleave Yarıldı ﺷﻘﻖ ﻖ ﺸ ﻳ - ﻖ ﺷ Splitting Yarma, yarış ﺷﻘﻖ ﺷ ﹼﻘﹰﺎ Dissension, disagreement Muhalefet, anlaşmazlık ﺷﻘﻖ ﻕ ﺷﻘﹶﺎ ﹺ My dissension Bana karşı gelmeniz ﺷﻘﻖ ﻲﺷﻘﹶﺎﻗ Difficulty Zorluk, meşakkat ﺷﻘﻖ ﺷ ﱠﻘ ﹸﺔ We cleaved Yardık 1 ﺷﻘﻖ ﺎﺷ ﹶﻘ ﹾﻘﻨ They became wretched Kötü oldular, mutsuz oldular 1 ﺷﻘﻮ ﺷﻘﹸﻮﺍ Our wretchedness Azgınlığımız ﺷﻘﻮ ﺎﺗﻨﻮ ﺷ ﹾﻘ Wretched, unhappy Kötü, mutsuz ﺷﻘﻮ ﺎﻘﻴ ﺷ - ﻲ ﻘ ﺷ Doubt Şüphe ﺷﻜﻚ ﻚ ﺷ To doubt Şüphe etti ﺷﻜﻚ ﻚ ﺸ ﻳ - ﻚ ﺷ Thank, gratefulness Şükür ﺷﻜﺮ ﺷﻜﹾﺮﹰﺍ - ﺮ ﺷ ﹾﻜ To be grateful Şükretti ﺷﻜﺮ ﺮ ﺸ ﹸﻜ ﻳ - ﺮ ﺷ ﹶﻜ You (pl) became grateful Şükrettiniz ﺷﻜﺮ ﻢ ﺗﺮ ﺷ ﹶﻜ Type Yapı, kabiliyet, şekil ﺷﻜﻞ ﺷ ﹾﻜ ﹺﻞ Its type Onun şekli ﺷﻜﻞ ﻪ ﻠﺷ ﹾﻜ Grateful, appreciative Çok şükreden, şükrün karşılığını veren ﺷﻜﺮ ﺷﻜﹸﻮﺭﹰﺍ - ﺭ ﺷﻜﹸﻮ Lefts Sollar ﴰﻞ ﺋ ﹺﻞﺎﺷﻤ Their lefts Onların solları ﴰﻞ ﻠﻬﹺﻢﺋﺎﺷﻤ Left Sol ﴰﻞ ﺎ ﹴﻝﺷﻤ His left Onun solu ﴰﻞ ﻪ ﻟﺎﺷﻤ Sun Güneş ﴰﺲ ﺎﻤﺴ ﺷ - ﺲ ﻤ ﺷ Hatred Nefret ﺷﻨﺄ ﻨﺌﹶﺎ ﹸﻥﺷ To heal Đyileştirdi, şifa verdi Intercessor 1 1 1 1 278 ﺷﻬﺐ ﺎﺎﺑﺷﻬ - ﺏ ﺎﺷﻬ Şehadetler ﺷﻬﺪ ﺕ ﺍﺎﺩﺷﻬ Their testimonies Onların şehadetleri ﺷﻬﺪ ﺗﻬﹺﻢﺍﺎﺩﺷﻬ Visible, testimony Görünen, şahitlik ﺷﻬﺪ ﺓﺎﺩﺷﻬ Our testimony Bizim şahitliğimiz ﺷﻬﺪ ﺎﺗﻨﺩ ﺎﺷﻬ Their testimony Onların şahitliği ﺷﻬﺪ ﻢ ﻬ ﺗﺩ ﺎﺷﻬ Their (dual) testimony O ikisinin şahitliği ﺷﻬﺪ ﺎﺗ ﹺﻬﻤﺩ ﺎﺷﻬ Flames Alevler ﺷﻬﺐ ﺒﹰﺎﺷﻬ To witness, see Şahit oldu, gördü ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﻳ - ﺪ ﺷ ﹺﻬ Witnesses Şahitler, mevcutlar, şehitler ﺷﻬﺪ ﺍ ِﺀﻬﺪ ﺷ - ﺍ َﺀﻬﺪ ﺷ - ﺍ ُﺀﻬﺪ ﺷ Our witnesses Şahitleriniz ﺷﻬﺪ ﺍ َﺀﻛﹸﻢﻬﺪ ﺷ I witnessed, saw Şahit oldum, gördüm 1 ﺷﻬﺪ ﺕ ﺷﻬﹺﺪ You (pl) witnessed, saw Şahit oldunuz, gördünüz 1 ﺷﻬﺪ ﻢ ﺗﺷﻬﹺﺪ We witnessed, saw Şahit olduk, gördük 1 ﺷﻬﺪ ﺎﺪﻧ ﺷ ﹺﻬ They witnessed, saw Şahit oldular, gördüler 1 ﺷﻬﺪ ﻭﺍﺷ ﹺﻬﺪ Month Ay (zaman) ﺷﻬﺮ ﺍﻬﺮ ﺷ - ﺮ ﻬ ﺷ Month Ay (zaman) ﺷﻬﺮ ﻮ ﹺﺭﺷﻬ - ﺮ ﻬ ﺷ Two months Đki ay ﺷﻬﺮ ﻳ ﹺﻦﺮ ﻬ ﺷ Desires Şehvetler ﺷﻬﻮ ﺕ ﺍﻬﻮ ﺷ Lust, desire Şehvet ﺷﻬﻮ ﻮ ﹰﺓ ﻬ ﺷ Witnesses Şahit olanlar, şahitler ﺷﻬﺪ ﺍﻮﺩﺷﻬ - ﺩ ﻮﺷﻬ Months Aylar ﺷﻬﺮ ﻮ ﹺﺭﺷﻬ Witness Şahit, mevcut ﺷﻬﺪ ﺍﺷﻬﹺﻴﺪ - ﺪ ﺷﻬﹺﻴ Two witnesses Đki şahit ﺷﻬﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﺷﻬﹺﻴ Wailing Kükreyen ﺷﻬﻖ ﺷﻬﹺﻴﻘﹰﺎ - ﻖ ﻴﺷ ﹺﻬ Flame Alev ﺷﻮﻅ ﻅ ﺍ ﹲﺷﻮ Flame Alev Testimonies 1 279 ﺷﻮﺏ ﺑﹰﺎﺷﻮ Şura, danışma, istişare ﺷﻮﺭ ﻯﻮﺭﺷ Weapon Silah ﺷﻮﻙ ﻮ ﹶﻛ ﹲﺔ ﺷ Roasting Yakma ﺷﻮﻱ ﻯﺷﻮ Thing Şey ﺷﻴﺄ ﺌﹰﺎﺷﻴ - ﻲ ٌﺀ ﺷ Devils Şeytanlar ﺷﻄﻦ ﻦﻃﻴ ﺎﺷﻴ His devils Onların şeytanları ﺷﻄﻦ ﻢ ﻴﹺﻨ ﹺﻬﺎﻃﺷﻴ White-haired Ak saçlı ﺷﻴﺐ ﻴﺒﹰﺎ ﺷ- ﺎﻴﺒﺷ White-hair Ak saçlılık ﺷﻴﺐ ﺒ ﹰﺔﻴﺷ Blemish Alaca ﻭﺷﻲ ﻴ ﹶﺔﺷ Old Đhtiyar, yaşlı ﺷﻴﺦ ﺎﻴﺨﺷ - ﺦ ﻴﺷ Devil, satan Şeytan ﺷﻄﻦ ﻴﻄﹶﺎﻥﺷ Group, party, sect Bölüm, grup, ayrılık ﺷﻴﻊ ﺎﻴﻌﺷ - ﺔ ﻌ ﻴ ﺷ- ﻴ ﹺﻊﺷ His party Onun topluluğu ﺷﻴﻊ ﻪ ﺘﻌ ﻴﺷ Old men Đhtiyarlar ﺷﻴﺦ ﻮﺧﹰﺎﺷﻴ Mixture Karışım Consultation 280 ص Women who fast Oruç tutan kadınlar ﺻﻮﻡ ﺕ ﺎﺋﻤﺎ ﺻ- ﺕ ﺎﺋﻤﺎﺻ Men who fast Oruç tutan erkekler ﺻﻮﻡ ﲔ ﻤ ﺋﺎﺻ Sabians Sabiîler ﺻﺒﺄ ﲔ ﺎﺑﹺﺌ ﺻ- ﻭ ﹶﻥﺎﹺﺑﺆﺻ Sabians Sabiîler ﺻﺒﺄ ﲔ ﺌﺎﹺﺑﺻ Patient Sabırlı, sabırla ﺻﱪ ﺎﺑﹺﺮﹰﺍﺻ Patient women Sabırlı kadınlar ﺻﱪ ﺕ ﺍﺎﹺﺑﺮ ﺻ- ﺕ ﺍﺎﹺﺑﺮﺻ Patient (fm) Sabırlı (dş) ﺻﱪ ﺮﹲﺓ ﺎﹺﺑﺻ Be patient (imp, pl) Sabredin ﺻﱪ ﻭﺍﺎﹺﺑﺮﺻ Patient men Sabırlı erkekler ﺻﱪ ﻦ ﺎﹺﺑﺮﹺﻳ ﺻ- ﻭ ﹶﻥﺎﹺﺑﺮﺻ Patient men Sabırlı erkekler ﺻﱪ ﻦ ﺎﹺﺑﺮﹺﻳﺻ Companion Arkadaş, grup ﺻﺤﺐ ﺐ ﺣ ﺎﺻ To be companion Arkadaş edindi ﺻﺤﺐ ﺐ ﺣ ﺎﻳﺼ - ﺐ ﺣ ﺎﺻ Companion Arkadaş, eş ﺻﺤﺐ ﺒ ﹲﺔﺣ ﺎﺻ His spouse Eşi, arkadaşı ﺻﺤﺐ ﻪ ﺘﺒﺣ ﺎﺻ Your companion Arkadaşınız ﺻﺤﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺣ ﺎ ﺻ- ﺣﹺﺒﻜﹸﻢ ﺎﺻ His companion Onun arkadaşı ﺻﺤﺐ ﻪ ﺣﹺﺒ ﺎ ﺻ- ﻪ ﺒﺣ ﺎﺻ Their companion Onların arkadaşı ﺻﺤﺐ ﻢ ﻬ ﺒﺣ ﺎ ﺻ- ﺣﹺﺒﻬﹺﻢ ﺎﺻ Bear their (dual) company O ikisiyle iyi geçin ﺻﺤﺐ ﺎﻬﻤ ﺒﺣ ﺎﺻ My two companions Đki arkadaşım ﺻﺤﺐ ﺒ ﹺﻲﺣ ﺎﺻ Deafening blast Sağır edici ses ﺻﺨﺦ ﺧ ﹸﺔ ﺎﺻ To hunt Avlandı ﺻﻴﺪ ﺪ ﻴﻳﺼ - ﺩ ﺎﺻ Truthful Sadık, doğru ﺻﺪﻕ ﺩﻗﹰﺎ ﺎ ﺻ- ﻕ ﺩ ﺎﺻ Truthful women Doğru kadınlar ﺻﺪﻕ ﺕ ﺩﻗﹶﺎ ﺎ ﺻ- ﺕ ﺩﻗﹶﺎ ﺎﺻ Truthful men Doğru erkekler ﺻﺪﻕ ﲔ ﻗﺩ ﺎ ﺻ- ﺩﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﺻ Truthful men Doğru erkekler ﺻﺪﻕ ﲔ ﻗﺩ ﺎﺻ 1 3 1 281 Harvesters Devşirenler, kesenler ﺻﺮﻡ ﲔ ﻣ ﺎ ﹺﺭﺻ Thunderbolt Yıldırım ﺻﻌﻖ ﻋ ﹶﻘ ﹲﺔ ﺎﺻ Humiliated Küçük düşmüş ﺻﻐﺮ ﺮ ﻏ ﺎﺻ Humiliated ones Küçük düşmüşler ﺻﻐﺮ ﻦ ﻏﺮﹺﻳ ﺎ ﺻ- ﻭ ﹶﻥﻏﺮ ﺎﺻ Humiliated ones Küçük düşmüşler ﺻﻐﺮ ﻦ ﻏﺮﹺﻳ ﺎﺻ Lined, spread Saflar halinde, kanat açmış ﺻﻔﻒ ﺕ ﺎﻓﱠﺎﺻ Excellent bred steeds Cins atlar ﺻﻔﻦ ﺕ ﺎﻓﻨﺎﺻ In rows Saf dizilenler ﺻﻔﻒ ﺎﻓﱡﻮ ﹶﻥﺻ That which enters fire Ateşe giren, girecek olan ﺻﻠﻲ ﺎ ﹺﻝﺻ Righteous, correcting Salih, iyi, ıslah eden ﺻﻠﺢ ﺢ ﻟﺎﺻ Salih (pbuh) Salih (AS) ﺻﻠﺢ ﺎﻟﺤﺎ ﺻ- ﺢ ﻟﺎﺻ Good deeds Salih işler, saliha kadınlar ﺻﻠﺢ ﺕ ﺎﻟﺤﺎ ﺻ- ﺕ ﺎﻟﺤﺎﺻ Righteous men Salih erkekler ﺻﻠﺢ ﻴ ﹺﻦﺤ ﻟﺎ ﺻ- ﻮ ﹶﻥﻟﺤﺎﺻ Two righteous men Đki salih kişi ﺻﻠﺢ ﻴ ﹺﻦﺤ ﻟﺎﺻ Righteous men Salih erkekler ﺻﻠﺢ ﲔ ﺤ ﻟﺎﺻ Those who enter fire Ateşe girenler, girecek olanlar ﺻﻠﻲ ﺎﻟﹸﻮﺍﺻ That which remain silent Sessiz ﺻﻤﺖ ﺖﺎﻣﺻ Those who remain silent Sessizler ﺻﻤﺖ ﻮ ﹶﻥﻣﺘ ﺎﺻ To pour Döktü ﺻﺒﺐ ﺐ ﺼ ﻳ - ﺐ ﺻ Pouring Dökme ﺻﺒﺐ ﺒﹰﺎﺻ Morning Sabah ﺻﺒﺢ ﺡ ﺎﺻﺒ Very patient Çok sabırlı ﺻﱪ ﺎ ﹴﺭﺻﺒ We poured Döktük 1 ﺻﺒﺐ ﺎﺒﻨﺒﺻ Became in the morning Sabahladı, sabahleyin oldu 2 ﺻﺒﺢ ﺢ ﺒﺻ Morning Sabah ﺻﺒﺢ ﺒ ﹺﺢﺻ - ﺢ ﺒﺻ In the morning Sabahleyin ﺻﺒﺢ ﺤﹰﺎﺻﺒ 1 282 ﺻﺒﺢ ﻢﺤﻬ ﺒﺻ ﺻﱪ ﺍﺒﺮﺻ - ﺮ ﺒﺻ 1 ﺻﱪ ﺮ ﺼﹺﺒ ﻳ - ﺮ ﺒﺻ 1 ﺻﱪ ﻢ ﺗﺮ ﺒﺻ ﺻﱪ ﻙ ﺮ ﺒﺻ ﺻﱪ ﺎﺮﻧ ﺒﺻ ﺻﱪ ﺎﺮﻧ ﺒﺻ ﺻﱪ ﻭﺍﺒﺮﺻ Katık ﺻﺒﻎ ﺒ ﹴﻎﺻ Color Renk, boya ﺻﺒﻎ ﻐ ﹰﺔ ﺒﺻ Pour (imp, pl) Dökün ﺻﺒﺐ ﻮﺍﺻﺒ Child Çocuk ﺻﱯ ﺎﺻﹺﺒﻴ - ﻲ ﺻﹺﺒ To incline Meyletti ﺻﱯ ﻮﺼﺒ ﻳ - ﻰﺻﺒ Plates Tepsi, sayfa ﺻﺤﻒ ﻑ ﺎﺻﺤ Pages Sayfalar ﺻﺤﻒ ﺤﻔﹰﺎ ﺻ -ﻒ ﺤ ﺻ Rock, rocks Kaya, kayalar ﺻﺨﺮ ﺓﺨﺮ ﺻ - ﺮ ﺨ ﺻ Hindering Döndürme ﺻﺪﺩ ﺪ ﺻ Hindering Alıkoyma ﺻﺪﺩ ﺪ ﺻ He was averted Engellendi, döndürüldü 1 ﺻﺪﺩ ﺪ ﺻ To hinder, avert Geri döndürdü, engelledi 1 ﺻﺪﺩ ﺪ ﺼ ﻳ - ﺪ ﺻ You (pl) averted Engellediniz 1 ﺻﺪﺩ ﻢ ﺗﺩﺻﺪ We averted Engelledik 1 ﺻﺪﺩ ﺎﺩﻧ ﺪ ﺻ We averted you Sizi engelledik 1 ﺻﺪﺩ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺩﻧﺻﺪ Breast, heart Sine, kalp ﺻﺪﺭ ﺍﺪﺭ ﺻ - ﺭ ﺪ ﺻ Your breast, heart Sinen, kalbin ﻙ ﺻﺪﺭ ﺪ ﹺﺭ ﺻ - ﻙ ﺭ ﺪ ﺻ - ﻙ ﺭ ﺪ ﺻ His breast, heart Onun sinesi, kalbi ﺻﺪﺭ Came to them in the morning Onlara sabahleyin geldi Patience Sabır To be patient Sabretti You became patient Sabrettiniz Your patience Sabrın We became patient Sabrettik Our patience Sabrımız They became patient Sabrettiler Relish 2 1 1 1 283 ﻩ ﺭ ﺪ ﺻ My breast, heart Sinem, kalbim ﺻﺪﺭ ﺪﺭﹺﻯ ﺻ Crack Çatlak ﺻﺪﻉ ﻉ ﺪ ﹺ ﺻ To proclaim Açıkça söyledi 1 ﺻﺪﻉ ﻉ ﺪ ﺼ ﻳ - ﻉ ﺪ ﺻ To turn away Döndürdü 1 ﺻﺪﻑ ﻑ ﺪ ﺻ Two cliffs Đki dağ, iki yamaç ﺻﺪﻑ ﻴ ﹺﻦﺪﹶﻓ ﺻ Truthfulness Sıdk, doğruluk ﺻﺪﻕ ﺪﻗﹰﺎ ﺻ -ﻕ ﺪ ﺻ To tell the truth, fulfill Doğru oldu, doğru söyledi 1 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺼ ﻳ - ﻕ ﺪ ﺻ To approve Doğruladı 2 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺼ ﻳ - ﻕ ﺪ ﺻ Charities Sadakalar ﺻﺪﻕ ﺕ ﺪﻗﹶﺎ ﺻ -ﺕ ﺪﻗﹶﺎ ﺻ Your charities Sadakalarınız ﺻﺪﻕ ﺗﻜﹸﻢﺪﻗﹶﺎ ﺻ Their dower Mehirleri ﺻﺪﻕ ﻦ ﺗ ﹺﻬﺪﻗﹶﺎ ﺻ Charity Sadaka ﺻﺪﻕ ﺪﹶﻗ ﹰﺔ ﺻ She told the truth, fulfilled Doğru söyledi (dş) 1 ﺻﺪﻕ ﺖ ﺪﹶﻗ ﺻ You told the truth, fulfilled Doğru söyledin 1 ﺻﺪﻕ ﺖ ﺪ ﹾﻗ ﺻ He told the truth, fulfilled Doğruladı, tasdik etti (dş) 1 ﺻﺪﻕ ﺖ ﺪﹶﻗ ﺻ She approved, admitted Doğruladın, tasdik ettin 2 ﺻﺪﻕ ﺖ ﺪ ﹾﻗ ﺻ You told the truth to us, fulfilled your promise Bize doğru söyledin 1 ﺻﺪﻕ ﺎﺘﻨﺪ ﹾﻗ ﺻ He told the truth to you Size doğru söyledi 1 ﺻﺪﻕ ﻢ ﺪﹶﻗ ﹸﻜ ﺻ He told the truth to us Bize doğru söyledi 1 ﺻﺪﻕ ﺎﺪﹶﻗﻨ ﺻ We fulfilled our promise Onlara sözümüzü yerine getirdik 1 ﺻﺪﻕ ﻢ ﻫ ﺎﺪ ﹾﻗﻨ ﺻ Their truthfulness Onların doğruluğu ﺻﺪﻕ ﻗﻬﹺﻢﺪ ﺻ - ﻢ ﻬ ﺪﹸﻗ ﺻ They told the truth Doğru söylediler 1 ﺻﺪﻕ ﺪﻗﹸﻮﺍ ﺻ He averted her Onu alıkoydu 1 ﺻﺪﺩ ﺎﺪﻫ ﺻ He averted them Onları alıkoydu 1 ﺻﺪﺩ ﻢ ﻫ ﺪ ﺻ They averted Alıkoydular 1 ﺻﺪﺩ ﻭﺍﺻﺪ They were averted Alıkonuldular 2 ﺻﺪﺩ ﻭﺍﺻﺪ 284 Aversion Uzaklaşma ﺻﺪﺩ ﻭﺩﹰﺍﺻﺪ Breasts, hearts Sineler, kalpler ﺻﺪﺭ ﺭ ﻭ ﺪ ﺻ Your (pl) breasts, hearts Sineleriniz, kalpleriniz ﺻﺪﺭ ﻢ ﻭ ﹺﺭ ﹸﻛﺻﺪ Their breasts, hearts Sineleri, kalpleri ﺻﺪﺭ ﻢ ﻫ ﻭ ﹺﺭﺻﺪ -ﻢﺭﻫ ﻭﺻﺪ They averted you (pl) Sizi alıkoydular ﺻﺪﺩ ﻢ ﻭ ﹸﻛﺻﺪ Purulent Đrinli ﺻﺪﺩ ﺪ ﻳﺻﺪ Friend Dost ﺻﺪﻕ ﻳ ﹴﻖﺻﺪ That which approves Sıddık, tasdik eden, doğrulayan ﺻﺪﻕ ﻳﻘﹰﺎﺻﺪ - ﻖ ﻳﺻﺪ Truthfully Doğrulukla ﺻﺪﻕ ﻳﻘﹰﺎﺻﺪ Truthful woman Doğru kadın ﺻﺪﻕ ﻳ ﹶﻘ ﹲﺔﺻﺪ Your friend Dostunuz ﺻﺪﻕ ﻢ ﻘ ﹸﻜ ﻳﺻﺪ Truthful men Doğru erkekler ﺻﺪﻕ ﲔ ﻘ ﻳﺻﺪ - ﻳﻘﹸﻮ ﹶﻥﺻﺪ Truthful men Doğru erkekler ﺻﺪﻕ ﲔ ﻘ ﻳﺻﺪ Incline (imp) Alıştır ﺻﻮﺭ ﺮ ﺻ Frost Soğuk ﺻﺮﺭ ﺮ ﺻ Path, way Yol ﺻﺮﻁ ﺍﻃﹰﺎﺻﺮ -ﻁ ﺍ ﹲﺻﺮ Your path Senin yolun ﺻﺮﻁ ﻚ ﺍ ﹶﻃﺻﺮ My path Benim yolum ﺻﺮﻁ ﻲﺍﻃﺻﺮ Loud voice Çığlık ﺻﺮﺭ ﺓ ﺮ ﺻ Palace, tower Saray, kule ﺻﺮﺡ ﺎﺮﺣ ﺻ -ﺡ ﺮ ﺻ Furious, screaming Şiddetli, uğultulu ﺻﺮﺻﺮ ﺍﺻﺮ ﺮ ﺻ - ﺻ ﹴﺮ ﺮ ﺻ Fallen Yere serilmiş ﺻﺮﻉ ﻰﺮﻋ ﺻ To divert, turn away Döndürdü, sevk etti 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺼ ﹺﺮ ﻳ - ﻑ ﺮ ﺻ To explain Açıkladı 2 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺼ ﻳ - ﻑ ﺮ ﺻ Diversion Döndürme, çevirme ﺻﺮﻑ ﻓﹰﺎﺻﺮ It was diverted Döndürüldü ﺻﺮﻑ ﺖ ﺻ ﹺﺮﹶﻓ 1 1 285 He diverted you (pl) Sizi döndürdü 1 ﺻﺮﻑ ﻢ ﺮﹶﻓ ﹸﻜ ﺻ We diverted Yönelttik 1 ﺻﺮﻑ ﺎﺮ ﹾﻓﻨ ﺻ We explained Açıkladık 2 ﺻﺮﻑ ﺎﺮ ﹾﻓﻨ ﺻ We explained it Onu açıkladık 2 ﺻﺮﻑ ﻩ ﻨﺎﺮ ﹾﻓ ﺻ To harvest Devşirdi, hasat etti 1 ﺻﺮﻡ ﻡ ﺼ ﹺﺮ ﻳ - ﻡ ﺮ ﺻ Incline (imp) them Onları alıştır ﺻﻮﺭ ﻦ ﻫ ﺮ ﺻ Cry of help Đmdat çağrısı, feryatçı ﺻﺮﺥ ﺦ ﺻﺮﹺﻳ Reaped Koparılmış ﺻﺮﻡ ﻢﺻ ﹺﺮﻳ To ascend Yükseldi ﺻﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺼ ﻳ - ﺪ ﻌ ﺻ Ascending Yükselerek ﺻﻌﺪ ﺪﹰﺍﺻﻌ To turn Çevirdi 1 ﺻﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺼ ﻳ - ﺮ ﻌ ﺻ To faint Bayıldı 1 ﺻﻌﻖ ﻖ ﻌ ﺼ ﻳ - ﻖ ﻌ ﺻ Fainted Baygın ﺻﻌﻖ ﻌﻘﹰﺎ ﺻ Steep hill Yokuş ﺻﻌﺪ ﻮﺩﹰﺍﺻﻌ Earth, soil, ground Toprak ﺻﻌﺪ ﻴﺪﹰﺍﺻﻌ Humiliation Küçüklük ﺻﻐﺮ ﺭ ﺎﺻﻐ Inclined Saptı, eğildi 1 ﺻﻐﻮ ﺖ ﻐ ﺻ To incline Meyletti 1 ﺻﻐﻮ ﻰﺼﻐ ﻳ - ﻲ ﻐ ﺻ Small Küçük ﺻﻐﺮ ﺍﻐﲑ ﺻ - ﻐ ﹴﲑ ﺻ Small Küçük ﺻﻐﺮ ﲑ ﹰﺓ ﻐ ﺻ Safa hill Safa tepesi In rows, lined Saf saf ﺻﻔﻒ ﺎﺻﻔ Forgiveness Hoşgörü ﺻﻔﺢ ﺢ ﺻ ﹾﻔ To overlook Hoşgördü ﺻﻔﺢ ﺢ ﺼ ﹶﻔ ﻳ - ﺢ ﺻ ﹶﻔ Overlooking Hoş görerek ﺻﻔﺢ ﺻﻔﹾﺤﹰﺎ Yellow Sarı ﺻﻔﺮ ﺮ ﺻ ﹾﻔ 1 ﺻﻔﹶﺎ 1 286 ﺻﻔﺮ ﺍ ُﺀﺻ ﹾﻔﺮ ﺻﻔﺼﻒ ﺼﻔﹰﺎ ﺻ ﹾﻔ ﺻﻔﻮ ﻥ ﺍﺻ ﹾﻔﻮ 1 ﺻﻜﻚ ﻚ ﺼ ﻳ - ﻚ ﺻ 1 ﺻﻜﻚ ﺖ ﺻ ﱠﻜ Namaz kıl, dua et ﺻﻠﻮ ﺻ ﱢﻞ Prayer Namaz, dua ﺻﻠﻮ ﺓ ﻼ ﺻﹶ Your prayer Namazın ﺻﻠﻮ ﻚ ﺗﻼ ﺻﹶ -ﻚ ﺗﻼ ﺻﹶ His prayer Onun namazı ﺻﻠﻮ ﻪ ﺗﻼ ﺻﹶ Their prayer Onların namazı ﺻﻠﻮ ﻢ ﻬ ﺗﻼ ﺻﹶ - ﺗﻬﹺﻢﻼ ﺻﹶ My prayer Namazım ﺻﻠﻮ ﻲﻼﺗ ﺻﹶ Backbone Bel kemiği ﺻﻠﺐ ﺐ ﺻ ﹾﻠ ﹺ To hang Astı 1 ﺻﻠﺐ ﺐ ﺼﹸﻠ ﻳ - ﺐ ﺻﹶﻠ To hang Astı 1 ﺻﻠﺐ ﺐ ﺼﱢﻠ ﻳ - ﺐ ﺻﱠﻠ They hanged Astılar 1 ﺻﻠﺐ ﻮﺻﹶﻠﺒ They hanged him Onu astılar 1 ﺻﻠﺐ ﻩ ﻮﺻﹶﻠﺒ Peace Sulh, barış ﺻﻠﺢ ﺎﺻ ﹾﻠﺤ - ﺢ ﺻ ﹾﻠ To become righteous Islah etti, düzeltti, iyilik yaptı ﺻﻠﺢ ﺢ ﺼﹶﻠ ﻳ - ﺢ ﺻﹶﻠ Bare Düz, çıplak ﺻﻠﺪ ﺍﺻ ﹾﻠﺪ Clay Balçık ﺻﻠﺼﻞ ﺎ ﹴﻝﺻ ﹾﻠﺼ Pray, bless (imp, pl) Namaz kılın, salat edin ﺻﻠﻮ ﺻﻠﱡﻮﺍ Prayers Namazlar, dualar ﺻﻠﻮ ﺕ ﺍﺻﹶﻠﻮ Prayer Namaz ﺻﻠﻮ ﺻﻠﹶﻮ ﹶﺓ - ﺓ ﺻﻠﹶﻮﺍ - ﺻﻠﹶﻮﺍ ﹲﺓ Your prayers Namazların ﺻﻠﻮ ﻚ ﺗﺍﺻﹶﻠﻮ Their prayers Onların namazları ﺻﻠﻮ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺍﺻﹶﻠﻮ Put (imp, pl) him in fire Onu ateşe atın ﺻﻠﻲ ﻩ ﺻﻠﱡﻮ Yellow Sarı Plain, deserted Dümdüz, bomboş Smooth rock Düz kaya To slap Tokat attı, vurdu She slapped Tokat attı, vurdu Pray, bless (imp) 1 2 287 ﺻﻠﻮ ﺼﻠﱢﻰ ﻳ - ﺻﻠﱠﻰ Ateşe giriş ﺻﻠﻲ ﻴﹰﺎﻠﺻ Deaf Sağır ﺻﻤﻢ ﺎﺻﻤ - ﻢ ﺻ Samed Samed ﺻﻤﺪ ﺪ ﻤ ﺻ They became deaf Sağır oldular ﺻﻤﻢ ﻮﺍﺻﻤ Work Đş, yapma ﺻﻨﻊ ﺎﻨﻌﺻ - ﻊ ﻨﺻ Making Sanat, iş ﺻﻨﻊ ﻌ ﹶﺔ ﻨﺻ They did, made Yaptılar ﺻﻨﻊ ﻮﺍﻨﻌﺻ Branched Dallanmış ﺻﻨﻮ ﻥ ﺍﻨﻮﺻ - ﺍ ﹲﻥﻨﻮﺻ Marriage relationship Evlilik yakınlığı ﺻﻬﺮ ﺍﻬﺮ ﺻ Correct Doğru, doğru olarak ﺻﻮﺏ ﺍﺑﹰﺎﺻﻮ Cup Kadeh ﺻﻮﻉ ﻉ ﺍﺻﻮ Thunderbolts Şimşekler ﺻﻌﻖ ﻖ ﻋ ﺍﺻﻮ Lined up Saflar, saf saf ﺻﻔﻒ ﻑ ﺍﺻﻮ Monasteries Manastırlar ﺻﻤﻊ ﻊ ﻣ ﺍﺻﻮ Voice Ses ﺻﻮﺕ ﺕ ﻮ ﺻ Your voice Sesin ﺻﻮﺕ ﻚ ﺗﻮ ﺻ He shaped, formed Şekillendirdi ﺻﻮﺭ ﺭ ﻮ ﺻ Shapes, forms Şekiller ﺻﻮﺭ ﺭ ﻮ ﺻ Trumpet Sur ﺻﻮﺭ ﻮ ﹺﺭﺻ Shape, form Şekil, suret ﺻﻮﺭ ﺓ ﺭ ﻮ ﺻ- ﺭﹲﺓ ﻮﺻ He shaped you (pl) Sizi şekillendirdi ﺻﻮﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﻮ ﺻ Your shapes, forms Şekilleriniz ﺻﻮﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﻮ ﺻ We shaped Şekillendirdik ﺻﻮﺭ ﺎﺭﻧ ﻮ ﺻ We shaped you (pl) Sizi şekillendirdik ﺻﻮﺭ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺭﻧ ﻮ ﺻ Fasting Oruç ﺻﻮﻡ ﺎﻮﻣ ﺻ - ﻡﺻﻮ To pray, bless Namaz kıldı Entering fire 1 1 1 2 288 ﺻﻴﺺ ﻢ ﻴ ﹺﻬﺎﺻﺻﻴ ﺻﻮﻡ ﺎﺎﻣﺻﻴ - ﻡ ﺎﺻﻴ ﺻﻮﺏ ﺐ ﻴﺻ Çığlık ﺻﻴﺢ ﺤ ﹰﺔ ﻴﺻ - ﺤ ﹲﺔ ﻴﺻ Hunt, game Avlanma, av ﺻﻴﺪ ﺪ ﻴﺻ Summer Yaz (mevsim) ﺻﻴﻒ ﻒ ﻴﺻ Their fortresses Kaleleri Fasting Oruç Rainstorm Yağmur, sağanak Cry, blast 289 ض ﺿﻴﻖ ﻖ ﺋﺎﺿ Gülen, gülerek ﺿﺤﻚ ﺣﻜﹰﺎ ﺎﺿ Laughing Gülen ﺿﺤﻚ ﺣ ﹶﻜ ﹲﺔ ﺎﺿ That which harms Zarar veren ﺿﺮﺭ ﺭ ﺎﺿ That which harms them Onlara zarar veren ﺿﺮﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﺎﺿ Those who harm Zarar verenler ﺿﺮﺭ ﻦ ﻳﺎﺭﺿ Straitened Daraldı ﺿﻴﻖ ﻕ ﺎﺿ Straitened Daraldı ﺿﻴﻖ ﺖ ﺎﹶﻗﺿ That which goes astray Sapmış, şaşkın ﺿﻠﻞ ﺎﹼﻟﹰﺎﺿ Those who go astray Sapıtan, sapıklar ﺿﻠﻞ ﲔ ﺎﱢﻟ ﺿ- ﺎﻟﱡﻮ ﹶﻥﺿ Those who go astray Sapıtanlar, sapıklar ﺿﻠﻞ ﲔ ﺎﱢﻟﺿ Camel Deve, seyahat aracı ﺿﻤﺮ ﻣ ﹴﺮ ﺎﺿ Sheep Koyun (hayvan) ﺿﺄﻥ ﻥ ﺿ ﹾﺄ Panting Şiddetle soluyarak ﺿﺒﺢ ﺎﺒﺤﺿ Daylight, forenoon Kuşluk, gündüz ﺿﺤﻮ ﺎﺿﺤ Its brightness Onun kuşluğu ﺿﺤﻮ ﺎﺎﻫﺿﺤ To laugh Güldü 1 ﺿﺤﻚ ﻚ ﺤ ﻀ ﻳ - ﻚ ﺤ ﺿ She laughed Güldü 1 ﺿﺤﻚ ﺖ ﺤ ﹶﻜ ﺿ Daylight, forenoon Gün ışığı, gündüz, kuşluk ﺿﺤﻮ ﻰﺿﺤ Opponents Zıt, aksi, ters, rakip ﺿﺪﺩ ﺪﹰﺍ ﺿ Hardship, adversity Dert, sıkıntı ﺿﺮﺭ ﺮ ﺿ Harm Zarar ﺿﺮﺭ ﺮﹰﺍ ﺿ - ﺮ ﺿ To harm Zarar verdi ﺿﺮﺭ ﺮ ﻀ ﻳ - ﺮ ﺿ Hardship Sıkıntı ﺿﺮﺭ ﺍ ِﺀﺿﺮ - ﺍ ُﺀﺿﺮ Harming Zarar vererek ﺿﺮﺭ ﺍﺭﹰﺍﺿﺮ That which straitens Daralan Laughing 1 290 Striking Vuruş, vurma Struck Vuruldu To strike, give example, travel Vurdu, misal verdi, dolaştı ﺿﺮﺏ ﺏ ﺮ ﺿ 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﺿ ﹺﺮ 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﻀ ﹺﺮ ﻳ - ﺏ ﺮ ﺿ ﺿﺮﺏ ﺑﹰﺎﺿﺮ Striking Vurarak Struck Vuruldu 1 ﺿﺮﺏ ﺖ ﺑﺿ ﹺﺮ You traveled Sefere çıktınız 1 ﺿﺮﺏ ﻢ ﺘﺑﺮ ﺿ We set forth Vurduk 1 ﺿﺮﺏ ﺎﺑﻨﺮ ﺿ They set forth, traveled Vurdular 1 ﺿﺮﺏ ﻮﺍﺮﺑ ﺿ They set forth, traveled Onu misal verdiler 1 ﺿﺮﺏ ﻩ ﻮﺮﺑ ﺿ Harm, damage Zarar ﺿﺮﺭ ﺭ ﺮ ﺿ Its harm Zararı ﺿﺮﺭ ﻩ ﺮ ﺿ Its hardship Sıkıntısı, derdi ﺿﺮﺭ ﻩ ﺮ ﺿ - ﻩ ﺮ ﺿ Thorny plant Kuru diken ﺿﺮﻉ ﺿﺮﹺﻳ ﹴﻊ Weak Zayıf ﺿﻌﻒ ﺎﻓﹰﺎﺿﻌ Weak, weakness Zaaf, zayıflık ﺿﻌﻒ ﻔﹰﺎﺿﻌ -ﻒ ﻌ ﺿ –ﻒ ﻌ ﺿ Manifold Kat kat ﺿﻌﻒ ﻔﹰﺎﺿﻌ -ﻒ ﻌ ﺿ To become weak Zayıf oldu ﺿﻌﻒ ﻒ ﻌ ﻀ ﻳ - ﻒ ﻌ ﺿ Weak ones Zayıflar ﺿﻌﻒ ﻌﻔﹶﺎ ِﺀ ﺿ - ﻌﻔﹶﺎ ُﺀ ﺿ They became weak Zayıflık gösterdiler ﺿﻌﻒ ﻌﻔﹸﻮﺍ ﺿ Double Đki kat ﺿﻌﻒ ﻴ ﹺﻦﻌ ﹶﻔ ﺿ Weak Zayıf ﺿﻌﻒ ﻴﻔﹰﺎﺿﻌ Bunch Demet ﺿﻐﺚ ﺜﹰﺎﺿﻐ Frogs Kurbağalar ﺿﻔﺪﻉ ﻉ ﺩ ﺿﻔﹶﺎ To go astray, err Saptı, şaştı, yanıldı ﺿﻠﻞ ﻀ ﱡﻞ ﻳ - ﺿ ﱠﻞ Error, straying Sapıklık ﺿﻠﻞ ﻼ ﹰﻻ ﺿﹶ - ﻼ ﹴﻝ ﺿﹶ Error, straying Sapıklık ﺿﻠﻞ ﻼﹶﻟ ﹲﺔ ﺿﹶ 1 1 1 291 Their error, straying Onların sapıklıkları ﺿﻠﻞ ﻢ ﺘ ﹺﻬﻼﹶﻟﺿ Your error Senin şaşkınlığın ﺿﻠﻞ ﻚ ﻟﻼ ﺿﹶ I erred, went astray Ben saptım ﺿﻠﻞ ﺖ ﺿﹶﻠ ﹾﻠ We erred, went astray Biz saptık ﺿﻠﻞ ﺎﺿﹶﻠ ﹾﻠﻨ They erred, went astray Onlar saptılar ﺿﻠﻞ ﺿﻠﱡﻮﺍ Straitened, difficult Zor, sıkıntılı ﺿﻨﻚ ﻨﻜﹰﺎﺿ That which withholds Gizleyen ﺿﻨﻦ ﻴ ﹴﻦﺿﹺﻨ Light Işık ﺿﻮﺃ ﺎ ًﺀﺿﻴ Harm Zarar ﺿﲑ ﺮ ﻴﺿ Unfair Adaletsiz ﺿﻴﺰ ﻯﻴﺰ ﺿ- ﺍﻴﺰﺿ Guest Misafir ﺿﻴﻒ ﻒ ﻴﺿ His guest Onun misafiri ﺿﻴﻒ ﻪ ﻔ ﻴﺿ My guest Benim misafirim ﺿﻴﻒ ﻲﻴﻔﺿ Distress Darlık, sıkıntı ﺿﻴﻖ ﻴ ﹴﻖﺿ Tight Darlık veren, sıkıntılı ﺿﻴﻖ ﻘﹰﺎﺿﻴ 292 ط Bird, fate, account Uçan, kuş, kader, hesap ﻃﲑ ﺋ ﹴﺮﻃﹶﺎ Your bad omen Uğursuzluğunuz ﻃﲑ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺋﻃﹶﺎ His fate, account Kuşu, hesabı ﻃﲑ ﻩ ﺮ ﺋﻃﹶﺎ Their bad omen Onların uğursuzluğu ﻃﲑ ﻢ ﻫ ﺮ ﺋﻃﹶﺎ Willingly (pl) Đsteyenler ﻃﻮﻉ ﲔ ﻌ ﺋﻃﹶﺎ That which turns, circumambulates Gezinen, vesvese veren, tavaf eden ﻃﻮﻑ ﻒ ﺋﻃﹶﺎ Group, sect, party Taife, topluluk ﻃﻮﻑ ﺋ ﹶﻔ ﹲﺔﻃﹶﺎ Two groups, parties Đki taife, iki topluluk ﻃﻮﻑ ﻴ ﹺﻦﺘﺋ ﹶﻔ ﻃﹶﺎ-ﻥ ﺎﺋ ﹶﻔﺘﻃﹶﺎ Two groups, parties Đki taife, iki topluluk ﻃﻮﻑ ﻴ ﹺﻦﺘﺋ ﹶﻔﻃﹶﺎ Those who circumambulate Tavaf edenler ﻃﻮﻑ ﲔ ﻔ ﺋﻃﹶﺎ It became good, clean Temiz oldu, helal oldu 1 ﻃﻴﺐ ﺏ ﻃﹶﺎ To fly Uçtu 1 ﻃﲑ ﲑ ﻄ ﻳ - ﺭ ﻃﹶﺎ That which drives away Uzaklaştıran, kovan ﻃﺮﺩ ﺩ ﻃﹶﺎ ﹺﺭ Night comer Gece yolcusu ﻃﺮﻕ ﻕ ﻃﹶﺎ ﹺﺭ Obedience Taat, itaat ﻃﻮﻉ ﻋ ﹲﺔ ﻃﹶﺎ That which eats, will eat Yiyen, yiyecek olan ﻃﻌﻢ ﻋ ﹴﻢ ﻃﹶﺎ False deities, transgressors Tağut ﻃﻐﻮ ﺕ ﻃﹶﺎﻏﹸﻮ Transgressors Azgınlar ﻃﻐﻮ ﲔ ﻏ ﻃﹶﺎ- ﻃﹶﺎﻏﹸﻮ ﹶﻥ Overpowering blast Azgın vaka, korkunç ses ﻃﻐﻮ ﺔ ﻴﻏ ﻃﹶﺎ Transgressors Azgınlar ﻃﻐﻮ ﲔ ﻏ ﻃﹶﺎ He circumambulated Sardı, dolaştı, tavaf etti ﻃﻮﻑ ﻑ ﻃﹶﺎ Power, energy Takat, güç ﻃﻮﻕ ﻃﹶﺎﹶﻗ ﹶﺔ It became long Uzadı ﻃﻮﻝ ﻃﹶﺎ ﹶﻝ That which asks, requests Talep eden, isteyen ﻃﻠﺐ ﺐ ﻟﻃﹶﺎ Saul, Talut Talut 1 ﺕ ﻃﹶﺎﻟﹸﻮ 293 Calamity Felaket ﻃﻤﻢ ﻣ ﹸﺔ ﻃﹶﺎ In layers, in harmony Tabakalar halinde, uygun biçimde ﻃﺒﻖ ﺎﻗﹰﺎﻃﺒ You behaved well Temiz oldunuz, iyi oldunuz 1 ﻃﻴﺐ ﻢ ﺘﺒﻃ It was sealed Mühürlendi 1 ﻃﺒﻊ ﻊ ﹸﻃﹺﺒ To seal Mühürledi 1 ﻃﺒﻊ ﻊ ﺒﻳ ﹾﻄ - ﻊ ﺒﹶﻃ Layer, stage Tabaka, hal ﻃﺒﻖ ﺒﻘﹰﺎ ﹶﻃ- ﺒ ﹴﻖﹶﻃ They (fm) remitted Bağışladılar (dş) 1 ﻃﻴﺐ ﻦ ﺒﻃ Spread Yaydı 1 ﻃﺤﻮ ﺎﹶﻃﺤ He spread it Onu yaydı ﻃﺤﻮ ﺎﺎﻫﹶﻃﺤ Paths, ways Yollar, tarikatlar ﻃﺮﻕ ﻖ ﺋﺍﹶﻃﺮ To drive away, send away Uzaklaştırdı, kovdu 1 ﻃﺮﺩ ﺩ ﺮ ﻳ ﹾﻄ - ﺩ ﺮ ﹶﻃ I drove away Uzaklaştırdım 1 ﻃﺮﺩ ﺕ ﺩﹶﻃﺮ I drove them away Onları uzaklaştırdım 1 ﻃﺮﺩ ﻢ ﻬ ﺗﺩﹶﻃﺮ Glance, gaze Bakış, nazar ﻃﺮﻑ ﻑ ﺮ ﹶﻃ- ﻑ ﺮ ﹶﻃ Side, part, border Kısım, kenar ﻃﺮﻑ ﺮﻓﹰﺎ ﹶﻃ- ﻑ ﺮ ﹶﻃ Your glance Bakışın ﻃﺮﻑ ﻚ ﺮﹸﻓ ﹶﻃ Their glance Bakışları ﻃﺮﻑ ﻢ ﻬ ﺮﹸﻓ ﹶﻃ Its two sides Đki tarafı ﻃﺮﻑ ﺮﹶﻓ ﹺﻲ ﹶﻃ Fresh Taze ﻃﺮﻭ ﺎﹶﻃ ﹺﺮﻳ Path, way Yol ﻃﺮﻕ ﹶﻃﺮﹺﻳﻘﹰﺎ- ﹶﻃﺮﹺﻳ ﹴﻖ Path, way Yol ﻃﺮﻕ ﹶﻃﺮﹺﻳ ﹶﻘ ﹰﺔ Your (pl) paths, ways Yollarınız ﻃﺮﻕ ﻢ ﺘ ﹸﻜﹶﻃﺮﹺﻳ ﹶﻘ Food Yiyecek ﻃﻌﻢ ﺎﺎﻣ ﹶﻃﻌ- ﻡ ﺎﹶﻃﻌ Your food Yiyeceğin ﻃﻌﻢ ﻚ ﻣ ﺎﹶﻃﻌ Your (pl) food Yiyeceğiniz ﻃﻌﻢ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﺎﹶﻃﻌ His food Onun yiyeceği ﻃﻌﻢ ﻪ ﻣ ﺎ ﹶﻃﻌ- ﻪ ﻣ ﺎﹶﻃﻌ 294 ﻃﻌﻢ ﻢ ﺘﻤ ﻌ ﹶﻃ ﻃﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﹶﻃ ﻃﻌﻢ ﻮﹾﺍﻌﻤ ﹶﻃ ﻃﻌﻦ ﺎﻌﻨ ﹶﻃ- ﻦ ﻌ ﹶﻃ 1 ﻃﻌﻦ ﻦ ﻌ ﻳ ﹾﻄ - ﻦ ﻌ ﹶﻃ Alay ettiler 1 ﻃﻌﻦ ﻮﺍﻌﻨ ﹶﻃ He transgressed Azdı 1 ﻃﻐﻮ ﺎﹶﻃﻐ They transgressed Azdılar 1 ﻃﻐﻮ ﺍﻐﻮ ﹶﻃ His transgression Azgınlığı ﻃﻐﻮ ﺎﺍﻫﻐﻮ ﹶﻃ To transgress, exceed limits Azdı, isyan etti ﻃﻐﻮ ﻮﻳ ﹾﻄﻐ - ﻰﹶﻃﻐ Transgression Azgınlık, tuğyan ﻃﻐﻮ ﺎﺎﻧﻐﻴ ﹸﻃ- ﺎ ﹲﻥﻐﻴ ﹸﻃ Their transgression Azgınlıkları ﻃﻐﻮ ﻢ ﺎﹺﻧ ﹺﻬﻐﻴ ﹸﻃ Began Başladı 1 ﻃﻔﻖ ﻖ ﻔ ﹶﻃ They (dual) began Başladılar (ikil) 1 ﻃﻔﻖ ﻔﻘﹶﺎ ﹶﻃ Child, baby Çocuk, bebek ﻃﻔﻞ ﻼ ﻃ ﹾﻔ ﹰ - ﻃ ﹾﻔ ﹲﻞ Drizzle Hafif yağmur, çisenti ﻃﻠﻞ ﹶﻃ ﱞﻞ Divorce Boşama ﻃﻠﻖ ﻕ ﻃﹶﻼ To ask, request, demand Đstedi, aradı ﻃﻠﺐ ﺐ ﹶﻃﹶﻠ Asking, demanding Arama, isteme ﻃﻠﺐ ﺎﹶﻃﹶﻠﺒ Banana trees Muz ağaçları ﻃﻠﺢ ﹶﻃ ﹾﻠ ﹴﺢ Fruit, spathe Meyve, tomurcuk ﻃﻠﻊ ﻊ ﹶﻃ ﹾﻠ To rise Yükseldi, doğdu 1 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻳ ﹾﻄﹸﻠ - ﻊ ﹶﻃﹶﻠ It rose Doğdu 1 ﻃﻠﻊ ﺖ ﻌ ﹶﻃﹶﻠ Its fruit Meyvesi ﻃﻠﻊ ﺎﻌﻬ ﹶﻃ ﹾﻠ To divorce Boşadı 1 ﻃﻠﻖ ﻖ ﻳ ﹶﻄﱢﻠ - ﻖ ﹶﻃﱠﻠ You (pl) divorced Boşadınız 1 ﻃﻠﻖ ﻢ ﺘﹶﻃﱠﻠ ﹾﻘ You ate food Yemek yediniz Its taste Tadı They ate food Yediler Defamation Alay To defame Alay etti, sataştı, kınadı They defamed 1 1 1 1 295 You (pl) divorced them Onları (dş) boşadınız 1 ﻃﻠﻖ ﻦ ﻫ ﻤﻮ ﺘﹶﻃﱠﻠ ﹾﻘ He divorced you (pl, fm) Sizi (dş) boşadı 1 ﻃﻠﻖ ﻦ ﹶﻃﱠﻠ ﹶﻘ ﹸﻜ He divorced her Onu (dş) boşadı 1 ﻃﻠﻖ ﺎﹶﻃﱠﻠ ﹶﻘﻬ Divorce (imp, pl) them Onları boşayın 1 ﻃﻠﻖ ﻦ ﻫ ﹶﻃﱢﻠﻘﹸﻮ Rising Doğuş ﻃﻠﻊ ﻉ ﹸﻃﻠﹸﻮ ﹺ To make blind Kör etti 1 ﻃﻤﺲ ﺲ ﻤ ﻳ ﹾﻄ - ﺲ ﻤ ﹶﻃ It was made blind Silindi (dş) 1 ﻃﻤﺲ ﺖ ﺴ ﻤ ﹸﻃ We made blind Sildik 1 ﻃﻤﺲ ﺎﺴﻨ ﻤ ﹶﻃ To hope, expect Umdu, ümit etti 1 ﻃﻤﻊ ﻊ ﻤ ﻳ ﹾﻄ - ﻊ ﻤ ﹶﻃ Hoping Ümitle ﻃﻤﻊ ﻌﹰﺎﹶﻃﻤ Purify (imp) Temizle 2 ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﹶﻃ To become clean Temiz oldu 1 ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﻳ ﹾﻄ - ﺮ ﻬ ﹶﻃ To purify, clean Temizledi 2 ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﻳ ﹶﻄ - ﺮ ﻬ ﹶﻃ Purify (imp, dual) Temizleyin (ikil) 2 ﻃﻬﺮ ﺍﻬﺮ ﹶﻃ He purified you (fm) Seni temizledi 2 ﻃﻬﺮ ﻙ ﺮ ﻬ ﹶﻃ Pure Tertemiz ﻃﻬﺮ ﻮﺭﹰﺍﹶﻃﻬ Those who go around, circumambulate Dolaşanlar ﻃﻮﻑ ﺍﻓﹸﻮ ﹶﻥﹶﻃﻮ Blessedness Tuba, mutluluk ﻃﻴﺐ ﻰﻃﹸﻮﺑ Mountain Dağ ﻃﻮﺩ ﺩ ﻮ ﹶﻃ Mountain, Mount Tur Dağ ﻃﻮﺭ ﺭ ﻃﹸﻮ Willingly Đsteyerek ﻃﻮﻉ ﻋﹰﺎﹶﻃﻮ Prompted Yöneltti ﻃﻮﻉ ﺖ ﻋ ﻮ ﹶﻃ Flood Tufan ﻃﻮﻑ ﻃﹸﻮﻓﹶﺎ ﹶﻥ Wealth, length Servet, zenginlik, uzun, yeterli ﻃﻮﻝ ﻮ ﹰﻻ ﹶﻃ- ﻮ ﹺﻝ ﹶﻃ In length Uzunluk bakımından ﻃﻮﻝ ﻃﹸﻮ ﹰﻻ Tuwa Tuva ﻃﻮﻱ ﻯﹸﻃﻮ 296 Long Uzun ﻃﻮﻝ ﻼ ﹶﻃﻮﹺﻳ ﹰ- ﹶﻃﻮﹺﻳ ﹲﻞ Folding, rolling Dürme ﻃﻮﻭ ﻲ ﹶﻃ Good, clean Đyi, temiz, güzel ﻃﻴﺐ ﺎﻴﺒ ﹶﻃ- ﺐ ﻴﹶﻃ Good, clean ones Đyi, temiz şeyler ﻃﻴﺐ ﺕ ﺎﻴﺒ ﹶﻃ- ﺕ ﺎﻴﺒﹶﻃ Your (pl) good, clean things Temiz şeyleriniz ﻃﻴﺐ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﻴﺒﹶﻃ Good, clean Đyi, temiz, güzel ﻃﻴﺐ ﺒ ﹲﺔﻴﹶﻃ Good, clean ones Đyiler, temizler ﻃﻴﺐ ﲔ ﻴﹺﺒ ﹶﻃ- ﻮ ﹶﻥﻴﺒﹶﻃ Good, clean ones Đyiler, temizler ﻃﻴﺐ ﲔ ﻴﹺﺒﹶﻃ Bird Kuş ﻃﲑ ﺍﻴﺮ ﹶﻃ- ﺮ ﻴﹶﻃ Clay Balçık, kil ﻃﲔ ﻴﻨﹰﺎ ﻃ- ﻴ ﹺﻦﻃ 297 ظ Unjust, oppressor Zalim ﻇﻠﻢ ﻤ ﹲﺔ ﻟ ﻇﹶﺎ- ﻢ ﻟﻇﹶﺎ Unjust, oppressor Zalim ﻇﻠﻢ ﻤ ﹰﺔ ﻟﻇﹶﺎ Unjust ones, oppressors Zalimler ﻇﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻟ ﻇﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﻟﻤﻇﹶﺎ Unjust ones, oppressors Zalimler ﻇﻠﻢ ﻰﻟﻤﻇﹶﺎ Unjust ones, oppressors Zalimler ﻇﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻟﻇﹶﺎ Those who assume Zannedenler ﻇﻨﻦ ﲔ ﻧﻇﹶﺎ Apparent, visible Açıkta olan, görünen ﻇﻬﺮ ﺍﻫﺮ ﻇﹶﺎ- ﺮ ﻫ ﻇﹶﺎ Apparent, visible Açıkta olan, görünen ﻇﻬﺮ ﺮ ﹰﺓ ﻫ ﻇﹶﺎ Its apparent one Açıkta olanı ﻇﻬﺮ ﻩ ﺮ ﻫ ﻇﹶﺎ They supported, backed Yardım ettiler 3 ﻇﻬﺮ ﻭﺍﻫﺮ ﻇﹶﺎ They supported them Onlara yardım ettiler 3 ﻇﻬﺮ ﻢﻭﻫﻫﺮ ﻇﹶﺎ Dominant ones Üste çıkanlar, üstün gelenler ﻇﻬﺮ ﻦ ﻫﺮﹺﻳ ﻇﹶﺎ Travel Seyahat ﻇﻌﻦ ﻌ ﹺﻦ ﹶﻇ Your (pl) travel Seyahatiniz ﻇﻌﻦ ﻢ ﻌﹺﻨ ﹸﻜ ﹶﻇ Claw Tırnak ﻇﻔﺮ ﹸﻇ ﹸﻔ ﹴﺮ Shadow Gölge ﻇﻠﻞ ﻼ ﻇ - ﻇ ﱞﻞ To continue Kaldı, devam etti ﻇﻠﻞ ﻈ ﱡﻞ ﻳ - ﹶﻇ ﱠﻞ Shade, shades Gölgeler ﻇﻠﻞ ﻼ ﹴﻝ ﻇ ﹶ - ﻼ ﹸﻝ ﻇ ﹶ Its (his) shades, shadows Onun gölgeleri ﻇﻠﻞ ﻪ ﻼﹸﻟ ﻇ ﹶ Its (her) shades, shadows Onun (dş) gölgeleri ﻇﻠﻞ ﺎﻼﹸﻟﻬ ﻇ ﹶ Their shades, shadows Onların gölgeleri ﻇﻠﻞ ﻢﻼﹸﻟﻬﻇ Very unjust, oppressor Çok zalim, zulümkar ﻇﻠﻢ ﻼ ﹴﻡ ﹶﻇ ﱠ You remained Oldun, kesildin 1 ﻇﻠﻞ ﺖ ﹶﻇ ﹾﻠ It remained Oldu, kesildi (dş) 1 ﻇﻠﻞ ﺖ ﹶﻇﱠﻠ Shade, canopy Gölgelik ﻇﻠﻞ ﹸﻇﱠﻠ ﹲﺔ 1 298 ﻇﻠﻞ ﻢ ﺘﹶﻇ ﹾﻠ Gölgeler ﻇﻠﻞ ﹸﻇﹶﻠ ﹲﻞ We shaded Gölgelendirdik ﻇﻠﻞ ﺎﹶﻇﱠﻠ ﹾﻠﻨ It was wronged, oppressed Zulmedildi ﻇﻠﻢ ﻢ ﻠﹸﻇ Oppression, injustice Zulüm ﻇﻠﻢ ﺎ ﹸﻇ ﹾﻠﻤ- ﻢ ﹸﻇ ﹾﻠ To do injustice, oppress Zulmetti ﻇﻠﻢ ﻢ ﻠﻳ ﹾﻈ - ﻢ ﹶﻇﹶﻠ Darknesses Karanlıklar ﻇﻠﻢ ﺕ ﺎﹸﻇﹸﻠﻤ She erred, wronged Zulmetti (dş) 1 ﻇﻠﻢ ﺖ ﻤ ﹶﻇﹶﻠ I erred, wronged Zulmettim 1 ﻇﻠﻢ ﺖ ﻤ ﹶﻇﹶﻠ You (pl) erred, wronged Zulmettiniz 1 ﻇﻠﻢ ﻢ ﺘﻤ ﹶﻇﹶﻠ He did injustice to you Sana zulmetti 1 ﻇﻠﻢ ﻚ ﻤ ﹶﻇﹶﻠ We erred, wronged Zulmettik 1 ﻇﻠﻢ ﺎﻤﻨ ﹶﻇﹶﻠ We did injustice to them Onlara zulmettik 1 ﻇﻠﻢ ﻢ ﻫ ﺎﻤﻨ ﹶﻇﹶﻠ His injustice, oppression Onun zulmü ﻇﻠﻢ ﻪ ﻤ ﹸﻇ ﹾﻠ He did injustice to them Onlara zulmetti ﻇﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﹶﻇﹶﻠ Their injustice, oppression Onların zulmü ﻇﻠﻢ ﻢ ﻤ ﹺﻬ ﹸﻇ ﹾﻠ They did injustice Zulmettiler 1 ﻇﻠﻢ ﻮﺍﹶﻇﹶﻠﻤ They were oppressed Zulmedildiler 1 ﻇﻠﻢ ﻮﺍﻠﻤﹸﻇ They oppressed us Bize zulmettiler 1 ﻇﻠﻢ ﺎﻮﻧﹶﻇﹶﻠﻤ Its shadow Onun gölgesi ﻇﻠﻞ ﺎﻇﱡﻠﻬ They remained Devam ettiler, olakaldılar ﻇﻠﻞ ﹶﻇﻠﱡﻮﺍ Very unjust, oppressor Çok zalim ﻇﻠﻢ ﺎ ﹶﻇﻠﹸﻮﻣ- ﻡ ﹶﻇﻠﹸﻮ Shades, canopies Gölgeler ﻇﻠﻞ ﻼ ﻴ ﹰ ﹶﻇﻠ- ﻴ ﹴﻞﹶﻇﻠ Thirsty ones Susamış olanlar ﻇﻤﺄ ﻤﺌﹶﺎ ﹸﻥ ﹶﻇ Thirst Susuzluk ﻇﻤﺄ ﻤﹲﺎ ﹶﻇ Assumption Zan ﻇﻨﻦ ﺎ ﹶﻇﻨ- ﻦ ﹶﻇ You (pl) remained Kaldınız Shades, canopies 1 1 1 1 299 1 ﻇﻨﻦ ﻦ ﻳ ﹸﻈ - ﻦ ﹶﻇ ﻇﻨﻦ ﻢ ﻨ ﹸﻜﹶﻇ 1 ﻇﻨﻦ ﺎﻨﻨﹶﻇ Zannettim 1 ﻇﻨﻦ ﺖ ﻨﹶﻇﻨ You (pl) assumed Zannettiniz 1 ﻇﻨﻦ ﻢ ﺘﻨﹶﻇﻨ His assumption Onun zannı ﻇﻨﻦ ﻪ ﻨﹶﻇ They assumed Zannettiler ﻇﻨﻦ ﻮﺍﹶﻇﻨ Assumptions Zanlar ﻇﻨﻦ ﺎﻮﻧﹸﻇﻨ Back Sırt ﻇﻬﺮ ﺮ ﻬ ﹶﻇ To appear Göründü, belirdi ﻇﻬﺮ ﺮ ﻬ ﻳ ﹾﻈ - ﺮ ﻬ ﹶﻇ Your back Sırtın ﻇﻬﺮ ﻙ ﺮ ﻬ ﹶﻇ His back Onun sırtı ﻇﻬﺮ ﻩ ﻬ ﹺﺮ ﹶﻇ Her back Onun (dş) sırtı ﻇﻬﺮ ﺎﻬ ﹺﺮﻫ ﹶﻇ Backs Arkaya ﻇﻬﺮ ﻳﹰﺎﻬ ﹺﺮ ﻇ Backs Sırtlar ﻇﻬﺮ ﻮﺭﹸﻇﻬ Your (pl) backs Sırtlarınız ﻇﻬﺮ ﻢ ﻮ ﹺﺭ ﹸﻛﹸﻇﻬ Their backs Onların Onun sırtları ﻇﻬﺮ ﻩ ﻮ ﹺﺭﹸﻇﻬ Their backs Onların sırtları ﻇﻬﺮ ﺎﻮ ﹺﺭﻫ ﹸﻇﻬ- ﺎﺭﻫ ﻮﹸﻇﻬ Their backs Onların sırtları ﻇﻬﺮ ﻢﻮ ﹺﺭﻫ ﹸﻇﻬ- ﻢ ﻫ ﺭ ﻮﹸﻇﻬ Their (dual) backs O iki cinsin sırtları ﻇﻬﺮ ﺎﻫﻤ ﺭ ﻮﹸﻇﻬ Supporter, helper Destekçi ﻇﻬﺮ ﺍ ﹶﻇ ﹺﻬﲑ- ﲑ ﹶﻇ ﹺﻬ Noon Öğle ﻇﻬﺮ ﺓ ﲑ ﹶﻇ ﹺﻬ To assume Düşündü, zannetti Your (pl) assumption Sizin zannınız We assumed Zannettik I assumed 1 1 1 300 ع Those who return Geri dönenler ﻋﻮﺩ ﻭ ﹶﻥﺋﺪﺎﻋ Needy, in need Fakir ﻋﻴﻞ ﻼ ﺋ ﹰﺎﻋ To cause defect Ayıplı kıldı, kusurlu kıldı ﻋﻴﺐ ﺐ ﻌﹺﻴ ﻳ- ﺏ ﺎﻋ That which worships, worshipper Tapıcı, tapan, kul ﻋﺒﺪ ﺪ ﺎﹺﺑﻋ Worshipping women Đbadet eden kadınlar ﻋﺒﺪ ﺕ ﺍﺎﹺﺑﺪ ﻋ- ﺕ ﺍﺎﹺﺑﺪﻋ Worshipping men Đbadet eden erkekler ﻋﺒﺪ ﻦ ﻳﺎﹺﺑﺪ ﻋ- ﻭ ﹶﻥﺎﹺﺑﺪﻋ Worshipping men Đbadet eden erkekler ﻋﺒﺪ ﻦ ﻳﺎﹺﺑﺪﻋ Those who pass Geçenler ﻋﱪ ﺎﹺﺑﺮﹺﻱﻋ Those who pass, travelers Yolcular, yoldan geçenler ﻋﱪ ﺳﺒﹺﻴ ﹴﻞ ﺎﹺﺑﺮﹺﻱﻋ Violent Azgın, şiddetli ﻋﺘﻮ ﺔ ﻴﺗﺎﻋ Immediate, instant Çabuk olan, peşin olan, acil ﻋﺠﻞ ﺎ ﹺﺟﹶﻠ ﹶﺔﻋ Aad nation Ad kavmi ﻋﺪﻭ ﺍﺎﺩ ﻋ- ﺩ ﺎﻋ To return Geri döndü, iade etti ﻋﻮﺩ ﺩ ﻮﻳﻌ - ﺩ ﺎﻋ Those who count Sayanlar ﻋﺪﺩ ﻦ ﻳﻋﺎﺩ Enemy, transgressor Düşmanlık eden, haddi aşan ﻋﺪﻭ ﺩ ﺎﻋ They returned Geri döndüler ﻋﻮﺩ ﻭﺍﺎﺩﻋ Transgressors Haddi aşanlar ﻋﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﺎﺩﻋ Those who race Koşanlar ﻋﺪﻭ ﺕ ﺎﺩﻳ ﺎﻋ You (pl) became enemies Düşman oldunuz 3 ﻋﺪﻭ ﻢﻳﺘﺩ ﺎﻋ To seek refuge Sığındı 1 ﻋﻮﺫ ﻮ ﹸﺫﻳﻌ - ﺎ ﹶﺫﻋ Cloud Bulut ﻋﺮﺽ ﺎﺎ ﹺﺭﺿ ﻋ- ﺽ ﺎ ﹺﺭﻋ Live with them (imp, pl) Onlarla iyi geçinin ﻋﺸﺮ ﻦ ﻫ ﻭﺷﺮ ﺎﻋ Storm Şiddetli rüzgâr, fırtına ﻋﺼﻒ ﻒ ﺻ ﺎﻋ Those that blow Esip savuranlar ﻋﺼﻒ ﺕ ﺻﻔﹶﺎ ﺎﻋ Forcefully Şiddetli rüzgâr, fırtına ﻋﺼﻒ ﺻ ﹶﻔ ﹰﺔ ﺎﻋ 1 1 1 3 301 Defender, protector Koruyucu, kurtarıcı Those who forgive Affedenler He punished, penalized Ceza verdi End Son, akıbet You penalized Ceza verdiniz Their (dual) end O ikisinin akıbeti Penalize (imp, pl) Ceza verin Barren Kısır Devoted Đtikâfa giren, saygı gösteren Devoted ones Devoted ones 3 3 3 Đtikâfa girenler, saygı gösterenler Đtikâfa girenler, saygı gösterenler ﻋﺼﻢ ﺻ ﹴﻢ ﺎﻋ ﻋﻔﻮ ﲔ ﻓﺎﻋ ﻋﻘﺐ ﺐ ﺎﹶﻗﻋ ﻋﻘﺐ ﺒ ﹸﺔﻗﺎﻋ ﻋﻘﺐ ﻢ ﺘﺒﺎﹶﻗﻋ ﻋﻘﺐ ﺎﻬﻤ ﺘﺒﻗﺎﻋ ﻋﻘﺐ ﻮﹾﺍﻗﺒﺎﻋ ﻋﻘﺮ ﺍﻗﺮﺎ ﻋ- ﺮ ﻗﺎﻋ ﻋﻜﻒ ﻛﻔﹰﺎ ﺎ ﻋ- ﻒ ﻛ ﺎﻋ ﻋﻜﻒ ﲔ ﻔ ﻛ ﺎ ﻋ- ﻛﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﻋ ﻋﻜﻒ ﲔ ﻔ ﻛ ﺎﻋ ﻋﻠﻮ ﺎ ﹴﻝﻋ ﻋﻮﻝ ﻮ ﹸﻝﻳﻌ - ﺎ ﹶﻝﻋ Arrogant Büyüklük taslayan To oppress Adaletsizlik yaptı Knower, that which knows Âlim, bilen ﻋﻠﻢ ﻢ ﻟﺎ ﻋ- ﻢ ﻟﺎﻋ Knowers, those who know Âlimler, bilenler ﻋﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻟﺎ ﻋ- ﻮ ﹶﻥﻟﻤﺎﻋ Worlds Dünyalar, alemler ﻋﻠﻢ ﲔﺎﹶﻟﻤﻋ Knowers, those who know Âlimler, bilenler ﻋﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻟﺎﻋ High, elevated Üstün ﻋﻠﻮ ﻴﹰﺎﺎﻟﻋ High, elevated Üstün ﻋﻠﻮ ﺔ ﻴﻟﺎﻋ Exalted ones Büyüklenen, yüksek ﻋﻠﻮ ﲔ ﻟﺎﻋ Upside, high part Üstü, üst tarafı ﻋﻠﻮ ﺎﻴﻬﻟﺎﻋ Their upside Onların üstü ﻋﻠﻮ ﻢ ﻬ ﻴﻟﺎﻋ Year Yıl, sene ﻋﻮﻡ ﺎﺎﻣ ﻋ- ﻡ ﺎﻋ Doer, worker, performer Đş yapan, çalışan ﻋﻤﻞ ﻣ ﹲﻞ ﺎﻋ Doer, worker, performer Đş yapan, çalışan ﻋﻤﻞ ﻣﹶﻠ ﹲﺔ ﺎﻋ Doers, workers, performers Đş yapanlar, çalışanlar ﻋﻤﻞ ﲔ ﻠﻣ ﺎ ﻋ- ﻣﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﻋ 1 302 Doers, workers, performers Đş yapanlar, çalışanlar ﻋﻤﻞ ﲔ ﻠﻣ ﺎﻋ Your (pl) year Yılınız, seneniz ﻋﻮﻡ ﻢ ﻣ ﹺﻬ ﺎﻋ Two years Đki sene ﻋﻮﻡ ﻴ ﹺﻦﻣ ﺎﻋ Made covenant Ahitleşti 3 ﻋﻬﺪ ﺪ ﻫ ﺎﻋ You made covenant Ahitleştin 3 ﻋﻬﺪ ﺕ ﺪﺎﻫﻋ You (pl) made covenant Ahitleştiniz 3 ﻋﻬﺪ ﻢ ﺗﺪﺎﻫﻋ They made covenant Ahitleştiler 3 ﻋﻬﺪ ﻭﺍﻫﺪ ﺎﻋ Servants, slaves Kullar, köleler ﻋﺒﺪ ﺍﺎﺩﻋﺒ - ﺩ ﺎﻋﺒ Worshipping Đbadet ﻋﺒﺪ ﺓ ﺩ ﺎﻋﺒ - ﺩ ﹲﺓ ﺎﻋﺒ Your worship Đbadetiniz ﻋﺒﺪ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺩ ﺎﻋﺒ His worship Onun ibadeti ﻋﺒﺪ ﻪ ﺗﺩ ﺎﻋﺒ Their worship Onların ibadeti ﻋﺒﺪ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺩ ﺎﻋﺒ My worship Benim ibadetim ﻋﺒﺪ ﻲﺩﺗ ﺎﻋﺒ Your servants, slaves Kulların ﻋﺒﺪ ﻙ ﺩ ﺎﻋﺒ - ﻙ ﺩ ﺎﻋﺒ - ﻙ ﺩ ﺎﻋﺒ Your (pl) servants, slaves Sizin köleleriniz ﻋﺒﺪ ﻢ ﺩ ﹸﻛ ﺎﻋﺒ Our servants, slaves Kullarımız ﻋﺒﺪ ﺎﺩﻧ ﺎﻋﺒ His servants, slaves Onun kulları ﻋﺒﺪ ﻩ ﺩ ﺎﻋﺒ - ﻩ ﺩ ﺎﻋﺒ My servants, slaves Kullarım ﻋﺒﺪ ﻱ ﺩ ﺎﻋﺒ - ﻱﺎﺩﻋﺒ You made enslaved Köle yaptın ﻋﺒﺪ ﺕ ﺪﻋﺒ Useless, uselessly Abes, boş yere ﻋﺒﺚ ﺜﹰﺎﻋﺒ - ﺚ ﺒ ﹲﻋ To amuse oneself Abesle uğraştı, boş şeylerle eğlendi ﻋﺒﺚ ﺚ ﺒ ﹸﻌ ﻳ - ﺚ ﻋﹺﺒ ﹶ Servant, slave Kul, köle ﻋﺒﺪ ﺍﺒﺪﻋ - ﺪ ﺒﻋ To worship Taptı, ibadet etti 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﻳ - ﺪ ﺒﻋ You (pl) worshipped Siz taptınız 1 ﻋﺒﺪ ﻢ ﺗﺪﻋﺒ We worshipped Biz taptık 1 ﻋﺒﺪ ﺎﺪﻧ ﺒﻋ Our servant Kulumuz ﻋﺒﺪ ﺎﺪﻧ ﺒﻋ - ﺎﺪﻧ ﺒﻋ 2 303 1 ﻋﺒﺪ ﻢ ﻫ ﺎﺪﻧ ﺒﻋ Onun kulu ﻋﺒﺪ ﻩ ﺪ ﺒﻋ - ﻩ ﺪ ﺒﻋ Two servants Đki kul ﻋﺒﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﺒﻋ To interpret Tabir etti, yordu ﻋﱪ ﺮ ﺒﻌ ﻳ - ﺮ ﺒﻋ Lesson Đbret ﻋﱪ ﺮ ﹲﺓ ﺒﻋ To frown Kaş çattı, yüz ekşitti ﻋﺒﺲ ﺲ ﻌﹺﺒ ﻳ - ﺲ ﺒﻋ Carpets Halı ﻋﺒﻘﺮ ﻯ ﺒ ﹶﻘ ﹺﺮﻋ Frowning, harsh Asık suratlı ﻋﺒﺲ ﻮﺳﹰﺎﻋﺒ Servants Kullar ﻋﺒﺪ ﺪ ﻋﺒﹺﻴ Exceeded bounds Azdı 1 ﻋﺘﻮ ﺖ ﺘﻋ To drag Sürükledi 1 ﻋﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﻌ ﻳ - ﺘ ﹶﻞﻋ Cruel Zorba, kaba ﻋﺘﻞ ﺘ ﱟﻞﻋ They exceeded bounds, disobeyed Azdılar, dışına çıktılar, karşı geldiler ﻋﺘﻮ ﺍﺘﻮﻋ - ﻮ ﺘﻋ Insolence Azgınlık ﻋﺘﻮ ﺍﺘﻮﻋ - ﻮ ﺘﻋ To exceed bounds, disobey Đsyan etti, azdı ﻋﺘﻮ ﻮﻌﺘ ﻳ - ﻰﻋﺘ Ready Hazır ﻋﺘﺪ ﺪ ﻴﻋﺘ Ancient Eski ﻋﺘﻖ ﻴ ﹺﻖﺘﻋ Extreme, rebellion Son, en fazla, isyan ﻋﺘﻮ ﻴﹰﺎﺘﻋ Discovered Anlaşıldı, ortaya çıktı 1 ﻋﺜﺮ ﺮ ﺜﻋ To discover Anladı 1 ﻋﺜﺮ ﺮ ﺜﻌ ﻳ - ﺮ ﻋﹶﺜ To act wickedly Kötülük yaptı 1 ﻋﺜﻲ ﻌﺜﹶﻰ ﻳ - ﻲ ﺜﻋ Curious, very strange Çok tuhaf ﻋﺠﺐ ﺏ ﺎﻋﺠ Lean, weak Zayıf, ince ﻋﺠﻒ ﻑ ﺎﻋﺠ Wondered, amazed Şaşırdı ﻋﺠﺐ ﺐ ﺠ ﻋ Amazing, strange Acayip, garip ﻋﺠﺐ ﺎﺠﺒ ﻋ - ﺐ ﺠ ﻋ To wonder, amaze Şaşırdı ﻋﺠﺐ ﺐ ﺠ ﻌ ﻳ - ﺐ ﺠ ﻋ ﹺ We worshipped them Biz onlara taptık His servant 1 1 1 1 1 1 304 You wondered Sen şaşırdın 1 ﻋﺠﺐ ﺖ ﺒﺠ ﻋ ﹺ You (pl) wondered Siz şaşırdınız 1 ﻋﺠﺐ ﻢ ﺘﺒﺠ ﻋ ﹺ They wondered Onlar şaşırdılar 1 ﻋﺠﺐ ﻮﺍﺠﺒ ﻋ ﹺ Make haste (imp) Acele et 2 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹾﻞ ﻋ To hasten Acele ettirdi, çabuklaştırdı 2 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹸﻞ ﻌ ﻳ - ﺠ ﹶﻞ ﻋ We hastened Acele ettik 2 ﻋﺠﻞ ﺎﺠ ﹾﻠﻨ ﻋ To become powerless, unable Aciz kaldı 1 ﻋﺠﺰ ﺰ ﺠ ﻌ ﹺ ﻳ - ﺰ ﺠ ﻋ ﹺ I became powerless Aciz kaldım 1 ﻋﺠﺰ ﺕ ﺰ ﺠ ﻋ Haste Acele ﻋﺠﻞ ﺠ ﹴﻞ ﻋ Calf Buzağı ﻋﺠﻞ ﻼ ﺠﹰ ﻋ - ﺠ ﹲﻞ ﻋ To hasten Acele etti 1 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹸﻞ ﻌ ﻳ - ﺠ ﹶﻞ ﻋ ﹺ I hastened Acele ettim 1 ﻋﺠﻞ ﺖ ﺠ ﹾﻠ ﻋ ﹺ You (pl) hastened Acele ettiniz 1 ﻋﺠﻞ ﻢ ﺘﺠ ﹾﻠ ﻋ ﹺ Old, old woman Yaşlı, kocakarı ﻋﺠﺰ ﺍﻮﺯﻋﺠ - ﺯ ﻮﻋﺠ Ever hasty Çok aceleci ﻋﺠﻞ ﻮ ﹰﻻﻋﺠ Amazing Çok şaşılacak şey ﻋﺠﺐ ﺐ ﻋﺠﹺﻴ Promise (imp) Vaad et 1 ﻭﻋﺪ ﺪ ﻋ To become enemy, to transgress Düşmanlık etmek, haddi aşmak 1 ﻋﺪﻭ ﻭﻌﺪ ﻳ - ﺍﻋﺪ Enmity Düşmanlık ﻋﺪﻭ ﻭ ﹲﺓ ﺍﻋﺪ You (pl) returned Döndünüz ﻋﻮﺩ ﻢ ﺗﺪﻋ Number, count Sayı, adet ﻋﺪﺩ ﺍﺪﺩ ﻋ - ﺩ ﺪ ﻋ To count Saydı ﻋﺪﺩ ﺪ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ Counting Sayma, tek tek sayma ﻋﺪﺩ ﺪﹰﺍ ﻋ Preparation Hazırlık ﻋﺪﺩ ﺪ ﹰﺓ ﻋ Count, period Sayı, süre ﻋﺪﺩ ﺪ ﹲﺓ ﻋ Their number Onların süresi ﻋﺪﺩ ﻢﺗﻬﺪ ﻋ - ﺗﻬﹺﻢﺪ ﻋ 1 1 305 ﻋﺪﺩ ﻦ ﺗ ﹺﻬﺪ ﻋ 2 ﻋﺪﺩ ﺩ ﺪ ﻋ Onu saydı 2 ﻋﺪﺩ ﻩ ﺩ ﺪ ﻋ He counted them Onları saydı 1 ﻋﺪﺩ ﻢﺪﻫ ﻋ Lentil Mercimek ﻋﺪﺱ ﺱ ﺪ ﻋ Its lentil Onun mercimeği ﻋﺪﺱ ﺎﺳﻬ ﺪ ﻋ Justice, balance Adalet, denge ﻋﺪﻝ ﺪ ﹰﻻ ﻋ - ﺪ ﹲﻝ ﻋ He balanced you Seni adil biçimde düzenledi ﻋﺪﻝ ﻚ ﺪﹶﻟ ﻋ Paradise of Adn, Eden Adn cenneti ﻋﺪﻥ ﻥ ﺪ ﻋ We returned Döndük 1 ﻋﻮﺩ ﺎﺪﻧ ﻋ Promise (imp) them Onlara vaad et 1 ﻭﻋﺪ ﻢﺪﻫ ﻋ With enmity Taşkınlıkla ﻋﺪﻭ ﻭﹰﺍﻋﺪ Enmity Düşmanlık ﻋﺪﻭ ﺎﺍﻧﺪﻭ ﻋ - ﺍ ﹶﻥﺪﻭ ﻋ Side Yan, taraf ﻋﺪﻭ ﺓ ﻭ ﺪ ﻋ Enemy Düşman ﻋﺪﻭ ﺍﺪﻭ ﻋ - ﻭ ﺪ ﻋ Your (pl) enemy Sizin düşmanınız ﻋﺪﻭ ﻭﻛﹸﻢ ﺪ ﻋ - ﻢ ﻭ ﹸﻛ ﺪ ﻋ His enemy Onun düşmanı ﻋﺪﻭ ﻩ ﻭ ﺪ ﻋ Their enemy Onların düşmanı ﻋﺪﻭ ﻢ ﻫ ﻭ ﺪ ﻋ My enemy Benim düşmanım ﻋﺪﻭ ﻱﺪﻭ ﻋ Punishment Azap ﻋﺬﺏ ﺎﻋﺬﹶﺍﺑ - ﺏ ﻋﺬﹶﺍ Your (pl) punishment Sizin azabınız ﻋﺬﺏ ﻢ ﻋﺬﹶﺍﹺﺑ ﹸﻜ His punishment Onun azabı ﻋﺬﺏ ﻪ ﺑﻋﺬﹶﺍ - ﻪ ﺑﻋﺬﹶﺍ Its (her) punishment Onun (dş) azabı ﻋﺬﺏ ﺎﻋﺬﹶﺍﹺﺑﻬ Their (dual) punishment O ikisinin azabı ﻋﺬﺏ ﺎﻬﻤ ﺑﻋﺬﹶﺍ My punishment Azabım ﻋﺬﺏ ﻋﺬﹶﺍﺑﹺﻲ Fresh Tatlı ﻋﺬﺏ ﺏ ﻋ ﹾﺬ Their (fm) waiting period Onların (dş) iddeti, süresi He counted Saydı He counted it 306 1 I sought refuge Sığındım 1 ﻋﻮﺫ ﺕ ﻋ ﹾﺬ To punish, chastise Azap etti, cezalandırdı 2 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﻳ - ﺏ ﻋ ﱠﺬ We punished Azap ettik 2 ﻋﺬﺏ ﺎﺑﻨﻋ ﱠﺬ We punished him Ona azap ettik 2 ﻋﺬﺏ ﺎﺎﻫﺑﻨﻋ ﱠﺬ We punished them Onlara azap ettik 2 ﻋﺬﺏ ﻢ ﻬ ﺑﻋ ﱠﺬ Excuse Mazeret, özür ﻋﺬﺭ ﺍﻋ ﹾﺬﺭ - ﻋﺬﹾﺭ Open shore Boş sahil, ıssız yer ﻋﺮﻱ ﺍ ِﺀﻋﺮ Devoted Seven, tutkun ﻋﺮﺏ ﺑﹰﺎﻋﺮ Arabic Arapça ﻋﺮﺏ ﺎﺮﹺﺑﻴ ﻋ - ﻲ ﺮﹺﺑ ﻋ Date stalk Kuru hurma dalı ﻋﺮﺟﻦ ﻥ ﻮ ﺟ ﺮ ﻋ You (pl) hinted Üstü kapalı bildirdiniz 2 ﻋﺮﺽ ﻢﺿﺘ ﺮ ﻋ To make known Bildirdi, açıkladı, tarif etti, tanıttı 2 ﻋﺮﻑ ﻑ ﺮ ﻌ ﻳ - ﻑ ﺮ ﻋ He described it Onu tarif etti 2 ﻋﺮﻑ ﺎﺮﹶﻓﻬ ﻋ Roofs Çatılar ﻋﺮﺵ ﺵﻋﺮ Throne Arş, taht ﻋﺮﺵ ﺵ ﺮ ﻋ Your (fm) throne Senin (dş) tahtın ﻋﺮﺵ ﻚ ﺷ ﺮ ﻋ His throne Onun tahtı, arşı ﻋﺮﺵ ﻪ ﺷ ﺮ ﻋ Her throne Onun (dş) tahtı ﻋﺮﺵ ﺎﺷﻬ ﺮ ﻋ - ﺎﺷﻬ ﺮ ﻋ Width Genişlik ﻋﺮﺽ ﺽ ﺮ ﻋ It was presented Arz edildi ﻋﺮﺽ ﺽ ﻋ ﹺﺮ Commodities, goods Meta, menfaat ﻋﺮﺽ ﺿﹰﺎﻋﺮ - ﺽ ﺮ ﻋ – ﺽ ﺮ ﻋ To present, expose Arz etti, sundu ﻋﺮﺽ ﺽ ﻌ ﹺﺮ ﻳ - ﺽ ﺮ ﻋ Presenting Arz etme, gösterme ﻋﺮﺽ ﺿﹰﺎﻋﺮ Excuse Engel, özür ﻋﺮﺽ ﺿ ﹰﺔ ﺮ ﻋ We presented Arz ettik ﻋﺮﺽ ﺎﺿﻨ ﺮ ﻋ Its width Onun genişliği ﻋﺮﺽ ﺎﺿﻬ ﺮ ﻋ 1 1 1 307 He presented them Onları arz etti 1 ﻋﺮﺽ ﻢ ﻬ ﺿ ﺮ ﻋ They were presented Arz edildiler 1 ﻋﺮﺽ ﻮﺍﻋ ﹺﺮﺿ Good Đyilik, örf ﻋﺮﻑ ﻑ ﺮ ﻋ To know, recognize Bildi, tanıdı ﻋﺮﻑ ﻑ ﻌ ﹺﺮ ﻳ - ﻑ ﺮ ﻋ One after the other Birbiri ardınca ﻋﺮﻑ ﻓﹰﺎﻋﺮ Arafat Arafat ﻋﺮﻑ ﺕ ﺮﻓﹶﺎ ﻋ You recognized Bildin, tanıdın 1 ﻋﺮﻑ ﺖ ﺮ ﹾﻓ ﻋ He recognized them Onları bildi 1 ﻋﺮﻑ ﻢ ﻬ ﺮﹶﻓ ﻋ They recognized Bildiler 1 ﻋﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮﺍ ﻋ Dam Bent ﻋﺮﻡ ﻋ ﹺﺮ ﹺﻡ Handhold, handle Kulp ﻋﺮﻭ ﺓﺮﻭ ﻋ Their roofs Onun çatıları ﻋﺮﺵ ﺎﺷﻬ ﻭﻋﺮ Wide, long Geniş, uzun ﻋﺮﺽ ﺾ ﻋﺮﹺﻳ ﹴ To escape Gizlendi, gizli kaldı ﻋﺰﺏ ﺏ ﺰ ﻌ ﻳ - ﺏ ﺰ ﻋ Honor, power Đzzet, güç ﻋﺰﺯ ﺰﹰﺍ ﻋ Honor, power Đzzet, güç ﻋﺰﺯ ﺓ ﺰ ﻋ - ﺰ ﹲﺓ ﻋ To honor, assist Saygı gösterdi, yardım etti 2 ﻋﺰﺭ ﺭ ﺰ ﻌ ﻳ - ﺭ ﺰ ﻋ You assisted them Onlara yardım ettiniz 2 ﻋﺰﺭ ﻢ ﻫ ﻮﺗﻤﺭ ﺰ ﻋ They honored him Ona saygı gösterdiler 2 ﻋﺰﺭ ﻩ ﻭﺰﺭ ﻋ We honored, gave power Kuvvetlendirdik, üstün kıldık 2 ﻋﺰﺯ ﺎﺯﻧ ﺰ ﻋ He overpowered me Bana üstün geldi 2 ﻋﺰﺯ ﺰﻧﹺﻲ ﻋ False deity Put To set aside Azletti, kenara bıraktı 1 ﻋﺰﻝ ﻌ ﹺﺰ ﹸﻝ ﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻋ You set aside Uzak durdun, bıraktın 1 ﻋﺰﻝ ﺖ ﺰﹾﻟ ﻋ Determination Azim, azim isteyen ﻋﺰﻡ ﺎﺰﻣ ﻋ - ﺰ ﹺﻡ ﻋ To resolve, determine Azmetti ﻋﺰﻡ ﻡ ﻌ ﹺﺰ ﻳ - ﻡ ﺰ ﻋ 1 1 ﻯﻋﺰ 1 308 You resolved Azmettin 1 ﻋﺰﻡ ﺖ ﻣ ﺰ ﻋ They resolved Azmettiler 1 ﻋﺰﻡ ﻮﹾﺍﺰﻣ ﻋ Uzair (pbuh) Uzeyir (AS) ﻋﺰﺭ ﺮ ﻳﺰ ﻋ Mighty, difficult Aziz, üstün, güçlü, zor ﻋﺰﺯ ﺍﻋﺰﹺﻳﺰ - ﺰ ﻋﺰﹺﻳ Groups Gruplar ﻋﺰﻥ ﻦ ﻋﺰﹺﻳ Difficult Zor ﻋﺴﺮ ﺮ ﺴ ِ ﻋ Difficulty Zorluk ﻋﺴﺮ ﺍﺴﺮ ﻋ - ﺴ ﹴﺮ ﻋ - ﺮ ﺴ ﻋ Difficulty Zorluk ﻋﺴﺮ ﺓ ﺮ ﺴ ﻋ Difficulty Zorluk ﻋﺴﺮ ﻯﺴﺮ ﻋ It departed, darkened Gitti, karardı ﻋﺴﻌﺲ ﺲ ﻌ ﺴ ﻋ Honey Bal ﻋﺴﻞ ﺴ ﹴﻞ ﻋ Perhaps Ola ki 1 ﻋﺴﻲ ﻰﻋﺴ You (pl) perhaps Ola ki siz 1 ﻋﺴﻲ ﻢ ﺘﻴﺴ ﻋ Difficult Zor ﻋﺴﺮ ﺍﺴﲑ ِ ﻋ - ﲑ ﺴ ِ ﻋ Evening, in the evening Akşam ﻋﺸﻮ ﺎ ًﺀﻋﺸ - ﺎ ٌﺀﻋﺸ Full-term she-camels Gebe develer ﻋﺸﺮ ﺭ ﺎﻋﺸ Ten On ﺸ ﹴﺮ ﻋﺸﺮ ﻋ - ﺍﺸﺮ ﻋ -ﺮ ﺸ ﻋ -ﺮ ﺸ ﻋ Ten On ﻋﺸﺮ ﺮ ﹲﺓ ﺸ ﻋ Twenty Yirmi ﻋﺸﺮ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﻋ Friend Yardımcı, yardakçı ﻋﺸﺮ ﲑ ﺸ ﻋ Relatives, tribe Kabile, aşiret ﻋﺸﺮ ﺓﺸﲑ ﻋ Your tribe, family Kabilen, aşiretin ﻋﺸﺮ ﻚ ﺗﲑ ﺸ ﻋ Your (pl) tribe, family Kabileniz, aşiretiniz ﻋﺸﺮ ﻢﺗﻬﲑ ﺸ ﻋ - ﻢ ﺗ ﹸﻜﲑ ﺸ ﻋ Their tribe, family Onların kabilesi, aşireti ﻋﺸﺮ ﻢ ﻬ ﺗﲑ ﺸ ﻋ Evening, in the evening Akşam ﻋﺸﻮ ﻴﹰﺎﺸ ﻋ - ﻰ ﺸ ﻋ Evening, in the evening Akşam ﻋﺸﻮ ﻴ ﹰﺔﺸ ﻋ 309 Staff Âsa ﻋﺼﻮ ﺎﻋﺼ Your staff Âsan ﻋﺼﻮ ﻙ ﺎﻋﺼ He disobeyed me Bana isyan etti ﻋﺼﻲ ﺎﻧﹺﻲﻋﺼ His staff Onun asası ﻋﺼﻮ ﻩ ﺎﻋﺼ My staff Benim asam ﻋﺼﻮ ﻱ ﺎﻋﺼ Group, company Topluluk, grup ﻋﺼﺐ ﺒ ﹲﺔﺼ ﻋ Time, mid-afternoon Asır, zaman, ikindi vakti ﻋﺼﺮ ﺼ ﹺﺮ ﻋ - ﺮ ﺼ ﻋ Husk, straw Ekin yaprakları ﻋﺼﻒ ﻒ ﺼ ﻋ To blow Fırtına esti ﻋﺼﻒ ﻒ ﺼ ﻌ ﻳ - ﻒ ﺼ ﻋ Violently Şiddetli rüzgâr ﻋﺼﻒ ﻔﹰﺎﻋﺼ Marriage bond Nikâh ﻋﺼﻢ ﺼ ﹺﻢ ﻋ To defend, protect Korudu, kurtardı 1 ﻋﺼﻢ ﻢ ﺼ ﻌ ﻳ - ﻢ ﺼ ﻋ They disobeyed Đsyan ettiler 1 ﻋﺼﻲ ﺍﺼﻮ ﻋ - ﺍﺼﻮ ﻋ - ﻮﺍﻋﺼ They disobeyed you Sana isyan ettiler 1 ﻋﺼﻲ ﻙ ﻮ ﺼ ﻋ They disobeyed me Bana isyan ettiler 1 ﻋﺼﻲ ﻮﻧﹺﻲ ﺼ ﻋ To disobey, rebel Asi oldu, isyan etti 1 ﻋﺼﻲ ﻲﻌﺼ ﻳ - ﻰﻋﺼ Disobedience Đsyan ﻋﺼﻲ ﺎ ﹶﻥﺼﻴ ﻋ Distressful Zor, sıkıntılı ﻋﺼﺐ ﺐ ﻴﻋﺼ You disobeyed Sen isyan ettin 1 ﻋﺼﻲ ﺖ ﻴﺼ ﻋ I disobeyed Ben isyan ettim 1 ﻋﺼﻲ ﺖ ﻴﺼ ﻋ You (pl) disobeyed Đsyan ettiniz 1 ﻋﺼﻲ ﻢﻴﺘﺼ ﻋ I disobeyed him Ben ona isyan ettim 1 ﻋﺼﻲ ﻪ ﺘﻴﺼ ﻋ We disobeyed Đsyan ettik 1 ﻋﺼﻲ ﺎﻴﻨﺼ ﻋ Disobedient Âsi ﻋﺼﻲ ﻴﹰﺎﺼ ﻋ Their staffs Sopaları, değnekleri ﻋﺼﻮ ﻢﻴﻬﺼ ﻋ - ﻢ ﻬ ﻴﺼ ﻋ Arm, helper Kol ﻋﻀﺪ ﺍﻀﺪ ﻋ 1 1 310 ﻋﻀﺪ ﻙ ﺪ ﻀ ﻋ 1 ﻋﻀﺾ ﺾ ﻌ ﻳ - ﺾ ﻋ 1 ﻋﻀﺾ ﻮﹾﺍﻋﻀ - ﻮ ﻀ ﻋ Parça parça ﻋﻀﻮ ﲔ ﻀ ﻋ Gift, reward Verme, mükâfat ﻋﻄﻮ ﻋﻄﹶﺎ ًﺀ - ﻋﻄﹶﺎ ُﺀ Our gift, reward Mükafatımız ﻋﻄﻮ ﺎﺅﻧ ﻋﻄﹶﺎ To leave, desert Terk etti 2 ﻋﻄﻞ ﻌ ﱢﻄ ﹸﻞ ﻳ - ﻋ ﱠﻄ ﹶﻞ It was left, freed Terk edildi, bırakıldı 2 ﻋﻄﻞ ﺖ ﻋ ﱢﻄﹶﻠ His neck, arrogance Onun boynu, kibri ﻋﻄﻒ ﻪ ﻔ ﻋ ﹾﻄ Bones Kemikler ﻋﻈﻢ ﺎﻋﻈﹶﺎﻣ - ﻡ ﻋﻈﹶﺎ His bones Onun kemikleri ﻋﻈﻢ ﻪ ﻣ ﻋﻈﹶﺎ To honor, show respect Saygı gösterdi, ululadı ﻋﻈﻢ ﻢ ﻌ ﱢﻈ ﻳ - ﻢ ﻋ ﱠﻈ Bone Kemik ﻋﻈﻢ ﻋ ﹾﻈ ﹴﻢ - ﻢ ﻋ ﹾﻈ Advise (imp) them Onlara öğüt ver 1 ﻭﻋﻆ ﻢ ﻬ ﻋ ﹾﻈ Advise (imp, pl) them (fm) Onlara (dş) öğüt verin 1 ﻭﻋﻆ ﻦ ﻫ ﻋﻈﹸﻮ Great Büyük, yüce, azametli ﻋﻈﻢ ﺎﻴﻤﻋﻈ - ﻢ ﻴﻋﻈ To forgive, pardon Affetti ﻋﻔﻮ ﻌﻔﹸﻮ ﻳ - ﻋﻔﹶﺎ Strong one, genie Zeki, uyanık, ifrit ﻋﻔﺮ ﺖ ﻋﻔﹾﺮﻳ Forgiveness, surplus Af, fazlalık ﻋﻔﻮ ﻮ ﻋ ﹾﻔ That they pardon Affetmeleri 1 ﻋﻔﻮ ﻋﻔﹶﻮﹾﺍ We pardoned Affettik 1 ﻋﻔﻮ ﺎﻮﻧ ﻋ ﹶﻔ Oft-pardoning Çok affedici ﻋﻔﻮ ﺍﻋ ﹸﻔﻮ - ﻮ ﻋ ﹸﻔ It was pardoned Affedildi ﻋﻔﻮ ﻲ ﻔ ﻋ Punishment Cezalandırma ﻋﻘﺐ ﺏ ﻋﻘﹶﺎ ﹴ Final end Sonuç, akıbet ﻋﻘﺐ ﻋﻘﹾﺒﹰﺎ Its end Onun sonucu ﻋﻘﺐ ﺎﺎﻫﻋ ﹾﻘﺒ Your arm Kolun, yardımcın To bite Isırdı They bit Isırdılar In parts 2 1 1 311 Steep path Sarp yokuş ﻋﻘﺐ ﺒ ﹸﺔﻋ ﹶﻘ After him Ardından ﻋﻘﺐ ﻪ ﻘﹺﺒ ﻋ End, consequence Sonuç, akıbet ﻋﻘﺐ ﻰﻋ ﹾﻘﺒ His heels Onun topukları ﻋﻘﺐ ﻪ ﻴﺒﻘ ﻋ Knots Düğümler ﻋﻘﺪ ﺪ ﻋ ﹶﻘ To tie knot, execute, contract Akdetti, bağladı, düğümledi 1 ﻋﻘﺪ ﺪ ﻘ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﹶﻘ He knotted, executed, contracted Düğümledi, bağladı, akdetti 1 ﻋﻘﺪ ﺕ ﺪ ﻋ ﹶﻘ Knot Düğüm ﻋﻘﺪ ﺪ ﹲﺓ ﻋ ﹾﻘ To slaughter Kesti 1 ﻋﻘﺮ ﺮ ﻌ ﹸﻘ ﻳ - ﺮ ﻋ ﹶﻘ They slaughtered Kestiler, boğazladılar 1 ﻋﻘﺮ ﻭﺍﻋ ﹶﻘﺮ They slaughtered it Onu kestiler 1 ﻋﻘﺮ ﺎﻭﻫﻋ ﹶﻘﺮ To look back Arkaya baktı 2 ﻋﻘﺐ ﺐ ﻌ ﱢﻘ ﻳ - ﺐ ﻋ ﱠﻘ You (pl) executed Akdettiniz 2 ﻋﻘﺪ ﻢ ﺗﻋﻘﱠﺪ To understand, reason Anladı, akletti 1 ﻋﻘﻞ ﻘ ﹸﻞ ﻌ ﻳ - ﻋ ﹶﻘ ﹶﻞ They understood, reasoned Aklettiler, anladılar 1 ﻋﻘﻞ ﻋ ﹶﻘﻠﹸﻮ They understood it Onu aklettiler, anladılar 1 ﻋﻘﻞ ﻩ ﻋ ﹶﻘﻠﹸﻮ Contracts Akitler ﻋﻘﺪ ﺩ ﻋﻘﹸﻮ Barren, unsuccessful Kısır, sonuçsuz ﻋﻘﻢ ﺎﻴﻤﻋﻘ - ﻢ ﻴﻘ ﻋ To worship devotedly Saygıyla ibadet etti 1 ﻋﻜﻒ ﻒ ﻌ ﹸﻜ ﻳ - ﻒ ﻋ ﹶﻜ To be high, overcome Üstün oldu, büyüklendi 1 ﻋﻠﻮ ﻌﻠﹸﻮ ﻳ - ﻼ ﻋ ﹶ All-knower Çok bilen ﻋﻠﻢ ﻡ ﻼ ﻋ ﱠ Signs, landmarks Alametler, belirtiler ﻋﻠﻢ ﺕ ﺎﻼﻣﻋ Openly, publicly Açıkça ﻋﻠﻦ ﻴ ﹰﺔﻼﹺﻧ ﻋ ﹶ Clinging substance Asılı olan, embriyo ﻋﻠﻖ ﻋﹶﻠ ﹶﻘ ﹰﺔ - ﻋﻠﹶﻖ Clinging substance Asılı olan, embriyo ﻋﻠﻖ ﻋﹶﻠ ﹶﻘ ﹲﺔ To teach Öğretti ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﱢﻠ ﻳ - ﻢ ﻋﱠﻠ 2 312 I taught Ben öğrettim 2 ﻋﻠﻢ ﺖ ﻤ ﻋﱠﻠ You were taught Sen öğretildin 2 ﻋﻠﻢ ﺖ ﻤ ﻋﱢﻠ I taught you Sana öğrettim 2 ﻋﻠﻢ ﻚ ﺘﻤ ﻋﱠﻠ You (pl) taught Siz öğrettiniz 2 ﻋﻠﻢ ﻢﻤﺘ ﻋﱠﻠ You were (pl) taught Siz öğretildiniz 2 ﻋﻠﻢ ﻢﻤﺘ ﻋﱢﻠ You taught us Sen bize öğrettin 2 ﻋﻠﻢ ﺎﺘﻨﻤ ﻋﱠﻠ You taught me Bana öğrettin 2 ﻋﻠﻢ ﺘﻨﹺﻲﻤ ﻋﱠﻠ He taught you Sana öğretti 2 ﻋﻠﻢ ﻚ ﻤ ﻋﱠﻠ He taught you (pl) Size öğretti 2 ﻋﻠﻢ ﻤﻜﹸﻢ ﻋﱠﻠ We were taught Biz öğretildik 2 ﻋﻠﻢ ﺎﻤﻨ ﻋﱢﻠ We taught him Ona öğrettik 2 ﻋﻠﻢ ﻩ ﺎﻤﻨ ﻋﱠﻠ He taught me Bana öğretti 2 ﻋﻠﻢ ﻤﻨﹺﻲ ﻋﱠﻠ He taught him Ona öğretti 2 ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻋﱠﻠ Illiyun Đlliyyun ﻋﻠﻮ ﲔ ﻴﻋﱢﻠ - ﻮ ﹶﻥﻋﱢﻠﻴ Knowledge Đlim ﻋﻠﻢ ﺎﻋ ﹾﻠﻤ - ﻢ ﻋ ﹾﻠ To know Bildi ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻳ - ﻢ ﻠﻋ Knowers, those who know Alimler ﻋﻠﻢ ﺅ ﺎﻋﹶﻠﻤ - ﺎﺀﻋﹶﻠﻤ She knew Bildi (dş) 1 ﻋﻠﻢ ﺖ ﻤ ﻠﻋ You knew Bildin 1 ﻋﻠﻢ ﺖ ﻤ ﻠﻋ I knew Bildim 1 ﻋﻠﻢ ﺖ ﻤ ﻠﻋ You (pl) knew Siz bildiniz 2 ﻋﻠﻢ ﻢ ﺘﻤ ﻠﻋ You (pl) knew them (fm) Onları (dş) bildiniz 1 ﻋﻠﻢ ﻦ ﻫ ﻮﺘﻤﻤ ﻠﻋ You knew it Onu bildin 1 ﻋﻠﻢ ﻪ ﺘﻤ ﻠﻋ We knew Bildik 1 ﻋﻠﻢ ﺎﻤﻨ ﻠﻋ He knew it Onu bildi 1 ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻠﻋ His knowledge Onun ilmi ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻋ ﹾﻠ 1 313 Its knowledge Onun ilmi ﻋﻠﻢ ﺎﻤﻬ ﻋ ﹾﻠ Their knowledge Onların ilmi ﻋﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﻋ ﹾﻠ They knew Bildiler ﻋﻠﻢ ﻮﺍﻠﻤﻋ My knowledge Benim ilmim ﻋﻠﻢ ﻲﻋ ﹾﻠﻤ Became high, conquered Üstün geldi ﻋﻠﻮ ﺍﻋﹶﻠﻮ Height, haughtiness Üstünlük iddiası ﻋﻠﻮ ﻮﹰﺍ ﻋﹸﻠ On, upon, over Üzerinde, üzerine High, exalted Yüce ﻋﻠﻮ ﻋﻠﹶﻰ Highest En yüce ﻋﻠﻮ ﺎﻋ ﹾﻠﻴ On you, upon you Senin üzerine ﻚ ﻴﻋﹶﻠ On you (fm), upon you Senin (dş) üzerine ﻚ ﻴﻋﹶﻠ On you (pl), upon you Sizin üzerinize ﻢ ﻴ ﹸﻜﻋﹶﻠ On you (dual), upon you Đkinizin üzerine ﺎﻴ ﹸﻜﻤﻋﹶﻠ All-knower Alim, bilen On us, upon us Bizim üzerimize ﺎﻴﻨﻋﹶﻠ On him, upon him Onun üzerine ﻪ ﻴﻋﹶﻠ On her, upon her Onun üzerine (dş) ﺎﻴﻬﻋﹶﻠ On them, upon them Onların üzerine ﻢ ﻴ ﹺﻬﻋﹶﻠ On them (dual), upon them Đkisinin üzerine ﺎﻴ ﹺﻬﻤﻋﹶﻠ On them (fm), upon them Onların üzerine (dş) ﻦ ﻴ ﹺﻬﻋﹶﻠ On me, upon me Benim üzerime High, most high Yüksek, yüce Pillars 1 1 ﻋﻠﹶﻰ ﻋﻠﻢ ﺎﻴﻤﻋﻠ - ﻢ ﻴﻋﻠ ﻲ ﻋﹶﻠ ﻋﻠﻮ ﻴﹰﺎﻠﻋ - ﻲ ﻠﻋ Direkler ﻋﻤﺪ ﺩ ﺎﻋﻤ Maintenance Đmar, bakım ve onarım ﻋﻤﺮ ﺭ ﹶﺓ ﺎﻋﻤ Pillar Direk ﻋﻤﺪ ﺩ ﺎﻋﻤ - ﺪ ﻤ ﻋ Life, age Ömür, hayat ﻋﻤﺮ ﺍﻤﺮ ﻋ - ﺮ ﻤ ﻋ 314 ﺍ ﹶﻥﻤﺮ ﻋ Imran Đmran Umrah Umre ﻋﻤﺮ ﺓ ﺮ ﻤ ﻋ - ﺮ ﹲﺓ ﻤ ﻋ By your life Ömrüne andolsun ﻋﻤﺮ ﻙ ﺮ ﻤ ﻋ Your life Senin ömrün ﻋﻤﺮ ﻙ ﻤ ﹺﺮ ﻋ His life Onun ömrü ﻋﻤﺮ ﻩ ﻤ ﹺﺮ ﻋ They built Đmar ettiler 1 ﻋﻤﺮ ﻭﻤﺮ ﻋ They built it Onu imar ettiler 1 ﻋﻤﺮ ﺎﻭﻫﻤﺮ ﻋ Work, activity, deed Đş, amel, faaliyet ﻋﻤﻞ ﻼ ﻤ ﹰ ﻋ - ﻤ ﹲﻞ ﻋ To do, work, perform Çalıştı, yaptı, işledi ﻋﻤﻞ ﻤ ﹸﻞ ﻌ ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﻋ Regarding deed Amel olarak, iş bakımından ﻋﻤﻞ ﻼ ﻤ ﹰ ﻋ She worked, did Çalıştı, yaptı, işledi 1 ﻋﻤﻞ ﺖ ﻤﹶﻠ ﻋ You worked, did Yaptınız 1 ﻋﻤﻞ ﻢ ﺘﻤ ﹾﻠ ﻋ She did it Onu yaptı 1 ﻋﻤﻞ ﻪ ﺘﻤﹶﻠ ﻋ Your deed Senin amelin ﻋﻤﻞ ﻚ ﻤﹸﻠ ﻋ Your (pl) deed Sizin ameliniz ﻋﻤﻞ ﻤﹶﻠﻜﹸﻢ ﻋ - ﻢ ﻤﹸﻠ ﹸﻜ ﻋ His deed Onun ameli ﻋﻤﻞ ﻪ ﻠﻤ ﻋ - ﻪ ﻤﹸﻠ ﻋ Their deed Onların ameli ﻋﻤﻞ ﻠﻬﹺﻢﻤ ﻋ - ﻢ ﻬ ﻤﹶﻠ ﻋ They did, worked Yaptılar ﻋﻤﻞ ﻤﻠﹸﻮﺍ ﻋ My deed Benim amelim ﻋﻤﻞ ﻲﻤﻠ ﻋ About what Ne hakkında paternal aunts Halalar ﻋﻤﻢ ﺕ ﺎﻋﻤ Your paternal aunts Halaların ﻋﻤﻢ ﻚ ﺗﺎﻋﻤ Your (pl) paternal aunts Halalarınız ﻋﻤﻢ ﺗﻜﹸﻢﺎﻋﻤ - ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﻋﻤ To grant life Ömür verdi ﻋﻤﺮ ﺮ ﻤ ﻌ ﻳ - ﺮ ﻤ ﻋ Your paternal uncle Amcan ﻋﻤﻢ ﻚ ﻤ ﻋ Made blind, obscured Kör edildi, örtüldü ﻋﻤﻲ ﺖ ﻴﻤ ﻋ 1 1 ﺎﻦ ﻣ ﻋ = ﺎﻋﻤ - ﻢ ﻋ 2 1 315 ﻋﻤﻲ ﻮﺍﻋﻤ Körler ﻋﻤﻲ ﻮ ﹶﻥﻋﻤ Blindness Körlük ﻋﻤﻲ ﻰﻋﻤ - ﻰﻋﻤ Blind ones Körler ﻋﻤﻲ ﻤ ﹺﻲ ﻋ - ﻲ ﻤ ﻋ Blind Kör ﻋﻤﻲ ﻴﹰﺎﻋﻤ - ﻲ ﻤ ﻋ To become blind Kör oldu ﻋﻤﻲ ﻰﻌﻤ ﻳ - ﻲ ﻤ ﻋ Blindly Körlükle ﻋﻤﻲ ﺎﻧﹰﺎﻤﻴ ﻋ Became blind Kör oldu ﻋﻤﻲ ﺖ ﻴﻤ ﻋ Deep Derin ﻋﻤﻖ ﻴ ﹴﻖﻋﻤ Blind ones Körler ﻋﻤﻲ ﲔ ﻤ ﻋ About, from -den, hakkında To humble Boyun eğdi Grape They became blind Kör oldular Blind ones 1 1 1 ﻦ ﻋ ﻋﻨﻮ ﻨﻮﻌ ﻳ - ﻨﺎﻋ Üzüm ﻋﻨﺐ ﺎﻨﺒﻋ - ﺐ ﻨ ﹴﻋ Distress Sıkıntı ﻋﻨﺖ ﺖ ﻨﻋ To get distressed Sıkıntıya düştü 1 ﻋﻨﺖ ﺖ ﻨﻌ ﻳ - ﺖ ﻋﹺﻨ You got distressed Siz sıkıntıya düştünüz 1 ﻋﻨﺖ ﻢ ﺘﻋﹺﻨ With, near, by Katında ﻋﻨﺪ ﺪ ﻨ ﻋ- ﺪ ﻨﻋ With, near, by me Senin katında ﻋﻨﺪ ﻙ ﺪ ﻨ ﻋ- ﻙ ﺪ ﻨﻋ With, near, by you (pl) Sizin katınızda ﻋﻨﺪ ﺪﻛﹸﻢ ﻨﻋ With, near, by us Bizim katımızda ﻋﻨﺪ ﺎﺪﻧ ﻨ ﻋ- ﺎﺪﻧ ﻨﻋ With, near, by him Onun katında ﻋﻨﺪ ﻩ ﺪ ﻨ ﻋ- ﻩ ﺪ ﻋﻨ With, near, by her Onun (dş) katında ﻋﻨﺪ ﺎﺪﻫ ﻨﻋ With, near, by them Onların katında ﻋﻨﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻨﻋ With, near, by me Benim katımda ﻋﻨﺪ ﻱﻨﺪﻋ Neck Boyun ﻋﻨﻖ ﻖ ﻨﻋ Your neck Senin boynun ﻋﻨﻖ ﻚ ﻘ ﻨﻋ 1 316 ﻋﻨﻖ ﻪ ﻘ ﻨﻋ His neck Onun boynu About you, from you Senden Spider Örümcek About you (pl), from you Sizden ﻢ ﻨ ﹸﻜﻋ About us, from us Bizden ﺎﻋﻨ About me, from me Benden ﻲﻋﻨ About him, from him Ondan ﻪ ﻨﻋ About her, from her Ondan (dş) ﺎﻨﻬﻋ About them, from them Onlardan ﻢ ﻬ ﻨﻋ About them (dual), from them O ikisinden Stubborn Đnatçı, rakip ﻋﻨﺪ ﺍﻋﻨﹺﻴﺪ - ﺪ ﻋﻨﹺﻴ Covenant, promise Ahid, söz ﻋﻬﺪ ﺍﻬﺪ ﻋ - ﺪ ﻬ ﻋ To make covenant Ahit verdi, sözleşti ﻋﻬﺪ ﺪ ﻬ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﹺﻬ Your (pl) covenant, promise Ahdiniz ﻋﻬﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻬ ﻋ We made covenant Ahdettik ﻋﻬﺪ ﺎﺪﻧ ﻋ ﹺﻬ His covenant, promise Onun ahdi ﻋﻬﺪ ﻩ ﺪ ﻬ ﻋ - ﻩ ﺪ ﻬ ﻋ Their covenant, promise Onların ahdi ﻋﻬﺪ ﻢﺪﻫ ﻬ ﻋ - ﻢ ﻫ ﺪ ﻬ ﻋ My covenant, promise Benim ahdim ﻋﻬﺪ ﻱﻬﺪ ﻋ Colored wool Renkli yün ﻋﻬﻦ ﻬ ﹺﻦ ﻋ Middle aged Orta ﻋﻮﻥ ﺍ ﹲﻥﻋﻮ Crookedness Eğrilik ﻋﻮﺝ ﺎﻮﺟ ﻋ - ﺝ ﻮ ﹴ ﻋ Private parts, private times Avret yerleri ﻋﻮﺭ ﺕ ﺍﻮﺭ ﻋ Exposed Açıkta, avret ﻋﻮﺭ ﺭ ﹲﺓ ﻮ ﻋ It was penalized Cezalandırıldı 3 ﻋﻘﺐ ﺐ ﻗﻮﻋ You (pl) were penalized Cezalandırıldınız 3 ﻋﻘﺐ ﻢﺒﺘﻗﻮﻋ Festival Bayram ﻋﻮﺩ ﻴﺪﹰﺍﻋ ﻚ ﻨﻋ ﻋﻨﻜﺐ ﺕ ﻮ ﺒﻨ ﹶﻜﻋ ﺎﻬﻤ ﻨﻋ 1 317 ﻋﲑ ﺮ ﻴﻋ Caravan Kervan Isa, Jesus (pbuh) Đsa (AS) Life Hayat ﻋﻴﺶ ﺸ ﹲﺔ ﻴﻋ Poverty Fakirlik ﻋﻴﻞ ﻴﹶﻠ ﹲﺔﻋ Eye, spring Göz, pınar ﻋﲔ ﻦ ﻴﻋ Large eyes Đri gözlü ﻋﲔ ﲔ ﻋ Eye, spring Göz, pınar ﻋﲔ ﻨﹰﺎﻋﻴ Your two eyes Đki gözün ﻋﲔ ﻙ ﺎﻴﻨﻋ Two eyes, two springs Đki göz, iki pınar ﻋﲔ ﻥ ﺎﻴﻨﻋ His two eyes Onun iki gözü ﻋﲔ ﻩ ﺎﻴﻨﻋ Her eye Onun (dş) gözü ﻋﲔ ﻬﺎﻴﻨﻋ My eye Gözüm ﻋﲔ ﻴﻨﹺﻲﻋ Your two eyes Senin iki gözün ﻋﲔ ﻚ ﻴﻨﻴﻋ Two eyes, two springs Đki göz, iki pınar ﻋﲔ ﻴ ﹺﻦﻨﻴﻋ Springs Pınarlar ﻋﲔ ﺎﻮﻧﻋﻴ - ﻮ ﹲﻥﻋﻴ To become tired Yoruldu 1 ﻋﻴﻲ ﻲ ﻌ ﻳ - ﻲ ﻋ We got tired Yorulduk 1 ﻋﻴﻲ ﺎﻋﻴﹺﻴﻨ ﻰﻴﺴﻋ 318 غ Unseen Gizli, saklı ﻏﻴﺐ ﺔ ﺒﺋﻏﹶﺎ Unseen ones Gizliler, saklılar ﻏﻴﺐ ﲔ ﺋﹺﺒﻏﹶﺎ Toilet Hela, tuvalet ﻏﻮﻁ ﻂ ﺋﻏﹶﺎ Those who are angered Kin besleyenler, öfkelenenler ﻏﻴﻆ ﺋﻈﹸﻮ ﹶﻥﻏﹶﺎ That which stays behind Geride kalan ﻏﱪ ﻏﹶﺎﺑﹺﺮ Those who stay behind Geride kalanlar ﻏﱪ ﻦ ﻏﹶﺎﹺﺑﺮﹺﻳ He left Ayrıldı, gitti, dışarıda bıraktı ﻏﺪﺭ ﺭ ﺩ ﻏﹶﺎ Cave Mağara ﻏﻮﺭ ﺭ ﻏﹶﺎ Those in debt Borçlular ﻏﺮﻡ ﲔ ﻣ ﻏﹶﺎ ﹺﺭ Darkness Karanlık ﻏﺴﻖ ﺳ ﹴﻖ ﻏﹶﺎ Overwhelming Kuşatan, saran ﻏﺸﻮ ﻴ ﹲﺔﺷ ﻏﹶﺎ That which forgives Bağışlayan ﻏﻔﺮ ﻓ ﹺﺮﻏﹶﺎ Those who forgive Bağışlayanlar ﻏﻔﺮ ﻦ ﻓﺮﹺﻳﻏﹶﺎ Heedless, unaware Gafil ﻏﻔﻞ ﻼ ﻓ ﹰ ﻏﹶﺎ- ﻓ ﹲﻞﻏﹶﺎ Unaware ones (fm) Gafiller (dş) ﻏﻔﻞ ﺕ ﻓﻠﹶﺎﻏﹶﺎ Unaware ones Gafiller ﻏﻔﻞ ﲔ ﻠﻓ ﻏﹶﺎ- ﻓﻠﹸﻮ ﹶﻥﻏﹶﺎ Unaware ones Gafiller ﻏﻔﻞ ﲔ ﻠﻓﻏﹶﺎ Victorious Galip ﻏﻠﺐ ﺐ ﻟﻏﹶﺎ Victorious ones Galipler ﻏﻠﺐ ﲔ ﻟﹺﺒ ﻏﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﻟﺒﻏﹶﺎ Victorious ones Galipler ﻏﻠﺐ ﲔ ﻟﹺﺒﻏﹶﺎ Deviators Azgınlar ﻏﻮﻱ ﻦ ﻏﹶﺎ ﹺﻭﻳ- ﻭ ﹶﻥﻏﹶﺎﻭ Deviators Azgınlar ﻏﻮﻱ ﻦ ﻏﹶﺎﻭﹺﻳ Dust Toz ﻏﱪ ﺮ ﹲﺓ ﺒﹶﻏ Rubbish of dead leaves Çer-çöp ﻏﺜﻮ ﹸﻏﺜﹶﺎ ًﺀ Tomorrow Yarın ﻏﺪﻭ ﻏﹶﺪﹰﺍ- ﺪ ﹶﻏ 319 3 Morning meal Gıda, yemek ﻏﺪﻭ ﺍﺀﹶﻏﺪ Our morning meal Gıdamız, yemeğimiz ﻏﺪﻭ ﺎﺪﺍ َﺀﻧ ﹶﻏ Morning Sabah ﻏﺪﻭ ﺓ ﺍﹶﻏﺪ Abundant Bol ﻏﺪﻕ ﺪﻗﹰﺎ ﹶﻏ He went early Sabahleyin ayrıldı ﻏﺪﻭ ﻭﹶﻏﺪ In the morning Sabahleyin ﻏﺪﻭ ﻭﹰﺍ ﺪ ﹸﻏ- ﻭ ﺪ ﹸﻏ They went early Sabah ayrıldılar 1 ﻏﺪﻭ ﺍﺪﻭ ﹶﻏ You left early morning Sabahleyin ayrıldın 1 ﻏﺪﻭ ﺕ ﻭ ﺪ ﹶﻏ Morning Sabah ﻏﺪﻭ ﺓ ﻭﹶﻏﺪ Morning course Sabah esişi ﻏﺪﻭ ﺎﻭﻫ ﺪ ﹸﻏ To leave in the morning Sabahleyin ayrıldı, gitti 1 ﻏﺪﻭ ﻭﻐﺪ ﻳ - ﻯﹶﻏﺪ To deceive Aldattı 1 ﻏﺮﺭ ﺮ ﻐ ﻳ - ﺮ ﹶﻏ Crow Karga ﻏﺮﺏ ﺎﺍﺑ ﹸﻏﺮ- ﺏ ﺍ ﹺﹸﻏﺮ Intensely black Kapkara ﻏﺮﺏ ﺐ ﺍﺑﹺﻴﹶﻏﺮ Inseparable, continuous Sargın, sürekli ﻏﺮﻡ ﺍﻣﹰﺎﹶﻏﺮ To set Battı (güneş, ay) 1 ﻏﺮﺏ ﺏ ﺮ ﻐ ﻳ - ﺏ ﺮ ﹶﻏ It set Battı 1 ﻏﺮﺏ ﺖ ﺑﺮ ﹶﻏ Western Batıda ﻏﺮﺏ ﻲ ﺮﹺﺑ ﹶﻏ Western Batıda, batılı ﻏﺮﺏ ﺔ ﻴﺮﹺﺑ ﹶﻏ It deceived Aldattı 1 ﻏﺮﺭ ﺕ ﺮ ﹶﻏ It deceived you (pl) Sizi aldattı 1 ﻏﺮﺭ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺮ ﻏ It deceived them Onları aldattı 1 ﻏﺮﺭ ﻢ ﻬ ﺗﺮ ﹶﻏ Lofty dwellings Odalar ﻏﺮﻑ ﺮﻓﹰﺎ ﹸﻏ- ﻑ ﺮ ﹸﻏ Lofty dwellings Yüksek köşkler ﻏﺮﻑ ﺕ ﺮﻓﹶﺎ ﹸﻏ Chamber, hollow Oda, avuç, yüksek yer ﻏﺮﻑ ﻑ ﺮ ﹸﻏ- ﺮﹶﻓ ﹰﺔ ﹸﻏ Drowning Boğma ﻏﺮﻕ ﻕ ﺮ ﹶﻏ 1 320 ﻏﺮﻕ ﻗﹰﺎﹶﻏﺮ 1 ﻏﺮﺭ ﻙ ﺮ ﹶﻏ Sizi aldattı 1 ﻏﺮﺭ ﺮﻛﹸﻢ ﹶﻏ It deceived them Onları aldattı 1 ﻏﺮﺭ ﻢ ﻫ ﺮ ﹶﻏ Setting Batma, batış ﻏﺮﺏ ﺏ ﻭ ﹺﹸﻏﺮ Its setting Onun batması ﻏﺮﺏ ﺎﻭﹺﺑﻬﹸﻏﺮ Deceiver Aldatan, aldatıcı ﻏﺮﺭ ﺭ ﻭﹶﻏﺮ Deception, delusion Aldanış ﻏﺮﺭ ﺍﻭﺭ ﹸﻏﺮ- ﺭ ﻭﹸﻏﺮ Yarn Đplik ﻏﺰﻝ ﺰ ﹶﻝ ﹶﻏ Her yarn Onun ipliği ﻏﺰﻝ ﺎﺰﹶﻟﻬ ﹶﻏ Fighting Savaş ﻏﺰﻭ ﻯﹸﻏﺰ Cold, purulence Soğuk, irin ﻏﺴﻖ ﺎﻗﹰﺎ ﹶﻏﺴ- ﻕ ﺎﹶﻏﺴ Darkness Karanlık ﻏﺴﻖ ﺴ ﹺﻖ ﹶﻏ To wash Yıkadı ﻏﺴﻞ ﺴ ﹸﻞ ِ ﻐ ﻳ - ﺴ ﹶﻞ ﹶﻏ Purulence Đrin ﻏﺴﻞ ﲔ ﻠ ﹴﺴ ﻏ Covered Örttü 2 ﻏﺸﻮ ﺎﹶﻏﺸ Covered it Onu örttü 2 ﻏﺸﻮ ﺎﺎﻫﹶﻏﺸ Veil, cover Örtü ﻏﺸﻮ ﻭ ﹲﺓ ﺎﻏﺸ Covered Örttü 2 ﻏﺸﻮ ﻰﹶﻏﺸ He fainted Bayıldı 1 ﻏﺸﻮ ﻲ ﺸ ﹸﻏ To cover Örttü 2 ﻏﺸﻮ ﯽﻐﺸ ﻳ - ﻰﹶﻏﺸ To cover Örttü 1 ﻏﺸﻮ ﯽﻐﺸ ﻳ - ﻲ ﺸ ﹶﻏ It covered them Onları örttü 1 ﻏﺸﻮ ﻢ ﻬ ﻴﺸ ﹶﻏ By force Zorla ﻏﺼﺐ ﺎﺼﺒ ﹶﻏ Choking Boğazı tıkayan ﻏﺼﺺ ﺼ ﹲﺔ ﹸﻏ To lower Đndirdi ﻏﻀﺾ ﺾ ﻐ ﻳ - ﺾ ﹶﻏ Violently Şiddetle It deceived you Seni aldattı It deceived you (pl) 1 1 321 ﻏﻀﺐ ﺐ ﻀ ﹶﻏ ﻏﻀﺐ ﺐ ﻀ ﻐ ﻳ - ﺐ ﻀ ﹶﻏ ﻏﻀﺐ ﺎ ﹶﻥﻀﺒ ﹶﻏ ﻏﻀﺐ ﻮﺍﻀﺒ ﹶﻏ ﻏﻀﺐ ﻀﺒﹺﻲ ﹶﻏ Örtü ﻏﻄﻮ ﻏﻄﹶﺎ ٍﺀ Your cover Senin örtün ﻏﻄﻮ ﻙ ﻏﻄﹶﺎ َﺀ Oft-forgiving Çok bağışlayan ﻏﻔﺮ ﺍ ﹶﻏﻔﱠﺎﺭ- ﺭ ﹶﻏﻔﱠﺎ To forgive Bağışladı, örttü ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﻳ - ﺮ ﹶﻏ ﹶﻔ Forgiveness Bağışlama ﻏﻔﺮ ﺍﻥﹸﻏ ﹾﻔﺮ Your forgiveness Senin bağışlaman ﻏﻔﺮ ﻚ ﻧﺍﹸﻏ ﹾﻔﺮ We forgave Bağışladık 1 ﻏﻔﺮ ﺎﺮﻧ ﹶﻏ ﹶﻔ To become unaware, heedless Gafil oldu 1 ﻏﻔﻞ ﻐ ﹸﻔ ﹸﻞ ﻳ - ﹶﻏ ﹶﻔ ﹶﻞ Heedlessness, neglect Gaflet ﻏﻔﻞ ﺔ ﹶﻏ ﹾﻔﹶﻠ Oft-forgiving Çok bağışlayan ﻏﻔﺮ ﺍ ﹶﻏﻔﹸﻮﺭ- ﺭ ﹶﻏﻔﹸﻮ Malice, rancor Kin ﻏﻠﻞ ﻼ ﻏ - ﻏ ﱟﻞ To defraud Hıyanet etti, kin bağladı ﻏﻠﻞ ﻐ ﱡﻞ ﻳ - ﹶﻏ ﱠﻞ Strong, severe, harsh Katı, ağır, zor, sert ﻏﻠﻆ ﻅ ﻏﻠﹶﺎ ﹲ Son, boy Oğlan çocuk ﻏﻠﻢ ﺎﻼﻣ ﹸﻏ ﹶ- ﻡ ﻼ ﹸﻏ ﹶ Two boys Đki oğlan ﻏﻠﻢ ﻴ ﹺﻦﻣ ﹸﻏﻠﹶﺎ To defeat Yendi, galip geldi ﻏﻠﺐ ﺐ ﻠﻐ ﻳ - ﺐ ﹶﻏﹶﻠ Thick foliage Đri, gür ﻏﻠﺐ ﹸﻏﻠﹾﺒﹰﺎ Defeated Yendi (dş) 1 ﻏﻠﺐ ﺖ ﺒﹶﻏﹶﻠ Was defeated Yenildi 1 ﻏﻠﺐ ﺖ ﺒﻠﹸﻏ Their defeat Onların yenilgisi ﻏﻠﺐ ﻢ ﹶﻏﹶﻠﹺﺒ ﹺﻬ They defeated Yendiler ﻏﻠﺐ ﻮﺍﹶﻏﹶﻠﺒ Anger, wrath Gazap, kızgınlık To be angry Gazap etti, kızdı, öfkelendi Angry Kızgın, gazaplı They became angry Gazap ettiler My anger, wrath Gazabım Cover 1 1 1 1 1 1 322 They were defeated Yenildiler 1 ﻏﻠﺐ ﻮﺍﻠﺒﹸﻏ Chained Bağlandı 1 ﻏﻠﻞ ﺖ ﹸﻏﱠﻠ To become thick Sert oldu 1 ﻏﻠﻆ ﻆ ﻐﹸﻠ ﹸ ﻳ - ﻆ ﹶﻏﹸﻠ ﹶ Harshness Sertlik ﻏﻠﻆ ﻏ ﹾﻠ ﹶﻈ ﹰﺔ Wrapped Kılıflı ﻏﻠﻒ ﻒ ﹸﻏ ﹾﻠ She closed Kapattı ﻏﻠﻖ ﺖ ﹶﻏﱠﻠ ﹶﻘ Sons Genç ﻏﻠﻢ ﺎ ﹲﻥﻏ ﹾﻠﻤ Chain (imp, pl) him Onu bağlayın ﻏﻠﻞ ﻩ ﹸﻏﻠﱡﻮ Boiling Kaynama ﻏﻠﻲ ﹶﻏ ﹾﻠ ﹺﻰ To boil Kaynadı ﻏﻠﻲ ﻐﻠﹸﻮ ﻳ - ﹶﻏﻠﹶﻰ Strong, severe, harsh Ağır, zor, sert, katı ﻏﻠﻆ ﻴﻈﹰﺎ ﹶﻏﻠ- ﻆ ﻴ ﹲﹶﻏﻠ Distress Gam ﻏﻤﻢ ﻤﹰﺎ ﹶﻏ- ﻢ ﹶﻏ Clouds Bulutlar ﻏﻤﻢ ﻡ ﺎﹶﻏﻤ Doubt şüphe ﻏﻤﻢ ﻤ ﹰﺔ ﹸﻏ Agonies Acılar, ızdıraplar ﻏﻤﺮ ﺕ ﺍﻤﺮ ﹶﻏ Confusion Gaflet, dalgınlık ﻏﻤﺮ ﺓ ﺮ ﻤ ﹶﻏ Their confusion Onların gafletleri ﻏﻤﺮ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺮ ﻤ ﹶﻏ Sheep Koyun ﻏﻨﻢ ﻢ ﻨ ﹶﻏ- ﻢ ﻨﹶﻏ To get spoils of war Ganimet aldı 1 ﻏﻨﻢ ﻢ ﻨﻐ ﻳ - ﻢ ﹶﻏﹺﻨ You (pl) got spoils of war Ganimet aldınız 1 ﻏﻨﻢ ﻢﻤﺘ ﹶﻏﹺﻨ My sheep Benim koyunum ﻏﻨﻢ ﻲﻨﻤﹶﻏ Self-sufficient, rich Zengin, ihtiyaçsız, bağımsız ﻏﲏ ﺎ ﹶﻏﹺﻨﻴ- ﻰ ﹶﻏﹺﻨ Covering Örtü ﻏﺸﻮ ﺵ ﺍ ﹴﹶﻏﻮ Diver Dalgıç, dalan ﻏﻮﺹ ﺹ ﺍ ﹴﹶﻏﻮ To err, go astray Azdı ﻏﻮﻱ ﻯﻐﻮ ﻳ - ﹶﻏﻮٰﻯ Sunken Suyu çekilen ﻏﻮﺭ ﺭﹰﺍﹶﻏﻮ 2 1 323 ﻏﻮﻝ ﻮ ﹲﻝ ﹶﻏ ﻏﻮﻱ ﻯﹶﻏﻮ ﻏﻮﻱ ﻱ ﹶﻏ ﹺﻮ ﻏﻮﻱ ﺎﻳﻨﻮ ﹶﻏ Sapıklık, hata, kötülük ﻏﻮﻱ ﻴﹰﺎ ﹶﻏ- ﻲ ﹶﻏ Bottom Dip ﻏﻴﺐ ﺖﺎﺑﹶﻏﻴ Unseen Görünmeyen, gayb ﻏﻴﺐ ﺐ ﻴ ﹶﻏ- ﺐ ﻴﹶﻏ His unseen secrets Onun gaybi ﻏﻴﺐ ﻪ ﻴﹺﺒﹶﻏ Rain Yağmur ﻏﻴﺚ ﺚ ﻴﹶﻏ Other than, not Değil, başka ﻏﲑ ﻴ ﹺﺮ ﹶﻏ- ﺮ ﻴ ﹶﻏ- ﺮ ﻴﹶﻏ To change Değiştirdi ﻏﲑ ﺮ ﻴﻐ ﻳ - ﺮ ﻴﹶﻏ Other than you (pl) Sizden başka ﻏﲑ ﻴ ﹺﺮﻛﹸﻢ ﹶﻏ- ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻴﹶﻏ Other than him Ondan başka ﻏﲑ ﻩ ﻴ ﹺﺮ ﹶﻏ- ﻩ ﺮ ﻴ ﹶﻏ- ﻩ ﺮ ﻴﹶﻏ Other than her Ondan (dş) başka ﻏﲑ ﺎﺮﻫ ﻴﹶﻏ Other than me Benden başka ﻏﲑ ﻴﺮﹺﻱﹶﻏ Subsided Çekildi ﻏﻴﺾ ﺾ ﻴﻏ Rage, anger Kızgınlık, öfke ﻏﻴﻆ ﻆ ﻴ ﹲﹶﻏ Your rage Öfkeniz ﻏﻴﻆ ﻢ ﻈ ﹸﻜ ﻴﹶﻏ Their rage Onların öfkesi ﻏﻴﻆ ﻢ ﻈ ﹺﻬ ﻴﹶﻏ Unseen ones Gaybler ﻏﻴﺐ ﺏ ﻮ ﹺﹸﻏﻴ Bad effect Aklı giderme Erred, went astray Aldandı, azdı Deviator Azgın We erred, went astray Azdık Evil 1 1 2 1 324 ف ﻑ Then, in that case, so Öyleyse, bundan dolayı Then she came Böylece geldi (dş) 1 ﺃﰐ ﺖ ﺗﹶﻓﺌﹶﺎ Give (imp, pl) Verin 4 ﺃﰐ ﻮﺍﻓﺌﹶﺎﺗ Heart, bosom Kalp, sine ﻓﺄﺩ ﺩ ﺍﹸﻓﺆ Your heart, bosom Sinen, kalbin ﻓﺄﺩ ﻙ ﺩ ﺍﹸﻓﺆ Group, company Topluluk ﻓﺄﻱ ﻓﹶﺌ ﹲﺔ Two groups Đki topluluk ﻓﺄﻱ ﻴ ﹺﻦﺘﻓﹶﺌ - ﻥ ﺎﻓﹶﺌﺘ Your group Sizin topluluğunuz ﻓﺄﻱ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻓﹶﺌ Two groups Đki topluluk ﻓﺄﻱ ﻴ ﹺﻦﺘﻓﹶﺌ Then it returned Döndü (dş) ﻓﻴﺄ ﺕ ﻓﹶﺎ َﺀ Successful Kurtuluşa eren, başaran ﻓﻮﺯ ﺰﻓﹶﺎﺋ Successful ones Kurtuluşa erenler, başaranlar ﻓﻮﺯ ﻭ ﹶﻥﺋﺰﻓﹶﺎ They returned Geri döndüler, sığındılar 1 ﻓﻴﺄ ﻓﹶﺎﺀُﻭ The seek (imp, pl) Öyleyse arayın 8 ﺑﻐﻲ ﻮﺍﺘﻐﺑﻓﹶﺎ Then come, bring (imp) Öyleyse gel, getir 1 ﺃﰐ ﺕ ﹶﻓ ﹾﺄ Then, obedience O halde tabi olmak ﺗﺒﻊ ﻉ ﺎﺗﺒﻓﹶﺎ Then obey (imp) O halde tabi ol 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺗﹺﺒﻓﹶﺎ Then obey (imp) me O halde bana tabi ol 8 ﺗﺒﻊ ﻌﻨﹺﻲ ﺗﹺﺒﻓﹶﺎ Then obey (imp) him O halde ona tabi ol 8 ﺗﺒﻊ ﺎﻌﻬ ﺗﹺﺒﻓﹶﺎ They obeyed Tabi oldular 8 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺒﻌﺗﻓﹶﺎ Then obey (imp, pl) O halde tabi olun 8 ﺗﺒﻊ ﻮﺍﺗﹺﺒﻌﻓﹶﺎ Then obey (imp, pl) me Öyleyse bana tabi olun 8 ﺗﺒﻊ ﻮﻧﹺﻲﺗﹺﺒﻌﻓﹶﺎ Then, they obeyed him Ona tabi oldular 8 ﺗﺒﻊ ﻩ ﻮﺒﻌﺗﻓﹶﺎ Then obey (imp, pl) him Öyleyse ona tabi olun 8 ﺗﺒﻊ ﻩ ﻮﺗﹺﺒﻌﻓﹶﺎ Those who open Açanlar ﻓﺘﺢ ﲔ ﺤ ﺗﻓﹶﺎ 1 325 Then he took, accepted Böylece tuttu, edindi 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﺗﻓﹶﺎ Then she took, accepted Tuttu, edindi (dş) 8 ﺃﺧﺬ ﺕ ﺨ ﹶﺬ ﺗﻓﹶﺎ You (pl) took them Onları tuttunuz 8 ﺃﺧﺬ ﻢﻮﻫﺗﻤﺨ ﹾﺬ ﺗﻓﹶﺎ Then take (imp) him Öyleyse onu tut, edin 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺨ ﹾﺬ ﺗﻓﹶﺎ So take (imp, pl) him Öyleyse onu tutun, edinin 8 ﺍﺧﺬ ﻩ ﺨﺬﹸﻭ ﺗﻓﹶﺎ So fear (imp, pl) O halde sakının 1 ﻭﻗﻲ ﺗﻘﹸﻮﺍﻓﹶﺎ So fear (imp, pl) me O halde benden sakının 1 ﻭﻗﻲ ﻥ ﺗﻘﹸﻮﻓﹶﺎ It escaped you Sizden kaçtı, kaçırdınız 1 ﻓﻮﺕ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻓﹶﺎ Then recite it O halde onu okuyun 1 ﺗﻠﻮ ﺎﺗﻠﹸﻮﻫﻓﹶﺎ Then bring (imp) us Öyleyse bize getir 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻨﹶﻓ ﹾﺄ Those who put into trial Fitneye düşürenler ﻓﱳ ﲔ ﺗﹺﻨﻓﹶﺎ Then bring (imp, pl) Öyleyse getirin 1 ﺃﰐ ﻮﺍﹶﻓ ﹾﺄﺗ Then bring (imp, pl) us Öyleyse bize getirin 1 ﺃﰐ ﺎﻮﻧﹶﻓ ﹾﺄﺗ Come (imp, pl) to them (fm) Onlara (dş) gelin, yaklaşın 1 ﺃﰐ ﻦ ﻫ ﻮﹶﻓ ﹾﺄﺗ Go (imp, dual) Đkiniz gidin 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻴﹶﻓ ﹾﺄ Go (imp, dual) to him Đkiniz ona gidin 1 ﺃﰐ ﻩ ﺎﺗﻴﹶﻓ ﹾﺄ Then, persevere O halde sebat edin 1 ﺛﺒﺖ ﻮﺍﺒﺘﻓﹶﺎﹾﺛ He chose him Onu seçti 8 ﺟﱯ ﻩ ﺎﺘﺒﺟ ﻓﹶﺎ So avoid (imp, pl) Öyleyse kaçının 8 ﺟﻨﺐ ﻮﺍﺘﹺﻨﺒﺟ ﻓﹶﺎ So avoid (imp, pl) it Öyleyse ondan kaçının 8 ﺟﻨﺐ ﻩ ﻮﺘﹺﻨﺒﺟ ﻓﹶﺎ Wicked Facir, ahlaksız ﻓﺠﺮ ﺍﻓﹶﺎ ﹺﺟﺮ Then do (imp) Öyleyse kıl, yap 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺟ ﻓﹶﺎ Then flog (imp, pl) Vurun 1 ﺟﻠﺪ ﻭﺍﻠﺪﺟ ﻓﹶﺎ Then flog (imp, pl) them Onlara vurun 1 ﺟﻠﺪ ﻢﻭﻫﻠﺪﺟ ﻓﹶﺎ Then incline (imp) O halde yanaş 1 ﺟﻨﺢ ﺢ ﻨﺟ ﻓﹶﺎ So it burned Ve yandı (dş) 8 ﺣﺮﻕ ﺖ ﺮﹶﻗ ﺘﺣ ﻓﹶﺎ 326 Burdened, carried Yüklendi, taşıdı 8 ﲪﻞ ﻤ ﹶﻞ ﺘﺣ ﻓﹶﺎ Beware (imp, pl) Sakının 1 ﺣﺬﺭ ﻭﺍﺣ ﹶﺬﺭ ﻓﹶﺎ Beware (imp, pl) of it Ondan sakının 1 ﺣﺬﺭ ﻩ ﻭﺣ ﹶﺬﺭ ﻓﹶﺎ Beware (imp, pl) of them Onlardan sakının 1 ﺣﺬﺭ ﻢﻭﻫﺣ ﹶﺬﺭ ﻓﹶﺎ Immorality Çirkinlik, ahlaksızlık ﻓﺤﺶ ﺸ ﹰﺔ ﺣ ﻓﹶﺎ Then judge (imp) O halde hüküm ver 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺣ ﹸﻜ ﻓﹶﺎ Mingled Karıştı 8 ﺧﻠﻂ ﻂ ﺘﹶﻠ ﹶﺧ ﻓﹶﺎ Differed Ayrılığa düştü 8 ﺧﻠﻒ ﻒ ﺘﹶﻠﺧ ﻓﹶﺎ It was differed Ayrılığa düşüldü 8 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺘﺧ ﻓﹶﺎ Then differed Ayrılığa düştüler 8 ﺧﻠﻒ ﺘﹶﻠﻔﹸﻮﺍﺧ ﻓﹶﺎ Then come out (imp) O halde çık 1 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺧ ﻓﹶﺎ Then fear (imp, pl) them Onlardan korkun 1 ﺧﺸﻮ ﻢﻮﻫ ﺸ ﺧ ﻓﹶﺎ So take off (imp) Çıkar 1 ﺧﻠﻊ ﻊ ﺧﹶﻠ ﻓﹶﺎ Then your brothers O zaman kardeşlerinizdir ﺃﺧﻮ ﻧﻜﹸﻢﺍﺧﻮ ﹶﻓﹺﺈ Then you (pl) disputed Atıştınız, çekiştiniz 6 ﺩﺭﺃ ﻢﺭ ْﺀﺗ ﺍﻓﹶﺎﺩ Enter (imp, pl) Girin 1 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺩ ﻓﹶﺎ They were entered Sokuldular 4 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺩ ﹶﻓﹸﺄ Enter (imp, pl) it Ona girin 1 ﺩﺧﻞ ﺎﺧﻠﹸﻮﻫ ﺩ ﻓﹶﺎ Enter (imp, fm) Gir (dş) 1 ﺩﺧﻞ ﻲﺧﻠ ﺩ ﻓﹶﺎ Then repel, prevent (imp) O halde savın, savuşturun 1 ﺩﺭﺃ ﺭﺀُﻭﺍ ﺩ ﻓﹶﺎ So pray, call (imp) O halde dua et, çağır 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺩ ﻓﹶﺎ So pray, call (imp, pl) Dua edin 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺍﺩﻋ ﻓﹶﺎ So pray (imp, pl) to Him Ona dua edin 1 ﺩﻋﻮ ﻩ ﻮﺩﻋ ﻓﹶﺎ So call (imp, pl) them Onları çağırın 1 ﺩﻋﻮ ﻢﻮﻫ ﻋ ﺩ ﻓﹶﺎ So give back Verin 1 ﺩﻓﻊ ﻮﺍﺩﹶﻓﻌ ﻓﹶﺎ Once, then Bir zaman ﹶﻓﺈﹺﺫ 327 Then, in that case, so O halde ﹶﻓﹺﺈﺫﹰﺍ Then, that time O zaman ﹶﻓﹺﺈ ﹶﺫﺍ Then remember (imp, pl) O halde anın 1 ﺫﻛﺮ ﻭﺍﻓﹶﺎ ﹾﺫ ﹸﻛﺮ Then remember (imp, pl) me O halde beni anın 1 ﺫﻛﺮ ﻭﻧﹺﻲﻓﹶﺎ ﹾﺫ ﹸﻛﺮ Then permit (imp) O halde izin ver 1 ﺃﺫﻥ ﹶﻓ ﹾﺄ ﹶﺫ ﹾﻥ Be informed (imp, pl) Bildirilmiş olun 2 ﺃﺫﻥ ﻮﺍﹶﻓ ﹾﺄ ﹶﺫﻧ Then go (imp) O halde git 1 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻓﹶﺎ ﹾﺫ Then go (imp, dual) O halde ikiniz gidin 1 ﺫﻫﺐ ﺎﻫﺒ ﻓﹶﺎ ﹾﺫ Overflowed, boiled Kaynadı 1 ﻓﻮﺭ ﺭ ﻓﹶﺎ So he returned Geri döndü 8 ﺭﺩﺩ ﺪ ﺗﺭ ﻓﹶﺎ So they (dual) returned Đkisi geri döndü 8 ﺭﺩﺩ ﺍﺗﺪﺭ ﻓﹶﺎ So watch Bekle, gözetle 8 ﺭﻗﺐ ﺐ ﻘ ﺗﺭ ﻓﹶﺎ So watch them Onları bekle, gözetle 8 ﺭﻗﺐ ﻢﺒﻬﻘ ﺗﺭ ﻓﹶﺎ Then return (imp) Döndür 1 ﺭﺟﻊ ﺭ ﹺﺟ ﹺﻊ ﻓﹶﺎ Then return (imp) us Bizi döndür 1 ﺭﺟﻊ ﺎﻌﻨ ﺭ ﹺﺟ ﻓﹶﺎ Then return (imp, pl) Geri dönün 1 ﺭﺟﻊ ﻮﺍﺭ ﹺﺟﻌ ﻓﹶﺎ Then provide them Öyleyse onları rızıklandırın 1 ﺭﺯﻕ ﻢﺯﻗﹸﻮﻫ ﺭ ﻓﹶﺎ Old Yaşlı ﻓﺮﺽ ﺽ ﻓﹶﺎ ﹺﺭ Empty Boş ﻓﺮﻍ ﻓﹶﺎﺭﹺﻏﹰﺎ So turn to Yönel, yaklaş ﺭﻏﺐ ﺐ ﺭ ﹶﻏ ﻓﹶﺎ Those who separate Ayıranlar, seçenler ﻓﺮﻕ ﺕ ﻓﹶﺎ ﹺﺭﻗﹶﺎ Part (imp, pl) with them (fm) Onlardan ayrılın 3 ﻓﺮﻕ ﻦ ﻫ ﻓﹶﺎ ﹺﺭﻗﹸﻮ So fear (imp, pl) me Öyleyse benden korkun 1 ﺭﻫﺐ ﻥ ﻮﻫﺒ ﺭ ﻓﹶﺎ Skillfully Ustalıkla ﻓﺮﻩ ﲔ ﻫ ﻓﹶﺎ ﹺﺭ To succeed Başardı 1 ﻓﻮﺯ ﺯ ﻳﻔﹸﻮ - ﺯ ﻓﹶﺎ They asked permission from you Senden izin isterler 10 ﺃﺫﻥ ﻙ ﻮﺘﹾﺌ ﹶﺬﻧﺳ ﻓﹶﺎ 1 328 Then be receive good tidings Öyleyse müjdelenin 10 ﺑﺸﺮ ﻭﺍﺸﺮ ﺒﺘﺳ ﻓﹶﺎ So they raced Yarıştılar 8 ﺳﺒﻖ ﺒﻘﹸﻮﺍﺘﺳ ﻓﹶﺎ So let them race (imp) Yarışsınlar 8 ﺳﺒﻖ ﺘﹺﺒﻘﹸﻮﺍﺳ ﻓﹶﺎ He responded Cevap verdi 10 ﺟﻮﺏ ﺏ ﺎﺘﺠﺳ ﻓﹶﺎ You (pl) responded Cevap verdiniz, icabet ettiniz 10 ﺟﻮﺏ ﻢﺒﺘﺠ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ We responded Cevap verdik, icabet ettik 10 ﺟﻮﺏ ﺎﺒﻨﺠ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ They preferred Tercih ettiler 10 ﺣﺒﺐ ﻮﺍﺤﺒ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ He belittled them Küçümsedi 10 ﺧﻔﻒ ﻒ ﺨ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ Then call witness (imp, pl) Şahit getirin 10 ﺷﻬﺪ ﻭﺍﺸ ﹺﻬﺪ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ Then take shelter (imp) Öyleyse sığın 1 ﻋﻮﺫ ﻌ ﹾﺬ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ He saved himself Namusunu korudu 10 ﻋﺼﻢ ﻢ ﺼ ﻌ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So he asked him for help Ondan yardım istedi 10 ﻏﻴﺚ ﻪ ﺎﹶﺛﺘﻐﺳ ﻓﹶﺎ So he asked forgiveness Ve bağışlanma diledi 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ Then ask forgiveness Öyleyse bağışlanma dile 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So they asked forgiveness Ve bağışlanma dilediler 10 ﻏﻔﺮ ﻭﺍﻐ ﹶﻔﺮ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ Then ask forgiveness from him Öyleyse ondan bağışlanma dileyin 10 ﻏﻔﺮ ﻩ ﻭﻔﺮ ﻐ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So it became thick, strong Kalınlaştı, sertleşti 10 ﻏﻠﻆ ﻆ ﻐﹶﻠ ﹶ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So ask (imp) them Onlara sor 1 ﻓﺘﻮ ﺘﻬﹺﻢﺘ ﹾﻔﺳ ﻓﹶﺎ So be upright, straight (imp) Öyleyse dosdoğru ol 10 ﻗﻮﻡ ﻢ ﻘ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ Öyleyse dosdoğru olun (ikil) 10 ﻗﻮﻡ ﺎﻴﻤﺘﻘﺳ ﻓﹶﺎ Öyleyse dosdoğru olun 10 ﻗﻮﻡ ﻮﺍﻴﻤﺘﻘﺳ ﻓﹶﺎ Sonra büyüklendiniz 10 ﻛﱪ ﻢﺮﺗ ﺒﺘ ﹾﻜﺳ ﻓﹶﺎ Then they became arrogant Sonra büyüklendiler 10 ﻛﱪ ﻭﺍﺒﺮﺘ ﹾﻜﺳ ﻓﹶﺎ So you (pl) profited Faydalandınız 10 ﻣﺘﻊ ﻢ ﺘﻌ ﺘﻤ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So they profited Faydalandılar 10 ﻣﺘﻊ ﻮﺍﺘﻌﻤ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So hold fast (imp) Sıkı tut, yapış 10 ﻣﺴﻚ ﻤﺴِﻚ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So be upright, straight (imp, dual) So be upright, straight (imp, pl) Then you (pl) became arrogant 329 Listen (imp) Dinle 8 ﲰﻊ ﻊﺘﻤﺳ ﻓﹶﺎ Listen (imp, pl) Dinleyin 8 ﲰﻊ ﻮﺍﻤﻌ ﺘﺳ ﻓﹶﺎ So he established Yerleşti, kuruldu 1 ﺳﻮﻱ ﻯﺘﻮﺳ ﻓﹶﺎ So prostrate (imp) O halde secde et 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺳ ﻓﹶﺎ So prostrate (imp, pl) O halde secde edin 1 ﺳﺠﺪ ﻭﺍﺠﺪ ﺳ ﻓﹶﺎ Then run (imp, pl) Koşun 1 ﺳﻌﻮ ﺍﻌﻮ ﺳ ﻓﹶﺎ Disobedient Yoldan çıkan, fasık ﻓﺴﻖ ﺳﻘﹰﺎ ﻓﹶﺎ- ﻖ ﺳ ﻓﹶﺎ Disobedient ones Fasıklar ﻓﺴﻖ ﲔ ﻘ ﺳ ﻓﹶﺎ- ﺳﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻓﹶﺎ Disobedient ones Fasıklar ﻓﺴﻖ ﲔ ﻘ ﺳ ﻓﹶﺎ So insert (imp) Sok, al 1 ﺳﻠﻚ ﺳﻠﹸﻚ ﻓﹶﺎ So insert (imp, pl) Sokun 1 ﺳﻠﻚ ﻩ ﺳﹸﻠﻜﹸﻮ ﻓﹶﺎ So follow (imp, fm) Gir, yürü 1 ﺳﻠﻚ ﻲﺳﹸﻠﻜ ﻓﹶﺎ Listen (imp, pl) to me Beni dinleyin, işitin 8 ﲰﻊ ﻥ ﻮﻤﻌ ﺳ ﻓﹶﺎ Then bear witness (imp, pl) Şahit olun 1 ﺷﻬﺪ ﻭﺍﻬﺪ ﺷ ﻓﹶﺎ Endure (imp) Sabret 1 ﺻﱪ ﺻﺒﹺﺮ ﻓﹶﺎ Endure (imp, pl) Sabredin 1 ﺻﱪ ﻭﺍﺻﹺﺒﺮ ﻓﹶﺎ So proclaim (imp) Đlan et, açıkça söyle 1 ﺻﺪﻉ ﻉﺻﺪ ﻓﹶﺎ Then hunt (imp, pl) Avlanın 8 ﺻﻴﺪ ﻭﺍﺻﻄﹶﺎﺩ ﻓﹶﺎ So overlook (imp) Hoşgör, affet 1 ﺻﻔﺢ ﺢ ﺻ ﹶﻔ ﻓﹶﺎ Those who separate, decide Ayıranlar, ayırt edenler ﻓﺼﻞ ﲔ ﻠﺻ ﻓﹶﺎ Then give (imp) them example, strike Then give (imp) them example, strike O halde vur, misal ver 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﺿ ﹺﺮ ﻓﹶﺎ O halde vurun, misal verin 1 ﺿﺮﺏ ﻮﺍﺿ ﹺﺮﺑ ﻓﹶﺎ ﻓﻄﺮ ﺮ ﻃ ﻓﹶﺎ Creator, splitter Yaratıcı, yaran Then feeding Doyurulması 4 ﻃﻌﻢ ﻡ ﺎﹶﻓﹺﺈ ﹾﻃﻌ So he looked Baktı 8 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻓﹶﺎ ﱠﻃﹶﻠ So purify yourselves Temizlenin 5 ﻃﻬﺮ ﻭﺍﻬﺮ ﻓﹶﺎ ﱠﻃ 330 So worship (imp) Kulluk et 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻋ ﻓﹶﺎ So worship (imp) me Bana kulluk et 1 ﻋﺒﺪ ﺪﻧﹺﻲ ﺒﻋ ﻓﹶﺎ So worship (imp) him Ona kulluk et 1 ﻋﺒﺪ ﻩ ﺪ ﺒﻋ ﻓﹶﺎ So worship (imp, pl) Kulluk edin 1 ﻋﺒﺪ ﻭﺍﺒﺪﻋ ﻓﹶﺎ So worship (imp, pl) me Bana kulluk edin 1 ﻋﺒﺪ ﻥ ﻭﺒﺪﻋ ﻓﹶﺎ So worship (imp, pl) him Ona kulluk edin 1 ﻋﺒﺪ ﻩ ﻭﺒﺪﻋ ﻓﹶﺎ So take (imp, pl) lesson Đbret alın 8 ﻋﱪ ﻭﺍﺘﹺﺒﺮﻋ ﻓﹶﺎ Then attack (imp, pl) Saldırın 8 ﻋﺪﻭ ﻭﺍﺘﺪﻋ ﻓﹶﺎ So we confessed Đtiraf ettik 8 ﻋﺮﻑ ﺎﺮ ﹾﻓﻨ ﺘﻋ ﻓﹶﺎ So they confessed Đtiraf ettiler 8 ﻋﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮﺍ ﺘﻋ ﻓﹶﺎ So keep away (imp, pl) Bırakın, uzak durun 8 ﻋﺰﻝ ﺘ ﹺﺰﻟﹸﻮﺍﻋ ﻓﹶﺎ So keep away (imp, pl) from me Beni bırakın, uzak durun 8 ﻋﺰﻝ ﻥ ﺘ ﹺﺰﻟﹸﻮﻋ ﻓﹶﺎ So drag (imp, pl) him Onu sürükleyin 1 ﻋﺘﻞ ﻩ ﺘﻠﹸﻮﻋ ﻓﹶﺎ So be just, fair (imp, pl) Adil olun 1 ﻋﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮﺍ ﻋ ﻓﹶﺎ Then I punish them Onlara azap ederim 2 ﻋﺬﺏ ﻢﺑﻬﻋ ﱢﺬ ﹶﻓﹸﺄ Then forgive (imp) Affet 1 ﻋﻔﻮ ﻒ ﻋ ﻓﹶﺎ Then forgive (imp, pl) Affedin 1 ﻋﻔﻮ ﻋﻔﹸﻮﺍ ﻓﹶﺎ That which does Yapan ﻓﻌﻞ ﻋ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ So know (imp) that Bil ki 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻋﹶﻠ ﻓﹶﺎ So know (imp, pl) that Bilin ki 1 ﻋﻠﻢ ﻮﺍﻋﹶﻠﻤ ﻓﹶﺎ Those who do Yapanlar ﻓﻌﻞ ﲔ ﻠﻋ ﻓﹶﺎ- ﻋﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻓﹶﺎ Those who do Yapanlar ﻓﻌﻞ ﲔ ﻠﻋ ﻓﹶﺎ Do (imp) Yap 1 ﻓﻌﻞ ﻤ ﹾﻞ ﻋ ﻓﹶﺎ Then wash (imp, pl) Öyleyse yıkayın 1 ﻏﺴﻞ ﺴﻠﹸﻮﺍ ِ ﻓﹶﺎ ﹾﻏ Then forgive (imp) Öyleyse bağışla 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻓﹶﺎ ﹾﻏ Then open (imp) Öyleyse aç ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﻓﹶﺎ ﹾﻓ 331 Then separate (imp) Ayır 1 ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﻓﹶﺎ ﹾﻓ Then make room Açılın, genişleyin 1 ﻓﺴﺢ ﻮﺍﺴﺤ ﻓﹶﺎ ﹾﻓ Do (imp, pl) Yapın 1 ﻓﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﺍ ﻓﹶﺎ ﹾﻓ Then kill (imp, pl) Öldürün 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﺍﻓﹶﺎ ﹾﻗ Then kill (imp, pl) them Onları öldürün 1 ﻗﺘﻞ ﻢﺘﻠﹸﻮﻫﻓﹶﺎ ﹾﻗ Then throw (imp) it Ve onu bırak, at 1 ﻗﺬﻑ ﻪ ﻴﺬﻓ ﻓﹶﺎ ﹾﻗ Then read (imp, pl) Okuyun 1 ﻗﺮﺃ ﺮﺀُﻭﺍ ﻓﹶﺎ ﹾﻗ Back breaking Bel kıran ﻓﻘﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻗﻓﹶﺎ Then tell (imp) Anlat 1 ﻗﺼﺺ ﺺ ﺼ ﹺ ﻓﹶﺎ ﹾﻗ Then decree (imp) Öyleyse hüküm ver 1 ﻗﻀﻲ ﺾ ﻓﹶﺎ ﹾﻗ ﹺ Then cut (imp, pl) Kesin 1 ﻗﻄﻊ ﻮﺍﻓﹶﺎ ﹾﻗ ﹶﻄﻌ Bright yellow Parlak sarı ﻓﻘﻊ ﻊ ﻗﻓﹶﺎ Then sit (imp, pl) Oturun 1 ﻗﻌﺪ ﻭﺍﻌﺪ ﻓﹶﺎ ﹾﻗ So write (imp) us O halde bizi yaz 1 ﻛﺘﺐ ﺎﺒﻨﺘﻓﹶﺎ ﹾﻛ So write (imp) him O halde onu yazın 1 ﻛﺘﺐ ﻩ ﻮﺘﺒﻓﹶﺎ ﹾﻛ Fruit Meyve ﻓﻜﻪ ﻬ ﹲﺔ ﻛ ﻓﹶﺎ Those who enjoy Zevk edenler, eğlenenler ﻓﻜﻪ ﲔ ﻛ ﹺﻬ ﻓﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﻛﻬ ﻓﹶﺎ Those who enjoy Zevk edenler, eğlenenler ﻓﻜﻪ ﲔ ﻛ ﹺﻬ ﻓﹶﺎ Now Şimdi ise So, those who recite Okuyanlar So he picked him Onu aldı Then it swallowed him ﻓﹶﺎ َﻷ ﹶﻥ ﺗﻠﻮ ﺕ ﺎﻟﻴﺎﻓﹶﺎﻟﺘ 8 ﻟﻘﻂ ﻪ ﺘ ﹶﻘ ﹶﻄﻓﹶﺎﹾﻟ Onu yuttu 8 ﻟﻘﻢ ﻪ ﻤ ﺘ ﹶﻘﻓﹶﺎﹾﻟ So it met Birleşti 8 ﻟﻘﻲ ﺘﻘﹶﻰﻓﹶﺎﹾﻟ And seek (imp, pl) Arayın 8 ﳌﺲ ﻮﺍﻤﺴ ﺘﻓﹶﺎﹾﻟ That which parts, cleaves Yaran ﻓﻠﻖ ﻖ ﻟﻓﹶﺎ Then Allah O halde Allah ﻪ ﻓﹶﺎﻟﱠﻠ 332 ﻢ ﺍ ﹾﻥ ﹶﻟ ﻑ = ﹶﻓﹺﺈﻟﱠﻢ If it does not Öyle olmazsa In that case O takdirde The test (imp, pl) them (fm) Onları imtihan edin, deneyin 1 ﳏﻦ ﻦ ﻫ ﻮﺤﻨ ﺘﻣ ﻓﹶﺎ Then wipe (imp, pl) Mesh edin 1 ﻣﺴﺢ ﻮﺍﺴﺤ ﻣ ﻓﹶﺎ Then walk (imp, pl) Yürüyün 1 ﻣﺸﻮ ﻮﺍﻣﺸ ﻓﹶﺎ Then grant (imp) Öyleyse ver 1 ﻣﻨﻦ ﻦ ﻨﻣ ﻓﹶﺎ That which perishes Fani ﻓﲏ ﻥ ﻓﹶﺎ Gushed forth Fışkırdı 7 ﲜﺲ ﺖ ﺴ ﺠ ﺒﻧﻓﹶﺎ So throw, inform (imp) At, bildir 1 ﻧﺒﺬ ﻧﹺﺒ ﹾﺬﻓﹶﺎ So it withdrew Çekildi 8 ﻧﺒﺬ ﺕ ﺒ ﹶﺬﺘﻧﻓﹶﺎ So spread (imp, pl) Yayılın 7 ﻧﺸﺮ ﻭﺍﺸﺮ ﺘﻧﻓﹶﺎ So help (imp) Yardım et 8 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺘﻓﹶﺎﻧ Then wait (imp, pl) Bekleyin 8 ﻧﻈﺮ ﻭﺍﻈﺮ ﺘﻧﻓﹶﺎ So we revenged Đntikam aldık 1 ﻧﻘﻢ ﺎﻤﻨ ﺘ ﹶﻘﻓﹶﺎﻧ So they refrained Vazgeçtiler 8 ﻲ ﻮﺍﺘﻬﻧﻓﹶﺎ So he refrained Vazgeçti 8 ﻲ ﻰﺘﻬﻧﻓﹶﺎ So it passed Sıyrıldı 7 ﺳﻠﺦ ﺦ ﺴﹶﻠ ﻧﻓﹶﺎ Then rise up (imp, pl) Kalkın 1 ﻧﺸﺰ ﻭﺍﺸﺰ ﻧﻓﹶﺎ Then start, set Đşe başla 1 ﻧﺼﺐ ﺐ ﺼ ﻓﹶﺎﻧ So help (imp) us Bize yardım et 1 ﻧﺼﺮ ﺎﺮﻧ ﺼ ﻓﹶﺎﻧ So they (dual) set out Yola çıktılar (ikil) 7 ﻃﻠﻖ ﻓﹶﺎﻧ ﹶﻄﹶﻠﻘﹶﺎ So they (dual) set out Yola çıktılar (çğ) 7 ﻃﻠﻖ ﻓﹶﺎﻧ ﹶﻄﹶﻠﻘﹸﻮﺍ So look (imp) Bak 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻧ ﹸﻈﻓﹶﺎ So look (imp, pl) Bakın 1 ﻧﻈﺮ ﻭﺍﻧ ﹸﻈﺮﻓﹶﺎ So look (imp, fm) Bak (dş) 1 ﻧﻈﺮ ﻧ ﹸﻈﺮﹺﻱﻓﹶﺎ So it gushed forth Fışkırdı 7 ﻓﺠﺮ ﺕﺠﺮ ﻓﹶﺎﻧ ﹶﻔ ﺎﹶﻓﹶﺎﻣ 333 Then pass (imp, pl) Geçip gidin, delin 1 ﻓﺨﻮ ﻓﹶﺎﻧ ﹸﻔﺬﹸﻭﺍ So advance (imp, pl) Savaşa gidin, ilerleyin 1 ﻧﻔﺮ ﻭﺍﻔﺮ ﻓﹶﺎﻧ So it parted Yarıldı ﻓﻠﻖ ﻖ ﻓﹶﺎﻧ ﹶﻔﹶﻠ So they returned Geri döndüler ﻗﻠﺐ ﻮﺍﻓﹶﺎﻧ ﹶﻘﹶﻠﺒ Indeed you Ve mutlaka sen So marry (imp, pl) Nikahlayın 1 ﻧﻜﺢ ﻮﺍﻜﺤ ﻓﹶﺎﻧ So marry (imp, pl) them Onları nikahlayın 1 ﻧﻜﺢ ﻦ ﻫ ﻮﻜﺤ ﻓﹶﺎﻧ Then it collapsed Düştü, yıkıldı 7 ﻫﻮﺭ ﺭ ﺎﻧﻬﻓﹶﺎ Mouth Ağız, ağzı ﻓﻮﻩ ﻩ ﻓﹶﺎ Now get down (imp) Şimdi in 1 ﻫﺒﻂ ﻂ ﻫﹺﺒ ﹾ ﻓﹶﺎ So avoid (imp) Uzak dur 1 ﻫﺠﺮ ﺮ ﺠ ﻫ ﻓﹶﺎ So guide (imp, pl) them Ve onları iletin 1 ﻫﺪﻱ ﻢﻭﻫ ﺪ ﻫ ﹶﻓﺎ Then take shelter Öyleyse sığının 1 ﺃﻭﻱ ﻭﺍ ﹶﻓ ﹾﺄﻭ- ﺍﹶﻓ ﹾﺄﻭ Then evil is that O halde ne kötü ﺑﺄﺱ ﺲ ﹶﻓﹺﺒﹾﺌ They incurred Uğradılar ﺑﻮﺃ ﺅ ﺎﹶﻓﺒ Then, which O halde hangisi He oppressed Ve azgınlık etti Then why, for that reason O halde ne için, şunun için ﻢ ﹶﻓﹺﺒ Then why, for that reason O halde ne için, şunun için ﺎﹶﻓﹺﺒﻤ He was bewildered Şaşırıp kaldı Youth, young man Delikanlı So he repented, accepted repentance Ve tevbe etti, tevbesini kabul etti That which opens 7 ﻚ ﻧﹶﻓﹺﺈ 1 ﻱ ﹶﻓﹺﺒﹶﺄ 1 ﺑﻐﻲ ﻰﺒﻐﹶﻓ ﺖ ﺖ ﺒ ﹺﻬﹶﻓ ﻓﱵ ﺎﹶﻓﺘ ﺗﻮﺏ ﺏ ﺎﹶﻓﺘ Açan, açıcı ﻓﺘﺢ ﺡ ﺎﹶﻓﺘ His man servant Onun delikanlısı ﻓﱵ ﻩ ﺎﹶﻓﺘ Her man servant Onun (dş) delikanlısı ﻓﱵ ﺎﺎﻫﹶﻓﺘ It bewilders them Ve onları şaşırtır ﺖ ﻢﺘﻬﻬ ﺒﺘﹶﻓ 1 1 1 334 ﻓﺘﺢ ﺎﺘﺤ ﹶﻓ- ﺢ ﺘﹶﻓ 1 ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﻳ ﹾﻔ - ﺢ ﺘﹶﻓ Açıldı (dş) 1 ﻓﺘﺢ ﺖ ﺤ ﺘﹸﻓ We opened Açtık 1 ﻓﺘﺢ ﺎﺤﻨ ﺘﹶﻓ They opened Açtılar 1 ﻓﺘﺢ ﻮﺍﺘﺤﹶﻓ Interval Devir, dönem ﻓﺘﺮ ﺓ ﺮ ﺘﹶﻓ We separated the two O ikisini ayırdık 1 ﻓﺘﻖ ﺎﻫﻤ ﺎﺘ ﹾﻘﻨﹶﻓ We tested Đmtihan ettik 1 ﻓﱳ ﺎﺘﻨﹶﻓ So they called each other Birbirine seslendiler 6 ﻧﺪﻭ ﺍﺩﻭ ﺎﺘﻨﹶﻓ So they disputed Çekiştiler 6 ﻧﺰﻉ ﻮﹾﺍﺯﻋ ﺎﺘﻨﹶﻓ We tested you Seni imtihan ettik 1 ﻓﱳ ﻙ ﺎﺘﻨﹶﻓ We tested him Onu imtihan ettik 1 ﻓﱳ ﻩ ﺎﺘﻨﹶﻓ Test, trial Đmtihan, deneme, fitne ﻓﱳ ﻨ ﹲﺔﺘﻓ Your trial, temptation Senin fitnen ﻓﱳ ﻚ ﺘﻨﺘﻓ Your (pl) trial, temptation Sizin fitneniz ﻓﱳ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻨﺘﻓ You tested Kötülük ettiniz 1 ﻓﱳ ﻢﻨﺘﹶﻓﺘ You were tested Đmtihan edildiniz 1 ﻓﱳ ﻢﻨﺘﹸﻓﺘ His trial, test Onun imtihanı ﻓﱳ ﻪ ﺘﻨﺘﻓ Their trial, test Şaşırtılmaları, mazeretleri ﻓﱳ ﻢ ﻬ ﺘﻨﺘﻓ They persecuted Đşkence ettiler 1 ﻓﱳ ﻮﹾﺍﺘﻨﹶﻓ They were persecuted Đşkence edildiler 1 ﻓﱳ ﻮﹾﺍﺘﻨﹸﻓ Trial, test Đmtihan, deneme ﻓﱳ ﻮﻧﹰﺎﹸﻓﺘ Youth, young Genç ﻓﱵ ﻰﹶﻓﺘ Maid servant Hizmetçi kız ﻓﱵ ﺎﺓﺘﻴﹶﻓ Your (pl) maid servants Genç kızlarınız ﻓﱵ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺎﺘﻴﹶﻓ Two young men Gençler, hizmetçiler ﻓﱵ ﺎ ﹶﻥﺘﻴﹶﻓ Opening, victory Fetih, zafer, açma To open, give victory Açtı, zafer verdi It was opened 335 His men servants Gençleri, hizmetçileri ﻓﱵ ﻪ ﺎﹺﻧﺘﻴﻓ Youths, young men Gençler ﻓﱵ ﻴ ﹲﺔﺘﻓ Hair on a date seed Hurma çekirdeğinin lifi ﻓﺘﻞ ﻼ ﻴ ﹰﹶﻓﺘ There Orada, orası ﲦﻢ ﻢ ﹶﻓﹶﺜ Broadness, broad way Genişlik ﻓﺠﺞ ﺞ ﹶﻓ Broad, wide Geniş ﻓﺠﺞ ﺎﺟﹰﺎﻓﺠ Wicked ones Facirler, günahkarlar ﻓﺠﺮ ﺭ ﺎﹸﻓﺠ Dawn Fecir ﻓﺠﺮ ﺠ ﹺﺮ ﹶﻓ Wicked ones Facirler, günahkarlar ﻓﺠﺮ ﺮ ﹸﺓ ﺠ ﹶﻓ It was made gush forth Fışkırtıldı 2 ﻓﺠﺮ ﺕ ﺮ ﺠ ﹸﻓ We made gush forth Fışkırttık 2 ﻓﺠﺮ ﺎﺮﻧ ﺠ ﹶﻓ Open space Geniş yer ﻓﺠﻮ ﺓ ﻮ ﺠ ﹶﻓ Wickedness Bozukluk ﻓﺠﺮ ﺭ ﻮﹸﻓﺠ Its wickedness Onun bozukluğu ﻓﺠﺮ ﺎﺭﻫ ﻮﹸﻓﺠ Immoral Ahlaksız, fuhuş ﻓﺤﺶ ﺎﺀﺤﺸ ﹶﻓ Pottery, baked clay Pişmiş çamur ﻓﺨﺮ ﺎ ﹺﺭﹶﻓﺨ Boastful Övünen ﻓﺨﺮ ﺭ ﻮﹶﻓﺨ Ransom Fidye ﻓﺪﻱ ﺍﺀﻓﺪ Ransom Fidye ﻓﺪﻱ ﻳ ﹲﺔﺪ ﹶﻓ We ransomed him Ona fidye verdik ﻓﺪﻱ ﻩ ﺎﻳﻨﺪ ﹶﻓ Then the owners of O halde sahipleri ﻓﺪﻱ ﹶﻓﺬﹸﻭ Sweet Tatlı su ﻓﺮﺕ ﺎﺍﺗ ﹸﻓﺮ- ﺕ ﺍﹸﻓﺮ Alone Tek başına ﻓﺮﺩ ﺍﺍﺩ ﹸﻓﺮ- ﻯﺍﺩﹸﻓﺮ Fleeing Kaçış ﻓﺮﺭ ﺍﺍﺭﻓﺮ - ﺭ ﺍﻓﺮ Moths Pervaneler ﻓﺮﺵ ﺵ ﺍ ﹺﹶﻓﺮ Couch, mattress Yayılan, yatak ﻓﺮﺵ ﺍﺷﹰﺎﻓﺮ 1 336 ﺭﻭﻍ ﻍ ﺍ ﹶﹶﻓﺮ ﻓﺮﻕ ﻕ ﺍﻓﺮ ﻓﺮﺭ ﺕ ﺮ ﹶﻓ Fışkı ﻓﺮﺙ ﺙ ﺮ ﹶﻓ Private parts, chastity Edep yeri, ırz, namus ﻓﺮﺝ ﺝ ﺮ ﹶﻓ Is cleft asunder Yarıldı (dş) ﻓﺮﺝ ﺖ ﺟ ﹸﻓ ﹺﺮ Her chastity Edep yeri ﻓﺮﺝ ﺎﺟﻬ ﺮ ﹶﻓ Rejoicing Sevinçli ﻓﺮﺡ ﺡ ﹶﻓ ﹺﺮ To rejoice Sevindi 1 ﻓﺮﺡ ﺡ ﺮ ﻳ ﹾﻔ - ﺡ ﹶﻓ ﹺﺮ They rejoiced Sevindiler 1 ﻓﺮﺡ ﻮﺍﹶﻓ ﹺﺮﺣ Those who rejoice Sevinenler ﻓﺮﺡ ﲔ ﺣ ﹶﻓ ﹺﺮ- ﻮ ﹶﻥﹶﻓ ﹺﺮﺣ Those who rejoice Sevinenler ﻓﺮﺡ ﲔ ﺣ ﹶﻓ ﹺﺮ Alone Tek başına ﻓﺮﺩ ﺩﹰﺍﹶﻓﺮ Firdaws paradise Firdevs cenneti I fled Kaçtım 1 ﻓﺮﺭ ﺕ ﺭ ﺮ ﹶﻓ You (pl) fled Kaçtınız 1 ﻓﺮﺭ ﻢ ﺗﺭ ﺮ ﹶﻓ Mattresses, couches Döşekler ﻓﺮﺵ ﺵ ﺮ ﹴ ﹸﻓ Spread Sergi, yaygı ﻓﺮﺵ ﺷﹰﺎﹶﻓﺮ We spread Döşedik 1 ﻓﺮﺵ ﺎﺷﻨ ﺮ ﹶﻓ We spread it Onu döşedik 1 ﻓﺮﺵ ﺎﺎﻫﺷﻨ ﺮ ﹶﻓ To ordain, make obligatory Farz kıldı, vazife kıldı 1 ﻓﺮﺽ ﺽ ﺮ ﹶﻓ You (pl) specified Belirlediniz, farz kıldınız 1 ﻓﺮﺽ ﻢ ﺘﺿ ﺮ ﹶﻓ We ordained, made obligatory Belirledik, farz kıldık 1 ﻓﺮﺽ ﺎﺿﻨ ﺮ ﹶﻓ We ordained it Onu farz kıldık 1 ﻓﺮﺽ ﺎﺎﻫﺿﻨ ﺮ ﹶﻓ Excess Aşırılık ﻓﺮﻁ ﻃﹰﺎﹸﻓﺮ I neglected Kusur ettim ﻓﺮﻁ ﺖ ﺮ ﹾﻃ ﹶﻓ Then he turned Sonra gizlice gitti Separation Ayrılık It fled Kaçtı (dş) Dung 1 1 1 ﺱ ﻭ ﹺ ﺩ ﺮ ﻓ 2 337 You (pl) neglected Kusur ettiniz 2 ﻓﺮﻁ ﻢ ﺘﻃﹶﻓﺮ We neglected Kusur ettik 2 ﻓﺮﻁ ﺎﺮ ﹾﻃﻨ ﹶﻓ Branch Dal ﻓﺮﻉ ﻉ ﺮ ﹶﻓ Its branches Onun dalları ﻓﺮﻉ ﺎﻋﻬ ﺮ ﹶﻓ Pharaoh Firavun He finished Đşi bitti, boş kaldı 1 ﻓﺮﻍ ﻍ ﺮ ﹶ ﹶﻓ You finished Boş kaldın 1 ﻓﺮﻍ ﺖ ﺮ ﹾﻏ ﹶﻓ He separated, divided Ayırdı, yardı 1 ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﹶﻓ He differentiated Fark gözetti 2 ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﹶﻓ Part Parça ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﹴ ﻓ Separation Ayırma ﻓﺮﻕ ﻗﹰﺎﹶﻓﺮ That which separates right from wrong Doğruyu yanlışı ayırt eden ﻓﺮﻕ ﺎﺮﻗﹶﺎﻧ ﹸﻓ- ﺮﻗﹶﺎ ﹲﻥ ﹸﻓ You differentiated Fark gözettin, ayırdın 2 ﻓﺮﻕ ﺖ ﺮ ﹾﻗ ﹶﻓ I differentiated Fark gözettim, ayırdım 2 ﻓﺮﻕ ﺖ ﺮ ﹾﻗ ﹶﻓ Group, sect Fırka, grup ﻓﺮﻕ ﺔ ﺮﹶﻗ ﻓ We separated Ayırdık, yardık 1 ﻓﺮﻕ ﺎﺮ ﹾﻗﻨ ﹶﻓ We separated it Onu ayırdık, yardık 1 ﻓﺮﻕ ﻩ ﺎﺮ ﹾﻗﻨ ﹶﻓ They separated Ayırdılar 1 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮﹾﺍ ﹶﻓ Then a pledge Öyleyse bir rehin ﺭﻫﻦ ﺎ ﹲﻥﹶﻓ ﹺﺮﻫ Flee (imp, pl) Koşun, kaçın ﻓﺮﺭ ﻭﺍﻓﺮ Rifts Çatlak ﻓﺮﺝ ﻭﺝﹸﻓﺮ Their modesty Onların ırzları, edep yerleri ﻓﺮﺝ ﻢ ﻬ ﺟ ﻭﹸﻓﺮ Their (fm) modesty Onların (dş) ırzları, edep yerleri ﻓﺮﺝ ﻦ ﻬ ﺟ ﻭﹸﻓﺮ Then rest Ve rahatlık ﺭﻭﺡ ﺡ ﻭ ﺮ ﹶﻓ Amazing thing Çirkin, tuhaf ﻓﺮﻱ ﻳﹰﺎﹶﻓ ﹺﺮ Obligation Görev, mehir ﻓﺮﺽ ﻀ ﹰﺔ ﹶﻓﺮﹺﻳ ﻮ ﹸﻥ ﻋ ﺮ ﻓ 1 338 Group, sect Bölük, grup, fırka ﻓﺮﻕ ﹶﻓﺮﹺﻳﻘﹰﺎ- ﻖ ﹶﻓﺮﹺﻳ Two groups Đki grup ﻓﺮﻕ ﻴ ﹺﻦ ﹶﻓﺮﹺﻳ ﹶﻘ- ﻥ ﹶﻓﺮﹺﻳﻘﹶﺎ Two groups Đki grup ﻓﺮﻕ ﻴ ﹺﻦﹶﻓﺮﹺﻳ ﹶﻘ Terror, fear Korku ﻓﺰﻉ ﻉ ﺰ ﹶﻓ Fear is removed Korkusu giderildi 2 ﻓﺰﻉ ﻉ ﺰ ﹸﻓ To fear Korktu 1 ﻓﺰﻉ ﻉ ﺰ ﻳ ﹾﻔ - ﻉ ﹶﻓ ﹺﺰ They feared Korktular 1 ﻓﺰﻉ ﻮﺍﹶﻓ ﹺﺰﻋ Then ask (imp) Öyleyse sor 1 ﺳﺄﻝ ﺴﺌﹶﻞ ﹶﻓ Then ask (imp) him Öyleyse ona sor 1 ﺳﺄﻝ ﻪ ﺴﹶﺌ ﹾﻠ ﹶﻓ Then ask (imp, pl) Öyleyse sorun 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌﻠﹸﻮﺍ ﹶﻓ Then ask (imp, pl) them Öyleyse onlara sorun 1 ﺳﺄﻝ ﻢﺴﹶﺌﻠﹸﻮﻫ ﹶﻓ Then ask (imp, pl) them (fm) Öyleyse onlara (dş) sorun 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﻫ ﺴﹶﺌﻠﹸﻮ ﹶﻓ Then evil it is O halde ne kötü 1 ﺳﻮﺃ ﺎ َﺀﹶﻓﺴ Corruption Bozgunculuk, fesat ﻓﺴﺪ ﺍﺎﺩ ﹶﻓﺴ- ﺩ ﺎﹶﻓﺴ It flowed Ve aktı, sel oldu 1 ﺳﻴﻞ ﺖ ﺎﹶﻟﹶﻓﺴ So he drew lots Ve kura çektiler 3 ﺳﻬﻢ ﻢ ﻫ ﺎﹶﻓﺴ He made room Yer açtı 1 ﻓﺴﺢ ﺢ ﺴ ﹶﻓ It corrupted Fesada gitti, bozuldu 1 ﻓﺴﺪ ﺕ ﺪ ﺴ ﹶﻓ They (dual) corrupted Fesada gitti, bozuldu (ikil) 1 ﻓﺴﺪ ﺎﺪﺗ ﺴ ﹶﻓ Disobedience Fısk, günah ﻓﺴﻖ ﺴﻘﹰﺎ ﻓ - ﻖ ﺴ ﻓ To disobey Günah işledi, isyan etti 1 ﻓﺴﻖ ﻖ ﺴ ﻳ ﹾﻔ - ﻖ ﺴ ﹶﻓ We drove them Onu sevk ettik 1 ﺳﻮﻕ ﻩ ﺎﺴ ﹾﻘﻨ ﹶﻓ They disobeyed Günah işlediler 1 ﻓﺴﻖ ﺴﻘﹸﻮﺍ ﹶﻓ So he gave water Ve suladı, su verdi 1 ﺳﻘﻲ ﺴﻘﹶﻰ ﹶﻓ Sins Fısklar, günahlar ﻓﺴﻖ ﻕ ﻮﹸﻓﺴ He fashioned, proportioned Düzenledi, düzeltti ﺳﻮﻱ ﻯﺴﻮ ﹶﻓ 1 339 He lost courage Çözüldü, korktu 1 ﻓﺸﻞ ﺸ ﹶﻞ ﹶﻓ You (pl) Çözüldünüz, korktunuz 1 ﻓﺸﻞ ﻢ ﺘﺸ ﹾﻠ ﹶﻓ Separation, deciding Ayırma ﻓﺼﻞ ﺎ ﹰﻻﻓﺼ - ﺎ ﹲﻝﻓﺼ His separation Ayırılması ﻓﺼﻞ ﻪ ﺎﹸﻟﻓﺼ Then slapped Ve tokat attı 1 ﺻﻜﻚ ﺖ ﺼ ﱠﻜ ﹶﻓ He explained Açıkladı 2 ﻓﺼﻞ ﺼ ﹶﻞ ﹶﻓ So pray (imp) Öyleyse namaz kıl 2 ﺻﻠﻮ ﺼ ﱢﻞ ﹶﻓ To separate, decide Ayırdı, ayrıldı 1 ﻓﺼﻞ ﺼ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻔ - ﺼ ﹶﻞ ﹶﻓ She separated, set out Ayırdı, ayrıldı 1 ﻓﺼﻞ ﺖ ﺼﹶﻠ ﹶﻓ It was explained Açıklandı 2 ﻓﺼﻞ ﺖ ﺼﹶﻠ ﹸﻓ We explained Açıkladık 2 ﻓﺼﻞ ﺎﺼ ﹾﻠﻨ ﹶﻓ We explained it Onu açıkladık 2 ﻓﺼﻞ ﻩ ﺎﺼ ﹾﻠﻨ ﹶﻓ So he prayed Ve namaz kıldı 2 ﺻﻠﻮ ﺼﻠﱠﻰ ﹶﻓ His family Ailesi ﻓﺼﻞ ﻪ ﺘﻴﹶﻠﹶﻓﺼ Silver Gümüş ﻓﻀﺾ ﺔ ﻀ ﻓ He granted favor, preferred Üstün kıldı, nimet verdi 2 ﻓﻀﻞ ﻀ ﹶﻞ ﹶﻓ It was preferred Üstün kılındı 2 ﻓﻀﻞ ﻀ ﹸﻞ ﹸﻓ Grace, bounty Fazl, ihsan ﻓﻀﻞ ﻼ ﻀﹰ ﹶﻓ- ﻀ ﹲﻞ ﹶﻓ I preferred you (pl), granted you favor He preferred you (pl), granted you favor He preferred us, granted us favor We preferred them, granted them favor Sizi üstün kıldım, nimet verdim 2 ﻓﻀﻞ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻀ ﹾﻠ ﹶﻓ Sizi üstün kıldı, nimet verdi 2 ﻓﻀﻞ ﻢ ﻀﹶﻠ ﹸﻜ ﹶﻓ Bizi üstün kıldı, nimet verdi 2 ﻓﻀﻞ ﺎﻀﹶﻠﻨ ﹶﻓ Onları üstün kıldık 2 ﻓﻀﻞ ﻢ ﻫ ﺎﻀ ﹾﻠﻨ ﹶﻓ His grace, bounty Onun fazlı ﻓﻀﻞ ﻪ ﻀﹶﻠ ﹶﻓ Then they deviated Ve saptılar 1 ﺿﻠﻞ ﻀﻠﱡﻮﺍ ﹶﻓ They were preferred Üstün kılındılar 2 ﻓﻀﻞ ﻀﻠﹸﻮﺍ ﹸﻓ So it circulated Ve sardı, dolaştı 1 ﻃﻮﻑ ﻑ ﹶﻓﻄﹶﺎ 340 ﻓﻄﺮ ﺮ ﹶﻓ ﹶﻄ ﻓﻄﺮ ﺕ ﺮ ﻓ ﹾﻄ - ﺮ ﹶﺓ ﻓ ﹾﻄ 1 ﻓﻄﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﹶﻓ ﹶﻄ Bizi yarattı 1 ﻓﻄﺮ ﺎﺮﻧ ﹶﻓ ﹶﻄ He created me Beni yarattı 1 ﻓﻄﺮ ﺮﻧﹺﻲ ﹶﻓ ﹶﻄ He created them (fm) Onları (dş) yarattı 1 ﻓﻄﺮ ﻦ ﻫ ﺮ ﻓ ﹶﻄ So he began Ve başladı 1 ﻃﻔﻖ ﻖ ﻔ ﹶﻓ ﹶﻄ Flaw, crack Çatlak ﻓﻄﺮ ﹸﻓﻄﹸﻮ ﹴﺭ Rude Sert, kaba ﻓﻈﻆ ﹶﻓ ﹼﻈﹰﺎ So you (pl) remained Ve kaldınız ﻇﻮﻝ ﻢ ﺘﹶﻓ ﹶﻈ ﹾﻠ That which does Yapan, çok ve kuvvetli yapan ﻓﻌﻞ ﺎ ﹲﻝﹶﻓﻌ It was done Yapıldı ﻓﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﹸﻓ Action, deed, verb Fiil ﻓﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﻓ To do Yaptı 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻔ - ﻌ ﹶﻞ ﹶﻓ She did Yaptı (dş) 1 ﻓﻌﻞ ﺖ ﻌﹶﻠ ﹶﻓ You did Yaptın 1 ﻓﻌﻞ ﺖ ﻌ ﹾﻠ ﹶﻓ You did it to you Sana yaptın 1 ﻓﻌﻞ ﻚ ﺘﻌﹶﻠ ﹶﻓ You (pl) did Yaptınız 1 ﻓﻌﻞ ﻢ ﺘﻌ ﹾﻠ ﹶﻓ I did it Onu yaptım 1 ﻓﻌﻞ ﻪ ﺘﻌ ﹾﻠ ﹶﻓ I did it Onu yaptım 1 ﻓﻌﻞ ﺎﺘﻬﻌ ﹾﻠ ﹶﻓ They (fm) did Yaptılar (dş) 1 ﻓﻌﻞ ﻦ ﻌ ﹾﻠ ﹶﻓ We did Yaptık 1 ﻓﻌﻞ ﻨﺎﻌ ﹾﻠ ﹶﻓ He did it Onu yaptı 1 ﻓﻌﻞ ﻪ ﻌﹶﻠ ﹶﻓ They did Yaptılar 1 ﻓﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﹾﺍ ﹶﻓ They did it Onu yaptılar 1 ﻓﻌﻞ ﻩ ﻌﻠﹸﻮ ﹶﻓ He missed, lost Kaybetti 1 ﻓﻘﺪ ﺪ ﹶﻓ ﹶﻘ He created, split Yarattı, yardı Creation Yaratış, yaratılış He created you (pl) Sizi yarattı He created us 1 1 1 341 ﺪ ﹶﻓ ﹶﻘ Indeed, surely Muhakkak, gerçekten Poverty Fakirlik ﻓﻘﺮ ﺮ ﹶﻓ ﹾﻘ Poor ones Fakirler ﻓﻘﺮ ﺍﺀﹸﻓ ﹶﻘﺮ Then fall down (imp, pl) Düşün, kapanın 1 ﻭﻗﻊ ﻮﺍﹶﻓ ﹶﻘﻌ He understand Anladı 1 ﻓﻘﻪ ﻪ ﹶﻓ ﹶﻘ Poor Fakir ﻓﻘﺮ ﺍﻘﲑ ﹶﻓ- ﲑ ﻘ ﹶﻓ Freeing Serbest bırakma, çözme ﻓﻜﻚ ﻚ ﹶﻓ To ponder Tefekkür etti, düşündü ﻓﻜﺮ ﺮ ﻳ ﹶﻔ ﱢﻜ - ﺮ ﹶﻓ ﱠﻜ Then not, do not Öyleyse değil, öyleyse yapma Surely I will cut Mutlaka keseceğim For his mother Annesine, annesi için Such person Filan kişi For yourselves Kendiniz için ﻧﻔﺲ ﺴﻜﹸﻢ ِ ﻧ ﹸﻔﻠﹶﺎﹶﻓ For themselves Kendileri için ﻧﻔﺲ ﻢ ﺴ ﹺﻬ ِ ﻧ ﹸﻔﻠﹶﺎﹶﻓ Then evil is that Ne kötü ﺑﺄﺱ ﺲ ﹶﻓﹶﻠﹺﺒﹾﺌ So let him stand (imp) Dikilsin, ayakta dursun 1 ﻗﻮﻡ ﻢ ﺘ ﹸﻘﹶﻓ ﹾﻠ He succeeded Başarılı oldu, kurtuldu 1 ﻓﻠﺢ ﺢ ﹶﻓﹶﻠ And it will Ve olacak Surely you would recognize them Mutlaka sen onları tanırdın, bilirdin And maybe you Ve ola ki sen And curse Ve lanet ﻟﻌﻦ ﻨ ﹸﺔﻌ ﹶﻓﹶﻠ To cleave, part Yardı ﻓﻠﻖ ﻖ ﹶﻓﹶﻠ Dawn Şafak ﻓﻠﻖ ﹶﻓﹶﻠ ﹺﻖ They would fight you Sizinle savaşırlardı ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮﻛﹸﻢﹶﻓﹶﻠﻘﹶﺎ Orbit Yörünge ﻓﻠﻚ ﹶﻓﻠﹶﻚ Ship Gemi ﻓﻠﻚ ﹸﻓﻠﹾﻚ 2 ﻼ ﹶﻓ ﹶ 1 ﻗﻄﻊ ﻦ ﻌ ﻸﹶﻗ ﱢﻄ ُ ﹶﻓ ﺃﻣﻢ ﻪ ﻣ ﻠﹸﺄﹶﻓ ﺎﻓﹸﻼﻧ ﻑ ﻮ ﺴ ﹶﻓﹶﻠ 1 ﻋﺮﻑ ﻢﺘﻬﺮ ﹾﻓ ﻌ ﹶﻓﹶﻠ ﻚ ﻌﱠﻠ ﹶﻓﹶﻠ 3 342 Then for Allah Öyleyse Allah için ﻪ ﻠﱠﻠﹶﻓ Then, that time O zaman ﺎﹶﻓﹶﻠﻤ And they touched it Ona dokundular Then it will not O halde olmayacak Indeed we bring you, will bring you Indeed we bring them, will bring them Mutlaka sana getiririz, getireceğiz 1 ﺃﰐ ﻚ ﻨﻴﺗﻨ ﹾﺄﹶﻓﹶﻠ Mutlaka onlara getiririz 1 ﺃﰐ ﻢﻨﻬﻴﺗﻨ ﹾﺄﹶﻓﹶﻠ Surely we will make him live Mutlaka onu yaşatacağız 4 ﺣﻴﻲ ﻪ ﻨﻴﺤﹺﻴ ﻨﹶﻓﹶﻠ So we will surely make (them) Mutlaka tattıracağız taste 4 ﺫﻭﻕ ﻦ ﻳ ﹶﻘﻨﺬﹶﻓﹶﻠ We will surely ask Mutlaka soracağız 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺌﹶﻠ ﻨﹶﻓﹶﻠ So an excellent Ne güzel ﻧﻌﻢ ﻢ ﻌ ﹶﻓﹶﻠﹺﻨ For himself Kendisi için ﻧﻔﺲ ﻪ ﺴ ِ ﻨ ﹾﻔﻠﹶﻓ We will surely tell Mutlaka anlatacağız 1 ﻗﺼﺺ ﻦ ﺼ ﻨ ﹸﻘﹶﻓﹶﻠ We will surely inform Mutlaka haber vereceğiz 4 ﻧﺒﺄ ﻦ ﺒﹶﺌﻨﻨﹶﻓﹶﻠ We will surely turn you Seni mutlaka yönelteceğiz 2 ﻭﱄ ﻚ ﻨﻴﻮﱢﻟ ﻨﹶﻓﹶﻠ Then if Eğer Then if not O halde olmasaydı Let him pay (imp) Ödesin 2 ﺃﺩﻱ ﺩ ﺆ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Let him believe (imp) Đman etsin 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Let him come (imp) Gelsin, getirsin 1 ﺃﰐ ﺕ ﻴ ﹾﺄﹶﻓ ﹾﻠ Let him come (imp) to you Size gelsin 1 ﺃﰐ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻴ ﹾﺄﹶﻓ ﹾﻠ Let him come (imp) to us Bize gelsin 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻨﻴ ﹾﺄﹶﻓ ﹾﻠ Let them come (imp, pl) Gelsinler 1 ﺃﰐ ﻮﺍﻴ ﹾﺄﺗﹶﻓ ﹾﻠ Let him eat (imp) Yesin 1 ﺃﻛﻞ ﻴ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹾﻞﹶﻓ ﹾﻠ They will surely cut off Mutlaka yararlar, yaracaklar 2 ﺑﺘﻚ ﻦ ﺘ ﹸﻜﺒﻴﹶﻓﹶﻠ So let them be righteous (imp, pl) Sakınsınlar, korunsunlar 8 ﻭﻗﻲ ﺘﻘﹸﻮﺍﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let him aspire (imp) Đmrensin, yarışsın 6 ﻧﻔﺲ ﺲ ﺎﹶﻓ ﹺﺘﻨﻴﹶﻓ ﹾﻠ 1 ﳌﺲ ﻩ ﻮﻤﺴ ﹶﻓﹶﻠ ﹶﻓﻠﹶﻦ ﹶﻓﻠﹶﻮ ﻮ ﹶﻻ ﹶﻓﹶﻠ 343 So let him put his trust (imp) Tevekkül etsin 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛ ﹺﻞ ﺘﻴﹶﻓ ﹾﻠ Let him beware (imp) Sakınsın, çekinsin 1 ﺣﺬﺭ ﺤ ﹶﺬ ﹺﺭ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let him pray, call (imp) Çağırsın, dua etsin 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺪ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let them taste (imp, pl) Tatsınlar 1 ﺫﻭﻕ ﻴﺬﹸﻭﻗﹸﻮﹶﻓ ﹾﻠ So let them taste (imp, pl) it Onu tatsınlar 1 ﺫﻭﻕ ﻩ ﻴﺬﹸﻭﻗﹸﻮﹶﻓ ﹾﻠ So let them ascend (imp, pl) Çıksınlar, yükselsinler 8 ﺭﻗﻮ ﺗﻘﹸﻮﺍﺮ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Then not Ve değil Let them ask permission (imp, pl) Đzin istesinler 10 ﺃﺫﻥ ﻮﺍﺫﻧ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Let them respond (imp) Cevap versinler 10 ﺟﻮﺏ ﻮﺍﺘﺠﹺﻴﺒﺴ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let him be chaste (imp) Đffetli olsun 10 ﻋﻔﻒ ﻒ ﻔ ﻌ ﺘﺴ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Then let them pray (imp, pl) Namaz kılsınlar 2 ﺻﻠﻮ ﺼﻠﱡﻮﺍ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let him fast (imp) in that Onda oruç tutsun 1 ﺻﻮﻡ ﻪ ﻤ ﺼ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Then let them laugh (imp, pl) Gülsünler 1 ﺿﺤﻚ ﺤﻜﹸﻮﺍ ﻀ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let them worship (imp, pl) Đbadet etsinler, kulluk yapsınlar 1 ﻋﺒﺪ ﻭﺍﺒﺪﻌ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Surely he knows Mutlaka bilir 1 ﻋﻠﻢ ﻦ ﻤ ﻌﹶﻠ ﻴﹶﻓﹶﻠ So let him do (imp) Yapsın, işlesin 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹾﻞ ﻌ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let them change (imp, pl) Değiştirsinler 2 ﻏﲑ ﺮ ﱠﻥ ﻴﻐ ﻴﹶﻓﹶﻠ Let them rejoice (imp, pl) Sevinsinler 1 ﻓﺮﺡ ﻮﹾﺍﺮﺣ ﻴ ﹾﻔﹶﻓ ﹾﻠ Let him fight (imp) Savaşsın 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹾﻞﻴﻘﹶﺎﹶﻓ ﹾﻠ So let him write (imp) Yazsın 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﻴ ﹾﻜﹶﻓ ﹾﻠ Then let him deny (imp) Kafir olsun 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻴ ﹾﻜ ﹸﻔﹶﻓ ﹾﻠ Then let them be (imp, pl) Olsunlar 1 ﻛﻮﻥ ﻮﹾﺍﻴﻜﹸﻮﻧﹶﻓ ﹾﻠ So let him cast (imp) it Onu bıraksın, atsın 4 ﻟﻘﻲ ﻪ ﻘ ﻴ ﹾﻠﹶﻓ ﹾﻠ Surely he extends Uzatır 1 ﻣﺪﺩ ﺩ ﺪ ﻤ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ Then let him dictate (imp) Yazdırsın 4 ﻣﻠﻞ ﻠ ﹾﻞﻤ ﻴﹶﻓ ﹾﻠ So let him look (imp) Baksın 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﹶﻓ ﹾﻠﻴ ﺲ ﻴﹶﻓﹶﻠ 344 ﻧﻔﻖ ﻖ ﻔ ﻨﹶﻓ ﹾﻠﻴ So let him spend (imp) Đnfak etsin Then what O halde ne ﺎﹶﻓﻤ Then what O halde ne ﺎﺫﹶﺍﹶﻓﻤ What is for it, what is happening to it Neyi var ﺎ ﹺﻝﹶﻓﻤ So those who fill Dolduranlar, dolduracaklar Then grant (imp) O halde bağışla He understood 4 ﻣﻸ ﻟﺌﹸﻮ ﹶﻥﺎﹶﻓﻤ 1 ﻭﻫﺐ ﺐ ﻬ ﹶﻓ Anladı 1 ﻓﻬﻢ ﻢ ﹶﻓ ﹺﻬ He made him understand Anlamasını sağladı 2 ﻓﻬﻢ ﻢ ﻬ ﹶﻓ We made him understand Anlaşılmasını sağladık 2 ﻓﻬﻢ ﺎﻤﻨ ﻬ ﹶﻓ We made him understand it Onun anlaşılmasını sağladık 2 ﻓﻬﻢ ﺎﺎﻫﻤﻨ ﻬ ﹶﻓ Heart, bosom Kalp, sine ﻓﺄﺩ ﻓﹸﻮﺀَﺍﺩ Immoralities Ahlaksızlıklar ﻓﺤﺶ ﺶ ﺣ ﺍﹶﻓﻮ Delay Gecikme ﻓﻮﻕ ﻕ ﺍ ﹴﹶﻓﻮ Fruits Meyveler, yemişler ﻓﻜﻪ ﻪ ﻛ ﺍﹶﻓﻮ Escape Kaçma ﻓﻮﺕ ﺕ ﻮ ﹶﻓ Group, crowd Bölük, grup, dalga ﻓﻮﺝ ﺎﻮﺟ ﹶﻓ- ﺝ ﻮ ﹶﻓ Suddenly Aniden ﻓﻮﺭ ﺭﹶﻓﻮ And by my Lord Rabbime andolsun 1 ﺭﺑﺐ ﺏ ﺭ ﻮ ﹶﻓ And by your Lord Rabbine andolsun 1 ﺭﺑﺐ ﻚ ﺑﺭ ﻮ ﹶﻓ Suddenly they Onlar aniden ﻓﻮﺭ ﻢ ﻫ ﻮ ﹺﺭ ﹶﻓ Success Başarı ﻓﻮﺯ ﺍﻮﺯ ﹶﻓ- ﺯ ﻮ ﹶﻓ Then he pays in full Ve onu tam öder ﻭﰲ ﻩ ﻮﻓﱠﺎ ﹶﻓ Above, over Yukarı, üst ﻓﻮﻕ ﻕ ﻮ ﹶﻓ So he protected him Onu korudu 1 ﻭﻗﻲ ﻩ ﻮﻗﹶﺎ ﹶﻓ So he protected them Onları korudu 1 ﻭﻗﻲ ﻢ ﻫ ﻮﻗﹶﺎ ﹶﻓ Above you Üstünüz ﻓﻮﻕ ﻢ ﻗ ﹸﻜﻮ ﹶﻓ 2 345 Above him Onun üstü ﻓﻮﻕ ﻪ ﻗﻮ ﹶﻓ Above her, it Onun (dş) üstü ﻓﻮﻕ ﺎﻮﹶﻗﻬ ﹶﻓ- ﺎﻗﻬﻮ ﹶﻓ Above them Onların üstü ﻓﻮﻕ ﻗﻬﹺﻢﻮ ﹶﻓ- ﻢ ﻬ ﻮﹶﻗ ﹶﻓ Above them (fm) Onların (dş) üstü ﻓﻮﻕ ﻦ ﻗ ﹺﻬﻮ ﹶﻓ Then turn (imp) to Öyleyse yönünü dön 2 ﻭﱄ ﻮ ﱢﻝ ﹶﻓ Then turn (imp, pl) to Öyleyse yönünüzü dönün 2 ﻭﱄ ﻮﻟﱡﻮﹾﺍ ﹶﻓ Garlic Sarımsak ﻓﻮﻡ ﻡ ﻮ ﹸﻓ Its garlic Onun sarımsağı ﻓﻮﻡ ﺎﻣﻬ ﻓﹸﻮ Then woe Öyleyse yazıklar olsun ﻭﻳﻞ ﻳ ﹲﻞﻮ ﹶﻓ In, into Đçinde, içine In you (pl), among you Sizde, içinizde And it becomes Ve olur Elephant Fil In what Neyde ﻢ ﻴﻓ In what Neyde ﺎﻴﻤﻓ In us, among us Bizde ﻨﺎﻴﻓ In him, into him Onda, onun içinde ﻪ ﻴﻓ In her, into her Onda, onun içinde ﺎﻴﻬﻓ In them, among them Onlarda, onların içinde ﻢ ﻴ ﹺﻬﻓ In them (dual) Onlarda, onların içinde (ikil) ﺎﻴ ﹺﻬﻤﻓ In them (fm), among them Onlarda, onların içinde (dş) ﻦ ﻴ ﹺﻬﻓ Then it is revealed O halde vahyolunur ﻲﻓ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻓ 1 4 346 ﻛﻮﻥ ﻴﻜﹸﻮ ﹸﻥﹶﻓ ﻓﻴﻞ ﻴ ﹲﻞﻓ ﻭﺣﻲ ﻰ ﺣ ﻮﹶﻓﻴ ق That which says Söyleyen, diyen ﻗﻮﻝ ﺋ ﹲﻞﻗﹶﺎ Sleeping at noon Kaylule yapanlar, öğle uykusu uyuyanlar ﻗﻴﻞ ﺋﻠﹸﻮ ﹶﻥﻗﹶﺎ Those who say Söyleyenler ﻗﻮﻝ ﲔ ﻠﺋﻗﹶﺎ That which stands Ayakta duran ﻗﻮﻡ ﻢ ﺋﻗﹶﺎ Standing Ayakta durarak ﻗﻮﻡ ﻤﹰﺎﻗﹶﺎﺋ Standing Ayakta duran ﻗﻮﻡ ﻤ ﹲﺔ ﺋﻗﹶﺎ Those who stand Ayakta duranlar ﻗﻮﻡ ﲔ ﻤ ﺋ ﻗﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﺋﻤﻗﹶﺎ Those who stand Ayakta duranlar ﻗﻮﻡ ﲔ ﻤ ﺋﻗﹶﺎ Distance Aralık, mesafe ﻗﻮﺏ ﺏ ﻗﹶﺎ Acceptor Kabul eden ﻗﺒﻞ ﻗﹶﺎﹺﺑ ﹺﻞ Fight (imp) Savaş (emir) 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹾﻞﻗﹶﺎ To fight Savaştı 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹸﻞﻳﻘﹶﺎ - ﺗ ﹶﻞﻗﹶﺎ Fight (imp, dual) Savaşın (ikil) 3 ﻗﺘﻞ ﻼ ﺗ ﹶﻗﹶﺎ He fought you (pl) Sizinle savaştı 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﺗﹶﻠ ﹸﻜﻗﹶﺎ He fought them Onlarla savaştı 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻬ ﺗﹶﻠﻗﹶﺎ They fought Savaştılar 3 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮﺍﻗﹶﺎ Fight (imp, pl) Savaşın 3 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮﺍﻗﹶﺎ They fought you (pl) Sizinle savaştılar 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﺗﻠﹸﻮ ﹸﻛﻗﹶﺎ Fight (imp, pl) them Onlarla savaşın 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻫ ﺗﻠﹸﻮﻗﹶﺎ Able, capable, powerful Kâdir, kudretli ﻗﺪﺭ ﺭ ﺩ ﻗﹶﺎ Capable, powerful (pl) Kâdir olanlar, kudretliler ﻗﺪﺭ ﻦ ﺩﺭﹺﻳ ﻗﹶﺎ- ﻭ ﹶﻥﺩﺭ ﻗﹶﺎ Capable, powerful (pl) Kâdir olanlar, kudretliler ﻗﺪﺭ ﻦ ﺩﺭﹺﻳ ﻗﹶﺎ Striking calamity Felaket, kapı çalan ﻗﺮﻉ ﻋ ﹲﺔ ﻗﹶﺎ ﹺﺭ Qarun Karun Unjust ones Adaletsiz olanlar ﻭ ﹸﻥﻗﹶﺎﺭ ﻗﺴﻂ 347 ﺳﻄﹸﻮ ﹶﻥ ﻗﹶﺎ He swore Yemin etti 3 ﻗﺴﻢ ﻢ ﺳ ﻗﹶﺎ He swore to them (dual) O ikisine yemin etti 3 ﻗﺴﻢ ﺎﻬﻤ ﻤ ﺳ ﻗﹶﺎ Hardness Katılık ﻗﺴﻮ ﻴ ﹰﺔﺳ ﻗﹶﺎ Easy Kolay ﻗﺼﺪ ﺪﹰﺍﻗﹶﺎﺻ Companions of modest gaze Bakışlarını kısaltmış eşler ﻗﺼﺮ ﺕ ﺍﺻﺮ ﻗﹶﺎ Hurricane Fırtına ﻗﺼﻒ ﺻﻔﹰﺎ ﻗﹶﺎ That which decrees Hüküm veren ﻗﻀﻲ ﺽ ﻗﹶﺎ ﹴ End Son, işi bitiren ﻗﻀﻲ ﻴ ﹶﺔﺿ ﻗﹶﺎ That which cuts, decides Kesip atan, karalaştıran ﻗﻄﻊ ﻌ ﹰﺔ ﻃ ﻗﹶﺎ Level Düz, dümdüz ﻗﻮﻉ ﺎﻗﹶﺎﻋ Sitting Oturarak ﻗﻌﺪ ﺪﹰﺍﻗﹶﺎﻋ Those who sit Oturanlar ﻗﻌﺪ ﻦ ﻳﻋﺪ ﻗﹶﺎ- ﻭ ﹶﻥﻋﺪ ﻗﹶﺎ Those who sit Oturanlar ﻗﻌﺪ ﻦ ﻳﻋﺪ ﻗﹶﺎ To say Dedi, söyledi 1 ﻗﻮﻝ ﻳﻘﹸﻮ ﹸﻝ - ﻗﹶﺎ ﹶﻝ They (dual) said Dediler (o ikisi) 1 ﻗﻮﻝ ﻗﹶﺎ ﹶﻻ She said Dedi (dş) 1 ﻗﻮﻝ ﺖ ﻗﹶﺎﹶﻟ They (fm, dual) said Dediler (ikil, dş) 1 ﻗﻮﻝ ﺎﻗﹶﺎﹶﻟﺘ He said to her Ona (dş) dedi 1 ﻗﻮﻝ ﺎﻗﹶﺎﹶﻟﻬ They said Dediler 1 ﻗﻮﻝ ﻗﹶﺎﻟﹸﻮﺍ Those who detest Kızanlar, nefret edenler ﻗﻠﻲ ﲔ ﻟﻗﹶﺎ To stand up Ayağa kalktı 1 ﻗﻮﻡ ﻡ ﻳﻘﹸﻮ - ﻡ ﻗﹶﺎ They stood up Kalktılar 1 ﻗﻮﻡ ﻮﺍﻗﹶﺎﻣ Obedient Đtaatkâr ﻗﻨﺖ ﺎ ﻗﹶﺎﹺﻧﺘ- ﺖ ﻗﹶﺎﹺﻧ Obedient women Đtaatkâr kadınlar ﻗﻨﺖ ﺕ ﺎ ﻗﹶﺎﹺﻧﺘ- ﺗﺈﺎﻗﹶﺎﹺﻧﺘ Obedient men Đtaatkâr erkekler ﻗﻨﺖ ﲔ ﺘ ﻗﹶﺎﹺﻧ- ﻮ ﹶﻥﻗﹶﺎﹺﻧﺘ Obedient men Đtaatkâr erkekler ﻗﻨﺖ ﲔ ﺘﻗﹶﺎﹺﻧ 348 Those who despair Ümitsiz olanlar ﻗﻨﻂ ﲔ ﻄ ﻗﹶﺎﹺﻧ Satisfied, content Kanaatkar ﻗﻨﻊ ﻊ ﻗﹶﺎﹺﻧ Subjugator Her şeye gücü yeten ﻗﻬﺮ ﺮ ﻫ ﻗﹶﺎ Subjugators Gücü yetenler ﻗﻬﺮ ﻭ ﹶﻥﻫﺮ ﻗﹶﺎ Tribes Kabileler ﻗﺒﻞ ﺋ ﹶﻞﺎﹶﻗﺒ His grave Onun kabri ﻗﱪ ﻩ ﺒ ﹺﺮﹶﻗ Burning brand Kor, ateş ﻗﺒﺲ ﺲ ﺒ ﹴﹶﻗ Grasping Yakalama ﻗﺒﺾ ﻀﹰﺎﹶﻗﺒ I grasped, pulled Tuttum, çektim ﻗﺒﺾ ﺖ ﻀ ﺒﹶﻗ Handful, in hand Avuç, elinde ﻗﺒﺾ ﻀ ﹰﺔ ﺒﹶﻗ His hand Onun eli, avucu ﻗﺒﺾ ﻪ ﺘﻀ ﺒﹶﻗ We grasped, pulled Tutuk, çektik ﻗﺒﺾ ﻩ ﺎﻀﻨ ﺒﹶﻗ Resistance Mukavemet ﻗﺒﻞ ﺒ ﹶﻞﻗ Before Önce ﻗﺒﻞ ﺒ ﹺﻞ ﹶﻗ- ﺒ ﹸﻞ ﹶﻗ-ﺒ ﹶﻞﹶﻗ Front, face Ön, karşı ﻗﺒﻞ ﻼ ﺒ ﹰﹸﻗ Direction of prayer Kıble ﻗﺒﻞ ﺒﹶﻠ ﹰﺔﻗ Your direction of prayer Senin kıblen ﻗﺒﻞ ﻚ ﺘﺒﹶﻠﻗ Their direction of prayer Onların kıblesi ﻗﺒﻞ ﻢ ﺘ ﹺﻬﺒﹶﻠﻗ - ﻢ ﻬ ﺘﺒﹶﻠﻗ Towards you Sana doğru ﻗﺒﻞ ﻚ ﺒﹶﻠﻗ Before you Senden önce ﻗﺒﻞ ﻚ ﺒﹶﻠ ﹶﻗ- ﻚﺒﻠﹶﻗ Before you (pl) Sizden önce ﻗﺒﻞ ﻢ ﻠ ﹸﻜﺒﹶﻗ Before us Bizden önce ﻗﺒﻞ ﺎﻠﻨﺒﹶﻗ Before him Ondan önce ﻗﺒﻞ ﻪ ﻠﺒ ﹶﻗ- ﻪ ﺒﹶﻠﹶﻗ Before her Ondan (dş) önce ﻗﺒﻞ ﺎﻠﻬﺒﹶﻗ Before them Onlardan önce ﻗﺒﻞ ﻠﻬﹺﻢﺒ ﹶﻗ- ﻢﺒﹶﻠﻬﹶﻗ Before me Benden önce ﻗﺒﻞ ﻲﺒﻠﹶﻗ 1 1 349 Graves Kabirler ﻗﱪ ﻮ ﹺﺭ ﹸﻗﺒ- ﺭ ﻮﹸﻗﺒ Acceptance Kabul ﻗﺒﻞ ﻮ ﹴﻝﹶﻗﺒ Face to face Ön, karşı ﻗﺒﻞ ﻼ ﹶﻗﺒﹺﻴ ﹰ His tribe Kabilesi ﻗﺒﻞ ﻪ ﹶﻗﺒﹺﻴﹸﻠ Fighting, war, battle Savaş ﻗﺘﻞ ﺎ ﹰﻻﻗﺘ - ﺎ ﹲﻝﻗﺘ Dust Toz ﻗﺘﺮ ﺮ ﺘﹶﻗ Darkness Karanlık ﻗﺘﺮ ﺮ ﹲﺓ ﺘﹶﻗ He was killed Öldürüldü ﻗﺘﻞ ﺘ ﹶﻞﹸﻗ Killing Öldürme ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞ ﹶﻗ- ﺘ ﹲﻞﹶﻗ To kill Öldürdü 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﻳ ﹾﻘ - ﺘ ﹶﻞﹶﻗ You killed Öldürdün 1 ﻗﺘﻞ ﺖ ﺘ ﹾﻠﹶﻗ I killed Öldürdüm 1 ﻗﺘﻞ ﺖ ﺘ ﹾﻠﹶﻗ She was killed Öldürüldü (dş) 1 ﻗﺘﻞ ﺖ ﺘﹶﻠﹸﻗ You (pl) killed Öldürdünüz 1 ﻗﺘﻞ ﻢ ﺘﺘ ﹾﻠﹶﻗ You (pl) were killed Öldürüldünüz 1 ﻗﺘﻞ ﻢ ﺘﺘ ﹾﻠﹸﻗ You (pl) killed them Onları öldürdünüz 1 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻫ ﻮﺘﻤﺘ ﹾﻠﹶﻗ We killed Öldürdük 1 ﻗﺘﻞ ﺎﺘ ﹾﻠﻨﹶﻗ He killed him Onu öldürdü 1 ﻗﺘﻞ ﻪ ﺘﹶﻠﹶﻗ He killed them Onları öldürdü 1 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻬ ﺘﹶﻠﹶﻗ Their killing Onların öldürmesi ﻗﺘﻞ ﻢ ﻠ ﹺﻬﺘ ﹶﻗ- ﻢ ﻬ ﺘﹶﻠﹶﻗ They killed Öldürdüler 1 ﻗﺘﻞ ﺘﹸﻠﻮﺍﹶﻗ They were killed Öldürüldüler 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﺍﹸﻗ They were massacred Katledildiler 2 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﺍﹸﻗ They killed him Onu öldürdüler 1 ﻗﺘﻞ ﻩ ﺘﻠﹸﻮﹶﻗ Murdered ones Öldürülenler ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹶﻰﹶﻗ Stingy, niggardly Çok cimri ﻗﺘﺮ ﻮﺭﹰﺍﹶﻗﺘ 1 350 ﻗﺜﺄ ﺎﺋﻬﻗﺜﱠﺎ Its cucumber Onun salatalığı Indeed, surely, certainly Mutlaka, gerçekten andolsun He tore Yırttı 1 ﻗﺪﺩ ﺪ ﹶﻗ It was torn Yırtıldı 1 ﻗﺪﺩ ﺪ ﹸﻗ She tore Yırttı (dş) 1 ﻗﺪﺩ ﺕ ﺪ ﹶﻗ Striking Vuran, çarpan ﻗﺪﺡ ﺎﺪﺣ ﹶﻗ Different, in slices Farklı, dilim dilim 1 ﻗﺪﺩ ﺩﹰﺍﻗﺪ Measure precisely Ölçülü yap 2 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﹶﻗ Determined Takdir edildi 1 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﹸﻗ Measure, value, means Ölçü, miktar, kader ﻗﺪﺭ ﺭﹰﺍ ﹶﻗﺪ- ﺭ ﺪ ﺪ ﹴﺭ – ﹶﻗ ﹶﻗ-ﺭ ﺪ ﹶﻗ Appraisal, value, measure Kader, ölçü, kıymet ﻗﺪﺭ ﺭﹰﺍ ﹶﻗﺪ- ﺭ ﺪ ﺪ ﹺﺭ – ﹶﻗ ﺭ – ﹶﻗ ﺪ ﹶﻗ To decree, have power, measure, restrict Karar verdi, kadir oldu, ölçtü, azalttı 1 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﻳ ﹾﻘ - ﺭ ﺪ ﹶﻗ To determine, plot Tayin etti, ölçtü 2 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﻳ ﹶﻘ - ﺭ ﺪ ﹶﻗ We decreed Takdir ettik 1 ﻗﺪﺭ ﺎﺭﻧ ﺪ ﹶﻗ We determined Takdir ettik 2 ﻗﺪﺭ ﺎﺭﻧ ﺪ ﹶﻗ We determined it Onu takdir ettik 2 ﻗﺪﺭ ﻩ ﺎﺭﻧ ﺪ ﹶﻗ We determined it Onu (dş) takdir ettik 2 ﻗﺪﺭ ﺎﺎﻫﺭﻧ ﺪ ﹶﻗ His power, Gücü, kudreti ﻗﺪﺭ ﻩ ﺭ ﺪ ﹶﻗ He determined it Onu takdir etti ﻗﺪﺭ ﻩ ﺭ ﺪ ﹶﻗ His value, measure Onun kadri, kıymeti ﻗﺪﺭ ﻩ ﺪ ﹺﺭ ﹶﻗ- ﻩ ﺭ ﺪ ﹶﻗ Its (her) measure, value Onun takdiri, ölçüsü ﻗﺪﺭ ﺎﺪ ﹺﺭﻫ ﹶﻗ They determined Takdir ettiler 2 ﻗﺪﺭ ﻭﺪﺭ ﹶﻗ They appraised Kadrini bildiler 1 ﻗﺪﺭ ﻭﺍﺪﺭ ﹶﻗ They determined it Onu takdir ettiler 2 ﻗﺪﺭ ﺎﻭﻫﺪﺭ ﹶﻗ Holy, sacred Kutsal, mukaddes ﻗﺪﺱ ﺱ ﺪ ﹺ ﹸﻗ Foot Ayak ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﹶﻗ ﺪ ﹶﻗ 2 351 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﹶﻗ 1 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﻳ ﹾﻘ - ﻡ ﺪ ﹶﻗ Đleri gönderdi, önden gönderdi 2 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﻳ ﹶﻘ - ﻡ ﺪ ﹶﻗ You sent forth Önden gönderdin 2 ﻗﺪﻡ ﺖ ﻣ ﺪ ﹶﻗ She sent forth Đleri gönderdi, önden gönderdi 2 ﻗﺪﻡ ﺖ ﻣ ﺪ ﹶﻗ I sent forth Önden gönderdim 2 ﻗﺪﻡ ﺖ ﻣ ﺪ ﹶﻗ You (pl) sent forth Önden gönderdiniz 2 ﻗﺪﻡ ﻢ ﺘﻣ ﺪ ﹶﻗ You (pl) sent it forth Onu önden gönderdiniz 2 ﻗﺪﻡ ﻩ ﻮﺘﻤﻣ ﺪ ﹶﻗ We proceeded Vardık, geçtik 1 ﻗﺪﻡ ﺎﻣﻨ ﺪ ﹶﻗ They sent forth Önden gönderdiler 2 ﻗﺪﻡ ﻮﺍﺪﻣ ﹶﻗ Send forth (imp, pl) Önden gönderin 2 ﻗﺪﻡ ﻮﺍﺪﻣ ﹶﻗ Cooking pots Kazanlar ﻗﺪﺭ ﻭ ﹴﺭﹸﻗﺪ Holy One Kuddûs, mukaddes ﻗﺪﺱ ﺱ ﻭﹸﻗﺪ All-Powerful Kadîr, her şeye gücü yeten ﻗﺪﺭ ﺍﻳﺮ ﹶﻗﺪ- ﺮ ﻳﹶﻗﺪ Old, ancient Eski ﻗﺪﻡ ﱘ ﺪ ﹶﻗ To throw, cast Koydu, attı 1 ﻗﺬﻑ ﻑ ﺬ ﻳ ﹾﻘ - ﻑ ﹶﻗ ﹶﺬ We cast Attık 1 ﻗﺬﻑ ﺎﹶﻗ ﹶﺬ ﹾﻓﻨ We cast him Onu attık 1 ﻗﺬﻑ ﺎﺎﻫﹶﻗ ﹶﺬ ﹾﻓﻨ It was read Okundu 1 ﻗﺮﺃ ﺉ ﹸﻗ ﹺﺮ To read Okudu 1 ﻗﺮﺃ ﺮﹸﺃ ﻳ ﹾﻘ - ﺮﹶﺃ ﹶﻗ Quran Kur'an ﻗﺮﺃ ﺮﺍٰﻥ ﺍﹾﻟ ﹸﻘ Quran, reading Kur'an, okuma ﻗﺮﺃ ﺎﺮﺍٰﻧ ﹸﻗ- ﺮﺍٰ ﹲﻥ ﹸﻗ Its reading Onun okunması ﻗﺮﺃ ﻪ ﻧٰﺮﺍ ﹸﻗ You read Okudun ﻗﺮﺃ ﺕ ﺮﹾﺍ ﹶﻗ Firmness, stability Karar, sağlamlık ﻗﺮﺭ ﺍﺍﺭ ﹶﻗﺮ- ﺭ ﺍﹶﻗﺮ Papers Kağıtlar ﻗﺮﻃﺲ ﺲ ﻴﺍﻃﹶﻗﺮ Position Kademe, makam To proceed, precede Yöneldi, öne geçti To send forth 1 352 We read it Onu okuduk 1 ﻗﺮﺃ ﻩ ﺎﺮﹾﺃﻧ ﹶﻗ He read it Onu okudu 1 ﻗﺮﺃ ﻩ ﺮﹶﺃ ﹶﻗ They (dual) offered Kurban sundular (ikil) ﻗﺮﺏ ﺎﺮﺑ ﹶﻗ Means of closeness Yakınlıklar ﻗﺮﺏ ﺕ ﺎﺮﺑ ﹸﻗ Sacrifice Kurban ﻗﺮﺏ ﺎﺎﻧﺮﺑ ﹸﻗ- ﻥ ﺎﺮﺑ ﹸﻗ Closeness Yakınlık ﻗﺮﺏ ﺑ ﹲﺔﺮ ﹸﻗ We brought it close Onu yaklaştırdık ﻗﺮﺏ ﻩ ﺎﺑﻨﺮ ﹶﻗ He brought it close Onu yaklaştırdı ﻗﺮﺏ ﻪ ﺑﺮ ﹶﻗ Close ones, relatives Yakınlık, yakınlar ﻗﺮﺏ ﻰﺮﺑ ﹸﻗ Comfort Aydınlık ﻗﺮﺭ ﺕ ﺮ ﹸﻗ- ﺓ ﺮ ﹸﻗ- ﺮ ﹶﺓ ﹸﻗ Comfort of eyes Gözlerin aydınlığı ﻗﺮﺭ ﻴ ﹴﻦﻋ ﺮ ﹶﺓ ﹶﺍ ﹸﻗ Comfort of eye Göz aydınlığı ﻗﺮﺭ ﻴ ﹴﻦﻋ ﺕ ﺮ ﹸﻗ Wound, injury Yara ﻗﺮﺡ ﺡ ﺮ ﹶﻗ Monkeys Maymun ﻗﺮﺩ ﺩ ﹶﺓ ﺮ ﻗ - ﺩ ﹲﺓ ﺮ ﻗ Loan Ödünç ﻗﺮﺽ ﺎﺮﺿ ﹶﻗ Paper Kâğıt ﻗﺮﻃﺲ ﺱ ﺮﻃﹶﺎ ﹴ ﻗ Generation, period Nesil, zaman ﻗﺮﻥ ﺎﺮﻧ ﹶﻗ- ﻥ ﺮ ﹶﻗ Companions Yakın arkadaşlar ﻗﺮﻥ ﺎ َﺀﺮﻧ ﹸﻗ Two generations Đki zaman, iki nesil ﻗﺮﻥ ﻴ ﹺﻦﻧﺮ ﹶﻗ Menstruation periods Adet dönemi (çoğul) ﻗﺮﺃ ﻭ ٍﺀ ﺮ ﹸﻗ Generations Nesiller, çağlar ﻗﺮﻥ ﺎﻭﻧ ﹸﻗﺮ- ﻭ ﹲﻥﹸﻗﺮ Let it comfort Aydın olsun ﻗﺮﺭ ﻱﹶﻗﺮ Towns, cities Köyler, şehirler ﻗﺮﻱ ﻯ ﹸﻗﺮ- ﻯﹸﻗﺮ Close, near Yakın ﻗﺮﺏ ﺎ ﹶﻗﺮﹺﻳﺒ- ﺐ ﹶﻗﺮﹺﻳ Town, city Köy, şehir ﻗﺮﻱ ﻳ ﹲﺔﺮ ﹶﻗ Your town Senin şehrin ﻗﺮﻱ ﻚ ﺘﻳﺮ ﹶﻗ 353 Your (pl) town Şehriniz ﻗﺮﻱ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻳﺮ ﹶﻗ Our town Şehrimiz ﻗﺮﻱ ﺎﺘﻨﻳﺮ ﹶﻗ Two towns, cities Đki şehir ﻗﺮﻱ ﻴ ﹺﻦﺘﻳﺮ ﹶﻗ Quraish Kureyş aşireti Companion Arkadaş, nesil ﻗﺮﻥ ﺎ ﹶﻗﺮﹺﻳﻨ- ﻦ ﹶﻗﺮﹺﻳ His companion Arkadaşı ﻗﺮﻥ ﻪ ﻨﹶﻗﺮﹺﻳ It hardened Sertleşti, katılaştı ﻗﺴﻮ ﺖ ﺴ ﹶﻗ Justice Adalet ﻗﺴﻂ ﻂ ﺴ ﻗ - ﻂ ﺴﹲ ﻗ Balance Kıstas, denge ﻗﺴﻄﺲ ﺱ ﺴﻄﹶﺎ ﹺ ﻗ Oath Yemin ﻗﺴﻢ ﻢ ﺴ ﹶﻗ To distribute Böldü, dağıttı ﻗﺴﻢ ﻢ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻘ - ﻢ ﺴ ﹶﻗ Share, division Kısmet, pay ﻗﺴﻢ ﻤ ﹲﺔ ﺴ ﻗ We distributed Paylaştırdık ﻗﺴﻢ ﺎﻤﻨ ﺴ ﹶﻗ Hardness Sertlik, katılık ﻗﺴﻮ ﻮ ﹰﺓ ﺴ ﹶﻗ Lion Aslan ﻗﺴﺮ ﺓ ﺭ ﻮ ﺴ ﹶﻗ Priests Keşişler, papazlar ﻗﺴﺲ ﲔ ﺴ ِ ﻴﻗﺴ He narrated Anlattı ﻗﺼﺺ ﺺ ﹶﻗ Legal retribution Kısas ﻗﺼﺺ ﺹ ﺎﻗﺼ - ﺹ ﺎﻗﺼ Direction Yön, istikamet ﻗﺼﺪ ﺪ ﺼ ﹶﻗ Palace, fortress Saray, köşk ﻗﺼﺮ ﻮﺭ ﹸﻗﺼ-ﺼ ﹴﺮ ﹶﻗ Narration, story Kıssa, hikaye ﻗﺼﺺ ﺺ ﺼ ﹶﻗ Retracing Geri dönme ﻗﺼﺺ ﺎﺼﺼ ﹶﻗ We narrated Anlattık 1 ﻗﺼﺺ ﺎﺼﻨ ﺼ ﹶﻗ We narrated them Onları anlattık 1 ﻗﺼﺺ ﻢ ﻫ ﺎﺼﻨ ﺼ ﹶﻗ Their story Onların kıssası ﻗﺼﺺ ﻢ ﺼ ﹺﻬ ﺼ ﹶﻗ We shattered Helak ettik ﻗﺼﻢ ﺎﻤﻨ ﺼ ﹶﻗ ﺶ ﻳ ﹴﺮ ﹸﻗ 1 1 1 1 1 354 Farther, far side Uzak taraf ﻗﺼﻮ ﻯﺼﻮ ﹸﻗ- ﺍﺼﻮ ﹸﻗ Palaces, fortresses Saraylar, köşkler ﻗﺼﺮ ﻮﺭﹰﺍﹸﻗﺼ Remote Uzak ﻗﺼﻮ ﻴﹰﺎﺼ ﹶﻗ Follow his trace Đzini takip et 1 ﻗﺼﺺ ﻪ ﻴﹸﻗﺼ To decree, execute Karar verdi, icra etti 1 ﻗﻀﻲ ﻲﻳ ﹾﻘﻀ - ﺎﹶﻗﻀ He killed Öldürdü 1 ﻗﻀﻲ ﻀﻰ ﻋﻠﻰ ﹶﻗ He decreed, executed Onu icra etti, yaptı 1 ﻗﻀﻲ ﺎﺎﻫﹶﻗﻀ He completed them Onları icra etti, yaptı 1 ﻗﻀﻲ ﻦ ﻫ ﺎﹶﻗﻀ Green fodder Yonca, otlak ﻗﻀﺐ ﺒﹰﺎﹶﻗﻀ They decreed, executed Đcra ettiler 1 ﻗﻀﻲ ﺍﻀﻮ ﹶﻗ It was decreed Đcra edildi 1 ﻗﻀﻲ ﻲ ﻀ ﹸﻗ To decree, execute Karar verdi, icra etti 1 ﻗﻀﻲ ﻲﻳ ﹾﻘﻀ - ﻰﹶﻗﻀ He killed Öldürdü 1 ﻗﻀﻲ ﻋﻠﹶﻰ ﻰﹶﻗﻀ We decreed, executed Đcra ettin 1 ﻗﻀﻲ ﺖ ﻴﻀ ﹶﻗ I decreed, executed Đcra ettim 1 ﻗﻀﻲ ﺖ ﻴﻀ ﹶﻗ It was decreed, executed Đcra edildi 1 ﻗﻀﻲ ﺖ ﻴﻀ ﹸﻗ You decreed, executed Đcra ettiniz, yaptınız 1 ﻗﻀﻲ ﻢﻴﺘﻀ ﹶﻗ We decreed, executed Yaptık 1 ﻗﻀﻲ ﺎﻴﻨﻀ ﹶﻗ Share Pay ﻗﻄﻂ ﻂ ﻗ ﱠ Molten copper Erimiş bakır ﻗﻄﺮ ﺍﻗ ﹾﻄﺮ - ﻗ ﹾﻄ ﹺﺮ Tar Katran ﻗﻄﺮ ﻥ ﺍﻄﺮ ﹶﻗ He cut, divided Kesti 2 ﻗﻄﻊ ﻊ ﹶﻗ ﱠﻄ It was cut Kesildi 1 ﻗﻄﻊ ﻊ ﻄ ﹸﻗ Part, portion Kısım, parça ﻗﻄﻊ ﺎﻗ ﹶﻄﻌ - ﻗ ﹾﻄ ﹴﻊ – ﻊ ﻗ ﹶﻄ To cut Kesti 1 ﻗﻄﻊ ﻊ ﻳ ﹾﻘ ﹶﻄ - ﻊ ﹶﻗ ﹶﻄ It was cut Kesildi 1 ﻗﻄﻊ ﺖ ﻌ ﹸﻗ ﱢﻄ 355 You (pl) cut Kestiniz 1 ﻗﻄﻊ ﻢﻌﺘ ﹶﻗ ﹶﻄ They (fm) cut Kestiler (dş) 1 ﻗﻄﻊ ﻦ ﻌ ﹶﻗ ﱠﻄ We cut Kestik 1 ﻗﻄﻊ ﺎﻌﻨ ﹶﻗ ﹶﻄ We cut, divided Kestik 2 ﻗﻄﻊ ﺎﻌﻨ ﹶﻗ ﱠﻄ We divided them Onları kestik 2 ﻗﻄﻊ ﻢ ﻫ ﺎﻌﻨ ﹶﻗ ﱠﻄ Membrane of date seed Hurma çekirdeğindeki nokta ﻗﻄﻤﺮ ﻴ ﹴﺮﻤ ﻗ ﹾﻄ Our share Payımız ﻗﻄﻂ ﺎﻗ ﱠﻄﻨ Clusters Salkım ﻗﻄﻒ ﻑﹸﻗ ﹸﻄﻮ Its clusters Onların salkımı ﻗﻄﻒ ﺎﹸﻗﻄﹸﻮﹸﻓﻬ To sit, stay back Oturdu, geride kaldı 1 ﻗﻌﺪ ﺪ ﻌ ﻳ ﹾﻘ - ﺪ ﻌ ﹶﻗ They sat Oturdular 1 ﻗﻌﺪ ﻭﺍﻌﺪ ﹶﻗ Fall down (imp, pl) Düşün, kapanın 1 ﻭﻗﻊ ﻮﺍﹶﻗﻌ Sitting Oturma ﻗﻌﺪ ﺩ ﻮﹸﻗﻌ Sitting Oturarak ﻗﻌﺪ ﻮﺩﹰﺍﹸﻗﻌ Seated Oturan ﻗﻌﺪ ﺪ ﻴﹶﻗﻌ We followed, sent after Takip ettirdik, arkasından gönderdik 2 ﻗﻔﻮ ﺎﻴﻨﹶﻗ ﱠﻔ Say (imp) De, söyle 1 ﻗﻮﻝ ﹸﻗ ﹾﻞ Became little Az oldu 1 ﻗﻠﻞ ﹶﻗ ﱠﻞ Garlands Kurbanlık nişanları ﻗﻠﺪ ﺪ ﺋﻼ ﹶﻗ ﹶ Heart Kalp ﻗﻠﺐ ﺏ ﹸﻗﻠﹸﻮ-ﺐ ﹶﻗ ﹾﻠ Your heart Kalbin ﻗﻠﺐ ﻚ ﹶﻗ ﹾﻠﹺﺒ His heart Onun kalbi ﻗﻠﺐ ﻪ ﹶﻗ ﹾﻠﹺﺒ- ﻪ ﺒ ﹶﻗ ﹾﻠ- ﻪ ﺒﹶﻗ ﹾﻠ Her heart Onun (dş) kalbi ﻗﻠﺐ ﺎﹶﻗ ﹾﻠﹺﺒﻬ They turned Çevirdiler ﻗﻠﺐ ﻮﹾﺍﹶﻗﱠﻠﺒ My heart Kalbim ﻗﻠﺐ ﹶﻗ ﹾﻠﺒﹺﻰ Two hearts Đki kalp ﻗﻠﺐ ﻴ ﹺﻦﺒﹶﻗ ﹾﻠ 2 356 You said Dedin 1 ﻗﻮﻝ ﺖ ﹸﻗ ﹾﻠ I said Dedim 1 ﻗﻮﻝ ﺖ ﹸﻗ ﹾﻠ You (pl) said Dediniz 1 ﻗﻮﻝ ﻢﹸﻗ ﹾﻠﺘ I said it Onu dedim 1 ﻗﻮﻝ ﻪ ﺘﹸﻗ ﹾﻠ Pen Kalem ﻗﻠﻢ ﹶﻗﹶﻠ ﹺﻢ- ﻢ ﹶﻗﹶﻠ They (fm) said Dediler (dş) 1 ﻗﻮﻝ ﻦ ﹸﻗ ﹾﻠ We said Dedik 1 ﻗﻮﻝ ﺎﹸﻗ ﹾﻠﻨ Hearts Kalpler ﻗﻠﺐ ﺏ ﹸﻗﻠﹸﻮ Your (pl) hearts Kalpleriniz ﻗﻠﺐ ﹸﻗﻠﹸﻮﹺﺑﻜﹸﻢ- ﺑﻜﹸﻢﹸﻗﻠﹸﻮ Your (dual) hearts Đkinizin kalpleri ﻗﻠﺐ ﺎﺑ ﹸﻜﻤﹸﻗﻠﹸﻮ Our hearts Kalplerimiz ﻗﻠﺐ ﺎ ﹸﻗﻠﹸﻮﹺﺑﻨ- ﺎﺑﻨ ﹸﻗﻠﹸﻮ- ﺎﺑﻨﹸﻗﻠﹸﻮ Their hearts Onların kalpleri ﹸﻗﻠﹸﻮﹺﺑﻬﹺﻢ ﻗﻠﺐ- ﻢﺑﻬ ﹸﻗﻠﹸﻮ- ﻢﺑﻬﹸﻗﻠﹸﻮ Their (fm) hearts Onların (dş) kalpleri ﻗﻠﺐ ﻦ ﹸﻗﻠﹸﻮﹺﺑ ﹺﻬ He got displeased Kızdı, darıldı ﻗﻠﻲ ﹶﻗﻠﹶﻰ Few, small Az ﻗﻠﻞ ﻼ ﻴ ﹰ ﹶﻗﻠ- ﻴ ﹲﻞﹶﻗﻠ Few, small Az ﻗﻠﻞ ﻴﹶﻠ ﹲﺔﹶﻗﻠ Few, small Az ﻗﻠﻞ ﻴﻠﹸﻮ ﹶﻥﹶﻗﻠ Stand (imp) up Kalk 1 ﻗﻮﻡ ﻢ ﹸﻗ You stood up Kalktınız 1 ﻗﻮﻡ ﻢ ﺘﻤ ﹸﻗ Moon Ay ﻗﻤﺮ ﺍﻤﺮ ﹶﻗ- ﺮ ﻤ ﹶﻗ Distressful Çetin, zor ﻗﻤﻄﺮ ﺍﻤ ﹶﻄﺮﹺﻳﺮ ﹶﻗ Lice Bit ﻗﻤﻞ ﻤ ﹲﻞ ﹸﻗ Shirt Gömlek ﻗﻤﺺ ﺺﻤﻴ ﹶﻗ His shirt Onun gömleği ﻪ ﻗﻤﺺ ﺼ ﻴ ﹶﻗﻤ- ﻪ ﺼ ﻴ ﹶﻗﻤ- ﻪ ﺼ ﻴﹶﻗﻤ My shirt Benim gömleğim ﻗﻤﺺ ﻲﻴﺼﹶﻗﻤ Protect (imp) us Bizi koru ﻭﻗﻲ ﺎﻗﻨ 1 357 Heaps Hazine, yığın, kantarlar ﻗﻨﻄﺮ ﻨﻄﹶﺎ ﹴﺭﻗ Heap Kantar, yük, hazine ﻗﻨﻄﺮ ﻨﻄﹶﺎﺭﹰﺍﻗ They despaired Ümit kestiler ﻗﻨﻂ ﻨﻄﹸﻮﺍﹶﻗ Cluster Salkım ﻗﻨﻮ ﺍ ﹲﻥﻨﻮﻗ Despairing Ümitsiz ﻗﻨﻂ ﻁ ﻮ ﹲﹶﻗﻨ Irresistible Kahhar, isteğini yaptıran ﻗﻬﺮ ﺭ ﺎﹶﻗﻬ Protect (imp) them Onları koru 1 ﻭﻗﻲ ﻢ ﻗ ﹺﻬ Protect (imp, pl) Koruyun 1 ﻭﻗﻲ ﻗﹸﻮﺍ Crystals Billurlar ﻗﺮﺭ ﺮ ﺍﺭﹺﻳﹶﻗﻮ Foundations, old women Temeller, yaşlı kadınlar ﻗﻌﺪ ﺪ ﻋ ﺍﹶﻗﻮ Moderate Orta ﻗﻮﻡ ﺍﻣﹰﺎﹶﻗﻮ Protectors, custodians Yöneticiler, koruyucular ﻗﻮﻡ ﲔ ﻣ ﺍ ﹶﻗﻮ- ﻮ ﹶﻥﺍﻣﹶﻗﻮ Steadfast Sebatkarlar, koruyucular ﻗﻮﻡ ﲔ ﻣ ﺍﹶﻗﻮ Power, strength Kuvvet, güç ﻗﻮﻱ ﻮ ﹲﺓ ﹸﻗ Your (pl) power, strength Kuvvetiniz ﻗﻮﻱ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻮ ﹸﻗ You (pl) were fought Sizle savaşıldı 1 ﻗﺘﻞ ﻢ ﺘﺗ ﹾﻠﻗﹸﻮ They were fought Onlarla savaşıldı 1 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮﺍﻗﹸﻮ Two bows Đki yay ﻗﻮﺱ ﻴ ﹺﻦﺳ ﻮ ﹶﻗ Word Söz ﻗﻮﻝ ﻮ ﹰﻻ ﹶﻗ- ﻮ ﹲﻝ ﹶﻗ Say (imp, dual) Deyin (ikil) ﻗﻮﻝ ﻗﹸﻮﻟﹶﺎ Your word Senin sözün ﻗﻮﻝ ﻚ ﻟﻮ ﹶﻗ Your (pl) word Sizin sözünüz ﻗﻮﻝ ﻮﹶﻟﻜﹸﻢ ﹶﻗ- ﻮﹸﻟﻜﹸﻢ ﹶﻗ Our word Bizim sözümüz ﻗﻮﻝ ﺎﻮﹸﻟﻨ ﹶﻗ His word Onun sözü ﻗﻮﻝ ﻪ ﻮﹸﻟ ﹶﻗ Her word Onun (dş) sözü ﻗﻮﻝ ﺎﻟﻬﻮ ﹶﻗ Their word Onların sözü ﻗﻮﻝ ﻟﻬﹺﻢﻮ ﹶﻗ- ﻢﻮﹶﻟﻬ ﹶﻗ- ﻢﻮﹸﻟﻬ ﹶﻗ 1 1 358 ﻗﻮﻝ ﻗﹸﻮﻟﹸﻮﺍ ﻗﻮﻝ ﻲﻮﻟ ﹶﻗ ﻗﻮﻝ ﻲﻗﹸﻮﻟ Kavim, millet ﻗﻮﻡ ﺎﻮﻣ ﹶﻗ- ﻡ ﻮ ﹶﻗ Your people Senin kavmin ﻗﻮﻡ ﻚ ﻣ ﻮ ﹶﻗ- ﻚ ﻣ ﻮ ﹶﻗ- ﻚ ﻣ ﻮ ﹶﻗ Your (dual) people Đkinizin kavmi ﻗﻮﻡ ﺎﻣ ﹸﻜﻤ ﻮ ﹶﻗ Our people Kavmimiz ﻗﻮﻡ ﺎﻣﻨ ﻮ ﹶﻗ- ﺎﻣﻨ ﻮ ﹶﻗ His people Onun kavmi ﻗﻮﻡ ﻪ ﻣ ﻮ ﹶﻗ- ﻪ ﻣ ﻮ ﹶﻗ- ﻪ ﻣ ﻮ ﹶﻗ Her people Onun (dş) kavmi ﻗﻮﻡ ﺎﻣﻬ ﻮ ﹶﻗ Their people Onların kavmi ﻗﻮﻡ ﻢﻣﻬ ﻮ ﹶﻗ- ﻣﻬﹺﻢ ﻮ ﹶﻗ Their (dual) people Đkisinin kavmi ﻗﻮﻡ ﺎﻬﻤ ﻣ ﻮ ﹶﻗ- ﺎﻬﻤ ﻣ ﻮ ﹶﻗ Stand up (imp, pl) Kalkın ﻗﻮﻡ ﻮﺍﻗﹸﻮﻣ My nation, people Benim kavmim ﻗﻮﻡ ﻲﻮﻣ ﹶﻗ Power, strength Kuvvet, güç ﻗﻮﻱ ﻯﹸﻗﻮ All-Powerful Kuvvetli, güçlü ﻗﻮﻱ ﺎ ﹶﻗ ﹺﻮﻳ- ﻱ ﹶﻗ ﹺﻮ Standing up, resurrection, standing Kalkmak, dirilmek, ayakta durarak ﻗﻮﻡ ﺎﺎﻣﻗﻴ - ﻡ ﺎﻗﻴ Standing up, resurrection Kıyamet, dirilme ﻗﻮﻡ ﺔ ﻣ ﺎﻗﻴ He appointed Tayin etti 2 ﻗﻴﺾ ﺾ ﻴﹶﻗ We appointed Tayin ettik 2 ﻗﻴﺾ ﺎﻀﻨ ﻴﹶﻗ Lowland Düz arazi, çöl ﻗﻮﻉ ﺔ ﻌ ﻴﻗ It was said Denildi ﻗﻮﻝ ﻴ ﹶﻞﻗ In saying, utterance Deyişçe, söyleyişçe ﻗﻮﻝ ﻼ ﻴ ﹰﻗ His saying Onun demesi ﻗﻮﻝ ﻪ ﻠﻴﻗ Correct Dosdoğru ﻗﻮﻡ ﻤﺎ ﻴ ﹶﻗ- ﻢ ﻴﹶﻗ Correct Dosdoğru ﻗﻮﻡ ﻤ ﹲﺔ ﻴﹶﻗ Self-subsisting, ruler Kayyum, ebedi, yöneten ﻗﻮﻡ ﻡﻴﻮﹶﻗ Say (imp, pl) Deyin My word Sözüm Say (imp, fm) De (dş) People, nation 1 1 1 1 359 ك ﹶﻛــ Like Gibi Writer Katip, yazıcı ﻛﺘﺐ ﺎﺗﺒ ﻛﹶﺎ- ﺐ ﺗﻛﹶﺎ Writers Yazanlar, katipler ﻛﺘﺐ ﲔ ﺗﹺﺒ ﻛﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﺗﺒﻛﹶﺎ Make freeing contract with them Serbest bırakma akdi yapın ﻛﺘﺐ ﻢ ﻫ ﻮﺗﺒﻛﹶﺎ Writers Yazanlar, katipler ﻛﺘﺐ ﲔ ﺗﹺﺒﻛﹶﺎ Like one, anyone Biri gibi ﻭﺣﺪ ﺪ ﺣ ﹶﻛﹶﺎ To almost happen Neredeyse oldu, olayazdı 1 ﻛﺄﺩ ﺩ ﻳﻜﹶﺎ - ﺩ ﻛﹶﺎ To plot, scheme, plan Planladı, tuzak kurdu 1 ﻛﻴﺪ ﺪ ﻴﻳﻜ - ﺩ ﻛﹶﺎ It almost happened Olayazdı 1 ﻛﺄﺩ ﺕ ﺩ ﻛﹶﺎ That which labors Didinen ﻛﺪﺡ ﺡ ﺩ ﻛﹶﺎ They almost did it Neredeyse yaptılar ﻛﺄﺩ ﻭﺍﻛﹶﺎﺩ Liar Yalancı ﻛﺬﺏ ﺎﺫﺑ ﻛﹶﺎ- ﺏ ﺫ ﻛﹶﺎ Liar (fm) Yalancı ﻛﺬﺏ ﺑ ﹲﺔﺫ ﻛﹶﺎ Liars Yalancılar ﻛﺬﺏ ﲔ ﺫﹺﺑ ﻛﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﺫﺑ ﻛﹶﺎ Liars Yalancılar ﻛﺬﺏ ﲔ ﺫﹺﺑ ﻛﹶﺎ Those who dislike Hoşlanmayanlar ﻛﺮﻩ ﲔ ﻫ ﻛﹶﺎ ﹺﺭ- ﻮ ﹶﻥﻛﹶﺎ ﹺﺭﻫ Those who dislike Hoşlanmayanlar ﻛﺮﻩ ﲔ ﻫ ﻛﹶﺎ ﹺﺭ Cup, goblet Bardak, kadeh, kase ﻛﺄﺱ ﺎ ﹶﻛ ﹾﺎﺳ- ﺱ ﹶﻛ ﹾﺎ Açan, gideren ﻛﺸﻒ ﻒ ﺷ ﻛﹶﺎ Kaldıranlar, giderenler ﻛﺸﻒ ﺕ ﺷﻔﹶﺎ ﻛﹶﺎ Açan, gideren (dş) ﻛﺸﻒ ﺷ ﹶﻔ ﹲﺔ ﻛﹶﺎ Those who remove, uncover Açanlar, giderenler ﻛﺸﻒ ﺷﻔﹸﻮ ﻛﹶﺎ Those who suppress Tutanlar, yutkunanlar ﻛﻈﻢ ﲔ ﻤ ﻇ ﻛﹶﺎ Sufficient Yeter ﻛﻔﻲ ﻑ ﻛﹶﺎ All together Tamamen ﻛﻔﻒ ﻛﹶﺎﱠﻓ ﹰﺔ That which removes, uncovers Those who remove, uncover (fm) That which removes, uncovers (fm) 1 360 Disbeliever, ungrateful Kâfir, nankör ﻛﻔﺮ ﺮ ﻓﻛﹶﺎ Disbeliever, ungrateful (fm) Kâfir, nankör (dş) ﻛﻔﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻓﻛﹶﺎ Disbelievers, ungrateful ones Kâfirler, nankörler ﻛﻔﺮ ﻦ ﻓﺮﹺﻳ ﻛﹶﺎ- ﻭ ﹶﻥﻓﺮﻛﹶﺎ Disbelievers, ungrateful ones Kâfirler, nankörler ﻛﻔﺮ ﻦ ﻓﺮﹺﻳﻛﹶﺎ Camphor Kâfur ﻛﻔﺮ ﻛﹶﺎﻓﹸﻮﺭﹰﺍ Like mountains Dağlar gibi ﻋﻠﻢ ﻼ ﹺﻡ ﻋ ﹶ ﻛﹶﺎ ﹶﻻ Like blind Kör gibi ﻋﻤﻲ ﻰﻋﻤ ﻛﹶﺎ َﻷ Like female Dişi gibi ﺃﻧﺚ ٰﻧﹶﺜﻰﻛﹶﺎ ُﻷ Like animals, cattle Hayvanlar gibi ﻧﻌﻢ ﺎ ﹺﻡﻧﻌﻛﹶﺎ َﻷ Like those who (fm) Şunlar gibi ki onlar (dş) Like mountains Dağlar gibi ﺟﺒﻞ ﺎ ﹺﻝﺠﺒ ﻛﹶﺎﹾﻟ ﹺ Like the answer Cevabı gibi ﺟﻮﺏ ﺏ ﺍ ﹺﺠﻮ ﻛﹶﺎﹾﻟ Like stones Taşlar gibi ﺣﺠﺮ ﺓ ﺭ ﺎﺤﺠ ﻛﹶﺎﹾﻟ Those who smirk Sırıtanlar ﻛﻠﺢ ﻮ ﹶﻥﻟﺤﻛﹶﺎ Like red hide, like red oil Kırmızı deri gibi, kızaran yağ gibi ﺩﻫﻦ ﻥ ﺎﺪﻫ ﻛﹶﺎﻟ Like that who Şunun gibi ki o ﻯﻛﹶﺎﱠﻟﺬ Like those who Şunlar gibi ki onlar ﻦ ﻳﻛﹶﺎﱠﻟﺬ Like dust Toz gibi ﺭﻣﻢ ﻴ ﹺﻢﺮﻣ ﻛﹶﺎﻟ As if reaped Hasat edilmiş gibi ﺻﺮﻡ ﺼ ﹺﺮ ﹺﱘ ﻛﹶﺎﻟ Like mountain Dağ gibi ﻃﻮﺩ ﺩ ﻮ ﻛﹶﺎﻟ ﱠﻄ Like shades Gölgelikler gibi ﻇﻠﻞ ﻛﹶﺎﻟ ﱡﻈﹶﻠ ﹺﻞ Like date stalk Eski hurma yaprağı gibi ﻋﺮﺟﻦ ﻥ ﻮﺮﺟ ﻌ ﻛﹶﺎﻟ Like wool Atılmış yün gibi ﻋﻬﻦ ﻬ ﹺﻦ ﻌ ﻛﹶﺎﹾﻟ Like one thousand Bin tane gibi ﺃﻟﻒ ﻒ ﹶﻛﹶﺄﹾﻟ Like wicked ones Yoldan çıkanlar gibi ﻓﺠﺮ ﺎ ﹺﺭﻛﹶﺎﹾﻟ ﹸﻔﺠ Like baked clay Pişmiş çamur gibi ﻓﺨﺮ ﺎ ﹺﺭﻛﹶﺎﹾﻟ ﹶﻔﺨ 361 ﻰﻛﹶﺎﱠﻟﺘ Like moths Pervaneler gibi ﻓﺮﺵ ﺵ ﺍ ﹺﻛﹶﺎﹾﻟ ﹶﻔﺮ Like castle Saray gibi ﻗﺼﺮ ﺼ ﹺﺮ ﻛﹶﺎﹾﻟ ﹶﻘ Like criminals Suçlular gibi ﺟﺮﻡ ﲔ ﻣ ﺠ ﹺﺮ ﻤ ﻛﹶﺎﹾﻟ As if suspended Askıda gibi ﻋﻠﻖ ﺔ ﻌﱠﻠ ﹶﻘ ﻤ ﻛﹶﺎﹾﻟ Like corrupters Bozguncular gibi ﻓﺴﺪ ﻦ ﻳﺴﺪ ِ ﻤ ﹾﻔ ﻛﹶﺎﹾﻟ Like molten copper Erimiş maden gibi ﻣﻬﻞ ﻬ ﹺﻞ ﻤ ﻛﹶﺎﹾﻟ They measured for them Onlara ölçtüler ﻛﻴﻞ ﻢ ﻫ ﻛﹶﺎﻟﹸﻮ Like the examples Emsali gibi ﻣﺜﻞ ﻣﺜﹶﺎ ﹺﻝ ﹶﻛﹶﺄ Full, complete Tamam, olgun ﻛﻤﻞ ﻣﹶﻠ ﹲﺔ ﻛﹶﺎ- ﻣ ﹲﻞ ﻛﹶﺎ Full, complete Tamam, olgun ﻛﻤﻞ ﻣﹶﻠ ﹲﺔ ﻛﹶﺎ Two full Đki tam ﻛﻤﻞ ﻴ ﹺﻦﻣﹶﻠ ﻛﹶﺎ As if Sanki To be, become Oldu, -dır, -dir 1 ﻛﻮﻥ ﻳﻜﹸﻮ ﹸﻥ - ﻛﹶﺎ ﹶﻥ They (dual) became Oldular (ikil) 1 ﻛﻮﻥ ﺎﻛﹶﺎﻧ It (she) became Oldu (dş) 1 ﻛﻮﻥ ﺖ ﻧﻛﹶﺎ They (dual) became Oldular (ikil, dş) 1 ﻛﻮﻥ ﺎﻧﺘﻛﹶﺎ As if you Sanki sen ﻚ ﻧﹶﻛﹶﺎ As if Sanki ﺎﻧﻤﹶﻛﹶﺎ As if he Sanki o As if she Sanki o (dş) ﺎﻧﻬﹶﻛﹶﺎ As if they Sanki onlar ﻢ ﻬ ﻧﹶﻛﹶﺄ As if they (fm) Sanki onlar (dş) ﻦ ﻬ ﻧﹶﻛﹶﺎ They became Oldular Soothsayer Kahin How many a Nice Cast down Atıldı 1 ﹶﻛﹶﺄ ﱠﻥ- ﹶﻛﹶﺎ ﱠﻥ ﻪ ﻧﹶﻛﹶﺄ 1 ﻛﻮﻥ ﻮﺍﻛﹶﺎﻧ ﻛﻬﻦ ﻫ ﹴﻦ ﻛﹶﺎ ﻦﹶﻛﹶﺄﻳ 1 362 ﻛﺒﺐ ﺐ ﹸﻛ Big ones Büyükler ﻛﱪ ﺮ ﺋﺎﹶﻛﺒ Great Büyük büyük ﻛﱪ ﺎﺭﹰﺍﹸﻛﺒ Like one who stretches Uzatan gibi ﺑﺴﻂ ﻂ ﺳ ﺎﹶﻛﺒ Disgraced Aşağılandı 1 ﻛﺒﺖ ﺖ ﹸﻛﹺﺒ Cast down Yıkıldı, atıldı 1 ﻛﺒﺐ ﺖ ﺒﹸﻛ Disgraced Aşağılandılar 1 ﻛﺒﺖ ﻮﹾﺍﹸﻛﹺﺒﺘ Hardship Zorluk ﻛﺒﺪ ﺪ ﺒﹶﻛ Became big, grew old Büyüdü, büyük oldu 1 ﻛﱪ ﺮ ﺒﹶﻛ Magnify (imp) Yücelt 2 ﻛﱪ ﺮ ﺒﹶﻛ Greatest En büyük ﻛﱪ ﺒ ﹺﺮﹸﻛ Arrogance Büyüklük taslama, kibir ﻛﱪ ﺮ ﺒﻛ Old age Đhtiyarlık ﻛﱪ ﺮ ﺒﻛ - ﺮ ﺒﻛ Our elders, chiefs Büyüklerimiz ﻛﱪ ﺎﺍﹶﺋﻨﺒﺮﹸﻛ Became big, grew old Büyüdü, büyük oldu 1 ﻛﱪ ﺕ ﺮ ﺒﹶﻛ Magnify (imp) Him Onu yücelt 2 ﻛﱪ ﻩ ﺮ ﺒﹶﻛ Great share of it Onun büyüğü ﻛﱪ ﻩ ﺮ ﺒﻛ Greater, greatest (fm) En büyük (dş), daha büyük ﻛﱪ ﺮﻯ ﺒﹸﻛ Greatness Kibriya, büyüklük ﻛﱪ ﺎ ُﺀﺒ ﹺﺮﻳﻛ They were thrown down Kafa üstü atıldılar ﻛﺒﻜﺐ ﻮﺍﻜﺒ ﺒﹸﻛ Great, big Büyük ﻛﱪ ﺍ ﹶﻛﹺﺒﲑ- ﲑ ﹶﻛﹺﺒ Great, big, difficult Büyük, zor ﻛﱪ ﲑ ﹰﺓ ﹶﻛﹺﺒ Your leader Sizin büyüğünüz ﻛﱪ ﻢ ﲑ ﹸﻛ ﹶﻛﹺﺒ Eldest of them Onların büyüğü ﻛﱪ ﻢ ﻫ ﲑ ﹶﻛﹺﺒ Book Kitap ﻛﺘﺐ ﺎﺎﺑﻛﺘ - ﺏ ﺎﻛﺘ Your book Kitabın ﻛﺘﺐ ﻚ ﺑﺎﹶﻛﺘ Your (pl) book Kitabınız ﻛﺘﺐ ﻢ ﺎﹺﺑ ﹸﻜﻛﺘ 363 Our book Kitabımız ﻛﺘﺐ ﺎﺑﻨﺎﻛﺘ His book Onun kitabı ﻛﺘﺐ ﻪ ﺑﺎﻛﺘ Her book Onun (dş) kitabı ﻛﺘﺐ ﺎﺎﹺﺑﻬﻛﺘ Their book Onların kitabı ﻛﺘﺐ ﻢ ﻬ ﺑﺎﻛﺘ My book Benim kitabım ﻛﺘﺐ ﺎﺑﹺﻰﻛﺘ My book Benim kitabım ﻛﺘﺐ ﻪ ﻴﺎﺑﻛﺘ Books Kitaplar ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﹸﻛ It was written Yazıldı 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﹸﻛ To write Yazdı 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﻳ ﹾﻜ - ﺐ ﺘﹶﻛ She wrote Yazdı (dş) 1 ﻛﺘﺐ ﺖ ﺒﺘﹶﻛ You wrote Yazdın 1 ﻛﺘﺐ ﺖ ﺒﺘﹶﻛ We wrote Yazdık 1 ﻛﺘﺐ ﺎﺒﻨﺘﹶﻛ We wrote it Onu yazdık 1 ﻛﺘﺐ ﺎﺎﻫﺒﻨﺘﹶﻛ His books Onun kitapları ﻛﺘﺐ ﻪ ﺘﹺﺒﹸﻛ To withhold, conceal Sakladı, gizledi 1 ﻛﺘﻢ ﻢ ﺘﻳ ﹾﻜ - ﻢ ﺘﹶﻛ It increased Çoğaldı 1 ﻛﺜﺮ ﺮ ﹶﻛﹸﺜ He increased (it) Çoğalttı 2 ﻛﺜﺮ ﺮ ﹶﻛﱠﺜ It increased Çoğaldı 1 ﻛﺜﺮ ﺕ ﺮ ﹶﻛﹸﺜ Multitude Çokluk ﻛﺜﺮ ﺮ ﹸﺓ ﹶﻛﹾﺜ Your multitude Çokluğunuz ﻛﺜﺮ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺮ ﹶﻛﹾﺜ He increased you (pl) Sizi çoğalttı ﻛﺜﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﹶﻛﱠﺜ Heap Yığın ﻛﺜﺐ ﺎﻴﺒﺜﹶﻛ Many, much, abundant Çok, bol ﻛﺜﺮ ﺍﺜﲑ ﹶﻛ- ﲑ ﺜﹶﻛ Many, much, abundant Çok, bol ﻛﺜﺮ ﲑ ﹲﺓ ﺜﹶﻛ Like the calling out Bağırdığı gibi ﺟﻬﺮ ﻬ ﹺﺮ ﺠ ﹶﻛ Like the love Sevgisi gibi ﺣﺒﺐ ﺐ ﺤ ﹶﻛ 2 364 Like the fear Korkusu gibi ﺧﺸﻲ ﺔ ﻴﺸ ﺨ ﹶﻛ Like his creation Yaratılışı gibi ﺧﻠﻖ ﻪ ﻘ ﺨ ﹾﻠ ﹶﻛ Like your (pl) fear Korkunuz gibi ﺧﻮﻑ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻴ ﹶﻔﹶﻛﺨ Like the way Durumu gibi ﺩﺃﺏ ﺏ ﺪﹾﺃ ﹺ ﹶﻛ You almost did Neredeyse edecektin 1 ﻛﺄﺩ ﺕ ﺪﻛ Laboring Didinme, didinerek 1 ﻛﺪﺡ ﺣﹰﺎﹶﻛﺪ Like the call Çağırması gibi ﺩﻋﻮ ﺎﺀﺪﻋ ﹶﻛ We planned Düzen kurduk ﻛﻴﺪ ﺎﺪﻧ ﻛ Liar Çok yalancı ﻛﺬﺏ ﺏ ﹶﻛﺬﱠﺍ Denying Yalanlama ﻛﺬﺏ ﻛﺬﱠﺍﺑﹰﺎ It was denied Yalanlandı ﻛﺬﺏ ﺏ ﹸﻛ ﱢﺬ Lie Yalan ﻛﺬﺏ ﺑﹰﺎ ﹶﻛﺬ- ﺏ ﺬ ﹶﻛ To lie Yalan söyledi 1 ﻛﺬﺏ ﺏ ﺬ ﻳ ﹾﻜ - ﺏ ﹶﻛ ﹶﺬ To deny Yalanladı 2 ﻛﺬﺏ ﺏ ﻳ ﹶﻜ ﱢﺬ - ﺏ ﹶﻛ ﱠﺬ She lied Yalan söyledi (dş) ﻛﺬﺏ ﺖ ﺑﹶﻛ ﹶﺬ You denied Yalanladın 2 ﻛﺬﺏ ﺖ ﺑﹶﻛ ﱠﺬ It was denied Yalanlandı (dş) 2 ﻛﺬﺏ ﺖ ﺑﹸﻛ ﱢﺬ You (pl) denied Yalanladınız 2 ﻛﺬﺏ ﻢﺑﺘﹶﻛ ﱠﺬ We denied Yalanladık 2 ﻛﺬﺏ ﺎﺑﻨﹶﻛ ﱠﺬ His lie Onun yalanı ﻛﺬﺏ ﻪ ﺑﺬ ﹶﻛ They denied Yalanladılar 2 ﻛﺬﺏ ﻮﺍﹶﻛ ﱠﺬﺑ They were denied Yalanlandılar 2 ﻛﺬﺏ ﻮﺍﹸﻛ ﱢﺬﺑ They lied Yalan söylediler 1 ﻛﺬﺏ ﻮﹾﺍﹶﻛ ﹶﺬﺑ They denied you Seni yalanladılar 2 ﻛﺬﺏ ﻙ ﻮﹶﻛ ﱠﺬﺑ They denied you (pl) Sizi yalanladılar 2 ﻛﺬﺏ ﻢ ﻮ ﹸﻛﹶﻛ ﱠﺬﺑ They denied me Beni yalanladılar 2 ﻛﺬﺏ ﻥ ﻮﹶﻛ ﱠﺬﺑ 1 2 365 They denied him Onu yalanladılar 2 ﻛﺬﺏ ﻩ ﻮﹶﻛ ﱠﺬﺑ They denied them (pl) O ikisini yalanladılar 2 ﻛﺬﺏ ﺎﻫﻤ ﻮﹶﻛ ﱠﺬﺑ Like your remembering Anmanız gibi ﺫﻛﺮ ﻢ ﺬ ﹾﻛ ﹺﺮ ﹸﻛ ﹶﻛ Like that Đşte böyle, şunun gibi ﻚ ﻟﹶﻛ ﹶﺬ Like that for you Đşte sizin için şunun gibi ﻢ ﻟ ﹸﻜﹶﻛ ﹶﺬ Honorable ones Değerli, şerefli olanlar Distress Sıkıntı Times, ﻛﺮﻡ ﺎﺍﻣﻛﺮ - ﺍ ﹴﻡﻛﺮ ﻛﺮﺏ ﺏ ﺮ ﹴ ﹶﻛ Tekrar, kere ﻛﺮﺭ ﺮ ﹰﺓ ﹶﻛ- ﺮ ﹲﺓ ﹶﻛ Twice Đki kere ﻛﺮﺭ ﻴ ﹺﻦﺗﺮ ﹶﻛ Throne Kürsü, taht ﻛﺮﺱ ﻲ ﺳ ﺮ ﹸﻛ His throne Onun kürsüsü, tahtı ﻛﺮﺱ ﻪ ﻴﺳ ﺮ ﹸﻛ- ﻪ ﻴﺳ ﺮ ﹸﻛ Like ash Kül gibi ﺭﻣﺪ ﺩ ﺎﺮﻣ ﹶﻛ You honored Şerefli kıldın 2 ﻛﺮﻡ ﺖ ﻣ ﺮ ﹶﻛ We honored Şerefli kıldık 2 ﻛﺮﻡ ﺎﻣﻨ ﺮ ﹶﻛ He made it hateful Çirkin gösterdi 2 ﻛﺮﻩ ﻩ ﺮ ﹶﻛ Hateful Hoşnutsuzluk, isteksizlik ﻛﺮﻩ ﻩ ﺮ ﹸﻛ To dislike Hoşlanmadı ﻛﺮﻩ ﻩ ﺮ ﻳ ﹾﻜ - ﻩ ﹶﻛ ﹺﺮ Unwillingly Đstemeden ﻛﺮﻩ ﻫﹰﺎﹶﻛﺮ With hardship Zahmetle ﻛﺮﻩ ﻫﹰﺎﹸﻛﺮ You (pl) disliked Hoşlanmadınız, tiksindiniz 2 ﻛﺮﻩ ﻢ ﺘﻫ ﹶﻛ ﹺﺮ You (pl) disliked him Ondan tiksindiniz 2 ﻛﺮﻩ ﻩ ﻮﺘﻤﻫ ﹶﻛ ﹺﺮ You (pl) disliked them (fm) Onlardan (dş) hoşlanmadınız 2 ﻛﺮﻩ ﻦ ﻫ ﻮﺘﻤﻫ ﹶﻛ ﹺﺮ They disliked Hoşlanmadılar, tiksindiler 2 ﻛﺮﻩ ﻮﺍﹶﻛ ﹺﺮﻫ Noble, respectable, generous, valuable Şerefli, asil, cömert ﻛﺮﻡ ﺎ ﹶﻛ ﹺﺮﳝ- ﻢ ﻳﹶﻛ ﹺﺮ Like crops Ekin gibi ﺯﺭﻉ ﻉ ﺭ ﹴ ﺰ ﹶﻛ Its decline Onun kesadı, azalması ﻛﺴﺪ ﺎﺩﻫ ﺎﹶﻛﺴ 1 366 ﻛﺴﻞ ﺎﻟﹶﻰﹸﻛﺴ 1 ﻛﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻜ - ﺐ ﺴ ﹶﻛ Kazandılar (ikil) 1 ﻛﺴﺐ ﺎﺴﺒ ﹶﻛ She earned Kazandı (dş) 1 ﻛﺴﺐ ﺖ ﺒﺴ ﹶﻛ You (pl) earned Kazandınız 1 ﻛﺴﺐ ﻢ ﺘﺒﺴ ﹶﻛ They earned Kazandılar 1 ﻛﺴﺐ ﻮﺍﺴﺒ ﹶﻛ Like mirage Serap gibi ﺳﺮﺏ ﺏ ﺍ ﹴﺴﺮ ﹶﻛ Piece, fragment Parça parça ﻛﺴﻒ ﺴﻔﹰﺎ ﻛ Portion Parça ﻛﺴﻒ ﺴﻔﹰﺎ ﻛ Clothing Giyim ﻛﺴﻮ ﺓﺴﻮ ﻛ Their clothing Onların giyimleri ﻛﺴﻮ ﻢ ﻬ ﺗﻮ ﺴ ﻛ Their (fm) clothing Onların (dş) giyimleri ﻛﺴﻮ ﻦ ﻬ ﺗﻮ ﺴ ﻛ We covered, clothed Giydirdik ﻛﺴﻮ ﺎﻮﻧ ﺴ ﹶﻛ Like a tree Ağaç gibi ﺷﺠﺮ ﺓ ﺮﺸﺠ ﹶﻛ It is stripped away Açıldı, sıyrıldı 1 ﻛﺸﻂ ﺸﻄﹶﺖ ﹸﻛ To remove, uncover Açtı, ortaya çıkardı, giderdi 1 ﻛﺸﻒ ﻒ ﺸ ﻳ ﹾﻜ - ﻒ ﺸ ﹶﻛ She removed, uncovered Açtı (dş) 1 ﻛﺸﻒ ﺖ ﺸ ﹶﻔ ﹶﻛ You removed, uncovered Açtın 1 ﻛﺸﻒ ﺖ ﺸ ﹾﻔ ﹶﻛ We removed, uncovered Açtık, giderdik 1 ﻛﺸﻒ ﺎﺸ ﹾﻔﻨ ﹶﻛ Like the companion Arkadaşı gibi ﺻﺤﺐ ﺐ ﺣ ﹺ ﺎﹶﻛﺼ Like rainstorm Yağmur gibi ﺻﻮﺏ ﺐ ﻴ ﹴﺼ ﹶﻛ Like folding, rolling Dürülmesi gibi ﻃﻮﻱ ﻰ ﹶﻛ ﹶﻄ Like darknesses Karanlıklar gibi ﻇﻠﻢ ﺕ ﺎﹶﻛ ﹸﻈﹸﻠﻤ Suppressor of grief Kederini bastıran ﻛﻈﻢ ﻢ ﻴﹶﻛﻈ Kabah Kâbe ﻛﻌﺐ ﺒ ﹶﺔﻌ ﹶﻛ Ankles (dual) Ayak bileği ﻛﻌﺐ ﻦ ﻴﺒﻌ ﹶﻛ Lazy, lazily Tembeller To earn Kazandı They (dual) earned 1 367 Like the punishment Azabı gibi ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌﺬﹶﺍ ﹺ ﹶﻛ Like the width Genişliği gibi ﻋﺮﺽ ﺽ ﺮ ﹺ ﻌ ﹶﻛ Like straw, husk Ekin yaprağı gibi ﻋﺼﻒ ﻒ ﺼ ﻌ ﹶﻛ Like boiling Kaynaması gibi ﻏﻠﻲ ﻐ ﹾﻠ ﹺﻰ ﹶﻛ He restrained Çekti 1 ﻛﻔﻒ ﻒ ﹶﻛ He sufficed Yeter 1 ﻛﻔﻲ ﹶﻛﻔﹶﺎ Receptacle Toplayan, alan ﻛﻔﺖ ﺎﻛﻔﹶﺎﺗ Very ungrateful Çok nankör ﻛﻔﺮ ﺭ ﹶﻛﻔﱠﺎ Disbelievers Kâfirler ﻛﻔﺮ ﺍ ﹸﻛﻔﱠﺎﺭ-ٌﹸﻛﻔﱠﺎﺭ Expiation Kefaret ﻛﻔﺮ ﺭ ﹲﺓ ﹶﻛﻔﱠﺎ Its expiation Onu kefareti ﻛﻔﺮ ﻪ ﺗﺭ ﹶﻛﻔﱠﺎ He covered Örttü 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﹶﻛ ﱠﻔ Cover (imp) Ört 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﹶﻛ ﱢﻔ It was denied Nankörlük edildi ﻛﻔﺮ ﺮ ﻔ ﹸﻛ Disbelief, ungratefulness Küfür, nankörlük ﻛﻔﺮ ﹸﻛﻔﹾﺮﹰﺍ- ﺮ ﹸﻛ ﹾﻔ To disbelieve Đnanmadı, nankörlük etti ﻛﻔﺮ ﺮ ﻳ ﹾﻜ ﹸﻔ - ﺮ ﹶﻛ ﹶﻔ Rejection Küfran, inkar ﻛﻔﺮ ﺍ ﹶﻥﹸﻛ ﹾﻔﺮ Disbelievers Kafirler ﻛﻔﺮ ﺮ ﹸﺓ ﹶﻛ ﹶﻔ She disbelieved Kafir oldu (dş) 1 ﻛﻔﺮ ﺕ ﺮ ﹶﻛ ﹶﻔ I disbelieved Kafir oldum 1 ﻛﻔﺮ ﺕ ﺮ ﹶﻛ ﹶﻔ You (pl) disbelieved Kafir oldunuz, inkâr ettiniz 1 ﻛﻔﺮ ﻢ ﺗﺮ ﹶﻛ ﹶﻔ Your disbelief Senin küfrün ﻛﻔﺮ ﻙ ﹸﻛ ﹾﻔ ﹺﺮ We disbelieved Kafir olduk, inkâr ettik 1 ﻛﻔﺮ ﺎﺮﻧ ﹶﻛ ﹶﻔ We covered Örttük 2 ﻛﻔﺮ ﺎﺮﻧ ﹶﻛ ﱠﻔ His disbelief Onun küfrü ﻛﻔﺮ ﻩ ﺮ ﹸﻛ ﹾﻔ Their disbelief Onların küfrü ﻛﻔﺮ ﻢ ﹸﻛ ﹾﻔ ﹺﺮﻫ- ﻢ ﻫ ﺮ ﹸﻛ ﹾﻔ 368 1 They disbelieved Kafir oldular, inkâr ettiler 1 ﻛﻔﺮ ﻭﺍﹶﻛ ﹶﻔﺮ I restrained Çektim, def ettim 1 ﻛﻔﻒ ﺖ ﹶﻛ ﹶﻔ ﹾﻔ Portion Hisse ﻛﻔﻞ ﻛ ﹾﻔ ﹲﻞ He put her in his care Ona kefil kıldı ﻛﻔﻞ ﺎﹶﻛ ﱠﻔﹶﻠﻬ Two portions Đki hisse ﻛﻔﻞ ﻴ ﹺﻦﻛ ﹾﻔﹶﻠ Restrain (imp, pl) Çekin ﻛﻔﻒ ﹸﻛﻔﱡﻮﺍ Equivalent Denk, benzer ﻛﻔﺄ ﹸﻛﻔﹸﻮﹰﺍ Very ungrateful Çok nankör ﻛﻔﺮ ﺍ ﹸﻛﻔﹸﻮﺭ- ﺭ ﹶﻛﻔﹸﻮ To suffice Yeter, yetti ﻛﻔﻲ ﻲﻳ ﹾﻜﻔ - ﹶﻛﻔﹶﻰ Trustee, surety Kefil ﻛﻔﻞ ﻼ ﻴ ﹰ ﹶﻛﻔ- ﻴﻞﹶﻛﻔ We suffice for you Biz sana yeteriz ﻛﻔﻲ ﻙ ﺎﻴﻨﹶﻛ ﹶﻔ His two hands Đki eli ﻛﻔﻒ ﻪ ﻴﹶﻛ ﱠﻔ Burden Yük ﻛﻠﻞ ﹶﻛ ﱞﻞ All, every, each Herkes, hepsi - ﹸﻛ ﱞﻞ- ﹸﻛ ﱠﻞ- ﹸﻛ ﱢﻞ- ﹸﻛ ﱡﻞ ﻛﻠﻞ ﹸﻛ ﱟﻞ Eat (imp, dual) Yiyin (ikil) No, never Hayır, asla All of it Hepsi, tamamı ﻛﻠﻞ ﻼ ﹸﻛ Person with no parents or children Çocuğu ve ana-babası olmayan ﻛﻠﻞ ﺔ ﻼﹶﻟ ﹶﻛ ﹶ- ﻛﹶﻼﹶﻟ ﹰﺔ Speaking, word Kelam, konuşma ﻛﻠﻢ ﻡ ﻼ ﹶﻛ ﹶ Both of them Her ikisi ﻛﻠﻮ ﺎﻫﻤ ﻼﻛ Dog Köpek ﻛﻠﺐ ﺐ ﹶﻛ ﹾﻠ Their dog Onların köpeği ﻛﻠﺐ ﻢ ﻬ ﺒﹶﻛ ﹾﻠ Both Đkisi ﻛﻠﻮ ﺎﻛ ﹾﻠﺘ You (pl) measured Ölçtünüz 1 ﻛﻴﻞ ﻢ ﺘﻛ ﹾﻠ It was made to speak Konuşturuldu 1 ﻛﻠﻢ ﻢ ﹸﻛﱢﻠ 1 1 1 1 ﺃﻛﻞ ﻼ ﹸﻛ ﹶ ﻼ ﹶﻛ ﱠ 369 ﻛﻠﻢ ﻢ ﻠ ﹶﻛ- ﻢ ﻠﹶﻛ ﻛﻠﻢ ﻢ ﻳ ﹶﻜﱠﻠ - ﻢ ﹶﻛﱠﻠ Words Kelimeler To speak Konuştu Whenever Her ne zaman Words Kelimeler ﻛﻠﻢ ﺕ ﺎﻠﻤﹶﻛ His words Onun kelimeleri ﻛﻠﻢ ﻪ ﺗﺎﻠﻤﹶﻛ Word Kelime ﻛﻠﻢ ﺖ ﻤ ﻠ ﹶﻛ- ﻤ ﹲﺔ ﻠﹶﻛ Our word Bizim kelimemiz ﻛﻠﻢ ﺎﺘﻨﻤ ﻠﹶﻛ His word Onun kelimesi ﻛﻠﻢ ﻪ ﺘﻤ ﻠﹶﻛ Like twinkling of eye Göz kırpması gibi ﳌﺢ ﻤ ﹴﺢ ﹶﻛﹶﻠ He spoke to him Onunla konuştu 2 ﻛﻠﻢ ﻪ ﻤ ﹶﻛﱠﻠ He spoke to them Onlarla konuştu 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﹶﻛﱠﻠ All of it, each of it Hepsi, tamamen ﻛﻠﻞ ﻪ ﹸﻛﱠﻠ- ﻪ ﹸﻛﱢﻠ- ﻪ ﹸﻛﱡﻠ All of it, each of it Hepsi, tamamen ﻛﻠﻞ ﺎ ﹸﻛﱠﻠﻬ- ﺎﹸﻛﱠﻠﻬ All of them Onların hepsi ﻛﻠﻞ ﻢ ﻬ ﹸﻛﱡﻠ All of them (fm) Onların (dş) hepsi ﻛﻠﻞ ﻦ ﻬ ﹸﻛﱡﻠ Eat (imp, pl) Yiyin 1 ﺃﻛﻞ ﹸﻛﻠﹸﻮﺍ Eat (imp, pl) it Onu yiyin 1 ﺃﻛﻞ ﻩ ﹸﻛﻠﹸﻮ Eat (imp, fm) Ye (dş) 1 ﺃﻛﻞ ﻲﹸﻛﻠ How many, how much Kaç tane, ne kadar Like, as Gibi Like water Su gibi ﻣﻮﻩ ﺎ ٍﺀﹶﻛﻤ Like the examples Misali gibi ﻣﺜﻞ ﻤﹶﺜ ﹺﻞ ﹶﻛ Like him Onun benzeri gibi ﻣﺜﻞ ﻪ ﻠﻤﹾﺜ ﹶﻛ Like a niche, lantern Kandil gibi ﺷﻜﻮ ﺓ ﺸﻜﹶﻮﺍ ﻤ ﹶﻛ Like the one who Onun gibi ki Be (imp) Ol 1 ﺎﹸﻛﱠﻠﻤ ﻢ ﹶﻛ ﺎﹶﻛﻤ ﻦ ﻤ ﹶﻛ 1 370 ﻛﻮﻥ ﻦ ﹸﻛ They (fm) became Oldular (dş) 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﹸﻛ We became Olduk 1 ﻛﻮﻥ ﺎﹸﻛﻨ You (fm) became Oldun (dş) 1 ﻛﻮﻥ ﺖ ﻨﹸﻛ You became Oldun 1 ﻛﻮﻥ ﺖ ﻛﹸﻨ I became Oldum 1 ﻛﻮﻥ ﺖ ﻛﹸﻨ You (pl) became Oldunuz 1 ﻛﻮﻥ ﻢ ﺘﻨﹸﻛ You (pl, fm) became Oldunuz (dş) 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﺘﻨﹸﻛ Treasure Hazine ﻛﱰ ﻮ ﹺﺯ ﹸﻛﻨ- ﺰ ﻨﹶﻛ You (pl) hoarded Biriktirdiniz ﻛﱰ ﻢ ﺗﺰ ﻨﹶﻛ Their (dual) treasure O ikisinin hazinesi ﻛﱰ ﺎﻫﻤ ﹶﻛ ﹶﱰ Disappearing Saklanan, sinen ﻛﻨﺲ ﺲ ﻨ ﹺﹸﻛ Like one person, soul Bir kişi gibi, bir can gibi ﻧﻔﺲ ﺲ ﻨ ﹾﻔ ﹴﹶﻛ Ungrateful Nankör ﻛﻨﺪ ﺩ ﻮ ﻨﹶﻛ Treasures Hazineler ﻛﱰ ﺯ ﻮﹸﻛﻨ Like dry stalks Çalı çırpı gibi ﻫﺸﻢ ﻴ ﹺﻢﻬﺸ ﹶﻛ Cave Mağara ﻛﻬﻒ ﻒ ﻬ ﹶﻛ Their cave Onların mağarası ﻛﻬﻒ ﻢ ﻔ ﹺﻬ ﻬ ﹶﻛ In maturity Yetişkin olarak ﻛﻬﻞ ﻼ ﻬ ﹰ ﹶﻛ Like the shape, form Şekli gibi ﻫﻴﺄ ﺔ ﻴﹶﺌﻬ ﹶﻛ Companions Eşler, arkadaşlar ﻛﻌﺐ ﺐ ﻋ ﺍﹶﻛﻮ Disbelievers Kafirler ﻛﻔﺮ ﻓ ﹺﺮﺍﹶﻛﻮ Stars Yıldızlar ﻛﻮﻛﺐ ﺐ ﻛ ﺍﹶﻛﻮ Kauthar Kevser ﻛﺜﺮ ﺮ ﻮﹶﺛ ﹶﻛ It is wrapped Dürüldü ﻛﻮﺭ ﺕ ﺭ ﻮ ﹸﻛ Star, planet Yıldız, gezegen ﻛﻮﻛﺐ ﺎﻮ ﹶﻛﺒ ﹶﻛ- ﺐ ﻮ ﹶﻛ ﹶﻛ Be (imp, pl) Olun ﻛﻮﻥ ﻮﹾﺍﻛﹸﻮﻧ 1 2 2 1 371 ﻛﻮﻥ ﻛﹸﻮﻧﹺﻲ Be (imp, fm) Ol (dş) So that Ki Plot, scheme, plan Tuzak, düzen, plan ﻛﻴﺪ ﺍﻴﺪ ﹶﻛ- ﺪ ﻴﹶﻛ Your plot, scheme, plan Sizin tuzağınız, düzeniniz ﻛﻴﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻴﹶﻛ Your (pl, fm) plot, scheme Sizin (dş) tuzağınız ﻛﻴﺪ ﻦ ﺪ ﹸﻛ ﻴ ﹶﻛ- ﻦ ﺪ ﹸﻛ ﻴﹶﻛ His plot, scheme, plan Onun (er) tuzağı ﻛﻴﺪ ﻩ ﺪ ﻴ ﹶﻛ- ﻩ ﺪ ﻴﹶﻛ Their plot, scheme, plan Onların tuzağı ﻛﻴﺪ ﻢﺪﻫ ﻴ ﹶﻛ- ﻢﺪﻫ ﻴﹶﻛ Their (fm) plot, scheme Onların (dş) tuzağı ﻛﻴﺪ ﻦ ﻫ ﺪ ﻴ ﹶﻛ- ﻦ ﻫ ﺪ ﻴﹶﻛ Plot (imp, pl) against me Bana tuzak kurun ﻛﻴﺪ ﻭﻧﹺﻰﻴﺪ ﻛ- ﻥ ﻭﻴﺪﻛ My plot, scheme, plan Benim tuzağım, planım ﻛﻴﺪ ﻱﻴﺪﹶﻛ How Nasıl ﻛﻴﻒ ﻒ ﻴﹶﻛ Measure Ölçü ﻛﻴﻞ ﻴ ﹲﻞﹶﻛ 1 ﻲ ﹶﻛ 1 372 ل Indeed, surely Gerçekten, mutlaka ﹶﻝ For, to, belongs to Đçin, -e, -a ait ﹺﻝ Pearl Đnci Indeed if not Eğer olmazsa Indeed if Eğer No, not Yok, değil, hayır That which blames Kınayan, kınayıcı ﻟﻮﻡ ﺋ ﹴﻢﹶﻻ For/to their fathers Atalarına ait, babalarına ait olarak ﺃﺑﻮ ﻢ ﺋ ﹺﻬﺎﻟﺎٰﺑ Indeed it will come Mutlaka gelecektir ﺃﰐ ﺕ ٰﹶﻟﺎ Surely they would come to it Mutlaka ona gelirlerdi ﺃﰐ ﺎﻮﻫ ﺗٰﹶﻟﺎ Indeed it will come Mutlaka gelecektir ﺃﰐ ﻴ ﹲﺔﺗٰﹶﻟﺎ Indeed we would give Verirdik 1 ﺃﰐ ﺎﻴﻨﺗٰﹶﻟﺎ Indeed we would give them Onlara verirdik 1 ﺃﰐ ﻢﺎﻫﻴﻨﺗٰﹶﻟﺎ Surely I will come to them Mutlaka onlara geleceğim 1 ﺃﰐ ﻢﻨﻬﻴﺗٰﹶﻟﺎ For/to Adam (pbuh) Adem’e, Adem için (AS) Surely they are eaters, will eat Elbette yiyenlerdir, yiyeceklerdir He would believe Đman ederdi Surely signs ﻷﻷ ﺆ ﺆﹸﻟ ﹸﻟ ﻼ = ﹺﻝ ﹶﺍ ﹾﻥ َ ﹶﻻ ﻟﹶﺌ ﱠ ﺍ ﹾﻥ ﻦ = ﹶﻝ ﺌﹶﻟ ﹶﻻ 1 ﻡ ﺩ ٰﻟﺎ ﺃﻛﻞ ﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ ٰﹶﻟﺎ ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ٰﹶﻟﺎ Elbette ayetler, işaretler, deliller ﺃﻳﻲ ﺕ ﺎﹶﻟﺎٰﻳ For/to our signs Bizim ayetlerimize ﺃﻳﻲ ﺎﺗﻨﺎﻟﺎٰﻳ Surely a sign Elbette bir işaret ﺃﻳﻲ ﻳ ﹰﺔٰﹶﻟﺎ Surely they sought Elbette aradılar ﺑﻐﻲ ﺍﻐﻮ ﺘﺑﹶﻻ Those who remain Kalanlar, duranlar ﻟﺒﺚ ﲔ ﺜﹶﻻﹺﺑ For/to Abraham (pbuh) Đbrahim’e, Đbrahim için (AS) For/to his son Oğluna ﺑﲏ ﻪ ﺑﹺﻨﺎﻟ For/to his parents Ana-babası için ﺃﺑﻮ ﻪ ﻳﻮ ﺑَﻷ 4 8 373 ﻢ ﻴﺍﻫﺑﺮﺎﻟ ﺃﺑﻮ ﻟﹶﺎﺑﹺﻲ ﺑﲔ ﻦ ﻴﺑُﻷ ﺃﺑﻮ ﻪ ﻟﹶﺎﺑﹺﻴ ﻟﻮﺕ ﺕ ﻟﹶﺎ For/to my father Babamı For me to clarify Açıklamam için For/to his father Babasına, babası için Passed Geçti Name of false deity Put adı You would have followed Takip ederdiniz 8 ﺗﺒﻊ ﻢ ﺘﻌ ﺒﺗﹶﻻ Surely we followed you (pl) Size uyduk 8 ﺗﺒﻊ ﺎﻛﹸﻢﻌﻨ ﺒﺗﹶﻻ Surely they followed you Sana uydular 8 ﺗﺒﻊ ﻙ ﻮﺒﻌﺗﹶﻻ Indeed I will take Mutlaka edinirim, edineceğim 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﱠﻥ ﺗﹶﻟﹶﺎ We would have taken Edinirdik 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺎﺨ ﹾﺬﻧ ﺗﹶﻟﺎ They would have taken you Seni edinirlerdi 8 ﺃﺧﺬ ﻙ ﺨﺬﹸﻭ ﺗﻟﹶﺎ For me to complete Tamamlamam 4 ﲤﻢ ﻢ ﺗُﻷ To sin Günaha ﺃﰒ ﺎﹾﺛ ﹴﻢﻟ Indeed I find Mutlaka bulurum, alırım 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﹶﻟﹶﺎ ﹺﺟ Indeed I find Mutlaka bulurum, alırım 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﱠﻥ ﹶﻟﹶﺎ ﹺﺟ Surely a reward Elbet bir mükafat ﺃﺟﺮ ﺍﺟﺮ ﹶﻟﹶﺎ- ﺮ ﺟ َﻷ Surely I will make you Mutlaka seni kılarım ﺟﻌﻞ ﻚ ﻨﻌﹶﻠ ﺟ ﹶﻟﹶﺎ For an appointed time Bir süre için ﺃﺟﻞ ﺟ ﹴﻞ ﻟﹶﺎ Surely I will destroy Mutlaka yok edeceğim ﺣﻨﻚ ﻦ ﺘﹺﻨ ﹶﻜﺣ ﹶﻟﹶﺎ For/to one, anyone Birisi için, bir kişi için, birisine ﻭﺣﺪ ﺪ ﺣ ﻟﹶﺎ For/to one of the two Đkisinden birine ﻭﺣﺪ ﺎﻫﻤ ﺪ ﺣ ﻟﹶﺎ Surely one (fm) Gerçekten birisi ﻭﺣﺪ ﻯﺣﺪ ﺎﹶﻟ For me to make lawful Helal etmem için 2 ﺣﻠﻞ ﺣ ﱠﻞ ُﻷ You would differ Đhtilafa düşerdiniz 8 ﺧﻠﻒ ﻢ ﺘﺘﹶﻠ ﹾﻔﺧ ﻟﹶﺎ For/to his sister Kız kardeşine ﺃﺧﻮ ﻪ ﺘﺧ ﻟﹸﺎ We would have seized Tutardık, yakalardık ﺃﺧﺬ ﺎﺧ ﹾﺬﻧ ﹶﻟﹶﺎ 2 ﺕ ﹶﻻ 1 1 374 To later ones Sonrakilerine ﺃﺧﺮ ﻢ ﻬ ﺧﺮٰﻳ ﻟﹸﺎ For/to our brothers Kardeşlerimize ﺃﺧﻮ ﺎﺍﹺﻧﻨﺧﻮ ِﻹ For/to their brothers Kardeşlerine ﺃﺧﻮ ﺍﹺﻧﻬﹺﻢﺧﻮ ﺎﻟ For/to my brother Kardeşim için ﺃﺧﻮ ﻲَﻷﺧ For/to his brother Kardeşi için, kardeşine ﺃﺧﻮ ﻪ ﺧﻴ ﻟﹶﺎ We would make them enter Onları sokardık 4 ﺩﺧﻞ ﻢﺎﻫﺧ ﹾﻠﻨ ﺩ َﻷ Surely I will make you (pl) enter Mutlaka sizi sokacağım 4 ﺩﺧﻞ ﻨﻜﹸﻢﺧﹶﻠ ﺩ ُﻷ Surely I will make them enter Mutlaka onları sokacağım 4 ﺩﺧﻞ ﻢﻨﻬﺧﹶﻠ ﺩ ُﻷ Surely I will slaughter him Mutlaka onu boğazlayacağım 1 ﺫﺑﺢ ﻪ ﻨﺤ ﺑﹶﻟﹶﺎ ﹾﺫ We would make you taste Sana tattırırdık 1 ﺫﻭﻕ ﻙ ﺎﹶﻟﹶﺎ ﹶﺫ ﹾﻗﻨ They would doubt Şüphe ederlerdi 8 ﺭﻳﺐ ﺏ ﺎﺭﺗ ﻟﹶﺎ Surely I will stone you Mutlaka seni taşlarım 1 ﺭﺟﻢ ﻚ ﻨﻤ ﺟ ﺭ ﹶﻟﹶﺎ We would have shown them to you Onları sana gösterirdik 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﺎ ﹶﻛﻳﻨﺭ ﹶﻟﹶﺎ Sticky Yapışkan ﻟﺰﺏ ﺏ ﻟﹶﺎ ﹺﺯ ﹴ For/to your wives Eşlerine, hanımlarına ﺯﻭﺝ ﻚ ﺍ ﹺﺟﺯﻭ ﻟﹶﺎ For/to their wives, spouses Eşleri için, hanımları için ﺯﻭﺝ ﻢ ﺍ ﹺﺟ ﹺﻬﺯﻭ ﻟﹶﺎ Surely I will increase you (pl) Elbette sizi arttırırım 1 ﺯﻳﺪ ﻧﻜﹸﻢﺪ َﻷﺯﹺﻳ Surely I will adorn Elbette süsleyeceğim 2 ﺯﻳﻦ ﻦ ﻨﻳﺯ ﹶﻟﹸﺎ Indeed I will ask forgiveness Elbette bağışlama dileyeceğim 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﱠﻥ ﻔ ﻐ ﺘﺳ ﹶﻟﹶﺎ I would have increased Çoğaltırdım 10 ﻛﺜﺮ ﺕ ﺮ ﺘ ﹾﻜﹶﺜﺳ ﻟﹶﺎ For me to prostrate Benim secde etmem 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺳ ﻟﹶﺎ We would give them water Onları sulardık 4 ﺳﻘﻲ ﻢ ﻫ ﺎﻴﻨﺳ ﹶﻘ ﹶﻟﹶﺎ He would make them hear Onlara işittirirdi 4 ﲰﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﻤ ﺳ ﹶﻟﹶﺎ For the company, family Arkadaşları için, ehli için ﺻﺤﺐ ﺏ ﺎ ﹺﺻﺤ ﻟﹶﺎ He would choose Seçerdi ﺻﻔﻮ ﺻ ﹶﻄﻔٰﻰ ﻟﹶﺎ Indeed I will hang you (pl) Elbette sizi asacağım ﺻﻠﺐ ﻢ ﻨ ﹸﻜﺒﺻﱢﻠ ﹶﻟﹸﺎ 8 375 Indeed I will cause them to deviate Mutlaka onları saptıracağım 4 ﺿﻠﻞ ﻢﻨﻬﺿﱠﻠ ُﻷ Indeed I think you Mutlaka ben seni sanıyorum 1 ﻇﻨﻦ ﻚ ﻨﹶﻟﹶﺎ ﹸﻇ Indeed I think him Mutlaka ben onu sanıyorum 1 ﻇﻨﻦ ﻪ ﻨﹶﻟﹶﺎ ﹸﻇ As players, for play Oyuncular olarak, oyun için ﻟﻌﺐ ﲔ ﻋﹺﺒ ﻟﹶﺎ For me to do justice Adalet yapmam için 1 ﻋﺪﻝ ﺪ ﹶﻝ ﻋ ﻟﹶﺎ They would prepare Hazırlık yaparlardı 4 ﻋﺪﺩ ﻭﺍﻋﺪ ﹶﻟﹶﺎ Surely I will punish him Elbette ona azap edeceğim 2 ﻋﺬﺏ ﻪ ﻨﺑﻋ ﱢﺬ ﹶﻟﹸﺎ It would distress you (pl) Sizi sıkıntıya sokardı 1 ﻋﻨﺖ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻨﻋ ﹶﻟﹶﺎ Those who curse Lanetleyenler ﻟﻌﻦ ﻮ ﹶﻥﻋﻨ ﻟﹶﺎ Indeed I will defeat Elbette galip geleceğim 1 ﻏﻠﺐ ﻦ ﺒﻠﹶﻟﹶﺎ ﹾﻏ Indeed I will lead them astray Elbette onları azdıracağım 4 ﻏﻮﻱ ﻢ ﻬ ﻨﻳﹶﻟﹸﺎ ﹾﻏ ﹺﻮ Vain, vain talk Boş söz ﻟﻐﻲ ﻴ ﹰﺔﻏ ﻟﹶﺎ It would give as ransom Fidye olarak verirdi 8 ﻓﺪﻱ ﺕ ﺪ ﺘﻟﹶﺎ ﹾﻓ They would give as ransom Fidye olarak verirlerdi 8 ﻓﺪﻱ ﺍﺪﻭ ﺘﻟﹶﺎ ﹾﻓ For me to kill you Seni öldürmem için 1 ﻗﺘﻞ ﻚ ﺘﹶﻠﻟﹶﺎ ﹾﻗ Surely I will kill you Seni mutlaka öldüreceğim 1 ﻗﺘﻞ ﻚ ﻨﺘﹶﻠﹶﻟﹶﺎ ﹾﻗ To nearer Daha yakına ﻗﺮﺏ ﺏ ﺮ ﻟﹶﺎ ﹾﻗ Surely I will cut Mutlaka keseceğim 1 ﻗﻄﻊ ﻦ ﻌ ﹶﻟﹸﺎﹶﻗ ﱢﻄ Indeed I will sit Mutlaka oturacağım 1 ﻗﻌﺪ ﺪ ﱠﻥ ﻌ ﹶﻟﹶﺎ ﹾﻗ That which meets, will meet Ona kavuşan, kavuşacak olan ﻟﻘﻲ ﻪ ﻴﹶﻻﻗ For/to many of them Onların çoğunda ﻛﺜﺮ ﻢ ﻫ ﻟﹶﺎ ﹾﻛﹶﺜ ﹺﺮ For me to deny Đnkar etmem için 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻟﹶﺎ ﹾﻛ ﹸﻔ Surely I will cover, remove Elbette örteceğim 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﱠﻥ ﹶﻟﹸﺎ ﹶﻛ ﱢﻔ They would eat Yerlerdi 1 ﺃﻛﻞ ﹶﻟﹶﺎ ﹶﻛﻠﹸﻮﺍ I would have been Olurdum 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﹶﻟﹶﺎﻛﹸﻮ Surely I will plan Elbette tuzak kuracağım 1 ﻛﻴﺪ ﺪ ﱠﻥ ﻛﻴ ﹶﻟﹶﺎ 376 ﺎﻟﹶﻰ = ﹶﻝ ﹺﺇﻟﹶﻰﹶﻟ Indeed to Mutlaka –a, -e Surely it is orderer, will order Mutlaka emredendir, emreder ﺃﻣﺮ ﺭﹲﺓ ﺎﹶﻟﹶﺎﻣ To their trusted issues Emanetlerine ﺃﻣﻦ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺎﺎﻧﻟﹶﺎﻣ Indeed a bondwoman Gerçekten bir cariye ﺃﻣﻮ ﻣ ﹲﺔ َﻷ For/to order, affair Emre, işe ﺃﻣﺮ ﻣ ﹺﺮ ﻟﹶﺎ To his wife Karısına, hanımına ﻣﺮﺃ ﻪ ﺗﺮﹶﺍ ﻣ ﻻ Surely I am the orderer, will order Onlara emredenim, emredeceğim ﺃﻣﺮ ﻢﻧﻬﺮ ﻣ َﻷ You (pl) touched Dokundunuz, temas ettiniz 3 ﳌﺲ ﻢ ﺘﺴ ﻤ ٰ ﻟ- ﻢ ﺘﺴ ﻣ ﹶﻻ You (pl) would have grasped Tutardınız 4 ﻣﺴﻚ ﻢ ﺘﺴ ﹾﻜ ﻣ ﹶﻟﹶﺎ Indeed you (pl) grasped them Mutlaka onları tuttunuz 4 ﻣﺴﻚ ﻢ ﺘﺴ ﹾﻜ ﻣ ﹶﻟﹶﺄ Surely I will fill Mutlaka dolduracağım 1 ﻣﻸ ﻦ ﻣﹶﻠﹶﺌ ﹶﻟﹶﺎ Surely I will raise desires in them Mutlaka onlara kuruntu vereceğim 2 ﻣﲏ ﻢﻨﻬﻴﻨﻣ ُﻷ For/to his mother Annesine ﺃﻣﻢ ﻪ ﻣ ﻟﹸﺄ In order to Olması için, olmak için Indeed you Gerçekten sen He could have taken retribution Đntikam alırdı Indeed you (pl) Gerçekten siz So that I warn you (pl) Sizi uyarmam için 4 ﻧﺬﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﺬ ﻧﻟﹸﺎ He would have sent down Đndirirdi 4 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹶﻝ ﻧﹶﻟﹶﺎ For your animals, cattle Hayvanlarınız için ﻧﻌﻢ ﻣﻜﹸﻢ ﺎﻧﻌَﻷ For his favors Onun nimetleri için ﻧﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﻧﻟﹶﺎ For yourselves Kendiniz için ﻧﻔﺲ ﻢ ﺴ ﹸﻜ ِ ﻧ ﹸﻔﻟﹶﺎ For themselves Kendileri için ﻧﻔﺲ ﺴﻬﹺﻢ ِ ﻟﺎﹶﻧ ﹸﻔ They would have dispersed Dağılırlardı 7 ﻓﻀﺾ ﻮﺍﻧ ﹶﻔﻀﻟﹶﺎ So that I grant Bağışlamam için 1 ﻭﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻟﹶﺎ For/to the people Ehli için, halkı için ﺃﻫﻞ ﻫ ﹺﻞ ﻟﹶﺎ ﻟﹶﺎ ﹾﻥ = ﹺﻝ ﹶﺃ ﹾﻥ ﺖ ﻧﺖ = ﹶﻝ ﹶﺍ ﻧﹶﻟﹶﺎ 8 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺘﻧﻟﹶﺎ ﻢ ﺘﻧﻢ = ﹶﻝ ﹶﺍ ﺘﻧﹶﻟﹶﺎ 377 ﺃﻫﻞ ﻪ ﻠﻫ ﻟﹶﺎ Oynayan, eğlenen ﳍﻮ ﻴ ﹰﺔﻫ ﻟﹶﺎ Very compassionate, imploring Çok şefkatli, yalvaran ﺃﻭﻩ ﻩﺍﹶﻟﹶﺎﻭ Surely it will be given to me Elbette bana verilecek ﺃﰐ ﻦ ﻴﺗﹶﻟﺎﹸﻭ To the first Birinciye ﺃﻭﻝ ﻭ ﹺﻝ ﻟﹶﺎ To former ones, earlier ones Öncekilerine ﺃﻭﻝ ﻢ ﻬ ﻟﺎﹸﻭﻟٰﻴ For/to our earlier ones Öncekilerimiz için ﺃﻭﻝ ﺎﻟﻨﻭ ﻟﹶﺎ For/to the owners of Sahipleri için ﺃﻭﻝ ﻰﻟﺎﹸﻭﻟ To which one Hangisine For familiarity Alıştırma, ısındırma için For your oaths Yeminleriniz için Surely evil For/to his people, family Ailesine Playing, distracted 2 ﻯ ﻯ = ﹺﻝ ﹶﺃ ﻟﹶﺎ ﺃﻟﻒ ﻑ ﺎﻳﻠﹶﺎﻟ ﳝﻦ ﻢ ﺎﹺﻧ ﹸﻜﻳﻤﻟﹶﺎ Gerçekten ne kötü ﺑﺄﺱ ﺲ ﹶﻟﹺﺒﹾﺌ Clothing, covering Elbise, örtü ﻟﺒﺲ ﺱ ﺎﻟﺒ Their clothes Onların elbisesi ﻟﺒﺲ ﻢﺳﻬ ﺎﻟﺒ Their (dual) clothes O ikisinin elbiseleri ﻟﺒﺲ ﺎﻬﻤ ﺳ ﺎﻟﺒ Ever watchful Elbette gözetleme yerindedir ﺭﺻﺪ ﺩ ﺎﺮﺻ ﻤ ﹶﻟﺒﹺﺎﹾﻟ On open road Ana yol üzerinde ﺃﻣﻢ ﺎ ﹴﻡﺎﻣﹶﻟﹺﺒ To remain, stay Kaldı, durdu 1 ﻟﺒﺚ ﺚ ﻠﹺﺒ ﹸ ﻳ- ﺚ ﹶﻟﹺﺒ ﹶ You remained, stayed Kaldın, durdun 1 ﻟﺒﺚ ﺖ ﹶﻟﹺﺒﹾﺜ I remained, stayed Kaldım, durdum 1 ﻟﺒﺚ ﺖ ﹶﻟﹺﺒﹾﺜ You (pl) remained, stayed Kaldınız, durdunuz 1 ﻟﺒﺚ ﻢ ﺘﹶﻟﹺﺒﹾﺜ We remained, stayed Kaldık, durduk 1 ﻟﺒﺚ ﺎﹶﻟﹺﺒﹾﺜﻨ They remained, stayed Kaldılar, durdular 1 ﻟﺒﺚ ﹶﻟﹺﺒﺜﹸﻮﺍ Abundant Bol, çok ﻟﺒﺪ ﺍﺒﺪﹸﻟ Compacted mass, felt Sıkışmış kütle, keçe ﻟﺒﺪ ﺍﺒﺪﻟ He would come out Çıkardı ﺑﺮﺯ ﺯ ﺮ ﺒﹶﻟ 1 378 ﻟﺒﺲ ﺲ ﺒ ﹴﹶﻟ 1 ﻟﺒﺲ ﺲ ﺒﻳ ﹾﻠ - ﺲ ﹶﻟﹺﺒ 1 ﻟﺒﺲ ﺲ ﻳ ﹾﻠﹺﺒ - ﺲ ﹶﻟﹺﺒ Gerçekten bir yol ﺳﺒﻞ ﺴﺒﹺﻴ ﹴﻞ ﹶﻟﹺﺒ We obscured Şüpheye düşürdük ﻟﺒﺲ ﺎﺴﻨ ﺒﹶﻟ For/to a human being Đnsan için, beşer için ﺑﺸﺮ ﺸ ﹴﺮ ﺒﻟ For/to two human beings Đki insana ﺑﺸﺮ ﻳ ﹺﻦﺮ ﺸ ﺒﻟ We would send, appoint Gönderirdik ﺑﻌﺚ ﺎﻌﹾﺜﻨ ﺒﹶﻟ For/to some, some of them Bazısına, bazılarına, bazıları için ﺑﻌﺾ ﺾﺒﻌﻟ For/to their husbands Kocalarına ﺑﻌﻞ ﻦ ﺘ ﹺﻬﻮﹶﻟﺒﻌﻟ They would have rebelled Azgınlık ederlerdi ﺑﻐﻲ ﺍﻐﻮ ﺒﹶﻟ Message, notification Açıklama, tebliğ ﺑﻠﻎ ﻼﻏﹰﺎ ﺒ ﹶﹶﻟ For/to a city, land Bir beldeye ﺑﻠﺪ ﺪ ﺒﹶﻠﻟ Milk Süt ﻟﱭ ﻨﹰﺎ ﹶﻟﺒ- ﺒ ﹴﻦﹶﻟ For/to the sons Oğulları için ﺑﲏ ﺒﻨﹺﻲﻟ For/to his sons Oğullarına ﺑﲏ ﻪ ﺒﻨﹺﻴﻟ Coats of armor Giyecek, zırh ﻟﺒﺲ ﺱ ﻮ ﹴﹶﻟﺒ Indeed the house Şüphesiz evi ﺑﻴﺖ ﺖ ﻴﺒﹶﻟ For/to their (fm) houses Evlerine ﺑﻴﺖ ﺗﻬﹺﻢﻮﺒﻴﻟ Surely you (pl) will believe Mutlaka iman edeceksiniz 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﺘﹶﻟ For you (pl) to believe Đnanmanız için 4 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﺆ ﺘﻟ Surely you (pl) will bring to me Mutlaka bana getireceksiniz 1 ﺃﰐ ﻨﻨﹺﻲﺗﺘ ﹾﺄﹶﻟ Surely you (pl) come Mutlaka gelirsiniz 1 ﺃﰐ ﻮ ﹶﻥﺘ ﹾﺄﺗﹶﻟ Surely it will come to you (pl) Mutlaka size gelir, gelecek 1 ﺃﰐ ﻨﻜﹸﻢﻴﺗﺘ ﹾﺄﹶﻟ So that you (pl) take Onları almanız için 1 ﺃﺧﺬ ﺎﺧﺬﹸﻭﻫ ﺘ ﹾﺄﻟ Those who desert Gerçekten terk edenler ﺗﺮﻙ ﺎ ﹺﺭﻛﹸﻮﺍﹶﻟﺘ Doubt Şüphe To wear Giydi, takındı To mix Karıştırdı Certainly a way 1 1 379 For you to turn us Bizi çevirmen için 1 ﺃﻓﻚ ﺎﻓ ﹶﻜﻨﺘ ﹾﺄﻟ For you (pl) to eat Yemeniz için 1 ﺃﻛﻞ ﺘ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮﺍﻟ For you (pl) to seek Aramanız için 8 ﺑﻐﻲ ﻮﺍﺘﻐﺒﺘﻟ You would make it apparent Açıklardın 4 ﺑﺪﻭ ﻱﺒﺪﺘﹶﻟ For you to give glad tidings Müjdelemen için 2 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﺘﻟ You will be resurrected Mutlaka diriltileceksiniz 1 ﺑﻌﺚ ﻦ ﻌﹸﺜ ﺒﺘﹶﻟ So that you (pl) reach Ulaşmanız için, erişmeniz için 1 ﺑﻠﻎ ﻮﺍﺒﹸﻠﻐﺘﻟ Surely you (pl) will be tested Mutlaka sınanacaksınız 1 ﺑﻠﻮ ﻮ ﱠﻥ ﺒﹶﻠﺘﹶﻟ For you to clarify Açıklaman için 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﺘﻟ Surely you (pl) will make clear Onu mutlaka açıklayacaksınız 2 ﺑﲔ ﻪ ﻨﻨﻴﺒﺘﹶﻟ For you to be righteous Sakınmanız için 8 ﻭﻗﻲ ﺘﻘﹸﻮﺍﺘﻟ For you to recite Okuman için ﺗﻠﻮ ﺍﺘﹸﻠﻮﺘﻟ Indeed you find Mutlaka bulursun 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﱠﻥ ﺠ ﺘ ﹺﹶﻟ Indeed you find them Mutlaka onları bulursun 1 ﻭﺟﺪ ﻢ ﻬ ﻧﺪ ﺠ ﺘ ﹺﹶﻟ To flow, sail Akması, yüzmesi için 1 ﺟﺮﻱ ﻱ ﺠ ﹺﺮ ﺘﻟ For him to be recompensed Karşılığının verilmesi için 1 ﺟﺰﻱ ﻯﺠﺰ ﺘﻟ For you (pl) to think it Onu sanmanız için 1 ﺣﺴﺐ ﻩ ﻮﺴﺒ ﺤ ﺘﻟ For it to protect you (pl) Sizi koruması için 4 ﺣﺼﻦ ﻨﻜﹸﻢﺼ ﺤ ﺘﻟ For you to judge Hüküm vermen için 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﺘﻟ For you to give them mounts Onları bindirmen için 1 ﲪﻞ ﻢﻤﹶﻠﻬ ﺤ ﺘﻟ You would have taken Alırdın 1 ﺃﺧﺬ ﺕ ﺨ ﹾﺬ ﺘﹶﻟ For you to drive out Çıkarman için 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﺘﻟ For you to drive us out Bizi çıkarman için 4 ﺧﺮﺝ ﺎﺟﻨ ﺨ ﹺﺮ ﺘﻟ For them to drive out Çıkarmaları için 4 ﺧﺮﺝ ﻮﺍﺨ ﹺﺮﺟ ﺘﻟ Surely you (pl) will enter Mutlaka girersiniz, gireceksiniz 1 ﺩﺧﻞ ﻦ ﺧﹸﻠ ﺪ ﺘﹶﻟ Indeed you call them Onları çağırırsın 1 ﺩﻋﻮ ﻢﻮﻫﺪﻋ ﺘﹶﻟ 380 ﺫﻛﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻛ ﺘ ﹾﺬﹶﻟ 1 ﺫﻫﺐ ﻮﺍﻫﺒ ﺘ ﹾﺬﻟ Beni alçaltacaktın 4 ﺭﺩﻱ ﻳ ﹺﻦﺮﺩ ﺘﹶﻟ For you (pl) to be pleased Razı olmanız için 1 ﺭﺿﻮ ﺍﺿﻮ ﺮ ﺘﻟ For you to be pleased Razı olman için 1 ﺭﺿﻮ ﻰﺮﺿ ﺘﻟ Surely you (pl) will mount, embark Şüphesiz bineceksiniz 1 ﺭﻛﺐ ﻦ ﺒﺮ ﹶﻛ ﺘﹶﻟ For you(pl) to mount Binmeniz için 1 ﺭﻛﺐ ﻮﺍﺮ ﹶﻛﺒ ﺘﻟ For you(pl) to mount them Ona binmeniz için 1 ﺭﻛﺐ ﺎﻮﻫﺮ ﹶﻛﺒ ﺘﻟ Indeed you (pl) will see Mutlaka göreceksiniz 1 ﺭﺃﻱ ﻭ ﱠﻥ ﺮ ﺘﹶﻟ Indeed you (pl) will see it Mutlaka onu göreceksiniz 1 ﺭﺃﻱ ﺎﻧﻬﻭ ﺮ ﺘﹶﻟ For them to be moved Kaldırılması, yerinden oynatılması 1 ﺯﻭﻝ ﻭ ﹶﻝﺘﺰﻟ Indeed you (pl) will be asked Mutlaka sorulursunuz 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺌﹸﻠ ﺘﹶﻟ 10 ﺑﲔ ﲔ ﺘﹺﺒﺴ ﺘﻟ ﺳﻮﻱ ﺍﺘﻮﺴ ﺘﻟ Surely a reminder Şüphesiz bir öğüt For you (pl) to take Götürmeniz için You would have ruined me For it to be clear For you (pl) to sit firmly Seçilmesi için, açığa çıkması için Yerleşmeniz için, kurulmanız için For you to bewitch us Bizi sihirlemen için 1 ﺳﺤﺮ ﺎﺮﻧ ﺤ ﺴ ﺘﻟ For you (pl) to calm, soothe Sakinleşmeniz için 1 ﺳﻜﻦ ﻮﺍﺴ ﹸﻜﻨ ﺘﻟ For you to enter Yollara girebilmeniz için 1 ﺳﻠﻚ ﺴﹸﻠﻜﹸﻮﺍ ﺘﻟ Surely you (pl) will hear Mutlaka işiteceksiniz 1 ﲰﻊ ﻦ ﻌ ﻤ ﺴ ﺘﹶﻟ For you to ascribe partners Şirk koşman için 4 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﺘﻟ For you to be distressed Güçlük çekmen için ﺷﻘﻮ ﺸﻘﹶﻰ ﺘﻟ Indeed you bear witness Şahitlik edersiniz ﺷﻬﺪ ﻭ ﹶﻥﻬﺪ ﺸ ﺘﹶﻟ For it to incline, flow Meyletmesi için, akması için ﺻﻐﻲ ﻰﺼﻐ ﺘﻟ For you to be brought up Yetiştirilmen için 4 ﺻﻨﻊ ﻊ ﻨﺼ ﺘﻟ For you to distress Sıkıştırmanız için 2 ﺿﻴﻖ ﻴﻘﹸﻮﺍﻀ ﺘﻟ For him to contend Mutmain olması için ﻃﻤﺄ ﻦ ﺌﻤ ﺘ ﹾﻄﻟ For you to know each other Tanışmanız için ﻋﺮﻑ ﺭﻓﹸﻮﺍ ﺎﺘﻌﻟ 1 6 381 That you (pl) transgress Azgınlık yapmanız için 8 ﻋﺪﻭ ﻭﺍﺘﺪﻌ ﺘﻟ For you to hasten Acele etmen için 1 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹶﻞ ﻌ ﺘﻟ For you to turn away Yüz döndürmeniz için 4 ﻋﺮﺽ ﻮﺍﻌ ﹺﺮﺿ ﺘﻟ Surely you recognize them Onları tanırsın 1 ﻋﺮﻑ ﻢﻨﻬﻌ ﹺﺮﹶﻓ ﺘﹶﻟ Surely you know Gerçekten bilirsin 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﺘﹶﻟ For you /her to know Bilmen için, bilmesi için 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﺘﻟ Indeed you (pl) will know Mutlaka bileceksiniz 1 ﻋﻠﻢ ﻦ ﻤ ﻌﹶﻠ ﺘﹶﻟ For you (pl) to know Bilmeniz için 1 ﻋﻠﻢ ﻮﹾﺍﻌﹶﻠﻤ ﺘﻟ Surely you will reach Erişeceksiniz 1 ﻋﻠﻮ ﻦ ﻌﹸﻠ ﺘﹶﻟ Surely you would return Kesinlikle dönmeniz 1 ﻋﻮﺩ ﺩ ﱠﻥ ﻮﺘﻌﹶﻟ For you to drown Boğman için 1 ﻏﺮﻕ ﻕ ﻐ ﹺﺮ ﺘﻟ For you to forgive Bağışlaman için 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﻟ For you (pl) to invent Uydurmanız için 8 ﻓﺮﻱ ﻭﺍﺘﺮﺘ ﹾﻔﻟ For you to invent Uydurman için 8 ﻓﺮﻱ ﻱ ﺘ ﹺﺮﺘ ﹾﻔﻟ Indeed you (pl) will cause corruption Mutlaka bozgunculuk yapacaksınız 4 ﻓﺴﺪ ﺪ ﱠﻥ ﺴ ِ ﺘ ﹾﻔﹶﻟ For you to kill me Beni öldürmen için 1 ﻗﺘﻞ ﺘﹶﻠﻨﹺﻲﺘ ﹾﻘﻟ For you top read it Onu okuman için 1 ﻗﺮﺃ ﻩ ﺮﹶﺃ ﺘ ﹾﻘﻟ Indeed you (pl) say Gerçekten söylersiniz 1 ﻗﻮﻝ ﺘﻘﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥﹶﻟ For you (pl) to magnify, praise Yüceltmeniz için 2 ﻛﱪ ﻭﺍﺒﺮﺘ ﹶﻜﻟ Indeed you (pl) deny Gerçekten inkar edersiniz 1 ﻛﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹾﻜ ﹸﻔﺮﹶﻟ For you (pl) to complete Tamamlamanız için 4 ﻛﻤﻞ ﻤﻠﹸﻮﹾﺍ ﺘ ﹾﻜﻟ For you to be Olman için 1 ﻛﻮﻥ ﺘﻜﹸﻮ ﹶﻥﻟ Indeed you will be Mutlaka olursun 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﺘﻜﹸﻮﹶﻟ For you (pl) to be Olmanız için 1 ﻛﻮﻥ ﻮﺍﺘﻜﹸﻮﻧﻟ For you to turn us back Bizi döndürmen için ﻟﻔﺖ ﺎﺘﻨﻔ ﺘ ﹾﻠﻟ Surely you are given Veriliyorsun ﻟﻘﻲ ﺘﹶﻠﻘﱠﻰﹶﻟ 2 382 Indeed you (pl) pass Geçersiniz 1 ﻣﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﻤﺮ ﺘﹶﻟ You would have disputed Çekişirdiniz 6 ﻧﺰﻉ ﻢ ﺘﻋ ﺯ ﺎﺘﻨﹶﻟ You (pl) will be informed Haber verilirsiniz 4 ﻧﺒﺄ ﺆ ﱠﻥ ﺒﻨﺘﹶﻟ Surely you will inform them Elbette onlara haber vereceksin 4 ﻧﺒﺄ ﻢﻨﻬﺒﹶﺌﻨﺘﹶﻟ So that you warn Uyarman için 4 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﻟﺘ Surely its revelation Gerçekten indirmesi ﻧﺰﻝ ﻨﺰﹺﻳ ﹸﻞﺘﹶﻟ Surely you (pl) help him Mutlaka ona yardım edersiniz 1 ﻧﺼﺮ ﻪ ﻧﺮ ﺼ ﻨﺘﹶﻟ For you (pl) to spend Harcamanız için 4 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮﺍ ﻨﺘﻟ It would burden Ağır gelirdi ﻧﻮﺃ ﻮﹸﺃﺘﻨ ﹶﻟ- ﻮ ُﺀﺘﻨﹶﻟ For you (pl) to guide yourselves Yolunuzu bulmanız için 8 ﻫﺪﻱ ﻭﺍﺘﺪﻬ ﺘﻟ Surely you guide Mutlaka iletirsin 1 ﻫﺪﻱ ﻱﻬﺪ ﺘﹶﻟ They turned away Yüz çevirdiler 5 ﻭﱄ ﺍﻮﱠﻟﻮ ﺘﹶﻟ For/to Thamud Semud kavmi için It would have come to them Gelirdi Those who make, do, will do Kılanlar, kılacak For/to Goliath Calut’a For/to Gabriel Cebrail’e Pool Havuz He would have made Kılardı, yapardı He would have made you (pl) ﺩ ﻮﻟﹶﺜﻤ 1 ﺟﻴﺄ ﻢ ﻫ ﺎ َﺀﹶﻟﺠ ﺟﻌﻞ ﻋﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﹶﻟﺠ ﺕ ﺎﻟﹸﻮﻟﺠ ﺒﺮﹺﻳ ﹶﻞﺠ ﻟ ﹺ ﳉﺞ ﺠ ﹰﺔ ﹸﻟ 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﺠ ﹶﻟ Sizi kılardı, yapardı 1 ﺟﻌﻞ ﻌﹶﻠﻜﹸﻢ ﺠ ﹶﻟ We would have made Kılardık, yapardık 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺠ ﹶﻟ We would have made him Onu kılardık, yapardık 1 ﺟﻌﻞ ﻩ ﺎﻌ ﹾﻠﻨ ﺠ ﹶﻟ He would have made them Onları kılardı, yapardı 1 ﺟﻌﻞ ﻢﻌﹶﻠﻬ ﺠ ﹶﻟ To their skins Onların derilerine, ciltlerine ﺟﻠﺪ ﻢﺩﻫ ﺠﻠﹸﻮ ﻟ He would have gathered them Onları toplardı ﲨﻊ ﻢﻌﻬ ﻤ ﺠ ﹶﻟ Indeed a multitude Topluluk, cemaat ﲨﻊ ﻊ ﻴﺠﻤ ﹶﻟ 1 383 ﺟﻨﺐ ﻪ ﻨﹺﺒﺠ ﻟ On his side Yan tarafı, yanı üstünde To hell Cehenneme They persisted Direnip durdular 1 ﳉﺞ ﻮﺍﹶﻟﺠ Deep Derin 1 ﳉﺞ ﻲ ﺠ ﹸﻟ To persist Direndi, ısrar etti 1 ﳉﺞ ﺞ ﻠﻳ - ﻰﹶﻟﺠ Surely the protectors Gerçekten koruyanlar ﺣﻔﻆ ﲔ ﻈ ﻓﺎ ﹶﻟﺤ- ﻓﻈﹸﻮ ﹶﻥﺎﹶﻟﺤ Surely the protectors Gerçekten koruyanlar ﺣﻔﻆ ﲔ ﻈ ﻓﺎﹶﻟﺤ For the love of Sevgisi için ﺣﺒﺐ ﺐ ﺤ ﻟ It would become worthless Boşa giderdi ﺣﺒﻂ ﻂ ﺤﹺﺒ ﹶ ﹶﻟ For the boundaries Hudutlarına, sınırlarına ﺣﺪﺩ ﺩ ﻭﺤﺪ ﻟ For news, word Söz için ﺣﺪﺙ ﺚ ﻳﺤﺪ ﻟ Indeed a regret Gerçekten üzüntü, pişmanlık ﺣﺴﺮ ﺮ ﹲﺓ ﺴ ﺤ ﹶﻟ Surely good Elbette güzel ﺣﺴﻦ ﻦ ﺴ ﺤ ﹶﻟ Surely the truth Elbette hak, gerçek ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﹶﻟ- ﻖ ﺤ ﹶﻟ To the judgment Hükmüne ﺣﻜﻢ ﺤ ﹾﻜ ﹺﻢ ﻟ To his judgment Onun hükmüne ﺣﻜﻢ ﻪ ﻤ ﺤ ﹾﻜ ﻟ To their judgment Onların hükmüne ﺣﻜﻢ ﻤﻬﹺﻢ ﺤ ﹾﻜ ﻟ Forbearing Yumuşak davranan ﺣﻠﻢ ﻢ ﻴﺤﻠ ﹶﻟ Meat Et ﳊﻢ ﻮﻡ ﹸﻟﺤ- ﻢ ﺤ ﹶﻟ Tone, voice Ses, ses tonu ﳊﻦ ﺤ ﹺﻦ ﹶﻟ Meats Etler ﳊﻢ ﻮﻡﹸﻟﺤ Their meats Onların etleri ﳊﻢ ﺎﻣﻬ ﻮﹸﻟﺤ For/to my life Hayatım için ﺣﻴﻲ ﻲﻴﺎﺗﺤ ﻟ My beard Sakalım ﳊﻲ ﻲﻴﺘﺤ ﻟ Surely the losers Kaybedenler ﺧﺴﺮ ﻭ ﹶﻥﺳﺮ ﺎﹶﻟﺨ Those who err, sinners Hata edenler ﺧﻄﺄ ﲔ ﺌﻃ ﺎﹶﻟﺨ ﻢ ﻨﻬ ﺠ ﻟ 1 384 ﺧﱪ ﲑ ﺨﹺﺒ ﹶﻟ ﺧﺮﺝ ﺎﺟﻨ ﺮ ﺨ ﹶﻟ ﺧﺰﻥ ﺔ ﻧﺰ ﺨ ﻟ ﺧﺴﻒ ﻒ ﺴ ﺨ ﹶﻟ Yaratış, yaratılış ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨ ﹾﻠ ﹶﻟ For/to the creation Yaratışı için ﺧﻠﻖ ﺨ ﹾﻠ ﹺﻖ ﻟ Near, at, with Yanında Contentious Đnatçı ﻟﺪﺩ ﺪﹰﺍ ﹸﻟ Indeed the house Şüphesiz evi ﺩﻭﺭ ﺭ ﺍﹶﻟﺪ For/to David (pbuh) Davud’a (AS) At the decline Kayması, sarkması Near, at, with Katında ﺪ ﹾﻥ ﹶﻟ At, by, near us Bizim katımızda ﺎﺪﻧ ﹶﻟ At, by, near you Senin katında ﻚ ﻧﺪ ﹶﻟ At, by, near him Onun katında ﻪ ﻧﺪ ﹶﻟ At, by, near me Benim katında ﻲﺪﻧ ﹶﻟ At, by, near Katında ﻯﹶﻟﺪ At, by, near me Benim katında ﻱ ﺪ ﹶﻟ At, by, near us Katımızda ﺎﻳﻨﺪ ﹶﻟ At, by, near him Onun katında ﻪ ﻳﺪ ﹶﻟ At, by, near them Onların katında To delight Hoşlandı, lezzet aldı Surely the tasters, will taste Mutlaka tadanlar, tadacaklar Delicious Lezzetli For remembrance Indeed a remembrance, admonition All-Aware Haberdar olan We came out Çıktık To the guards Bekçilere He would make us buried in earth Yere geçirirdi Indeed creation 1 1 ﺍﹶﻟﺪ ﺩ ﻭ ﺍﻟﺪ ﺩﻟﻚ ﻙ ﺪﻟﹸﻮ ﻟ ﻢ ﻳ ﹺﻬﺪ ﹶﻟ ﻟﺬﺫ ﻳﹶﻠ ﱡﺬ - ﹶﻟ ﱠﺬ ﺫﻭﻕ ﺋﻘﹸﻮﺍﹶﻟﺬﹶﺍ ﻟﺬﺫ ﺓ ﹶﻟ ﱠﺬ Anılması için ﺫﻛﺮ ﺬ ﹾﻛ ﹺﺮ ﻟ Gerçekten öğüt, zikir ﺫﻛﺮ ﺮ ﺬ ﹾﻛ ﹶﻟ- ﺮ ﺬ ﹾﻛ ﹶﻟ 385 For remembrance, admonition Öğüt, hatırlama ﺫﻛﺮ ﻯﺬ ﹾﻛﺮ ﹶﻟ For my remembrance Anılmam için, zikrim için ﺫﻛﺮ ﺬ ﹾﻛﺮﹺﻱ ﻟ For our males Erkeklerimize ﺫﻛﺮ ﺎﻟ ﹸﺬﻛﹸﻮ ﹺﺭﻧ For that, to that Şunun için For your sin Günahın için ﺫﻧﺐ ﻚ ﻟﺬﹶﻧﹺﺒ For my sin Günahın için (dş) ﺫﻧﺐ ﻚ ﻟﺬﹶﻧﹺﺒ For their sins Onların günahları için ﺫﻧﺐ ﻮﹺﺑﻬﹺﻢﻟ ﹸﺬﻧ He would remove Giderirdi ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﹶﻟ ﹶﺬ Indeed the owners of Gerçekten sahibi ﹶﻟﺬﹸﻭ = ﹶﻝ ﺫﹸﻭ For the owners of Sahibi olanlara ﻱﻱ= ﹺﻝ ﺫﻟﺬ Truly Compassionate Gerçekten şefkatli He will take you back Seni döndürendir, döndürecektir You would have seen it Onu görürdün ﻚ ﻟﻚ = ﻝ ِ ﹶﺫ ﻟﻟ ﹶﺬ 1 ﺭﺃﻑ ﻑ ﺅ ﺮ ﹶﻟ 1 ﺭﺩﺩ ﻙ ﺩ ﺍﹶﻟﺮ 1 ﺭﺃﻱ ﻪ ﺘﻳﺮﹶﺃ ﹶﻟ For/to my Lord, for/to the Lord Rabbim için, rab için ﺭﺑﺐ ﺏ ﺮ ﻟ For/to your Lord Rabbin için ﺭﺑﺐ ﻚ ﺑﺮ ﻟ For/to your (fm) Lord Rabbin için (dş) ﺭﺑﺐ ﻚ ﺑﺮ ﻟ For/to your (pl) Lord Rabbiniz için ﺭﺑﺐ ﺑﻜﹸﻢﺮ ﻟ For/to his Lord Onun rabbi için ﺭﺑﺐ ﻪ ﺑﺮ ﻟ For/to her Lord Onun rabbi için (dş) ﺭﺑﺐ ﺎﺑﻬﺮ ﻟ For/to their Lord Onların rabbi için ﺭﺑﺐ ﻢ ﺑ ﹺﻬﺮ ﻟ For/to a man Bir adam için ﺭﺟﻞ ﺟ ﹴﻞ ﺮ ﻟ We would have stoned you Seni taşlardık ﺭﺟﻢ ﻙ ﺎﻤﻨ ﺟ ﺮ ﹶﻟ Truly mercy Gerçekten rahmet ﺭﺣﻢ ﻤ ﹰﺔ ﺣ ﺮ ﹶﻟ Truly our sustenance Gerçekten rızkımız ﺭﺯﻕ ﺎﺯﹸﻗﻨ ﹶﻟ ﹺﺮ For /to their Prophets Peygamberleri için ﺭﺳﻞ ﻠﻬﹺﻢﺳ ﺮ ﻟ Truly Prophet Gerçekten peygamber ﺭﺳﻞ ﻮ ﹴﻝﺮﺳ ﻟ - ﻮ ﹸﻝﺮﺳ ﹶﻟ 1 386 Truly His Prophet Gerçekten onun peygamberi ﺭﺳﻞ ﻪ ﻮﹸﻟﺮﺳ ﹶﻟ For /to his Prophet Onun elçisi için ﺭﺳﻞ ﻪ ﻟﻮﺮﺳ ﻟ We would raise him Onu yüceltirdik ﺭﻓﻊ ﻩ ﺎﻌﻨ ﺮﹶﻓ ﹶﻟ In your ascension Senin göğe çıkmana ﺭﻗﻲ ﻚ ﻴﻗﺮ ﻟ Obligation Vazife, yükümlülük ﻟﺰﻡ ﺍﻣﹰﺎﻟﺰ Surely nearness, closeness Yakınlık ﺯﻟﻒ ﺰﹾﻟ ﹶﻔﻰ ﹶﻟ For/to your wife Eşine, eşin için ﺯﻭﺝ ﻚ ﻭ ﹺﺟ ﺰ ﻟ Surely a magician Gerçekten sihirbaz ﺳﺤﺮ ﺮ ﺣ ﺎﹶﻟﺴ Surely two magicians Gerçekten iki sihirbaz ﺳﺤﺮ ﻥ ﺍﺣﺮ ﺎﹶﻟﺴ Indeed thieves Gerçekten hırsızlar ﺳﺮﻕ ﺎ ﹺﺭﻗﹸﻮ ﹶﻥﹶﻟﺴ Tongue, language Dil, lisan ﻟﺴﻦ ﺎﺎﻧﻟﺴ - ﺎ ﹲﻥﻟﺴ Your tongue Senin dilin ﻟﺴﻦ ﻚ ﺎﹺﻧﻟﺴ - ﻚ ﻧﺎﻟﺴ My tongue Benim dilim ﻟﺴﻦ ﺎﻧﹺﻲﻟﺴ For Saba Sebe için You are not Değilsin 1 ﻟﻴﺲ ﺖ ﺴ ﹶﻟ I am not Değilim 1 ﻟﻴﺲ ﺖ ﺴ ﹶﻟ You (pl) are not Değilsiniz 1 ﻟﻴﺲ ﻢ ﺘﺴ ﹶﻟ You (pl, fm) are not Değilsiniz (dş) 1 ﻟﻴﺲ ﻦ ﺘﺴ ﹶﻟ Surely a magic Gerçekten sihir, büyü ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺴ ِ ﹶﻟ Indeed swift Gerçekten çabuk, hızlı ﺳﺮﻉ ﻊ ﺴﺮﹺﻳ ﹶﻟ For his work, deed Çalışması için ﺳﻌﻲ ﻪ ﻌﹺﻴ ﺴ ﻟ For her work, deed Çalışması için ﺳﻌﻲ ﺎﻌﹺﻴﻬ ﺴ ﻟ He would give them power Onlara yetki verirdi ﺳﻠﻂ ﻢﺴﱠﻠ ﹶﻄﻬ ﹶﻟ For Solomon (pbuh) Süleyman’a (AS) Truly hearing Gerçekten işiten ﲰﻊ ﻊ ﻴﺴﻤ ﹶﻟ- ﻊ ﻴﺴﻤ ﹶﻟ In the law, practice Kanununda, sünnetinde ﺳﻨﻦ ﺖ ﻨﺴ ﻟ - ﺔ ﻨﺴ ﻟ 1 ﺒﹴﺈﺴ ﻟ 2 ﺎ ﹶﻥﻴﻤﺴﹶﻠ ﻟ 387 ﺳﻨﻦ ﺎﺘﻨﻨﺴ ﻟ In our law, practice Kanunumuzda, sünnetimizde Indeed it will Gerçekten olacak For/to a poet Şaire, şair için ﺷﻌﺮ ﻋ ﹴﺮ ﺎﻟﺸ Surely diverse Çeşitli, dağınık ﺷﺘﺖ ﻰﺸﺘ ﹶﻟ Indeed severe, strong Gerçekten şiddetli ﺷﺪﺩ ﺪ ﻳﺸﺪ ﹶﻟ- ﺪ ﻳﺸﺪ ﹶﻟ Indeed bad, evil Mutlaka kötü ﺷﺮﺭ ﺮ ﺸ ﹶﻟ Certainly a small group Gerçekten küçük topluluk ﺷﺮﺫﻡ ﻣ ﹲﺔ ﺫ ﺮ ﺸ ﹶﻟ For our partners Ortaklarımız için ﺷﺮﻙ ﺎﺋﻨﺮﻛﹶﺎ ﺸ ﻟ For their partners Onların ortakları için ﺷﺮﻙ ﺋ ﹺﻬﻢﺮﻛﹶﺎ ﺸ ﻟ Surely our witnessing Gerçekten bizim şahitliğimiz ﺷﻬﺪ ﺎﺗﻨﺩ ﺎﺸﻬ ﹶﻟ Surely a witness Gerçekten şahit ﺷﻬﺪ ﺪ ﺸﻬﹺﻴ ﹶﻟ Indeed a mixture Gerçekten bir karışım ﺷﻮﺏ ﺎﻮﺑ ﺸ ﹶﻟ Really a thing Gerçekten bir şey ﺷﻴﺄ ﻲ ٌﺀ ﺸ ﹶﻟ For a thing Bir şey için ﺷﻴﺄ ﻲ ٍﺀ ﺸ ﻟ For/to his friend Arkadaşına ﺻﺤﺐ ﻪ ﺣﹺﺒ ﺎﻟﺼ ﺻﺪﻕ ﻕ ﺩ ﺎﹶﻟﺼ ﺻﺪﻕ ﺩﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﹶﻟﺼ ﺻﻠﻲ ﺎﻟﹸﻮﺍﹶﻟﺼ ﺻﻮﺕ ﺕ ﻮ ﺼ ﹶﻟ ﺿﻠﻞ ﺎﻟﱡﻮ ﹶﻥﹶﻟﻀ ﻃﻤﺲ ﺎﺴﻨ ﻤ ﹶﻟ ﹶﻄ ﻟﻄﻒ ﻒ ﻴﹶﻟﻄ Indeed truthful Indeed truthful ones ﻑ ﻮ ﺳ ﻑ = ﹶﻝ ﻮ ﺴ ﹶﻟ Gerçekten doğru, doğru söyleyen Gerçekten doğrular, doğru söyleyenler Indeed they will enter fire Mutlaka ateşe girecekler Surely the sound, voice Gerçekten ses Indeed those who deviate Gerçekten sapkınlar We would obliterate Silerdik, kör ederdik Subtle, Beneficient Latif, lütuf sahibi, incelikleri bilen Blazing fire Alevli ateş ﻟﻈﻲ ﹶﻟﻈﹶﻰ- ﹶﻟﻈﹶﺎ Gerçekten zalimler ﻇﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻟﻤﹶﻟﻈﹶﺎ Gerçekten zulüm ﻇﻠﻢ ﻢ ﹶﻟ ﹸﻈ ﹾﻠ ﻇﻠﻞ ﹶﻟ ﹶﻈﻠﱡﻮﺍ Surely oppressors, wrongdoers Surely oppression, wrongdoing They would remain 1 1 Devam ederlerdi 1 388 Surely very unjust Gerçekten çok zalim For/to Aad Ad kavmine They would return Dönerlerdi Tyrant Zorba Play Oyun, eğlence To play Oynadı For/to his worshipping For/to our slaves ﻇﻠﻢ ﻡ ﹶﻟ ﹶﻈﻠﹸﻮ ﺩ ﺎﻟﻌ ﻋﻮﺩ ﻭﺍﺎﺩﹶﻟﻌ ﻋﻠﻮ ﺎ ﹴﻝﹶﻟﻌ ﻟﻌﺐ ﺎﻌﺒ ﹶﻟ- ﺐ ﻌ ﹶﻟ ﻟﻌﺐ ﺐ ﻌ ﻳ ﹾﻠ - ﺐ ﻌ ﹶﻟ Onun kulluğuna, ibadetine ﻋﺒﺪ ﻪ ﺗﺩ ﺎﻌﺒ ﻟ Kullarımıza, kullarımız için ﻋﺒﺪ ﺎﺩﻧ ﺎﻌﺒ ﻟ Onun kullarına, kulları için ﻋﺒﺪ ﻩ ﺩ ﺎﻌﺒ ﻟ Kullarıma, kullarım için ﻋﺒﺪ ﻱﺎﺩﻌﺒ ﻟ Surely servant, worshipper Gerçekten kul ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻋ ﺪ = ﹶﻝ ﺒﻌ ﹶﻟ Surely a lesson Gerçekten ibret ﻋﱪ ﺮ ﹰﺓ ﺒﻌ ﹶﻟ Indeed he would hasten Acele ederdi, çabuk verirdi ﻋﺠﻞ ﺠ ﹶﻞ ﻌ ﹶﻟ Their appointed periods Đddetlerini ﻋﺪﺩ ﻦ ﺗ ﹺﻬﺪ ﻌ ﻟ Indeed the punishment Gerçekten azap ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌﺬﹶﺍ ﹶﻟ We would punish Azap ederdik 2 ﻋﺬﺏ ﺎﺑﻨﻌ ﱠﺬ ﹶﻟ He would punish Azap ederdi 2 ﻋﺬﺏ ﻢﺑﻬﻌ ﱠﺬ ﹶﻟ Surely you would recognize them Mutlaka onları bildin 1 ﻋﺮﻑ ﻢﺘﻬﺮ ﹾﻓ ﻌ ﹶﻟ Surely very forgiving Gerçekten çok affeden ﻋﻔﻮ ﻮ ﻌ ﹸﻔ ﹶﻟ So that, perhaps Belki, ola ki ﻟﻌﻞ ﻌ ﱠﻞ ﹶﻟ Surely will overcome Mutlaka üstün gelir ﻋﻠﻮ ﻌﻠﹶﺎ ﹶﻟ So that you Ola ki sen ﻟﻌﻞ ﻚ ﻌﱠﻠ ﹶﻟ So that you (pl) Ola ki siz ﻟﻌﻞ ﻢ ﻌﱠﻠ ﹸﻜ ﹶﻟ Indeed its knowledge Gerçekten bilgisi ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌ ﹾﻠ ﹶﻟ He would know it Onu bilirdi ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻠﻌ ﹶﻟ So that we Ola ki biz ﻟﻌﻞ ﺎﻌﱠﻠﻨ ﹶﻟ For/to his servants, worshippers For/to my servants, worshippers 1 1 2 1 389 So that he Ola ki o ﻟﻌﻞ ﻪ ﻌﱠﻠ ﹶﻟ So that they Ola ki onlar ﻟﻌﻞ ﻢ ﻬ ﻌﱠﻠ ﹶﻟ So that I Ola ki ben ﻟﻌﻞ ﻌﻠﱢﻲ ﹶﻟ Indeed Supreme Gerçekten yüce ﻋﻠﻮ ﻲ ﻠﻌ ﹶﻟ Indeed upon Gerçekten üzerinde All-Knowing Gerçekten bilen ﻋﻠﻢ ﻢ ﻴﻌﻠ ﹶﻟ By your life Ömrüne andolsun ﻋﻤﺮ ﻙ ﺮ ﻤ ﻌ ﹶﻟ For/to your (pl) deeds Amelleriniz için, işleriniz için ﻋﻤﻞ ﻠﻜﹸﻢﻤ ﻌ ﻟ It was cursed Lanetlendi, lanet edildi 1 ﻟﻌﻦ ﻦ ﻌ ﹸﻟ To curse Lanetledi, lanet etti 1 ﻟﻌﻦ ﻦ ﻌ ﻳ ﹾﻠ - ﻦ ﻌ ﹶﻟ We cursed Lanetledik 1 ﻟﻌﻦ ﺎﻌﻨ ﹶﻟ Cursing Lanetleyerek ﻟﻌﻦ ﻨﹰﺎﹶﻟﻌ We cursed them Onları lanetledik 1 ﻟﻌﻦ ﻢ ﻫ ﺎﻟﹶﻌﻨ She (they) cursed Lanet etti 1 ﻟﻌﻦ ﺖ ﻨﻌ ﹶﻟ Curse Lanet ﻟﻌﻦ ﺖ ﻨﻌ ﹶﻟ- ﻨ ﹲﺔﻌ ﻨ ﹰﺔ – ﹶﻟﻌ ﹶﻟ You would be distressed Sıkıntıya düşerdiniz ﻋﻨﺖ ﻢ ﺘﻋﹺﻨ َ ﻢ= ﻝﻌﹺﻨﺘ ﹶﻟ My curse Benim lanetim ﻟﻌﻦ ﻲﻨﺘﻌ ﹶﻟ He cursed him Onu lanetledi 1 ﻟﻌﻦ ﻪ ﻨﻌ ﹶﻟ He cursed him them Onları lanetledi 1 ﻟﻌﻦ ﻢ ﻬ ﻨﻌ ﹶﻟ They were cursed Lanetlendiler 1 ﻟﻌﻦ ﻮﺍﻌﻨ ﹸﻟ Surely the enraged Şüphesiz öfkeliler ﻏﻴﻆ ﺋﻈﹸﻮ ﹶﻥﺎﹶﻟﻐ Surely heedless ones Gerçekten gafiller ﻏﻔﻞ ﻓﻠﹸﻮ ﹶﻥﺎﹶﻟﻐ For tomorrow Yarın için Very forgiving Çok bağışlayan ﻏﻔﺮ ﺭ ﻐﻔﱠﺎ ﹶﻟ Very forgiving Çok bağışlayan ﻏﻔﺮ ﺭ ﻐﻔﹸﻮ ﹶﻟ Belongs to two boys Đki oğlan çocuğunun ﻏﻠﻢ ﻴ ﹺﻦﻣ ﻼ ﻐ ﹶ ﻟ ﻠﻰﻌﻠﹶﻰ = ﹶﻝ ﻋ ﹶﻟ 1 ﺪ ﺪ = ﹺﻝ ﹶﻏ ﻐ ﻟ 390 Indeed rich, self-sufficient Đhtiyaçsız ﻏﲏ ﻲ ﻐﹺﻨ ﹶﻟ Vain, vain talk Boş şey ﻟﻐﻮ ﺍﻐﻮ ﹶﻟ- ﻮ ﻐ ﹶﻟ Weariness, fatigue Yorgunluk, bıkkınlık, usanç ﻟﻐﺐ ﺏ ﻮ ﻐ ﹸﻟ Surely one gone astray Gerçekten azgın ﻏﻮﻱ ﻱ ﻐ ﹺﻮ ﹶﻟ For other than Başkası için ﻏﲑ ﻴ ﹺﺮﻐ ﻟ ﻓﺴﻖ ﺳﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﹶﻟﻔﹶﺎ ﻓﺴﻖ ﲔ ﻘ ﺳ ﹶﻟﻔﹶﺎ ﻓﻌﻞ ﻋﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﹶﻟﻔﹶﺎ ﻟﻔﺖ ﺖ ﻔ ﻳ ﹾﻠ - ﺖ ﹶﻟ ﹶﻔ ﻓﱵ ﻩ ﺎﻟ ﹶﻔﺘ ﻓﺘﺢ ﺎﺤﻨ ﺘﹶﻟ ﹶﻔ Surely disobedients Surely disobedients Gerçekten fasıklar, günahkarlar Gerçekten fasıklar, günahkarlar Indeed those who do Gerçekten yapanlar To turn away Çevirdi, döndürdü To his servant Gencine, yardımcısına We would open Açardık To his servants Uşaklarına ﻓﱵ ﻪ ﺎﹺﻧﺘﻴﻔ ﻟ Indeed rejoicing Çok sevinen ﻓﺮﺡ ﺡ ﹶﻟ ﹶﻔ ﹺﺮ For /to pharaoh Firavuna Their modesty Edep yerlerini ﻓﺮﺝ ﻭ ﹺﺟﻬﹺﻢﻟ ﹸﻔﺮ A party, group Bir grup ﻓﺮﻕ ﹶﻟ ﹶﻔﺮﹺﻳﻘﹰﺎ It would have corrupted Bozulurdu 1 ﻓﺴﺪ ﺕ ﺪ ﺴ ﹶﻟ ﹶﻔ They (dual) would have corrupted Bozulurdu (ikil) 1 ﻓﺴﺪ ﺎﺪﺗ ﺴ ﹶﻟ ﹶﻔ Surely disobedience, sin Gerçekten fısk, günah ﻓﺴﻖ ﻖ ﺴ ﻔ ﹶﻟ You would have lost courage Korkardınız ﻓﺸﻞ ﻢﺸ ﹾﻠﺘ ﹶﻟ ﹶﻔ For/to his bounty, favor Onun lütfu için ﻓﻀﻞ ﻪ ﻠﻀ ﻟ ﹶﻔ Indeed in it, there is Elbette içinde, var In a crowd Bir arada Meeting 1 ﻮ ﹶﻥ ﻋ ﺮ ﻔ ﻟ ﻲﻲ = ﹶﻝ ﻓﹶﻟﻔ ﻟﻔﻒ ﻴﻔﹰﺎﹶﻟﻔ Karşılaşma, toplanma ﻟﻘﻲ ﻟﻘﹶﺎ ِﺀ - ﻟﻘﹶﺎ َﺀ Meeting with us Bizim karşılaşmaya ﻟﻘﻲ ﺎﻟﻘﹶﺎ َﺀﻧ Meeting with him Onunla karşılaşma ﻟﻘﻲ ﻪ ﺋﻟﻘﹶﺎ 391 ﻟﻘﻲ ﻟﻘﹶﺎﺀِﻱ ﻗﺘﻞ ﻢ ﺗﻠﹸﻮ ﹸﻛﹶﻟﻘﹶﺎ Elbette gücü yeten ﻗﺪﺭ ﺭ ﺩ ﹶﻟﻘﹶﺎ Surely those who have power Elbette gücü yetenler ﻗﺪﺭ ﻭ ﹶﻥﺩﺭ ﹶﻟﻘﹶﺎ He would say Derdi, söylerdi 1 ﻗﻮﻝ ﹶﻟﻘﹶﺎ ﹶﻝ They would say Derlerdi, söylerlerdi 1 ﻗﻮﻝ ﹶﻟﻘﹶﺎﻟﹸﻮﺍ He caused them to meet, granted Onları karşılaştırdı, verdi 2 ﻟﻘﻲ ﻢ ﻫ ﹶﻟﻘﱠﺎ For/to fight, war Savaşa, savaş için ﻗﺘﻞ ﺎ ﹴﻝﻘﺘ ﻟ Indeed, surely Mutlaka, muhakkak All-Powerful Gerçekten gücü yeten Surely Quran Gerçekten Kur’an Surely an oath Gerçekten bir yemin It would be executed, finished Yapılmış olurdu, bitirilirdi We would cut Meeting with me Benimle karşılaşma They would fight you Sizinle savaşırlardı Indeed 3 ﺪ ﹶﻟ ﹶﻘ ﻗﺪﺭ ﺮ ﻳﹶﻟ ﹶﻘﺪ ﻗﺮﺃ ﺮﺀَﺍ ﹲﻥ ﹶﻟ ﹸﻘ ﻗﺴﻢ ﻢ ﺴ ﹶﻟ ﹶﻘ 1 ﻗﻀﻲ ﻲ ﻀ ﹶﻟ ﹸﻘ Keserdik 1 ﻗﻄﻊ ﺎﻌﻨ ﹶﻟ ﹶﻘ ﹶﻄ We would say Derdik, söylerdik 1 ﻗﻮﻝ ﺎﹶﻟ ﹸﻘ ﹾﻠﻨ For/to your hearts Kalplerinize, kalpleriniz için ﻗﻠﺐ ﻟ ﹸﻘﻠﹸﻮﹺﺑﻜﹸﻢ Lukman (pbuh) Lokman (AS) They met Karşılaştılar 1 ﻟﻘﻲ ﹶﻟﻘﹸﻮﺍ- ﺍﹶﻟ ﹸﻘﻮ They met you (pl) Sizinle karşılaştılar 1 ﻟﻘﻲ ﹶﻟﻘﹸﻮﻛﹸﻢ Indeed the word Gerçekten sözü ﻗﻮﻝ ﻝﹶﻟ ﹶﻘﻮ For/to their word Onların sözüne ﻗﻮﻝ ﻟﻬﹺﻢﻮ ﻟ ﹶﻘ For/to a nation, people Bir kavme, millete ﻗﻮﻡ ﻮ ﹴﻡ ﻟ ﹶﻘ For/to your nation, people Senin kavmine, kavmin için ﻗﻮﻡ ﻚ ﻣ ﻮ ﻟ ﹶﻘ For/to your (dual) nation, people Siz ikinizin kavmine ﻗﻮﻡ ﺎﻣ ﹸﻜﻤ ﻮ ﻟ ﹶﻘ For/to his nation, people Onun kavmine ﻗﻮﻡ ﻪ ﻣ ﻮ ﻟ ﹶﻘ For/to their nation, people Onların kavmine ﻗﻮﻡ ﻣﻬﹺﻢ ﻮ ﻟ ﹶﻘ ﺎ ﹶﻥﹸﻟ ﹾﻘﻤ 392 ﻗﻮﻱ ﻱ ﹶﻟ ﹶﻘ ﹺﻮ 1 ﻟﻘﻲ ﻳ ﹾﻠﻘﹶﻰ - ﻲ ﻟﹶﻘ Karşılaştılar (ikil) 1 ﻟﻘﻲ ﺎﻘﻴ ﹶﻟ You (pl) met Karşılaştınız 1 ﻟﻘﻲ ﻢ ﺘﻴﹶﻟﻘ We suffered Yorgun düştük 1 ﻟﻘﻲ ﺎﻴﻨﹶﻟﻘ For you, to you Senin için ﻚ ﹶﻟ For you, to you (fm) Senin için (kadın) ﻚ ﹶﻟ Surely the liars Gerçekten yalancılar Certainly they dislike Strong, powerful Güçlü To meet Karşılaştı They (dual) met ﻛﺬﺏ ﻮ ﹶﻥﺫﺑ ﹶﻟﻜﹶﺎ Kesinlikle sevmeyenler ﻛﺮﻩ ﻮ ﹶﻥﹶﻟﻜﹶﺎ ﹺﺭﻫ Indeed the disbelievers Gerçekten kafirler ﻛﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﻓﺮﹶﻟﻜﹶﺎ He would have been Olurdu ﻛﻮﻥ ﹶﻟﻜﹶﺎ ﹶﻥ Indeed it is great, heavy, difficult Şüphesiz büyüktür, ağırdır ﻛﱪ ﺓﹶﻟ ﹶﻜﹺﺒﲑ Surely your great one, leader Şüphesiz büyüğünüz ﻛﱪ ﻢ ﲑ ﹸﻛ ﹶﻟ ﹶﻜﹺﺒ Surely the book Gerçekten kitap ﻛﺘﺐ ﺏ ﺎﻜﺘ ﹶﻟ For/to many Çoğu için, çoğuna ﻛﺜﺮ ﺜ ﹴﲑﻟ ﹶﻜ We would cover, remove Örterdik ﻛﻔﺮ ﺎﺮﻧ ﹶﻟ ﹶﻜ ﱠﻔ Indeed very ungrateful Gerçekten çok nankör ﻛﻔﺮ ﺭ ﹶﻟ ﹶﻜﻔﹸﻮ For/to all Hepsi için ﻛﻠﻞ ﻟ ﹸﻜ ﱢﻞ - ﻟ ﹸﻜ ﱟﻞ For/to the words Kelimelere, kelimeler için ﻛﻠﻢ ﺕ ﺎﻠﻤﻟ ﹶﻜ For/to his words Onun kelimelerine, kelimeleri için ﻛﻠﻢ ﻪ ﺗﺎﻠﻤﻟ ﹶﻜ For you, to you (pl) Sizin için For you, to you (dual) Siz ikiniz için However, but, except Fakat, lakin We would have been Oluruz, olurduk But we Fakat biz I would have been Olurum, olurdum 1 4 ﻢ ﹶﻟ ﹸﻜ ﺎﹶﻟ ﹸﻜﻤ ﻦ ﻜ ﹶﻟ- ﻦ ﻜ ﻟ 1 ﻛﻮﻥ ﺎﹶﻟ ﹸﻜﻨ ﺎﻜﻨ ﹶﻟ 1 393 ﻛﻮﻥ ﺖ ﹶﻟﻜﹸﻨ ﻛﻮﻥ ﻢﹶﻟﻜﹸﻨﺘ You (pl) would have been Olursunuz, olurdunuz But you (pl) Fakat siz But he Fakat o But they Fakat onlar Surely ungrateful Çok nankör But I Fakat ben ﻰﻜﻨ ﻟ So that it does Olması için ﻲ ﻟ ﹶﻜ So that it does not Olmaması için ﻴﻠﹶﺎﻟ ﹶﻜ For righteous ones Đyiler için ﺑﺮﺭ ﺍ ﹺﺭﺑﺮﻸ َ ﻟ Surely Hereafter Gerçekten ahiret ﺃﺧﺮ ﺮ ﹶﺓ ﺧ ﻸ َ ﹶﻟ- ﺮ ﹸﺓ ﺧ ﻸ َ ﹶﻟ For the later ones Sonrakiler için ﺃﺧﺮ ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﻸ َ ﻟ To the chins Çenelere ﺫﻗﻦ ﻥ ﻸ ﹾﺫﻗﹶﺎ َ ﻟ For/to earth Yere, yer için ﺃﺭﺽ ﺽ ﺭ ﹺ ﻸ َ ﻟ For/to Islam Đslam için, Đslam’a ﺳﻠﻢ ﻼ ﹺﻡ ﺳ ﹶ ﻺ ِ ﻟ For those who eat Yiyenler için ﺃﻛﻞ ﲔ ﻠﻛ ﻸ َ ﻟ For creatures Yaratıklar için ﺃﱎ ﺎ ﹺﻡﻸﻧ َ ﻟ For man, mankind Đnsan için ﺃﻧﺲ ﻥ ﺎﻟﻺِﻧﺴ ﺃﻭﺏ ﲔ ﺍﹺﺑﻸﻭ َ ﻟ ﺃﻣﻦ ﻥ ﺎﻺﳝ ِ ﻟ 1 ﻨﻜﹸﻢﻜ ﹶﻟ ﻪ ﻨﻜ ﹶﻟ ﻢ ﻬ ﻨﻜ ﹶﻟ 1 For/to those who turn (to Him) Yönelenler, tevbe edenler ﻛﻨﺪ ﺩ ﻮﹶﻟ ﹶﻜﻨ For/to belief, believing Đmana, iman için He would have stayed Kalırdı, dururdu 1 ﻟﺒﺚ ﺚ ﹶﻟﹶﻠﹺﺒ ﹶ We would have obscured Karıştırırdık, şüpheye düşürürdük 1 ﻟﺒﺲ ﺎﺴﻨ ﺒﹶﻟﹶﻠ For/to human, mankind Beşer için, insan için ﺑﺸﺮ ﺸ ﹺﺮ ﺒﻟ ﹾﻠ For righteousness Takva için, sakınma için ﻭﻗﻲ ﻯﺘ ﹾﻘﻮﻠﻟ For them (fm), to them Ki onlar için (dş) To the mountain Dağa ﺟﺒﻞ ﺒ ﹺﻞﺠ ﻟ ﹾﻠ Upon the forehead Alnına ﺟﱭ ﲔ ﺠﹺﺒ ﹺ ﻟ ﹾﻠ ﻲﻟﱠﻠﺘ 394 ﳉﺞ ﻮﺍﹶﻟﹶﻠﺠ Harp için, savaş için, savaşa ﺣﺮﺏ ﺏ ﺮ ﹺ ﺤ ﻟ ﹾﻠ Surely the best Şüphesiz en güzel ﺣﺴﻦ ﻰﺴﻨ ﺤ ﹶﻟ ﹾﻠ Surely the truth Elbette haktır, gerçektir ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﹶﻟ ﹾﻠ For/to truth Hak için, hakka ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﻟ ﹾﻠ To disciples Havarilere ﺣﻮﺭ ﻦ ﻳﺍ ﹺﺭﺤﻮ ﻟ ﹾﻠ For the living Diri olan için ﺣﻴﻲ ﻲ ﺤ ﻟ ﹾﻠ For traitors Hainler için ﺧﻮﻥ ﲔ ﺋﹺﻨﺎﻟ ﹾﻠﺨ For/to evils (pl), vicious Pisler için (dş) ﺧﺒﺚ ﺕ ﺨﺒﹺﻴﺜﹶﺎ ﻟ ﹾﻠ For/to evils, vicious Pisler için ﺧﺒﺚ ﲔ ﺜﺨﺒﹺﻴ ﻟ ﹾﻠ For coming out Çıkış için ﺧﺮﺝ ﺝ ﻭ ﹺﺨﺮ ﻟ ﹾﻠ For/to good deeds Hayır için ﺧﲑ ﻴ ﹺﺮﺨ ﻟ ﹾﻠ Indeed the house Mutlaka ev ﺩﻭﺭ ﺭ ﺍﻟﹶﻠﺪ For/to religion Din için ﺩﻳﻦ ﻳ ﹺﻦﻠﺪﻟ For those who remember Zikredenler için ﺫﻛﺮ ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﻠﺬﱠﺍﻟ For male Erkek için ﺫﻛﺮ ﻠ ﱠﺬ ﹶﻛ ﹺﺮﻟ A remembrance, admonition Zikir için, anma için, öğüt için ﺫﻛﺮ ﻠ ﱢﺬ ﹾﻛ ﹺﺮﻟ Indeed he Muhakkak ki o ﻱﹶﻟﱠﻠﺬ For him, to him Ki onun için ﻱﻟﱠﻠﺬ Indeed they Muhakkak ki onlar ﻦ ﻳﹶﻟﱠﻠﺬ For them, to them Ki onlar için ﻦ ﻳﻟﱠﻠﺬ Of visions Rüya için, rüya ﺭﺃﻱ ﺎﺅﻳ ﺮ ﻠﻟ For/to men Adamlar için, erkekler için ﺭﺟﻞ ﺎ ﹺﻝﺮﺟ ﻠﻟ For/to Most Gracious Rahman için, Rahman’a ﺭﺣﻢ ﻤ ﹺﻦ ﺣ ﺮ ﻠﻟ For /to Prophets Peygamberler için ﺭﺳﻞ ﺳ ﹺﻞ ﺮ ﻠﻟ For /to the Prophet Peygamber için ﺭﺳﻞ ﻮ ﹺﻝﺮﺳ ﻠﻟ Surely they would have persisted Kalırlardı, bocalarlardı For/to war 395 1 For zakat, alms Zekat için, zekata ﺯﻛﻮ ﺓ ﺰﻛﹶﺎ ﻠﻟ For the one who asks Đsteyen için, isteyici için ﺳﺄﻝ ﺋ ﹺﻞﺎﻠﺴﻟ For those who ask Đsteyenler için, isteyiciler için ﺳﺄﻝ ﲔ ﻠﺋﺎﻠﺴﻟ For the (final) hour Kıyamet saati için ﺳﻮﻉ ﺔ ﻋ ﺎﻠﺴﻟ Of forbidden Haram için ﺳﺤﺖ ﺖ ﺤ ﺴ ﻠﻟ For/to peace Barışa ﺳﻠﻢ ﺴ ﹾﻠ ﹺﻢ ﻠﻟ In order to listen Dinlemek için ﲰﻊ ﻤ ﹺﻊ ﺴ ﻠﻟ For travelers Yolcular için ﺳﲑ ﺓ ﺭ ﺎﺴﻴ ﻠﻟ For those who drink Đçenler için ﺷﺮﺏ ﲔ ﺎ ﹺﺭﹺﺑﻠﺸﻟ For/to the sun Güneş için, güneşe ﴰﺲ ﺲ ﻤ ﹺ ﺸ ﻠﻟ For testimony Şahitlik için ﺷﻬﺪ ﺓ ﺩ ﺎﺸﻬ ﻠﻟ To scalding Yakmaya ﺷﻮﻱ ﻯﺸﻮ ﻠﻟ For devils, satans Şeytanlar için ﺷﻄﻦ ﲔ ﻃ ﹺ ﺎﺸﻴ ﻠﻟ For devil, satan Şeytan için ﺷﻄﻦ ﻥ ﻴﻄﹶﺎﺸ ﻠﻟ For those who endure Sabredenler için ﺻﱪ ﻦ ﺎﹺﺑﺮﹺﻳﻠﺼﻟ For/to prayer Namaz için, namaza ﺻﻠﻮ ﺓ ﻼ ﺼﹶ ﻠﻟ For those who circumambulate Tavaf edenler için ﻃﻮﻑ ﲔ ﻔ ﺋﻠﻄﱠﺎﻟ For transgressors Azgınlar için ﻃﻐﻲ ﲔ ﻏ ﻠﻄﱠﺎﻟ For/to good women Temizler kadınlar için ﻃﻴﺐ ﺕ ﺎﻴﺒﻠ ﱠﻄﻟ Fr good men Temizler için, temizlere ﻃﻴﺐ ﲔ ﻴﹺﺒﻠ ﱠﻄﻟ For oppressors, wrongdoers Zalimler için ﻇﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻟﻠﻈﱠﺎﻟ For/to servants, worshippers Abidler için, kulluk edenler için ﻋﺒﺪ ﻦ ﻳﺎﹺﺑﺪﻟ ﹾﻠﻌ For the worlds Alemler için, alemlere ﻋﻠﻢ ﲔ ﻤ ﺎﹶﻟﻟ ﹾﻠﻌ For those who know Alimler için, bilenler için ﻋﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻟﺎﻟ ﹾﻠﻌ For/to servants, worshippers Kullar için, kullara ﻋﺒﺪ ﺩ ﺎﻌﺒ ﻟ ﹾﻠ To difficulty Zorluğa ﻋﺴﺮ ﻯﺴﺮ ﻌ ﻟ ﹾﻠ 396 For those gone astray Azgınlar için ﻏﻮﻱ ﻦ ﺎﻭﹺﻳﻟ ﹾﻠﻐ For/to unseen Gayb için, gaybe ﻏﻴﺐ ﺐ ﻴ ﹺﻐ ﻟ ﹾﻠ For the poor Fakirler için, fakirlere ﻓﻘﺮ ﺍ ِﺀﻟ ﹾﻠ ﹸﻔ ﹶﻘﺮ For the hardness Katılığı için ﻗﺴﻮ ﺔ ﻴﺳ ﻟ ﹾﻠﻘﹶﺎ For/to fight, war Savaş için ﻗﺘﻞ ﺎ ﹺﻝﻘﺘ ﻟ ﹾﻠ For the moon Ay için ﻗﻤﺮ ﻤ ﹺﺮ ﻟ ﹾﻠ ﹶﻘ For/to a nation, people Kavim için, topluluk için ﻗﻮﻡ ﻮ ﹺﻡ ﻟ ﹾﻠ ﹶﻘ For disbelievers Kafirler için ﻛﻔﺮ ﻦ ﻓﺮﹺﻳﻠﻜﹶﺎﻟ For/to books Kitaplar için, kitaplara ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘ ﹺﻟ ﹾﻠ ﹸﻜ For/to lie Yalan için, yalana ﻛﺬﺏ ﺏ ﺬ ﹺ ﻟ ﹾﻠ ﹶﻜ For/to denial, disbelief Küfür için, küfre ﻛﻔﺮ ﻟ ﹾﻠ ﹸﻜ ﹾﻔ ﹺﺮ For/to believing women Mümin kadınlar için ﺃﻣﻦ ﺕ ﺎﻣﻨ ﺆ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For/to believers Müminler için ﺃﻣﻦ ﲔ ﻣﹺﻨ ﺆ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For righteous ones Sakınanlar için ﻭﻗﻲ ﲔ ﻘ ﺘﻤ ﻟ ﹾﻠ For the arrogant Büyüklenenler için ﻛﱪ ﻦ ﺒﺮﹺﻳﺘ ﹶﻜﻤ ﻟ ﹾﻠ For those who discern Đşaretten anlayanlar için ﻭﺳﻢ ﲔ ﻤ ﺳ ﻮ ﺘﻤ ﻟ ﹾﻠ For criminals Suçlular için ﺟﺮﻡ ﲔ ﻣ ﺠ ﹺﺮ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For those with good deeds Đyilik yapan kadınlar için ﺣﺴﻦ ﺕ ﺎﺴﻨ ِﺤ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For those with good deeds Đyilik yapanlar için ﺣﺴﻦ ﲔ ﺴﹺﻨ ِﺤ ﻤ ﻟ ﹾﻠ Those who are left behind Geride bırakılanlara ﺧﻠﻒ ﲔ ﻔ ﺨﱠﻠ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For/to transgressors Aşırı gidenler için ﺳﺮﻑ ﲔ ﻓﺴ ﹺﺮ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For/to Muslims Müslümanlar için ﺳﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻠﺴ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For polytheists Müşrikler için ﺷﺮﻙ ﲔ ﻛ ﺸ ﹺﺮ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For those who pray Namaz kılanlar için ﺻﻠﻮ ﲔ ﺼﱢﻠ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For those who give less Hile yapanlara ﻃﻔﻒ ﲔ ﻔ ﻤ ﹶﻄ ﱢﻔ ﻟ ﹾﻠ For divorced women Boşanmış kadınlar için ﻃﻠﻖ ﺕ ﻤ ﹶﻄﱠﻠﻘﹶﺎ ﻟ ﹾﻠ 397 Wayfarers in desert Çölde yaşayanlar ﻗﻮﻱ ﻦ ﻤ ﹾﻘﻮﹺﻳ ﻟ ﹾﻠ For those who deny Yalanlayanlar için ﻛﺬﺏ ﲔ ﻤ ﹶﻜ ﱢﺬﹺﺑ ﻟ ﹾﻠ For/to chiefs Đleri gelene ﻣﻸ ﻺ ِ ﻤ ﻟ ﹾﻠ For/ to angels Meleklere, melekler için ﻣﻠﻚ ﺔ ﺋ ﹶﻜﻼ ﻤ ﹶ ﻟ ﹾﻠ For the firmly believers Kesin inananlar için ﻳﻘﻦ ﲔ ﻗﹺﻨﻮﻟ ﹾﻠﻤ For humans, mankind Đnsanlar için, insanlara ﻧﻮﺱ ﺱ ﺎ ﹺﻠﻨﻟ For lookers, observers Bakanlar için ﻧﻈﺮ ﻦ ﻇﺮﹺﻳ ﺎﻠﻨﻟ For/to Prophets Peygamber için ﻧﺒﺄ ﻰ ﻨﹺﺒﻠﻟ For/to women Kadınlar için, kadınlara ﻧﺴﻮ ﺎ ِﺀﻨﺴﻠﻟ For Allah, to Allah Allah için, Allah’a ait Indeed the right way Gerçekten hidayet, doğru yol For/to parents ﻪ ﻟﱠﻠ ﻫﺪﻱ ﻯﻬﺪ ﹶﻟ ﹾﻠ Ana-baba için ﻭﻟﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺍﻟ ﹾﻠﻮ For/to orphans Yetimler için ﻳﺘﻢ ﻰﺎﻣﻴﺘﻟ ﹾﻠ For/to ease Kolaylık için, kolaylığa ﻳﺴﺮ ﻯﺴﺮ ﻴﻟ ﹾﻠ Did not Değil, olmadı Why, what for Niçin? Neden? For/to a believer Bir mümin için All together Hepsini, toptan, hep beraber ﺎﹶﻟﻤ When, at that time O zaman ki ﺎﹶﻟﻤ Indeed that Gerçekten o şey ﺎﺎ = ﹶﻝ ﻣﹶﻟﻤ For/to that thing Niçin, şunun için ki ﺎﺎ = ﹺﻝ ﻣﻟﻤ Why, what for Niçin? Neden? Indeed those who test Gerçekten imtihan edenler the resurrected ones ﻢ ﹶﻟ ﺎﻢ = ﹺﻝ ﻣ ﻟ ﺃﻣﻦ ﻣ ﹴﻦ ﺆ ﻤ ﻟ ﺎﺫﹶﺍﺎﺫﹶﺍ = ﹺﻝ ﻣﻟﻤ ﺑﻠﻮ ﲔ ﻠﺘﺒﻤ ﹶﻟ Elbette diriltilenler ﺑﻌﺚ ﻮﺛﹸﻮ ﹶﻥﺒﻌﻤ ﹶﻟ Surely despairing ones Ümit kesmiş olanlar ﺑﻠﺲ ﲔ ﺴ ِ ﻠﺒﻤ ﹶﻟ You (pl) blamed me Beni kınadınız ﻟﻮﻡ ﻨﻨﹺﻲﺘﻤ ﹸﻟ 1 398 For/to likes of Benzerine, benzeri için ﻣﺜﻞ ﻤﹾﺜ ﹺﻞ ﻟ For/to likes of him Onun benzerine ﻣﺜﻞ ﻪ ﻠﻤﹾﺜ ﻟ Surely a reward Gerçekten sevap ﺛﻮﺏ ﺑ ﹲﺔﻤﺜﹸﻮ ﹶﻟ Surely they are gathered, will gather Mutlaka toplananlar, toplanacaklar ﲨﻊ ﻮ ﹶﻥﻮﻋﺠﻤ ﻤ ﹶﻟ Surely insane Gerçekten mecnun, deli ﺟﻨﻦ ﻮ ﹲﻥﺠﻨ ﻤ ﹶﻟ Twinking of eye Göz kırpması ﳌﺢ ﻤ ﹺﺢ ﹶﻟ Indeed screened Gerçekten perdelenmişler ﺣﺠﺐ ﻮ ﹶﻥﻮﺑﺤﺠ ﻤ ﹶﻟ Those who are made present Hazır bulundurulanlar, bulundurulacaklar ﺣﻀﺮ ﻭ ﹶﻥﻀﺮ ﺤ ﻤ ﹶﻟ Surely the one who gives life Gerçekten dirilten, yaşatan ﺣﻴﻲ ﺤ ﹺﻲ ﻤ ﹶﻟ Surely encompasser, will encompass Surely those who are driven out Muhakkak kuşatan, kuşatacak Mutlaka çıkarılanlar, çıkarılacaklar Mutlaka yetişilenler, yetişilecekler ﺣﻴﻂ ﻴ ﹶﻄ ﹲﺔﻤﺤ ﹶﻟ ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺨ ﻤ ﹶﻟ ﺩﺭﻙ ﺭﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﺪ ﻤ ﹶﻟ Indeed they will be overtaken ﻦ ﻳﺪ ﻤ ﻟ To Median Medyen’e Those who are called to account Those turned back, will be turned back Hesaba çekilenler, çekilecekler Döndürülenler, döndürülecekler Gerçekten gönderilenler, elçiler Truly those who are sent ﺩﻳﻦ ﻮ ﹶﻥﻳﻨﻤﺪ ﹶﻟ ﺭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﻭﺩﺮﺩ ﻤ ﹶﻟ ﺭﺳﻞ ﺳﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺮ ﻤ ﹶﻟ ﳌﺰ ﺰ ﻤ ﻳ ﹾﻠ - ﺰ ﻤ ﹶﻟ ﳌﺰ ﺓ ﺰ ﻤ ﹸﻟ ﳌﺲ ﺲ ﻤ ﻳ ﹾﻠ - ﺲ ﻤ ﹶﻟ To criticize mockingly Kusur aradı Slanderer Gözü kaşı ile eğlenen To touch Dokundu Foe the needy Miskinler için ﺳﻜﻦ ﲔ ﻛ ﺎﻤﺴ ﻟ To place of rest Karar yerine ﻗﺮﺭ ﺮ ﺘ ﹶﻘﺴ ﻤ ﻟ Surely a masjid Gerçekten mescid ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺴﹺ ﻤ ﹶﻟ Surely we would have transformed them Başka yaratıklara dönüştürürdük ﻣﺴﺦ ﻢﺎﻫﺨﻨ ﺴ ﻤ ﹶﻟ Indeed corrupters Gerçekten israf edenler ﺳﺮﻑ ﺴ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻤ ﹶﻟ It would have touched you (pl) Size dokunurdu 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﺴ ﹸﻜ ﻤ ﹶﻟ We touched Dokunduk 1 ﳌﺲ ﺎﺴﻨ ﻤ ﹶﻟ 1 1 1 399 ﳌﺲ ﻩ ﻮﻤﺴ ﹶﻟ ﺷﺮﻙ ﺸ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﻤ ﹶﻟ They touched it Ona dokundular Surely polytheists Gerçekten müşriklerdir Indeed with Şüphesiz birlikte, beraber Surely banished Gerçekten uzaklaştırılmış olanlar Indeed with you (pl) Mutlaka sizinle Surely those in debt Gerçekten borçta olanlar ﻏﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﻐ ﻤ ﹶﻟ Indeed forgiveness Gerçekten bağışlanma ﻏﻔﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻔ ﻐ ﻤ ﹶﻟ Indeed it is done Gerçekten yapılır ﻓﻌﻞ ﻮ ﹰﻻﻤ ﹾﻔﻌ ﹶﻟ Surely the hatred Gerçekten nefret ﻣﻘﺖ ﺖ ﻤ ﹾﻘ ﹶﻟ Surely the plot, plan Gerçekten tuzak, hile ﻣﻜﺮ ﺮ ﻤ ﹾﻜ ﹶﻟ It would have been filled Dolardı 1 ﻣﻸ ﺖ ﻠﹾﺌﻤ ﹶﻟ Surely you filled Mutlaka doldun 1 ﻣﻸ ﺖ ﻠﹾﺌﻤ ﹶﻟ Small faults Küçük kusur ﳌﻢ ﻢ ﻤ ﹶﻟ Indeed from Gerçekten şunlardan Indeed who Gerçekten kim ﻦ ﻣ ﻦ= ﹶﻝ ﻤ ﹶﻟ For/to whom O kişi için ki ﻦ ﻣ ﻦ= ﹺﻝﻟﻤ Surely their savior, save them Onları kurtaran, kurtaracak Those who turn Dönenler Indeed from you (pl) Gerçekten sizden Surely they are guided, will be guided Elbette doğru yolu bulanlar, bulacaklar ﻫﺪﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻬ ﻤ ﹶﻟ For their destruction Onların helaki için ﻫﻠﻚ ﻜﻬﹺﻢ ﻠﻬ ﻤ ﻟ Indeed the expanders Elbette genişletenler ﻭﺳﻊ ﻮ ﹶﻥﺳﻌ ﻮﹶﻟﻤ For/to Moses (pbuh) Musa’ya (AS) Surely their promised place Onların vaad edilmiş yeri Surely we will pay back in full Onlara tamamen ödeyenler, ödeyecek Indeed they are dead, will be dead Muhakkak ölüler, ölecekler 1 ﻊ ﻣ ﻊ = ﹶﻝ ﻤ ﹶﻟ ﻋﺰﻝ ﻭﻟﹸﻮ ﹶﻥﻌﺰ ﻤ ﹶﻟ ﻌﻜﹸﻢ ﻤ ﹶﻟ ﻦ ﻣ ﻦ = ﹶﻝﹶﻟﻤ ﳒﻮ ﻢﻮﻫﻨﺠﻤ ﹶﻟ ﻗﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﻠﺒﻨ ﹶﻘﹶﻟﻤ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻣ ﻨﻜﹸﻢ= ﹶﻝﻤ ﹶﻟ ﻰﻮﺳﻟﻤ 400 ﻭﻋﺪ ﻢﺪﻫ ﻋ ﻮ ﻤ ﹶﻟ ﻭﰲ ﻢﻮﻓﱡﻮﻫ ﻤ ﹶﻟ ﻣﻮﺕ ﻮ ﹶﻥﻴﺘﻤ ﹶﻟ For/to appointed time Tayin edilen vakte ﻭﻗﺖ ﺕ ﻴﻘﹶﺎﻟﻤ For/to our appointed time Tayin ettiğimiz vakte ﻭﻗﺖ ﺎﺗﻨﻴﻘﹶﺎﻟﻤ Will not, never Olmayacak, asla Surely we will believe Mutlaka iman edeceğiz For us, to us Bize, bizim için, bize ait Surely we bring to you Mutlaka sana getiririz 1 ﺃﰐ ﻚ ﻨﻴﺗﻨ ﹾﺄﹶﻟ Surely we bring to them Mutlaka onlara getiririz 1 ﺃﰐ ﻢﻨﻬﻴﺗﻨ ﹾﺄﹶﻟ Indeed advisors Elbette öğüt verenler, nasihat edenler ﻧﺼﺢ ﻮ ﹶﻥﺻﺤ ﺎﹶﻟﻨ Surely deviating ones Elbette sapanlar ﻧﻜﺐ ﺒﻮ ﹶﻥﻛ ﺎﹶﻟﻨ Surely it would have been thrown Elbette atılırdı 1 ﻧﺒﺬ ﻨﹺﺒ ﹶﺬﹶﻟ Surely we test you (pl) Mutlaka sizi deneriz, sınarız 1 ﺑﻠﻮ ﻧﻜﹸﻢﻮ ﺒﹸﻠﻨﹶﻟ So that we test them Onları denememiz için 1 ﺑﻠﻮ ﻢﻮﻫ ﺒﹸﻠﻨﻟ Surely we settle them Elbette onları yerleştiririz 2 ﺑﻮﺃ ﻢﻨﻬﻮﹶﺋ ﺒﻨﹶﻟ For a prophet Bir nebi/peygamber için ﻧﺒﺄ ﻲ ﻨﹺﺒﻟ Surely we will attack him at night Elbette ona gece baskını yapacağız 2 ﺑﻴﺖ ﻪ ﻨﺘﻴﺒﻨﹶﻟ For us to clarify Açıklamamız için 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﻨﻟ For us to clarify it Onu açıklamamız için 2 ﺑﲔ ﻪ ﻨﻴﺒﻨﻟ You dealt gently Yumuşak davrandın 1 ﻟﲔ ﺖ ﻨﻟ Surely we will take Mutlaka ediniriz, edineceğiz 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﱠﻥ ﺘﻨﹶﻟ For us to make firm Sağlamlaştırmamız için 4 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻨﹶﺜﻟ Indeed we will recompense Elbette karşılığını vereceğiz 1 ﺟﺰﻱ ﻦ ﻳﺠ ﹺﺰ ﻨﹶﻟ Indeed we will recompense them Mutlaka onlara karşılığını veririz 1 ﺟﺰﻱ ﻢ ﻬ ﻨﻳﺠ ﹺﺰ ﻨﹶﻟ For us to make you Seni kılmamız için 1 ﺟﻌﻞ ﻚ ﻌﹶﻠ ﺠ ﻨﻟ For us to make him Onu kılmamız için 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﻌﹶﻠ ﺠ ﻨﻟ For us to make her Onu kılmamız için 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌﹶﻠﻬ ﺠ ﻨﻟ Surely we will burn him Elbette onu yakacağız 4 ﺣﺮﻕ ﻪ ﻨﺮﹶﻗ ﺤ ﻨﹶﻟ ﻦ ﹶﻟ 401 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﻨﹶﻟ ﺎﹶﻟﻨ Indeed we will gather them Mutlaka onları toplayacağız 1 ﺣﺸﺮ ﻢﻧﻬﺮ ﺸ ﺤ ﻨﹶﻟ Surely we will make them present Mutlaka onları hazır edeceğiz 4 ﺣﻀﺮ ﻢﻧﻬﺮ ﻀ ﺤ ﻨﹶﻟ Let us bear Yüklenelim 1 ﲪﻞ ﻤ ﹾﻞ ﺤ ﻨﹾﻟ Indeed we, surely we Gerçekten biz For us to give life Diriltmemiz için 1 ﺣﻴﻲ ﻰ ﺤﹺﻴ ﻨﻟ Surely we will give him life Mutlaka onu diriltiriz 1 ﺣﻴﻲ ﻪ ﻨﻴﺤﹺﻴ ﻨﹶﻟ For us to drive out Çıkarmamız için 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻨﻟ Surely we drive out Mutlaka çıkarız 4 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺮ ﺨ ﻨﹶﻟ Surely we drive you out Mutlaka seni çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﻚ ﻨﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻨﹶﻟ Surely we drive you (pl) out Mutlaka sizi çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﻨﻜﹸﻢﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻨﹶﻟ Surely we drive them out Mutlaka onları çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﻢﻨﻬﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻨﹶﻟ Surely we will make them enter Mutlaka onları sokarız 4 ﺩﺧﻞ ﻢﻨﻬﺧﹶﻠ ﺪ ﻨﹶﻟ Surely we would remove Giderirdik, ortadan kaldırırdık 1 ﺫﻫﺐ ﻦ ﺒﻫ ﻨ ﹾﺬﹶﻟ Indeed we will make taste Mutlaka tattırırız 4 ﺫﻭﻕ ﻦ ﻳ ﹶﻘﻨﺬﹶﻟ Indeed we will make them taste Mutlaka onlara tattırırız 4 ﺫﻭﻕ ﻢ ﻬ ﻨﻳ ﹶﻘﻨﺬﹶﻟ For us to make them taste Onlara tattırmamız için 4 ﺫﻭﻕ ﻢﻳ ﹶﻘﻬﻨﺬﻟ Indeed we see you Gerçekten seni görürüz 1 ﺭﺃﻱ ﻙ ﺍﻨﺮﹶﻟ Indeed we see him Gerçekten onu görürüz 1 ﺭﺃﻱ ﺎﺍﻫﻨﺮﹶﻟ Surely we will stone you Mutlaka sizi taşlarız 1 ﺭﺟﻢ ﻨﻜﹸﻢﻤ ﺟ ﺮ ﻨﹶﻟ For us to send Göndermemiz için 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹶﻞ ﺮ ﻨﻟ Surely we will send Mutlaka göndereceğiz 4 ﺭﺳﻞ ﻦ ﺳﹶﻠ ﺮ ﻨﹶﻟ For us to show you Sana göstermemiz için 4 ﺭﺃﻱ ﻚ ﻳﻨ ﹺﺮﻟ For us to show him Ona göstermemiz için 4 ﺭﺃﻱ ﻪ ﻳﻨ ﹺﺮﻟ We would have sent down Đndirirdik 2 ﻧﺰﻝ ﺎﺰﹾﻟﻨ ﻨﹶﻟ Surely we will ask Elbette soracağız 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺄﹶﻟ ﻨ ﹶﻟ- ﻦ ﺴﹶﺌﹶﻠ ﻨﹶﻟ Surely we will ask them Elbette onlara soracağız 1 ﺳﺄﻝ ﻢﻨﻬﺴﹶﺌﹶﻠ ﻨﹶﻟ ﻦ ﺤ ﻨﹶﻟ 402 ﺳﻔﻊ ﺎﺴ ﹶﻔﻌ ﻨﹶﻟ 4 ﺳﻜﻦ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻨﻜ ﺴ ﻨﹶﻟ Teslim olmamız için 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﻠﺴ ﻨﻟ Surely we endure Elbette sabrederiz 1 ﺻﱪ ﺮ ﱠﻥ ﺼﹺﺒ ﻨﹶﻟ Indeed we give charity Mutlaka sadaka veririz 5 ﺻﺪﻕ ﻦ ﺪﹶﻗ ﺼ ﻨﹶﻟ For us to make deviate Çevirmemiz için 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺼ ﹺﺮ ﻨﻟ Indeed we think you Gerçekten seni sanıyoruz 1 ﻇﻨﻦ ﻚ ﻨﻨ ﹸﻈﹶﻟ For us to worship Kulluk etmemiz için 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﻨﻟ Surely we know Elbette biliriz 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻨﹶﻟ For us to know Bilmemiz için 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻨﻟ For us to teach him Ona öğretmemiz için 1 ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻌﱢﻠ ﻨﻟ How good, excellent Ne güzel ﻧﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻢ = ﹶﻝ ﹺﻧ ﻌ ﹶﻟﹺﻨ We will let you overpower them Elbette seni onlara galip kılarız 4 ﻏﺮﻭ ﻚ ﻨﻳﻐ ﹺﺮ ﻨﹶﻟ For us to test them Onları sınamamız için 1 ﻓﱳ ﻢﻨﻬﺘﻨ ﹾﻔﻟ It would have exhausted Biterdi, tükenirdi 1 ﻧﻔﺪ ﺪ ﻔ ﻨﹶﻟ For one soul Bir kişi için ﻧﻔﺲ ﺲ ﻨ ﹾﻔ ﹴﻟ For us to cause corruption Bozgunculuk yapmamız için ﻓﺴﺪ ﺪ ﺴ ِ ﻨ ﹾﻔﻟ For himself Kendisi için ﻧﻔﺲ ﻪ ﺴ ِ ﻨ ﹾﻔﻟ For myself Kendim için ﻧﻔﺲ ﻨ ﹾﻔﺴِﻲﻟ Surely we tell, narrate Mutlaka anlatırız 1 ﻗﺼﺺ ﻦ ﺼ ﻨ ﹸﻘﹶﻟ Indeed we will say Mutlaka deriz, diyeceğiz 1 ﻗﻮﻝ ﻦ ﻨﻘﹸﻮﹶﻟﹶﻟ Surely we will cover, remove Mutlaka örteceğiz 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﱠﻥ ﻨ ﹶﻜ ﱢﻔﹶﻟ Indeed we will be Mutlaka oluruz, olacağız 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﻨﻜﹸﻮﹶﻟ Indeed we will inform Mutlaka haber veririz 4 ﻧﺒﺄ ﻦ ﺒﹶﺌﻨﻨﹶﻟ Surely we will save him Elbette onu kurtaracağız 2 ﳒﻮ ﻪ ﻨﻴﺠ ﻨﻨﹶﻟ Surely we pull out Mutlaka çekip çıkarırız 1 ﻧﺰﻉ ﻦ ﻋ ﻨ ﹺﺰﻨﹶﻟ Surely we will drag Elbette sürükleyeceğiz Indeed we will settle you (pl) Elbette sizi yerleştireceğiz For us to surrender 403 4 Surely we will scatter Mutlaka onu savuracağız 1 ﻧﺴﻒ ﻪ ﻨﺴ ﹶﻔ ِ ﻨﻨﹶﻟ Surely we will help Mutlaka yardım ederiz, edeceğiz 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻨﻨﹶﻟ Surely we will help you (pl) Mutlaka size yardım ederiz 1 ﻧﺼﺮ ﻧﻜﹸﻢﺮ ﺼ ﻨﻨﹶﻟ For us to look, see Bakmamız için, görmemiz için ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﻨﻟ For us to guide ourselves Doğru yolu bulmamız için 8 ﻫﺪﻱ ﻱ ﺪ ﺘﻬ ﻨﻟ Surely we will guide Mutlaka ileteceğiz 1 ﻫﺪﻱ ﻢﻨﻬﻳﺪ ﻬ ﻨﹶﻟ Surely we will destroy Mutlaka helak edeceğiz 4 ﻫﻠﻚ ﻦ ﻠ ﹶﻜﻬ ﻨﹶﻟ To his light Onun nuruna ﻧﻮﺭ ﻩ ﻮ ﹺﺭﻟﻨ Surely we will turn you Mutlaka seni döndürürüz ﻭﱄ ﻚ ﻨﻴﻮﱢﻟ ﻨﹶﻟ For him, to him Onun için, ona (er) ﻪ ﹶﻟ Surely the one who guides, guides Onun için, ona (dş), onlar için, onlara (çğ) Mutlaka ileten, yol gösteren, iletir Flame Alev He would have guided you (pl) Sizi doğruya iletirdi Would have been demolished For her, to her, for them 2 ﺎﹶﻟﻬ ﻫﺪﻱ ﺩ ﺎﹶﻟﻬ ﳍﺐ ﺐ ﻬ ﹴ ﹶﻟ 1 ﻫﺪﻱ ﺍﻛﹸﻢﻬﺪ ﹶﻟ Yıkılırdı 2 ﻫﺪﻡ ﺖﺪﻣ ﻬ ﹶﻟ He would have guided Doğruya iletirdi 1 ﻫﺪﻱ ﻯﻬﺪ ﹶﻟ Surely a guide Şüphesiz yol gösterici ﻫﺪﻱ ﻯﻬﺪ ﹶﻟ We would have guided you (pl) Sizi doğruya iletirdik 1 ﻫﺪﻱ ﺎﻛﹸﻢﻳﻨﺪ ﻬ ﹶﻟ We would have guided them Onları doğruya iletirdik 1 ﻫﺪﻱ ﻢﺎﻫﻳﻨﺪ ﻬ ﹶﻟ For this, to this Bunun için, buna ﻬﺬﹶﺍ ﻟ For them, to them Onlar için, onlara ﻢ ﻬ ﹶﻟ For them, to them (dual) O ikisi için, o ikisine He determined, plotted Düşündü, kurdu For them, to them (fm) Onlar için, onlara (dş) Play, amusement Oyun, eğlence Indeed she, it Gerçekten o ﺎﻬﻤ ﹶﻟ 1 ﳘﻢ ﺖ ﻤ ﻬ ﹶﻟ ﻦ ﻬ ﹶﻟ ﳍﻮ ﺍﻬﻮ ﹶﻟ- ﻮ ﻬ ﹶﻟ- ﻮ ﻬ ﹶﻟ ﻰ ﻫ ﻰ = ﹶﻝ ﹶﻟ ﹺﻬ 404 ﹶﻟ ﹺﻮ- ﻮ ﹶﻟ If Eğer Scorching Yakan, kavuran ﻟﻮﺡ ﺣ ﹲﺔ ﺍﹶﻟﻮ Indeed one Gerçekten tek, bir ﻭﺣﺪ ﺪ ﺣ ﺍﹶﻟﻮ Under shelter Siper ederek ﻟﻮﺫ ﺍﺫﹰﺍﻟﻮ Fertilizing ones Aşılayıcılar, döllendiriciler ﻟﻘﺢ ﺢ ﻗﺍﹶﻟﻮ Surely it will occur Gerçekten olan, olacak ﻭﻗﻊ ﻊ ﻗﺍﹶﻟﻮ For/to my parents Ana-babam için ﻭﻟﺪ ﻯ ﺪ ﻟﺍﻟﻮ For/to your parents Senin ana-babana ﻭﻟﺪ ﻚ ﻳﺪ ﻟﺍﻟﻮ For/to his parents Onun ana-babasına ﻭﻟﺪ ﻪ ﻳﺪ ﻟﺍﻟﻮ Self blaming Kınayan ﻟﻮﻡ ﺔ ﻣ ﺍﹶﻟﻮ Indeed they would find Bulurlardı ﻭﺟﺪ ﻭﺍﺟﺪ ﻮ ﹶﻟ For/to his face, his sake Yüzü için, rızası için ﻭﺟﻪ ﻪ ﺟ ﻮ ﻟ Tablet, plate Levha ﻟﻮﺡ ﺡ ﻮ ﹴ ﹶﻟ Lot (pbuh) Lut (AS) For/to its time Onun zamanına, zamanı için For its occurrence Onun oluşuna If not, shouldn’t it be Değilse, olmasaydı, olması gerekmez mi They turned back Geri döndüler 2 ﻭﱄ ﺍﻮﱠﻟﻮ ﹶﻟ- ﺍﻮﱠﻟﻮ ﹶﻟ You turned back Döndün, dönerdin 2 ﻭﱄ ﺖ ﻴﻮﱠﻟ ﹶﻟ You (pl) turned back Döndünüz, dönerdiniz 2 ﻭﱄ ﻢ ﺘﻴﻮﱠﻟ ﹶﻟ To his protector Onun velisine ﻭﱄ ﻪ ﻴﻟﻮ ﻟ Blaming Kınama ﻟﻮﻡ ﻣ ﹲﺔ ﻮ ﹶﻟ Blame (imp, pl) Kınayın ﻟﻮﻡ ﻮﺍﻟﹸﻮﻣ Color Renk ﻟﻮﻥ ﻮ ﹸﻥ ﹶﻟ Its color Onun rengi ﻟﻮﻥ ﺎﻧﻬﻮ ﹶﻟ They turned aside Çevirdiler ﻟﻮﻭ ﺍﻮﻭ ﹶﻟ 1 ﻟﹸﻮﻃﹰﺎ- ﻁ ﻟﹸﻮ ﹲ ﺎﺘﻬﻮ ﹾﻗ ﻟ ﻭﻗﻊ ﺎﺘﻬﻌ ﻮ ﹾﻗ ﻟ ﻮ ﹶﻻ ﹶﻟ 1 2 405 ﻭﻗﺖ ﻲ ﻟ - ﻲﻟ For me, to me Bana, beni, benim için So that it will be permitted Đzin verilmesi için 1 ﺃﺫﻥ ﺆ ﹶﺫ ﹶﻥ ﻴﻟ Surely he will believe Mutlaka iman edecek 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﻴﹶﻟ Surely they will believe Mutlaka iman edecekler 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﻴﹶﻟ For him top believe Đman etmesi için 4 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﺆ ﻴﻟ Indeed despairing Gerçekten ümitsiz ﻳﺄﺱ ﺱ ﻴﺌﹸﻮﹶﻟ Twisting Eğip bükerek ﻟﻮﻱ ﺎﹶﻟﻴ Surely it would come to them Mutlaka onlara gelirdi 1 ﺃﰐ ﻢﻨﻬﻴﺗﻴ ﹾﺄﹶﻟ Surely it would come to me Mutlaka bana gelir 1 ﺃﰐ ﻲﻴﻨﺗﻴ ﹾﺄﹶﻟ For him to take Alması için, tutması için 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹶﺬ ﻴ ﹾﺄﻟ For them to take it Onu almaları için, tutmaları için 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺧﺬﹸﻭ ﻴ ﹾﺄﻟ For them to eat Yemeleri için 1 ﺃﻛﻞ ﻴ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮﺍﻟ Surely they eat Gerçekten yerler 1 ﺃﻛﻞ ﻴ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥﹶﻟ Nights Geceler, geceleri ﻟﻴﻞ ﻲ ﻟﺎ ﹶﻟﻴ- ﻰ ﻟﺎﺎ ﹴﻝ – ﹶﻟﻴﹶﻟﻴ For him to test Denemesi için 8 ﺑﻠﻮ ﻲ ﻠﺘﺒﻴﻟ For him to test you (pl) Sizi denemek için 8 ﺑﻠﻮ ﻴﻜﹸﻢﻠﺘﺒﻴﻟ Surely he will change them Mutlaka onları değiştirir 2 ﺑﺪﻝ ﻢ ﻬ ﻨﺪﹶﻟ ﺒﻴﹶﻟ For him to make it apparent Açıklaması için 4 ﺑﺪﻭ ﻱ ﺪ ﺒﻴﻟ He lags behind Geride kalır 2 ﺑﻄﺄ ﻦ ﺒ ﱢﻄﹶﺌﻴﹶﻟ Surely he will send Mutlaka gönderecek 1 ﺑﻌﺚ ﻦ ﻌﹶﺜ ﺒﻴﹶﻟ Certainly oppress Haksızlık eder 1 ﺑﻐﻲ ﻲﺒﻐﻴﹶﻟ So that it reaches Ulaşması için 1 ﺑﻠﻎ ﺒﹸﻠ ﹶﻎﻴﻟ For him to test Denemesi için 1 ﺑﻠﻮ ﺍﺒﹸﻠﻮﻴﻟ For him to test you (pl) Sizi denemesi için 1 ﺑﻠﻮ ﻮﻛﹸﻢ ﺒﹸﻠﻴﻟ Indeed he will test you (pl) Mutlaka sizi deneyecek 1 ﺑﻠﻮ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮ ﺒﹸﻠﻴﹶﻟ For him to test me Beni denemek için 1 ﺑﻠﻮ ﻮﻧﹺﻲ ﺒﹸﻠﻴﻟ 406 For him to test Denemesi için 1 ﺑﻠﻮ ﻲ ﻠﺒﻴﻟ For him to clarify it Açıklaması için 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﻴﻟ Indeed he will make clear Elbette açıklayacak 2 ﺑﲔ ﻦ ﻨﻴﺒﻴﹶﻟ I wish it would Keşke For them to destroy Yıkmaları için, harap etmeleri için 2 ﺗﱪ ﻭﺍﺒﺮﺘﻴﻟ For him to take Edinmesi için 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﺘﻴﻟ For him to take heed Öğüt alması için 5 ﺫﻛﺮ ﺮ ﺘ ﹶﺬ ﱠﻛﻴﻟ For the to ask each other Birbirlerine sormaları için 6 ﺳﺄﻝ ﺎ َﺀﻟﹸﻮﺍﺘﺴﻴﻟ For them to understand well Đyice anlamaları için 5 ﻓﻘﻪ ﻮﺍﺘ ﹶﻔ ﱠﻘﻬﻴﻟ For him to complete Tamamlaması için 4 ﲤﻢ ﻢ ﺘﻴﻟ So that they profit Faydalanmaları için 5 ﻣﺘﻊ ﻮﺍﺘﻌﻤ ﺘﻴﻟ I wish we would Keşke olsaydık ﺎﺘﻨﻴﹶﻟ I wish I would Keşke olsaydım ﺘﻨﹺﻲﻟﹶﻴ For them to repent Tevbe etmeleri için 1 ﺗﻮﺏ ﻮﺍﻮﺑﻴﺘﻟ For him to make firm Sabitleştirmesi için 4 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻴﹶﺜﻟ For them to bind you Seni bağlamaları için 4 ﺛﺒﺖ ﻙ ﻮﻴﹾﺜﹺﺒﺘﻟ For them to dispute with you (pl) Sizinle mücadele etmeleri için 3 ﺟﺪﻝ ﺩﻟﹸﻮﻛﹸﻢ ﺎﻴﺠﻟ For them to find Bulmaları için 1 ﻭﺟﺪ ﻭﹾﺍﺠﺪ ﻴ ﹺﻟ For him to recompense Karşılığını vermesi için 1 ﺟﺰﻱ ﻱ ﺠ ﹺﺰ ﻴﻟ For him to recompense you Sana karşılığını vermesi için 1 ﺟﺰﻱ ﻚ ﻳﺠ ﹺﺰ ﻴﻟ For him to recompense them Onlara karşılığını vermesi için 1 ﺟﺰﻱ ﻢ ﻬ ﻳﺠ ﹺﺰ ﻴﻟ For him to make Kılması için 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﺠ ﻴﻟ Indeed he will gather you (pl) Mutlaka sizi toplayacak 1 ﲨﻊ ﻨﻜﹸﻢﻌ ﻤ ﺠ ﻴﹶﻟ For them to dispute with you (pl) Size delil getirmeleri için 1 ﺣﺠﺞ ﻮﻛﹸﻢﺎﺟﻴﺤﻟ Surely it becomes worthless Elbette boşa çıkar 1 ﺣﺒﻂ ﻦ ﺒ ﹶﻄﺤ ﻴﹶﻟ To make sad Üzmesi için 1 ﺣﺰﻥ ﺰ ﹶﻥ ﺤ ﻴﻟ ﺖ ﻴﹶﻟ 407 Surely it makes you sad Elbette seni üzer 1 ﺣﺰﻥ ﻚ ﻧﺰ ﺤ ﻴﹶﻟ Surely it makes me sad Gerçekten beni üzer 1 ﺣﺰﻥ ﻧﻨﹺﻲﺰ ﺤ ﻴﹶﻟ To establish the truth Hakkı gerçekleştirmek için 4 ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﻴﻟ He will judge Hüküm verecek 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﻴﹶﻟ For him to judge Hüküm vermesi için 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﻴﻟ Surely they will swear Mutlaka yemin ederler 1 ﺣﻠﻒ ﻦ ﻠ ﹸﻔﺤ ﻴﹶﻟ Indeed they will bear Mutlaka yüklenecekler 1 ﲪﻞ ﻦ ﻤﹸﻠ ﺤ ﻴﹶﻟ For them to bear Yüklenmeleri için 1 ﲪﻞ ﻤﻠﹸﻮﺍ ﺤ ﻴﻟ For him to drive out Çıkarması için 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻴﻟ For him to drive you (pl) out Sizi çıkarması için 4 ﺧﺮﺝ ﺟﻜﹸﻢ ﺨ ﹺﺮ ﻴﻟ Surely they will drive out Mutlaka çıkacaklar 4 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺮ ﺨ ﻴﹶﻟ Surely he will drive out Mutlaka çıkaracak 4 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻴﹶﻟ For them to drive you out Seni çıkarmaları için 4 ﺧﺮﺝ ﻙ ﻮﺨ ﹺﺮﺟ ﻴﻟ For him to humiliate Rezil etmesi için 4 ﺧﺰﻱ ﻯ ﺨ ﹺﺰ ﻴﻟ For them to ponder Đyice düşünmeleri için 5 ﺩﺑﺮ ﻭﺍﺑﺮﺪ ﻴﻟ For him refute Yok etmesi için 4 ﺩﺣﺾ ﻮﺍﺣﻀ ﺪ ﻴﻟ For him to make enter Sokması için 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹶﻞ ﺪ ﻴﻟ Surely he will make them enter Onları mutlaka sokacak 4 ﺩﺧﻞ ﻢﻨﻬﺧﹶﻠ ﺪ ﻴﹶﻟ For them to enter Girmeleri için 1 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮﺍ ﺪ ﻴﻟ For him to forsake Bırakması, terk etmesi ﻭﺫﺭ ﺭ ﻴ ﹶﺬﻟ For him to take heed Öğüt alması için 5 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻴ ﱠﺬ ﱠﻛﻟ For them to remember Anmaları için 1 ﺫﻛﺮ ﻭﺍﻴ ﹾﺬ ﹸﻛﺮﻟ For them to take heed Öğüt almaları için 5 ﺫﻛﺮ ﻭﺍﻴ ﱠﺬ ﱠﻛﺮﻟ For him to remove Gidermesi için 4 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻴ ﹾﺬﻟ For him to taste Tatması için 1 ﺫﻭﻕ ﻕ ﻴﺬﹸﻭﻟ For them to taste Tatmaları için 1 ﺫﻭﻕ ﻴﺬﹸﻭﻗﹸﻮﺍﻟ 408 For him to make you (pl) taste Size tattırması için 4 ﺫﻭﻕ ﻢ ﻳ ﹶﻘ ﹸﻜﻴﺬﻟ For him to make them taste Onlara tattırması için 4 ﺫﻭﻕ ﻢﻳ ﹶﻘﻬﻴﺬﻟ In order to strengthen Bağlaması için 1 ﺭﺑﻂ ﻂ ﺮﹺﺑ ﹶ ﻴﻟ In order to increase Artması için 1 ﺭﺑﻮ ﺍﺑﻮﺮ ﻴﹶﻟ That they may ruin them Onları helak etmeleri için 4 ﺭﺩﻱ ﻢﻭﻫﺮﺩ ﻴﻟ Surely he will give them sustenance Mutlaka onları rızıklandıracak 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﻬ ﻨﺯﹶﻗ ﺮ ﻴﹶﻟ To make you (pl) pleased Sizi razı etmek için 4 ﺭﺿﻮ ﻮﻛﹸﻢﺮﺿ ﻴﻟ That they be pleased with him Ondan razı olsunlar için 1 ﺭﺿﻮ ﻩ ﻮ ﺿ ﺮ ﻴﻟ Foe them to make him pleased Onu razı etmeleri için 4 ﺭﺿﻮ ﻩ ﻮ ﺿ ﺮ ﻴﻟ For them to see Görmeleri için 1 ﺭﺃﻱ ﺍﺮﻭ ﻴﻟ For him to show you (pl) Size göstermesi için 1 ﺭﺃﻱ ﻳﻜﹸﻢﻴ ﹺﺮﻟ For him to show him Ona göstermesi için 1 ﺭﺃﻱ ﻪ ﻳﻴ ﹺﺮﻟ For him to show them (dual) O ikisine göstermesi için 1 ﺭﺃﻱ ﺎﻬﻤ ﻳﻴ ﹺﺮﻟ So that they increase Arttırmaları için 8 ﺯﺩﺩ ﻭﺍﺍﺩﺰﺩ ﻴﻟ For them to make you slip Seni kaydırmaları için 4 ﺯﻟﻖ ﻚ ﻧﻟﻘﹸﻮﺰ ﻴﹶﻟ Surely he will increase Mutlaka arttıracak 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﱠﻥ ﻴﺰﹺﻳﹶﻟ He is not, it is not Değil 1 ﻟﻴﺲ ﺲ ﻴﹶﻟ For him to ask Sorması için 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹶﻞ ﻴﻟ Surely they will be asked Elbette sorulacaklar 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺌﹸﻠ ﻴﹶﻟ For them to sadden Kötüleştirmeleri için ﺳﻮﺃ ﺴﺌﹸﻮﺍ ﻴﻟ Surely he will be asked Mutlaka sorulur 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺄﹸﻟ ﻴﹶﻟ She is not, it is not Değil 1 ﻟﻴﺲ ﺖ ﺴ ﻴﹶﻟ Let them ask permission (imp, pl) Sizden izin istesinler 10 ﺃﺫﻥ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺘﹾﺌﺬﺴ ﻴﻟ For them to hide Gizlemeleri için 10 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹸﻮﺍ ﺘﺴ ﻴﻟ Surely he will grant succession Surely they will try to scare you Onların yerine mutlaka getirecek Mutlaka seni korkutmak isteyecekler 10 ﺧﻠﻒ ﻢﻨﻬﻠ ﹶﻔﺨ ﺘﺴ ﻴﹶﻟ 10 ﻓﺰﺯ ﻚ ﻧﻭﻔﺰ ﺘﺴ ﻴﹶﻟ 409 For them to believe firmly Kesin bilmeleri için 10 ﻳﻘﻦ ﻦ ﻘ ﻴﺘﺴ ﻴﻟ Surely he will be imprisoned Mutlaka zindana atılacak 1 ﺳﺠﻦ ﻦ ﻨﺠ ﺴ ﻴﹶﻟ Surely they will imprison him Mutlaka onu zindana atacaklar 1 ﺳﺠﻦ ﻪ ﻨﻨﺠ ﺴ ﻴﹶﻟ For him to calm, soothe Sükunet bulması için 1 ﺳﻜﻦ ﻦ ﺴ ﹸﻜ ﻴﻟ For him them calm, soothe Sükunet bulmaları için 1 ﺳﻜﻦ ﻮﺍﺴ ﹸﻜﻨ ﻴﻟ They would name Đsim verirler 2 ﲰﻮ ﻮ ﹶﻥﺴﻤ ﻴﹶﻟ They are not Değiller 1 ﻟﻴﺲ ﻮﺍﻴﺴﹶﻟ For them to exchange Değiştirmeleri için 8 ﺷﺮﻱ ﻭﺍﺘﺮﺸ ﻴﻟ For them to witness Şahit olmaları için 1 ﺷﻬﺪ ﻭﺍﻬﺪ ﺸ ﻴﻟ Indeed they become Mutlaka olurlar 4 ﺻﺒﺢ ﻦ ﺤ ﺼﹺﺒ ﻴﹶﻟ For them to avert Saptırmaları için 1 ﺻﺪﺩ ﻭﺍﺼﺪ ﻴﻟ Surely they would avert them Onları saptırırlardı 1 ﺻﺪﺩ ﻢﻧﻬﻭﺼﺪ ﻴﹶﻟ Indeed they will harvest it Elbette onu devşirmeleri 1 ﺻﺮﻡ ﺎﻨﻬﻣ ﺼ ﹺﺮ ﻴﹶﻟ For him to mislead Saptırması için 4 ﺿﻠﻞ ﻀ ﱠﻞ ﻴﻟ Indeed he will mislead us Gerçekten bizi saptırır 4 ﺿﻠﻞ ﺎﻀﱡﻠﻨ ﻴﹶﻟ For them to mislead Saptırmaları için 4 ﺿﻠﻞ ﻀﻠﱡﻮﺍ ﻴﻟ Indeed they cause to deviate Gerçekten saptırırlar 4 ﺿﻠﻞ ﻀﻠﱡﻮ ﹶﻥ ﻴﹶﻟ For him to lose Zayi etmesi için 4 ﺿﻴﻊ ﻊ ﻴﻴﻀﻟ To be obeyed Đtaat edilmek için 1 ﻃﻮﻉ ﻉ ﻴﻄﹶﺎﻟ Surely he transgresses Gerçekten azgınlık yapar 1 ﻃﻐﻲ ﻰﻴ ﹾﻄﻐﹶﻟ To extinguish Söndürmek için 4 ﻃﻔﺄ ﻔﺌﹸﻮﺍ ﻴ ﹾﻄﻟ To inform you (pl) Size bildirmek için 4 ﻃﻠﻊ ﻌ ﹸﻜﻢ ﻠﻴ ﹾﻄﻟ For her to contend Mutmain olması için ﻃﻤﺄ ﻦ ﺌﻤ ﻴ ﹾﻄﻟ To purify you (pl) Sizi temizlemek için 2 ﻃﻬﺮ ﺮﻛﹸﻢ ﻬ ﻴ ﹶﻄﻟ For him to oppress them Onlara zulmetmek için 1 ﻇﻠﻢ ﻢﻤﻬ ﻠﻴ ﹾﻈﻟ For him to make it prevail Onu üstün kılmak için 1 ﻇﻬﺮ ﻩ ﺮ ﻴ ﹾﻈ ﹺﻬﻟ 410 For them to worship Kulluk etmeleri için 1 ﻋﺒﺪ ﻭﺍﺒﺪﻌ ﻴﻟ For them to worship me Bana kulluk etmeleri için 1 ﻋﺒﺪ ﻥ ﻭﺒﺪﻌ ﻴﻟ To make him fail Onu aciz bırakması için 4 ﻋﺠﺰ ﻩ ﺰ ﺠ ﻌ ﹺ ﻴﻟ For him to punish Azap etmesi için 2 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﻴﻟ For him to punish them Onlara azap etmesi için 2 ﻋﺬﺏ ﻢﺑﻬﻌ ﱢﺬ ﻴﻟ Surely he knows Elbette bilir 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻴﹶﻟ For him to know Bilmesi için 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻴﻟ For it to be known Bilinmesi için 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻴﻟ Surely he knows Mutlaka bilir 1 ﻋﻠﻢ ﻦ ﻤ ﻌﹶﻠ ﻴﹶﻟ For them to know Bilmeleri için 1 ﻋﻠﻢ ﻮﺍﻌﹶﻠﻤ ﻴﻟ Surely they know Elbette bilirler 1 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﹶﻠﻤ ﻴﹶﻟ For him to forgive Bağışlaması için ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﻴﻟ For him to enrage Öfkelenmesi için 1 ﻏﻴﻆ ﻆ ﻴ ﹶﻴﻐﻟ For them to ransom Fidye vermeleri için 8 ﻓﺪﻱ ﻭﺍﺘﺪﻴ ﹾﻔﻟ They would tempt you Seni şaşırtırlar, fitneye düşürürler 1 ﻓﱳ ﻚ ﻧﻮﺘﻨﻴ ﹾﻔﹶﻟ To give lie Đnkar etmesi için 1 ﻓﺠﺮ ﺮ ﺠ ﻴ ﹾﻔﻟ For him to cause corruption Bozgunculuk yapması için 4 ﻓﺴﺪ ﺪ ﺴ ِ ﻴ ﹾﻔﻟ For them to cause corruption Bozgunculuk yapmaları için 4 ﻓﺴﺪ ﻭﺍﺴﺪ ِ ﻴ ﹾﻔﻟ For them to commit Günah işlemeleri için ﻗﺮﻑ ﺘ ﹺﺮﻓﹸﻮﺍﻴ ﹾﻘﻟ For them to kill you Seni öldürmeleri için 1 ﻗﺘﻞ ﻙ ﺘﻠﹸﻮﻴ ﹾﻘﻟ For them to get us nearer Bizi yaklaştırmaları için 2 ﻗﺮﺏ ﺎﻮﻧﺮﺑ ﻴ ﹶﻘﻟ Let him judge, for him to judge Hükmetsin, hükmetmesi için 1 ﻗﻀﻲ ﻲ ﻀ ﻴ ﹾﻘﻟ - ﺾ ﻴ ﹾﻘ ﹺﻟ Let them execute (imp, pl) Yerine getirsinler, icra etsinler 1 ﻗﻀﻲ ﻮﺍﻴ ﹾﻘﻀﹾﻟ For it to be executed Yerine getirilmesi için 1 ﻗﻀﻲ ﻰﻴ ﹾﻘﻀﻟ For him to cut Kesmesi için 1 ﻗﻄﻊ ﻊ ﻴ ﹾﻘ ﹶﻄﻟ Let him cut (imp) Kessin 1 ﻗﻄﻊ ﻊ ﻴ ﹾﻘ ﹶﻄﹾﻟ 411 For him to say Demesi için 1 ﻗﻮﻝ ﻴﻘﹸﻮ ﹶﻝﻟ Indeed he will say Mutlaka der, diyecek 1 ﻗﻮﻝ ﻦ ﻴﻘﹸﻮﹶﻟﹶﻟ Indeed they will say Mutlaka derler, diyecekler 1 ﻗﻮﻝ ﻦ ﻴﻘﹸﻮﹸﻟﹶﻟ For them to say Demeleri için 1 ﻗﻮﻝ ﻴﻘﹸﻮﻟﹸﻮﺍﻟ Indeed they say Mutlaka derler 1 ﻗﻮﻝ ﻴﻘﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥﹶﻟ For them to do, make, bring Yapsınlar, yerine getirsinler 1 ﻗﻮﻡ ﻡ ﻴﻘﹸﻮﻟ For them to perform Kılmaları için 4 ﻗﻮﻡ ﻮﺍﻴﻤﻴﻘﻟ For them to hide Saklamaları için 1 ﻛﺘﻢ ﻮ ﹶﻥﺘﻤﻴ ﹾﻜﹶﻟ For him to cover Örtmesi için 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻴ ﹶﻜ ﱢﻔﻟ For them to disbelieve Đnkar etmeleri için 1 ﻛﻔﺮ ﻭﺍﻴ ﹾﻜ ﹸﻔﺮﻟ For him to be Olması için 1 ﻛﻮﻥ ﻴﻜﹸﻮ ﹶﻥﻟ For them (dual) to be Olmaları için 1 ﻛﻮﻥ ﺎﻴﻜﹸﻮﻧﻟ Surely he will be Mutlaka olur 1 ﻛﻮﻥ ﻴﻜﹸﻮﻧﹰﺎﹶﻟ Indeed they become, will become Mutlaka olurlar, olacaklar 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﻴﻜﹸﻮﹶﻟ For them to be Olmaları için 1 ﻛﻮﻥ ﻮﺍﻴﻜﹸﻮﻧﻟ Night Gece ﻟﻴﻞ ﻴ ﹸﻞ ﹶﻟ- ﻴ ﹲﻞﹶﻟ At night Geceleyin, gece vakti ﻟﻴﻞ ﻼ ﻴ ﹰﹶﻟ For them to confuse Karıştırmaları için ﻟﺒﺲ ﻮﺍﻴ ﹾﻠﹺﺒﺴﻟ Night Gece ﻟﻴﻞ ﻴﹶﻠ ﹰﺔﹶﻟ Its night Onun gecesi ﻟﻴﻞ ﺎﻴﹶﻠﻬﹶﻟ In order for him to purify Arındırması için 2 ﳏﺺ ﺺ ﺤ ﻤ ﻴﻟ Surely it will touch Mutlaka dokunacak 1 ﻣﺴﺲ ﻦ ﺴ ﻤ ﻴﹶﻟ Surely it will touch you (pl) Mutlaka size dokunacak 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﻨ ﹸﻜﺴ ﻤ ﻴﹶﻟ For them to plot Tuzak kurmaları için 1 ﻣﻜﺮ ﻭﺍﻤ ﹸﻜﺮ ﻴﻟ Surely he will settle Mutlaka yerleştirecek, sağlamlaştıracak 4 ﻣﻜﻦ ﻦ ﻨﻤ ﱢﻜ ﻴﹶﻟ For him to distinguish Ayırt etmesi için 1 ﻣﻴﺰ ﺰ ﻴﻴﻤﻟ 412 ﻟﲔ ﺎﻴﻨﹶﻟ ﻧﺒﺬ ﺒ ﹶﺬ ﱠﻥﻨﻴﹶﻟ ﻟﲔ ﺔ ﻨﻴﻟ 4 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﻴﻟ Sizi uyarması için 4 ﻧﺬﺭ ﺭﻛﹸﻢ ﺬ ﻨﻴﻟ So that they are warned Uyarılmaları için 4 ﻧﺬﺭ ﻭﺍﻨ ﹶﺬﺭﻴﻟ So that they warn Uyarmaları için 4 ﻧﺬﺭ ﻭﺍﺬﺭ ﻨﻟﻴ Surely he will help Mutlaka yardım eder 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﱠﻥ ﺼ ﻨﹶﻟﻴ Surely he will help him Mutlaka ona yardım eder 1 ﻧﺼﺮ ﻪ ﻧﺮ ﺼ ﻨﻴﹶﻟ For them to go forth Sefere çıkmaları 1 ﻧﻔﺮ ﻭﺍﻔﺮ ﻨﻴﻟ Let him spend (imp) Harcasın, nafaka versin 4 ﻧﻔﻖ ﻖ ﻔ ﻨﻴﻟ For him to guide them Onları doğru yola iletmesi 1 ﻫﺪﻱ ﻢﻳﻬﺪ ﻬ ﻴﻟ For it to perish Helak olması için 1 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻴﻟ For him to destroy Helak etmesi için 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻴﻟ For the to prepare Hazırlamaları için ﻭﻃﺄ ﻃﺌﹸﻮﺍ ﺍﻴﻮﻟ Surely they inspire Fısıldarlar, ilham ederler ﻭﺣﻲ ﻮ ﹶﻥﻮﺣﹶﻟﻴ Indeed Joseph (pbuh) Gerçekten Yusuf (AS) ﻒ ﺳ ﻮﹶﻟﻴ For/to Joseph (pbuh) Yusuf’a, Yusuf için (AS) ﻒ ﺳ ﻮﻟﻴ Gentle Yumuşak, nazik Surely he will be thrown Mutlaka atılır, atılacak Palm trees Hurma ağacı So that he warns Uyarması için So that he warns you (pl) Onlara karşılığını tam olarak verecektir In order for him to pay back in Onlara karşılığını tam full vermesi için Surely he will pay back in full Surely they would turn back Mutlaka geri kaçarlar For a day Bir gün için, bir günde 413 1 4 2 ﻭﰲ ﻢﻨﻬﻴﻮﱢﻓ ﻴﹶﻟ 2 ﻭﰲ ﻢ ﻬ ﻴﻮﱢﻓ ﻴﻟ 2 ﻭﱄ ﻦ ﻮﱡﻟ ﻴﹶﻟ ﻳﻮﻡ ﻮ ﹺﻡ ﻴﻟ - ﻮ ﹴﻡ ﻴﻟ م Place of return Dönüş yeri, dönülecek yer ﺃﻭﺏ ﺏ ﻣﺎٰ ﹴ - ﺎﻣﺌﹶﺎﺑ – ﺏ ﻣﺌﹶﺎ Hundred Yüz (sayı) ﻣﺄﻱ ﻣﹶﺌ ﹲﺔ Those turned upside down (cities) Alt-üst olanlar (şehirler) ﺃﻓﻚ ﺕ ﻔﻜﹶﺎ ﺗﺆ ﻣ Turned upside down Alt-üst olan ﺃﻓﻚ ﻔ ﹶﻜ ﹶﺔ ﺗﺆ ﻣ Those who give Verenler ﺃﰐ ﻮ ﹶﻥﺆﺗ ﻣ Two hundred Đki yüz ﻣﺄﻱ ﻴ ﹺﻦﺘﻣﹶﺌ Whose time is determined Zamanı belirlenmiş ﺃﺟﻞ ﻼ ﺟ ﹰ ﺆ ﻣ Crier, announcer Müezzin, seslenen ﺃﺫﻥ ﺆ ﱢﺫ ﹲﻥ ﻣ Closed over Kapatılmış ﻭﺻﺪ ﺪﹲﺓ ﺻ ﺆ ﻣ Those made to reconcile Isındırılan, alıştırılan ﺃﻟﻒ ﺔ ﺆﱠﻟ ﹶﻔ ﻣ Believer, giver of security Mü’min, iman eden, emniyet veren ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻣ As a believer Mü’min olarak ﺃﻣﻦ ﻨﹰﺎﺆﻣ ﻣ Believing women Mümin kadınlar ﺃﻣﻦ ﺕ ﺎﻣﻨ ﺆ ﻣ Believing woman Mümin kadın ﺃﻣﻦ ﺔ ﻨﻣ ﺆ ﻣ - ﻨ ﹲﺔﻣ ﺆ ﻣ Believing men Mümin erkekler ﺃﻣﻦ ﻴ ﹺﻦﻨﻣ ﺆ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻣﻨ ﺆ ﻣ Believing men Mümin erkekler ﺃﻣﻦ ﻦ ﻴﻨﻣ ﺆ ﻣ What, not, that Ne, değil, o şey ki Why shouldn’t you (pl); there is not for you (pl) Size ne oluyor, sizin için yoktur Water Su Hundred ﺎﻣ ﻢ ﺎ ﹶﻟ ﹸﻜﻣ ﻣﻮﻩ ﺎ ٌﺀﻣ Yüz (sayı) ﻣﻴﺄ ﺎﹶﺋ ﹲﺔﻣ Two hundred Đki yüz ﻣﻴﺄ ﻴ ﹺﻦﺘﺎﹶﺋﻣ Table spread Sofra ﻣﻴﺪ ﺪ ﹰﺓ ﺋﺎﻣ Your (fm) water Senin suyun ﻣﻮﻩ ﻙ ﺎ َﺀﻣ Your (pl) water Suyunuz ﻣﻮﻩ ﻢ ﺅ ﹸﻛ ﻣﺎ His water Onun suyu ﻣﻮﻩ ﺎﺅﻫ ﺎ ﻣ- ﺎﺎ َﺀﻫﻣ 414 Uses, usages Đşler, kullanışlar To die Öldü They died Öldüler That which is fulfilled Yerine gelen Magog Mecuc What Ne Smokeless flame Dumansız ateş Rebellious Đsyankar Marut Marut Small kindnesses Küçük yardımlar Those who stay, wait ﺃﺭﺏ ﺏ ﻣﺎٰ ﹺﺭ 1 ﻣﻮﺕ ﺕ ﻮﻳﻤ - ﺕ ﺎﻣ 1 ﻣﻮﺕ ﻮﺍﺎﺗﻣ ﺃﰐ ﻴﹰﺎﺗﻣ ﹾﺄ ﺝ ﻮﻣ ﹾﺄﺟ ﺎﺫﹶﺍﻣ ﻣﺮﺝ ﺝ ﺎ ﹺﺭ ﹴﻣ ﻣﺮﺩ ﺩ ﺎ ﹺﺭﻣ ﺕ ﻭﺎﺭﻣ ﻣﻌﻦ ﻮ ﹶﻥﺎﻋﻣ Kalanlar, bekleyenler ﻣﻜﺚ ﲔ ﺜﻛ ﺎ ﻣ- ﻛﺜﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﻣ Those who stay, wait Kalanlar, bekleyenler ﻣﻜﺚ ﲔ ﺜﻛ ﺎﻣ Planners, plotters Plan yapanlar, düzen kuranlar ﻣﻜﺮ ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﺎﻣ Eaten Yenilmiş ﺃﻛﻞ ﻝﻣ ﹾﺄ ﹸﻛﻮ Wealth Mal ﻣﻮﻝ ﺎ ﹰﻻ ﻣ- ﺎ ﹲﻝﻣ Those who fill, will fill Dolduranlar ﻣﻸ ﻭ ﹶﻥﻟﺆﺎﻣ Possessor, master Malik, sahip ﻣﻠﻚ ﻚ ﻟﺎﻣ Malik, angel of Hell Malik, Cehennem Meleği ﻣﻠﻚ ﻚ ﻟﺎﻣ Masters, possessors Malikler ﻣﻠﻜﻞ ﻟﻜﹸﻮ ﹶﻥﺎﻣ His wealth Onun malı ﻣﻮﻝ ﻪ ﺎﹸﻟ ﻣ- ﻪ ﺎﹶﻟﻣ Why shouldn’t I, there is not for me Bana ne oluyor My wealth Malım ﻣﻮﻝ ﻪ ﻴﻟﺎﻣ Place of security Güven yeri, emniyet yeri ﺃﻣﻦ ﻪ ﻨﻣ ﻣ ﹾﺎ That is felt secure Emin olunan ﺃﻣﻦ ﻥ ﻮﻣ ﹾﺄﻣ Their prevention, will prevent them Onların engelleri, onları engelleyecek ﻣﻨﻊ ﻢ ﻬ ﺘﻌ ﺎﹺﻧﻣ Spreaders Döşeyenler ﻣﻬﺪ ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﻣ ﻰ ﻟﺎﻣ 415 Place of refuge, home Ev, barınak ﺃﻭﻱ ﺍﻣ ﹾﺄﻭ Your (pl) place of refuge, home Eviniz, sığınağınız ﺃﻭﻱ ﻢ ﺍ ﹸﻛﻣ ﹾﺎﻭ His place of refuge, home Onun evi ﺃﻭﻱ ﻩ ﺍﻣ ﹾﺄﻭ Their place of refuge, home Onların evi, sığınağı ﺃﻭﻱ ﻢ ﻫ ﺍﻣ ﹾﺎﻭ Place of refuge, home Ev, barınak ﺃﻭﻱ ﻯﻣ ﹾﺎﻭ Blessed Mübarek, kutlu ﺑﺮﻙ ﺭﻛﹰﺎ ﺎﻣﺒ - ﻙ ﺭ ﺎﻣﺒ Blessed Mübarek, kutlu ﺑﺮﻙ ﺭ ﹶﻛ ﹲﺔ ﺎﻣﺒ He is your tester, will test you Sizi imtihan edendir, edecektir ﺑﻠﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺘﻠﺒﻣ Those who test Đmtihan edenler ﺑﻠﻲ ﲔ ﻠﺘﺒﻣ Scattered Serilmiş ﺑﺜﺚ ﺙ ﺒﺜﹸﻮﻣ Spread out Serilmiş ﺑﺜﺚ ﺒﺜﹸﻮﹶﺛ ﹲﺔﻣ That which changes Değiştiren, değiştirecek olan ﺑﺪﻝ ﺪ ﹶﻝ ﺒﻣ That which discloses it, will disclose Onu açığa çıkaran, çıkaracak olan ﺑﺪﻭ ﻪ ﻳﺒﺪﻣ Spendthrifts Savurganlar, müsrifler ﺑﺬﺭ ﻦ ﺒ ﱢﺬﺭﹺﻳﻣ Those who are clear Uzak olanlar ﺑﺮﺃ ﻭ ﹶﻥﺮﺅ ﺒﻣ Determined ones Karar verenler ﺑﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﺒ ﹺﺮﻣﻣ Stretched out (dual) Açık, uzatılmış (ikil) ﺑﺴﻂ ﻥ ﺎﻮ ﹶﻃﺘﺒﺴﻣ Bearer of good news Müjdeci ﺑﺸﺮ ﺍﺸﺮ ﺒﻣ - ﺮ ﺸ ﺒﻣ Bearers (fm) of good news Müjdeciler (dş) ﺑﺸﺮ ﺕ ﺍﺸﺮ ﺒﻣ ﺕ ﺍﺸﺮ ﺒﻣ Bearers of good news Müjdeciler ﺑﺸﺮ ﻦ ﺸﺮﹺﻳ ﺒﻣ Giving visibility Gösteren ﺑﺼﺮ ﺍﺼﺮ ﺒﻣ - ﺮ ﺼ ﺒﻣ Visible Görünen, gösteren ﺑﺼﺮ ﺮ ﹰﺓ ﺼ ﺒﻣ Those who see Görenler ﺑﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﺒﻣ Falsifiers Batılda olanlar, iptal edenler ﺑﻄﻞ ﻄﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﻣ Those removed far Uzaklaştırılmış olanlar ﺑﻌﺪ ﻭ ﹶﻥﻌﺪ ﺒﻣ Those resurrected, will be resurrected Diriltilenler, diriltilecek olanlar ﺑﻌﺚ ﲔ ﺛﻮﺒﻌﻣ - ﻮﺛﹸﻮ ﹶﻥﺒﻌﻣ 416 Those resurrected, will be resurrected Diriltilenler, diriltilecek olanlar ﺑﻌﺚ ﲔ ﺛﻮﺒﻌﻣ Those in despair Ümitlerini kaybedenler ﺑﻠﺲ ﲔ ﺴ ِ ﻠﺒﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﺴﺒﻣ Limit of reaching Erişme yeri, sınırı ﺑﻠﻎ ﺒﹶﻠ ﹸﻎﻣ Their limit of reaching Onların sınırı, erişme yeri ﺑﻠﻎ ﻢ ﻬ ﻐ ﺒﹶﻠﻣ Constructed Bina edilmiş, yapılmış ﺑﲏ ﻴ ﹲﺔﺒﹺﻨﻣ Settlement place Yerleşme yeri ﺑﻮﺃ ﻮﹶﺃ ﺒﻣ Clear Apaçık, açıklayan ﺑﲔ ﺎﻣﺒﹺﻴﻨ - ﲔ ﻣﹺﺒ Clear ones (fm) Apaçık olanlar (dş) ﺑﲔ ﺕ ﺎﻴﻨﺒﻣ Clear (fm) Apaçık (dş) ﺑﲔ ﺔ ﻨﻴﺒﻣ You died Öldün 1 ﻣﻮﺕ ﺖ ﻣ I died Öldüm 1 ﻣﻮﺕ ﺖ ﻣ Place of repentance, return Tevbe makamı ﺗﻮﺏ ﺎﺎﺑﻣﺘ - ﺏ ﺎ ﹺﻣﺘ Provision, enjoyment Mal, meta, eğlence, kâr ﻣﺘﻊ ﺎﺎﻋﻣﺘ - ﻉ ﺎﻣﺘ Our goods, possessions Malımız ﻣﺘﻊ ﺎﻋﻨ ﺎﻣﺘ Their goods, possessions Onların malları ﻣﺘﻊ ﻢ ﻬ ﻋ ﺎﻣﺘ Destroyed Yok edilen ﺗﱪ ﺮ ﺒﺘﻣ Displaying Gösterişli (dş) ﺑﺮﺝ ﺕ ﺎﺮﺟ ﺒﺘﻣ Those who are followed, will be followed Takip edilenler, edilecek olanlar ﺗﺒﻊ ﻮ ﹶﻥﺒﻌﺘﻣ Those who follow Takip edenler ﺗﺒﻊ ﻮ ﹶﻥﺘﹺﺒﻌﻣ Two consecutive Art arda gelen iki ﺗﺒﻊ ﻴ ﹺﻦﻌ ﺎﹺﺑﺘﺘﻣ Inclining Meyleden ﺟﻨﻒ ﻒ ﺎﹺﻧﺘﺠﻣ Neighboring ones (fm) Komşu olanlar (dş) ﺟﻮﺭ ﺕ ﺍﺎ ﹺﻭﺭﺘﺠﻣ As a strategy Bir tarafa dönme, çekilme ﺣﺮﻑ ﻓﹰﺎﺤﺮ ﺘﻣ Joining Birliğe katılma, mevki alma ﺣﻮﺯ ﺰﹰﺍﺤﻴ ﺘﻣ That which takes, chooses Edinen, edinmiş ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﺘﻣ Those who take, choose (fm) Edinenler (dş) ﺃﺧﺬ ﺕ ﺨﺬﹶﺍ ﺘﻣ 417 ﺃﺧﺬ ﻱﺨﺬ ﺘﻣ ﺭﻛﺐ ﺒﹰﺎﺍﻛﺘﺮﻣ Toz, toprak ﺗﺮﺏ ﺔ ﺑﺮ ﺘﻣ That which waits, waiting Bekleyen ﺭﺑﺺ ﺺ ﺑﺮ ﺘﻣ Those who wait, waiting Bekleyenler ﺭﺑﺺ ﲔ ﺼ ﺑﺮ ﺘﻣ - ﻮ ﹶﻥﺑﺼﺮ ﺘﻣ Those who wait, waiting Bekleyenler ﺭﺑﺺ ﲔ ﺼ ﺑﺮ ﺘﻣ Dead from falling Düşerek ölen ﺭﺩﻱ ﺔﺩﻳ ﺮ ﺘﻣ Wealthy Zengin, varlıklı ﺗﺮﻑ ﻑﺘﺮﻣ Its wealthy people Onun zenginleri ﺗﺮﻑ ﺎﻴﻬﺮﻓ ﺘﻣ - ﺎﺮﻓﹸﻮﻫ ﺘﻣ The wealthy Zenginler ﺗﺮﻑ ﲔ ﻓﺮ ﺘﻣ Their wealthy ones Onların zenginleri ﺗﺮﻑ ﻢ ﻴ ﹺﻬﺮﻓ ﺘﻣ Resembling, similar Benzer ﺷﺒﻪ ﺎﺎﹺﺑﻬﺘﺸﻣ - ﻪ ﺎﹺﺑﺘﺸﻣ Resembling, allegorical Müteşabihler, anlamı kesin olmayanlar ﺷﺒﻪ ﺕ ﺎﺎﹺﺑﻬﺘﺸﻣ Quarreling Birbiriyle çekişenler ﺷﻜﺲ ﻮ ﹶﻥﻛﺴ ﺎﺘﺸﻣ Broken, cracked Çatlamış ﺻﺪﻉ ﺎﺪﻋ ﺼ ﺘﻣ Women who give charity Sadaka veren kadınlar ﺻﺪﻕ ﺕ ﺪﻗﹶﺎ ﺼ ﺘﻣ Men who give charity Sadaka veren erkekler ﺻﺪﻕ ﲔ ﻗﺪ ﺼ ﺘﻣ Who purify themselves Temizlenenler ﻃﻬﺮ ﻦ ﻬﺮﹺﻳ ﺘ ﹶﻄﻣ To give provision, let enjoy Nimet verdi, faydalandırdı ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﻳ - ﻊ ﺘﻣ Most high Çok yüce ﻋﻠﻮ ﺎ ﹺﻝﺘﻌﻣ You gave provision Nimet verdin, faydalandırdın 2 ﻣﺘﻊ ﺖ ﻌ ﺘﻣ I gave provision Nimet verdim, faydalandırdım 2 ﻣﺘﻊ ﺖ ﻌ ﺘﻣ You gave them provision Onları faydalandırdın 2 ﻣﺘﻊ ﻢ ﻬ ﺘﻌ ﺘﻣ Intentionally Đsteyerek, taammüden ﻋﻤﺪ ﺍﻤﺪ ﻌ ﺘﻣ We gave provision Nimet verdik, faydalandırdık 2 ﻣﺘﻊ ﺎﻌﻨ ﺘﻣ We gave him provision Onu faydalandırdık 2 ﻣﺘﻊ ﻩ ﺎﻌﻨ ﺘﻣ Those who take, choose Edinenler One on top of each other Birbirinin üzerine binmiş Dust, earth 418 We gave them provision Onları faydalandırdık 2 ﻣﺘﻊ ﻢ ﻫ ﺎﻌﻨ ﺘﻣ Give (imp, pl) them (fm) provision Onları (dş) faydalandırın 2 ﻣﺘﻊ ﻦ ﻫ ﻮﺘﻌﻣ Different Ayrı, farklı ﻓﺮﻕ ﺔ ﺮﹶﻗ ﺘ ﹶﻔﻣ Different Ayrı, farklı (çğ) ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺘ ﹶﻔﻣ Facing each other Karşılıklı ﻗﺒﻞ ﲔ ﻠﺘﻘﹶﺎﹺﺑﻣ Places you move around Dolaştığınız yer ﻗﻠﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺘ ﹶﻘﱠﻠﻣ Righteous ones Sakınanlar, korunanlar ﻭﻗﻲ ﻦ ﻴﻘ ﺘﻣ - ﺘﻘﹸﻮ ﹶﻥﻣ Righteous ones Sakınanlar, korunanlar ﻭﻗﻲ ﲔ ﻘ ﺘﻣ Sofa, ottoman Yaslanacak yer ﻭﻛﺄ ﺘ ﹶﻜﺌﹰﺎﻣ Reclining ones Yaslananlar ﻭﻛﺄ ﲔ ﺌﻜ ﺘﻣ - ﻭ ﹶﻥﻜﺆ ﺘﻣ Reclining ones Yaslananlar ﻭﻛﺄ ﲔ ﺌﻜ ﺘﻣ Reclining Yaslanan ﻭﻛﺄ ﺘ ﹶﻜﹰﺄﻣ Supreme, arrogant Mütekebbir, büyüklenen ﻛﱪ ﺮ ﺒﺘ ﹶﻜﻣ Arrogant ones Mütekebbirler, büyüklenenler ﻛﱪ ﻦ ﺒﺮﹺﻳﺘ ﹶﻜﻣ Those who take burden Đddia edenler, yükümlülüğe girenler ﻛﻠﻒ ﲔ ﻔ ﺘ ﹶﻜﱢﻠﻣ Two receivers Đki alıcı ﻟﻘﻲ ﻥ ﺎﺘﹶﻠ ﱢﻘﻴﻣ You (pl) died Öldünüz 1 ﻣﻮﺕ ﻢ ﺘﻣ You (pl) died Öldünüz 1 ﻣﻮﺕ ﻢ ﺘﻣ We died Öldük 1 ﻣﻮﺕ ﺎﺘﻨﻣ Aspirers Đmrenenler, yarışanlar ﻧﻔﺲ ﻮ ﹶﻥﻓﺴﺎﺘﻨﻣ Those who discern Anlayabilenler ﻭﺳﻢ ﲔ ﻤ ﺳ ﻮ ﺘﻣ Who will make you die Seni vefat ettireceğim, öldüreceğim ﻭﰲ ﻚ ﻮﻓﱢﻴ ﺘﻣ Those who put their trust Tevekkül edenler ﻭﻛﻞ ﲔ ﻠﻮ ﱢﻛ ﺘﻣ - ﻮ ﱢﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﻣ Those who put their trust Tevekkül edenler ﻭﻛﻞ ﲔ ﻠﻮ ﱢﻛ ﺘﻣ When Ne zaman Strong, firm Sağlam, kuvvetli ﱴﻣ ﻣﱳ 419 ﻦ ﻴﺘﻣ ﺛﻮﺏ ﺑ ﹰﺔﻣﺜﹶﺎ Tekrarlanan ﺛﻨﻮ ﻲ ﻣﺜﹶﺎﹺﻧ - ﻣﺜﹶﺎﻧﹺﻲ Destroyed Harap edilmiş ﺛﱪ ﺍﻮﺭﻣﹾﺜﺒ - ﺭ ﻮﻣﹾﺜﺒ Weight Ağırlık ﺛﻘﻞ ﻣﹾﺜﻘﹶﺎ ﹶﻝ - ﻣﹾﺜﻘﹶﺎ ﹲﻝ Burdened, laden Yükü ağır olan ﺛﻘﻞ ﻣﹾﺜ ﹶﻘﹶﻠ ﹲﺔ Burdened, laden ones Yükü ağır olanlar ﺛﻘﻞ ﻣﹾﺜ ﹶﻘﻠﹸﻮ ﹶﻥ Example, likeness Benzetme, misal, örnek Gibi ﻣﺜﻞ ﻼ ﻣﹶﺜ ﹰ - ﻣﹶﺜ ﹲﻞ Similar ones Benzerler ﻣﺜﻞ ﺕ ﻼ ﻣﹸﺜ ﹶ Like you (pl) Sizin gibi ﻣﺜﻞ ﻣﹾﺜﹸﻠﻜﹸﻢ - ﻢ ﻣﹾﺜﹶﻠ ﹸﻜ Like us Bizim gibi ﻣﺜﻞ ﺎﻠﻨﻣﹾﺜ - ﺎﻣﹾﺜﹶﻠﻨ - ﺎﻣﹾﺜﹸﻠﻨ Like him Onun gibi ﻣﺜﻞ ﻪ ﻣﹾﺜﹶﻠ - ﻪ ﻣﹾﺜﹸﻠ - ﻪ ﻠﻣﹾﺜ Like her Onun (dş) gibi ﻣﺜﻞ ﺎﻠﻬﻣﹾﺜ - ﺎﻣﹾﺜﹶﻠﻬ - ﺎﻣﹾﺜﹸﻠﻬ Like them Onlar gibi ﻣﺜﻞ ﻢﻣﹶﺜﹸﻠﻬ - ﻢﻣﹾﺜﹶﻠﻬ Like them (fm) Onlar (dş) gibi ﻣﺜﻞ ﻦ ﻬ ﻣﹾﺜﹶﻠ Optimal, superior Üstün ﻣﺜﻞ ﻣﹾﺜﻠﹶﻰ Exemplary örnek ﻣﺜﻞ ٰﻣﹾﺜﹶﻠﻰ Twice of it Onun iki katı ﻣﺜﻞ ﺎﻴﻬﻣﹾﺜﹶﻠ Twice of them Onların iki katı ﻣﺜﻞ ﻢ ﻴ ﹺﻬﻣﹾﺜﹶﻠ Two Đkişer ﺛﻨﻮ ﻰﻣﹾﺜﻨ Resting place, abode Ev, yer, durak, konaklama yeri ﺛﻮﻱ ﺍﻣﹾﺜﻮ Your (pl) abode Sizin eviniz ﺛﻮﻱ ﻢ ﺍ ﹸﻛﻣﹾﺜﻮ Their abode Onların evi ﺛﻮﻱ ﻩ ﺍﻣﹾﺜﻮ My abode Benim evim ﺛﻮﻱ ﻯ ﺍﻣﹾﺜﻮ Reward, recompense Mükafat, ödül ﺛﻮﺏ ﺑ ﹰﺔﻣﺜﹸﻮ Resting place, abode Ev, yer, durak, konaklama yeri ﺛﻮﻱ ﻯﻣﹾﺜﻮ - ﻯﻣﹾﺜﻮ Assemblies Meclisler ﺟﻠﺲ ﺲ ﻟ ﹺﺎﻣﺠ Place of return Sevap için toplanma yeri Oft-repeated 420 Those who strive Cihat edenler ﺟﻬﺪ ﻦ ﻳﻫﺪ ﺎﻣﺠ - ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﻣﺠ Those who strive Cihat edenler ﺟﻬﺪ ﻦ ﻳﻫﺪ ﺎﻣﺠ Those who gather Toplananlar ﲨﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺘﺠ ﻣ Interrupted, cut off Kesilen, biten ﺟﺬﺫ ﺫ ﻭ ﺠ ﹸﺬ ﻣ Course, flowing Akma, gitme ﺟﺮﻱ ﺍﺠﺮ ﻣ Its course, flowing Onun akıp gitmesi, akış yeri ﺟﺮﻱ ﺎﺮﻳﻬ ﺠ ﻣ - ﺎﺍﻫﺠﺮ ﻣ Guilty, criminal Suçlu ﺟﺮﻡ ﺎﺠ ﹺﺮﻣ ﻣ - ﻡ ﺠ ﹺﺮ ﻣ Guilty ones, criminals Suçlular ﺟﺮﻡ ﲔ ﻣ ﺠ ﹺﺮ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺠ ﹺﺮﻣ ﻣ Guilty ones, criminals Suçlular ﺟﺮﻡ ﲔ ﻣ ﺠ ﹺﺮ ﻣ Its guilty ones, criminals Onun suçluları ﺟﺮﻡ ﺎﻴﻬﺠ ﹺﺮﻣ ﻣ Place of gathering, junction Birleşme yeri, toplanma yeri ﲨﻊ ﻊ ﻤ ﺠ ﻣ That which is gathered Toplanılan ﲨﻊ ﻉ ﻮﺠﻤ ﻣ Those who are gathered Toplanılanlar ﲨﻊ ﻮ ﹶﻥﻮﻋﺠﻤ ﻣ Mad, covered Deli, cinlenmiş ﺟﻨﻦ ﻮ ﹲﻥﺠﻨ ﻣ Magians, fire-worshippers Mecusi, ateşe tapan ﳎﺲ ﺱ ﻮ ﺠ ﻣ That which responds Đcabet eden, kabul eden ﺟﻮﺏ ﺐ ﻣﺠﹺﻴ Those who respond Đcabet edenler ﺟﻮﺏ ﻮ ﹶﻥﻣﺠﹺﻴﺒ Glorious Şerefli, yüce ﳎﺪ ﺪ ﻴﺠ ﻣ ﹺ Chambers, fortresses Mihrablar, kaleler ﺣﺮﺏ ﺐ ﺎﺭﹺﻳﻣﺤ Strength Güç ﳏﻞ ﺎ ﹺﻝﻣﺤ Love Sevgi, muhabbet ﺣﺒﺐ ﺒ ﹰﺔﺤ ﻣ Attended Hazır bulunan ﺣﻀﺮ ﺮ ﻀ ﺘﺤ ﻣ Builder of cattle fold Ağıl bekçisi ﺣﻈﺮ ﻈ ﹺﺮ ﺘﺤ ﻣ Screened ones, veiled Perdelenmiş olanlar ﺣﺠﺐ ﻮ ﹶﻥﻮﺑﺤﺠ ﻣ Forbidden Yasaklanmış, haram ﺣﺠﺮ ﻮﺭﹰﺍﺤﺠ ﻣ New Yeni ﺣﺪﺙ ﺙ ﺪ ﺤ ﻣ 421 Feared Sakınılacak, korkunç ﺣﺬﺭ ﺤﺬﹸﻭﺭﹰﺍ ﻣ Chamber Mihrab, mabed, oda ﺣﺮﺏ ﺏ ﺍ ﹺﺤﺮ ﻣ Freely, devotedly Serbestçe, adanmış olarak ﺣﺮﺭ ﺭﹰﺍﺤﺮ ﻣ Forbidden , sacred Haram, yasak, hürmetli ﺣﺮﻡ ﺎﺮﻣ ﺤ ﻣ - ﻡ ﺮ ﺤ ﻣ Forbidden Haram, yasak, hürmetli ﺣﺮﻡ ﻣ ﹲﺔ ﺮ ﺤ ﻣ Deprived Mahrum ﺣﺮﻡ ﻡ ﻭﺤﺮ ﻣ Deprived ones Mahrum olanlar ﺣﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﻭﻣﺤﺮ ﻣ Good-doer Đyilik yapan, ihsan eden ﺣﺴﻦ ﻦ ﺴ ِﺤ ﻣ Good-doers (fm) Đyilik yapanlar, ihsan edenler (dş) ﺣﺴﻦ ﺕ ﺎﺴﻨ ِﺤ ﻣ Good-doers Đyilik yapanlar, ihsan edenler ﺣﺴﻦ ﲔ ﺴﹺﻨ ِﺤ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺴﻨ ِﺤ ﻣ Good-doers Đyilik yapanlar, ihsan edenler ﺣﺴﻦ ﲔ ﺴﹺﻨ ِﺤ ﻣ Insolvent Çaresiz, müflis ﺣﺴﺮ ﻮﺭﹰﺍﺤﺴ ﻣ Assembled Toplanmış ﺣﺸﺮ ﺭ ﹰﺓ ﻮﺤﺸ ﻣ To purify Temizledi ﳏﺺ ﺺ ﺤ ﻤ ﻳ - ﺺ ﺤ ﻣ Free, chaste women; married women Hür, iffetli kadınlar; evli kadınlar ﺣﺼﻦ ﺕ ﺎﺼﻨ ﺤ ﻣ Fortified Kaleli, kale içinde ﺣﺼﻦ ﺔ ﻨﺼ ﺤ ﻣ Chaste ones Namuslu ﺣﺼﻦ ﲔ ﺼﹺﻨ ﺤ ﻣ Presented, brought Hazır edilen, getirilen ﺣﻀﺮ ﺍﻀﺮ ﺤ ﻣ Hazır edilenler, getirilenler ﺣﻀﺮ ﻦ ﻀﺮﹺﻳ ﺤ ﻣ - ﻭ ﹶﻥﻀﺮ ﺤ ﻣ Hazır edilenler, getirilenler ﺣﻀﺮ ﻦ ﻀﺮﹺﻳ ﺤ ﻣ Restricted Kapalı, yasaklı ﺣﻈﺮ ﺍﺤﻈﹸﻮﺭ ﻣ Protected, guarded Korunmuş ﺣﻔﻆ ﺤﻔﹸﻮﻇﹰﺎ ﻣ - ﻅ ﺤﻔﹸﻮ ﹲ ﻣ To destroy Mahvetti ﳏﻖ ﻖ ﺤ ﻤ ﻳ - ﻖ ﺤ ﻣ Precise ones Kesin olanlar ﺣﻜﻢ ﺕ ﺎﺤ ﹶﻜﻤ ﻣ Precise Kesin ﺣﻜﻢ ﻤ ﹲﺔ ﺤ ﹶﻜ ﻣ Place, destination Yer, mahal ﺣﻠﻞ ﺤ ﱠﻞ ﻣ Presented ones, brought ones Presented ones, brought ones 2 422 Shaved Tıraş olmuş ﺣﻠﻖ ﲔ ﻘ ﺤﱢﻠ ﻣ Its place, destination Onun yeri ﺣﻠﻞ ﻪ ﺤﱠﻠ ﻣ Their place, destination Onun, onların yeri ﺣﻠﻞ ﺎﺤﱡﻠﻬ ﻣ Permitted Helal edilen ﺣﻠﻞ ﺤﻠﱢﻲ ﻣ Muhammed (pbuh) Muhammed (SAV) ﲪﺪ ﺪ ﻤ ﺤ ﻣ - ﺪ ﻤ ﺤ ﻣ Praised Öğülmüş ﲪﺪ ﻮﺩﹰﺍﺤﻤ ﻣ We eliminated Mahvettik, sildik, yok ettik ﳏﻮ ﺎﻮﻧ ﺤ ﻣ Giver of life, will give life Dirilten, yaşatan, diriltecek ﺣﻴﻲ ﺤ ﹺﻰ ﻣ Living, life Yaşama, hayat ﺣﻴﻲ ﺎﺤﻴ ﻣ Their life Onların yaşamaları, hayatları ﺣﻴﻲ ﻢ ﻫ ﺎﺤﻴ ﻣ My life Hayatım, yaşamam ﺣﻴﻲ ﻯ ﺎﺤﻴ ﻣ Place of escape Kaçış yeri ﺣﻴﺺ ﺎﻴﺼﻣﺤ - ﺺ ﻴ ﹴﻣﺤ Menstruation Ay hali ﺣﻴﺾ ﺾ ﻴ ﹺﻣﺤ Encompassing Kuşatan, kaplayan ﺣﻮﻁ ﻴﻄﹰﺎﻣﺤ - ﻂ ﻴ ﹲﻣﺤ Encompassing, will encompass Kuşatan, kaplayan ﺣﻮﻁ ﻴ ﹶﻄ ﹲﺔﻣﺤ Giver of life, will give life Yaşatan ﺣﻴﻲ ﺤﻴﹺﻲ ﻣ Pains of childbirth Doğum sancısı ﳐﺾ ﺽ ﺎﻣﺨ Humble ones Alçak gönüllüler ﺧﺒﺖ ﲔ ﺘﺨﹺﺒ ﻣ Self-conceited, boasting Öğünen ﺧﻴﻞ ﺎ ﹰﻻﺨﺘ ﻣ - ﺎ ﹴﻝﺨﺘ ﻣ Different, varying Farklı ﺧﻠﻒ ﻠﻔﹰﺎﺘﺨ ﻣ - ﻒ ﻠﺘﺨ ﻣ Different ones, varying Farklı olanlar, ihtilaf edenler ﺧﻠﻒ ﲔ ﻔ ﻠﺘﺨ ﻣ - ﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥﺘﺨ ﻣ Different ones, varying Farklı olanlar, ihtilaf edenler ﺧﻠﻒ ﲔ ﻔ ﻠﺘﺨ ﻣ Sealed Mühürlü ﺧﺘﻢ ﻮ ﹴﻡﺨﺘ ﻣ Forsaken Unutulmuş ﺧﺬﻝ ﺨﺬﹸﻭ ﹰﻻ ﻣ Exit Çıkış ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﻣ That which drives out Çıkaran ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻣ 423 Exit Çıkış yeri ﺧﺮﺝ ﺟﹰﺎﺨﺮ ﻣ Those driven out Çıkarılanlar ﺧﺮﺝ ﲔ ﺮ ﹺﺟ ﺨ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺨ ﻣ Those driven out Çıkarılanlar ﺧﺮﺝ ﲔ ﺮ ﹺﺟ ﺨ ﻣ That which disgraces, will disgrace Rezil eden ﺧﺰﻱ ﺨﺰﹺﻱ ﻣ Those who give less Eksik verenler ﺧﺴﺮ ﻦ ﺴﺮﹺﻳ ِﺨ ﻣ Green Yemyeşil ﺧﻀﺮ ﺮ ﹰﺓ ﻀ ﺨ ﻣ Thornless Dikensiz ﺧﻀﺪ ﺩ ﻮ ﻀ ﺨ ﻣ Those made eternal Ebedilik verilenler ﺧﻠﺪ ﻭ ﹶﻥﺨﱠﻠﺪ ﻣ Chosen Seçilmiş ﺧﻠﺺ ﺨﻠﹶﺼﹰﺎ ﻣ Sincerely Halis kılarak ﺧﻠﺺ ﺼﹰﺎﺨﻠ ﻣ Chosen ones, made sincere Seçilmişler, ihlaslı kılınmışlar ﺧﻠﺺ ﲔ ﺼ ﻠﺨ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﺼﺨ ﻣ Chosen ones, made sincere Seçilmişler, ihlaslı kılınmışlar ﺧﻠﺺ ﲔ ﺼ ﺨﹶﻠ ﻣ Breaking his word, will break Sözünden dönen ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﻣ Those left behind Geride bırakılanlar ﺧﻠﻒ ﺨﱠﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ Those left behind Geride bırakılanlar ﺧﻠﻒ ﲔ ﻔ ﺨﱠﻠ ﻣ Formed, shaped Biçimlendirilmiş ﺧﻠﻖ ﺔ ﺨﱠﻠ ﹶﻘ ﻣ Hunger Açlık ﲬﺺ ﺼ ﹲﺔ ﻤ ﺨ ﻣ To extend, spread Yaydı, uzattı ﻣﺪﺩ ﺪ ﻤ ﻳ - ﺪ ﻣ Extension Süre ﻣﺪﺩ ﺪﹰﺍ ﻣ Cities Şehirler ﻣﺪﻥ ﺋ ﹺﻦٰﺪﺍ ﻣ Ink Mürekkep ﻣﺪﺩ ﺍﺩﹰﺍﻣﺪ Turning his back, fleeing Arkasına dönerek, kaçarak ﺩﺑﺮ ﺪﺑﹺﺮﹰﺍ ﻣ Those who arrange Yönetenler, idare edenler ﺩﺑﺮ ﺕ ﺍﺑﺮﺪ ﻣ Turning their backs, fleeing Arkasına dönerek, kaçarak (çğ) ﺩﺑﺮ ﻦ ﺪﹺﺑﺮﹺﻳ ﻣ Which is spread Dümdüz edildi ﻣﺪﺩ ﺕ ﺪ ﻣ Their term Süreleri, müddetleri ﻣﺪﺩ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺪ ﻣ 1 424 ﺩﺛﺮ ﺮ ﺪﱢﺛ ﻣ ﺩﺣﺾ ﲔ ﻀ ﺣ ﺪ ﻣ Kovulmuş ﺩﺣﺮ ﻮﺭﹰﺍﺪﺣ ﻣ Entrance Giriş ﺩﺧﻞ ﻼ ﺧ ﹰ ﺪ ﻣ - ﺧ ﹶﻞ ﺪ ﻣ Entrance Girecek yer ﺩﺧﻞ ﻼ ﺧ ﹰ ﺪ ﻣ Supplement, help Yardım ﻣﺪﺩ ﺩﹰﺍﻣﺪ We spread Yaydık 1 ﻣﺪﺩ ﺎﺩﻧ ﺪ ﻣ We spread it Onu yaydık 1 ﻣﺪﺩ ﺎﺎﻫﺩﻧ ﺪ ﻣ Abundant Bol bol ﺩﺭﺭ ﺍﺭﹰﺍﺪﺭ ﻣ Overtaken ones Yetişilenler ﺩﺭﻙ ﺭﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﺪ ﻣ Who receives admonition Düşünen, öğüt alan ﺫﻛﺮ ﻛ ﹴﺮ ﺪ ﻣ Dark green (dual) Yemyeşil (ikil) ﺩﻫﻢ ﻥ ﺎﻣﺘ ﺎﺪﻫ ﻣ Those who scorn Küçümseyenler ﺩﻫﻦ ﻮ ﹶﻥﻫﻨ ﺪ ﻣ Median Medyen City, Madinah Şehir, Medine ﻣﺪﻥ ﻨ ﹲﺔﻳﺪ ﻣ Those brought to judgment Hesaba çekilenler ﺩﻳﻦ ﲔ ﺪﻳﹺﻨ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻳﻨﻣﺪ Those brought to judgment Hesaba çekilenler ﺩﻳﻦ ﲔ ﻳﹺﻨﻣﺪ Disgraced Yerilmiş ﺫﺃﻡ ﺎﻣ ﹾﺬﺀُﻭﻣ Wavering ones Bocalayanlar ﺫﺑﺬﺏ ﲔ ﺑ ﹶﺬﹺﺑﻣ ﹶﺬ Obedient ones Đtaatli olanlar ﺫﻋﻦ ﲔ ﻋﹺﻨ ﻣ ﹾﺬ Reminding Hatırlatan ﺫﻛﺮ ﺮ ﻣ ﹶﺬ ﱢﻛ Mentioned, remembered Anılan, zikredilen ﺫﻛﺮ ﺍﻣ ﹾﺬﻛﹸﻮﺭ Blamed Kınanmış ﺫﻣﻢ ﺎﻮﻣﻣ ﹾﺬﻣ - ﻡ ﻮﻣ ﹾﺬﻣ He dropped by Uğradı 1 ﻣﺮﺭ ﻋﻠﹶﻰ ﺮ ﻣ To pass Geçti 1 ﻣﺮﺭ ﺮ ﻤ ﻳ - ﺮ ﻣ Man Adam ﻣﺮﺃ ﺮ ِﺀ ﻣ - ﺮ ٌﺀ ﻣ Who covers himself Örtüsüne bürünen Losers Kurada kaybedenler Rejected, repelled ﻦ ﻳﺪ ﻣ 425 ﻣﺮﻱ ﺍ ًﺀﻣﺮ ﻣﺮﺭ ﺕ ﺍﻣﺮ Süt anneler ﺭﺿﻊ ﻊ ﺿ ﺍﻣﺮ Place of refuge Sığınma yeri ﺭﻏﻢ ﺎﺍ ﹶﻏﻤﻣﺮ Elbows Dirsekler ﺭﻓﻖ ﻓ ﹺﻖﺍﻣﺮ She passed Geçti ﻣﺮﺭ ﺕ ﺮ ﻣ Soundness, mind Akıl, kuvvet ﻣﺮﺭ ﺓ ﺮ ﻣ Times Kere ﻣﺮﺭ ﺮ ﹰﺓ ﻣ - ﺓ ﺮ ﻣ Doubter, doubting Şüpheci ﺭﻳﺐ ﺏ ﺎﺮﺗ ﻣ Twice Đki kere ﻣﺮﺭ ﻥ ﺎﺮﺗ ﻣ Resting place Yaslanacak yer ﺭﻓﻖ ﺗﻔﹶﻘﹰﺎﺮ ﻣ Those watching Gözetleyenler ﺭﻗﺐ ﻮ ﹶﻥﻘﺒ ﺗﺮ ﻣ Twice Đki kere ﻣﺮﺭ ﻴ ﹺﻦﺗﺮ ﻣ To release Salıverdi, akıttı ﻣﺮﺝ ﺝ ﺮ ﻤ ﻳ - ﺝ ﺮ ﻣ Coral Mercan ﻣﺮﺝ ﺎ ﹸﻥﺮﺟ ﻣ Return, place of return Dönüş, dönüş yeri ﺭﺟﻊ ﺮﺟﹺﻊ ﻣ Your (pl) place of return Dönüş yeriniz ﺭﺟﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﺮ ﹺﺟ ﻣ Their place of return Onların dönüş yeri ﺭﺟﻊ ﻢﻌﻬ ﺮ ﹺﺟ ﻣ - ﻢ ﻬ ﻌ ﺮ ﹺﺟ ﻣ Those spread rumors Kötü haber yayanlar ﺭﺟﻒ ﺮ ﹺﺟﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ Who is hoped Ümit beslenen ﺭﺟﻮ ﻮﹰﺍ ﺟ ﺮ ﻣ Those who are stoned Taşlananlar ﺭﺟﻢ ﲔ ﻣ ﻮﺮﺟ ﻣ Deferred Bırakılanlar ﺭﺟﻮ ﻮ ﹶﻥ ﺟ ﺮ ﻣ To be insolent Böbürlendi ﻣﺮﺡ ﺡ ﺮ ﻤ ﻳ - ﺡ ﻣ ﹺﺮ Insolently Böbürlenerek ﻣﺮﺡ ﺣﹰﺎﻣﺮ Welcome Rahat, huzur ﺭﺣﺐ ﺒﹰﺎﺮﺣ ﻣ Compassion, mercy Merhamet ﺭﺣﻢ ﺔ ﻤ ﺣ ﺮ ﻣ Argument Tartışma, münakaşa Times Kereler Wet nurses 1 1 1 426 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺮ ﻣ - ﺩ ﺮ ﻣ ﻣﺮﺩ ﺩ ﺮ ﻤ ﻳ - ﺩ ﺮ ﻣ ﺭﺩﻑ ﲔ ﻓﺩ ﺮ ﻣ ﺭﺩﺩ ﺎﺩﻧ ﺮ ﻣ ﻣﺮﺩ ﻭﹾﺍﺮﺩ ﻣ Döndürülen, geri çevrilen ﺭﺩﺩ ﺩ ﻭﺮﺩ ﻣ Returned ones, will be returned Döndürülenler ﺭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﻭﺩﺮﺩ ﻣ Arrival, anchorage Varma, durma, demirleme ﺭﺳﻮ ﺎﺮﺳ ﻣ Its arrival, anchorage Onun durması, demirlemesi ﺭﺳﻮ ﺎﺎﻫﺮﺳ ﻣ Sent one, messenger Gönderilen, elçi ﺭﺳﻞ ﻼ ﺳ ﹰ ﺮ ﻣ - ﺳ ﹲﻞ ﺮ ﻣ Sender Gönderen ﺭﺳﻞ ﺳﹶﻠ ﹲﺔ ﺮ ﻣ - ﺳ ﹶﻞ ﺮ ﻣ Sent ones Gönderilenler ﺭﺳﻞ ﺕ ﺳﻠﹶﺎ ﺮ ﻣ Sender, will send Gönderen ﺭﺳﻞ ﺳﹶﻠ ﹲﺔ ﺮ ﻣ Senders Gönderenler ﺭﺳﻞ ﺳﻠﹸﻮﺍ ﺮ ﻣ Sent ones, messengers Gönderilenler ﺭﺳﻞ ﲔ ﻠﺳ ﺮ ﻣ - ﺳﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺮ ﻣ Sent ones, messengers Gönderilenler ﺭﺳﻞ ﲔ ﻠﺳ ﺮ ﻣ Senders, will send Gönderenler ﺭﺳﻞ ﲔ ﻠﺳ ﺮ ﻣ Guide Yol gösteren, mürşit ﺭﺷﺪ ﺪﹰﺍﺮﺷ ﻣ Place of watching Gözetleme yeri ﺭﺻﺪ ﺍﺎﺩﺮﺻ ﻣ - ﺩ ﺎﺮﺻ ﻣ Place of watching Gözetleme yeri ﺭﺻﺪ ﺪ ﺻ ﺮ ﻣ - ﺪ ﺻ ﺮ ﻣ Joined firmly Örülmüş, bağlanmış ﺭﺻﺺ ﺹ ﻮ ﺻ ﺮ ﻣ Illness, sickness Hastalık ﻣﺮﺽ ﺎﺮﺿ ﻣ - ﺽ ﺮ ﻣ To be sick Hasta oldu ﻣﺮﺽ ﺽ ﺮ ﻤ ﻳ - ﺽ ﻣ ﹺﺮ Pleasure Rıza ﺭﺿﻮ ﺎ ﹶﺓﺮﺿ ﻣ - ﺕ ﺎﺮﺿ ﻣ My pleasure Benim rızam ﺭﺿﻮ ﻰﺎﺗﺮﺿ ﻣ I became sick Hasta oldum ﻣﺮﺽ ﺖ ﺿ ﻣ ﹺﺮ Turning, return Dönüş To persist Israr etti, sebat etti One after the other Art arda gelenler Our return Dönüşümüz They persisted Direndiler Returned, repelled 1 1 1 1 427 Nursing mother Emziren ﺭﺿﻊ ﺔ ﻌ ﺿ ﺮ ﻣ Sick ones Hastalar ﻣﺮﺽ ﻰﺮﺿ ﻣ That which is pleased with Razı olunmuş ﺭﺿﻮ ﻴﹰﺎﺿ ﺮ ﻣ That which is pleased with Razı olunmuş ﺭﺿﻮ ﻴ ﹰﺔﺿ ﺮ ﻣ Pasture Mera, otlak ﺭﻋﻲ ﻰﺮﻋ ﻣ - ﺎﺮﻋ ﻣ Its pasture Onun merası ﺭﻋﻲ ﺎﺎﻫﺮﻋ ﻣ Ease Fayda, kolaylık ﺭﻓﻖ ﺮﻓﹶﻘﹰﺎ ﻣ Supported, given as gift Desteklenen, hediye edilen ﺭﻓﺪ ﺩ ﺮﻓﹸﻮ ﻣ Raised Yükseltilmiş ﺭﻓﻊ ﻉ ﺮﻓﹸﻮ ﹺ ﻣ Raised Yükseltilmiş ﺭﻓﻊ ﻋ ﹲﺔ ﺮﻓﹸﻮ ﻣ Sleeping place Uyuma yeri ﺭﻗﺪ ﺪ ﺮﹶﻗ ﻣ Our sleeping place Uyuma yerimiz ﺭﻗﺪ ﺎﺪﻧ ﺮﹶﻗ ﻣ Written Yazılmış ﺭﻗﻢ ﻡ ﺮﻗﹸﻮ ﻣ Heaped up Yığılmış ﺭﻛﻢ ﻡ ﺮﻛﹸﻮ ﻣ They passed Geçtiler ﻣﺮﺭ ﻭﺍﻣﺮ Marwa Merve tepesi Easily Kolayca Doubting ﻭ ﹶﺓ ﺮ ﻣ ﻣﺮﺃ ﻣﺮﹺﻳﺌﹰﺎ Şüphe eden ﺭﻳﺐ ﺐ ﻣﺮﹺﻳ ﹴ Doubt Şüphe ﻣﺮﻱ ﺔ ﻳﺮ ﻣ Confused Karışık ﻣﺮﺝ ﻳ ﹴﺞﻣ ﹺﺮ Rebellious Azgın ﻣﺮﺩ ﺍﻣﺮﹺﻳﺪ - ﺪ ﻣﺮﹺﻳ Sick Hasta ﻣﺮﺽ ﺎﻣﺮﹺﻳﻀ - ﺾ ﻣﺮﹺﻳ ﹺ Mary Meryem Mixture Karışım ﻣﺰﺝ ﺍﺝﻣﺰ Its mixture Onun karışımı ﻣﺰﺝ ﻪ ﺟ ﺍﻣﺰ Its (fm) mixture Onun (dş) karışımı ﻣﺰﺝ ﺎﺟﻬ ﺍﻣﺰ ﻢ ﻳﺮ ﻣ 428 ﺯﺟﻮ ﺓ ﺟﺎ ﺰ ﻣ Çıkaran ﺯﺣﺰﺡ ﺡ ﺣ ﹺﺰ ﺰ ﻣ That which takes him out Onu çıkaran ﺯﺣﺰﺡ ﻪ ﺣ ﺣ ﹺﺰ ﺰ ﻣ Deterrence Caydırıcı tehdit ﺯﺟﺮ ﺮ ﺟ ﺩ ﺰ ﻣ Was dispersed Dağıtıldı 2 ﻣﺰﻕ ﻕﻣﺰ To disperse, scatter Dağıttı 2 ﻣﺰﻕ ﻕ ﺰ ﻤ ﻳ - ﻕ ﺰ ﻣ You (pl) were dispersed Dağıtıldınız 2 ﻣﺰﻕ ﻢ ﺘﺰ ﹾﻗ ﻣ We dispersed Dağıttık 2 ﻣﺰﻕ ﺎﺰ ﹾﻗﻨ ﻣ We dispersed them Onları dağıttık 2 ﻣﺰﻕ ﻢ ﻫ ﺎﺰ ﹾﻗﻨ ﻣ Who wraps himself Örtüsüne bürünen ﺯﻣﻞ ﻣ ﹸﻞ ﺰ ﻣ Rain clouds Yağmur bulutları ﻣﺰﻥ ﻥ ﺰ ﻣ More Daha çok ﺯﻳﺪ ﺪ ﻣﺰﹺﻳ - ﺪ ﻣﺰﹺﻳ Touching Dokunma ﻣﺴﺲ ﺲ ﻣ To touch Dokundu ﻣﺴﺲ ﺲ ﻤ ﻳ - ﺲ ﻣ That which is asked Sorumlu, sorulan, mesul ﺳﺄﻝ ﺴﺌﹸﻮ ﹰﻻ ﻣ Those who are asked, responsible ones Sorumlular, sorulanlar, mesuller ﺳﺄﻝ ﺴﺌﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ Masjids, places of prostration Mescitler ﺳﺠﺪ ﺪ ﺎ ﹺﺟﻣﺴ Touching Dokunma ﻣﺴﺲ ﺱ ﺎﻣﺴ Fornicators (fm) Zinakarlar, ahlaksızlar ﺳﻔﺢ ﺕ ﺎﻓﺤﺎﻣﺴ Lustful ones, lustfully Şehvetli olarak ﺳﻔﺢ ﲔ ﺤ ﻓﺎﻣﺴ Place to be driven Sevk edilen yer ﺳﻮﻕ ﻕ ﺴﺎ ﻣ Dwellings Meskenler ﺳﻜﻦ ﻦ ﻛ ﺎﻣﺴ Your (pl) dwellings Meskenleriniz ﺳﻜﻦ ﻨﻜﹸﻢﻛ ﺎﻣﺴ - ﻢ ﻛﹺﻨ ﹸﻜ ﺎﻣﺴ Their dwellings Onların meskenleri ﺳﻜﻦ ﻛﹺﻨﻬﹺﻢ ﺎﻣﺴ - ﻢ ﻬ ﻨﻛ ﺎﻣﺴ The needy Yoksullar, miskinler ﺳﻜﻦ ﲔ ﻛ ﺎﻣﺴ Those who glorify Tesbih edenler ﺳﺒﺢ ﲔ ﺤ ﺒﺴ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺒﺤﺴ ﻣ Of little value Kıymetsiz That which takes out 1 429 Those who glorify Tesbih edenler ﺳﺒﺢ ﲔ ﺤ ﺒﺴ ﻣ Those who are outrun Önüne geçilenler ﺳﺒﻖ ﲔ ﻗﻮﺴﺒ ﻣ Those who remain for conversation Söze dalanlar ﺃﻧﺲ ﲔ ﺴ ِ ﺘ ﹾﺄﹺﻧﺴ ﻣ - ﲔ ﺴ ِ ﺘﹾﺌﹺﻨﺴ ﻣ Those who lag behind Geri kalanlar ﺃﺧﺮ ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺘ ﹾﺎﺴ ﻣ Rejoicing at good news Sevinçli ﺑﺸﺮ ﺮ ﹲﺓ ﺸ ﺒﺘﺴ ﻣ Observers Görenler, gözü açıklar ﺑﺼﺮ ﻦ ﺼﺮﹺﻳ ﺒﺘﺴ ﻣ Clear Açık ifadeli ﺑﲔ ﲔ ﺘﹺﺒﺴ ﻣ Hiding, hidden Gizlenen ﺧﻔﻲ ﻒ ﺨ ﺘﺴ ﻣ Trustees Yetkili kılınanlar ﺧﻠﻒ ﲔﺨﹶﻠﻔ ﺘﺴ ﻣ Those who surrender Teslim olanlar ﺳﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻠﻤﺴ ﺘﺴ ﻣ Zayıf düşürülenler ﺿﻌﻒ ﲔ ﻔ ﻌ ﻀ ﺘﺴ ﻣ - ﻌﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻀ ﺘﺴ ﻣ Zayıf düşürülenler ﺿﻌﻒ ﲔ ﻔ ﻌ ﻀ ﺘﺴ ﻣ Written Satır satır yazılmış ﺳﻄﺮ ﺮ ﺘ ﹶﻄﺴ ﻣ Widespread Yayılmış ﻃﲑ ﲑﹰﺍﺘﻄﺴ ﻣ Whose help is sought Yardımına sığınılan ﻋﻮﻥ ﺎ ﹸﻥﺘﻌﺴ ﻣ Who ask forgiveness Bağışlanma dileyenler ﻏﻔﺮ ﻦ ﻔﺮﹺﻳ ﻐ ﺘﺴ ﻣ Approaching Yaklaşan ﻗﺒﻞ ﺘ ﹾﻘﹺﺒ ﹶﻞﺴ ﻣ Preceding ones Önce geçenler ﻗﺪﻡ ﲔ ﻣ ﺪ ﺘ ﹾﻘﺴ ﻣ Place/time of settlement Karar yeri, zamanı ﻗﺮﺭ ﺍﺘ ﹶﻘﺮﺴ ﻣ - ﺮ ﺘ ﹶﻘﺴ ﻣ Settled Kararlaşmış ﻗﺮﺭ ﺍﻘﺮ ﺘﺴ ﻣ - ﺮ ﻘ ﺘﺴ ﻣ Its dwelling place Onun karar yeri ﻗﺮﺭ ﺎﺮﻫ ﺘ ﹶﻘﺴ ﻣ Straight, right Doğru, dosdoğru ﻗﻮﻡ ﺎﻴﻤﺘﻘﺴ ﻣ - ﻢ ﻴﻘ ﺘﺴ ﻣ Arrogant Büyüklenen ﻛﱪ ﺍﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﺴ ﻣ Arrogant ones Büyüklenenler ﻛﱪ ﻦ ﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﹺﻳﺴ ﻣ - ﻭ ﹶﻥﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﺴ ﻣ Continuous Devam eden, süregelen ﻣﺮﺭ ﺮ ﻤ ﺘﺴ ﻣ Those who hold fast Tutunanlar ﻣﺴﻚ ﺴﻜﹸﻮ ﹶﻥ ِ ﻤ ﺘﺴ ﻣ Those who are oppressed, made weak Those who are oppressed, made weak 430 Who listen to them Onları dinleyenler ﲰﻊ ﻢﻌﻬ ﻤ ﺘﺴ ﻣ Listeners, listening Dinleyenler, dinliyorlar ﲰﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺘﺴ ﻣ Frightened Ürkmüş ﻧﻔﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻔ ﻨﺴﺘ ﻣ It touched him Ona dokundu ﻣﺴﺲ ﻪ ﺘﺴ ﻣ Mocking, mocker Alaycı, alay eden ﻫﺰﺃ ﻬﺰﹺﺀ ﺘﺴ ﻣ Mockers Alay edenler ﻫﺰﺃ ﲔ ﺋﻬ ﹺﺰ ﺘﺴ ﻣ - ﻬ ﹺﺰﺋﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﺴ ﻣ Mockers Alay edenler ﻫﺰﺃ ﻦ ﻬ ﹺﺰﺀِﻳ ﺘﺴ ﻣ It touched them Onlara dokundu ﻣﺴﺲ ﻢ ﻬ ﺘﺴ ﻣ Resting place Ayrılma zamanı-yeri ﻭﺩﻉ ﻉ ﺩ ﻮ ﺘﺴ ﻣ Its resting place Onun ayrılma zamanı-yeri ﻭﺩﻉ ﺎﻋﻬ ﺩ ﻮ ﺘﺴ ﻣ Covered, hidden Örtülü, gizli ﺳﺘﺮ ﺍﻮﺭ ﺘﺴ ﻣ Convinced ones Yakin edinmiş, emin olmuş ﻳﻘﻦ ﲔ ﻘﹺﻨ ﻴﺘﺴ ﻣ Masjid, place of prostration Mescit, secde yeri ﺳﺠﺪ ﺍﺠﺪ ﺴﹺ ﻣ - ﺪ ﺠ ﺴﹺ ﻣ Filled Doldurulmuş ﺳﺠﺮ ﻮ ﹺﺭﺴﺠ ﻣ Those imprisoned Zindana atılanlar ﺳﺠﻦ ﲔ ﻮﹺﻧﺴﺠ ﻣ To wipe Sildi ﻣﺴﺢ ﺢ ﺴ ﻤ ﻳ - ﺢ ﺴ ﻣ Wiping by hand Eliyle silerek, mesh ederek ﻣﺴﺢ ﺤﹰﺎﻣﺴ Bewitched ones Büyülenenler ﺳﺤﺮ ﻦ ﺤﺮﹺﻳ ﺴ ﻣ Bewitched Büyülenmiş ﺳﺤﺮ ﺍﻮﺭﺴﺤ ﻣ Bewitched ones Büyülenenler ﺳﺤﺮ ﻭ ﹶﻥﻮﺭﺴﺤ ﻣ To transform Dönüştürdü, şeklini değiştirdi ﻣﺴﺦ ﺦ ﺴ ﻤ ﻳ- ﺦ ﺴ ﻣ Subjected, controlled Tabi olan, emir altına alınan ﺳﺨﺮ ﺨ ﹺﺮ ﺴ ﻣ Subjected ones (fm) Emir altına alınanlar (dş) ﺳﺨﺮ ﺕ ﺍﺨﺮ ﺴ ﻣ We transformed Dönüştürdük 1 ﻣﺴﺦ ﺎﺨﻨ ﺴ ﻣ We transformed them Onları dönüştürdük 1 ﻣﺴﺦ ﻢ ﻫ ﺎﺨﻨ ﺴ ﻣ Palm fiber Hurma lifi, halat ﻣﺴﺪ ﺪ ﺴ ﻣ 1 1 1 431 1 Transgressor Đsraf eden, aşırı giden ﺳﺮﻑ ﻑ ﺴ ﹺﺮ ﻣ Transgressors Đsraf edenler, aşırı gidenler ﺳﺮﻑ ﲔ ﻓﺴ ﹺﺮ ﻣ - ﺴ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ Transgressors Đsraf edenler, aşırı gidenler ﺳﺮﻑ ﲔ ﻓﺴ ﹺﺮ ﻣ Happily Sevinçli ﺳﺮﺭ ﻭﺭﹰﺍﺴﺮ ﻣ Written, placed in lines Yazılmış, satırlara konulmuş ﺳﻄﺮ ﺍﺴﻄﹸﻮﺭ ﻣ - ﺴﻄﹸﻮ ﹴﺭ ﻣ Severe hunger Açlık ﺳﻐﺐ ﺔﻐﺒ ﺴ ﻣ Brightened Parlatılmış, parıldayan ﺳﻔﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻔ ﺴ ﻣ Poured forth Dökülen, akan ﺳﻔﺢ ﺴﻔﹸﻮﺣﹰﺎ ﻣ Musk Misk ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ﻣ To hold, grip, withhold Yapıştı, tuttu, yakaladı 1 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﻳ - ﻚ ﺴ ﻣ To hold, grip, withhold Sarıldı, tutundu 2 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ﻤ ﻳ - ﻚ ﺴ ﻣ It touched you (pl) Size dokundu 2 ﻣﺴﺲ ﻢ ﺴ ﹸﻜ ﻣ Dwelling Mesken, yurt, ev ﺳﻜﻦ ﺴ ﹶﻜ ﹺﻦ ﻣ Misery Miskinlik ﺳﻜﻦ ﻨ ﹸﺔﺴ ﹶﻜ ﻣ Their dwelling Onların meskeni ﺳﻜﻦ ﻢ ﺴ ﹶﻜﹺﻨ ﹺﻬ ﻣ Poured forth Çağlayan, akan ﺳﻜﺐ ﺏﺴ ﹸﻜﻮ ﻣ Inhabited Meskun, içinde yaşanan ﺳﻜﻦ ﺔ ﻧﺴﻜﹸﻮ ﻣ Needy, poor Yoksul, miskin ﺳﻜﻦ ﺎﻴﻨﺴﻜ ﻣ - ﲔ ﻜ ﺴ ﻣ Muslim, who submits to Allah Müslüman, teslim olmuş ﺳﻠﻢ ﺎﻠﻤﺴ ﻣ - ﻢ ﻠﺴ ﻣ Muslim women Müslüman kadınlar ﺳﻠﻢ ﺕ ﺎﻠﻤﺴ ﻣ Sound, delivered Sağlam, teslim edilen ﺳﻠﻢ ﻤ ﹲﺔ ﺴﱠﻠ ﻣ Muslim woman Müslüman kadın ﺳﻠﻢ ﻤ ﹲﺔ ﻠﺴ ﻣ Muslim men Müslüman erkekler ﺳﻠﻢ ﲔ ﻤ ﻠﺴ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﻤﺴ ﻣ Two Muslims Đki Müslüman ﺳﻠﻢ ﻴ ﹺﻦ ﻤ ﻠﺴ ﻣ Muslims Müslümanlar ﺳﻠﻢ ﻴ ﹺﻦ ﻤ ﻠﺴ ﻣ Heard Đşitilen ﲰﻊ ﻤ ﹴﻊ ﺴ ﻣ 432 Who makes heard Đşittiren ﲰﻊ ﻤ ﹴﻊ ﺴ ﻣ Named, specified, fixed, appointed Tayin edilmiş, belli, isim verilmiş ﲰﻮ ﻰﺴﻤ ﻣ - ﻰﺴﻤ ﻣ It touched us Bize dokundu ﻣﺴﺲ ﺎﺴﻨ ﻣ Propped up Dayatılmış, giydirilmiş ﺳﻨﺪ ﺪ ﹲﺓ ﻨﺴ ﻣ Altered Değiştirilmiş ﺳﻨﻦ ﻥ ﻮﺴﻨ ﻣ It touched me Bana dokundu 1 ﻣﺴﺲ ﻲ ﺴﹺﻨ ﻣ It touched him Ona dokundu 1 ﻣﺴﺲ ﻪ ﺴ ﻣ It touched them Onlara dokundu 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﻬ ﺴ ﻣ Darkened, blackened Kararmış ﺳﻮﺩ ﺩﹰﺍ ﻮ ﺴ ﻣ Darkened, blackened Kararmış ﺳﻮﺩ ﺩ ﹲﺓ ﻮ ﺴ ﻣ Branded, marked Nişanlı, işaretli ﺳﻮﻡ ﻣ ﹰﺔ ﻮ ﺴ ﻣ Branded, marked (pl) Nişanlı, işaretli (çğ) ﺳﻮﻡ ﲔ ﻣ ﻮ ﺴ ﻣ Evildoer Kötülük yapan ﺳﻮﺃ ﻣﺴِﻲ ُﺀ He who wipes Mesih, eliyle silen ﻣﺴﺢ ﺢ ﻴﺴ ِ ﻣ Left hand side Sol taraf ﺷﺄﻡ ﺔ ﻣ ﺸﹶﺄ ﻣ - ﺔ ﻤ ﺌﻣﺸ Going about Gezen ﻣﺸﻮ ﺎ ٍﺀﻣﺸ Drinks Đçecekler ﺷﺮﺏ ﺏ ﺎ ﹺﺭﻣﺸ Easts Doğular ﺷﺮﻕ ﻕ ﺎ ﹺﺭﻣﺸ Resembling, similar Benzer ﺷﺒﻪ ﺘﺒﹺﻬﹰﺎﺸ ﻣ Sharers, partners Ortaklar, müşterekler ﺷﺮﻙ ﺘ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥﺸ ﻣ Laden Yüklü, dolu ﺷﺤﻦ ﻥ ﻮ ﺤ ﺸ ﻣ Drinking place Đçme yeri ﺷﺮﺏ ﺏﺸﺮ ﻣ Their drinking place Onların içme yeri ﺷﺮﺏ ﻢ ﻬ ﺑﺮ ﺸ ﻣ East Doğu ﺷﺮﻕ ﻕ ﺸ ﹺﺮ ﻣ Two easts Đki doğu ﺷﺮﻕ ﻴ ﹺﻦ ﺸ ﹺﺮﹶﻗ ﻣ At sunrise Üzerlerine güneş doğanlar, doğarken ﺷﺮﻕ ﲔ ﻗﺸ ﹺﺮ ﻣ 1 433 Polytheist Müşrik, şirk koşan ﺷﺮﻙ ﺸ ﹺﺮ ﹶﻛ ﹰﺔ ﻣ - ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﻣ Polytheist women Müşrik kadınlar ﺷﺮﻙ ﺕ ﺸ ﹺﺮﻛﹶﺎ ﻣ Polytheist woman Müşrik, şirk koşan kadın ﺷﺮﻙ ﺸ ﹺﺮ ﹶﻛ ﹰﺔ ﻣ Polytheists Müşrikler, şirk koşanlar ﺷﺮﻙ ﲔ ﻛ ﺸ ﹺﺮ ﻣ - ﺸ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ Polytheists Müşrikler, şirk koşanlar ﺷﺮﻙ ﲔ ﻛ ﺸ ﹺﺮ ﻣ Monument Meş’ar, gösterge ﺷﻌﺮ ﻌ ﹺﺮ ﺸ ﻣ Fearful Korkan ﺷﻔﻖ ﻖﺸﻔ ﻣ Fearful ones Korkanlar ﺷﻔﻖ ﲔ ﻘ ﻔ ﺸ ﻣ - ﻔﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﺸ ﻣ Fearful ones Korkanlar ﺷﻔﻖ ﲔ ﻘ ﻔ ﺸ ﻣ Candle, niche Kandil ﺷﻜﻮ ﺓ ﺸﻜﹶﻮﺍ ﻣ ﺷﻜﺮ ﺸﻜﹸﻮﺭﹰﺍ ﻣ ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﻣ ﺷﻬﺪ ﺍﻮﺩﺸﻬ ﻣ - ﺩ ﻮﺸﻬ ﻣ Appreciated Witnessing Şükredilmiş, şükrü eda edilmiş Şahit olma zamanı, görme zamanı Witnessed Şahid olunan, görülen They walked Yürüdüler 1 ﻣﺸﻮ ﺍﺸﻮ ﻣ To walk Yürüdü 1 ﻣﺸﻮ ﻲﻤﺸ ﻳ - ﻰﻣﺸ Lofty, high Yüksek ﺷﻴﺪ ﺪ ﻴﻣﺸ Lofty, high Yükseltilmiş ﺷﻴﺪ ﺓ ﺪ ﻴﺸ ﻣ Your walking Yürüyüşün ﻣﺸﻮ ﻚ ﺸﹺﻴ ﻣ Lamps Lambalar ﺻﺒﺢ ﺢ ﺎﺑﹺﻴﻣﺼ Strongholds Sağlam yapılar ﺻﻨﻊ ﻊ ﺎﹺﻧﻣﺼ Lamp Lamba, çıra ﺻﺒﺢ ﺢ ﺎﺑﹺﻴﻣﺼ - ﺡ ﺎﺼﺒ ﻣ At early morning Sabaha çıkanlar, olanlar ﺻﺒﺢ ﲔ ﺤ ﺼﹺﺒ ﻣ Confirming Doğrulayan, tasdik eden ﺻﺪﻕ ﺪﻗﹰﺎ ﺼ ﻣ - ﻕ ﺪ ﺼ ﻣ Women who give charity Sadaka veren kadınlar ﺻﺪﻕ ﺕ ﺪﻗﹶﺎ ﺼ ﻣ Confirming ones Doğrulayanlar, tasdik edenler ﺻﺪﻕ ﲔ ﻗﺪ ﺼ ﻣ Men who give charity Sadaka veren erkekler ﺻﺪﻕ ﲔ ﻗﺪ ﺼ ﻣ 434 ﻣﺼﺮ ﺍﺼﺮ ﻣ - ﺮ ﺼ ﻣ Yardımcı ﺻﺮﺥ ﺼﺮﹺﺥ ﻣ Your (pl) helper Yardımcınız ﺻﺮﺥ ﻢ ﺧ ﹸﻜ ﺼ ﹺﺮ ﻣ My helper Benim yardımcım ﺻﺮﺥ ﻲ ﺧ ﺼ ﹺﺮ ﻣ Place of diversion Dönecek yer ﺻﺮﻑ ﺼﺮﹺﻓﹰﺎ ﻣ Diverted Çevrilen ﺻﺮﻑ ﻭﻓﹰﺎﺼﺮ ﻣ Chosen ones Seçkinler (çoğul) ﺻﻔﻮ ﻦ ﻴﺼ ﹶﻄ ﹶﻔ ﻣ Turned yellow Sararmış ﺻﻔﺮ ﺮﹰﺍ ﺼ ﹶﻔ ﻣ Lined up Dizilmiş ﺻﻔﻒ ﺼﻔﹸﻮﹶﻓ ﹲﺔ ﻣ Purified Süzme ﺻﻔﻮ ﻰﺼﻔ ﻣ Those who correct, corrector Islah eden ﺻﻠﺢ ﻠ ﹺﺢﺼ ﻣ Correctors Islah edenler ﺻﻠﺢ ﲔ ﺤ ﻠﺼ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﺤﺼ ﻣ Correctors Islah edenler ﺻﻠﺢ ﲔ ﺤ ﻠﺼ ﻣ Place of prayer Namazgah ﺻﻠﻮ ﻰﺼﻠ ﻣ Those who pray Namaz kılanlar ﺻﻠﻮ ﲔ ﺼﱢﻠ ﻣ That gives shape, forms Musavvir, şekil veren ﺻﻮﺭ ﺭ ﻮ ﺼ ﻣ Disaster, misfortune Musibet, sıkıntı, dert ﺻﻮﺏ ﺒ ﹲﺔﻴﻣﺼ That strikes it (her) Ona (dş) isabet eden ﺻﻮﺏ ﺎﺒﻬﻴﻣﺼ Destination Dönüş yeri, gidilecek yer ﺻﲑ ﺍﺼﲑ ﻣ - ﲑ ﺼ ﻣ Your destination Dönüşünüz ﺻﲑ ﻢ ﲑ ﹸﻛ ﺼ ﻣ Controller Zorba ﺳﻄﺮ ﻄ ﹴﺮ ﻴﺼ ﻣ Controllers Zorbalar ﺳﻄﺮ ﻭ ﹶﻥﻄﺮ ﻴﺼ ﻣ Beds, place of death Yataklar, ölüm yerleri ﺿﺠﻊ ﺎ ﹺﺟ ﹺﻊﻣﻀ Their beds, places of death Onların ölüm yerleri ﺿﺠﻊ ﻢ ﻌ ﹺﻬ ﺎ ﹺﺟﻣﻀ Harmful Zarar veren ﺿﺮﺭ ﺭ ﺎﻣﻀ Multiplied Kat kat ﺿﻌﻒ ﻋ ﹶﻔ ﹰﺔ ﺎﻣﻀ City, Egypt Şehir, Mısır Helper 435 To pass Geçti (zaman) 1 ﻣﻀﻲ ﻲﻤﻀ ﻳ - ﻣﻀٰﻰ It passed Geçti (dş) 1 ﻣﻀﻲ ﺖ ﻀ ﻣ Distressed one Zorda kalmış ﺿﺮﺭ ﺮ ﻀ ﹶﻄ ﻣ Those get manifold Kat kat arttırılmış olanlar ﺿﻌﻒ ﻌﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻀ ﻣ Lump of meat Çiğnem et ﻣﻀﻎ ﺔ ﻐ ﻀ ﻣ Misleader Saptıran ﺿﻠﻞ ﻀ ﱞﻞ ﻣ Misleaders Saptıranlar ﺿﻠﻞ ﲔ ﻀﱢﻠ ﻣ Proceeding Geçen ﻣﻀﻲ ﻴﹰﺎﻀ ﻣ Obeyed Đtaat edilen ﻃﻮﻉ ﻉ ﻣﻄﹶﺎ ﹴ Rain Yağmur ﻣﻄﺮ ﺍﻣ ﹶﻄﺮ - ﺮ ﻣ ﹶﻄ Those who give less Tartıda eksik tartan ﻃﻔﻒ ﻦ ﻴﻔ ﻣ ﹶﻄ ﱢﻔ Place/time of rise Doğuş, doğuş yeri, doğuş zamanı ﻃﻠﻊ ﻊ ﻠﻣ ﹾﻄ Those who are aware Haberdar olanlar ﻃﻠﻊ ﻮ ﹶﻥﻠﻌﻣ ﱠﻄ Divorced women Boşanmış kadınlar ﻃﻠﻖ ﺕ ﻣ ﹶﻄﱠﻠﻘﹶﺎ One who is sought Talep edilen, istenen ﻃﻠﺐ ﺏ ﻣ ﹾﻄﻠﹸﻮ Content, secure Mutmain, huzurlu ﻃﻤﻦ ﻦ ﺌﻤ ﻣ ﹾﻄ Content, secure Mutmain, huzurlu ﻃﻤﻦ ﻨ ﹰﺔﺌﻤ ﻣ ﹾﻄ Content, secure (pl) Mutmain, huzurlu (çğ) ﻃﻤﻦ ﲔ ﻨﺌﻤ ﻣ ﹾﻄ Who purifies Tertemiz yapan ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﻣ ﹶﻄ Purified Temiz, tertemiz ﻃﻬﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻬ ﻣ ﹶﻄ Who purified you, purifies you Seni tertemiz yapan, yapar ﻃﻬﺮ ﻙ ﺮ ﻬ ﻣ ﹶﻄ Purified ones Temizlenenler (edilgen) ﻃﻬﺮ ﻭ ﹶﻥﻬﺮ ﻣ ﹶﻄ Purified ones Temizlenenler ﻃﻬﺮ ﻦ ﻬﺮﹺﻳ ﻣ ﱠﻄ Those who give willingly Gönüllü verenler ﻃﻮﻉ ﲔ ﻋ ﻮ ﻣ ﱠﻄ Folded ones Dürülenler ﻃﻮﻱ ﺕ ﺎﻣ ﹾﻄ ﹺﻮﻳ In darkness Karanlıkta olan ﻇﻠﻢ ﻤﹰﺎﻣ ﹾﻈﻠ 436 In darknesses Karanlıkta olanlar ﻇﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻠﻤﻣ ﹾﻈ Wrongfully Mazlum, haksız yere ﻇﻠﻢ ﻣ ﹾﻈﻠﹸﻮﻣﹰﺎ With, together Đle, birlikte Those trying to cause failure Aciz bırakanlar, bırakmaya çalışanlar ﻋﺠﺰ ﻦ ﺎ ﹺﺟﺰﹺﻳﻣﻌ Place of return Dönüş yeri ﻋﻮﺩ ﺩ ﺎﻣﻌ I seek refuge in Allah Allah korusun, Allah’a sığınırım ﻋﻮﺫ ﻪ ٰﺎ ﹶﺫ ﺍﻟﹼﻠﻣﻌ His excuses Mazeretleri, özürleri ﻋﺬﺭ ﻩ ﺮ ﻳﺎﺫﻣﻌ Stairways Merdivenler ﻋﺮﺝ ﺝ ﺎ ﹺﺭﻣﻌ Livelihood Geçimlik ﻋﻴﺶ ﺎﺷﹰﺎﻣﻌ Livelihood Hayat ﻋﻴﺶ ﺶ ﺎﹺﻳﻣﻌ Those permitted Đzin verilenler ﻋﺘﺐ ﲔ ﺘﹺﺒﻌ ﻣ Transgressor Haddi aşan ﻋﺪﻭ ﺪ ﺘﻌ ﻣ Transgressors Haddi aşanlar ﻋﺪﻭ ﻦ ﻳﺘﺪﻌ ﻣ - ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻌ ﻣ Transgressors Haddi aşanlar ﻋﺪﻭ ﻦ ﻳﺘﺪﻌ ﻣ Needy who ask Đsteyen fakirler ﻋﺮﺭ ﺮ ﺘﻌ ﻣ Causing failure Aciz bırakan ﻋﺠﺰ ﺠ ﹴﺰ ﻌ ﹺ ﻣ Those causing failure Aciz bırakanlar ﻋﺠﺰ ﺠﺰﹺﻱ ﻌ ﹺ ﻣ Those causing failure Aciz bırakanlar ﻋﺠﺰ ﻦ ﺠﺰﹺﻳ ﻌ ﹺ ﻣ Counted, determined Sayılı, sayılan ﻋﺪﺩ ﺩ ﻭﻌﺪ ﻣ Counted, determined Sayılı, sayılanlar (dş) ﻋﺪﺩ ﺕ ﺍﻭﺩﻌﺪ ﻣ Counted, determined Sayılı, sayılan ﻋﺪﺩ ﺓ ﺩ ﻭﻌﺪ ﻣ Counted, numbered (fm, pl) Sayılı, sayılan ﻋﺪﺩ ﺓ ﺩ ﻭﻌﺪ ﻣ Who punishes Azap eden ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﻣ Onlara azap eden ﻋﺬﺏ ﻢ ﻬ ﺑﻌ ﱢﺬ ﻣ - ﻢﺑﻬﻌ ﱢﺬ ﻣ Ona azap edenler ﻋﺬﺏ ﺎﻮﻫﻌ ﱢﺬﺑ ﻣ Azap edenler ﻋﺬﺏ ﲔ ﻌ ﱢﺬﹺﺑ ﻣ Who punishes them, will punish them Who punishes him, will punish him Those who punish ﻊ ﻣ 437 Excuse Mazeret ﻋﺬﺭ ﺭ ﹰﺓ ﺬ ﻌ ﻣ Their excuse Onların mazereti ﻋﺬﺭ ﻢ ﻬ ﺗﺭ ﺬ ﻌ ﻣ Those who make excuses Mazeret gösterenler ﻋﺬﺭ ﻭ ﹶﻥﻌ ﱢﺬﺭ ﻣ Harm, distress Eziyet, utanç ﻋﺮﺭ ﺮ ﹲﺓ ﻌ ﻣ Those turning away Yüz çevirenler ﻋﺮﺽ ﲔ ﺿ ﻌ ﹺﺮ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻌ ﹺﺮﺿ ﻣ Those turning away Yüz çevirenler ﻋﺮﺽ ﲔ ﺿ ﻌ ﹺﺮ ﻣ Trellised Çardaklı ﻋﺮﺵ ﺕ ﺎﻭﺷﻌﺮ ﻣ Known, accepted, good Bilinen, iyi, adet olan ﻋﺮﻑ ﻭﻓﹰﺎﻌﺮ ﻣ - ﻑ ﻭﻌﺮ ﻣ Known, accepted, good Bilinen, iyi, adet olan ﻋﺮﻑ ﻭﹶﻓ ﹲﺔﻌﺮ ﻣ Goat Keçi ﻣﻌﺰ ﻌ ﹺﺰ ﻣ Apart Ayrı ﻋﺰﻝ ﻌ ﹺﺰ ﹴﻝ ﻣ Banished ones Uzaklaştırılanlar ﻋﺰﻝ ﻭﻟﹸﻮ ﹶﻥﻌﺰ ﻣ A tenth Onda bir ﻋﺸﺮ ﺭ ﺎﻌﺸ ﻣ Assembly Topluluk ﻋﺸﺮ ﺮ ﺸ ﻌ ﻣ Pressed ones, clouds Sıkışanlar (bulutlar) ﻋﺼﺮ ﺕ ﺍﺼﺮ ﻌ ﻣ Disobedience Đsyan ﻋﺼﻲ ﺖ ﻴﺼ ﻌ ﻣ Disobedience Đsyan ﻋﺼﻲ ﺖ ﻴﺼ ﻌ ﻣ - ﺔ ﻴﺼ ﻌ ﻣ Abandoned Terk edilmiş, bırakılmış ﻋﻄﻞ ﺔ ﻌ ﱠﻄﹶﻠ ﻣ That which follows Takip eden ﻋﻘﺐ ﺐ ﻌ ﱢﻘ ﻣ Those who follow Takip edenler ﻋﻘﺐ ﺕ ﺎﻌ ﱢﻘﺒ ﻣ With you Seninle ﻚ ﻌ ﻣ With you (pl) Sizinle ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻣ With you (dual) Sizin ikinizle Prevented Alıkonulan Suspended Taught ﺎﻌ ﹸﻜﻤ ﻣ ﻋﻜﻒ ﻌﻜﹸﻮﻓﹰﺎ ﻣ Asılı ﻋﻠﻖ ﻌﱠﻠ ﹶﻘ ﹲﺔ ﻣ Öğretilen ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﱠﻠ ﻣ 438 Known Bilinen ﻋﻠﻢ ﻡ ﻌﻠﹸﻮ ﻣ Known ones Bilinenler ﻋﻠﻢ ﺕ ﺎﻌﻠﹸﻮﻣ ﻣ Who is given life Yaşatılan, ömür verilen ﻋﻤﺮ ﻤ ﹴﺮ ﻌ ﻣ Built up Đmar edilmiş ﻋﻤﺮ ﻮ ﹺﺭﻌﻤ ﻣ With us Bizimle ﺎﻌﻨ ﻣ With him Onunla ﻪ ﻌ ﻣ With her Onunla (dş) ﺎﻌﻬ ﻣ With them Onlarla ﻢ ﻬ ﻌ ﻣ Those who hinder Alıkoyanlar With me Benimle Livelihood Geçim ﻋﻴﺶ ﺸ ﹰﺔ ﻴﻣﻌ His livelihood Onun geçimi ﻋﻴﺶ ﺎﺘﻬﺸ ﻴﻣﻌ Their livelihood Onların geçimi ﻋﻴﺶ ﻢ ﻬ ﺘﺸ ﻴﻣﻌ Water spring, flowing Su pınarı, akan ﻋﲔ ﻴ ﹴﻦﻌ ﻣ Caves Mağaralar ﻏﻮﺭ ﺕ ﺍﺎﺭﻣﻐ Wests Batılar ﻏﺮﺏ ﺏ ﺎ ﹺﺭ ﹺﻣﻐ Its wests Onun batıları ﻏﺮﺏ ﺎﺑﻬﺎ ﹺﺭﻣﻐ Angrily Öfkeli ﻏﻀﺐ ﺒﹰﺎﺎﺿﻣﻐ Booties, spoils Ganimetler ﻏﻨﻢ ﻢ ﺎﹺﻧﻣﻐ Means to be washed Yıkanılacak ﻏﺴﻞ ﺴ ﹲﻞ ﺘﻐ ﻣ West Batı ﻏﺮﺏ ﺏ ﻐ ﹺﺮ ﻣ Two wests Đki batı ﻏﺮﺏ ﻴ ﹺﻦﺑﻐ ﹺﺮ ﻣ Who are drowned Batırılanlar, boğulanlar ﻏﺮﻕ ﲔ ﻗﺮ ﻐ ﻣ - ﺮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﻐ ﻣ Who are drowned Batırılanlar, boğulanlar ﻏﺮﻕ ﲔ ﻗﺮ ﻐ ﻣ Loss, debt Borç, ziyan ﻏﺮﻡ ﺎﺮﻣ ﻐ ﻣ - ﺮ ﹴﻡ ﻐ ﻣ Those in debt, loss Borçlular, ziyanda olanlar ﻏﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﻐ ﻣ ﻋﻮﻕ ﲔ ﻗﻮ ﻌ ﻣ ﻲ ﻌ ﻣ 439 ﻏﺸﻮ ﻲ ﺸ ﻐ ﻣ ﻏﻀﺐ ﺏ ﻮ ﹺﻐﻀ ﻣ ﻏﻔﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻔ ﻐ ﻣ ﻏﻠﺐ ﺏ ﻐﻠﹸﻮ ﻣ Bağlı, asılı ﻏﻠﻞ ﻐﻠﹸﻮﹶﻟ ﹲﺔ ﻣ Those who avail, avert Bertaraf edenler ﻏﻨﻦ ﻮ ﹶﻥﻐﻨ ﻣ Who changes Değiştiren ﻏﲑ ﺮﹰﺍﻐﻴ ﻣ Those who charge Baskın yapanlar ﻏﲑ ﺕ ﺍﻐﲑ ﻣ Keys Anahtarlar ﻓﺘﺢ ﺢ ﺗﻣﻔﹶﺎ Its keys Onun anahtarları ﻓﺘﺢ ﻪ ﺤ ﺗﻣﻔﹶﺎ Success, salvation Kurtuluş, başarı ﻓﻮﺯ ﻣﻔﹶﺎﺯﹰﺍ Success, salvation Kurtuluş, başarı ﻓﻮﺯ ﺓ ﺯ ﻣﻔﹶﺎ Their salvation Onların kurtuluşu ﻓﻮﺯ ﻢ ﺗ ﹺﻬﺯ ﻣﻔﹶﺎ Opened Açılmış ﻓﺘﺢ ﺤ ﹰﺔ ﺘﻣ ﹶﻔ Fabricator, inventor Uyduran, iftira eden ﻓﺮﻱ ﺘ ﹴﺮﻣ ﹾﻔ Fabricators, inventors Uyduranlar, iftira edenler ﻓﺮﻱ ﻦ ﺘﺮﹺﻳﻣ ﹾﻔ - ﻭ ﹶﻥﺘﺮﻣ ﹾﻔ Fabricated, invented Uydurulmuş ﻓﺮﻱ ﻯﺘﺮﻣ ﹾﻔ Fabricated things Uydurulanlar ﻓﺮﻱ ﺕ ﺎﺮﻳ ﺘﻣ ﹾﻔ Fabricators, inventors Uyduranlar, iftira edenler ﻓﺮﻱ ﻦ ﺘﺮﹺﻳﻣ ﹾﻔ Afflicted one, mad Fitnelenmiş, delirmiş ﻓﱳ ﻮ ﹸﻥﻣ ﹾﻔﺘ Place of fleeing Kaçacak yer ﻓﺮﺭ ﺮ ﻣ ﹶﻔ Those sent before, abandoned Önde gidenler, terk edilenler ﻓﺮﻁ ﺮﻃﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ ﹾﻔ Appointed, obligatory Farz kılınmış ﻓﺮﺽ ﻭﺿﹰﺎﻣ ﹾﻔﺮ Corrupter Đfsad eden, bozan ﻓﺴﺪ ﺪ ﺴ ِ ﻣ ﹾﻔ Corrupters Đfsad edenler, bozanlar ﻓﺴﺪ ﻦ ﻳﺴﺪ ِ ﻣ ﹾﻔ - ﻭ ﹶﻥﺴﺪ ِ ﻣ ﹾﻔ Corrupters Đfsad edenler, bozanlar ﻓﺴﺪ ﻦ ﻳﺴﺪ ِ ﻣ ﹾﻔ Fainting Bayılan Earned anger Gazaba uğramış Forgiveness Mağfiret, bağışlanma Defeated Mağlup, yenilmiş Chained, tied 440 Explained in detail Açıklanmış ﻓﺼﻞ ﻼ ﺼﹰ ﻣ ﹶﻔ Explained in detail (fm, pl) Açıklanmış olanlar (dş) ﻓﺼﻞ ﺕ ﻼ ﺼﹶ ﻣ ﹶﻔ Done, executed Yapılan ﻓﻌﻞ ﻮ ﹰﻻﻣ ﹾﻔﻌ ﻓﻠﺢ ﲔ ﺤ ﻠﻣ ﹾﻔ - ﻮ ﹶﻥﻠﺤﻣ ﹾﻔ ﻓﻠﺢ ﲔ ﺤ ﻠﻣ ﹾﻔ ﻗﱪ ﺮ ﻣﻘﹶﺎﹺﺑ Successful ones Successful ones Başarılı olanlar, kurtuluşa erenler Başarılı olanlar, kurtuluşa erenler Graves Kabirler Positions, places to sit Mevkiler, yerler, oturma yerleri ﻗﻌﺪ ﺪ ﻋ ﻣﻘﹶﺎ Keys Anahtarlar ﻗﻠﺪ ﺪ ﻴﻣﻘﹶﺎﻟ Standing place Makam, durma yeri ﻗﻮﻡ ﺎﻣﻘﹶﺎﻣ - ﻡ ﻣﻘﹶﺎ Resting place Duracak yer ﻗﻮﻡ ﺎﻣﻘﹶﺎﻣ - ﻡ ﻣﻘﹶﺎ Eternity Kalma, durma, ebediyet ﻗﻮﻡ ﺔ ﻣ ﻣﻘﹶﺎ Whips, hooked rods Sopalar, kamçılar ﻗﻤﻊ ﻊ ﻣ ﻣﻘﹶﺎ Your place, position Senin makamın ﻗﻮﻡ ﻚ ﻣ ﻣﻘﹶﺎ Their (dual) place, position O ikisinin makamı ﻗﻮﻡ ﺎﻬﻤ ﻣ ﻣﻘﹶﺎ My place, position Makamım ﻗﻮﻡ ﻰﻣﻘﹶﺎﻣ Despised Đğrenilenler ﻗﺒﺢ ﲔ ﺣ ﻮﻣ ﹾﻘﺒ Taken Alınmış ﻗﺒﺾ ﺿ ﹲﺔ ﻮﻣ ﹾﻘﺒ Hatred, hateful Kızma, gazap ﻣﻘﺖ ﻣﻘﹾﺘﹰﺎ - ﺖ ﻣ ﹾﻘ Shoved Tıkılan ﻗﺤﻢ ﻢ ﺤ ﺘﻣ ﹾﻘ Powerful, able Kudret sahibi, muktedir ﻗﺪﺭ ﺍﺪﺭ ﺘﻣ ﹾﻘ - ﺭ ﺪ ﺘﻣ ﹾﻘ Powerful ones, able ones Kudret sahipleri, muktedirler ﻗﺪﺭ ﻭ ﹶﻥﺪﺭ ﺘﻣ ﹾﻘ Followers Uyanlar, takip edenler ﻗﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻣ ﹾﻘ Poor Eli dar, zengin olmayan ﻗﺘﺮ ﺘ ﹺﺮﻣ ﹾﻘ Committing ones Yapanlar ﻗﺮﻑ ﺘ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥﻣ ﹾﻘ Accompanying ones Eşlik edenler ﻗﺮﻥ ﲔ ﺘ ﹺﺮﹺﻧﻣ ﹾﻘ Those who divide Bölücüler, paylaştırıcılar ﻗﺴﻢ ﲔ ﻤ ﺴ ِ ﺘﻣ ﹾﻘ 441 Moderate Orta, ılımlı ﻗﺼﺪ ﺪ ﺼ ﺘﻣ ﹾﻘ Moderate Orta, ılımlı ﻗﺼﺪ ﺪ ﹲﺓ ﺼ ﺘﻣ ﹾﻘ Your hatred Gazaplanmanız, kızmanız ﻣﻘﺖ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻣ ﹾﻘ Quantity, measure Miktar, ölçü ﻗﺪﺭ ﺭ ﺍﻣ ﹾﻘﺪ Its measure Onun miktarı ﻗﺪﺭ ﻩ ﺭ ﺍﻣ ﹾﻘﺪ Holy, sacred Mukaddes, kutsal ﻗﺪﺱ ﺱ ﺪ ﹺ ﻣ ﹶﻘ Holy, sacred Mukaddes, kutsal ﻗﺪﺱ ﺳ ﹶﺔ ﺪ ﻣ ﹶﻘ Destined, determined Takdir edilmiş ﻗﺪﺭ ﻭﺭﹰﺍﻣ ﹾﻘﺪ Closeness, relationship Yakınlık ﻗﺮﺏ ﺔ ﺑﺮ ﻣ ﹾﻘ Those brought near Yakınlaştırılanlar ﻗﺮﺏ ﲔ ﺮﹺﺑ ﻣ ﹶﻘ - ﻮ ﹶﻥﺮﺑ ﻣ ﹶﻘ Those brought near Yakınlaştırılanlar ﻗﺮﺏ ﲔ ﺮﹺﺑ ﻣ ﹶﻘ Bound ones Bağlanmış (çğ) ﻗﺮﻥ ﲔ ﺮﹺﻧ ﻣ ﹶﻘ Capable ones Gücü yetenler ﻗﺮﻥ ﲔ ﻣ ﹾﻘ ﹺﺮﹺﻧ Those who act justly Adaletli olanlar ﻗﺴﻂ ﲔ ﻄ ﺴ ِ ﻣ ﹾﻘ Those who divide (pl) Taksim edenler ﻗﺴﻢ ﺕ ﺎﺴﻤ ﻣ ﹶﻘ Divided Ayrılmış ﻗﺴﻢ ﻡ ﻮﻣ ﹾﻘﺴ Shortened Kısaltılmış ﻗﺼﺮ ﻦ ﺼﺮﹺﻳ ﻣ ﹶﻘ Restrained Kapanmış ﻗﺼﺮ ﺕ ﺍﻮﺭﻣ ﹾﻘﺼ Decreed Hükme bağlanmış ﻗﻀﻲ ﻴﹰﺎﻀ ﻣ ﹾﻘ Cut off, limited Kesilmiş ﻗﻄﻊ ﻉ ﻣ ﹾﻘﻄﹸﻮ Cut off, limited Kesilmiş ﻗﻄﻊ ﺔ ﻋ ﻣ ﹾﻘﻄﹸﻮ Position, place to sit Oturma yeri ﻗﻌﺪ ﺪ ﻌ ﻣ ﹾﻘ Their sitting Onların oturması ﻗﻌﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻌ ﻣ ﹾﻘ Whose heads raised up Başı yukarı kaldırılmış olanlar ﻗﻤﺢ ﻮ ﹶﻥﻤﺤ ﻣ ﹾﻘ Stored up Kantar kantar yığılmış ﻗﻨﻄﺮ ﺓ ﺮ ﻣﻘﹶﻨ ﹶﻄ Raising up Dikerek ﻗﻨﻊ ﻰﻣ ﹾﻘﹺﻨﻌ 442 Wayfarers Gelip geçenler, yolcular ﻗﻮﻱ ﻦ ﻣ ﹾﻘﻮﹺﻳ Keeper Muhafız ﻗﻮﺕ ﻴﺘﹰﺎﻣﻘ - ﺖ ﻴﻘ ﻣ Resting place Dinlenme yeri ﻗﻴﻞ ﻼ ﻴ ﹰﻣﻘ Who establish, continuous Namaz kılan, sürekli ﻗﻮﻡ ﻢ ﻴﻣﻘ - ﻢ ﻴﻣﻘ Who establish (pl) Namaz kılanlar ﻗﻮﻡ ﻲﻴﻤﻣﻘ Who establish (pl) Namaz kılanlar ﻗﻮﻡ ﲔ ﻤ ﻴﻣﻘ Whistling Islık ﻣﻜﻮ ﻣﻜﹶﺎ ًﺀ Place Mekân, yer ﻛﻮﻥ ﺎﻣﻜﹶﺎﻧ - ﻥ ﻣﻜﹶﺎ Position, place Mekân, yer ﻛﻮﻥ ﺔﻣﻜﹶﺎﻧ Your (pl) position, place Sizin yeriniz ﻛﻮﻥ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻧﻣﻜﹶﺎ Their position, place Onların yeri ﻛﻮﻥ ﻢ ﺘ ﹺﻬﻧﻣﻜﹶﺎ Your (pl) place Sizin yeriniz ﻛﻮﻥ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻣﻜﹶﺎ Its/his place Onun yeri ﻛﻮﻥ ﻪ ﻧﻣﻜﹶﺎ Fallen, falling Kapanarak ﻛﺒﺐ ﺒﹰﺎﻜ ﻣ Mecca Mekke Written Yazılmış To stay, wait Kaldı, durdu Intervals ﻣ ﱠﻜ ﹶﺔ ﻛﺘﺐ ﺎﻮﺑﻣ ﹾﻜﺘ - ﺏ ﻮﻣ ﹾﻜﺘ ﻣﻜﺚ ﺚ ﻣ ﹶﻜ ﹶ Dura dura ﻣﻜﺚ ﺚ ﻣ ﹾﻜ Rejecters, deniers Yalanlayanlar ﻛﺬﺏ ﲔ ﻣ ﹶﻜ ﱢﺬﹺﺑ - ﻮ ﹶﻥﻣ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ Rejecters, deniers Yalanlayanlar ﻛﺬﺏ ﲔ ﻣ ﹶﻜ ﱢﺬﹺﺑ Denied Yalanlanan ﻛﺬﺏ ﺏ ﻣ ﹾﻜﺬﹸﻭ ﹴ Plan, plot Düzen, plan ﻣﻜﺮ ﺍﻣ ﹾﻜﺮ - ﺮ ﻣ ﹾﻜ To plan, plot Düzen kurdu, plan yaptı 1 ﻣﻜﺮ ﺮ ﻤ ﹸﻜ ﻳ - ﺮ ﻣ ﹶﻜ You (pl) planned, plotted Tuzak kurdunuz 1 ﻣﻜﺮ ﻢ ﺗﺮ ﻣ ﹶﻜ You (pl) planned it On tuzağı kurdunuz 1 ﻣﻜﺮ ﻩ ﻮﺗﻤﺮ ﻣ ﹶﻜ Bestower of honor Đkram eden, şeref veren ﻛﺮﻡ ﻣ ﹾﻜ ﹺﺮ ﹴﻡ 1 443 Honored Honored ones Honored ones Şerefli, değer verilen Đkram edilenler, değer verilenler Đkram edilenler, değer verilenler ﻛﺮﻡ ﺔ ﻣ ﺮ ﻣ ﹶﻜ ﻛﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﻣ ﹾﻜ ﻛﺮﻡ ﲔ ﻣ ﺮ ﻣ ﹾﻜ - ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﻣ ﹾﻜ ﻣﻜﺮ ﺎﺮﻧ ﻣ ﹶﻜ We planned, plotted Düzen kurduk Their plan, plot Onların düzeni, tuzağı ﻣﻜﺮ - ﻢ ﻫ ﺮ ﻣ ﹾﻜ - ﻢﺮﻫ ﻣ ﹾﻜ ﻢﻣ ﹾﻜ ﹺﺮﻫ Their (fm) plan, plot Onların (dş) planları ﻣﻜﺮ ﻦ ﻫ ﻣ ﹾﻜ ﹺﺮ They planned, plotted Tuzak kurdular ﻣﻜﺮ ﻭﺍﻣ ﹶﻜﺮ Disliked, hateful Sevimsiz, hoş görülmeyen ﻛﺮﻩ ﻭﻫﹰﺎﻣ ﹾﻜﺮ Distressed Kahırlı, acılı, kızgın ﻛﻈﻢ ﻡ ﻣ ﹾﻜﻈﹸﻮ Hunting animal trainer Avcı hayvan eğiticisi ﻛﻠﺐ ﻦ ﻴﻣ ﹶﻜﱢﻠﹺﺒ To establish Yerleştirdi 1 ﻣﻜﻦ ﻦ ﻣ ﹶﻜ We established Yerleştirdik 2 ﻣﻜﻦ ﺎﻣ ﱠﻜﻨ We established you (pl) Sizi yerleştirdik 2 ﻣﻜﻦ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻣ ﱠﻜﻨ We established them Onları yerleştirdik 2 ﻣﻜﻦ ﻢﺎﻫﻣ ﱠﻜﻨ Protected, hidden korunmuş, saklanmış ﻛﻨﻦ ﻮ ﹲﻥﻣ ﹾﻜﻨ He established me Beni yerleştirdi, imkan verdi ﻣﻜﻦ ﻲﻣ ﱠﻜﻨ Measure Tartı, ölçü ﻛﻴﻞ ﺎ ﹶﻝﻣ ﹾﻜﻴ Those caught in plot Tuzağa düşenler ﻛﻴﺪ ﻭ ﹶﻥﻴﺪﻣﻜ Firm, safe Sağlam, emniyetli ﻣﻜﻦ ﲔ ﻜ ﹴ ﻣ - ﲔ ﻜ ﻣ Full Dolu ﻣﻸ ﻣ ﹾﻠ ﹸﺊ It was filled Dolduruldu 1 ﻣﻸ ﺖ ﻠﹶﺌﻣ You were filled Dolduruldun 1 ﻣﻸ ﺖ ﻠﹾﺌﻣ Its chiefs, leaders Onun ileri gelenleri ﻣﻸ ﻪ ﺌﻣﹶﻠ Their chiefs, leaders Onların ileri gelenleri ﻣﻸ ﻣﹶﻠﺈﹺﻳﻬﹺﻢ - ﻢ ﺌ ﹺﻬﻣﹶﻠ Chiefs, leaders Başkanlar, liderler ﻣﻸ ﻣﹶﻠﹲﺄ 1 1 444 2 Angels Melekler ﻣﻠﻚ ﺋ ﹶﻜ ﹲﺔﻣﻠﹶﺎ His angles Onun melekleri ﻣﻠﻚ - ﻪ ﺘﺋ ﹶﻜﻼ ﻣ ﹶ - ﻪ ﺘﺋ ﹶﻜﻼ ﻣ ﹶ ﻪ ﺘﺋ ﹶﻜﻼ ﻣ ﹶ That which meets, will meet Kavuşan ﻟﻘﻲ ﻕ ﻣﻠﹶﺎ ﹴ Those who meet, will meet Kavuşanlar ﻟﻘﻲ ﻼﻗﹸﻮﺍ ﻣ ﹶ - ﻼﻗﹸﻮ ﻣ ﹶ Those who meet him Ona kavuşanlar ﻟﻘﻲ ﻩ ﻼﻗﹸﻮ ﻣ ﹶ Those who meet you (pl) Size kavuşan ﻟﻘﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻣﻠﹶﺎﻗ That which meets him Ona kavuşan ﻟﻘﻲ ﻪ ﻴﻣﻠﹶﺎﻗ Its chiefs, leaders Onun ileri geleni ﻣﻸ ﻪ ﻣﹶﻠﺈﹺﻳ -ﻩ ﻸ َ ﻣ Religion Millet, din ﻣﻠﻞ ﺔ ﻣﱠﻠ - ﻣﱠﻠ ﹶﺔ Place of refuge Sığınacak yer ﳊﺪ ﺪﹰﺍﺘﺤﻣ ﹾﻠ Your religion Sizin milletiniz, dininiz ﻣﻠﻞ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻣﱠﻠ Our religion Bizim milletimiz, dinimiz ﻣﻠﻞ ﺎﺘﻨﻣﱠﻠ Their religion Onların milleti, dini ﻣﻠﻞ ﻢ ﺘ ﹺﻬﻣﱠﻠ Place of refuge Sığınma yeri ﳉﺄ ﺠﹴﺈ ﻣ ﹾﻠ - ﺠﹰﺄ ﻣ ﹾﻠ Salty Tuzlu ﻣﻠﺢ ﺢ ﻣ ﹾﻠ Cursed Lanet edilmiş (dş) ﻟﻌﻦ ﻧ ﹶﺔﻮﻣ ﹾﻠﻌ Cursed ones Lanet edilmişler ﻟﻌﻦ ﲔ ﻮﹺﻧﻣ ﹾﻠﻌ Those who throw Atanlar ﻟﻘﻲ ﲔ ﻘ ﻣ ﹾﻠ - ﻣ ﹾﻠﻘﹸﻮ ﹶﻥ Those who bring down Bırakanlar, atanlar ﻟﻘﻲ ﺕ ﺎﻘﻴ ﻣ ﹾﻠ Those who throw Atanlar ﻟﻘﻲ ﲔ ﻘ ﻣ ﹾﻠ Angel Melek ﻣﻠﻚ ﺋ ﹶﻜ ﹲﺔﻣﻠﹶﺎ - ﻚ ﻣﹶﻠ King, ruler Hükümdar, melik ﻣﻠﻚ ﻠﻜﹰﺎﻣ - ﻚﻣﻠ Rule, sovereignty Hükümranlık, mülk ﻣﻠﻚ ﻣ ﹾﻠﻜﹰﺎ - ﻚ ﻣ ﹾﻠ To possess, have power Sahip oldu, malik oldu 1 ﻣﻠﻚ ﻚ ﻠﻤ ﻳ - ﻚ ﻣﹶﻠ They possessed Sahip oldu, malik oldu (dş) 1 ﻣﻠﻚ ﺖ ﻣﹶﻠ ﹶﻜ 445 ﻣﻠﻚ ﻢﻣﹶﻠ ﹾﻜﺘ Hükmümüz ﻣﻠﻚ ﺎﻜﻨ ﻣ ﹾﻠ His dominion, rule Onun mülkü, hükümranlığı ﻣﻠﻚ ﻪ ﻜ ﻣ ﹾﻠ - ﻪ ﻣ ﹾﻠ ﹶﻜ Dominion, rule Melekut, hükümranlık ﻣﻠﻚ ﺕ ﻣﹶﻠﻜﹸﻮ Two angels Đki melek ﻣﻠﻚ ﻴ ﹺﻦﻣﹶﻠ ﹶﻜ Kings, rulers Melikler, hükümdarlar ﻣﻠﻚ ﻣﻠﹸﻮﻛﹰﺎ - ﻙ ﻣﻠﹸﻮ Blamed Kınanmış ﻟﻮﻡ ﻣﻠﹸﻮﻣﹰﺎ - ﻣﻠﹸﻮ ﹴﻡ Blamed Kınanmış olanlar ﻟﻮﻡ ﲔ ﻣ ﻣﻠﹸﻮ Long time Uzun süre ﻣﻠﻮ ﻴﹰﺎﻠﻣ King, ruler Melik, hükümdar ﻣﻠﻚ ﻚ ﻴﻣﻠ Blaming himself Kendini kınayan ﻟﻮﻡ ﻢ ﻴﻣﻠ From what Neyden ﺎﻦ ﻣ ﻣ = ﻢ ﻣ From what Neyden ﺎﻦ ﻣ ﻣ = ﺎﻣﻤ Death Ölüm ﻣﻮﺕ ﺕ ﺎﻣﻤ Their death Onların ölümü ﻣﻮﺕ ﻢ ﻬ ﺗﺎﻣﻤ My death Ölümüm ﻣﻮﺕ ﻰﺎﺗﻣﻤ Doubters Şüphe edenler ﻣﺮﻱ ﻦ ﺘﺮﹺﻳﻤ ﻣ Extended Uzatılmış, bağlanmış ﻣﺪﺩ ﺓ ﺩ ﺪ ﻤ ﻣ Who reinforces you (pl) Size yardım eden ﻣﺪﺩ ﺪﻛﹸﻢ ﻤ ﻣ Extended Uzatılmış ﻣﺪﺩ ﺍﻭﺩﻤﺪ ﻣ - ﺩ ﻭﻤﺪ ﻣ Made smooth Cilalanmış ﻣﺮﺩ ﺩ ﺮ ﻤ ﻣ Dispersion Darmadağın ﻣﺰﻕ ﻕ ﺰ ﹴ ﻤ ﻣ That which withholds Tutan, kısan ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﻣ Those who withhold Tutanlar, engelleyenler ﻣﺴﻚ ﺕ ﺴﻜﹶﺎ ِ ﻤ ﻣ He who gives rain Yağmur yağdıran ﻣﻄﺮ ﺮ ﻄ ﻤ ﻣ He who gives us rain Bizim yağmur getirenimiz ﻣﻄﺮ ﺎﺮﻧ ﻄ ﻤ ﻣ You (pl) possessed Sahip oldunuz Our will 1 446 ﻣﻠﻚ ﻤﻠﹸﻮﻛﹰﺎ ﻣ Owned Sahip olunan From whom Kimden Prevented, forbidden Yasaklanmış ﻣﻨﻊ ﺔ ﻋ ﻮﻤﻨ ﻣ Taunted Başa kakılan ﻣﻨﻦ ﻥ ﻮﻤﻨ ﻣ Who, whom Kim? Ki o ﻦ ﻣ From, none, some of them -den, -dan, hiç, bazıları ﻦ ﻣ Other than -den başka Who Kim? Manna Kudret helvası To favor Lutfetti Reminders of generosity Başa kakma From us Bizden ﺎﻣﻨ Name of false deity Put adı ﺎ ﹶﺓﻣﻨ Caller, crier Nida eden, seslenen ﻧﺪﻭ ﻳﹰﺎﺎﺩﻣﻨ - ﺩ ﺎﻣﻨ Phases Menziller, evreler ﻧﺰﻝ ﺎ ﹺﺯ ﹶﻝﻣﻨ Your acts of worship Sizin ibadet yollarınız ﻧﺴﻚ ﻢ ﺳ ﹶﻜ ﹸﻜ ﺎﻣﻨ Our acts of worship Bizim ibadet yollarımız ﻧﺴﻚ ﺎﺳ ﹶﻜﻨ ﺎﻣﻨ Place to escape Kaçma zamanı-yeri ﻧﻮﺹ ﺹ ﺎ ﹴﻣﻨ Preventer, forbidder Mani olan, engel olan ﻣﻨﻊ ﻉ ﺎ ﹴﻣﻨ Benefits Faydalar, menfaatler ﻧﻔﻊ ﻊ ﻓﺎﻣﻨ Hypocrite Münafık ﻧﻔﻖ ﻖﺎﻓﻣﻨ Hypocrite women Münafık kadınlar ﻧﻔﻖ ﺕ ﻓﻘﹶﺎﺎﻣﻨ Hypocrite men Münafık erkekler ﻧﻔﻖ ﲔ ﻘ ﻓﺎﻣﻨ - ﻓﻘﹸﻮ ﹶﻥﺎﻣﻨ Hypocrites Münafıklar ﻧﻔﻖ ﲔ ﻘ ﻓﺎﻣﻨ Shoulders, paths Omuzlar, yollar ﻧﻜﺐ ﺐ ﻛ ﹺ ﺎﻣﻨ Its shoulders, paths Onun omuzları, yolları ﻧﻜﺐ ﺎﻛﹺﺒﻬ ﺎﻣﻨ ﻦ ﻣ ﻦ ﻣ = ﻦ ﻤ ﻣ ﻥ ﻭﻦ ﺩ ﻣ ﻦ ﺫﹶﺍ ﻣ 1 447 ﻣﻨﻦ ﻦ ﻣ ﻣﻨﻦ ﻦ ﻣ ﻣﻨﻦ ﺎﻣﻨ - ﻦ ﻣ Sleep Uyku ﻧﻮﻡ ﺎﻡﻣﻨ Your sleep Uykun ﻧﻮﻡ ﻚ ﻣ ﺎﻣﻨ Your (pl) sleep Uykunuz ﻧﻮﻡ ﻣﻜﹸﻢ ﺎﻣﻨ His sleep Onun uykusu ﻧﻮﻡ ﺎﻣﻬ ﺎﻣﻨ Dispersing Dağılmış ﺑﺜﺚ ﺒﹼﺜﹰﺎﻨﻣ Spreading Yayılan ﻧﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺘﻨﻣ Supporting Destekleyen ﻧﺼﺮ ﺍﺼﺮ ﺘﻨ ﻣ- ﺮ ﺼ ﺘﻨﻣ Those who help each other, victorious ones Yardımlaşanlar, muzafferler ﻧﺼﺮ ﻦ ﺼﺮﹺﻳ ﺘﻨﻣ Those who wait Bekleyenler, gözetleyenler ﻧﻈﺮ ﻦ ﻈﺮﹺﻳ ﺘﻨ ﻣ- ﻭ ﹶﻥﻈﺮ ﺘﻨﻣ Those who wait Bekleyenler, gözetleyenler ﻧﻈﺮ ﻦ ﻈﺮﹺﻳ ﺘﻨﻣ Those who take retribution Đntikam alanlar ﻧﻘﻢ ﻮ ﹶﻥﻘﻤ ﺘﻨﻣ Finality, boundary Son ﻲ ﺎﺘﻬﻨﻣ Its end, boundary Onun sonu ﻲ ﺎﺎﻫﺘﻬﻨﻣ Who abstain, stop Kaçınanlar, son verenler ﻲ ﻮ ﹶﻥﺘﻬﻨﻣ Finality, boundary Nihayet, en son ﻲ ﻰﺘﻬﻨﻣ Scattered, dispersed Saçılmış ﻧﺜﺮ ﻨﺜﹸﻮﺭﹰﺍﻣ Seni kurtaran ﳒﻮ ﻙ ﻮﻨﺠﻣ Onları kurtaran ﳒﻮ ﻢ ﻫ ﺠﻮ ﻨﻣ That which saves you, will save you That which saves them, will save them Strangled to death Boğularak ölmüş ﺧﻨﻖ ﺨﹺﻨ ﹶﻘ ﹸﺔ ﻨﻣ Warner Uyaran, korkutan ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﻣ Warners Uyaranlar, korkutanlar ﻧﺬﺭ ﻦ ﺬﺭﹺﻳ ﻨ ﻣ- ﻭ ﹶﻥﺬﺭ ﻨﻣ Those who are warned Uyarılanlar, korkutulanlar ﻧﺬﺭ ﻦ ﻨ ﹶﺬﺭﹺﻳﻣ Those who are warned Uyaranlar, korkutanlar ﻧﺬﺭ ﻦ ﺬﺭﹺﻳ ﻨﻣ That is sent down Đndirilen ﻧﺰﻝ ﺰ ﹲﻝ ﻨﻣ That sends down Đndiren ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﻣ That sends down Đndiren ﻧﺰﻝ ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻣ 448 Landing place Đniş yeri ﻧﺰﻝ ﺰ ﹰﻻ ﻨﻣ That which sends it down Onu indiren ﻧﺰﻝ ﻬﺎ ﺰﹸﻟ ﻨﻣ That who send down Đndirenler ﻧﺰﻝ ﲔ ﻟﻨ ﹺﺰﻣ - ﻣ ﹺﱰﻟﹸﻮ ﹶﻥ That who send down Đndirenler ﻧﺰﻝ ﲔ ﻟﻣ ﹺﱰ His staff. cane Asası, değneği ﻧﺴﺄ ﻪ ﺗﺴﹶﺄ ﻨﻣ Act of worship Đbadet ﻧﺴﻚ ﻜﹰﺎﻨﺴﻣ Forgotten Unutulmuş ﻧﺴﻲ ﻴﹰﺎﺴ ِ ﻨﻣ Elevated ones, ships Yükseltilenler, gemiler ﻧﺸﺄ ﺕ ﺸﺌﹶﺎ ﻨﻣ Creators Yaratanlar ﻧﺸﺄ ﺸﺌﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﻣ Spread out Açılmış ﻧﺸﺮ ﺮ ﹰﺓ ﺸ ﻨﻣ Raised ones Diriltilenler ﻧﺸﺮ ﻦ ﺸﺮﹺﻳ ﻨﻣ Opened, unrolled Açılmış ﻧﺸﺮ ﺍﻮﺭﻨﺸ ﻣ- ﻮ ﹴﺭﻨﺸﻣ That which is helped Yardım olunmuş ﻧﺼﺮ ﻮﺭﹰﺍﻨﺼﻣ Those who are helped Yardım olunanlar ﻧﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﻮﺭﻨﺼﻣ Layered Kat kat ﻧﻀﺪ ﺩ ﻮﻨﻀﻣ Speaking, language Konuşma ﻧﻄﻖ ﻖ ﻄ ﻨﻣ Those given respite Mühlet, süre verilenler ﻧﻈﺮ ﻦ ﻨ ﹶﻈﺮﹺﻳ ﻣ- ﻭ ﹶﻥﻨ ﹶﻈﺮﻣ Those given respite Mühlet verilenler, süre verilenler ﻧﻈﺮ ﻦ ﻨ ﹶﻈﺮﹺﻳﻣ It was prevented Mani olundu 1 ﻣﻨﻊ ﻊ ﻣﹺﻨ To prevent Yasakladı, engelledi, men etti, mani oldu 1 ﻣﻨﻊ ﻊ ﻨﻤ ﻳ - ﻊ ﻨﻣ He prevented you Seni men etti 1 ﻣﻨﻊ ﻚ ﻌ ﻨﻣ He prevented us Bizi men etti 1 ﻣﻨﻊ ﺎﻌﻨ ﻨﻣ He prevented them Onları men etti 1 ﻣﻨﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﻨﻣ Splitting, breaking Yarılan, çatlayan ﻓﻄﺮ ﺮ ﻄ ﻨ ﹶﻔﻣ Those who spend Đnfak edenler ﻧﻔﻖ ﲔ ﻘ ﻔ ﻨﻣ Abandoned ones Ayrılanlar ﻓﻜﻚ ﲔ ﻨ ﹶﻔ ﱢﻜﻣ 449 Fluffed up Atılmış, kabartılmış ﻧﻔﺶ ﺵ ﻨﻔﹸﻮ ﹺﻣ Uprooted Kökünden sökülmüş ﻗﻌﺮ ﻌ ﹴﺮ ﻨ ﹶﻘﻣ Return, change Dönüş, değişim ﻗﻠﺐ ﺐ ﻨ ﹶﻘﹶﻠ ﹴﻣ Return, in return Yerine, mukabil ﻗﻠﺐ ﻨ ﹶﻘﻠﹶﺒﹰﺎﻣ Those who return, will return Dönenler ﻗﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﻠﺒﻨ ﹶﻘﻣ Reduced Eksiltilmiş ﻧﻘﺺ ﺹ ﻨﻘﹸﻮ ﹴﻣ From you Senden Rejecter, denier Đnkar eden ﻧﻜﺮ ﺮ ﻜ ﻨﻣ Evil, bad Kötülük ﻧﻜﺮ ﺮ ﻨ ﹶﻜ ﻣ- ﺍﻨ ﹶﻜﺮ ﻣ- ﺮ ﻨ ﹶﻜﻣ Refusing Đnkar eden ﻧﻜﺮ ﺮ ﹲﺓ ﻜ ﻨﻣ Unknown ones Tanınmayanlar ﻧﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﻨ ﹶﻜﺮﻣ Rejecters, deniers Đnkar edenler ﻧﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﻜﺮ ﻨﻣ From you (pl) Sizden ﻢ ﻨ ﹸﻜﻣ From you (pl, fm) Sizden (dş) ﻦ ﻨ ﹸﻜﻣ We gave favor Lütufta bulunduk, lutfettik From him Ondan From her Ondan (dş) Clear way Açık yol From them Onlardan From them (dual) Onlardan (ikil) Pouring down Dökülen, boşalan From them (fm) Onlardan (dş) Preventing Engelleyen ﻣﻨﻊ ﺎﻮﻋﻣﻨ Withholding Cimri, kıskanç ﻣﻨﻊ ﻮﻋﹰﺎﻣﻨ Misfortune Felaket ﻣﻨﻮ ﻥ ﻮﻣﻨ From me Benden ﻚ ﻨﻣ 1 ﻣﻨﻦ ﺎﻨﻨﻣ ﻪ ﻨﻣ ﺎﻨﻬﻣ ﺞ ﺎﺎﺟﻨﻬﻣ ﻢ ﻬ ﻨﻣ ﺎﻬﻤ ﻨﻣ ﳘﺮ ﻤ ﹴﺮ ﻬ ﻨﻣ ﻦ ﻬ ﻨﻣ ﻲﻣﻨ 450 ﻣﲏ ﻲ ﻣﹺﻨ Allah’a yönelen, tevbe eden ﻧﻮﺏ ﺎﻣﻨﹺﻴﺒ - ﺐ ﻴﻣﹺﻨ Who turn (to Allah), repent (pl) Allah’a yönelenler, tevbe edenler ﻧﻮﺏ ﲔ ﻣﻨﹺﻴﹺﺒ Illuminating, enlightening Aydınlatan, nur veren ﻧﻮﺭ ﺍﻣﹺﻨﲑ - ﻣﹺﻨ ﹴﲑ Emigrant Muhacir, göç eden ﻫﺠﺮ ﺍﺎ ﹺﺟﺮﻣﻬ - ﺮ ﺎ ﹺﺟﻣﻬ Emigrants (fm) Muhacirler (dş) ﻫﺠﺮ ﺕ ﺍﺎ ﹺﺟﺮﻣﻬ Emigrants Muhacirler ﻫﺠﺮ ﻦ ﺎ ﹺﺟﺮﹺﻳﻣﻬ Resting place, bed Döşek, yatak ﻣﻬﺪ ﺩ ﺎﻣﻬ Humiliated Horlanmış ﻫﻮﻥ ﺎﻧﹰﺎﻣﻬ Guided one Doğru yola ermiş ﻫﺪﻱ ﺪ ﺘﻬ ﻣ - ﻱﺘﺪﻬ ﻣ ﺪ ﺘﻬ ﻣ Guided ones Doğru yola ermiş olanlar ﻫﺪﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻬ ﻣ Guided ones Doğru yolda olanlar ﻫﺪﻱ ﻦ ﻳﺘﺪﻬ ﻣ - ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻬ ﻣ Guided one Doğru yola ermiş ﻫﺪﻱ ﻱﺘﺪﻬ ﻣ Forsaken Terk edilmiş ﻫﺠﺮ ﻮﺭﹰﺍﻬﺠ ﻣ Cradle, bed Beşik, döşek ﻣﻬﺪ ﺍﻬﺪ ﻣ - ﺪ ﻬ ﻣ I spread Döşedim, imkan verdim ﻣﻬﺪ ﺕ ﺪﻣﻬ Defeated Bozguna uğratılan ﻫﺰﻡ ﻡ ﻭﻬﺰ ﻣ Racing ones Koşanlar ﻫﻄﻊ ﲔ ﻌ ﻄ ﻬ ﻣ Give (imp) respite Mühlet ver ﻣﻬﻞ ﻬ ﹾﻞ ﻣ Molten brass Erimiş maden, mühlet vermek ﻣﻬﻞ ﻬ ﹺﻞ ﻣ Destruction Helak, yok olma ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻣ Their destruction Onların helaki ﻫﻠﻚ ﻜﻬﹺﻢ ﻠﻬ ﻣ One who destroys them Onları helak eden ﻫﻠﻚ ﻢ ﻬ ﻠ ﹸﻜﻬ ﻣ Those who destroy Helak edenler ﻫﻠﻚ ﻠ ﹸﻜﻮﺍﻬ ﻣ Those who destroy it Onu helak edenler ﻫﻠﻚ ﺎﻠﻜﹸﻮﻫﻬ ﻣ Those who destroy Helak edenler ﻫﻠﻚ ﻲﻠﻜﻬ ﻣ Semen Meni Who turns (to Allah), repents 2 2 451 ﻫﻠﻚ ﲔ ﻜ ﻬﹶﻠ ﻣ ﻣﻬﻞ ﻢ ﻬ ﻬ ﹾﻠ ﻣ Who are destroyed Helak edilenler Give (imp) them respite Onlara süre ver Whatever Her ne Pouring down Akma, dökülme ﻫﻴﻞ ﻼ ﻣﻬﹺﻴ ﹰ - ﻴ ﹲﻞﻣ ﹺﻬ Guardian Müheymin, gözetip koruyan ﳘﻦ ﺎﻤﻨ ﻴﻬ ﻣ - ﻦ ﻤ ﻴﻬ ﻣ Humiliating Alçaltıcı ﻭﻫﻦ ﺎﻣﻬﹺﻴﻨ - ﻦ ﻴﻣ ﹺﻬ Infant girl buried alive Diri diri gömülen kız ﻭﺃﺩ ﺩ ﹸﺓ ﺅ ﻮ ﻣ Escape Sığınak, kaçış ﻭﺃﻝ ﻼ ﺋ ﹰﻮ ﻣ Plowing, cleaving ones Yaranlar ﳐﺮ ﺮ ﺧ ﺍﻣﻮ Scales, balances Tartılar ﻭﺯﻥ ﺍﺯﹺﻳﻦﻣﻮ His scales, balances Onun tartıları ﻭﺯﻥ ﻪ ﻨﺍﺯﹺﻳﻣﻮ Places Yerler ﻭﺿﻊ ﺿ ﹺﻊ ﺍﻣﻮ Their places Onun yerleri ﻭﺿﻊ ﻪ ﻌ ﺿ ﺍﻣﻮ Regions Mevkiler, savaş yerleri ﻭﻃﻦ ﻦ ﻃ ﺍﻣﻮ Locations Yerler, mevkiler ﻭﻗﻊ ﻗ ﹺﻊﺍﻣﻮ Those who fall into it Ona düşenler ﻭﻗﻊ ﺎﻌﻬ ﻗﺍﻣﻮ Those who fall Düşenler ﻭﻗﻊ ﻮﻗﻌﺍﻣﻮ Those who fall into it Ona düşenler ﻭﻗﻊ ﺎﻮﻫﻗﻌﺍﻣﻮ Appointed times Vakit ölçüleri, takdir edilmiş zaman ﻭﻗﺖ ﺖ ﻴﺍﻗﻣﻮ Friends, relations Dostlar ﻭﱄ ﻲ ﻟﺍﻣﻮ Your friends Dostlarınız ﻭﱄ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺍﻟﻣﻮ Barrier Engel ﻭﺑﻖ ﻮﺑﹺﻘﹰﺎ ﻣ Death Ölüm ﻣﻮﺕ ﺎﻮﺗ ﻣ - ﺕ ﻮ ﻣ Death Ölüm ﻣﻮﺕ ﺗ ﹶﺔﻮ ﻣ Our death Ölümümüz ﻣﻮﺕ ﺎﺘﻨﺗﻮ ﻣ - ﺎﺘﻨﺗﻮ ﻣ Your (pl) death Ölümünüz ﻣﻮﺕ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻮ ﻣ 2 ﺎﻬﻤ ﻣ 452 His death Onun ölümü ﻣﻮﺕ ﻪ ﺗﻮ ﻣ Its (her) death Onun (dş) ölümü ﻣﻮﺕ ﺎﺗﻬﻮ ﻣ Die (imp, pl) Ölün ﻣﻮﺕ ﻮﺍﻮﺗﻣ The dead Ölüler ﻣﻮﺕ ﻰﻮﺗ ﻣ Promise Sağlam söz, teminat ﻭﺛﻖ ﺛﻘﹰﺎﻮ ﻣ - ﻖ ﺛﻮ ﻣ Their covenant Onların misakı, sözü ﻭﺛﻖ ﻢ ﻬ ﺛ ﹶﻘﻮ ﻣ Wave Dalga ﻣﻮﺝ ﺝ ﻮ ﻣ Affection, love Sevgi, muhabbet ﻭﺩﺩ ﺩ ﹲﺓ ﻮ ﻣ Shaking Çalkalanış ﻣﻮﺭ ﺭﹰﺍﻣﻮ Place to be led Götürülen yer ﻭﺭﺩ ﺩ ﻭﻮﺭ ﻣ Producers of sparks Ateş saçanlar ﻭﺭﻱ ﺕ ﺎﻮ ﹺﺭﻳﻣ Weighed, measured Ölçülü, ölçülmüş ﻭﺯﻥ ﻥ ﻭﻮﺯ ﻣ Wealthy Varlıklı ﻭﺳﻊ ﺳ ﹺﻊ ﻮﻣ Expanders Genişletici olanlar ﻭﺳﻊ ﻮ ﹶﻥﺳﻌ ﻮﻣ Moses (pbuh) Musa (AS) Testator Vasiyet eden ﻭﺻﻲ ﺹ ﻮ ﹴﻣ Put in place, placed Konulmuş ﻭﺿﻊ ﻋ ﹲﺔ ﻮﻮﺿ ﻣ Decorated Süslenmiş ﻭﺿﻦ ﺔ ﻧﻮ ﺿ ﻮ ﻣ Step, way Yol, yer, mevki ﻭﻃﺄ ﺌﹰﺎﻮﻃ ﻣ Appointed time/pace Vaad edilmiş yer, zaman ﻭﻋﺪ ﺍﻋﺪ ﻮ ﻣ - ﺪ ﻋ ﻮ ﻣ Promise Söz, vaad ﻭﻋﺪ ﺓ ﺪ ﻋ ﻮ ﻣ Promise to you Sana olan söz, vaad ﻭﻋﺪ ﻙ ﺪ ﻋ ﻮ ﻣ Your appointed time/pace Buluşma zamanınız/yeriniz ﻭﻋﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻋ ﻮ ﻣ His appointed time/place Onun vaad edilen zamanı/yeri ﻭﻋﺪ ﻩ ﺪ ﻋ ﻮ ﻣ Their appointed time/place Onların vaad edilen zamanı/yeri ﻭﻋﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻋ ﻮ ﻣ - ﻢﺪﻫ ﻋ ﻮ ﻣ My promise, threat Benim vaadim, sözüm ﻭﻋﺪ ﻱﻋﺪ ﻮ ﻣ 1 ﻰﻮﺳﻣ 453 Admonition, instruction Öğüt, nasihat, vaaz ﻭﻋﻆ ﻋ ﹶﻈ ﹲﺔ ﻮ ﻣ Promised Vaad edilmiş ﻭﻋﺪ ﺩ ﻮﻮﻋ ﻣ Ample Bol ﻭﻓﺮ ﻮﻓﹸﻮﺭﹰﺍ ﻣ Those who pay in full Tam olarak verenler ﻭﰲ ﻮﻓﱡﻮﻥ ﻣ Those who fulfill Đfa edenler, yerine getirenler ﻭﰲ ﻮﻓﹸﻮ ﹶﻥﻣ Those who pay them in full Onlara tam olarak verenler ﻭﰲ ﻢ ﻫ ﻮﻓﱡﻮ ﻣ Kindled Tutuşturulmuş ﻭﻗﺪ ﺓﻮﹶﻗﺪﻣ Firm believers Kesin inananlar ﻳﻘﻦ ﲔ ﻗﹺﻨﻮ ﻣ- ﻮ ﹶﻥﻗﻨﻮﻣ Firm believers Kesin inananlar ﻳﻘﻦ ﲔ ﻗﹺﻨﻮﻣ Whose time is fixed Vakti belirlenmiş ﻭﻗﺖ ﻮﻗﹸﻮﺗﹰﺎ ﻣ Killed by hitting Dövülerek öldürülmüş ﻭﻗﺬ ﻮ ﹶﺫ ﹲﺓ ﻮﹸﻗ ﻣ Those who are stopped, made to stand Durdurulanlar, dikiltilenler ﻭﻗﻒ ﻮﻗﹸﻮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ Protector, lord, friend Mevla, dost, koruyucu ﻭﱄ ﻮﻟﹶﻰ ﻣ - ﻮ ﹶﻻ ﻣ Your (pl) protector, lord Dostunuz ﻭﱄ ﻢ ﻮ ﹶﻻ ﹸﻛ ﻣ Our protector, lord Dostumuz ﻭﱄ ﺎﻮ ﹶﻻﻧ ﻣ His protector, lord Onun dostu ﻭﱄ ﻩ ﻮ ﹶﻻ ﻣ Their protector, lord Onların dostu ﻭﱄ ﻢ ﻫ ﻮ ﹶﻻ ﻣ Which is given birth to Doğurulan ﻭﻟﺪ ﺩ ﻮﻟﹸﻮ ﻣ That which turns Dönen ﻭﱄ ﻮﻟﱢﻲ ﻣ Protector, lord, friend Mevla, dost, koruyucu ﻭﱄ ﻮﻟﹰﻰ ﻣ -ﻮﻟﹶﻰ ﻣ That turns towards it Onan dönen ﻭﱄ ﺎﻮﻟﱢﻴﻬ ﻣ Who makes weak Zayıflatan ﻭﻫﻦ ﻦ ﻫ ﻮﻣ Dead Ölü ﻣﻮﺕ ﺖ ﻴﻣ Dead Ölü ﻣﻮﺕ ﺎﻴﺘﻣ - ﺖ ﻴﻣ Dead animal Leş, ölü ﻣﻮﺕ ﺘ ﹶﺔﻴﻣ Dead ones, will die Ölüler, ölecekler ﻣﻮﺕ ﲔ ﺘﻴﻣ - ﻮ ﹶﻥﻴﺘﻣ 454 ﻣﻮﺕ ﲔ ﺘﻴﻣ Misak, yemin, söz, anlaşma ﻭﺛﻖ ﻴﺜﹶﺎﻗﹰﺎ ﻣ- ﻕ ﻴﺜﹶﺎﻣ Your (pl) covenant Misakınız, sözünüz ﻭﺛﻖ ﻢ ﻴﺜﹶﺎﹶﻗ ﹸﻜﻣ His covenant Onun misakı ﻭﺛﻖ ﻪ ﻗﻴﺜﹶﺎ ﻣ- ﻪ ﻴﺜﹶﺎﹶﻗﻣ Their covenant Onların misakı ﻭﺛﻖ ﻗﻬﹺﻢﻴﺜﹶﺎ ﻣ- ﻢ ﻬ ﻴﺜﹶﺎﹶﻗﻣ Heritage, inheritance Miras ﻭﺭﺙ ﺙ ﺍ ﹸﻣﲑ Scale, balance Ölçü, mizan ﻭﺯﻥ ﺍ ﹲﻥﻴﺰﻣ Gambling Kumar ﻳﺴﺮ ﺮ ﺴ ِ ﻴﻣ Ease Kolaylık ﻳﺴﺮ ﺓ ﺮ ﺴ ﻴﻣ Gentle Nazik ﻳﺴﺮ ﻮﺭﹰﺍﻴﺴﻣ Promise, appointment Vaad, söz ﻭﻋﺪ ﺩ ﺎﻴﻌﻣ Appointed time Belirlenen vakit ﻭﻗﺖ ﺎﻴﻘﹶﺎﺗ ﻣ- ﺕ ﻴﻘﹶﺎﻣ Our appointed time Bizim belirlenen vaktimiz ﻭﻗﺖ ﺎﺗﻨﻴﻘﹶﺎﻣ Their appointed time Onların belirlenen vakti ﻭﻗﺖ ﻢ ﻬ ﺗﻴﻘﹶﺎﻣ Michael Mikail Inclination, deviation Meyletmek, meyil ﻣﻴﻞ ﻼ ﻴ ﹰﻣ - ﻴ ﹺﻞﻣ Attack Baskın ﻣﻴﻞ ﻴﹶﻠ ﹰﺔﻣ Right hand side Sağdakiler ﳝﻦ ﺔ ﻨﻤ ﻴﻣ Dead ones, will die Ölüler, ölecekler Covenant, treaty, word ﻴﻜﹶﺎ ﹶﻝﻣ 455 ن We give him Ona veririz 1 ﺃﰐ ﻪ ﺗﺆ ﻧ We give her Ona (dş) veririz 1 ﺃﰐ ﺎﺗﻬﺆ ﻧ We are given, it is given to us Bize verilir 1 ﺃﰐ ﻰﺆﺗ ﻧ We give Veririz 1 ﺃﰐ ﻲﺆﺗ ﻧ We give him Ona veririz 1 ﺃﰐ ﻪ ﻴﺆﺗ ﻧ That we prefer Tercih etmemiz 4 ﺃﺛﺮ ﺮ ﺛﺆ ﻧ That we prefer you Seni tercih etmemiz 4 ﺃﺛﺮ ﻙ ﺮ ﺛﺆ ﻧ We delay Erteleriz 2 ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺆ ﻧ We delay it Onu erteleriz 2 ﺃﺧﺮ ﻩ ﺮ ﺧ ﺆ ﻧ That we believe Đman etmemiz 1 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻧ We believe Đman ederiz 1 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻧ Indeed we believe Mutlaka iman ederiz 1 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﻧ Those who sleep Uyuyanlar ﻧﻮﻡ ﻮ ﹶﻥﺋﻤﺎﻧ That we come Gelmemiz 1 ﺃﰐ ﺕ ﻧ ﹾﺄ That we bring Getirmemiz 1 ﺃﰐ ﺕ ﺑﹺـ ﻧ ﹾﺎ We come Geliriz 1 ﺃﰐ ﻲﻧ ﹾﺎﺗ That we bring you (pl) Size getirmemiz 1 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺗﻧ ﹾﺄ Indeed we come Mutlaka geliriz 1 ﺃﰐ ﻦ ﻴﺗﻧ ﹾﺎ Saved one Kurtulan ﳒﻮ ﺝ ﺎ ﹴﻧ You held secret talk Baş başa konuştunuz ﳒﻮ ﻢ ﺘﻴﺟ ﺎﻧ That we take, hold Tutmamız 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹶﺬ ﻧ ﹾﺄ He called Seslendi 1 ﻧﺪﻭ ﺍﺎﺩﻧ He called us Bize seslendi, nida etti 1 ﻧﺪﻭ ﺎﺍﻧﺎﺩﻧ He called him Ona seslendi 1 ﻧﺪﻭ ﻩ ﺍﺎﺩﻧ He called her Ona (dş) seslendi 1 ﻧﺪﻭ ﺎﺍﻫﺎﺩﻧ 456 He called them (dual) O ikisine seslendi 1 ﻧﺪﻭ ﺎﻫﻤ ﺍﺎﺩﻧ They called him Ona seslendi, seslendiler 1 ﻧﺪﻭ ﻪ ﺗﺩ ﺎﻧ Those who regret, repent Pişman olanlar ﻧﺪﻡ ﲔ ﻣ ﺩ ﺎﻧ They called Seslendiler 1 ﻧﺪﻭ ﺍﺩﻭ ﺎﻧ Call (imp, pl) Seslenin, çağırın 1 ﻧﺪﻭ ﻭﺍﺎﺩﻧ They called Seslendiler 1 ﻧﺪﻭ ﺍﺩﻭ ﺎ ﻧ- ﻭﺍﺎﺩﻧ To call Seslendi, çağırdı, nida etti 1 ﻧﺪﻭ ﻱﻨﺎﺩﻳ - ﻯﺎﺩﻧ You called Siz seslendiniz 1 ﻧﺪﻭ ﻢ ﺘﻳﺩ ﺎﻧ Your (pl) meetings Toplantılarınız ﻧﺪﻭ ﻢ ﻳ ﹸﻜﺎﺩﻧ We called Seslendik, nida ettik 1 ﻧﺪﻭ ﺎﻳﻨﺩ ﺎﻧ We called him Ona seslendik, nida ettik 1 ﻧﺪﻭ ﻩ ﺎﻳﻨﺩ ﺎﻧ His crowd Onun topluluğu ﻧﺪﻭ ﻪ ﻳﺩ ﺎﻧ Fire Ateş ﻧﻮﺭ ﺍﺎﺭ ﻧ- ﺭ ﺎﻧ Those who withdraw Çekenler ﻧﺰﻉ ﺕ ﺎﺎ ﹺﺯﻋﻧ Mankind, humans Đnsanlar ﻧﻮﺱ ﺱ ﺎﻧ Those who perform that worship O ibadeti yapanlar ﻧﺴﻚ ﻩ ﺳﻜﹸﻮ ﺎﻧ Rising Kalkış, kalkma ﻧﺸﺄ ﺷﹶﺌ ﹶﺔ ﺎﻧ Those who spread Yayanlar ﻧﺸﺮ ﺕ ﺍﺷﺮ ﺎﻧ Those who draw out Çekip alanlar ﻧﺸﻂ ﺕ ﺷﻄﹶﺎ ﺎﻧ Exhausted Yorgun ﻧﺼﺐ ﺒ ﹲﺔﺻ ﺎﻧ That which advises Nasihat eden ﻧﺼﺢ ﺢ ﺻ ﺎﻧ Those who advise Nasihat edenler ﻧﺼﺢ ﲔ ﺤ ﺻ ﺎ ﻧ- ﻮ ﹶﻥﺻﺤ ﺎﻧ Those who advise Nasihat edenler ﻧﺼﺢ ﲔ ﺤ ﺻ ﺎﻧ Helper Yardımcı ﻧﺼﺮ ﺻ ﹴﺮ ﺎﻧ Helpers Yardımcılar ﻧﺼﺮ ﻦ ﺻﺮﹺﻳ ﺎﻧ Forelock Perçem ﻧﺼﻲ ﻴ ﹲﺔﺻ ﺎﻧ 457 Its forelock Onun perçemi ﻧﺼﻲ ﺎﺘﻬﻴﺻ ﺎﻧ Radiant Parlak ﻧﻀﺮ ﺮﹲﺓ ﺿ ﺎﻧ Looking Bakan ﻧﻈﺮ ﺮﹲﺓ ﻇ ﺎﻧ Looking, waiting (pl) Bekleyenler, bakanlar ﻧﻈﺮ ﻦ ﻇﺮﹺﻳ ﺎﻧ Joyful, happy Mes’ut, mutlu ﻧﻌﻢ ﻤ ﹲﺔ ﻋ ﺎﻧ To become hypocrite Đkiyüzlü oldu, münafık oldu 3 ﻧﻔﻖ ﻖ ﻓﺎﻳﻨ - ﻖ ﺎﹶﻓﻧ They became hypocrites Đkiyüzlü oldular, münafık oldular 3 ﻧﻔﻖ ﺎﹶﻓﻘﹸﻮﺍﻧ Additional, gift Hediye, fazla ﻧﻔﻞ ﻓﹶﻠ ﹰﺔﺎﻧ She-camel Dişi deve ﻧﻮﻕ ﺎﹶﻗ ﹲﺔﻧ Trumpet Boru, öttürme aleti ﻧﻘﺮ ﺎﻗﹸﻮ ﹺﺭﻧ Deviating ones Yoldan sapanlar ﻧﻜﺐ ﻮ ﹶﻥﻛﺒ ﺎﻧ Those who hang Bükenler, eğenler ﻧﻜﺲ ﻮﻛﺴ ﺎﻧ That we eat Yememiz ﺃﻛﻞ ﻧ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹶﻞ Those who forbid Yasaklayanlar, nehyedenler ﻲ ﻮ ﹶﻥﺎﻫﻧ He distanced himself, turned to his side Uzaklaştı, yan döndü 1 ﻧﺄﻱ ﻧﹶﺄﻯ Inform (imp) Haber ver 2 ﻧﺒﺄ ﺒ ﹾﺊﻧ Inform (imp) us Bize haber ver 2 ﻧﺒﺄ ﺎﺒﹾﺌﻨﻧ Inform (imp) them Onlara haber ver 2 ﻧﺒﺄ ﻢ ﻬ ﺒﹾﺌﻧ Inform (imp, pl) me Bana haber verin 2 ﻧﺒﺄ ﻭﻧﹺﻲﺒﺆﻧ News Haber ﻧﺒﺄ ﺒﹶﺄﻧ - ﺆ ﺒﻧ - ﺒﹴﺈﻧ To inform Haber verdi 2 ﻧﺒﺄ ﺒ ﹸﺊﻨﻳ - ﺒﹶﺄﻧ She informed Haber verdi (dş) 2 ﻧﺒﺄ ﺕ ﺒﹶﺎﻧ I informed Haber verdim 2 ﻧﺒﺄ ﺕ ﺒ ﹾﺄﻧ Plant Bitki, nebat ﻧﺒﺖ ﺎﺎﺗﻧﺒ - ﺕ ﺎﻧﺒ I informed you (dual) Đkinize haber verdim ﻧﺒﺄ ﺎﺗ ﹸﻜﻤﺒ ﹾﺄﻧ Its plant Onun bitkisi ﻧﺒﺖ ﻪ ﺗﺎﻧﺒ 1 2 458 He informed us Bize haber verdi 2 ﻧﺒﺄ ﺎﺒﹶﺎﻧﻧ He informed me Bana haber verdi 2 ﻧﺒﺄ ﻲ ﺒﹶﺄﹺﻧﻧ His news Onun haberi ﻧﺒﺄ ﻩ ﺒﹶﺎﻧ He informed it Onu haber verdi ﻧﺒﺄ ﺎﺒﹶﺄﻫﻧ Their news Onların haberi ﻧﺒﺄ ﻢﺒﹶﺎﻫﻧ To grow Büyüdü 1 ﻧﺒﺖ ﺖ ﺒﻨﻳ - ﺖ ﺒﻧ We seek, want Ararız, isteriz 1 ﺑﻐﻲ ﻲﺘﻐﺒﻧ We test him Onu imtihan ederiz 8 ﺑﻠﻮ ﻪ ﻴﺘﻠﺒﻧ Let’s pray Dua edelim 8 ﻞ ﺘ ﹺﻬ ﹾﻞﺒﻧ That we change Değiştirmemiz 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹶﻝ ﺒﻧ He threw Attı 1 ﻧﺒﺬ ﺒ ﹶﺬﻧ He was thrown Atıldı 1 ﻧﺒﺬ ﻧﹺﺒ ﹶﺬ I threw Attım 1 ﻧﺒﺬ ﺕ ﺒ ﹾﺬﻧ I threw it Onu attım 1 ﻧﺒﺬ ﺎﺗﻬﺒ ﹾﺬﻧ We threw Attık 1 ﻧﺒﺬ ﻧﺎﺒ ﹾﺬﻧ We threw it Onu attık 1 ﻧﺒﺬ ﻩ ﺎﺒ ﹾﺬﻧﻧ We threw them Onları attık 1 ﻧﺒﺬ ﻢ ﻫ ﺎﺒ ﹾﺬﻧﻧ He threw it Onu attı 1 ﻧﺒﺬ ﻩ ﺒ ﹶﺬﻧ They threw Attılar 1 ﻧﺒﺬ ﺒﺬﹸﻭﻧ They threw it Onu attılar 1 ﻧﺒﺬ ﻩ ﺒﺬﹸﻭﻧ We create Yaratırız 1 ﺑﺮﺃ ﺮﹶﺃ ﺒﻧ We create it Onu yaratırız 1 ﺑﺮﺃ ٰﻫﺎ ﺮﹶﺍ ﺒﻧ That we cease Vazgeçeriz 1 ﺑﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺒﻧ We give glad tidings Müjdeleriz 2 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﻧ We give you glad tidings Seni müjdeleriz 2 ﺑﺸﺮ ﻙ ﺮ ﺸ ﺒﻧ We seize Yakalarız 1 ﺑﻄﺶ ﺶ ﻄ ﺒﻧ 2 459 That we send, resurrect Göndermemiz, diriltmemiz 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹶ ﺒﻧ We send, resurrect Göndeririz, diriltiriz 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹸ ﺒﻧ That we seek, want Aramamız 1 ﺑﻐﻲ ﺒ ﹺﻎﻧ We seek, want Ararız 1 ﺑﻐﻲ ﻲﺒﻐﻧ We test Đmtihan ederiz, sınarız 1 ﺑﻠﻮ ﺒﻠﹸﻮﻧ We test you (pl) Sizi imtihan ederiz, sınarız 1 ﺑﻠﻮ ﺒﻠﹸﻮﻛﹸﻢﻧ Indeed we test you (pl) Mutlaka sizi imtihan ederiz, sınarız 1 ﺑﻠﻮ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮ ﺒﹸﻠﻧ We test them Onları imtihan ederiz, sınarız 1 ﺑﻠﻮ ﻢﺒﻠﹸﻮﻫﻧ That we test them Onları imtihan etmemiz 1 ﺑﻠﻮ ﻢ ﻫ ﻮ ﺒﹸﻠﻧ Indeed we settle Mutlaka yerleştiririz 2 ﺑﻮﺃ ﻦ ﻮﹶﺋ ﺒﻧ Indeed we settle them Mutlaka onları yerleştiririz 2 ﺑﻮﺃ ﻢ ﻬ ﻨﻮﹶﺋ ﺒﻧ Prophethood Nübüvvet, peygamberlik ﻧﺒﺄ ﻮ ﹶﺓ ﺒﻧ Prophet Peygamber, nebi ﻧﺒﺄ ﺎﻧﹺﺒﻴ - ﻲ ﻧﹺﺒ We attack at night Mutlaka gece baskın yaparız 2 ﺑﻴﺖ ﻦ ﺘﻴﺒﻧ Indeed we attack him at night Mutlaka ona gece baskın yaparız 2 ﺑﻴﺖ ﻪ ﻨﺘﻴﺒﻧ Prophets Peygamberler, nebiler ﻧﺒﺄ ﻦ ﻴﻧﹺﺒ We explain, clarify Beyan ederiz, açıklarız ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﻧ His Prophets Onların peygamberi ﻧﺒﺄ ﻢ ﻬ ﻴﻧﹺﺒ Prophets Peygamberler ﻧﺒﺄ ﲔ ﻴﻧﹺﺒ - ﻮﻥﻧﹺﺒﻴ We disown Uzaklaşırız 5 ﺑﺮﺃ ﺮﹶﺃ ﺒﺘﻧ We follow Tabi oluruz, takip ederiz 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﻧ We make follow Takip ettiririz 4 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﻧ That we follow Tabi olmamız, takip etmemiz 8 ﺗﺒﻊ ﺘﹺﺒ ﹺﻊﻧ - ﻊ ﺘﹺﺒﻧ That we follow you (pl) Sizi takip etmemiz 8 ﺗﺒﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﺘﹺﺒﻧ We follow him Onu takip ederiz 8 ﺗﺒﻊ ﻪ ﻌ ﺘﹺﺒﻧ We make them follow Onlara tabi kılarız 4 ﺗﺒﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﺘﹺﺒﻧ 460 2 We settle Otururuz, yerleşiriz 5 ﺑﻮﺃ ﻮﹸﺃ ﺒﺘﻧ We overlook Geçeriz 6 ﺟﻮﺯ ﺯ ﻭ ﺠﺎﻧﺘ That we take Edinmemiz 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﺘﻧ Indeed we take Muhakkak ediniriz 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﱠﻥ ﺘﻧ That we take him Onu edinmemiz 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺨ ﹶﺬ ﺘﻧ That we are snatched Atılmamız, çıkarılmamız 2 ﺧﻄﻒ ﻒ ﺨ ﱠﻄ ﺘﻧ We wait Bekleriz 5 ﺭﺑﺺ ﺺ ﺑﺮ ﺘﻧ That we leave, give up Terk etmemiz 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺘﻧ To raised Kaldırdı 1 ﻧﺘﻖ ﻖ ﺘﻨﻳ - ﻖ ﺘﻧ We accept Kabul ederiz 5 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹸﻞﺘ ﹶﻘﻧ We raised Kaldırdık 1 ﻧﺘﻖ ﺎﺘ ﹾﻘﻨﻧ That we speak Konuşmamız 1 ﻛﻠﻢ ﻢ ﺘ ﹶﻜﱠﻠﻧ We read, recite Okuruz 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹸﻮﺍﻧ We read it Onu okuruz 1 ﺗﻠﻮ ﻩ ﺘﻠﹸﻮﻧ We read them Onları okuruz 1 ﺗﻠﻮ ﺎﺘﻠﹸﻮﻫﻧ We descend Đneriz 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﺘﻧ Indeed we make you die Seni mutlaka vefat ettiririz 5 ﻭﰲ ﻚ ﻨﻴﻮﱠﻓ ﺘﻧ That we put our trust Tevekkül etmemiz 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛ ﹶﻞ ﺘﻧ We make firm Sabit kılarız 2 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻧﹶﺜ He saved Kurtardı 2 ﳒﻮ ﺎﻧﺠ To get saved Kurtuldu 1 ﳒﻮ ﻮﻨﺠﻳ - ﺎﻧﺠ Salvation Kurtuluş ﳒﻮ ﺓ ﺎﻧﺠ We recompense Cezalandırırız 3 ﺟﺰﻱ ﺎﺯﹺﻱﻧﺠ He saved you (pl) Sizi kurtardı 2 ﳒﻮ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻧﺠ He saved us Bizi kurtardı 2 ﳒﻮ ﺎﺎﻧﻧﺠ He saved them Onları kurtardı 2 ﳒﻮ ﻢ ﻫ ﺎﻧﺠ 461 That we respond Cevap vermemiz 4 ﺟﻮﺏ ﺐ ﺠ ﻧ ﹺ That we find Bulmamız 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﺠ ﻧ ﹺ Two ways Đki ana yol ﳒﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﺠ ﻧ We recompense Karşılığını veririz 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻱ ﻧ We are recompensed Bize karşılığı verilir 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻱ ﻧ Indeed we recompense Muhakkak karşılığını veririz 1 ﺟﺰﻱ ﻦ ﻳﺠ ﹺﺰ ﻧ Indeed we recompense him Ona karşılığını veririz 1 ﺟﺰﻱ ﻪ ﺠﺰﹺﻳ ﻧ Unclean Pis ﳒﺲ ﺲ ﺠ ﻧ We make Yaparız 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺠ ﻧ That we make Yapmamız 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﺠ ﻧ - ﻌ ﹾﻞ ﺠ ﻧ That we make it Onu yapmamız 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌﹶﻠﻬ ﺠ ﻧ We make it Onu yaparız 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻌﹸﻠﻬ ﺠ ﻧ That we make them Onları yapmamız 1 ﺟﻌﻞ ﻢ ﻬ ﻌﹶﻠ ﺠ ﻧ That we make them (dual) O ikisini yapmamız 1 ﺟﻌﻞ ﺎﻬﻤ ﻌ ﹾﻠ ﺠ ﻧ Star, grass Yıldız, ot ﳒﻢ ﺠ ﹺﻢ ﻧ - ﻢ ﺠ ﻧ That we gather Toplamamız 1 ﲨﻊ ﻊ ﻤ ﺠ ﻧ Save (imp) us Bizi kurtar 2 ﳒﻮ ﺎﺠﻨ ﻧ Save (imp) me Beni kurtar 2 ﳒﻮ ﺠﻨﹺﻲ ﻧ Secret talk Gizli konuşma ﳒﻮ ﺍﺠﻮ ﻧ Your (pl) secret talk Gizli konuşmanız ﳒﻮ ﻢ ﺍ ﹸﻛﺠﻮ ﻧ Their secret talk Onların gizli konuşması ﳒﻮ ﻢﺍﻫﺠﻮ ﻧ You get saved Kurtuldun ﳒﻮ ﺕ ﻮ ﺠ ﻧ Stars, grasses Yıldızlar, otlar ﳒﻢ ﻡ ﻮﻧﺠ Secret talk Gizli konuşma ﳒﻮ ﻯﺠﻮ ﻧ He was saved Kurtarıldı 1 ﳒﻮ ﻲ ﺠ ﻧ To save Kurtardı 2 ﳒﻮ ﻲﻨﺠﻳ - ﻰﻧﺠ 1 462 ﳒﻮ ﻴﹰﺎﺠ ﻧ ﹺ 2 ﳒﻮ ﺎﻴﻨﺠ ﻧ Seni kurtardık 2 ﳒﻮ ﻙ ﺎﻴﻨﺠ ﻧ We saved you (pl) Sizi kurtardık 2 ﳒﻮ ﺎﻛﹸﻢﻴﻨﺠ ﻧ We saved him Onu kurtardık 2 ﳒﻮ ﻩ ﺎﻴﻨﺠ ﻧ We saved them Onları kurtardık 2 ﳒﻮ ﻢ ﻫ ﺎﻴﻨﺠ ﻧ We saved them (dual) O ikisini kurtardık 2 ﳒﻮ ﺎﻫﻤ ﺎﻴﻨﺠ ﻧ Red smoke, molten copper Kızıl duman, erimiş bakır, ﳓﺲ ﺱ ﺎﻧﺤ Vow Söz ﳓﺐ ﺐ ﺤ ﻧ His vow Adağı, sözü ﳓﺐ ﻪ ﺒﺤ ﻧ To carve Yonttu 1 ﳓﺖ ﺖ ﺤ ﻨﻳ - ﺖ ﺤ ﻧ To sacrifice Kurban kesti 1 ﳓﺮ ﺮ ﺤ ﻧ Surely we burn Mutlaka yakarız 2 ﺣﺮﻕ ﻦ ﺮﹶﻗ ﺤ ﻧ Surely we burn him Onu mutlaka yakarız 2 ﺣﺮﻕ ﻪ ﻨﺮﹶﻗ ﺤ ﻧ Unfortunate Kara, uğursuz ﳓﺲ ﺲ ﺤ ﹴ ﻧ Unfortunate (pl) Kara, uğursuz (çğ) ﳓﺲ ﺕ ﺎﺤﺴ ﻧ We gather Toplarız, diriltiriz 1 ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺤ ﻧ Surely we gather them Mutlaka onları toplarız 1 ﺣﺸﺮ ﻢ ﻬ ﻧﺮ ﺸ ﺤ ﻧ Surely we gather him Mutlaka onu toplarız 1 ﺣﺸﺮ ﻩ ﺮ ﺸ ﺤ ﻧ We gather them Onları toplarız 1 ﺣﺸﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺸ ﺤ ﻧ Surely we make present Muhakkak bulundururuz 4 ﺣﻀﺮ ﺮ ﱠﻥ ﻀ ﺤ ﻧ Surely we make them present Muhakkak onları bulundururuz 4 ﺣﻀﺮ ﻢ ﻬ ﻧﺮ ﻀ ﺤ ﻧ We protect, guard Koruruz 1 ﺣﻔﻆ ﻆ ﺤ ﹶﻔ ﹸ ﻧ Bee Bal arısı ﳓﻞ ﺤ ﹺﻞ ﻧ Gift Hediye ﳓﻞ ﺤﹶﻠ ﹲﺔ ﹺﻧ We Biz Conversation Konuşma We saved Kurtardık We saved you ﻦ ﺤ ﻧ 463 We live Yaşarız 1 ﺣﻴﻲ ﺎﺤﻴ ﻧ We give life Diriltiriz, hayat veririz 4 ﺣﻴﻲ ﺤ ﹺﻲ ﻧ - ﺤﻴﹺﻲ ﻧ Indeed we give life Muhakkak diriltiriz, hayat veririz 4 ﺣﻴﻲ ﻦ ﻴﺤﹺﻴ ﻧ We fear Korkarız 1 ﺧﻮﻑ ﻑ ﺎﻧﺨ We seal Mühürleriz 1 ﺧﺘﻢ ﻢ ﺘﺨ ﻧ Decayed Çürümüş ﳔﺮ ﺮ ﹰﺓ ﺨ ﻧ We take out, drive out Çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻧ We take you (pl) out, drive you out Sizi çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﺟ ﹸﻜ ﺨ ﹺﺮ ﻧ Indeed we drive out Mutlaka çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺮ ﺨ ﻧ Indeed we drive you out Mutlaka seni çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﻚ ﻨﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻧ Indeed we drive you (pl) out Mutlaka sizi çıkarırız 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻨ ﹸﻜﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻧ We get disgraced Rezil oluruz 1 ﺧﺰﻱ ﻯﺨﺰ ﻧ We cause to swallow Geçiririz 1 ﺧﺴﻒ ﻒ ﺴ ِﺨ ﻧ We fear Korkarız 1 ﺧﺸﻲ ﻰﺨﺸ ﻧ We hide Gizleriz, saklarız 4 ﺧﻔﻲ ﻲﺨﻔ ﻧ Date palm Hurma ağacı ﳔﻞ ﻼ ﺨﹰ ﻧ - ﺨ ﹲﻞ ﻧ Date palm Hurma ağacı ﳔﻞ ﺔ ﺨﹶﻠ ﻧ We break our promise Ondan döneriz, cayarız 4 ﺧﻠﻒ ﻪ ﻠ ﹸﻔﺨ ﻧ We create Yaratırız 1 ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨﹸﻠ ﻧ That we create you (pl) Sizi yaratmamız 1 ﺧﻠﻖ ﺨﹸﻠ ﹾﻘﻜﱡﻢ ﻧ We indulge in vain talk Boş konuşmaya dalarız 1 ﺧﻮﺽ ﺽ ﻮﻧﺨ We make fear, scare Korkuturuz 2 ﺧﻮﻑ ﻑ ﻮ ﺨ ﻧ We scare them Onları korkuturuz 2 ﺧﻮﻑ ﻢ ﻬ ﻮﹸﻓ ﺨ ﻧ Date palm Hurma ağacı ﳔﻞ ﻴ ﹴﻞﻧﺨ Calling, call Bağırmak, nida ﻧﺪﻭ ﺍ ًﺀﹺﻧﺪ Regret, remorse Pişmanlık, nedamet ﻧﺪﻡ ﻣ ﹶﺔ ﺍﻧﺪ 464 We alternate them Onu döndürürüz, devrederiz 3 ﺩﻭﻝ ﺎﺍ ﹺﻭﹸﻟﻬﻧﺪ We make them enter Sokarız 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻧ That we make you (pl) enter Sizi sokmamız 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﺧ ﹾﻠ ﹸﻜ ﺪ ﻧ Indeed we make them enter Mutlaka onları sokarız 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻬ ﻨﺧﹶﻠ ﺪ ﻧ That we enter it Ona girmemiz 1 ﺩﺧﻞ ﺎﺧﹶﻠﻬ ﺪ ﻧ We make them enter Onları sokarız 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻬ ﺧﹸﻠ ﺪ ﻧ We know Biliriz 1 ﺩﺭﻱ ﺪﺭﹺﻱ ﻧ That we call, pray Dua etmemiz 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺪ ﻧ We call, pray Çağırırız, dua ederiz 1 ﺩﻋﻮ ﺍﻋﻮ ﺪ ﻧ - ﻮﺪﻋ ﻧ We call him, pray to him Ona dua ederiz 1 ﺩﻋﻮ ﻩ ﻮﺪﻋ ﻧ We show, direct Gösteririz, delil oluruz 1 ﺩﻟﻞ ﺪ ﱡﻝ ﻧ We show you (pl) Size gösteririz 1 ﺩﻟﻞ ﻢ ﺪﱡﻟ ﹸﻜ ﻧ To regret, repent Pişman oldu 1 ﻧﺪﻡ ﻡ ﺪ ﻨﻳ - ﻡ ﺪ ﻧ Assembly Mevki, meclis ﻧﺪﻭ ﻳﹰﺎﺪ ﻧ We leave, abandon Bırakırız ﻭﺫﺭ ﺭ ﻧ ﹶﺬ Vow Adak ﻧﺬﺭ ﻧ ﹾﺬ ﹴﺭ Warnings Uyarılar ﻧﺬﺭ ﺭ ﻧ ﹸﺬ My warnings Uyarılarım ﻧﺬﺭ ﻧ ﹸﺬ ﹺﺭ To vow Adadı ﻧﺬﺭ ﺭ ﻨ ﹸﺬﻳ - ﺭ ﻧ ﹶﺬ Warning Uyarma ﻧﺬﺭ ﻧﺬﹾﺭﹰﺍ I vowed Adadım 1 ﻧﺬﺭ ﺕ ﺭ ﻧ ﹶﺬ You vowed Adadınız 1 ﻧﺬﺭ ﻢ ﺗﺭ ﻧ ﹶﺬ We abandon them Onları bırakırız 1 ﻭﺫﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﻧ ﹶﺬ That we make him taste Ona tattırmamız 4 ﺫﻭﻕ ﻪ ﺬ ﹾﻗ ﻧ That we remember Anmamız, zikretmemiz 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻧ ﹾﺬ ﹸﻛ That we remember you Seni anmamız 1 ﺫﻛﺮ ﻙ ﺮ ﻧ ﹾﺬ ﹸﻛ 1 1 465 That we are humiliated Zillete düşmemiz 1 ﺫﻟﻞ ﺬ ﱠﻝ ﻧ Surely we go Mutlaka gideriz 1 ﺫﻫﺐ ﻦ ﺒﻫ ﻧ ﹾﺬ We remove Gideririz 1 ﺫﻫﺐ ﻦ ﺑﹺـ ﺒﻫ ﻧ ﹾﺬ Vows Adaklar ﻧﺬﺭ ﺭ ﻧﺬﹸﻭ Their vows Onların adakları ﻧﺬﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﻧﺬﹸﻭ Warner, who warns Đkaz eden, uyaran ﻧﺬﺭ ﺍﻳﺮﻧﺬ - ﺮ ﻳﻧﺬ We make taste Tattırırız 4 ﺫﻭﻕ ﻖ ﻳﻧﺬ Surely we make taste Muhakkak tattırırız 4 ﺫﻭﻕ ﻦ ﻳ ﹶﻘﻧﺬ We make him taste Ona tattırırız 4 ﺫﻭﻕ ﻪ ﻳ ﹸﻘﻧﺬ We make them taste Onlara tattırırız 4 ﺫﻭﻕ ﻢ ﻬ ﻳ ﹶﻘﻧﺬ We see you Seni görürüz 1 ﺭﺃﻱ ﻙ ﺍﻧﺮ We see him Onu görürüz 1 ﺭﺃﻱ ﻩ ﺍﻧﺮ We see her Onu (dş) görürüz 1 ﺭﺃﻱ ﺎﺍﻫﻧﺮ We bring you up Seni yetiştiririz 2 ﺭﺑﻮ ﻚ ﺑﺮ ﻧ We inherit Varis oluruz 1 ﻭﺭﺙ ﺙ ﻧ ﹺﺮ ﹸ We inherit from him Ona varis oluruz 1 ﻭﺭﺙ ﻪ ﻧ ﹺﺮﹸﺛ Indeed we stone Mutlaka taşlarız 1 ﺭﺟﻢ ﻦ ﻤ ﺟ ﺮ ﻧ Indeed we stone you (pl) Mutlaka sizi taşlarız 1 ﺭﺟﻢ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻤ ﺟ ﺮ ﻧ We are sent back Döndürülürüz 1 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺮ ﻧ That we return it Onu döndürmemiz 1 ﺭﺩﺩ ﺎﺩﻫ ﺮ ﻧ We give sustenance Rızık veririz 1 ﺭﺯﻕ ﻕ ﺯ ﺮ ﻧ We give you sustenance Sana rızık veririz 1 ﺭﺯﻕ ﻚ ﺯﹸﻗ ﺮ ﻧ We give you (pl) sustenance Size rızık veririz 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﺯﹸﻗ ﹸﻜ ﺮ ﻧ We give them sustenance Onlara rızık veririz 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﻬ ﺯﹸﻗ ﺮ ﻧ That we send Göndermemiz 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹶﻞ ﺮ ﻧ We send Göndeririz 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹸﻞ ﺮ ﻧ 466 Indeed we send Mutlaka göndeririz 4 ﺭﺳﻞ ﻦ ﺳﹶﻠ ﺮ ﻧ We raise Yükseltiriz 1 ﺭﻓﻊ ﻊ ﺮﹶﻓ ﻧ We see Görürüz 1 ﺭﺃﻱ ﻯﻧﺮ We show, make see Gösteririz 4 ﺭﺃﻱ ﻯ ﻧ ﹺﺮ - ﻧﺮﹺﻱ We intend, wish Đsteriz, irade ederiz 4 ﺭﻭﺩ ﺪ ﻧﺮﹺﻳ We show you Sana gösteririz 4 ﺭﺃﻱ ﻚ ﻳﻧ ﹺﺮ Indeed we show you Mutlaka sana gösteririz 4 ﺭﺃﻱ ﻚ ﻨﻳﻧ ﹺﺮ We show him Ona gösteririz 4 ﺭﺃﻱ ﻪ ﻳﻧ ﹺﺮ We show them Onlara gösteririz 4 ﺭﺃﻱ ﻧ ﹺﺮﻳﻬﹺﻢ Remover Gideren ﻧﺰﻉ ﻋ ﹰﺔ ﺍﻧﺰ That we increase Arttırmamız 1 ﺯﻳﺪ ﺩ ﻧ ﹺﺰ We increase Arttırırız 1 ﺯﻳﺪ ﺩ ﺍﺰﺩ ﻧ To draw, remove, drag Çekti, giderdi, elinden aldı 1 ﻧﺰﻉ ﻉ ﻨ ﹺﺰﻳ - ﻉ ﺰ ﻧ We drew, removed Çıkardık, elinden aldık 1 ﻧﺰﻉ ﺎﻋﻨ ﺰ ﻧ We removed it Onu çıkarıp aldık 1 ﻧﺰﻉ ﺎﺎﻫﻋﻨ ﺰ ﻧ Made evil suggestion Kışkırttı ﻧﺰﻍ ﻍ ﺰ ﹶ ﻧ Evil suggestion Kışkırtma ﻧﺰﻍ ﻍ ﺰ ﹲ ﻧ It was revealed, sent down Đndirildi ﻧﺰﻝ ﺰ ﹶﻝ ﻧ Hospitability, lodging Đkram, ev ﻧﺰﻝ ﺰ ﹰﻻ ﻧ - ﺰ ﹲﻝ ﻧ To descend Đndi 1 ﻧﺰﻝ ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻧ To send down, reveal Đndirdi 2 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻧ Descent Đniş ﻧﺰﻝ ﺰﹶﻟ ﹰﺔ ﻧ It was sent down, revealed Đndirildi 2 ﻧﺰﻝ ﺖ ﺰﹶﻟ ﻧ We sent down, revealed Đndirdik 2 ﻧﺰﻝ ﺎﺰﹾﻟﻨ ﻧ We sent it down Onu indirdik 2 ﻧﺰﻝ ﻩ ﺎﺰﹾﻟﻨ ﻧ He sent it down Onu indirdi 2 ﻧﺰﻝ ﻪ ﺰﹶﻟ ﻧ 2 467 ﻧﺰﻝ ﻢ ﻬ ﺰﹸﻟ ﻧ 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﻧﺰﹺﻳ Sizi arttırmamız 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻧﺰﹺﻳ We are asked Soruluruz 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺄ ﹸﻝ ﻧ - ﺴﹶﺌ ﹸﻞ ﻧ We ask you Sana sorarız 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﺴﹶﺌﹸﻠ ﻧ Women Kadınlar ﻧﺴﻮ ﺎ ٌﺀﹺﻧﺴ ﻧﺴﻮ - ﺎ َﺀﻛﹸﻢﺅﻛﹸﻢ – ﹺﻧﺴ ﺎﹺﻧﺴ ﻢ ﺋ ﹸﻜﺴﺎ ﹺﻧ Their descent Onların inişi That we increase Arttırmamız That we increase you Your (pl) women Kadınlarınız Our women Kadınlarımız ﻧﺴﻮ ﺎﺎ َﺀﻧﹺﻧﺴ Their women Onların kadınları ﻧﺴﻮ ﻢﺎ َﺀﻫ ﹺﻧﺴ- ﻢ ﺋ ﹺﻬﺴﺎ ﻧ Their (fm) women Onların (çğ) kadınları ﻧﺴﻮ ﻦ ﺋ ﹺﻬٰﺴﺎ ﹺﻧ We make haste Koşarız, hızlanırız 3 ﺳﺮﻉ ﻉ ﺎ ﹺﺭﻧﺴ Indeed we ask Mutlaka sorarız 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺄﹶﻟ ﻧ Indeed we ask them Mutlaka onlara sorarız 1 ﺳﺄﻝ ﻢ ﻬ ﻨﺴﹶﺎﹶﻟ ﻧ Blood relationship Nesep, kan akrabalığı ﻧﺴﺐ ﺎﺴﺒ ﻧ We glorify Tesbih ederiz 2 ﺳﺒﺢ ﺢ ﺒﺴ ﻧ We glorify you Seni tesbih ederiz 2 ﺳﺒﺢ ﻚ ﺤ ﺒﺴ ﻧ We race, compete Yarışırız 8 ﺳﺒﻖ ﻖ ﺘﹺﺒﺴ ﻧ That we overcome, defeat Üstünlük sağlamamız, yenmemiz 10 ﺣﻮﺫ ﺤ ﹺﻮ ﹾﺫ ﺘﺴ ﻧ We let live Sağ bırakırız 10 ﺣﻴﻲ ﺤ ﹺﻲ ﺘﺴ ﻧ We seek help Yardım isteriz 10 ﻋﻮﻥ ﲔ ﻌ ﺘﺴ ﻧ We transcribe, write Yazarız, kaydederiz ﻧﺴﺦ ﺦ ﺴ ِ ﻨﺴﺘ ﻧ Their inscription Onun yazısı ﻧﺴﺦ ﺎﺘﻬﺨ ﺴ ﻧ We mock Alay ederiz ﺳﺨﺮ ﺮ ﺨ ﺴ ﻧ Name of false deity Put adı Dust, particle Toz, küçük parça 1 ﺍﺴﺮ ﻧ ﻧﺴﻒ 468 ﺴﻔﹰﺎ ﻧ It was blown in dust Savruldu, dağıldı 1 ﻧﺴﻒ ﺖ ﺴ ﹶﻔ ِ ﻧ Indeed we grab Mutlaka yakalarız 1 ﺳﻔﻊ ﺴﻔﹶﻌﹰﺎ ﻧ That we make fall Düşürmemiz 4 ﺳﻘﻂ ﻂ ﻘ ﹾ ﺴ ﻧ We give water Sularız 1 ﺳﻘﻲ ﻲﺴﻘ ﻧ We give you (pl) water Sizi sularız 1 ﺳﻘﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺴﻘ ﻧ We give him water Onu sularız 1 ﺳﻘﻲ ﻪ ﻴﻘ ﺴ ﻧ Sacrifice Kurban, yakınlaşma yolları ﻧﺴﻚ ﻚ ﺴ ﻧ Indeed we settle Mutlaka yerleştiririz ﺳﻜﻦ ﻦ ﻨﻜ ﺴ ﻧ My sacrifice Kurbanım ﻧﺴﻚ ﻲﺴﻜ ﻧ Generation, progeny Nesil ﻧﺴﻞ ﺴ ﹶﻞ ﻧ We withdraw Çekip alırız 1 ﺳﻠﺦ ﺦ ﺴﹶﻠ ﻧ We insert Sokarız 1 ﺳﻠﻚ ﻚ ﺴﹸﻠ ﻧ We insert him Onu sokarız 1 ﺳﻠﻚ ﻪ ﺴﹸﻠ ﹸﻜ ﻧ That we submit Teslim olmamız 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﻠﺴ ﻧ His progeny Onun nesli ﻧﺴﻞ ﻪ ﺴﹶﻠ ﻧ We hear Đşitiriz 1 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﻧ They forgot Unuttular 1 ﻧﺴﻲ ﻮﺍﻧﺴ Women Kadınlar ﻧﺴﻮ ﻮ ﹲﺓ ﺴ ﹺﻧ We drive Sevk ederiz 1 ﺳﻮﻕ ﻕ ﻮﻧﺴ They forgot it Onu unuttular 1 ﻧﺴﻲ ﻩ ﻮﻧﺴ We fashion, make equal Bir tutmamız, düzenlememiz 2 ﺳﻮﻱ ﻱ ﻮ ﺴ ﻧ That we fashion you Sizi düzenlememiz 2 ﺳﻮﻱ ﻢ ﻳ ﹸﻜﺴﻮ ﻧ To forget Unuttu 1 ﻧﺴﻲ ﻰﻨﺴﻳ - ﻲ ﺴ ِ ﻧ Postponing Erteleme ﻧﺴﺄ ﻰ ُﺀ ﺴ ِ ﻧ They (dual) forgot Unuttular (ikil) ﻧﺴﻲ ﺎﺴﻴ ِ ﻧ Forgotten Unutulan, unutan ﻧﺴﻲ ﻴﹰﺎﻧﺴ 4 1 469 You forgot Unuttun 1 ﻧﺴﻲ ﺖ ﻧﺴِﻴ I forgot Unuttum 1 ﻧﺴﻲ ﺖ ﻧﺴِﻴ You (pl) forgot Unuttunuz 1 ﻧﺴﻲ ﻢ ﺘﻧﺴِﻴ You forgot it Onu unuttun 1 ﻧﺴﻲ ﺎﺘﻬﻧﺴِﻴ We make move Yürütürüz 2 ﺳﲑ ﺮ ﻴﺴ ﻧ We forgot Unuttuk 1 ﻧﺴﻲ ﺎﻧﺴِﻴﻨ We forgot you (pl) Sizi unuttuk 1 ﻧﺴﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻧﺴِﻴﻨ He forgot them Onları unuttu 1 ﻧﺴﻲ ﻢ ﻬ ﻴﺴ ِ ﻧ That we want, desire Đstememiz 1 ﺷﻴﺄ ﺸ ﹾﺄ ﻧ We want, desire Đsteriz 1 ﺷﻴﺄ ﺎ ُﺀﻧﺸ Creation Yaratma ﻧﺸﺄ ﺸﹶﺄ ﹶﺓ ﻧ We exchange Değişiriz ﺷﺮﻱ ﺘﺮﹺﻱﺸ ﻧ Spreading Açma, yayma ﻧﺸﺮ ﺮﹰﺍﻧﺸ It was spread Açıldı 1 ﻧﺸﺮ ﺕ ﺮ ﺸ ﻧ We expand Genişletmemiz 1 ﺷﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺸ ﻧ That we associate partners Şirk koşmamız 1 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﻧ Drawing out Çekip alma ﻧﺸﻂ ﻄﹰﺎﻧﺸ We bear witness Şehadet ederiz ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﻧ Resurrection Diriltme, kabirden çıkarma ﻧﺸﺰ ﻮﺭﹰﺍﻧﺸ - ﺭ ﻮﻧﺸ Ill-conduct Huysuzluk, kötü muamele ﻧﺸﺰ ﻮﺯﹰﺍﻧﺸ Their (fm) ill-conduct Onların (dş) huysuzluğu ﻧﺸﺰ ﻦ ﻫ ﺯ ﻮﻧﺸ Christian Hıristiyan ﻧﺼﺮ ﻯﺎﺭﻧﺼ Stone altars Dikili taşlar ﻧﺼﺐ ﺐ ﺼ ﹴ ﻧ Exhaustion, tiredness Yorgunluk ﻧﺼﺐ ﺐ ﺼ ﹴ ﻧ - ﺐ ﺼ ﻧ Exhaustion, fatigue Yorgun ﻧﺼﺐ ﺒﹰﺎﻧﺼ They were erected Dikildi ﻧﺼﺐ ﺖ ﺒﺼ ﻧ 1 1 1 470 That we endure Sabretmemiz 1 ﺻﱪ ﺮ ﺼﹺﺒ ﻧ Indeed we endure Muhakkak sabrederiz 1 ﺻﱪ ﺮ ﱠﻥ ﺼﹺﺒ ﻧ To advise, give admonition Nasihat etti, öğüt verdi 1 ﻧﺼﺢ ﺢ ﺼ ﻨﻳ - ﺢ ﺼ ﻧ I advised Nasihat ettim 1 ﻧﺼﺢ ﺖ ﺤ ﺼ ﻧ They advised Nasihat ettiler 1 ﻧﺼﺢ ﻮﹾﺍﺼﺤ ﻧ My advice Nasihatim ﻧﺼﺢ ﻲﺼﺤ ﻧ Indeed we give charity Muhakkak sadaka veririz ﺻﺪﻕ ﻦ ﺪﹶﻗ ﺼ ﻧ Help Yardım ﻧﺼﺮ ﺍﺼﺮ ﻧ - ﺮ ﺼ ﻧ To help, save Yardım etti, kurtardı ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻨﻳ - ﺮ ﺼ ﻧ Christian Hıristiyan ﻧﺼﺮ ﻴﹰﺎﺍﹺﻧﺼﺮ ﻧ That we divert Uzaklaştırmamız 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺼ ﹺﺮ ﻧ We explain Açıklarız 2 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺼ ﻧ He helped you (pl) Size yardım etti 1 ﻧﺼﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺼ ﻧ We helped Yardım ettik 1 ﻧﺼﺮ ﺎﺮﻧ ﺼ ﻧ Our help Yardımımız ﻧﺼﺮ ﺎﺮﻧ ﺼ ﻧ We helped him Ona yardım ettik 1 ﻧﺼﺮ ﻩ ﺎﺮﻧ ﺼ ﻧ We helped them Onlara yardım ettik 1 ﻧﺼﺮ ﻢ ﻫ ﺎﺮﻧ ﺼ ﻧ He helped him Ona yardım etti 1 ﻧﺼﺮ ﻩ ﺮ ﺼ ﻧ His help Onun yardımı ﻧﺼﺮ ﻩ ﺼ ﹺﺮ ﻧ He helped them Onlara yardım etti ﻧﺼﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺼ ﻧ Their help Onların yardımı ﻧﺼﺮ ﻢﺼ ﹺﺮﻫ ﻧ - ﻢ ﻫ ﺮ ﺼ ﻧ They helped Yardım ettiler 1 ﻧﺼﺮ ﻭﺍﺼﺮ ﻧ They helped him Ona yardım ettiler 1 ﻧﺼﺮ ﻩ ﻭﺼﺮ ﻧ They helped them Onlara yardım ettiler 1 ﻧﺼﺮ ﻢ ﻫ ﻭﺼﺮ ﻧ Half Yarım, yarı ﻧﺼﻒ ﻒ ﺼ ﹺﻧ Its half Onun yarısı ﻧﺼﻒ ﻪ ﺼ ﹶﻔ ﹺﻧ 5 1 1 471 That we put him fire Onu ateşe atmamız 4 ﺻﻠﻲ ﻪ ﻠﺼ ﻧ We put him fire Onu ateşe atarız 4 ﺻﻠﻲ ﻪ ﻴﺼﻠ ﻧ We put them fire Onları ateşe atarız 4 ﺻﻠﻲ ﻢ ﻴ ﹺﻬﺼﻠ ﻧ Sincere Yürekten, ciddi ﻧﺼﺢ ﻮﺣﹰﺎﻧﺼ Share, portion Nasip, pay ﻧﺼﺐ ﺎﻴﺒﻧﺼ - ﺐ ﻴﺼ ﻧ Your share Nasibin, payın ﻧﺼﺐ ﻚ ﺒﻴﻧﺼ Their share Onların nasibi, payı ﻧﺼﺐ ﻢﺒﻬﻴﻧﺼ - ﻢﺒﻬﻴﻧﺼ Helper Yardımcı ﻧﺼﺮ ﺍﺼﲑ ﻧ - ﲑ ﺼ ﻧ Gushing forth (dual) Kaynayan, fışkıran (ikil) ﻧﻀﺢ ﻥ ﺎﺧﺘ ﺎﻧﻀ It roasted Đyice yandı 1 ﻧﻀﺞ ﺖ ﺠ ﻀ ﻧ We strike, give example Vururuz, misal veririz 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﻀ ﹺﺮ ﻧ We give that example Onu misal veririz 1 ﺿﺮﺏ ﺎﺑﻬﻀ ﹺﺮ ﻧ Radiance Parlaklık ﻧﻀﺮ ﺮ ﹰﺓ ﻀ ﻧ We subject to Maruz bırakırız 8 ﺿﺮﺭ ﺮ ﻀ ﹶﻄ ﻧ We subject them to Onları maruz bırakırız 8 ﺿﺮﺭ ﻢ ﻫ ﺮ ﻀ ﹶﻄ ﻧ We set, place Koyarız, kurarız ﻭﺿﻊ ﻊ ﻀ ﻧ Arranged in layers Kat kat, dizilmiş ﻧﻀﺪ ﺪ ﻴﻧﻀ We lose, let waste Zayi ederiz, kaybederiz ﺿﻴﻊ ﻊ ﻴﻧﻀ We seal Mühürleriz 1 ﻃﺒﻊ ﻊ ﺒﻧ ﹾﻄ We feed Yediririz 4 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻧ ﹾﻄ We feed you (pl) Sizi yediririz 4 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻤ ﹸﻜ ﻌ ﻧ ﹾﻄ Drop, drop of semen Damla, meni, sperm ﻧﻄﻒ ﺔ ﻧ ﹾﻄ ﹶﻔ - ﻧ ﹾﻄ ﹶﻔ ﹲﺔ That we erase Silmemiz, ters çevirmemiz 1 ﻃﻤﺲ ﺲ ﻤ ﻧ ﹾﻄ We hope Umarız, ümit ederiz 1 ﻃﻤﻊ ﻊ ﻤ ﻧ ﹾﻄ We roll Düreriz 1 ﻃﻮﻱ ﻧ ﹾﻄﻮﹺﻱ Gored by horns Boynuzlanarak ölmüş ﻧﻄﺢ ﺤ ﹸﺔ ﻴﻄ ﻧ 472 We obey Đtaat ederiz 4 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﻧﻄ To look, see Baktı, gördü 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻈ Looking, glance Bakış ﻧﻈﺮ ﺮ ﹰﺓ ﻧ ﹾﻈ Postponement Mühlet, süre ﻧﻈﺮ ﺮ ﹰﺓ ﻈ ﻧ - ﺮ ﹲﺓ ﻈ ﻧ We continue Devam ederiz 1 ﻇﻠﻞ ﻧ ﹶﻈ ﱡﻞ We assume Zannederiz 1 ﻇﻨﻦ ﻦ ﻧ ﹸﻈ We assume you Seni zannederiz 1 ﻇﻨﻦ ﻚ ﻨﻧ ﹸﻈ We assume you (pl) Sizi zannederiz 1 ﻇﻨﻦ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻧ ﹸﻈ His sheep Onun koyunları ﻧﻌﺞ ﻪ ﺎ ﹺﺟﹺﻧﻌ Slumber Uyuklama ﻧﻌﺲ ﺎﺎﺳﻧﻌ - ﺱ ﺎﻧﻌ That we worship Tapmamız 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﻧ We worship Taparız 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﻧ We worship them Onlara taparız 1 ﻋﺒﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﺒﻌ ﻧ Sheep Koyun ﻧﻌﺞ ﺠ ﹲﺔ ﻌ ﻧ Your sheep Senin koyunun ﻧﻌﺞ ﻚ ﺘﺠ ﻌ ﻧ That we make one fail Aciz bırakmamız 4 ﻋﺠﺰ ﺰ ﺠ ﻌ ﹺﻧ That we make him fail Onu aciz bırakmamız 4 ﻋﺠﺰ ﻩ ﺰ ﺠ ﻌ ﹺ ﻧ That we return Dönmemiz 1 ﻋﻮﺩ ﺪ ﻌ ﻧ We count Sayarız 1 ﻋﺪﺩ ﺪ ﻌ ﻧ We count them Onları sayarız 1 ﻋﺪﺩ ﻢ ﻫ ﺪ ﻌ ﻧ We promise Onlara vaad ederiz 1 ﻭﻋﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻌ ﻧ That we punish Azap etmemiz 1 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﻧ We punish him Ona azap ederiz 1 ﻋﺬﺏ ﻪ ﺑﻌ ﱢﺬ ﻧ That we forgive Affetmemiz 1 ﻋﻔﻮ ﻒ ﻌ ﻧ We reason, think Aklederiz, anlarız 1 ﻋﻘﻞ ﻘ ﹸﻞ ﻌ ﻧ That we know Bilmemiz 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻧ 473 We know Biliriz 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻧ We teach Öğretiriz 2 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﱢﻠ ﻧ We know them Onları biliriz 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﻌﹶﻠ ﻧ We proclaim Đlan ederiz 4 ﻋﻠﻦ ﻦ ﻠﻌ ﻧ Your two shoes Đki ayakkabını ﻧﻌﻞ ﻚ ﻴﻌﹶﻠ ﻧ Cattle Sığır ﻧﻌﻢ ﻌ ﹺﻢ ﻧ Yes Evet ﻧﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻧ Excellent, good Ne iyi, ne güzel ﻧﻌﻢ ﻢ ﻌ ﹺﻧ Excellent, good Ne güzel ﻧﻌﻢ ﺎﻌﻤ ﹺﻧ Favors Nimetler ﻧﻌﻢ ﺎ َﺀﻌﻤ ﻧ Favor Nimet ﻧﻌﻢ ﺖ ﻤ ﻌ ﹺﻧ Favor Nimet ﻧﻌﻢ ﺔ ﻤ ﻌ ﻧ - ﻤ ﹲﺔ ﻌ ﹺﻧ Your favor Senin nimetin ﻧﻌﻢ ﻚ ﺘﻤ ﻌ ﹺﻧ His favor Onun nimeti ﻧﻌﻢ ﻪ ﺘﻤ ﻌ ﹺﻧ- ﻪ ﺘﻤ ﻌ ﹺﻧ My favor Nimetim ﻧﻌﻢ ﻰ ﺘﻤ ﻌ ﹺﻧ- ﻲﻤﺘ ﻌ ﹺﻧ That we give life Ömür vermemiz 2 ﻋﻤﺮ ﺮﻌﻤ ﻧ That we give you (pl) life Size ömür vermemiz 2 ﻋﻤﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻤ ﻌ ﻧ That we give him life Ona ömür vermemiz 2 ﻋﻤﺮ ﻩ ﺮ ﻤ ﻌ ﻧ We do, make Yaparız, işleriz 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹸﻞ ﻌ ﻧ That we do Yapmamız 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹾﻞ ﻌ ﻧ - ﻤ ﹶﻞ ﻌ ﻧ He gave favors to him Ona bol nimet verdi 2 ﻧﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﻧ His favors Onun nimetleri ﻧﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﹺﻧ That we return Dönmemiz 1 ﻋﻮﺩ ﺩ ﻮﻧﻌ We return Đade ederiz 4 ﻋﻮﺩ ﺪ ﻴﻧﻌ We return you (pl) Sizi iade ederiz 4 ﻋﻮﺩ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻴﻧﻌ We return him Onu iade ederiz 4 ﻋﻮﺩ ﻩ ﺪ ﻴﻧﻌ 474 ﻧﻌﻢ ﻴ ﹴﻢﻧﻌ - ﺎﻴﻤﻧﻌ - ﻢ ﻴﻧﻌ 3 ﻏﺪﺭ ﺭ ﺩ ﺎﻧﻐ Onları boğmamız 4 ﻏﺮﻕ ﻢ ﻬ ﻐ ﹺﺮ ﹾﻗ ﻧ Indeed we let you overpower Seni mutlaka hakim kılarız 2 ﻏﺮﻭ ﻚ ﻨﻳﻐ ﹺﺮ ﻧ We forgive Bağışlarız 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﻧ Those who blow Üfleyenler (dş) ﻧﻔﺚ ﺕ ﻧﻔﱠﺎﺛﹶﺎ Depletion, exhaustion Tükenme ﻧﻔﺪ ﺩ ﻧﻔﹶﺎ Hypocrisy Nifak, iki yüzlülük ﻧﻔﻖ ﹺﻧﻔﹶﺎﻗﹰﺎ- ﻕ ﹺﻧﻔﹶﺎ We test them Onları deneriz 1 ﻓﱳ ﻢ ﻬ ﻨﺘﻧ ﹾﻔ It was blown Üflendi 1 ﻧﻔﺦ ﺦ ﻔ ﻧ To blow Üfledi 1 ﻧﻔﺦ ﺦ ﻔ ﻨﻳ - ﺦ ﻧ ﹶﻔ I breathed, blew Üfledim 1 ﻧﻔﺦ ﺖ ﺨ ﻧ ﹶﻔ Blowing, breath Üfleme, nefes ﻧﻔﺦ ﺨ ﹲﺔ ﻧ ﹾﻔ We breathed, blew Üfledik 1 ﻧﻔﺦ ﺎﺨﻨ ﻧ ﹶﻔ To get depleted Tükendi, bitti 1 ﻧﻔﺪ ﺪ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﺪ ﻔ ﻧ It got depleted Tükendi, bitti 1 ﻧﻔﺪ ﺕ ﺪ ﻔ ﻧ They went forth Savaşa gittiler 1 ﻧﻔﺮ ﺮ ﻧ ﹶﻔ Party, group Topluluk, grup ﻧﻔﺮ ﺍﻧ ﹶﻔﺮ - ﺮ ﻧ ﹶﻔ We differentiate Ayırt ederiz ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﻧ ﹶﻔ Self, soul, person Kişi, can, kendi ﻧﻔﺲ ﺎﻧ ﹾﻔﺴ - ﺲ ﻧ ﹾﻔ That we corrupt Đfsad etmemiz ﻓﺴﺪ ﺪ ﺴ ِ ﻧ ﹾﻔ Yourself Senin kendin ﻚ ﻧﻔﺲ ﺴ ِ ﻧ ﹾﻔ - ﻚ ﺴ ﻧ ﹾﻔ - ﻚ ﺴ ﻧ ﹾﻔ Himself Onun kendisi ﻧﻔﺲ ﻪ ﺴ ِ ﻧ ﹾﻔ - ﻪ ﺴ ﻧ ﹾﻔ - ﻪ ﺴ ﻧ ﹾﻔ Herself, itself Onun (dş) kendisi ﻧﻔﺲ ﺎﺴﻬ ﻧ ﹾﻔ Myself Kendim ﻧﻔﺲ ﻧ ﹾﻔﺴِﻲ They pastured Otladı ﻧﻔﺶ ﺖ ﺸ ﻧ ﹶﻔ Favors Nimetler That we leave Ayrılmamız, gitmemiz That we drown them 2 4 1 475 We explain in detail Açıklarız 2 ﻓﺼﻞ ﺼ ﹸﻞ ﻧ ﹶﻔ We prefer Üstün kılarız 2 ﻓﻀﻞ ﻀ ﹸﻞ ﻧ ﹶﻔ Benefit Fayda ﻧﻔﻊ ﻊ ﻧ ﹾﻔ Benefit Fayda, menfaat ﻧﻔﻊ ﻧ ﹾﻔ ﹺﻊ - ﻧﻔﹾﻌﹰﺎ – ﻊ ﻧ ﹾﻔ To give benefit Fayda verdi 1 ﻧﻔﻊ ﻊ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﻊ ﻧ ﹶﻔ It gave benefit Fayda verdi 1 ﻧﻔﻊ ﺖ ﻌ ﻧ ﹶﻔ That we do Yapmamız 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﻧ ﹾﻔ We do Yaparız 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﻧ ﹾﻔ Its benefit Onun faydası ﻧﻔﻊ ﻪ ﻌ ﻧ ﹾﻔ It benefited it Ona fayda verdi ﻧﻔﻊ ﺎﻌﻬ ﻧ ﹶﻔ Their (dual) benefit O ikisinin faydası ﻧﻔﻊ ﺎﻌ ﹺﻬﻤ ﻧ ﹾﻔ Tunnel Tünel, delik, geçit ﻧﻔﻖ ﻧﻔﹶﻘﹰﺎ Contributions, spendings Nafakalar, harcamalar ﻧﻔﻖ ﺕ ﻧ ﹶﻔﻘﹶﺎ Their contributions Onların nafakaları ﻧﻔﻖ ﻢ ﻬ ﺗﻧ ﹶﻔﻘﹶﺎ Expenditure, spending Nafaka, harcama ﻧﻔﻖ ﻧ ﹶﻔ ﹶﻘ ﹰﺔ - ﺔ ﻧ ﹶﻔ ﹶﻘ We miss, lose Kaybederiz 1 ﻓﻘﺪ ﺪ ﻘ ﻧ ﹾﻔ We understand Anlarız 1 ﻓﻘﻪ ﻪ ﻧ ﹾﻔ ﹶﻘ Aversion, hatred Nefret, kaçış ﻧﻔﺮ ﺍﻧﻔﹸﻮﺭ - ﻧﻔﹸﻮ ﹴﺭ Souls, persons, selves Nefisler, kalpler, canlar ﻧﻔﺲ ﺱ ﻧﻔﹸﻮ ﹺ - ﺱ ﻧﻔﹸﻮ Yourselves Kendileriniz ﻧﻔﺲ ﻢ ﺳ ﹸﻜ ﻧﻔﹸﻮ ﻧﻔﺮ ﲑﹰﺍﻧﻔ 1 Regarding number of persons Kişi sayısı bakımından We fight Savaşırız 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹸﻞﻧﻘﹶﺎ That we fight Savaşmamız 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹶﻞﻧﻘﹶﺎ - ﺗ ﹾﻞﻧﻘﹶﺎ Penetration Delme ﻧﻘﺐ ﻧﻘﹾﺒﹰﺎ They explored Gezip araştırdılar 2 ﻧﻘﺐ ﻮﺍﻧ ﱠﻘﺒ That we acquire Almamız 8 ﻗﺒﺲ ﺘﺒﹺﺲﻧ ﹾﻘ 476 That we have power Güç yetirmemiz 1 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﻧ ﹾﻘ We bless Takdis ederiz 1 ﻗﺪﺱ ﺱ ﺪ ﻧ ﹶﻘ We throw Atarız 1 ﻗﺬﻑ ﻑ ﺬ ﻧ ﹾﻘ It was blown Öttürüldü 1 ﻧﻘﺮ ﺮ ﻘ ﻧ We caused it to remain Tutarız 4 ﻗﺮﺭ ﺮ ﻘ ﻧ We read Okuruz 1 ﻗﺮﺃ ﺅ ﺮ ﻧ ﹾﻘ We read it Onu okuruz 1 ﻗﺮﺃ ﻩ ﺅ ﺮ ﻧ ﹾﻘ Reduction, loss Azalma, kayıp ﻧﻘﺺ ﺺ ﻧ ﹾﻘ ﹴ We tell, narrate Anlatırız 1 ﻗﺼﺺ ﺺ ﻧ ﹸﻘ That we narrate Anlatmamız 1 ﻗﺼﺺ ﺺ ﺼ ﻧ ﹾﻘ That we narrate them Onları anlatmamız 1 ﻗﺼﺺ ﻢ ﻬ ﺼ ﺼ ﻧ ﹾﻘ Indeed we narrate Mutlaka anlatırız 1 ﻗﺼﺺ ﻦ ﺼ ﻧ ﹸﻘ We tell it, narrate it Onu anlatırız 1 ﻗﺼﺺ ﻪ ﺼ ﻧ ﹸﻘ He broke his word Bozdu, sözünden döndü 1 ﻧﻘﺾ ﺾ ﻧ ﹶﻘ Untwisted Bozdu, açtı 1 ﻧﻘﺾ ﺖ ﻀ ﻧ ﹶﻘ Their breaking Bozmaları 1 ﻧﻘﺾ ﻢ ﻀ ﹺﻬ ﻧ ﹾﻘ Dust Toz ﻧﻘﻊ ﺎﻧ ﹾﻘﻌ We sit Otururuz 1 ﻗﻌﺪ ﺪ ﻌ ﻧ ﹾﻘ We turn Çeviririz 2 ﻗﻠﺐ ﺐ ﻧ ﹶﻘﱢﻠ We turn them Onları çeviririz 2 ﻗﻠﺐ ﻢ ﻬ ﺒﻧ ﹶﻘﱢﻠ They revenged Đntikam aldılar 1 ﻧﻘﻢ ﻮﺍﻧ ﹶﻘﻤ That we say Dememiz 1 ﻗﻮﻝ ﻧﻘﹸﻮ ﹶﻝ We say Deriz, söyleriz 1 ﻗﻮﻝ ﻧﻘﹸﻮ ﹸﻝ Indeed we say Mutlaka söyleriz 1 ﻗﻮﻝ ﻦ ﻧﻘﹸﻮﹶﻟ Leaders Kabile şefleri ﻧﻘﺐ ﻴﺒﹰﺎﻧﻘ Speck on date seed Hurma çekirdeğindeki nokta ﻧﻘﺮ ﺍﻘﲑ ﻧ - ﺮ ﻴﻘ ﻧ 477 That we assign Musallat etmemiz 2 ﻗﻴﺾ ﺾ ﻴﻧ ﹶﻘ We set Kurarız, kılarız 4 ﻗﻮﻡ ﻢ ﻴﻧﻘ That we become Olmamız 1 ﻛﻮﻥ ﻚ ﻧ Marriage Nikah ﻧﻜﺢ ﺎ ﹺﻧﻜﹶﺎﺣ- ﺡ ﹺﻧﻜﹶﺎ Exemplary punishment Đbretlik ceza ﻧﻜﻞ ﻧﻜﹶﺎ ﹰﻻ - ﻧﻜﹶﺎ ﹶﻝ We write Yazarız 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﻧ ﹾﻜ We measure Ölçeriz 1 ﻛﻴﻞ ﺘ ﹸﻞﻧ ﹾﻜ We conceal, hide Gizleriz 1 ﻛﺘﻢ ﻢ ﺘﻧ ﹾﻜ He broke his word Bozdu, sözünden döndü 1 ﻧﻜﺚ ﺚ ﻧ ﹶﻜ ﹶ They broke their word Bozdular, sözlerinden döndüler 1 ﻧﻜﺚ ﻧ ﹶﻜﺜﹸﻮﺍ He married Nikahladı 1 ﻧﻜﺢ ﺢ ﻧ ﹶﻜ You (pl) married Nikahladınız 1 ﻧﻜﺢ ﻢ ﺘﺤ ﻧ ﹶﻜ Difficult Zor ﻧﻜﺪ ﺍﻜﺪ ﻧ That we deny Yalanlamamız 2 ﻛﺬﺏ ﺏ ﻧ ﹶﻜ ﱢﺬ We deny Yalanlarız 2 ﻛﺬﺏ ﺏ ﻧ ﹶﻜ ﱢﺬ He did not recognize Tanımadı 1 ﻧﻜﺮ ﺮ ﻜ ﻧ Terrible Çok kötü ﻧﻜﺮ ﻧ ﹸﻜ ﹴﺮ Evil, terrible Çirkin, kötü ﻧﻜﺮ ﻧﻜﹾﺮﹰﺍ He did not recognize them Onları tanımadı 1 ﻧﻜﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﻜ ﻧ Disguise (imp, pl) Tanınmaz hale getirin 2 ﻧﻜﺮ ﻭﺍﻧ ﱢﻜﺮ We clothe Giydiririz 1 ﻛﺴﻮ ﻮﻧ ﹾﻜﺴ They were turned Döndürüldüler 1 ﻧﻜﺲ ﻮﺍﻜﺴ ﻧ We clothe them Onlara giydiririz 1 ﻛﺴﻮ ﺎﻮﻫﻧ ﹾﻜﺴ He turned away Arkasını döndü 1 ﻧﻜﺺ ﺺ ﻧ ﹶﻜ That we disbelieve Đnkar etmemiz 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻧ ﹾﻜ ﹸﻔ We disbelieve Đnkar ederiz 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻧ ﹾﻜ ﹸﻔ 478 We cover Örteriz 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻧ ﹶﻜ ﱢﻔ Indeed we cover Mutlaka örteriz 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﱠﻥ ﻧ ﹶﻜ ﱢﻔ We burden Sorumlu tutarız 1 ﻛﻔﻞ ﻒ ﻧ ﹶﻜﱢﻠ We speak Konuşuruz 1 ﻛﻠﻢ ﻢ ﻧ ﹶﻜﱢﻠ That we become Olmamız 1 ﻛﻮﻥ ﻧﻜﹸﻮ ﹶﻥ - ﻦ ﻧ ﹸﻜ We become Oluruz 1 ﻛﻮﻥ ﻧﻜﹸﻮ ﹸﻥ Indeed we become Muhakkak oluruz 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﻧﻜﹸﻮ Denial Đnkar ﻧﻜﺮ ﻜ ﹴﲑ ﻧ My denial Đnkarım ﻧﻜﺮ ﻜ ﹺﲑ ﻧ We compel Zorlarız 4 ﻟﺰﻡ ﻡ ﻧ ﹾﻠ ﹺﺰ We compel you (pl) to it Sizi ona zorlarız 4 ﻟﺰﻡ ﺎﻮﻫﻣ ﹸﻜﻤ ﻧ ﹾﻠ ﹺﺰ We play Oynarız 2 ﻟﻌﺐ ﺐ ﻌ ﻧ ﹾﻠ That we curse Lanetlememiz 1 ﻟﻌﻦ ﻦ ﻌ ﻧ ﹾﻠ That we curse them Onları lanetlememiz 1 ﻟﻌﻦ ﻢ ﻬ ﻨﻌ ﻧ ﹾﻠ Cushions Yastıklar ﳕﺮﻕ ﻕ ﺎ ﹺﺭﻧﻤ We provide for Faydalandırırız 2 ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﻧ We provide for them Onları faydalandırırız 2 ﻣﺘﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﺘﻤ ﻧ We extend Uzatırız 1 ﻣﺪﺩ ﺪ ﻤ ﻧ We save Đmdat ederiz 4 ﻣﺪﺩ ﺪ ﻤ ﻧ We save them Onlara imdat ederiz 4 ﻣﺪﺩ ﻢ ﻫ ﺪ ﻤ ﻧ That we establish Yerleştirmemiz 2 ﻣﻜﻦ ﻦ ﻤ ﱢﻜ ﻧ Ant Karınca ﳕﻞ ﻤﹶﻠ ﹲﺔ ﻧ - ﻤ ﹸﻞ ﻧ We give respite Mühlet veririz 4 ﻣﻠﻲ ﻲﻤﻠ ﻧ That we grant Lütfetmemiz 1 ﻣﻨﻦ ﻦ ﻤ ﻧ We forbid, prevent Men ederiz 1 ﻣﻨﻊ ﻊ ﻨﻤ ﻧ That we forbid you (pl) Sizi men etmemiz 1 ﻣﻨﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻨﻤ ﻧ 479 We die Ölürüz 1 ﻣﻮﺕ ﺕ ﻮﻧﻤ We make die Öldürürüz 4 ﻣﻮﺕ ﺖ ﻴﻧﻤ We get provision Yiyecek getiririz ﻣﲑ ﺮ ﻴﻤ ﻧ Gossiper Söz taşıyan ﳕﻢ ﻴ ﹴﻢﻧﻤ We inform Haber veririz 2 ﻧﺒﺄ ﺒ ﹸﺊﻨﻧ We inform you (pl) Size haber veririz 2 ﻧﺒﺄ ﻢ ﺒﹸﺌ ﹸﻜﻨﻧ Indeed we inform Muhakkak haber veririz 2 ﻧﺒﺄ ﻦ ﺒﹶﺌﻨﻧ We inform them Onlara haber veririz 2 ﻧﺒﺄ ﻢ ﻬ ﺒﹸﺌﻨﻧ That we save Kurtarmamız 4 ﳒﻮ ﻨ ﹺﺞﻧ We save Kurtarırız 4 ﳒﻮ ﻲﻨﺠﻧ We save you Seni kurtarırız 4 ﳒﻮ ﻚ ﻴﻨﺠﻧ Indeed we save Muhakkak kurtarırız 4 ﳒﻮ ﻦ ﻴﺠ ﻨﻧ Indeed we save him Muhakkak onu kurtarırız 4 ﳒﻮ ﻪ ﻨﻴﺠ ﻨﻧ Indeed we remove Muhakkak çekip ayırırız 1 ﻧﺰﻉ ﻦ ﻋ ﻨ ﹺﺰﻧ We send down Đndiririz 2 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﻧ That we send down Đndirmemiz 2 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹾﻝ ﻨﻧ We send it down Onu indiririz 2 ﻧﺰﻝ ﻪ ﺰﹸﻟ ﻨﻧ We forget Unuturuz 1 ﻧﺴﻲ ﺎﻨﺴﻧ We forget you (pl) Sizi unuturuz 1 ﻧﺴﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻨﺴﻧ We forget them Onları unuturuz 1 ﻧﺴﻲ ﻢ ﻫ ﺎﻨﺴﻧ That we abolish Nesh etmemiz, silmemiz ﻧﺴﺦ ﺦ ﺴ ﻨﻧ Indeed we blow Mutlaka savuracağız 1 ﻧﺴﻒ ﻦ ﺴ ﹶﻔ ِ ﻨﻧ Indeed we blow it Mutlaka onu savuracağız 1 ﻧﺴﻒ ﻪ ﻨﺴ ﹶﻔ ِ ﻨﻧ We made it forgotten Onu unuttururuz 4 ﻧﺴﻲ ﺎﺴﻬ ِ ﻨﻧ That we create Yaratmamız 4 ﻧﺸﺄ ﺸ ﹶﺊ ﻨﻧ That we create you (pl) Sizi yaratmamız 4 ﻧﺸﺄ ﻢ ﺸﹶﺌ ﹸﻜ ﻨﻧ 480 We raise Diriltiriz 4 ﻧﺸﺰ ﺰ ﺸ ﻨﻧ We raise them Onları diriltiriz 4 ﻧﺸﺰ ﺎﺰﻫ ﺸ ﻨﻧ We help Yardım ederiz 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻨﻧ Indeed we help you (pl) Size mutlaka yardım ederiz 1 ﻧﺼﺮ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺮ ﺼ ﻨﻧ We look, wait Bakarız, bekleriz 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﻧ We reduce Eksiltiriz 1 ﻧﻘﺺ ﺺ ﻨ ﹸﻘﻧ We reduce it Onu eksiltiriz 1 ﻧﻘﺺ ﺎﺼﻬ ﻨ ﹸﻘﻧ That we reverse it Onu tersine çevirmemiz 1 ﻧﻜﺲ ﻪ ﺴ ﻨ ﱢﻜﻧ That we forbid you Seni yasaklamamız 1 ﻲ ﻚ ﻬ ﻨﻧ He prohibited Yasakladı 1 ﻲ ﺎﻧﻬ Day, daytime Gündüz ﺮ ﺍﺎﺭﻧﻬ - ﺭ ﺎﻧﻬ He prohibited you Sizi yasakladı 1 ﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻧﻬ He prohibited you (dual) Đkiniz yasakladı 1 ﻲ ﺎﺎ ﹸﻛﻤﻧﻬ To prohibit, forbid Yasakladı 1 ﻲ ﻨﻬٰﯽﻳ - ﻧﻬٰﯽ We are guided Hidayete ereriz, doğru yolu buluruz 8 ﻫﺪﻱ ﻱ ﺪ ﺘﻬ ﻧ We guide Yol gösteririz, hidayet ederiz 1 ﻫﺪﻱ ﻱﻬﺪ ﻧ Indeed we guide them Mutlaka onlara yol gösteririz 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﻬ ﻨﻳﺪ ﻬ ﻧ River Nehir ﺮ ﺍﻬﺮ ﻧ - ﻬ ﹴﺮ ﻧ We destroy Helak ederiz, yok ederiz 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻧ That we destroy Helak etmemiz, yok etmemiz 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻧ - ﻚ ﻠﻬ ﻧ Indeed we destroy Mutlaka helak ederiz, yok ederiz 4 ﻫﻠﻚ ﻦ ﻠ ﹶﻜﻬ ﻧ They forbade Yasakladılar 1 ﻲ ﺍﻬﻮ ﻧ They were forbidden Yasaklandılar 1 ﻲ ﻮﺍﻧﻬ He prohibited Yasakladı 1 ﻲ ﻰﻧﻬ Intelligence Anlayış, akıl ﻲ ﻰﻧﻬ I was prohibited Yasaklandım, nehy olundum ﻲ ﺖ ﻧﻬﹺﻴ 481 1 Seed Çekirdek ﻧﻮﻱ ﻯﻧﻮ - ﺍﻧﻮ Forelocks Perçemler ﻧﺼﻲ ﻲﺍﺻﻧﻮ Noah (pbuh) Nuh (AS) We reveal, send down Vahyederiz 4 ﻭﺣﻲ ﻲﻮﺣﻧ We reveal it Onu vahyederiz 4 ﻭﺣﻲ ﻪ ﻴﻮﺣﻧ We reveal it Onu vahyederiz 4 ﻭﺣﻲ ﺎﻴﻬﻮﺣﻧ They were called Seslenildiler, nida olundular 1 ﻧﺪﻭ ﻭﺍﻮﺩﻧ It was called Seslenildi, nida olundu 1 ﻧﺪﻭ ﻱ ﺩ ﻮﻧ Light Nur, ışık, aydınlık ﻧﻮﺭ ﺍﻮﺭ ﻧ- ﺭ ﻮﻧ We make him inherit Varis kılarız ﻭﺭﺙ ﺙ ﻮ ﹺﺭ ﹸﻧ Your light Nurunuz ﻧﻮﺭ ﻢ ﻮ ﹺﺭ ﹸﻛﻧ Our light Nurumuz ﻧﻮﺭ ﺎﺭﻧ ﻮﻧ His light Onun nuru ﻧﻮﺭ ﻩ ﻮ ﹺﺭ ﻧ- ﻩ ﺭ ﻮﻧ Their light Onların nuru ﻧﻮﺭ ﻢﻮ ﹺﺭﻫ ﻧ- ﻢ ﻫ ﺭ ﻮﻧ We pay in full Tamamen öderiz 2 ﻭﰲ ﻑ ﻮ ﻧ We turn him Onu döndürürüz 2 ﻭﱄ ﻪ ﻮﱢﻟ ﻧ We turn Döndürürüz 2 ﻭﱄ ﻮﻟﱢﻲ ﻧ Indeed we make turn Mutlaka döndürürüz 2 ﻭﱄ ﻦ ﻴﻮﱢﻟ ﻧ Sleep Uyku ﻧﻮﻡ ﻡ ﻮ ﻧ Your sleep Uykunuz ﻧﻮﻡ ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﻮ ﻧ Dhun-Nun (pbuh) Nun (Zunnun) ﻧﻮﻥ ﻥ ﻮﻧ We make easy Kolaylaştırırız 2 ﻳﺴﺮ ﺮ ﺴ ﻴﻧ We make easy for you Sana kolaylaştırırız 2 ﻳﺴﺮ ﻙ ﺮ ﺴ ﻴﻧ Infliction Elde edilen ﻧﻴﻞ ﻼ ﻴ ﹰﻧ ﺎﻮﺣ ﻧ- ﺡ ﻮﻧ 4 482 >ه ﺆ ﹶﻻ ِﺀ ﻫ These Bunlar Here Đşte ﺎﻫ Here Alın ﻡ ﺅ ﺎﻫ Here you (pl) Đşte siz ﻢ ﺘﺎﺍﹶﻧﻫ Bring (imp, pl) Getirin ﻮﺍﺎﺗﻫ These two Şu ikisi ﻴ ﹺﻦﺗﺎﻫ To emigrate Göç etti, hicret etti 3 ﻫﺠﺮ ﺮ ﺎ ﹺﺟﻳﻬ - ﺮ ﺟ ﺎﻫ They (fm) emigrated Hicret ettiler (dş) 3 ﻫﺠﺮ ﺮ ﹶﻥ ﺟ ﺎﻫ They emigrated Hicret ettiler 3 ﻫﺠﺮ ﻭﺍﺟﺮ ﺎﻫ Guide Yol gösteren ﻫﺪﻱ ﺩ ﺎﻫ Jew, Jewish Yahudi ﻫﻮﺩ ﻭﺍﺎﺩﻫ Guide Yol gösterici ﻫﺪﻱ ﻳﹰﺎﺎﺩ ﻫ- ﻱ ﺩ ﺎ ﻫ- ﻱﺎﺩﻫ Collapsing, will collapse Yıkılan, yıkılacak ﻫﻮﺭ ﺎ ﹴﺭﻫ Harut Harut Aaron (pbuh) Harun (AS) That which perishes Helak olan ﻫﻠﻚ ﻚ ﻟﺎﻫ Those who perish Helak olanlar ﻫﻠﻚ ﲔ ﻜ ﻟﺎﻫ Haman, pharaoh’s vizier haman, firavunun veziri Barren Kupkuru Here Đşte burada Pit Uçurum ﻫﻮﻱ ﻳ ﹲﺔﺎ ﹺﻭﻫ Grant, give (imp) Ver ﻭﻫﺐ ﺐ ﻫ Dust Toz ﻫﺒﻮ ﺎ ًﺀﻫﺒ Avoidance Ayrılış ﻫﺠﺮ ﺮﹰﺍﻫﺠ Devastation Yıkılma, parçalanma ﻫﺪﺩ ﺍﻫﺪ ﺕ ﻭﺎﺭﻫ ﻭ ﹸﻥﺎﺭﻫ ﺎ ﹸﻥﺎﻣﻫ ﳘﺪ ﺪ ﹰﺓ ﻣ ﺎﻫ ﺎﻫﻨ ﺎﻫ 483 ﻫﺪﻱ ﺍﻫﺪ 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﺍ ﹸﻛﻫﺪ Bana yol gösterdi 1 ﻫﺪﻱ ﺍﻧﹺﻲﻫﺪ - ﻥ ﺍﻫﺪ He guided us Bize yol gösterdi 1 ﻫﺪﻱ ﺎﺍﻧﻫﺪ He guided me Bana yol gösterdi 1 ﻫﺪﻱ ﺍﻧﹺﻲﻫﺪ He guided him Ona yol gösterdi 1 ﻫﺪﻱ ﻩ ﺍﻫﺪ His guidance Onun hidayeti ﻫﺪﻱ ﺎﺍﻫﻫﺪ He guided them Onlara yol gösterdi ﻫﺪﻱ ﻢ ﻫ ﺍﻫﺪ Their guidance Onların hidayeti ﻫﺪﻱ ﻢ ﻫ ﺍﻫﺪ My guidance Hidayetim ﻫﺪﻱ ﻱ ﺍﻫﺪ It got demolished Yıkıldı 2 ﻫﺪﻡ ﺖ ﻣ ﺪ ﻫ We were guided Hidayet edildik 1 ﻫﺪﻱ ﺎﺪﻧ ﻫ Hoopoe Đbibik kuşu ﻫﺪﻫﺪ ﺪ ﻫ ﺪ ﻫ They were guided Hidayet edildiler ﻫﺪﻱ ﻭﺍﻫﺪ Sacrificial animal Kurban, kurbanlık ﻫﺪﻱ ﻱ ﺪ ﻫ He was guided Yol gösterildi ﻫﺪﻱ ﻱ ﺪ ﻫ Guidance, guide Hidayet, yol gösterici ﻫﺪﻱ ﻯﻫﺪ - ﻯﻫﺪ To guide Hidayet etti, yol gösterdi ﻫﺪﻱ ﻱﻬﺪ ﻳ - ﻯﻫﺪ Sacrificial animal Kurban, kurbanlık ﻫﺪﻱ ﻳﹰﺎﻫﺪ Gift Hediye ﻫﺪﻱ ﺔ ﻳﺪ ﻫ Your gift Sizin hediyeniz ﻫﺪﻱ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻳﺪ ﻫ You guided us Sen bize yol gösterdin 1 ﻫﺪﻱ ﺎﺘﻨﻳﺪ ﻫ We guided Yol gösterdik 1 ﻫﺪﻱ ﺎﻳﻨﺪ ﻫ We guided you (pl) Size yol gösterdik 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻳﻨﺪ ﻫ We guided him Ona yol gösterdik 1 ﻫﺪﻱ ﻩ ﺎﻳﻨﺪ ﻫ We guided them Onlara yol gösterdik 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﻫ ﺎﻳﻨﺪ ﻫ Guidance Hidayet He guided you (pl) Size yol gösterdi He guided me 1 1 1 484 1 ﻫﺪﻱ ﺎﻫﻤ ﺎﻳﻨﺪ ﻫ We guided them (dual) O ikisine yol gösterdik This Bu (er) ﻫﺬﹶﺍ These two Bu ikisi ﻥ ﻫﺬﹶﺍ This (fm), these (unintelligent beings) Bu (dş), (akılsız çoğul) To flee, run Kaçtı Fleeing Kaçış Amusement, joke Şaka, oyun He defeated Yendi, hezimete uğrattı They defeated 1 ﻩ ﺬ ﻫ ﻫﺮﺏ ﺏ ﺮ ﻬ ﻳ - ﺏ ﺮ ﻫ ﻫﺮﺏ ﺑﹰﺎﻫﺮ ﻫﺰﻝ ﺰ ﹺﻝ ﻫ 1 ﻫﺰﻡ ﻡﻫﺰ Yendiler 1 ﻫﺰﻡ ﻮﺰﻣ ﻫ They defeated them Onları yendiler 1 ﻫﺰﻡ ﻢ ﻫ ﻮﺰﻣ ﻫ Ridicule, mock Eğlence, alay ﻫﺰﺃ ﻭﹰﺍﻫﺰ Shake (imp, fm) Silkele (dş) ﻫﺰﺯ ﻱﻫﺰ Dry stalks Kuru çöp ﻫﺸﻢ ﺎﻴﻤﻫﺸ Deprivation Mahrum edilme ﻫﻀﻢ ﺎﻀﻤ ﻫ Soft Yumuşak ﻫﻀﻢ ﻢ ﻴﻫﻀ Interrogative pronoun, question word Soru edatı - mi? mı? To perish Helak oldu 1 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻳ - ﻚ ﻫﹶﻠ Bring forward (imp, pl) Getirin 1 ﳌﻢ ﻢ ﻫﹸﻠ Anxious Sabırsız ﻫﻠﻊ ﺎﻫﻠﹸﻮﻋ They Onlar (er) He inclined, determined Düşündü, kurdu They (dual) O ikisi (ikil) Defamer Kötüleyen, gammaz They determined, planned Düşündüler, kurdular Evil suggestions Slanderer 1 ﻫ ﹾﻞ ﻢ ﻫ 1 ﳘﻢ ﻢ ﻫ ﺎﻫﻤ ﳘﺰ ﺎ ﹴﺯﻫﻤ ﳘﻢ ﺖ ﻤ ﻫ Vesvese ﳘﺰ ﺍﺕﻤﺰ ﻫ Arkadan çekiştiren ﳘﺰ ﺓ ﺰ ﻤ ﻫ 1 485 ﳘﺲ ﺎﻤﺴ ﻫ ﳘﻢ ﻮﺍﻫﻤ Faint sound Hafif ses They determined, planned Düşündüler, kurdular They (fm) Onlar (dş) ﻦ ﻫ Here Burada, burası ﺎﻫﻨ There Đşte orada With satisfaction Afiyetle He O (er) Vain desire Heva, boş ﻫﻮﻱ ﺍ ٌﺀﻫﻮ His vain desire Hevası ﻫﻮﻱ ﻩ ﺍﻫﻮ Hud (pbuh) Hud (AS) Jew, Jewish Yahudi ﻫﻮﺩ ﻮﺩﹰﺍﻫ Humiliation Alçalma ﻫﻮﻥ ﻥ ﻮﻫ Humiliating Alçaltan ﻫﻮﻥ ﻥ ﻮﻫ Humbly Tevazu ile ﻫﻮﻥ ﻧﹰﺎﻫﻮ It perished Battı ﻫﻮﻱ ﻯﻫﻮ Vain desire Heva, arzu, boş ﻫﻮﻱ ﻯﻫﻮ She, they (unintelligent beings) O (dş) ,onlar Prepare (imp) Hazırla ﻫﻴﺄ ﻴ ﹾﺊﻫ Shape, form Şekil ﻫﻴﺄ ﺔ ﻴﹶﺌﻫ Come on Haydi gel ﻫﻴﺖ ﺖ ﻴﻫ Thirsty camels Susamış develer ﻫﻴﻢ ﻴ ﹺﻢﻫ Easy Kolay, kolaylıkla ﻫﻮﻥ ﻨﹰﺎﻫﻴ - ﻦ ﻴﻫ She, it O Far fetched Heyhat, ne uzak 1 ﻚ ﻟﺎﻫﻨ ﻫﻨﺄ ﻫﻨﹺﻴﺌﹰﺎ ﻮ ﻫ ﺩ ﻮﻫ ﻲ ﻫ 1 ﻪ ﻴﻫ ﺕ ﺎﻴﻬﻫ 486 و ﻭ And, by Ve, and olsun Heavy rain Bol yağmur And consult each other (imp, pl) Konuşup anlaşın, birbirinize emredin And come, enter (imp, pl) ﻭﺑﻞ ﺍﹺﺑ ﹲﻞﻭ 8 ﺃﻣﺮ ﻭﺍﻤﺮ ﺗﻭﹾﺃ Ve gelin, girin 1 ﺃﰐ ﻮﺍﻭﹾﺃﺗ And bring (imp, pl) to me Ve bana getirin 1 ﺃﰐ ﻮﻧﹺﻲﻭﹾﺃﺗ He bound Bağladı 3 ﻭﺛﻖ ﻖ ﺍﹶﺛﻭ He bound you Sizi bağladı 3 ﻭﺛﻖ ﺍﹶﺛ ﹶﻘﻜﹸﻢﻭ Palpitating Atan, hoplayan ﻭﺟﻒ ﺍ ﹺﺟ ﹶﻔ ﹲﺔﻭ One Tek, bir ﻭﺣﺪ ﺪ ﺣ ﺍﻭ One (fm) Bir (dş) ﻭﺣﺪ ﺪﹲﺓ ﺣ ﺍﻭ Valley Vadi 1 ﻭﺩﻱ ﺎﺩﻳ ﺍ ﻭ- ﻱﺍﺩ ﻭ- ﺩ ﺍﻭ And he remembered Ve hatırladı 8 ﺫﻛﺮ ﺮ ﺩ ﹶﻛ ﺍﻭ Inheritor, heir Varis ﻭﺭﺙ ﺙ ﺍ ﹺﺭ ﹸﻭ Inheritors, heirs Varisler ﻭﺭﺙ ﲔ ﺛﺍ ﹺﺭ ﻭ- ﺍ ﹺﺭﺛﹸﻮ ﹶﻥﻭ Inheritors, heirs Varisler ﻭﺭﺙ ﲔ ﺛﺍ ﹺﺭﻭ That which arrives Varan, varacak ﻭﺭﺩ ﺩ ﺍ ﹺﺭﻭ That which arrives at it Ona varacak ﻭﺭﺩ ﺎﺩﻫ ﺍ ﹺﺭﻭ Their water drawer Onların sucu çekicisi ﻭﺭﺩ ﻢ ﻫ ﺩ ﺍ ﹺﺭﻭ Those who arrive Varanlar, varacaklar ﻭﺭﺩ ﻭ ﹶﻥﺍ ﹺﺭﺩﻭ Bearer of burden Yük taşıyan ﻭﺯﺭ ﺭﹲﺓ ﺍ ﹺﺯﻭ All-Encompassing Kuşatan, geniş ﻭﺳﻊ ﺎﺳﻌ ﺍ ﻭ- ﻊ ﺳ ﺍﻭ Wide, spacious Geniş ﻭﺳﻊ ﻌ ﹲﺔ ﺳ ﺍﻭ Constant, perpetual Devamlı, sürekli ﻭﺻﺐ ﺎﺻﺒ ﺍ ﻭ- ﺐ ﺻ ﺍﻭ To appoint Sözleşti, vaatleşti 1 ﻭﻋﺪ ﺪ ﻋ ﺍﻳﻮ - ﺪ ﻋ ﺍﻭ We appointed Sözleştik 1 ﻭﻋﺪ ﺎﺪﻧ ﻋ ﺍﻭ 487 ﻭﻋﺪ ﻢ ﺎ ﹸﻛﺪﻧ ﻋ ﺍﻭ Öğüt verenler, vaizler ﻭﻋﻆ ﲔ ﻈ ﻋ ﺍﻭ Conscious Belleyen ﻭﻋﻲ ﻴ ﹲﺔﻋ ﺍﻭ That which protects Koruyan ﻭﻗﻲ ﻕ ﺍ ﹴﻭ That which falls, occurs Đnen, düşen, vuku bulan ﻭﻗﻊ ﻊ ﻗﺍﻭ That which falls, occurs Olacak olan, vakıa ﻭﻗﻊ ﻌ ﹸﺔ ﻗﺍﻭ Protector Koruyucu ﻭﱄ ﺍ ﹴﻝﻭ Father Baba ﻭﻟﺪ ﺪ ﻟﺍﻭ Mothers Anneler ﻭﻟﺪ ﺕ ﺍﻟﺪﺍﻭ Parents Ana-baba ﻭﻟﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺍ ﻭ- ﻥ ﺍﻟﺪﺍﻭ Mother Ana ﻭﻟﺪ ﺪ ﹲﺓ ﻟﺍﻭ Your mother Annen ﻭﻟﺪ ﻚ ﺗﺪ ﻟﺍﻭ My mother Annem ﻭﻟﺪ ﻰﺪﺗ ﻟﺍﻭ His father Babası ﻭﻟﺪ ﻩ ﺪ ﻟﺍﻭ My parents Anam-babam ﻭﻟﺪ ﻱ ﺪ ﻟﺍﻭ Your parents Anan-baban ﻭﻟﺪ ﻚ ﻳﺪ ﻟﺍﻭ Parents Ana-baba ﻭﻟﺪ ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺍﻭ His parents Ana-babası ﻭﻟﺪ ﻪ ﻳﺪ ﻟﺍﻭ By Allah Allah’a and olsun And order (imp) Ve emret 1 ﺃﻣﺮ ﺮ ﻣ ﻭﹾﺃ And sacrifice (imp) Ve kurban kes 1 ﳓﺮ ﺮﻧﺤﺍﻭ And forbid (imp) Ve yasakla 1 ﻲ ﻪ ﻧﺍﻭ And guide (imp) us Ve bizi ilet 1 ﻫﺪﻱ ﺎﺪﻧ ﻫ ﺍﻭ Frail Zayıf ﻭﻫﻲ ﻴ ﹲﺔﻫ ﺍﻭ Consequence Vebal ﻭﺑﻞ ﺎ ﹶﻝﻭﺑ Ruinous Ağır, şiddetli ﻭﺑﻞ ﻼ ﻭﺑﹺﻴ ﹰ We appointed with you Sizinle sözleştik Those who give advice 1 ﻪ ﺍﻟﱠﻠﻭ 488 Odd number Tek (sayı) ﻭﺗﺮ ﺗ ﹺﺮﻭ Aorta Atardamar, şah damarı ﻭﺗﻦ ﻦ ﻴﺗﻭ Bond, binding Bağ ﻭﺛﻖ ﻕ ﻭﺛﹶﺎ His bond, binding Bağı ﻭﺛﻖ ﻪ ﻭﺛﹶﺎﹶﻗ Most firm, strongest En sağlam ﻭﺛﻖ ﻭﹾﺛﻘﹶﻰ They fell Düştü (dş) 1 ﻭﺟﺐ ﺖ ﺒﺟ ﻭ It was found Bulundu 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﻭ ﹺﺟ To find Buldu 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﺠ ﻳ ﹺ - ﺪ ﺟ ﻭ They (dual) found O ikisi buldu 1 ﻭﺟﺪ ﺍﺟﺪ ﻭ I found Buldum 1 ﻭﺟﺪ ﺕ ﺪﻭﺟ You (pl) found Buldunuz 1 ﻭﺟﺪ ﻢﺪﺗﻭﺟ You (pl) found them Onları buldunuz 1 ﻭﺟﺪ ﻢ ﻫ ﻮﺗﻤﺪﻭﺟ I found it Onu buldum 1 ﻭﺟﺪ ﺎﺗﻬﺪﻭﺟ He found you Seni buldu 1 ﻭﺟﺪ ﻙ ﺪ ﺟ ﻭ Your means Đmkanlarınız ﻭﺟﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﺟ ﻭ We found Bulduk 1 ﻭﺟﺪ ﺎﺪﻧ ﺟ ﻭ We found him Onu bulduk 1 ﻭﺟﺪ ﻩ ﺎﺪﻧ ﺟ ﻭ We found her Onu bulduk 1 ﻭﺟﺪ ﺎﺎﻫﺪﻧ ﺟ ﻭ He found him Onu buldu 1 ﻭﺟﺪ ﺎﺪﻫ ﺟ ﻭ They found Buldular 1 ﻭﺟﺪ ﻭﹾﺍﺟﺪ ﻭ To fear Korku doldu, ürperdi 1 ﻭﺟﻞ ﺟ ﹸﻞ ﻮ ﻳ - ﻭ ﹺﺟ ﹶﻞ Fearing Ürperen 1 ﻭﺟﻞ ﻭ ﹺﺟﹶﻠ ﹲﺔ They feared Korku doldu, ürperdi 1 ﻭﺟﻞ ﺖ ﻭ ﹺﺟﹶﻠ Those who fear Korkanlar ﻭﺟﻞ ﻭ ﹺﺟﻠﹸﻮ ﹶﻥ Face Yüz ﻭﺟﻪ ﻪ ﺟ ﻭ To turn one’s face Yüzünü döndü ﻭﺟﻪ ﻪ ﺟ ﻮ ﻳ - ﻪ ﺟ ﻭ 1 489 ﻭﺟﻪ ﺖ ﻬ ﺟ ﻭ Yöneldiği yön ﻭﺟﻪ ﻬ ﹲﺔ ﺟ ﹺﻭ Your face Senin yüzün ﻭﺟﻪ ﻚ ﺟ ﹺﻬ ﻭ - ﻚ ﻬ ﺟ ﻭ His face Onun yüzü ﻭﺟﻪ ﻪ ﻬ ﺟ ﻭ - ﻪ ﻬ ﺟ ﻭ - ﻪ ﺟ ﹺﻬ ﻭ Her face Onun (dş) yüzü ﻭﺟﻪ ﺎﺟ ﹺﻬﻬ ﻭ - ﺎﻬﻬ ﺟ ﻭ My face Benim yüzüm ﻭﺟﻪ ﻲ ﺟ ﹺﻬ ﻭ Faces Yüzler ﻭﺟﻪ ﺎﻮﻫﻭﺟ - ﻩﻮﻭﺟ Your (pl) faces Yüzleriniz ﻭﺟﻪ ﻫﻜﹸﻢ ﻮﻭﺟ - ﻢ ﻫ ﹸﻜ ﻮﻭﺟ Their faces Onların yüzleri ﻢ ﻭﺟﻪ ﻬ ﻫ ﻮﻭﺟ -ﻢﻫﻬ ﻮﻭﺟ -ﻢ ﻫ ﹺﻬ ﻮﻭﺟ Honorable Đtibarlı ﻭﺟﻪ ﻭﺟﹺﻴﻬﹰﺎ Alone Kendisi, tek başına ﻭﺣﺪ ﻩ ﺪ ﺣ ﻭ Wild beasts Vahşi hayvanlar ﻭﺣﺶ ﺵ ﻮ ﺣ ﻭ Revelation Vahiy ﻭﺣﻲ ﺎﺣﻴ ﻭ - ﻲ ﺣ ﻭ Alone Kendisi, tek başına ﻭﺣﺪ ﻴﺪﹰﺍﻭﺣ Our revelation Vahyimiz ﻭﺣﻲ ﺎﺣﹺﻴﻨ ﻭ His revelation Onun vahyi ﻭﺣﻲ ﻪ ﻴﺣ ﻭ To love, want, wish Sevdi, istedi ﻭﺩﺩ ﺩ ﻮ ﻳ - ﺩ ﻭ Name of false deity Put adı Love, affection Sevgi They wished Đstedi And disregard I turned my face Yüzümü döndüm Direction 1 1 ﺩﹰﺍ ﻭ ﻭﺩﺩ ﺩﹰﺍ ﻭ 1 ﻭﺩﺩ ﺕﻭﺩ Ve aldırma 1 ﻭﺩﻉ ﻉ ﺩ ﻭ And has forsaken you Ve seni bıraktı 2 ﻭﺩﻉ ﻚ ﻋ ﺩ ﻭ Rain Yağmur ﻭﺩﻕ ﻕ ﺩ ﻭ They wished Đstediler ﻭﺩﺩ ﻭﺍﻭﺩ Loving, affectionate Çok seven ﻭﺩﺩ ﺩ ﻭﻭﺩ And leave (imp) Ve bırak ﻭﺫﺭ ﻭ ﹶﺫ ﹺﺭ 1 1 490 To leave Bıraktı 1 ﻭﺫﺭ ﺭ ﻳ ﹶﺬ - ﺭ ﻭ ﹶﺫ And leave (imp) me Ve beni bırak 1 ﻭﺫﺭ ﺭﻧﹺﻲ ﻭ ﹶﺫ And leave (imp, pl) Ve bırakın 1 ﻭﺫﺭ ﻭﺍﻭ ﹶﺫﺭ And show off Ve gösteriş, riya ﺭﺃﻱ ﻭ ﹺﺭﺋﹶﺎ َﺀ And he saw Ve gördü ﺭﺃﻱ ﺭﹶﺍ ﻭ Back, behind Arka ﻭﺭﻱ ﺍ ِﺀﻭﺭ - ﺍ َﺀﻭﺭ Behind you Arkanız ﻭﺭﻱ ﺋﻜﹸﻢﺍﻭﺭ - ﺍ َﺀﻛﹸﻢﻭﺭ Behind him Onun arkası ﻭﺭﻱ ﻪ ﺋﺍﻭﺭ - ﻩ ﺍ َﺀﻭﺭ Behind them Onların arkaları ﻭﺭﻱ ﺋﻬﹺﻢﺍﻭﺭ - ﻢﺍ َﺀﻫﻭﺭ Behind me Arkam ﻭﺭﻱ ﺍﺀِﻱﻭﺭ And they saw Ve gördüler 1 ﺭﺃﻱ ﺍﺭﹶﺍﻭ ﻭ - ﺍﺭﹶﺍﻭ ﻭ To inherit Miras aldı 1 ﻭﺭﺙ ﺙ ﻳ ﹺﺮ ﹸ - ﺙ ﻭ ﹺﺭ ﹶ Inheritors, heirs Varisler ﻭﺭﺙ ﺔ ﺭﹶﺛ ﻭ He inherited from him Ona varis oldu 1 ﻭﺭﺙ ﻪ ﻭ ﹺﺭﹶﺛ They inherited Varis oldular 1 ﻭﺭﺙ ﻭ ﹺﺭﺛﹸﻮﹾﺍ Place of arrival Varış yeri ﻭﺭﺩ ﺩ ﺭ ﹺﻭ And he returned Ve geri çevirdi 1 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺭ ﻭ To arrive, come Geldi, vardı 1 ﻭﺭﺩ ﺩ ﻳ ﹺﺮ - ﺩ ﺭ ﻭ Thirsty Susuz ﻭﺭﺩ ﺩﹰﺍﹺﻭﺭ Rose Gül ﻭﺭﺩ ﺩ ﹰﺓ ﺭ ﻭ They arrived Vardılar, geldiler 1 ﻭﺭﺩ ﻭﺭﺩ ﻭ They arrived at it Ona vardılar 1 ﻭﺭﺩ ﺎﻭﻫﺭﺩ ﻭ Leaf Yaprak ﻭﺭﻕ ﺔ ﺭﹶﻗ ﻭ - ﻕ ﺭ ﹺ ﻭ Your (pl) silver coin Gümüş paranız ﻭﺭﻕ ﻢ ﻗ ﹸﻜﻭ ﹺﺭ Hidden Gizlenmiş ﻭﺭﻱ ﻱ ﻭ ﹺﺭ Jugular vain Şah damarı ﻭﺭﺩ ﺪ ﻭﺭﹺﻳ 1 491 Refuge Sığınak ﻭﺯﺭ ﺭ ﺯ ﻭ Burden Yük ﻭﺯﺭ ﺍﺯﺭ ﹺﻭ- ﺭ ﺯ ﹺﻭ To bear burden Yükünü taşıdı ﻭﺯﺭ ﺭ ﻳ ﹺﺰ - ﺭ ﺯ ﻭ Your burden Senin yükün ﻭﺯﺭ ﻙ ﺭ ﺯ ﹺﻭ Weigh, scale, measure Ölçü, tartı ﻭﺯﻥ ﺎﺯﻧ ﻭ - ﺯ ﹸﻥ ﻭ They weighed, measured Ölçtüler, tarttılar 1 ﻭﺯﻥ ﻮﺯﻧ ﻭ Weigh, measure (imp, pl) Ölçün, tartın 1 ﻭﺯﻥ ﻮﺍﻭ ﹺﺯﻧ They weighed for them Onları ölçtüler 1 ﻭﺯﻥ ﻢ ﻫ ﻮﺯﻧ ﻭ Assistant, vizier Vezir, yardımcı ﻭﺯﺭ ﺍﻭﺯﹺﻳﺮ - ﺮ ﻭﺯﹺﻳ And ask (imp) Ve sor 1 ﺳﺄﻝ ﺳﹶﺌ ﹾﻞ ﻭ And ask (imp) them Ve onlara sor 1 ﺳﺄﻝ ﻢ ﻬ ﺳﹶﺌ ﹾﻠ ﻭ And ask (imp, pl) Ve sorun 1 ﺳﺄﻝ ﺳﹶﺌﻠﹸﻮﺍ ﻭ Middle Orta ﻭﺳﻂ ﺳﻄﹰﺎ ﻭ Penetrated into middle Ortasına girdiler ﻭﺳﻂ ﻦ ﺳ ﹾﻄ ﻭ Middle Orta ﻭﺳﻂ ﺳﻄﹶﻰ ﻭ Capacity Takat, imkan ﻭﺳﻊ ﻊ ﺳ ﻭ To encompass, understand Kuşattı, içine aldı, anladı 1 ﻭﺳﻊ ﻊ ﺳ ﻮ ﻳ - ﻊ ﺳ ﻭ It encompassed Kuşattı, içine aldı 1 ﻭﺳﻊ ﺖ ﻌ ﺳ ﻭ Its capacity Onun takatı, imkanı ﻭﺳﻊ ﺎﻌﻬ ﺳ ﻭ It enveloped Topladı, bir araya getirdi ﻭﺳﻖ ﻖ ﺳ ﻭ And they were made to drink Ve içirildiler ﺳﻘﻲ ﺳﻘﹸﻮﺍ ﻭ That which whispers Vesvese veren, fısıldayan ﻭﺳﻮﺱ ﺱ ﺍ ﹺﺳﻮ ﻭ To whisper Vesvese verdi, fısıldadı 1 ﻭﺳﻮﺱ ﺱ ﺳ ﹺﻮ ﻮ ﻳ - ﺱ ﻮ ﺳ ﻭ And they were driven Ve sevk edildi 1 ﺳﻮﻕ ﻖ ﻴﻭﺳ Means of access Vesile, yaklaşma yolları ﻭﺳﻞ ﻴﹶﻠ ﹶﺔﺳ ﻭ He enjoined Tavsiye etti ﻭﺻﻲ ﺎﻭﺻ 1 1 1 2 492 He enjoined you (pl) Size tavsiye etti 2 ﻭﺻﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻭﺻ To describe, make attributes Vasfetti, tarif etti, atfetti 1 ﻭﺻﻒ ﻒ ﺼ ﻳ - ﻒ ﺻ ﻭ Their attributes Vasıfları ﻭﺻﻒ ﻢ ﻬ ﺻ ﹶﻔ ﻭ To arrive, join Ulaştı, birleşti, bileştirdi 1 ﻭﺻﻞ ﺼ ﹸﻞ ﻳ - ﺻ ﹶﻞ ﻭ We joined Ekledik, uladık 2 ﻭﺻﻞ ﺎﺻ ﹾﻠﻨ ﻭ He enjoined Tavsiye etti 2 ﻭﺻﻲ ﻰﻭﺻ Instruction, will Vasiyet, tavsiye ﻭﺻﻲ ﻴ ﹰﺔﺻ ﻭ Entrance Giriş ﻭﺻﺪ ﺪ ﻴﺻ ﻭ Camel dedicated to false deities Putlara adanmış deve We enjoined Tavsiye ettik Placed, put Konuldu, yerleştirildi To put, place Koydu, yerleştirdi She gave birth ﻴﹶﻠ ﹲﺔﺻ ﻭ ﻭﺻﻲ ﺎﻴﻨﺻ ﻭ ﻭﺿﻊ ﻊ ﺿ ﻭ 1 ﻭﺿﻊ ﻊ ﻀ ﻳ - ﻊ ﺿ ﻭ Doğurdu 1 ﻭﺿﻊ ﺖ ﻌ ﺿ ﻭ I placed, gave birth Koydum, doğurdum 1 ﻭﺿﻊ ﺖ ﻌ ﺿ ﻭ She gave birth to him Onu koydu, doğurdu 1 ﻭﺿﻊ ﻪ ﺘﻌ ﺿ ﻭ She gave birth to her Onu (dş) doğurdu 1 ﻭﺿﻊ ﺎﺘﻬﻌ ﺿ ﻭ I gave birth to her Onu (dş) doğurdum 1 ﻭﺿﻊ ﺎﺘﻬﻌ ﺿ ﻭ We removed from you Senden kaldırdık 1 ﻭﺿﻊ ﻚ ﻨﻋ ﺎﻌﻨ ﺿ ﻭ He placed it Onu koydu 1 ﻭﺿﻊ ﺎﻌﻬ ﺿ ﻭ Rising Kalkma ﻭﻃﺄ ﻭ ﹾﻃﺌﹰﺎ Necessary Gerekli iş ﻭﻃﺮ ﺍﻭ ﹶﻃﺮ Bag Yük, torba ﻭﻋﻲ ﺎ ِﺀﹺﻭﻋ It was promised Vaad edildi ﻭﻋﺪ ﺪ ﻋ ﻭ Promise, word, covenant Vaad, söz ﻭﻋﺪ ﺍﻋﺪ ﻭ - ﺪ ﻋ ﻭ To promise, covenant Vaat etti, tesbit etti 1 ﻭﻋﺪ ﺪ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﻭ You promised Vaat ettin 1 ﻭﻋﺪ ﺕ ﺪﻭﻋ 2 1 493 I promised Vaat ettim 1 ﻭﻋﺪ ﺕ ﺪﻭﻋ I promised to you (pl) Size vaat ettim 1 ﻭﻋﺪ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺪﻭﻋ You promised to us Bize vaat ettin 1 ﻭﻋﺪ ﺎﺗﻨﺪﻭﻋ You promised to them Onlara vaat ettin 1 ﻭﻋﺪ ﻢ ﻬ ﺗﺪ ﻋ ﻭ Your promise Senin vaadin ﻭﻋﺪ ﻙ ﺪ ﻋ ﻭ He promised to you (pl) Size vaad etti ﻭﻋﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻋ ﻭ Our promise Bizim vaadimiz ﻭﻋﺪ ﺎﺪﻧ ﻋ ﻭ We were promised Vaad olunduk 1 ﻭﻋﺪ ﺎﺪﻧ ﻋ ﻭ We promised to him Ona vaad ettik 1 ﻭﻋﺪ ﻩ ﺎﺪﻧ ﻋ ﻭ We promised to them Onlara vaad ettik 1 ﻭﻋﺪ ﻢ ﻫ ﺎﺪﻧ ﻋ ﻭ His promise Onun vaadi ﻭﻋﺪ ﻩ ﺪ ﻋ ﻭ - ﻩ ﺪ ﻋ ﻭ - ﻩ ﺪ ﻋ ﻭ He promised to her Ona (dş) vaad etti 1 ﻭﻋﺪ ﺎﺪﻫ ﻋ ﻭ And he counted them Ve onları saydı 1 ﻋﺪﺩ ﻢ ﻫ ﺪ ﻋ ﻭ And promise (imp) them Ve onlara vaad et 1 ﻭﻋﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻋ ﻭ They promised him Ona vaad ettiler 1 ﻭﻋﺪ ﻩ ﻭﻋﺪ ﻭ To advise, instruct Öğüt verdi 1 ﻭﻋﻆ ﻆ ﻌ ﹸ ﻳ - ﻆ ﻋ ﹶ ﻭ You advised Öğüt verdin 1 ﻭﻋﻆ ﺖ ﻋ ﹾﻈ ﻭ And advise (imp) them Ve onlara vaaz et, öğüt ver 1 ﻭﻋﻆ ﻢ ﻬ ﻋ ﹾﻈ ﻭ My promise, threat Tehdit, vaid, tehdidim ﻭﻋﺪ ﺪ ﻴﻭﻋ Appropriate Uygun ﻭﻓﻖ ﹺﻭﻓﹶﺎﻗﹰﺎ He paid him in full Ona hesabını tamamen ödedi ﻭﰲ ﻩ ﻭﻓﱠﺎ Guest, delegation Misafir, heyet ﻭﻓﺪ ﻭﻓﹾﺪﹰﺍ He fulfilled Vefa gösterdi 2 ﻭﰲ ﻭﻓﱠﻰ It was paid in full Tamamen ödendi 2 ﻭﰲ ﺖ ﻴﻭﱢﻓ Respect, grandeur Vakar, saygı ﻭﻗﺮ ﻭﻗﹶﺎﺭﹰﺍ He protected us Bizi korudu ﻭﻗﻲ ﺎﻭﻗﹶﺎﻧ 1 2 1 494 He protected him Onu korudu 1 ﻭﻗﻲ ﻩ ﻭﻗﹶﺎ He protected them Onları korudu 1 ﻭﻗﻲ ﻢ ﻫ ﻭﻗﹶﺎ It spread Kapladı 1 ﻭﻗﺐ ﺐ ﻭﹶﻗ Time Vakit, zaman ﻭﻗﺖ ﺖ ﻭ ﹾﻗ Its time Onun vakti ﻭﻗﺖ ﺎﺘﻬﻭ ﹾﻗ Weight, deafness Ağırlık, sağırlık ﻭﻗﺮ ﺍﻭ ﹾﻗﺮ - ﺮ ﻭ ﹾﻗ Weight Ağırlık ﻭﻗﺮ ﹺﻭﻗﹾﺮﹰﺍ To fall, occur Düştü, vaki oldu ﻭﻗﻊ ﻊ ﻳ ﹶﻘ - ﻊ ﻭﹶﻗ Its occurrence Vaki olması ﻭﻗﻊ ﺖ ﻌ ﻭ ﹾﻗ It fell, happened Düştü, vaki oldu, vazife oldu ﻭﻗﻊ ﺖ ﻌ ﻭﹶﻗ - ﺖ ﻌ ﻭﹶﻗ Its occurrence Onun vaki olması ﻭﻗﻊ ﺎﺘﻬﻌ ﻭ ﹾﻗ To stop, stand Durdu, dikildi 1 ﻭﻗﻒ ﻒ ﻭﹶﻗ It was made to stand Durduruldu, dikiltildi 1 ﻭﻗﻒ ﻒ ﻗﻭ And stop (imp, pl) Ve durdurun 1 ﻭﻗﻒ ﻗﻔﹸﻮﻭ They were made to stand Durduruldular 1 ﻭﻗﻒ ﻗﻔﹸﻮﹾﺍﻭ And stop (imp, pl) them Onları durdurun 1 ﻭﻗﻒ ﻢ ﻫ ﻗﻔﹸﻮﻭ And protect (imp) us Ve bizi koru 1 ﻭﻗﻲ ﺎﻗﻨﻭ And protect (imp) them Ve onları koru 1 ﻭﻗﻲ ﻢ ﻗ ﹺﻬﻭ Fuel Yakıt ﻭﻗﺪ ﺩ ﻮ ﻭﹸﻗ Its fuel Onun yakıtı ﻭﻗﺪ ﺎﺩﻫ ﻭﻗﹸﻮ To protect, defend Korudu, kolladı 1 ﻭﻗﻲ ﻲﻳﻘ - ﻭﻗﹶﻲ He striked with his fist Yumruk attı 1 ﻭﻛﺰ ﺰ ﻭ ﹶﻛ He striked him with his fist Ona yumruk attı 1 ﻭﻛﺰ ﻩ ﺰ ﻭ ﹶﻛ He was entrusted Vekil edildi 2 ﻭﻛﻞ ﻭ ﱢﻛ ﹶﻞ And eat (imp, dual) Ve yiyin (ikil) 1 ﺃﻛﻞ ﻼ ﻭ ﹸﻛ ﹶ We have entrusted Vekil kıldık 2 ﻭﻛﻞ ﺎﻭ ﱠﻛ ﹾﻠﻨ 1 495 1 And eat (imp) Ve yiyin Proxy, guardian Vekil, koruyucu Turn (imp) Dön And really if Ve eğer gerçekten And not Ve değil It turned them Onları çevirdi Protection 1 1 ﺃﻛﻞ ﻭ ﹸﻛﻠﹸﻮﺍ ﻭﻛﻞ ﻴ ﹲﻞﻭﻛ ﻭﱄ ﻭ ﱢﻝ ﻦ ﺌﻭﹶﻟ ﻭ ﹶﻻ ﻭﱄ ﻢ ﻫ ﻭ ﱠﻻ Velayet, koruyuculuk ﻭﱄ ﻳ ﹸﺔﻭ ﹶﻻ Their protection Onların velayeti ﻭﱄ ﺘﻬﹺﻢﻴٰﻭﻟ And let it come (imp) Ve gelsin 1 ﺃﰐ ﺕ ﺘ ﹾﺄﻭﹾﻟ Let there be (imp) Olsun 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﺘ ﹸﻜﻭﹾﻟ Let him look (imp) Baksın 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﺘﻭﹾﻟ She gave birth Doğurdu 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﻭﹶﻟ He was born Doğuruldu 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﻟﻭ Child Çocuk ﻭﻟﺪ ﺍﻭﹶﻟﺪ - ﺪ ﻭﹶﻟ Young boys, children Gençler ﻭﻟﺪ ﺍ ﹲﻥﹺﻭﹾﻟﺪ I was born Doğdum 1 ﻭﻟﺪ ﺕ ﺪﻭﻟ They (fm) gave birth Doğurdular (dş) 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﹶﻥ ﻭﹶﻟ They (fm) gave birth to them Onları doğurdular 1 ﻭﻟﺪ ﻢ ﻬ ﻧﺪ ﻭﹶﻟ His child Onun çocuğu ﻭﻟﺪ ﻩ ﺪ ﻭﹶﻟ - ﻩ ﺪ ﻭﹶﻟ Her child Onun (dş) çocuğu ﻭﻟﺪ ﺎﺪﻫ ﻭﹶﻟ And but Ve lakin, fakat But we Fakat biz ﺎﻜﻨ ﻭﹶﻟ But you (pl) Fakat siz ﻢ ﻨ ﹸﻜﻜ ﻭﹶﻟ But he Fakat o But they Fakat onlar ﻢ ﻬ ﻨﻜ ﻭﹶﻟ But I Fakat ben ﻲﻜﻨ ﻭﹶﻟ 1 ﻦ ﻜ ﻭﹶﻟ - ﻦ ﻜ ﻟﻭ ﻪ ﻨﻜ ﻭﹶﻟ 496 ﲪﻞ ﻤ ﹾﻞ ﺤ ﻨﻭﹾﻟ Let us bear (imp) Yüklenelim If, even if Şayet, eğer, olsa bile Turn (imp, pl) Dönün 1 ﻭﱄ ﻭﻟﱡﻮﹾﺍ They turned Döndüler 1 ﻭﱄ ﺍﻭﱠﻟﻮ - ﺍﻭﱠﻟﻮ If not, even if not Değilse, olmasaydı Protector Dost, koruyucu To turn Döndü And let them believe (imp) 1 ﻮ ﻭﹶﻟ ﻮ ﹶﻻ ﻭﹶﻟ ﻭﱄ ﺎﻟﻴﻭ - ﻲ ﻟﻭ 1 ﻭﱄ ﻮﻟﱢﻲ ﻳ - ﻭﻟﱠﻰ Đman etsinler 4 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﺆ ﻴﻭﹾﻟ And let them hold (imp) Tutsunlar 1 ﺃﺧﺬ ﺧﺬﹸﻭﺍ ﻴ ﹾﺄﻭﹾﻟ Let them cry, weep (imp, pl) Ağlasınlar 1 ﺑﻜﻲ ﺒﻜﹸﻮﺍﻴﻭﹾﻟ You turned Döndün 1 ﻭﱄ ﺖ ﻴﻭﱠﻟ And let him fear (imp) Sakınsın 8 ﻭﻗﻲ ﺘ ﹺﻖﻴﻭﹾﻟ And let them fear (imp) Sakınsınlar 8 ﻭﻗﻲ ﺘ ﹺﻖﻴﻭﹾﻟ And let him be cautious (imp) Dikkatli olsun, inceliklere baksın 5 ﻟﻄﻒ ﻒ ﺘﹶﻠ ﱠﻄﻴﻭﹾﻟ You (pl) turned Döndünüz 1 ﻭﱄ ﻢﻴﺘﻭﱠﻟ Intimates Sırdaş ﻭﰿ ﺠ ﹰﺔ ﻴﻭﻟ Let them find (imp) Bulsunlar 1 ﻭﺟﺪ ﻭﺍﺠﺪ ﻴ ﹺﻭﹾﻟ Let him decree (imp) Hüküm versin 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﻴﻭﹾﻟ Let him fear (imp) Korksun 1 ﺧﺸﻲ ﺶ ﺨ ﻴﻭﹾﻟ As a child Çocukken ﻭﻟﺪ ﻴﺪﹰﺍﻭﻟ Let him call, pray (imp) Dua etsin, çağırsın 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺪ ﻴﻭﹾﻟ And let them ask (imp) Sorsunlar 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺄﻟﹸﻮﺍ ﻴﻭﹾﻟ And let them be chaste (imp) Đffetli olsunlar 10 ﻋﻔﻒ ﻒ ﻔ ﻌ ﺘﺴ ﻴﻭﹾﻟ And let them bear witness (imp) Şahit olsunlar 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﻴﻭﹾﻟ Let them overlook (imp) Hoş görsünler 1 ﺻﻔﺢ ﻮﺍﺼ ﹶﻔﺤ ﻴﻭﹾﻟ Let them draw (imp, fm) Vursunlar (dş) 1 ﺿﺮﺏ ﻦ ﺑﻀ ﹺﺮ ﻴﻭﹾﻟ 497 And let them circumambulate (imp) Tavaf etsinler 5 ﻃﻮﻑ ﻮﻓﹸﻮﺍ ﻴ ﱠﻄﻭﹾﻟ And let them forgive (imp) Affetsinler 1 ﻋﻔﻮ ﻌﻔﹸﻮﺍ ﻴﻭﹾﻟ That he knows Bilmesi için 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻴﻭﹾﻟ And let them say (imp) Desinler 1 ﻗﻮﻝ ﻴﻘﹸﻮﻟﹸﻮﺍﻭﹾﻟ Let him write (imp) Yazsın 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﻴ ﹾﻜﻭﹾﻟ Your (pl) protector Dostunuz, veliniz ﻭﱄ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻟﻭ And let him dictate (imp) Yazdırsın ﻣﻠﻞ ﻠ ﹺﻞﻤ ﻴﻭﹾﻟ Our protector Dostumuz, velimiz ﻭﱄ ﺎﻴﻨﻟﻭ His protector Onun dostu, velisi ﻭﱄ ﻪ ﻴﻟﻭ Their protector Onların dostu, velisi ﻭﱄ ﻢ ﻬ ﻴﻟﻭ Their (dual) protector O ikisinin dostu, velisi ﻭﱄ ﺎﻬﻤ ﻴﻟﻭ And let them fulfill (imp) Ve yerine getirsinler ﻭﰲ ﻮﻓﹸﻮﺍﻭﹾﻟﻴ My protector Benim velim, dostum ﻭﱄ ﻲ ﻴﻟﻭ - ﻰﻟﻴﻭ And he distanced himself Ve yan çizdi ﻧﺄﻱ ﻧﺌﹶﺎﻭ -ﻧﺄﹶﻯﻭ Bestower Karşılıksız veren ﻭﻫﺐ ﺏ ﺎﻭﻫ Shining Parlayan ﻭﻫﺞ ﺎﺎﺟﻭﻫ To bestow, grant Karşılıksız verdi 1 ﻭﻫﺐ ﺐ ﻬ ﻳ - ﺐ ﻫ ﻭ She granted Verdi (dş) 1 ﻭﻫﺐ ﺖ ﺒﻫ ﻭ We granted Verdik 1 ﻭﻫﺐ ﺎﺒﻨﻫ ﻭ Weakened Zayıfladı 1 ﻭﻫﻦ ﻦ ﻫ ﻭ Weakness Zayıflık ﻭﻫﻦ ﻫﻨﹰﺎ ﻭ - ﻫ ﹴﻦ ﻭ They weakened Gevşediler 1 ﻭﻫﻦ ﻮﺍﻫﻨ ﻭ It was hidden Gizlendi 1 ﻭﺭﻱ ﻱ ﻭ ﹺﺭﻭ Ah, that Vay ﻳ ﹶﻜﹶﺎ ﱠﻥﻭ Ah, that Vay ona ﻪ ﻧﻳ ﹶﻜﹶﺄﻭ Woe Vay haline, yazıklar olsun 4 2 1 498 ﻳ ﹲﻞﻭ ﺎﻳﹶﻠﻨﻭ - ﺎﺘﻨﻳﹶﻠﻭ Woe to us Yazıklar olsun bize Woe to me Yazıklar olsun bana ﻰﻳﹶﻠﺘﻭ Woe to you Yazıklar olsun sana ﻚ ﻳﹶﻠﻭ Woe to you (pl) Yazıklar olsun size ﻢ ﻳﹶﻠ ﹸﻜﻭ 499 ي He calls to account Sorumlu tutar, muaheze eder 3 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﺍﻳﺆ He calls you (pl) to account Sizi sorumlu tutar 3 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺧ ﹸﺬ ﹸﻛ ﺍﻳﺆ He calls them to account Onları sorumlu tutar 3 ﺃﺧﺬ ﻢﺧ ﹸﺬﻫ ﺍﻳﺆ That it is given Verilmesi 4 ﺃﰐ ﺕ ﺆ ﻳ That he gives you (pl) Size vermesi 4 ﺃﰐ ﻢ ﺗ ﹸﻜﺆ ﻳ That they give Vermeleri 4 ﺃﰐ ﻮﺍﺆﺗ ﻳ They are given Verilirler 4 ﺃﰐ ﻮ ﹶﻥ ﺗﺆ ﻳ It is given Verilir 4 ﺃﰐ ﻰﺆﺗ ﻳ He gives Verir 4 ﺃﰐ ﻲﺆﺗ ﻳ He gives me Bana verir 4 ﺃﰐ ﻴ ﹺﻦﺗﺆ ﻳ That he gives him Ona vermesi 4 ﺃﰐ ﻪ ﻴﺗﺆ ﻳ He gives him Ona verir 4 ﺃﰐ ﻪ ﻴﺆﺗ ﻳ That he gives them Onlara vermesi 4 ﺃﰐ ﻢ ﻬ ﻴﺗﺆ ﻳ He gives them Onlara verir 4 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹺﻬﺆﺗ ﻳ It is transferred Nakledilir 1 ﺃﺛﺮ ﺮ ﺆﹶﺛ ﻳ They prefer Tercih ederler 4 ﺃﺛﺮ ﻭ ﹶﻥﺛﺮﺆ ﻳ He is taken, seized Alınır, yakalanır 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﺆ ﻳ That he is taken Alınması 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹾﺬ ﺆ ﻳ It is delayed Tehir edilir, ertelenir 2 ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺆ ﻳ That he delays Tehir etmesi 2 ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺆ ﻳ He delays Tehir eder, erteler 2 ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺆ ﻳ That he delays you (pl) Sizi tehir etmesi 2 ﺃﺧﺮ ﺮﻛﹸﻢ ﺧ ﺆ ﻳ - ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺧ ﺆ ﻳ He delays them Onları erteler 2 ﺃﺧﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺧ ﺆ ﻳ He returns Geri verir 2 ﺃﺩﻱ ﺩ ﺆ ﻳ He returns it Onu geri verir 2 ﺃﺩﻱ ﻩ ﺩ ﺆ ﻳ 500 That it is permitted Đzin verilmesi 1 ﺃﺫﻥ ﺆ ﹶﺫ ﹶﻥ ﻳ It is permitted Đzin verilir 1 ﺃﺫﻥ ﺆ ﹶﺫ ﹸﻥ ﻳ They harm, hurt Eziyet ederler 1 ﺃﺫﻱ ﺆﺫﹸﻭ ﹶﻥ ﻳ He harms, hurts Zarar verir, rahatsız eder 1 ﺃﺫﻱ ﻱﺆﺫ ﻳ That they (fm) get harmed Eziyet edilmeleri (dş) 1 ﺃﺫﻱ ﻦ ﻳﺆ ﹶﺫ ﻳ Despaired Yeise, ümitsizliğe düştü 1 ﻳﺄﺱ ﺲ ﺌﻳ They (fm) despaired Ümitsizliğe düştüler (dş) 1 ﻳﺄﺱ ﻦ ﺴ ﺌﻳ They despaired Ümitsizliğe düştüler 1 ﻳﺄﺱ ﻮﺍﺌﺴﻳ He is turned away Çevrilir 1 ﺃﻓﻚ ﻚ ﺆﹶﻓ ﻳ They are turned away Çevrilirler 1 ﺃﻓﻚ ﺆﹶﻓﻜﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ He joins, reconciles Birleştirir, yakınlaştırır 2 ﺃﻟﻒ ﻒ ﺆﱢﻟ ﻳ They swear off Karısına yaklaşmama yemini eder 4 ﺃﻟﻮ ﺆﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They are ordered Emrolunurlar 1 ﺃﻣﺮ ﻭ ﹶﻥﻣﺮ ﺆ ﻳ He believes, gives safety Đman eder, inanır, emin kılar 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻳ They believe Đman ederler (dş) 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻳ That he believes Đman etmesi 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﺆ ﻳ - ﻦ ﻣ ﺆ ﻳ Indeed he believes Elbette iman eder 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﻳ Indeed they believe Elbette iman ederler 4 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻨﻣ ﺆ ﻳ That they believe Đman etmeleri 4 ﺃﻣﻦ ﻮﺍﻣﻨ ﺆ ﻳ They believe Đman ederler 4 ﺃﻣﻦ ﻮ ﹶﻥﻣﻨ ﺆ ﻳ Tires, makes tired Yorar, yorgunluk verir 1 ﺃﻭﺩ ﺩ ﻭﻳﺆ It tires him Onu yorar 1 ﺃﻭﺩ ﻩ ﺩ ﻭﻳﺆ Despairing Mey’us, ümitsiz ﻳﺄﺱ ﺎﻳﺌﹸﻮﺳ - ﺱ ﻭﻳﺆ He supports Destekler ﺃﻳﺪ ﺪ ﻳﺆ ﻳ O! Ey! O my Lord Ey Rabbim 1 ﺎﻳ ﺭﺑﺐ 501 ﺏ ﺭ ﺎﻳ O my people Ey kavmim ﻗﻮﻡ ﻮ ﹺﻡ ﺎ ﹶﻗﻳ O our people Ey kavmimiz ﻗﻮﻡ ﺎﻣﻨ ﻮ ﺎ ﹶﻗﻳ I wish it had Keşke ﺖ ﻴﺎ ﹶﻟﻳ I wish we had Keşke biz ﺎﺘﻨﻴﺎ ﹶﻟﻳ I wish I had Keşke ben ﺘﻨﹺﻲﻴﺎ ﹶﻟﻳ I wish he had Keşke o ﺎﺘﻬﻴﺎ ﹶﻟﻳ Woe to us Yazık bize ﺎﺘﻨﻳﹶﻠﻭ ﺎﻳ Woe to me Yazık bana ﻰﻳﹶﻠﺘﻭ ﺎﻳ Woe to us Yazık bize ﺎﻳﹶﻠﻨﻭ ﺎﻳ O John (pbuh) Ey Yahya (AS) O! Ey ﺎﺘﻬﻳﺎﹶﺃﻳ O! Ey ﻪ ﻳﺎﹶﺃﻳ That he refuses Kaçınması, reddetmesi Dry ﻰﺤﻴ ﻳ ﺎﻳ ﺃﰊ ﺏ ﻳ ﹾﺎ Kuru ﻳﺒﺲ ﺲ ﺎﹺﺑ ﹴﻳ Dry ones Kurular ﻳﺒﺲ ﺕ ﺎﺎﹺﺑﺴﻳ He refuses Kaçınır, reddeder 1 ﺃﰊ ﻰﻳ ﹾﺄﺑ That he comes Gelmesi 1 ﺃﰐ ﺕ ﻳ ﹾﺎ That he brings Getirmesi 1 ﺃﰐ ﺕ ﺑﹺـ ﻳ ﹾﺄ That he comes to you Sana gelmesi 1 ﺃﰐ ﻚ ﺗﻳ ﹾﺎ That he comes to you (pl) Size gelmesi 1 ﺃﰐ ﻢ ﺗ ﹸﻜﻳ ﹾﺄ That he swears Yemin etmesi 8 ﺃﻟﻮ ﺗ ﹺﻞﻳ ﹾﺄ They order each other, consult Birbirine emrederler, danışırlar 8 ﺃﻣﺮ ﻭ ﹶﻥﻤﺮ ﺗﻳ ﹾﺄ That he comes to him Ona gelmesi 1 ﺃﰐ ﻪ ﺗﻳ ﹾﺎ That he comes to them Onlara gelmesi 1 ﺃﰐ ﻢ ﺗ ﹺﻬﻳ ﹾﺎ That they come Gelmeleri 1 ﺃﰐ ﻮﺍﻳ ﹾﺄﺗ That they come to you Sana gelmeleri 1 ﺃﰐ ﻙ ﻮﻳ ﹾﺄﺗ 502 1 That they come to you (pl) Size gelmeleri 1 ﺃﰐ ﻢ ﻮ ﹸﻛﺄﺗﻳ They come Gelirler 1 ﺃﰐ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﺄﺗ They come to you Sana gelirler 1 ﺃﰐ ﻚ ﻧﻮﻳ ﹾﺄﺗ They come to us Bize gelirler 1 ﺃﰐ ﺎﻧﻨﻮﻳ ﹾﺄﺗ They come to me Bana gelirler 1 ﺃﰐ ﻮﻧﹺﻲﻳ ﹾﺄﺗ He/it comes Gelir 1 ﺃﰐ ﻲﻳ ﹾﺎﺗ That he/it comes Gelmesi 1 ﺃﰐ ﻲ ﺗﻳ ﹾﺄ He/it brings Getirir 1 ﺃﰐ ﻲ ﺑﹺـﻳ ﹾﺎﺗ They (dual) come Gelirler (ikil) 1 ﺃﰐ ﻥ ﺎﺗﻴﻳ ﹾﺎ They (dual) come to her Ona gelirler (ikil) 1 ﺃﰐ ﺎﺎﹺﻧﻬﺗﻴﻳ ﹾﺎ That it comes to you Sana gelmesi 1 ﺃﰐ ﻚ ﻴﺗﻳ ﹾﺎ That it comes to you (pl) Size gelmesi 1 ﺃﰐ ﻢ ﻴ ﹸﻜﺗﻳ ﹾﺄ It comes to you (dual) Size (ikil) gelir 1 ﺃﰐ ﺎﻴ ﹸﻜﻤﻳ ﹾﺎﺗ They (fm) come Gelirler (dş) 1 ﺃﰐ ﲔ ﺗﻳ ﹾﺄ He/it comes to us Bize gelir 1 ﺃﰐ ﺎﻴﻨﻳ ﹾﺄﺗ They (fm) come to you Sana gelirler (dş) 1 ﺃﰐ ﻚ ﻨﻴﻳ ﹾﺄﺗ Indeed it comes to you (pl) Size mutlaka gelir 1 ﺃﰐ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻴﺗﻳ ﹾﺄ That he/it comes to me Bana gelmesi 1 ﺃﰐ ﻴﻨﹺﻰﺗﻳ ﹾﺎ Indeed it comes to me Bana mutlaka gelir 1 ﺃﰐ ﻲﻴﻨﺗﻳ ﹾﺎ It comes to me Bana gelir 1 ﺃﰐ ﻴﻨﹺﻰﺗﻳ ﹾﺄ He/it comes to me Bana gelir 1 ﺃﰐ ﻴﻨﹺﻲﻳ ﹾﺄﺗ He/it comes to him Ona gelir 1 ﺃﰐ ﻪ ﻴﻳ ﹾﺄﺗ He/it comes to her Ona (dş) gelir 1 ﺃﰐ ﺎﻴﻬﻳ ﹾﺎﺗ He/it comes to them Onlara gelir 1 ﺃﰐ ﻴﻬﹺﻢﻳ ﹾﺄﺗ That he/it comes to them Onlara gelmesi 1 ﺃﰐ ﻢ ﻬ ﻴﺗﻳ ﹾﺄ Gog Yecüc ﺝ ﻮﻳ ﹾﺎﺟ 503 He takes, seizes Tutar, yakalar 1 ﺃﺧﺬ ﺧ ﹸﺬ ﻳ ﹾﺄ That he seizes you (pl) Sizi tutması 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﺧ ﹶﺬ ﹸﻛ ﻳ ﹾﺄ That he seizes him Onu tutması 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺧ ﹾﺬ ﻳ ﹾﺄ That he seizes them Onları tutması 1 ﺃﺧﺬ ﻢ ﻫ ﺧ ﹶﺬ ﻳ ﹾﺄ That they take Tutmaları 1 ﺃﺧﺬ ﺧﺬﹸﻭﹾﺍ ﻳ ﹾﺄ They take Tutarlar 1 ﺃﺧﺬ ﺧﺬﹸﻭ ﹶﻥ ﻳ ﹾﺄ They take it/them Onu/onları tutarlar 1 ﺃﺧﺬ ﺎﻧﻬﺧﺬﹸﻭ ﻳ ﹾﺄ That they take it/him Onu tutmaları 1 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺧﺬﹸﻭ ﻳ ﹾﺄ That he permits Đzin vermesi 1 ﺃﺫﻥ ﻳ ﹾﺄ ﹶﺫ ﹶﻥ That he permits Đzin vermesi 1 ﺃﺫﻥ ﻳ ﹾﺄ ﹶﺫ ﹾﻥ They falsify Uydururlar 1 ﺃﻓﻚ ﻓﻜﹸﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﺄ Ruby Yakut That he eats Yemesi 1 ﺃﻛﻞ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹶﻞ He eats Yer 1 ﺃﻛﻞ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹸﻞ They (dual) eat O ikisi yerler 1 ﺃﻛﻞ ﻥ ﻼ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹶ They (fm) eat Onlar yerler (dş) 1 ﺃﻛﻞ ﻦ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛ ﹾﻠ That he eats it Onu yemesi 1 ﺃﻛﻞ ﻪ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛﹶﻠ He eats it Onu yer 1 ﺃﻛﻞ ﻪ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛﹸﻠ He eats them Onları (dş) yer 1 ﺃﻛﻞ ﻦ ﻬ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛﹸﻠ That they eat Onları n yemeleri 1 ﺃﻛﻞ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮﹾﺍ They eat Onlar yerler 1 ﺃﻛﻞ ﻳ ﹾﺄ ﹸﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ He suffers Acı duyar, elem duyar 1 ﺃﱂ ﻢ ﻳ ﹾﺎﹶﻟ They suffer Elem duyarlar 1 ﺃﱂ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﺄﹶﻟﻤ They spare you (pl) Sizi uzak tutarlar 1 ﺃﻟﻮ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻳ ﹾﺄﻟﹸﻮ He orders Emreder 1 ﺃﻣﺮ ﺮ ﻣ ﻳ ﹾﺄ That he orders you (pl) Size emretmesi 1 ﺃﻣﺮ ﺮﻛﹸﻢ ﻣ ﻳ ﹾﺄ ﺕ ﺎﻗﹸﻮﻳ 504 He orders you (pl) Size emreder 1 ﺃﻣﺮ ﺮﻛﹸﻢ ﻣ ﻳ ﹾﺄ He orders them Onlara emreder 1 ﺃﻣﺮ ﻢﺮﻫ ﻣ ﻳ ﹾﺄ They order Emrederler 1 ﺃﻣﺮ ﻭ ﹶﻥﻣﺮ ﻳ ﹾﺄ He becomes secure Emin olur, emniyette olur, güvenir 1 ﺃﻣﻦ ﻦ ﻣ ﻳ ﹾﺄ That they become secure Emin olmaları 1 ﺃﻣﻦ ﻮﹾﺍﻣﻨ ﻳ ﹾﺄ they become secure of you Sizden emin olurlar 1 ﺃﻣﻦ ﻢ ﻮ ﹸﻛﻣﻨ ﻳ ﹾﺄ Its time comes Vakti gelir 1 ﺃﱐ ﻥ ﻳ ﹾﺄ They (fm) pledge allegiance to you Sana bağlılık yemini ederler (dş) 1 ﺑﻴﻊ ﻚ ﻨﻌ ﺎﹺﻳﻳﺒ They pledge allegiance Bağlılık yemini ederler 1 ﺑﻴﻊ ﻮ ﹶﻥﺎﹺﻳﻌﻳﺒ They pledge allegiance to you Sana bağlılık yemini ederler 1 ﺑﻴﻊ ﻚ ﻧﻮﺎﹺﻳﻌﻳﺒ That he seeks Araması, istemesi 8 ﺑﻐﻲ ﺘ ﹺﻎﺒﻳ They seek Ararlar, isterler 8 ﺑﻐﻲ ﻮ ﹶﻥﺘﻐﺒﻳ He seeks Arar, ister 8 ﺑﻐﻲ ﻲﺘﻐﺒﻳ Surely they will slit Mutlaka yaracaklar 1 ﺑﺘﻚ ﻦ ﺘ ﹸﻜﺒﻳ That he tests, tries Đmtihan etmesi 8 ﺑﻠﻮ ﻲ ﻠﺘﺒﻳ That he tests you (pl) Sizi imtihan etmesi 8 ﺑﻠﻮ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻠﺘﺒﻳ He disperses Yayar 1 ﺑﺜﺚ ﺚ ﺒ ﱡﻳ It scratches Eşeler 1 ﲝﺚ ﺚ ﺤ ﹸ ﺒﻳ He diminishes Eksiltir 1 ﲞﺲ ﺲ ﺨ ﺒﻳ That he diminishes Eksiltmesi 1 ﲞﺲ ﺲ ﺨ ﺒﻳ They are diminished Eksiltilirler 1 ﲞﺲ ﻮ ﹶﻥﺨﺴ ﺒﻳ He becomes stingy Cimrilik eder 1 ﲞﻞ ﺨ ﹸﻞ ﺒﻳ That he becomes stingy Cimrilik etmesi 1 ﲞﻞ ﺨ ﹾﻞ ﺒﻳ They become stingy Cimrilik ederler 1 ﲞﻞ ﺨﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﻳ That he discloses Açığa vurması 4 ﺑﺪﻭ ﺪ ﺒﻳ He begins Başlatır 4 ﺑﺪﺃ ﺉ ﺪ ﺒﻳ 505 He begins Başlatır 1 ﺑﺪﺃ ﺪﹸﺃ ﺒﻳ It is exchanged Değiştirilir 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﻳ He exchanges Değiştirir 2 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﻳ That he changes Değiştirmesi 1 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹶﻝ ﺒﻳ That he changes us Bizi değiştirmesi 1 ﺑﺪﻝ ﺎﺪﹶﻟﻨ ﺒﻳ That he changes him Onu değiştirmesi 1 ﺑﺪﻝ ﻪ ﺪﹶﻟ ﺒﻳ That he changes them (dual) O ikisini değiştirmesi 1 ﺑﺪﻝ ﺎﻬﻤ ﺪﹶﻟ ﺒﻳ That they exchange Değiştirmeleri 2 ﺑﺪﻝ ﺪﹸﻟﻮﹾﺍ ﺒﻳ They exchange it Onu değiştirirler 2 ﺑﺪﻝ ﻪ ﻧﺪﻟﹸﻮ ﺒﻳ That he discloses it Onu açığa vurması 4 ﺑﺪﻭ ﺎﺪﻫ ﺒﻳ They disclose Açığa vururlar 4 ﺑﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﺒﺪﻳ That he discloses Açığa vurması 4 ﺑﺪﻭ ﻯ ﺪ ﺒﻳ They (fm) disclose Açığa vururlar (dş) 4 ﺑﺪﻭ ﻦ ﻳﺒﺪﻳ They begin Başlarlar ﺑﺪﺃ ﺪٶُﺍ ﺒﻳ Dry Kuru ﻳﺒﺲ ﺴﹰﺎﻳﺒ He extends, spreads Yayar, genişletir, uzatır 1 ﺑﺴﻂ ﻂ ﺴﹸ ﺒﻳ He extends it Onu genişletir 1 ﺑﺴﻂ ﻪ ﺴ ﹸﻄ ﺒﻳ That they extend Genişletmeleri, açmaları 1 ﺑﺴﻂ ﺴﻄﹸﻮﹾﺍ ﺒﻳ He gives good news Müjdeler 2 ﺑﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺒﻳ He gives you good news Seni müjdeler 2 ﺑﺸﺮ ﻙ ﺮ ﺸ ﺒﻳ He gives you (fm) good news Seni (dş) müjdeler 2 ﺑﺸﺮ ﻙ ﺮ ﺸ ﺒﻳ He gives them good news Onları müjdeler 2 ﺑﺸﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺸ ﺒﻳ He sees Görür, gözetir 4 ﺑﺼﺮ ﺮ ﺼ ﺒﻳ That they see, perceive Görmeleri, anlamaları 1 ﺑﺼﺮ ﻭﹾﺍﺼﺮ ﺒﻳ They see Görürler 4 ﺑﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﺒﻳ They are made to see Birbirlerine gösterilirler 2 ﺑﺼﺮ ﻢ ﻬ ﻧﻭﺼﺮ ﺒﻳ 4 506 He extends Genişletir 1 ﺑﺴﻂ ﻂ ﺼﹸ ﺒﻳ Indeed he lags behind Yavaş davranır, ağırdan alır 1 ﺑﻄﺄ ﻦ ﺒ ﱢﻄﹶﺌﻳ That he seizes Yakalaması 1 ﺑﻄﺶ ﺶ ﻄ ﺒﻳ He seizes Yakalar 1 ﺑﻄﺶ ﺶ ﻄ ﺒﻳ They seize Yakalarlar 1 ﺑﻄﺶ ﻮ ﹶﻥﻄﺸ ﺒﻳ That he nullifies Đptal etmesi 1 ﺑﻄﻞ ﻄ ﹶﻞ ﺒﻳ He nullifies Đptal eder, boşa çıkarır 1 ﺑﻄﻞ ﻄ ﹸﻞ ﺒﻳ That he sends, resurrects Diriltmesi, göndermesi 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹶ ﺒﻳ He sends, resurrects Diriltir, gönderir 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹸ ﺒﻳ He is sent, resurrected Diriltilir, gönderilir 1 ﺑﻌﺚ ﺚ ﻌ ﹸ ﺒﻳ That he raises you Seni yükseltmesi 1 ﺑﻌﺚ ﻚ ﻌﹶﺜ ﺒﻳ He resurrects you (pl) Sizi diriltir 1 ﺑﻌﺚ ﻢ ﻌﹸﺜ ﹸﻜ ﺒﻳ Indeed he raises Mutlaka diriltir 1 ﺑﻌﺚ ﻦ ﻌﹶﺜ ﺒﻳ He resurrects them Onları diriltir 1 ﺑﻌﺚ ﻢ ﻬ ﻌﹸﺜ ﺒﻳ That they are resurrected Diriltilmeleri 1 ﺑﻌﺚ ﻌﺜﹸﻮﹾﺍ ﺒﻳ They are resurrected Diriltilirler 1 ﺑﻌﺚ ﻌﺜﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﻳ They seek Ararlar, isterler 1 ﺑﻐﻲ ﻮ ﹶﻥﺒﻐﻳ They seek for you (pl) Sizin için isterler 1 ﺑﻐﻲ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮﺒﻐﻳ They seek it Onu isterler 1 ﺑﻐﻲ ﺎﻧﻬﻮﺒﻐﻳ He seeks, oppresses Arar, haddi aşar 1 ﺑﻐﻲ ﻲﺒﻐﻳ They transgress Aşarlar, karışırlar (ikil) 1 ﺑﻐﻲ ﻥ ﺎﻐﻴ ﺒﻳ It remains Baki kalır 1 ﺑﻘﻲ ﺒﻘﹶﻰﻳ They weep, cry Ağlarlar 1 ﺑﻜﻲ ﺒﻜﹸﻮ ﹶﻥﻳ He despairs Ümit keser 1 ﺑﻠﺲ ﺲ ﻠﺒﻳ That he/it reaches Ulaşması 1 ﺑﻠﻎ ﺒﹸﻠ ﹶﻎﻳ He/it reaches Ulaşır 1 ﺑﻠﻎ ﺒﹸﻠ ﹸﻎﻳ 507 He notifies, conveys Ulaştırır, tebliğ eder 2 ﺑﻠﻎ ﺒﱢﻠ ﹸﻎﻳ That they (dual) reach Ulaşması (ikil) 1 ﺑﻠﻎ ﺎﺒﹸﻠﻐﻳ Surely he/it reaches Mutlaka ulaşır 1 ﺑﻠﻎ ﻦ ﻐ ﺒﹸﻠﻳ That they reach Ulaşmaları 1 ﺑﻠﻎ ﻮﹾﺍﺒﹸﻠﻐﻳ That they convey Ulaştırırlar, tebliğ ederler 2 ﺑﻠﻎ ﻮ ﹶﻥﺒﱢﻠﻐﻳ He tests, tries Đmtihan eder 1 ﺑﻠﻮ ﺒﻠﹸﻮﻳ That he tests you (pl) Sizi imtihan etmesi 1 ﺑﻠﻮ ﻢ ﻮ ﹸﻛ ﺒﹸﻠﻳ He tests you (pl) Sizi imtihan eder 1 ﺑﻠﻮ ﻢ ﺒﻠﹸﻮ ﹸﻛﻳ Indeed he tests you (pl) Sizi mutlaka imtihan eder 1 ﺑﻠﻮ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮ ﺒﹸﻠﻳ That he tests me Beni imtihan etmesi 1 ﺑﻠﻮ ﻮﻧﹺﻲ ﺒﹸﻠﻳ It decays Yok olur 1 ﺑﻠﻮ ﺒﻠﹶﻰﻳ That he tests Đmtihan etmesi 4 ﺑﻠﻮ ﻲ ﻠﺒﻳ O, son of my mother Ey anamın oğlu It perishes Yok olur 1 ﺑﻮﺭ ﺭ ﻮﻳﺒ They spend the night Gecelerler 1 ﺑﻴﺖ ﻮ ﹶﻥﻳﺒﹺﻴﺘ They plan by night Geceleyin kurarlar 2 ﺑﻴﺖ ﻮ ﹶﻥﻴﺘﺒﻳ They become white Ağarır 9 ﺑﻴﺾ ﺾ ﻴﺒﻳ That he makes clear Açıklaması 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﻳ He makes clear Açıklar 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﻳ That he makes clear Açıklaması 2 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﻳ He clarifies Açıklar 4 ﺑﲔ ﲔ ﻳﹺﺒ He makes it clear Onu açıklar 2 ﺑﲔ ﺎﻨﻬﻴﺒﻳ He stays behind Geri kalır 5 ﺃﺧﺮ ﺮ ﺧ ﺘﹶﺄﻳ Orphans Yetimler ﻳﺘﻢ ﻰﺎﻣﻳﺘ That he repents, turns Tevbe etmesi 1 ﺗﻮﺏ ﺐ ﺘﻳ That he exchanges Değiştirmesi 5 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹺﻝ ﺒﺘﻳ ﻲ ﻣ ﻦ ﹸﺍ ﺑﺍ ﺎﻡ = ﻳ ﺆ ﻨﺒﻳ 508 He destroys Mahveder 2 ﺗﱪ ﺮ ﺒﺘﻳ He follows Takip eder, arkasından gelir 2 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺒﺘﻳ He follows Takip eder 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﻳ That he follows Takip etmesi 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﻳ He is followed Takip eder 4 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺘﹺﺒﻳ He is followed Takip edilir 8 ﺗﺒﻊ ﻊ ﺒﺘﻳ He follows it Onu takip eder 1 ﺗﺒﻊ ﺎﻌﻬ ﺒﺘﻳ He follows them Onları takip eder 8 ﺗﺒﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﺘﹺﺒﻳ They follow you (pl) Sizi takip ederler 8 ﺗﺒﻊ ﻢ ﻮ ﹸﻛﺘﹺﺒﻌﻳ They follow Takip ederler 8 ﺗﺒﻊ ﻮ ﹶﻥﺘﹺﺒﻌﻳ They follow Takip ederler 4 ﺗﺒﻊ ﻮ ﹶﻥﺘﹺﺒﻌﻳ They settle Konaklar, yerleşir 5 ﺑﻮﺃ ﻮﹸﺃ ﺒﺘﻳ That it becomes clear Açığa çıkması 5 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﺘﻳ It becomes clear Açığa çıkar 5 ﺑﲔ ﻦ ﻴﺒﺘﻳ He sips Yudumlar 5 ﺟﺮﻉ ﻉ ﺮ ﺠ ﺘﻳ He sips it Onu yudumlar 5 ﺟﺮﻉ ﻪ ﻋ ﺮ ﺠ ﺘﻳ He avoids Kaçınır 1 ﺟﻨﺐ ﺐ ﻨﺠ ﺘﻳ He avoids it Ondan kaçınır 1 ﺟﻨﺐ ﺎﺒﻬﻨﺠ ﺘﻳ They dispute Tartışırlar 6 ﺣﺠﺞ ﻮ ﹶﻥﺎﺟﺘﺤﻳ He goes for judgment Muhakeme olur 6 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺎ ﹶﻛﺘﺤﻳ That they go for judgment Muhakeme olmaları 6 ﺣﻜﻢ ﻮﺍﺎ ﹶﻛﻤﺘﺤﻳ They whisper to each other Fısıldarlar 6 ﺧﻔﺖ ﻮ ﹶﻥﺎﹶﻓﺘﺘﺨﻳ It confounds him Onu çarpar 1 ﺧﺒﻂ ﻪ ﺒ ﹸﻄﺨ ﺘﻳ That he takes Edinmesi 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹶﺬ ﺘﻳ He takes Edinir, benimser 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹸﺬ ﺘﻳ That he takes Edinmesi 8 ﺃﺧﺬ ﺨ ﹾﺬ ﺘﻳ 509 That he takes it/her Onu edinmesi 8 ﺃﺧﺬ ﺎﺨ ﹶﺬﻫ ﺘﻳ That they take Edinmeleri 8 ﺃﺧﺬ ﺨﺬﹸﻭﹾﺍ ﺘﻳ They take Edinirler 8 ﺃﺧﺬ ﺨﺬﹸﻭ ﹶﻥ ﺘﻳ They take you Seni edinirler 8 ﺃﺧﺬ ﻚ ﻧﺨﺬﹸﻭ ﺘﻳ That they take it/him Onu edinmeleri 8 ﺃﺧﺬ ﻩ ﺨﺬﹸﻭ ﺘﻳ He snatches away Kapıp götürür 5 ﺧﻄﻒ ﻒ ﺨ ﱠﻄ ﺘﻳ He is snatched away Kapılıp götürülür 5 ﺧﻄﻒ ﻒ ﺨ ﱠﻄ ﺘﻳ He snatches you (pl) away Sizi kapıp götürür 5 ﺧﻄﻒ ﻢ ﺨ ﱠﻄ ﹶﻔ ﹸﻜ ﺘﻳ That they remain behind Geri kalmaları 5 ﺧﻠﻒ ﺨﱠﻠﻔﹸﻮﹾﺍ ﺘﻳ They choose Seçerler 5 ﺧﲑ ﻭ ﹶﻥﻴﺮﺨ ﺘﻳ They ponder Gereği gibi düşünürler 5 ﺩﺑﺮ ﻭ ﹶﻥﺑﺮﺪ ﺘﻳ He receives admonition Öğüt alır, hatırlar 5 ﺫﻛﺮ ﺮ ﺘ ﹶﺬ ﱠﻛﻳ They receive admonition Öğüt alırlar, hatırlarlar 5 ﺫﻛﺮ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹶﺬ ﱠﻛﺮﻳ They (dual) return to each other Geri döner (ikil) 6 ﺭﺟﻊ ﺎﺟﻌ ﺍﺘﺮﻳ He waits Bekler, fırsat bekler 5 ﺭﺑﺺ ﺺ ﺑﺮ ﺘﻳ They (fm) wait Beklerler (dş) 5 ﺭﺑﺺ ﻦ ﺼ ﺑﺮ ﺘﻳ They wait Beklerler 5 ﺭﺑﺺ ﻮ ﹶﻥﺑﺼﺮ ﺘﻳ They hesitate Bocalarlar, tereddüt ederler 5 ﺭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﺩﺩ ﺮ ﺘﻳ He watches Kontrol eder, gözetler 5 ﺭﻗﺐ ﺐ ﺮﱠﻗ ﺘﻳ He leaves Terk eder 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺘﻳ That he is left Terk edilmesi 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺘﻳ He is left Terk edilir 1 ﺗﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺘﻳ That he deprives you (pl) Sizi mahrum etmesi 1 ﻭﺗﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺘﻳ That they are left Terk edilmeleri 1 ﺗﺮﻙ ﺮﻛﹸﻮﺍ ﺘﻳ He purifies himself Arınır, temizlenir 5 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱠﻰ ﺘﻳ That they ask each other Soruşmaları 6 ﺳﺄﻝ ﺎ َﺀﻟﹸﻮﺍﺘﺴﻳ 510 They ask each other Soruşurlar 6 ﺳﺄﻝ ﺎﺀﻟﹸﻮ ﹶﻥﺘﺴﻳ They slip away Sıvışıp giderler 5 ﺳﻠﻞ ﺴﱠﻠﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﻳ That it rots Bozulması 5 ﺳﻨﻪ ﻪ ﻨﺴ ﺘﻳ They supplicate humbly Yalvarırlar 5 ﺿﺮﻉ ﻮ ﹶﻥﺮﻋ ﻀ ﺘﻳ He clean himself Temizlenir 5 ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺘ ﹶﻄﻳ That they clean themselves Temizlenmeleri 5 ﻃﻬﺮ ﻭﹾﺍﻬﺮ ﺘ ﹶﻄﻳ They clean themselves Temizlenirler 5 ﻃﻬﺮ ﺮﻭ ﹶﻥ ﻬ ﺘ ﹶﻄﻳ They recognize each other Birbirini bilirler, tanışırlar 6 ﻋﺮﻑ ﺭﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﺘﻌﻳ That he transgresses Aşması, geçmesi 5 ﻋﺪﻭ ﺪ ﻌ ﺘﻳ They learn Öğrenirler 5 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﱠﻠﻤ ﺘﻳ They wink at each other Kaş-göz işareti yaparlar 6 ﻏﻤﺰ ﻭ ﹶﻥﻣﺰ ﺎﺘﻐﻳ That it changes Bozulması, değişmesi 5 ﻏﲑ ﺮ ﻴﻐ ﺘﻳ It gushed forth Fışkırır 6 ﻓﺠﺮ ﺮ ﺠ ﺘ ﹶﻔﻳ Ayrılırlar (ikil) 8 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹶﺎ ﺘ ﹶﻔﻳ Ayrılırlar 8 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺘ ﹶﻔﻳ That he asserts superiority Üstünlük taslaması 5 ﻓﻀﻞ ﻀ ﹶﻞ ﺘ ﹶﻔﻳ They (fm) break up, split Çatlarlar (dş) 5 ﻓﻄﺮ ﺮ ﹶﻥ ﺘ ﹶﻔ ﱠﻄﻳ That they understand well Đyice anlamaları 5 ﻓﻘﻪ ﻮﹾﺍﺘ ﹶﻔ ﱠﻘﻬﻳ He ponders, thinks well Düşünür, tefekkür eder 5 ﻓﻜﺮ ﺮ ﺘ ﹶﻔ ﱠﻜﻳ That they ponder Düşünmeleri 5 ﻓﻜﺮ ﻭﹾﺍﺘ ﹶﻔ ﱠﻜﺮﻳ They ponder, think well Düşünürler 5 ﻓﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹶﻔ ﱠﻜﺮﻳ That they incline Eğilmeleri 5 ﻓﻴﺄ ﻴﹸﺄﺘ ﹶﻔﻳ - ﺍﻴﺆﺘ ﹶﻔﻳ That he becomes cautious Sakınması 8 ﻭﻗﻲ ﺘ ﹺﻖﻳ He accepts Kabul eder 5 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹸﻞﺘ ﹶﻘﻳ That it is accepted Kabul edilmesi 5 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹶﻞﺘ ﹶﻘﻳ That he precedes Öne geçmesi 5 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﺘ ﹶﻘﻳ They (dual) separate, become divided They separate, become divided 511 He precedes Đleri gider, öne geçer 5 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﺘ ﹶﻘﻳ That he becomes cautious of him Ondan sakınması 8 ﻭﻗﻲ ﻪ ﺘ ﹾﻘﻳ They become cautious Korunurlar, sakınırlar 8 ﻭﻗﻲ ﺘﻘﹸﻮ ﹶﻥﻳ He becomes cautious Korunur, sakınır 8 ﻭﻗﻲ ﻲﺘﻘﻳ They recline Yaslanırlar 8 ﻭﻛﺄ ﻭ ﹶﻥﻜﺆ ﺘﻳ He becomes arrogant Büyüklenir 5 ﻛﱪ ﺮ ﺒﺘ ﹶﻜﻳ They become arrogant Büyüklenirler 5 ﻛﱪ ﻭ ﹶﻥﺒﺮﺘ ﹶﻜﻳ He speaks Konuşur 5 ﻛﻠﻢ ﻢ ﺘ ﹶﻜﱠﻠﻳ They speak Konuşurlar 5 ﻛﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﺘ ﹶﻜﱠﻠﻤﻳ They blame each other Birbirlerini kınarlar 6 ﻟﻮﻡ ﻮ ﹶﻥﻭﻣ ﻼ ﺘ ﹶﻳ He receives Alır 5 ﻟﻘﻲ ﺘﹶﻠﻘﱠﻰﻳ He recites Okur 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹸﻮﹾﺍﻳ - ﺘﻠﹸﻮﻳ They recite Okurlar 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹸﻮ ﹶﻥﻳ They recite it Onu okurlar 1 ﺗﻠﻮ ﻪ ﻧﺘﻠﹸﻮﻳ He recites it Onu okur 1 ﺗﻠﻮ ﻩ ﺘﻠﹸﻮﻳ It is read Okunur 1 ﺗﻠﻮ ﺘﻠﹶﻰﻳ That he completes Tamamlaması 4 ﲤﻢ ﻢ ﺘﻳ He completes Tamamlar 4 ﲤﻢ ﻢ ﺘﻳ They touch each other Birbirine dokunurlar 6 ﻣﺴﺲ ﺎﺎﺳﺘﻤﻳ He profits, enjoys Yararlanır, faydalanır 5 ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﺘﻳ That they profit, enjoy Faydalanmaları 5 ﻣﺘﻊ ﻮﹾﺍﺘﻌﻤ ﺘﻳ They profit, enjoy Faydalanırlar 5 ﻣﺘﻊ ﻮ ﹶﻥﺘﻌﻤ ﺘﻳ He swaggers Böbürlenir 5 ﻣﻄﻲ ﻤﻄﱠﺎ ﺘﻳ - ﻤﻄﱠﻰ ﺘﻳ That they wish Đstemeleri 5 ﻣﲏ ﻮ ﻨﻤ ﺘﻳ They wish Đsterler 5 ﻣﲏ ﻮ ﹶﻥ ﻨﻤ ﺘﻳ They wish it Onu isterler 5 ﻣﲏ ﻪ ﻧﻮﻤﻨ ﺘﻳ 512 That they wish it Onu istemeleri 5 ﻣﲏ ﻩ ﻮ ﻨﻤ ﺘﻳ They hold secret counsel Gizlice danışırlar 6 ﳒﻮ ﻮ ﹶﻥ ﺟ ﺎﺘﻨﻳ They dispute Çekişirler, tartışırlar 6 ﻧﺰﻉ ﻮ ﹶﻥﺯﻋ ﺎﺘﻨﻳ They forbid each other Birbirini vazgeçirirler, yasaklarlar 6 ﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻫ ﺎﺘﻨﻳ It descends Đner, devamlı iner 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﺘﻳ He hides himself Gizlenir, saklanır 6 ﻭﺭﻱ ﻯﺍﺭﺘﻮﻳ That he repents, turns Tevbe etmesi 1 ﺗﻮﺏ ﺏ ﻮﻳﺘ He repents, turns Tevbe eder 1 ﺗﻮﺏ ﺏ ﻮﻳﺘ He repents, turns Tevbe eder 1 ﺗﻮﺏ ﺍﻟﹶﻰ ﺏ ﻮﻳﺘ He accepts repentance Tevbeyi kabul eder 1 ﺗﻮﺏ ﻋﻠﹶﻰ ﺏ ﻮﻳﺘ That they repent, turn Tevbe etmeleri 1 ﺗﻮﺏ ﻮﺍﻮﺑﻳﺘ They repent, turn Tevbe ederler 1 ﺗﻮﺏ ﻮ ﹶﻥﻮﺑﻳﺘ He makes die Öldürür, vefat ettirir 5 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﺎ ﺘﻳ He makes you (pl) die Sizi öldürür 5 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﺎﻛﹸﻢ ﺘﻳ He makes them (fm) die Onları (dş) öldürür 5 ﻭﰲ ﻦ ﻫ ﻮﻓﱠﺎ ﺘﻳ They make die Öldürürler 5 ﻭﰲ ﻮ ﹶﻥ ﻮﱠﻓ ﺘﻳ They are made to die Öldürülürler, ölürler 5 ﻭﰲ ﻮ ﹶﻥ ﻮﱠﻓ ﺘﻳ They make them die Onları öldürürler 5 ﻭﰲ ﻢ ﻬ ﻧﻮ ﻮﱠﻓ ﺘﻳ He makes die Öldürür 5 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﻰ ﺘﻳ He is made to die Öldürülür 5 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﻰ ﺘﻳ He puts his trust Vekil eder, tevekkül eder 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛ ﹸﻞ ﺘﻳ That he puts his trust Tevekkül etmesi 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛ ﹾﻞ ﺘﻳ They put their trust Tevekkül ederler 5 ﻭﻛﻞ ﻮ ﱠﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﻳ That he turns away Yüz çevirmesi 5 ﻭﱄ ﻮ ﱠﻝ ﺘﻳ He befriends them Onları dost edinir 5 ﻭﱄ ﻢ ﻬ ﻮﱠﻟ ﺘﻳ They turn away, befriend Dönerler, dönüp giderler, yüz çevirirler 5 ﻭﱄ ﺍﻮﱠﻟﻮ ﺘﻳ - ﻮﻟﱠﻮﺍ ﺘﻳ 513 They befriend Dost edinirler 5 ﻭﱄ ﻮ ﹶﻥ ﻮﱠﻟ ﺘﻳ They befriend him Onu dost edinirler 5 ﻭﱄ ﻪ ﻧﻮ ﻮﱠﻟ ﺘﻳ He turns away, befriends Yüz çevirir, dost edinir 5 ﻭﱄ ﻮﻟﱠﻰ ﺘﻳ Orphan Yetim ﻳﺘﻢ ﺎﻴﻤﻳﺘ - ﻢ ﻴﻳﺘ Two orphans Đki yetim ﻳﺘﻢ ﻴ ﹺﻦﻤ ﻴﻳﺘ He wanders Gezinir 1 ﺗﻴﻪ ﻪ ﻴﺘﻳ They wander Gezinirler 1 ﺗﻴﻪ ﻮ ﹶﻥﻴﻬﻳﺘ That he makes firm Sabit kılması 2 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻳﹶﺜ He makes firm Sabit kılar, sağlamlaştırır 2 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻳﹶﺜ That he makes firm Sabit kılması 2 ﺛﺒﺖ ﺖ ﺒﻳﹶﺜ He makes firm, ties Sabit kılar, tutar, bağlar 1 ﺛﺒﺖ ﺖ ﻳﹾﺜﹺﺒ That they tie you Seni bağlamaları 1 ﺛﺒﺖ ﻙ ﻮﻳﹾﺜﹺﺒﺘ That he subdues Hakim olması 4 ﺛﺨﻦ ﻦ ﺨ ﻳﹾﺜ Madinah Medine şehri He gains dominance Yener, ele geçirir 1 ﺛﻘﻒ ﻒ ﻳﹾﺜ ﹶﻘ That they defeat you (pl) Sizi yenmeleri 1 ﺛﻘﻒ ﻢ ﻳﹾﺜ ﹶﻘﻔﹸﻮ ﹸﻛ They hide Gizlerler 1 ﺛﲏ ﻮ ﹶﻥﻳﹾﺜﻨ He cries for help Bağırır, yardım ister 1 ﺟﺄﺭ ﺮ ﺠﹶﺌ ﻳ They cry for help Bağırırlar, yardım isterler 1 ﺟﺄﺭ ﻭ ﹶﻥﺠﹶﺄﺭ ﻳ - ﻭ ﹶﻥﺠﹶﺌﺮ ﻳ He disputes, argues Mücadele eder 1 ﺟﺪﻝ ﺩ ﹸﻝ ﺎﻳﺠ He disputes with us Bizimle mücadele eder 1 ﺟﺪﻝ ﺎﺩﹸﻟﻨ ﺎﻳﺠ That they dispute with you (pl) Sizinle mücadele etmeleri 1 ﺟﺪﻝ ﻢ ﺩﻟﹸﻮ ﹸﻛ ﺎﻳﺠ They dispute Mücadele ederler 1 ﺟﺪﻝ ﺩﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﻳﺠ They dispute with you Seninle mücadele ederler 1 ﺟﺪﻝ ﻚ ﻧﺩﻟﹸﻮ ﺎﻳﺠ He is protected Korunur 4 ﺟﻮﺭ ﺭ ﺎﻳﺠ He strives, struggles Cihad eder, mücahede eder 3 ﺟﻬﺪ ﺪ ﻫ ﺎﻳﺠ ﺏ ﻳﹾﺜ ﹺﺮ 514 That they strive, struggle Cihad etmeleri 3 ﺟﻬﺪ ﻭﹾﺍﻫﺪ ﺎﻳﺠ They strive, struggle Cihad ederler 3 ﺟﻬﺪ ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﻳﺠ He becomes neighbor Komşu kalır 3 ﺟﻮﺭ ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺠ He becomes neighbor to you Seninle komşu olurlar 3 ﺟﻮﺭ ﻚ ﻧﻭﺎ ﹺﻭﺭﻳﺠ That he responds Cevap vermesi, icabet etmesi 4 ﺟﻮﺏ ﺐ ﺠ ﻳ ﹺ It is brought Toplanır, getirilir 1 ﺟﱯ ﻰﺠﺒ ﻳ He chooses Seçer 8 ﺟﱯ ﺘﺒﹺﻲﺠ ﻳ He chooses you Seni seçer 8 ﺟﱯ ﻚ ﺘﺒﹺﻴﺠ ﻳ They avoid Uzak dururlar, kaçınırlar 8 ﺟﻨﺐ ﻮ ﹶﻥﺘﹺﻨﺒﺠ ﻳ He rejects, denies Đnkâr eder 1 ﺟﺤﺪ ﺪ ﺤ ﺠ ﻳ They rejects, deny Đnkâr ederler 1 ﺟﺤﺪ ﻭ ﹶﻥﺤﺪ ﺠ ﻳ He finds Bulur 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﺠ ﻳ ﹺ That he finds Bulması 1 ﻭﺟﺪ ﺪ ﺠ ﻳ ﹺ That he finds you Seni bulması 1 ﻭﺟﺪ ﻙ ﺪ ﺠ ﻳ ﹺ That he finds him Onu bulması 1 ﻭﺟﺪ ﻩ ﺪ ﺠ ﻳ ﹺ That they find Bulmaları 1 ﻭﺟﺪ ﻭﹾﺍﺠﺪ ﻳ ﹺ They find Bulurlar 1 ﻭﺟﺪ ﻭ ﹶﻥﺠﺪ ﻳ ﹺ They find him Onu bulurlar 1 ﻭﺟﺪ ﻪ ﻧﻭﺠﺪ ﻳ ﹺ He pulls Çeker 1 ﺟﺮﺭ ﺮ ﺠ ﻳ That he protects you (pl) Sizi kurtarması 4 ﺟﻮﺭ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺠ ﻳ ﹺ He commits crime Suç işler 1 ﺟﺮﻡ ﻡ ﺠ ﹺﺮ ﻳ He incites you to crime Sizi adaletsizliğe sevk eder 1 ﺟﺮﻡ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻣ ﺠ ﹺﺮ ﻳ He pulls him Onu çeker 1 ﺟﺮﺭ ﻩ ﺮ ﺠ ﻳ It flows, runs Akar, gider 1 ﺟﺮﻱ ﺠﺮﹺﻱ ﻳ That he is recompensed Karşılığı verilmesi 1 ﺟﺰﻱ ﺰ ﺠ ﻳ He is recompensed for it Ona onun karşılığı verilir 1 ﺟﺰﻱ ﻩ ﺍﺠﺰ ﻳ 515 They are recompensed Onlara karşılığı verilir 1 ﺟﺰﻱ ﻭ ﹶﻥ ﺰ ﺠ ﻳ He is recompensed Karşılığı verilir 1 ﺟﺰﻱ ﻯﺠﺰ ﻳ He recompenses Karşılığını verir 1 ﺟﺰﻱ ﺠﺰﹺﻱ ﻳ That he recompenses you Sana karşılığını vermesi 1 ﺟﺰﻱ ﻚ ﻳﺠ ﹺﺰ ﻳ That he recompenses them Onlara karşılığını vermesi 1 ﺟﺰﻱ ﻢ ﻬ ﻳﺠ ﹺﺰ ﻳ That he makes, does Yapması, kılması 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﺠ ﻳ He makes, does, places Yapar, yerleştirir, kurar, kılar 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﺠ ﻳ That he makes, does Yapması, kılması 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﺠ ﻳ He makes you Sizi kılar 1 ﺟﻌﻞ ﻢ ﻌﹸﻠ ﹸﻜ ﺠ ﻳ That he makes me Beni kılması 1 ﺟﻌﻞ ﻌ ﹾﻠﻨﹺﻲ ﺠ ﻳ That he makes him Onu kılması 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﻌﹶﻠ ﺠ ﻳ He makes him Onu kılar 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﻌﹸﻠ ﺠ ﻳ That he makes him Onu kılması 1 ﺟﻌﻞ ﻪ ﻌ ﹾﻠ ﺠ ﻳ They make, do, place Yaparlar, kılarlar 1 ﺟﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺠ ﻳ That they make, do, place Onu yapmaları 1 ﺟﻌﻞ ﻩ ﻌﻠﹸﻮ ﺠ ﻳ He sits Oturur 1 ﺟﻠﺲ ﺲ ﻠﺠ ﻳ He reveals Ortaya çıkarır 2 ﺟﻠﻲ ﺠﻠﱢﻲ ﻳ He reveals it Onu ortaya çıkarır 2 ﺟﻠﻲ ﺎﺠﻠﱢﻴﻬ ﻳ He runs Koşar 1 ﲨﺢ ﺢ ﻤ ﺠ ﻳ They run Koşarlar 1 ﲨﺢ ﻮ ﹶﻥﻤﺤ ﺠ ﻳ He gathers Toplar, bir araya getirir 1 ﲨﻊ ﻊ ﻤ ﺠ ﻳ He gathers you (pl) Sizi toplar 1 ﲨﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻤ ﺠ ﻳ Indeed he gathers you (pl) Mutlaka sizi toplar 1 ﲨﻊ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻌ ﻤ ﺠ ﻳ They gather, collect Toplarlar 1 ﲨﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺠ ﻳ He becomes ignorant Cahillik eder 1 ﺟﻬﻞ ﻬ ﹸﻞ ﺠ ﻳ They become ignorant Cahillik ederler 1 ﺟﻬﻞ ﻬﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺠ ﻳ 516 He/it comes Gelir 1 ﺟﻴﺄ ﻳﺠﹺﻲ ُﺀ He responds Cevap verir, icabet eder 4 ﺟﻮﺏ ﺐ ﻴﺠ ﻳ ﹺ He protects Kurtarır 4 ﺟﻮﺭ ﲑ ﺠ ﻳ ﹺ He protects me Beni kurtarır 4 ﺟﻮﺭ ﲑﻧﹺﻰ ﺠ ﻳ ﹺ He disputes Tartışır, delil getirir 3 ﺣﺠﺞ ﺝ ﺎﻳﺤ They dispute with you (pl) Sizinle tartışmaları 3 ﺣﺠﺞ ﻮﻛﹸﻢﺎﺟﻳﺤ They dispute Tartışırlar, delil getirirler 3 ﺣﺠﺞ ﻮ ﹶﻥﺎﺟﻳﺤ He opposes Karşı gelir 1 ﺣﺪﺩ ﺩ ﺎﻳﺤ That he opposes Karşı gelmesi 3 ﺣﺪﺩ ﺩ ﺩ ﺎﻳﺤ They oppose Karşı gelirler 1 ﺣﺪﺩ ﻭ ﹶﻥﺎﺩﻳﺤ They wage war Harbederler, savaşırlar 3 ﺣﺮﺏ ﻮ ﹶﻥﺎ ﹺﺭﺑﻳﺤ He is called to account Hesaba çekilir 2 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺳ ﺎﻳﺤ He calls to account Hesaba çeker 2 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺳ ﺎﻳﺤ That he calls you (pl) to account Sizi hesaba çekmesi 2 ﺣﺴﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺳ ﺎﻳﺤ That it is encompassed Kuşatılması 4 ﺣﻮﻁ ﻁ ﺎ ﹶﻳﺤ It is encompassed Kuşatılır 4 ﺣﻮﻁ ﻁ ﺎ ﹸﻳﺤ He protects Muhafaza eder 3 ﺣﻔﻆ ﻆ ﻓ ﹸﺎﻳﺤ They protect Muhafaza ederler 3 ﺣﻔﻆ ﻓﻈﹸﻮ ﹶﻥﺎﻳﺤ He talks Konuşur 3 ﺣﻮﺭ ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺤ They talk Onunla konuşur 3 ﺣﻮﺭ ﻩ ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺤ He loves, likes Sever 4 ﺣﺒﺐ ﺐ ﺤ ﻳ That he likes you (pl) Sizi sevsin 4 ﺣﺒﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺤﹺﺒ ﻳ They are made happy Neşelendirilirler 1 ﺣﱪ ﻭ ﹶﻥﺒﺮﺤ ﻳ He keeps, imprisons Tutar, hapseder 1 ﺣﺒﺲ ﺲ ﺤﹺﺒ ﻳ He imprisons him Onu hapseder 1 ﺣﺒﺲ ﻪ ﺴ ﺤﹺﺒ ﻳ Surely it becomes worthless Muhakkak değersiz olur 1 ﺣﺒﻂ ﻦ ﺒ ﹶﻄﺤ ﻳ 517 He loves them Onları sever 4 ﺣﺒﺐ ﻢ ﻬ ﺒﺤ ﻳ They love, like Severler 4 ﺣﺒﺐ ﻮ ﹶﻥﺤﺒ ﻳ They like you (pl) Sizi severler 4 ﺣﺒﺐ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮﺤﺒ ﻳ They love him Onu severler 4 ﺣﺒﺐ ﻪ ﻧﻮﺤﺒ ﻳ They like them Onları severler 4 ﺣﺒﺐ ﻢ ﻬ ﻧﻮﺤﺒ ﻳ He expects Hesap eder, bekler, umar 8 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﺘﺤ ﻳ That they expect Hesap etmeleri 8 ﺣﺴﺐ ﻮﹾﺍﺴﺒ ِ ﺘﺤ ﻳ They expect Hesap ederler 8 ﺣﺴﺐ ﻮ ﹶﻥﺴﺒ ِ ﺘﺤ ﻳ He reports, narrates Bahseder, icat eder 2 ﺣﺪﺙ ﺙ ﺪ ﹸ ﺤ ﻳ He brings about, causes Ortaya çıkarır, ihdas eder 4 ﺣﺪﺙ ﺙ ﺪ ﹸ ﺤ ﻳ He fears Korkar, çekinir 1 ﺣﺬﺭ ﺭ ﺤ ﹶﺬ ﻳ He warns Sakındırır 2 ﺣﺬﺭ ﺭ ﺤ ﱢﺬ ﻳ He warns you (pl) Sizi sakındırır 2 ﺣﺬﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﺤ ﱢﺬ ﻳ They fear Korkarlar, çekinirler 1 ﺣﺬﺭ ﻭ ﹶﻥﺤ ﹶﺬﺭ ﻳ They distort, falsify Tahrif ederler, bozarlar 2 ﺣﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﺤ ﻳ They distort it, falsify it Onu tahrif ederler, bozarlar 2 ﺣﺮﻑ ﻪ ﻧﺮﻓﹸﻮ ﺤ ﻳ He makes move Hareket ettirir 2 ﺣﺮﻙ ﻙ ﺮ ﺤ ﻳ He makes unlawful, forbid Haram kılar, haram sayar 2 ﺣﺮﻡ ﻡ ﺮ ﺤ ﻳ They make unlawful, forbid Haram kılarlar, haram sayarlar 2 ﺣﺮﻡ ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﺤ ﻳ They make it unlawful Onu haram sayarlar 2 ﺣﺮﻡ ﻪ ﻧﻮﺮﻣ ﺤ ﻳ He grieves Hüzünlenir 1 ﺣﺰﻥ ﺰ ﹸﻥ ﺤ ﻳ He makes grieve Üzer, incitir 1 ﺣﺰﻥ ﺰ ﹸﻥ ﺤ ﻳ They (fm) grieve Üzülürler (dş) 1 ﺣﺰﻥ ﺰ ﱠﻥ ﺤ ﻳ That it grieves you Seni üzmesi 1 ﺣﺰﻥ ﻚ ﻧﺰ ﺤ ﻳ It grieves me Beni üzer 1 ﺣﺰﻥ ﻧﻨﹺﻲﺰ ﺤ ﻳ It grieves them Onları üzer 1 ﺣﺰﻥ ﻢ ﻬ ﻧﺰ ﺤ ﻳ 518 They grieve Üzülürler 1 ﺣﺰﻥ ﻮ ﹶﻥﺰﻧ ﺤ ﻳ He thinks Düşünür, hesabeder 1 ﺣﺴﺐ ﺐ ﺴ ﺤ ﻳ Indeed he thinks Zannetmesi 1 ﺣﺴﺐ ﻦ ﺒﺴ ﺤ ﻳ He thinks it Onu zanneder 1 ﺣﺴﺐ ﻪ ﺒﺴ ﺤ ﻳ He thinks them Onları zanneder 1 ﺣﺴﺐ ﻢ ﻬ ﺒﺴ ﺤ ﻳ They think Zannederler 1 ﺣﺴﺐ ﻮ ﹶﻥﺴﺒ ﺤ ﻳ They become jealous Haset ederler, kıskanırlar 1 ﺣﺴﺪ ﻭ ﹶﻥﺴﺪ ﺤ ﻳ He does good Đyilik eder, iyilik yapar 4 ﺣﺴﻦ ﻦ ﺴ ِﺤ ﻳ They do good Đyilik ederler 4 ﺣﺴﻦ ﻮ ﹶﻥﺴﻨ ِﺤ ﻳ He gathers Haşreder, bir araya toplar 1 ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺤ ﻳ That he is gathered Bir araya toplanması 1 ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺤ ﻳ He is gathered Bir araya toplanır 1 ﺣﺸﺮ ﺮ ﺸ ﺤ ﻳ He gathers them Onları bir araya toplar 1 ﺣﺸﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﺸ ﺤ ﻳ That they are gathered Toplanmaları 1 ﺣﺸﺮ ﻭﹾﺍﺸﺮ ﺤ ﻳ They are gathered Toplanırlar 1 ﺣﺸﺮ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﺤ ﻳ He urges Teşvik eder 1 ﺣﻀﻲ ﺾ ﺤ ﻳ He becomes present Huzura gelir 1 ﺣﻀﺮ ﺮ ﻀ ﺤ ﻳ They become present with me Benim huzuruma gelirler 1 ﺣﻀﺮ ﻥ ﻭﻀﺮ ﺤ ﻳ They (fm) menstruate Adet görürler 1 ﺣﻴﺾ ﻦ ﻀ ﺤ ﻳ He crushes Ezer 1 ﺣﻄﻢ ﻢ ﻄ ﺤ ﻳ Indeed he crushes Mutlaka sizi ezer 1 ﺣﻄﻢ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻤ ﻄ ﺤ ﻳ He protects Korur 1 ﺣﻔﻆ ﻆ ﺤ ﹶﻔ ﹸ ﻳ They (fm) protect Korurlar (dş) 1 ﺣﻔﻆ ﻦ ﺤ ﹶﻔ ﹾﻈ ﻳ That they protect Korumaları 1 ﺣﻔﻆ ﺤ ﹶﻔﻈﹸﻮﹾﺍ ﻳ They protect it Onu korurlar 1 ﺣﻔﻆ ﻪ ﻧﺤ ﹶﻔﻈﹸﻮ ﻳ That it presses you (pl) Sizi sıkıştırması 1 ﺣﻔﻮ ﻢ ﻔ ﹸﻜ ﺤ ﻳ 519 That it proves true Hak olması 1 ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﻳ It proves true Hak olur 1 ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﻳ That he establishes truth Hakkı ortaya çıkarması 4 ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﻳ He establishes truth Hakkı ortaya çıkarır 4 ﺣﻘﻖ ﻖ ﺤ ﻳ That he decrees Hükmetmesi 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﻳ He decrees Hükmeder, hüküm verir 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﻳ That he decrees Hükmetmesi 1 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﹸﻜ ﻳ He makes judge Hakem yapar 2 ﺣﻜﻢ ﻢ ﺤ ﱢﻜ ﻳ He establishes Sağlamlaştırır 4 ﺣﻜﻢ ﻢ ﻜ ﺤ ﻳ They (dual) decree Hüküm verirler (ikil) 2 ﺣﻜﻢ ﻥ ﺎﺤ ﹸﻜﻤ ﻳ That they make you judge Seni hakem yapmaları 2 ﺣﻜﻢ ﻙ ﻮﺤ ﱢﻜﻤ ﻳ They decree Hüküm verirler 1 ﺣﻜﻢ ﻮ ﹶﻥﺤ ﹸﻜﻤ ﻳ They make you judge Seni hakem yaparlar 2 ﺣﻜﻢ ﻚ ﻧﻮﺤ ﱢﻜﻤ ﻳ That it becomes lawful Helal olması 1 ﺣﻠﻞ ﺤ ﱠﻞ ﻳ It becomes lawful, descends Helal olur, iner 1 ﺣﻠﻞ ﺤ ﱡﻞ ﻳ He makes lawful, settles Helal kılar, yerleştirir 4 ﺣﻠﻞ ﺤ ﱡﻞ ﻳ He swears Yemin eder 1 ﺣﻠﻒ ﻒ ﻠﺤ ﻳ Indeed they swear Mutlaka yemin ederler 1 ﺣﻠﻒ ﻦ ﻠ ﹸﻔﺤ ﻳ They swear Yemin ederler 1 ﺣﻠﻒ ﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥﺤ ﻳ He shaves, gets haircut Tıraş olur 1 ﺣﻠﻖ ﻖ ﻠﺤ ﻳ That it becomes lawful Helal olması 1 ﺣﻠﻞ ﻠ ﹾﻞﺤ ﻳ That they make lawful Helal kılmaları 4 ﺣﻠﻞ ﺤﻠﱡﻮﹾﺍ ﻳ They become lawful Helal olurlar 1 ﺣﻠﻞ ﺤﻠﱡﻮ ﹶﻥ ﻳ They are adorned Takınırlar 1 ﺣﻠﻲ ﻮ ﹶﻥ ﺤﱠﻠ ﻳ They make it lawful Onu helal kılarlar 4 ﺣﻠﻞ ﻪ ﻧﺤﻠﱡﻮ ﻳ It is heated Kızdırılır 1 ﲪﻲ ﻰﺤﻤ ﻳ - ﺎﺤﻤ ﻳ 520 He is praised Medholunur, övülür 1 ﲪﺪ ﺪ ﻤ ﺤ ﻳ That they are praised Övülmeleri 1 ﲪﺪ ﻭﺍﻤﺪ ﺤ ﻳ That he/it is made to bear Yükletilmesi 1 ﲪﻞ ﻞﺤﻤ ﻳ He bears, carries Taşır, yüklenir 1 ﲪﻞ ﻤ ﹸﻞ ﺤ ﻳ He/it is made to bear Yükletilir 1 ﲪﻞ ﻤ ﹸﻞ ﺤ ﻳ They (fm) bear Yüklenirler (dş) 1 ﲪﻞ ﻦ ﻤ ﹾﻠ ﺤ ﻳ They (fm) bear it Onu yüklenirler (dş) 1 ﲪﻞ ﺎﻨﻬﻤ ﹾﻠ ﺤ ﻳ That they bear Yüklenmeleri 1 ﲪﻞ ﻤﻠﹸﻮﺍ ﺤ ﻳ They bear Yüklenirler 1 ﲪﻞ ﻤﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺤ ﻳ That they bear it Onu yüklenmeleri 1 ﲪﻞ ﺎﻤﻠﹸﻮﻫ ﺤ ﻳ Black smoke Kara duman ﲪﻢ ﻮ ﹴﻡﺤﻤ ﻳ That he returns Dönmesi 1 ﺣﻮﺭ ﺭ ﻮﻳﺤ He comes Girer, perde olur 1 ﺣﻮﻝ ﻮ ﹸﻝﻳﺤ That he gives life Yaşatması, diriltmesi 4 ﺣﻴﻲ ﺤ ﹺﻲ ﻳ He lives Yaşar 1 ﺣﻴﻲ ﺎﺤﻴ ﻳ Kuşatır, anlar 4 ﺣﻮﻁ ﻂ ﻴ ﹸﻳﺤ Kuşatmaları, anlamaları 4 ﺣﻮﻁ ﻴﻄﹸﻮﺍﻳﺤ Kuşatırlar 4 ﺣﻮﻁ ﻴﻄﹸﻮ ﹶﻥﻳﺤ He becomes unjust Haksızlık eder 1 ﺣﻴﻒ ﻒ ﻴﺤ ﻳ That he becomes unjust Haksızlık etmesi 1 ﺣﻴﻒ ﻒ ﻴﻳﺤ It surrounds Kuşatır 1 ﺣﻴﻖ ﻖ ﻴﻳﺤ He greets you Seni selamlar 2 ﺣﻴﻲ ﻚ ﻴﺤ ﻳ John (pbuh) Yahya (AS) He lives Yaşar, hayat bulur 1 ﺣﻴﻲ ﻰﺤﻴ ﻳ He gives life Yaşatır, diriltir 4 ﺣﻴﻲ ﺤﻴﹺﻲ ﻳ That he gives life Yaşatması, diriltmesi 4 ﺣﻴﻲ ﻲ ﺤﹺﻴ ﻳ He encompasses, understands That they encompass, understand They encompass, understand ﻰﺤﻴ ﻳ 521 He gives you (pl) life Sizi diriltir 4 ﺣﻴﻲ ﻢ ﺤﻴﹺﻴ ﹸﻜ ﻳ He gives me life Beni diriltir 4 ﺣﻴﻲ ﲔ ﺤﹺﻴ ﹺ ﻳ He gives him life Onu diriltir 4 ﺣﻴﻲ ﺎﺤﻴﹺﻴﻬ ﻳ That they try to deceive Aldatmaya çalışır 3 ﺧﺪﻉ ﻉ ﺩ ﺎﻳﺨ They try to deceive Aldatmaya çalışırlar 3 ﺧﺪﻉ ﻮ ﹶﻥﺩﻋ ﺎﻳﺨ He fears Korkar 1 ﺧﻮﻑ ﻑ ﺎﻳﺨ They (dual) fear Korkarlar (ikil) 1 ﺧﻮﻑ ﺎﻓﹶﺎﻳﺨ He fears him Ondan korkar 1 ﺧﻮﻑ ﻪ ﺎﹸﻓﻳﺨ That they fear Korkmaları 1 ﺧﻮﻑ ﺎﻓﹸﻮﺍﻳﺨ They fear Korkarlar 1 ﺧﻮﻑ ﺎﻓﹸﻮ ﹶﻥﻳﺨ He opposes Muhalefet ederler 3 ﺧﻠﻒ ﻟﻔﹸﻮ ﹶﻥﺎﻳﺨ He chooses Seçer 8 ﺧﲑ ﺭ ﺎﺨﺘ ﻳ He betrays Hainlik eder 1 ﺧﻮﻥ ﺎ ﹸﻥﺨﺘ ﻳ They betray Hainlik ederler 1 ﺧﻮﻥ ﻮ ﹶﻥﺎﻧﺨﺘ ﻳ He chooses Seçer 8 ﺧﺼﺺ ﺺ ﺘﺨ ﻳ They dispute Çekişirler 8 ﺧﺼﻢ ﻮ ﹶﻥﺼﻤ ﺘﺨ ﻳ It differs Đhtilaf eder, farklı olur 8 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺘﺨ ﻳ They differ, oppose Đhtilaf ederler, anlaşamazlar 8 ﺧﻠﻒ ﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥﺘﺨ ﻳ He seals Mühürler 1 ﺧﺘﻢ ﻢ ﺘﺨ ﻳ That he seals Mühürlemesi 1 ﺧﺘﻢ ﻢ ﺘﺨ ﻳ He deceives Hile yapar, aldatır 1 ﺧﺪﻉ ﻉ ﺪ ﺨ ﻳ That they try to deceive you Seni aldatmaya çalışmaları 3 ﺧﺪﻉ ﻙ ﻮﺪﻋ ﺨ ﻳ They deceive Hile yaparlar, aldatırlar 1 ﺧﺪﻉ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﺨ ﻳ He forsakes Bırakır, terk eder 1 ﺧﺬﻝ ﺨ ﹸﺬ ﹸﻝ ﻳ That he forsakes Seni terk etmeleri 1 ﺧﺬﻝ ﻢ ﺨ ﹸﺬﹾﻟ ﹸﻜ ﻳ He falls down Düşer, kapanır 1 ﺧﺮﺭ ﺮ ﺨ ﻳ 522 He destroys Harap eder 4 ﺧﺮﺏ ﺏ ﺨ ﹺﺮ ﻳ They destroy Harap ederler 4 ﺧﺮﺏ ﻮ ﹶﻥﺨ ﹺﺮﺑ ﻳ He/it comes out Çıkar 1 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﻳ That he/it comes out Çıkması 1 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﻳ Çıkarılır 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺮ ﺨ ﻳ Çıkarması 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻳ Çıkarır 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻳ Çıkarması 4 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﻳ O ikisinin sizi çıkarması 4 ﺧﺮﺝ ﺎﻛﹸﻢﺨ ﹺﺮﺟ ﻳ Sizi çıkarması 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﺟ ﹸﻜ ﺨ ﹺﺮ ﻳ Sizi çıkarır 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﺟ ﹸﻜ ﺨ ﹺﺮ ﻳ They (fm) come out, go out Çıkarlar (dş) 1 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺮ ﺨ ﻳ Surely they come out, go out Muhakkak çıkarlar 1 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺮ ﺨ ﻳ Muhakkak çıkarır 4 ﺧﺮﺝ ﻦ ﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻳ Muhakkak ikinizi çıkarır 4 ﺧﺮﺝ ﺎﻨ ﹸﻜﻤﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻳ Onları çıkarır 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻬ ﺟ ﺨ ﹺﺮ ﻳ Çıkmaları 1 ﺧﺮﺝ ﻮﺍﺮﺟ ﺨ ﻳ Seni çıkarmaları 4 ﺧﺮﺝ ﻙ ﻮﺨ ﹺﺮﺟ ﻳ Sizi çıkarmaları 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻮ ﹸﻛﺨ ﹺﺮﺟ ﻳ They come out, go out Çıkarlar 1 ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺨ ﻳ They are brought out, driven out Çıkarılırlar 4 ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺨ ﻳ They bring out, drive out Çıkarırlar 4 ﺧﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺨ ﹺﺮﺟ ﻳ They bring them out, drive them out Onları çıkarırlar 4 ﺧﺮﺝ ﻢ ﻬ ﻧﻮﺨ ﹺﺮﺟ ﻳ They guess, lie Tahmin ederler, yalan uydururlar 1 ﺧﺮﺹ ﻮ ﹶﻥﺮﺻ ﺨ ﻳ That they fall down Yere kapanmaları 1 ﺧﺮﺭ ﻭﺍﺨﺮ ﻳ They fall down Yere kapanırlar 1 ﺧﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﺨﺮ ﻳ He/it is brought out, driven out That he/it brings out, drives out He/it brings out, drives out That he/it brings out, drives out That they (dual) drives you (pl) out That he/it brings you (pl) out, drives you (pl) out He/it brings you (pl) out, drives you (pl) out Surely He/it brings you (pl) out, drives you (pl) out Surely He/it brings you (dual) out, drives you (dual) out He/it brings them out, drives you them out That they come out, go out That they bring you out, drive you out That they bring you (pl) out, drive you (pl) out 523 That he humiliates them Onları rezil etmesi 4 ﺧﺰﻱ ﻢ ﻫ ﺨ ﹺﺰ ﻳ He humiliates Rezil eder, utandırır 4 ﺧﺰﻱ ﺨﺰﹺﻱ ﻳ He humiliates him Onu rezil eder 4 ﺧﺰﻱ ﻪ ﺨﺰﹺﻳ ﻳ He humiliates them Onları rezil eder 4 ﺧﺰﻱ ﻢ ﺨﺰﹺﻳ ﹺﻬ ﻳ He loses Kaybeder 1 ﺧﺴﺮ ﺮ ﺴ ﺨ ﻳ He decreases, gives less Azaltır, eksiltir 4 ﺧﺴﺮ ﺮ ﺴ ِﺨ ﻳ They decrease, give less Eksiltirler 4 ﺧﺴﺮ ﻭ ﹶﻥﺴﺮ ِﺨ ﻳ That he causes to swallow Batırması, yere geçirmesi 1 ﺧﺴﻒ ﻒ ﺴ ِﺨ ﻳ He causes to swallow Batırır, yere geçirir 1 ﺧﺴﻒ ﻒ ﺴ ِﺨ ﻳ That he fears Korkması 1 ﺧﺸﻲ ﺶ ﺨ ﻳ He fears it Ondan korkar 1 ﺧﺸﻲ ﺎﺎﻫﺨﺸ ﻳ They fear Korkarlar, saygı duyarlar 1 ﺧﺸﻲ ﻮ ﹶﻥ ﺸ ﺨ ﻳ They fear him Ondan korkarlar 1 ﺧﺸﻲ ﻪ ﻧﻮ ﺸ ﺨ ﻳ He fears Korkar, saygı duyar 1 ﺧﺸﻲ ﻰﺨﺸ ﻳ They (dual) cover Örterler (ikil) 1 ﺧﺼﻒ ﻥ ﺼﻔﹶﺎ ﺨ ﻳ They dispute Çekişirler 8 ﺧﺼﻢ ﻮ ﹶﻥﺼﻤ ﺨ ﻳ He treats softly Yumuşak davranır 1 ﺧﻀﻊ ﻊ ﻀ ﺨ ﻳ He writes Yazar, hat çeker 1 ﺧﻄﻂ ﻂ ﺨﱡ ﻳ He snatches away Kapar 1 ﺧﻄﻒ ﻒ ﺨ ﹶﻄ ﻳ It is lightened Hafifletilir 2 ﺧﻔﻒ ﻒ ﺨ ﱠﻔ ﻳ That he lightens Hafifletmesi 2 ﺧﻔﻒ ﻒ ﺨ ﱢﻔ ﻳ That he lightens Hafifletmesi 2 ﺧﻔﻒ ﻒ ﺨ ﱢﻔ ﻳ That they hide, conceal Saklamaları 4 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹸﻮ ﻳ They hide themselves Saklanırlar, gizli kalırlar 1 ﺧﻔﻲ ﻮ ﹶﻥ ﺨ ﹶﻔ ﻳ They hide, conceal Gizlerler, saklarlar 4 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ He hides himself Gizlenir, saklanır 1 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹶﻰ ﻳ 524 He hides, conceals Gizler, saklar 4 ﺧﻔﻲ ﻲﺨﻔ ﻳ They (fm) hide, conceal Gizlerler (dş) 4 ﺧﻔﻲ ﲔ ﻔ ﺨ ﻳ That it becomes free Serbest kalması 1 ﺧﻠﻮ ﺨ ﹸﻞ ﻳ He becomes immortal Ebedi olur 1 ﺧﻠﺪ ﺪ ﺨﹸﻠ ﻳ That he becomes immortal Ebedi olması 1 ﺧﻠﺪ ﺪ ﺨﹸﻠ ﻳ He comes after Halef olur, yerine geçer 1 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﻳ That he breaks his word Sözünden dönmesi 4 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﻳ He breaks his word Sözünden döner 4 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﻳ He gives a successor Ona halef verir 4 ﺧﻠﻒ ﻪ ﻠ ﹸﻔﺨ ﻳ They come after Halef olurlar, yerine geçerler 1 ﺧﻠﻒ ﺨﹸﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ That he creates Yaratması 1 ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨﹸﻠ ﻳ He creates Yaratır 1 ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨﹸﻠ ﻳ He/it is created Yaratılır 1 ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨﹶﻠ ﻳ That it is created Yaratılması 1 ﺧﻠﻖ ﻖ ﺨﹶﻠ ﻳ He creates you (pl) Sizi yaratır 1 ﺧﻠﻖ ﻢ ﺨﹸﻠ ﹸﻘ ﹸﻜ ﻳ That they create Yaratmaları 1 ﺧﻠﻖ ﺨﹸﻠﻘﹸﻮﹾﺍ ﻳ They create Yaratırlar 1 ﺧﻠﻖ ﺨﹸﻠﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They are created Yaratılırlar 1 ﺧﻠﻖ ﺨﹶﻠﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ He engages in idle talk Boş konuşur, konuşmaya geçer 1 ﺧﻮﺽ ﺽ ﻮ ﺨ ﻳ That they engage in idle talk Boş konuşmaları 1 ﺧﻮﺽ ﻮﺍﻮﺿﻳﺨ They engage in idle talk Boş konuşurlar 1 ﺧﻮﺽ ﻮ ﹶﻥﻮﺿﻳﺨ He frightens Korkutur 2 ﺧﻮﻑ ﻑ ﻮ ﺨ ﻳ They frighten you Seni korkuturlar 2 ﺧﻮﻑ ﻚ ﻧﻮﻓﹸﻮ ﺨ ﻳ It is imagined Tahayyül edilir 2 ﺧﻴﻞ ﻴ ﹸﻞﺨ ﻳ Hand El ﻳﺪﻱ ﺪ ﻳ - ﺪ ﻳ Two hands Đki el ﻳﺪﻱ ﺍﻳﺪ 525 ﺩﻓﻊ ﻊ ﻓﺍﻳﺪ Senin iki elin ﻳﺪﻱ ﻙ ﺍﻳﺪ His two hands Onun iki eli ﻳﺪﻱ ﻩ ﺍﻳﺪ He arranges, disposes Tedbir alır, düzenler 2 ﺩﺑﺮ ﺮ ﺑﺪ ﻳ That they ponder Đyice düşünmeleri 5 ﺩﺑﺮ ﻭﺍﺑﺮﺪ ﻳ He refutes Reddeder 4 ﺩﺣﺾ ﺾ ﺣ ﺪ ﻳ That they refute Reddetmeleri 4 ﺩﺣﺾ ﻮﹾﺍﺣﻀ ﺪ ﻳ That he enters Girmesi 1 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹶﻞ ﺪ ﻳ He enters Girer 1 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻳ That he enters Girmesi 1 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹺﻞ ﺪ ﻳ That he is made to enter Sokulması 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹶﻞ ﺪ ﻳ He is made to enter Sokulur 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻳ He makes enter, inserts Girdirir, sokar 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻳ That he makes you (pl) enter Sizi sokması 4 ﺩﺧﻞ ﺧﹶﻠﻜﹸﻢ ﺪ ﻳ That he makes you (pl) enter Sizi sokması 4 ﺩﺧﻞ ﺧ ﹾﻠﻜﹸﻢ ﺪ ﻳ Indeed he enters Mutlaka girer 1 ﺩﺧﻞ ﻦ ﺧﹶﻠ ﺪ ﻳ That he makes us enter Bizi sokması 4 ﺩﺧﻞ ﺎﺧﹶﻠﻨ ﺪ ﻳ Indeed they enter it Ona mutlaka girer 1 ﺩﺧﻞ ﺎﻨﻬﺧﹶﻠ ﺪ ﻳ Indeed he makes them enter Onları mutlaka sokar 4 ﺩﺧﻞ ﻢ ﻬ ﻨﺧﹶﻠ ﺪ ﻳ That he makes him enter Onu sokması 4 ﺩﺧﻞ ﻪ ﺧ ﹾﻠ ﺪ ﻳ He makes them enter Onları sokar 4 ﺩﺧﻞ ﻢﺧﹸﻠﻬ ﺪ ﻳ They enter Girerler 1 ﺩﺧﻞ ﺧﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺪ ﻳ They enter it Ona girerler 1 ﺩﺧﻞ ﺎﻧﻬﺧﻠﹸﻮ ﺪ ﻳ That they enter it Ona girmeleri 1 ﺩﺧﻞ ﺎﺧﻠﹸﻮﻫ ﺪ ﻳ That they avert, repel Savmaları 1 ﺩﺭﺃ ﺍﺭﺅ ﺪ ﻳ They avert, repel Savarlar, def ederler 1 ﺩﺭﺃ ﻭ ﹶﻥﺭﺅ ﺪ ﻳ He defends Korur, savunur Your two hands 3 526 He averts, repels Savar, def eder 1 ﺩﺭﺃ ﺭﹸﺃ ﺪ ﻳ They study, learn Ders alırlar, öğrenirler 1 ﺩﺭﺱ ﻮ ﹶﻥﺭﺳ ﺪ ﻳ They study it, learn it Onu çalışırlar, öğrenirler 1 ﺩﺭﺱ ﺎﻧﻬﻮﺭﺳ ﺪ ﻳ He overtakes, grasps Đdrak eder, yetişir 4 ﺩﺭﻙ ﻙ ﺪ ﹺﺭ ﻳ That he/it overtakes you (pl) Size yetişmesi 4 ﺩﺭﻙ ﻢ ﺪﺭﹺﻛ ﱡﻜ ﻳ That he/it overtakes him, comprehends him Ona yetişmesi, kavraması 4 ﺩﺭﻙ ﻪ ﺪ ﹺﺭ ﹾﻛ ﻳ It makes you know Sana bildirir 4 ﺩﺭﻱ ﻚ ﺪﺭﹺﻳ ﻳ He/it buries Gömer 1 ﺩﺳﺲ ﺱ ﺪ ﻳ He/it buries it Onu gömer 1 ﺩﺳﺲ ﻪ ﺳ ﺪ ﻳ That he calls, prays Çağırması, davet etmesi, dua etmesi 1 ﺩﻋﻮ ﻉ ﺪ ﻳ He repulses, pushes around Đtip kakar 1 ﺩﻋﻊ ﻉ ﺪ ﻳ That he calls us, prays to us Bize yalvarması, dua etmesi 1 ﺩﻋﻮ ﺎﻋﻨ ﺪ ﻳ He calls, prays Dua eder, davet eder, çağırır 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺪﻋ ﻳ That they call, pray Dua etmeleri, çağırmaları 1 ﺩﻋﻮ ﻮﺍﺪﻋ ﻳ He calls you Seni çağırır 1 ﺩﻋﻮ ﻙ ﻮﺪﻋ ﻳ He calls you (pl) Sizi çağırır 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻮ ﹸﻛﺪﻋ ﻳ They call, pray Dua ederler, çağırırlar 1 ﺩﻋﻮ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﻳ They ask, claim Đddia ederler, talep ederler 8 ﺩﻋﻮ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﻳ They are repulsed, pushed around Kakılırlar, sürüklenirler 1 ﺩﻋﻊ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﻳ They are called Çağırılırlar, davet edilirler 1 ﺩﻋﻮ ﻮ ﹶﻥ ﻋ ﺪ ﻳ They pray to us Bize dua ederler 1 ﺩﻋﻮ ﺎﻧﻨﻮﺪﻋ ﻳ They call me Beni çağırırlar 1 ﺩﻋﻮ ﻧﻨﹺﻲﻮﺪﻋ ﻳ They pray to him, call him Ona dua ederler, çağırırlar 1 ﺩﻋﻮ ﻪ ﻧﻮﺪﻋ ﻳ He calls him, prays to him Ona dua eder, çağırır 1 ﺩﻋﻮ ﻩ ﻮﺪﻋ ﻳ He calls them, prays to them Onlara dua eder, çağırır 1 ﺩﻋﻮ ﻢ ﻫ ﻮﺪﻋ ﻳ He is called Çağırılır, davet edilir 1 ﺩﻋﻮ ﻰﺪﻋ ﻳ 527 ﻳﺪﻱ ﻙ ﺪ ﻳ 1 ﺩﻣﻎ ﻪ ﻐ ﻣ ﺪ ﻳ 4 ﺩﻧﻮ ﲔ ﺪﹺﻧ ﻳ ﻳﺪﻱ ﻩ ﺪ ﻳ ﺩﻫﻦ ﻮ ﹶﻥﻫﻨ ﺪ ﻳ Benim elim ﻳﺪﻱ ﻱﻳﺪ My two hands Đki elim ﻳﺪﻱ ﻯ ﺪ ﻳ Two hands Đki el ﻳﺪﻱ ﻱ ﺪ ﻳ - ﻯ ﺪ ﹺ ﻳ They take as religion Din edinirler ﺩﻳﻦ ﻮ ﹶﻥﻳﻨﻳﺪ His two hands Đki eli ﻳﺪﻱ ﻪ ﻳﺪ ﻳ Her two hands Đki eli (dş) ﻳﺪﻱ ﺎﻳﻬﺪ ﻳ He slaughters Boğazlar 2 ﺫﺑﺢ ﺢ ﺑﻳ ﹶﺬ They slaughter Boğazlarlar 2 ﺫﺑﺢ ﻮ ﹶﻥﺑﺤﻳ ﹶﺬ He leaves, forsakes Geride bırakır 1 ﻭﺫﺭ ﺭ ﻳ ﹶﺬ He multiplies Üretir, çoğaltır 1 ﺫﺭﺃ ﺅ ﺭ ﻳ ﹾﺬ He multiplies you (pl) Sizi çoğaltır 1 ﺫﺭﺃ ﻢ ﺅ ﹸﻛ ﺭ ﻳ ﹾﺬ That he forsakes you Seni bırakması 1 ﻭﺫﺭ ﻙ ﺭ ﻳ ﹶﺬ He leaves it Onu bırakır 1 ﻭﺫﺭ ﺎﺭﻫ ﻳ ﹶﺬ He leaves them Onları bırakır 1 ﻭﺫﺭ ﻢ ﻫ ﺭ ﻳ ﹶﺬ They leave, forsake Bırakırlar 1 ﻭﺫﺭ ﻭ ﹶﻥﻳ ﹶﺬﺭ He remembers, mentions Hatırlar, anar, zikreder 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻳ ﹾﺬ ﹸﻛ That he receives admonition Öğüt alması 5 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻳ ﱠﺬ ﱠﻛ He receives admonition Öğüt alır 5 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻳ ﱠﺬ ﱠﻛ Hatırlanması, anılması 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻳ ﹾﺬ ﹶﻛ Hatırlanır, anılır 1 ﺫﻛﺮ ﺮ ﻳ ﹾﺬ ﹶﻛ Hatırlanması, anılması 1 ﺫﻛﺮ ﻳ ﹾﺬ ﹶﻛ ﹺﺮ Your hand Senin elin It breaks the brain Beynini parçalar Let them (fm) draw (imp) Salsınlar, indirsinler (dş) His hand Onun eli They compromise Taviz verirler My hand That he is mentioned, remembered He is mentioned, remembered That he is mentioned, remembered 1 1 528 He remembers them Onları anar 1 ﺫﻛﺮ ﻢ ﻫ ﺮ ﻳ ﹾﺬ ﹸﻛ That they remember Anmaları 1 ﺫﻛﺮ ﻭﹾﺍﻳ ﹾﺬ ﹸﻛﺮ They remember Anarlar 1 ﺫﻛﺮ ﻭ ﹶﻥﻳ ﹾﺬ ﹸﻛﺮ They receive admonition Öğüt alırlar 5 ﺫﻛﺮ ﻭ ﹶﻥﻳ ﱠﺬ ﱠﻛﺮ He/it goes Gider 1 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻳ ﹾﺬ That he removes Gidermesi 4 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻳ ﹾﺬ He removes Giderir 4 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻳ ﹾﺬ That he removes Gidermesi 4 ﺫﻫﺐ ﺐ ﻫ ﻳ ﹾﺬ They (dual) go Giderler (ikil) 1 ﺫﻫﺐ ﺎﻫﺒ ﻳ ﹾﺬ That he removes you (pl) Sizi gidermesi 4 ﺫﻫﺐ ﻢ ﺒ ﹸﻜﻫ ﻳ ﹾﺬ They (fm) remove Giderirler, ortadan kaldırırlar (dş) 4 ﺫﻫﺐ ﻦ ﺒﻫ ﻳ ﹾﺬ Indeed he/it removes Mutlaka giderir 4 ﺫﻫﺐ ﻦ ﺒﻫ ﻳ ﹾﺬ That they go Gitmeleri 1 ﺫﻫﺐ ﻮﹾﺍﻫﺒ ﻳ ﹾﺬ He forgets Unutur 1 ﺫﻫﻞ ﻫ ﹸﻞ ﻳ ﹾﺬ He tastes Tadar 1 ﺯﻭﻕ ﻕ ﻳﺬﹸﻭ That they taste Tatmaları 1 ﺯﻭﻕ ﻳﺬﹸﻭﻗﹸﻮﹾﺍ They taste Tadarlar 1 ﺯﻭﻕ ﻳﺬﹸﻭﻗﹸﻮ ﹶﻥ That he makes taste Tattırması 4 ﺯﻭﻕ ﻖ ﻳﻳﺬ He makes taste Tattırır 4 ﺯﻭﻕ ﻖ ﻳﻳﺬ That he makes them taste Onlara tattırması 4 ﺯﻭﻕ ﻢ ﻬ ﻳ ﹶﻘﻳﺬ That he sees Görmesi 1 ﺭﺃﻱ ﺮ ﻳ He shows off Riya eder 3 ﺭﺃﻱ ﺮﺍ ُﺀ ﻳ They show off Riya ederler 3 ﺭﺃﻱ ﻭ ﹶﻥﺍﺅﻳﺮ It is desired Đstenir, murad edilir 4 ﺭﻭﺩ ﺩ ﺍﻳﺮ He sees you Seni görür 1 ﺭﺃﻱ ﻙ ﺮﺍ ﻳ He sees you (pl) Sizi görür 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﺍ ﹸﻛﻳﺮ 529 He sees him Onu görür 1 ﺭﺃﻱ ﺎﺍﻫﻳﺮ He waits Bekler 5 ﺭﺑﺺ ﺺ ﺑﺮ ﻳ That he ties, strengthens Bağlaması, sağlamlaştırması 1 ﺭﺑﻂ ﻂ ﺮﹺﺑ ﹶ ﻳ It increases, swells Artar 1 ﺭﺑﻮ ﻮﺮﺑ ﻳ He increases Arttırır 4 ﺭﺑﻮ ﺮﺑﹺﻲ ﻳ That he doubts Şüpheye düşmesi 8 ﺭﻳﺐ ﺏ ﺎﺮﺗ ﻳ He doubts Şüpheye düşer 8 ﺭﻳﺐ ﺏ ﺎﺮﺗ ﻳ That they doubt Şüpheye düşmeleri 8 ﺭﻳﺐ ﻮﹾﺍﺎﺑﺮﺗ ﻳ That he/it returns Geri dönmesi 8 ﺭﺩﺩ ﺪ ﺗﺮ ﻳ He/it returns Geri döner 8 ﺭﺩﺩ ﺪ ﺗﺮ ﻳ That he/it returns Geri dönmesi 8 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺪ ﺗﺮ ﻳ He enjoys Eğlenir 1 ﺭﺗﻊ ﻊ ﺗﺮ ﻳ That he enjoys Eğlenmesi 1 ﺭﺗﻊ ﻊ ﺗﺮ ﻳ He inherits Miras alır 1 ﻭﺭﺙ ﺙ ﻳ ﹺﺮ ﹸ He inherits from me Bana varis olur 1 ﻭﺭﺙ ﻳ ﹺﺮﹸﺛﻨﹺﻰ He inherits it Ona varis olur 1 ﻭﺭﺙ ﺎﻳ ﹺﺮﹸﺛﻬ They inherit Miras alırlar, varis olurlar 1 ﻭﺭﺙ ﻳ ﹺﺮﺛﹸﻮ ﹶﻥ That he returns Geri dönmesi 1 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺮ ﹺﺟ ﻳ He returns Geri döner 1 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺮ ﹺﺟ ﻳ He is returned Geri gönderilir, geri alınır 4 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺟ ﺮ ﻳ He makes it return Geri gönderir, geri alır 4 ﺭﺟﻊ ﻊ ﺮ ﹺﺟ ﻳ They return Geri dönerler 1 ﺭﺟﻊ ﻮ ﹶﻥﺮ ﹺﺟﻌ ﻳ They are returned Geri gönderilirler 4 ﺭﺟﻊ ﻮ ﹶﻥﺟﻌ ﺮ ﻳ He stones Recmeder, taşlar 1 ﺭﺟﻢ ﻢ ﺟ ﺮ ﻳ That they stone you (pl) Sizi taşlamaları 1 ﺭﺟﻢ ﻢ ﻮ ﹸﻛﺟﻤ ﺮ ﻳ He hopes Ümit eder 1 ﺭﺟﻮ ﺟﻮ ﺮ ﻳ 530 That they hope Ümit etmeleri 1 ﺭﺟﻮ ﻮﹾﺍﺮﺟ ﻳ They hope Ümit ederler 1 ﺭﺟﻮ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﻳ He has mercy Merhamet eder 1 ﺭﺣﻢ ﻢ ﺣ ﺮ ﻳ That he has mercy on you (pl) Size merhamet etmesi 1 ﺭﺣﻢ ﻢ ﻤ ﹸﻜ ﺣ ﺮ ﻳ - ﻢ ﻤ ﹸﻜ ﺣ ﺮ ﻳ That he has mercy on us Bize merhamet etmesi 1 ﺭﺣﻢ ﺎﻤﻨ ﺣ ﺮ ﻳ That he wishes Đrade etmesi, istemesi 4 ﺭﻭﺩ ﺩ ﻳ ﹺﺮ That he wills, wishes Đrade etmesi 4 ﺭﻭﺩ ﺩ ﻳ ﹺﺮ He returns Đade eder, geri verir 1 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺮ ﻳ That it is returned Đade edilir, geri gönderilir 1 ﺭﺩﺩ ﺩ ﺮ ﻳ That he wishes for you Sana dilerse 4 ﺭﻭﺩ ﻙ ﺩ ﻳ ﹺﺮ That he wishes for me Bana dilerse 4 ﺭﻭﺩ ﻥ ﺩ ﻳ ﹺﺮ That they return you (pl) Sizi döndürmeleri 1 ﺭﺩﺩ ﻭﻛﹸﻢﺮﺩ ﻳ They are returned Đade edilirler, kakılırlar 1 ﺭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﺮﺩ ﻳ They return you Sizi döndürürler 1 ﺭﺩﺩ ﻧﻜﹸﻢﻭﺮﺩ ﻳ That they ruin them Onları mahvetmeleri 4 ﺭﺩﻱ ﻢ ﻫ ﻭﺮﺩ ﻳ He provides sustenance Rızık verir 1 ﺭﺯﻕ ﻕ ﺯ ﺮ ﻳ Rızıklanır 1 ﺭﺯﻕ ﻕ ﺯ ﺮ ﻳ Size rızık verir 1 ﺭﺯﻕ ﺯﹸﻗﻜﹸﻢ ﺮ ﻳ Mutlaka onlara rızık verir 1 ﺭﺯﻕ ﻢ ﻬ ﻨﺯﹶﻗ ﺮ ﻳ Ona rızık vermesi 1 ﺭﺯﻕ ﻪ ﺯ ﹾﻗ ﺮ ﻳ Ona (dş) rızık verir 1 ﺭﺯﻕ ﺎﺯﹸﻗﻬ ﺮ ﻳ Rızıklanırlar 1 ﺭﺯﻕ ﺯﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺮ ﻳ He is sent Gönderilir 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹸﻞ ﺮ ﻳ That he sends Göndermesi 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹶﻞ ﺮ ﻳ He sends Gönderir 4 ﺭﺳﻞ ﺳ ﹸﻞ ﺮ ﻳ They become righteous Doğru olurlar 1 ﺭﺷﺪ ﻭ ﹶﻥﺷﺪ ﺮ ﻳ He is provided with sustenance He provides sustenance to you (pl) Surely he provides sustenance to them That he provides sustenance to him He provides sustenance to her They are provided with sustenance 531 They (fm) suckle children Emzirirler (dş) 4 ﺭﺿﻊ ﻦ ﻌ ﺿ ﺮ ﻳ That he becomes pleased with him Ondan razı olması 1 ﺭﺿﻮ ﻪ ﺿ ﺮ ﻳ That they make you pleased Sizi razı etmeleri 4 ﺭﺿﻮ ﻢ ﻮ ﹸﻛﺮﺿ ﻳ They make you pleased Sizi razı ederler 4 ﺭﺿﻮ ﻧﻜﹸﻢﻮﺮﺿ ﻳ They become pleased with him Ondan razı olurlar 1 ﺭﺿﻮ ﻪ ﻧﻮ ﺿ ﺮ ﻳ That they make him pleased Onu razı etmeleri 4 ﺭﺿﻮ ﻩ ﻮﺮﺿ ﻳ He becomes pleased Razı olur 1 ﺭﺿﻮ ﻰﺮﺿ ﻳ They (fm) become pleased Razı olurlar (dş) 1 ﺭﺿﻮ ﻦ ﻴﺿ ﺮ ﻳ He prefers, likes Đster, beğenir 1 ﺭﻏﺐ ﺐ ﺮ ﹶﻏ ﻳ He prefers, likes Rağbet eder 1 ﺭﻏﺐ ﺐ ﺑﹺـ ﺮ ﹶﻏ ﻳ He turns away from Yüz çevirir 1 ﺭﻏﺐ ﻦ ﻋ ﺐ ﺮ ﹶﻏ ﻳ That they prefer, like Rağbet etmeleri 1 ﺭﻏﺐ ﻮﹾﺍﺮ ﹶﻏﺒ ﻳ He raises Yükseltir 1 ﺭﻓﻊ ﻊ ﺮﹶﻓ ﻳ That he raises Yükseltmesi 1 ﺭﻓﻊ ﺮﹶﻓ ﹺﻊ ﻳ He raises him/it Onu yükseltir 1 ﺭﻓﻊ ﻪ ﻌ ﺮﹶﻓ ﻳ He respects Gözetir 1 ﺭﻗﺐ ﺐ ﺮﹸﻗ ﻳ That they respect, regard Gözetmeleri 1 ﺭﻗﺐ ﻮﹾﺍﺮﹸﻗﺒ ﻳ They watch Gözetirler 1 ﺭﻗﺐ ﻮ ﹶﻥﺮﹸﻗﺒ ﻳ They mount, ride Binerler 1 ﺭﻛﺐ ﻮ ﹶﻥﺮ ﹶﻛﺒ ﻳ He flees Kaçar 1 ﺭﻛﺾ ﺾ ﺮ ﹸﻛ ﻳ They flee Kaçarlar 1 ﺭﻛﺾ ﻮ ﹶﻥﺮ ﹸﻛﻀ ﻳ He bows down Rükû eder 1 ﺭﻛﻊ ﻊ ﺮ ﹶﻛ ﻳ They bow down Rüku ederler 1 ﺭﻛﻊ ﻮ ﹶﻥﺮ ﹶﻛﻌ ﻳ He heaps Yığar 1 ﺭﻛﻢ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻳ That he heaps it Onu yığması 1 ﺭﻛﻢ ﻪ ﻤ ﺮ ﹸﻛ ﻳ That he throws Atması 1 ﺭﻣﻲ ﺮ ﹺﻡ ﻳ 532 They throw Atarlar 1 ﺭﻣﻲ ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﻳ He throws Atar 1 ﺭﻣﻲ ﻲﺮﻣ ﻳ That he sees him Onu görmesi 1 ﺭﺃﻱ ﻩ ﺮ ﻳ They fear Korkarlar 1 ﺭﻫﺐ ﻮ ﹶﻥﻫﺒ ﺮ ﻳ It covers Sürülür, bulaşır 1 ﺭﻫﻖ ﻖ ﻫ ﺮ ﻳ That he/it covers Örter 4 ﺭﻫﻖ ﻖ ﻫ ﺮ ﻳ That he/it covers them (dual) O ikisini örter 4 ﺭﻫﻖ ﺎﻬﻤ ﻫ ﹶﻘ ﺮ ﻳ That they see Görmeleri 1 ﺭﺃﻱ ﺍﺮﻭ ﻳ They see Görürler 1 ﺭﺃﻱ ﻭ ﹶﻥ ﺮ ﻳ They see it/him Onu görürler 1 ﺭﺃﻱ ﻪ ﻧﻭ ﺮ ﻳ They see it/her Onu (dş) görürler 1 ﺭﺃﻱ ﺎﻧﻬﻭ ﺮ ﻳ They see them Onları görürler 1 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻬ ﻧﻭ ﺮ ﻳ He sees Görür 1 ﺭﺃﻱ ﻯﻳﺮ It is seen Görülür 1 ﺭﺃﻱ ﻯﻳﺮ He wishes, wills Đrade eder, niyet eder, ister 4 ﺭﻭﺩ ﺪ ﻳﺮﹺﻳ That they (dual) wish O ikisinin istemesi 4 ﺭﻭﺩ ﺍﻳﺮﹺﻳﺪ They (dual) wish Đsterler (ikil) 4 ﺭﻭﺩ ﻥ ﺍﻳﺮﹺﻳﺪ That they wish Đstemeleri 4 ﺭﻭﺩ ﻭﺍﻳﺮﹺﻳﺪ They wish Đsterler 4 ﺭﻭﺩ ﻭ ﹶﻥﻳﺮﹺﻳﺪ He makes you (pl) see Size gösterir 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻳﺮﹺﻳ ﹸﻜ - ﻢ ﻳ ﹸﻜﻳ ﹺﺮ He makes you (pl) see them Onları size gösterir 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻫ ﻮﻳﺮﹺﻳ ﹸﻜﻤ He makes you see them Onları sana gösterir 4 ﺭﺃﻱ ﻢﻳﺮﹺﻳ ﹶﻜﻬ That he makes it seen Onu göstermesi 4 ﺭﺃﻱ ﻪ ﻳﻳ ﹺﺮ He makes them see Onlara gösterir 4 ﺭﺃﻱ ﻢ ﻳﺮﹺﻳ ﹺﻬ He makes them (dual) see O ikisine gösterir 4 ﺭﺃﻱ ﺎﻬﻤ ﻳﻳ ﹺﺮ It ceases Son bulur 1 ﺯﻭﻝ ﺍ ﹸﻝﻳﺰ 533 They cease Son bulurlar 1 ﺯﻭﻝ ﺍﻟﹸﻮ ﹶﻥﻳﺰ He drives Yürütür 4 ﺯﺟﻮ ﺰﺟﹺﻲ ﻳ That he increases Arttırması 1 ﺯﻳﺪ ﺩ ﻳ ﹺﺰ That he increases Arttırması 8 ﺯﻳﺪ ﺩ ﺍﺰﺩ ﻳ He increases Arttırır 8 ﺯﻳﺪ ﺩ ﺍﺰﺩ ﻳ That they increase Arttırmaları 8 ﺯﻳﺪ ﻭﹾﺍﺍﺩﺰﺩ ﻳ That he increases you (pl) Sizi arttırması 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﺩ ﹸﻛ ﻳ ﹺﺰ That he increases him Onu arttırması 1 ﺯﻳﺪ ﻩ ﺩ ﻳ ﹺﺰ That he increases them Onları arttırması 1 ﺯﻳﺪ ﻢ ﻫ ﺩ ﻳ ﹺﺰ He bears the burden Yükünü taşır, yüklenir 1 ﻭﺯﺭ ﺭ ﻳ ﹺﺰ They bear the burden Yüklenirler 1 ﻭﺯﺭ ﻭ ﹶﻥﻳ ﹺﺰﺭ He claims Đddia eder, zanneder 1 ﺯﻋﻢ ﻢ ﻋ ﺰ ﻳ They claim Zannederler 1 ﺯﻋﻢ ﻮ ﹶﻥﻋﻤ ﺰ ﻳ That he /it slips, deviates Kayması 1 ﺯﻳﻎ ﻍ ﻳ ﹺﺰ ﹾ They hasten Koşarlar 1 ﺯﻓﻒ ﻳ ﹺﺰﻓﱡﻮ ﹶﻥ They claim purity Temize çıkarırlar 2 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱡﻮ ﹶﻥ ﻳ He purifies himself Temizlenir 5 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱠﻰ ﻳ He purifies Temize çıkarır 2 ﺯﻛﻮ ﺰﻛﱢﻲ ﻳ He purifies you (pl) Sizi temize çıkarır 2 ﺯﻛﻮ ﻢ ﺰﻛﱢﻴ ﹸﻜ ﻳ He purifies them Onları temize çıkarır 2 ﺯﻛﻮ ﻢ ﺰﻛﱢﻴ ﹺﻬ ﻳ They make you slip Seni kaydırırlar 4 ﺯﻟﻖ ﻚ ﻧﻟﻘﹸﻮﺰ ﻳ They commit adultery Zina ederler 1 ﺯﱐ ﻮ ﹶﻥﺰﻧ ﻳ They (fm) commit adultery Zina ederler (dş) 1 ﺯﱐ ﲔ ﺰﹺﻧ ﻳ He pairs them, marries them Onları eşleştirir, evlendirir 2 ﺯﻭﺝ ﻢ ﻬ ﺟ ﻭ ﺰ ﻳ He increases Artar, arttırır 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﻳﺰﹺﻳ Surely he increases Mutlaka arttırır 1 ﺯﻳﺪ ﺪ ﱠﻥ ﻳﺰﹺﻳ 534 That he increases them Onları arttırması 1 ﺯﻳﺪ ﻢﺪﻫ ﻳﺰﹺﻳ He increases them Onları arttırır 1 ﺯﻳﺪ ﻢﺪﻫ ﻳﺰﹺﻳ They increase Artarlar 1 ﺯﻳﺪ ﻭ ﹶﻥﻳﺰﹺﻳﺪ He /it slips, deviates Kayar 1 ﺯﻳﻎ ﻳﺰﹺﻳ ﹸﻎ It is beautified Süslenir 2 ﺯﻳﻦ ﻦ ﻳﺰ ﻳ He is asked Sorulur 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹸﻞ ﻳ He asks you Sana sorar 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﺴﹶﺌﹸﻠ ﻳ He asks you (pl) Size sorar 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌﹸﻠﻜﹸﻢ ﻳ That he asks you (pl) Size sorması 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌ ﹾﻠﻜﹸﻢ ﻳ That they asks it from you (pl) Onu size sormaları 1 ﺳﺄﻝ ﺎﻮﻫﺴﹶﺌ ﹾﻠ ﹸﻜﻤ ﻳ That he asks him Ona sorması 1 ﺳﺄﻝ ﻪ ﺴﹶﺌﹸﻠ ﻳ They ask Sorarlar 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They are asked Sorulurlar 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They ask you Sana sorarlar 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﻧﺴﹶﺌﻠﹸﻮ ﻳ He gets weary Usanır 1 ﺳﺄﻡ ﻡ ﺴﹶﺄ ﻳ - ﻢ ﺴﹶﺌ ﻳ They get weary Usanırlar 1 ﺳﺄﻡ ﻣﻮ ﹶﻥ ﺴﹶﺄ ﻳ - ﻮ ﹶﻥﺴﹶﺌﻤ ﻳ They hasten Yarışırlar, koşarlar 3 ﺳﺮﻉ ﻮ ﹶﻥﺎ ﹺﺭﻋﻳﺴ They are driven Sevk olunurlar 1 ﺳﻮﻕ ﺎﻗﹸﻮ ﹶﻥﻳﺴ He asks Sorar, ister 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺎ ﹸﻝ ﻳ He is asked Sorulur 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺎ ﹸﻝ ﻳ He asks you Sana sorar 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﺴﹶﺎﹸﻟ ﻳ - ﻚ ﺴﹶﺄﹸﻟ ﻳ That he asks you (pl) Size sorması, sizden istemesi 1 ﺳﺄﻝ ﻢ ﺴﹶﺄﹾﻟ ﹸﻜ ﻳ That he asks it from you (pl) Sizden onu istemesi 1 ﺳﺄﻝ ﺎﻮﻫﺴﹶﺄﹾﻟ ﹸﻜﻤ ﻳ Indeed it is asked Mutlaka sorulur 1 ﺳﺄﻝ ﻦ ﺴﹶﺄﹸﻟ ﻳ He asks him Ona sorar 1 ﺳﺄﻝ ﻪ ﺴﹶﺄﹸﻟ ﻳ They ask Sorarlar 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺄﹸﻟﻮ ﹶﻥ ﻳ 535 They are asked Sorulurlar 1 ﺳﺄﻝ ﺴﹶﺄﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They ask you Sana sorarlar 1 ﺳﺄﻝ ﻚ ﻧﺴﹶﺎﻟﹸﻮ ﻳ He insults, swears Söver 1 ﺳﺒﺐ ﺐ ﺴ ﻳ They rest for Saturday Cumartesi (tatil) yaparlar 1 ﺳﺒﺖ ﻮ ﹶﻥﺴﹺﺒﺘ ﻳ He glorifies Tesbih eder, över 2 ﺳﺒﺢ ﺢ ﺒﺴ ﻳ They (fm) glorify Tesbih ederler (dş) 2 ﺳﺒﺢ ﻦ ﺤ ﺒﺴ ﻳ They float, swim Yüzerler 1 ﺳﺒﺢ ﻮ ﹶﻥﺒﺤﺴ ﻳ They glorify Tesbih ederler 2 ﺳﺒﺢ ﻮ ﹶﻥﺒﺤﺴ ﻳ They glorify him Onu tesbih ederler 2 ﺳﺒﺢ ﻪ ﻧﻮﺒﺤﺴ ﻳ He precedes Geçer 1 ﺳﺒﻖ ﻖ ﺴﹺﺒ ﻳ That they precede us Bizi geçmeleri 1 ﺳﺒﻖ ﺎﺴﹺﺒﻘﹸﻮﻧ ﻳ They precede him Onu geçerler 1 ﺳﺒﻖ ﻪ ﻧﺴﹺﺒﻘﹸﻮ ﻳ That they insult, swear Onların sövmesi 1 ﺳﺒﺐ ﻮﹾﺍﺴﺒ ﻳ They remain behind Geri kalırlar 10 ﺃﺧﺮ ﻭ ﹶﻥﺨﺮ ﺘﹾﺌﺴ ﻳ - ﻭ ﹶﻥﺧﺮ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻳ To ask permission Đzin ister 10 ﺃﺫﻥ ﺬ ﹸﻥ ﺘﹾﺌﺴ ﻳ - ﺫ ﹸﻥ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻳ He asks you for permission Senden izin ister 10 ﺃﺫﻥ ﻚ ﻧﺬ ﺘﹾﺌﺴ ﻳ - ﻚ ﻧﺫ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻳ He asks you (pl) for permission Sizden izin ister 10 ﺃﺫﻥ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺘ ﹾﺄﺫﺴ ﻳ They ask you for permission Senden izin isterler 10 ﺃﺫﻥ ﻚ ﻧﻮﺬﻧ ﺘﹾﺌﺴ ﻳ - ﻚ ﻧﻮﺫﻧ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻳ That they ask him for permission Ondan izin istemeleri 10 ﺃﺫﻥ ﻩ ﻮﺬﻧ ﺘﹾﺌﺴ ﻳ - ﻩ ﻮﺫﻧ ﺘ ﹾﺄﺴ ﻳ That he replaces Değiştirmesi 10 ﺑﺪﻝ ﻝﺒﺪﺘﺴ ﻳ He replaces Değiştirir, yerine başkasını getirir 10 ﺑﺪﻝ ﺪ ﹸﻝ ﺒﺘﺴ ﻳ They rejoice Sevinirler 10 ﺑﺸﺮ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﺒﺘﺴ ﻳ He races Yarışır 8 ﺳﺒﻖ ﻖ ﺘﹺﺒﺴ ﻳ They make exception Đstisna yaparlar 10 ﺛﲏ ﻮ ﹶﻥﺘﹾﺜﻨﺴ ﻳ He responds Kabul eder, cevap verir 10 ﺟﻮﺏ ﺐ ﺘﺠﹺﻴﺴ ﻳ That they respond Cevap vermeleri 10 ﺟﻮﺏ ﻮﹾﺍﺘﺠﹺﻴﺒﺴ ﻳ 536 They respond Kabul ederler, cevap verirler 10 ﺟﻮﺏ ﻮ ﹶﻥﺘﺠﹺﻴﺒﺴ ﻳ They love, like Severler 10 ﺣﺒﺐ ﻮ ﹶﻥﺤﺒ ﺘﺴ ﻳ They tire Yorulurlar 10 ﺣﺴﺮ ﻭ ﹶﻥﺴﺮ ِﺤ ﺘﺴ ﻳ He becomes shy Çekinir, utanır 10 ﺣﻴﻲ ﺤﻴﹺﻰ ﺘﺴ ﻳ - ﺤ ﹺﻰ ﺘﺴ ﻳ They let live Sağ bırakırlar 10 ﺣﻴﻲ ﻮ ﹶﻥﺤﻴ ﺘﺴ ﻳ He seeks to bring out Çıkarır, çıkarmak ister 10 ﺧﺮﺝ ﺝ ﺨ ﹺﺮ ﺘﺴ ﻳ They (dual) seek to bring out Çıkarmak ister (ikil) 10 ﺧﺮﺝ ﺎﺨ ﹺﺮﺟ ﺘﺴ ﻳ He tries to hide himself Saklanmaya çalışır 10 ﺧﻔﻲ ﻒ ﺨ ﺘﺴ ﻳ That he takes you lightly Seni hafife alması 10 ﺧﻔﻒ ﻚ ﻨﺨ ﱠﻔ ﺘﺴ ﻳ That he tries to hide himself Saklanmaya çalışması 10 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹸﻮﹾﺍ ﺘﺴ ﻳ They try to hide themselves Saklanmaya çalışırlar 10 ﺧﻔﻲ ﺨﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﺴ ﻳ That he makes successor Halife kılması, arkasından getirmesi 10 ﺧﻠﻒ ﻒ ﻠﺨ ﺘﺴ ﻳ Sizi halife kılması 10 ﺧﻠﻒ ﻢ ﻠ ﹶﻔ ﹸﻜﺨ ﺘﺴ ﻳ Mutlaka onları halife kılar 10 ﺧﻠﻒ ﻢ ﻬ ﻨﻠ ﹶﻔﺨ ﺘﺴ ﻳ They mock, ridicule Alay ederler 10 ﺳﺨﺮ ﻭ ﹶﻥﺨﺮ ﺴ ﺘﺴ ﻳ He asks for water Su ister 10 ﺳﻘﻲ ﺴﻘﹶﻲ ﺘﺴ ﻳ They cry to him for help Ona feryat eder 10 ﺻﺮﺥ ﻪ ﺧ ﺼ ﹺﺮ ﺘﺴ ﻳ He makes weak, weakens Zayıflatır, ezer 10 ﺿﻌﻒ ﻒ ﻌ ﻀ ﺘﺴ ﻳ He is weakened Zayıflatılır, ezilir 10 ﺿﻌﻒ ﻒ ﻌ ﻀ ﺘﺴ ﻳ They are weakened Zayıflatılırlar, ezilirler 10 ﺿﻌﻒ ﻌﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻀ ﺘﺴ ﻳ That he is able Yapabilmesi 10 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻄ ﺘﺴ ﻳ He is able Yapabilir 10 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﺘﻄﺴ ﻳ They are able Yapabilirler 10 ﻃﻮﻉ ﻮ ﹶﻥﻴﻌﺘﻄﺴ ﻳ He seeks to do good deeds Đyi amel yapar ister 10 ﻋﺘﺐ ﺐ ﺘﻌ ﺘﺴ ﻳ That they seek to do good deeds Đyi amel yapar istemeleri 10 ﻋﺘﺐ ﻮﹾﺍﺘﺒﻌ ﺘﺴ ﻳ They seek to do good deeds Đyi amel yaptırılırlar 10 ﻋﺘﺐ ﻮ ﹶﻥﺘﺒﻌ ﺘﺴ ﻳ That he makes you (pl) successors Indeed he makes him successor 537 He hastens Acele ister 10 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹸﻞ ﻌ ﹺ ﺘﺴ ﻳ They hasten Acele isterler 10 ﻋﺠﻞ ﺠﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻌ ﹺ ﺘﺴ ﻳ They hasten you Senden acele isterler 10 ﻋﺠﻞ ﻚ ﻧﺠﻠﹸﻮ ﻌ ﹺ ﺘﺴ ﻳ He seeks refuge Sığınır 10 ﻋﻮﺫ ﻌ ﹸﺬ ﺘﺴ ﻳ They (fm) be chaste Đffetle sakınırlar (dş) 10 ﻋﻔﻒ ﻦ ﻔ ﹾﻔ ﻌ ﺘﺴ ﻳ They cover themselves Bürünürler 10 ﻏﺸﻲ ﻮ ﹶﻥﻐﺸ ﺘﺴ ﻳ He asks forgiveness Bağışlanma diler 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺴ ﻳ That he asks forgiveness Bağışlanma dilemesi 10 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺴ ﻳ That they ask forgiveness Bağışlanma dilemeleri 10 ﻏﻔﺮ ﻭﹾﺍﻔﺮ ﻐ ﺘﺴ ﻳ They ask forgiveness Bağışlanma dilerler 10 ﻏﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﻔﺮ ﻐ ﺘﺴ ﻳ They ask forgiveness from him Ondan bağışlanma dilerler 10 ﻏﻔﺮ ﻪ ﻧﻭﻔﺮ ﻐ ﺘﺴ ﻳ They (dual) seek help Yardım isterler (ikil) 10 ﻏﻮﺙ ﻥ ﻴﺜﹶﺎﺘﻐﺴ ﻳ That they seek help Yardım istemeleri 10 ﻏﻮﺙ ﻴﺜﹸﻮﺍﺘﻐﺴ ﻳ They seek help Yardım isterler 10 ﻏﻮﺙ ﻴﺜﹸﻮﺍﺘﻐﺴ ﻳ They seek victory Fetih isterler 10 ﻓﺘﺢ ﻮ ﹶﻥﺘﺤﺘ ﹾﻔﺴ ﻳ They seek ruling Fetva isterler 10 ﻓﱵ ﻮ ﹶﻥﺘ ﹾﻔﺘﺴ ﻳ They seek ruling from you Senden fetva isterler 10 ﻓﱵ ﻚ ﻧﻮﺘ ﹾﻔﺘﺴ ﻳ He tries to drive out Çıkarmak ister 10 ﻓﺰﺯ ﺰ ﻔ ﺘﺴ ﻳ He tries to drive them out Onları çıkarmak ister 10 ﻓﺰﺯ ﻢﺰﻫ ﻔ ﺘﺴ ﻳ They try to drive you out Seni çıkarmak isterler 10 ﻓﺰﺯ ﻚ ﻧﻭﻔﺰ ﺘﺴ ﻳ They seek to advance Öne geçerler 10 ﻗﺪﻡ ﻮ ﹶﻥﺪﻣ ﺘ ﹾﻘﺴ ﻳ He stands upright, be straight Doğru olur, doğru gider 10 ﻗﻮﻡ ﻢ ﻴﺘﻘﺴ ﻳ He becomes arrogant Tekebbür eder, büyüklenir 10 ﻛﱪ ﺮ ﺘ ﹾﻜﹺﺒﺴ ﻳ That he becomes arrogant Büyüklenmesi 10 ﻛﱪ ﺮ ﺘ ﹾﻜﹺﺒﺴ ﻳ They become arrogant Büyüklenirler 10 ﻛﱪ ﻭ ﹶﻥﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﺴ ﻳ He listens Dinler 8 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺘﺴ ﻳ 538 That he listens Dinlemesi 8 ﲰﻊ ﻤ ﹺﻊ ﺘﺴ ﻳ They listen Dinlerler 8 ﲰﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺘﺴ ﻳ They ask you to inform Senden haber sorarlar 10 ﻧﺒﺄ ﻚ ﻧﻨﹺﺒﺌﹸﻮﺴﺘ ﻳ They draw conclusion Hüküm çıkarırlar 10 ﻧﺒﻂ ﻨﹺﺒﻄﹸﻮ ﹶﻥﺴﺘ ﻳ They draw conclusion from it Ondan hüküm çıkarırlar 10 ﻧﺒﻂ ﻪ ﻧﻨﹺﺒﻄﹸﻮﺘﺴ ﻳ He recovers, takes back Geri alır, kurtarır 10 ﻧﻘﺬ ﻘ ﹸﺬ ﻨﺴﺘ ﻳ That they take it back Geri almaları, kurtarmaları 10 ﻧﻘﺬ ﻩ ﻘﺬﹸﻭ ﻨﺴﺘ ﻳ That he wants to marry Nikahlamak istemesi 1 ﻧﻜﺢ ﺢﻨﻜﺴﺘ ﻳ That he wants to marry her Onu nikahlamak istemesi 1 ﻧﻜﺢ ﺎﺤﻬ ﻜ ﺘﻨﺴ ﻳ He disdains Çekinir 1 ﻧﻜﻒ ﻒ ﻜ ﻨﺘﺴ ﻳ That he disdains Çekinmesi 1 ﻧﻜﻒ ﻒ ﻜ ﻨﺴﺘ ﻳ That he disdains Çekinmesi 1 ﻧﻜﻒ ﻒ ﻜ ﻨﺴﺘ ﻳ He mocks, ridicules Alay eder 10 ﻫﺰﺃ ﺉ ﻬ ﹺﺰ ﺘﺴ ﻳ They mock, ridicule Alay ederler 10 ﻫﺰﺃ ﻬ ﹺﺰﺀُﻭ ﹶﻥ ﺘﺴ ﻳ He is mocked, ridiculed Alay edilir 10 ﻫﺰﺃ ﺰﹸﺃ ﻬ ﺘﺴ ﻳ They take in full Tam alırlar 10 ﻭﰲ ﻮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﺴ ﻳ They become equal Eşit olurlar 8 ﺳﻮﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﻮﺴ ﻳ It becomes equal Eşit olur 8 ﺳﻮﻱ ﺘﻮﹺﻱﺴ ﻳ They (dual) become equal Eşit olurlar (ikil) 8 ﺳﻮﻱ ﻥ ﺎﺘ ﹺﻮﻳﺴ ﻳ They firmly believe Kesin olarak inanırlar 10 ﻳﻘﻦ ﻦ ﻘ ﻴﺘﺴ ﻳ He prostrates Secde eder 1 ﺳﺠﺪ ﺪ ﺠ ﺴ ﻳ They (dual) prostrate Secde ederler (ikil) 1 ﺳﺠﺪ ﻥ ﺍﺠﺪ ﺴ ﻳ That they prostrate Secde etmeleri 1 ﺳﺠﺪ ﻭﹾﺍﺠﺪ ﺴ ﻳ They prostrate Secde ederler 1 ﺳﺠﺪ ﻭ ﹶﻥﺠﺪ ﺴ ﻳ It is burned Yakılır 1 ﺳﺠﺮ ﺮ ﺠ ﺴ ﻳ They are burned Yakılırlar 1 ﺳﺠﺮ ﻭ ﹶﻥﺠﺮ ﺴ ﻳ 539 That he is imprisoned Hapse atılması 1 ﺳﺠﻦ ﻦ ﺠ ﺴ ﻳ Indeed he is imprisoned Mutlaka hapse atılır 1 ﺳﺠﻦ ﻦ ﻨﺠ ﺴ ﻳ Indeed they imprison him Mutlaka onu hapse atarlar 1 ﺳﺠﻦ ﻪ ﻨﻨﺠ ﺴ ﻳ They are dragged Sürüklenirler 1 ﺳﺤﺐ ﻮ ﹶﻥﺤﺒ ﺴ ﻳ That he destroys you (pl) Sizi yok etmesi 1 ﺳﺤﺖ ﻢ ﺘ ﹸﻜﺤ ﺴ ﻳ He bewitches Sihirler 1 ﺳﺤﺮ ﺮ ﺤ ﺴ ﻳ That he mocks Alay etmesi 1 ﺳﺨﺮ ﺮﺴﺨ ﻳ He mocks Alay eder 1 ﺳﺨﺮ ﺮ ﺨ ﺴ ﻳ He subdues Kontrol altına alır 2 ﺳﺨﺮ ﺮ ﺨ ﺴ ﻳ They mocks Alay ederler 1 ﺳﺨﺮ ﻭ ﹶﻥﺨﺮ ﺴ ﻳ He gets angry Kızar, hoşlanmaz 1 ﺳﺨﻂ ﻂ ﺨﹸ ﺴ ﻳ They get angry Kızarlar 1 ﺳﺨﻂ ﺨﻄﹸﻮ ﹶﻥ ﺴ ﻳ Easy Kolay ﻳﺴﺮ ﺴ ﹺﺮ ﻳ Make easy (imp) Kolaylaştır 2 ﻳﺴﺮ ﺮ ﺴ ﻳ He pleases Hoşlandırır 1 ﺳﺮﺭ ﺮ ﺴ ﻳ He conceals, hides Saklar 4 ﺳﺮﺭ ﺮ ﺴ ِ ﻳ Easy Kolay ﻳﺴﺮ ﺮﹰﺍﻳﺴ - ﺮ ﺴ ﻳ To facilitate, make easy Kolaylaştırdı 2 ﻳﺴﺮ ﺮ ﺴ ﻴﻳ - ﺮ ﺴ ﻳ That he wastes, transgresses Đsraf etmesi 4 ﺳﺮﻑ ﺴﺮﹺﻑ ﻳ He wastes, transgresses Aşırılık yapar, israf eder 4 ﺳﺮﻑ ﻑ ﺴ ﹺﺮ ﻳ That they waste, transgress Đsraf etmeleri 4 ﺳﺮﻑ ﺴ ﹺﺮﻓﹸﻮﹾﺍ ﻳ That he steals Çalması 1 ﺳﺮﻕ ﺴﺮﹺﻕ ﻳ He steals Çalar 1 ﺳﺮﻕ ﻕ ﺴ ﹺﺮ ﻳ They (fm) steal Çalarlar (dş) 1 ﺳﺮﻕ ﻦ ﺴ ﹺﺮ ﹾﻗ ﻳ We made easy Kolaylaştırdık 2 ﻳﺴﺮ ﺎﺮﻧ ﺴ ﻳ We made it easy Onu kolaylaştırdık 2 ﻳﺴﺮ ﻩ ﺎﺮﻧ ﺴ ﻳ 540 He made it easy Onu kolaylaştırdı 2 ﻳﺴﺮ ﻩ ﺮ ﺴ ﻳ They conceal, hide Saklarlar 4 ﺳﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﺴﺮ ِ ﻳ Ease Kolaylık ﻳﺴﺮ ﻯﺴﺮ ﻳ They write in lines Satır satır yazarlar 1 ﺳﻄﺮ ﻭ ﹶﻥﺴ ﹸﻄﺮ ﻳ They attack Saldırırlar 1 ﺳﻄﻮ ﺴﻄﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They run, strive, work Koşarlar, çalışırlar 1 ﺳﻌﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻌ ﺴ ﻳ He runs, strives, works Koşar, çalışır 1 ﺳﻌﻲ ﻰﺴﻌ ﻳ He grabs, drags Yakalar, sürükler 1 ﺳﻔﻊ ﻊ ﺴ ﹶﻔ ﻳ He sheds Kan döker, saçar 1 ﺳﻔﻚ ﻚ ﻔ ﺴ ﻳ He/it falls Düşer 1 ﺳﻘﻂ ﻂ ﺴ ﹸﻘ ﹸ ﻳ They give water Sularlar 1 ﺳﻘﻲ ﺴﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They are given water Sulanırlar 1 ﺳﻘﻲ ﻮ ﹶﻥ ﺴ ﹶﻘ ﻳ It is watered Sulanır 1 ﺳﻘﻲ ﺴﻘﹶﻰ ﻳ He gives water Sular 1 ﺳﻘﻲ ﻲﺴﻘ ﻳ He gives me water Bana su içirir 1 ﺳﻘﻲ ﲔ ﻘ ﹺ ﺴ ﻳ He settles, calms Yerleşir, yaşar, istirahat eder 1 ﺳﻜﻦ ﻦ ﺴ ﹸﻜ ﻳ He makes calm Sakinleştirir 4 ﺳﻜﻦ ﻦ ﻜ ﺴ ﻳ That he settles, makes calm Sakinleştirmesi 4 ﺳﻜﻦ ﻜ ﹺﻦ ﺴ ﻳ That they settle, calm Yerleşmeleri, sakinleşmeleri 1 ﺳﻜﻦ ﻮﹾﺍﺴ ﹸﻜﻨ ﻳ That it snatches away from them Onlardan kapması 1 ﺳﻠﺐ ﻢ ﻬ ﺒﺴﹸﻠ ﻳ He gives power Üstün getirir 2 ﺳﻠﻂ ﻂ ﺴﱢﻠ ﹸ ﻳ He makes enter Sokar 1 ﺳﻠﻚ ﻚ ﺴﹸﻠ ﻳ That he makes march Onu yürütmesi 1 ﺳﻠﻚ ﻪ ﺴﹸﻠ ﹾﻜ ﻳ He submits, greets Teslim olur, selam verir 2 ﺳﻠﻢ ﻢ ﺴﱢﻠ ﻳ He submits Teslim olur 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﻠﺴ ﻳ That he submits Teslim olması 4 ﺳﻠﻢ ﻢ ﻠﺴ ﻳ 541 That they submit, greet Teslim olmaları, selam vermeleri 2 ﺳﻠﻢ ﻮﹾﺍﺴﱢﻠﻤ ﻳ They submit Teslim olurlar 4 ﺳﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻠﻤﺴ ﻳ That he hears Đşitmesi 1 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﻳ He hears Đşitir 1 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﻳ He makes hear Đşittirir 4 ﲰﻊ ﻊ ﻤ ﺴ ﻳ That he hears it Onu işitmesi 1 ﲰﻊ ﺎﻌﻬ ﻤ ﺴ ﻳ That they hear Đşitmeleri 1 ﲰﻊ ﻮﹾﺍﻤﻌ ﺴ ﻳ They hear Đşitirler 1 ﲰﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺴ ﻳ They listen Kulak verirler, dinlerler 5 ﲰﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺴ ﻳ They hear you (pl) Sizi dinlerler 1 ﲰﻊ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮﻤﻌ ﺴ ﻳ It nourishes Besler 4 ﲰﻦ ﻦ ﻤ ﺴ ﻳ They name, give names Đsim verirler 2 ﲰﻮ ﻮ ﹶﻥﺴﻤ ﻳ It becomes evil Kötü olur 1 ﺳﻮﺃ ﻮ ُﺀﻳﺴ That they become evil Kötü olmaları 1 ﺳﻮﺃ ﻭﹾﺍﻮﺅﻳﺴ It becomes black Kararır 9 ﺳﻮﺩ ﺩ ﻮ ﺴ ﻳ He subjects Maruz bırakır 1 ﺳﻮﻡ ﻡ ﻮﻳﺴ He subjects them Onları maruz bırakır 1 ﺳﻮﻡ ﻢ ﻬ ﻣ ﻮﻳﺴ They subject you (pl) Sizi maruz bırakırlar 1 ﺳﻮﻡ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮﻮﻣﻳﺴ He travels Seyahat eder 1 ﺳﻴﺢ ﺢ ﻴﺴ ِﻳ He travels Seyahat eder, dolaşır 1 ﺳﲑ ﲑ ﺴ ِ ﻳ He makes travel Dolaştırır, gezdirir 2 ﺳﲑ ﺮ ﻴﺴ ﻳ Easy Kolay ﻳﺴﺮ ﺍﺴﲑ ِ ﻳ - ﲑ ﺴ ِ ﻳ He makes you (pl) travel Sizi dolaştırır, gezdirir 2 ﺳﲑ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻴﺴ ﻳ That they travel Dolaşmaları, gezmeleri 1 ﺳﲑ ﻭﹾﺍ ﻳﺴِﲑ He swallows it Onu boğazından geçirir 1 ﺳﻮﻍ ﻪ ﻐ ﻳﺴِﻴ He drives Sevk eder 1 ﺳﻮﻕ ﻖ ﻳﺴِﻴ 542 That he wishes Đstemesi, dilemesi 1 ﺷﻴﺄ ﺎ َﺀﻳﺸ - ﺎﺸ ﻳ - ﺸ ﹾﺄ ﻳ He wishes Đster, diler 1 ﺷﻴﺄ ﺎ ُﺀﻳﺸ They wish Đsterler 1 ﺷﻴﺄ ﺎﺀُﻭ ﹶﻥﻳﺸ That he opposes Karşı gelir 3 ﺷﻘﻖ ﻕ ﺎﻳﺸ That he opposes Karşı gelmesi 3 ﺷﻘﻖ ﻗ ﹺﻖﺎﻳﺸ That he exchanges Değiştirmesi 8 ﺷﺮﻱ ﺮ ﺘﺸ ﻳ That they exchange Değiştirmeleri 8 ﺷﺮﻱ ﻭﹾﺍﺘﺮﺸ ﻳ They exchange Değiştirirler 8 ﺷﺮﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺮﺸ ﻳ He exchanges Değiştirir 8 ﺷﺮﻱ ﺘﺮﹺﻱﺸ ﻳ They desire Canları çeker 8 ﺷﻬﻮ ﻮ ﹶﻥﺘﻬﺸ ﻳ He stares Bakakalır 1 ﺷﺨﺺ ﺺ ﺨ ﺸ ﻳ He drinks Đçer 1 ﺷﺮﺏ ﺏ ﺮ ﺸ ﻳ They drink Đçerler 1 ﺷﺮﺏ ﻮ ﹶﻥﺮﺑ ﺸ ﻳ That he expands, opens Açması, genişletmesi 1 ﺷﺮﺡ ﺡﺸﺮ ﻳ He expands, opens Açar, genişletir 1 ﺷﺮﺡ ﺡ ﺮ ﺸ ﻳ That he is associated partners Ortak koşulması 4 ﺷﺮﻙ ﻙﺸﺮ ﻳ That he associates partners Ortak koşması 4 ﺷﺮﻙ ﺸﺮﹺﻙ ﻳ He associates partners Ortak koşar 4 ﺷﺮﻙ ﻙ ﺸ ﹺﺮ ﻳ They (fm) associate partners Şirk koşarlar (dş) 4 ﺷﺮﻙ ﻦ ﺸ ﹺﺮ ﹾﻛ ﻳ They associate partners Şirk koşarlar 4 ﺷﺮﻙ ﺸ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They sell Satarlar 1 ﺷﺮﻱ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﻳ He sells Satar 1 ﺷﺮﻱ ﺸﺮﹺﻱ ﻳ He perceives Anlar, şuur eder 1 ﺷﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺸ ﻳ He makes perceive Bildirir, farkına vardırır 4 ﺷﻌﺮ ﺮ ﻌ ﺸ ﻳ He makes you (pl) perceive Size bildirir 4 ﺷﻌﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻌ ﺸ ﻳ That he makes perceive Bildirmesi, sezdirmesi 4 ﺷﻌﺮ ﺮ ﱠﻥ ﻌ ﺸ ﻳ 543 They perceive Anlarlar ederler, şuur ederler 1 ﺷﻌﺮ ﻭ ﹶﻥﻌﺮ ﺸ ﻳ That he heals Đyileştirmesi, şifa vermesi 1 ﺷﻔﻲ ﻒ ﺸ ﻳ That he Şefaat etmesi 1 ﺷﻔﻊ ﺸﻔﹶﻊ ﻳ That he intercedes Şefaat eder, aracılık yapar 1 ﺷﻔﻊ ﻊ ﺸ ﹶﻔ ﻳ 1 ﺷﻔﻊ ﻮﹾﺍﺸ ﹶﻔﻌ ﻳ 1 ﺷﻔﻊ ﻮ ﹶﻥﺸ ﹶﻔﻌ ﻳ That they intercede they intercede Şefaat etmeleri, aracılık yapmaları Şefaat ederler, aracılık yaparlar He heals me Bana şifa verir 1 ﺷﻔﻲ ﲔ ﻔ ﹺ ﺸ ﻳ It splits Yarılır, ayrılır 5 ﺷﻘﻖ ﻖ ﺸ ﱠﻘ ﻳ He suffers, becomes unhappy Bedbaht olur, şaki olur 1 ﺷﻘﻮ ﺸﻘﹶﻰ ﻳ That he gives thanks Şükretmesi 1 ﺷﻜﺮ ﺸﻜﹸﺮ ﻳ He gives thanks Şükreder 1 ﺷﻜﺮ ﺮ ﺸ ﹸﻜ ﻳ They give thanks Şükrederler 1 ﺷﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﺸ ﹸﻜﺮ ﻳ He complains Şikâyet eder 1 ﺷﻜﻮ ﺸﻜﹸﻮ ﻳ He rejoices Sevindirir 4 ﴰﺖ ﺖﺸﻤ ﻳ That he witnesses, sees Şahit olması, görmesi 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﻳ He witnesses, sees, bears witness Şahit olur, görür, şahitlik eder 1 ﺷﻬﺪ ﺪ ﻬ ﺸ ﻳ He calls to witness Şahit tutar 4 ﺷﻬﺪ ﺪ ﺸ ﹺﻬ ﻳ He witnesses it, sees it Ona şahit olur 1 ﺷﻬﺪ ﻩ ﺪ ﻬ ﺸ ﻳ That they witness, see Şahit olmaları, görmeleri 1 ﺷﻬﺪ ﻭﹾﺍﻬﺪ ﺸ ﻳ They witness, see Şahit olurlar, görürler 1 ﺷﻬﺪ ﻭ ﹶﻥﻬﺪ ﺸ ﻳ It scalds Yakar 1 ﺷﻮﻱ ﺸﻮﹺﻱ ﻳ That it strikes, occurs Đsabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﺐ ﺼ ﻳ It is poured Dökülür 1 ﺻﺒﺐ ﺐ ﺼ ﻳ That it becomes Olması 4 ﺻﺒﺢ ﺢ ﺼﹺﺒ ﻳ It becomes Olur 4 ﺻﺒﺢ ﺢ ﺼﹺﺒ ﻳ Indeed it becomes Mutlaka olur 4 ﺻﺒﺢ ﻦ ﺤ ﺼﹺﺒ ﻳ 544 4 ﺻﺒﺢ ﻮﺍﺼﹺﺒﺤ ﻳ 1 ﺻﱪ ﺮ ﺼﹺﺒ ﻳ Sabretmesi 1 ﺻﱪ ﺮ ﺼﹺﺒ ﻳ Sabretmeleri 1 ﺻﱪ ﻭﺍﺼﹺﺒﺮ ﻳ That it strikes you (pl) Size isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﻢ ﺒ ﹸﻜﺼ ﻳ That it strikes him Ona isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﺎﺒﻬﺼ ﻳ They are supported Desteklenirler, sahip çıkılırlar 1 ﺻﺤﺐ ﻮ ﹶﻥﺤﺒ ﺼ ﻳ That he hinders, averts Alıkoyması 1 ﺻﺪﺩ ﺪ ﺼ ﻳ He hinders, averts Alıkoyar, engeller 1 ﺻﺪﺩ ﺪ ﺼ ﻳ He/it comes out Çıkar 1 ﺻﺪﺭ ﺭ ﺪ ﺼ ﻳ He takes away Alıp götürür 4 ﺻﺪﺭ ﺭ ﺪ ﺼ ﻳ They will be divided Bölük bölük ayrılırlar 5 ﺻﺪﻉ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﺼ ﻳ They are given headache Başları ağrıtılır 2 ﺻﺪﻉ ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﺼ ﻳ He turns away Döner, yüz çevirir 1 ﺻﺪﻑ ﻑ ﺪ ﺼ ﻳ They turn away Yüz çevirirler 1 ﺻﺪﻑ ﺪﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﺼ ﻳ He becomes truthful Doğru olur, doğru söyler 1 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺼ ﻳ He gives charity Tasadduk eder, sadaka verir 5 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺼ ﻳ He confirms Doğrular, tasdik eder 2 ﺻﺪﻕ ﻕ ﺪ ﺼ ﻳ He confirms me Beni tasdik eder 2 ﺻﺪﻕ ﺪﹸﻗﻨﹺﻲ ﺼ ﻳ That they give charity Sadaka vermeleri 5 ﺻﺪﻕ ﺪﻗﹸﻮﺍ ﺼ ﻳ They confirm Tasdik ederler 2 ﺻﺪﻕ ﺪﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺼ ﻳ That they hinder you (pl) Sizi çevirmeleri 1 ﺻﺪﺩ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﺼ ﻳ Indeed that they avert you Mutlaka seni çevirmeleri 1 ﺻﺪﺩ ﻚ ﻧﺪ ﺼ ﻳ Indeed that they avert you (pl) Mutlaka sizi çevirmeleri 1 ﺻﺪﺩ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺪ ﺼ ﻳ That they hinder, avert Çevirmeleri 1 ﺻﺪﺩ ﻭﺍﺼﺪ ﻳ They hinder, avert Alıkoyarlar, çevirirler, engellerler 1 ﺻﺪﺩ ﻭ ﹶﻥﺼﺪ ﻳ That they become Olmaları He endures, becomes patient Sabreder That he endures, becomes patient That they endure, become patient 545 They make noise Yaygara yaparlar 1 ﺻﺪﺩ ﻭ ﹶﻥﺼﺪ ﻳ They hinder them Onları çeviriler, döndürürler 1 ﺻﺪﺩ ﻢ ﻬ ﻧﻭﺼﺪ ﻳ He persists Israr eder, direnir 1 ﺻﺮﺭ ﺮ ﺼ ﻳ He diverts Çevirir, döndürür 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺼ ﹺﺮ ﻳ He is diverted Çevrilir, saptırılır 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺼ ﻳ That he is diverted Çevrilmesi 1 ﺻﺮﻑ ﻑ ﺮ ﺼ ﻳ He diverts him Onu çevirir, döndürür 1 ﺻﺮﻑ ﻪ ﺼ ﹺﺮﹸﻓ ﻳ They are diverted Çevrilirler, saptırılırlar 1 ﺻﺮﻑ ﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﺼ ﻳ Surely they harvest Mutlaka devşirirler 1 ﺻﺮﻡ ﻦ ﻣ ﺼ ﹺﺮ ﻳ Surely they harvest it Mutlaka onu devşirirler 1 ﺻﺮﻡ ﺎﻨﻬﻣ ﺼ ﹺﺮ ﻳ That they persist Israr etmeleri 1 ﺻﺮﺭ ﻭﹾﺍﺼﺮ ﻳ They persist Israr ederler 1 ﺻﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﻳ They cry for help Feryat ederler 8 ﺻﺮﺥ ﻮ ﹶﻥﺼ ﹶﻄ ﹺﺮﺧ ﻳ He chooses Seçer 8 ﺻﻔﻮ ﻲﺼ ﹶﻄﻔ ﻳ He/it ascends Yükselir 1 ﺻﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺼ ﻳ He/it climbs, ascends Tırmanır, çıkar, yükselir 5 ﺻﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺼ ﻳ He raises Yükseltir 4 ﺻﻌﺪ ﺪ ﻌ ﺼ ﻳ They are made to faint Bayılırlar, çarpılırlar 4 ﺻﻌﻖ ﻌﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﺼ ﻳ He ascribes, attributes Vasfeder, tarif eder, atfeder 1 ﻭﺻﻒ ﻒ ﺼ ﻳ He overlooks, forgives Bağışlar, hoş görür 1 ﺻﻔﺢ ﺢ ﺼ ﹶﻔ ﻳ They ascribe, attribute Vasfederler, nitelerler 1 ﻭﺻﻒ ﺼﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ He joins, reaches Ulaşır 1 ﻭﺻﻞ ﺼ ﹸﻞ ﻳ He enters it (fire) Ona (ateşe) girer 1 ﺻﻠﻲ ﺎﻼﻫ ﺼﹶ ﻳ He is hanged Asılır 2 ﺻﻠﺐ ﺐ ﺼﱠﻠ ﻳ He is hanged Asılır 1 ﺻﻠﺐ ﺐ ﺼﹶﻠ ﻳ That they are hanged Asılmaları 2 ﺻﻠﺐ ﻮﺍﺼﱠﻠﺒ ﻳ 546 He corrects, improves Islah eder 4 ﺻﻠﺢ ﺢ ﻠﺼ ﻳ That he corrects, improves Islah etmesi 4 ﺻﻠﺢ ﺢ ﻠﺼ ﻳ They (dual) correct, improve Islah ederler (ikil) 4 ﺻﻠﺢ ﺎﻠﺤﺼ ﻳ They correct, improve Islah ederler 4 ﺻﻠﺢ ﻮ ﹶﻥﻠﺤﺼ ﻳ That they enter fire Ateşe girmeleri 1 ﺻﻠﻲ ﺼﻠﹸﻮ ﻳ That they reach Ulaşmaları 1 ﻭﺻﻞ ﺼﻠﹸﻮﺍ ﻳ That they pray Namaz kılmaları 2 ﺻﻠﻮ ﺼﻠﱡﻮﺍ ﻳ They reach Ulaşırlar 1 ﻭﺻﻞ ﺼﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They pray, support Salat ederler, destekler, namaz kılarlar 2 ﺻﻠﻮ ﺼﻠﱡﻮ ﹶﻥ ﻳ They enter it (fire) Ona (ateşe) girerler 1 ﺻﻠﻲ ﺎﻧﻬﻮ ﺼﹶﻠ ﻳ He enters fire Ateşe girer 1 ﺻﻠﻲ ﺼﻠﹶﻰ ﻳ He prays, supports Salat eder, destekler, namaz kılar 2 ﺻﻠﻮ ﺼﻠﱢﻲ ﻳ He makes, does Yapar, imal eder 1 ﺻﻨﻊ ﻊ ﻨﺼ ﻳ They make, do Yaparlar 1 ﺻﻨﻊ ﻮ ﹶﻥﻨﻌﺼ ﻳ It is melted Eritilir 1 ﺻﻬﺮ ﺮ ﻬ ﺼ ﻳ He gives shape, form Şekil verir 2 ﺻﻮﺭ ﺭ ﻮ ﺼ ﻳ He gives you (pl) shape, form Sizi şekillendirir 2 ﺻﻮﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﻮ ﺼ ﻳ It strikes Đsabet eder, başına gelir 4 ﺻﻮﺏ ﺐ ﻴﻳﺼ It strikes you (pl) Size isabet eder 4 ﺻﻮﺏ ﺒﻜﹸﻢﻴﻳﺼ It strikes you us Bize isabet eder 4 ﺻﻮﺏ ﺎﺒﻨﻴﻳﺼ That it strikes them Onlara isabet etmesi 4 ﺻﻮﺏ ﻢﺒﻬﻴﻳﺼ It strikes them Onlara isabet eder 4 ﺻﻮﺏ ﻢﺒﻬﻴﻳﺼ They are harmed Zarara uğratılması 1 ﺿﺮﺭ ﺭ ﺎﻳﻀ It is multiplied Katlanır, iki kat arttırılır 3 ﺿﻌﻒ ﻒ ﻋ ﺎﻳﻀ That it is multiplied Katlanması, iki kat arttırılması 3 ﺿﻌﻒ ﻒ ﻋ ﺎﻳﻀ He multiplies Katlar, kat kat öder 3 ﺿﻌﻒ ﻒ ﻋ ﺎﻳﻀ 547 He multiplies it Onu katlar 3 ﺿﻌﻒ ﻪ ﻋ ﹶﻔ ﺎﻳﻀ That he multiplies it Onu katlaması 3 ﺿﻌﻒ ﻪ ﻋ ﹾﻔ ﺎﻳﻀ He multiplies it Onu katlar 3 ﺿﻌﻒ ﺎﻋ ﹾﻔﻬ ﺎﻳﻀ They imitate Taklit ederler 3 ﺿﻬﺄ ﻭ ﹶﻥﻫﺆ ﺎﻳﻀ He laughs Güler 1 ﺿﺤﻚ ﻚ ﺤ ﻀ ﻳ They laugh Gülerler 1 ﺿﺤﻚ ﺤﻜﹸﻮ ﹶﻥ ﻀ ﻳ That he/it harms Zarar vermesi 1 ﺿﺮﺭ ﺮ ﻀ ﻳ He/it harms Zarar verir 1 ﺿﺮﺭ ﺮ ﻀ ﻳ That he/it strikes, gives example, travels He/it strikes, gives example, travels Vurması, gezmesi, misal vermesi 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﻀ ﹺﺮ ﻳ Vurur, gezer, misal verir 1 ﺿﺮﺏ ﺏ ﻀ ﹺﺮ ﻳ They (fm) draw Vururlar (dş), vursunlar 1 ﺿﺮﺏ ﻦ ﺑﻀ ﹺﺮ ﻳ They strike, give example, travel Vururlar 1 ﺿﺮﺏ ﻮ ﹶﻥﻀ ﹺﺮﺑ ﻳ They supplicate humbly Yalvarırlar 5 ﺿﺮﻉ ﻮ ﹶﻥﺮﻋ ﻀ ﻳ He/it harms you Sana zarar verir 1 ﺿﺮﺭ ﻙ ﺮ ﻀ ﻳ He/it harms you (pl) Size zarar verir 1 ﺿﺮﺭ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻀ ﻳ He/it harms us Bize zarar verir 1 ﺿﺮﺭ ﺎﺮﻧ ﻀ ﻳ He/it harms him Ona zarar verir 1 ﺿﺮﺭ ﻩ ﺮ ﻀ ﻳ He/it harms them Onlara zarar verir 1 ﺿﺮﺭ ﻢ ﻫ ﺮ ﻀ ﻳ That they harm Zarar vermeleri 1 ﺿﺮﺭ ﻭﺍﻀﺮ ﻳ That they harm you Sana zarar vermeleri 1 ﺿﺮﺭ ﻙ ﻭﻀﺮ ﻳ That they harm you (pl) Size zarar vermeleri 1 ﺿﺮﺭ ﻢ ﻭ ﹸﻛﻀﺮ ﻳ They harm Zarar verirler 1 ﺿﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﻀﺮ ﻳ They harm you Sana zarar verirler 1 ﺿﺮﺭ ﻚ ﻧﻭﻀﺮ ﻳ He compels Mecbur eder 8 ﺿﺮﺭ ﺮ ﻀ ﹶﻄ ﻳ He takes, places Koyar, yerleştirir 1 ﻭﺿﻊ ﻊ ﻀ ﻳ They (fm) place, give birth Koyarlar, doğururlar (dş) 1 ﻭﺿﻊ ﻦ ﻌ ﻀ ﻳ 548 He errs, goes astray Hata eder, yanılır, sapar, şaşar 1 ﺿﻠﻞ ﻀ ﱡﻞ ﻳ That he errs, goes astray Saptırması, şaşırtması 4 ﺿﻠﻞ ﻀ ﱠﻞ ﻳ He lets go astray, misleads Hatada bırakır, saptırır, şaşırtır 4 ﺿﻠﻞ ﻀ ﱡﻞ ﻳ That he misleads you Seni saptırması, şaşırtması 4 ﺿﻠﻞ ﻚ ﻀﱠﻠ ﻳ That he misleads Saptırması 4 ﺿﻠﻞ ﻠ ﹺﻞﻀ ﻳ - ﻠ ﹾﻞﻀ ﻳ That he misleads him Onu saptırması 4 ﺿﻠﻞ ﻪ ﻠ ﹾﻠﻀ ﻳ He misleads us Bizi saptırır 4 ﺿﻠﻞ ﺎﻀﱡﻠﻨ ﻳ That he misleads him Onu saptırması 4 ﺿﻠﻞ ﻪ ﻀﱠﻠ ﻳ He misleads him Onu saptırır 4 ﺿﻠﻞ ﻪ ﻀﱡﻠ ﻳ That he misleads them Onları saptırması 4 ﺿﻠﻞ ﻢ ﻬ ﻀﱠﻠ ﻳ That they mislead Saptırmaları 4 ﺿﻠﻞ ﻀﻠﱡﻮﺍ ﻳ That they mislead you Seni saptırmaları 4 ﺿﻠﻞ ﻙ ﻀﻠﱡﻮ ﻳ They mislead Saptırırlar, şaşırtırlar 4 ﺿﻠﻞ ﻀﻠﱡﻮ ﹶﻥ ﻳ They mislead you (pl) Sizi saptırırlar 4 ﺿﻠﻞ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻀﻠﱡﻮ ﻳ They mislead them Onları saptırırlar 4 ﺿﻠﻞ ﻢ ﻬ ﻧﻀﻠﱡﻮ ﻳ It glows, gives light Işık verir 4 ﺿﻴﺄ ﻲ ُﺀﻳﻀ He loses, lets go to waste Zayi eder, kaybeder 4 ﺿﻴﺄ ﻊ ﻴﻀ ﻳ Zayi etmesi, kaybetmesi 4 ﺿﻴﺄ ﻊ ﻴﻀ ﻳ O ikisini misafir etmeleri 2 ﺿﻴﻒ ﺎﻫﻤ ﻴﻔﹸﻮﻀ ﻳ It straitens Daralır 1 ﺿﻴﻖ ﻖ ﻴﻳﻀ They trample, step Çiğnerler 3 ﻭﻃﺄ ﻳ ﹶﻄﹸﺌﻮ ﹶﻥ They step, conquer Çiğnerler, zapt ederler 1 ﻭﻃﺄ ﻳ ﹶﻄﺄﹸﻭ ﹶﻥ - ﻭ ﹶﻥﻳ ﹶﻄﺆ That he is obeyed Đtaat edilmesi 1 ﻃﻮﻉ ﻉ ﻳﻄﹶﺎ He is obeyed Đtaat edilir, sözü dinlenir 1 ﻃﻮﻉ ﻉ ﻳﻄﹶﺎ It is circulated Dolaşılır, dolaştırılır 1 ﻃﻮﻑ ﻑ ﻳﻄﹶﺎ He seals Mühürler 1 ﻃﺒﻊ ﻊ ﺒﻳ ﹾﻄ That he loses, lets go to waste That they offer hospitality to them (dual) 549 He drives away Uzaklaştırır 1 ﻃﺮﺩ ﺩ ﺮ ﻳ ﹾﻄ That he obeys Đtaat etmesi 4 ﻃﻮﻉ ﻄ ﹺﻊ ﻳ He eats, feeds Yer, beslenir 1 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻳ ﹾﻄ He is fed Yedirilir, beslenilir 1 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻳ ﹾﻄ He gives food Yedirir, besler 4 ﻃﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻳ ﹾﻄ He gives me food Beni besler 4 ﻃﻌﻢ ﻤﻨﹺﻰ ﻌ ﻳ ﹾﻄ He eats it Onu yer 1 ﻃﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﻳ ﹾﻄ That he eats it Onu yemesi 1 ﻃﻌﻢ ﻪ ﻤ ﻌ ﻳ ﹾﻄ He eats it Onu yer 1 ﻃﻌﻢ ﺎﻤﻬ ﻌ ﻳ ﹾﻄ That he eats it Onu yemesi 1 ﻃﻌﻢ ﺎﻤﻬ ﻌ ﻳ ﹾﻄ That they give me food Beni beslemeleri 4 ﻃﻌﻢ ﻥ ﻮﻌﻤ ﻳ ﹾﻄ He transgresses Azar, azgınlık yapar 1 ﻃﻐﻲ ﻰﻳ ﹾﻄﻐ That they extinguish Söndürmeleri 4 ﻃﻔﺄ ﻭﺍﻔﺆ ﻳ ﹾﻄ He seeks, wants Đster, arar 1 ﻃﻠﺐ ﺐ ﻳ ﹾﻄﹸﻠ He seeks it, wants it Onu ister, talep eder 1 ﻃﻠﺐ ﻪ ﺒﻳ ﹾﻄﹸﻠ It mounts, rises Çıkar, yükselir 8 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻠﻳ ﱠﻄ That he informs Açıklar, bildirir 4 ﻃﻠﻊ ﻊ ﻠﻳ ﹾﻄ That he informs you (pl) Size açıklar 4 ﻃﻠﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻠﻳ ﹾﻄ That it becomes satisfied Tatmin olması 12 ﻃﻤﻦ ﻦ ﺌﻤ ﻳ ﹾﻄ That it touches them (fm) Onlara dokunması 1 ﻃﻤﺚ ﻦ ﻬ ﻤﹾﺜ ﻳ ﹾﻄ That he hopes Ümit etmesi 1 ﻃﻤﻊ ﻊ ﻤ ﻳ ﹾﻄ He hopes Ümit eder 1 ﻃﻤﻊ ﻊ ﻤ ﻳ ﹾﻄ They hope Ümit ederler 1 ﻃﻤﻊ ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﻳ ﹾﻄ That he cleans Temizlemesi 2 ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﻳ ﹶﻄ He cleans Temizler 2 ﻃﻬﺮ ﺮ ﻬ ﻳ ﹶﻄ That he cleans you (pl) Siz temizlemesi 2 ﻃﻬﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻬ ﻳ ﹶﻄ 550 They (fm) clean themselves Temizlenirler (dş) 1 ﻃﻬﺮ ﺮ ﹶﻥ ﻬ ﻳ ﹾﻄ They circulate Dolanır, tavaf eder 1 ﻃﻮﻑ ﻑ ﻳﻄﹸﻮ That he circumambulates Tavaf etmesi 5 ﻃﻮﻑ ﻑ ﻮ ﻳ ﱠﻄ He circumambulates Tavaf eder 5 ﻃﻮﻑ ﻑ ﻮ ﻳ ﱠﻄ They circulate Dolanırlar, tavaf ederler 1 ﻃﻮﻑ ﻳﻄﹸﻮﻓﹸﻮ ﹶﻥ He folds, rolls Katlar, yuvarlar 1 ﻃﻮﻱ ﻳ ﹾﻄﻮﹺﻯ He flies Uçar 1 ﻃﲑ ﲑ ﻄ ﻳ That they consider evil omen Uğursuz saymaları 5 ﻃﲑ ﻭﺍﻴﺮﻳ ﱠﻄ He obeys Đtaat eder 4 ﻃﻮﻉ ﻊ ﻴﻳﻄ He obeys you (pl) Size itaat eder 4 ﻃﻮﻉ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻴﻳﻄ They obey Đtaat ederler 4 ﻃﻮﻉ ﻮ ﹶﻥﻴﻌﻳﻄ They bear it with difficulty Ona zorlanırlar 1 ﻃﻮﻕ ﻪ ﻧﻴﻘﹸﻮﻳﻄ That they support Desteklemeleri 3 ﻇﻬﺮ ﻭﺍﻫﺮ ﻳﻈﹶﺎ They pronounce zihar Zihar yaparlar 3 ﻇﻬﺮ ﻭ ﹶﻥﻫﺮ ﻳﻈﹶﺎ They (fm) remain Durakalırlar (dş) 1 ﻇﻠﻞ ﻦ ﻳ ﹾﻈﹶﻠ ﹾﻠ He does wrong, oppresses Zulmeder 1 ﻇﻠﻢ ﻢ ﻠﻳ ﹾﻈ That he does wrong, oppresses Zulmetmesi 1 ﻇﻠﻢ ﻢ ﻠﻳ ﹾﻈ He is oppressed Zulmedilir 1 ﻇﻠﻢ ﻢ ﻳ ﹾﻈﹶﻠ They do wrong, oppress Zulmederler 1 ﻇﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻠﻤﻳ ﹾﻈ They are oppressed Zulmedilirler 1 ﻇﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻈﹶﻠﻤ He thinks, guesses Düşünür, zanneder, inanır 1 ﻇﻨﻦ ﻦ ﻳ ﹸﻈ They think, guess Zannederler, inanırlar 1 ﻇﻨﻦ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹸﻈﻨ It appears Görünür 1 ﻇﻬﺮ ﺮ ﻬ ﻳ ﹾﻈ That he reveals Açığa çıkarması 4 ﻇﻬﺮ ﺮ ﻳ ﹾﻈ ﹺﻬ He reveals, makes prevail Üstünlük sağlar, açığa çıkarır 4 ﻇﻬﺮ ﺮ ﻳ ﹾﻈ ﹺﻬ 4 ﻇﻬﺮ ﻩ ﺮ ﻳ ﹾﻈ ﹺﻬ He reveals it, makes it prevail Onu üstün kılması 551 That they gain dominance Üstün gelmeleri 1 ﻇﻬﺮ ﻭﺍﻬﺮ ﻳ ﹾﻈ They gain dominance Üstün gelirler 1 ﻇﻬﺮ ﻭ ﹶﻥﻬﺮ ﻳ ﹾﻈ That they gain dominance over it Ona üstün gelmeleri 1 ﻇﻬﺮ ﻩ ﻭﻬﺮ ﻳ ﹾﻈ He cares Kıymet verir, ilgilenir 1 ﻋﺒﺄ ﺍﺒﺆﻌ ﻳ - ﺒﹸﺄﻌ ﻳ He worships Tapar, ibadet eder 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﻳ He is worshipped Tapılır, ibadet edilir 1 ﻋﺒﺪ ﺪ ﺒﻌ ﻳ That they worship Tapmaları 1 ﻋﺒﺪ ﻭﺍﺒﺪﻌ ﻳ They worship Taparlar 1 ﻋﺒﺪ ﻭ ﹶﻥﺒﺪﻌ ﻳ They are worshipped Tapılırlar 1 ﻋﺒﺪ ﻭ ﹶﻥﺒﺪﻌ ﻳ They worship me Bana taparlar 1 ﻋﺒﺪ ﻧﻨﹺﻰﻭﺒﺪﻌ ﻳ That they worship it/them Ona tapmaları, onlara tapmaları 1 ﻋﺒﺪ ﺎﻭﻫﺒﺪﻌ ﻳ He transgresses Haddi aşar 8 ﻋﺪﻭ ﺪ ﺘﻌ ﻳ They transgress Aşırı giderler, haddi aşarlar 8 ﻋﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻌ ﻳ They make excuses Özür dilerler 8 ﻋﺬﺭ ﻭ ﹶﻥﺬﺭ ﺘﻌ ﻳ He withdraws Ellerini çeker 8 ﻋﺰﻝ ﺘ ﹺﺰ ﹸﻝﻌ ﻳ That they withdraw from you (pl) Sizden ellerini çekmeleri 8 ﻋﺰﻝ ﻢ ﺘ ﹺﺰﻟﹸﻮ ﹸﻛﻌ ﻳ He holds fast, firmly Yapışır, kuvvetle tutar 8 ﻋﺼﻢ ﻢﺘﺼﻌ ﻳ That he holds fast, firmly Yapışması, kuvvetle tutması 8 ﻋﺼﻢ ﻢ ﺼ ﺘﻌ ﻳ He/it pleases Hoşlandırır 1 ﻋﺠﺐ ﺐ ﺠ ﻌ ﹺ ﻳ He/it pleases you Seni hoşlandırır 1 ﻋﺠﺐ ﻚ ﺒﺠ ﻌ ﹺ ﻳ He makes fail Aciz bırakır 4 ﻋﺠﺰ ﺰ ﺠ ﻌ ﹺ ﻳ That he makes him fail Onu aciz bırakması 4 ﻋﺠﺰ ﻩ ﺰ ﺠ ﻌ ﹺ ﻳ They make fail Aciz bırakırlar 4 ﻋﺠﺰ ﻭ ﹶﻥﺠﺰ ﻌ ﹺ ﻳ He hastens Acele verir 2 ﻋﺠﻞ ﺠ ﹸﻞ ﻌ ﻳ He promises Vaad eder 1 ﻭﻋﺪ ﺪ ﻌ ﻳ He counts Sayar 1 ﻋﺪﺩ ﺪ ﻌ ﻳ 552 He prepares Hazırlar 4 ﻋﺪﺩ ﺪ ﻌ ﻳ That he promises you (pl) Size vaad etmesi 1 ﻭﻋﺪ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻌ ﻳ They do justice, consider equal Adalet yaparlar, eşit tutarlar 1 ﻋﺪﻝ ﺪﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﻌ ﻳ He promises them Onlara vaad eder 1 ﻭﻋﺪ ﻢ ﻫ ﺪ ﻌ ﻳ They transgress Haddi aşarlar, aşırı giderler 1 ﻋﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﻌﺪ ﻳ That he punishes Azap etmesi 2 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﻳ He punishes Azap eder 2 ﻋﺬﺏ ﺏ ﻌ ﱢﺬ ﻳ He punishes you (pl) Size azap eder 2 ﻋﺬﺏ ﺑﻜﹸﻢﻌ ﱢﺬ ﻳ That he punishes you (pl) Size azap etmesi 2 ﻋﺬﺏ ﺑﻜﹸﻢﻌ ﱢﺬ ﻳ He punishes us Bize azap eder 2 ﻋﺬﺏ ﺎﺑﻨﻌ ﱢﺬ ﻳ He punishes him Ona azap eder 2 ﻋﺬﺏ ﻪ ﺑﻌ ﱢﺬ ﻳ That he punishes him Ona azap etmesi 2 ﻋﺬﺏ ﻪ ﺑﻌ ﱢﺬ ﻳ That he punishes them Onlara azap etmesi 2 ﻋﺬﺏ ﻢﺑﻬﻌ ﱢﺬ ﻳ He punishes them Onlara azap eder 2 ﻋﺬﺏ ﻢﺑﻬﻌ ﱢﺬ ﻳ That he punishes them Onlara azap etmesi 2 ﻋﺬﺏ ﻢ ﻬ ﺑﻌ ﱢﺬ ﻳ He/it ascends, rises Yukarıya çıkar, yükselir 1 ﻋﺮﺝ ﺝ ﺮ ﻌ ﻳ They ascend, rise Yukarıya çıkarlar, yükselirler 1 ﻋﺮﺝ ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﻌ ﻳ They erect, build Yükseltirler, dikerler 1 ﻋﺮﺵ ﻮ ﹶﻥﻌ ﹺﺮﺷ ﻳ He/it is presented Sunulur, arz edilir 1 ﻋﺮﺽ ﺽ ﺮ ﻌ ﻳ He turns away Yüz çevirir 4 ﻋﺮﺽ ﺽ ﻌ ﹺﺮ ﻳ That he turns away Yüz çevirmesi 4 ﻋﺮﺽ ﺽ ﻌ ﹺﺮ ﻳ That they turn away Yüz çevirmeleri 4 ﻋﺮﺽ ﻮﺍﻌ ﹺﺮﺿ ﻳ They are presented Sunulurlar, arz edilirler 4 ﻋﺮﺽ ﻮ ﹶﻥﺮﺿ ﻌ ﻳ He knows Bilir, tanır 1 ﻋﺮﻑ ﻑ ﻌ ﹺﺮ ﻳ He is known Bilinir, tanınır 1 ﻋﺮﻑ ﻑ ﺮ ﻌ ﻳ They (fm) are recognized Tanınırlar (dş) 1 ﻋﺮﻑ ﻦ ﺮ ﹾﻓ ﻌ ﻳ 553 That they know, recognize Tanımaları 1 ﻋﺮﻑ ﻌ ﹺﺮﻓﹸﻮﺍ ﻳ They know, recognize Tanırlar 1 ﻋﺮﻑ ﻌ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ They know him Onu tanırlar 1 ﻋﺮﻑ ﻪ ﻧﻌ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﻳ They know it, recognize it Onu (dş) tanırlar 1 ﻋﺮﻑ ﺎﻧﻬﻌ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﻳ They know them Onları tanırlar 1 ﻋﺮﻑ ﻢ ﻬ ﻧﻌ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﻳ He/it escapes Kaçar 1 ﻋﺰﺏ ﺏ ﺰ ﻌ ﻳ That he turns away Çekinmesi, kaçınması 1 ﻋﺸﻲ ﺶ ﻌ ﻳ That he disobeys Đsyan etmesi 1 ﻋﺼﻲ ﺺ ﻌ ﹺ ﻳ They press for juice Suyunu sıkarlar 1 ﻋﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﻌ ﻳ He protects Korur 1 ﻋﺼﻢ ﻢ ﺼ ﻌ ﻳ He protects you Seni korur 1 ﻋﺼﻢ ﻚ ﻤ ﺼ ﻌ ﻳ He protects you (pl) Sizi korur 1 ﻋﺼﻢ ﻢ ﻤ ﹸﻜ ﺼ ﻌ ﻳ He protects me Beni korur 1 ﻋﺼﻢ ﻤﻨﹺﻲ ﺼ ﻌ ﻳ They disobey Đsyan ederler, karşı gelirler 1 ﻋﺼﻲ ﻮ ﹶﻥﻌﺼ ﻳ They (fm) disobey Đsyan ederler (dş) 1 ﻋﺼﻲ ﲔ ﺼ ﻌ ﻳ They (fm) disobey you Sana isyan ederler (dş) 1 ﻋﺼﻲ ﻚ ﻨﻴﻌﺼ ﻳ He bites Isırır 1 ﻋﻀﺾ ﺾ ﻌ ﻳ He hinders Engel olur 1 ﻋﻀﻞ ﻀ ﹸﻞ ﻌ ﻳ That they are given Verilmeleri 4 ﻋﻄﻮ ﺍﻌ ﹶﻄﻮ ﻳ They give Verirler 4 ﻋﻄﻮ ﻌﻄﹸﻮﺍ ﻳ He gives Verir 4 ﻋﻄﻮ ﻲﻌﻄ ﻳ He gives you Sana verir 4 ﻋﻄﻮ ﻚ ﻴﻌﻄ ﻳ He advises Öğüt verir 1 ﻭﻋﻆ ﻆ ﻌ ﹸ ﻳ He advises you (pl) Size öğüt verir 1 ﻭﻋﻆ ﻢ ﻌ ﹸﻈ ﹸﻜ ﻳ That he honors Saygı göstermesi, yüceltmesi 2 ﻋﻈﻢ ﻢ ﻌ ﱢﻈ ﻳ That he makes great Büyütmesi, yüceltmesi 4 ﻋﻈﻢ ﻢ ﻈ ﻌ ﻳ 554 He advises him Ona öğüt verir 1 ﻭﻋﻆ ﻪ ﻌ ﹸﻈ ﻳ That he forgives Affetmesi 1 ﻋﻔﻮ ﻮ ﻌ ﹸﻔ ﻳ - ﻒ ﻌ ﻳ He forgives Affeder 1 ﻋﻔﻮ ﻌﻔﹸﻮ ﻳ That they forgive Affetmeleri 1 ﻋﻔﻮ ﻌﻔﹸﻮﺍ ﻳ They forgive Affederler, vazgeçerler 1 ﻋﻔﻮ ﻌﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ That he looks back, returns Geri dönmesi, arkasına bakması 2 ﻋﻘﺐ ﺐ ﻌ ﱢﻘ ﻳ He understands, reasons Akleder, anlar 1 ﻋﻘﻞ ﻘ ﹸﻞ ﻌ ﻳ He understands it Onu akleder 1 ﻋﻘﻞ ﺎﻘﹸﻠﻬ ﻌ ﻳ They understand, reason Aklederler 1 ﻋﻘﻞ ﻘﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻌ ﻳ Jacob (pbuh) Yakup (AS) They devote Saygı gösterirler 1 ﻋﻜﻒ ﻌ ﹸﻜﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ That he knows Bilmesi 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻳ He knows Bilir 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻳ That he knows Bilmesi 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻳ He teaches Öğretir 2 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﱢﻠ ﻳ It is known Bilinir 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻌﹶﻠ ﻳ They (dual) teach Öğretirler (ikil) 2 ﻋﻠﻢ ﻥ ﺎﻌﱢﻠﻤ ﻳ He teaches you Sana öğretir 2 ﻋﻠﻢ ﻚ ﻤ ﻌﱢﻠ ﻳ He teaches you (pl) Size öğretir 2 ﻋﻠﻢ ﻤﻜﹸﻢ ﻌﱢﻠ ﻳ That he knows it Onu bilmesi 1 ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻌﹶﻠ ﻳ He knows it Onu bilir 1 ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻌﹶﻠ ﻳ That he knows it Onu bilmesi 1 ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻌﹶﻠ ﻳ He teaches him Ona öğretir 2 ﻋﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻌﱢﻠ ﻳ He knows it Onu (dş) bilir 1 ﻋﻠﻢ ﺎﻤﻬ ﻌﹶﻠ ﻳ He knows them Onları bilir 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﻌﹶﻠ ﻳ He teaches them Onlara öğretir 1 ﻋﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﻌﱢﻠ ﻳ ﺏ ﻌﻘﹸﻮ ﻳ 555 That they know Bilmeleri 1 ﻋﻠﻢ ﻮﺍﻌﹶﻠﻤ ﻳ They know Bilirler 1 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﹶﻠﻤ ﻳ They teach Öğretirler 1 ﻋﻠﻢ ﻮ ﹶﻥﻌﱢﻠﻤ ﻳ He declares Đlan eder 4 ﻋﻠﻦ ﻦ ﻠﻌ ﻳ They declare Đlan ederler 4 ﻋﻠﻦ ﻮ ﹶﻥﻠﻨﻌ ﻳ He builds up, maintains Đmar eder 1 ﻋﻤﺮ ﺮ ﻤ ﻌ ﻳ That he is given life Ömür verilmesi 2 ﻋﻤﺮ ﺮ ﻤ ﻌ ﻳ He is given life Ömür verilir 2 ﻋﻤﺮ ﺮ ﻤ ﻌ ﻳ That they build up, maintain Đmar etmeleri 1 ﻋﻤﺮ ﻭﺍﻤﺮ ﻌ ﻳ He does, works Çalışır, yapar 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹸﻞ ﻌ ﻳ That he does, works Çalışması, yapması 1 ﻋﻤﻞ ﻤ ﹾﻞ ﻌ ﻳ They do, work Çalışırlar, yaparlar 1 ﻋﻤﻞ ﻤﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻌ ﻳ They wander blindly Şaşkınlık içinde gezinirler 1 ﻋﻤﻪ ﻮ ﹶﻥﻤﻬ ﻌ ﻳ That they turn Dönmeleri 1 ﻋﻮﺩ ﻭﹾﺍﻮﺩﻳﻌ They turn Dönerler 1 ﻋﻮﺩ ﻭ ﹶﻥﻮﺩﻳﻌ He takes refuge Sığınır 1 ﻋﻮﺫ ﻮ ﹸﺫﻳﻌ They take refuge Sığınırlar 1 ﻋﻮﺫ ﻮﺫﹸﻭ ﹶﻥﻳﻌ Name of false deity Put adı He oppresses Adaletsizlik yapar 1 ﻋﻮﻝ ﻮ ﹸﻝﻳﻌ That he gets tired Yorulur 1 ﻋﻴﻲ ﻰ ﻌ ﻳ He returns, repeats Geri getirir, geri gönderir 4 ﻋﻮﺩ ﺪ ﻴﻳﻌ He returns you (pl) Sizi döndürür 4 ﻋﻮﺩ ﺪﻛﹸﻢ ﻴﻳﻌ That he returns you (pl) Sizi döndürmesi 4 ﻋﻮﺩ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻴﻳﻌ He returns us Bizi döndürür 4 ﻋﻮﺩ ﺎﺪﻧ ﻴﻳﻌ He returns him Onu döndürür 4 ﻋﻮﺩ ﻩ ﺪ ﻴﻳﻌ That they return you (pl) Sizi döndürmeleri 4 ﻋﻮﺩ ﻢ ﻭ ﹸﻛﻴﺪﻳﻌ ﻕ ﻮﻳﻌ 556 They return Geri döndürürler 4 ﻋﻮﺩ ﻭﻥﻴﺪﻳﻌ They are given rain Sulanır 4 ﻏﻴﺚ ﺙ ﺎ ﹸﻳﻐ He leaves Bırakıp gider 3 ﻏﺪﺭ ﺭ ﺩ ﺎﻳﻐ That hen backbites Gıybet etmesi 8 ﻏﻴﺐ ﺐ ﺘﻐ ﻳ He deceives Aldatır, saptırır 1 ﻏﺮﺭ ﺮ ﻐ ﻳ That he deceives Aldatması 1 ﻏﺮﺭ ﺭ ﺮ ﻐ ﻳ That he deceives you Seni aldatması 1 ﻏﺮﺭ ﻙ ﺭ ﺮ ﻐ ﻳ He drowns Boğar 4 ﻏﺮﻕ ﻕ ﻐ ﹺﺮ ﻳ That he drowns you (pl) Sizi boğması 4 ﻏﺮﻕ ﻐ ﹺﺮﹶﻗﻜﹸﻢ ﻳ Indeed that he deceives you Mutlaka seni aldatması 1 ﻏﺮﺭ ﻚ ﻧﺮ ﻐ ﻳ Indeed that he deceives you (pl) Mutlaka sizi aldatması 1 ﻏﺮﺭ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺮ ﻐ ﻳ It covers Sarar, örter, bürür 1 ﻏﺸﻲ ﺎﻐﺸ ﻳ It covers it Onu sarar 1 ﻏﺸﻲ ﻩ ﺎﻐﺸ ﻳ It covers it Onu (dş) sarar 1 ﻏﺸﻲ ﺎﺎﻫﻐﺸ ﻳ It covers them Onları sarar 1 ﻏﺸﻲ ﻢ ﻫ ﺎﻐﺸ ﻳ It covers Kaplar, sarar, örter, bürür 1 ﻏﺸﻲ ﻰﻐﺸ ﻳ It is covered Kaplanır, sarılır, örtülür 1 ﻏﺸﻲ ﻰﻐﺸ ﻳ It covers Örter, bürür 4 ﻏﺸﻲ ﻲﻐﺸ ﻳ It covers you (pl) Sizi örter, bürür 2 ﻏﺸﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻐﺸ ﻳ He lowers Đndirir 1 ﻏﻀﺾ ﺾ ﻐ ﻳ They (fm) lower, should lower Đndirirler (dş), indirsinler 1 ﻏﻀﺾ ﻦ ﻀ ﻀ ﻐ ﻳ That they lower Đndirmeleri 1 ﻏﻀﺾ ﻮﺍﻐﻀ ﻳ They lower Đndirirler 1 ﻏﻀﺾ ﻮ ﹶﻥﻐﻀ ﻳ That he forgives Bağışlaması 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﻳ He forgives Bağışlar 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻐ ﻳ He/it is forgiven Bağışlanır 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﻳ 557 That he/it is forgiven Bağışlanması 1 ﻏﻔﺮ ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﻳ That they forgive Bağışlamaları 1 ﻏﻔﺮ ﻭﺍﻔﺮ ﻐ ﻳ They forgive Bağışlarlar 1 ﻏﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﻔﺮ ﻐ ﻳ He commits excess Aşırı gider 1 ﻏﻠﻮ ﻐ ﹸﻞ ﻳ That he defrauds Emanete hıyanet etmesi 1 ﻏﻠﻞ ﻐ ﱠﻞ ﻳ He defrauds Emanete hıyanet eder 1 ﻏﻠﻞ ﻐ ﱡﻞ ﻳ He defeats Galip gelir 1 ﻏﻠﺐ ﺐﻐﻠ ﻳ That he defeats Galip gelmesi 1 ﻏﻠﺐ ﺐ ﻠﻐ ﻳ That they defeat Galip gelmeleri 1 ﻏﻠﺐ ﻮﺍﻠﺒﻐ ﻳ They are defeated Yenilirler 1 ﻏﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﻐﹶﻠﺒ ﻳ That he defrauds Emanete hıyanet etmesi 1 ﻏﻠﻞ ﻐﹸﻠ ﹾﻞ ﻳ It boils Kaynar 1 ﻏﻠﻲ ﻲﻐﻠ ﻳ He closes his eyes Gözünü kapar 4 ﻏﻤﺾ ﺾ ﻤ ﻐ ﻳ That he makes rich Zenginleştirmesi 4 ﻏﲏ ﻐ ﹺﻦ ﻳ He makes them rich Onları zenginleştirir 4 ﻏﲏ ﻢ ﻐﹺﻨ ﹺﻬ ﻳ That they live, prosper Yaşamaları, zenginleşmeleri 1 ﻏﲏ ﺍﻨﻮﻐ ﻳ That they avail Fayda vermeleri 4 ﻏﲏ ﻮﺍﻐﻨ ﻳ He avails, enriches, saves Zenginleştirir, kurtarır, fayda verir 4 ﻏﲏ ﻐﻨﹺﻲ ﻳ That they (dual) avails Fayda vermeleri (ikil) 4 ﻏﲏ ﺎﻐﹺﻨﻴ ﻳ He enriches you (pl) Sizi zengin kılar 4 ﻏﲏ ﻢ ﻐﻨﹺﻴ ﹸﻜ ﻳ It occupies him Ona fayda verir 4 ﻏﲏ ﻪ ﻐﻨﹺﻴ ﻳ That he enriches them Onları zenginleştirmesi 4 ﻏﲏ ﻢ ﻬ ﻴﻐﹺﻨ ﻳ Name of false deity Put adı They dive Dalgıçlık yaparlar 1 ﻏﻮﺹ ﻮ ﹶﻥﻮﺻﻳﻐ That he misleads you (pl) Sizi azdırması 4 ﻏﻮﻱ ﻢ ﻳ ﹸﻜﻐ ﹺﻮ ﻳ He changes Değiştirir 2 ﻏﲑ ﺮ ﻴﻐ ﻳ ﺙ ﻮ ﹶﻳﻐ 558 Indeed they change Mutlaka değiştirirler 2 ﻏﲑ ﺮ ﱠﻥ ﻴﻐ ﻳ That they change Değiştirmeleri 2 ﻏﲑ ﻭﹾﺍﻴﺮﻐ ﻳ That it enrages Öfkelendirmesi 1 ﻏﻴﻆ ﻆ ﻴ ﹶﻳﻐ It enrages Öfkelendirir 1 ﻏﻴﻆ ﻆ ﻴ ﹸﻳﻐ He opens, gives victory Açar, zafer verir 1 ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﻳ ﹾﻔ That he opens, gives victory Açması 1 ﻓﺘﺢ ﺢ ﺘﻳ ﹾﻔ They ransom themselves Fidye vermeleri 8 ﻓﺪﻱ ﻭﹾﺍﺘﺪﻳ ﹾﻔ He ransoms Fidye verir 8 ﻓﺪﻱ ﻱﺘﺪﻳ ﹾﻔ It is slackened Azaltılır 8 ﻓﺘﺮ ﺮ ﺘﻳ ﹶﻔ They invent Đftira ederler, uydururlar 8 ﻓﺮﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺮﻳ ﹾﻔ They slacken Gevşerler 1 ﻓﺘﺮ ﻭ ﹶﻥﺘﺮﻳ ﹾﻔ It is invented Uydurulur 8 ﻓﺮﻱ ﻯﺘﺮﻳ ﹾﻔ He invents Đftira eder, uydurur 8 ﻓﺮﻱ ﺘﺮﹺﻱﻳ ﹾﻔ They invent it Onu uydururlar 8 ﻓﺮﻱ ﻪ ﻨﺘﺮﹺﻳﻳ ﹾﻔ He persecutes, tries Kötülük yapar, dener 1 ﻓﱳ ﻦ ﺘﻳ ﹾﻔ That he persecutes you (pl), tries you (pl) That he deceives you (pl), tries you (pl) That he persecutes them, tries them That they persecute you, try you Size kötülük yapması, denemesi 1 ﻓﱳ ﻢ ﻨ ﹸﻜﺘﻳ ﹾﻔ Sizi aldatması, denemesi 1 ﻓﱳ ﻢ ﻨ ﹸﻜﻨﺘﻳ ﹾﻔ 1 ﻓﱳ ﻢ ﻬ ﻨﺘﻳ ﹾﻔ 1 ﻓﱳ ﻙ ﻮﺘﻨﻳ ﹾﻔ 1 ﻓﱳ ﻮ ﹶﻥﺘﻨﻳ ﹾﻔ 1 ﻓﱳ ﻚ ﻧﻮﺘﻨﻳ ﹾﻔ They were persecuted, tried They persecute you, try you Onlara kötülük yapması, denemesi Sana kötülük yapmaları, denemeleri Đmtihan edilirler, fitneye tabi tutulurlar Sana kötülük yaparlar, fitne yaparlar He gives ruling Fetva verir 4 ﻓﱵ ﻲﻳ ﹾﻔﺘ He gives you (pl) ruling Size fetva verir 4 ﻓﱵ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻳ ﹾﻔﺘ That he gives lie Yalanlaması 1 ﻓﺠﺮ ﺮ ﺠ ﻳ ﹾﻔ They make gush forth Fışkırtıp akıtırlar 2 ﻓﺠﺮ ﻭ ﹶﻥﺠﺮ ﻳ ﹶﻔ They make it gush forth Onu fışkırtıp akıtırlar 2 ﻓﺠﺮ ﺎﻧﻬﻭﺠﺮ ﻳ ﹶﻔ 559 He flees Kaçar, firar eder 1 ﻓﺮﺭ ﺮ ﻔ ﻳ He rejoices Sevinir 1 ﻓﺮﺡ ﺡ ﺮ ﻳ ﹾﻔ That they rejoice Sevinmeleri 1 ﻓﺮﺡ ﻮﺍﺮﺣ ﻳ ﹾﻔ They rejoice Sevinirler 1 ﻓﺮﺡ ﻮ ﹶﻥﺮﺣ ﻳ ﹾﻔ That he exceeds Aşırı davranması 1 ﻓﺮﻁ ﻁ ﺮ ﹶ ﻳ ﹾﻔ They neglect Đhmal ederler 2 ﻓﺮﻁ ﺮﻃﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹶﻔ He separates, differentiates Ayırır 2 ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﻳ ﹶﻔ He/it is separated Ayırt edilir 1 ﻓﺮﻕ ﻕ ﺮ ﻳ ﹾﻔ That they separate Ayırmaları 2 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮﺍ ﻳ ﹶﻔ They fear Korkarlar 1 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹾﻔ They separate, differentiate Ayırırlar 2 ﻓﺮﻕ ﺮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹶﻔ That he makes room Genişlik verir 1 ﻓﺴﺢ ﺴ ﹺﺢ ﻳ ﹾﻔ He causes corruption Fesat çıkarır, bozgunculuk yapar 4 ﻓﺴﺪ ﺪ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻔ That they cause corruption Bozgunculuk yapmaları 4 ﻓﺴﺪ ﻭﺍﺴﺪ ِ ﻳ ﹾﻔ They cause corruption Bozgunculuk yaparlar 4 ﻓﺴﺪ ﻭ ﹶﻥﺴﺪ ِ ﻳ ﹾﻔ He disobeys, sins Günah işler, fasıklık eder 1 ﻓﺴﻖ ﻖ ﺴ ﻳ ﹾﻔ They disobey, sin Günah işlerler, fasıklık ederler 1 ﻓﺴﻖ ﺴﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹾﻔ He separates, judges Ayırır, hüküm verir 1 ﻓﺼﻞ ﺼ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻔ He explains in detail Açıklar 2 ﻓﺼﻞ ﺼ ﹸﻞ ﻳ ﹶﻔ He puts shame Utandırır 1 ﻓﻀﺢ ﺢ ﻀ ﻳ ﹾﻔ He does Yapar 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻔ That he does Yapması 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ That it is done Yapılması 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹶﻞ ﻳ ﹾﻔ It is done Yapılır 1 ﻓﻌﻞ ﻌ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻔ That he does it Onu yapması 1 ﻓﻌﻞ ﻪ ﻌ ﹾﻠ ﻳ ﹾﻔ That they do Yapmaları 1 ﻓﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮﺍ ﻳ ﹾﻔ 560 They do Yaparlar 1 ﻓﻌﻞ ﻌﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹾﻔ He understands Anlar 1 ﻓﻘﻪ ﻪ ﻳ ﹾﻔ ﹶﻘ That they understand Anlamaları 1 ﻓﻘﻪ ﻮﺍﻳ ﹾﻔ ﹶﻘﻬ They understand Anlarlar 1 ﻓﻘﻪ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻔ ﹶﻘﻬ That they understand it Onu anlamaları 1 ﻓﻘﻪ ﻩ ﻮﻳ ﹾﻔ ﹶﻘﻬ He succeeds Kurtuluşa erer, başarır 4 ﻓﻠﺢ ﺢ ﻠﻳ ﹾﻔ He succeeds Başarır 1 ﻓﻮﺯ ﺯ ﻳﻔﹸﻮ He fights Savaşır 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹸﻞﻳﻘﹶﺎ That he fights Savaşması 3 ﻗﺘﻞ ﺗ ﹾﻞﻳﻘﹶﺎ That they fight Savaşmaları 3 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮﹾﺍﻳﻘﹶﺎ That they fight you (pl) Sizinle savaşmaları 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﺗﻠﹸﻮ ﹸﻛﻳﻘﹶﺎ They are fought against Savaşılırlar 3 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮ ﹶﻥﻳﻘﹶﺎ They fight Savaşırlar 3 ﻗﺘﻞ ﺗﻠﹸﻮ ﹶﻥﻳﻘﹶﺎ They fight with you (pl) Sizinle savaşırlar 3 ﻗﺘﻞ ﻢ ﻧ ﹸﻜﺗﻠﹸﻮﻳﻘﹶﺎ It is said Denir, söylenir 1 ﻗﻮﻝ ﻳﻘﹶﺎ ﹸﻝ He withholds, decreases Kısar, tutar 1 ﻗﺒﺾ ﺾ ﻳ ﹾﻘﹺﺒ They (fm) close Kapatırlar (dş) 1 ﻗﺒﺾ ﻦ ﻀ ﻳ ﹾﻘﹺﺒ They close Kapatırlar, sıkı tutarlar 1 ﻗﺒﺾ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻘﹺﺒﻀ He accepts Kabul eder 1 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹸﻞﻳ ﹾﻘ That it is accepted Kabul edilmesi 1 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹶﻞﻳ ﹾﻘ It is accepted Kabul edilir 1 ﻗﺒﻞ ﺒ ﹸﻞﻳ ﹾﻘ They (dual) fight Savaşırlar, dövüşürler (ikil) 3 ﻗﺘﻞ ﻥ ﻼ ﺘ ﹶﺘﻳ ﹾﻘ That he earns, commits Elde etmesi, kazanması 8 ﻗﺮﻑ ﻑ ﺘ ﹺﺮﻳ ﹾﻘ That they earn, commit Elde etmeleri, kazanmaları 8 ﻗﺮﻑ ﺘ ﹺﺮﹸﻓﻮﺍﻳ ﹾﻘ They earn, commit Elde ederler, kazanırlar 8 ﻗﺮﻑ ﺘ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻘ That they become stingy Cimrilik etmeleri 1 ﻗﺘﺮ ﻭﺍﺘﺮﻳ ﹾﻘ 561 That he kills Öldürmesi 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹶﻞﻳ ﹾﻘ He kills Öldürür 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﻳ ﹾﻘ That he kills Öldürmesi 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹾﻞﻳ ﹾﻘ He is killed Katledilir 2 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﻳ ﹶﻘ He kills Öldürür, katleder 2 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﻳ ﹶﻘ He is killed Öldürülür 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹸﻞﻳ ﹾﻘ That he is killed Öldürülmesi 1 ﻗﺘﻞ ﺘ ﹾﻞﻳ ﹾﻘ They (fm) kill Öldürürler (dş) 1 ﻗﺘﻞ ﻦ ﺘ ﹾﻠﻳ ﹾﻘ That they are killed Katledilmeleri 2 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮﺍﻳ ﹶﻘ That they kill you Seni öldürmeleri 1 ﻗﺘﻞ ﻙ ﺘﻠﹸﻮﻳ ﹾﻘ They kill Öldürürler 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻘ They are killed Öldürülürler 1 ﻗﺘﻞ ﺘﻠﹸﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻘ They kill me Beni öldürürler 1 ﻗﺘﻞ ﻧﻨﹺﻲﺘﻠﹸﻮﻳ ﹾﻘ That he determines, has power Güç yetirmesi 1 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﻳ ﹾﻘ He determines, has power Karar verir, kadir olur, kısar 1 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﻳ ﹾﻘ He determines, measures Takdir eder, ölçer 2 ﻗﺪﺭ ﺭ ﺪ ﻳ ﹶﻘ They have power Kadir olurlar 1 ﻗﺪﺭ ﻭ ﹶﻥﺪﺭ ﻳ ﹾﻘ He proceeds Önde gider 1 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﻳ ﹾﻘ He sends forth Đleri gönderir 2 ﻗﺪﻡ ﻡ ﺪ ﻳ ﹶﻘ He casts, throws Koyar, atar 1 ﻗﺬﻑ ﻑ ﺬ ﻳ ﹾﻘ They cast, throw Koyarlar, atarlar 1 ﻗﺬﻑ ﺬﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹾﻘ They are thrown Atılırlar 1 ﻗﺬﻑ ﻳ ﹾﻘ ﹶﺬﻓﹸﻮ ﹶﻥ They read Okurlar 1 ﻗﺮﺃ ﺮﺀُﻭ ﹶﻥ ﻳ ﹾﻘ He reads Okur 1 ﻗﺮﺃ ﺮﹸﺃ ﻳ ﹾﻘ He approaches Yaklaşır 1 ﻗﺮﺏ ﺏ ﺮ ﻳ ﹾﻘ He brings close Yaklaştırır 2 ﻗﺮﺏ ﺏ ﺮ ﻳ ﹶﻘ 562 That they approach Yaklaşmaları 1 ﻗﺮﺏ ﻮﺍﺮﺑ ﻳ ﹾﻘ That they bring us close Bizi yaklaştırmaları 2 ﻗﺮﺏ ﻧﺎﻮﺮﺑ ﻳ ﹶﻘ He lends, loans Borç verir 4 ﻗﺮﺽ ﺽ ﻳ ﹾﻘ ﹺﺮ He swears Yemin eder 1 ﻗﺴﻢ ﻢ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻘ They (dual) swear Yemin eder (ikil) 1 ﻗﺴﻢ ﻥ ﺎﺴﻤ ِ ﻳ ﹾﻘ They divide, distribute Bölüştürürler, taksim ederler 1 ﻗﺴﻢ ﻮ ﹶﻥﺴﻤ ِ ﻳ ﹾﻘ He narrates, tells Anlatır 1 ﻗﺼﺺ ﺺ ﻳ ﹸﻘ He shortens Kısaltır 1 ﻗﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻳ ﹾﻘ They cease Bırakırlar 1 ﻗﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﻳ ﹾﻘ They narrate, tell Anlatırlar 1 ﻗﺼﺺ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹸﻘﺼ Hüküm vermesi, yapması 1 ﻗﻀﻲ ﺾ ﻳ ﹾﻘ ﹺ Hüküm vermeleri, yapmaları 1 ﻗﻀﻲ ﻮﺍﻳ ﹾﻘﻀ They decree, decide, execute Hüküm verirler, icra ederler 1 ﻗﻀﻲ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻘﻀ It is executed, done Yerine getirilir 1 ﻗﻀﻲ ﻰﻳ ﹾﻘﻀ He decrees, decides, executes Karar verir, icra eder, hüküm verir 1 ﻗﻀﻲ ﻲﻳ ﹾﻘﻀ That he cuts Kesmesi 1 ﻗﻄﻊ ﻊ ﻳ ﹾﻘ ﹶﻄ He cuts Keser 1 ﻗﻄﻊ ﻊ ﻳ ﹾﻘ ﹶﻄ They cut Keserler 1 ﻗﻄﻊ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻘ ﹶﻄﻌ Gourd Asma kabağı It falls, occurs Vaki olur, olur, düşer 1 ﻭﻗﻊ ﻊ ﻳ ﹶﻘ He sits, remains behind Oturur, geride kalır 1 ﻗﻌﺪ ﺪ ﻌ ﻳ ﹾﻘ That he says Demesi 1 ﻗﻮﻝ ﻳ ﹸﻘ ﹾﻞ He turns, twists Döndürür, dolaştırır 2 ﻗﻠﺐ ﺐ ﻳ ﹶﻘﱢﻠ He makes you (pl) seem few Sizi azaltır, az gösterir 2 ﻗﻠﻞ ﻢ ﻳ ﹶﻘﱢﻠﹸﻠ ﹸﻜ That he obeys Đtaat etmesi 1 ﻗﻨﺖ ﺖ ﻨﻳ ﹾﻘ He despairs Ümit keser 1 ﻗﻨﻂ ﻂ ﻨ ﹸﻳ ﹾﻘ That he decrees, decides, executes That they decree, decide, execute ﻦ ﻴﻄ ﻳ ﹾﻘ 563 They despair Ümit keserler 1 ﻗﻨﻂ ﻨﻄﹸﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻘ That he says Demesi 1 ﻗﻮﻝ ﻳﻘﹸﻮ ﹶﻝ He says Der, söyler 1 ﻗﻮﻝ ﻳﻘﹸﻮ ﹸﻝ That they (dual) say Demeleri (ikil) 1 ﻗﻮﻝ ﻳﻘﹸﻮ ﹶﻻ Indeed they say Mutlaka derler 1 ﻗﻮﻝ ﻦ ﻳﻘﹸﻮﹸﻟ That they say Demeleri 1 ﻗﻮﻝ ﻳﻘﹸﻮﻟﹸﻮﺍ They say Derler 1 ﻗﻮﻝ ﻳﻘﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥ He stands, rises, occurs Ayağa kalkar 1 ﻗﻮﻡ ﻡ ﻳﻘﹸﻮ They (dual) stand Dururlar, dikilirler (ikil) 1 ﻗﻮﻡ ﻥ ﺎﻳﻘﹸﻮﻣ They stand Kalkarlar 1 ﻗﻮﻡ ﻮ ﹶﻥﻳﻘﹸﻮﻣ He protects, saves Korur, kurtarır 1 ﻭﻗﻲ ﻲﻳﻘ 4 ﻗﻮﻡ ﻢ ﻴﻳﻘ 4 ﻗﻮﻡ ﺎﻴﻤﻳﻘ That they (dual) establish, keep Kaldırır, dosdoğru kılar, yapar, düzeltir Kaldırmaları, dosdoğru kılmaları, yapmaları (ikil) That they establish, keep Kaldırmaları, kılmaları 4 ﻗﻮﻡ ﻮﺍﻴﻤﻳﻘ They establish, keep Dosdoğru kılarlar, ayağa kaldırırlar 4 ﻗﻮﻡ ﻮ ﹶﻥﻴﻤﻳﻘ Certainty Kesin, kesinlik ﻳﻘﻦ ﺎﻴﻨﻳﻘ - ﲔ ﻘ ﹴ ﻳ That it becomes Olur, olması 1 ﻛﻮﻥ ﻚ ﻳ It almost happens Yakın olur, olayazar 1 ﻛﻮﺩ ﺩ ﻳﻜﹶﺎ They almost do Neredeyse yaparlar 1 ﻛﻮﺩ ﻭ ﹶﻥﻳﻜﹶﺎﺩ That he suppresses them Onları perişan etmesi 1 ﻛﺒﺖ ﻢ ﻬ ﺘﻳ ﹾﻜﹺﺒ It grows Büyür 1 ﻛﱪ ﺮ ﺒﻳ ﹾﻜ That they grow up Büyümeleri 1 ﻛﱪ ﻭﹾﺍﺒﺮﻳ ﹾﻜ That he writes Yazması 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﻳ ﹾﻜ He writes Yazar 1 ﻛﺘﺐ ﺐ ﺘﻳ ﹾﻜ They write Yazarlar 1 ﻛﺘﺐ ﻮ ﹶﻥﺘﺒﻳ ﹾﻜ He/it conceals, hides Saklar, gizler 1 ﻛﺘﻢ ﻢ ﺘﻳ ﹾﻜ He establishes, keeps 564 They (fm) hide Saklarlar (dş) 1 ﻛﺘﻢ ﻦ ﻤ ﺘﻳ ﹾﻜ That he hides it Onu saklaması 1 ﻛﺘﻢ ﺎﻤﻬ ﺘﻳ ﹾﻜ They hide Saklarlar 1 ﻛﺘﻢ ﻮ ﹶﻥﺘﻤﻳ ﹾﻜ That it almost happens Neredeyse olması 1 ﻛﻮﺩ ﺪ ﻳ ﹶﻜ He lies Yalan söyler 1 ﻛﺬﺏ ﺏ ﺬ ﻳ ﹾﻜ He denies, belies Yalanlar 2 ﻛﺬﺏ ﺏ ﻳ ﹶﻜ ﱢﺬ He belies you Seni yalanlar 2 ﻛﺬﺏ ﻚ ﺑﻳ ﹶﻜ ﱢﺬ That they belie you Seni yalanlamaları 2 ﻛﺬﺏ ﻙ ﻮﻳ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ They lie Yalan söylerler 1 ﻛﺬﺏ ﻮ ﹶﻥﺬﺑ ﻳ ﹾﻜ They belie Yalanlarlar 2 ﻛﺬﺏ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ That they belie me Beni yalanlamaları 2 ﻛﺬﺏ ﻥ ﻮﻳ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ They belie you Seni yalanlarlar 2 ﻛﺬﺏ ﻚ ﻧﻮﻳ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ He dislikes Hoşlanmaz 1 ﻛﺮﻩ ﻩ ﺮ ﻳ ﹾﻜ He forces Zorlar 4 ﻛﺮﻩ ﻩ ﻳ ﹾﻜ ﹺﺮ That he forces them (fm) Onları (dş) zorlaması 4 ﻛﺮﻩ ﻦ ﻬ ﻳ ﹾﻜﺮﹺﻫ They dislike Hoşlanmazlar 1 ﻛﺮﻩ ﻮ ﹶﻥﺮﻫ ﻳ ﹾﻜ He earns Kazanır 1 ﻛﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻜ That he earns Kazanması 1 ﻛﺴﺐ ﺐ ﺴ ِ ﻳ ﹾﻜ He earns it Onu kazanır 1 ﻛﺴﺐ ﻪ ﺒﺴ ِ ﻳ ﹾﻜ They earn Kazanırlar 1 ﻛﺴﺐ ﻮ ﹶﻥﺴﺒ ِ ﻳ ﹾﻜ It is uncovered, removed Açılır, giderilir 1 ﻛﺸﻒ ﻒ ﺸ ﻳ ﹾﻜ He uncovers, removes Açar, giderir, kaldırır 1 ﻛﺸﻒ ﻒ ﺸ ﻳ ﹾﻜ That it suffices Yetmesi, kafi gelmesi 1 ﻛﻔﻲ ﻒ ﻳ ﹾﻜ That he restrains Çekmesi, def etmesi 1 ﻛﻔﻒ ﻒ ﻳ ﹸﻜ He disbelieves, denies Đnanmaz, nankörlük eder 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻳ ﹾﻜ ﹸﻔ That he disbelieves Nankörlük etmesi, kafir olması 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻳ ﹾﻜ ﹸﻔ 565 That he covers, removes Örtmesi 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻳ ﹶﻜ ﱢﻔ He covers, removes Örter 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻳ ﹶﻜ ﱢﻔ That he covers, removes Örtmesi 2 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻳ ﹶﻜ ﱢﻔ It is denied Đnkar edilir 1 ﻛﻔﺮ ﺮ ﻳ ﹾﻜ ﹶﻔ That they deny, disbelieve Đnkar etmeleri 1 ﻛﻔﺮ ﻭﹾﺍﻳ ﹾﻜ ﹸﻔﺮ They deny, disbelieve Đnkar ederler, kafir olurlar 1 ﻛﻔﺮ ﻭ ﹶﻥﻳ ﹾﻜ ﹸﻔﺮ That they are denied it Onlardan onun inkar edilmesi 1 ﻛﻔﺮ ﻩ ﻭﻳ ﹾﻜ ﹶﻔﺮ He takes charge Kefil olur 1 ﻛﻔﻞ ﻳ ﹾﻜ ﹸﻔ ﹸﻞ He takes charge of him Ona kefil olur 1 ﻛﻔﻞ ﻪ ﻳ ﹾﻜ ﹸﻔﹸﻠ They take charge of him Ona kefil olurlar 1 ﻛﻔﻞ ﻪ ﻧﻳ ﹾﻜ ﹸﻔﻠﹸﻮ That it suffices them Onlara yetmesi 1 ﻛﻔﻲ ﻢ ﻔ ﹺﻬ ﻳ ﹾﻜ That they restrain Çekmeleri 1 ﻛﻔﻒ ﻳ ﹸﻜﻔﱡﻮﺍ They restrain, withhold Çekerler, atarlar, def ederler 1 ﻛﻔﻒ ﻳ ﹸﻜﻔﱡﻮ ﹶﻥ It suffices Yeter 1 ﻛﻔﻲ ﻲﻳ ﹾﻜﻔ That it suffices you (pl) Size yetmesi 1 ﻛﻔﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻔ ﻳ ﹾﻜ That he protects you (pl) Sizi koruması 1 ﻛﻸ ﺆﻛﹸﻢ ﻳ ﹾﻜﹶﻠ He burdens Teklif eder, yükler 2 ﻛﻠﻒ ﻒ ﻳ ﹶﻜﱢﻠ He speaks Konuşur 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﻳ ﹶﻜﱢﻠ He speaks to us Bizimle konuşur 2 ﻛﻠﻢ ﺎﻤﻨ ﻳ ﹶﻜﱢﻠ He speaks to him Onunla konuşur 2 ﻛﻠﻢ ﻪ ﻤ ﻳ ﹶﻜﱢﻠ He speaks to them Onlarla konuşur 2 ﻛﻠﻢ ﻢ ﻬ ﻤ ﻳ ﹶﻜﱢﻠ That it becomes Olması 1 ﻛﻮﻥ ﻳ ﹸﻜ ﹺﻦ That it becomes Olması 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻳ ﹸﻜ That they become Olmaları (dş) 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻳ ﹸﻜ They hoard Hazine biriktirirler 1 ﻛﱰ ﻭ ﹶﻥﻳ ﹾﻜﹺﻨﺰ He wraps, rolls Dürer 1 ﻛﻮﺭ ﺭ ﻮ ﻳ ﹶﻜ 566 That it becomes Olması 1 ﻛﻮﻥ ﻳﻜﹸﻮ ﹶﻥ It becomes Olur 1 ﻛﻮﻥ ﻳﻜﹸﻮ ﹸﻥ That they (dual) become Olmaları (ikil) 1 ﻛﻮﻥ ﺎﻳﻜﹸﻮﻧ Indeed they become Mutlaka olurlar 1 ﻛﻮﻥ ﻦ ﻧﻳﻜﹸﻮ That they become Olmaları 1 ﻛﻮﻥ ﻮﺍﻳﻜﹸﻮﻧ They become Olurlar 1 ﻛﻮﻥ ﻮ ﹶﻥﻳﻜﹸﻮﻧ He plans, plots Tuzak kurar 1 ﻛﻴﺪ ﺪ ﻴﻳﻜ That they plan, plot Tuzak kurmaları 1 ﻛﻴﺪ ﻭﹾﺍﻴﺪﻳﻜ They plan, plot Tuzak kurarlar 1 ﻛﻴﺪ ﻭ ﹶﻥﻴﺪﻳﻜ That they meet Kavuşmaları 3 ﻟﻘﻲ ﻼﻗﹸﻮﹾﺍ ﻳ ﹶ That they stay, remain Kalmaları, durmaları 1 ﻟﺒﺚ ﺒﹸﺜﻮﺍﻳ ﹾﻠ They stay, remain Kalırlar, dururlar 1 ﻟﺒﺚ ﺒﺜﹸﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻠ He mixes Katar, karıştırır 1 ﻟﺒﺲ ﺲ ﻳ ﹾﻠﹺﺒ That he confuses you (pl) Sizi şaşırtması 1 ﻟﺒﺲ ﻢ ﺴ ﹸﻜ ﻳ ﹾﻠﹺﺒ That they confuse Şaşırtmaları 1 ﻟﺒﺲ ﻮﺍﻳ ﹾﻠﹺﺒﺴ They wear Giyerler 1 ﻟﺒﺲ ﻮ ﹶﻥﺒﺴﻳ ﹾﻠ They confuse, mix Karıştırırlar 1 ﻟﺒﺲ ﻮ ﹶﻥﻳ ﹾﻠﹺﺒﺴ That the deprives Mahrum etmesi 1 ﻟ ﻴﺖ ﺖ ﻠﻳ That he looks back Arkasına bakması 8 ﻟﻔﺖ ﺖ ﻔ ﺘﻳ ﹾﻠ That it picks him up Onu alması, çıkarması 8 ﻟﻘﻂ ﻪ ﻘ ﹾﻄ ﺘﻳ ﹾﻠ They (dual) meet Birbirine kavuşur (ikil) 8 ﻟﻘﻲ ﻥ ﺎﻘﻴ ﺘﻳ ﹾﻠ That the deprives you (pl) Sizi mahrum etmesi 1 ﻭﻟﺖ ﺘﻜﹸﻢﻠﻳ That it enters Girmesi 1 ﻭﰿ ﺞ ﻠﻳ It enters Girer 1 ﻭﰿ ﺞ ﻠﻳ They deviate, refer Eğriliğe sapar, atıf yaparlar 4 ﳊﺪ ﻭ ﹶﻥﺤﺪ ﻳ ﹾﻠ He joins Kavuşur, ulaşır 1 ﳊﻖ ﻖ ﺤ ﻳ ﹾﻠ 567 That they join Kavuşmaları 1 ﳊﻖ ﺤﻘﹸﻮﹾﺍ ﻳ ﹾﻠ She gives birth Doğurur 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﻠﻳ That to give birth Doğurması 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﻠﻳ That they give birth Doğurmaları 1 ﻭﻟﺪ ﻭﺍﻠﺪﻳ He compels, adheres Zorlar, yapışır 1 ﻟﺰﻡ ﻡ ﻳ ﹾﻠ ﹺﺰ He plays Oynar 1 ﻟﻌﺐ ﺐ ﻌ ﻳ ﹾﻠ That he plays Oynaması 1 ﻟﻌﺐ ﺐ ﻌ ﻳ ﹾﻠ That they play Oynamaları 1 ﻟﻌﺐ ﻮﹾﺍﻌﺒ ﻳ ﹾﻠ They play Oynarlar 1 ﻟﻌﺐ ﻮ ﹶﻥﻌﺒ ﻳ ﹾﻠ He curses Lanet eder 1 ﻟﻌﻦ ﻦ ﻌ ﻳ ﹾﻠ That he curses Lanet etmesi 1 ﻟﻌﻦ ﻌ ﹺﻦ ﻳ ﹾﻠ He curses them Onlara lanet eder 1 ﻟﻌﻦ ﻢ ﻬ ﻨﻌ ﻠﻳ He makes turn Döndürür 1 ﻟﻔﺖ ﺖ ﻔ ﻳ ﹾﻠ It burns Yakar 1 ﻟﻔﺢ ﺢ ﻳ ﹾﻠ ﹶﻔ He utters Söyler 1 ﻟﻔﻆ ﻆ ﻔ ﹸ ﻳ ﹾﻠ That he meets Karşılaşması 1 ﻟﻘﻲ ﻖ ﻳ ﹾﻠ He meets him Onunla karşılaşır 1 ﻟﻘﻲ ﻩ ﻳ ﹾﻠﻘﹶﺎ They are made to meet Ona kavuşturulur 2 ﻟﻘﻲ ﺎﻳﹶﻠﻘﱠﺎﻫ That they cast, throw Atmaları 4 ﻟﻘﻲ ﻳ ﹾﻠﻘﹸﻮﹾﺍ They meet Kavuşurlar 1 ﻟﻘﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹾﻠ ﹶﻘ They are met Karşılanırlar 2 ﻟﻘﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻳﹶﻠ ﱠﻘ They cast, throw Atarlar 4 ﻟﻘﻲ ﻳ ﹾﻠﻘﹸﻮ ﹶﻥ They meet him Ona kavuşurlar 1 ﻟﻘﻲ ﻪ ﻧﻮ ﻳ ﹾﻠ ﹶﻘ He/it is cast, thrown Atılır 4 ﻟﻘﻲ ﻳ ﹾﻠﻘﹶﻰ He casts, throws Atar, yerleştirir 4 ﻟﻘﻲ ﻲﻠﻘﻳ He criticizes, insults Alay eder, çekiştirir 1 ﳌﺰ ﺰ ﻤ ﻳ ﹾﻠ 568 He criticizes you Senine alay eder 1 ﳌﺰ ﻙ ﺰ ﻤ ﻳ ﹾﻠ They criticize Alay ederler 1 ﳌﺰ ﻭ ﹶﻥﻤﺰ ﻳ ﹾﻠ That it distracts Oyalaması 4 ﳍﻲ ﻪ ﻳ ﹾﻠ He lolls, pants Dili dışarıda soluması 1 ﳍﺚ ﺚ ﻬ ﹾ ﻳ ﹾﻠ That it distracts them Onları oyalaması 4 ﳍﻲ ﻢ ﻳ ﹾﻠ ﹺﻬ ﹺﻬ They distort Eğip bükerler 1 ﻟﻮﻱ ﻭ ﹶﻥﻳ ﹾﻠﻮ - ﻮ ﹶﻥ ﻳ ﹾﻠ They become close to you (pl) Size yakın olurlar 1 ﻭﱄ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻳﻠﹸﻮ Sea, river Nehir, deniz ﳝﻢ ﻢ ﻳ - ﻢ ﻳ They dispute Tartışırlar 3 ﻣﺮﻱ ﻭ ﹶﻥﺎﺭﻳﻤ That he dies Ölmesi 1 ﻣﻮﺕ ﺖ ﻤ ﻳ They doubt, dispute Şüphe ederler, tartışırlar 8 ﻣﺮﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺮﻤ ﻳ That he provides Faydalandırması 2 ﻣﺘﻊ ﻊ ﺘﻤ ﻳ That he provides you (pl) Sizi faydalandırması 2 ﻣﺘﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﺘﻤ ﻳ They are provided Faydalandırılırlar 2 ﻣﺘﻊ ﻮ ﹶﻥﺘﻌﻤ ﻳ That he eliminates, erases Silmesi, mahvetmesi 1 ﳏﻮ ﺢ ﻤ ﻳ That he purifies Arındırması 2 ﳏﺺ ﺺ ﺤ ﻤ ﻳ That he destroys Mahvetmesi 1 ﳏﻖ ﻖ ﺤ ﻤ ﻳ He destroys Mahveder 1 ﳏﻖ ﻖ ﺤ ﻤ ﻳ He eliminates, erases Mahveder, siler 1 ﳏﻮ ﻮﻤﺤ ﻳ He spreads, helps Yayar, müddet verir, yardım eder 1 ﻣﺪﺩ ﺪ ﻤ ﻳ He spreads, helps Yayması, yardım etmesi 4 ﻣﺪﺩ ﺪ ﻤ ﻳ He spreads, helps Yayması, yardım etmesi 4 ﻣﺪﺩ ﺩ ﺪ ﻤ ﻳ That he helps you (pl) Size yardım etmesi 4 ﻣﺪﺩ ﻢ ﺩ ﹸﻛ ﺪ ﻤ ﻳ That he helps you (pl) Size yardım etmesi 4 ﻣﺪﺩ ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﻤ ﻳ It adds to it Ona eklenir 1 ﻣﺪﺩ ﻩ ﺪ ﻤ ﻳ He prolongs them Onlara mühlet verir 1 ﻣﺪﺩ ﻢ ﻫ ﺪ ﻤ ﻳ 569 They plunge them Onları çekerler 1 ﻣﺪﺩ ﻢ ﻬ ﻧﻭﻤﺪ ﻳ They pass Geçerler 1 ﻣﺮﺭ ﻭ ﹶﻥﻤﺮ ﻳ He/it touches Dokunur 1 ﻣﺴﺲ ﺲ ﻤ ﻳ That he/it touches Dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﺲ ﺴ ﻤ ﻳ That he/it touches you Sana dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﻚ ﺴ ﺴ ﻤ ﻳ That he/it touches you (pl) Size dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﺴ ﹸﻜ ﺴ ﻤ ﻳ That he/it touches me Bana dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﺴﻨﹺﻲ ﺴ ﻤ ﻳ That he/it touches them Onlara dokunması 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﻬ ﺴ ﺴ ﻤ ﻳ It touches you Sana dokunur 1 ﻣﺴﺲ ﻚ ﺴ ﻤ ﻳ He holds, retains Tutar 4 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﻳ That he holds, retains Tutması 4 ﻣﺴﻚ ﻚ ﺴ ِ ﻤ ﻳ He holds them (fm) Onları (dş) tutar 4 ﻣﺴﻚ ﻦ ﻬ ﺴ ﹸﻜ ِ ﻤ ﻳ They hold fast Sımsıkı sarılırlar 2 ﻣﺴﻚ ﺴﻜﹸﻮ ﹶﻥ ﻤ ﻳ Surely he/it touches Mutlaka dokunur 1 ﻣﺴﺲ ﻦ ﺴ ﻤ ﻳ He/it touches us Bize dokunur 1 ﻣﺴﺲ ﺎﺴﻨ ﻤ ﻳ He/it touches him Ona dokunur 1 ﻣﺴﺲ ﻪ ﺴ ﻤ ﻳ He/it touches them Onlara dokunur 1 ﻣﺴﺲ ﻢ ﻬ ﺴ ﻤ ﻳ They walk Yürürler 1 ﻣﺸﻮ ﻮ ﹶﻥﻤﺸ ﻳ He walks Yürür 1 ﻣﺸﻮ ﻲﻤﺸ ﻳ He stays, stops Kalır, durur 1 ﻣﻜﺚ ﺚ ﻤ ﹸﻜ ﹸ ﻳ He plots, plans Tuzak kurar, plan yapar 1 ﻣﻜﺮ ﺮ ﻤ ﹸﻜ ﻳ That they plot, plan Tuzak kurmaları 1 ﻣﻜﺮ ﻭﺍﻤ ﹸﻜﺮ ﻳ They plot, plan Tuzak kurarlar, plan yaparlar 1 ﻣﻜﺮ ﻭ ﹶﻥﻤ ﹸﻜﺮ ﻳ Indeed he establishes Muhakkak kuracak, sağlamlaştıracak 2 ﻣﻜﻦ ﻦ ﻨﻤ ﱢﻜ ﻳ That he dictates Yazdırması 4 ﻣﻠﻞ ﻤ ﱠﻞ ﻳ He dictates Yazdırır 4 ﻣﻠﻞ ﻤ ﱡﻞ ﻳ 570 He possesses, has power Malik olur, gücü yeter 1 ﻣﻠﻚ ﻚ ﻠﻤ ﻳ They possess, have power Malik olurlar 1 ﻣﻠﻚ ﻠﻜﹸﻮ ﹶﻥﻤ ﻳ That he dictates Yazdırması 4 ﻣﻠﻞ ﻠ ﹾﻞﻤ ﻳ He bestows favor Đhsan eder, lütfeder 1 ﻣﻨﻦ ﻦ ﻤ ﻳ He prevents Mani olur 1 ﻣﻨﻊ ﻊ ﻨﻤ ﻳ They prevent Mani olurlar 1 ﻣﻨﻊ ﻮ ﹶﻥﻨﻌﻤ ﻳ They twit Başa kakarlar 1 ﻣﻨﻦ ﻮ ﹶﻥﻤﻨ ﻳ It is emitted Atılır, dökülür 1 ﻣﲏ ﻰﻤﻨ ﻳ He arouses desires Kuruntu verir 2 ﻣﲏ ﻲﻤﻨ ﻳ He arouses desires in them Onlara kuruntu verir 2 ﻣﲏ ﻢ ﻴ ﹺﻬﻤﻨ ﻳ They prepare Hazırlık yapar 1 ﻣﻬﺪ ﻭ ﹶﻥﻬﺪ ﻤ ﻳ He dies Ölür 1 ﻣﻮﺕ ﺕ ﻮﻳﻤ That they die Ölmeleri 1 ﻣﻮﺕ ﻮﹾﺍﻮﺗﻳﻤ They die Ölürler 1 ﻣﻮﺕ ﻮ ﹶﻥﻮﺗﻳﻤ It surges Dalgalanır 1 ﻣﻮﺝ ﺝ ﻮﻳﻤ It shakes Çalkalanır, sallanır 1 ﻣﻮﺭ ﺭ ﻮ ﻤ ﻳ He makes die Öldürür 4 ﻣﻮﺕ ﺖ ﻴﻳﻤ He makes you (pl) die Sizi öldürür 4 ﻣﻮﺕ ﻢ ﺘ ﹸﻜﻴﻳﻤ He makes me die Beni öldürür 4 ﻣﻮﺕ ﺘﻨﹺﻲﻴﻳﻤ He separates, distinguishes Ayırt eder, seçer 1 ﻣﻴﺰ ﻴﺰﻳﻤ That he separates, distinguishes Ayırt etmesi, seçmesi 1 ﻣﻴﺰ ﺰ ﻴﻳﻤ He/it inclines Meyleder 1 ﻣﻴﻞ ﻴ ﹸﻞﻤ ﻳ They incline, assault Meylederler, hücum ederler 1 ﻣﻴﻞ ﻴﻠﹸﻮ ﹶﻥﻳﻤ Right hand side, oath Sağ, yemin ﳝﻦ ﻦ ﻴﻤ ﻳ Your right hand side, your oath Sağ elin, sağ tarafın ﳝﻦ ﻚ ﻴﹺﻨﻳﻤ - ﻚ ﻨﻴﻳﻤ His right hand, right side Sağ eli, sağ tarafı ﳝﻦ ﻪ ﻴﹺﻨﻳﻤ 571 ﻧﺄﻱ ﻭ ﹶﻥ ﻨﹶﺎﻳ - ﻮ ﹶﻥ ﻨﹶﺌﻳ ﻧﺒﻊ ﻊ ﺎﺑﹺﻴﻳﻨ 3 ﻧﺪﻭ ﺩ ﺎﻳﻨ Seslenilirler 3 ﻧﺪﻭ ﻭ ﹶﻥ ﺩ ﺎﻳﻨ They call Seslenirler 3 ﻧﺪﻭ ﻭ ﹶﻥﺎﺩﻳﻨ They call you Sana seslenirler 3 ﻧﺪﻭ ﻚ ﻧﻭﺎﺩﻳﻨ They call him Onlara seslenirler 3 ﻧﺪﻭ ﻢ ﻬ ﻧﻭﺎﺩﻳﻨ He calls, cries Çağırır, nida eder 3 ﻧﺪﻭ ﻱﺎﺩﻳﻨ He calls them Onlara seslenir 3 ﻧﺪﻭ ﻢ ﻳ ﹺﻬﺎﺩﻳﻨ They dispute Çekişirler 3 ﻧﺰﻉ ﻦ ﻋ ﺎ ﹺﺯﻳﻨ They dispute with you Seninle çekişirler 3 ﻧﺰﻉ ﻚ ﻨﻋ ﺎ ﹺﺯﻳﻨ He becomes hypocrite Đkiyüzlü olur 3 ﻧﻔﻖ ﻖ ﻓﺎﻳﻨ That it reaches Ulaşması, erişmesi 1 ﻧﻴﻞ ﺎ ﹶﻝﻳﻨ It reaches Ulaşır, erişir 1 ﻧﻴﻞ ﺎ ﹸﻝﻳﻨ It reaches him Ona erişir 1 ﻧﻴﻞ ﻪ ﺎﹸﻟﻳﻨ It reaches them Onlara erişir 1 ﻧﻴﻞ ﻢ ﻬ ﺎﹸﻟﻳﻨ That they reach Erişmeleri 1 ﻧﻴﻞ ﺎﻟﹸﻮﺍﻳﻨ They reach Ulaşırlar 1 ﻧﻴﻞ ﺎﻟﹸﻮ ﹶﻥﻳﻨ He informs Haber verir 2 ﻧﺒﺄ ﺒ ﹸﺊﻨﻳ They are informed Haber verilir 2 ﻧﺒﺄ ﺍﺒﺆﻨﻳ He informs you Sana haber verir 2 ﻧﺒﺄ ﻚ ﺒﹸﺌﻨﻳ He informs you (pl) Size haber verir 2 ﻧﺒﺄ ﺒﹸﺌﻜﹸﻢﻨﻳ He informs them Onlara haber verir 2 ﻧﺒﺄ ﻢ ﻬ ﺒﹸﺌﻨﻳ He is informed Haber verilir 2 ﻧﺒﺄ ﺒﹸﺄﻨﻳ He causes to grow Büyütür 4 ﻧﺒﺖ ﺖ ﻨﹺﺒﻳ Surely he is thrown Mutlaka atılır 1 ﻧﺒﺬ ﺒ ﹶﺬ ﱠﻥﻨﻳ They keep away Uzak kalırlar Springs Pınarlar That he calls, cries Nida etmesi, bağırması They are called 1 572 ﺑﻐﻲ ﻲﺒﻐﻨﻳ ﻧﺒﻊ ﻮﻋﹰﺎﻨﺒﻳ 8 ﻧﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﺘﻨﻳ Bekler, bakar 8 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻈ ﺘﻨﻳ They wait, expect Beklerler, bakarlar 8 ﻧﻈﺮ ﻭ ﹶﻥﻈﺮ ﺘﻨﻳ He takes revenge Đntikam alır 8 ﻧﻘﻢ ﻢ ﻘ ﺘﻨﻳ That he ceases Vazgeçmesi 8 ﻲ ﻪ ﺘﻨﻳ That they cease Vazgeçmeleri 8 ﻲ ﻮﹾﺍﺘﻬﻨﻳ They cease Vazgeçerler 8 ﻲ ﻮ ﹶﻥﺘﻬﻨﻳ He ceases Kaçınır, son verir 8 ﻲ ﺘﻬﹺﻲﻨﻳ He saves Kurtarır 2 ﳒﻮ ﺠﻲ ﻨﻳ He saves Kurtarır 4 ﳒﻮ ﻨﺠﹺﻲﻳ He saves you (pl) Sizi kurtarır 2 ﳒﻮ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻨﺠﻳ He saves him Onu kurtarır 4 ﳒﻮ ﻪ ﻨﺠﹺﻴﻳ They carve Yontarlar 1 ﳓﺖ ﻮ ﹶﻥﺤﺘ ﻨﻳ That he warns Đkaz etmesi, uyarması 1 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﻳ He warns Đkaz eder, uyarır 1 ﻧﺬﺭ ﺭ ﺬ ﻨﻳ That he warns you (pl) Sizi uyarması 1 ﻧﺬﺭ ﻢ ﺭ ﹸﻛ ﺬ ﻨﻳ They are warned Uyarılırlar 1 ﻧﺬﺭ ﻭ ﹶﻥﻨ ﹶﺬﺭﻳ They warn you Sizi uyarırlar 1 ﻧﺬﺭ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻭﺬﺭ ﻨﻳ He takes away Elinden alır, giderir 1 ﻧﺰﻉ ﻉ ﻨ ﹺﺰﻳ He urges for evil Kışkırtır 1 ﻧﺰﻍ ﻍ ﺰ ﹸ ﻨﻳ Indeed he urges for evil Mutlaka dürter 1 ﻧﺰﻍ ﻦ ﺰ ﹶﻏ ﻨﻳ Indeed he urges you for evil Mutlaka seni dürter 1 ﻧﺰﻍ ﻚ ﻨﺰ ﹶﻏ ﻨﻳ He is made intoxicated Sarhoş edilir 4 ﻧﺰﻑ ﻑ ﺰ ﻨﻳ He gets intoxicated Sarhoş olur 4 ﻧﺰﻑ ﻑ ﻨ ﹺﺰﻳ It becomes appropriate Yakışır, yaraşır Spring Pınar They help themselves Kendilerine yardım ederler He waits, expects 7 573 They are made intoxicated Sarhoş edilirler 4 ﻧﺰﻑ ﺰﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﻳ They get intoxicated Sarhoş olurlar 4 ﻧﺰﻑ ﻳ ﹺﱰﻓﹸﻮ ﹶﻥ It descends Đner 1 ﻧﺰﻝ ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻳ That it is sent down Devamlı indirilmesi 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹶﻝ ﻨﻳ It is sent down Devamlı indirilir 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﻳ He sends down Devamlı indirir 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹸﻝ ﻨﻳ That it is sent down Devamlı indirilmesi 5 ﻧﺰﻝ ﺰ ﹾﻝ ﻨﻳ It is sent down Đndirilir, açıklanır 4 ﻧﺰﻝ ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻳ He abolishes Siler, giderir 1 ﻧﺴﺦ ﺦ ﺴ ﻨﻳ He blasts, blows Toz eder, savurur 1 ﻧﺴﻒ ﻒ ﺴ ِ ﻨﻳ He blasts it Onu savurur 1 ﻧﺴﻒ ﺎﺴ ﹸﻔﻬ ِ ﻨﻳ They hasted Akın ederler 1 ﻧﺴﻞ ﺴﻠﹸﻮ ﹶﻥ ِ ﻨﻳ He forgets Unutur 1 ﻧﺴﻲ ﻰﻨﺴﻳ Indeed he makes forget Mutlaka unutturur 4 ﻧﺴﻲ ﻦ ﻴﺴ ِ ﻨﻳ Indeed he makes you forget Mutlaka sana unutturur 4 ﻧﺴﻲ ﻚ ﻨﻴﺴ ِ ﻨﻳ He produces, raises Đnşa eder, yaratır, büyütür 4 ﻧﺸﺄ ﺸ ﹸﺊ ﻨﻳ He/it is brought up Yetiştirilir 2 ﻧﺸﺄ ﺍﺸﺆ ﻨﻳ - ﺸﹸﺄ ﻨﻳ That he spreads Açması, yayması 1 ﻧﺸﺮ ﺮ ﺸ ﻨﻳ He spreads Açar, yayar 1 ﻧﺸﺮ ﺮ ﺸ ﻨﻳ They are raised, revived Kaldırırlar, diriltirler 4 ﻧﺸﺮ ﻭ ﹶﻥﺸﺮ ﻨﻳ He helps, saves Yardım eder, kurtarır 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻨﻳ He is helped Yardım edilir 1 ﻧﺼﺮ ﺮ ﺼ ﻨﻳ That he helps you Sana yardım etmesi 1 ﻧﺼﺮ ﻙ ﺮ ﺼ ﻨﻳ That he helps you (pl) Size yardım etmesi 1 ﻧﺼﺮ ﺮﻛﹸﻢ ﺼ ﻨﻳ He helps you (pl) Size yardım eder 1 ﻧﺼﺮ ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﺼ ﻨﻳ He helps us Bize yardım eder 1 ﻧﺼﺮ ﺎﺮﻧ ﺼ ﻨﻳ 574 Indeed he helps him Mutlaka ona yardım eder 1 ﻧﺼﺮ ﻪ ﻧﺮ ﺼ ﻨﻳ He helps me Bana yardım eder 1 ﻧﺼﺮ ﺮﻧﹺﻰ ﺼ ﻨﻳ He helps him Ona yardım eder 1 ﻧﺼﺮ ﻩ ﺮ ﺼ ﻨﻳ That he helps him Ona yardım etmesi 1 ﻧﺼﺮ ﻩ ﺮ ﺼ ﻨﻳ They help Yardım ederler 1 ﻧﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﻨﻳ They are helped Yardım edilirler 1 ﻧﺼﺮ ﻭ ﹶﻥﺼﺮ ﻨﻳ They help you (pl) Size yardım ederler 1 ﻧﺼﺮ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻭﺼﺮ ﻨﻳ They help him Ona yardım ederler 1 ﻧﺼﺮ ﻪ ﻧﻭﺼﺮ ﻨﻳ They help them Onlara yardım ederler 1 ﻧﺼﺮ ﻢ ﻬ ﻧﻭﺼﺮ ﻨﻳ He speaks Konuşur 1 ﻧﻄﻖ ﻖ ﻄ ﻨﻳ They speak Konuşurlar 1 ﻧﻄﻖ ﻄﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﻳ He sets out Gider, açılır 8 ﻃﻠﻖ ﻖ ﻠﻨ ﹶﻄﻳ That he looks Bakması 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﻳ He looks Bakar, bekler 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹸﻈﻳ He is watched Bakılır, fırsat verilir 1 ﻧﻈﺮ ﺮ ﻨ ﹶﻈﻳ That they look Bakmaları 1 ﻧﻈﺮ ﻭﺍﻨ ﹸﻈﺮﻳ They look Bakarlar 1 ﻧﻈﺮ ﻭ ﹶﻥﻨ ﹸﻈﺮﻳ They are looked, given respite Bakılırlar, fırsat verilirler 1 ﻧﻈﺮ ﻭ ﹶﻥﻨ ﹶﻈﺮﻳ He shouts Bağırır 1 ﻧﻌﻖ ﻖ ﻌ ﻨﻳ He bestows favor Nimet verir 4 ﻧﻌﻢ ﻢ ﻌ ﻨﻳ Its ripening Olgunlaşması ﻳﻨﻊ ﻪ ﻌ ﻨﻳ He shakes Sallar 4 ﻧﻐﺾ ﺾ ﻐ ﻨﻳ They shake Sallarlar 4 ﻧﻐﺾ ﻀﻮ ﹶﻥ ﻐ ﻨﻳ He breathes, blows Üfler 1 ﻧﻔﺦ ﺦ ﻨ ﹶﻔﻳ It is blown, breathed Üflenir 1 ﻧﻔﺦ ﺦ ﻨ ﹶﻔﻳ It gets exhausted, finishes Biter, tükenir 1 ﻧﻔﺪ ﺪ ﻨ ﹶﻔﻳ 575 It goes beyond Ötesine geçer 1 ﻧﻔﺬ ﻨ ﹸﻔ ﹸﺬﻳ He goes forth to fight Savaşa gider 1 ﻧﻔﺮ ﺮ ﻔ ﻨﻳ That they go forth to fight Savaşa gitmeleri 1 ﻧﻔﺮ ﻭﹾﺍﻔﺮ ﻨﻳ That they disperse Dağılmaları 7 ﻓﻀﺾ ﻮﹾﺍﻨ ﹶﻔﻀﻳ It benefits Fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﻊ ﻨ ﹶﻔﻳ It benefits you Sana fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﻚ ﻌ ﻨ ﹶﻔﻳ It benefits you (pl) Size fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﻌﻜﹸﻢ ﻨ ﹶﻔﻳ That it benefits you (pl) Size fayda vermesi 1 ﻧﻔﻊ ﻢ ﻌ ﹸﻜ ﻨ ﹶﻔﻳ That it benefits us Bize fayda vermesi 1 ﻧﻔﻊ ﺎﻌﻨ ﻨ ﹶﻔﻳ It benefits us Bize fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﺎﻌﻨ ﻨ ﹶﻔﻳ It benefits him Ona fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﻪ ﻌ ﻨ ﹶﻔﻳ It benefits them Onlara fayda verir 1 ﻧﻔﻊ ﻢ ﻬ ﻌ ﻨ ﹶﻔﻳ They benefit you (pl) Size fayda verirler 1 ﻧﻔﻊ ﻢ ﻧ ﹸﻜﻮﻨ ﹶﻔﻌﻳ He spends Harcar, infak eder 4 ﻧﻔﻖ ﻖ ﻔ ﻨﻳ That he spends Harcaması, infak etmesi 4 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮﹾﺍ ﻨﻳ That they spend Harcamaları, infak etmeleri 4 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮﹾﺍ ﻨﻳ They spend Harcarlar, infak ederler 4 ﻧﻔﻖ ﻔﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﻳ They spend it Onu infak ederler, harcarlar 4 ﻧﻔﻖ ﺎﻧﻬﻔﻘﹸﻮ ﻨﻳ That they are exiled Sürgüne gönderilmeleri 1 ﻧﻔﻲ ﺍﻨ ﹶﻔﻮﻳ He saves Kurtarır 4 ﻧﻘﺬ ﻘ ﹸﺬ ﻨﻳ He is saved Kurtarılır 4 ﻧﻘﺬ ﻨ ﹶﻘ ﹸﺬﻳ They are saved Kurtarılırlar 4 ﻧﻘﺬ ﻨ ﹶﻘﺬﹸﻭ ﹶﻥﻳ They save Kurtarırlar 4 ﻧﻘﺬ ﻘﺬﹸﻭ ﹶﻥ ﻨﻳ He decreases Eksiklik yapar 1 ﻧﻘﺺ ﺺ ﻨ ﹸﻘﻳ It is decreased Eksiltilir 1 ﻧﻘﺺ ﺺ ﻨ ﹶﻘﻳ That they decrease for you (pl) Size eksiklik yapmaları 1 ﻧﻘﺺ ﻢ ﻮ ﹸﻛﻨ ﹸﻘﺼﻳ 576 It collapses Yıkılır 7 ﻗﻀﺾ ﺾ ﻨ ﹶﻘﻳ They break Bozarlar 1 ﻧﻘﺾ ﻮ ﹶﻥﻨ ﹸﻘﻀﻳ He turns back Döner, geri döner 7 ﻗﻠﺐ ﺐ ﻠﻨ ﹶﻘﻳ That he turns back Geri dönmesi 7 ﻗﻠﺐ ﺐ ﻠﻨ ﹶﻘﻳ That they turn back Dönmeleri 7 ﻗﻠﺐ ﻮﹾﺍﻠﺒﻨ ﹶﻘﻳ They turn back Dönerler, geri dönerler 7 ﻗﻠﺐ ﻮ ﹶﻥﻠﺒﻨ ﹶﻘﻳ He breaks his oath Bozar, sözünden döner 1 ﻧﻜﺚ ﺚ ﻨ ﹸﻜ ﹸﻳ They break their oaths Bozarlar, sözünden dönerler 1 ﻧﻜﺚ ﻨ ﹸﻜﺜﹸﻮ ﹶﻥﻳ He marries Nikahlar 1 ﻧﻜﺢ ﺢ ﻜ ﻨﻳ That he marries Nikahlaması 1 ﻧﻜﺢ ﺢ ﻜ ﻨﻳ They (fm) marry Nikahlanırlar (dş) 1 ﻧﻜﺢ ﻦ ﺤ ﻜ ﻨﻳ He marries her Onu nikahlar 1 ﻧﻜﺢ ﺎﺤﻬ ﻜ ﻨﻳ He denies Đnkâr eder 4 ﻧﻜﺮ ﺮ ﻜ ﻨﻳ They deny it Onu inkar ederler 4 ﻧﻜﺮ ﺎﻧﻬﻭﻜﺮ ﻨﻳ He forbids Yasaklar 1 ﻲ ﺎﻨﻬﻳ He forbids you (pl) Sizi yasaklar 1 ﻲ ﻢ ﺎ ﹸﻛﻨﻬﻳ He forbids them Onları yasaklar 1 ﻲ ﻢ ﻫ ﺎﻨﻬﻳ They forbid Yasaklarlar 1 ﻲ ﻮ ﹶﻥ ﻬ ﻨﻳ He forbids Yasaklar 1 ﻲ ﻰﻨﻬﻳ It burdens Ağır gelir 1 ﻧﻮﺃ ﻮ ُﺀﻳﻨ He turns Yönelir, döner 4 ﻧﻮﺏ ﺐ ﻳﻨﹺﻴ He emigrates Göç eder 3 ﻫﺠﺮ ﺮ ﺎ ﹺﺟﻳﻬ That he emigrates Göç etmesi 3 ﻫﺠﺮ ﺮ ﺎ ﹺﺟﻳﻬ That they emigrate Göç etmeleri 3 ﻫﺠﺮ ﻭﺍﺎ ﹺﺟﺮﻳﻬ He bestows, grants Karşılıksız verir 1 ﻭﻫﺐ ﺐ ﻬ ﻳ It falls down Aşağı düşer 1 ﻫﺒﻂ ﻂ ﻬﹺﺒ ﹸ ﻳ 577 That they become guided Hidayete ermeleri 8 ﻫﺪﻱ ﻭﺍﺘﺪﻬ ﻳ They become guided Hidayete ererler 8 ﻫﺪﻱ ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻬ ﻳ He becomes guided Doğru yolu bulur 8 ﻫﺪﻱ ﻱﺘﺪﻬ ﻳ He sleeps Uyur 1 ﻫﺠﻊ ﻊ ﺠ ﻬ ﻳ They sleep Uyurlar 1 ﻫﺠﻊ ﻮ ﹶﻥﺠﻌ ﻬ ﻳ That he guides Yol göstermesi 1 ﻫﺪﻱ ﺪ ﻬ ﻳ That he guides me Bana yol göstermesi 1 ﻫﺪﻱ ﺪﻧﹺﻰ ﻬ ﻳ They guide Doğru yolu gösterirler 1 ﻫﺪﻱ ﻭ ﹶﻥﻬﺪ ﻳ They guide us Bizi doğru yola götürürler 1 ﻫﺪﻱ ﺎﻧﻨﻭﻬﺪ ﻳ He is guided Yol gösterilir, hidayet edilir 1 ﻫﺪﻱ ﻯﻬﺪ ﻳ He guides Yol gösterir 1 ﻫﺪﻱ ﻱﻬﺪ ﻳ He guides Yol gösterir 8 ﻫﺪﻱ ﻱ ﺪ ﻳ ﹺﻬ - ﻱﻳ ﹺﻬﺪ That he guides you Seni doğru yola iletmesi 1 ﻫﺪﻱ ﻚ ﻳﺪ ﻬ ﻳ That he guides you (pl) Sizi doğru yola iletmesi 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﻳ ﹸﻜﻬﺪ ﻳ - ﻳﻜﹸﻢﺪ ﻬ ﻳ He guides me Beni doğru yola iletir 1 ﻫﺪﻱ ﻳﻨﹺﻲﺪ ﻬ ﻳ - ﻳ ﹺﻦﺪ ﻬ ﻳ That he guides him Onu doğru yola iletmesi 1 ﻫﺪﻱ ﻪ ﻳﻬﺪ ﻳ - ﻪ ﻳﺪ ﻬ ﻳ He guides them Onları doğru yola iletir 1 ﻫﺪﻱ ﻢ ﻳ ﹺﻬﻬﺪ ﻳ They are made to hurry, rush Acele ettirilirler, koşturulurlar 1 ﻫﺮﻉ ﻮ ﹶﻥﺮﻋ ﻬ ﻳ He beats down leaves Yaprak silker 1 ﻫﺸﺶ ﺶ ﻬ ﻳ He/it perishes Helak olur 1 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻳ He/it is destroyed Helak edilir 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻬﹶﻠ ﻳ That he destroys Helak etmesi 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻳ He destroys Helak eder 4 ﻫﻠﻚ ﻚ ﻠﻬ ﻳ He destroys us Bizi helak eder 4 ﻫﻠﻚ ﺎﻠ ﹸﻜﻨﻬ ﻳ They destroy Helak ederler 4 ﻫﻠﻚ ﻠﻜﹸﻮ ﹶﻥﻬ ﻳ He humiliates Aşağılatır, zelil kılar ﻫﻮﻥ ﻳ ﹺﻬ ﹺﻦ 578 ﻫﻮﺩ ﻳﹰﺎﺩ ﻮﻳﻬ - ﺩ ﻮﻳﻬ - ﺩ ﻮﻳﻬ 1 ﻫﻮﻱ ﻱﻬﻮ ﻳ Hazırlar 2 ﻫﻴﺄ ﻴ ﹾﺊﻬ ﻳ It dries, withers Kurur 1 ﻫﻴﺞ ﺞ ﻳﻬﹺﻴ He roams Şaşkınlık içinde dolaşır 1 ﻫﻴﻢ ﻢ ﻴﻳ ﹺﻬ They roam Şaşkınlık içinde dolaşırlar 1 ﻫﻴﻢ ﻮ ﹶﻥﻳﻬﹺﻴﻤ They like, love Severler 3 ﻭﺩﺩ ﻭ ﹶﻥﺍﺩﻳﻮ He hides, buries Örter, gömer 3 ﻭﺭﻱ ﺍﺭﹺﻱﻳﻮ That they trample, corrupt Çiğnemesi, bozması 3 ﻭﻃﺄ ﺆ ﻃ ﺍﻳﻮ That he destroys them Onları helak etmesi 1 ﻭﺑﻖ ﻦ ﻬ ﻮﹺﺑ ﹾﻘﻳ He binds, ties Bağlar, bağ vurur 4 ﻭﺛﻖ ﻖ ﺛﻮﻳ He directs him Onu yöneltir 2 ﻭﺟﻪ ﻪ ﻬ ﺟ ﻮ ﻳ That it is revealed Vahyolunması 4 ﻭﺣﻲ ﺡ ﻮﻳ They inspire Đlham verirler, fısıldarlar 4 ﻭﺣﻲ ﻮ ﹶﻥﻮﺣﻳ It is revealed Vahyolunur 4 ﻭﺣﻲ ﻰﻮﺣﻳ He reveals Vahyeder, ilham eder 4 ﻭﺣﻲ ﻲﻮﺣﻳ He likes, loves Sever, ister 1 ﻭﺩﺩ ﺩ ﻮ ﻳ That they like, love Đstemeleri 1 ﻭﺩﺩ ﻭﺍﻮﺩ ﻳ He is inherited from Mirasına konulur 1 ﻭﺭﺙ ﺙ ﺭ ﹸ ﻮﻳ He causes to inherit Mirasçı kılar 4 ﻭﺭﺙ ﺙ ﻮ ﹺﺭ ﹸﻳ He causes to inherit it Ona mirasçı kılar 4 ﻭﺭﺙ ﺎﻮ ﹺﺭﹸﺛﻬﻳ They are set in rows Sıralanırlar 1 ﻭﺯﻉ ﻮ ﹶﻥﺯﻋ ﻳﻮ Joseph (pbuh) Yusuf He whispers Vesvese verir, fısıldar 1 ﻭﺳﻮﺱ ﺱ ﺳ ﹺﻮ ﻮ ﻳ They are joined Birleştirilir 1 ﻭﺻﻞ ﺻ ﹸﻞ ﻮ ﻳ That it is joined Birleştirilmesi 1 ﻭﺻﻞ ﺻ ﹶﻞ ﻮﻳ Jew, jewish Yahudi He desires, perishes Arzu eder, yok olur He prepares ﻒ ﺳ ﻮﻳ 579 It is instructed, willed Vasiyet edilir 1 ﻭﺻﻲ ﻰﻮﺻﻳ He wills, instructs Vasiyet eder 1 ﻭﺻﻲ ﻲﻮﺻﻳ He instructs you (pl) Size vasiyet eder 1 ﻭﺻﻲ ﻢ ﻴ ﹸﻜﻮﺻﻳ They (fm) make will Vasiyet ederler (dş) 1 ﻭﺻﻲ ﲔ ﺻ ﻮﻳ They are promised Vaad olunurlar 1 ﻭﻋﺪ ﻭ ﹶﻥﻋﺪ ﻮﻳ He/it is advised Öğüt verilir 1 ﻭﻋﻆ ﻆ ﻋ ﹸ ﻮﻳ They are advised Öğüt verilirler 1 ﻭﻋﻆ ﻋﻈﹸﻮ ﹶﻥ ﻮﻳ They keep Saklarlar 4 ﻭﻋﻲ ﻮ ﹶﻥﻮﻋﻳ That it is paid in full Tamamen ödenmesi 2 ﻭﰲ ﻑ ﻮ ﻳ They hasten Akın akın giderler ﻭﻓﺾ ﻮ ﹶﻥﻓﻀﻮﻳ That he reconciles Birleştirmesi, uyumlaştırması 2 ﻭﻓﻖ ﻮﱢﻓ ﹺﻖ ﻳ They fulfill Vefa ederler, yerine getirirler 4 ﻭﰲ ﻮﻓﹸﻮ ﹶﻥﻳ It is paid in full Tamamen ödenir 4 ﻭﰲ ﻮﻓﱠﻰ ﻳ He fulfills Đcra eder 4 ﻭﰲ ﻲﻮﻓﻳ Indeed he pays in full Mutlaka tamamen öder 2 ﻭﰲ ﻦ ﻴﻮﱢﻓ ﻳ Indeed he pays them in full Mutlaka onlara tamamen öder 2 ﻭﰲ ﻢ ﻬ ﻨﻴﻮﱢﻓ ﻳ Indeed he pays them in full Onlara tamamen öder 2 ﻭﰲ ﻢ ﻬ ﻴﻮﱢﻓ ﻳ He is protected Korunur 1 ﻭﻗﻲ ﻕ ﻮﻳ It is kindled Tutuşturulur 1 ﻭﻗﺪ ﺪ ﻮﹶﻗﻳ They kindle Tutuştururlar 1 ﻭﻗﺪ ﻭ ﹶﻥﻗﺪﻮﻳ That he makes fall Düşürmesi 4 ﻭﻗﻊ ﻊ ﻗﻮﻳ He makes fall Düşürür 4 ﻭﻗﻊ ﻊ ﻗﻮﻳ He firmly believes Kesin inanır 4 ﻳﻘﻦ ﻦ ﻗﻮﻳ They firmly believe Kesin inanırlar 4 ﻳﻘﻦ ﻮ ﹶﻥﻗﻨﻮﻳ He inserts Sokar 4 ﻭﰿ ﺞ ﻟﻮﻳ He is born Doğurulur 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﻮﹶﻟ ﻳ 580 That he is born Doğurulması 1 ﻭﻟﺪ ﺪ ﻮﹶﻟﻳ Indeed they turn Mutlaka dönerler 2 ﻭﱄ ﻦ ﻮﱡﻟ ﻳ Indeed he turns them Onları döndürür 2 ﻭﱄ ﻢ ﻮﱢﻟ ﹺﻬ ﻳ They turn to you (pl) Size döndürürler 2 ﻭﱄ ﻢ ﻮﻟﱡﻮ ﹸﻛ ﻳ They turn Dönerler 2 ﻭﱄ ﻮﻟﱡﻮ ﹶﻥ ﻳ He turns Döner 2 ﻭﱄ ﻮﻟﱢﻲ ﻳ Today Bugün ﻳﻮﻡ ﻡ ﻮ ﻴﺍﹾﻟ Day Gün ﻳﻮﻡ ﻡ ﻮ ﻳ That day O gün ﻳﻮﻡ ﺬ ﺌﻣ ﻮ ﻳ Day, one day Gün, bir gün ﻳﻮﻡ ﻣﹰﺎﻳﻮ Your (pl) day Gününüz ﻳﻮﻡ ﻣﻜﹸﻢ ﻮ ﻳ - ﻢ ﻣ ﹸﻜ ﻮ ﻳ Their day Onların günü ﻳﻮﻡ ﻢ ﻣ ﹺﻬ ﻮ ﻳ - ﻢ ﻬ ﻣ ﻮ ﻳ Two days Đki gün ﻳﻮﻡ ﻴ ﹺﻦﻣ ﻮ ﻳ Jonah (pbuh) Yunus (AS) He despairs Ümitsizliğe düşer, yeise düşer ﺲ ﻧﻮﻳ 581 1 ﻳﺄﺱ ﺱ ﻴﹶﺄﻳ